the literature history of weapons
TRANSCRIPT
1
ĠÇĠNDEKĠLER
Ġçindekiler…………………………………………………………………………..1
Kısaltmalar………………………………………………………………………….3
Önsöz………………………………………………………………………………..4
GiriĢ………………………………………………………………………………….6
I. BÖLÜM
TÜRKĠYE’DE VE DÜNYA’DA ATEġLĠ SĠLAHLARDAN ÖNCESĠ DÖNEME
YÖNELĠK YAPILAN ARAġTIRMALARIN DEĞERLENDĠRĠLMESĠ
1. Kitap ve Makale ÇalıĢmalarına Göre AteĢli Silahlar Öncesi
Dönemin Kısa Bir Değerlendirilmesi…………………………………………12
2. Kaynaklara Göre AteĢli Silahlar Öncesinde YaĢamıĢ
Toplulukların Kullandığı Harp Aletleri ………………………………………14
3. Eserlere Göre Türklerde Kullanılan AteĢsiz Silahlar…………...16
a) Kılıçlar…………………………………………………………………..17
b) Mızraklar………………………………………………………………..17
c) Gürz ve Topuz…………………………………………………………18
d) ġeĢper…………………………………………………………………..19
e) Döğen…………………………………………………………………...19
f) Harbe…………………………………………………………………….19
g) Tırpan…………………………………………………………………...19
h) Zıpkın……………………………………………………………………20
I. Meç……………………………………………………………………….20
2
J) Yatağan…………………………………………………………………20
K) Pala……………………………………………………………………..21
L) Kement………………………………………………………………….21
M) Mancınık……………………………………………………………….21
N) Tatar Oku………………………………………………………………22
O) Lobut……………………………………………………………………22
II. BÖLÜM
TÜRKĠYE’DE VE DÜNYA’DA ATEġLĠ SĠLAHLAR DÖNEMĠNE
YÖNELĠK YAPILAN ARAġTIRMALARIN DEĞERLENDĠRĠLMESĠ
1. AteĢli Silahlar Hakkında Yapılan AraĢtırmalardaki Ortak ve
Farklı Noktalarının Genel Değerlendirilmesi………………………………..23
2) Mühimme Defterlerinde AteĢli Silahlar ve Baturla Ġlgili Bazı
Hükümler ve Değerlendirilmesi……………………………………………….44
Sonuç………………………………………………………………………48
Bibliyoğrafya……………………………………………………………...50
3
KISALTMALAR
B Receb
bkz. Bakınız
BOA. BaĢbakanlık Osmanlı ArĢivi
C. Cilt
çev. Çeviren
DĠA. Diyanet Ġslam Ansiklopedisi
edt. Editör
H. Hicrî
L ġevval
M. Muharrem
M. Miladî
m. Metre
M.Ö Milattan Önce
M.S Milattan Sonra
MD. Mühimme Defteri
N. Ramazan
s. Sayfa
S. Sayı
yy. Yüzyıl
4
AteĢli ve AteĢsiz Silahlar Üzerine Literatür Değerlendirilmesi
Önsöz
GeçmiĢten günümüze kadar süre gelen önemli buluĢları incelediğimiz
de ateĢ, insanlık tarihinin en büyük keĢiflerinden biri olmuĢtur. BaĢlangıçta
ısınma ve yemek piĢirme aracı olarak kullanılan ateĢ, zamanla iĢlevi daha da
artmıĢtır. Öyle ki insanoğlu ateĢi, vahĢi hayvanlardan korunmak,
düĢmanlarına saldırmak ve demiri eriterek silah yapmak amacıyla
kullanmaya baĢlamıĢtır. Zaman ilerledikçe ateĢin ne kadar etkili bir silaha
dönüĢebileceğini anlayan insanlık, ateĢi kullanım alanını geniĢletmiĢtir.
Tarih öncesi devirlerde insanlar, hayvan avlamak, kendilerine düĢman
olan kavimlerle savaĢmak ve kendilerini korumak için pek çok alet
kullanmıĢlardır. Bunların en önemlileri, keskin taĢları uzun sopaların ucuna
bağlayarak yaptıkları mızrak, kılıç, bıçak, ok ve yay gibi aletlerdir. Bu aletler
baĢlangıç itibariyle insanı bir takım kötülüklerden korumuĢtur. Fakat tarihin
ilerleyen safhalarında, dünya nüfusunun artmaya baĢlamasıyla birlikte birçok
topluluğun aynı bölgeye sahip olma mücadelesi, beraberinde savaĢları
getirmiĢtir. BaĢlangıçta insanın kas gücüne ve savaĢan toplulukların
kalabalığına göre Ģekillenen muharebeler, daha sonraki devirlerde yerini ateĢ
gücüne bırakmıĢtır.
Barutun keĢfiyle birlikte ateĢ, en önemli harp malzemelerinin ortaya
çıkmasına neden olmuĢtur. Dünya çapında kısa sürede büyüyen silah
teknolojisi sayesinde ateĢ ve barutun yarattığı etki, tarihin seyrini
değiĢtirmiĢtir. AteĢli silahların yapılmasıyla birlikte savaĢlar, daha ölümcül
olmaya baĢlamıĢtır. Artık muharebelerdeki insan sayısının fazla bir önemi
kalmamıĢ, ateĢli silahlara sahip olan tarafın savaĢı daha rahat kazanabileceği
görülmüĢtür.
AteĢli silahlar tarihi günümüz insanlar arasında merak uyandıran
konulardan biri olmuĢtur. Bu merakı gidermek için pek çok araĢtırmacı-yazar
konu hakkında incelemeler yaparak eser yazmıĢtır. Bu makalenin yazılmasın
5
da mihenk taĢını oluĢturan ana unsur, yapılan bu çalıĢmalara dayanarak bir
literatür değerlendirmesi yapmaktır. AteĢli silahlar üzerinde durulan esas
konulara değinilecek olan bu makale de, çalıĢmaların ortak ve farklı özellikleri
üzerinde durulacaktır.
Bu konuyu araĢtırma kapsamında birçok sıkıntılarla karĢılaĢılmıĢtır.
Her daim bu sıkıntıları aĢma konusunda içinde bulunduğumuz azim ve gayret
böyle bir çalıĢmanın ortaya çıkmasına vesile olmuĢtur. AteĢli silahlar
hakkında yapılmıĢ pek çok çalıĢmanın yabancı kaynaklar olması, çok az
eserin Türkçeye tercüme edilmesi, bazılarının Türkiye‟de baskısı olmaması
bizim çalıĢma alanımızı kısıtlamıĢtır. Her ne kadar kaynakçamız yetersiz olsa
ulaĢabildiğimiz eserleri detaylı bir Ģekilde inceleyip, özetleyerek yazıya
aktardık.
AteĢli silahlarla ilgili yapılan çalıĢmalar çok çeĢitli konuları ihtiva ettiği
için bu konuları tasnif edip baĢlıklandırmada ciddi sıkıntılar çekilmiĢtir. Esas
itibariyle kaynakların çoğununda geçen konuların ortak ve farklı noktalarını
alarak çalıĢmayı AteĢli silahlar öncesi dönem ve ateĢli silahlar dönemi
literatür değerlendirmesi ismiyle iki ana baĢlık altında incelemeyi doğru
bulduk.
Son olarak, çalıĢmamızı yazarken dikkat eksikliği ve konsantre
kaybından yaĢanabilecek bazı hataların olması, bize daha doğruyu yazma
konusunda yardımcı olacaktır. Bu yüzden yapılan çalıĢmayı hatalarıyla ve
yanlıĢlarıyla sizlerin değerlendirilmesine bırakmayı, eleĢtirilerinizle bize yol
göstermenizi umuyoruz.
Ahmet Ekiz
Ankara/2013
6
GĠRĠġ
Ġnsanoğlu, ilk çağlardan günümüze, türünü yani varlığını devam
ettirmek için önce baĢka canlılarla daha sonra diğer hem cinsleriyle
mücadele etme gereği duymuĢtur. Bu mücadele, insanın tabiat içerisinde
yaĢaması ve ayakta kalması için Ģart niteliğindedir. Zira insanların bir
mücadele de üstün gelmesinin en önemli Ģartı, kendilerine düĢman gördükleri
hemcinsleri karĢısında daha üstün silah gücüne sahip olmaktır. Bu bakımdan
silah, bu tür çabanın bir ürünü olarak ortaya çıkmıĢtır. Öyleyse silahı en basit
Ģekliyle “Ġnsanların kendilerini doğaya ve düĢmanlarına karĢı savunmak için
geliĢtirdikleri araçlar olarak tanımlamak mümkündür1.
Silah yapım ve kullanım konusunda görülen ilerlemeler insanoğlunun
varoluĢundan bu güne kadar geçirdiği geliĢim süreçleriyle doğrudan
alakalıdır. Her insan kabilesi, yaĢadığı devre ait beceri, zekâ ve bilgisinin
ürünü olan birçok teknolojik geliĢmelere imza atmıĢlardır. Her teknolojik
geliĢmede olduğu gibi silah teknolojisinin geliĢiminde de önemli mesafeler kat
edilmiĢtir. Bu ilerlemede insanları, bir önceki yapıyı ve Ģekli ele aldığı
muhakkaktır. Bu silahların yapısı dünyadaki geliĢmelere ve doğa Ģartlarına
göre yeniden dizayn edilmiĢlerdir.
SavaĢın her türlü korkunçluğuna rağmen insanlık savaĢmaktan geri
durmamıĢtır. Tarih öncesi devirlerden ateĢli silahların ortaya çıkıĢına kadar ki
dönemlere kadar bu savaĢlar ok, kılıç mızrak ve bıçak gibi kesici aletlerle
yapılmıĢtır. Ġnsan, her zaman yaĢadığı çevrenin tek hâkimi olması gerektiği
düĢüncesini çevresine yansıtmıĢtır. Bu yüzdendir ki tarih kitaplarına
bakıldığında tarihin pek çok evresini savaĢların oluĢturduğu görülecektir.
Toplumlar, sosyal yaĢamın gereği olarak kendilerine rahat ve insanca
yaĢamak için bir ortam yaratma çabası harcarlarken diğer taraftan sahip
oldukları bu ortamı koruyabilmek için önlemler almıĢlardır. Bu önlemlerin bir
sonucu olarak ortaya çıkan silahlar, insanlık tarihini derinden etkilemiĢtir.
1Erkan Göksu, Türk Kültüründe Silah, İstanbul 2008, s. 55.
7
GeçmiĢten günümüze devam eden savaĢ psikolojisi, insanları
korkuttuğu gibi yaĢamak için yeni buluĢlara yönlenmesini sağlamıĢtır. Bu
buluĢların ortaya çıkarttığı aletler, savaĢlarda etkili bir biçimde kullanılmıĢtır.
Kılıç ve mızrak gibi aletlerle baĢlayan bu yolculukta insanoğlunun geldiği son
aĢama, hayret verici bir noktaya ulaĢmıĢtır. Artık uçak, füze, tank ve zırhlı
araçlar yapabilen insan, savaĢ meydanına gitmeden bu silahları kullanarak
istediği bölgenin hâkimi olabilmektedir.
Silah olarak ateĢ, tarih öncesi çağlardan beri kullanılmaktaydı. Ġlk ateĢli
silah olarak nitelendirilen “Rum ateĢi” ilk kez VII. yüzyılda Bizans tarafından
kullanılmaya baĢlanmıĢtır. KarıĢımı gizli tutulan bu Rum ateĢinin içindeki
maddeler kesin olarak bilinememektedir. Ama tahmin edilen görüĢ ise deniz
savaĢlarında ve kuĢatmalarda yanmalarını sağlamak için ahĢap yapılara bir
Ģırınga ile sıvı olarak verildiği yönündedir. Bu silahın çevresini sardığı gizeme
ve yarattığı korkuya karĢın, patlayıcı ve parlayıcı bir özelliğinin olmaması
nedeniyle bu silah pek kullanıĢlı olmamıĢtır. SavaĢların kaderini değiĢtiren ve
yön veren silahların yapımı barutun keĢfinden sonra baĢlamıĢtır2.
AteĢli silahların yaygınlaĢmasını sağlayan barut ilk defa VIII. yüzyıl
civarlarında Çinliler tarafından bulunduğu kabul edilmiĢtir3. Barut kas
gücünden kimyasal güce geçiĢi sağlayan ilk modern keĢiflerden birisidir.
“Kara barut” olarak bilinen ve güherçile, kömür ve kükürtten oluĢan karıĢım,
1800‟lü yılların ortalarına kadar kullanılmıĢtır. Bu tür barutlar günümüzde
yemleme ve ateĢleme barutu olarak kullanılmasının yanında havai fiĢek ve
av fiĢekleri olarak da kullanılmasıdır4.
Barut yapımında kullanılan ana maddeler; güherçile, kömür ve
kükürttü, barut bunların karıĢımından yapılırdı. Bu ana maddelerden
güherçile, kimyasal bir madde olan potasyum nitrattan oluĢmaktaydı. Kömür
ise, akçaağaç ve kömür gibi maddelerden elde edilirdi. Barut yapımında
2 John Keegan, Savaş Sanatı Tarihi, çev. Selma Koçak, İstanbul Aralık 2007, s. 397. 3 Kenneth Chase, Ateşli Silahlar Tarihi, çev. Füsun Tayanç, Tunç Tayanç, İstanbul Eylül 2008, s. 1. 4 Gülşen Arslanboğa, Askeri Müze Toplar Koleksiyonu, İstanbul 2009, s. 14-15.
8
kullanılan bu maddelerin ortak özelliği sürtünme ve çarpma sonucunda ateĢ
alarak infilak etmesiydi5.
Yapılan araĢtırmalar, barutun patlaması için en uygun formülün yüzde
75 güherçile, yüzde 15 kükürt ve yüzde 10 odun kömürü içermesi gerektiğini
ortaya koymuĢtur.6.
Barutun keĢfi, ateĢli silahların ortaya çıkmasını ve yaygınlaĢmasını
sağlamıĢ, XIII. Yüzyıldan itibaren de Çin‟deki barut, etkili bir Ģekilde
dünyanın dört bir yerine yayılmaya baĢlamıĢtır.7.
Barutların etkili bir Ģekilde kullanılmasıyla birlikte top tüfek gibi ateĢli
silahların yapımı da hız kazanmıĢtır. Bugüne kadar ulaĢan en eski ateĢli silah
Mançurya‟da bulunan bir tunç toptur8.
Top teknolojisi XIII yüzyılın ikinci yarısından itibaren Avrupa‟da da
görülmeye baĢlanmıĢtır9. Artık Avrupa‟daki savaĢlarda top yerini alarak
ilerleyen safihalarda etkili olarak kullanılmaya baĢlanmıĢtır. Topun Osmanlı
Devleti‟ne geçiĢi kesin olarak bilinmemekle birlikte 1389 I. Kosova
SavaĢ‟ından sonra Osmanlıların topu kullanmaya baĢladıkları görülmüĢtür10.
Topun ve barutlu el silahlarının geliĢtirilmesi ve Ġslam âleminde yaygınlaĢarak
etkili bir biçimde kullanılmaya baĢlaması Osmanlıların sayesinde olmuĢtur.
Osmanlı Devleti, top yapımı konusunda kendisini geliĢtirerek büyük toplar
döktürmüĢ, Ġstanbul gibi büyük ve kalın surları olan bir Ģehri fethederek
topların savaĢlardaki gücünü kanıtlamıĢtır. Böylelikle baĢta Ġslam dünyası
olmak üzere Avrupa‟ya örnek teĢkil etmiĢtir.
Topların keĢfinden bir sonraki aĢama ise menzili ve gücü olan,
gerçekte daha kolay taĢınabilir ve askerler tarafından ateĢlenebilir bir silahın
5 T. Nejat Eralp, Tarih Boyunca Türk Toplumunda Sîlah Kavramı ve Osmanlı İmparatorluğunda
Kullanılan Silahlar, Ankara 1993, s. 101-102. 6 Muzaffer Erendil, Topçuluk Tarihi, Ankara 1988, 6-7. 7 Mahmut H. Şakiroğlu, Barut”, DİA, C. 5, İstanbul 1992, s. 92. 8 Gülşen Arslanboğa, Askeri Müze Toplar…, s. 15. 9 Kenneth Chase, Ateşli Silahlar Tarihi, s. 72. 10Aydın Taneri, , Osmanlı Kara ve Deniz Kuvvetleri (Kuruluş Devri 1299-1453), Ankara 1981, s.
182.
9
geliĢtirilmesiydi. Çünkü topların taĢınması ve ateĢlenmesinde güçlük
yaĢanılıyordu. Böylelikle toplardan daha küçük ve ince namlulusu olan
tüfenkler yapılmaya baĢlanmıĢtır.11.
AteĢli silahların XIV. yüzyılın baĢlarından itibaren kullanıldığı
bilinmektedir. Ancak, tüfeklerin ilk andan itibaren kullanılıp kullanılmadığı
bilinmemektedir. Kaynaklar en eski ateĢli silahı, bir fitil aracılığı ile uzaktan
ateĢleme, taĢ gülle atan, bir namludan ibaret olarak tanımlamaktadır. Top ile
tüfek gerçek kimliğine uzun süre devam eden bir teknolojik geliĢmeler
neticesinde sahip olmuĢtur12.
Elimizde mevcut olan en erken tüfekler, oldukça ağır ve birkaç kiĢi
tarafından taĢınır, metrislerde veya kale mazgallarına dayandırılırdı. Uzaktan
bir fitil yardımıyla ateĢlenen tüfek, ağzından doldurulur ve taĢ gülle atardı. Bu
tüfeğin büyük ve ağırlık bakımından günümüze nazaran çok daha farklı
olması bu tüfeklerin küçük birer top gibi iĢlev gördükleri kanısını uyandırır13.
Tek atıĢlı olan erken ateĢli silahlarda, ikinci bir ateĢ için silahın
hazırlanması uzun zaman almaktaydı. Dolayısıyla bu durum çarpıĢma anında
vakit ve can kaybına neden olmaktaydı. Bu yüzen silahların savaĢan kiĢinin
taĢıyabileceği Ģekle ve ağırlığa kavuĢturulmasına ihtiyaç vardı. Bu durum
tüfeklerin çıkmasında etkili olduğu gibi daha sonraki dönemlerde tüfeklerinde
küçültülmüĢ Ģekli olan tabancaların yapımı hız kazanarak savaĢ
meydanlarında kullanılacaktı14.
Osmanlı Devleti‟nin ilk kez ne zaman tüfenk kullandığı, kesin olarak
bilinmemekle birlikte 1421 Düzmece Mustafa hadisesinde, 1430 Selanik‟in
fethinde ve 1442 Sivrihisar kuĢatmasında Tüfenk kullanıldığı bilinmektedir15.
11Feridun Emecen, Osmanlı Klasik Çağında Savaş, İstanbul 2010, s. 34-35. 12Gabor Agoston, “Tüfek”, DİA, C. 41, İstanbul 2012, s. 460. 13T. Nejat Eralp, Tarih Boyunca Türk Toplumunda Silah, s. 104-105. 14Tülin Çoruhlu, Osmanlı Tüfek, Tabanca ve Teçhizatları (Askerî Müzeden Örneklerle), Ankara
1993. s. 5-6. 15 Feridun Emecen, Osmanlı Klasik Çağında Savaş, s. 35.
10
Görüldüğü gibi XV. yüzyılın ortalarından itibaren tüfenk oldukça yaygın
olarak Osmanlı ordusunda kullanılıyordu. Üretimi ve kullanılması devlet
kontrolü altında idi. Fakat özellikle XVI. yüzyılın ikinci yarısından itibaren
Celali Ġsyanlarıyla birlikte halk kendini korumak için tüfenk edinmeye
baĢlamıĢ dolayısıyla tüfenk halk içinde yaygınlaĢarak tehlikeli bir boyut
almıĢtır. Devlet ise buna karĢı tedbir olarak emirler çıkartmıĢ ve tüfenği halkın
elinden toplama uğraĢına girmiĢtir. Bu uğraĢ Osmanlı‟nın yıkılmasına kadar
devam etmiĢtir.
Yukarıda bahsi geçen ateĢli silahlar öncesi dönemi ve ateĢli silahlar
dönemiyle ilgili önemli bilgileri ihtiva eden konular, bundan sonraki aĢamada
iki bölüm halinde incelenerek tasnifi yapılacaktır. Bu tasnifte incelenecek olan
yöntem ise ele aldığımız konuyla ilgili bilgileri içeren kaynakların tahlil ve
tenkidi yapılarak ortak ve farklı yönleri ele alınacaktır. Böylelikle konunun özü
verilmeye çalıĢılacaktır.
11
I. BÖLÜM
TÜRKĠYE’DE VE DÜNYA’DA ATEġLĠ SĠLAHLARDAN ÖNCESĠ
DÖNEME YÖNELĠK YAPILAN ARAġTIRMALARIN DEĞERLENDĠRĠLMESĠ
1. Kitap ve Makale ÇalıĢmalarına Göre AteĢli Silahlar Öncesi
Dönemin Kısa Bir Değerlendirilmesi
Tarih öncesi dönemlerdeki yaĢam, toplulukların birbiriyle iliĢkisi,
düĢmanlarına karĢı ortak tutumları, kullandıkları silahlar ve bu silahların
zaman içindeki geliĢimleri gerek ülkemizde gerekse Dünya çapında pek çok
araĢtırmacı tarafından merak edilip araĢtırılan konuların baĢında gelmektedir.
Bu araĢtırmalardan çıkan sonuçlar ise, konuyla ilgili çok çeĢitli bilgileri ortaya
koymaktadır.
Kitap ve makale çalıĢmalarında vurgulanan konulardan birisi,
insanların yeni icatlar geliĢtirmesindeki temel etkenlerdir. Yazının
bulunmasıyla baĢladığı kabul edilen tarih içerisinde insanlık, durmadan
sürekli olarak kendini yenileyen ve doğaya ayak uydurmak için onla
mücadele içerisinde olan bir varlık olarak ortaya çıkmaktadır. Bu varlık,
hayatını idame ettirebilmek için yeni buluĢlar yapmayı, hayatı kolaylaĢtırmayı
kendisine ilke edinmiĢtir. Bunun en büyük örneklerinden birisi ise M.Ö.
3500‟de Sümerler tarafından tekerleğin icat edilmesidir16. Böylelikle günlük
hayattaki et, malzeme gibi bir yerden bir yere taĢınması gereken eĢyaları
daha kolay taĢıma imkânı bulmuĢtur.
AteĢli Silahlardan öncesi dönemi ele alan eserler genel itibariyle, antik
çağlardaki tarihi devirlerden baĢlamıĢ; Sümerler, Hititler, Yunanlıları, Persler,
Hunlar, Romalılar ve Bizanslar gibi tarihe damga vurmuĢ devletlerin ordu
teĢkilatını incelemiĢtir17. Bu eserlerde ortak konular olabileceği gibi farklı
konularda olduğu aĢikârdır.
16 Osman Bahadır, Osmanlılarda Bilim, İstanbul Temmuz 1996, s. 43. 17 Gürkan, “Antik Çağ’ın Savaş Makineleri”, Eskiçağ’dan Modern Çağ’a Ordular (Oluşum,
Teşkilat, ve İşlev), edt. Feridun Emecen, İstanbul Mayıs 2008, s. 1-21; Muzaffer Demir, “Eski Yunan
Dünyasında Paralı Askerler”, Eskiçağ’dan Modern Çağ’a Ordular (Oluşum, Teşkilat, ve İşlev), edt.
12
Eserlerde üzerinde durulan en çok durulan konulardan biri insanın
ateĢi kullanmaya baĢlamasından sonra onu bir silaha dönüĢtürmesidir.
Özellikle ateĢ yardımıyla eritilen demirden üretilen kılıç, mızrak, balta,
hançer ve kalkan gibi savaĢ aletleri sayesinde insanoğlunun doğaya hâkim
olma süreci baĢlamıĢtır18.
Bu devirde insanların silahlarını kullanırken çok hareketli ve süratli
olacağı için genellikle bunların hafif olması gerektiği, yapılırken buna dikkat
edildiği ortaya konmuĢtur19. Özellikle Türklerin bu konuda çok hassas
oldukları, ağır silahlar kullanmaktan kaçındıkları, kaynakları irdelediğimizde
ortaya çıkmaktadır. AteĢsiz silah konusunda Türklerle ilgili ortaya konan üç
özellik önemlidir. Birincisi daha öncede bahsi geçtiği üzere silahları hafif
kullanmasıdır. Çünkü Türkler, savaĢ taktiği ile bütünleĢmiĢ ve hızlı savaĢan
bir millettir. Ġkincisi ise Türklerin silah kullanmalarındaki maharetidir. Muhasır
kaynakların çoğu zaman baĢka savaĢçı halklarla kıyaslama yapmak suretiyle
kaydettiği bu maharetin, Türklerle savaĢmıĢ bütün toplumlarca bilindiği ve
hayranlık uyandırdığı bilinmektedir. Sonuncusu da, Türk silahlarının,
toplumun kültür, değerleri ve sanat zevkini yansıtan çeĢitli formlar ve
motiflere benzer olması. Bu yüzdendir ki Türklerin sahip olduğu kılıç, hançer
ve balta gibi eĢyaların üzerinde iĢlemelerin olduğunu görmekteyiz20.
Yapılan arkeolojik kazılarda ortaya çıkan sivri uçlu demirden imal
edilmiĢ olan malzemeler, o devirde yaĢamıĢ insanların silah kullandıklarını
ortaya çıkarmıĢtır. Buradan çıkan sonuç ise Ġnsanlığın silaha hangi tarihte
olursa olsun hep ihtiyaç duyduğudur. Bazen bu ihtiyaç beslenme konusunda
olmuĢ bazen savunma bazense bir yerleri ele geçirmek için saldırı ama ortak
olan tek nokta insan-silah iliĢkisinin hep var olduğu ve olacağıdır.
Feridun Emecen, İstanbul Mayıs 2008, s. 71-94. Serap, “Pers Ordusu”, Eskiçağ’dan Modern Çağ’a
Ordular (Oluşum, Teşkilat, ve İşlev), edt. Feridun Emecen, İstanbul Mayıs 2008, s. 109-121; İsmail
Mangaltepe, “Arkeolojik Buluntulara Göre Avar, Peçenek ve Kuman Kıpçaklarda Askeri Teçhizat,
Eskiçağ’dan Modern Çağ’a Ordular (Oluşum, Teşkilat, ve İşlev), edt. Feridun Emecen, Kitapevi
Yayınları, İstanbul Mayıs 2008, s. 121-153. 18Erkan Göksu, Türk Kültüründe Silah, s. 19Erkan Göksu, Türk Kültüründe Silah, s. 70. 20T. Nejat Erlap, Tarih Boyunca Türk Toplumunda Silah…, s.57-68, 72-73.
13
2. Kaynaklara Göre AteĢli Silahlar Öncesinde YaĢamıĢ
Toplulukların Kullandığı Harp Aletleri
Günümüzden çok daha eskilere gidildiğinde yaĢadığımız topraklar,
birçok eski uygarlığa ev sahipliği yapmıĢtır. Bazı toplumlar, bıraktığı kalıcı
eserlerle, içinde bulunduğumuz zamanda anılmayı baĢarırken, bazıları ise
tarihin tozlu sayfalarında kaybolmuĢtur. Hiç Ģüphe yoktur ki bu toplulukların
ortak noktası, avlanmak ve bulunduğu bölgeyi korumak için dıĢarıdan gelen
yabancı kiĢilere karĢı mücadele etmek olmuĢtur. Bu mücadeleler sırasında
da birçok kesici ve delici alet kullanmıĢlardır.
Kaynakları incelediğimizde, kullanılan harp teçhizatlarının kılıç, ok,
mızrak, kalkan ve hançer gibi aletlerin yanında mancınık, savaĢ arabaları,
kuĢatma kuleleri ve sürgülü merdivenler kullanılmıĢtır21. Bu makinelerin
kullanılmaya baĢlanmasında en önemli nedenlerden biri M.Ö. 4-3. yüzyıllarda
hemen her Ģehrin surlarla çevrilmesinden dolayı, bu tip kuĢatma ve surları
yıkacak kadar güçlü aletlerin yapımı hız kazanmıĢtır22.
KuĢatmaların vazgeçilmez unsurlarından biri olan kuĢatma kuleleri
Helenistik döneme gelindiğinde devasa boyutlara ulaĢmıĢtır. Ġskender
tarafından kullanılan kuleler 15-20 metre yüksekliğe çıkmaktadır. Demetrios
Rodos kalesi kuĢatmasında kullanılmak üzere 41. m. yüksekliğinde bir
kuĢatma kulesi yaptırmıĢtır. Kule metal levhalar ve mancınık ile kaplanmıĢ ve
mancınıktan atılan 16,5 kg. ağırlığındaki güllelere dayanabilecek hale
21 Gürkan Erkin, “Antik Çağın Savaş Makineleri”, s. 5-7, Ayrıca bkz, Serap Özkan Kılıç, “Pers
Ordusu”, s. 111-113. Bu guruba dâhil edilen basit araçlardan biri, birbirlerine demir sürgülerle
tutturulmuş her biri yaklaşık 3,5 m. yüksekliğinde sürgülü merdivenlerdir. Ok ve taş mancınıkları, Yunanlı mühendisler tarafından yapıldığı iddia edilmektedir. Görünüş olarak ortaçağ yaylarına
benzeyen “Gastraphetes” adı verilen tek kişi tarafından kullanılan yay şeklinde bir silah yapılmıştır.
Romalılar, “Balista” adını verdikleri burgulu düzenekte çalışan, ok yanında gülle de fırlata bilen
makineler yapmışlardır. M.S. 100 civarında Romalılar “Kheiroballista” yada “Manuballista” adını
verdikleri el mancınığı anlamına gelen başka bir silah yapmışlardır. Savaş makineleri arasında beklide
en ilginci, İskenderiyeli Dionysios tarafından M. Ö. 3. yüzyılın ortalarında icat edilmiş olan bir ok
fırlatıcısıdır. Bu okun özelliği, yay ipinin tırnağa geçirilmesi, okun sürgüye yerleştirilmesi ve tetiğin
çekilmesi aşamalarını otomatikleştirmiştir. “Polybolos” (çok atan) sdı verilen bu silah bir makinalı
tüfeğin yaptığını yapmaktadır. Bu bilgilerin tümü için bkz. 21 Gürkan Erkin, “Antik Çağın Savaş
Makineleri”, s. 7-12. 22 Gürkan Erkin, “Antik Çağın Savaş Makineleri”, s. 4.
14
getirilmiĢtir. Dokuz katlı olan bu kulede 3400 kiĢi savaĢabilmekteydi23.
Osmanlılar döneminde de bu kulelerden kullanılmıĢtır özellikle Fatih Sultan
Mehmet, 1453 Ġstanbul‟un fethi ve 1456 Belgrat kuĢatmasında sırasında bu
kuleleri kullanmıĢtır24.
Antik kaynaklar ve çeĢitli sanat eserleri üzerindeki betimlemelerden
yola çıkarak orduda kullanılan silah ve ekipmanlar hakkında oldukça geniĢ
bilgi edinmekteyiz. Buna örnek olarak Persleri göstermek mümkündür. Erken
dönemlerden itibaren kullanıldığını bildiğimiz savaĢ baltaları Persler
tarafından etkili bir bicimde kullanılmıĢtır. Ayrıca Perslerin göğüs göğse
savaĢlarda kullandıkları en önemli silahlardan biri mızraklar olmuĢtur. Bu
silahlardan baĢka çok çeĢitli silahlar kullanılmıĢtır. Bu silahların çoğu Med,
Yunan Mısır ve Ġskit kökenli silahlar olduğu bilinmektedir. Bunlardan en etkili
olanı Ġskit kökenli bir silah olan “Akinakestir”. Akinakes, 34-35 cm.
uzunluğunda, düz sıklıkla demirden yapılmıĢ çift yüzlü bir kılıçtır. Bu silahın
kemere takılması için düzenlenmiĢ ilginç bir sapı vardır25.
Askeri faaliyetleriyle Balkanlarda iz bırakmıĢ Avar, Peçenek ve
Kumanları incelediğimizde birçok savaĢ aleti kullandıklarını görmekteyiz. Ok,
yay zırh, kılıç ve mızraklar bu toplulukların kullandığı silahlardandır. Avarlar
için yay daha farklı bir anlam ifade etmekteydi. Bu yaylar birçok katmanlardan
oluĢmuĢtur. Bu yaylar diğer yaylara göre 60 ila 160 cm daha kısaydı. Bu
kısalık yayın at üzerinde kullanımını kolaylaĢtırmakla beraber daha rahat ok
atmayı sağlamaktı26.
Peçenek ordusunun tamamı, ana silahlarının tamamı kemik kaplı çift
büklümlü yay ile paralel kenar Ģeklindeki yassı ok ve kılıç olan hafif zırhlı
birliklerden oluĢmaktaydı. SavaĢta vücudu korumak için deri göğüs zırhı
23 Gürkan Erkin, “Antik Çağın Savaş Makineleri”, s. 4. 24 Aydın Taneri, Osmanlı Kara ve Deniz…., s. 178-179. 25 Serap Özkan Kılıç, “Pers Ordusu”, s. 112. 26 İsmail Mangaltepe, “Arkeolojik Bulgulara Göre Avar…, s. 121-152.
15
takmaktaydılar. Ayrıca yakın dövüĢ için topuz küçük balta ve pala
Peçeneklilerin vazgeçemeyeceği savaĢ malzemeleri arasındadır27.
Kumanlar daha çok kendilerini okçulukta geliĢtirmiĢlerdir. Koruyucu ve
sağlam zırhların yapımının hızlandığı bir dönemde Kumanları yaptığı oklar bu
zırhları kolaylıkla delip geçmiĢtir. Kumanların yaptığı iğne uçlu oklar
sayesinde düĢmanlarını kolaylıkla öldürebilmiĢlerdir. Çünkü bu oklar yeterli
kuvvette atıldığında en sert zırh levhalarını ya da zincirden zırhları bile delme
gücüne sahip olmuĢtur28.
3. Eserlere Göre Türklerde Kullanılan AteĢsiz Silahlar
Türklerin tarih sahnesine çıkıĢından günümüze kadar gelen sürece
baktığımızda insanlık tarihinin en savaĢçı milletlerinden biri olarak
görülmektedir. Türkler, bu tarih süreci içinde birçok tehlikelerle karĢı karĢıya
kalması onların savaĢçı yapısının güçlenmesine neden olmuĢtur. Türklerin
tarih boyunca kullandığı silahları incelediğimizde en dikkat çekeni ok ve yay
olmuĢtur. Türklerin atası olarak kabul edilen Oğuz Kağan‟ın soyu Üç Oklar ve
Boz Oklar olarak ikiye ayrılması okun Türk mitolojisindeki önemini
göstermektedir29.
Ok ve yay aynı zamanda Türklerin hâkimiyet sembolüdür. Bastıkları
sikkelerde bu sembolü kullanmaları okçuluğa verdiği önemi göstermektedir.
Göktürklerde ok, tâbi‟lik ve esareti, yay ise metbû‟luk ve üstünlüğü
göstermektedir. Orta Asya‟daki Türk hükümdarlarının idaresindeki boylara ok
göndermesi, kuvvetlerini toplayıp kendisine yardıma gelmesi anlamını
27Kemal Erkan, Geçmişten Günümüze Okçuluk”, Yedikıta Dergisi Eki, S. 57, İstanbul Mayıs 2013, s. 1. 28 Kemal Erkan, Geçmişten Günümüze Okçuluk”, Yedikıta Dergisi Eki, S. 57, İstanbul Mayıs 2013,
s. 1-2. 29 Aydın Taneri, Osmanlı Kara ve Deniz…, s. 177. Ayrıca bkz. T. Nejat Eralp, Tarih boyunca Türk
Toplumunda Silah Kavramı ve Osmanlı İmparatorluğunda Kullanılan Silahlar, Ankara 1993, s.
79-85, Erhan Göksu, Türk Kültüründe Silah, s. 128-198. Kemal Erkan “Geçmişten Günümüze
Okçuluk” Yedikıta Dergisi (Ek), S. 57, İstanbul Mayıs 2013, s. 1-2. Destanlarda, okun kayı
ağacından yapıldığı söylenir. Osmanlı okları çamdan yapılmaktaydı. Okların ucundaki demir
parçasına temren, arkasındaki üç tüy parçasına da yülek denilmekteydi. Yülekin okun isabetini
sağlamakta önemli bir fonksiyonu vardı. Okların konulduğu kaba beliğ deniliyordu. (Aydın Taneri,
Osmanlı Kara ve Deniz…, s. 177.
16
taĢımaktaydı. Selçuklular zamanında da ok ve yay aynı öneme sahipti. Büyük
Selçuklu Devleti‟nin 1040‟da Dandanakan zaferi sonrası komsu ülkelere
gönderdikleri fetihnamelerin baĢında eski Türk hâkimiyetin sembolleri olarak
ok ve yay iĢareti bulunuyordu. Selçuklu sultanı Tuğrul Bey‟in Abbasi
halifesinin kızıyla evlenmesi sırasında düğün hatırası olarak 1053‟te
Bağdat‟ta bastırılan altın madalyonun iki yüzünde Tuğrul Beyin kabartma
resimlerinin yanında hâkimiyet sembolü olan ok ve yay iĢareti yer almıĢtır30
Türkleri tarih boyunca kullandığı silahların bazılarını Ģekil ve özellik
açısından Ģu Ģekilde sıralayabiliriz:
a) Kılıçlar: Bazı araĢtırmacılar kılıcın ilk defa Ġran‟ın efsanevi
hükümdarı CemĢid tarafından icat edildiğini iddia etmiĢlerdir. Türklerin ok ve
yaydan sonra en çok kullandıkları silahtır. Türkçenin en eski dönemlerinden
itibaren aynı adla anılan bu silah Ġslami dönemde Farsça “tiğ”, ve “ĢemĢir”
Arapça‟da “seyf” ve “hüsam” gibi adlarla zikredilmiĢtir. Divan-ı Lugati‟t-Türk‟te
KaĢgarlı Mahmut kılıçla ilgili “Kılıcı kınından sıyrılmak, DüĢman üzerine kılıç
parlatmak ve kılıç kuĢanmak gibi birçok deyim vermiĢtir.
Kılıç, göğüs göğse savaĢlar sırasında kullanılan silahların baĢında
geldiği ve ok ve mızrak gibi rüzgârlı havalarda hedefini ĢaĢırmayan bir savaĢ
aleti olduğu için yaygın olarak kullanılmıĢtır. Türklerin kullandığı kılıç 45-60
cm. uzunluğunda olup üzerinde iĢlemeler vardır. Ġbn-i Bibi, Anadolu Selçuklu
Sultanı I. Gıyaseddin Keyhürev‟in altın iĢlemeli bir kılıcı olduğunu söylemiĢtir.
Ayrıca Osmanlı sultanlarının kılıçları incelediğinde üzerindeki iĢlemeler dikkat
çekmektedir31.
b) Mızraklar: DüĢmanı devirmek, attan düĢürmek amacıyla kullanılan
ve Arapça bir kelime olan mızrak, Türkçede “sünüğ” Farsça‟da “nize”
anlamına gelmektedir. Mızrak genellikle 2-5 m. uzunluğunda ahĢap bir
30 Kemal Erkan “Ademoğlunun Kadim Silahı…”, s. 1-2. 31 Tülin Çoruhlu, “Osmanlı Cephanesinde Türk Sultanları’nın Silahları”, III. Eyüp Sultan
Sempozyumu Bildirileri, İstanbul 28-30 Mayıs 1999, s. 294. Ayrıca bkz. Muharrem Kesik, “Türkiye
Selçukluları’nda Savaş Geleneği Hile ve Taktikler”, Eskiçağdan Modern Çağ’a Ordular, edt.
Feridun Emecen, İstanbul Mayıs 2008, s. 250; Erkan Göksu, Türk Kültüründe Silah, s. 198; T.
Nejat Eralp Tarih Boyunca Türk Toplumunda Silah…, Ankara 1993, s. 58.
17
gövdenin bir ucuna yerleĢtirilmiĢ dar veya geniĢ biçimde ucu çok sivri
demirden meydana gelir. AhĢap gövdenin ucuna yerleĢtirilen sivri çubuk
Türkler arasında “temren” diye de bilinmektedir.
Osmanlılar Orta Asya Türk kültürüne bağlı kalarak mızrakların uç
kısmına “perçem” adı verilen kırmızı renkli kumaĢ veya kıl püsküller
takmıĢlardır. Osmanlıların kullandıkları mızraklar arasında temren arasında
sapa dikey olarak yerleĢtirilmiĢ ve temren ucu yönünde sağa sola açılan iki
bıçağa sahip mızrak ilgi çekicidir. AnlaĢıldığı kadarıyla mızrağın tehlikeye
girmesi halinde bıçaklar devreye girerek tehlikeyi gidermektedir32.
c) Gürz ve Topuz: Osmanlı ordusunda özel adı“Bozdoğan” olan Gürz
kelimesi Farsçadan gelmektedir ve Türkçe karĢılığı ise Topuzdur. Vurucu
silahların en eskilerinden biri olan topuz baĢ ve gövde olmak üzere iki
kısımdan meydana gelir. Silahın, silah olarak etkili kısmı küre veya beyzi
formda yapılmıĢ olan baĢ kısmıdır. Demir, pirinç veya tunç gibi maden ve
alaĢımlardan yapılan bu kısmın yaralama ve ezme gücünü artırmak için
bazılarına 2-4 cm. uzunlukta konik veya piramidal çivi ve çıkıntılar konularak
etkileri geliĢtirilmiĢtir.
Gürz ve topuzların savaĢta kullanılmalarının sadeliğine karĢılık bir
aksesuar ve rütbe alameti olarak taĢınanları harika bir tezyin33 ve süsleme
sanatı ile murassa olarak karĢımıza çıkar. Altın gümüĢ kakmalı veya altın
kaplamalı olanları da vardır34.
d) ġeĢper: Türkçe adı dilimli veya altı parçalı demek olan ĢeĢper,
aslında gürz veya topuzun baĢ kısmının değiĢikliğe uğramasıyla ortaya çıkan
bir silahtır.
32 Hacer Aslan, Van Müzesinde Bulunan Osmanlı Dönemi Silahları (XVIII-XIX. yüzyıllar),
Basılmamış Yüksek Lisans Tezi, Dan. Burhanettin Gümüş, Yüzüncü Yıl Üniversitesi Sosyal Bilimler
Enstitüsü Sanat Tarihi Anabilim Dalı, Van 2007, s. 18. ayrıca bkz, Nejat Eralp, Tarih Boyunca Türk
Toplumunda Silah…,, s. 50; Erkan Göksu, Türk Kültüründe Silah, s. 225. 33 Tezyin, bezenme, süsleme donama anlamındadır. bkz http://www.turkcebilgi.com/sozluk/tezyin
(23.06.2013). 34 Hacer Aslan, Van Müzesinde Bulunan Osmanlı Dönemi…, s. 15; ayrıca bkz, Nejat Eralp, Tarih
Boyunca Türk Toplumunda Silah…,,, s. 46-47; Erkan Göksu, Türk Kültüründe Silah, s. 239-247.
18
Gürz veya topuzlarda yuvarlak veya beyzi olan baĢ kısım ĢeĢperlerde
altı parçaya ayrılarak altı dilim ve dilimler arasında altı boĢluk meydana
getirilmiĢtir. Dilimler gövdeden çıkıĢta enlidir ve dıĢ kenara geldikçe incelir.
Fakat kenarlar bir kesici silah ağzı gibi keskin değildir. Bu da silahın vurucu,
ezici ve parçalayıcı niteliğine uygun düĢmektedir35.
e) Döğen: Kamçı türünden bir silahtır. Döğenin kamçıdan farkı
kamçıdan daha büyük ve tek bir güllenin uzun bir zincirle yine uzun bir sapa
bağlanmıĢ olmasıdır. Kamçı ve döğen yakın ve göğüs göğse muharebelerde
veya savaĢçıların teke tek karĢılaĢmalarında özellikle kalkan, zırh miğfer gibi
savunma silahları üzerinde etkin olmuĢlardır. Fakat kullanma zorluğu
nedeniyle ender kullanılan bu silahlar ateĢli silahların çıkıĢıyla birlikte tarihe
karıĢmıĢlardır36.
f) Harbe: Kelimenin aslı Arapça olup iki veya tek ucu demir
temrenli ve hafif mızraktır. Piyadeler ve Kapıkulu süvarileri tarafından
kullanılır. Harbe bir silah olarak kullanıldığı kadar, barıĢ zamanında Harbeci
veya Harbedarların bir rütbe iĢareti, vazifesi görmüĢtür37.
g) Tırpan: Tırpanda yine delici, dürtücü silahlardan biri olmakla
beraber bazı türlerinde kesici nitelikte bulunan ve süvariler tarafından
kullanılan bir silahtır. Mızrak gibi bir ahĢap gövde ucunda, mızrağa göre daha
uzun ve daha amaçlı bir temrene sahip olan tırpanlardan bazılarında temren
üzerinde uçları sivri hilal ve mahzur Ģeklinde çıktılar daha da tesirli bir hale
getirilmiĢlerdir38.
h) Zıpkın: Zıpkınlar delici, parçalayıcı, sökücü ve kesici etkisi olan
silahlardır. Gövdenin devamı olarak uzanan üçgen mızrak temreni, delici
görev yapar. Temrenin altındaki yukarı aĢağı kıvrık kancalar ise, düĢmanı
attan düĢürmek zırhına takarak zırhı parçalamak atının ayaklarını keserek
35 Hacer Aslan, Van Müzesinde Bulunan Osmanlı Dönemi…, s. 15-16; ayrıca bkz, Nejat Eralp,
Tarih Boyunca Türk Toplumunda Silah…, s. 47-48. 36 Hacer Aslan, Van Müzesinde Bulunan Osmanlı Dönemi …, s. 16; ayrıca bkz, Nejat Eralp, Tarih
Boyunca Türk Toplumunda Silah…, s. 49. 37 Hacer Aslan, Van Müzesinde Bulunan Osmanlı Dönemi…, s. 19; Ayrıca bkz; Nejat Eralp, Tarih
Boyunca Türk Toplumunda Silah…, s. 54. 38 Hacer Aslan, Van Müzesinde Bulunan Osmanlı Dönemi…, s. 19; Ayrıca bkz; Nejat Eralp, Tarih
Boyunca Türk Toplumunda Silah…, s. 55.
19
atla birlikte yere düĢürmek amacını güder. Diğer dürtücü ve delici silahlarda
olduğu gibi gövde kısmı zıpkınlarda da sağlam ahĢaptan veya tamamen
demirdendir.
I. Meç: Hem kesici ve hem de delici niteliği olan bir çeĢit kılıçtır.
Kılıçlar gibi kabza, düz olarak uzanmalarıdır. Meçler ensiz, bazen balçaktan
uca kadar aynı enlikte fakat ucu çok sivri, bazen de balçaktan uca doğru
incelenerek uçta çok sivri bir Ģekil alırlar
Uzun ve kısa olmak üzere iki türlü olan meçler Osmanlılarda hiçbir
zaman kılıç kadar değerli ve uzun ömürlü olmamıĢtır. AteĢli silahlarla birlikte
önemini tamamen yitiren meç daha ziyade askeri spor alanında bir talim
silahı olarak göze çarpmaktadır39.
J) Yatağan: Belde taĢınırken dıĢbükey kısmı üstte bulunduğu ve yatan
bir nesneyi hatırlattığı için yatağan adı verilen bu silahın diğer silahlardan
ayrılan özelliği yalnızca Türklere has bir silah oluĢudur. Birçok eserde tipik,
popüler Türk kılıcı çeĢidi olarak geçmektedir40.
XVI. yüzyılın ikinci yarısında Osmanlı ordusunda genellikle
piyade sınıfı olarak bilinen Yeniçeriler ile denizci askerler olan Leventler
tarafından yaygın olarak kullanılan bir kesici silahtır.
K) Pala: 18. yüzyıldan itibaren kılıçlarda yeni bir form ortaya çıkmıĢtır.
Pala adını verdiğimiz bu yeni tip kılıç formunun belirgin özelliği, namlunun
kısa, enli ve uca doğru geniĢleyerek sonuçlanmasıdır. Kabza kaplaması
kemik ve boynuzdan yapılmıĢ olup, kabza baĢı iridir. Balçak uzun ve dik
39 Hacer Aslan, Van Müzesinde Bulunan Osmanlı Dönemi…, s. 22-23; Ayrıca bkz; Nejat Eralp,
Tarih Boyunca Türk Toplumunda Silah…, s. 68-69. 40 Hacer Aslan, Van Müzesinde Bulunan Osmanlı Dönemi…, s. 23; Ayrıca bkz; Nejat Eralp, Tarih
Boyunca Türk Toplumunda Silah…, s. 69.
20
kollu, kolların uç kısmı topuz formlu olarak sonuçlanmaktadır. Bazı kaynaklar
Arapların bu tür kılıçlara Zülfikar adını vermiĢlerdir41.
L) Kement: DüĢmanı veya av hayvanlarını tutmak, bağlamak veya
etkisiz hale getirmek amacıyla kullanılan kement, Türklerin kullandıkları
silahlar arasında sayılmaktadır. Erkan Göksu, Türk Kültüründe Silah adlı
eserinde kementle ilgili bazı yazarların eserlerinden aktardığı bilgilere göre,
Hunlar hakkında bilgi veren Marcellinus, “DüĢmanlar süvari kılıcı ile
korumaktan korunurken, hasımlarının yüzüne kıvrılmıĢ ipler atarlar ve onları
dolayıp düĢmanını yakalarlar, el ve ayaklarına zincir vururlar.
Türklerin SavaĢçılıkları ve muhtelif silahları kullanmadaki ustalıkları
hakkında bilgi veren el- Cahiz “Büyük bir suretle gitmesine rağmen kement
atmasından, kemendi ile düĢmanının atını yere yıkmasından ve süvariyi
atının üzerinden kapıp almasından emin olunmaz” demek suretiyle Türk
atlılarının kement konusundaki marifetlerine dikkat çekmiĢtir42.
M) Mancınık: Muhasara aletlerin baĢında gelen ve ilk mekanik savaĢ
aracı olarak nitelendirilen mancınıklara; germe, bükme, çekme veya karĢı
ağırlık kullanma suretiyle direğin bir mihverin etrafında dönmesi ile iĢleyen
veya dengeli bir hareket ve güçle taĢ, ok ve neft gibi cisimleri fırlatan savaĢ
aletidir.
Mancınıklar kullanılan malzemeler itibariyle sağlam bir ağaç gövde,
basit çark sistemleri, sağlam ip veya öküz sinirlerinden elde edilen
halatlardan ibarettir. Bir bakıma insan gücüne dayalı olarak taĢ fırlatmaya
yarayan sapanın mekanik güçle harekete geçirilmiĢ Ģeklidir. Mancınıkların
tekerlekleri sayesinde istenilen yöne götürülebilmektedir. Hareket eden toplu
hedeflere veya kale kapısı, surlar, surlar üzerindeki kuleler ve yürüyen kuleler
41 Hacer Aslan, Van Müzesinde Bulunan Osmanlı Dönemi…, s. 23; Ayrıca bkz; Nejat Eralp, Tarih
Boyunca Türk Toplumunda Silah…, s. 71. 42 Erkan Göksu, Türk Kültüründe Silah, s. 265-267.
21
üzerinde etkili olmuĢtur. 15-20 kg. taĢları rahatlıkla atabilen veya birçok uzun
ve büyük oku aynı anda fırlatabilen bir mekanizmaya sahiptir.43.
N) Tatar Oku: Mekanik bir yapı ve atıĢ gücüne sahip olan bu silahın
tarihi çok eskilere dayanmaktadır. Ġlk önce Avrupalılar tarafından kullanılan
bu ok daha sonra Osmanlılar tarafından da kullanılmıĢ ve tatar oku ismini
almıĢtır. Bu adın verilmesinde sebep muhtemelen silahın tatarlar aracılığı ile
Osmanlı Ordusuna girmesinden ileri gelmektedir.
Tatar oku, yapı olarak ahĢap bir kundak, kundağın baĢ tarafına
yerleĢtirilmiĢ esneyebilen ağaç veya demirden bir yay, yayın iki ucuna bağlı
öküz siniri, bağırsak veya halattan bir kiriĢ ile kundak uzunluğuyla orantılı
büyüklükte oktan meydana gelmektedir.
Osmanlı ordusunda Tatar oku, piyadeler ve süvariler tarafından
kullanıldığı gibi büyük kundaklı olanları metrislerde de kullanılmıĢtır. Tüfek
tabanca ve top gibi ateĢli silahların yaygın olarak kullanılmasından önce
piyade ve süvarilerde tüfeğin yerini, metrislerde ise topun yerini almıĢtır44.
O) Lobut: YetmiĢ seksen santim uzunluğunda sert ve kütle ağırlığı
fazla olan, sert darbelere dayanıklı ağaçlardan yapılmıĢ bir silahtır. Uzak
hedeflere fırlatılarak kullanıldığı gibi, yakın hedeflerde de kullanılan bir
silahtır. Lobut, el ile tutulan tutamak kısmından itibaren gittikçe kalınlığı
artarak baĢ kısmı oldukça ağır ve kalın kütle meydana getirir. Silahın
etkinliğini arttırmak için ağaç yüzeyinde sivri uçlu 2-3 cm. uzunluğunda demir
çiviler çakılı olanları da vardır.
Lobutun Osmanlı kaynaklarında çok az geçmesi, Osmanlı‟nın lobutu
savaĢlarda etkili bir biçimde kullandığı kanısını çürütmektedir45.
43Nejat Eralp, Tarih Boyunca Türk Toplumunda Silah…, s. 84-86. Ayrıca bkz. Erkan Göksu, Türk
Kültüründe Silah, s. 319-349; Ahmet Özdal, Türklerin Savaş Sanatı (Aldatıcı Taktikler ve
Farklılaşan Stratejiler), İstanbul Şubat 2008, s. 78-80. 44 Nejat Eralp, Tarih Boyunca Türk Toplumunda Silah…, s. 86-88. 45 Nejat Eralp, Tarih Boyunca Türk Toplumunda Silah…, s. 88-89.
22
II. BÖLÜM
TÜRKĠYE’DE VE DÜNYA’DA ATEġLĠ SĠLAHLAR DÖNEMĠNE
YÖNELĠK YAPILAN ARAġTIRMALARIN DEĞERLENDĠRĠLMESĠ
1. AteĢli Silahlar Hakkında Yapılan AraĢtırmalardaki Ortak ve
Farklı Noktalarının Genel Değerlendirilmesi
AteĢli silahlar, dünya harp tarihini derinden etkilediği için tarih
araĢtırma sahasında kendisine önemli bir yer bulmuĢtur. AteĢli silahlar
teknolojisinden yararlanan devletler, siyasi sınırını geniĢletirken birçok
bölgede hâkimiyet kurmuĢlardır. Bunun yanında bu teknolojisinin gerisinde
kalan milletler ise zamanla tarih sahnesinden çekilmiĢtir. AteĢli silahların
devletlerin siyasi yapılanmasında önemli etkisinin olması araĢtırmacıları bu
alana yönlendirmiĢtir. Yapılan bu araĢtırmalar neticesinde pek çok kitap ve
makale kaleme alınmıĢtır. Bu kitap ve makalelerde ateĢli silahlar hakkında
birçok ortak ve farklı noktalar olduğu gibi, monografik olarak barutu, tüfeği,
topu veya bir milletin sahip olduğu ateĢ gücünü anlatan eserlerde yazılmıĢtır.
Yazılan eserlerdeki ortak ve farklı noktalar genel olarak baĢlangıçtan
günümüze Ģu Ģekilde sıralanmaktadır.
Kaynaklar değerlendirildiğinde ilk olarak ortaya çıkacak konu, askeri
tarih araĢtırmaların kaynaklarının ne olduğudur. Gerek Osmanlı arĢivi
gerekse çeĢitli ülkelerdeki arĢivler bu araĢtırmalara yön vermektedir. Askeri
tarihin, soysa-ekonomik-kültürel tarihinden ayrılan en önemli noktası
toplulukları harbe götüren nedenleri, harplerden önceki zamanlarda yapılan
siyasi ve askeri hazırlıkları, tarafların askeri güçlerini, muharebenin yapıldığı
zamanı, yeri ve bunların harekâta olan etkilerini, muharebenin yapılıĢ,
sonucunu, çatıĢan tarafların harbi neden ve nasıl kazandığını veya
kaybettiğini, sonucun toplum üzerindeki etkilerini inceler, olaylar arasındaki
23
sebep ve neticeler üzerinde durur ve sonunda da gelecek için
yararlanılabilecek dersler çıkarır46.
Kaynaklarda geçen diğer bir konu ateĢli silahlara geçilmeden önceki
dönemlerde yaĢayan toplulukların sosyal durumudur. Bununla ilgili
kaynaklara tetkik edildiğinde avcılık ve toplayıcılıkla geçinen, kendilerine
yönelik tehditleri kılıç, mızrak ve baltalarla savuĢturan bir toplum ortaya
çıkmaktadır. Ġlerleyen zamanlarda bu toplulukların, mancınık, kement ve
zıpkın gibi yeni aletler geliĢtirerek hâkimiyet mücadelesi içine girdiği, avcılık
ve toplayıcılığın yanında ticari faaliyetlere önem veren bir sosyal yapının
olduğu görülmektedir47.
Eserlerdeki diğer bir konu ateĢli silahlar öncesinde kullanılan harp
malzemeleridir. Daha önceki bölümde bahsi geçtiği üzere geçmiĢten
günümüze kadar insanlar çok çeĢitli harp malzemeleri geliĢtirerek
kullanmıĢlardır. Buna en güzel örnek Türklerin tarih boyunca kullandığı
silahlardır. Bu tür silahları birinci bölümde geniĢ bir biçimde bulmak
mümkündür48.
Kaynaklarda geçen diğer bir konu barutun nerede ve ne zaman
keĢfedildiğidir. Makalenin giriĢ kısmında da bahsedildiği üzere bilinen en eski
barut 800‟lü yıllarda Çin‟de yapılmıĢ bir araĢtırma sonucunda bulunduğu
araĢtırmacıların çoğu tarafında kabul edilmiĢtir. Barutun keĢfinden önce VII.
yüzyılda Bizanslar, Rum ateĢi veya Grek ateĢi olarak nitelendirdikleri bir
46Askeri tarih kaynakları için Türkçe eserlerden yararlanılmıştır. Bu eserler; Naci Çakın, “Askeri
Tarihin Kaynakları”, Birinci Askeri Tarih Semineri Bildiriler I, Ankara 1983, s.115-120; Yücel
Özkaya, “Osmanlı Dönemi İçin Askeri Tarih Kaynakları”, Birinci Askeri Tarih Semineri Bildiriler
I, Ankara 1983, s. 95-101; Nejat Göyünç, “XVI. Yüzyılda Türk Askeri Tarihi İle İlgili Yeni
Kaynaklar”, Birinci Askeri Tarih Semineri Bildiriler I, Genelkurmay Basımevi, Ankara 1983, s.121-130; İbrahim Büyükyumakoğlu, “Askeri Tarih’in Kaynakları”, Birinci Askeri Tarih Semineri
Bildiriler I, Ankara 1983, s.103-113. Mehmet Kayıran, “Şer’iyye Sicillerinin Askeri Tarih
Bakımından Önemi”, Birinci Askeri Tarih Semineri Bildiriler I, Ankara 1983, s. 131-143. 47 Aydın Çetiner, 21. Yüzyılda Savaş stratejileri, s. 7-11; Erkan Göksu, Türk Kültüründe Silah, s.
17-69; Nejat Eslen, Tarih Boyunca Türk Toplumunda Silah…, s. 13-37. 48 Gürkan Engin, “Antik Çağın Savaş Makineleri”, s. 1-21; Serap Özkan Kılıç, “Pers Ordusu”, s. 109-
120; İsmail Mangaltepe, “Arkeolojik Buluntulara Göre Avar…”, s. 121-152; Meryem Kesik, “Türkiye
Selçuklularında Savaş…”, s. 243-266; Erkan Göksu, Türk Kültüründe Silah, s. 126-370; T. Nejat
Eralp, Tarih boyunca Türk Toplumunda Silah Kavramı…, s. 41-89; Hacer Aslan, Van
Müzesinde Bulunan Osmanlı…, s. 14-31; Tülin Çoruhlu, “Osmanlı Cephanesinde Türk
Sultanları’nın Silahları”, s. 291-295.
24
silahın içinde patlayıcı ve ateĢ alan bir madde kullanmıĢlardır. Fakat çoğu
araĢtırmacıların bu maddenin barut olmadığını asıl barutun Çinliler tarafından
keĢfedilerek kullanılmaya baĢlandığını daha sonra tüm dünyaya yayıldığını
belirtmiĢlerdi49.
AteĢli silahlarla ilgili eserlerde geçen diğer bir konu ise barut ilk icat
edildiği zaman içine konulan kimyasal karıĢımlar. Bilinen en eski barut
formülü, 800‟lü yıllarda Çin‟de kaldığı sanılan Çince bir çalıĢmada bulunmuĢ,
fakat eser günümüze ulaĢmamıĢtır. Günümüze ulaĢan en eski barut formülü,
1040‟larda Çin‟de yazılmıĢ bir askeri kitabın içinde yer almıĢtır. Buna göre
barutun, güherçile, kükürt ve odun kömürü olmak üzere üç ana kimyasal
bileĢeni vardır. Bu bileĢenlerden güherçile barutun %75‟ini, kükürt %15‟inin,
odun kömürü ise %10‟unu oluĢturur50.
Kaynaklarda geçen bir baĢka konu Çin‟de bulunan barutun hangi
yollarla Avrupa‟ya taĢındığıdır. Barutun Avrupa‟ya taĢınmasında öncelikli
etken Haçlı seferleri olmuĢtur. Haçlı seferleriyle birlikte Doğu ve Batı
birbirlerini tanıma ve kaynaĢma fırsatı bulmuĢtur. Barutun Avrupa‟ya
taĢınmasında bir diğer etken Endülüs Emevileri olmuĢtur. Batı âlemi barutun
patlayıcı gücünü Ġspanya‟daki Endülüs Emevileri sayesinde öğrenmiĢtir.
Avrupa‟nın barutla tanıĢmasını etkileyen üçüncü unsur ise ticaretle olmuĢtur.
49 Birol Çetin, Osmanlı İmparatorluğu’nda Barut Sanayi, Ankara 2001, s. 1; Salim Aydüz,
Tophâne,i Âmire ve Top Döküm Teknolojisi, Ankara 2008, s. 14-15; Kenneth Chase, Ateşli
Silahlar Tarihi, çev. Füsun Tayanç, Tunç Tayanç, İstanbul Eylül 2008, s. 1-2; Mahmut H. Şakiroğlu,
“Barut”, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, C. 5, İstanbul 1992, s. 92-94; Gülşen
Arslanboğa, Askeri Müze Toplar Koleksiyonu, Ankara 2009, s. 2; John Keegan, Savaş Sanatı
Tarihi, çev. Selma Koçak, İstanbul Aralık 2007, s. 397-398; Muzaffer Erendil, Topçuluk Tarihi,
Ankara 1988, s. 6.
50 T. Nejat Eralp, Tarih Boyunca Türk Toplumunda Silah…, s. 101-102; Mahmut H. Şakiroğlu,
“Barut”, s. 92-92; Birol Çetin, Osmanlı İmparatorluğunda Barut…, s. 6; Gülşen Arslanboğa,
Askeri Müze Toplar Koleksiyonu, s. 2-3. Ahmet Özdal, Türklerin Savaş Sanatı…, s. 83-86. Cristan
I. Archer, Dünya Savaşı Tarihi, çev. Cem Demirkan, İstanbul Ekim 2006, s. 205.
25
Batı‟nın tüccarları Doğu ile ticaret sırasında barutu görüp ülkelerine
getirmiĢlerdir51.
Eselerde geçen bir baĢka konu ise barut hakkında eski dönemlerde
yazılan kaynakların neler olduğudur. Barutla ilgili tutulmuĢ en eski kayıtlar
800 ve 1040‟da Çince yazılmıĢ kitabelerdir. Avrupa‟da ise barut terkibi ile ilgili
yazılan en eski eser 1267 tarihli Roger Bocon‟nın “Epistola de secratis
operibus artiiis et naturae et de nullitate magie” adlı kitabıdır. Bu kitap,
barutun güherçile, kükürt ve kükürtten oluĢan temel terkibinden bahseder.
1200‟lerin son çeyreğinde ateĢli silahların formülleri anlatılan Marcus
Graecus‟a ait “Liber ignium ad comburendos hostes” adlı eser ortaya
konmuĢtur. Avrupa‟da barut hakkında yazılan bir baĢka eser ise 13 yüzyılda
kaleme alınan Michael Scot‟a ait Liber Luminis” adlı eserdir52.
Kaynaklarda geçen diğer bir konu ise barutun hangi tarihte ateĢli
silahlarda kullanıldığı ve etkisinin ne olduğudur. Barutun ilk olarak hangi
tarihte ateĢli silahlarda kullanıldığına dair kesin bir bilgi olmamasına rağmen
çoğu araĢtırmacıların ortak görüĢü XIII. yüzyıldan itibaren barut ateĢli
silahlarda kullanılmaya baĢlandığı yönündedir. Yapılan yeni araĢtırmalar
barut kullanımı Chin-Sung savaĢında olduğu ileri sürülmektedir. BaĢlangıçta
barutun etkisini fazla anlayamayan devletler, zamanla baruthaneler
kurdurarak barutu etkili bir biçimde kullanmıĢlardır53.
Kaynaklarda geçen bir baĢka konu ise ilk ateĢli silah olarak gösterilen
topun nerede ve hangi tarihte yapıldığıdır. Ġlk topun nerede ve hangi tarihte
yapıldığına dair elimizde kesin bilgiler olmamasına rağmen günümüze kadar
ulaĢan ilk ateĢli silah 1288 yılına ait bir tunç toptur. Bu top Çin sınırları içinde
51 Mahmut H. Şakiroğlu, “Barut”, s. 92; T. Nejat Eralp, Tarih Boyunca Türk Toplumunda Silah…,
s. 101-102; Gülşen Arslanboğa, Askeri Müze Toplar…, s. 15; Birol Çetin, Osmanlı
İmparatorluğunda Barut…, s. 6-7; Muzaffer Erendil, Topçuluk Tarihi, s. 6-7. 52 Kenneth Chase, Ateşli Silahlar Tarihi, s. 72; Salim Aydüz, “Osmanlı Askeri Teknoloji Tarihi:
Ateşli Silahlar”, Türkiye Araştırmaları Literatür Dergisi, C. 2, S. 4, İstanbul 2004, s. 277; Gülşen
Arslanboğa, Askeri Müze Toplar…, s. 15. Muzaffer Erendil, Topçuluk Tarihi, s. 6-7. 53 Birol Çetin, Osmanlı İmparatorluğunda Barut…, s. 2; Mahmut, H. Şakiroğlu, “Barut”, s. 92;
Kenneth Chase, Ateşli Silahlar Tarihi, s. 2.
26
bulunan Mançurya bölgesinde bulunmuĢtur. 17.5 cm. uzunluğunda ve 2.5 cm
çapında bir namludan oluĢmaktadır54.
Eserlerde geçen diğer bir konu, topun ilk olarak Avrupa‟da ne zaman
kullanıldığıdır. Avrupalılar ateĢli silahı XIV. yüzyıldan itibaren kullanmaya
baĢlamıĢlardır. Avrupa‟da topun kullanılmasına dair ilk kayıt 1342 yılında
Metz kuĢatmasıyla ilgilidir. Feridun Emecen, Avrupa‟da kullanılan ilk ateĢli
silahın 1320-1330 yıllarında kale kuĢatmalarında top benzeri bir silahın
kullanıldığı belirtmiĢtir. Kenneth Chase ise, Avrupa‟da ateĢli silahların ilk kez
Kuzey Ġtalya‟da 1331‟de Cividale kuĢatmasında kullanıldığını yazmıĢtır. AteĢli
silahlarla ilgili araĢtırma yapan Avrupalı tarihçiler ise Avrupa‟da ilk ateĢli
silahların Fransızlar ve Ġngilizler arasındaki 1346 yılında yapılan “Crecy”
savaĢı ile 1356‟daki “Poitiers” savaĢlarında Ġngiliz ordusunda, her ne kadar
etkili olarak kullanılmasa da üç adet topun var olduğu öne sürülmüĢtür. Diğer
bir tarihçi Parker ise, 1370‟lere kadar topların kale duvarlarına karĢı fazla
etkili olmadığını, 1420‟lere kadar çok seyrek olarak kullanıldığını belirtir.
Buradaki araĢtırmalarda görüldüğü üzere, Avrupa‟da ateĢli silahların
hangi ülkelerde ne zaman kullanıldığı ve ne kadar yaygın olarak bilindiği
kesin olarak bilinmemektedir. Ama yaygın olarak kabul edilen kanı ise, ateĢli
silahların Avrupa‟da XIV. yüzyılın ikinci yarısından itibaren kullanılmaya
baĢlanması Ģeklindedir55.
Eserlerdeki bir baĢka konu top ve tüfek ilgili bilgi veren dönemin
yabancı kaynaklarının ne olduğudur. Top ve tüfek konusunda klasik döneme
ait birçok eser vardır. Bunları Avrupa‟da yazılan eserler ve Ġslami coğrafya‟da
eserler olmak üzere iki grupta inceleyebiliriz:
54 Gülşen Arslanboğa, Askeri Müze Toplar…, s. 15; Kenneth Chase, Ateşli Silahlar Tarihi, s. 40;
Gabor Ágoston, “Top”, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, C. 41, İstanbul 2012, s. 240; John
Keegan, Savaş Sanatı Tarihi, çev. Selma Koçak, İstanbul Aralık 2007, s. 397-401. 55 Carlo M. Cipolla, Yelken ve Top, çev. Aslı Kayabal, İstanbul Haziran 2003, s. 11; Salim Aydüz,
Tophâne,i Âmire ve Top Döküm Teknolojisi, s. 15-16; Feridun Emecen, Osmanlı Klasik Çağında
Savaş, İstanbul 2010, s. 30-31; ÁGOSTON Gábor, “TOP”, s. 240; Muzaffer Erendil, Topçulk
Tarihi, s. 8-12; Gülşen Arslanboğa, Askeri Müze Toplar…, s. 15-16.
27
a) Avrupa’da Yazılan Eserler: Avrupa‟da ateĢli silahlarla ilgili yapılan
çalıĢmaların bazılarını Ģu Ģekilde sıralayabiliriz.
1) Yunanlı yazar, Marcus Graecus‟un “Liber Ignium” adlı eseri.
2) Albertus Magnus‟un “De Miribilis Mundi” adlı eseri.
3) Yazarı belli olmayan ve XIV. yüzyılın baĢlarında yazılmıĢ olan “De
Morial-Boek der Satnd Gent” adlı eser.
4) Walter de Milemete‟nin XIV. yüzyılın ilk yarısında yazdığı “De
Nobilitatibus, Sapientiis et Prudentiis Regum” ile “De Secretis Secretorum
Aristotalis” adlı iki eseri.
5) Venedikli yazar Robertis Vulturius‟un kaleme aldığı “De Re Militari
Libri XII adlı eseri.
6) Ġtalyan asıllı top yapım ustası V.V.A Luca Bringuccio‟nun
“Pirotechnia” adlı eseri.
7) Ġsveçli Peder Manson‟un XVI. yüzyılda kaleme aldığı “Stdhs Konsth”
adlı eseri.
8) Surirey de Saint Remy‟in 1697‟de Paris‟te neĢredilen “Memories
d‟Artillerie adlı Fransızca eseri.
9) A. Struense 1760 yılında Leipzig‟de neĢredilen, “Anfangsgründe der
Artillerie” adlı Almanca eseridir.
10) D. Diderot ve J. le R. d‟Alembert‟in XVIII. Yüzyılın ikinci yarısında
birlikte yazdıkları “Encyclopedie ou dictionnaire raisonne des sciences des
arts et des metiers” adlı eseri56.
b) Ġslam Dünyasında Yazılan Eserler: Ġslam dünyasında ateĢli
silahlarla ilgili yapılan çalıĢmaların bazılarını Ģu Ģekilde sıralayabiliriz.
56 Salim Aydüz, Tophaneyi Amire…, s. 3-5; Salim Aydüz, Salim Aydüz, “Osmanlı Askeri Teknoloji
Tarihi…”, s. 277-281.
28
1) Müslüman bir kimse olarak telif edilen ilk eser, 1632 yılında Ġbrahim
Reis b. Ahmed el-Endülüsî tarafından kaleme alınan “Kitâbü‟ül-Ġzz ve‟l-
menâfî li‟l mücâhidiîn fî sebîli‟l-lah bi‟l- menâfî” adlı eseridir. Bu eser 1638
yılından sonra Ahmed b. Kasım el-Endülüsî tarafından Arapçaya çevrilmiĢtir.
2) Barut ve ateĢli silahlara yönelik Ġslam coğrafyasında kitabü‟n-neft
adlı eserler telif edilmiĢtir. Bu sahada en çok bilinen eser ise, Ġbn Mangli‟nin
“Ahkâm” adlı kitabıdır.
3) Mardî b. Ali b. Mardî et-Tarsusî‟nin XII. yüzyılın sonlarında Sultan
Selâhaddin için “Tebsiret erbabi‟l-elbâb fî keyfiyyeti‟n-necât fî‟l-hurub mine‟l-
esva‟ve‟n-neĢr a‟lami‟l-ı‟lam fi‟l‟-uded” adlı eserini kaleme almıĢtır. Bu eser,
silahlar ve savaĢ malzemeleriyle ilgili bir kaynaktır.
4) Necmeddin Hasan er-Rahman‟ın yazdığı “el-Furusiyye ve‟l-menasi-
bi‟l-harbiyye” adlı eseri, Müslümanların ateĢli silahı XIII. yüzyıldan itibaren
kullandığına dair son derece kıymetli bilgiler içermesinin yanında ateĢli
silahlarla ilgili çizimler bulunmaktadır.
5) ġemseddin Muhammed, Necmeddin Hasan er-Rahman‟ın yazdığı
kitapla aynı konuları içeren “Funûnnu‟n-neft” adlı bir eser kaleme almıĢtır.
Ayrıca ġemseddin Muhammed bu eserinde barut terkiplerinden ve ateĢ
oyunlarından bahsetmiĢtir.
6) XIV. yüzyılda yazılmıĢ olan, fakat yazarı tespit edilemeyen “Risâle fî
ilm-i cerri‟l-eskâl ve nahvihâ mine‟l-„acaib” adlı Arapça bir eser vardır. Bu
kitapta, barut yapımı, Rum ateĢi mancınık ve roketle çeĢitleriyle ilgili çok
sayıda resim ve çizim bulunmaktadır.
7) Ġslam dünyasında barut ve ateĢli silahlar konusunda yazılmıĢ diğer
bir eser ise yazarı tespit edilemeyen ve XIII. veya XIV. yüzyıllarda Arapça
kaleme alınan “el-Hiyel fi‟l-hurûb ve fethi‟l-mendâin ve hıfzi‟d-durûb” dur.
29
Eserde askeri maksatla kullanılmak üzere çeĢitli havai fiĢek terkiplerinden
bahsedilmiĢtir57.
Kaynaklarda zikredilen diğer bir konu ise tüfeğin ne zaman
keĢfedildiğidir. Topların yapılmasından sonra kolayca taĢınabilecek,
mekanizması daha küçük olan silahlar yapılmaya baĢlandı. Macarca puska,
pixis; Türkçe ise tüfek denilen toplardan daha küçük ağızdan dolan bir fitil
yardımıyla uzaktan kumanda edilen silahlar geliĢtirildi. Elimizde mevcut olan
en eski tüfekler, oldukça ağır ve birkaç kiĢi tarafından ancak taĢınabilen
metrislerde veya kale mazgallarına dayandırarak kullanılırdı. TaĢ ve gülle
atabilen bu silahlar adeta küçük çaplı top gibiydi. Bu da bize tüfeklerin ilk
ortaya çıktığında bugünkü piyade ve süvarilerin taĢıyabileceği biçimde
olmadıklarını gösterir58.
Eserlerde geçen diğer bir konu, top, tüfek ve barutun Osmanlı
Devletine ne zaman geçtiğidir. Bazı yazarlar ateĢli silahların Balkanlar
kanalıyla Osmanlılara geldiği konusunda hem fikirlerdir. 1351‟de Venedikler
Macar saldırılarına karĢı güçlerini arttırabilmek için Zara Ģehrine sekiz top
yollamalarıyla Balkanlar‟a giren topu Dubrovnikler 1378‟te imal etmeye
baĢlamıĢ ve hatta 1389‟da Sırplar Osmanlılara karĢı I. Kosova SavaĢ‟ında
top kullanmıĢlardır. Böylelikle Osmanlı ateĢli silahlarla tanıĢmıĢtır.
Her ne kadar birçok araĢtırmacı bu konuda fikir öne sürdüyse de
Osmanlı Devleti‟nde ilk kez ateĢli silah olarak ortaya çıkan topun ne zaman
kullanıldığına yönelik kesin bir bilgi mevcut değildir. Fakat ortaya bazı
görüĢler atılmıĢtır. Bu görüĢlere göre Osmanlılar ilk topu 1389 I. Kosova
SavaĢından itibaren kullanmıĢtır. Türlü iddialara rağmen Osmanlıların topu
en erken Yıldırım Bâyezid‟in Ġstanbul‟u kuĢatmasında (1392-1402) kullanılmıĢ
olduğu ağırlıklı Ģekilde benimsenmiĢtir. 1422 Ġstanbul ve 1430 Selanik
kuĢatmalarında Osmanlı ordusunda topların bulunduğuna artık Ģüphe yoktur.
57 Salim Aydüz, Tophaneyi Amire…, s. 5-6; Salim Aydüz, “Osmanlı Askeri Teknoloji Tarihi…”, s.
273-276 58 Tülin Çoruhlu, Osmanlı Tüfek, Tabanca ve Teçhizatları, Ankara, 1993 s. 2, 6; Hacer Aslan, Van
Müzesinde Bulunan Osmanlı…, s. 25-28; Gabor Agoston, “Tüfek”, DİA, C. 41, İstanbul 2012, s.
459-461.
30
Halil Ġnalcık tarafından yayımlanan “Arnavid Sancağı Defterinde” kaydı
bulunan topçu Ġsmail‟e ait bilgi, Osmanlı topçuluğunun Mehmed Çelebi
(1411-1421) dönemine ve daha öncesine kadar geri götürülebileceği iĢaretini
vermiĢtir. Nitekim Ġdris Bostan, II. Murad (1421-1451) dönemine ait bir tımar
icmal defterinde Görice‟deki bir tımarı “Merhum Bâyezid hundgâr zamanında
Topçı Ömer‟e yermiĢ” Ģeklinde bir kayıt tespit edilmiĢtir. Bu kayıt Yıldırım
Bâyezid (1389-1402) döneminde topçuluğun bir kurum olarak baĢladığına
dolayısıyla ateĢli silahların çok daha eskilere gidebileceğine iĢaret etmiĢtir.
Osmanlı Devleti‟nin ilk tüfek kullanımıyla ilgili bilgiler zayıf olsa da, bazı
araĢtırmacılar Osmanlı Devleti‟nin ilk tüfek kullanımıyla ilgili 1421, 1430,
1442-1444 tarihlerini vermiĢlerdir. Feridun Emecen ise Osmanlı‟nın ilk tüfek
kullandığı savaĢın II. Kosova olduğunu belirtmiĢtir. Bu savaĢta tüfek cinsi bir
silah kullanılmıĢtır. Bu silah, arkebüz tarzında küçük bir top cinsi olan ve
“Ģakaloz” denilen küçük namlulu bir toptur. Osmanlı‟nın tüfek kullanımı ile
ilgili ilk resmi kayıtlar ise, Ġstanbul‟un fethi sırasında ve sonrasında tutulan
tahrir defteri kayıtlarıdır. Bu kayıtlar tüfek ve tüfekçilerin 1455 gibi erken bir
tarihte özellikle sınır kaleleri ve istihkâmlarda bulunduklarına delalet
etmektedir59.
59 Feridun Emecen, Osmanlı Klasik Çağında Savaş, s. 30-35; Halil İnalcık, Sûret-i Defter-i
Sancak-i Arnavid, Ankara 1987, s. 105-106 ( Bu defterde şu ifadelere yer verilmektedir: “Tımar-ı
Ali veled-i Topçu İsmail, gulâm-ı mîr, merhum Sultan zamanından berü yeyügelmiş elinde merhum
Sultan berâtı vardır, ölmüş, oğlu Ali’ye verildi.” Bu kayıtta topçu İsmail’in I. Murad devrinde tımar
tasarruf edildiği aşikârdır. ; Salim Aydüz, “Osmanlı Askeri Teknoloji Tarihi…”, s. 266-273; Salim
Aydüz, Tophâne-i Âmire…, s. 14-28; T. Nejat Eralp, Tarih Boyunca Türk Toplumunda Silah…,
s. 111-116; Gabor Agoston, “Tüfek”, s. 460-461; Tülin Çoruhlu, Osmanlı Tüfek, Tabanca ve
Teçhizatları, s. 6; Gülşen Arslanboğa, Askeri Müze Toplar…, s. 27-32; Gabor Agoston, “Top”,
240-241; Muzaffer Erendil, Topçuluk Tarihi, s. 53-56; Aydın Taneri, Osmanlı Kara Kuvvetlerinde
Techizat…, s. 182-185; Halil İnalcık, “Osmanlılarda Ateşli Silahlar”, Belleten, C. 21, S. 83, Ankara
1957, s. 508-510; Muzaffer Erendil, Topçuluk Tarihi, s. 53-56; Osman Bahadır, Osmanlı
Devletinde Bilim…, s. 47. Gábor Agoston, Osmanlı’da Strateji ve Askeri Güç, çev. M. Fatih
Çalışır, İstanbul Şubat 2012, s. 134-137; Mücteba İlgürel, “Osmanlı Topçuluğunun İlk Devirleri”,
Prof. Dr. Hakkı Dursun Yıldız Armağanı, İstanbul 1995, 285-293. Salim Aydüz, “Tophane-i Amire
ve Osmanlılarda Top Dökümü”, Osmanlı Askeri Tarihi, İstanbul Aralık 2011, s. 21-54; Gabor
Agoston, “Osmanlı İmparatorluğu’nda Harp Endüstrisi ve Barut Teknolojisi (1450-1700)”, Osmanlı,
C. 6, Yeni Türkiye Yayınları, Ankara 1999, s. 621-632; Meryem Kaçan Erdoğan, “II. Viyana
Seferi’nde (1683) Osmanlı Ordusunun Kullandığı Silahlar ve Mühimmatın Temini”, Osmanlı, C. 6,
Yeni Türkiye Yayınları, Ankara 1999, s. 661-667; Cemalettin Taşkıran, “Yükselme Döneminde
Osmanlı Ordusu”, Osmanlı, Ankara 1999, s. 562-568; Kazuaki Sawai, “Japon Teknolojisine Karşı:
31
Kaynaklarda geçen bir diğer konu Fatih Sultan Mehmed döneminde
döktürülen Ģahi toplarının özellikleri ve Ġstanbul‟un fethindeki rolüdür. Fatih
Sultan Mehmed tahta geçtikten sonra yıllarca hayalini kurduğu Ġstanbul‟un
fethi için hazırlıklara baĢladı. Bunun için babası Sultan II. Murad‟ın Edirne‟de
yaptırdığı top döküm hanelerini geniĢleterek Ġstanbul‟un kalın surlarını
yıkacak büyük topların inĢasına baĢladı. Buradaki çalıĢmalar, Saruca Usta
adlı topçubaĢıyla mimar Muslihiddin tarafından organize edilmiĢ ve Fatih
Sultan Mehmed tarafından kontrol edilerek, irili ufaklı birçok top dökülmüĢtür.
“ġâhi” adı verilen büyük topların dökümüne ise Macar asıllı topçu ustası
Urban‟ın Osmanlı‟nın hizmetine girmesiyle baĢlanmıĢtır. Edirne‟de üç ayda
dökülen bu Ģâhi topun uzunluğu 5,5 metre, dıĢ çevresi 2 metre 74 cm (9
kadem), yarı çapı 92 cm (kutru 3 kadem ) ağırlığı 18 ton kadardır. Top 544
kg. bazılarına göre de 860 kg gülleler atıyor, bu gülleler 1,883 km (1 mil)
mesafeye kadar giderek 1 metre 83 cm (6 kadem) derinliğinde toprağa
gömülüyordu. Topun sesi 24 km (13 mil) mesafeden duyulmaktaydı. Bu
topların masraflarının bir kısmı Fatih Sultan Mehmed‟in esi Mükerrime Hatun
tarafından karĢılanmıĢtır.
Ġstanbul‟un fethi için Edirne‟den Ġstanbul‟a getirilen bu toplar, kuĢatma
sırasında Bizans surlarında tamiri mümkün olmayan gedikler açarak
Ġstanbul‟un fethedilmesinde önemli rol oynamıĢtır. Ayrıca, Fatih Sultan
Mehmed, boğazdan geçecek gemileri izinsiz geçiĢini engellemek için hisarı
toplarla donatmıĢ, bazı topları da denize paralel olarak yerleĢtirmiĢtir.
Böylelikle deniz seviyesinden atılan top gülleleri suyun yüzeyinde sekerek
ilerlemiĢ ve gemileri su hattından vurarak batırmıĢtır. Bu konuda araĢtırma
yaban yabancı bilim adamların su yüzeyinde gülle sektirilmesinin beĢ yüz yıl
önceden düĢünerek yapılmasına hayret etmiĢlerdir60.
XVI. Yüzyılda Doğu Asya’da Osmanlı Tüfeğinin Yeri”, Eskiçağ’dan Modern Çağ’a Ordular
(Oluşum, Teşkilat ve İşlev), edt. Feridun Emecen, İstanbul Mayıs 2008, s. 341-354.
60 Salim Aydüz, “Osmanlı Devlet’inde Ateşli Silah Sanayii ve Top Döküm Teknolojisi (1453-1566)”,
Osmanlı, C. 6, Ankara 1999, s. 633-637; İbrahim Hakkı Konyalı, “Fatih’in Topları ve Askeri Müze”,
Tarih Hazinesi, S. 13, İstanbul Kasım 1951, s. 638-648 (İbrahim Hakkı Konyalı bu makalesinde
Bizanslı Tarihçi Kritovulos’un Fatih Sultan Mehmed dönemindeki toplar hakkında bilgiyi şu şekilde
32
Kaynaklarda geçen bir diğer konu ise Osmanlı Devleti‟nin ateĢli
silahların etkili bir biçimde kullanılmasında niçin diğer Ġslam devletlerine göre
ileri seviyelere gitmesidir. Osmanlı Devleti‟nin diğer Ġslam devletlerden ateĢli
silahlar konusunda ileri gitmesi konusunun da Avrupa askeri tarihiyle uğraĢan
araĢtırmacılar ilginç tespitlerde bulunmuĢlardır. Onlar, geleneksel olarak
Ġslami devletlerin, ateĢli silahları ve Avrupa teknolojisini alma konusunda
duraksadığı fikrini savunurlar. Bu bilginlere göre Osmanlılar, doğruluğuna Hz.
Muhammed zamanında Ģahadet edilmediği için bu silahların Ġslam‟la
bağdaĢmayan icatlar olarak gördüklerini belirtmiĢlerdir. Bu yüzden
Osmanlılar ateĢli silahlar konusunda Ġslam dünyasına öncü olmuĢlardır.
Mücteba Ġlgürel Osmanlı Devleti‟nin diğer Ġslam devletlerine göre ateĢli
silahlara önem vermesi nedenlerini Ģu Ģekilde sıralamıĢtır:
1) Osmanlı Rumeli‟nde karĢılaĢtıkları taarruzları göğüslemek veya
kaleleri fethetmek için silah teknolojisinde yenilik yapmak zorunda olması.
2) ġimdiye kadar gerçekleĢtirilen Ġstanbul muhasaraları tarihte önemli
bir yer tutmaktadır. Bunlardan Arap ve Fatih dönemine kadar Osmanlı
kuĢatmaları Ġstanbul surları karĢısında baĢarısız olmuĢtur. Bu yüzden kale
duvarlarını dövebilecek kal‟a–döğer toplara ihtiyaç vardı. Bundan baĢka
Bizans Ģehirleri genelde sur içindeydi. Bu yüzden Osmanlı ateĢli silahları
geliĢtirmek zorundaydı.
3) AteĢli silahların geliĢmeye baĢladığı devirlerde Osmanlı Beyliği‟nin
de büyümeye baĢlaması ve her türlü imkana müsait olması.
nakletmiştir: “İstanbul kalesini döğmek için o zaman icat olunan taş atar makine var ki, işitilip
inanılmayacak derecede hayrete şayan olup tecrübe ile fevkalade ehemmiyeti anlaşılan bu misillü makineler işin neticesini husule getirdi. Geçmişteki hükümdarlar ve başkumandanların ne böyle
makine hatırlarına gelmiş, ne de malik olmuşlardır. Eğer malik olsalardı, karşılarındaki kalelerin ne
kadar mustahkem olursa olsun zabt-ü tesir ederlerdi” s. 641; Ayrıca bakınız, Gülşen Arslanboğa,
Askeri Müze Toplar…, s. 27-29; Muzaffer Erendil, Topçuluk Tarihi, s. 56-66; Turgut Işıksal, “Eski
Türk Topları ve İstanbul Tophanesinde Bulunan Bir Kayıt Defteri”, Belgelerle Tür Tarih Dergisi,
C.1, İstanbul 1966, s. 68-70, C. 2 s. 72-75; T. Nejat Eralp, Tarih Boyunca Türk Toplumunda Silah,
s. 113-116; Salim Aydüz, “Osmanlı Askeri Teknoloji Tarihi…”, s. 267-273; Halil İnalcık, ,
“Osmanlılarda Ateşli Silahlar”, 508-510; Salim Aydüz, Tophâne-i Âmire…, s. 17-28; Gabor
Agoston, Osmanlı’da Strateji…, s. 28-30; Salim Aydüz, “Tophane-i Amire ve Osmanlılarda Top
Dökümü”, s. 21-54; Fatih Sultan Mehmed döneminde su da sektirilerek atılan top gülleleri için
bakınız, http://www.youtube.com/watch?v=MTCeW6bjzZ8 ( 28.06.2013).
33
4) Osmanlı PadiĢahlarının mutlak bir iktidar olmak istemeleri.
5) Osmanlı Devleti‟nin iktisadi ve mali bakımdan komĢu devletler
nazaran daha iyi olması.
5) Devletin topraklarının bu teknoloji için gereken maden ihtiyacına
cevap verebilecek konumda olması61.
Eserlerde gecen diğer bir konu ise, Top ve tüfek ilgili bilgi veren
dönemin Osmanlı kaynak ve arĢivlerinin ne olduğudur. Bu kaynakları telif
eserler ve arĢiv kaynakları olarak iki kısma ayırıp değerlendirmek daha doğur
olacaktır.
a) Telif eserler: Klasik dönemde Osmanlı Devlet‟indeki ateĢli silahlar
hakkında eser kaleme almıĢ kiĢilerin bilgilerini ihtiva etmektedir. Bunlardan
bazıları Ģunlardır:
1) ġerafettin Musa (Firdevsî-i Rûmî) , Sultan II Bâyezîd döneminde
“Silâhsörname” adlı bir eser yazmıĢtır.
2) Zeyneddin Abdülkadir b. Ahmed el-Fakihî, 1541 yılında,
“Menâhicü‟s-surûr ve‟rreĢâd fi‟r-remy ve‟s-sibak ve‟s-sayd ve‟l-cihad” adlı
eseri yazmıĢtır.
3) Muhammed b. Âlî el-Hanefî, XVI. yüzyılın sonunda “el-Uss fi‟l-amel
bi‟s-seyf ve‟t-tırs ve‟l-kifâye fîilmi‟r-rimâye” adlı eser yazmıĢtır.
4) Matrakçı Nasuh, harp sanatından bahsettiği “Tuhfetü‟l-guzât”adlı
eseri Türkçe olarak kaleme almıĢtır.
5) Osmanlılar dolayısıyla Ġslam dünyasında top dökümü ve kullanımı
konusunda ortaya konan ilk müstakil eser, 1632 yılında Ġbrahim Reis b.
61 Mücteba İlgürel, “Osmanlı Devleti’nde Ateşli Silahlar”, Osmanlı, C. 6, Ankara 1999, s. 605; Gabor
Agoston, “Avrupa’da Osmanlı Savaşları 1453-1826”, Top, Tüfek ve Süngü Yeniçağ’da Savaş
Sanatı (1453-1815), edt. Jermy Black, çev. Yavuz Alagon, İstanbul Ocak 2003, s. 133-135; Halil
İnalcık, , “Osmanlılarda Ateşli Silahlar”, 501-508; V.J Parry. , “İslam’da Harp Sanatı”, Tarih Dergisi,
S. 28, İstanbul 1975, s. 193-218; V.J. Parry, “Osmanlı İmparatorluğu’nda Kullanılan Harp
Malzemelerinin Kaynakları”, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Enstitüsü Dergisi, S.
3, İstanbul Ekim 1972, s. 35-46; Salim Aydüz, Tophâne-i Âmire…, s. 28-29.
34
Ahmed el-Endülüsî tarafından kaleme alınan “Kitâbü‟ül-Ġzz ve‟l-menâfî li‟l
mücâhidiîn fî sebîli‟l-lah bi‟l- menâfî” adlı kitabıdır. Bu eser, Sultan IV.
Murad‟a ithaf edilerek Ġstanbul‟a gönderilmiĢtir.
6) Osmanlı askeri tarihi teĢkilatı ve silahlarıyla ilgili Comte de Graf L.
F. Marsigli 1732 yılında, “L‟Etat militare dell‟ Impire Otoman” adlı Ġtaltanca bir
eseri vardır.
7) Osman b. Abdülmennan el-Muhtedî tarafından XVIII. yüzyılın son
çeyreğinde Osmanlı Devleti‟ndeki topçuluk konusunu içeren “hediyyetü‟l-
Muhtedî” adlı bir eser yazmıĢtır.
8) Mühendishane-i Berrî Humayûn baĢ hocası baĢ hocası Ġshak Efendi
tarafından Fransızca eserlerden adaptasyon yoluyla Türkçeye çevrildiği
söylenilen “Usulu‟s-Siyâga” adlı bir eser yazmıĢtır. Ayrıca Ġshak Efendi, harp
sanatına dair, “Rekz ve nasbü‟l-hiyâm” (Ġstanbul 1826), “Tuhfetü‟l-ümerâ fi
hıfzı kıla‟” (Ġstanbul 1827) ve Usûl-i Ġstihkamât” (Ġstanbul 1834) adlı üç eseri
tercüme yoluyla Türkçeye kazandırmıĢtır.
9) Ahmed Muhtar PaĢa, “Ahvalnâme-i Müellefât-ı Askeriyye” ve
“Ahvalnâme-i Müellefât-ı Topçuyân” adlı iki eser telif etmiĢtir.
10) Evliya Çelebi “Seyahatname” adlı eserinde XVII. yüzyılda
Tophâne-i Âmire ile Osmanlı top döküm teknikleri ve top çeĢitleri hakkında
önemli bilgiler vermiĢtir.
b) Osmanlı ArĢiv Kayıtları: AteĢli silahlarla ilgili Osmanlı Devleti‟nin
tuttuğu arĢiv kayıtlarında bazıları Ģunlardır:
1) Tophane-i Amire muhasebe defterleri: Muhasebe defterleri bir
müessesenin geçen bir yıl içersindeki tüm maliyetlerini en ufak ayrıntısına
kadar yazan defterlerdir. Siyâkat yazı ve dîvân rakamlarıyla yazılan ve daha
çok Farsça kelimelerin kullanıldığı bu defterlerin baĢında, defterin muhtevası
hakkında bilgi verilmiĢ, dönemin topçubaĢısı, Tophâne emini ve kâtibi ve bazı
devlet ricalinin isimleri belirtilerek ait olduğu dönemi bildiren tarihlerle
35
kaydedilmiĢtir. Bu defterler genel olarak Tophâne-i Âmire‟nin gelir-giderlerinin
kaydedildiği muhasebe defterleri ve Tophâne-i Âmire‟ye gelen bakır, kalay ve
tunç gibi metallerin kaydedildiği defterler olmak üzere ikiye ayrılır.
2) Dîvân-ı Hümâyûn Mühimme Defterleri: Hususiyetle sefer
zamanlarında Tophâne-i Âmire‟de dökülen toplar ve hazırlanması gereken
mühimatlar hakkında Divân‟dan yazılan hükümlerin kaydını tutulduğu
defterler olması bakımında mühimmeler çok önemlidir.
3) Mâliye Âhkam Defterleri ( Mâliyeden Müdevver Defterleri): Bunlar
gerek Defterhane-i Amire tarafından tutulan genel maliye gerekse Ġstanbul
içine ait maliye olmak üzere doğrudan tophaneyle ilgili maliyeler olduğundan
merkezi veya merkez dıĢındaki faaliyetlerin incelenip takip edilmesi açısından
çok önemli arĢiv kayıtlarıdır. Bu çalıĢmalarda Tapu-Tahrir defterlerini de
incelemek yararlı olacaktır. Tapu-Tahrir defterlerinde taĢrada bulunan
kalelerdeki toplar ve diğer silahların tespitiyle kullanılan silah çeĢitlerinin
belirtilmesinde mühim bir yer tutmuĢtur62.
Kaynaklarda geçen bir baĢka konu ise Yavuz Sultan Selim ve Kanuni
Sultan Süleyman döneminde ateĢli silahların Osmanlı Devleti‟ne getirdiği
yararların neler olduğudur. Yavuz Sultan Selim Dönemi‟nde çok sayıda
büyük ebatlarda dövme demir toplar yaptırmıĢtır. Bu toplar Çaldıran,
Mercidabık ve Ridaniye SavaĢlarında kullanılmıĢ, bu savaĢlarda Yavuz
Sultan Selim‟in ordusu ateĢli silah üstünlüğü sayesinde muzaffer olmuĢtur.
Kaynaklardaki bilgilere göre Yavuz Sultan Selim‟in Çaldıran savaĢında
tahminen 150 topu olduğu belirtilmiĢtir.
Kanuni Sultan Süleyman dönemi, hem Osmanlı tarihi açısından
hemde Tophâne-i Âmire ve Osmanlı topçuluğu açısından önem taĢıyan bir
dönemdir. Kanuni Sultan Süleyman‟ın topçuluğun önemini kavraması ve bu
62 Salim Aydüz, Tophâne-i Âmire…, a. 9-12; Salim Aydüz “Osmanlı Askeri Teknoloji Tarihi…”, s.
281-288; Salim Aydüz, “Tophane-i Amire ve Osmanlılarda Top Dökümü”, s. 22-23; İbrahim
Büyükyumukoğlu, “Askeri Tarih’in Kaynakları”, s. 103-113; Yücel Özkaya, “Osmanlı Dönemi İçin
Askeri Tarih Kaynakları”, s. 95-101; Naci Çakın, “Askeri Tarihin Kaynakları”, s.115-120; Nejat
Göyünç, “XVI. Yüzyılda Türk Askeri Tarihi İle İlgili Yeni Kaynaklar”, s. 121-130.
36
konuya gereken önemin vermesi, saltanatın ilk yıllarına rastlamaktadır.
Kanuni Sultan Süleyman ilk önce Fatih Sultan Mehmed‟in yaptırdığı tophane
binasını daha fazla top üretebilmek maksadıyla yerine daha büyük ve geniĢ
bina yaptırmıĢ ve birçok Ģehirde tophaneler kurdurmuĢtur. Onun ateĢli
silahlara önem vermesi sayesinde saltanata ilk çıktığı yıllarda, Belgrat, Rodos
ve Mohaç seferlerinde kullandığı toplar, bu üç seferin kazanılmasını
sağlamıĢtır. Bu durum onun kırk altı yıllık saltanatı boyunca yaptığı
savaĢlarda ateĢli silahların gücünden yararlanma amacını arttırmıĢtır63.
AraĢtırma sonucunda ortaya konan eserlerde geçen bir baĢka konu
ise Osmanlı tüfek ve topunun üzerindeki iĢlemeler ve damgalardır. XVI.
yüzyılda Osmanlı tüfekleri motif ve süsleme programları açısından kendi
içerisinde bir üslup bütünlüğü gösterir. Süslemeler tüfeklerin ahĢap
kısımlarında, dipçik tabanı ve çevresinde, tetik çevresinde ve kabza üzerinde
yer almaktadır. Metal kısımlardaki süslemeler ise bilezikler üzerinde ve
namlunun muhtelif yerlerinde bulunur.
Osmanlı tüfeklerinin dipçik ve kundak gibi ahĢap kısımları ile namluları
mekanizmaları ayrı ustalar tarafından imal edilerek süslenir. Bir tüfeğin üç
ayrı usta tarafından çıktığı, gerek tüfekler üzerinde rastlanan usta adlarından
gerekse süslemelerdeki değiĢiklerden fark etmek mümkündür. Zaten madeni
ve ahĢap iĢlemek iki ayrı sanattır. Namluyu imal eden ve süsleyen ustanın
aynı zamanda dipçiği de imal edip süslemesi zordur. Üstelik böyle bir durum
iĢinin hızını da kesecektir. Ġmalatta sureti sağlamak için tüfeğin parçalarının
ayrı ustaların ellerinden çıkıp sonradan birleĢtirilmesi akla daha uygun
gelmektedir.
XVI. yüzyıl tüfeklerinde usta adlarından baĢka, silahın muhalif
yerlerinde sahip adları, kontrol amacıyla vurulan tuğra veya kayı damgası yer
63 Salim Aydüz, “Osmanlı Devlet’inde Ateşli Silah Sanayi…”, s. 639-644; İbrahim Hakkı Konyalı,
“Kanuninin Topları”, Tarih Hazinesi, S. 4, İstanbul Nisan 1951, s. 419-423; Gabor Agoston,
Osmanlı’da Strateji…, s. 139-142; Gabor Agoston, “Avrupa’da Osmanlı Savaşları…,” s. 138-141;
Gabor Agoston, “Tüfek”, s. 460. Salim Aydüz, “Kanuni Sultan Süleyman Dönemi Osmanlı Top
Döküm Teknolojisi”, I. Türk Bilim ve Teknoloji Tarihi Kongresi Bildirileri (15-17 Kasım 2001)
Türk Teknoloji Tarihi, Yay. Haz. Emre Dölen, Mustafa Kaçar, İstanbul 2003, s. 13-28.
37
alır. Bu yüzyıl tüfeklerinde görülen bir baĢka özellik, bir grup tüfeğin namlu
uçlarının ejder baĢı Ģeklinde olmasıdır. AraĢtırmacılara göre, namlu
uçlarındaki ejder baĢlarının süsleme ve sembolik anlamlarından baĢka
tüfeğin tetiği ateĢlenip namlu ateĢ aldığında, ağızdan ateĢ püsküren bir
ejderha görünümü ortaya çıkmaktadır.
Osmanlı topları da incelendiği zaman topun ağız kısmında ve üzerinde
Osmanlıca yazı süslemeleri ve padiĢah tuğralarının olduğu görülmektedir. Bu
da Osmanlı‟nın süsleme sanatında ne kadar üstün olduğunu bizlere
gösterir64.
Resim 2.1: Osmanlı Tüfeğinin Dipçik Kısmı
Resim 2.2: Osmanlı Topunun Üzerindeki Tuğra
64 Tülin Çoruhlu, “Askeri Müzede Bulunan XVI. Yüzyıla Ait Osmanlı Tüfekleri”, Türk Dünyası
Tarih Dergisi, S. 24, İstanbul 1988. S. 40-45; Tülin Çoruhlu, “Osmanlı Tüfekleri Üzerinde Görülen
Kontrol Damgaları”, Türk Dünyası Tarih Dergisi, S.18, İstanbul Haziran 1988, s. 9-15; Tülin
Çoruhlu, Askeri Müzedeki Ejderhalı Osmanlı Tüfekleri”, Sanat Tarihi Araştırmaları, S. 9, İstanbul
1990, s. 59-61; Tülin Çoruhlu, Osmanlı Tüfek, Tabanca…, s. 2-3.
38
Kaynaklarda geçen bir diğer konu ise Osmanlı Devleti‟ndeki top
dökümhanelerinin nerelerde ve ne zaman kurdurulduğudur. Osmanlı Devleti
Ġstanbul‟u fethetmeden önce biri Edirne‟de diğeri Bursa‟da iki top
dökümhanesine sahipti. Bunun yanında, sarp yerlerde bulunan kalelerin
muhasaralarında kullanılacak büyük topların, savaĢ alanına yakın bir yerde
inĢa edilen seyyar tophanelerde dökülmüĢtür. Osmanlılar, Tophâne-i
Âmire‟nin faaliyetine geçmesine kadar, top ihtiyacını sabit tophanelerin
yanında yer yer seyyar tophanelerde döktükleri toplar vasıtasıyla temin
etmiĢlerdir. Fatih Sultan Mehmed dönemiyle birlikte çığır açan Osmanlı
topçuluğu kısa sürede büyüyerek rakipsiz duruma gelmiĢtir. Osmanlı
Devleti‟nin sahip olduğu ateĢli gücün Ģekillendiği ocaklar olan tophanelerden
bazıları Ģunlardır:
1) Bursa Tophanesi: XV. yüzyılda inĢa edildiği zannedilmektedir. 1521
yılına kadar hizmet vermiĢtir. 1521 yılında çıkan yangında büyük hasar
geçirmiĢtir. Bursa‟da tophanenin bulunduğuna kanıt ise XV. asırdan beri
burada Tophane adlı bir mahallenin varlığıdır.
2) Edirne Tophanesi: Sultan II Murad tarafından kurdurulmuĢ, oğlu
Fatih Sultan Mehmed tarafından geniĢletilmiĢtir. Ġstanbul surlarını yerle
yeksan eden toplar burada dökülmüĢtür.
3) Ġstanbul Tophanesi: Fatih Sultan Mehmed tarafından inĢa edilmiĢ
olup, Kanuni Sultan Süleyman döneminde geniĢletilmiĢtir. Burası, Osmanlı
Devleti‟ndeki top üretilen yerlerin merkezi konumundaydı.
4) Avlonya Tophanesi: Sultan II. Bâyezîd tarafından inĢa edilmiĢtir.
Modon seferinde kullanılacak toplar burada üretilmiĢtir.
5) Semendire Tophanesi: Sultan II. Murad tarafından Belgrat‟ın
fethinde kullanılacak topların inĢası için kurdurulmuĢ, uzun yıllar burada top
yapılmıĢtır.
39
6) Nova Brdo Tophanesi: Buranın ne zaman kurulduğuna dair kesin
bir bilgi olmamasına rağmen, Osmanlıların burada top döktüklerini gösteren
ilk kayıt 1538 tarihlidir.
7) Ġskenderiye Tophanesi: 1478 yılında fethedilen Ġskenderiye,
muhasarası için kale önünde top dökülmüĢtür.
8) Belgrat Tophanesi: Kanuni Sultan Süleyman‟ın 1521 yılında burayı
fethetmesinden sonra kurdurulmuĢtur. 1566 Zigetvar seferine gidilirken
buradan top götürülmüĢtür.
9) Budin Tophanesi: Kanuni Sultan Süleyman‟ın 1541 Budin
seferinden sonra bölge Osmanlıların hâkimiyeti altına girmiĢtir. Bu yıllarda
Kanuninin batıya yapılacak seferler için top dökümhaneleri kurduğu
söylenilmektedir. Nitekim Kanuni 1543 Estergon, 1544 ViĢegrad kalelerinin
muhasarası için buradan top götürmüĢtür.
Osmanlının kuradurduğu diğer tophanelerin isimleri Ģunlardır: Erzurum
Tophanesi, Mısır Tophanesi, Basra Tophanesi, Birecik Tophanesi ve Van
tophanesi65.
Kaynaklarda geçen bir baĢka konu Osmanlı Devleti‟nde kurulan
baruthanelerin nerede ve ne zaman kurulduğudur. Topun kullanılmasıyla
birlikte baruta olan ihtiyaç artmıĢtır. Ġlk devirde Osmanlıların Barut ihtiyacını
nasıl karĢıladıklarına dair elimizde yeterli bilgi bulunmamaktadır. Ancak XV.
asırdan itibaren Ġstanbul‟da ve çeĢitli Ģehirlerde barut üretim tesisleri kurulup
iĢletildiği bilinmektedir. Kaynaklarda ve arĢivlerde haklarında bilgi bulunan
baruthaneler Ģunlardır:
A) Ġstanbul’da KurulmuĢ Olan Baruthaneler:
1) Atmeydanı Baruthanesi, 2) Kâğıthane Baruthanesi, 3) ġehramini
Baruthanesi, 4) Baruthâne-i Âmire (Ġstanbul Baruthanesi), 5) Azadlu
65 Salim Aydüz, Tophâne-i Âmire…, s. 37-74; Salim Aydüz, “Osmanlı Devlet’inde Ateşli Silah
Sanyi”, s. 633-644. Mübahat S. Kütükoğlu, “Baruthâne-i Âmire”, DİA., C. 5, İstanbul 1992, s. 96-98;
Salim Aydüz, “Tophâne-i Âmire ve Müştemilâtı”, Osmanlı, C. 6, Ankara 1999, s. 646-659.
40
Baruthanesi, 6) Bakırköyü Baruthanesi gibi Osmanlı Devleti‟nin merkezde
barut ihtiyacını sağlamak için kurulmuĢ tesislerdir.
B) Ġstanbul DıĢında Kurulan Baruthaneler:
1) Selanik Baruthanesi, 2) Gelibolu Baruthanesi, 3) Bağdat
Baruthanesi, 4) Mısır Baruthanesi, 5) Budin Baruthanesi, 6) Bor Baruthanesi,
7) Kahire Baruthanesi. Osmanlı Devleti sefere çıktığı zaman barut ihtiyacını
Ġstanbul dıĢına kurdurduğu baruthanelerle karĢılamaya çalıĢmıĢtır.
Ayrıca baruthanelerin; nazır, barutçubaĢı, ruznamçeci, mübaĢir ve
barutçu neferleri gibi görevlileri bulunmaktaydı66.
Eserlerde geçen bir baĢka husus, Osmanlı Devleti‟nin kendi tarihi
boyunca kullandığı top çeĢitlerinin ne olduğudur. Osmanlı, 623 yıllık tarihi
boyunca birçok savaĢa girmiĢ ve bu savaĢlarda irili ufaklı pek çok top çeĢiti
kullanmıĢtır. Bunlardan bazıları Ģunlardır:
1) ġâhi Topu, 2) Çakaloz Topu, 3) Darbazen Topu, 4) Prangi Topu, 5)
BadaluĢka Topu, 6) Kolomborno Topu, 7) Balyemez Topu, 8) Ejderhan Topu,
9) Zenbürek Topu, 10) ġayka Topu, 11) Eynek Topu, 12) Havan Topu.
Osmanlı Devleti‟nin bu kadar fazla top çeĢidi kullanmasının birçok
nedeni vardır. Bunlardan en önemlisi savaĢ yapılacak bölgenin uzaklığı,
yüzeysel Ģekilleri ve kale surlarına göre büyük veya küçük topların
götürülmesi belirlenirdi. Ayrıca donanmada kullanılacak toplarda kara
toplarından farklı boyutta olması bu çeĢitliliği arttırmıĢtır67.
66 Ayrıntılı bilgi için bakınız, Zafer Gölen, “Osmanlı Barut Üretim Merkezi: Baruthâne-i Âmire”,
Türkler, C. 10, Ankara 2002 s. 136-144; İbrahim Sezgin, “Osmanlı İmparatorluğu’ndaki
Baruthâneler ve Barut İmalatı”, Türkler, C. 10, Ankara 2002, s. 145-150; Muzaffer Erdoğan, “Arşiv
Vesikalarına Göre İstanbul Baruthaneleri”, İstanbul Enstitüsü Dergisi, S. 2, İstanbul 1956, s. 115-
138; Birol Çetin, Osmanlı İmparatorluğunda Barut…, s. 9-29; Semavi Eyice, “Baruthâne”, DİA.
C. 5, İstanbul 1992, s. 94-96; Mübahat S. Kütükoğlu, “Baruthâne-i Âmire”, s. 96-98; Meryem Kaçan
Erdoğan, “II. Viyana Seferi’nde (1683) Osmanlı Ordusunun…”, s. 660-661. 67 Ayrıntılı bilgi için bakınız, Muzaffer Erendil, Topçuluk Tarihi, s. 70-71; T. Nejat Eralp, Tarih
Boyunca Türk Toplumunda Silahi…, s. 117-118; Gülşen Arslanboğa, Askeri Müze Toplar…, s.
40-42.
41
Son olarak kaynaklarda geçen konu, Osmanlı Devleti‟nden günümüze
ulaĢan topların neler olduğudur. Osmanlı döneminde günümüze ulaĢan pek
çok sayıda top vardır. Bunların büyük kısmı Ġstanbul‟daki Askeri Müzede,
Dolmabahçe Sarayı bahçesinde ve Deniz Müzesi‟nde sergilenmekle birlikte
bazıları da yurt dıĢında bulunmaktadır. Günümüze ulaĢan topların bazıları
Ģunlardır:
Fatih Sultan Mehmed‟in Bizans surlarını yıktırmak ve kale surlarını
muhasara etmek için yaptırdığı toplardan altı tanesi günümüze kadar
gelmiĢtir. Bunlardan beĢ tanesi Ġstanbul‟daki Askeri Müze bahçesinde
sergilenmektedir. Bu toplardan dört tanesinin özellikleri birbirine benzerdir.
Ġçlerinden bir tanesinin süslemeleri ve büyüklüğüyle dikkat çekmektedir. Bu
dönemde yapılan ve günümüze ulaĢan diğer top ise, Ġngiltere‟nin Portsmouth
Ģehrindeki Fort Nelson Müzesi'nde sergilenmektedir. Bu top iki parçalı olup
ağırlığı yaklaĢık yirmi ton ağırlığındadır.
Yavuz Sultan Selim döneminde yaptırılan ve Mısır seferi için kullanılan
üç top günümüze kadar ulaĢmıĢtır. Bunlardan ikisi Ġstanbul‟daki Deniz Müzesi
bahçesinde sergilenmektedir. Diğer yandan Yavuz Sultan Selim zamanında
dövme demirden yaptırılmıĢ ve ebatları Deniz Müzesi‟ndeki toplarla yaklaĢık
olarak aynı bir diğer demir top, Midilli Adasında bulunmakta olup, buraya
gelen misafirler için sergilenmektedir.
Tespit edildiği kadarıyla Ġstanbul‟da Kanuni Sultan Süleyman
dönemine ait on adet top bulunmaktadır. Bunlardan yedisi Askeri Müze‟de,
ikisi Dolmabahçe Sarayı önünde ve biri Deniz Müzesi‟nde bulunmaktadır.
Kanuni Sultan Süleyman dönemine ait en eski tarihli toplar, Dolmabahçe
Sarayı bahçesinde bulunanlardır. H. 928, m. 1522 tarihli bu toplar
muhtemelen 1522 yılındaki Rodos Seferi öncesinde döktürülmüĢtür.
Dolmabahçe Sarayı bahçesindeki diğer topta aynı tarihte ve aynı ölçülerle
dökülmüĢtür. Bu iki topun ölçüleri Fatih Sultan Mehmed döneminde yapılan
topların ölçüleri hemen hemen aynıdır. Tarih bakımdan eski olan ve 1522
42
yılında yapılan bir diğer top ise Askeri Müze‟de bulunmaktadır. Bu topun
üzerinde Osmanlıca Ģu ibareler yer almaktadır:
“Süleyman-ı zaman sultan-ı a’zam
Buyurdu toplar heybette ejder
Dem urup ra’d-veş gıjgırdığınca
Ola a’dâ hisârı kâke yekser.”
Günümüze ulaĢan bir diğer top Sultan II. ve III. Selim dönemine ait
toplardır. Sultan II. Selim dönemine ait olan ve KasımpaĢa‟daki eski Deniz
Müzesinin bahçesinde toprağın altında bulunan topun özelliği yirmi ton
ağırlığında 7.5 m. uzunluğunda ve yirmi beĢ cm. çapında olmasıdır. Sultan
III. Selim‟e ait olduğu söylenen ve bugün Ġngiltere'nin baĢkenti Londra'da,
dünyanın sıfır noktası olarak bilinen Greenwich semtindeki Kraliyet Denizcilik
Okulunun giriĢinde sergilen top, hayranlıkla ziyaret edilmektedir68.
68 İbrahim Hakkı Konyalı, “Sultan Selim’in Eşsiz Topu”, Tarih Hazinesi, S. 3, İstanbul Aralık 1950,
s. 107-109; Salim Aydüz, “Osmanlı Devleti’nde Ateşli Silah Sanayi”, s. 637-644; Fatih Sultan
Mehmed’in İngiltere'nin Portsmouth şehrindeki Fort Nelson Müzesi'nde sergilenen topu için bkz.
http://www.youtube.com/watch?v=eG2uc6BQRo0 (29.06.2013); Osmanlı Sultanı III. Selim’in
İngiltere'nin başkenti Londra'da, dünyanın sıfır noktası olarak bilinen Greenwich semtindeki Kraliyet
Denizcilik Okulunun girişinde sergilen top için bkz.
http://www.dailymotion.com/video/xl1k6f_syfyr-noktasynda-osmanlytopu_news#.Uc68STv8GzJ
(29.06.2013). Ayrıca diğer Osmanlı topları için bkz.
http://www.youtube.com/watch?v=n1qkBRM2uAE. (29.06.2013).
43
Resim 2.3: Fatih Sultan Mehmed‟in Ġngiltere‟deki Topu
2) Mühimme Defterlerinde AteĢli Silahlar ve Baturla Ġlgili Bazı
Hükümler ve Değerlendirilmesi
Mühimme Defteri, Osmanlı Ġmparatorluğunun en yüksek idari organı
olan Divan-ı Hümayunda alınan kararların suretlerinin kaydedildiği defterler
yahut bunun ilk sırasında bulunan defterler olarak tarif edilir69. Bu divan
görüĢmeleri sırasında iç ve dıĢ meselelerle ilgili pek çok siyasi, sosyal ve
içtimai kararlar alınmıĢtır. Mühimme defterlerinde ateĢli silah ve barutlarla
ilgili birçok hükme rastlamak mümkündür. Bu hükümlerden bazıları Ģunlardır:
Hicri 993, miladi 1585‟te ġamahı Beğlerbeğisi olup Kefe‟de ikamet
eden Ferhat PaĢa‟ya gönderilen bir hükümde Kefe'de bulunan darbzen
69. Feridun Emecen, “Osmanlı Divanının Ana Defter Serileri: Ahkâm-ı Mîrî Kuyûd-ı Mühimme ve
Ahkâm-ı Şikâyet”, Türkiye Araştırmaları Literatür Dergisi, C. 3, S.5, İstanbul 2005, s. 107-138;
Mübahat Kütükoğlu, “Mühimme Defterlerindeki Mumamele Kayıtları Üzerine” Tarih Boyunca
Paleografya ve Diplomatik Semineri, İstanbul 1988, s. 95-112; Mübahat, “Mühimme Defteri”
Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopadisi, C. 31, İstanbul 2006, s. 520-523.
44
topları, araba ve bütün levazımıyla Topçu BölükbaĢı Mustafa emrindeki topçu
efradını gemi ile Trabzon'a nakletmesi buyrulmuĢtur70.
Hicri 1027, miladi 1618 yılında Konya mollası, BeyĢehir, AkĢehir, Ġçel
sancaklarında vaki olan kadılara, Karaman Beylerbeyisi müsellimine,
BeyĢehir, AkĢehir, Alanya ve Ġçel sancakları müsellimlerine gönderilen
hükümde Karaman eyaletinde ortaya çıkan suhte ve eĢkıya taifesinin
yakalanıp haklarından gelinmesi konusunda görevli olan Muhammed Bey‟in
ihtiyaç duyması halinde eyalet dahilinde kaza kadıları ve müsellimleri
tarafından kendisine yeterli sayıda tüfekçi verilmesi ve gereken yardımların
yapılması buyrulmuĢtur71.
Hicri 967 Miladi 1559 yılında Hân Hazretlerine gönderilen bir
hükümde, Tophâne-i âmire‟de üretilen darbzen, top, barut ve sairenin Özi
Kalesine gönderilerek buranın düĢman saldırılarına karĢı tahkim edilmesi
buyrulmuĢtur72.
Hicri 967 Miladi 1559 yılında Bağdat Beylerbeyi‟ne gönderilen bir
hükümde Lahsâ Beylerbeyi Murâd dâme ikbâlühûnun acil olarak barut ve
silaha ihtiyaç duyduğunu, Bağdat Beylerbeyi‟nin Lahsa'ya yüz kese barut ile
Diyarbakır‟dan gelecek silâhların gönderilmesi buyrulmuĢtur73.
Hicri 979 Miladi 1572 yılında Çırnova kadısına gönderilen hükümde,
TemaĢvar'da Balçık Ġskelesi'ne gelecek barutun Rusçuk Ġskelesine
gönderilmesi için Semendire kadısına ve beyine Çırnova kadısına haber
vermesi için emr-i Ģerif gönderildiğini, gemilerle bu barut ve mühimmatın
Çırnova kadısının eline geçtikten sonra Rusçuk iskelesi yerine Varna‟ya
gönderilmesi buyrulmuĢtur74.
Hicri 978 miladi 1571 yılında Kefe sancağı beyine gönderilen hükümde
Ejderhan seferine gönderilen top ve ona müteallık silah ve malzemeden
70 Başbakanlık Osmanlı Arşivi; Mühimme Defteri, LIX, 10/35, H. 933, M. 1585. 71B.O.A; MD, LXXXII, 126/245, H. 22 C. 1027, M. 16 Haziran 1618. 72 B.O.A; MD, III, /1099, H. 967, M. 1559. 73 B.O.A; MD, III, /1133, H. 967, M. 1559. 74 B.O.A; MD, X, 217/328, H. 5 N 979, M. 21 Ocak 1572.
45
orada kalanlar hakkında topçubaĢı tarafından verilen defterin sureti
gönderildiğinden, mevcut olup olmadığını ve miktarını öğrenip bildirmesi, iyi
muhafaza ettirmesi buyrulmuĢtur75.
Hicri 978 miladi 1571 yılında Semendire beyine ve kadîsına gönderilen
hükümde, TemaĢvar taraflarından gönderilen bir miktar ıslanmıĢ barutun,
topçulara kurutturulup hıfz olunması ve TemaĢvar'dan Pançova iskelesine
gelecek barutunda mîrî gemilerle Ruscuk iskelesine gönderilip, Çırnova
kadîsına teslim olunması buyrulmuĢtur76.
Hicri 978 Miladi 1571 yılında Yeniçeri ağasına verilen bir hükümde
Sakız adasına iki yüz nefer yeniçeri, yirmi nefer topçu, elli kantar barut ve
Cebehâne-i Âmire‟den bir miktar ok gönderilmesi; Yeniçeri ve topçu neferleri
için lider tayin edilmesi gerekildiği. Gönderilen barut ve okların bu lider kiĢiye
teslim edilmesi, Bu kiĢinin topçuluktan anlamayanların ellerinden gedikleri
alarak sancak beyine vermesi gerekildiği buyrulmuĢtur77.
Hicri 1041 Miladi 1631 yılında Biga sancağında bulunan kadılara
gönderilen hükümde Biga ve Kocaeli sancaklarındaki kazalar ile Ġznik ve o
taraflardaki kazalarda sakin topçular ġark Seferi'nde görevlendirildiklerinden,
bunların eksiksiz olarak ihraç edilip orduya katılmalarının sağlanması
buyrulmuĢtur78.
Hicri 973 miladi 1565 yılında Kavala, Limni ve Bozcaada dizdârlarına
gönderilen hükümde Yeni inĢâ olunan kaliteye Bozcaada, Limni ve
Kavala'daki hisarlardan yeterli sayıda hisar eri ve topçu görevlendirilmesi
buyrulmuĢtur79.
Hicri 977 miladi 1570 yılında Halep Beylerbeyine gönderilen hükümde
Halep defterdarının bildirdiğine göre Halep Kalesi‟nde yapılacak barut iĢinde
çalıĢtırılacak topçuların, ulûfelerinden baĢka ücret istemeleri caiz
75 B.O.A; MD, X, 248/382, H. 4 N 978, M. 30 Ocak 1571. 76 B.O.A; MD, X, 218/331, H. 4 N 978, M. 30 Ocak 1571. 77 B.O.A; MD, X, 263/409, H. 22 B 979, M. 10 Aralık 1571. 78 B.O.A; MD, LXXXV, 129/564, H. 1041, M. 1631. 79 B.O.A; MD, VI, /1263, H. 973, M. 1565.
46
olmadığından, Ġstanbul‟da barut iĢleyen topçular gibi yalnız ulûfeler ile
çalıĢmalarını tenbih eylemesine, aksi takdirde çalıĢanların yerlerini baĢkasına
bırakması buyrulmuĢtur80.
Hicri 977 miladi 1570 yılında Belgrat kadısına gönderilen hükümde
gönderilecek beĢ bin kantar barutu götürecek gemilere muavenet için asker
ve reâyâdan yeteri kadar adam tayin edilmesi Semendire‟de olan azablar
ağasına ve Vidin, Niğbolu kadılarına emredilmiĢ olduğundan, üç bin kantarını
denizden ve geri kalanını karadan göndermesine; Zigetvar‟dan alınmıĢ bir top
ile Rodnik‟te olan güllelerden bir tanesini de beraber yollaması
buyrulmuĢtur81.
Hicri 975 miladi 1567 yılında Piyâle PaĢaya gönderilen hükümde Vezir
Mustafa PaĢa'nın talebi üzerine Elli dirhem fınduk atar otuz kıt„a darbzen, bir
kıt„a iyi hevâyî topla yarar ehil topçu tedarik olunup Yemen mühimmi için
Mısır‟a giden gemilere yüklenerek mezkûr paĢaya bir an önce götürülmesi
buyrulmuĢtur82.
Hicri 977 miladi 1570 yılında Hersek beyine gönderilen hükümde
Seddi Ġslam Kalesi‟ne barut, top, kayık lazım olduğundan dolayı, Bosna
beyine hüküm gönderilip Banaluka‟dan doksan kantar barut istendiğine,
kendisinin bu barutu getirmesi, nemden ve ateĢten muhafaza etmesi, ayrıca,
sancağında güherçile madeni varsa iĢlettirmesi gerektiği buyrulmuĢtur83.
Hicri 978 miladi 1570 yılında Niğbolu beyine ve Rusçuk kadısına
gönderilen hükümde Emr-i Ģerif ile Rusçuk‟a gelen barut gemisinin iskelede
karĢılanıp muhafaza edilmesine, arabalar temin edilerek barutun
yükletilmesine, yollarda giderken yanlarında adamlar yürütülmesine,
arabaların birbirinden uzak yürütülmesine, barutun ateĢten uzak tutulup zarar
eriĢmesinden çekinilmesine, daha sonra da ya rençber gemileriyle ya da
kadırgalarla Ġstanbul‟a gönderilmesi buyrulmuĢtur.
80 B.O.A; MD, IX, /42, H. 23 N. 977, M. 1 Mart 1570. 81 B.O.A; MD, IX, /29, H. 18 N. 970, M. 1570. 82 B.O.A; MD, VII, /1215, H. 975, M. 1567. 83 B.O.A; MD, IX, /192, H. 23 L 977, M. 31 Mart 1570.
47
SONUÇ
Ġnsanların doğaya hâkim olma mücadeleleriyle birlikte ortaya çıkan
silah, insanlık tarihini derinden etkilemiĢtir. Ġnsanların tarih öncesi devirde
taĢların ucunu yontma ve sivrileĢtirmeyle birlikte baĢlayan silahlanma
sürecini, barutun keĢfinden önceki dönem ve barutun keĢfinden sonraki
dönem olmak üzere iki kısma ayırabiliriz.
Barutun keĢfinden önceki dönemlerde kılıç, mızrak, ok yay, hançer,
balta… gibi pek çok silah yapılmıĢtır. Bu silahlar sayesinde insan, avlanarak
kendi ve ailesinin hayatını idame ettirmeye çalıĢmıĢ, aynı zamanda bölgesine
gelecek düĢmanlara karĢı mücadele etmiĢtir.
VIII. yüzyılda Çin‟de tarihinin akıĢını değiĢtirecek bir geliĢme
yaĢanmıĢtır. Bu geliĢme hiç Ģüphesiz barutun keĢfidir. Yanıcı ve itici bir güce
sahip olan barut sayesinde ortaya çıkan ateĢli silahlar, devletlerin siyasi ve
sosyal yapılarını derinden etkilemiĢtir.
Barutun Haçlı seferleri ve ticaretle batıya taĢınmasıyla birlikte Batı
dünyası ve Osmanlı devleti barutla tanıĢmıĢ, yeni silahlar geliĢtirmiĢtir.
Yeniçağ‟da Dünya tarihi incelendiği zaman barut ve ateĢli silahlar teknolojisi
en çok Osmanlı Devleti‟nin iĢine yaramıĢtır. Osmanlı geliĢtirdiği top, tüfek gibi
silahlar sayesinde Ġstanbul baĢta olmak üzere pek çok Ģehir ve kale almıĢ, üç
kıtaya hükmetmiĢtir.
AteĢli silahlar sayesinde savaĢlardaki insan gücünün önemi azalmıĢ,
bunun yerine top, tüfek gibi silahlara daha çok sahip olan tarafın savaĢları
daha rahat kazandığı gözlenmiĢtir. Günümüze kadar hiç duraksamadan
devem eden bu teknoloji, geçmiĢe oranla müthiĢ bir ilerleme sağlamıĢtır.
Eskiden kullanılan top ve tüfeğin yerini uçak, tank gibi savaĢ aletleri almıĢtır.
AteĢli silahların bu geliĢim sürecini merak eden birçok araĢtırmacı
silahın insanlık tarihi üzerindeki yeri ve önemini incelemeye baĢlamıĢ,
neticede ortaya çok çeĢitli eserler koymuĢtur. AteĢsiz silahların geçmiĢinden
48
baĢlayarak günümüze kadar süregelen değiĢimin yapısı anlatılan eserlerde,
ilginç bilgiler tespit edilebilmektedir.
Makalede kullanılan kaynakçadan da anlaĢılabilecek üzere silahlar
hakkında çok çeĢitli makale, kitap ve arĢiv belgesi ortaya konmuĢtur. Bu
eserlerden çeĢitli konular belirlenip irdelenerek böyle bir çalıĢma meydan
gelmiĢtir.
49
BĠBLĠYOĞRAFYA
1.1. OSMANLI ARġĠV VESĠKALARI
B.O.A; MD, LIX, 10/35, H. 933, M. 1585
B.O.A; MD, LXXXII, 126/245, H. 22 C. 1027, M. 16 Haziran 1618.
B.O.A; MD, III, /1099, H. 967, M. 1559.
B.O.A; MD, III, /1133, H. 967, M. 1559.
B.O.A; MD, X, 217/328, H. 5 N 979, M. 21 Ocak 1572.
B.O.A; MD, X, 248/382, H. 4 N 978, M. 30 Ocak 1571.
B.O.A; MD, X, 218/331, H. 4 N 978, M. 30 Ocak 1571.
B.O.A; MD, X, 263/409, H. 22 B 979, M. 10 Aralık 1571.
B.O.A; MD, LXXXV, 129/564, H. 1041, M. 1631.
B.O.A; MD, VI, /1263 H. 973, M. 1565.
B.O.A; MD, IX, /42, H. 23 N. 977, M. 1 Mart 1570.
B.O.A; MD, IX, /29, H. 18 N. 970, M. 1570.
B.O.A; MD, VII, /1215, H. 975, M. 1567.
B.O.A; MD, IX, /192, H. 23 L 977, M. 31 Mart 1570.
B.O.A; MD, IX, /206, H. 23 L 977, M. 31 Mart 1570.
1.2. KĠTAPLAR
ÁGOSTON Gábor, Osmanlı’da Strateji ve Askeri Güç, çev. M. Fatih
ÇalıĢır, TimaĢ Yayınevi, Ġstanbul ġubat 2012.
ARCHER I. Christan, Dünya SavaĢı Tarihi, çev. Cem Demirkan, Ezgi
Matbaacılık, Ġstanbul Ekim 2006.
ARSLANBOĞA GülĢen, Askeri Müze Toplar Koleksiyonu, Askeri
Müze ve Kültür Sitesi Komutanlığı, Ġstanbul 2009.
AYDÜZ Salim, Tophâne,i Âmire ve Top Döküm Teknolojisi, Türk
Tarih Kurumu Yayınları, Ankara 2008.
50
BAHADIR Osman, Osmanlılarda Bilim, Sarmal Yayınevi, Ġstanbul
Temmuz 1996.
CHASE Kenneth, AteĢli Silahlar Tarihi, çev. Füsun Tayanç, Tunç
Tayanç, Türkiye ĠĢ Bankası Yayınları, Ġstanbul Eylül 2008.
CIPOLLA M. Carlo, Yelken ve Top, çev. Aslı Kayabal, Kitapyayınevi,
Ġstanbul Haziran 2003.
ÇETĠN Birol, Osmanlı Ġmparatorluğu’nda Barut Sanayi, T.C. Kültür
Bakanlığı Yayınları, Ankara 2001.
ÇETĠNER Aydın, 21. Yüzyılda SavaĢ Stratejileri, Selis Kitapevi
Ġstanbul Ekim 2003.
ÇORUHLU Tülin, Osmanlı Tüfek, Tabanca ve Teçhizatları (Askerî
Müzeden Örneklerle), Genelkurmay BaĢkanlığı Yayınevi, Ankara 1993.
EMECEN M. Feridun, Osmanlı Klasik Çağında SavaĢ, TimaĢ
Yayınevi, Ġstanbul 2010
ERALP T. Nejat, Tarih Boyunca Türk Toplumunda Sîlah Kavramı
ve Osmanlı Ġmparatorluğunda Kullanılan Silahlar, Türk Tarih Kurumu
Yayınları, Ankara 1993.
ERENDĠL Muzaffer, Topçuluk Tarihi, Genelkurmay BaĢkanlığı
Yayınevi Ankara 1988.
ESLEN Nejat, Tarih Boyu SavaĢ ve Strateji, Metris Yayınevi,
Ġstanbul Mayıs 2003.
GÖKSU Erkan, Türk Kültüründe Silah, Ötüken NeĢriyat, Ġstanbul
2008.
Halil Ġnalcık, Sûret-i Defter-i Sancak-i Arnavid, Türk Tarih Kurumu
Yayınları, XIV. Baskı, Ankara 1987.
51
KEEGAN John, SavaĢ Sanatı Tarihi, çev. Selma Koçak, Doruk
Kitapevi, Ġstanbul Aralık 2007.
MURPHEY Rhoads, Osmanlı’da Ordu ve SavaĢ, (1500-1700), çev.
M. Tanju Akad, Homer Kitapevi, Ġstanbul 2007.
ÖZDAL Ahmet, Türklerin SavaĢ Sanatı (Aldatıcı Taktikler ve
FarklılaĢan Stratejiler), Doruk Kitapevi, Ġstanbul ġubat 2008.
POLAT Fazıl, Türk Silahlı Kuvvetleri Tarihi C. III. Kısım I. (1299-
1451), Genelkurmay BaĢkanlığı Harp Dairesi Basımevi, Ankara 1964.
TANERĠ Aydın, Osmanlı Kara ve Deniz Kuvvetleri (KuruluĢ Devri
1299-1453), Kültür Bakanlığı, Ankara 1981.
Türk Silahlı Kuvvetleri Tarihi / III ncü Cilt 2 nci Kısım (1451- 1566),
Genel Kurmay Harp Tarihi BaĢkanlığı Harp Tarihi Yayınları, Ankara 1977.
Türk Silahlı Kuvvetleri Tarihi C. III. Kısım III. Ġstanbul’un Fethi
1453, Genelkurmay Askeri Tarih ve Stratejik Etüt BaĢkanlığı Askeri Tarih
Yayınları, Ankara 1979.
UCUZSATAR Necati Ulunay, Türklerde Harp Sanatı Taktik ve
Starateji (M.Ö 220-M.S 1453), Derin Yayınevi, Ġstanbul Ocak 2007.
1.3. MAKALELER
ÁGOSTON Gábor, “Avrupa‟da Osmanlı SavaĢları 1453-1826”, Top,
Tüfek ve Süngü Yeniçağ’da SavaĢ Sanatı (1453-1815), edt. Jermy Black,
çev. Yavuz Alagon, Kitapevi Yayınları, Ġstanbul Ocak 2003, s. 133-135;
ÁGOSTON Gábor, “Osmanlı Ġmparatorluğu‟nda Harp Endüstrisi ve
Barut Teknolojisi (1450-1700)”, Osmanlı, C. 6, Yeni Türkiye Yayınları,
Ankara 1999, s. 621-632.
ÁGOSTON Gábor, “Osmanlılarda Askeri Güç ve Silah Endüstrisi”,
Osmanlı Askeri Tarihi Semineri, Ġstanbul ġubat 2010, s. 5-20.
52
ÁGOSTON Gábor, “TOP”, Türkiye Diyanet Vakfı Ġslam
Ansiklopedisi, C. 41, Ġstanbul 2012, s. 240-242.
ÁGOSTON Gábor, “Tüfek”, Türkiye Diyanet Vakfı Ġslam
Ansiklopedisi, C. 41, Ġstanbul 2012, s. 459-461.
AYDÜZ Salim, "AteĢli Silahlarla Ġlgili Türkçe Matbu Eserler
Bibliyografya Denemesi (1727-1928)", Kutadgubilig Felsefe-Bilim
AraĢtırmaları, C. 5, Mart 2004, s. 259-309.
AYDÜZ Salim, "Ġngiltere‟de bulunan „Dardanel Topu‟ ve Osmanlı
Tarihindeki Önemi", Çanakkale I: SavaĢı ve Tarihi, edt. Ġbrahim YumuĢak,
Ağustos 2007.
AYDÜZ Salim, “Kanuni Sultan Süleyman Dönemi Osmanlı Top Döküm
Teknolojisi”, I. Türk Bilim ve Teknoloji Tarihi Kongresi Bildirileri (15-17
Kasım 2001) Türk Teknoloji Tarihi, Yay. Haz. Emre Dölen, Mustafa Kaçar,
Türk Bilim Tarihi, Ġstanbul 2003, s. 13-28.
AYDÜZ Salim, “Osmanlı Askeri Teknoloji Tarihi”, Türkiye
AraĢtırmaları Literatür Dergisi, Bilim ve Sanat Vakfı Türkiye AraĢtırmaları
Yayınları, C. 2, S. 2, Ġstanbul 2004, s. 265-295.
AYDÜZ Salim, “Osmanlı Devlet‟inde AteĢli Silah Sanayii ve Top
Döküm Teknolojisi (1453-1566), Osmanlı, C. 6, Yeni Türkiye Yayınları,
Ankara 1999, s. 633-645.
AYDÜZ Salim, “Tophâne-i Âmire ve MüĢtemilâtı”, Osmanlı, C. 6, Yeni
Türkiye Yayınları, Ankara 1999, s. 646-659.
AYDÜZ Salim, “Tophane-i Amire ve Osmanlılarda Top Dökümü”,
Osmanlı Askeri Tarihi Semineri, Ġstanbul ġubat 2010, s. 21-54.
AYDÜZ Salim, “XIV-XVI. Asırlarda, Avrupa AteĢli Silah Teknolojisinin
Osmanlıların Aktarılmasında Rol Oynayan Avrupalı Teknisyenler ( Tâife-i
53
Efrenciyân)”, Belleten, C. LXII, Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara 1999,
s. 779-834.
AYDÜZ Selim, “Cıgalazade Yusuf Sinan PaĢa‟nın ġark Seferi Ġçin
Tophâne,i Âmire‟de Haırlanan Toplar ve Tophâne-i Âmirenin 1604 Yılı Gelir-
Gider Muhasebesi”, Osmanlı Bilim AraĢtırmaları, C. 2, Ġstanbul 1998, s.
139-162.*
BAġAR Fahamettin, “Ġstanbul KuĢatmaları ve Bu KuĢatmalarda Eyüp
Cephanesinin Rolü”, IX Eyüp Sultan Sempozyumu, 13-15 Mayıs 2005.
BLACK Jermy, “Avrupa‟da Osmanlı SavaĢları”, Top, Tüfek ve Süngü
Yeniçağ’da SavaĢ Sanatı (1453-1815), çev. Yavuz Alagan, Kitapevi
Yayınevi, Ġstanbul Ocak 2003, 128-153.
BOSTAN Ġdris, “XVI-XVII. Yüzyıllarda Osmanlı Tershâneleri ve Gemi
ĠnĢa Teknolojisi” Osmanlı, C. 6, Yeni Türkiye Yayınları, Ankara 1999, s. 612-
620.
BÖREKÇĠ Günhan, “Askerî Devrim ve Yeniçerilerin Yaylım-AteĢ
(Volley Fire) Taktiği”, Osmanlı Askeri Tarihi Semineri, Ġstanbul ġubat
2010, s. 22-80.
BÜYÜKYUMUKOĞLU Ġbrahim, “Askeri Tarih‟in Kaynakları”, Birinci
Askeri Tarih Semineri Bildiriler I, Genelkurmay Basımevi, Ankara 1983,
s.103-113.
ÇAKIN Naci, “Askeri Tarihin Kaynakları”, Birinci Askeri Tarih
Semineri Bildiriler I, Genelkurmay Basımevi, Ankara 1983, s.115-120.
ÇELĠK ġenol, “Osmanlı Sefer Organizasyonunda Orducu Esnafı ve
Ġstanbul Orducuları”, Eskiçağ’dan Modern Çağ’a Ordular (OluĢum,
TeĢkilat ve ĠĢlev), edt. Feridun Emecen, Kitapevi Yayınları, Ġstanbul Mayıs
2008, s. 355-386.
54
ÇORUHLU Tülin, “Askeri Müzede Bulunan XVI. Yüzyıla Ait Osmanlı
Tüfekleri”, Türk Dünyası Tarih Dergisi, S. 24, Ġstanbul 1988. S. 40-45.
ÇORUHLU Tülin, “Ġstanbul‟un Fethinde Fatih‟in Topları ve Osmanlı
Topçuluğu”, VII. Eyüp Sultan Sempozyumu, Ġstanbul 10-12 Mayıs 2003.
ÇORUHLU Tülin, “Ġstanbul‟un Fethinde Fatih‟in Topları ve Osmanlı
Topçuluğu”, VII. Eyüp Sultan Sempozyumu, Ġstanbul 10-12 Mayıs 2003, s.
230-235.
ÇORUHLU Tülin, “Osmanlı Cephanesinde Türk Sultanların Silahları”,
III. Eyüp Sultan Sempozyumu, Ġstanbul 28-30 Mayıs 1999.
Çoruhlu Tülin, “Osmanlı Ġmparatorluğunda Tüfeğin Halk Arasında
YayılıĢı”, Bildiriler II, Genelkurmay BaĢkanlığı ATESE Yayınları, Ankara
1983, s. 247
ÇORUHLU Tülin, “Osmanlı Tüfekleri Üzerinde Görülen Kontrol
Damgaları”, Türk Dünyası Tarih Dergisi, S.18, Ġstanbul Haziran 1988, s. 9-
15.
ÇORUHLU Tülin, Askeri Müzedeki Ejderhalı Osmanlı Tüfekleri”, Sanat
Tarihi AraĢtırmaları, S. 9, Ġstanbul 1990, s. 59-61.
DAġ Mustafa, “XIV. Yüzyıl Fransız Kaynaklarına Göre Türk-Fransız
Askeri Temasları”, Eskiçağ’dan Modern Çağ’a Ordular (OluĢum, TeĢkilat
ve ĠĢlev), edt. Feridun Emecen, Kitapevi Yayınları, Ġstanbul Mayıs 2008, s.
277-288.
DEMĠR Muzaffer, “Eski Yunan Dünyasında Paralı Askerler”,
Eskiçağ’dan Modern Çağ’a Ordular (OluĢum, TeĢkilat, ve ĠĢlev), edt.
Feridun Emecen, Kitapevi Yayınları, Ġstanbul Mayıs 2008, s. 71-94.
DONUK Abdülkadir, “Türk Ordu TeĢkilatının Yabancı Ordulara Te‟siri
Mes‟elesi”, Eskiçağ’dan Modern Çağ’a Ordular (OluĢum, TeĢkilat, ve
55
ĠĢlev), edt. Feridun Emecen, Kitapevi Yayınları, Ġstanbul Mayıs 2008, s. 183-
192.
DUMAN Cevat, “Askeri Tarih Ġçinde Türk Topçusu”, Birinci Askeri
Tarih Semineri Bildirileri II, Genel Kurmay Yayınevi, Ankara 1983, s. 127-
133.
DUMAN Cevdet, “Askeri Tarih Ġçinde Türk Topçusu”, Birinci Askeri
Tarih Semineri Bildirileri II, Genelkurmay Basımevi, Ankara 1983, s. 127-
133.
EMECEN Feridun, “Osmanlı Divanının Ana Defter Serileri: Ahkâm-ı
Mîrî Kuyûd-ı Mühimme ve Ahkâm-ı ġikâyet”, Türkiye AraĢtırmaları Literatür
Dergisi, C. 3, S.5, Ġstanbul 2005, s.107-138.
EMECEN M. Feridun, “Ġlk Osmanlı SavaĢları ve Taktikleri Üzerine Bazı
Tespitler”, Eskiçağ’dan Modern Çağ’a Ordular (OluĢum, TeĢkilat ve
ĠĢlev), edt. Feridun Emecen, Kitapevi Yayınları, Ġstanbul Mayıs 2008, s. 266-
276.
ERDOĞAN KAÇAN Meryem, “II. Viyana Seferi‟nde (1683) Osmanlı
Ordusunun Kullandığı Silahlar ve Mühimmatın Temini”, Osmanlı, C. 6, Yeni
Türkiye Yayınları, Ankara 1999, s. 660-669.
ERDOĞAN Muzaffer, “ArĢiv Vesikalarına Göre Ġstanbul Baruthaneleri”,
Ġstanbul Enstitüsü Dergisi, S. 2, Ġstanbul Matbaası, Ġstanbul 1956, s. 115-
138.
ERGĠN Gürkan, “Antik Çağ‟ın SavaĢ Makineleri”, Eskiçağ’dan
Modern Çağ’a Ordular (OluĢum, TeĢkilat, ve ĠĢlev), edt. Feridun Emecen,
Kitapevi Yayınları, Ġstanbul Mayıs 2008, s. 1-21.
ERKAN Kemal, “GeçmiĢten Günümüze Okçuluk”, Yedikıta Dergisi
Eki, S. 57, Ġstanbul Mayıs 2013.
56
EVSĠLE Mehmet, “Osmanlı Harp Sanayi”, Yeni Türkiye Dergisi, S.
31, Ġstanbul 2000, s. 642-645.
EVSĠLE Mehmet, “Osmanlı‟da Harp Sanayi”, Yeni Türkiye Dergisi, C.
31, Semih Ofset, Ankara ġubat 2000 s. 613-641.
EYĠCE Semavi, “Baruthâne”, Türkiye Diyanet Vakfı Ġslam
Ansiklopedisi, C. 5, Ġstanbul 1992, s. 994-96.
GÖLEN Zafer, “Osmanlı Barut Üretim Merkezi: Baruthâne-i Âmire”,
Türkler, C. 10, Yeni Türkiye Yayınları, Ankara 2002 s. 136-144.
GÖYÜNÇ Nejat, “KuruluĢ Devrinde Askeri TeĢkilat ve DevĢirme
Düzeni”, Osmanlı, C. 6, Yeni Türkiye Yayınları, Ankara 1999, s.558-560.
GÖYÜNÇ Nejat, “XVI. Yüzyılda Türk Askeri Tarihi Ġle Ġlgili Yeni
Kaynaklar”, Birinci Askeri Tarih Semineri Bildiriler I, Genelkurmay
Basımevi, Ankara 1983, s.121-130.
GÜRBÜZ Meryem, “Ortaçağ Türk Ordularında Resmi Geçit”,
Eskiçağ’dan Modern Çağ’a Ordular (OluĢum, TeĢkilat, ve ĠĢlev), edt.
Feridun Emecen, Kitapevi Yayınları, Ġstanbul Mayıs 2008, s. 237-242.
HÜNOĞLU Burhanettin, “Askeri Tarihin Genel Tarih Ġçerisindeki Yeri”,
Birinci Askeri Tarih Semineri Bildiriler I, Genelkurmay Basımevi, Ankara
1983, s. 46-50.
IġIK Hüseyin, “Yeniçeriler Ġmparatorluğu”, Askeri Tarih Bülteni, S.
24, Yıl 13, Ankara ġubat 1988, s. 1-11.
IġIKSAL Turgut, “Eski Türk Topları ve Ġstanbul Tophanesinde Bulunan
Bir Kayıt Defteri”, Belgelerle Tür Tarih Dergisi, KliĢe Atölyesi, C.1, Ġstanbul
1966, s. 68-70.
IġIKSAL Turgut, “Eski Türk Topları ve Ġstanbul Tophanesinde
Bulunan Bir Kayıt Defteri”, Belgelerle Tür Tarih Dergisi, KliĢe Atölyesi, C.2,
Ġstanbul Kasım 1967, s. 68-70.
57
ĠLGÜREL Mücteba, “Osmanlı Devlet‟inde AteĢli Silahlar”, Osmanlı, C.
6, Yeni Türkiye Yayınları, Ankara 1999, s.605-611.
ĠLGÜREL Mücteba, “Osmanlı Devlet‟inde AteĢli Silahlar”, Yeni
Türkiye Dergisi, C. 31, Semih Ofset, Ankara ġubat 2000 s. 613-641.
Ġlhan Ekici, “AteĢ Gemileri ve Osmanlı Denizlerinde Kullanımı”,
Uluslar Arası Tarih Dergisi (International Journal of History), C. 5,
Ġstanbul, Ocak 2013, s. 132.
ĠNALCIK Halil, “Osmanlılarda AteĢli Silahlar”, Belleten, C. 21, S. 83,
Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara 1957, s. 508-512.
ĠġBĠLĠR Ömer, “Osmanlı Orduları‟nın ĠaĢe ve Ġkmali, I. Ahmed Devri
Ġran Seferleri Örneği”, Türkler, C. 10, Yeni Türkiye Yayınları, Ankara 2002, s.
151-157.
KAÇAR Mustafa, “Osmanlı Ġmparatorluğunun Askeri Sahada
YenileĢme Döneminin BaĢlangıcı”, Osmanlı Bilim AraĢtırmaları, C. 3,
Ġstanbul 1999, s. 209-225.
KAÇAR Mustafa, “Osmanlılarda Askeri Teknik Eğitim”, Türkiye
AraĢtırmaları Literatür Dergisi, Bilim ve Sanat Vakfı Türkiye AraĢtırmaları
Yayınları, C. 2, S. 2, Ġstanbul 2004, s.455-469.
KAYIRAN Mehmet, “ġer‟iyye Sicillerinin Askeri Tarih Bakımından
Önemi”, Birinci Askeri Tarih Semineri Bildiriler I, Genelkurmay Basımevi,
Ankara 1983, s. 131-143.
KESĠK Muharrem, “Türkiye Selçuklarında SavaĢ Geleneği, Hile ve
Taktikler”, Eskiçağ’dan Modern Çağ’a Ordular (OluĢum, TeĢkilat ve
ĠĢlev), edt. Feridun Emecen, Kitapevi Yayınları, Ġstanbul Mayıs 2008, s. 243-
266.
58
KILIÇ ÖZKAN Serap, “Pers Ordusu”, Eskiçağ’dan Modern Çağ’a
Ordular (OluĢum, TeĢkilat, ve ĠĢlev), edt. Feridun Emecen, Ġstanbul Mayıs
2008, s. 109-121.
KONYALI Ġbrahim Hakkı, “Fatih‟in Topları”, Tarih Hazinesi, S. 13,
Ġstanbul 1951, s. 46.
Konyalı Ġbrahim Hakkı, “Kanuninin Topları”, Tarih Hazinesi S. 19,
Ġstanbul 1953, s. 437.
KONYALI Ġbrahim Hakkı, “Sultan Selim‟in EĢsiz Topu”, Tarih
Hazinesi, S. 3, Ġstanbul Aralık 1950, s. 107-109.
KOYUNCU Mevlüt, “Hicri I. Asırda Ġslam Ordusu”, Eskiçağ’dan
Modern Çağ’a Ordular (OluĢum, TeĢkilat, ve ĠĢlev), edt. Feridun Emecen,
Kitapevi Yayınları, Ġstanbul Mayıs 2008, s. 221-236.
KUMRULAR Özlem, “XVI. Yüzyılda Avrupa‟da Osmanlı Ordusu
Ġmgesi: Korku, Hayranlık, Yakın Takip”, Eskiçağ’dan Modern Çağ’a Ordular
(OluĢum, TeĢkilat ve ĠĢlev), edt. Feridun Emecen, Kitapevi Yayınları,
Ġstanbul Mayıs 2008, s. 289-318.
KÜTÜKOĞLU Mübahat, “Mühimme Defteri” Türkiye Diyanet Vakfı
Ġslam Ansiklopadisi, C. 31, Ġstanbul 2006, s. 520-523.
KÜTÜKOĞLU Mübahat, “Mühimme Defterlerindeki Mumamele
Kayıtları Üzerine” Tarih Boyunca Paleografya ve Diplomatik Semineri,
Ġstanbul 1988, s. 95-112.
KÜTÜKOĞLU S. Mübahat, “Baruthâne-i Âmire”, Türkiye Diyanet
Vakfı Ġslam Ansiklopedisi, C. 5, Ġstanbul 1992, s. 96-98.
MANGALTEPE Ġsmail, “Arkeolojik Buluntulara Göre Avar, Peçenek ve
Kuman Kıpçaklarda Askeri Teçhizat”, Eskiçağ’dan Modern Çağ’a Ordular
(OluĢum, TeĢkilat, ve ĠĢlev), edt. Feridun Emecen, Kitapevi Yayınları,
Ġstanbul Mayıs 2008, s. 121-153.
59
ÖZBARAN Salih, “XVI. Yüzyılda Asya‟da ve Afrika‟da AteĢli Silahların
ve Askeri Teknolojinin Yayılmasında Osmanlıların Rolü”, Askeri Tarih
Bülteni, Genelkurmay Askeri Tarih ve Stratejik Etüt BaĢkanlığı Yayınları, S.
27, Yıl 14, Ankara Ağustos 1989, s. 37-42.
ÖZCAN Abdülkadir, “Osmanlı Askeri TeĢkilatı”, Osmanlı, C. 6, Yeni
Türkiye Yayınları, Ankara 1999, s. 551-557.
ÖZKAYA Yücel, “Osmanlı Dönemi Ġçin Askeri Tarih Kaynakları”,
Birinci Askeri Tarih Semineri Bildiriler I, Genelkurmay Basımevi, Ankara
1983, s. 95-101.
PARRY V.J. , “Ġslam‟da Harp Sanatı”, Tarih Dergisi, S. 28, Edebiyat
Fakültesi Matbaası, Ġstanbul 1975.
PARRY V.J. “Osmanlı Ġmparatorluğu‟nda Kullanılan Harp
Malzemelerinin Kaynakları”, Ġstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi
Tarih Enstitüsü Dergisi, S. 3, Ġstanbul Ekim 1972, s. 35-46.
SAWAĠ Kazuaki, “Japon Teknolojisine KarĢı: XVI. Yüzyılda Doğu
Asya‟da Osmanlı Tüfeğinin Yeri”, Eskiçağ’dan Modern Çağ’a Ordular
(OluĢum, TeĢkilat ve ĠĢlev), edt. Feridun Emecen, Kitapevi Yayınları,
Ġstanbul Mayıs 2008, s. 341-354.
SEZGĠN Ġbrahim, “Osmanlı Ġmparatorluğu‟ndaki Baruthâneler ve Barut
Ġmalatı”, Türkler, C. 10, Yeni Türkiye Yayınları, Ankara 2002, s. 145-150.
SEZGĠN Ġbrahim, “Osmanlı Ġmparatorluğunda Dumansız Barut Üretme
Çabaları”, Eskiçağ’dan Modern Çağ’a Ordular (OluĢum, TeĢkilat ve
ĠĢlev), edt. Feridun Emecen, Kitapevi Yayınları, Ġstanbul Mayıs 2008, s. 329-
340.
ġAKĠROĞLU H. Mahmut, “Barut”, Türkiye Diyanet Vakfı Ġslam
Ansiklopedisi, C. 5, Ġstanbul 1992, s. 92-94.
60
ġAKUL Kahraman, “Osmanlı Askeri Tarih Üzerine Bir Literatür
Değerlendirmesi”, Türkiye AraĢtırmaları Literatür Dergisi, Bilim ve Sanat
Vakfı Türkiye AraĢtırmaları Yayınları, C. 1, S. 2, Ġstanbul 2003, s. 529-571.
TAġAĞIL Ahmet, “Ġslam Öncesi Devirde Türk Ordusu”, Eskiçağ’dan
Modern Çağ’a Ordular (OluĢum, TeĢkilat, ve ĠĢlev), edt. Feridun Emecen,
Kitapevi Yayınları, Ġstanbul Mayıs 2008, s. 153-183.
TAġKIRAN Cemalettin, “Yükselme Döneminde Osmanlı Ordusu”,
Osmanlı, C. 6, Yeni Türkiye Yayınları, Ankara 1999, s. 561-568.
YAKITAL Emin, “Askeri Tarih Ġncelemesinin Gereksinimi”, Birinci
Askeri Tarih Semineri Bildiriler I, Genelkurmay Basımevi, Ankara 1983,
s.71-78.
1.4. TEZLER
CIRIK Hatice, XVII. Yüzyıl Askeri Seferler Esnasında Anadoluda
Yapılan Hazırlıklar, Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yeniçağ
Tarihi Anabilim Dalı, Yüksek Lisans Tezi, Ankara 2006.
GENÇ Hacı Ali, XVI-XVIII. Yüzyıllarda Osmanlı Ordularının Sefere
GidiĢ Merasimleri, Erciyes Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Ġslam
Tarihi ve Sanatları Anabilim Dalı Yüksek Lisans Tezi, danıĢmanı Sebahattin
Samur, Kayseri Eylül-2006.
1.5. ĠNTERNET KAYNAKLARI
.http://www.dailymotion.com/video/xl1k6f_syfyr-noktasynda-
osmanly-topu_news#.Uc68STv8GzJ (29.06.2013).
http://www.youtube.com/watch?v=eG2uc6BQRo0 (29.06.2013).
http://www.youtube.com/watch?v=MTCeW6bjzZ8 ( 28.06.2013).
http://www.youtube.com/watch?v=n1qkBRM2uAE. (29.06.2013).