İstanbul-kudÜs-mekke hac yolunun İzmİt gÜzergÂhi Üzerİne

14
979 İSTANBUL-KUDÜS-MEKKE HAC YOLUNUN İZMİT GÜZERGÂHI ÜZERİNE Mehmet TÜTÜNCÜ * Giriş Gerek Roma, Bizans ve Osmanlı devrinin başkenti olan İstanbul ile gerek Anadolu ve gerekse Balkanlara yapılan seyahatlerde kullanılan yollar büyük önem taşımaktadır. Gerek ticari, gerek askerî ulaşım, haberleşme ve nakliye gibi bir devletin işlevleri bu yollar saye- sinde mümkün olmuştur. Bunun yanında bu güzergâhlar kültür tarihi içinde çok önemlidir. Zira bu yolda yapılan yol üstü yapıları ve yollarda ziyaret edilen yerler aynı zamanda önem- li bir kültürel hafıza görevi de görmektedir. Hem askerî hem de ticaret amaçlı kullanılan bu yollar aynı zamanda semavi dinlerin kutsal şehirleri Kudüs ve Mekke’ye giden hacılarda kullanmışlardır. Hristiyanlar ve Yahudiler için Kudüs’te sona eren bu güzergâhı, Müslü- manlarda aynen kullanmışlar ve Kudüs’ten sonra Mekke’ye devam etmişlerdir. Osmanlı İmparatorluğu’nun ve ondan önceki Bizans İmparatorluğu’nun en mühim ana yollarından biri olan bu güzergâhta bulunan irili ufaklı birçok yol üstü yapıları bulunmaktadır. Bunlar kuyu, çeşme, namazgâh, köprü, cami, kervansaray, misafirhane gibi ayrı ayrı yapılar oldu- ğu gibi yol üstü Külliyeleri olarak da karşımıza çıkmaktadır. Bu yol üzerinde seyahat eden hacılar için önemli konaklama mekânları, dinlenme alan- ları ve ibadethaneler yapılmıştır. Bu güzergâhta yapılan önemli mimari eserlerin incelen- mesi ve güzergâh yolunun takip edilerek şu andaki konumları ve kalmışsa izlerinin araştı- rılması gerekmektedir. İstanbul ve Körfezin Yoğun nüfus ve endüstrileşmesi bu izleri takip etmeyi oldukça zorlaştırmaktadır. Birçoğu yıkılan ve genişleyen kalabalık şehirlerin içinde kaybolan bu yapılar ve yolların Türkiye’de gerekli şekilde araştırıldığı ve incelendiği söy- lenemez. Araştırmamızda 4 hac menzilnamesi 1 ve Evliya Çelebi’nin Hac seyahatnamesi kaynak olarak kullanarak İstanbul İznik arasındaki menzilleri ve durakları tespit etmeye çalıştık. Ayrıca saha araştırmasıyla da bu menzillerden geriye kalan izleri bulmaya çalıştık. Aşağıda * Drs., SOTA Research Centre for Turkish And Arabic World, Haarlem, Hollanda, email: [email protected] 1 Bu menzilnameler İzzet Sak ve Cemal Çetin tarafından “XVII ve XIII. Yüzyıllarda Hac Menzilleri” adı altında Konya Selçuk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi dergisinin 19. Sayısında s. 199-260 yayınlanmıştır. I: Anonim, Menâzilü’l-Hâcc, Süleymaniye Kutuphanesi, Mihrişâh Sultan 150 m, s. 64b-1 I 2a. II: Anonim, Menâzilü’l-Hâcc Mesâfetü’I-Fecc li’l-Acc ve’I-Sacc, Süleymaniye Kürtüphanesi, Aşir Efendi 241/2, s. 51b-59b. (Latif Erdoğan) H. 1194 III: Mustafa Sinai, Menâzilü’l-Hâcc ma’a Menâsikü’I-Hâcc, Süleymaniye Kütüphanesi, Esat Efendi 2917. IV: Mehmed Edib bin Muhammed Derviş, Nehcetü’l-Menâzil, Süleymaniye Kütüphanesi, Halet Efendi 408, Matbaa-i Amire 1257, s. 1-256. V Evliya Çelebi, Seyahatname Yücel Dağlı ve Seyit Ali Kahraman, Cilt II ve IX YKY 1670-71.

Upload: turkistan

Post on 27-Nov-2023

0 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

979

İSTANBUL-KUDÜS-MEKKE HAC YOLUNUN İZMİT GÜZERGÂHI ÜZERİNE

Mehmet TÜTÜNCÜ*

Giriş

Gerek Roma, Bizans ve Osmanlı devrinin başkenti olan İstanbul ile gerek Anadolu ve gerekse Balkanlara yapılan seyahatlerde kullanılan yollar büyük önem taşımaktadır. Gerek ticari, gerek askerî ulaşım, haberleşme ve nakliye gibi bir devletin işlevleri bu yollar saye-sinde mümkün olmuştur. Bunun yanında bu güzergâhlar kültür tarihi içinde çok önemlidir. Zira bu yolda yapılan yol üstü yapıları ve yollarda ziyaret edilen yerler aynı zamanda önem-li bir kültürel hafıza görevi de görmektedir. Hem askerî hem de ticaret amaçlı kullanılan bu yollar aynı zamanda semavi dinlerin kutsal şehirleri Kudüs ve Mekke’ye giden hacılarda kullanmışlardır. Hristiyanlar ve Yahudiler için Kudüs’te sona eren bu güzergâhı, Müslü-manlarda aynen kullanmışlar ve Kudüs’ten sonra Mekke’ye devam etmişlerdir. Osmanlı İmparatorluğu’nun ve ondan önceki Bizans İmparatorluğu’nun en mühim ana yollarından biri olan bu güzergâhta bulunan irili ufaklı birçok yol üstü yapıları bulunmaktadır. Bunlar kuyu, çeşme, namazgâh, köprü, cami, kervansaray, misafirhane gibi ayrı ayrı yapılar oldu-ğu gibi yol üstü Külliyeleri olarak da karşımıza çıkmaktadır.

Bu yol üzerinde seyahat eden hacılar için önemli konaklama mekânları, dinlenme alan-ları ve ibadethaneler yapılmıştır. Bu güzergâhta yapılan önemli mimari eserlerin incelen-mesi ve güzergâh yolunun takip edilerek şu andaki konumları ve kalmışsa izlerinin araştı-rılması gerekmektedir. İstanbul ve Körfezin Yoğun nüfus ve endüstrileşmesi bu izleri takip etmeyi oldukça zorlaştırmaktadır. Birçoğu yıkılan ve genişleyen kalabalık şehirlerin içinde kaybolan bu yapılar ve yolların Türkiye’de gerekli şekilde araştırıldığı ve incelendiği söy-lenemez.

Araştırmamızda 4 hac menzilnamesi1 ve Evliya Çelebi’nin Hac seyahatnamesi kaynak olarak kullanarak İstanbul İznik arasındaki menzilleri ve durakları tespit etmeye çalıştık. Ayrıca saha araştırmasıyla da bu menzillerden geriye kalan izleri bulmaya çalıştık. Aşağıda

* Drs., SOTA Research Centre for Turkish And Arabic World, Haarlem, Hollanda, email: [email protected] Bu menzilnameler İzzet Sak ve Cemal Çetin tarafından “XVII ve XIII. Yüzyıllarda Hac Menzilleri” adı altında Konya

Selçuk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi dergisinin 19. Sayısında s. 199-260 yayınlanmıştır.I: Anonim, Menâzilü’l-Hâcc, Süleymaniye Kutuphanesi, Mihrişâh Sultan 150 m, s. 64b-1 I 2a.II: Anonim, Menâzilü’l-Hâcc Mesâfetü’I-Fecc li’l-Acc ve’I-Sacc, Süleymaniye Kürtüphanesi, Aşir Efendi 241/2, s. 51b-59b.

(Latif Erdoğan) H. 1194 III: Mustafa Sinai, Menâzilü’l-Hâcc ma’a Menâsikü’I-Hâcc, Süleymaniye Kütüphanesi, Esat Efendi 2917.IV: Mehmed Edib bin Muhammed Derviş, Nehcetü’l-Menâzil, Süleymaniye Kütüphanesi, Halet Efendi 408,

Matbaa-i Amire 1257, s. 1-256. V Evliya Çelebi, Seyahatname Yücel Dağlı ve Seyit Ali Kahraman, Cilt II ve IX YKY 1670-71.

980

önce Üsküdar’dan hareket eden Hac kervanının İzmit’e kadar uğradığı yerleri ele alaca-ğım. Burada ayrıca saha araştırmamızdaki bulgularla karşılaştırarak bir sonuç elde etmeye çalışacağız.

İstanbul’dan başlayan yol Eskihisar’da ikiye ayrılıyor ve bir kolu İzmit Körfezi’ni dolaşarak İzmir Gölcük Kazıklı Derbend’den Hersek’e uzanıyor ve buradan İznik üze-rinden devam ediyordu. Bu yolun diğer kolu ise İzmit Körfezi’nin en dar yerinden Dil İskelesi’nden gemilerle karşıya geçerek Hersek’e varıyor ve buradan güneye ilerleyerek İznik’e ulaşıyordu. Bu ikinci yol daha çok kullanılmıştır. Zira bu yol diğer kara yolundan 80 kilometre daha kısaydı ve böylece Hacca gidenler 3 gün yürüme zahmetinden kurutu-luyorlardı. Fakat ordu sefere giderken gemilerin kapasitelerinin yetmezliği yüzünden uzun yol kullanılmak zorunda kalmıştır. Böylece bu kısa yol Hacılar için tercih edilmiş diğer yol ise askerler için tercih edilmiştir.

İstanbul sınırları içinde Üsküdar’dan Bostancıbaşı’na kadar yol hakkında 1958 yılında Semavi Eyice makalesinde bu yol üzerindeki mimari eserleri tanıtmıştır. Maalesef bu ma-kaleden sonra konuya hiç kimse eğilmemiştir. Konumuzun bütünlüğü açısından İstanbul il sınırları içindeki güzergâhı kısaca anlatmakta fayda var.

İlk durağımız Üsküdar İskelesi’dir.

1. Üsküdar Menzili

Harem İskelesi Hac ve kervan yollarının başlangıç noktası olan Üsküdar kendi başına uzun bir kitabı hak edecek kadar önemlidir. Bugünkü Harem İskelesi’nin etrafında Os-manlılar zamanında yapılan gümrük, çeşme, misafirhane, aşhane, kervansaray bugün ya yıkılmış ya da şehrin kalabalığında kaybolmuştur. Üsküdar’dan bahseden menzil kitapla-rında buradaki ziyaret edilecek yatırların ismi sayılırken Şeyh Aziz Hüdâyî Mahmûd Efen-di, Şeyh Karaca Ahmed ve Selâmî ‘Alî Efendi ve Nasûhî Efendi ve Şeyhü’l-küttâb Pâki Mustafa Dede sayılmaktadırlar. Mehmed Edib ve Evliya Çelebi ise Surre alayının burada toplanarak Kartal’a doğru hareket ettiğini, Pendik’e uğrayarak Gebze’deki Sultançayırı’na ulaştığını belirterek güzergâhı tayin ederler. Evliya Çelebi Üsküdar hakkında geniş ma-lumat verir fakat konumuz dışındadır. Üsküdar’da hacılar için bu önemli yerlerden Aziz Mahmud Hüdayi ve Karaca Ahmed Mezarlığı yanı sıra Ayrılık Çeşmesi de sayılabilir.

I: Menzil-i Üsküdâr İbtidâ Üsküdâr’a nakl olundukda merhûm Hüdâyî Mahmûd Efendi ‘azîz hazretleri ziyâret oluna ve yol üzerinde merhûm / 65a Şeyh Karaca Ahmed Hazretleri dahî ziyâret olunup sadaka virile.

II: Üsküdâr âb ve havası hoşdur cümlenin ma’lûmudur ashâb-ı kirâm zevi’l-ihtirâm-dan Ebû’d-Derdâ radıyallahu te’âlâ anhu hazretleri ve Karaca Ahmed Sultân ve Hüdâ’î Mahmûd Efendi ve Selâmî ‘Alî Efendi ve Nasûhî Efendi ve Şeyhü’l-küttâb Dürretü’l-’Asr ve Yâkûtü’d-Dehr Hamdullah elma’ rûf bi-ibni’ş-Şeyh ve necl-i pâki Mustafa Dede ravvahallahu rûhahum ve’ftah ‘aleynâ fütûhahum ve sâir müte’ârif olan mahaller ziyâret oluna.

III: ------

IV: 24 Surre-i şerîfe emîni ve sakâbaşılar ve hüccâc-ı müslimîn İslâmbol’dan Üskü-dâr’a fevcen fevcen güzâr ve anda iktizâsına göre birkaç gün meks ve ikâmet ba’dehu Mal-depe nâm mahal kurbunda Kartal nâm mahalle varırlar Kartal Üsküdâr’dan üç sâ’atdir bir mikdâr büyût ve dekâkîn ve iki câmi’ ve han ve hamamı müştemil havası latîf meyvesi ve akarsuyu kalil leb-i deryada bir karyedir cami’inin önünde olan suyu hafifdir Kartal ile Gekbûze beyninde Pendik nâm bir sagîr karye ile Sultançayırı nam mahaller kurblarından / 25 mürûr olunup Üskudar’dan altı sa’atde Gekbûze’ye varılur

981

V: Menzil-i şehr-i azîm ve bilâd-ı kadîm-i Üsküdar yaʻnî Eskidâr hemâhullâhu fi’l-leyl-i veʼn-nehâr: Eski- [Y 4a] -dâr’dan galat Üsküdar derler, ammâ galat-ı meşhûr evlâdır. Mu-kaddemâ Sultân Murâd-ıRâbiʻ tahrîrinde mufassal tahrîr olunmuşdur.

Hac yolu Üsküdar’dan Kartal ve Pendik üzeri devam ederek Gebze’ye ulaşıyordu. Kar-tal ve Pendik’te yol üstü yapılarından hiç birisi günümüze gelmemiştir. Zaten İstanbul’a yakınlığı nedeniyle kervanlar burada gecelemeyip belki sadece dinleniyordu. Bunun için çok fazla bir yatırım da yapılmamıştır. Sadece Kartal’da bir camiden bahsediliyor. Onun için buralarda fazla oyalanmayıp hemen Gebze’ye geçelim.

2. Kartal Menzili

I: Menzil-i Kartal Sâ’at 4 Kasaba-i Kartal âb ve havâsı latîf olup cami’-i şerîf önünde olan kuyunun suyu gayet hafifdir.

II: I- Sâ’at 4 Kartal âb ve havâsı latîf sâhil-i bahrdır câmi’ önünde vâki’ kuyusu vardır suyu hafifdir.

III: Kartal Sâ’at 4 Âb havası latîf bir yerdir.

IV:

V: Menzil-i karye-i Kartal: Yanko ibn Madyan asrında şehr-i azîm imiş. Âl-i Emeviyyûn’dan Abdülmelik İslâmbol’u muhâsara etdükde bu şehriharâb etmişlerdir. Baʻ-dehu Yıldırım Hânî’de Kartal Koca ve Ivaz Hocave Pendik Koca feth etdikleriyçün bu belîde Kartal Koca’ya ihsân olunup anın içün Kartal derler. Mukaddemâ Bağdâd ve Basra ve Lahsa’ya giderken bu râhlar mufassal tahrîr olmuşdur. Andan iki sâʻatde,Menzil-i kar-ye-i Pendik: Muğlavî Pendik Koca feth etmeğile ol ismile müsemmâ leb-i deryâda gâyet maʻmûr beldedir. Bu dahi mevsûfdur. Andan kalkup kâh leb-i deryâ kâh kûh-ı bâlâ işrâk-ı bârân-ı rahmet iletîn-i anâ çekerek altı sâʻatde,

Üsküdar’dan sonra hac yolunun ikinci büyük durağı olan Gebze 1 günlük yürüyüş me-safesindedir. Hacılar aceleleri yoksa Kartal’da dinlenirler ve ertesi gün Gebze’den gemi-lerle Hersek’e geçerler. Aceleleri varsa 45 km’yi 9 saatte aşarak aynı gün Gebze’ye varan hacılar burada geceledikten sonra ertesi sabah gemilerle Hersek’e geçerler. Gebze aynı zamanda İzmit sınırları içinde olan ilk duraktır.

3. Gebze Menzili Çoban Mustafa Pasa Külliyesi

Gebze’de yol üstü külliyelerinin ilki olan Çoban Mustafa Külliyesi ile karşılaşıyoruz. 1523 yılında yapılan bu külliyeyi Yavuz Sultan Selim’in Mısır fethinden sonra orada valilik yapmış olan Çoban Mustafa Paşa yaptırmış ve Memluk tarzı üslubu siyah beyaz mermer-lerin değişimli kullanılması ile Anadolu’daki Memluk usulünde yapılmış ilk eserlerdendir. Külliye gerek büyüklüğü gerekse içerisinde barındırdığı binaların çokluğu ile sefere çıkan orduya ve hacılara hizmet için tasarlanmış ve tarzının en başarılı örneklerinden sayılmakta-dır. İstanbul’dan harekete geçen kervan için gerekli hizmetleri almak ve ihtiyaçlarını gide-recek tam bir yol üstü külliyesi olarak tasarlanmıştır. Külliyede cami, türbe, medrese, ima-ret, tekke, kütüphane, aşevi, darüşşifa, kervansaray ve bir de hamamdan meydana gelmiştir.

Külliyeden ilk bahseden Hans Dernschwam’dır. 1555 yılında Gebze’yi gören Derns-chwan şu bilgileri verir:

Gebze’de güzel bir cami ve kervansaray var. Edirne yakınlarında Meriç üzerinde bir köprü yaptıran Polak Mustafa adında bir paşa tarafından yaptırılmış. Bu kervansarayda kalan herkese, Allah rızası için çorba verilmekte; fakat atlara yem yok. Gebze’de ikinci bir cami daha gördük. Biz başka bir kervansarayda kaldık. Burada konaklama ücreti ödenmi-

Mehmet TÜTÜNCÜ

982

yor. Yolcular bedava kalsın diye hayrat olarak yapılmış. Yalnız saman ve arpa alındığında para ödeniyor. Yukarıda bahsettiğimiz Gebze şehri eski Lybissa imiş. Solinus da Bithynia adlı yapıtında böyle yazıyor. Hannibal’in mezarı burada imiş. Güzel bir yer olmakla bera-ber burada bir kent bulunduğuna dair hiçbir işaret yok. Taş yapılar görülmüyor. Varsa da alınıp cami yapımında kullanılmış.

Kaynaklarda Mustafa Paşa Camisi’nde yakut hattı ile bir Kuran-ı Kerim de bulunduğu söylenmektedir. Yine Gebze’de suların kuyulardan çıkarıldığı ve Köprülü Fazıl Ahmed Pa-şa’nın kethüdası Şişman İbrahim Paşa’nın kuyulara kazdırarak suları topladığı yazılmakta-dır. Evliya Çelebi İbrahim Paşa’nın bir de çeşme yaptırdığını ve kitabesinin son iki satırını verir ki bu çeşme ve kitabe hala yerindedir.

Yine Mehmed Edib’in verdiği bilgiye göre Gebze’den Hersek’e gemiyle 3 saatte geçi-liyormuş.

Ayrıca Hersek’de Kocaeli mutasarrıfı surreyi teslim alarak Akşehir’e kadar götürüyor-muş ki bu bilgi de Kocaeli’nin o zamanki sürreden sorumlu olduğunu bildirmesi bakımın-dan önemlidir.

3.1 Gebze’de Eserler

3.1.1 İbrahim Pasa Çeşmesi

Gebze İlçesi, Hacı Halil Mahallesi’nde bulunmaktadır. Yapı üzerinde iki adet kitabe bulunmaktadır. İnşa kitabesi çeşme güney cephesinin saçak seviyesinde, onarım kitabesi ise cephenin ortasına gelecek şekilde yerleştirilmiştir. 0.69x0.69 m. ölçülerindeki kitabe beş satır olarak yazılmıştır. 10 adet yatay dikdörtgen panoya ayrılmıştır. Kitabeyi oluşturan harfler ve silme şeritleri sarı renge boyanmıştır. Zemin renginde ise herhangi bir değişikliğe gidilmemiştir.

Kare planlı olan çeşmenin inşasında Küfeki kesme taş ve mermer malzeme kullanılmış-tır. Yaklaşık 69 m²’lik bir alan üzerine oturan çeşmenin üzeri taştan piramidal bir çatı ile örtülmüştür. Üç yüzünde musluklar bulunan çeşmenin kuzeyinde su deposu bulunmaktadır. Çeşmenin, ayna taşları, kitabesi ve üzerindeki güneş saati mermerden yapılmıştır. Çeşme aynaları, sivri uçlu, kaş kemerli, silmeli, gülbezeklidir. Taş kurnaların yanlarında yine taş-tan yapılmış sekiler bulunmaktadır.

Çeşme üzerinde yer alan inşa kitabesine göre, Köprülü Fazıl Ahmet Paşa’nın kethüda-sı İbrahim Paşa tarafından H.1075/M.1665–1666 yılında yaptırılmıştır (Çevik, 1970: 32; Yücel-Soyhan, 1976: 42).

Kitabenín metni

mehmett
Notitie
Kitabenin metni yerine: Gebze İbrahim Paşa Çeşmesi'nin kitabesi
mehmett
Markering

983

“Kethüdâ-yı sadr-ı âlî-rütbe İbrahim Ağa

Ya’ni hem-nâm-ı Halîlullah ve asrın Hâtemi

Mümtenî ta’dâd-ı ahlâk-ı hamîdî cümleden

Mâil-i hayrâtdır tab’-ı şerîf-i erkemi

Şâd ola rûh-ı Hüseyin-i Kerbelâ Allah içün

Etdi cârî avn-ı Hak’ile bu cûy-ı a’zamı

Habbezâ âb-ı ferâh-bahş-ı hayât-efzâ bu kim

Kevseri mîzân-ı akla ursan olmaz devâmı

Hayliyâ dil teşneler eyler nidâ târihiçün

Ayn-ı İbrahimden kıl nûş mâ-i zemzemi”

1075 (1664-1665)

Tamir Tarihi

1253 (1837-1838)

Güneş saati üzerindeki yazı:

Resm-ı zıl nısfü’n-nehârı/ Eyledi Yusuf Üsküdârî

17. yüzyılda yapılmış olan Osmanlı dönemi çeşmelerinden olan İbrahim Paşa Çeşmesi, Kocaeli sınırları içerisindeki en büyük (69 m²) çeşme yapısı olma özelliğine sahiptir. Ayrı-ca, Kocaeli’nde bulunan tarihî çeşmeler içerisindeki güneş saatli tek örnektir.

Gebze Evliya Çelebi kitabe 9 cilt 2b

3.1.2. Sultan Süleyman Köprüsü

Mehmet TÜTÜNCÜ

mehmett
Notitie
mehmett
Markering
Bu başlık aşağıdaki resimden sonra gelsin.
mehmett
Notitie
Bu başlık yani Gebze Evliya Çelebi Kitabe 9 cılt 2b kaldırılsın. Bunun yerine resmin altına şu açıklama konulsun. Evliya Çelebi Seyahatnemesinde Gebzenin anlatımı. Bu metnin çevriyazımı s. 985'de.
mehmett
Markering

984

Gebze ilçe merkezinden 12 km. uzaklıkta bulunan köprü İstanbul-Ankara karayolunun güneybatısında ve tarihî Bağdat Yolu ile Dilderesi’nin tam üzerinde yer almaktadır. Köp-rüde bir kitabe bulunmadığından yapım tarihi kesin olarak bilinmemektedir. Kanuni Sultan Süleyman Köprüsü olarak bilinir, Mimar Sinan yapısıdır. Kesme kalker taşından yapılan köprünün uzunluğu 65 metredir. Üç gözlü olan köprü Tarihî İstanbul Bağdat yolu üzerinde bulunmaktadır. Son yıllarda sit alanı ilan edilmiş olan Dilderesi üzerinde bulunan ve araç trafiğine kapatılan tarihî köprünün girişlerine beton setler konulmuştur. Dilovası sınırları içerisinde sağlam kalabilen tek tarihî eser olan köprü hac kervanları tarafından kullanma-mış, daha çok askerî amaçla kullanılmıştır.

Gebze’de bulunan yatırlar arasında Fazlullah Paşa ve Halveti tarikatının şeyhlerinden İlyas Efendi ziyaret edilmelidirler. Fazlullah Paşa’nın Akça Koca’nın torunlarından oldu-ğundan Gebze Kocaeli toprağı sayılırdı.

I: Menzil-i Gekbûze Sâ’at 4 Kasaba-i Gekbûze galat-ı meşhûr olup aslı Kepekbâzı imiş kasaba- i mezbûrede / 65b iki câmi’-i şerîf vardır birini Çoban Mustafâ Pâşâ binâ eyle-mişdir tekye ve medrese ve ‘imâret ve müsâfir-hâne ve hatt-ı Yâkûtî ile bir Mushaf-ı Şerîf vardır ziyâret oluna ve bir camî-i şerîf dahî fâtih-i vilâyet merhûm Sultân Orhân Gâzî binâ itmişdir lakin suyu gâyet alçakdır dolab ile kuyudan çekilür Şişman İbrahîm / 66a Pâşâ kırk yerden kuyular kazdırup bir yere cem’ itmişdir cümle çeşmelere ve hamâmlara gider merhûm Hoca Fazlullah Pâşâ ve tarîk-i Halvetî’den merhûm Şeyh İlyâs Efendi dahî anda medfûndur ziyâret oluna gaflet olunmaya.

II: 2- Sâ’at 5 Gekbûze Kasabadır Geyikbâzı imiş iki câmi’i vardır birini Fâtih Gâzî Or-hân binâ eylemiş gâlibâ aslı kenisâ imiş ve birin Çobân Mustafa Pâşa binâ itmişdir tekye ve medrese ve müsâfirhâne ve ‘imâreti vardır Yâkût hattıyla Mushaf-ı Şerîf vardır Hâce Fazlullah Pâşâ ve Şeyh İlyâs Efendi anda medfûndur Şişmân İbrâhim Pâşâ kirk aded kuyu kazmıştır ve suları gâyet alçak kuyulara münhâsır dolab / 52a

III: Geybûze Sa’at 6 Merhûm Kara Mustafa Paşa binâ itmiş bir ‘azîm câmi’-i şerîf var ve anda mahfûz hatt-ı Yâkût ile Mushaf-ı Şerîf var ve havaları alçakdır cümlesi kuyudan içer

IV: Gekbûze Aslı Gelikyazi diyü ta’bîr olunur imiş Kartal’dan üç sâ’atdir iznikmid Körfezi’ne müşerref mahall-i murtefî’de sırtda vâki’dir leb-i deryâya iki fersah ba’iddir Sultân Orhân Gâzi feth etmişdir vuzerâ-yı Sultân Suleymân’dan Çoban Mustafa Pâşââsârı bir kârgîr câmi’ ve medrese ve ‘imâret vardır câmi’-i mezkûr icinde âvize olmuş kandîl şeklinde yeşim askılar ve hatt-ı Yakut ile bir Mushaf-ı Serîf vardir cevâmi’ ve esvâk ve dekâkin ve hamam ve hânât ve mahallati hâvî suyu alçak ve kalîl bir kasabadır suları dolab ile çekilür Şişman Ibrahim Pâşâ kuyular hafr itdirüp suyu cem’ itmişdir. kasabanın çeşmelerine ve hamamına andan tevzî’ olunur Hoca Fazullah Pâşâ ve Şeyh İlyâs Halvetî medfunlardır livâsı Koca-ili’dir Gekbûze’den Dil ta’bir olunur ma’bere vannca iki tarik vardır biri nısf sâ’at karib lakîn tarîk sa’b taşlıkdır Gekbûze’den inilüp Dil ma’berinden karşıya geçilup Hersek nâm karyeye nisf sâ’atde varılır. Dil’in karşuluğu beş mildir Dil’e giderken Çörekçioğluçeşmesi ve Yumrukaya ve Tuzlubınâr nam mahaller vardır Dil’den karşuya kayak ve ma’vnalar ile ‘ ubûr olunur ‘acele itmeyüp müzâyaka cekilmeye sâhil bir harab / 26 handan ‘ibaret Gekbûze’den üç buçuk sâ’atdir iznikmid Körfezi’ne müşerref-dir Hersekzade Ahmed Pâşâ’nın câmi’ ve hamam ve büyût ve dekâkini müştemil bir sagîr karyedir sekizyüz iki tarihinde Fatih Sultan Mehmed Han feth etmişdir bataklık olmakla nısf sâ’at mikdârı kaldırım ile mürûr olunur derûmunde olan han Sultân Selim Hân mer-hûmundur livâsı Koca-ili’dir Koca-ili mutasarnfi surre-i şerîfeyi Hersek’den alup Akşehire değin muhâfaza iderler Hersek ile Iznik beyninde Derbend nam kefresi vâfir bir sagîr karye vardırHersek’den Derbend’e varıca tarik sa’bdir ve bir su vardır Kırkgeçid dirlerİznik’e

985

iki sâ’at kala Marağ ve Paşacayırı namiyla iki mahal vardir.

V Cilt 8 Menzili kasaba-i Geğbizye: Sebeb-i tesmiyesi (---) (---) galatdır. Ebü’lfeth-Sultân Mehemmed asrında emn-i tarîk olsun içün amârolmuşdur. Mukaddemâ elli kerre ubûr olunup evsâfı mufassalmerkûmdur. Ammâ vâlî-i Mısır efendimiz bu şehirden ubûr edüpcümle askeri susuzlukdan bî-tâb u bî-mecâl kalup paşa-yı zîşânmâlından iki yüz kîse-i Rûmî masrûf edüp hasbeten lillâh bu şehir içreçârkûşe bir âb-ı hayât çeşme inşâ edüp âyende ve revendeyi şehîdân-ı deşt-i Kerbelâ rûhiyçün saky etdi. Bu hayrât-ı azîme birpâ-dişâha ve bir vüzerâya müyesser olmadı. Ol uyûn-ı nev-binânıntâkları üzre müzehheb ve lâciver[d] hatt-ı celî ile mermer-i hâm üzretârîh (düşürme)i tahrîr olunmuşdur. Güfte-i Haylî Çelebi:

Hayliyâ dil-teşneler eyler nidâ târîh içün

Ayn-ı İbrâhîm’den kıl nûş mâ-i Zemzemi

Sene 1077

Ve bu şehir gâyet mürtefiʻ zemîn olmağile su gelmek muhâl olupşehrin şimâlinde bir hadenk menzili baʻîd yerde bir çâh-ı mâ-i azîmhafr edüp [Y 4b] andan dollâblar ile atlar şeb [u] rûz çeküp şehir içreZemzem-i İbrâhîm’in mahzenleri ile mâ-i zülâl leb-ber-leb olup cümleibâdullâh andan defʻ-i atşân edüp sâhibü’l-hayrât Ebülhayr Gâzîİbrâhîm Paşa ki sebeb-i sulh-i kalʻa-i Kandiye’dir ana hayr duʻâlarederler. Baʻdehu bu şehirden kalkup şarka iki sâʻat gidüp,

4. Diliskelesi

Gebze’den hacca gidenler Diliskelesi’ne geçerek İzmir Körfezi’ni en dar yerinde gemi-lerle karşıya geçerler ve Hersek’e varırlardı. Bu şekilde yollarını 80 kilometre kadar kısal-tırlardı. Sadece yükleri çok ağır kervanlar karayı dolaşarak bu yolu kat ederlerdi.

Diliskelesi ve karşısındaki Hersek Burnu günümüzde olduğu gibi geçmiş tarihî dönemlerde önemi korumuştur. Hersek Burnu İzmit Körfezi’nin en dar kesiminde Diliske-lesi’nin karşısında bulunmaktadır.

Evliya Çelebi 17. yüzyılda İstanbul’dan hareketle Darıca yoluyla Dil İskelesi’ne gel-diğinde aşağıda aktardığı üzere Bağdat-Erzurum yolu üzerindeki bu yerde iki han yapısı bulunmakta idi. Cilt II S. 75

Diliskelesi’ne geldi. Burada Konya, Halep, Şam ve Mısır’a giden hacılar, tüccar, ziya-retçiler at kayıklarına binerek bir mil kadar karşı tarafta bulunan Hersek diline geçerler. Çünkü bir boğazdır. Doğu tarafı seksen mil sürer bir körfezdir ki, sonunda İzmit kenti var-dır. Bu Gebze Dili iskelesinde iki eski han, iki ekmekçi dükkânı, bir bozahane, iki bakkal dükkânı ve bir çeşme vardır ki üzerinde ki tarihten Sultan Murat’ın Bostancıbaşı’sı Mustafa Ağa’nın H.1048’de (M. 1638) yaptırdığı anlaşılıyor.

Yoluna Sultân Murâd-ı Gâzi’nin bu çeşmesi

Mustafâ Ağatı serbostâncıyân etdi sebil

Seyr edenler dediler Lafzen anın târihini

İtdiler bin kırk sekizde Kevser’i bunda sebil

Diliskelesi menzilinde ise eski bir mezarlıktan başka tarihi andıran hiçbir eser yoktur.

Mehmet TÜTÜNCÜ

mehmett
Notitie
resmin altına şu açıklama konulsun. Dil iskelesi cesme kitabesi Evliya Çelebi Seyahatnamesi cilt II

986

Cilt II s. 80

Rivayet olunur ki Orhan Gazi döneminde dünyayı dolaşan bir gezgin derviş, buradaki gemicilere gelip “Oğullar, beni karşı tarafa geçirin” der. Onlar da geçirmeyip giderler. Hemen o dünya dervişi eteğine toprak doldurup, “Biz karşıya Allah emriyle böyle geçeriz” diye eteğindeki toprağı denize döktükçe, deniz kara olur. Böylece geminin ardı sıra yürür. Gemiciler bu durumu görünce “Aman sultanım, boğazı doldurup ekmeğimize engel olma. İstanbul’dan İzmit’e gemiler geçmez olur. Lütfet! Burası gemilerimize gerek” diye rica ederler. O da on iki bin adım kadar denizde gidip doldurduktan sonra gemiye biner. Halen onun için “dil” derler. Bir sivri kumsal burundur. Derviş hazretleri de karşı kıyıya geçince kerametlerini açığa vurduğu için temiz ruhunu derhal Cenab-ı Hak’ka teslim eder. Geb-ze’de, Diliskelesi yakınında “Dil Baba Dede” adıyla gömülüdür.2

Diliskelesi’nin denizi, Dilderesi, Ada tepesi, sahilleri, Dil baba türbesi ve tarihî Dil is-kelesi tren istasyonu ile bir kültür ve medeniyet merkezi olduğunu; bugün bu değerlerin kaybolşuş, tarihî Diliskelesi feneri çoktan yıkılmış, Dil Baba Türbesi taş ocağına kurban gitmiş, sahiller kimyasal tanklarla dolmuş. Dil deresi zehir akıyor ve Diliskelesi tren istas-yonu ise esrarkeşlerin mekânı haline gelmiş.

5. Hersek ve Derbend Menzilleri

I: Menzil-i Hersek ma’a Derbend Yeniköy Sâ’at 8 Dilden sefîne ile mürûr olunur Her-sek’e varır lâkin Hersek ıssuz olup bir şey / 66b bulunmamağıla anda meks olunmayup Derbed’e varılur Derbend’de her şey olunur yoğurt ve bostân çokdur.

II: 3- Sâ’at 3 Hersek Bir küçük kasabadır Dîl’i mürûrdan sonra vâsıl olunur Hersek Mehmed Pâşâ merhûm Cum’a kılınur câmi’ binâ itmişdir hüccâc ekseriyâ Derbend’e ko-narlar.

III: Hersek Sâ’at 3 / 2a Bir küçük kasabadır bir şeyi bulunmaz. Derbend Sâ’at (boş) Bir murdar karyedir bütün nasârâdır kızları er ‘avratları çokdur her şeyi çok kızlar ve ‘avratlar satar.

IV : ------

IX. Cilt

Menzil-i kasaba-i Dil Herseği: Ebü’l-feth Sultân Mehemmed Hânasrında [[(---) (---) (---)]] Vezîr Ahmed Paşa binâ etmeğile Hersek[Q 3a] [P 3a] ismiyle müsemmâ bir kasaba-i raʻnâdır. Bin elli sekizdeDil İskelesi ve bu kasaba mevsûfdur. Lâkin hânedân sâhiblerinden

Hâsodabaşı Sefer Ağa Hâtem-i Tay ve Câfer-i Bermekî taʻâmı mebzûlsehâ sâhibi âdem-dir. Andan cânib-i kıbleye Kırk Geçit nâm derbend-I calender içre kırk kerre Yalak deresin geçüp cân-ı azîzden bî-zârolarak,

Hersekzade Ahmed Paşa (Hersekzāde Aḥmed Pasha, 863–932/1459–1517), an Ot-toman statesman and grand vizier, was born in Hersek-Novi as a son of Duke (herceg) Stjepan Vukčić-Kosača (1405–66). He was baptised Stjepan and was probably sent as a hostage to the Ottoman court following the conquest of Bosnia in 867/1463. He eventually converted to Islam (c. 1473–4), adopted the name Ahmed, and began a career in the palace. During the Ottoman campaign in Albania (883/1478), Ahmed Paşa served as mir-i alem (mīr-i ʿalem, standard bearer) for Sultan Mehmed II (Sulṭān Meḥmed II)

2 Danışman, age, s. 69; Çevik, age, s. 439.

mehmett
Markering
Buraya IX. Cilt silinsin ve şu başlık konulsun. V. Evliya Çelebi Seyahatname IX. Cilt

987

Seyahatnameden Cilt II S. 195-199 Hersek’e Gezi

Üsküdar’dan doğuya doğru hareketle denizden Kartal ve Pendik köylerinden geçildi ve Gebze menziline vardık. Bu kasaba bundan önce yazılmıştı. Buradan yine aşağıya inerek “içme suyu iskelesi”ne vardık. Burası büyük iskeledir. Evvelce buradan karşı dile geçtik. Burası 1050 tarihinde ilk seyahatimizde müshil suyuyla, falanıyla yazılmıştır. Ama bu sefer, iskelede iki gün durup ikiyüz parça at kayıklarıyla uygun günde karşıya geçerek Dil ha-nı’na geldik. Burası da evvelce yazılmıştı. Buradan yine Kıble tarafına tam sekiz bin adım giderek Hersek kasabasına geldik.

Hersek Kasabası Evliya Çelebi III Cilt

861 (M. 1456) yılında Fatih Sultan Mehmet Han Bosna diyarında, Hersek Kralı’nın hükümet merkezi olan Bolagay Kalesi’ni fethetmekte zorluk çekerken içerden kralın oğlu kement ile dışarı inip Fatih’in huzurunda Müslümanlıkla şeref bulmuş ve kalenin ele ge-çirilmesini olanaklı kılacak sebep ve hileleri göstermiştir. Allah’ın emriyle kale fethedilip ganimet malıyla birlikte Müslüman olan Hersek kralının oğlu Ahmet Bey’e sancak olarak ihsan edilmiştir.

Ahmet Bey, babasından kalan yetmiş parça kaleleri de fethederek İslam ülkesine ekle-yince, hizmeti padişahın makbulu olup, kendisine Bosna eyaleti ihsan edilerek şanlı vezir oldu. Bu Hersek kasabasının yeri verimli bir baş arazi olup hacıların geçtiği yer olduğun-dan Ahmet Paşa gaza malından, buraya yedi yüz ev reaya yerleştirecek bir kasaba yaptırır. Halkına her türlü vergiden af olduklarına dair hattı-şerif alır. Halk da gelip gidene ibadet yeri olmak üzere bir minareli, geniş avlulu, dört çerçeveli, kubbeli, sütunlar ile süslenmiş iki yüksek kubbe ile bezenmiş mihrab ve minberi eski usul bir süslü cami yaparlar. Bir mescidi, bir medrese, bir okul ile bir tekke, iki han, bir hamam ve bir yemek verilen imareti vardır. Hala bütün gelip giden misafirler ve komşular misafirhanesinde kalırlar. Kılavuz-ları kervansarayın her ocağında birer testi çorba ve adam başına birer ekmek parçası ve birer mum getirirler. Ve her at ve deve başına birer torba arpa getirip hizmet ederler.

Vakıfları büyüktür. Hepsi 70 adet dükkandır. Sonradan yapılma 5 adet hanı vardır. Evle-ri tamamen kiremitlidir. Ama Hersekzade Ahmet Paşa’nın bu kasabalar içinde bütün cami ve imaretleri kurşunlu büyük binalardır. Bunun için Hersek kasabası derler. Suyu ve havası ağırdır. Serçeyi sıtma tutar. Halkı hep sarı renkli Türklerdir. İş ve kazanca elverişli kumsal düz yerdedir.3

6. Yalakabad Kalesi

Andan sonra 7 sâʻatde,Yalak deresini takip ederek güneye iner Valide Sultan köprüsün-den geçerek Derbent karyesi ve Sülün karyesinden İznike ulaşır.

Yalakabad Kalesi

Cilt IX Evsâf-ı kalʻa-i Yalakâbâd: Sene (---) târîhinde Rûm keferesi destinden dest-i kahr ile bizzât Sultân Orhân ibn Osmân Hân fethidir, maʻa Kara Mürsel Beğ ve ecdâdımız Yaʻkûb Ece Beğ.. Bir vâsiʻ dere içre cânib-I erbaʻası havâleli çârkûşe Şeddâdî sengîn-bün-yâd kalʻa Şeddâdî binâdır. İçinde ahâlî-i vilâyet koyunları kışlar, çoban yatağı ve harâmî durağı ve tüccâr duzağı yerdir. Etrâk tâʼifesi bu kalʻaya Yalak deresi derler. Anı ubûr edüp yine dere ve depeler içre beş sâʻatde, Menzil karye-i Derbend: Ma-tekaddem cümle reʻâyâ-ları kefereler idi. Hâlâ cümlesi İslâm ile müşerref olup cemîʻi tekâlîf-i örfiyyeden muʻâf [u] müsellem ve müslim oldular. Altmış aded kiremitli evleri ve bir câmiʻi ve iki hânları var, ammâ gâyet maʻmûr olacak bir cây-ı menâs yerdir.

3 Danışman, age, s. 69; Çevik, age, s. 401.

Mehmet TÜTÜNCÜ

988

6.1 Valide Sultan Köprüsü

Günümüzde de kullanılan ve çevresinde kurulan köye adını veren Valide Sultan Köp-rüsü, Karamürsel ilçesinin Osmanlı dönemine ait en önemli eserlerinden biridir. Yalakdere dağlık bir arazide olduğu için ve bolca da yağış aldığı zamanlarda geçilmesi zor olan bir engeldir.

Hac yolu üzerinde bulunan köprü İznik’e giden yolu kolayca geçilmesini sağlayarak büyük kolaylıklar sağlıyordu. Valide Sultanlardan Kösem Sultan, Turhan Sultan veya Eme-tullah Sultanlardan hangisinin yaptırdığı bilinmeyen köprü üç gözlü, sivri kemerlidir. Boyu 64 metredir. Evliya Çelebi 1671 yılında gerçekleştirdiği hac seyahatinde bu köprüden bah-setmez. Buna göre köprü 1671 yılından sonra fakat 1683 yılından önce Turhan Sultan tara-fından yaptırılmış olmalıdır. Turhan Sultan 1682 yılında vefat etmiştir.

Bu haliyle Gebze Dil ovasındaki Kanuni Sultan Süleyman köprüsü ile aynı büyüklük-tedir. Valide sultanlar genel olarak Hac’ca giden yolculara kolaylık için yolların bakım ve hizmetini üstlenmişlerdir. Bugün Suudi Arabistan sınırları içinde Valide Kuyusu olarak adlandırılan Hac menzili buna örnek gösterilebilir.

mehmett
Notitie
Bu resmin altına şu açıklama konulsun. Evl‎iya Çelebi’nin Hac Güzergahı (Caroline Finkel’den)

989

CILT III

Menzil-i karye-i Derbend: Bu dahi Yalova kazâsı hudûdunda yüz hânlıve bir câmiʻli ve iki hânlı maʻmûr u âbâdân muʻâf [u] müsellem-iMüslim ve kefere ile müzeyyen köydür, ammâ gâyet derbend-i benderyerdir.

Yalak-âbâd kalʻasından biri Kırkgeçit derelerin kırk kerre geçenler kulağız olup yolları tathîr etmeğe meʼmûr reʻâyâlardır, ammâ gayet maʻmûr olıcak yerlerdir kim sayf u şitâda Kırkgeçit derelerinde ve Yalakâbâd kalʻası derelerinde aslâ ve katʻâ harâmîler eksik değil-dir kim kemîngâh-ı harâmiyândır ve her bâr [5a] emîn değildir, bî-emânyerdir. Andan yine cânib-i kıbleye dağlar üzre çengelistân ormanlar geçüp İznik buhayresi kenarında,

Karye-i Sülün : Yüz mikdârı hâneli bâğ u bâğçeli ve servî drahtlıbüleydecikdir. Şürefâ-dan veliyy-i niʻam kimesneleri vardır. Anı ubûredüp 8 sâʻatde,

I: Menzil-i İznik Sâ’at 7 Şehr-i İznik bir mu’azzam şehirdir her ne murâd olunursa bu-lunur şehirden taşra ‘azîm gölü vardır merhûm Eşref-zâde Rûmî hazretleri anda medfûndur ziyâret oluna.

II: 4- Sâ’at 12 İznik Derbend’e konulmayup doğru varılur ‘azîm gölü vardır Eşref-zâde kaddese sırruhu hazretleri medfûndur ziyâret oluna safâlı mahaldir ammâ ağırdır.

III: İznik Sâ’at 12 ‘Azîm kal’ası vardır ve ‘azîm gölü vardır çok ve Eşref-zâde anda medfûndur.

IV: İznik Hersek’den on sâ’atdir yediyüz otuz bir târîhinde Sultân Orhân feth itmiş-dir şehr-i merkûmun asıl bânîsi Nûh ‘aleyhi’s-selâm oğlu Sâm olmak mervî’dir zamân-ı devlet-i Kayasere’de bir ma’mûr ve meşhûr şehr imiş hâlâ harâbçadır kayserler o anda bu mahalde üçyüz altmış râhib cem’ olup mu’tekidât-ı Nasârâ’yı tedvîn iderler imiş cevâmi’ ve hânât ve hamâmât ve mahallât ve esvâkı hâvî havası sakîl bir kasabadır Orhân Gâzî kenîseden bir câmi’ ve bir ‘imâret binâ etmişdir merhûm Eşref-zâde’nin tekye ve câmi’i vardır merkadı dahi anda olmağla ziyaretgâhdır. / 27 ...95 Kasaba-i merkûmede Ertuğrul Şâh oğlu Gündüzalp ve şârih-i Vikâye ‘Ala’eddîn Esved ve Molla Hâyâli medfûnlardır ve kasaba-i mezbûre civarında bir ‘azim göl vardir âbı lezîzdir envâ’ balığı çıkar line tâ’bir olunur bir nev’ balık sayd olunur kaddi nısf şibr mikdârıdır kurusu diyâr-i âharlara gider ayağı Meklîk kasabasına muntehî Akdeniz’e gider.

V Menzil-i kalʻa-i İznik: Mukaddemâ bâlâda mufassaldır, ammâ bumahalde ecdâdımız Yaʻkûb Ece Beğ câmiʻin taʻmîr ü termîm edüpyigirmi bin akçe masrûf etdik. Bu mahalde hakîr cümle kârbânhalkından münfek olup hakîr Bursa râhına teveccüh edüp İznik’den lodos cânibine Arnavud yaylağın aşup Selîm Hân-ı Evvel bürâderiŞehzâde Sultân Ahmed’i münhedim edüp şehîd etdüği mahaldir, anıubûr edüp 5 sâʻatde,

7. Sonuç

Tarihî yollar ve özellikle son yıllarda canlandırılan kültür yolları gerek tarihî hafızanın canlandırılması ve gerekse turizm bakımından önemlidir.

Bildirimizde bu tarihî kültür yolunun İstanbul-İzmit arasındaki izleri ve tarihî gelişimi araştırılmış ve canlandırılması gereken güzergâhtaki eski eserlerin bir deniz feneri vazifesi görmesi gerektiği vurgulanmıştır. Bu güzergâhın tamamının araştırılarak yol üstü kuruluş-larının (han, köprü, namazgâh) önemine işaret edilmiştir.

Çağdaş Kocaeli gazetesinin 6 Şubat 2015 tarihli sayısında bu yol üzerinde geriye kalan tarihî yol üstü yapılarının hala yok olma tehlikesiyle yüz yüze olduklarına işaret ediyor. Ayrıca Dilovası geçidinde yapılan köprü ile bu yol artık karadan birbirine bağlanarak tarih olacaktır.

Mehmet TÜTÜNCÜ

990

991

KAYNAKLARI: Anonim, Menâzilü’l-Hâcc, Süleymaniye Kutuphanesi, Mihrişâh Sultan 150 m, s. 64b-1 I 2a.

II: Anonim, Menâzilü’l-Hâcc Mesâfetü’I-Fecc li’l-Acc ve’I-Sacc, Süleymaniye Kürtüphanesi, Aşir Efendi 241/2, s. 51b-59b. (Latif Erdoğan) H. 1194

III: Mustafa Sinai, Menâzilü’l-Hâcc ma’a Menâsikü’I-Hâcc, Süleymaniye Kütüphanesi, Esat Efendi 2917.

IV: Mehmed Edib bin Muhammed Derviş, Nehcetü’l-Menâzil, Süleymaniye Kütüphanesi, Halet Efendi 408, Matbaa-i Amire 1257, s. 1-256.

V Evliya Çelebi, Seyahatname Yücel Dağlı ve Seyit Ali Kahraman, Cilt II ve IX YKY 1670-71

A. Latif Armağan, “XVIII. Yüzyılda Hac Yolu Güzergâhı ve Menzilleri ( Menâzilü’l-Hacc)”, Osmanlı Araştırmaları XX, İstanbul 2000, p. 73-118

Caroline Finkel and Kate Clow, The Evliya Çelebi Way, İstanbul 2011.

Semavi Eyice, “Istanbul Bağdad Yolu Üzerindeki Mimari eserler, Üsküdar Bostancıbaşı Güzergahı”, Tarih Dergisi, C.9, S.13, İstanbul 1958, s.81-110.

M. Kemal Özerengin, “Üsküdar Bostancıbaşı Mimari eserlerinin Kitabeleri Tarih Enstitüsü Dergisi”, Tarih Dergisi, C.9, S.13, İstanbul 1958, s.111-132.

Mehmet TÜTÜNCÜ

992