dönem 7 yıl 4 13’üncü birleşim 5 aralık 2011,...

321
DÖNEM : VII YASAMA YILI: 2011/IV KUZEY KIBRIS TÜRK CUMHURİYETİ CUMHURİYET MECLİSİ TUTANAK DERGİSİ 13’üncü Birleşim 5 Aralık 2011, Pazartesi

Upload: others

Post on 31-Oct-2020

1 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Dönem 7 Yıl 4 13’üncü Birleşim 5 Aralık 2011, Pazartesi

PAGE

1421

DÖNEM : VII

YASAMA YILI: 2011/IV

KUZEY KIBRIS TÜRK CUMHURİYETİ

CUMHURİYET MECLİSİ

TUTANAK DERGİSİ

13’üncü Birleşim

5 Aralık 2011, Pazartesi

İÇİNDEKİLER

Sayfa

I.GELEN EVRAK

1422

II.BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A)ONAYA SUNULANLAR

1) Başbakanlığın Ekonomi, Maliye, Bütçe ve Plan Komitesi gündeminde bulunan Serbest Bölgeler Yasa Tasarısının Komitede ivedilikle görüşülmesine ilişkin Tezkeresi.

1425

2)Başbakanlığın Ekonomi, Maliye, Bütçe ve Plan Komitesi gündeminde bulunan Köy ve Mahalle İhtiyar Heyetleri (Değişiklik) Yasa Tasarısının Komitede ivedilikle görüşülmesine ilişkin Tezkeresi.

1426

3) Hukuk ve Siyasi İşler Komitesi Başkanlığının Avrupa Konseyi Çocukların Cinsel Sömürü Ve İstismarlara Karşı Korunması Sözleşmesi (Onay) Yasa Tasarısının Genel Kurulda Üçüncü Görüşmesine ilişkin Tezkeresi.

1443

4) Hukuk ve Siyasi İşler Komitesi Başkanlığının Kadınlara Yönelik Şiddet ve Ev İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye Dair Avrupa Konseyi Sözleşmesi (Onay) Yasa Tasarısının Genel Kurulda Üçüncü Görüşmesine ilişkin Tezkeresi.

1462

5) Hukuk ve Siyasi İşler Komitesi Başkanlığının Genel Kuruldan Tümden Bir Daha Görüşülmek Üzere İletilen Yabancılar ve Muhaceret (Değişiklik) Yasa Tasarısının Üçüncü Görüşmesine ilişkin Tezkeresi.

1545

6) Hukuk ve Siyasi İşler Komitesi Başkanlığının Anayasanın 159’uncu Maddesinin (1)’inci Fıkrasının (b) Bendi Kapsamına Giren Taşınmaz Malların Tazmini, Takası ve İadesi (Değişiklik) Yasa Tasarısının Genel Kurulda Üçüncü Görüşmesine ilişkin Tezkeresi.

1593

7) Ekonomi, Maliye,Bütçe ve Plan Komitesinin Birleştirilmiş Şans Oyunları (Değişiklik) Yasa Tasarısının Genel Kurulda Üçüncü Görüşmesine ilişkin Tezkeresi.

1620

III.ÖZEL GÜNDEM

1) Avrupa Konseyi Çocukların Cinsel Sömürü ve İstismara Karşı Korunması Sözleşmesi (Onay) Yasa Tasarısı (Y.T.No:197/4/2011) ile Hukuk ve Siyasi İşler Komitesinin Tasarıya ilişkin Raporu.

1427

2) Kadınlara Yönelik Şiddet ve Ev İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye Dair Avrupa Konseyi Sözleşmesi (Onay) Yasa Tasarısı (Y.T.No:198/4/2011) ile Hukuk ve Siyasi İşler Komitesinin Tasarıya ilişkin Raporu.

1445

IV.GÖRÜŞÜLEN TASARILAR

1) Genel Kuruldan Tümden Bir Daha Görüşülmek Üzere İletilen Yabancılar ve Muhaceret (Değişiklik) Yasa Tasarısı (Y.T.No:172/3/2011) ile Hukuk ve Siyasi İşler Komitesinin Tasarıya ilişkin Raporu ve Ek Raporu.

1464

2) Rekabet (Değişiklik) Yasa Tasarısı (Y.T.No:136/3/2010) ile Ekonomi, Maliye, Bütçe ve Plan Komitesinin Tasarıya ilişkin Raporu.

1547

3) Anayasa’nın 159’uncu maddesinin (1)’inci fıkrasının (b) bendi kapsamına giren Taşınmaz Malların Tazmini, Takası ve İadesi (Değişiklik) Yasa Tasarısı (Y.T.NO:186/4/2011) ile Hukuk ve Siyasi İşler Komitesinin Tasarıya ilişkin Raporu.

1559

4) Birleştirilmiş Şans Oyunları (Değişiklik) Yasa Tasarısı (Y.T.No:162/3/2011 ile Y.T.No:195/4/2011) ile Ekonomi, Maliye, Bütçe ve Plan Komitesinin Birleştirilmiş Tasarıya ilişkin Raporu bulunmaktadır.

1595

GELEN EVRAK

DANIŞMA KURULU VE BAŞKANLIK DİVANI KARARLARI:

1.

Cumhuriyet Meclisi Danışma Kurulunun, Genel Kurulun 8 Aralık 2011 Tarihli Birleşimine İlişkin Kararı. (D.K.No:98/4/2011) (Başkanlığa Geliş Tarihi:1.12.2011)

2.

Cumhuriyet Meclisi Başkanlık Divanının, 2012 Mali Yılı Bütçe Yasa Tasarısının Genel Kurulda Görüşüleceği Gün ve Saatları Belirleyen Çalışma Programına İlişkin Kararı. (B.D.K.No:212/4/2011) (Başkanlığa Geliş Tarihi:1.12.2011)

3.

Cumhuriyet Meclisi Başkanlık Divanının, Cumhuriyet Meclisi Genel Sekreterliği Örgütünün Münhallerinin Doldurulmasına İlişkin Kararı. (B.D.K.No:213/4/2011) (Başkanlığa Geliş Tarihi:1.12.2011)

4.

Cumhuriyet Meclisi Danışma Kurulunun, Genel Kurulun 2’nci Olağanüstü Birleşiminde İzlenecek Yönteme İlişkin Kararı. (D.K.No:99/4/2011) (Başkanlığa Geliş Tarihi:1.12.2011)

5.

Cumhuriyet Meclisi Başkanlık Divanının, Paris’te Yapılacak AKPA Toplantısına Katılıma İlişkin Kararı. (B.D.K.No:210/4/2011) (Başkanlığa Geliş Tarihi:1.12.2011)

6.

Cumhuriyet Meclisi Başkanlık Divanının, Parlamento Kütüphaneleri İşbirliği Çalıştayı İle İlgili Program Çalışmalarına Katılıma İlişkin Kararı. (B.D.K.No:214/4/2011) (Başkanlığa Geliş Tarihi:1.12.2011)

YASA TASARILARI:

7.

Serbest Bölgeler Yasa Tasarısı (Y.T.No:199/4/2011) (Başkanlığa Geliş Tarihi:30.11.2011) (Ekonomi, Maliye, Bütçe ve Plan Komitesine)

8.

Bayrak Radyo Televizyon Kurumu Yasa Tasarısı (Y.T.No:200/4/2011) (Başkanlığa Geliş Tarihi:2.12.2011) (İdari ve Sosyal İşler Komitesine)

9.

Jeoloji ve Maden Dairesi (Kuruluş, Görev ve Çalışma Esasları) (Değişiklik) Yasa Tasarısı (Y.T.No:201/4/2011) (Başkanlığa Geliş Tarihi:5.12.2011) (İdari ve Sosyal İşler Komitesine) (Halkın Bilgisine)

RAPORLAR:

10.

Rekabet (Değişiklik) Yasa Tasarısı (Y.T.No:136/3/2010) ve Ekonomi, Maliye, Bütçe ve Plan Komitesinin Tasarıya ilişkin Raporu. (Başkanlığa Geliş Tarihi:1.12.2011)

11.

Genel Kuruldan Tümden Bir Daha Görüşülmek Üzere İletilen Yabancılar ve Muhaceret (Değişiklik) Yasa Tasarısı (Y.T.No:172/3/2011) ve Hukuk ve Siyasi İşler Komitesinin Tasarıya ilişkin Ek Raporu. (Başkanlığa Geliş Tarihi:1.12.2011)

12.

Anayasının 159’uncu Maddesinin (1)’inci Fıkrasının (b) Bendi Kapsamına Giren Taşınmaz Malların Tazmini, Takası ve İadesi (Değişiklik) Yasa Tasarısı (Y.T.No:186/4/2011) ve Hukuk ve Siyasi İşler Komitesinin Tasarıya ilişkin Raporu. (Başkanlığa Geliş Tarihi:1.12.2011)

13.

Avrupa Konseyi Çocukların Cinsel Sömürü Ve İstismara Karşı Korunması Sözleşmesi (Onay) Yasa Tasarısı (Y.T.No:197/4/2011) ve Hukuk ve Siyasi İşler Komitesinin Tasarıya ilişkin Raporu. (Başkanlığa Geliş Tarihi:1.12.2011)

14.

Kadınlara Yönelik Şiddet Ve Ev İçi Şiddetin Önlenmesi Ve Bunlarla Mücadeleye Dair Avrupa Konseyi Sözleşmesi (Onay) Yasa Tasarısı (Y.T.No:198/4/2011) ve Hukuk ve Siyasi İşler Komitesinin Tasarıya ilişkin Raporu. (Başkanlığa Geliş Tarihi:1.12.2011)

15.

Birleştirilmiş Şans Oyunları (Değişiklik) Yasa Tasarısı (Y.T.No:162/3/2011 ile Y.T.No:195/4/2011) ve Ekonomi, Maliye, Bütçe ve Plan Komitesinin Birleştirilmiş Tasarıya ilişkin Raporu. (Başkanlığa Geliş Tarihi:1.12.2011)

16.

2012 Mali Yılı Bütçe Yasa Tasarısı (Y.T.No:187/4/2011) ve Ekonomi, Maliye, Bütçe ve Plan Komitesinin Tasarıya ilişkin Raporu. (Başkanlığa Geliş Tarihi:5.12.2011)

YASA ÖNERİLERİ:

17.

Ulusal Birlik Partisi Lefkoşa Milletvekili Sayın Hasan Taçoy ile Girne Milletvekili Sayın Dr. Mehmet A. Tancer’in birlikte sunmuş oldukları, Anayasanın 159’uncu Maddesinin (1)’inci Fıkrasının (b) Bendi Kapsamına Giren Taşınmaz Malların Tazmini, Takası ve İadesi (Değişiklik) Yasa Önerisi (Y.Ö.No:24/4/2011) (Başkanlığa Geliş Tarihi:1.12.2011) (Ekonomi, Maliye, Bütçe ve Plan Komitesine) (Halkın Bilgisine) (Başbakanlığa)

YAZILI SORU YANITLARI:

18.

Cumhuriyetçi Türk Partisi Lefkoşa Milletvekili Sayın Kadri Fellahoğlu’nun sunmuş olduğu, Vakıflar İdaresine Ait Arazi, Dükkan, İşyeri ve Otel Kiralamaları İle İlgili Yazılı Sorusuna (Y.S.No:106/3/2011) Başbakanlığın Yanıtı. (Başkanlığa Geliş Tarihi:5.12.2011) (Soru Sahibine)

TEZKERELER:

19.

Ekonomi, Maliye, Bütçe ve Plan Komitesi Başkanlığının, Rekabet (Değişiklik) Yasa Tasarısının (Y.T.No:136/3/2010) Üçüncü Görüşmesine ilişkin Tezkeresi. (Başkanlığa Geliş Tarihi:1.12.2011)

20.

Hukuk ve Siyasi İşler Komitesi Başkanlığının, Genel Kuruldan Tümden Bir Daha Görüşülmek Üzere İletilen Yabancılar ve Muhaceret (Değişiklik) Yasa Tasarısının (Y.T.No:172/3/2011) Genel Kurulda ivedilikle görüşülmesine ilişkin Tezkeresi. (Başkanlığa Geliş Tarihi:1.12.2011)

21.

Hukuk ve Siyasi İşler Komitesi Başkanlığının, Anayasının 159’uncu Maddesinin (1)’inci Fıkrasının (b) Bendi Kapsamına Giren Taşınmaz Malların Tazmini, Takası ve İadesi (Değişiklik) Yasa Tasarısının (Y.T.No:186/4/2011) Genel Kurulda ivedilikle görüşülmesine ilişkin Tezkeresi. (Başkanlığa Geliş Tarihi:1.12.2011)

22.

Hukuk ve Siyasi İşler Komitesi Başkanlığının, Avrupa Konseyi Çocukların Cinsel Sömürü Ve İstismara Karşı Korunması Sözleşmesi (Onay) Yasa Tasarısının (Y.T.No:197/4/2011) Üçüncü Görüşmesine ilişkin Tezkeresi. (Başkanlığa Geliş Tarihi:1.12.2011)

23.

Hukuk ve Siyasi İşler Komitesi Başkanlığının, Kadınlara Yönelik Şiddet Ve Ev İçi Şiddetin Önlenmesi Ve Bunlarla Mücadeleye Dair Avrupa Konseyi Sözleşmesi (Onay) Yasa Tasarısının (Y.T.No:198/4/2011) Üçüncü Görüşmesine ilişkin Tezkeresi. (Başkanlığa Geliş Tarihi:1.12.2011)

24.

Başbakanlığın, Toplumcu Demokrasi Partisi Milletvekillerinin birlikte sunmuş oldukları, KKTC’de, Tüm Borç İlişkilerinde ve Borçlanma İşlemlerinde Uygulanacak Faiz Kurallarını Düzenleyen Yasa Önerisi (Y.Ö.No:21/4/2011) hakkındaki Hükümet görüşünün olumsuz olduğuna ilişkin Tezkeresi. (Başkanlığa Geliş Tarihi:28.11.2011) (Ekonomi, Maliye, Bütçe ve Plan Komitesine)

25.

Başbakanlığın, Ulusal Birlik Partisi Girne Milletvekili Sayın Dr. Mehmet A. Tancer’in sunmuş olduğu, KKTC’de Borç İlişkilerinde ve Borçlanma İşlemlerinde Uygulanacak Faiz Kurallarını Düzenleyen Yasa Önerisi (Y.Ö.No:22/4/2011) hakkındaki Hükümet görüşünün olumsuz olduğuna ilişkin Tezkeresi. (Başkanlığa Geliş Tarihi:28.11.2011) (Ekonomi, Maliye, Bütçe ve Plan Komitesine)

26.

Başbakanlığın, Ekonomi, Maliye, Bütçe ve Plan Komitesi gündeminde bulunan, Serbest Bölgeler Yasa Tasarısının (Y.T.No:199/4/2011) Komitede ivedilikle görüşülmesine ilişkin Tezkeresi. (Başkanlığa Geliş Tarihi:30.11.2011)

27.

Yurt dışına giden Dışişleri Bakanı Sayın Hüseyin Özgürgün’e, Maliye Bakanı Sayın Ersin Tatar’ın vekalet etmesinin uygun bulunmuş olduğuna ilişkin Cumhurbaşkanlığı Tezkeresi. (Başkanlığa Geliş Tarihi:29.11.2011)

28.

Başbakanlığın, Cumhuriyetçi Türk Partisi Girne Milletvekili Sayın Dr. Abbas Sınay’ın sunmuş olduğu, Askerlik (Değişiklik) Yasa Önerisi (Y.Ö.No:23/4/2011) hakkındaki Hükümet görüşünün olumsuz olduğuna ilişkin Tezkeresi. (Başkanlığa Geliş Tarihi:1.12.2011) (Hukuk ve Siyasi İşler Komitesine)

29.

Ekonomi, Maliye, Bütçe ve Plan Komitesi Başkanlığının, Birleştirilmiş Şans Oyunları (Değişiklik) Yasa Tasarısının (Y.T.No:162/3/2011 ile Y.T.No:195/4/2011) Genel Kurulda ivedilikle görüşülmesine ilişkin Tezkeresi. (Başkanlığa Geliş Tarihi:1.12.2011)

30.

Ekonomi, Maliye, Bütçe ve Plan Komitesi Başkanlığının, 2012 Mali Yılı Bütçe Yasa Tasarısının (Y.T.No:187/4/2011) Üçüncü Görüşmesine ilişkin Tezkeresi. (Başkanlığa Geliş Tarihi:5.12.2011)

31.

Başbakanlığın, İdari ve Sosyal İşler Komitesi gündeminde bulunan, Bayrak Radyo Televizyon Kurumu Yasa Tasarısının (Y.T.No:200/4/2011) Komitede ivedilikle görüşülmesine ilişkin Tezkeresi. (Başkanlığa Geliş Tarihi:2.12.2011)

32.

Yurt dışına giden Turizm, Çevre ve Kültür Bakanı Sayın Ünal Üstel’e, Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanı Sayın Hamza Ersan Saner’in vekalet etmesinin uygun bulunmuş olduğuna ilişkin Cumhurbaşkanlığı Tezkeresi. (Başkanlığa Geliş Tarihi:2.12.2011)

-BİRİNCİ OTURUM-

(Açılış Saati: 11.12)

BAŞKAN : Hasan BOZER

KATİP : Ahmet ZENGİN

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri; Cumhuriyet Meclisinin 7’nci Dönem, 4’üncü Yasama Yılının, 13’üncü Birleşimini açıyorum. Ad okunmak suretiyle yoklama yapılacaktır. Buyurun.

(Ad okunarak yoklama yapıldı)

KATİP - Toplantı yeter sayısı vardır Sayın Başkan.

BAŞKAN – Toplantı yeter sayısı vardır. Sayın milletvekilleri; şimdi gündem gereği görüşmelere geçiyoruz.

Birinci madde Başkanlığın Genel Kurula sunuşlarıdır. Sayın milletvekilleri bu kısımda onaya sunuş işlemleri yapılacaktır.

Okutulup onaya sunulacaklarda birinci sırada, Başbakanlığın Ekonomi, Maliye, Bütçe ve Plan Komitesi gündeminde bulunan Serbest Bölgeler Yasa Tasarısının Komitede ivedilikle görüşülmesine ilişkin Tezkeresi.

Okuyunuz lütfen.

KATİP -

KUZEY KIBRIS TÜRK CUMHURİYETİ BAŞBAKANLIĞI

Tarih: 30.11.2011

Sayı: BBK.0.00-19/01-70-11/4956

Konu: İvedilik.

Cumhuriyet Meclisi Başkanlığı,

Lefkoşa.

İLGİ: 30.11.2011 tarih ve BBK.0.00-19/01-70-11/4955 sayılı yazımız.

İlgide kayıtlı yazımız ile sunulan, Serbest Bölgeler Yasa Tasarısı ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetine ihracat için yatırım ve üretimi artırmak, yabancı sermaye ve teknoloji girişini hızlandırmak, ekonominin girdi ihtiyaçlarını ucuz ve düzenli bir şekilde temin etmek, dış finansman ve ticaret imkanlarından daha fazla faydalanmak için serbest bölgelerin kurulmasını sağlamak ve serbest bölgelerin kurulması, yer ve sınırlarının tayini, yönetimi, faaliyet konularının belirlenmesi, işletilmesi, denetimi ve bölgedeki yapı ve tesislerin teşkili ile ilgili hususları düzenlemek amaçlandığında, söz konusu Yasa Tasarısı’nın ivedilikle görüşülmesi gerekli görülmektedir.

Bilgilerinizi ve Cumhuriyet Meclisi İçtüzüğü’nün 86(1) maddesi uyarınca, bahse konu Yasa Tasarısı için ivedilik kararı verilmesini saygılarımla istirham ederim.

İrsen KÜÇÜK

Başbakan

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri; Tezkereyi oylarınıza sunuyorum. Kabul edenler?... Kabul etmeyenler?... Çekimser?... Oyçokluğu ile kabul edilmiştir.

İkinci sırada, Başbakanlığın Ekonomi, Maliye, Bütçe ve Plan Komitesi gündeminde bulunan Köy ve Mahalle İhtiyar Heyetleri (Değişiklik) Yasa Tasarısının Komitede ivedilikle görüşülmesine ilişkin Tezkeresi.

Okuyunuz lütfen.

KATİP -

KUZEY KIBRIS TÜRK CUMHURİYETİ BAŞBAKANLIĞI

Tarih: 01.12.2011

Sayı: BBK.0.00-19/01-62-11/4999

Konu: İvedilik.

Cumhuriyet Meclisi Başkanlığı,

Lefkoşa.

İLGİ: 04.11.2011 tarih ve BBK.0.00-19/01-62-11/4675 sayılı yazımız.

İlgide kayıtlı yazımız ile sunulan, Köy ve Mahalle İhtiyar Heyetleri (Değişiklik) Yasa Tasarısı ile yürürlükte bulunan 43/2009 sayılı Köy ve Mahalle İhtiyar Heyetleri Yasası tahtında görev yapan muhtarların, kendi bölgesinde yasa gereği yürütmekle yükümlü olduğu görevleri yerine getirmesinde doğacak giderlerin karşılanması için Muhtarlıklara, yürürlükte bulunan asgari ücretin % 50’sini aşmayan oranda her ay mali katkı yapılması amaçlandığından, söz konusu Yasa Tasarısı’nın ivedilikle görüşülmesi gerekli görülmektedir.

Bilgilerinizi ve Cumhuriyet Meclisi İçtüzüğü’nün 86(1) maddesi uyarınca, bahse konu Yasa Tasarısı için ivedilik kararı verilmesini saygılarımla istirham ederim.

İrsen KÜÇÜK

Başbakan

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri; Tezkereyi oylarınıza sunuyorum. Kabul edenler?... Kabul etmeyenler?... Çekimser?... Oybirliği ile kabul edilmiştir.

Özel gündemde yer alacak işler kısmına geçiyoruz.

Bu kısımda birinci sırada Avrupa Konseyi Çocukların Cinsel Sömürü ve İstismara Karşı Korunması Sözleşmesi (Onay) Yasa Tasarısı ile Hukuk ve Siyasi İşler Komitesinin Tasarıya ilişkin Raporu bulunmaktadır.

Sayın Komite Başkanı Raporunuzu sunar mısınız lütfen.

HUKUK VE SİYASİ İŞLER KOMİTESİ BAŞKANI MEHMET ARİF TANCER – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;

KUZEY KIBRIS TÜRK CUMHURİYETİ

CUMHURİYET MECLİSİ

HUKUK VE SİYASİ İŞLER KOMİTESİNİN

“AVRUPA KONSEYİ ÇOCUKLARIN CİNSEL SÖMÜRÜ VE İSTİSMARA KARŞI KORUNMASI SÖZLEŞMESİ (ONAY) YASA TASARISI (Y.T.NO:197/4/2011)”NA

İLİŞKİN RAPORUDUR

Komitemiz, 30 Kasım 2011 tarihinde yapmış olduğu toplantıda, Avrupa Konseyi Çocukların Cinsel Sömürü ve İstismara Karşı Korunması Sözleşmesi (Onay) Yasa Tasarısını, Ek’teki Sunuş Gerekçesi ile Başbakanlık yetkilisinin vermiş olduğu bilgiler ışığında görüşmüş ve çalışmalarını tamamlamıştır.

Tasarının “Kısa İsim” yanbaşlıklı 1’inci maddesi aynen ve oybirliğiyle kabul edilmiştir.

Komitemiz, Tasarının “Tefsir” yanbaşlıklı 2’nci maddesini aynen ve oybirliğiyle kabul etmiştir.

Tasarının “Sözleşmenin Onaylanmasının Uygun Bulunması” yanbaşlıklı 3’üncü maddesi, yapılan teknik düzenleme ve Cetveliyle birlikte oybirliğiyle kabul edilmiştir.

Komitemiz, Tasarının “Yürütme Yetkisi” yanbaşlıklı 4’üncü maddesini aynen ve oybirliğiyle kabul etmiştir.

Yürürlüğe girişi düzenleyen Tasarının 5’inci maddesi aynen ve oybirliğiyle kabul edilmiştir.

Tasarının tümü oybirliğiyle kabul edilmiştir.

Komitemiz, Tasarının sunulan Rapor ışığında görüşülerek kabulünü oybirliğiyle Genel Kurula salık verir.

· EK-

GENEL GEREKÇE

Çocukların cinsel sömürüsü ve istismarını engellemek ve bunlarla mücadele etmek ve cinsel sömürü ve istismara maruz çocuk mağdurlarının haklarını korumak amacıyla Avrupa Konseyi Çocukların Cinsel Sömürü ve İstismara Karşı Korunması Sözleşmesi (Onay) Yasa Tasarısı hazırlanmıştır.

MADDE GEREKÇELERİ

Madde 1.

Onay Yasa Tasarısının kısa ismini düzenlemektedir

Madde 2.

Onay Yasa Tasarısının tefsir kısmını düzenlemektedir.

Madde 3.

Sözleşmenin Cumhuriyet Meclisince onaylanmasını düzenlemektedir.

Madde 4.

Yasanın yürütme yetkisini düzenlemektedir.

Madde 5.

Yasa Tasarısının Resmi Gazete’de yayımlandığı tarihten itibaren yürürlüğe gireceğini düzenlemektedir.

Dr. Mehmet Arif TANCER

(Komite Başkanı)

Kadri FELLAHOĞLU

(Başkan Vekili)

Dr. Salih İZBUL

(Üye)

Zorlu TÖRE

(Üye)

Ali Rıza USLUER

(Üye)

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Komite Başkanı.

Sayın milletvekilleri; Rapor ve Tasarının bütünü üzerinde söz isteyen?... Evet, Mustafa Bey söz istedi, bir de Sayın Çakıcı istedi. Sayın Avcı istedi. Fatma Hanım istedi. Evet, Mustafa Bey, Çakıcı Bey, Avcı Bey, Fatma Hanım. Başka söz isteyen?... Yok.

Buyurun Mustafa Bey.

MECLİS BAŞKAN YARDIMCISI MUSTAFA YEKTAOĞLU - Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; bugün Avrupa Konseyinin sözleşmelerinden olan biri çocuklar hakkında, diğeri de kadınlar hakkında iki sözleşmeyi Meclisimizden geçiriyoruz. Kadına karşı şiddet ile ilgili olan sözleşme, Türkiye Büyük Millet Meclisinden kısa süre önce geçti ve ilk geçiren de Türkiye Büyük Millet Meclisi oldu. Belki de ikinci olarak bu sözleşmeyi geçirecek olan bizim Meclisimiz olacak ki bu da hakikaten bizim için onur duyacağımız bir olaydır.

Değerli arkadaşlar; ben iki sözleşme hakkında da kısa bir konuşma yapacağım burada. Bir sonraki Kadına Karşı Şiddet Sözleşmesi hakkındaki konuşmamı da şimdiye sığdıracağım ki diğer konuşmak isteyen arkadaşlar da bu konular hakkında konuşsunlar. Çocuğa Karşı Şiddet Sözleşmesini geçirmemiz...

(Milletvekilleri kendi aralarında konuşurlar)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri; konuşmacıyı dinleyelim lütfen.

Buyurun Mustafa Bey.

MUSTAFA YEKTAOĞLU (Devamla) – Çocuğa Karşı Şiddet Sözleşmesini geçirirken aklımızda olması gereken şudur: Evet, biz bu sözleşmeyi geçiriyoruz ve sanki vitrine koyacağımız bir vazo gibi, süs eşyası gibi düşünmememiz lazım. Çünkü daha önce de Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesini geçirdik 1996’da Meclisten ama gereğini yapmadık. Gereği dediğim Ceza Yasasında yapmamız gerekenler vardı, yapmadık. Çıkarmamız gereken tüzükler vardı, yapmadık. Örneğin ıslahevi kurulması gerekirdi çocuklar için, onu yapmadık. Örneğin çocuk mahkemeleri kurulması gerekirdi çocuklar için, onları da yapmadık. Bu arada mahkemeye çocukları çıkarıyoruz ve ondan sonra da büyüklerin olduğu hapishaneye yolluyoruz herhangi bir durumda. Tabii bu arada Ceza Kanunumuzda da hepimizin de çok iyi bildiği gibi birçok yetersizlik, verimsizlikler var. Bunun yanında değişmesi gereken bir çok yasada gereken ceza şekilleri var. uzun zamandır bu Meclis bunu başaramıyor. Bu Meclisin bunu da başarması lazım. Çünkü eğer bu çıkaracağımız Kadına Şiddet ve Çocuğa Şiddet Yasaları fonksiyonel olmasını istiyorsak, çalışmasını istiyorsak, toplum yararına bir şeyler yapılmasını istiyorsak biraz önce dediğim gibi bu Ceza Yasasını da değiştirmemiz şarttır. Değiştirmediğimiz sürece bugün çıkaracağımız iki sözleşme de sanki vitrine koyduğumuz birer süs vazosu gibi orada kalırlar. Değerli arkadaşlar siz de çok iyi biliyorsunuz ki son zamanlarda çocuğa karşı cinsel şiddet ülkemizde de artış göstermiştir. 1996 yılında tek bir vaka var iken daha sonraki yılda 16 vakanın tespit edilmesi biraz önce söylediğimi doğruluyor. Yani vakalar yükseliyor ama iyi ki, iyi ki toplum nüfusumuza göre bu sayılara baktığımız zaman dünyada bir çok ülkede çok fazla çocuk istismarı var iken bizim ülkemizde de biraz yükselirken ama orana vurduğumuz zaman görüyoruz ki ülkemizde hakikaten bu oranlar az. Ama bu arada on iki ülke bunların içinde Avrupa Birliği ülkeleri de var Kanada, Amerika Birleşik Devletleri var. Avrupa’dan Almanya, Fransa, İngiltere var, Polonya var, Türkiye’de var. Bu ülkeler hem cezaları artırdılar, hem de değişik tedavi metotları çıkardılar. Ve bu metotlardan bir tanesi de çocuklara tecavüz eden, şiddet uygulayan, cinsel şiddet uygulayanlara yapılan kimyasal tedavidir. Tabii basında siz de biliyorsunuz hadımlık falan diye geçer ama hadım meselesi Hadım Yasası meselesi ta orta çağları çağrıştırır. Kesme, biçmeden bahsedilir. Ama madeniçsel konu olduğu için ne yazık ki bazı gazetecilerimiz de bunu böyle magazinsel konu olarak kullanmaya çalışırlar. Ama bunun ismi dönemsel psikoseksüel tedavi olmalı. Çünkü verilen ilaçlarla böyle psikoseksüel tavırlar içinde olanlar hem ilk önce ceza alıyorlar, hapse düşüyorlar ama hapisten çıktıktan sonra bu psikoseksüel hastalık geçmiş değil. O zaman ne lazım, işte biraz önce söylediğim tedavi şekli uygulanması lazım. Tedavi şekli uygulandıktan sonra dönemsel olduğu için de eğer doktor raporlarında veya diğer ilgililer gerekli talimatı verdiği zaman bu tedavi şekli kesilebilir. Bu biraz önce bahsettiğim cezalar meselesinde hem bizler burada çünkü devlet meselesidir bu, sistem meselesidir ayrıca multidisipliner bir konudur bu. Yani en azından üç dört tane Bakanlığın bu konuya eğilmesi lazım. Eğildiği gibi gerekli cezaların çıkarılması için çünkü yürütme sizsiniz gerekli cezaların uygulanması, çıkarılması için uğraşması lazım. Bu arada sivil toplum örgütlerimizin ilgili kurum kuruluşların da güç vermesi lazım. Sosyal Hizmetler Dairesi hizmet veriyor, olumlu şeyler de yapıyorlar ama orada kadrolarda da eksiklik var. Uzman kadrolara ihtiyaç vardır Sosyal Hizmetler Dairesinde. Çünkü hem kadına şiddette, hem çocuğa cinsel şiddette veya benzeri durumlarda aileler çok büyük yaralanıyor. Çocuklar çok uzun süre, şiddete maruz kalan çocuklar çok uzun süre psikolojik durumlar altında önemli yaralar alıyorlar. Ve tabii fiziki şiddet de var. Şimdi bunların hepsini toparladığımız zaman demek ki bize burada çok önemli görevler düşüyor. Birincisi, bugün bu sözleşmeleri geçirtmek, bu bir iyi niyet göstergesidir tüm dünyaya karşı hem de kendi içimizde. Ama devam etmemiz lazım ve son olarak şunu söylüyorum. Çıkan bu sözleşmeler vitrinde süs olarak durmamalı eskiden çıkarttığımız bazı yasalar gibi. Gereğini hep beraber burada yapmalıyız, gereği tedbirlerini almalıyız, gerekli diğer yasaları çıkarmalıyız, gerekli diğer tüzükleri çıkarmalıyız, ayrıca mevcut kuruluşlarımızı, hizmet veren kuruluşlarımızı güçlendirmeli ve Ceza Yasamızı da hakikaten hep beraber yine çağdaş bir şekle, verimli bir şekle ve uygulanan bir şekle getirmeliyiz. Ama hem denetlemeliyiz hem de uygulamalıyız. Bunları yapmazsak şimdi nasıl hangi durumda isek aynen bu durum böyle kalacaktır. Beni dinlediğiniz için teşekkür eder, saygılar sunarım.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Buyurun Sayın Avcı.

TURGAY AVCI (Gazimağusa) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; çocukların cinsel sömürü ve istismara karşı korunması ile ilgili bu sözleşme kuşkusuz desteklenmelidir. Bunun aksi zaten düşünülemez. Ancak sadece bu sözleşmenin geçmesiyle biraz önce konuşan Sayın Yektaoğlu da bunu ortaya koymuştur. Eminim kürsüye her çıkacak arkadaş da aynı düşünceyi ortaya koyacaktır. Gerekli yasaların, gerekli tüzüklerin, gerekli çalışmaların sadece yasama çerçevesinde değil, sivil toplum örgütleriyle birlikte, ilgili bakanlıkların eğitim çalışmalarıyla birlikte sürdürülmesi gerekiyor. Yani sözleşme yapılmıştır, evet biz de katıldık. Yanılmıyorsam 42 ülke imzalamıştı bugüne kadar Avrupa Birliğinin dışındaki ülkeler de imzalamıştır. Ancak bu göstermelik imza olmaması gerektiğini vurgulamak istiyorum. Bu yasamadan geçtikten sonra bununla ilgili tüm tüzük çalışmalarının ilgili Eğitim Bakanlığı, ilgili bakanlıkların da bu çalışmaları yürüterek çocukların eğitilmesi, bu istismar ve kullanılmasının engellenmesi için bu tür yönlendirmelerin yapılması gerekiyor. Bir süre önce hepimiz yaşadık, gördük. Çocuk fuhuşu, pornografisi, bütün bunlar ülkemizde gittikçe artan bir trend gösteriyor. Kız çocuklarının, 14-15 yaştaki kız çocuklarının tecavüze uğramaları, biraz sonra kadınlara yönelik şiddette yine konuşacağız ama kız çocuklarının tecavüze, erkek çocuklarının tecavüze uğraması bambaşka bir olgudur. Bunun şiddetle şiddetle gerekli tüzüklerin, ceza yasalarının çıkarılması gerekiyor. Bir süre önce ülkemiz bunu yaşamıştır. Çocukların bu tür pornografik, bu tür çocuk fuhuşuna alet edilmeleri kabul edilmez bir davranıştır, çok ağır cezaları olması gerekiyor. Bunu Özgürlük ve Reform Partisi olarak, bir milletvekili olarak ve bir vatandaş olarak da bu tür çocuklara yönelik istismarların, sömürülerin, cinsel tecavüz, tacizlerin çok sert bir şekilde karşılık bulması gerekiyor. Onun için bu sözleşmeyle kalınmamasını temenni ederiz. İlgili ceza yasaları, tüzükler çıkarılsın, Meclise gelecek olan yasa değişikliklerine de tam desteğimiz olacaktır. Kadınlara yönelik şiddeti de biraz sonra yine konuşacağız.

(Meclis Başkanı Sayın Hasan Bozer Başkanlık Kürsüsünü Başkan Yardımcısı Sayın Mustafa Yektaoğlu’na devreder)

Kadın, erkek, çocuk her türlü şiddete karşı bir düşüncede birleşmememiz gerekiyor. Saygılar sunarım.

BAŞKAN – Sayın Avcı teşekkür ederiz. Sayın Fatma Ekenoğlu buyurun söz sırası sizin.

FATMA EKENOĞLU (Güzelyurt) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün 5 Aralık Kadının Seçme, Seçilme Günü olarak kutlanıyor. Ben bu gününü de kutluyorum kadınların. Ama böyle günleri kutlarken bazı ihtiyaçlarımızı da konuşmak önemlidir diye düşünüyorum. Bugün iki tane Onay Yasası geçecek Avrupa Konseyinin ve bunlardan biri kadına yönelik şiddetle ilgili, birisi de çocuk istismarı ile ilgili. İkisine yönelik de konuşacağım çünkü birbirinin içine geçiyor. Bizde onay yasaları sanıyorum okunmadan geçiyor. Bizim ülkemize ne kadar uyuyor, ne kadar uymuyor gerekleri yerine getiriliyor mu? Örneğin 1996’da KKTC Meclisinden kadınlara karşı her türlü ayrımcılığın ortadan kaldırılması Birleşmiş Milletler sözleşmesi geçirildi. Ülkemizde ayrımcılık yok mudur? Gözle görüldüğünde, çıplak gözle bakıldığına sanki yokmuş gibi gözüküyor ama hayata katkısı ne kadarsa, her alanda da katkısı o kadar olmalıdır diye düşünüyorum. Örneğin çalışma yaşamı içerisine baktığımız zaman nüfus oranlarında dün bir nüfus sayımı yapıldı. Ülkede kadın erkek oranı orta yere çıkacak. Ne kadar doğru çıkacak, eski nüfuslarımıza baktığımız zaman daima kadın nüfusu biraz daha fazla çıkıyordu ama biz çalışma yaşamı içerisinde göç alırken bu oranda da değişiklik oldu, olmaya da devam ediyor diye düşünüyorum. Ama medyayı hepimiz okuyoruz ve okurken de kadına yönelik şiddetin ülkemizde olduğunu, çocuk istismarının da olduğunu hepimizin belleklerinde. Bir kadın cinayeti yaşandı ülkemizde ve bu kadın cinayeti yaşanırken de belleklere daha fazla çıkmış oldu ve bu yönüyle de hem medyada hem de devlet dairelerinde, kolluk kuvvetlerinde daha çok konuşulur oldu. Bu önlenebilir miydi, daha tedbirli davranılsa önlenebilir miydi noktasında insan hayatı çok önemlidir ve o noktalara kadar gitti. Dolayısıyla böyle bir sürecin yaşanmış olması duyarlılığı da daha çok artırdı diye düşünüyorum ve o noktada yapılması gerekenlerin biran önce yapılması gerekli olduğu noktasını da belleklere getirmiş oldum. Evet yine çocuk istismarını ben Sosyal Hizmetlerdeki arkadaşı dinlerken hele hele Surlariçi’nde yani göçmen nüfus arasında ne kadar yüksek olduğunu gördüğüm zamanda üzülüyorum. Kötü hayat koşulları bazı noktaları daha da artırıyor diye düşünüyorum ve bu çocukları eğer ülkemizde barındırıyorsak eğitim, sağlık hakkını da vermemiz gerekir ve bu çocuklarımızı da bu hem aile içindeki istismardan, hem de sokaktaki istismardan korumamız gereklidir diye düşünüyorum ve Sosyal Hizmetlerle, Çalışma Dairesinin yaptığı bir çalışmayı takip ettim konferansı ve orada bir video gösterildi. Çok ilginçti o video sizlerle de paylaşmak istiyorum. Bir baba eşine vuruyor, erkek eşine vuruyor, eş dönüyor çocuğu dövüyor, çocuk da dönüyor kucağındaki köpeğini, evde ne varsa dövüyor, yani evde gördüğünü uyguluyor çocuk. Öğretisi o yönde. Dolayısıyla bu noktalarda hassas davranılmalı, eğitim çok çok önemlidir. Eğitimde çocuklara daha şiddetsiz, daha eşitlikli bir öğreti öğretilmelidir diye düşünüyorum ve bu yönle her şey eğitimden başlıyor ve bu noktada öğretmenlerimize büyük görevler düşerken, Eğitim Bakanlığına da büyük görevler düşüyor. Çünkü Ulusal Birlik Partisinin Eğitim Bakanı ilk iktidara geldiği gün eğitimdeki kitapları değiştirmek oldu. Halbuki denetlenmeliydi ve daha da geliştirilmeliydi o kitaplar. Önce tarih kitapları değiştirildi, ardından yerli hocalarımızın hazırladığı kitaplar değiştirildi ve müfredatımıza baktığımız zamanda bunların iyice denetlenmesi, iyice gözden geçirilmesi ve daha çağdaş, şiddeti içermeyen, kadın erkek eşitliğinin öğretildiği insan haklarının herkesin hakkı olduğu noktasının öğretildiği hem çocuklarda, hem de cinsiyet farklılıklarında bu öğretinin ön plana çıkarılması gerektiği noktasında eğitim de kitapların gözden geçirilmesi ve bu noktalara da dikkat edilmesi gereklidir diye düşünüyorum ve devletin bir bütün şeklinde çalışması gerekir. Hem çocuk istismarını, hem de kadına yönelik şiddetin orta yerden kaldırılması noktasında koordineli bir şekilde çalışılması gerekir. Hem Eğitim Bakanlığının, hem Sosyal Hizmetler Dairesinin, hem Sağlık Bakanlığının, hem de polis gücünün birbirine bağlantılı, paralel bir şekilde çalışması ve her şeyden önemlisi yerinden yönetim diyoruz, yani yerel yönetimlere de büyük görevler düşüyor bu noktada, yerel yönetimlerle de işbirliği yapılmalıdır ve bu noktada bölgelerdeki Sosyal Hizmetler Daireleri çocuklara yönelik şiddette, istismarda kadına yönelik istismarda yerel yönetimlerle işbirliği şeklinde şiddetin daha en alt noktasında zincir görevlerini yapmalıdır diye düşünüyorum. Ve bu şekilde bir çalışma bir çalışma içine gidilmelidir. Ben kendi iç dünyamda buruk ve üzüntülüyüm. Meclis Başkanı olduğum dönemlerde toplumsal cinsiyet eşitliği mekanizması hazırlanıyordu. Ve bunu geçirme onuruna sahip olmak istiyordum Meclis Başkanı olduğum dönemlerde. Ve bütün bu tartışmaların sürdüğü süreçlerde biz kendi partimiz içerisinde bu tartışmaları yaptık ve siyasi kurultayımızı yaparken de tezlerimiz içerisine girdi. LGBT bireyleri, yani insanların din, dil, ırkı ne kadar önemli değilse, eşitse insanlar cinsiyet yönleri açısından da cinsi eğilimleri de kendilerine aittir. Onlar kendi tercihleridir. Bu nokta da önemlidir ve bu Onay Yasaları içerisinde bunların da insan hakları ve eşit olduklarından bahsediliyor ama bizim ceza yasalarımızın içerisinde bunlara yönelik maddeleri kaldırmamız gereklidir. Onu da başaramadık. Bu dönemde inşallah elbirliği ile çünkü toplumda konuşa konuşa o duyarlılığa ulaşıldı diye düşünüyorum. Ve elbirliği ile ceza yasamız gözden geçirilir ve bu maddeler de çıkarılır diye düşünüyorum. Ve bu noktada bu Onay Yasalarını geçirirken hukuki boyutuyla hazırlığımızı da yapmamız gerekir. Çünkü günümüzde değişik istismar yönleri var, porno filmlerin çekildiği hem çocuklar açısından, hem de kadınlar açısından duyuyoruz, görüyoruz ve bu noktada da belli tedbirlerin alınması gerekli. Hukuki hazırlığın da yapılması gerekir diye düşünüyorum ve o toplumsal cinsiyet eşitliği mekanizması şu anda Çalışma Sosyal Güvenlik Bakanlığının tozlu raflarında duruyor diye düşünüyorum. O ele alınır ise işte o geçirdiğimiz 96’da Sedal kadınlara karşı her türlü ayrımcılığın ortadan kaldırılması Birleşmiş Milletler sözleşmesinin gereklerini yerine getirmiş olacağız. Hem de bugün geçireceğimiz Onay Yasasının altını hazırlamış olacağız, gereklerini yerine getirmiş olacağız diye düşünüyorum. Çünkü o hazırlık raflarda duruyor. Sivil Toplum, Devlet, Hükümet, partiler, tüm partiler, muhalefet partilerinin, iktidar partilerinin, kadın kollarının hep birlikte çalışmasıyla orta yere çıkan konsensüs şeklinde orta yere çıkan bir hazırlıktır o Toplumsal Cinsiyet Eşitliği mekanizması hazırlığı ve bu Onay Yasalarını okurken görüyorum ki, bunların altyapısını hazırlamak için önerilen her şey orada vardır. Sivil Toplumla birlikte yerel yönetimlerin ve devletin birlikte nasıl çalışacağı, polisin kolluk kuvvetinin bunların içinde nasıl yer alacağı, sivil toplumun nasıl yer alacağı? Ve ülkemizde bunun altını doldurmak için artık yeterli, eğitimli elemanımız vardır. Yani cinsiyet eşitliği noktasında master yapan, şiddet görenlere kadına karşı şiddet olayını içeren masterli, o yönde çalışmış masterli yetişmiş elemanlarımız vardır artık ülke içerisinde, eskidendi ki istediğimiz noktada üniversite mezununu dahi bulamazdık, şu anda artık üniversitelerimiz vardır, orada çalışan eğitim elemanları vardır, bu noktada masterli yetişmiş beyin gücümüz vardır. Dolayısıyla bunun altını doldurmak çok daha rahat olacaktır ve devlete düşen görevde bu noktada anketler yapmak, çalışmalar yapmak, bu istismara maruz kalan çocuklara, kadınlara, psikolojik, hukuki desteği yapmak çok çok önemidir. Sağlık raporunu hazırlarken nasıl hazırlayacak, polis raporunu hazırlarken nasıl hazırlayacak, ne noktada bütün bu bilgiler birleştirilecek ve kadın, aile bu noktada nasıl eğitilecek. Beni gerçekten o Sosyal Hizmetlerdeki Dairenin yaptığı bu konferans bir noktada ümitlendirdi. Çünkü sağlık elemanlarını, doktorları, hemşireleri bir araya getirdi, polisi bir araya getirdi, bunun yanında Sosyal Hizmetler Dairesini bir araya getirdi, nasıl bir form dolduracakları örneğini verdi. Bütün bu bilgilerin bir yerden başlamış olması bile bir mum ışığıdır, kıvılcımdır diye düşünüyorum ve bu Onay Yasalarının da buna bir vesile olmasını arzuluyorum ve bundan sonraki süreçte de kadınlarımıza o eğitimi vererek, o farkındalığı yaratmak ve yasalar içerisinde ne kadar hakları olduğunu öğretmek. Çünkü Aile Yasası biliyorsunuz 98 yılında da bir Aile Yasası geçti, ufak, tefek eksikleri vardır bu Aile Yasasının çünkü belli boşanma davalarında Yüksek Mahkemeye giden davalar var ve Yüksek Mahkeme yargıçlarının bu noktada verdikleri kararlar var. Dolayısıyla bu kararları da inceleyerek Aile Yasamızın içerisindeki eksikler tamamlanarak, çünkü 98 yılından bu yana 13 yıl geçmiştir. Dolayısıyla o dönemde çağdaş bir Aile Yasası gibi gözükse de günümüz ihtiyaçlarında bazı yenilenmeler ve eksiklikler doldurularak daha çağdaş bir yapıya büründürülüp bu yönüyle de eksikleri tamamlanabilir diye düşünüyorum ve devlete büyük görevler düşmektedir bu cinsel şiddete maruz kalan kadınları koruma açısından bir sığınma evi devletin yoktur. Sivil toplum örgütlerinin kurduğu bir sığınma evi vardır. Dolayısıyla işbirliği şeklinde bunu daha da geliştirmek. Çünkü böyle sığınma evlerinin çok iyi de korunması gereklidir düşünüyorum ve sivil toplum örgütleri yalnız başına bunu başaramaz. Devletin ayağının da bunun içerisinde olması bunun programlanmasını yapması gerekir diye düşünüyorum. Bir maddi desteğin olması gerekli bu yönü ile. Bu maddi desteğin hem devlet kanadı, hem de Sivil Toplum kanadı ile birlikte maddi desteğinin de oluşturulması gerekli. Bunun içerisinde bu insanlara verilecek psikolojik desteğin hukuki desteğin olması gerekir. İşte tekrardan söylüyorum. O toplumsal cinsiyet eşitliği mekanizmasının içerisinde bütün bunlar vardı. Bu Onay Yasalarını okurken bütün bunlar benim belleğime gelirken sizlerin de belleğine getirmek istedim ve hukuki eksiklerinin de biran önce tamamlanması gereklidir diye düşünüyorum. Çünkü bizler bizim ülkemiz tanınmayan bir ülkedir. Sedal’ın içerisinde ilk yıl Sedal’ı kadınlara karşı her türlü ayrımcılığın önlenmesi yasasını kabul edenler ilk yıl içerisinde ülke içindeki pozisyonlarını sunarlar oraya. Onun ardından da dört yılda bir pozisyonlarını sunarlar Birleşmiş Milletlere. Ama biz bunu yapmadık. Birleşmiş Milletler de bunu istiyor. Bunu bir devletten istiyor, bir de Sivil Toplum Örgütlerinden istiyor ki, oto kontrolünü yapsın. Devlet kendisi farklı bir sonuç verirse Sivil Toplum Örgütlerinden farklı bir sonuç giderse onu gözetim altına alır. Dolayısıyla devletler de Sivil Toplum Örgütlerinden gidecek bu raporun, devlet raporu ile, devlet raporu Sivil Toplum Örgütlerinden gidecek raporu uyuşturmaya çalışıyor. Ayni şey Avrupa Konseyinin bu Uyum Yasaları içerisinde de vardır. Devletlerin önerisi ile bir komisyon olacak bir komite olacak. O komite bunu kabul eden, onaylayan devletlere gidip inceleme yapacak ve bir görüş elde edip o ülkeleri gözetimi altına alacak. Bir bakıyorum da, bazen övünecek gibi geliyor hepimize ama Türkiye ilk onaylayan ülke oldu Kadına Yönelik Şiddet Onay Yasasını. Ama Türkiye’nin o noktada o kadar çok sabıkası var ki, nerede ise günde bir tane töre cinayetleri oluyor. Ama geçirdiği Aile Yasasını gördüğüm zaman mükemmel detaylı bir Aile Yasası geçirmişler. Onun ardından bu Onay Yasasını da geçirdikten sonra inanıyorum ki, töre cinayetlerinin de önüne geçilecektir yasal boyutu ile yapılan hazırlıklarda. Bir yine medyadan takip ettiğim kadarıyla şiddete uğrayan bir kadına kaymakamlık koruma tavsiye ediyor ve kendi sınırları içinde olan hangi kaymakamlık olduğunu şu anda unuttum, paylaşmak isterdim sizinle; her şiddete uğrayan kadınlara koruma vereceğini de belirtti. Bu sanırım diğer bölgelere, diğer kaymakamlıklara da bir örnek olacaktır. Ben de bunu bizim yerel yönetimlerimiz birlikte çalışırlarsa devletle bakanlıkla bunu başarabileceğimize inanıyorum. Çünkü küçük bir toplumuz. Dolayısıyla üstüne gidilirse ve zincir iyi hazırlanır. Hem çocuk istismarı noktasında, hem de kadına yönelik şiddet istismarı noktasının önüne geçeceğimize inanıyorum ve bunun sadece Onay Yasasını geçirmek değil, alt yapılarını da hep birlikte hazırlamak görevimiz olsun diyorum ve hazır bakan buraya gelmişken bu noktada yapacağı bütün çalışmalar noktasında her atacağı pozitif adımda kendisine destek olacağımızı, bu yönüyle destek olacağımızı belirtir, partisine daha çok bu noktalarda bu Yasaların hazırlanmasında baskı unsuru olmasını arzuluyorum. Çünkü biz muhalefet milletvekilleri olarak o noktada yapacağı adımda kendisine destek veriyoruz ve biran önce Onay Yasalarının altını doldurmak babında yasal düzenlemeleri de hep birlikte yapalım diyorum. Dinlediğiniz için teşekkür ederim.

BAŞKAN – Sayın Fatma Ekenoğlu teşekkür ederiz.

Sayın Çakıcı buyurun.

MEHMET ÇAKICI (Lefkoşa) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tabii çok önemli bir konuyu konuşuyoruz. Belki de en önemlisi bugün konuşacaklarımız arasında, gerçi medyanın öyle çok dikkatini çekmiş değil ama bir ülkedeki şiddeti önlemek açısından ve bir ülkedeki belki de bir sürü bu ülkenin hatalarını önlemek açısından çocuk istismarı ile ilgili olan konular bence birinci sırada yer alması lazım. Çünkü bunun önemini böyle bir tek cümle ile bir Onay Sözleşmesi ile anlatmam mümkün değil.

Şimdi tabii bu sözleşme cinsel sömürü veya cinsel istismarla ilgili bir sözleşmedir. Niçin önümüze geliyor ve Avrupa’da da bir sürü ülke bunu imzalıyor. Çünkü adamlar çocuk istismarı ile ilgili konuları çoktan aştılar, çocukta, çocuk istismarı, çocuğa yönelik fiziksel şiddet, fiziksel istismar, psikolojik istismar gibi konulardan çok öte Avrupa’da konular ve çocuk istismarı o kadar yaygınlaşıyor ki, adamlar çocuğa yönelik cinsel istismar ve şiddeti önlemek içinde ayrıca bir onayla ilgili bir manifestoyu önümüze koyuyor. O Onay Yasa Tasarısının önüne koyuyor. Yani önce siz çocuk istismarının ne olduğunu bileceksiniz, ondan sonra çocuk istismarının tiplerini de bileceksiniz, çocuk istismarının alt tiplerini bildikten sonra ve çocuk istismarının ne olduğunu bildikten sonra bunların tedbirlerini alacaksınız. Ondan sonra da belki de bunun en uç konularından biri olan cinsel istismarla ilgili konuları da dikkatinize getireceksiniz. Yani biz önce Kıbrıs’ta belki ilkokula gitmeliydik çocuk istismarı konusunda, ortaokula, liseye sonra üniversitenin hangi derslerinin burada olup olmayacağını konuşmalıydık. Biz çocuk istismarının daha tanımını Kıbrıs’ta insanlarımıza anlatamadık. Çocuk istismarı nedir, çocuk istismarı neden olur, niçin olur, nasıl olur, nasıl yaygınlaşır, ne gibi sonuçları vardır ve çocuk istismarının sonuçlarını bu insanlarımız ne oranda bilir, ne oranda uygular, ne oranda tedbirleri var ona göre bu Yasa Tasarısının da önemini ona göre anlayabilirdik. Ancak biz daha dediğim gibi ilkokula gitmeden önümüze çocuğun cinsel şiddeti nasıl önlenir ve Avrupa’da neler yapılacak onu konuşalım diye bir başka yasa tasarısı geliyor. Tabii ki bu da geçmesi lazım ama ondan çok daha önce işin temel şeylerini bu ülkede değiştirmek gerekirdi. Mesela bir örnek söylemek isterim burada. Bir çocuğa yönelik cinsel eğitimin korunmasına yönelik, çocukların bunlardan nasıl korunmasına yönelik birtakım uygulamalara Avrupa’da nasıl yaklaşılıyor. Gerçekten bununla ilgili elimde bir nokta var. Oraları size bu ülkede nasıl yapacağız bunu, nasıl düzenleyeceğizi bir noktasını da sizinle paylaşmak istedim. Genel koruma tedbirleri, çocuğun ifadesinin alınması. Madde 35, diyor ki; çocukla yapılacak mülakatın bir istismarlar varmış çocukla yapılacak mülakatın. Yetkili makamlara bakılabildikten sonra haksız bir gecikme olmaksızın gecikmemesi. E, bizim böyle bir hazırlığımız yok burada. Var mı bu? Diyelim ki yarın sabah çocuğa yönelik cinsel sömürüyle ilgili bir olayla karşılaştık. Bunları uygulayacak bir mekanizma, bir nokta nerede var? Yapacağımız şu, ilk yaptığımız şey akıl hastanesine göndermek ve oradan bu çocuğun değerlendirilmesini istemek. Bizde yapılan bu. Yani şu anda devlet dairelerimizde bununla ilgili bir hazırlık yoktur. İki, çocukla yapılacak mülakatın gerekli görülüyorsa bu amaçla tasarlanmış, ya da uygun hale getirilmiş binalarda gerçekleştirilmesi. Ben hiç görmedim çocuğa yönelik cinsel sömürü polikliniği, ya da kliniği olan, Çalışma Dairesinde ya da Sağlık Bakanlığında bir yer bugüne kadar görmedim. Devletin bununla ilgili hazırlığı da yok. Çocukla yapılacak mülakatın bu amaçla eğitilmiş profesyoneller tarafından geliştirilmesi. Bir başka sorun Kıbrıs’ta çocuğa yönelik cinsel istismara uygulamış bir çocuğun konumu ile ilgili deneyimli bu hükümetin veya daha önceki uygulamalarda bir hazırlığımız var mı? Birini dedik ki, eğittik mi bugüne kadar? Seçtik bir psikolog, bir psikiyatris siz bu konuda eğitimli olacaksınız, sizin özel eğitiminiz budur. Siz karşınıza geldiğinde bunu bu odada göreceksiniz. Poliste da şu kaynaklar, şu birim, şu aile polisi, şu psikolojik konularda cinsel istismar konusunda deneyimli bir bilgilendirilmiş bir polis vardır ortada. Sosyal Hizmetler Dairesi vardır o da onunla istişare edecek. Hemen çocuğu alacaklar deneyimli bir psikologla görüştürecekler. Yoktur böyle bir uygulama. Mümkün ve uygunsa çocukla yapılacak bütün mülakatların aynı kişiler tarafından gerçekleştirilmesi. Aynı kişiler tarafından gelir ve çocukla yapılacak mülakatların cezai işlemlerin amacı için gerekli olan kadar mümkün olduğunca sınırlı tutulması, sınırlı yapın diyor. Ayni kişi yapsın diyor. Ve çocuğa yasal temsilcisinin yanında uygun olacak bir kişinin eşlik etmesi, çocukla yapılacak mülakatların cezai işlemlerin amacı için gerekli olana kadar, mümkün oluncaya kadar sınırlı tutulması ve tüm mülakatların görüntülü, sesli olacak şekilde kaydedilmesi ve bu kayıtların iç hukuk yolu olarak da kullanılması. Yani adam diyor ki; yakalandın bir çocuk cinsel istismara uğradığında onu öyle bir konumda olacak ki, polis bunun konularda bilgili olacak. Sosyal Hizmetler Dairesi bununla ilgili bilgili olacak. Bununla ilgili Sağlık Bakanlığının bir hazırlığı olacak. Sağlık Bakanlığının içerisinde bir oda bulunacak. Bu oda da kayıtları olacak, video kayıtları olacak. Ve bu ülkenin öyle bir yasal düzenlemesi olacak ki, bu çekilen kayıtlar bir kez yapılacak, 10 defa görüşülmeyecek. 10 defa adam soruşturmadan, çocuk soruşturmadan geçmeyecek. Bu kayıtlar mahkemede kullanılacak. Mahkemede çocuk 10 defa gidip gelmeyecek. Ben size yaşadığım bir deneyimi söyleyeyim. Bir tecavüz olayı 14 yaşında bir genç kızımızla ilgili. Bizden de zamanında bilir kişilik istediler. Dediler ki, bu çocuğun değerlendirilmesi konusunda yardımcı olun dedi bize mahkeme. Özel istekle geldi. Devletin böyle bir hazırlığı yoktur. Çocuğun bir öyküsünü dinledik. Önce bir polis memuru, Çavuş dinliyor. Sonra geliyor arkasına polisin bir üst rütbelisi bir daha dinliyor. Sonra diyorlar, aman bir kadın polis görsün bunu üçüncü bir polis daha geliyor. Sonra aman Savcılık bunu dinlesin deniyor, Savcılık dinliyor. Baş Kıdemli Savcıyı çağırıyor orada başka dinleniyor.

(Meclis Başkan Yardımcısı Sayın Mustafa Yektaoğlu Başkanlık Kürsüsünü Sayın Fatma Ekenoğlu’na devreder)

Mahkeme aşamasına geliyor ön mahkeme başka dinliyor. Ceza Mahkemesinde çocuğun devamlı ifadeleri ve sorgulaması avukatlar tarafından yapılıyor ve siz buna tedbir diyeceksiniz bu ülkede. Öyle mi? Şimdi niye söylüyorum bunu? Şimdi bu ülkede bu Yasa Tasarısı önümüze gelmeden biz bunları yaşamıyor muyduk? Yani ille Avrupa Birliği’nde bir sözleşme olacak ve ona göre bunları konuşacağız?

Arkadaşlar, çocuk istismarını tanımlayın desek tanımlayamayacağız çoğumuz bilmeyeceğiz. Mesela, ben soru sorayım. Kaç kişi Sayın Bakanım bana cevaplar mı desem ama niye çocuk istismarının sömürüsü dediler da istismar da ayrı dediler? Sömürü ile istismar arasında ne fark var? Çocuğa yönelik cinsel şiddetle çocuğa yönelik cinsel istismar arasında ne fark var? Niye bir fark koyuyorlar bunlarla ilgili? Ben tabii böyle bir uzmanlık cevabı beklemiyorum ama bunların çocuk istismarının tanımı dahi bu ülkede 1996’da geçti bildiğim kadarı ile bu Mecliste. Çocuk Hakları ile ilgili sözleşmede çocuk istismarının tanımı vardır. Çocuk istismarına önlenmesine yönelik oralarda ne yapılması gerektiği de net olarak söylenir. 18 yaşın altındaki her bireyin çocuk olduğu ve çocuğun istismardan korunması gerektiğini bilir. Şimdi aslında çocuk istismarı bir çocuğun psikososyal ve cinsel gelişimini etkileyecek şekilde o çocuğun bakıcıları tarafından kaza dışı herhangi bir olumsuz davranışa maruz kalmasıdır. Yani bu psikolojik de olabilir, fiziksel de olabilir, cinsel de olabilir, ihmal da örneğin çocuk istismarı kapsamı içerisindedir. Tabii şimdi her kültürde de ayrı değerlendirilmesi lazım ve bunları uzmanların değerlendirmesi lazım. Şimdi bu uygulamalar Kıbrıs’ta yoktur. Kuzey Kıbrıs’ta bunun tanımı tanımlanmamıştır doğru dürüst ne Sağlık Bakanlığında ne başka yerlerde bunların doğru dürüst tedbirleri yoktur gelişigüzeldir ve maalesef bu bu sözleşmeler konu olduğunda gelir. Çocuk istismarı biraz önce tanımladığımız şekilde tekrarlayıcı kaza dışı olması ve bakıcıları tarafından yapılıyor olmasıdır. O yüzden çocuğa yönelik cinsel sömürü bakıcıları tarafından yapılmayan diğer insanları kapsar. İstismar aslında bakıcı tarafından yapılandır. Bakıcı bir yurt olabilir, bakıcı bir Esirgeme Kurumu olabilir, bakıcı bir okul olabilir. Yani kurum da olabilir ve burada kurumu da kurum da bu suçu işlerse kişinin yetkisine bağlı bu sözleşmede ne yapılacağı orada da yazar. Peki, bizim yasalarımıza bunların adaptasyonu ile ilgili bu Devletin bir hazırlığı var mı? Yalnızca karşımıza gelir harika bir sözleşme zaten biz hazırlamadık Avrupa Birliği tarafından hazırlandı, Türkiye da imzaladı bize de gelir biz imzalarız. Çocuk Hakları Sözleşmesinin olduğu gibi. Ama ben duymadım çıksın bir hükümet bugüne kadar desin ki, benim çocuk hakları raporum budur yahu. Ben Çocuk Hakları ile ilgili bir sözleşme imzaladım Kıbrıs’taki çocuk haklarının raporu şudur desin, şu eksiklerimiz var desin, şu düzeltilmesi lazım desin, şu planın yapılması lazım desin. Yani böyle bir uygulama yok. Şimdi çocuk istismarı neden önemli? Bakın çocuk istismarının önemi şuradan bellidir. Yapılan bilimsel çalışmalar gösterdi ki deprem felaketinde acı çeken insanların, yanlarında ölen insanlara şahit olan insanların, savaşlarda arkadaşlarının yanında ölen insanların, tecavüze maruz kalan insanların, göç gibi psikolojik travmaya maruz kalan insanların ayni belirtileri çocuklarında da görüldüğü için çocuk istismarı önemlidir dendi. Bir çocuğun uygulayacağı en önemli şiddettir ve bu hayat boyu kalıcıdır, hayat boyu psikolojik zarar verir, hayat boyu psikolojisi bozulan bir çocuğun kekemelik bundan olur, okul başarısızlıkları bundan olur, konuşma bozuklukları bundan olur, cinsel bozukluklar bundan olur, devletin harcayacağı masrafı düşünün, o ailelerin düşündüğü zararı düşünün. Uyuşturucu kullanımının temel sebebidir hep meraktır bilmem nedir denir, uyuşturucu kullanımının da esas sebebidir çocuk istismarı. Çocuk istismarı gelecekte ailelerin geçimlerini sağlayacak, başarılı bir insan olmasını sağlayacak iyi bir insan olmasını sağlayacak konudur. Bir devletin başarısı o ülkedeki çocuk istismarının yaygınlığı ile ilgilidir. O ülkede ne kadar çok çocuk istismarları var ise o devlet o kadar başarısızdır. Şimdi ve biz bu en önemli konumuz da bana göre bugün bütün yasalar arasında en önemlisi olan da budur ve ikincisi de kadına yönelik şiddettir bana göre bunları düzeltemediğimiz sürece biz bu ülkedeki pek çok uygulamayı düzeltemeyeceğiz, bunun önlemlerini de alamayacağız. Biraz önce sanıyorum Fatma Hanım söyledi evet öğrenilen bir şeydir aslında hastalık değildir, birinin birini dövmesi psikolojik hastalık değildir. Yalnızca öğrenilen bir davranıştır aslında, siz dövülürsünüz sizden sonrakini döversiniz o da sizden sonrakini döver. Yalnızca arkadaşlarına yanındakilere değil daha küçülerek değil her nesil bir diğer nesile aslında bunu aktarır. Buradan söylüyorum yıllar oldu geçtiği için rahat rahat konuşabilirim diye düşünüyorum. 98-2000’li yıllarında Güvenlik Kuvvetlerinde askere başladığımızda 14 ölüm vardı ve bu o dönemin dünya rekoruydu. Biz de o 4 bin mücahit arasındaydı bu 14 ölüm. Bir derinliğini araştırdık herkes herkesi dövüyordu. İlk yapılması gereken şey şiddetin önlenmesiydi, o dönem tedbir almaya çalıştık ben de olayların içerisinde bulundum ve bir ekip olarak şiddetin önlenmesinin üzerine gittik. Şimdi burada size elimdeki kitap 2003 yılında benimle beraber Ebru Çakıcı, Özten Tatlısu, Zafer Bekiroğulları ve Alihan Aksoy tarafından psikologlar arkadaşlar arasında yapılmış Kıbrıs’taki verilerimizi ve de çok bir kaç tane çok ilginç veriden bahsedeceğim. Bakın rahatsız eden bir isimle çağrılmak hayvan, geri zekalı, aptal demek birine örneğin.

ÖMER KALYONCU (Girne) (Yerinden) - Şimdi bütün gençler .....

MEHMET ÇAKICI (Devamla) - Yüzde 45 iki çocuktan biri bir bakıcı tarafından, bir ailesi tarafından böyle bir hakarete maruz kaldığını söylüyor. Aşağılayıcı, küçük düşürücü sıfatları kullanmak işte geri zekalı falan demek birine yüzde 40. Yani on ailenin dört tanesi bu lafları çocuklarına söyleyebiliyor. O yüzden belki da biz de dışarıda gençler arasında birbirine hitap konusunda zaman zaman problemler yaşamalarını görmemizin sebebi aslında aileleri tarafından böyle bir noktaya, böyle hakaretlere maruz kalmalarıdır. İnançlar ve hedeflerle alay edilmesi dört çocuktan bir tanesi buna maruz kalıyor. Arkadaşlarının ve başkalarının yanında küçük düşürülmesi üç çocuktan biri bunlar 15-16 yaşındaki 2500 lise öğrencisi tarafından 2003 yılında yapılan bir araştırmanın verileridir. Çocuk istismarı ile ilgili bu yaygınlıkta en büyük araştırma bu büyük bir araştırmadır onu da söylemiş olayım ama burada fiziksel olanlarına tokat atma olayı yüzde 40 iki çocuğumuzdan bir tanesi hemen hemen bir tokatla ailede karşılaşıyor. Yumruk ve tekme atılma en az bir kez, yüzde 15 civarında yani sekiz, dokuz çocuktan bir tanesi yumruk ve tekme yiyor. Yine sopa, kemer gibi bir aletle vurulma on gençten bir tanesi bir kez maruz kaldığını söylüyor. Sigara basılarak yakılma Yüzde beş civarında. Yani 20-25 kişiden bir tanesi da buna maruz kaldığını söylüyor. Kilitlenme hapsedilme yüzde sekiz, dokuz civarında. Ve hastaneye başvuracak şekilde hırpalanma da yüzde beş civarında. Yani 20-25 kişinin bir tanesi hastaneye başvuracak şekilde. Çocuklar ilginç şeyler söylüyorlar, babamın annemi dövme sıklığı yüzde 10 diyor. 10 çocuğun bir tanesi babasının annesini dövdüğünü söylüyor. Babasının kendisini dövme sıklığını yüzde 20 gösteriyor. En çok babalardan şiddet gördüklerini söylüyorlar. Anne de benzer oranda yine yüzde 19, yüzde 20 de baba şeklinde bir dağılım var. Kardeşlerin birbirini dövme sıklığı da yine yüzde 20 civarında görülüyor.

Şimdi değerli arkadaşlar, bunlar elimizde aslında çok teferruatlı girmek istemiyorum, bunlar elimizde bilimsel araştırmaların verdiği veriler. Bir gün de çıkıp biri demedi biz çocuk istismarını önlemek istiyoruz bu bilimsel araştırmalardan yararlanalım. Bu sözleşmenin içerisinde sönlendiği gibi önleme programları yapılması lazımdır diyor. Önleme programları. Hiç duymadım ben çocuk haklarıyla ilgili. Önleme programı demek, okulda gidip bir konferans anlatmak demek değildir. Elinizde ayrıntılı yapılandırılmış bir eğitim programı olur yıl için o 10 saat, 12 saat, 8 saat yayılır, bunun hazırlığı yapılır kitapları ile kitapçıkları ile ve çocukların eğitimine yönelik çocuk hakları ile ilgili ve aileler de çocuk hakları ile ilgili bilgilendirilir. Ben birkaç tane konferans dışında şu anda da birkaç gerçekten sivil toplum örgütünün böyle cansiparane çalışması dışında devletten bir adım görmedim. Yani Aile Bakanlığı, Aileden Sorumlu Kadından Sorumlu Müdürlük vardır, o müdürlere ne oldu şu anda? Onu da apayrı bir noktadayım. O ne yapar, niçin vardır, neden vardır, ne işi vardır, ne yapmıştır, hangi istatistiği var? Onu da bize bugüne kadar sunsa çok daha memnun olacağız yani onu da söyleyelim. Ama belki bugün tabii birini suçlamaktan öte tabii ki bu tür sözleşmeler ülkemizde olması lazımdır. Ve tekrar söylüyorum, bugün en hayati konu da budur aslında. Bunu önleyemezsek bunu durduramazsak bu ülkede futbolda şiddet devam edecek, çünkü çocuk istismarı yüzünden. Uyuşturucu kullanımı da devam edecek, birbirimizle kavga, dedikodu, birbirimizi anlamamak aile içinde kavgalar, aile içindeki ruhsal problemler, insanların yaşadığı ruhsal sıkıntıların tümünün altında hepsinin altında çocuk istismarının yaygınlığı yatar. Ha bu çocuk istismarının yaygınlığın içerisinde dört tane ana konudan bir tanesidir. Çocuğa yönelik psikolojik istismar en fazla olandır yüzde 80, yüzde 90’lardadır. Çocuğa yönelik fiziksel istismar? Tokadı biraz önce söyledi, en az bir tokat yol, su, ekmek olarak geri döner. Bunu okullarda kaçımıza anlattık? Ben çoğu yere gidiyorum çoğu yerde insanlar bana bir tokadın doğru olduğunu anlatmaya çalışan insanlar görürüm. Bir tokadın gerektiğini söyleyen hatta askere gittiğimde askerlerin dövülmesi gerektiğini bunun şart ve gerek olduğunu söyleyen insanlarla. Ve hatta bazen öğretmenlerle karşılaştık. Şimdi çocuk istismarı Milli Eğitim Bakanlığının sorunu mu? Evet. Milli Eğitim Bakanı çocuk istismarı ile ilgili ne projesi var? Çocuk istismarı Sağlık Bakanlığının konusu mu? Evet. Sağlık Bakanlığının da çocuk istismarı. Çalışma Bakanlığının sorunu mu? Evet. İçişleri Bakanlığının sorunu mu? E, çocuk suçluluğu bakımından bakıldığında ve o da çocuk istismarı, çocuk suçluluğunun ana faktörüyse eğer ki ana faktörüdür İçişleri Bakanı da sorumludur. O yüzden Fatma Hanım biraz önce bu multidisipliner demesinin sebebi herkesi ilgilendirir. Polisi ilgilendiriyor, Sosyal Hizmetleri ilgilendiriyor, Sağlık Bakanlığını ilgilendiriyor, İçişleri Bakanlığını ilgilendiriyor, psikologları ilgilendiriyor, sosyal hizmet uzmanlarını ilgilendiriyor, acil hekimini ilgilendiriyor, acildeki polisi ilgilendiriyor. Ha bu aile konularında yeri gelmişken söyleyeyim, yüz defadır o polisin birimine yüz defadır söylersiniz ellerinde bir, iki tane psikolog var bir; Psikolojik Danışmanlık Birimi kursunlar, bir aile polisi kursunlar hala daha düşünüyor Polis Genel Müdürü yapıp yapmamayı bunu. Hala daha. Nasıl bir şeydir? Dolayısıyla buralarda tedbir acaba bir hükümet devlet politikası mıdır, yoksa basit bir sözleşme midir? Gene bize burada en çok tabii ki biz destek vereceğiz buna, geçireceğiz ama icraatta olması gerekenler, yapılması gerekenler ama yapılması gereken yetki konumunda olanlar yapmalıdır bunu. 98 yılında gerçekten psikiyatri uzmanlığımı bitirdiğimde ilk geldiğimde Yakın Doğu Üniversitesinde Psikoloji Bölümüne geldim çocuk istismarını bir ders olarak koydum orada ayrı bir ders bütün psikologlar ayrı ayrı bunları öğrensinler diye. Çocuk istismarı ve çocuk haklarıyla ilgili yığınla bilimsel araştırma yaptık. Kendi doktora tezim Adli Tıp’taki doktora tezim çocuk istismarının uyuşturucuya etkisidir. Bu ülkedeki uyuşturucunun temel etkisinin, temel probleminin çocuk istismarından kaynaklandığını vurguladım. Basit bir merak, basit bir arkadaş baskısı değil? Niye her çocuk meraklı değil? Niye her çocuk arkadaş baskısında değiliz konuştuk. Bugün uyuşturucu da bir sorundur burada. O yüzden söylüyorum kısaca söyledikten sonra belli ki bu sözleşmenin içerisinde yapılması gereken çok nokta var. Ben isterdim bugün bu sözleşme buraya gelirken hükümet de hazırlıklı gelsin ve desin ki ben hazırlıklıyım biz işbirliği yaptık, şöyle hazırlıklarımız var, şu şekilde bir komisyon kurduk. Bu komisyonun içerisinde filanca müsteşarlar, filanca müdürler var. Biz bir aya, iki aya kadar bu sözleşmenin içeriğindeki yapılması gerekenleri ben yapmaya hazırım demesini bekliyorum belki benden sonra derler ve bizi utandırırlar burada diye düşünürüm. Ama bu sözleşme bana göre basit bir sözleşme değil tekrar söylüyorum bir ülkede ilk düzeltmemiz gereken en önemli şey nedir diye bana biri sorsa çocuk haklarıdır, çocuk istismarıdır, çocuğa yönelik şiddettir. Çünkü ben o günlerde askerde şiddet ve olayların önlenmesi gerektiğinde ilk yaptığım uygulamalardan biri bir rapor göndermiştim Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığına her askere tokat vuran vatan hainidir demiştim. Hemen bana soru geldi vatan haini ne demek, nasıl olur vatan hainliği? Falan filan. 100 tane askeri dedim sıralayacaksınız bir tanesine tokat atacaksınız, öbürleri de genç ve çocuk 100 tane adam orada tokat atmayı öğrenecek ve onlar da gidecek maçta kavga çıkaracak, bir problem olduğunda karısını dövecek, bir problem olduğunda çocuğunu dövecek. Yalnızca bir kişiye tokat, oradaki 100 kişiye tokat oradaki 100 kişiye, 200 kişiye müthiş bir örnek o yüzden vatan hainidir demiştim. Çünkü gerçekten gelecekteki etkisini de anlatmak açısından bana göre çok önemliydi. 14 ölümlü o dönemde şiddetin 98-2000 yılında 14 tane ölümlü olaylar o dönemdeki şiddetin önlenmesiyle 2000’li yıllardan sonra önce 99’da üçe, 2000’de bire düşerek şiddetin önlenmesiyle de o dönem intiharlar da önlenmiş olmuştu ama bugün de Allah’a şükür çok az var duyuyoruz zaman zaman bir takım sıkıntılar ama o dönem çoktan aşıldı ve geçildi ama tedbirler alındı, eğitim yapıldı, kurumlar kuruldu bunların önlenmesi için ve olayların üzerine de gidildi. Şu anda umarım tekrar söylüyorum hükümette bu sözleşmeyi bize önümüze getirirken ki iyi yaptı da getirdi elbette. Umarım bunun gereklerini de yerine getirir ve yalnızca aman Türkiye imzaladı da biz de imzalayalım bunu da bir de uluslararası sözleşme bizde bulunsun denerek karşımıza gelen bir nokta değil, bunu da geçirmek tek başına hizmet değil, bunun gereklerini yapmak hizmettir. Bunun gereklerini yapmadığınız zaman bence Sarris olayında bile esas problemlerin başında Sarris olayında bile biz 17 yaşında çocuklar surlar içinde fuhuş yapıyorsa ki buna özgüdür eee biz ne yaptık 16-17 yaşında çocukları? Hurra kelepçelerle tutukladık kendilerini, hurra gazetelerle beraber baş sayfalara koyduk en önde, hurra bir de reklam ettik kendilerine, kaç tane psikolog değerlendirme yaptı? Mahkemede kaç psikolog vardı, kaç kayıt vardı? Yoksa surlar içindekileri 18 yaşının altında ama çocuk sınıfına girmiyor mu oradakiler? Dolayısıyla galiba iğneyi önce kendimize sokmamız sonra işin medyatik gibi bir başka işin de medyatik yönüyle Yani Sarris cinsel yönelimi var mıydı yok muydu, yaptı mıydı yapmadı mıydı noktasına da gittik ve çocuk istismarını çocuktaki cinsel sömürüyü ve tam da göbeğimizde kendimizi da bütün dünyaya da reklam ederek çocukları da cinsel sömürünün bu ülkede ne kadar yaygın olduğunu da başka bir ağızdan anlattık da aslında. Umarım bu sözleşmeler bunlar için tekrar söylüyorum bir tedbir olur ve bunun üzerine bu çok önemli konunun üzerini ve sorununu çözebiliriz diye düşünürüm. Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Çakıcı. Buyurun Sayın Bakan.

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI ŞERİFE ÜNVERDİ – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, bugün aslında çok önemli bir gün. 5 Aralık kadının seçme ve seçilme hakkının ulu önder Atatürk tarafından Türk kadınına verildiği hakkın olduğu bir gün. 5 Aralık kadının seçme ve seçilme hakkına kavuştuğu gün.

(Meclis Başkanı Sayın Hasan Bozer, Başkanlık Kürsüsünü Sayın Fatma Ekenoğlu’ndan devralır)

Ve bunda özellikle üzerinde durmamız gereken de tüm dünya ülkelerinden birçok çağdaş Avrupa ve dünya ülkesinden çok daha önce 1934 yılında bu hakkın verilmiş olması ki bu Türk kadını için bir onurdur. Buradan ulu önder Atatürk’ü rahmetle saygı ile anıyorum bu hakkı Türk kadınına verdiği için.

Değerli arkadaşlar, bugün üzerinde konuştuğumuz çok ciddi bir konu, çocuk istismarı ve kadına yönelik şiddet ve ev içi şiddetin önlenmesi. Biliyorsunuz biz Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı olarak bu konuya çok önem veriyoruz ve takip ettiğiniz gibi da geçmiş haftalarda kadına karşı şiddet ve çocuk istismarı konusunda çalıştay düzenledik ve bu ilk kez yapılan bir çalıştaydır. Buna çok önem verdiğimizin bir göstergesidir çünkü çocuğumuzun şiddete maruz kalması bugün çocuksa yarın ağabeydir, yarın babadır geleceğin nesilleridir gençlerimizdir. Şiddet gören çocuk ileride karşısındaki baba olduğu zaman da kendi çocuğuna şiddet uygular. Buradan dolayı bu yoldan çıkarak bu konudaki farkındalığı yaratmak için bir çalıştay düzenledik ve bu çalıştaydaki bildirimleri de bir rapor haline getirip bu konudaki çalışmalarımıza devam ediyoruz ve gereken kurumlarla sivil toplum örgütleri ile devlet kuruluşlarımızla, Eğitim Bakanlığı ile, Sağlık Bakanlığı ile birlikte işbirliği içinde bu koordinasyonu ilerletmek niyetindeyiz. Bildiğiniz gibi Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Sosyal Hizmetler Dairesinin GADEM adı altında bir merkez kurulmuş olduğunu vurgulamak isterim. Bu merkez Temmuz ayında kurulmuştur ve bu merkezde Gençlik, Aile, Destek Eğitim Merkezi adı altında olup burada bir psikolog sosyal hizmet uzmanı ve birkaç bürokrat arkadaşım çalışmaktadır. Ve burada işte suça itilmiş çocukların veya evlerinden kaçan çocukların veya aile içinde şiddet gören çocukların ve aile içindeki huzursuzlukların kadına karşı şiddet olaylarının önlenebilmesi amaçlanmıştır. Buradaki hedefimiz budur ve bu Eğitim Merkezi çok ciddi şekilde çalışmaktadır. Ve burada bu şiddeti gören kadınlarımız ile çocuklarımıza Barış ve Ruh Hastanesi desteğiyle psikolojik destek de vermekteyiz, işbirliği içinde bunlarla çalışıyoruz. Ayrıca, kadına karşı olan şiddette de ciddi adımlar atılmıştır. Böyle bir durumda kadınlarımız kendilerini saklamamalıdır bu konuları aile içinde bırakmamalıdır çünkü bu şiddet her gün geçtikçe daha da artabilir ve hayati tehlikelere de ulaşabilir bundan dolayı da aile güçlendirme ve ailemizi aileleri eğitmek için de çalışmalarımız vardır. Özellikle okullarda da çocuklarımızı eğitmek için bir eğitim çalışması başlatıyoruz. Burada çok çok önemli olan aile içindeki şiddetin bilinçlendirilerek eğitilmesi ve aileleri güçlendirerek aile, aile biliyorsunuz bir toplumun temelidir ve bu aileyi de güçlendirerek bu tip şiddet olaylarının önüne geçmektir. Biz burada bir de bildirim formu uyarladık ki burada basının da bize çok çok katkısı olmuştur teşekkür ediyorum. Sayın Fatma Hanım’a da teşekkür ediyorum, Sayın Çakıcı’ya teşekkür ediyorum. Bu konularda bir işbirliği içinde olup Sayın Turgay Bey’e teşekkür ediyorum. İşbirliği içinde olup çocuklarımız için çalışmalıyız ve geleceğimizin mimarlarını en iyi şekilde yetiştirerek onların şiddete maruz kalmalarını önlemeliyiz. Şu andaki çalışmalarımız tabii ki bu sözleşme bu Avrupa Konseyi Çocuklarının Cinsel Sömürü ve İstismarlarına Karşı Korunması Sözleşmesini biz geçireceğiz bugün bu onaylayacağız tabii ki bunu Meclisimizden ama önemli olan biz de bilincindeyiz ki bu bunu sadece burada bırakmamak ülkemizde ülkemiz gerçeklerine uyan yasal boşlukları bu konudaki yasal boşlukları bir bir tespit edip bunları yasalarımıza uygulamaktır ki biz de Bakanlık olarak hukuksal olarak hukukçularımızla bunu inceliyoruz ve bu konudaki eksikliklerimizi tespit edip yasalarımıza entegre etmek için tüm çalışmalarımızı başlatmış bulunmaktayız. En erken bir zamanda ivedi bir şekilde bunları gerçekleştireceğiz. Kadın Çalışmaları Dairesini sordu Sayın Çakıcı. Bu konudaki çalışmalarımız da ciddi ve ivedi bir şekilde devam ediyor. Çünkü kadınlarımızın statüsünü yüceltmek, kadınlarımızın sorunlarını ve onlara bir danışma kurumu kurmak bizlerin en büyük görevlerinden biridir ve en büyük hedeflerimizden biridir. Önümüzdeki aylarda da bunu gerçekleştirmek için çalışıyoruz. Bu konuda kadınlarımıza ve çocuklarımıza verdiğiniz önem için hepinize çok teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum.

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri; yasa ve tasarının bütünü üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır. Nisap var mıdır? Sayalım lütfen.

Tasarının madde madde görüşülmesine geçilmesini oylarınıza sunuyorum. Kabul Edenler?... Kabul Etmeyenler?... Çekimser?... Oybirliğiyle kabul edilmiştir.

Madde madde okuyunuz lütfen.

KATİP –

AVRUPA KONSEYİ ÇOCUKLARIN CİNSEL SÖMÜRÜ VE İSTİSMARA KARŞI KORUNMASI SÖZLEŞMESİ (ONAY) YASA TASARISI

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhuriyet Meclisi aşağıdaki Yasayı yapar:

Kısa İsim

1. Bu Yasa, Avrupa Konseyi Çocukların Cinsel Sömürü ve İstismara Karşı Korunması Sözleşmesi (Onay) Yasası olarak isimlendirilir.

BAŞKAN – 1’inci maddeyi oylarınıza sunuyorum. Kabul Edenler?... Kabul Etmeyenler?... Çekimser?... Oybirliği ile kabul edilmiştir.

KATİP –

Tefsir

2. Bu Yasada metin başka türlü gerektirmedikçe:

“Bakanlar Kurulu”, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Bakanlar Kurulunu anlatır.

“Cumhuriyet Meclisi”, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhuriyet Meclisini anlatır.

“Sözleşme”, bu Yasa ile onaylanması uygun bulunan Avrupa Konseyi Çocukların Cinsel Sömürü Ve İstismara Karşı Korunması Sözleşmesini anlatır.

BAŞKAN – 2’nci maddeyi oylarınıza sunuyorum. Kabul Edenler?... Kabul Etmeyenler?... Çekimser?... Oybirliği ile kabul edilmiştir.

KATİP –

Sözleşmenin Onaylanmasının Uygun Bulunması CETVEL

3. Cumhuriyet Meclisi, yukarıda belirtilen ve Bakanlar Kurulunun 25.11.2011 tarih ve K(II)1667-2011 Sayılı Kararı ile kabul edilen, bu Yasaya Ek’li Cetvelde metni yazılı Sözleşmenin onaylanmasını uygun bulur.

HUKUK VE SİYASİ İŞLER KOMİTESİ BAŞKANI MEHMET ARİF TANCER (Yerinden) - Sayın Başkan cetvelin okunmuş kabul edilmesini öneriyorum.

BAŞKAN – Kürsüden yapın lütfen.

HUKUK VE SİYASİ İŞLER KOMİTESİ BAŞKANI MEHMET ARİF TANCER- Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 3’ncü maddede cetvelin okunmuş sayılmasını öneriyorum.

BAŞKAN – Evet, öneriyi oylarınıza sunuyorum. Kabul Edenler?... Kabul Etmeyenler?... Çekimser?... Oybirliğiyle kabul edilmiştir.

Öneriyi okunmuş kabul ederek oylarınıza sunuyorum. Kabul Edenler?... Kabul Etmeyenler?... Çekimser?... Oybirliği ile kabul edilmiştir.

3’ncü maddeyi cetvelleriyle beraber oylarınıza sunuyorum. Kabul Edenler?... Kabul Etmeyenler?... Çekimser?... Oybirliği ile kabul edilmiştir.

KATİP –

Yürütme Yetkisi

4. Bu Yasayı, Bakanlar Kurulu yürütür.

BAŞKAN – 4’ncü maddeyi oylarınıza sunuyorum. Kabul Edenler?... Kabul Etmeyenler?... Çekimser?... Oybirliği ile kabul edilmiştir.

KATİP –

Yürürlüğe Giriş

5. Bu Yasa, Resmi Gazete’de yayımlandığı tarihten başlayarak yürürlüğe girer.

BAŞKAN – Maddeyi oylarınıza sunuyorum. Kabul Edenler?... Kabul Etmeyenler?... Çekimser?... Oybirliği ile kabul edilmiştir.

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri; Tasarının madde madde görüşülmesi tamamlanmış, ikinci görüşmesi sona ermiştir. Şimdi Komiteni Tasarının üçüncü görüşmesine ilişkin Tezkeresi vardır, okuyunuz lütfen.

KATİP –

CUMHURİYET MECLİSİ

HUKUK VE SİYASİ İŞLER KOMİTESİ

BAŞKANLIĞI

Sayı:Y.T.No: 197/4/2011

Tarih: 30 Kasım 2011

Cumhuriyet Meclisi Başkanlığı,

Lefkoşa.

Öz:

Avrupa Konseyi Çocukların Cinsel Sömürü Ve İstismarlara Karşı Korunması Sözleşmesi (Onay) Yasa Tasarısının Üçüncü Görüşmesi Hakkında.

Öz’de adı geçen Yasa Tasarısında maddi hata bulunmadığından İçtüzüğün 98’inci maddesinin (1)’inci fıkrası uyarınca Yasa Tasarısının üçüncü görüşmesinin, Yasa Tasarısının Kısa İsminin okunması ile başlanmasını ve bütününün oylanması ile son bulmasını önerir, gereğini saygılarım ile arz ederim.

Dr. Mehmet A. TANCER

Komite Başkanı

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri; Tezkereyi oylarınıza sunuyorum. Kabul edenler?... Etmeyenler?... Çekimser?... Oybirliği ile kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri; Tasarının üçüncü görüşmesi kabul edilen Tezkere uyarınca kısa isim okunmak ve bütünü oylanmak suretiyle yapılacaktır. Oylama da İçtüzüğün 155’inci maddesi gereğince açık oylama olacaktır. Kısa İsmi okuyunuz lütfen.

KATİP –

Kısa İsim

1. Bu Yasa, Avrupa Konseyi Çocukların Cinsel Sömürü ve İstismara Karşı Korunması Sözleşmesi (Onay) Yasası olarak isimlendirilir.

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri; Tasarının bütününü oylarınıza sunuyorum, adı okunan Milletvekili “Kabul”, “Ret” veya “Çekimser” demek sureti ile oyunu kullanacaktır.

Oylama cetvelini okuyunuz lütfen.

KATİP –

Avrupa Konseyi Çocukların Cinsel Sömürü ve İstismara Karşı Korunması Sözleşmesi (Onay) Yasa Tasarısına ilişkin Oylama Cetveli.

Kabul Edenler

Kabul Etmeyenler

Oylamaya Katılmayanlar

Sonay ADEM

Ali Çetin AMCAOĞLU

Hüseyin ANGOLEMLİ

Mustafa ARABACIOĞLU

Mutlu ATASAYAN

Sunat ATUN

Turgay AVCI

Hasan BOZER

Mehmet ÇAĞLAR

Mehmet ÇAKICI

Ahmet ÇALUDA

Nazım ÇAVUŞOĞLU

Serdar DENKTAŞ

Kemal DÜRÜST

Fatma EKENOĞLU

Mustafa EMİROĞLULARI

Tahsin Ertuğruloğlu

Kadri FELLAHOĞLU

Ertuğrul HASİPOĞLU

Salih İZBUL

Ömer Soyer KALYONCU

İlkay KAMİL

Ahmet KAŞİF

İrsen KÜÇÜK

Necdet NUMAN

Afet ÖZCAFER

Hüseyin ÖZGÜRGÜN

Hamza Ersan SANER

Esat Ergün SERDAROĞLU

Abbas SINAY

Hasan TAÇOY

Mehmet Arif TANCER

Ersin TATAR

Türkay TOKEL

Zorlu TÖRE

Teberrüken ULUÇAY

Ali Rıza USLUER

Şerife ÜNVERDİ

Mustafa YEKTAOĞLU

Özkan YORGANCIOĞLU

Arif ALBAYRAK

Ejder ASLANBABA

Ahmet ETİ

Mustafa GÖKMEN

Özdil NAMİ

Önder SENNAROĞLU

Sibel SİBER

Ferdi Sabit SOYER

Ünal ÜSTEL

Ahmet ZENGİN

BAŞKAN – Sayın Milletvekilleri; Oylama sonucunu Tutanağa göre açıklıyorum. 40 Kabul, 10 Katılmayan. Tasarı oybirliğiyle kabul edilmiştir.

Sayın Milletvekilleri; İkinci sırada, Kadınlara Yönelik Şiddet ve Ev İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye Dair Avrupa Konseyi Sözleşmesi (Onay) Yasa Tasarısı ile Hukuk ve Siyasi İşler Komitesinin Tasarıya ilişkin Raporu bulunmaktadır. Sayın Komite Başkanı, Raporunuzu sunar mısınız lütfen.

HUKUK VE SİYASİ İŞLER KOMİTESİ BAŞKANI MEHMET ARİF TANCER – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;

KUZEY KIBRIS TÜRK CUMHURİYETİ

CUMHURİYET MECLİSİ

HUKUK VE SİYASİ İŞLER KOMİTESİNİN

“KADINLARA YÖNELİK ŞİDDET VE EV İÇİ ŞİDDETİN ÖNLENMESİ VE

BUNLARLA MÜCADELEYE DAİR AVRUPA KONSEYİ SÖZLEŞMESİ (ONAY) YASA TASARISI (Y.T.NO:198/4/2011)”NA

İLİŞKİN RAPORUDUR

Komitemiz, 30 Kasım 2011 tarihinde yapmış olduğu toplantıda, Kadınlara Yönelik Şiddet ve Ev İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye Dair Avrupa Konseyi Sözleşmesi (Onay) Yasa Tasarısını, Ek’teki Sunuş Gerekçesi ile Başbakanlık yetkilisinin vermiş olduğu bilgiler ışığında görüşmüş ve çalışmalarını tamamlamıştır.

Tasarının “Kısa İsim” yanbaşlıklı 1’inci maddesi aynen ve oybirliğiyle kabul edilmiştir.

Komitemiz, Tasarının “Tefsir” yanbaşlıklı 2’nci maddesi aynen ve oybirliğiyle kabul etmiştir.

Tasarının “Sözleşmenin Onaylanmasının Uygun Bulunması” yanbaşlıklı 3’üncü maddesi, yapılan teknik düzenleme ve Cetveliyle birlikte oybirliğiyle kabul edilmiştir.

Komitemiz, Tasarının “Yürütme Yetkisi” yanbaşlıklı 4’üncü maddesini aynen ve oybirliğiyle kabul etmiştir.

Yürürlüğe girişi düzenleyen Tasarının 5’inci maddesi aynen ve oybirliğiyle kabul edilmiştir.

Tasarının tümü oybirliğiyle kabul edilmiştir.

Komitemiz, Tasarının sunulan Rapor ışığında görüşülerek kabulünü oybirliğiyle Genel Kurula salık verir.

Mehmet Arif TANCER

(Başkan)

Kadri FELLAHOĞLU

(Başkan Vekili)

Dr. Salih İZBUL

(Üye)

Zorlu TÖRE

(Üye)

Ali Rıza USLUER

(Üye)

-EK-

GENEL GEREKÇE

Kadınları her türlü şiddetten korumak ve kadınlara yönelik şiddet ve ev içi şiddeti önlemek amacıyla Kadınlara Yönelik Şiddet ve Ev İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye Dair Avrupa Konseyi Sözleşmesi (Onay) Yasa Tasarısı hazırlanmıştır.

MADDE GEREKÇELERİ

Madde 1

Onay Yasa Tasarısı’nın kısa ismini düzenlemektedir.

Madde 2

Onay Yasa Tasarısı’nın tefsir kısmını düzenlemektedir.

Madde 3

Sözleşmenin Cumhuriyet Meclisi’nce onaylanmasını düzenlemektedir.

Madde 4

Yasa’nın yürütme yetkisini düzenlemektedir.

Madde 5

Yasa Tasarısı’nın Resmi Gazete’de yayımlandığı tarihten itibaren yürürlüğe gireceğini düzenlemektedir.

BAŞKAN – Sayın Milletvekilleri; Rapor ve Tasarının bütünü üzerinde söz isteyen?... Kadri Bey’i yazdım, Sayın Çakıcı’yı yazıyorum, Sayın Avcı’yı yazıyorum. Başka isteyen var mı?... Buyurun Kadri Bey.

KADRİ FELLAHOĞLU (Lefkoşa) – Sayın Başkan, sayın milletvekili arkadaşlar; Bugün Meclis Genel Kurulu gündeminde iki tane Onay Yasası, dört tane de oybirliği ile geçen ki Onay Yasaları da oybirliği ile geçmiştir komitelerden, dört tane de yasa tasarısı görüşülecek. Onay Yasaları elbette ki önemli. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Meclisi olarak Avrupa Konseyi Çocuk Haklarının Cinsel Sömürü ve İstismara Karşı Korunması Sözleşmesi ve Kadınlara Yönelik Şiddet ve Ev İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye Dair Avrupa Konseyinin Sözleşmelerini Meclisimizde onaylamamız önemli. Ama hepimiz de biliyoruz ki, bu Onay Sözleşmelerini onaylamak önemli ama yeterli değildir. Bu bir niyet beyanıdır. Bütün dünyaya biz Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Devleti olarak bu konularla ilgili niyetimizi ortaya koymuş oluruz iyi niyetimizi ve bu sözleşmelere bağlı kalacağımızı söylüyoruz ama o kadar. Bu sözleşmelerin hayat bulması için birçok yasal düzenlemeyi de yapmak gerekir ve bu konuda adımlar atmak gerekir. Kıbrıs Türk Halkının geçmişine bakacak olursak aslında, gerek çocuk istismarına karşı gerekse kadına yönelik şiddet olsun, ev içi şiddetin önlenmesi olsun veya cinsiyet eşitliği anlamında olsun, belki de bu sözleşmeler...

BAŞKAN – Konuşmacıyı dinleyelim lütfen.

KADRİ FELLAHOĞLU (Devamla) - Yokken bile bu konularda önemli bir noktaya gelmiş bir halktır Kıbrıs Türk halkı. Her ne kadar da giderek bir takım erozyonlar yaşasa da toplumsal yapımızda sosyal yapımızda, Kıbrıs Türk halkı geçmişinde bunlarla ilgili çok olumlu bir noktaya gelmiş olduğunu da buradan vurgulamak isterim. En önce aklıma gelen futbol müsabakalarına çok öncesi dönemlerde herkes eşini, çoluk çocuğunu da alıp, gidip izleyebiliyordu. Ama son zamanlarda yeni yeni kadın izleyicilerin de futbol ve diğer spor müsabakalarına gidiyor olması arada bir kopuk dönemin de yaşandığının bir göstergesidir. Kadınları iten, örneğin spordan, futboldan açmışken sahalarda maalesef erkek arkadaşlarımızın küfürlü yüksek sesle konuşmaları, bağırmaları bunlar da bizim için kabul edilemez durumlardır. Bunları yapmamak gerekir. Çünkü ben bir izleyiciyim de aynı zamanda ve giderek kadın seyircilerin başta futbol olmak üzere diğer müsabakalara da gidip izlediğini görüyorum. Bu konularda da biz erkeklere bir görev düştüğü inancındayım. Az önce Çocuk İstismarıyla ilgili sözleşme okundu, şimdi de Kadına Yönelik Şiddet ve Ev İçi Şiddetin önlenmesine dönük sözleşmeyi onaylayacağız. Konuşmamın içinde de dedim ki yasaların yapılması gerekir. Zaten sözleşme de bunu emrediyor. Sözleşme birinci maddesi diyor ki sözleşmenin amaçları şunlardır ve amaçlarını sıralıyor, ben bunları uzun uzadıya okumayayım ama en azından önemli bulduğum bir iki tanesi okuyayım. Kadınları her türlü şiddetten korumak ve kadınlara yönelik şiddet ve ev içi şiddeti önlemek, kovuşturmak ve ortadan kaldırmak. İki; kadınlara karşı her türlü ayrımcılığın ortadan kaldırılmasına katkıda bulunmak ve kadınları güçlendirilmesi yolu da dahil olmak üzere kadın ve erkek arasındaki somut eşitliği teşvik etmek. Toplumsal yaşamımızda siyasi yaşamımızda kadın ve erkeğin bu geldiğimiz konakta eşit olmadığını görüyoruz. En somut örneği de buradaki Meclistir. Dört tane kadın arkadaşımız var, 46 tane de erkek arkadaşımız vardır Mecliste. Yani hani bahsederiz, hani söyleriz ya toplumsal eşitlik, cinsiyet eşitliği buraya yansımıyor. Buraya yansımanın yolunu açmamız gerekir, buraya bu eşitliğin yansımasının kolaylaştırmamız gerekir. Örneğiz biz Cumhuriyetçi Türk Partisi olarak kadın kotasını yaptık ve yüzde 30’dur, kendi örgütlerimizde kadın kotası yüzde 30’dur. Bazı arkadaşlarımız kotaya karşı olabilir ama eğer eşit değilsek bu eşitliği sağlamak için bu noktaya gelebilmek için bunu söylemde değil eylemde de, icraatta da, pratikte de bunu yapmak gerekir. Ve bu konuda Avrupa Birliği ve çağdaş ülkelerin uyguladığı yöntemdir bu kota. Bunu biz epey zamandan beri parti olarak yapıyoruz. Ve biz inanıyoruz ki giderek bu siyasal yaşamımıza, parti yaşamımıza, belediye başkanlarımıza kadar gidecektir. Ama bu da bir süreç alacaktır, bir zaman alacaktır. Ama bu konuda bütün partilerin, bütün sivil toplum örgütlerinde adım atması gerektiğine inanıyorum. Diğer bir madde sözleşmenin ana amaçları bakımından, kadınlara yönelik şiddet ve ev içi mağdurlarını korumak ve kişilere destek vermek için kapsamlı çerçeveyi, politikaları ve tedbirleri tasarlamak ve devam eder. Yalnız bir şeye dikkat çekmek isterim, bütün sözleşme ile ilgili maddelerde örneğin eğitim, örneğin uzmanların eğitimi, önleyici müdahale ve tedavi programları. Bunların hepsinin cümlesinin bittiği yerde şöyle diyor: “Programların oluşturulması veya desteklenmesi için gereken yasal veya diğer tedbirler alınır.” Yani şimdi biz dedik ya önemli bir adım atıyoruz bu konularda ama yeterli değildir. Bunun altını çizmek isterim, buna özellikle vurgu yapmak isterim. Özel sektör ve medyanın katılımından tutun da, koruma ve destek programları, bireysel ve toplu şikayete destek, uzman destek hizmetleri, sığınaklar, telefonla yardım hattı, cinsel şiddet mağdurlarına yönelik yardım, çocuk tanıkları için koruma ve destek, hukuk davaları ve başvuru yolları, görüldüğü gibi çok kapsamlı bir sözleşmedir, çok detaylı bir sözleşmedir. Sadece ve sadece başta bizim Sayın Komite Başkanının okuduğu sunuşla sınırlı değildir. Dolayısıyla yapılabilecek, yapılması gereken çok daha fazla işler vardır. Her ne kadar da Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanımız ciddiyetle ve ivedi olarak çalışıyoruz dese de, ben çalışmaların yeterli olduğunu bu konularla ilgili düşünmüyorum. Söylemden icraata geçmesi gerekir bu uygulamaların ve bunların ete kemiğe bürünebilmesi için bu yasaların, bu sözleşmelere bağlı yasaların hazırlanması ve yürürlüğe girmesi gerekir. Bunun için de çok çalışmak gerekir. Gerçekten de bir, çok fazla sayıda yasal düzenlemeye ihtiyaç vardır. Psikolojik şiddet, musallat olma, fiziksel şiddet, tecavüz dahil cinsel şiddet, zorla evlilik, kadın sünneti, zorla çocuk aldırma ve zorla kısırlaştırma, cinsel taciz vesaire vesaire. Hep bunlarla ilgili sözleşmenin öngördüğü yasal veya diğer tedbirler alınırdır her konunun cümlesinin sonunda bunu yazıyor. O yüzden sözleşmeleri onayladık, yan gelip yatma olmaz. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının dediği gibi, ciddi ve ivedi bir şekilde çalışıp bunları ete kemiğe büründürmek gerekir, toplumu bilinçlendirmek gerekir. Çünkü toplum olarak geldiğimiz konakta gerçekten durumumuz hiç de iç açıcı değildir, bunu hepimiz biliyoruz, her gün bunu yaşıyoruz. 400 TL’yi eski eşinden alabilmek için ona av tüfeği ile ateş eden, ağır yaralanan kadını o tüfekle başını eze eze öldürüldüğü bir ülkede bu konularla ilgili yapacak daha çok işimiz vardır. O yüzden bu konuda elbette hepimize görev ve sorumluluk düşer ama en fazla da Hükümete ve bu konuyla ilgili Bakanlıklara görev ve sorumluluk düşer.

Evet ben bu konuyla ilgili dediğim gibi çok fazla uzun konuşmayacağım çünkü çok önemli yasa tasarıları vardır. Biraz sonra toplumda af olarak bilinen Yaba