Çeviri gazetesi

7
çeviri gazetesi Değil mi ki ayaklar altında insan onuru O halde “dünya”ya bakalım birlikte… Sinemaya, şiire, olan bitene… O halde dünyanın başka yerlerinde anlatılanları kendi dilimizde doğru anlatmanın yollarını arayalım birlikte… Çevirilerimizin içeriğini, aynı zamanda nasıl çevirmemiz gerektiğini tartışacağımız, üretimlerimizi yayınlaya- cağımız Çeviri Gazetesi ekibine sende katıl… Yalnızlaştırılıp “bireycik”lere dönüştürülmeye çalışıldığımız bu günlerde “birlikte” üretmenin değerini tekrar yükseltmek için… Yarın Gregor Samsa gibi uyanmamak için… İletişim: [email protected] Mart 2013 saYI: 3

Upload: serpil-pehlivan

Post on 18-Mar-2016

336 views

Category:

Documents


1 download

DESCRIPTION

Çeviri Gazetsi

TRANSCRIPT

çeviri gazetesi

Değil mi ki ayaklar altında insan onuruO halde “dünya”ya bakalım birlikte… Sinemaya, şiire, olan bitene…

O halde dünyanın başka yerlerinde anlatılanları kendi dilimizde doğru anlatmanın yollarını arayalım birlikte…Çevirilerimizin içeriğini, aynı zamanda nasıl çevirmemiz gerektiğini tartışacağımız, üretimlerimizi yayınlaya-

cağımız Çeviri Gazetesi ekibine sende katıl…Yalnızlaştırılıp “bireycik”lere dönüştürülmeye çalışıldığımız bu günlerde “birlikte” üretmenin değerini tekrar

yükseltmek için…Yarın Gregor Samsa gibi uyanmamak için…

İletişim: [email protected]

Mart 2013 saYI: 3

2 | ÇEVİRİ GAZETESİ ÇEVİRİ GAZETESİ | 3

Venezuela y la comunidad internacional en funerales de

cháVez

venezuela ve uluslararasI topluM Chávez’in Cenazesinde

Caracas, 8 mar (PL) Venezuela efectúa hoy las honras fúnebres de su líder Hugo Chávez, rodeado de su pueblo que ni un minuto ha dejado de rendirle tributo y de la comunidad internacional representada aquí por jefes de Estado y de gobi-ernos y delegaciones de alto nivel.El canciller Elías Jaua informó que más de 53 delegaciones están en el país así como unos 100 dirigentes políticos de izquierda, expresidentes y movimientos sociales.

“Sin duda alguna, estamos ante la presencia de la más grande cantidad de delegaciones internacionales, tanto de gobiernos como de los movimientos sociales de los pueblos del mundo, que han venido a acompañar al pueblo de Venezuela y a testimoniar su reconocimiento por el Comandante Presidente, Hugo Chávez”, manifestó.

De la misma forma, su pueblo no deja de acudir a darle el último adiós y por ello ayer jueves se anunció que el presi-dente será velado por siete días más en la Academia Militar

de Venezuela ubicada al suroeste de Caracas.

Interminables filas de personas que alcanzan kilómetros, se mantienen las 24 horas. Aún cuando avanza, el río humano crece a la espera de los autobuses que anunciaron las autori-dades del gobierno vienen en camino hacia Caracas.

Muchos momentos de emoción se han vivido en estos días pero la llegada este viernes de Elena Frías, la madre del man-datario al lugar donde se le rinde tributo, fue uno especial, la marea humana gritaba al unísono Chávez, Chávez como para que ella llevara ese saludo a su hijo.

Para resumir el sentir de este pueblo mencionamos unas palabras expresadas por el embajador de Venezuela ante la Organización de Estados Americanos (OEA), Roy Chaderton, “este país parió un gigante”.

8 Mart Karakas. Venezuela bugün lideri Hugo Chávez’in

cenaze törenini gerçekleştirdi. Bir an bile liderlerinin et-

rafından ayrılmayan halkın yanı sıra birçok devlet başkanı

ve üst düzey temsilci de cenazeye katıldı.

Dışişleri Bakanı Elías Huau ülkeye yaklaşık 100 sol siya-

setçi, devlet başkanı ve toplumsal hareket liderinin yanı

sıra 53’den fazla temsilcinin geldiğini bildirdi.

“Ewn geniş uluslararası temsilci katılımının olduğundan

şüphe yok. Venezuela halkının yanında olmak ve Ku-

mandan Başkan Hugo Chávez’e saygılarını sunmak için

hükümetler ve dünya halkalarının toplumsal hareketleri

burada” diye konuştu.

Aynı şekilde halk da veda etmek için durmadan kente

gelmeye devam ediyor. Bu nedenle Başkan’ın cena-

zesi Karakas’ın güneybatısındaki Venezuela Askeri

Akademisi’nde yedi gün daha ziyaretçilere açık olacak.

Halk oluşturduğu kilometrelerce uzunluktaki sırada 24

saat boyunca bekliyor. İlerlemelere rağmen, hükümet

yetkililerin Karakas’a doğru yolda olduğunu belirttikleri

otobüsleri bekleyen insan sayısı artıyor.

Bu günlerde birçok duygusal an yaşandı ancak Cuma

günü Chávez’in annesi Elena Frías oğluna veda etmek

için geldiğinde insanların hep birlikte “Chávez, Chávez”

diye selamlarını ona iletecekmiş gibi haykırmaları olduk-

ça özel bir andı.

Venezuela Büyükelçisi Roy Chaderton’ın Amerikan

Devletler Örgütü’ne (OAS) söyledikleri halkın hislerini

özetliyor: “bu ülke bir dev yetiştirdi.”

Çevirmenin Yorumu:Dünyadan bir Chávez geçti…Geçtiğimiz günlerde büyük bir lideri, Hugo Chávez’i kaybettik. Farklı bir liderdi Chávez bizim gördüklerimizden. Emperya-list ülkelere kafa tutan, kendisi için değil halkının tam desteğiyle halkı için mücadele eden bir lider. “Örgütlü bir halkı hiçbir kuvvet yenemez” diyen bir lider. Chávez, 2011 yılından beri mücadele ettiği kansere 2013 yılında yenik düştü ancak öncüsü olduğu devrim tüm gücüyle ayakta. 1998 yılında gelmişti Chávez iktidara, her geçen seçimde daha da büyüyen bir destekle 2013 yılına kadar Venezuela hal-kının başkanı oldu, 2002 yılında yapılan darbeyi aynı halkın desteğiyle savuşturarak. Emperyalistler hiç sevmezdi Chávez’i. Neden sevsin ki ülkenin petrolünü halkın çıkarları için kullanan lideri, onun taşeronu olmayı reddeden, ülkesinde eşitlik, adalet için mücadele eden, halkının sağlıklı iş ve barınma koşullarında yaşamasını sağlayan bir lideri? Chávez’in ölümü bunarlın yüzlerini güldürdü, Venezuela’ya “demokrasi” gelecek artık diyenleri oldu, sanki biz onların “demokrasilerinin” ne olduğunu bilmiyormuşuz gibi. Bunlara en iyi cevap, devrime sahip çıkan Venezuela halkından ve Venezuela halkının yanında olan dünya halklarından geldi. Chávez’e veda etmek için milyonlarca insan Karakas’a hücum etti. Dünyanın dört bir yanında halklar Chávez’e saygı yürüyüşleri yaptı. Chávez’e veda ederken, onun şu sözünü hatırlıyoruz:“Halkımızı sindiren tüm zincirleri, açlık, yoksulluk ve sömürgecilik zincirini kırmadan önce istirahate çekilmeyeceğiz. Ya bu ülke özgür bir ülke olacak, ya da onu özgürleştirmeye çabalarken öleceğiz.”Hugo Rafael Chávez FríasTeşekkürler Chávez…

SERPİL PEHLİVAN

4 | ÇEVİRİ GAZETESİ ÇEVİRİ GAZETESİ | 5

Zu den jüngsten Äußerungen des französischen Präsidenten Francoise Hollande zum Syrien-Konflikt erklärt das Mitglied des Parteivorstands der LINKEN, Wolfgang Gehrcke:Syrische Politik muss von Bürgerinnen und Bürgern dieses Landes gemacht und nicht von außen dem Land übergestülpt werden. Es gehört zur Tragik des syrischen Bürgerkrieges, dass er an vielen Orten sehr deutlich den Charakter eines Stellvertre-terkrieges ausländischer Mächte, wie zum Beispiel Saudi Arabi-en und Katar, Türkei, Frankreich oder Großbritannien und USA, trägt. Unverkennbar paart sich das mit ethnischen und religiösen “Begründungen”. Lediglich die linke, demokratische Opposition in Syrien lehnt grundsätzlich Gewalt, äußere Einmischung und religiöse Aufsplitterung des Landes ab. Die Aufgabe der Verein-ten Nationen und ihres jetzigen Sonderbeauftragten Brahimi liegt ausschließlich darin, Bedingungen für einen Waffenstillstand, für ein Ende der Gewalt und die Umsetzung humanitärer Hilfe zu schaffen.

Der Vorstoß des neuen französischen Präsidenten Hollande, jetzt sofort eine Übergangsregierung einzusetzen, verschlech-tert die Bedingungen für einen tatsächlichen Übergang zum demokratischen Wandel. Auch Hollande fällt es schwer, altes, imperiales Gehabe abzulegen. Alle syrischen Kräfte, die sich auf den Vorstoß von Hollande einlassen, werden den Geruch nicht loswerden, in Kooperation mit ausländischen Mächten zu agie-ren. Deutschland darf sich auf keinen Fall auf diesen Vorschlag einlassen. Bereits heute agiert Deutschland als Teil der “Freunde Syriens”, als Berater einer Wirtschaftspolitik “nach Assad”, gleichgültig ob es von staatlichen oder “staatsnahen” Institutionen vorgetragen wird, jenseits des völkerrechtlich Ak-zeptablen. Wer wie Deutschland am 1. September den Vorsitz im Weltsicherheitsrat übernimmt, sollte völkerrechtlich einwandfrei agieren. Um das zu erreichen, muss auch Deutschland noch sehr an sich arbeiten.

Fransız cumhurbaşkanı François Hollande’nin Suriye konu-sundaki son beyanatını, Die Linke Başkan üyesi Wolfgang Gehrecke şöyle yorumluyor;Suriye’de siyasetin, dış müdahale tarafından tersyüz edi-lerek değil, orda yaşayan Halk tarafından yapılması lazım. Suriye’deki iç savaşın bir diğer trajik tarafıysa, İngiltere, Suudi Arabistan, Katar, Türkiye, Fransa ve A.B.D. gibi ülke-lerin temsili savaşı olması. Bunun etnik ve dini nedenlerden birleşmesi ‘’aşikardir’’. Suriye’nin Sol, Demokrat muhalefeti, şiddeti, dış müdahale ve ülkedeki dini ayrıştırmayı kını-yor. Birleşmiş Milletler özel temsilcisi Lakhdar Brahimi’nin oradaki görevi yalnızca, Ateşkes için şartların belirlenmesi, şiddetin son bulması, ve insani yardımın sağlanması içindir. Fransa’nın yeni Cumhurbaşkanı Hollande’nin ‘’Suriye’de geçici bir hükümet kurulsun’’ önerisi demokrasiye geçiş

sürecinin sadece gecikmesine neden oluyor. Hollande için

de, eskimiş olan emperyal tavırları bırakmak zor olsa gerek.

Hollande’nin önerisini kabul eden Suriye’dweki güçler, dış

güçlerle işbirliği halinde olduklarını daima hissedecekler.

Almanya’nın bu tür önerilere kulak asmaması lazım. Almaya

daha şimdiden ‘’Esad’den sonra’’ Suriye’nin dostu, ekonomik

politika danışmanı gibi tavırlar alması, ister resmi ister yakın

ilişkide olan kuruluşlar olarak gösterilse de, uluslararası

hukuka aykırıdır ve kabul edilemez. Almaya gibi bir ülkenin

1. Eylülde Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyin koltuğunu

devralmişsa, bu Uluslararası hukuka göre hareket etmek

zorundadır. Fakat buna ulaşmak için, Almanya’nın kendinde

daha çok çalışması lazım.

suriYe’deki eMperYal gösterişten vazgeçin

imperiales Gehabe GeGenüber syrien ableGen

Çevirmenin Yorumu: Suriye’deki durum pek iç açıcı görünmüyor. Suriye, hem uluslararası hem bölgesel güçlerin karşı karşıya geldiği bir alana dönüştü. Emperyal güçler kendi çıkarlarına paralel şekillendirmeye ve yön vermeye çalıştılar ve çalışıyorlar. Bölgedeki mu-halifler birçok ülke tarafından pohpohlanarak barış sürecini çıkmaza sürüklüyor. Türkiye daha geçenlerde ‘’komşularla sıfır sorun’’ diye demeçler verirken , bu durum tüm komşularla sorun haline dönüştü. Emperyal güçlerin çıkarları doğrultusuna göre hareket eden Türkiye’nin, bu ‘’Ortadoğu Şekillendirme Süreci’’nden sonra hangi çıkarlar peşinde olacağı bir ayrı merak konusunu. Ülkede, temelleri siyasi ve ekonomik olan bir iç savaşın çıkması ve silahlı güçlerin birbirleriyle egemenlik ve çıkar savaşına girmesi muhtemeldir.

DAVUT ÇAYOĞLU

Çevirmenin Yorumu:Dünyanın her yerinde emperyalizmin ve birçok ülkedeki işbirlikçi iktidarlarının ilerici tarihsel kişiliklere saldırdığını ve bu kişilerin bıraktığı düşünceleri ve miraslarını yeryüzünden tamamen silmek için çeşitli kampanyalara giriştiğini gözlemliyoruz, biliyoruz. Heykellerden, resimlerden, kitaplardan duvar yazılarından ve ilerici bir çok üretimden korkuyorlar. Çünkü tarihi durdurmanın peşindeler ve insanlığın coşkulu bir şekilde daha ileri bir topluma, eşitliğin, özgürlüğün ve adaletin hüküm sür-düğü bir dünyaya yürümesinin önüne barikatlar kurmaya çalışıyorlar. Ancak dünyanın bir çok yerinde Sovyet sosyalizminin bıraktığı ilerici mirası sahiplenen insanlar Gürcistan örneğinde olduğu gibi Stalin heykeline sahip çıkarak karşı devrime boyun eğmiyor.

NİLAY KUTAN

Gürcistan doğumlu Sovyet lideri Joseph Stalin’in Alvani köyündeki heykeli, onu orjinal yerinden kaldırtan Cumhur-başkanı Mikhail Saakaşvili’nin otoritesini yerle bir ederek Cuma günü geri getirildi.

“Geçmişimizi, Stalin’i unutmamalıyız.” Gürcistan Komünist Partisi lideri Grigol Oniani AFP’ye (Fransız Basın Ajansı) böyle konuştu. Çok sayıda insanın Stalin heykelinin açılışı için toplantığı bildirildi. Bir başka Stalin heykeli de Stalin’in doğum yeri olan Gori’de orjinal yerine konuldu.Yerel idareciler, Stalin heykelinin yeniden dikilmesinin, Batı yanlısı Saakaşvili’nin 2000’ler-deki gücüne ve etkisine artık sahip olmadığını gösterdiğini söylüyorlar.Rusya karşıtı ve Amerikancı Saakaşvili iktidara gelir gelmez açıktan açığa bir Stalinsizleştirme kampanyası başlatmıştı.

Cumhurbaşkanı Saakaşvili bir dönem“Stalin anıtının 21. yy Gürcistan’ında hiç bir yeri yoktur.” demişti.AFP’nin haberine göre 2011’de Gürcistan’da kabul edilen bir yasaya göre Sovyet sembollerinin kamusal alanda sergilen-

mesi ve eski Komünist Parti ve KGB güvenlik servisi memur-larının kamu hizmetinde bulunması yasaklanmıştı. Aynı yıl Kızıl ordu’nun SSCB’ye dahil etmek için 1921’de Gürcistan’a girişini anmak üzere Gürcisatan’da bir “Sovyet İşgali Günü” başlatıldı. Ancak hala Gürcistan’ın bazı bölgeleri Joseph Stalin ismiyle ve tarihsel bir figür olarak başarılarıyla olan bağlantıları sayesinde kazanç elde ediyor. Yerel bağlantıları Gürcistan kasabalarını turistler için çekici kılıyor.Ana muhalefet partisi Gürcü Rüyası Ekim ayında parlamento seçimlerini %53 oranıyla kazandığından beri Saakaşvili’nin otoritesi gitgide zayıflıyor. AFP’nin haberine göre ülkenin en zengin adamı, milyarderi Bidzina İvanişvili’nin Gürcü Rüyası itifakına öncülük etmesi onu Başbakan yaptı. Saakaşvili ise gelecek yılki başkanlık seçimlerine kadar cumhurbaşkanlı-ğında kalacak. Bugün Gürcistan derin bir toplumsal ve politik krizden geçiyor.Stalin 1878’de Gori’de ayakkabı tamirciliği yapan bir ailede dünyaya geldi. Gürcistan’da onuruna bir çok heykel 1953’teki ölümünden önce dikilmişti.

gürCistan saakaşvili’Yi sustururCasIna stalin heYkelini Yeniden dikiYor

A monument to the Georgian-born Soviet leader Joseph Stalin was restored in the Georgian village of Alvani on Friday in a bid to discredit the authority of President Mikhail Saakashvili, who had it removed from its original place.“We should not forget our past, we should not forget Stalin.” Grigol Oniani, leader of Georgia’s Communist Party, told AFP.Dozens of people are reported to have gathered for the unveiling of Stalin statue.Another Stalin statue was put back in its original place in Stalin’s hometown of Gori. Local officials say the restoration of the statue shows that the pro-Western Saakashvili no longer has the influence and power he used to have back in 2000s.Openly anti-Russian and pro-American Saakashvili launched his de-Stalinization campaign shortly after he came to power.

“A memorial to Stalin has no place in the Georgia of the 21st Century,” President Mikhail Saakashvili once declared.A law adopted in Georgia in 2011 banned public display of So-viet symbols and prohibited former Communist Party and KGB

security service officials from holding public office, AFP reports. The same year Georgia introduce its “Soviet Occupation Day” to commemorate the Red Army invasion of Georgia in 1921 to make it part of the USSR.Many Georgian regions however are making money from their ties to the name of Joseph Stalin and his deeds as a historical figure. His local connections attract tourists to the Georigian towns.Saakashvili’s authority has been running thinner since October when the main opposition party, Georgian Dream, won par-liamentary elections with 53 per cent of the vote. The richest man in the country, billionaire Bidzina Ivanishvili’s heading the Georgian Dream alliance was made Prime Minister, AFP reports. Saakashvili will remain until presidential elections set for next year.Today Georgia is going through a deep social and political crisis.Joseph Stalin was born to a family of cobblers in Gori in 1878. The monuments in his honour were mostly erected in Georgia before his death in 1953.

GeorGia rebuilds stalin monuments to shut up saakashVili

6 | ÇEVİRİ GAZETESİ ÇEVİRİ GAZETESİ | 7

Rift intensifies as Muslim Brotherhood and ultraconservative Salafis manoeuvre politically ahead of parliamentary vote.

The growing public split between the Muslim Brotherhood and Salafis has grabbed the headlines in Egypt over the past few weeks as the Islamist factions jockey for power ahead of parliamentary elections.

In a series of news conferences and statements made over the last month, leaders of the Salafi al-Nour party have launched an unprecedented public attack on the Muslim Brotherhood, its political arm the Freedom and Justice Party (FJP), and President Mohamed Morsi himself, accusing all of failing to lead the country, appointing a weak government, and power-grabbing.

Further complicating Egypt’s tumultuous political scene, a court ruling issued last week suspended the elections origi-nally scheduled for next month, and ordered a review of the election law by the Supreme Constitutional Court.The conflict between Islamist factions gained momentum at the end of January, when al-Nour - which came second behind FJP in parliamentary elections after former Presi-dent Hosni Mubarak stepped down - announced a new ini-tiative for “national reconciliation” that brought its position closer to the National Salvation Front (NSF), Egypt’s main secular opposition group.

The initiative, which supported the changing of the cabinet, selecting a new public prosecutor, and amending the con-stitution, was praised by the NSF.

(…)During a January meeting with Morsi, broadcast live from the presidential palace on state TV, al-Nour’s Chairman Younis Makhyoun told the president that negotiations with other political forces had reached a “deadlock”.Nageh Ibrahim, a prominent Egyptian Islamist leader and writer, said with the election on the horizon the split

between the Islamist factions is intensifying. After all, the alliance between the Muslim Brotherhood and Salafis was only temporary, he said.

“Politics is about conflict and defeating your opponents ... Once Islamist political forces defeat their liberal and socialist opponents in the National Salvation Front, the real conflict will start,” Ibrahim told Al Jazeera. “The Muslim Brotherhood and Salafis will turn against each other.”

relIgIous realM(…)The political rift between the two groups has also spilled over into the religious realm. Several Salafi leaders resigned from The Islamic Legitimate Body for Rights and Reform (ILBRR) - a religious group established after the 2011 revolution to help coordinate efforts among Egypt’s rising religious political forces - accusing it of falling under the Muslim Brotherhood’s influence.

(….)Many believe that the coalition between the Muslim Brotherhood and Salafis has been detrimental to Egypt’s political progress since the 2011 revolution began. Both parties have supported early elections, controlled the majority of post-revolution legislative bodies, set legisla-tive agendas, and dominated the writing of Egypt’s new constitution.

But convergence on these topics has not meant unity. The two groups ran on separate tickets during the elections of Egypt’s two houses of parliament held in several stages between the end of 2011 until mid-2012.

(…)”At the ideological level, each group believes it has the right understanding of Islam and its role in politics,” said Baker. “At the political level, Salafis fear that if Muslim Brotherhood dominates politically, it will exclude them. At the same time, the Muslim Brotherhood is trying to weaken the Salafis’ ability to compete over the Islamist vote.”

Çevirmenin Yorumu:Müslüman Kardeşler’in iktidar sarhoşluğuyla yaptığı çalışmalar seçimleri sekteye uğratıyor. Şimdi iktidarda olan Müslü-man Kardeşler halk yararına değil koltuk sevdası için diğer bir muhafazakar partiyle adeta yarışıyor. Tek anlaştıkları nokta İslam’ın politika içinde bir rolü olduğu. Ama aslında amaç bu da değil. Erken seçimi desteklemeleri yasama organına müda-hale etme çabaları iktidar savaşının bir parçası sadece. Yaptıkları çalışmalarla devleti toptan ele geçirmeye ve kendi düşünce yapılarına göre toplumu şekillendirmeye çalışıyorlar ama bu tip iktidarlarla halkın eşitliği sağlandığı ne zaman görülmüş? En basitinden kadın hakları diye bir seyin olmadığı bir toplumda kim adalet ve özgürlükten bahsedebilir? MERVE ÖZDEMİR

Müslüman kardeşler ve aşırı muhafazakar Selefiler parlemonto seçimleri öncesinde politik manevralar yaparak aradaki uçurumu yoğunlaştırıyor.

Müslüman Kardeşler ve Selefiler arasında büyüyen ayrılık, parlamento seçimleri öncesinde İslamcı hizipler iktidar için uğraşırken, manşetlere gelmişti.

Geçen ay yapılan bir dizi haber konferansı ve açıklamala-rında, Selefi El-Nur Parti liderleri, siyasi kolu Özgürlük ve Adalet Partisi ve Başkanı Muhammed Mursi olan Müslüman Kardeşlere, ülke yönetiminde başarısız olma, güçsüz bir hükümet ve liderliği ele geçirme girişimi ile suçlayarak ben-zersiz bir toplu saldırı başlattılar.

Geçen hafta açıklanan, Mısır’ın çalkantılı siyaset sahnesini daha da zorlaştıran mahkeme kararı, önümüzdeki ay yapıla-cak seçimleri askıya aldı ve seçim yasasının Yüksek Anayasa Mahkemesi tarafından tekrar gözden geçirilmesi talimatını verdi.

İslamcı hizipler arasındaki savaş, eski cumhurbaşkanı Hüsnü Mübarek istifa ettikten sonraki parlamento seçimlerinde ÖAP’tan sonra, ikinci gelen El-Nur’un pozisyonunu,Mısır’ın ana laik muhalefet grubu Ulusal Kurtuluş Cephesi’ne ya-kınlaştıran, ‘ulusal uzlaşma’ için yeni bir girişimi duyurduğu Ocak ayında hız kazandı.Hükümet değişikliğini, yeni bir cumhuriyet savcısı seçimini ve anayasa değişikliğini destekleyen bu girişim Ulusal Kur-tuluş Cephesi tarafından övgüyle karşılandı.

(…)Cumhurbaşkanlığı Sarayı’ndan canlı yayınlanan, Mursi ile Ocak ayı görüşmeleri sırasında, El-Nur’un başkanı Yunus Makhyoun, diğer politik güçlerle olan müzakerelerde ‘kilit-lenme’ noktasına gelindiğini anlattı.Mısır’ın ünlü İslamcı lideri ve yazar Nageh İbrahim ‘ufuktaki seçimle birlikte İslamcı hizipler arasındaki bölünmüşlük yo-ğunlaşıyor’ dedi. ‘Sonuçta, Müslüman Kardeşler ve Selefiler

arasındaki ittifak sadece geçiciydi’.

‘Siyaset çatışma ve rakiplerini ezmek demektir… İslamcı politik güçler, Ulusal Kurtuluş Cephesi’nde özgürlükçü ve sosyalist rakiplerini yendikleri zaman gerçek savaş başla-yacak’ dedi. Müslüman Kardeşler ve Selefiler birbirlerine gireceklerdir.’

dini alan(…)İki grup arasındaki siyasi ayrım dini alana da sıçramış durumda. Birkaç Selefi lideri, 2011 devrimi sonrası Mısır’da yükselen dini politik güçleri düzenlemede yardım için kuru-lan Haklar ve Reform için İslami Yasal Kurum’dan, kurumu Müslüman kardeşlerin etkisi altına girmekle suçlayarak ayrıldılar.

(…)Birçok kişi, 2011 devrimi başladığından beri Müslüman Kardeşler ve Selefiler arasındaki koalisyonun Mısır’ın siyasi ilerlemesinde zararlı olduğunu düşünüyor. Her iki parti de erken seçimi destekledi, devrim sonrasında yasama organlarının büyük bir kısmını kontrol altında tuttu, yasama gündemlerini hazırladı ve Mısır’ın yeni anayasasının hazırla-nışına hükmettiler.

Ama bu konulardaki uyum bir birliktelik ifade etmiyor.Her iki grup da 2011 sonlarından 2012 ortalarına kadar çeşitli aşamalarda yapılan Mısır’ın iki parlamento seçiminde de iki ayrı aday listesi çıkardılar.

(…)‘İdeolojik olarak her iki grup da İslam anlayışlarının ve onun politika içindeki rolünün doğru olduğuna inanıyor’ diyen Baker ‘politik olarak da; Selefiler, eğer Müslüman Kardeşler başa gelirse onları dışlayacaklarından korkuyorlar. Aynı zamanda Müslüman Kardeşler de İslamcı oylar üzerin-de Selefilerin yarışma imkanını zayıflatmaya çalışıyorlar’ dedi,

elections suspended in eGypt

MIsIr’da seçiMler askIYa alIndI

8 | ÇEVİRİ GAZETESİ ÇEVİRİ GAZETESİ | 9

White house says threats are not helpful after pyongyang’s words to cancel non-aggression pact with south koreaThe US urged North Korea to resist “further provocative actions” on Friday after Pyongyang vowed to cancel a non-aggression pact withSouth Korea and planned to disconnect a crisis hotline in retaliation for a new round of sanctions.The White House plea came as North Korea ramped up its bellico-se warnings. A senior North Korean military figure was quoted on Friday as saying that troops had been mobilised and inter-continen-tal ballistic missiles placed on standby.Washington, anxious to avoid adding to the over-heated rhetoric, opted for a relatively muted response. Asked at the daily White House briefing about North Korea’s threats, the deputy press spokesman John Earnest read out a carefully prepared statement: “North Korea’s threats are not helpful. We have consistently called on North Korea to improve relations with its neighbours, including South Korea. This is a moment for the North to seize the opportu-nity presented by a new government in Seoul, not to threaten it.“Further provocative actions would only increase Pyongyang’s iso-lation and its continued focus on its nuclear and missile program-me is doing nothing to help the North Korean people.”The US has promised to protect South Korea and Japan against an attack from North Korea, which also threatened this week a pre-emptive attack on America. The US military is sceptical about whether North Korea has missiles capable of reaching the US.

A North Korean military leader, Colonel General Kang Pyo-yong, was quoted in North Korea’s party newspaper, Rodong Sinmun, as telling a rally on Thursday that soldiers had been mobilised and stationed along the border ready to take over South Korea. “Our intercontinental ballistic missiles and other missiles are on standby position mounted with various nuclear warheads that have been developed lighter and smaller.”Foreign policy experts point out that North Korea has a history of bellicose statements without matching action, and do not believe it capable of mounting a nuclear warhead on a missile that could reach the US, but expect the North to take action of some kind in response.Shortly after the UN sanctions resolution was agreed on Thursday, the North’s Committee for the Peaceful Reunification of Korea, the body dealing with cross-border affairs on the peninsula, announced the cancellation of the hotline and non-aggression pact, repeating its threat to retaliate with “crushing strikes” if enemies trespass on to its territory and to cancel nuclear disarmament agreements with the South.“According to their strategy and gameplan they have to do somet-hing – they have to respond,” said Daniel Pinkston, deputy project director for the north-east Asia programme at the International Crisis Group

north korea urGed to halt ‘proVocatiVe actions’ in Wake of sanctions

kuzeY kore, YaptIrIMlarIn ardIndan provokatiF eYleMleri durdurMaYa zorlandI

Beyaz Saray Pyongyang’ın Güney Kore ile ateşkes antlaş-masını iptal edeceğine dair sözlerinin ardından tehditlerin yararlı olmayacağını söylüyor.AB, Cuma günü Pyongyang’ın Güney Kore ile olan ateşkes antlaşmasını iptal edeceğine dair sözlerinin yeni yaptırımlar-la bağlantılı olarak kriz hattını kesmesinin ardından, Kuzey Kore’yi yeni provokatif eylemlere karşı koymaya zorladı.Beyaz Saray’ın talebi Kuzey Kore’nin savaşçı uyarılarına hız vermesinin ardından geldi. Kıdemli bir Kuzey Kore askeri, Cuma günü askeri birliklerin seferber edildiğini ve kıtalararası balistik füzelerin yedekte yerlerini aldığını vurguladı.Washington kızışmışölgeyi daha da karıştırmamak için, nispe-ten sessiz bir karşılık vermeyi tercih etti. Beyaz Saray,günlük brifinginde, Kuzey Kore’nin tehditleri hakkında sorulduğunda, basın sözcüsü John Earnest dikkatle hazırlanmış bir açıklama okudu;‘’Kuzey Kore’nin tehditleri yararlı olmuyor. Biz sürekli Ku-zey Kore’den, Güney Kore de dahil, komşularıyla ilişkilerini geliştirmesini söyledik. Bu Kuzey Kore’nin Seul’da kurulan yeni hükümet sayesinde yeni bir fırsatı değerlendirmeis için bir şans, bu hükümeti tehdit etmesi için değil. Yeni provokatif eylemler sadece Pyongyang’ın yalnızlığını arttırabilir ve onun nükleer ve füze programlarına odaklanma-sının Kuzey Kore halkına bir faydası olmuyor.’’ABD Güney Kore’yi ve Japonya’yı, geçtiğimiz hafta da önleyici saldırıyla Amerika’yı tehdit eden Kuzey Kore’den gelebilecek

bir saldırıdan korumaya söz verdi. ABD askeri Kuzey Kore’nin ABD’ye yetişebilecek kapasitede füzeye sahip olup olmadığın-dan kuşkulu.Kuzey Kore askeri lideri general KangPyo-yong Perşembe günkü mitingde, Kuzey Kore’nin parti gazetesi RadongSinmun (İşçilerin Gazetesi) ’da, askerlerin Güney Kore’yi teslim almak için sınır boyunca seferber edildiğini ve yerleştirildiğini vurgu-ladı. ‘’Bizim kıtalararası balistik füzelerimiz ve diğer füzeleri-miz daha hafif ve küçük ,geliştirilmiş çeşitli nükleer başlıkları takılı olarak bekleme durumundalar.’’Yabancı politika uzmanları, Kuzey Kore’nin eylemleriyle eşleşmeyen kavgacı açıklamalarla dolu tarihe sahip oldu-ğunu belirtiyor ve ABD’ye kadar uzanacak füzelere nükleer başlık takacak yeterliliğe sahip olduğuna inanmıyorlar, fakat Kuzey’in çeşitli eylemlerle yanıt vereceğini bekliyorlar.Perşembe günü, BM yaptırım kararlarının kabul edilmesinden kısa süre sonra Kore’nin Yeniden Barışçıl Birleşme Komitesi, sı-nır ötesi yarım ada üzerinde sınır ötesi işlerle uğraşan bölüm, hattın ve saldırmazlık anlaşmasının iptal edildiğini, misilleme tehdidini tekrarlayarak, eğer düşmanlar bu topraklara girerse güney ile nükleer silahsızlanma anlaşmalarını iptal edeceğini duyurdu.Uluslararası Kriz Grubunda Kuzey-Doğu Asya programı Proje Direktör Vekili olan Daniel Pinkson ‘’Onların stratejisine göre, onlar bir şeyler yapmak zorundalar- karşılık vermek zorunda-lar.’’ dedi.

Çevirmenin Yorumu:KDHC, ABD’nin nükleer savaş başlatmaya çalışmaktaki tutumunun da etkisiyle, BM’nin yaptırımlarını genişletmesinin üzerine ABD’yi hedef alan nükleer denemeler gerçekleştireceklerini gizlemediklerini geçtiğimiz aylarda belirtmişti. KDHC, önleyici saldırı düzenleme haklarını kullanarak geçen ay yaptığı üçüncü nükleer denemenin gerekçe gösterilmesiyle, BM’den çıkan yaptırım kararından sonra Güney Kore ile ateşkes anlaşmasına son verdi.ABnin bu konuda ‘’daha ciddi adımlar atılabi-leceğini’’ açıklaması, ABDnin kuklası konumundaki G.K.nin nükleer saldırı durumunda ‘’K.K.yi haritadan sileceğin’’ belirtmesi, durum karşısında takındıkları savaşçı ve saldırgan tutumu açıkça göstermektedir. LÜTFİYE PEHLİVAN

Menos acceso a la educación, peores empleos, salarios más bajos, dificultades para acceder a los órganos de representación desde donde podrían cambiar las cosas, altas tasas de violencia. La desigualdad entre hombres y mujeres es una realidad en todo el mundo. En Irak, Suráfrica, México, Argentina, Estados Uni-dos o España, las mujeres luchan por romper la brecha que las separa de los hombres. Lo hacen a distintos ritmos.

Empezando por el vientre materno: nacer siendo mujer es más complicado en China o India por los abortos selectivos. Derec-hos básicos como la salud materno infantil todavía no se han conseguido en muchos países, como en Haití, donde superar un embarazo o ser madre todavía es un logro. En todo el mundo, la violencia se ceba con las mujeres: en Suráfrica solo el 10% de las ciudadanas no ha sufrido nunca una agresión, en España, 49 mujeres fueron asesinadas por sus parejas o exparejas en 2012.En la mayoría de los Estados en vías de desarrollo las niñas lo

tienen mucho peor que sus hermanos para ir a la escuela —66 millones de chicas no reciben la enseñanza que podría trans-formar sus vidas, según datos de Plan Internacional—. En los hogares más pobres, si alguien tiene que dejar la escuela para dejar en casa lo hacen antes las niñas, por lo que las tasas de alfabetización aún son más bajas en las mujeres —en Perú, por ejemplo es siete puntos menor—.En aquellos países más avanzados en materia de igualdad la discriminación de género pervive. Las mujeres perciben menos salario por un trabajo de igual valor. En Europa, ellas apenas ocupan el 14% de los sillones en los consejos de administración de las empresas que cotizan en Bolsa, con grandes diferencias entre el 27% de Finlandia, el 11% de España o el 3% de Malta.Son más vulnerables entre los más vulnerables, y como tal los desequilibrios se ceban en ellas.

Eğitimsizlik, kötü işler, düşük maaşlar, bir şeyleri değiştire-bilecekleri temsilciliklere katılımda karşılaştıkları zorluklar, şiddet oranlarındaki yükseklik. Kadınlar ve erkekler ara-sındaki eşitsizlik bütün dünyada bilinen bir gerçek. Irak, Güney Afrika, Meksika, Arjantin, Amerika Birleşik Devletleri ve İspanya’da kadınlar erkekleri ayıran boşluğu kırmak için uğraşıyor. Bu uğraşı farklı şekillerde veriyorlar.Rahimden başlayarak: kadın olarak doğmak Çin ve Hindis-tan gibi ülkelerde cinsiyet seçimli kürtajlar yüzünden hala çok karmaşık. Anne ve çocuk sağlığı gibi temel haklar hala birçok ülkede elde edilmiş değil. Örneğin Haiti’de hamileliği atlatmak veya anne olmak hala bir başarı olarak görülüyor. Bütün dünyada şiddet kadınlara vuruyor: Güney Afrika’da yalnızca vatandaşların %10’u bu saldırganlıktan etkilen-mezken İspanya’da 2012’de 49 kadın sevgilileri ya da eski sevgilileri tarafından öldürüldü.

Gelişme yolunda olan ülkelerin çoğunluğunda, kız çocukla-rının elindeki imkânlar erkek kardeşlerininkinden çok daha az - Plan Internacional verilerine göre 66 milyon kız çocuğu hayatlarını değiştirebilecek olan eğitim olanaklarından yoksun. Daha fakir evlerde eğer birisinin evden ayrılmak için okuldan ayrılması gerekiyorsa bu kişiler öncelikli olarak kızlar oluyor, bu nedenle kadınlarda okuryazarlık oranı hala düşük. Örneğin Peru’da erkeklere oranla 7 puan düşük.Cinsiyet eşitliği alanında en gelişmiş ülkelerde bile ayrımcı-lık devam ediyor. Kadınlar eşit değerdeki bir iş için daha az ücret alıyorlar. Avrupa’da şirketlerin listelenen kayıtlarına göre yönetim kurullarının %14üne sahipler; bu oranın %27 olduğu Finlandiya, %11 olduğu İspanya ve %3 olduğu Malta arasında büyük farklar var. Onlar savunmasızlar arasında en savunmasızlar ve eşitsizlikler en çok onlara vuruyor.

la desiGualdad entre iGuales

eşitler arasInda eşitsizlik

Çevirmenin Yorumu:

Kadınların toplumda bir alt sınıf olarak görülmeleri genel olarak tüm ülkelerin ve toplulukların önemli sorunlarından birini oluşturmaktadır. Yıllardır süre gelen ve büyük mücadeleler sonucunda kazanılmış eşit ve demokratik talepler gün geçtikçe silikleşmiş ve yok sayılmaya başlanmıştır. Özellikle dünya siyasetinin muhafazakârlaştığı son 30 yıllık süreçte kadınların üstündeki baskı git gide kendini göstermeye başlamıştır. Dinsel referanslara dayanan bir toplumsallık inşa etmeye çalışan sağ siyasi iktidarlar kurmaya çalıştıkları bu düzende kadını her zaman arka plana iten, ona sadece annelik misyonu yük-leyen birer örnek eş modeli yaratma çabasına girmişlerdir. Bununla paralel olarak kadınlar piyasada ucuz iş gücü olarak kullanılmaya çalışılmaktadır. Güvencesiz ve sağlıksız koşullarda, bütün hukuksal haklarından mahrum bırakılarak çalışmaya zorlanmaktadırlar. Toplumda yapılmaya çalışılan bu gerici dönüşümden en çok etkilenenlerin kadınlar olduğunu görmek zor olmayacaktır. Bu nedenle yapılmaya çalışılan gerici ve piyasacı politikalar yerine aydınlanmacı ve kamucu politikalar savunulmalıdır. Kadına toplumda eşit bir rol biçen toplumcu bir iktidar hedeflenmelidir. ÖZLEM LOĞURLU

10 | ÇEVİRİ GAZETESİ ÇEVİRİ GAZETESİ | 11

After two and a half months when Delhi gang rape has shooked the nation, another gangrape of a 19-year-old class 12 student by three men on the night of March 2 came into light.Two of the three men involved in the incident have been arrested and are in their early twenties.The girl, a resident of Trilokpuri in east Delhi, had boarded the tempo traveller to stop and take her on board from near Shipra Mall on National Highway 24 at about 8.30 p.m, police officials said.The men had stopped and told her that they were headed her way, and would drop her at Trilokpuri.However, they attacked the girl, gagged her and raped her inside the tempo. She resisted the men so hard that one iron railing on the window of the vehicle broke.In her statement to the police, the girl mentioned that the rod on the window had broken and she also informed them that the vehicle had a black tarpaulin sheet that covered the windows and served as a curtain of sorts.The girl had earlier resisted a diversion in the route of the vehicle - while the men had initially told her they were headed towards Delhi, they later took a U-turn and drove in the opposite direction.When the girl questioned the change of direction in the vehicle, two of the men sat beside her and gagged her.After raping her in the vehicle, the men dragged the 19-year-old

out into the fields near Bankey Bihari Dental College and again raped her, taking turns.Policemen found a tempo that fitted the description offered by the girl parked in Dasna town of Ghaziabad. Its owner said the vehicle had been stolen from him, and that a police complaint in the matter had been lodged earlier.The vehicle’s owner, Prem Singh, said three men in an inebriated condition had taken the vehicle from its driver, Pintu, in broad daylight on March 2.…After committing the crime, the men left the girl in the fields and fled.They took with them Rs.400 that the girl had with her, her ATM card and mobile phone.The girl managed to reach a police station at 11.30 p.m. to lodge a complaint.…The police, on a tip-off from driver Pintu, identified one of the culprits as Dabban, who confessed to the crime and admitted that there were two others with him.The two other men were identified as Vikrant and Ankit.“Dabban and Ankit have been arrested and raids are being con-ducted to arrest Vikrant,” SSP Nitin Tiwari said.

Delhi’deki toplu tecavüz olayının gündemi sarmasından iki buçuk ay sonra ülke,19 yaşında ve on ikinci sınıf öğrencisi olan ve 2 Mart gecesi 3 kişi tarafında tecavüze uğrayan genç kızı konuşuyor. Olayı gerçekleştiren 3 kişi gözaltına alındı ve üçünün de yirmili yaşlarda olduğu anlaşıldı.Doğu Delhi’nin Trilokpuri bölgesinde yaşayan genç kızın,seyir halinde olan kişilerin temposuna (tempo=Hindistan’da yaygın olarak kullanılan 3 tekerli,motorlu araç) Şipra Alışveriş Merkezi yakınındaki karayolundan bindiği ve araçtakilerin önce “seni istediğin yere bırakacağız” dedikten sonra ona saldırdığı,etkisiz hale getirdiği ve sonra aracın içinde tecavüz ettiği bildirildi. Genç kızın araçta çok direndiği ve hatta camlardan birin-deki çelik korkuluğun kırıldığı biliniyor.Ayrıca genç kız ifade-sinde aracın camlarında araç içinin görünmesini engelleyen siyah filmler olduğunu söyledi.Yine ifadesine göre genç kız aracın yön değistirdiğini sorarken,sürücü tekrar yönünü değiştirdi ve o sırada arkadaki iki kişi onu etkisiz hale ge-tirdi.Aracın içinde tecavüz ettikten sonra onu sürükleyerek yakındaki bir lisenin yanındaki arsaya götüren adamlar orda

tekrar sıra ile tecavüz ettiler.Polis Gaziabad’ın Dasna köyünde genç kızın ifadesine uyan bir tempo buldu.Aracın sahibi aracın kendisinden çalındığını söyledi ve çalıntı olayında ayrıca ilerleme kaydedilmiş oldu.Araç sahibi Prem Singh aracının sarhoş haldeki üç kişi tara-fından sürücüsü Pintu’dan 2 Mart günü çalındığını söyledi.… Suçu işledikten sonra adamlar genç kızı boş bir arazide bırakıp, kızın atm kartları,cep telefonları ve kol saatini çalıp kayıplara karıştı.Ancak kız 11.30 sularında bir polis karakolu-na ulaşabildi ve şikayette bulundu.… Polis sürücü Pintu’nun da yardımıyla suçlularda birinin Dabban olduğunu anladı ve yakalanan Dabban diğer iki kişi Vikrant ve Ankit’in olay sırasında kendisiyle olduğunu itiraf etti. Ankit’i de gözaltına alan polis Vikrant’a ulaşmak için çalışmalarını devam ettiriyor. SSP Nitin Tiwari

Girl GanG-raped in Ghaziabad, tWo arrested

gaziaBad’da toplu teCavüz

Çevirmenin Yorumu: Hindistan’da bir toplu tecavüz vakası daha. Çoğumuz daha önce otobüste toplu tecavüze uğrayan ve hayatını kaybeden genç tıp öğrencisinin öyküsünü duymuştuk, ama duymadığımız bir şeyler daha var. Geçen yıl yalnızca başkent Delhi’de 706 tecavüz yaşandı. Tabi bu, yalnızca kayıtlara geçen rakam, korktuğu ya da utandığı için uğradığı tecavüzü saklayan kadınların sayısı çok daha fazla. 2011’de Hindistan’da 95 bin kişi tecavüzle suçlanmış ve bunların yalnızca yüzde 15’i mahkemeye çıkarılmış. Mahkemeye çıkarılanlar da büyük cezalar aldı sanıyorsanız yanılıyorsunuz. Ülkede son dönemdeki protestolara kadar tecavüzcülere verilen azami ceza 10 yıldı, tecavüzden ve adam kaçırmaktan suçlu bulunup altı ay inek bakma cezası alan bile oldu. Son yaşanan toplu tecavüz vakalarından sonra yapılan protesto gösterileri ise bu cezaların biraz daha artma-sını sağladı.Bu durum yalnızca Hindistan’da da bu şekilde değil. Mesela İngiltere’de her yıl yaklaşık 100 bin kişinin tecavüze uğradığını ancak ortalama 1000 kişinin ceza aldığını biliyor muydunuz? Ülkemizin de bu konuda çok parlak olmadığını, tecavüzcülerin salı verildiğini, N.Ç ‘leri N.Y’leri, Hüseyin Üzmez’leri hatırlatmak gerek; tabi, tüm bu tecavüzcüleri cesaretlendirenin cezasız kalmalarını sağlayan sistemler olduğunu da... ÜMİT DURAN

Noyabr ayının 12-ci günü idi. Hava çox soyuq idi. Amma hələ qar əlaməti görsənmirdi. Həkim axırıncı dəfə xanın naxoş övrətini yoluxub, cavab verdi ki, dəxi naxoşun əhvalı yaxşıdır; belə ki, bir həftəyədək səfərə çıxmaq mümkün olar. Xan çox tələsirdi İrəvana getməyə; çünki xanl orada çox vacib işlər gözləyirdi. Və bir də ki, qorxurdu qar yağa və hava dəxi də soyuya və naxoş üçün yola çıxmaq qeyri mümkün ola. Xan götürdü qələmi, irəvanlı dostu Cəfər ağaya bu məzmunda bir müxtəsər kağız yazdı: “Əzizim! Bir həftəyədək, ümidvaram, İrəvana gəlim övrət-uşaq ilə. Artıq-artıq təvəqqe edirəm, buyurasan bizim otaqlara fərş salıb, əlbəttə-əlbəttə peçləri yandırsınlar ki, otaqların havası pişəzvəqt təmizlənsin və isinsin, bəlkə naxoş üçün oradan narahatçılıq üz verməsin. Bu kağızın cavabını mənə teleqraf vasitəsilə yetirəsən. Sən mənə dediyin işlərin hamısını yerbəyer eləmişəm. Xudahafiz! Xan kağızı bükdü qoydu paketə, üstünü yazıb və markasını yapışdırıb, istədi nökəri çağırsın ki, aparıb salsın poçta; amma tez xanın yadına düşdü ki, nökəri göndərib özgə işə. Bu heyndə qapı döyüldü. Xan çıxdı və gördü ki, qapını döyən xanın kəndlisi “İtqapan” kəndinin əhli Noruzəlidi. Bu şəxs çox vaxt xanın yanına gəlib- gedər və hər gələndə olmaz ki, undan, əriştədən, baldan, yağdan gətirməsin. Bu səfər də Noruzəli əliboş gəlməmişdi; çünki xanı görcək əl ağacını dayadı qapının bucağına və başladı qapının o biri tayını açmağa. Qapını açıb bir yüklü ulağı sürdü həyətə “çoçi-çoçi” deyə-deyə və yükün arasından üç-dörd toyuq-cücəni çığırda-çığırda yerə qoyub, yükü açıb dolu çuvalları saldı yerə və xanın üzünə baxıb ikiqat əyilib salam verdi. Xan salamı alıb dedi: -A kişi, Noruzəli! Bu nə zəhmətdi, çəkmisən? Noruzəli çuvalların kəndirini aça-aça cavab verdi: -Bu nə sözdü, ay xan? Mən ölənə kimi sənə qulam...

Kasım ayının on ikinci günü idi.Hava çok soğuktu.Ama henüz kar yağma belirtisi görünmüyordu.Doktor en son Han’ın hasta karısını kontrol ediyordu,cevap verdi,şuan hastanın durumu iyidir;şöyle ki bir haftaya dek yola çıkması mümkündür.Han çok telaşlıydı Erivan’a gitmeye;çünkü Han’ı orada çok önemli işler bekliyordu. . Ve bir de, korkuyordu kar yağabilir, hava daha da soğur ve hasta için yola çıkmak mümkün olmayabilir. Han aldı kalemi, Erivanlı dostu Cafer Efendiye bu bağlamda bir özet mektup yazdı:“Azizim! Bir haftaya dek, Umarım, Erivan’a geleceğim avrat-çocuk ile. Artık-artık ümit ediyorum, buyurunca bizim odalara yapmıştır düşünüp, elbette-elbette sobayı yandırsınlar ki, odaların havası temizlensin ve isinsin, belki hasta için oradan rahatsızlık yüz vermesin. Bu kağıdın cevabını bana telgraf aracılığıyla ulaştırırsın. Senin bana dediğin işlerin hepsini tamı tamına yapmışım. Allahaısmarladık!”

Han kağıdı büktü koydu pakete, üstünü yazıp ve markasını yapıştırıp, istedi cariyesi çağırsın ki, götürüp atsın postaya; ama çabuk Han’ın aklına geldi ki, cariyesini gönderdi yabancı işe. Bu sırada kapı çalındı.Han çıktı ve gördü ki, kapıyı çalan hanın köylüsü “İtqapan” köyünün halkı Noruzeliydi. Bu kişi çok zaman Han’ın yanına gelip gider ve her geldiğinde olmaz ki, undan, erişteden, bal-dan, yağdan getirmesin. Bu sefer de Noruzeli boş gelmemişti; çünkü hanı görünce kolunu yasladı kapının yanına ve başladı kapının öteki tekini açmaya. Kapıyı açıp bir yüklü çuvalı sürdü avluya “çoçi-çoçi” derken ve yükün arasından üç-dört tavuk bırakıp yükü açıp dolu çuvalları düşürdü yere ve hanın yüzüne bakıp iki büklüm eğilip selam verdi.Han selamı alıp dedi:-A erkek, Noruzeli! Bu ne ,zahmet çekmişsen?Noruzeli çuvalların iplerini aça aça cevap verdi: -Bu ne sözdür, ay han? Ben ölesiye sana kulum ...

poçt QutusuCəlil MəMMədquluzadə posta kutusu

Çrvirmenin Yorumu:Celil Memmedquluzade ve kurduğu Molla Nasreddin dergisi Azerbaycan da önemli bir yere sahiptir.Sosyal demokrattır,hürriyetçidir.Rus okullarında yetişmiştir.Dergi aydın sınıfı etrafında toplamıştır.Azerbaycan edebiyatı 19. asırda o, reformcu, demokratik hareketin, sosyal demokrasinin ve marksist fikrin etkin tesiri şartlarında gelişmektedir.Bu yeniliği yansıtan yazarlar şöyle der:”Biz reformcu demokratlar kendimizi, ikinci olarak sadece maarifçileri hesap etmekteyiz. Bunun içinde biz eserlerinde halkın derin sosyal geri kalmışlık meselelerini, reformcu demokratlar olarak halletmeye çalışmış; lakin eser yazma metodunda ise maarifçi realizme dayanmış olan Celil Memmedguluzade’nin eserlerinden yararlanılmış.Dönemin edebiyatındaki değişikliği yazarımızın hikayelerinde,bu değişim ve aydınlanma etkilerini ise açıklama ve yorumda görülecek-tir. BEHİCE SİMGE SOYLU

БРОНЕНОСЕЦ ПОТЕМКИН (1925 – СЕРГЕЙ ЭЙЗЕНШТЕЙН)Во время русско–японской войны, царской армии был побежден. Солдаты жили в плохих условиях. Из-за этого солдаты поднимали голову 27 июня 1905 года. Это восстание является очень важным для Октбрьской Революции. Экипаж поднимал красный флаг в Броненосеце Потемкине. Корабль бросала якорь в Одессе. Послал войска чтобы подавить восстание на солдаты не хотели воевать. Поэтому Броненосеца Потемкина восстания укречали.Броненосеца Потемкина материалов и топлив кончились. Поэтому корабль приближалась к берегу Румынии и она сдавалась в Румынию. В результате этого восстание закончивало.Броненосец Потемкин явлиается одним из самых важных фильмов мирового кинематографа. Великого мастера Эйзенштейн был революционное изучение в фильме искусстве. Броненосец Потемкин был начало современного фильма

POTEMKİN ZIRHLISI (1925 - SERGEY EISENSTEIN)Çarlık Ordusu Rus-Japon Savaşı’nda yenildi. Askerler kötü şartlarda yaşıyordu. Bu yüzden 27 Haziran 1905’te Potem-kin Zırhlısı’nda isyan başladı. Bu isyan Ekim Devrimi için önemli bir olaydır. Mürettebat Potemkin Zırhlısı’nda kızıl bayrağı çekti. Gemi Odessa’da demir attı. İsyanı bastırmak için askerler gönderildi. Fakat askerler savaşmak istemedi. Bu sebeple Potemkin Zırhlısı’nın ayaklanması güçlendi.Potemkin Zırhlısı’nın erzak ve yakıtı bitti. Bu yüzden Ro-manya kıyılarına yanaştı ve Romanya’ya teslim oldu. Bunun sonucunda isyan bitti.Potemkin Zırhlısı dünya sinemasının en önemli filmlerinden biridir. Büyük usta Eisenstein’in sinema sanatında devrim yaratan bir çalışmasıdır. Potemkin Zırhlısı modern filmin başlangıcıdır

Burcu Yalçın – Cansu Kostak – Derya Çakar

12 | ÇEVİRİ GAZETESİ

çeviri gazetesi