hazar world - sayı: 04 - mart 2013

76
HAZAR STRATEJİ ENSTİTÜSÜ YAYINIDIR MART 2013 SAYI: 04 Başbakan Erdoğan’ın, Şanghay İşbirliği Örgütü’ne işaret etmesinin ardından birlik, hem Türkiye’de hem de dünyada mercek altına alındı. YAKIN MARKAJ ŞANGHAY TİKA, TürK CumhurİyeTlerİyle BAşlAyıp DünyAyA yAyılDı AzerBAyCAn’A yAzAr gözüyle BAKmAK OrTA AsyA’nın BereKeT DuAsı: nevruz www. hazarworld.com yayında

Upload: independent

Post on 30-Jan-2023

0 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

HA

ZA

R S

TR

ATEJ

İ EN

STİT

ÜS

Ü Y

AYIN

IDIR

MA

RT

201

3 SA

YI: 0

4

Başbakan Erdoğan’ın, Şanghay İşbirliği Örgütü’ne işaret etmesinin ardından

birlik, hem Türkiye’de hem de dünyada mercek

altına alındı.

YAKIN MARKAJ ŞANGHAY

TİKA, TürK CumhurİyeTlerİyle BAşlAyıp DünyAyA yAyılDı

AzerBAyCAn’A yAzAr gözüyle BAKmAK

OrTA AsyA’nın BereKeT DuAsı: nevruz

www. hazarw

orld.com

yayında

CHOICE FOR ENERGY OF

TURKEY’S TOMORROW

Turkey’s largest private natural gas importer.With its PNG and LNG portfolio, supplies major industrial customers and cities throughout the country.

www.enercoenerji.com

1

HA

ZA

R W

OR

LD

Merhabalar,

Almanya Şansölyesi Merkel, Türkiye’nin tam üyeliği konusunda tereddütlerine devam ededursun, Türkiye hem Avrupalı hem Asya’lı olduğunu kararlı bir şekilde gösteriyor. Enerji ve Finans merkezi olma yolunda hızla ilerleyen Türkiye bir taraftan kendi iç problemlerini çözüyor, diğer taraftan stratejik adımlar atıyor ve tüm dünya ile derin ve sıkı işbirliklerine giriyor. Başbakan Erdoğan’ın, Rusya Devlet Başkanı Putin’e hitaben, “Şanghay Beşlisi’ne alın AB’yi unutalım” sözleriyle Türkiye gündemine giren Şanghay İşbirliği Örgütü’nü bu sayımızda enine boyuna masaya yatırdık.

HASEN Bilim ve Uzmanlar Kurulu Başkanı Dr. Efgan Niftiyev ve Orta Doğu Teknik Üniversitesi Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Ayça Ergun ile yapılan röportajlarla 613 sivilin hayatını kaybettiği Hocalı Katliamı’nın 21. yıl dönümünde Karabağ sorununu ele aldık. Tekfen İnşaat Hazar Bölgesi’nden Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Levent Kafkaslı ile yaptığımız sohbette Tekfen’in Hazar’daki projelerine değindik. Azerbaycan Başbakan Yardımcısı Elçin Efendiyev ile birlikte Azerbaycan’a yazar gözüyle baktık.

Acil yardımlardan kültürel mirasları yenileme çalışmalarına, sağlık projelerinden edebiyat ve dil etkinliklerine kadar geniş bir yelpazede ve geniş coğrafyada faaliyetlerini başarıyla sürdüren Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı’nın (TİKA) çalışmalarını kısaca sizlerle paylaştık. Ayrıca Hazar Bölgesi’nin ‘Ak Altın’ı pamuğun ve Özbekistan otomotiv sektörünün analizlerini yaptık.

Kazakistan telekomünikasyon sektöründe en büyük paya sahip Kazakhtelecom ile ülkenin iletişim sektörüne göz attık. Tarihsel dokusunu özenle saklayan komşu kapısı Batum’u ziyaret ettik. Coşku, umut ve heyecanla kutlanan, Hazar Bölgesi’nin ortak bayramı, bereket duası Nevruz’u birlikte kutladık.

Gelecek sayıda görüşmek üzere…

YÖNETİM

İMTİYaz SahİbİHazar Strateji Enstitüsü Adına Haldun YAVAŞ

GENEl YaYıN YÖNETMENİ Gökhan ÇAY

YaYıNlar DİrEkTÖrüSelma AYDIN (Sorumlu)

EDİTÖrHande YAŞAr ÜNSAL

YaYıN kuruluMesut ÜLKErAhu TANrIKULUEfgan NİFTİYEVSoykan BEKTAŞZeynep KAPTANFerahşan YAPrAK GENÇKAYAHarika BALAY

İlETİŞİMVeko Giz Plaza, Maslak Meydan Sok. No:3 Kat:4 Daire 11-12 Maslak, 34298 Şişli / İstanbul - TÜrKİYETel: +90 212 999 66 00 Faks: +90 212 999 66 01www.hazarworld.com

YaYıN YÖNETİM

YaYıN Grubu baŞkaNıSerkan ÜNAL

GruP kOOrDİNaTÖrüMehmet Mücahid DEMİr

FİNaNS kOOrDİNaTÖrüSelim KArA

GENEl YaYıN YÖNETMENİSerdar TUrAN

ÖzEl PrOJElEr DİrEkTÖrüEmin GÖrGÜN

EDİTÖrlErAynur ŞENOL ALTUN Mehmet E. ELGİN Can GÜrSUNesrin KOÇASLANGözde ŞEKEr

SaNaT YÖNETMENİÖzkan OrAL

YarDıMCı SaNaT YÖNETMENİMehtap KAPLANPınar GÜVEN Ahmet ÇELİK

FOTOĞraF EDİTÖrüAbdulkadir DEMİr

kaTkıDa buluNaNlarElnur KULIYEVGizem GÜZEYGüzin GÜZEYÖzbekistan Büyükelçiliğiwww.turkiye-turkmenistan.com

İnfomag Yayıncılık Bilişim Tanıtım ve Organizasyon Hizmetleri Ltd. ŞtiEbulula Mardin Cad. 4. Gazeteciler Sitesi A-8 /1 Akatlar-Levent / İSTANBULTel: (0212) 324 55 15Faks: (0212) 324 55 05

baSkıBilnet Matbaacılık Biltur Basım Yay. ve Hiz. A.Ş. Dudulu Organize Sanayi Bölgesi 1.Cadde No: 16 Esenkent – Ümraniye 34476 İSTANBUL Tel: 444 44 03

Yayın TürüYaygın Yerel Süreli

Yayın Süresi / DiliAylık / Türkçe

İlETİŞİ[email protected]

haldun yavaşGenel Sekreter

ÖNSÖZ

2

İÇİN

DE

KİL

ER

YAKIN MARKAJ ŞANGHAY

Başbakan Erdoğan’ın, Şanghay İşbirliği Örgütü’ne

işaret etmesinin ardından birlik, hem Türkiye’de hem de dünyada mercek altına alındı.

KISA HABERLER

• Kazakistan’da, yatırımcılara 20 yeni madencilik lisansı verilecek.

• Azerbaycan’ın ilk telekomünikasyon uydusu Azerspace /Africasat-1 uzaya fırlatıldı.

04

KAPAK

14

AJANDA

TÜRKMENİSTAN ULUSLARARASI YATIRIM FORUMUTürkmenistan’ın en prestijli uluslararası etkinliklerinden olan ve her yıl Aşkabat’ta gerçekleştirilen “Türkmenistan Uluslararası Yatırım Forumu” bu yıl İstanbul’da düzenlenecek.

06

ANALİZ

21. YILINDA HOCALI KATLİAMI 90’lı yılların en hüzünlü ve kanlı olaylarından birisi olan Hocalı Katliamı’nın üzerinden 21 yıl geçmesine rağmen acılar dinmiyor.

08

3

HA

ZA

R W

OR

LD

FACTS&FIGURES

44ÖZBEKİSTAN OTOMOTİv SEKTÖRÜ vİTES YÜKSELTİYOROtomotiv sektöründe son yıllarda başarılı atılımlara imza atan Özbekistan, sektörde hızla yükseliyor.

SEYAHAT

KOMŞU KAPISI BATUMTarihsel dokusunu özenle saklayan mimari yapıları, dümdüz ve geniş caddeleri, rahat trafiği ve ılımlı iklimiyle Batum, herkesin beğenisini kazanan bir liman kenti.

48

56

LIFE STYLE

KAZAKİSTAN’IN EN GELİŞMİŞİLETİŞİM MARKASI: KAZAKHTELECOM

KÜLTÜR SANAT 60Son dönemde yayınlanan kitaplar, gösterime giren filmler ve bölgedeki sanatsal faaliyetlerden Hazar World okuyucuları için seçtiklerimiz.

ORTA ASYA’NIN BEREKET DUASI: NEvRUZNevruz, Orta Asya Cumhuriyetleri’nde yazın gelmesiyle birlikte büyük coşku, umut ve heyecanla kutlanan en kapsamlı milli bayram.

LIFE STYLE 52

RÖPORTAJ 32AZERBAYCAN’A YAZAR GÖZÜYLE BAKMAK Hazar Bölgesi’nin en önemli yazarlarından Elçin Efendiyev, bölgeyi, Azerbaycan’ı ve ülkesinin Türkiye ile olan ilişkilerini Hazar World’e anlattı.

ANALİZ 38TEKFEN’İN HAZAR vİZYONUUzun yıllardan bu yana Hazar Bölgesi’nde dev projelere imza atan Tekfen İnşaat, gerçekleştirdiği projelerin yanı sıra bölgedeki yeni fırsatları da yakından takip ediyor.

ANALİZ

TİKA, TÜRK CUMHURİYETLERİYLE BAŞLAYIP DÜNYAYA YAYILDITürk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı (TİKA), 90’lı başında bağımsızlıklarını kazanan Orta Asya Cumhuriyetleri’ne sosyal, ekonomik ve kültürel alanda destek vermek ve bu ülkelerle ilişkileri güçlendirmek için kuruldu.

18

26

BÖLGENİN AK ALTINI PAMUK Pamuk, tüm tarımsal ürünler arasında hemen hemen her sanayi koluna ham madde sağladığı için en stratejik ürünlerden biri. Hazar Bölgesi ülkeleri, pamuk üretimi konusunda her geçen yıl biraz daha iddialı bir konuma geliyor.

ANALİZ

4

KIS

A H

AB

ER

LE

R

KAzAKiSTAn’DA, YATırımcılArA 20 YEni mADEnciliK liSAnSı vErilEcEK

AzErbAYcAn’ın ilK TElEKomüniKASYon uYDuSu AzErSpAcE/AfricASAT-1 uzAYA fırlATılDı

TAciKiSTAn ilK pETrol rAfinEriSi için HAzırlAnıYor

TürKiYE, irAn’DAn HiDroKArbon iTHAlATınA DEvAm EDEcEK

Kazakistan Ulusal Refah Fonu’ndan yapılan açıklamaya göre ‘Samruk-Kazyna’ hidrokarbon yataklarının geliştirilmesi adına potansiyel yatırımcılara lisans verilecek. Kazakistan Başbakanı Serik Ahmetov, bu listede 20 yeni alanın yer alacağını açıkladı.

‘Samruk-Kazyna’ Fonu Başkanı Umirzak Shukeyev, ihracat için prosedürleri basitleştirmek üzere çalışmalar yapılacağını bildirdi. Shukeyev, yabancı yatırımcıların alan araştırmalarının altı-yedi ay sürdüğünü belirtti.

Azerbaycan’ın ilk telekomü-nikasyon uydusu Azerspace/Africasat-1, Fransız şirketin fırlatma aracı Arianne 5 ECA Arianespace ile 7 Şubat’ta uzaya fırlatıldı.

Uydu ağırlığı yaklaşık 3,275 kilogram olan Azerspace/Africasat-1’in hizmet alanı Doğu Avrupa,

Kafkasya, Orta Asya, ve Kuzey Afrika olacak. Uydu üreticisi ise Amerikan şir-keti Orbital Sciences Corporation oldu.

Ayrıca Azerbaycan’ın Azerspace/Africasat-1 uydu-suna ek olarak, İspanyol telekomünikasyon uydusu Amazonas-3’ün fırlatma işlemi de gerçekleştirildi.

Tacikistan Enerji Bakanlığı’ndan yapı-lan açıklamaya göre Tacikistan’ın ilk petrol rafinerisi ‘Kapital’in inşaatına Shahrinavskiy bölgesinde başlanacak. İnşaat malzemelerinin Rusya’dan temin edilmesi planlanırken Kapital petrol rafinerisinin kapasitesinin yılda 50 mil-yon tondan fazla olması bekleniyor.

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın yaptığı açıklamaya göre bazı konularda anlaşılmamasına rağ-men Türkiye’nin İran’dan hidrokarbon ithalatına devam edeceği bildirildi.

Bakanlıktan yapılan açıklamaya göre Türkiye’nin doğalgaz ithalatının beşte birini İran karşılıyor. Aynı açıklamada Batı ülkeleri tarafından yapılan yaptı-rımların iki ülke arasındaki ilişkileri etkileyemeyeceği bildirildi.

‘Samruk-Kazyna’ Fonu Başkanı Umirzak Shukeyev ihraç için prosedürleri basitleştirmeye çalıştıklarını söyledi.

5

HA

ZA

R W

OR

LD

SocHı 2014’TE gEri SAYım bAşlADı

TifliS’TE ilK ruSYA-gürciSTAn gAzETEciliK oKulu AçılDı

Sochi Kış Olimpiyatları için 7 Şubat’ta Moskova, St.Petersburg ve 6 şehirle beraber geri sayım etkinliklerine başlandı. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin geri sayım etkinliğinin açılışını gerçekleştirdi.

Sochi 2014 Düzenleme Kurulu Başkanı Dmitry Chernyshko’nun yaptığı açıklamada, inşaat yatırımlarına başlandığını ve yatırımların yaza kadar bitirilmesinin hedeflendiğini belirtti.

2010 senesinde ‘En Pahalı Olimpiyatlar’ unvanı alan Sochi-2014’ün, toplam bütçesinin 50 milyar doları aşması planla-nıyor. Olimpiyat Düzenleme Kurulu tarafından açıklanan veriler ışığında şu ana kadar kamu, yarı-kamu ve özel fon-lardan 37 milyar dolar harcandığı belirtildi.

22. Kış Olimpiyatları Rus Sochi şehrinde, 7 – 23 Şubat 2014 tarihleri arasında gerçekleşecek.

İran’ın zengin doğal gaz rezervlerini Irak ve Suriye’ye taşıyacak doğal gaz boru hattı projesi Irak hükümeti tarafından onaylandı. Irak kabinesinden yapılan açıklamaya göre, Irak Petrol Bakanı Abdul Kerim Luaibi çerçeve anlaşmasını imzalamakla yetkilendirildi. Yeni boru hattı ile İran gazının Suriye üzerinden Avrupa’ya taşınması hedefleniyor. İran-Irak arasındaki doğal gaz boru hattı projesinin gelecek yaza tamamlanması bekleniyor. Boru hattının Suriye’ye genişletilmesi için üçlü görüşmeler ise sürüyor. Boru hattı ileride Ürdün ve Lübnan’a da gaz ulaştıracak şekilde tasarlanacak. Irak, İran ve Suriye petrol bakanları 25 Haziran 2011’de 10 milyar dolarlık doğal gaz boru hattı projesinin ön anlaşmasını Buşehr’de imzalamıştı. Anlaşmayla Suriye ve Irak günde 25 milyon metreküp İran gazı alacak.

Gürcistan’ın başkenti Tiflis’te Rusya ve Gürcistan işbirliğiyle ilk gazeteci-lik okulu açıldı. Gazetecilik kursla-rında lider medya şirketleri tarafın-dan yeni bilgi teknolojilerinin kulla-nımı konusunda eğitimler ve atölye çalışmaları yapılacak.

Uluslararası İlişkiler Moskova Devlet Enstitüsü (MGIMO), Moskova Devlet Üniversitesi (MGU) ve Gürcü uzman-lar tarafından bölgesel medyanın gün-cel eğilimleri ve beklentileri konusun-da ortak dersler yapılacak. Okula katılan öğrenciler, uzmanlar tarafın-dan ‘Güney Kafkasya 2020: Bölgenin vaat senaryosu’ seminerine katılacak.

irAn-ırAK-SuriYE DoĞAl gAz boru HATTıYlA bAĞlAnAcAK

6

AJA

ND

A

gEriDE KAlAnlAr

AJAnDA

TürkmenisTan UlUslararası YaTırım ForUmU 5 - 6 mArT İstanbul, türkİye

Türkmenistan’ın en prestijli uluslararası etkinliklerinden olan ve her yıl Aşkabat’ta gerçekleştirilen “Türkmenistan Uluslararası Yatırım Forumu” bu yıl İstanbul’da düzen-lenecek. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve Türkmenistan Devlet Başkanı Gurbanguli Berdimuhamedov’un desteğiyle gerçekleştirilen organizasyon 5 – 6 Mart 2013 tarihle-rinde düzenlenecek. Organizasyona, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği, DEİK / Türk – Türkmen İş Konseyi ile Türkmenistan Ticaret ve Sanayi Odası ev sahipliği yapacak.

Türkmenistan Uluslararası Yatırım Forumu, Türkmenistan’da yatırım yapmak isteyen Türk işadamlarına büyük imkanlar sunarken, etkinliğe Türk firmalarının yanı sıra, uluslararası ekonomi alanında söz sahibi ülkelerin temsilcileri de katıla-cak. Yatırım Forumu’na, İngiltere, Fransa, İtalya, Belçika, Japonya, ABD, Rusya ve Kazakistan’ın yanı sıra Çek Cumhuriyeti Arnavutluk, Bosna Hersek ve Peru’da da gibi ülkelerden çok sayıda önemli isim katılacak. 30’a yakın ülkeden temsilcinin katılacağı foruma ayrıca uluslararası kuruluşlar da destek veriyor.

“kaFkasYa’Daki DonDUrUlmUŞÇaTıŞma alanları Ve karaBaĞ’’ Paneli “HaZar BÖlGesi Ve

aVrUPa-aTlanTik kUrUmlarının rolü” ÇalıŞTaYı

1 Mart 2013 tarihinde Avrasya Enstitüsü ve Hazar Strateji Enstitüsü (HASEN), “Kafkasya’daki dondurulmuş çatışma alanları ve Karabağ’’ başlıklı bir panel düzenledi. İstanbul Üniversitesi Avrasya Enstitüsü Seyyid Hasan Paşa Medresesi Konferans Salonu’nda düzenlenen panelde, Karabağ sorunu ve bölgede yaşanan sıkıntılar gündeme getirildi. HASEN Bilim ve Uzmanlar Kurulu Başkanı Dr. Efgan Niftiyev, İstanbul Üniversitesi Avrasya Enstitüsü Müdürü Doç. Dr. Bekir Günay, HASEN Ekonomi ve Kalkınma Araştırmaları Merkezi Uzmanı Dr. Cemil Ertem ve Kadir Has Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mitat Çelikpala’nın katıldığı panelde bölgenin sorunları masaya yatırıldı.

25 Şubat tarihinde Belçika’da European Policy Centre (EPC) ile ortak düzenlenen çalıştay, Hazar Enstitütüsü’nün çalışmalarının uluslararası akademik ve diplomatik makamlar tarafından dikkatle izlendiğini ortaya koydu. Bölgede ortak güven ve diyalog ortamının muhtemel olumlu etkileri gündeme getirilen toplantıya NATO Genel Sekreter Yardımcısı Büyükelçi Hüseyin Diriöz’ün yanı sıra, ABD, AB, Gürcistan ve Azerbaycan’dan birçok diplomatik temsilci katıldı.

1 Mart 2013 - 14.00

“KAFKASYA’DAKİ DONDURULMUŞÇATIŞMA ALANLARI VE KARABAĞ’’ PANELİ

Dr.Efgan Niftiyev HASEN Bilim ve Uzmanlar Kurulu Başkanı

İstanbul Üni. Avrasya Enstitüsü Müdürü / Oturum BaşkanıDoç.Dr.Bekir Günay

Dr.Cemil Ertem HASEN Ekonomi ve Kalkınma Araştırmaları Merkezi uzmanı

Kadir Has Üni. Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim üyesiDoç.Dr.Mitat Çelikpala

Akademisyen / Gazeteci / YazarYrd.Doç.Dr. Halit Kakınç

LCV: Muharrem Erenler / [email protected]/ 0212 455 58 59 – 0212 455 57 00 (16770)

YER: İstanbul Üni. Avrasya Enstitüsü Seyyid Hasan Paşa Medresesi Konferans Salonu

7

HA

ZA

R W

OR

LD

6. lPG, CnG, lnG- Gas TUrkeY FUarı 28 - 30 mArTİstanbul, türkİye

Türkiye’de gaz sektörünün büyüme potansiyeline önemli katkılar sağlayan ve kendi alanında ilk ve tek olan Uluslararası LPG, CNG, LNG Fuarı – Gas Turkey, CNR Expo Fuar Alanı’nda dünyanın pek çok ülkesinden gelen katılımcı ve ziyaretçileri ağırlamaya hazırlanıyor. Senexpo Uluslararası fuarcılık tarafından bu yıl altıncısı organize edilen fuar, başladığı yıldan bu yana LPG, CNG, LNG sektörünün gündemine yön veriyor ve sektörü birçok yeni ürün ve hizmetle tanıştırıyor.

Ekonomi Bakanlığı ile Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın yanı sıra önde gelen dernek ve kuruluşların destekleri ile düzenlenen fuara, toplam 16 ülkeden 52 firmanın Katılması bekleniyor.

Hazar Toplantıları V Hazar Bölge ekonomisi 5 - 6 mart

Astana, Kazakistan

Türkmenistan Uluslararası Yatırım

Forumu 5 - 6 mart

İstanbul, Türkiye

afrika ve Güneyişbirliği 7. Crans montana Forumu - afrika

2013’te, ayaklanmalar ve Değişiklikler 

6-9 martBrüksel, Belçika

Dünya kadınlar Günü 8 mart

nevruz Bayramı20-21 mart

Wharton Hindistan ekonomi Forumu 

26-27 martPhiladelphia, ABD

Hazar Toplantıları Vı enerji ve Güvenlik

28-30 mArTWashington, ABD

HaZar TakVimi

TürkmenisTan PeTrol Ve GaZ roaD sHoW 13 - 14 mArT DubaI, bae

2012 yılında Singapur’da başarıyla gerçekleştirilen Türkmenistan Petrol ve Gaz Road Show sonrasında bu sene gözler Dubai’de. Bu senenin Road Show’unda uluslararası şirketler için Türkmenistan’ın petrol, gaz kaynaklarının potansiyeli ve petrol, gaz endüstrisinin gelişimi anlatılacak.

Türkmenistan Petrol ve Gaz Road Show 2013, Dubai’de Ritz Carlton Otel’de gerçekleşecek. Katılımcılar Türkmenistan petrol ve gaz sektörünün önemli karar vericileri ile tanışma imkanı bulacak.

mıDDle easT oıl&Gas konFeransı (meos)10 - 13 mArT ManaMa, baHreyn

1979 yılından bu yana düzenlenen ve alanında bölgenin en önemli organizasyonlarından biri olan Middle East Oil&Gas Konferansı’nın (MEOS) 18.’si, 10-13 Mart 2013 tarihleri arasında gerçekleştirilecek. Organizasyona Bahreyn Uluslararası Fuar ve Kongre Merkezi ev sahip-liği yapacak.

8

AN

AL

İZ

9

HA

ZA

R W

OR

LD

21. YILINDA HOCALI KATLİAMI

90’LI YILLARIN EN HÜZÜNLÜ vE KANLI OLAYLARINDAN BİRİ OLAN HOCALI KATLİAMI’NDA, ERMENİSTAN GÜçLERİNİN KADIN-çOCUK, GENç-YAŞLI DEMEDEN 613 SİvİLİ KATLETMESİ HALA HAFIZALARDAKİ YERİNİ KORUYOR. KATLİAMIN ÜZERİNDEN 21 YIL GEçMESİNE RAğMEN ACILAR DİNMİYOR.

10

AN

AL

İZ

Başkanı Dr. Efgan Niftiyev, “Her iki taraf çok yakın mevzilenmiş, silahlı güçlerini çok yakın mesafede konumlandırmış durumda. Bu da gerginliği artırıyor” dedi. Dr. Niftiyev uluslararası toplumun Hocalı Katliamı’nda sessiz kalmasını da eleştirdi.

Karabağ’da 1992 senesinden bu yana devam eden bir işgalin söz konusu olduğuna deği-nen Niftiyev, işgale karşı Birleşmiş Milletler tarafından alınmış dört tane karar olduğuna dikkat çekti. Niftiyev sözlerini şöyle sürdür-dü: “Kararların her birinde Azerbaycan’ın işgal altında bulunan bölgelerinden Ermenistan ordusunun çıkarılması şartı geti-riliyor. Onaylanan kararlar, 800 bine yakın Azerbaycan Türkü’nün evlerine, sürüldükleri yerlere dönebilme hakkını da içeriyor. Ancak bu kararların hiçbiri şu ana kadar uygulan-madı. Maalesef bu kanayan bir yara. Kendi vatanlarına, kendi evlerine dönebilmek bu insanların en doğal hakkı.”

Karabağ sorununun çözümünde komşu ülkelere de çok büyük bir sorumluluk düş-tüğünü belirten Niftiyev şunları söyledi: “20 yıl önce Hocalı’da silahsız insanların üzerine tanklarla, toplarla saldırıldı. Çoğu kadın, çocuk ve yaşlı 613 insanımızı orada kaybettik. Bu türden olayların bir daha yaşanmaması için provokatif hareketlerden uzak durmamız gerekiyor. Bu sorunun uluslararası hukuk çerçevesinde bir an önce çözümlenmesi şart. Bunun için hangi mekanizmalar çalıştırılması gerekiyorsa mutlaka aktive edilmeli.” Niftiyev, bu tür acıların daha fazla yaşanmaması için bölge ülkelerinin daha sorumlu davranması gerektiğini belirtti.

Üzerinden geçen zamana rağmen Hocalı’da kalplere kazınan acı hiç azalmadı. Katliamın yıldönümünde hayatını kaybedenler özlemle anılırken, bu derin yara gündemdeki yerini koruyor. Azerbaycan’ın toprak bütünlüğünün ihlal edilmiş olmasının, bölgede yaşayan Azerbaycanlıların evlerini, topraklarını, vatan-larını terk etmek zorunda bırakılmasının kabul edilemez olduğunu düşünen Orta Doğu Teknik Üniversitesi Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Ayça Ergun, Hocalı Katliamı hakkın-daki düşüncelerini Hazar World’e anlattı. HASEN Bilim ve Uzmanlar Kurulu Başkanı Dr. Efgan Niftiyev ise katliamın 21’inci yılında bölgedeki gelişmeleri değerlendirdi.

613 kişi katledildi

25 Şubat 1992’den itibaren Azerbaycan’ın Dağlık Karabağ bölgesindeki Hocalı kasa-basında yaşayan Azerbaycanlı siviller kat-ledildi. Hocalı’ya saldırıya başlayan Ermeniler ve bölgede bulunan Sovyet Ordusu şehri iki saat boyunca top ve tank ateşine tuttu. Saldırıdan bir gün sonra ise hafızalardan yıllarca silinmeyecek olan “Hocalı Katliamı” yaşandı.

10 bin nüfuslu Hocalı’da olaylar sırasında 3 bin Azerbaycan Türkü bulunuyordu. Ermenistan’a bağlı kuvvetler, Rus askerle-rin desteğiyle 1300 Azerbaycan Türkünü öldürürken bu rakam resmi kayıtlara 613 olarak geçti.

dr. niftiyev: “uluslararası toplum sessiz kaldı”

Karabağ’da bir barış gücü olmadığını söy-leyen HASEN Bilim ve Uzmanlar Kurulu

HOCALI’DA KALPLERE KAZINAN ACI Hİç AZALMADI. KATLİAMIN YILDÖNÜMÜNDE HAYATINI KAYBEDENLER ÖZLEMLE ANILIRKEN, BU DERİN YARA GÜNDEMDEKİ YERİNİ KORUYOR.

Dr. Efgan Niftiyev: “Karabağ sorununun çözümünde komşu ülkelere de çok büyük bir sorumluluk düşüyor.”

11

HA

ZA

R W

OR

LD

Karabağ sorununun barışçıl yollarla çözülmesi elbette esastır. Azerbaycan’ın toprak bütünlüğünün ihlal edilmiş olması, bölgede yaşayan Azerbaycanlıların evlerini, topraklarını, vatanlarını terk etmek zorunda bırakılmış olmaları kabul edilemezdir. Aynı zamanda sivil halka yöneltilmiş olan katliam niteliğinde bu tür eylemler insanlık suçu kapsamında değerlendirilmelidir. Nitekim 22 Şubat 2012 tarihinde TBMM Dışişleri Komisyonu bir bildiri ile Hocalı’da yaşananları “Katliam” ve “İnsanlığa karşı suç” kapsamında değerlendirmiştir.

Beyaz Saray resmi internet sitesinde, Hocalı Soykırımı’nın tanınması ve ABD Başkanı Obama’nın konuya ilişkin bildiri yayımlaması amacıyla imza kampanyası başladı. Dilekçeyi 100 bin kişi imzaladı. Bu girişimi nasıl değerlendiriyorsunuz? ABD’nin Hocalı Katliamı’na bakışı nasıl?Şüphesiz böyle bir imza kampanyasının başlatılması Hocalı’da yaşananlar konu-sunda bir farkındalık yaratılması açısın-dan son derece önemli ve olumludur. Son yıllarda özellikle Batı’da dernekler aracılı-ğıyla kurumsallaşan ve önemli faaliyetler-de bulunan Azerbaycan diasporasının da bu tür kampanyaların düzenlenmesinde ve yaygınlaşmasında rolü çok büyüktür. Aynı şekilde Amerika’daki, Batı Avrupa’daki ve Türkiye’deki Azerbaycan Büyükelçilikleri Hocalı Katliamı’nın duyu-rulmasında ve duyarlı bir kamuoyu oluş-turulmasında etkin faaliyet göstermekte-dirler. Bugüne kadar uluslararası kamuo-yunda Hocalı Katliamı’na ilişkin olarak gerekli hassasiyetin gösterilmemiş olduğu da bir gerçektir. Bu tür kampanyaların yaygınlaştırılmasının Karabağ’ın işgali konusundaki Azerbaycan’ın haklı pozisyo-nunun desteklenmesi açısından katkısı büyük olacaktır.

Azerbaycan kaynaklarına göre Hocalı Katliamı’nda 613 Azerbaycan vatandaşı hayatını kaybetti. Katliamın boyutlarıyla ilgili ne söylersiniz?Hocalı Katliamı’nın şüphesiz en önemli boyutu sivil halka yönetilmiş bir eylem olmasıdır. Elimizdeki verilere göre katledi-len 613 kişinin 83’ü çocuk, 106’sı kadın ve 70’den fazlası yaşlı. Katliamdan 487 kişi ağır yaralı olarak kurtuldu. 1275 kişi rehin alındı, 150 kişi ise kayboldu. Katliamdan kurtulanların, uluslararası ve ulusal gaze-tecilerin ifadelerine göre; acımasız işkence-lerle katledildiler. Katliama maruz kalan sivil halkın da son derece savunmasız konumda olduğu bir gerçek.

Hocalı Katliamı Karabağ sorununu nasıl etkiledi?Hocalı, Ermeniler açısından son derece büyük bir stratejik öneme sahipti ve askeri bir hedef niteliğinde idi. Zaten Ekim 1991’den itibaren abluka altındaydı ve Karabağ’daki tek havaalanı Hocalı’daydı. Hocalı Katliamı’nın Karabağ sorununun derinleşmesindeki rolü yadsınamaz. Ermeniler savaşta ciddi bir üstünlük sağla-mışlardır. Aynı zamanda Azerbaycan halkı arasında son derece ciddi bir psikolojik travma yaratılmıştır. Travmanın en önemli iki boyutu insan ve toprak/vatan kaybıdır. Özellikle toprak kaybı Azerbaycan’ın ulus devlet olarak bütünlüğünün sağlanması açısından büyük bir engel teşkil etmekte-dir. Bununla birlikte uzun yıllar bir arada yaşayabilmiş iki halk arasında birbirlerine karşı “düşman” algısını güçlendirmiş, olası bir barışçıl çözüm ve uzlaşmanın önüne ket vurmuştur.

Bu tür olayların bir daha yaşanmaması, Karabağ sorununun çözülmesi için neler yapılmalı?

Dr. Ayça Ergun: “Sivil halka yöneltilmiş olan katliam niteliğinde bu tür eylemler insanlık suçu kapsamında değerlendirilmelidir.”

Dr. ErGUN “BU TÜr EYLEMLEr İNSANLIK SUÇU KAPSAMINDA DEğErLENDİrİLMELİ”Orta Doğu Teknik Üniversitesi Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Ayça Ergun, Hocalı Katliamı’na maruz kalan sivillerin savunmasız olduğuna dikkat çekerken Hocalı Katliamı’na uluslararası alanda hassasiyet gösterilmediğinin altını çiziyor.

12

KA

PAK

HA

ZA

R W

OR

LD

13

YAKIN MARKAJ

ŞANGHAYBaşbakan erdoğan’ın,

şanghay işbirliği Örgütü’ne işaret etmesinin ardından

birlik, hem türkiye’de hem de dünyada mercek altına alındı.

cAn gürSu

14

KA

PAK

çıkışının sürecin bir sonucu oldu-ğunu ifade ediyor. Türkiye’nin üye-liğinin şifresini anlayabilmek için Şanghay İşbirliği Örgütü’nü biraz daha yakından tanımak gerekiyor.

Bugünkü haliyle 30 milyon metre kareye yayılan, Avrasya’nın üçte birini kaplayan bir işbirliği örgütü ŞİÖ. 15 Haziran 2001’de Çin Halk Cumhuriyeti, Rusya, Kazakistan, Kırgızistan ve Tacikistan’ın katılı-mıyla 1996 yılında kurulan örgüt Şanghay Beşlisi olarak anılmaya başlandı. 2001 yılında Özbekistan’ın üye olması ile son-radan katılan gözlemci üyeleri ve diyalog partnerlerinin de desteği ile bugün oldukça geniş bir nüfu-sa, coğrafyaya ve ekonomiye hitap ediyor. ŞİÖ günümüzde bir işbirliği örgütü olarak ön plana çıkıyor olsa da birliğin kuruluş amacı üye devletler arasındaki sınır anlaşmazlıklarının giderile-bilmesiydi.

Beş ülkenin Sınır Bölgelerinde Askeri Güvenin Derinleştirilmesi Anlaşması’nı imzalamasıyla kuru-lan Şanghay Beşlisi, bugün askeri tarafını gölgede bırakan ekonomik etkinliği ile ün kazanıyor. Özellikle dünyanın en hızlı büyüyen ekono-

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın “Putin’e bizi Şanghay Beşlisi’ne alın, AB’yi

unutalım dedim” sözleri, finan-sal ve siyasal durumu bir hayli karışık olan Avrupa Birliği’ne karşı taktiksel bir söylem mi sorusunu gündeme getirdi. AB kriterlerinde yeni başlıkların açılmaması, uzun yıllardır üye-lik görüşmelerini sürdüren Türkiye için can sıkıcı bir hal alıyor. Uzmanlar, Erdoğan’ın sözlerinin bir gözdağı olduğu yönünde görüş bildirse de Şanghay İşbirliği Örgütü (ŞİÖ) Türkiye için cazip fırsatlar sunuyor.

HASEN Ekonomi ve Kalkınma Araştırmaları Merkezi Uzmanı Dr. Cemil Ertem, Başbakan Erdoğan’ın son açıklamalarının, Türkiye’nin tıkanan AB sürecine kırgınlığının ve serzenişinin bir ifa-desi olduğunu belirtiyor. Ertem, “Hırvatistan bu yıl AB’ye üye ola-cak. Hırvatistan çok küçük bir ülke olmasına rağmen AB’ye üye-lik süreci çok hızlı işledi. Türkiye için ise hala yeni müzakere başlık-larının ne zaman açılacağını konu-şuyoruz” diyor ve Başbakan’ın bu

Şanghay 5’lisinin ismi, ilk toplantının

Şanghay’da gerçekleştirmesinden

geliyor.

aB kriterlerinde yeni Başlıkların açılmaması ve uzun yıllardır süren üyelik gÖrüşmeleri türkiye’nin şanghay işBirliği Örgütüne yakın durmasına yol açtı.

HA

ZA

R W

OR

LD

15

misi Çin’in, örgüte üye ülkeler ara-sında serbest ticaret alanı ve eko-nomik entegrasyon projeleri oluş-turma çabası birliğin ekonomik yönünü güçlendiriyor. 2020 yılında örgütün dünya ekonomisinin yüzde 30’unu içine alacak bir coğ-rafyaya hakim olacağını söylemek şimdiden mümkün. Önümüzdeki yıllarda birliğe dahil olması planla-nan ülkeler ile Avrupa Birliği’nin içinde bulunduğu durumu göz önünde bulunduracak olursak, ŞİÖ’nün dünyanın en büyük eko-nomik örgütlerinden biri haline gelmesi muhtemel. Avrupa Birliği serüveninde uzun süre vakit kay-beden Türkiye için ŞİÖ ilk bakışta cazip bir seçenek gibi gözüküyor.

Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Uzmanı Dr. Bekir Günay, Erdoğan’ın Şanghay İşbirliği Örgütü çıkışını, AB’den net bir cevap almak için yapılmış bir blöf olarak değerlendiriyor. Dr. Günay, ŞİÖ’nün kuruluş amacının iyi anlaşılması gerektiğini belirtiyor. “Şanghay İşbirliği Örgütü özellik-le 1989 sonrasında Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği (SSCB)’nin yıkılmasıyla tek kutuplu dünyada güç boşluğunu doldurmak için kurulmuş bir organizasyon” diyor Günay. Özellikle 89-96 arasında Sovyetler Birliği’nden Rusya’ya dönüşüm sırasında kendi iç problemleriyle boğuşan Rusya’nın 90’ların orta-larına doğru bu sahaya geri dön-mesinin bir somut ürünü olduğu-nu belirtiyor. İki eski komünist güç Rusya ve Çin, birliğin iki

önemli ayağını oluşturuyor. Batının güçlerine karşı alternatif bir çekim merkezi oluşturmak isteyen bu ikili sık sık batı karşıtı politikaları ile de eleştirilerin oda-ğına yerleşiyor.

2007 yılının Ağustos ayında Bişkek’te bir araya gelen İşbirliği Zirvesi’nde konuşan dönemin Rusya Devlet Başkanı Putin’in sözleri, ŞİÖ’nün NATO karşıtı olduğu söylentilerini doğruluyor. “Tek kutuplu dünya” kabul edile-mez diyerek birçok yazar ve düşü-nürü doğrulayan Putin, Bekir Günay’ın da belirttiği gibi Soğuk Savaş sonrasında yeni bir kutup yaratma isteğini açık bir şekilde ortaya koyuyor. İran, Afganistan ve Pakistan gibi radikal ve batı karşıtı üyelerin katılımı, önümüz-deki dönemlerde ŞİÖ’nün ekono-mik ve ticaret odaklı duruşunu kötü etkiyebilecek gibi görünüyor.

Peki ŞİÖ büyüme potansiyeline sahip olsa da NATO veya AB gibi örgütlerin alternatifi olabi-lecek mi? TOBB ETÜ Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Şaban Kardaş, ŞİÖ ile karşılaştırılan diğer örgütlerin farklı yapılan-maları olduğunu vurguluyor. Kardaş “Şanghay İşbirliği Örgütü NATO’nun muadili olan bir kuruluş değil” diyor ve ŞİÖ’nün kendisini bir askeri itti-fak olarak görmediğini belirti-yor. ŞİÖ’nün daha çok siyasi bir platform olduğunu vurgulayan

Başbakan Erdoğan’ın “Putin bizi Şanghay Beşlisi’ne alın, AB’yi unutalım dedim’’ sözleri dünya gündeminde geniş yankı buldu.

Bölge ülkeleri arasındaki ticaret hacmi, artışını sürdürüyor.

üye ülkeler çin, rusya, kazakistan, kırgızistan, tacikistan ve ÖzBekistan, dünya petrol rezervlerinin yüzde 25’ine, doğalgaz rezervlerinin ise yaklaşık yüzde 45’ine sahip.

16

KA

PAK

atmayan NATO, Amerika’nın da desteği ile Suriye konusunda Patriot füzelerinin Türkiye’ye gönderilmesiyle müttefikinin yanında yer aldığını gösteriyor. Şaban Kardaş NATO’nun bu yap-tıklarını ŞİÖ’nün yapamayacağı-nın altını çiziyor ve Türkiye’ye Patriot gönderen bir NATO var-ken, diğer örgütlerin böyle bir askeri savunma imkanı olmadığı-nı belirtiyor. Türkiye’nin doğu ile batı arasında kurduğu güç denge-si şimdilik elini güçlendirse de değişen dengeler, Türkiye’nin üyelik ihtimalini güçlendirebilir.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, birliğe üyelik isteğini ilk olarak 2005’teki Rusya ziyaretinde dile getirdi. Türkiye bugün Sri Lanka, Belarus ile birlikte ŞİÖ diyalog ülkeleri arasında yer alıyor. Yakın sürede üyelik statüsü gündeme gelecek olan Türkiye, diyalog ülkesi olarak konumunu bir süre daha koruyacağa benziyor. HASEN Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Araştırmaları Merkezi Uzmanı Dr. Mitat Çelikpala Türkiye’nin her iki örgüte de aynı anda üye olamaya-cağı görüşünü savunuyor. Çelikpala, “Türkiye’nin bu iki yapılanmaya aynı anda üye olması hukuken mümkün ama siyaseten olabilir bir durum değil” diyor ve ekliyor: ‘‘Çin ve Rusya’nın

Kardaş, ŞİÖ’nün Orta Asya böl-gesinde terörizme karşı mücade-le amaçlı programları, bu alana dönük tatbikatları ve istihbarat paylaşımı olmasına rağmen fonksiyon olarak NATO’dan çok farklı olduğunun altını çiziyor. NATO’nun en aktif ülkelerinden ve Amerika’nın en yakın mütte-fiklerinden olan Türkiye’nin bir-liğe girip girmeyeceği, ŞİÖ’nün batıya bir alternatif olup olma-yacağının cevabını da taşıyor.

Çin ve Rusya’nın alternatif kutup yaratma isteği devam ederken NATO’nun kuruluş amacı deği-şim gösteriyor. Bekir Günay, 1994’ten bu yana NATO’nun doğu bloku karşıtı yapılanmasını bırakıp, ‘Dünyanın Jandarması’ pozisyonunda kendini konumlan-dırmaya başladığını belirtiyor. 28 üyeye sahip ‘Dünyanın Jandarması’ üye ülkelerin güven-liğini yeterince koruyamamakla itham ediliyor. Günay, 11 Eylül’de Amerika için harekete geçen örgütün Türkiye’nin PKK soru-nuna yıllarca kayıtsız kaldığının ve 5. maddenin Türkiye için işle-tilmediğinin altını çiziyor. NATO’nun 5. maddesi herhangi bir üye ülkenin saldırı altında kalması durumunda, bu saldırı-nın bütün üye ülkelere yapılmış sayılacağını beyan ediyor. PKK konusunda yıllardır adım

Şanghay Beşlisi olarak 1996’da

hayata geçen örgüt, bugün

6 üyeyle yoluna devam ediyor.

BaşBakan recep tayyip erdoğan, Birliğe üyelik isteğini ilk olarak 2005’teki rusya ziyaretinde dile getirdi.

HA

ZA

R W

OR

LD

17

Türkiye’nin üyeliğine sıcak bak-madığını biliyoruz.” Avrasya konu-sunda çıkarları sık sık kesişen Çin ve Rusya, Türkiye’nin de katılması ile pastadan daha da küçük bir pay almaya razı olabilir mi? Doç. Dr. Fatih Özbay bu soruyu “Orta Asya’nın Rusya ve Çin ile birlikte bir başka gücü Türkiye. Türkiye’nin buraya katılmasıyla hem Rusya hem Çin pastayı üçe bölmek zorunda kalacak ki bunu iki ülke de istemez. NATO faali-yetlerine “Dur’’ demek için yola çıkmış bir örgütün Türkiye’yi tam üye olarak arasında görmek iste-yeceğini zannetmiyorum” şeklinde yanıtlıyor. Bekir Günay ise Özbay’ın sözlerini “Bu iki aktör, Türkiye NATO’ya üye olduğu sürece benzer bir yaklaşım sergile-meye devam edeceklerdir” diye-rek destekliyor. Türkiye’nin üyeliği hariç diğer aday ülkelerin birliğe üye olma süreçleri de birçok soru-nu beraberinde getiriyor.

Avrupa’nın diktatörlük ile yöneti-len ülkesi Belarus’un üye statüsü-ne kavuşması bu birliğin marjinal imajına katkı sağlayabilir. Gözlemci ülkeler arasında bulu-nan Hindistan ve Pakistan’ın henüz çözümlendiremedikleri sınır sorunu ve Hindistan Çin rekabeti birliğin genişlemesinin önündeki aşılması gereken sorun-ların başında geliyor. Hızla geniş-leyecek birlikte sadece Çince ve Rusça’nın ana dil olarak kalması da kabul edilebilir gözükmüyor. ŞİÖ’nün genişleme çalışmaları batıda da yakından takip ediliyor.

Avrupa Komisyonu Başkanı Jose Manuel Barroso’nun verdiği demeçler doğrultusunda batının kendi karşısında güçlenen kutup-lara karşı kartlarını yeniden dağıttığı mesajları yer alıyor. İmzalanması halinde tarihteki en büyük ticaret anlaşması olacak ABD ve AB Serbest Ticaret Anlaşması, dünyanın en büyük iki ekonomi bölgesi arasındaki ticari engelleri kaldırmayı hedefliyor. Yıllardır gayri resmi olarak süren müzakereler AB’nin içerisinde bulunduğu kriz ile hızlanmış olsa

ŞİÖ bölgesel güvenlik ve istikrarı sağlamak konusunda önemli rol oynuyor.

Avrupa Komisyonu Başkanı Jose Manuel Barroso batının güçlenen kutuplara karşı kartlarını yeniden dağıttığı mesajını veriyor.

da anlaşmanın imzalanabilmesi uzun bir süre alacak. Anlaşmanın konuşuluyor olması bile AB’nin kötüleşen imajını düzeltebilir. Hızla güçlenen Asya örgütlerine karşı gelen bu hamle, Türkiye gibi henüz tarafını seçmemiş ülkeler içinde büyük öneme sahip.

Tüm bu stratejik manevralar batının seyirci kalmayacağının bir ispatı niteliğinde. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın ŞİÖ çıkışı ile alakalı olup olmadığı kesin olmamakla birlikte Fransa’nın Türkiye’nin önündeki 5 müzakere başlığından bir tanesini açıyor olması yine aynı çerçevede değerlendirilebilir. Dünyanın lider ekonomilerinin birbiri arkasına attığı bu adımlar uluslararası suları ısındırıyor. Türkiye’nin atacağı adımlar her iki taraf için de büyük önem taşıyor. Türkiye güç dengesini sağlayabilmesi durumunda en kârlı ülkelerden biri olabilir.

Birleşmiş miletler’in güvenlik konseyinin Beş daimi temsilcisinden ikisinin Örgütte yer alması uluslararası arenada şanghay işBirliği Örgütü’nün elini güçlendiren faktÖrlerden Biri.

18

AN

AL

İZ

TİKA, Somali’nin Başkenti Mogadisu’da halkı suyla buluşturdu.

19

HA

ZA

R W

OR

LD

türk işbirliği ve koordinasyon ajansı Başkanlığı (tika), 1990’ların başında bağımsızlığını kazanan orta asya cumhuriyetleri’ne, çıktıkları yeni yolda sosyal, ekonomik ve kültürel alanda destek vermek ve bu ülkelerle ilişkileri güçlendirmek için kuruldu. zamanla bu ülkelerin kalkınmalarını desteklemek için uzun soluklu projeler gerçekleştirmeye başlayan kuruluş bugün. türk dış politikasının en önemli araçlarından biri haline geldi.SErvET YEşilYurT

TiKA TürK cumHuriYETlEri ilE bAşlAYıp DünYAYA YAYılDı

20

AN

AL

İZ

TİKA Türkiye’nin, Orta Asya Türk Cumhuriyetleri’nde dış politika önceliklerini uygulayacak, koordi-

ne edecek bir organizasyon ihtiyacı üzeri-ne 24 Ocak 1992 tarihinde kuruldu. Kuruluşundan 20 yıl sonra ise Türkiye’nin çeşitlenen ve küreselleşme yoluna giren dış politikasının önemli araçlarından biri haline geldi.

Türk Cumhuriyetleri’nin yeniden yapılan-ma, uyum ve kalkınma ihtiyaçlarına cevap vermek amacıyla kurulan TİKA’nın faaliyetleri genişleyen ve derinleşen Türk dış politikası, dış ekonomik ilişkilere para-lel olarak yayılarak Türk Cumhuriyet-leri’nin çok ötesine geçmiş durumda. Bu, Türk Cumhuriyetleri’nin yardımlardan aldığı payı göreceli olarak azaltsa da bu bölgeye yönelik çalışmalar, kuruluşun programının önemli bir parçasını oluştur-maya devam ediyor.

TİKA’nın resmi sitesindeki verilere göre kurulmuş 2002 yılında 12 olan Program Koordinasyon Ofisi (PKO) sayısını 2011 yılın-da 25’e, 2012 yılında ise 33’e yükseltti ve bugün 30 işbirliği ortağı ülkede 33 PKO ile faaliyet gösteriyor. Kuruluş, ofislerinin bulunduğu ülkelerle beraber yaklaşık 100 ülkede kalkınma merkezli işbirliği çalışma-ları yapıyor.

TİKA’nın faaliyet alanları çok geniş bir yelpazeye yayılıyor. Acil yardımlardan kül-türel mirasın yaşatılmasına yönelik resto-rasyon çalışmalarına, sağlık projelerinden edebiyat ve dil etkinliklerine kadar yayılı-yor bu yelpaze. TİKA’nın resmi internet sitesi genel olarak faaliyet alanlarını şöyle sıralıyor: Sosyal altyapılar ve hizmetler, eğitim, sağlık, nüfus politikası ve prog-ramları, su ve su hijyeni, idari ve sivil alt-yapılar, ekonomik altyapılar ve hizmetler, ulaştırma ve depolama, iletişim, enerji, bankacılık ve finans, üretim sektörleri, tarım, ormancılık ve balıkçılık, sanayi, madencilik ve inşaat, ticaret ve turizm…

kaFkaslar Ve orTa asYa’Dan DünYaYa

Kalkınma yardımlarının toplam hacmi de bu genişlemeye paralel olarak 2002 yılın-da 85 milyon dolardan, 2011 yılında 1 mil-

yar 273 milyon dolara yükseldi. TİKA’nın en son yayınladığı 2011 Yıllık Faaliyet Raporu’na göre yardımlarda 2010 yılına göre yüzde 31,6 artış söz konusu. TİKA Başkanı Dr. Serdar Çam’ın rapora yazdığı önsözde yatırımlarla ilgili şunlar söyleni-yor: “Gerçekleştirilen resmi kalkınma yar-dımlarının yüzde 46,6’sı Güney ve Orta Asya, yüzde 23,87’si Orta Doğu, yüzde 22’si Afrika ve yüzde 6,3’ü Balkan ülkele-rine yapılmıştır.”

Ulusal teknik yardım teşkilatı olarak kurulan TİKA kuruluşunun ilk yıllarında Kafkaslar ve Orta Asya ağırlıklı bir çalış-ma alanına sahipken, 2002’den sonra faaliyet coğrafyasını, Balkanlar, Orta Doğu ve Afrika ülkelerini de kapsayacak şekilde genişletti.

Aynı yıl Türk Cumhuriyetleri’nden Kırgızistan ve Kazakistan en çok yardım alan ilk 10 ülke arasında yer aldı. Bu ülkeler yardım hacminin büyüklüğüne göre sırasıyla; Pakistan, Suriye,

TİKA, Somali’nin Başkenti Mogadişu’da

yaptığı çeşmelerle halkı suyla buluşturdu.

tika 30 işBirliği ortağı ülkede 33 program koordinasyon ofisi ile çalışmalarını devam ettiriyor. yaklaşık 100 ülkede proje ve faaliyetler gerçekleştiriyor.

21

HA

ZA

R W

OR

LD

Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ TİKA’nın 2012 yılı Danışma Kurulu

Toplantısı’na katıldı.

TİKA Başkanı Dr. Serdar Çam.

Afganistan, Somali, Kırgızistan, Libya, Kazakistan, Irak, Azerbaycan ve Filistin oldu. 2011 Yılı Faaliyet Raporu’na göre, Kırgızistan, 74.08 milyon dolar, Kazakistan 52.67 milyon dolar, Azerbaycan 26.50 milyon dolar, Türkmenistan 13.56 milyon dolar, Tacikistan 6.93 milyon dolar, Özbekistan ise 6.56 milyon dolar yardım aldı. 2010 Yılı Faaliyet Raporu’na göre ise, Kafkasya ve Orta Asya yüzde 36,18’lik payla harcamanın bölgesel dağılımında ilk sırada yer aldı. TİKA Başkanı Dr. Serdar Çam rapordaki yazısında bu böl-genin birinci sırada yer almasının başlıca nedeninin 2006 yılından bu yana Türkiye’nin desteklediği “Afganistan’ın Yeniden İmarı Programı” olduğu belirti-yor.

Türkoloji Projesi

TİKA’nın başta Türk Cumhuriyetleri olmak üzere Balkanlar ve diğer bölgeler-deki ülkelerle ilişkileri güçlendirme ama-

22

AN

AL

İZ

tika, her sene yaklaşık 3 Bin 500’e yakın kişi türk dili ve edeBiyatı derslerinin yanında türk kültürü ve tarihi ile ilgili dersler veriyor.

cıyla uygulamaya koyduğu en dikkat çekici çalışmalarından biri de Türkoloji Projesi. 2010 yılı raporuna göre, 1999’da başlatılan, 2000–2001 öğretim yılından itibaren uygulanmaya başlayan proje Türk dili ve kültürünün yaygınlaştırılma-sını amaç edinen uzun soluklu bir çalış-ma. Yıllar içinde kapsadığı bölge genişle-yen Türkoloji Projesi, 2010 yılı itibariyle 22 ülke ve iki özerk cumhuriyette faali-yetlerini sürdürüyor.

Proje çerçevesinde; Afganistan, Arnavutluk, Beyaz Rusya, Bosna-Hersek, Bulgaristan, Estonya, Filistin, Hindistan, Kazakistan, Kırgızistan, Kosova, Letonya, Litvanya, Makedonya, Moğolistan, Özbekistan, Slovakya, Suriye, Türkmenistan, Ukrayna, Ukrayna Kırım Özerk Cumhuriyeti, Rusya Federasyonu Tataristan Özerk Cumhuriyeti ve Yemen’de bulunan 32 üniversite ile işbir-liği yapılarak, toplam 12 Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü, Türkçe’nin öğrenilmesi-ne yönelik olarak 18 Türk Dili ve Kültürü Merkezi açıldı.

Türkoloji Projesi çerçevesinde her sene yaklaşık 3 bin 500’e yakın kişi Türk Dili ve Edebiyatı derslerinin yanında Türk kültürü ve tarihi ile ilgili dersler alıyor.

kaZakisTan’Da eĞiTim Ve saĞlık ÖnCelikli

Orta Asya Türk Cumhuriyetleri’nden en büyüğü olan Kazakistan’da TİKA Koordinatörü Evren Rutbil, kuruluşun faaliyetlerinde genel olarak sosyal kal-kınmanın sağlanmasına katkı sunulması-nın hedeflendiğini belirtiyor. Rutbil, Kazakistan’da ise sosyal kalkınmanın en önemli bileşenleri olan eğitim ve sağlık sektörlerine öncelik verildiğini vurgulu-yor. Destek verilen diğer faaliyet alanla-rıysa ortak kültür, dil ve tarihi ön plana çıkaran kültürel çalışmalar.

Bu kapsamda TİKA’nın Kazakistan’daki projelere bugüne kadar yaklaşık 45 milyon dolar bütçe ayırdığı bilgisini veren Rutbil, diğer Türk kamu kurumlarının da projele-re katkılarıyla maliyetin100 milyon doları geçtiğine dikkat çekiyor. TİKA, Kazakistan’ın kalkınma politikasını, ihti-yaçlarını ve önceliklerini belirlemede

daha yetkili olduğu için merkezi yöne-timle yapılan işbirliğine öncelik verdiğini belirten Rutbil, bu politikalar ve öncelik-lerle uyumlu olması halinde yerel yöne-timlerden gelen proje önerilerini de değerlendirdiklerini söylüyor.

“Kazak kurumlarında, son 10 yılda ekono-mik ve sosyal kalkınmada önemli başarı-lar gösteren ve Avrupa’nın 6. büyük eko-nomisi haline gelen Türkiye’nin tecrübe-lerinden faydalanma ve Türk kurumlarıy-la ortak çalışmalar yapma hususunda ciddi bir isteklilik ve potansiyel bulun-maktadır” diyen Rutbil, TİKA’ya daha fazla işbirliği konusunda taleplerin arta-rak devam ettiğini söylüyor.

TİKA’nın faaliyetleri oldukça geniş bir yelpazeye yayılıyor.

Bangladeş’teki Arakan

Müslümanları’na TİKA tarafından

300 dikiş makinası

dağıtımı yapıldı.

23

HA

ZA

R W

OR

LD

AzErbAYcAn

S on yıllarda petrol dışı sektörün geliştirilmesinin temel ekonomik politika olarak belirlendiği

Azerbaycan’da tarım sektörü stratejik sektörlerden biri haline geldi. TİKA da bu alanda Azerbaycan’a büyük destek veriyor. Bu bağlamda 1-2 Ekim 2012 tarihlerinde TİKA’nın desteğiyle Bakü’de düzenlenen çalıştayda Azerbaycan’ın organik tarım alanında güçlü ve zayıf yönleri ile bu alandaki fırsat ve tehditler değerlendiril-di. Ayrıca TİKA, Azerbaycan’ın 4 bin 800 hektarlık pilot tarım işletmesinde ekmeklik buğday üretimi süreçleri-ne danışmanlık ve bilimsel-metodolojik destek sağlaya-cak. Azerbaycan Diller Üniversitesi Simültane Tercüme Merkezi’nin açılması da TİKA’nın ülkedeki bir diğer faaliyeti oldu.

KırgıziSTAn2 010 yılı Nisan ve Haziran aylarında Kırgızistan’da

ortaya çıkan iç karışıklık sonrasında ülke, siyasi ve ekonomik açıdan ciddi bir krizin eşiğine geldi. Bunun üzerine Kırgızistan’da kamu düzeninin sağlanması ve toplumsal huzurun tesisi amacıyla siyasi, ekonomik, diplomatik, güvenlik ve insani boyutlara sahip bir “Acil Eylem Planı” ile harekete geçildi. Bu doğrultuda TİKA’nın koordinasyonunda Oş şehri Gagarin Sokağı’nda 150 yataklı hastane ve yine Oş şehri Aktilek semtinde 850 yataklı tam donanımlı devlet okulunun inşası başlatıldı. 2011 yılında ise “Celalabad ve Oş Bölgesi Klinik Hastane Tadilatı Projeleri”, “Kırgız Ulusal Askeri Lisesi İdari Bina ve Yatakhanelerin Tadilatı İşi” TİKA tarafından tamamlandı.

TİKA, kuruluşundan bu yana gelen talepler doğrultusunda proje bazlı birçok yatırıma imza attı ve faaliyette bulunduğu tüm ülkelerin tarım, ara eleman yetiştirme, sağlık ve turizm alanlarındaki gelişimlerini destekledi.

TiKA HAzAr bölgESi’nDE nElEr YApıYor?

TİKA’nın Kırgızistan’ın Başkenti Bişkek’te eğitime

yönelik destekleri devam ediyor.

TİKA tarafından sağlanan bitki

sağlığı ve karantina

laboratuvarı Bakü’de

Azerbaycanlı yetkililere teslim

edildi.

24

AN

AL

İZ

TürKmEniSTAn

T ürkmenistan’ın Balkan Vilayeti’nde tarımsal üreti-mi kendi kendine yeterli hale getirmeyi amaçla-

yan kalkınma programına TİKA da destek sağlıyor. Topraksız tarım alanında Türkiye’de incelemelerde bulunmak üzere Türkmenistan Gıda Sanayii Birliği’nden bir heyet Antalya’daki Batı Akdeniz Tarımsal Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü’nde bir programa katıldı. TİKA ve T.C. Emniyet Genel Müdürlüğü işbirliğiyle Aşkabat’taki Polis Akademisi’nde 25 Türkmen emniyet mensubuna hem teorik hem de pratik olarak eğitim verildi. TİKA, dünya genelinde Ahalteke atları olarak bilinen Türkmen atlarının genetiğinin korunması ve saf Ahalteke ırkının ortaya çıkarılmasına destek veriyor. Ülkede hizmet sektörünün, özelde turizmin geliştiril-mesi amacıyla otel çalışanları ve garsonlar için mesle-ki eğitim programları düzenlendi. TİKA ve Maltepe Üniversitesi işbirliğiyle Türkmen radyo ve televizyon çalışanlarına eğitim verildi.

T İKA, Orta Asya ülkeleri arasında kişi başına düşen milli gelirin en düşük olduğu ülke olan Tacikistan’ın 2015 yılına

kadar ‘BM Binyıl Kalkınma Hedeflerine’ ulaşmasına katkı sağ-lamak üzere projeler üretmeye devam ediyor. 1992 -1997 yılla-rında yaşanan iç savaş nedeniyle Tacikistan halen ekonomik durgunluk içinde. TİKA, Tacikistan’da sanayi ve hizmet sektö-rüne nitelikli ara eleman sağlayacak mesleki eğitim altyapısını geliştirmek kapsamında ‘Kaynakçılık Eğitim ve Uygulama Atölyesi’ni faaliyete geçirdi. TİKA tarafından Tacikistan’da bugüne kadar gerçekleştirilen faaliyetlerin toplam tutarı 12 milyon ABD Doları’nı buldu. TİKA’nın eğitim sektöründeki çalışmalarından biri Dangara 4 No’lu Okul kompleksinin yeni-lenmesi oldu. TİKA tarafından 1 milyon dolar maliyetle ‘Çocuk Kanser Merkezi’nin yeniden yapılandırılması planlanı-yor.

özbEKiSTAn

Ö zbekistan’da turizm altyapısının geliştirilmesine des-tek amacıyla ülkenin turizmden sorumlu üst düzey

yöneticileri 9-16 Aralık tarihleri arasında Türkiye’de ağır-landı. Özbek heyet; Kayseri, Nevşehir, Konya ve İstanbul’da il kültür ve turizm yetkililerince düzenlenen sunumlara ve inceleme gezilerine katıldı. 2010 yılında Özbekistan Cumhuriyeti’nde Kavak Yetiştiriciliğinin Geliştirilmesi Projesi başlatıldı. Projenin 2015 yılına kadar ülkenin farklı vilayetlerinde uygulanması öngörülüyor. Ülkede ayrıca 0-24 yaş arası çocuk ve gençlere yönelik bir dizi plastik cerrahi operasyon gerçekleştirildi. Sağlık alanında bir diğer faali-yet de Özbek doktorlar için 16 Aralık 2012–16 Şubat 2013 tarihleri arasında iki ay süre ile onkolojik cerrahi staj prog-ramı düzenlenmesi oldu.

TAciKiSTAn

TİKA’nın Türkmenistan’da kurduğu tavuk çiftliğinin devir teslim töreninde Türkmenmalları Devlet Birliği Başkan Yardımcısı Oraz Annageldiyev de yer aldı.

TİKA’yla gerçekleşen proje kapsamında Fergana Vadisi’nde 100’e yakın cocuğu ameliyat edildi.

MİT Müsteşarı Hakan Fidan (solda) ve Tacikistan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Sarifcan Sukurov, Tacikistan’ın başkenti Varzop Nahiyesi Corbogh Yetimhanesi’nin inşaat çalımasına birer tuğla koyarak başlattı.

4426

AN

AL

İZ

bölgEnin AK AlTını

pAmuK

pamuk, tüm tarımsal ürünler arasında hemen hemen her sanayi koluna ham madde sağladığı için en stratejik ürünlerden biri. hazar Bölgesi ülkeleri, pamuk üretimi konusunda her geçen yıl biraz daha iddialı bir konuma geliyor. ancak iddianın korunabilmesi için, planlı bir üretimin desteklenmesi gerekiyor. hazar Bölgesi ülkeleri bu potansiyeli işler hale getirebilirse, pamuk üretiminin geleceğine yön verebilir. nESrin KoçASlAn

45

HA

ZA

R W

OR

LD

27

AN

AL

İZ

28

Hiç şüphe yok ki pamuk, tüm tarımsal ürünler arasında “beyaz altın” benzetmesini en

fazla hak eden hammadde kaynağıdır. Tarihten günümüze kadar stratejik önemini hiçbir zaman kaybetmeyen pamuk, bugün sanayinin pek çok kolunda ihtiyaca cevap veriyor. Tekstil ve hazır giyim sektörlerininse can damarı. Pamuğun yağ sanayinden, hayvancılığa kadar geniş bir yelpaze-de ele alınması gerekiyor. Hatta petrol bazlı geleneksel enerji kaynaklarının geleceğinin sorgulandığı şu dönemde, pamuk biyodizel üretimine hammad-de sağlaması bakımından, bir kez daha karşımıza çıkıyor. Pamuk bu ino-vatif yönüyle, özellikle enerji rekabe-tinde daha iddialı bir rolle yakın gele-cekte karşımıza çıkabilir.

Pamuk dünya üzerinde ağırlıklı olarak Asya’da yetiştiriliyor. Uluslararası Pamuk Danışma Kurulu’nun (ICAC) verilerine göre; Dünya pamuk üreti-minde Çin, Hindistan, ABD, Brezilya ve Pakistan zirvede yer alıyor. 1970’lerin başında 12 milyon ton civa-rında olan dünya pamuk üretimi, artan küresel talebin de etkisiyle bugün 28 milyon tona yaklaştı. Bu denli kıymetli bir varlığın Hazar Bölgesi, daha da özelinde Türk Cumhuriyetleri’nde yetişiyor olmasına ayrı bir parantez açmak gerekir.

ÖzBekistan dünyada sÖz sahiBi oluyor

Özbekistan son yıllarda pamuk üreti-minde küresel çapta söz sahibi oldu.Gayrı Safi Yurtiçi Hâsılası’nın yakla-şık yüzde 22’sini oluşturan ve işgücü-nün yüzde 29’unu istihdam eden tarım, Özbek ekonomisinde oldukça önemli bir role sahip. Özbekistan’da toplam ihracat gelirinin yüzde 10-15’ini tek basına pamuk oluşturuyor ve toplam tarımsal üretimin yaklaşık yüzde 40’ını teşkil ediyor. Özbekistan’ın son dönem pamuk üre-tim rakamlarına baktığımızda da üç milyon ton bandını istikrarlı bir şekil-de yakaladığı rahatlıkla söylenebilir. Fakat bu istikrarlı tabloda olumsuz

%40özbekistan’da pamuğun

tarım üretimi içerisindeki

payı

%29özbekistan’da toplam işgücü

içerisinde tarımın payı

1,2milYon Ton

2012 yılında Türkmenistan’da

üretilen pamuk miktarı

%15özbekistan

ihracatında pamuk

ihracatının payı

1milYon Ton

2013’te Türkmenistan’da

üretileceği öngörülen pamuk

miktarı

45

HA

ZA

R W

OR

LD

29

bir gelişmenin de altını çizmemiz gerekiyor. Özbekistan pamuk üretimi Amu Derya Nehri’nden aşırı su kulla-nılması nedeniyle Aral Gölü’nde dara-lıyor ve çevresel sorunlara yol açıyor. Bu gelişmenin Özbek pamuk üretimi-ni ilerleyen dönemlerde zora sokabile-ceğinden endişe ediliyor. Ayrıca son yıllarda küresel pamuk fiyatlarındaki düşüşler üreticileri sıkıntıya sokmuş gibi görünüyor. Özbek ekonomisinin pamuğa dayanmaya devam etmesi halinde, iklim koşullarındaki ve global fiyatlardaki oynamaların risk yarata-bileceği de konuşuluyor. Orta Asya’nın artan su sıkıntısıyla birlikte, pamuk üretiminin azaltılarak, tahıl ve diğer ürünlerin üretimine ağırlık verilmesi de, ülkede tartışılan bir konu başlığı.

türkmenistan’ın ak altın’ı

Türkmenistan, Sovyetler Birliği sonrası bağımsızlığını ilan eder etmez devlet armasına pamuğu yerleştirerek, bu ürüne ne kadar değer verdiğini göster-miş oldu. Ayrıca ülkede pamuğa “Ak Altın” denmesi de bu olguyu destekler niteliktedir. Türkmenistan’da planlı bir şekilde gerçekleştirilen pamuk üretimi için her sene bir hedef belirlenirken, her vilayet önceden koymuş olduğu hedefe ulaşmak için yoğun bir gayret sarf ediyor. Türkmenistan, Bağımsız Devletler Topluluğu içerisinde özellikle sahip olduğu doğal gaz rezervleri düşü-nüldüğünde, tarımı ikincil planda tutan bir ülke. Ancak yine de sahip olduğu iklim şartları düşünüldüğünde, Türkmenistan’da birinci kalitede pamuk yetiştirmek mümkün. Uzun yıl-lardır Türkmenistan, pamuğu en önemli gelir kalemi olarak kabul etti ve ekonomi politikalarında pamuğa özel bir yer verdi. Pamuğun istenen şekilde yetişebilmesi için özellikle olgunlaşma döneminde yüksek sıcaklık ve kuraklık istediği düşünüldüğünde Türkmenistan ikliminin bu iki özelliği de barındırdığı söylenebilir. Fakat Özbekistan’da karşılaştığımız duruma benzer olarak, ülke pamuğunun yetiş-me döneminde ihtiyaç duyulan suya, yeterince sahip olmadığı biliniyor. Türkmenistan, dünyanın 100’den fazla

400bin Ton

Tacikistan’da her yıl hasat edilen

ortalama pamuk miktarı

66,4bin Ton

2011 senesinde

Azerbaycan’da üretilen

toplam pamuk miktarı

%60Tacikistan’da pamuk

üretiminin tarım

sektöründen aldığı pay

pamuk, hazar BÖlgesi ekonomisinde her geçen gün Önem kazanıyor.

4430

AN

AL

İZ

ülkesine ihracat gerçekleştiriyor. Pamuk ticaretinde ise ağırlıklı olarak ihracat yaptığı ülkeler arasında Türkiye, Çin, İngiltere, Singapur, ABD ve İran gibi ülkeler bulunuyor. Özellikle 2007 yılından sonra Türkmenistan’da pamuk üretiminde ortalama her sene bir milyon tonun üzerinde pamuk üretildiği görülüyor. Ülkede 2011 yılında 1,5 milyon ton, 2012 yılında ise 1,2 milyon tona yakın pamuk üretildi. 2013 senesinde de 1 milyon tonun üzerinde pamuk üretile-ceği öngörülüyor.

azerBaycan

Tarım, Azerbaycan ekonomisinin pet-rolden sonra ikinci önemli sektörü. Bugün Azerbaycan’da toplam işgücü-nün yüzde 40’ı tarım sektöründe istih-dam ediliyor. İklimi tarımsal üretime oldukça elverişli olan Azerbaycan’da, pamuk en çok önem verilen tarım ürünü. Azerbaycan’da pamuk kumaş üreten işletmelerin sayısı az olduğun-dan, ülke pamuğunun büyük kısmı

ihraç ediliyor.Ülke bazında pamuk üretimi 2009 yılında 31,9 bin ton, 2010 yılında 37,3 bin tona ulaştı. 2009 yılın-da 21 bin hektar olan pamuk ekini alanları, 2010 yılında 30 bin hektara ulaşmıştır. 2011 senesinde Azerbaycan toplam 66,4 bin ton pamuk üretildi.

tacikistan

Pamuk üretimi konusunda iddialı olan ülkelerden biri de Tacikistan. Sovyetler Birliği zamanında Tacikistan topraklarının Moskova tarafından pamuk üretimi için kulla-nılmış olması nedeniyle, ülkede yük-sek ölçüde pamuk ihracatına bağımlı bir ekonomi oluşmuş. Pamuk ekimi Amu Derya ve Sri Derya nehirlerinin suladıkları alanlarda yapılıyor. Geçtiğimiz yıl 210 bin hektarlık alan-da pamuk ekimi yapılan ülkede pamuk alanları her geçen yıl biraz daha genişliyor. Her bin hektardan bin 200 ton pamuk elde edilen Tacikistan’da, her yıl hasat edilen ortalama 400 bin ton pamuğun sade-

dünya pamuk üretimi, artan küresel taleBin de etkisiyle Bugün 28 milyon tona yaklaştı. Bu denli kıymetli Bir varlığın hazar BÖlgesi’nde de yetişiyor olmasına ayrı Bir parantez açmak gerekir.

Türkmenistan 100’den fazla ülkeye pamuk ihraç ediyor.

45

HA

ZA

R W

OR

LD

31

ce yüzde 10’nu iç piyasada kullanılı-yor. Tacikistan’da tarım sektörünün yüzde 60’ını pamuk üretimi oluştu-rurken, kırsal kesimde yaşayan insan-ların yüzde 75’i de pamuk tarımı ile uğraşıyor. Tacikistan’da pamuk ürün-lerinin alım ve satımı da pamuk bor-sası üzerinden sağlanıyor ve ihracat çoğunlukla Rusya, İran ve Litvanya’ya yapılıyor.

iran

İran’da uzun yıllar gerekli önemin verilmediği pamuk, şimdilerde ülkede stratejik ürünlerden biri olarak görü-lüyor. Pamuk üretiminin bütün aşa-malarını izlemek amacıyla 2002 yılın-da kurulan İran Pamuk Birliği, İran üreticisine pek çok konuda destek veriyor. Bugün İran’da modern tarım teknikleriyle desteklenen pamuk üre-timi, 20’ye yakın şehirde gerçekleşti-riliyor. Pamuk ekilen toplam arazinin büyük bir çoğunluğu Kuzey Horasan, Razavi Horasan, Güney Horasan, Gülistan ve Fars olmak üzere beş ilde yer alıyor.Ayrıca Mazandaran, Erdebil, Tahran, İsfahan, Ghom, Semnan, Markazi, Kerman, Kermanşah, Doğu Azerbaycan, Ghazvin ve Yazd şehirlerinde de pamukla karşılaşmak mümkün. İran’da pamuk tiftiği ve pamuk tohu-mu üretim rakamları da son yıllarda gözle görülür bir artış gösteriyor.

pamuk, tüm tarımsal ürünler arasında “Beyaz altın” Benzetmesini en fazla hak eden hammadde kaynağıdır.

Pamuk atık yağ sanayisinden hayvancılığa kadar pek çok sektörde kullanılıyor.

Pamuk, tekstil ve hazır giyim sektörlerinin can

damarı.

32

PO

RT

AJ

Azerbaycan Başbakan Yardımcısı Elçin Efendiyev, Azerbaycan’ın geleceğine yön veren isimlerden biri...

33

HA

ZA

R W

OR

LD

HAzAr bölgESi’nin En önEmli YAzArlArının bAşınDA gElEn AzErbAYcAn bAşbAKAn

YArDımcıSı Elçin EfEnDiYEv, bölgEYi, AzErbAYcAn’ı vE ülKESinin TürKiYE ilE olAn

ilişKilErini HAzAr WorlD’E AnlATTı. cAn gürSu

AzeRBAYcAN’A YAzAR GÖzüYle

BAKMAK

Prof. Dr. Elçin Efendiyev, günümüz Azerbaycan edebiyatının en önem-li isimleri arasında yer alıyor. Hikaye, eleştiri, tiyatro yazarı olan

Efendiyev ayrıca 1993 yılından bugüne kadar Azerbaycan Eğitim ve Kültürden Sorumlu Başbakan Yardımcılığı görevini sürdürüyor. Bu özellilikleri ile Efendiyev ülkesinde aktif bir politikacı ve Azerbaycan’ın geleceğine yön veren isimler-den biri. Sovyetler Birliği ve Azerbaycan’ın en ünlü yazarlarından olan İlyas Efendiyev’in oğlu olan yazar, 1968 yılında Sovyet Yazarlar Birliği Üyesi oldu. Önemli eserlerinden biri olan “Mahmut ile Meryem” sinemaya uyarlandı ve mart ayında gösterime girecek. Azerbaycan edebiyatının ve politika-sının en önemli yüzlerinden biri olan Efendiyev Türkiye’ye çok sık ziyaretlerde bulunuyor.

“Mahmut ile Meryem” farklı yayınevlerin-den beş kez basıldı. Mart ayında da bu eserimden uyarlanan sinema filmi vizyo-na girecek. Uzun süreli, titizlikle hazırla-nan bir sinema filmi oldu. Yine Türkiye Türkçesine çevrilen eserlerimden bazıları “Gümüş Beyazı Karavan”, “Ölüm Hükmü”, “Sarı Gelin”, “Kırk Ambar”, “Ak Deve”, “Şuşa Dağlarını Duman Bürüdü”.

Öte yandan bazı tiyatro eserlerim Türkiye’de Ankara Devlet Tiyatrosu’nda, Konya Devlet Tiyatrosu’nda, Erzurum Devlet Tiyatrosu’nda ve İstanbul Devlet Tiyatrosu’nda oynandı.

Siz Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’e yakın bir isimsiniz. Bu yıl Azerbaycan’da cumhurbaşkanlığı seçimleri yapılacak ve henüz Aliyev adaylığını açıklamadı. Sizce İlham Aliyev yeniden aday olacak mı? Benim Sayın Aliyev’in adaylığı ile ilgili bir bilgim yok. Aday olup olmayacağını kendisi açıklayacak. Ama bana sorarsa-nız yeniden cumhurbaşkanlığına aday olması Azerbaycan Cumhuriyeti’nin geleceği için çok iyi olur.

Sizce Azerbaycan’ın bağımsızlığını elde ettiği günden beri ülke olarak en büyük başarısı nedir?Azerbaycan herkesin bildiği gibi zorlu bir süreçten geçerek bağımsızlığını elde etmiştir. Bugünkü bağımsız Azerbaycan, Azerbaycan halkının en büyük başarısıdır. 20 yıl önce bizim bütçemiz 500 milyon dolardı, bugün 30 milyar dolar seviyesin-de. İşte bu rakamlar ülkemizin nereden nereye geldiğini gösteriyor.

Sovyetler Birliği’nin dağıldığı dönemde yalnız Azerbaycan değil diğer bağımsızlı-ğını ilan eden devletler birçok sorunla karşı karşıya kaldı. Bu süreç oldukça zor geçti. Yeni bir sistem, belirsizlikler ve bağımsızlığın korunması. İşte bu sancılı süreçleri Azerbaycan başarılı bir şekilde atlattı. Sonuçta dünyaya entegre olmuş, her geçen gün büyüyen, gelişen bir

Elçin Efendiyev “Mahmut ile Meryem” filminin son hazırlık çalışmaları için gel-diği İstanbul’da, yoğun temposu arasında Hazar World’e vakit ayırdı. Edebiyattan politikaya, Türkiye–Azerbaycan ilişkile-rinden Karabağ sorununa kadar geniş bir yelpazeden sorularımızı içtenlikle yanıtladı.

20 yıldır Başbakan Yardımcılığı göre-vini sürdürüyorsunuz. Diğer yandan birçok eser kalem aldınız. Politika ve yazarlık işinizden hangisini seviyorsu-nuz? Elbette yazarlık, bu konuda hiçbir şüphe yok. Ben bir yazarım, 25 kitap yazdım ve bu kitaplardan birçoğu farklı dillerde yayınlandı. Türkiye’de birçok eserim Türkçe olarak yayınlandı. Mesela

34

PO

RT

AJ

“her yerde yazı yazacak Bir yaşam tarzım oldu. devamlı yeni eserler ve kitaplar üzerinde çalışıyorum”

Efendiyev, günümüz edebiyat dünyasının en önemli isimleri arasında yer alıyor.

35

HA

ZA

R W

OR

LD

süre beklemeye niyetimiz yok. Bu sorun bir şekilde en kısa sürede çözülmelidir.

Peki böyle bir durumda Rusya’nın tavrı ne olur? Doğrusunu söylemek gerekirse Rusya nasıl bir yol izler, nasıl bir tavır ortaya koyar onu bilmiyorum. Biliyorsunuz bu sorunun çözülmesi için kurulan Minsk Grubu’nun bir tarafı da Rusya. Ama bu yapı bugüne kadar Azerbaycan’a karşı negatif bir çifte standart uyguluyor. Eğer

Azerbaycan var. Bence bu sonuçlar Azerbaycan’ın aradan geçen 20 yılda ne kadar başarılı olduğunu gösteriyor.

Azerbaycan için en önemli sorun Ermenistan tarafından işgal edilmiş Karabağ toprakları. Karabağ sorunu nasıl, ne zaman çözülür sizce? Ermenistan Azerbaycan topraklarının yüzde 20’sini işgal etti. Bir milyon insan mülteci durumuna düştü. Bu insanların barınması, beslenmesi gibi hayatlarını devam ettirmesi için gerekli ihtiyaçların sağlanması gerekiyordu. Bu, yeni bağım-sızlığını ilan etmiş Azerbaycan için çok zor günlerdi. Bütün dünyanın gözü önünde Azerbaycan halkı bu haksızlığa uğradı.

Uzun zamandır Karabağ sorunu ile ilgili görüşmeler devam ediyor. Ama bir sonuç alınamadı. Azerbaycan halkının ve devle-tinin artık sabrı tükeniyor. Dünya değişi-yor. Ama bize Ermenistan karşısında uygulanan çifte standart devam ediyor. Bu sorun üzerinde ya bir anlaşmaya varı-lacak ya da Azerbaycan bu sorunu çöz-mek için silahlı güç kullanacak. Şunu da belirtmek isterim artık bir sonuç elde edil-mesi için çok vakit kalmadı. Kısa sürede, bir-iki yılda bu sorunun çözülmesi gereki-yor. Aksi takdirde bizim 50-60 yıl gibi bir

İstanbul Kültür Üniversitesi, Elçin Efendiyev’e fahri doktora ünvanı verdi.

Azerbaycan Başbakan Yardımcısı Elçin Efendiyev’e, Mimar Sinan Üniversitesi tarafından dünya kültürü ve sanat hayatına katkılarından ötürü plaket ve teşekkür belgesi verildi.

36

PO

RT

AJ

da sorun olan noktalar var mı?Elbette rahatsızlıklar, sorunlar dönem dönem iki kardeş arasında olabilir ve bu normal bir durum. Ama ben bunu Cumhurbaşkanı Sayın Abdullah Gül’ü ziyaret ettiğimiz zaman da dile getir-dim. Türkiye ile Azerbaycan arasındaki iyi ve kardeşlik seviyesindeki dostluk ilişkisi tarihte hiçbir iki ülke arasında bu kadar iyi olmadı.

Bu yakın ve iyi ilişkileri yalnız politik alan-da değil, ekonomide, kültürde, sanatta ve eğitimde görüyoruz. Bugün birçok büyük Türk şirketi Azerbaycan’da önemli projele-re imza atıyor. İki ülke arasındaki ticaret hızla gelişiyor. Öte yandan Azerbaycanlı şirketler Türkiye’de büyük işlere imza atı-yor. SOCAR Türkiye’de yer alıyor ve Trans Anadolu Boru Hattı (TANAP) gibi büyük bir projeyi gerçekleştirmek için Türk Hükümeti ve Türk yetkilileriyle önemli bir çalışma yürütüyor. Öte yandan bir başka

bir çözüm olmazsa ve bir silahlı çatışma durumuna gelirsek, ABD, Rusya ve İran’ın nasıl bir tavır sergileyeceğini göreceğiz. Ama burada unutmamak gerekiyor ki Azerbaycan tarafı taleple-rinde tamamen haklıdır.

Diğer taraftan Ermenistan’ın ciddi bir hakimiyet sorunu olduğunu görüyoruz. Bir ülke düşünün o ülkenin cumhurbaş-kanı başka bir ülkenin vatandaşı. İşte bugünkü Ermenistan Cumhurbaşkanı Sarkisyan, eski cumhurbaşkanı Koçaryan, başka bir ülkenin vatandaşı. Karabağ sorunu ve Ermenistan’a o kadar objektiflikten uzak bakıyor ki bu kadar bilinen bir şey bile göz ardı ediliyor.

Siz sık sık Türkiye’ye geliyorsunuz. Türkiye - Azerbaycan ilişkilerinin geli-şimini nasıl değerlendiriyorsunuz? “Tek millet iki devlet” söyleminin ne oranda gerçekleşiyor? İki ülke arasın-

socar, türkiye’de yer alıyor ve tanap giBi Büyük Bir proje içintürk hükümeti ve yetkilile-riyle Önemli Bir çalışma yürütüyor.

Elçin Efendiyev, Türkiye’yi çeşitli etkinlikler vesilesiyle

sık sık ziyaret ediyor.

37

HA

ZA

R W

OR

LD

proje Türkiye ve Azerbaycan arasındaki ekonomik ilişkilerin gelişmesi için büyük bir önem taşıyor. Bu proje Bakü- Tiflis Kars Demiryolu Projesi hem bölgenin eko-nomisi için hem de Doğu ile Batı arasında-ki ticaretin gelişmesini sağlayacak.

Diğer taraftan eğitimin iki ülke ilişkile-rinin gelişmesi ve daha sağlam bir pers-pektif oluşturulmasında payı büyük. Azerbaycanlı akademisyenler Türkiye’deki üniversitelerde görev yapı-yor. Aynı şekilde Türk öğrenciler ve aka-demisyenler Azerbaycan’a geliyor. Biz Azerbaycan ve Türkiye ortak bir kültür ve sanata sahibiz.

Birçok eser kaleme alıyorsunuz, üret-ken bir yazarsınız. Politika ile beraber bunu yapmayı nasıl başarıyorsunuz? Babam İlyas Efendiyev büyük bir yazardı. Onun işyeri çalışma odasıydı, oraya kapa-nır büyük bir sessizlik içinde çalışırdı. Bende durum biraz farklı. Yazacağım zaman nerede olduğum fark etmiyor. Artık her yerde yazı yazacak bir yaşam tarzım oldu. Kaç iş yaptığım önemli değil. Şimdi burada konuşurken bile yazı yazabilirim.

Peki yeni projeler var mı? Elbette durmadan yeni eserler ve kitaplar üzerinde çalışıyorum.

Mahmut ile Meryem filmi Mart ayında

gösterime giriyor.

Elçin Efendiyev 11. Türk Dünyasına Hizmet Ödülünü Süleyman Demirel’den aldı.

Elçin Efendiyev’in ‘Mahmut ile Meryem’ kitabı.

Elçin Efendiyev’in

kitabı ‘Mahmut ile Meryem’

sinemaya uyarlandı.

38

AN

AL

İZ

HA

ZA

R W

OR

LD

39

uzun yıllardan bu yana hazar Bölgesi’nde dev projelere imza atan tekfen inşaat, bölgedeki yeni projeleri de yakından takip ediyor. Önümüzdeki dönem içerisinde faaliyette olmadıkları ülkelere yeşil ışık yaktıklarını söyleyen tekfen inşaat hazar Bölgesi’nden sorumlu genel müdür yardımcısı levent kafkaslı, gelecekte bölgede daha etkin olacaklarının altını çiziyor. nESrin KoçASlAn

40

AN

AL

İZ

de Tekfen’e bu alanda Türkiye’deki uygulamaların çok üzerinde bir bilinç ve bakış açısı kazandıracaktı.

Bölgedeki büyüme stratejiniz nasıl? Projelerinizi Tekfen inşaat olarak mı yoksa ortaklıklarla mı gerçekleş-tiriyorsunuz? Büyük petrol ve doğal gaz kaynaklarına sahip olan ve stratejik önemi her geçen gün artan Hazar Bölgesi, Tekfen İnşaat’ın faaliyet gösterdiği ana coğraf-yaların başında gelmektedir. Petrol ve doğal gaz alanında büyük ölçekli yatı-rımların sürdüğü Hazar havzası, Türkiye’nin artan enerji ihtiyacı açısın-dan da önem arz etmektedir. 2012 yılı-nın sonlarına doğru İstanbul’da topla-nan Hazar Forumu, Türkiye’nin bu böl-geye verdiği önemin bir göstergesidir.

Azerbaycan, Tekfen İnşaat’ın bölgedeki faaliyetlerinin odağı konumundadır. Azerbaycan’ın sahip olduğu zengin petrol ve doğal gaz kaynakları, bu ülkede geniş bir altyapı, donanım ve deneyime sahip olan Tekfen İnşaat ve iştiraki Azfen’e önemli iş olanakları sunmaktadır.

Şahdeniz bölgesinden çıkarılacak doğal gazın Türkiye ve Avrupa’ya sevk edil-mesini sağlayacak Trans Anadolu Doğal gaz Boru Hattı Projesi (TANAP),

Tekfen inşaat Hazar Bölgesi’nde oldukça aktif olan Türk şirketlerinden biri. Bu anlamda bölgedeki potansiyeli nasıl değerlendiriyorsunuz? Aslında Tekfen’in ve diğer Türk şirket-lerinin bu coğrafyaya olan ilgisinin art-ması, Sovyetler Birliği’nin dağıldığı 21 Aralık 1991 tarihinden daha geriye, henüz bu ülkenin bölgedeki en etkili egemen güç olduğu döneme uzanıyor-du. Bölgede oluşan fırsatlar özellikle 1980 sonrasında öncelikli olarak ihracat hedefine yönelen Türk özel sektörü tarafından da hemen fark edilmiş, Sovyetler Birliği’nde başlayan rejim değişikliği ve reformların, Türkiye iliş-kilerini önemli derecede etkileyeceği anlaşılmıştı. Bu gelişmelerin ardından Hazar Bölgesi’ne giriş yapan Tekfen İnşaat, Azerbaycan’da büyük iş hacmi yaratan ve dev projelerde kendisine yer bulan Azfen, BP ile aynı standartlarda iş yapabilme yeteneği sayesinde onun bu ülkedeki partneri haline gelmiş ve ortama uyum sağlayarak bölgedeki diğer Tekfen iştirakleri arasında sivril-meyi başardı. Gerçekleştirilen projele-rin parasal getirilerinin yanında Tekfen’e kazandırdığı en önemli fayda, hiç kuşkusuz çevre ve emniyet standart-ları bakımından dünyanın önde gelen firmalarından biri haline gelmesi ve bu alanda kazandığı başarılarla literatüre adını yazdırmasıydı. Tekfen, bu kazan-cını büyük oranda, bölgedeki en önemli işvereni olan BP’nin özellikle emniyetle ilgili yüksek standartlarına borçluydu. BP, 1997’de İngiltere’deki bazı meslek birliklerinin öncülüğünde oluşturulan ve dünya çapında petrol-gaz sektörün-de faaliyet gösteren İngiliz şirketlerin-deki iş kazalarını yüzde 50 oranında azaltmayı hedefleyen “Step Change in Safety” adlı bir girişimin üyesiydi. Bu hedefe ulaşmak için oluşturulmuş olan standartlar, bir projenin başından sonunda kadar izlenmesi gereken tüm emniyet kurallarını içeriyor, ayrıca bu kuralların proje süresince harfi harfine uygulanmasını da sıkı bir denetim yükümlülüğüne bağlıyordu. BP’nin cid-diyetle takip ettiği bu prosedürlere Tekfen’in de disiplinli bir şekilde yanıt vermesi hem ortaya verimli bir uyumlu-luk ve bir dünya rekoru çıkaracak, hem

“Büyük petrol ve doğalgaz kaynaklarına sahip olan ve stratejik Önemi artan hazar BÖlgesi, tekfen inşaat’ın Önceliklerinin Başında geliyor.”

Tekfen İnşaat Hazar Bölgesi’nden Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Levent Kafkaslı Hazar’da faaliyetlerinin artacağını söylüyor.

HA

ZA

R W

OR

LD

41

türk girişimciler hazar BÖlgesi’ndeki potansiyeli herkesten Önce keşfettiler.

Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ve

SOCAR Başkanı Rövnag

Abdullayev SOCAR Tower’ın

projesini inceliyor.

Tekfen İnşaat SOCAR Genel Merkezi’nin ihtişamlı projesini Azerbaycan’da inşa ediyor.

müteahhitlik sektörüne büyük iş imkânları sunacak dev bir proje olarak güncelliğini korumaktadır. 26 Aralık 2011’de Türkiye ve Azerbaycan arasında mutabakat zaptının imzalanmasıyla ilk adımı atılan proje, 26 Haziran 2012 tarihinde Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in şahitli-ğinde hükümetlerarası anlaşmanın imzalanmasıyla gerçekleşme yolunda önemli bir mesafe kat etmiştir. Projenin 7 milyar dolarlık yatırımla altı yılda hayata geçirilmesi beklenmektedir.

Azerbaycan’dan Türkiye’ye ve Avrupa’ya gaz ihraç edilmesini sağlayacak olan Şahdeniz-2 (Şahdeniz Tam Saha Geliştirme) projesi, bu çerçevede Tekfen tarafından yakından takip edil-mektedir. Ülkenin gündeminde olan 65 bin kişilik Bakü Olimpiyat Stadı, Azerbaycan’ı baştan başa kat edecek bir boru hattı ve yeni inşa edilecek bir amonyak gübre tesisi, Tekfen tarafın-dan yakından izlenen diğer projelerdir.Diğer yandan, Tekfen İnşaat’ın Hazar Bölgesi’ndeki görece yeni pazarların-

dan Türkmenistan’daki varlığı gün geç-tikçe güçlenmektedir. Halen yapımı devam etmekte olan Galkynyş Doğalgaz Sahası Geliştirme Projesi’nin 2013 ortalarına doğru tamamlanması planlanmaktadır. Projenin ana müteah-hidi olan Petrofac’ın hizmet kalitesin-den duyduğu memnuniyet, işbirliğinin benzer nitelikte yeni projelerle devam etmesi açısından umut vericidir.

Bölgede Türk şirketlerin potansiyeli-ni nasıl değerlendiriyorsunuz? Türk şirketlerin bölgedeki algısı nasıl? Bölgedeki Türk girişimcileri, ülkelerin bağımsızlıklarını kazandıklarından bu yana, hatta daha önceleri de iş yapma-ya başlayıp, bölgenin potansiyelini her-kesten önce keşfetmişlerdir. Türk şir-ketlerinin yelpazesi, gerek ekonomik büyüklük olarak, gerekse sektör itiba-riyle çok geniş ve çeşitlidir. KOBİ’lerden büyük holdinglere kadar, gıdadan GSM, tekstil perakendesinden inşaatına ya da yapı malzemesinden Yapı Kredi’nin son kredi kartı lansmanına kadar renkli ve çeşitli bir temsiliyet söz konusu.Türk şirketlerin algısının, ilk yıllarda

42

AN

AL

İZ

nasıl değerlendiriyorsunuz?Bölgede batılı şirketlerin varlığı yeni değil, ama elbet her geçen gün artmak-tadır. Belki de bunlardan daha önemlisi ve rekabet açısından zorlayanı, yerel şirketlerin gelişmesi, büyümesi, işi öğre-nip iştahının kabarması ve Türk olsun, başka ülkeden olsun, yabancı şirketlerle rekabete kalkışması. Ancak bu gelişme, ekonomik ve sosyal olarak kalkınan ülkelerin doğru yolda olduklarının gös-tergesi ve bizler de bunu ancak saygıyla ve bu gelişime bizzat katkımız olduğu-nun gururlu bilinciyle karşılamalıyız. Biz 50 sene önce Tekfen olarak nasıl ki NATO’nun iş verdiği Amerikalı, Hollandalı, Fransız şirketlerin önce taşeronu idiysek ve sonrasında onlar-dan işi öğrenip tek başımıza müteahhit-lik hizmeti verir hale geldiysek, bu ülkelerdeki süreç de bu paralelde. Bu rekabet içinde, ihtisaslaşma en önemli unsur olup, maliyet avantajı sunmanın giderek zorlaştığı noktalarda, farkı yaratan işin kalitesi, süresidir.

Bölgedeki diğer ülkelere bakışınız nedir? iş planınızda azerbaycan, kazakistan, Türkmenistan dışındaki ülkelere girmek söz konusu olabilir mi?Hazar dörtlüsü olarak bilinen Azerbaycan, Kazakistan, Türkmenistan ile Özbekistan’ın zengin hidrokarbon

yaşanan bazı olumsuzluklar ve kötü niyetli, vur-kaç vakaları haricinde, oldukça güçlü ve olumlu yönde olduğu kanaatindeyim.

Şahsen en fazla zamanı Azerbaycan’da geçirdim ve en fazla tecrübeyi burada edindim. Türklerin en olumlu algıya burada sahip olduklarını rahatlıkla söy-leyebilirim. Rahmetli Haydar Aliyev’in ‘Bir Millet, İki Devlet’ ifadesi, siyasi çev-relerdeki yakınlığımızı halk nezdinde de yaymıştır. Ortak dil ve tarih her iki ülke-nin insanında doğal olarak bir yakınlık, bir tercih unsuru haline dönüşüyor.

Ciddi, kurumsal yapıya sahip Türk şir-ketleri, iş yapış biçimleriyle, aktardıkları know-how ile Azerbaycanlı insan kay-naklarına önemli katkılarda bulunmuş-tur. Ülkeye perakendeciler hizmet kalite-sine, Tekfen gibi teknolojik şirketler ise kendi alanlarında kalifiye işgücü yetiştir-mek konusunda önemli katkılar sağla-mışlardır ve halen de sağlamaktadırlar.

son dönemde bölgede özellikle inşa-at sektöründe önemli bir rekabet söz konusu. sizin de altını çizdiğiniz gibi özellikle batılı şirketler bölgenin potansiyelini keşfetti. Bu anlamda siz bu bölgelerdeki rekabeti ve Türk şirketlerin bu rekabetteki şansını

Tekfen’in Kazakistan’da inşa ettiği Kaşagan Endüstriyel Saha Binaları

BÖlgede yeni fırsatlar çıktığında, mevcut tecrüBemiz, Bilinirliğimiz ve yakınlığımızla Bu projeleri tekfen inşaat olarak takip etmeye ve BÖlgede Büyümeye devam edeceğiz.

Türkmenistan’da gerçekleştiren

projelerin değeri

TÜRKMENİSTANAZERBAYCAN

Azerbaycan’da gerçekleştirilen

projelerin değeri

Kazakistan’da gerçekleştiren

projelerin değeri

KAZAKİSTAN

Gürcistan’da gerçekleştiren

projelerin değeri

GÜRCİSTAN

Azerbaycan’da yapılan Şah Deniz Gaz İhraç Terminali

kaynakları var ancak açık denizlere ula-şım olanakları yoktur. Bu nedenle diğer ülkelerden geçen boru hatlarına ihtiyaç-ları var. Hazar Havzası, Orta Doğu ve Rusya’dan sonra dünyanın en büyük 3. petrol ve doğal gaz rezervine sahip bölge. Batılı ülkeler son 20 yılda, serma-yesi, teknolojisi ve diplomasisi ile bölge-ye yoğunlaşmakta ve Orta Doğu’ya olan petrol bağımlılığını azaltmayı hedefle-

mektedir. Tekfen, petrokimya sanayisi-nin hızla gelişmekte olduğu ve önümüz-deki yıllarda dev yatırımların öngörül-düğü bu bölgedeki faaliyetlerini geniş-letmeyi sürdürmektedir. Yer altı gaz depolama tankları, petrol platformları-nın yeni safhaları, enerji santralleri, ter-minal ve rafineriler, gaz boru hatları, Tekfen’in Azerbaycan, Kazakistan ve Türkmenistan’daki potansiyel projeleri-ni oluşturmaktadır.

Bununla beraber bölgenin güneyinde yer alan İran ülke olarak büyük bir pazar olmakla beraber iş yapılması zor, kapalı bir pazar olması nedeniyle Tekfen’in şu anki hedef ülkeleri arasın-da yer almamaktadır.

Tekfen’in 2000’li yılların başında, Azerbaycan kaynaklı yatırımların uzantı-sı niteliğinde projeler üstlenmiş olduğu Gürcistan’da halen kayda değer yatırım-larının bulunmaması, bu ülkedeki faali-yetlerimize ara vermemizi beraberinde getirmiştir. Ancak yeni imkanlar çıktığın-da, mevcut tecrübemiz, bilinirliğimiz ve yakınlığımız nedeniyle geri dönüşümü-zün kolay olacağı bir ülkedir.

HA

ZA

R W

OR

LD

43

700milyon $

1.2milyar $

300milyon $

50milyon $

TEKfEn inşAAT’ın HAzAr’DAKi gücüTekfen İnşaat’ın bugüne kadar bölgede üstlendiği projelerin toplam değeri 2,3 milyar dolar değerinde…

FAC

TS&

FIG

UR

ES

44

avrupa’yı derinden etkileyen kriz, ekonominin lokomotifi otomotiv sektörünü de sarstı. ekonomi aktörleri ise yaralarını sarmak için asya pazarına yoğunlaşmayı

hedefliyor. otomotiv sektöründe son yıllarda başarılı atılımlara imza atan Özbekistan da

bu hedefte önemli bir yer tutuyor. HülYA KESKin

45

HA

ZA

R W

OR

LDEkonominin lokomotifi olarak adlandırılan otomotiv sektörü, son yıllarda

büyük gelişmelere sahne oldu. Dünya genelinde toplam araç üretimi son 10 yılda 347 bin adetten 1.2 milyon adete ulaştı. Bu çarpıcı rakamlara kar-

şın otomotiv sektörü, Avrupa’yı vuran krizin en çok etkilediği sektör olarak ilk sırada yer aldı. Otomobil satış rakamları AB üyesi 27 ülkede son 17 yılın en düşük seviyesinde kaldı. Avrupa Otomobil Üreticileri Birliği (ACEA) Raporu’na göre 1995’ten sonraki en düşük satış hacminin gerçekleştiği 2012 yılı, aynı zamanda 1993’teki yüzde 16,9’lik gerilemenin ardından otomobil satışlarının en fazla gerilediği yıl olarak dikkat çekti.

Krizin etkisiyle zor bir dönemden geçen ve teşvik edici yatırımları bekleyen oto-motiv sektörünün aktörleri ise yaralarını sarmak için Asya pazarına yoğunlaşma-yı hedefliyor. Avrupa ülkelerinde etkisini yoğun olarak gösteren kriz, satışlarda yatırımcıların alışkın olmadığı oranda büyük düşüşlere neden oldu. 2013 yılında geçtiğimiz yıla benzer bir sürecin yaşanmasını istemeyen otomotiv önderleri, sek-törün canlanması için yüzlerini Asya pazarına çevirdi. Otomotiv sektöründe son yıllarda başarılı atılımlara imza atan Özbekistan, bu hedefte önemli bir yer tutu-yor. Chevrolet markasıyla Nexia, Matiz, Malibu, Cobalt, Spark, Captiva, Epica ve Tacuma modellerinin üretildiği ülkede, 2012’deki otomobil üretimi bir önceki yıla oranla yüzde 6,4 oranında artarak 235 bin 518 adet olarak gerçekleşti. Geçen yıl üretilen modeller arasında Nexia 83 bin adetle ilk sırada yer alırken, onu 55 bin adetle Matiz ve 33 bin adetle de Spark takip etti. Özbekistan’da üretim yapan General Motors ise geçen yıl Kazakistan’a araç ihracatını artırdı. GM-Uzbekistan ortak otomobil fabrikasında üretilen araçların Kazakistan’a ihracatı 2012 yılında yüzde 100,4 artışla 7 bin 796’ya ulaştı.

özbEKiSTAn oTomoTiv

SEKTörü viTES

YüKSElTiYor

GM-Uzbekistan Özbek-abD ortak otoMobil fabrikasının ihracat rakaMları

KAZAKİSTAN’A İHRACAT

RUSYA’YA İHRACAT

3 bin 8292011 İhracatı Adedi

7 bin 7962012 İhracatı Adedi

92 bin 7782011 İhracatı Adedi

88 bin 7782012 İhracat Adedi

Artış%100,4

Bin123

Ülke içinde satılan

araç sayısı

özbEKiSTAn’ın oTomobil ürETim rAKAmlArı

2011’de üretilen binek otomobil

sayısı

2012’de üretilen binek otomobil

sayısı

235 bin 518

230 bin

Artış

%6,4250 binYıllık binek otomobil

üretim kapasitesi

özbEKiSTAn’ın oTomoTiv

pAzArınDAKi YüKSElişi

46

FAC

TS&

FIG

UR

ES

Rusya

Türkmenistan

Azerbaycan

Afganistan

Ukrayna

Kazakistan

Belarus

Moldova

ÖZBEKİSTAN

özbEKiSTAn’ın oTomobil iHrAcATı YApTıĞı ülKElEr

5 bin

663

COBALT

2 bin

663

MALIBU

4 bin

633

CAPTIvANEXIA

83 b

in

MATIZ

55 b

in

SPARK

33 b

in

özbEKiSTAn’DA 2012 YılınDA ürETilEn moDEllEr vE ADETlEri

47

HA

ZA

R W

OR

LD

KAzAKiSTAn piYASASınDA En

çoK TAlEp görEn ArAçlAr

LADA SAMARA

TOYOTA

NEXIA

48

LIF

E S

TY

LE

telekomünikasyon devi kazakhtelecom 19 yıldır tüm dünyada iletişime destek veriyor.Elnur KuliEv ve güzin güzEY

KazaKhtelecom

KAZAKİSTAN’IN EN GELİŞMİŞİLETİŞİM MARKASI:

49

HA

ZA

R W

OR

LD

Son yıllarda bütün dünyadan yatırım çekmeye başlayan Kazakhtelecom (JCS), Moskova başta olmak üzere

Hazar Bölgesi’nin önde gelen iletişim markalarından biri... Sadece kendi ülkesinde değil tüm dünyada iletişim alanında dikkatleri üzerine çekmeyi başaran Kazakhtelecom’un, Kazak ekonomi dergisi ‘Exclusive’in her sene yaptığı ankette en iyi şirket kategorisinde ilk sırada yer alıyor olması da bunu doğruluyor.

kazakhtelecom’un liderliği

21. yy ile beraber en çok ihtiyaç duyulan ve hızla gelişen sektörlerden biri telekomünikasyon. Kazakhtelecom da şüphesiz sektörde çok önemli bir yer tutuyor. Bu başarı sadece Hazar Bölgesi’nde değil bütün dünyada kabul ediliyor. Nitekim 1 Ocak 2013 tarihli rakamlara göre 17 milyon nüfusu olan Kazakistan’da Kazakhtelecom’un 4 milyondan fazla var. Başka bir ifadeyle anlatmak gerekirse Kazakhtelecom yüzde 34,2

Kazakhtelecom yaptığı altyapı yatırımlarıyla pazardaki liderliğini sürdürmeyi planlıyor.

KAZAKHTELECOM YÜZDE 34,2 PAYLA KAZAKİSTAN TELEKOMÜNİKASYON SEKTÖRÜNDE EN BÜYÜK PAYA SAHİP.

50

LIF

E S

TY

LE

payla Kazakistan telekomünikasyon sektöründe en büyük paya sahip olan şirket. Kazakhtelecom’un bu liderliğini elde ettiği gelirlerden de görmek mümkün. 2012 yılında şirket toplam 1 milyon 169 bin dolar gelir sağladı. Tabii bu gelirlerde Kazakistan’da telekomünikasyona adını veren bu şirketin başka pek çok alanda hizmet veriyor olmasının katkısı büyük. Bu hizmetler arasında ISDN dahil telefon hizmetleri, veri ağları ve geniş bant internet erişimi ile IPTV (Internet Protocol Television), web hosting, SIP-Telefonu (Session Intantion Protocol), video konferans ve telgraf hizmetleri sayılabilir.

standard and poor’s kazakhtelecom’a olumlu Bakıyor

Kazakhtelecom’un derecelendirmesindeki faktör, şirketin en önemli ‘gelir segmentleri’nde pazar lideri olması. Bu segmentleri; yerel ve uzun-mesafe konuşmaları, data aktarımı, internet ve diğer katma değer servisleri kapsıyor.

51

HA

ZA

R W

OR

LD

Kazakhtelecom’un geliştirilmiş-genişletilmiş ağı ve dikey büyüyen iş modeli, şirketin pazar liderliğini destekliyor. Ancak yine de önümüzdeki üç yıl içinde şirketle rekabet edebilecek yeni bir kuruluş çıktığında oluşabilecek durumun atlanmaması gerekiyor. Tüm değerlendirmeler kapsamında ekonomik olarak incelendiğinde uzmanlardan oldukça güzel görüşler aldığı da söylenebilir. 2005 senesinde uluslararası yayınevi ‘Euromoney’ tarafından Bağımsız Devletler Topluluğu’nda Yılın En İyi Telekomünikasyon Şirketi seçilmesiyle başlayan bu olumlu iyileşme, Ocak 2013’te Amerikan şirketi Parallels tarafından Rusya, Orta ve Doğu Avrupa ile Afrika bölgelerinde en iyi iş ortaklığı yapılan şirket seçilmesiyle devam ediyor. Ayrıca Kazakhtelecom’un bu yılın başında mal satışlarıyla beraber likiditesini yükselttiği de biliniyor. Kazakistan’ın var olan sorunlarına karşı, tüm bu gelişmeler Kazakhtelecom’u yatırım yapmaya uygun bir şirket haline getiriyor. Şirket aynı zamanda Standard and Poors tarafından verilen ‘BB-’ gibi iyi sayılabilecek bir kredi notuna sahip.

Şirketin geldiği bu noktada yüksek sayıda aboneye sahip olması ve bütün telekomünikasyon hizmetlerini en yüksek kalite ile vermeye çalışmasının payı büyük. Uzmanlara göre büyüme bu şekilde devam ederse çok daha yüksek derecelere sahip olması kaçınılmaz. Tabii ki sadece Standard and Poors tarafından verilen bu not başlı başına etken değil. Ülkenin genel ekonomik tablosu da yabancı yatırımcılar için çok büyük önem arz ediyor.

samruk-kazyna en Büyük hissedar

Kazakhtelecom’un yarısı hissedarlara yarısı ise Kazakistan Hükümeti’ne ait. Samruk-Kazyna şirketi, telekomünikasyon şirketinde toplam yüzde 51 hisseye sahip. İkinci en büyük hissedarı Hollanda Bodam B.V’nin hissesi yüzde 16,27. Amerikan bankası olan The Bank of New York’un yüzde

12,57 ve Deran Service Limited’ın da yüzde 9,61 hissesi bulunuyor.

kazakistan ve rusya ortaklığı

Kazakhtelecom şüphesiz telekomünikasyon sektöründe çok önemli rol oynuyor. Çünkü Kazakistan’da cep telefonu operatörleri Altel ve Nursat ile internet operatörleri Cloud Lab ve Online Kg gibi şirketlerle ortaklıkları var. Bunun dışında Kazakhtelecom’un telekomünikasyon sektöründe küresel bazda liderliğinde Rusya’nın da önemli bir payı var. Hatta Rusya’nın başkenti Moskovo’daki ofis, Kazakhtelecom’un Rusya ile iştirakleri ve ortaklık faaliyetlerinin kontrolünü amaçlıyor. Bunlardan birisi Rusya’da Khabarovsk ve onun yakınında yer alan bölgelere hizmet veren Vostoktelekom telekomünikasyon şirketi ve Moskova’da ofisi olan Signum. Bu iki Rus şirketinin telekomünikasyon sektöründe büyük olmasa da önemli bir rol oynadığını söylemek yanlış olmaz.

Son dönemde bölgenin yanı sıra tüm dünyada öne çıkan Kazakhtelecom gerek iş modeli gerek pazardaki başarısı gerekse ülke çevresindeki altyapısı ve müşteri sayısıyla önümüzdeki günlerde de adından sıkça söz ettireceğe benziyor.

Paralles Genel Müdürü Birger Sten, Kazakhtelecom Genel Müdürü Sergei Spichin’e ödül verdi.

HiSSe dAğIlIMIKazakhtelecom’un yarısı

Kazakistan hükümetine ait, diğer yarısı için en büyük

paysa Samruk-Kazyna’ya ait.

%51Ulusal Refah Fonu ‘Samruk-Kazyna’

%16, 87 Bodam B.v (Hollanda)

%12,57 The Bank of New York

(ABD)

%9,61Deran Services Limited

(ABD)

52

LIF

E S

TY

LE

OrTA ASYA’NIN BErEKET DUASI:

NeVRUz

53

HA

ZA

R W

OR

LD

nevruz, “yeni gün”, orta asya cumhuriyetleri’nde yazın gelmesiyle birlikte

büyük coşku, umut ve heyecanla kutlanan en kapsamlı milli bayramdır. Bir bereket festivali olan nevruz, geçmişi geride

bırakmak ve geleceğe umutla bakmaktır.E. mElEK cEvAHiroĞlu ömür

Kökeni antik döneme kadar uzanan Nevruz, Mezopotamya’da baharın gelişini simgeleyen bir gün olarak tarihteki yerini almış. Özellikle

İpek Yolu üzerindeki devletlerde kutlanan Nevruz Bayramı, kışın bitişi ile doğanın üreti-me izin vermesini simgeliyor. Artık halk topra-ğı ekebilecek ve hasatını kaldırabilecektir. Kimilerine göre Adem ile Havva’nın karşılaştı-ğı gündür. Kimisi de Şehname’de yazan öykü-ye göre yaşayan bütün canlıları katledecek olan öldürücü bir kışa karşı Cemşid’in başarı kazandığı gün adına kutlar Nevruz’u. Kimilerine göre eski bir din olan Zoroastrianism ile sıkı bağları olan bu gün Makedonların “Persia” adını verdiği ve Hindistan’ın İndus Vadisi’nden bugünkü Mısır’a kadar olan bölgede ortaya çıkan bir gelenektir. İran’ın müslümanlaştırılmasının ardından İslam’a uyarlanır ve varlığını sürdü-rür. Hepsinin amacı birdir, baharı kutlamak ve yeni bir başlangıca el açmak. İslam alimi Biruni’nin sözlerinde “alemin başlangıcıdır” Nevruz. Güzel ve ümit dolu bir başlangıçtır bu. Tatlılar ikram edilir ki hayat bal gibi olsun; su ikram edilir ki dertler su gibi aksın gitsin, tasa sıkıntı olmasın, bereket ikame etsin; eş dost kucaklanır ki kavgalar kalmasın, barış hüküm sürsün. Nevruz kutlamaları yeni yıl kutlamalarına eştir. Günler öncesinden hazırlıklar başlar. Bu hazırlık itina ister, evler günler öncesinden temizlenir, yeni mobilyalar alınır, eskiler ona-rılır, bayramlık kıyafetler seçilir ve çok özel yemekler için alışverişler yapılır, bütün hayat bir gün sürecek bu şanlı bayram için haftalar öncesinden seferber olur. Doğa yenilenirken, ademoğlu da ümitlenir. Hazar’a sınırı olan ülkeler Azerbaycan, İran, Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan, Tacikistan ve

Türkmenistan’da bir festival havasında kutla-nır, dillere destan gösteriler ile yeni umutlar paylaşılır, kardeşlik ve barış hatırlanır, hayatın devamlılığı vurgulanır.

Bereket dolu gelecek

Azerbaycan’da Nevruz Bayramı dört hafta öncesinden başlar, aslında bu dört çarşambadır. İlki ‘Su Çarşambasıdır’ ve bu günde su yenile-nir, ikincisi ‘Ateş Çarşambasıdır’ ve bu günde ateş yeniden doğar, üçüncüsü ‘Toprak Çarşambasıdır’ ve bugün dünya yeniden canla-nır, sonuncusu da ‘Son çarşambadır’ ve bugün bahar gelir, hayat yeniden başlar. Ateş yakılır ve kadın erkek yaşlı genç herkesin üzerinden 7 sefer atlamasını öngören törenler ile bedenler arındırılır, geçmiş senenin üzüntüleri bertaraf edilir. Senenin son çarşambasında başlayan Nevruz kutlamalarının en önemli sembolü ‘Samani’dir. Aylar öncesinden yetiştirilmeye baş-lanılan bu bitki, gelecek yılki bereket için bir totemdir. Sadece kadınlar arasında gerçekleşen bir seremoni ile yetiştirilen samani bitkisi ateşin üzerine konulur ve hanenin en saygın kadını tarafından yönetilen bir tören ile kem gözler-den uzakta bereket ve sağlık için hane kutsanır. En önemli Nevruz yemeği pilav olup, çok özel tatlıların yapıldığı bu günde sofralar en güzel takımlarla donatılır. Sofrada yerini alan yedi özel malzeme; tuz, ekmek, yumurta, kömür, ayna ve sedefotu, güneşe sunulan hediyelerdir ve 12 gün boyunca devam ettirilir. Nevruz ‘Sevgi’ demektir.Azerbaycan’da, küsler barışır, yaşlılar ziyaret edilir, ilişkiler tazelenir ve geç-miş tüm kırgınlıklar geride bırakılır. Genç kızlar “Gapipusdu” adı verilen ilginç bir gelenek ile gelecek için bir dilekte bulunur ve komşularının kapılarını dinlemeye gider, duydukları ilk keli-meye göre dileklerinin tutup tutmayacağına

54

LIF

E S

TY

LE

kanaat getirir. Tüm halkın özellikle de çocukla-rın büyük heyecanla beklediği Nevruz Bayramı geleceğe açılan yepyeni bir kapıdır.

yeniden doğuş

Firdevsi’nin ifadesiyle, “Bayramların bayramı” olan Nevruz kutlamaları İran’da Shanbe Suri ile başlar. Eski yılın son çarşambasına denk gelen bu gecede insanlar sokaklarda yaktıkla-rı ateşlerinden üzerinden atlarken, Farsça “Zardie man az to, sorkhie to az man” yani “Soluk benzim senin olsun, al yüzün benim” diye bağırırken, gönüllerde geride bırakılan yılda yaşanan bedbahtsızlıkların yeniden yaşanmaması dilenir. Tüm kötülükler yakılan ateş ile küllenir ve uçar gider. Evlerine dönen İranlılar, “Tahvil” adını verdikleri ve gündönü-mü ile yeni yıla girilecek o anı beklerler. İnternet ve haberleşme ağının bu kadar yay-gın olmadığı dönemlerde kırmızı saten elbise-si içinde mahalle mahalle dolaşan Hacı Firuz’un söylediği şarkılarla ve danslarla insanlara gündönümünü müjdelediği o anda bayramlaşmalar başlar ve insanlar yeni umut-larla Nevruz sofrasındaki yerlerini alır. Bugüne özel olarak hazırlanan yemeklerin yanında masada 7 çeşit ikram olur ve hepsi de “S” harfi ile başlar. Şafak manasına gelen

sumak, aşk ve tutku için senjed (iğde), sabır için sirke, güzellik için sib (elma), sağlık için sarımsak, bereket için saman, yeniden doğuş ve doğanın yenilenmesi için ise sebze sofralar-daki yerini alır.

ÖzBekistan’ın Bereketi

Özbekistan’da Nevruz 1991 yılı ile resmi bay-ram olur ve dini bayramlardan sayılır. Sofralar kurulur, misafirler en güzel kıyafetler ve en özel sofra takımlarıyla ağırlanır. Ayçiçek, ekmek, arpa, pirinç, tarik, loviya ve maştan yapılan çok özel bir yemek ile masalar şenle-nir. Bugün doğan çocukların adı Nevruz olur, Kuran’lar okutulur, yaşlılar ziyaret edilir, eski-ler yad edilir, dualar feryad olur. Bugün çok özel oyunlar oynanır, türküler söylenir. Özbekistan’da Nevruz kutlamaları “kazan doldu, sofra açıldı” adı verilen bir adet ile baş-lar. Bu adete göre, eve alınan büyük kazanda pilav ve gökaşı pişirilir ve konu komşuya dağı-tılır. Ev halkından kadını erkeği genci yaşlısı herkesin bir dayanışma havasında hazırladığı bu yemek bereketi simgeler ve dayanışmayı teslim eder. Nevruz günü en güzel kıyafetler giyilir ve dağlara bayırlara gidilir, en güzel oyunlar oynanır, geleneksel türküler söylenir ve mutluluk ve sevinç ile yeni yılın gelişi kutla-

tüm halkın Özellikle de çocukların Büyük heyecanla Beklediği nevruz, geleceğe açılan yeni Bir kapıdır.

Kırgızistan’da Nevruz kutlumaları esnasında at yarışları yapılıyor.

55

HA

ZA

R W

OR

LD

nırken, geçmiş yıl uğurlanır. Sumalak aşı deni-len geleneksel yemek pişirilir, koyunlar koçlar kesilir, güreşçi gençler güreş tutar, kızlar dal-popuk, koptaş gibi geleneksel oyunlar oynar, yeniyılın şerefine mutluluk ve sevinç içinde bir gün kutlanır.

hayat yeniden Başlar

Kazakistan’da Nevruz 21 Mart’ta gerçekleşen gündoğumu ile yıldızlar ilk yerlerine geri döner, hayat yeniden başlar ve mutluluk zamanı gelir. Yeni yılın kutlandığı bu gece, ev sahipleri çatıya iki adet mum yakar ve ev halkı temizlik yapar. Böylece hastalıklar bertaraf edilecek ve kem gözler haneden uzak tutulacaktır. Bu gece kız-lar “Obghi ashar” adını verdikleri ve “Soghim” denilen at eti ile pişirilen özel bir yemek hazır-lar. Sevgi ve umut ile pişen bu yemek yeni yıla ait güzel beklentilerin ürünü olur. Erkekler ise sevgilerinin simgesi olarak kadınlara ayna, par-füm ve tarak hediye eder.

kırgızistan’ın Bereket sofrası

Kırgızistan’da evler temizlenir ve dağlarda yeti-şen özel bir bitki olan “Archa twigs” ile tütsüle-nir. Böylece kötü ruhlar haneyi terkedecektir. Pilav, çorba ve mevsim yeşilliklerinden hazırla-nan Nevruz sofrası ile bayram neşe içinde kut-lanır. Hane halkı Nevruz sofrasındaki çeşit ve bereket ile gelecek yılın neşe, sağlık ve bereket içinde geçmesini ümit eder. Kutlamalar esna-sında at yarışları, güreşler yapılırken, destan-lar anlatılır ve türküler söylenir.

tacikistan’ın milli kimliği

Sovyet rejimi sonrasında kurulan milli kimli-ğin önemli bir parçası olan Nevruz Bayramı Tacikistan’da önemli bir gündür. Kendilerini Türkçe konuşan Orta Asya devletlerinden ayrıştırmak isteyen Tacik halkı, geçmişte büyük Pers İmparatorluğu sınırlarında yaşa-mış Aryan toplumu ile özdeşleşen tarihlerini bu gün ile vurgular. Nevruz dünyanın bütün kötülüklerden arındığı, iyiliğin ve güzelliğin yeniden hayata döndüğü gündür. Bu nedenle de büyük bir şenlik havasında kutlanır. Geleneksel dans gösterileri ve konserler ile modern bir tempoda kutladıkları bugünde hipdromlarda toplanan halk, geçmişi uğurlar ve geleceği selamlar.

Birlik ve BeraBerlik günü

Türkmenistan’da Türk dünyasının ortak bay-ramı kutlanan Nevruz, temizliğin, yeniliğin ve

yemeklerin bayramıdır. Açık havada kurulan sofralarda buluşan halk, konser ve oyunlarla yeni yıla merhaba der. Nevruz şenlikleri esna-sında kurulan çadırlarda toplanan halk, Nevruz yemeği adı verilen ve çimlenmiş buğ-daydan yapılan semene yemeği ile Türkmen pilavı pişirilir. Konu komşuya ikram edilip, bir-lik ve beraberlik vurgulanır. Bolluk ve bereke-ti simgeleyen Nevruz Bayramı baharın müjde-cisi ve yeni yılın sevincidir.

UNESCO’nun kültürel miras listesine giren ve Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından da Uluslararası Nevruz Günü olarak kabul edilen 21 Mart Nevruz Bayramı, barışı, birlik ve beraberliği ifade eden, toplum içinde, kom-şular ve aile arasında kardeşlik ve dayanışma-yı vurgulayan bir festival günüdür.

nevruz, hazar’a sınırı olan ülkelerde dillere destan gÖsterilerle kutlanır.

Kırgızistan’da Nevruz

kutlamalarında türküler

eşliğinde dans edilir.

Kazakistan’da Nevruz’da festivaller düzenlenir.

Özbekistan’da Nevruz günü oyunlar tertip edilir.

56

SEYA

HA

T

57

HA

ZA

R W

OR

LD

KOMŞU KAPISI

BATUM

Anadolu’da bir komşu kapısı geleneği vardır. Bitişik nizamda inşa edilmiş evlerde, iki ev

arasında yer alan ve bazen güzel bir dolap kapağı görünümündeki bu kapıların adı komşu kapısıdır. Gerektiğinde iki komşunun bir-birlerini, dışarı çıkıp diğer kapıyı

çalmadan ziyaret etmesine ola-nak sağlayan komşu kapısı asla kilitlenmez. Hiç ses çıkmadığı gün bitişikteki komşusunu merak eden veya pişirdiği yemekten komşusuna da ikram etmek iste-yen Anadolu insanının bu özgün geleneği “ev alma komşu al” ata-sözünün en güzle bir şekilde

tarihsel dokusunu özenle saklayan mimari yapıları, dümdüz ve geniş caddeleri, rahat trafiği ve ılımlı iklimiyle Batum, herkesin

beğenisini kazanan bir liman kenti. Timur özKAn

58

SEYA

HA

T

hayata geçirilmesi değilse nedir?Birçok kez yolumun düştü-ğü Batum’a her gidişimde Komşu Kapısı deyimini hatırlar ve bu deyimin Batum’a çok yakıştığını düşünürüm. Aynı şekilde çok sık gidilen yerler için kullandığımız “komşu kapı-sı yaptın” deyimini de, Batum için kullanmak pek yanlış olmasa gerekir. Zira son yıllarda Türkler için de gözde tatil merkezlerinden bir olmaya başlayan Batum, komşu kentlerimiz arasında belki de en çok ziyaret edileni...

eski(meyen) dost

Türkiye sınırına sadece 20 km kadar uzaklıktaki Batum’daki Türkçe tabela-lar, Türk Lirası kabul eden döviz büfeleri gibi küçük bazı ayrıntılar siyasi olmak-tan çok ekonomik işaretler ama sonuçta burada hiç yabancılık çekmediğimiz bir gerçek…

Karadeniz sahilleri “Kafkasların Riviera’sı” ve “Kafkasların Antalya’sı” gibi ifadelerle tanımlanı-yor. Bu gözde sahiller, Türkiye sınırındaki Gonio’dan başlıyor ve turis-tik tesislerin daha yoğun olarak yer aldığı Batum ve Kobuleti’ye kadar devam ediyor.

Çoruh’un Karadeniz’e döküldüğü yerdeki Gonia ilçesi aynı zamanda tarihi bir Roma Kalesi’ne ev sahipliği yapıyor. Daha sonra Bizans ve Osmanlı egemenliğinde kalan kale-de hamam kalıntıları ve İsa’nın havarilerinden Aziz Mathias’ın mezarı görülebi-lir. Acaristan’ın diğer bir sahil yerleşimi olan Batum’un 25 km doğusun-

Batum’un Avrupa Meydanı adı verilen kent merkezi

farklı yapıları içinde barındırıyor.

daki Kobulet ise daha çok turistik tesislerin ve yazlık-ların yer aldığı tipik bir tatil kenti görünümünde.

Ben giderim Batum’a

Ekonomik, sosyal ve kültü-rel açıdan da gelişmiş kenti olan Batum ayrıca büyük bir liman kenti olarak da Gürcistan için önem taşı-yor. Birçok kez daha yolu-muzun düştüğü Batum’u her seferinde biraz daha yenilenmiş buluyoruz.

“Ben Giderim Batum’a, Batum’un batağına...” diye başlayan türküde dile geti-rilen, kentin kurulduğu yerdeki bataklıklar geçen yüzyılda kalmış. Doğu Karadeniz kıyılarımıza benzeyen coğrafyada, Akdeniz’i hatırlatan okalip-tus ağaçları dikkat çekiyor. 150 bin nüfuslu kenti gez-dim diyebilmek için en az iki gün gerekli. İlk gün kent merkezinde kilomet-relerce devam eden Batum Devlet Parkı’nın gezebilir, sahilinde denize girebilir ve yaz aylarında limandan kalkan teknelerle yapılan tekne turlarına katılabilir-siniz.

Parktaki lokanta ve kafeler yorgunluk atmak için ideal. Batum’un yerel lezzetleri arasında Haçapuri olarak adlandırılan bir çeşit pide öne çıkıyor. Batum Devlet Parkı’nı gezerken yüksek bir bina dikkatinizi çeke-cektir. Antik Dünyanın 7 Harikası’ndan Mısır’daki İskenderiye Feneri’ne veya Moskova’nın 7 Kardeşler olarak anılan Stalin gökde-lenlerine benzetilen mima-risiyle dikkat çeken ve ken-tin her tarafından görünen Sheraton Oteli, kentteki Türk yatırımlarından…

Batum için en az iki gün ayırın!

150 bin nüfuslu kenti gezdim diyebilmek için en az iki gün gerekli. Bu iki günde

Batum’un kıyıda köşede kalmış güzelliklerini keşfedebilir, unutulmaz bir

seyahat yapabilirsiniz.

Batum’un güzelliklerinden biri de Çarlık döneminden kalan katedral.

Batum’un yerel lezzetleri

mutlaka tadılmalı.

59

HA

ZA

R W

OR

LD

Batum sahilleri doğal güzelliklerle dolu.

Tarihi 3 bin yıl öncesine uzanan ve Roma Dönemi’nde Hıristiyanlığı kabul eden Acara bölgesi, Osmanlı egemenliğine geç-tiği 15. yüzyılda Müslümanlığı benimsemiş. Bugün, halkının büyük kısmı Müslüman olan Batum’daki tek cami bir Osmanlı eseri ancak mina-resi sonradan eklenmiş.

Batum’daki ikinci günü-müzde kenti, Çarlık dönemden kalan üniversite ve katedral ile Sovyet döneminden kalan postane ve opera binalarını gezerek devam ediyoruz. Kentin turistik merkezi sayılabile-cek Batum Limanı ve de Avrupa Meydanı olarak adlandırılan yeni kent mer-kezi görüldükten sonra kente yukardan bakan Sputnik Tepesi ve Batum’un çok ünlü Botanik Parkı ziyaret edile-bilir. Acara Devlet, Acara Devlet Sanat ve Batum Arkeoloji Müzeleri ise Batum’da meraklılarını bekleyen müzeler arasında sayılabilir.

hiç Bahane yok

Bütün bu tarihi, doğal ve kültürel zenginlikleriyle,

mis giBi kokar

Batum...Karadeniz’in romantik ve Gürcistan’ın deniz kokan

kenti Batum, kumsalları ve manolyaların sardığı çiçek

kokan sokaklarıyla yaz aylarının en gözde turizm

merkezlerinden biri.

Batum’da taze meyveleri dalından yiyebilirsiniz.

Kafkasya’nın turizmde yük-selen değeri olan ve yılda 1 milyon turist ağırlayan Batum’a ulaşım çok kolay. İstanbul-Batum uçak ve İstanbul-Tiflis-Baku otobüs seferleriyle Batum’a geline-bildiği gibi yapıldığı zaman çok tartışılan sahil yolu; Samsun’dan sonra biri bitince diğeri başlayan küçüklü büyüklü il ve ilçe-lerden geçerek Ordu, Giresun, Trabzon, Hopa, derken Sarp sınır kapısına kadar uzanıyor.

Üstelik özel arabayla geçiş-lerde triptik, sigorta gibi uluslararası formaliteler de uygulanmıyor. Gürcistan Türkiye vatandaşlarına vize uygulamadığından Acaristan için vize de söz konusu değil… Kısacası Batum’u görmemek için hiçbir bahane yok. Hem zaten komşuya gitmek için bahane mi olurmuş? Komşu bu, sen gideceksin, onlar gelecek...

Batum Devlet Parkı hem gezmek hem de doğayla iç içe olmak için ideal.

Batum’un lüks otelleri şehrin silüetini renklendiriyor.

60

LTÜ

R S

AN

AT

HOcAlI KATliAMI ‘HOcA’ filMi ile BeYAz PeRde’deazerbaycanlı yönetmen vahid mustafayev’in ‘hoca’ adlı filmi türkiye’de 1 mart’ta gösterime girdi. katliamın yıl dönümünde ‘hoca’ filmini ve hocalı’yı galanın katılımcıları ile konuştuk.

Mustafayev imzası taşıyor. Hazar World dergisi için filmin yönetmeni ve oyuncularıyla kısa bir sohbet gerçekleştirdik.

Filmin konusuna kısaca değine bilir miyiz? Hoca filmi katliama nasıl bir bakış açısıyla yaklaşıyor?Hocalı Katliamı tarihte yaşanmış en karanlık olaylardan bir tanesi. Savaş olarak bildiğimiz şey iki tarafın da silahlı olmasıdır. Fakat

vahid mustafayev:“ filmde savaşın acı yÖnlerini ve savaşta ülkeler arasında kayBedilen dostluk, kardeşlik duygularını anlatmak istedim.”

Hazar coğrafyasının gördüğü en kanlı olaylardan bir tanesi Hocalı Katliamı. Üzerinden geçen yıllara rağmen uluslararası toplumun halen sessiz kaldığı, tarihin karanlık sayfaları arasında yer alan bu hazin olay Hoca filmi ile beyaz perdeye taşınıyor. Azerbaycan’ın Hocalı kasabasında yaşanan katliam sırasında gelişen bir aşk hikâyesini konu alan film Azerbaycanlı yönetmen Vahid

61

HA

ZA

R W

OR

LD

kamuoyundan nasıl dönüşler aldınız?Film, Cairo Film Festivali’nde, Fecr Film Festivali’nde, Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde gösterime girdi. Aynı zamanda İngiltere, Hollanda, Fransa, Kırgızistan, Kazakistan ve Özbekistan’da da gösterime girdi ve girmeye de devam edecek. Filmi izleyenlerden çok güzel tepkiler aldık. Mesela Cairo Festivalinde,

ilGAR MUSAYeV (AleKBeR):

“Hocalı Katliamı ile katledilen bütün soydaşlarımıza,

arkadaşlarımıza Allah’tan rahmet diliyorum. Tüm Türk Dünyası

şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyorum. Bu filmi izleyen herkes bunun paylaşmalı, herkes bunun

bir savaş filmi olduğunu düşünüyor, ancak Hoca bir aşk

filmi. Savaşın yıktığı evleri, çiftleri ve mahvettiği sevgileri

gösteriyor. Filmde Güler ve Ali Ekber’den başka çiftlerde var.

Aileler, çocuklar, katliam sırasında mahvolan insanlar var. Burada biz

savaşı reklam etmek niyetinde değiliz. Savaş çok kötü bir şey hepimiz biliyoruz ve Allah’tan

hiçbir devlete nasip olmamasını diliyorum.

Hocalı Katliamı’nı bilmeyenlerin bu film sayesinde haberleri

olacak. İşin aslını görecekler. Aslında bu savaş daha büyük ama biz bunu bu filmde göstermedik.

Umarım iletmek istediğimiz mesajı halkımız ve Türk

dünyasında kardeşlerimiz anlar. Aslında Türkler hiç savaşmak

istememiş. Ama maalesef Türkleri kendine düşman görenler var. Ulu Önder

Atatürk’ün güzel sözleri var; “Türkler bir anda bastırılamaz” ve

“Azerbaycan’ın sevinci bizim sevincimiz, kederi bizim

kederimiz”. Ben bunu bugün burada hissettim. Böyle

olduğunu da zaten biliyordum. İstanbul’a geldiğim için çok

sevindim.”

sadece bir tarafın elinde silah varken kadınların, çocukların ve sivillerin öldürülmesi gerçekten kötü bir şey.

Filmi bir aşk hikâyesi üzerinden görüyoruz. Aşk insanların dünyasına temas etmeli diye düşünüyorum. Bütün bu savaşların bitmesi için aşk olmalı. Bu aşk güzel bir bayana, vatana, bir dosta veya anneye olabilir. İşte bu aşkların hepsini filmin içinde görebileceksiniz. İnsanların savaşlar yüzünden birbirlerine hissettikleri duyguları göreceksiniz. Kendinize şu soruyu soracaksınız “Savaş nasıl zor ve güçlü bir şey ki insanların böyle bir duruma düşürüyor?”

Film dünya çapında birçok festivalde gösterildi. Uluslararası

‘Hoca’ filminin yönetmeni

Vahid Mustafayev’.

62

LTÜ

R S

AN

AT

film daha çok Türk dünyasını konu alan bir film olsa da Araplar’ın bunu kendilerinin problemiymiş gibi gördüklerine şahit oldum. Oldukça ilginç bir deneyimdi. Onlarda bu filmde kendilerinden bir şeyler bulduklarını ve böyle problemler yaşandıklarını belirttiler. Hollanda’da filme benzer tepkiler geldi. Bunda filmde gösterilen problemlerin beşeri problemler olmasının etkisi büyük. Her millette böyle hazin olaylar yaşandı ve hepsi bu problemlerin çözümünü istiyor. İnşallah bu problemi çözecekler.

Bu film izlendikten sonra dünyada bu konu nasıl bir dikkat uyandıracak? Bu filmde insanlar ağlayabiliyorsa eğer, o insanların kalbi var demektir. Ben iyi insanların dünyada daha fazla olduğuna inanıyorum. Kötü insanlar öyle büyük problemler yaratıyorlar ki biz onların daha fazla olduğunu düşünüyoruz. Esasen dünyada çok daha fazla iyi insan var.

Bundan sonraki projelerinizden bahsedebilir misiniz?Sonraki filmimi 1990 yılında Azerbaycan’da meydana gelen ‘20 Yanvar Faciası’ konusunda çekmeyi düşünüyorum. Bu olayda Azerbaycan halkı çok sayıda şehit verdi. İki sene sonra filmi izleyicinin karşısına çıkarmayı düşünüyorum.

NiGAR BAHAdIR KIzI (GüNel):

“Bu filmin insanların hayatında önemli bir yere geleceğine inanıyorum. çocuklarımız

büyüdükçe bu filmi izleyecekler. Bu film uzun bir süre dünyayı dolaşacak, buna inanıyorum. Hepimiz bir olsak,

bize hiçbir düşman erişemez. Bu savaş insanların hayatında çok şeyi

değiştirdi ve altüst etti ama her şeyin daha güzel olacağına inanıyorum.”

AzeRBAYcAN iSTANBUl BAŞKONSOlOSU HASAN

zeYNAlOV“Bu film Hocalı katliamını dünyaya

duyurmakta büyük bir rol oynayacak. Bundan 21 yıl önce Hocalı’da

Azerbaycan halkına Ermeni silahlı kuvvetleri tarafından büyük bir soykı-

rım uygulanmıştır. Bugüne kadar dünya kamuoyu ve uluslararası kuru-luşlar bunu kabul etmediler. Bu duru-mun iki sebebi var. İlki, dünyada çifte standartların mevcut olması, ikincisi de sesimizi yeterince duyuramamış

olmamızdır. Bu filmin buna katkısı olacağına inanıyorum. Hocalı faciası

“soykırımdır”. Birleşmiş milletler teş-kilatının 1948 yılında soykırımı önle-mek ve anlatmak adına kabul ettiği

kararın maddelerine uygundur. Maalesef bize dünyada demokrasi-

den, insan haklarından bahseden teşkilatlar bunu görmemezlikten ve

duymazlıktan geliyor. Bu konuda yapılan filmler, yazılan kitaplar ve

düzenlenen konferanslar ile bu konu-ya nail olunacağını düşünüyorum.

Filmler tarih olarak kalır ve dünyanın her yerinde gösterilir. Bu açıdan bu

filmi yapanlara teşekkür ediyorum.”

AzeRBAYcAN deVleT SANATÇISI

BRilliANT dAdAŞOVA“Hocalı Katliamı bizim sarılmayan

yaralarımızdan bir tanesi. Hocalı’da çocuklar, yaşlı kadınlar, silahsız insanlar

katledildi. Bu yara hiçbir zaman iyeleşmeyecek. Hocalı Katliamı kalbimizde yer eden en büyük

yaralardan bir tanesi. Bu filmi yapanlara sesimizi duyurdukları için teşekkür

ediyorum. 21 senedir sesimizi duyurmaya çalışıyoruz, sulh olsun istiyoruz. İnsanlar el ele tutuşsun,

savaşlar olmasın, çocuklar ölmesin, anneler ağlamasın istiyoruz. İnsanların birbirinin elinden tutmayı öğrenmesi

gerekiyor. Bu filme bakıp insanlar düşünsünler.”

63

HA

ZA

R W

OR

LD

ROMA KREMLİN’İ ZİYARET EDİYOR

Yazar: Roman Trahtenberg, Aleksey BogomalovYayın: AST

Moskova’da geçen bu hikayede roman kahramanlarının başından geçen bir dizi olay komik ve heyecanlı bir dille anlatılıyor. Kitabın en çarpıcı tarafı bir kehanet kitabı olması… AST Yayınevi’nden çıkan kitapta anlatılan hikayelerin çoğu da Rusya’nın başkentinde geçiyor. Bakalım kitapta geçen hangi hikayeler gerçekleşecek, bunu da zaman gösterecek…

BEN, BÜYÜKANNE, ILIKO vE ILLARION

Yazar: Nodar Dumbadze Yayın: Tekst

Hazar bölgesinde ve bütün BDT ülkelerinde sevilen bir yazar olan Nodar Dumbadze’nin eserleri Rusça yayınlandı.

Nodar Dumbadze Sovyet döneminde klasikleşen harika şiirleri, çocuk hikâyeleri, denemeleri ve seyahat yazıları ile tanınan çok yönlü bir yazar. Dumbadze’nin en ünlü kitaplarından biri olan ‘Ben, büyükanne, İliko ve İllarion’ adlı eseri, otobiyografik özellikte yazmış bir eser olma özelliği taşıyor. 1960 senesinde yazılan eser, yazıldıktan üç sene sonra Tengiz Abuladze yönetmenliğiyle aynı adla filme çekildi.

ŞİMDİKİ GELECEK

Yer: Ulusal Opera ve Bale Tiyatrosu, Bişkek, Kırgızistan.Yönetmen: Talant Osmonovoyuncular: Asel Aydarova, Ayday Abdurayeva, Malika Alimbayeva, İndira Dzhanybekova, Alina Mambetaliyeva, Nail Ahtyamov

Kötü ve iyi olan ne varsa, insanlar kendilerini sorumlu tutuyorlar. Dünyada olup bitenler es geçili-yor. Felaketler, seller, fırtınalar, küresel ısınmanın yol açtığı olum-suzluklar...

Kırgızistanlı sanatçı Talant Osmo-nov, bu konulara odaklandığı bale gösterisiyle Kırgızistan Ulusal Opera ve Bale Tiyatrosunda.

PORTRAİT NOw!

Tarih: 2 Şubat – 17 Mart Yer: Çağdaş Sanat Müzesi ‘Erar-ta’, St. Petersburg, Rusya Galeri Müzesi, Moskova, Rusya.

Erarta Müzesi’nde yer alan sergi de modern portre çalışmaları ser-gilenecek. Sergiyi ziyaret edenler, geleneksel realist ve avant-garde resimleri görebilme imkanına erişecekler.

ULUSLARARASI MUGAM FESTİvALİ

Tarih: 15-18 Mart Yer: Odası ve Organ Müziği Salo-nu, Baku, Azerbaycan

Azerbaycan, UNESCO mirasları arasına giren yerel müziği Mugam’ı uluslararası yarışma ile 15–18 Mart arasında Bakü’de tanıtmayı hedefliyor.

İPEK YOLU’NUN KALBİNDE

Tarih: 28 Şubat – 23 Temmuz Yer: Slovacke Müzesi, Uherske Hradiste, Çek Cumhuriyeti

İpekyolu’nun Kalbinde Sergi-si, Özbekistan, Tacikistan ve Türkmenistan’ın Çek Cumhuriye-ti Büyükelçileri himayesinde Slo-vacke Müzesi’nde 28 Şubat ve 23 Temmuz arasında düzenlenecek.

SErgi

64

SUM

MA

RY

ın wake of the prime minister recep tayyip erdoğan’s remarking on it, the shanghai cooperation organization has been taken under scope not only by turkey, but also by whole world.

После того, как премьер-министр Эрдоган заявил о намерении Турции вступить в Шанхайскую организацию сотрудничества (ШОС), эта организация вызвала интерес в Турции и мире.

SHAngAı on cloSE mArKıng

COVER / Обложка

12

Новый курс Турции – соТрудНичесТво?

65

HA

ZA

R W

OR

LD

The Prime Minister’s statement that “I said to Putin, ‘Get us in Shanghai Five, we’ll forget about the EU”, brings to mind the question whether this is a part of a tactical discourse against the “European Union” whose financial and political status is very complicated. No new chapter openings in the EU criteria is becoming unsettling for Turkey who is continuing accession negotiations for years. Although experts argue that Erdoğan’s statement is a form of intimidation, the SCO offers attractive opportunities for Turkey. Dr. Cemil Ertem, President of HASEN Economy and Development Research Center, states that Erdoğan’s latest remarks are an expression of resentment and reproach about Turkey’s EU process which is at a stalemate. In order to crack the code of Turkey’s membership, we should get to know closer the Shanghai Cooperation Organization. Albeit it is not clear whether it has to do with Prime Minister Erdoğan’s remarks on SCO, the fact that France is opening one of the 5 negotiation chapters of Turkey can be evaluated within the same framework. These steps taken by major economies of the world one after another warm up international waters. The steps Turkey will take bear a lot of importance for both parties. If Turkey attains power balance, it can be one of the most profitable countries.

Слова премьер-министра Эрдогана «Я сказал Путину, примите нас в Шанхайскую пятерку, и мы забудем ЕС» ставит на повестку дня вопрос: «является ли это тактическим выражением против Европейского Союза», где финансовая и политическая ситуации весьма сложны. Для Турции, ведущей переговоры о членстве в течение многих лет, застой в открытии новых условий в критериях ЕС становится раздражающим явлением. Хотя эксперты и утверждают, что слова Эрдогана являются всего лишь угрозой, ШОС предлагает привлекательные возможности для Турции. Специалист научно-исследовательского центра экономики и развития Института стратегических исследований Каспия Д-р. Джемил Эртем утверждает, что последнее заявление Эрдогана является выражением разочарования и порицания заторможенного процесса вступления Турции в ЕС. Для того, чтобы узнать, в чем заключается членство Турции необходимо узнать поближе Шанхайскую организацию сотрудничества. Неизвестно, связано ли это вместе с высказыванием премьер-министра Турции Реджепа Тайипа Эрдогана или нет, но отрытие Францией одного из пяти условий, стоящих перед Турцией, может быть интерпретировано в тех же рамках. Эти следующие друг за другом шаги ведущих экономик мира подогревают международную обстановку. Шаги, которые будут предприняты Турцией, имеют большое значение для обеих сторон. В случае обеспечения баланса сил, Турция может стать одной из стран, извлекших наибольшую выгоду.

66

SUM

MA

RY

ANALYSIS / Анализ

8

the massacre of 613 civilians including women, children, elderly and young by armenian forces, the khojaly massacre, one of the saddest and

bloodiest events of the 1990s, is still fresh in memories.

Резня в Ходжали является одним из самых печальных и кровавых событий 1990 года, когда армянские войска убили 613 мирных жителей - женщин и

детей, молодых и старых, и она не стерлась из памяти.

21 YEArS SıncE KHoJAlY

mASSAcrE 21 ГодовЩиНА реЗНи в ХодЖАЛи

Those who lost their lives are commemorated with nostalgia during the anniversary while this deep wound is still topical today. Dr. Ayça Ergun, lecturer at Middle East Technical University Department of Sociology, thinks that the violation of the territorial integrity of Azerbaijan and that the Azerbaijani people were forced to leave their homes and their motherland are unacceptable. Ms. Ergun shared her views on the Khojaly Genocide to Hazar World. Dr. Efgan Niftiyev, President of the HASEN Science and Experts Committee evaluated the developments in the region on the 21st anniversary of the massacre.

Вспоминая с печалью о погибших, в годовщину резни, эта глубокая рана остается и сегодня. Доктор Айча Эргюн - преподаватель отделения социологии Ближневосточного технического университета, считает неприемлемым нарушение территориальной целостности Азербайджана и вынужденность азербайджанцев покинуть свои дома, землю, свою родину. Она поделилась со своими мыслями о Ходжалинской резне с Hazar World. Председатель Совета по науке и экспертов Института стратегических исследований Каспия д-р Эфган Нифтиев рассказал о переменах в регионе в 21-ую годовщину резни.

67

HA

ZA

R W

OR

LD

started with turkic republics and spread around the world

ПУТЬ ОТ ТЮРКСКИХ РЕСПУБЛИК КО ВСЕМУ МИРУ

Turkish International Cooperation and Development Agency (TİKA), was founded to support Central Asian Republics which gained their independence in early 1990s socially, economically and culturally on the new road they embarked on and to strengthen relations with these countries. Over time, the organization started to achieve long-term projects supporting the development of these countries and has now become one of the most important tools of Turkish foreign politics. TİKA has achieved many project-based investments since its foundation in Central Asian Turkic Republics and Tajikistan. TİKA drafts projects supporting these countries’ basic economic activities in agriculture, intermediate staff training, health and tourism.

TıkaАгентство тюркского сотрудничества и развития (TİKA) было организовано в начале 1990 годов для оказания поддержки в социальной, экономической и культурной областях и укрепления отношений с республиками Средней Азии, после обретения ими независимости. Организация, начавшая с реализации долгосрочных проектов для поддержки развития этих стран, сегодня стала одним из наиболее важных инструментов внешней политики Турции. TİKA с момента своего создания, инвестировала несколько проектов в тюрских республиках Центральной Азии и Таджикистана. TİKA подготавливает проекты для поддержки в этих странах основных видов экономической деятельности в области сельского хозяйства, обучения среднего персонала, здравоохранения и туризма.

ANALYSIS / Анализ

18

68

SUM

MA

RY

cotton is one of the most strategic products among agricultural products as it provides raw materials in almost every branch of industry. countries of the caspian region are getting more assertive every year in cotton production. however, in order to maintain this assertiveness, it’s imperative that a planned production is supported. ıf the countries of the caspian region can turn this potential into operability, it can shape the future of cotton production.

ANALYSISАнализ / Промышленность

Cotton is predominantly cultivated in Asia. According to data provided by International Cotton Advisory Committee (ICAC), China, India, USA, Brazil and Pakistan are top cotton producers of the world. World cotton production was around 12 million tons in early 1970s and today it has neared 28 million tons together with the effect of increased global demand.

Большая часть производства хлопка в мире осуществляется в Азии. По данным Международного консультативного комитета по хлопку (ICAC) самыми крупными производителями хлопка в мире являются Китай, Индия, США, Бразилия и Пакистан. Мировое производство хлопка, составлявшее около 12 млн. тонн в начале 1970-х, в связи с ростом мирового спроса, сегодня приближается к 28 млн. тонн.

Хлопок является одним из наиболее стратегически важных продуктов cреди всей сельскохозяйственной продукции, поскольку почти каждая отрасль промышленности использует его в качестве сырья. Производство хлопка в странах Каспийского региона растет из года в год. Однако, для сохранения этой тенденции, следует оказать поддержку плановому производству хлопка. Если страны Каспийского региона смогут реализовать свой потенциал, то в будущем они могут задавать тон в производстве хлопка.

26

ЗНАчеНие ХЛопковоЛокНА дЛя кАспийскоГо реГиоНА

WHıTE golD of THE rEgıon:

THE coTTon

69

HA

ZA

R W

OR

LD

lOOkıNG aT azErbaıJaN

ThrOuGh ThE EYES OF

a WrıTEr elçin efendiyev, the most important

writer of the caspian region, told hazar World about the region,

azerbaijan and the relations of his country with turkey.

INTERVIEW / Интервью

32Professor Elçin Efendiyev is among the most important

figures in contemporary Azerbaijani literature. Elçin

Efendiyev is a short-story writer, critic and playwright

and has been serving as Azerbaijan Deputy Prime Minister Responsible for Education and Culture.

Elçin Efendiyev came to Istanbul for the final

preparations of his film “Mahmud and Meryem”

and made time for Hazar World amid his hectic schedule. He sincerely answered to our wide-

ranging questiosn from literature to politics, Turkish-Azerbaijani relations and to the

Karabakh issue.

Профессор Д-р Эльчин Эфендиев, сегодня является одним из самых известных имен в литературе Азербайджана. Автор рассказов, критических статей и театральных пьес- Эльчин Эфендиев с 1993 года по настоящее время работает заместителем премьер-министра по образованию и культуре Азербайджана. Несмотря на большую занятость Эльчин Эфендиев, приехавший в Стамбул в связи с последними приготовлениями фильма «Махмуд и Мерйем», выделил время для Hazar World. Он откровенно ответил на широкий круг вопросов от литературы до политики, от турецко-азербайджанских отношений до карабахского конфликта.

Один из из самых значительных писателей Каспийского региона Эльчин Эфендиев рассказал Hazar World о регионе, Азербайджане и об отношениях своей Родины с Турцией.

АЗербАйдЖАН ГЛАЗАми писАТеЛя

70

SUM

MA

RY

44

ThE CaSPıaN aDvENTurE OF TEkFEN CONSTruCTıON ıS JuST bEGıNNıNG NOW

auTOMOTıvE GEarS uP ıN uzbEkıSTaN

видеНие кАспия компАНией

«ТекфеН иНшААТ»

АвТомобиЛьНАя промышЛеННосТь уЗбекисТАНА НАбирАеТ обороТы

38

FACTS&FIGURS / ФАКТы И ЦИФРы

Levent Kafkaslı, Deputy General Manager Responsible for the Caspian Region of Tekfen Construction, has stated that in the short run, they will be active in countries they have not made business and emphasizes that they will be more active in the region in the coming period.

Заместитель генерального директора компании «Текфен Иншаат» Левент Kaфкаслы подчеркнул, что в скором времени активность фирмы в регионе возрастет и охватит также новые страны региона.

European Automobile Manufacturers’ Association (ACEA) Report states that 2012 was a year of lowest sales volume after 1995. 2012 was also a year with the highest decline of automobile sales since the 16,9% decline in 1993.

Локомотив экономики - автомобильная промышленность, пострадала от кризиса охватившего Европу. Чтобы залечить свои раны, силы экономики намереваются сосредоточиться на Азиатском рынке. Узбекистан занимают важное место в этой цели из-за достижений в отрасли автомобилестроения.

Согласно отчету Европейской ассоциации автопроизводителей (ACEA), самый низкий объем продаж реализованных после 1995 года, был в 2012, в то же время после снижения продаж автомобилей 1993 году до 16,9 процента, этот год был годом максимального снижения продаж автомобилей .

ANALYSISАнализ / Бизнес

71

HA

ZA

R W

OR

LD

48сАмый рАЗвиТый бреНд кАЗАХсТАНА в обЛАсТи свяЗи МОЛИТВА ИЗОБИЛИЯ

СРЕДНЕй АЗИИ: НАВРУЗ

THE moST DEvElopED communıcATıon brAnD of KAzAKHSTAn

THE FERTILITY PRAYER OF CENTRAL ASIA: noWruz

Nowruz, “new day”, a day celebrated for thousands of years, is the largest national festival in Central Asian Republics celebrated with great enthusiasm, hope and excitement with the coming of the summer. It is a festival of fertility. Nowruz is letting go of the past and looking towards the future with hope.

Празднуемый тысячелетиями, Навруз является самым всеобъемлеющим народным праздником, отмечаемым с большим воодушевлением и надеждой в странах Средней Азии. Это фестиваль изобилия и плодородия. Навруз означает - оставить прошлое позади и смотреть в будущее с надеждой.

Kazakhtelekom (JCS) is a brand which has been attracting investment from all over the world in recent years. It has been providing service since 1994. Kazakhtelekom (JCS) has recently been drawing attention not only in its own country but across the globe in communication.

Казахтелеком (JCS), в последнее время начавший получать инвестиции со всего мира, начал свою деятельность в 1994 году. Казахтелеком (JCS) в последнее время притягивает внимание в области телекоммуникаций не только в своей стране, но во всем мире.

LIFE STYLE Образ жизни / Марка

LIFE STYLE Образ жизни / Навруз

52

72

SUM

MA

RY

НАШ СОСЕД БАТУМИ

РЕЗНЯ В ХОДЖАЛИ НА ЭКРАНЕ В ФИЛЬМЕ «УЧИТЕЛЬ»

bATum THE nEıgHbour’S Door

KHoJAlY mASSAcrE mAKES ıT To THE bıg ScrEEn WıTH THE fılm “HoDJA”

With its architectural structures conscientiously preserving their historical texture, smooth and wide avenues, comfortable traffic and mild climate, Batumi keeps being a coastal city winning everyone’s heart. The city is a rising value of Caucasia and hosts 1 million tourists every year thanks to all this history, natural and cultural richness.

Батуми, город порт со своими архитектурными сооружениями, бережно хранящими историческое прошлое, ровными и широкими дорогами, удобным транспортным сообщением и умеренным климатом, продолжает привлекать всеобщее внимание. Батуми замечательный туристический город Кавказа с историческими, природными и культурными богатствами, посещает за год 1 млн. туристов.

The film is about a love story budding during the massacre in the town of Khojaly is directed by the Azerbaijani director Vahid Mustafayev. We had a brief conversation with the actors of the film and the viewers for Hazar World magazine.

Фильм режиссера Вахида Мустафаева повествует об истории любви, произошедшей во время резни в азербайджанском городе Ходжалы. Мы провели короткую беседу с актерами и зрителями фильма для журнала Hazar World.

LIFE STYLEПутешествие/ Батуми

56

LIFE STYLEКультура и искусство

60

C

M

Y

CM

MY

CY

CMY

K