dÖvİz kuru genÇ İŞsİzlİĞİ dalgalanmalari › yayin › isveren-mayis-haziran-2015.pdf ·...

108
DÖVİZ KURU DALGALANMALARI GENÇ İŞSİZLİĞİ YADİGAR GÖKALP İLHAN NUMAN ÖZCAN NURCAN ÖNDER TUFAN ÜNAL CELAL KOLOĞLU PROF.DR.SADİ UZUNOĞLU HALUK NURAY DOÇ.DR.ÖMER AÇIKGÖZ M.RİFAT HİSARCIKLIOĞLU NUSRET YAZICI NEZİH BARUT PROF.DR.ERİNÇ YELDAN YRD.DOÇ.DR.SEVGİ IŞIK EROL ESRA BELEN CİLT 53 • SAYI 3 • MAYIS - HAZİRAN 2015

Upload: others

Post on 07-Jun-2020

11 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: DÖVİZ KURU GENÇ İŞSİZLİĞİ DALGALANMALARI › yayin › isveren-Mayis-Haziran-2015.pdf · 2019-02-20 · 2 GTGP NI 36 61 GENÇ İŞSİZLİĞİ DÖVİZ KURU DALGALANMALARI

| CİLT 53 • SA

YI 3 • MA

YIS - HA

ZİRAN

2015

TÜRKİYE AĞAÇ VE KAĞIT SANAYİİ İŞVERENLERİ SENDİKASI (TAKSİS) • TÜRK AĞIR SANAYİİ VE HİZMET SEKTÖRÜ KAMU İŞVERENLERİ SENDİKASI (TÜHİS) • TÜRKİYE CAM, ÇİMENTO VE TOPRAK SANAYİİ İŞVERENLERİ SENDİKASI • ÇİMENTO ENDÜSTRİSİ İŞVERENLERİ SENDİKASI (ÇEİS) • TÜRKİYE DERİ SANAYİİ İŞVERENLERİ SENDİKASI • TÜRKİYE GIDA SANAYİİ İŞVERENLERİ SENDİKASI (TÜGİS) • İLAÇ ENDÜSTRİSİ İŞVERENLER SENDİKASI (İEİS) • TÜRKİYE İNŞAAT SANAYİCİLERİ İŞVEREN SENDİKASI (İNTES) • KAMU İŞLETMELERİ İŞVERENLERİ SENDİKASI (KAMU-İŞ) • TÜRKİYE KİMYA, PETROL, LASTİK VE PLASTİK SANAYİİ İŞVERENLERİ SENDİKASI (KİPLAS) • MAHALLİ İDARELER KAMU İŞVEREN SENDİKASI (MİKSEN) • MAHALLİ İDARELER İŞVERENLERİ SENDİKASI (MİS) • TÜRKİYE METAL SANAYİCİLERİ SENDİKASI (MESS) • PETROL ÜRÜNLERİ İŞVERENLER SENDİKASI (PÜİS) • TÜRKİYE SAĞLIK ENDÜSTRİSİ İŞVERENLERİ SENDİKASI (SEİS) • TÜRKİYE SELÜLOZ, KAĞIT VE KAĞIT MAMULLERİ SANAYİİ İŞVERENLERİ SENDİKASI • TÜRKİYE ŞEKER SANAYİİ İŞVERENLERİ SENDİKASI • TÜRKİYE TEKSTİL SANAYİİ İŞVERENLERİ SENDİKASI • TÜRKİYE TOPRAK, SERAMİK, ÇİMENTO VE CAM SANAYİİ İŞVERENLERİ SENDİKASI • TURİZM ENDÜSTRİSİ İŞVERENLERİ SENDİKASI

DÖVİZ KURU DALGALANMALARI

GENÇ İŞSİZLİĞİ

YADİGAR GÖKALP İLHAN

NUMAN ÖZCAN

NURCAN ÖNDER

TUFAN ÜNAL

CELAL KOLOĞLU

PROF.DR.SADİ UZUNOĞLU

HALUK NURAY

DOÇ.DR.ÖMER AÇIKGÖZ

M.RİFAT HİSARCIKLIOĞLU

NUSRET YAZICI

NEZİH BARUT

PROF.DR.ERİNÇ YELDAN

YRD.DOÇ.DR.SEVGİ IŞIK EROL

ESRA BELEN

CİLT 53 • SAYI 3 • MAYIS - HAZİRAN 2015

Page 2: DÖVİZ KURU GENÇ İŞSİZLİĞİ DALGALANMALARI › yayin › isveren-Mayis-Haziran-2015.pdf · 2019-02-20 · 2 GTGP NI 36 61 GENÇ İŞSİZLİĞİ DÖVİZ KURU DALGALANMALARI

Yönetim Kurulu Başkanı Eyüboğlu’nun 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü

Tebrik MesajıTürkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK) Yönetim Kurulu Başkanı Yağız Eyüboğ-

lu tüm çalışanların 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü’nü kutladı. Eyüboğlu’nun 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü dolayısıyla yayınladığı mesajda şu ifadeler yer aldı:

“Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu adına, İş Dünyası’nın belkemiği olan tüm çalı-şan kardeşlerimizin 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü’nü en içten dileklerimle kutlarım.

Türk işçi ve işverenlerinin dünyaya örnek teşkil eden işbirliği sayesinde Türk Sanayii’nin büyümeyi sürdüreceğine olan inancımız tamdır.

Tüm çalışanlarımızın 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü’nün huzur ve barış içinde, coşkuyla kutlamalarını dilerim.”

istatistik

105

Türkiye Doğrudan Yatırım Güven Endeksi’nde Sondan Dördüncü

Küresel yatırım danışmanlık şirketi A.T. Kearney 2015 Doğrudan Yatırım Güven Endeksi’ni açıkladı. Türkiye, yabancı doğru-dan yatırım için rekabet eden, bu konuda en iddialı 25 ülke içinde 22’nci oldu (Şekil 1).

Doğrudan Yabancı Yatırım Güven Endeksi puanı 1,69 seviyesinde olan Türkiye, sadece Polonya, Norveç ve Finlandiya’yı geçebildi. Buna karşılık Türkiye, Danimarka ve Avustur-ya ile aynı puana sahip.

Türkiye’ye 2012 ve 2013’te yılda ortalama 13 Milyar Dolar doğrudan yatırım girdi ve yatı-rım tutarı açısından bu rakamla 25 ülke arasında Norveç’le birlikte 15’inci oldu. Kâr beklentisinin güven faktörünün önüne geçtiği anlaşılıyor (Şe-kil 1 ve Şekil 2).

Raporda, Türk Hükümetinin, bu yıl Antalya’da ev sahipliği yapacağı G20 ve B20 Toplantılarında, küresel ekonomik büyüme hedeflerinin gerçekleştirilmesine yönelik ortak gündemin uygulanması konusunun üzerinde duracağı belirtildi. Türkiye’nin cumhuriyetin kuruluşunun yüzüncü yılı olan 2023’te dünya-nın en büyük ilk 10 ekonomisi arasına girme hedefi doğrultusunda, öncelik verilmiş 8 anah-tar sektörü içeren iddialı büyüme ajandasına sahip olduğu ve altyapı yatırımları için planla-rını yayınladığı ifade edildi.

Giderek rekabetçi küresel ortamda bu hedeflere ulaşmak ve nispeten düşük yurtiçi tasarruf oranını dengelemek için, Türkiye’nin katma değeri yüksek endüstrileri hedef alan,

daha fazla ve çeşitli Doğrudan Yabancı Yatı-rımları cezbedecek reformları ilerletmeye de-vam etmesi gerektiği belirtilen Raporda, hem Avrupa’ya hem de Orta Doğu’ya hizmet veren bir platform ve dünyanın en büyük 16’ncı iç pazarı olmakla övünen Türkiye’nin, yeterince yararlanmadığı bir yatırım potansiyeline sahip olduğu dile getirildi.

Türkiye’ye doğrudan yabancı yatırım giri-şinin 2014 yılında finansal sektöre yapılan ya-tırımların yarıdan fazla düşmesiyle 12,2 Milyar Dolara gerilemesine karşılık Türkiye’nin, Avru-palı ve Orta Doğulu yatırımcıların hala ilgisini çektiği, böylece toptan ve perakende sektörü yatırımlarını artırdığı, ancak ABD’li yatırımcı-lardan ilgi görmediği kaydedildi.

Şekil 1 Doğrudan Yabancı Yatırım

Güven Endeksi 2015

Şekil 2 2012-2013 Ortalama DYY Girişi

(Milyar Dolar)

Kaynak: A.T. Kearney Kaynak: UNCTAD

0

2

2

3

3

8

9

11

12

13

13

15

16

17

20

26

28

33

42

53

53

63

64

123

175

0 50 100 150

25 Polonya

24 Finlandiya

23 Japonya

22 Danimarka

21 İsviçre

20 Avusturya

19 İtalya

18 Güney Kore

17 İsveç

16 Norveç

15 Türkiye

14 Fransa

13 Belçika

12 Hollanda

11 Almanya

10 Hindistan

9 Meksika

8 İspanya

7 İngiltere

6 Avustralya

5 Kanada

4 Singapur

3 Brezilya

2 Çin

1 ABD

2012-2013 Ortalama DYY Girişi (Milyar Dolar)

1,67

1,68

1,68

1,69

1,69

1,69

1,7

1,71

1,71

1,72

1,73

1,74

1,74

1,75

1,79

1,79

1,79

1,8

1,8

1,87

1,89

1,94

1,95

2

2,1

1,5 1,6 1,7 1,8 1,9 2 2,1

25 Finlandiya

24 Norveç

23 Polonya

22 Türkiye

21 Avusturya

20 Danimarka

19 Belçika

18 İsveç

17 İspanya

16 Güney Kore

15 Singapur

14 İsviçre

13 Hollanda

12 İtalya

11 Hindistan

10 Avustralya

9 Meksika

8 Fransa

7 Japonya

6 Brezilya

5 Almanya

4 Kanada

3 İngiltere

2 Çin

1 ABD

Doğrudan Yabancı Yatırım Güven Endeksi 2015

0

2

2

3

3

8

9

11

12

13

13

15

16

17

20

26

28

33

42

53

53

63

64

123

175

0 50 100 150

25 Polonya

24 Finlandiya

23 Japonya

22 Danimarka

21 İsviçre

20 Avusturya

19 İtalya

18 Güney Kore

17 İsveç

16 Norveç

15 Türkiye

14 Fransa

13 Belçika

12 Hollanda

11 Almanya

10 Hindistan

9 Meksika

8 İspanya

7 İngiltere

6 Avustralya

5 Kanada

4 Singapur

3 Brezilya

2 Çin

1 ABD

2012-2013 Ortalama DYY Girişi (Milyar Dolar)

1,67

1,68

1,68

1,69

1,69

1,69

1,7

1,71

1,71

1,72

1,73

1,74

1,74

1,75

1,79

1,79

1,79

1,8

1,8

1,87

1,89

1,94

1,95

2

2,1

1,5 1,6 1,7 1,8 1,9 2 2,1

25 Finlandiya

24 Norveç

23 Polonya

22 Türkiye

21 Avusturya

20 Danimarka

19 Belçika

18 İsveç

17 İspanya

16 Güney Kore

15 Singapur

14 İsviçre

13 Hollanda

12 İtalya

11 Hindistan

10 Avustralya

9 Meksika

8 Fransa

7 Japonya

6 Brezilya

5 Almanya

4 Kanada

3 İngiltere

2 Çin

1 ABD

Doğrudan Yabancı Yatırım Güven Endeksi 2015

Page 3: DÖVİZ KURU GENÇ İŞSİZLİĞİ DALGALANMALARI › yayin › isveren-Mayis-Haziran-2015.pdf · 2019-02-20 · 2 GTGP NI 36 61 GENÇ İŞSİZLİĞİ DÖVİZ KURU DALGALANMALARI

İŞVEREN / Mayıs - Haziran 2015 1

Yağız EYÜBOĞLUTürkiye İşveren Sendikaları

Konfederasyonu Adına SahibiBülent PİRLER

Sorumlu Yayın Müdürüİdare Yeri

Hoşdere Caddesi Reşat Nuri Sok.No: 108 06540 Çankaya - ANKARA

Tel: (312) 439 77 17 /PbxFaks: (312) 439 75 92-93-94

Web: www.tisk.org.trE-posta: [email protected]

Dergide yayınlanan bütün yazılarkaynak adı gösterilerek iktibas

edilebilir.Dergide yayınlanan yazılar yazarların kişisel görüşüdür, Konfederasyonu bağlamaz.

İŞVEREN BASIN MESLEK İLKELERİNEUYMAYA SÖZ VERMİŞTİR.

Baskı Tarihi15.06.2015

Editöryel Hazırlık ve TasarımKS Medya

Çetin Emeç Bulvarı 1322. Cad. 64/6Öveçler / ANKARA

Tel: (312) 472 86 12Tel&Faks: (312) 472 86 23

Baskı ve CiltDumat Ofset Matbaacılık

Bahçekapı Mah. 2477 Sk. No: 6Şaşmaz / ANKARA

Tel: (312) 278 82 00Fax: (312) 278 82 30ISSN: 1303-0418

Yayın TürüYerel Süreli Yayın

CİLT 53 • SAYI 3 • MAYIS - HAZİRAN 2015 Bu Sayımızda

| CİLT 53 • SA

YI 3 • MA

YIS - HA

ZİRAN

2015

TÜRKİYE AĞAÇ VE KAĞIT SANAYİİ İŞVERENLERİ SENDİKASI (TAKSİS) • TÜRK AĞIR SANAYİİ VE HİZMET SEKTÖRÜ KAMU İŞVERENLERİ SENDİKASI (TÜHİS) • TÜRKİYE CAM, ÇİMENTO VE TOPRAK SANAYİİ İŞVERENLERİ SENDİKASI • ÇİMENTO ENDÜSTRİSİ İŞVERENLERİ SENDİKASI (ÇEİS) • TÜRKİYE DERİ SANAYİİ İŞVERENLERİ SENDİKASI • TÜRKİYE GIDA SANAYİİ İŞVERENLERİ SENDİKASI (TÜGİS) • İLAÇ ENDÜSTRİSİ İŞVERENLER SENDİKASI (İEİS) • TÜRKİYE İNŞAAT SANAYİCİLERİ İŞVEREN SENDİKASI (İNTES) • KAMU İŞLETMELERİ İŞVERENLERİ SENDİKASI (KAMU-İŞ) • TÜRKİYE KİMYA, PETROL, LASTİK VE PLASTİK SANAYİİ İŞVERENLERİ SENDİKASI (KİPLAS) • MAHALLİ İDARELER KAMU İŞVEREN SENDİKASI (MİKSEN) • MAHALLİ İDARELER İŞVERENLERİ SENDİKASI (MİS) • TÜRKİYE METAL SANAYİCİLERİ SENDİKASI (MESS) • PETROL ÜRÜNLERİ İŞVERENLER SENDİKASI (PÜİS) • TÜRKİYE SAĞLIK ENDÜSTRİSİ İŞVERENLERİ SENDİKASI (SEİS) • TÜRKİYE SELÜLOZ, KAĞIT VE KAĞIT MAMULLERİ SANAYİİ İŞVERENLERİ SENDİKASI • TÜRKİYE ŞEKER SANAYİİ İŞVERENLERİ SENDİKASI • TÜRKİYE TEKSTİL SANAYİİ İŞVERENLERİ SENDİKASI • TÜRKİYE TOPRAK, SERAMİK, ÇİMENTO VE CAM SANAYİİ İŞVERENLERİ SENDİKASI • TURİZM ENDÜSTRİSİ İŞVERENLERİ SENDİKASI

DÖVİZ KURU DALGALANMALARI

GENÇ İŞSİZLİĞİ

YADİGAR GÖKALP İLHAN

NUMAN ÖZCAN

NURCAN ÖNDER

TUFAN ÜNAL

CELAL KOLOĞLU

PROF.DR.SADİ UZUNOĞLU

HALUK NURAY

DOÇ.DR.ÖMER AÇIKGÖZ

M.RİFAT HİSARCIKLIOĞLU

NUSRET YAZICI

NEZİH BARUT

PROF.DR.ERİNÇ YELDAN

YRD.DOÇ.DR.SEVGİ IŞIK EROL

ESRA BELEN

CİLT 53 • SAYI 3 • MAYIS - HAZİRAN 2015

Değerli Okuyucularımız, İŞVEREN’in bu sayısında Genç İşsizliği ve Döviz Kuru Dalgalanmaları konularını ele alıyoruz.Milli Eğitim Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Doç.Dr.Ömer Açıkgöz, işletmelerin üretim süreçlerindeki gereksinimlerine göre, mesleki ve teknik eğitim veren okulların ilgili bölümleriyle sistematik bir işbirliği geliştirmesinin büyük önem arzettiğini; “ikili yapı”nın güçlendirilmesinin istihdam için önemli rol oynadığını belirttiSosyal Güvenlik Kurumu Başkanı Yadigar Gökalp İlhan, gelecekte işgücü piyasasının talep ettiği nitelikleri ve kaliteyi sunabilen kişilerin iş bulabileceklerini; meslek ve genel lise mezunları arasında işsizlik ve istihdam oranları açısından önemli farklar bulunduğunu kaydetti.ILO Türkiye Direktörü Numan Özcan, özellikle 2007 yılından beri genç istihdamı üzerine araştırma çalışmaları ve kapsamlı programlar yürüttüklerini; kamu kurumları, işveren ve işçi tarafları ile işbirlikleri sürdürdüklerini belirtti.ÇSGB Çalışma Genel Müdürü V. Nurcan Önder, genç istihdamını geliştirebilmek için genel istihdam politikalarından farklı olarak bazı özel politikalar geliştirmeye ihtiyaç bulunduğunu belirterek Türkiye gibi genç nüfusun fazla olduğu ülkelerin bu tür politikalar geliştirme konusunda daha özenli davranması gerektiğini kaydetti.İŞKUR Genel Müdürü Dr.Nusret Yazıcı, İşbaşı Eğitim Programları ile işsizlerin işgü cü piyasasına girişlerini kolaylaştırmak, meslekleri ile ilgili tecrübe edinmelerini sağlamak ve işgücünün işyerindeki imkânlar çerçevesinde yeni teknolojiye uyumunu sağlamak hedeflediklerini anlattı.Yüzüncü Yıl Üniversitesi Öğretim Üyesi Yrd.Doç.Dr. Sevgi Işık Erol, “Gençlere Yönelik Aktif İstihdam Politikaları: Japonya, Kore, Çin ve Türkiye Örnekleri” başlıklı makalesinde bu ülkelerde gençlere yönelik aktif istihdam politikalarını ele aldı. TİSK Uzmanı Esra Belen, “Gençleri Eğitim Sistemi ve İşgücü Piyasası İle Bütünleştirmek” başlıklı makalesinde OECD 2015 Beceri Görünüm Raporu’nu esas alarak genç istihdamının desteklenmesi il eğitim sistemi ve işgücü piyasası dışında kalmış gençlere ulaşılabilmesi konusunda ülkelere tavsiyelerde bulunuyor.TOBB Başkanı M.Rifat Hisarcıklıoğlu, Türkiye’nin bir an önce büyüme modelini değiştirecek yapısal adımlar atmaya başlatmasına ihtiyaç bulunduğunu söyledi. ÇEİS Yönetim Kurulu Başkanı Tufan Ünal, birçok sanayi sektörünün olduğu gibi çimento sanayinin de kur artışlarından olumsuz etkilendiğini; bu etkinin kendini en çok maliyet artışları ve talep azalışıyla gösterdiğini kaydetti.İlaç Endüstrisi İşverenler Sendikası Yönetim Kurulu Başkanı Nezih Barut, döviz kurunun kamu ilaç bütçesini yönetmek üzere bir tedbir olarak kullanılamayacağını; kur kaynaklı artışların yaşandığı bir ortamda ilaç üreticilerini zor durumda bıraktığını belirtti. İNTES Yönetim Kurulu Başkanı Celal Koloğlu, inşaat sektörünün ekonomideki dalgalanmalardan derinden etkilendiğini; ekonomik konjonktürün etkisi ile 2014 yılında arzu edilen büyümenin gerisinde bir performans sergilenerek hem kamu inşaat yatırımlarında hem de özel sektör inşaat harcamalarında daralma yaşandığını vurguladı.Prof.Dr.Sadi Uzunoğlu “Küresel Dalgalanma Ortamında Ülke Ekonomisi ve Firma Bazında İzlenmesi Gereken Kur Politikaları“ ve Prof.Dr.Erinç Yeldan “Merkez Bankaları İçin Yeni Bir Almaşık: İstikrarlı Reel Döviz Kuru Hedeflemesi” başlıklı makalelerinde görüşlerini aktardılar.İKV Brüksel Temsilcisi Haluk Nuray, “Türkiye ile AB Arasındaki Gümrük Birliği’nin Revizyonuna İlişkin Mutabakata Özel Sektör Bakışı” konusunda görüşlerini açıkladı. Farklı gündem konularını İŞVEREN’in bu sayısında da bulacaksınız. Ressam Veysel Günay ile gerçekleştirilen Sanat söyleşi sayfalarımızı; Kadınlar ve Gençler, Arkeogezi, Avrupa Haberleri ile çeşitli konularda hazırlanan makaleleri beğeniyle okuyacağınızı umuyoruz. Gelecek sayıda buluşmak üzere…

Page 4: DÖVİZ KURU GENÇ İŞSİZLİĞİ DALGALANMALARI › yayin › isveren-Mayis-Haziran-2015.pdf · 2019-02-20 · 2 GTGP NI 36 61 GENÇ İŞSİZLİĞİ DÖVİZ KURU DALGALANMALARI

İŞVEREN / Mayıs - Haziran 20152

6136DÖVİZ KURU DALGALANMALARIGENÇ İŞSİZLİĞİ

•BAŞKANDAN Hareketli Günler Geçiriyoruz ! 4 •EDİTÖRDEN Önemli Uluslararası Ve Ulusal Gelişmeler 6 •NELER OLUYOR TÜRKİYE 8 •ZOOM “Sistemin İyileştirilmesi İçin Geliştirilecek Önerilerin Başında Daha Fazla İşbirliği Gelmektedir” DOÇ. DR. ÖMER

AÇIKGÖZ MİLLÎ EĞİTİM BAKANLIĞI MÜSTEŞAR YARDIMCISI 37 •ZOOM “Gelecekte İşgücü Piyasasının Talep Ettiği Nitelik ve Kaliteye Sahip

Kişiler İş Bulabileceklerdir” YADİGAR GÖKALP İLHAN SOSYAL GÜVENLİK KURUMU BAŞKANI 41 •ZOOM Dünyada ve Türkiye’de Genç

İşsizliği Sorunu NUMAN ÖZCAN ILO TÜRKİYE DİREKTÖRÜ 45 •ZOOM Genç İşsizliği ve Ulusal İstihdam Stratejisi NURCAN ÖNDER ÇALIŞMA

VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANLIĞI ÇALIŞMA GENEL MÜDÜR YARDIMCISI 47 •ZOOM “Genç İşsizliği Sorununu Çözmede Elimizdeki En

Önemli Argümanlardan Biri İşbaşı Eğitim Programı’dır” NUSRET YAZICI İŞKUR GENEL MÜDÜRÜ 49 •ZOOM Gençlere Yönelik Aktif İstihdam

Politikaları: Japonya, Kore, Çin ve Türkiye Örnekleri YRD. DOÇ. DR. SEVGİ IŞIK EROL YÜZÜNCÜ YIL ÜNİVERSİTESİ İKTİSADİ VE İDARİ BİLİMLER

FAKÜLTESİ ÇALIŞMA EKONOMİSİ VE ENDÜSTRİ İLİŞKİLERİ BÖLÜMÜ 52 •ZOOM Gençleri Eğitim Sistemi ve İşgücü Piyasası ile Bütünleştirmek

ESRA BELEN TİSK ARAŞTIRMA, EĞİTİM VE DIŞ İLİŞKİLER UZMANI 55 • OECD Ekonomik Görünüm Raporu 58 •ZOOM “Döviz Geliri

Olmayan veya Yetersiz Seviyede Olan İşletmelerin Döviz Riski Alma Konusunda Dikkatli Olmaları Gerekiyor” M. RİFAT HİSARCIKLIOĞLU TÜRKİYE

ODALAR VE BORSALAR BİRLİĞİ (TOBB) YÖNETİM KURULU BAŞKANI 62 •ZOOM “Büyüme Modelimiz İç Tasarruflara ve İhracata Daha Çok

Ağırlık Veren Bir Yapıya Dönüştürülmelidir” TUFAN ÜNAL ÇİMENTO ENDÜSTRİSİ İŞVERENLERİ SENDİKASI (ÇEİS) YÖNETİM KURULU BAŞKANI

64 •ZOOM “Döviz Kuru Kamu İlaç Bütçesini Yönetmek Üzere Bir Tedbir Olarak Kullanılamaz” NEZİH BARUT İLAÇ ENDÜSTRİSİ İŞVERENLER

SENDİKASI YÖNETİM KURULU BAŞKANI 66 •ZOOM Kur Hareketlerinin Sektöre Etkileri CELAL KOLOĞLU TÜRKİYE İNŞAAT SANAYİCİLERİ

İŞVEREN SENDİKASI (İNTES) YÖNETİM KURULU BAŞKANI 67 •ZOOM Merkez Bankaları İçin Yeni Bir Almaşık: İstikrarlı Reel Döviz Kuru

Hedeflemesi PROF. DR. A. ERİNÇ YELDAN İHSAN DOĞRAMACI BİLKENT ÜNİVERSİTESİ İKTİSAT BÖLÜMÜ ÖĞRETİM ÜYESİ 69 •ZOOM

Küresel Dalgalanma Ortamında Ülke Ekonomisi ve Firma Bazında İzlenmesi Gereken Kur Politikaları PROF. DR. SADİ UZUNOĞLU TRAKYA

ÜNİVERSİTESİ İİBF ÖĞRETİM ÜYESİ 72 •KADINLAR VE GENÇLER 76 •TİSK HABERLER 81 •AVRUPA AVRUPA

85 •İNCELEME Türkiye ile AB Arasındaki Gümrük Birliği’nin Revizyonuna İlişkin Mutabakata Özel Sektör Bakışı HALUK NURAY İKTİSADİ

KALKINMA VAKFI (İKV) BRÜKSEL TEMSİLCİSİ 95 •ARKEOGEZİ 99 •SANAT 101 •İSTATİSTİK 104

Page 5: DÖVİZ KURU GENÇ İŞSİZLİĞİ DALGALANMALARI › yayin › isveren-Mayis-Haziran-2015.pdf · 2019-02-20 · 2 GTGP NI 36 61 GENÇ İŞSİZLİĞİ DÖVİZ KURU DALGALANMALARI

İŞVEREN / Mayıs - Haziran 2015

İşçi Eylemleri Üretim, İhracat ve Cari Dengede Önemli Zararlara Yol Açtı

104. Uluslararası Çalışma Konferansı

14

29. İş Sağlığı ve Güvenliği Haftası

25

99 101

19

Veysel Günay: “Sanat okullarının hızla çoğalması olumlu”

Genç İşsizliği ile Mücadelede Önemli Aşama:İŞKUR-GAN TÜRKİYE İşbaşı Eğitim Programı İşbirliği Protokolü İmzalandı

Elmalı Höyüğü

21

ARKEOGEZİ SANAT

Page 6: DÖVİZ KURU GENÇ İŞSİZLİĞİ DALGALANMALARI › yayin › isveren-Mayis-Haziran-2015.pdf · 2019-02-20 · 2 GTGP NI 36 61 GENÇ İŞSİZLİĞİ DÖVİZ KURU DALGALANMALARI

İŞVEREN / Mayıs - Haziran 20154

Tuğr

ul K

UD

ATG

OBİ

LİK

başkandanTu

ğrul

KU

DA

TGO

BİLİK

Yağı

z EY

ÜBO

ĞLU

Hareketli Günler Geçiriyoruz !Bir önceki Dergimizin yayınından

bugüne geçen sürede Ülke olarak ol-dukça hareketli günler geçiriyoruz.

Hepimizin yakından takip ettiği üzere 7 Haziran’da 25. Dönem Millet-vekili seçimleri gerçekleşti. Seçimler-deki yüksek katılım oranı Ülkemizde demokrasiye olan bağlılığın bir defa daha vurgulanması açısından oldukça önemli bir gösterge olmakla birlikte, seçim sonucunda hiçbir siyasi partinin hükümet oluşturabilecek yeterli çoğun-lukta milletvekili sayısına ulaşama-ması da üstünde durulması gereken

bir sonuç. Ülke gündeminde birçok ekonomik ve sosyal sorun bulunuyor. Bunlara çözüm bularak ekonomiyi hızlı ve sürdürülebilir büyümeye kavuştur-mak ve siyasi istikrarı sağlamak hepi-mizin temel önceliği olmalıdır. Mecliste Grubu bulunan tüm Siyasi Partilerin li-derlerine yaptığımız ziyaretlerde TİSK olarak dile getirdiğimiz üzere, Konfe-derasyon olarak yeni hükümetin bir an önce kurulup, işbaşı yapması için uzlaşma ve işbirliği çağrımızı buradan tekrar iletmek isterim. Zira Ülkemizin ve Türk Sanayii’nin zaman kaybına ta-hammülü yoktur.

Yine geçtiğimiz ay içerisinde Kon-federasyonumuz üyesi Türkiye Metal Sanayicileri Sendikası’na (MESS) bağ-lı bazı işyerlerinde başlayan ve yakla-şık üç hafta süren iş bırakma eylemle-rine hep birlikte şahit olduk. Sanayinin ve ihracatın lokomotifi otomotiv sektö-ründe yaşanan bu eylemler ülkemizde hem sosyal açıdan çalışma barışını, hem de ekonomik açıdan üretim, ih-racat, cari denge ve yatırım ortamını olumsuz etkiledi. Söz konusu eylemler:• 30 bin aracın üretilememesine, 25

bin aracın ihraç edilememesine ve

Page 7: DÖVİZ KURU GENÇ İŞSİZLİĞİ DALGALANMALARI › yayin › isveren-Mayis-Haziran-2015.pdf · 2019-02-20 · 2 GTGP NI 36 61 GENÇ İŞSİZLİĞİ DÖVİZ KURU DALGALANMALARI

İŞVEREN / Mayıs - Haziran 2015 5

500 milyon dolar gelir kaybına ne-den oldu.

• Ülkemizin Mayıs ayı ihracatının %17,8 oranında azalmasında önemli bir faktör oldu.

• Yasal grev şartlarını taşımadı-ğı için resmi grev istatistiklerine yansımadı. 2014 yılının tümünde grevler nedeniyle 365 bin 411 iş-günü kaybedilmişken, eylemler nedeniyle yalnız 14 Mayıs – 4 Ha-ziran 2015 döneminde 236 bin 235 işgünü kaybedildi.

• Pazar kaybı yarattı ve ekonominin uluslararası rekabet gücünü zayıf-lattı.

• İşçi sendikaları arasında çekişme ve rekabetin had safhaya ulaşma-sına neden oldu; işyerleri, işçi sen-dikalarının ve alternatif oluşumla-rın mücadele alanı haline getirildi.

Bütün bunlar aynı zamanda, yer-li ve yabancı yatırımcıların Ülkemize yeni yatırım kararlarını yeniden sorgu-lamaları olasılığını doğurdu.

Herkesin Türk Sanayii’nin dün-yadaki ticaret arenasında önemli bir

mücadele verdiğini ve bu mücadelede başarısız olursak toplumun tüm kesim-lerinin kaybedeceği gerçeğini görmesi gerekiyor. Bu doğrultuda, işyerlerimiz-de bu tür yasa dışı eylemlere yol veren açıklama ve uygulamalardan kaçınıl-malıdır.

Diğer yandan bu olaylar birtakım önemli çıkarımlar yapmamızı da sağ-ladı. Toplu iş sözleşmesi ile getirilen haklara ilave ödemelerin elde edilme-si amacıyla, sözleşmenin imzalanma-sından yaklaşık beş ay sonra yapılan eylemler, endüstri ilişkileri sistemimizin bu tür sorunlara diyalog mekanizma-sı ile zamanında çözüm bulamadığını da gösterdi. Ülkemizde Üçlü Danışma Kurulu’nun ve 2009 yılından bu yana toplanamayan Ekonomik ve Sosyal Konseyin düzenli şekilde çalıştırıl-masının önemi böylece bir kez daha anlaşıldı. Hükümetler, sosyal tarafları bir araya getirerek sorunların sosyal diyalog platformlarında görüşülmesini sağlayacak faaliyetleri ihmal etmemeli.

Ülkemiz endüstri ilişkileri siste-minde sağlanan nispi barış ortamının 2012 yılında yürürlüğe giren 6356 sa-

yılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu’nun uygulamasında da devam ettirilmesi için işçi, işveren ve devlet kesimlerine ortak sorumluluk düşüyor. Zira yeni kanunla getirilen sistemin yıpranmasına neden olacak eylem ve davranışlardan sadece bir kesimin de-ğil, tüm toplumun zarar göreceği mu-hakkak…

Dönem içinde yayımlanan bir Ana-yasa Mahkemesi kararı ile endüstri iliş-kileri mevzuatımıza uzlaşma ile giren ve güçlü sendikacılık prensibinin uygu-lanmasında önemli bir kural olan Eko-nomik ve Sosyal Konsey Üyesi Konfe-derasyonlara üye olmayan sendikalar için işkolu barajının yüzde üç olarak uy-gulanmasını öngören hüküm, Anayasa-ya aykırı bulunarak iptal edildi. Her sen-dikanın Ekonomik ve Sosyal Konsey’de temsil edilmesinin sağlanması, güçsüz işçi sendikalarının kurulmasının önüne geçilmesi ve sendikacılığı kazanç sağ-lama aracı haline getirebilecek kötü niyetli kişileri engellemek amacıyla ka-bul edilen bu hükmün iptali, umarım endüstri ilişkileri sistemimizde yeni aç-mazlar yaratmaz…

Page 8: DÖVİZ KURU GENÇ İŞSİZLİĞİ DALGALANMALARI › yayin › isveren-Mayis-Haziran-2015.pdf · 2019-02-20 · 2 GTGP NI 36 61 GENÇ İŞSİZLİĞİ DÖVİZ KURU DALGALANMALARI

İŞVEREN / Mayıs - Haziran 20156

editördenTİSK Genel Sekreteri

Bülent PİRLER

Önemli Uluslararası Ve Ulusal Gelişmeler Bu yazımızda sütunumuzun boyut-

ları elverdiğince önce 104. Uluslara-rası Çalışma Konferansına, sonra da ülkemizde yapılan 7 Haziran Genel Seçimlerine ve kurulacak yeni hükü-meti bekleyen sorunlara değinmek is-tiyoruz.

Uluslararası Çalışma Örgütü’nün (ILO) 104. Uluslararası Çalışma Kon-feransı, üye devletlerin hükümet, iş-veren ve işçi temsilcisinin katılımı ile 31 Mayıs –13 Haziran 2015 tarihle-rinde Cenevre’de Birleşmiş Milletler Sarayı’nda toplandı.

Konferans’ın bu yılki gündeminde daimi maddelerin yanı sıra, aşağıdaki konular da yer aldı:

• Küçük ve Orta Büyüklükteki İşlet-meler ve Saygın ve Verimli İstihda-mın Oluşturulması (Genel Müzake-re)

• Kayıtdışı Ekonomiden Kayıtlı Eko-nomiye Geçiş – Standart Belirleme, İkili Görüşme

• Sosyal Korunmanın Stratejik Ama-cı Konusunda Devam Eden Gö-rüşme – Çalışanların Korunması (2008 tarihli “Adil Küreselleşme İçin Sosyal Adalet” hakkındaki ILO Bildirgesi’nin İzleme Mekanizması)Dergimizin bu sayısında ayrıntılı şe-

kilde okurlarımıza sunduğumuz üzere, Türkiye, Konferans kapsamında topla-nan Aplikasyon Komitesi kısa listesin-

de 155 sayılı Sözleşme sebebiyle yer aldı. Türkiye’nin listede yer almasında işçi kesiminin ısrarının belirleyici oldu-ğu görüyoruz. Özellikle 23 Şubat 2015 tarihinde imzalanan “ILO Standartlar Girişimi” başlıklı ortak bildiri gereğince her grubun kendi özel önceliğine göre seçeceği üç ülkenin listede yer alması ve bunun veto edilememesi ilkesinden kaynaklanan bu durumun, ILO denetim sisteminde eleştiri konusu olan politik bakış açısını daha da derinleştirdiği anlaşılmaktadır.

Komite’nin 13 Haziran 2015 tarihin-de kabul edilen Sonuç Metninde, Türk Hükümeti ve sosyal taraflarının iş sağ-lığı ve güvenliğinin gelişimi için yaptık-ları takdirle karşılanarak, İş Sağlığı ve

Page 9: DÖVİZ KURU GENÇ İŞSİZLİĞİ DALGALANMALARI › yayin › isveren-Mayis-Haziran-2015.pdf · 2019-02-20 · 2 GTGP NI 36 61 GENÇ İŞSİZLİĞİ DÖVİZ KURU DALGALANMALARI

İŞVEREN / Mayıs - Haziran 2015 7

Güvenliği Kanunu’nun 155 sayılı ILO Sözleşmesi ile uyumunun artırılması, Ulusal Eylem Planı’nda yer alan faa-liyetlerin etkinliğinin değerlendirilme-si, meslek hastalıkları da dahil olmak üzere, kayıt ve gözetim sistemlerinin geliştirilmesi, teftiş ve yaptırımların artırılması, iş sağlığı ve güvenliğine ilişkin sendikaların yasal ve barışçıl eylemlerine müdahaleden kaçınılma-sı, sosyal diyalogun devam ettirilmesi talep edildi.

Ülkemiz açısından değerlendiril-diğinde, ne yazık ki Türkiye’nin kısa listede yer almasıyla ILO denetim mekanizmasının, salt işçi kesiminin ısrarına bağlı olarak iş sağlığı ve gü-venliği alanında son yıllarda yapılan önemli reformları görmezden geldiğini görüyoruz. 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nun çıkarılması, ILO ile ortak projeler yürütülmesi, Bakanlık nezdindeki kapasite geliştirme çalış-maları gibi ilerlemelerin bizce ILO Ap-likasyon Komitesi tarafından dikkate alınması gerekirdi. Türkiye’nin iş sağ-lığı ve güvenliği alanındaki çalışmala-rının, ILO tarafından bir “iyi uygulama örneği” olarak kabul edilmesini bekle-mekteydik. Dileğimiz, ILO’nun bundan böyle ülkemizde iş sağlığı ve güvenliği konusunda yapılan ve yapılacak olan çalışmaları daha yakından izlemesi ve ona göre karar vermesidir.

Cenevre’de yapılan Uluslararası Çalışma Konferansında bu görüşme ve gelişmeler olurken, Konferansla aynı zamana rastlayan 7 Haziran Ge-nel Seçimlerinin Ülkemiz gündemine damgasını vurması kesinlikle kaçınıl-

mazdı, nitekim öyle de oldu.Bu konuda ilk söylenebilecek olan

şey herhalde çeşitli kuşku ve söylenti-lere rağmen seçimlerin demokratik bir ülkeye yakışır ortam ve olgunluk içinde geçmiş olmasıdır. Bu durum hepimizi memnun ettiği kadar yabancı dostları-mızın da takdirlerini kazanmış ve hem ülkemize, hem de Türk demokrasisine övgüler dile getirmelerine neden ol-muştur.

Seçim sonuçlarına gelince, bizce bugün oluşan Parlamento aritmetiğin-den ya bir koalisyon hükümeti ya da tekrar genel seçim alternatiflerinin çık-mış olmasını demokratik düzenin işle-yişinde sık sık karşılaşılabilen durum-lar olarak görmek ve değerlendirmek en doğru yol olacaktır. Konfederas-yon olarak bu alternatiflerden birinci-sini yeğlediğimizi çeşitli vesilelerle ve özellikle katıldığımız Sivil Toplum Ör-gütleri Heyetinin siyasi parti başkan-larına yaptığı ziyaretlerde açıkça dile getirdik. Yazımızın devamında kısaca değinmeye çalışacağımız güncel so-runlarımızın hızla bir koalisyon hükü-meti kurulmasını gerektirdiğini, yeni bir genel seçimin zaman kaybına neden olarak mevcut sorunları daha da ağır-laştıracağını vurguladık.

Burada TİSK uzmanlarının 7 Ha-ziran Seçimleri sonrasında dünyada Türkiye’nin ekonomik konumu konu-sunda 4 temel göstergeye (reel büyü-me hızı, enflasyon, işsizlik, cari işlem-ler dengesi) bakarak ve 09.06.2015 tarihi itibariyle G20 ve seçilmiş 11 ülke-ye ilişkin verilerden yararlanarak yap-

tıkları bir çalışmaya rakam vermeden değinmekte yarar görüyoruz.

Çalışmaya göre, seçim sonrası dönemin başında Ülkemiz ekonomisi küresel düzeyde kırılgan bir görünüm vermektedir. Büyüme oranı ülkeler ortalaması düzeyinde olsa da nüfus artışı düşüldüğünde çok yetersizdir. Enflasyonda diğer ülkelerden olumsuz yönde ayrışan Türkiye işsizlik oranın-da da G20 içerisinde 3’üncüdür. Aynı olumsuz tablo cari işlemler açığının büyüklüğü bakımından da geçerlidir. Daha da önemlisi, Ülkemizin FED’in faiz artırımına ve küresel likiditenin azalışına, muhtemelen siyasi belirsizlik ve güven kaybı atmosferi içinde yaka-lanacak olmasıdır.

Bu nedenlerle yurtiçindeki ve yurt-dışındaki ekonomik aktörlere güven verecek bir hükümetin ve ekonomi yö-netiminin hızla işbaşına gelmesi önem taşımaktadır. Bu düşüncemiz doğrultu-sunda İŞVEREN’in bu sayısında acil çözüm bekleyen sorunlarımızdan ikisi-ni zoomlamayı uygun bulduk. Bunlar-dan biri, halen dünya gündeminde de önemli yer tutan genç işsizliği, öteki de cari işlemler açığı sorunumuzla yakın-dan bağlantılı kur dalgalanmaları so-runudur. Okurlarımıza her iki konuda değerli bürokratlarımızın, özel sektör temsilcilerimizin, TİSK’e bağlı İşveren Sendikaları Başkanlarımızın, akade-misyenlerimizin görüş ve önerilerini sunmanın sadece onlara bilgi vermek-le kalmayıp, bir an önce kurulmasını dilediğimiz yeni Hükümetimize ve eko-nomi yönetimine de yardımcı olmasını temenni ediyoruz.

Page 10: DÖVİZ KURU GENÇ İŞSİZLİĞİ DALGALANMALARI › yayin › isveren-Mayis-Haziran-2015.pdf · 2019-02-20 · 2 GTGP NI 36 61 GENÇ İŞSİZLİĞİ DÖVİZ KURU DALGALANMALARI

İŞVEREN / Mayıs - Haziran 20158

TİSK AYLIK EKONOMİ BÜLTENİMAYIS 2015 (SAYI: 75)

GENEL DEĞERLENDİRME“Sanayinin Yükselen Performansı İş Bırakma Eylemleriyle Olumsuz Etkilendi”

Dünya ekonomisinde büyüme güçleniyor. İtici güçler konumun-daki ABD, Çin ve Euro Bölgesi Ülkeleri’ne ilişkin büyüme oranları olumlu beklentileri artırdı. Özellikle Rusya ve Ukrayna gibi riskli görü-len ülkelerdeki kırılganlık devam ediyor.Ülkemiz sanayiinde üretim, ciro ve kapasite kullanımı arttı. Ancak Ma-yıs ayının son haftasında otomotiv sektöründe ortaya çıkan iş bırakma eylemleri bu artışı olumsuz etkiledi. Etkileri ilgili dönem göstergelerinde izlenmeli.Sanayi üretiminde Mart ayında son dört yılın en yüksek düzeyi yaka-landı. Yıllık bazda artış %4,7 oldu.Sanayi genelinde ciro Mart’ta yıllık bazda %6 arttı ve Endeks 2012’den beri en yüksek düzeyine ulaştı. An-cak, madencilikte düşüş var.İmalat sanayii kapasite kullanım oranı Mayıs’ta 0,8 puan artışla %74,9’a yükseldi.

İşsizlik büyüyor. 2015 Şubat döne-minde işsiz sayısı yıllık bazda 401 bin kişi artarak 3 milyon 226 bin kişiye çıktı. İşsizlik oranı %11,2’ye, tarım dışı işsizlik oranı %13,2’ye, genç işsizliği %20’ye yükseldi. Sa-nayinin istihdamdaki payı azaldı.Enflasyon artarken işsizlik de artı-yor. Bu da, işsizliğin para politika-sıyla değil, işverenin istihdam ya-ratmasını kolaylaştıracak yapısal düzenlemelerle azaltılabileceğini ifade ediyor.Yılın ilk dört ayında hem ihracatın, hem ithalatın azalması, büyümenin zayıfladığını gösteriyor. Nisan ayın-da en fazla ihraç edilen mal 1,8 mil-yar dolarla altın oldu.Cari işlemler açığı beklentilerin üze-rinde büyüyerek 45,5 milyar dolara ulaştı. Yılın ilk çeyreğinde parasal olmayan altın ihracatının %61 ar-tarak 4 milyar dolara çıkması, cari açığı etkiledi. Cari açığın finansma-nını ise net hata noksan kalemin-den giren döviz miktarı belirliyor.

Yurtdışından doğrudan yatırım giri-şi 2014’te 2011’e göre yarıya düştü. Buna karşılık Türk vatandaşlarının dış ülkelere doğrudan yatırımları ikiye katlandı. 2015’in ilk çeyreğin-de ise her ikisinde de azalış var.Yabancıların portföy yatırımları kü-çüldü.Mart ayında kamu harcamaları ve faiz giderlerindeki artışlar nedeniyle Bütçe açık verdi. Açık, yıllık bazda %34,4 genişledi. Bütçe giderlerin-deki artışın, gelir artışına kıyasla yüksekliği bunda etkili oldu.Yıllık tüketici enflasyonu %7,91’e yükseldi. TCMB’ye göre temel fak-törler petrol ve işlenmemiş gıda fi-yatları. Tüketici Güven Endeksi ve Reel Kesim Güven Endeksi yıllık bazda geriledi. Beklentilerin pozitife dönmesi açısından sadece TCMB sorumlu görülmemeli. Bölgeler iti-bariyle TÜFE artışında Suriyeli sı-ğınmacı akınına uğrayan bölgeler başı çekti.

DÜNYA EKONOMİSİ:

OECD ülkelerinde büyüme hızı 2015 yılının ilk çeyreğinde 2014 yılının son çeyreğine göre yavaşlamış; ortala-ma büyüme oranı %0,5’ten %0,3’e ge-rilemiştir. Buna karşın dünya ekono-misi geçen yıla kıyasla 2015’e daha güçlü bir büyüme trendinde girmiş-tir. 2015 yılının ilk çeyreğinde belli başlı ekonomiler içinde ekonomisi

küçülen ülke sayısı çok azdır. Bunla-rın önemli bir kısmı savaş ve ambargo ile (Ukrayna ve Rusya gibi) mücadele etmektedir. Bu sınıflamaya girmeyip de küçülen ülke %1,4’lük negatif büyüme oranı ile Japonya olmuştur (Tablo 1).

Dünya ekonomisinin lokomotifi konumundaki ABD, Çin ve Euro Böl-gesi Ülkeleri pozitif büyüme oranı-na sahiptir. Özellikle Euro Bölgesi Ülkelerinin %1 gibi bir düzeyde bü-

yümesi krizin aşılacağı yönündeki olumlu beklentileri artırmıştır. 2015 yılının ilk çeyreğinde bir önceki yılın aynı çeyreğine göre ABD %3,0, Çin %7,0 oranında büyüme kaydetmiş-tir. Büyüme oranındaki artışa karşın bu ülkelerde enflasyon oranında değişik-lik olmamış, düşük düzeydeki seyrine devam etmiştir.

Uluslararası kuruluşlarca riskli ül-

Eko Bülten’de7

Page 11: DÖVİZ KURU GENÇ İŞSİZLİĞİ DALGALANMALARI › yayin › isveren-Mayis-Haziran-2015.pdf · 2019-02-20 · 2 GTGP NI 36 61 GENÇ İŞSİZLİĞİ DÖVİZ KURU DALGALANMALARI

İŞVEREN / Mayıs - Haziran 2015 9

keler grubu içinde yer alan ülkelerin önemli bir kısmında makro ekonomik kırılganlık halen devam etmektedir. Özellikle Rusya ve Ukrayna risk açısın-

dan başı çeken ülkeler konumundadır. Her iki ülkede büyüme oranı negatif değer alırken, enflasyon oranı da yük-sek düzeylerde seyretmektedir. Rusya

ve Ukrayna ekonomik krize izledikleri dış politikanın sonucu olarak düşmüş-lerdir, bu ülkelerde ekonomik gerçek-leşmeleri dış politika belirlemiştir.

Tablo 1: 2015 Yılının İlk Çeyreğinde Riskli Ülkeler Grubunun Temel Makro Göstergelerindeki Gerçekleşmeler

Ülkeler GSYH Değişim Enflasyon Oranı İşsizlik Oranı

Cari Denge/GSYH

Bütçe Dengesi/GSYH Faiz Oranı

Rusya -1,9 16,4 5,9 4,3 -2,6 10,4

Ukrayna -17,6 60,9 1,8 -2,5 -2 30

Endonezya 4,7 6,8 5,8 -3,1 -1,9 8,04

Meksika 2,6 3,1 8,9 -2,3 -3,4 5,81

G. Afrika 1,3 4,5 24,3 -5,4 -3,7 7,98

Türkiye 2,6 7,9 11,2 -4,6 -1,7 9,04

Kaynak: The Economist veri tabanı, erişim tarihi 26 Mayıs 2015. http://www.economist.com/node/21604509 ve http://www.oecd.org/std/na/QNA-GDP-Growth-Q115-Eng.pdf*Türkiye için büyüme oranı 2014 yılı 4. Çeyrek verisidir.

TÜRKİYE EKONOMİSİ:

Sanayide Üretim, Ciro ve Kapasite Kullanımı:

2015 yılı Mart ayında sanayi üre-timinde son dört yılın en yüksek dü-zeyi yakalanmıştır. Mart ayında takvim etkisinden arındırılmış sanayi üretimi 2014 yılının aynı ayına göre %4,7 art-mıştır. Alt sektörler içinde en yüksek üretim artışı %5,0 ile imalat sanayinde gerçekleşmiştir. Bu sektörü sırasıyla %3,8 ile madencilik ve taş ocakçılığı sektörü ve %3,0 ile enerji sektörü izle-mektedir. Ana sanayi gruplarına göre en yüksek üretim artışı %15,9 ile sermaye malı imalatında olmuş, bunu %7,2 ile dayanıksız tüketim malı izlemiştir; ara malı imalatında ise %0,9 oranında üre-tim gerilemesi görülmüştür.

Mart ayında Mevsim ve Takvim Et-kisinden Arındırılmış Sanayi Üretimi Endeksi Şubat ayına göre %2,2 yük-selmiştir. Alt sektörlerden madencilik ve taş ocakçılığı sektörü endeksi %3,1 ve imalat sanayi sektörü endeksi %2,5 artarken, enerji sektöründe üretim

%0,1 azalmıştır. Ana sanayi grupları-na göre aylık üretim artışında %3,6 ile dayanıksız tüketim malı grubu ilk sırayı almıştır.

Mart ayında Mevsim ve Takvim Etkisinden Arındırılmış Toplam Sa-nayi Ciro Endeksi 2012 yılından bu yana en yüksek değeri almış ve en-deks (2010=100 iken) 181 düzeyine çıkmıştır. Mevsim ve takvim etkisin-den arındırılmış sanayi ciro endeksi Şubat ayına göre %3,4 yükselmiştir. Alt sektörlerden madencilik ve taş ocakçılığı sektöründe ciro %5,6, imalat sanayi sektöründe ise %3,3 artmıştır. Ana sanayi gruplarında en yüksek ciro artışı %7,4 ile enerji sektöründe görül-müştür.

Mevsim ve takvim etkisinden arın-dırılmış sanayi ciro endeksi yılın ilk çeyreğinde bir önceki çeyreğe göre %0,5 yükselmiştir. Ciro, madencilik ve taş ocakçılığı sektöründe %12,5 aza-lırken, imalat sanayi sektöründe %0,9 artmıştır.

Takvim Etkisinden Arındırılmış Sa-nayi Ciro Endeksi 2014 yılının Mart ayına göre %6,0 yükselmiştir. Ciro, sa-

nayinin alt sektörlerinde madencilik ve taş ocakçılığı sektöründe %14,3 aza-lırken, imalat sanayi sektöründe %6,6 yükselmiştir.

Takvim etkisinden arındırılmış sa-nayi ciro endeksi yılın ilk çeyreğinde 2014 yılının aynı çeyreğine göre %0,1 artış kaydetmiş; madencilik ve taş ocakçılığında %17,5 düşerken, imalat sanayiinde %0,7 artmıştır.

2015 yılı Mayıs ayında imalat sa-nayinde kapasite kullanım oranı, Nisan ayına göre 0,8 puan artarak %74,9 düzeyinde gerçekleşmiştir. Mevsimsel etkilerden arındırılmış ka-pasite kullanım oranı bir önceki aya göre 0,1 puan artarak %74,7 düzeyine ulaşmıştır. Mal gruplarına göre kapasi-te kullanım oranlarında ilk sırayı %76,6 ile ara malları sektörü almıştır.

2015 yılı Nisan ayı verilerine göre kapasite kullanımını kısıtlayıcı faktörler arasında %21 ile talep yetersizliği ilk sırayı almaktadır. Bu faktörü sırasıyla işgücü ve hammadde yetersizliği izle-mektedir. Kapasite kullanımını sınırla-yan faktör olmadığını belirten sanayici oranı ise %47’dir (Grafik 1).

Page 12: DÖVİZ KURU GENÇ İŞSİZLİĞİ DALGALANMALARI › yayin › isveren-Mayis-Haziran-2015.pdf · 2019-02-20 · 2 GTGP NI 36 61 GENÇ İŞSİZLİĞİ DÖVİZ KURU DALGALANMALARI

İŞVEREN / Mayıs - Haziran 201510

Grafik 1: Nisan 2015’te Kapasite Kullanımını Kısıtlayan Faktörler

Kaynak: http://www.tcmb.gov.tr/wps/wcm/connect/tcmb+tr/tcmb+tr/main+menu/istatistikler/egilim+anketleri/iktisadi+yonelim+anketii/veri+%28tablolar%29 kullanılarak hazırlanmıştır. Erişim tarihi: 22 Mayıs 2015.

Sanayi sektöründe Mart ayı gerçekleşmeleri üretim, ciro ve kapasite kullanımının yükseliş yönünde ivmelendi-ğini göstermektedir. Sektörün bu eğilimi güçlendirmesi için üretimde orta-yüksek ve yüksek teknoloji ürünlerine yönelme-sinde fayda bulunmaktadır. TUİK’in Nisan ayında yayınladığı 2010-2013 dönemi Yıllık Sanayi Ürün İstatistikleri, bu konuda mesafe alamadığımızı göstermektedir. Sanayi üretiminde orta-yüksek teknoloji üretiminin toplam üretim içindeki payı söz konusu dönemde %23,7 oranı ile aynı kalırken, yüksek teknoloji ürünlerinin payı 2010 yılında %3,6 iken 2013 yılında %2,7’ye gerilemiştir (Tablo 2).

Tablo 2: Teknoloji Düzeyine Göre Ürünler, 2010 - 2013

2010 2011 2012 2013

Düşük teknoloji 39,0 37,1 37,8 38,6

Orta-düşük teknoloji 33,6 35,7 36,3 35,0

Orta-yüksek teknoloji 23,7 24,1 23,0 23,7

Yüksek teknoloji 3,6 3,0 3,0 2,7

Kaynak: TÜİK, Yıllık Sanayi Ürün İstatistikleri 2013

İstihdam ve İşsizlik:2015 Şubat döneminde işgücü 2014 yılının aynı dönemine göre 979 bin kişi artarak 28 milyon 803 bin kişiye ulaşırken,

işgücüne katılma oranı 1 puan yükselerek %50,1 düzeyinde gerçekleşmiştir. Bu dönemde erkeklerde işgücüne katılma oranı 0,6 puanlık artışla %70,6, kadınlarda 1,3 puanlık artışla %30 düzeyine yükselmiştir.

Bu dönemde işsiz sayısı geçen yılın aynı dönemine göre 401 bin kişi artarak 3 milyon 226 bin kişiye, işsizlik oranı 1 puanlık artış ile %11,2 düzeyine çıkmıştır. Tarım dışı işsizlik oranı 1,1 puanlık artış ile %13,2’ye, genç işsizlik oranı 3 puanlık artış ile %20’ye ulaşmıştır.

2015 yılı Şubat döneminde, Şubat 2014 dönemine göre istihdam edilenlerin sayısı 577 bin kişi artarak 25 milyon 576 bin kişi olurken, istihdam oranı ancak 0,3 puan artmış ve %44,4 düzeyinde kalmıştır. Bu dönemde çalışanların %18,7’si tarım sektöründe, %20,9’u sanayi sektöründe, %6,4’ü inşaat sektöründe ve %54’ü hizmetler sektöründe istihdam edilmişlerdir. Böylece bir önceki yılın aynı dönemine kıyasla hizmet sektörünün toplam istihdamdaki payı 2,7 puan artmış; buna karşılık tarım sektörünün payı 1,5 puan, inşaat sektörünün payı 0,6 puan ve sanayi sektörünün payı 0,5 puan azalmıştır.

TÜRKİYE İŞVEREN SENDİKALARI KONFEDERASYONU AYLIK EKONOMİ BÜLTENİ www.tisk.org.tr

4

Grafik 1: Nisan 2015’te Kapasite Kullanımını Kısıtlayan Faktörler

Kaynak:http://www.tcmb.gov.tr/wps/wcm/connect/tcmb+tr/tcmb+tr/main+menu/istatistikler/egilim+anketleri/iktisadi+yonelim+anketii/veri+%28tablolar%29 kullanılarak hazırlanmıştır. Erişim tarihi: 22 Mayıs 2015. Sanayi sektöründe Mart ayı gerçekleşmeleri üretim, ciro ve kapasite kullanımının yükseliş yönünde ivmelendiğini göstermektedir. Sektörün bu eğilimi güçlendirmesi için üretimde orta-yüksek ve yüksek teknoloji ürünlerine yönelmesinde fayda bulunmaktadır. TUİK’in Nisan ayında yayınladığı 2010-2013 dönemi Yıllık Sanayi Ürün İstatistikleri, bu konuda mesafe alamadığımızı göstermektedir. Sanayi üretiminde orta-yüksek teknoloji üretiminin toplam üretim içindeki payı söz konusu dönemde %23,7 oranı ile aynı kalırken, yüksek teknoloji ürünlerinin payı 2010 yılında %3,6 iken 2013 yılında %2,7’ye gerilemiştir (Tablo 2). Tablo 2: Teknoloji Düzeyine Göre Ürünler, 2010 - 2013 2010 2011 2012 2013

Düşük teknoloji 39,0 37,1 37,8 38,6 Orta-düşük teknoloji 33,6 35,7 36,3 35,0 Orta-yüksek teknoloji 23,7 24,1 23,0 23,7 Yüksek teknoloji 3,6 3,0 3,0 2,7 Kaynak: TUİK, Yıllık Sanayi Ürün İstatistikleri 2013

47%

21%

9%

9%

9% 5%

a. Kısıtlayan faktör yoktur

b. Talep yetersizliği

c. İşgücü yetersizliği

d. Hammadde-ekipmanyetersizliğie. Mali imkansızlıklar

Page 13: DÖVİZ KURU GENÇ İŞSİZLİĞİ DALGALANMALARI › yayin › isveren-Mayis-Haziran-2015.pdf · 2019-02-20 · 2 GTGP NI 36 61 GENÇ İŞSİZLİĞİ DÖVİZ KURU DALGALANMALARI

İŞVEREN / Mayıs - Haziran 2015 11

Grafik 2: İşsizlik - Enflasyon İlişkisi

TÜRKİYE İŞVEREN SENDİKALARI KONFEDERASYONU AYLIK EKONOMİ BÜLTENİ www.tisk.org.tr

5

İstihdam ve İşsizlik: 2015 Şubat döneminde işgücü 2014 yılının aynı dönemine göre 979 bin kişi artarak 28 milyon 803 bin kişiye ulaşırken, işgücüne katılma oranı 1 puan yükselerek %50,1 düzeyinde gerçekleşmiştir. Bu dönemde erkeklerde işgücüne katılma oranı 0,6 puanlık artışla %70,6, kadınlarda 1,3 puanlık artışla %30 düzeyine yükselmiştir. Bu dönemde işsiz sayısı geçen yılın aynı dönemine göre 401 bin kişi artarak 3 milyon 226 bin kişiye, işsizlik oranı 1 puanlık artış ile %11,2 düzeyine çıkmıştır. Tarım dışı işsizlik oranı 1,1 puanlık artış ile %13,2’ye, genç işsizlik oranı 3 puanlık artış ile %20’ye ulaşmıştır. 2015 yılı Şubat döneminde, Şubat 2014 dönemine göre istihdam edilenlerin sayısı 577 bin kişi artarak 25 milyon 576 bin kişi olurken, istihdam oranı ancak 0,3 puan artmış ve %44,4 düzeyinde kalmıştır. Bu dönemde çalışanların %18,7’si tarım sektöründe, %20,9’u sanayi sektöründe, %6,4’ü inşaat sektöründe ve %54’ü hizmetler sektöründe istihdam edilmişlerdir. Böylece bir önceki yılın aynı dönemine kıyasla hizmet sektörünün toplam istihdamdaki payı 2,7 puan artmış; buna karşılık tarım sektörünün payı 1,5 puan, inşaat sektörünün payı 0,6 puan ve sanayi sektörünün payı 0,5 puan azalmıştır.

Kaynak: TUİK Veri Tabanı kullanılarak hazırlanmıştır. Türkiye’de kuramsal olarak kabul edilen Phillips değiş tokuşu gerçekleşmemekte, yani enflasyon oranı artarken işsizlik oranı azalmamaktadır. Bu da işsizlik sorunun uygulanan para politikalarına bağlı olarak değil, yapısal sorunlardan kaynaklandığını göstermektedir. Dolayısıyla işsizliğin ancak istihdam yaratmaya odaklı yapısal düzenlemelere gidildikten sonra, uzun dönemde azalacağını söyleyebiliriz.

0,02,04,06,08,0

10,012,014,0

İşsizlik Oranı Enflasyon Oranı

Kaynak: TÜİK Veri Tabanı kullanılarak hazırlanmıştır.

Türkiye’de kuramsal olarak kabul edilen Phillips değiş tokuşu gerçek-leşmemekte, yani enflasyon oranı artarken işsizlik oranı azalmamakta-dır. Bu da işsizlik sorunun uygula-nan para politikalarına bağlı olarak değil, yapısal sorunlardan kaynak-landığını göstermektedir. Dolayısıy-la işsizliğin ancak istihdam yarat-maya odaklı yapısal düzenlemelere gidildikten sonra, uzun dönemde azalacağını söyleyebiliriz.

Ödemeler Dengesi:2015 yılı Nisan ayında ihracat,

2014 yılının aynı ayına göre sadece %0,2 oranında artarak 13 milyar 392 milyon dolar, ithalat %11,1 azalarak 18 milyar 358 milyon dolar düzeyin-de gerçekleşmiştir. Bu gerçekleşme-lerle dış ticaret açığı %31,9 azalarak 7 milyar 287 milyon dolardan 4 milyar 966 milyon dolara gerilemiştir. İhraca-tın ithalatı karşılama oranı bir önceki yılın aynı ayında %64,7 iken, %73’e yükselmiştir.

Avrupa Birliği’ne yapılan ihracat,

geçen yılın aynı ayına göre %10,4 azalarak 5 milyar 284 milyon dolara gerilemiştir. AB’nin ihracattaki payı %44,1’den %39,5’e düşmüştür. En faz-la ihracat yapılan ülke 1 milyar 239 mil-yon dolar ile İsviçre olmuştur. Yüksek teknolojili ürünlerin imalat sanayi ihra-catı içindeki payı %3 olarak gerçekleş-miştir. Nisan ayında en fazla ihracatı yapılan ürün grupları 1 milyar 773 milyon dolar ile kıymetli taşlar(altın) ve 1 milyar 517 milyon dolar ile mo-torlu taşıtlar olmuştur.

Aynı ayda en fazla ithalat yapı-lan ülke 1 milyar 912 milyon dolar ile Çin’dir. En fazla ithalat 3 milyar 28 milyon dolar ile mineral yakıtlar faslın-da gerçekleşmiştir. Yüksek teknolojili ürünlerin imalat sanayi ürünleri ithalatı içindeki payı %19 düzeyindedir.

Ocak-Nisan 2015 döneminde, geçen yılın aynı dönemine göre ih-racatın %5,7; ithalatın %9,5 azaldığı saptanmıştır.

2015 yılı Mart ayında cari işlemler açığı, 2014 yılının aynı ayına göre 1

milyar 575 milyon dolar artarak 4 mil-yar 961 milyon dolar düzeyine ulaş-mıştır. Yıl bazında cari işlemler açığı ise 43 milyar 924 milyon dolardan 45 milyar 499 milyon dolara yükselerek beklentilerin üzerinde gerçekleşmiştir.

Mart ayında da cari açığın ana ne-deni dış ticaret açığı olmaya devam etmektedir. Diğer yandan TCMB tara-fından parasal olmayan altın başlığı altında izlediği altın ticareti yine cari açığın düzeyinin belirlenmesinde etkili olmaktadır. Cari açığın artmasında net hizmet gelirlerinin 47 milyon dolar aza-larak 1 milyar 75 milyon dolara gerile-mesi ile birincil gelir açığının 50 milyon dolar artarak 1 milyar 264 milyon dola-ra yükselmesi de önemli rol oynamıştır.

Mart ayında parasal olmayan al-tın kaleminde net altın ihracatı bir ön-ceki yılın Mart ayına göre 427 milyon dolar azalarak 822 milyon dolara geri-lemesine karşın, Ocak-Mart dönemin-deki net altın ihracatı geçen yılın aynı dönemine göre %61,2 oranında arta-rak 4 milyar 2 milyon dolar düzeyinde gerçekleşmiştir.

Tablo 3: DYY ve Yurtdışına Doğrudan Sermaye Yatırımı (Milyon dolar)

2002 2003 2004 2005 2006 2007 2008 2009 2010 2011 2012 2013 2014

Yurt Dışına DSY 251 486 815 1.065 1.677 2.275 2.604 2.040 1.823 2.542 4.334 3.226 5.234

DYY 571 696 1.190 8.535 17.639 19.137 14.748 6.266 6.256 16.137 10.759 9.866 8.708

Kaynak: TCMB Veri Tabanı kullanılarak hazırlanmıştır.

Page 14: DÖVİZ KURU GENÇ İŞSİZLİĞİ DALGALANMALARI › yayin › isveren-Mayis-Haziran-2015.pdf · 2019-02-20 · 2 GTGP NI 36 61 GENÇ İŞSİZLİĞİ DÖVİZ KURU DALGALANMALARI

İŞVEREN / Mayıs - Haziran 201512

2015 yılının Mart ayında doğrudan yabancı yatırım (DYY) girişi geçen yılın aynı ayına göre 622 milyon dolar aza-larak 280 milyon dolara gerilemiştir.

Doğrudan yabancı yatırım giri-şi 2012 yılından beri azalmaktadır. 2011 yılında Türkiye’ye 16 milyar 137 milyon dolar DYY girişi olmuş-ken, bu rakam 2014 yılında 8 milyar 708 milyon dolara inmiştir. Buna kar-şılık Türk vatandaşlarının yurtdışına doğrudan yatırımları düzenli olarak art-

mıştır. 2011 yılında Türklerin yurtdışı-na yatırımları 2 milyar 542 milyon dolar iken, 2014 yılında 5 milyar 234 milyon dolara yükselmiştir (Tablo 3).

2015 yılının ilk üç ayında ülkemize 3 milyar 82 milyon dolarlık DYY gelmiş, 2015’in aynı döneminde ise DYY girişi 2 milyar 800 milyon dolara gerilemiştir. Türklerin yurtdışına doğrudan yatırım-ları da 2014’te 1 milyar 75 milyon dolar düzeyinde iken, 2015 yılında 855 mil-yon dolara düşmüştür.

Mart ayında yabancıların portföy yatırımları 2 milyar 949 milyon dolar azalmıştır. Yabancılar BIST’de 580 milyon dolarlık net hisse senedi satar-ken, devlet iç borçlanma senetleri pi-yasasında (DİBS) 444 milyon dolarlık net alım yapmışlardır. Mart ayında hü-kümet 2 milyar 750 milyon dolarlık net ödeme yapmış, bankalar 553 milyon dolar ve diğer sektörler 107 milyon do-larlık net borçlanmaya gitmişlerdir.

Grafik 3: Cari Açık-Net Hata Noksan İlişkisi

TÜRKİYE İŞVEREN SENDİKALARI KONFEDERASYONU AYLIK EKONOMİ BÜLTENİ www.tisk.org.tr

7

2015 yılının Mart ayında doğrudan yabancı yatırım (DYY) girişi geçen yılın aynı ayına göre 622 milyon dolar azalarak 280 milyon dolara gerilemiştir. Doğrudan yabancı yatırım girişi 2012 yılından beri azalmaktadır. 2011 yılında Türkiye’ye 16 milyar 137 milyon dolar DYY girişi olmuşken, bu rakam 2014 yılında 8 milyar 708 milyon dolara inmiştir. Buna karşılık Türk vatandaşlarının yurtdışına doğrudan yatırımları düzenli olarak artmıştır. 2011 yılında Türklerin yurtdışına yatırımları 2 milyar 542 milyon dolar iken, 2014 yılında 5 milyar 234 milyon dolara yükselmiştir (Tablo 3). 2015 yılının ilk üç ayında ülkemize 3 milyar 82 milyon dolarlık DYY gelmiş, 2015’in aynı döneminde ise DYY girişi 2 milyar 800 milyon dolara gerilemiştir. Türklerin yurtdışına doğrudan yatırımları da 2014’te 1 milyar 75 milyon dolar düzeyinde iken, 2015 yılında 855 milyon dolara düşmüştür. Mart ayında yabancıların portföy yatırımları 2 milyar 949 milyon dolar azalmıştır. Yabancılar BIST’de 580 milyon dolarlık net hisse senedi satarken, devlet iç borçlanma senetleri piyasasında (DİBS) 444 milyon dolarlık net alım yapmışlardır. Mart ayında hükümet 2 milyar 750 milyon dolarlık net ödeme yapmış, bankalar 553 milyon dolar ve diğer sektörler 107 milyon dolarlık net borçlanmaya gitmişlerdir.

Grafik 3: Cari Açık-Net Hata Noksan İlişkisi

Kaynak:TCMB Veri Tabanı kullanılarak hazırlanmıştır. Mart ayında net hata noksan kaleminde sert bir düşüş görülmüştür; bu kalemde yurtiçine giren döviz 91 milyon dolara gerilemiştir. İlk üç aydaki giriş ise 3 milyar 890 milyon dolar olmuştur. Net hata noksan kalemindeki oynaklıklar ödemeler bilançosundaki istikrarsızlığı bozan bir faktör olmaya devam etmektedir (Grafik 3).

-80.000

-70.000

-60.000

-50.000

-40.000

-30.000

-20.000

-10.000

0

10.000

20.000

2002 2003 2004 2005 2006 2007 2008 2009 2010 2011 2012 2013 2014

CARİ İŞLEMLER HESABI

NET HATA VE NOKSAN

Kaynak: TCMB Veri Tabanı kullanılarak hazırlanmıştır.

Mart ayında net hata noksan ka-leminde sert bir düşüş görülmüştür; bu kalemde yurtiçine giren döviz 91 milyon dolara gerilemiştir. İlk üç aydaki giriş ise 3 milyar 890 milyon dolar olmuştur. Net hata noksan ka-lemindeki oynaklıklar ödemeler bi-lançosundaki istikrarsızlığı bozan bir faktör olmaya devam etmektedir (Grafik 3).

2014 yılının Mart ayında 696 milyon dolar azalan TCMB rezervleri, bu yılın Mart ayında 6 milyar 551 milyon dolar-lık azalış göstermiştir.

Para ve Maliye Politikası:2015 yılı Mart ayı bütçesi kamu

harcamaları ve faiz giderlerindeki ar-tış nedeniyle açık vermiştir. Merkezi yönetim bütçesi 2014 yılı Mart ayında 5 milyar 92 milyon TL açık verirken, 2015 yılı Mart ayı bütçesi %34,4’lük artışla 6 milyar 843 milyon TL açık vermiştir. Diğer yandan 2014 yılı Mart

ayında 538 milyon TL faiz dışı fazla veren bütçe %221,7’lik artışla 2015 yılı Mart ayında 655 milyon TL faiz dışı açık vermekten kurtulamamıştır.

Bütçe açığında; bütçe gelirlerindeki düşüş değil, bütçe giderlerindeki artı-şın gelirlerdeki artıştan daha yüksek oranlı artması ana etken olmuştur. 2015 yılı Mart ayında bütçe gelirleri bir önceki yılın aynı ayına göre %3 artarak 32 milyar 918 milyon TL olurken, büt-çe giderleri %7,3’lik artışla 39 milyar 761 milyon TL olmuştur. 2015 yılı Mart ayında vergi gelirleri geçen yılın Mart ayına göre %17,2 oranında artarak 26 milyar 797milyon TL’ye; faiz hariç büt-çe giderleri %6,8 oranında artarak 33 milyar 573 milyon TL’ye ulaşmıştır.

TL’nin değer yitirmesinin etkisi ile ithalattan alınan katma değer vergisi tahsilatı %14,3, özel tüketim vergisi tahsilatı %30,2 artmıştır. Ekonomide büyüme açısından göstergelerden biri olan dahilde alınan katma değer vergi-

si tahsilatı ise % 2,7 azalmıştır. Merkezi Yönetim Bütçesinde yılın

ilk çeyreğinde mali disiplinin zayıf-ladığı görülmektedir. Nitekim 2014 yılı Ocak-Mart döneminde 1,5 milyar TL düzeyinde olan bütçe açığı 2015 yılı Ocak-Mart döneminde %258,2’lik artışla 5,4 milyar TL’ye çıkmıştır. Bu artışa karşın faiz dışı bütçe dengesi çok değişmemiş, sadece %1,6 oranında artmıştır. Bütçe dengesini ilk üç ayda bozan ana kalem, geçen yılın aynı dö-nemine göre %29,5 oranında artış kay-deden faiz giderleridir.

TCMB tarafından 2006 yılından itibaren uygulanan enflasyon hedef-lemesi kuralına dayalı para politika-sının başarı göstergesi niteliğindeki enflasyon oranı (TÜFE) 2015 Nisan ayında bir önceki aya göre %1,63, 2014 yılı Aralık ayına göre %4,71, 2014 Nisan ayına göre %7,91 ve on iki aylık ortalamalara göre %8,57 yükselmiştir.

Page 15: DÖVİZ KURU GENÇ İŞSİZLİĞİ DALGALANMALARI › yayin › isveren-Mayis-Haziran-2015.pdf · 2019-02-20 · 2 GTGP NI 36 61 GENÇ İŞSİZLİĞİ DÖVİZ KURU DALGALANMALARI

İŞVEREN / Mayıs - Haziran 2015 13

TCMB Nisan ayı enflasyon oranına ilişkin olarak “Nisan ayında tüketici fiyatla-rı yüzde 1,63 oranında artmış, yıllık tüke-tici enflasyonu yüzde 7,91’e yükselmiştir. Gıda ve yemek hizmetleri yıllık enflasyo-nu yüksek seyrini bu dönemde de sürdür-müştür. Enerji fiyatlarında artış eğilimi sı-nırlı olmakla birlikte devam etmiştir. Temel mal grubu enflasyonundaki yavaşlama ile çekirdek enflasyon göstergelerinin yıllık artış oranları gerilerken hizmet enflasyo-nundaki yükseliş bu azalışı sınırlamıştır. Öte yandan, çekirdek enflasyon göster-gelerinin ana eğilimi bir miktar yükselmiş-tir” saptamasında bulunmuştur.

TÜFE içinde yer alan gruplar içinde fiyatı en çok artan %12,30 ile giyim ve ayakkabı grubu olmuştur. Yıllık bazda ise en yüksek fiyat artışı %14,36 ile gıda ve alkolsüz içecekler grubunda görül-müştür. Bu grubu %13,34 ile lokanta ve oteller grubu izlemektedir.

Bölgeler itibariyle enflasyon oranı-na baktığımızda ise en yüksek oran-lar Suriyeli sığınmacı akınına uğra-

yan illerimizde gerçekleşmiştir. Buna göre aylık en yüksek fiyat artışı %2,02 ile Hatay, K. Maraş ve Osmaniye bölge-sinde, bir önceki yılın aynı ayına göre en yüksek artış ise %9,17 ile Şanlıurfa ve Diyarbakır bölgesinde görülmüştür.

2015 Nisan ayında yurt içi üretici fi-yat endeksi (Yİ-ÜFE) bir önceki aya göre %1,43, 2014 Aralık ayına göre %4,06, 2014 Nisan ayına göre %4,80 ve on iki aylık ortalamalara göre %7,36 artmıştır. Yİ-ÜFE kapsamındaki tüm sektörlerde fiyatlar yükselmiştir. Aylık bazda fiyatlar, madencilik ve taş ocakçılığında %0,90, imalat sanayiinde %1,47, elektrik ve gaz sektöründe %1,25 ve su sektöründe %0,78 oranlarında artmıştır.

TCMB Yİ-ÜFE’deki artışın nedenlerine yönelik olarak şu saptamayı yapmıştır:” Ana sanayi gruplarına göre incelendiğin-de, Nisan ayında fiyat artışları dayanıklı tüketim mallarında belirgin olmak üzere alt gruplar geneline yayılmıştır. Bu dö-nemde dayanıklı tüketim mallarında göz-lenen yüzde 2,46’lık aylık fiyat artışında,

mobilya ve mücevherat fiyat gelişmeleri belirleyici olmuştur. Gıda imalatı grubun-da süregelen fiyat artışları dayanıksız tüketim malı grubunu olumsuz yönde et-kilerken ara malı imalatı fiyatlarının geli-şiminde ana metal, elektrikli teçhizat ve tekstil imalatı ön plana çıkmıştır. Sonuç olarak, Nisan ayı Türk Lirasındaki değer kaybı ve gıda imalatı kaynaklı yukarı yön-lü etkilerle tüketici fiyatları üzerinde üretici fiyatları kaynaklı maliyet yönlü baskıların arttığı bir dönem olmuştur”.

Tarım sektöründeki fiyat artışları yük-sek düzeyini korumaktadır. Tarım ÜFE, 2015 Nisan ayında bir önceki aya göre %1,06, 2014 Aralık ayına göre %12,07, 2014 Nisan ayına göre %11,87 ve on iki aylık ortalamalara göre %11,22 oranında artmıştır.

Nisan 2015 yurt dışı üretici fiyat en-deksi (YD-ÜFE) bir önceki aya göre %2,01, 2014 Aralık ayına göre %6,03, 2014 Nisan ayına göre %6,07 ve on iki aylık ortalamalara göre %5,74 yüksel-miştir.

Grafik 4: Tüketici ve Reel Kesim Güven Endeksleri (Mayıs 2014-2015)

TÜRKİYE İŞVEREN SENDİKALARI KONFEDERASYONU AYLIK EKONOMİ BÜLTENİ www.tisk.org.tr

10

Mayıs 2015’te Tüketici Güven Endeksi bir önceki aya göre %1,6 azalmış, Nisan ayında 65,35 olan endeks Mayıs ayında 64,29’a gerilemiştir. Geçen yıl Mayıs ayında tüketici güven endeksi 76,00 düzeyindeydi; bu da yıl bazında güven kaybının %15,4 olduğunu göstermektedir. Reel Kesim Güven Endeksi ise Mayıs’ta bir önceki aya göre %1 artarak 109,0 düzeyine yükselmiştir. Ne var ki, Endeks geçen yılın aynı ayına kıyasla %3,8 düşük düzeydedir. Beklentilerin pozitife dönmesi enflasyon açısından önemlidir. Bunu sağlamak sadece TCMB’nin işi değildir, diğer kurumsal yapılar da Bankaya destek vermelidir. Grafik 4: Tüketici ve Reel Kesim Güven Endeksleri (Mayıs 2014-2015)

Kaynak: TÜİK ve TCMB veri tabanı kullanılarak hazırlanmıştır.

0,0

20,0

40,0

60,0

80,0

100,0

120,0

20145

6 7 8 9 10 11 12 20151

2 3 4 5

TüketiciGüvenEndeksi

Reel KesimGüvenEndeksi

Kaynak: TÜİK ve TCMB veri tabanı kullanılarak hazırlanmıştır.

Sonuç:Sanayi üretiminde belirli bir yükseliş ivmesi yakalanmış, an-

cak bu da Mayıs’ın son haftasında ortaya çıkan iş bırakma ey-lemleri ile olumsuz etkilenmiştir.

Dış ticarette kur etkisi devam etmektedir. İhracat ve ithalat birlikte düşmektedir. Bu durum büyüme açısından sorun yarata-bilecek bir olgu olarak karşımızda durmaktadır. Cari açık parasal olmayan altın ihracatının etkisi altındadır. Cari açığın finansma-nında net hata noksan kaleminden giren döviz miktarı belirleyici olmaktadır.

Enflasyon oranı yükselmektedir. TCMB yılın İkinci Enflasyon Raporu’nda enflasyon oranındaki yükselişi petrol fiyatlarındaki yükselişe ve işlenmemiş gıda fiyatlarındaki artışa bağlamakta-

dır. Ancak enflasyon oranı açısından geleceğe dönük beklentiler önemli rol oynamaktadır. İktisat teorisinde bu olgunun altı çizil-diği gibi, ampirik çalışmalar da bu yönde kanıtlar sunmaktadır.

Mayıs 2015’te Tüketici Güven Endeksi bir önceki aya göre %1,6 azalmış, Nisan ayında 65,35 olan endeks Mayıs ayında 64,29’a gerilemiştir. Geçen yıl Mayıs ayında tüketici güven en-deksi 76,00 düzeyindeydi; bu da yıl bazında güven kaybının %15,4 olduğunu göstermektedir.

Reel Kesim Güven Endeksi ise Mayıs’ta bir önceki aya göre %1 artarak 109,0 düzeyine yükselmiştir. Ne var ki, Endeks ge-çen yılın aynı ayına kıyasla %3,8 düşük düzeydedir.

Beklentilerin pozitife dönmesi enflasyon açısından önemlidir. Bunu sağlamak sadece TCMB’nin işi değildir, diğer kurumsal yapılar da Bankaya destek vermelidir.

Page 16: DÖVİZ KURU GENÇ İŞSİZLİĞİ DALGALANMALARI › yayin › isveren-Mayis-Haziran-2015.pdf · 2019-02-20 · 2 GTGP NI 36 61 GENÇ İŞSİZLİĞİ DÖVİZ KURU DALGALANMALARI

İŞVEREN / Mayıs - Haziran 201514

İşçi Eylemleri Üretim, İhracat ve Cari Dengede Önemli Zararlara Yol Açtı

Üç ayrı işçi sendikası ile eş zamanlı olarak başlayan MESS Grup Toplu İş Sözleşmesi (TİS) görüşmeleri netice-sinde Grup TİS’i, Türk Metal Sendika-sı ile 15 Aralık 2014 tarihinde, Çelik-İş Sendikası ile de 17 Aralık 2014 tarihin-de, aynı şartlarda 3 yıllık olarak imza-landı. Birleşik Metal-İş Sendikası’nın başlattığı grevin Bakanlar Kurulu’nca ertelenmesi nedeniyle uyuşmazlık ya-sal prosedür gereğince Yüksek Hakem Kurulu tarafından 12.05.2015’te aynı şartlarla karara bağlanmıştı. Bu çer-çevede, her üç işçi sendikası ile yapı-lan Grup TİS’leri, 31.08.2017’ye kadar yasal prosedürler çerçevesinde geçerli bulunuyor.

Öte yandan MESS üyesi bir diğer işyeri için, işçi sendikaları arasındaki yetki ihtilafı nedeniyle açılan davalar yüzünden yetkili sendikanın Grup TİS bittikten sonra belirlenebildiği toplu mü-zakere sonucunda üzerinde anlaşılan toplu iş sözleşmesi Türk Metal Sendi-kası ile MESS arasında 13 Nisan 2015 tarihinde imzalandı. Bu sözleşme, söz konusu işyeri işçilerinin yaklaşık 38 ay-lık dönemde ücret zammı alamadıkları dikkate alınarak düzenlendi.

Söz konusu işyeri sözleşmesinin imzalanmasını takiben bu Sözleşme-nin Grup Toplu İş Sözleşmesi’ne kıyas-la daha yüksek ücret artışları içerdiği iddiasıyla, sosyal medya üzerinden yapılan çağrılarla Bursa’daki bazı iş-yerlerinde önce işçi ile işçi sendikası ve daha sonra işçi ile işverenler karşı karşıya getirildi.

Söz konusu eylemlere maruz kalan firmalar, 2015 yılı içinde çok başarılı performans gösteren otomotiv ana ve yan sanayi firmaları oldu. Üretimin dur-durulması sadece ihracatı kesintiye uğ-ratmakla kalmadı; yurtdışındaki önemli otomotiv firmalarını da durma riskiyle karşı karşıya bıraktı. Sektörün zorlukla kazandığı pazarların, yoğun rekabetçi ortamda kaybedilmesi riski doğdu.

İmzalanan toplu iş sözleşmeleri adeta yok sayılarak, üretimin durdu-rulması ve işyerlerinin işgali suretiyle haksız taleplerde bulunulması yasadı-şı eylemler niteliğini taşıyor. Eylemlerin zamanı, şekli ve yeri sosyal medyadan yapılan yönlendirmelerle belirlendi.

Olayların başlangıcından itibaren TİSK, üyesi MESS ve otomotiv sektö-rünün dernekleri tarafından hem birlik-te, hem de ayrı ayrı kamuoyu duyuru-ları yayımlandı.

Sağduyu ile hareket edilmesi, çalış-ma barışının korunması, sorunun sos-yal diyalogla çözülmesi ve üretime ive-dilikle başlanması bu duyuruların ortak noktasını oluşturdu.

TİSK’in 16 Mayıs 2015 tarihli duyu-rusunu sayfalarımızda sunuyoruz.

Dönem içinde, TÜRK-İŞ ve Türk Metal Sendikası tarafından yayımla-nan kamuoyu açıklamalarında, işbaşı yapma çağrısı tekrarlandı ve sorunla-rın müzakere ve diyalog yoluyla çözü-mü için gereken her türlü girişimin de-vam ettirileceği ifade edildi.

Aynı dönemde Başbakan Yardımcı-sı Ali Babacan ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik başta ol-mak üzere çeşitli Bakanlar tarafından yapılan çağrılarda, toplu iş sözleşme-sinin yürürlükte olduğu işyerlerinde yaşanan sorunların işçi ve işveren ara-sında çözülmesi gerektiği, Hükümetin doğrudan müdahil olacağı bir durumun söz konusu olmadığı, eylemlerin eko-nomiye daha fazla zarar vermeden sonlandırılması gerektiği vurgulandı. Ali Babacan ayrıca, Türk otomotiv sek-törünün dünya tedarik sisteminin bir parçası olduğunu, sektörün küresel açıdan stratejik nitelikte bulunduğunu, eylemlerin seçime kısa bir zaman kala başlatılmasının manidar olduğunu, ko-nunun Hükümet tarafından yakından takip edildiğini, işgücü piyasasının et-kinleştirilmesi konusunda çalışma ya-pılması gerektiğini, çalışanların hakları

dünya standartlarında korunurken aynı zamanda Türkiye’nin rekabet gücünü koruyacak bir sistemin oluşturulması gerektiğini söyledi.

Dönem içinde ilgili işyeri işverenle-rinin eylemci işçileri sağduyuya, diya-log ve üretimin başlamasına çağıran duyuruları da tekrarlandı.

Renault Avrasya Bölge Başkanı Jean Christophe Kugler tarafından konuyla ilgili yapılan açıklamada, iş-çilerin iş bırakma eylemlerinin istikrar ortamını ve sosyal barışı tehdit ettiği, bu durumun devam etmesinin şirketin uzun vadeli yatırım planlarının gözden geçirilmesini gerektireceği kaydedildi.

Fiat Avrupa, Ortadoğu ve Afrika Bölgesi Operasyonlar Direktörü Afredo Altavilla, Tofaş’ın bugün Fiat dünyası-nın en kaliteli üretim yapan fabrikası olduğunu belirterek, “Bursa fabrikasını en iyi fabrika yapan ve bugün tanıttığı-mız bu güzel otomobili üreten işçileri-mizin bir an önce bu hukuksuz duruma son verip, yeni güzel araçlar üretmek üzere işlerinin başına dönmelerini arzu ediyoruz. Biz bu otomobilleri ancak on-lar sayesinde üretebiliriz” dedi.

Şirketlerde süren eylemlerde, işçi temsilcileri sözcülük yaparak Anado-lu Ajansı başta olmak üzere pek çok medya organına işçilerin ortak görüşü olduğunu beyan ederek açıklamalarda bulundu. Sendikaya yönelik tepkilerini dile getiren işçi temsilcileri, sorunları-nın işyeri ile olmadığını ve işyerlerin-den vazgeçmek istemediklerini belirtti.

Eylemler işverenlerce sunulan öne-rilerin işçiler tarafından kabul edilme-siyle 10.06.2015 tarihi itibariyle büyük ölçüde uzlaşma ile sonuçlandı.

Sanayi ihracatına dayalı büyüme-nin güçlendirilmesi gereken bir sü-reçte, çalışma barışının bozulması ve üretimin kesintiye uğraması, yerli ve yabancı girişimcilerin üretim, yatırım kararları ve dolayısıyla ekonomi, sana-

Page 17: DÖVİZ KURU GENÇ İŞSİZLİĞİ DALGALANMALARI › yayin › isveren-Mayis-Haziran-2015.pdf · 2019-02-20 · 2 GTGP NI 36 61 GENÇ İŞSİZLİĞİ DÖVİZ KURU DALGALANMALARI

İŞVEREN / Mayıs - Haziran 2015 15

yi ve istihdam üzerinde olumsuz etkiler yarattı.

Mayıs ayına ait göstergeler eylem-lerin Türkiye Ekonomisinde yarattığı olumsuz sonuçları gösterdi.

Otomotiv üretimi Mayıs ayında %13 azaldı, otomobil üretiminde kayıp 15 bini aştı.

Mayıs’ta yaklaşık 25 bin araç ih-raç edilemedi; otomotiv ihracatı yıllık bazda %28, aylık bazda %30 azaldı. Türkiye’nin Mayıs ayı ihracatının %17,8 oranında gerilemesinin en önemli ne-denlerinden biri, ihracatın yıldızı oto-

motivde yaşanan eylemler oldu.Ayrıca, eylemler nedeniyle duran

üretim, ithal otomobillerin Nisan ayında %72 olan pazar payını %80’lik rekora taşıdı. Otomotiv sektöründe ağır vası-talar dahil toplam pazar kaybı %10’a çıktı. Dolayısıyla, bu durum cari açığı da olumsuz yönde etkiledi.

Öte yandan yasa dışı iş bırakma eylemleri mevzuatın tanımladığı grev şartlarını taşımadığından, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın Grev İstatistikleri’nde yer bulmadı. Oysa TİSK’in yaptığı hesaplamalara göre, 14 Mayıs-4 Haziran dönemindeki eylem-

ler, 12 işyerinde 32 bin 944 personelin çalışamamasına ve 236 bin 235 işgü-nü kaybına yol açtı. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’na göre 2014 yılının tümünde grevler nedeniyle kaybedilen işgünü sayısının 365 bin 411 olduğu dikkate alındığında, yaklaşık iki hafta süren eylemlerin olumsuz etkisi daha net biçimde ortaya çıkıyor.

Mayıs 2015, çalışma barışının ül-kemiz açısından önemini ve çalışma hayatı- ekonomi ilişkisini net biçimde gösteren bir tarih oldu.

TİSK, MESS, OİB, OSD, TAYSAD’dan Ortak Çağrı:“KAYBEDECEK TEK BİR GÜNÜMÜZ OLMAMALI. SAĞDUYU İÇERİSİNDE

ÜRETİME BAŞLAMALI, İŞLERİMİZE DÖRT ELLE SARILMALIYIZ.”Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK), Türkiye Metal Sanayicileri Sendikası (MESS), Uludağ Otomo-

tiv Endüstrisi İhracatçıları Birliği (OİB), Otomotiv Sanayi Derneği (OSD), Taşıt Araçları Yan Sanayicileri Derneği (TAY-SAD) otomotiv sanayinde devam eden eylemlere ilişkin ortak basın açıklaması yayınladı. Açıklamada şöyle denildi:

“Ülkemizde otomotiv sanayi; ihra-catın, istihdamın, Ar-Ge ve inovasyon gücümüzün gurur kaynağı ve ülke eko-nomimizin lokomotif işkoludur. Bu sek-tördeki üretimin sürekliliği, doğrudan ve dolaylı olarak Türkiye ekonomisine katkıda bulunan pek çok sektörü de yakından ilgilendirmektedir.

Son günlerde otomotiv sektöründe karşı karşıya kalınan süreç tüm taraf-lara zarar veren bir boyuta ulaşmıştır. Otomotiv sektörünün Türkiye ekono-misine katkı sağlamaya devam edebil-mesi için kaybedecek bir tek günümüz bile olmamalıdır.

Bugüne kadar işçi, işveren ve işve-ren temsilcilerinin uyumu ülkemiz oto-motiv sanayinin en önemli güçlerinden olmuştur. Şüphesiz sektörümüzde, bu-güne kadar olduğu gibi bundan sonra da, iyi niyetli, barışçıl ve yapıcı iklimi korumak tüm tarafların sorumluluğun-dadır. Türkiye’de üretimden yana olan, Türkiye’nin geleceğine katkıda bulun-mak isteyen tüm kesimlerin çalışma ba-

rışına katkıda bulunması gerekmektedir.Sendikal örgütlenmenin olduğu bir

sektörde, hak aramanın yolunun kar-şılıklı diyalog ortamını korumaktan geçtiği aşikardır. Toplu iş sözleşmesi yürürlükte iken, yasal olmayan yollara başvurmak, sadece üretimin sürekli-liğine zarar vermekle kalmayacak, bu diyalog ortamının zedelenmesine de sebep olacaktır. Sürecin, sosyal di-yalog ve çalışma barışı ile olumlu bir noktaya gelmesi tüm tarafların ortak çıkarınadır.

Nasıl ki, işçi kardeşlerimizin ta-leplerini dinlemek ve değerlendirmek işverenlerin sorumluluğu ise, sadece

sektörü değil ülke ekonomisini de tela-fisi güç zararlara uğratacak üretim kay-bının olmaması ve üretim sürekliliğinin sağlanması da işçilerimizin ve bağlı bulundukları sendikaların sorumlulu-ğundadır.

Hal böyleyken, otomotiv sektörüne hizmet veren kurum ve kuruluşlar ola-rak, işçilerimizi sağduyu ile davranmaya, işverenin çağrısına kulak vermeye ve eylemleri sona erdirmeye çağırıyoruz.

Ülkemize, işimize, ailelerimize ve işletmelerimize olan sorumluluğumuz ile işlerimize dört elle sarılarak üretime başlamalıyız.”

(21 Mayıs 2015)

Page 18: DÖVİZ KURU GENÇ İŞSİZLİĞİ DALGALANMALARI › yayin › isveren-Mayis-Haziran-2015.pdf · 2019-02-20 · 2 GTGP NI 36 61 GENÇ İŞSİZLİĞİ DÖVİZ KURU DALGALANMALARI

İŞVEREN / Mayıs - Haziran 201516

TİSK: “Çalışma Barışı Bozulmamalıdır.Kanunsuz Eylemler Kabul Edilemez.”

“Türkiye İşveren Sendikaları Konfe-derasyonu (TİSK) son günlerde özel-likle Bursa çevresindeki metal işkolu işyerlerinde yaşanan yasadışı geliş-meleri üzüntüyle ve dikkatle takip et-mektedir.

Söz konusu işyerlerinde Toplu İş Sözleşmeleri kısa bir süre önce imza-lanmış olmasına rağmen, işyerini terk etmeme ve toplu iş bırakma gibi yasa-

dışı eylemler yaşanmaktadır. Endüstri ilişkilerini ve çalışma ba-

rışını tehdit eden yasadışı eylemler işveren kesimi için kabul edilemez ni-teliktedir.

İşyerlerinde üretimin tekrar başlama-sı yalnızca işverenler için değil, Ülkemiz ekonomisi için de çok büyük önem taşı-maktadır.

TİSK olarak kanunsuz eylemlerin hiç kimse ve hiçbir kesim tarafından desteklenmemesi gerektiği görüşün-deyiz.

Söz konusu işyerlerinde çalışanları sağduyuya ve yasadışı eylemleri ivedi-likle sonlandırmaya davet ediyoruz.

Kamuoyuna saygıyla duyurulur.”(TİSK Haber Bülteni; 16.05.2015)

2015 Yılı Kamu Toplu İş Sözleşmeleri Çerçeve Anlaşma Protokolü İmzalandı

Kamu kesimi işyerlerinde çalışan yaklaşık 181 bin işçiyi kapsayan Kamu Kesimi Toplu İş Sözleşmeleri Çerçeve Anlaşma Protokolü Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, Üyeleri-miz TÜHİS ve KAMU-İŞ’in Genel Sek-reterleri ve Türk-İş Yöneticileri tarafın-dan 30.05.2015 tarihinde imzalanarak Başbakan Davutoğlu’nca kamuoyuna açıklandı.

Çerçeve Anlaşma Protokolüne göre:1. Yürürlük başlangıç tarihinde işyerin-de çalışmakta olan işçilere öncelikle iyileştirme yapılacaktır. Buna göre aylık brüt çıplak ücreti 2.150 TL’nin altında olan işçilerin aylık brüt çıplak ücretle-rine 2.150 TL’yi geçmemek üzere 100 TL/Ay; aylık brüt çıplak ücreti 2.151 TL ile 2.250 TL arasında olan işçilerin aylık brüt çıplak ücretlerine 2.250 TL’yi geçmemek üzere 75 TL/Ay; aylık brüt çıplak ücreti 2.251 TL ile 2.350 TL ara-sında olan işçilerin aylık brüt çıplak üc-retlerine 2.350 TL’yi geçmemek üzere 50 TL/Ay iyileştirme yapılacaktır.

2. Birinci fıkradaki iyileştirme yapıldık-tan sonra 2015 yılı birinci altı ayı için iş-çilerin brüt çıplak ücretlerine % 6 (yüz-de altı) oranında, 2015 yılının ikinci altı ayında ise brüt çıplak ücretlere % 5 (yüzde beş) oranında zam yapılacaktır. 2015 yılı ikinci altı ayında enflasyon % 5’i aşarsa aşan kısımın tamamı, ikinci yıl birinci altı ay ücret zammı oranına ilave edilecektir. 2016 yılında ise işçi-lerin brüt çıplak ücretlerine % 3 (yüz-de üç) oranında altışar aylık dönemler halinde ücret zammı yapılacak; ayrıca bu dönemlerde gerçekleşen enflasyon oranı yüzde üçü aştığı takdirde aşan kısmın tamamı takip eden dönemin üc-ret zammına ilave edilerek işçi ücretle-rine yansıtılacaktır.3. İşçilere her ay ödenmekte olan sos-yal yardım, toplu iş sözleşmesinin bi-rinci yılında 220 (iki yüz yirmi) TL/Ay, ikinci yılında ise 235 (iki yüz otuzbeş) TL/Ay olarak uygulanacaktır.4. İşçilere müktesep hak sayılmamak ve başka bir ödemeyi etkilememek kaydıyla, yılda bir defa Eylül ayında

brüt 500 (beş yüz) TL denge ödeneği ödenecektir. Yıl içinde alınan ücretsiz izin günleri dikkate alınarak kıstelyevm yapılacaktır.

5. Süresi biten toplu iş sözleşmelerinin Giyim Yardımı, sözleşmelerin birinci yılında 150 (yüz elli) TL/Yıl’a yükselti-lerek uygulanacaktır. Bu ödeme söz-leşmelerin ikinci yılında ücret zammı oranında artırılacaktır.

6. Toplu iş sözleşmelerinde yer alan diğer maktu ödemeler (ücrete bağlı olmayan ödemeler; doğum, ölüm, ev-lenme, yemek ve yol yardımı ile prim, tazminat vb. ödemeler) toplu iş söz-leşmelerinin ücret zamları oranında ve ücretin zamlandığı tarih itibariyle artırı-larak ödenecektir.

7. Toplu iş sözleşmelerinin yürürlük tarihi ile imza tarihi arasında oluşacak ücret ve diğer tüm ödemelere ilişkin farklar kurumların bütçe imkânları göz önüne alınarak gecikmeden ödene-cektir.

Page 19: DÖVİZ KURU GENÇ İŞSİZLİĞİ DALGALANMALARI › yayin › isveren-Mayis-Haziran-2015.pdf · 2019-02-20 · 2 GTGP NI 36 61 GENÇ İŞSİZLİĞİ DÖVİZ KURU DALGALANMALARI

İŞVEREN / Mayıs - Haziran 2015 17

KİK Üyeleri Siyasi Partileri Ziyaret EttiTürkiye-Avrupa Birliği Karma İsti-

şare Komitesi (KİK) Türkiye kanadı-nı oluşturan TİSK, TOBB, TÜRK-İŞ, TZOB, TESK, HAK-İŞ, KAMU-SEN ve MEMUR-SEN Başkan ve yetkilileri 16-17 Haziran 2015 tarihlerinde AK Parti, CHP, MHP ve HDP Başkanlarını ziya-ret etti.

Ziyaretlerin ardından yayınlanan Ortak Görüş Metni’nde aşağıdaki ifa-deler yer aldı:

“Bizler; ülkemizin çalışan ve üreten kesimleri olan, esnaflarını, çiftçilerini, işçilerini, memurlarını ve işverenlerini temsilen bugün buradayız.

Öncelikle son milletvekili seçiminde yüksek oranda katılım sağlanmasın-dan dolayı vatandaşlarımıza teşekkür ediyoruz. Türk halkı sağlam bir de-mokrasi geleneğine sahip olduğunu bir defa daha göstermiştir.

Sandıktan koalisyon tablosu, yani

uzlaşın mesajı çıkmıştır. Erken seçimin ülkemizdeki yapısal sorunlara kalıcı bir çözüm getirmeyeceğini ve vakit kay-bettireceğini düşünüyoruz. Dolayısıyla mevcut parlamento aritmetiği içinde bir hükümetin kurulmasını arzu ediyoruz.

Küresel iktisadi ortamda belirsizlik-lerin yeniden arttığı, risklerin daha faz-la hissedilir olduğu, kritik bir dönemde-yiz. Çevre coğrafyamızdaki ekonomik ve siyasi çalkantılar da artıyor.

Tüm bu gelişmeler karşısında ha-zırlıklı olmak ve gereken tedbirleri alabilmek için yeni Hükümetin bir an önce oluşturularak işbaşı yapması ge-rekiyor. Ufukta dalgaların kabardığının göründüğü bir ortamda gemi kaptansız bırakılamaz.

Milletin iradesini yansıtacak bir ko-alisyon hükümetinin kurulması kısa va-dede ekonomide artan küresel risklere bir de içerden ilave yapılmasını önle-

yecek, uzun vadede ise ülkemizde uz-laşma kültürünün gelişmesine katkıda bulunacaktır.

Hepimizin aynı gemide olduğunu hatırlamalıyız. Uzlaşma kültürünü öne çıkaran bir yaklaşımla birlikte çalışır-sak, diyalog ve ortak aklı sağlarsak, tüm meselelerimizin üstesinden gele-biliriz.

Herkes sorumlu, sağduyulu ve iti-dalli davranmalı, Türkiye için kazanç olabilecek bu fırsat kaçırılmamalıdır. Aksi halde ortaya çıkacak ekonomik ve sosyal maliyetin faturası ülkemiz ve milletimiz için ağır olacaktır.

Yeni hükümetle birlikte güçlenecek huzur ortamında Türkiye’nin ekono-miye, AB üyelik sürecine ve bunların gerektirdiği yapısal reformlara yeniden odaklanacağına ve küresel riskleri iyi yöneten ülkeler grubunda yer alacağı-na tüm kalbimizle inanıyoruz.”

47. Avrupa Üniversiteleri Sürekli Eğitim Ağı (EUCEN) Konferansı COŞKUN: “MESLEKİ EĞİTİMİN ÇEKİCİLİĞİ ARTIRILMALI”

Boğaziçi Üniversitesi Yaşambo-yu Eğitim Merkezi (BÜYEM) ev sa-hipliğinde düzenlenen 47. Avrupa Üniversiteleri Sürekli Eğitim Ağı (EU-CEN) Konferansı, 3-5 Haziran 2015 tarihleri arasında “Yükseköğrenim ile Mesleki Eğitim Arasında Köprüler Kurmak: Eğitimde Çeşitlilik” teması ile gerçekleştirildi.

Üniversite ve eğitim kurumlarının yanı sıra, özel sektör ve kamu kesimi ile yerel yönetimlerin geniş katılımıyla gerçekleştirilen Konferans, “Mesleki Eğitim ve Yükseköğretim Arasındaki İlişki”, “Eğitimde Çeşitlilik” ve “Ortak-lıkların Gözden Geçirilmesi” başlıklı alt konuları değerlendirdi.

Konferans’ın açılışında konuşan TİSK Yönetim Kurulu Üyesi Solmaz Coşkun, yurtiçi ve yurtdışı piyasalar-daki uluslararası rekabette üstünlü-ğün, sahip olunan insan kaynaklarının

becerileri ile doğru orantılı olduğunu ve becerilerin sürekli olarak yenilenmesi gerektiğini söyledi. Ülkemizde genç işsizliğinin yüksek oranda olduğunu, bununla birlikte işyerlerine yeterince nitelikli eleman bulunamadığını belir-ten Coşkun, mesleki eğitimin toplum nezdinde çekici kılınması ve eğitim kalitesinin artırılması, eğitim kurumla-rının işletmelerle işbirliğine yönelmesi gerektiğini kaydetti.

İşletmelerin Meslek Yüksek Okulu (MYO) mezunlarına büyük ihtiyaç duyduğunu söyleyen Solmaz Coşkun, okulların teknolojideki ve temel bilim-lerdeki ilerlemelere zamanında uyum göstermesinin önemine işaret ederek, mezunları işletmelerce yüksek oranda tercih edilen MYO’lara devletçe teşvik verilmesi, iyi örneklerin yaygınlaştırıl-ması ve meslek liseleri ile MYO’ların ders programlarında bütünlük sağlan-ması gerektiğini dile getirdi.

Coşkun, MYO’ların iş dünyası ile sürekli diyalog içinde olmasının öne-mini vurgularken, ÖSYM tarafından MYO’ların önlisans kontenjan siste-minde, bu yılki sınavdan itibaren uy-gulanmak üzere yaptığı değişikliklere değindi. Bundan böyle MYO konten-janlarının %60’ının meslek lisesi me-zunlarının sınavsız geçişine, %40’ının ise Yükseköğrenime Geçiş Sınavı (YGS) puanına göre kayıtlara tahsis edileceğini belirten Coşkun, söz konu-su uygulama ile meslek lisesi mezun-larının MYO’lara girişinin kısıtlandığını, bu nedenle meslek liselerine zaten az olan talebin daha da düşebileceği-ni, dolayısıyla sanayinin ara eleman ihtiyacının karşılanması bakımından risk doğurabileceğini; buna karşılık uygulamanın MYO’ların çıktı kalitesini yükseltebileceğini ve sanayie meslek lisesi mezunu arzını artırabileceğini ifade etti.

Page 20: DÖVİZ KURU GENÇ İŞSİZLİĞİ DALGALANMALARI › yayin › isveren-Mayis-Haziran-2015.pdf · 2019-02-20 · 2 GTGP NI 36 61 GENÇ İŞSİZLİĞİ DÖVİZ KURU DALGALANMALARI

İŞVEREN / Mayıs - Haziran 201518

TÜRK - RUS İşverenlerinden İşbirliği AdımıTİSK ve RSPP arasında imzalanan protokol, yeni ekonomik ve ticari işbirliği fırsatları yaratacak. TİSK Yönetim Kurulu Başkan Vekili Erol Kiresepi, “İmzalanan protokolün iki ülke arasındaki

ilişkiye büyük katkı sağlayacağına eminim” dedi.

Türk ve Rus işverenleri ekonomik işbirliği fırsatlarının artırılması için ilk adımı attı. Türkiye İşveren Sendika-ları Konfederasyonu (TİSK) ile Rus-ya Sanayicileri ve Girişimcileri Birliği (RSPP) arasında imzalanan protokol-le ekonomik ilişkilerin güçlendirilmesi, bilgi ve tecrübelerin paylaşılması ön-görülüyor.

Protokol İmza Töreni 18 Haziran 2015 tarihinde, Rusya’nın St. Peters-burg kentinde gerçekleştirilen Ulus-lararası Ekonomi Forumu’nda Dünya işverenlerinin ve medya mensuplarının geniş katılımıyla gerçekleşti.

TİSK Yönetim Kurulu Başkan Vekili Erol Kiresepi ve RSPP Başkanı Ale-xander Shokin tarafından imzalanan Protokol uyarınca iki ülke işverenleri-nin, söz konusu fırsatlardan ulusal ve uluslararası düzeyde faydalanabilmesi ve yeni iş imkanlarının yaratılması he-defleniyor.

İmza töreninde konuşan TİSK Yö-netim Kurulu Başkan Vekili Erol Kire-sepi, “İmzalanan Protokolün iki ülke

arasındaki ilişkiye büyük katkı sağla-yacağına eminim. Protokol çerçeve-sinde Kurumlarımız, işbirliğini artırmak ve ortak projelere imza atmak için ça-lışacak. Başlayacak bu yeni dönemde, ekonomik ilişkilerimizin güçleneceğine, hatta kurumsallaşma yoluyla bir adım ileriye giderek, sosyal ilişkilerin eko-nomide daha güçlü ve somut sonuçlar elde etmemize katkısı olacağına inanı-yoruz” dedi.

Sivil toplum kuruluşlarının ilişkilere katkıları artırılacak

Türk ve Rus İşverenleri arasında im-zalanan Protokol; bilgi ve tecrübelerin paylaşılması, hükümet, ilgili kamu ku-rumları ve işçi temsilcileri ile ekonomik işbirliğini artırmak amacıyla kurulacak diyalog çerçevesinde işverenlerin temsil edilmesi, Üye İşveren Sendikalarına ve şirketlere ekonomik işbirliğini artıracak hizmetlerin verilmesi, tarafların potansi-yel işbirliği imkanlarını ortaya çıkarmak amacıyla forumlar ve çalışma ziyaretleri düzenlenmesi, sosyal diyaloğun tarafla-

rı olan sivil toplum kuruluşlarının ekono-mik ilişkilere olabilecek katkılarının artı-rılması gibi maddeleri içeriyor. Protokol kapsamında ayrıca kurumsal sosyal sorumluluk yaklaşımının geliştirilmesi de desteklenecek.

“Rusya ile sahip olduğumuz ilişkiler derinleşti”

St. Petersburg Uluslararası Eko-nomi Forumu’nda, Türk İşverenlerini temsilen konuşan TİSK Yönetim Ku-rulu Başkan Vekili Erol Kiresepi, Tür-kiye ve Rusya arasında ticaret yapan işadamlarının karşı karşıya kaldıkları zorluklara dikkat çekti. İki ülke arasın-daki ekonomik ilişkileri değerlendiren Kiresepi, Cumhurbaşkanı Recep Tay-yip Erdoğan ve Rusya Devlet Başka-nı Vladimir Putin tarafından belirlenen Türkiye ve Rusya arasındaki ticaret haciminin 2020 yılına kadar 100 milyar dolara çıkarılması hedefine ulaşılması için gerçekleştirilmesi gereken düzen-lemelere dikkat çekti.(TİSK Haber Bülteni; 19 Haziran 2015)

© Ignat Solovey/RSPP Basın Ofisi© Ig

nat S

olov

ey/R

SPP

Bası

n O

fisi

Page 21: DÖVİZ KURU GENÇ İŞSİZLİĞİ DALGALANMALARI › yayin › isveren-Mayis-Haziran-2015.pdf · 2019-02-20 · 2 GTGP NI 36 61 GENÇ İŞSİZLİĞİ DÖVİZ KURU DALGALANMALARI

İŞVEREN / Mayıs - Haziran 2015 19

Genç İşsizliği ile Mücadelede Önemli Aşama: İŞKUR-GAN TÜRKİYE İşbaşı Eğitim Programı İşbirliği Protokolü İmzalandı

İŞKUR ile GAN TÜRKİYE adına Türkiye İşveren Sendikaları Konfede-rasyonu (TİSK) arasında “İşbaşı Eği-tim Programı İşbirliği Protokolü”, TİSK Yönetim Kurulu Başkanı Yağız Eyüboğlu ve İŞKUR Genel Müdürü Dr. Nusret Yazıcı tarafından, basın mensuplarının da katılımıyla 13 Mayıs 2015 tarihinde düzenlenen Tören’de İstanbul’da imzalandı.

Protokol ile, işsizlerin ve özellik-le her kademedeki yükseköğretim ve açık öğretim öğrencilerinin mesleki deneyim eksikliğini gidermek ve işve-renlerin istihdam etmeyi planladıkları kişileri iş başında tanımaları ve eğit-melerini amaçlayan İŞKUR’un “İşbaşı Eğitim Programı” kapsamında, İŞKUR ile GAN TÜRKİYE adına TİSK’in işbirli-ği yapmaları amaçlanıyor.

İmza Töreni’nde konuşma yapan Eyüboğlu, genç işsizliği sorununun “kırmızı alarm” verdiğini, 2014 yılında dünyadaki genç işsiz sayısının 74,7 mil-yon kişi olduğunu, ILO’nun tahminlerine göre 2018’de bu sayının 75,1 milyona çıkacağını ve Ülkemizde her beş genç-

ten birinin işsiz olduğunu söyledi. Eyüboğlu, imzalanan Protokolle

kronik sorun niteliğindeki genç işsizli-ğinin azaltılması yönünde önemli bir adım atıldığını, bu kapsamda GAN

TÜRKİYE Üyesi Şirketlerin, İŞKUR’un “İşbaşı Eğitim Programı” kapsamında işsizlere ve öğrencilere eğitim vererek becerilerini artıracaklarını, mesleki de-neyim eksikliklerini gidereceklerini ve

TİSK Yönetim Kurulu Başkanı Yağız Eyüboğlu ve İŞKUR Genel Müdürü Dr. Nusret Yazıcı İşbirliği Protokolünü imzaladılar.

Page 22: DÖVİZ KURU GENÇ İŞSİZLİĞİ DALGALANMALARI › yayin › isveren-Mayis-Haziran-2015.pdf · 2019-02-20 · 2 GTGP NI 36 61 GENÇ İŞSİZLİĞİ DÖVİZ KURU DALGALANMALARI

İŞVEREN / Mayıs - Haziran 201520

istihdam etmeyi planladıkları kişileri iş başında tanıma fırsatı bulacaklarını, bu sayede gençlerin meslek ve iş kazan-maları sağlanırken, işverenlerin nitelikli eleman ihtiyacının karşılanmış olacağı-nı dile getirdi. Eyüboğlu, işbirliğinin ta-raflar açısından “kazan-kazan” durumu yaratacağını vurguladı.

Nusret Yazıcı konuşmasında, İŞKUR’un, bireylerin işverenler tara-fından talep edilen nitelikte mesleki eğitime sahip olmalarına yönelik hiz-metler sunduğunu ve bunların başın-da mesleki eğitim kursları ile işbaşı eğitim programlarının geldiğini söyledi. Hükümet tarafından kriz sonrasında uygulanan istihdam teşviklerinin etki-leri değerlendirildiğinde işsizliğin azal-tılmasında en verimli istihdam teşviki-

nin işbaşı eğitim programları olduğunu söyleyen Yazıcı, Başbakan tarafından açıklanan “İstihdam, Sanayi Yatırımı ve Üretimi Destek Paketi”nde İşbaşı Eği-tim Programlarına özel önem atfedildi-ğini ve nihai amacın Cumhuriyetin 100. yılında işsizliğin % 5 seviyesine düşü-rülmesi olduğunu ifade etti.

GAN TÜRKİYE CEO’lar Toplantısı

İmza Töreni’nin ardından ger-çekleştirilen GAN TÜRKİYE CEO’lar Toplantısı’nın açılışı ve başkanlığı, Ya-ğız Eyüboğlu tarafından yapıldı.

Toplantıya; GAN TÜRKİYE Üyesi 25 Şirketin (Adecco, Akçansa, Anado-lu Isuzu, Anadolu Motor, Arçelik, Ay-

gaz, Bosch Termoteknik, Buga Otis, Çimsa, Doğuş İnşaat, Dörtel Gümrük, Eyüp Sabri Tuncer, Ford Otosan, Hil-ton Wordwide Türkiye, İçdaş, Merce-des Benz Türk, Migros, PharmaVision, Pressmech Progressive, Randstad Türkiye, Rollmech Automotive, Santa Farma, Söktaş, Tofaş, Tüp Merserize) üst düzey yöneticileri katıldı.

Toplantıda, İŞKUR Aktif İşgücü Hiz-metleri Dairesi Başkanı Mehmet Aslan tarafından İŞKUR faaliyetleri çerçeve-sinde Şirketlerin yararlanacakları teşvik ve uygulamalar hakkında bilgi verildi.

TİSK Genel Sekreteri Bülent Pirler tarafından sunulan GAN TÜRKİYE ça-lışma usul ve esaslarını içeren Protokol oybirliği ile kabul edildi.

Yapılan ikinci oylama ile, GAN TÜRKİYE Yönetim Kurulu aşağıdaki gibi belirlendi.1. Başkan- Yağız Eyüboğlu (TİSK Yönetim Kurulu Başkanı)2. Adecco İstihdam Hizmetleri Tibet Eğrioğlu (Genel Müdür)3. AKÇANSA Çimento- Hakan timur (Genel Müdür Yardımcısı)4. Anadolu Isuzu-Yusuf Tuğrul Arıkan (Genel Müdür)5. Arçelik- Hakan bulgurlu (Genel Müdür)6. Eyüp Sabri Tuncer- Hasan Engin Tuncer (Yönetim Kurulu Başkan Vekili)7. Hilton Worldwide Turkey Armin Zerunyan (Genel Müdür)8. Migros- Özgür tort (Genel Müdür)9. Randstad-Burak Erin (Genel Müdür)10. Santa Farma- Erol Kiresepi (Yönetim Kurulu Başkanı)GAN TÜRKİYE Üye Şirketleri tarafından cevaplanan Anket Soru Formunun değerlendirme sonuçları ve GAN TÜRKİYE 2015 Çalışma Planı, TİSK Temsilcisi tarafından sunuldu.Anket sonuçlarına göre Üye Şirketlerde toplam 82 bin 277 kişi istihdam edilirken, 6 bin 217 kişi işbaşında eğitim görüyor.

GAN Türkiye CEO’lar Toplantısı

Page 23: DÖVİZ KURU GENÇ İŞSİZLİĞİ DALGALANMALARI › yayin › isveren-Mayis-Haziran-2015.pdf · 2019-02-20 · 2 GTGP NI 36 61 GENÇ İŞSİZLİĞİ DÖVİZ KURU DALGALANMALARI

İŞVEREN / Mayıs - Haziran 2015 21

104. Uluslararası Çalışma Konferansı

Uluslararası Çalışma Örgütü’nün (ILO) 104. Uluslararası Çalışma Kon-feransı, üye devletlerin hükümet, iş-veren ve işçi temsilcisinin katılımı ile 31 Mayıs –13 Haziran 2015 tarihle-rinde Cenevre’de Birleşmiş Milletler Sarayı’nda toplandı.

Bu yılki Konferans kapsamında Pa-nama Devlet Başkanı Juan Carlos Va-rela ile Fransa Cumhurbaşkanı Fran-çois Hollande Genel Kurul’a hitaben birer konuşma yaptı.

Konferans’ın bu yılki gündeminde daimi maddelerin yanı sıra, aşağıdaki konular yer aldı:• Küçük ve Orta Büyüklükteki İşlet-

meler ve Saygın ve Verimli İstih-damın Oluşturulması (Genel Mü-zakere)

• Kayıtdışı Ekonomiden Kayıtlı Eko-nomiye Geçiş – Standart Belirle-me, İkili Görüşme

• Sosyal Korunmanın Stratejik Ama-cı Konusunda Devam Eden Gö-

rüşme – Çalışanların Korunması (2008 tarihli “Adil Küreselleşme İçin Sosyal Adalet” hakkındaki ILO Bildirgesi’nin İzleme Mekanizması)

ILO Genel Müdürü Guy Ryder, Ge-nel Kurula hitaben yaptığı konuşmada ILO’nun 2019’da kutlanacak olan 100. yılı için yapılan çalışmalar hakkında bilgi verdi. Ryder, 100. yıl etkinlikleri kapsa-mında “Çalışmanın Geleceği Girişimi” başlıklı yeni bir faaliyet yürütüleceğini, bu faaliyetin “çalışma ve toplum ilişkisi”, “çalışma organizasyonu ve üretim ilişki-si”, “saygın işler” ve “çalışma hayatının yönetişimi” unsurlarını içereceğini, özel-likle 2019 yılına kadar üst düzey bir ko-misyon tarafından tematik bir rapor da hazırlanacağını kaydetti.

ILO Genel Müdürü, Konferans’a üç bölümden oluşan bir rapor sundu. Rapor’un ilk bölümü “Çalışmanın Ge-leceği Girişimi” kapsamında yapılacak etkinliklere odaklanırken, ikinci bölümü ILO’nun 2016-2017 Taslak Program ve Bütçesini içerdi. Rapor’un üçüncü bö-

lümünde ise, işgal edilen Arap toprak-larındaki işçilerin durumu hakkındaki bilgiler yer aldı.

Konferans kapsamında 11 Haziran 2015 tarihinde düzenlenen ILO Çalış-ma Dünyası Zirvesi’nin ilk panel bö-lümünde iklim değişikliğinin çalışma hayatına etkileri üst düzey katılımcı-larla değerlendirildi. BBC editörü Linda Yueh’in moderatörlüğündeki Panel’e, ILO Genel Direktörü Guy Ryder, Se-negal Çalışma Bakanı Manzour Sy, Kolombiya Çalışma Bakanı Luis Edu-ardo Garzón, Fransa Çalışma Baka-nı François Rebsamen, Uluslararası İşverenler Teşkilatı Genel Sekreteri Linda Kromjong ve Uluslararası İşçi Sendikaları Konfederasyonu Genel Sekreteri Sharan Burrow katıldı. Zirve kapsamında düzenlenen özel oturuma konuşmacı olarak Hindistanlı çocuk iş-çiliği aktivisti ve 2014 yılı Nobel Barış Ödülü sahibi Kailash Satyarthi katıla-rak çocuk işçiliği ile mücadele konu-sundaki görüşlerini dile getirdi.

Page 24: DÖVİZ KURU GENÇ İŞSİZLİĞİ DALGALANMALARI › yayin › isveren-Mayis-Haziran-2015.pdf · 2019-02-20 · 2 GTGP NI 36 61 GENÇ İŞSİZLİĞİ DÖVİZ KURU DALGALANMALARI

İŞVEREN / Mayıs - Haziran 201522

Aplikasyon Komitesi

Aplikasyon Komitesi’nin bu yılki ça-lışmaları iki bölüm halinde yürütüldü. Birinci bölümde ILO’nun aşağıda yer alan enstrümanına ilişkin Genel Analiz hakkında değerlendirmelerde bulunul-du.• 1921 tarih ve 11 sayılı Örgütlenme

Hakkı (Tarım) Sözleşmesi• 1975 tarih ve 141 sayılı Kırsal İşçi

Örgütleri Sözleşmesi • 1975 tarih 149 sayılı Kırsal İşçi Ör-

gütleri Tavsiye Kararı Genel Analiz hakkındaki değerlen-

dirme, kırsal kesimde ve özellikle tarım alanında sendikal örgütlenme model-leri konusunda yaşanan tartışmalara sahne oldu.

Aplikasyon Komitesi, Şubat ayında işçi ve işveren kesimleri arasında varı-lan mutabakat çerçevesinde 40 ülkeden oluşan uzun listeyi Konferans’tan bir ay önce yayınladı ve Konferans öncesin-de 24 ülkeden oluşan kısa liste işçi ve işveren kesimlerince belirlendi. Bu yıl Türkiye, işçi kesiminin “veto edilemez” kontenjanından (Şubat ayında varılan uzlaşı gereği, işçi ve işveren kesimleri, üçer ülkeyi karşı kesimin veto etmesine imkan vermeksizin listeye alabilmekte-dir) listeye alındı. İşçi kesimi, bu yıl veto edilemez ülkeler olarak sırasıyla Türkiye, Katar ve Cezayir’i seçti.

Bu yılki Aplikasyon Komitesi’nde so-nuç metinleri daha önceki uygulamalar-dan farklı olarak ILO Sekreteryası’nca hazırlanmayıp, tüm sonuç metinleri işçi ve işveren kesimlerince ortakla-şa kaleme alındı. Sonuç metinlerinde daha önceki mutabakat esas alınarak,

Sözleşme ile bağlantılı olmayan, soyut beklentilere yer verilmemesi hedeflen-di, Hükümetlerin onaylanan sözleşme-lere uyumu nasıl sağlayacaklarına iliş-kin tavsiyelerde bulunuldu.

104. Uluslararası Çalışma Konferansı’nın 24 ülkeden oluşan Ap-likasyon Komitesi kısa listesinde bu sene aşağıdaki ülkeler, ilgili sözleşme-ler sebebiyle yer aldı:

Türkiye, bu yılki Aplikasyon Komite-si kısa listesinde 155 sayılı Sözleşme sebebiyle yer aldı. Komite’nin 13 Hazi-ran 2015 tarihinde kabul edilen Sonuç Metninde, Türk Hükümeti ve sosyal ta-raflarının iş sağlığı ve güvenliğinin geli-şimi için yaptıkları çalışmaların takdirle karşılandığı kaydedilerek, İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nun 155 sayılı ILO Sözleşmesi ile uyumunun artırılması, Ulusal Eylem Planı’nda yer alan faa-liyetlerin etkinliğinin değerlendirilme-si, meslek hastalıkları da dahil olmak üzere, kayıt ve gözetim sistemlerinin geliştirilmesi, teftiş ve yaptırımların artı-rılması, iş sağlığı ve güvenliğine ilişkin sendikaların yasal ve barışçıl eylemle-rine müdahaleden kaçınılması, sosyal diyalogun devam ettirilmesi talep edildi.

Komite, 3 Haziran 2015 tarihinde başladığı kısa liste görüşmelerini 10 Haziran 2014 Çarşamba günü tamam-ladı. Komite çalışmaları kapsamında özellikle Avrupa Birliği düzeyinde krizle mücadele tedbirlerinin ILO normları ile uyumu konusu İtalya ve İspanya hak-kındaki görüşmelerde değerlendirildi.

Komite, çift dipnotlu olarak bilinen beş ülke hakkında ilk bölümde sonuç metnine ulaştı. Bu ülkeler Bolivya, Kamboçya, Kamerun, Eritre ve Vene-

zuela olarak tespit edildi. Listede yer alan aralarında Türkiye’nin de yer al-dığı 19 ülke hakkında ikinci bölümde değerlendirmede bulunuldu.

Küçük ve Orta Büyüklükteki İşletmeler ve Saygın ve Verimli İstihdamın Oluşturulması

Dünyadaki istihdamın üçte ikisinin KOBİ’ler tarafından sağlandığı gerçe-ğinden yola çıkarak KOBİ’lerin saygın ve üretken istihdam yaratmaları konusu iş-veren kesiminin talebi üzerine 104’üncü Çalışma Konferansı gündemine alınan konuyla ilgili görüşmelerde KOBİ’lerin ihtiyaçları çerçevesinde ILO’nun önce-likleri belirlendi.

ILO tarafından yapılan çalışma so-nucunu yansıtan ve Komite çalışmala-rına rehberlik eden raporda; KOBİ’lerin istihdam yaratmadaki rolü, yaratılan istihdamın kalitesi, karşılaşılan başlı-ca sorunlar, KOBİ desteklerinin ama-cına uygun olup olmadığı ve ILO’nun KOBİ’ler konusunda yaptığı çalışmala-rın etkinliği sorgulandı.

Oldukça kapsamlı olarak hazırlanan rapor genel olarak işveren ve işçi taraf-larınca olumlu bir çalışma olarak yo-rumlandı. Genel değerlendirme olumlu olsa da, raporda yer alan bazı istatistik-lerin gerçekleri yansıtmadığı konusun-da tartışmalar yaşandı.

İşverenlerin konuya ilişkin öncelikle-ri arasında; ILO’nun sürdürülebilir işlet-meler için uygun ortamın yaratılmasına dair çalışmalarının artırılması, ILO’nun politika yaratma sürecinde, 2007 yılın-da yayınlanan Sürdürülebilir Şirketler Deklarasyonu’nu temel alması, “Önce

Page 25: DÖVİZ KURU GENÇ İŞSİZLİĞİ DALGALANMALARI › yayin › isveren-Mayis-Haziran-2015.pdf · 2019-02-20 · 2 GTGP NI 36 61 GENÇ İŞSİZLİĞİ DÖVİZ KURU DALGALANMALARI

İŞVEREN / Mayıs - Haziran 2015 23

küçük düşün” temasının benimsenme-si, oluşturulan politika ve programlarda İşveren Örgütlerinin önemli rolü olması gerektiğinin kabul edilmesi gibi konular yer aldı.

Müzakereler sonrası hazırlanan metinde KOBİ’lerin ihtiyaçlarının özel-likle ILO tarafından daha iyi anlaşılma-sı gerektiği yaklaşımı benimsenerek, KOBİ’lerin saygın ve verimli iş yaratıl-masındaki temel rolünün önemi vurgu-lanmış, karşılaştıkları zorluklar ortaya konulmuş, sürdürülebilir büyüme ve iş yaratılması için söz konusu zorluklarla mücadele edilmesi için yapılması gere-kenler hakkında öneriler sunulmuştur.

Metinde ILO Politika ve Program-ları oluşturulurken KOBİ’lerin yapı ve ihtiyaçlarının göz önünde bulundurul-masının, ILO’nun Sürdürülebilir İşlet-meler İçin Uygun Ortamın Yaratılması Programı’nın güçlendirilmesinin ve KO-Bİ’lerdeki çalışma koşulları, verimlilik ve sürdürülebilirlik hakkındaki araştırmala-rını derinleştirmesinin önemi vurgulandı.

Kayıtdışı Ekonomiden Kayıtlı Ekonomiye Geçiş

Mart 2013 tarihli ILO Yönetim Ku-rulu kararı ile 2014 yılında gerçekleş-tirilen 103. ILO Konferansı gündemine alınan “Kayıtdışı Ekonomiden Kayıtlı Ekonomiye Geçiş” konusu, Üye Ülke-lere anahtar politika tedbirleri sunan bir “Tavsiye Kararı” hazırlanması hedefiyle 104. Konferans gündeminde yeniden yer aldı.

Konferans kapsamında toplanan Komite, 103. Konferans’ta hükümet, iş-veren ve işçi temsilcileri arasında yapı-lan ve ulusal ve bölgesel koşullar farklı-

lık gösterdiğinden, oldukça zorlu geçen görüşmeler esas alınarak ILO tarafın-dan hazırlanan “Taslak Tavsiye Karar Metni” üzerinde müzakereler yürüttü.

Gelişmekte olan ülkelerin kalkınma-sında kayıtdışılığı ortadan kaldıracak politikaların oluşturulması hedefiyle hazırlanan söz konusu metin; Amaçlar ve İçerik, Rehber Prensipler, Yasal ve Politik Çerçeveler, İstihdam Politikala-rı, Haklar ve Sosyal Koruma, Teşvikler ve Uygulama, Örgütlenme Özgürlüğü, Sosyal Diyalog ve İşveren/İşçi Orga-nizasyonlarının Rolü, Veri Toplama ve İzleme ile Uygulama olmak üzere, 9 başlıktan oluşmaktadır.

Tavsiye Kararı’na göre kayıtdışı ile mücadelede, yasal ve politik çerçeve-ler aşağıdaki konuları içermelidir:• Kapsamlı bir büyüme stratejisi ve

kayıtlı ekonomide düzgün işler• İş ve yatırım ortamının geliştirilmesi• Girişimciliğin, KOBİ’lerin ve koope-

ratifler gibi diğer ekonomik birimle-rin desteklenmesi

• Eğitime, hayatboyu öğrenmeye, becerilerin geliştirilmesine, finan-sal kaynaklara, pazarlara, altyapı ve teknolojiye erişim

• Kayıtdışı ekonominin azaltılması-nın işverenler, işçiler ve hükümet-ler açısından fayda sağlaması.

• Söz konusu Karar’a göre, ILO Üye-si Ülkeler kayıtlı ekonomiye geçiş için aşağıdaki tedbirleri uygulama-lıdır:

• Kayıt altına alma, vergilendirme ve mevzuata uyum gibi konulardaki engellerin azaltılması

• Kaynaklara kolay erişim

• Teşviklerin artırılması

Komite çalışmaları ile nihai hale ge-tirilen Tavsiye Kararı kabul edildi.

Sosyal Korunmanın Stratejik Amacı Konusunda Devam Eden Görüşme (Genel Görüşme)

ILO’nun 2008 tarihli Sosyal Ada-lete İlişkin Bildirgesi kapsamında, bu yıl çalışanların korunması konusu gö-rüşüldü. Komite’de ücret politikaları, çalışma süreleri, iş sağlığı ve güven-liği ile çalışan annelerin korunması konularında değerlendirmelerde bulu-nuldu. Komite’de özellikle çalışanların korunmasına ilişkin olarak söz konusu alanlardaki kapsam, düzey ve yasalara uyum durumu gözden geçirildi.

İşveren kesimi, belirsiz süreli söz-leşmelerin ve tüm sosyal yüklerin iş-verenler tarafından karşılanmasının, işçilerin korunmasında geçerli tek yol olduğu yönündeki görüşe itiraz eder-ken, uygulamada ülkelerin kapsam, düzey ve yasalara uyum durumunu geliştirecek birçok farklı model kabul edebileceğini, geleneksel ve standart iş sözleşmelerinin ötesinde birçok ye-nilikçi fırsatın gündeme gelebileceği-ni dile getirdi. İşverenler, korumanın düzeyinin aşırı şekilde artırılmasının istihdam maliyetlerini artırarak işsizliği tetiklediğini, işletmelerin ve çalışanların ihtiyaçlarının optimum düzeyde karşı-lanmasını sağlayacak esneklik meka-nizmalarının her iki tarafın da yararına olduğunu, esneklikle güvence arasın-daki dengenin hükümetlerce sosyal tarafların da desteğiyle oluşturulması gerektiğini vurguladı.

Page 26: DÖVİZ KURU GENÇ İŞSİZLİĞİ DALGALANMALARI › yayin › isveren-Mayis-Haziran-2015.pdf · 2019-02-20 · 2 GTGP NI 36 61 GENÇ İŞSİZLİĞİ DÖVİZ KURU DALGALANMALARI

İŞVEREN / Mayıs - Haziran 201524

GAN TÜRKİYE Faaliyetleri 104’üncü Uluslararası Çalışma Konferansı’nda Tanıtıldı

TİSK Genel Sekreteri Bülent Pirler, 9 Haziran 2015 tarihinde Cenevre’de gerçekleştirilen 104’üncü Uluslara-rası Çalışma Konferansı İşverenler Oturumu’nda GAN TÜRKİYE’nin Açılı-şı ve 2015 Çalışma Planı hakkında bir konuşma yaptı.

Pirler sunumunda, GAN TÜRKİYE’nin 25 Şubat 2015 tarihinde kurulmasının hemen ardından Hükü-metin açıkladığı Teşvik Paketi kapsa-mında İşbaşında Eğitime verilen des-teklerin artırıldığına ve bu kapsamda GAN TÜRKİYE adına TİSK’in İŞKUR ile imzaladığı Protokol’ün Üye Şirketle-re sağlayacağı faydalara değindi. Pir-ler sözlerini şöyle sürdürdü:

“GAN TÜRKİYE şu an için toplam-da 82 bin 277 çalışanı olan ve 6 bin 217 gence işbaşında eğitim fırsatı su-nan 25 Üye Şirketten oluşuyor. GAN TÜRKİYE’ye gün geçtikçe artan ilgi sayesinde bu sayının yükseleceğine ve gerçekleştireceğimiz çalışmalarla nitelikli işgücü yaratılmasına katkı sağ-layacağımıza inancımız tam.”

Öte yandan Küresel İşbaşında Eğitim Ağı (GAN) Yönetim Kurulu Toplantısı 10 Haziran 2015 tarihinde Cenevre’de gerçekleştirildi.

GAN Yönetim Kurulu Başkanı ve Telefonica CEO’su José María Álvarez-Pallete López başkanlığında gerçekleşen toplantıya Türkiye’yi tem-silen TİSK ve Endonezya, Nijerya, Kolombiya İşveren Örgütleri Temsilcilerinin yanı sıra ILO, BIAC, Samsung, Adecco, UBS, IBM yönetici-leri katıldı.

Toplantıda Direktör Shea Gopaul’ün Küresel GAN’ın yıl boyunca ger-çekleştirilen faaliyetleri hakkında bilgi vermesinin ardından 2015 Bütçesi onaylandı.

TİSK Temsilcisi GAN TÜRKİYE hakkındaki sunu-munda GAN TÜRKİYE’nin

25 Şubat 2015’ açılışının ve imza töre-ninin, 12 Mart’ta ilk teknik toplantısının yapıldığını, 13 Mayıs’ta ise gerçek-leştirilen GAN TÜRKİYE Üyesi Şirket CEO’ları toplantısında “Çalışma Pren-sip ve Esasları”nın onaylanıp, Yürütme Kurulu’nun belirlendiğini kaydetti. GAN TÜRKİYE’nin İşbaşında Eğitim Günü, uluslararası konferanslar ve iyi uygu-lamaların paylaşılması gibi etkinliklerle işbaşında eğitim konusundaki çalışma-larına devam edeceği belirtildi.

Endonezya İşveren Örgütü (APIN-DO) tarafından 28 Mayıs 2015 tarihin-de açılışı gerçekleştirilen Endonezya İşbaşında Eğitim Ağı’nın sunumunu Genel Direktör Agung Pambudhi yaptı.

İspanya Küresel İşbaşında Eği-tim Ağı’nın 17 Haziran 2015 tarihinde Madrid’de gerçekleşecek Açılış Töreni ile kurulacağı katılımcılara duyuruldu.

GAN Yönetim Kurulu Toplantısı

Bülent Pirler, 104. Uluslararası Çalışma Konferansı İşveren Grubu Toplantısı’nda GAN TÜRKİYE sunumu yaptı.

Page 27: DÖVİZ KURU GENÇ İŞSİZLİĞİ DALGALANMALARI › yayin › isveren-Mayis-Haziran-2015.pdf · 2019-02-20 · 2 GTGP NI 36 61 GENÇ İŞSİZLİĞİ DÖVİZ KURU DALGALANMALARI

İŞVEREN / Mayıs - Haziran 2015 25

Yağız Eyüboğlu: “Artık Herkes ‘Sıfır Kaza’ Yaklaşımını Benimsemeli”

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Ba-kanlığınca düzenlenen “29. İş Sağlığı ve Güvenliği Haftası” etkinlikleri, 4 – 5 Mayıs 2015 tarihlerinde Ankara’da gerçekleştirildi.

4 Mayıs 2015 tarihinde yapılan İş Sağlığı ve Güvenliği Haftası açılış tö-reninde Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, Konfederasyonu-muz Yönetim Kurulu Başkanı Yağız Eyüboğlu Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, Kamu-Sen Genel Başkanı İsmail Koncuk, KESK Genel Başkanı Lami Özgen, HAK-İŞ Genel Başkanı Mahmut Arslan, DİSK Genel Başkanı Kani Beko, Türk-İş Genel Teşkilatlan-dırma Sekreteri Eyüp Alemdar ile Ulus-lararası Çalışma Örgütü (ILO) Türkiye Ofisi Direktörü Numan Özcan birer ko-nuşma yaptı.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Ba-kanı Faruk Çelik konuşmasında, iş sağlığı ve güvenliğiyle ilgili atılması ge-reken son adımları attıklarını ve mev-zuatın tamamlandığını kaydederek, artık uygulama zamanının geldiğini,

600’e yakın meslek standardının be-lirlendiğini, bundan sonra özellikle çok tehlikeli ve tehlikeli işlerde çalışacak iş-çilerin uluslararası düzeyde geçerliliği olan mesleki yeterlilik belgelerini alma-larını sağlayan düzenlemenin yasayla netleştirildiğini belirtti.

Bakan Çelik, her işletmenin her an denetlenmesinin beklenemeyeceğini, iş sağlığı ve güvenliğinin denetimden ibaret olmadığını, aksine bir yaklaşı-mın güvenlik kültürü ile bağdaşmaya-cağını vurguladı.

TİSK Yönetim Kurulu Başka-nı Yağız Eyüboğlu ise, Soma ve Ermenek’te yaşanan kazaların bir daha yaşanmamasını dilemenin öte-sinde, artık herkesin “sıfır kaza” yakla-şımını benimsemesi gerektiğini, Kon-federasyonumuzun ve Üye İşveren Sendikalarının bu yaklaşımla hareket ettiğini, TİSK Camiasının iş sağlığı ve güvenliğinin gelişimine katkı sağlaya-cak her türlü çalışma ve etkinliğe des-tek verdiğini belirtti.

Eyüboğlu, iş sağlığı ve güvenliğinin bir kültür ve model sorunu olduğunu, bu sorunu yalnız yasal ve idari tedbir-lerle çözmenin mümkün olmadığını, işverenlerin, çalışanların, uzmanların ve hükümetin, başka bir deyişle tüm

paydaşların farklı bir düşünceyle bu soruna eğilmesi ve her kaza sonrasın-da gündelik çözümler aramak yerine, konuya bütüncül bir bakış açısı ile yak-laşması gerektiğini kaydetti.

Açılış konuşmalarının ardından, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik tarafından AKG Gazbeton (Çorlu, İzmir ve Kırıkkale İşletmeleri), FSS Fren Sistemleri Sanayi ve Ticaret Limitet Şirketi, Halla Visteon Otomotiv İklimlendirme Sistemleri Üretim Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi ile Mikroman Maden Anomim Şirketi firmalarına iyi uygulama ödülleri verildi. Adana Su Ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü ile Global Bilgi Pazarlama Danışman-lık ve Çağrı Servisi Hizmetleri Anonim Şirketi’ne de Övgüye Değer Uygulama Ödülü verildi.

Hafta Etkinlikleri kapsamında “De-netim ve Rehberliğin Güvenli Çalışma Ortamına Katkısı”, “İş Sağlığı ve Gü-venliğin de Hizmet Sunum Modelle-ri”, “İşyerlerinde Ortam Ölçümlerinin Önemi”, “İnsan Kaynakları Yöneti-minde İSG”, “İş Sağlığı ve İş Güvenli-ği Sorunlarına Sosyo-Pedagojik Yak-laşımlar” ile “İş Güvenliği ve Teknik Emniyet Alanında Yeni Trendler” baş-lıklı bilimsel paneller düzenlendi.

Yağız Eyüboğlu

Page 28: DÖVİZ KURU GENÇ İŞSİZLİĞİ DALGALANMALARI › yayin › isveren-Mayis-Haziran-2015.pdf · 2019-02-20 · 2 GTGP NI 36 61 GENÇ İŞSİZLİĞİ DÖVİZ KURU DALGALANMALARI

İŞVEREN / Mayıs - Haziran 201526

YÖK, Temel Bilimler Programlarını 241’den 145’e Düşürdü

Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Baş-kanı Prof. Dr. Yekta Saraç, üniversi-telerdeki temel bilimler programlarına ilişkin bir diziçalışma yürüttüklerini be-lirtti. Temel bilimlerin, bilim dalları ola-rak öneminin yanı sıra başta mühen-dislik ve tıp gibi pek çok bilim dalıyla doğrudan ilişkisi nedeniyle de önemi-nin bulunduğuna dikkati çeken Saraç, şöyle devam etti: “Dolayısıyla bu prog-ramlardaki zafiyetten ülkenin bilim hayatı, mühendislik ve sağlık alanları, Ar-Ge çalışmaları doğrudan etkilenir. 2010 yılından itibaren fizik, kimya, bi-yoloji ve matematik programlarına her yıl bir önceki yıl yerleşen sayısından daha düşük kontenjan verilmiş fakat bu tedbir işe yaramamış ve düşürülen kontenjana rağmen yine boş konten-janlar oluşmuştur. Bu programlar dol-madığı için taban puan oluşmamış ve Lisans Yerleştirme Sınavları’nda baraj puanını aşan herkesin girebileceği bir hal ortaya çıkmıştır.”

Temel bilimlere yönelik geçmişte

yanlış kontenjan politikaları yürütül-düğünü söyleyen Prof. Saraç, istek doğrultusunda “Başlangıçta bilimsel özerklik gerekçesiyle isteyen her üni-versitede, bu bölümlerin açılmasına izin verildiğini ve öğrenci kontenjanla-rının da üniversitelerin istekleri doğrul-tusunda belirlendiğini” söyledi.

Sonraki yıllarda da bu program-lar için belli oranda talep olduğunun varsayıldığını ve bu varsayım üze-rinden kontenjanların üniversitelere dağıtıldığını anlatan Saraç, “Halbuki gerçek bu değil. Talep üniversitenin kimliğinden bağımsız oluşmuyor. Yani ODTÜ, İstanbul, Ege üniversitelerinde bu programlar dolarken falanca ve fi-lanca üniversitelerde dolmuyor. Diğer bir ifade ile talep artık sadece bölüme yönelmemekte, öğrenci, ‘ben fiziği an-cak şu üniversitelerde olursa okumak istiyorum’ diyor, yani seçici davranıyor. Yükseköğretim öğrencisinin seçici tav-rının artık dikkate alınması lazım.”

11’den az öğrenciye kontenjan yok!

Prof. Dr. Saraç, 2015 yılı için, 2014’te 11’den az öğrenci kaydolan devlet üniversitelerindeki programlara öğrenci kontenjanının verilmemesinin planlandığını bildirerek, şunları kaydet-ti: “Dolayısıyla, devlet üniversitelerinden 22 üniversitenin biyoloji programına, 31 üniversitenin fizik programına, 36 üni-versitenin kimya programına, 7 üniver-sitenin matematik programına öğrenci kontenjanı verilmeyecek. Geçen sene öğrenci kontenjanı verilen bu program-ların sayısı 241 iken, bu sene bu sayıyı 145’e düşürdük. Vakıf üniversiteleri bu alanlara zaten rağbet etmiyor. Geçen sene toplam 15 program sayısını kendi-leri 11’e düşürdü. Temel bilimler progra-mı bulunan vakıf üniversitesi sayısı ise 10. Bilkent, Koç ve Yeditepe’den başka matematik alanının dışında programı bulunan vakıf üniversitesi de yok.

(cnnturk.com)

İş Var Gelen YokTürkiye İş Kurumu’ndan (İŞKUR) işini beğenmeyen veya iş

arayanlara çağrı var.İŞKUR Genel Müdürü Nusret Yazıcı, “İşini beğenmeyen

veya iş arayan bize gelsin. Birden fazla iş teklifimizin de olaca-ğını ifade etmek isterim” dedi. Yazıcı, Nisan ayında 100 bin işe eleman bulunamadığını kaydetti.

İşverene ulaşma imkanıYazıcı geçtiğimiz günlerde Küresel İşbaşında Eği-

tim Ağı (GAN) Türkiye adına Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu’yla (TİSK) bir protokol imzaladıklarını belirte-rek bu protokolü önemsediklerini çünkü GAN bünyesindeki fir-malarda 100 binden fazla kişinin istihdam edildiğini vurguladı. Bu işletmelere ‘işbaşı eğitim programı’ kapsamında yetiştireceği ve sonrasında işe alacağı kursiyerlerle ilgili ciddi teşvikler vere-ceklerini kaydeden Yazıcı “Biz zaten işverenlerimize gidiyoruz, uygulamalarımızı anlatıyoruz. GAN sayesinde ise işverenlere topluca ulaşma imkanı bulacağız. Bu önemli bir fırsat” dedi.

(Hürriyet;25.05.2015)

Page 29: DÖVİZ KURU GENÇ İŞSİZLİĞİ DALGALANMALARI › yayin › isveren-Mayis-Haziran-2015.pdf · 2019-02-20 · 2 GTGP NI 36 61 GENÇ İŞSİZLİĞİ DÖVİZ KURU DALGALANMALARI

İŞVEREN / Mayıs - Haziran 2015 27

İŞKUR Genel Müdürü Dr. Nusret Yazıcı, 2015-2018 Dünya Kamu İstihdam Kurumları Birliği (WAPES) Başkanlığına Seçildi

Dünya genelinde toplam 94 üyesi bulunan Dünya Kamu İstihdam Kurumları Birliği’nin (WAPES), her üç yılda bir gerçekleştirilen ve en prestijli etkinliği olan WAPES Dün-ya Kongresi’nin 10’cusu, 5 Mayıs 2015 tarihinde 58 ülke-den 300’e yakın katılımcıyla ve İŞKUR’un ev sahipliğinde İstanbul’da yapıldı.

Türkiye İş Kurumu’nun, Güney Kore istihdam kurumuna karşı yarıştığı Dünya Kamu İstihdam Kurumları Birliği (WA-PES) Başkanlığı için yapılan seçimlerde İŞKUR, ilk turda 41 ülkenin oyunu alarak seçimleri kazandı. Bu kapsamda İŞKUR Genel Müdürü Dr. Nusret Yazıcı 2015-2018 Dünya Kamu İstihdam Kurumları Birliği Başkanlığına seçildi.

Çin’de İnsan DNA’sı DeğiştirildiÇinliler basit bir yöntemle insan

embriyosunun kalıtımını değiştirdi. Mart ayında Nature dergisinde, araştırmacı-ların insan DNA’sını hedeflerine uygun olarak değişimden geçirdikleriyle ilgili bir tahminden söz ediliyordu. Bunu üze-rine bilim insanları, insan kalıtımının kuşaklar boyu değişime uğranabilece-ği konusunda uyardılar. Ve şimdi de kanıtı ortaya çıktı. Çinli araştırmacılar değişimden geçirdikleri embriyoyla il-gili sonuçları Protein & Celi dergisinde yayımladı. Araştırmacılar hedefe uygun genetik değişim sayesinde kalıtsal has-talıkları tedavi edebilmeyi umuyor.

Bilim insanları 2008 yılında da ben-zer deneyler yaparak protestolara ne-den olmuşlardı. Son olarak uygulanan tekniğin özelliğiyse şu: CRISPR olarak

isimlendirilen yönteme ulaşmak çok kolay ve çok kesin manipülasyonla-ra izin veriyor. Yeni teknikle karmaşık kalıtımlar çok basit ve hızlı bir şekilde değiştirilebiliyor. Araçlar 50 Avroya in-ternetten edinilebildiği için de insan genlerini isteğe göre değiştirmeyi ko-laylaştırıyor. Eleştirmenler tasarım be-beklerin yaratılmasından korkuyorlar. Ayrıca embriyonun genleri üzerinden embriyonun hücrelerinden gelişen tüm beden hücrelerinin kalıtımına da mücadele ediliyor. Sperma ve yumur-ta hücreleri ve dolayısıyla da gelecek kuşaklara aktarılacak olan kalıtım da.

Eleştirmenlere göre bunlar çocuk-lar, torunlar ve daha sonraki akrabalar üzerinde beklenmedik sonuçlar doğu-rabilir. Ayrıca yöntemin yanlış kişilerin

ellerine ulaşabileceği endişesi de var. Tekniğin kolay elde edilebilir oluşu, dünyanın her yerindeki araştırmacılara istedikleri zaman istedikleri deneyleri yapabilme olanağını sunuyor.

Sun Yatsen Üniversitesi’nden Junjiu Huang’ın tartışmalı yöntemiyle hayatta kalmaları mümkün olmayan 86 embri-yon değişimden geçirilmiş. Bu işlemi 71 embriyon atlatmış. Daha sonra in-celenen 54 embriyondan ise gen deği-şimi sadece dördünde başarılı olmuş. Araştırmacılar ayrıca planda olmayan ve organizmaya zarar verebilecek çok sayıda gen değişimi saptamışlar. Yön-temin yaşama şansı olan bir embriyo-da kullanılabilmesi için başarı oranının neredeyse yüzde yüz olması gerekiyor.(Cumhuriyet Bilim Teknoloji Eki; 08.05.2015)

TİSK’ten BaşsağlığıTürkiye İşveren Sendikaları Kon-

federasyonu (TİSK) Yönetim Kurulu 9’uncu Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in vefatı sonrasında başsağlı-ğı mesajı yayınladı.

Yönetim Kurulu tarafından yayınla-nan mesajda şu ifadeler yer aldı:

”Türkiye İşveren Sendikaları Konfe-derasyonu Yönetim Kurulu olarak Tür-kiye Cumhuriyeti’nin 9’uncu Cumhur-başkanı Süleyman Demirel’in vefatını üzüntüyle öğrenmiş bulunuyoruz. Sa-yın Demirel, Başbakan ve Cumhurbaş-kanı olarak görev yaptığı her dönemde Türk Sanayisinin kalkınmasına ve en-

düstriyel ilişkilerin gelişmesine katkıda bulunmuştur. Ülkemize verdiği hizmet-lerle yalnızca biz işverenlere değil, tüm dünyaya örnek ve ilham kaynağı olan Demirel’e Allahtan rahmet, kederli aile-sine ve tüm Türkiye’ye başsağlığı dile-riz.” (17 Haziran 2015)

Page 30: DÖVİZ KURU GENÇ İŞSİZLİĞİ DALGALANMALARI › yayin › isveren-Mayis-Haziran-2015.pdf · 2019-02-20 · 2 GTGP NI 36 61 GENÇ İŞSİZLİĞİ DÖVİZ KURU DALGALANMALARI

İŞVEREN / Mayıs - Haziran 201528

TİSK 2015 KSS ÖDÜLLERİTürkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK)

2015 Yılında da “Kurumsal Sosyal Sorumluluk Ödülleri” VerecekSon Başvuru Tarihi: 2 Ekim 2015

Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu’nun “TİSK 2015 Kurumsal Sosyal Sorumluluk Ödülleri” süreci başla-tıldı. TİSK’in, kurumsal sosyal sorumluluk (KSS) alanında farkındalığı artırıp, şirketleri teşvik etmek amacıyla ilkini 2014’te düzenlediği ve her yıl tekrarlama kararı aldığı “TİSK Kurumsal Sosyal Sorumluluk Ödülleri” 2015 Programına göre, katıla-cak şirketler için son başvuru tarihi 2 Ekim 2015 Cuma günü saat 17:00 olarak belirlendi. Ödüller, Aralık ayında düzenlene-cek törende sahiplerini bulacak. Ayrıca bu seneden itibaren GAN TÜRKİYE Özel Ödülü de verilecek.

ÖDÜLLER

Büyük Ödül ve GAN TÜRKİYE Özel Ödülü dahil, her kategoride bir büyük ölçekli ve bir KOBİ olmak üzere2 şirkete, toplamda 14 şirkete ödül verilmesi öngörülüyor.

GAN TÜRKİYE Özel ÖdülüKüresel İşbaşında Eğitim Ağı’na (GAN) üye bulunan TİSK tarafından kurulan GAN TÜRKİYE faaliyetleri kapsamın-

da, “işbaşında eğitim (çıraklık, beceri eğitimi, stajyerlik ve hizmet-içi eğitim)” imkanı sunulması, kaliteli işbaşında eğitim fırsatlarının ve bu konuda bilgi ve bilinç düzeyinin artırılması amacıyla şirketler tarafından yürütülen projeler, GAN TÜRKİ-YE ÖZEL ÖDÜLÜ’ne layık görülecektir.Detaylı bilgi için GAN TÜRKİYE irtibat kişisi Sibel Tuğ’a 0312 439 77 17 numaralı

telefondan veya [email protected] e-posta adresinden ulaşabilirsiniz.

BÜYÜK ÖDÜL

Bu ödül beş kategoride (GAN TÜRKİ-YE Özel Ödülü hariç) toplamda en yük-sek puanı alan bir büyük şirkete ve bir KOBİ’ye verilecektir. Bir toplumsal soru-na yönelik yenilikçi bir çözüm içeren etki-li bir projenin farklı paydaşlar ile işbirliği içerisinde iyi bir uygulama ile yaygınlaşa-rak sürdürülmesi sürecini gerçekleştiren iki proje yılın TİSK KSS Büyük Ödülü’nü alacaktır.

Kapsayıcılık Ödülü

Kamu - sivil toplum -özel sektör işbirliği içerisinde uygulanan ve/veya diğer şir-ketler ile işbirliği içinde gerçekleştirilen; projenin yararlanıcısı olan toplum kesim-lerini ve/veya şirket çalışanlarını sürece dahil eden KSS projeleri bu ödülü alacak-tır.

Etkililik Ödülü

Belirli bir toplumsal soruna ve/veya deza-vantajlı gruba yönelik etkili bir çözüm ge-tiren ve olumlu bir sosyal ya da çevresel veya ekonomik etkisi olan KSS projeleri bu ödüle layık görülecektir.

İyi Uygulama Ödülü

Fikir aşamasından başlayarak tüm plan-lama, uygulama, izleme-değerlendirme ve iletişim süreçlerinde etkin bir proje yönetiminin sergilendiği KSS projeleri bu ödüle layık görülecektir.

Sürdürülebilirlik Ödülü

Belirli bir toplumsal sorunu tamamen ya da kısmen ortadan kaldırmaya yönelik kalıcı çözüm içeren; zaman, kaynak ve uygulama kapasitesi açısından sürdü-rülebilir ve/veya yaygınlaştırılabilir KSS projeleri bu ödülü alacaktır.

Yenilikçilik Ödülü

Toplumsal sorunların çözümünde yeni-likçi süreç, ürün, hizmet, uygulamalar ve/veya bilimsel yöntem ve teknolojilerin kullanıldığı KSS projeleri bu ödüle layık görülecektir.

Page 31: DÖVİZ KURU GENÇ İŞSİZLİĞİ DALGALANMALARI › yayin › isveren-Mayis-Haziran-2015.pdf · 2019-02-20 · 2 GTGP NI 36 61 GENÇ İŞSİZLİĞİ DÖVİZ KURU DALGALANMALARI

İŞVEREN / Mayıs - Haziran 2015 29

Ödül süreciyle ilgili ayrıntılı bilgi için:

Nil Mit / Proje Koordinatörü - Rana Çavuşoğlu / Proje Asistanı

E-posta: [email protected]: 0312. 439 77 17 F: 0312. 439 75 92

Başvuru Kriterleri • Türkiye’de ticaret siciline kayıtlı şirketler, Türkiye’de uygulanan kurumsal sosyal sorumluluk projeleri ile

ödüle başvurabilirler.• Başvuru için TİSK üyesi olma şartı aranmaz. Şirketler, ayrı ayrı başvuru yapmak koşuluyla birden fazla

proje ile başvurabilirler. • Projelerin halen uygulanmakta olması ya da 1 Ocak 2011 tarihi ve sonrasında tamamlanmış olması

zorunludur. Bu tarihten daha önce tamamlanan projeler ile başvuru yapılamaz.

Değerlendirme Süreci • Adaylık Kurulu başvuran projelerin tamamını• 6 temel kategoriye (yenilikçilik, etkililik, kapsayıcılık, iyi uygulama, sürdürülebilirlik ve GAN TÜRKİYE)

göre değerlendirerek finale kalacak 20 projeyi belirleyecektir. İşçi, işveren, hükümet, medya, üniversite ve STK temsilcilerinin saygın isimlerinden oluşan

• Seçici Kurul, 20 finalist projeyi belirtilen kategorilere göre değerlendirerek her konuda bir büyük ölçekli ve bir KOBİ olmak üzere 2’şer şirketi; toplamda 12 şirketi Tematik Ödüller için belirleyecektir. Ayrıca, Seçici Kurul 20 finalist şirketi, 5 temel kategorinin (GAN Türkiye Özel Ödülü hariç) tamamı üzerinden tekrar değerlendirerek Büyük Ödül için 2 KSS Projesi daha belirleyecektir. En İyi KSS Uygulaması ola-rak adlandırılacak bu ödüller de büyük ölçekli ve KOBİ kategorilerinde verilecektir.

• Kazanan Projelere Aralık ayında düzenlenecek Ödül Töreni’nde plaket sunulacaktır. Ayrıca kazanan Projelere dair tanıtıcı bilgileri içerecek TİSK 2015 KSS Ödülleri Kitabı yayımlanacak ve uluslararası ölçekte dağıtımı yapılacaktır.

Başvuru Süreci • Aday şirketlerin, www.tisk.org.tr internet adresinden ulaşabilecekleri TİSK KSS Başvuru Formu’nu dol-

durarak, 2 Ekim 2015 Cuma günü saat 17:00’ye kadar [email protected] adresine PDF dosyası olarak göndermeleri gerekmektedir.

• İsteyen şirketler başvuru formuna ek olarak projenin tanıtımına yönelik hazırlanmış görsel, basılı mater-yal, film vb. ek materyaller gönderebilirler. (Söz konusu materyaller isteğe bağlı olarak elektronik ortam-da ya da CD ile kapalı zarf içinde 2 Ekim 2015 Cuma günü saat 17:00’ye kadar TİSK Genel Merkezi’ne ulaştırılmalıdır.)

• Kapalı zarfın teslim edileceği adres: TİSK, Herkes İçin KSS Proje Ofisi, Hoşdere Caddesi, Reşat Nuri Sokak No: 108 06540 Çankaya- ANKARA

• Başvurular ücretsizdir.

Page 32: DÖVİZ KURU GENÇ İŞSİZLİĞİ DALGALANMALARI › yayin › isveren-Mayis-Haziran-2015.pdf · 2019-02-20 · 2 GTGP NI 36 61 GENÇ İŞSİZLİĞİ DÖVİZ KURU DALGALANMALARI

İŞVEREN / Mayıs - Haziran 201530

Ücret-Verimlilik Dengesizliği Sanayiyi ve Ekonomiyi Zorluyor2015’in İlk Çeyreğinde Verimlilik Yüzde 0,3

Reel İşgücü Maliyeti Yüzde 10,9 Arttı

İşgücü Maliyetinde Yıllık Nominal Artış Hızı Yüzde 14,6’ya ÇıktıTÜİK’in açıkladığı 2015 yılının İlk

Çeyreğine ait imalat sanayii üretim ve istihdam verileri kullanılarak yapılan he-saplamalara göre Ocak, Şubat, Mart ay-larını kapsayan dönemde bir önceki yılın aynı dönemine kıyasla üretim %1,3; is-tihdam %0,9 oranında yükseldi.

Üretim ve istihdam düşüş yönünde değişmeye devam ediyor (Şekil 1).

Söz konusu dönemde verimlilik (işçi başına üretim) %0,3; buna karşılık reel (enflasyondan arındırılmış) işgücü ma-liyeti %10,9 gibi çok yüksek bir oranda arttı. Reel işgücü maliyeti üst üste 13 çeyrek dönemdir (39 aydır) yükseliyor (Tablo, Şekil 1 ve Şekil 2).

Verimlilik aynı kalırken reel işgücü maliyetinin büyük bir hızla artması sa-nayinin rekabet gücünü, ihracatı ve yatı-rımları olumsuz etkiliyor.

Son 5 Yılda Verimlilik %5; Reel İşgücü Maliyeti %23 Yükseldi

2010 yılının İlk Çeyreğinden 2015’in aynı dönemine uzanan son 5 yılda da reel işgücü maliyeti, verimliliğe kıyasla yaklaşık 5 kat hızlı arttı. Reel işgücü ma-liyeti %22,8 yükselirken, verimlilik artışı %4,9’da kaldı. Üretim %31; istihdam %24,8 oranında yükseldi (Şekil 3).

İşgücü maliyeti ile verimliliğin birlikte değerlendirilmesini sağlayan ve bir

birimlik üretimde işgücü maliyetinin rekabet gücüne etkisini yansıtan “birim işgücü maliyeti” endeksi ise aynı dönemde 112’den 123,8’e yükselerek %10,5 arttı.

Verimlilik ve reel işgücü maliyeti ara-sındaki farkın yükselmesi, sanayi ürün-lerimizin iç ve dış piyasalardaki rekabet gücünün kısıtlandığına işaret ediyor.

Rekabet gücünün ve istihdamın ar-tırılması için, ücret-dışı işgücü maliyeti-nin, özellikle işletmeler üzerindeki SGK prim yükünün hafifletilip, OECD ortala-masına indirilmesinin yanı sıra, ücret artışlarında verimliliğin dikkate alınması gerekiyor.

3

-4,0

-2,0

0,0

2,0

4,0

6,0

8,0

10,0

12,0

I II III IV I II III IV I II III IV I

2012 2013 2014 2015

ŞEKİL 1 İmalat Sanayiinde Üretim, İstihdam, Verimlilik ve

Reel İşgücü Maliyeti (Bir Önceki Yılın Aynı Dönemine Göre Yüzde Değişim)

ÜRETİM İSTİHDAM

VERİMLİLİK REEL İŞGÜCÜ MALİYETİ

1,3 0,9

0,3

10,9

Üretim İstihdam Verimlilik Reel İşgücü Maliyeti

ŞEKİL 2 2015'in İlk Çeyreğinde

Bir Önceki Yılın Aynı Dönemine Göre İmalat Sanayiinde Üretim, İstihdam, Verimlilik ve

Reel İşgücü Maliyeti Artışları (%)

3

-4,0

-2,0

0,0

2,0

4,0

6,0

8,0

10,0

12,0

I II III IV I II III IV I II III IV I

2012 2013 2014 2015

ŞEKİL 1 İmalat Sanayiinde Üretim, İstihdam, Verimlilik ve

Reel İşgücü Maliyeti (Bir Önceki Yılın Aynı Dönemine Göre Yüzde Değişim)

ÜRETİM İSTİHDAM

VERİMLİLİK REEL İŞGÜCÜ MALİYETİ

1,3 0,9

0,3

10,9

Üretim İstihdam Verimlilik Reel İşgücü Maliyeti

ŞEKİL 2 2015'in İlk Çeyreğinde

Bir Önceki Yılın Aynı Dönemine Göre İmalat Sanayiinde Üretim, İstihdam, Verimlilik ve

Reel İşgücü Maliyeti Artışları (%)

Şekil 1: İmalat Sanayiinde Üretim, İstihdam ve Verimlilik ve Reel İşgücü Maliyeti

(Bin Önceki Yılın Aynı Dönemine Göre Yüzde Değişim)

Page 33: DÖVİZ KURU GENÇ İŞSİZLİĞİ DALGALANMALARI › yayin › isveren-Mayis-Haziran-2015.pdf · 2019-02-20 · 2 GTGP NI 36 61 GENÇ İŞSİZLİĞİ DÖVİZ KURU DALGALANMALARI

İŞVEREN / Mayıs - Haziran 2015 31

ÜRETİM İSTİHDAM VERİMLİLİK

REEL İŞGÜCÜ

MALİYETİ (2) (3)

ÜRETİM İSTİHDAM VERİMLİLİKREEL

İŞGÜCÜ MALİYETİ

2008 98,5 105,8 93,1 92,9 - - - -2009 87,3 95,4 91,5 100,0 -11,4 -9,8 -1,7 7,62010 100,0 100,0 100,0 100,0 14,5 4,8 9,3 0,02011 110,5 106,9 103,4 98,6 10,5 6,9 3,4 -1,42012 113,0 112,2 100,6 103,6 2,3 5,0 -2,7 5,12013 117,5 116,6 100,8 111,2 4,0 3,9 0,2 7,32014 121,3 120,2 100,9 114,7 3,2 3,1 0,1 3,12008 I 99,6 106,6 93,4 93,8 - - - -

II 106,2 107,9 98,4 86,5 - - - -III 98,2 106,1 92,6 92,5 - - - -IV 90,1 102,7 87,7 98,7 - - - -

2009 I 74,6 95,7 78,0 102,4 -25,1 -10,2 -16,6 9,2II 88,2 94,6 93,2 98,2 -16,9 -12,3 -5,3 13,6III 88,8 95,8 92,7 100,0 -9,6 -9,7 0,2 8,0IV 97,8 95,7 102,2 99,7 8,5 -6,8 16,5 1,0

2010 l 89,7 95,8 93,6 99,0 20,2 0,1 20,1 -3,2II 101,8 99,1 102,7 96,1 15,4 4,8 10,2 -2,1

III 99,1 101,9 97,3 102,7 11,6 6,4 4,9 2,7

IV 109,4 103,2 106,0 102,2 11,9 7,8 3,7 2,5

2011 I 104,1 103,9 100,2 97,5 16,1 8,5 7,0 -1,5

II 112,6 106,2 106,0 96,4 10,6 7,2 3,2 0,3

III 108,8 108,3 100,5 101,4 9,8 6,3 3,3 -1,3

IV 116,7 109,3 106,8 99,4 6,7 5,9 0,7 -2,7

2012 I 106,9 109,8 97,4 98,7 2,7 5,7 -3,1 1,2

II 116,5 111,9 104,1 100,4 3,5 5,4 -1,8 4,1

III 110,3 113,4 97,3 108,6 1,4 4,7 -3,2 7,1

IV 118,4 113,7 104,1 106,4 1,5 4,0 -2,5 7,0

2013 I 109,7 114,2 96,1 107,1 2,6 4,0 -1,3 8,5

II 120,8 116,2 104,0 108,9 3,7 3,8 -0,1 8,4

III 116,1 118,1 98,3 114,1 5,3 4,1 1,1 5,1

IV 123,4 117,9 104,7 114,3 4,2 3,7 0,5 7,4

2014 I 116,0 118,5 97,9 109,6 5,7 3,8 1,9 2,3

II 123,6 120,1 102,9 112,7 2,3 3,4 -1,1 3,5

III 119,6 121,1 98,8 118,2 3,0 2,5 0,5 3,6

IV 126,2 121,2 104,1 118,4 2,3 2,8 -0,6 3,6

2015 I 117,5 119,6 98,2 121,6 1,3 0,9 0,3 10,9

(1) Arındırılmamış Endeksler

(2) Nominal değişimler, TÜİK 2003=100 Yurt İçi Üretici Fiyat Endeksi 2010 baz yılına çekilerek deflate edilmiştir.

(3) İşgücü Maliyeti Endeksi 05.06.2015 tarihli TÜİK Haber Bülteni ile revize edilmiştir.

Kaynak: TÜİK Sanayi, Üretim, Sanayi İşgücü Girdi Endeksleri, İşgücü Maliyeti Endeksi ve

Yurt İçi Üretici Fiyatları Endeksi Haber Bültenleri; aylık üretim endeksinin üçer aylığa dönüştürülmesi,

verimlilik ve reel işgücü maliyeti TİSK hesaplaması

YIL VE DÖNEM

Bir Önceki Yılın Aynı Dönemine Göre Yüzde Değişim 2010=100 (1)

TABLO: İMALAT SANAYİİNDE ÜRETİM, İSTİHDAM VE VERİMLİLİKTablo: İmalat Sanayiinde Üretim, İstihdam ve Verimlilik

Page 34: DÖVİZ KURU GENÇ İŞSİZLİĞİ DALGALANMALARI › yayin › isveren-Mayis-Haziran-2015.pdf · 2019-02-20 · 2 GTGP NI 36 61 GENÇ İŞSİZLİĞİ DÖVİZ KURU DALGALANMALARI

İŞVEREN / Mayıs - Haziran 201532

3

-4,0

-2,0

0,0

2,0

4,0

6,0

8,0

10,0

12,0

I II III IV I II III IV I II III IV I

2012 2013 2014 2015

ŞEKİL 1 İmalat Sanayiinde Üretim, İstihdam, Verimlilik ve

Reel İşgücü Maliyeti (Bir Önceki Yılın Aynı Dönemine Göre Yüzde Değişim)

ÜRETİM İSTİHDAM

VERİMLİLİK REEL İŞGÜCÜ MALİYETİ

1,3 0,9

0,3

10,9

Üretim İstihdam Verimlilik Reel İşgücü Maliyeti

ŞEKİL 2 2015'in İlk Çeyreğinde

Bir Önceki Yılın Aynı Dönemine Göre İmalat Sanayiinde Üretim, İstihdam, Verimlilik ve

Reel İşgücü Maliyeti Artışları (%)

4

31,0

24,8

4,9

22,8

Üretim İstihdam Verimlilik Reel İşgücü Maliyeti

ŞEKİL 3 2015'in İlk Çeyreğinde 2010'un İlk Çeyreğine Göre

(Son 5 Yılda) İmalat Sanayiinde Üretim, İstihdam, Verimlilik ve

Reel İşgücü Maliyeti Artışları (%)

Şekil 2: 2015’in İlk Çeyreğinde Bir Önceki Yılın Aynı Dönemine Göre

İmalat Sanayiinde Üretim, İstihdam, Verimlilik ve Reel İşgücü Maliyeti Artışları (%)

Şekil 3 2015’in İlk Çeyreğinde 2010’un İlk Çeyreğine Göre

(Son 5 Yılda) İmalat Sanayiinde Üretim, İstihdam, Verimlilik ve

Reel İşgücü Maliyeti Artışları (%)

Page 35: DÖVİZ KURU GENÇ İŞSİZLİĞİ DALGALANMALARI › yayin › isveren-Mayis-Haziran-2015.pdf · 2019-02-20 · 2 GTGP NI 36 61 GENÇ İŞSİZLİĞİ DÖVİZ KURU DALGALANMALARI

İŞVEREN / Mayıs - Haziran 2015 33

4 Temel Gösterge Çerçevesinde SEÇİM SONRASI DÜNYADA TÜRKİYE’NİN EKONOMİK KONUMU

7 Haziran Seçimleri sonrasında dünyada Türkiye’nin ekonomik konu-mu, The Economist’ten 09.06.2015 tarihi itibariyle G20 ve seçilmiş 11 ülke için elde edilen 4 temel gösterge kulla-nılarak aşağıda değerlendirilmiştir.

1. Reel GSYH Artışı:2015’in İlk Çeyreğine ait yıllıklandı-

rılmış büyüme oranı açısından Türkiye %2,3’lük oranla G20 içerisinde Avust-ralya ile birlikte 9’uncu sırada gel-mektedir. Birinci %7 ile Çin, sonuncu %-1,9 ile Rusya’dır. ABD’nin %2,7 ile Türkiye’nin üzerinde bir yıllık büyüme hızına sahip oluşu ilginçtir. Avro Böl-gesi %1’lik pozitif büyümeye geçmiştir. G20’nin büyüme motoru ABD ile birlikte Güney Doğu Asya’dır.

G20 dışı ülkeler dahil edildiğinde 31 ülkeye ulaşan liste içinde Türkiye 17’nci sıradadır. Güney Avrupa’nın so-runlu ülkelerinde (Yunanistan, Portekiz, İspanya) büyüme pozitiftir. Türkiye’nin en önemli ticari rakipleri Orta Avrupa Ülkeleri (Çek Cumh., Polonya, Maca-ristan) Türkiye’nin üzerinde büyüme hızlarına sahiptir.

2. Enflasyon (TÜFE):Enflasyonun yüksekliği açısından

Türkiye G20 içerisinde krizdeki Arjan-tin ve Rusya ile Brezilya’nın ardından %8,1 ile 4’üncü sıradadır. ABD ve İngiltere’de deflasyon vardır. Avro Böl-gesinde 2014 sonunda ortaya çıkan fi-yat gerilemesi son bulmuştur.

Türkiye, G 20’ye diğerlerinin ilave edilmesiyle oluşan 31 ülke içerisinde ise 5’inci sıradadır. Yunanistan, İspan-ya, Polonya ve Macaristan’da fiyat ge-rilemesi hakimdir.

3. İşsizlik:İşsizlik oranı açısından Türkiye G20

içerisinde Güney Afrika Cumhuriyeti ve İtalya’nın ardından %11,2 oranı ile 3’üncü sıradadır. Avro Bölgesi ortala-

ması da % 11,1 ile Türkiye’deki orana denktir.

İşsizlik Fransa’da % 10,5 düzeyinde iken, İngiltere’de %5,5’te ve Almanya’da %6,4’te kalmıştır. ABD ve Japonya, %8’lik G20 ortalamasının, sırasıyla %5,4 ve %3,3 ile çok üzerinde, başarılı bir performans göstermektedir. Rusya yaşadığı sorunlara rağmen %5,8’lik iş-sizlik oranında başarılı görünmektedir.

31 Ülkelik listede Türkiye, Polon-ya ile birlikte 7’inci sıradadır. Gü-ney Avrupa’nın sorunlu ülkeleri ağır bir işsizlik krizi içerisindedir; örneğin Yunanistan’da işsizlik oranı rekortmen Güney Afrika’ya yakındır.

4. Cari İşlemler Dengesi:Kaynaktaki tahminlere göre cari

dengenin GSYH’ye oranı açısından Türkiye 2015’te G20 içerisinde % 4,6’lık açığı ile Güney Afrika ve İngiltere’den sonra 3’üncü sırada olacaktır. Alman-ya %6,7’lik, Kore %6,6’lık fazlaları ile zirvede yer alacaktır. ABD GSYH’nin % 2,4’ü ölçüsünde cari işlemler açığı verecektir.

31 Ülkelik listede Türkiye, 2015’te cari açığın büyüklüğü yönünden 3’üncü sırada olacaktır. İsrail ve Maca-ristan sırasıyla %4,8 ve %4,6 oranında fazla verecektir.

SONUÇ:Seçim sonrası dönemin başında Ül-

kemiz ekonomisi küresel düzeyde kırıl-gan bir görünüm vermektedir.

Büyüme oranı ülkeler ortalaması düzeyinde olsa da nüfus artışı düşül-düğünde çok yetersizdir. Enflasyonda diğer ülkelerden olumsuz yönde ayrı-şan Türkiye işsizlik oranında da G20 içerisinde 4’üncüdür. Aynı olumsuz tablo cari işlemler açığının büyüklüğü bakımından da geçerlidir.

Daha da önemlisi, Ülkemizin FED’in faiz artırımına ve küresel likiditenin azalışına, muhtemelen siyasi belirsizlik ve güven kaybı atmosferi içinde yaka-lanacak olmasıdır.

Bu nedenle yurtiçindeki ve yurtdışında-ki ekonomik aktörlere güven verecek bir hükümetin ve ekonomi yönetiminin hızla işbaşına gelmesi önem taşımaktadır.

Page 36: DÖVİZ KURU GENÇ İŞSİZLİĞİ DALGALANMALARI › yayin › isveren-Mayis-Haziran-2015.pdf · 2019-02-20 · 2 GTGP NI 36 61 GENÇ İŞSİZLİĞİ DÖVİZ KURU DALGALANMALARI

İŞVEREN / Mayıs - Haziran 201534

EKONOMİDE DÖRT TEMEL GÖSTERGE (%)

ÜLKELERBÜYÜME HIZI

2015 1.Ç.(YILLIK)

TÜFE(YILLIK -

SON VERİ)İŞSİZLİK

(SON VERİ)2015

CARİ DENGE/GSYH (1)

G 20TÜRKİYE 2,3 8,1 11,2 -4,6BREZİLYA -1,6 8,2 6,4 -4,1RUSYA -1,9 16,4 5,8 4,3HİNDİSTAN 6,1 4,9 8,6 -0,9ENDONEZYA 4,7 7,1 5,8 -3,0ÇİN 7,0 1,5 4,1 2,8GÜNEY AFRİKA CUMH. 2,1 4,5 26,4 -5,3ALMANYA 1,0 0,7 6,4 6,7ARJANTİN 0,4 23,9 (2) 7,1 -1,5AVUSTRALYA 2,3 1,3 6,2 -3,1FRANSA 0,7 0,1 10,5 -1,0İNGİLTERE 2,4 -0,1 5,5 -4,7KANADA 2,1 0,8 6,8 -2,8SUUDİ ARABİSTAN (3) 3,5 2,0 6,0 -2,3MEKSİKA 2,5 3,1 4,3 -2,3KORE 2,4 0,5 3,9 6,6İTALYA 0,1 0,2 12,4 1,9ABD 2,7 -0,2 5,4 -2,4AVRO BÖLGESİ 1,0 0,3 11,1 2,3JAPONYA -1,4 0,6 3,3 1,9DİĞERÇEK CUMH. 4,2 0,5 6,7 -0,4POLONYA 3,7 -1,1 11,2 -1,6MACARİSTAN 3,4 -0,3 7,6 4,6MALEZYA 5,6 1,8 3,0 3,4TAYLAND 2,2 (4) -1,3 0,9 2,2FİLİPİNLER 5,2 2,2 6,6 3,9İSRAİL 2,4 -0,5 4,9 4,8MISIR 4,3 (4) 11,0 12,8 -1,3YUNANİSTAN 0,2 -2,1 25,4 2,7PORTEKİZ 1,5 0,4 13,7 0,9İSPANYA 2,6 -0,2 22,7 0,5

(1) The Economist tahmini (2) IMF verisi, 2014 sonu (3) 2014 verisi (4) 2014 4’üncü Çeyrek verisi

Kaynak: economist.com, imf.org – 09.06.2015

Page 37: DÖVİZ KURU GENÇ İŞSİZLİĞİ DALGALANMALARI › yayin › isveren-Mayis-Haziran-2015.pdf · 2019-02-20 · 2 GTGP NI 36 61 GENÇ İŞSİZLİĞİ DÖVİZ KURU DALGALANMALARI

İŞVEREN / Mayıs - Haziran 2015 35

1.1.2015-30.06.2015 ve 1.7.2015-31.12.2015 tarihleri itibariyle yürürlüğe girecek yeni asgari ücret seviyelerinin 31 Aralık 2014 tarih 29222 sayılı Resmi Gazete’de yayımlandığı malumlarıdır. 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 82.madde-sinin 1.fıkrasına göre Kanun gereğince alınacak prim ve verilecek ödeneklerin hesabına esas tutulan günlük kazancın alt sınırı, asgari ücretin otuzda biri, üst sınırı ise günlük kazanç alt sınırının 6,5 katı olarak belirlendi.

Buna göre 1 Temmuz 2015-31 Aralık 2015 tarihleri arasında geçerli olmak üzere kıdem tazminatı tavanı, asgari ücret seviyeleri, sosyal gü-venlik primine esas kazanç alt ve üst sınırları ile diğer bilgilere aşağıda yer verildi:

I.Kıdem Tazminatı Tavanı14 Ağustos 2013 tarihli Resmi

Gazete’de yayımlanan Kamu Görev-lileri 2014 ve 2015 Yıllarını Kapsayan Toplu Sözleşme hükümleri gereğince kıdem tazminatı tavanının hesap-lanmasında kullanılan aylık gösterge tablosunda yer alan rakamlar ile ek gösterge rakamlarının aylık tutarlara çevrilmesinde uygulanacak aylık kat-sayı 1.7.2015-31.12.2015 döneminde geçerli olmak üzere 0,081468 düzeyi-ne; memuriyet taban aylığı gösterge-sine uygulanan taban aylık katsayısı ise 1,27574 düzeyine çıkarıldı.

Aynı kararın 5. ve 7. maddeleri uya-rınca Temmuz ayının ilk haftası içinde açıklanacak enflasyon oranlarına göre bir fark çıkması halinde, söz konusu farkın katsayılara yansıtılması gerek-mektedir. Ayrıca 657 sayılı Kanunun 154. maddesinde Bakanlar Kurulu’na katsayıları yılın ikinci yarısının tama-mı veya üçer aylık dönemleri itibariyle uygulanmak üzere değiştirme yetkisi tanındı.

Bu nedenle yeni dönem kıdem taz-minatı tavanı Temmuz ayının ilk haftası içinde belirlenecektir. Yeni belirlenecek rakam dergimizin gelecek sayısında duyurulacaktır.

II. Asgari Ücret Seviyeleri01.07.2015-31.12.2015 tarihleri ara-sında

Saatlik Asgari Ücret5,66 TLGünlük Asgari Ücret42,45 TLAylık Asgari Ücret1.273,50 TL

III. SGK Prime Esas Kazanç Alt ve Üst Sınırları

1/7/2015 ila 31/12/2015 tarihleri arasında:Günlük kazanç alt sınırı : 42,45 TLAylık kazanç alt sınırı : 1.273,50 TLGünlük kazanç üst sınırı : 275,93 TLAylık kazanç üst sınırı : 8.277,90 TL

IV. SGK Prime Esas Kazançlarından İstisna Tutulacak Yemek Parası, Çocuk Zammı ve Aile Zammı (Yardımı) Tutarları

5510 sayılı Kanunun 4. maddesinin birinci fıkrasının (a) bendine tabi sigor-talıların;

Yemek Parası1/7/2015 ile 31/12/2015 tarihle-

ri arasında; 42,45 TL x %6 = 2,55 TL (günlük)

Çocuk Zammı1/7/2015 ile 31/12/2015 tarihleri arasın-da; 1.273,50 TL x %2 = 25,47 TL (aylık)

Aile Zammı (Yardımı)1/7/2015 ile 31/12/2015 tarihleri

arasında; 1.273,50 TL x %10 = 127,35 TL (aylık)tutarındaki kazançları, prime esas ka-zanca dahil edilmeyecektir.

Anayasa Mahkemesi Kararı

11 Haziran 2015 tarih ve 29383 sayılı Resmi Gazete’de, Anayasa Mahkemesi’nin (Esas:2014/177, K:2015/49 ve Tarih:14.05.2015); 6552 sayılı “İş Kanunu ile Bazı Ka-nun ve Kanun Hükmünde Karar-namelerde Değişiklik Yapılması ile Bazı Alacakların Yeniden Yapı-landırılmasına Dair Kanun”a ilişkin kararı yayımlandı.

Söz konusu karar ile Camiamızı ilgilendiren mevzuata ilişkin olarak; • 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu

İş Sözleşmesi Kanunu’nda yer alan yüzde bir işkolu barajının Anayasa’ya aykırı olmadığına,

• 6356 sayılı Kanunda Ekonomik ve Sosyal Konsey Üyesi olma-yan Konfederasyonlara üye sen-dikalar için uygulanan yüzde üç işkolu barajının Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline,

• Deniz yolu taşımacılığını 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’ndan istisna tutan dü-zenlemenin Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline,

• İhale mevzuatında alt işverenlerle ilgili yapılan düzenlemelerin Anayasa’ya aykırı olmadığına,

karar verildi. İptal kararına konu maddeler, kararın Resmi Gazete’de yayımlandığı tarih itibariyle yürürlük-ten kalktı.

Çalışma Hayatında Gösterge Rakamları Değişikliği

Page 38: DÖVİZ KURU GENÇ İŞSİZLİĞİ DALGALANMALARI › yayin › isveren-Mayis-Haziran-2015.pdf · 2019-02-20 · 2 GTGP NI 36 61 GENÇ İŞSİZLİĞİ DÖVİZ KURU DALGALANMALARI

İŞVEREN / Mayıs - Haziran 201536

GENÇ İŞSİZLİĞİ

Page 39: DÖVİZ KURU GENÇ İŞSİZLİĞİ DALGALANMALARI › yayin › isveren-Mayis-Haziran-2015.pdf · 2019-02-20 · 2 GTGP NI 36 61 GENÇ İŞSİZLİĞİ DÖVİZ KURU DALGALANMALARI

İŞVEREN / Mayıs - Haziran 2015 37

Millî Eğitim BakanlığıMüsteşar Yardımcısı

Doç

. Dr.

Öm

er A

ÇIK

Z

“Sistemin İyileştirilmesi İçin Geliştirilecek Önerilerin Başında Daha Fazla İşbirliği Gelmektedir”

“Gençlerin beceri yetersizlikleri” genç işsizliği sorununun en temel nedenlerinden birini oluşturuyor. Gençlerin becerilerini artırmak, on-lara güncel beceriler kazandırmak için MEB olarak hangi çalışmaları yürütüyorsunuz?

Ülkemiz sahip olduğu genç nüfu-suyla başarılı bir gelecek için önemli potansiyele sahip ülkeler arasındadır. Birleşmiş Milletler (BM) verilerine göre 2040 yılında Türkiye’nin sahip olaca-ğı iş gücü miktarı en yüksek seviyeye ulaşarak 64,8 milyonu bulacaktır. BM, doğum oranlarının azalmasına bağlı olarak nüfusun bu tarihten sonra aza-lacağını ve 65 yaş üstü nüfusun 15-24 yaş arası nüfustan daha fazla olaca-ğını öngörmektedir. Birleşmiş Millet-

ler raporu, bu demografik dönüşümü “demografik fırsat penceresi” olarak tanımlamaktadır.

Türkiye’nin önünde açılan demog-rafik fırsat penceresinden yararlanma-sının önemli koşullarından bir tanesi, işgücüne katılacak gençlerin ulusal ve uluslararası işgücü piyasalarında in-san onuruna yaraşır şekilde istihdam edilebilmeleri için gerekli becerilere sa-hip olmalarıdır.

Bilgi ekonomisine geçiş, hızlı küre-selleşme süreci, sürekli gelişen ve de-ğişen teknoloji, ortaöğretimi bitiren tüm bireylerin güçlü temel beceri ve yeterli-liklere sahip olmasını gerektirmektedir. Bu beceri ve yeterliliklerin başında, okuryazarlık ve sayısal beceriler, diji-tal yetkinlik, çalışma ortamlarına uyum

Okul-işletme işbirliğinin en önemli ayaklarından bir ta-nesi işletmelerde sağlanan uygulamalı beceri eğitimi ve/veya stajlardır. Teorik ve uy-gulamalı eğitimlerinin tama-mını okulda yapan öğrenciler, mesleki bilgi, beceri, tutum ve davranışlarını geliştirmelerini, iş hayatına uyumlarını, gerçek üretim ve hizmet ortamında yetişmelerini ve okulda olma-yan tesis, araç-gereci tanıma-larını sağlamak amacıyla staj veya yaz uygulamalarını ger-çekleştirmektedir.

Page 40: DÖVİZ KURU GENÇ İŞSİZLİĞİ DALGALANMALARI › yayin › isveren-Mayis-Haziran-2015.pdf · 2019-02-20 · 2 GTGP NI 36 61 GENÇ İŞSİZLİĞİ DÖVİZ KURU DALGALANMALARI

İŞVEREN / Mayıs - Haziran 201538

sağlama, kendini ifade edebilme, ileti-şim kurma, doğru bilgiye ulaşma, karar verme ve sorumluluk alma, yaratıcılık gösterme, işbirliği yapma, eleştirel dü-şünme, sorun çözme, karmaşık sis-temleri algılama ve kendini geliştirme gelmektedir. Bununla birlikte mesleki ve teknik eğitim programlarının, birey-lere mezun olduklarında niteliklerine uygun koşullarda, insan onuruna yara-şır bir biçimde istihdam edilebilmelerini kolaylaştıracak mesleğe özgü beceri-ler kazandırması büyük önem taşıyor.

İşgücü piyasasında ihtiyaç duyu-lan meslekleri belirlemek, bu meslek-ler için gerekli becerileri tespit etmek, önümüzdeki dönemlerde istihdam ar-tışı veya azalışı beklenen meslekle-ri tahmin etmek, işgücü piyasasında meydana gelen değişme ve gelişme-leri izleyerek bu değişim ve gelişme-

lerin işgücü ihtiyacı üzerindeki etkisini ortaya çıkartmak ve alınması gereken önlemleri belirlemek amacıyla İŞKUR ve sosyal paydaşlarca ülke genelinde işgücü piyasası ihtiyaç analizleri yapıl-maktadır. Mesleki ve teknik ortaöğre-timde uygulanan öğretim programları; iş piyasası ihtiyaç analizleri, ulusal meslek standartları, ulusal yeterlilikler ve uygulamadan alınan geri dönüt-ler doğrultusunda yeterliliğe dayalı ve modüler yapıda hazırlanmaktadır. Öğ-retimi yapılan programlarda alan dal uygulamasına geçilerek geniş tabanlı mesleki eğitim ve ilgili meslek dalın-da uzmanlaşma sağlanmıştır. 62 alan 226 dalda öğretim yapılırken 2014-2015 eğitim öğretim yılından itibaren kademeli olarak 9 uncu sınıftan başla-mak üzere 52 alan 204 dalda öğretim yapılacaktır. Mesleki eğitim merkezle-rinde 31 alan 152 dalda çıraklık eğitim programları uygulanmaktadır. Bu güne kadar yaklaşık 6.116 çeşit bireysel öğ-retim materyali (modül) hazırlanarak öğrencilerin, öğretmenlerin ve kamu ve özel kurum ve kuruluşların kullanı-mına sunulmuştur.

Örgün eğitim sistemine hiç girme-miş olan veya herhangi bir kademe-sinde bulunan, ya da bu kademeden çıkmış vatandaşlara örgün eğitimin yanında veya dışında çeşitli eğitimler düzenlemektedir. Çeşitli türlerde 2.719 özel kurs bulunmaktadır. Bu kurslar-da hayat boyu öğrenme kapsamında gençlere yönelik meslek edindirme, bilgi ve becerilerini geliştirme ve kişisel gelişim eğitim programları uygulan-maktadır.

Mesleki eğitimin niteliğinin yük-seltilmesi amacıyla Bakanlığımız ko-ordinasyonunda sosyal paydaşlarla birlikte geliştirilen Türkiye Mesleki ve Teknik Eğitim Strateji Belgesi ve Ey-lem Planı (2014-2018), Yüksek Planla-ma Kurulunca uygun bulunarak Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe gir-miştir. Belge, mesleki ve teknik eğitim sistemini oluşturan üç ana politika ek-seninde kurgulanmıştır. Bunlar; Mesle-ki ve Teknik Eğitime Erişim, Kapasite ve İstihdam eksenleridir.

Bakanlıkla kamu ve özel kurum ve kuruluşları arasında yapılan protokol-lere veya işbirliği proje anlaşmalarına

İşletmelerde verilen beceri eğitimi, öğrencilerin teknik ve mesleki becerilerinin yanı sıra problem çözme, karar verme, yönetim, iletişim ve girişimci-lik gibi becerilerinin de geliş-mesinde önemli rol oynamak-tadır. Ayrıca, işverenlerin ve potansiyel çalışanların birbiri-ni daha iyi tanımasına olanak sağlayarak okuldan işe geçiş sürecini kolaylaştırırken iş-letmelerin üretim süreçlerine katkıda bulunuyor. Teorik bil-gi ile işyerlerinde uygulamalı eğitimin bir denge içinde su-nulmasına yönelik “ikili yapı” güçlendirilmesi istihdam için önemli rol oynuyor.

İşletmelerin üretim süreçle-rindeki gereksinimlerine göre, mesleki ve teknik eğitim veren okulların ilgili bölümleriyle sis-tematik bir işbirliği geliştirme-si büyük önem arz etmektedir.

Page 41: DÖVİZ KURU GENÇ İŞSİZLİĞİ DALGALANMALARI › yayin › isveren-Mayis-Haziran-2015.pdf · 2019-02-20 · 2 GTGP NI 36 61 GENÇ İŞSİZLİĞİ DÖVİZ KURU DALGALANMALARI

İŞVEREN / Mayıs - Haziran 2015 39

göre eğitim yapan okul ve alanlardaki/dallardaki öğrencilerin, işletmelerde gerçekleştirilecek uygulamalı mesleki eğitimleri, bu protokol veya proje an-laşmalarına dayalı olarak düzenlenen uygulama yönergesindeki hükümlere göre yürütülmektedir. Bakanlığımızca bugüne kadar elektrik-elektronik, tu-rizm, denizcilik, havacılık ve makine sektörleri ile eğitim istişare toplantıla-rı gerçekleştirilmiştir. Toplantılar, ilgili alanda hizmet veren sektörlerin, si-vil toplum ve önder kuruluşlarının üst düzey temsilcilerini bir araya getirmek üzerine kurgulanmıştır. Bununla bir-likte Bakanlığımız ve ilgili sektörlerce imzalanmış 76 iş birliği protokolü bu-lunmaktadır.

İş dünyasının ve öğrencilerin ihti-yaç duyduğu kalitede; güncel, nitelikli, ölçülebilir ve sürdürülebilir bir mesleki ve teknik eğitime ulaşmak için; kalite güvence, eğitim ve halkla ilişkiler ve tanıtım bileşenleri kapsamında çok yönlü faaliyetler gerçekleştirmek ve mesleki ve teknik eğitimde ulusal kalite güvence sistemini oluşturmak amacıy-la Türkiye’de Mesleki ve Teknik Eğiti-min Kalitesinin Geliştirilmesi Projesi-1 (METEK-1) gerçekleştirilmiştir. Kalite-de iç izlemeyi gerçekleştirmek ama-cıyla Mesleki ve Teknik Eğitimde Kalite Geliştirme Merkezi kurulmuştur. Ayrıca Mesleki ve Teknik Eğitim Genel Müdür-lüğü bünyesinde Kalite Geliştirme Dai-re Başkanlığı kurulmuştur.

Ayrıca diğer kamu kurumlarıyla da eğitim - istihdam iş birliğini güçlen-dirmek üzere adımlar atıyoruz. İşsiz gençlerimize beceri kazandırarak on-ları istihdam etmeyi amaçlayan ve Ba-kanlığımız, Çalışma ve Sosyal güven-lik Bakanlığı, Türkiye İş Kurumu Genel Müdürlüğü, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) ve TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi (TOBB ETÜ) iş

birliğinde Uzmanlaşmış Meslek Edin-dirme Merkezleri (UMEM) Projesini uy-gulamaya devam ediyoruz.

Ülkemizdeki işsizliğin en büyük et-keni olan mesleksiz bireylerin, özellik-le ve öncelikle özel politika gerektiren grupların mesleki beceri edinmelerini hedefleyen ve “Meslek Edin, Gelecek Senin” sloganıyla yola çıkan MESGEP (Mesleki Becerilerin Geliştirilmesi Pro-jesi) devam etmektedir. 35 pilot ilde devam eden projemiz ulusal kaynaklı olup hedef kitlede; ortopedik, zihinsel, görme ve işitme engelliler ile hükümlü-ler/ eski hükümlüler, güvenlik sebebiyle göç edenler, muhtaç durumundaki dul/yetimler ve şiddet gördüğü için evin-den ayrılmış kadınlar bulunmaktadır. 2014 yılında 10.310 kişi mesleki eği-tim almak için başvuruda bulunmuş-tur. Bu kişilerden, Aralık 2014 itibariyle 5.700’ü kursları bitirerek belge almaya hak kazanmıştır. Projenin web sayfa-sından (http://mesgep.meb.gov.tr) ve 444 4 632 nolu numaradan da gerekli bilgiler alınabilmektedir.

Öğrencilerimizin daha nitelikli ye-tişebilmesi adına öğretmenlerimizin gelişimlerine de önem veriyoruz. Bu kapsamda Hayat Boyu Beceri Eğitimi Projesi ile 260 meslek dersi öğretmeni-nin; eğitmenlik becerisine yönelik, AB standartlarındaki uygulamaları görerek mesleki becerilerin öğrencilere nasıl aktarılması gerektiğini gözlemleme-lerini sağlamak, okul deneyimi ile AB ülkelerindeki meslek okullarının idare, işleyiş ve sektörle işbirliği konularında gözlem yapma imkânı sunmak, okul deneyimi sonrası edinilen sektör dene-yimi ile alanlarına yönelik gelişmeleri gözlemleyerek iş ortamında, sektörün içinde tecrübe edinmelerini sağlamak amaçlanmıştır.

Kaliteli “işbaşında eğitim imkânları”nın, gençlere beceri ka-zandırarak istihdam edilme şansla-rını artırdığı bir gerçek. Sizce ülke-mizde uygulanmakta olan, işsizlerin ve öğrencilerin yaparak öğrenmesi sürecine dayalı işbaşında eğitim sistemi, işverenlerin nitelikli eleman ihtiyacını karşılamakta ve gençlere

istihdam kapısı açmakta ne kadar başarılı? Sistemin aksayan yönleri ve bu konudaki önerileriniz nelerdir?

Kuşkusuz okul-işletme işbirliğinin en önemli ayaklarından bir tanesi iş-letmelerde sağlanan uygulamalı beceri eğitimi ve/veya stajlardır. Teorik ve uy-gulamalı eğitimlerinin tamamını okulda yapan öğrenciler, mesleki bilgi, beceri, tutum ve davranışlarını geliştirmeleri-ni, iş hayatına uyumlarını, gerçek üre-tim ve hizmet ortamında yetişmelerini ve okulda olmayan tesis, araç-gereci tanımalarını sağlamak amacıyla staj veya yaz uygulamalarını gerçekleştir-mektedir. Mesleki programlarda oku-yan öğrenciler 12. Sınıfta haftada 24 saati işletmede beceri eğitiminde ge-çirirler. Teknik programlarda okuyan öğrenciler ise yarıyıl veya yaz tatilinde yapılması esasıyla toplam 40 iş günü staj eğitimini işletmelerde tamamlamak zorundadır. On ve daha fazla personel çalıştıran işletmeler, çalıştırdıkları per-sonel sayısının yüzde beşinden az ol-mamak üzere mesleki ve teknik eğitim okul ve kurumu öğrencilerine beceri eğitimi vermektedir.

İşletmelerde verilen beceri eğitimi, öğrencilerin teknik ve mesleki beceri-lerinin yanı sıra problem çözme, karar verme, yönetim, iletişim ve girişimci-lik gibi becerilerinin de gelişmesinde önemli rol oynamaktadır. Ayrıca, iş-verenlerin ve potansiyel çalışanların birbirini daha iyi tanımasına olanak sağlayarak okuldan işe geçiş sürecini kolaylaştırırken işletmelerin üretim sü-reçlerine katkıda bulunuyor. Teorik bil-gi ile işyerlerinde uygulamalı eğitimin

İşverenler açısından bakıldı-ğında işgücü piyasalarında gözlemlenen en temel sorun-lardan biri, ilgili mesleğe uy-gun yeterli sayıda nitelikli ele-man bulunamamasıdır.

Sistemin iyileştirilmesi için geliştirilecek önerilerin başın-da daha fazla işbirliği gelmek-tedir. Ayrıca mesleki ve teknik eğitim alanında uygulanan plan, program, politika veya projelerin muhtemel fayda ve maliyetlerini, sonuçlarını ve yan etkilerini değerlendiren etki analizlerinin yapılmasına gereksinimleri bulunmaktadır.

Page 42: DÖVİZ KURU GENÇ İŞSİZLİĞİ DALGALANMALARI › yayin › isveren-Mayis-Haziran-2015.pdf · 2019-02-20 · 2 GTGP NI 36 61 GENÇ İŞSİZLİĞİ DÖVİZ KURU DALGALANMALARI

İŞVEREN / Mayıs - Haziran 201540

bir denge içinde sunulmasına yönelik “ikili yapı” güçlendirilmesi istihdam için önemli rol oynuyor.

6 Ekim 2012 tarihinde Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ile Bakanlığımız arasında Organize Sanayi Bölgelerin-de Mesleki ve Teknik Eğitimin Güç-lendirilmesi Protokolü imzalanmıştır. Bu protokol ile Organize sanayi böl-gelerinde yeni meslek liselerinin açıl-ması, öğrenci başına teşvik verilerek gerekli olan nitelikli eleman ihtiyacının karşılanması ve istihdamın artırılması hedeflenmiştir. Buradaki esas nokta organize sanayi bölgelerinde okuyan öğrencilerin işbaşı eğitimlerinin daha etkili gerçekleştirildiği ve okul bittiğin-de ise iş yaşamına daha kolay dahil olabilmeleridir. Protokol kapsamında; eşitli alanlardaki öğrencilere resmi büt-çeden aktarılan paydan öğrenci birim maliyeti belirlenmiş ve Maliye Bakan-lığı ile ortak olarak hazırlanan tebliğ güncellenerek 7 Ağustos 2014 tarihli 29081 sayılı resmi gazetede yayım-lanarak yürürlüğe girmiştir. Bu tebli-ğe göre 3.800 ve 5.500 TL arasında değişen teşvikler verilmektedir. 2014 – 2015 eğitim ve öğretim yılı itibari-ye 19 okuldaki toplam öğrenci sayısı 9.796’dır.

Mesleki ve teknik eğitim veren ku-rumlarla ilgili iş piyasası arasında ye-terince sistematik ve verimli bir ilişkinin olmaması, işbaşı eğitim imkânlarının iyileştirilmesinin önünde en temel ne-denlerinden bir tanesi olarak karşımı-za çıkıyor. Bu nedenle, işletmelerin üretim süreçlerindeki gereksinimlerine göre, mesleki ve teknik eğitim veren okulların ilgili bölümleriyle sistematik bir işbirliği geliştirmesi büyük önem arz etmektedir.

Süreç değerlendirildiğinde on ve daha fazla öğrenciye beceri eğitimi ve-recek işletmeler bu amaçla bir eğitim birimi kurup bu birimde, alanında us-talık yeterliğine sahip ve iş pedagojisi eğitimi almış usta öğretici veya eğitici personel görevlendirmesinin gerekli-liğinden bahsediliyor. Fakat uygula-madaki sürecin bu şekilde yürümediği görülmektedir.

İşverenler açısından bakıldığında işgücü piyasalarında gözlemlenen en temel sorunlardan biri, ilgili mesleğe uygun yeterli sayıda nitelikli eleman bulunamamasıdır. Bir yandan, mes-leki ve teknik eğitim mezunu gençle-rin önemli bir kısmı uygun niteliklere sahip olamadıkları için ilgili meslekte istihdam edilemiyor ya da işletmeler, mesleki ve teknik eğitim kurumlarından mezun bireyleri istihdam etseler bile, mesleğin gerektirdiği bilgi ve beceriye sahip olamadan işgücü piyasasına gi-ren yeni mezunları, telafi edici bir eği-timden geçirmek zorunda kalıyorlar. Diğer yandan, işgücü piyasasının talep ettiği mesleki ve kişisel becerilere sa-hip olarak mezun olan gençlerin bazı-ları niteliklerine uygun çalışma şartları, ücret ve özlük haklarını sağlayabilecek işletmeler bulmakta zorlanıyorlar.

Mesleki ve teknik ortaöğretimde bir öğrencinin teorik ve uygulamalı dersle-rinin yanı sıra cari hükümlere göre iş-letmelerde geçirmesi gereken süreler vardır. Bu süre meslek programları için %35 oranında iken teknik programlar için akademik ağırlıklı eğitimden do-layı bu oran %15’dir. Sisteme süreç yaklaşımı açısından bakıldığında be-ceri eğitimlerini(süreç) işletmelerde gerçekleştiren öğrenciler(girdi) mezun olduklarında (çıktı) tekrar sisteme da-hil olmakta ve işverenler için iş gören

konumuna gelmektedirler (girdi). Bu-radan hareketle eğer işletmeler öğren-cilerin nitelikli olarak beceri eğitimleri almalarını sağlarlarsa ilerleyen süreçte kendilerine dönük bir yatırım yapmış olacaklardır. Burada öğrenci niteliği-nin gelişiminde okul kadar işletmelerin de söz sahibi olduğu aşikardır. “Dos-ya üzerinde yapılmış gösterilen beceri eğitimleri ve stajlar” ilerleyen süreçte işletmelere olumsuz yansıyacak ve ni-telikli eleman bulmada yaşanan sıkın-tılar tekrar gündeme gelecektir.

Mesleki ve teknik eğitim denildiğin-de ilk akla gelen ülkelerden birisi olan Almanya’nın bu başarısının şans eseri olmadığı ve % 67 oranında sanayi ve ticaret odaları tarafından finanse edil-diği bilinmektedir.

Tüm bu değerlendirmeler ışığında sistemin iyileştirilmesi için geliştirilecek önerilerin başında daha fazla işbirliği gelmektedir. Ayrıca mesleki ve teknik eğitim alanında uygulanan plan, prog-ram, politika veya projelerin muhtemel fayda ve maliyetlerini, sonuçlarını ve yan etkilerini değerlendiren etki ana-lizlerinin yapılmasına gereksinimleri bulunmaktadır. Bu kapsamda, gerek fayda-maliyet analizlerinin gerekse program etki analizlerinin süreçlerin başından itibaren tasarlanması gerek-mektedir.

Page 43: DÖVİZ KURU GENÇ İŞSİZLİĞİ DALGALANMALARI › yayin › isveren-Mayis-Haziran-2015.pdf · 2019-02-20 · 2 GTGP NI 36 61 GENÇ İŞSİZLİĞİ DÖVİZ KURU DALGALANMALARI

İŞVEREN / Mayıs - Haziran 2015 41

Sosyal Güvenlik Kurumu BaşkanıYa

diga

r GÖ

KALP

İLH

AN

“Gelecekte İşgücü Piyasasının Talep Ettiği Nitelik ve Kaliteye Sahip Kişiler İş Bulabileceklerdir”

Kurumunuz istatistik ve kayıtları-na göre ülkemiz genç istihdamı ko-nusundaki rakamlarla ilgili bilgileri bizimle paylaşır mısınız?

1970’li yıllardan önce pek revaçta olmayan işsizlik ve istihdam meselesi, özellikle gelişmiş ülkelerdeki işsizlik oranlarının yüksek seyretmesiyle birlik-te gündemi meşgul eder hale gelmiştir. Günümüzde işsizlik sorununa günde-minin ilk sıralarında yer vermeyen çok az ülke vardır. İşsizliğin ekonomik bir sorundan toplumsal ve sosyal bir so-runa dönüşmesiyle birlikte işsizliğe ve

işsizlikle mücadele politikalarına olan ilgi artmış, piyasa müdahalesine kar-şı iktisadi geleneğe sahip ülkeler bile işgücü piyasasına müdahale etme ihti-yacı duymuşlardır.

İşgücü piyasasında istihdam edilme ihtimali daha düşük olan bazı dezavan-tajlı gruplar bulunmaktadır. Ülkelerin münhasır durumlarına göre değişiklik gösterse de genel olarak gençler, uzun dönemli işsizler, kadınlar ve göçmenler dezavantajlı olarak değerlendirilmek-tedir. Dezavantajlı gruplardan birisi olan gençlerin literatürdeki yaygın ta-

nımı 15-24 yaş arasındaki kişileri kap-samaktadır. TÜİK’in yanı sıra OECD, Dünya Bankası gibi uluslararası kuru-luşlar da bu yaş aralığını genç işgücü grubu olarak değerlendirmektedir.

Ülkemizde işsizlik, işgücüne katı-lım oranı, istihdam oranı gibi işgücü piyasasına ilişkin pek çok veri Türkiye İstatistik Kurumu tarafından anket yo-luyla elde edilerek; kayıtlı sigortalıların istihdam verisi ise Sosyal Güvenlik Ku-rumu tarafından gerçek veriler kayde-dilerek yayınlanmaktadır.

Tablo-1: Yaş Gurubu Bazında Toplam Sigortalı Sayısı - 2013

TOPLAMSigortalı Sayısı 2013

Erkek Kadın Toplam Toplam İçindeki Oranı

15-24 1.624.934 746.706 2.371.640 12,9%

25-34 4.754.023 1.732.274 6.486.297 35,4%

35-44 4.480.868 1.518.997 5.999.865 32,7%

45-54 2.261.861 639.293 2.901.154 15,8%

55-64 405.385 110.827 516.212 2,8%

65+ 44.804 19.066 63.870 0,3%

Toplam 13.571.875 4.767.163 18.339.038 100%

Page 44: DÖVİZ KURU GENÇ İŞSİZLİĞİ DALGALANMALARI › yayin › isveren-Mayis-Haziran-2015.pdf · 2019-02-20 · 2 GTGP NI 36 61 GENÇ İŞSİZLİĞİ DÖVİZ KURU DALGALANMALARI

İŞVEREN / Mayıs - Haziran 201542

2013 verilerine göre SGK’ya kayıtlı olarak çalışan 18.339.038 sigortalının % 12,9’unu gençler oluşturmaktadır. 2015 yılı Şubat ayı itibarıyla toplam sigortalı sayısının 19.700.925 olduğu-nu düşündüğümüzde sigortalı genç-lerin sayısının 2,5 Milyon’u geçtiğini söyleyebiliriz. Sigortalı gençlerin ise % 31,5’ini kadınlar oluşturmaktadır. Gençlerdeki kadın sigortalı oranı diğer tüm yaş gruplarından daha fazladır. Bunun nedeni istihdama yeni katılan gençlerin eğitim seviyesinin diğer yaş gruplarına göre daha yüksek olması ve eğitim seviyesinin kadınların kayıtlı is-tihdamını olumlu etkilemesidir.

Sigortalılık türü bazında bakıldığın-da genç sigortalı oranının Hizmet Ak-dine Tabi Çalışanlar’da (4/A) % 17,4, Bağımsız Çalışanlar’da (4/B) % 4,1 ve Kamu Çalışanları’nda (4/C) % 2,8 ol-duğunu görmekteyiz.

Türkiye’de istihdamın yaş grupları-na göre dağılımında dikkat çekici geliş-meler gözlenmektedir. TÜİK verilerine göre 2005 Şubat - 2015 Şubat tarihleri arasında toplam istihdam içinde 15-24 yaş arasındaki kişilerin istihdam payın-da sürekli bir düşüş gözlenmektedir1. 2005 yılı Şubat ayında % 15,3 olan 15-24 yaş arası nüfusun toplam istihdam içindeki payı 2014 yılı Şubat ayında % 14,9’a, 2015 yılı Şubat ayında ise %14,4’e gerilemiştir. 15-24 yaş arasın-daki grubun istihdamdaki payının azal-ması, söz konusu grupta okullaşma oranının arttığını göstermektedir. Gü-nümüzde özellikle kentlerde en azın-dan lise eğitimini tamamlamaya yöne-lik bir eğilim vardır. Bu durum gençlerin 15 değil 20’li yaşlardan sonra çalışma hayatına başlamalarını zorunlu kıl-maktadır2.

Gençlerin istihdamda dezavantajlı durumda olduklarını daha net görebil-

mek için yaş grupları bazında istihdam oranlarına bakmak daha anlamlıdır. TÜİK verilerine göre 2005 yılı Şubat ayında % 27,6 olarak gerçekleşen 15-24 yaş arasındaki genç nüfusun istih-dam oranı 2015 yılı Şubat ayında 3,6 puan artarak % 31,2 olarak gerçekleş-miştir. Dolayısıyla, gençlerin istihdam-daki payının azalmasına rağmen aynı dönemdeki istihdam oranının yüksel-diğini söylemek yanlış olmayacaktır. Bu analize göre okullaşma oranının artmasının genel olarak gençlerin is-tihdam payını azalttığını fakat eskisine göre daha yüksek eğitim seviyesi ile iş-gücü piyasasına giren gençlerin daha yüksek oranda istihdam edildiğini söy-lemek mümkündür.

Yaş gruplarına göre istihdam oranla-rına göre 2015 yılı Şubat ayında en dü-şük istihdam oranlarından birinin 15-24 yaş aralığında olduğu görülmektedir. Bu veri bize istihdam edilmede gençlerin neden dezavantajlı olduklarını da gös-termektedir.

Gelecekte işgücü piyasasının talep ettiği nitelikleri ve kaliteyi sunabilen ki-şiler iş bulabileceklerdir. Günümüzde meslek ve genel lise mezunları ara-sındaki işsizlik ve istihdam oranları açısından önemli farklar bulunmak-tadır. Örneğin meslek lisesi mezunla-rının işsizlik oranı % 10,3 iken genel lise mezunlarında bu oran % 13,3 seviyesindedir. Aynı şekilde istihdam oranlarında da % 57,8 ve % 45,5 gibi farklılık bulunmaktadır. Dolayısıyla işgücü piyasasının talepleri doğrul-tusunda meslek lisesi mezunlarının daha kolay iş bulabildiklerini söyleye-biliriz. Bu durum mesleki eğitimin öne-mine dikkat çekmekle birlikte, artık iş-gücü piyasasında “ne iş olsa yaparım” diyenlerin daha az yer bulabileceğine de vurgu yapmaktadır.

Gençlerin daha kolay iş bulabil-meleri, genç istihdamının artırılması ve genç işsizlik rakamlarının düşü-rülmesi konusunda Kurumunuzla il-gili teşvik mevzuat ve uygulamaları hakkında neler söyleyebilirsiniz?

İşsizliğin ekonomik sorundan sos-

yal bir soruna dönüşmesiyle birlikte dezavantajlı grupların istihdamını art-tırmaya yönelik farklı araçlar gündeme gelmiştir. Bu araçların en önemlilerin-den birisi de istihdam teşvikleridir.

Teşvik uygulamaları işsizlikle müca-delede özellikle ekonomik daralmanın olduğu ya da olacağının sinyallerinin alındığı dönemlerde önemli bir araç olarak kullanılmıştır. Daha çok işgücü piyasasında istihdam edilme şansları nispeten daha zayıf olan dezavantajlı grupların istihdama katılmalarını he-defleyen teşvik uygulamalarının bazen de tüm işsizleri kapsadığı görülmekte-dir. Ülkemizde tüm işsizleri kapsayan 5 puan indirimi teşviki gibi desteklerin yanı sıra, kadınlar ve gençler gibi de-zavantajlı özel grupları kapsayan teş-vikler de mevcuttur.

Son dönemde ülkemizde iki genç is-tihdam teşviki yürürlüğe girmiştir. Bun-lardan ilki 2008 yılında 4447 sayılı İşsiz-lik Sigortası Kanunu’nun Geçici 7 inci maddesi ile yürürlüğe giren, gençleri istihdam eden işyerlerine 5 yıl boyunca sigorta primi işveren hissesinde yıllara sâri azalan oranlarda prim indirimi su-nan bir teşvikti. Bu teşvik uygulaması-nın iki amacı vardı: Dezavantajlı grupla-rın istihdamını desteklemek ve finansal krizin olumsuz etkisini bertaraf etmek.

İkinci genç istihdamı teşviki ise 2011 yılının Mart ayında yürürlüğe girmiş ve

1- TÜİK, İşgücü İstatistikleri2- Biçerli, 2004: 246-247

Günümüzde özellikle kentler-de en azından lise eğitimini ta-mamlamaya yönelik bir eğilim vardır. Bu durum gençlerin 15 değil 20’li yaşlardan sonra ça-lışma hayatına başlamalarını zorunlu kılmaktadır.

Gelecekte işgücü piyasasının talep ettiği nitelikleri ve kalite-yi sunabilen kişiler iş bulabile-ceklerdir. Günümüzde meslek ve genel lise mezunları arasın-daki işsizlik ve istihdam oranla-rı açısından önemli farklar bu-lunmaktadır.

Ülkelerin münhasır durumla-rına göre değişiklik gösterse de genel olarak gençler, uzun dönemli işsizler, kadınlar ve göçmenler dezavantajlı olarak değerlendirilmektedir.

Page 45: DÖVİZ KURU GENÇ İŞSİZLİĞİ DALGALANMALARI › yayin › isveren-Mayis-Haziran-2015.pdf · 2019-02-20 · 2 GTGP NI 36 61 GENÇ İŞSİZLİĞİ DÖVİZ KURU DALGALANMALARI

İŞVEREN / Mayıs - Haziran 2015 43

başvuru süresi 2015 yılsonu olarak be-lirlenmiştir. Bu teşvikin bir önceki genç teşvikinden farkı mesleki ve teknik eği-

tim almış kişilerin istihdamını da des-tekliyor olmasıdır. Bu hususun meslek sahibi olmayı özendirmesi açısından da

önemli olduğunu düşünüyorum.

Tablo-2: 4447 Sayılı Kanun Geçici 10 uncu Maddesinde Yer Alan Genç ve Kadın Teşvikinden Yararlanma Süreleri (Ay)

İşverenin Yararlanma Süresi (AY)

İşkur’a Kayıtlı İşkur’a Kayıtlı Değil

Mesleki Yeterlilik Belgesi Var ise 54 48

Mesleki-Teknik Öğrenim veya İŞKUR Kurs Sertifikası Var ise 42 36

Belgesi Yok ise 30 24

Tablo-2’de belirtildiği üzere mes-leki-teknik öğrenim görmek, mesleki yeterlilik belgesine veya Türkiye İş Kurumu tarafından açılan İşgücü Ye-tiştirme Kurslarına ait belgeye sahip olmanın teşvik edildiği net bir şekilde görülmektedir. Bu belgeye sahip olan kişileri istihdam eden işverenler genç teşvikinden daha uzun süre yararla-nabilmektedir. Aynı zamanda teşvik

uygulamasının, işsizlerin Türkiye İş Kurumu’na kayıtlılığını artırmasını amaçladığını da görmekteyiz.

18-29 yaş arasındaki işsizlerin ve yaş ayırt edilmeksizin 18 yaş ve üs-tündeki tüm kadınların hedeflendiği bu teşvik uygulamasında marjinal süb-vansiyon yöntemi belirlenmiş, teşvik kapsamına girecek kişilerin Kanunun

yürürlük tarihinden önceki 6 içinde kayıtlı olarak çalışmamış olması şar-tı getirilmiştir. Bu şekilde genç ve or-ta-uzun vadeli işsizlerin programdan yararlanmaları amaçlanmıştır. Ayrıca teşvik kapsamında işe alınacak kişinin, işyerinin ortalama sigortalı sayısına ek olarak alınması koşulu getirilerek uy-gulamanın olumsuz ikame etkisi berta-raf edilmeye çalışılmıştır.

Tablo-3: 4447 Sayılı Kanun Geçici 10 uncu Maddesinde Yer Alan Genç ve Kadın Teşvikinden Yararlanma Şartları

Sigortalı Yönünden İşyeri Yönünden

1. 1/3/2011 ila 31/12/2015 tarihleri arasında işe alınmış olması,

1. Sigortalının, ortalama sigortalı sayısına ilave olarak ça-lıştırılması,

2. İşe alındığı tarihten önceki altı aylık dönemde Sosyal Güvenlik Kurumuna verilmiş olan aylık prim ve hizmet belgelerinde kayıtlı olmaması,

2. İşyerinden kaynaklanan yasal ödeme süresi geçmiş prim ve idari para cezası borcunun bulunmaması,

3. Aylık prim ve hizmet belgelerinin Sosyal Güvenlik Kuru-muna yasal süresi içinde verilmesi,

3. Fiilen çalışması, 4. Tahakkuk eden sigorta primlerinin yasal süresi içinde ödenmesi,

4. Söz konusu teşvikten daha önce yararlanılmamış bir sigortalı olması,

5. Kayıt dışı sigortalı çalıştırıldığı yönünde bir tespitin bu-lunmaması,

Yaş gruplarına ve istihdam oranlarına göre 2015 yılı Şubat ayında en düşük istihdam oranlarından birinin 15-24 yaş aralığında olduğu görülmektedir. Bu veri bize istihdam edilmede gençlerin neden dezavantajlı olduklarını da göstermektedir.

Page 46: DÖVİZ KURU GENÇ İŞSİZLİĞİ DALGALANMALARI › yayin › isveren-Mayis-Haziran-2015.pdf · 2019-02-20 · 2 GTGP NI 36 61 GENÇ İŞSİZLİĞİ DÖVİZ KURU DALGALANMALARI

İŞVEREN / Mayıs - Haziran 201544

Tablo-4’te gösterildiği üzere, 2015 yılı Mart ayı itibarıyla Genç ve Kadın Teşvikleri kapsamında 121.323 işyeri’nde toplam 233.434 sigortalı istihdam edilmektedir. Bu teşvik kapsamında Devletten özel sektöre her ay yaklaşık 51 Milyon TL aktarıl-maktadır.

Tablo-4: 2015 Mart Ayı İstihdam Teşviklerine İlişkin Bilgiler

2015 Mart İşyeri Sayısı

Sigortalı SayısıPrim İndirim Tutarı

(TL)Kadın Erkek Toplam

4447 (Geçici 10 uncu Mad.) Kadın, Genç ve Mesleki Yeterlilik 120.126 141.187 90.439 231.626 51.242.612

4447 (Geçici 7 nci Madde) Kadın ve Genç İstihdamı 1.197 978 830 1.808 64.427

Toplam 121.323 142.165 91.269 233.434 51.307.039

Genç işsizliği açık iş olmaması so-runu kadar ama belki de daha fazla iş-işçi nitelik uyuşmazlığının bir sonucu olarak karşımızdadır. Nitekim İŞKUR verilerine göre 2015 yılı Nisan ayında 170.000 açık işin 70 bin i doldurulmuş ve 100.000 iş halen açık durumdadır.

Burada en önemli husus şüphesiz ni-telik uyuşmazlığıdır. Dolayısıyla, genç işsizlere yönelik düzenlenecek işgücü yetiştirme kursları ile istihdam teşvi-ki uygulamaları birlikte yürütülmeli ve genç işsizlerin dinamik yapısına uygun şekilde kurgulanmalıdır.KAYNAKÇA

- BİÇERLİ, M.Kemal, “İşsizlikle Mücadelede Aktif İstihdam Politikaları”, T.C. Anadolu Üniver-sitesi Yayınları, No: 1563, Eskişehir, 2004

- CALMFORS, Lars, “Active Labour Market Po-licy and Unemployment - A Framework For The Analysis of Crucial Design Features” OECD Economic Studies No. 22, Spring 1994

- ÇETİNKAYA, Emel, “Türkiye’de Genç İşsizliği ile Mücadelede Aktif İşgücü Piyasası Politika-ları”, Doktora Tezi, Sakarya Ü. Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2008

- OECD, “Employment Outlook”, OECD Publis-hing, Paris, 2014

- SGK, “2013 İstatistik Yıllığı”, SGK, 2015

- VARÇIN, Recep, “İstihdam ve İşgücü Piyasası Politikaları”, Siyasal Kitapevi, Ankara, 2004

- http://www.tuik.gov.tr/PreTablo.do?alt_id=1007

- http://www.sgk.gov.tr/wps/portal/tr/kurumsal/istatistikler

Genç işsizlere yönelik dü-zenlenecek işgücü yetiştirme kursları ile istihdam teşviki uygulamaları birlikte yürütül-meli ve genç işsizlerin dina-mik yapısına uygun şekilde kurgulanmalıdır.

Kaynak: SGK 2013 İstatistik Yıllığı

Page 47: DÖVİZ KURU GENÇ İŞSİZLİĞİ DALGALANMALARI › yayin › isveren-Mayis-Haziran-2015.pdf · 2019-02-20 · 2 GTGP NI 36 61 GENÇ İŞSİZLİĞİ DÖVİZ KURU DALGALANMALARI

İŞVEREN / Mayıs - Haziran 2015 45

ILO Türkiye DirektörüN

uman

ÖZC

AN

Dünyada ve Türkiye’de Genç İşsizliği SorunuÖzellikle 2008-2009 küresel eko-

nomik ve finansal krizinden bu yana dünyada “bir genç işsizliği krizi” yaşan-maktadır. Küresel olarak yükselme eği-liminde olan işsizlik olgusundan genç-ler orantısız bir şekilde etkilenmektedir. ILO’nun 2015 Dünya İstihdam ve Sos-yal Gürünüm-Eğilimler raporuna göre, genç işsizliği 2014 yılında yüzde 13’e ulaşarak, yetişkin işsizliği oranına göre nerdeyse 3 kat daha fazla gerçekleş-miştir. Küresel genç işsizliği oranının 2015’te %13.1’e yükselmesi ve 2018’e kadar değişmeden bu seviyede kalma-sı beklenmektedir1.

Hem gelişmiş hem de gelişmek-te olan ülkelerde yaşanan bu soruna yönelik olarak, ILO hem üye ülkele-rin hükümet ve sosyal tarafları, hem de uluslararası kuruluşlar ile G20 gibi uluslararası platformlar vasıtasıyla genç istihdamı üzerine yıllardır kap-samlı çalışmalar yürütmektedir. Bu doğrultuda, “Genç İstihdamı Krizi: Eylem Çağrısı” önergesi Haziran 2012’de ILO Uluslararası Çalışma Konferansı’nda kabul edilmiştir. Eylem Çağrısı, tüm bölgeleri ve ülkeleri etki-leyen genç istihdamı krizinin üstesin-

den gelebilmek için hızlı ve hedeflen-miş tedbirlerin hayata geçirilmesinin önemine vurgu yapmaktadır. Eylem Çağrısı, ülkelerin çok-yönlü ve dengeli bir yaklaşıma dayalı ulusal stratejiler geliştirmesine yardımcı olacak, 5 ana sütundan oluşan küresel bir çerçeveyi içermektedir:• Toplam talebi artıracak ve finans-

mana erişimi sağlayacak istihdam ve ekonomi politikaları

• Okuldan işe geçişi kolaylaştıracak ve beceri uyuşmazlığını önleyecek eğitim ve öğretim

• Dezavantajlı/özel ilgi gerektiren gençlerin istihdamını hedefleyen işgücü piyasası politikaları

• Potansiyel genç girişimcileri des-tekleyici girişimcilik ve kendi hesa-bına çalışma

• Gençlerin eşit muamele görmeleri ve işte haklarının güvence altına alınması için Uluslararası Çalışma Standartlarına dayalı çalışma hak-ları

Ayrıca ILO, Cenevre’deki ILO Ge-nel Merkezi ve dünya çapında 60’tan fazla ofisindeki teknik uzmanlarının

oluşturduğu küresel bir ağ yoluyla bir Genç İstihdamı Programı yürütmekte-dir. Program, genç istihdamı üzerine eşgüdümlü ve tutarlı müdahalelerin geliştirilmesi için ülkelere destek sun-maktadır. Bu kapsamda, genç kadın ve erkeklerin istihdamı ve işgücü piya-salarındaki durumlarını inceleyen çe-şitli araştırmalardan, istihdam politika-ları ile aktif işgücü piyasası politika ve programlarının tasarlanması ve uygu-lanmasına, İtalya’nın Torino kentinde-ki ILO Uluslararası Eğitim Merkezi ile işbirliği içerisinde kapasite geliştirme çalışmalarından izleme ve etki değer-

Genç istihdamı konusu, ILO Türkiye Ofisi’nin de öncelik-li çalışma alanlarından biridir. Özellikle 2007 yılından beri genç istihdamı üzerine araş-tırma çalışmaları ve kapsamlı programlar yürüten ILO Tur-kiye Ofisi, kamu kurumları, iş-veren ve işçi tarafları ile ilgili STK’larla işbirlikleri yürütmek-tedir.

Page 48: DÖVİZ KURU GENÇ İŞSİZLİĞİ DALGALANMALARI › yayin › isveren-Mayis-Haziran-2015.pdf · 2019-02-20 · 2 GTGP NI 36 61 GENÇ İŞSİZLİĞİ DÖVİZ KURU DALGALANMALARI

İŞVEREN / Mayıs - Haziran 201546

lendirme çalışmalarına uzanan geniş bir yelpazede kamu ve özel sektör iş-birlikleri ile çalışmalar yürütülmektedir.

Genç istihdamı üzerine, küresel dü-zeyde kamu-özel sektör işbirliklerine örnek olarak, Mastercard Vakfı ile ha-yata geçirilen, yaklaşık 15 milyon ABD Doları bütçeye sahip 5 yıl süreli kap-samlı bir genç istihdamı programı olan “Gençler için İş” (Work for Youth), 28 ülkede “okuldan işe geçiş” araştır-maları (SWTS) ile gençlerin istihda-mını artıracak politikalara katkı sunan kapsamlı bir araştırma setinden, geniş bir genç işgücü piyasası veritabanın-dan ve savunuculuk çalışmalarından oluşmaktadır.

Türkiye’de genç işsizliğiyle ilgili oranlara baktığımızda ve bunları cinsi-yet, eğitim ve bölgesel farklılıklar bağ-lamında detaylı incelediğimizde, genç işsizliği ile mücadelenin Türkiye’nin istihdam ve işgücü piyasası politikala-rı gündeminde önde gelen konulardan birisi olması gerektiğini söylemek yan-lış olmayacaktır. Nitekim Ulusal İstih-dam Stratejisi ve diğer ulusal politika ve planlama dokümanlarında genç is-tihdamı konusunun öncelikli olarak ele alındığını görmekteyiz.

Türkiye’de genç işsizliği ile ilgili güçlükler kısaca şu şekilde ifade edi-lebilir:

• Eğitim ve işgücü piyasası arasın-daki zayıf bağ ve okuldan işe geçiş sürecindeki zorluklar: ‘beceri uyuş-mazlığı’

• Gençler arasında kayıtdışı çalış-manın yaygın olması ve işgücü pi-yasasında ‘insana yakışır iş açığı’

• Genç kadın ve erkeklerin işgücüne katılma oranları arasındaki uçurum

• Genç istihdamında bölgesel fark-lılıklar

Genç istihdamı konusu, ILO Türki-ye Ofisi’nin de öncelikli çalışma alan-larından biridir. Özellikle 2007 yılından beri genç istihdamı üzerine araştırma çalışmaları ve kapsamlı programlar yü-rüten ILO Turkiye Ofisi, başta Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı (ÇSGB) ve Türkiye İş Kurumu (İŞKUR) olmak üzere, kamu kurumları, işveren ve işçi tarafları ile ilgili STK’larla işbirlikleri yü-rütmektedir.

Bu doğrultuda, ILO’nun en büyük bileşenini yürüttüğü Birleşmiş Milletler Genç İstihdamı ve Göç Ortak Progra-mı (BMOP), Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO), Uluslararası Göç Örgütü (IOM) ve Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) ile işbirli-ğinde ve Türkiye İş Kurumu (İŞKUR) ortaklığında 2009-2012 yılları arasında yürütülmüştür.

Ulusal düzeyde Türkiye’nin ilk Ulusal Gençlik İstihdam Eylem Pla-nı, Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu’nun da temsil edildiği ve çalışmalarına değerli katkılar sun-duğu bir Ulusal Teknik Ekip tarafından sosyal diyalog temelinde geliştirilmiş ve ulusal düzeyde tanıtımı yapılmıştır. Bu çalışma, Meksika’nın başkanlığını yürüttüğü 2012 yılındaki G20 Çalışma ve İstihdam Bakanları toplantılarına Türkiye’den “iyi örnek” olarak sunul-muştur.

Yerel düzeyde ise, Antalya’da 650’yi aşkın gence mesleki eğitim kursları verilmiş, izleme çalışmaları yü-rütülmüş ve yaklaşık 2000 gence ula-şılarak mesleki becerileri tamamlayan yenilikçi eşitli güçlendirme programları

uygulanmıştır.Kanıta dayalı yürütülen program

geliştirme çalışmaları ve işgücü piya-sasının taleplerini doğru tespit etmeyi sağlayan çalışmalar sayesinde, genç-lerin işe yerleştirilme ve iştekalma oranları Antalya ve Türkiye ortalaması-nın iki katından fazla olmuştur.

Bu başarılı program, herhangi bir genç istihdamı politikası ve/veya pro-gamı geliştirirken veya yürütürken, şu etmenlerin önemli olduğunu ortaya çı-karmıştır:• Kanıta dayalı kapsayıcı işgücü pi-

yasası ve istihdam politikaları ile programları

• İstihdam politikalarının geliştiril-mesi sürecinde arz ve talep odaklı yaklaşımların birlikte ele alınması

• İstihdam hizmetleri sunumunda genç dostu ve yenilikçi araçların geliştirilmesi

Kanıta dayalı yürütülen program geliştirme çalışmaları ve işgücü piya-sasının taleplerini doğru tespit etmeyi sağlayan çalışmalar sayesinde, genç-lerin işe yerleştirilme ve iştekalma oranları Antalya ve Türkiye ortalaması-nın iki katından fazla olmuştur.

ILO Türkiye Ofisi, önümüzdeki dö-nemde de, hem hükümet hem de iş-veren ve işçi kesimleri ile işbirliği içe-risinde, Türkiye’de genç istihdamının artırılması ve gençlerin insana yakışır işlere erişimi konusunda işbirliği yap-maya ve hem ülke hem de küresel düzeydeki geniş tecrübelerini bu amaç doğrultusunda kullanmaya kararlılıkla devam edecektir.

1- Kaynak: ILO Dünya İstihdam ve Sosyal Gürünüm-Eğilimler Raporu, 2015.

ILO Türkiye Ofisi Türkiye’de genç istihdamının artırılması ve gençlerin insana yakışır iş-lere erişimi konusunda işbirliği yapmaya ve hem ülke hem de küresel düzeydeki geniş tecrü-belerini bu amaç doğrultusun-da kullanmaya kararlılıkla de-vam edecektir.

Ulusal düzeyde Türkiye’nin ilk Ulusal Gençlik İstihdam Eylem Planı, Türkiye İşveren Sendi-kaları Konfederasyonu’nun da temsil edildiği ve çalışmala-rına değerli katkılar sunduğu bir Ulusal Teknik Ekip tarafın-dan sosyal diyalog temelinde geliştirilmiş ve ulusal düzeyde tanıtımı yapılmıştır. Bu çalış-ma, Meksika’nın başkanlığını yürüttüğü 2012 yılındaki G20 Çalışma ve İstihdam Bakanları toplantılarına Türkiye’den “iyi örnek” olarak sunulmuştur.

Page 49: DÖVİZ KURU GENÇ İŞSİZLİĞİ DALGALANMALARI › yayin › isveren-Mayis-Haziran-2015.pdf · 2019-02-20 · 2 GTGP NI 36 61 GENÇ İŞSİZLİĞİ DÖVİZ KURU DALGALANMALARI

İŞVEREN / Mayıs - Haziran 2015 47

Çalışma ve Sosyal Güvenlik BakanlığıÇalışma Genel Müdürü V.

Nur

can

ÖN

DER

Genç İşsizliği ve Ulusal İstihdam StratejisiBugün tüm dünyada olduğu gibi

ülkemizde de ekonomik ve sosyal ola-rak önemli sorunların başında işsizlik gelmektedir. Bu olgu sadece üretimi ve ekonomik kalkınmayı olumsuz et-kilememekte, aynı zamanda sosyal dışlanma, yoksulluk ve bunlara bağ-lı artan suç oranları gibi son derece önemli toplumsal sorunları da berabe-rinde getirmektedir. Bu nedenle istih-dam, sadece üretim ve gelir yaratan bir olgu değil, aynı zamanda sosyal bütünleşmenin ve sosyal barışı tesis etmenin de en önemli bir aracı olarak görülmektedir. Bu itibarla, istihdamı ve verimliliği artırmak ve böylelikle ekono-mik ve sosyal kalkınmayı gerçekleştir-mek tüm dünya ülkelerinin olduğu gibi ülkemizin de birincil hedefleri arasında yer almaktadır.

Genç nüfus, dinamik ve yaratıcı ya-pısıyla ülke kalkınmasının motor gücü-dür. Yeni fikirlere açık, yaratıcı, enerjik, dinamik gençler ekonomik büyümeyi pozitif etkilemektedir. Diğer koşullar sabit kaldığında, genç nüfusa sahip ülkeler diğer ülkelere göre ekonomide daha avantajlıdırlar, daha hızlı büyür-ler. Ancak gençler işgücü piyasasında

büyük oranda bilgi birikimi ve deneyim eksikliğine bağlı ciddi dezavantajlara sahiptir. Bu nedenle genç istihdamı-nı geliştirebilmek için genel istihdam politikalarından farklı olarak bazı özel politikalar geliştirmeye, tedbirler alma-ya ihtiyaç bulunmaktadır. Türkiye gibi genç nüfusun fazla olduğu gelişmekte olan ülkeler bu tür politikalar geliştirme konusunda daha özenli davranmak durumundadır.

Ülkemizdeki genç işgücüne ilişkin durum hakkında bazı önemli verilere bakılacak olursa, 2015 yılı Nisan ayı TÜİK verilerine göre; 15-24 yaş ara-sındaki nüfus 11.778 olup, bu nüfu-sun yüzde 39,8’i işgücü içerisinde yer almaktadır. Genç nüfusun işgücüne katılma oranı yüzde 39,8’dir. Genç er-keklerde yüzde 51,7 olarak seyreden işgücüne katılım oranı, genç kadınlar-da daha da düşerek yüzde 27,9 olarak gerçekleşmiştir. 15-24 yaş grubu kadın ve erkeklerin istihdam oranları ele alın-dığında; istihdam oranının erkeklerde yüzde 42, kadınlarda ise yüzde 21,6 olduğu görülmektedir. 2014 yılında yüzde 17,7 olan genç işsizliği 2015 yı-lının Ocak ayında artış göstererek yüz-

de 20 olmuştur. Bununla birlikte genç-ler arasındaki işsizlik (yüzde 20), genel işsizlikten (yüzde 11,6) daha yüksektir. Genç kadınlarda işsizlik oranı yüzde 22,4 iken genç erkeklerde bu oran yüz-de 18,7 olarak gerçekleşmiştir.

15-24 yaş grubundaki işgücünün eğitim durumuna bakıldığında; lise altı eğitimlilerin işgücünde en fazla yer alan nüfus olduğu (2.780.000 kişi); bunu sırasıyla yükseköğretim (765.000 kişi), lise dengi meslek okulları (620.000 kişi) ile genel lise mezunları-nın (517.000 kişi) takip ettiği görülmek-tedir. Dolayısıyla ülkemizde gençlerin

Genç istihdamını geliştirebil-mek için genel istihdam poli-tikalarından farklı olarak bazı özel politikalar geliştirme-ye, tedbirler almaya ihtiyaç bulunmaktadır. Türkiye gibi genç nüfusun fazla olduğu gelişmekte olan ülkeler bu tür politikalar geliştirme konu-sunda daha özenli davranmak durumundadır.

Page 50: DÖVİZ KURU GENÇ İŞSİZLİĞİ DALGALANMALARI › yayin › isveren-Mayis-Haziran-2015.pdf · 2019-02-20 · 2 GTGP NI 36 61 GENÇ İŞSİZLİĞİ DÖVİZ KURU DALGALANMALARI

İŞVEREN / Mayıs - Haziran 201548

Ülkemizde gençlerin işgü-cüne katılımının düşüklüğü, genç işsizliğinin yüksek ol-ması ve gençlerin temel be-cerilerindeki eksiklik önemini korumaktadır.

Stratejinin özellikle “Eğitim-istihdam ilişkisinin güçlendi-rilmesi” başlığını taşıyan ilk politika ekseni ile “Özel poli-tika gerektiren grupların istih-damının artırılması” başlıklı üçüncü politika ekseni kap-samında genç istihdamını ge-liştirmeye yönelik bazı somut tedbirler yer almaktadır.

işgücüne katılımının düşüklüğü, genç işsizliğinin yüksek olması ve gençlerin temel becerilerindeki eksiklik önemini korumaktadır.

Ülkemiz işgücü piyasasının yapısal sorunlarını çözmek, orta ve uzun va-dede büyümenin istihdama katkısını artırarak işsizlik sorununa yönelik ka-lıcı çözümler geliştirmek amacıyla tüm ilgili Kurum ve Kuruluşlar ile sosyal ta-rafların görüşleri alınarak Bakanlığımız Çalışma Genel Müdürlüğü tarafından hazırlanan Ulusal İstihdam Stratejisi 30 Mayıs 2014 Tarihli ve 29015 Sayılı Resmî Gazete’de yayımlanmıştır.

Strateji dört politika ekseni üzerine inşa edilmiştir:

→ Eğitim-istihdam ilişkisinin güçlen-dirilmesi,

→ İşgücü piyasasının esnekleştiril-mesi,

→ Özel politika gerektiren grupların istihdamının artırılması,

→ İstihdam-sosyal koruma ilişkisinin güçlendirilmesi

Stratejinin özellikle “Eğitim-istih-dam ilişkisinin güçlendirilmesi” başlığı-nı taşıyan ilk politika ekseni ile “Özel politika gerektiren grupların istihdamı-nın artırılması” başlıklı üçüncü politika ekseni kapsamında genç istihdamını geliştirmeye yönelik bazı somut tedbir-ler yer almaktadır.

Özel Politika Gerektiren Grupların İstihdamının Artırılması Temel Politika Ekseni altında genç işsizliğinin azaltıl-masına yönelik toplam 11 tedbirin ha-yata geçirilmesi öngörülmüştür. Buna göre “genç işsizliğinin azaltılması” poli-tika başlığı altında altında;

→ Gençlere kariyer planlaması, iş arama yardımları, eşleştirme ve danışmanlık hizmetlerinin sunul-masına,

→ Gençlerin işgücü eğitimleri ile des-teklenmesine,

→ Genç girişimciliğinin desteklenme-sine,

→ Gençlerin kayıt dışı çalışmasıyla mücadele edilmesine,

→ Gençlerin işgücü piyasasına en-tegrasyonunu sağlamak üzere rehberlik ve danışmanlık hizmetle-rinin verilmesine,

→ İŞKUR tarafından verilen girişimci-lik eğitimlerinin gençler arasındaki tanınırlığının artırılmasına ve daha fazla gencin bu eğitimlerden yarar-lanmasına,

→ Toplumsal cinsiyet eşitliği ve genç istihdamının yılda en az bir kez İİ-MEK gündemine almasına,

→ Kırsal kesimdeki gençlerin İŞKUR hizmetlerine erişiminin sağlanması amacıyla mobil hizmet birimlerinin oluşturulmasına,

→ Gençlere yönelik teşvik düzenle-melerinin ve İŞKUR faaliyetlerinin tanıtılarak daha fazla işverene ula-şılmasına,

→ Gençlere girişimcilik perspektifinin kazandırılmasını sağlamaya yönelik çalışmaların gerçekleştirilmesine,

→ İlgili kuruluşlarla işbirliğine gidile-rek ara yüzler oluşturulmasına ve bu kapsamda staj ve işbaşı eğitim-lerinin artırılmasına

yönelik tedbirler belirlenmiştir.Onuncu Kalkınma Planı kapsamın-

da hazırlanan genel koordinatörlüğü ÇSGB tarafından yürütülen “Temel ve Mesleki Becerileri Geliştirme Öncelikli Dönüşüm Programı’nın temel hedefleri arasında da istihdamda ve eğitimde ol-mayan gençlerin sayısının azaltılması yer almaktadır. Bu hedefle paralel ola-rak söz konusu programın “Eğitim Sis-teminin İşgücü Piyasasıyla Uyumunun Artırılması”, “Genç İşgücünün Temel Becerilerinin Geliştirilmesi” bileşenleri altında gençlerin mesleki becerilerinin yanında iş yaşamının gerektirdiği te-mel becerilere sahip olması amacına yönelik hazırlanan eylem planlarının hayata geçirilmesi öngörülmektedir. Program dahilin de hazırlanan bileşen eylem planları, 28.01.2015 tarihinde kabul edilerek yürürlüğe girmiştir.

Gerek 2023 hedeflerini içeren Ulu-sal istihdam stratejisi gerekse Onuncu Kalkınma Planı’nın ilgili bölümleri ba-kanlığımız tarafından koordine edil-mekle beraber ulusal belgeler olması hasebiyle ülkemizin tüm kurumları tarafından yerine getirilecek yükümlü-lükler içermektedir. Bu belgelerdeki yü-kümlülüklerin ilgili kurum ve kuruluşlar tarafından yerine getirilmesiyle istihda-ma ilişkin diğer alanlarda olduğu gibi geç işsizliğinin azaltılması konusunda da önemli aşamalar kaydedilecektir.

Page 51: DÖVİZ KURU GENÇ İŞSİZLİĞİ DALGALANMALARI › yayin › isveren-Mayis-Haziran-2015.pdf · 2019-02-20 · 2 GTGP NI 36 61 GENÇ İŞSİZLİĞİ DÖVİZ KURU DALGALANMALARI

İŞVEREN / Mayıs - Haziran 2015 49

“Genç İşsizliği Sorununu Çözmede Elimizdeki En Önemli Argümanlardan Biri İşbaşı Eğitim Programı’dır”

Öncelikle, Dünya Kamu İstihdam Kurumları Birliği Kongresi’nde 58 ülkenin oy kullandığı geniş katılım-lı bir genel kurul toplantısında, 41 ülkenin oyunu alarak Dünya Kamu İstihdam Kurumları Birliği’nin (WA-PES) Dönem Başkanı seçilmeniz dolayısıyla tebrik ederiz. Ülkemizin kamu istihdam hizmetleri otoritesi olarak, işsizliği azaltmak konusunda değerli çalışmalar yaptığınızı biliyo-ruz. WAPES Başkanlığınızla birlikte yeni dönemde bu konuda yürütmeyi planladığınız faaliyetler neler?

İŞKUR’un son yıllarda bu kadar güçlü ve etkili bir kuruma dönüşme-sinin temeldeki iki büyük kaynağı ku-rumsal kapasitesi ve paydaşlarımızla sürdürdüğümüz köklü ilişkilerimizdir.

Şöyle ki; son 3 yılda İŞKUR’un

personel sayısını 3.000’den 8.500’e çıkardık ve bununla da kalmadık işe yerleştirme sayımızı da 300.000’den yaklaşık 1 milyona çıkardık.

WAPES Başkanlığına aday olurken de işte bu gücümüzden ve mazimizden hareketle WAPES’i dünyada istihdam politikalarının birinci referans noktası haline getirecek bir vizyon ve hedefle yola çıktık.

Daha da ayrıntılandırmak gerekir-se; İŞKUR, 78 milyonluk nüfusu ge-reği geniş bir işgücüne sahip olan bir Türkiye’ye, ülkenin tamamına yayılmış bulunan 81 ildeki yerel birimleri ara-cılığıyla hizmet sunmaktadır. Sosyal diyalog ve katılım ilkeleri üzerine bina edilmiş olan İŞKUR kurumsal mode-li, böylesine büyük bir yapının başarı ile işlemesini sağlamaktadır. Bizim

gayemiz bu modeli WAPES ile birleş-tirmektir. Arzumuz ise Birliğin kurum-sallaştırılması amacıyla prosedürlerin standardizasyon ve gelişim sürecinin, tüm üyelerin katkılarını içermesidir.

İkinci olarak, Türkiye’nin ulusla-rarası arenadaki aktif rolü, İŞKUR’a Türkiye’nin siyasi ve ekonomik vizyo-nunun bir parçası olarak adımlar atma

İŞKUR Genel MüdürüN

usre

t YA

ZIC

I

İşbaşı Eğitim Programları ile işsizlerin işgücü piyasası-na girişlerini kolaylaştırmak, meslekleri ile ilgili tecrübe edinmelerini sağlamak ve iş-gücünün işyerindeki imkânlar çerçevesinde yeni teknolojiye uyumunu sağlamak hedeflen-mektedir.

Page 52: DÖVİZ KURU GENÇ İŞSİZLİĞİ DALGALANMALARI › yayin › isveren-Mayis-Haziran-2015.pdf · 2019-02-20 · 2 GTGP NI 36 61 GENÇ İŞSİZLİĞİ DÖVİZ KURU DALGALANMALARI

İŞVEREN / Mayıs - Haziran 201550

yolunda rehberlik etmiştir. Bu vizyon uyarınca Türkiye 2014-17 döneminde ILO Yönetim Kurulu üyesi oldu ki bu durum, Yönetim Kurulu Başkanlığımız döneminde WAPES adına da ciddi bir kazanç olacaktır. Ayrıca Türkiye’nin 2015’te G-20 Dönem Başkanlığı’nı devralışı ile İŞKUR, G-20 İstihdam Ça-lışma Grubu’nun eş başkanlık görevini de üstlenmiştir. Bunların yanı sıra, Ku-rumumuz, Orta Doğu ve Akdeniz hav-zalarının büyük bir kısmını kapsayan ve “OIC-PESNET” şeklinde adlandırı-

lan bir “İİT (İslam İşbirliği Teşkilatı) Üye Ülkeleri Kamu İstihdam Kurumları Ara-sında İletişim Ağı” oluşturulmasına yö-nelik çabaları yönlendirmiştir. Son ola-rak İŞKUR, kurucu üyelerinden olduğu Güneydoğu Avrupa Ülkeleri İstihdam Kurumları Merkezi’nin (CPESSEC) 2016’daki dönem başkanı olacaktır.

Böylesi geniş ölçekli uluslararası faaliyetlerimiz Birliğin ufkunu genişle-tip yeni imkânlar sunacak ve dünyanın çeşitli bölgelerinden yeni üyelerin katıl-masının yolunu açacaktır.

İŞKUR’un Dönem Başkanlığı ile yeni dönemde WAPES’in neler kaza-nacağını şu şekilde özetleyebilirim:• Daha fazla kurumsallaşma,• Üyelerin aktif katılımı,• Dış aktörlerle daha fazla bağlantı,• Uluslararası arenada daha fazla

prestij,• Daha fazla bilgi üretimi ve payla-

şımı.Bu hedefleri gerçekleştirmek ama-

cıyla gerçekleştirmeyi planladığımız bazı somut eylem ve faaliyetleri şu şe-

kilde örneklendirebilirim:• Benzer konularda çalışan üyelerin

personelinin etkileşimini sistema-tikleştirmek ve kolaylaştırmak için bir uzman veri tabanı kurma,

• İstihdam ile ilgili çeşitli konularda ortak platformlar oluşturma,

• Uluslararası işveren ve işçi örgüt-leri ile daha güçlü bir ilişki kurma,

• Bütün çalışmaların bulunduğu bir veri tabanı ve dijital depolama ala-nı geliştirmek,

• Dergiler ve e-mecmualar basma,• Kamu istihdam kurumlarındaki iyi

uygulamaları desteklemek.13 Mayıs 2015 tarihinde Kurumu-

nuz ve GAN TÜRKİYE adına Konfe-derasyonumuz arasında imzalanan “İşbaşı Eğitim Programı İşbirliği Protokolü” genç işsizliğinin azaltıl-masında nasıl bir rol oynayacak?

Ülkemizdeki işsizlik sorununun ve özellikle genç işsizliğinin en önde ge-len nedenleri mesleksizlik ve iş tecrü-besi eksikliğidir. Bir taraftan işverenler nitelikli işgücü bulmakta sıkıntı yaşa-dıklarını belirtirlerken, diğer taraftan da işsizler mesleksizlik ve iş tecrübesi ek-sikliği gibi nedenlerle iş bulmakta zor-lanmaktadırlar. Teknolojinin inanılmaz bir hızla geliştiği günümüzde üretim teknikleri de oldukça hızlı bir şekilde değişmektedir. Bu da, işgücünün yeni üretim tekniklerine uyum sağlamasını zorunlu kılmakta, istihdam olanakları azalırken nitelikli işgücüne duyulan ihti-yaç da artmaktadır. İşbaşı Eğitim Prog-ramları ile işsizlerin işgücü piyasasına girişlerini kolaylaştırmak, meslekleri ile ilgili tecrübe edinmelerini sağlamak ve işgücünün işyerindeki imkânlar çerçe-vesinde yeni teknolojiye uyumunu sağ-lamak hedeflenmektedir.

Türkiye İş Kurumu olarak yürüttü-ğümüz faaliyetlerin büyük bir kısmını

Küresel İşbaşında Eğitim Ağı (GAN) ve GAN Türkiye Ağı kapsamında gerçekleştirilecek faaliyetlere ilişkin yol haritası-nın belirlenmesi ve işbirliğinin gerçekleştirilmesi amacıyla da Kurumumuz ve Türkiye İşve-ren Sendikaları Konfederasyo-nu (TİSK) arasında 13.05.2015 tarihinde “İşbaşı Eğitim Prog-ramı İşbirliği Protokolü” imza-lanmıştır.

Geniş ölçekli uluslararası faa-liyetlerimiz Birliğin ufkunu ge-nişletip yeni imkânlar sunacak ve dünyanın çeşitli bölgelerin-den yeni üyelerin katılmasının yolunu açacaktır.

Page 53: DÖVİZ KURU GENÇ İŞSİZLİĞİ DALGALANMALARI › yayin › isveren-Mayis-Haziran-2015.pdf · 2019-02-20 · 2 GTGP NI 36 61 GENÇ İŞSİZLİĞİ DÖVİZ KURU DALGALANMALARI

İŞVEREN / Mayıs - Haziran 2015 51

kamu ve özel sektör kuruluşları ile işbir-liği içerisinde yürüterek bu faaliyetlerin etkinliğini artırma çabası içerisindeyiz. Mesleksizlik ve iş tecrübesi eksikliğin-den kaynaklanan işsizliği azaltma nok-tasında işbaşı eğitim programları özel-likle öne çıkardığımız ve özel sektörle işbirliği imkanlarını artırmayı hedefledi-ğimiz faaliyetlerin başında gelmektedir.

Geçtiğimiz günlerde Sayın Başba-kanımız Ahmet Davutoğlu tarafından açıklanan “Yeni İstihdam ve Teşvik Paketi” kapsamında İşbaşı Eğitim Programı ile ilgili yeni düzenlemeler yapılacağının (sigorta prim teşviki, ya-pılan ödemelerin vergi matrahından düşülmesi, katılımcı zaruri giderinin ar-tırılması vb.) kamuoyuna duyurulması ile birlikte bu programların önemi gün-den güne artmaya devam etmektedir.

İşverenlerin işbaşı eğitim konu-sunda iyi uygulamaları paylaşmaları, gençlerin becerilerini geliştirmeleri, istihdam edilebilirliklerini artırmaları gibi konularda taahhütte bulundukları bir platform olan Global Apprentices-hip Network (Küresel İşbaşında Eği-tim Ağı-GAN) ILO’nun da desteğiyle 2013 yılında kurulmuştur. Söz konusu organizasyon kapsamında ülkemizde de Türkiye İşveren Sendikaları Konfe-derasyonu (TİSK) koordinasyonunda

GAN Türkiye Ağı oluşturulmuştur.Küresel İşbaşında Eğitim Ağı

(GAN) ve GAN Türkiye Ağı kapsa-mında gerçekleştirilecek faaliyetlere ilişkin yol haritasının belirlenmesi ve işbirliğinin gerçekleştirilmesi amacıy-la da Kurumumuz ve Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK) arasında 13.05.2015 tarihinde “İşbaşı Eğitim Programı İşbirliği Protokolü” im-zalanmıştır.

İmzalanan bu Protokol çerçevesin-de özellikle kurumsal ve büyük ölçekli firmalarla gerçekleştirilecek olan işbir-liğinin gerek Kurumumuz politikaları açısından önemi, gerekse daha nitelik-li hizmet sunumu açısından yapacağı etki dikkate alındığında bu firmalarla iletişimin mümkün olan en üst seviyede gerçekleştirilmesi hedeflenmektedir.

İşbaşı Eğitim Programı vasıtasıyla gerek GAN Türkiye Ağına üye şirketle-re, gerekse Kurumumuza kayıtlı diğer işverenlerimize;• İşe almayı planladıkları kişilerin

mesleki gelişim ve deneyim ka-zanmasını gözlemleme,

• Herhangi bir maliyete katlanma-dan potansiyel işçilerini yetiştirme,

• İşgücü maliyetinin azalması ile re-kabet avantajı sağlama,

• 18-29 yaş arasındaki katılımcıları istihdam ederek imalat sektörü için 42 ay, diğer sektörler için 30 ay teşviklerden yararlanma,

• Katılımcılara yaptıkları ekstra öde-melerin brüt asgari ücretin yarısına kadar olan tutarını vergi matrahın-dan düşme imkanı vermekteyiz.

Program kapsamında işsizlerimiz ve yükseköğretim öğrencilerimiz de mesleki deneyim eksikliğini giderir-ken net asgari ücret düzeyinde gelir elde etme imkanına sahip olmaktadır. Özellikle genç işsizlerimizin ve yükse-köğretimdeki öğrencilerimizin bu prog-ramdan diğer gruplara göre daha fazla yararlandığını da göz önüne aldığımız-da genç işsizliği sorununu çözmede elimizdeki en önemli argümanlardan biri de işbaşı eğitim programı olarak karşımıza çıkmaktadır.

Son dönemdeki gelişmelerin ve programa verilen önemin daha da art-masının etkisiyle Kurum olarak önü-müzdeki dönemde de işbaşı eğitim programı vasıtasıyla başta gençler ol-mak üzere daha çok işsizimizin mesle-ki deneyim kazanarak iş bulabilmeleri-ni sağlamak ve daha çok işverenimizin nitelikli eleman ihtiyacını karşılamak önceliklerimiz arasında yer almaktadır.

Page 54: DÖVİZ KURU GENÇ İŞSİZLİĞİ DALGALANMALARI › yayin › isveren-Mayis-Haziran-2015.pdf · 2019-02-20 · 2 GTGP NI 36 61 GENÇ İŞSİZLİĞİ DÖVİZ KURU DALGALANMALARI

İŞVEREN / Mayıs - Haziran 201552

Yüzüncü Yıl Üniversitesiİktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Bölümü

Yrd.

Doç

. Dr.

Sevg

i IŞI

K ER

OL

Gençlere Yönelik Aktif İstihdam Politikaları:Japonya, Kore, Çin ve Türkiye Örnekleri

Son yıllarda genç işsizliğindeki ar-tış, genel işsizlik oranlarının çok üze-rindedir. Sorunun çözümünde iktisadi kalkınma ve sürdürülebilir büyüme önemli birer faktör olmasına karşın gençlerin işgücü piyasasına entegre olmasında yeterli değildir. Bu neden-le sorun karşısında bazı ülkeler pasif istihdam politikalarını tercih ederken, bazı ülkeler de genç işsizliğini müca-dele edilecek bir sorun olarak görmek-te aktif istihdam politikaları tercih et-mektedir. Bu nedenle bu çalışmamızı gençlere yönelik aktif istihdam politika-larını Japonya, Kore, Çin Ve Türkiye örnekleri üzerinden ele alacağız.

1. GENÇ İŞSİZLİK SORUNU Genel olarak “genç işsiz” denil-

diğinde; 15-24 yaşları arasında re-ferans döneminde bir saatten fazla çalışmamış fakat çalışmaya hazır olan ancak cari ücret düzeyinde iş bulamayan ve aktif olarak iş arayan kişiler akla gelmelidir (Karabıyık, 2009: 296). Yapılan araştırmalar so-runun tüm dünyaya yayıldığını ve yetişkinlere nazaran gençlerin bu ko-nuda daha vahim bir tablo sergiledi-

ğini göstermektedir. Öyle ki, ILO’nun 2013 yılı raporuna göre yetişkin iş-sizlik oranı % 4,6 iken, küresel genç işsizlik oranı % 12,6 olarak gerçek-leşmiştir (ILO, 2013: 3). Öte yandan istihdam olanağı bulan gençlerin ise sosyal korumadan mahrum, düzensiz işlerde ve enformel sektörlerde istih-dam edildiği bilinen bir gerçektir (ILO, 2013: 1). Gençlerin iş bulamaması veya insana yakışır işlerde istihdam edilememesi gençler arasında sos-yal dışlanma, yetersizlik ve zamanla tembellik gibi bir takım olumsuzluk-ların gündeme gelmesine neden ol-maktadır (ILO, 2010: 6). Öte yandan değişen demografik yapı içinde genç işgücünün atıl kalması ülke ekonomi-si açısından da ciddi bir kayıptır.

2. GENÇ İŞSİZLİK SORUNUNUN ÇÖZÜMÜNE YÖNELİK POLİTİKALAR

İşsizlik sorunu karşısında benim-senen yaklaşım ve politikalar ülke-den ülkeye de farklılık gösterse de (Bozdağlıoğlu, 2008: 59-60) aktif istihdam politikaları arasında genel

olarak “işgücü piyasası eğitim prog-ramları”, “doğrudan iş oluşturma programları” ve “bilgilendirme ve işe yerleştirme hizmetleri” gibi uygula-malar yer almaktadır.

2.1. İşgücü Piyasası Eğitim Programları

İlk kez uygulanacak işgücü eğitim programları, bir işte çalışacak düzeyde mesleki yeterliliği bulunmayan genç işsizler ile uzun süreli işsizlere mesleki yeterlilik kazandırmak için uygulanmaktadır (Nie and Struby, 2011: 39; Gürsel ve Uysal, 2010: 31). İşgücü piyasası eğitim programları arasında ise sınıf eğitimi, işbaşı eğiti-mi ve iş deneyimi kazandıran eğitimler yer almaktadır (Kluve, 2006: 4). Önem-le belirtelim ki, işgücü talebinin hangi alanda olduğunu, işgücü piyasasındaki niteliksel iyileştirmelerin hangi sektör-lere yönelik yapılması gerektiğini, işsiz genç kitlenin vasıflarının ne olduğunu ve bunların işsizlik sürelerinin ne kadar olduğunu en iyi bilen kamu istihdam kurumları olduğu için bu kurumlara bu konuda önemli görevler düşmektedir (Varçın, 2004: 33-34).

[email protected]

Page 55: DÖVİZ KURU GENÇ İŞSİZLİĞİ DALGALANMALARI › yayin › isveren-Mayis-Haziran-2015.pdf · 2019-02-20 · 2 GTGP NI 36 61 GENÇ İŞSİZLİĞİ DÖVİZ KURU DALGALANMALARI

İŞVEREN / Mayıs - Haziran 2015 53

2.2. Doğrudan İş Oluşturma Programları

Bu programlar yeni işlerin oluşturul-ması veya mevcut işlerin revize edil-mesi için tasarlanmış olup, aşağıda belirtildiği gibi bu kategoride üç tip iş oluşturma programları bulunmaktadır (Betcherman vd., 1999: 6)

Ücret/İstihdam Sübvansiyonları: Özellikle uzun süreli işsizliğin ve/veya genç işsizliğin yüksek olduğu dezavan-tajlı bölgelerde, işsizlerin istihdamını ücret veya istihdam sübvansiyonları ile destekleyerek işgücü piyasasını canlandırılmaya yönelik uygulamalar-dır. Ancak daha önceki işçilerin yerine sübvanse edilmiş işçilerin istihdam edilmesi veya işverenin sübvansiyonlu işçileri işe alıp sübvansiyon süresi sona erdikten sonra işten çıkarması söz konusu olabilir Bu yüzden bu prog-ramın dikkatlice izlenmesi gerekmek-tedir (Betcherman vd., 1999: 6).

Kamu Çalışma Programları: İşsizlerin kamuda mal ve hizmet üretmek amacıyla geçici süre ile istihdam edilmesi neticesinde oluşan bir programdır (Betcherman vd., 2004: 5). Sağlanan bu imkân sayesinde gençler; hem deneyim kazanmakta, hem de işgücü piyasası ile temasları gelişmektedir (OECD, 1999: 36). Ge-nellikle ekonominin yavaşlama dönem-lerinde gündeme gelen kamu çalışma programları katılımcılara; inşaat, sağ-lık ve belediye hizmetleri gibi alanlarda istihdam olanağı sağlamaktadır (Dar-Tzannatos, 1999: 17).

Öz-İstihdam Oluşturma Önlemleri: İşsizlere iş bulmalarında yardımcı olmak amacıyla uygulanan bir baş-

ka uygulama ise onların kendi işlerini kurmalarını destekleyen programlar-dır (OECD, 1999: 38). Söz konusu program kapsamında, özellikle küçük ölçekli yeni işletmelerin kurulması ve girişimciliğin teşvik edilmesine yönelik olarak sağlanan teknik yardım, kre-di ve diğer destekler yer almaktadır (Betcherman vd., 2001: 8).

2.3. Bilgilendirme ve İşe Yerleştirme Hizmetleri

İşgücü piyasaları hem işler, hem de işçiler açısından heterojenliğin yaygın olduğu piyasalar olduğundan, emek arzı ile emek talebi arasındaki eşleşme problemi piyasaların en belirgin özellik-lerindendir. Piyasadaki bazı kişiler bilgiyi etkin bir şekilde kullanarak kolayca iş bulabilirken, bilgiye kolayca ulaşama-yan ve bilgiyi en uygun şekilde değer-lendiremeyenlerin işsizlikten kurtulma-ları o kadar kolay olmamaktadır (Biçerli, 2005: 7). Zira iş arama süreci hem işsiz-ler için, hem de işletmeler için belli bir zaman kaybına neden olduğundan do-layı bu süreç oldukça maliyetlidir. İşsiz-ler ve işverenlerin piyasa hakkında bilgi-lendirilmeleri bir taraftan zaman kaybını azaltırken diğer taraftan açık işler ile iş arayanların doğru karşılaşmalarına da yardımcı olabilir (Gündoğan ve Biçerli, 2004: 223). Bu nedenle bilgilendirme ve işe yerleştirme hizmetleri çoğu ülkede aktif istihdam politikaları içinde önemli bir yer tutmaktadır (Biçerli, 2005: 7).

Kısacası teoride bu şekilde özetle-nen ancak uygulamada ülkenin sosyo-ekonomik durumuna göre değişiklik gösteren aktif istihdam politikalarının ülke uygulamaları açısından da ele al-manın faydalı olacağı kanısındayız.

3. GENÇLERE YÖNELİK AKTİF İSTİHDAM POLİTİKALARI UYGULAMA ÖRNEKLERİ

Günümüzde bir taraftan dünya nü-fusu hızla yaşlanmakta, öte yandan iş-sizlik küresel bir sorun olarak karşımı-za çıkmakta ve genç nüfus söz konusu işsizlikten ciddi olarak etkilenmektedir (Kenar, 2011). Bu nedenle bu bölüm-de nüfusun hızla yaşlanmasıyla ülke nüfusu azalan Japonya ve Kore ile öte taraftan ülke nüfusu hızlı artan Çin ve ülkemizde işsiz gençlere yönelik olarak ne gibi aktif istihdam politikalarının uygulandığı ele alınacaktır.

3.1. JaponyaJapon Çalışma Bakanlığı, gençle-

rin istihdamına yönelik çeşitli aktif is-tihdam politikaları uygulamaktadır. Bu bağlamda lise mezunları ve/veya ola-bilecekler için “istihdam destek tedbir-leri”; fakülte ve yüksekokul mezunları ve/veya olabilecekler için ise “okul ve özel sektör” arasındaki koordinasyonu sağlayarak, gençlere bir nevi danış-manlık hizmeti sunmaktadır (Dorenbos vd., 2002: 20). “İşgücü piyasası eğitim programları” kapsamındaysa özel tek-nik okulları, diğer özel eğitim kurum-ları ve eğitim enstitüleri aracılığıyla gençlere “mesleki eğitim” verilmektedir (Dorenbos vd., 2002: 22). Genç istih-damını artırmak amacıyla uygulamaya konulan “deneme istihdam programla-rı” ise yeni mezun olan gençler ile ka-yıtdışı çalışan gençlerin düzenli bir işe geçişlerini kolaylaştırmaktadır. Ancak gençlere yönelik uygulanan aktif istih-dam politikaları ile işgücü piyasası et-kin hale getirilmeye çalışılsa da Japon işgücü piyasasını etkileyen önemli bir konu ise genç işgücü nüfus oranının düşmesidir. Öyle ki, 2011 yılı itibariyle 15-34 yaş arası genç işgücü nüfusu 17.43 milyon olup, toplam işgücünün %30’undan daha azını teşkil etmekte-dir. Doğurganlık oranının düşmesiyle birlikte bu düşüş eğiliminin daha da devam etmesi beklenmektedir (MHLW, 2012: 2).

Page 56: DÖVİZ KURU GENÇ İŞSİZLİĞİ DALGALANMALARI › yayin › isveren-Mayis-Haziran-2015.pdf · 2019-02-20 · 2 GTGP NI 36 61 GENÇ İŞSİZLİĞİ DÖVİZ KURU DALGALANMALARI

İŞVEREN / Mayıs - Haziran 201554

3.2. KoreKore’de aktif istihdam politikaları

kapsamında genç işsizlere yönelik ola-rak “mesleki eğitim programları” uygu-lanmakta ve giderler “ulusal sandık” ve “istihdam sigorta fonundan” karşılan-maktadır.Yine Kore Çalışma Bakanlığı, Japonya’daki deneme istihdam programlarına benzer “devlet-destekli stajyer programını” uygulamaya koy-muş ve gençlere kısa sürelide olsa istih-dam olanağı sağlayarak, bir iş ve mes-lek deneyimi kazandırmaya çalışmıştır (Dorenbos vd., 2002: 25). 2008 yılında, dezavantajlı gençlere yönelik olarak “Genç İstihdam Hizmet Projesini (Yo-uth Employment Service-YES)” hayata geçiren Kore, 15-19 yaşları arasındaki eğitim seviyesi düşük, işsiz ve işsizlik sigortasından yararlanmayan gençleri işgücü piyasasına kazandırmaya çalış-mıştır. 2011 yılında eğitim seviyesinin düşüklüğü ile uzun süre işsiz kalan ve böylece gelir seviyesi de düşük olan gençlerin istihdam edilmelerini sağla-mak amacıyla “istihdam hizmet progra-mını” uygulamaya konmuştur. Bu prog-rama katılım halinde bazı mali teşvikler ile gelir desteği sağlanmıştır. Program aktif istihdam politikalarından “kariyer rehberliği”, “eğitim ve iş deneyimi” ve “işe yerleştirme hizmetlerini” içeren üç aşamadan oluşmakta ve 12 ay sürmek-tedir (OECD, 2011: 4).

3.3. ÇinÇin’de gençlerin istihdam yetersiz-

liğinin en büyük nedeni yeterli mesleki beceri ve iş deneyimlerinin olmaması-dır. Söz konusu eksikliği giderebilmek için işgücü eğitim programları kapsa-mında geliştirilen “vasıflı işçi okulları” önemli bir eksikliği gidermektedir. Öte yandan gençlerin kendi işlerini kurma-larını sağlamak ve istihdamlarını teşvik etmek amacıyla geliştirilen “girişimcilik eğitimleri” de bu kapsamda önemli bir aktif bir politika olarak yer almaktadır (MHWL, 2005:2). Ayrıca Çalışma Ba-kanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı ve Komü-nist Gençlik Konseyi genç istihdamını artırmak amacıyla bir dizi önlem almış-lardır (Dorenbos vd., 2002: 29). Yine

hükümet ilköğretim ve ortaöğretimden ayrılan işsiz gençlerin istihdamını ko-laylaştırmak amacıyla 1 ila 3 yıl süren bir “mesleki eğitim programını” hayata geçirmiştir.

3.4. TürkiyeÜlkemizde aktif istihdam politikaları

ile ilgili çalışmalar 1988 yılında işgücü eğitimi konusunda yürürlüğe giren yönetmelikle başlamış ve doğrudan emek piyasası ile ilgili olan Türkiye İş Kurumu (İŞKUR)’da bu alanda etkin bir rol almıştır. İŞKUR, düzenlediği “istihdam garantili kurslarla”, vasıf-sız işgücüne mesleki eğitim ve beceri kazandırarak onları istihdam etmeyi amaçlamıştır. Bu bakımdan açılan kurs alanları ve kursiyerlerin nitelikleri illere veya bölgelere göre değişiklikler gös-terse de “işgücü yetiştirme kursları”, “çalışanların mesleki eğitimleri”, “giri-şimcilik eğitimleri”, “işbaşı eğitim (staj) programları”, “toplum yararına çalış-ma programları” İŞKUR tarafından düzenlenen belli başlı kurslarındandır (İŞKUR, 2011: 25-26). Öte yandan “iş ve meslek danışmanlığı” ve “işletme-lerde eğitim seminerleri” de uygulama-da İŞKUR tarafından yürütülen önemli birer aktif istihdam politikaları olarak yer almaktadır. (Karabulut, 2007: 34).

SONUÇGünümüzde artık gelişme sürecin-

de olan ülkelerde değil, gelişme süre-cini tamamlamış ülkelerde de “genç işsizliği” yaygın ve önemli bir sorun olarak karşımıza çıkmaktadır. Öyle ki yetişkin işsizlik oranına nispeten genç işsizlik oranı çok daha ürkütücü boyut-lara ulaşmıştır. Bu nedenle özellikle hızla yaşlanan dünya nüfusu da göz önüne alınarak, gençlere yönelik aktif istihdam politikaları yaygınlaştırılmalı ve en önemli sosyal politika konuları arasında yerini almalıdır.Kaynakça BETCHERMAN, Gordon vd., (1999) Active Labor Market Policies: Policy Issues For East Asia, Washington D.C.: World Bank, Social Protection Unit.BİÇERLİ, Kemal (2005) “Aktif İstihdam Politi-kaları İşsizliği Azaltır mı?”, Çimento İşverenleri Dergisi, Cilt: 19, Sayı: 6, Kasım 2005, s. 1-15.

BOZDAĞLIOĞLU, E.Yasemin Uyar (2008) “Türkiye’de İşsizliğin Özellikleri ve İşsizlikle Mü-cadele Politikaları”, Manas Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, Sayı: 20, s. 45-65.DAR, Amit and Tzannatos ZAFIRIS (1999) Active Labor Market Programs: A Review of The Evidence from Evaluations, Social Protection Department Working Paper, Washington: World Bank.DORENBOS, Ruud vd., (2002) Active Labour Market Policies for Youth Employment in Asia and the Pacific: Traditional Approaches and In-novative Programmes, Rotterdam: NEI Labour and Education.GÜNDOĞAN, Naci ve Kemal BİÇERLİ (2004) Çalışma Ekonomisi, Eskişehir: T.C. Anadolu Üniversitesi Yayını No: 1461.GÜRSEL, Seyfettin ve Gökçe UYSAL (2010) İstihdamda Dezavantajlı Grupların İşgücüne Katılımını Artırmak, İstanbul: Betam.ILO (2013) Global Employment Trends for Youth 2013, Geneva.İŞKUR (2011) İŞKUR 2011 Faaliyet Raporu, Ankara, http://www.iskur.gov.tr/kurumsalbilgi/raporlar.aspx#dltop, (10.02.2013).KARABIYIK, İlyas (2009) “Avantaj ve Dezavan-tajları İle Genç İşsizliğinin Değerlendirilmesi”,http://www.erzincan.edu.tr/birim/HukukDergi/makale/2009%20XIII_2-14.pdf, (04.10.2013), s.293-320.KARABULUT, Alpaslan (2007) “Türkiye’deki İşsizliği Önlemede Aktif İstihdam Politikalarının Rolü ve Etkinliği, Uzmanlık Tezi, T.C. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Türkiye İş Kuru-mu Genel Müdürlüğü, Ankara.KENAR, Necdet (Ocak 2011) “Genç İstihda-mı”, Gündem Dergisi, Sayı:39, http://www.messegitim.com.tr/ti/568/0/GENC-ISTIHDAMI, (10.02.2013).KLUVE, Jochen (2006) “The Effectiveness of European Active Labor Market Policy”, http://ftp.iza.org/dp2018.pdf, (10.02.2013).MHWL (2012) “Improving Employability and Labour Market Participation Among Young People”, http://www.mhlw.go.jp/english/dl/employment_eng.pdf, (10.02.2013).MHWL (2005) “Country Report about China’s Youth Employment China”, http://www.mhlw.go.jp/topics/2005/05/dl/tp0512-1b06.pdf, (10.02.2013).Nie, Jun and Ethan Struby (2011) “Would Active Labor Market Policies Help Combat High U.S. Unemployment?”, Economic Review - Federal Reserve Bank of Kansas City, Vol: 96, No: 3, p. 35-69.OECD (2011) “The Employment Service Pac-kage Programme for Youth, G20 Country Policy Briefs”, http://www.oecd.org/els/48724331.pdf, (10.02.2013).OECD (1999) “Preparing Youth for the 21st Century: The Policy Lessons from the Past Two Decades”, Backround Paper for Conference Organised by the OECD and the US Depart-ment of Labour and Education, 23-24 February 1999, Washington D.C.VARÇIN, Recep (2004) İstihdam ve İşgücü Piyasası Politikaları, Ankara: Siyasal Kitabevi.

Page 57: DÖVİZ KURU GENÇ İŞSİZLİĞİ DALGALANMALARI › yayin › isveren-Mayis-Haziran-2015.pdf · 2019-02-20 · 2 GTGP NI 36 61 GENÇ İŞSİZLİĞİ DÖVİZ KURU DALGALANMALARI

İŞVEREN / Mayıs - Haziran 2015 55

TİSK Araştırma, Eğitim ve Dış İlişkiler UzmanıEs

ra B

ELEN

Gençleri Eğitim Sistemi ve İşgücü Piyasası ile Bütünleştirmek

Genç işsizliği, hemen hemen tüm ülkelerde işgücü piyasasına ilişkin yapısal sorunların başında gelmekte-dir. Eurostat verilerine göre, 2014 yılı itibariyle 28 AB ülkesinde 25 yaşın al-tındaki gençlerin işsizlik oranı %22’dir. İrlanda, İtalya, Portekiz, İspanya ve Yunanistan gibi güney Avrupa ülkele-rinde söz konusu oran %25’i geçmiştir. 2014’te OECD genelinde %15 düze-yindeki genç işsizliği oranı, Ülkemiz-de %17,9 olmuştur (Türkiye’de Şubat 2015:%20).

İşsizlik, gençlerin yaşadıkları zor-luklardan sadece biridir. “OECD 2015 Beceri Görünüm Raporu’na (Gençlik, Beceriler ve İstihdam Edilebilirlik) göre, 2013 yılında OECD ülkelerinde 15-29 yaş grubunda 39 milyon genç (%15,5) ne eğitim sisteminde, ne de çalışma hayatı içinde yer almaktadır. Ne istih-damda, ne de eğitimde olan gençlerin toplam genç nüfus içindeki payı, NEET (neither employed nor in education or training) oranı olarak adlandırılmakta-dır.

Şüphesiz bu durum, ülkelerin uzun vadeli kalkınma potansiyelini belir-leyen önemli bir zenginliği yeterince değerlendirememeleri anlamına gel-mektedir. Üstelik ülkeler, boşa giden yatırımlar, düşük vergi gelirleri, yük-sek sosyal harcamalar, azalan rekabet gücü ve yenilikçilik kapasitesi, sosyal

istikrarsızlık gibi önemli maliyetlerle karşı karşıya kalmaktadırlar. Eğitim ve istihdamdan dışlanmışlık, gençler bakımından yoksulluk riskinin, tüm nü-fusa göre çok daha yüksek olmasına neden olmaktadır.

Avrupa Yaşam ve Çalışma Koşul-larını İyileştirme Vakfı’nın (Eurofound) hesaplamalarına göre, AB’de ne istih-damda, ne de eğitimde olan 7,5 milyon gencin, yıllık ekonomik maliyeti 153 milyar Euro’dan fazladır. Bu rakam, AB GSYH’sının %1,2’si büyüklüğündedir. Dolayısıyla, gençlerin ekonomiye ve toplumsal yaşama katılımları, kapsayı-cı ekonomik büyümenin sağlanması ve sosyal uyumun geliştirilmesi bakımın-dan kritik önemdedir.

Türkiye, “OECD 2015 Beceri Gö-rünüm Raporu’na göre, 2013 yılında NEET oranı bakımından %31,2 ile OECD ülkeleri arasında birinci sırada yer almaktadır. Aynı zamanda Türkiye, 2008-2013 yılları arasında söz konusu oranı İsrail’den sonra en fazla düşüren ülkedir. Ülkemiz, atıl durumda bulunan gençlerin oranını, %42’den %31,2’ye indirmeyi başarmıştır (Şekil).

NEET oranında birinci olan Türkiye’yi, Yunanistan, İspanya, İtalya ve Meksika izlemektedir. Oranın en düşük olduğu ülkeler ise Lüksemburg, İzlanda, Hollanda, İsviçre ve Norveç’tir.

Verilerin ortaya koyduğu bir diğer

dikkat çekici sonuç da, söz konusu oranın genç kızlar bakımından erkek-lere oranla çok daha yüksek olmasıdır. Bu durum, özellikle Meksika ve Türkiye için geçerlidir.

Gençlerin işgücü piyasası ile bütün-leşmeleri açısından anahtar kavram, “istihdam edilebilirlik”tir. Bu husus, sa-dece işgücü piyasasına ilk kez giriş ba-kımından değil, aynı zamanda çalışma hayatı boyunca istihdamın sürdürülebi-lirliği açısından da önem taşımaktadır.

OECD’nin Yetişkin Becerileri Araştırması’na (2013) göre, yeni me-zun gençlerin %10’u okuryazarlık be-cerileri, %14’ü sayısal beceriler açı-sından yetersiz durumdadır. Ayrıca gençlerin %40’ından fazlası da orta-öğrenimlerini bu becerileri yeterin-ce kazanamadan tamamlamaktadır. Oysa, AB’de 2020 yılı itibariyle işlerin %50’sinin orta düzeyde nitelikli işgü-cünü, %35’inin de yüksek düzeyde nitelikli işgücünü talep edeceği tahmin edilmektedir. Orta ve yüksek nitelik-li işgücü talebi artmakta olduğundan, gençlere fen, teknoloji, mühendislik ve matematik becerilerinin kazandırılması üzerinde durulmaktadır.

Ayrıca, işverenlerin istihdam ede-cekleri gençlerde teknik becerilerin ya-nısıra kendine güven, hedefe bağlılık, yaratıcı çözümler geliştirebilme, bilgiyi analiz edebilme, öğrenmeye açık olma,

[email protected]

Page 58: DÖVİZ KURU GENÇ İŞSİZLİĞİ DALGALANMALARI › yayin › isveren-Mayis-Haziran-2015.pdf · 2019-02-20 · 2 GTGP NI 36 61 GENÇ İŞSİZLİĞİ DÖVİZ KURU DALGALANMALARI

İŞVEREN / Mayıs - Haziran 201556

iletişim yeteneği, analitik düşünme gibi bilişsel, sosyal ve duygusal beceriler de aradıkları gözlenmektedir.

Özellikle işbaşında eğitim, eğitim sistemi ile işgücü piyasası arasındaki bağlantının güçlendirilmesi, gençlerin istihdam edilebilirliklerinin artırılması, okuldan iş hayatına geçişin kolaylaş-tırılması ve eğitimde kalitenin sağlan-ması açısından üzerinde en fazla du-rulan husustur.

Araştırmalar, çıraklık gibi dual eği-tim sistemlerinin ve işbaşında eğitim uygulamalarının gençlerin işgücü pi-yasasına girmelerini sağlayan beceri-lerin ve yeterliliklerin kazandırılmasın-da anahtar bir rol oynadığını ortaya koymaktadır. Bu sistemleri iyi işleten Avusturya, Danimarka, Almanya, Hol-landa ve İsviçre gibi ülkelerde genç işsizliği oranlarının da düşük olduğu, %15’i geçmediği gözlenmektedir. Söz konusu ülkeler aynı zamanda işgücü piyasası düzenlemeleri esnek olan ülkelerdir. İşbaşında eğitim sistemle-ri, işverenlerin daha fazla staj imkanı sağlamalarını teşvik edici yönde uygun maliyetli, sade ve basit prosedürlere sahip olmalıdır.

Öte yandan yeterli becerilere sahip olsalar da gençlerin iş bulmada zor-landıkları; birçok işletmenin, iş dene-yimi olmayan gençleri istihdam etmeyi maliyetli bulduğu gözlenmektedir. Do-layısıyla, gençlere işgücü piyasasının talep ettiği becerilerin kazandırılması kadar, işletmelerin genç istihdamına özendirilmesi de önem taşımaktadır.

İşgücü piyasası düzenlemeleri tüm çalışan grupları, özellikle de piyasaya yeni giriş yapanlar bakımından önemli etkilere sahiptir. Örneğin, yüksek dü-zeyde belirlenen asgari ücret, yüksek istihdam vergileri ile birlikte göreli ola-rak düşük nitelikli ve iş deneyimi yeter-siz olan gençlerin istihdamını olumsuz etkilemektedir. Aynı şekilde, istihdam-da olanları korumaya yönelik katı mev-zuat düzenlemeleri, çoğu kez geçici iş-lerde istihdam edilen gençlerin sürekli işlere geçişine engel olabilmektedir.

OECD 2015 Beceri Görünüm Raporu’nda genç istihdamının destek-

lenmesi ve özellikle eğitim sistemi ve işgücü piyasası dışında kalmış gençle-re (NEET’ler) ulaşılabilmesi konusun-da ülkelere şu tavsiyelerde bulunul-maktadır:

Gençlerin becerilerinin ve eğitimlerinin geliştirilmesi

3 Tüm gençlerin eğitim sisteminden, işgücü piyasası için gerekli beceri-leri kazanarak ayrılmaları sağlan-malıdır. Bu çerçevede, becerilere yönelik daha bütünsel bir yaklaşım izlenerek, istihdam edilebilirliğe yönelik tüm beceriler geliştirilme-lidir.

3 Herkes için yüksek nitelikli iyi bir okul öncesi eğitim sağlanmalıdır.

3 Beceri düzeyi düşük gençlere ve eğitim sistemi dışına çıkma riski olanlara ulaşılmasına yönelik ted-birler geliştirilmelidir.

3 Ne istihdamda, ne de eğitimde olan gençlere, eğitim sistemine yeniden dönüş yapmaları için ikin-ci bir şans verilmelidir.

3 Eğitim sistemi dahilinde çeşitli be-ceri geliştirme imkanları yaratılma-lıdır.

Eğitim sisteminin, işgücü piyasasının ihtiyaçlarına daha iyi cevap vermesinin sağlanması

3 İşbaşında eğitim programları, üniversiteler de dahil çeşitli eğitim türleri bakımından geliştirilmeli; işverenlerin ve diğer paydaşların eğitimin tüm kademelerinde yer almaları sağlanmalıdır.

3 Mesleki ve teknik eğitim program-ları, kalitenin artırılması amacıyla gözden geçirilmeli; bu programla-rın bilişsel, sosyal ve duygusal be-cerileri geliştirmesi sağlanmalıdır.

3 Üniversitelerin finansman sistemleri, eğitimle işgücü piyasasının mevcut ve gelecekteki ihtiyaçları arasında daha iyi bağ kurulmasını sağlayacak şekilde geliştirilmeli ve kaliteyi geliştirme

amaçlı teşvikler uygulanmalıdır. 3 Kariyer danışmalığı hizmetleri,

tüm eğitim düzeylerinde geliştiril-meli ve piyasadan elde edilen bil-gilerin değerlendirilmesine dayan-dırılmalıdır.

Okuldan iş hayatına geçişin kolaylaştırılması

3 Düşük nitelikli gençlerin istihdamı-nı artırmak için uygun işgücü piya-sası düzenlemeleri ve beceri dostu vergi politikaları geliştirilmelidir.

3 İstihdamı koruma mevzuatı, geçici işlerde çalışanların sürekli istih-dama geçişlerine engel teşkil et-meyecek nitelikte katılıktan uzak olmalıdır.

3 Okuldan iş hayatına geçişte zor-lanma riski bulunan öğrencileri hedefleyen programlar geliştiril-melidir.

NEET’lerin eğitim ve işgücü piyasası ile bütünleşmelerine yardımcı olunması

3 Gençlerin iş hayatına geçişini ko-laylaştıracak etkin aktif istihdam politikaları, bireysel ihtiyaç ve bek-lentilere göre tasarlanmalıdır.

3 Gençler ve kurumlar arasında karşılıklı yükümlülüklere dayalı bir sistem yürürlüğe konulmalıdır. Bu kapsamda, gençlere sağlanan sosyal yardımlar eğitim alma, is-tihdam edilme ve kamu istihdam kurumuna kayıtlı olma gibi şartlara bağlanmalıdır.

3 Etkin iş arama desteği, eğitim, iz-leme ve finansal teşvikler yoluyla istihdamı teşvik eden “önce iş” stratejileri uygulanmalıdır.

Beceri uyumsuzluklarının giderilmesi ve becerilerin daha iyi kullanılmasının sağlanması

3 Coğrafi hareketliliğe ilişkin engel-ler kaldırılmalı, işlerle becerilerin yerelde karşılaşması sağlanmalı-dır.

Page 59: DÖVİZ KURU GENÇ İŞSİZLİĞİ DALGALANMALARI › yayin › isveren-Mayis-Haziran-2015.pdf · 2019-02-20 · 2 GTGP NI 36 61 GENÇ İŞSİZLİĞİ DÖVİZ KURU DALGALANMALARI

İŞVEREN / Mayıs - Haziran 2015 57

3 İşe alma süreçlerinin teşvik edil-mesi için ulusal ve uluslararası ye-terlilikler geliştirilmelidir.

3 Yaygın ve informal öğrenme yoluy-la kazanılan becerilerin tanınması sağlanmalıdır.

3 Becerilerin daha iyi kullanılması için daha etkin iş organizasyonu ve insan kaynakları stratejileri ge-liştirilmelidir.

3 Beceri ihtiyaçlarının ve beklentile-rinin değerlendirilmesine yönelik yüksek kalitede sistemler ve araç-lar geliştirilmelidir.

Girişimciliğe yönelik engellerin kaldırılması

3 Yüksek kalitede girişimcilik eğitimi, eğitimin tüm kademelerine daha görünür şekilde entegre edilmelidir.

3 Dinamik işyerlerinin yaratılmasına elverişli koşullar oluşturulmalıdır.

3 Girişimciliğe yönelik destekler özenli şekilde tasarlanmalıdır.

3 Farklı şekillerde kamu ve özel sek-tör işbirliklerinin geliştirilmesi teş-vik edilmelidir.

NEET oranının yüksekliği bakımın-dan OECD ülkeleri arasında ilk sıra-da gelen Ülkemizde, nüfusun önemli bir kısmını oluşturan gençlere yönelik daha kapsamlı ve bütüncül politikalara ihtiyaç vardır. Türkiye’nin kalkınmada hamle yaparak üst gelir grubu ülkeler arasına katılabilmesi için beşeri ser-maye birikimine daha fazla yatırım yapması ve becerili işgücü stoğunu ar-tırması gerekmektedir.

TİSK, bu hedef doğrultusundaki ça-lışmalara önemli bir katkı anlamını taşı-yan Küresel İşbaşında Eğitim Ağı (GAN) TÜRKİYE inisiyatifini, 25 Şubat 2015 ta-rihinde başlatmıştır. Küresel GAN’a bağlı olarak TİSK koordinasyonunda kurulan ilk ulusal ağ olma özelliğini taşıyan GAN TÜRKİYE, gençler için işbaşında eğitimin geliştirilmesini ve desteklenmesini, ka-liteli işbaşında eğitim programlarının ve uygulanan iyi örneklerin paylaşılmasını hedeflemekte ve bu amaçla öncü büyük şirketleri biraraya getiren bir platform gö-revi görmektedir.

   Türkiye

Yunanistan

İspanya

İtalya

Şili(1)

Meksika

Kolombiya

Macaristan

Brezilya(2)

İrlanda

Slovak  Cumh.

Kore(2)

Portekiz

Polonya

Fransa

ABD

Letonya

İngiltere

OECD-­‐Ortalama

İsrail

Belçika

Estonya

Yeni  Zelanda

Çek.Cumh.

Slovenya

Avustralya

Kanada

Finlandiya

Danimarka

Almanya

Avusturya

İsveç

Norveç

İsviçre

Hollanda

İzlanda

Lüksemburg 6,06

7,86

8,87

9,02

9,08

9,36

9,64

9,68

11,71

12,33

12,44

13,01

13,16

13,24

14,11

14,79

14,91

14,96

15,49

15,58

15,77

16,00

16,34

16,95

17,31

18,47

19,11

19,24

19,95

20,48

21,60

22,29

22,33

26,09

26,83

28,46

31,25

Şekil: OECD Ülkelerinde NEET Oranları, 2013(15-29 Yaş Grubu)

(1) 2011(2) 2012Kaynak: OECD Skills Outlook 2015: Youth, Skills and Employability

Page 60: DÖVİZ KURU GENÇ İŞSİZLİĞİ DALGALANMALARI › yayin › isveren-Mayis-Haziran-2015.pdf · 2019-02-20 · 2 GTGP NI 36 61 GENÇ İŞSİZLİĞİ DÖVİZ KURU DALGALANMALARI

58 İŞVEREN / Kasım - Aralık 2014

OECD Ekonomik Görünüm Raporu03.06.2015 tarihinde OECD’nin ya-

yımladığı Haziran 2015 Ekonomik Görü-nüm Raporu’nda Türkiye Ekonomisi’nin durumu yorumlanarak 2015 ve 2016 yıl-ları için tahminlerde bulunuldu.

Aşağıda tercümesi sunulan Türki-ye Bölümü’nde görüleceği gibi OECD, özel sektördeki yatırım zayıflığına ve döviz cinsinden borçlara, verimliliği ar-tırma gereğine; ekonomi genelinde bü-yük dış kaynak ihtiyacına ve güven ek-sikliğine dikkat çekerek, mal ve işgücü piyasalarına yönelik yapısal reformlar uygulama ihtiyacına dikkat çekmiştir.

OECD’nin tahminlerine göre Ülke-mizde 2015 ve 2016 yıllarında büyü-me hızı %2,9’dan sırasıyla %3,1’e ve %3,9’a çıkacak, cari açık ve enflasyon görece azalacak, ancak ihracatın bü-yümeye katkısı düşerken, işsizlik oranı yükselecektir (Tablo 1).

OECD yeni Rapor’da 2015 yılı dün-ya ekonomik büyüme oranı tahminini %3,6’dan %3,1’e indirmiş; düşük petrol fiyatlarının, gelişmiş ülkelerin mali kon-solidasyondan kurtulmasının ve özellikle sabit sermaye yatırımlarının artmasının büyüme açısından önemini ifade etmiştir.

OECD’ye göre dünya ekonomisi-ne yön veren başlıca ülkeler açısından 2015’te; ABD ve Çin’in büyüme ora-nı görece azalırken, Euro Bölgesi ve Japonya’nın büyüme oranı görece yük-selecektir. İşsizlik oranı ise ABD, Euro Bölgesi ve Japonya’da görece azalacak-tır. Dünya ticaret hacmi artacaktır. Politi-ka faiz oranının ABD’de 2016’da önemli ölçüde yükselmesi, Japonya’da 2015’te önemli ölçüde düşmesi beklenmektedir (Tablo 2).

Tablo 1 Türkiye: Talep, Üretim ve Fiyatlar

2011 2012 2013 2014 2015 2016

Cari fiyatlarla Milyar TL 1998 fiyatlarıyla, yüzde

GSYH 1 297,7 2,1 4,2 2,9 3,1 3,9

Özel tüketim 923,8 -0,5 5,1 1,3 3,0 3,6 Kamu tüketimi 180,7 6,1 6,5 4,6 2,7 4,2 Gayri safi sabit sermaye oluşumu 283,2 -2,7 4,4 -1,3 2,6 5,4 Yurtiçi nihai talep 1 387,7 0,0 5,2 1,3 2,9 4,0 Stok değişimi1 22,5 -1,4 1,4 0,0 0,6 0,0 Yurtiçi toplam talep 1 410,2 -1,3 6,5 1,3 3,6 4,0 Mal ve hizmet ihracatı 311,1 16,3 -0,2 6,8 2,6 5,6 Mal ve hizmet ithalatı 423,7 -0,4 9,0 -0,2 4,9 5,6 Net ihracat1 -112,5 4,0 -2,9 1,8 -0,8 -0,2 GSYH Deflatörü - 6,9 6,2 8,5 7,0 6,4 TÜFE - 8,9 7,5 8,9 7,5 6,7 Özel tüketim deflatörü - 8,1 6,2 7,0 7,5 6,5 İşsizlik oranı - 8,4 9,0 10,0 10,3 10,1 Cari Açık2 - -6,1 -7,9 -5,8 -5,2 -4,9

1. Reel GSYH değişimine katkı, ilk sütunda fiili değer.2. GSYH’nin yüzdesi olarak.

Kaynak: OECD Haziran 2015 Ekonomik Görünüm Raporu

RAPOR’UN TÜRKİYE BÖLÜMÜ

Büyüme, 2014 sonlarına doğru gö-rülen kısa süreli artış eğilimini takiben 2015 başında zayıflamıştır. Yaklaşan seçimler ve bölgede devam eden je-opolitik gerilimlerle ilişkili belirsizlikler yatırım ve tüketim harcamalarını bas-kı altında tutmaktadır. İş dünyası ve hanehalklarının “bekle ve gör” tutumu değiştikten sonra GSYH’nin 2015 ve 2016 döneminde kademeli olarak to-

parlanacağı ancak potansiyelin altında kalacağı öngörülmektedir.

Arka planda yer alan büyük dış fi-nansman ihtiyacı ve oynak sermaye akımları karşısında hedefin çok üzerin-de bulunan enflasyonun düşürülmesi gerekmektedir. Talepte iç kaynak – dış kaynak dengesinin yeniden kurulabil-mesi için özel sektörün verimlilik po-tansiyelinin açığa çıkarılması ve daya-nıklı bir rekabet gücünün elde edilmesi çok önelidir. Mal ve işgücü piyasaları-na ilişkin anahtar nitelikteki reformların

yapılması büyümeyi artıracaktır. Küresel krizi takip eden hızlı topar-

lanma döneminde özel sektör yatırım-ları 2011 yılında üst seviyeye ulaşmış ancak, o zamandan beri cansız kal-mıştır. Buna karşılık, kamu yatırımları özellikle altyapı alanında 2013 sonuna kadar devam etmiş ve çalkantılı eko-nomik ortamda destek sağlamıştır. Dö-viz kuru belirsizliği, şirketlerin borçları, döviz baskıları ve bölgesel jeopolitik gerilimler yatırımın toparlanmasını et-kileyecektir.

Page 61: DÖVİZ KURU GENÇ İŞSİZLİĞİ DALGALANMALARI › yayin › isveren-Mayis-Haziran-2015.pdf · 2019-02-20 · 2 GTGP NI 36 61 GENÇ İŞSİZLİĞİ DÖVİZ KURU DALGALANMALARI

59İŞVEREN / Kasım - Aralık 2014

Ekonomi yavaşladı

Büyüme, 2014 sonlarına doğru gö-rülen kısa süreli artış eğilimi sonrasında 2015 başında zayıflamıştır. Haziran’da-ki seçimlerle ilişkili belirsizlikler, bölge-de devam eden jeopolitik gerilimler ve döviz kurundaki aşırı dalgalanma iç talebi ve güveni olumsuz etkilemiştir. Türkiye’nin en büyük ihracat pazarı olan Avrupa Birliği’ndeki zayıf toparlanma ile Irak ve Rusya piyasalarındaki jeopoli-tik krizler ihracata zarar vermiştir. Enf-lasyon %5 hedefinin oldukça üstünde devam etmiş ve reel efektif döviz kuru 2015 başında meydana gelen sert dü-zeltme öncesinde, 2014 içinde önemli ölçüde artış göstermiştir. İhracatçılar, düşük büyüme oranına sahip piyasa-lardan yüksek büyüme oranına sahip piyasalara geçmeye devam etmektedir. Ancak, yatırımlar üzerindeki olumsuz etkiler nedeniyle ihracatçıların 2015 başındaki genel performansları zayıf-lamıştır. Destek sağlayan kamu altyapı yatırımları 2014 başında düşmüştür.

Azalan cari açığa rağmen, 2015 vadeli ve GSYH’nin yaklaşık %20’si oranındaki dış borçlar için önemli ölçü-de finansman ihtiyacı bulunmaktadır. Sermaye girişleri şimdiye kadar dış borcun ötelenmesi ve cari açığın kapa-tılmasında yeterli olmuştur ancak, dış kaynağa yüksek bağımlılık önemli bir zayıflık oluşturmaktadır.

Ulusal ve uluslararası koşullar destekleyici nitelikte olsa da güven düşük düzeydedir

Petrol fiyatlarındaki düşüş cari açığı azaltmış, enflasyonu düşürmüş ve eko-nomik faaliyeti desteklemiştir. Düşük faiz oranları, Avrupa Birliği’ndeki toparlanma ve İran’a yönelik yaptırımların azaltılma-sı ilave destek sağlayacaktır. Önemli ölçüde istihdam yaratılmasına karşılık, ekonomik faaliyetteki yavaşlama nede-niyle, işsizlik oranı %10’u aşmıştır. Öte yandan, söz konusu istihdam artışı özel-likle az gelişmiş bölgelerde ve düşük nitelikli kişiler açısından son dönemdeki büyümeyi daha kapsayıcı hale getirmiş-tir. Çalıştıracakları genç işçiler için işve-renlere sigorta primi muafiyetleri tanın-ması ve ücret sübvansiyonları verilmesi doğrultusundaki karar, Nisan 2015’ten itibaren gençlerin istihdamını artırabilir.

İş dünyasının ve hanehalklarının güveni, önceki dönemlere kıyasla çok düşük düzeydedir. Oldukça katı durum-daki mal ve işgücü piyasalarına yönelik yapısal reformlar yavaşlamıştır. Yakla-şan seçimlerle ilgili yönetişim konuları ile ekonomik ve parasal politikaların kurumsal çerçevesine ilişkin uyuşmaz-lıklar, iş dünyası ve hanehalklarının “bekle ve gör” tutumunun devam etme-sine yol açabilir. Döviz kurundaki aşırı oynaklık, döviz borcu olan işletmeler-de ve TL borcu olan hanehalklarında

güvenin azalmasının sonucudur. Yine de borç ödeme aczi şimdiye kadar sı-nırlı kalmıştır. Bütçe açığı ve borçluluk, Türkiye’nin makroekonomik kredibilite-sinin temel çıpası olarak düşük düzey-de tutulmaktadır ve hükümet yaklaşımı hiçbir mali teşvik öngörmemektedir. Enflasyonu düşürmek ve kurdaki değer kaybı baskısını azaltmak için para poli-tikası göreceli olarak sıkı tutulmaktadır.

Büyümenin kademeli olarak toparlanması öngörülmektedir

İş dünyası ve hanehalklarının “bek-le ve gör” tutumu değiştikten sonra GSYH büyümesinin, 2015’te %3’ün biraz üzerinde ve 2016’da %4’e ya-kın olacak biçimde artış göstereceği tahmin edilmektedir. Buna karşılık, büyüme oranının potansiyelin altında kalacağı öngörülmektedir. 2014-18 Kalkınma Planında belirtilen yapısal reformlar etkin ve hızlı biçimde uygu-landığı takdirde büyüme daha yüksek olabilir. Mal ve işgücü piyasalarında anahtar reformlar yapılırsa, bunun güven, yatırım ve büyüme üzerinde olumlu ve güçlü etkisi olabilir. Seçim sonrası belirsizlikler ile özellikle Irak ve Suriye’deki bölgesel jeopolitik koşullar aşağı yönlü riskler oluşturmaktadır. Ulusal ve uluslararası güvenin zarar görmesi finansal gerilimleri artırarak ve yatırım ve büyümeyi olumsuz yönde etkileyebilir.

Page 62: DÖVİZ KURU GENÇ İŞSİZLİĞİ DALGALANMALARI › yayin › isveren-Mayis-Haziran-2015.pdf · 2019-02-20 · 2 GTGP NI 36 61 GENÇ İŞSİZLİĞİ DÖVİZ KURU DALGALANMALARI

60 İŞVEREN / Kasım - Aralık 2014

Tablo 2 DÜNYA EKONOMİSİ: Başlıca Aktörlerin Göstergeleri,

2014 – 2016 (%)2014 2015 2016

Reel GSYH Artışı ABD 2.4 2.0 2.8Euro Bölgesi 0.9 1.4 2.1Japonya -0.1 0.7 1.4OECD 1.8 1.9 2.5Çin 7.4 6.8 6.7

Enflasyon ABD 1.3 0.3 1.6Euro Bölgesi 0.4 0.0 1.3Japonya 2.7 0.7 1.1OECD 1.5 0.7 1.7Çin 2.1 1.6 2.0

İşsizlik Oranı ABD 6.2 5.5 5.2Euro Bölgesi 11.5 11.1 10.5Japonya 3.6 3.5 3.3OECD 7.3 6.9 6.6

Dünya Ticareti Artışı 3.2 3.9 5.3Cari Denge (*)

ABD -2.4 -2.6 -3.0Euro Bölgesi 3.4 3.9 4.1Japonya 0.5 2.8 3.0OECD 0.0 0.1 0.1Çin 2.1 2.4 2.1

Bütçe Dengesi (*)ABD -5.0 -4.0 -3.6Euro Bölgesi -2.4 -2.1 -1.4Japonya -7.7 -6.8 -5.8OECD -3.7 -3.1 -2.5Çin -0.3 -1.2 -1.5

Politika Faiz Oranı ABD 0.3 0.3 1.2Euro Bölgesi 0.2 0.1 0.1Japonya 2.2 0.1 0.1

(*) GSYH’ye oranıKaynak: OECD Ekonomik Görünüm Raporu, Haziran 2015

Page 63: DÖVİZ KURU GENÇ İŞSİZLİĞİ DALGALANMALARI › yayin › isveren-Mayis-Haziran-2015.pdf · 2019-02-20 · 2 GTGP NI 36 61 GENÇ İŞSİZLİĞİ DÖVİZ KURU DALGALANMALARI

İŞVEREN / Mayıs - Haziran 2015 61

DÖVİZ KURU DALGALANMALARI

Page 64: DÖVİZ KURU GENÇ İŞSİZLİĞİ DALGALANMALARI › yayin › isveren-Mayis-Haziran-2015.pdf · 2019-02-20 · 2 GTGP NI 36 61 GENÇ İŞSİZLİĞİ DÖVİZ KURU DALGALANMALARI

İŞVEREN / Mayıs - Haziran 201562

“Döviz Geliri Olmayan veya Yetersiz Seviyede Olan İşletmelerin Döviz Riski Alma Konusunda Dikkatli Olmaları Gerekiyor”

Son zamanlarda Türk Lirasının dolar, euro gibi önemli para birimleri karşısında ciddi dalgalanmalar gös-termesinin ve özellikle değer yitir-mesinin nedenleri konusunda neler söyleyebilirsiniz?

Bizim yurt içi tasarruf oranımız az ve artırmak bir yana azalmaya da de-vam ediyor. Halen yüzde 14’lerde do-lanıyor. Son 30 yılda ise neredeyse yarı yarıya azaldı.

Bu nedenle büyüme için el parasına muhtaç durumda kalıyoruz. Yurtdışın-dan gelecek fon akımlarını etkileyecek her yeni gelişme bize fazlasıyla yansıyor.

Küresel kriz öncesinde Türkiye ekonomisi 1 puan büyürken cari açık

da yaklaşık 1 puan civarında gerçek-leşiyordu. Küresel kriz sonrasında bu tablo bozuldu.

Cari açığa karşı sağlanan büyüme oranı yarıya düştü. Şimdi 2 açık veri-yorsak ancak 1 büyüyebiliyoruz. De-mek ki dış fon girişlerine daha da du-yarlı hale geldik.

Amerikan ekonomisi toparlanmaya başladıkça, Amerikan para politikası normale dönüyor. Bunun etkilerini de döviz kurlarında ve faizlerde gördük.

Amerikan faiz oranı yükselmeye başlayınca etkiyi daha da yakından hissedeceğiz. Bunu yalnızca biz değil, bütün gelişmekte olan ülkeler hissedi-yor ve hissedecek.

Buna bir de içeride yaşanan geri-limler, Merkez Bankası’nın yıpratılması ve bunun sonucunda piyasalara yön verme kabiliyetinin azalması da ek-lenince, bu olumsuz etkiyi daha fazla yaşamış olduk.

Belirtilen sürecin ekonomi ve özel kesim firma ve sektörleri üze-rindeki etkileri nelerdir?

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Yönetim Kurulu Başkanı

M. R

ifat H

İSA

RCIK

LIOĞ

LU

Son 3 yıldır ekonomide vasat performans sergiliyoruz. Bü-yümedeki tempo kaybı devam ederken, yatırımlarda gözle görülür bir canlanma kayde-dilmedi.

Page 65: DÖVİZ KURU GENÇ İŞSİZLİĞİ DALGALANMALARI › yayin › isveren-Mayis-Haziran-2015.pdf · 2019-02-20 · 2 GTGP NI 36 61 GENÇ İŞSİZLİĞİ DÖVİZ KURU DALGALANMALARI

İŞVEREN / Mayıs - Haziran 2015 63

Küresel kriz öncesinde Türki-ye ekonomisi 1 puan büyür-ken cari açık da yaklaşık 1 puan civarında gerçekleşiyor-du. Küresel kriz sonrasında bu tablo bozuldu.

Cari işlemler açığımız beklenmedik bir piyango gibi gelen petrol fiyatındaki düşüşe rağmen hala uzun dönem orta-lamasının altına inmeyecek gibi duru-yor. Petrol fiyatlarındaki her 10 dolarlık düşüş cari açığı 4,4 milyar dolar azal-tıyor.

Petrol ürünlerinin ihracat içinde-ki payı yüzde 65 ve üzerinde olan 28 ülkeye ihracatımız 55 milyar dolar. Türkiye’ye gelen turistlerin yüzde 30’u petrol ihracatçısı ülkelerden geliyor.

Yurtdışı müteahhitlik iş hacmi 2014’de 23 milyar dolar. Bunun yüzde 85’i petrol ihraç eden ülkelerde. Dü-şen petrol bir taraftan ithalat faturamızı azaltırken, petrol ihraç eden ülkelerin azalan geliri, daha az ithalat, yatırım, turizm şeklinde olumsuz etkilere de yol açabiliyor.

Yurtdışı fon girişinin yavaşlaması ve yurtiçi tasarruf oranının artmaması durumunda hem büyüme temposunda yavaşlama hem de faiz oranlarında yu-karı gidiş riski oluşur.

Avrupa ekonomileri henüz toparlan-madığı ve çevre coğrafyadaki karmaşa devam ettiği için ihracatın büyüme kat-kısı da arzu ettiğimiz ölçüde olmuyor.

Son 3 yıldır ekonomide vasat per-formans sergiliyoruz. Büyümedeki tempo kaybı devam ederken, yatırım-larda gözle görülür bir canlanma kay-dedilmedi.

Bu sene de aynı tablo gözüküyor. Türkiye’nin bir an önce büyüme mode-lini değiştirecek yapısal adımlar atma-ya başlatmasına ihtiyaç var. Zira cari açığa dayalı büyüme modeli artık iş görmüyor.

Bu alandaki olumsuz etkileri or-tadan kaldırmaya yönelik tedbir ve politika önerilerinizi öğrenebilir mi-yiz?

Hem yatırım hem de ticaret kararı alırken daha temkinli ve hesaplı ha-reket etmek gereken bir dönemdeyiz. Özellikle döviz geliri olmayan veya ye-tersiz seviyede olan işletmelerin döviz riski alma konusunda dikkatli olmaları gerekiyor.

Dış ticarette veresiye satıp peşin alıyoruz. İhracatımızın yüzde 65’i mal mukabili. Buna karşın sadece yüzde 18’i peşin veya akreditifli. İthalatımızın-sa yüzde 49’u peşin ödemeli.

Bu dönemde yurtdışına verese-ye satarken daha tedbirli olmalıyız. Eximbank’ın sigorta imkânlarından daha fazla yararlanmalıyız.

Esasında tüm sıkıntıların kaynağı mevcut büyüme modelinin artık ye-tersiz kalmasından, 2002 sonrasında ekonomiye hız veren yapısal reformla-rın durmasından kaynaklanıyor.

Bu yüzden de uzun süre arka arka-ya yüksek oranlarda büyüyemiyoruz. Sonuçta 6 yıldır kişi başı milli gelirimiz 10 bin dolarda takıldı kaldı. Yani yeri-mizde sayıyoruz.

Yeni bir Türkiye hikayesine başla-mak için üç elzem nokta görüyorum: Birincisi, son derece kapsamlı bir eği-tim reformu ile gençlerimizi çağın ge-rektirdiği teknik bilgilerle donatmak, yeni teknolojilere kolay adapte olmala-rını güvence altına almak;

İkincisi, mahkemelerimizi işler hale getirecek bir hukuk reformu; başlayan dava bitmezse, kimse kontrat imzala-manın bir manası olduğuna inanmaz, hukuk insanları güvence altına alma-mış olur.

Üçüncüsü ise kuralların herkese eşit uygulanmasını güvence altına ala-cak bir idari reformla hukukun üstünlü-ğünün sağlanmasıdır.

Bunları yaparsak üretim ve ihracat-ta yüksek teknolojiye dayalı niteliksel dönüşüm başlar. Orta gelir tuzağını aşar ve gelişmiş ülkeler arasında yer alma hedefine ulaşabiliriz.

Cari açığa karşı sağlanan büyü-me oranı yarıya düştü. Şimdi 2 açık veriyorsak ancak 1 büyü-yebiliyoruz. Demek ki dış fon girişlerine daha da duyarlı hale geldik.

Tüm sıkıntıların kaynağı mev-cut büyüme modelinin artık yetersiz kalmasından, 2002 sonrasında ekonomiye hız veren yapısal reformların dur-masından kaynaklanıyor.

Page 66: DÖVİZ KURU GENÇ İŞSİZLİĞİ DALGALANMALARI › yayin › isveren-Mayis-Haziran-2015.pdf · 2019-02-20 · 2 GTGP NI 36 61 GENÇ İŞSİZLİĞİ DÖVİZ KURU DALGALANMALARI

İŞVEREN / Mayıs - Haziran 201564

Çimento Endüstrisi İşverenleri Sendikası (ÇEİS)Yönetim Kurulu Başkanı

Tufa

n Ü

NA

L

“Büyüme Modelimiz İç Tasarruflara ve İhracata Daha Çok Ağırlık Veren Bir Yapıya Dönüştürülmelidir”

Yaşadığımız kur dalgalanma-larının ve özellikle Türk Lirası’nın önemli uluslararası paralar karşısın-da değer kaybedişinin, sektörünüz-de faaliyet gösteren firmalar üzerin-deki olumlu ya da olumsuz etkileri konusunda neler söyleyebilirsiniz?

Son zamanlarda Türk Lirası’nın, diğer gelişmekte olan para birimleriyle birlikte ABD Doları ve Euro karşısında önemli ölçüde (dolar karşısında yılın ilk beş ayında %10’un, son bir yılda %25’in üzerinde) değer kaybetmesi, genel seçim ortamının getirdiği tedir-ginliklerle birleşince hiç kuşkusuz pi-yasalarda gerilimi artırmış, belirsizliği körüklemiştir. Her ne kadar içerideki gereksiz faiz tartışmaları ile Merkez Bankamızın iç ve dış piyasalardaki gü-venilirliği tartışma konusu olmuş olup, benzer durumdaki diğer ülkelerden negatif ayrışmalar yaşamış olsak da, sözkonusu dalgalanma, ABD Merkez

Bankası FED’in son yıllarda piyasa gözlemcilerini gereğinden fazla meş-gul eden, “faiz artırımına ne zaman başlayacağı” konusu ile yakından iliş-kilidir. FED’in faiz artırımına yaklaştı-ğı izlenimi Dolar’ın Euro başta olmak üzere, hemen hemen bütün para bi-rimleri karşısında değer kazanmasına yol açmış, Türk Lirası da bundan olum-suz etkilenmiştir.

Birçok sanayi sektöründe olduğu gibi, çimento sanayi de kur artışların-dan geçmişte olduğu gibi, bugün de olumsuz etkilenmektedir. Bu etki, ken-dini en çok inşaat sektöründeki maliyet artışlarıyla ve talep azalışıyla göster-mektedir. Sektörde döviz maliyetlerinin toplam maliyetler içerisindeki payı ge-nellikle %30 civarındadır. Türkiye’deki dış borçların kabaca üçte ikisinin özel sektör borcu olduğu düşünüldüğünde, döviz borcu olan inşaat sektörü firma-ları ya da döviz kredisi almış müşteriler

için kurlardaki her yükseliş ek maliyet-leri beraberinde getirmektedir.

Yükselen kurların ülkemizde her zaman maliyet artışlarına neden olup enflasyonu artırdığı, bunun da talebi azalttığı bilinmektedir. Ekonomik kriz algısı, ne yazık ki geçmişte yaşanan kötü deneyimlerin etkisiyle öteden beri “devalüasyon algısı ve korkusu” ile öz-deşleşmiş durumdadır. Bu durum, ta-lep üzerindeki baskıyı fazladan artıran bir unsur olabilmekte, konut, otomobil

Birçok sanayi sektöründe ol-duğu gibi, çimento sanayi de kur artışlarından geçmişte ol-duğu gibi, bugün de olumsuz etkilenmektedir. Bu etki, ken-dini en çok inşaat sektöründe-ki maliyet artışlarıyla ve talep azalışıyla göstermektedir.

Page 67: DÖVİZ KURU GENÇ İŞSİZLİĞİ DALGALANMALARI › yayin › isveren-Mayis-Haziran-2015.pdf · 2019-02-20 · 2 GTGP NI 36 61 GENÇ İŞSİZLİĞİ DÖVİZ KURU DALGALANMALARI

İŞVEREN / Mayıs - Haziran 2015 65

gibi genellikle orta ve uzun vadeli kredi kullanılarak satın alınan ürünlerde “ta-lep ertelemesi”ne yol açabilmektedir. Öte yandan, kur artışlarının Merkez Bankaları tarafından haklı olarak faiz artışlarıyla frenlenmeye çalışılması da kredi faizlerini artırmakta, dolaylı ola-rak talep daha da daraltılmaktadır.

Henüz bu dereceye gelmiş ciddi-yette bir olumsuzluk görülmemektedir. Petrol fiyatlarının eskiye kıyasla düşük bir düzeyde seyretmesi ve ülkemize özgü büyük inşaat projeleri ile “kentsel dönüşüm” uygulamaları olası talep dü-şüşlerini bir ölçüde dengelemektedir. Ancak, ülkemizde ve yakın coğrafyada-ki yeni yatırımlarla oluşmaya başlayan, sektörde kapasite fazlasına yöneliş, AB ülkelerindeki durgunluk ile Rusya, Irak gibi pazarlarda büyüyen sıkıntılar dikkate alındığında, çimento sektörü-nün önümüzdeki dönemde eski yılları aratan üretim ve istihdam düşüşleriyle karşı karşıya kalma olasılığı vardır. Ni-tekim 2015 yılının ilk aylarında üretim-

de, iç ve dış satışlarda yaşanan düşüş ve klinker stokundaki artış bunun öncü göstergeleri olarak değerlendirilebilir. Ama biz yine de bu olumsuzlukların kış mevsiminin geçen yıllara kıyasla daha sert geçmesine bağlama eğiliminde-yiz. Seçimden sonra en azından iç piyasada belirsizliklerin önemli ölçüde azalmasını, inşaat sektörünün yeniden canlanmasını bekliyoruz.

Özellikle bu tür dalgalanmaların olumsuz etkilerine karşı ne tür ted-bir ve politikalar önerebilirsiniz?

Dışa açık bir ekonomide uluslarara-sı finans piyasaları kaynaklı bu tür dal-galanmalara karşı yapılabilecek şeyler maalesef sınırlı kalmaktadır. Bununla birlikte ulusal düzey ile sektör ve şir-ketler düzeyinde alınabilecek önlemler yok değildir. Makroekonomik önlemle-rin başında, yapısal reformlar olarak değerlendirebileceğimiz cari açığın, sanayimizin dış girdi bağımlılığının azaltılması, reel sektörün rekabet gü-cünü artıracak, yeni pazarlara girişi, yüksek katma değerli üretimi teşvik edecek bir yapının oluşturulması gel-mektedir.

Büyüme modelimizde de birtakım revizyonların yapılması gerekli görün-mektedir. Ülkemizde öteden beri iç ta-sarrufların düşük olması, yüksek oranlı büyümede yabancı kaynak kullanımını zorunlu kılmaktadır. Dünyada 2008 kü-resel finans krizi öncesi ve sonrasında mevcut olan likidite bolluğu, yabancı kaynaklara ulaşımı ve dolayısıyla yük-sek oranlı büyümeyi kolaylaştıran bir unsur olmuştur ve ülkemizdeki ekono-

mik gelişmeyi olumlu etkilemiştir. Yakın gelecekte bu koşullar ortadan kalkma-ya başlayacağından, büyüme modeli-mizin iç tasarruflara ve ihracata daha çok ağırlık veren bir yapıya dönüştürül-mesi daha uygun olacaktır. Büyüme ile ithalat arasındaki pozitif ilişkinin azal-tılması şarttır. İhracatın ithalata olan bağımlılığı yüksek oranlardadır. Bu sorun, yerli hammadde ve ara mamul üreten sektörlerin desteklenmesi, ka-lite ve maliyet yapılarının uluslararası rekabet edebilir düzeye çekilmesiyle çözülebilecektir.

Sektör firmaları bazında alınması gerekli önlemler arasında da, döviz cinsinden borçlanmaların mümkün ol-duğunca azaltılması, üretim verimliliği-nin, ihracat oranının artırılması, ekono-mideki durgunluk zamanlarını yeniden yapılanma ve rekabet gücünü artırıcı çalışmalar için değerlendirilmesi sayı-labilir. Buna son zamanlarda bazı sek-törlerde yaşanan olayların dikkat çek-tiği bir konu olarak “çalışma barışının korunması”nı da ekleyebiliriz.

Ülkemizde ve yakın coğraf-yadaki yeni yatırımlarla oluş-maya başlayan, sektörde kapasite fazlasına yöneliş, AB ülkelerindeki durgunluk ile Rusya, Irak gibi pazarlar-da büyüyen sıkıntılar dikkate alındığında, çimento sektö-rünün önümüzdeki dönemde eski yılları aratan üretim ve is-tihdam düşüşleriyle karşı kar-şıya kalma olasılığı vardır.

Makroekonomik önlemlerin başında, yapısal reformlar olarak değerlendirebileceği-miz cari açığın, sanayimizin dış girdi bağımlılığının azal-tılması, reel sektörün rekabet gücünü artıracak, yeni pa-zarlara girişi, yüksek katma değerli üretimi teşvik edecek bir yapının oluşturulması gel-mektedir.

Büyüme ile ithalat arasında-ki pozitif ilişkinin azaltılması şarttır. İhracatın ithalata olan bağımlılığı yüksek oranlarda-dır. Bu sorun, yerli hammadde ve ara mamul üreten sektör-lerin desteklenmesi, kalite ve maliyet yapılarının uluslarara-sı rekabet edebilir düzeye çe-kilmesiyle çözülebilecektir.

Page 68: DÖVİZ KURU GENÇ İŞSİZLİĞİ DALGALANMALARI › yayin › isveren-Mayis-Haziran-2015.pdf · 2019-02-20 · 2 GTGP NI 36 61 GENÇ İŞSİZLİĞİ DÖVİZ KURU DALGALANMALARI

İŞVEREN / Mayıs - Haziran 201566

“Döviz Kuru Kamu İlaç Bütçesini Yönetmek Üzere Bir Tedbir Olarak Kullanılamaz”

Yaşadığımız kur dalgalanmaları-nın ve özellikle Türk Lirası’nın önemli uluslararası paralar karşısında değer kaybedişinin sektörümüzde faaliyet gösteren firmalar üzerindeki olumlu ya da olumsuz etkileri konusunda ne-ler söyleyebilirsiniz?

İlaç fiyatları aşağıda kısaca açıkla-nan bir sistematik dahilinde kamu otori-tesi tarafından belirlenmektedir. Bu siste-matik içinde de döviz kurları çok önemli bir rol oynamaktadır. Dolayısıyla, Türk Lirası’nın özellikle Avro karşısındaki de-ğer kaybı, gerekli düzenlemeler yapılma-dığı taktirde ilaç sektöründe ciddi kayıp-lara neden olmaktadır.

2004 yılında ülkemizde ilaç fiyatlan-dırma sisteminde kaynak (referans) fiyat uygulamasına geçilmiştir. Bu kapsamda, Avrupa Birliği’nde ilaç fiyatlarının en ucuz olduğu 5 ülkedeki ilaç fiyatları arasından en ucuz olanlar ülkemizdeki üretici fiyat-ları için kaynak olarak alınarak Sağlık Bakanlığı’nca belirlenmektedir. Bu ülke-ler Fransa, İtalya, İspanya, Portekiz ve Yunanistan olarak belirlenmiş ve süreç

içinde değişmemiştir. Bir ilaç bu beş ül-keden hangisinde en düşük fiyata satılı-yorsa, ülkemiz için o fiyat kaynak olarak alınmaktadır.

Kaynak fiyatlar Avro cinsinden olduk-ları için bunların TL’ye dönüştürülmesi ise Fiyat Değerlendirme Komisyonu ta-rafından belirlenen Dönemsel Avro De-ğeri (DAD) aracılığıyla yapılmaktadır. Öte yandan, Merkez Bankası’nca yayınlanan Avro kuru üzerinden hesaplanan orta-lama değer belirlenen sınırların dışına çıktığı noktada DAD yeniden belirlenmek-tedir. Ancak, mevzuatta belirlenen şartlar gerçekleştiği halde DAD Nisan 2009’dan bu yana 1,9595 TL’de sabit tutularak ilaç fiyatları artırılmamıştır. Böylece, halihazır-da AB ülkelerinden daha ucuza satılmak-ta olan ilaçlar kur etkisi nedeniyle daha da düşük fiyatlı hale gelmiştir. DAD’ın güncel-lenmemesi nedeniyle Sağlık Bakanlığı’na dava açılmıştır. Dava sektörümüz lehine sonuçlanmış ve karar geçtiğimiz Nisan ayında tebliğ edilmiştir.

Söz konusu Kararda, mahkemeye sunduğumuz gerekçelere paralel olarak, global bütçe uygulamasının kur ayarla-masının yapılmaması için haklı bir ge-rekçe oluşturamayacağı ve döviz kuru-nun, kamu ilaç bütçesini yönetmek üzere bir tedbir olarak kullanılamayacağı ifade edilmiştir.

Bunun üzerine, 18 Mayıs 2015 tari-hinde toplanan Fiyat Değerlendirme Ko-misyonu, DAD’ı yaklaşık %2,07 oranında bir artışla 2,00.-TL olarak tespit etmiştir.

Kararın verildiği tarih itibarıyla güncel Avro satış kuru olan 2,9453.-TL, açık-lanan 2,00.-TL tutarındaki yeni DAD’a göre %47,3 oranında daha fazladır.Seçim sonrasında kurların yükselmesi ile DAD’a göre fark %54.0 seviyelerine ulaşmıştır.

Artış oranı maalesef endüstrimizin 5 senedir uğradığı haksızlıkları giderecek, gelişimini destekleyecek yönde olma-mıştır.

Özellikle bu tür dalgalanmaların olumsuz etkilerine karşı ne tür tedbir ve politikalar önerebilirsiniz?

Bu türden döviz kuru artışları yaşandı-ğında ilaç fiyatlarının daha dinamik bir şe-kilde belirlenmesi gerekmektedir. DAD’ın cari kurdan düşük seviyede bırakılarak fiyatların baskılanması, ithal girdi maliyet-lerinde ortaya çıkan döviz kuru kaynaklı artışların yaşandığı bir ortamda ilaç üre-ticilerini zor durumda bırakmaktadır. Bu yaklaşım bir yandan sunulan ilaç hizme-tini aksatacak riskleri ortaya çıkarırken di-ğer yandan da sektörün Ar-Ge kapasitesi-ni geliştirerek daha yüksek katma değerli ürünler üretebilmesini zorlaştırmaktadır.

İlaç Endüstrisi İşverenler SendikasıYönetim Kurulu Başkanı

Nez

ih B

ARU

T

Kararda, mahkemeye sunduğu-muz gerekçelere paralel olarak, global bütçe uygulamasının kur ayarlamasının yapılmama-sı için haklı bir gerekçe oluştu-ramayacağı ve döviz kurunun, kamu ilaç bütçesini yönetmek üzere bir tedbir olarak kullanı-lamayacağı ifade edilmiştir.

DAD’ın cari kurdan düşük sevi-yede bırakılarak fiyatların bas-kılanması, ithal girdi maliyetle-rinde ortaya çıkan döviz kuru kaynaklı artışların yaşandığı bir ortamda ilaç üreticilerini zor durumda bırakmaktadır.

Page 69: DÖVİZ KURU GENÇ İŞSİZLİĞİ DALGALANMALARI › yayin › isveren-Mayis-Haziran-2015.pdf · 2019-02-20 · 2 GTGP NI 36 61 GENÇ İŞSİZLİĞİ DÖVİZ KURU DALGALANMALARI

İŞVEREN / Mayıs - Haziran 2015 67

İnşaat sektörü ekonomideki dalgalanmalardan derinden etkilenmektedir. Sektörümüz ekonomik konjonktürün etkisi ile 2014 yılında arzu edilen bü-yümenin gerisinde bir perfor-mans sergilemiştir. Hem kamu inşaat yatırımlarında hem de özel sektör inşaat harcamala-rında daralma yaşanmıştır.

Türkiye İnşaat Sanayicileri İşveren Sendikası (İNTES)Yönetim Kurulu Başkanı

Cel

al K

OLO

ĞLU

Kur Hareketlerinin Sektöre EtkileriSon dönemde uluslararası gelişme-

lerin yanı sıra ülkemizde yaşanan top-lumsal ve siyasi olaylara bağlı olarak reel döviz kurlarında ciddi dalgalanma-lar meydana gelmiştir. 2015 yılına eko-nomideki belirli göstergelerin olumsuz başlamasında kur dalgalanmalarındaki belirsizliğin etkin olduğunu düşünüyo-rum. Ekonominin globalleştiği günü-müzde reel döviz kurlarındaki hare-ketlerin makro ekonomide dengeleri sağlamada önemli etkileri olmaktadır. Döviz kuru istikrarı ekonomik istikrarı da etkilemektedir.

Dolar 2014 yılından itibaren tüm dünya para birimleri karşısında değer kazanmıştır. 2015 yılının ilk ayların-dan itibaren bu eğilim devam etmiştir. TL’nin Dolar karşısında en çok değer kaybeden paralardan birisi olması eko-nomide geleceğe ilişkin öngörülerde de sapmaya neden olmuştur.

Diğer taraftan, ABD Federal Rezerv Bank tarafından her ay gerçekleştirilen kurul toplantıları sonrası ifade edilen

faiz oranlarının yükseltileceğine dair söylemler gelişmekte olan ülke eko-nomilerini de fazlasıyla etkilemektedir. ABD’deki yüksek faiz oranları Türkiye gibi yüksek faiz veren, riski gelişmiş ülkelere göre yüksek olan ülkelerin çe-kiciliğini azaltmaktadır. Böylece, döviz arz ve talebindeki dengesizlik döviz kurlarında yukarı yönlü harekete ne-den olmuştur.

Kurlardaki bu gelişmelere özellikle dolar kurlarındaki artış damgasını vur-muştur. Ülkemizde ithalat girdileri ve finansman maliyetlerinin ağırlığının do-lar olması imalat sanayinde ve de inşa-at sektöründe giderlerimizi arttırmakta-dır. Burada önemli olan Türk parasının yabancı paralar nezdinde dalgalanma-sı değil, döviz kurlarının gerçek bir de-ğerde dengeye oturmasıdır.

Ülkemizde kur artışları hassas bir konudur. Çünkü, geçmişteki ekonomik krizler ani ve yüksek kur artışlarından etkilenerek derinleşmiştir. Bu nedenle ekonomide buna ilişkin önlemler alın-

maya özen gösterilmektedir. Zira, son bir ayda Dolar ve Euro’daki aşırı de-ğerlenmede azalış olmuş, talebin üze-rinde piyasaya döviz arz edilmiştir.

Kur artışlarının sektörümüz özelinde değerlendirecek olursak;

İnşaat sektörü ekonomideki dalga-lanmalardan derinden etkilenmekte-dir. Sektörümüz ekonomik konjonktü-rün etkisi ile 2014 yılında arzu edilen

Page 70: DÖVİZ KURU GENÇ İŞSİZLİĞİ DALGALANMALARI › yayin › isveren-Mayis-Haziran-2015.pdf · 2019-02-20 · 2 GTGP NI 36 61 GENÇ İŞSİZLİĞİ DÖVİZ KURU DALGALANMALARI

İŞVEREN / Mayıs - Haziran 201568

büyümenin gerisinde bir performans sergilemiştir. Hem kamu inşaat yatı-rımlarında hem de özel sektör inşaat harcamalarında daralma yaşanmıştır. Ekonomide dolar ve euro kurlarının yukarıya doğru hareketi maliyetlerin artmasına neden olmuştur.

Bütün bunlara rağmen, 2015 yılının Nisan ayında konut satışlarına ilişkin gelen rakamların artış yönünde olması sektör için olumlu bir gelişme olup, ko-nut hala yatırım aracı olarak cazibesi-ni sürdürmektedir. Bu gelişme, seçim sonrası belirsizlik ve konut kredisi faiz oranlarının aşağı yönlü hareket etme-yeceği düşüncesi ile talebin öne çekil-mesi olarak düşünülmektedir. Yani, kur

artışlarının yansımaları önümüzdeki dönemde daha belirgin olacaktır. Zira, döviz kurlarındaki yükselmenin ekono-mide yol açacağı en önemli olumsuz etki, fiyatlar genel düzeyini yükseltme-sidir. Sadece kur artışlarından konut inşaatı yapanlar etkilenmemektedir. Çünkü, kur artışları nedeni ile demir, bitüm, akaryakıt vb. belirli inşaat girdi-lerindeki fiyatlarındaki artışları sektö-rün tümünü etkilemektedir.

Geleneksel olarak devletçe inşaat sektöründe kullanılan araç, gereç ve işçilik rayiç ve birim fiyatları her yılın başında yayımlanmaktadır. Bu fiyatlar dikkate alınarak sabit fiyatlar ile ihale edilip sözleşmeye bağlanan işlerde bu fiyatlar geçerli olmaktadır. Bu süre ba-zen iki/üç yılı bulmaktadır. Söz konusu süre içerisindeki fiyat artışları sözleş-me eki olan fiyat farkı esasları kapsa-mında Yİ ÜFE’YE bağlı olarak formüle edilerek ödenmektedir.

Oysa, Merkez Bankası’nın 2014 yıl sonu itibariyle döviz kurları için öngör-düğü değerin üzerinde bir artışın mey-dana gelmesi yurt dışından temin edi-

len hizmet ve malzeme alımı yapılan işlerde sabit fiyatlı sözleşmelerde yük-lenicilerinin mağdur olmasına neden olmaktadır. Öte yandan, 2015 yılındaki kur artışları da öngörülenin üzerinde bir artış gerçekleşmektedir.

Mevcut fiyat farkları esasları olarak 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu’na göre ihale edilen ve sözleşmeye bağlanan işlerde uygulanan fiyat farkı esasları dövizdeki artışlara bağlı ilave bir fark ödemeyi öngörmemektedir. Yurt dışın-dan temin edilen araç gereçlerde Türk Lirası olarak görülen fiyat artışları nede-niyle, yurt dışından malzeme ithal edil-mesi zorunlu olan sözleşmelerde fiyat artışların karşılanamaması sonucu söz-leşmeler tamamlanamaz duruma gel-mektedir. Ancak, mevcut fiyat farkları esaslarında dövizdeki artışa bağlı fiyat farkı verilmesini öngörülmemektedir.

Her ne kadar tam karşılamasa da yurt içinde mevcut işçilik, araç ve ge-reç fiyatlarında meydana gelen fiyat artışları nedeniyle Türk Lirasının değer kaybettiği durumlarda sözleşmesin-de belirtilen fiyat farkı esaslarına göre meydana gelen TEFE’deki artış oran-ları dikkate alınarak fiyat farkı karşıla-maya yetmemektedir.

Dövizde Merkez Bankası’nın açık-ladığı döviz artış miktarının belirli ora-nında üzerindeki artışlar eşel-mobil olarak her ay düzenli olarak dikkate alınmalıdır. Bu hususta düzenleme ya-pılması acil ve önemlidir.

Uygulamada bulunan fiyat farkı esasları, meydana gelen artışları kar-şılamada yetersiz kaldığından Fiyat Farkı Esaslarının yeniden dövize bağlı artışları da dikkate alarak yeniden ele alınması gerekmektedir.

Yurt dışından temin edilen araç gereçlerde Türk Lirası olarak görülen fiyat artışları nedeniyle, yurt dışından mal-zeme ithal edilmesi zorunlu olan sözleşmelerde fiyat artış-ların karşılanamaması sonucu sözleşmeler tamamlanamaz duruma gelmektedir.

Dövizde Merkez Ban- kası’nın açıkladığı döviz artış miktarı-nın belirli oranında üzerindeki artışlar eşel-mobil olarak her ay düzenli olarak dikkate alın-malıdır. Bu hususta düzenle-me yapılması acil ve önemlidir.

Page 71: DÖVİZ KURU GENÇ İŞSİZLİĞİ DALGALANMALARI › yayin › isveren-Mayis-Haziran-2015.pdf · 2019-02-20 · 2 GTGP NI 36 61 GENÇ İŞSİZLİĞİ DÖVİZ KURU DALGALANMALARI

İŞVEREN / Mayıs - Haziran 2015 69

İhsan Doğramacı Bilkent Üniversitesiİktisat Bölümü Öğretim Üyesi

Prof

. Dr.

A. E

rinç

YELD

AN

Merkez Bankaları İçin Yeni Bir Almaşık: İstikrarlı Reel Döviz Kuru Hedeflemesi

Bu çalışmada şu soruya açıklık ge-tirmeye çalışacağız: Merkez Bankala-rının “bağımsızlığı” sadece enflasyon hedeflemesi (fiyat istikrarı) hedefiyle sı-nırlı olunması anlamına gelir mi? Veya soruyu daha başka bir açıdan soralım: merkez bankalarının enflasyon hedef-lemesi dışında döviz kurunun REEL değerini istikrarlı bir biçimde koruması hedefi koruması düşünülebilir mi?

Sorumuz Türkiye ekonomisi açısın-dan son derece önemli. Zira, Türk Li-ra’sının başta ABD doları olmak üzere, başlıca dövizler karşısında çalkantılı bir biçimde değer yitirmesi ulusal eko-nomide belirsizliklere ve ciddi kırılgan-

lıklara yol açıyor. Dövizin pahalılaşma-sı ve aşırı oynaklık içerisinde fiyatının belirsizleşmesi sonucunda hem enf-lasyonist beklentiler direnç gösteriyor, hem de ulusal mali piyasalarda dolari-zasyon tehdidini yükseltiyor.

2001 krizi sonrasında sermaye hareketlerinin iyi yönetilemediği ve Türkiye’ye gelen sıcak para akımla-rının uzun vadeli kalıcı döviz girişle-rine yönlendirilemediği bilinmektedir. Sıcak para girişleri ülkede yapay bir döviz bolluğu yaratmış ve Türk lirası-nın aşırı değerlenmesine yol açmış-tır. Bu savları irdelemek için ilk olarak 2003 sonrasında ABD dolarının Türk

Lirası karşısındaki enflasyon farkların-dan arındırılmış reel değerinin seyrine bakalım. Teknik anlamda satın alma gücü paritesine göre enflasyon farkla-rından arındırılmış olarak hesaplanan doların reel fiyatı, aylık bazda aşağı-daki Şekilde sergilenmektedir. Ocak 2003’te 1 dolar, 1.70 TL idi. Günü-müzde 2.70 TL/$’a yükselen dövizin fiyatı eğer enflasyondan arındırılıp reel olarak hesaplanırsa, aslında 1.30TL/$ düzeyinde olduğu gözlenmekte. Yani dolar, 2003’e görece hala “ucuz”. Söz konusu ucuzlama sürecinin ise 2003-2007 döneminde ciddi olarak yaşan-mış olduğu görülüyor.

Page 72: DÖVİZ KURU GENÇ İŞSİZLİĞİ DALGALANMALARI › yayin › isveren-Mayis-Haziran-2015.pdf · 2019-02-20 · 2 GTGP NI 36 61 GENÇ İŞSİZLİĞİ DÖVİZ KURU DALGALANMALARI

İŞVEREN / Mayıs - Haziran 201570

Şekil 1. Reel Döviz Kuru (TL/$)

2

ABD doları, TL karşısında üç dalga halinde ciddi bir ucuzlama (TL’nin aşırı değerlenmesi) içinde olmuş: Şubat 2003 – Ocak 2004; Temmuz 2006 – Temmuz 2008 ve Haziran 2009 –Aralık 2010 aralıkları. Doların reel fiyatı üç kez 0.90 TL/$ düzeyinde dibe vurmuş: Aralık 2007, Ağustos 2008 ve son olarak da Kasım 2010. Kasım 2010 tarihi Merkez Bankası’nın dövizin aşırı ucuzluğunun yarattığı tahribatı fark ederek finansal istikrar hedefini, fiyat istikrarını hedeflemesi kadar önemsediğini açıkladığı tarih. Ancak ne yazık ki bir çok açıdan artık çok geç kalınmış. Zira,

(1) Doların ucuzla(tıl)ması Türkiye’nin dış borçlanmasının ciddi bir şekilde özendirilmesiyle birlikte yaşanmış. 2002 sonunda 130 milyar dolar olan dış borç stoku, 2008 krizi öncesinde 281 milyara, 2014 sonunda ise 403 milyar dolara sıçramış durumda. Yani Türkiye, 2003-2014 arasında tüm Cumhuriyet tarihi boyunca borçlandığı miktarın neredeyse üç misli daha fazla borç kullanmış gözüküyor.

(2) Söz konusu çılgın dış borçlanma temposunun ve ucuz dövizin yol açtığı ucuz ithalat ve tüketim patlamasıyla birlikte ulusal tasarrufların gerilemiş olduğu ve dış açığın (cari işlemler açığı) artık kronik bir soruna dönüştüğü ve finansal istikrarsızlığın ana nedeni haline dönüştüğü anlaşılıyor.

(3) Ucuz ithalat baskısına dayanamayan geleneksel sanayi sektörleri daralma içine girmekte. İhracata yönelik sektörler ise ithalat yapabildiği ölçüde üretim yapabilmekte. Bu koşullar altında sanayinin milli gelir içindeki payı yüzde 25’lerden yüzde 16’ya gerilemiş durumda.

(4) Ucuz ithalat olanakları, makine teçhizat ve ara malı sanayilerinde yurt içi üretim yerine dış sermaye mallarının kullanımını özendirmekte. Ara malı ithalatına dayalı dış bağımlılık,en tahrip edici ithalat biçimi olarak kendini göstermekte.

0.50

0.70

0.90

1.10

1.30

1.50

1.70

1.90

Ock.03Tem.03

Ock.04Tem.04

Ock.05Tem.05

Ock.06Tem.06

Ock.07Tem.07

Ock.08Tem.08

Ock.09Tem.09

Ock.10Tem.10

Ock.11Tem.11

Ock.12Tem.12

Ock.13Tem.13

Ock.14Tem.14

Ock.15

Kaynak: TCMB veri dağıtım sisteminden kendi hesaplamalarımız.

ABD doları, TL karşısında üç dalga halinde ciddi bir ucuzlama (TL’nin aşı-rı değerlenmesi) içinde olmuş: Şubat 2003 – Ocak 2004; Temmuz 2006 – Temmuz 2008 ve Haziran 2009 – Ara-lık 2010 aralıkları. Doların reel fiyatı üç kez 0.90 TL/$ düzeyinde dibe vurmuş: Aralık 2007, Ağustos 2008 ve son ola-rak da Kasım 2010. Kasım 2010 tarihi Merkez Bankası’nın dövizin aşırı ucuz-luğunun yarattığı tahribatı fark ederek finansal istikrar hedefini, fiyat istikra-rını hedeflemesi kadar önemsediği-ni açıkladığı tarih. Ancak ne yazık ki bir çok açıdan artık çok geç kalınmış. Zira,

(1) Doların ucuzla(tıl)ması Türkiye’nin dış borçlanmasının ciddi bir şekilde özendirilmesiyle birlikte ya-şanmış. 2002 sonunda 130 milyar do-lar olan dış borç stoku, 2008 krizi önce-sinde 281 milyara, 2014 sonunda ise 403 milyar dolara sıçramış durumda. Yani Türkiye, 2003-2014 arasında tüm Cumhuriyet tarihi boyunca borçlandığı miktarın neredeyse üç misli daha fazla borç kullanmış gözüküyor.

(2) Söz konusu çılgın dış borçlan-ma temposunun ve ucuz dövizin yol açtığı ucuz ithalat ve tüketim patlama-sıyla birlikte ulusal tasarrufların gerile-

miş olduğu ve dış açığın (cari işlemler açığı) artık kronik bir soruna dönüştü-ğü ve finansal istikrarsızlığın ana ne-deni haline dönüştüğü anlaşılıyor.

(3) Ucuz ithalat baskısına dayana-mayan geleneksel sanayi sektörleri daralma içine girmekte. İhracata yö-nelik sektörler ise ithalat yapabildiği ölçüde üretim yapabilmekte. Bu koşul-lar altında sanayinin milli gelir içindeki payı yüzde 25’lerden yüzde 16’ya geri-lemiş durumda.

(4) Ucuz ithalat olanakları, makine teçhizat ve ara malı sanayilerinde yurt içi üretim yerine dış sermaye malla-rının kullanımını özendirmekte. Ara malı ithalatına dayalı dış bağımlılık, en tahrip edici ithalat biçimi olarak kendini göstermekte.

(5) Sanayi sektörlerinde istihdam talebinin daralmasıyla birlikte, serma-ye yoğun bir üretim sürecine girildiği görülmekte. Daha teknik bir deyimle, sermaye emek oranı yükseldikçe sa-nayinin istihdam yaratma kapasitesi daralmakta. Böylelikle istihdam gide-rek sanayi dışı sektörlere kaymakta; yüksek işsizlik yapısal olarak kalıcı bir soruna dönüşmekte.

(6) Bütün bu gelişmelere koşut ola-

rak Türkiye uluslararası işbölümünde bir ucuz ithalat pazarı olarak sanayi-sizleşmekte ve finansallaşmaya dayalı çarpık bir büyüme-daralma salınımına sürüklenmekte.

Bu yazımızda vurgulamak istediği-miz bağlantılı bir diğer konu ise sana-yi sektöründeki üretkenlik kayıplarına ilişkindir. Ulusal ekonomik aktivitenin belirleyici sektörü olan sanayide kaba-ca 2011’den bu yana üretkenlik kaza-nımları durgunlaşmış görünümdedir. Kalkınma Bakanlığı’ndan derlediğimiz veriler, 2011 sonrasında sanayide ça-lışılan saat başına reel işgücü üretken-liğinin, ücret maliyetlerindeki artışın gerisinde kaldığını göstermektedir. Üretkenlik düzeyinin ücret maliyetle-rinin gerisinde kalması sonucu kârlar sıkışmakta; bu da sanayi sektöründe enformel istihdama yol açmaktadır. (Bakınız Şekil 2)

Türkiye ekonomisinde süregelen durgunluğun ve zayıf istihdam/yüksek işsizlik olgularının ardında sanayi sek-törlerinden başlayarak ulusal ekonomi-nin bütününe yayılmış bulunan düşük üretkenlik performansıyla birlikte, yük-sek cari işlemler açığına ve yüksek dış borçlanmaya yol açan ucuz döviz kuru yatmaktadır.

Page 73: DÖVİZ KURU GENÇ İŞSİZLİĞİ DALGALANMALARI › yayin › isveren-Mayis-Haziran-2015.pdf · 2019-02-20 · 2 GTGP NI 36 61 GENÇ İŞSİZLİĞİ DÖVİZ KURU DALGALANMALARI

İŞVEREN / Mayıs - Haziran 2015 71

Şekil 2. Sanayi Sektöründe Reel Ücretler ve Üretkenlik

(5) Sanayi sektörlerinde istihdam talebinin daralmasıyla birlikte, sermaye yoğun bir üretim sürecine girildiği görülmekte. Daha teknik bir deyimle, sermaye emek oranı yükseldikçe sanayinin istihdam yaratma kapasitesi daralmakta. Böylelikle istihdam giderek sanayi dışı sektörlere kaymakta; yüksek işsizlik yapısal olarak kalıcı bir soruna dönüşmekte; var olan istihdam biçimleri ise taşeronlaştırılmakta ve güvencesizleştirilmekte.

(6) Bütün bu gelişmelere koşut olarak Türkiye uluslararası işbölümünde bir ucuz ithalat pazarı olarak sanayisizleşmekte ve finansallaşmaya dayalı çarpık bir büyüme-daralma salınımına sürüklenmekte.

Bu yazımızda vurgulamak istediğimiz bağlantılı bir diğer konu ise sanayi sektöründeki üretkenlik kayıplarına ilişkindir. Ulusal ekonomik aktivitenin belirleyici sektörü olan sanayide kabaca 2011’den bu yana üretkenlik kazanımları durgunlaşmış görünümdedir. Kalkınma Bakanlığı’ndan derlediğimiz veriler, 2011 sonrasında sanayide çalışılan saat başına reel işgücü üretkenliğinin, ücret maliyetlerindeki artışın gerisinde kaldığını göstermektedir. Üretkenlik düzeyinin ücret maliyetlerinin gerisinde kalması sonucu karlar sıkışmakta; bu da sanayi sektöründe enformel ve taşeronlaştırılmış/güvencesizleştirilmiş istihdam biçimlerinin yaygınlaşmasına yol açmaktadır. (Bakınız Şekil 2)

Türkiye ekonomisinde süregelen durgunluğun ve zayıf istihdam/yüksek işsizlik olgularının ardında sanayi sektörlerinden başlayarak ulusal ekonominin bütününe yayılmış bulunan düşük üretkenlik performansıyla birlikte, yüksek cari işlemler açığına ve yüksek dış borçlanmaya yol açan ucuz döviz kuru yatmaktadır.

Şekil 2

Kaynak: TC Kalkınma Bakanlığı, Temel Ekonomik Göstergeler.

Özetlemek gerekirse, 2001 sonrası yaşanan döviz kurundaki ucuzlamanın yarattığı ithalat baskısı sonucunda, Türkiye uluslararası işbölümünde bir ucuz ithalat pazarı olarak sanayisiz-leşmekte ve finansallaşmaya dayalı çarpık bir büyüme-daralma sarmalına sürüklenmektedir.

Bu sorunlar kümesi ise sadece Türkiye ekonomisine özgü olmayıp, Türkiye ile birlikte enflasyon hedefle-mesinin büyüsü altında döviz kurunda makro ekonomik dengesizlikleri ve söz konusu tahribatı göz ardı eden bir dizi (çoğunlukla Latin Amerika) ülkede de yaşanmaktaydı. Bu gerçekler altında sadece enflasyon hedeflemesini göze-ten muhafazakar merkez bankacılığı yerine ne gibi seçeneklerin geliştirilebi-leceği de yeni-kalkınma yazınının ana gündem maddesi haline dönüşmüştü.

Bir örnek vermek gerekirse, orto-doks enflasyon hedeflemesi strate-jisine almaşık bir seçenek, Arjantin, Meksika ve Brezilya ekonomilerinin 2000 sonrası deneyimlerinden yola çıkarak Roberto Frenkel, Jaime Ros ve Lance Taylor gibi yapısalcı gele-nekten gelen iktisatçılar tarafından

önerilmektedir. Adı geçen iktisatçılar modern merkez bankacılığının sade-ce enflasyon hedeflemesi ile sınırlan-dırılmayarak, bunun da ötesinde, dö-viz piyasasında sabit ve rekabetçi bir reel kur hedeflemesini de içeren, daha kapsamlı bir para politikası oluşturul-masını önermektedir. Yani, alternatif görüşe göre merkez bankaları sade-ce fiyat istikrarını değil, döviz fiyatının reel değerini de gözetmelidir. Reel kur hedeflemesinin, bir yandan (ülkemizin de en önemli sorunu haline dönüşmüş olan) cari işlemler açığının oluşmasına engel olurken, diğer yandan da emek yoğun ihracatı özendirerek işsizliğin azaltılmasına yardımcı olacağı düşü-nülmektedir.

Dolayısıyla merkez bankaları enf-lasyonla mücadele hedefinden vaz-geçmeden, döviz piyasasında reka-betçi bir reel kuru da hedefleyerek ekonominin reel sorunlarının çözümü-ne daha aktif olarak katkıda bulunma-lıdır. Bu hedefe ulaşmak için merkez bankaları ekonominin diğer birimleri ile koordineli olarak çalışmalı ve gere-ğinde sermaye hareketlerini daha ak-tif olarak yönlendirmeli, spekülatif ve borçlanmayı özendirici unsurlarından

arındırmaya çalışmalıdır.Küresel ekonomide “yeni” merkez

bankacılığı tartışmaları böylesine gün-demdeyken, acaba Türkiye ve benze-ri gelişmekte olan ülkeler bu tartışma ortamını kendi ekonomilerinin özgün yapısal koşullarını gözetecek bir dü-zeye taşıyabilir mi? Acaba bu küresel tartışma ortamı söz konusu ülkelerde merkez bankalarının kalkınma, sana-yileşme, istihdam ve yatırım stratejile-rinin yürütülmesinde önemli bir aktör olarak görevlendirilmesi için bir fırsat olarak kullanılabilir mi?

Page 74: DÖVİZ KURU GENÇ İŞSİZLİĞİ DALGALANMALARI › yayin › isveren-Mayis-Haziran-2015.pdf · 2019-02-20 · 2 GTGP NI 36 61 GENÇ İŞSİZLİĞİ DÖVİZ KURU DALGALANMALARI

İŞVEREN / Mayıs - Haziran 201572

Trakya Üniversitesi İİBFÖğretim Üyesi

Prof

. Dr.

Sadi

UZU

NO

ĞLU

Küresel Dalgalanma Ortamında Ülke Ekonomisi ve Firma Bazında İzlenmesi Gereken Kur Politikaları

2007 yılının ikinci yarısında ABD’de başlayan; öncelikle Gelişmiş Ülkele-re (GÜ) daha sonra da Gelişmekte Olan Ülkelere (GOÜ) yayılan küresel kriz şiddetini azaltmış gibi görünse de etkilerini sürdürmeye devam ediyor. Küresel krizin etkilerini ortadan kal-dırmaya yönelik olarak, ABD Merkez Bankası FED tarafından başlatılan dü-şük faiz-parasal genişleme programı neredeyse tüm GÜ merkez bankaları tarafından belirli dönemlerde kullanıl-dı ve hala kullanılmaya devam ediyor. Ancak krizin tüm yükünün merkez ban-kalarına bırakılmış olması; düşük faiz-parasal genişleme politikaları finansal piyasalarda “yeni balonlar“ yaratma dışında pek de işe yaramış gibi gö-rünmüyor. GÜ tarafından istenen bü-yüme-canlanma da bir türlü “istenen düzeyde” yakalanamıyor ve/veya iste-

nen hızda hedeflere ulaşılamıyor. Hiç kuşkusuz ABD, AB ülkelerinden biraz daha iyi bir görüntü sergiliyor.

GÜ merkez bankalarının parasal genişlemeyi “sürekli politika” haline ge-tirmesi oluşan finansal balonlar nede-niyle pek mümkün değil. ABD Merkez Bankası tarafından da bu politikanın sürdürülemez olduğu kabul görmüş durumda. Bu nedenle geçen yılın sonu itibariyle FED, her ay menkul kıymet alarak piyasalara verdiği 85 milyar USD’yi kademe kademe azaltarak sı-fırladı. Şimdi de faiz yükseltiminin ne zaman yapılacağı konusuna odaklan-mış durumda.

Hiç kuşkusuz, GÜ merkez ban-kalarının uyguladığı genişleyici para politikaları GOÜ ekonomilerine de bir şekilde yansıdı. GOÜ, oluşan likidite bolluğunun etkisini sermaye akımla-

rıyla hissetti. GOÜ; portföy yatırımı, doğrudan yabancı sermaye yatırımı ve dış borç kanalıyla gelen serma-ye akımlarının etkisinde kaldı. Ancak uzun yıllardır GÜ’den GOÜ’lere akan sermaye girişlerinin etkisinde politika üreten ülkeler için kısılan USD likidi-tesinin yeni risklerin ortaya çıkmasına neden olması bekleniyor. Uzun yıllar-dır GÜ’den akan sermaye girişlerinin etkisinde politika üreten GOÜ’ler için kısılan USD likiditesinin yeni riskleri ortaya çıkarması kaçınılmaz görünü-

2008 yılından itibaren firmala-rımızın toplam döviz varlıkları ile toplam döviz yükümlükleri arasındaki farktan oluşan dö-viz pozisyon açıklarının arttığı gözleniyor.

Page 75: DÖVİZ KURU GENÇ İŞSİZLİĞİ DALGALANMALARI › yayin › isveren-Mayis-Haziran-2015.pdf · 2019-02-20 · 2 GTGP NI 36 61 GENÇ İŞSİZLİĞİ DÖVİZ KURU DALGALANMALARI

İŞVEREN / Mayıs - Haziran 2015 73

yor. Bu etkinin en fazla hissedileceği GOÜ’nün başında da Türkiye geliyor.

Eski Dönemin HastalıklarıAslında 1997 yılında Asya Krizi ile

başlayan ve ilerleyen yıllarda neredey-se tüm ülkeleri etkisine alan küresel krize en son katılan ülke ABD olmuştu. 2001 yılı sonunda neredeyse tüm kapi-talist ülkeler bu krizin etkisi altındaydı. G7 ülkeleri toplanarak krizden çıkışın “küresel politikalarla” olacağını açıkla-dı. Sonuçta 2002 yılı başından itibaren düşük faiz ve kredi genişlemeci politi-kalar devreye sokuldu. Ancak bu süre-cin emtia fiyatlarının hızla yükselmesi ve enflasyonist baskı yaratması ne-deniyle tekrar faiz yükseltilmesi ile so-

nuçlanması aşırı borçlanan bireyler ve şirketleri zor duruma soktu. 2007 yılın-da mortgage krizi olarak bilinen süreç yaşandı. Bu kez finans sistemi çökme noktasına gelince, 2008 yılından itiba-ren yeniden düşük faiz ve genişletici para politikaları devreye sokuldu.

Türkiye, 2002 yılı başından itiberen GÜ tarafından yürütülen genişletici po-litikaların etkisinde en fazla kalan ülke-lerden biri oldu. Aşırı sermaye girişleri nedeniyle hızla değerlenen Türk Lirası (TL), düşen faiz ve kredi genişlemesi ekonomik canlanmanın temelini oluş-tururken; diğer taraftan da değerlenen TL, canlanan ekonomide enflasyonu baskılama işlevini gördü. Çünkü eko-nomi yönetimi tarafından da kabul gö-ren değerli TL politikası, Türkiye eko-nomisinde üretimin bileşimini ithal girdi lehine değiştirmişti. Döviz kurları değer kazandıkça ithalat da ucuzluyordu. Değerli TL politikasının bir diğer etki alanı kaynak finanmanında gerçekleş-ti: Yabancı para ile borçlanma cazip hale geldi.

Ancak değerli TL Türkiye’nin reka-bet gücünü olumsuz yönde etkiledi ve cari açığın yapısallaşmasına neden oldu.

İhracatın ağırlıklı Euro, ithalatın ise ağırlıklı olarak USD cinsinden yapılıyor olması; Euro /USD paritesinin uzun

yıllardır Euro lehine hareket etmesi so-nucu ihracatçı kesimin işine geldi. Bir diğer ifade ile değerli TL ile düşen re-kabet gücü; parite kazanımları ve ucuz ithal girdi nedeniyle ihracatçılar tarafın-dan bir “şikayet” konusu olmadı.

Ancak artık durum değişti. ABD ekonomisinin AB ülkelerine kıyasla daha iyi görüntü vermesi, Yunanistan gibi AB ülkelerinde yaşanan sıkıntıların derinleşmesi ve FED’in sıkılaşmaya yönelik 2013 yılı Mayıs ayından itiba-ren yaptığı açıklamalar yeni bir döne-min başlangıcı oldu. Grafik1’den de görülebileceği gibi FED’in sıkılaşmaya yönelik yaptığı açıklamalar GOÜ’lere yönelik sermaye akımlarını tersine çe-virdi. Türkiye başta olmak üzere GOÜ paraları hızla değer kaybetti, risk prim-leri yükselirken yurtiçi faizlerde yön yu-karı doğru çevrildi.

Grafik 1. Sermaye Akımları ve GOÜGelişmekte Olan Ülkelere Hisse Senedi ve Tahvil Akımları

(Milyar ABD Doları, 4 Haftalık Hareketli Toplam)

2

2008 yılından itibaren yeniden düşük faiz ve genişletici para politikaları devreye sokuldu. Türkiye, 2002 yılı başından itiberen GÜ tarafından yürütülen genişletici politikaların etkisinde en fazla kalan ülkelerden biri oldu. Aşırı sermaye girişleri nedeniyle hızla değerlenen Türk Lirası (TL), düşen faiz ve kredi genişlemesi ekonomik canlanmanın temelini oluştururken; diğer taraftan da değerlenen TL, canlanan ekonomide enflasyonu baskılama işlevini gördü. Çünkü ekonomi yönetimi tarafından da kabul gören değerli TL politikası, Türkiye ekonomisinde üretimin bileşimini ithal girdi lehine değiştirmişti. Döviz kurları değer kazandıkça ithalat da ucuzluyordu. Değerli TL politikasının bir diğer etki alanı kaynak finanmanında gerçekleşti: Yabancı para ile borçlanma cazip hale geldi. Ancak değerli TL Türkiye’nin rekabet gücünü olumsuz yönde etkiledi ve cari açığın yapısallaşmasına neden oldu. İhracatın ağırlıklı Euro, ithalatın ise ağırlıklı olarak USD cinsinden yapılıyor olması; Euro /USD paritesinin uzun yıllardır Euro lehine hareket etmesi sonucu ihracatçı kesimin işine geldi. Bir diğer ifade ile değerli TL ile düşen rekabet gücü; parite kazanımları ve ucuz ithal girdi nedeniyle ihracatçılar tarafından bir “şikayet” konusu olmadı.

1. Ancak artık durum değişti. ABD ekonomisinin AB ülkelerine kıyasla daha iyi görüntü vermesi, Yunanistan gibi AB ülkelerinde yaşanan sıkıntıların derinleşmesi ve FED’in sıkılaşmaya yönelik 2013 yılı Mayıs ayından itibaren yaptığı açıklamalar yeni bir dönemin başlangıcı oldu. Grafik1’den de görülebileceği gibi FED’in sıkılaşmaya yönelik yaptığı açıklamalar GOÜ’lere yönelik sermaye akımlarını tersine çevirdi. Türkiye başta olmak üzere GOÜ paraları hızla değer kaybetti, risk primleri yükselirken yurtiçi faizlerde yön yukarı doğru çevrildi.

Grafik 1. Sermaye Akımları ve GOÜ

Firmalarımız kur riskinden ko-runmak için forward, futures, options ve swap gibi vadeli (türev) işlemleri kullanabilir. Ancak firmalarımızın bu tür ürünleri riskleri nedeniyle fi-nansal piyasalarda faaliyet gösteren kuruluşlardan pro-fesyonel yardım alarak kul-lanmaları ve bu ürünleri kul-lanırken de belirli bir maliyete katlanmaları gerekiyor.

Ekonominin genelinde yaşa-nan düşük büyüme nedeniyle oluşan likidite sıkıntısının ya-rattığı risklere, USD likidite-sindeki sıkılaşma ile birlikte eklenecek olan TL kredi sıkı-laşması riskidir. Bu durumda TL likidite bulmanın zorlaşa-cağı gibi maliyeti de yüksele-cektir.

Kaynak: EPFR Son Veri: 25 Mart 2015

Page 76: DÖVİZ KURU GENÇ İŞSİZLİĞİ DALGALANMALARI › yayin › isveren-Mayis-Haziran-2015.pdf · 2019-02-20 · 2 GTGP NI 36 61 GENÇ İŞSİZLİĞİ DÖVİZ KURU DALGALANMALARI

İŞVEREN / Mayıs - Haziran 201574

Yeni Dönemin RiskleriDöviz likiditesinin ve özellikle de

USD sıkılaşmasının Türkiye’ye kur ve faiz oranlarında yükseliş olarak yansı-yacağı biçimindeki değerlendirmeler ye-terli değil. Bu yalnızca buzdağının görü-nen yüzü. Bunun ötesinde ekonomiyi ve firmalarımızı bekleyen riskler var.

Öncelikle bir saptama yapmak gere-

kiyor: Firmalarımızın 2013 yılının Mayıs ayında yapılan FED açıklamasından hemen hemen birşey anlamadıkları an-laşılıyor. Tablo’dan izlenebileceği gibi 2008 yılından itibaren firmalarımızın toplam döviz varlıkları ile toplam döviz yükümlükleri arasındaki farktan oluşan döviz pozisyon açıklarının arttığı gözle-niyor. 2008 yılında 71 milyar USD açık pozisyonu olan firmalar, 2013 yılında pozisyon açıklarının 174 milyar dolara yükseltmiş. 2015 yılının Şubat ayı sonu itibariyle de bu açık 178 milyar USD olarak gerçekleşmiş.

Firmalarımız gelişmeleri doğru değerlendirip pozisyon kapatma ko-nusunda adım atmadıkları gibi pozis-yonlarını daha da açmışlar. Maalesef

firmalarımız eski alışkanlıkla, “nasıl olsa döviz artmaz, maliyeti de düşük olur” beklentisine güveniyor. Açık po-zisyon nedeniyle her kur artışı firmala-rımızın mali tablolarına “kur farkı zara-rı” olarak yansıyor. Firmalarımızın mali dengeleri bozuluyor.

Türkiye ekonomisinde büyüme ko-nusunda yaşanan sıkıntılar da dikkate alındığında, firmalarımızın nakit akışla-rının bozulma tehdidini de bu tabloya eklemek gerekiyor.

Tablo. Firmaların Döviz Pozisyonları (Milyar ABD Doları)

2008 2009 2010 2011 2012 2013 2014 2015/2

VARLIKLAR 80 77 84 78 86 90 99 99

-Mevduat 60 57 62 55 61 64 67 67

-Diğer 20 20 22 23 25 26 32 32

YÜKÜMLÜLÜKLER 151 147 176 200 225 264 280 277

-Krediler 136 132 158 180 202 236 252 251

-Diğer 15 15 18 20 23 28 28 26

NET POZİSYON -71 -70 -92 -122 -139 -174 -181 -178

Kaynak: TCMB, Barclays Research

Bir diğer sorun ise Euro/USD pari-tesinin USD lehine değişme trendinde olması. Grafik 2’de firmalarımızın açık pozisyonlarının hangi döviz cinsinden oluştukları yer alıyor. Firmalarımızın yaklaşık 178 milyar USD’lık pozisyon açığının yüzde 60’ının USD cinsinden olduğu görülüyor. Dolayısıyla paritenin USD lehine değişmesi genelde USD cinsinden borçlanan firmaların kur ris-kini daha da artırıyor.

USD Likiditesindeki Daralmanın Diğer Etkileri

Türkiye’de USD likiditesinin azal-ması kur riskinden daha fazla risk an-lamını taşıyor. Bilindiği gibi USD aynı zamanda Türkiye ekonomisi ve firma-larımız açısından bir kaynak. Özellik-le bankacılık sektörü yurtdışından bu kaynağı temin ederek TL cinsinden krediye dönüştürüyor. Tasarruf oranla-rının düşük olduğu ekonomimiz açısın-dan USD likiditesinin bolluğu; düşük TL faizi ve TL cinsinden kredi genişlemesi demek. Bankalar kendi taşıdıklarını kur risklerinden: TCMB’nin uyguladığı zorunlu karşılık ve korunma (hedge)

politikalarıyla korunabiliyorlar. Ancak firmalarımız bu konuda bilgi birikimi, korunma için gerekli maliyet ve temi-nat sistemi sistemine yeterince sahip değiller.

USD likiditesinin daralması yukarı-da belirttiğimiz gibi firmalarımıza yal-nızca kur riski olarak yansımaz. Belki daha da önemlisi TL cinsinden kredi-lerde daralma ve maliyet artışı olarak da yansıyacaktır. Bu nedenle firmaları-mızın kendilerini bekleyen risklere kar-şı daha kapsamlı koruma politikaları geliştirmeleri gerekiyor.

Açık pozisyon nedeniyle her kur artışı firmalarımızın mali tablolarına “kur farkı zararı” olarak yansıyor. Firmalarımı-zın mali dengeleri bozuluyor.

Korunma işlemini yalnızca bi-zim yapmamız bizi kurtarmı-yor. İş yaptığımız firmaları da riskten korunma için yönlen-dirmemiz veya bundan sonra seçici olmamız gerekiyor.

Page 77: DÖVİZ KURU GENÇ İŞSİZLİĞİ DALGALANMALARI › yayin › isveren-Mayis-Haziran-2015.pdf · 2019-02-20 · 2 GTGP NI 36 61 GENÇ İŞSİZLİĞİ DÖVİZ KURU DALGALANMALARI

İŞVEREN / Mayıs - Haziran 2015 75

Grafik 2. Firmaların Döviz Pozisyonları

4

USD Likiditesindeki Daralmanın Diğer Etkileri Türkiye’de USD likiditesinin azalması kur riskinden daha fazla risk anlamını taşıyor. Bilindiği gibi USD aynı zamanda Türkiye ekonomisi ve firmalarımız açısından bir kaynak. Özellikle bankacılık sektörü yurtdışından bu kaynağı temin ederek TL cinsinden krediye dönüştürüyor. Tasarruf oranlarının düşük olduğu ekonomimiz açısından USD likiditesinin bolluğu; düşük TL faizi ve TL cinsinden kredi genişlemesi demek. Bankalar kendi taşıdıklarını kur risklerinden: TCMB’nin uyguladığı zorunlu karşılık ve korunma (hedge) politikalarıyla korunabiliyorlar. Ancak firmalarımız bu konuda bilgi birikimi, korunma için gerekli maliyet ve teminat sistemi sistemine yeterince sahip değiller. USD likiditesinin daralması 11. Maddede anlattığımız gibi firmalarımıza yalnızca kur riski olarak yansımaz. Belki daha da önemlisi TL cinsinden kredilerde daralma ve maliyet artışı olarak da yansıyacaktır. Bu nedenle firmalarımızın kendilerini bekleyen risklere karşı daha kapsamlı koruma politikaları geliştirmeleri gerekiyor. Grafik 2. Firmaların Döviz Pozisyonları

Ne Yapmalı? USD likiditesinin daralması firmalarımıza; dövizdeki açık pozisyonları nedeniyle kur riski, bankaların TL kredi yaratma yetersizlikleri nedeniyle likidite riski ve finans maliyetlerindeki artış olarak yansıyacaktır. Ancak bu riskleri yönetmek için firmalarımızın kullanabileceği enstrümanlar ülkemizde mevcuttur. Firmalarımız kur riskinden korunmak için forward, futures, options ve swap gibi vadeli (türev) işlemleri kullanabilir. Ancak firmalarımızın bu tür ürünleri riskleri nedeniyle finansal piyasalarda faaliyet gösteren kuruluşlardan profesyonel yardım alarak kullanmaları ve bu ürünleri kullanırken de belirli bir maliyete katlanmaları gerekiyor. Bu enstrümanları kullanarak “artık risk bitti” kolaylığı içine girmek yerine; iş yaptığımız (örneğin, alacaklı olduğumuz firmalar…), bizim için hayati önem taşıyan firmaların da risklerinin izlenmesi firmamızın geleceği açısından önem

Ne Yapmalı?USD likiditesinin daralması firma-

larımıza; dövizdeki açık pozisyonları nedeniyle kur riski, bankaların TL kredi yaratma yetersizlikleri nedeniyle likidi-te riski ve finans maliyetlerindeki artış olarak yansıyacaktır. Ancak bu risk-leri yönetmek için firmalarımızın kul-lanabileceği enstrümanlar ülkemizde mevcuttur. Firmalarımız kur riskinden korunmak için forward, futures, options ve swap gibi vadeli (türev) işlemleri kullanabilir. Ancak firmalarımızın bu tür ürünleri riskleri nedeniyle finansal piya-salarda faaliyet gösteren kuruluşlardan profesyonel yardım alarak kullanmaları ve bu ürünleri kullanırken de belirli bir maliyete katlanmaları gerekiyor.

Bu enstrümanları kullanarak “artık risk bitti” kolaylığı içine girmek yerine; iş yaptığımız (örneğin, alacaklı olduğu-muz firmalar…), bizim için hayati önem taşıyan firmaların da risklerinin izlenmesi firmamızın geleceği açısından önem ta-şıyor. Kısaca korunma işlemini yalnızca bizim yapmamız bizi kurtarmıyor. İş yap-tığımız firmaları da riskten korunma için yönlendirmemiz veya bundan sonra se-çici olmamız gerekiyor.

Bir diğer sorun ekonominin gene-linde yaşanan düşük büyüme nedeniy-le oluşan likidite sıkıntısının yarattığı risklere, USD likiditesindeki sıkılaşma ile birlikte eklenecek olan TL kredi sıkı-

laşması riskidir. Bu durumda TL likidite bulmanın zorlaşacağı gibi maliyeti de yükselecektir. Bu durumda firmalarımı-zın yeni döneme; kaliteli alacak takibi, elde mevcut “atıl” gayrimenkul ve bina gibi likiditesi zor olan varlıkları likidite ederek sermayeye eklemeleri biçimin-de hazırlanmaları gerekiyor. Firmaları-mızın sermaye artırımlarının vergisel olarak da teşvik edildiği bir ortamda sermayelerini artırmaları gelecek dö-nem için hayati önem taşıyor. Gerek ülkemizde gerekse sınırlarımızda ya-şanan politik belirsizlikler de bu tab-loya eklendiğinde; ihmal ve gecikme-nin firmamızın yaşamını tehdit ettiğini unutmamamız gerekiyor.

Page 78: DÖVİZ KURU GENÇ İŞSİZLİĞİ DALGALANMALARI › yayin › isveren-Mayis-Haziran-2015.pdf · 2019-02-20 · 2 GTGP NI 36 61 GENÇ İŞSİZLİĞİ DÖVİZ KURU DALGALANMALARI

İŞVEREN / Mayıs - Haziran 2015

kadınlar ve gençler

7676

Türkiye Beşeri Sermaye Bakımından Avrupa ve Orta Asya Bölgesi’nin En Zayıf İki Ülkesinden Biri

Dünya Ekonomik Forumu, 2015 Beşeri Sermaye Raporu’nu yayınladı. Beşeri sermayeyi, bir ülkedeki bireyle-rin sahip oldukları ve üretim sürecinde kullanabilecekleri beceri ve yetenekle-rin toplamı olarak tanımlayan Rapor, eğitim, beceri ve istihdam konuların-daki temel zorlukları ve güncel durumu ortaya koyarak ülkeler arasında sırala-ma yapıyor.

Rapor, oluşturulan Beşeri Sermaye Endeksi’nde 124 ülkeyi, seçilmiş eği-tim ve istihdam kriterleri çerçevesinde ülkelerin, bireylerin niteliklerini geliştir-me ve bireylerin elde ettikleri vasıfları üretken istihdama çevirme yeterliliğini değerlendiriyor. Endeks; eğitime eri-şim, eğitimin kalitesi, işsizlik oranı, iş-gücüne katılım oranı, eksik istihdam gibi 46 farklı göstergeyi kapsıyor ve oluşturulan yaş gruplarının (15 altı, 15-24, 25-54, 55-64, 65 ve üstü) durumu-nu ayrı ayrı inceliyor.

Ülkemiz, Beşeri Sermaye Endeksi’nde 124 ülke arasında 68’inci sırada yer bulabildi. İlk üç sırayı Finlandiya, Norveç ve İsviçre oluştururken, Yemen sonuncu geldi (Şekil 1).

Rapor’a göre Türkiye, içinde bu-lunduğu Avrupa ve Orta Asya Böl-gesi’ndeki 43 ülke arasında 42’nci ve Moldova ile birlikte beşeri ser-maye gücü en zayıf iki ülkeden biri (Şekil 2).

Ülkeler, gelir düzeyine göre grupla-nıp sıralandığında ise, Türkiye’nin üst orta gelir seviyesindeki 31 ülke arasın-da 18’inci sırada olduğu görülüyor.

Yaş gruplarına göre sıralamada Türkiye; 15 yaş altı grup açısından 61’inci, 15-24 yaş grubunda 50’nci, 25-54 yaş grubunda 77’nci, 55-64 yaşta 78’inci ve 60 ve üzeri yaş grubu karşı-laştırmasında 70’inci sırada yer alıyor.

Gençlere (15-24 yaş) ait notumuz aynı gelir grubunda olduğumuz ülkeler

ortalamasının üzerinde, buna karşılık ekonominin performansını belirleyen 25-54 yaş grubuna (primer çalışma ça-ğına) ait notumuz, benzer ülkelerin al-tında. Nitekim, genel endekste 68’inci olan Türkiye, 25-54 yaş grubu dikkate alındığında 77’nciliğe iniyor.

Yaş gruplarına göre eğitime erişim oranları beşeri yatırım artışının zaman içinde ortaya koyduğu olumlu sonuçla-rı yansıtıyor. Yükseköğrenim görmüş olanların çağ nüfusuna oranı 65+ yaş-larda yüzde 5,6 iken 15-24 yaş gru-bunda yüzde 69,4. Benzer şekilde 65+ yaşta yüzde 59,2 olan ilköğrenim me-zuniyet oranı 15-24 yaşta yüzde 93,8.

Ne var ki, Türkiye’nin bölgesinde (Avrupa ve Orta Asya) alt ve orta de-recede vasıflı işçilerin toplam istihdam-daki payının en yüksek olduğu dört ülkeden biri Türkiye (diğerleri Tacikis-tan, Kırgızistan ve Arnavutluk). Bu da ülkemizdeki nitelikli işgücü açığını ve kamusal mesleki eğitimin kalite soru-nunu yansıtıyor.

Öğrencilerin eğitim gördükleri alanlara göre dağılımın da belirtildiği Rapor’da, Türkiye’de yılda yaklaşık 608 bin kişi olan üniversite mezunu sayısının 284 bin kişi ile yarıya yakı-nının sosyal bilimler, işletme ve hukuk alanlarında öğrenim gördüğü; mü-hendislik, imalat ve inşaat alanlarında verilen mezun sayısının 75 bin kişi ile ikinci büyük payı oluşturduğu anlaşı-lıyor. Üçüncü sırada 62 bin ile eğitim bilimleri, dördüncü sırada ise 52 binle temel bilimler, tıp, matematik ve bilişim geliyor.

Türkiye’nin beşeri sermaye açısın-dan güçlü ve zayıf yönleri şunlar:

Güçlü Yönler:• 15-24 yaş g.: yükseköğrenime

erişim (25) / mesleki eğitime erişim (28) / eksik istihdam (5)

• 25-54 yaş g.: eksik istihdam (9)

• 55-64 yaş g.: doğuşta sağlıklı ha-yat beklentisi (1)

• 65+ yaş g.: eksik istihdam (5)

Zayıf Yönler:• - 15 yaş g.: kızların ortaöğrenime

erişimi (84) / ilköğretimin kalitesi (80)

• 15-24 yaş g.: eğitim sisteminin kalitesi (77) / ilköğretime erişim (88) / ortaöğrenime erişim (86) / işgücüne katılım (82)

• 25-54 yaş g.: ilk, orta ve yükse-köğrenime erişim (86, 85, 76) / iş-gücüne katılım (117) / istihdamda cinsiyet eşitsizliği (77) / personel eğitimi (81) / vasıflı personel temi-ni (88)

• 55-64 yaş g.: ilk, orta ve yükse-köğrenime erişim (79, 92, 76) / iş-gücüne katılım (121)

• 65+ yaş g.: ilk, orta ve yükseköğ-renime erişim (83, 89, 72) / işgücü-ne katılım (81)

Türkiye, en kötü sonuçları işgücüne katılım oranında 25-54 yaş grubu açı-sından kadınların durumu nedeniyle 117’nci olarak ve 55-64 yaş grubu açı-sından hem erkeklerde hem de kadın-larda çalışma hayatının genellikle 55 yaşında sonlanması nedeniyle 121’inci olarak aldı.

Rapor’un ülke profilleri bölümün-de eğitim ve istihdam verilerinin yaş gruplarına göre karşılaştırılmasına ek olarak, inovasyon başlığı altında küme gelişim durumu, üniversite-sanayi Ar-Ge ortaklığı, şirket kurma kolaylı-ğı; kırılganlık başlığı altında kayıt dışı istihdam, sosyal güvence ağı; kamu yatırımları başlığı altında eğitim har-camalarının GSYH’ye oranı, okulların internet erişimi göstergelerine de yer verilmiş. Ülkeler arası sıralamanın yapılmadığı bu göstergelerde, şirket kurma kolaylığı hariç, Türkiye’nin ba-şarılı bir profil çizmediği görülüyor.

Page 79: DÖVİZ KURU GENÇ İŞSİZLİĞİ DALGALANMALARI › yayin › isveren-Mayis-Haziran-2015.pdf · 2019-02-20 · 2 GTGP NI 36 61 GENÇ İŞSİZLİĞİ DÖVİZ KURU DALGALANMALARI

İŞVEREN / Mayıs - Haziran 2015

kadınlar ve gençler

7777

ŞEKİL 1 BEŞERİ SERMAYE ENDEKSİ 2015

(Seçilmiş ülkelerin 100 üzerinden aldıkları puanlara göre)

Kaynak: Dünya Ekonomik Forumu 2015 Beşeri Sermaye Raporu’nun verilerini kullanarak TİSK.

Page 80: DÖVİZ KURU GENÇ İŞSİZLİĞİ DALGALANMALARI › yayin › isveren-Mayis-Haziran-2015.pdf · 2019-02-20 · 2 GTGP NI 36 61 GENÇ İŞSİZLİĞİ DÖVİZ KURU DALGALANMALARI

İŞVEREN / Mayıs - Haziran 2015

kadınlar ve gençler

7878

ŞEKİL 2 AVRUPA VE ORTA ASYA BÖLGESİ BEŞERİ SERMAYE ENDEKSİ 2015

Kaynak: Dünya Ekonomik Forumu 2015 Beşeri Sermaye Raporu’nun verilerini kullanarak TİSK.

Page 81: DÖVİZ KURU GENÇ İŞSİZLİĞİ DALGALANMALARI › yayin › isveren-Mayis-Haziran-2015.pdf · 2019-02-20 · 2 GTGP NI 36 61 GENÇ İŞSİZLİĞİ DÖVİZ KURU DALGALANMALARI

İŞVEREN / Mayıs - Haziran 2015

kadınlar ve gençler

7979

TÜİK’ten “İstatistiklerle Gençlik”Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından yayımlanan “İstatistiklerle Gençlik, 2014” verilerine göre, 77 milyon 695 bin

olan Türkiye nüfusunun yaklaşık 12,8 milyonu gençlerden oluşuyor. 15-24 yaş grubu genç nüfusun toplam nüfus içindeki oranı %16,5. Genç nüfusun %51,2’si erkek, %48,8’i ise kadın.

Gençlerin toplam nüfus içindeki oranı giderek azalacakTÜİK tarafından yapılan nüfus projeksiyonlarına göre, Türkiye nüfusunun 2023 yılında 84 milyon 247 bin kişi olacağı

tahmin ediliyor. Genç nüfusun toplam nüfus içindeki oranının 2023’te %15,1’e, 2050’de %11,7’ye ve 2075’te ise %10,1’e gerilemesi bekleniyor.

Gençler, işgücü piyasasında dezavantajlı konumda2014 yılında yetişkin nüfusta (25 ve daha yukarı yaş grubu) %8,3 olan işsizlik oranı, 15-24 yaş grubunda %17,9’a yük-

seliyor. Tarım dışı sektörlerde gençlerin durumu daha kırılgan; işsizlik %21 düzeyinde.

Temel İşgücü Göstergeleri, 2014Genç (15-24 yaş), Yetişkin (25 ve daha yukarı yaş)

Yüzde

15-24 yaş 25 ve daha yukarı yaş

Toplam Erkek Kadın Toplam Erkek Kadın

İşgücüne katılma oranı 40,8 54,0 27,7 53,0 75,8 30,9

İşsizlik oranı 17,9 16,6 20,4 8,3 7,6 10,0

Tarım dışı işsizlik oranı 21,0 18,7 26,2 10,1 8,7 14,1

İstihdam oranı 33,5 45,0 22,0 48,6 70,0 27,8

İstihdamTarımSanayiHizmet

100,019,432,747,9

100,014,838,646,6

100,028,720,550,7

100,021,427,051,6

100,016,331,452,3

100,033,816,449,8

Genç kadınlar işsizlikten daha fazla etkileniyorTarım dışı işsizlik oranının genç erkeklerde %18,7 iken, genç kadınlarda %26,2 olması, genç işsizliği sorununu en fazla

kadınların yaşadığını gösteriyor.

Gençler en fazla hizmetler sektöründe istihdam ediliyorGençlerin istihdam oranı %33,5, diğer bir ifadeyle her 10 gençten sadece 3’ü istihdamda. İstihdamdaki gençlerin %19,4’ü

tarım, %32,7’si sanayi, %47,9’u ise hizmet sektöründe yer alıyor.

Yükseköğretimde net okullaşma oranı arttıTÜİK’in “İstatistiklerle Gençlik, 2014” verilerinden, gençlerin eğitim durumlarına ilişkin bilgiler de edinmek mümkün. Yük-

seköğretimde net okullaşma oranının 2013/’14 öğrenim döneminde bir önceki yıla göre 1,4 puan artış göstererek %39,9’a yükseldiği gözleniyor. Erkeklerde önceki yıla göre bu oran önemli bir değişim göstermezken, kadınlarda 2,3 puan artarak %40,9 oldu.

Page 82: DÖVİZ KURU GENÇ İŞSİZLİĞİ DALGALANMALARI › yayin › isveren-Mayis-Haziran-2015.pdf · 2019-02-20 · 2 GTGP NI 36 61 GENÇ İŞSİZLİĞİ DÖVİZ KURU DALGALANMALARI

İŞVEREN / Mayıs - Haziran 2015

kadınlar ve gençler

8080

Yükseköğretimde okullaşma oranı, 2012/’13-2013/’14Yüzde

Öğretim yılı Okullaşma oranı Toplam Erkek Kadın

2012/’13 Brüt 74,9 79,5 70,0

Net 38,5 38,4 38,6

2013/’14 Brüt 81,7 86,2 76,9

Net 39,9 38,9 40,9

Yurtdışına eğitim amaçlı gitme oranı erkeklerde arttı, kadınlarda azaldıVatandaş Giriş Anketi sonuçlarına göre, eğitim amacıyla yurtdışına giden gençlerin oranı 2013 yılına göre 0,7 puan arta-

rak, 2014 yılında %13,2 oldu. Bu oran genç erkeklerde 2,9 puan artış göstererek %11,3, genç kadınlarda 8,7 puan azalarak %20,5 oldu.

2014 yılında iş amaçlı (konferans, toplantı, görev vb.) nedenlerle yurtdışına çıkan genç erkek oranı %25,3 iken, genç kadınlarda bu oran %2,8.

Gelecekten umutlu gençlerin oranı azaldıYaşam Memnuniyeti Araştırması sonuçlarına göre, 2013 yılında %83,9 olan gelecekten umutlu genç oranı, 2014 yılında

%78’e geriledi. Genç erkekler, 2014 yılında %79,7 oranında geleceklerinden umutlu iken, genç kadınlarda bu oran %76,4 olarak gerçekleşti.

Gençlerin %65,1’i, 2013 yılında kendini mutlu hissederken, bu oran 2014 yılında 4 puan düşerek %61,2 oldu. Mutluluk oranı 2014 yılında genç erkeklerde %60, kadınlarda ise %62,4 olarak belirlendi.

Genç kadınların siyasete ilgisi arttıYaşam Memnuniyeti Araştırması sonuçlarına göre, 2013 yılında genç kadınların siyasete olan ilgisi %12 iken bu oran 3,6

puan artarak %15,6’ya yükseldi. Genç erkeklerin siyasete olan ilgisi ise 2,3 puan azalarak 2014’te %20,8’e düştü.

Page 83: DÖVİZ KURU GENÇ İŞSİZLİĞİ DALGALANMALARI › yayin › isveren-Mayis-Haziran-2015.pdf · 2019-02-20 · 2 GTGP NI 36 61 GENÇ İŞSİZLİĞİ DÖVİZ KURU DALGALANMALARI

İŞVEREN / Mayıs - Haziran 2015 8181

haberler

Refik Baydur’a ASTOP’tan Vefa ÖdülüTürkiye İşveren Sendikaları

Konfederasyonu›nun (TİSK) Onursal Başkanı ve Kimya, Petrol, Lastik ve Plastik Sanayii İşverenleri Sendikası (KİPLAS) Yönetim Kurulu Başkanı Re-fik Baydur’a, Ankara Sivil Toplum Kuru-luşları Platformu (ASTOP) tarafından Ankara Ticaret Odası (ATO) Toplantı Salonu’nda 13 Mayıs 2015 tarihinde gerçekleştirilen ödül töreninde, 1953 yılından itibaren içinde endüstri ilişkile-rine, iş dünyasına ve ülke ekonomisine yaptığı katkı ve hizmetlerine şükran göstergesi olarak “Vefa Ödülü” verildi.

Baydur’a ödülünü Sanayi ve Ticaret eski Bakanlarından Ali Coşkun sundu. Refik Baydur ödül alırken yaptığı ko-nuşmada “Ben siyaset bilmem, ben memuriyet de yapmadım. Ben memle-ketimin üretimine ve üretenine hizmet ettim. Bundan hep iftihar duydum.” dedi. Ali Coşkun da Baydur ile 22 yıl İstanbul Sanayi Odası’nda beraber ça-

lıştıklarını, 10 sene aynı şirkette birlikte üst düzey yöneticilik yaptıklarını belir-terek, “Refik Baydur’a ödül vermek benim için de ayrı bir şereftir. Çünkü Baydur, hem iş dünyasında hem de gönüllü kuruluşlar alanında bir marka isimdir.” dedi.

ASTOP tarafından düzenlenen Vefa Ödülleri gecesinde, ASTOP Onursal Başkanı ve Türk Sanayici ve İşadam-ları Vakfı (TÜSİAV) Yönetim Kurulu Başkanı Veli Sarıtoprak ile TİSK Yöne-tim Kurulu Üyesi ve ASTOP İcra Kurulu Üyesi Metin Demir hazır bulundular.

Birleşmiş Milletler Global Compact toplantısı TÜGİS’te yapıldı

Birleşmiş Milletlerin 2015 yılından başlayarak uygulayacağı “Integra-ted Sustainable Agriculture Program (ISAP) Türkiye/Entegre Edilmiş Sürdü-rülebilir Tarım Gıda Programı” ortaklar toplantısı TÜGİS Merkezinde yapıldı.

Toplantıya New York’tan gelen Birleş-miş Milletler Global Compact Başkanı Dr. Puvan Selvanathan katıldı. Diğer partnerler olarak Birleşmiş Milletler Kalkınma programı, Global Compact Türkiye, TOBB GT1, Cargill, Pepsi

Co, Anadolu Efes, OLAM, SKD Türki-ye, Anadolu Etap, TÜSİAD ve TÜGİS Yetkilileri katıldı. Global Compact’ın Türkiye’de uygulayacağı Tarım ve İş İlkeleri (FABS) projesi dünyada herkes için Gıda Güvenliği, sağlıklı beslenme, çevreye karşı sorumluluk, insan ve beslenme haklarına saygı, iyi yönetişim, bilgi, beceri ve teknolojiye gıda sektöründe erişim, Ar-ge çalışmaları ve bu çalışmaların ekonomik boyutlarını özellikle Tarım, Hayvancılık, Balıkçılık, Ormancılık uygulamalarını gıda üreten çiftçilerle tarımsal Extention programlarını kap-samaktadır.

Birleşmiş Milletler Global Com-pact bu projenin uygulanması için Türkiye’ye belli bir fon ayıracaktır.

Baydur’a ödülünü Ali Coşkun sundu

Page 84: DÖVİZ KURU GENÇ İŞSİZLİĞİ DALGALANMALARI › yayin › isveren-Mayis-Haziran-2015.pdf · 2019-02-20 · 2 GTGP NI 36 61 GENÇ İŞSİZLİĞİ DÖVİZ KURU DALGALANMALARI

İŞVEREN / Mayıs - Haziran 20158282

haberlerTİSK Başkanı Eyüboğlu’nun SEİS ve KAMU-İŞ’İ Ziyareti

TİSK Başkanı Yağız Eyüboğlu’nun Metin Demir Başkanlığındaki Türkiye Sağlık Endüstrisi İşverenleri Sendikası (SEİS) Yönetim Kurulu’nu Ziyareti

TİSK Başkanı Yağız Eyüboğlu’nun Kamu İşletmeleri İşverenleri Sendikası (KAMU-İŞ) Genel Sekreteri Erhan Polat’ı Ziyareti

Page 85: DÖVİZ KURU GENÇ İŞSİZLİĞİ DALGALANMALARI › yayin › isveren-Mayis-Haziran-2015.pdf · 2019-02-20 · 2 GTGP NI 36 61 GENÇ İŞSİZLİĞİ DÖVİZ KURU DALGALANMALARI

İŞVEREN / Mayıs - Haziran 2015 8383

haberler

TTSİS’den Tekstil Mühendisleri İçin Güç Birliği Zirvesi

Üyemiz Türkiye Tekstil Sanayii İş-verenleri Sendikası (TTSİS), üniversite ve sanayi işbirliği için önemli bir zirve-ye imza attı.

Tekstil mühendisliği bölümleri ara-sında 2014 yılında kurulan ‘Tekstil Mühendisliği Bölümleri Konseyi’, Tür-kiye’deki tekstil mühendisliği eğitiminin temel sorunlarının geniş çaplı tartışılıp çözüm yollarının aranacağı bir ‘zirve toplantısı’ düzenlenmesine karar verdi. Söz konusu zirve, ‘Türkiye’de Tekstil Mühendisliği Eğitiminin Sorunla-rı ve Çözüm Yollarının Ortaya Ko-nulması’ gündemi ile 20 Mayıs 2015 tarihinde Sendikanın evsahipliğinde gerçekleşti. Türkiye Tekstil Sanayii İş-

verenleri Sendikası Yönetim Kurulu Başkanı Muharrem Kayhan’ın mode-ratörlüğünde düzenlenen zirve toplan-tısında sektörün üst düzey yöneticileri biraraya geldi.

TTSİS Yönetim Kurulu Başkanı Muharrem Kayhan, iş sağlığı ve gü-venliğinden mesleki eğitimlere, Yalın Altı Sigma eğitimlerinden kurumsal eğitimlere kadar birçok farklı başlık altında üyelere yoğun eğitim desteği verildiğini, özellikle verimliliğe yönelik eğitimlerin maddi ve manevi olarak ciddi bir şekilde desteklendiğini belirtti.

Sektörle birlikte yapılanalımTürkiye’de bulunan tekstil mühen-

disliği bölüm başkanlarından oluşan Tekstil Mühendisliği Bölümleri Konse-yi Genel Sekreteri Prof. Dr. Hüseyin Kadoğlu, geçtiğimiz iki yıl içerisinde İzmir, Bursa, Kahramanmaraş gibi farklı illerde toplanan konseyin ilk defa sanayicilerle buluştuğunu belirtti ve TTSİS Başkanı Muharrem Kayhan’a bu imkânı sağladıkları için teşekkür-lerini sundu. Kadoğlu, Türkiye’de çok büyük bir tekstil ve hazır giyim sektö-rü olduğunu vurgulayarak, 17 tekstil mühendisliği bölümünün, amaçlarının mezun olan mühendisleri en iyi şekilde yetiştirerek sanayiye kazandırmak ve Ar-Ge hizmetleri ile ilgili bilgi üretmek olduğunu söyledi.

Global Compact Türkiye Raporlama ÇalıştayıSekretaryasını Konfederasyonu-

muz ve TÜSİAD’ın müştereken yürüt-tüğü Global Compact Türkiye’nin iş dünyası imzacılarına yönelik düzen-lediği Raporlama Çalıştayı 22 Nisan 2015’de TİSK Genel Merkezi’nde ya-pıldı.

Şirketlerin UN Global Compact’e imzacı olma taahhütleri arasında yer

alan İlerleme Bildirimi (Communicati-on on Progress) yayımlama taahhüdü gereğince, imzacı şirketler her sene Global Compact’ın insan hakları, ça-lışma standartları, çevre ve yolsuzluk-la mücadele konularını kapsayan 10 evrensel ilkesine yönelik çalışmalarını raporluyorlar.

Global Compact İlerleme Bildi-

rimi raporlamasının giriş seviyesin-de temellerin anlatıldığı Raporlama Çalıştayı’na, farklı sektör ve illerde fa-aliyet gösteren Global Compact imza-cısı şirketlerin temsilcileri katıldı.

Çalıştay kapsamında, İlerleme Bil-dirimi gereklilikleri ve sürdürülebilirlik raporlamasının önemi ele alınarak, ba-şarılı rapor örnekleri paylaşıldı.

Page 86: DÖVİZ KURU GENÇ İŞSİZLİĞİ DALGALANMALARI › yayin › isveren-Mayis-Haziran-2015.pdf · 2019-02-20 · 2 GTGP NI 36 61 GENÇ İŞSİZLİĞİ DÖVİZ KURU DALGALANMALARI

İŞVEREN / Mayıs - Haziran 20158484

haberlerTÜGİS Genel Kurulu

Konfederasyonumuza Üye Türkiye Gıda Sanayii İşverenleri Sendikası (TÜGİS)’nın 6 Haziran 2015 tarihinde yapılan Olağanüstü Genel Kurul toplantısında Yönetim, Denetim ve Disiplin Kurulu’na seçilen üyeleri aşağıdaki gibidir:

YÖNETİM KURULU; Necdet Buzbaş (Başkan), Okyar Yayalar (Başkan Vekili), Dr.Mehmet Çetin Duruk (Başkan Vekili), Üyeler: Zeki Ilgaz, Hüseyin Sevim, Dr.Ediz Aksoy, Ömer Görener, Özen Altıparmak, Aydın Çuvalcı.

DENETİM KURULU; Şener Astan, Ahmet Karabulut, İlhan Turan Usta.

DİSİPLİN KURULU; Av.Haluk Eldem, Ali Rıza Diren, Mehmet Koçak.

KİPLAS Genel KuruluKonfederasyonumuza Üye Türkiye Kimya, Petrol, Lastik ve Plastik Sanayii İşverenleri Sendikası (KİPLAS)‘nın 22.Ola-

ğan Genel Kurul sonrasında oluşan yeni Yönetim, Denetleme ve Disiplin Kurulları:

YÖNETİM KURULU; Refik Baydur (Başkan), Erol Kiresepi (Başkan Vekili), M. Feridun Uzunyol (Başkan Vekili), Dr. A. Ünsal Hekiman (Muhasip Üye), Üyeler: R. Sabri Acar, Serdar Oran, Sadettin Korkut, Ümit Küçük, İ. Selçuk Aksoy.

DENETLEME KURULU; R. Şükrü Ergün (Başkan), M. Selçuk Denizligil, Mehmet Yılmaz.

DİSİPLİN KURULU; V. İbrahim Aracı (Başkan), Mois Kohen, Sabri Özcan.

SEİS Genel Kurulu Konfederasyonumuza Üye Türkiye Sağlık Endüstrisi İşverenleri Sendikası’nın 6 Mayıs 2015 tarihinde yapılan 4.Olağan

Genel Kurul toplantısı sonrası oluşan yeni Yönetim, Denetleme ve Disiplin Kurulları Üyeleri aşağıdaki gibidir:

YÖNETİM KURULU; Metin Demir (Başkan), Dr.Erol Özensoy (Başkan Yardımcısı), Onur Özcan (Başkan Yardımcısı), Levent Mete Özgürbüz (Başkan Yardımcısı), Üyeler: M. Alper Eryaşar, Uğur Mumay, İ.Cem Türker, Fikret Küçükdeveci, Bülent Mutlu.

DENETLEME KURULU; Gülşah Sönmez, Bekir Samat, Ramazan Hakan Karadeniz.

DİSİPLİN KURULU; M.Mert Özdamar, M.Cumhur Çeken, Süreyya Erşahin, Oktay Uğurlu, Hasan Ünlü.

PÜİS’te Yeni Görev DağılımıKonfederasyonumuza Üye Petrol Ürünleri İşverenler Sendikası (PÜİS) ’nın 8 Mayıs 2015 tarihinde gerçekleştirilen

Genel Merkez Yönetim Kurulu toplantısında görev bölüşümü yapıldı. Yapılan oylamalar sonucunda yeni görev dağılımı oybirliğiyle aşağıdaki şekilde oluştu:

İmran Okumuş (Genel Başkan), Davut Bülbüloğlu (Başkan Yardımcısı), Alaeddin Kavak (Başkan Yardımcısı), Mehmet Gül (Başkan Yardımcısı), M. Erol Sözen (Başkan Yardımcısı), Fesih Aktaş (Üye), Ahmet Özmen (Üye), Güner Yenigün (Genel Sekreter), Hasan Rüştü Tutuk (Genel Sekreter Yardımcısı).

Page 87: DÖVİZ KURU GENÇ İŞSİZLİĞİ DALGALANMALARI › yayin › isveren-Mayis-Haziran-2015.pdf · 2019-02-20 · 2 GTGP NI 36 61 GENÇ İŞSİZLİĞİ DÖVİZ KURU DALGALANMALARI

İŞVEREN / Mayıs - Haziran 2015 85

avrupa avrupa

AB’ye Göre Türkiye Ekonomisi

2014 İlkbaharında başlayan eko-nomik yavaşlama beklenenden daha fazla zamana yayıldı. TL’nin reel olarak değer kazanmasının ihracat artışını sı-nırlandırması mümkündür, fakat aynı zamanda ekonomi, düşen petrol fiyat-larından yarar sağlayacaktır. Enflas-yonun hafifçe düşmesi beklenirken tü-keticilerin satınalma gücündeki artışın büyümeyi güçlendirmesi ve ithal enerji faturasındaki düşüşün cari işlemler açığını daraltması beklenmektedir.

Büyümenin yeniden dengelenmesi

2014’de yıllık büyüme hızının yüz-de 2,9’a düşmesiyle ekonomik faali-

yetler yavaşlamıştır. Hanehalklarının borçlanmasına getirilen kısıtlayıcı ted-birler tüketici harcamalarını yavaşlat-mıştır. Özel yatırımlar peş peşe üç yıl-dır durgunluğunu korumaktadır. Kamu yatırımları da geçen yılki artıştan son-ra gerilemiş, genel kamu harcamaları GSYH artışına katkı yapmamıştır.

Durgun yurtiçi talebin olumsuz et-kisi, yılın ilk yarısında daha rekabetçi bir döviz kurundan ve parasal olma-yan altın ithalatındaki büyük düşüşten yararlanan net ihracattaki artış saye-sinde büyük ölçüde telafi edilmiştir. Türkiye’nin önemli ticaret ortakları olan Rusya, Ukrayna ve Irak’a ihracatın azalmış olmasına rağmen toplam mal

ve hizmet ihracatı yaklaşık yüzde 7 art-mıştır.

Merkez Bankası para politikasını gevşetti

2013-14 kışında, Türkiye’nin mali piyasaları ve TL üzerindeki aşağı yön-lü güçlü baskı sonucu Merkez Bankası para politikasını önemli ölçüde sıkı-laştırmıştır. Daha sonra, TL’nin değer kazanması ve Türk tahvilleri üzerindeki risk priminin düşmesiyle Merkez Ban-kası temel politika oranını - bir hafta-lık repo oranı -, Temmuz ayına kadar aşamalı biçimde yüzde 8,25’e indir-miştir. Yüzde 9 dolaylarında seyreden manşet enflasyon, Merkez Bankası’nı

Avrupa Komisyonu “İlkbahar 2015 Avrupa Ekonomik Tahmin Raporu”nu yayınladı. Raporda Türkiye Ekonomisi’nin durumu hakkında aşağıdaki tespitler yapıldı.

2015 ve 2016’da GSYH artışının %4’e ulaşamayacağı, ihracat artışının ılımlı düzeyde kalacağı, TÜFE artışının %7’nin altına inmeyeceği, işsizliğin artacağı, reel birim işgücü

maliyeti değişiminin pozitif seyredeceği (ücret artışının verimlilik artışından yüksek olmaya devam edeceği) yapılan tespitler arasında dikkat çekiyor.

Page 88: DÖVİZ KURU GENÇ İŞSİZLİĞİ DALGALANMALARI › yayin › isveren-Mayis-Haziran-2015.pdf · 2019-02-20 · 2 GTGP NI 36 61 GENÇ İŞSİZLİĞİ DÖVİZ KURU DALGALANMALARI

İŞVEREN / Mayıs - Haziran 201586

avrupa avrupayılın geri kalan bölümünde temel politi-ka oranında yeni indirimler yapmaktan alıkoymuştur. Bununla birlikte, 2015 Ocak ve Şubat aylarında, Merkez Ban-kası hafifçe düzelen enflasyon verileri ve Cumhurbaşkanı ile Bakanlar’dan gelen baskılar sonucu bir haftalık repo oranını iki aşamada yüzde 7,5’e indir-miştir.

Özel yurtiçi talep tekrar büyümenin belirleyicisi olacak

Dolar karşısında son zamanlarda değer kaybetmesine rağmen, Mart 2015 itibariyle TL yıllık bazda reel olarak yüzde 7,4 değerlidir. Bu da bir kez daha Türkiye’nin uluslararası fiyat rekabet gücünü azalttığı gibi, tahmin döneminde ihracat performansını za-yıflatacaktır. Türkiye’nin geleneksel ihraç piyasalarının (Rusya, Orta Doğu) çoğunda büyümeyi baskı altına ala-cak düşük enerji fiyatları da ihracatı etkileyecektir. Aynı zamanda, düzelen ticaret hadlerinin ithalatı canlandırması söz konusudur. Dolayısıyla, net ihra-catın GSYH artışına katkısının tekrar negatif değer alması beklenmektedir.

Yurt içinde, özel tüketim harcama-larının daha düşük petrol fiyatları ve daha güçlü istihdam artışı sayesinde geçen yılki durgunluğundan kurtulması muhtemeldir. Para politikasındaki yeni gevşeme de daha düşük banka kredi faizleri sayesinde tüketimi bir ölçüde teşvik edecektir. Fakat 2013-14’den gelen ihtiyatlı makroekonomi politika tedbirleri hanehalkı borçlanmasını sı-nırlandırmaya devam edecektir. Tüke-tici talebindeki artış ve daha düşük faiz oranları ve üretim maliyetleri sayesin-de tahmin döneminde yatırımların bir miktar artması beklenmektedir.

Biraz daha hızlı büyüme ve düşük enflasyon

2015’in ilk aylarını kapsayan eko-nomik veriler nispeten zayıftır. Öyle ki, muhtemelen 7 Haziran’da yapılacak Genel Seçim sonuçlarının belirsizliği-ne de bağlı olarak tüketici ve firma gü-

ven endeksleri 2009 resesyonundan bu yana en düşük düzeye inmiştir. Bu tahmin, büyümeyi destekleyen koşul-ların 2015 içerisinde yurtiçi talebi bir miktar güçlendireceği beklentisine da-yanmaktadır. Bu şekilde, yıllık büyüme hızının 2015’de yüzde 3,2’ye, 2016’da ise yüzde 3,7’ye çıkması öngörülmek-tedir. Bu tahmini aşağı çekebilecek risk, FED’in faiz oranlarını artırmaya başlamasının Türk mali varlıklarına olası etkisidir. Bu da, Türk para politi-kasının sıkılaştırılmasını gerektirecek ve yurt içi talep üzerinde olumsuz yan-sımaları görülebilecektir. Bir başka risk de Orta Doğu ve Ukrayna’daki uyuş-mazlıkların yeniden yoğunlaşmasıdır.

Son yıllarda işgücü verimliliğinde gözlenen nispeten yavaş artış trendine bağlı olarak istihdam artışının büyüme hızının bir miktar altında kalması bek-lenmektedir. İşsizlik oranı yüzde 10,5 dolayında seyredecektir. Bu tahmin, işgücünün son yıllardaki trend büyü-me hızı civarında artacağı varsayımı-na dayanmaktadır. Daha düşük petrol fiyatlarının yardımıyla yıllık ortalama tüketici fiyat enflasyonunun 2015’de yüzde 7’ye düşmesi beklenmektedir. 2016’da enflasyon, büyüme hızının potansiyele yaklaşmasıyla yeniden

artabilir. Büyük ölçüde parasal olma-yan altın ithalatındaki düşüş sayesinde Türkiye’nin büyük cari işlemler açığı 2014’de GSYH’nın yüzde 5,7’sine ge-rilemiştir. 2015’de düşük petrol fiyat-larının bu açığı daha da düşürerek GSYH’nın yüzde 4,4’üne gerileteceği tahmin edilmiştir. 2016’da ise petrol fiyatlarındaki düşüşün durması ve yur-tiçi talebin canlanmaya devam etmesi ile cari işlemler açığı biraz genişleye-bilir.

Kamu maliyesi istikrarlı ve sürdürülebilir durumdadır

Merkezi hükümet, 2014’de GSYH’nın yüzde 1,3’ü oranında bütçe açığı vermiştir. Bu, önceki yıldan ha-fifçe yüksek olmasına rağmen, yüzde 1,4’lük resmi tahminin altındadır. Bu performansa özelleştirme gelirlerinin katkısı olmuştur. Daha hızlı büyümeye ve bunun sonucu artan vergi gelirlerine bağlı olarak önümüzdeki iki yılda açık hafifte daralacaktır.

Kamu borcu/GSYH oranı 2014’de de azalışını sürdürmüş ve yüzde 33,5’e düşmüştür. Bütçe açığı ve GSYH tahminlerine dayalı olarak bu oran önümüzdeki iki yılda daha da dü-şebilecektir.

Page 89: DÖVİZ KURU GENÇ İŞSİZLİĞİ DALGALANMALARI › yayin › isveren-Mayis-Haziran-2015.pdf · 2019-02-20 · 2 GTGP NI 36 61 GENÇ İŞSİZLİĞİ DÖVİZ KURU DALGALANMALARI

İŞVEREN / Mayıs - Haziran 2015 87

avrupa avrupa Türkiye Ekonomisinde Başlıca Göstergelerin Tahmini

20131995-2010

Yıllık yüzde değişim

Cari Fiyatlarla Milyar TL

GSYH’ye Oranı (%) 2011 2012 2013 2014 2015 (T) 2016 (T)

GSYH 1567.3 100.0 4.2 8.8 2.1 4.2 2.9 3.2 3.7

Özel tüketim 1109.7 70.8 4.2 7.7 -0.5 5.1 1.3 2.9 3.9

Kamu tüketimi 236.6 15.1 4.6 4.7 6.1 6.5 4.6 4.8 4.8

Gayri safi sermaye oluşumu 318.6 20.3 4.9 18.0 -2.7 4.4 -1.3 2.3 3.5

Mal ve hizmet ihracatı 401.8 25.6 7.1 6.5 18.3 -0.3 6.8 3.2 4.5

Mal ve hizmet ithalatı 504.3 32.2 9.2 10.9 -0.5 9.0 -0.2 3.5 5.5

Gayri Safi Milli Gelir (GNI) (GSYH deflatörü ile) 1544.6 98.6 4.2 8.3 2.4 3.9 2.9 3.1 3.4

GSYH büyümesine katkı: Yurtiçi talep 4.7 9.8 -0.2 5.3 1.2 3.1 4.0

Stok Değişimi 0.2 0.5 -1.6 1.4 0.0 0.3 0.1

Net İhracat -0.5 -1.5 3.9 -2.5 1.6 -0.2 -0.4

İstihdam 0.8 6.6 3.1 2.8 1.6 2.5 3.1

İşsizlik oranı 8.3 9.0 8.3 8.9 10.1 10.6 10.5

İşçi Başına Brüt Kazanç 35.7 -2.1 12.8 10.9 10.7 9.2 9.4

Birim işgücü maliyeti 31.3 -4.1 13.8 9.4 9.4 8.4 8.8

Reel birim işgücü maliyeti -2.0 -11.6 6.5 3.1 0.8 0.7 1.8

GSYH Deflatörü 34.2 8.6 6.9 6.2 8.5 7.6 6.9

Tüketici Fiyat Endeksi - 6.5 8.9 7.5 8.9 7.0 7.3

Mal ticaret haddi* -1.0 -3.1 -3.1 3.7 1.3 4.7 -0.4

Mal ticaret dengesi -5.7 -11.3 -8.1 -9.4 7.6 -6.3 -6.5

Cari işlemler dengesi -2.6 -9.9 -6.1 -7.8 -5.7 -4.4 -5.0

Borçlanma* - -9.9 -6.1 -7.8 -5.7 -4.4 -5.0

Bütçe dengesi* - -0.8 -0.3 -1.6 -1.5 -1.4 -1.3

Kamu borcu* - 39.1 36.2 36.1 33.5 31.7 30.4

*GSYH’nın yüzdesi. (T): TahminKaynak: Avrupa Komisyonu İlkbahar 2015 Avrupa Ekonomik Tahmin Raporu

Page 90: DÖVİZ KURU GENÇ İŞSİZLİĞİ DALGALANMALARI › yayin › isveren-Mayis-Haziran-2015.pdf · 2019-02-20 · 2 GTGP NI 36 61 GENÇ İŞSİZLİĞİ DÖVİZ KURU DALGALANMALARI

İŞVEREN / Mayıs - Haziran 201588

avrupa avrupa

Türkiye’de Kişi Başına Gelir ve Tüketim AB’nin Yaklaşık Yarısı

*Ülkeler, kişi başına fiili bireysel tüketim düzeyine göre sıralanmıştır. **Avro Bölgesi (AB18), Almanya, Avusturya, Belçika, Estonya, Finlandiya, Fransa, Hollanda, İrlanda, İspanya, İtalya, Kıbrıs, Letonya, Lüksemburg, Malta, Portekiz, Slovakya, Slovenya ve Yunanistan’ı kapsamaktadır.Kaynak: Eurostat

Satınalma Gücü Paritesine Göre Avrupa’da Kişi Başına Bireysel Tüketim ve Kişi Başına GSYH,2013*

(AB28=100)

Avrupa Birliği İstatistik Ofisi (Eurostat) 2013 yılında Avrupa Ülkelerindeki kişi başına bireysel tüketim ve kişi başına GSYH dü-zeylerini açıkladı.

Buna göre, AB ortalaması 100 kabul edildiğinde Türkiye’de-ki kişi başına bireysel tüketim 59 ve kişi başına GSYH 53 düzey-lerinde. Bir başka deyişle, ortala-malar bakımından Türk vatanda-şı, AB vatandaşının yarısı kadar gelir elde edip, harcıyor.

Veriler, belirli bir harcama se-petini esas alarak ülkeler arasın-daki fiyat ve kur farklarını gideren satınalma gücü paritesi yöntemi-ne göre hesaplanıyor.

Karşılaştırmada yer alan 37 ülke arasında AB ortalama dü-zeyi 100 iken, kişi başına fiili bi-reysel tüketim düzeyi en yüksek ülkenin 136 ile Lüksemburg, en düşük ülkenin ise 33 ile Arnavut-luk olduğu belirlendi.

AB ile karşılaştırmalı biçimde Türkiye’de kişi başına bireysel tüketim düzeyinin, kişi başına GSYH düzeyinden yüksek oldu-ğu da dikkati çekiyor. Buna karşı-lık, yüksek gelirli ülkeler başta ol-mak üzere 18 Avrupa ülkesinde tam tersi bir durum gözleniyor.

Karşılaştırmada, 28 AB üyesi ülke, 3 Avrupa Serbest Ticaret Birliği (EFTA) ülkesi (İsviçre, İz-landa ve Norveç), 5 aday ülke (Türkiye, Makedonya, Karadağ, Arnavutluk ve Sırbistan) ve 1 po-tansiyel aday ülke (Bosna-Her-sek) kapsandı.

Fiili bireysel tüketim; tüketici-lerin satın aldığı mal ve hizmetle-re ek olarak devlet veya kâr ama-cı olmayan kuruluşlar tarafından sağlanan (eğitim, sağlık vb.) hiz-metleri de kapsamaktadır.

Lüksemburg

Norveç

İsviçre

Almanya

Avusturya

İzlanda

Birleşik  Krallık

İsveç

Finlandiya

Danimarka

Hollanda

Belçika

Fransa

Avro  Bölgesi  (18)**

AB  28

İtalya

İrlanda

Kıbrıs

İspanya

Portekiz

Yunanistan

Malta

Litvanya

Slovenya

Polonya

Slovakya

Çek  Cumhuriye=

Letonya

Estonya

Macaristan

Hırva=stan

Türkiye

Romanya

Karadağ

Bulgaristan

Sırbistan

Makedonya  Cumhuriye=

Bosna-­‐Hersek

Arnavutluk

0 75 150 225 300

 Kişi  Başına  GSYHKişi  Başına  Bireysel  Tüke=m

Page 91: DÖVİZ KURU GENÇ İŞSİZLİĞİ DALGALANMALARI › yayin › isveren-Mayis-Haziran-2015.pdf · 2019-02-20 · 2 GTGP NI 36 61 GENÇ İŞSİZLİĞİ DÖVİZ KURU DALGALANMALARI

İŞVEREN / Mayıs - Haziran 2015 89

avrupa avrupa

2014 AB Yenilikçilik Karnesi’nde İyi Not GeldiÜlkelerin inovasyon performansları-

nı inceleyen, Türkiye’ye de yer verilen ve ‘Türkiye mütevazı bir yenilikçi’ ifade-si kullanılan raporda, Türkiye’nin ino-vasyon performansında 2014’te keskin bir yükseliş gözlemlendiği vurgulandı.

Avrupa Komisyonu tarafından ha-zırlanan Avrupa Yenilikçilik Karnesi’ne göre, Türkiye’nin inovasyon performan-sında 2007-2013 döneminde değişim

olmazken, 2014’te keskin bir yükseliş gözlendi. Ancak KOBİ’lerin inovasyon yapma veya diğer KOBİ’lerle işbirliği yapma oranında yüzde 3.1’lik düşüş yaşandığı kaydedildi.

Ülkelerin inovasyon performansla-rını inceleyen, Türkiye’ye de yer verilen ve ‘Türkiye mütevazı bir yenilikçi’ ifade-si kullanılan Raporda, “Türkiye, AB’ye yetişiyor; 2007’de yüzde 31 olan göre-

celi performansı, 2013’te yüzde 36’ya; 2014’te ise yüzde 46’ya sıçradı” denildi.

Raporda, Ar-Ge içermeyen inovas-yon harcamalarında yüzde 43, ino-vasyonların satış payında yüzde 24, toplumsal sorunlarda patent başvuru yüzdesinde yüzde 22 ve topluluk mar-kasında yüzde 14 gibi yüksek bir büyü-me gözlendiği belirtildi.

(http://www.dunya.com 15.05.2015)

Komisyon: “Yatırım İklimi Hukukun Üstünlüğüne Bağlı”

Avrupa Komisyonu’nun “Arnavutluk, Makedonya, Karadağ, Sırbistan, Tür-kiye, Bosna Hersek ve Kosova 2015 Ekonomik Reform Programları Hakkın-da Komisyon Görüşü ve Ülke Değerlen-dirmeleri” konulu “Avrupa Ekonomisi” raporunun Haziran güncellemesi yayın-landı.

Avrupa Komisyonu, hükümetin Eko-nomik Reform Programı’nda bu yıl için öngördüğü yüzde 4 büyüme rakamını “iyimser” buldu. Komisyon Türkiye için kış döneminde bu yıl için yaptığı yüzde 3.7 büyüme tahminini korudu. Avrupa Komisyonu, Türkiye için “Komisyonun değerlendirmesine göre daha olumlu bir yatırım iklimi hukukun üstünlüğünün güçlendirilmesine, güçler ayrımına ve siyasi çoğulculuğa bağlıdır. Hem iç hem de dıştaki yatırımcıların mülkiyet hakları-nın korunduğuna ilişkin güvence altında olmaları gerekir.” ifadelerini kullandı.

Komisyona göre nihai iç talep; bu büyüme rakamlarına sırasıyla 2015’te yüzde 3.2;2016’da yüzde 4.2 katkıda bulunacak. Avrupa Komisyonu, işsizli-ğin bu yıl ve gelecek yıl yüzde 10.5 ol-masını öngörüyor. İstihdam bu yıl yüzde 3.2, gelecek yıl 3.6 artacak. Avrupa Ko-misyonu cari işlem açığının bu yıl yüzde 3.6, gelecek yıl ise yüzde 4.2 olacağını tahmin ediyor.

(15.06.2015; Dünya)

Page 92: DÖVİZ KURU GENÇ İŞSİZLİĞİ DALGALANMALARI › yayin › isveren-Mayis-Haziran-2015.pdf · 2019-02-20 · 2 GTGP NI 36 61 GENÇ İŞSİZLİĞİ DÖVİZ KURU DALGALANMALARI

İŞVEREN / Mayıs - Haziran 201590

avrupa avrupa

Çalışma Hayatında Esneklik Avrupa Ülkelerinde Gündemin Ön Sıralarında Bulunuyor

Bilgi teknolojilerinin hızlı değişimi ve küresel rekabetin artmasıyla her geçen gün değişen ekonomik şartlara uyum sağlamanın yanı sıra işletme-lerin uluslararası rekabet gücünü ar-tırmak ve büyüyen işsizlik karşısında istihdama katkı vermek amacıyla dün-ya genelinde işgücü piyasalarının es-nekleştirilmesi öncelikli politika haline gelmiştir.

The Economist* Dergisinde yer alan bir haber, Euro Bölgesi Ülkelerinin re-kabet güçlerini kaybettiklerinde ulusal parayı devalüe etme imkânına sahip olmadıkları için esnek işgücü piyasa-sına yöneldiklerini ortaya koymaktadır. Habere göre bu ülkeler rekabet gücü kazanabilmek için işgücü maliyetlerini düşürmek yolunu seçmektedirler. İş-verenlerin gerektiğinde daha kolay işçi çıkarabildiği, işgücü piyasası esnek olan ülkelerde çalışanlar daha kolay iş bulabilmektedirler. İşgücü piyasası es-nek olmayan ülkelerde ise daimi işçiler ve işletme dışından hizmet alınmak su-retiyle çalıştırılan işçiler olarak işgücü piyasası ikiye bölünmektedir.

Söz konusu haberin devamında, istihdam üzerindeki ağır vergi, prim ve tazminat yükünün kaçınılmaz şekilde istihdam oranının düşmesine yol açtığı vurgulanmaktadır. Örnek olarak verilen Fransa’da işverenlerin üzerindeki son derece yüksek sosyal sigorta primleri ve katı iş güvencesi kurallarının yeni işçi istihdamını caydırdığı belirtilmekte-dir. Fransız gençlerin iş bulabilmek için İngiltere’deki daha esnek işgücü piya-sasına doğru göç ettiklerine de dikkat çekilmektedir.

OECD göstergeleri son derece katı olan iş mevzuatının esnekleştirilmesi konusunda Fransa’nın 2003 ile 2013 arasında çok az şey yaptığını ortaya koymaktadır.

Tam tersine Güney Avrupa ülkeleri

ise yaşanan Euro Krizi’ne karşı birçok önlemi hayata geçirmişlerdir. İşgücü piyasası son derece dar ve katı olan ülkeler arasında bulunan Portekiz en fazla reformu gerçekleştirmiştir.

İşgücü piyasasının bloke olduğu konusunda Avrupa’da adı çıkmış olan İspanya kıdem tazminatı miktarını dü-şürerek, işverenlerin ekonomik neden-lerle işçi çıkarmalarını kolaylaştırarak daimi işçileri daha az maliyetli kılmak için 2012 yılında önemli bir reform baş-latmıştır.

İtalya’da ise çok uzun süren işten çıkarma sürecinin maliyetleri düşürül-müş, 2012 yılında Mario Monti tarafın-dan işten çıkarmanın önündeki engel-lerin ortadan kaldırılması konusunda önemli adımlar atılmış, şimdiki Başba-

kan Matteo Renzi ise 15’ten fazla işçi çalıştıran özel sektör işyerlerinde işyeri ve işin gerekleri gerekçe gösterilerek çalışanların işten çıkarılmasına imkan sağlayan ve haksız işten çıkarma olsa bile bunlar hakkında herhangi bir şe-kilde işe iade kararı alınamayacağına ilişkin reformu gerçekleştirmiştir.

Esneklik her ülkede dikkate alınan bir kavram haline gelmiştir.

Örneğin Almanya’da imzalanan top-lu iş sözleşmelerinin işyerleri bakımın-dan uygulanabilir olmasına özel önem verilmektedir. Bu yıla kadar asgari ücret uygulaması bulunmayan Almanya’da 2003-2005 yıllarında gerçekleştirilen Hartz Reformları gençlerin istihdamını kolaylaştırmış ve part-time çalışanların ücretlerinin düşürülmesini sağlamıştır.

Page 93: DÖVİZ KURU GENÇ İŞSİZLİĞİ DALGALANMALARI › yayin › isveren-Mayis-Haziran-2015.pdf · 2019-02-20 · 2 GTGP NI 36 61 GENÇ İŞSİZLİĞİ DÖVİZ KURU DALGALANMALARI

İŞVEREN / Mayıs - Haziran 2015 91

avrupa avrupa

The Economist dergisinde çıkan haberin devamında, İspanya’da 2012 yılında yapılan reformla toplu iş sözleş-meleriyle bağlı olma konusunda firma-lara esneklik tanındığı belirtilmektedir. İstihdam oranları düşen Fransa’da ise İspanyanın aksine firmalar yüksek belir-lenen asgari ücretlere uyum sağlamaya sevk edilmektedir. İşçilerin korunmasına yönelik kurallar rekabet gücünü ve işye-rindeki verimliliği olumsuz etkilemek-tedir. Güney Avrupa Ülkelerinin işgücü piyasasındaki katılık ve sınırlamaların ortadan kaldırılmasına yönelik gerçek-leştirdiği reformların çok azı Fransa’da yapılmaktadır. Bu durum istatistiklerde iş güvencesine ilişkin katı kuralların Fransa’da varlığını sürdürdüğünü gös-termektedir. Fransa’da işçi çıkarmak zorunda kalındığında ödenmesi gere-ken yüksek maliyetler işyerlerinde yeni daimi işçi kadrosu açılmasını da engel-lemektedir. İşverenler iş güvencesi ku-rallarının kapsamı dışında kalabilmek için sadece kısa süreli iş sözleşmeleri ile işçi istihdamını tercih etmektedirler. Fransa’da yeni işe alınanların %80’i üç ay veya daha kısa süreli iş sözleş-meleriyle çalıştırılmaktadır. Bu nedenle Ekonomi Bakanı Emmanuel Maeron istihdamı artırabilmek için reformların yapılması gerekliliğini vurgulamaktadır. Aynı şekilde katı iş güvencesine neden olan yargısal sürecin de reforma tabi tu-tulması gerektiği belirtilmektedir.

Ülkemizde ise çalışma hayatında esneklik konusu 30 Mayıs 2014 tarih ve 29015 sayılı Resmi Gazete’de ya-yımlanan Ulusal İstihdam Stratejisi (2014-2023) ve Eylem Planları (2014-2015) dokümanının “İşgücü Piyasasın-da Güvence ve Esnekliğin Sağlanma-sı” bölümünde vurgulanmıştır.

Güvenceli esneklik yaklaşımı, işgü-cü piyasasında esneklik ve güvencenin

bir arada sağlanabileceğini öngörmek-tedir. Bir yandan işgücü piyasasının esnekleştirilmesi ile işletmelerin reka-bet ortamına ve değişen şartlara uyum kabiliyetinin artırılması, diğer yandan çalışanların istihdam ve gelir güvence-sinin sağlanması hedeflenmektedir.

2003 yılında yürürlüğe giren 4857 sayılı İş Kanunu’nda yer alan pek çok düzenleme AB Yönergeleri’ne ve Uluslararası Çalışma Teşkilatı Sözleşmeleri’ne dayanmakla birlikte, Kanun’da yer alan bazı düzenlemeler Avrupa uygulamalarından daha katı hükümler içermektedir.

Pek çok Avrupa ülkesinde kısmi çalışma, mesleki faaliyet olarak geçi-ci iş ilişkisi, belirli süreli çalışma gibi yöntemler işsizlikle mücadelenin en önemli araçları içerisinde kabul edilir-ken, 4857 sayılı Kanun’da bu çalışma biçimlerinin uygulanması ya kısıtlayı-cı biçimde kaleme alınmış ya da hiç düzenlenmemiştir. Ayrıca, esnek mo-dellerin uygulanması Kanunda işçinin onayına bağlandığı için işletmelerin bu çalışma biçimlerinden yararlanma ola-nağı son derece kısıtlanmıştır.

Kanunun yukarıda belirtilen kısıt-layıcı düzenlemeleri Ulusal İstihdam Stratejisi’nde göz önünde bulundurul-muş ve Strateji Belgesinde esnek ça-lışma biçimlerinin yeterince uygulan-madığı, bu hükümlerden yararlanma imkanının son derece dar olduğu ve uygulama zorluklarının bulunduğu vur-gulanmıştır.

Diğer taraftan AB’ye Üye Ülkelerde uzun süredir uygulanan ancak ülkemiz-de henüz mevzuatla düzenlenmemiş bulunan özel istihdam büroları aracılı-ğıyla geçici iş ilişkisi, uzaktan çalışma gibi esnek çalışma şekillerine işletme-lerimiz ihtiyaç duymaktadır. “Uzaktan Çalışma”nın İş Kanunun da düzenlen-mesine ilişkin hükümler 6645 sayılı “İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu ile Bazı Kanun ve KHK’larda Değişiklik Yapıl-masına Dair Kanun Tasarısı”nda bu-lunuyor iken TBMM Genel Kurulu’nda Tasarı metninden çıkarılmıştır.

Özel istihdam büroları aracılığıy-

la geçici iş ilişkisi ise TBMM Sağ-lık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu’nda kabul edilerek Genel Kurula sevk edilen Ailenin ve Dinamik Nüfus Yapısının Korunması Amacıyla Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Ka-rarnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı”nda eksik şekilde olsa bile düzenlenmiş ancak, Tasarı TBMM’nin tatile girmesi nedeniyle Ge-nel Kurul’da görüşülememiş ve akıbeti yeni döneme kalmıştır.

4857 sayılı Kanunda ismen bulun-makla beraber kısıtlayıcı hükümler ne-deniyle yeterince uygulama imkanı bu-lunmayan belirli süreli iş sözleşmeleri, çağrı üzerine çalışma, alt işverenlik ve denkleştirme süresi gibi esnek çalışma biçimleriyle ilgili yeni düzenlemeler ya-pılarak işletmelerimizin rekabet gücü-nün ve dolayısıyla ülkemiz istihdamı-nın artırılması zorunlu görülmelidir.

Avrupa Birliği’nin İlerleme Raporla-rında mevzuatımızdaki aşırı koruyucu hükümlerin işverenlerin yeni istihdam-dan kaçınmalarına neden olduğu kay-dedilmektedir. Ayrıca OECD tarafından yayımlanan 2014 yılı Türkiye Raporun-da da kıdem tazminatı sisteminin iş sözleşmelerinin daha esnek olmaları-nın sağlanması amacıyla uluslararası iyi örnekler dikkate alınarak yeniden tasarlanması ve herhangi bir sektö-rel kısıtlama olmaksızın özel istihdam bürosu aracılığıyla geçici iş ilişkisi ku-rulmasına olanak sağlayacak mevzuat değişikliğinin yapılması gerektiği ifade edilmiştir.

*The Economist 25 Nisan 2015

Avrupa Birliği’nin İlerleme Raporlarında mevzuatımızda-ki aşırı koruyucu hükümlerin işverenlerin yeni istihdamdan kaçınmalarına neden olduğu kaydedilmektedir.

Hükümler nedeniyle yeterince uygulama imkanı bulunmayan belirli süreli iş sözleşmeleri, çağrı üzerine çalışma, alt iş-verenlik ve denkleştirme sü-resi gibi esnek çalışma biçim-leriyle ilgili yeni düzenlemeler yapılarak işletmelerimizin re-kabet gücünün ve dolayısıyla ülkemiz istihdamının artırıl-ması zorunlu görülmelidir.

Page 94: DÖVİZ KURU GENÇ İŞSİZLİĞİ DALGALANMALARI › yayin › isveren-Mayis-Haziran-2015.pdf · 2019-02-20 · 2 GTGP NI 36 61 GENÇ İŞSİZLİĞİ DÖVİZ KURU DALGALANMALARI

İŞVEREN / Mayıs - Haziran 201592

avrupa avrupa

Türkiye – AB İlişkileri• 123. AB – Türkiye Ortaklık Komi-

tesi toplantısı 30 Nisan’da Brüksel’de gerçekleşti. Türkiye – AB katılım mü-zakereleri kapsamında gelişmelerin değerlendirilmesi amacını taşıyan Or-taklık Komitesi’nin son toplantısının gündem maddeleri şu şekilde listelendi:

· Katılım müzakerelerinde son durum,

· Siyasi ve ekonomik kriterler, · Üst Düzey Ekonomik Diyalog, · Adalet ve içişleri, · Çevre ve iklim değişikliği, · Ulaşım, · Enerji Diyaloğu, · Gümrük Birliği ve ticari konular, · Vergilendirme, · Katılım Öncesi Yardım Aracı. AB – Türkiye Ortaklık Komitesi Tür-

kiye ve o dönemki Avrupa Ekonomik Topluluğu arasında 1 Aralık 1964’te yürürlüğe giren Ankara Anlaşması çerçevesinde AB – Türkiye ilişkilerini teknik düzeyde gözlemek üzere oluş-turulmuştu.

• AB Güvenlik ve Dış Politika Yük-sek Temsilcisi Federica Mogherini, AB Genişleme Müzakereleri ve Kom-şu Ülkeler Politikası Komiseri Johan-nes Hahn ve Dış İşleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile AB Bakanı ve Baş Mü-zakereci Volkan Bozkır 18 Mayıs’ta Brüksel’de gerçekleştirin 53. AB - Tür-kiye Ortaklık Konseyi’nde bir araya geldi. Toplantı öncesinde 17 Mayıs’ta gerçekleştirilen çalışma yemeği son-rasında Avrupa Birliği kurumları adına yapılan basın açıklamasında kaydedi-len noktalar şöyle:• Üyelik müzakereleri AB ve Türkiye arasındaki ilişkilerin en önemli unsuru olmaya devam etmektedir. • Üyelik müzakerelerini canlandırmak için hukukun üstünlüğü, adalet ve eko-nomi alanlarında adımlar atılmalıdır. • AB ve Türkiye ortak çıkarlar doğrultu-sunda ticaret, enerji, vize serbestisi ve Gümrük Birliği’nin güncellenmesi konu

başlıklarında işbirliğini sürdürmeye de-vam edecektir. • 17 numaralı müzakere başlığı olan “ekonomi ve para politikaları” başlığın-da müzakerelere başlanması için gö-rüşmeler yapılmaktadır. • Ortaklık Konseyi’nde göç ve göçmen-ler konusu ele alınmıştır. Bu alanda AB ve Türkiye arasındaki işbirliğinin daha da geliştirilmesi için görüş birliğine ula-şılmıştır. 23 Nisan tarihli Konsey karar-ları doğrultusunda AB Dış Faaliyetler Dairesi ve AB Komisyonu yasadışı göç dalgalarını önlenmesine ilişkin işbirliği-nin geliştirilmesi için bir plan hazırlaya-caktır. • Göç ile ilgili güçlüklerin ele alınması için AB Komisyonu’nun Ankara’daki Temsilciliği’nin kapasitesi güçlendirile-cektir. • Türkiye Suriye krizinden kaçan 2 milyona yakın göçmene ev sahipliği yapmaya devam etmektedir. AB bu çabalarında Türkiye’ye destek olmanın yollarını aramaya devam etmektedir. AB’nin Suriye için oluşturduğu vakıf kaynağından Türkiye’ye ek kaynak ak-tarılacaktır. Bu amaçla 18 milyon €’luk kaynak göçmenlerin gıda ve eğitim ih-tiyaçlarına destek olmak için kısa süre içerisinde Türkiye’ye aktarılacaktır. • Ortaklık Konseyi’nde bölgedeki terör tehdidi ile mücadele için AB ve Türkiye arasındaki işbirliğinin güçlendirilmesi için hangi noktalar üzerinde durulması gerektiği görüşülmüştür. • Kıbrıs barış görüşmelerine yeniden başlanması olumlu bir gelişmedir. AB, görüşmelerin ilerleyebilmesi için Bir-leşmiş Milletler Özel Temsilcisi Espen Barth Eide’nin çabalarına gereken desteği vermeye hazırdır.

• Ticaretten sorumlu AB Komiseri Cecilia Malmström ve Nihat Zeybekçi 12 Mayıs’ta gerçekleştirdikleri toplan-tı sonrasında yaptıkları basın açık-laması ile AB ve Türkiye arasındaki Gümrük Birliği’nin güncellenmesi için çalışmalara başlanacağını belirtti. Ko-miser Malmström Gümrük Birliği’nin

21. Yüzyıla uyarlanarak güncellenme-si sayesinde AB ve Türkiye arasındaki ticaretin daha da artacağını vurguladı. Güncelleme çalışmalarının başlayabil-mesi için öncelikle AB Komisyonu’nun bir “etki değerlendirme” (impact as-sessment) çalışması gerçekleştirmesi ve bunun sonucuna bağlı olarak da AB Konseyi’nden yetki alması gereki-yor. AB Konseyi’nin AB Komisyonu’nu görevlendirmesi sonrasında Gümrük Birliği güncelleme çalışmaları kapsa-mında müzakerelere başlanabilecek. AB Genişleme Müzakereleri ve Komşu Ülkeler Politikası Komiseri Johannes Hahn’ın da katılımıyla yapılan açıkla-mada Gümrük Birliği güncelleme çalış-malarının Türkiye’nin AB’ye tam üyelik müzakerelerinin yerini almayacağı ke-sin bir dille vurgulandı.

• Avrupa Özel Sektör Konfederasyo-nu BUSINESSEUROPE 7 Haziran’da Türkiye’de gerçekleşen genel seçim-lerden sonra bir basın bildirisi yayım-ladı. BUSINESSEUROPE Genel Di-rektörü Markus J. Beyrer yaptığı basın açıklamasında Avrupa iş dünyasının demokratik, güçlü ve açık bir Türkiye’yi desteklediğini vurguladı. Avrupa özel sektörünün Türkiye’nin AB yönündeki ilerleyişini desteklemeye devam ede-ceğini söyleyen BUSINESSEUROPE Genel Direktörü Beyrer, Avrupa ve Asya’nın birleşme noktasında güçlü bir Avrupalı ortak olarak Türkiye’nin yer alıyor olmasının önemine dikkat çekti, Türkiye ve Avrupa’nın yapıcı bir şekil-de ortak çalışmasının her iki tarafın da yararına olduğunu belirtti.

AB ve Türkiye arasındaki Gümrük Birliği’nin günümüz koşullarına uyarla-nacağına yönelik açıklamaları da de-ğerlendiren Markus J. Beyrer, bu ge-lişmenin Türkiye’nin AB üyeliği yolunda atılmış önemli bir adım olduğunu, ay-rıca AB ve ABD arasında müzakere edilmekte olan Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı gibi AB’nin ticaret an-laşmalarından Türkiye’nin de yararlan-masını sağlayacağına işaret etti.

Avrupa Özel Sektör Konfederas-

Page 95: DÖVİZ KURU GENÇ İŞSİZLİĞİ DALGALANMALARI › yayin › isveren-Mayis-Haziran-2015.pdf · 2019-02-20 · 2 GTGP NI 36 61 GENÇ İŞSİZLİĞİ DÖVİZ KURU DALGALANMALARI

İŞVEREN / Mayıs - Haziran 2015 93

avrupa avrupayonu BUSINESSEUROPE Genel Di-rektörü Markus J. Beyrer Türkiye’nin jeostratejik konumunun göz ardı edil-memesi gerektiğini ve bunun Avrupalı şirketler açısından önemli olduğunu hatırlattı.

Otuz beş Avrupa ülkesinin özel sektör temsil kuruluşunu bünyesinde barındıran BUSINESSEUROPE Avru-pa Özel sektörünün sesi olarak nite-lendirilmektedir. Türkiye’den TÜSİAD ve TİSK BUSINESSEUROPE’un tam üyesidir.

• AB Dış Politika ve Güvenlik Yük-sek Temsilcisi ve AB Komisyonu Baş-kan Yardımcısı Federica Mogherini ve Komşuluk Politikası ve Genişleme Mü-zakerelerinden Sorumlu AB Komiseri Johannes Hahn Türkiye’de gerçek-leşen genel seçimlere ilişkin ortak bir açıklama yayımladı.

Açıklamada genel seçimlerde %86’ya varan katılım oranına ulaşıl-masının Türk demokrasisinin gücüne işaret ettiğine dikkat çekildi. Tüm ana siyasi partilerin parlamentoda temsil edilecek olmasının da özellikle önem taşıdığı kaydedildi. AGİT/ODIHR Se-çim Gözlem Misyonunun ilk değerlen-dirmelerinin beklendiği belirtildi.

Yeni parlamento ve Hükümetin hız-la oluşturulması beklentisinin paylaşıl-dığı açıklamada, önümüzdeki dönemin AB – Türkiye ilişkilerinin güçlenmesi ve tüm alanlarda AB – Türkiye işbirliğinin artırılmasına yönelik yeni fırsatlar su-nacağı belirtildi.

• Avrupa Parlamentosu (AP) Dış İlişkiler Komisyonu üyesi Hollandalı Sosyal Demokrat Parlamenter Kati Piri tarafından kaleme alınan ve 2014 yılın-da Türkiye’deki gelişmelerin değerlen-dirildiği rapor 11 Mayıs tarihinde AP Dış İlişkiler Komisyonu’nda kabul edilmiş, 10 Haziran’da da AP Genel Kurulu’nda onaylanmıştır. Mayıs 2015’te gerçek-leştirilmesi planlanan rapor oylaması önce Dış İlişkiler Komisyonu, ardından Genel Kurul’da çok sayıda değişiklik önerisi getirilmesi sonucu Haziran ayı-na ertelenmişti.

Raporda üyelik müzakereleri süre-cinin AB – Türkiye ilişkilerinin potansi-

yelinin tam olarak hayata geçirilmesi için uygun bir çerçeve olduğuna vurgu yapılırken, Türkiye’de reform sürecinin devamlılığının bu yönde temel unsur olduğunun altı çiziliyor.

AP her kararında olduğu gibi, Tür-kiye raporunda da daha önceki aynı konudaki kararlarını giriş bölümünde listeliyor. Bu bölümde AP’nin 1915 olaylarını “soykırım” olarak nitelendi-ren kararı da yer alıyor. Raporun içinde ise, Türkiye – Ermenistan ilişkilerinin ele alındığı bölümde bu konuya bir atıf bulunmuyor.

AB – ABD İlişkileriABD, Avrupa Birliği’nin Transat-

lantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı (TTIP) anlaşması müzakerelerinin ilerlemesine engel teşkil eden ulus-lararası tahkim mekanizması soru-nunu çözmek için ortaya koyduğu bir uluslararası yatırım mahkemesi kur-ma önerisini reddetti. ABD tarafının TTIP’de yer alması konusunda ısrar-cı olduğu yatırımcı ve devlet arasın-daki anlaşmazlıkların çözümü (ISDS) mekanizması, yatırımcıların ulusal mahkemeleri by-pass ederek devlet-ler hakkında uluslararası tahkim ku-rullarında girişimde bulunmasına izin vereceği için Avrupa’da büyük tartış-malara yol açıyor. Ticaretten sorum-lu AB Komiseri Cecilia Malmström geçtiğimiz hafta daimi bir uluslara-rası mahkeme kurulması önerisinde bulunmuş ve bu tür sorunların çözü-leceği tahkim kurullarının, gelenek-sel mahkemelere benzer bir yapıya kavuşturulmasını önermişti. Ancak, ABD Ticaret Bakanlığı’nda görevli Uluslararası Ticaret Müsteşarı Stefan Selig, ISDS mekanizmasının mev-cut serbest ticaret anlaşmalarında halihazırda yer aldığını ve ülkelerin egemenlik haklarıyla ilgili herhangi bir sorun yaratmadığını belirterek, yatırımcı ve devlet arasındaki anlaş-mazlıkların çözümü mekanizmasının devletlerin yasal düzenleme getirme hakkını engellediği yönündeki eleşti-rilerin tamamen yanlış bilgiden kay-naklandığını düşündüğünü ifade etti.

Ekonomi• AB resmi istatistik kurumu

Eurostat’ın 2015 yılı ilk çeyrek eko-nomik büyüme verilerine göre AB ge-nelinde büyüme oranları dört yıldan beri ilk defa ABD’yi geride bıraktı. Euro Alanı ve AB genelinde 2015 ilk çeyreğinde bir önceki çeyreğe kıyas-la %0,4’lük büyüme oranı kaydedildi. ABD ekonomisi geçen yılın son çeyre-ğine göre % 0,1 büyüme gösterirken, İngiltere %0,3’lük bir büyüme göster-di. Bu durum İngiltere’de büyümenin yavaşladığına işaret ederken, yılın ilk çeyreğinde %0,2’lik daralma gösteren Yunanistan ekonomisi ise resmen eko-nomik durgunluğa girdi.

AB’nin gelişmiş ekonomilerinin li-deri Almanya da büyüme oranı ihra-cat rakamlarının düşmesiyle %0,5’lik beklentinin altında kalarak %0,3 olarak gerçekleşti. Fransa beklentileri aşarak %0,6’lık bir büyüme ile son iki senenin en iyi performansını gösterdi. AB’nin en büyük üçüncü ekonomisi olan İtal-ya ise geçen senenin durgunluğunu %0,3’lük bir büyüme göstererek geride bıraktı. AB ekonomisi 2014 ilk çeyreği-ne kıyasla ise Euro Alanı’nda %1, AB genelinde %1,4’lük büyüme kaydetti.

• 14 Mayıs’ta Washington’da Ulus-lararası Para Fonu (IMF) Konferansın-da konuşan Avrupa Merkez Bankası (AMB) Başkanı Mario Draghi 1,1 tril-yon €’luk tahvil alım programına plan-landığı gibi devam edileceğini bildirdi.

Draghi, Euro Alanı’nda uzun za-mandır süren ekonomik durgunluğun ve yavaş seyreden büyümenin, siya-si belirsizliklerle birlikte birçok aile ve şirketi ekonomik risk almamaya ittiğini ve toparlanmanın zaman alacağını be-lirtti.

AMB tarafından uygulanan parasal genişleme programı ve düşük petrol fi-yatları ile birlikte ekonomiye güvende önemli bir artış sağlandığına ve 2015 ilk çeyreğinde son yılların en iyi ekono-mik büyüme performansının yakalan-dığına dikkat çekiliyor. Draghi, alınan tedbirlerin ekonomiye güvende artış sağladığını, ancak bu olumlu etkinin

Page 96: DÖVİZ KURU GENÇ İŞSİZLİĞİ DALGALANMALARI › yayin › isveren-Mayis-Haziran-2015.pdf · 2019-02-20 · 2 GTGP NI 36 61 GENÇ İŞSİZLİĞİ DÖVİZ KURU DALGALANMALARI

İŞVEREN / Mayıs - Haziran 201594

avrupa avrupayatırımlar ve enflasyon oranlarına da yansıması gerektiğini not etti.

IMF AMB’nin tahvil alım programını desteklemekle birlikte programın yatı-rımcıların aşırı risk almasına yol aça-bileceği konusunda uyarıda bulunuyor. Planın diğer risklerinden biri de piya-salara ani giren yeni likiditenin ortaya çıkardığı olağanüstü düşük faiz oran-larının tasarruf sahipleri ile emeklilik fonlarına çok düşük getiri sağlaması olarak değerlendiriliyor.

• Avrupa Parlamentosu 20 Mayıs’ta para aklama, terörizm finansmanla-rı ve kaçak para transferlerine kar-şı olan yönerge taslağını kabul etti. Vergi kaçakçılığı yapan ve suç ge-lirlerini aklamak için kullanılan sahte şirketlerin önünü kesmeyi hedefleyen yönergenin AB üye ülkelerinin iç ya-salarına iki yıl içinde uyarlanması ge-rekiyor. Uluslararası Şeffaflık Örgütü (Transparency International) 2011’de

AB’de resmi makamlardan kaçırılan vergilerin 63 milyar € tutarında ol-duğunu belirtiyor. Kaçak para trans-ferlerinin dünyada en çok Sahra Altı Afrika’yı olumsuz etkilediği ve bölgenin GSYH’nın %5,5’ini yok ettiği belirtiliyor. Avrupa Parlamentosu’nun onayladığı yönerge, üye ülkelerdeki şirket sahip-lerini listeleyen sicil kaydı oluşturmayı amaçlıyor. Diğer ülkelerin araştırma yapabilmesi için açık olacak olan sis-teme kamuoyunun giriş yapabilmesi mümkün olmayacak. Sivil toplum ku-ruluşları ve gazetecilerin sisteme girişi için yapacakları araştırmanın hedefini gerekçeli bir şekilde ortaya koyması istenecek.

İstihdamAB 2020 istihdam hedeflerine eriş-

mekte gösterilen ilerlemenin değer-lendirildiği çalışmalara göre mali krizin başlangıcından itibaren 20-64 yaş gru-

bundaki kişiler arasında çalışanların oranında %69,2 artış gerçekleşti. Bu rakam 2008 yılında %75 olarak tespit edilmişti. 20-64 yaş grubundaki erkek-ler grubunda 2014’te çalışanların ora-nı %75 olarak tespit edilirken, kadın-lar arasında %63,5 olarak belirlendi. AB2020 Stratejisi, 2020 yılına gelindi-ğinde 20-64 yaş grubunda istihdama katılım oranının %75 olmasını hedef-liyor. Bu hedef üye ülkelerin kendi ulu-sal hedeflerine uyarlanmıştı.

Almanya (%77,7), Hollanda (%76,1), İngiltere (%76,2), Danimarka (%75,9) ve İsveç (%80) AB2020 he-deflerine ulaşırken, Macaristan, Por-tekiz, Hırvatistan ve Litvanya hedefe ulaşmakta hızlı bir gelişim kaydetti.

Diğer taraftan %60’dan daha düşük istihdam oranlarının belirlendiği üye ül-keler de mevcut; Yunanistan (%53,3), Hırvatistan (%59,2), İspanya ve İtalya (her ikisi de %59,9).

Page 97: DÖVİZ KURU GENÇ İŞSİZLİĞİ DALGALANMALARI › yayin › isveren-Mayis-Haziran-2015.pdf · 2019-02-20 · 2 GTGP NI 36 61 GENÇ İŞSİZLİĞİ DÖVİZ KURU DALGALANMALARI

İŞVEREN / Mayıs - Haziran 2015 9595

inceleme

Türkiye ile AB Arasındaki Gümrük Birliği’nin Revizyonuna İlişkin Mutabakata Özel Sektör Bakışı

Türkiye ekonomisinin 1990 ve 2000’li yıllarda dünya ekonomisine en-tegre olmasında çok önemli bir rol oy-nayan Gümrük Birliği’nin, günümüzün değişen dünyasında ülkemizin ihtiyaç-larına cevap vermekte yetersiz kaldığı; hatta sistemin, AB’nin giderek artan bir hızla imzalamaya başladığı serbest ticaret anlaşmaları yoluyla ekonomi-mizde hasar yaratma noktasına geldiği konusunda, uzunca bir süredir, AB ile aramızda bir nevi görüş birliği bulun-maktaydı.

Gümrük Birliği’nin bu eksiklileri-nin giderilmesi konusunda uzunca bir süredir devam etmekte olan üst düzey görüşmeler, 20 Mayıs 2015 ta-rihinde, Ekonomi Bakanımız ve AB Komisyonu’nun ticaretten sorumlu Ko-

miseri tarafından Brüksel’de düzenle-nen ortak basın toplantısında Gümrük Birliği’nin “modenleştirileceği” yolunda mutabakata varıldığının açıklanması ile yeni bir aşamaya ulaşmış bulunu-yor.

Hem ülkemiz medyasında hem de AB’nin ekonomi medyasında kendi-sine geniş bir yer bulan söz konusu mutabakatı duyuran açıklamaya göre taraflar önümüzdeki bir yıl boyunca yapacakları iç çalışmalarla ve etki ana-lizleri ile masaya getirecekleri konu-ları somutlaştıracaklar ve siyasi yetki (mandate) alacaklar. Dolayısıyla, ma-saya en erken gelecek yılın son çey-reğinde oturulabileceği söylenebilir. Ne kadar süreceğini söylemek ise müm-kün değil.

Heyecanla ve beklentiyle izlemekte olduğumuz bir konuda ilerleme kay-dedilmiş olması tabii ki memnuniyet verici ancak bu aşamada henüz orta-da mutabakatın çerçevesini çizen ya da içeriği hakkında net bilgi veren bir doküman, bir mutabakat belgesi mev-cut değil. Dolayısıyla, yapacağımız değerlendirmelerin spekülasyon değil gerçekci tahminler seviyesinde olması için özel bir gayret göstermek gerek. Bu zorluğun üstesinden gelmek üzere değerlendirmelerimi mümkün olduğun-ca Katma Protokol, Dünya Bankası’nın Gümrük Birliği Değerlendirme Raporu1 ve tarafların üst düzey bürokratlar se-viyesinde bir yıldır sürdürdükleri görüş-meler hakkında derleyebileceğim bilgi-lere dayandıracağım.

İktisadi Kalkınma Vakfı (İKV)Brüksel Temsilcisi

Hal

uk N

URA

Y

Page 98: DÖVİZ KURU GENÇ İŞSİZLİĞİ DALGALANMALARI › yayin › isveren-Mayis-Haziran-2015.pdf · 2019-02-20 · 2 GTGP NI 36 61 GENÇ İŞSİZLİĞİ DÖVİZ KURU DALGALANMALARI

İŞVEREN / Mayıs - Haziran 20159696

Şunu da belitmem gerek; ben Gümrük Birliği’nin geçmişte Türkiye ekonomisine büyük faydaları olduğu-na inanıyorum; bir sonraki paragrafta da bu iddiamı destekleyecek somut bir göstergeden söz edeceğim. Öte yan-dan, Gümrük Birliği’nin artık eskidiğini, başlangıçta sağladığı avantajların kay-bolduğunu, günümüz Türkiye’sinin ihti-

yaçlarını karşılamakta hele de gelecek günlere taşımakta yetersiz kaldığını da kabul ediyorum. Gümrük Birliği’nin yenilenmesinin, geliştirilerek yeni nesil, kapsayıcı, derin bir ticaret anlaşması-na dönüştürülmesinin de bir ihtiyaç ol-duğuna gönülden inanıyorum.

Gümrük Birliği ülkemize ne kazandırdı?

Aşağıda vereceğim tablo günlük ekonomik değerlendirmelerde pek faz-la kullanmadığımız bir kavrama daya-nıyor: Ülkelerin global katma değere yaptıkları katkılar. Sıkça kullandığımız, ülkeleri toplam milli gelirlerine göre

sıralayan, Türkiye’nin yıllar itibarıyla 17’cilik ilâ 19’unculuk arasında yer al-dığı, 2023 yılında ilk on ülke arasına girmek istediğimiz tablodan farklı. Bi-zim tablomuz ülkeleri, onar yıllık dö-nemler itibarıyla, dünya çapında her yıl yaratılan toplam sanayi üretimi de-ğerinin ne kadarını yarattıklarına göre sıralıyor.

Tablo – Katma değer cinsinden global sanayi üretimi paylarına göre ülkeler sıralaması

Türkiye, bu tabloda, 1990’lı yıllarda onüçüncü ve 2000’li yıllarda da on-beşinci sırada yer almıştır. Ekonomik büyüklük olarak 17’nci sırada yer alan bir ülkenin, global üretime bu sıralama-nın hayli üstünde bir katkı yapabilme-si Avrupa’nın üretim zincirlerine dahil olması ile mümkün olmuştur. Bunu sağlayan da dönemin -gümrük birliği ile zirveye ulaşan- ticareti (daha doğ-rusu ekonomiyi) serbestleştiren politi-kalarından başka bir şey değildir.

Gümrük Birliğinin yeni nesil, derin

bir ticaret anlaşmasına dönüştürül-mesini (ya da TTIP’e vakitlice dahil olmamızı) desteklememizin altında yatan asıl sebep işte bu tablonun ser-gilediği gerçektir. Bu tür anlaşmaların içinde yer almak, öncelikle kendimizi değiştirmemiz için katalizör görevi ya-pacak, sonra da firmalarımızın global değer zincirlerinde yer almalarını sağ-layacak, onların işlerini kolaylaştıracak birer “uygunluk sertifikası” işlevi göre-cektir. Şimdi gelelim Gümrük Birliği’nin modernizasyonu sürecinde bizi neler

beklediği konusundaki tahminlere.

Müzakerenin zorluklarıBizi iki türlü zorluk beklemektedir.

Birincisi, AB ile ilişkilerimizde mevcut soğukluğun sebebi olan siyasi engel-ler gümrük birliğinin modernizasyonu müzakerelerinde de ortaya çıkabilir. İkinci zorluk türü ise bizzatihi konunun kendisinden kaynaklanacaktır. Tarafla-rın amaçları arasındaki farklılıklar daha mutabakat açıklamasının yapıldığı an gün yüzüne çıkmıştır. Üstelik, müza-

Sıra 1980’li yıllar ortalaması 1990’lı yıllar ortalaması 20002li yıllar ortalaması 2010’lu yıllar1 ABD ABD ABD ABD

2 Almanya Japonya Japonya Çin3 Japonya Almanya Almanya Japonya4 İngiltere İtalya Çin Almanya5 Fransa İngiltere İngiltere İtalya6 İtalya Fransa İtalya Brezilya7 Çin Çin Fransa G. Kore8 Brezilya Brezilya G. Kore Fransa9 İspanya İspanya Kanada İngiltere

10 Kanada Kanada Meksika Hindistan11 Meksika G. Kore (**) İspanya Rusya12 Avustralya Meksika Brezilya Meksika13 Hollanda Türkiye Tayvan Endonezya14 Arjantin Hindistan Hindistan İspanya15 Hindistan Tayvan Türkiye Kanada

İkinci zorluk türü ise bizza-tihi konunun kendisinden kaynaklanacaktır. Müzakere kapsamına alınması beklenen hizmetler gibi bazı konular ti-caret diplomasisinin en zorlu alanlarını teşkil etmektedir.

Bizi iki türlü zorluk beklemek-tedir. Birincisi, AB ile ilişkile-rimizde mevcut soğukluğun sebebi olan siyasi engeller gümrük birliğinin moderni-zasyonu müzakerelerinde de ortaya çıkabilir.

Page 99: DÖVİZ KURU GENÇ İŞSİZLİĞİ DALGALANMALARI › yayin › isveren-Mayis-Haziran-2015.pdf · 2019-02-20 · 2 GTGP NI 36 61 GENÇ İŞSİZLİĞİ DÖVİZ KURU DALGALANMALARI

İŞVEREN / Mayıs - Haziran 2015 9797

inceleme

kere kapsamına alınması beklenen hizmetler gibi bazı konular ticaret dip-lomasisinin en zorlu alanlarını teşkil et-mektedir. Kısacası bizi zorlu bir süreç beklemektedir. Çok iyi hazırlanmalı ve müzakere heyetimize verilecek siyasi yetkiyi çok iyi formüle etmeliyiz. Tabii ki her müzakereye sonuçlandırmak için oturulur ama masadan kalkma opsiyo-nu olmayan bir heyetin zorlu bir müza-kere sürecini başarıyla tamamlaması da çok zordur. Buradaki ince çizgi iyi yakalanmalıdır.

Teknik müzakereler tamamlandıktan sonra AB bunu “yeni bir anlaşma” olarak tanımlayıp, Avrupa Parlamentosu’nun evet demesini de içeren bir onay süreci-ni başlatabilir. 1994 yılı Aralık ayı içinde onaylanarak yıl başında yürürlüğe gir-mesi beklenen Gümrük Birliği’nin ancak 6 Mart 1995 tarihinde onaylanabilmesi-ne yol açan durumun bir benzerini bu müzakerelerin sonunda da yaşayacağı-mızı düşünüyorum.

Modernizasyondan ne anlamalı?

Gümrük Birliği kararının nasıl de-ğiştirileceği konuşulurken, yapılacak işi nitelendirmek için güncelleme (upda-te), seviyesini yükseltmek, iyileştirmek (upgrade), yenileme (renew), refor-me etme (reform), kapsamını artırma (extending), yeniden müzakere etme (renegotiate), genişletme (widening), derinleştirme (deepening) gibi bir dizi kelime ortaya atılmıştı. Bunlar arasın-dan, Dünya Bankası’nın da kullandığı modernizasyon kelimesinin tercih edil-diği anlaşılıyor. Uygundur, yapılacak

işi iyi tanımlamaktadır.Müzakereler sonucu ortaya çıkacak

olan yeni sistemin ülkemizi uluslarara-sı rekabet gücüne olumlu bir katkı yap-masını bekliyoruz ama önce sistemin kendisinin bir düzeltilmesi gerek. Oriji-nal Gümrük Birliğine, o dönemde, eko-nomik beklentilerin yanısıra, Türkiye’yi tam üyeliğe sıçratacak son atlama taşı olmak gibi bir siyasi hamule de yüklen-mişti. Şimdi belki de bu yükten arındırı-lıp, rasyonel bir ekonomik mantıkla ye-niden kurgulanması mümkün olacaktır. Üstelik ben modernizasyondan çağın gereklerine uyacak değişikliklerin ya-pılmasını anlıyorum ki bu kavram, gümrük birliğin kapsamının genişletil-mesini haydi haydi kapsar.

Gümrük Birliği’ne neler eklenebilir?

İlk akla gelen alan hizmetler sek-törünün serbestleştirilmesidir ki zaten Katma Protokol’ün 41’nci maddesi de bunu öngörür. Tarım ürünlerinde mevcut karşılıklı tavizlerin artırılma-sı da hemen akla gelen ikinci alandır. Komisyon’un bunlara kamu alımlarını ekleyeceğine kesin gözüyle bakabiliriz.

Bunların her üçü de çok ciddi eko-nomik etkiler yaratma potansiyeline sahiptir. Zaten Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı (TTIP) başta olmak üzere yeni nesil, modern ticaret an-laşmalarında en büyük kazanç hizmet sektörlerinin karşılıklı olarak açılmasıy-la ortaya çıkacaktır. Ülkemiz taşımacı-lık, turizm gibi klasik hizmet sektörlerin-de güçlü olmakla birlikte, finans, hukuki

hizmetler, muhasebe, dizayn, iletişim teknolojileri gibi hizmet alanlarında pek iddialı değildir. Bu da, karşı tarafın piya-sasını açtığı durumlarda dahi, açılımın ticaret yaratma etkisinden yararlanma imkanımızın kısıtlı olması anlamına ge-lecektir. Ayrıca, Türkiye’nin AB hizmet pazarına uyum yoluyla mı dahil olaca-ğı yoksa yeni bir yöntem mi müzakere edileceği henüz bilinememektedir. Her ikisinin de kendine göre artı ve eksileri vardır. Kısacası, hizmetler sektörünü müzakere etmek çok güçtür, çok dik-katle hareket edilmeli, sektörler mutla-ka sürece dahil edilmelidir.

Bu arada, tarım sektörümüzü mü-zakere etmenin, hele de pazarımızı aç-manın bizi içeride en fazla zorlayacak alan olduğunu düşünüyorum. Hizmet sektörlerimizin ise, doğaları gereği, dış rekabet fikrine daha açık oldukları söy-lenebilir.

Teknik mevzuat, ticaret politikası, mevzuat uyumu, hayvan ve bitki sağ-lığı, mülkiyet hakları ve gümrük işbirli-ği, anlaşmazlıkların çözümü gibi zaten sistemde mevcut alanlarda da iyileştir-meler ve yenileştirmeler yapılması ka-çınılmazdır.

Gümrük Birliği’nin modernizasyonu ve TTIP

Müzakerelerde, karşılıklı olarak pazar açılımından sonraki en önemli beklenti, yeni anlaşmanın Türkiye’nin TTIP’e dahil olması için bir imkan ya-ratmasıdır. Çünkü aksi takdirde Tür-kiye, AB ile ABD arasında bazı sek-törlerde halâ daha çok yüksek olan

Page 100: DÖVİZ KURU GENÇ İŞSİZLİĞİ DALGALANMALARI › yayin › isveren-Mayis-Haziran-2015.pdf · 2019-02-20 · 2 GTGP NI 36 61 GENÇ İŞSİZLİĞİ DÖVİZ KURU DALGALANMALARI

İŞVEREN / Mayıs - Haziran 20159898

gümrük vergilerinin kalkması saye-sinde piyasasına daha kolay girecek ABD mallarının rekabeti karşısında belli bir zarara uğrayacaktır Gerçi, eğer TTIP ile menşe kuralları karşılık-lı tanıma yoluyla serbestleşirse Türk malları da AB üzerinden ABD’ye daha rahat girecek ve bu zarar bir hatta fazlasıyla telâfi edilebilecektir ama eğer AB ile ABD bu konuda mevzu-at uyumunu tercih ederlerse bu defa da durum Türkiye açısından daha da kötüleşecektir. Bu gibi detaylı, varsa-yımsal örnekleri hemen her konuda verebiliriz ama bu defa bize ayrılan yer böylesine detaylı analizlere değil sadece çok genel bazı hükümleri dile getirmemize izin veriyor. Ancak yine de Türkiye için asıl zarar AB ile ABD arasında serbestleşecek hizmet ala-nının dışında kalmaktan kaynaklana-caktır diyebiliriz.

Taşımacılık kotaları / VizeTürkiye’nin talepleri arasında, mal-

ların serbest dolaşımı önünde engel teşkil eden taşımacılık kotalarının kal-dırılması/artırılması ve vize konuları da mutlaka yer alacaktır. Taşımacılık anlaşmaları ve kotaları halen AB’nin değil üye ülkelerin yetkisindedir. Aca-ba Komisyon’un 28 ülkeden bu konuyu onların adına müzakere etmek üzere yetki alması mümkün olacak mıdır? Komisyon’un bu konuda bir etki analizi hazırlattığını biliyoruz ama henüz so-nuçları kamuoyuyla paylaşılmış değil. Tabii ki Taşımacılık Faslının açılması da düşünülebilir ama bu günkü siyasi ortamda fasıl açılmasının bizi bir yere götürmediğini biliyoruz.

Halen devam etmekte olan vize serbestliği sürecinin, gümrük birliğinin modernizasyonu müzakerelerinden önce tamamlanması halinde bu konu bir sorun olmaktan çıkacaktır.

Türkiye’nin AB karar alma süreçlerine katılımı mümkün olabilir mi?

Hem STA’lar konusunda hem de teknik mevzuat konusunda yaşadığı-mız bazı sorunların çözümü konusun-da AB ile aramızda görüş ayrılığı var-dır. Türkiye sorunun çözümünü karar alma mekanizmalarına dahil olmakta görmektedir. Oysa AB bunun huku-ken mümkün olmadığını savunmak-tadır. Bu durumda geriye, Türkiye’nin karar alma noktasına en yakın yerde konumlandıracak ancak oy hakkı ve-rilmeyecek bir statü bulma opsiyonu kalmaktadır. Şahsi düşüncem, diyalog ve önceden bilgilendirme mekanizma-ları ne kadar geliştirilirse genişletilsin Türkiye’yi tam olarak tatmin edecek noktanın yakalanamayacağıdır.

Konular tek tek mi ele alınmalı, paket anlaşma mı yapılmalı?

AB bu güne dek imzaladığı tüm ti-caret anlaşmalarında (TTIP hariç) “AB modeli” diyebileceğimiz sistemi içeren bir metin üzerinden müzakereleri yü-rütmekte ve ne kadar değiştirilse de bu modelin iskeleti nihai anlaşmanın özü-nü belirlemektedir. Bu defa da AB’nin hem büyük hem de tecrübeli olmanın avantajıyla kendi modeli üzerinden müzakere etmek isteyeceği açıktır. Acaba önümüzdeki bir yıl içinde, ulus-lararası kabul gömüş ilkeler çerçeve-sinde, iç tutarlılığını muhafaza ederek kendi görüşlerimizi yansıtan, “kendi” taslak anlaşma metnimizi müzakere masasına getirebilir miyiz? Zor ama bunun için gayret göstermeliyiz.

Ancak bu sayede hem başlıkları tek tek değerlendirerek müzakere edebilir hem de sonuçta “herşey üzerinde an-laşmadan hiç bir şey üzerinde anlaş-mış olmayız” ilkesi ile kapsamlı pake-tin iç bütünlüğünü muhafaza edebiliriz. Çünkü burada amaç sadece bir ticaret anlaşmasının hatalarının giderilmesi değil onu Türkiye ekonomisini gelece-ğe taşıyacak değişim ve reform süre-cinin dinamosu haline getirmek; AB ve

giderek dünya ekonomisi ile entegras-yon seviyemizi artırmaktır.

Eğer yeni gümrük birliği sistemi iyi düzenlenirse, şikayetlerin ortadan kal-dırmasının yanısıra Türkiye’nin AB’ye katılım sürecine de olumlu katkılar yapacaktır. Ayrıca, Gümrük Birliği’nin revizyonu, Türkiye için geleceğin tica-ret sahnesine açılan kapının anahtarı olabilir. Eğer süreci içselleştirebilirsek Gümrük Birliği’nin tesisinin ardından Türkiye ekonomisinde yaşanan sıçra-manın bir benzerini, 20 yıl sonra yeni-den görmemiz mümkün olabilir.

Gümrük Birliği’nin modernizasyonu ve özel sektör

Böylesine önemli birkonuda özel sektörün sadece seyirci pozisyonunda kalması düşünülemez. Türk iş dünya-sı bu adımı önemsemeli; kendi pozis-yonunu oluşturmalıdır. Müzakereleri doğal olarak kamu yürütecektir ancak bu süreçte özel sektörün desteğinin ve görüşlerinin alınması elzemdir. Kamu-ya yeterince yardımcı olabilmek için güçlü bir özel sektör müzakere ka-pasitesi yaratılmalıdır.

Müzakere kapasitesi sadece bilgi veya sadece insan gücünden ibaret değildir. Yeterli ve her an yenilenen bir bilgi birikimi, hem kamu, hem de özel kesim için bu birikime erişim imkanı ve nihayetinde kamu – özel sektör irtiba-tını sağlayacak sağlam, sürekli bir me-kanizmanın oluşturulması gereklidir. Bu çerçevede müzakereleri yürütecek kamu sektörü ekibine, özel sektörü temsilen bir temsilcinin dahil edilmesi hususu da düşünülmelidir.

Görüşmelerde karşımızda çok de-neyimli ve kural koymaya alışık bir mü-zakere tarafı olduğu unutulmamalıdır. “Başarılı” bir müzakere için, Türk özel sektörünün elinde, arkasında güçlü bir irade konulmuş, sağlam bir müzakere pozisyonu olması gereklidir. Bu nok-tada mevcut bilgi birikimi ve tecrübe doğru kullanılmalı; kısa zamanda Türk özel sektörü kendi hazırlıklarını da ta-mamlamalıdır.

1- Evaluation of the EU Turkey Customs Union, World Bank Report No: 85830 – TR, 28 Mart 2014.

Eğer süreci içselleştirebilirsek Gümrük Birliği’nin tesisinin ar-dından Türkiye ekonomisinde yaşanan sıçramanın bir benze-rini, 20 yıl sonra yeniden gör-memiz mümkün olabilir.

Page 101: DÖVİZ KURU GENÇ İŞSİZLİĞİ DALGALANMALARI › yayin › isveren-Mayis-Haziran-2015.pdf · 2019-02-20 · 2 GTGP NI 36 61 GENÇ İŞSİZLİĞİ DÖVİZ KURU DALGALANMALARI

İŞVEREN / Mayıs - Haziran 2015 99

arkeogezi

Elmalı HöyüğüAntalya’nın eski yerleşim yerlerin-

den biri olan Elmalı, uzun ve zengin ta-rihi boyunca birçok medeniyete tanıklık etmiştir. Bölge MÖ 5. ve 4. yüzyıllarda yaşamış olan Likyalılar’a döneminde ön plana çıksa da, MÖ 3000 yılına va-ran yaşantısı, hala tarihin karanlık örtü-sü altındadır. Likya olarak anılan bölge, Roma ve Bizans İmparatorluğu’nun, Selçuklu Devleti’nin Teke Beyliği’nin ve Osmanlı İmparatorluğu’nun yönetimin-de kalmıştır. Özellikle Selçuklu ve Os-manlı dönemlerinde bölgenin en geliş-miş yöresi olarak kültür, sanat ve ticaret alanlarında çevresine örnek olmuş, Likya’nın kuzeyini temsil eden önemli şehirlerden biri olarak kabul edilmiştir. Bölgede yapılan arkeolojik kazılar so-nucu yaşanan tarihe ve tanrıçalara ev sahipliği yapan birçok tarihi eser gün ışığına çıkartılmıştır. Bunlardan bazıla-rı olan Kızılbeli Mezarları, Likya Yolu, Fildişi Çocuklu Kadın Heykeli, Gümüş Kral Heykeli, Semayük Küp Mezarla-

rı, Yapraklı Köyü Yazılı Kaya, Armutlu Köyü Kaya Mezarı, Söğle Yaylası Arı Serenleri tarihsel ve kültürel zenginli-ğin göstergeleridir.

Geçmişinin cazibesini bugünlere taşıyan yöre; iklimi, doğal güzellikleri ve sedir ormanları ile büyük bir turizm potansiyeli taşımaktadır. Cumbaları, eski tip pencereleri ve parlak renkle-riyle ilçeyi süsleyen evler ise, eski za-manlardan bugünü anlatırcasına hala dimdik ayaktadır. Geçmişin güzellikle-rini yansıtan çift cumbalı ahşap Elmalı Evleri, en az Safranbolu Evleri kadar otantik bir yapıya sahiptir. Karakteris-tik özelliklerinin çoğunu bugüne kadar korumayı başarmıştır. En az 500 yıllık bu evlerin mimari bir öğesi olan ahşap dokusunda, yörenin zenginliği olan se-dir ağaçlarından bol miktarda kullanıl-mıştır. Süslemelerdeki stilize ağaçları, çiçek motifleri ve altı köşeli yıldızlarıyla da Anadolu Kültürünü yansıtan eşsiz örneklerdendir. Elmalı Evleri içerisinde

ele alınabilecek en güzel örnek Yeşil Kapı’dır. 1600 yılında yapılmış olan bu yapının ahşap işçiliği, insanı şaşırta-cak kadar özel bir ustalığın eseridir.

Elmalı’nın Antik Yerleşimi ‘’Hacımusalar Höyüğü’’

Hacımusalar, Elmalı’nın 17 km. güneybatısında bir tepede yer alan höyük yerleşimidir. 1970’li yıllarda ku-rumuş olan bir gölün etrafında, verim-li bir ovada yer almaktaydı. Höyükte yüzey araştırmaları 1949 yılından iti-baren M.S.F. Hood ve M. Mellink tara-fından yürütülmüştür. Kazı çalışmaları ise 1993 yılında başlamış olup Bilkent Üniversitesi’nden Doç. Dr. İlknur Öz-gen başkanlığında sürdürülmektedir. Yerleşimin Neolitik Çağ’dan Orta Bi-zans Dönemi’ne kadar kesintisiz ola-rak iskan gördüğü anlaşılmaktadır ve antik çağda adının Choma olduğu be-lirtilmektedir. Tepenin batı yamacında-ki açmada Erken Tunç Çağı mimarisi

Page 102: DÖVİZ KURU GENÇ İŞSİZLİĞİ DALGALANMALARI › yayin › isveren-Mayis-Haziran-2015.pdf · 2019-02-20 · 2 GTGP NI 36 61 GENÇ İŞSİZLİĞİ DÖVİZ KURU DALGALANMALARI

İŞVEREN / Mayıs - Haziran 2015100

arkeogeziaçığa çıkarılmıştır. Bu tabakanın mimarisi Troya ve diğer Batı Anadolu Erken Tunç Çağı mimarisinde görüldüğü gibi mega-ron benzeri yapılardan oluşmaktadır. Bu kesimde yapılan kazı-larda kırmızı ve siyah açkılı çanak çömlek parçaları ile pişmiş toprak figürler, mühür, ağırşaklar, tezgah ağırlıkları ve tunç iğne-ler ele geçmiştir.

Höyüğün merkezinde bir Bizans kilisesi, mozaik zeminler ve duvar resimleri ortaya çıkarılmıştır. Kilisenin MÖ 5. ve 6. yüzyıl-lardaki ilk halinde bile 600 metrekarelik bir yapı olduğu bilinmek-tedir. Kazı Başkanı İlknur Özgen’in açıklamalarına göre, Antik Döneme ait piskoposluk listelerinde Hacımusalar’ın bir pisko-posluk merkezi olarak gösterilmesi, bir bakıma bu bulguları des-teklemektedir. Yine kazı başkanının yaptığı açıklamalara göre yerleşimin etrafının bir surla çevrili olduğu ve oldukça iyi tahkim edildiği ortaya çıkmıştr. Ancak Bizans Dönemi’nde sur yenilen-memiştir. Bunun nedeni, yerleşmenin dini bir merkez olmasına ve bu nedenle sakinlerinin din adamlarından ibaret olabileceğine bağlanmaktadır.

“Yüzyılın Definesi’’

8 Nisan 1984 tarihinde Elmalı’nın Bayındır Köyü’nde yaklaşık 1900 adet gümüş sikkeyi kapsayan büyük bir define bulundu. Bu definedeki sikkelerin büyük bir bölümü ticari sirkülasyona girme-yen olağanüstü kondüsyona sahip ve sikke bilimi açısından bilin-meyen bazı bilgilere ait ipuçları verdiğinden, nümismatlar tarafın-dan “Yüzyılın Definesi”olarak lanse edildi.

1988 yılında Los Angeles’da 10, aynı yılın Mayıs Ayı’nda Zurich’de 3, 1991 yılında yine Zurich’de 3 adet olmak üzere çeşitli müzayede firmalarınca açık artırmaya çıkarılan 16 adet Elmalı sikkesine Türk Hükümeti’nin avukatları aracılığıyla mü-dahale edilerek satışları durduruldu. Ülkemizden kaçırıldığı bi-linen sikkeler herhangi bir bedel ödenmeksizin ve dava yoluna gidilmeksizin iade edildiler. 1993 ve 1996 yıllarında ülkemize hibe edilmesinden sonra Elmalı sikkesi 18 adede ulaştı.

Can Civan Karadereli / [email protected]

Elmalı Evleri

Erken Tunç Çağına ait buluntular

Kazıda bulunan altın sikkeler

Page 103: DÖVİZ KURU GENÇ İŞSİZLİĞİ DALGALANMALARI › yayin › isveren-Mayis-Haziran-2015.pdf · 2019-02-20 · 2 GTGP NI 36 61 GENÇ İŞSİZLİĞİ DÖVİZ KURU DALGALANMALARI

İŞVEREN / Mayıs - Haziran 2015 101101

sanat

Veysel Günay: “Sanat okullarının hızla çoğalması olumlu”

Öncelikle size tanıyabilir miyiz?1948 Trabzon – Beşikdüzü Ağaçlı

Köyü’nde doğdum. Gazi Eğitim Ensti-tüsü Resim Bölümü’nü bitirdim. Devlet sınavını kazanarak uzmanlık eğitimi için (1970-1974) Paris’e gönderildim. Dönüşte Gazi Eğitim’de, kurucuları arasında yer aldığım Hacettepe Üni-versitesi Güzel Sanatlar Fakültesi ve Beykent Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’nde öğretim üyesi ve çeşitli görevlerde idareci olarak çalıştım. Ha-len İstanbul Aydın Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Dekanlığını yürüt-mekteyim. Sanat ve hocalıkla geçen yıllar içinde çok sayıda sanatçının ve akademisyenin yetişmesine katkım oldu. Çok sayıda sergi açtım, sergiye katıldım, sanatsal uygulama yaptım ve

proje yönettim.Milli Eğitim Bakanlığı bursu ile re-

sim dalında uzmanlık çalışması için Fransa’ya gittiniz. Bu eğitimin sanat yaşamınıza katkıları neler oldu?

Öncelikle Paris başlı başına bir okul. Okulları, müzeleri, galerileri, kentsel yapısı, yaşantısı ve atmosfe-ri ile. Dünyadaki bütün uygarlıkların ürünlerini topluca bir arada görmek, yine dünya resminin iyi örneklerinin asıllarını görmek, farklı ülkelerden sa-natçılarla beraber olmak. Ayrıca fark-lı atölyelerde çalışmak, değişik usta hocalardan eleştiri almak. Kendini ve kendi kültürünü ve yerini yeniden de-ğerlendirmek.

Enstitülerde ve Fakültelerde

önemli görevlerde bulundunuz ve halen İstanbul Aydın Üniversitesi, Güzel Sanatlar Fakültesi dekanlığını sürdürmektesiniz. Şüphesiz ki çe-şitli eğitim aşamalarından geçerek üniversitelere gelen öğrenciler var.

Sizce Türkiye’de sanat okulları yeterlilik konusunda ne düzeyde?

Son yıllarda sanat okullarının hızla çoğalması olumlu olsa da buna paralel olarak içinin doldurulması ve kalitenin yakalanması kolay olmuyor. Alt yapı ve özellikle sanatçı, tasarımcı hoca sı-kıntısı var. Kontenjanlar kadar nitelikli öğrenci bulmak zor. Son yıllarda ilk ve ortaöğretimde sanat eğitiminin ihmal edilmesinin sonucu olarak, gençler kendilerini tanıyamıyor ve üniversiteye

Page 104: DÖVİZ KURU GENÇ İŞSİZLİĞİ DALGALANMALARI › yayin › isveren-Mayis-Haziran-2015.pdf · 2019-02-20 · 2 GTGP NI 36 61 GENÇ İŞSİZLİĞİ DÖVİZ KURU DALGALANMALARI

İŞVEREN / Mayıs - Haziran 2015102102

sanathazır gelmiyorlar.

Çok sayıda kişisel serginiz var. Başarınızın sırlarını bizlerle paylaşır mısınız?

Yapılan işi sevmek. Amatörce, gö-nülden bağlı olmak ama planlı olmak, profesyonelce çalışmak. Ayrıca çevre-nizle birlikte olmaktan ve yaptıklarınızı paylaşmaktan mutlu olmak.

Bu kadar başarılı bir sanatçının ödül alması beklenir bir durum. 1996 Ankara Sanat Kurumu Yılın Sanatçısı Ödülü ve Hacettepe Üni-versitesi 2009 Sanatta Hizmet Ödülü gibi ödüllerin sahibisiniz. Ödül sizin için ne ifade ediyor?

Yaptıklarınızın çevrenizce algılan-dığını ve paylaşıldığını anlıyorum. Ödüller yaptığınız işin niteliğini ve ağır-

lığını her zaman tartamayabilir. Ama yine de özendirme ve heveslendirme kaynağı olabiliyor. Sorumluluğu da art-tırıyor doğal olarak.

İbrahim Çiftçioğlu’nun sizin için yazdığı ‘Bir Yaprakta Bütün Dünya’ kitabından bahseder misiniz?

Benim için bu kitabın yayınlanması önemlidir. Çiftçioğlu ile geçmişimi, ho-calığımı ve sanatımı bütün boyutları ile tartıştık. Beni iyi tanıdığı için bir çok ko-nuyu derinlemesine inceleyebildik. Bu tartışmalardan yazarca çıkarılan sonuç özgün bir metne dönüştürüldü. Övgü ve hamaset yerine sanat sorunları akı-cı bir dille dile getirilmiştir. Bilmeden “nehir söyleşi” serilerinin de öncülüğü-nü yapmış olduk.

Resim sanatı alanında önemli

bir sanatçı ve deneyimli bir eğitimci olarak genç sanatseverlere önerile-riniz neler?

Sanat, bütün alanlar gibi sağlam bir bilgi ve birikim üzerine oturabilir. İnsan-lığın bütün birikimlerinden haberdar ol-malıyız, kendimizi dünyanın mirasçısı saymalıyız. Ama öncelikle kendi top-raklarımızda var olmuş uygarlıkların.

Son olarak eklemek istediğiniz bir şey var mı?

Sanat eğitiminin önemine tekrar dikkat çekme isterim. Yurttaş eğitimi ile sanatçı eğitimini karıştırmamalıyız. Ülke olarak ilk ve ortaöğretimde istis-nasız herkese vatandaşlık eğitimi ola-rak sanat eğitimi vermeliyiz.

Page 105: DÖVİZ KURU GENÇ İŞSİZLİĞİ DALGALANMALARI › yayin › isveren-Mayis-Haziran-2015.pdf · 2019-02-20 · 2 GTGP NI 36 61 GENÇ İŞSİZLİĞİ DÖVİZ KURU DALGALANMALARI

İŞVEREN / Mayıs - Haziran 2015 103103

sanat

Page 106: DÖVİZ KURU GENÇ İŞSİZLİĞİ DALGALANMALARI › yayin › isveren-Mayis-Haziran-2015.pdf · 2019-02-20 · 2 GTGP NI 36 61 GENÇ İŞSİZLİĞİ DÖVİZ KURU DALGALANMALARI

istatistik

104

TOPLU İŞ SÖZLEŞMELERİ

LOKAVTLARGREVLERYILLAR LOKAVT

SAYISILOKAVTA DAHİL

İŞÇİ SAYISIKAYBOLAN

İŞGÜNÜ SAYISI

1995 5 4 047 162 5121996 3 3 761 160 3681997 4 4 083 62 2361998 2 500 5 2841999 4 931 76 4702000 2 2 483 32 7602001 - - -2002 - - -2003 2 888 110 4152004 1 801 2 0822005 1 118 592006 1 66 3 8942007 - - - 2008 1 1256 16 3282009 - - -2010 - - -2011 - - -2012 - - -2013 - - -2014 1 205 25 4202015* - - --

YILLAR AKDEDİLENSÖZLEŞME SAYISI

İŞYERİ SAYISI

İŞÇİ SAYISI

1995 2 357 11 274 765 9281996 1 871 10 290 515 8401997 2 056 12 966 841 5181998 1 867 7 047 219 4341999 2 286 12 373 828 4582000 1 646 6 844 208 5952001 4 454 14 211 775 4782002 1 773 7 453 255 0592003 1 607 7 806 629 2402004 1 479 7 913 325 1892005 3 977 14 388 587 4562006 1 705 5 456 304 3922007 1 972 9 734 459 4492008 1 704 9 623 262 7862009 1 995 11 544 504 7962010 1 662 9 033 338 6712011 1 939 14 057 422 8022012 1 513 6 721 234 4692013 2 642 17 288 657 4852014 1.677 12.440 364.2072015* 137 565 29.305

YILLAR GREV SAYISI

KATILAN İŞÇİ SAYISI

KAYBOLAN İŞGÜNÜ SAYISI

1995 120 199 867 4 838 2411996 38 5 461 274 3221997 37 7 045 181 9131998 44 11 482 282 6381999 34 3 263 229 8252000 52 18 705 368 4752001 35 9 911 286 0152002 27 4 618 43 8852003 23 1 535 144 7722004 30 3 557 93 1612005 34 3 529 176 8242006 26 2 061 165 6662007 15 25 920 1 353 5582008 15 5 040 145 7252009 13 3 101 209 9132010 11 808 37 7622011 9 557 13 2732012 8 768 36 0732013 19 16 632 307 8942014 12 6 880 365 4112015* 13 3 962 38.761

Kaynak : Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı.* 01.01.2015 - 31.05.2015Not: 14 Mayıs-4 Haziran 2015 tarihleri arasında metal sektörü işyerlerinde yaşanan iş bırakma eylemleri yasal grev şartla-rını taşımadığından ÇSGB Grev İstatistikleri‘ne yansımamıştır. TİSK tarafından yapılan hesaplamalara göre söz konusu eylemler nedeniyle 12 işyerinde toplam 32.944 personel çalışmamış ve kaybolan işgünü sayısı 236.235 olmuştur.

Page 107: DÖVİZ KURU GENÇ İŞSİZLİĞİ DALGALANMALARI › yayin › isveren-Mayis-Haziran-2015.pdf · 2019-02-20 · 2 GTGP NI 36 61 GENÇ İŞSİZLİĞİ DÖVİZ KURU DALGALANMALARI

Yönetim Kurulu Başkanı Eyüboğlu’nun 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü

Tebrik MesajıTürkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK) Yönetim Kurulu Başkanı Yağız Eyüboğ-

lu tüm çalışanların 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü’nü kutladı. Eyüboğlu’nun 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü dolayısıyla yayınladığı mesajda şu ifadeler yer aldı:

“Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu adına, İş Dünyası’nın belkemiği olan tüm çalı-şan kardeşlerimizin 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü’nü en içten dileklerimle kutlarım.

Türk işçi ve işverenlerinin dünyaya örnek teşkil eden işbirliği sayesinde Türk Sanayii’nin büyümeyi sürdüreceğine olan inancımız tamdır.

Tüm çalışanlarımızın 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü’nün huzur ve barış içinde, coşkuyla kutlamalarını dilerim.”

istatistik

105

Türkiye Doğrudan Yatırım Güven Endeksi’nde Sondan Dördüncü

Küresel yatırım danışmanlık şirketi A.T. Kearney 2015 Doğrudan Yatırım Güven Endeksi’ni açıkladı. Türkiye, yabancı doğru-dan yatırım için rekabet eden, bu konuda en iddialı 25 ülke içinde 22’nci oldu (Şekil 1).

Doğrudan Yabancı Yatırım Güven Endeksi puanı 1,69 seviyesinde olan Türkiye, sadece Polonya, Norveç ve Finlandiya’yı geçebildi. Buna karşılık Türkiye, Danimarka ve Avustur-ya ile aynı puana sahip.

Türkiye’ye 2012 ve 2013’te yılda ortalama 13 Milyar Dolar doğrudan yatırım girdi ve yatı-rım tutarı açısından bu rakamla 25 ülke arasında Norveç’le birlikte 15’inci oldu. Kâr beklentisinin güven faktörünün önüne geçtiği anlaşılıyor (Şe-kil 1 ve Şekil 2).

Raporda, Türk Hükümetinin, bu yıl Antalya’da ev sahipliği yapacağı G20 ve B20 Toplantılarında, küresel ekonomik büyüme hedeflerinin gerçekleştirilmesine yönelik ortak gündemin uygulanması konusunun üzerinde duracağı belirtildi. Türkiye’nin cumhuriyetin kuruluşunun yüzüncü yılı olan 2023’te dünya-nın en büyük ilk 10 ekonomisi arasına girme hedefi doğrultusunda, öncelik verilmiş 8 anah-tar sektörü içeren iddialı büyüme ajandasına sahip olduğu ve altyapı yatırımları için planla-rını yayınladığı ifade edildi.

Giderek rekabetçi küresel ortamda bu hedeflere ulaşmak ve nispeten düşük yurtiçi tasarruf oranını dengelemek için, Türkiye’nin katma değeri yüksek endüstrileri hedef alan,

daha fazla ve çeşitli Doğrudan Yabancı Yatı-rımları cezbedecek reformları ilerletmeye de-vam etmesi gerektiği belirtilen Raporda, hem Avrupa’ya hem de Orta Doğu’ya hizmet veren bir platform ve dünyanın en büyük 16’ncı iç pazarı olmakla övünen Türkiye’nin, yeterince yararlanmadığı bir yatırım potansiyeline sahip olduğu dile getirildi.

Türkiye’ye doğrudan yabancı yatırım giri-şinin 2014 yılında finansal sektöre yapılan ya-tırımların yarıdan fazla düşmesiyle 12,2 Milyar Dolara gerilemesine karşılık Türkiye’nin, Avru-palı ve Orta Doğulu yatırımcıların hala ilgisini çektiği, böylece toptan ve perakende sektörü yatırımlarını artırdığı, ancak ABD’li yatırımcı-lardan ilgi görmediği kaydedildi.

Şekil 1 Doğrudan Yabancı Yatırım

Güven Endeksi 2015

Şekil 2 2012-2013 Ortalama DYY Girişi

(Milyar Dolar)

Kaynak: A.T. Kearney Kaynak: UNCTAD

0

2

2

3

3

8

9

11

12

13

13

15

16

17

20

26

28

33

42

53

53

63

64

123

175

0 50 100 150

25 Polonya

24 Finlandiya

23 Japonya

22 Danimarka

21 İsviçre

20 Avusturya

19 İtalya

18 Güney Kore

17 İsveç

16 Norveç

15 Türkiye

14 Fransa

13 Belçika

12 Hollanda

11 Almanya

10 Hindistan

9 Meksika

8 İspanya

7 İngiltere

6 Avustralya

5 Kanada

4 Singapur

3 Brezilya

2 Çin

1 ABD

2012-2013 Ortalama DYY Girişi (Milyar Dolar)

1,67

1,68

1,68

1,69

1,69

1,69

1,7

1,71

1,71

1,72

1,73

1,74

1,74

1,75

1,79

1,79

1,79

1,8

1,8

1,87

1,89

1,94

1,95

2

2,1

1,5 1,6 1,7 1,8 1,9 2 2,1

25 Finlandiya

24 Norveç

23 Polonya

22 Türkiye

21 Avusturya

20 Danimarka

19 Belçika

18 İsveç

17 İspanya

16 Güney Kore

15 Singapur

14 İsviçre

13 Hollanda

12 İtalya

11 Hindistan

10 Avustralya

9 Meksika

8 Fransa

7 Japonya

6 Brezilya

5 Almanya

4 Kanada

3 İngiltere

2 Çin

1 ABD

Doğrudan Yabancı Yatırım Güven Endeksi 2015

0

2

2

3

3

8

9

11

12

13

13

15

16

17

20

26

28

33

42

53

53

63

64

123

175

0 50 100 150

25 Polonya

24 Finlandiya

23 Japonya

22 Danimarka

21 İsviçre

20 Avusturya

19 İtalya

18 Güney Kore

17 İsveç

16 Norveç

15 Türkiye

14 Fransa

13 Belçika

12 Hollanda

11 Almanya

10 Hindistan

9 Meksika

8 İspanya

7 İngiltere

6 Avustralya

5 Kanada

4 Singapur

3 Brezilya

2 Çin

1 ABD

2012-2013 Ortalama DYY Girişi (Milyar Dolar)

1,67

1,68

1,68

1,69

1,69

1,69

1,7

1,71

1,71

1,72

1,73

1,74

1,74

1,75

1,79

1,79

1,79

1,8

1,8

1,87

1,89

1,94

1,95

2

2,1

1,5 1,6 1,7 1,8 1,9 2 2,1

25 Finlandiya

24 Norveç

23 Polonya

22 Türkiye

21 Avusturya

20 Danimarka

19 Belçika

18 İsveç

17 İspanya

16 Güney Kore

15 Singapur

14 İsviçre

13 Hollanda

12 İtalya

11 Hindistan

10 Avustralya

9 Meksika

8 Fransa

7 Japonya

6 Brezilya

5 Almanya

4 Kanada

3 İngiltere

2 Çin

1 ABD

Doğrudan Yabancı Yatırım Güven Endeksi 2015

Page 108: DÖVİZ KURU GENÇ İŞSİZLİĞİ DALGALANMALARI › yayin › isveren-Mayis-Haziran-2015.pdf · 2019-02-20 · 2 GTGP NI 36 61 GENÇ İŞSİZLİĞİ DÖVİZ KURU DALGALANMALARI

| CİLT 53 • SA

YI 3 • MA

YIS - HA

ZİRAN

2015

TÜRKİYE AĞAÇ VE KAĞIT SANAYİİ İŞVERENLERİ SENDİKASI (TAKSİS) • TÜRK AĞIR SANAYİİ VE HİZMET SEKTÖRÜ KAMU İŞVERENLERİ SENDİKASI (TÜHİS) • TÜRKİYE CAM, ÇİMENTO VE TOPRAK SANAYİİ İŞVERENLERİ SENDİKASI • ÇİMENTO ENDÜSTRİSİ İŞVERENLERİ SENDİKASI (ÇEİS) • TÜRKİYE DERİ SANAYİİ İŞVERENLERİ SENDİKASI • TÜRKİYE GIDA SANAYİİ İŞVERENLERİ SENDİKASI (TÜGİS) • İLAÇ ENDÜSTRİSİ İŞVERENLER SENDİKASI (İEİS) • TÜRKİYE İNŞAAT SANAYİCİLERİ İŞVEREN SENDİKASI (İNTES) • KAMU İŞLETMELERİ İŞVERENLERİ SENDİKASI (KAMU-İŞ) • TÜRKİYE KİMYA, PETROL, LASTİK VE PLASTİK SANAYİİ İŞVERENLERİ SENDİKASI (KİPLAS) • MAHALLİ İDARELER KAMU İŞVEREN SENDİKASI (MİKSEN) • MAHALLİ İDARELER İŞVERENLERİ SENDİKASI (MİS) • TÜRKİYE METAL SANAYİCİLERİ SENDİKASI (MESS) • PETROL ÜRÜNLERİ İŞVERENLER SENDİKASI (PÜİS) • TÜRKİYE SAĞLIK ENDÜSTRİSİ İŞVERENLERİ SENDİKASI (SEİS) • TÜRKİYE SELÜLOZ, KAĞIT VE KAĞIT MAMULLERİ SANAYİİ İŞVERENLERİ SENDİKASI • TÜRKİYE ŞEKER SANAYİİ İŞVERENLERİ SENDİKASI • TÜRKİYE TEKSTİL SANAYİİ İŞVERENLERİ SENDİKASI • TÜRKİYE TOPRAK, SERAMİK, ÇİMENTO VE CAM SANAYİİ İŞVERENLERİ SENDİKASI • TURİZM ENDÜSTRİSİ İŞVERENLERİ SENDİKASI

DÖVİZ KURU DALGALANMALARI

GENÇ İŞSİZLİĞİ

YADİGAR GÖKALP İLHAN

NUMAN ÖZCAN

NURCAN ÖNDER

TUFAN ÜNAL

CELAL KOLOĞLU

PROF.DR.SADİ UZUNOĞLU

HALUK NURAY

DOÇ.DR.ÖMER AÇIKGÖZ

M.RİFAT HİSARCIKLIOĞLU

NUSRET YAZICI

NEZİH BARUT

PROF.DR.ERİNÇ YELDAN

YRD.DOÇ.DR.SEVGİ IŞIK EROL

ESRA BELEN

CİLT 53 • SAYI 3 • MAYIS - HAZİRAN 2015