osmanlı İmparatorluğu ve rusya’da askerî dönüşüm, 1500–1800

54
c213C 260$1/, õ03$5$725/8ó8 YH 586<$µ'$ $6.(5Ê 'g1h÷h0 ° On altıncı yüzyılın başlarında Osmanlı İmparatorluğu, Güney- doğu Avrupa ve Ortadoğu’da önemli bir askerî güç idi. Niccolò Machiavelli’den İvan Peresvetov’a kadar muasır birçok Avrupalı, Osmanlılara karşı hem korku hem de hayranlık besliyordu. Peres- vetov, Sultan II. Mehmed’in (1444–46, 1451–81) imparatorluğunu, kendi hükümdarı Moskova Büyük Dukası IV. İvan (1547–84) tara- fından taklit edilmesi gereken bir model olarak gördü. Gerçekten de, Osmanlı (ve İslamî, Moğol) kaynak harekete geçirme ve savaş metotları, III. İvan (1462–1505) ve IV. İvan dönemlerinde Moskof’ta yapılan askerî reformlar sırasında dikkate alındı. Ne var ki Os- manlılar 1783’e gelindiğinde Kuzey Karadeniz kıyıları yanı sıra nüfusunun çoğunluğu Müslüman olan Kırım’ı Ruslara bırakmak zorunda kaldı. İmparatorlukta Arap harfleriyle basım yapan ilk matbaanın kurucusu ve Osmanlı reformlarının ateşli savunucusu İbrahim Müteferrika, Sultan I. Mahmud (1730–54) için kaleme aldığı eserinde Büyük Petro’nun (1682–1725) askerî reformlarından taklit edilmeye değer örnekler olarak bahsediyordu. İvan Peresvetov’un ve İbrahim Müteferrika’nın sahip olduğu karşıt fikirler, Osmanlı ve Rus askerî tarihinde halen izah bekleyen büyük yer değişiminin varlığına işaret etmektedir. Doğu ve Orta Avrupa askerî tarihçileri, Batı Avrupa’nın belirli bölgelerinde gözlemlenen Avrupa “askerî devrim”i mesele üzerine uzun ve aşırı bir mesai harcamaktadırlar. Bu tarihçiler, araştırma-

Upload: georgetown

Post on 09-Nov-2023

0 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

c213C

On altıncı yüzyılın ba!larında Osmanlı "mparatorlu#u, Güney-do#u Avrupa ve Ortado#u’da önemli bir askerî güç idi. Niccolò Machiavelli’den "van Peresvetov’a kadar muasır birçok Avrupalı, Osmanlılara kar!ı hem korku hem de hayranlık besliyordu. Peres-vetov, Sultan II. Mehmed’in (1444–46, 1451–81) imparatorlu#unu, kendi hükümdarı Moskova Büyük Dukası IV. "van (1547–84) tara-fından taklit edilmesi gereken bir model olarak gördü. Gerçekten de, Osmanlı (ve "slamî, Mo#ol) kaynak harekete geçirme ve sava! metotları, III. "van (1462–1505) ve IV. "van dönemlerinde Moskof’ta yapılan askerî reformlar sırasında dikkate alındı. Ne var ki Os-manlılar 1783’e gelindi#inde Kuzey Karadeniz kıyıları yanı sıra nüfusunun ço#unlu#u Müslüman olan Kırım’ı Ruslara bırakmak zorunda kaldı. "mparatorlukta Arap harfleriyle basım yapan ilk matbaanın kurucusu ve Osmanlı reformlarının ate!li savunucusu "brahim Müteferrika, Sultan I. Mahmud (1730–54) için kaleme aldı#ı eserinde Büyük Petro’nun (1682–1725) askerî reformlarından taklit edilmeye de#er örnekler olarak bahsediyordu. "van Peresvetov’un ve "brahim Müteferrika’nın sahip oldu#u kar!ıt fikirler, Osmanlı ve Rus askerî tarihinde halen izah bekleyen büyük yer de#i!iminin varlı#ına i!aret etmektedir.

Do#u ve Orta Avrupa askerî tarihçileri, Batı Avrupa’nın belirli bölgelerinde gözlemlenen Avrupa “askerî devrim”i mesele üzerine uzun ve a!ırı bir mesai harcamaktadırlar. Bu tarihçiler, ara!tırma-

c GÁBOR ÁGOSTON C

c214C

larını yo#unla!tırdıkları bölgelerdeki askerî geli!meleri de Batı Avrupa’da vuku bulan hadiselerle mukayese etmeye çalı!mı!lar-dır.1 Elinizdeki makale Osmanlı, Avusturya Habsburg, Lehistan-Litvanya Birle!ik Krallı#ı ve Moskof/Rus imparatorluklarının tecrübe ettikleri askerî beceri, performans ve dönü!ümlerindeki benzerlik ve farklılıklar üzerine yapılacak ara!tırmaların, söz ko-nusu devletlerin Avrupa askerî devrimine öncülük eden devlet-lerle mukayesesi kadar yararlı olabilece#ini ileri sürmektedir.2 Bürokratik-mali geli!melerin mukayesesinin yanı sıra istihdam ve kaynakları harekete geçirme stratejilerinin kar!ıla!tırılması, bu imparatorlukların takip ettikleri farklı metotların ve dolayı-sıyla imparatorluk mahiyetlerinin daha iyi anla!ılması açısından bize yardımcı olacaktır. Ayrıca bu türden kıyaslamalar bir taraftan askerî devrim yakla!ımını de#erlendirmemize, di#er taraftan da son dönemlerde kültürel iddialar üzerinden bu yakla!ıma yapılan ele!tirileri daha iyi anlamamıza imkân tanıyacaktır. Siyasi ve sosyal de#i!imler için sava!ın oynadı#ı hızlandırıcı rol hakkında Weber-yan varsayımlara dayanan askerî devrim yakla!ımı, sava!ı, güç kullanımını en üst düzeye çıkaran ve böylece daha büyük askerî tesirlere yol açan “teknolojik geli!melerin ve örgütsel yeniliklerin iç dinamikleri ile hareket eden bir güç” olarak tanımlamaktadır. Di#er taraftan kültürel iddia sahipleri sava!a nihai noktada “kül-türel açıdan karar verildi#i” ve bu tür çatı!maların aslında belli toplumların kültürel !artlarının ürünü oldu#u teziyle bu yakla!ıma kar!ılık vermektedirler. Bu iddiaya göre, “teknolojik ve örgütsel

1 St. Petersburg’taki konferansa beni davet eden Catherine Evtuhov’e te$ekkür etmek isterim. Ayrıca, Andrzej Kaminski, bu makalenin ilk halini okuyup ele$tiride bulunan ismi meçhul iki okuyucu ve Kr!t!ka dergisinin editörlerine yorumları, ele$tirileri ve sabırları için te$ekkür ederim. “Askeri devrim” üzerine temel metinleri içeren bir çalı$ma için bknz. Clifford J. Rogers, The M!l!tary Revolut!on Debate: Read!ngs on the M!l!tary Transformat!on of Early Modern Europe, Boulder, CO: Westview, 1995.

2 Osmanlı ve Habsburg askerî geli$meleri üzerine bknz. Gábor Ágoston, “Empires and Warfare in East-Central Europe, 1550–1750: The Ottoman–Habsburg Rivalry and Military Transformation”, Frank Tallett ve D. J. B. Trim (haz.), European Warfare, 1350–1750, Cambridge: Cambridge University Press, 2010, s. 110–34.

c OSMANLI’DA STRATEJ! VE ASKER! GÜÇ C

c215C

yeniliklerin kabul edilip geli!tirilmesinin derecesi, kültürel ba#lam ile ilgilidir.”3

Elinizdeki bu makale, 1500’lerden 1800’e kadar uzanan bir zaman dilimi için Osmanlı ve Rus askerî becerilerini mukayese etmeye çalı!an ilk denemedir. Makaledeki ana odak askerî, mali ve bürokratik-kurumsal dönü!ümler, ayrıca merkezî idarenin sava!-lardaki de#i!en rolü üzerine olacaktır. Üzerinde özellikle durulacak sorular !unlardır: Askere alma stratejileri ve kaynakları harekete geçirme metotları nasıl bir de#i!im geçirdi? Bu de#i!iklikler plan-lanan reformların bir sonucu muydu, yoksa içten ve/veya dı!tan gelen meydan okumalara kar!ı bir cevap mıydı? Silahlı kuvvetlerin terkip ve tesirindeki de#i!iklikler ile hükümdar ve seçkin sınıfı arasındaki ili!kinin de#i!iminde sebep-sonuç açısından bir ba#lantı var mıydı? Sorulan bu sorulara detaylı cevap verebilmek için bir ya da iki monograf yazmak gerekir. Bu çalı!mada ise yukarıdaki sorulara giri! mahiyetinde cevaplar verilecektir.

Makalede, Moskof muadilleriyle kıyaslandı#ında on altıncı yüz-yılın patrimonyal Osmanlı "mparatorlu#u’nda padi!ah ve merkezî hükümetinin kaynaklar ve sava! araçları üzerinde daha etkin bir kontrole sahip oldu#u, ancak on sekizinci yüzyıla gelindi#inde "stanbul’un bu konuda St. Petersburg’a olan üstünlü#ünü kay-betti#i tezi ileri sürülmektedir. 1711’deki Prut Seferi’nde ya!adı#ı yenilgiye ra#men Rusya erken on sekizinci yüzyılda -bazıları Os-manlı ve Tatar tehlikesine kar!ı geli!tirilen veya Osmanlı askerî-bürokratik uygulamalarının taklidi sonucunda hayata geçirilen- bir dizi otokratik askerî, idari ve mali politikalar ile Osmanlılara kar!ı askerî becerilerini önemli derecede artırabildi. Bu süreçte Romanov Rusyası tarihçiler tarafından “nizamlı polis devleti” ve “mali-askerî” devlet !eklinde tanımlanan otokratik merkezî bir imparatorlu#a dönü!tü.4 Böylelikle Rus merkezî devlet aygıtı,

3 David Parrott, “Cultures of Combat in the Ancien Régime: Linear Warfare, Noble Values and Entrepreneurship”, Internat!onal H!story Rev!ew 27, 3 (2005), s. 518–33, alıntılar s. 519–20.

4 Marc Raeff, The Well-Ordered Pol!ce State: Soc!al and Inst!tut!onal Change through Law !n the German!es and Russ!a, 1600–1800, New Haven: Yale University Press, 1983;

c GÁBOR ÁGOSTON C

c216C

kaynak elde etme yetisine kavu!tu ve "stanbul ile kıyaslandı#ında askerî gücünü yerel güç sahiplerinden ba#ımsız !ekilde kullanır hale geldi. Di#er taraftan Osmanlı "mparatorlu#u tam tersi bir is-tikamet izleyerek kaynaklar ve organize !iddet araçları üzerindeki hükümet kontrolünün yerel güç sahiplerince kısıtlandı#ı, merkezî olmayan bir yapıya dönü!tü. 1617–1730 arasında on padi!ahtan yedisinin tahttan indirilmesine !ahit olunan bu sınırlı monar!i,5 sadece rakipleri de#il, on altıncı yüzyıl Osmanlısı ile mukayese edildi#inde de gücünü önemli ölçüde yitirmi!ti.

Tarihyazımı ve jeopolitik arkaplan üzerine yapılacak kısa bir giri!ten sonra makalenin ilk bölümünde on be!inci ve on altıncı yüzyıllarda Osmanlı ve Moskof’ta uygulanan asker toplama stra-tejileri, ordu terkipleri ve askerî kuvvetler mukayese edilmeye çalı!ılacaktır. Bu bölüm, her iki devlette de tımar ve pomestye adıyla bilinen askerî hizmete ba#lı arazi tahsislerinin, -Osmanlı’da hü-kümdarların ve Türkmen akıncı beylerin, Moskof’ta ise hizmetli prenslerin maiyetlerinden olu!an- erken dönem askerî birlikleri-nin hükümdarın komutası altındaki sadık, bütünle!ik, yarı-daimî ordulara dönü!ümünde oynadı#ı role dikkat çekmektedir. Ayrıca bu bölümde yeniçeriler ile Rus tüfekçilerinin (streltsy) Padi!ah ve Çar’ın konumunu sa#lamla!tırmadaki önemlerine de#inilecektir. Bu tür benzeri askerî geli!meler, Osmanlı askerî-mali modelinin Macaristan’dan Moskof’a kadar uzanan geni! bir co#rafyada ha-rekete geçirici etkisini de göstermekte ve böylece kültürün sa-va!lar için harekete geçirici oldu#u önermesini sorgulanır hale getirmektedir.

Söz konusu imparatorlukların on yedinci ve on sekizinci yüz-yıllarda farklı istikametlere ilerlemelerine sebep olan geli!melerin ele alındı#ı ikinci bölümde ise Moskof’taki askerî dönü!ümün on

Janet Hartley, “Russia as a Fiscal–Military State, 1689–1825”, Christopher Storrs (haz.). The F!scal–M!l!tary State !n E!ghteenth-Century Europe: Essays !n Honour of P. G. M. D!ckson, Farnham, UK: Ashgate, 2009, s. 125–66.

5 Osmanlı "mparatorlu!u’nun me$ruti monar$i oldu!u tezi için bknz. Baki Tezcan, The Second Ottoman Emp!re: Pol!t!cal and Soc!al Transformat!on !n the Early Modern World, Cambridge: Cambridge University Press, 2010.

c OSMANLI’DA STRATEJ! VE ASKER! GÜÇ C

c217C

yedinci yüzyıldan itibaren batı ve kuzey kom!ularından önemli derecede etkilendi#i gösterilmeye çalı!ılmı!tır. Rusya’nın "sveç (1590–95) ve Lehistan-Litvanya Birle!ik Krallı#ı’na (1609–19) kar!ı giri!ti#i sava!lar, pomestye süvarisi (pome#çik) birliklerine dayalı geleneksel sistemin yetersizli#ini belirgin hale getirmi!ti. Yönetim, yabancı subaylar ve paralı askerlerin yardımıyla yeni-düzen pi-yade (soldatıy), yeni-düzen süvari (reitarskiy polk) ve pi!tovlu a#ır süvari/dragon (dragunıy) birliklerini olu!turdu. Eski pomestye süvarisi yava! yava! ortadan kalktı ve binlercesi yeni-düzen sü-vari bölüklerine dahil edildi. Aynı zamanda tüfekçiler ve o#ulları yeni-düzen piyade birliklerinde istihdam edilmeye ba!landılar. Bu birliklerin ana birimleri askere yazılma yoluyla orduya alınmı! köylülerden olu!uyordu. 1658’den sonra Rusya’nın toplu !ekilde ulusal asker alımına ba!ladı#ını söyleyebiliriz. Bu geli!melerdeki dönüm noktası, Lehistan-Litvanya Birle!ik Krallı#ı’na kar!ı giri!ilen On Üç Yıl Sava!ları (1654–67) sırasında birliklerin ço#unlu#unun yeni-düzen alaylarda hizmet etmesi idi.6 Zaman zaman harekete geçirilen yarı-daimî nitelikteki bu ordu, I. Petro ve II. Katerina dönemlerinde kurulan ve güçlendirilen daimî ordu için sa#lam bir zemin olu!turdu. Bu süreç, daimî bir ordunun olu!turulaca#ına i!aret eden mali, örgütsel ve bürokratik geli!melerle de desteklendi.

On altıncı yüzyıl Osmanlı ordusu, Batı Avrupa’nın en iyi ordu-ları ile kıyas edilmesi mümkün olan bir sayıda tüfekli piyadeye sahip Habsburglara kar!ı Macaristan’da giri!ti#i Uzun Sava!’ta (1593–1606) modern Avrupa ordularının taarruz ve taktikleri ile yüzle!mek zorunda kaldı.7 Moskof’a benzer !ekilde "stanbul da Batı Avrupalı paralı askerlere ordu saflarında yer açtı. Ne var ki, bu

6 V. Chernov, Vooruzhennye s!ly russkogo gosudarstva v XV–XVII vv. s obrazovan!!a tsentral!zovannogo gosudarstva do reform pr! Petre I, Moscow: Voennoe izdatel´stvo Ministerstva oborony Soiuza SSR, 1954, s. 133–98; Richard Hellie, Enserfment and M!l!tary Change !n Muscovy, Chicago: University of Chicago Press, 1971, s. 198–201; Carol Belkin Stevens, Russ!a’s Wars of Emergence, 1460–1730, Harlow, UK: Pearson Longman, 2007, s. 160–68.

7 Bu konu hakkında bknz. József Kelenik, “The Military Revolution in Hungary”, Géza Dávid ve Pál Fodor (haz.), Ottomans, Hungar!ans and Habsburgs !n Central Europe: The M!l!tary Conf!nes !n the Era of Ottoman Conquest, Leiden: Brill, 2000, s. 117–59.

c GÁBOR ÁGOSTON C

c218C

birliklerin pek de mühim olmayan istihdamları Osmanlı ordusunun kompozisyon ve taktikleri üzerinde büyük bir etki yaratmadı.8 Batı Avrupa’ya özgü sava! taktiklerin meydan okuyu!una verilen cevap, geleneksel Osmanlı askerî kültürü sınırları içerisinde kaldı. Osmanlı "mparatorlu#u’nun on altıncı yüzyılın ikinci yarısında ya!adı#ı, kısmen artan nüfus, kısmen de para ekonomisine ba#lı ekonomik ve sosyal dönü!üm sonucu ortaya çıkan önemli sayıdaki ba!ıbo! piyadenin varlı#ı, verilen cevabı etkileyen unsurlardan biridir. Osmanlılar ate!li silah kullanımında Habsburgların sahip oldu#u üstünlü#ü dengelemek amacıyla yeniçerilerin sayısını artırdı ve silah ta!ıyan reaya arasından levend, sekban, sarıca ve tüfenkendâz diye adlandırılan piyadeleri askere aldı. Ancak bu metotlardan hiçbirisi istenilen neticeyi sa#lamadı. Aksine, alınan bu tedbirler devletin askere alma ve ikmal becerilerini zayıflattı#ı gibi "stanbul’u sava!ın finansmanı ve birliklerin harekete geçirilmesi gibi konularda yerel güç sahipleri ve ayanlara ba#ımlı hale getirdi.

"ki imparatorlu#un mukayeseli tarzda ele alınması oldukça yeni bir geli!medir. Genel çalı!malardaki ilgili ifadeler fayda sa#lasa da özel çalı!malar ile ortaya konacak ayrıntılı kıyaslamalar fevkala-de önemli bir bakı! açısı ve kavrayı! sa#layacaktır.9 Bu durum özellikle geçmi!te “garnizon devlet” !eklinde tanımlanan Rusya "mparatorlu#u ve “mükemmele yakın askerî devlet” !eklinde nitelenen Osmanlı "mparatorlu#u gibi devlet in!a süreçlerinde sava!ın önemli rol oynadı#ı imparatorlukların askerî tarihleri için

8 Caroline Finkel, “French Mercenaries in the Habsburg–Ottoman War of 1593–1606”, Bullet!n of the School of Or!ental and Afr!can Stud!es 55, 3 (1992), s. 451–71; Péter Sahin-Tóth, “À propos d’un article de C. F. Finkel: Quelques notations supplémentaires concernant les mercenaires de Pápa”, Turc!ca 26 (1994), s. 249–60.

9 Bu konuda faydalı genel çalı$malar için bknz. D. C. B. Lieven, Emp!re: The Russ!an Emp!re and Its R!vals, New Haven: Yale University Press, 2001; Karen Barkey, Emp!re of D!fference: The Ottomans !n Comparat!ve Perspect!ve, Cambridge: Cambridge University Press, 2008 [Farklılıklar "mparatorlu#u (Kar$ıla$tırmalı Tar!h Perspekt!f!nden Osmanlılar), Ebru Kılıç (trc.), "stanbul: Versus Kitap Yayınları, 2011]; Virginia H. Aksan, “Locating the Ottomans among Early Modern Empires”, Aksan (haz.), Ottomans and Europeans: Contacts and Confl!cts, "stanbul: "sis, 2004, s. 81–110.

c OSMANLI’DA STRATEJ! VE ASKER! GÜÇ C

c219C

geçerlidir. Ancak çok sayıda yeni çalı!ma ile bu tanımlamalara ciddi !ekilde itiraz edildi#i ve gerek Rus gerekse Osmanlı askerî tarih çalı!malarında yeni yakla!ımlar ortaya konuldu#u bilinmelidir.10 Rusya, Lehistan-Litvanya Birle!ik Krallı#ı, Karadeniz ve Osmanlı sava! tarihi üzerine çalı!an uzmanlar, bu alanda henüz olu!maya ba!layan akademik çalı!malara de#erli yorumlarıyla katkı sa#la-

mı!lardır.11 Ne var ki, gerekli dil ve tarihyazımı bilgisine oldukça az sayıda ara!tırmacının sahip olması, ayrıca çarpıcı !ekilde farklıla!an yakla!ım ve metotlardan dolayı söz konusu mukayeseli çalı!ma-ların gerçekle!mesi çok da kolay olmamaktadır. Dahası nicelik ve muhteva açısından de#erlendirildi#inde Osmanlı ve Rus askeri tarih çalı!malarında büyük bir e!itsizli#in varlı#ı ortadadır. Rus ordusu, ilgili bürokratik ve mali kurumlar üzerine zengin Rusça kaynaklar bir yana "ngilizce yazılmı! çok sayıda ve mükemmel nitelikte monograf ve ihtisas çalı!ması mevcut iken Osmanlı askerî tarihi, göreceli olarak yeni bir alandır.12 Osmanlı tarihi uzmanlarının elinde Rus tarihçilerinin on dokuzuncu yüzyılın ikinci yarısından

10 “Garnizon devlet” ifadesi ve ele$tirisi için bknz. Janet M. Hartley, Russ!a, 1762–1825: M!l!tary Power, the State, and the People, Westport, CT: Praeger, 2008, s. 209. Osmanlı "mparatorlu!u’nun “mükemmele yakın askerî devlet” oldu!u dü$üncesi için bknz. Peter Sugar, “A Near-Perfect Military Society: The Ottoman Empire”, L. L. Farrar (haz.), War: A H!stor!cal, Pol!t!cal, and Soc!al Study, Santa Barbara, CA: ABC-Clio, 1978, s. 95–104. Osmanlı askerî becerilerinin daha ayrıntılı bir tasviri için bknz. Rhoads Murphey, Ottoman Warfare, 1500–1700, New Brunswick, NJ: Rutgers University Press, 1999 [Osmanlı’da Ordu ve Sava$, 1500-1700, Tanju Akad (trc.), "stanbul: Homer, 2007]; Gábor Ágoston, Guns for the Sultan: M!l!tary Power and the Weapons Industry !n the Ottoman Emp!re, Cambridge: Cambridge University Press, 2005 [Barut, Top ve Tüfek: Osmanlı "mparatorlu#u’nun Asker! Gücü ve S!lah Sanay!s!, Tanju Akad (trc.), "stanbul: Kitap Yayınevi, 2006] ve Virginia H. Aksan, Ottoman Wars 1700–1870: An Emp!re Bes!eged, Harlow, UK: Pearson Longman, 2007 [Ku$atılmı$ B!r "mparatorluk-Osmanlı Harpler!, 1700–1870, Gül Ça!alı Güven (trc.), ("stanbul: Türkiye "$ Bankası Yayınları, 2011.]

11 Robert I. Frost, The Northern Wars: War, State and Soc!ety !n Northeastern Europe, 1558–1721, Harlow, UK: Longman, 2000; Brian L. Davies, Warfare, State and Soc!ety on the Black Sea Steppe: 1500–1700, Londra: Routledge, 2007; Stevens, Russ!a’s Wars of Emergence; Aksan, Ottoman Wars.

12 Bknz. Virginia Aksan, “Ottoman Military Matters”, Journal of Early Modern H!story 6, 1 (2002), s. 52–62; Kahraman #akul, “Osmanlı Askeri Tarihi Üzerine Bir Literatür De!erlendirilmesi”, Türk!ye Ara$tırmaları L!teratür Derg!s! 1, 2 (2003), s. 529–71.

c GÁBOR ÁGOSTON C

c220C

itibaren ortaya koydukları oldukça önemli sayıdaki basılmı! birinci

el kaynaklar gibi çalı!malar yoktur ve uzmanların ba!vurabilece#i

genel tarihler Solov´ev’in anıtsal eseri Istoriia Rossii gibi eserler

yanında sönük kalır.13 En önemli hükümdarları, devlet adamları,

generalleri, bürokratları üzerine onlarca ciltlik eserlere sahip Rus

tarihçileri, on altıncı yüzyıldan on sekizinci yüzyıla kadar olan

dönemde ya!amı! asker-bürokratik seçkinler hakkında yapılması

elzem modern prosopografik çalı!malar !öyle dursun, Osmanlı sad-

razamları üzerine neredeyse hiç14 monograf yazılmamı! olmasını ve

en ünlü Osmanlı padi!ahları hakkında bile ancak ço#u eskimi! tek

tük monografın mevcut olmasını15 !a!kınlıkla kar!ılamaktadırlar.

13 Sergei Mikhailovich Solov´ev, Istor!!a Ross!! s drevne!sh!kh vremen, 29 cilt, St. Petersburg: Obshchestvennaia pol´za, 1894–95 ve yeni baskıları; "ngilizce çevirisi, H!story of Russ!a, Gulf Breeze, FL: Academic International Press, 1976–.

14 Yapılan genellemeye istisna olu$turan eserlerden bazıları: Radovan Samard/i&, Mehmed Sokolov!', Belgrade: Srpska knji/evna zadruga, 1971 [Sokullu Mehmed Pa$a: Dünyayı Avuçlarında Tutan Adam, Meral Gaspıralı (trc.), "stanbul: Nokta Yayınları, 2004]; Cornell H. Fleischer, Bureaucrat and Intellectual !n the Ottoman Emp!re: The H!stor!an Mustafa Âl! (1541–1600), Princeton, NJ: Princeton University Press, 1986 [Tar!hç! Mustafa Al! (B!r Osmanlı Aydın ve Bürokratı, 1541-1600), Ayla Ortaç (trc.), "stanbul: Tarih Vakfı Yayınları, 2008]; Virginia H. Aksan, An Ottoman Statesman !n War and Peace: Ahmed Resm! Efend!, 1700–1783, Leiden: Brill, 1995 [Sava$ta ve Barı$ta B!r Osmanlı Devlet Adamı: Ahmed Resm! Efend! (1700-1783), Özden Arıkan (trc.), "stanbul: Tarih Vakfı Yayınları, 1997] ve Jane Hathaway, Besh!r Agha: Ch!ef Eunuch of the Ottoman Imper!al Harem, Londra: Oneworld Publications, 2005.

15 Burada en iyi bilinen Osmanlı padi$ahları, yani Bizans Konstantinopolisi’nin fatihi II. Mehmed ve Muhte$em veya Kanuni Süleyman (1520–66) üzerine yazılmı$ eserlerden çarpıcı iki örnek vermek gerekir. Bunlardan biri dipnot verilmeden ve intihali de içeren çok ciddi problemler içeren Franz Babinger’in Mehmed der Eroberer und se!ne Ze!t: Weltenstürmer e!ner Ze!tenwende, Münich: F. Bruckmann, 1953 adlı eseridir. (Bu eserin ele$tirisi için bknz. Colin Heywood, “Mehmed II and the Historians: The Reception of Babinger’s Mehmed der Eroberer during Half a Century”, Turc!ca 40 (2008), s. 295–344.) Eserin "ngilizce çevirisi,—Mehmed the Conqueror and H!s T!me, Princeton, NJ: Princeton University Press, 1978 [Fat!h Sultan Mehmed ve Zamanı, Dost Körpe (trc.), "stanbul: O!lak Yayıncılık, 2003]- William C. Hickman’ın editörlü!ünde önemli de!i$iklikler yapılarak ve notlar eklenerek basıldı. "kincisi ise André Clot’un Sol!man le Magn!f!que, Paris: Fayard, 1983 ("ngilizce baskı, Sule!man the Magn!f!cent: The Man, H!s L!fe, H!s Epoch, Matthew J. Reiss (trc.), Londra: Saqi Books, 1992 [Muhte$em Süleyman, Turhan Ilgaz (trc.), "stanbul: Epsilon, 2005] adlı çalı$masıdır ki padi$ahı ve imparatorlu!u Batılı bakı$ açısıyla sunar ve bu dönemi, akabinde “Üç Yüzyıllık Gerileme ve Çökü$ü”n (kitabın son bölümünün ba$lı!ı bu $ekildedir) ya$andı!ı bir “Altın Ça!” olarak betimler.

c OSMANLI’DA STRATEJ! VE ASKER! GÜÇ C

c221C

$u da bir gerçek ki, Rus-Osmanlı sava!larının daha fazla sayıda mukayeseli tarihine ihtiyaç duymaktayız. Osmanlı ar!iv ve yazma eser kaynaklarının eri!imine yönelik göze çarpan iyile!tirmeler, son zamanlarda yaygınla!an kaynak basımı faaliyetleri ve Osmanlı askerî tarihi üzerine çalı!an ‘ele!tirel bir kitle’nin Türkiye ve Türkiye dı!ında olu!maya ba!laması daha detaylı ve mukayeseli çalı!malar için gerekli olgunlu#a eri!ildi#ini göstermektedir.

Muasır Osmanlı dü!ünürleri ve daha sonra gelen tarihçiler Osmanlı askeri becerilerinin zayıflamasını ve kom!u iki hasım Habsburg Avusturyası ve Romanov Rusyası kar!ısında alınan yenil-gileri sözde “Altın Ça#”a (yakla!ık 1450–1550) ait “klasik” Osmanlı kurumlarındaki bozulma ile açıklamaya çalı!tılar. Böylelikle “Os-manlı çökü!ü” tezi üretilmi! oldu. Buna ilaveten, Avrupa merkezli ve oryantalist akademik çalı!malar bu hususta "slam’ı “kültürel ve teknolojik ba#nazlık” ve “Batı tekniklerini ödünç almaya ve bulu! yapmaya engel askerî despotizm” ile suçladılar.16 Bu dü!ünü! tarzı Bernard Lewis tarafından 11 Eylül öncesinde hazırlanmı!, ancak daha sonra basılmı! bir kitapta kendini belli eder. Lewis’e göre, “"slam sava! departmanları”nın (bununla kastedilen !ey her ne ise) “Batı” ile boy ölçü!mede gösterdi#i ba!arısızlık büyük ölçüde "slam’ın do#asında olan tutuculuk sebebiyledir.17

"ktisadi ve askerî tarih çalı!maları, serhad ara!tırmaları, edebiyat ele!tirisi ve sosyoloji gibi de#i!ik disiplinlerden etkilenerek ortaya konan son dönem Osmanlı tarihi analizleri, “kurulu!-altınça#-gerileme-modernle!me” dönemlendirmesini de içeren gerileme ekolünün temel iddialarının hemen hepsini sorgulamı! ve gerile-

16 Paul M. Kennedy, The R!se and Fall of the Great Powers: Econom!c Change and M!l!tary Confl!ct from 1500 to 2000, New York: Random House, 1987, s. 12 [Büyük Güçler!n Yüksel!$ ve Çökü$ler! (16. Yüzyıldan Günümüze Ekonom!k De#!$!m ve Asker! Çatı$malar), Birtane Karanakçı (trc.), "stanbul: Türkiye "$ Bankası Yayınları, 2010]; E. L. Jones, The European M!racle: Env!ronments, Econom!es and Geopol!t!cs !n the H!story of Europe and As!a, Cambridge: Cambridge University Press, 1987, s. 181.

17 Bernard Lewis, What Went Wrong? Western Impact and M!ddle Eastern Response, Oxford: Oxford University Press, 2002 [Hata Neredeyd!? 300 Yıldır Sorulan Soru, Harun Özgür Turgan (trc.), "stanbul: O!lak Yayıncılık, 2004.]

c GÁBOR ÁGOSTON C

c222C

me tezinin bir mit oldu#unu ilan etmi!tir.18 Bu yeni ara!tırmalar, kurumlar söz konusu oldu#unda gerileme yerine “dönü!üm”ü vurgulamakta, ayrıca on yedinci ve on sekizinci yüzyıllar için canlı ve esnek bir sosyal ve ekonomik yapının varlı#ından bah-setmektedirler. Osmanlı "mparatorlu#u’nun on yedinci yüzyılda yeniden yükseli!ine i!aret eden iktisadi ve askerî tarih alanında çalı!an uzmanlar, on sekizinci yüzyılın sonuna gelinceye kadar ekonomi ve sava! endüstrisinin önemli derecede gerilemedi#ini iddia ettiler.19 Arap ve Anadolu eyaletleri üzerine çalı!an tarihçi-ler, ekonomi tarihçisi Mehmet Genç’in malikâne sistemi ile ilgili ara!tırmalarına dayanarak, devlet tarafından kullanılan bu mali aracın di#er tekniklerle beraber ta!ra ayanını merkezî hükümete ba#lı kılma noktasında gösterdi#i katkıya de#indiler.20 Ba!ka tarih-

18 Douglas A. Howard, “Ottoman Historiography and the Literature of ‘Decline’ of the Sixteenth and Seventeenth Centuries”, Journal of As!an H!story 22, 1 (1988), s. 52–77; Howard, “Genre and Myth in the Ottoman Advice for Kings Literature”, Virginia H. Aksan ve Daniel Goffman (haz.), The Early Modern Ottomans: Remapp!ng the Emp!re, Cambridge: Cambridge University Press, 2007 [Erken Modern Osmanlılar. "mparatorlu#un Yen!den Yazımı, Onur Güne$ Ayas (trc.), "stanbul: Tima$ Yayınları, 2011], s. 137–66; Cemal Kafadar, “The Question of Ottoman Decline”, Harvard M!ddle Eastern and Islam!c Rev!ew 4, 1–2 (1997–98), s. 30–75; Jane Hathaway, “Problems of Periodization in Ottoman History: The Fifteenth through the Eighteenth Centuries”, Turk!sh Stud!es Assoc!at!on Bullet!n 20, 2 (1996), s. 25–31; Linda Darling, “Another Look at Periodization in Ottoman History”, Turk!sh Stud!es Assoc!at!on Bullet!n 26, 2 (2002), s. 19–28 [Osmanlı gerilemesi ve Osmanlı tarihyazımındaki yeni dönemlendirmeye i$aret eden bu makaleler Mustafa Arma!an’ın editörlü!ünde Türkçeye kazandırılmı$tır: Osmanlı Tar!h!n! Yen!den Yazmak. Ger!leme Parad!gmasının Sonu, "stanbul: Tima$ Yayınları, 2011]; Suraiya Faroqhi, Approach!ng Ottoman H!story: An Introduct!on to the Sources, Cambridge: Cambridge University Press, 1999 [Osmanlı Tarihi Nasıl "ncelenir?, Zeynep Altok (trc.), "stanbul: Tarih Vakfı Yayınları, 2009], s. 149–56.

19 Linda T. Darling, Revenue-Ra!s!ng and Leg!t!macy: Tax Collect!on and F!nance Adm!n!strat!on !n the Ottoman Emp!re, 1560–1660, Leiden: Brill, 1996; #evket Pamuk, A Monetary H!story of the Ottoman Emp!re, Cambridge: Cambridge University Press, 2000; ayrıca Mehmet Genç’in 1975–1988 yıllarında kaleme aldı!ı birçok ufuk açıcı makaleyi içeren $u kitaba bknz. Osmanlı "mparatorlu#unda Devlet ve Ekonom!, "stanbul: Ötüken, 2000; Murphey, Ottoman Warfare; Jonathan Grant, “Rethinking the Ottoman ‘Decline’: Military Technology Diffusion in the Ottoman Empire, Fifteenth to Eighteenth Centuries”, Journal of World H!story 10, 1 (1999), s. 179–201; Ágoston, Guns for the Sultan; Aksan, Ottoman Wars.

20 Dina Rizk Khoury, State and Prov!nc!al Soc!ety !n the Ottoman Emp!re: Mosul, 1540–1834, Cambridge: Cambridge University Press, 1997 [Osmanlı "mparatorlu#u’nda Devlet ve Ta$ra Toplumu: Musul, 1540-1834, Ülkün Tansel (trc.), "stanbul: Türkiye

c OSMANLI’DA STRATEJ! VE ASKER! GÜÇ C

c223C

çiler ise isyancıları ve yerel güç sahiplerini yönetici sınıfına dahil eden Osmanlı hükümetinin on yedinci yüzyılda zayıflamadı#ını, bilakis daha da kuvvetlendi#ini ve bu durumun devlet in!asında alternatif bir yöntem oldu#unu belirttiler.21 Son yapılan çalı!ma-lardan birinde 1580–1826 yılları arası dönem “sınırlı hükümet” !eklinde tanımlanan bir sosyo-ekonomik ve siyasi sistem in!ası denemesi olarak görülmekte ve “altın ça#-gerileme-modernle!me” !eklinde yapılan eski anlatıya yeni bir alternatif önerilmektedir.22 Ancak bu revizyonist çalı!malardan hiçbirisi "stanbul’un iki bü-yük rakibi, Habsburg Avusturyası ve Rusya kar!ısında Osmanlı "mparatorlu#u’nun on sekizinci yüzyıldaki askerî gerilemesini tatmin edici !ekilde izah edememi!tir. Bu makale, on altıncı yüz-yıldan on sekizinci yüzyıl sonlarına dek uzanan süreçte Osmanlı ve Rus ordusundaki geli!meleri mukayese ederek bu eksikli#i gidermeyi hedeflemektedir.

Osmanlı "mparatorlu#u ve Rusya arasındaki mücadele Osman-lıların 1453’te "stanbul’u fethetmeleri ve 1480’lerde Tuna deltasını ele geçirmelerini takiben bir “Osmanlı gölü”ne dönü!en Karade-niz bölgesinde gerçekle!ti. 1475 yılında Cenevizlilere ait Kefe ile Don Nehri a#zındaki Azak !ehrinin fethi, ayrıca 1478’de Kırım Hanlı#ı’nın "stanbul’un tâbiiyetine girmesi, 1768–74 Rus-Osmanlı Sava!ı sonuna ve Rusların 1783’te Kırım’ı ilhakına kadar uzanan süreçte Osmanlıların Karadeniz ve Do#u/Orta Avrupa stratejile-

"$ Bankası Yayınları, 2008]; Jane Hathaway, The Pol!t!cs of Households !n Ottoman Egypt: The R!se of the Qazda#l!s, Cambridge: Cambridge University Press, 1997 [Osmanlı Mısırı’nda Hane Pol!t!kaları: Kazda#lıların Yüksel!$!, Nalan Özsoy (trc.), "stanbul: Tarih Vakfı Yayınları, 2002]; Ariel Salzmann, Tocquev!lle !n the Ottoman Emp!re: R!val Paths to the Modern State, Leiden: Brill, 2004 [Osmanlı Anc!en Reg!me’! (Modern Devlet! Yen!den Dü$ünmek), Ay$e Özdemir (trc.), "stanbul: "leti$im, 2011.]

21 Karen Barkey, Band!ts and Bureaucrats: The Ottoman Route to State Central!zat!on, Ithaca, NY: Cornell University Press, 1994 [E$kıyalar ve Devlet: Osmanlı Tarzı Devlet Merkez!le$mes!, Zeynep Altok (trc.), "stanbul: Tarih Vakfı Yayınları, 1999]; Barkey, Emp!re of D!fference.

22 Tezcan, The Second Ottoman Emp!re.

c GÁBOR ÁGOSTON C

c224C

rinde fevkalade önemli bir rol oynamı!tır.23 Ne var ki, Osmanlılar ve Moskoflar 1560’lara dek do#rudan askerî mücadeleye giri!-mediler. Bu dönem asıl rolü Kırım Tatarları ve Don Kazakları’nın oynadı#ı vekiller aracılı#ı ile yapılan bir mücadele dönemi olarak adlandırılmaktadır.

"kinci dönem Moskova’nın Kazan (1552) ve Astrahan’ı (1554–56) fethi ile ba!lar ve 1670’lere kadar devam eder. Osmanlıların 1550’lerdeki Moskof yayılmasına verdi#i cevap 1569’daki ba!arısız Astrahan Seferi ve Don–Volga Kanalı projesi ile oldu. Bu proje ile Sadrazam Sokullu Mehmed Pa!a, Rusları Astrahan ve A!a#ı Volga’dan çıkarmayı ve -Osmanlı Karadeniz donanmasını Hazar Denizi’ne naklettikten sonra- kuzeyden Safevi "ran’a saldırarak $irvan eyaletini ele geçirmeyi istemi!ti.24

Ayrıca bu dönem Zaporojye ve Don Kazakları’nın Kırım’daki Osmanlı !ehirlerine, Karadeniz’in Rumeli sahillerine (1606–16) ve Anadolu kıyılarına yaptıkları donanma akınlarına !ahit oldu. Bu durum Osmanlılar ile bu akınları engellemesi gereken Lehistan-Litvanya Birle!ik Krallı#ı ve Rusya arasındaki ili!kileri daha da karma!ık hale getirdi. Bo#az’a kadar inen Kazaklar imparator-luk ba!kenti "stanbul’un dı! mahallelerini talan ettiler. Dinyester Nehri’nin a#zındaki Akkerman 1574–1634 arasında en az on dört akına maruz kaldı. Kırım’daki Osmanlı hakimiyetinin merkezi olan Kefe 1616’da ya#malandı. 1614’te Sinop ve 1610’larda Trab-zon birçok defa ya#ma edildi. 1620’lerde Trabzon’a yönelik çok

23 Halil "nalcık, “The Question of the Closing of the Black Sea under the Ottomans”, Arxe!on Pontou 33 (1979), s. 74–110; Dariusz Kolodziejczyk, “Inner Lake or Frontier? The Ottoman Black Sea in the Sixteenth and Seventeenth Centuries”, F. Bilici, I. Candea ve A. Popescu (haz.), Enjeux pol!t!ques, économ!ques et m!l!ta!res en Mer No!re (XIVe–XXIe s!ècles): Études à la mémo!re de M!ha!l Guboglu, Braïla: Musée de Braïla, 2007, s. 125–39.

24 Davies, Warfare, State, and Soc!ety, özellikle 1–3. bölümler; Halil "nalcık, “The Origins of the Ottoman–Russian Rivalry and the Don–Volga Canal”, Annales de l’Un!vers!té d’Ankara 1 (1947), s. 47–110; Akdes Nimet Kurat, Türk!ye ve "d!l Boyu; 1569 Astarhan Sefer!, Ten-"d!l Kanalı ve XVI–XVII. Yüzyıl Osmanlı-Rus Münasebetler!, Ankara: Ankara Üniversitesi Basımevi, 1966.

c OSMANLI’DA STRATEJ! VE ASKER! GÜÇ C

c225C

daha ciddi akınlar gerçekle!ti. Osmanlılar, Kazakların 1637’de ele geçirdi#i Azak’ı ancak be! yıl sonra geri alabildiler.25

Bu akınlara kar!ı liman ve ticaret gemilerini korumak isteyen Osmanlılar Karadeniz sınırının kuzey çemberi üzerindeki kalele-ri tahkim ettiler. Ruslar da Tatar akınlarına kar!ı savunmalarını kuvvetlendirdi. IV. "van 1550 ve 1560’larda Tula merkezli eski savunma sistemi çertayı kuvvetlendirdi ve Putivl’in güneyinde ikinci bir savunma hattı in!a ettirdi. Yine de yo#un Tatar akınları ancak on yedinci yüzyılın ortasında yeni Belgorod savunma hattı sayesinde önemli ölçüde azaldı. Belgorod, 1636’a gelindi#inde 17.000 asker barındırabilmekteydi ve 1635–53 arasında in!a ve tahkim edilmi!ti.26

Üçüncü devre, Çehrin’in kontrolü için giri!ilen 1677–81 Rus-Osmanlı Sava!ı ile ba!lamı! ve iki imparatorluk ordularının birçok defa kar!ıla!masına !ahit olmu!tur (1686–1700, 1710–11, 1735–39, 1768–74, 1787–91). Bunlar arasında güç ili!kilerini temelden de#i!-tiren ve Rusların büyük zaferiyle sonuçlanan 1768–74 Osmanlı-Rus Sava!ı bir dönüm noktası te!kil eder. Ço#unlukla Osmanlı top-raklarında sava!an Ruslar, Eflak ve Bo#dan beylikleriyle beraber Kırım Hanlı#ı’nı da ele geçirdiler. Rusya’nın Baltık filosu 1770’te Çe!me’de Osmanlı donanmasını yok etti. Küçük Kaynarca Barı! Antla!ması’nı imzalayan Osmanlılar, Karadeniz’de sahip oldukları toprakların bir bölümü ile Karadeniz ve Azak Denizi arasındaki kanalı koruyan Kerç’i Ruslara bıraktılar. 1783’te Rusya tarafından ilhak edilecek Kırım, aynı antla!ma sonucunda Osmanlılardan ba#ımsızlı#ını kazandı.27

25 Victor Ostapchuk, “The Human Landscape of the Ottoman Black Sea in the Face of the Cossack Naval Raids”, The Ottomans and the Sea, Kate Fleet (haz.), Or!ente Moderno 29 (81), 1 (2001), s. 44–50; Ostapchuk ve Svitlana Bilyayeva, “The Ottoman Northern Black Sea Frontier at Akkerman Fortress: The View from a Historical and Archeological Project”, A. C. S. Peacock (haz.), The Front!ers of the Ottoman World, Oxford: Oxford University Press, 2009, s. 151.

26 Hellie, Enserfment, 174–79; Davies, Warfare, State and Soc!ety, 59–95; Stevens, Russ!a’s Wars of Emergence, s. 133–38.

27 Bu sava$lar için bknz. Aksan, Ottoman Wars.

c GÁBOR ÁGOSTON C

c226C

Osmanlı ordusu, on be!inci ve on yedinci yüzyıllar arasında o zamanın en iyi örgütlü, en yüksek maa! alan ve en iyi !ekilde ikmal edilen ordularından biriydi. Ordunun ço#unlu#unu hiz-metlerinin bedeli "stanbul tarafından tahsis edilmi! tımarlar ara-cılı#ı ile ödenen eyaletlerdeki süvari birlikleri (tımarlı sipahiler) olu!turuyordu. Bu askerler kendilerine tahsis edilen topraklardan gelir toplama hakkı kar!ılı#ında silah (kısa kılıç ve oklar), zırh (mi#fer ve zincir zırh) ve at edinmek, ayrıca padi!ahın ça#rısı üzerine beraberlerindeki cebelüler ile askerî hizmette bulunmak zorundaydılar. Tımarlı sipahinin sefere getirmesi gereken cebelü sayısı tımardan aldı#ı gelir oranında artıyordu. Osmanlılar tı-marlı sipahilerin sayısını ve yükümlülüklerini takip etmek ama-cıyla muhtemelen I. Bayezid dönemi (1389–1402) gibi erken bir tarihten itibaren farklı denetim yöntemleri uyguladılar. Tımarlı sipahilerin sefere katılıp katılmadı#ını ve gerekli sayıda asker ve teçhizat getirip getirmediklerini tespit için mevcut tımar kayıtları di#er defterler ile kar!ıla!tırılıyordu. Sipahi sefere katılmadı#ı ya da gereken sayıda asker getirmedi#inde kendisine tahsis edilen tımarı kaybediyor ve bo!alan bu tımar bir ba!kasına veriliyordu. Tımar ve buna ba#lı bürokratik denetim sistemi on be!inci yüzyıl sonu ve on altıncı yüzyılda Osmanlı padi!ahlarına 50.000 ki!ilik ta!ra süvari gücü sa#larken, gelir toplama ve asker maa!ı ödeme yükünü merkezî bürokrasinin sırtından almı! oluyordu.28 Barı! zamanlarında beylerbeyi ve sancakbeyinin idaresindeki tımarlı si-pahiler eyaletlerdeki asayi! ve düzenin sa#lanmasında hayati bir rol

28 Gyula Káldy-Nagy’e göre, 1527 yılına ait hazine kayıtlarında 23.000 civarında cebelü askeri sefere getirebilecek 27.868 tımarlı sipahi listelenmi$tir: “The First Centuries of the Ottoman Military Organization”, Acta Or!ental!a Academ!ae Sc!ent!arum Hungar!cae 31 (1977), s. 161–62. Aynı kayna!ı kullanan Murphey, tımarlı sipahi sayısının 99.261 ve harekete geçirilebilir kuvvet sayısının 50.000–80.000 oldu!unu belirtmi$tir (Ottoman Warfare, s. 36–43).

c OSMANLI’DA STRATEJ! VE ASKER! GÜÇ C

c227C

oynadılar. Eyalet ve ordunun yönetimin ve denetiminden sorumlu olan bu idarecilerin -en azından on altıncı yüzyılda- her üç yılda bir yerleri de#i!tiriliyordu. Bu ve daha birçok açıdan beylerbeyi ve sancakbeyleri Moskof’taki namestniki’ye benzemektedirler. Fakat namestniki (tekil: namestnik) idari ve askerî sorumluluklarının yanı sıra en yüksek hukuk otoritesini de ellerinde bulunduruyorlardı.

Moskof Knezli#i’ndeki pomestye denilen hizmet !artına ba#lı arazi tahsisi fikrinin Osmanlı tımar sisteminden ödünç alındı#ı ileri sürülmü!tür. Bazı ara!tırmacılar bu fikrin ilk defa Osmanlı kay-nak seferberli#i yöntemlerini tatbik etmeyi öneren Peresvetov’un 1547 tarihli risalesinde dile getirildi#ine i!aret ederler. George Vernadsky, pomestye ve tımarın kökenlerinin Bizans’taki pronoia denilen !artlı toprak tahsisi sistemi oldu#unu iddia etmi!tir, ancak bu iddia bazı ara!tırmacılar tarafından itiraz görmü!tür.29 Donald Ostrowski, pomestyenin "slam dünyasında oldukça iyi bilinen ikta sistemi üzerine kurulup bu sistemin Moskof’a Kıpçak bozkırların-daki Tatarlar aracılı#ıyla ula!tı#ını belirtmektedir. Bilindi#i gibi ikta sisteminde komutanlar, tahsis edilen topraklarda kendileri ve birliklerinin ihtiyaçlarını kar!ılamak için vergi toplayabiliyorlardı. Ostrowski, “taktik, strateji, tertip, silahlar ve askerî malzemeyi de içeren !ekliyle Moskof’un sahip oldu#u ordu ve süvari sisteminin do#rudan Mo#ol sistemine dayandı#ı”nı ileri sürmü!tür.30 An-cak “Mo#ol "ranı’nda neredeyse hiç varolmayan bir kurum” olan

29 George Vernadsky, “On Some Parallel Trends in Russian and Turkish History”, Transact!ons of the Connect!cut Academy of Arts and Sc!ences 26 (1945), s. 33–34; Sergei Nefedov, “Reformy Ivana III i Ivana IV: Osmanskoe vliianie”, Voprosy !stor!!, no. 11 (2002), s. 31; Vincent E. Hammond, State Serv!ce !n S!xteenth-Century Novgorod: The F!rst Century of the Pomest!e System, Lanham, MD: University Press of America, 2009, s. 2–3. Pronoia ve tımar arasındaki benzerlikler üzerine yakın tarihli bir çalı$ma için bknz. Colin Imber, The Ottoman Emp!re, 1300–1650: The Structure of Power, 2. baskı, New York: Palgrave, 2009, s. 182–83.

30 Donald Ostrowski, “The Mongol Origins of Muscovite Political Institutions”, Slav!c Rev!ew 49, 4 (1990), s. 525–42, alıntı 535. Ayrıca bknz. Muscovy and the Mongols: Cross-Cultural Influences on the Steppe Front!er, 1304–1589, Cambridge: Cambridge University Press, 1998, özellikle s. 48–50; Brian Davies, “Foundations of Muscovite Military Power, 1453–1613”, Frederick W. Kagan ve Robin D. S. Higham (haz.), The M!l!tary H!story of Tsar!st Russ!a, New York: Palgrave, 2002 ve Nefedov, “Reformy.”

c GÁBOR ÁGOSTON C

c228C

iktadan “Altın Ordu ile ilgili kaynaklarda söz edilmemi!” olması sebebiyle Ostrowski’nin tezi sorunlu gözükmektedir.31

Janet Martin bilinen ilk pomestye tahsisinin 1482 tarihinde ger-çekle!ti#ini, ancak hizmet yükümlülü#ünün 1523 gibi daha geç bir tarihte ortaya çıktı#ını iddia etmi!tir.32 1556 tarihli Hizmet Kanunu, pomestye sahibinin her yüz nüfusluk çetverti (4,1 dönüme denk dü-!en çeyrek manasında eski Rus ölçü birimi) arazisi kar!ılı#ında tam teçhizatlı bir süvari hazır etmesini mecbur kılmaktaydı.33 Moskof büyük prensinin sadakatle yapılan hizmetler kar!ılı#ında bah!etti#i pomestye, ancak pome!çik vefat ederse bir varisinin askerî hizmete devam etmesi !artıyla miras kalabiliyordu. Pome!çik bu !artı ye-rine getiremedi#i takdirde tahsis edilen arazi -Osmanlı tımarında oldu#u gibi- hükümdara intikal ediyor ve kusursuz hizmet eden bir ba!kasını ödüllendirmek için kullanılıyordu. Miras yoluyla intikal eden çiftliklerden (votçina) farklı !ekilde, pomestye satılamıyor yahut rehin bırakılamıyordu. Nasıl ki tımar padi!ahın Osmanlı Beyli#i’nin ilk yıllarında süvarilerin ço#unu sa#layan Türk aristokrasisine ba#ımlılı#ını azaltmı!sa, pomestye de do#rudan hükümdara ba#lı ve ona kar!ı sorumlu askerî hizmetkarlar olu!turmak ve böylece hükümdarın hizmet soylularının (Ortaça# Rusyası’nın geleneksel süvari güçleri) !ahsi birliklerine ba#ımlılı#ını tedricen ortadan kaldırmayı amaçlıyordu. Tam manasıyla daimî bir ordu anlamına gelmeyen bu yapı, hükümdara, gerekti#inde göreceli olarak hızlı harekete geçirebilece#i, hazırda bekleyen bir kuvvet sa#lamı!tı.34

31 Reuven Amitai’nin Ostrowski’nin kitabı üzerine yazdı!ı tanıtım yazısı, Speculum 77, 2 (2002), s. 615–18 ve Amitai, “Turco-Mongolian Nomads and the Iqta System in the Islamic Middle East”, Anatoly M. Khazanov ve André Wink (haz.), Nomads !n the Sedentary World, Richmond, UK: Curzon, 2001, s. 152–71, özellikle, s. 157.

32 Stevens, Russ!a’s Wars of Emergence, s. 62, not 23.33 Hellie, Enserfment, s. 37–38.34 Donald Ostrowski, “The Growth of Muscovy (1462–1553)”, Maureen Perrie (haz.),

The Cambr!dge H!story of Russ!a, 1: From Early Rus to 1689, Cambridge: Cambridge University Press, 2006, s. 230–31 ve referans gösterilen di!er kaynaklar. Pomeshch!k!’nin yükümlülüklerindeki bölgesel farklılıklar üzerine bknz. Janet Martin, “Peculiarities of the Pomest´e System: A Comparison of Novgorod and Tver´ in the Mid-Sixteenth Century”, Gyula Szvák (haz.), Muscovy: Pecul!ar!t!es of Its Development, Budape$te: Magyar Ruszisztikai Intézet, 2003, s. 76–87. Ayrıca bknz. Hammond, State Serv!ce.

c OSMANLI’DA STRATEJ! VE ASKER! GÜÇ C

c229C

IV. "van’ın 1556 Hizmet Kanunu ve ilgili Osmanlı kanunname-leri üzerine yapılacak mukayeseler kadar (zaman ve mekana ba#lı de#i!iklikleri de hesaba katarak) pomestye, tımar ve bu ikisindeki süvari yükümlülüklerini gösteren çe!itli kayıtlar hakkında yapı-lacak detaylı çalı!malar, Moskof ve Osmanlı sistemleri arasındaki benzerlik ve farklılıklara ı!ık tutacaktır. Tımarın pomestye için bir ilham kayna#ı ya da model olup olmadı#ı sorusu bir kenara, her ikisinin de askerî sonuçları benzerlikler arz etmekteydi: Bu sistemler hükümdara sadık ve onun tarafından finanse edilen yarı-daimî kuvvetler olu!turdular.

Tarihçiler pomestye arazi tahsisatı aracılı#ıyla desteklenen süvari kuvvetlerinin sayısal büyüklü#üne dair farklı rakamlar önermektedirler. Hellie, pome!çik orta kademe hizmet sınıfının sayısının 1550 ve 1650 arasında 25.000 oldu#unu belirtmi!tir -ki bu rakamlar tımarlı sipahilerin 1520’lerdeki sayısına (23.000) ya-kındır.35 Ancak hizmetle yükümlü olanlar hesaba katıldı#ında bu rakamlar de#i!ecektir. Nefedov, IV. "van’ın 100.000 ki!ilik bir süvari gücünü elinde tutabildi#ini iddia etmektedir.36 Di#erleri ise pomestye süvari ordusunun (pomestnaya konnitsa) sayısını 75.000 (S. M. Seredonin), 50.000 (A. V. Chernov) veya 35.000 (E. A. Razin) olarak tespit ettiler. A. N. Lobin yaptı#ı son ara!tırmada 1510’lar ve 1530’lar arasındaki seferlerin ço#una 10.000-12.000’den fazla süvarinin katılmadı#ını belirtmi! ve en büyük seferlerde bile ancak 20.000 askerin harekete geçirildi#ine i!aret etmi!tir.37 Di#erleri ise IV. "van’ın kontrolü altındaki süvari birliklerin sayısının 17.500 oldu#u tahmininde bulundular ve 1563’te sadece 18.000, 1579’da ise 10.500 (padi!ahın tımarlı sipahileri ile kıyaslandı#ında oldukça az sayıda) pome!çiki harekete geçirebildiklerini iddia ettiler.38 Bu

35 Hellie, Enserfment, s. 24.36 Nefedov, “Reformy”, s. 31.37 A. N. Lobin, “K voprosu o chislennosti vooruzhennykh sil rossiiskogo gosudarstva v

16 v.”, Stud!a Slav!ca et Balcan!ca Petropol!tana, no. 1–2 (5/6), (2009), s. 45–75 -bu çalı$masında yazar, yukarıda bahsedilen akademik çalı$malara da referans vermi$tir (s. 46–47). Ayrıca, yine aynı kitap içinde yapılan tartı$ma önemlidir (s. 76–149). Bu makalenin bir kopyasını gönderdi!i için Dr. Lobin’e müte$ekkirim.

38 Hellie, Enserfment, s. 267; Davies, “Foundations”, s. 27–28.

c GÁBOR ÁGOSTON C

c230C

durum Moskof’un sadece bölgesel güçlerden biri oldu#u, Osman-lıların ise "spanya, Avusturya Habsburgları ve Safevilere meydan okuyan ve bu imparatorlukların da kendisine meydan okudu#u büyük bir imparatorluk oldu#u gerçe#i kar!ısında hiç de !a!ırtıcı de#ildir.

Osmanlı padi!ahları, dirlikleri tımarlar aracılı#ıyla ödenen eyalet süvarilerine ilaveten -Avrupalı ve Asyalı rakiplerinden çok önce- daimî ordu birlikleri kurdular. Sultan I. Murad (1362–89) za-manında olu!turulan ve dev!irme sistemi aracılı#ıyla asker ihtiyacı kar!ılanan yeniçeri ordusunun sayısı on be!inci yüzyıl ortalarında 5000 civarında idi, ancak bu sayı II. Mehmed’in saltanatı sonunda 8000’e ula!tı. Yeniçerilerin sayısı on altıncı yüzyılın sonuna dek 10.000-12.000 civarında kaldı.

Piyade okçu gücünü olu!turan azaplar da on dördüncü yüzyı-lın ikinci yarısından itibaren önemli bir güç olarak ortaya çıktılar. Reaya arasından toplanan sava!a yatkın bekar gençlerden olu!an bu birlikler bir çe!it köylü milis grubuydu ve teçhizatları yine re-aya tarafından sa#lanıyordu. Sayıları on be!inci yüzyılda oldukça fazla olan (1453’teki "stanbul fethi sırasında 20.000 ve Akkoyunlu Uzun Hasan’a kar!ı giri!ilen 1473 Otlukbeli Sava!ı’nda 40.000) bu birlikler, donanma ve kalelerde görev almaya ba!layarak ordudaki rollerini yava! yava! seçkin yeniçeri sınıfına bıraktılar.39

Osmanlı ordusundaki askerlerin ço#u kılıç ve ok kullanıyordu. Osmanlılar on dördüncü yüzyılın ikinci yarısında -muhtemelen 1380’ler veya daha öncesinde- ate!li silahlar kullanmaya ba!ladılar (-ki bu konudaki ilk referanslar halen tartı!malıdır). 1390’lardan itibaren Osmanlı idaresi, maa!ları tımarla ödenen, top üreten ve kullanan daimî topçu birlikleri istihdam etmeye ba!ladı. Osman-lılar II. Murad (1421–44, 1444–51) dönemi ba!ında ulufeli topçular, muhtemelen on be!inci yüzyılın ortalarından itibaren cebeciler,

39 Káldy-Nagy, “First Centuries”, s. 163–67; Murphey, Ottoman Warfare, s. 43–44.

c OSMANLI’DA STRATEJ! VE ASKER! GÜÇ C

c231C

on be!inci yüzyılın ikinci yarısından itibaren top arabacıları, ni-hayet aynı yüzyılın sonlarına do#ru humbaracılar istihdam ettiler. Topçular, cebeciler ve top arabacıları padi!ahın daimî ordusunun temel ocaklarını olu!turuyordu. Bu ocakları hazine kayıtlarında görmek mümkündür. 1514’te 348 olan topçu oca#ındaki nefer sayısı, 1527’de 695’e ula!tı ve yüzyılın kalanında düzenli bir artı! gösterdi: 1567’de 1204 ve 1598’de 2827.40 1598’teki sayı, genelde Macaristan’daki ku!atmalarla geçen 1593–1606 Habsburg-Osmanlı Sava!ı’nda topçu sınıfına duyulan ihtiyaca i!aret etmektedir.

Yeniçeriler ilk dönemlerde ok, tatar yayı ve mızrak ile teçhiz edildiler. Osmanlıların ilk kez tüfek kullanmalarına yönelik atıflar (1394, 1402, 1421, 1430, 1440, 1442) tartı!malı olsa da yeniçerilerin on be!inci yüzyılın ilk yarısında fitilli tüfek kullanmaya ba!ladıkları bilinmektedir. Tarihçilerin ço#u Osmanlıların Macarlarla yaptı#ı 1443–44 Sava!ı ve "kinci Kosova Sava!ı’nda (1448) küçük top anla-mına gelen tüfek kullandıkları konusunda görü! birli#indedirler.41 On be!inci yüzyılın ortalarına ait kale defterlerinde tüfeklerin topların yanında listelenmi! olması, tüfeklerin bu dönemde arke-büz tipi elde ta!ınan ate!li silahlara dönü!tü#üne i!aret eder.42 III. Murad (1574–95) yeniçerileri geli!mi! fitilli tüfeklerle teçhiz etti. Osmanlıların ku!atma sava!larındaki uzmanlıkları da biliniyordu. Osmanlı topçuları Macaristan’ın modernize edilmi! kalelerini bile oldukça etkin bir !ekilde ku!atma altına aldılar.

Moskof’taki ate!li silahlara dair bilinen ilk referans Mosko-va müdafilerinin Toktamı!’ın kuvvetlerine küçük toplar (tiufiak) fırlattı#ı 1382 tarihine aittir. Tuifiak kelimesi Türkçe ate!li silah anlamındaki tüfekten (tüfenk, tüfeng) gelmektedir ve bu durum Do#u Avrupa’da barut teknolojisinin yayılmasında Osmanlılar ve Tatarların oynadıkları role i!aret eder. Di#er taraftan, ate!li silah-

40 Ágoston, Guns for the Sultan, s. 28–30.41 Feridun Emecen, Osmanlı Klas!k Ça#ında Sava$, "stanbul: Tima$ Yayınları, 2010, s.

34.42 Örne!in, 1455’te Novoberda Kalesi’nde 55 tüfek varken Üsküp’te 148 tüfek ve 4000

mermi bulunuyordu. Bknz. age, s. 35–36.

c GÁBOR ÁGOSTON C

c232C

ların büyük kısmının Moskova’ya Livonya yoluyla ve Litvanya üzerinden ula!mı! olması ihtimal dahilindedir.43 Osmanlıların 1453’te "stanbul’u fethi esnasında kritik bir role sahip olan ate!li silahlar, on be!inci yüzyılın ortasında süvari a#ırlıklı Rus ordu-sunda hâlâ önemsizdi. Ancak III. "van döneminde bu silahlar ve yeni istihkamlar -kısmen Çar’ın Osmanlı muasırı II. Mehmed’i takip etmesi sonucu geli!en askerî teknolojiye yönelik ki!isel ilgisi sayesinde- önemli hale geldi. III. "van Moskova’da bir tophane kurulmasını emretti ve Moskoflar 1520’lerde, yani Osmanlılardan yakla!ık üç nesil sonra, ilk ba#ımsız topçu birli#ine sahip oldular. 1560’larda !ahit olunan a#ır ku!atma toplarının dökümünün kısmen de olsa Osmanlı etkisine atfolunması mümkündür. Hemen hemen aynı dönemde (1520’ler) atların çekti#i top arabalarının kullanımı, Çar’ın daha küçük topları sava! meydanlarına getirmesine ve kul-lanmasına imkân tanıdı. Rusya’nın 1576 yılında yakla!ık 2000 topa sahip oldu#u ve yüzyılın sonuna gelindi#inde bu sayının 3500’e ula!tı#ı tahmin edilmektedir.44 Di#er taraftan bu sayı, Tophâne-i Âmire’de 1510’lar ve 1520’lerde yıllık ortalama 200’den fazla top döken Osmanlılarla kıyas edildi#inde, oldukça mütevazıdır. Os-manlılar, eyaletlerde faal 15–20 kadar dökümhaneleriyle, on altıncı yüzyılda yılda 400–500 top dökebiliyorlardı.45

Moskof da 1480’ler ve erken on altıncı yüzyılda arkebüzcüler (pi#çalniki) istihdam etti. Pi#çal´in dü!ük kalibreli toplardan omuz tüfeklerine dönü!ümü, Batı Avrupa arkebüzleri ve Osmanlı tüfe#i-nin dönü!ümü ile paralellik arz eder.46 Ne var ki, Moskof arkebüz-lerinin sayısı ve taktiksel önemi, erken on altıncı yüzyılda Safevilere (1514), Memlüklere (1516–17) ve Macarlara (1526) kar!ı kazanılan

43 Davies, “Foundations”, s. 17; ayrıca, Moskof ’ta ate$li silahların ilk defa kullanılması üzerine Rus tarihçiler arasındaki tartı$ma için bknz. Thomas Esper, “Military Self-Sufficiency and Weapons Technology in Muscovite Russia”, Slav!c Rev!ew 28, 2 (1969), s. 187–88.

44 Hellie, Enserfment, s. 152–57.45 Hesaplamalarım $u eserdeki verilere dayanmaktadır: Ágoston, Guns for the Sultan, s.

180–8246 P!shchal´n!k! ve p!shchal´in evrimi üzerine bknz. Hellie, Enserfment, s. 153, 160.

Ayrıca Esper, “Military Self-Sufficiency.”

c OSMANLI’DA STRATEJ! VE ASKER! GÜÇ C

c233C

zaferlerin gösterdi#i üzere, yeniçerilerin sahip oldu#u tüfeklerle mukayese edilecek seviyede de#ildi. Bu noktada Moskof’un zayıflı-#ını fark eden Peresvetov, ate!li silahlarla donatılmı! ve yeniçeriler gibi onluk düzen halinde tertip edilmi! 20.000 ki!ilik piyade saray muhafız birli#inin te!kilini önerdi. IV. "van, 1550 yazında seçkin tüfekçiler (vıbornye streltsy) adıyla 3000 ki!ilik piyade saray muhafız birli#ini olu!turdu. Maa!ları hazineden ödenen bu birli#e mensup askerler yılda 4 ruble,47 yani yeniçeri muadillerinin kazançlarının sadece yüzde 30-40’ı kadar gelir elde ediyorlardı. Di#er !ehirlerde de streltsi birlikleri olu!turuldu. Bu birliklerin toplam sayısı ancak 1560’larda yeniçerilerle kıyas edilecek seviyeye ula!abildi. Çar, 1563 yılında bu askerlerden 12.000’ini sefer için harekete geçirdi. Aynı yüzyılın sonuna gelindi#inde, Moskova’da (yakla!ık 2000’i atlı olmak üzere) 7000–10.000 arasında streltsi vardı. Aynı tarihlerde bu askerlerin eyaletler bazında ülkenin geneline da#ılmı! sayısı 20.000–25.000’i buluyordu.48 Yeniçerilere benzer !ekilde (ancak Batı Avrupa’daki tüfekçilerden farklı olarak) kendilerini savunmak için mızrak kullanmayan bu askerler, uyguladıkları taktikler açısından da yeniçerileri andırıyorlardı. Yeniçeriler erken on altıncı yüzyıldan itibaren silahlarını saf düzene#inde ate!ledikleri halde 1590’lara gelindi#inde her iki asker birli#inin de Batı Avrupa tipi yaylım ate!ine ba!ladı#ı anla!ılmaktadır.49 Katıldı#ı sava!larda Macar tarzı Wagenburg’a ya da “seyyar kale” anlamına gelen önceden hazırlanmı! gulyay gorod’a dayalı hareket eden streltsi, meydan sava!larında nadiren yer almaktaydı. Osmanlılar ise 1440’ların ortalarından itibaren Macar Wagenburg’un kendi uyarlamaları olan taburu kullanmaya ba!ladılar.50

47 Nefedov, “Reformy”, s. 42.48 Hellie, Enserfment, s. 162; Stevens, Russ!a’s Wars of Emergence, s. 88.49 Ágoston, Guns for the Sultan, s. 24; Günhan Börekçi, “A Contribution to the Military

Revolution Debate: The Janissaries, Use of Volley Fire during the Long Ottoman–Habsburg War of 1593–1606 and the Problem of Origins”, Acta Or!ental!a Academ!ae Sc!ent!arum Hungar!cae 59, 4 (2006), s. 407–38.

50 Ágoston, Guns for the Sultan, s. 18–19.

c GÁBOR ÁGOSTON C

c234C

1374 gibi erken bir tarihte küçük bir donanmaya sahip olan Os-manlılar, II. Mehmed ve II. Bayezid (1481–1512) döneminde kürekli kadırgaları ba!lıca gemileri olarak benimseyerek Akdeniz’in genel donanma teknolojisini edinmi! oldular.51 Osmanlı donanmasının büyüklü#ü II. Mehmed zamanında oldukça etkileyici idi. Osman-lılar, 1453’te "stanbul’u ablukaya almak için de#i!ik tiplerde 145 gemi kullandılar. 1475’te ise Cenevizlilerin yönetiminde bulunan Kırım’ın liman kenti Kefe’ye kar!ı giri!tikleri deniz seferinde 380 kadırgayı seferber ettiler. 1499–1503 Osmanlı-Venedik Sava!ı sı-rasında II. Bayezid, sadece 1500 yılında 250’den fazla geminin in!asını emrederek donanmayı önemli ölçüde kuvvetlendirdi. Her ne kadar uzun vadede Hint Okyanusu’ndaki Portekizlilerle boy ölçü!emese de Osmanlı donanmasının bu dönemde yeniden !ekillenmesi aslında kara gücü olan imparatorlu#u heybetli bir deniz gücüne dönü!türdü.52 Kazak !alopeleri özellikle 1610’lar ve 1620’lerde bazı Osmanlı liman kentlerini ciddi !ekilde tehdit ettikleri halde Osmanlılar donanmaları sayesinde Do#u Akdeniz ve Karadeniz’deki deniz ileti!im a#larını kontrol edebildiler.

Moskof’un Kazan (1552) ve Astrahan’ı (1556) fethi, Volga Nehri ve Hazar Denizi’ndeki ticaretin artmasını sa#ladı ve bu durum ülke içlerine sefere çıkacak ve açık denizlerde seyredebilecek gemilerin in!asını gerektirdi. Nijniy Novgorod ve Astrahan arasındaki Volga Nehri üzerinden yılda iki kez streltsi ve toplarla korunan 500 civa-

51 Kate Fleet, “Early Turkish Naval Activities”, The Ottomans and the Sea, s. 133; Colin Imber, “The Navy of Süleyman the Magnificent”, Stud!es !n Ottoman H!story and Law, "stanbul: "sis, 1996, s. 1–69; Imber, Ottoman Emp!re, s. 295–323.

52 John Francis Guilmartin, Gunpowder and Galleys: Chang!ng Technology and Med!terranean Warfare at Sea !n the S!xteenth Century, Cambridge: Cambridge University Press, 1974, s. 11–15 [Kalyonlar ve Kadırgalar, Ali Özdamar(trc.), "stanbul: Kitap Yayınevi, 2010]; Salih Özbaran, The Ottoman Response to European Expans!on: Stud!es on Ottoman–Portuguese Relat!ons !n the Ind!an Ocean and Ottoman Adm!n!strat!on !n the Arab Lands dur!ng the S!xteenth Century, "stanbul: "sis, 1994; "smail Hakkı Göksoy, Güneydo!u Asya’da Osmanlı-Türk Tes!rler!, Isparta: Fakülte Kitabevi, 2004; Giancarlo Casale, The Ottoman Age of Explorat!on, Oxford: Oxford University Press, 2010.

-‐

c GÁBOR ÁGOSTON C

c236C

rında gemi geçiyordu.53 Karadeniz sahillerinde Rus donanmasının önemli hale geli!i ancak Büyük Petro döneminde gerçekle!ecekti.

Sovyet dönemi tarihçilerinden bazıları on altıncı yüzyılın ba-!ında Moskof’un 150.000–200.000, aynı yüzyılın sonunda ise muh-temelen 300.000 ki!ilik bir askerî gücü harekete geçirebildi#ini iddia etmi!tir.54 Ancak yakın tarihli bir ara!tırmada, Moskof’un on be!inci yüzyılın ortasında 35.000 ve on altıncı yüzyılın ilk yarısında 100.000 civarında bir askerî kuvveti seferber edebildi#i ortaya ko-nulmu!tur.55 1563, 1577 ve 1578 seferlerinde Moskof idaresi sırasıyla 30.991, 32.325 ve 36.625 ki!ilik birlikleri harekete geçirdi.56 Osmanlı ordusunun potensiyel gücü 100.000’i a!arken padi!ahların ba!ında bulundu#u büyük seferlerde genellikle 60.000–70.000 civarında as-ker seferber ediliyordu. Her halükarda bu sayı Moskof’un seferber etti#i asker sayısının iki katıdır.57

Her iki imparatorluk da on altıncı yüzyılda topraklarını ge-ni!letti. Osmanlılar 2.500.000 km%’lik bir alanı kontrol ediyor iken Moskof’un toprak geni!li#ine dair tahminler çeli!kilidir. Bu tah-minlere göre Moskof 1462’de 37.000-430.000 km%; 1533’de 110.000-2.800.000 km% ve on altıncı yüzyılın sonunda 195.000-5.400.000 km% arası bir alana hakimdi. Geç on yedinci yüzyıl Rusyası’nın

53 Edward J. Phillips, The Found!ng of Russ!a’s Navy: Peter the Great and the Azov Fleet, 1688–1714, Westport, CT: Greenwood, 1995, s. 7–8.

54 Bir örnek olarak muasırların hesaplamalarının 150.000–350.000 arasında de!i$ti!ini belirten ve “Rus hükümetinin 200.000’e yakın süvari ve piyade askerini toplayabile-ce!ini” iddia eden Chernov’ın eserinden bahsetmek mümkündür. Vooruzhennye s!ly, s. 33. Ayrıca bknz. M. M. Krom, “O chislennosti russkogo voiska v pervoi polovine XVI v.”, A. P. Pavlov ve A. G. Man´kov (haz.) Ross!!skoe gosudarstvo v XIV–XVII vv.: Sborn!k state!, posv!ashchenny! 75-let!!u so dn!a rozhden!!a Iu. G. Alekseeva, St. Petersburg: Dmitrii Bulanin, 2002, s. 67.

55 Davies, “Foundations”, s. 17; Krom, “O chislennosti”, s. 79. Ayrıca Lobin’in maka-lesi ve akabinde Stud!a Slav!ca et Balcan!ca Petropol!tana no. 1–2 (5–6), (2009), s. 45–150’da yapılan tartı$maya bakınız.

56 Dianne L. Smith, “Muscovite Logistics, 1462–1598”, Slavon!c and East European Rev!ew 71, 1 (1993), s. 38–39.

57 Káldy-Nagy, “First Centuries”, çe$itli sayfalarda; Murphey, Ottoman Warfare, s. 35–49.

c OSMANLI’DA STRATEJ! VE ASKER! GÜÇ C

c237C

15.280.000 km%’lik bir alana sahip oldu#una dair hesaplamalar abartılı gözükmekte ve iskân olmayan geni! arazileri de kapsa-maktadır.58 Vergi veren nüfus açısından bakıldı#ında Osmanlılar yine avantajlı konumdaydı. 1520’lerde Osmanlı "mparatorlu#u, 12.000.000–13.000.000’luk bir nüfusu barındırabiliyordu ve bu sayı aynı yüzyılın sonunda asgari 22.000.000’a ula!tı (bazı ara!tırmacılar bu sayıyı 35.000.000’a kadar çıkarmaktadırlar).59 Moskof’un geç on yedinci yüzyıldaki nüfusu hakkında yapılan tahminler ise 6.500.000 ve 16.000.000 arasında de#i!mektedir. Yakın tarihli ara!tırmalarda bu rakam on altıncı yüzyılın sonu için 5.000.000–7.000.000, on yedinci yüzyılın sonu için ise 7.000.000–10.500.000 arasındadır.60 $ayet 1718–19’da yapılan ilk nüfus sayımı olan reviziya’ya da-yanarak nüfusun 1719 yılında 15.500.000–15.600.000 oldu#unu kabul edersek geç on yedinci yüzyılda on milyonluk nüfus makul gözükmektedir.61

58 Bknz. Hellie, Enserfment, s. 21, 281; Donald Edgar Pitcher, An H!stor!cal Geography of the Ottoman Emp!re from Earl!est T!mes to the End of the S!xteenth Century, Leiden: Brill, 1973, s. 134 [Osmanlı "mparatorlu#u’nun Tar!hsel Co#rafyası, Bahar Tırnakçı (trc.), "stanbul: Yapı Kredi Yayınları, 2001.]

59 Halil "nalcık ve Donald Quataert (haz.), An Econom!c and Soc!al H!story of the Ottoman Emp!re, 1300–1914, Cambridge: Cambridge University Press, 1994, s. 29 [Osmanlı "mparatorlu#u’nun Ekonom!k ve Sosyal Tar!h!, 1300-1600, Halil Berktay (trc.), "stanbul: Eren Yayınevi, 2001.]

60 Ia. E. Vodarskii, Naselen!e Ross!! v kontse XVII–nachale XVIII veka, Moscow: Nauka, 1977, s. 19 (daha erken döneme ait hesaplamalar) ve s. 192 (1678 yılı için). Geç on altıncı yüzyıl için 7 milyon ve geç on yedinci yüzyıl için 10,5 milyon rakamları Vodarskii ve Hellie tarafından verildi, ayrıca Brian Davies tarafından Cambr!dge H!story of Russ!a, 1, s. 486’da alıntılandı. 1613 yılı için 5 milyon tahmini ve 1689 yılı için 9–10 milyon rakamı Richard Hellie tarafından aynı eserde (s. 546) belirtilmi$tir. David Moon 1678 yılında 9 milyonluk bir nüfus oldu!unu hesapladı. (Vodarskii’nin 1977 tarihli kitabından alıntıyla). Di!er taraftan William C. Fuller, nüfusun geç on yedinci yüzyılda “7 milyondan daha az” oldu!unu ifade etmektedir. Bknz. Dominic Lieven (haz.), The Cambr!dge H!story of Russ!a, 2: Imper!al Russ!a, 1689–1917, Cambridge: Cambridge University Press, 2006, s. 374, 530.

61 Yapılan tahminlerin ço!u, V. M. Kabuzan, Narodonaselen!e Ross!! v XVIII–pervo! polov!ne XIX v. (po mater!alam rev!z!!), Moscow: Izdatel´stvo Akademii nauk SSSR, 1963, s. 164’e dayanmaktadır (yazar bu çalı$mada 7.789.000 erkek ve 15.578.000 nüfus hesaplamı$tır.); ayrıca bknz. Arcadius Kahan ve Richard Hellie, The Plow, the Hammer and the Knout: An Econom!c H!story of E!ghteenth-Century Russ!a, Chicago: University of Chicago Press, 1985, s. 8 (yazar, 7.791.063 erkek nüfus sayısı vermek-

c GÁBOR ÁGOSTON C

c238C

Moskof’a kıyasla on be!inci yüzyılda daha kuvvetli olan Os-manlı "mparatorlu#u, daha merkezî ve disiplinli bir ordu, daha iyi lojistik imkânları ve istikrarlı bir ekonomiye sahipti. Buna mukabil Moskof, kısmen rakibi Osmanlıları taklit ederek, kısmen de Batı tarzı ordularla sava!mak zorunda kaldı#ı için Batı silah ve taktik-lerini benimsedi ve on altıncı yüzyılın ortalarından itibaren askerî becerilerini kuvvetlendirmeyi ba!ardı.

Rus silahlı kuvvetleri on yedinci ve on sekizinci yüzyıllarda istikrarlı bir !ekilde büyüyerek tertip, taktik ve silah açısından Batı sava! usullerini yava!ça benimseyip kendi sistemine uyarladı. 1630’da 92.000 olan asker sayısı 1680’de 164.000’e ula!tı. "laveten 50.000 kadar Ukraynalı Kazak asker de Rus ordusunda bulunu-yordu.62 On sekizinci yüzyılda bu sayı daha da arttı ve yüzyılın sonunda en azından ka#ıt üzerinde 500.000’e ula!tı ($ekil 1).

Bu rakamların genelde abartılı, itibarî rakamlar oldu#u unu-tulmamalıdır; gerçek rakamlar daha mütevazıdır. Ayrıca -her ne kadar silahlı kuvvetlerin sayısındaki do#al dalgalanmalarla açıkla-nabilse de- 1762 ve 1765 gibi yakın yıllara ait rakamlar arasındaki tutarsızlık, kaynaklar ve hesaplamalardaki sorunlara i!aret eder. Ka#ıt üzerindeki bu rakamlar, firarilerin sayısını içermemekte ve gerçekte olandan daha fazla sayıda askeri var gösterme e#ilimini yansıtmaktadır. Tüm bunlara ra#men on sekizinci yüzyılın orta-sındaki Rus ordusunun mevcudu Osmanlı "mparatorlu#u’ndaki asker sayısından fazla idi. Ekseriyetle bu durum askere alma me-totlarındaki farklılıktan kaynaklanıyordu.

tedir ki cinsiyetler arasında e$it bir da!ılım var oldu!unu kabul edersek toplam nüfus 15.582.126 olacaktır).

62 Paul Bushkovitch, “The Romanov Transformation, 1613–1725”, M!l!tary H!story of Tsar!st Russ!a, s. 34–35.

c OSMANLI’DA STRATEJ! VE ASKER! GÜÇ C

c239C

63 Kahan ve Hellie, Plow, s. 369; L. G. Beskrovnyi, Russka!a arm!!a ! flot v XVIII veke: Ocherk!, Moscow: Voennoe izdatel´stvo, 1958, s. 58, 330; Walter M. Pintner, “The Burden of Defense in Imperial Russia, 1725–1914”, Russ!an Rev!ew 43, 3 (1984), s. 253; Bushkovich, “Romanov Transformation”, s. 34–33; John L. H. Keep, Sold!ers of the Tsar: Army and Soc!ety !n Russ!a, 1462–1874, Oxford: Clarendon, 1985, s. 136–38 (1711, 1720, 1724, rakamlara garnizon birlikleri de dahildir); Davies, “The

0 400.000 800.000

c GÁBOR ÁGOSTON C

c240C

Fransa’nın toplam gelirlerinin be!te birine denk seviyede har-cama yaparak Avrupa’nın en büyük daimî ordusuna sahip olan Rusya, serf ve soylu sınıfını mecburi askerlik hizmetine tâbi tuttu. Teorik olarak tüm Rus erkekleri askerlik hizmetiyle mükellef-ti. Petro, 1705’te bir düzen ve sıraya ba#lı olmayan askere alma metodu yerine yeni bir sistem getirdi ve getirdi#i bu sistem bazı de#i!ikliklerle 1874’e kadar yürürlükte kaldı. Yeni sistemde her yirmi köy hanesinin 20 ya!ına ula!mı! bir asker vermesi gereki-yordu. 1793’e kadar askere alınanların hizmet süresi ömür boyu idi, ancak sonrasında bu hizmet 25 yıl ile sınırlandırıldı. Ne var ki bu de#i!imin nüfus üzerindeki etkisi ehemmiyetsiz idi. Çünkü 25 yıllık hizmetten sonra askerlerin sadece küçük bir kısmı hayatta kalabiliyor veya sa#lıklı bir !ekilde terhis olabiliyordu.64 Yüzyıl boyunca (1701–99), yıllık ortalama 23.850 ki!iye kar!ılık gelen 2.361.000 ki!i askere alındı. Ancak yıllık ortalamalar ba!a geçen Çarlara göre önemli ölçüde de#i!iyordu: "sveç ile yapılan sava!ı da kapsayan I. Petro döneminde (1701–24) bu sayı 15.219 iken Os-manlılara kar!ı mücadelenin gerçekle!ti#i Çariçe Anna döneminde (1735–39) 27.987 oldu. Sayı, Yedi Yıl Sava!ı’na rastlayan Çariçe Elizaveta döneminde 20.535; Osmanlılara kar!ı iki uzun sava!a (1768–74 ve 1787–91) tesadüf eden II. Katerina döneminde 32.025 ve nihayet I. Pavel zamanında 54.639 (1797–98) idi. Bu rakamlara yüzyıl sonunda sayısı yakla!ık 1.500.000’ı bulan zayiatı da ekle-yen Kahan, askerlik ça#ındaki erkek nüfus ile silah altındakileri kar!ıla!tırdı ve yıllık askere alınma yüzdeliklerini Çar I. Petro ve Çariçe Elizaveta dönemlerinde 0,54, Çariçe Anna döneminde 0,91 ve Çariçe II. Katerina döneminde 0,67 oldu#unu tespit etti. Askerlik külfetinin a#ırlı#ı yüzünden askere alınanların birço#u görevden

State of the Russian Army under Münnich (1730–1740): A Reassessment”, 42nd Annual Convent!on of the Assoc!at!on for Slav!c, East European, and Euras!an Stud!es, 18–21 November 2010, Los Angeles, California (1730, 1732, rakamlara garnizon birlikleri de dâhildir); Hartley, Russ!a, 1762–1825, s. 8. 1756 için rakam 43.000 ki$ilik düzensiz askerleri de içermektedir; bknz. Fuller, Strategy, s. 96.

64 Fuller, Strategy, s. 45–46.

c OSMANLI’DA STRATEJ! VE ASKER! GÜÇ C

c241C

kaçmanın yollarını arıyordu. Kendini sakatlama, celpten kaçma ve gizlenme oldukça yaygındı.65 Ayrıca, ölüm, açlık ve kıtlıktan dolayı zayiatın fazla oldu#u bilinmektedir. Yapılan bir tahmine göre, Petro’nun ordusundaki 380.000 askerden 250.000’inin ismi, 1700–1725 arasını kapsayan 25 yıllık dönem sonrasında ölüm ya da firar nedeniyle kayıtlardan dü!ürülmü!tü.66

Ordunun büyümesine ilave olarak Rus silahlı kuvvetlerinin tertibinde özellikle on yedinci yüzyılda ya!anan de#i!iklik oldukça önemlidir. Bahsedildi#i üzere, Lehistan-Litvanya Birle!ik Krallı#ı ve "sveç’e kar!ı giri!ilen sava!lar, pomestye süvarisine dayalı gelenek-sel askerî sistemin zayıflıklarını ortaya çıkardı. Lehistan ile yapılan Smolensk Sava!ı (1632–34) hazırlıkları esnasında (1630) 27.000 pome!çik arasından sadece 15.850’i sefere uygun bulundu. Moskof hükümdarlar bu sebeple yabancı subay ve paralı askerler istihdam ettiler ve onların yardımı ve kumandası altında yeni-tertip piyade, süvari ve a#ır teçhizatlı askerî birlikler olu!turdular. Smolensk’e gönderilen 34.000 ki!ilik Moskof kuvvetinin yakla!ık yarısı bu yeni-tertip birliklerdendi. Bu askerlerin hazır kıta bulundurulması masraflı oldu#undan yönetim, sava! sonrasında birlikleri terhis etti ve paralı askerleri ülkelerine geri gönderdi. Giri!ilen reformlara, Otuz Yıl Sava!ları (1618–48) sonrasında Batı ve Orta Avrupa’da i!siz kalan yabancı paralı asker sayısının oldukça yüksek oldu#u bir dönemde, Lehistan’a kar!ı mücadelenin yeniden ba!ladı#ı On Üç Yıl Sava!ları (1654–67) sırasında da devam edildi. "çinde bulunulan !artlar 1630’lardakilerle benzerlik gösteriyordu, ancak bu defa yapılan reformların etkisi kalıcı oldu. Yönetim pomestye süvarilerini tedricen kaldırmayı ve bu askerleri yeni-tertip süvari birliklerine dahil etmeyi denedi. On Üç Yıl Sava!ları’ndaki çar-pı!malar orta kademe hizmet sınıfı süvari birliklerini yok etmi!ti. Razriyad listesine göre devlet, planlanması kötü yapılan 1687’deki

65 Kahan ve Hellie, Plow, s. 10–12; Pintner, “Burden of Defense”, s. 251. 1705–1801 arasında askere alınan 2.271.571 ki$i de hesaba katılmalıdır (Keep, Sold!ers, 145 n. 5).

66 Fuller, Strategy, s. 46.

c GÁBOR ÁGOSTON C

c242C

Kırım Seferi’nde bile 112.902 ki!ilik bir orduyu harekete geçirebil-di. Bu orduya daha sonraları Hetman Samoyloviç yönetimindeki 50.000 Ukraynalı Kazak katıldı. Rus düzenli birliklerinin yüzde 66,9’u yeni-tertip piyade ve süvariden olu!uyordu, tüfekçilerin ve soylu sınıfından gelen süvarilerin oranı ise sırasıyla yüzde 10 ve yüzde 7,7 idi. Piyadenin süvariye oranı birincisinin artan önemine i!aret eden !ekilde yüzde 53,7’ye 46,3’tü. 1689’daki "kinci Kırım Seferi’nde yeni-tertip piyade yakla!ık 350 topun deste#iyle Tatar süvarisine geçit vermedi ve süvarileri korumayı ba!ardı. Streltsi ise taktik açısından artık pek geçerli olmayan gulyay gorod metodunu kullanıyordu.67

1632’de 33.775 olan streltsi sayısı, 1681’de 50.000’i a!tı. Bununla birlikte askerî önemleri büyük ölçüde azaldı. Moskof tüfekçileri-nin sadece yüzde 5–10’u seferlere i!tirak ediyordu ve yönetim bu birlikleri ço#unlukla dirlik ve düzenin sa#lanması gibi görevlerde kullanmaya ba!ladı: Bu askerler eyalet yöneticilerine köylüleri sindirmede veya askerlik hizmetine almada yardımcı oldular, Vol-ga’daki ticareti Tatar, Kalmuk ve Kazak akınlarına kar!ı korudular, hapishanelerde gardiyanlık yapıp itfaiyeci olarak hizmet ettiler. Di#er taraftan, askerî ve sosyal önemlerini kaybettiklerinin farkına varan streltsi, yönetim kar!ıtı ayaklanmalara katıldı. Yönetim, Ra-zin "syanı (1666–71) sonrası bu birliklerin sayısını azalttı. Bazıları yeni-tertip birliklere, özellikle de seçkin saray gardiyanlarına dahil edildi. Geri kalan tüfekçiler son büyük isyanları sonrasında Büyük Petro tarafından 1698’de tasfiye edildi.68

67 Hellie, Enserfment, s. 167–74, 198–201; Richard Hellie, “Warfare, Changing Military Technology and the Evolution of Muscovite Society”, John A. Lynn (haz.), Tools of War: Instruments, Ideas and Inst!tut!ons of Warfare, 1445–1871, Urbana: University of Illinois Press, 1990, s. 85–94; Bushkovitch, “Romanov Transformation”, s. 34–35; E. A. Razin, A hadm%vészet története, s. 3: A háború kézm%!par! korszakának hadm%vészete (XVI–XVII. század), Budape$te: Zrínyi Katonai Kiadó, 1964, s. 239–50; Stevens, Russ!a’s Wars of Emergence, s. 125–32, 151–68; Davies, Warfare, State and Soc!ety, s. 179–81.

68 Hellie, Enserfement, s. 202–7. Eyalet streltsi sayısı önceki seviyesi olan 30.000’de kalmaya devam etti (age).

c OSMANLI’DA STRATEJ! VE ASKER! GÜÇ C

c243C

"htisasla!manın olmayı!ı ve alayların dönü!ümü bu birlik-lerin temel özelli#i olarak kaldı. 1699–1725 arasında 272 kadar yeni-düzen piyade alayı olu!turuldu, ancak 1720’lerde ordu bu alaylardan ancak 90’ına sahipti. Di#er taraftan, Osmanlı ve Tatar tehdidi 1711’de garnizon birliklerinin olu!umuna neden oldu ve 1713’te birinci, 1723-24’te ise ikinci landmilitsii kuruldu. Hareket kabiliyeti yüksek olan hafif süvari dragonlar, Do#u Avrupa’nın seyrek nüfuslu arazilerindeki sava!lar için oldukça elveri!li idi. Bu tarz birliklere olan ihtiyaç sonuçları itibariyle sosyal karı!ım ve Petro’nun süvarilerinin sosyal açıdan yeniden !ekillenmesini gerektiren askere alma havuzunun geni!lemesine neden oldu. Bahsedilen bu durum, Rus askerî geli!melerinin hükümdarı da derinden etkileyen Batı Avrupa askerî dönü!ümünden gittikçe uzakla!tı#ını göstermektedir. Alayların dönü!ümleri askerî uyumu kuvvetlendirmi!, ancak sosyal farklılıkları belirsiz hale getirmi!ti. Ordunun bir parçası haline gelen süvariler önceki sosyal statülerini kaybettiler ve bu sebeple süvari olmak, statü bilincine sahip soylular için cezbedici olmaktan çıktı. Bunun yerine soylular, ihtiraslarını -kendine özgü ya!am tarzları ve uzmanla!ma kültürleriyle yük-sek sosyal statü kayna#ı haline dönü!üp süvari hizmetinin yerini alan- subay kadrolarına yönelttiler.69

Monar!ik niyetlerin, askerî ihtiyaçların ve soyluların siyasi manevralarının bir sonucu olarak ortaya konulan “Rütbe ve Terfi Cetveli” (Tabel’ o rangakh) (1722) hükümdara yapılacak hizmetleri ve hizmet ile ilgili sosyal statüyü düzenledi. Bu cetvel, saray, sivil idare ve orduda en dü!ükten (14) en yükse#e (1) rütbeler tayin ede-rek bunların hükümet ve ordunun de#i!ik kollarında hangi sosyal zümreye denk dü!tü#ünü tespite yarıyordu. Kıdem derecesine bakılmaksızın ordudaki subayların hepsinin soylu sınıfından kabul edilmesi, buna mukabil sarayda ve bürokraside görev yapanların

69 Carol B. Stevens, “Evaluating Peter’s Army: The Impact of Internal Organization”, Eric Lohr ve Marshall Poe (haz.), The M!l!tary and Soc!ety !n Russ!a, 1450–1917, Leiden: Brill, 2002, s. 147–71.

c GÁBOR ÁGOSTON C

c244C

bu sınıfa girebilmek için sekizinci kıdem derecesine çıkma zorunlu-lu#u ordunun önem ve prestijine i!aret etmektedir. Yukarıya do#ru sosyal hareketlili#i Çar’ın hamili#i, ordu ve bürokratik hizmetle ili!kilendiren bu cetvel, soyluları hükümdara ba#lamı! ve onun hizmetçisi haline getirmi!ti.70

Sayıları devamlı artan askerlerin maa!ını ödemek ve on sekizinci yüzyılın uzun süreli sava!larını finanse etmek için vergi tabanının geni!letilmesi gerekiyordu. Pek çok sayıda geçici vergi (1600’de yakla!ık 280 civarında)71 ve 1678’den sonra uygulanan köylü ha-nelerine (dvor) dayanan eski vergi sistemi, artan askerî harcamaları kar!ılamaya yetmedi. Toprak sahipleri köylülerini gizlerlerken, köylüler de vergi yükünü hafifletmek için hanelerini birle!tiriyor-lardı. 1710’da yapılan bir sayımda, 1678’de yapılan son sayımdan yüzde 20 oranda daha az hane sayısı kaydedilmi!ti. Ba! vergisi getirerek durumu düzeltmeye çalı!an Petro, ülkesindeki tüm er-kekleri vergiye ba#ladı. 1719-24’teki ilk sayımda (reviziya) 7.800.000 erkek vergi mükellefi tespit edildi. Devlet, her erkek ba!ına 74 kopek dü!ecek !ekilde ilk ba! vergisini 1724’te yürürlü#e koydu. Bu hesaba göre, 47 köylünün vergisiyle bir piyadeyi bir yıl boyunca beslemek mümkün oluyordu. 57 köylüden alınacak yıllık vergi geliri ise bir süvari ve atının masrafını kar!ılayacak seviyedeydi.72 Ba! vergisine tâbi erkeklerin sayısı elde edilen fetihler sonucunda on sekizinci yüzyılda düzenli !ekilde arttı: 1744’te 9.100.000, 1762’de 11.580.000, 1782’de 14.200.000 ve nihayet 1795’te 18.600.000.73 Bu durum Rusya’ya, ça#da!ı Osmanlı "mparatorlu#u’nda var olandan daha istikrarlı (ve geni!) bir vergi tabanı sa#ladı.

70 Stevens, Russ!a’s Wars of Emergence, s. 278–82; aynı zamanda bknz. E. V. Anisimov, The Reforms of Peter the Great: Progress through Coerc!on !n Russ!a, Armonk, NY: M. E. Sharpe, 1993.

71 Hartley, “Russia as a Fiscal–Military State”, s.129.72 Lindsey Hughes, Russ!a !n the Age of Peter the Great, New Haven: Yale University

Press, 1998, s. 138, sadece 5,5 milyon erke!e i$aret eder. 7,8 milyon rakamını Kahan ve Hellie vermi$tir, Plow, s. 8.

73 Kahan ve Hellie, Plow, s. 8.

c OSMANLI’DA STRATEJ! VE ASKER! GÜÇ C

c245C

Rusya’ya kıyasla Osmanlı "mparatorlu#u zıt bir e#ilimi tecrü-

be ederek !ahsi ordulara ve nüfuz merkezlerine sahip ayanların

neredeyse ba#ımsız güçler olarak ortaya çıktı#ı bir yapıya dönü!-

tü. Geleneksel askerî birlikler de bu süreçte önemli dönü!ümler

geçirdi. Ruslar gibi Osmanlılar da, geli!mi! Habsburg sahra ate!i

ve taktiklerine kısmen cevap verme niyetiyle ordularının terkibini

de#i!tirdiler. Ancak bu de#i!iklikler (özellikle de yeniçerilerin

sayısının artması ve omuzda tüfek ta!ıyan daimî olmayan levend-

piyadelerinin askere alınması) ordu, devlet maliyesi ve genel olarak

toplum üzerinde birçok olumsuz etki yarattı. Osmanlıların yeni !art-

lara alı!ma stratejileri askerî anlamda bir adem-i merkeziyetçili#e

sebep oldu ve bu durum sava!la ilgili faaliyetlerde ta!ra seçkinleri

ve ta!ra askerî güçlerine ba#ımlılı#ını artırırken "stanbul’un ordu

ve kaynaklar üzerindeki kontrolünü zayıflattı.74

Osmanlı daimî ordusu ve ulufeli kale askerlerinin ka#ıt üzerin-

deki toplam gücü, tablo 1’de gösterildi#i üzere, 1690’lar ve 1700’le-

rin ba!ında 130.000 ile 160.000 arasında de#i!mekteydi. Bu sayıya,

hizmetlerinin bedeli ocaklık sistemi ile ödenen kale askerlerini de

eklemek gerekir. 1747’de, ulufeleri ocaklıktan ödenen yerli nefer

sayısı 55.943 idi.75 Asker sayısındaki bu artı!a ra#men ordunun

1760’lardaki gücü hesaplandı#ında Osmanlılar Rusların gerisinde

kalıyordu. 1761-62’de Osmanlı merkezî birliklerin sayısı 55.731

idi ve 141.116 asker kalelerde görev yapıyordu. "mparatorlu#un

kalelerindeki bu askerlerden 55.721’ini saraya ba#lı yeniçeriler,

cebeciler, topçular ve top-arabacıları olu!turuyordu. Kalan 85.395

74 Örne!in bknz. Mustafa Cezar, Osmanlı Tar!h!nde Levendler ("stanbul: Çelikcilt Matbaasi, 1965); Halil "nalcık, “Military and Fiscal Transformation in the Ottoman Empire, 1600–1700”, Arch!vum Ottoman!cum 6 (1980), s. 283–337.

75 Mehmet Genç ve Erol Özvar (haz.), Osmanlı Mal!yes! Kurumları ve Bütçeler, 2 cilt, "stanbul: Osmanlı Bankası Ar$iv ve Ara$tırma Merkezi, 2006, cilt 2, s. 338.

c GÁBOR ÁGOSTON C

c246C

asker ise yerli piyadeler ve kalelerdeki süvari birliklerindendi (neferat-i yerlüyan-i piyâde ve süvâri-i kila ve palangahâ).76

Merkezi ordu Kale neferatı Toplam1652-53 ) 82.8761654 77.7961661-62 75.9671666-67 66.6931669-70 61.554 14.379 75.9331670-71 49.4551687-88 52.491 48.130 100.6211690-01 69.2491691-92 54.955 59.988 114.9431692-93 70.079 56.052 126.1311694-95 114.017 59.094 173.1111696-97 99.563 58.847 158.4101698-99 96.646 63.300 159.9461700-01 66.647 66.701 133.3481701-02 63.817 69.710 133.5271703-04 74.333 70.000 144.3331704-05 87.626 71.424 159.0501710-11 67.962 68.001 135.9631712 57.5911723-24 57.3051727-28 53.1621728-29 60.6371729-30 115.535 1730-31 113.4061748 83.6751761-62 55.731 141.116 196.847

76 Veriler, 1761-62 yıllarına ait hazine bilançolarından alınmı$tır; bknz. agm, cilt 2, s. 370–414, özellikle, s. 372–79.

77 Erol Özvar, “Osmanlı Devleti’nin Bütçe Harcamaları (1509–1788)”, M. Genç ve E. Özvar (haz.), Osmanlı Mal!yes!, c.1, s. 232–33.

c OSMANLI’DA STRATEJ! VE ASKER! GÜÇ C

c247C

Bir zamanlar padi!ahların seçkin piyadesi olan yeniçeriler sava! kabiliyetlerindeki dü!ü!e ra#men daimî orduda merkezî bir rol oynamaya devam ettiler ($ekil 2).

c GÁBOR ÁGOSTON C

c248C

Yeniçerilerin sadece bir kısmı seferler için harekete geçirildi-#inden kâ#ıt üzerindeki bu rakamlar yanıltıcıdır. Stratejik açıdan önemli serhad kalelerine yerle!tirilen yeniçerilerin sayısı 1000-4000 arasında de#i!mekteydi. 1650’ler ve 1710’larda yeniçerilerin yüzde 30-60’ı serhad kalelerinde görev yapıyordu. Sava! meydanlarına yakın kalelerde bulunan yeniçeriler sıkça seferber edildi#i halde uzak kalelerdekiler seferlere katılmıyorlardı ($ekil 3).

"stanbul’da bulunan yeniçerilerin tamamı da seferlere i!tirak etmemi!ti. Bunlardan birço#u korucu veya emekli (mütekaid) idi. Aktif hizmete uygun görülmeyen ya!lı yeniçeriler korucu olarak atanıyor ve yeniçeri odalarını korumakla görevlendiriliyorlardı. Di#er korucular seferber edilen orduya katılıyor ancak sava!mı-yorlardı. Bu gruptakiler sava!an askerlerin çadırlarını korumakla mükelleftiler. On yedinci yüzyıla ait bir kayna#a göre, yüzyılın ilk çeyre#inde korucu ve mütekaid statüsünü kazanan askerlerin sayısı 7000’den fazla idi, ancak gerçekten ya!lı olup hizmete elveri!li olmayan asker sayısı 1000’den azdı.78

Mütekaidler askerî yükümlülükleri olmayan emekli yeniçerilerdi. II. Selim döneminden (1566–74) itibaren mütakaidlerin ulufeleri Hazine-i Âmire’den ödendi. Osmanlı hazine kayıtları ve yeniçeri mevacib defterleri, korucu ve mütekaidleri di#er yeniçerilerle bir-likte listeledi. Ne var ki, söz konusu hesap tutma prati#i seferber edilen asker gücünü anlamamıza engel olmaktadır. Örne#in, 1654’te "stanbul’da bulunan 33.463 yeniçeriden 10.665’i (yüzde 31’i) korucu ve mütakaid iken 1701’e gelindi#inde 43.562 yeniçeriden 9.621’i (yüzde 22’si) bu statüye sahipti.79 Netice itibariyle yeniçerilerin sadece bir kısmı seferlere katılıyordu. 1598’de 35.000 yeniçerinin yarısı Macaristan’da sava!tı.80 Sava!an yeniçerilerin oranı takip eden yüzyıllarda daha da azaldı: 1660-61’de seferlere katılanların

78 "smail Hakkı Uzunçar$ılı, Osmanlı Devlet! Te$k!latından Kapukulu Ocakları, I: Acem! Oca#ı ve Yen!çer! Oca#ı, 2. baskı, Ankara: Türk Tarih Kurumu Basımevi, 1984, s. 378–81.

79 Genç ve Özvar, Osmanlı Mal!yes!, 2, s. 112, 287.80 Tezcan, The Second Ottoman Emp!re, s. 178.

c OSMANLI’DA STRATEJ! VE ASKER! GÜÇ C

c249C

kaydedildi#i muhasebe kayıtlarına göre yeniçerilerin sadece yüz-de 33’ü (18.013 nefer); 1697’de yakla!ık yüzde 30’u (21.000 nefer); 1701’de yüzde 25’i (9.975 nefer) ve 1710’da yüzde 17’si (7.255 nefer) seferlere i!tirak etmi!tir.81 Daimî orduya bir bütün olarak bakıldı-#ında harekete geçirilen birliklerin toplam askere oranı da benzer bir tablo ortaya koymaktadır. Örne#in, Rus-Osmanlı Sava!ı’nın (1710–11) devam etti#i 1710 yılında toplam 52.337 daimî piyadenin (yeniçeriler, topçular, top arabacıları, cebeciler ve bunların müte-kaidleri) sadece 10.378’i –yüzde 20’sinden azı- seferde yer aldı.82

81 1660-61 için bknz. Barkan, Osmanlı Devlet!n!n Sosyal ve Ekonom!k Tar!h!, 2, s. 844; 1697 için bknz. "stanbul, Ba$bakanlık Osmanlı Ar$ivi, Maliyeden Müdevver Defterleri 2731, s. 187; 1701 ve 1710 için bknz. Genç ve Özvar, Osmanlı Mal!yes!, 2, s. 249, 287.

82 Genç ve Özvar, Osmanlı Mal!yes!, 2, s. 288 ve yukarıda referans verilen di!er sayfalar.83 Bu tablodaki veriler hazine bilançolarından alınmı$tır. 1654, 1691, 1701–2 ve 1710

yılları için bknz. Genç ve Özvar, Osmanlı Mal!yes!, 2, s. 112–13, 224, 249, 287 (1691’deki "stanbul yeniçerilerini gösteren rakamlar Belgrad, Ni$ ve Vidin’dekileri de içermektedir). 1660, 1665 ve 1670 yılları için bknz. Ömer Lütfi Barkan, Osmanlı Devlet!n!n Sosyal ve Ekonom!k Tar!h!: Tetk!kler-Makaleler, Hüseyin Özde!er (haz.), "stanbul: "stanbul Üniversitesi "ktisat Fakültesi, 2000, cilt 2, s. 750, 844.

c GÁBOR ÁGOSTON C

c250C

Seferlere katılan askerlerin performansları da oldukça dü!ük idi. Asker ihtiyacı askere alma havuzunun geni!lemesine yol açtı ve önceleri padi!ahın seçkin kulu olmaları yasaklanan Türkler ve do#u!tan Müslüman olan di#er reaya bu havuzda yer almaya ba!-ladı. Bo!alan mevkilere birlikler arasından seçilenler getirildi#i için on yedinci yüzyılın ikinci yarısında dev!irme metoduyla yapılan ve birliklerin disiplinli olmasını sa#layan eski istihdam sisteminden vazgeçildi. Yeniçerilerin sayısındaki kademeli artı! 1590’ların ba-!ından itibaren sürekli bütçe açı#ına sebep olacak !ekilde hazineye ek bir yük getirdi. Bu yükü hafifletmek için on yedinci yüzyıldan itibaren yeniçerilerin maa!ları tımarlardan ödenmeye ba!landı, ayrıca yeniçerilerin zanaatkarlıkla u#ra!maları ve dükkan açmala-rına izin verildi. Geç on yedinci yüzyılda yeniçeri hizmeti köklü bir de#i!im geçirdi ve birçok yeniçeri, on yedinci yüzyıl Moskof’un-daki muadilleri streltsti gibi, zanaatkar olup dükkan açtı. Evlenen, !ehirlere yerle!en ve sivillerle ili!kiler kuran yeniçeriler, genellikle, dü!manla sava!maktan çok ailelerinin geçimini sa#lamakla me!gul oldular. Yeniçeriler, streltsiye benzer !ekilde, imtiyazlarını büyük bir ihtirasla korudular ve statülerini zayıflatmaya yönelik tüm askerî reformlara !iddetle muhalefet ettiler. Bu dönemde yeniçeriler, güçlü bir sosyal sınıf ve siyasi baskı grubuna dönü!erek imtiyazlarını korumak, padi!ah ve hükümetinin gücünü sınırlamak için ulema ve loncalarla ittifak kurdular.84 Padi!ah, yeni-tertip birliklere sahip Büyük Petro’nun aksine, yeniçerileri alt edecek alternatif bir güce sahip de#ildi. Bu yüzden, yeniçerilerin ba!arısız performanslarına tahammül etmeye devam etti ve yerel ayanlar ile eyalet beylerinin !ahsi ordularına artan !ekilde ba#ımlı hale geldi.

Yeniçeri sayısındaki artı!, tımar sistemi ve Habsburglara kar!ı giri!ilen sava!larda askerî yönden yetersizlikleri iyice belirginle!en

84 Virginia H. Aksan, “Whatever Happened to the Janissaries? Mobilization for the 1768–1774 Russo-Ottoman War”, Ottomans and Europeans, s. 223–38; Cemal Kafadar, “Janissaries and Other Riffraff of Ottoman "stanbul: Rebels without a Cause?” Baki Tezcan ve Karl K. Barbir (haz.) Ident!ty and Ident!ty Format!on !n the Ottoman World: A Volume of Essays !n Honor of Norman Itzkow!tz, Madison: Center for Turkish Studies at the University of Wisconsin, 2007, s. 113–34.

c OSMANLI’DA STRATEJ! VE ASKER! GÜÇ C

c251C

eyalet süvarisindeki bozulmayla da ilgilidir. Muadilleri Moskof orta-hizmet pome!çik gibi, tımarlı sipahilerin de askerî önemleri azaldı ve seferlerdeki sayıları buna uygun !ekilde dü!tü. Bunun bir sebebi –yine Rus pome!çike benzer !ekilde- gerçek de#erleri gittikçe azalan gelir kaynaklarının daha az sayıda sipahi ve cebe-lüyü teçhiz ediyor olmasıydı. Geç on altıncı yüzyılda fakirle!en sipahilerin seferlere i!tirak etme istekleri de azaldı.85 Yönetim seferlere katılmayanların tımarlarını geri alıyordu. Bu !ekilde mü-sadere edilen tımar geliri kapukulu askerlerin maa!larını ödemek için fazladan nakit elde etmek adına iltizama verildi. Yönetimin tımar sahibi sipahilerin hizmetini komuta edecek gücü bulunma-dı#ından sipahilere sefer yükümlülükleri mukabili bedel ödeme yahut vekil gönderme izni verildi. On yedinci yüzyılın ortasında, askerî hizmetin bedelle ödenmesi kabul edilen bir uygulama haline geldi. Tüm bu geli!melerle paralel olarak, 1610’larda artık tama-mıyla sona eren “klasik” ta!ra idare sistemi ve gelir yönetiminden de vazgeçildi.86

On yedinci yüzyılın sonunda, tımarlı sipahilerin sadece küçük bir kısmını seferler için gerçek anlamda harekete geçirmek mümkün oluyordu. Tımarlı sipahilerin yerini “kapı halkı” adıyla bilinen, sancak ve beylerbeyleri ile di#er yerel nüfuz sahiplerinin askerî kuvvetleri aldı. Bir örnek vermek gerekirse, geleneksel eyalet as-kerleri 1697–98 Macar Seferi’ne katılan 86.884 askerin sadece yüzde 11,62’sini olu!turuyordu. Aynı zamanda beylerin kapı halkları ve tımarlı olmayan eyalet askerlerinin toplam sayısı, seferber edilen ordudaki asker sayısının yüzde 32’sinden fazlasına denk geliyordu. Bu durum söz konusu askerlerin yakla!ık yüzde 43’lük bir orana

85 1593–1606 Macar Sava$ı’nda tımarlı sipahileri seferber etmede ya$anan problemler için bknz. Caroline Finkel, The Adm!n!strat!on of Warfare: The Ottoman M!l!tary Campa!gns !n Hungary, 1593–1606, Vienna: VWGÖ, 1988, s. 51.

86 ". Metin Kunt, The Sultan’s Servants: The Transformat!on of Ottoman Prov!nc!al Government, 1550–1650, New York: Columbia University Press, 1983, s. 88; Finkel, Adm!n!strat!on of Warfare, s. 256–57; Mehmet Ya$ar Erta$, Sultanın Ordusu: Mora Feth! Örne#! 1714–1716, "stanbul: Yeditepe, 2007, s. 224–32; Pál Fodor, Válallkozásra kényszerítve: Az oszmán pénzügy!gazgatás és hatalm! el!t változása! a 16–17. század fordulóján, Budape$te: MTA Történettudományi Intézete, 2006, s. 157–61, 305.

c GÁBOR ÁGOSTON C

c252C

sahip ulufeli merkezî ordudan sonraki en büyük grubu olu!tur-dukları anlamına gelmektedir. Osmanlılar, söz konusu kapu halkı ve eyalet askerlerinin yardımı sayesinde Habsburg ve Romanov hasımlarıyla mukayese edilebilen, piyade-süvari oranı %57’ye %43 olan bir orduyu harekete geçirebiliyorlardı.87 Seferber edilen ordudaki piyade sayısının büyüklü#ü ihtiyaç duyduklarında Os-manlılara Orta Avrupa’daki rakipleriyle mücadele edecek !ekilde ordularının terkibini de#i!tirebildiklerine i!aret etmektedir. Aynı zamanda bu durum, sözde yarısı veya 2/3’ü süvari a#ırlıklı olan Osmanlı ordusu hakkında yapılan genellemeler konusunda da dikkatli olmamızı gerektirir.88 On sekizinci yüzyıla gelindi#inde "stanbul, tımarlı sipahileri seferber etmede zorluklar ya!adı. 1715-16’daki Mora ve Avusturya seferlerinde yakla!ık 14.800 tımarlı sipahi askerlik hizmetini yerine getirmedi. Askerden kaçı! bir di#er önemli sorundu. Ordu henüz 1715’te Venedik ile yapılan sava!ın merkezi Mora’ya ula!madan 57.000 civarındaki ta!ra askeri seferber edilen ordudan firar etmeye te!ebbüs etmi!ti.89

Maa!lı askerlerin (ve bürokratların) sayısındaki artı!, sava! gereksinimleri ve tımarlı sipahilerin gerilemesiyle ancak kısmen alakalıdır. Mevcut sava!lar askere olan ihtiyacı artırdı#ında ordu mensupları o#ul ve akrabalarını ulufeli birliklere yazdırma fırsatını kaçırmadılar. Reaya da kendilerine vergi muafiyeti ve -ödemelerde sıklıkla geri kalınsa da- düzenli maa! sa#layan askerî sınıfa girmeye ba!ladı. Kapukulu askerleri mültezimlik veya vergi tahsildarlı#ı yaparak gelirlerini artırma fırsatı buldular. 1570–71’de kapukulu süvarileri, gayrimüslimlerden alınan cizye vergisi toplayıcılarının (cizyedar) yüzde 78’ini olu!turuyordu. Bu oran, 1615–16’da yüz-de 90’a ula!tı.90 Malikâne sisteminin uygulanmaya konuldu#u

87 Géza Dávid ve Pál Fodor, “Changes in the Structure and Strength of the Timariot Army from the Early Sixteenth to the end of the Seventeenth Century”, Euras!an Stud!es Yearbook 4, 2 (2005), s.177, 188.

88 Murphey, Ottoman Warfare, s. 36. Yazar burada David Chandler’in benzer iddialarını tekrarlamı$tır. Ayrıca bknz. Dávid ve Fodor, “Changes”, s. 178.

89 Erta$, Sultanın Ordusu, s. 231.90 Darling, Revenue-Ra!s!ng, s. 169–70; alıntılayan Tezcan, Second Ottoman Emp!re, s.

187.

c OSMANLI’DA STRATEJ! VE ASKER! GÜÇ C

c253C

1695’ten sonraki ilk üç yılda 1113 malikânenin 682’si (yüzde 61’i) askerî zümre mensuplarına verildi ve bu ki!iler toplam pe!ina-tın (muaccele) yüzde 71’ine denk gelen 46.700.000 akçe ödediler.91 Beylerbeyleri, sadrazamlar ve serdarlar sahip oldukları konumları devlet görevlerine talip adaylardan yüksek mebla#ları almak için de kullandılar. On altıncı yüzyılın sonunda Sinan Pa!a, rakibi Ferhad Pa!a’yı 1586–1590’daki serdarlık döneminde yaptı#ı atamalarda yakla!ık 135.000.000 akçe toplamakla itham ediyordu. Bu rakam hazinenin Anadolu ve Rumeli’deki yıllık gelirlerinden daha yüksek bir mebla# idi.92

Mevcut durum "stanbul’u (on yedinci yüzyıl ba!larında tahrir-lerin ortadan kalkmasıyla klasik eyalet idare ve gelir yönetiminin bozulması sonucu önemleri artan) beylerbeyi ve di#er mahalli nüfuz sahiplerine ba#ımlı hale getirdi. Böylece, toplanan gelirlerin merkezî yönetim tarafından da#ıtılması ciddi !ekilde engellenmi! oldu. Artık büyük ço#unlu#u Hazine-i Âmire’ye ula!mayan gelirler, sayıları yava! yava! artmakta olan kazanç sahibi ki!iler ve eyalet seçkinleri tarafından idare edilmeye ba!landı. Merkezî hazine, 1520’lerde imparatorlu#un toplam gelirlerinin yüzde 58’ini idare ederken bu rakam 1660’larda yüzde 24’e kadar dü!tü.93

Rusya’da on sekizinci yüzyıl boyunca merkezî yönetimin gelirle-ri do#rudan vergilerin kayna#ı olan erkek mükelleflerin sayısındaki artı!a paralel olarak sürekli arttı. Gelirler, 1724’te 8.500.000 ruble iken 1769’da 24.100.000, 1786’da 51.400.000 ve 1796’da 74.600.000 rubleye ula!tı.94 Mukayese edilecek olursa, on sekizinci yüzyılda nüfusun 20.000.000–22.000.000 civarında sabit oldu#u Osmanlı "mparatorlu#u’ndaki hazine gelirleri, yönetimin hayat boyu iltizam yoluyla daha fazla vergi toplamayı umuyor olmasına ra#men sade-

91 Erol Özvar, Osmanlı Mal!yes!nde Mal!kâne Uygulaması, "stanbul: Kitabevi, 2003, s. 60–61.

92 Tezcan, Second Ottoman Emp!re, s. 181, 184–90.93 Ahmet Tabako!lu, “XVII ve XVIII Yüzyıl Osmanlı Bütçeleri”, "Ü "kt!sat Fakültes!

Mecmuası 41, 1–4 (1985), s. 401; Fodor, Válallkozásra kényszerítve, s. 306.94 John P. LeDonne, Absolut!sm and Rul!ng Class: The Format!on of the Russ!an Pol!t!cal

Order, 1700–1825, New York: Oxford University Press, 1991, s. 278–80.

c GÁBOR ÁGOSTON C

c254C

ce yüzde on oranında artabildi.95 "ki imparatorlu#un gelirleri yüz-yılın ortasında mukayese edilebilir seviyede idi (Rusya’da 1751’de 239 ton gümü!e kar!ılık Osmanlı "mparatorlu#u’nda 1748’de 214 ton gümü!) ancak 1786’a gelindi#inde St. Petersburg’un gelirleri "stanbul’un gelirlerinden neredeyse yedi kat fazla hale geldi (925 ton gümü!e kar!ılık 136 ton gümü!). 1796’da Rusya’nın gelirleri 1342 ton gümü!e ula!mı!tı.96

"ki imparatorlu#un bürokratikle!me sürecinde benzer seyirler gözlemlenebilmektedir. 1550’lerdeki askerî-mali reformlar öncesin-de Moskof ordusunun adem-i merkeziyetçi mahiyeti ve merkezî idarenin orduyu finanse etmedeki dü!ük seviyeli katılımı, geni! bir merkezî bürokratik yapıyı gerekli kılmamı!tı. 1500 yılında büyük prens için çalı!an devlet katiplerinin (diyaki) sayısı sadece yirmi idi. Büyük dönü!üm hizmet kar!ılı#ı tahsis edilen arazi ve mükafatların kayıt ve idaresi yanı sıra hizmetler, hizmetkarlar, askerî tefti!ler ve yoklama listelerinin kaydını tutma ihtiyacına ba#lı olarak gerçekle!en 1550’lerdeki askerî-mali idarenin mer-kezile!mesiyle ya!andı. Yapılan reformlar, Hizmet Arazisi Tahsis Odası (pomestnyi prikaz) gibi özel mali büroların olu!turulmasını

95 Genç, Osmanlı "mparatorlu#unda Devlet ve Ekonom!, s. 27; M. #ükrü Hanio!lu tara-fından referans gösterilmi$tir: A Br!ef H!story of the Late Ottoman Emp!re, Princeton, NJ: Princeton University Press, 2008, s. 22.

96 Osmanlı gelirleri için bknz. Osmanlı Mal!yes!, s. 1188 (1748 için) ve Yavuz Cezar, Osmanlı Mal!yes!nde Bunalım ve De#!$!m Dönem!: XVIII. Yüzyıldan Tanz!mat’a Mal! Tar!h, "stanbul: Alan Yayıncılık, 1986, s. 92 (1786 için). Hesaplamalar yakla$ıktır ve a$a!ıdaki gümü$ gramajı esas alınmı$tır: Ruble, 1751: 20,74 gram; 1786 ve 1796: 18 gram (Boris Mironov ve Peter Lindert’e göre). Bknz. International Institute of Social History, “Datafiles of Historical Prices and Wages” (www.iisg.nl/hpw/data.php#russia, accessed 21 January 2011). Akçe, 1748: 0,13 gram ve kuru$ 1786: 9,4 gram. Bknz. Pamuk, A Monetary H!story, s. 163 ve Süleyman Özmucur ve #evket Pamuk, “Real Wages and Standards of Living in the Ottoman Empire, 1489–1919”, Journal of Econom!c H!story 62, 2 (2002), s. 301. Ayrıca bknz. Kıvanç Karaman ve #evket Pamuk, “Ottoman State Finances in European Comparative Perspective, 1500–1914”, Journal of Econom!c H!story 70, 3 (2010), s. 593–629, ancak burada grafiklerde verilen verilerin yukarıda verilenlerden farklı oldu!u görülmektedir.

c OSMANLI’DA STRATEJ! VE ASKER! GÜÇ C

c255C

gerektirdi. On yedinci yüzyılın ortalarında yeni-tertip birliklerin olu!turulması, idare aygıtının ve kayıt tutma sisteminin geli!mesi ve daha karma!ık hale gelmesine yol açtı.97

Ayrı birimler olarak olu!turulan ana idare organları yahut kan-çılaryaların (prikazıy) ve buralarda çalı!an personelin sayısı on yedinci yüzyılda artı! gösterdi. Literatürde birço#u kısa ömürlü olup -genellikle sava!la ilgili- özel görevler yüklenen ve amaçlarını tamamladıklarında yürürlükten kaldırılan kançılaryaların sayısı üzerinde anla!mazlık vardır.98 Böyle bir sistem, ço#u patrimon-yal devlette oldu#u gibi çakı!an otoriteler ve sorumlulukları da beraberinde getirdi. Ordu ile ilgili kançılaryaların sayısı sava! zamanlarında artı! gösteriyordu. 1654’te Lehistan-Litvanya Bir-le!ik Krallı#ı’na kar!ı giri!ilen On Üç Yıl Sava!ları’nın ilk yılında mevcut 53 kançılaryadan 21’i askerî-mali görevler yerine getirdi.99 1626’da 623 kançılarya personeli (prikaznye liyudi) istihdam eden Moskof, bu rakamı 1677 yılında 1558’e ve 1698 yılında 2739’a çıkar-dı. 1640’larda merkezdeki bürolarda 837 ba!katip (diyaki) ve katip (podyaçiye) görev yapıyordu, 774 katip ise ta!ra yönetimde görev aldı. Bu görevlilerin sayısı 1690’larda sırasıyla 2739’a ve 1918’e yükseldi. Bu !ekilde merkez ve ta!rada görev yapan ba!katip ve katip sayısı toplamda 4657’e ula!ıyordu.100 Ne var ki, prikazıyi

97 Peter Brown, “Muscovite Government Bureaus”, Russ!an H!story/H!sto!re russe 10, 3 (1983), s. 269–330; Brown, “The Military Chancellery: Aspects of Control during the Thirteen Years’ War”, Russ!an H!story/H!sto!re russe 29, 1 (2002), s. 19–45; Marshall Poe, “The Military Revolution, Administrative Development and Cultural Change in Early Modern Russia”, Journal of Early Modern H!story 2, 3 (1998), s. 247–73, özellikle s. 257–62.

98 On yedinci yüzyıl üzerine yapılan çalı$malarda 35, 50, 77, 96, 106 ve 116 gibi farklı rakamlar verilmi$tir; bknz. Borivoj Plavsic, “Seventeenth-Century Chanceries and their Staff ”, Walter McKenzie Pintner ve Don Karl Rowney (haz.), Russ!an Off!c!aldom: The Bureaucrat!zat!on of Russ!an Soc!ety from the Seventeenth to the Twent!eth Century, Chapel Hill: University of North Carolina Press, 1980, 21 n. 3.

99 Peter Brown, “Tsar Aleksei Mikhailovich: Muscovite Military Command Style and Legacy to Russian Military History”, The M!l!tary and Soc!ety !n Russ!a, 1450–1917, s. 126.

100 N. F. Demidova, Sluzh!la!a b!urokrat!!a v Ross!! XVII v. ! ee rol´ v form!rovan!! abso-l!ut!zma (Moscow: Nauka, 1987), s. 23, 37. Bu verilerden bazıları Marshall Poe tarafından alıntılanmı$tır: “The Consequences of the Military Revolution in Muscovy: A Comparative Perspective”, Comparat!ve Stud!es !n Soc!ety and H!story 38, 4 (1996),

c GÁBOR ÁGOSTON C

c256C

yöneten soylu hizmetkarlar ve onların soylu olmayan personelinin ço#u formal bir e#itim ve uzmanlıktan yoksundu.

Büyük Petro’nun hırslı dı! politikası ve askerî seferleri, gerekli be!erî ve ekonomik kaynakları elde etmek noktasında prikazı sis-teminden daha etkin bir yönetim gerektiriyordu. 1711’de kurulan Senato, idarenin temel organı olarak yürürlükte kaldı. 1718 ve 1720 arasında Petro “Majestelerinin devlet i!lerinin düzenli !ekilde yürütülmesi, gelirlerinin do#ru !ekilde tahsis ve hesaplanma-sı, ayrıca faydalı adalet ve inzibatın [politsiya] geli!tirilmesi için” prikazıyı dokuz Heyet (kollegiy) ile de#i!tirdi.101 Petro’nun seçti#i bir ba!kan tarafından yönetilen Dı! "li!kiler, Sava!, Donanma/Amirallik, Madencilik, Üretim, Gelir, Devlet Harcamaları, Denet-leme, Ticaret ve Adalet Heyetleri’nden her biri kararları ortakla!a alan 10-11 ki!ilik e#itimli memurlara sahipti. Muhtelif alt birim ve kançılaryalar heyetlerin gündelik i!lerine yardımcı oluyorlardı. Bazı heyetler zamanla ilga edilirken bunların yerine yeni heyetler olu!turuldu. Heyetler ve alt birimler arasında çakı!an sorumluluk alanları olu!maya devam etti. Yine de yeni idare sistemi, patri-monyal yönetim yapısına son veriyordu. Kaynak bulma ve askerî istihdam konusunda eski prikazıye kıyasla daha etkili olan heyetler yüzyılın geri kalan kısmında da Rus yönetiminin kö!e ta!ı olarak kalmaya devam ettiler.102

1708 yılına gelindi#inde Büyük Petro vergi toplama, ordunun eleman alımı ve askerlerin teçhizindeki verimi artırmak için voy-vodalar idaresindeki eski ta!ra yönetimini sekiz eyalet (guberniy) ile de#i!tirdi. Yeni eyalet yöneticileri tamamı Çar’ın akrabası olan yönetici aileler arasından seçilip Çar tarafından atanıyordu. Bu yöneticilerin, vergi toplama ve bulundukları eyaletlerde orduyu besleme gibi önemli i!lerin de dahil oldu#u çe!itli askerî ve sivil

s. 615. Ayrıca bknz. L. F. Pisar´kova, Gosudarstvennoe upravlen!e Ross!! s kontsa XVII do kontsa XVIII veka: Evol!uts!!a b!urokrat!chesko! s!stemy, Moscow: Rosspen, 2007, s. 551. Yazar, 1678’de 47 pr!kazy’de görevli 1678 ba$katip ve katip listelemi$tir.

101 Russia  in  the  Age  of  Peter  the  Great,  102 LeDonne, Absolut!sm, s. 63–96; Hughes, Russ!a !n the Age of Peter the Great, s. 133.

c OSMANLI’DA STRATEJ! VE ASKER! GÜÇ C

c257C

vazifeleri vardı. 1719’da artık sayısı 12 olan eyaletler heyetlerin emrine verilerek il (provintsiy) ve kazalar (uezdıy) !eklinde yeniden düzenlendiler. 1727 gibi erken bir tarihte yeniden yürürlü#e konu-lan voyvodalık rejiminin kontrolüne verilen söz konusu yeni ta!ra yönetim sistemi 1775’e kadar yürürlükte kaldı. Ta!ra idaresinin Büyük Katerina tarafından 1775’te yeniden düzenlenmesinin ar-dından her birinin prensipte 300.000 ile 400.000’lik nüfusu bulunan ve her bir kazası (uezdıy) 20.000 ile 30.000 nüfusu barındıran 41 yeni eyalet olu!turuldu. Eyaletlerin sayısı 1796’da -1775’teki sayıyı neredeyse üçe katlayacak !ekilde- 50’ye, kazaların sayısı ise aynı !ekilde 493’e çıkartıldı.103

Merkez ve ta!ra idaresindeki toplam katip ve idari personel sayısı 1726 yılında 7413’e ula!mı!tı. Bunlardan 2767’si merkezî birimlerde çalı!ırken 4646’sı ta!rada görev yapıyordu. Bu perso-nelin sadece 945’i (yüzde 13’ü) 1-14 kıdem derecesinde çinovniki idi, di#erleri ise Rütbe ve Terfi Cetveli dı!ında kaldılar.104 1755’te merkez ve ta!ra idaresi sadece yüzde 20’si on dördüncü ve daha üstü kıdem derecesine sahip 10.500 memur istihdam ediyordu. Memurların sayısı 1763’te 16.500’e, 1800’de ise 38.000’e ula!tı.105 Bu oldukça büyük bir artı! gibi gözükmektedir, ancak on sekizinci yüzyılda imparatorluk arazisi ve nüfusunun da önemli !ekilde arttı#ı (1719’da 15.600.000 iken 1795’te 37.200.000) hatırda tutulma-lıdır.106 Ki!i ba!ına dü!en memur sayısı noktasından bakıldı#ında "ngiltere ve Fransa’nın istihdam etti#i devlet hizmetlisinin sadece dörtte birine sahip Rusya’da merkez ve ta!ra idare birimleri aslında yetersiz eleman ile çalı!ıyordu.107 Ne var ki bu sayılar Osmanlılar ile kıyaslandı#ında farklı bir resim ortaya çıkmaktadır.

103 Peter Waldron, Govern!ng Tsar!st Russ!a, Basingstoke, UK: Palgrave Macmillan, 2007, s. 97–100; Simon Dixon, The Modern!sat!on of Russ!a, 1676–1825, Cambridge: Cambridge University Press, 1999, s. 129–30.

104 Gosudarstvennoe  upravlenie,  105 Dixon, Modern!sat!on of Russ!a, s. 132.106 Kahan and Hellie, Plow, s. 8, cinsiyetlerin e$it da!ılımı varsayıldı!ında. 107 Governing  Tsarist  Russia,  

c GÁBOR ÁGOSTON C

c258C

Moskoflar gibi Osmanlılar da erken on altıncı yüzyılda devlet yönetimini nispeten küçük bir bürokrasi ile yürütmekteydiler. On yedinci yüzyıla gelindi#inde Bâb-ı Âli’nin merkez bürolarında çalı!an bürokratların sayısında Moskof’taki gibi büyük artı!lar görülmedi. Tarihçiler, muhtelif mevacip kayıtlarına dayanarak 1530’larda Divan’daki katip sayısının 100–110 civarında oldu#unu tespit ettiler.108 1790’da 2000 civarında katip ve !akird istihdam eden merkezî yönetim bürokrasisi on sekizinci yüzyılda da küçük kalmaya devam etti.109 On yedinci yüzyılda "stanbul’daki merkezî mali idarede hizmet gören katip sayısı 1620’lerdeki 200’e varan ola#andı!ı artı!ın dı!ında 70–100 arasında de#i!iyordu. Rhoads Murphey’e göre bu mütevazı rakamlar Osmanlı bürokrasisinin sahip oldu#u etkinli#i, devlet sırlarının saklanma ihtiyacını ve bu mevkilere gelecek ki!ilerin gerek muhasebe bilgisi gerekse çok az sayıda bürokratın (ve günümüzde Osmanlı tarihi uzma-nının) bildi#i özel bir “dil” ve yazı olan siyakat üzerine ayrıntılı bir e#itimin gereklili#ini yansıtmaktadır.110 Bu açıklamanın do#ru yönleri bulunsa da verilen rakamlar yanıltıcıdır. Her !eyden önce bu rakamların dayandırıldı#ı mevacip kayıtlarında sadece belirli kalemlere atanmı! daimî bürokratlar yer almaktaydı. Ne var ki, Murphey’in de dikkat çekti#i üzere, kalemlerdeki i!lerinin ço#unu -belgerin son nüshalarının hazırlanması, farklı adreslere gönderil-di#inde birçok nüshanın çıkarılması ve bunların ilgili kalemlerde ar!ivlenmesi- isimleri mevaciplerde yer almayan dü!ük derecedeki katip ve müstensihler yapıyordu. Daha da önemlisi, yukarıdaki rakamlar devletin arazi ve vergi tahrirleri gibi fevkalade önemli hizmetleri de içeren, özel görevleri ifa eden memur ve katipleri

108 Imber, Ottoman Emp!re, s. 156; Douglas A. Howard, “The Historical Development of the Ottoman Imperial Registry (Defter-! Hakan!): Mid-Fifteenth to Mid-Seventeenth Centuries”, Arch!vum Ottoman!cum 11 (1986), s. 213–30.

109 Carter V. Findley, Ottoman C!v!l Off!c!aldom: A Soc!al H!story, Princeton, NJ: Princeton University Press, 1989, s. 22 [Kalem!yeden Mülk!yeye (Osmanlı Memurlarının Toplumsal Tar!h!), Gül Ça!alı Güven (trc.), "stanbul: Tarih Vakfı Yurt Yayınları, 2011.]

110 Darling, Revenue-Ra!s!ng; Rhoads Murphey, Explor!ng Ottoman Sovere!gnty: Trad!t!on, Image, and Pract!ce !n the Ottoman Imper!al Household, 1400–1800, Londra: Continuum, 2008, s. 256–59.

c OSMANLI’DA STRATEJ! VE ASKER! GÜÇ C

c259C

kapsamamaktadır. Bunlar da dahil edildi#inde, rakamın birkaç yüzü bulaca#ı kesindir. Her ne kadar elimizde Rusya’da var olan-larla kıyaslanacak !ekilde ta!ra bürokratlarının listeleri yok ise de ta!ra idaresinin yapısı bilinmektedir ve bu bilgi iyi i!leyen bir bürokrasinin varlı#ına i!aret etmektedir. "stanbul’daki Divan’a benzer nitelikte ta!radaki beylerbeylerinin kendi yerel divanları vardı ve bu divanlara eyaletteki sancakbeyleri, alaybeyleri, kadı ve defterdar katılıyorlardı. Defterdarın askerî tımarları idare eden yardımcıları bulunmaktaydı. Ayrıca çok sayıda katip ve -serhad eyaletlerinde- tercüman çalı!malarında beylerbeyine yardımcı oluyordu. Sancakbeyinin görevi amirinin görevine benzemektey-di. Sancakbeyini de içine alan bu seviyedeki en önemli memurlar gündelik i!lerle ilgilenen katiplerin yanı sıra alaybeyleri, sancak pa!aları, kadı ve naibi idi. 1520’lerde eyaletlerin sayısı 8, sancakların sayısı ise 80 civarında iken bu rakamlar 1570’lerde sırasıyla 24 ve 250’nin üzerine çıktı. Sancak sayısı on yedinci yüzyılın ilk çeyre-#inde 360’ı a!mı!tı.111 On altıncı yüzyılın ikinci yarısında eyalet ve sancakları idare eden memur ve katiplerin toplam sayısı, özellikle de gümrükler, tersaneler, güherçile üretim merkezleri, baruthaneler ve kalelerde çalı!anlar da hesaba katıldı#ında, 2000–2500’ü kolay-lıkla buluyordu. Bu memurların hazırladıkları evrak merkezî idare kalemlerinde i!leme konuldu ve Osmanlı idaresinin uzun kurumsal hafızasının olu!masına katkı sa#ladı. 1580’lerden itibaren sancak tahrir sisteminin bozulması on yedinci yüzyılda bu tür bilgilerin -yeni fethedilen bölgelerde yapılan tahrirler dı!ında- genellikle hatalı oldu#unu göstermektedir.112

Çok daha önemli ba!ka bir husus ise Osmanlılarda sava! ve donanma gibi akademi yahut bakanlıkların bulunmayı!ıdır. "dareci, katip, asker, mühendis ve karto#rafların istihdam edildi#i Avrupa sava! bakanlıkları, silahların geli!tirilmesinden giyilecek üniforma-

111 Kunt, Sultan’s Servants, s. 43, 69. Bu rakamlar piyade, müsellem (yardımcı kuvvetler) ile sancak ve Kürt a$iret reislerine ait olanları içermemektedir.

112 Howard, “Historical Development of the Ottoman Imperial Registry”; Metin M. Co$el, “Ottoman Tax Registers (Tahr!r Defterler!)”, H!stor!cal Methods 37 (2004), s. 87–100.

c GÁBOR ÁGOSTON C

c260C

ya, e#itimden silah, erzak ve yem tedarikine kadar oldukça geni! bir alanda sorumluluk sahibiydiler. Silah teknolojisi, organizasyon ve lojistikteki ilerlemeler, bu bakanlıklarca gerçekle!tirilen tecrübi faaliyetlere çok !ey borçludur.

I. Petro 1701 yılında yeni olu!turulan donanmada görev yapan subayları e#itmek için co#rafya, matematik, geometri ve denizci-lik derslerinin verildi#i Moskova’daki Matematik ve Denizcilik Okulu’nu kurdu. 1716’da kurulan Deniz Akademisi bu okulun rolünü üstlendi. Bunlara ilaveten Askeri Lise (Kadetski Korpus, 1731 yılı, II. Katerina tarafından 1762’de geni!letildi), Mühendislik ve Topçuluk Okulu (1762), Deniz Harp Okulu (1764), Kerson’da bir Deniz Harp Okulu (1786) ve Soylular Alayı (1807) kuruldu. Bu kurumlar yerli subayların e#itiminde fevkalade önemli i!leve sahiptiler. I. Petro dönemi sonunda ordudaki Rus asıllı subaylar yabancı asıllı subaylardan sayıca üstün hale geldiler. On sekizinci yüzyılda bu okullardan birçok yetenekli general ve idareci yeti!ti. Tecrübi e#itimin yanı sıra Rus ordusundaki subaylar Muhafız Alayları’nda ve iki harp okulunda e#itildiler: 1762 ve 1800 arasında Ordu Asil Harp Okulu’na 2000 ö#renci kaydoldu ve bunlardan 820’si subay olarak mezun oldu. 1765–1800 arasında Topçuluk ve Mühendislik Asil Harp Okulu’ndan mezun olan 15.000 civarında ö#renci askerî hizmete girdi. Bu okulların yanı sıra ihtisas e#itimi veren mahalli teknik ve askerî okullar da vardı.113

Her ne kadar Osmanlılar bu alandaki ilk te!ebbüslerini 1735’te gerçekle!tirseler de 1770’lere de#in Moskoflar ile mukayese edi-lecek nitelikte askerî ve teknik okullar kuramadılar. 1734-35’te, Fransız Kont Claude Aleksandre de Bonneval’in (Humbaracı Ah-med Pa!a, 1675–1747) yardımıyla kurulan Yeni Ulufeli Humbaracı Oca#ı’na alınanlar geometri, trigonometri ve balistik alanlarında pratik e#itim aldılar.114 Askerî mühendislik ve ilgili alanlarda e#itim

113 Hartley, Russ!a, 1762–1825, s. 59–60, 164.114 Mustafa Kaçar, “Osmanlı "mparatorlu!unda Askeri Sahada Yenile$me Döneminin

Ba$langıcı”, Feza Günergun (haz.), Osmanlı B!lm! Ara$tırmaları: "stanbul Ün!vers!tes! Edeb!yat Fakültes! B!l!m Tar!h! Bölümü’nün Kurulu$unun 10. Yıldönümü Münasebet!yle

c OSMANLI’DA STRATEJ! VE ASKER! GÜÇ C

c261C

veren ilk Osmanlı okulları, yine ba!ka bir Fransız’ın (Baron Fran-çois de Tott –aslen Macar’dır) yardımıyla kurulan Topçu Okulu (1772) ve Hendesehane (1775) idi. Hendesehane kısa bir süre sonra Mühendishane-i Bahr-i Hümayun olarak adlandırıldı (1781). Bu okullardan mezun olanların sayısı Rusya’daki teknik ve askerî okullardan mezun olanlarla kıyaslandı#ında göz ardı edilecek seviyededir.115 Osmanlılar, Tanzimat refomlarına (1839–76) dek Batı sava! tarzında e#itilmi! bir subay sınıfına sahip de#ildi. Bu süreci tam olarak anlamamız için daha fazla sayıda prosopografik çalı!malara ihtiyaç olsa da on sekizinci yüzyıl, “Efendi Pa!a”, yani sivil bürokrasi (kalemiyye) kökenli askerî idareciler ve sadrazamlar yüzyılı olarak görülmektedir.116 Silahdar Mehmed Pa!a (1770–71) ve Muhsinzade Mehmed Pa!a (1771–74) gibi yetenekli pa!alar hariç, komuta seviyesindeki subayların ço#u 1768–74 Rus-Osmanlı Sava!ı’na yeterince hazırlıklı de#ildi.117

On altıncı yüzyılın sonlarına dek Rus ve Osmanlı ordularının dönü!üm çizgileri farklılıklardan çok benzerliklere i!aret etmek-tedir. Her iki imparatorlu#un on altıncı yüzyılda benzerlik arz eden askerî uygulamaları kadar Moskof’un istihdam ve kaynakları harekete geçirme noktasında Osmanlı’yı taklit etmi! olmasına dair bu makalenin ilk kısmında verilen örnekler, a#ırlıklı olarak Osmanlı modelinden esinlenerek -ve özellikle de Osmanlı askerî uygulama-larına cevaben- ortaya konulmu! kendine özgü bir Orta ve Do#u Avrupa askerî kültürünün varlı#ına dikkatimizi çekmektedir. Bu durum kültürel açıdan farklı bir “Batı sava! tarzı” oldu#u fikrini savunan ara!tırmacıları temkinli olmaya davet eder.

Ekmeledd!n "hsano#lu’na Arma#an, "stanbul: "stanbul Üniversitesi Basımevi, 1995, s. 209–25.

115 Ekmeleddin "hsano!lu, “Education”, Gábor Ágoston ve Bruce Alan Masters (haz.), Encycloped!a of the Ottoman Emp!re, New York: Facts on File, 2009, s. 200–1.

116 Norman Itzkowitz, “Eighteenth-Century Ottoman Realities”, yeniden basımı, Ident!ty and Ident!ty Format!on, içinde, s. xvii–xxxii.

117 Aksan, An Ottoman Statesman, s. 103.

c GÁBOR ÁGOSTON C

c262C

Osmanlı ve Moskof siyasi ve askerî seçkinleri, “sıkıntılı dönem-lerde” (on altıncı ve on yedinci yüzyıl Celali "syanları ve Smuta) yüzle!mek zorunda kaldıkları problemlerin yanı sıra batı ve kuzey dü!manlarına kar!ı giri!tikleri sava!larda birbirinden oldukça farklı tepkiler ortaya koydular. Bu tepkilerin sonuçları da birbirine ben-zememektedir: Padi!ahın otoritesi sınırlanmı! adem-i merkeziyetçi Osmanlı "mparatorlu#u ve Osmanlılara kıyaslandı#ında yönetimi, kaynaklar ve organize !iddet araçları üzerinde çok daha etkin bir kontrole sahip merkezî ve otokratik Rusya.

Takip edilen iki yolun da kaçınılmaz ya da mecburi oldu#u söy-lenemez. Otokratik bir modernle!menin tecrübe edildi#i Rusya’da bu gücü kısıtlamaya yönelik giri!imler de görüldü. 1730 yılında Yüksek Özel Meclis’in Romanov hanedanının erkek üyesi kalma-ması üzerine Petro’nun ye#eni olan Courland dü!esi Anna’ya kabul ettirmeye çalı!tı#ı !artlar “Rusya’yı etkin !ekilde sınırlı bir monar-!iye döndürebilirdi.”118 Benzer !ekilde, Osmanlı "mparatorlu#u’nda II. Osman (1618-22), IV. Murad (1623–40), Sadrazam Kemanke! Kara Mustafa Pa!a (1640–44) ve Köprülü ailesinden sadrazamlar (1656–76) dönemlerinde, sınırlı askerî ve mali reform çabaları gö-rüldü. Ancak tüm bu giri!imler, yapılan reformlar sonrası menfa-atleri tehlikeye girecek olan yeniçeri, ulema, lonca ve yerel nüfuz sahiplerinden olu!an muhalefet tarafından engellendi. Yeniden merkeziyetçi bir yapıya kavu!mak için yapılan te!ebbüsler isyan-lara, sadrazamların idamına ve padi!ahların (1618’de I. Mustafa, 1622’de II. Osman, 1648’de "brahim, 1687’de IV. Mehmed, 1703’te II. Mustafa ve 1730’da III. Ahmed) tahttan indirilmesine yol açtı.119

Her iki imparatorluk da yaptı#ı tercihin kar!ılı#ını a#ır !ekil-de ödedi. Batıdaki kom!ularına kıyasla Rusya sosyal yapı, idare, finans ve bankacılık kurumları ile sanayi giri!imleri açısından az geli!mi! bir ülke olarak kaldı. Bu durum, devletin askere alma ve

118 Isabel de Madariaga, “Portrait of an Eighteenth-Century Russian Statesman: Prince Dmitry Mikhaylovich Golitsyn”, Slavon!c and East European Rev!ew 62, 1 (1984), s. 36–60, alıntılar 37–38.

119 Tezcan, Second Ottoman Emp!re.

c OSMANLI’DA STRATEJ! VE ASKER! GÜÇ C

c263C

vergilendirme gibi sava!la ilgili görevlerini köylü ve !ehirli toplu-luklara devretmesine yol açtı.120 Hamish Scott, kaynakları harekete geçirmesi askere alma yoluyla gerçekle!en, ayrıca vergilendirmeden çok tahıl ve çiftlik hayvanlarını talep eden Romanov Rusyası’nın “mali-askerî devlet”ten çok “askerî-mali devlet” oldu#unu iddia etmi!tir.121 Romanov örne#i aynı zamanda otokratik askerî mo-dernle!menin büyük ekonomik ve sosyal reformlara giri!meksizin yapılabilece#ini gösterdi. Reformların belki de en önemli sosyal yönü olan orta ve küçük soyluların yeni-tertip birlikler ile düzen-li askere alınan orduya dahil edilmesinin bedeli, bu soyluların gelirlerini güvenceye almak adına serfli#i yasalla!tırmak oldu.122 Kölelerin üzerinde soyluların gücünün artırılması otokratik refor-mun sınırlarına ve reformlar için gerekli bir !art olan seçkinlerin göreceli büyük bir kısmının mükafatlandırılması ihtiyacına i!aret eder. Ulojenye’de (1649) formüle edilen hükümdar ve yönetici sınıf arasındaki uzla!ma “1861’de köleli#in kaldırılmasına dek Rus mutlakiyetçili#inin temel dayana#ı” olarak kaldı.123

Osmanlılar da kısmen Macaristan serhaddinde mücadele ettik-leri Habsburg saha ordularının de#i!en taktik manevralarına kar!ı cevap niteli#inde on yedinci ve on sekizinci yüzyıllarda ordularını yeniden yapılandırdılar. Yukarıda bahsedildi#i üzere ne yeniçeri sayısındaki artı! ne de sekban ve levendlerin orduya dahil edil-mesi uzun vadede ba!arı sa#lamadı. $unu da belirtmek gerekir ki, de#i!iklikler yalnızca ve kısmen merkezî hükümet tarafından gerçekle!tiriliyordu. "darenin piyade birliklerine ihtiyacını fark eden yeniçeriler, bu durumu imtiyazlarını artırmak ve o#ullarını Yeniçeri Oca#ı’na yazdırmak için kullandılar. Sahiplerine ulufe ve yemek sa#layan yeniçeri esami pusulalarını satmak memur ve

120 Hartley, Russ!a, 1762–1825, s. 210–12; Hartley, “Russia as a Fiscal–Military State.” 121 Hamish Scott, “The Fiscal–Military State and International Rivalry during the Long

Eighteenth Century”, F!scal–M!l!tary State !n E!ghteenth-Century Europe içinde, s. 48. Ayrıca bknz. Brian Davies’in on sekizinci yüzyılda Rus-Osmanlı sava$ları üzerine yakın zamanda yayımlanacak kitabının dördüncü bölümü. Bu bölümü benimle payla$tı!ı için Professor Davies’e minnettarım.

122 Frost, Northern Wars, s. 319.123 LeDonne, Absolut!sm, s. 318

c GÁBOR ÁGOSTON C

c264C

bürokratlar için oldukça kârlı bir i! haline geldi. Yeniçerilerin yanı sıra ta!ra yöneticileri ve ayanlar iktidarın kendilerine geçmi! olma-sını menfaatleri için kullandılar. Askerlik alanındaki yardımlarının kar!ılı#ında bu gruplar çe!itli iltizam ve malikaneler aracılı#ıyla devlet gelirlerinden faydalanma imtiyazlarını korudular. Kayd-ı hayat !artıyla verilen bu gelirleri elde etmeye devam eden birçok muhassıl, mütesellim ve voyvoda bu gelirleri miras yoluyla dev-redilebilen daimî gelir kayna#ına dönü!türmeyi ba!ardı.

On sekizinci yüzyılın ilk yarısında bile Avusturya Habsburgları, Venedik ve Rus hasımlarıyla mücadele edebilen, hatta bu müca-delede kısmî ba!arılar elde eden Osmanlı ordusu, Osmanlı askerî gerilemesinin abartılı !ekilde ele alınmaması konusunda bizleri uyarmaktadır. Ayrıca on yedinci yüzyıl Batı ve Orta Avrupası’ndaki be!erî, ekonomik ve mali kaynaklara eri!imleri sınırlı olan hüküm-darların sava! çabalarında hayati öneme sahip müte!ebbis asker tedarikçileri gibi on sekizinci yüzyıl Osmanlı "mparatorlu#u’ndaki ayanlar da sava!larda aracı konuma geldiler. On yedinci yüzyıl-da Avrupalı askerî müte!ebbis ve Osmanlı ayanları arasındaki muhtemel paralellikleri ortaya koyabilmek için yeni çalı!malara ihtiyaç duyulmaktadır.

Osmanlı adem-i merkeziyetçili#i meselesinin sava! maslahatı-nın özelle!tirilmesi, müte!ebbis asker tedarikçilerin ortaya çıkı!ı gibi daha geni! bir ba#lamda ele alınması gerekti#i kanaatinde-yim. Ta!ıdı#ı siyasi risklerine ra#men akitli sistemin sınırlı mali, kurumsal ve idari yeteneklerin olu!turdu#u sorunları çözmede etkili bir yöntem oldu#u genel olarak kabul edilmektedir -ki bu durum özellikle “kaynaklara do#rudan eri!im üzerinde bir askerî olana#ı elde tutmaya” çalı!an küçük devletler için geçerlidir.124 Osmanlıların sonuçları itibariyle mali ve askerî kayıplara yol açan yüzeysel tedbirleri uygulamaya koyma sebebi on sekizinci yüzyılda "stanbul’a kıyasla daha zengin be!erî ve askerî kaynaklara ve elbette

124 Parrott, “Cultures of Combat in the Ancien Régime”, s. 527.

c OSMANLI’DA STRATEJ! VE ASKER! GÜÇ C

c265C

ki daha büyük askerî güce sahip rakipleriyle –özellikle de Rusya- ile mücadele etmek zorunda kalmı! olmasıyla açıklanamaz mı?

"brahim Müteferrika, 1732’de basılan reform risalesinde “Hı-ristiyan” (bununla kastı Avrupa ve Rusya) orduların yapısını, iyi nizamını, (el bombaları atan askerlerle kuvvetlendirilmi!) piyade, süvari ve zırhlı askerlerin dengeli da#ılımını ve bu gruplar ara-sındaki mükemmel i!birli#ini övmektedir. Ayrıca ordu terkibinin “Hıristiyan” uzmanlarca çok önemli kabul edilmesinden dolayı orduların yapısı ve düzenini inceleyen yeni bir ilim dalı geli!tirdik-lerine dikkat çekmi!tir. "brahim Müteferrika’ya göre, “Hıristiyan” ordularının övgüye layık di#er özellikleri !unlardır: Askerlere verilen e#itim, talim ve disiplindeki üstün metotlar, birliklere her ay okunan askerî kural ve kanunlar, düzen ve disiplini sa#layan yüksek subay oranı, liyakata ba#lı terfi imkânı, üst komutanın yeterlili#i, kampların düzeni ve savunulması, askerî istihbarat ve kar!ıt-istihbarat, “geometrik !ekilli” birlik olu!umu, sava!larda karı!ıklı#ı ve firarı önlemeye yardımcı üniformalar ve kesintisiz ate! gücü sa#layacak yaylım usulü. Ne yazık ki Osmanlılar Avrupa ve Rus ordularındaki bu son geli!melerden habersizdiler ve bu niteliklerin ço#undan mahrum olan orduları Avrupalı hasımlarına defalarca yenildi. Bu sebeple Müteferrika, Osmanlıların Avrupalı orduları ve yeni düzenlerini (nizam-ı cedid) taklit etmesi gerekti#ini öne sürüyordu.125

Gerçekte Müteferrika, Rus reformlarını taklit etme i!inin tek, hatta en önemli savunucusu bile de#ildi. On sekizinci yüzyılın ikinci yarısında III. Selim dönemindeki Osmanlı reformcuları için Rusya önemli bir ilham kayna#ı ve model olu!turuyordu. Birçok risale Rusya’nın ordu ve sanayisinin modernle!mesine dikkat çekiyor, !iddetin tek elde toplanması -tebaanın elinde silahın ol-mayı!ı- sayesinde devletin iyi i!leyen do#asını methediyordu. Ayrıca, Rus serflerin zincire vurulmu! tutsaklar gibi boyunduruk

125 Adil #en, "brah!m Müteferr!ka ve Usûlü’l-h!kem fî n!zâm!’l-ümem, Ankara: Türkiye Diyanet Vakfı, 1995.

c GÁBOR ÁGOSTON C

c266C

altında hayat sürdürdüklerinden bahseden bu risaleler, Rusya’nın "stanbul’u ele geçirmesi durumunda Müslümanların ikinci sınıf vatanda! statüsüne indirilece#i korkusunu da dile getiriyordu.126

Tüm bu risaleler ve modernle!me çabalarına ra#men yeniçeriler ve müttefikleri, III. Selim’in Batı-tarzı askerî, bürokratik ve finansal reformlarını “gavur sultan”ı öldürme pahasına engellemeyi ba-!ardılar. Kökten de#i!iklik getirecek reformlara ise ancak 1826’da, Büyük Petro’nun streltsiyi tasfiyesinden yakla!ık 125 yıl sonra, Yeniçeri Oca#ı’nı ortadan kaldıran II. Mahmud döneminde giri!ildi.

126 Bknz. Kahraman #akul, “An Ottoman Global Moment: War of Second Coalition in the Levant”, Georgetown Üniversitesi, Doktora Tezi (2009), s. 30–45 ve Hanio!lu, Br!ef H!story, s. 42–43.