diethelm blecking

7

Upload: forza-avrupa

Post on 07-Mar-2016

230 views

Category:

Documents


3 download

DESCRIPTION

Forza Avrupa Futbol Belgeselleri 1. Bölüm: Almanya'dan metin derlemeleri...

TRANSCRIPT

Page 1: Diethelm Blecking

forza europe

Bu metin, SFR Film tarafından yürütülen ve Avrupa Komisyonu tarafından desteklenen “Avrupa Yayında II” programı kapsamında hazırlanmıştır. Metnin içeriğininAvrupa Komisyonu’nun resmi görüşlerini yansıttığı

düşünülmemelidir.

Page 2: Diethelm Blecking

forza europe

--------------------------------------------------------------------------------------------------- 1Üsküp cad. 8-B/2 06690 Kavaklıdere Ankara Türkiye tel/fax: +90 312 467 12 69 www.sfrfilm.com

www.forzaeurope.com

Prof. Diethelm Blecking ile Almanya’da Futbol Tarihi

ÜzerinePProf. Diethelm Blecking Almanya Münster’de ve Polonya Poznan’da tarih, felsefe ve spor eğitimi aldı. 1985 yılında doktorasını tamamladı. Almanya’da Münster, Berlin, Köln Üniversiteleri’nde, Polonya’da Poznan Üniversitesi’nde, Fransa’da Lille Üniversitesi’nde spor ve sosyoloji üzerine dersler verdi. Bu alanlarda birçok makale yayınladı. Varşova Al-manya Tarihi Enstitüsü’nde araştırmalar yürüttü. 2001-2003 yıllarında İtalya’da yaşadı. Halen Freiburg Albert-Ludwigs Üniversitesi’nde öğretim görevlisidir ve Alman Futbol Fed-erasyonu başta olmak üzere birçok kurum adına serbest danışman ve yazar olarak spor, sosyoloji ve siyaset üzerine çalışmaktadır.

“Futbol topu göçmendir ve İngiltere’den Avrupa’ya göç ederek yayılmıştır.”

- Sizin için, son 100 yıl içerisinde Alman Milli Takımı’nda oynayan bazı oyuncuların bir listesini hazırladım. Belki bu size ilginç gelebilir: Abramczik, Adamkiewicz, Asamoah, Barufka, Bella, Biallas, Bobic, Bongartz, Borowka, Borowski, Brdaric, Cieslarczyk, Del Haye, Dogan, Droz, Durek, Dutton, Dzur, Fathi, Forell, Frontzeck, Gablonsky, Grabowsky, Hantschik, Hrubesch, Islacker, Jellinek, Juskowiak, Kaburek, Kapitulski, Kelbassa, KKobierski, Konietzka, Konopka, Koslowski, Kubusch, Kuranyi, Kuzorra, Kwiatkowski, Labbadia, Libuda, Littbarski, Malecki, Malik, Maneval, Marischka, Martinek, Massini, Milewski, Moog, Munkert, Neuville, Nicodemus, Nogly, Nowak, Nowotny, Odonkor, Özil, Ordenewitz, Owomoyela, Patzke, Pekarek, Picard, Podolski, Posipal, Pyka, Rodzinski, Ruchay, Sabeditsch, Sawitzki, Schaletzki, Schanko, Schlebrowski, Sebescen, Sinkiewicz, Sobek, Sorkale, Szepan, Szymaniak, Termath, Tibulski, Tilkowski, Turek, Ugi, Urban, Urbanek, Votava, Wientjes, Willimowski, Wirpitzki, Wuttke, Zaczyk, Zastrau, Zembski, Zielinski, Zilgas, Zorc, Zwolanowski…Gayet Almanca isimler…Gayet Almanca isimler…

- Bu isimler bizim için ne anlam ifade ediyor olmalı?

- Bunun cevabı çok basit. Almanya daima bir göç ülkesi olmuştur. Son yüzyıl içerisinde birçok diğer Avrupa ülkesinden insanlar Almanya’ya çalışmaya, burada yaşamaya ve sonunda da futbol oynamaya geldiler. Gerekli efora ve yeteneğe sahip olduklarında da Alman Milli Takımı oyuncuları oldular. Size birçok Lehçe isim okudum. Bu şu anlama geliyor: Almanya’ya ilk göç dalgası Polonya’dan ve diğer Doğu Avrupa ülkelerinden geldi. Bu nedenle …kowski, …iyevich…symnc isimlerini duyuyoruz.Bir arkadaşım futbol topu göçmendir deBir arkadaşım futbol topu göçmendir derdi. Bu oyun İngiltere’den Avrupa’ya göç ile geldi. İş adamları, askerler, elçilik çalışanları, denizciler bu oyunu Ingiltere’den İtalya’ya, Almanya’ya getirdiler. İlginç olan ise şuydu. Almanya’da öğretmenler İngiltere’ye öğrenci olarak gittiklerinde geriye bir futbol topu ile dönüyorlardı. Bu öğretmenler daha sonra futbolu Almanya’da eğitime dahil ettiler. Bu olay benim için bir kültürler arası göç modelidir.

Page 3: Diethelm Blecking

forza europe

--------------------------------------------------------------------------------------------------- 2Üsküp cad. 8-B/2 06690 Kavaklıdere Ankara Türkiye tel/fax: +90 312 467 12 69 www.sfrfilm.com

www.forzaeurope.com

- -Almanya’da futbolun kurumsal olarak yerleşmesinde Walter Benzemann’ın ismi öne çıkıyor. Bu kişi Alman futbolu için nasıl bir önem taşıyor?

- Walter Benzemann kozmopolit düşüncelere sahip bir Yahudiydi. Alman pasaportuna sahipti, ancak İngiltere’de ve İsviçre’de eğitim aldı. Alman Futbol Federasyonu’nun kurucu olmasının yanı sıra daha 16 yaşından iti baren Güney Almanya’da birçok klübün kurulmasına öncülük etti. FC Karlsruhe bu klüplere örnek verilebilir. Benzemann ile birlikte futbolu Almanya’ya getiren bu kişiler gayet eğitimli, birçok dil bilen ve birçok ülkede yaşamış insanlardı. Öte yandan 19. yüzyılda herhangi bir alanda milli birlik kurma çabaları bir trende dönüşmüştü. Birçok kurum ve organizasyon bir ulusal birlik oluşturuyordu. Futbol da öyle. Benzemann ise bu oluşumdan çok daha önce gayrı resmi bir Alman Milli Takımı kurmuştu ve diğer Avrupa ülkeleri ile maçlar yapıyorlardı. Ulusal futbol birliği de bu nedenle kendiliğinden az çok oluşmuştu. Bu birliğin...oluşumunda 11 kişi vardı. Bu 11 kişi arasında üç kişi Yahudi’ydi. Benzemann ile birlikte ile birlikte Fred ve Gustav Manning kardeşler Almanya’da futbolun gelişmesine önemli katkısı olmuş kişilerdi. Manning kardeşler Güney Almanya’da FC Freiburg, FC Bayern München gibi birçok klübün kurucularıydı. Bu üç Yahudi ile birlikte, siyasi olarak enternasyonalist, liberal ve pa-sifist, dolayısıyla “solcu” bir üye Alman futbolunun kozmopolit tarafındaydılar. Diğer 7 üye ise daha çok milliyetçi eğilimliydiler. Bu iki farklı eğilim bir yüzyıl boyunca savaştı, çekişti. Halen de öyle…

- Bu çekişme siyasal çekişmenin futbola yansıması mıydı?

- Alman siyasetiyle ilgiliydi. 1. Dünya Savaşı sonrası Weimar Cumhuriyeti esnasında Benzemann halen çok popüler bir kişiydi Alman futbolunda. Ünlü Alman futbol dergisi Der Kicker’in kurucusu da Benzemann’dır. Futbolun iki ulus, iki sınıf arasında toplum için bir köprü olduğunu savunan birçok yazı yazdı. Bu düşünceler bugünü halen etkilemektedir. Ancak daha sonra, biliyorsunuz 1933 yılında Naziler iktidara geçince Almanya’dan birçok Yahudi kovuldu. Kalanlar ise toplama kamplarında öldüler. Nazi iktidarının henüz ilk senesinde Almanya’da futbol klüplerinden 40.000 Yahudi kovuldu. Bu yapılanlar yüzünden 2. Dünya Savaşı sonrasında Yahudilerle ve Polonyalılarla oluşturduğumuz bu kozmopolit toplum yok oldu. Böylece 2. Dünya Savaşı sonrasında milliyetçi eğilim futbolda hakim oldu ve başarılı da oldu. İsviçre’de 1954 yılında Almanya’nın ilk Dünya Kupası’nı kazanması, ki bu “BerKupası’nı kazanması, ki bu “Bern’deki Mucize” olarak bilinir, Almanya’nın diğer şampiyonlukları arasında çok önemlidir.

“Totaliter bir rejimde yaşıyorsanız, futbol da kitlesel bir propaganda mekanizmasına dönüşür. Naziler de bu düşünce ile tüm maçları ka-zanabileceklerini düşünürlerdi.”

-Nazi döneminde futbolda neler yaşandı?

-Totaliter bir rejimde yaşıyorsanız, futbol da kitlesel bir propaganda mekanizmasına dönüşür. Naziler de bu düşünce ile tüm maçları kazanabileceklerini düşünürlerdi. 1936 yılında Berlin’de Olimpiyatlar düzenlendiği sırada bir futbol maçına Hitler’in geleceği bildiriliyor. Almanya o sırada Norveç’e karşı bir maç oynayacaktı. Herkesin, Hitler’in geleceği bir maçta Norveç gibi bir takıma karşı galibiyetin çok kolay olduğunu düşünüyordu. Ancak Alman takımı maçı kaybetti. Hitler stadyumu terk etti. Bu maç da Alman Milli Takımı Teknik Direktörü’nün kariyerinin sonu oldu. Futbol bazen böyle çalışır.

Page 4: Diethelm Blecking

forza europe

--------------------------------------------------------------------------------------------------- 3Üsküp cad. 8-B/2 06690 Kavaklıdere Ankara Türkiye tel/fax: +90 312 467 12 69 www.sfrfilm.com

www.forzaeurope.com

Bu milliyetçi eğilim halen Alman futbolunda sürüyor mu?

Günümüzde artık durum çok farklı. Başarılı bir dönem geçirdiler ama artık başarılı değiller. Artık Alman futboluna başka bir perspektiften bakıyoruz. Bu perspektif de mevcut Alman Futbol Federasyonu’nun çalışmaları ile oluşturuldu. FFederasyon Başkanı Theo Zwanziger’in bu konuda görüşlerina katılıyorum. 9 Şubat 2009’da yazdığı makalesinde şöyle diyor: “Biz futbolu, ayrımcılığa karşı mücadele için kullanmak istiyoruz. Eğer ben Theo Zwanziger, Alman futbolunun başında isem, futbolla zenginlerin daha zengin, fakir-lerin daha fakir olmasını istemem. Bu ülkede yaşayan azınlıklara da kurumumuzda bir yer vermek istiyoruz. Futbolda ayrımcılığı azaltmamız gerekir.” Bu yazı Frankfurter Allgemaine gazetesinde yayınlandı. Gördüğünüz gibi bu düşünce tarzı ile Benzemann’ın düşünceleri aynı. Canlı bir daire gibi başa dönüyoruz. İtalya’ya gidin, futbol klübünün isminin mesela “Internazionale Milan” olduğunu görürsünüz. Futbol ırka dayanmaz, futbol enternasyoneldir ve kozmopolittir.

--2. Dünya Savaşı sonrasında ise Almanya ikiye bölündü. Bu ikiye bölünmüş Almanya’nın 1974 yılında Batı Almanya’da düzenlenen Dünya Kupası sırasında birbirleriyle yapmış olduğu maç hala konuşuluyor. Bu maçı bu kadar dramatik yapan unsurlar nelerdi? İki sistem arasında yaşayan bir ülkeydi o zamanlarda Almanya. Futbol düzeyinde ise oldukça zayıf bir Doğu Alman takımına karşı bir futbol devi olarak Batı Alman takımı vardı. Bu maçta Doğu Almanya, Batı Almanya’yı üstelik kendi evlerinde yenmişti. Bu tabii ki bir skandal oldu.O maça dair fotoğraflara bakarsanız, insanların üzüntüsünü, sevincini ve şaşkınlığını anlayabilirsiniz. Jürgen Sparwasser’in attığı goldeki sevincine karşın Batı Almanya Şansölyesi Schnitt’in ifadesi şaşkınlıktan daha öte bir anlam taşıyor. Efsane oyuncular Beckenbauer, Breitner, Uli Höeness’in yüzlerine bakarsanız, onların nasıl üzgün olduklarını Uli Höeness’in yüzlerine bakarsanız, onların nasıl üzgün olduklarını görürsünüz. Komünizm’e karşı kazanmaları gereken bir maçı kaybet-mişlerdi. Bu tam anlamıyla bir skandaldı. Bu maçtan sonrası da ilginçtir.Batı Almanya ardından tüm maçlarını kazanıp Dünya Şampiyonu oldu. Ancak Doğu Almanya 2. turda elendi. Bu maç Sparwasser’in maçı olmuştu.

- Bu ikiye bölünmüş Almanya, iki ülkenin futboldaki taraftarlarına ne düşündürüyordu?

1974’de bence iki ayrı ulustuk. Bu sorun halen devam etmekte. İnsanların birbirine nasıl 1974’de bence iki ayrı ulustuk. Bu sorun halen devam etmekte. İnsanların birbirine nasıl davrandığına bakarsanız halen iki ayrı devlet gibi görünüyoruz. Halen tam olarak birleştik diy-emem. Belki de bu süreç 20 yıldan da fazla sürecek. Farklılıklar çok fazlaydı. Dil bile ikiye bölünmüştü. Bu durumun resmen sona erdiği yıl ise bizi bu kez de birleşmiş Alman Milli Takımı’nın ilk yılının hikayesine götürüyor. Bildiğiniz gibi 1989’da bir devrim oldu. 3 Ekim 1990 yılında ise iki Al-manya resmen birleşti. Ancak bizim daha öncesinden zaten birleşmiş bir Alman Milli Takımımız vardı ve bu takım İtalya’da Dünya Şampiyonu oldu. Alman Milli Takımı’nın teknik direktörü ise 1974’de kupayı kaldıran Franz Beckenbauer’di. Kupayı kaldırdıklarında “Bu birleşmiş Alman Milli Takımı’nın 20 yıl boyunca kimse yenemez.” demişti. Ancak yanıldı.

Page 5: Diethelm Blecking

forza europe

--------------------------------------------------------------------------------------------------- 4Üsküp cad. 8-B/2 06690 Kavaklıdere Ankara Türkiye tel/fax: +90 312 467 12 69 www.sfrfilm.com

www.forzaeurope.com

- 1990 yılı taraftarlar için ne anlam ifade ediyordu?

O yıl Almanya için mucizelerin yılıydı. Bir ulus birleşmişti. Birçok insan bu anı bekliyordu. Çünkü sadece ulus değil, aileler ayrılmıştı. Yıllar boyunca babasını göremeyen çocuklar vardı. Bu gerçekten çok kötü bir deneyimdi. Bu sırada futbol takımı Dünya Şampiyonu olduğunda bir üniversite şehri olan Münster’de yaşıyordum. Evimden sokağa çıktığımda, o gece herkesin sokaklarda ve barlarda olduğunu gördüm. Tüm ulus o gece sarhoş olmuştu. Çünkü bir mucize yaşamıştık. Benim kuşağımdan birçok kişi bunu mucizelerin yılı olarak anımsamucizelerin yılı olarak anımsar.

- Günümüzde birleşmiş Almanya değişen sosyal ve kültürel yapısı söz konusu.Özellikle 1968 sonrası yeni kuşak göçmelerin Alman vatandaşı olmaları ile Almanya’nın sosyal yapısında yaşanan değişim Alman siyasetinde de uzun yıllar tartışılıyor. Bunun futbola yansıması nasıl oldu?

Öncelikle bu topluma dair birşeyler söylemek gerekir. 10 yıl önce politikacılar, Almanya’nın bir göç ülkesi olmadığını söylerlerdi. Şimdi Almanya’da 7-8 milyon civarında yabancı var. Ancak politikacılar uzun süre Almanya’nın göç üluzun süre Almanya’nın göç ülkesi olmadığını iddia ettiler. Ama bu artık değişti. Artık Almanya’nın ulusal ve uluslar arası bir göç programı var. İçişleri Bakanı ve aynı zamanda da spordan sorumlu bakan Wolfgang Schauble, bir birlik oluşturdu. Bu birliğe birçok Türk organizasyon da dahil edildi. Bu birlikle oluşturulan entegrasyon planında ise spor bu entegrasyonun bir bölümü olarak gösterildi. Bu duruma Türklerin gözünden bakacak olursak örneğin Hamit ve Halil Altıntop kardeşlerin kuşağı “Almanya’da yaşıyoruz ama burası bizim ülkemiz değil” düşüncesindeydiler. Eğer futbolda bir ülkeyi temsil etmeleri gerekiyorsa Türkiye’yi tercih ediyorlardı. Ancak bu genç oyuncu Mesut Özil ise başka bir karar aldı. Almanya için oynamaya karar verdi. Bu yeni kuşağın aldığı bir karardır. Artık bu kuşak kendilerine bu ülkede benimsendiğini hissediyor. Ancak halen uzun bir yolumuz var, bu hissi kalıcı kılmak için. Almanya pasaportuna sahip olup Almanya’da yaşayan, burada para kazanıp vergisini veren, çocukları nı bu ülkenin okullarına gönderen bu insanlara bizim bir ulus olduğumuzu, birlikte yaşamamız gerektiğini, birlikte futbol gönderen bu insanlara bizim bir ulus olduğumuzu, birlikte yaşamamız gerektiğini, birlikte futbol oynamamız gerektiğini hissettirmemiz gerekiyor.

“Hamit ve Halil Altıntop kardeşlerin kuşağı “Almanya’da yaşıyoruz ama burası bizim ülkemiz değil” düşüncesindeydiler. Ancak bu genç oyuncu Mesut Özil ise başka bir karar aldı. Almanya için oynamaya karar verdi. Bu yeni kuşağın aldığı bir karardır.”

Bu bir süreç, ancak işleyen bir süreç. Şu an takımda oynayan Afrika asıllı Asamoah gibi, birçok yabancı isim görebiliyoruz artık Alman Milli isim görebiliyoruz artık Alman Milli Takımı’nda. Bu Theo Zwanziger’in de desteklediği, benim de inandığım bir süreç. Sanmıyorum ki Almanya’da herhangi bir politikacı bu sürece karşı çıksın. Belki aşırı sağcılar bu sürece karşı çıkacaklardır. Yaşadığım ülkenin, diğer ülkelerden gelen insanlara yönelik katılımcı yaklaşımı ve 20, 30 yıldır bu ülkede yaşanan insanlara bu ülkede birlikte yaşadığımızı hissettirmemiz çok hoş bir duygu.

-Bu sürecin tarihsel nedenlerina bakarsak, Almanya’nın coğrafi nedenlerden dolayı kapalı bir ülke de olamayacağını görüyoruz.

Almanya asla dışa kapalı bir ülAlmanya asla dışa kapalı bir ülke olmadı. Almanya’da Polonyalılar vardır örneğin ve onlar göç etmemişlerdir. Onlar bu ülkede yaşıyorlardı zaten. Yahudiler, Romanlar, Danimarkalılar, Fransızlar da ...

Page 6: Diethelm Blecking

forza europe

--------------------------------------------------------------------------------------------------- 5Üsküp cad. 8-B/2 06690 Kavaklıdere Ankara Türkiye tel/fax: +90 312 467 12 69 www.sfrfilm.com

www.forzaeurope.com

-..öyle. Almanya’nın doğusunda Seilizier isimli ufak bir bölge vardır. Bu bölgede insanlar iyi düzey-de Almanca ve Lehçe konuşurlar ve burası 1. ve 2. Dünya Savaşları da dahil olmak üzere uzun yıllar boyunca Almanya ve Polonya arasında el değiştirdi. Burada yaşayan insanlar bu nedenle ayrı bir kimlik geliştirdiler. Bu insanlara Polonyalı mı yoksa Alman mısınız diye sorarsanız onlar onlar size Seilizierliyim diyeceklerdir. 1. Dünya Savaşı sonrasında ve 2. Dünya Savaşı öncesinde bu bölgede çok yetenekli bir futbolcu çıktı. İsmi Hans Williamowski’ydi. Önceleri Polonya Milli Takımı ile Almanya’ya karşı oynayan Williamowski, 2. Dünya Savaşı sırasında Almanya bölgeyi işgal edince bu kez Alman Milli Takımı’nda oynamaya başladı.. Bern’deki mucizenin kahramanı Fritz Walter ile birlikte oynadı uzun süre. Benim için Williamowski modern dönem futbolcusuna bir örnek-tir. Oynadığı oyunda özel bir kimlik temsil ettiğini düşünmüyordu. Futbol oynuyordu sadece. Po-lonya Milli Takımı’nda da Alman Milli Takımı’nda da goller attı. Gerçekten de ilginç bir karakterdi.

-Futbolun Almanya’dan başka yerlere göç ettiği durumlar oldu mu?

-Evet oldu, Bunun örneğini FC Freiburg takımıyla verebiliriz. Bu takım halen birçok Afrikalı göçmen oyuncuyu bünyesinde barındırıyor. Afrika’dan Almanya’ya çok genç yaşta gelen Burnika Faso asıllı Jonathan Pitroipa FC Freiburg’un yıldızı olmuştu bir dönem. Ardından Hamburg SV takımına transfer oldu. Şu an 24 yaşında ve Almanya’da artık bir kariyer sahibi ve kendi parasıyla Burkina Faso’da bir futbol okulu yaptırdı. Bu, futbolun Almanya’dan Afrika’ya geri dönüp orada o bölgenin halkına hizmet verdiğinin de bir göster- gesidir. Futbol ile bir kariyeri oldu. Artık Burkina Faso’daki ailesini geçindirebilir. Ama bununla birlikte o ülkedeki çocukların da eğitimini üstleniyor. Bu, futbol topunun sadece göçmen olmadığını, 3. Dünya’dan göçen insanlara da yardımcı olduğunu gösteriyor.

- Alman Futbol Federasyonu günümüzde en büyük sivil toplum örgütü. Çünkü 6 milyon üyesi olan bu büyüklükte başka bir örgüt yok. Bu kadar organize ve katılımcı bir spora nasıl dönüştü futbol?

-Alman Futbol Federasyonu dünyanın en büyük futbol federasyonu olmak tan gurur duyuyor. Bu 6 milyon kişinin futbol oynadığını sanmayın. Birçok insan var klüplere farklı nedenlerle üye olan. Kızı ya da oğlu futbol oynadığı için üye olanlar da çok. Futbol çok popüler bir oyun, bu nedenle bu kadar başarılı oldu. Almanya 3 kere Dünya Şampiyonu oldu. Alman Futbol Federasyonu’nun başarısı da çok önemli. Futbolu toplumu oluşturan bir birlik olarak algılıyorlar. Klüplere karşı da büyük bir bağlılıkları var. Schalke 04, Borrusia Dortmund, FC Bayern München gibi birçok klübün üy eleri var. Bunlar bu klüplerin taraftarları ve bu taraftarlar klüplerin faaliy etlerine katılıyorlar. İnsanların böyle birşeye ihtiyaç duyması, yani birlikte olma duygusu ve kendilerini evlerinde hissetmeleri onları üye olmaya sürüklüyor. Böylece Alman Futbol Federasyonu’na da üye olmuş oluyorlar.

“İnsanların böyle birşeye ihtiyaç duyması, yani birlikte olma duygusu ve kendilerini evlerinde hissetmeleri onları üye olmaya sürüklüyor.”

- Futbolun çocukların eğitiminde de özel bir yeri olduğunu görüyoruz Almanya’da…

-Benim için bu zamanlarda spor, bilgisayar oyunlarının en büyük düşmanı. Çocukların eğitimi planlandığında onlara hayatın algısını verebilecek bir özelliği var sporun. Spor onlarla çalışmak...

Page 7: Diethelm Blecking

forza europe

--------------------------------------------------------------------------------------------------- 6Üsküp cad. 8-B/2 06690 Kavaklıdere Ankara Türkiye tel/fax: +90 312 467 12 69 www.sfrfilm.com

www.forzaeurope.com

...için de harika bir araç. 11 yıl boyunca okulda spor hocalığı yaptım. Gençlerle, Almanya’daki azınlığa mensup birçok çocukla çalıştım. Benim hayatımda yapmış olduğum en iyi şey onlara sporlahayatın ruhuna dair birşeyler öğretmek oldu. Onları sosyal bir varlığa dönüştürdü ve iletişim kurmalarını sağladı spor. Çünkü spor iletişimde bir sistemdir aynı zamanda. Bence siyaseti spordan uzaklaştırmaktansa siyaseti spora sokmalıyız. Sporda siyaseti düşünmeli ve politikalar üretmeliyiz. Bu sporla çelişen bir durum değildir. Futbolda örneğin herkese adil davranmanın gerekliliğini görürsünüz. Bunun siyasete taşınması daima sorun oluBunun siyasete taşınması daima sorun olur. Politikacılar spordan bir şey öğrenmeye çok hevesli değillerdir. Genç kuşağımız ise bunu artık böyle düşünmüyor ve bazı politikalara karşı çıkabiliyor ve tartışabiliyorlar. Bu nedenle sporda da varolmalı, inandığımız düşünceleri anlatmalı, karşı çıkmalı, bu konu ile ilgili filmler yapmalı, kitaplar yazmalıyız.

- Futbol sahasını hiçbir ayrımcılığının olmadığını bir yer olarak düşünmek, bir tür ütopyaya özlem olarak değerlendirebilir miyiz?-

Ütopyalar kötü değildir. Bence birçok insanın “ütopyalara inanma!” dediği bir zamanda yaşıyoruz. Ama bence herAma bence herkesin hayata ve topluma dair bir ütopyası olmalı. Spor bir ütopya olmalı. Ancak sadece bu düzeyde naif de kalmamak gerekir. Toplumun gerçek koşullarını da görebilmek gerekir. Size bir örnek vereyim. Jerusalem Üniversitesi’nde çalışan bir iş arkadaşım vardı. Hep şunu söylerdi: “Eğer İsrailli ve Filistinli politikacılar futbolu öğrenip birlikte oynasalar, bu barış sürecine katkı sağlar.” Naif bir teklif bile olsa içerdiği anlam önemli bence. Spor da sanat gibi birlikte birşeyler yapabildiğimizi gösteren bir ütopyadır. İran’dan Almanya’dan ABD’den ya da İsrail’den gelin farketmez, futbol oynarken ya da keman çalarken birbirimizi anlayabiliriz.

“Eğer İsrailli ve Filistinli politikacılar futbolu öğrenip birlikte oynasalar, bu barış sürecine katkı sağlar.”

-Futbolun bu çok kültürlü ruhu, bir ortak kültür yaratılmasına neden oluyor diyebilir miyiz?

Almanya’da 19. yüzyıldaki Polonyalı azınlık hakkında yaptığım çalışmalarda göçmen Polonyalıların 19. yüzyılda spor organizasyonları yaptıklarını öğrendim. Bu organizasyonlar onlar için çok önemliydi. Bundan yüzyıl sonra ise bu kez Almanya’da Türklerin futbol klüpleri kurduklarını görüyoruz. Bu klüpler onlar için de çok önemli, çünkü bir sosyal onlar için de çok önemli, çünkü bir sosyal kozmoz yaratıyor. Burada kendileri için küçük bir Türkiye kuruyorlar, yıllar önce Polonyalıların kendileri için yarattıkları Polonya gibi. Bu klüpte birlikte oluyorlar. Alman klüplerinden çok daha sıcak bir ortamı oluyor bu klüplerin. Ardından Alman takımlarına karşı maç yapmaya başlıyorlar, burada bazı sorunlar da yaşanıyor. Ancak Almanya’daki topluma da bu şekilde dahil olmış oluyorlar. Şimdi Alman Milli Takımı’nda Türk asıllı oyuncular var. Bu devam etmesi gereken bir süreç. Alman Futbol Federasyonu’na ve diğer kurumlara bu sürecin tarihi ve sosyolojik açıdan danışmanlığını yürütüyorum. Bu süreçten açıdan danışmanlığını yürütüyorum. Bu süreçten korkmamamız gerekiyor. Bu sürecin çok doğal ve politik bir perspektifi var. Bu, olumlu düzeyde bir entegrasyon süreci. Asimilasyon değil, entegrasyon…Burada Bodensee’de Konstanz gölü kıyısında ufak bir göl var. Burada “Konstanz Türk Spor Klübü” adında bir klüp var ve bu klüpte 17 farklı ulustan insan var. İtalyan ve Alman teknik direktörleri var, klüp başkanları bir Türk. Bana “Biz Konstanz’daki tüm halkla entegre olmak istiyoruz.” dediler. Çünkü multi kültürel bir klüp olduklarını biliyorlar. Bu, enteg-rasyon düşüncesinde yeni bir aşamadır. Futbol topu göçmendir ve bu nedenle ona adil ve yumuşak davranmalıyız. Siz de bu entegrasyonu bir başka şekilde temsil ediyorsunuz. Türkiye’den bir ekip Alman futbolunun tarihi hakkında bir belgesel başka şekilde temsil ediyorsunuz. Türkiye’den bir ekip Alman futbolunun tarihi hakkında bir belgesel yapmaya geliyor. Çünkü burası Avrupa.