dilek nas tez - 3 baskı

45
1 T.C. ERCİYES ÜNİVERSİTESİ ECZACILIK FAKÜLTESİ İLAÇLARDAKİ ORGANİK SAFSIZLIKLARIN TANIMLANMASI VE TAYİNİ Hazırlayan Dilek NAS Danışman Yrd. Doç. Dr. Vedat YILMAZ Analitik Kimya Anabilim Dalı Bitirme Tezi Mayıs–2013 KAYSERİ

Upload: ngoduong

Post on 16-Jan-2017

235 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

1

T.C. ERCİYES ÜNİVERSİTESİ ECZACILIK FAKÜLTES İ

İLAÇLARDAK İ ORGANİK SAFSIZLIKLARIN

TANIMLANMASI VE TAY İNİ

Hazırlayan Dilek NAS

Danışman

Yrd. Doç. Dr. Vedat YILMAZ

Analitik Kimya Anabilim Dalı

Bitirme Tezi

Mayıs–2013 KAYSERİ

i

BİLİMSEL ET İĞE UYGUNLUK

Bu çalışmadaki tüm bilgilerin, akademik ve etik kurallara uygun bir şekilde elde

edildiğini beyan ederim. Aynı zamanda bu kurallar ve davranışların gerektirdiği gibi, bu

çalışmanın özünde olmayan tüm materyal ve sonuçları tam olarak aktardığımı ve

referans gösterdiğimi belirtirim.

Dilek NAS

ii

YÖNERGEYE UYGUNLUK

“ İlaçlardaki Organik Safsızlıkların Tanımlanması ve Tayini” adlı bitirme ödevi

Erciyes Üniversitesi Lisansüstü Tez Önerisi ve Tez Yazma Yönergesi’ ne uygun olarak

hazırlanmıştır.

Hazırlayan Danışman

Dilek NAS Yrd. Doç. Dr. Vedat YILMAZ

Analitik Kimya Anabilim Dalı Ba şkanı

Prof. Dr. İbrahim NARİN

iii

“ İlaçlardaki Organik Safsızlıkların Tanımlanması ve Tayini” adlı Bitirme Ödevi

Erciyes Üniversitesi Lisansüstü Tez Önerisi ve Tez Yazma Yönergesi’ne uygun olarak

hazırlanmış ve Analitik Kimya Anabilim Dalında Bitirme Ödevi olarak kabul

edilmiştir.

Hazırlayan Danışman

Dilek NAS Yrd. Doç. Dr. Vedat YILMAZ

Analitik Kimya Anabilim Dalı Ba şkanı

Prof. Dr. İbrahim NARİN

ONAY :

Bu bitirme ödevinin kabulü Eczacılık Fakültesi Dekanlığı’ nın................... tarih ve

…………..……………sayılı kararı ile onaylanmıştır.

…/…/……

Prof. Dr. Müberra KO ŞAR

Dekan

iv

TEŞEKKÜR

Bu tezin hazırlanmasında bana destek olan ve hiçbir zaman yardımlarını esirgemeyen

danışmanım Yrd. Doç. Dr. Vedat YILMAZ’a, hayatım boyunca maddi ve manevi

desteğini esirgemeyen aileme sonsuz teşekkürlerimi sunarım.

Dilek NAS

Kayseri, Mayıs 2013

v

İLAÇLARDAK İ ORGANİK SAFSIZLIKLARIN TANIMLANMASI VE TAY İNİ

Dilek NAS

Erciyes Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi

Analitik Kimya Anabilim Dalı Bitirme Ödevi, Mayıs 2013

Danışman: Yrd. Doç. Dr. Vedat YILMAZ

ÖZET

Farmasötik dünyada, ilaç maddesi dışında kalan diğer organik maddeler ya da API

kalıntıları gibi istenmeyen kimyasallar ve sentez dışında ortaya çıkan maddeler,

safsızlık olarak kabul edilir. Safsızlık, formülasyon sırasında ya da ilaçtaki API ya da

formüle edilmiş API’nin kalitesini kaybetmesiyle oluşabilir. Bu istenmeyen kimyasal

maddelerin küçük miktardaki varlığı bile, farmasötik ürünlerin etkinliğini ve

güvenliğini etkileyebilir. Bir başka deyişle; safsızlık, etken maddenin ya da ilaç

maddesinin saflığını etkileyen herhangi bir maddedir. Kullanım bakımından, bir ilaç

maddesi safsızlık olarak üstün farmakolojik veya toksikolojik özellikleri olan bir madde

içerse dahi, saflığı tehlikeye girer. GC-MS ve HPLC-MS gibi kombine analitik teknikler

ilaçlardaki organik safsızlıkların (parçalanma ürünleri, yan reaksiyon ürünleri gibi)

tanımlanması ve tayini için vazgeçilmez araçlardır.

Anahtar kelimeler: Safsızlık, organik safsızlık, ilaç

vi

IDENTIFICATION AND DETERMINATION OF ORGANIC IMPURITIES IN DRUGS

Dilek NAS

Erciyes University, Faculty of Pharmacy

Department of Analytical Chemistry Graduation Project, May 2013

Advisor: Yrd. Doç. Dr. Vedat YILMAZ

ABSTRACT

In the pharmaceutical world, an impurity is considered as any other organic material,

besides the drug substance, or ingredients, arise out of synthesis or unwanted chemicals

that remains with API’s. The impurity may be developed either during formulation, or

upon aging of both API’s and formulated API’s in medicines. The presence of these

unwanted chemicals, even in small amount, may influence the efficacy and safety of the

pharmaceutical products. In other words, the impurity is any material that affects the

purity of the material of interest viz. active ingredient or drug substance. From the

standpoint of its usage, the drug substance is compromised in terms of purity even if it

contains another material with superior pharmacological or toxicological properties.

Hyphenated techniques, such as GC-MS and HPLC-MS, are inevitable tools in the

identification and determination of organic impurities (degradation products, products

of side-reaction etc) in drugs.

Keywords: Impurity, organic impurities, drug

vii

İÇİNDEKİLER BİLİMSEL ET İĞE UYGUNLUK .................................................................................. i

YÖNERGEYE UYGUNLUK ......................................................................................... ii

KABUL ONAY ............................................................................................................... iii

TEŞEKKÜR ................................................................................................................... iv

ÖZET ................................................................................................................................ v

ABSTRACT .................................................................................................................... vi

İÇİNDEKİLER ............................................................................................................. vii

ŞEKİLLER L İSTESİ ..................................................................................................... ix

KISALTMALAR ............................................................................................................ x

1. GİRİŞ VE AMAÇ ....................................................................................................... 1

2. GENEL BİLGİLER .................................................................................................... 5

2.1. İLAÇLARDAK İ SAFSIZLIKLARIN KAYNAKLARI VE YAPISI .................... 5

2.1.1. Organik Safsızlıklar ......................................................................................... 5

2.1.1.1. Sentezde Son Ara Ürün ............................................................................ 5

2.1.1.2. Sentezdeki Tamamlanmamış Reaksiyon Ürünleri .................................... 6

2.1.1.3. Aşırı Reaksiyon Ürünleri .......................................................................... 8

2.1.1.4. Sentezde Kullanılan Başlangıç Maddesinden Kaynaklanan Safsızlıklar 10

2.1.1.5. Reaksiyon Çözücüsünden Kaynaklanan Safsızlıklar .............................. 10

2.1.1.6. Katalizör Kaynaklı Safsızlıklar ............................................................... 11

2.1.1.7. Yan Reaksiyon Ürünleri .......................................................................... 11

2.1.1.8. Parçalanma Ürünü Safsızlıklar ................................................................ 13

2.1.1.9. Enantiomerik Safsızlıklar ........................................................................ 14

2.1.2. İnorganik Safsızlıklar ..................................................................................... 14

2.1.3. Çözücü Kalıntısı Safsızlıklar ......................................................................... 15

2.1.4. Sıvağdaki Safsızlıklar .................................................................................... 17

2.2. ORGANİK SAFSIZLIKLARIN PROFİLİ İÇİN STRATEJİLER ...................... 19

2.2.1. Organik Safsızlıkların Belirlenmesi............................................................... 21

viii

2.2.1.1. Bilinen Potansiyel Safsızlıklar ile Bilinmeyen Safsızlıkların

Kromatografik Tutunma Değerlerinin Eşleştirilmesi Yöntemi............................ 22

2.2.1.2. Safsızlık Yapılarının Belirlenmesinde Kromatografik, Spektroskopik ve

Kombine Tekniklerin Uygulamaları .................................................................... 23

2.2.2. Safsızlıkların Sentezi ..................................................................................... 27

2.2.3. Safsızlıkların Kantitatif Tayini ...................................................................... 28

3. SONUÇ ....................................................................................................................... 30

4. KAYNAKLAR .......................................................................................................... 32

ÖZGEÇM İŞ ................................................................................................................... 34

ix

ŞEKİLLER L İSTESİ

Şekil 1. Aspirin ve içerdiği organik safsızlıkların kimyasal yapıları. ............................... 3

Şekil 2. 17-oksosteroidlerin etinilasyonu ve sentezde gerçekleşen üç yan reaksiyon ...... 6

Şekil 3. Etinodiol diasetat’ın kimyasal yapısı ................................................................... 7

Şekil 4. Pipekuroniyum bromür’ün kimyasal yapısı....................................................... 7

Şekil 5. Enalapril (1a), lisinopril (2d) ve bunların dönüşümleri ....................................... 8

Şekil 6. Tolperison sentezi ve oluşan 3 safsızlık .............................................................. 9

Şekil 7. Piridinol karbamatın sentezi ve safsızlıklarının kaynakları ............................... 10

Şekil 8. Propranolol ve sentezi sırasında oluşan safsızlık (dimerik yapı) ...................... 12

Şekil 9. 2 Yan reaksiyonla 17α-etinil-17-hidroksi steroid’deki 17-hidroksi grubunun

asetilasyonu ...................................................................................................... 12

Şekil 10. Danazolün oluşumu ve İsodanazol safsızlığı ................................................... 13

Şekil 11. İlaçlardaki safsızlıkların tanımlanması, yapı aydınlatması ve tayini. .............. 20

x

KISALTMALAR

API : Aktif İlaç Bileşeni

CE : Kapiler Elektroforez

CEC : Kapiler Elektrokromatografi

FT-IR : Fourier Dönüşüm Kızılötesi Spektroskopisi

GC : Gaz Kromatografisi

HCl : Hidroklorik Asit

HPLC : Yüksek Performanslı Sıvı Kromatografisi

IR : İnfrared Spektroskopisi

IUPAC : Uluslar Arası Saf ve Uygulamalı Kimya Birliği

İTK : İnce Tabaka Kromatografisi

LC : Sıvı Kromatografisi

MS : Kütle Spektrometresi

NaOH : Sodyum Hidroksit

NMR : Nükleer Manyetik Rezonans

Rf : İTK’da Yürüme Hızı

SFC : Süperkritik Akışkan Sıvı Kromatografisi

UV : Ultraviole

1

1. GİRİŞ VE AMAÇ

İlaç, tıpta kullanılan ve biyolojk etkinliği olan (biyoaktif) saf bir kimyasal maddeyi ya

da ona eşdeğer olan bitkisel veya hayvansal kaynaklı, standart miktarda aktif madde

içeren bir karışımı ifade eder. Dünya Sağlık Örgütü ise ilacı ‘fizyolojik sistemleri veya

patolojik durumları, alanın yararı için değiştirmek veya incelemek amacıyla kullanılan

veya kullanılması öngörülen bir madde ya da ürün’ olarak tanımlar (1).

Etkinlik ve güvenlik ilaç tedavisinde iki önemli temel konudur. Sentetik, biyoteknolojik,

farmakolojik ve klinik araştırmalarda, en etkili ilaç materyalinin ve onun optimum dozaj

formunun belirlenmesinde, ilaç analisti, analitik kimyacı olarak destek vererek, dolaylı

fakat çok önemli rol oynar (2).

İlaç tedavisinin güvenliği iki önemli faktör ile belirlenir:

• İlaç maddesinin farmakolojik ve toksikolojik profili, yani, ilaç materyalinin insan

organizmasına yararlı ve advers (ters) etkileri arasındaki ilişkidir. Saf bir ilaç

materyalinin ters etkileri, onun kendisine ait özelliklerinden kaynaklandığı için, ilaç

analisti bu noktada ilaç tedavisinin güvenliğinin arttırılmasında çok fazla bir şey

yapamaz.

• Bulk ilaç materyalinde ve onun dozaj formlarındaki safsızlıkların neden olduğu ters

etkiler. Safsızlıkların izlenmesi ve kontrolü dikkate alındığında analitik kimyacının ilaç

tedavisinin güvenliğine katkısı açık ve ortadadır. Bu yüzden, safsızlıklar ile ilgili

analitik aktiviteler modern farmasötik analizde en önemli konular anasındadır.

Safsızlık, başlangıç maddesi, ortamdaki bileşenler veya yan reaksiyonlar sonucu oluşan

ve orijinal ilaçla birlikle bulunabilen herhangi bir madde olarak tarif edilmektedir (3).

Diğer bir deyişle, safsızlık; bir aktif ilaç bileşeninin (API) veya bir ilacın saflığını

etkileyen herhangi bir madde olarak tanımlanır. “Safsızlık profili” ise ilaç

hammaddelerinde ve farmasötik formülasyonlardaki organik, inorganik, sıvağ ve

2

çözücü kalıntılarının belirlenmesi, tanımlanması ve kantitatif tayinini hedefleyen bir

analitik aktiviteler grubunun genel bir ismi olarak kabul edilmektedir. (2)

Endüstriyel ve ilaç kontrol laboratuarlarında gerçekleştirilen analitik çalışmaların nihai

hedefi, ilaç üreticilerine terapötik kulanım için yüksek kalitede ilaç üretiminde yardımcı

olmaktır. Bir ilaç hammaddesi örneğinin kalitesini tanımlamanın en iyi yolu onun

saflığının belirlenmesidir. Bu amaca ulaşmak iki şekilde mümkündür. Bunlar; yüksek

doğruluğa ve kesinliğe sahip spesifik bir metot ile aktif ilaç bileşeninin veya onun

safsızlıklarının tayinidir. İlaç analizinin ilk yıllarında, kromatografik tekniklerin henüz

uygulanabilir olmadığı zamanlarda, ilaçların saflık kontrolü spesifik olmayan titrimetrik

ve fotometrik metotlarla aktif ilaç bileşeninin tayinine dayanmaktaydı. Analitik cihaz

teknolojisinin son birkaç on yılda muazzam gelişmesiyle ilaç materyallerinin saflığının

belirlenmesi için yeni yöntemler ortaya çıkarılmaktadır. Böylece, günümüzde, spesifik

olmayan tayin metotlarının hayli spesifik ve kesin metotlar (çoğunlukla HPLC) ile yer

değiştirmesi sağlanarak ilaç hammaddesi materyallerinin aktif ilaç bileşeninin daha

doğru ve kesin tayini mümkün olmaktadır. Buna rağmen, farmakopelerin son

baskılarında uygun fonksiyonel gruplar içeren ilaç maddelerinin tayinleri hala klasik ve

spesifik olmayan metotlara dayanmaktadır ve HPLC metotları sınırlı sayıda tayin için

kullanılmaktadır. Bunun muhtemel iki sebebi vardır (2).

Birincisi, maliyet ve harcanan zaman açısından bu iki yaklaşım arasında muazzam bir

fark olmasıdır. Titrasyonlar ve spektrofotometrik ölçümler minimum maliyetle çok kısa

bir süre içinde gerçekleştirilebiliyorken, bir HPLC metodu genellikle zaman isteyen

sistem, uygunluk testleri, test materyalinin ve referans standardın pek çok paralel

çalışmasını ve aynı zamanda pahalı ensturmentasyon, kolonlar ve çözücüler gerektirir.

Diğer taraftan, tabii ki, iki yaklaşımla elde edilen sonuçların değeri spesifiklik ve

doğruluk bakımından birbirleriyle karşılaştırılamaz.

İkincisi, ilaç materyallerinin tayininde HPLC metotlarının, yukarıda bahsedilen analitik

teknoloji gelişiminin bir sonucu olarak, genel ilerleme eksikliğinin sebebi olarak

safsızlıkların incelenmesinde assay metotlarından daha büyük bir şekilde gelişim

göstermesine neden olmasıdır. Bunun bir sonucu olarak, IUPAC’ın bahsettiği gibi, bir

ilacın kalitesi (saflığı) safsızlıklarının karakterizasyonu ve kantitatif olarak tayiniyle çok

daha verimli bir şekilde incelenebilir. Örneğin, bir ilaç hammaddesi materyalinin aktif

3

ilaç bileşeni yüzdesi hayli spesifik, doğru ve kesin bir metot kullanılarak %0,5 bağıl

standart sapma ile %99,0 bulunur ise, saflık % 99,0 ± 0.5 dır ve tolere edilemeyen

belirsizlik içerir. Aksine, safsızlıklar doğrudan tayin edilerek çok daha iyi bir şekilde

karakterize edilebilirler. Analitik teknolojideki değişiklerin ve ilaç saflığı konusunda

sürekli artan taleplerin bir sonucu olarak, farmasötik analizdeki düşünce şekli büyük

oranda değişmektedir. Modern farmasötik analizlerde, safsızlıkların incelenmesinin

önemi artarken, assay metotlarının öneminin azaldığı görülmektedir (2).

En klasik ilaçlardan birisi olan aspirinin durumu (saflığı ve safsızlığı), yukarıda

bahsedilen değişikli ğe örnek olarak verilebilir. Farmakopelerde, aspirinin (1 nolu

bileşik) saflığı (kalitesi) ve içerisindeki safsızlığı olmak üzere iki şekilde belirlenir.

Saflığı, ilaç hammaddesi örneğindeki aspirinin aşırı NaOH ile reaksiyonu ve artan

NaOH’in ayarlı HCl ile geri titrasyonu ile tayin edilmektedir. Safsızlığı ise, aspirinin

başlıca safsızlık veya bozunma ürünü olan serbest salisilik asit (2 nolu bileşik) için bir

renk testi ile belirlenmektedir. Yaklaşık 20-25 yıl önce, farmasötik analizde HPLC

yönteminin kullanımının yaygınlaşmaya başlamasıyla, ilaç hammaddesi örneklerin ve

aspirin tabletlerin salisilik aside ek olarak üç tane (3-5 nolu bileşikler) daha safsızlık

içerdiği bulunmuştur (Şekil 1.). Bunlardan 4 nolu safsızlık bazı durumlarda %1

düzeylerine kadar ulaşmıştır (4,5). Bu safsızlıkların protein amino fonksiyonları ile

reaksiyon verme özelliğinin, aspirinin alerjik etkilere sebep olmasına yol açtığı

düşünülmüştür (6). Yukarıda bahsedilen safsızlıkların hepsi, aspirinin saflık tayininde

kullanılan titrasyon yönteminde NaOH harcamaktadır. Bu yüzden bu safsızlıkların

varlığı bu yöntemle belirlenemez (2).

Şekil 1. Aspirin ve içerdiği organik safsızlıkların kimyasal yapıları.

4

Bu çalışmada, ilaç hammaddesi materyali ve farmasötik formülasyonlarda bulunan

organik safsızlıkların kaynakları, tanımlanması, tayini ve karakterizasyonu için

geçmişten günümüze kadar kullanılan metotlardaki gelişmeler incelenmiştir.

5

2. GENEL BİLGİLER

2.1. İLAÇLARDAK İ SAFSIZLIKLARIN KAYNAKLARI VE YAPISI

2.1.1. Organik Safsızlıklar

İlgili, sıradan ve sentezle ilgili safsızlıklar olarak adlandırılan organik safsızlıklar, ilaç

hammaddesi sentezinin çeşitli evrelerinden ve ilaç dozaj formlarının hazırlanmasından

kaynaklanabilir. Sentezle veya prosesle ilgili safsızlıklar ile parçalanma ürünleri

arasında net bir ayırım yapmak her zaman mümkün değildir. Parçalanma ürünleri,

sentez, son ürünün izolasyonu, hammaddenin depolanması ve özellikle dozaj

formlarının formülasyonu ve depolanması sırasında oluşabilir (7).

Bu bölümde görüldüğü gibi safsızlıkların çoğunluğu ilacın üretim sürecinin sentetik

yolağının karakteristiğidir. Burada aynı ilaç maddesinin hazırlanması için birkaç

sentetik yolak vardır ve bu ilaçlardan jenerik olanların çoğu pratikte kullanılabilir.

Avrupa Farmakopesi tarafından sunulan muhtemel safsızlıkların yapıları birçok

durumda verilememektedir (8). Farklı sentezler diğer yapıların ortaya çıkmasına neden

olabilir. Organik safsızlıkların kaynaklarına göre sınıflandırılması aşağıda verilmektedir

(9).

2.1.1.1. Sentezde Son Ara Ürün

Bu kategoriye giren safsızlıklar genellikle ‘olası’ ya da ‘beklenen’ safsızlıklar olarak

adlandırılır. Örneğin; parasetamol sentezinde en son basamak, 4-aminofenol’ün

asetilasyonudur. 4-aminofenol, Avrupa Farmakopesi’inde fotometrik olarak ölçülen,

bulk ilaç hammaddesindeki olası bir safsızlıktır (8). Farmasötik açıdan birçok önemi

olan 17α-etinil-17-hidroksi-steroidler, 17-oksosteroidlerin etinilasyonu ile hazırlanır. Bu

nedenle 17-oksosteroidler (Şekil 2.), etinilsteroidlerin olası safsızlığıdır. Steroidlerden

başka bir örnek de prednisolondur. Prednisolon sentezinin son aşamasında

6

mikrobiyolojik dehidrogenasyonla yapıya (delta1) bir çift bağ girişi sağlanır. Bu

nedenle prednisolonda olasılığı yüksek safsızlık 1,2-dihidro türevi olan

hidrokortizon’dur (10).

Şekil 2. 17-oksosteroidlerin etinilasyonu ve sentezde gerçekleşen üç yan reaksiyon

2.1.1.2. Sentezdeki Tamamlanmamış Reaksiyon Ürünleri

Eğer son ara ürün, iki fonksiyonel gruba sahipse ve son aşama bunların her ikisinin de

aynı reaksiyonunu içeriyorsa, her zaman için olası durum bunlardan sadece birinin

reaksiyona girmesi ve reaksiyonda kısmen safsızlık olarak görülmesidir. Bu tür

safsızlıklar da olası safsızlıklar kategorisinde yer alır. Örneğin; etinodiol diasetat

sentezlerinden birinde (Şekil 3.) etinodiolün diasetilasyonu (17α-etinilestra-4-en-3β,17-

diol) son aşamadır. Sekonder 3-hidroksi grubunun aktivitesi, tersiyer 17-hidroksilin

aktivitesinden daha yüksek olduğu için olası (ve gerçek) safsızlık etinodiol-3-asetattır.

Benzer şekilde, pipekuroniyum bromür (2β, 16β-bis-(4dimethylpiperazino)-3α, 17α-

7

diacetoksi-5α-androstane dibromür) (Şekil 4.) sentezinin son aşaması 3α, 17β-dihidroksi

türevinin diasetilasyonudur ve muhtemel safsızlık da 17β-monoasetil türevidir (10).

Şekil 3. Etinodiol diasetat’ın kimyasal yapısı

Tamamlanmamış reaksiyon gibi safsızlık kaynakları, sentezlerin son aşamasıyla kısıtlı

değildir. Örneğin; enalapril maleat ve lisonopril sentezlerinden birinde (şekil 5.) -CH2-

Ph yapısı -CO-Ph molekülü olarak girdirilir. Bu molekül okso grubun katalitik

hidrogenasyonuyla –CH2-Ph e dönüştürülür. Azalmamış ya da kısmen azalmış okso

grubu (CH(OH)-Ph), safsızlık olarak enalapril ve lisinoprilin okso ve hidroksi

türevlerini oluşturur (10).

Şekil 4. Pipekuroniyum bromür’ün kimyasal yapısı

8

Şekil 5. Enalapril (1a), lisinopril (2d) ve bunların dönüşümleri

2.1.1.3. Aşırı Reaksiyon Ürünleri

Birçok durumda son reaksiyon basamağı yeterince seçici değildir ve ortamdaki reaktif

son ara ürüne atak eder. Örneğin nandrolonun (19-nortestosteron,17β-hidroksi-estra-4-

en-3-on) dekanolasyonuyla oluşan nandrolon dekanoatta 4-en-3-on, bir enol ester tipi

safsızlık olan estra-3,5-dien-3,17B-diol-bis-dekanoat’ı dekanoasyonla oluşturabilir.

Aşırı reaksiyonlar sadece son aşamada değil, sentezin önceki aşamalarında da

gerçekleşebilir. Örneğin yukarıda bahsedilen enalapril maleat ve lisinopril sentezinde –

9

CO-Ph redüksiyonu sadece tamamlanmamış reaksiyon kısmında gerçekleşmeyebilir,

bunun için artı bir redüksiyon şartı aranır. Fakat bu durum da fenil halkasının

hidrogenasyonuna yol açar; bu siklohekzil-enalapril ve siklohekzil-lisinopril safsızlık

kaynağıdır. Aşırı reaksiyon ihtimaline başka bir örnek de redüksiyon gerektiren

kompleks metal hidrürleriyle yukarda bahsedilen etinodiol, noretisteronun (17α-etinil-

17-hidroksi-estr-4-en-3-on) 3-okso grubunun redüklenmesiyle oluşur. Şekil 2.’de fazla

reaksiyon 4-en-3-okso grubu içeren steroidlerde gösterilmiştir. 4-en-3,17-dion

etinilasyonunda, etinilasyon tamamen bölge seçici değildir: 17α-etinil-17-hidroksi

steroidlerin formülasyonunda safsızlığı 3,17-dietinil türevleri oluşturur (10).

Aşırı reaksiyonun diğer türleri de gerçekleşebilir. Şekil 6.’da görüldüğü gibi, tolperison

Mannich kondensasyonuyla hazırlanır (4-metilpropiyofenonun, 1 mol formaldehit ve

piperidinle reaksiyonu). Eğer reaksiyona 2 mol formaldehit katılırsa, hidroksimetil

grubu içeren bir safsızlık görülebilir.

Şekil 6. Tolperison sentezi ve oluşan 3 safsızlık

Diğer bir örnek de, piridinol karbamat sentezinde klorlama (klorinasyon) aşamasıdır.

2,6-lutidinin fotokataliz yoluyla klorlama reaksiyon ürünü, bis-klorometil türevidir. Bu

da iki adımla sonuç ürününe dönüştürülür. 2,6-lutidinin klorlama sırasında oluşan fazla

10

reaksiyon ürünü trikloro türevidir. Şekil 7.’de gösterildiği gibi hidroksi türevi piridinol

karbamatın prokürsörüdür (9).

Şekil 7. Piridinol karbamatın sentezi ve safsızlıklarının kaynakları

2.1.1.4. Sentezde Kullanılan Başlangıç Maddesinden Kaynaklanan Safsızlıklar

İlaç sentezindeki başlangıç maddesinin içerdiği safsızlıklar, ilaç maddesindeki

safsızlıkların kaynağı olabilir. Bu durumda başlangıç maddesindeki safsızlık, aynı

başlangıç maddesi gibi reaksiyon verir ve oluşan bileşikler çoğu zaman izomerik

safsızlıkları oluşturur. Örneğin; 3-triflorometil-α-etilbenzhidrol (flumecinol)’deki

izomerik 4-triflorometil safsızlığı, sentez başlangıç maddesi olan 3-

triflorometilbromobenzen’deki 4-triflorometilbromobenzen safsızlığının bir sonucu

olarak oluşmaktadır (11,12). Tolperison senteziyle ilgili başka bir örnek önceki

bölümde ele alınmıştır. Eğer mannich reaksiyonunun başlangıç maddesi olan 4-

metilpropiyofenon, safsızlık olarak 2-metilpropiyofenonu içerirse, tolperisonun 2-metil

analoğu da safsızlık olarak bulunabilir (10).

2.1.1.5. Reaksiyon Çözücüsünden Kaynaklanan Safsızlıklar

Bazı durumlarda reaksiyondaki çözücü ya da çözücüdeki safsızlık, sentez sırasında

başka bir safsızlığın oluşumuna yol açar. Örneğin; yukarıda bahsedilen pipekuroniyum

bromürün sentezinde ilk adımlarından biri, 3β-hidroksi-5α-androstan-17-on

metansülfonat’tan metansülfonik asitin katalitik eliminasyonuyla 5α-androst-2-en-17-

11

on’un oluşmasıdır. Bu reaksiyondaki safsızlık, 3β-fenil-5α-androstan-17-on olarak

tanımlanmıştır. Bu deneyde çözücü karışımı, benzen ile silica ve alüminyum klorid

katalizörlerini içerir. 3-fenil türev oluşumunun temel nedeni, aktif ester ve benzen

arasındaki Friedel-Crafts tipi reaksiyondur (13). Yukarıda bahsedilen enalapril maleat

sentezinin ilk adımı, benzen ve maleik anhidrit arasındaki Friedel-Crafts reaksiyonu ile

1-fenil-1-oksobut-2-en-4-oik asittir. Eğer benzen, reaksiyon çözücüsü olarak çok fazla

kullanılırsa, söz konusu ara üründeki 4 metil türevinde toluenin izleri yer alır ve bu da

son üründeki safsızlıkların kaynağı olabilir (14). Eğer diklorometan, reaksiyon için

çözücü olarak seçilirse, bu çözücü Friedel –Crafts reaksiyonuyla safsızlığın yapısına

katılabilir. Burada safsızlık dklorometanın ara üründeki 2 molekülün 4’pozisyonuna

metilen köprüsü ile bağlanmasıyla oluşur (10).

2.1.1.6. Katalizör Kaynaklı Safsızlıklar

Homojen katalizörlerin kullanımı nadir olarak safsızlıkların oluşumuna yol açabilir. Bu

duruma bir örnek; mazipredon sentezinde 21. posisyondan piridinle katalizlenmesinde

prednisolunun tolisasyonudur. Prednisolon-21-tosilat ara ürünündeki bir safsızlık,

prednisolonun kuaterner 21-piridinyum türevi olarak bulunmuştur (15).

2.1.1.7. Yan Reaksiyon Ürünleri

Olguların çoğunda, saf başlangıç maddeleri ve reaktifler kullanılıp reaksiyon koşulları

dikkatli bir şekilde sağlanmış olsa da organik sentezlerin ana reaksiyonları yanında yan

reaksiyonlar da kaçınılmazdır. Yeni analitik teknolojiler % 0,01 oranında bulunabilen

yan reaksiyon ürünlerinin yapısını belirleyebildiği için, yan reaksiyonlar sonucu

oluşabilen safsızlıklar ile ilgili tecrübeler giderek artmaktadır. İlaç maddelerinin sentezi

sırasında gerçekleşen sayısız yan reaksiyon arasındaki örneklerden bazıları aşağıda

verilmiştir (11).

Steroidlerin 17-okso grubunun 17α-etinil-17-hidroksi steroidler’i oluşturmak üzere

alkali asetiller ile reaksiyonu (aynı zamanda aşırı reaksiyon tipi yan reaksiyonunun da

yer aldığı reaksiyon) Şekil 2.’de gösterilmiştir. Şekil 2.’deki reaksiyon şemasında 2

tipik yan reaksiyonlar da yer almaktadır.

12

Şekil 8. Propranolol ve sentezi sırasında oluşan safsızlık (dimerik yapı)

Şekil 8.’de epimerik 17β-etinil-17-hidroksi türevi olan Propranolol ve asetilen köprülü

dimerik türevinin oluşumu gösterilmiştir. Dimerik türevlerin oluşumu, diğer ilaç

sentezlerinde yan reaksiyonlarda sık olarak görülür. Örneğin; bu gibi safsızlıklar

Avrupa Farmakopesinde propranololün safsızlıkları arasında yer almaktadır (8).

4-Dimetilaminopiridin ile katalizlenmiş, etinodioldeki (17α-ethinilestra-4-ene-3/3,17-

diol))sterik olarak engellenmiş 17-hidroksi grubunun asetilasyonu ilginç bir yan

reaksiyon oluşumuna örnektir. Şekil 9.’da görüldüğü gibi yan reaksiyon, 17α-etinil-

estra-4-en-3β,17-diol-3-asetat-17-(3’-asetoksi-2’-butenoat)’ın Z ve E izomerlerinin

oluşumuna yol açar (9).

Şekil 9. 2 Yan reaksiyonla 17α-etinil-17-hidroksi steroid’deki 17-hidroksi grubunun

asetilasyonu

13

Yan reaksiyonlar sonucu izomerlerin oluşumu sıklıkla meydana gelmektedir.

Danazol’de safsızlık olarak isodanazol oluşumu (Şekil 10.), safsızlık olarak pozisyonel

izomerlerin oluşumuna tipik bir örnektir (13). Diasteromerler çoğunlukla peptid

türevlerinde safsızlık olarak meydana gelir. Peptid türevlerinin ve aynı zamanda

diketopiperazin türevlerinin (peptid ilaçları içinde safsızlıkların diğer önemli grubu)

diasteromerleri, Avrupa Farmakopesinde enalapril ve lisinoprilin safsızlıkları olarak

tanımlanmaktadır (8).

Şekil 10. Danazolün oluşumu ve İsodanazol safsızlığı

2.1.1.8. Parçalanma Ürünü Safsızlıklar

İlaç sentezlerinin son ürününün dönüşümü veya parçalanması, reaksiyonun son

basamağında veya izolasyon, kurutma gibi işlemler sırasında meydana gelebilmektedir.

Bu yüzden parçalanma ürünleri ilaçlarda bulunan safsızlık grubunda yer alır. Örneğin;

Şekil 6.’da tolperisonun oluşmasını sağlayan Mannich reaksiyonu sırasında piperidin ve

formaldehit, ilaç maddesinden ayrılarak (parçalanarak) 1-(4-metilfenil)-prop-2-en-1-on

bileşiği oluşabilir. Papaverin sentezinin son aşamasındaki şartlarda oksitlenerek

papaverinol ve papaveraldin’e dönüşebilir. Bu maddelerin miktarı saklama koşulları

altında artar; bu yüzden bunlar safsızlık ve parçalanma ürünü olarak kabul

edilebilmektedir (10).

14

2.1.1.9. Enantiomerik Safsızlıklar

Kiral ilaçların saf enantiyomer antipodu, safsızlık olarak kabul edilebilir. Burada

enantiyomerlerden birisi ilaç etken maddesi olarak kabul edilirken, diğer enantiyomer

safsızlık olarak kabul edilir. Safsızlık olarak kabul edilen enantiyomerin diğer

enantiyomerden ayrılması ve miktarının belirlenmesi gerekir (10).

2.1.2. İnorganik Safsızlıklar

İlaçlardaki inorganik safsızlıklar için çeşitli olası kaynaklar şunlardır:

• Sentetik üretim işleminin başlangıç maddeleri, reaktifleri ve çözücüleri inorganik

asitlerin tuzları için kaynak olabilir (Klorürler, sülfatlar, fosfatlar vb). Aynı şekilde

çeşitli ağır metaller de içerebilir.

• Ağır metaller, üretim işleminde kullanılan reaksiyon kaplarından ve tüplerden de

kaynaklanabilir.

• İlaç hammaddelerinin kristalizasyonu ve kromatografik saflaştırmaları sırasında ilaç

hammaddesi çözeltisini renksizleştirmek için sıklıkla kullanılan filtreler, süzme

aparatları ve adsorbanlar ağır metallerin ve inorganik asit tuzlarının serbest hale geçerek

safsızlık oluşturmasına neden olabilir.

• Bazı inorganik reaktiflerin kendileri ya da dönüşüm ürünleri de olası safsızlıklardır.

Örneğin; Selenyum dioksit, krom trioksit, permanganat ve civa(II) tuzları gibi

yükseltgen ajanlarla yapılan oksidasyonun reaksiyon ürünlerinde selenyum, krom,

manganez ya da çinkonun izleri tespit edilebilir. Lityum alüminyum hidrür ya da

sodyum borhidrür gibi indirgeyici ajanların kullanımıyla son üründe alüminyum ya da

bor izlerine rastlanabilir.

• Paladyum ve nikel gibi heterojen katalizörler safsızlık içerebilir. Bunlar iyonize

olabilir ya da reaksiyon sırasında oluşabilir. Bu da ilaç hammaddesinde safsızlık

kaynağı olabilir.

• İlaç maddesinin parçalanması da inorganik safsızlıklara yol açabilir (Örneğin; fosfat

esterlerinin hidrolizinden fosfat tuzları oluşumu, hidrazidlerin ve hidrazonların

hidrolitik parçalanmasından hidrazin oluşumu)(10).

15

2.1.3. Çözücü Kalıntısı Safsızlıklar

Çözücüler ilaç endüstrisinin hemen hemen her aşamasında kullanılır. Çözücü kalıntıları,

ilaç hammaddesinde ve farmasötik formülasyonlarda çoğunlukla bulunur. İlaç

hammaddesindeki çözücü kalıntılarının kaynakları şunlardır:

• Çözücü kalıntılarının en muhtemel kaynağı, ilaç hammaddesinin kristalizasyonunda

kullanılan çözücüdür. Kristalizasyon çözücüsünün seçiminde dikkate alınması gereken

birçok faktör vardır. Kristalizasyon işlemi, ilaç maddesinin geri kazanımını mümkün

olduğunca en yüksek oranda sağlarken, safsızlıkların miktarını da mümkün olduğunca

en düşük miktara düşürmelidir. İlaç maddesinin seçilen çözücü ile kristalizasyonu,

istenen kristal morfolojisini oluşturmalıdır. Buna ek olarak, çözücü çok yüksek

sıcaklığın olmadığı kurutmayla uzaklaşabilecek kadar uçucu olmalıdır. Bazı çözücülerin

kristalizasyonda verimli bir şekilde kullanılabilecek olmasına rağmen, onların yüksek

fiyat, sağlık veya çevresel tehlikelerinden dolayı kullanılamadığı da dikkate alınmalıdır.

Bazı durumlarda, kendileri saf olmayan çözücülerin bazı karışımlarının kristalizasyon

için kullanımı söz konusudur (Örneğin; petrol eterinin farklı fraksiyonları). Bazı başka

durumlarda ise çözücüler safsızlık olarak uçucu bileşenler içerebilir (Örneğin; hekzanda

bulunan 2-metilpentan, 3-metilpentan ve metilsiklopentan). Bunlar da ilaç

hammaddesinde olası safsızlık olarak yer alır. Bu nedenle kristalizasyon için kullanılan

çözücünün önce gaz kromatografisi ile dikkatli bir şekilde kontrolü yapılmalı ve

bununla ilaç hammaddesindeki çözücü kalıntı profilinin tahmini yapılmalıdır.

• Bazı durumlarda kristalizasyon öncesi ilaç maddesine bazı çözücülerin çok güçlü bir

şekilde bağlanması, kristalizasyon sonrasında bile ilaç hammaddesinde çözücünün eser

düzeylerde bulunmasına neden olabilir. Bu safsızlıklar, reaksiyonun son basamağının

veya son reaksiyon basamağında kullanılan uçucu reaktiflerin çözücüsü veya uçucu

ürünleri olabilir (Örneğin; asetik asit ya da trifloroasetik asit).

• İlaç hammaddesinin son saflaştırma işlemi kolon kromatografisi ile olursa,

kromatografide kullanılan çözücü de ortamda bulunabilir. Eğer iyon-değiştirme

kromatografisi kullanılırsa yukarda bahsedilen asetik asit ve trifloroasetik asit ve uçucu

reaktifler de safsızlık olarak ortamda bulunabilir.

16

• İlaç hammaddesi, uçucu bileşenleri havadan adsorplayarak bağlayabilir. Bu durum

için en tipik örnek, higroskopik bileşikler için suyun safsızlık olarak bulunmasıdır.

Fakat bazen en hassas analitik metotlar, kurutma, paketleme gibi işlemler sırasında ilaç

maddesine temas eden havadaki uçucu safsızlıkları belirleyebilmektedir.

Eğer çözücülerin miktarları ilaç hammaddesinin bütün karışımlarında stokiyometrik

olarak bulunmazsa (Örneğin; 0.5, 1, 2 mol kristal suyu gibi), çözücüler X-ray, IR ve

termal analiz ile karakterize edilebilir. Bulunan herhangi bir çözücü, mesala su, safsızlık

olarak kabul edilir ve safsızlık miktarının sınırları farklı farmakopeler tarafından

belirlenir (10).

İlaç hammaddesinden uçucu safsızlıkların uzaklaştırılması için kullanılan yöntem,

maddenin tercihen düşük basınç altında uygun sıcaklıkta kurutulmasıdır. Birçok

durumda çözücülerin son kalıntılarını uzaklaştırmanın çok zor hatta bazen imkânsız

olabileceğini belirtmek gerekir. Çok yüksek sıcaklıkta uzun süreli kurutma ilaç

molekülünün parçalanmasına neden olabilir. Yükseltgen özelliğe sahip parçalanma

ürünlerinin oluşmasına rağmen bu oluşum kurutmada inert atmosfer gazı kullanılarak en

aza indirilebilir ya da önlenebilir. Çözücü kalıntılarının sınırları farmakopeler tarafından

belirlenen sınırların altına düşürülür. Kristalizasyon için kullanılacak çözücü madde

seçildiğinde çeşitli kuralların dikkate alınması önemlidir. İlaç hammaddesi için en

uygun çözücüyü ve kurutma için uygun koşulları bulmak sadece araştırmanın her

aşamasında analitik kimyacıların aktif işbirliği ile mümkündür (10).

Katı dozaj formları çeşitli kaynaklardan meydana gelen uçucu bileşenler içerebilir,

bunlar;

• İlaç hammaddesinden kaynaklı çözücü kalıntıları,

• Sıvağlardan kaynaklanan çözücü kalıntıları. Laktoz monohidrat stokiyometrik

miktarlarda su içerirken diğerleri (örneğin nişasta) %10 kadar su içerir.

• Su, alkol, 2-propanol, kloroform, diklorometan ve diğer çözücüler ıslak granülasyon

teknolojilerinde kullanılır ve etkin maddelerin sıvağların toz karışımlarına püskürtme ile

uygulamalarında,

17

• Aynı çözücüler film kaplı tabletlerin ve çeşitli uzun süreli salınımlı formülasyonların

hazırlanmasında kullanılan çeşitli polimerik maddeleri çözmek için kullanılır.

Kurutmayla uzaklaştırılan çözücüler ve bunların katı dozaj formlarındaki miktarları ilaç

hammaddesinde kullanılan aynı metotlarla kontrol edilir (10).

2.1.4. Sıvağdaki Safsızlıklar

İlaç endüstrisinde ilaç maddelerini farmasötik formülasyona dönüştürmede kullanılan

farmasötik sıvağların tahmini sayısı yaklaşık 1000 civarındadır. Monografiler dahil

başlıca farmakopeler, sıvağ olarak yaklaşık 200 madde içerir. En çok kullanılan

sıvağlar; laktoz ve sükroz gibi şekerler, nişasta ve mikrokristalin selüloz gibi

karbonhidrat tipi biyopolimerler, selüloz türevleri, polietilen glikol (makrojeller) gibi

polimerik maddeler, polivinilpirolidon (povidon), bitkisel kökenli çeşitli yağlar, stearik

asit ve onun magnezyum tuzu, kalsiyum fosfat gibi inorganik maddeler, silisik asitin

çeşitli formlarıdır (10).

Bu maddelerin çoğunun nispeten sadece küçük bir kısmı farmasötik örneklerin (ilaç

formülasyonlarının) hazırlanmasında kullanılır: çoğu gıda ve kozmetik endüstrisinde

kullanılır. Bu durumun ve sıvağların çoğunun karmaşık yapısının bir sonucu olarak

sıvağların kalitesini ve özellikle saflığını belirlemek ilaç maddelerine göre çok daha

zordur. Ancak, bu maddelerin farmasötik formülasyonlardaki miktarı aktif ilaç bileşeni

miktarından pek çok durumda daha yüksek olduğu için bunların saflığı önemli bir

konudur (16,17).

Yeterince kontrol edilmeyen sıvağ maddelerinin en küçük safsızlığı bile insan

organizması için tehlikeli olabilir. Safsızlıklar ilaç ürününün kararlılığını istenmeyen

şekilde de etkileyebilir. Örneğin sıvağda bulunabilecek eser metaller etkin maddenin

parçalanmasını katalizleyebilir. Örneğin; polietilen glikollerdeki peroksit safsızlığı,

oksitlenebilen ilaçların parçalanmasına neden olabilir (18).

İlaç maddelerindeki sıvağ miktarlarının düzenlenmesi yönünde büyük çabalar

harcanmaktadır (19,20). Bu durum birçok konferans ve derste de ele alınmaktadır (10).

Sıvağdaki safsızlıklar ve Avrupa Farmakopesine göre bunların belirlenmesinde

kullanılan limitler ve metotlar çeşitli örneklerle aşağıda belirtilmiştir (8). Klorür ve

18

sülfat iyonları bazı analitik metotlar ile tayin edilmektedir. Fakat limitler ilaç

maddesindeki sIvağlara göre değişebilmektedir, örneğin klorür ve sülfat sınırları

sırasıyla magnezyum stearat için %0,025 ve %0,5 iken; kalsiyum fosfat için %0,15 ve

%0,5’tir.

Ağır metaller için limit kalsiyum fosfatta 30 ppm, magnezyum stearatta 20 ppm,

hidroksietil ve hidroksipropilselülozda 20 ppm, povidonda 10 ppm’dir. Toksik metaller

için limitler daha düşüktür. Örneğin; hidrojelenmiş yerfıstığı yağında nikel 1 ppm

(atomik absorpsiyon spektroskopisi ile belirlenen), kalsiyum fosfatta arsenik 4 ppm’dir.

Polimerik sıvağlardaki monomerlerin tespiti bu sıvağların kontrolünde önemli bir kısmı

oluşturur. Örneğin; povidonda 1-vinilpirolidin-2-on HPLC (limit 10 ppm) ile tespit

edilir, makrogol’de etilen oksit (1 ppm) gaz kromatografisi ile tespit edilir. Farmasötik

polimerde bulunan monomerik 4,4’-metilenbissiklohekzilaminin tespiti katı faz

ekstraksiyonu ile yapılır ve ekstraksiyondan sonra heptaflorobutiramide dönüştürülür ve

GC-MS ile analizi yapılır. Povidonda bulunan hidrazin için limit testi onun

salisilaldehitli türevinin (1 ppm) ince tabaka kromatografisine dayanır. Aldehit için

belirlenen limit 500 ppm’dir (21).

Hidroksipropil selüloz gibi peroksit (Hidrojen peroksit olarak ifade edilir.) içerenler için

limit 400 ppm’dir (titanyum(III) klorür ile renk testi).

Biyopolimerlerin patates nişastasındaki protein içeriği sülfürik asitle çözülmesi sonrası

amonyak olarak tespit edilir (limit %0.1). Demir ve kükürt dioksit için izin verilen

sınırlar sırasıyla 10 ppm ve 50 ppm’dir.

Hidroksietilselülozun analitik incelemedeki önemli testleri, gaz kromatografisi ile etilen

oksit (1 ppm) ve 2-kloroetanol’ün (10 ppm), renk reaksiyonuyla da glioksal’ın (20 ppm)

belirlenmesidir.

Doygun yağların analitik kontrolü, yabancı doygun asit ve sterollerin gaz kromatografisi

ile tayinini içerir (10).

19

2.2. ORGANİK SAFSIZLIKLARIN PROF İLİ İÇİN STRATEJİLER

İlaç maddelerindeki organik safsızlıkların kaynakları Bölüm 2.1.1.’de anlatılmıştır. İzin

verilen organik safsızlık oranı pek çok durumda %0,1 iken, ilaç düzenleme otoriteleri,

sentetik araştırma kimyacıları, teknolojistler ve ilaç maddesi tüketicileri bu oranı %0,1

ile % 1 arasında kabul etmektedirler (22).

Şekil 11.’de ilaçlardaki safsızlık profilinin uygun mevcut metotlar kullanarak

çıkarılması şematize edilmiştir. Bu şema araştırmacılara uygulamaları gereken

stratejilerin ve izlenmesi gereken yolların belirlenmesinde büyük bir kolaylık sağlar.

İlaçların safsızlık profili için laboratuarlarda kullanılan stratejiler farklılık

gösterebilmektedir. Bütün laboratuarlarda yaklaşık aynı teknikler kullanılmasına

rağmen, bu metotların kullanım sırası ve yöntemi bireysel laboratuarlarda oldukça farklı

olabilmektedir. Bu farklılıklar ve zorluklardan dolayı, aşağıdaki yollar

kullanılabilmektedir;

• İlaçların safsızlık profilinin belirlenmesinde araştırmaların büyük bir çoğunluğu

endüstriyel firmaların araştırma ve kalite kontrol laboratuarlarında yapılmaktadır.

• Safsızlık profilinin belirlenmesinde kullanılan metotlar çok hızlı bir şekilde

gelişmektedir. Önceleri, ilaçlardaki ana safsızlıklar klasik farmasötik araştırmalar ile

belirlenmekteydi. 40-50 yıl önce bu çok zaman alıcı ve emek isteyen bir yol ile

gerçekleştirilirdi. Çoğunlukla, safsızlıkların kolon kromatografisi ile ayrılması ve

sonrasında günümüzdeki spektroskopik tekniklerin çok gerisinde bir spektroskopik

teknikle karakterizasyonuna dayanmaktaydı. 1960’ların başlarında ince tabaka

kromatografisinin (İTK) ve yüksek performanslı sıvı kromatografisinin (HPLC)

geliştirilmesi ve yaygınlaşması, aynı zamanda 1990’lı yıllarda HPLC-MS-(MS) ve

HPLC-NMR(MS) gibi kombine tekniklerin ortaya çıkmasıyla farmasötik araştırmalar,

analizler ve safsızlık profilleri tamamıyla yepyeni bir statü kazanmıştır. Güçlü ayırma

gücüne sahip kromatografik tekniklerin sürekli gelişen spektroskopik metotlarla on-line

kombinasyonu düşük düzeydeki safsızlıkların bile çok kısa sürede ve büyük bir

kesinlikle tanımlanmasını ve tayinini sağlamıştır.

• Safsızlık profilinin stratejisi büyük oranda çalışmanın gerçekleştiği laboratuarın

yapısına ve finansal imkânlarına bağlıdır.

Farklı laboratuarlardaki en yaygın yaklaşım safsızlığın belirlenmesi ve onun muhtemel

safsızlıklarla (kromatografik tutunma olarak) çakıştırılmasıdır (22).

20

İTK,HPLC (GC,CE,CEC,SFC) ile Tespit

3 Kromatografik sistemde önceki örneklerin potansiyel safsızlıklarının çakıştırılması

Tespit?

Tanımlanamayan safsızlıklar

UV (HPLC,CE,CEC/DAD)UV,IR (İTK spektrumu)

Yeterli bilgi?

Kromatografisiz NMR,MS

GC(IR)/MS

YarıpreperatifİTK

HPLC’denküçük örnek

MS(IR) HPLC(CE,CEC,SFC)/MS

Yeterli bilgi? Önerilen yapı

Safsızlığın sentezi

Kayıtla eşleştirme Safsızlıkların tespiti

Miktar tayini için metot geliştirme

Preperatif HPLC’den (ya da İTK) örnek

NMRHPLC/NMR(MS)

Birleştirilmiş bilgilerUV,IR,MS,NMR

Kromatografik veri

varyok

var

yok

var

yok

Şekil 11. İlaçlardaki safsızlıkların tanımlanması, yapı aydınlatması ve tayini için genel şema.

20

21

2.2.1. Organik Safsızlıkların Belirlenmesi

Şekil 11.’de görüldüğü gibi safsızlık profilinde ilk adım safsızlığın tespitidir. Yüksek

çözünürlüklü NMR ve kütle spektroskopisi, ilaç örneğindeki safsızlıktan parmak izi gibi

bir görüntü almada önemli bir rol oynamasına rağmen, safsızlık profilinin daha sonraki

aşamasında karakterize olan safsızlıklar, kromatografik (veya elektroforetik)

tekniklerden biriyle tespit edilir. Bu ilk adımda bile temel olan husus ayırma

yöntemlerini dikkatli bir şekilde seçmektir. Aşırı yüksek ya da düşük

polarite/hareketliğe sahip safsızlıklar, güvenli bir şekilde tayin edilebilmesi için çok

yavaş veya hızlı bir şekilde hareket edebilirler ve hatta böyle bir durum olmasa bile, bir

safsızlığı ana bileşen ya da diğer safsızlıklardan ayırmak gerekmez. Bu nedenle

görünmeyen bir tehlike vardır ve sadece bir ayırma tekniği kullanıldığında kullanılırsa

ihmal dahi edilebilir. Bu yüzden safsızlık profilindeki birçok safsızlığın elde edilmesi

için çeşitli mekanizmaya sahip ayırma yöntemlerinin kullanılması çok önemlidir. İnce

tabaka kromatografisi (İTK) ve yüksek performanslı sıvı kromatografisi (HPLC)

tekniklerinin (hem ters faz hem de normal faz modu) kullanımı zorunludur, ayrıca

süperkritik akışkan sıvı kromatografisi (SFC), yüklü moleküller için kapiller

elektroforez (CE), oldukça uçucu ve sıcaklığa dayanıklı materyaller için ise gaz

kromatografisi (GC) yararlı veriler sağlayabilir. Tüm safsızlıkların başarılı şekilde tespit

edilmesinin başka bir önemli yönü de tayinin duyarlılığıdır. Yukarıda bahsedilen

yöntemler optimum şartlarda kullanıldığında %0.01 düzeyindeki bir safsızlığın tahmin

edilmesi genellikle mümkündür. Aksi taktirde bu düzeylerin yükselme ihtimali artar.

Örneğin; fluoreskamin ile primer amino grubunun yüksek frorosens özelliğe sahip

türevini oluşturmak üzere ön-kolon türevlendirmesi HPLC sonrası zayıf oranda aktifliğe

sahip safsızlıkların spektrofotometrik olarak tayin edilebilirliğini (tayin düzeyini) çok

yüksek oranda geliştirmiştir (23).

Araştırmanın bu aşamasında çeşitli ayırma teknikleri arasındaki bağlantıları bulmak

çoğu zaman gereklidir. Bu demektir ki bu tespit için aynı safsızlığın İTK’da leke, HPLC

veya GC’de de pik olarak görülmesi şarttır. İTK’da leke elüsyonu ve elde edilen

çözeltinin tutunma çakıştırması için yüksek performanslı sıvı kromatografisine, gaz

kromatografisi ya da kapiller elektroforez cihazına enjeksiyonu büyük teknik zorluklar

olmaksızın yapılabilir. Aynı uygulama HPLC fraksiyonu için de geçerlidir. Ancak,

tamponlanmış ters-faz HPLC sistemlerinin kullanılması durumunda, İTK’da plaka

22

üzerine uygulama veya gaz kromatografisinde enjekte öncesinde apolar bir çözücü ile

ekstraksiyon yapmak gerekir. Sık kullanılmamasına rağmen, İTK plağı üzerine HPLC

ya da GC fraksiyonlarının uygulanma sorunu çözülmüştür (26,27). Kromatografik

verilerin yanında, safsızlıkların HPLC (CE, CEC)/diot-array UV spektrumuyla birlikte

İTK spektrumu ya da kütle spektrumu ile tanımı, çeşitli pik ve lekelerin ardından

safsızlığın tanımlanması için yararlı kanıtlar sağlayabilecek olan, on-line ya da off-line

moddaki İTK, HPLC ve CE fraksiyonlarından elde edilir (22).

2.2.1.1. Bilinen Potansiyel Safsızlıklar ile Bilinmeyen Safsızlıkların Kromatografik

Tutunma Değerlerinin E şleştirilmesi Yöntemi

Birçok safsızlık hakkında net bir görüntü oluşturduktan sonra bunların ele alınması ve

ana bileşikten ve birbirlerinden ayrılması için uygun kromatografik (elektroforetik)

metotların seçilmesi gerekir. Safsızlık profili prosedüründe bir sonraki adım bilinen

potansiyel safsızlıklarla bunların tanımlanmasıdır (22).

Bu aşamada başarı, analitik kimyacılar ile sentetik kimyacıların ortak çalışma güç ve

düzeyine bağlıdır. Yeteri kadar çok sayıda potansiyel safsızlık örnekleri sayesinde

analitik kimyacı safsızlıkları iyi bir şekilde tahmin ederler ve bu safsızlıkları ya da en

azından bir kısmını tanımlarlar. Bu şekilde, kromatografik ve spektroskopik çalışma

için gerekli olan zaman ve iş gücü en aza indirilir. Potansiyel safsızlıklar; ilaç

materyalinin sentezindeki son ara ürünü, tamamlanmamış reaksiyon ürünü (ilaç

materyali diasetattaki dihidroksi monoasetat bileşeni gibi.), aşırı reaksiyon ürünleri (ilaç

materyali monoasetattaki analog durumundaki diasetat gibi.), yan ürünler (yan

reaksiyon ürünleri), reaksiyonun son adımında oluşması muhtemel olan parçalanma

ürünleri, izole son üründür. Sentetik kimyacılar ve teknolojistler potansiyel safsızlıklar

olarak kabul edilebilen daha önceki araştırmalarından birkaç analog bileşiğe sahiptirler.

Tüm bu örneklerin kimyagerler tarafından kullanılabilir olması çok önemlidir (22).

Ellerinde potansiyel safsızlıkların örnekleri ile öncesinde olası safsızlıkları belirleyip

sonra gerçek safsızlıkları tanımlamak ilaç analistlerinin görevidir. En kolay metot

olması ve bu nedenle en yaygın kullanılan metot tutunma çakıştırmasıdır (Kayıtla

eşleştirme). Analitik hedef, safsızlıkların ayrılması ve belirlenmesi olduğu durumda; eş

zamanlı olarak birkaç kromatografik ve ilgili ayırma tekniğinin kullanım gerekliliği

zaten önceki bölümde vurgulanmıştır. Bu aşamada sorumluluk tabi ki analitik

23

kimyacılara düşüyor: Tek bir kromatografik yönteme güvenmemek gerekir çünkü

yanıltıcı olabilir. Safsızlıkları tanımlamada, tanımlama değerlerinden en az ikisi varsa

kromatografik alıkonma (tutunma) zamanlarının, elektroforetik göç zamanlarının veya

Rf değerlerinin başarılı sonuca ulaşmada önemli olduğu kabul edilebilir. Fakat tercih

edilen üç farklı sistem, farklı ayırma mekanizmalarına dayanır. Bu deneylerde, iki

kromatografik/elektroforetik metotla bulunan alıkonma/göç zamanlarını karşılaştırmak

yeterli değildir: potansiyel safsızlıkların ilave edildiği ilaç örneği çözeltilerine yukarıda

bahsedilen yöntemlerin uygulanması gereklidir (22).

Tutunma çakışmasına (kayıtlı eşleştirme) dayalı başarılı tanımlama, potansiyel ve

gerçek safsızlıkların tanımlanması için ileriki kanıtların, kolaylıkla erişilebilen spektral

verilerin karşılaştırılmasına imkan vermektedir. Örneğin; HPLC ya da CE ayrımından

sonrası diyot-array UV spektrumu; İTK ile ayrım sonrası UV veya floresans spektrumu

(veya en azından noktaların rengi gün ışığında veya kısa veya uzun dalgaboylu UV

lambası altında aynı olmalıdır. Safsızlıkların tanımlanmasının kontrolünde GC/MS ya

da HPLC/MS kullanılması tanımlamada büyük ölçüde güvenirlik sağlar. Bu konuda

Nicolas ve Scholz kağıt-dergileri özeldir. Çalışanlar, yeni ilaç bileşeni için araştırma

sırasında sentezlenen olası safsızlıkları, gerçek safsızlıkları ve ilgili bileşenleri, HPLC

diyot-array UV spektrumu (26) ve HPLC/MS/MS spektrumlarının kütüphane-

laboratuarını oluşturmuşlardır. %0.01 in altındaki safsızlıkların HPLC de kayıtla

eşleştirme ile safsızlıkların tanımlanmasında UV analizi ve MS/MS spektrumu büyük

ölçüde katkı sağlar (27).

2.2.1.2. Safsızlık Yapılarının Belirlenmesinde Kromatografik, Spektroskopik ve

Kombine Tekniklerin Uygulamaları

Şekil 11.’ de görüldüğü üzere ilk spektroskopik veriler genellikle, ilaç safsızlık

profilinde kromatografik ve spektroskopik tekniklerin birleşik uygulanması sırasında

elde edilen safsızlıkların UV spektrumudur. Bunlara (ve aynı zamanda floresans

spektrumu), safsızlıkların ayrılması için düzlemsel kromatografik teknikler

kullanıldığında, spektrum alma yoluyla kolaylıkla ulaşılabilir. Düzlemsel kromatografi

sonrası alınan FT-IR spektrumu safsızlık yapılarının aydınlatılması için yararlı bilgilerin

bulunmasında önemli bir rol oynamıştır. Safsızlıkları ayırmak için HPLC ya da kapiller

elektroforetik tekniklerden biri kullanıldığında, hızlı tarama (genellikle diyot-array) UV

24

dedektörler iyi kalitede UV spektrumları üretebilir. Gaz kromatografisi UV

spektrumları eldeki ticari cihazlar ile alınamadığı durumlarda sadece ayırma tekniğidir.

Safsızlıkların spektrumları ve ana bileşeni arasında bazen oldukça küçük farklar vardır

ve tanısal değere sahiptir. Bazı avantajlı durumlarda bu noktada safsızlığın yapısını

tahmin etmek bile mümkündür. Fakat buna ek olarak safsızlıkların kromatografik

yöntemdeki davranışı UV spektrumu ile kimyagerlerin sentez prosedürü hakkında

bilgiler de dikkate alınır. Pek çok durumda UV spektrumundan elde edilen bilgiler

safsızlığın yapısını belirlemede yeterli bilgi vermese de, kütle ve NMR’dan elde edilen

sonuçlar için faydalı ve tamamlayıcı bilgiler sağladığı için, UV spektrumunun

yorumlanmasında harcanan zamana ve enerjiye değmektedir (22).

Eğer UV spektrumundan elde edilen bilgiler yeterli değilse, safsızlık yapısının

aydınlatılması prosedüründe genellikle bir sonraki adım safsızlığın kütle spektrumunun

alınmasıdır. Bunu en verimli bir şekilde yapmanın yolu, safsızlık profili ile ilgili yeterli

bir şekilde gelişmiş laboratuarlardaki mevcut imkânlarla on-line GC/MS ve HPLC/MS

yöntemlerini kullanmaktır. Bu tekniklerin en büyük avantajı, %0.01 in altındaki birçok

safsızlığın eşzamanlı olarak tayin edilebilmesine imkân vermesidir. GC/MS tekniğinin

özel avantajı, kimyasal iyonizasyon kullanılarak molekül ağırlığının güvenilir bir

şekilde belirleyebilmesidir. Daha hassas yapı değerlendirme problemlerinin çözümü

için gerekli parçalanma ürünleri (fragmentler) hakkındaki bilgi elektron etki

iyonizasyon tekniği kullanılarak elde edilebilir. Dezavantajı ise uçuculuk ve termal

stabilite problemleri nedeniyle uygulanabilirliğinin kısıtlı olmasıdır. Eğer reaksiyonun

kantitatif yapısı tespit edilebilirse, GC/MS analizinin diğer alanlarında yaygın olarak

kullanılan türevlendirme reaksiyonu burada kullanılabilir. Böylece gerçek safsızlıklarla

türevlendirme reaksiyonunda yan ürünlerin kafa karıştırma riski önlenir (22).

HPLC/MS tekniğinin en büyük avantajları genel uygulanabilirliği ve diyot-array UV

dedektörleriyle (HPLC/UV/MS) eşleşme olasılığının olmasıdır. Dezavantajı ise ilk

jenerasyon cihazlar kullanılarak yumuşak iyonizasyon tekniklerinin sadece molekül

ağırlığı hakkında bilgi vermesidir. Modern cihazlarda fragmentasyon (parçalanma) da

elde edilebilmektedir. Safsızlık profili için en verimli cihazlar, şimdiye kadar tartışılan

tüm bilgileri eşzamanlı olarak verebilen HPLC/UV/MS/MS cihazlarıdır. Bu teknikler

mevcut olduğu laboratuarlarda, bu cihazların sayısı bunların kullanımıyla birlikte

25

safsızlık profili problemlerinin tamamının eş zamanlı olarak ortaya çıkmasını sağlar ve

safsızlık profilinin stratejisi büyük ölçüde kolaylaştırılabilir (22).

HPLC/UV/MS/MS için tarif edilen bu durum aşağı yukarı SFC, kapiller elektroforetik

yöntemler, CE ve CEC ile ikame edilen HPLC nin bütün teknikleri için geçerlidir. Bu

yeni tekniklerin, özellikle CEC yönteminin, ilaç safsızlık profilinde parlak bir

geleceğinin olması beklenmektedir.

Şekil 11.‘de görüldüğü gibi, kombine metotlara ek olarak kütle spektrumundan elde

edilen bilgiler kullanılması gibi başka birçok seçenek de vardır. Doğrudan kütle

spektrokopisinde numumenin ön bir kromatografik bir ayırma yöntemi uygulanmadan

incelenmesi söz konusudur. Modern kombine tekniklerin bulunmadığı laboratuarlarda

safsızlıkların kütle spektrumu genellikle HPLC yada İTK ile ayrılıktan sonra off-line

modunda alınır. Kütle spektrometrisinin yüksek duyarlılığının bir sonucu olarak özel

cihaz gerektirmez: Safsızlıklar İTK ile ayrımı sonrası doğrudan kütle spektrometrisi ile

incelenebilir. Preparatif HPLC ile numunedeki safsızlığı elde etmek için gerekli araçlar

yoksa uygulamalar hemen hemen HPLC ile aynıdır: Fraksiyondaki safsızlık miktarı

numune inorganik tuz ya da tampon içermedikçe MS ile incelenebilir. Bu yaklaşım

kombine tekniklerin kullanımda olmadığı laboratuarlarda bile bazen yararlı olabilir.

Böyle bir yaklaşımla bilgi hızlı bir şekilde elde edilir. Böylece uygun sistemlerin

geliştirilme ve optimize gerekliliği önlenir. Örneğin; HPLC/MS sistemlerine uygun

safsızlıkların HPLC ile ayrımı (22).

Bu noktada, ilaç analisti safsızlık profilinin karmaşık prosedüründe, UV, IR ve kütle

spektrumundan den elde edilen bilgilere sahip olarak çok önemli bir karar vermelidir.

Safsızlık için bir yapı önermeyi mümkün kılan sentetik kimya bilgisi ve ana bileşen ile

ilgili safsızlığın kromatografik verileri ile birlikte bu birleştirilmi ş bilginin dikkatli bir

şekilde değerlendirilip değerlendirilmemesi gerektiği kararı verilmelidir. Şayet bu

soruların cevabı evet ise, prosedür Şekil 11’de görüldüğü ve sonraki bölümlerde tasvir

edildiği gibi işletilir (daha sonraki bölümde açıklanacaktır. Örneğin önerilen yapının

sentezi) Eğer cevap hayırsa, zaman ve emek isteyen NMR çalışmaları bundan önce

yapılmalıdır. Literatürde rapor edilen verilerin büyük bir kısmı ve laboratuar

çalışanlarının deneyimleri çalışmanın burada sonlandırılmasının mümkün olduğunu

26

gösteriyor. Bu durumda, bazen ilgili safsızlığın tam yapısı ile ilgili belirsizlikler devam

etmektedir.

Bir safsızlığın kimyasal yapısının belirlenmesinde en son metot NMR spektroskopisidir.

Bir ön kromatografik ayırma yapılmaksızın NMR spektroskopisinin kullanılabilirliği

oldukça sınırlıdır. NMR spektroskopisi genellikle, karışımdaki bileşenlerin bir

kromatografik ayırma sonrası kullanıldığı bir yapı aydınlatma aracıdır. İyi kalitede

NMR spektrumu elde etmek için minimum örnek miktarının olması gerekliliği, yeni

tekniklerin ortaya çıkmasını büyük oranda azaltsa da, genellikle sıradan İTK veya

analitik HPLC kolonları ile ayırma sonrası safsızlıkların NMR spektrumunu almak

mümkün değildir. Başka bir ihtimal ise, bu alandaki en son gelişmeleri kullanmaktır,

ticari olarak elde edilebilen on-line HPLC/NMR, HPLC/NMR/MS, LC/MS/MS gibi

kombine teknikleri kullanmaktır. Fakat bu teknikler, sınırlı sayıda laboratuarlarda

bulunmakta ve bu teknikler ile yapılan safsızlık profili çalışmaları ile literatürde

yayınlanmış makale sayısı sadece birkaç tanedir. İleriki zamanlarda bu yeni tekniklerin

yaygınlaşması ve ilaçlardaki safsızlık profilinin çıkartılmasında yeni prosedurler ortaya

çıkarması beklenmektedir (22).

NMR spektrumu ve yukarda özetlenen çalışmalarda elde edilen diğer spektrumlarla

safsızlıkların yapısı tahmin edilebilir ki edilmelidir de. Bu noktada, safsızlıkların

yapısının aydınlatılması spektroskopistlerin, kromatograficilerin ve sentetik (organik)

kimyacıların yakın işbirliğinden oluşan bir takım çalışması ile gerçekleştiği

vurgulanmalıdır. Kromatograficilerin buradaki rolü, sadece safsızlıkların ayrılması ve

tayini için sistemler geliştirmek değildir. Çalışma süresi boyunca sadece spektral veri

değil, aynı zamanda İTK için Rf değerleri, HPLC ve GC için tutunma zamanları ile ilgili

bilgi sağlamada çok önemli görevleri vardır. Bunların ana bileşen ve diğer potansiyel

safsızlıklarla karşılaştırılması safsızlığın polaritesi hakkında faydalı veriler

sağlamaktadır. Aynı zamanda, bu bilgiler safsızlığın yapısının tahmin edilmesinde

önemli bir bilgi kaynağıdır. Yukarıda bahsedilen takımın bir üyesi ve ilaç sentezinin

bütün yönlerine aşina olan organik kimyacının problemli durumlarda görüşünün dikkate

alınması da gereklidir (22).

27

2.2.2. Safsızlıkların Sentezi

Yukarıdaki bölümün son kısmında da bahsedildiği üzere safsızlık yapısının

belirlenmesinde ekibin önemli bir üyesi de organik kimyacılardır. Şekil 11’de

görüldüğü gibi prosedürün bir sonraki basamağında organik kimyacılar önerilen

(tahmin edilen) yapıya sahip safsızlığın sentezinde önemli bir role sahiptir.

Bu noktada analitik kimyacılardan oluşan takım üyelerinin de sorumlulukları olduğu

vurgulanmalıdır. Önerilen yapıya sahip safsızlığın sentezlenmesi ana bileşenin

sentezlenmesinden daha zordur ve bu aşamalı sentezler birkaç hafta yoğun çalışma

gerektirir. Bu nedenle, özellikle karmaşık yapıların sentezinde, önce yapı son derece

dikkatli ve doğru bir şeklide tahmin edilmeli sonra sentezlenmelidir. Fakat bu genel bir

kural değildir. Bazı durumlarda, çalışmanın erken aşamasında yapının tahmin edilmesi

sentezi kolaylaştırabilir. Çoğu durumlarda, UV ve kütle spektrumu temelinde tahmin

edilen yapının sentezi, sonraki NMR çalışmaları için safsızlığın preparatif HPLC ile

hazırlanmasından daha kolaydır ve daha az zamanda gerçekleşir. Safsızlık profili

prosedürünün çeşitli aşamalarında nasıl ilerlendiği sorusu, durumdan duruma her

noktayı dikkate alınarak ayrı ayrı cevaplandırılmalıdır (22).

Safsızlığın gram skala sentezi şu şekildedir:

• Sentezlenen maddenin başarılı sentezi, tüm spektroskopik ve analitik

incelenmesinden sonra, ilaç maddesinde bulunan safsızlık ile sentezlenen maddenin

kromatografik ve spektral eşleştirmesi yapılır. Bölüm 2.2.1.1.’de kromatografi

temelinde gerçek safsızlıkların nasıl tanımlandığı ve olası safsızlıklara nasıl on-line

spektral eşleştirme yapılması gerektiği ayrıntılı olarak anlatılmıştır. Aynı kurallar bu

durum için de geçerlidir. Başarılı bir eşleştirme sonucunda tahmin edilen yapı belirlenir.

• Sentezlenen maddeden elde edilen spektrum kalitesi genellikle, izole edilmiş küçük

numune spektrumlarından ya da online modda alınmış spektrumlardan daha iyidir.

Daha kaliteli olarak tanımlanmış spektrumlar ispat edildikten sonra makale ve kayıt

amacıyla kullanılabilir.

• Sentezlenen safsızlığın gram düzeyindeki miktarı safsızlık standardı olarak

kullanılabilir. Bu safsızlık standardı kullanılarak safsızlığın kantitatif analizi için seçici

28

analitik metotlar geliştirmek mümkündür. Böyle bir seçici analitik metot analitik test

protokolünün parçası haline geldiğinde, bu safsızlık standardı rutin olarak

kullanılmalıdır. Sentez edilen bu standartlar ilaç endüstrisine ve ilaç hammaddesi

tüketicilerine verilmesi gerekebilir.

• Sentezlenen safsızlıklar toksikoloji testlerinde kullanılabilir. Büyük safsızlıkların

olması durumunda, bu zorunluluktur.

Bazen, safsızlıkların sentezi çok problemli olabilir, hatta mümkün olmayabilir. Böyle

istisnai durumlarda sentezler safsızlık profili protokolünden ayrılabilir ve safsızlık

standardı preparatif HPLC kullanılarak hazırlanabilir (22).

2.2.3. Safsızlıkların Kantitatif Tayini

Safsızlıkların (özellikle parçalanma ürünlerinden kaynaklanan safsızlıkların) kantitatif

tayininin doğruluğu ve güvenilirliği ve büyük oranda bir safsızlık standardının mevcut

olup olmadığına bağlıdır. Farmakopeler genellikle safsızlık standartlarının

bulunabilirliğini dikkate almazlar ve seçici olmayan, genel kantitatif HPLC veya yarı

kantitatif İTK ve çok az sıklıkla GC metotlarının kullanımını içerirler. Sadece çok

sınırlı sayıda adlandırılmış safsızlıkların belirlenmesi için spesifik metotlar kullanılır.

Olguların çoğunda, safsızlıklar isimlendirilmemiştir ki böyle olsa bile seçici olmayan

metotlar safsızlıkların belirlenmesi için kullanılmaktadır. Bundan dolayı yukarıda

bahsedilen metotlar safsızlıkların belirlenmesi için kullanıldığında, safsızlıkların miktarı

ve bunların toplamı ana bileşen olarak ifade edilebilir (22).

Genel olarak bu testler ve bu şekilde elde edilen sonuçların güvenilirliği çeşitli

faktörlere bağlıdır ve bunlar kabul edilebilir ya da tamamen yanıltıcı sonuçlara yol

açabilir. HPLC ya da İTK yöntemleri tek dalga boylu UV dedektörü ile kullanıldığında

ve ana bileşen ve safsızlığın UV spektrumlarının birbirine yakın olduğunda sonuçlar

kabul edilebilir ve tayin dalga boyu doğru bir şekilde seçilir. Eğer spektrumlar farklı ve

dedektörün dalga boyu optimum değere ayarlanmamışsa, aynı teknikleri kullanarak

hatalı sonuçlar elde edilebilir. Spektrofotometrik olarak inaktif ilaç maddesi içerisinde

spektrofotometrik olarak aktif olan bir safsızlığın olması durumunda 10’lık katlık bir

fazla tahmin kolaylıkla gerçekleşebilir. Aksine, ilaç maddesi spektrofotometrik olarak

aktif, safsızlık inaktif olması durumunda aynı büyüklükte düşük tahmin gerçekleşebilir.

29

Aynı durum farmakopede CE ve CEC yöntemleri için de geçerlidir. İTK da eğer

lekelerin görsel olarak karşılaştırılması işlemi, plakaya bu ilaçla farklı bir şekilde

reaksiyona girebilecek olan bir reaktifi püskürttükten sonra yapılırsa, bu işlem sırasında

ilaca ait safsızlık farklı renklerde lekelere yol açar ve bu şekilde ciddi hatalı sonuçlar

elde edilebilir. GC kullanıldığında alev iyonizasyon dedektöründe safsızlığın yapısına

ilgili sinyaller ve ilaç sinyalleri arasında genellikle büyük farklılıklar yoktur (22).

Safsızlık standardı sentezlendiğinde bütün bu zorlukların ve belirsizliklerin üstesinden

kolayca gelinebilir. Bunu başarmak için de 3 genel olasılık vardır:

• Yukarıda bahsedildiği gibi, pek çok durumda ilaca ve bu ilacın safsızlığına ait

dedektör sinyalleri arasında büyük farklılıklar yoktur: bağıl dedektör sinyali birim

sinyale yakındır ve bu sebeple bu sinyal ihmal edilebilir. İngiliz Farmakopesine göre

dedektör sinyalleri 0.8 ile 1.2 arasında olduğunda bu prensip geçerlidir.

• Eğer sinyal aralığı büyük ise (ör: 0.2-5), dedektör sinyali sıkı bir şekilde belirlenmiş

deneysel şartlar altında tayin edilmelidir ve bütün durumlarda bir düzeltme faktörü

olarak kullanılır. Bu basit yaklaşımın avantajı metot geliştirme ve validasyonundan

sonra çoğunlukla pahalı olan safsızlık standardının geliştirilen metot rutin olarak

kullanıldığında gerek duyulmasıdır.

• Dedektör sinyalleri arasında büyük farklılıklar olduğunda, genel olarak safsızlığın

yarı kantitatif tayini İTK plaklarındaki lekelerin görünür karşılaştırmasıdır. Safsızlığın

tayini için safsızlık standardı kullanılarak bir metot geliştirilmeli, valide edilmeli ve

daha sonra rutin olarak kullanılmalıdır (22).

30

3. SONUÇ

İlaç etken maddelerindeki (API) safsızlıklar tespit edilerek tanımlanabilmektedir. Bu

safsızlıkların nitelikleri belirli bir süreçte elde edilerek değerlendirilmekte, bu da tek bir

safsızlığın biyolojik güvenliği hakkında bilgi sağlamaktadır. Böylece ilaç araştırmada

ilaçların safsızlık profilinin kapsamı ve gereksinimi ortaya çıkmaktadır

Safsızlıkların tespiti, çeşitli kromatografik ve spektroskopik tekniklerle tek başına ya da

diğer tekniklerle kombine halinde yapılır. Bu tekniklerle safsızlıkları tespit etmek ve

tanımlamak için HPLC, İTK gibi farklı yöntemler kullanılır. Özellikle HPLC safsızlık

profilinde yaygın olarak kullanılmaktadır. Geniş aralıklı dedektör ve sabit fazın

kullanıldığı HPLC’nin çeşitli uygulamaları ile duyarlı ve uygun maliyetli ayırma

sağlanabilmektedir. Çeşitli düzlemsel kromatografik yöntemler arasında; HPLC ile

karşılaştırıldığında düşük maliyeti ve kullanım kolaylığı nedeniyle İTK, safsızlıkların

izolasyonu için en yaygın kullanılan ayırma yöntemidir. GC, çözücü kalıntılarının

tanımlanmasında en çok tercih edilen yöntemlerden biridir. Kombine tekniklerin ortaya

çıkışı safsızlık profilinde adeta devrim yaşatmıştır. Bu sayede sadece ayırma değil

bununla birlikte safsızlıkların yapıları da belirlenebilmiştir. Bu kombine teknikler

arasından ilaç safsızlık profilinde en çok kullanılan yöntemler, LC-MS-MS, LC-NMR,

LC-NMR -MS, GC-MS ve LC-MS’dir. Doğru metot geliştirme ve validasyon

prosedürleri safsızlık profilinin çıkarılması görevini kolaylaştırır.

Kalite güvencesi, geniş bir kavramdır. Bu kavram, safsızlık profilini geniş bir alana

yayar. Bir maddenin safsızlık profili incelenerek madde içinde mevcut olan

safsızlıkların olası maksimum miktarı bulunabilir. İlaç maddesinde ve ürününde

safsızlık seviyeleri için kuralların oluşturulması üreticiler için kalite kriterlerini

belirlemektedir. Bunun önemli bir yönü de yeni bir kimyasal işletmenin safsızlık

profilini yeterli şekilde göstermesi gerektiğidir. % 0.1 yeterlilik eşiği ya da bu oranın

altındaki yüksek doz bileşenler için ilaç analistleri kullanılacak analitik tekniği dikkatli

31

bir şekilde düşünerek karar vermelidir. Özellikle metot geliştirme evrelerinde, kombine

yöntemler gibi yüksek seçiciliğe sahip metotları kullanmak gerekli olabilir.

32

4. KAYNAKLAR

1. Kayaalp S.O. Genel Farmakoloji, Farmakokinetik ve Toksikoloji, Rasyonel Tedavi

Yönünden Tıbbi Farmakoloji (12), 1, Prof. Dr. S. Oğuz Kayaalp, Pelikan

Yayıncılık, Ankara, 2009: 704

2. Gorog S, Various Aspects of the Estimation of Impurities in Drugs, Identification

and Determination of Impurities in Drugs (1), 1, Sandor Görög, Elsevier Science

B.V., Amsterdam, The Netherlands, 2000: 1-4

3. ICH Guideline: Impurities in New Drug Substances, CPMP/ICH/142/95, 1995

4. Reepmeyer J.C. and R.D. Kichhoefer, J. Pharm. Sci. 68, 1979: 1167-1169

5. Kirchhoefer R.D., Reepmeyer J.C. and Juhl W.E., J. Pharm. Sci. 69,1980: 550-553

6. Bundgaard H., J. Pharm. Pharmacol. 26, 1974: 18-22

7. Husain S. and Rao R.N., Proc. Control Qual. 10, 1997: 41-57

8. European Pharmacopoeia, 3rd edn, Council of Europe, Strasbourg ,1997

9. Gorog S., Balogh G., Csehi A., Csizor T., Gazdag M., Halmos Zs., Hegedfis B.,

Heronyi B., P. Horv-th and Lauko A., J. Pharm. Biomed. Anal. 11, 1993: 1219-

1226

10. Gorog S, Various Aspects of the Estimation of Impurities in Drugs, Identification

and Determination of Impurities in Drugs (1), 1, Sandor Görög, Elsevier Science

B.V., Amsterdam, The Netherlands, 2000: 9-21

11. Gorog S, Lauko A. and Her~nyi B., J. Pharm. Biomed. Anal. 6, 1988: 697-705

12. Gorog S, Heronyi B. and Ronyei M., J. Pharm. Biomed. Anal. 10,1992: 831-835

33

13. Gorog S, Lauko A., Heronyi B., Georgakis A., Csizor I, Balogh G., Gy. Gfilik, S.

Maho and Z. Tuba, Chromatographia 26, 316-320 (1988)

14. Gorog S, Balogh G. and Gazdag M., J. Pharm. Biomed. Anal. 9, 1991: 829-833

15. Gorog S, in Steroid Analysis in the Pharmaceutical Industry. (S. G6r6g, Ed.), Ellis

Horwood, Chichester ,1989: 181-211

16. Smolinske S.C., Handbook of Food, Drug and Cosmetic Excipients, CRC

17. Fiedler H.P., Lexikon der Hilfstoffe fiir Pharmazie, Kosmetik und angrenzende

Gebiete, Editio Cantor, Aulendorf ,1996

18. McGinity J.W., J.A. Hill and A.L. La-Via, J. Pharm. Sci 64,1975: 356-357

19. Chowhan Z.T., Pharm. Technol. 19, 1995: 43-48

20. Chowhan Z.T., Pharm. Technol. 21, 1997: 56-67

21. Watson D.G., L. Li Xin, J.M. Midgley and D. Carr, J. Pharm. Biomed. Anal. 19,

1999: 917-921

22. Gorog S., Identification, Structure Elucidation and Determination of Related

Organic Impurities, Identification and Determination of Impurities in Drugs (1), 1,

Sandor Görög, Elsevier Science B.V., Amsterdam, The Netherlands, 2000: 67-81

23. Berridge J.C., J. Pharma. Biomed. Anal. 14,1996: 7-12

24. Hofstraat J.W., Engelsmai M. Van de Nesse R.J., Goojier C., Velthorst N.H. and

U. Brinkman A.T., Anal. Chim. Acta 186,1986: 247-259

25. Banks C.T., J. Pharm. Biomed. Anal. 11, 1993: 705-710

26. Nicolas E.C. and Scholz T.H., J. Pharm. Biomed. Anal. 16,1998: 813-824

27. Nicolas E.C. and Scholz T.H. , J. Pharm. Biomed. Anal. 16, 1998: 825-836

34

ÖZGEÇM İŞ

KİŞİSEL BİLGİLER

Ad, soyadı : Dilek NAS

Uyruğu : Türkiye (TC)

Doğum Tarihi ve Yeri : 15 Temmuz 1989, Aksaray

Medeni Durumu : Bekar

E–mail : [email protected]

Tel : 05055635098

EĞİTİM

Derece Kurum Mezuniyet Tarihi

Lisans E.Ü Eczacılık Fakültesi 2013

Lise Hazım Kulak Anadolu Lisesi 2007