derleme sÖzlÜĞÜ ve mersİn aĞzi sÖzlÜĞÜ’ne tarsus ... · derleme sözlüğü ve mersin...
TRANSCRIPT
Turkish Studies - International Periodical For The Languages, Literature and History of Turkish or Turkic Volume
6/3 Summer 2011, p. 1229-1249 TURKEY
DERLEME SÖZLÜĞÜ VE MERSİN AĞZI SÖZLÜĞÜ’NE TARSUS YÖRESİNDEN KATKILAR
Mustafa TOKER*
ÖZET
Kitle iletişim araçlarının insan hayatına girmesiyle yerel diller (ağızlar) hızla unutulmaya başladı. Bu durum, ağızları gerek ses (fonetik), gerek yapı
(morfoloji), ve gerekse de söz varlığı (vocabulary) açısından derinden
etkilemektedir. Türkiye Türkçesi ağızları bu kitle iletişim araçlarının etkisiyle
yazı dilinin gramer kurallarına yakınlaşmakta, söz varlığı açısından da gün
geçtikçe zayıflamaktadır. Başka bir ifadeyle, yerel diller yazı dilinin ağırlığı
altında kendisini muhafaza edemeyerek yazı diline yaklaşmakta, söz varlığı da kullanılmaya kullanılmaya daralmaktadır. Ağızlardaki yok olma
tehlikesiyle karşı karşıya olan bu kelimelerin bir an önce kayda geçirilmesi
gerekmektedir. Bu zamana kadar konuyla ilgili olarak ülkemizin çeşitli
yörelerine ait pek çok çalışma yapılmıştır. Bu çalışma da bu çalışmalara bir
katkı olmak üzere hazırlanmıştır.
Anahtar Kelimeler: Ağız Araştırmaları, Ağız Sözlüğü, Tarsus, Derleme
Sözlüğü, Mersin Ağzı Sözlüğü
ADDITIONS FROM TARSUS REGION TO THE DICTIONARY OF COMPILATION (DERLEME SOZLUGU) AND THE DICTIONARY OF
MERSIN DIALECT (MERSIN AGZI SOZLUGU)
ABSTRACT
Local dialects have begun to be forgotten rapidly following the mass
communication media entered in lives. This situation deeply impacts dialects
in terms of sound (phonetics), structure (morphology), and repertory of words
(vocabulary). Turkish dialects are approaching the grammarrules of the
written language by the impact of the mass communication media and facing weakening in terms of vocabulary by the time passes. In other words, local
dialects are approaching the written language be ingunable to protect itself
against the pressure of the written language and vocabulary is exposed to
wear stemming from not beingused. These words which are facing extinction
in the dialects should be registered in no time. Up to this time in this subject
many studies belonging to various regions of our country have been done. This study was prepared as an addition to those studies.
Key Words: Researches of dialects, dictionary of dialect, Tarsus,
dictionary of compilation (Derleme Sozlugu), dictionary of Mersin dialect
(Mersin AgziSozlugu)
*Yrd. Doç. Dr., Selçuk Ü. Ed. Fak.Türk Dili ve Ed. Böl. El-mek: [email protected]
1230 Mustafa TOKER
Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic
Volume 6/3 Summer 2011
Diller, yeryüzünde konuşuru bulunduğu müddetçe bütün unsurlarıyla birlikte yaşamaya devam
ederler. Bir dil, konuşan son üyesinin ölmesiyle veya o dile mensup olan kişilerin onu unutmasıyla
artık “ölü diller” sınıfında değerlendirilir. Diller içerisinde yer alan “ağızlar” da tıpkı diller gibidir.
Ağızlar da söyleyiş özelliğini ve kelime hazinesini koruyan son temsilcisinin ölümüyle veya o ağıza
mensup olan insanların onu kademeli olarak kullanmayı bırakmasıyla, kaydedildiği ölçüde tozlu raflar
arasındaki yerini alır. Dillerin, lehçelerin ve ağızların ölümü bu yönden birbiriyle aynıdır.
Bir insanın konuştuğu ağzı unutmasının pek çok sebebi vardır. Bunlardan birisi, eğitim
hayatıdır. Her ülkede eğitim, o ülkenin yazı dili ile verilir. Eğitimini doğduğu yer dışında sürdürmek
zorunda kalan bir kişi için ülkesinin yazı diliyle konuşmaktan başka yol yoktur. Çünkü yeni geldiği
topluluğun kendisini kolay kabullenmesi için buna ihtiyacı vardır. Bu durum, işin sosyolojik
boyutudur. Eğitim seviyesinin yükselmesiyle, kişinin evlilik yönündeki talepleri de farklılaşacaktır.
Kendi eğitim seviyesinde birisiyle hayatını sürdürmek isteyen birey, kendi ağız grubu dışında birisiyle
evlenmek durumunda kaldığında ağız özelliklerini muhafaza etmesi daha da zorlaşacaktır. Böylece
kişi, zaman içerisinde ülkesinin yazı dilini, doğduğundan beri kullandığı yerel dilinin yerine
koyacaktır. Tabii ki bu geçiş keskin çizgilerle gerçekleşmez. Önce söyleyiş özellikleri unutulmaya
başlar. Ağıza has kelime hazinesinde, kullanılmamaktan kaynaklanan unutmalar baş gösterir. Belli bir
süre sonra unutulan kelime sayısı oldukça artar. İkinci nesilden sonra artık o ailede yerel ağızın yerini
edebî ağız, yani yazı dili almış olacaktır. Elbette bu süreç her kişi için aynı şekilde işlemeyecektir.
Bazı kişilerde bu süreç uzun olabileceği gibi, bazılarında da tam tersine kısa olabilir. Ancak eğitim-
öğretim gören bir kişi için bu süreçten kaçış neredeyse mümkün değildir.
Kişinin ağız özelliklerini unutmasının bir başka sebebi, köyden şehre yapılan göçlerdir.
Şehirleşme, beraberinde çok kültürlülüğü de getirecektir. Şehirlerde köylerdeki gibi bir homojen insan
topluluğu yoktur. Gerek o şehrin köylerinden, gerekse de başka şehirlerden çeşitli sebeplerle gelmiş
olan insanlar bir arada yaşamak zorundadırlar. Bu insanların anlaşabilmesi de yine herkesin rahatlıkla
anlayabileceği dille olmalıdır. Bu dil de takdir edilmelidir ki ülkenin yazı dilidir. Bu süreç de
yukarıdaki süreç gibi uzun zaman alacaktır. Dünden bugüne gerçekleşecek bir süreç değildir. Ama
şehirleşmenin getirdiği bu süreçten de kurtulmak neredeyse mümkün olmaz. Bu süreç, çoğu zaman
eğitim-öğretim süreciyle iç içe geçmiş şekilde de karşımıza çıkar. Pek çok kişiyi şehirlere getiren
önemli hususlardan biri de daha iyi eğitim-öğretim alabilmektir.
Kişinin ağız özelliklerini etkileyen bugün için en önemli unsur da kitle iletişim araçlarının
yaygınlaşmasıdır. Bugün memleketin en ücra köşesine bile televizyon ve radyo girmiş durumdadır. Bu
cihazlar, diğer kitle iletişim araçlarına göre dil üzerinde çok daha etkilidir. Çünkü bunlar, okuma
yazması olmayanların bile duymak suretiyle hayatlarına girmiştir. Sesli birer iletişim aracı olmaları
münasebetiyle kişinin konuşması üzerinde doğrudan etkin bir rol oynamaktadırlar. Bu cihazlarda,
bugün özellikle televizyon kanallarında kullanılan dil, yerel ağzını kullanmayanlar üzerinde bile bu
derece etkiliyken yerel ağzını kullananları etkilememesi mümkün değildir. Televizyon ve radyo
yayınlarında kullanılan dil, hâliyle bütün milletin anlayacağı bir dil olmak durumundadır. Bu da ağız
özelliklerini yazı diline veya günlük edebî konuşma diline yaklaştırmakta, ağız özelliklerinin
unutulmasına sebep olmaktadır.
Ağızları etkileyen etkenlerin en önemlileri olarak görülen bu unsurlardan yerel dilleri korumak
şu an için mümkün görünmemektedir. Böyle bir süreç sonunda Türkiye Türkçesi ağızlarının birer birer
unutulmaya başlanacağı su götürmez bir gerçeklik olarak durmaktadır. Derslerde bu gerçekle açık
olarak karşılaşılmaktadır.Özellikle dil derslerinde, eski metinlerde karşılaşılan kelimelerin bugün
Türkiye Türkçesi ağızlarında yaşadığı, öğrencilere anlatılmaktadır. Metin incelemeleri sırasında bu
türden bir kelimeyle karşılaşılınca, kelimenin yöresinde hâlâ kullanıldığını söyleyen öğrenci sayısı gün
geçtikçe azalmaktadır. Bu gerçeği Leyla Karahan şöyle dile getirmektedir:
Derleme Sözlüğü ve Mersin Ağzı Sözlüğü’ne… 1231
Turkish Studies
International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic Volume 6/3 Summer 2011
“Ağız coğrafyamızda daha incelenmemiş, burada zikredemediğimiz birçok ağız
bulunmaktadır. Hızla değişen ve gelişen dünyada eğitim, iletişim, ekonomik ve sosyal şartlar, ağızları
yazı dili doğrultusunda yavaş yavaş değiştirmekte ve karakterlerinden uzaklaştırmaktadır. Bugün bir
yöredeki ağız özelliklerinden bir kısmının, 30-40 yaşının altındakilerde azalması veya yok olması
ağızların zamana ve şartlara ne kadar dayanıksız olduğunu göstermektedir.”1
Böyle bir gerçekle karşı karşıyayken yapılması gereken şey Türkiye Türkçesi ağızlarında hâlâ
yaşamakta olan kelime, deyim ve atasözlerini tespit etmektir. Bugün bazıları yapılmış olan ve bazıları
da yapılmakta olanların yanında, henüz kalem oynatılmamış illerimiz, ilçelerimiz vardır. Üzerinde
çalışma yapılmayan ağızların il il, ilçe ilçe ağız özellikleri çıkarılmalıdır. Bu çok kapsamlı bir
çalışmadır. Böyle bir çalışmanın, işi bilen bir ekibe, çok güçlü maddi desteğe ihtiyacı vardır. Bu,
eskiden beri söylenegelen bir husus olmakla birlikte, o zamandan bu zamana birtakım bireysel
gelişmeler kaydedilmiş olsa bile, kurumsal bir çözüme kavuşturulamamıştır.
1997 yılında Ankara’da yapılan Ağız Araştırmaları Bilgi Şöleni’nde Tuncer Gülensoy, ağız
araştırmalarının bugünkü durumunu özetlediği ve birtakım çözüm yolları sunduğu bildirisinde bu
hususla ilgili olarak şunları dile getirmiştir:
“ Önce Söz Derleme Dergisi daha sonra da Derleme Sözlüğü adı ile yayımlanan Anadolu
ağızları sözlüğü ne yazık ki Anadolu‟nun bütününde konuşulan ağızların kelime hazinesinin tamamını
içine almamaktadır. Yeniden yapılacak olan derleme seferberliği ile eksik kalan yörelerden ağız
malzemeleri toplanabilir. Derleme için Millî Eğitim Bakanlığı ile iş birliği yapmak ve Edebiyat
öğretmenlerinden yararlanmak yerinde olacaktır. Türk Dil Kurumunun kuruluş yıllarında yapılan
derleme seferberliğinin hikâyesini çoğumuz biliyoruz. Meselâ İzmir‟den gelen fişlerin içerisinde o
kadar güzel kelimeler var ki; herkes hayrete düşmüş. Bakıyorlar; Allah Allah, DîvânüLügâti‟t-Türk‟te
yaşayan kelimeler var orada! Ne kadar güzel. Ama bakıyorlar ki öğretmenin biri oturmuş,
DîvânüLügâti‟t-Türk‟ü açmış, oradaki kelimeleri yazmış. Para da alıyor. Ama kaybeden Türk bilimi.
Anadolu ağızlarında kullanılmayan DîvânüLügâti‟t-Türk‟teki kelimeleri buluyoruz. Arıyorsunuz,
arıyorsunuz yok öyle bir şey. O yöredeki insan: „Hayır‟ diyor, „Böyle bir şey kullanılmaz‟. Teyit
edecek kimse de yok. Sonra, derlemeler de yeterli olmamış. Bazı yörelerden 1000 kelime var, bazı
yörelerden 3 tane kelime var. Bazılarından 20, 25, 5, 10 öyle kelimeler var. Bunlar bir yörenin ağız
hazinesini aksettirecek bir oranda değil. Onun için bu işin yeniden planlanması lazım. Ayrıca Türk
Dili ve Edebiyatı Bölümünde okuyan öğrenciler 3. sınıfa geçip dil formasyonları geliştiğinde her
birine yaşadıkları yörelerden derleme çalışmaları yaptırılmalı, derleme sözlüğünde bulunmayan her
yeni kelime için ücret ödenmelidir, teşvik bakımından. Derleme Sözlüğü‟nde bulunmayan her yeni
kelimeye, o yöreden getirdiği her yeni kelimeye Kurum bir miktar para vermelidir. Başka çaremiz
yok... Bu maddeleri her zaman uzatmak mümkündür. Ancak çalışmanın temelinde insan ve para gücü
yatmaktadır. Bu iki güç de kadro ve ödeneğe bağlıdır. Türk Dil Kurumunun görevi yalnız derleme
olmadığına göre yapılan çalışmaları iyi niyetle desteklemek gerekmektedir.”2
1932 yılında, Türk Dili Tetkik Cemiyeti tarafından çıkarılmaya başlanan Halk Ağzından Söz
Derleme Dergisi ile başlanan Türkiye Türkçesi ağızlarında yaşayan kelimeleri tespit çalışmaları, gerek
ağız gramerleri ve gerekse ağız sözlükleri3 çalışmalarıyla bugün çeşitli bilim adamları tarafından tez,
1 Leyla Karahan, “Ağız Araştırmaları Alanında Yapılması Gereken Çalışmalar”, Ağız
Araştırmaları Bilgi Şöleni (9 Mayıs 1997), TDK Yay., Ankara 1999, s. 26. 2 Tuncer Gülensoy, “Ağız Araştırmalarının Bugünkü Durumu”, Ağız Araştırmaları Bilgi
Şöleni (9 Mayıs 1997), TDK Yay., Ankara 1999, s. 20-21. 3 Konuyla ilgili ayrıntılı bilgi için bk. Ahmet Büyükakkaş, “Türkiye Türkçesi Ağız
Sözlükleri Üzerine Bir Deneme”, TurkishStudies, Volume 4/4, s. 184-195, Erzincan 2009.
1232 Mustafa TOKER
Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic
Volume 6/3 Summer 2011
kitap, makale, bildiri vb. ile sürdürülmektedir.4 Ancak bu çalışmaların çoğu, birbiriyle bağlantılı
çalışmalar olmadığı ve belirli ortak prensiplere bağlı kalınmadığı için birbirlerinden farklı metot ve
şekil özellikleri taşımaktadırlar.5 Bu sebeple, bu işin ortak bir ekip tarafından, yeni baştan belli
metotlarla ele alınması gerekmektedir.
Konuyla ilgili olarak EfrasiyapGemalmaz şunları söylemektedir:
“... Bu konuda boşa harcanacak en ufak bir emek kırıntısının ne ölçüde büyük bir kayıp
olduğunu söylemek yersizdir. Bu nedenle, bir dilin ağızları üzerine yapılacak çalışmaların her şeyden
önce bir merkezden, üniversiteler arası bir merkezden yönetilmesi ve araştırma konularının önceden
tespit edilmiş sağlam bir düzene göre, belli planlara uygun yapılması şartıyla, değişik basamaklardaki
araştırıcılara yetenekleri göz önünde bulundurularak dağıtılması ve alınan sonuçların yine bu
merkezde toplanıp değerlendirilmesi görüşündeyiz.”6
Türkiye‟de Halk Ağzından Derleme Sözlüğü, Anadolu’daki ağızlarda yer alan pek çok
kelimeyi içerisinde barındırmaktadır. TDK tarafından yayımlanmış olan bu esere,7 bugüne kadar TDK
tarafından yayımlanmış olan çalışmalardaki kelime hazinesi de eklenerek yaklaşık 232.000 kelime
genel ağ üzerinden bilim adamlarının hizmetine sunulmuştur.8 Ancak buna rağmen hâlâ çok büyük
eksiklik vardır. Anadolu’nun değişik ağızlarından, genel ağdaki Türkiye Türkçesi Ağızları Sözlüğü’nde
yer almayan pek çok kelime tespit edilmektedir. TDK tarafından yayımlanmayan çalışmalardaki
kelime hazinesinin de bu veri tabanına yüklenmesi, sözlüğün daha kapsamlı hâle gelmesini
4 Bugüne kadar Anadolu’nun değişik coğrafyalarında yer alan birçok il ve ilçenin ağzı ve
kelime hazinesi üzerine çalışmalar yapılmıştır. Bunlardan bazıları şunlardır (Çalışmalar yayım tarihine göre sıralanmıştır): Ahmet Caferoğlu, Doğu İllerimiz Ağızlarından Toplamalar I-Kars, Erzurum, Çoruh İlbaylıkları Ağızları, TDK Yay, İstanbul 1942; Ahmet Caferoğlu, Güney-Doğu İllerimiz Ağızlarından Toplamalar, İstanbul 1945;Zeynep Korkmaz, Nevşehir ve Yöresi Ağızları, I. Cilt Ses Bilgisi (Phonetique), AÜ DTCF Yay., Ankara 1963; Ahmet B. Ercilasun, Kars İli Ağızları (Ses Bilgisi), Gazi Ün. Yay., Ankara 1983; Tuncer Gülensoy, Kütahya ve Yöresi Ağızları, TDK Yay., Ankara 1988; EfrasiyapGemalmaz, Erzurum İli Ağızları I-II-III, TDK Yay., Ankara 1995; Mukim
Sağır, Erzincan ve Yöresi Ağızları, TDK Yay., Ankara 1995; Erdoğan Boz, “Çüngüş ve Çermik Yöresi Ağzından Derleme Sözlüğüne Katkılar”, Millî Folklor, S. 29-30, s. 112-113, 1996; Ahmet Buran, Keban, Baskil ve Ağın Yöresi Ağızları, TDK Yay., Ankara 1997; Emin Kalay, ““Edirne İli Ağızlarından Derleme Sözlüğüne Katkılar”, Türk Dili, S.547 (1997), s.25-33; Ahmet Günşen, Kırşehir ve Yöresi Ağızları, TDK Yay., Ankara 2000; Necati Demir, Ordu İli ve Yöresi Ağızları, TDK Yay., Ankara 2001; Erdoğan Boz, Afyon Merkez Ağzı, AKÜ yay., Afyon 2002; Gürer Gülsevin, Uşak İli Ağızları, TDK
Yay., Ankara 2003; Ali Akar, Muğla Ağızları, Muğla Ün. Yay., Muğla 2004; Gülseren Tor, Mersin Ağzı Sözlüğü, Türk Dilleri Araştırmaları Dizisi: 38, İstanbul 2004; Necati Demir, Trabzon ve Yöresi Ağızları I-II-III, Gazi Kitabevi, Ankara 2006; Mehmet Hazar, “Nevşehir Folklöründen Derleme
Sözlüğüne Katkılar”, Türk Dili, S. 669, s. 580-585, Ankara 2007; Osman Yıldız, “Isparta Ağzından Derleme Sözlüğüne Katkılar”, TurkishStudies, Volume 2/2, s. 790-800, Erzincan 2007; Hale Bozalan, Bergama Merkez İlçe ve Köylerinde Yaşayan Yörüklerin Ağız İncelemesi, Trakya Ün. SBE (Basılmamış YL tezi), Edirne 2008; Erol Öztürk, “Mersin Yörüklerinden Derleme Sözlüğü’ne Katkılar”, Türk Dili, S. 689, s.405-411, Mayıs 2009; Muammer Doğan, “Aksaray Ağzından Derleme Sözlüğüne Katkılar-1”, TurkishStudies, Volume 4/4, s. 236-249, Erzincan 2009; Muammer Doğan, “Aksaray Ağzından Derleme Sözlüğüne Katkılar-2”, TurkishStudies, Volume 5/1, s. 294-312, Erzincan 2010.
5 Ali Akar, konuyla ilgili olarak kaleme aldığı makalesinde bu sorunları maddeler hâlinde ele alarak açıklamıştır. Bk. Ali Akar, “Ağız Araştırmalarında Yöntem Sorunları”, TurkishStudies, S. 2, Erzincan 2006, s. 41-53.
6 EfrasiyapGemalmaz, “Ağız Bilimi Araştırmaları Üzerine Genellemeler”, Ağız Araştırmaları Bilgi Şöleni (9 Mayıs 1997), TDK Yay., Ankara 1999, s. 7-8.
7 Türkiye’de Halk Ağzından Derleme Sözlüğü, C. I-XII, TDK Yay., Ankara 1963-1982. 8http://www.tdk.gov.tr/TR/Genel/BelgeGoster.aspx?F6E10F8892433CFFAAF6AA849816B2
EF56500F0569D9B897
Derleme Sözlüğü ve Mersin Ağzı Sözlüğü’ne… 1233
Turkish Studies
International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic Volume 6/3 Summer 2011
sağlayacaktır. Ancak bu bile sözlüğü “tam” diyebileceğimiz bir seviyeye taşımayacaktır. Zira
Anadolu’nun dört bir yanında hâlâ birileri tarafından keşfedilmeyi bekleyen kelimeler olacaktır.
Ağız sözlüklerinin çeşitli kaynakları vardır. Nurettin Demir, Ağız Sözlükçülüğü makalesinde,
ağız sözlüklerinin kaynaklarını; derleme, sözlükçünün kendisi, yazılı hâle getirilmiş ağız incelemeleri
vs. ile yerel basın ve yayın organları olmak üzere 4 başlık altında vermiştir.9
Elinizdeki çalışmanın kaynağı, Nurettin Demir’in yukarıda ifade ettiği kaynakların ilk ikisidir.
Bu yazıyla, ummana bir damla, EfrasiyapGemalmaz’ın ifadesiyle bu sofraya bir kırıntı düşürmek
amacıyla yola çıktım. Yaptığım incelemeler neticesinde, memleketim olan Tarsus’un Derleme
Sözlüğü’nde yeterince yer almadığını gördüm. Buradan hareketle, önce kendi dağarcığımda bulunan;
anamdan, babamdan duyup öğrendiğim ve hâlâ bizzat kullandığım kelimeleri kaydettim. Memleket
ziyaretlerinde, akrabalarla, eş dostla yapılan sohbetlerde geçen anlamını bilmediğim kelimeleri bir
yerlere not ettim. Böylece aşağıda verdiğim kelime hazinesi ortaya çıktı. Elbette bunlar Tarsus
yöresinde kullanılan yerel dile ait kelimelerin tamamı değildir. Zaman içinde bunlara muhakkak
yenileri eklenecektir. Ama ilk adım olması açısından bu çalışmanın önemli olduğunu düşünüyorum.
Gülseren Tor, Mersin Ağzı Sözlüğü adlı çalışmasında bu kelimelerin bazılarını vermiştir ama o
yayında da tespit ettiğim kelimelerin bir kısmı bulunmamaktadır. Dolayısıyla bu çalışma, hem
Derleme Sözlüğü hem de Mersin Ağzı Sözlüğü‟ne katkı olacaktır.
Bu çalışmada yer alan kelimeler, Derleme Sözlüğü (DS) ve Mersin Ağzı Sözlüğü (MAS) ile
karşılaştırılmıştır. Bazı kelimeler, DS’de veya MAS’ta “Tarsus” kaydıyla geçmektedir. Böyle
kelimelerin, sözü edilen eserlerde geçtikleri yerleri gösterilmiştir. Bazı kelimeler ise DS ile MAS’ta
bulunmasına rağmen “Tarsus” ilçesinde kullanıldığı hakkında bir bilgi yoktur. Bazı kelimeler ise ne
DS’de ne de MAS’ta vardır. İşte o kelimeler ve diğer sözü edilen kelimeler, bu yazımızla bilim
adamlarının dikkatine sunulmaktadır.
A) DS ve MAS’ta Bulunmayan Kelimeler10
alentiriK Elektrik. bk. elentiriK.
anaťdar Anahtar.
9 Nurettin Demir, “Ağız Sözlükçülüğü”, Kebikeç, S. 7-8, s. 71, 1999. Ağız sözlükçülüğü
konusuyla ilgili olarak Ali Akar’ın iki yazısından da söz etmek gerekiyor. Ali Akar, kaleme almış
olduğu bu iki yazıyla, ağız sözlükleri hazırlanırken tutulması gereken yöntemleri, bugüne kadar yapılmış olan eserlerde karşılaşılan yöntem sorunlarını irdeleyerek ortaya koymuştur:Ali Akar, "Ağız Sözlükleri: Yöntem ve Sorunlar I", TurkishStudies, Volume 4/4, Summer 2009, s. 1-11; Ali Akar, "Ağız Sözlükleri: Yöntem ve Sorunlar II", TurkishStudies, Volume 4/8, Fall 2009, s. 216-224.
10 Listelerde aşağıdaki çeviri yazı işaretleri kullanılmıştır: : Kendisinden önceki ünlünün uzun olduğunu gösterir. ğ Erimek üzere olan bir ğ sesini gösterir. Bu sesin bulunduğu kelimelerde, kimi zaman
öndeki, kimi zaman da arkadaki ünlünün adeta uzadığı görülür: bağırsaḲ , ba:rsaḲ ; yağtı, ya:tı;
devlikesiğün, devlikesü:n; kığ, kı:; loğdaşı, lo: daşı; öğkün-, ö:kün-; yağlıḲ , ya:lıḲ ; üğüttür-, ü:ttür-; yüğür-, yü:r-; böğsüK-, bö:süK-; dağan, da:n, eğsiKli, e:siKli vb.
ġ Süreksiz, tonlu, art damak ünsüzü ḫ Hırıltılı h Ḳ Süreksiz, yarı tonlu (ḳ-ġ arası) art damak ünsüzü K Süreksiz, yarı tonlu (k-g arası) ön damak ünsüzü P Süreksiz, yarı tonlu (p-b arası) bir ünsüz ť Kalın ünlülerle hece kuran ön boğumlanmalı t (t-d arası) ünsüzü T Süreksiz, yarı tonlu (t-d arası) dişeti ünsüzü y Erimek üzere olan bir y sesini gösterir. Bu ses, kendisinden önceki ünlünün
bünyesinde hemen hemen erimiş ve ünlüyü uzatmış durumdadır: piynar, pi:nar, siy-, si:- gibi.
1234 Mustafa TOKER
Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic
Volume 6/3 Summer 2011
bağırsaḲ bağırsaḲ ol- “İnek çiftleşmek için boğa istemek”.
bassambaḲ Merdiven; merdivenin basamağı. bk. ferdiman.
belle- Toprağı bel ile aktarmak.
buñ- Topraktan su çıkmak, toprakta göz oluşmak. bk. büñgülde-.
cıvıncaḲ Salıncak.
çatal ġ azma Ortası boş, kenarlarda iki kolu olan kazma (soğan, sarımsak vb. köklü bitkilerin
topraktan çıkarılmasında kullanılır.)
çemrele- Kol uçlarını veya paçalarını sığamak.
çıḲmışlıḲ bk.çıḲnaşlıḲ.
çıḲnaşlıḲ Yaramazlık fikri, aklında bir fikir olma durumu.Gözüñde bir çıḲnaşlıḲ var “Biraz
sonra bir yaramazlık yapacak gibisin, anlamına gelen bir deyim”.
çişteñleş- Şımarmak, şımarıklık etmek.
çivgiç Ucu sivriltilmiş 30 cm uzunluğunda sopalarla çamurlu yerde birbirini yıkmayı gaye
edinen bir çocuk oyunu. Bir kişi ebe olur ve sopasını saplar. Diğerleri onun sopasını
düşürmeye çalışırlar. Sopayı düşüren yeni ebe olarak sopasını saplar ve oyun böylece
devam edip gider.
çöPdençelliK Zayıf, çelimsiz.
diKgeç Çitteki diklemesine çakılmış ağaçlar.
dırın- 1) Tabaktaki kurumuş yemek bulaşığı vb. birisi tarafından kazınmak. 2) Toprağın üst
kısmı tırmıkla hafiften gevşetilmek.
elentiriK bk. alentiriK. Elektrik.
eşgileme Lahana, ebegümeci vb. sebzeler haşlanarak üzerine nar ekşisi, limon vb. eklenerek
yenilen salata.
ferdiman Merdiven.
fişfiş Dedikodu.
fişfişci Dedikoducu, laf getirip götüren.
fontir Pantolon.
ġ alliz İki grup hâlinde oynanan bir çocuk oyunudur. Gruplar, 3 ayaklı bir ağaç köküne
sahiptir. Önce bir grup, adından diğer grup dikilen bu 3 ayaklı ağaç köklerini yıkmaya
çalışırlar. bk. çötene.
ġ añsır- Boğazını temizlemek, balgam çıkarmak.
ġ avġ araş Şakacıktan yapılan kavga. Genelde tarlada çalışırken birbirie bir şeyler atarak yapılan
şakacıktan kavga.
ġ ıddiK Küçük.
ġ ıncıfırlaş- Muziplik yapmak, yaramazlık yapmak.
ġ ıravla- Patlamak (lastik hakkında)
ġ ıvġ ıvla- Teşvik etmek, gayretlendirmek, cesaretlendirmek, doldurmak.
Derleme Sözlüğü ve Mersin Ağzı Sözlüğü’ne… 1235
Turkish Studies
International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic Volume 6/3 Summer 2011
ġ ıvvıḲla- bk. ġ ıvġ ıvla-.
ġ ocu:laḲ İri taneli bir zeytin türü.
ġ usulluḲ Banyo, yıkanılan yer.
güye: Güvey, damat.
halbüküse Hâlbuki.
halesle- Baştan savma yapmak.
hırım hışır Kan ter içinde.
höşşüKcülüK HöşşüKcülüK yap- “Yalakalık yapmak, kendi çıkarı olmamasına rağmen birisine
yağcılık etmek”.
humus Beyaz leblebi.
ile:m Lehim.
ile mi? Öyle mi? (Birisine bir soru yöneltileceğinde o kişinin dikkatini çekmek üzere cümleye
başlarken kullanılır: İle mi be:?
ile:mle- Lehimlemek.
ile:mlet- Lehimletmek.
istifar İstifra, çıkarma. İstifar et- “kusmak”.
köKlemeç Topaçlarla oynanan bir çocuk oyunudur. Bir çocuk ebe olarak topacını yere koyar.
Diğer çocuklar yerdeki topaca kendi topaçlarıyla vurarak açılan bir çukura girdirmeye
çalışırlar. Ebe olan topaç çukura girdirildiğinde topacın ucundaki nal çivisiyle
önceden belirlenen sayıda cezalı topaca vurulur. Topacı dönerken eline alıp ebe
topaca vuramayan oyuncunun topacı yeni “ebe” olur.
küpsüT- Mideyi ekşitmek.
maḲsi Pamuklu dokumadan ayak bileklerine kadar inen, bol etek.
ma:sere Zeytinyağı imalathanesi.
mıḲlantıs Mıknatıs.
pisikleT Bisiklet.
patanaj patanaj yap- “patinaj yapmak (motorlu araçlar için)”
sa:reliK Hastalık.
sırḫ ıl- Suyu sırḫ ıl- “Çamaşırın suyu süzülmek”.
şekerlice Şekerlice ol- “Bir yemeğin bir malzemesi fazla kaçmak”. Yeme:ñduzuşekerlice olmuş
“Yemeğin tuzu fazla kaçmış”.
şemer- Nemlenmek.
tafa Tava.
tırıllan- Küsmek, gücenmek, gönül koymak.
tilbizlen- Yeme içmede seçici davranmak, yemek seçmek.
topaġ ulaḲ Taneleri yuvarlak bir cins zeytin.
tosmar- Somurtmak, surat asmak.
1236 Mustafa TOKER
Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic
Volume 6/3 Summer 2011
ufaca:laufaca:laUfak ufak.
urḲlu Fasülye, kabak vb. gibi bitkilerin uzayan cinsine verilen ad.
ümelen- Uyuşukluk etmek, uyuşuk davranmak.
ütübeT Nem, rutubet.
vıccırıḲ Vıccırı: çık- “Berbat olmak, bozulmak, iyi olmamak”
yaflañ Tabaka şeklinde düzgün olan şey.
yamışdır- Okkalı şekilde vurmak, yapıştırmak (tokat vb.).
yavınç Midesi yavınçyavınç et- “Çok hafiften açlık hissetmeye başlamak”.
yeKdirlop Aksak, topal.
yelpise Evin iç kenarında duvar dibine biriken pislikler.
B) DS’de Bulunmayıp MAS’ta Tarsus Kaydıyla Bulunan Kelimeler
hazlan- Sevmek, hoşuna gitmek.
mıccıḲla- Elleriyle sıkıştırıp ezmek; ilgisi olmadığı hâlde bir şeyi eliyle karıştırmak, onunla
oynamak; bk. mancıḲla-.
sarıç Su deposu, sarnıç.
seḲġ o: Ceket.
sındıla: Zakkum ağacı.
yağtı Yağ bulaşmış olan, yağlı.
C) DS’de Bulunmayıp MAS’ta Bulunan Ama Tarsus Yöresinde Kullanıldığı Belirtilmeyen
Kelimeler
cevleñle- Gezintiye çıkmak, gezmek, dolanıp gelmek.
deneK Tane. Bi denek “bir tane”, iki denek “iki tane”.
devin- Kaşınmak, kendi kendini kaşımak.
devlikesiğün Ertesi gün.
dembesseK11
İyiyle kötüyü ayırt edemeyen, aptal, ahmak.
ezineceK Yıkanmak için kullanılan sabun bezi.
foşet Poşet, torba.
ġ aneviz Kavanoz.
ġ ımışġ ımış Ġımışġ ımış et- “Yerinde duramamak, kalabalık bir şey hareket edip durmak”.
gürdüş- Dalaşmak, kavga edercesine şakalaşmak.
hayma hasıl Darmadağın, perişan.
hırlı mısmıl Doğru düzgün, adam akıllı, düzgünce.
höf Havf, korku.
ihina:cıḲ İşte, işte burada.
köfez Tırnakla oyulabilecek kadar yumuşak bir tür taş.
musulluḲ12 Hayvan yemi konulan tahtadan yapılmış çukur yemlik.
siñit- Koşmak.
11 MAS: dembesek (s. 110). 12 MAS: musluk (s. 283).
Derleme Sözlüğü ve Mersin Ağzı Sözlüğü’ne… 1237
Turkish Studies
International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic Volume 6/3 Summer 2011
Ç) DS’de ve MAS’ta Bulunmasına Rağmen Tarsus Yöresinde Kullanıldığı Belirtilmeyen
Kelimeler
acıḲ Azıcık.
accıḲ bk. acıḲ.
aladiri Tam pişmemiş olan, hafif çiğ kalmış olan.
amel bk. ötürüK. İshal; amel ol-: İshal olmak, mideyi bozmak.
apala- Emeklemek; elleri ve dizleri üzerinde yürümek (bebekler için).
aťla- Ayıklamak; pisliklerinden, çerçöpten arındırmak.
avcar Eti terbiye etmede kullanılan sos.
avcarla- Eti terbiye etmek için üzerine sos dökmek.
banadura Domates.
barana 1.Asmayı diremeye yarayan direk 2. Ağaç parçalarından yapılmış bahçe çiti.
başañı Haşarı, yaramaz, aksi.
batırıḲ batırık gibi: Aşırı ekşi şeyler için kullanılır.
baya: Epeyi, epeyce, çok.
bel Metal kısmın üstünde ayak basma yerleri olan ve toprağı aktarmada kullanılan bir
çeşit kürek.
beler- Göz haddinden fazla açılmak (şaşkınlık, kızgınlık vb. durumlarda).
beliş- Bölüşmek, bk. peliş-.
bocuť Çinko veya bakır sürahi.
böyüK Büyük.
büzzüK Kıç, g.t, makat. ÖKcebüzze: değme- “Sevinçten ne yapacağını bilememek”.
büñgülde- Topraktan su çıkmak, toprakta göz oluşmak.
cemkir- bk. çemkir-.
ceñceñeT- bk.çemkir-.
cere Topraktan yapılma küp.
ceyran Elektrik.
cıbar- El vb. bir şeyle vücudun bir yerine vurulmak suretiyle kızarmak, kabarmak.
cıbarť- El vb. bir şeyle vücudun bir yerine vurmak suretiyle kızartmak, kabartmak.
cıPlaḲ Çıplak.
cırcıvlaḲ Çırılçıplak.
cırlaz- Mızıkçılık etmek, oyunbozanlık etmek.
cibar Yakı.
1238 Mustafa TOKER
Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic
Volume 6/3 Summer 2011
cimbar Dokuma tezgâhında dokumayı gerdirmek için kullanılan iki ucu dişli, sürgülü çelik
alet.
cimbiT Cımbız.
cimciK Çimdik.
cimciKle- Çimdiklemek.
cöñgerez Dibi olmayan tabiî kuyu.
çemirle- bk. çemre-.
çemre- Kollarını, ayaklarını sığamak; bk. çemirle-, çemrele-.
çencere Tencere.
çıbıḲ Çubuk.
çımkı- Su vb. sıçramak.
çilen- Çiselemek. (Yağmırçileniyor “Yağmur çiseliyor”).
çiliK Dişilik organı.
çim- Yıkanmak.
çişteñ Yaramaz, şımarık; muzip.
çörtleñ Damdan su tahliyesine yarayan su oluğu.
damdır- Damlatmak.
değişiK Süt toplama sırası.
delbeK Darbuka, dümbelek.
deliKli Çay süzgeci.
depele- Tepelemek, çiğnemek, basmak.
deşir- 1. Ortalığın dağınıklığını derleyip toparlamak 2. Genel olarak toplamak.
dımdızlaḲ Çırılçıplak, hiçbir şeyi olmaksızın. DımdızlaḲ ortada ġ al- “Kimsesiz, hiçbir şeysiz
ortada kalmak”.
dırı- 1) Tabaktaki kurumuş yemek bulaşığını vb. kazımak. 2) Toprağın üst kısmını tırmıkla
hafiften gevşetmek.
döK- Sebzeler ürün vermeye başlamak.
dussuz Ciddiyetsiz, cıvık.
dussuzluḲ Ciddiyetsizlik, cıvıklık.
dussuzmehesizCiddiyetsiz, cıvık.
eftiklen- Bir işten kaytarmak için başka bir şeyle oyalanmak, başka bir şeyle vakit öldürmek.
eke Yaşı küçük olduğu hâlde sözleri ve işleri büyük olan (çocuk).
ekeş- Rekabet etmek, herhangi bir hususta birbiriyle yarış hâlinde bulunmak; yarışmak.
eleT- Götürmek, yerine ulaştırmak.
emiş- Kuzu, oğlak, buzağı gibi yavrular analarını emmek.
Derleme Sözlüğü ve Mersin Ağzı Sözlüğü’ne… 1239
Turkish Studies
International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic Volume 6/3 Summer 2011
eşgi Ekşi.
evleK Öküzle tarla sürülürken sürme işini kolaylaştırmak için tarlanın bölünen küçük
parçalarının her birine verilen ad.
evlenseK Aklını evlenmeyle bozmuş olan.
evlenseK ol- Aklını evlenmeyle bozmuş olmak.
eya: Kürek kemiği.
falliK Fahişe anlamında hakaret sözü; kırıtarak yürüyen küçük kız çocukları için de sevgi
ifadesiyle kullanılır.
fasille Fasülye.
fırıldaḲ Topaç.
fırındaḲ bk.fırıldaḲ.
fışġ ı Fışġ ı ol-, fışġ ısıçıḲ - “çok terlemek”.
firez13
Ekin biçildikten sonra kalan kök kısmı; anız.
fortum Hortum.
ġ ada Gam, kasavet, dert.
ġ alıç Orağın küçüğüne verilen ad.
ġ apız Kanyon.
ġ aplıḲ I Mutfaklarda tabak, bardak vb. koymaya yarayan tahtadan yapılmış özel raf.
ġ avla- Kabuğu (ağaç vb.), derisi (insanın bir organının) soyulmak.
ġ avlaḲ Kabuğu, derisi soyulmuş olan.
gev- Çiğnemek.
gezinti Balkon.
ġ ırnap Sicimden daha ince ip.
ġ olcu Bekçi, korucu.
ġ ozzaḲ Çamkozalağı.
gömmeç Ebegümeci.
götleK İş yapmayı sevmeyen.
göyneK İç çamaşırı.
ġ uḲġ umav Baykuş.
ġ ulle Bilye, misket.
ġ unna- Yumurtlamak; doğurmak.
ġ unnacı Hamile (hayvanlar için)
ġ urdala- Kurcalamak, orayı burayı karıştırmak.
13 MAS’tafiraz (s. 151) şekli kayıtlıdır.
1240 Mustafa TOKER
Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic
Volume 6/3 Summer 2011
ġ urdan- Hamarat hamarat oradan oraya gezinmek.
ġ usġ un Eşeğin kuyruğunun altından geçirilen ve semerin veya palanın sağlam durmasına
yarayan ince kayış.
ġ uzla- Doğurmak, yavrulamak (hayvanlar için)
ġ uzlacı Hamile (hayvanlar için)
güccüK Küçük.
güp İçerisine su konulan büyük toprak testi; küp.
harap Meyve vermeyen veya aşılı olmayan ağaç.
hareni Küçük kazan.
harnıp Keçiboynuzu ağacı.
hayva Ayva.
helke İçine su, süt vb. sıvı gıda maddeleri konulan metalden yapılmış kova.
hende: Şu, şuradaki.
hende:nde Şunda, şuradakinde.
hende:nden Şundan, şuradakinden.
hende:ne Şuna, şuradakine.
hende:ni Şunu, şuradakini.
hende:niñ Şunun, şuradakinin.
hı’ Hayır.
hol Fol.
holluḲ Folluk.
horanta Hane halkı, ev ahalisi.
horaz bk. horuz.
horuz Horoz. bk. horaz.
höykür- Tarikat erbabı kendinden geçerek tuhaf sesler çıkarmak.
hu Şu.
huna Şuna.
hunda Şunda.
hundan Şundan.
hunu Şunu.
hunuñ Şunun.
hur- bk.fur-.
hüs- Susmak.
ımışdır- Ilıtmak, ılık hâle getirmek.
Derleme Sözlüğü ve Mersin Ağzı Sözlüğü’ne… 1241
Turkish Studies
International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic Volume 6/3 Summer 2011
ırbıḲ İbrik.
ıstar Çuval, kilim vb. dokunan tezgâh.
ızıcıḲ Azıcık. bk. acıḲ, accıḲ
ila:na Lahana.
ile:n Leğen.
ile:nçe Küçük leğen.
ilişgin Sucuk.
ilişdir- Tutuşturmak (odun, kömür vs. için).
inne İğne.
işemik Sidik, idrar.
ite: Ekmek yapılırken hamur tahtalarının altına serilen un bezi.
kecefe İplik çilesinin açılıp yumak oluşturmak için üzerine takıldığı alet.
kekil Alına dökülen saç, kâkül.
kelle Buğday başağı.
kelli/kerli Sonra. Bundan kelli/kerli “bundan sonra”.
kerata Ayakkabı çekeceği.
kesteK Kısa boylu.
kığ Nohut büyüklüğünde kurumuş koyun b.ku.
kırı Sıpadan biraz daha büyük eşek yavrusuna verilen ad.
kişile- Kümes hayvanlarını kovalamak, kümes hayvanlarına kişkiş demek.
köşK bk. hayma.
köten Çelikten yapılan karasaban.
küpsü- Midesi ekşimek.
laylon14
Naylon; plastikten yapılmış poşet, kova, leğen vb. gibi herhangi bir şey.
lem Nem, rutubet.
lemer- Nemlenmek, rutubetlenmek.
loğdaşı bk.yuvak.
mada Mide.
malıta Soğanla pişirilen oldukça kıvamlı mercimek çorbası.
mancır Yabani incir.
masıra Dokuma tezgâhında mekiğin içine takılan, kargıdan yapılmış ip sarılan nesne.
mayıs Dumanı üstünde olan hayvan dışkısı.
14 MAS’talaylun (s. 273) şeklinde geçmekte, Tarsus kaydı bulunmamaktadır.
1242 Mustafa TOKER
Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic
Volume 6/3 Summer 2011
mellengiç Sakızağacıgiller familyasından bir ağaç ve ekşimsi meyvesine verilen ad; menengiç.
mil Oya işlemede kullanılan tığ.
miltan Gömlek.
mintan bk. miltan.
mudara et- Minnet etmek.
mumbar Koyun veya keçinin kalın bağırsağı.
nacaḲ Küçük balta.
na:lin Takunya, nalın.
namazla: Seccade.
nemneneşa:l Nasıl, ne biçim, bu ne acayip şey! (Beğenilmeyen işler ve durumlar için kullanılır.).
ommaç Yufka ekmek, peynir, domates ve soğanın yoğurulmasıyla yapılan ve çay yanında
ikram edilen bir çeşit etsiz köfte.
öfelemeç bk. ommaç.
öndüç Ödünç, borç.
örken Keçi kılından örülmüş urgan.
örsele- Yıpratmak.
öte:n Geçen, geçende, geçen günlerden birinde.
ötürüK bk.amel; ötürük ol-: İshal olmak, midesi bozulmak.
ötürüKlü İshal olmuş olan.
öğkün- bk.yañsıla-.
palan İçine hasır doldurularak yapılan yumuşak semer.
palta balta.
pambıḲ Pamuk.
panġ a Banka.
pantol bk.fontir.
pavlike Fabrika.
peliş- bk. beliş-.Bölüşmek.
peşgir Havlu.
pelit Meşe ağacı ve bu ağacın meyvesi.
pıtıraḲ İnsanların giysilerine, hayvanların tüylerine yapışan ve yapıştığı yerden zor çıkan bir
otun tohumu veya meyvesi.
piriç Pirinç.
piynar Yaprakları dikenli çalı meşesi; pırnal.
piz Hayvanı dürtmek için kullanılan ucunda çivi olan sırık.
Derleme Sözlüğü ve Mersin Ağzı Sözlüğü’ne… 1243
Turkish Studies
International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic Volume 6/3 Summer 2011
potuḲ Deve yavrusu.
sayacaḲ Ateş üzerine tencere, kazan vb. koymak için kullanılan üç ayaklı metal malzeme.
salım Salgın hastalık; daha çok grip vb. hastalık için kullanılır.
sandalle Sandalye.
sevindiriK sevindiriK ol-: Sevinçten deli gibi davranmak.
sınıḲcı Kırık çıkık işleriyle uğraşan halk hekimi.
sıť- Ödü sıt- “Korkudan ödü kopmak, ödü patlamak”.
sırť bk.sırťlıḲ.Sırtıña sırt gey “Üstüne bir başka giyecek daha giy.”
sırťlıḲ Elbise, üste giyilen giysi. bk.sırť.
siy- Çiftleşme zamanı gelen küçükbaş hayvanlar sidiklerini ağızlarına doğru fışkırtmak.
siftin- Oyalanıp durmak, ağır hareket etmek, uyuşuk davranmak.
süsüş- İki hayvan karşılıklı toslaşmak.
süzeK bk. deliKli.
şakıldaḲ II bk.şaḲşakı.
şavkar- Işık saçmak, ışımak.
şibiK Gözdeki çapak.
şifan Yulaf.
şiniK Tahıl ölçmede kullanılan 8 kg’lık bir ağırlık ölçüsü birimi.
şire Şekerli, şerbetli şeylerin genel adı.
talvar bk. hayma.
tavıḲ Tavuk.
teccel Aşırı haşarı çocuklar için kullanılan bir tabir; haşarı, yaramaz (Deccal’den bozma).
tehnel Defne ağacı.
tene- Bir şeyi, eli gözler üzerine gölge yaparak gözetlemek.
teñgerle- Yuvarlamak.
teñgerleK Yuvarlak.
terki Delik orta kısmı başa geçirilen küçük heybe.
tetir Ceviz, nar gibi yiyeceklerin kabuklarından çıkan ve lekesi çıkmayan su.
tevge Yaramaz.
tilbiz Yeme içmede aşırı seçici, titiz.
tisgin- Tiksinmek.
toḫmala- Haddinden fazla yiyip şişmek; şişip ölmek (hayvanlar için).
toḫ dur Doktor.
1244 Mustafa TOKER
Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic
Volume 6/3 Summer 2011
topaḲ Yuvarlak.
topalaḲ TopalaḲ çorbası: Bulgur, salça, dövülmüş et vb. diğer malzemelerle yoğurulup avuç
içerisinde misket büyüklüğünde yuvarlak şekiller verildikten sonra bir müddet
dinlendirilip yapılan çorba.
tosba: Tosbağa, kaplumbağa.
tosġ aba bk. tosba:
tülbür Saçı dağınık olan.
tülü Havlu; hamam tülüsü“banyo havlusu”.
urasa Eski Türk inanışlarından bugüne intikal eden inanışların genel adı (kurşun dökmek,
üzerlik yakmak vb.).
üğüttür- Buğday, mısır vb. tahılı öğüttürüp un hâline getirmek (un ü
ğüttür- şeklinde kullanılır.
üz- Koparmak; yıpratmak.
üzül- Kopmak; yıpranmak.
yaba Ağaçtan yapılmış, kuru ot yığma veya alma aleti.
yağlıḲ Baş örtüsü.
yamış- Değmek, dokunmak, yaslanmak; bir yere oturup kalmak.
yañaz Aksi, yaramaz, huysuz.
yañsıla- Birinin yaptığı gibi yapmak; taklit etmek. bk. öğkün-.
yayka- Yıkanmış bulaşığı durulamak.
yemiş Taze incir.
yo’ Hayır; yok (kesinlik ifade eder)
yo: Hayır; yok (kesinliği şüpheli)
yoy- Telef etmek, bozmak, boşa götürmek.
yu- Yıkamak.
yuḳ a I Çok ince bir şekilde açılıp sac üzerinde pişirilen ekmek; yufka ekmek.
yuḳ a II Derin olmayan, sığ.
yun- Yıkanmak.
yunaḲ15 Çamaşır. YunaḲyu-: Çamaşır yıkamak.
yuñur- Hamur yuñur-: Unu suyla karıştırarak hamur hâline getirmek; yoğurmak.
yüğür- Boğa istemek; boğasamak.
yüğürt- Boğa isteyen ineği boğayla çiftleştirmek.
yület- Keskin hâle getirtmek, keskinleştirtmek
za:r I Galiba, herhâlde.
15 DS’de bu anlamı bulunmamaktadır.
Derleme Sözlüğü ve Mersin Ağzı Sözlüğü’ne… 1245
Turkish Studies
International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic Volume 6/3 Summer 2011
za:r II Bir tür köpek, avcı köpeği, tazı.
zar Sadece göz kısmı açık peçe, çarşaf.
zencir Zincir.
zıypın- bk.zıvrın-.
zifir Et, balık, tavuk vb. şeylerin elde kalan bulaşığı.
zobu Kaba saba insan.
zoḫ urdan- Birisine kızarak kendi kendine söylenmek.
zopġ un Çok kısa süre yağıp geçen yağmur.
zöhür Sahur.
zumzuḲ Yumruk.
D) DS’de Bulunmasına Rağmen Tarsus Yöresinde Kullanıldığı Belirtilmeyen ve Verilen
Anlamlardan Farklı Bir Anlam Taşıyan Kelimeler16
arılıḲ* Muska yazan kişiye verilen bahşiş.
bici bici Nişasta, un, şeker, su, gül suyu, kırmızı gıda boyası ile yapılan ve buzla servis edilen
bir tatlı çeşidi.
böğsüK- Ağlamaklı olmak, boğazı düğümlenmek.
börtle- Kabarmak, şişmek (sıcak su, çay vb. vücudun bir yerine dökülmesinden dolayı)
cañġ oloz İnsanın üzerine çöken karabasan.
cavlaḲ Saçı olmayan, kel.
çeK-** Masal, hikâye vb. anlatmak.
çevirme Pamuk çırpma işi.
çötene bk. ġ alliz.
dağan Tahin.
daylañ* Zayıf ama uzun boylu kişi.
delleK Sorumsuz, işi gücü ortalığı bulandırmak olan.
fişfişle- Dedikodu etmek, birisinin söylediği veya yaptığı bir şeyi götürüp başkasına söylemek,
laf getirip götürmek.
ġ aplıḲ II Defter, kitap kaplamaya yarayan her şey.
ġ asar Kalburun üstünde kalan sap kalıntısı.
16 Bu kelimelerin çoğunda, kelimenin Tarsus yöresinde kullanıldığı yönünde de bir bilgi
verilmemiştir. DS’de Tarsus kaydı olan kelimeler, listede yanlarına (*) konulmak suretiyle gösterilmiştir. Bazı kelimelerin MAS’ta Tarsus kaydıyla aynı anlamda kullanıldığı görülmektedir. Böyle kelimelerin yanında da (**) kullanılmıştır.
1246 Mustafa TOKER
Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic
Volume 6/3 Summer 2011
ġ ıncıfır Muzip, yaramaz; fitneci. Ġıncıfır ol- “Muziplik yapmak, yaramazlık yapmak.”
ġ ıncıfırlı Fetbaz, uyanık; çok süslü.
ġ oza Pamuk kozası.
gözgöz Köylerde eskiden içine bir şeyler koymaya yarayan, bezden yapılmış cepler (Duvara
asılır ve içerisine ufak tefek şeyler konulurdu.).
hışırı çıḲ- Çok terlemek, terden sırılsıklam olmak.
iman Bağır, göğüs. İmanıñaçıḲ gezme, hasta oluñ“Bağrı açık gezme, hasta olursun”. İmanı
gevre- “perişan olmak, bitkin düşmek”.
kakaç17
Közün üstünde pişirilen parmak şeklinde uzunca et parçası.
keliK** Lastikten yapılmış tokalı yazlık ayakkabı.
maşa Çamaşırı asmada kullanılan mandal.
mazzaḲ18 1.İncirin hamı 2. Çam kozalağı.
mihtan Buğdayın ve arpanın karışık olarak ekilmesi ve karışık olarak hasat edilmesi işi.
pataz19
Bacaklarını iki yana ayırma. Pataz otur- “Bacaklarını iki yana ayırarak oturmak”.
saka Eşeğin sırtına semerin üstünden takılan fıçı taşımaya yarayan demirden veya tahtadan
yapılan düzenek.
salaḫ ana Aklı başında hareket etmeyen, hoppa (kadın, kız).
şaḲşakı Değirmen taşına buğday veren ve bu esnada şak şak diye sesler çıkaran titreşimli oluk.
şemşi-20
Nem çekip yumuşamak (Kuruyemişler vb. için kullanılır).
tepiz Çengelli iğne.
tele- Çırpmak.
tozzaḲ TozzaḲ gibi “Çok temiz ve bembeyaz (çamaşır için)”.
yoydur- Telef olmasına sebep olmak, bozulmasına yol açmak, boşa gitmesine sebep olmak.
zoñturlu21
Otoriter, dediğini yaptıran.
17 DS ve MAS’ta Tarsus kaydı vardır. MAS’taki anlam aynı olmakla birlikte, DS’de farklı
bir anlam verilmiştir. (DS C. VIII, s. 2599). 18 Kelime MAS’tamazak ve mazzak şekilleriyle kayıtlıdır. “Mazak” ikinci anlamı, mazzak
ise birinci anlamı karşılamaktadır. Ancak her iki anlamında da Tarsus kaydı yoktur (MAS s. 277). 19 Kelime bu anlamıyla ne DS’de ne de MAS’ta kayıtlıdır. MAS’tapatazkelimesinin
Tarsus’ta kullanıldığı kaydedilmiş ama bu anlamı belirtilmemiştir. 20 Tarsus kaydı DS’de var, MAS’ta yoktur. Her iki kaynaktaki anlam da bu anlamdan
farklıdır. 21 Kelime DS’dezonturlu şeklinde kaydedilmiştir. Tarsus kaydı bulunmayan kelimenin
anlamı farklıdır.
Derleme Sözlüğü ve Mersin Ağzı Sözlüğü’ne… 1247
Turkish Studies
International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic Volume 6/3 Summer 2011
E) DS ve MAS’ta Tarsus Yöresinde Kullanıldığı Belirtilmekle Birlikte Farklı Bir Anlamı
Daha Olan Kelimeler
biT-22
Ekildikten sonra yetişmek, filizlenmek (fidan, fide vb. için).
çomaç Aşağıdan yukarıya doğru alınan avuç dolusu miktar.
F) DS’de Bulunmasına Rağmen Farklı Bir Şekil Taşıyan Kelimeler23
akubať Çok bilmiş, ağzı laf yapan. (DS, agubat)
çöç Çiğ köftenin artan kısmının el içerisinde yassılaştırılarak soba vb. üzerinde
pişirilmişine verilen ad. (DS, çoç; MAS, çöçü)
çulfallıḲ* Sergi vb. dokuma tezgâhı. (DS, çulfalık)
dezze Teyze (DS deyze; MAS’tadezze şeklinde kayıtlıdır.)
dibeK İçinde kahve ve benzeri şeylerin dövüldüğü havan. Ayrıca bk.dibeKdaşı.
dibeKdaşı Buğdayı dövmeye yarayan içi oyulmuş kaya parçası.
G) DS’de Bulunmasına Rağmen Tarsus Kaydı Bulunmayan MAS’ta Tarsus Kaydı
Olmasına Rağmen Anlamı Farklı Olan Kelimeler
çemen bk. kakaç.
H) Tarsus Yöresinde Kullanıldığı DS’de Belirtilmeyen, MAS’ta Belirtilen Kelimeler
çile- 1. Serpmek, saçmak (tuz vb. için kullanılır.) bk.ekele-. 2. Çiselemek (yağmur için)
dirgen Harmanda veya başka bir yerde sapları, kurumuş otları yığmaya veya almaya yarayan
demirden yapılmış tarım aleti.
emişdir- Kuzu, oğlak, buzağı gibi yavruların analarıyla emişmelerini sağlamak.
ġ uluñ Yeni doğmuş at yavrusu.
pasġ ır- 1. Etrafa toz vb. küçük parçacıklı şeyler dağılmak 2. Soba birden bire pof diye ses
çıkararak içinde birikmiş olan gazı dışarı atmak.
şataf Üzüm hasat edildikten sonra geride kalan ürünün tekrar toplanması.
şavk Işık.
tin Çorap, kazak vb. şeylerin her bir teli.
22 MAS’ta Tarsus kaydı yoktur. 23 Yanında (*) işareti bulunan kelimelerin Tarsus’ta kullanıldığı belirtilmiştir.
1248 Mustafa TOKER
Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic
Volume 6/3 Summer 2011
I) MAS’ta Bulunmayan, DS’de Tarsus Yöresine Ait Olduğu Söylenmeyen Kelimeler
AcebeK Börülce.
alañ Ortalık yer, herkesin görebileceği yer, ortalık.
amanať Emanet; amanateşşe:ñġ usġ unuġ ırıḲ olur “Emanet eşeğin kuskunu kırık olur”,
amanatıñ bağrı yuḳ a olur “Emanetin bağrı yufka olur”.
baḫ ale Bak hele; çeşitli durumlarda kullanılan bir ünlem: Bañabaḫ ale sen “Bana baksana
sen!”; Baḫ ale be:,sandı:ñanaTdarınına:Pdıñ?”Baksana, sandığın anahtarını ne
yaptın (nereye koydun)?”
caş- Taşmak.
cıscıvlaḲ Çırılçıplak. bk. cırcıvlaḲ.
çekiş- Tartışmak.
çöm- Çömelmek.
çul çabıť Eski bez parçaları.
denele- Arpayı fazla yiyen küçükbaş hayvan kabız olmak.
dikel- Ayakta durmak, ayakta beklemek. bk. diñel-.
dilli dibeK Konuşkan küçük çocuklar için kullanılan bir deyim.
ekele- Serpmek, saçmak (tuz vb. için kullanılır.) bk. çile-1.
eğsiKli Kadın.
essaḫ Doğru, gerçek.
götüğızıl Tembel.
ha:be Heybe.
hatıl Köy evlerinde tavana döşenen kalınca ağaçlar.
heralda Herhâlde, galiba, sanırım.
hergele Sığır sürüsü.
hergeleci Sığır çobanı.
mantız Mangal.
mesta:n bk. mista:n.
mista:n24
Kedi çağırılırken söylenen söz.
naylon Römork.
onnan Onunla.
ödünü al- Çok korkutmak.
süs- Tos vurmak, boynuzlamak (hayvan için).
24 MAS’tapisdan (s. 306), bisdan (s. 52) şekillerinin Tarsus dışındaki yerlerde görüldüğü
kayıtlıdır.
Derleme Sözlüğü ve Mersin Ağzı Sözlüğü’ne… 1249
Turkish Studies
International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic Volume 6/3 Summer 2011
şırdan Geviş getiren hayvanların midesinin dördüncü bölümü; şirden.
şipidiK Terlik.
tıñġ ır Tenekeden yapılmış leğen, kova vb. araç gereçler.
SONUÇ
Ülkemizde, yerel ağızlar üzerine yapılan çalışmalar eskiye göre artmış olsa da henüz yapılması
gereken çok iş vardır. Kendi ağzımın kelime hazinesi üzerine yapmış olduğum bu dar kapsamlı
çalışmada dahi pek çok kelimenin kayıt altına alınmadığını, bazı kelimelerin farklı anlamlarından söz
edilmediğini, bazı kelimelerin yerel ağızdan farklı kaydedildiğini25
müşahede ettim. Çalışmanın
kapsamının genişletilmesi durumunda daha fazla hususun tespit edileceği şüphesizdir.
Biz bu çalışmamızla bugüne kadar yapılmamış olan Tarsus yöresinin kelime hazinesine küçük
de olsa bir katkıda bulunmayı amaçladık. Bu çalışma, daha geniş kapsamlı bir çalışma yapmanın
gerekliliğini de ortaya koydu. Tarsus yöresine ait bir ağız sözlüğünün yapılması, hem Tarsus yöresine,
hem içinde yer aldığı Mersin ağızlarına ve hem de bütün Türkiye Türkçesi ağızlarına bir katkı
olacaktır. Çünkü böyle yayınların artması, karşılaştırmalı ağız araştırmalarına zemin hazırlayacaktır.
Kelime hazinesinden yola çıkarak hangi bölgelerde birbiriyle hısım olan boylar olduğu, Orta Asya’dan
gelirken hangi boyların nerelere dağıldığı bu ortak kelimelerin ortaya konulmasıyla tespit
edilebilecektir. Mersin ve ilçelerinde birbirinden farklı ağızlar vardır. Hatta Tarsus yöresi dahi kendi
içerisinde farklı ağız gruplarına ayrılmıştır. Bu kelimelerin tespitiyle farklı ağızların belirlenmesi de
kolaylaşacaktır.
KAYNAKÇA
AKAR Ali, “Ağız Araştırmalarında Yöntem Sorunları”, TurkishStudies, C. 1, S. 2,
Ekim/Kasım/Aralık 2006, s. 41-53.
AKAR Ali, "Ağız Sözlükleri: Yöntem ve Sorunlar I", TurkishStudies, Volume 4/4, Summer 2009, S.
17, s. 1-11.
AKAR Ali, "Ağız Sözlükleri: Yöntem ve Sorunlar II", TurkishStudies, Volume 4/8, Fall 2009, s.
216-224.
BÜYÜKAKKAŞ Ahmet, “Türkiye Türkçesi Ağız Sözlükleri Üzerine Bir Deneme”, TurkishStudies,
Volume 4/4,Summer2009, s. 184-195.
DEMİR Nurettin, “Ağız Sözlükçülüğü”, Kebikeç, S. 7-8, 1999, s. 67-75.
GEMALMAZEfrasiyap, “Ağız Bilimi Araştırmaları Üzerine Genellemeler”, Ağız Araştırmaları
Bilgi Şöleni (9 Mayıs 1997), TDK Yay., Ankara 1999, s. 4-13.
GÜLENSOY Tuncer, “Ağız Araştırmalarının Bugünkü Durumu”, Ağız Araştırmaları Bilgi Şöleni (9
Mayıs 1997), TDK Yay., Ankara 1999, s. 16-21.
KARAHAN Leyla, “Ağız Araştırmaları Alanında Yapılması Gereken Çalışmalar”, Ağız
Araştırmaları Bilgi Şöleni (9 Mayıs 1997), TDK Yay., Ankara 1999, s. 24-28.
TOR Gülseren, Mersin Ağzı Sözlüğü, Türk Dilleri Araştırmaları Dizisi: 38, İstanbul 2004.
Türkiye’de Halk Ağzından Derleme Sözlüğü, C. I-XII, TDK Yay., Ankara 1963-1982.
http://www.tdk.gov.tr/TR/Genel/BelgeGoster.aspx?F6E10F8892433CFFAAF6AA849816B2EF56500
F0569D9B897
25 Kelimeler kaydedilirken fonetik alfabeye uyulmadığı için DS’de böyle pek çok hata
bulunmaktadır.