concepts of genetics genetik kavramlarkisi.deu.edu.tr/asli.memisoglu/moleküler...
TRANSCRIPT
Chapter 10 Lecture
Concepts of GeneticsTenth Edition
DNA Yapısı ve Analizi
Konu 10
Genetik Kavramlar
Genetik malzeme nedir?
• Çoğunlukla genetiğin ikili sarmalın keşfiyle
başladığı düşünülür ama aslında
insanoğlu binlerce yıldır DNA’yı çalışmakta
ve değiştirmekteydi.
• Fakat detayları 20. yüzyılın ortalarına
kadar anlaşılamamıştır
© 2012 Pearson Education, Inc.
DNA’nın keşfi
• 1944’e kadar kromozomların hangi
bileşeninin kalıtımı sağladığı bilinmiyordu
• Çünkü yapılarında hem nükleik asit hem
de protein vardı
• DNA olduğu anlaşılınca çalışmalar bunun
nasıl olduğu yönünde ilerledi
• Yapısı bilindiğinde işlevinin daha kolay
anlaşılacağı düşünüldü ve öyle oldu
• 1953’te James Watson ve Francis Crick
yapıyı çözdü
© 2012 Pearson Education, Inc.
© 2012 Pearson Education, Inc.
Bölüm 10.1 Genetik madde 4 özellik
göstermeli
• Bir molekülün genetik madde olarak görev
yapabilmesi için:
– kendini eşleyebilmeli
– bilgiyi saklayabilmeli
– bilgiyi ifade edebilmeli (ekspresyon)
– mutasyon yoluyla çeşitliliğe izin vermeli
© 2012 Pearson Education, Inc.
Bölüm 10.1
• Moleküler genetiğin merkezi dogması:
DNA RNA’yı oluşturur (transkripsiyon) ve
RNA da proteinleri oluşturur (translasyon)
Transkripsiyon
Ribozom
Translasyon
© 2012 Pearson Education, Inc.
Bölüm 10.2
• Genetik madde ebeveynden yavrulara
fiziksel olarak aktarılır
• Bunun için proteinler ve nükleik asitler en
önemli adaylardı
• 1940’larda genetikçiler proteinlerin kalıtımı
sağladığı görüşündeydi
© 2012 Pearson Education, Inc.
Bölüm 10.2
Çünkü:
• Hücrelerde proteinler daha çeşitli ve çok miktarda bulunur
• Araştırmaların en aktif alanını oluşturuyorlardı ve nükleik asit kimyasına göre proteinlerle ilgili daha fazla bilgi vardı.
• DNA’nın genetik madde olmak için çok basit olduğu düşünülüyordu - sadece 4 tip nükleotit yanında 20 farklı amino asit vardı.
© 2012 Pearson Education, Inc.
10.3 DNA’nın genetik madde olduğuna
dair kanıtlar bakteri ve bakteriofaj
çalışmalarında elde edildi
© 2012 Pearson Education, Inc.
Bölüm 10.3
• Griffith (1927) hastalığa yol açmayan
(avirülent) Diplococcus pneumoniae
(memelilerde zatürreye sebep olan
bakteri) suşlarının dönüştürülerek hastalık
yapıcı (virülent) hale getirilebildiğini
gösterdi
• Bu dönüşümün sebebinin polisakkarit
kapsülü veya kapsül sentezi için gerekli bir
protein olduğunu düşündü
© 2012 Pearson Education, Inc.
Bölüm 10.3
• Avery, MacLeod, ve McCarty bu
transformasyona yol açan molekülün
protein değil DNA olduğunu gösterdi
© 2012 Pearson Education, Inc. Figure 10.3
Sıvı kültür ortamında
S hücreleri
S hücreleri tüpte
çöktürülür
Santrifüj Isı ile öldürHücreleri
patlat
Karbonhidrat, lipid ve
proteinleri ayır
ProteazRibonükleazDeoksiribonükleaz
Transformasyon testi
R hücreleri R hücreleri R hücreleri R hücreleri
DNA
parçalanmış
S hücreleri
Proteinleri
parçalanmış
S hücreleri
S hücreleri
Transformasyon
olmaz!!!Transformasyon
olur
RNA
parçalanmış
S hücreleriTransformasyon
olur
Transformasyon
olur
R hücreleri
S hücreleri
R hücreleri
S hücreleri
R hücreleri
S hücreleri
R hücreleri
Kontrol: S hücreleri
aktif faktörü içerir
Aktif faktör protein
değildir
Aktif faktör RNA
değildir
Aktif faktör DNA’dır
© 2012 Pearson Education, Inc.
Bölüm 10.3
• Hershey ve Chase (1952), Escherichia coli (koli
basili bakterisi) ve bunu enfekte eden bir virüs
(bakteriofaj T2) kullanarak, protein değil,
DNA’nın genetik madde olduğunu gösterdi
• 32P and 35S radyoizotoplarını kullanarak,
enfeksiyon sırasında DNA’nın bakteri hücresine
girdiğini ve virüs üretimini yönlendirdiğini
gösterdiler
– Fosfor ve sülfür izotoplarını sırasıyla DNA ve
proteini işaretlemek için kullandılar
© 2012 Pearson Education, Inc. Figure 10.4
Protein kılıfFaj DNA’sı
Kuyruk lifleri
Faj kuyruk liflerinin bakteri
duvarına tutunması Faj genetik maddesi bakteri
içine girer?
Faj üremesi
Faj bileşenleri oluşur ve erişkin fajlar üretilir
Bakteri hücreleri patlar ve fajlar
dışarı yayılır
Hücreye giren ve faj
üremesini sağlayan
nedir?
© 2012 Pearson Education, Inc. Figure 10.5
İşaretlenmemiş faj
Faj radyoaktif ortam
içerisindeki bakteriye eklenir
Yeni oluşan virüsler işaretli
olur
İşaretli fajlar işaretsiz
bakterileri enfekte eder
Fajlarla bakterilerin ayrılması
Fajlar
işaretsizFajlar 35S
ile işaretliBakteriler 32P ile işaretli Bakteriler işaretli değil
Canlı P32 ile işaretli fajlar
üretilir
Canlı işaretsiz fajlar üretilir
32P 35S
32P 35S
© 2012 Pearson Education, Inc.
10.4 Dolaylı ve doğrudan kanıtlar
ökaryotlarda genetik maddenin DNA
olduğu görüşünü destekledi
© 2012 Pearson Education, Inc.
Bölüm 10.4
• Sitoplazmada protein miktarı fazladır fakat
DNA değildir
• Mitokondri ve kloroplastların genetik işlevi
vardır ve bu organellerde de DNA bulunur.
• DNA sadece genetik işlevin gerçekleştiği
yerlerde bulunur.
• Bu, DNA’nın genetik madde olduğunun
dolaylı kanıtıdır.
© 2012 Pearson Education, Inc.
Bölüm 10.4
• UV (ultraviyole) ışınları genetik maddede mutasyon oluşturur ve en etkili olduğu dalga boyu 260 nm’dir.
• Bu demektir ki 260 nm’de ışını en güçlü şekilde emen molekül genetik madde olmaya adaydır.
• DNA ve RNA 260 nm’de fakat protein 280 nm’de UV ışınlarını emer.
– 280 nm’de herhangi bir mutasyon gözlenmez
• Bu da dolaylı kanıttır
© 2012 Pearson Education, Inc.
Mu
tasy
on
sık
lığ
ıA
bzo
rpsi
yo
n(s
oğ
urm
a
gü
cü)
Soğurma spektrumu
Nükleik
asit
Dalga boyu
Dalga boyu
Etki spektrumu
Bölüm 10.4
• Günümüzdeki rekombinant DNA
teknolojisi doğrudan kanıt sunar
• İnsan DNA’sında bir geni içeren parça
bakteriye verilerek bakteride bu genin
kodladığı protein üretilir.
– Ör: insülin
© 2012 Pearson Education, Inc.
© 2012 Pearson Education, Inc.
Bölüm 10.5 Bazı virüslerde genetik madde RNA’dır
• 1956’da tütün mozaik virüsü ile yapılan
çalışmalarda virüsten ayrıştırılan RNA
tütün yapraklarına serpildi. Bir süre sonra
virüsün oluşturduğu aynı lezyonlar
yaprakların üzerinde görüldü.
• Bu tip virüslerde (RNA virüsleri) RNA
genetik bilgiyi taşımaktadır
© 2012 Pearson Education, Inc.
Bölüm 10.6 DNA yapısını anlamak için nükleik asit
kimyasını bilmek gerekir
• DNA’nın yapıtaşları nükleotitlerdir
• İçerikleri
– Azot içeren bir baz
– Bir pentoz şeker
– Bir fosfat grubu
© 2012 Pearson Education, Inc.
Bölüm 10.6
• İki çeşit azotlu baz vardır:
– Pürinler
• Adenin (A)
• Guanin (G)
– Pirimidinler
• Sitozin (C)
• Timin (T)
• Urasil (U)
© 2012 Pearson Education, Inc. Figure 10.7a
Pirimidin halkası
Sitozin Urasil Timin
Pürin halkası Guanin Adenin
© 2012 Pearson Education, Inc.
Bölüm 10.6
• DNA ve RNA A, C, ve G içerir
• T sadece DNA’da bulunur
• U sadece RNA’da bulunur
© 2012 Pearson Education, Inc. Figure 10.7b
Riboz Deoksiriboz
Bölüm 10.6
• RNA şeker olarak riboz içerir
• DNA şeker olarak deoksiriboz içerir
© 2012 Pearson Education, Inc.
Bölüm 10.6
• Bir nükleosit azotlu baz ve pentoz
şekerden oluşur
• Bir nükleotit fosfat grubu eklenmiş bir
nükleosittir.
© 2012 Pearson Education, Inc. Figure 10.8
Adenozin
Sitidin
Guanosin
Üridin
Adenilik asit
Sitidilik asit
Guanilik asit
Üridilik asit
Deoksiadenozin
Deoksisitidin
Deoksiguanosin
Deoksitimidin
Deoksiadenilik asit
Deoksisitidilik asit
Deoksiguanilik asit
Deoksitimidilik asit
Ribonükleosit Ribonükleotit
Deoksiribonükleosit Deoksiribonükleotit
Nükleosit Nükleotit
Üridin Deoksiadenilik asit
© 2012 Pearson Education, Inc.
Bölüm 10.6
• C-5' pozisyonu bir nükleotitte fosfat
grubunun bağlandığı yerdir.
• Nükleotitler 1, 2 veya 3 fosfat grubuna
sahip olabilirler ve buna göre NMP
(nükleosit monofosfat), NDP (nükleosit
difofat), ve NTP (nükleosit trifosfat)
olarak adlandırılırlar
© 2012 Pearson Education, Inc. Figure 10.9
Deoksinükleosit difosfat (dNDP) nükleosit trifosfat (NTP)
Deoksitimidin difosfat (dTDP) Adenozin trifosfat (ATP)
© 2012 Pearson Education, Inc.
Bölüm 10.6
• Nükleotitler fosfodiester bağı ile birbirine
bağlanır.
• Bu bağ bir nükleotidin C-5‘ pozisyonundaki
fosfat grubu ile diğer nükleotitin C-3'
pozisyonundaki OH grubu arasında
kurulur
– 2 nükleotit = dinükleotit
– 3 = trinükleotit
– 30 a kadar = oligonükleotit
– >30 = polinükleotit
© 2012 Pearson Education, Inc.
Bölüm 10.7 DNA’nın yapısı, işlevinin anlaşılması
için kilit noktadır
• Chargaff (1949–1953) A miktarının T
miktarı ile doğru orantılı ve G miktarının C
miktarıyla doğru orantılı olduğunu
göstermiştir.
• Fakat A + T yüzdesi, her zaman G + C
yüzdesine eşit olmamaktadır.
• Pürinler toplamı (A+G) pirimidinler
toplamına (T+C) eşittir
© 2012 Pearson Education, Inc.
Bölüm 10.7
• Linus Pauling X-ışını kırılımı tekniğini
protein yapısını incelemede
kullanmaktaydı
• Maurice Wilkins’in laboratuvarında çalışan
Rosalind Franklin (1950–1953) çalışmaları
ile DNA’nın 3.4 angstromluk periyotlar
sergilediğini göstermiştir. Bu sarmal bir
yapının tipik özelliğidir.
© 2012 Pearson Education, Inc.
Bölüm 10.7
• Watson ve Crick (1953) önceki çalışmaları
dikkatlice inceleyerek bir model oluşturdu.
• DNA iki zincirin antiparalel uzandığı,
bazların üst üste tabakalar halinde dizildiği
bir sağ yönlü sarmaldır.
• İki zincir A-T ve G-C baz eşleşmeleriyle
birbirine bağlanır
• Bir sarmal dönüşte 10 baz çifti bulunur
© 2012 Pearson Education, Inc. Figure 10.12
Çap
Bir tam
dönüş
Büyük oluk
Küçük oluk
Şeker-fosfat
bel kemiği
Azotlu baz
çifti
© 2012 Pearson Education, Inc.
Bölüm 10.7
• A-T ve G-C baz eşleşmesi iki zincir
arasındaki komplementer (tamamlayıcı)
durumu oluşturur ve sarmalın kararlı
yapısını sağlar
• A-T baz çifti iki hidrojen bağı ve G-C baz
çifti birbiriyle üç hidrojen bağı yapar
© 2012 Pearson Education, Inc. Figure 10.14
Deoksiribozun
C-1’
pozisyonuAdenin Timin
Guanin Sitozin
Deoksiribozun
C-1’
pozisyonu
Deoksiribozun
C-1’
pozisyonu
Deoksiribozun
C-1’
pozisyonu
Adenin-Timin baz çifti
Guanin-Sitozin baz çifti
Hidrojen bağı
© 2012 Pearson Education, Inc.
Bölüm 10.7
• Şeker molekülleri ve bazların eksen
boyunca dizilişi de yapıya daha fazla
kararlılık sağlar.
© 2012 Pearson Education, Inc.
Bölüm 10.8 DNA’nın farklı formları
• Farklı izolasyon koşullarında, DNA’nın
farklı yapıları gözlenmiştir.
• Watson-Crick DNA modeli olan B-DNA,
sulu, düşük tuzlu ortamda gözlenmişti ve
biyolojik olarak geçerli form olduğu
düşünülmüştür.
© 2012 Pearson Education, Inc.
Bölüm 10.8
• A-DNA, B-DNA’ya göre daha sıkışık bir
yapıya sahiptir
– Yüksek tuz veya susuz koşullarda mevcuttur.
– A-DNA’nın hücre içi ortamda var olup
olmadığı tartışmalıdır.
• C-DNA, D-DNA, E-DNA, ve P-DNA da
sağ sarmal olup, daha sıkışık yapıda
formlardır
© 2012 Pearson Education, Inc.
Bölüm 10.8
• Z-DNA sol sarmal bir yapı gösterir
• DNA bazı genetik işlevleri yerine getirmek
için başka formlara dönüşüyor olabilir fakat
bu henüz araştırılması gereken bir
konudur.
© 2012 Pearson Education, Inc.
Bölüm 10.9 RNA yapısı DNA’ya benzer fakat tek
zincirlidir
• RNA’da,
– Şeker ribose DNA’daki deoksiriboz yerine
geçer
– DNA’daki timin yerine urasil bulunur
© 2012 Pearson Education, Inc.
Bölüm 10.9
• Çoğu RNA tek zincirlidir fakat bazı RNA’lar
kendi içinde katlanmalarla çift zincirli
bölümler oluştururlar – ikincil yapı
• Ayrıca bazı virüslerin çift zincirli RNA
genomu vardır
© 2012 Pearson Education, Inc.
Bölüm 10.9
• Genetik bilginin ifadesinde görev alan üç
çeşit hücresel RNA sınıfı vardır.
– mesajcı RNA (mRNA)
– ribozomal RNA (rRNA)
– transfer RNA (tRNA)
• Bunların hepsi transkripsiyon sırasında
DNA’nın zincirlerinin birinden
komplementer kopya olarak üretilir
© 2012 Pearson Education, Inc.
Bölüm 10.9
• rRNA protein sentezinde görev alan
ribozomların yapısal bileşiğidir.
• mRNA protein sentezi için şablon görevi
yapar
• tRNA protein sentezi için amino asitleri
taşır
© 2012 Pearson Education, Inc.
https://www.ted.com/talks/james_w
atson_on_how_he_discovered_dna
?language=tr
Bölüm 10.10 DNA ve RNA çalışmalarında analitik
teknikler
• UV ışını abzorpsiyon (emme)
– DNA ve RNA UV ışınını en yüksek 260 nm’de
soğrur
– UV ışını ile pürin ve pirimidin halkaları
arasındaki etkileşim sebebiyle olur
– Azotlu baz içeren bileşiklerin yerlerinin
belirlenmesi, izolasyonu ve karakterizasyonu
için kullanılır
© 2012 Pearson Education, Inc.
• Sedimentasyon
(çökelme)
© 2012 Pearson Education, Inc.
Nükleik asit örneği
Deneyin başlangıcı
Örnek yukarıdan aşağıya konsantrasyon farkı gösteren tüpe yüklenir
Örnek yüksek hızda dönen ultra sentrifüjde
çevirilir
Ayrışan örneğin bülümleri farklı
tüplere alınır
Tüpler 260 nm’de ölçülür
6 ve 9 numaralı örnekler ile daha sonraki
analizlere geçilir
Bölüm 10.10
• Sedimentasyon tekniğinde moleküller yüzme
yoğunluklarına (buoyant dansite) göre ayrılır.
Farklı türlerin DNA’ları farklı yoğunluk gösterir
© 2012 Pearson Education, Inc.
Yü
zme
yo
ğu
nlu
ğu
G-C çiftlerinin yüzdesi
Bölüm 10.10
• DNA ve RNA’nın denatürasyon (doğal yapının
bozulması) ve renatürasyonu (doğal yapının tekrar
oluşması)
• Isı veya kimyasallar DNA gibi büyük moleküllerin yapısını
bozar.
– Hidrojen bağları kopar fakat kovalent bağlar kopmaz
– İkili zincir ayrılır
– G-C çifti, A-T’ye göre bir fazla H-bağı içerdiğinden, ayrılmaları için
daha fazla ısı gerekir
– Tm = molekülün %50’sinin ayrıldığı sıcaklık
– Farklı DNA örnekleri analiz edilebilir ve G-C/A-T miktarları tespit
edilebilir
– Sıcaklık yavaşça düşürüldüğünde her zincirler kendi komplementer
bazlarını bularak tekrar birleşir ve eski yapıyı oluşturur
© 2012 Pearson Education, Inc.
Bölüm 10.10
Moleküler hibridizasyon
• Denatürasyon ve renatürasyon
özelliğinden yararlanılır.
– Birbirine bir miktar komplementer olan her
DNA/RNA zinciri H-bağ yapabilir
– RNA eğer bir DNA’dan üretilmişse onunla
hibridizasyon yapar
– İki farklı türün DNA’sı ısıtılıp tekrar
soğutulduğunda eğer aralarında benzerlik
varsa birbirleriyle H-bağlar kurar
© 2012 Pearson Education, Inc.
© 2012 Pearson Education, Inc.
DNA-3’ün bir
zincirinin
transkripsiyonu
DNA zincirleri
Isı
Tekli DNA zincirleri
DNA-3’ün bir zincirine komplementer
RNA
RNA, DNA örneğine eklenir
Hibridizasyon
Komplementer çiftlerin oluşumu – bir
DNA/RNA hibridi bulunur
Bölüm 10.10
• Floresan in situ (doğal ortamında)
hibridizasyon – FISH
© 2012 Pearson Education, Inc.
Bölüm 10.10
Elektroforez
• Nükleotitler fosfat gruplarından dolayı eksi
yüklüdür.
• Bu, bir jel içinde elektrik akımına maruz
kaldıklarında artı yöne doğru hareket etmelerine
sebep olur.
• Jelin yapısı deliklidir ve küçük moleküller
büyüklere göre daha hızlı hareket eder.
• Bu sayede çok benzer DNA veya RNA
molekülleri birbirinden büyüklüklerine göre
ayrılabilir
© 2012 Pearson Education, Inc.