dünyanın en centilmeni - hkmo.org.tr · her sabah olduğu gibi sabah spo-ru ve denizle başlayan...

20
“Modern Olimpiyat Oyunları'nın kurucusu Baron Pierre De Coubertin'in adını taşıyan “2006 Dünya Fair Play Baron Coubertin Büyük Ödülü”, dünya- nın dört bir yanından ödüller için aday gösterilen sporcuların arasından seçilen 12 yaşındaki Trabzon- lu ilköğretim öğrencisi Hilal Coşkuner'in oldu. Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi'nden yapılan açıklamaya gö- re. Dünya Fair Play Konseyi'nin Paris’te yaptığı top- lantıda, 2006 Dünya Fair Play Ödülleri'ni kazanan sporcular belirlendi.” “Hilal Coşkuner, geçen sene Trabzon'da düzenle- nen Okullararası Kros İl Birinciliği yarışmasında altın madalyaya koşarken, gerideki rakibinin sakatla- nıp yere düşmesi üzerine finişe değil arkadaşına yardıma koşmuş, bu davranışının ardından Trab- zon Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü ve bir gazeteden ödül almıştı. TMOK Fair Play Konseyi tarafından da kendisine 2006 yılı "Davranış Dalı"nda büyük ödül verilen Coşkuner, Dünya Fair Play Konseyi'ne aday olarak sunulmuştu.” Tam da umutsuzluğa düşmüşken, yalnızlaştığımı- zı düşünürken, ismi son zamanlarda ülkemizi arka arkaya sarsan suikastçılarla, katillere türküler yapan kendisini sanatçı sanan akılsızlarla, kimi çevrelerce “katilleriyle gurur duyulan” bir kentimizden gelen yukarıdaki gazete haberi yetişti imdadımıza. Artık ge- leceğimize dair bir umudumuz var. Oyun çağındaki bir kız çocuğu O. Ve artık o kentimize, güzel insanla- rın yaşadığı güzel bir kent olarak bakabileceğiz yeni- den, O küçücük kız çocuğu sayesinde. O küçücük kız çocuğu bir şey daha öğretti. Meğer yıllarca türbinlerden, televizyonlardan izlediğimiz, küfürler, kavgalar, dedikodular, hakaretler, hatta ölümlerle birlikte anılan, trilyonlarca paranın döndü- ğü kör dövüşü spor değilmiş. Trilyonlardan pay alan, 16, 20’li yaşlarında, adları tarikatlarla, gece hayatla- rıyla, kavgalarla, rezaletlerle anılan gençler de spor- cu değilmiş. Kişisel veya toplu yarışlar biçiminde yapılan, bazı kurallara göre uygulanan beden hareketlerinin tümü- ne spor deniyor. Sanırız spor gösteriye dönüşünce, bir de işin içine siyaset girince başka bir etkinlik orta- ya çıkıyor. Ne spordan, ne de sporcudan eser kalı- yor. Hele de ekonomi kötüye gidince, sadece baskıy- la toplumun tepkisini köreltemeyeceğini bilen iktidar- ların elinde spor bir afyona dönüşüyor. Zaman zaman ortaya çıkan Hilal gibi amatör sporcular bizi uykumuzdan uyandırıyor ve sporun ve sporcunun nasıl olması gerektiğini anımsatıyor. Bir gün Hilal Coşkuner gibi sporcuların çoğalacağı ve davranışlarının topluma egemen olacağına inanıyo- ruz. Dünyanın En Centilmeni

Upload: trinhduong

Post on 12-Aug-2019

232 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

“Modern Olimpiyat Oyunları'nın kurucusu BaronPierre De Coubertin'in adını taşıyan “2006 DünyaFair Play Baron Coubertin Büyük Ödülü”, dünya-nın dört bir yanından ödüller için aday gösterilensporcuların arasından seçilen 12 yaşındaki Trabzon-lu ilköğretim öğrencisi Hilal Coşkuner'in oldu. TürkiyeMilli Olimpiyat Komitesi'nden yapılan açıklamaya gö-re. Dünya Fair Play Konseyi'nin Paris’te yaptığı top-lantıda, 2006 Dünya Fair Play Ödülleri'ni kazanansporcular belirlendi.”

“Hilal Coşkuner, geçen sene Trabzon'da düzenle-nen Okullararası Kros İl Birinciliği yarışmasında altınmadalyaya koşarken, gerideki rakibinin sakatla-nıp yere düşmesi üzerine finişe değil arkadaşınayardıma koşmuş, bu davranışının ardından Trab-zon Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü ve bir gazetedenödül almıştı. TMOK Fair Play Konseyi tarafından dakendisine 2006 yılı "Davranış Dalı"nda büyük ödülverilen Coşkuner, Dünya Fair Play Konseyi'ne adayolarak sunulmuştu.”

Tam da umutsuzluğa düşmüşken, yalnızlaştığımı-zı düşünürken, ismi son zamanlarda ülkemizi arkaarkaya sarsan suikastçılarla, katillere türküler yapankendisini sanatçı sanan akılsızlarla, kimi çevrelerce“katilleriyle gurur duyulan” bir kentimizden gelenyukarıdaki gazete haberi yetişti imdadımıza. Artık ge-leceğimize dair bir umudumuz var. Oyun çağındaki

bir kız çocuğu O. Ve artık o kentimize, güzel insanla-rın yaşadığı güzel bir kent olarak bakabileceğiz yeni-den, O küçücük kız çocuğu sayesinde.

O küçücük kız çocuğu bir şey daha öğretti. Meğeryıllarca türbinlerden, televizyonlardan izlediğimiz,küfürler, kavgalar, dedikodular, hakaretler, hattaölümlerle birlikte anılan, trilyonlarca paranın döndü-ğü kör dövüşü spor değilmiş. Trilyonlardan pay alan,16, 20’li yaşlarında, adları tarikatlarla, gece hayatla-rıyla, kavgalarla, rezaletlerle anılan gençler de spor-cu değilmiş.

Kişisel veya toplu yarışlar biçiminde yapılan, bazıkurallara göre uygulanan beden hareketlerinin tümü-ne spor deniyor. Sanırız spor gösteriye dönüşünce,bir de işin içine siyaset girince başka bir etkinlik orta-ya çıkıyor. Ne spordan, ne de sporcudan eser kalı-yor.

Hele de ekonomi kötüye gidince, sadece baskıy-la toplumun tepkisini köreltemeyeceğini bilen iktidar-ların elinde spor bir afyona dönüşüyor.

Zaman zaman ortaya çıkan Hilal gibi amatörsporcular bizi uykumuzdan uyandırıyor ve sporun vesporcunun nasıl olması gerektiğini anımsatıyor. Birgün Hilal Coşkuner gibi sporcuların çoğalacağı vedavranışlarının topluma egemen olacağına inanıyo-ruz.

Dünyanın En Centilmeni

Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası İzmir Şubesi Haber Bülteni • Temmuz-Ağustos-Eylül 20072

TMMOB Harita ve Kadastro Mü-hendisleri Odası İzmir Şubesi tarafın-dan bu yıl 6.sı düzenlenen Yaz EğitimKampı, 25 Ağustos - 2 Eylül tarihleriarasında İzmir’in Yeni Foça ilçesindegerçekleşti.

Kampımıza Jeodezi ve Fotogra-metri Mühendisliği eğitimi veren tümÜniversitelerimizden 2., 3. ve 4. sınıföğrencileri ve TMMOB başkanlığıbaşta olmak üzere aynı meslek alan-larını paylaştığımız farklı meslek di-siplinlerinden de öğrenci ve oda tem-silcileri düzeyinde katılımın yanı sırabirçok üniversiteden öğretim üyeleride katıldı.

Mesleki ve teknik eğitimlerin ya-nı sıra güncel ve toplumsal gelişme-ler, ekonomik, sosyal ve kültürel so-runlarında ele alındığı seminerler,konferanslar ve sunumlar, spor müsa-bakaları, teknik ve kültürel geziler ilekatılan öğrenci arkadaşların atölyeçalışmalarını da içeren etkinliklerleöğrencilerin tanışmaları, birlikte üre-tip birlikte paylaşmaları hedeflendi.

Kampın bu yılki ana konusu“Dengeler” olarak belirlenmişti.Mesleğimizde ölçü hatalarının en azaindirgenerek gerçek değerlere ulaşıl-masında önemli bir unsur olan denge,yaşadığımız coğrafya ve içinde bu-lunduğumuz siyasi, ekonomik, sosyal

6. Yaz Eğitim Kampı - Yeni Foça

ve kültürel açılardan gerçeğe yakla-şımda önemli ve tartışılması gerekenbir konu olarak karşımıza çıkmakta-dır. Bu amaçla kampımız süresincedenge teması altında; mühendislik, si-yaset, ekonomi, sanat, edebiyat ko-nularında konferanslar düzenlendi.

Kampın ilk gününde meraklı ba-kışlarla kamp yerine gelen öğrencilerçadır arkadaşlarıyla birlikte çadırlarınıkurmaya başladılar. Eğlenceli ve bir okadarda zor olan çadırlar kurulduktansonra kamp hakkında bilgilendirme-ler yapıldı.

HKMO İzmir Şube Başkanı Mu-hittin Selvitopu tarafından yapılanaçılış konuşmasının ardından;HKMO Genel Başkanı Ali Fahri Öz-ten, TMMOB Yürütme Kurulu ÜyesiNail Güler, Kocaeli Ünviversitesi Je-odezi ve Fotogrametri MühendisliğiBölüm Başkanı Prof. Dr. Haluk Ko-nak ve öğrencilerden Ezgi Candaş’ınkonuşması gerçekleşti. Açılış,HKMO tanıtım filmi ve Yaz EğitimKampı film gösterimiyle sona erdi.

Kampın 2. gününde öğrencilerizorlu bir gün bekliyordu. KaradenizTeknik Üniversitesi öğrencileri tara-fından hazırlanan oryantiring yarış-ması için heyecanla bekleyen öğren-cilere öncelikle oryantiring sporuhakkında teorik bilgiler anlatıldı ve

uygulamalı olarak harita ve pusulakullanımı konusunda eğitim verildi.Takımlar sırayla zorlu bir parkurdakoşmaya başladılar ve zamana karşıyarıştılar.

Keyifli ve oldukça yorucu geçengünün akşamında TMMOB genelbaşkanı Mehmet Soğancı, HKMOgenel başkanı A.Fahri Özten,TMMOB yürütme kurulu üyesi NailGüler, HKMO eski genel başkanla-rından Arif Delikanlı, Erdal Ak-dağ,Hüseyin Ülkü ve A. Kalyon-cu’nun katılımı ile “Niçin Oda veTMMOB” konulu etkili bir forumgerçekleşti.

TMMOB genel başkanı MehmetSoğancı yürütücülüğünde Prof.Dr.Haluk Konak, Doç.Dr.Rahmi N.Çe-lik ve Arif Delikanlı’nın katıldığı“Mühendislik Yaşamında ve Eğiti-minde Dengeler” konulu kampın 3.gününde yapılan konferansta dengekavramı irdelenerek; bilimsel düşü-nen, sağlıklı bir mantık ve felsefe eği-timi almış; yaşadığı toplumun dina-miklerini yeterince kavrayabilen;toplumsal çıkarlarını küresel sermayeçıkarlarına karşı koruyabilen ve uy-garlık yürüyüşünde son derece karar-lı olan mühendislerimizin çağımızınmühendislik dengesini tayin edeceğivurgulandı.

Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası İzmir Şubesi Haber Bülteni • Temmuz-Ağustos-Eylül 2007 3

Konferansın ardından voleybol vemasa tenisi turnuvaları başladı.

Gece türkülerle ve kamp ateşi ilesona erdi.

Kampın 4. gününde HKMO genelbaşkanı A. Fahri Özten yürütücülü-ğünde Yrd. Doç. Dr. Sezai Temelli,Doç. Dr. Aziz Konukman ve Prof.Dr. Oğuz Oyan’ın katıldığı “Ekono-mik ve Siyasal Dengeler” konuluoturumun ardından HKMO genelsekreteri Ertuğrul Candaş’ın yürütü-cülüğünde İzmir Vali YardımcısıMustafa Aydın ve Prof. Dr. BirgülAyman Güler’in katılımıyla “KamuYönetiminde Dengeler” konusu elealındı. Konuşmacılara öğrenciler ta-rafından yöneltilen sorularla oturumsona erdi.

Aynı gün Gerenköy beldesindegeçekleşen toprak ve su politikalarıile küresel ısınmayıda içine alan do-ğal dengeler başlıklı konferansta çev-re sorunları tartışıldı. Hüseyin Ülkü,Prof. Dr. Kamil Okyay Sındır, Doç.Dr. Tanay Sıdkı Uyar, Prof. Dr.Mehmet Ali Ul, değişen küresel den-gelelerin çevreyle olan ilişkisi özet-lenerek bunların su kaynakları üze-rindeki etkisi vurgulandı. Ve su so-runları hakkında belde halkına çözümönerilerinde bulundu. Belde halkınınyoğun ilgi gösterdiği konferansta so-runlara öğrenci ve akademisyenlerlebirlikte çözüm arandı.

Her sabah olduğu gibi sabah spo-ru ve denizle başlayan 5. gün konfe-ranslarla devam etti. “Sosyal ve Kül-türel Dengeler” konusu konuşmacıolarak katılan yazar ve şairlerle irde-lendi.Oturuma Hidayet Karakuş,Hü-seyin Yurttaş ve Ahmet Yıldız katıldı.“Evrim Teorisi ve Karşıt Görüşler”konulu diğer oturumda ise Prof. Dr.Necla Nişli Evrim Teorisi konusundabilgiler vererek merak edilen sorularıyanıtlandı.

Ayrıca konferans alanında katılım-cı arkadaşlarımızdan İrem Fusun To-murcuk tarafından hazırlanmış fotoğ-raf sergisi kamp sonuna kadar sergi-lenmek üzere kampa ayrı bir renkkattı.

Akşam çadırların önünde topla-nan öğrenciler atölye çalışmalarınaTMMOB Başkanı Mehmet Soğancı, “Niçin Oda ve TMMOB” konulu forumda konuşurken.

Açılış Toplantısı

Bilgilendirme toplantısı...

Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası İzmir Şubesi Haber Bülteni • Temmuz-Ağustos-Eylül 20074

Karadeniz ezgileriyle ve eğitmenleriHKMO Genel Başkanı Ali Fahri Öz-ten eşliğinde başlamışlardı. Horonekibi gece sonunda çalışmalarını ser-giledi ve eğlenceli bir atölye çalışma-sı sona erdi.

6. günde “Toplumsal ve SiyasiDengeler” konulu oturumda Prof.Dr. Nurşen Mazıcı katılımcıları aydın-lattı.Oturumun ardından Foça’nın do-ğa harikası koylarında tekne turu ya-pıldı.Akşam gerçekleşen TKGM ge-nel müdür yardımcısı Nihat Şahin,Doç. Dr. Çetin Cömert ve HKMO İz-mir şube yönetim kurulu üyemizİBB CBS Müdürü Lütfi Ünal’ın ka-tıldığı “Coğrafi Bilgi Sistemleri” ko-nulu oturumda ise; bilgi teknolojile-rinin gelişmesiyle ivme kazanancoğrafi bilgi sistemleri konusundaverilen genel bilgilerin ardından ül-kemizde yapılan çalışmalardan sözedildi. Kampın ilk gününden itibaren“Kamp Bilgi Sistemi” kurulmasınayönelik toplanan verilerle yapılan ör-nek çalışma öğrencilere uygulamalıolarak anlatıldı.

Kampın 7. gününde MilletvekiliYaşar Ağyüz, HKMO eski genel baş-kanı Celal Beşiktepe ve HKMO İz-mir şube yönetim kurulu üyemizİBB Emlak Yönetimi Daire BaşkanıS.Selçuk Savcı “Kentsel DönüşümDönüşümde Sosyal Dengeler” konu-lu oturumda katılımcılara bilgi ve de-neyimlerini aktardılar.

Öğleden sonra gerçekleşen tek-noloji tanıtımında ise; kullanılan mes-leki yazılımlar ve ölçme aletlerinde-ki gelişmeler konularında öğrencilerebilgi verildi. Ölçme aletleri tanıtıla-rak kamp alanında ölçümler yapıldı.Ardından spor karşılaşmaları devametti.

Akşam ise öğrenciler kendi arala-rında forum yaparak günlerin değer-lendirmesini yaptılar.

Kampın 8. gününde Jeofizik Mü-hendisleri Odası İzmir Şube BaşkanıProf. Dr. Prof.Dr.Coşkun Sarı, 1 Ey-lül Dünya Barış Gününe ilişkin sun-duğu çalışması ile kampımızı ve gü-nün önemini daha da bizlere daha daanlamlı kıldı. Ardından kampın değer-lendirmesini yapmak, aynı zamanda

“Ekonomik ve Siyasal Dengeler” oturumu konuşmacıları: Doç. Dr. Aziz Konukman, Prof. Dr.Oğuz Oyan, Erdal Karademin ve Yrd. Doç. Dr. Sezai Temelli.

Kamu yönetiminde Dengeler oturumu konuşmacıları: Prof. Dr. Birgül Ayman Güler ve İzmirVali Yardımcısı Mustafa Aydın.

Altıncı gün yapılan Coğrafi Bilgi Sistemleri oturumu konuşmacıları ve dinleyiciler.

Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası İzmir Şubesi Haber Bülteni • Temmuz-Ağustos-Eylül 2007 5

düzenlenecek diğer yaz eğitim kamp-ları için katılımcıların görüş ve öneri-lerini almak amacıyla HKMO İzmirŞube Yönetim Kurulu Üyeleriyle bir-likte etkin bir forum gerçekleşti.

Daha sonra “1 Eylül Dünya BarışGünü” dolayısıyla yapılan söyleşideneoliberal politikaların ülkeler üze-rindeki sosyal ve ekonomik etkilerikonuşuldu. Heykeltraş Ekin Er-man’ın katılımıyla gerçekleşen atölyeçalışmasında ise öğrenciler gizli yete-neklerini ortaya çıkarma fırsatı buldu-lar ve yaptıkları çalışmaları güneşebıraktılar. Geriye ise çamuru şekil-lendirirken yüzlerinde kalan hüzün,bir şeyler üretmenin heyecanı ve elle-rinde kuruyan çamurlar kaldı sadece.

Kampın son gecesiydi; ayrılık ye-meğinin ardından spor müsabakaları-nın kazananlarına ödülleri verildi.Katılım belgelerinin verilmesiyle ge-ce sona erdi.

O gün son kez çadırlarından çıktıöğrenciler ve kahvaltının ardından ça-dırları toplamaya başladılar. Veda za-manı gelmişti ve bir kamp daha sonaermişti.

TMMOB düzeyinde böyle bir et-kinliği yürüten tek oda olan Harita veKadastro Mühendisleri Odası İzmirŞubesi ülkemizin içinde bulunduğubu süreçte, mesleki örgütlenme kadartoplumsal ve sosyal konularda da ör-gütlenmenin öneminin farkındalığı iletüm diğer meslek ve sivil toplum ör-gütlerini bu tür etkinlikler düzenle-meye davet etmektedir. Çünkü hermeslek odası var olmasına yol açanüyelerine olduğu kadar, hizmet ver-diği topluma, toplumsal bilincin enönemli gücü olan gençlere ve içindeyaşadığı, kaynaklarını kullandığı doğave kültüre de yararlı olmak zorunda-dır.

7. Yaz Eğitim Kampında buluş-mak üzere…

TMMOB HKMO İzmir Şubesi

Kampın yedinci gününde teknoloji tanıtımı. sırasında.

1 Eylül Dünya Barış Günü etkinliğine katılanlar toplu halde.

1 Eylül Dünya Barış Günü etkinliği konuşmacıları.

Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası İzmir Şubesi Haber Bülteni • Temmuz-Ağustos-Eylül 20076

İzmir Limanı‘nın 49 yıllığına iş-letme hakkı, 3 Mayıs 2007 tarihin-de yapılan ihale sonucunda 1,25milyar dolara Global-Hutchison-EİB (Ege İhracatçılar Birliği) or-taklığına satıldı. İhale sürecini fiyatmeblağları üzerinden dönen tartış-malar belirledi. Dışarıda ise farklıbir manzara vardı.

İzmir Limanı‘nın işletme hakkı-nı alan konsorsiyum üyelerindenHong Kong merkezli HutchisonPort Holdings, dünyada 5 önemlialanda yatırımlar yapan HutchisonWhampoa Ltd. şirketinin bir iştira-ki. Hutchison Whampoa 41 ülkedeliman işletmeciliği, telekom, ha-berleşme, e-ticaret, emlak, enerji,perakende ve üretim sektörlerindefaaliyet göstermektedir. HutchisonWhampoa, Asya, Orta Doğu, Afri-ka, Avrupa ve Amerika kıtalarında-ki 24 ülkedeki 45 liman ve ulaştır-ma hizmetleri konusunda çalışmak-tadır.i Konsorsiyumun diğer üyesiolan Global Menkul Değerler isetanıdık. Global Yatırım Ortaklığı,OFER ile ortak olarak iptal edilenGalataport ihalesini kazanan kon-sorsiyum üyesi olarak ve Kaş veSığacık Limanı ihalelerinde de adınıduyurmuştu. Mehmet Kutman‘ınpatronu olduğu Global Yatırım Or-taklığı, Kuşadası Limanı ve AntalyaLimanı‘ndan sonra İzmir Limanınında işletme hakkını almıştır. Ayrıca,Global Yatırım Ortaklığı Kuşada-sı‘nın son yeşil alanı olan KuşadasıTatil Köyü‘nü de alan konsorsiyu-mun üyesidir. Tatil Köyü olarakplanlanan 325 dönümlük alanın sa-tış Ana Sözleşmesinde belirlenen% 20‘lik yoğunluk 53‘e çıkarılmış-tır. Aydın 1. İdare Mahkemesindesözkonusu özelleştirmeye dair yar-gı süreci devam etmektedir.

İzmir Limanı ihalesi için sonteklifler 30 Mart‘ta alınmış ancakRekabet Kurulu‘nun, "Mersin Li-

ÖZELLEŞTİR-ME!Otoyollar, arsalar, kurumlar ve altyap› tesislerinden sonra flimdi de limanlar...

manı‘nı alan İzmir Limanı‘nı ala-maz" yönündeki görüşü, Mersinihalesini kazanan Afken grubunuetkilediği için ihale yapılamamıştı.Danıştay 1. Dairesi‘nin, Mersin Li-manı‘nın Afken‘e devrinin önünüaçmasının ardından İzmir Limanıihalesinin gerçekleştirilmesi kararıalınabilmiştir. Danıştay kararı ne-deniyle Afken, İzmir Limanı‘nateklif veren grupta azınlık hissedarıolabilmiştir. İzmir Limanı‘nın özel-liklerine bakıldığında, "Türkiye‘de-ki toplam konteyner taşımacılığınınyüzde 22.2‘sini oluşturan İzmir Li-manı Türkiye‘nin dünyaya açılankapısı olma özelliği taşımaktadır.Toplam 650 bin metrekarelik alanasahip olan İzmir Limanı 2006 yılın-da TCDD tarafından yapılan taşı-macılığın yüzde 27‘sini gerçekleş-tirmiştir." Ayrıca, "Ege Bölgesinintarım ve endüstri limanı olan İzmir,aynı zamanda ülkenin ihracatındahayati rol oynamaktadır." Türki-ye‘nin en büyük ihracat limanı veDoğu Akdeniz‘in en önemli liman-ları arasında gösterilen İzmir Lima-nında, son 5 yılda konteyner hare-ketliliğinde iki kata yakın artış gö-rülmüş, 1959 yılında hizmete giren,2 bin 959 metre rıhtım uzunluğu ve902 bin metrekare alana sahip İz-mir Limanı, son 5 yılda iş hacminihızla artırmıştır. 2007‘de limana ge-len gemi sayısı 2 bin 973‘e yükse-lirken, limandan yapılan ihracat 8milyon 302 bin ton, ithalat ise 3milyon 967 bin tona ulaşmıştır. Burakamlarla limanda elleçlenen top-lam yük 2001‘e göre yüzde 45 arta-rak 12 milyon 269 bin tona yüksel-miştir Liman için projelendirilenikinci kısımdaysa 750 bin metreka-relik ek alan ve 1060 metrelik ekrıhtım uzunluğu kazanılması plan-lanmaktadır. Özelleştirme ihalesişartnamesine de konulduğu ifadeedilen yatırımlarla limanın 1,5 mil-

yon TEU (konteynerlenmiş yükleriçin kullanılan bir endüstri standar-dı) konteyner elleçleme kapasitesi-ne ulaşacağı, dörtte bir kapasitesiniise aktarma limanı olarak değerlen-direceği hesaplanmaktadır. Bu yatı-rımların ne kadara mal olacağı ko-nusunda değişik kesimlerin farklıgörüşleri bulunmakta, yatırım tah-minleri 150 milyon dolar ile 500milyon dolar arasında değişmekte-dir.

İhale sonrasında süreçte ise iha-le, Özelleştirme Yüksek Kuru-lu‘nun onayına sunulacak ve ayrıcaimtiyazla ilgili olarak DanıştayBaşkanlığı‘ndan görüş alınacak.

Görülen şudur: Türkiye‘nindünyaya açılan kapısı, tarım ve en-düstriyel ürünler ihracatının merke-zi olan İzmir Limanı dünyanın enbüyük liman işletmecisine satılmış-tır.

Özelleştirme uygulamalarınıngeldiği nokta düşündürücüdür. Busürecin savunuculuğunda öne çıkansöylem de şudur: "Sermayenin ide-olojisi ve milliyeti olmaz. Önemliolan yapılan yatırımlardır... Kimolursa olsun yatırım yapanın başı-mın üzerinde yeri var." Bu gerekçe-nin arkasında yatan kayıtsız şartsız"özel"in egemenliğini kabul etmedüşüncesinin sakıncaları görülmeli-dir. Bu nedenle, "özelleştirmelerinarkasında yatan temel gerekçe ne-dir" sorusu önemlidir.

Çeyrek asırdır süregelen ve sonyıllarda doruğa çıkan özelleştirmeuygulamaları, 24 Ocak Kararları ilegetirilen liberal ekonomi modelininen önemli unsurudur. Limanlarınsatılmasına kadar ilerleyen bu süre-cin parçası olduğu bütünün görül-mesi durumun analizi için zorunlu-dur. Diğer taraftan, Türkiye‘nindünyaya açılması süreci olarak gös-terilen özelleştirmelerin bugüne

Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası İzmir Şubesi Haber Bülteni • Temmuz-Ağustos-Eylül 2007 7

kadar ülkemize verdiği zararı artıkherkes görmenin ötesinde yaşa-maktadır. Telekom, Tüpraş, Tekelgibi stratejik öneme sahip ana ku-ruluşlarımız, tarım arazilerimiz veişletmelerimiz, orman ve kıyı alan-larımız, hazine arazilerimiz vb.yüzlerce varlığımız özelleştirme adıaltında yok edilmektedir. Faturasıülkemize, ülke insanına çıkarılan buuygulamaların meşruiyeti belli te-mel gerekçeler üzerinden sağlan-maya çalışılmaktadır.

Devlet büyük yatırımları yapa-mamaktadır; devlet tekelleşmesirekabeti azaltmakta, bu nedenle ka-lite düşmektedir; devlet lastik üret-memeli, beton dökmemeli, piyasa-ya müdahale edilmemelidir; devletişletmeleri zarar etmekte ve devle-tin sırtında bir kambur olarak dur-maktadır; sat kurtul vb. ifadeler vesöylemler yıllardır insanlarımızınbeynine enjekte edilmektedir. Bugerekçeler asla gerçeği yansıtma-

maktadır. Eğitimde, sağlıkta, sosyalgüvenlikte ya da benzeri alanlarda-ki özelleştirme ile birlikte gündemegelen kar amaçlı fiyatlandırmadakiartış, halkın o hizmetten yararlan-masına engel oluşturmaya başladığızaman ileri sürülen sözde hizmetkalitesinin yükselmesinin mantığınedir?

Öncelikle, özelleştirme uygula-malarında rekabet hiçbir zaman art-mamakta; rekabet ile geleceği önesürülen kalite ve fiyatlarda düşüşgerçekleşmemektedir. Liman işlet-meciliğinde görüldüğü gibi ilgilialanda özel yerli/yabancı tekelinkontrolü ortaya çıkmaktadır. GlobalYatırım, Kuşadası, İzmir ve Antalyalimanlarının işletme hakkını almak-tadır. Şirketler kendi aralarındakigörünmez ortaklıklar, vb uygula-malar ile de tekelleşmeyi engelle-yici bütün düzenlemeleri boşa çıka-rabilmektedir. Yabancılara topraksatışında, tekelleşmeyi engelleyici

müdahalelerde şirketlerin manev-ralarının ne denli kontrolü güçleş-tirdiği ve dezenformasyona yol aç-tığı açıktır. Bu nedenle, devlet teke-line karşı çıkarak gerçekleştirilensüreç, özel tekelin yerleşmesine ne-den olmaktadır.

Sosyal devlet anlayışı, hizmetingeniş bir halk kesimine ulaştırılma-sına odaklanmakta iken, günümüz-de devlet düzenleyici faaliyetleri ileön plana çıkmaktadır. Devlet yatı-rım ve işletme faaliyetlerinden çe-kilmekte, ekonomik alan özel sek-töre bırakılmaktadır. Bu nedenle,hizmetten yararlanan kesimin ya-yıldığı alan artık amaç değildir, özelsektörde asıl olan kar mantığıdır.

Devletin kamusal hizmetler dedahil yatırım, işletme, vb. faaliyet-lerinden elini eteğini çekmesi iledeğişen nedir diye sorulmalıdır. Ba-sında yer alan bir açıklamadan yolaçıkarılarak değerlendirme somut-laştırılabilir: "TOKİ ve KİPTAŞ‘ın

Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası İzmir Şubesi Haber Bülteni • Temmuz-Ağustos-Eylül 20078

gayrimenkul piyasasına zarar ver-diğini" belirten Sinpaş Gayrimen-kul Yatırım Ortaklığı Başkanı bun-dan sonra da "devlet düzenleyici ol-malı" demektedir. Bu noktada, birtaraftan her alanda özelleştirme uy-gulamaları devam ederken, diğertaraftan TOKİ‘nin devasa bir yatı-rım faaliyetine giriştiği ve giderekbüyüdüğü görülmektedir. TOKİ,konutun bir barınma hakkı olduğuve alt gelir grubunun da uygun ko-şullarla bir yaşam alanına kavuştu-rulması temel felsefesi ile doğmuş-tur. Gelinen noktada, TOKİ‘nin buamacını ne kadar gerçekleştirdiğisoru işareti taşımakta olup; özelleş-tirmeler döneminde bir kamu kuru-munun diğerlerinin aksine yapısektöründe büyümesi bu soru işare-tini büyütmektedir. TOKİ‘nin buanlamda genişleyen faaliyetleri çokyakın zamanda mutlaka özelleştir-menin, sektörün piyasalaştırılması-nın en önemli gerekçesi olarak kul-lanılacaktır. Diğer taraftan, bu söy-lem zorunlu bir takım devlet faali-yetlerinin de özel sektöre bırakıl-masını öngörmektedir. İnsanlarıntemel ihtiyaçlarının karşılanmasınayönelik bir kamusal hizmeti kendi-sine tehdit olarak gören özel sektör,bu nedenle insan hayatı pahasınaşirketlerinin yaşam hakkını savun-maktadır.

İnsanlar, piyasada üretici ya datüketici rolü; devlet ile ilişkilerindevatandaş; aile içinde ise farklı rolle-ri ile temsil edilirler. Özelleştirme-ler sonucunda yaratılan dünyada iseinsan, salt piyasadaki rolleri ile ta-nımlanmaktadır. İnsan, neo-liberalpolitikalar açısından sadece tüketi-cidir. Bu noktada, insanın asıl üreti-ci olduğunun unutulması, vatandaş-lık kavramının ayaklar altına alınma-sı sözkonusudur. Özelleştirmelerdehalk vurgusu yoktur, özelleştirme-ler kar ve piyasa kavramları ile açık-lanabilir.

Kamu hizmetleri, kamu yararıve kamu malı kavramları çoktan ra-fa kaldırılmış gözükmektedir. De-mokratik kitle örgütlerinin asıl gö-revi de bu aşamada bu kavramlarınyerine getirilen "yeni" yönetim tar-zının unsurlarının özünü anlatabil-mektir. Görüldüğü gibi Hazine‘yeait olan ve halkın yararına kullanı-ma ayrılan bütün varlıklar, değerlersatışa çıkarılmaktadır. Otoyollar-dan, tarım işletmelerimize, kurulualtyapıları ile arsa ve arazilerimiz-den, diğer toplumsal değerlerimizedeğin bütün varlıklarımız ve emeği-miz kısa dönemli ekonomik çıkar-lar için satılmaktadır. Halka ait olanbütün alanlar ise bir bir halka kapa-tılmaktadır. En yakın örneği de 1Mayıs kutlamalarında görülmüştür.

Halka açık olan alanlarımız, güven-lik gerekçesi ile halka kapatılmaktafakat halka ait olan varlıkları özelkişilerin tasarrufuna bırakan özel-leştirme uygulamalarına göz yu-mulmaktadır. İnsanımızı tüketici ro-lüne indirgeyen, biraraya gelen, ör-gütlenen halkı piyasa istikrarı karşı-sında tehdit olarak gören, halka aitolanı özele devreden bu yaklaşımasonuna kadar karşı olduğumuzu birkez daha ifade ediyor, özelleştir-melerin geldiği bu tehlikeli boyu-tun görülmesinin gerekliliğine ina-nıyoruz.

Otoyollarımız, akarsularımız,ormanlarımız, kıyı alanlarımız, ta-rım arazilerimiz, meydanlarımız,mera alanlarımız gibi halkın malıolan ve stratejik öneme sahip var-lıklarımız kısa dönemli ekonomikçıkarlar doğrultusunda satışa çıkarı-lamaz. Harita ve Kadastro Mühen-disleri Odası olarak, yurdun istikra-ra kavuşmasının yolunun sıcak paraüzerinden dönen piyasaların denge-sini korumak için mali sermayeninegemenliğine girmek değil, üretimekonomisine geçerek uzun dönemliistikrarlı bir mali yapının oluşturul-masının gerekliliğine vurgu yapıyo-ruz.

TMMOB Harita ve KadastroMühendisleri Odası

2 Haziran günü "Özelleştirme-ler Durdurulmalıdır!" başlığı ileyaptığımız basın açıklamasındaşunları dile getirmiştik:

"Yakın zamanda yapılacak di-ğer bir özelleştirme ise PET-KİM‘dir. Haziran ayında yapılacakolan ihale ile PETKİM‘deki % 51‘likkamu payı blok satış yöntemi ilesatışa çıkarılacaktır. PETKİM de1960‘lı yıllarda benimsenen planlısanayileşme/kalkınma programı-nın bir parçası olarak 1965 yılındaTPAO öncülüğünde kurulmuştur.3700 kişinin çalıştığı, pazar payı% 27 olan PETKİM, Türkiye‘ninhızla artan talebine karşılık, arzınaynı hızla artmadığı ve tesislerinömrünü tamamladığı, rekabet gü-cünü yitirdiği gerekçesi ile satışaçıkarılmaktadır. PETKİM 1987 yı-lında özelleştirme kapsamına alın-mıştır. Halbuki, PETKİM stratejikbir konumda olup, sanayinin vaz-geçilmez hammadde üreticisi ko-numundadır. Çünkü, PETKİM ta-rafından üretilen hammaddeler-den plastikler ve sentetik kauçuk-

Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası İzmir Şubesi Haber Bülteni • Temmuz-Ağustos-Eylül 2007 9

Seçim öncesi siyasal iktidardanacele özelleştirme: PETKİM

Petkim‘in, % 44‘lük dilimi Özel-leştirme İdaresi Başkanlığından,% 7‘si de Emekli Sandığı hissesin-den olmak üzere % 51‘i, Özelleş-tirme Yüksek Kurulu‘nun aldığı ka-rar doğrultusunda blok satış yön-temi ile Trans Central Asia Petroc-hemical Holding Ortak Girişim gru-buna 2 milyar 50 milyon dolara sa-tılmıştır.

Harita ve Kadastro Mühendis-leri Odası olarak, PETKİM gibi sa-nayileşme sürecinde hammadde-nin yurtiçinde üretilmesi amacıylakurulan iktisadi bağımsızlığın sim-gesi olan ve yarattığı istihdam ola-nakları ile iktisadi gelişmişlik ya-nında kalkınmaya doğrudan katkı-sı olan stratejik bir kuruluşun özel-leştirilmesine baştan karşı çıkıl-masının gerekliliğine inanıyoruz.İkinci aşamada ise, belirtilen nite-likleri dolayısıyla paha biçilemezbu kuruluşun, bu özellikleri yanın-da, yapılan yatırımların ölçeği veyıllık karı göz önüne alındığındadeğerinin çok çok altında bir be-delle özelleştirildiğinin görülmesiüzücüdür.

lar; inşaat, tarım, otomotiv, elek-trik, elektronik, ambalaj sektörleri-nin önemli girdileridir. Sentetik el-yaflar ise tekstil sektöründe kulla-nılmaktadır. Ayrıca, ilaç, boya, de-terjan, kozmetik gibi birçok sanayiiçin girdi üretilmektedir. Sanayiyedayalı kalkınma için üretim kapasi-tesi ile vazgeçilmezliği ve sosyo-ekonomik yapıya koyduğu katkılardolayısıyla PETKİM‘in özelleştiril-mesi de TELEKOM gibi tartışmalıve sorunlu bir dönemin başlangıcıolacaktır. Talebin hızla arttığı, üre-timin önemli bir parçasını gerçek-leştiren ve sanayi için temel ham-madde üreticisi olan PETKİM‘inözel tasarrufun konusu olması, te-kelleşmenin bütün sorunlarını içe-risinde barındırmaktadır. Özelsektörün her şartta karını fazlalaş-tırma amacına hizmet eden fiyat-larda yükselme, çalışma şartları-nın sıkılaştırılması, personelin tas-fiyesi ve benzeri uygulamalar hal-ka ve hammaddeyi kullanan üreti-cilere kesinlikle sıkıntı olarak yan-sıyacaktır. Özelleştirmeler, salt ik-tisadi alanı ilgilendiren bir uygula-

Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası İzmir Şubesi Haber Bülteni • Temmuz-Ağustos-Eylül 200710

ma değildir. Çünkü özelleştirmelerile ekonomide sermaye yapısı ye-niden şekillenmektedir. Sermayeyapısının yeniden şekillendirilmesiise başta kamu yararı, kamu hiz-meti kavramları olmak üzere, top-lumun sosyo-ekonomik yapısınıyeniden yapılandırmaktadır."

Özelleştirmeler, kamuya aitvarlıkların özele ve özelin istekleri-ne tahsis etmek; kamunun yarar-landığı kaynağı, sosyal devlet an-layışının olmazsa olmazı olan ka-mu yararı ilkesinin yerine özel karıkoyarak, kartellere pazarlamakdemektir.

Unutulmamalıdır ki, Petkim ül-kemizin tek petrokimya tesisidir veTürkiye‘nin iç talebinin yüzde30‘unu karşılamaktadır. Sanayiyehammadde üretmektedir. Stratejiköneme sahip olan bu tesisin bıra-kın özelleştirilmesini bu tür tesisve yatırımların genel faydaya kat-kıları ve stratejik önemi göz önün-de bulundurularak devlet eliyle ge-liştirilmesine devam edilmesi ge-rekmektedir. Çünkü Petkim gibi te-sisler hizmet ettikleri alan ve üret-tikleri ürün itibariyle ülkemizin bir-çok alanında altyapı inşasının vedevamlılığının öncülüğünü yap-maktadır. Böyle bir değerin kısavadeli ekonomik çıkarlar için satıl-ması altın yumurtlayan tavuğunkesilerek akşam yemeği yapılma-sından başka bir şey değildir. Bugibi stratejik özelleştirmeler, ilerikiyıllarda ülkemizi tekellere bağımlıbir ülke haline getirecektir. Strate-jik öneme sahip kuruluşların özel-leştirilmeleri ile ülke değerlerininbelirli bir zümrenin karına pazar-lanması söz konusu olacak, bu ni-telikli özelleştirmeler siyasal ikti-darların ülke adına alacakları ka-rarlarda bağlayıcı unsur olarakkarşımıza çıkacaktır. Petkim‘e sa-hip olacak çok uluslu şirketin, Pet-kim‘in ülkemizin tek petrokimya te-sisi olması bakımından ülke içeri-sinde ne kadar güçlü bir konumaulaşacağı ve iç pazarda da tekelolmasından dolayı bir çok konudabelirleyici olacağına hiç şüpheyoktur. Ekonomik bağımlılığın ya-rın siyasi bağımlılığı getireceğidikkate alındığında; ülke politika-

larının ve kalkınma planlarının,büyük sermayelerin, adıyla çağır-mak gerekirse kapitalistlerin, iznive isteğine uygun olarak inşa edil-mesini zorunlu kılan bir süreci ifa-de edeceği açıktır. Bu durum, bü-tün halk kesimlerinin ezilmesi ilebirlikte kamu yararı açısından sonderece sakıncalı ve bağlayıcı birsüreci yaratacak, gelecek günler-de ülke sanayisini ve ekonomisinibelirsizliğe sürükleyecektir.

Petkim ilk olarak İzmit-Yarım-ca‘da kurulmuş, daha sonra Alia-ğa üretim kompleksi faaliyete geç-miştir. 11.09.1987 tarih ve87/12184 sayılı Bakanlar KuruluKararı ile PETKİM, özelleştirmekapsamına alınmış, Petkim‘in İz-mit-Yarımca‘daki üretim kompleksi2001 yılında TÜPRAŞ‘a satılmış-tır.

Burada altı çizilmesi gerekenbir başka husus ise Petkim‘in ara-zi varlıklarının (gayrimenkul) dasatışının gündeme gelmesidir.Özelleştirme İdaresi Başkanlı-ğı‘ndan (ÖİB) yapılan duyuruyagöre, Petkim‘e ait Yarımca SosyalTesis alanındaki, Kocaeli‘nin Kör-fez İlçesi, Yarımca köyü, 213 ada10 parsel, 214 ada 39 parsel, 257ada 1 parsel, 1761 ada 1 parselnumaralı araziler ve üzerindekiyapıların, "satış" yöntemiyle özel-leştirileceği kaydedilmektedir. Alia-ğa‘da bulunan kompleksin ise 800dönümlük kısmının 70-100 dö-nümlük kısımlar halinde satılmasıdüşünülmektedir.

Diğer taraftan, Türkiye‘de özel-leştirme uygulamaları, yoğun ola-rak 1986 sonrasında başlamıştır.1986 ila 2004 yılları arasında özel-leştirmelerden sağlanan kaynakla-rın toplamı ise 14,3 milyar dolar-dır. Aynı dönemde, özelleştirmekapsamındaki kuruluşlara aktarı-lan ödemeler -iyileştirmeler, ba-kım, sosyal harcamalar, vb.- topla-mı ise 13,9 milyar dolar olarakgerçekleşmiştir. Görünen odur ki,1986 ila 2004 yılları arasında özel-leştirmelerden sağlanan net gelir439 milyon dolar civarında kalmış-tır. Aynı şekilde, Petkim‘de Özel-leştirme İdaresi Başkanlığı‘nınPetkim‘e "2007 yılında, .. yaklaşık

500 milyon dolarlık yatırım yapıl-mış olacağını" belirtmiştir. Pet-kim‘in yarısından fazlasına biçilen2 milyar 50 milyon dolarlık değer,kuruluşa yapılan yatırımların mik-tarının dört katı büyüklüğündedir.2006 yılında yıllık net karı 41 Mil-yon Dolar olan Petkim, yatırım be-delleri ve yıllık karı dikkate alındı-ğında değerinin çok çok altındasatılmıştır. Bunun yanında, Pet-kim‘in özel sektöre satışı ile verim-lilik-karlılık gibi piyasanın temeldeğerlerinin sağlanması amacı ilePetkim‘de halen emek veren 3700çalışanın pek çoğunun işten çıka-rılmasına ve sosyal haklarındatahribatların ortaya çıkmasına ne-den olacaktır. Aynı zamanda, ge-nel ekonomi açısından istihdamdadaralma ve işsizliğin artması ile gi-derilmesi güç olumsuzluklar karşı-mıza çıkacaktır.

Petkim ile birlikte ülkemizinplanlı kalkınma modelinin parçala-rından bir tanesi daha özelleştiril-mekte, Türkiye üretim ekonomi-sinden uzaklaşarak bir adım dahamali/rant sermayesinin egemenliğialtına girmektedir. Türkiye‘nin sa-nayileşmesi ve kentleşmesine da-yanak oluşturan ilk kalkınma plan-larının ürünü olan, ülke içerisindehammaddenin üretiminin yaygın-laştırılması ile iktisadi boyundu-ruktan kurtulmanın aracı olarakkurulan bir üretim kompleksi dahaözel tasarrufun kar aracı halinegetirilmiştir. Bu özelleştirme, biryandan kamu yararı ilkesinin, ikti-sadi bağımsızlık ilkesinin çöküşüiken bir yandan da çalışanlarınsosyal haklarının tasfiyesi anlamı-na gelmektedir. Ülke için bu denlideğerli, kamu yararı, iktisadi ba-ğımsızlık gibi ilkelerin taşıyıcısı birkuruluşun sermayeye devrininkarşısında durulmalıdır. Siyasal ik-tidarın son dakikada bu özelleştir-meyi gerçekleştirmesi özelleştir-me süreci üzerindeki kuşkuları da-ha da artırmaktadır. Bu özelleştir-meler hem de seçim dönemine gi-rildiği bu süreçte kabul edilemez!

TMMOBHARİTA VE KADASTROMÜHENDİSLERİ ODASI

5 Temmuz 2007

Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası İzmir Şubesi Haber Bülteni • Temmuz-Ağustos-Eylül 2007 11

Bilimin ve teknolojinin hızla geliştiğibir yüzyılda doğal afetler, deprem, eroz-yon, kuraklık, orman yangınları vb. ko-nularda çağdaş ve tutarlı bir politikanınolmayışı her geçen gün ülkemizi çölleş-meye bir adım daha yaklaştırmaktadır.Küresel düzeyde yaşanan çevre ve ik-lim değişiklikleri ve beraberindeki so-runlar tıpkı ekonomik ve iktisadi alandaolduğu gibi ülkemizde daha ağır bir bi-çimde kendini göstermektedir. Özellikleülkemiz coğrafyasının her köşesindeyaşama dair nice güzellikleri yarınlaradına insanlık için bünyesinde saklayanyurdumuzun ormanları gözlerimizinönünde her geçen gün artan bir ivme ileyok edilmektedir.

Ormanlarımızın birer doğal varlık veyaşam alanlarımız olduğu bilindiği hal-de konunun bu açıdan değerlendirilipkamu yararı yönünde politikalar gelişti-rilemez ise, sürekli olarak orman alan-larının talanına yönelik aflar çıkartılırsa,turizm ve özel girişimcilik adına mevzu-at değişiklikleri yapılarak orman alanla-rı tekellerin özel kullanımına verilirse vedört bir koldan orman alanlarımıza rantkapısı olarak bakılırsa geleceğimiz şim-diden karartılmaya başlandı demektir.Eğer süreç böyle işletilecekse yangınla-rın ve talanın önüne geçmek olanaklıolabilir mi? Ormanlarımıza yapılan busaldırının arkasında acaba rant kavgasıhangi boyuttadır? Bütün bunların yanısıra ülkemizde farklı amaçlarla ormanyangınlarının çıkarıldığı da bilindiğinegöre neden önlemler alınamamaktadır?

Bilindiği üzere, 1937‘de çıkarılan ilkkapsamlı Orman Kanunu‘yla Orman sı-nırlarının belirlenmesinin en fazla 5 yıliçinde tamamlanması zorunluluğu geti-rilmişti. 1945 yılında çıkarılan 4785 sa-yılı kanun ile 543.000 hektar(5.430.000.000 m2) orman alanı devlet-leştirilmiştir. 1950 yılında ise 5653 sayı-lı kanunla orman tanımı daraltılarakmuhafaza karakteri taşımayan funda vemakilik alanlar orman kapsamından çı-karılmış ve bu alanların tefrik(ayrım)edilmesi öngörülmüştür. Tefrik edilenalanlar toprak tevzi komisyonlarınca

Ormanlarımız ile birlikteTürkiye yanıyor!..

belirlenmesi ve tapuya tescil işlemlerihalen tamamlanmış değildir.

6831 sayılı Orman Kanunu yanında2005 yılında 3402 sayılı Kadastro kanu-nunda yapılan değişiklikle kadastro ça-lışmaları sürdürülürken orman sınırları-nın da belirlenmesi hükmünün getirilme-siyle çalışmaların hız kazandığı görül-müştür.

Orman alanlarımız ülke toprakları-mızın % 26 sına denk gelmektedir. Yani20 milyon 703 bin hektar düzeyindedir.Orman Kadastro çalışmaları % 80 dola-yında yapılmış olmasına karşın bu mik-tarın ancak 1 / 4‘ü tapuya tescil ettiril-miştir. Dolayısıyla tapuya tescil işlemidikkate alındığında 20 milyon 703 binhektar alan orman alanlarımızın ancak1/5 (yaklaşık 5 milyon 150 bin hektar)nin kadastrosunun tamamlandığını söy-leyebiliriz.

1970 yılında 1961 anayasasının131. maddesine bir fıkra eklenerek15.10.1961 tarihinden önce orman nite-liğini kaybeden ve tarım alanı veya yer-leşim alanı haline dönüşen veya tarım-da kullanılmasında yarar görülen yerle-rin orman sınırları dışına çıkarılmasına

dağıtıma tabi tutulmuştur. 1950-1956yılları arasında yaklaşık 500 bin hektar(50.000.000m2) orman alanı orman sı-nırları dışına çıkarılmıştır. 1956 yılında6831 sayılı Orman kanunu çıkarılmış vebu kanunun 2. maddesinde orman nite-liğini kaybeden alanların orman sınırlarıdışına çıkarılmasına izin verilmiştir.

1950-1960 arasında orman alanları-nın özel yasalarla adeta dağıtıma tabitutulması, iki yılda bir af yasası çıkartıl-ması gibi nedenler de dikkate alınarak1961 Anayasasına ormanlar hakkındadetaylı hükümler konulmuştur. Bu hü-kümler çerçevesinde orman alanlarınındaraltılması kesinlikle yasaklanmıştır.Ayrıca, Orman alanlarının kullanımı, ko-runması, geri kazanılması gibi konula-rında da kamusal mülkiyet hususunaönemle vurgu yapılmıştır. Özellikle or-man niteliğini kaybeden alanların ormanrejimi dışına çıkarılmasına yönelik "2B"fiili olarak ortadan kaldırılmıştır.

1937 yılında çıkartılan yasada or-man sınırlarının belirlenmesinin beş yıl-da tamamlanması zorunluluğu getirilmişolmasına ve o tarihten günümüze 70 yılgeçmesine rağmen orman sınırlarının

Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası İzmir Şubesi Haber Bülteni • Temmuz-Ağustos-Eylül 200712

izin verilmiştir. 1973 yılında Anayasanınbu hükmüne göre 6831 sayılı kanunu-nun 2. maddesi değiştirilmiş ve böyleceorman alanlarının yeniden elden çıkarıl-masının önü bir kez daha açılmıştır.1986 yılında çıkarılan diğer bir kanunlaorman niteliğini kaybeden alanların or-man rejimi dışına çıkarılmasında uygu-lama tarihi ise 31.12.1981 tarihine çekil-miştir.

Orman alanlarımıza yönelik olarakson yılların en çok tartışılan konulardanbirisi yine "2B" alanlarına yöneliktir. Bi-lindiği üzere "2B" alanları yaklaşık ola-rak 484.000 hektar (4.800.000.000m2)düzeyinde olduğu ifade edilmektedir.Bu alanlar satışa sunularak gelir eldeedilmesi ve bütçeye katkı sağlanmasıgibi gerekçeler ileri sürülmektedir. Bu-nun için TBMM Genel Kurulunca29.07.2003 günü kabul edilen 4960 sa-yılı ‘Türkiye Cumhuriyeti Anayasa‘sınınbazı maddelerinin değiştirilmesi hakkın-da kanun‘ Cumhurbaşkanı Ahmet Nec-det Sezer tarafından 15.08.2003 tari-hinde 1 kez daha görüşülmesi içinTBMM Başkanlığına geri gönderilmiş-tir.Böylece Anayasanın 170 inci madde-sinde istenen değişiklik engellenebil-miştir.Anayasanın 170 inci maddesinde‘2B alanlarının‘ bu alanların ancak or-man köylüsünün kullanımında olabile-ceği, mülkiyetinin asla devredilemeye-ceği belirtilmektedir.

Mülkiyet kavramı insanlık tarihinde,insanlığın üretime geçtiği andan itiba-ren, gündeme gelen bir konudur. Ülke-mizde mülkiyetin temel yasal dayanağı,Anayasamızın 35‘inci maddesinde yeralan "herkes mülkiyet ve miras hakkınasahiptir" hükmü ile tanımlanmıştır. An-cak bugün ‘2B alanlarının herkese satı-labilir hale getirilebilmesi çalışmalarısürdürülürken özellikle başta Karade-niz bölgesi olmak üzere yüzlerce köydeyapılmakta olan kadastro çalışmaların-da yaşanılan ciddi sorunlardan birisi deorman alanları ile tarım ve kültür arazi-leri arasındaki sınırın belirlenmesindeyaşanmaktadır. Çay bahçelerinin, mısırtarlalarının ve çayır alanlarının ormansınırı olarak çevrildiği, yüzyıllık evlerinbile orman sınırı içinde kaldığı, ormanköylüsünün; üretimden koparılacağı veneredeyse kendi topraklarında kiracıkonumuna düşürüleceği, orman köylü-sünün yüzlerce yıldır yaşadıkları bu top-raklardan sürgün konumuna itilecekleri,Orman sınırının belirlenmesinde kulla-

nılan harita ve paftalar ile amenajmanplanlarının gerçeği yansıtmadığı, Or-man sınırlaması ile ilgili mevcut kanun-ların Orman köylüsünün aleyhine kulla-nıldığı, gözlemsel değerlendirmelerinyapıldığı, 1/25 000 ölçekli haritaların as-keri amaçlı ve nitelikte olduğu dolayısıy-la mülkiyete esas veri olarak kullanıla-mayacağı tartışmalarına uygulamadaköklü bir çözüm getirilmemektedir.

Son yıllarda orman yangınları içinde gerekli önlemler alınmadığından de-vasal büyüklükteki orman alanlarımızyanmakta, yakılmakta kül olmakta-dır.1937‘den günümüze 80.000 civarın-da orman yangını çıktığı ve bu yangın-larda 1.600.000 hektara yakın ormanalanının yandığı bilinmektedir. Bu oranmevcut orman alanlarımızın yaklaşıkolarak %10 oranına denk gelmektedir.İstatistiklere göre orman yangınlarınçıkmasında doğal nedenler % 6, insan-lardan kaynaklı nedenler ise % 94 dü-zeyindedir. 1985 yılından günümüze234.482 hektar (2.344.820.000 m2) or-man alanımız yanarak kül olmuştur. Bualanların 40.824 hektarı yani ortalama%17‘si ağaçlandırılarak geri kazanıldığıbelirtilmektedir.

Orman alanlarımız, Karadeniz böl-gesi hariç ülkenin diğer bölgelerinde gi-derek azalmaktadır. Bir yandan tarım vehayvancılık politikalarından uzaklaşıl-ması, köylerin hızla kentlere doğru kay-ması, orman köylüsünün bu kimliğindenuzaklaşması yaşanırken diğer yandanbu alanlara yönelik kullanım dışı uygu-lamaların gündeme geldiği görülmekte-dir. Orman alanlarımızın bakım ve geliş-tirilmesi, gençleştirilmesi ve gelişen bi-lim ve teknoloji ile daha verimli hale ge-tirilmesi kaçınılmaz bir görev iken buyönde çalışmalarımızın başarılı bir şe-kilde yürütüldüğü söylenebilir mi?

70 yılda orman alanlarımızın sınırla-rı belirlenerek tapuya tescil işlemleri bi-tirilememiş, mekansal bilgi sistemi çer-çevesinde ormanlarla ilgili envanter bil-gileri toplanarak belirli bir standart veerişim çerçevesinde sürekli güncelle-nen bir şekilde kayıt altında tutulmasınageçilememiştir. Daha önemlisi ulusalkonumsal veri altyapısı oluşturularak or-man alanlarımızla ilgili, her türlü doğaolayı, afet ve felaketlere yönelik acil du-rum yönetimi oluşturulamamıştır. Top-rak, insan ve orman ilişkisi ve yönetimikurulamamıştır. Kısaca bilim ve teknolo-jinin gerisine düşülmüştür.

Ancak siyasi iktidarlar ormanlarımı-za yönelik birçok yasa ve yönetmelik çı-kararak orman alanlarımızın her günazalmasına neden olmaktadırlar. Or-man alanlarımızın korunması, iyileştiril-mesi, geliştirilmesi, gençleştirilmesi veartırılması yerine çıkarılan "af" yasaları,uzun dönemli kiralama yöntemleri ya dasatışa sunulması ile yok olmalarına ze-min yaratılmaktadır. Bu kapsamda sondönemde 6831 sayılı Orman Kanunuyanında Turizm Teşvik Kanunu ve MeraKanunu gibi bazı kanunlarda da deği-şiklik yapılarak bu sürecin önü açılmak-tadır. Anayasaya aykırılığı nedeni ile ip-tal edilen bu yöndeki bir çok kanun dü-zenlemesi ise anayasanın değişikliği ileaşılmak ve başka bir düzleme taşınmakistenmektedir.Böylece yangınlara dave-tiye çıkarılmaktadır.

Su havzalarının temelini oluşturanorman alanlarımızın sadece ağaçlardanoluşmadığı, içinde binlerce canlı türünübarındırdığı, erozyon, çölleşme, susuz-luk gibi çevre sorunlarının önlenmesi gi-bi bir çok alanda, kısaca yaşamın heralanında olmazsa olmaz olan ormanalanlarımız yok olmaya doğru hızla git-mektedir. Yüzlerce hektar alan ormanalanı ile birlikte onlarca ağaç türü, bitkiörtüsü ve diğer canlı türlerinin yok edili-şine ülke olarak hep birlikte sessizce ta-nıklık ediyoruz. Aslında yanan ormanalanlarımız değil geleceğimiz ve ülke-miz olduğunu nedense göremiyoruz.

Ormanlarımızla ilgili konuya bütün-cül olarak bakıldığında sürecin; bilim-sel ve teknik, ekonomik, politik, top-lumsal, hukuksal, etik, kentsel, eko-lojik, ve dolayısıyla siyasal boyutları-nın da son derece önemli olduğunubelirtmeyi bir görev biliyoruz.

Ormanlarımızın ve geleceğimizinyanmasına ve yakılmasına karşı olanHarita ve Kadastro Mühendisleri Odasıolarak siyasal iktidarı Ormanlarımız ko-nusunda ülke ve kamu yararı yönünde,gelişen bilim ve teknoloji ile birlikte ortakakılla yaratılan politikaları hayata geçir-meye ve geleceğimiz olan doğal alanla-rımızı "canlı tutmaya", bu yönde acil ön-lemler almaya çağırıyoruz.

TMMOB HARİTA ve KADASTROMÜHENDİSLERİ ODASI

Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası İzmir Şubesi Haber Bülteni • Temmuz-Ağustos-Eylül 2007 13

Sayın Başkan, bize Zeytino-va’dan bahseder misiniz?Beldemiz 2085 nufusa sahip olan

ve İlçe olarak Bayındır’a bağlı ancakTire ve Ödemiş gibi büyük iki İlçearasında kalan bir yerleşimdir. Tarihi400 yıllık bir geçmişe sahiptir.Beledi-ye statüsüne 1973 yılında geçilmiştir.Halkın geçimi tarıma ve hayvancılığadayanır. Okuma oranı %90’lar civa-rındadır. Belde halkının en önemli so-runu işsizliktir. Tarım ve hayvancılıkalanındaki yanlış politikaların olum-suz sonuçlarını en fazla yaşayan birbeldeyiz. Alt yapı olarak bir sorunu-muz yok. Kanalizasyon ve içme suyuşebekelerimiz tamam. Arıtma tesisinesahibiz. Şu anda kredisini İller Ban-kasından karşıladığımız ve yapımınabaşlanılan Kültür Merkezi binası ça-

Halkın çok bilinçli vebilgili olması gerekiyor

lışmamız var. Ayrıca meydan ve pey-zaj düzenleme çalışmalarımız devametmektedir. Yine sayısal halihazır hari-tamız İller Bankasınca hibe yolu ileyaptırılıyor.. Bildiğim kadarıyla araziçalışmaları tamamlandı ve yakın birzamanda kesin kabulü yapılacak. Buçalışmanın devamında İmar planını dayine sayısal olarak Bankaya yaptırma-yı düşünüyoruz.

Moda deyimle Küresel Isınmadaha doğrusu yaşanan kuraklıksürecini nasıl değerlendiriyor vebunun olumsuzluklarını nasılyaşıyorsunuz?… Küresel ısınma bir anda olan bir

şey değil. Aslında bu noktaya nasılgeldiğimizi doğru görmemiz lazım.Bu noktada hangi ülke ve hangi yanlışpolitikalar var bunu çok iyi görmemiz

ve halka anlatmamız lazım. Yereldenülkeye daha ötesine dünya ölçeğindetedbirler alınmalı ve bu ortamın oluş-masına neden olan anlayış ve bu poli-tikalardan menfaati olanlar deşifreedilmeli. Bu duyarlılığın hiç zamangeçirilmeden oluşturulması gereki-yor. Biz Belde olarak baraj bölgesin-de kalmaktayız. Tarımsal alanımız 10bin dekardır. Fakat bu yıl ancak bununbin dekarını sulayabildik. Bu sonuç,durumumuzu daha net göstermekte-dir. Baraj için yıllardır talebimiz var.Ancak daha yeni projeler gündemegelmeye başladı. Bir an önce bu so-run çözümlenmeli. Bizim açımızdançok önemli.

Sayın Başkanım Beldeye İlişkinve herkesi ilgilendirecek karar-ları alırken burada yaşayan

Zeytinova Belediye Başkanı Ali Doğu

Söyleşi: Zafer Beydilli

Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası İzmir Şubesi Haber Bülteni • Temmuz-Ağustos-Eylül 200714

masında sıkıntılar yaşamaya başladık.Sanırım planın yapılış aşamasında ku-rum görüşlerinde bazı aksamalar ya-şanmış. Karayolları ile şu sıralar yap-mak istediğimiz bir uygulamadan do-layı sorunlar yaşıyoruz. Bu tür sorun-ları yaşamamak için şu anda bitmekteolan sayısal halihazır harita onaylan-dıktan sonra imar planınıda sayısallaş-tırırken aynı zamanda bazı revizyonve önümüzü açacak düzenlemelerin-de yapmayı düşünüyoruz.

Sayın Başkanım İller Bankasıile ilgili 22 Temmuz seçimleriöncesi bazı düzenlemeler veAnonim şirket olma söz konu-suydu Yakın bir zamanda tek-rar Meclis gündemine gelmedurumu var bu konu ile ilgilidüşünceleriniz nelerdir?İller Bankasına her zaman ihtiya-

cımız vardır. Bu ihtiyaç bundan sonrada olacaktır. Bugün baktığımız zamanCumhuriyet kurumlarına karşı biryıpratma politikasının olduğunu görü-yoruz. Bu politikanın altındaki niyetinne olduğunu doğru görmemiz lazım.En çok söylenen ifade hantal yapıkavramı. Bir yapının hantallaştığınadair gözlemin ve tespitin varsa illa buyapıyı yok etmen gerekmiyor. Yapıla-cak şey çok basit; bu yapıyı hantal ol-maktan çıkarmak; yıkmak yok etmekdeğil. Bu politikanın altındaki niyet

1967 Zeytinova doğumluolan Ali DOĞU, ilkokulu veortaokulu doğduğu yer olanZeytinova’da tamamladıktansonra liseyi Tire’debitirmiştir. Hayatının 10 yılınıinşaat teknikeri olarakkazanan DOĞU daha sonragıda alanında ticaretleuğraşmıştır. Evli ve iki çocukbabası olan DOĞU, 2004yerel seçimlerinden sonrageldiği Belediye Başkanlığıgörevini bu tarihten berisürdürmektedir.

halkı bu sürece ne kadar kata-biliyorsunuz ve bunu sağlaya-cak bir yönteminiz mevcutmu?…Tabiî ki Beldeye ilişkin alınan ka-

ralarda halkı bu sürece katıyoruz. İkiayda bir geniş katılımlı toplantılar dü-zenliyoruz. Karşılıklı diyalog halindeoluyor bu toplantılarımız. Burası kü-çük bir yerleşim yeri, dolayısıyla iliş-kiler hem çok sıcak hem de herkesbirbirinden haberdar ve paylaşım ke-sintisiz devam etmektedir. Dolayısıy-la burada alınacak önemli bir kararöncesi bunun duyulmaması ve bilin-memesi mümkün değil.

Başkanım Beldeye İlişkin uygu-lamalar ve yaşanan sıkıntılarnelerdir?Benim dönemimden önce bir

alanda 18. madde uygulaması yapıl-mış. Fakat sonuç açısından olumlu birsüreç yaşanmamış. Uygulama içeri-sinde kalan ve binası olan vatandaşla-ra farklı yerlerde yer gösterilmiş. Buda doğal olarak tepkilere neden ol-muş. Şu anda yapılaşma çok az, nere-deyse durma noktasında.İnanın yıldasadece bir bina yapıla biliyor. Tümbunlardan dolayı İmar palanının uy-gulamasında bir sorun yaşanmıyor.İlerde neler yaşanır bilemem. Zatensürekli dışarıya göç veriyoruz.Mevcutimar planının şu sıralardaki uygula-

çok net olarak görülüyor. Bu da küre-sel sermayeye koşulsuz teslimiyettir.Bizim gibi birçok Belde Belediyesin-de yeterli teknik kadro bulunmamak-tadır. Bizler herhangi bir teknik hiz-meti ve danışmayı bugüne kadarBanka aracılığı ile çözmeye çalışmak-tayız. Bu ihtiyaç ve Bankanın misyo-nu tamamlanmamıştır. Onun için buve benzeri kurumlar güçlendirilerekve acımasız piyasa koşullarından uzaktutularak halkına hizmet etmeye de-vam etmelidir.

Sayın Başkanım sokaktaki hal-kın Belediyeye bakışını nasıl?Tabiî ki halkın bakışının ve yakla-

şımının ne olduğundan önce bilinç dü-zeyimizin ne olduğunu doğru görme-miz gerekiyor. Halkın çok bilinçli vebilgili olması gerekiyor. Maalesef bukonuda halk bilinçli davranamıyor.Yanlış ve yapıcı olmayan hayali şey-lere daha çok ilgi duyuyor ve bunainanıyorlar. Sokaktaki insan da Bele-diyeye bir ticaret yeri olarak bakmayabaşladı. Bence bu çok tehlikeli bir du-rum. Halk sosyal devlet anlayışındanve Devletin aslında Anayasasında yeralan sosyal, kamusal hizmet ve işle-vin olduğu gerçeğinden uzaklaşmayabaşladı. Bu durum bilinçli olarakoluşturuldu ve buna halk inandırıldı.Örneğin, Belediyeye 100 bin lira paragelmişse halk bunun 20 bin lirasının

Zeytinova BelediyeBaşkanı Ali Doğu

Zeytinova’ya giriş

Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası İzmir Şubesi Haber Bülteni • Temmuz-Ağustos-Eylül 2007 15

öncesi metinden çıkarılmaya çalışılı-yor. Bu işi daha da karmaşıklaştırıyorve kafaları bulanıklaştırıyor. Kısacasıreferandum kararının alınış biçimi vede daha sonra işleyen süreç baştan so-na yanlışlarla doluydu. Bu yanlışlarlagidilen bir referandumun doğru sonuçdoğurmasını beklemek çok inandırıcıgelmiyor.

Başkanım Beldenizin girişindeadını Demiryolu ile Karayolu-nun kesişiminden alan Çatal di-ye bir mevkii var. Nedir bu de-miryolu ulaşımının sizlere kat-kısı?.Demiryolu bizim hiçbir işimizi

kolaylaştırmıyor. Bugün tüm dünyadaher türlü taşımacılık modern demiryo-lu ağları ile yapılmaktadır. Bizde isebu yapılanmadan komünist sistemiçağrıştırdığı düşünülerek uzak durul-muştur. Tabiî ki bu yaklaşımdan men-faati olanlarında bunu çok iyi kullan-dıkları için karayolu alanı demir yolu-na göre daha çok ilgi görmüştür. Bu-gün karayollarının kan gölüne döndü-ğü ve kamyon taşımacılığı ile ulusalkaynakların nasıl çarçur edildiği orta-

Başkan tarafından yeneceğine inanı-yor ve böyle kabul ediyor. Bu çok acıve kötü bir durum. Adı birçok yolsuz-luklara karışan ve halk tarafından daöyle bilinen birçok kimsenin suçsuzolduğunu çıkıp sayfa sayfa gazete ha-berleriyle kamuoyuna açıklaması as-lında sorunu çözmüyor ve vicdanlar-daki mahkumiyeti bitirmiyor.

Sayın Başkanım 21 Ekim2007’de bir Referandum var siz-ce o günden sonra neler değişe-cek ve halk bu sürecin bilincin-de mi?..Konu ile ilgili yazılı ve de özellik-

le görsel basında yoğun bir tartışmavar. Fakat bu sürecin ne anlama geldi-ği ve bunun gerçekten ihtiyaç duyula-rak mı yoksa o günün koşullarındaalelacele bir karar mı olduğu konu-sunda kafalar net değil. Toplumsalmutabakat ve uzlaşı olmadan alınanbir kararın karmaşasını ve şaşkınlığınıyaşıyoruz. Sokaktaki insan o gün neyive niye oylayacağını bilmiyor ve deöyle bir merakı da yok. Yanlış bir sü-recin işlediği ortada. Referandumakonu olan bazı maddeler referandum

dadır. Ulusal bir politika oluşturula-rak demir yolu ağları bir an önce örül-melidir.

Sayın Başkanım bir BelediyeBaşkanı hangi özelliklere sahipolursa sizce daha başarılı olur?Ani ve doğru karar verebilmelidir.

Yaptıklarını ve yapacaklarını çok doğ-ru olarak anlatabilmelidir. Belediyeyive Belediyeciliği çok iyi bilmelidir.Yerel Yönetimlerle ilgili bir okuldanmezun olmalıdır. Çalıştığı alt kadrosu-nun çok iyi ve donanımlı olması gere-kiyor. Siyasi düşüncesi ne olursa osunhalkın tümünün belediye başkanı ol-mayı başarmalıdır. Yasaları ve kurum-ları çok iyi tanımalıdır. Tabiî ki enönemlisi bu işi çok ama çok sevmeli-dir.

Sayın Başkanım Harita ve Ka-dastro Mühendisleri Odası İz-mir Şubesi Yönetim Kurulu ola-rak bizleri bu Şirin Beldede ka-bul edip, Zeytinova halkının veyaşam alanının sıcaklığını bi-zimle paylaştığınız için çok te-şekkür ederiz.

Zeytinova’dan genel bir görünüş

Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası İzmir Şubesi Haber Bülteni • Temmuz-Ağustos-Eylül 200716

Akdeniz Üniversitesi Harita veKadastro 2 yıllık teknikerlikprogramından dikey geçiş ileYıldız Teknik Üniversitesi JFMbölümüne devam etmişsiniz.Mesleği tercihiniz bilinçli miy-di?

Açıkçası bilinçli bir tercih değildi.Aslında güverte okumak ve denizeaçılmak istiyordum sonra bir baktımharitacı olmuşum ve karada yüzüyo-rum. Şaka bir yana istediğim bölümepuanım yetmeyince iş bulabileceğimbir alanda iki senelik bir okula git-mek istedim ve bu sırada tesadüf ese-ri bir haritacı ile konuşma şansım ol-du. Bana meslek hakkında pek birşey anlatmadı sadece çok yer gezer-sin ve güzel para kazanırsın dedi. Bende haritacılığa girmiş oldum. Bu se-çim yüzünden pişman mısın diye so-racak olursanız gönül rahatlığıyla hiçpişman değilim diyebilirim. Şu andabizim mesleğin gelişime en açıkalanlarından biri olan CBS üzerineçalışıyorum ve çok da memnunum.

Bilgiden bilgi üretmek deniyorCBS için. Şuan da somut olarakiçinde bulunduğunuz bu alansize göre hayatı kolaylaştırmakadına ne ifade ediyor?

Evet CBS’nin bilgiden bilgi üret-mek konusunda diğer sistemlere göredaha yetenekli, daha verimli olduğu-nu söyleyebiliriz. Sonuçta grafik vesözel veriyi bir arada saklayabiliyorve bunlar üzerinden çeşitli sorgula-malar yapabiliyorsunuz. Bunun eniyi yanı eskisine göre çok daha hızlıve sağlıklı karar almayı sağlaması.Eskiden farklı ortamlarda bulunanbirden fazla verinin bir araya getirilip

Bilgiye Her ZamankindenDaha Fazla İhtiyaç Var

yorumlanması çok zor bazı durumlar-da da imkânsızdı. Bugün sahip oldu-ğumuz teknolojiyle istenilen sonuç-ların dakikalar içerisinde elde edil-mesi mümkün ve çıkan sonuçlarıngüvenilirliği kullanılan verinin doğ-ruluğuyla orantılı ayrıca sorgulamaesnasında herhangi bir kayıp söz ko-nusu değil. Basit bir örnek: Bir fabri-ka ya da santral kurulacak ve bu yapı-nın için neresi uygun harita üzerindegörmek istiyorsunuz. Jeolojik yapısı,nüfus yoğunluğu, merkeze uzaklığı,alanı, eğimi vs. gerekli kıstasları giripsorgulama yaptığınızda bütün şartlarısağlayan uygun bölgeleri anında ek-randa görmek mümkündür. BuCBS’nin bize sağladığı kolaylıklar-dan biri. Bunun dışında önemli avan-tajlarından bir diğeri doğru modellen-miş bir coğrafi bilgi sisteminin yaşa-yabilir olması; kurulacak iyi bir sis-tem sayesinde farklı kullanıcılar veritabanına kendilerine verilen yetkilerçerçevesinde müdahale edip verileringüncel kalmasını sağlayabilir. Farklıdisiplinlerin bir arada olduğu büyük

yapılarda her birimin kendi verisini,yetkilendirme bazında tek veri taba-nında tutması ve bunları diğer disip-linlerle paylaşması birimler hatta ku-rumlar arası iletişimsizliğin çözümüolacaktır. Bunun sonucunda da sü-rekli aynı verilerin toplanması engel-lenerek zaman, emek ve para israfı-nın önüne geçilebilecektir. CBS’ningetireceği kolaylıklar bunlarla sınırlıdeğil mutlaka ama kendime göre enönemli olanlarından söz ettim. Uma-rım biraz açıklayıcı olmuştur.

CBS için gerekli bilgilerin doğ-ruluğu ya da sınırı ne şekildebelirlenmeli ve kontrol edilme-li?

Bu konu hem basit hem de kar-maşık. Bir coğrafi bilgi sistemi bir-den fazla veri çeşidi içerebilir yaniveriler farklı prensiplere sahip bilimdallarına ait olabilir. Jeolojik, mete-orolojik, zirai, imar vb. veriler birarada kullanılabilir. Burada her birimkendi verisinin doğruluğundan so-rumludur. İşin karmaşık yanı bizim

Söyleşi: Ömer GÜNGÖRMÜŞ

U⁄UR BURAK ERDU⁄AN ‹LE SÖYLEfi‹

Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası İzmir Şubesi Haber Bülteni • Temmuz-Ağustos-Eylül 2007 17

mesleğimizi ilgilendirmektedir. Bü-tün bu bilgilerin grafik olarak göste-rimi gerekecektir. Burada projeksi-yon belirleme, grafik çizim vs. iş-lemler bizim kontrolümüz altında ol-malı. Bu işlemler için gerekli hassa-siyet ise sistem içinde verisi buluna-cak birimlerle iletişimi iyi bir şekildekurarak karşılıklı müzakerelerle be-lirlenmelidir. Böylece ideal bir sis-tem oluşturulabilir.

CBS ile gelişen hayatı yorumla-yabiliyor ve kontrol edebiliyo-ruz. Mühendislik ölçmelerininde gelişen teknoloji ile farklıboyutlar kazandığını hepimizgörüyoruz. Bu anlamda bizlerhem teknoloji ve bilginin sağ-lıklı kullanılması ve gelişmesibakımından hem de Harita vekadastro Mühendislerinin bugelişmelere karşı alması gere-ken önlem ve tavırlar sence neolmalıdır?

Evet teknoloji hızlı bir şekilde ge-

lişmekte. Bugün çok yaygın olarakkullanılamasa da operatöre gerekduymayan total stationlar, lazer tara-yıcılar vs. teknolojileri göz önüne al-dığınızda gelecekte klasik ölçme tek-niklerinin değişime uğrayacağını ve-ya tamamen yok olacağını öngörmeksanırım yanlış olmaz. Temel prensip-ler çok fazla değişmeyecektir. So-nuçta daha uzun bir süre sonra da ör-neğin sağlıklı nirengi ağlarına ihtiyaçduyacağımızı düşünüyorum. Ancakteknolojinin gelişmesiyle kullanım-lar kolaylaşacak ve günümüzde yal-nızca haritacıların yapabildiği bazıölçmeleri farklı meslek gruplarındaninsanlar da yapabilir duruma gele-ceklerdir. Burada bence önemli olangelişmeleri mümkün olduğunca ta-kip etmek ve gelişen teknolojiyi etki-li bir şekilde kullanarak mesleğimizeyeni çalışma alanları kazandırabil-mektir. Sürekli bir adım önde olmakzorundayız. Bu durumda harita mü-hendislerine ve mühendislik eğitimiveren üniversitelere büyük görevler

düşmektedir.

Hayatın her yanında olduğu gi-bi örgütlü olmak ve birlikte ta-vır almak bizleri güçlü kıldığın-dan sence bu doğrultuda meslekörgütümüzün yapması gereken-ler ve geleceğe dönük hedeflerine olmalıdır?

Bilgiye her zamankinden dahafazla ihtiyaç duyduğumuz bir dönem-deyiz ve bu ihtiyaç gün geçtikçe kat-lanarak artacak gibi duruyor. Bilgininçoğalmasını sağlayan en etkili yön-temlerden biri de bilgiyi paylaşmak.Odamızın da geleceğe yönelik olarakalması gereken tavırlardan biri bilgipaylaşımını özendirme olmalı. Mes-lektaşlar arasındaki iletişim arttıkçamesleğimizin oturduğu zeminin dahada sağlamlaşacağına, diğer mühendis-lik dalları arasında bugünkünden dahaiyi bir konuma geleceğimize inanıyo-rum.

Söyleşi için çok teşekkürler.

Kamulaştırma Davaları İçinBilirkişilik Hakkında Duyuru

2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun bazı maddeleri24 Nisan 2001 tarihinde Kamulaştırma Kanununda Deği-şiklik Yapılması Hakkındaki 4650 sayılı Kanunla değişti-rilmiştir.

Bu çerçevede kamulaştırma davalarında bilirkişi ola-rak görev alacakların durumlarını düzenleyen 15. maddedeğişikliğe uğramıştır.

2942 sayılı Kamulaştırma Kanununa göre önceleri ka-mulaştırma davalarında mahkemece görevlendirilen bilir-kişi heyeti TMMOB’a bağlı ihtisas odalarından iki kişi, ilve ilçe idare kurullarınca belirlenmiş bir kişi olmak üzeretoplam üç üyeden oluşurken, bu sayı 4650 sayılı Kanunla,her iki kurum tarafından belirlenen üye sayısını birer arttı-rarak beşe çıkartılmıştır. Ayrıca tüm bilirkişilerin mühen-dis ve mimar olması zorunluluğunu getirmiştir.

Kamulaştırma Kanununun 4650 sayılı Kanunla değiş-tirilmiş olan 15. maddesine göre, bilirkişilik yapacaklarınnitelikleri ve çalışma esasları Türk Mühendis ve MimarOdaları Birliğinin görüşü alınarak Maliye Bakanlığı veBayındırlık ve İskan Bakanlığının birlikte hazırlayacaklarıbir yönetmelikle belirleneceği hükme bağlanmıştır.

Odamızın sekretaryasını yürüttüğü, çok yoğun çaba veemek harcadığı “Kamulaştırma Davalarında Bilirkişi Ola-rak Görev Yapacakların Nitelik Ve Çalışma Esaslarınaİlişkin Yönetmelik” 24.11.2006 tarihinde Resmi Gazete-de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.

Bu yönetmeliğin 12. maddesine göre, TMMOB’abağlı ihtisas odaları ile il ve ilçe idare kurullarınca hazırla-nacak listelerde yer almak isteyen mühendis, mimar veşehir plancıları, bilirkişi yetki belgesi almaları, bunun içinde birliğin gözetiminde ihtisas odalarınca düzenlenenmeslek içi eğitim kurslarına katılmak zorundadır.

Bu amaçla söz konusu Yönetmelik gereği, 2008 Yılıkamulaştırma davalarında odamız bilirkişi listesinden gö-rev yapmak isteyen üyelerimize “Yetki Belgesi” verile-bilmesi için, 30 Ekim 2007 ile 10 Aralık 2007 tarihleriarasında İzmir, Denizli ve Muğla İllerinde bilirkişi eğiti-mi verilecektir.

Eğitime katılmak isteyen meslekte 3 yılını tamamla-yan üyelerimizin İzmir Şubeye başvurmaları gerekmek-tedir.

İzmir Şube Yönetim Kurulu

İzmir Valisi M. Cahit Kıraç’ı ziyaret ettik

Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası İzmir Şubesi Haber Bülteni • Temmuz-Ağustos-Eylül 200718

05 Temmuz 2007 Perşembe GünüYönetim Kurulumuz İzmir Valisi CahitKıraç’ı makamında ziyaret etti. İlimizeatanması dolayısıyla gerçekleştirilenziyaret esnasında İzmir’e Harita veKadastro Mühendisliği Bölümüaçılmasıyla ilgili destekleri istenen SayınKıraç’a bu amaçla hazırlanan dosyasunuldu. Ayrıca Yeni Foça’dagerçekleştireceğimiz Yaz Eğitim Kampıkonusunda bilgilendirilen Sayın KıraçKampa davet edildi. Ziyaret esnasındaKriz Yönetimi Konusunda Valilikçeyapılan çalışmalarla ilgili bilgialışverişinde bulunuldu.

02.07.2007 tarihinde İzmir’ de birJeodezi ve Fotogrametri MühendisliğiBölümü açılmasına yönelik EgeÜniversitesi Rektörü Prof. Dr. ÜlküBAYINDIR ziyaret edildi. Başkan MuhittinSELVİTOPU, Yönetim Kurulu Üyesi LütfiÜNAL ve üyemiz Ali Kemal KARAYEL’inkatıldığı görüşmede bölüm ve meslek ileilgili genel bilgilendirme yapılarakŞubemiz tarafından hazırlanan bölümgereksinimine ilişkin detaylı raporsunuldu. Konuya sıcak bakan sayınBAYINDIR, kurulları ile görüşerekgereksinim duyulması halinde bölümünaçılabileceği sözünü verdi. Görüşmesonrasında konu ile ilgili ayrıcaMühendislik Fakültesi Dekanı Prof. Dr.Mustafa TÜRKSEVER ziyaret edildi.Sayın TÜRKSEVER’e de gereklibilgilendirmeler yapılarak İzmir’debölümümüzün açılması konusundadestek istendi.

Ege Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ülkü Bayındır ile birlikte

EÜ Mühendislik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mustafa Türksever ile birlikte

EgeÜniversitesiRektörüProf. Dr. ÜlküBayındır’dansöz aldık

Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası İzmir Şubesi Haber Bülteni • Temmuz-Ağustos-Eylül 2007 19

4 Temmuz 2007 tarihinde Şube BaşkanıMuhittin SELVİTOPU, II.Başkan ServetALABALIK, Yazman Okan ÖZEGE veYönetim Kurulu Üyesi Lütfi ÜNALtarafından Sarıgöl Belediye BaşkanıÖmer KARCI, Alaşehir Belediye BaşkanıKadir DAŞ ve temsilciliğimiz ziyaretedildi. Şubemizin 77. sayısında çıkansöyleşide ilçesi, projeleri ve çalışmalarıhakkında geniş bilgi veren sayın KARCIile samimi bir sohbet havasındagerçekleştirilen görüşmede inşaatsektörünün gelişimi, TUSuygulamalarının gerekliliği ve önemikonusunda bilgi alış verişinde bulunuldu.Daha sonra Alaşehir Belediye BaşkanıKadir DAŞ, aynı zamanda yinebaşkanlığını yaptığı Üzüm Sulama BirliğiKooperatifi’nde ziyaret edildi. Üzümmevsimi nedeni ile oldukça yoğun birtempoda çalışan sayın DAŞ Alaşehir’dekendi dönemindeki özellikle üzümüreticiliği ve ihracatındaki hızlı gelişimhakkında bilgi verdi. Bu gelişime paralelolarak yapılaşmadaki artış ve TUSuygulmalarının önemine dikkat çekenyönetim kurulumuz da uygulamanıngerekliliği hakkında Sayın DAŞ’ıbilgilendirdi. Daha sonra HüseyinAVŞAROĞLU’nun vefatı nedeni ileboşalan Alaşehir Temsilciliğimiz ziyaretedilerek kamu ve özel sektördekiüyelerimiz ile birlikte temsilcilik atanmasıve üyelerimizin genel sorunları hakkındagörüş alış verişinde bulunuldu.

Alaşehir Belediye Başkanı Kadir Daş ile

Sarıgöl Belediye Başkanı Ömer Karşc ile

TMMOB HARİTA ve KADASTRO MÜHENDİSLERİ ODASIİZMİR ŞUBESİ HABER BÜLTENİKasım-Aralık 2006/Ocak 2007 • Yıl:14 • Sayı:77 İki ayda bir yayınlanır ve üyelere ücretsiz olarak gönderilir. Bölgesel Süreli Yayındır.Sahibi HKMO İzmir Şubesi adına: Muhittin SELVİTOPUSorumlu Yazıişleri Müdürü: Okan ÖZEGEYönetim Yeri:Fevzipaşa Bulvarı 1364 Sokak No:1 Kat:2 Çankaya-İzmirTel: 0232 441 01 01 • Fax: 0232 441 05 01 • E-posta: [email protected]ım ve Uygulama: Egetan Ltd. Şti. • Tel: 421 08 96Baskı ve cilt: UŞŞAK Matbaacılık Ltd. Şti.1464 Sk. No:55/A Alsancak-İzmir Tel: 464 99 67Basım Tarihi: 26 Ekim 2007

Sarıgöl ve Alaşehir Belediyeleri ileAlaşehir Temsilciliğimizi ziyaret ettik

Sevgili Arkadaşımız R. Pertev Akdoğar’ı 21.092007 günü yitirdik. Artık o tok sesli kocaman yü-rek yok. Telefonun diğer ucundan “Bomba gibi-yim, keyfim yerinde” sözünü duymayacağız birdaha. Ama, yaşamın kıyısında durulmaması ge-rektiğini sık sık “Tabiat boşluk kaldırmaz” sözü-nü anımsatarak vurgulayan bilgenin sesini ya-şam boyu hiç unutmayacağız. Bütün yayım vedağıtım giderlerini kendisi karşılayarak binlerceokuyucuya ücretsiz ulaştırdığı “MAYA BÜLTENİ”ile dürüstlüğün, sevginin, eşitliğin, dostluğun,emperyalizme karşı duruşun, kötülüklere karşısavaşımın, onurlu bir yaşamın “MAYASINI ÇAL-MAYA” uğraşan ve yaşamında da savundukları-nın yılmaz bir uygulayıcısı olan güzel insanın ek-sikliğini her zaman duyumsayacağız.

(Herkesin bir şiiri olmalı bence, benim şiirim de “Yaşamaya Dair”. Bu sayıda paylaşmak istedim sizlerle. Bencillik etmekistemem. Siz de sahip çıkabilirsiniz bu şiire ve istediğiniz her şiire. Güzellikleri paylaşmak dileğiyle- S. Selçuk Savcı)

YAŞAMAYA DAİR 1 Yaşamak şakaya gelmez, büyük bir ciddiyetle yaşayacaksın

bir sincap gibi mesela, yani, yaşamanın dışında ve ötesinde hiçbir şey beklemeden,

yani bütün işin gücün yaşamak olacak. Yaşamayı ciddiye alacaksın, yani o derecede, öylesine ki, mesela, kolların bağlı arkadan, sırtın duvarda, yahut kocaman gözlüklerin,

beyaz gömleğinle bir laboratuvarda insanlar için ölebileceksin,

hem de yüzünü bile görmediğin insanlar için, hem de hiç kimse seni buna zorlamamışken,

hem de en güzel en gerçek şeyin yaşamak olduğunu bildiğin halde.

Yani, öylesine ciddiye alacaksın ki yaşamayı, yetmişinde bile, mesela, zeytin dikeceksin,

hem de öyle çocuklara falan kalır diye değil, ölmekten korktuğun halde ölüme inanmadığın için,

yaşamak yanı ağır bastığından. 1947

2 Diyelim ki, ağır ameliyatlık hastayız, yani, beyaz masadan,

bir daha kalkmamak ihtimali de var. Duymamak mümkün değilse de biraz erken gitmenin kederini biz yine de güleceğiz anlatılan Bektaşi fıkrasına, hava yağmurlu mu, diye bakacağız pencereden, yahut da sabırsızlıkla bekleyeceğiz

en son ajans haberlerini.

Diyelim ki, dövüşülmeye deşer bir şeyler için, diyelim ki, cephedeyiz.

Daha orda ilk hücumda, daha o gün yüzükoyun kapaklanıp ölmek de mümkün.

Tuhaf bir hınçla bileceğiz bunu, fakat yine de çıldırasıya merak edeceğiz belki yıllarca sürecek olan savaşın sonunu.

Diyelim ki hapisteyiz, yaşımız da elliye yakın, daha da on sekiz sene olsun açılmasına demir kapının. Yine de dışarıyla birlikte yaşayacağız, insanları, hayvanları, kavgası ve rüzgarıyla

yani, duvarın ardındaki dışarıyla. Yani, nasıl ve nerede olursak olalım

hiç ölünmeyecekmiş gibi yaşanacak... 1948

3 Bu dünya soğuyacak, yıldızların arasında bir yıldız,

hem de en ufacıklarından, mavi kadifede bir yaldız zerresi yani,

yani bu koskocaman dünyamız. Bu dünya soğuyacak günün birinde, hatta bir buz yığını yahut ölü bir bulut gibi de değil, boş bir ceviz gibi yuvarlanacak

zifiri karanlıkta uçsuz bucaksız. Şimdiden çekilecek acısı bunun, duyulacak mahzunluğu şimdiden. Böylesine sevilecek bu dünya "Yaşadım" diyebilmen için...

Nazım Hikmet Ran