cem Özdemir

5

Upload: alper-sen

Post on 30-Mar-2016

241 views

Category:

Documents


0 download

DESCRIPTION

Almanya Yeşiller Partisi Eşbaşkanı Cem Özdemir ile futbol ve siyaset üzerine röportaj

TRANSCRIPT

Page 1: Cem Özdemir

forza europe

Bu metin, SFR Film tarafından yürütülen ve Avrupa Komisyonu tarafından desteklenen “Avrupa Yayında II” programı kapsamında hazırlanmıştır. Metnin içeriğininAvrupa Komisyonu’nun resmi görüşlerini yansıttığı

düşünülmemelidir.

Page 2: Cem Özdemir

forza europe

--------------------------------------------------------------------------------------------------- 1Üsküp cad. 8-B/2 06690 Kavaklıdere Ankara Türkiye tel/fax: +90 312 467 12 69 www.sfrfilm.com

www.forzaeurope.com

Cem Özdemir ile Futbol ve Siyaset Üzerine

Cem Özdemir / Almanya Yeşiller Partisi Eşbaşkanı

Cem Özdemir Türkiye'den göçen bir anne-babanın oğlu olarak Almanya'nın güneyindeki Cem Özdemir Türkiye'den göçen bir anne-babanın oğlu olarak Almanya'nın güneyindeki Baden-Württemberg eyaletinde, Bad Urach kentinde 1965’de dünyaya geldi. Lisenin ardından sosyal pedagoji eğitimi aldı. 1987'den itibaren eğitimci ve serbest gazeteci olarak meslek hayatına atıldı. 1981'de Yeşiller Partisi'ne üye oldu. 1989 - 1994 yılları arasında partinin Baden-Württemberg eyalet yönetiminde görev yaptı. 1992'de göçmen hakları için kurulan Immi-Grün - Bündnis der neuen InländerInnen (Göçmen Yeşili-Yeni vatandaşlar ittifakı) grubunun kurucuları arasında yer aldı. Haziran 2008 tarihinden itibaren Yeşiller Partisi Eşbaşkanlığı’nı yürütmektedir.

-Son günlerde Mesut Özil’in ve Serdar Taşçı’nın Alman Milli Takımı’nı tercih etmeleri kamuoyunda çok tartışılıyor. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz? -Serdar’ın milli takıma seçilmesi beni şu anlamda daha mutlu ediyor. Çünkü benim takımımdan, Stuttgart’tan geliyor. Nürn- berg eyaletinden, Schwab dediğimiz bölgeden geliyor. Serdar’ın da oradan gelmesi, Alman Milli Takımı’na girmesi büyük umut kaynağı. Bazı arkadaşlar bunu anlamamak istiyorlar, Türk kökenli oyuncular Türkiye Milli Takımı varken neden Alman Milli Takımı’nda oynuyor diye. Bu yanlış bir yaklaşımdır. Ben de Türkiye’de siyaset yapmıyorum, burada siyaset yapıyorum. Türki-yeli işadamlarımız, Türkiye’de iş yapmıyorlar, burada iş yapıyorlar. Dolayısıyla biz eğer burda yaşıyorsak bu topraklar da bizim yeni ülyaşıyorsak bu topraklar da bizim yeni ülkemiz. Tabii ki Türkiye’yle bağımız devam etmekte, devam edecek, ilerki kuşaklarda da devam edecek. Ama Alman Milli Takımı’nda oynamamız Türkiye Milli Takımı’na karşı oynuyoruz gibi algılanmamalı. Bu çok yanlış bir yaklaşım. Dolayısıyla burası eğer göç ülkesiyse, göçle nüfusunu değiştirdiyse, bu takımda nasıl Polonya kökenli oyun-cular, Podolskiler oynuyorsa, Mesut’un da, Serdar’ın da oynaması gayet doğal birşey. Hatta onun ötesinde bunu bir kazanç olarak görmek gerekiyor. Düşünün ki Alman Milli Takımı maç kazandığında biz de kazanmış olacağız. Bizim kö-kenden insanlar oynuyor çünkü. Türkiye Milli Takımı maç kazandığında yine biz kazanmış olacağız. Dolayısıyla biz bu işten kazançlı çıkıyoruz.

- Bununla birlikte Türkiye’de de yabancı kökenli oyuncular, Örneğin Mehmet Aurelio gibi oyuncular görüyoruz.

- Yalnız Aurelio’da benim anlamadığım bişey var. Türkiye’de oyuncuların ismini değiştiriyoruz. Biz bunu yapmıyoruz burada. Hiç kimse Mehmet’ten Hans olacak diye birşey demiyor. Eğer çok kül-türlü toplumsak insanları olduğu gibi kabul edeceğiz. Başka ne ile kabul edeceğiz ki? İsmi öy-leyse öyledir. Anne-babası bu ismi tercih ettiyse, bizim de saygı göstermemiz gerekiyor. Düşünün ki Alman Milli Takımı’nda Polonya kökenlilerin Alman Milli Takımı’nda oynaması için Almanca isimlerinin olması gereksin. Doğrusu bunu aklım almıyor. Bana böyle bir şart konsa, ben Almanya’da siyaset yapmak için Cem Özdemir yerine Hans ismini kullanmak zorunda kalsam siyaseti bırakırım.

”Düşünün ki Alman Milli Takımı maç kazandığın-da biz de kazanmış olacağız. Türkiye Milli Takımı maç kazandığında yine biz kazanmış olacağız. Dolayısıyla biz bu işten kazançlı çıkıyoruz.”

Page 3: Cem Özdemir

forza europe

--------------------------------------------------------------------------------------------------- 2Üsküp cad. 8-B/2 06690 Kavaklıdere Ankara Türkiye tel/fax: +90 312 467 12 69 www.sfrfilm.com

www.forzaeurope.com

- Fransa Milli Takımı da göçmenlerin entegrasyonunu futbol ile sağlama amacında. Bu da Almanya’ya örnek oluyor mu? - - Fransa şampiyon olduğunda Zidane’in lider olduğu dönemlerde ve Fransız Milli Takımı multi-kültürel bir toplumun örneğiydi. O zamanlar dönemin Fransa İçişleri Bakanı son derece yabancı düşmanı ırkçı görüşleri de savunan birisiydi. Fransa Milli Takımı şampiyon olduğunda, Afrika kökenli oyuncuların çoğunlukta olduğunu görüyorsunuz. Uzaklardan gelmiş insanların hepsinin bir milli takımda birleştiğini görünce bişey söyleyemedi, tam tersine görüşünü yumuşatmak zo- runda kaldı. Dolayısıyla sporun da siya-sete etkilediği durumlar da söz konusu. Başarılı olunca tabii. Başarısız olunca biraz daha farklı oluyoruz. Uzun lafın kısası bence orta vadede Alman Milli Takımı’nda, Podolskiler, Klose- ler dışında Odonkorların dışında, bundan böyle Türk kökenli oyuncuların da oynadığı görülünce eminim şu mesaj da toplumayayılacaktır. Alman kökenliler diyecek ki “Bak görüyor musun, Türk kökenliler bizim milli takımımızda, dolayısıyla ortak bir ülkedeyiz.Yani o insanlar bizim bir parçamız.” Türk kökenli gençler için de çok önemli bir mesaj. Onun için bu mesaj, bak, o bunu başarabildiyse ben de başarabilirim. Yani hem örnek teşkil ediyorlar gençlerimize, hem de varolan bazı önyargıları ortadan kaldırıyorlaortadan kaldırıyorlar. Doğu Almanya’da bunu yaşadık. Doğu Almanlar biliyorsunuz uzun bir süre yabancılardan uzak yaşamış insanlar. Yabancılarla tanışamamışlar. Şimdi Doğu Alman takımlarında yabancı kökenli oyuncular oynamakta. İlk defa siyah kökenli bir oyuncu görüyorum ben. Bu oyuncular iyi oynayınca tabii ki, o ırkçı kafalı genç görüşünü değiştirmek zorunda kalıyor. Benim takımımdaki siyaha laf yok diyor. Karşı taraftaki siyaha gene küfrediyor. Ama kendi siyahını korumaya başlıyor. O önyargı biraz olsun yıkılmaya başlıyor. Bütün herşey böyle başlamıyor mu?

-Irkçılık futbolun “iyi oyun” felsefesini de tehdit eden en önemli unsurlardan biri. Siz bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

-Maalesef ırkçılık giriyor stadyumlara. Özellikle İtalyan Ligi’nde, İspanyol Ligi’nde büyük klü-Maalesef ırkçılık giriyor stadyumlara. Özellikle İtalyan Ligi’nde, İspanyol Ligi’nde büyük klü-plerde ne yazık ki ırkçı sözler söyleniyor siyahlara karşı, yabancılara karşı. Bunlar tabii ki üzücü şeyler. Biz buna karşın Avrupa Parlamentosu’nda bir kampanya başlatmıştık. Irkçılığın top sahasında yeri yok diye. FIFA da, UEFA da desteklediler. Alman Dışişleri Bakanı Steinmeyer de destekledi. Dünya Şampiyonluğu’nda da konu oldu. Ama ne yazık ki devam etmekte ve çok sayıda göz yumuyorlar. Maalesef bazı antrenörler de buna ön ayak olabiliyor. Bence ırkçılığın top sahasında bir yeri olmamalı. Irkçı yaklaşan taraftarlar stadın dışında tutulmalı. Takımlar bu kkonuda acımasız olmalı. Irkçılık asla kabul edilemez. Irkçı şeyler söyleyen bir oyuncu top sahasından hemen uzaklaştırılmalıdır. Bunu bir işyeri gibi görmek gerekiyor. İşyerinde nasıl ırkçılık yasaksa, yani siz Almanya’da fabrikada ırkçı bişey söylediğinizde işinizden oluyorsanız, top sahasında da aynı kural geçerli. Oyuncu olarak işe gidiyorsunuz. Top sahası işyeriniz. Ve sizin hakkınız da oyuncu olarak ırkçılık dışında çalışma şartları sunulmalı. Olmadığı takdirde gereken önlemler alınmalı bence. Bu hafife alınacak birşey değil bence. Belirli sınırlar konulmalı. Tabi ki stadyuma gidildiğinde bazen kulaklarımızı tıkamamız gerekiyor. Hele aile ile gidildiğinde. Bu biraz da futbolun da bir parçası. biraz da futbolun da bir parçası. Küfrediliyor, özellikle hakeme karşı ve karşı takıma karşı. Ama ırkçılık boyutuna girilmemeli ve bu aşılmalı. Aşıldığı takdirde işin hoş tarafı bitiyor. Herkes sesini yükseltmeli, “rakibe karşı ol, ama lütfen ırkçı olma” diye.

“Futbol artık Almanlar açısından sınıf atlamak için bir spor değil. Dolayısıyla yabancı kökenli gençlerin burada önemi artmakta.”

Page 4: Cem Özdemir

forza europe

--------------------------------------------------------------------------------------------------- 3Üsküp cad. 8-B/2 06690 Kavaklıdere Ankara Türkiye tel/fax: +90 312 467 12 69 www.sfrfilm.com

www.forzaeurope.com

-Futbolun günümüzde genç kuşak için taşıdığı anlam hakkında ne düşünüyorsunuz?

----Futbol belki de sınırları aşmak için bir yol. Orada televizyonda o futbol yıldızlarını görüyor ve bir milyoncu kişiden biri olabiliyor onu ama o kafasındaki hayalle ve azmiyle başarıyor. Belki de futbol topu alacak parası yok, kumsalda oynuyor. Ama günün birinde diyor ben de bir Ronald-inho olacağım. Futbolun bu özelliği var. Hatta şunu söyleyenler de var. Alman kökenlilerin takımda eskisi gibi oynamamalarındaki se-beplerinde bir tanesi gençlerin yetişme şartlarının daha farklı olması. Futbol artık Almanlar açısından sınıf atlamak için bir spor değil. Dolayısıyla yabancı kökenli gençlerin burada önemi artmakta. Yabancı kökenli gençleri kendi milli takımınıza dahil edemezseniz o zaman çok önemli bir kaynak kaybediyorsunuz. Almanlar maatakımınıza dahil edemezseniz o zaman çok önemli bir kaynak kaybediyorsunuz. Almanlar maa-lesef ilk senelerde İlhan Mansız gibi Türk kökenli oyunculara aynı yakınlıkta yaklaşmadılar. Güney Kore’deki 2002 Dünya Şampiyonluğu’nda Türk Milli Takımı’nda Almanca’yı daha iyi bilen oyuncular vardı. Bunlara neden Alman Milli Takımı’nda oynamadıkları sorulduğunda, cevapları çok basitti. “Bize hiçkimse sormadı. Hiçkimse bize niye oynamıyorsunuz demedi. Tam tersine siz Türk’sünüz, dolayısıyla sizin milli takımınız Türkiye’dir.” dendi. Almanya’da bu da oldu öncelerde. Önemli oyuncular kaybedildi. Bugün artık bundan dönüldü ama tabii ki bugün de farklı bir sorun var. Türkiye Futbol Federasyonu buradaki oyuncuları almaya çalışıyor. Dolayısıyla bir rekabet söz konusu. Almanlar da yeni yeni uyanmakta. Artık onlar da oyuncuları kazanmaya çalışıyorlar. Bu-radaki büyükler, ağabeyler, akrabalar, oyuncunun yeteneklerini keşfeder keşfetmez hemen Ankara’ya “bizde iyi bir oyuncu var”diyerek telefon açıyorlar. Artık kim önce o oyuncuyu genç takımdan milli takıma alacak yarışı başladı.

-Mesut Özil’in aldığı karar Türkiye’de çok gündeme geldi. Gördüğümüz kadarıyla Almanya’da da bu tartışılmış.

-Ben kutladım Mesut Özil’i telefonla. Hatta biraz da kendime benzettim, ben de siyasete başladığımda birçok insan Türk olduğumu, Türk kökenli olduğumu söylerdi. Hatta ben Türk millet-vekiliyim gibi davranırlardı. Bu yanlış birşeydi. Ben bu ülkenin milletvekiliyim. Türk kökenliyim. Dolayısıyla benim bu ülkeyle bağlantılarım başka ülkelerden farklı, annem babam oralı oldukları için akrabalar dostlar sevdiğim insanlar da Türkiye’de oldukları için Türkiye’yle bağım var. Benim hiçbir zaman mesela Güney Afrika’yla böyle bir bağlantım olmayacak. Türkiye daha yakın hissetiğim ülke, ama herşeye rağmen ben bu ülkenin vatandaşı ve milletvekiliyim. Dolayısıyla buranın vatandaşlarının bu formayı taşıması da son derece doğal birşey. Tersini zaten söylemek bence çok yanlış bişey olur. Aynısı Mesut için de geçerli. Mesut burada yetişmiş. Burada emeğini kazanmış, annesi babası burada vergi vermiş. Bundan daha doğal ne var? Bu ülkenin milli takımında oynuyor. Türkiye’ye karşı birşey değil ki... Şu sorun gündeme geliyor. 50 sene sonra nasıl olacak? 50 sene sonra hala sırf 4-5 kuşak önce akrabalarınız A ya da B ülkelerinden geldi ve siz de burada bu ül-kenin vatandaşı olarak yaşamaya karar verdiniz diye ailenizin geldiği ülkeye karşıymış gibi mi olacaksınız? Çok ilkel bir yaklaşım. Dolayısıyla burada da biraz çağdaşlaşmakta fayda var diye düşünüyorum. Çelişkileri biraz yıkmakta fayda var. Mesut’u kutluyorum. Dilerim iyi oynar. Dilerim iyi bir örnek oluiyi bir örnek olur. Ve gençlerimize de güzel bir öncü olabilir bu konuda. Ve biraz önce söylediğim gibi Kreuzberg’deki gençler Mesut’lu Alman Milli Takımı kazandığında seviniyorlar. Türkiye kazandığında da seviniyorlar. Bu çok güzel birşey.

“50 sene sonra nasıl olacak? 50 sene sonra hala sırf 4-5 kuşak önce akrabalarınız A ya da B ülkelerinden geldi ve siz de burada bu ül-kenin vatandaşı olarak yaşamaya karar verdiniz diye ailenizin geldiği ülkeye karşıymış gibi mi olacaksınız?”

Page 5: Cem Özdemir

forza europe

--------------------------------------------------------------------------------------------------- 4Üsküp cad. 8-B/2 06690 Kavaklıdere Ankara Türkiye tel/fax: +90 312 467 12 69 www.sfrfilm.com

www.forzaeurope.com

-Futbolun olumlu yanlarıyla birlikte pazar ekonomisinin futbolu daha çok bir oyuncu pazarına dönüşmesini nasıl değerlendiriyorsunuz? Özellikle göçmenler bu oyuncu pazarının en büyük malzemesi oluyorlar.

--Futbolun bu noktada hoş olmayan tarafları da var. Afrikalı oyuncuları düşündüğünüzde genç yaşta onları buraya getiriyorlar. Onların ancak ufak bir kısmı başarılı oluyor. başarılı olanları da izliyoruz zaten. Diğerleri unutuluyor. Çok korkunç şartlarda yaşıyorlar. Yani orada kuralları da tekrar gözden geçirmekte fayda var. Bir nevi kölelik demeyelim de oyuncu pazarına dönüştü. Önce iyi oynadıktan sonra fiyatlar tabii ki sıçrıyor. Dolayısıyla genç yetenekli oyuncuları keşfetme pazarı konusunda dikkatli olmak gerek. Çünkü Avrupa’nın geleceği ile oynuyoruz burada. Bu kuralları bence sertleştirmek gerekiyor.

Berlin -Almanya / Nisan 2009Berlin -Almanya / Nisan 2009