bİrlİĞİmİzİ, dayaniŞmamizi ve gÜcÜmÜzÜ tutsaklari …yuruyus-info.org/pdf/pdf/533.pdf ·...

57
www.yuruyus-info.org www.yuruyus-info.org [email protected] [email protected] Haftalık Dergi / Sayı: 533 7 Ağustos 2016 Fiyatı: 1 TL (KDV dahil) TUTSAK 10 KİTABA SIĞAR MI? TUTSAK 10 KİTABA SIĞAR MI? HAPSET, KATLET, SÜRGÜN ET, HAPSET, KATLET, SÜRGÜN ET, YETMEDİ KİTAP HAKKINI GASPET! YETMEDİ KİTAP HAKKINI GASPET! HAPİSHANELERDE 10 KİTAP SINIRLAMASINA SON! HAPİSHANELERDE 10 KİTAP SINIRLAMASINA SON! TUTSAKLARI YAKAN FAŞİZM TUTSAKLARI YAKAN FAŞİZM ŞİMDİ KİTAPLARI YASAKLIYOR! ŞİMDİ KİTAPLARI YASAKLIYOR! YOZLAŞMAYA KARŞI ANADOLU HALK FESTİVALİ’NDE BULUŞALIM! BİRLİĞİMİZİ, DAYANIŞMAMIZI VE GÜCÜMÜZÜ BÜYÜTELİM!

Upload: others

Post on 11-Sep-2019

27 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

ww

w.yu

ruyu

s-in

fo.o

rg

www.yuruyus-info.org

[email protected]

yuruyus.biz@

gm

ail.com

Haftalık Dergi / Sayı: 5337 Ağustos 2016

Fiyatı: 1 TL (KDV dahil)

TUTSAK 10 KİTABA SIĞAR MI?TUTSAK 10 KİTABA SIĞAR MI?HAPSET, KATLET, SÜRGÜN ET, HAPSET, KATLET, SÜRGÜN ET,

YETMEDİ KİTAP HAKKINI GASPET!YETMEDİ KİTAP HAKKINI GASPET!

HAPİSHANELERDE 10 KİTAP SINIRLAMASINA SON!HAPİSHANELERDE 10 KİTAP SINIRLAMASINA SON!

TUTSAKLARI YAKAN FAŞİZM TUTSAKLARI YAKAN FAŞİZM ŞİMDİ KİTAPLARI YASAKLIYOR!ŞİMDİ KİTAPLARI YASAKLIYOR!

YOZLAŞMAYA KARŞI ANADOLU HALK FESTİVALİ’NDE

BULUŞALIM!BİRLİĞİMİZİ, DAYANIŞMAMIZI VE GÜCÜMÜZÜ

BÜYÜTELİM!

Sahibi ve Sorumlu Yazıişleri Müdürü:Mustafa DOĞRU

Adres: Katip Mustafa Çelebi Mah.Billurcu Sok. No: 20 / 2 Beyoğlu/İSTANBUL

Ofset Hazırlık: Ozan YayıncılıkAdres: Zübeyde Hanım Mah. FevziÇakmak Cad. 1297. Sokak No: 1 Daire: 1Sultangazi / İSTANBULTel1: (0-212) 536 93 44Tel2: (0-212) 536 93 45

Yurtdışı Büro: Vakıf EFSANE

Pieter de Hoochstr. 30

3021 CS Rotterdam/Nederland

ISSN: 1305-7944

Baskı: Kültür Sanat Basımevi

www.kulturbasim.com

Avrupa: 4 Euro

Almanya: 4 Euro

Fransa: 4 Euro

İsviçre:6 Frank

Hollanda: 4 Euro

İngiltere: £ 3

Belçika: 4 Euro

Avusturya: 4 Euro

Haftalık Süreli

Yerel Yayın

Siyasi Dergi

Fiyatı: 1 TL

ÖÖğretmenimizğretmenimiz

[email protected]: (0-212) 251 94 35

Devrim için, sosyalizm için her şeyimizi,zamanımızı, enerjimizi, tüm zihinsel

yeteneklerimizi vermediğimizi bir kez dahaanlayacağız. Savaşın gelişim aşaması

içinde, kendimizi her yönüyle mücadeleyevermediğimiz zaman, sürecin ihtiyaçlarını

karşılayamaz duruma düşeriz.Bize düşen görev, savaşın niteliğine denk

düşen ve ona önderlik eden bir gelişim içinyaşamakla olanaklıdır. Her anımızda

devrimin iradesini egemen kılma çabasıiçinde olmamak, öz olarak kendi küçük

burjuva dünyalarımızdan taviz vermemekve kendimizi var olan halimizle

kabul ettirmeye çalışmaktır.Küçük dünyalarımıza karşı savaş açalım.Bir devrimcinin büyük düşüncelerine ve

yaşam tarzına sahip olmanın çabası içindeolalım. Her şey kendi ellerimizde.

Biz istersek, önümüzde hiçbir güç duramaz.Bu, özel mülkiyetçi bir toplumun binlerceyıllık alışkanlıkları olsa da hiç fark etmez.

ÖZGÜR TUTSAKLARÖZGÜR TUTSAKLAR’IN ANLATIMIYLA

GEÇMİŞTEN BUGÜNE OLİGARŞİ İÇİ ÇELİŞKİLER...Onların Krizi Halkın Gücüdür

Özgür Tutsaklar Her Dönem Direnerek Ürettiler...

45 Evlatlarımıza yaptığınız

işkencelerin hesabınısoracağız! Ne OHAL’iniz ne işkenceleriniz ÖzgürTutsaklarımızın direnişiniengelleyemeyecek!

47 Adalet için toplandık, adalet için

yürüdük

49 Kültürümüz doğamız yaşam

hakkımız için MunzurFestivali’nde buluşalım

51 Suriye halkları emperyalizme ve

işbirlikçilerine teslimolmayacak, katliamlarınızınhesabını en ağır şekildesoracak!

52 Engellemeler, yeni yasalar

yolumuzda yürümemiziengelleyemeyecek gerçeklerbizde, YÜRÜYÜŞ’te...

53 Güzel bir ülkenin fotoğrafını

çekene kadar kavgamızadevam edeceğiz!

54 Avrupa’daki Biz: AKP

Avrupa’da da halka saldırmaya hazırlanıyor

56 Yitirdiklerimiz

58 Yoldaş Lig final

karşılaşmaları başlıyor

İİ ç i n d e k i l e r

“Devlet ve saltanat bizimdir”

23 Savaş ve Biz:Savaşa hazır olmalıyız

25 Devrimci OlmakParti-Cepheli Olmaktır: En bereketli toprak yoldaş-lıktır; bire ömür verir

27 Yoldaşlarının anlatımlarındanBerna ve Çiğdem...

28 Anadolu Cephesi: Dersim’defestival yapıyoruz!

30 Koşulları değiştirmektenbahseden ÖDP-DY, dayatılanOHAL koşulları karşısındaneyi nasıl yapacak?

34 13 Soruda: Dedikodu

36 Sorunlar Çözümler:Unutmayı meşrulaştıramayız

37 Gençlik Federasyonu’ndan:Dünya devrimlerindenöğreniyoruz

38 Liseliyiz Biz

39 Ülkemizde Gençlik:

41 Oya Baydak en meşru eylemiyapıyor. Bunu savunmakherkesin hakkı

42 AKP’nin yönetememe kriziniaşmak için başvurduğuolağanüstü hali tanımıyoruz

7 Faşizm kitaba düşmandır!Faşizmi yeneceğiz!

8 Aileler Bakırköy tutsaklarınındirenişini anlatıyor:Tutsaklar hücreleri yakarkenaynı zamanda bütün duvarlara şiirler yazmışlar

9 Özgür Tutsaklık, direnişlerleyazılmış tarihsel birbirikimdir. Direnme kararıalmak daha baştan zaferikazanmaktır-3

15 CHP’nin Taksim mitingi AKP faşizmine ve düzenesoluk vermektir! Mitinge katılan sol faşizmindeğirmenine su taşıdı!

19 Röportaj: Yürüyüş muhabiriEbru Yeşilırmak: Hiçbir güçgerçeklerin halka ulaşmasınıengelleyemez!

21 Sevgi Erdoğan vefa evi açıldı

22 Tarih Cephelilere Diyor ki:

4 Faşizmin OHAL’i varsa, ÖzgürTutsakların da genel direnişivar. Genel direniş, ÖzgürTutsakların taarruzudur

TUTSAKLARI YAKAN FAŞİZM ŞİMDİ KİTAPLARI YASAKLIYOR!

SIRTIMIZDAN VURANLARDANHESAP SORMAK İÇİN

YÜRÜYÜŞ OKUYALIM YÜRÜYÜŞ OKUTALIM!

Ebru Yeşilırmak vurulalı41 gün oldu!

Durukan Adıyan tutuklanalı57 gün oldu!

ADALETİSTİYORUZ!

Bakırköy Hapishanesi’ndeki Öz-gür Kadın Tutsaklar’ın aileleri 1Ağustos 2016 Pazartesi günü ha-pishane önünde evlatlarının onurludirenişine destek vermek için top-landılar. Polis ve jandarmanın bütünsaldırı tehditlerine rağmen bulun-dukları yeri terk etmediler. Ne ya-pacaksınız dediler: Evlatlarımızaiçerde işkence yapıyorsunuz gelinbize de yapın o zaman...

TAYAD’lı 50 aile saldırı tehdit-lerine boyun eğmedi ve yerleriniterk etmediler. Ak saçlı ana babalar,dimdik dikildiler bir kez daha fa-şizmin karşısına. Ne OHAL dinle-diler ne de kanun hükmünde ka-rarname... Evlatlarını sevgiyle sa-hiplendiler. Hapishane içinde ya-şanacak olan sürgün, işkence vesaldırılara karşı hapishane önünüdireniş mevzisine çevirdiler. Sivilve resmi polis güçleri etraflarınıçevirdi. Tehdit ettiler ama TAYAD’lıAileleri oradan söküp atamadılar.Ailelerin bekleyişi gece boyu sür-dü...

Tutsak aileleri, “OHAL var birşey yapılamaz” diye düşünselerdi,hareketsiz kalırlardı. “Toplantı vegösteriler yasaklanmış, biz de birşey yapamayız” diye düşünselerdigeceyi orada geçiremezlerdi.

TAYAD’lı Aileler öyle düşün-mediler. Çaresizlik içinde faşizministediği gibi suskun ve durgun kal-madılar. Çaresizliği yakıştırmadılarkendilerine.

Hapishanenin önünden ayrılma-dılar. Dostlarına çağrı yaptılar. Vegiderek çoğaldılar...

Buraya kadar anlatılanlarda, fa-şizmin OHAL saldırganlığı karşı-

sında ne yapmak ve nasıl yapmakgerektiğinin cevabı vardır. Ki fa-şizmin OHAL adı altında sürdür-düğü saldırılar karşısında ne yapıl-ması gerektiği açıktır: Direnmekolmazsa olmazdır...

Faşizmin OHAL saldırganlığıkarşısında nasıl direnilmesi gerektiğide açıktır: Özgür Tutsaklar gibi...TAYADlı Aileler gibi...

Faşizmin saldırıları karşısındataviz vermek, geri adım atmak, felçolmak yoktur onların direniş gele-neğinde... Ki onların her direnişibir taarruzdur aynı zamanda. Fa-şizmin saldırıları karşısında geriçekilmek, susmak, durmak yoktur.Faşizmin üstüne üstüne yürümekvardır. Faşist AKP’nin yeni saldı-rılarına karşı yeni direnişlerle cevapvermek vardır. Değilse, halk düş-manlarını geriletemezsiniz.

Direniş demek, moral üstünlükdemektir. İrade çarpışmasında ileriadım atmak demektir. Haklarınızdanvazgeçmeyeceğinizi ilan etmek de-mektir. Direniş demek, haklılığınızısavunmaktır. OHAL adı altında da-yatılan saldırılar karşısında hakla-rınızı savunmanın yolu direniştengeçmektedir. Özgür Tutsaklar’ınyaptığı da budur. Faşist AKP’ninsaldırıları karşısında direniyor ÖzgürTutsaklar.

Ak saçlı bir baba, kendilerinikuşatan işkencecilere dönüp “Bizimcesedimizi çiğnemeden evlatlarımızadokunamazsınız” diye haykırıyor.Ak saçlı babanın öfkesi ne OHALdinliyor ne de Kanun HükmündeKararname... Ciğeri yanmış bir ba-banın öfke ve sevgisi karşısında

ezilip geçiliyor OHAL...

Faşizmin OHAL’i Varsa, Özgür Tutsakların da Genel Direnişi Var

GENEL DİRENİŞ, GENEL DİRENİŞ, ÖZGÜR TUTSAKLARIN TAARRUZUDURÖZGÜR TUTSAKLARIN TAARRUZUDUR

Faşizmin OHAL saldırganlığıkarşısında nasıl direnilmesi

gerektiği de açıktır: Özgür Tutsaklar gibi... TAYAD’lı aileler gibi...

Faşizmin saldırıları karşısındataviz vermek, geri adım atmak,

felç olmak yoktur onlarındireniş geleneğinde...

Ki onların her direnişi birtaarruzdur aynı zamanda.

Faşizmin saldırıları karşısındageri çekilmek, susmak, durmakyoktur. Faşizmin üstüne üstüneyürümek vardır. Faşist AKP’nin

yeni saldırılarına karşı yeni direnişlerle

cevap vermek vardır.

Taarruz etmek, ileriadım atmaktır. Koşullara

boyun eğmemek demektir.Dayatılan çaresizlik

statükosunu parçalayıp geçmekdemektir. Başeğmenin, hak

gasplarının dayatıldığı yerdebütün bunlara direnmek,

taarruz etmektir. Çünkü başkatürlü haklarınızı, onurunuzu

koruyamazsınız.

Sayı: 533

TUTSAKLARI YAKAN FAŞİZM, ŞİMDİ KİTAPLARI YASAKLIYOR!44

Faşizmin OHAL’i, Saldırganlığı KarşısındaDirenmekten Başka Seçenek Yoktur...

Faşizm, darbe öcüsü ile OHALgerçeği arasına sıkıştırmaya çalıştığıhalk kesimlerinin kazanılmış hakla-rını, demokratik kazanımlarını ezipgeçmeye çalışıyor. Saldırıyor, ya-saklıyor, teslimiyet dayatıyor. Da-yattığı korku ile halkı hareket edemez,haklarını kullanamaz hale getirmeyeçalışıyor. Faşist AKP, halk saflarınaçaresizlik dayatıyor. Kanun Hük-münde Kararnameler ile dayatılanişte bu çaresizliktir.

Ve fakat, çaresiz değiliz. Faşizmkarşısında halkın tek bir çaresi vardır:Direniş...

Faşist AKP, halk ke-simlerine darbe öcüsünügösterip dayattığı tesli-miyete boyun eğilmesiniistiyor. Kendi dışındagördüğü herkesi dayat-tığı bu çaresizliğin al-tında ezmek istiyor.

Başaramayacaklar!Çünkü, tarihsel bir ger-çektir ki, direnip haklarıuğruna çatışarak mü-cadele edenler asla sin-dirilemez. Teslim alı-namaz. Özgür Tutsak-lar’ın sürdürdüğü Ge-nel Direniş, işte bu tarihsel temelüzerinde gerçekleşmektedir.

Faşist AKP, halk saflarına yönelikyeni saldırılar düzenliyor. Bu saldırılarkarşısında geri çekilmek, “bu koşul-larda biraz beklemek gerekir” deyipsessiz kalmak, “OHAL-darbe ortalıkkarışık” diyerek tavırsız kalmak...Açıktır ki AKP’nin ekmeğine yağsürmek anlamına gelir. İşte o zamandemokratik haklarımızı çiğneye çiğ-neye yerler, yokederler.

Halkın demokratik haklarına, mü-cadeleyle elde edilmiş kazanımlarınayönelik saldırılar varken susulmaz, du-rulmaz. Saldırı varsa direniş olur. Yenisaldırılar varsa, direniş cephesi de yeniadımlar atarak kendisini yaygınlaştırır.Aksi taktirde faşist saldırılar amacınaulaşır. Zaten sizi susturmak, sindirmek

için saldırmıyorlar mı? Faşist iradelerinikabul ettirmek için saldırmıyorlar mı?

Siz daha baştan susup sinersenizfaşist saldırılar zaten amacına ulaşa-caktır.

Reformist-oportünist kesimlerintarzı bekle-gör tavrıdır. Örneğin, em-peryalizm ve oligarşinin tecrit-tesli-miyet politikası karşısında 19 Aralıkkatliam saldırısına kadar beklemiş-lerdir. Bu beklenti içinde kollarınıbile kıpırdatacak halleri olmamıştır.Bir tür politik felç içinde kalmışlardır.

Büyük Direniş içinde 11 Eylülsaldırıları gerçekleştirildiği zamanda bu koşullarda direnişin zaferineulaşamayacağı düşüncesiyle direnişibırakmanın adımlarını atmaya giriş-mişlerdir.

Faşizmin artan saldırıları karşı-sında reformist-oportünist kasimlerintavrı, halkımızın deyimiyle söylersek,yeni gelin tarzıdır. Oyna dersiniz,“yerim dar” derler. Yer açarsınız, bukez de “yenim dar”derler. Bunlar di-renmemenin gerekçesini bulmanınuzmanı olmuş durumdadırlar.

Genel Direniş, Özgür Tutsakların Taarruz Halidir

Özgür Tutsaklar’ın Genel Direnişiyayılıyor. Adım adım, dalga dalgayayılıp sarıyor hapishaneleri. Hüc-reler, tutsakların demokratik hakla-rının savunulduğu mevzilere dönüş-müş durumdadır.

Hemen pek çok hapishanede sal-dırılar, hak gaspları ve bunun üzerine

Özgür Tutsaklar’ın saldırılara karşı al-dıkları yeni tavırlar var. Hapishanelerden“ateş”li haberler geliyor. Faşizm sal-dırıyor Özgür Tutsaklar’a... Ama hersaldırılarına mutlaka bir karşılık veri-liyor. Faşizmi çıldırtan da işte budur.Özgür Tutsaklar bulundukları her yerdeGenel Direniş programlarını uygulu-yorlar. Hiç bir yerde durmadılar. Bütünolumsuz koşullara rağmen Genel Di-renişin sürekliliğini sağlayarak şimdidenOHAL’i ezip geçtiler. OHAL karşısındane yapılması gerektiğini pratikleriylegösterdiler.

Faşist AKP’nin saldırıları varsa,Özgür Tutsakların da Genel Direnişivardır. Bu yanıyla Genel Direniş birtaarruzdur. AKP’nin saldırganlığına,dayattığı çaresizliğe, tecrit kuşatmasına

taarruz etmekte-dir Özgür Tut-saklar. Haklarınayönelen her birsaldırının karşı-lığını fiilen ve-riyorlar. Ve yerigeliyor birer bi-rer hücreler tu-tuşturuluyor.

Kitap oku-manın bile ya-saklandığı yer-de, hasta tutsak-ların böyle birerbirer katledildi-ği yerde, sohbet

hakkının gasp edildiği yerde, ziya-ret-telefon haklarının yok edildiğiyerde, sürgünlerin sıradanlaştırıldığıyerde, GENEL DİRENİŞ bütün busaldırı kuşatmasına taarruz etmekanlamına gelmektedir.

Taarruz etmek, ileri adım atmaktır.Koşullara boyun eğmemek demektir.Dayatılan çaresizlik statükosunu par-çalayıp geçmek demektir. Başeğmenin,hak gasplarının dayatıldığı yerde bütünbunlara direnmek, taarruz etmektir.Çünkü başka türlü haklarınızı, onuru-nuzu koruyamazsınız. Tarihsel ustala-rımızın dediği gibi; Hakkını savuna-mayanlar haysiyetlerini de yitirirler.

Özgür Tutsaklar, direnişleri içindeöngördükleri saldırılarla karşılaştıklarıiçin şaşkın değiller. Acaba ne olacakdemiyorlar. Çünkü düşmanlarını ta-

7 Ağustos2016

Yürüyüş

Sayı: 533

5TUTSAK, 10 KİTABA SIĞAR MI?

nıyorlar. Alçak ve ahlaksız bir düş-mana karşı direndiklerinin bilincindeolarak tavizsiz bir şekilde sürdürü-yorlar Genel Direnişi.

Özgür Tutsakların Genel Direnişi,faşist AKP’nin OHAL saldırganlığıkarşısında halk saflarında kutup yıldızıgibi ateş saçmaktadır. Ki ülke genelindeartan bütün bu saldırı, baskı ve hakgaspları karşısında ne yapılması ge-rektiğini hayata yazıyor Özgür Tut-saklar: Yaşasın Direniş Yaşasın Zafer...diyorlar.

Hayatın bütün alanlarında kazanılandemokratik hak ve mevzilerin bedeliödenmiştir. Halk düşmanı egemenlerbunları bahşetmemiş, lütfetmemiştir.Direne direne kazanılmıştır hepsi. Be-deli; dökülen kan, çekilen acıyla öden-miştir. Şimdi faşist AKP, bir çırpıdaOHAL ilan ederim ve hepsini yokederim diye düşünüyorsa yanılıyor.İşte Özgür Tutsaklar, Genel Direniş-leriyle faşist AKP’nin bu yanılgısınaayna tutuyorlar.

Tutsaklık koşullarındaki saldırılarkarşısında direnişlerini yaygınlaştırı-yorlar. Saldırılar arttıkça, direnişlerinibir üst aşamaya taşıyorlar. Her türdensaldırıya mutlaka bir karşılıkları oluyor.Durmuyorlar, faşist AKP’nin yeni sal-dırılarına Genel Direnişin yeni eylem-leriyle cevap veriyorlar. Ki faşizmigeriletmenin başka koşulu yoktur. Çün-kü, geriye kalan faşizmin saldırılarıkarşısında tavırsız kalmaktır. Tavırsızkalmak, boyun eğmektir. Tavır almakise direnmektir. Direnmek ise, attığıadımlarla taarruza dönüşmüştür.

Faşizmin hapishaneleri, Genel Di-reniş mevzileri haline gelmiştir. Tu-tuşturulan hücreler, faşist AKP’ninOHAL saldırganlığı karşısında demo-kratik hakları savunmanın kızıl meşa-lesine dönüşmüştür. Zira, Özgür Tut-saklar kitap okuma haklarından vaz-geçmiyorlar. Kitapların yasaklandığıhücreleri tutuşturup yakıyorlar. “Ohücrelere kitap girmeyecekse, direnişinateşi girer” diyorlar. Saldırıları sineyeçekmeden, fiili direnişleriyle cevaplı-yorlar.

Cephe Tarzı, Zaferi Bugünden Kazanmaktır

Özgür Tutsakların bu tarzı, de-

mokratik hakların kazanılması ve sa-vunulmasında Cephe tarzıdır.

Cephe tarzı, saldırılar karşısındageri adım atmamaktır. Saldırılarakarşılık vermektir. Bulunduğunuzher yeri direniş mevzisi haline getir-mektir. Direnişin her anını eylemli-liklerle şekillendirmek demektir.

Cephe tarzı, hakkınızdan vazgeç-memektir. Özgür Tutsakların kitaplarıçalınabilir ama kitap okuma haklarınıyok edemezler. Çünkü, Özgür Tut-saklar haklarını ölümüne savunurlar,vazgeçmezler.

Cephe tarzı, çaresizlik dayatma-sının karşısına taarruz ile çıkmaktır.Zengin ve yaratıcı direniş biçimlerisergileyerek faşizmin bütün işleyişinibozmaktır. Bozulan statü faşizminstatüsüdür. Cephe tarzı, statükoculuğureddeder. 122’lerden Fatma HülyaTümgan’ın belirttiği gibi “Hep ileri...Hep ileri” anlayışını esas alır.

Cephe tarzı, direniş eksenindehalkın dayanışmasını örgütlemek vedayanışmayı direnişin bir biçimi ha-line getirmektir. Halk saflarında her-kesin yapacağı bir şey, atacağı birtaş vardır. Cephe tarzı, işte bu büyükgücü açığa çıkartır.

Cephe tarzı, sonuç almak ve sonuçalana kadar da durmamak, yorulma-mak, usanmamak, susmamaktır.

Cephe tarzı, birimiz hepimiz he-pimiz birimiz için anlayışıyla diren-mektir. Böyle olduğu içindir ki, Cephetarzı zaferi bugünden kazanmaktır.

Yarın Zafer Günüdür... Özgür Tutsakların Genel Direnişi

ekseninde ele aldığımız Cephe tarzı,

içinde bulunduğumuz süreçte tüm

halk kesimlerinin mücadelesinde de

uygulanması gereken ilke olmalıdır.

Öncelikle, halk saflarındaki ke-

simler taleplerinden, eylem ve prog-

ramlarından, etkinliklerinden, kısaca

haklarından vazgeçmemelidirler. Hak-

larını kararlılıkla savunmalıdırlar.

Dayatılan çaresizliği ezip geçecek

olanın direnmek olduğu bilinciyle

hareket edilmelidir. Ki Cephe tarzı

dediğimiz tarihsel olgu esas olarak,

haklarından vazgeçmemektir. Bu

uğurda direnmek ve direnişi ileri

adımlarla yarına taşımaktır. Yarın,

zafer günüdür...

Yarın ne AKP kalır ne OHAL...

Yarına direnenler ve onların zaferleri

kalır.

Başladığımız gibi bitirelim. 2

Ağustos gecesi Bakırköy’deki Özgür

Kadın Tutsakları Bakırköy’den Silivri

hapishanesine sürdü faşist AKP. Sal-

dırıp sürdüler. Ama teslim almayı

başaramadılar.

Şimdi kadın Özgür Tutsakların

direnişi Silivri Hapishanesi’nde sür-

mektedir ve sürecektir: Zafere kadar...

Yürüyüş

7 Ağustos2016

Sayı: 533

TUTSAKLARI YAKAN FAŞİZM, ŞİMDİ KİTAPLARI YASAKLIYOR!66

- Yaşamak İçin Hava veSu Neyse, Tutsak İçin de

Kitap Odur.

- Kitap Tutsağın Ekmek ve Suyudur!

Tutsakları Aç ve Susuz Bırakmayalım.

- Faşizm Katledemediği Tutsakları Kitapsız Bırakarak

Teslim Almak İstiyor!

AKP Faşizminin Hapishanelerde10 Kitap Sınırlamasına Son!

-Tecrit İçinde Tecrit Et,Yine de Başaramayacaksınız!

- Kitap Tutsağın Dünyaya Açılan Kapısıdır!

- AKP Faşizmi Kitaba, Tutsağa Düşman!

Okuyacak, Üretecek, Direnecek;Kitap Hakkımızı

Gasp Ettirmeyeceğiz!

- Tutsak 10 Kitaba Sığar mı?

- Hapset, Katlet, Sürgün Et, Yetmedi Kitap Hakkını Gaspet!

10 Kitap Sınırlamasına Son!

FAŞİZM KİTABA DÜŞMANDIR!FAŞİZMİ YENECEĞİZ!

7 Ağustos2016

Yürüyüş

Sayı: 533

7TUTSAK, 10 KİTABA SIĞAR MI?

Bakırköy Hapishanesi’ndeki tut-saklar C-9 ve C-10 koğuşundan ikihücreyi tutuşturdular..

Pazartesi günü ailelerin görüş gü-nüydü. Tutsaklar, aileler içeri girmekisteyince görüş gün ve saatlerinindeğiştiğini ve neredeyse bazı tutsak-ları tek olmak üzere değişik günleredağıtarak görüş yaptırılmaya çalış-tıklarını anlamışlar.

Özgür Tutsaklar, adlilerin ve diğerkoğuşların içine birer ikişer dağıtıl-mışlar. Ve ailelere de bu biçimdegörüşe girmeyeceklerini ilettiler.

Aileler de kapıda beklemeye baş-ladılar…TAYAD’lı Aileler olarak birbasın açıklaması yaptılar. Sonra dakapılara vurarak çocuklarından birhaber almaya çalıştılar. Aileler, altı-yedi kez kapılara vurunca polislerde TOMA’ları çağırdı. Sonra da idarebir kişinin görüşe çıkmasını, durum-

larını öğrenmesini kabul etti.Ailelerden birisi içerdeki tutsak

çocuğuyla görüştü. Ondan içerde ha-zırlandıklarını, hücreleri tutuştura-caklarını öğrendi. Tutsaklar kesinliklegeri adım atmayacaklarını, direnişisürdüreceklerini, bütün ailelerin bunagöre hareket etmelerini, birlikte ol-malarını istediler.

Aileler çocuklarına işkence yap-tırmamak, katlettirmemek için bek-lemeye devam ettiler.

Tutsaklar hücreleri yaktılar; fa-yanslar, piller, su şişeleri vb ile di-renmeye hazırlandılar…

Ailelerin görüştüğü tutsaklar her-kesin çok iyi ve morallerinin yüksekolduğunu anlattılar.

Tutsaklar iki koğuştan sonuncuhücreleri yakmışlar ve üst kat mer-divenlerine barikat koyarak girişleriengellemişler. Yaktıkları her iki hücrede tamamen kapkara olmuş. İki üç

kez kendi kendileri yanmış. Görevliler içeri girmeye çalıştık-

larında da ellerindeki malzemelerifırlatmışlar.

Tutsaklar kararlıydılar… Yaratı-cılıklarını kullanacaklarını, teslimolmayacaklarını ve her saldırıya karşıbir saldırı ile cevap vereceklerinisöylediler.

Tutsaklar hücreleri yakarken aynızaman da bütün duvarlara şiirler yaz-mışlar.

Yunus Emre’nin “Bizim de gü-nümüz gelecek” sözleri, “o sözler kibir kez çıkmıştır ağzımızdan uğrundaasılırız” şiiri, Brecht’in “kitaplarıyakıyorlar” şiiri, “soyun dedi düşmaninançlarından, dört kızıl ok fırladıyayından” marşının sözlerini duvar-lara yazmışlar. Havalandırmaya da“Baskılar Bizi Yıldıramaz” pankartınıasmışlar.

Aileler Bakırköy Tutsaklarının Direnişini Anlatıyor:

Tutsaklar hücreleri yakarken aynı zamanda bütün duvarlara şiirler yazmışlar

EDİRNE F TİPİ: 0284 224 80 53- 54TEKİRDAĞ 1 NO’LU F TİPİ: 0282 234 12 34-35-36TEKİRDAĞ 2 NO’LU F TİPİ : 0282 234 12 81-86TEKİRDDAĞ 1 NO’LU T TİPİ:0282 234 12 43-44TEKİRDAĞ 2 NO’LU T TİPİ: 0282 234 12 63GEBZE KADIN HAPİSHANESİ: 0262 641 11 64 / 0506 600 62 49ŞAKRAN KADIN HAPİSHANESİ:0232 618 10 53-54 / 0507 456 08 76KIRIKLAR 1 NOLU F TİPİ: 0232 427 12 12 / 0232 427 11 91KIRIKKALE F TİPİ :0318 297 41 94 – 95KÜRKÇÜLER F TİPİ: 0322 385 33 31-32RİZE L TİPİ: 0464 331 30 09 / 0464 331 35 34

MUĞLA E TİPİ: 0252 216 01 33SİLİVRİ 2 NO’LU: 0212 726 00 56SİLİVRİ 3 NO’LU: 0212 726 00 26 / 0506 600 63 16SİNCAN KADIN: 0312 589 51 01SİNCAN 1 NOLU F TİPİ: 0312 254 01 03-07KIRIKLAR 2 NO’LU F TİPİ: 0232 427 1185BAKIRKÖY KADIN HAPİSHANESİ: 0212 660 80 26 / 27 0503 600 63 44AMASYA E TİPİ: 0358 242 03 64 / 0358 242 07 25BAFRA T TİPİ: 0362 595 50 50 – 52ELAZIĞ E TİPİ: 0424 247 11 11ISPARTA E TİPİ: 0246 224 35 89KANDIRA 1 NO’LU F TİPİ: 0262 581 56 23-24KANDIRA 2 NO’LU F TİPİ: 0262 581 56 42

Devrimci Tutsakların Bulunduğu Hapishanelerin Telefon Numaralarını Yayınlıyoruz

Yürüyüş

7 Ağustos2016

Sayı: 533

TUTSAKLARI YAKAN FAŞİZM, ŞİMDİ KİTAPLARI YASAKLIYOR!8

STATÜKOCULUK DİRENİŞDÜŞMANLIĞIDIR

12 EYLÜL’ÜN ZİNDANLARINDAN F TİPLERİNE

Statüko; geçmişe dayanan ve be-lirli esaslar içinde süregelen durum-dur. Statükocu ise, köklü değişiklikve yeniliklere karşı çıkan, mevcutdurumu, statükoyu korumaktan yanaolandır. Statüko kişinin kendini belirlisınırlar içine hapsetmesidir ve bununzamanla doğal hale gelmesidir. Sta-tükoyu at gözlüğüne de benzetebiliriz;hayatı ve dünyayı belli sınırlar içindegörmemize ve öyle kabul etmemizeneden olur.

Hapishanelerde statükoculuk isedüşmanın ördüğü duvarların içindetutsağın kendini hiçbir kapısı olmayankafeslere kapatmasıdır.

Onu asıl hapseden oligarşinin ha-pishaneleri değil, kendi beyninde ya-rattığı statükolarıdır...

12 Eylül hapishanelerinde statü-koculuk, düşman politikalarının ha-yata geçirilmesinin en önemli aracıolmuştur...

Direnişin önündeki en önemliengel düşmanın saldırıları ve iş-kenceleri değil, “Sol”un statüko-culuğudur.

Yazı dizimizin ilk iki bölü-münde faşizmin işkenceleri vesaldırıları hangi boyutta olursa ol-sun teslim olunmadığı sürece herkoşulda direnişin mümkün oldu-ğunu yazmıştık...

Bu bölümde reformist-oportü-nist solun statükoculuğunun, di-renişin önünde nasıl bir engeledönüştüğünü ele alacağız...

Teslim olmayan devrimcileriçin direnişin binbir yolunu bulupher koşulda direnmek mümküniken, stotükocu sol için direniştenkaçmanın binbir gerekçesinin üre-tildiğini gördük...

S ta tükocu luk ,12 Eylül’de direniş destanlarının ya-ratıldığı Metris Hapishanesi’nde di-renişin önündeki en büyük engelioluşturmuştur...

Devrimciler İçeride de Dışarıda da Devrimcidir

Devrimciler içerde-dışarda... heryerde devrimcidir. Devrimci olmanınmisyonunu yerine getirmek zorun-dadır... “Burası hapishane, düşma-nın elinde esiriz” diyerek mücadeleyibaşkalarına havale etmez...

Devrimciler mahkemeler aracılı-ğıyla devrimci kavgayı tarih önundeburjuvaziye karşı savunmakla kalmaz,aynı zamanda burjuvaziyi yargılarve yaşanılan gunun ekonomik, politiktum can alıcı ulke sorunlarına ilişkintutumlarını belirtir, mesajlar iletir-ler.

Devrimci çalışmayı önlemek için

kendi yasalarını bile çiğneyecek yön-tem arayan 12 Eylul cuntasının en-gellemelerini devrimci tutsaklar nasılaştılar?

Devrimcilerin mahkeme tavırla-rının daha iyi anlaşılması için şu ör-nekler verilebilir: 15 Mart 1982’deDevrimci Sol II ana davasının açılı-şında devrimcilerin gösterdiği kararlıtutum, 2 Kasım’da DS III davasınınaçılışında da yinelendi. Mahkemeheyetinin devrimcilere söz hakkı ver-memesi uzerine, 250 dolayında tu-tuklu kimlik vermedi. Ardındanayağa kalkarak hep bir ağızdan mi-litarizmin sureklileştirilmesinin, bas-kının, terörun kurumlaştırılmasınınileri kilometre taşı olan 1982 Ana-yasası’nı protesto etti.

«BİZ DEVRİMCİLER, YURT-SEVERLER, DEMOKRATLAR,FAŞİZME KARŞI MÜCADELEEDENLER OLARAK HALKIMI-ZA BASKI, ŞİDDET UYGULA-YAN, TÜRKİYE HALKLARINAAÇLIK, YOKSULLUK, SEFA-LET GETİREN BU ANAYASAYIPROTESTO EDİYORUZ» şeklindebir anonsla devrimci tavır ortaya ko-nuldu. (2.11.1982 II no’lu SıkıyönetimMahkemesi Devrimci Sol davasımahkeme tutanaklarından alınmıştır.)

Mahkemeye verilen on imzalıayrı bir dilekçe hakkında açılan davasonucu yapılan savunmadan (13. 12.1983 1 no’lu Askeri Mahkeme) dolayıtekrar dava açılmış; tekrar savunmaverilmiş, sonunda 12 Eylul’ungudumlu mahkemeleri verdikleri ce-zalarla devrimcileri susturamayaca-ğını anlayınca, 85’e kadar suren da-vayı, verdiği 10’ar yıl cezalarla yetinip

DİRENİŞ VE ZAFER

PARTİ-CEPHE GELENEĞİDİR

3. BÖLÜM

Özgür Tutsaklık DirenişlerleYazılmış Tarihsel Bir BirikimdirDİRENME KARARI ALMAKDİRENME KARARI ALMAK

DAHA BAŞTAN ZAFERİDAHA BAŞTAN ZAFERİKAZANMAKTIRKAZANMAKTIR

Özgür Tutsaklar

Halkımızın Onurudur,

Onlar Sustuğunda

Herkes Susar.

Özgür Tutsaklık

Barikatta Direniş,

Beyinde Direniş,

Açlık Grevinde Direniş,

Ölüm Orucunda

Direniştir!

7 Ağustos2016

Yürüyüş

Sayı: 533

99TUTSAK, 10 KİTABA SIĞAR MI?

daha fazla surdurmekten vazgeçmekzorunda kalmıştır. Tarihsel önemesahip bu kararlılık aynı zamandaoportunist çizgiyle devrimci çizgiarasındaki ayırımı belirliyordu.Statukocular emperyalizmin ve iş-birlikçi tekellerin ’82 Anayasası’nıprotesto için mahkemelere dilekçevermenin gerekli olup olmadığınıtartışırken, Devrimci Sol davası tut-sakları hukuki ve siyasi konumlarınauygun protesto dilekçeleri vermeklekalmıyor, mahkemenin karşı-devrimciinisiyatif kurma girişimlerini hep birağızdan yıkıyorlardı.

12 Eylül Anayasası ile birliktetüm tutukluların oy kullanma haklarıgasp edildi... Devrimci tutsaklar oli-garşinin saçim oyunlarının bir parçasıolmamak için oy da kullanmayacak-lardır. Ancak sorun oy kullanma yada kullanmama meselesi değildir.Sahip olunan bir hakkın gasp edil-mesidir...

Devrimci Sol davası tutsakları oyhakkının kaldırılmasını protesto et-mek için Sol’a 7-10 günlük açlıkgrevi önerisinde bulundu. Statükocusol, açlık grevi yapmak bir yanamahkemeye dilekçe vermeyi bilegünlerce tartıştı... Devrimci Sol tut-sakları 10 gün açlık grevi yaparkenStatükocu sol mahkemeye dilekçevermeyi bile kabul etmedi...

Bunlardan ayrı olarak DevrimciSol davası tutukluları halkımızı herturlu baskı cenderesine sokan ya-sakları, olayları her fırsatta dilekçe-lerle teşhir etmeye, amaçlarını ortayakoymaya çalışmış, çalışmaktadır. DStoplu davası açıldığından bu yana,bu davanın sanıkları mahkemelerebu çerçevede onlarca dilekçe verdi.

Dunya tarihi, bağımsızlık ve kur-tuluş için savaşanların duşmanların-dan hesap sorduklarına, mucadeleninbedelini ödemekten kaçınmadıklarına,yaptıklarından dolayı sadece halkla-rına karşı sorumlu olduklarına tanıktır.Turkiye’nin bağımsızlığı, kurtuluşuve sosyalizm için mucadele edip tut-sak duşenler de, bu sorumluluk vegörevden hiçbir zaman kaçmadılar.Burjuvaziden af istemediler, aksinetutsaklık koşullarında burjuvaziyiyargılamanın, hesap sormanın yol-

larını zorladılar, yarattılar.Oligarşi, devrimcilerin bu tavrı

karşısında boş durmadı. Kendi ya-salarını da (savunma hakkı) hiçe sa-yarak devrimcileri susturmak içinonları her turlu savunma olanağındanyoksun bıraktı. Ağır hapis cezalarıylatehdit edip, caydırmaya çalıştı. Amadevrimciler bu oyunları boşa çıkar-masını bildiler. Savunma ve suç du-yurusu dilekçelerinden aldıkları 20- 30’ar yıllık ağır hapis cezalarınarağmen susmayıp, verdikleri yuzlerce,binlerce sayfa savunmalarıyla, oli-garşiyi, kendi kurumlarında çaresizduruma duşurduler. “BİZ MARK-SİST-LENİNİSTİZ, SAVAŞIRKENDE TUTSAK DÜŞERKEN DEBÖYLEYİZ” demesini her zamanbildiler.

Devrimciler DireniyorStatükoculuk Bağımsızlaştırmaya Hizmet Ediyor

“Bağımsızlaştırma” cuntanın dev-rimci tutsakları teslim alma politi-kalırının ilk adımıydı. Tutsaklar teslimalınamamışlarsa önce bağımsızlaş-tırılıyordu.

Statükoculuk tam da cuntacılarınbu “bağımsızlaştırma” politikasınahizmet etmektedir.

Bir Direniş Odağı Metris Kita-bında bu süreç şöyle anlatılıyor;

“Dökulmeler her geçen gun artı-yor. (.....)Bu belirsiz gidişe, birçoktutsağın, işkencecilerin ağına takılıp«bağımsızlaşma» batağına suruklen-mesine dur diyebilmek için hala nebekliyoruz? Bu vahşeti ve zulmu tumdunyaya duyurmak, 12 Eylulculeringerçek yuzlerini açığa çıkarmak içinne bekliyoruz? Bu işkenceleripuskurtmek, koğuş ve koridorlardaninsanlık dışı her uygulamayı surupatmak için direniş biçimleri geliştir-mek gerek...

«Bağımsızlaşma» her geçen gunartıyor. Direnmek, hem de en kararlı,ölesiye direnmek, onurdan, siyasiinanç ve ilkelerden, devrimci yaşam-dan, kişilikten ödun vermemek, bununönune ancak bir yere kadar geçebi-liyor. Artık fiziki direniş, yatağa

duşenler çoğaldıkça bu dökulmelere,işkencecilere teslim olmalara yetersizkalıyor. Hayır daha fazla beklenemez.Statukocuların tereddudunden,önunu göremeyecek kadarkörluğunden yakamızı sıyırmalı, bir-likte olabileceklerimizle, direnişinuçuruma yuvarlanmakta olduğunugörenlerle açlık grevine başlamalı-yız”(Bir Direniş Odağı Metris syf.131)

Oportünizmin direnişten kaçmasıstatükolarını korumaya yetmemiştir...

Hapishane içi mektuplaşmalar ya-saklandı.

24 Aralık Maraş katliamı slogan-lı-marşlı bir gece yapılarak havalan-dırmalarda protesto edildi ve şehitleranıldı. Bu anmaya «idareyle dialogbozulur» diyerek, varolan statukoyubenimsemiş ve bunun surmesini is-teyen oportünizm katılmadı.

Uzun sureden beri yaratılansessizlik rehavet ortamı ve siya-setlerin buna duyarsızlığı karşı-sında hapishane yönetimi istediğigibi at oynatmaya başlamıştı. Artıkdevrimcilerin ses çıkaramayacaklarınısandıkları bir sırada, gerçekleşen buanma, oluşan statukoyu tutuklularlehine bozma yönunde atılmış bir

Yürüyüş

7 Ağustos2016

Sayı: 533

TUTSAKLARI YAKAN FAŞİZM, ŞİMDİ KİTAPLARI YASAKLIYOR!110

Dunya tarihi, bağımsızlıkve kurtuluş için savaşan-ların duşmanlarından he-sap sorduklarına, mucade-lenin bedelini ödemektenkaçınmadıklarına, yaptık-larından dolayı sadece halk-larına karşı sorumlu ol-duklarına tanıktır. Turki-ye’nin bağımsızlığı, kurtu-luşu ve sosyalizm için muca-dele edip tutsak duşenlerde, bu sorumluluk ve gö-revden hiçbir zaman kaç-madılar. Burjuvaziden afistemediler, aksine tutsaklıkkoşullarında burjuvaziyiyargılamanın, hesap sor-manın yollarını zorladılar,yarattılar.

adımdı. Bu tavırlarıyla devrimci tu-tuklular, her koşul altında değerlerinesahip çıkıp anmalarını, protestolarınıyapacakları mesajını hapishane ida-resine veriyorlardı.

Kahramanmaraş sesli anmasına“idare ile ilişkiler bozulmasın” ge-rekçesiyle katılmayan, ama hapishaneyönetiminin pek tepki göstermediğinigören Statukocular bu sefer; protes-toya katılmakta fazla çekingen dav-ranmamıştı. Ancak idare, bu sefertavırsız kalmadı ve statukocuları duşkırıklığına uğrattı. Mahkeme kanalıyla25 Ocak’tan geçerli olmak uzere ikihafta ziyaret yasağı koydu. Yasakların,dönemin belirgin karakteri olarakkullanılacağı yavaş yavaş anlaşılı-yordu. Anma sonrası konan ziyaretyasağından sonra hapishane yöneti-cileri HK davası tutuklularının tem-silcisine, «Ziyaret yasağını biz ver-medik, mahkeme verdi» diyereknabız yoklarken; «Hapishanede ku-rulu bir denge vardı, bunu sloganatarak siz ihlal ettiniz» demeyi deunutmuyordu.

Sonuç olarak direnmeyerek, uz-laşarak statükolarınızı da koruya-mazsınız.

Statükoculuk DirenmiyorDireniş Bitiriyor

Hapishanede yapılan açlık grev-lerinde amaç, oligarşinin politikasınıteşhir edip geri adım attırmaktır. An-cak bunun için direnişçilerin karar-lılığını koruması, duşmanın anlaş-maya yanaşmadığı surece, eyleminkararlılıkla sureceğini ve kamuoyunuharekete geçireceğini bilmesi gerekir.Bu aşamadan sonra anlaşma-uzlaşmayollarını kendisi arayacaktır. Çunkueşit olmayan koşullarda avantajlıtarafı temsil eden oligarşi, bu özelliğinedeniyle her zaman geniş manevrayapabilecek, yerine göre ödun vere-bilecek konumdadır. Devrimciler ter-sine hiçbir şey veremezler.

Çunku onlardan istenen basit şey-ler değil, doğrudan siyasi varlıklarınınkendisidir. Buna yanaşmaları kendikendilerinin inkârıdır.

Temmuz-Ağustos 1983 Açlık Gre-vi’nin 19. gunu (26 Temmuz Salı)

direnişçiler oldukça yanlış bir kararaldılar.

Eylemin 21. gunu (28 TemmuzPerşembe) DS davası tutuklularınınmuhalefetine karşın hapishane Kon-sey Yurutmesi, idareyle göruşme ta-lebinde bulunma kararı aldı. HK(Hal-kın Kurtuluşu) davası tutuklularınıntemsilcisi önce sözlu olarak, sonradilekçe vererek, idareye göruşmekiçin başvuruda bulundu.

İdare muhatap kabul etmedi. Bubaşvuruyla eylemin psikolojik-moralustunluğu idareye kaptırılmış oldu.

İkinci kez göruşme istemiyle, di-lekçe verilmesi önerisi, DevrimciSol davası tutuklularının ve diğerbazı siyasetlerin karşı çıkmasına rağ-men çoğunluk kararıyla kabul edi-lince; 1 Ağustos Pazartesi gunu er-kekler bölumunden DY (DevrimciYol) ve HK davası tutsaklarının tem-silcileri, bayanlar bölumunden ise,DK(Devrimci Kurtuluş) davası tu-tuklularının temsilcisi olmak uzereuç kişi dilekçe verdiler.

Metris yönetimi bu başvuruyu dadikkate almadı; artık inisiyatifi elegeçirmişti ve eylemin her an biteceğibeklentisindeydi. Hapishane yöneti-minin bu tutumu, oportunist siyaset-lerde şaşkınlık ve kararsızlığı iyicederinleştirdi.

Statukocular bir an önce bu eylemibitirmek dışında bir şey duşunmuyor-du. Eylemin dunyada ve Turkiye’dekietkileri hiç görulmuyor, oligarşinindaha fazla direnemeyeceği algılana-mıyordu. Gözleri 12 Eylulculerin ha-pishanede yuruttuğu kof bir kararlılıkgösterisi dışında bir şey görmuyordu.Oysa tum dunyada eylem buyuk biryankı uyandırmış, bazı ulkelerhukumetler nezdinde bile girişimlerdebulunmuşlardı. BBC bu haberlerlebirlikte ailelerin yoğun çabalarını daveriyor ve eylemin başarısından sö-zetmeye başlıyordu. Statukocuların,direnişi bir an önce bitirmek dışında,bunları görecek hali yoktu. Onlarkendilerine guveni baştan yitirmiş-lerdi.

Eylemin göruşmesiz bitirilmesidoğrultusunda öneriler ve «bitiril-mese de biz bırakacağız» biçimindetehditler hızla dolaşmaya başladı.

DS davası tutukluları Sağmalcılar’danhaber alınabilir duşuncesiyle, -ki ey-lemin bitirilmesi Metris mucadelesinebuyuk darbe vurmakla kalmayıp si-yasi tutsakların geleceğini de buyuktehlikeye sokacaktı- bırakma duşunce-sini engellemeye çalıştı. Yararsızdıçabaları, eylem sağlı-sollu buyuk birpanikle çözulmeye başlamıştı. Bununuzerine Devrimci Sol davası tutuk-luları eylemin 5 Ağustos Cumagunune kadar surdurulmesi doğrul-tusunda, Konsey’deki siyasetlerdensöz vermelerini istedi.

Amaç direnişi mumkun olduğukadar uzatmak, statukoculardakipaniği önlemek, açlık grevinin birbozgun havasında bitmesini en-gelleyerek eylemi olumlu bir sonucaulaştırmaktı. Son gunler yaşanıyor-du. Cuma gunu durum tekrar gözdengeçirilerek, eylemin surup surmeye-ceğine karar verilecekti. Amaoportunizm bunu da kabul etmedi.

Gunluk kaygılar, eylemin cumayadek uzamasına bile izin vermedi.Çarşamba gunu 24.00 sularında, DY,DK, P (Partizan) davası tutuklularınınbaşı çekmesiyle Devrimci Sol davasıtutsaklarına haber bile vermeden-sona erdirildi eylem. Daha doğru birdeyimle kırıldı. Metris’in dörduncubuyuk açlık grevi, diğer uçundenfarklı bir biçimde hapishane yöneti-miyle göruşme bile yapılamadan bi-tirilmişti. Yenilgi bu bitirilişle açıktankabul edilmişti.

Direnişi Değil, Teslimiyeti Besleyen Konsey Kararlarını Tanımıyoruz

‘83 açlık grevi sonrasında Dev-rimci Sol davası tutsakları eylemikıran DK, P ve DY ile hiçbir şey ol-mamış gibi aynı konsey yapısı içindeolamayacağını açıkladı. Alınan pratiktavırların, mucadele anlayışının gi-derek farklılaşması ve sistemleşmesiister istemez pratikte iki konsey yada iki başlı konsey örgutlenmesinidoğurdu. Bunlardan biri statukocuçizgiyi, en geri direnme çizgisini sa-vunurken, diğeri kararlı bir direnişçizgisini savunuyor ve taktikler ure-tiyordu.

Devrimci Sol davası tutsakları,

7 Ağustos2016

Yürüyüş

Sayı: 533

111TUTSAK, 10 KİTABA SIĞAR MI?

direnişi geri çeken, idarenin planlarınıbozacak yerde kolaylaştıran her öne-riye ve genel karara karşı çıktı. Butur genel kararlara -genel olarak uy-makla birlikte- muhalefet şerhi koydu.

Örneğin, hapishane yönetimindenteksir kağıdı, kurşun kalem, keçelikalem alma, mektup yazma,hukumlulerin ayrı koğuşlara alınma-sına direnmeme vb. genel kararlarakarşı çıkmasına rağmen, uydu. Bubirliğin gereğiydi. Ancak koğuş di-renişleri konusunda sonradan çıkarılangenel kararlara olumsuz niteliğininönemi dolayısıyla uymadı.

Çunku bu direniş oldukça önemli,maddi yaşamın dayattığı bir eylemdi.Ve ayrıca sağa kayan statukocu çizgiartık hemen her turlu direnişekarşı çıkıyordu.

Siyasi cesaretten yoksunluk, bedelödemeyi göze alamama, siyasi du-rumu doğru çözumleyip doğru tak-tikler geliştirememe, kendi gucuneguvenmeme, 12 Eylulculerin politi-kasını ve sureci kavrayamama,statukoculuk ve bireyci çıkarlar...İşte, yenilgiyi davet eden sistemleşmişbu duşunce tarzı ve pratik adımlar.

Tutuklu Hükümlü Ayrımı Faşizmin Çizdiği Statükodur!

Devrimci Sol davası tutsakları,hukumlu ve aynı zamanda tutukluolup da halen yargılanmaları surentutsakların, özel koğuşlarda toplan-masına karşı, direniş önerisi yaptı.Ama yine sağ statukocu anlayışlarcakabul görmeyen bu öneri uzerine,hukumlu tutsaklar direnmeksizin ko-ğuşlarından çıktılar.

Sağ statukocu anlayışlar, hukumlu-tutuklu ayrımının hukukiliğini ka-nıtlamak için bin dereden su getiri-yorlardı. «Hukuki işleyişine göreher tutukevinde hukumluler, tutuk-lulardan ayrı koğuşlara konur» ge-rekçesini, işkencecilerin planını he-saba katmadan öne surebiliyorlardı.

Hukuki işleyişe göre böyleydi,ama işin puf noktası, hapishane ida-resinin bu uygulamaya ’83 Temmuz-Ağustos açlık grevinden sonra geç-mesindeydi. Hukumlulerin direnme-sini önlemek için infaz yakma teh-

didini kullanacaklardı. Bu ortadayken,hukumlu tutsakların koğuşlarındanalınmalarına, özel koğuşlaragöturulmelerine ses çıkarmamak, ob-jektif olarak idarenin böl-yönet po-litikasına destek vermek anlamınageliyor, gelecekteki saldırıları içinişkencecilere cesaret aşılıyordu. Za-man DS davası tutsaklarının haklıolduğunu gösterdi. Hukumlu tutsaklargöturuldukleri koğuşlarda direnişlerinisurdurdukleri için, çeşitli gerekçelerleinfazları yakıldı, özel hucre cezalarınaçarptırıldı. Toplu olarak sık sık hucre-lere atıldı.

Bu arada «hukukiliğe» ilişkin,varolan zaaflı yaklaşımın tehlikelisonuçlarına değinmek, bu zaafı gi-dermek de gerekiyordu.

Yeri geldiğinde kendi yasalarınıbile çiğneyen oligarşi, kimi zamanyasaları sayesinde bir sis bulutu içinegizlenip, şu ya da bu uygulamayıyapmakta haklı olduğunu iddia ederduruma geliyordu. İşte bundan do-layıdır ki, devrimci tutsaklar bir tavırgeliştirirken oligarşinin hukukunudeğil, asıl olarak kendi nesnel bakışaçılarını ve ilkelerini dikkate alırlar.

Statukocular, bu koşullarda tambir sorumsuzluk ve kuçuk burjuvabireyciliğiyle hareket ederek; 2000tutsağın direnişini, zaferin an meselesiolduğu noktada kırmaktan çekinme-di.

Ve yukarıdaki tespiti eksiksiz doğ-rulayan bir surecin yaşanmasının veMetris’in «Mamaklaşma» tunelinesokulmaya çalışılmasının da sorum-lusu oldu.

Statükoculuk Daha Büyük Saldırıları Getirdi

1983 Temmuz - Ağustos direni-şinde kolay zafer bekleyen statuko-cular zaferin kolay olmadığınıgörduklerinde, bizzat kendi koyduk-ları ilkeleri çiğneyerek direniş kırı-cılığından çekinmemişlerdi. Yinebunlar hala «demokrasi» hayalleriyleyaşadıklarından gelecek saldırılarıda görememişler ve faşizmin saldı-rıları karşısında şoke olmuşlardı. Buruh haliyle yeniden bir direnişe kalk-maları çok zordu. Bunun için surekli,her turlu direnişe karşı çıkıyor ve

direniş yerine uzlaşma (diyalog)çizgisini devrimci taktik olarak kitleyeempoze etmeye çalışıyorlardı. Zaferinkolay kazanılamayacağını görenler,gereken özveriye katlanamayacak-larından geri adım atmayı program-larına aldılar. Direniş değil, geri çe-kilme, uzlaşma “taktiklerini” öneçıkardılar.

Oligarşi için her yönden olumlubu ortamda, saldırı tek tip elbise giy-dirme operasyonuyla başladı. Ne ya-pılacaktı, saldırı nasıl puskurtulecekti?Sözde hemen herkes tek tip elbisegiymeye karşıydı, ya gerçekler?

’83 başından beri 12 Eylulculerinhapishaneler politikasına ve bununönemli bir parçası olarak tek tip el-biseye karşı, Turkiye genelinde tumdevrimci, ilerici ve yurtsever guçlerineylem ve guç birliği ile çeşitli biçimve boyutlarda, özguce dayalı vedestek guçleriyle surdurulecek uzunsureli bir kampanya önerilmekteydi.Turkiye genelinde örgutlenebilecektum hapishanelerdeki tek tip elbiseyiatarak, faşizmin hapishaneler politi-kasını halk kitlelerine ve dunya ka-muoyuna göstermek gerektiği öne-riliyordu.

Ama kulaklar sağır, gözler körolmuştu. Ve yalnızca gunu kurtarmapolitikası egemen hale gelmişti. Kim-se gerçeği kavramak istemiyordu.Gunubirlik yaşama, öngöruden, dev-rimci dinamizm ve atılganlıktan yok-sunluk, gelenekçi reformist çizgi iz-leyiciliği, bizim gibi ulkelerde top-lumsal bir gerçeği ifade ediyordu.Ülkenin tarihsel, ekonomik ve sosyalözelliklerinin aldığı son biçim olan«yeni sömurgecilik» politikasınınyarattığı toplumsal edilgenlik karak-teri, duzeni değiştirmek isteyenlerede yansıyor ve duzen sınırlarını ta-nımayan bir mucadele perspektifipratikte şekillenemiyordu. Bu, zin-danlardaki sınıf çatışmasına da aynenyansıyordu.

‘83 Açlık Grevi yenilgisinin ya-rattığı moralsizliği kırmak, Tek TipElbise saldırısını durdurmak için be-delleri ağır olocak daha büyük birdirenişi göze almak ve örgütlemekkaçınılmazdır.

Sürecek

Yürüyüş

7 Ağustos2016

Sayı: 533

TUTSAKLARI YAKAN FAŞİZM, ŞİMDİ KİTAPLARI YASAKLIYOR!112

7 Ağustos2016

Yürüyüş

Sayı: 533

113TUTSAK, 10 KİTABA SIĞAR MI?

YÜZLERCE ASKERİ-POLİSİ,ASKERİ TECHİZATI.. İKİ DELİKANLI...İKİ HALK KURTULUŞ SAVAŞCISIİKİ TÜRKİYE DEVRİMCİHAREKETİNİN ÖNDERİ;51 SAAT,23 KURŞUNLA KATLEDİLENCEVAHİR,YOLDAŞINI KALBİNE GÖMÜP, ONUN SEVGİSİ VEDÜŞMANA ONUNLA DAHADA BÜYÜTTÜĞÜ ÖFKESİYLE KIZILDERE'YİYARATACAK MAHİR!CEPHELİLERİN BULUNDUĞU HER YER"MALTEPE"DİR,CEPHELİLERİN HEPSİ MAHİR, CEVAHİR'DİR!

İsrail Başkonsolosu Efraim ElromTHKP-C tarafından cezalandırılmıştır.Tarih '71'in 22 Mayıs'ıdır. Elrom eylemi,emperyalizme ve siyonizme karşı büyükbir darbeydi. Oligarşi eylemden sonrayoğun bir operasyon başlattı.

Gözaltılar, tutuklamalar birbirini iz-liyordu. Mahir ve Hüseyin işte bu kova-lamaca içinde Maltepe'de polisle karşıkarşıya geldiler. Çatışarak çekilmeye ça-lıştılar. Ancak bu arada çevirme genişle-mişti. Kuşatmayı yaramayacaklarını dü-şünen Mahir ve Hüseyin, 51 saat dire-necekleri Küçükbağ Sokağı'ndaki 8 Nu-maralı evin balkonundan içeri girdiler.

Evin alt katında kadın ve çocuklar

vardı. Burada oturanlarındışarı çıkmasına izin ver-diler. Pencereden baktık-larında evin çepeçevreaskerlerle sarılmış oldu-ğunu gördüler. Alt katınsavunmaya fazla elverişliolmadığını düşünerek hız-la üst kata çıktılar.

Üst kattaki dairede Si-bel Erkan, annesi ve er-kek kardeşi ile karşılaş-tılar. Çevreye toplanan

kalabalıktan ve hareketlilikten ürkmüşolan Erkanlar karşılarında ellerinde si-lahla Mahir ve Cevahir’i görünce neyapacaklarını şaşırdılar. 14 yaşındakiSibel'i rehin alırlarken, diğer tüm evhalkını serbest bıraktılar.

Mahir'le Hüseyin, Sibel'i yanlarınaalarak dairede mevzilendiler.

"Mahir'le Hüseyin, keskin nişancı-lardan havan topçularına kadar eşigörülmedik bir güçle" kuşatılmışlardı.

Öğlen sıralarıydı. Polisler, askerlerdışarıdan sık sık "teslim olun" diyebağırıyorlardı. Mahir Çayan ve HüseyinCevahir'in cevapları kısa ve tarihsel-di:

"Asla teslim olmayacağız. Bizimburadan ancak ölümüz çıkar. Çocuğadokunmayacağız. Çocuk ancak sizinateşinizle ölebilir. Silahımızı da aslateslim etmeyeceğiz. Erkek adam silahınıatmaz. Bizi teslim almaya gelirsenizsilahımız size dönecektir."

Ölebilirlerdi orada. Ama teslim ol-mayacaklardı.

İşte gelenek mayalanıyordu orada.İşte tohum toprağa düşmüştü...

Saat 13.00 sularında Mahir ve Ce-vahir, THKP savaşçısı olduklarını söy-lediler, adlarını verdiler ve "yurt dışınaçıkmak için pasaport ve araç" şeklin-deki taleplerini açıkladılar. Görevli su-bay bu talepleri üstlerine ileteceğinisöyledi. Mahir ve Cevahir talepleri ce-vaplanana kadar eve baskın yapılma-yacağı konusunda söz verilmesini is-tediler. Görevli binbaşı söz verdi.

Mahir; Sibel’i rehin tutma amaçla-rını, tutsak düştükten sonra duruşmalar

sırasında verdiği ifadede şöyle açıklı-yordu:

“Bizim Sibel Erkan’ı rehin tutmaamacımız ikiliydi:

1. Bir blöf yaparak iltica hakkı sağ-layabilmekti. (Zayıf bir ihtimal olarakkabul ediyorduk)

2. Esas önemli olan amacımız sonnefesimizi verirken THKC’nin adınıbütün Türkiye’ye duyurmaktı. Yani po-litik propagandaydı.”

Kuşatma sürüyordu. THKP-C ön-derleri bu arada zaman zaman "rehi-neleri"yle sohbet ediyorlardı. Dahasonra duruşmalarda tanıklık yapanSibel Erkan, Mahir ve Cevahir’in ken-disine iyi davrandıklarını söylüyor,hatta onlardan hep Hüseyin Ağabey,Mahir Ağabey diye sözediyor, kendisinekurşunlardan uzak bir yer hazırladık-larını söylüyordu.

Kuşatma sürüyordu. İlk gece kuşatmayı tamamlayan ışıl-

dakların sönmesi üzerine baskın ihti-malini düşünen Mahir'le Cevahir, evdenbeş el ateş açarak, teslim olmayacak-larını bir kez de kurşunlarıyla anlattılar.

Düşman çoktu. Düşmanın ateşi yo-ğundu. Silahları eşitsizdi.

Çatışmayı sürdürdüler. Yaralandılar.Ama elleri hala tetiğe basabilecek du-rumdaydı. Rehineleri durumundaki Si-bel'i yan taraftaki mutfağa alarak onuçatışma ateşinin dışında tutmuşlardı.

İçeri giren polisler, düştükleri yerdenateşi sürdüren Mahir'le Hüseyin'i kurşunyağmuruna tuttular.

Tarihler 1 Haziran'ı gösteriyorduoperasyon bittiğinde... Hüseyin Cevahirşehit düşmüş Mahir ise yaralıydı.

23 kurşun vardı Cevahir'in vücu-dunda.

"Gömerim Cevahir’i kalbimedönerim hain hücreme" diye yaza-

caktı Mahir günler sonra. Ve aradan çok geçmeden, gençlik,

şu türküyü söylemeye başlayacaktı heryanda:

"Burası İstanbul Maltepe, Cevahir vuruldu kahpeceEylemin yadigar bizlereKalacak Cevahir yoldaşım..."

CEVAHİR YÜREKLİLER; DÜNDEN BUGÜNE DİRENİŞ GELENECEĞİNİ BÜYÜTÜYORLAR!

Mao, emperyalizmin kağıttan kap-lan olduğunu söylemiştir. Bunu em-peryalizmi ve işbirlikçilerini yenmezaferine erişmiş Çin halkının önderiolarak söylemiştir.

Emperyalizm dün olduğu gibi bu-gün de kağıttan kaplandır. Onun so-nunu getirecek olan, cellatlığını ya-pacak olan da biziz...

Dünya üzerinde Amerikan emper-yalizminin saldırısına hedef olmamışhiçbir ülke yoktur.

Dünyanın ilk atom bombasını Japonhalkının üzerine atarak deneme yapan,“dünyanın hükümdarı benim” diyenAmerikan emperyalizmi ezilen dünyahalkları tarafından lanetlenmiştir.

Mao, kazananların herzaman ezilenler olacağını şusözlerle anlatmıştır: "Her şeydeğişir. Büyük çürüyen güçleryerlerini küçük yeni doğangüçlere bırakacaktır. Küçükgüçler değişecek ve büyükgüçler haline gelecektir, çün-kü insanların çoğunluğu budeğişikliği istemektedir. ABDemperyalizminin güçleri bü-yük güçler olmaktan çıkarakküçük güçler haline gelecek-tir, çünkü Amerikan halkı dakendi hükümetinden hoşnutdeğildir."

Çin'de Çan Kay Şek'in iktidarı 22yıl sürdü. Başlangıçta 50 bin olanParti üyesi sayısı karşı devrimi bas-tırma harekatlarından sonra birkaçbin kişiye inmişti. Güçler zayıflasada yasa değişmemişti: Halktan kopukolduğu için büyük ve güçlü olan so-nunda yenilgiye uğrarken, küçük vezayıf olan, HALKLA BAĞLARI OL-DUĞU ve HALKIN ÇIKARLARIİÇİN ÇALIŞTIĞI İÇİN ZAFER KA-ZANIR."

Çin'in Japonya'ya karşı savaşı sıra-sında, Japonya çok güçlüydü... ÇanKay Şek, Japon işgali altındayken bilekomünistlere saldırmayı tercih etti. Ko-münistlerin bulunduğu bölgeleri çevir-mek ve yavaş yavaş çemberi daraltmak

yoluna gitti. Büyük kısmı asker küçük bölümü

sivil halk ve komünist şeflerden oluşan300 bin komünist çemberi yararakUzun Yürüyüş’e başladı. 13 bin kilo-metre yürüdüler.

Sayısız güçlükle karşılaşan Çinhalkının sayısı 300 binden 25 binedüşmüştü.

Buna rağmen bu yürüyüş, komü-nistler tarafından bir zaferin belirti-siydi. Komünistler bu yürüyüşle hemçevrilip yok edilmekten kurtulmuş,hem de daha güvenli bir bölgeye yer-leşmişlerdi. Ayrıca bu bölgede Ja-ponlarla savaşmak için hazırlık ya-pacak ve böylece Çan Kay Şek’in

başaramadığı bir işe girişerek birçokgrubun desteğini kazanacaktı.

Uzun Yürüyüş’ün Önemi Nedir?

Uzun yürüyüş; bir manifesto, birpropaganda aracı, bir tohum makine-sidir. 12 ay boyunca, komünistler,havadan her gün sürüyle uçak tara-fından gözetlenip bombalandı. Yerdede yüz binlerce kişilik büyük bir kuv-vet tarafından kuşatıldı, kovalandı,engellendi ya da yolu kesildi. Bunarağmen yalın ayaklarıyla 11 eyaletienine boyuna kat ederek 13 bin kilo-metre yol teptiler.

Uzun Yürüyüş, bir manifestodur.Kızıl Ordu'nun bir kahramanlar ordusuolduğunu, buna karşılık emperyalistler

ve uşakları Çan Kay Şek ve benzerle-rininse güçsüz olduklarını bütün dünyayailan etmiştir. Onların halkı kuşatma,kovalama, engelleme ve yolunu kesmedene denli başarısızlığa uğradığını bütündünyaya ilan etmiştir.

Uzun Yürüyüş aynı zamanda birpropaganda aracıdır. 11 eyalette yaşayan200 milyon halka, Kızıl Ordu'nun yo-lunun kurtuluşa giden tek yol olduğunugöstermiştir. Uzun Yürüyüş olmadangeniş kitleler, Kızıl Ordu'nun temsilettiği büyük gerçeğin varlığını o kadarkısa bir sürede nasıl öğrenebilirlerdi?Uzun Yürüyüş bir tohum makinesidirde. Geçtiği 11 eyalette ilerde yeşerecek,filizlenip tomurcuklanacak, çiçeklenecek,

meyve verecek ve daha sonra dameyveleri toplanacak tohumlar saç-mıştır. Tek kelimeyle Uzun Yürüyüş,komünistler için zaferle, düşmanİçinse yenilgiyle sonuçlanmıştır.

Çin Komünist Partisi öncülü-ğünde sürdürülen Uzun Yürüyüş,Amerikan emperyalizminin kağıttankaplan olduğunu göstermiştir.

Mao, bunu şöyle anlatıyor:"Halk kitlelerinden kopuk olduğuve Amerikan halkı da dahil olmaküzere herkesin nefretini kazandığıiçin siyasi bakımdan çok zayıftır.Çok güçlü görünmesine rağmen

aslında hiç de korkulacak bir şey değildir,sadece kağıttan bir kaplandır. Dıştanbakıldığında kaplan gibi görünür, fakatkağıttan yapılmıştır ve ne yağmura nede rüzgâra dayanabilir. Ben, BirleşikAmerika'nın kâğıttan bir kaplandanbaşka bir şey olmadığına inanıyorum.Güçlü olan, yerini zayıf olana bırakmakzorundadır; bir bütün olarak tarih,sınıflı toplumun binlerce yıllık tarihibunu kanıtlamıştır. Bu, Amerika kıtasıiçin de geçerlidir. Ancak emperyalizmortadan kaldırıldıktan sonra barış ola-bilir. Kağıttan kaplanların yok edileceğigün gelecektir. Fakat onlar kendi is-tekleriyle yok olup gitmeyeceklerdir;rüzgâr ve yağmur tarafından parça-lanmaları gerekecektir."

Yürüyüş

7 Ağustos2016

Sayı: 533

TUTSAKLARI YAKAN FAŞİZM, ŞİMDİ KİTAPLARI YASAKLIYOR!14

Tarihten Günümüze

Uzun Yürüyüş'ten Cephelilere:ABD Emperyalizmi Kağıttan Kaplandır

24 Temmuz 2016 günü CHP, dar-beye karşı “Cumhuriyet ve DemokrasiMitingi” düzenledi... AKP'nin icazetvermesiyle gerçekleşen bu mitingekimi sol örgütler de (KESK, TTB,TMMOB, Halkevleri, EMEP, EHP,Kaldıraç, BHH, TÖPG, KOS, İKS)katıldılar... Özellikle DİSK, KESK,TTB, TMMOB gibi sendika ve odalarile reformist örgütlerin CHP'nin kuy-ruğunda bu mitinge katılmalarınınbir yanı kendine güvensizlik iken,diğer yanı ise bakış açılarındaki çar-pıklık ve düzen içiliktir.

Mitinge katılan CHP dışındakitüm örgütlerin ortak noktalarındanbiri de oraya neden katıldıklarını açık-lama çabalarıdır... Kimi, yüz binlerinolduğu bir mitinge katılmanın öneminianlatıyordu, kimisi Taksim’in kitlelereaçılmasının önemi üzerinden orayagidişini gerekçelendiriyordu... Kimininçabası ise takdire şayandır; Lenin’denalıntılar yaparak Kornilov Ayaklan-ması’na karşı çıkışın önemi üzerindenTaksime gidişini gerekçelendiriyor...

Ve görünen o ki, gidilmiştir amane beklenen bir sonuç alınmış, ne dekendileri gitme konusunda iknadırlar...Sol ne yapacağını bilememenin vereformist bakış açısıyla hareket et-menin doğal sonuçlarını yaşadı. Bakışaçısı düzen içi olunca farklı bir tepkiörgütlemek ve bu yönde yürümekakıllarına gelmiyor...

Miting Nasıl Örgütlendi? Darbe sonrasında AKP ipleri ele

geçirip kendi arkasına kitle gücünüalma çabası içine girdiği andan iti-baren meydanları, alanları özelliklekendi yandaşlarına açmaya başladı.Bu arada darbe karşıtlığı üzerindenAKP’li olmayan bir çok kesim dealanlara çıkmaya başlamıştı... Darbekarşıtlığı üzerinden esen bu rüzgarıarkasına almaya çalışan AKP yenidenliberal kimliğine bürünerek tüm par-tilere de alanlarda ortak mitinglerörgütleme çağrıları yapmaya başladı...

Çünkü AKP, kitleleri sokak-lara dökerek darbeyi gerilet-me gayreti içine girmiş amabeklediği kitleyi bulamamış-tı... Kitleleri kendi arkasınaalarak hem ülke içinde güçgösterinde bulunabilmek,hem de emperyalist efendi-lerine “ben hala kitleleri kont-rol altında tutuyorum” ha-vasını vermek istiyordu...Bunun yolu da kitleleri kendidenetiminde sokaklara, meydanlaraçıkarmaktan geçiyordu. “Demokrasiyisavunma”, “Demokrasi şöleni” olarakadlandırdığı bu gösterilerle AKP herkesimi yanına almaya çalışıyor... Bugösterilere katılırsanız “demokrasisavunucusu”, katılmıyorsanız darbe-cisiniz havası yayarak da her kesimibaskı altında tutmayı ihmal etmiyor.

İşte darbenin bertaraf edileceğininanlaşıldığı ilk anlardan itibaren veözellikle AKP’nin de bastırmasıylaCHP de sokaklarda, alanlarda “de-mokrasi” savunucusu ve darbe karşıtıolarak yerini almaya başladı. Biryandan da darbe karşıtlığını ve “de-mokrasi havariliğini” AKP’ye bırak-mamak için çaba gösteriyordu...

CHP’ye düşen rolü de gerçektebelirleyenin AKP olduğunu söylemekiçin kahin olmaya gerek yoktur. CHPöteden beri devletin en keskin savu-nucusu olarak AKP’nin iktidarını vedevletini de güçlendiren bir misyonüstlenmiştir. Böyle olduğu içindir kiAKP’nin ilan ettiği OHAL yasasına“uyarılar” yapmak dışında bir karşıçıkışı asla olmamıştır...

Çünkü CHP de en az AKP kadarhalktan korkmaktadır... Darbe bertarafedilmiş olabilir ve bunun için kitleleringücünün sokaklarda olması da temelve belirleyici önemde olabilir amaişte bu kitleler, yani halk yarın iktidarmücadelesinin bir parçası olarak oli-garşik devlete karşı savaşa da soyu-nabilir. Bu nedenle kontrol altında tu-tulmaları önemlidir. Ve bu durum AKP

kadar CHP’yi de ilgilendirdiği içinCHP OHAL’e esastan karşı çıkmadı...En son gelinen noktada OHAL yasa-sının bazı sivri yanlarını düzenleyelim,bunun için biz bir teklif hazırlıyoruzdiyerek AKP ile uyumlu bir çalışmaiçinde olması da bunu gösterir.

Sonuç olarak işte bu misyonuylaCHP oligarşik devleti güçlendirme –esasta AKP’nin iktidarını güçlendir-me- sonucunu yaratan bir mitinglehem oluşan havanın bir kısmını ken-dine yontma, darbe karşıtlığındanprim yapmaya soyundu ve hem dedevleti güçlendirme adına hareketegeçti... Zira AKP’nin yeni koalisyonortağı durumunda olan eski “Ergene-koncular”ı da CHP kendine dahayakın görmektedir... Ve böylece CHPTaksim’de “Cumhuriyet ve DemokrasiMitingi” tertipleyeceğini açıkladı...CHP, AKP’nin buna icazet vereceğinibilerek harekete geçti ve bu adımıattı... Ve CHP bu mitingde AKP ileayrı olan yanlarını değil ortak olanyanlarını öne çıkarma adına mitingitertipledi... Bu daha mitingin yapıla-cağının duyurulmasından itibaren deböyledir. AKP’nin mitinge katılacağınıdeklere etmesinden sonra da böyledir...Biz AKP’yi davet etmedik, kendilerigeliyorlar diye gerekçelendirse deaçıkça AKP’ye siz gelmeyin diyebi-lecek bir basiretleri de yoktur. CHP,bu süreçte AKP’nin temizlik bezi gör-evini görmektedir...

Taksim elbette sembolik önemide olan bir yer olduğu için özellikle

CHP’NİN TAKSİM MİTİNGİ AKP FAŞİZMİNE VE DÜZENE SOLUK VERMEKTİR!

MİTİNGE KATILAN SOL

7 Ağustos2016

Yürüyüş

Sayı: 533

115TUTSAK, 10 KİTABA SIĞAR MI?

tercih edilmiştir. 1 Mayıs alanı olması,Haziran Ayaklanmasının temel odaknoktası olması... CHP bu sayede soluda arkasına takarak darbe karşıtlığıüzerinden prim yapma hesabı içindedir.

AKP’nin de böyle bir yolla, solutoparlayıp “demokrasi” ve darbe kar-şıtlığı üzerinden düzene bağlanmasınabir diyeceği yoktu... Bu nedenle ken-disi de bizzat bu alanda bulunarakoluşacak havayı kendi yedeğine almahesabı içine girdi. Medya sayesindebunda başarılı olduğu da söylenebilir.Ve zaten AKP’nin bu mitinge icazetvermesinin temel nedeni de budur...AKP ne faşist anlayışından vazgeçmişve ne de politik hesaplarını bir kenarabırakmıştır... Sadece mevcut yaşanandarbenin yarattığı tahribatları gidermeve iktidarını pekiştirmenin peşindedir...

Mitingde Yaşananlar,Gerçeğin Yüzüdür

Mitinge kimi reformist sol örgütlerşartlı, kimisi ise şartsız olarak katı-lacaklarını söylediler ve katıldılar.Fakat miting başından sonuna kadarCHP mitingi olarak geçti ve mitingeCHP damgasını vurdu. Ve medyasayesinde de CHP ile AKP’nin elele yaptıkları bir miting gibi yansıdı.

Miting sırasında CHP’nin konuş-ması ve okuduğu 10 maddelik bildiriAKP’ye hiçbir şekilde dokunmayan,OHAL’i ağzına dahi almayan bir içeriğesahiptir. Katılan sol yapıların ortak bil-dirisinde OHAL, diktatörlük vb. vur-guların olması mitingin yapılış amacınıve yarattığı sonuçları değiştirmemiştir.

Çünkü mitingin yapıldığı süreçdarbenin esas olarak geriletildiği veiplerin hemen tümüyle AKP’nin elinegeçtiği bir süreçtir... Yeni bir askeridarbe tehlikesi esas olarak ortadankalkmış, darbecilerin ve AKP muhalifitüm güçlerin tasfiyesi sürecine ge-çilmiştir... Darbenin üzerinden dahaiki gün geçmeden AKP darbecilerekarşı çıkma adına tüm muhalif ke-simleri bertaraf etmenin yoluna gir-miştir... Daha darbe sürerken dev-rimcilere ve devrimci mahalleleresaldırması AKP’nin faşist karakterinive halk düşmanlığını gözler önünesermektedir. Ki AKP ondan sonra-sında da bu tavrını sürdürmüştür.

Ancak kitle desteğine ihtiyacı olduğuiçin “liberal” bir tavırla, bunu yaratmaçabası içinde olmuştur. Yani ilk gün-lerden sonra AKP açısından bir darbetehlikesi esas olarak yoktur. Kendiiktidarını pekiştirme çabası vardır.(Bu krizlerinin derinleşmeyeceği vekendi içlerinde yeni çatışmaların ol-mayacağı anlamına gelmez.)

Bunun için de AKP bir yandanherkese mavi boncuk dağıtırken diğeryandan ise iktidar hesaplaşmalarınıen katı biçimde sürdüren bir tavır için-dedir... “Bana karşı çıkacak en küçükbir tavrın olursa düşmanımsın ve sanakarşı gerekeni yaparım” tavrı içindedir.HDP’ye karşı aldığı tavır bunu göste-rir... Ne kadar uzlaşma mesajları versede “demokrasi havariliği” noktasındakendisini teşhir eden HDP’yi dışlayanbir tavır sergileyebiliyor.

İşte bu bakış açısıyla AKP birkaçinsanını mitinge göndererek, med-yanın desteğiyle mitingin havasınıbaşka biçimde yansıtmanın adımlarınıatmaktan çekinmemiştir.

Bunu besleyen de CHP’nin mitingkonuşmaları ve okuduğu on maddelik“manifesto” olmuştur. Ve dahası CHPmanifesto olarak niteliği bu maddelerinioradaki tüm kitleye de onaylatmıştır...

Kimi sol örgütler bu durumu açık-larken kendilerinin orada CHP göl-gesinde nasıl eridiklerini görmüş ol-manın can sıkıntısıyla hangi maddeninne kadar alkış aldığı üzerinden kitletepkisi barometresiyle kendilerinikurtarma telaşına düşüyorlar. Hal-kevciler sendika.org isimli sitede mi-tingi anlatırken şunu söylüyorlar:

“Kitle en çok laiklik vurgusununyapıldığı maddeye ve işkencelerekarşı adil yargılanma ilkesinin ha-tırlatıldığı maddelere destek gösterdi.Kılıçdaroğlu’nun başarısız darbe gi-rişimi sonrası da telaffuz ettiği, so-kaktaki linççi AKP taraftarlarınıöven ‘Darbeyi demokrasi için direnenhalk püskürttü’ demagojisini yinele-yen  ikinci madde ise neredeyse hiçalkış almadı. Sokakta askerleri linçedenlerin ve işkence yapanların dayargılanması gerektiği sözleri ise ak-sine destek aldı.

CHP’nin AKP’yi doğrudan kar-şısına almayan  dengeci söyleminin

sınırlarına ve sosyalistlerin sınırlıkatılımına rağmen AKP’nin sokaktekelini kıran, Taksim’i yeniden solaaçan miting, AKP karşıtı yüz binlerin‘biz varız’ diyerek kendini ortayakoyduğu bir gövdegösterisi  olarak  anlam kazandı.”(25.07.2016, sendika.org)

Bu söyleme rağmen Taksim’e gi-dişin yarattığı sonuçlar çıplaktır... Hal-kevciler bir yandan bu barometre üze-rinden kendini rahatlatmaya çalışırkenöte yandan mitingin yarattığı sonucuda görmeden edemiyor ve iki gün son-rasında bunu da izaha kalkışıyor:

“CHP’nin Taksim Mitingi’yle al-dığı inisiyatif, bir dizi sorunlu yak-laşımına rağmen, meydanların gerici,cihatçı, linççi, faşizan kalabalıklarcazaptedilmesine karşı bu süreçte soldanen önemli müdahale oldu. Mitingkararı daha açıklanır açıklanmazAKP’lilerin destek açıklamaları vehem miting öncesinde hem sonrasındamedyadan yaptıkları bombardımanlamitingin AKP karşıtı niteliği gizlen-meye çalışıldı. CHP’nin çekimser vekararsız tutumu da bu operasyonukolaylaştırdı. Topluma, darbe karşı-sında Erdoğan’a destek olarak su-nulmaya çalışılan miting, çok açıkbiçimde katılan kitlenin refleksleribakımından AKP/Erdoğan karşıtı velaiklik duyarlığı çok yüksek ve nicelikolarak Erdoğan’ın tüm devlet ola-naklarını seferber etmesine karşınsağlayamadığı büyüklükte bir mi-tingdi. Taksim Mitingini örgütleyenbileşimin ve içeriğinin bulandırıl-masının, CHP’nin bu konuda berrakbir tavır almamasının ilk sonuçlarıise kimi CHP’li belediyelerin AKP’li-lerle ortaklaşa demokrasi nöbetleribaşlatmasına neden oldu.”(27.07.2016, sendika.org)

AKP’nin medya bombardımanıolmasa, CHP çekimser ve karamsarolmasa aslında miting çok iyi olacakama... Bir siyasi hareketin içine düş-tüğü duruma bakın!.. AKP yıllardırbunları yapıyor, CHP ise düzen partisiolarak AKP’den çok da farklı olmayan,yıllardır belediyelerde işçileri iştenatan ve direnişlere saldıran bir partidir...Siz CHP’nin düzene karşı bir tavıralmasını mı bekliyorsunuz yoksa?

Yürüyüş

7 Ağustos2016

Sayı: 533

TUTSAKLARI YAKAN FAŞİZM, ŞİMDİ KİTAPLARI YASAKLIYOR!116

Halkevlerin ortaya koyduğu bugerçekler mitingin niteliğinin ne ol-duğunu ve nasıl geçtiğini de ortayakoymaktadır. Ve zaten diğer tüm ka-tılımcıların katılmalarını mazur gös-termek için çırpınmaları da aslındaaynı gerçeğin değişik biçimlerde ifa-desinden başka bir şey değildir.

Hangi Anlayış MitingeKatılımını NasılGerekçelendirdi?

AKP veya CHP her ikisi de şu angelinen noktada düzeni yeniden or-ganize etmek için çırpınıyorlar... AKPher şeyi kendine göre düzenlemeyeçalışırken CHP eski statülerin bo-zulmaması üzerinden gidiyor. Ortakbuluştukları nokta ise halk güçlerinindirenişine karşı oligarşinin çıkarlarınıkorumak amacıyla devletin düzen-lenmesi ve tahkim edilmesidir. CHPbunu bile bile sokaklarda bulunmak-tadır. Onun tek hesabı iktidar kav-gasında daha fazla yer kapabilmek,Ergenekoncular ile kurulan iktidardakendi yerini sağlama almaktır.

Taksim mitinginde yer alan solunorada işi nedir peki? Her biri kendincegerekçeler getirseler de ortak noktadüzenin icazetiyle hareket etmeleridir.Kendi güçlerine güvenmeyen bu re-formist yapılar düzene karşı hiçbirtavır içine giremedikleri gibi kendibaşlarına alan açma veya bu konudadüzene dayatmada bulunabilme ba-siretine dahi sahip değillerdir.

Haziran günlerinde Taksim’inboşaltılması için çırpınanlar da bun-lardır. 1 Mayıs’ta devletin zoru kar-şısında Taksim’den ilk elden vazge-çenler de bu güçlerdir. Fakat alanaçıldığında, AKP buna icazet verdi-ğinde alanın ne kadar önemli oldu-ğunu dillerinden düşürmeyenler deyine aynı güçlerdir.

Birleşik Haziran Hareketi (BHH),CHP miting için çağrı yapar yapmazilk görüşmeye gidendi. Bunun ger-çekte doğru bir tavır olmadığını bil-dikleri için de CHP’ye bazı şartlaröne sürdüler . "Beklentilerimizin kar-şılandığı koşullarda, HAZİRAN 24Temmuz Pazar günü kendi kimliğiyleve tüm kitlesiyle Taksim Meydanı’na

yürüme kararlılığındadır" diyorlar BHH, mitingin içeriğinde laiklik

vurgusunun mutlaka olmasını istiyorki bu zaten CHP’nin de yaptığı birşeydir. Öte yandan AKP olmasındiyor ama AKP geliyor. Hem de ba-ğıra bağıra geliyorlar... Kürsüdenhassasiyetlerin ifadesi diyerekAKP’nin eleştirilmesini istiyor amamitingin gerçekleştiricisi CHP bukonuda hiçbir şey demiyor. OHAL’ekarşı çıkmıyor, AKP karşıtı tek bircümle dahi kurmuyor. Fakat BHHbuna rağmen mitinge katılıyor... Yanikendini ağırdan satıyor...

BHH, “Haziran Türkiyesi’nin sö-zünü söylemek, eşit, özgür, laik birTürkiye mücadelesini yükseltmek,sokağı AKP’ye terk etmemek ve diktarejimine ‘dur’ demek için 24 TemmuzPazar günü biraraya gelecek, mey-danları darbeciliğin ve dinci gerici-liğin hiçbir türüne bırakmayacağınıhaykırmak için Taksim’e yürüyoruz.Halkımızı omuz omuza yürümeye ça-ğırıyoruz.” diyerek gerekçelendiriyorTaksim’e gidişini. Ancak bunun mey-danları terk etmemek vb. ile alakasıolmadığı da her halinden bellidir.AKP icazet vermeseydi BHH’nin oalana ne çıkma cüreti ve ne de çabasıvardır. Ancak oluşan ortamı değer-lendirmek ve düzenin icazet sınırlarıiçinde hareket etmekle sınırlı kal-mışlardır. Haziran ismini alarak Ha-ziran Ayaklanması’na gönderme yap-maları bu ayaklanmanın ruhuna sadıkoldukları anlamına gelmez. Zira ayak-lanma günlerinde ayaklanmayı tasfiyeetmeye çalışanların başında gelenlertarafından kurulmuştur BHH.

Ve Halkevcilerin hesapları ve ge-rekçelerini ise miting öncesinde sen-dika.org isimli sitede çıkan Ali ErginDemirhan isimli yazı özetliyor...

“Taksim’i bugün sola açan nes-nellik elbette iktidarın ve devletinfazlasıyla zorlandığı tarihsel koşul-lardır; ama bu nesnellikte gerekliolan öznel müdahale de CHP’dengelmiştir. Taksim’i bugün sola açanşey beğensek de beğenmesek deCHP’nin müdahalesidir. (...)

“...Gezi’de kimlerle omuz omuzaverdiğimizi, nasıl diyalog kurduğumuzuhatırlayalım. 1 Haziran 2013 günü

polis barikatının devrilmesinin CHPmitinginin Taksim’e taşınmasıyla ger-çekleştiğini, yanımızda bayraklı yüzbinler olduğunu, onları o halleriylekabul ettiğimizi, telkinle yola getirme-diğimizi ama mevzubahis faşizme karşıdireniş ve sokak olduğu için sosyalist-lerin öne çıkarak ilerletici bir inisiyatifaldığını ve bu inisiyatifin geniş kitlelercebenimsendiğini unutmayalım.

“Faşizme karşı direniş mükemmelmetinlerde değil, karışık sokaklardaoluyor. Orada HDP’lisinden CHP’lisine“kusurlu” omuzdaşlarımız da var. Ku-sur arayanlar için her iki tarafın he-sabına da ayrıca içerik farklı da olsadestan yazabiliriz. Ama bugün olayımızbaşka; faşizme karşı mücadele…”

Alanı kendilerine açanın icazet ol-duğu oldukça açık olarak ortaya ko-nurken herkesle bir arada olma teziylede gidişlerine mazeret buluyorlar...Evet, faşizme karşı bir mücadele ge-reklidir ve bunu elbette faşizme karşıolan herkesle birlikte yürütmek gerekir.CHP’lisi de gelebilir, başka bir anla-yıştan olanı da... Fakat Taksim’de ya-şanan bu değildir. Hele Halkevcilerin“destan yazan” bir tavrı ise hiç mi hiçyoktur. Ne kadar cılız kaldıklarını dayine kendileri söylüyorlar... Destanyazma züğürt tesellisinden ibaret birsöylemdir... Orada o mitingde AKP’nindeğirmenine su taşımaktan başka birrol oynanmamıştır... Demirhan’ın kendiyazısında da AKP’nin bu konudakiısrarı ve kendini öne çıkarma gayretiifade ediliyor. Ki yapılan miting “millimutabakat” mitingi olarak AKP veCHP’nin ortak mitingi gibi gösterildi.Medya eliyle böyle gösterilmeseydibile AKP’nin açık icazeti ve desteğiyleyapılan böyle bir mitingin içeriğiylede AKP’ye hizmet ettiği açık bir ger-çektir. Bu haliyle destan yazmaya gi-denler AKP faşizminin “demokrasi şö-lenine” destek yazmaktan öteye geçe-

7 Ağustos2016

Yürüyüş

Sayı: 533

117TUTSAK, 10 KİTABA SIĞAR MI?

mediler. EMEP ise mitinge katılma gerek-

çesini tarihsel süreçle gerekçelendi-riyor. Doğrusu şapka çıkarılacak birçaba gösteriyor. 1917 Şubat devrimiylekurulan Kerenski hükümetine karşımücadele eden Bolşeviklerin, Ke-renski’nin zeminini hazırladığı darbeyekarşı yeni taktikler geliştirmeleriniLenin’den alıntı yaparak kendine da-yanak yapmaya çalışıyorlar. Evrenselgazetesinde Nuray Sancar imzasıylaçıkan yazıda şunları söylüyor:

“İçinde yaşadığımız koşullar 1917yılının temmuzuna hiç benzemez. Nevar ki, ortaya çıkan yeni bir siyasaldurum karşısında eskisinden farklıbir mevzilenmeye geçen halkın duru-mu, belirlenmiş sloganları, öncedenilan edilmiş taktikleri yine Lenin’indeyimiyle ‘ölü metinlere’ çevirir vebu kez siyasal iddia, gerçekleşebilmekoşullarını yeniden yaratabilmek içinmanevra alanları oluşturmak, önce-kinden farklı mücadele alanlarıylayüzleşmek zorunda kalır. Önceki çağ-rıları yineleyemez, aynı sloganlarıatamazsınız.” (27.07.2016, Evrensel)

Kendi miyopluğuna bakmadan yeniduruma ilişkin yeni taktikler geliştir-mekten ve eski taktiklerin “ölü metin-lere” dönüştüğünden söz ederekCHP’nin kuyruğunda AKP’yi destek-lediklerinin üstünü örtmeye çalışıyor...Doğrusu o kadar açık olan gerçeklerkarşısında Lenin bile yardım edemezreformizme... Çünkü kendisinin desöylediği gibi koşullar 1917’ye hiçbenzemediği gibi ortaya çıkan yenisiyasal durumda da o günlere hiç ben-zemez... Zira darbenin zaten geriletildiğive artık orada AKP’nin kendi borazanınıöttürmeye çalıştığı koşullar vardır. Bukoşullar altında AKP icazetinde ger-çekleşen böyle bir mitingin hele deCHP’nin kendi hesaplarının da aynıparalelde olduğu açık ve net iken eskisloganlar değil, yeni durumu gerekçe-lendirmeye çalışan Nuray Sancar’ınyazısı “ölü metin” olmaktan kurtula-mamaktadır.

Miting alanında Birgün gazetesininyaptığı röportaja cevap veren TMMOBYönetim Kurulu Başkanı Emin Ko-ramaz: “Taksim Meydanı’nı doldu-ranlar sokağın sadece gericilere kal-

mayacağını gösterdi. Toplumun de-mokrasiden, emekten yana kesimleriflamaları, dövizleri ile Taksim’e gittiler.Taksim, her dönem solla anılan biryerdir, emeğin, barışın, özgürlüklerinmeydanıdır, demokrasi şehitleri ileanılır, bu 1977’den Gezi’ye kadarböyle oldu. “Ne darbe ne dikta’’ di-yerek “Taksim özgürlük meydanı ol-sun’’ diyerek biz de oradaydık.”

DİSK Genel Başkanı Kani Bekoise: “Yüzbinlerin yıllar sonra “Nedarbe ne dikta” ortak sloganıyla Taksimmeydanında buluşarak, laik demokratikbir cumhuriyete dair özlemlerini, ta-leplerini bir arada kardeşçe dile ge-tirmesi tabii ki milyonlara umut verdi.2013’ten beri yasaklı olan bir mey-danda, 1 Mayıs meydanımızda bu çağ-rının yükselmesi de ayrı bir önem ta-şımaktaydı. Bugüne kadar meydanlarıişçi sınıfına ve halka yasaklayanlarumarım yüz binlerin mesajını doğrualgılar ve meydanların demokrasininsigortası olduğunu kavrar.” diyerekaçıklıyordu orada bulunma nedenlerini...DİSK kortejinin alana girerken “Taksim1 Mayıs Alanıdır” şeklinde sloganlarınatıldığı da ifade ediliyordu... Ki kurumbaşkanlarının sözleri de Taksim’in öne-mine vurgu yapan içeriktedir... Evet,Taksim bir çok açıdan ve bir çokyanıyla tarihsel ve siyasal olarak önemlibir alandır işçi ve emekçiler için...Ancak bu önem oraya sahip çıkmaklagösterilir... AKP’nin icazetiyle açıldı-ğında oraya gidip meydanın öneminevurgu yapmakla değil... Demokrasisloganlarının o alanda atılması gerçektenbu kadar önemli idiyse o zaman geçti-ğimiz 1 Mayıs’ta alanı terk etmeye-cektiniz. Alan için kavga edecektinizve söke söke alıp o alanı demokrasialanı haline getirecektiniz. Bunu yap-mayıp da şimdi AKP’nin icazetiyle veCHP’nin kuyruğunda o alana gidildi-ğinde altı boş sözler olmaktan öteyegeçemiyorlar.

AKP’nin İcazetine DeğilHalka Güvenin

Gerek mitinge katılan sol reformistörgütlerin ve gerekse de sendika veodaların ortak noktası icazet ile ha-reket etmeleridir. Halka güvensizolan bu yapılar halkla birlikte bir

alanın, meydanın kavgasını vermekyerine her zaman düzenin icazetiylehareket etmeyi tercih etmektedirler.Halkın kendi inisiyatifiyle gerçek-leştirdiği eylemler, işgallerde isehalkla birlikte hareket etmekten çe-kinen ve eylemlerin bir an önce sonaermesini isteyen de yine bu yapılanolmuştur... Haziran Ayaklanması’ndada 1 Mayıslarda da bunu yaptılar.Düzenin icazet vermediği 1 Mayıs-larda Taksim için kavga etmemekiçin bin dereden bu getirmişlerdir.

Şimdi oluşan darbe ortamındaAKP’nin darbe karşıtlığı üzerindenesen rüzgarı arkasına almak için gi-riştiği “demokrasi havariliği” saye-sinde meydanlara çıkmaya icazetvermesiyle birlikte CHP darbe kar-şıtlığı üzerinden "solculuk" yapıyor.

Reformist sol da bu "fırsatı" de-ğerlendiriyor ve onun kuyruğuna ta-kılarak demokrasi şovunun bir parçasıoluyor. Ama bununla AKP’nin “de-mokrasi şölenine” ortak olduğunugöremeyecek kadar da miyop...

Düzen içi olmak böyle bir şeydir...Düzen içi olunca düzenin kendi içdalaşlarından kendine bir yer edinerekpolitika yapmak normal bir davranışhaline gelebiliyor...

Düzen için olunca AKP ile aynızemine düşmek de pekala mümkünoluyor...

Taksim mitingi bu yanlarıyla ol-dukça çarpıcıdır...

Solculuk, ilericilik adına OHAL’eve AKP faşizmine karşı çıkılmak is-teniyorsa ve dahası Halkevcilerinönerdiği gibi cepheler vb. kurulmakisteniyorsa bunun yolu AKP icazetlimitinglerden ve CHP kuyruğuna ta-kılarak olmaz...

Solculuk AKP faşizmine cephedenkarşı çıkmayı gerektirir... Ve bununiçin halka gitmeyi, halkı örgütleyipharekete geçirmeyi gerektirir... İcazetlimiting ve alanlara çıkarak değil, so-kaklar, alanlar bizimdir diyerek bunlariçin de kavga etmeyi gerektirir.

Solculuk, emperyalizme ve işbir-likçilerinin tamamına karşı çıkmaktır...AKP ile kavga ederken CHP’ningölgesine sığınmak değildir.

Yürüyüş

7 Ağustos2016

Sayı: 533

TUTSAKLARI YAKAN FAŞİZM, ŞİMDİ KİTAPLARI YASAKLIYOR!118

“Hiçbir Güç GerçeklerinHalka UlaşmasınıEngelleyemez”

Yürüyüş Muhabiri Ebru Yeşilır-mak, 27 Haziran’da İstanbul GaziMahallesi’nde polis tarafından sır-tından vurulmuştu. Yaşadıklarını Ba-sın Emekçileri Meclisi’ne anlatanYeşilırmak, basın emekçileri üzerindeçok yoğun bir baskı olduğuna dikkatçekerek, “Bir araya gelip örgütlen-mekten başka çaremiz yok. Ancak oşekilde haklarımıza sahip çıkabilir,aydın kimliğimizi koruyabilir, ger-çekleri halka taşıyıp halkın haberalma hakkını savunabiliriz. Eğer ör-gütlü olursak bize yapılan bu saldı-rılara direnebiliriz, verdiğimiz hakmücadelesinden sonuç alabiliriz”dedi.

-Basın Meclisi: Gökhan ile bir-likte polis sizi nasıl vurmaya çalıştı.Doğrudan sizi taramaya mı başla-dılar, başından itibaren anlatır mı-sınız?

-Ebru Yeşilırmak: 27 HaziranPazartesi günü saat 13.00’te Gök-han’la buluşup Gazi Kent Ormanı’nadergi dağıtmaya gittik. Saat 13.45civarı elimizdeki dergileri bitirdikten

sonra arabaya binip yola çıktık.Parkın girişindeki turnikeyigeçtikten 5 dakika sonra 2tane siyah transporter ve birtane gri doblo araç karşımızaçıktı. İlk başta ben arabanıniçindekilere dikkat etmedim.Gökhan “Bunlar ne arıyorburada” deyince fark ettim,arabadakilerin yüzlerinin mas-keli ve silahlı olduğunu. Bi-rinci transporter arkamızageçti, ikincisi ise arabayı üze-rimize sürüp bizi sıkıştırmayaçalıştı. İkisinin arasından hız-lıca çıktık. Doblo transpor-terların arkasındaydı. Biztransporterları atlatınca dobloarabadakiler kapıyı açıp in-meye çalıştı. Onun da ya-

nından hızlıca geçtik. Çok az birmesafe ilerledikten sonra arabamızıtaramaya başladılar. Gökhan “Başınıeğ, başını eğ” diyerek eliyle başımıindirdi. Gökhan başımı eğmeseydikurşunlar başıma gelecekti. Niyetleriapaçık ortadaydı oraya bizi katletmeyegelmişlerdi. AKP’nin çanak yalayıcıkalemşörleri gazetelerinde, TV’le-rinde “Dur ihtarına uymadılar”, “Ça-tışma çıktı” diyerek AKP’nin katli-amcı yüzünü gizlemeye çalıştılar.Bize hiçbir ihbar yapılmadı. Yapılmışolsaydı da durmazdık zaten. Nedenduralım ki? Yüzleri maskeli, ellerindesilahları olan kişilerce yolumuz ke-siliyor. Ve bu kişilerin polis olduğunugösteren ne bir amblem ne bir yazıhiçbir şey yoktu.

Gökhan “Nasılsın, bir şeyin varmı?” dedi. İyi olduğumu söyledim.Gökhan “Kan var, sırtını dön” dedi.Ben sırtımı dönünce “Vurulmuşsun,seni kurtaracağım, hastaneye yetiş-tireceğim” dedi. Ben Gökhan söyle-dikten sonra anladım vurulduğumu.Hissettiğim sırtımdaki sıcaklıktı sa-dece. Gökhan vurulduğumu görünceendişelendi, arabayı daha hızlı sür-meye çalıştı. Arabayla kaldırıma çık-tığımız için ve de arabanın tekerlek-lerini patlattıkları için arabadan inmek

zorunda kaldık. Arabadan indiktensonra hızlıca koşmaya başladık. Gök-han bir gecekondu gösterdi ve “Giroraya, ambulans alıp geleceğim, senikurtarmaya geleceğim” dedi ve gitti.Ben de Gökhan’ın söylediği eve gir-dim.

-Basın Meclisi: Evde neler oldu?-Ebru Yeşilırmak: Aile dışarı-

daydı. Ben içeri girince onlar daiçeri girip kapıyı örttü. Sol taraftabir oda vardı, oraya geçtim. Gözümkararmaya başladı, bir bardak su ver-diler suyu içtim. Yere konulmuş sün-ger bir yatak vardı. Oturup başımıyatağa dayadım. Aile dört kişiydi.Bir erkek ve kızları vardı. Kız hami-leydi, beni görünce heyecanlandı.Annesi onu sakinleştirmeye çalışı-yordu. Cepheli oluğumu, Yürüyüşdergisinde çalıştığımı, beni polislerinvurduğunu söyledim. Erkek çocuk17 yaşlarındaydı. Olayın polisiye birdurum olduğunu, polise haber veril-mesi gerektiğini söyledi. Polisi ara-mamasını, beni polislerin vurduğunusöyledim ve telefonu istedim. Büro-muzun numarasını verip çocuktanaramasını istedim. Telefondaki ar-kadaşa polis tarafından aracımızıntarandığını ve yaralı olduğumu söy-ledim. Nefes almakta güçlük çektiğimiçin telefonu tekrar çocuğa verdim.Bulunduğumuz adresi telefondakiarkadaşa vermesini istedim. Telefonukapattıktan sonra ev sahipleri benidiğer odaya götürmeye çalıştı. Ayağakalktığımda gözüm karardı yine,ayakta duramadım sendeledim. İkisikoluma girip beni sağ taraftaki odayagötürdüler. Orada bulunan kanepeyeyüzüstü yatırıp başıma yastık koy-dular. Dışarıdan araba sesleri geli-yordu sürekli. Kapı sesi duydum on-dan sonra evde sessizlik oldu. Biriki defa doğrulup kalkmaya çalıştıy-sam da kalkamadım. “Kimse varmı”, diye seslendim. Karşılık verenolmadı. Ailenin dışarı çıktığını an-ladım. Aradan ne kadar süre geçtihatırlamıyorum, araba sesleri iyiceyoğunlaştı. Perdenin güneşliği kapalı

Yürüyüş Muhabiri Ebru Yeşilırmak’ın

Basın Emekçileri Meclisine Verdiği Röportajı Yayınlıyoruz

7 Ağustos2016

Yürüyüş

Sayı: 533

119TUTSAK 10 KİTABA SIĞAR MI?

olduğu için dışarıyı göremiyordum.Ambulans sesi duydum, hemen pe-şinden de polis anonsu geldi “Am-bulans gelme!” diye. Arabaların ka-pıları açılıp kapanıyordu. Dışarıdahareketlilik başladı. Günay abla geldiaklıma o an. Demek onu da katlet-meye böyle gelmişlerdi, diye düşün-düm. Polislerin kapıya geldiklerinive anahtarı çevirdiklerini duydum.Ev sahipleri yanımdan ayrıldıktansonra polise gidip evin anahtarlarınıo katillere vermiş. Polis kapıyı açar-ken “Biz polisiz, silahını bırak, ça-tışmaya girme” diye anons yaptı.İçeri girince de “Ellerini yana aç”diye bağırdı katil. Yüzüstü yattığımiçin zaten ellerim yan tarafımdaydı.Evden nasıl çıkarıldım, ambulansanasıl getirildim hatırlamıyorum. Kom-şular ellerimin kelepçelenip, gözle-rimin bağlanarak oradan çıkarıldığımıanlatmış arkadaşlara. Bunları hatır-lamıyorum ama boğazımın çevresininyara olduğunu gördüm sanırım bo-ğazımı da sıkmışlar.

“AKP Halkın ÖrgütlüGücünden, ÖrgütlenmişÖfkesinden Korkuyor”

-Basın Meclisi: Hastaneye nasılgötürüldün, neler yaşandı?

-Ebru Yeşilırmak: Ambulansabindirirlerken polisler kendi aralarında“Ebru bu” diye konuşuyorlardı. Be-nimle birlikte ambulansa bir taneözel harekatçı bindi. Yüzü gözü heryeri kapalıydı. “Haseki Hastanesi’negötüreceğiz Dayı” dedi. Dayı dedik-leri katil dergimize yapılan son baskınıyöneten kişiydi. Dergi baskınındagözaltına alındığımızda herkes “Dayı”diyordu bu katile. Baskından sonraöğrendik ki, bu katil eski işkenceci-lerdenmiş. Dergi baskınını yönetenbu katil şimdi de bizi katletmek içingelmişti. Haseki’de beni alacaklarıbölüm olmadığı için Cerrahpaşa’yagötürüleceğimi söylediler. Katillerambulanstaki görevlilere “çatışmaçıktı”, diye yalan söylediler. Ben degörevlilere çatışma çıkmadığını, po-lisin bizi taradığını söyledim ve on-lardan avukatımı aramasını istedim.Bu katilleri Hasan Ferit Gedik’ i kat-

ledip gömleğini çalmalarından tanı-yoruz biz. Tişörtümü çalıp delil ka-rartmaya çalışmasınlar diye sürekligörevlilerden avukatlarımı aramasınıistedim. Ambulanstaki özel harekatçı“Zaten öleceksin ne avukatı” dedi.Bu söyledikleri bile oraya o gün neiçin geldiklerinin apaçık gösteriyor.

-Basın Meclisi: Polis neden senive Gökhan’ı vurmaya çalıştı. Nedensizi hedef aldı?

-Ebru Yeşilırmak: Tüm egemen-ler gibi AKP de halkın örgütlü gü-cünden, örgütlenmiş öfkesinden kor-kuyor. Bunun için bu kadar pervasızcasaldırıyor bize; çünkü halkı, halkınöfkesini örgütleyecek olan bizleriz,devrimciler… Onlar halka yalan söy-leyip halkı aldatıyor. Gerçekleri tersyüz ederek TV’leriyle, gazeteleriyleanlatıyorlar halka… Biz ise dergi-mizle onların bu yalanları karşısındaduruyoruz. Gerçekleri halka taşıyoruzdergimizle. Onun için dergimiz düş-mana doğrulttuğumuz silahımızdır.Evet, düşmana karşı savaşımızdaböyle bir misyonu var dergimizin.Hasmımız da bunun farkında. Bununiçin bir sene içinde üç defa geceninbir vakti gelip dergi büromuzu bas-maları, dergi dağıtırken İrfan Ağdaş’ıvurup katletmeleri, Ferhat’ı sakat bı-rakmaları, güpegündüz aracımızı ta-ramaları… Hepsi duydukları, yaşa-dıkları korkunun bir sonucu aslın-da… Bürolarımızı basarak, dergi da-ğıtımcılarımızı gözaltına alıp tutuk-layarak, katlederek bizim üzerimizdenhalka korku salmaya, halkı teslimalmaya çalışıyor AKP iktidarı. Nafilebu çabaları. Biz her koşulda gerçeklerihalkımıza ulaştırmaya, gerçekleriyazmaya devam edeceğiz. Bizi tu-tuklayarak, katlederek gerçeklerinönüne geçemeyecekler; çünkü ger-çekler devrimcidir. O sebepten hiçbirgüç gerçeklerin halka ulaşmasını en-gelleyemez.

“Bir Araya GelipÖrgütlenmekten BaşkaÇaremiz Yok”

-Basın Meclisi: Basın emekçileriher gün bir saldırıya uğruyor. Tu-tuklananlar, yaralananlar, işten atı-

lanlar, soruşturmalara uğrayana-lar… Bu konu hakkında neler söyle-yebilirsiniz?

-Ebru Yeşilırmak: Sizin de söy-lediğiniz gibi basın emekçileri üze-rinde çok yoğun bir baskı var. Göz-altılarla, tutuklamalarla, işten atma-larla basın emekçileri sindirilip teslimalınmaya çalışılıyor… Şu an tutukluolan gazeteci sayısı 35... Kimisi köşeyazısında AKP’yi eleştirdiği için, ki-misi AKP çıkmazlarını karikatürizeettiği için, kimisi de MİT TIR’larıgibi gizlenmeye çalışılan gerçeklerihaber yaptığı için. Yani AKP diyorki; beni eleştirirsen, gerçekleri ya-zarsan bunun karşılığı işsiz kalmak,hapishanelerde yıllarca yatmak olur.Bu şekilde tüm muhalif sesleri sus-turarak kendi tetikçi medyasını, ga-zetecisini yaratmaya çalışıyor.

-Basın Meclisi: Basın emek-çilerine bir mesajınız, çağrınızvar mı?

-Ebru Yeşilırmak: Bir araya gelipörgütlenmekten başka çaremiz yok.Ancak o şekilde haklarımıza sahipçıkabilir, aydın kimliğimizi koruya-bilir, gerçekleri halka taşıyıp halkınhaber alma hakkını savunabiliriz.Eğer örgütlü olursak bize yapılan busaldırılara direnebiliriz, verdiğimizhak mücadelesinden sonuç alabiliriz.Evet, şairin de dediği gibi “Tek insanneye yarar, azgınca uğuldayan fırtı-nalar altında dayanınca bağrına kanlıelleri yeryüzünün? Tek insan ne ya-pabilir sinip gizlenmekten başka?”

-Basın Meclisi: Basın EmekçileriMeclisi oluşumundan haberiniz varmıydı? Bizim örgütlenmemiz içinneler söylemek istersiniz?

-Ebru Yeşilırmak: Basın Emek-çileri oluşumundan haberim var.Basın Emekçileri Meclisi gazeteci-lerin, basın emekçilerinin kendi so-runlarına sahip çıktığı örgütlenmedir.Bizim sesimiz, soluğumuzdur. Fa-şizmin saldırılarına karşı birliğimiz,gücümüzdür. Faşizme karşı demokrasimücadelesi verebilmek için, gerçeklerihaykırabilmek için Basın EmekçileriMeclisi’nde örgütlenelim.

Yürüyüş

7 Ağustos2016

Sayı: 533

TUTSAKLARI YAKAN FAŞİZM ŞİMDİ KİTAPLARI YASAKLIYOR!220

“Önce Evlatlarımızı Sonra Dü-şüncelerini Sahiplendik”

TAYAD’lı Aileler olarak 30 yıldırfaşizm koşullarında evlatlarımız içinmücadele ediyoruz. Cunta hapisha-nelerinde faşizme karşı ölümüne di-renişler sergileyen evlatlarımızın biran olsun yanından ayrılmadık. Fa-şizmin teslim ol çağrılarına “asıl sizteslim olun” diyen çocuklarımızınmücadelesini sahiplenmeyi onur say-dık. “Önce evlatlarımızı sonra dü-şüncelerini sahiplendik” sözü bizimiçin altı boş bir söz değildi hiçbirzaman. Bir yandan evlatlarımız içinmücadele ederken diğer taraftan fa-şizme karşı demokrasi mücadelesinisürdürdük. Bu topraklarda yaşanantüm sorunları kendi sorunumuz bildik.Bu 30 yıllık mücadele boyunca aile-lerimiz giderek genişlemeye ve bir-leşmeye başladı, 5-6 kişilik ailelerolmaktan çıkıp binlerce kişilik devbir aileye dönüştük.

Hapishane önlerinde, karakollarda,meydanlarda, eylemlerde, ölüm orucudirenişlerinde paylaştıklarımız bizikopmaz bağlarla birbirimize bağladı.Bugün artık dev bir ailenin fertleriyiz.Anadolu’nun her bir köşesine yayılmışşehitlerimizin açtığı yolda büyük biraile olarak mücadelemize devam edi-yoruz. Bu mücadelede şehit düşen ev-latlarımız çocuklarını, anne babalarınıbu büyük aileye emanet etti. Bu 30yıllık tarih boyunca onların emanetlerineasla sırtımızı dönmedik.

Bugün onların emanetlerine daha

iyi sahip çıkabilmek adına yeni birkurum açıyoruz. Evlatlarının bizeemaneti olan ailelerimizi düzeninhuzurevlerine, bakım evlerine bı-rakmayacağız. Çünkü orada sevgiyok, çünkü orada vefa yok. Oradaölümü beklenen, evlatları tarafındanbaşlarından atılmış insanlar var.

Biz şehit ailelerimizi, gazilerimizibu düzene emanet edemeyiz, başımız-dan savamayız, umursamazlık yapa-mayız. Onlar bize emanet, onlar bizimailelerimiz. Onlar devrimciler yetiş-tirdiler, onlar halk ve vatan uğrunacanlarını seve seve verebilecek kadaryüksek ahlaklı insanlar yetiştirdiler.Onlar bizim başımızın tacı, onlar bizimgözümüzün nurudur. Onlarla birlikteSevgi Erdoğan Vefa Evimizde müca-delemizi daha da büyütüyoruz. SevgiErdoğan mücadele hayatında biz TA-YAD’lı aileler başta olmak üzere tüminsanlara yüksek bir vefa, özveri vebağlılıkla ilgilenirdi. Bu sebeple vefaevimize onun adını vermeyi uygunbulduk. Sevgi Erdoğan nezdinde tümşehitlerimizin açtığı yolda ailelerimizeolan vefa borcumuzu sonsuz bir özverive sevgiyle yoğuracağımız Vefa evimizçalışmaya başladı.

Biz bir “huzur evi” ya da ” bakımevi” açmadık, biz bir “Vefa Evi”açtık. Çünkü amacımız “ölümü bek-leyecekleri, sayılı günlerini geçire-cekleri ve bunu yaparken de kimseye‘yük’ olmayacakları” bir kurum aç-mak değil. Diğer yandan bir bakım-evinde onlara “bakmak” da bizim

haddimize değil. Yıllarcaböylesine güzel evlatlaryetiştirmek için bin birzorluklara katlanmış, ev-latları için hapishane yol-larını arşınlamış, evlat-larının işkence görme-sine tanıklık etmiş vehiçbir koşulda evlatlarınıyalnız bırakmamış ana-larımıza babalarımıza ”bakmak” bizim haddi-mize değil. Biz onlarınyıllardır verdiği oncaemeğe ve mücadelesine

karşı olan vefa borcumuzu ödüyo-ruz.

Sevgi Erdoğan Vefa Evi’nde ölümübekleyen, teslim olmuş, zavallı insanlargörmeyecek hiç kimse, orada kapita-lizmin bir paçavra gibi kenara attığı,zavallılaştırdığı yaşlı insanlar görme-yecek, orada dövülen, hakaret edilen,başından savılan insanlar görmeyecek.Orada sosyalizmin aydınlattığı herşeye rağmen umut dolu, üretken, insansevgisinin ve özverinin hüküm sürdüğübir kurum görecek. Sevgili dostlarımız,evlatlarımız;

Yeni açtığımız Sevgi ErdoğanVefa Evi’nin, eşya, yiyecek, sağlıkmalzemesi, para vb. ihtiyaçlardantutalım da, oradaki çalışmalarımızakatılacak insana kadar bir dolu ihtiyacıvar. Bu ihtiyaçları bir şekilde karşı-lamak mümkündür, fakat esas olanşudur ki bu ülkede faşizme karşıolan, demokrat olan hemen hepimizinbu insanlara bir vefa borcu vardır.Türkiye’de her türlü zor koşula rağ-men yıllardır devam eden sınıf mü-cadelesi, onların emekleriyle bugün-lere kadar gelmiştir. Bunun için her-kesi “Vefa’ya”, Sevgi Erdoğan VefaEvi’ni sahiplenmeye çağırıyoruz.

İletişim:Tel: 0545 898 98 37E-posta: [email protected]: Fatih Sultan Mehmet Mah.Avşa Sok. No 41 Sarıyer/İstanbulTAYAD’lı Aileler / 01.08.201

7 Ağustos2016

Yürüyüş

Sayı: 533

221TUTSAK 10 KİTABA SIĞAR MI?

Sevgi Erdoğan

Vefa Evi Açıldı!

Osmanlı, Anadolu'nun tamamınıtopraklarına katmıştı. Fakat halkrefah ve huzurdan mahrumdu. Budönemde Osmanlı düzenine karşıAnadolu halkı Şahkulu’nun çevre-sinde toplanarak 151l’de ayaklandı.

Osmanlı'ya dönemi rapor edenbir devlet görevlisi dönemi şöyle an-latıyordu "yüce dağlar ortasında,<tekalif-i örfiyye ve şakka> [ola-ğanüstü vergiler] ile mustarip olan‘halk, kendisine dinde bir ilticagah[sığınacak yer] buluyor, Şeyh Safi'ninistila hırsiyle mesbu [dolu] dini kud-retine iman ediyordu."

Şahkulu’nun çevresinde topla-nanlar bir yandan dirlikleri ellerindenalınan sipahiler, bir yandan da Tekeyöresinin yoksul köylülerdi

Şahkulu (Baba Tekeli veya Ka-rabıyıkoğlu da denir) yaşadığı Antalyayöresinde (Tekeli) sevilen, saygı du-yulan biridir. Anadolu'ya göçeden

Türkmenlerin yoğun bulunduğu To-roslar bölgesinde 1511’de yaşananisyan hareketi, yerel bir direnme ha-reketi değil örgütlü, bilinçli ve "devletve saltanat bizimdir" şiarında ifadesinibulan, direk iktidarı hedefleyen birharekettir. Yıllara yayılan bir örgüt-lenme, hazırlık aşaması yaşamıştır.Resmi tarihte, Şah İsmail’e dayananbir Alevi hareketi diye geçse de, top-raksız köylülerden, toprağını kaybe-den çiftçilere ve haksızlığa uğramışsipahilere kadar halkın katıldığı, sö-mürüye karşı bir harekettir.

Antalya yöresinde başlayıp, An-talya Kalesi’nin ele geçirilip Osmanlıhazinesine el konularak halka dağı-tılması ile ilk zaferini kazanan ayak-lanma kısa sürede yayılır ve Manisa,Burdur, Isparta, Kütahya, Alaşehirve Beyşehir'e kadar uzanır.

Ayaklanmayı bastırmak için gön-derilen Karagöz Ahmet Paşa Kütah-ya’da öldürülür, ama kent alınamaz.

Daha sonra ayaklanmayı bastırmakiçin gönderilen Hadım Ali Paşa ileCubukova’daki çarpışmada hem ŞahKulu hem de Hadım Ali Paşa ölür.Bu savaşta Osmanlı zor durumadüşüp ordusu bozulsa da Şahkulu'nuöldürmeyi başarmış ve çevresindekilerdağılmıştır.

Şahkulu ayaklanması böylece bas-tırılmış oluyordu. Ancak ayaklanmayayol acan nedenler orta yerde dur-maktaydı. Osmanlı düzeninin hak-sızlarma ve zulmüne karşı ayaklan-maların ardı arkası kesilmedi taakidevlet yıkılana kadar.

Şahkulu Cephelilere diyor ki;Kim olduğunuzu, neye karşı ol-

duğunuzu kimden yana olduğunuzuasla unutmayınız. İktidar iddianızı,tarih ve sınıf bilincinizi kaybetme-yiniz.! Vatan ve Halk sevginizi bü-yütünüz.

Kaybetsenizde asla vazgeçmeyi-niz. Vazgeçmeyenler Kazanırlar.

Şahkulu’nun İktidarı Hedefleyen Bir Ayaklanma Gerçekleştirmiştir:

“DEVLET VE SALTANAT BİZİMDİR"

“Bilgi Güçtür Diyor” ustalarımız. Bilgi dünyanın ışı-ğıdır, insanlığı geleceğe taşıyan motor güçtür. Bilgilerimizipaylaştıkça, hayata aktardıkça büyüyor, büyütüyoruz.Dünyayı daha anlaşılır, daha yaşanılır, daha umutlu halegetirmek içindir yazdığımız her satır.

46 yıllık bir deneyime, 46 yıllık bir birikime sahibiz.Deneyimlerimizi, yaşadıklarımızı yarına taşımak, deneyimanlamında tarihe bir katkı sunmak için yazdık birçok ki-tabımızı. 46 yıldır aslında geleceğin tarihini yazıyoruz.Anadolu halkının bitirilemeyen direniş tarihini yazıyoruz.Kimi zaman canımızla, kimi zaman kalemimizle. Ve is-tiyoruz ki düzenin bize unutturmaya çalıştığı tarihimizikendi satırlarımızla yeniden hatırlayalım ve geleceğe bu

pencereden bakalım. Bu düşünceyle“Bilgi Güçtür Kitap Festivali” düzen-liyoruz.

1986 – 2015 yılları arasında yayın-ladığımız yüze yakın eserlerimizde şiirkitaplarından karikatürlerle tarih anla-tımına, hapishanelerden teorik kitaplara,Mahirler’den Dayılar’a uzanan bir yol-culuğumuzu anlattığımız serüvenimizesizi de davet ediyoruz. Kimi kitapla-rımızın yazarları imza ve söyleşi gü-

nüyle festivalimize katılacak.Bu festivalimiz aynı zamanda bilmediğimizi öğrenerek,

bildiğimizi öğreterek kendi geleceğimizin mimarı olalımçağrısıdır! düşünerek okuyalım, okuyarak düşünelim kibilginin gücüyle donansın beynimiz! Bilgi Güçtür KitapFestivalimizin Yapılacağı Tarihler ve Yerler:

2, 3, 4 Ağustos 2016: Gazi Barajı – İstanbul23, 24, 25 Ağustos 2016: 1 Mayıs Mahallesi –

İstanbul27, 28 Ağustos 2016: Dağevleri Mahallesi –

İstanbul

Açıklamada, Asuman Akça’nın suçları tekrar anlatılarakhakkındaki cezalandırma kararının geçerli olduğu hatırlatıldı.Asuman Akça’ya evini açan, selam veren, şu ya da buşekilde ilişkide bulunanların Asuman’ın suçlarına onayvermiş olacağı ve sorumluluk üsteneceği ifade edildi.

Açıklamada “Bu suça ortak olmayın! Asumanın suç-larının sorumluluğunu üstlenmeyin ve zarar görmeyin.Asuman ile evli olan Hakkı Akça için de bu uyarıgeçerlidir. Bugüne dek Asuman’ın tüm suçlarının sümsükbir ortağından başka bir şey olamayan, bir türlü kendi ka-rarlarını veremeyen Hakkı da aynı ölçüde sorumluluküstlenmektedir. O da suç ortaklığına son vermediği ko-şullarda aynı bedeli ödeyecektir.” denildi

Yürüyüş

7 Ağustos2016

Sayı: 533

TUTSAKLARI YAKAN FAŞİZM ŞİMDİ KİTAPLARI YASAKLIYOR!222

Bilgi Güçtür Kitap FestivalimizeBekliyoruz

Cephe’nin “Asuman Akça Hakkındaki Uyarımızdır” başlığıyla yaptığı

461. Nolu Açıklaması Yayınlandı

TARİHTARİHCEPHELİLERECEPHELİLERE

DİYOR KİDİYOR Kİ

Savaşa hazırlanmak iktidarıistemektir!Hedef “iktidar”dır.

Her Cepheli kendini savaşa ha-zırlamalı, ideolojik saldırılara karşıdonanmalı ve savaşı büyütmelidir.

Her gün yeni katliam haberleriile uyanıyoruz. Faşizmin zulmü, in-fazlar, katliamlar, AKP’nin saldırılarıartıyor. Halkın iradesini kırmak, di-renen halkı imha etmek için planlaryapılıyor. Savaşlarına savaşımızıbüyüterek cevap vereceğiz! Bu savaşezen ve ezilen sınıflar arasındaki sa-vaş. İki sınıf arasındaki çelişkiyi çöz-mek ezen sınıfı yok etmekti.

Elimiz Her An Tetikte!Ezen sınıfı yok etmek için savaşa

hazır olmalıyız. Savaşa hazır olmakbeynini ve yüreğini silahlandırmaktır,elimiz ise her zaman tetikte olacaktır.Ateşlenmeye hazır bir silah gibi sa-vaşa hazırlanacağız, mermimiz hak-lılığımıza olan inanç, meşruluğumuz,cüretimiz ve ideolojik sağlamlığı-mızdır. Biz Marksist-Leninist’iz. Di-yalektik-materyalizme inanıyor, sos-yalizm için savaşıyoruz. Safımız ezi-lenlerin safı, çıkarımız emekçilerinçıkarı, hedefimiz halkımıza layık biryaşam kurabilmek… Lenin bundan99 yıl önce kendi halkına sosyalizmiarmağan ederek sömürü ve talan sis-temini yıkıp sosyalizmi inşa etti.Devrime giden yolda öğrendi, öğretti.Uzlaşmadı yolundan sapmadı-dön-medi. 99 yıl sonra Lenin’in yolundaher daim ileri diyerek sağa-sola sav-rulmadan, uzlaşmadan Marksizm-Leninizm bayrağını yükseltiyoruz.İdeolojimize güveniyoruz, meşrulu-ğumuza inanıyoruz.

Önderimiz Mahir Çayan ülke-mizde devrimin yolunu çizmiş veTürkiye halklarına bu değerli mirasıbırakmıştır. Bu mirası Devrimci Soldevralmış ve Dayı’mızın önderliğindebüyüyen devrimci hareket 1994’te

Parti kuruluşu ile birlikte Türkiyehalklarına umut olmuştur.

Sömürü ve Talan DüzeniniYıkacağız!

Kapitalizm kar uğruna her türlücinayeti işler ve işliyor. Dünyanınen zengin 62 kişinin serveti 3,57milyar insanın servetine eşdeğer. Herdört saniyede bir, bir çocuk açlıkveya tedavi edilebilinir hastalıklardanölüyor. Bunun sorumlusu kapitalizm,bunun sorumlusu halkların kanınıemen bir avuç tekelcidir, Sabancılar,Ağaoğulları, Koçlar’dır. Dünyanınyeraltı ve yerüstü zenginliklerini desömüren tekellerdir. Kapitalizm sö-mürdükçe çürüyor, çürüdükçe çökü-yor. Kapitalistler çözümsüzdür, çözümsosyalizmdir. Parti-Cephe yeni insanı,yeni bir ülkeyi ve dünyayı yaratmakiçin Kızıldere’den bu yana savaşıyor.Hiçbir devrim anlaşmalarla, düşmanael uzatarak, karanfil uzatarak, barışçılyollarla gerçekleşmemiştir. Devrimiçin savaşmak, devrim için yaşamak,doğruları kavramaktır. Savaşmak içinüç şey gerekli der Stalin; Si-lah, Silah, Silah.

Bizi Biz Yapan Cü-ret ve Kararlılıktır!

Savaşmak için bir değilbinlerce nedenimiz var. Va-tansever olmak emperyaliz-me ve faşizme karşı savaş-maktan geçer!

Bizim ülkemiz on yıllar-dır Amerika’nın çiftliği gibikullanılmak isteniyor. Üsler,füzeler, ülkemiz topraklarıAmerika tarafından işgal edi-liyor. AKP Amerika’dan izinalmadan hiçbir adım atamı-yor. Parti-Cephe’nin tüm po-litikaları hedefe yöneliktir.Parti-Cephe’yi Parti-Cepheyapan cüret ve kararlılıktır.Bu cüretle dünya halklarının

baş katili Amerika’ya meydan okuyorve tüm dünyaya hedefimizin Amerikaolduğunu ilan ediyoruz. Cüretimizideolojik sağlamlığımızdandır, Par-ti-Cephe’nin politikalarına ve meş-ruluğumuza olan güvenimizdendir.

Savaş Bir Seçenek DeğilZorunluluktur!

Zorunluluğu kavramak ve savaşahazırlanmak zorundayız. Savaşa ha-zırlanmak ne demektir? İdeolojik,politik ve fiziki anlamda donanmaktır.Oligarşi ile savaşımız kesintisiz sür-mektedir. Yürüyüşlere, çadırlara hertürlü eylemimize saldırıyor. De-mokratik mevziilerimizi hedef halinegetiriyor. Savaş gerçeği ile tüm alan-larda görebiliyoruz. İşçisinden, me-muruna, mahalleliye yoksul gece-kondu halkına, bizi imha ederek tümbu alanları teslim almak istiyorlar.Savaşa hazır olmak düşmanın imhapolitikalarına cevap vermektir, HalkMeclisleri’nde, mahallelerde halkıbirleştirmek, polis ve devlet terörünekarşı halkla direnmektir. Kitlesel ça-

“Devrimci mücadele ve savaşta belirleyici olan kadrolar ve siyasi çizgidir. Tayin edici güç halk kitleleridir”

Savaş ve B

izSAVAŞA HAZIR OLMALIYIZ!

Hiçbir devrim

anlaşmalarla,

düşmana el uzatarak,

karanfil uzatarak,

barışçıl yollarla

gerçekleşmemiştir.

Devrim için savaşmak,

devrim için yaşamak,

doğruları kavramaktır.

Savaşmak için

üç şey gerekli der Stalin;

Silah, Silah, Silah.

tışmalarda hazırlıklı olmak, düşmanınsaldırılarını boşa çıkartmaktır. Sokaksokak, komite komite örgütlenmektir.Savaşa hazırlanmak, bedenen ve ru-hen hazır olmaktır. Bir savaşçı gibiher an eyleme gidecekmiş gibi dü-şünmektir. Eğitimimizi önemsemekkitap okumak, gündemi takip etmek-tir. Politika üretmektir.

Nikaragua devriminin önderle-rinden Carlos Fonseca “O büyük angeldiğinde, kusura bakma hazır de-ğiliz demek ahmaklık olacaktır”diyor. Düşman durmadan yeni plan-larla mahallelerimizi, kurumlarımızı,çocuklarımızı kısacası tüm halkıhedef alıyor. Her an tetikte durmazsakdüşmanın iradesini kıramayız. Kat-lettikçe daha da çok korkuyorlar,daha da azgınlaşıyorlar. Korkularıyeni Elifler’in, Şafaklar’ın, Bahti-yarlar’ın çıkıp Günay’ın, Dilek’in,Berkin’in hesabını sormalarından-dır.

Hiçbir yük adaletsizlik kadar ağırdeğildir. Hiçbir engel aşılmaz, hiçbirgüç yenilmez değildir. Hiçbir hesapdefterde durduğu gibi durmaz.

Savaş Moralle Büyüyor!Bu cüret bu kararlılık Parti-Cep-

he’nindir. Düşmanı rezil kepaze ederbu cüret, düşman öyle korkak ki 15kurşun sıkar yetmez, ölüsünden kor-kar gömdürmez. Korktukça acizleşir

etrafına saldırır, karşısında ken-disini moral üstünlüğüyle alt-üst eden Parti-Cephe vardır.Ölüm döşeğinde erirken, fedaateşinde bedenini tutuştururken,erirken yoldaşlarımızın beden-leri feda ateşinde, kırlarda şe-hirlerde kuşatılırken moral üs-tünlüğünü asla elden bırakma-yan Parti-Cephe’liler zaferinhabercisidir. Nasıl bir moralnasıl bir coşku bu? Bu moralüstünlüğü haklılığımızın, meş-ruluğumuzun sembolüdür, bumoral üstünlüğü ile her savaşıkazanabiliriz, düşmanı yene-biliriz.

Yugoslavya’da faşizme kar-şı savaşı anlatan “NerevetaKöprüsü” isimli film moralüstünlüğün gücünü anlatır. Naziaskerleri kentleri işgal ederler,

Yugoslavya topraklarını kentleri, köy-leri bombalar, halkı katlederler. Tito,Hitler’in faşist ordusuna boyun eğmezve silahlanan halk kitleleri, parti-zanlarla savaşı sürdürürler. Almanlartankıyla, topuyla ülkeyiişgal etmişken, halk vepartizanlar umutlarınıkaybetmezler, morallecoşkuyla Almanların tek-nolojik üstünlüklerinerağmen inanarak savaşır-lar. Bu inançla savaştakazanmak için yöntemlerve çözümler üretirler. Ör-neğin topçu Martin. Sa-vaş uçakları onları yoğunbombardıman altında tu-tarken, insanlar ölürken,bir an bile olsun kaygı-lanmaz. Verdiği “Ateş”komutları inanç, moralve coşku doludur. Has-tabakıcı olan karısını ya-nına çağırır ve ondanmarş söylemesini ister,savaş alanında herkesmarş söyler. Bu marşıduyan Alman askerlerive komutanları alt-üstolurlar. Böyle bir moralve coşku karşısında neyapacaklarını bilemezlerve o anda yenilecekle-

rini anlarlar.

Düşmanı YenmekDonanmaktır!

Beynimizi silah altında tutacağız!Savaş gerçeğinden asla uzaklaşma-yacağız. Savaşımız bedellerle, şe-hitlerimizle büyüyecek. Savaşa hazırolmak koşulları değerlendirmek veolanak yaratmaktır. Olanaklarını dayaratacak olan bizden başkası değildir.Olanakları kendi ellerimiz, kendiayaklarımız ve kendi beynimizle ya-ratacağız. Savaşa hazır olmak heran düşmanı ateş altında tutabilmek-tir.

Cüret, Meşruluk, İdeolojiye Gü-ven… tüm bunlar bizimle. Kaybe-decek zamanımız yok, başka seçe-neğimiz de yok! Gerçek ve zorunluolan savaşımızdır.

Savaşa hazırız, elimiz tetikte. Za-feri Anadolu halklarına armağan ede-ceğiz. Biz kazanacağız. Çünkü haklıve doğru olan biziz! Biz kazanaca-ğız.

Savaşa hazır olmak

koşulları değerlendir-

mek ve olanak yarat-

maktır. Olanaklarını da

yaratacak olan bizden

başkası değildir.

Olanakları

kendi ellerimiz,

kendi ayaklarımız

ve kendi beynimizle

yaratacağız.

(…)içtiğimiz su değildiSabır ve direnç şarabıydıezilmiş ve harlanmışların aşk yeminiydizafer türkülerimiz

Yarın bir daha, şiirler ezgisizsular dizginsiz akmayacakuyumlu bir orkestra gibi sular,ormanları, besleyerek öpecekgüneş toprağı ısıtarak kucaklayacak

daha dündüpamuk değildi yastığımız taştıyün değildi yorganımız yapraktı,gül değildi kokladığımız baruttu.Yar değildi sarıldığımız silahtı

gün olduyıldızlarla dost olduk, doğayla bilgece konuştuk değil insanlar, kuşlar bile dilimizden anlardıyaşadıklarımız düş değil gerçektiSu gibi, ekmek gibi, hava gibi

ve biz ki yarın kahve için tarlalarındayolları arşınlaya arşınlayadiz boyu ihanetleri yara yaravaracağız menzile(Muharrem Çetinkaya)

Devrimciler var olan düzenin tümdeğerlerine karşı kendi değerleriniyaratırlar... Düzenin bencilliğinin kar-şısına kolektivizmin konulması gibi...“Her koyun kendi bacağından asılır”diye öğüt veren düzene, “Yoldaşınınkalbini kendi kalbin sanmak...” ce-vabını veren Cepheliler gibi...

Yoldaşlık tek yumruk olmaktır.Yoldaşın hasta ise sen de hastasındır.Yoldaşın çaresizse sen de çaresiz-sindir. Yoldaşın umutsuzsa sendeumutsuzsundur.

Biz yoldaşlarımıza güveniriz. Yol-daşlarımız bizim soluk borumuzdur.Canımızı güveniriz. Geleceği ancakbirlikte kurabileceğimizi biliriz...Yoldaşımız olmazsa bir yanımız ek-siktir. Kimi zaman yan hücrede sesiniduymaya hasret bırakılırız... Kimizaman işkencehanelerde birbirimizinyarasını sararız... Kimi zaman hücrehücre erirken saçlarını tararız... Kimizaman sırt sırta verip eylemde çatı-şırız... Tıpkı Berna ve Çiğdem gibi...Tıpkı Bahtiyar ve Şafak gibi...

Yazgısını yazgımız, yolunu yo-lumuz, düşüncesini düşüncemiz bil-diğimiz, “yarin yanağından gayrı herşeyde hep beraber” olduğumuz yol-daşlarımız bizim...

Biz biliriz ki, yoldaşımızın başınane gelirse bizim başımıza gelmiştir...Çünkü biz Lenin’in deyimiyle,

“Savaşı kazandıran, büyük im-kanlar, askeri güçler, çok sayıda kad-rolar değil; merkeziyetçilik, disiplin,tek bir kişi gibi hareket edebilmeözelliğimizdir.”

Bizi tek bir kişiymiş gibi hareketettiren şey, ideolojik netliğimizdir,

ideolojik ve ruhsal birliğimizdir.Nedir ideolojik birlik? Söylemde

ve pratikte aynılıktır. Bu nedenleonun kalbini kendi kalbimiz bil-mektir derken abartmıyoruz.

Bizi birleştiren ortak bir ideolo-jimiz var. Çünkü biz aynı sınıfınmensubuyuz. Sınıf kardeşleriyiz. Çı-

karlarımız ortak. Bir işçi ile öğrenciyi,bir memur ile bir tutsağı birleştirençok güçlü sınıfsal bir bağ var.

İdeolojik birlik ortak ruhsal şe-killenme, bir olay karşısında aynışeyleri hissetme, aynı şeyleri yapmaisteği duymak demektir.

Hasan Selim’in yoldaşını çatışmaalanından çıkartmak istemesini sağ-layan da, çatışmada vurulan yolda-şının hesabını sormak için ertesi gündüşmanının beynine sıkan da aynıbirlik ruhudur.

Kalleş pusuda -Amerikancılar kalleş olurlarÇevirip sordular Kimlik dediler Çıkardı Hasan Selim Gösterdi Hasan SelimGösterdi kimliğiniYoldaş yazıyordu sadece Ve Hasan “Sen uzaklaş” diyordu yoldaşına “Çatışıp oyalarım ben düşmanı”Ölümü üzerine çekerekKoruyordu yoldaşını ölümüneBiliyordu çünkü Hasan Selim Yoldaş demek onur demektir bizde Can feda savunulur Ve uğruna bin kez ölünür

Vatanlarını Perslerin işgalindenkurtarmak için Termopilai geçidindekendilerini feda eden cesur 300 Is-partalı’nın eğitiminde kalkanlarınınönemi çok büyüktür:

“Öğreticilerin sana Ispartalıların,savaşta miğferini ya da göğüs zırhınıkaybeden savaşçıyı hiç ceza vermedenaffettiklerini, ama kalkanını kaybedenbir savaşçıyı her türlü vatandaşlık

haklarından mahrum ettiklerini öğ-rettiler mi?”

Aleksandros öğrettiklerini söyle-di.

“Çünkü savaşçı, miğferini ve gö-ğüs zırhını kendini korumak içintaşır, ama kalkanı, bulunduğu saftakiöteki insanların güvenliği içindir.”

Bu örnekte de olduğu gibi kendi-mizden önce yoldaşımızı düşünürüzbiz. Onun can güvenliği bizimkindenönce gelir.

Ispartalıların kalkanlarına söyle-dikleri sözler ise şöyledir:

“Bu benim kalkanımdır.Onu önümde şavaşa taşırım,Ama o yalnızca benim değildir.Solumdaki kardeşimi korur.Şehrimi korur.Kardeşimi aslaOnun gölgesinin dışında bırak-

mam.Şehrimi de onun korumasından.Kalkanım önümdeDüşmana karşı koyarak ölürüm.”İşte böylesine yoldaşını düşünür

yiğit Ispartalılar...Kendinden önce yoldaşını düşün-

mek, Ali Rıza Kurt gibi yaralı yoldaşıHamiyet Yıldız’ı koruyabilmek içinyaralı yakalanmaktır...

İşkencecilerin cezalandırılmasıeylemine giderler. Silahlarını çekipateş etmeye başlarlar. Halk düşman-larının karşılık vermesi üzerine ça-tışma başlar. Hamiyet yaralanır. O,Hamiyet’i yaralı düşmana bırakmakistemez ve götürmeye çalışır.

- Dayan Hamiyet, kendini bırak-ma, yaslan omuzuma, birlikte çıka-cağız. Daha kaç eylem yapacağızdayan. Sen ki onlarca faşiste meydanokudun hadi kalkmaya çalış yoldaşım,der Ali Rıza.

- Beni bırak sen git komutanım.Sen halkımıza lazımsın, cevabınıverir Hamiyet.

Evet Ali Rıza bir komutandır. Sa-

“EN BEREKETLİ TOPRAKYOLDAŞLIKTIR

BİRE ÖMÜR VERİR”

7 Ağustos2016

Yürüyüş

Sayı: 533

25TUTSAK, 10 KİTABA SIĞAR MI?

vaşçıları ona güven duyar. Hamiyet,savaşı sürdüreceği inancıyla “git”der Ali Rıza’ya. Ali Rıza, Hamiyet’ibırakmaz. Çünkü o yoldaşıdır ve ha-reketinin kendisine emanetidir.

İşte bu, yoldaşlıktır. Bu, yoldaşınıkoruma, kollama isteğidir. İkisininbirbirlerine verdiği bu cevapta yoldaşsıcaklığı, yoldaş sevgisi ve vefavardır. İkisi de orada, o yerde birbir-lerine yaşatmak için canını verecekdenli fedakardırlar.

İşkenceci katiller Hamiyet’i kat-lederler. Ali Rıza ise yaralı olarakyakalanır. Direnmemesi için elleriniarkadan kelepçelerler. Ama o bu du-rumda bile zafer işareti yapacak kadardirengendir. Ali Rıza’nın bu resmigazetelerde çıkar ve bu resim bel-leklere kazınan bir direniş sembolüolur. Yoldaşını düşmana bırakmamageleneği Cephelilerin geleneğidir...Sibel Yalçın, bu geleneğin sürdürü-cülerinden birisi olur...

“Devrimci Halk Kurtuluş Cephesigerillaları eylemden sonra Piyalepaşayönüne doğru uzaklaşmaya başladı-lar. Ancak Piyalepaşa Bulvarı üze-rinde karşılarına bir polis ekibi çıktı;Ekiple çatışmaya girdiler ve bindikleriaracı terkederek Mahmut ŞevketpaşaMahallesi’ne yöneldiler.

Sibel ve diğer iki savaşçı buradanFuat Soylu İlköğretim Okulu’na çıkansokağa girerek, hemen ayaküstü du-rumu değerlendirdiler. Görevleriniyerine getirmişlerdi. Ama şimdi gö-revlerinin bir başkası başlıyordu.Kuşatmayı yarıp savaşçıların güven-liklerini sağlamak, ya da bu olamı-yorsa, son kurşununa kadar savaş-mak. Böyle öğrenmişlerdi onlar. Sa-vaşçılığı böyle kavramışlardı.

Okulun alt köşesine geldiklerindeSibel diğer ikisine çatışma bölge-sinden uzaklaşmalarını, kendisininonları koruyacağını söyledi. “Burica değil emirdir. Gideceksiniz” di-yordu. İki gerilla komutanlarının ta-limatı doğrultusunda farklı bir yöneuzaklaşırken Sibel okulun alt köşe-sinde bulunan kırmızı renkli kamyo-nun arkasına mevzilenerek beklemeyebaşladı.”

Ve yoldaşlık, Sibel’i saklandığıevde ihbar ederek katledilmesine ne-

den olan muhbirin bir hafta sonracezalandırılmasıyla kendini bir kezdaha gösterir... “Halk Kurtuluş Sa-vaşçıları Teslim Olmaz. Siz TeslimOlun” diyen Sibel’in yoldaşları onunmirasını devralmıştır çünkü...

Yoldaşlık, halkının kurtuluşu, va-tanının bağımsızlığı için girilen mü-cadelede her türlü fedakarlıkta “önceben” diyebilmektir.

Berna ve Çiğdem’in düşmanlaçatışırkenki görüntülerinde izlediği-miz bir fotoğraf ve video görüntüsüvardı. Birisi önde, birisi arkada ateşediyor. Berna arada bir bakıyor ar-kasına, Çiğdem ateş ediyor ve kafasınıçeviriyor. Çok emin arkası sağlam.O güvenle öne doğru gidiyor, koşuyorçevik otobüsünün arkasından. Ateşetmeye devam ediyor. Çünkü çokemin arkası sağlam. 32 mermi isabetediyor otoya. Hareketli bir hedefeisabet eden mermi sayısı çok fazla.İşte sırt sırta böyle savaşmak; yanyanasavaşmak. Bu güven olmadan olmaz.

Yoldaşlık dünyadaki her şeyin öl-çüsüdür. Her şeyimiz bizim yaşamı-mızdır, elimizde başka bir varlığımız,zenginliğimiz yoktur. Bu nedenleyoldaşlık birbirine canını vermektir.

Aynı Ahmet İbili’nin 19 AralıkHapishaneler Katliamı sırasında Üm-raniye Hapishanesi’nde kendisinifeda edişi gibi... Düşmanın saldırısınafeda eylemiyle cevap verilecektir.Ölüm Orucu direnişçilerinden birisikura ile seçilecektir. İbili, ekip ko-mutanı olarak hile yapar ve kendiadını çeker. Ölümün üzerine koşarkenkomutanlık görevini yerine getirmeninonuru vardır yüzünde.

Dayı, kendisine memleketini öve-rek, “Şöyle bereketlidir toprakları,böyle bereketlidir... Bu topraklardabaston ekin, seneye baston biçersiniz.Bire beş verir bu topraklar...” vs.diye anlatan bir yoldaşına, “EN BE-REKETLİ TOPRAK YOLDAŞLIK-TIR BİRE ÖMÜR VERİR” cevabınıverir.

Bu “bereketli toprakların” kıy-metini bilmeliyiz. Yoldaşlarımızlaomuz omuza olduğumuzda en güçlübiziz. Devrimci olmak Parti-Cepheliolmaktır. Parti-Cepheli olmak yol-daşına sahip çıkmak demektir.

Fatma Koyupınar gibi, “En so-nuncu ben olayım” diyerek şehit düş-mektir yoldaşlık...

Yoldaşlık, karşındaki insanın sır-tındaki yükün bilincinde olmaktır.YOLDAŞLIK, YOL ARKADAŞI-NIN YÜKÜNE ORTAK OLMAK-TIR. BİRLİKTE TAŞIMAKTIR. BUBİLİNÇLE ONU ÖLÜMÜNE SA-HİPLENMEKTİR.

SİYAM İKİZLERİ GİBİ... BİR-LİKTE YÜRÜMEYİ ÖĞRENMEK,BİRLİKTE HAYATTA KALMAYIÖĞRENMEK.

ÇÜNKÜ ÖYLE BİR DENGEVAR Kİ BİRİ DAHA YAVAŞ YÜ-RÜRSE DİĞERİ DE YAVAŞTA KA-LIR, NE KADAR ÇABA HARCAR-SA HARCASIN... YİNE BİRİ HAN-TALSA, DİĞER İSTEDİĞİ KADARÇALIŞKAN OLSUN, ONUN HAN-TALLIĞI ONU DA BAĞLAYA-CAKTIR.

BİRİ ÖLÜRKEN, DİĞERİ SAĞKALAMAZ. BİRLİK OLMALI,YOLDAŞLIĞIN GÜVENİNE TES-LİM ETMELİYİZ KENDİMİZİ...

YOLDAŞLARIMIZA ÖZENGÖSTERELİM, ONLARIN KAL-BİNİ KENDİ KALBİMİZ BİLE-LİM... CEPHELİ GELENEĞİNİDAHA DA YÜKSEKLERE ÇIKAR-TALIM.

Yoldaş kiOlmayınca uçulmazGövdemde kanattırYoldaş kiÇarpmayınca yaşanmaz Göğsümde yürektirYoldaş kiDamardan hayatakanayan ab-ı hayattırYoldaş kiHalayda şen omuz omuz üstü candırYoldaş kiPaylaşmaya değer hakikatli sevgidirYoldaş kiBir insanın en insan onur ve umut halidirYoldaş ki toprağımın üstünde sımsıkı yumrukve ezgisidirBİZE ÖLÜM YOK (Ümit İL-

TER)

Yürüyüş

7 Ağustos2016

Sayı: 533

TUTSAKLARI YAKAN FAŞİZM, ŞİMDİ KİTAPLARI YASAKLIYOR!226

Sabahın erken saatlerinde birhaber geliyor: “Televizyonu açın”diye... O saatlerde çok sessiz olurhapishane. Kitap okuma saatidir zira.Koşup açıyoruz televizyonu. Farkındadeğiliz o an. Yaşayan kahramanlıkkitabımızın en güzel sayfalarındanbirini açıyormuşuz meğer. Aydınla-nıyor ekran ve sabahın sessizliği,Cephelilerin zafer naralarıyla bozu-luyor. Elbette televizyon ekranınıaşıp bize ulaşmıyor sesler. Ama bizduyuyoruz; can kulağımızla…

Hızla geçiyor haber başlıkları; “Bayrampaşa’da polise saldırı”,

“İki kadın saldırgan…” Sabo’nun kız-ları onlar!.. Henüz hiç bir şey bellideğil, kim oldukları, neden yaptıkları...Hatta o ilk görüntüler de düşmemişekrana. İki kadın diyor yalnızca TV’de-ki muhabir. Duyduğumuz zaman his-sediyoruz bizimkilerdir onlar... Ki bek-liyoruz ne zamandır, kulağımız on-lardaydı, bekletmediler bizi. Çok geç-meden ilk görüntüler düşüyor ekrana.Soluğumuzu tutarak izliyoruz. İçimizgururla doluyor bir yandan imreniyo-ruz, yumruklar sıkılıyor kendiliğinden.Sakinlikleri, cüretleri, gözükaralıklarıylane kadar yakışıyorlardı bize.

Aynı görüntüleri sürekli tekrarlı-yorlar. Tanıma umuduyla iyice yak-laşıyoruz televizyona. Ekrandaki gö-rüntüyü donduruyor, büyütüyor, tekrartekrar bakıyoruz. İhtimaller geçiyorakıllardan hızla... Tanıyoruz da…Simalarından değil ama yüreklerindengözükaralıklarından… Tarihten ta-nıyoruz onları. Çiftehavuzlar’dan,Bağcılar’dan, Gültepe’den, Okmey-danı’ndan… içimizden hangilerimizoldukları; adları, simaları çok daönemli değil bu yüzden. Sabo’nunkızları, işte Elifler’imiz…

Neden sonra yeni bir haber dü-şüyor ekrana; “kaçmaya çalışan biriyaralı iki kadın saldırgan bir evdesıkıştırıldı” diye yetiştiriyor soluksoluğa haber muhabiri. Sıkışıyor yü-reklerimiz, orada bir evde. Yaralıyızüstelik, kaçıyoruz, neremizin kana-dığını bile bilmeden.

“Şu an saldırganların etrafı sarıl-mış durumda, operasyon için özelharekat timlerinin gelmesi bekleniyor”diye devam ediyor muhabir. Aynıanda uzaktan bir sokağın görüntüsü;karanlığın cüceleri doluşmuş sokağındört bir tarafına. Avcı köpekleri gibisabırsız bekliyorlar. Az ötede bizim-kiler var. Bir anda birbirlerine yas-lanarak; güç alarak son kez sımsıkısarılarak belki birbirlerine bakıyorlar.

Onlar orada, biz burada bekliyo-ruz. O an ne kadar isterdik oysa kibunun tam tersinin olmasını; oradaonların yerinde olmayı, ya da koşupgitmeyi yanlarına orada onlarla bir-likte vuruşmayı. Zafer sloganlarınatilililerine ortak olmayı... Ne çaremümkün değil, dört duvar etrafımız,bırakmıyor. En çok böyle zamanlardakoyuyor, tutsaklık; yumrukları sıkmakda fayda etmiyor.

Bizimkiler oradalar… Git gidekalabalıklaşıyor sokağın çevresi.Çelik yelekli özel harekatçılar dageliyor; “Son hazırlıklar yapılıyor”diyor muhabir. Yoldaşlarımızın katlinehazırlananlara dönüyor kamera, kinledoluyoruz.

“Yaşamak ve ölmek”, bir adımötemizde ikisi de... Kaç kez yaşadıkaynısını, kuşatmalarda, Ölüm Oruç-larında. Şimdi bir de canlı yayınlarda,uzaktan seyretmek düştü payımıza.Kaç kez karşımıza çıktı teslimiyetçağrısı. Elimizin tersiyle ittik her se-ferinde; yüzüne tükürdük ihanetin…“Bir yaşayıp her gün ölmektense,bir ölür her gün yaşarız” dedik.

Ve işte bir kez daha kuşatmanınortasındayız. Bir zebani seslenecekbirazdan içeriye; teslimiyete çağıracakbizimkileri. Adına “yaşamak” diye-rek… “Yaşamak” kavramı bile kirlenironların dilinde. Onların yaşamaktananladığı kirlenmek; çürümek; soyun-mak insanlığından… Karşılarında ezimezim ezilmek çünkü… Bizim için dedirenmek, onurlu, namuslu olmaktıryaşamak. “Teslim ol” diyecek birazdancellat: “Yaşamı seçin”. “Hadi oradanalçak herif senin olsun, öylesi yaşamın.

Biz yoldaşlarımızın yüreğinde, sıkılıyumruklarda kavgada sonsuza kadaryaşamayı yeğleriz. Öyle yaşamak. Buyüzdendir ki, birazdan Sibel’in dilindenverilecektir cevapları… Ki veriliyorda; “Polisin ‘Teslim ol’ çağrılarınaiçeridekiler ateşle karşılık verdiler.”diyor muhabir. Operasyonun başladı-ğını haber veriyor. Silah sesleri duyu-luyor uzaktan. Atılan her kurşun ca-nımıza değiyor sanki: “İki terörist et-kisiz hale getirildi” yazısı geçiyor azsonra ekrandan. “Emniyet kaynakları”açıklamış. Bu kadar basit sanıyorlar.Oysa bir kurşun sonsuz olanı yok ede-mez. Tarihimiz sayısız kez kanıtladıbunu, yine kanıtlayacak. Bitti dedikleriyerde yürekten yüreğe çoğalacak sevda.Hüzünlü değiliz. Hüzün sırası değil.Öfkeliyiz; öfkeyi bilemenin zamanı.Coşkuluyuz da… Böyle yiğit, böylecüretli, gözü kara yoldaşlarımız var.Meydan okuyorlar faşizme. İnlerindevuruyorlar zulmü. Adaletsizliğe mey-dan okuyorlar.

Berna-Çiğdem... Adlarınız bellioldu. Belli artık. Hatta fotoğraflarınızbeliriyor bu kez ekranda. Çiğdem’inyüzü buğulu biraz, çok uzaktan bakıyorsanki. Oysa hiç olmadığı kadar yakı-nımızda o an. Berna’nın eski görün-tülerini bulup yayınlıyorlar hemen.Gülen yüzü, sıkılı yumruğu, coşkulu,umutlu bakışıyla Bizim Bernamız…

Berna ile ilgili eski haber başlıklarıçıktı gazetelerde. O zaman yapılanhaberlerin birinde; “Berna’nın Ca-mila’dan ne farkı var” diye sormuşbir gazete. Berna’nın “Parasız Eğitimİstiyoruz” eylemi nedeniyle tutuk-landığında, aynı günlerde Şili’dekiöğrenci eylemlerinde öne çıkan Ca-mila ile benzerlik kurulmuştu. Şimdiyeniden bakıyoruz fotoğraflara. BizimBerna, Tanya’ya benziyor daha çok,Çiğdem de… Bizim Tanyalarımız,onlar. Ellerinde çeskaları kocamanyürekleri ve gözükaralıklarıyla. Düş-manın karşısında dimdik duran, hesapsoran, teslim olmayan… Dün geneyoldaşlarımızdılar. Bugün öğretmen-lerimiz, komutanlarımız oldular.

Yoldaşlarının anlatımından Berna ve Çiğdem...

“BİZİM BERNA,TANYA’YA BENZİYOR DAHA ÇOK, ÇİĞDEM DE…”

227

Dersim’de festival kararı aldığı-mızda henüz Olağanüstü Hal ilanedilmemiş olsa da olağanüstü ko-şullarda aldık bu kararı. Hemen her-kesin, “DERSİM’DE BU SENE FES-TİVAL, KONSER OLMAZ” dediğikoşullarda “festival yapacağız” dedik.

Bu yıl örgütleyicileri tarafındangezi ve panellerle sınırlanan gele-neksel Munzur Festivali, geçen yılgüvenlik gerekçesiyle yapılmamıştı.Yanlış anlaşılmasın, izin alamamagibi bir durum yoktu. Festival ör-gütleyicileri çatışmalı ortam, devletinyasak bölge ilanı, kırda sürdürdüğüoperasyonlar nedeniyle başvuru bileyapmamıştı. Aradan geçen bir yıldaçatışmalı ortam kitle katliamlarınaevrildi. Kürdistan’da bazı şehirlerbombalarla yıkıldı. Binden fazla Kürtyıkılan şehirlerin içinde katledildi.Mitinglerde, meydanlarda, otobüsduraklarında patlatılan ve yüzlerce-mizi aramızdan alan bombalarla halksokağa çıkamaz, kalabalık mekanlaragirmeye korkar hale getirilmek is-tendi. Şimdi tüm bunlara ek olarakAKP iktidarı darbe girişimini bahaneederek OHAL ilan etti ve tüm de-mokratik haklarımıza saldırmaya baş-ladı.

Ve biz Yozlaşmaya Karşı AnadoluHalk Festivali’ni Dersim’de örgüt-lüyoruz. Festivale çağırdığımız, fes-tival yapacağımızı duyan hemen her-kesin hayretleri arasında bir yandaneksiklerimizi tamamlıyor, bir yandankitle çalışması yapıyoruz.

Festival kararı alırken tereddütetmedik. Çünkü neyi, niçin yaptığı-mızı biliyorduk. Bize festival yapmakararı aldıran, SİYASİ CÜRETİ-MİZDİR. CÜRETİMİZİN KAYNA-ĞI SINIFSALDIR. Kişisel cesarettenfarklı olarak neyi, niçin yaptığınıbildiği sürece CÜRET devrimcinindoğal bir davranışı olur.

Cüretimizin temeli düşmana duy-duğumuz kindir. Kafalarımızın içindeOHAL ilan ederek bizi sokağa çık-mayı, eylem yapmayı, örgütlenmeyi

düşünemez hale getirmek istiyorlar.Festivali, DÜŞMANIN YARATTIĞIHAVAYI DAĞITMAK için yapıyo-ruz. Bu koşullarda da kitle çalışmasıyapılacağını, köy köy ilçe ilçe kapılarıçalarak gösteriyoruz.

Cüretimizin temeli halka duydu-ğumuz sevgidir. Halkımızı düşmanıneline bırakmayacağız; halkımızı fa-şizmin saldırıları karşısında örgütsüzbırakmayacağız. Korkup geri çeki-lerek değil, bir adım ileri atarak sal-dırıları püskürtebiliriz. Savunmadansaldırıya geçmek demokratik alandabugün tüm yasaklamalara, kalabalıkyerlerde patlayan bombalara rağmen,mutlaka halkın güvenliğini alarakfestival, konser, piknik vb. yapmaktır.Eylem yapma hakkından vazgeçme-mektir.

Cüretimizin temeli örgütümüzeduyduğumuz güvendir. Tarih göster-miştir ki örgütümüzün yapılabilir de-diği her şey yapılmıştır, hatta bizyapılmaz diye düşündüğümüzde baş-ka bir birime o iş yaptırılmış vepratik olarak yapılabilirliğini gör-müşüzdür. Bulunduğumuz yerde tekbaşına olmak değil örgüt gibi herşeyi nedenleri ve sonuçlarıyla dü-şünmektir önemli olan. O zaman gö-rev ve sorumluluklarımızın ne oldu-ğunu bilir ve bizi ileriye taşıyacakadımı atarız.

Cüretimiz anlık bir cesaret değildir.Aldığımız kararların her türlü sonu-cunu bilerek hareket etmektir cüretliolmak. Sonuçlarını bilmek ve önlemalmaktır.

Kaygılar yersiz mi? Her zamandeğil. Festivalimizi, konserimizi ya-saklayabilirler mi? Evet yasaklaya-bilirler. Eskişehir’de, Antalya’da ol-duğu gibi... Fakat Samandağ’da EvvelTemmuz Festivali’nde olduğu gibihalkın sahiplenmesiyle ya da alter-natifler geliştirerek yasakları aşabilir,

festivalimizi yaparız. Kimi zamanİkitelli’deki gibi tırların kestiği yoldabir kamyon kasasında söyleriz tür-külerimizi, kimi zaman başka bir yeriçin başvuru yaparız, kimi zamanbütün evleri, kahvehaneleri festivalalanı yaparız.

Festival için toplanan kitleye düş-man saldırabilir mi? Evet saldırabilir,fakat biz aldığımız önlemlerle düş-manın saldırısını engelleyebiliriz,festival alanının, kitlenin güvenliğinialabiliriz.

Karşılaşacağımız engeller, öde-yeceğimiz bedeller bizim ileri adımatmamızı engelleyemez. Korkularla,kaygılarla hareket ettiğimizde cüretlikararlar alamadığımız gibi yerimizdesayar, çoğu durumda da gerileriz.Çünkü düzen ve devrim, ikisindenbiri kazanana kadar sürekli mevzisavaşı verecektir. Bugün önümüzekoyacağımız hedef bulunduğumuzmevziyi terk etmeme sorunu değil,yeni mevziler kazanmak olmalıdır.Bu hem halkımıza hem devrimci de-mokrat güçlere de güven verecektir.

Bir örnek: Dersim’de geçtiğimizhaftalarda bir mahallede polis yolukum dökerek kapattı, anayolun bellibölümlerini de kapattı. Tüm araçlarsadece jandarma karakolunun önün-den geçerek ilçeye girebiliyordu. Bu-nun üzerine önce halk yürüyüşe geçti,Ovacık Demokrasi Platformu da es-nafların çağrısı üzerine toplandı veeylem çağrısı yaptı. Ovacık merke-zinin tümü eylemdeydi, anayoldakiilk kum barikata kadar 3 km. yüründü.Halk kumu ezip geçti, yolu açtı.HDP milletvekili arabasıyla geçtikumun üzerinden. Eylem biterkenpolis ağır silahlarla, zırhlılarla geldi,yolu tekrar kapatmaya çalıştı. HDP’li-ler kitleyi, biz heyet kurup görüşe-ceğiz eylem bitti, diyerek dağıttılar.Halk Cepheliler, polis çekilmedenkitleyi dağıtmayın diye bu kararıalanlarla tartıştılar. Polis saldırı ha-zırlığı yapıyordu bir yandan. HDPmilletvekili, “burada halkın vekili

AA NN AA DDOO LLUU CC EEPP HH EESS İİ

Dersim’de Festival YapıyoruzCüretimizin Kaynağı

Sınıfsaldır

Yürüyüş

7 Ağustos2016

Sayı: 533

TUTSAKLARI YAKAN FAŞİZM, ŞİMDİ KİTAPLARI YASAKLIYOR!28

var, biz gereken konuşmayı yaparız”dedi. Polis ona da saldırmaya kalktı.Halkın, Halk Cephelilerin tepkisiüzerine polis yolu kapatamadı.... İştebu örnek bize solun halkın gerisindekaldığını gösteriyor. Halkın cüreti

haklılığından, meşruluğundan geliyor.devrimciler haklı olmanın verdiğicüretle hareket ettiklerinde başarıyaulaşabilir.

Dersim Ovacık’ta irade savaşı sü-rüyor. Yola tek bir giriş bırakacak

şekilde tekrar kum döküldü. Mevzisavaşı, bazen festival yapma hakkıüzerinden, bazen kapanan yolu açmakiçin sürüyor, sürecek. Dün olduğugibi bugünde herkesin olmaz dediğiyerde olur diyecek ve örgütlenmeye,

OHAL AKP’nin kazanılmış bütünhaklarımıza saldırılması, yok etmekistemesi demektir. Çalınan hakları-mıza karşı direnme hakkımızın yokedilmesi demektir. Hiçbir mahkemekararı olmadan bütün evlerimize,derneklerimize 24 saat saldırmasıdemektir. Tüm Türkiye halkları,AKP’nin saldırı hedefindedir. Dire-nen, hak arayan, adalet isteyen, sesiniduyurmak isteyen, açım-yoksulumdiyen, parasız eğitim isteyen, insancayaşam isteyen herkes hedefindedir.

OHAL; darbecilere değil, halkı-mızı teslim almak için yapılmıştır.Halkı “sıkı ”yönetmek bu sisteminkarakteridir.12 Mart, bol gelen ana-yasanın daraltılması, 12 Eylül ilekuşa çevrilen anayasanın kafası ko-parıldı. Ya şimdi? OHAL’siz, sıkı-yönetimsiz mi yaşıyoruz? 82 yıldırsıkıyönetimlerle, cuntalarla, olağan-üstü hallerle, faşist yasalarla yöne-tiyorlar. Kaç sıkıyönetim, kaç ola-ğanüstü hal, kaç katliam yaşandı?Bu kaçıncı tehdit? Kaçıncı inkâr,kaçıncı gözdağı? Tüm bunlara karşıbirleşen halklarımız kazanacak. Bizkazanacağız.

TESLİM OLMAYACAĞIZ!AKP’nin ne kadar kof bir gücü

olduğunu gördük. İlk fırsatta ülkedenkaçmanın hesaplarını yaptılar. Biz80 milyonuz. 80 milyon halkı teslimalamazsınız. Binbir bedelle elde et-tiğimiz haklarımızdan bir milim geriadım atmayacağız. AKP FAŞİZMİNİYENECEĞİZ!

Bakın! Darbeciler şahsında oli-garşinin (egemenlerin) devletini gö-receksiniz. AKP’liler şahsında oli-

garşinin (egemenlerin) devletini gö-receksiniz.

Halka dayanmıyorlar. Çünkü halkdüşmanıdırlar. Kendilerine kitle ta-banı yaptıkları çok büyük orandaişsiz-güçsüz, cahil bıraktırılmış, kan-dırılmış, yoksul, emekçi halk ço-cuklarıdır.

Halk için hak, hukuk, yasa yoktur.Kendi çıkarları için vardır.

Demokrasiye sahip çıktıklarınısöylüyorlar. Yalan! Demokrasi kendiçıkarlarına hizmet ediyorsa vardır.

DARBE GİRİŞİMİNDE BULU-NAN GENERALLERİN HEPSİHALK DÜŞMANIDIR! AMERİ-KAN UŞAĞIDIR!

Kürdistan’da çoluk, çocuk kat-ledenler, şehirleri yerle bir edenler,binlerce insanı memleketinden sür-gün edenler bu cuntacılardır. Darbegeneralleri, 15 Temmuz’a kadarAKP’nin emriyle halkı katlettiler.Kendi çıkarları için askerleri kandırıpdarbe yaptırmaya götürdüler. Halkıkatlederken aslan kesilen koca kocagenerallerin yakalandıklarında nasılsüklüm püklüm olduklarını da gör-dük.

DÜNE KADAR ELELE VERİPHALKI KATLEDEN AKP VE TSK,İT DALAŞINA TUTUŞMUŞTUR.HER İKİSİNİN DE ORTAK VEASIL DÜŞMANI HALKTIR. HERİKİSİ DE HALKA KARŞI SUÇİŞLEMİŞLERDİR. BU NEDENLEHALKTAN KORKUYORLAR.

Halklarımız, AKP’nin çağrılarınakulak vermemiştir. AKP, gericilerihalkın üstüne salmıştır. Devrimci-lerin, yurtseverlerin, kendinin kar-

şısında gördüğü mahallelere saldırt-mıştır. AKP, faşist ve korkak birpartidir. Şehirlerin meydanlarına çı-kın, demokrasimize sahip çıkın. Va-tana ihanet eden provokatörlere karşıdirenin” çağrıları yaptılar. DEMO-KRATLARA BAKIN! Halkın enküçük talebi için halkı gaza boğup,saldıran, katleden, vur emrini benverdim, diyen kendi değilmiş gibiDEMOKRASİDEN bahsedip, halkısokağa, meydanlara çağırıyor. FaşistAKP; halkın türkülerini bile yasak-layan kendi değilmiş gibi iktidarı,egemenliği tehlikeye girince demok-rasiyi hatırlayıp halkı meydanlaraçağırıyor. Amerika’nın planlarınagöre nefes alan AKP, bugün Ame-rika’ya karşı halkın antiemperyalist,bağımsızlık duygularını kullanmakiçin göstermelik kafa tutuyor. Darbeile itaatsizlik eden generalleri ve or-duyu yeniden şekillendirmek içinAmerika genelkurmay başkanı Tür-kiye’ye geliyor. AKP ve ordu, Ame-rikan emperyalizminin uşağıdır.Amerika’nın bölgedeki çıkarına hiz-met eden işbirlikçilerdir.

Halkları teslim alamadıkları içinsürekli saldırıyorlar, katlediyorlar,yasaklar koyuyorlar. OHAL ilan edi-yorlar. Halkların ADALET İSTE-ĞİNE KARŞI KAN DÖKÜYOR-LAR.

FAŞİZM 80 MİLYON HALKITESLİM ALAMAZ. HALKLARINDÜŞMANI EMPERYALİZM VEFAŞİZME KARŞI BİRLEŞELİMSAVAŞALIM KAZANALIM!

EZİLEN, SÖMÜRÜLENHALKLAR OLARAK FAŞİZMEKARŞI ÖRGÜTLENECEĞİZ, Sİ-LAHLANACAĞIZ, HALKIN İK-TİDARINI KURACAĞIZ!

HALKIZ HAKLIYIZ KAZA-NACAĞIZ!

AMED HALK CEPHESİ

AMED HALK CEPHESİ:

EZİLEN, SÖMÜRÜLEN HALKLAR OLARAK FAŞİZMEKARŞI ÖRGÜTLENECEĞİZ, SİLAHLANACAĞIZ,

HALKIN İKTİDARINI KURACAĞIZ!

7 Ağustos2016

Yürüyüş

Sayı: 533

29TUTSAK, 10 KİTABA SIĞAR MI?

ÖDP-DY'nin tarihi "mucize" bek-lemenin tarihi olarak yazılmıştır yıl-gınlığın sayfalarına. Mucize bekle-mek, elbette acizliktendir. Acizlikise, ÖDP-DY'nin tercihi olarak şe-killenmiştir.

Melih Pekdemir, 11 Temmuz 2016tarihli Birgün gazetesinde yayınlanan"Acizler Mucize Bekler" başlıklı ya-zısında, özetle "faşizm karşısındamucize beklemeyelim, mucize bek-lemek acizlerin işidir, beklemek ye-rine koşulları değiştirelim" diyor.

Biz de "günaydın" diyoruz. Melih Pekdemir yazısının bir ye-

rinde şöyle diyor: "...Faşizm bizlerimucizelere bel bağlamaya da zorlu-yor. Faşizm çırçıplak bir şiddettir,zordur ve evet buna da zorluyor.Teslim almakla, öldürmekle yetin-miyor. Çaresiz hissetmemizi, işimizinmucizelere kaldığına inanmamızı da-yatıyor..."

ÖDP-DY'nin tarihi, faşizmin budayatmasına boyun eğerek, düzeniçine savrulmanın tarihi olarak şe-killenmiştir.

Faşizmin dayattığı koşullara karşıçıkmak, silahlı mücadele demektir.Silahlı mücadele ve illegal örgütlen-me, faşizmin dayattığı her türdenzoru, zorbalığı ve "mucize" dayat-masını parçalayıp geçmek demektir.Silahlı mücadele ve illegal örgütlenmeyapmıyorsanız, işiniz gerçekten demucizelere kalmış demektir. Çünkü,kurumsallaşmış faşizm karşısındabaşka türlü mücadele edilemez.

Kurumsallaşmış FaşizmeKarşı İki Tavır...

Bakın, Melih Pekdemir ne diyor:"... karşı karşıya olduğumuz her şeysıradan ve kaba bir adamın zora baş-vurmasından ibaret değil, kurumsal-

laşmış bir faşizm." Bravo, nihayet bunu öğrenmiş...

Demek, halk olarak "kurumsallaşmışbir faşizm" ile karşı karşıyayız. Gü-naydın... O halde tarihin sorusu şudur:Kurumsallaşmış faşizme karşı halkolarak nasıl mücadele etmeliyiz?

Kurumsallaşmış faşizme karşı,anti-faşist mücadele nasıl olmalıdır?

Bu sorunun cevabı için Cephe'ninkanla yazılan tarihine bakılmalıdır.Bu tarihte faşizme karşı direnişlervardır, halkın adaleti vardır, halkınörgütlü gücüyle birleşen devrimcişiddet vardır, sonuç alıcılık vardır...12 Mart'ın başbakanı Nihat Erim'den12 Eylül'ün işkencecilerinden Mah-mut Dikler'e cezalandırılan halk düş-manlarından sorulmuş hesaplar var-dır...

Kurumsallaşmış faşizme karşıanti-faşist mücadele nasıl olmamalıdırsorusunun cevabı ise DY-ÖDP'nintarihidir. Bu tarih dönekliğin, tasfi-yeciliğin, teslimiyetin, yılgınlığın ta-rihidir. Bu tarihle hesaplaşılmadan

kendiliğindencilikten kurtulmak im-kansızdır. Değilse, yazıp söyledikleridemogojiden başka bir şey değildir.

12 Eylül 1980 öncesi faşizminkitle katliamları, saldırı ve baskılarıyaşanırken halkın örgütlü gücüyledevrimci şiddeti birleştirip faşizmdenhesap sormak, devrimci görevdir.ÖDP-DY'nin bu görevden kaçmasınınadı ise "Direniş Komiteleri" olmuştur.Bir yandan devrimci görevler biryanda DY'nin kendiliğindenciliği...İşte bu iki farklı tavır, devrimcilikile tasfiyecelik arasındaki uzlaşmaz-lığın dışa vurumu olarak yaşanmıştır.

Koşulları Değiştirmek,Devrimci İradeninTarihsel Eylemidir...

Melih Pekdemir, R. Tayyip Edo-ğan'ı kastederek diyor ki: "... Diktatör,tarihte eşi görülmemiş birisi mi?Asla. Sadece benzerlerinin taklidi...Sıradan ve kaba ve kibirli bir adamınkahraman (!) gibi kostaklanmasınısağlayan koşulları değiştirmeliyiz ve

KOŞULLARI DEĞİŞTİRMEKTENBAHSEDEN ÖDP-DY,

DAYATILAN OHAL KOŞULLARIKARŞISINDA NEYİ NASIL YAPACAK?..

Yürüyüş

7 Ağustos2016

Sayı: 533

TUTSAKLARI YAKAN FAŞİZM, ŞİMDİ KİTAPLARI YASAKLIYOR!330

değiştirebiliriz." İşte şimdi de OHAL adı altında

dayatılıyor faşist saldırılar. Hadi ba-kalım, ne yapacaksınız? Göreceğiz...OHAL olmadan, 1 Mayıs Taksim'dengeri adım atanların şimdi nereyekadar gerileyeceklerini göreceğiz...Sözkonusu olan demokratik mevzi-lerden çatışmadan çekilmek, pes et-mektir. ÖDP-DY'nin en iyi yaptığıişlerin başında gelir bu.

Koşulları değiştirmek için dev-rimci irade gerekir. Tarihi boyuncaDY-ÖDP'de olmayan tam olarak bu-dur. Tasfiyeciliğin karakter özelliğibudur. O koşulları değiştirmeyi gözealamadığı için kendisi değişir. Elbettebu değişim her defasında daha birdüzen içine olur.

Koşulları değiştirecek olan, o ko-şulları dayatanlarla çatışmaktır. Uz-laşmaz olmak demektir. Bedel öde-mek ve ödetmektir. ÖDP-DY, tarihiboyunca bütün bunlara sırtını dönm-üştür. Direnip mücadele edenlerlearasına mesafe koyar. Fersah fersahuzak durur. Öyle ki, açlık grevi yapantutsak ailelerini bile binasından atıpkapılarını kapatmaya kalkanlar bun-lardır.

Koşulları değiştirecek olan, savaşıhalklaştırıp halkı savaştırmaktır. Oysa"savaş" kavramı bile bunlara uzaktırartık. Geceleri basılma tehlikesi ol-mayan evlerinde, devrim ve devrim-cilikten, halktan uzak "o ayrı ma-halleleri"nde düzenle barışık yaşayanakıllı solculardır bunlar. Gerçekleribudur. Ve bu durumlarıyla, koşullarıdeğiştirmekten bahsetmeleri bile "bü-yük cesaret" gerçekten de...

Açık olan şu ki, koşulları değiş-tirecek olan devrimci iradedir. Bununiçin kavganın Mahir’i olmak gerekir.ÖDP-DY'nin yaptığı ise Mahir Çayandevrimciliğini tasfiye etmek olmuştur.

Tasfiyecidirler. Devrimci çizgiyi,devrimci değer ve ilkeleri önce ür-kekçe ve 1990'lardan itibaren de diz-ginsiz bir şekilde tasfiye etmeye so-yunmuşlardır. İşte bu süreçlerininsonunda emperyalizmden "demok-rasi" mucizesi bekleyen, faşizme bo-yun eğen, direnmekten kaçan, yoz-laşmış bir hale gelmişlerdir.

"Mamaklaşma" Nedir? Koşulları değiştirmek için, cüret

ve emek gerekir. Bedel ödemeyi gözealmak gerekir. Ölmek ve öldürmekgerekir. Halkın örgütlü gücüyle bir-leşen devrimci şiddeti kuşanıp halkdüşmanlarının üzerine yürümek, he-sap sormak gerekir. ÖDP-DY'ningerçekliği ile bu gereklilikler arasındauçurum vardır.

Koşulları değiştirmek ve kendi-liğindencilik apayrı iki olgudur. ÖDP-DY tarihinde faşizmin dayattığı kar-şı-devrimci koşullara uyum sağlamakvardır. 12 Eylül faşizminin dayattığıkarşı-devrimci koşullara nasıl ayakuydurdukları ortadadır. Ülkemiz solutarihine "Mamaklaşma" kavramınıkazandıranlar bunlardır.

Nedir Mamaklaşma? Şudur: 12Eylül faşizmi, DY yöneticileri baştaolmak üzere DY'lileri büyük orandaMamak hapishanesinde toplayıp tes-limiyet dayatmıştır. Ve başarılı olupsonuç almışlardır. Böyle olduğu için-dir ki, "Mamaklaşma" demek tesli-miyet anlamına gelmektedir.

"Mamaklaşma" demek faşizmindayattığı koşullara boyun eğmek de-mektir. Ki "Mamaklaşma" gerçeğiniyaratanların başında gelenlerindenbirisi de M. Pekdemir'dir. Ve şimdikalkmış Mamaklaşan aklıyla "ko-şulları değiştirebiliriz" diyor. Kiminanır buna? Biz söyleyelim: Kendisibile inanmıyordur...

ÖDP-DY, AvrupaBirliği'ndenDemokrasi MucizesiBeklemiştir.

Melih Pekdemir, "faşizm kar-şısında mucize beklemeyelimyani kendiliğindenciliğe düşme-yelim" demeye getiriyor.

O zaman sorulur: Peki ne ya-pacaksınız? Sivil toplumculukdışında ne yapacaksınız... Tasfi-yecilik dışında ne yapacaksınız...Direniş kaçkınlığı dışında ne ya-pacaksınız... Yılgınlık dışında neyapacaksınız...

Başka bir şey yapamayacak-ları için, demagoji yapıyorlar.

Doğrudur, faşizm karşısında

acizliğe düşenler mucize bekleyipdururlar. Ve işte bu acizliğin tamadı, DY-ÖDP'dir.

Melih Pekdemir söylemiş, artıkmucize beklemeyeceklermiş. Pekine bekleyecekler? Bu sorunun cevabıiçin ÖDP-DY'nin yakın tarihine bak-mak yeterlidir. Avrupa Birliği em-peryalizminden özgürlük ve demok-rasi beklentisi içinde AB'ye "HAVET"diyenler bunlardı. Bırakın emperya-lizme karşı bağımsızlık için silahasarılma hakkını kullanmayı, söylemdüzeyinde bile Avrupa emperyaliz-mine doğrudan "Hayır!" diyemediler.

Ve dahası da şu ki; o günlerdeAvrupa Birliği uyum yasaları parla-mentodan geçince, Melih Pekdemirgazetedeki köşesinde ülkemizde de-mokratik devrim gerçekleştiğini ya-zabildi. Şimdi kalkmış koşulları de-ğiştirmekten bahsediyor... Kim inanır?Dediğimiz gibi, kendisi bile inan-mıyordur bu dediğine. "Sen kiiim,koşulları değiştirmek kim" denir böy-lelerine.

Avrupa emperyalizminin göster-melik yasaları parlamentodan geçtidiye "demokratik devrim oldu" di-yebilen Melih Pekdemirler'in tasfiyeciçizgisi, halkı böylesi yalanlara inan-dırmaya çalışarak aldatmak istemiştir.Bir diğer ifade ile halkı "mucizeler"einandırmaya çalışanlar Melih Pek-demirler'dir.

Halkı böylesi "mucize"lere inan-dırmaya çalışmak, halkı ideolojik

Koşulları değiştirecekolan, o koşullarıdayatanlarla çatışmaktır.Uzlaşmaz olmak demektir.Bedel ödemek veödetmektir. ÖDP-DY, tarihiboyunca bütün bunlarasırtını dönmüştür. Direnipmücadele edenlerlearasına mesafe koyar.Fersah fersah uzak durur.Öyle ki, açlık grevi yapantutsak ailelerini bilebinasından atıp kapılarınıkapatmaya kalkanlarbunlardır.

7 Ağustos2016

Yürüyüş

Sayı: 533

331TUTSAK, 10 KİTABA SIĞAR MI?

olarak silahsızlandırmak demektir.ÖDP-DY'nin yapmaya kalktığı iştebudur. Seslendikleri kesimleri Avrupaemperyalizmine yönelik beklentiiçine sokmuşlardır. Oysa, demokrasidemek halkın iktidarı demektir. Hal-kın iktidarı ise, halk savaşının zaferiolarak gerçekleştirilecektir. Oysa,halk savaşı ve halk iktidarı hedefindenuzun zaman önce, hem kavram hemde pratik olarak vazgeçmişlerdir. Uğ-runa dövüştükleri hiç bir değerlerikalmamıştır...

"Mucize" beklemiyorsanız, eğeremperyalistlerden bir beklentinizyoksa, o zaman emperyalizme karşıbağımsızlık, faşizme karşı halkın ik-tidarı, kapitalizme karşı sosyalizmiçin savaşacaksınız demektir.

Kurtuluşa Kadar Savaş'a uygunillegal bir örgütlenme biçimi yaratıpsilahlı mücadele yürütülmeden, bumücadelenin kültürü kişilik halinegetirilmeden "mucize" beklentisindenkurtulamazsınız.

Öyle ki, Melih Pekdemirler, halkıve kadrolarını dünden bugüne ör-gütsüzlüğe mahkum edenlerdir. Ör-gütsüzlük demek, koşullara yenilmekdemektir. O koşulları dayatan em-peryalizme, faşizme boyun eğmekdemektir. Öyle bir boyun eğiştir kibu, halk düşmanlarına tek kurşun sı-kamaz hale gelinir...

ÖDP-DY TasfiyecilikAcizliğinin İçindeDebelenmektedir

Bakın, Melih Pekdemir yaşadıklarıacizliği örtük olarak nasıl itiraf ediyor:"... Mucize’ye hakikaten ihtiyaç yok...Kendimizi aciz hissetmeyelim vegündüzleri duru gökyüzünde hazirangüneşimizin, geceleri yumruklu yıl-dızlarımızın ne anlama geldiğiniunutmayalım yeter..."

Oysa, acizlik Melih Pekdemirler'intercihidir. O acizliğe Anadolu İhti-lali'nin Marksist-Leninist çizgisinitasfiye etmeye kalktıklarında düştüler.O günden bugüne de tasfiyeciliğinacizliği içinde debelenip duruyorlar...

Sınıflar kavgasında acizlik bir so-nuçtur. Tercihlerinizin sonucu olarakyaşarsınız acizliği. Ki devrimci ideo-lojinin kuşanılmadığı, devrimci ira-

denin somutlan-madığı yerdepolitik acizliğinolması kaçınıl-mazdır. Ve buacizlik, "kendi-mizi aciz hisset-meyelim" de-mekle de orta-dan kalkmaz.Nitekim kalkmı-yor...

DY-ÖDP yö-neticileri dev-rimden, devrimcilikten vazgeçtikleriandan itibaren acizlik içindedirler.Tarihleri bu acizliğin eseridir.

Ve şimdi, işte bu acizliğin diliylediyorlar ki; "... Gündüzleri HaziranAyaklanması’nı geceleri de yıldızlıyumruğu düşünelim..."

Yani, geceleri DY'yi düşünecek-lermiş...

Buyursunlar, o "ayrı mahalleler"inde nostalji yapmaya devam etsinler.Oysa, görülmesi gereken gerçek şudurki; DY-ÖDP'nin tarihi örgütü red-detme üzerine kuruludur. Ve şimdi,örgütü reddetme üzerine kurduklarıtarihin sonunda "mucize bekleme-yelim, kendiliğindenciliği reddedelim"diyorlar.

34 yıl sonra söylüyorlar bunu.Halbuki, 12 Eylül'ün mahkeme sa-lonlarında örgüt olmadıklarını, sadecebir dergi olduklarını söyleyerek örgütüreddetmişlerdi.

Melih Pekdemirler, DY sürecindekendiliğindenciliğin kitabını yazdılar.Bugün bir biçimiyle ve sonuçtanitiraf ettikleri acizliğin kaynağı ora-lardadır. Mahir Hüseyin Ulaş'ın Kur-tuluşa Kadar Savaş'ına uygun örgüt-lenme ve mücadele tarzını reddet-meleriyle birlikte, acizlik çukurunada düştüler.

DY-ÖDP'nin acizlik ve kendili-ğindenciliği THKP-C'nin ideolojikreddiyle başlar. Bu kapsamda öncüsavaşını reddetmişlerdir. "İç savaş"tespiti yapıp direniş komiteleri öne-rileri getirerek anti-faşist mücadeleningerekliliklerinden kaçmışlardır.

İç savaş tespitleri, direniş komi-teleri önerileri... işte bütün bunlar,ÖDP-DY'nin o süreçte bekledikleri

"mucizeler"di: İç savaşın yaşandığıkoşullarda halk direniş komitelerindeörgütlenip faşizmin iktidarını nasılsayerle bir edecekti, öncü savaşınagerek yoktu, halk düşmanlarındanhesap sormaya gerek yoktu.... Kav-ganın gerekliliklerinden kaçtıkçaişleri işte böyle "mucizeler"e kalı-yordu. Oysa yapılması gereken, fa-şizme karşı mücadeleyi büyütüphesap sormaktı. Gerilla mücadelesiniörgütleyip yaymaktı.

Halkı "Kurtuluşa Kadar Savaş"gerçekliği içinde örgütlemeyenler,elbette kendilerini de örgütsüzlüğemahkum etmiş olurlar. DY demek,Mahir Hüseyin Ulaş'ların uzlaşmazmücadelesinin yarattığı büyük po-tansiyelin devrimci bir güce dönüş-mesini tasfiye etmek demektir.

1970'lerin ikinci yarısında MahirÇayan çizgisini tasfiye etmeye kal-kanların 1980'lerde Mamaklaşma ya-şayacağı açıktır. 1980'lerdeki Ma-maklaşma'nın 1990'ların ikinci yarı-sında ÖDP'lileşmeyle sonuçlanacağıda malumdur.

Mamaklaşmak ile ÖDP'lileşmek,aynı şeydir. Aynı tercihin farklı sü-reçlerdeki şekillenişidir sözkonusuolan. ÖDP'lileşmek, düzen içileşenakıllı solculuk demektir. Akıllı sol-culuğun kitabında düşmana karşı di-renmek, düşmanla çatışmak, düşmanıyenmek, düşmandan hesap sormak...yoktur. Çünkü, ÖDP-DY faşizme"düşman" gözüyle bakmaz. Uzlaş-mıştır. Düşmanla uzlaşan bu akıllısolcu kafası mı koşulları değiştire-cek... Melih Pekdemir gidip onlarada anlatabilir ama buna kargalar bilegülmeyecektir...

Yürüyüş

7 Ağustos2016

Sayı: 533

TUTSAKLARI YAKAN FAŞİZM, ŞİMDİ KİTAPLARI YASAKLIYOR!32

Kavgada "Mucize" Yoktur,Devrimci İrade Vardır

ÖDP süreci, tam anlamıyla ör-gütsüzlüğün yüceltilmesi üzerine ku-rulu olarak şekillendi. Bireyciliği,örgütsüzlüğü kutsadılar. Aleni olarakörgüt düşmanlığı yaptılar. Burjuvaideolojisinin sol saflardaki propa-gandacısı gibi çalışarak sola ait de-ğerleri kirletmeye kalktılar.

Örgütsüzlüğü örgütlemeye çalış-tılar. Onlar; artık geceleri evleri ba-sılmadan huzurla yatabileceklerdi...Böyle diyerek aynı zamanda oligar-şiye de mesaj gönderiyorlardı. Ku-rumsallaşmış faşizmin olduğu birülke de evlerin basılmaması mümkünmü... Faşizme karşı çıkmazsanız el-bette mümkün. DY-ÖDP'nin pratiğiböyle şekillenmiştir. Eylem biçim-lerinden sloganlarına, yaşam biçim-lerinden davranışlarına uzanan yel-pazede yılgınlığın temsilcisine dö-nüşmüşlerdir.

Melih Pekdemir'in yazısında "Ha-ziran Güneşi" diye tanımlanan örgütHaziran Hareketi’dir. Keza o da, ör-gütsüzlüğü adeta kutsayan sivil top-lumcu bir anlayışın ürünüdür.

Bilinir, eksilerin toplamı artı olmazama daha büyük eksi olur. HaziranHareketi de böyle olmuştur. Faşizm-den hesap sormanın kaçınılmaz ol-duğu koşullarda bunlar, yılgınlığı ör-gütlemektedirler. Öyle ki, 1 Mayıs'tabile Taksim diyememiş ve faşizministediği gibi davranabilmişlerdir. 1

Mayıs'ta bile Taksim'e çıkma kararıalamıyorsanız siz hangi koşulları de-ğiştirmekten bahsediyorsunuz Allahaşkına...

Kısacası; DY'den ÖDP'ye kenditarihleri “mucize” beklemek üzerinekuruludur.

Mucize bekleyenler; bedel ödemekistemeyenlerdir. Bedel ödemeyi gözealanlar, fedayı kuşanmışlar demektir.ÖDP-DY, ölüm orucu direnişçileriüzerinden artık devrimcilerle aynımahallelerde oturmadıklarını ilan et-miştir. Öyledir, ÖDP-DY'liler uzunzamandır bizim direniş mahallesindeyaşamıyorlar.

Mucize bekleyenler; örgütü veideolojiyi tasfiye edenlerdir. Çokaçık ki, kendi gücünüzü tasfiye eder-seniz, yani örgütünüzü ve devrimciideolojiyi tasfiye ederseniz, "mucize"beklemek dışında tarihsel bir eyle-miniz olmaz, başka bir seçeneğinizkalmaz.

Kavgada mucize yoktur. Devrimciirade vardır. Devrimci irade, koşullarıdeğiştirmenin aracıdır. Koşulları de-ğiştirmek, güç meselesidir. Söz ko-nusu olan, her şeyden önce ideolojikgüçtür. Avrupa emperyalizmindendemokrasi bekleyecek kadar ideolojikkörlük yaşayanlar, koşulları asla de-ğiştiremezler. Çünkü buna güçleriyetmez...

Melih Pekdemirler'e"Günaydın" Diyoruz...

Koşulları değiştirmek, size da-yatılan karşı-devrimci koşullarakarşı direnmek demektir. Direnişkararlılığının olmadığı yerde fa-şizmin dayattığı koşulları değiş-tiremezsiniz. Ki faşizmin dayatığıkoşulların biçimleri değişik ola-bilir ama özü hiç değişmez. Çün-kü, karşı-devrimci iradenin amacısize boyun eğdirmektir. Faşizmbu amacını hayata geçirirken ara-da, ortada kaçak güreşeceğinizbir "gri" alan bırakmaz.

Sen istediğin kadar olmayanbu "gri" alanda demokrasicilikoynama çalış... Türkiye koşulla-rında bir yere kadardır. Ülkemizkoşullarında sol adına en düzeniçi politikayı bile yapsan mutlaka

asgari bir iradilik gerekir. Bunu dasana hayat dayattıktan sonra söyler-sin... Günaydın diyoruz Melih Pek-demirler'e: Günaydın. Nice yıl sonrabunun farkına varmaya başlamalarıbile bir şey sayılır.

Faşizmin dayattığı koşulları de-ğiştirmek, bu dayatmaya karşı di-renmek demektir. Faşizmin dayat-malarına nasıl direnilecektir sorusu-nun yakın tarihimizdeki görkemlicevaplarından birisini Büyük Dire-nişimiz oluşturur. Tam yedi yıl dire-nilmiştir. Mucize vb. beklemeden,tek başımıza ve ölümüne direnilmiştir.Dayatılan koşullara teslim olunma-mıştır. 122 kez ölünmüş ama bir kezbile boyun eğilmemiştir.

Bakın, Büyük Direnişimiz'in fedaşehitlerinden Hüseyin Çukurluöz veBekir Baturu ne diyordu: "... Tekkelimeyle bugün zafer; devrim vedevrimciliğe dair tüm umutları yo-ketmek isteyen emperyalizm ve iş-birlikçilerine karşı başeğmemek, tes-lim olmamak demektir. Bugün zaferinadı, ölümüne direnmektir." (TarihiYazanlar Konuşuyor, Syf: 15, BoranYayıncılık)

İşte bu kararlılığa sahip olma-yanların koşulları değiştirmektenbahsetmesi demogojiden öte bir şeydeğildir.

Faşizmin dayattığı koşulları mıdeğiştirieceksiniz, işte o zaman dev-rimci iradeyi ve ideolojik sağlamlığasahip olacaksınız demektir. BunlarÖDP-DY'de olmayan niteliklerdir.

Melih Pekdemir'in yazısı yazıl-dığında henüz OHAL ilan edilme-mişti. Faşizmin dayattığı koşullarıdeğiştirmek mi... Saldırılar, yasak-lamalar, baskılar ortadadır. Hadi ba-kalım, ÖDP-DY dayatılan OHALkoşullarına direnip koşulları değiş-tirsin... Direnemezler. Çünkü bunlarbedel ödemekten kaçan yılgınlardır.Ama Cepheliler hapishanelerden so-kaklara, dağlardahn hayatın her ala-nına direniş içinde olmaya, direnişlerörgütlemeye devam ediyorlar. Çünkü,Mahir Çayan'dan öğrendiler devrim-cinin görevinin devrim yapmak ol-duğunu...

Halkı "KurtuluşaKadar Savaş" gerçekliğiiçinde örgütlemeyenler,elbette kendilerini deörgütsüzlüğe mahkumetmiş olurlar. DY demek,Mahir Hüseyin Ulaş'larınuzlaşmaz mücadelesininyarattığı büyükpotansiyelin devrimci birgüce dönüşmesinitasfiye etmek demektir.

7 Ağustos2016

Yürüyüş

Sayı: 533

333TUTSAK, 10 KİTABA SIĞAR MI?

1-) Dedikodu nedir?Dedikodu TDK sözlüğünde "Baş-

kalarını çekiştirmek ve kınamak üze-rine yapılan konuşma" olarak yeralır.

Felsefe ansiklopedisinde ise "Ge-lenek ve göreneklere aykırı davra-nışların toplumsal eleştirisi" diye ta-nımlanır. Bu anlamı olumlu gibi gö-rünür. Çıkış itibariyle bir toplumsaldenetim aracıdır dedikodu. Ancaközelliğini çoktan yitirmiştir.

Kısaca dedikodu, başkalarının ar-kasından konuşmak onu çekiştirmekiçin yapılan, halkın kınadığı bir dav-ranıştır.

2-) Dedikodu nedenyapılır?

Açıklığın, dürüstlüğün, eleştiriyapma cüretinin olmadığı, samimi-yetin kaybolduğu yerde dedikodubaşlar. Başkaları hakkında açıkçasöylenemeyen sözler gizlice konu-şulmaya başlanır. Bu bir tür kendinirahatlatma, içini dökme mekanizmasıolarak kullanılır. Ancak başkalarınıçekiştirme maksadı olduğu için iyiniyetli bir davranış değildir.

3-) Dedikodu kiminkültürüdür?

Dedikodu sınıflı toplumların ortayaçıkışıyla birlikte ezen sınıf kültürüolarak doğmuştur. Egemenliğini ko-rumak için çekiştirme, arkasındankuyu kazma, fitne fesat vb. yollarabaşvuran egemenler dedikoduyu üst-ten alta yaygınlaştırmak için her türlüaracı kullanmıştır. Maalesef bu konudasonuç da almışlardır. Halk kültür ola-rak ne kadar kınasa da dedikodu bu-

gün yaygın bir davranışözelliği olmuştur. Buda yozlaşmanın birbaşka çeşididir.

4-) Herkesdedikodu yaparmı?

Yapmaz. Bu özel-likle kadınlara yönelikolarak kullanılan aşa-

ğılayıcı bir sözdür. Dedi-koduculuğun kadını erkeği olmaz.Kültürel olarak bunun anlamını, ne-denlerini ve sonuçlarını gören kişilerdedikodu yapmaz, çevresinde bunaizin vermezler. Düzen kültürününyarattığı çarpıklıklardan biridir de-dikoduculuk. Bu nedenle, özellikledevrimciler kesin bir şekilde bu yozalışkanlığa karşı bilinçli olmalı vebunun önüne geçmelidir. Devrimcikültürde dedikoduculuğun yeri yok-tur.

5-) Dedikodu alışkanlığınıbesleyen kaynaklarnelerdir?

Kıskançlık dedikoduculuğu besler.İçten pazarlıklı olmak, düzen kültü-rünün yarattığı rekabet anlayışı, kişiselhusumetler başkaları hakkında yapılankötücül konuşmaları besler. Bununda kaynağı asıl olarak kişinin iç za-yıflığı, kendine güvensizliğidir. Bunedenle duygu ve düşüncelerini açık-lıkla ifade etmek yerine fiskos yaparakkapalı kapılar ardında konuşmayı se-çer. Böylece ağızdan çıkan sözlerinsorumluluğu omuzlarına yüklenmemişolur. Başkasındakini kıskanır çünkühazırcıdır, emekçi değildir. Halkınkardeşlik, dostluk gibi bağlarına düş-mandır, bu bağları dağıtmak ister.

Dedikodu bazen de kendini baş-kasında eleştirme şeklinde de gösterir.Kişi kendi zaaflarını başkalarına ya-mamayla dile getirir. Yani kendineyakıştıramadığı zaaflarıyla savaşma-yan zayıf kişilikler bilinçli veya bi-linçsiz şekilde başkalarına bu zaaflarıyamamak isterler ve böylece dedikoduyaparlar.

6-) Dedikoduculuğunahlaki karşılığı nedir?

Ahlaki anlamda dedikoduculukbir çürüme ifadesidir. Dedikodusuyapılan kişiler aslında eş, dost, akraba,komşu, arkadaş gibi kişinin kendiait olduğu çevreden yakınları olduğuiçin onlar hakkında yapılan gizli ko-nuşmalar, çekiştirmeler çarpık birahlak anlayışının sonucudur. Dedi-koducular insanın yüzüne gülüp ar-kasından konuşurlar. Bu nedenle, ah-laki bir izahı olmadığı gibi kimsededikoduculuğu da savunmaz, kabuletmez.

7-) Devrimciler dedikoduyapar mı?

Devrimciler egemenlerin yarattığı,beslediği halka ait olmayan her kültürekarşı cepheden tavır alır. Düzeninyarattığı kişiliğe karşı yeni toplumunve yeni insanın temsilcisidir. Onuniçin de devrimciler her türlü devrime,halka ait olmayan, yoz tavır ve dav-ranış gibi düzene ait olan dedikodu-culuğa da cepheden tavır alır onakarşı savaşırlar.

Devrimcinin eleştirisi varsa açıkçasöyler. Bu hem cesarettir hem deeleştirilerek kişiye verilen değerdir.Devrimci egemenlerin kirli yöntem-lerini kullanmaz. Çünkü zalimin kül-türünü kabullenen mazlum yozlaş-mıştır. O nedenle dedikodu alçaklıktır,ahlaksızlıktır. Devrim saflarında aslaizin verilmeyecek bir kural ihlalidir.

8-) Dedikodu devrimsaflarında nasıl görünür?

Dedikodu düzenden devrim saf-larına bencillik sonucu taşınan birkültürdür. Daha önce belirttiğimizgibi çoğunlukla zayıf, kendisiyle cep-heden hesaplaşmayan, değişimdeayak direyen kişiliklerde görülür.Kendi gelişip değişmediği gibi baş-kasının değişip geliştiğini hazmede-meyen onu karalamaya çalışan zayıfzavallı kişilik olarak kendini gösterir.

Örneğin kendi tembeldir ama baş-kasının tembelliğini kınar, bunu daeleştiri-özeleştiri şeklinde değil ar-

Ta rih ten, bi lim den, ön der le ri miz den, ge le nek le ri miz den

öğ ren dik le ri mizle güçleneceğiz!

SORUDA13BilgiBilgi

güçtürgüçtür

Dedikodu

Yürüyüş

7 Ağustos2016

Sayı: 533

TUTSAKLARI YAKAN FAŞİZM, ŞİMDİ KİTAPLARI YASAKLIYOR!34

kasından söyleyerek yapar. Çünküeleştiri-özeleştiri silahını kullansa busilahın kendisine döneceğini de bilir.

Düzenin birbirinin sırtına basarakyükselme kültürü devrimci saflardadedikodu olarak da görülür. Kişi yol-daşlarını çekiştirir, kendini ondanüstün görür, onun eksikliklerini gi-dermek yerine onun eksikliklerinikendi kariyerist, bencil yanını bes-lemeye kalkar.

Bu davranışlar genellikle bir alış-kanlık halini alır. Dedikoduya liberalyaklaşıldı mı bir süre sonra tümbirimi saran bir hal aldığı görülür.Dağıtıcı, yoldaşlık duygularını, sev-giyi, parçalayıcı bir özelliği vardır.O nedenle daha baştan ve en ufakbir dedikodu emaresine karşı tavizsiztavır almak gerekir.

9-) Örgütsel ilişkilerdededikodu neye yol açar?

Dedikodu, tüm insan ilişkilerindeçürümeyi yayan bir işleve sahiptir.Dolayısıyla örgütlü mücadele içeri-sinde de güveni, içten bağlılığı, sa-mimiyeti dinamitleyen bir zaaftır.

Dedikodu, güvensizliğin beslen-diği kaynaktır. Devrimci ilişkileraçıklık, güven ve samimiyet üzerinekuruludur. Yaşanabilecek tüm fikirayrılıkları, anlaşmazlıklar eleştiri-özeleştiri mekanizması dâhilinde çö-zülmeye çalışılır. Dedikodu bunlarıtahrip eder ve devrimci alternatif ye-rine düzenin kokuşmuş alışkanlıklarıtercih edilmiş olur. Devrimci bir kül-türün yerine çıkarcı, bencil burjuvakültürü hakim olur. Artık dedikodu-cunun olduğu yerde devrimciliktenbahsedilemez.

Yine dedikodu olduğu yerde bizimgibi düşmanın her daim hedefi olan,illegaliteyi bu yüzden temel alan ör-gütler için düşmanın yoz kültürününhâkim olmasını hem de düşmanınher türlü saldırısına karşı savunmasızbir sonuç doğurur.

Dedikoduculuk devrimci ilişkilerezarar verdiği için düşmanımızdır. Entehlikeli zaaflardan biri olarak görmelive mücadele etmeliyiz.

10-) Düzen kültürünün

bu konuya yaklaşımı nedir?Herhangi bir burjuva medya yayına

bakmak onların zihniyetini görmekiçin yeterlidir. Burjuvazi bilinçli olarakdedikoduculuğu yaygınlaştırır, bir zehirolarak toplumun tüm kademelerineyaymak ister. Magazin denilen şeyinde temeli budur. İnsanlar gerçek so-runlarını, acılarını, dertlerini paylaşmakyerine başkaları hakkında konuştukçamevcut düzen daha da güçlenir. Zaaflarıgörünmez olur. Tepkilerin ortaklaşması,birleşmesi engellenir.

Her tarafı dökülen, halkın istekve ihtiyaçlarına cevap vermesi müm-kün olmayan düzen birlik beraberlikyerine iç çekişmelerle dolu bir top-lumsal yapı ister. Bu nedenle tümayrılıkları körükler. Dedikodu da ev-lerimize kadar giren burjuvazinin birçürütme aracı olarak işlev görür.Egemen sınıflar tarafından bilinçlipolitikalar dâhilinde kullanılır.

11-) Devrimcilerinpanzehiri nedir?

Devrimcilerin açık olarak söyle-yemeyeceği hiçbir duygu ve düşün-cesi yoktur, olmamalıdır. Bizler doğrubulduğumuzu savunur, yanlış bul-duğumuzu eleştiririz. Dolayısıylagizli kapaklı, başkaları hakkında ilerigeri konuşmaya ihtiyacı yoktur. Ger-çek neyse onun peşinden koşarız.

Kültürel olarak bu durum özgüvensahibi olmamızı, dürüst ve samimiolmamızı sağlar.

Devrimciler sahip oldukları buniteliklerle alternatif bir kültürüntemsilcisidirler. Halk kültürümüzünözünde de bunlar vardır. Dolayısıylamesele olumlu duyguları, değerlerisahiplenerek büyütmek ve düzen kül-türünü teşhir etmektir.

Dedikoduculuğun kime nasıl zararverdiğini, neden karşı çıkmamız ge-rektiğini doğru bir şekilde anlatmakve örgütlü, birbirine inanan-güvenenbir yapı oluşturmak, dedikoduculuğunpanzehiri olacaktır.

12-) Dedikoduya karşınasıl savaşmalıyız?

Dedikoduya saflarımızda hiçbir

zaman izin vermemeliyiz. Bunu daen başta eleştiri-özeleştiri silahını enetkin şekilde kullanarak yapmalıyız.Aynı zamanda düzenin yarattığı zayıfkişiliği devrimci kişilikle güçlendir-meliyiz. Bu devamlı ideolojik vekültürel olarak güçlenmekle müm-kündür.

Devrimciler halka yaşam tarzı,kültür, ahlak ile öncü olandır. Halkındeğerlerine, geleneklerine ters düşen,düzenin bencil kişiliğinden beslenenbir davranışa karşı, gerek kendi içindegerekse de halk içinde oluşmasınaneden olan etkenleri ortadan kaldır-makla yükümlüdür. Bu da burjuva-zinin bencil kültürü karşısında ör-gütlülüğü dayanışmayı, güveni yay-gınlaştırmakla mümkündür.

Uyulacak kurallar net ve köşelidir.Birincisi, dedikodu yasaktır. İkincisi,eleştiri-özeleştiri haktır ve değerdir.Üçüncüsü bir konuyla ilgisi olma-yanın bilgisi olmasına gerek yoktur.

13-) Sosyalist toplumdüzeninde dedikoduculuğakarşı tavrımız nasıl olacak?

Düzen ve devrim çatışması halkıniktidarında, sosyalist toplum yapısıiçerisinde de devam edecektir. Asılolan hangi kültüre nasıl sahip çıktı-ğımızdır.

Sosyalist toplumda bugün ege-menlerin yaptığı gibi bilinçli olarakdedikoduculuğu körükleyen, yayanbir yaklaşım olmayacak, bunun kö-tülükleri toplumsal eğitime dönüş-türülerek anlatılacaktır.

Bilgi açık olarak paylaşılacak;söylentiler, "fiskos gazetesi" işlevsizkılınacaktır.

Nasıl hırsızlık, iftira, yalan gibialışkanlıklara, zaaflara, suçlara karşımücadele ediliyorsa dedikoduculuğakarşı da örgütlü bir bilinçle mücadeleedilecek, genç kuşaklar yeni insankültürüyle yetiştirilecektir.

Dedikoduculuk, ahlaki çürümeninsonucudur. Bu çürümeyi kendimizdenuzak tutmalıyız.

7 Ağustos2016

Yürüyüş

Sayı: 533

335TUTSAK, 10 KİTABA SIĞAR MI?

SSORUNLAR / ÇÖZÜMLERSORUNLAR / ÇÖZÜMLER

Unutmayı MeşrulaştıramayızSorun: Yaşamın koşturmacası içinde unutmak doğal

gelir bize. Yoğunlaşmamız gereken o kadar çok iş vardırki... “Bunu da unutmuşum” diyerek unutkanlığı ma-sumlaştıramayız. Peki neden unuturuz? Bunu sorgulamakgerekir. Unutmak masum değildir. Birçok nedeni vardırve aynı zamanda yarattığı birçok ağır sonuç da vardır.

Örneğin bir eylem örgütlüyoruz. Basını arıyoruz,dövizleri, pankartı, basın metnini yazıyoruz, gelebilecekherkesi çağırıyoruz. Kısacası basın açıklaması içingerekli olan her şey hazır. Açıklama yapacağımız yeregittiğimizde bir de bakıyoruz ki pankartı almayı unut-muşuz. Herkes gelmiş basın bekliyor ama biz açıklamanınen önemli araçlarından biri olan pankartı unutmuşuz.Bunu meşrulaştırabilir miyiz? Ya da “çok yoğundum,kafamda bir sürü şey vardı” diye gerekçeler öne sürebilirmiyiz? Elbette ki hayır. Ancak kendimizi kandırırız.Unutmayalım ki bunun altında birçok neden vardır. Budoğal görülebilecek bir durum değildir. Düzen, unutmayı“çağımızın hastalığı” olarak tanımlar. Ama bizler böylebakmayız. Emperyalizm bizi sorumsuz bireyler halinegetirmek istiyor. En ufak bir şeyde unutmanın arkasınasığınmamızı istiyor. Yani unutmayı masumlaştırmayaçalışıyor. Her kesimden halkımızın günlük yaşamdakarşılaştığı o kadar sorun-sıkıntı var ki. “Ne olmuşbunu da unutuvermişim” diyebiliyor! Ama böyledeğildir. Bizler neden unuttuğumuzu sorgulamalıyız.Nedenlerini ortaya koyup ona göre çözümler bulmalı-yız.

Çünkü unutmak önemsememektir.Önemsememek işimizi baştan savma yapmaktır.Baştan savma yapmak emekten kaçmaktır.Emekten kaçmak sıradanlaşmaktır.Sıradanlaşmak çürümenin yolunu açmaktır. Bu yüzden unutmayı hiçbir şekilde meşrulaştıramayız.

Unutmak küçük görülebilir ama yarattığı sonuçlar hemhalkımıza, hem bize, hem de yoldaşlarımıza zarar ve-rir.

Çözüm: Dayı’nın da dediği gibi “unutmak değil,unutmaya karşı önlem almamak suçtur”. Evet unutabiliriz.Sonuçta bizler makine değiliz. Ama asıl olan unutmayakarşı nasıl önlemler aldığımızdır. Bunun için nasıl çö-zümler bulduğumuzdur. İşlerimiz her zaman fazla ola-caktır. Bunun için mutlaka kendimize bir plan-programoluşturmak zorundayız. Önlem alacağız. Yakınımızdakibirine “bana bunu hatırlat” diyerek, ya da kalktığımızdabugün ne yapacaktım diye düşünerek, işlerimizi bellibir sıraya koyarak veya buna benzer çözümler bulabiliriz.Kafamızda unutmayı meşrulaştırmamalı ona karşı sa-vaşmalı ve kendimizi zorlamalıyız.

FKME Kuruluş Açıklamasıve Çağrısı

Türkiye emperyalizmin yeni- sömürgesi olan veiktidar olmak için emperyalizmle işbirliğinin esas alındığıbir ülkedir. Onlarca yıldır, demokrasi adı altında, halkımızsömürülmüş, baskı görmüş ve katledilmiştir. Dün askericuntalar ve sivil iktidarlar bunu yaparken son on dörtyıldır da AKP iktidarı bu düzeni sürdürüyor.

Faşizm kendisine karşı gelen, düzenini katliamlarınıteşhir eden bir halk istemez. Mücadele eden insanlarısürekli baskı altında tutar. Kimi zaman da hedefgösterip katletmeye çalışır. Bu açıdan devrim ve sos-yalizm mücadelesinde faşizmin en açık saldırdığı yerdemokratik mücadeledir.

Bir cephe savaşı düşünün bu savaşta neye ihtiyaçvardır? “Bir sipere ihtiyacımız var”. Düşman ateşindenkorunmak, hayatta kalmak, düşmana karşı darbelervurmak istiyorsak her şeyden önce bir siper kazmakzorundayız. Hem düşmana ateş edeceksin hem deonun hedefi konumunda açıkta dolaşacaksın, bu düşü-nülemez. Düşünülürse büyük aptallık ve aymazlıkolur. Düşmanın oyuncağı olursun. Düşman seni istediğizaman saf dışı eder. Bu yüzden gizli, illegal çalışmatarzı vardır. Bu ekipler güvenilir, Cephe politikalarınıbenimseyen, ilke ve kurallarımızı tanıyacak liselilerinoluşturacağı ekiplerdir.

FKME’ler, ülkemizde yaşanan her türlü sömürüye,zulme, adaletsizliğe, yozlaşmaya karşı teşhir, ajitas-yon-propaganda, hesap sorma eylemleri yaparlar. Li-selilerin örgütleyeceği milis ekipleridir. Eylemlerindehedef halk düşmanlarıdır. Halka zarar verecek eylemleryapmazlar. Yapılan eylemler vs. gizli tutulur. Bugünülkemiz koşulları göz önünde bulundurulursa FKME’lerikurmak ve içinde yer almak faşizme karşı demokrasi,özgürlük isteyen bütün liselilerin görevidir.

FKME’leri Kuralım ve Yaygınlaştıralım! Faşist Te-röre Karşı Gençliğin Barikatını Örelim! FaşizminOyunlarını Bozalım!

Yaşasın Faşizme Karşı Demokrasi Mücadelemiz!Yaşasın Faşizme Karşı Mücadele Ekiplerimiz!FAŞİZME KARŞI MÜCADELE EKİPLERİ

(FKME)

Duyuru: Ankara TAYAD Açlık Grevi Direnişininİletişim Numarası ve Adresi

Ankara Çağdaş Hukukçular Derneği’nde "Adaletİçin Açlık Grevindeyiz!" Ziyaretimize gelerek ve te-lefon açarak direnişimize destek olabilirsiniz.

İletişim numarası: 0541 835 37 44Adres: Çağdaş Hukukçular Derneği İlkiz Sokak

18/3 SIHHİYE/ANKARA

Yürüyüş

7 Ağustos2016

Sayı: 533

TUTSAKLARI YAKAN FAŞİZM, ŞİMDİ KİTAPLARI YASAKLIYOR!36

Ülkemizde dayatılan eğitim sis-temi halk çocuklarının tüm temiz

yanlarını yok edip, emperyalizminçürümüş kültürünü dayatıyor.Emperyalizme karşı sonuncumu-

za kadar halk kültürünü sahiple-neceğiz.

Kapitalist sistem; uyuşturucu kul-lanan, bohem yaşayan, yozluğagömülen, bunalımlı, bencil hayatınıyaşayan bir gençlik yaratıyor.

"Güveneceğim kimseye iyi bak" Bertolt BrechtYoldaşlarımıza her yönden çok iyi bakma-lıyız. Onlara güveneceğiz. Sırtımızı onlara yasla-yacağız. onların ipiyle kuyuya ineceğiz. Emek vermeliyiz,onları geliştirmeliyiz. Onları geliştirmek kendimizi ge-liştirmektir, savaşı büyütmektir. Güven emekle somuthale gelir.

Kapitalist Eğitimin İlkeleri Okuma, araştırma, soru sorma,

sorgulama; yalnızca ezberle Bildiğini kendine sakla, paylaşma

Hayat bir yarış, birinci olmak için yanındakini ez geç

Sosyalist Eğitimin İlkeleri Bildiğini öğret, bilmediğini öğren

Öğretmek, bilenin bilmeyene borcudur Çok bilen değil, öğreten ustadır

GG ee nnçç ll ii kk tt eenn HHaa bbee rr ll ee rr :: 2015 yılında 78 milyon 741 bin 53 kişilik Türkiye nüfu­

sunun, 12 milyon 899 bin 667’sı yani %16,38’i 15­ 24 yaşarası gençlerden oluşmaktadır. Bu genç nüfus içinde; * Genç işsiz sayısı 919 bini buldu!

* Genç işsizlerin %30’a yakını üniversite mezunu! * 1 milyon genç kayıt dışı çalışıyor! * Üniversite mezunu her iki gençten sadece biri iş bulabiliyor!

Hasan Selim Gönen:“Mücadeleyi, benliğimin par-çası olarak görüyorum. O yok-sa, ben de yokum. Mücadele-mizin her bir parçasını kendi-

min olarak görüyor, her eksikli-ğimize, her ihtiyacımıza, herhedefimize karşı kendimi so-

rumlu hissediyorum.”

Vietnam'dan eğitimin öneminedair bir örnek;

“On kişilik mangaya katıldığımınilk ya da ikinci günü, pirinç ve tuzlubalıktan oluşan akşam yemeğini ye-dikten sonra, benim ve tercüman ar-kadaşımın da dahil olduğumuz mangaüyelerinin çoğu, manganın bağlı ol-duğu takımın üyelerine katılarak yolaçıktık. Ormanın içine doğru dar birpatikayı izleyerek küçük bir açıklığageldik. Herkes el lambasını önünekoydu ve bağdaş kurup oturdu. Berrakbir gece olmasına rağmen kalın yaprakörtüsünü aşarak tek bir yıldızın pa-rıltısını görmek için çok dikkatlicebakmak gerekiyordu. Toplantıya ka-tılanların tümü Kurtuluş Gençlik ör-gütü üyeleriydi. Her birinin elindeküçük bir defter vardı ve tercümanarkadaşın bana "chinh tri vien" (politiktemsilci) olduğunu söylediği bir kişi

alçak sesle birkaç dakika kadar ko-nuştu. Onu izleyen ve aynı hafiftonda sürdürülen konuşmalardan çokciddi bir konunun tartışıldığı anlaşı-lıyordu. Her ne kadar burası üs kampıise de, üç kilometre kadar ötede birdüşman karakolu vardı. Neden bambubarakalarda toplanmadıklarını sordum.Tercüman, kulağıma yavaşça "ötekiarkadaşların dinlenmeye ihtiyacı var.Biz gürültü yapmanın yasak olduğudinlenme saatinde toplanıyoruz." diyefısıldadı."

Üç kilometre ötede karakol, ba-karakalarda yorgun savaşçılar varama illa eğitim diyor Ho amca...Çünkü başka türlü savaşmak müm-kün değil.

Biz de bu tarzı hakim kılmalıyız.Yoksa hayatın zorluklarına katlan-manın, bu amansız savaşı kazan-manın başka yolu yoktur.

Çünkü; Dünyada 5 bin 600 yılda

toplam 15 bin 500’ün üzerinde böl-gesel ya da ulusal savaş yaşandı. 3milyar 700 milyon insan öldü.

Bugün ise sadece yere döşelimayınlardan haftada 800 kişi ölü-yor. 2 saatlik zaman dilimindedünyanın değişik yerlerinde 10 in-san patlayan mayınla hayatınıkaybediyor.

Günümüz verilerine göre 795milyon insanın açlıkla pençeleşti-ği düşünülüyor. Yalnızca bir gün-de yapılan askeri amaçlı harcama-ların rakamı ise yaklaşık 2,5 milyardolar ve bu tutar her saniye art-makta. İlgili tutar günümüzdeki enbüyük problem olan açlığı ortadankaldırmak için fazlasıyla yeterli.

Dünya Devrimlerinden Öğreniyoruz....

devrimcilik nedendevrimcilik nedenzorunlulukturzorunluluktur

Ülkemizde Gençlik

Gençlik Federasyonu’ndan

7 Ağustos2016

Yürüyüş

Sayı: 533

37TUTSAK, 10 KİTABA SIĞAR MI?

Liseliyiz Biz

LİSELİLERİNHAREKETLERİNİ

KISITLAYAN NEDENLER NELER?

Okulu, ailesi, çevresi her za-man o sınırlarda bilinen duvar oluyor,aşamıyor, kıramıyor. Kafası her şeyiyleaçık olmadığı için isteklerine nasıl ula-şacağını tam olarak o da bilmediği içinbugün yapacaklarının, atacağı adımlarınhesabını yapıyor.

Okuldan atılmak, ailesiyle tartışmakdünyanın en büyük sorunudur onuniçin. Çok istediği bir konsere ailesiyletartışmayı göze alsa da kaçar gider;ama iş eyleme katılmak olunca, devrimciolmak olunca aile sorunu devreye giriyor.Mesele gerçekten isteyip istenmemesidir.Liseliler adaletsizliklerin, açlığın sömü-rünün farkındadır. Ancak, aşması gere-ken bu duvarları aşamadığı için müca-deleye katılma konusunda engel olabi-liyor.

"Boş tencere tıkırdar" Yani boş boş konuşursan tencere

gibi tıkırdarsın. ÖĞRENECEKSİN; KENDİNİ VE DÜŞMANINI TANIYACAK-

SIN!

Liseliler Olarak Bu Faşist DüzeneNeden Karşı Çıkmalı?

-İrfan'ın, Berkin’in katili bu sistem bu düzendir. Şimdi katilleryeni İrfanlar ve Berkinler için sokaklarda kol geziyor. Kürdistan’daher gün yaşıtlarımız katlediliyor.

-Parçası olduğumuz halkımıza yapılan her aşağılama, hakaretbize yapılmıştır.

Yıllardır oligarşinin yönetememe krizi içinde halkımız hertürlü aşağılanmaya ve hakarete maruz kaldı.

Buna son vereceğiz!- Bu düzen, tek tek insanlar yaratıyor. Her koyun kendi ba-

cağından asılıyor, çelmeyi takan hayatta kalıyor!Biz bu düzeninbencil insanı olmayı kabul etmeyeceğiz!

-4+ 4+4 eğitim sistemi ile yetiştirilmek istenen dindar neslinAKP gerici eğitim politikalarının bir parçası olmak istemediğimiziçin bu sisteme karşı olmalıyız.

-halk için eğitim halk için bilim istiyoruz bu yüzden mücadeleetmeliyiz.

-HALK İÇİN BİLİMSEL, PARASIZ EĞİTİM İÇİNDEMOKRATİK LİSE, DEMOKRATİK LİSELER İÇİNBAĞIMSIZ TÜRKİYE istemeye devam etmeliyiz. -Ülkemizdeki çocuk işçi sayısı her geçen gün artmaktadır.

Okula gitmeyen çocuklar haftalık 54 saat çalışıyorlar. Çocuklarınküçücük bedenleriyle ezilmediği, açlıktan ölmediği, polis kur-şunuyla katledilmediği bir ülke istiyoruz.

-Egemenler; düşünmeyen, sorgulamayan gençlik yaratmakiçin; anaokulundan ilkokula, liseden üniversiteye kadar eğitimikullanıyorlar. Gençliği; emperyalizmin yoz, bencil, bireyci, ba-naneci, tüketici eğitim sisteminden kurtarmak için liselileri ör-gütlemeliyiz!

-Emperyalistler ve işbirlikçileri; eğitimi, medyası, modası,müziği, televizyonu, telefonu, filmleri, seks ve uyuşturucuyla...gençliği; ideolojik ve kültürel kuşatma altına alarak kendisaflarına kazanmaya çalışıyor. Liselileri, kuşatmadan kurtarmakiçin devrime örgütlemeliyiz!

Merhaba Liseli Dev-Genç’liler... - BU HAFTA KAÇ YAZILAMA YAPTIK

- BU HAFTA KOMİTE TOPLANTISI YAPTIKMI? NE KONUŞTUK?

- BU HAFTA EĞİTİM ÇALIŞMASI YAPTIKMI? KONUMUZ NEYDİ?

- BU HAFTA KAÇ OKUMA GRUBU KUR-DUK VEYA YENİ KAÇ KİŞİYİ KATTIK?- KAÇ YENİ GENÇLE TANIŞTIK VE NE

YAPTIK ONLAR İÇİN... - MÜHÜRLER-DAMGALAR YAPALIM

DEDİK, YAPTIK MI, YAPMADIYSAK NE-DEN VE NASIL YAPACAĞIZ?..

LİSELİ DEV-GENÇLİLER HERŞEYDE,HER YERDE GECE YATTIĞIMIZDA,

GÜNDÜZ KALKTIĞIMIZDA BU OLMALI...OKULLAR AÇILMADAN TÜM HAZIRLIKLA-RIMIZI YAPMALIYIZ.. EYLÜL’ÜN BAŞINDA

AÇILIYOR, OKULLAR BİZİ BEKLİYOR;AFİŞ, BİLDİRİDEN.. NE YAPACAĞIMIZA

KADAR TÜM PROGRAMIMIZI ADIM ADIMBELİRLEMELİYİZ.. ŞİMDİDEN BELİRLE-MELİYİZ.. OKULLAR AÇILIRKEN, KAPI-

LARDA BİZ KARŞILAMALIYIZ YENİ LİSE-LİLERİ, BERKİN REHBERLİK MASALARI-

MIZLA DAYANIŞMAYI BÜYÜTMELİYİZ!

Bu ülkede yaşıyoruz... Bu halkın çocuklarıyız... Ezilen, sömürülen, katledilen bir halkın çocuklarıyız... Bu halkın kavgasında biz varız!

"B t t k d "

YOKSULLUĞUN MATBAASIBU HAFTA DUVARLARA NE YAZALIM:

OHAL; ZULÜM, TALANIN ARTMASI DEMEKTİR!TANIMIYORUZ! LİSELİ DEV-GENÇ

Yürüyüş

7 Ağustos2016

Sayı: 533

TUTSAKLARI YAKAN FAŞİZM, ŞİMDİ KİTAPLARI YASAKLIYOR!38

İzmir Polisi Reisleri GibiAhlaksız ve Yalancıdır

Çanakkale’de 10-20 Temmuz arasıgerçekleşen "14. Hasan Selim GönenAlternatif Yaz Kampı”nda, Kınık’taonurlu bir direniş gösterip işlerinigeri kazanan İmbat Maden işçilerininevlatları yani geleceğin Dev-Genç'li-leri ve Dev-Genç'liler vardı.

AKP’nin katil polisleri kamp sı-rasında ve sonrasında, Ahmet Çetinve Onur Çetin'in ailelerini arayıp"Dev-Genç kampına çocuklarınızıgöndermişsiniz, bizim her şeydenhaberimiz var! Kampta çocuklarınızıgözaltına almadık ama günlerce ha-reketlerini izledik. Bir daha maden-ciler derneğine ya da bu kişiler veörgütün bulunduğu şeylere giderlersegöz yaşınıza bakmaz çocuklarınızıgözaltına alırız” diyerek ailelerinitehdit ettiler. Ayrıca evlerine de gi-derek tehditlerini sürdürdüler. Dev-Genç'liler: "Asıl siz it sürülerinin birşey bildiği yok! Sahibinizden aldığınızemirlerle halka, halk çocuklarına sal-dırıyor onları 15’inde, 20’sinde hattave hatta daha annesinin karnındaiken öldürüyor üstüne ailelerini yu-halatıyorsunuz! Sanıyorsunuz ki buyaptıklarınız yanınıza kalacak, hesabısorulmayacak. Tam aksine bu yaptı-ğınız her tür şerefsizliğin, adiliğin,döktüğümüz her bir damla kanın he-sabı sorulacak! Bedelini en ağır ko-şullarda ödeyeceksiniz! Gözaltılarla,tehditlerle ailelerimizi, bizleri yıldı-rabileceğinizi sanıyor iseniz yanılı-yorsunuz! Mahir’den, Dayı’ya vehala süren kavgamızın içerisinde hiç-bir zaman, hiçbir durum karşısındasiz faşizmin it sürülerine teslim ol-madık, asla da olmayacağız! YaşasınOnurlu Mücadelemiz!" açıklamasıyaptı.

���

Düzenin Korkusu16-17 Yaşındaki

Devrimci Liselilerdir!Lise öğrencisi 17 yaşındaki Liseli

Dev-Genç’li Neslihan Albayrak 30Mart’ta Dersim’de AKP’nin katil po-lisi ve işbirlikçi savcısı tarafındankomplolarla tutuklandı. Bu olay üze-

rine “Neslihan Albayrak’a Özgürlükİstiyoruz” kampanyası başlatan LiseliDev-Genç, 2-3 Ağustos’ta Okmeydanıve Çayan Liseli Dev-Genç’liler yazılıaçıklama yaparak bir kez daha adalettaleplerini dile getirdi. Açıklamalardakısaca şu sözlere yer verildi;

Okmeydanı Liseli Dev-Genç:“Dersim’de haklar ve özgürlükler

mücadelesi verirken, AKP faşizminintutukladığı Neslihan Albayrak’a öz-gürlük istiyoruz!... Neslihan, ülke-mizde anti-demokratik politikalara,Kürdistan’daki katliamlara sessizkalmayan, itiraz eden, örgütlenen vemücadele eden gencecik bir devrim-cidir.

Neslihan Albayrak, 5 ayı geçkinbir süredir tutuklu. Tutuklanmasınıntek gerekçesi, adalet ve özgürlük is-temektir. 5 aydır mahkeme edilme-miştir. OHAL gerekçe gösterilerekhaftalar öncesinden belli olan mah-kemesi de iptal edilmek istenmektedir.Şimdi de savunma hakkı elindenalınmak isteniyor. Neslihan’ın keyfitutukluluğunun son bulması için, öz-gürlüğüne kavuşması için, onunladayanışalım. Mahkemesini takip ede-lim. Şayet mahkemesi engellenirse,Adalet Bakanlığını fakslarımızla te-lefonlarımızla protesto edelim. Nes-lihan’ı sahiplenmeyi büyütelim!”

Çayan Liseli Dev-Genç:“AKP 17 yaşındaki liseli Neslihan

Albayrak’ı tutuklayarak korkusunudile getirmiştir. Bizler 17 yaşındakiNeslihan olup AKP faşizminin kor-kusunu daha da büyüteceğiz. 17 ya-şındaki Neslihan Albayrak 5 aydırElazığ E Tipi Kadın Hapishanesi’nde-dir. Bizler 17 yaşındaki Neslihan Al-bayrak için özgürlük istiyoruz. Nes-lihan Albayrak’ın eğitim hakkı geriverilsin.”

���

Baskılar ve GözaltılarlaDev-Genç Dergimizin

DağıtımınıEngelleyemeyeceksiniz!İstanbul Kadıköy Metrobüs çıkı-

şında 3 Ağustos’ta GBT bahanesiile Dev-Genç’li Mazlum Aslan göz-altına alındı. Gözaltına alınma nedeni

olarak “Dev-Genç Dergisi dağıt-mak…” olduğunu söyledi katil po-lisler. Bu olayla ilgili yazılı açıklamayapan Dev-Genç “…Bizler Dev-Genç’liler olarak Şafakların Bahti-yarların mirası olan Dev-Genç Der-gimizi çalmadık kapı gitmediğimizsemt bırakmayacağız…” dedi. Maz-lum Aslan mahkemeye çıkarılarakadli kontrol şartıyla serbest bırakıl-dı.

���

Gençlikle MücadeleninÖnünü AçmayaDevam Ediyoruz

İstanbul-Esenyurt Liseli Dev-Genç’liler 27 Temmuz’da bir arayagelerek çalışma yaptı. İlk olaraksabah kahvaltısının ardından YürüyüşDergisi’nde yer alan Liseli Dev-Gençhaberleri ve Savaş ve Biz yazısı oku-nup değerlendirme yapıldı. Ardından“Cephe’nin 1 Yılı” adlı sinevizyonizlendi. Coşku ile izlenen sineviz-yonun ardından liseliler mahalleleriçin önlerine koydukları hedeflerikonuştu. Yine aynı gün içerisindeakşam saatlerinde mahalledeki lise-lilerle toplanarak Liseli Dev-Genç’inçalışmaları hakkında bilgi verildi.Yürüyüş Dergisi’nde yayınlanan Li-seli Dev-Genç/FKME haberi okunupkampanya hakkında bilgi verildi.Son olarak mahallelerde yapılacakkampanyalar hakkında gün belirle-nerek çalışma sonlandırıldı.

���

YoldaşlarımızınÖzgürlüğünü İstemek EnBüyük Meşruluğumuzdurİstanbul-Alibeyköy Liseli Dev-

Genç’liler 1 Ağustos günü, 30 Mart’taDersim’de komplolarla tutuklananliseli Neslihan Albayrak için CengizTopel Dört Yol’da pankart astı. Pan-

Ülkemizde Gençlik

7 Ağustos2016

Yürüyüş

Sayı: 533

339TUTSAK, 10 KİTABA SIĞAR MI?

kartın asılmasının üzerinden 10 dakikageçtikten sonra AKP’nin katil polisleripankartı çalmaya geldi, o anda iseLiseli Dev-Genç Milisleri havai fi-şeklerle vurarak engelledi.

���

Gençliği YozlaşmanınElinden Alıp Devrimci

Sanata Katacağızİstanbul-Altınşehir Liseli Dev-

Genç’liler 24 ve 30 Temmuz’da ma-

hallede, Grup Yorum Gençlik Korosuçalışması yaptı. Çalışmada Altınşehirve Şahintepe’de toplamda 90 afiş,260 adet koroya kayıt için bildiridağıtıldı. Çevredeki halkın dikkatiniçeken çalışmada koroya katılmak is-teyenlerin olduğu gözlendi.

���

Hatay Polisi Ahlaksızdır,Düşkündür!

Hatay’da 16 yaşındaki Liseli Dev-

Genç’li bir kadın AKP’nin ahlaksız,katil polisleri tarafından kaçırılıptaciz edilmişti. Yapılan bu ahlaksızlığıteşhir etmek için Armutlu Mahalle-si’nde ozalit çalışması yapıldı. 30Haziran’da yapılan çalışmada 10 adet“Polis 16 Yaşındaki Liseli Dev-Genç’liyi Kaçırdı Hesabını Soracağız!Liseli Dev-Genç” imzalı ozalit asıldı.Mahalle halkının çalışmaya destekverdiği gözlendi.

Yaz Tatilini Alternatif Film GünleriProgramlarımızlaZenginleştiriyoruz

İstanbul Gazi Mahallesi; 26 Tem-muz’da Gazi Halk Cephesi tarafındanÖzgürlükler Derneği’nde bir arayagelen gençler tarafından “3 İDİOTS”filmi izlendi. Film gösteriminde kolektifolarak getirilen yiyecekler ikram edildive ardından film hakkında görüşler veyorumlar yapılarak program sonlandı.Gösterime 25 kişi katıldı.

İstanbul Alibeyköy; Liseli Dev-Genç’liler 29 Temmuz’da buluşarakfilm gösterimi yaptı. Gösterimde “CHE”filmi izlendi. Film gösteriminden sonrayemek sofrasında tekrar buluşan liselilerdarbe ve OHAL konuları hakkında ko-nuştu. Programa 14 kişi katıldı.

Mevzilerimizi Genişletip MücadeleyeHızlı Adımlarla Devam Ediyoruz

Gazi Halk Cephesi’nin faaliyetleriniyürüttüğü Gazi Özgürlükler Derneğiyeni adresine taşındı. Yeni derneğintabelası ve kepenkleri takılırkenAKP’nin katil köpekleri polisler saldırdı.Saldırı sonrası halkla beraber direnişegeçildi. Bu olay üzerine yazılı açıklamayapan Gazi Halk Cephesi kısaca şu sözlere yer verdi; “Biz dediğini yapanyaptığını savunan bir örgütüz. Bizler devrimcileriz. Tabelamıza biletahammül edemiyorlar. Adımızı görmeye tahammül edemiyorlar. Umudugazi sokaklarının her karesini nakşedeceğiz. Bizler Cepheliyiz. Katilleradımızı daha çok duyacak daha çok göreceksiniz. İlk saldırınızda nasılCephe Milisleri’nin adaletinde kaçtıysanız yine kaçacaksınız. SaldırılaraCephe Milisleri’nden misilleme eylemler gecikmeyecek! Halkın çocuklarınıkatletmeye kaçırmaya çalışanlara cevabını vereceğiz… Biz halkın adaletiyiz.Cepheliler yüzlerinde kızıl maskeleri, ellerinde ateş topu, dillerindeumudun adıyla yine gelecekler.”

Yeni adresimiz; Gazi Özgürlükler Derneği yeni adresi: İstanbul-Gazi Mahallesi

İsmet Paşa Caddesi No: 52 Daire: 2

Okuma GruplarındaBuluşmaya DevamEdiyoruz

Kartal: Gülsuyu’nda bulunanMahir, Hüseyin, Ulaş parkında 28Temmuz’da saat 14.00’te bir arayagelen Liseli Dev-Genç’liler “Çizgi-lerle Anadolu Tarihi” ve “Mahir,Hüseyin, Ulaş Kurtuluşa Kadar Sa-vaş” kitapları okundu. 1 saat sürenokumada toplamda 110 sayfa okun-du. Çalışmaya 3 Liseli Dev-Genç’likatıldı.

Bağcılar: Bağcılar KaranfillerKültür merkezinde 28 Temmuz’da

bir liseli ile dergi okuması yapıldı.Dergiden Liseli Dev-Genç ve Savaşve Biz yazısı okunup değerlendirildi.Daha sonra aileleri ikna etme veikna edilememelerinin nedenleri ko-nusunda sohbet edilerek, yeni birbuluşma günü belirlendi.

Liseliler ayrıca 1 Ağustos'ta hepberaber kahvaltı yaptılar. Kahvaltıdansonra Yürüyüş dergisinden "LiseliyizBiz" köşesini okuyup değerlendir-diler. Ardından Bağcılar’daki 3 ka-ranfilimizden Özlem Kılıç’ın hayatıve Gazi Karakolunu işkencecileredar eden şehidimiz İbrahim Çuha-dar’ın yoldaşlık üzerine bir sözüokundu ve herkes onunla ilgili duygu

ve düşüncelerini anlattı. Kalan za-manlarında ise Çizgilerle AnadoluTarihi adlı kitabımızı okumaya baş-layan liseliler toplamda 31 sayfakitap okuduktan sonra bugünün de-ğerlendirmesini yaparak çalışmalarınısonlandırdılar.

Esenyurt: Esenyurt'ta Liseli Dev-Genç'liler

31 Temmuz'da Eylem Yücel’e mek-tup yazdılar ve 17 yaşındaki LiseliDev-Genç tutsağı Neslihan Albay-rak’a faks çektiler. Liseli Dev-Genç'liler bir okuma grubunda Çiz-gilerle Anadolu Tarihi kitabından20 sayfa kitap okuyup devrimciliğinzorunluluğu üzerine konuştular.

Ülkemizde Gençlik

Yürüyüş

7 Ağustos2016

Sayı: 533

TUTSAKLARI YAKAN FAŞİZM, ŞİMDİ KİTAPLARI YASAKLIYOR!40

Oya Baydak En Meşru

Eylemi Yapıyor

Bunu Savunmak

Herkesin HakkıMersin ve Dersim Halk Cephesi, bölgelerinde bulunanDİSK Genel-İş Sendikası’na ziyaret yaparak, AnkaraDİSK binası önünde direnişini sürdüren işçi OyaBaydak’ın eyleminin meşruluğunu ve işe geri iadetalebini iletti. Yapılan ziyarette yaşanılanlar şu şekilde:

Mersin:Halk Cephesi 28 Temmuz’da şehir merkezinde bulunan

DİSK’e bağlı Genel-İş Sendikasını ziyaret etti. Yapılanikramın ardından edilen sohbetlerde işinden haksız yereatılan Oya Baydak hakkında bilgi alışverişi oldu. HalkCepheliler Oya Baydak’ın işe geri alınmasını, mağduriyetiningiderilmesini talep etti. Sendika yetkilileri merkezinkendilerine gönderdiği Oya Baydak aleyhinde hazırlanmışdosyanın içindeki bilgileri gösterip, işin artık işe alınıpalınmamanın ötesinde farklı bir boyuta taşındığını, enbaşından beri böyle bir diyalog yönteminin sorunları çöze-bileceğini savundular. Halk Cepheliler en başından beridiyalog yönteminin denendiğini belirtti. Devrimci İşçi Ha-reketi’nin (DİH) DİSK’ten kat istediğini, DİSK yöneticileriniişbirlikçi devlet ajanı ilan ettiğini belirten sendika yetkililerine;DİSK’ten kat değil DİH’in sınıf mücadelesini yükseltebilmekiçin oda talep ettiğini ve DİH’in sendika yöneticilerineyönelik hiçbir zaman devlet ajanı gibi ağır ithamlarda bu-lunmadığı anlatıldı. Sohbetin sonundaysa Oya Baydak’ınmağdur olduğu ve bir an önce işe geri alınması gerektiğikonusunda hemfikir olundu. Sendika merkezine yapılanziyaretin ve iletilen taleplerin bildirileceğine dair verilensözün ardından ziyaret sonlandırıldı.

Dersim:Halk Cepheliler 27 Temmuz’da işten atılan Oya Baydak

için DİSK Sendikası ile görüştü. Genel-İş Sendikası DersimŞube Eş Başkanı Şükran Yılmaz ile yapılan görüşmedeOya Baydak ile ilgili bilgi verildi ve sendika olarak ne dü-şündükleri soruldu. Şube başkanı Oya Baydak’a işine geridönmesi için teklif yapıldığını ama Oya Baydak’ın bunukabul etmediğini söyledi ve Genel-İş’in kapısı önünde

sü-ren direnişle ilgili sendikanın hazırladığı dosyayı gösterdi.Halk Cepheliler de DİH’in Oya Baydak ile ilgili gerçeklerianlatan bildirisini sendikaya vererek gerçeğin öyle olmadığınısöyledi. Sendika yöneticileri “neden Oya Baydak’a bukadar önem veriyorsunuz, ülkede o kadar işçi ölümleri variş cinayetleri var OHAL var siz buna neden bu kadar yo-ğunlaştınız?” sorusu soruldu. Bunun üzerine; “biz devrimciyizülkemizde halka dönük her türlü haksızlığa karşı mücadeleediyoruz, Oya Baydak işçinin emeğini savunan bir sendikatarafından işten atıldı, biz aynı zamanda patron sendikacılığınıda teşhir ediyoruz ve Oya Baydak’ın işine geri dönmekgibi basit bir talebi var. Kaldı ki ortada bu yönde birmahkeme kararı bile var, biz işten atılan bütün işçiler adınada mücadele ediyoruz. Hayatın her alanında kavganın için-deyiz” denildi, DİH’in işçi tarihinde kazandığı direnişlerhakkında bilgi verildi. Sendika başkanı her durumda kendisendikalarının kararının arkasında olduklarını Kani Bekove Remzi Çalışkan’ın bu eylemden kaynaklı zor durumdakaldıklarını söyledi. Bunun üzerine kendilerine DİSKönünde yaşanan linç girişimi anlatıldı, DİSK yönetimintopladığı yüzlerce kişiyle devrimcilerin kanını akıttıklarıbuna tüm Türkiye’nin şahit olduğunu söylendi. DİH bildirisibırakılarak ziyaret bitirildi.

Şafak Bebek GözleriniDünyaya Açtı

Kınıklı madenci arkadaşımız, derneğimizin üyesi,yöneticisi Gökhan ve eşi Özen Ayaydın çiftinin gözüaydın. Şafak bebek dünyaya gözlerini açtı. Bizler arka-daşları, yoldaşları olarak tekrar anne ve baba olma mut-luluğuna erişen arkadaşlarımıza çocuklarımızın aç kal-madığı, sömürüsüz, eşitliğin olduğu bir dünyada çocuklarınıbüyümesi dileğiyle tebrik ediyoruz.

Maden İşçileri Dayanışma ve Mücadele Derneği 29 Temmuz 2016

7 Ağustos2016

Yürüyüş

Sayı: 533

441TUTSAK 10 KİTABA SIĞAR MI?

Yaşasın Direniş, Yaşasın Zafer!Disk Genel-İş Sendikası’nın önünde, “Oya BAYDAK

İşe Geri Alınsın, Mahkeme Kararı Uygulansın” konulueylem ve “İşimi, Onurumu İstiyorum” diye 391 gündürdirenen Oya BAYDAK direnişi, Oya BAYDAK ile Ge-nel-İş Sendikası arasında sağlanan anlaşma gereği 2Ağustos’ta sonlandırıldı. Bir süredir Devrimci İşçiHareketi, Genel-İş Sendikası yöneticileri ve Oya BAYDAKarasında yapılan görüşmeler sonucunda taraflar birprotokol ile anlaşmaya vardı. Oya BAYDAK ve Genel-iş sendikası anlaştı. Buna ilişkin Devrimci İşçi Hareketi

bir basın açıklaması yaptı.

Olağanüstü Hal Halkı Baskı, Göz-altı, İşkence Ve Katliamla SindirmeninAracıdır

Darbeye ve AKP faşizmine karşıolduğunu ifade eden Halk Cepheliler,OHAL'i de tanımadıklarına dair İs-tanbul ve Anadolu'da 29 Temmuz'daaçıklamalar yaptılar. Yapılan açıkla-maları özetle yayınlıyoruz.

Halkın Hukuk Bürosu: Cemaatle AKP arasındaki iktidar ça-

tışmasının bir sonucu olan ve 15 Temmuz2016 tarihinde yaşanan darbe girişimin-den sonra AKP, yönetim krizini aşabilmekiçin “olağanüstü hal” ilan etti. Hemensonrasında ise iki ayrı KHK (KanunHükmünde Kararname) yayınlandı.

667 sayılı KHK ile kamu görevlileri,dernek, vakıf, sendika, işyerleri, üni-versiteler gibi kurumlar hakkındaki ted-birler ile bunların mal varlığına ilişkintedbirler öngörülmüştür. Anayasada temelhaklar dışında kapitalist sistemin temeliolan mülkiyet hakkına yönelik ciddi kı-sıtlamalar getiren düzenlemeler yapıl-mıştır. Fakat söz konusu KHK’da bun-lardan daha tehlikeli düzenlemeler yeralmaktadır ve AKP’nin bunları halkakarşı yürüttüğü savaşta kullanacağıaçıktır. Örneğin gözaltı süresi 30 güneçıkarılmıştır. Avukatların hapishanelerdemüvekkilleri ile görüşmeleri sınırlandı-rılmıştır. Avukat-müvekkil görüşmesiningizliliği ortadan kaldırıldığı gibi tutukluve hükümlülerin savunma hakkı da or-tadan kaldırılmıştır. Bu düzenleme ileavukatlar fiili olarak iş yapamaz durumagetirilmektedir.

Yine tutuklu ve hükümlülerin dışdünya ile ilişkileri neredeyse tamamenortadan kaldırılmıştır. Tutuklu ve hü-kümlülerin 3 arkadaşı ile görüşmehakkı gasp edilmiştir. Tecrit öyle birboyuta vardırılmıştır ki, tutuklularmahkeme huzuruna getirilmeden SEG-BİS (Sesli ve Görüntülü Bilişim Sis-temi) üzerinden yargılanacaklar.

Bir önceki açıklamamızda 667 SayılıKHK ile getirilen değişiklikleri ayrıntılıolarak anlatmıştık. 668 sayılı KHK ilegetirilen değişiklikler ise şöyle:

Öncelikle konutta, işyerinde ve ka-muya açık olmayan yerlerde yapılacak

aramanın sınırı genişletilmiştir.Avukatlar Hakkında Yeni Sı-

nırlamalar668 sayılı KHK ile avukat büro-

larında yapılan aramalardaki sözdegüvenceler ortadan kaldırılmıştır.Avukat büroları artık hakim kararıile veya gecikmesinde sakınca bu-lunan hallerde savcının yazılı emriile savcının bulunmasına da gerekduyulmaksızın aranabilecek. Avukatve müvekkil arasındaki gizliliğe iliş-kin belgelere ya da dava dosyalarınada el konulabilecek. Bilgisayar vebilgisayar kütüklerinde arama ya-pılması da savcının emri ile gerçek-leştirilebilecek. Söz konusu KHK’nınyürürlüğe girmesinden önceki yasaldüzenlemelerdeki avukatlar hakkındaayrıcalık gibi gözüken düzenlemelerile korunmak istenen savunma hak-kıdır. Yeni KHK ile yapılmak istenende bu “ayrıcalıkları” ortadan kaldı-rarak suç isnadı altında tutulan kişi-lerin savunmasız, korunmasız bıra-kılmasıdır.

Gözaltına alınan kişilerle avu-katın görüşmesi beş gün süreyleengellenebilecektir. Bu beş günlüksürede ifade alınmayacaktır. Peki,ne yapılacak? Kişinin suçlamalarıkabul etmesi için sistematik işkenceyapılacaktır. Avukatın bu işkencelerinönüne geçmesini veya bu işkenceyiteşhir etmesini engellenmek için deavukat görüşüne izin verilmeyecektir.

Tutuklu ve hükümlüler hakim kararıile tekrar emniyete sorgulanmaya götü-rülebilecekler. Sorguya alınan kişilerinsorguda ne kadar tutulacağı düzenlen-memiştir. Bunu faşist iktidar ilk kez uy-gulamıyor. Cunta döneminde ve sonra-sında 90’lı yıllar boyunca uygulananbir yöntemdi. Siyasi şube polisleri istediğizaman tutukluyu alıp sorgu adı altındaişkence uyguluyor, itirafçılığa zorluyor,kimi örneklerde de itirafçılaştırdığı kişilerisorgu adı altında hapishaneden çıkarıpaylarca, hatta yıllarca operasyonlara ka-tıyordu. Şimdi bir kez daha aynı yöntemikullanacakları anlaşılmaktadır.

Yine bu kararnameye dayanarakgörev yaptığı iddia edilen kişilerinhiçbir sorumluluğunun olmadığı dü-

zenlenmiştir. Yani işkence, keyfi arama,katletme suçlarını işleyenler hukuki,idari, mali, cezai yönden sorumlu ol-mayacaklardır. Haklarında ne disiplinsoruşturması ne de dava açılamaya-caktır.

KHK ile yürürlüğe giren bu dü-zenlemeler, şimdi sadece PDY/FETÖadını verdikleri Gülen Cemaatine yö-nelik gibi görünse de kısa bir süresonra halka ve devrimcilere yöneleceğiaçıktır.

KHK ne meşrudur, ne de hukukidir.Bunların bakanlar kurulu tarafından ha-zırlanıyor olması onları kendiliğindenhukuki kılmaz. KHK’lerin kapsam veniteliği Anayasa’ya uygun olmak zo-rundadır. Bu düzenlemelerin sınırı vekapsamı keyfi uygulamalara fırsat vermekiçin geniş tutulmuştur. Baskıya ve zulmekarşı direnme, örgütlenme ve düşünceyiaçıklama, yayma hakkı hiçbir gerekçeile sınırlanamaz ya da ortadan kaldırıla-

Yürüyüş

7 Ağustos2016

Sayı: 533

TUTSAKLARI YAKAN FAŞİZM, ŞİMDİ KİTAPLARI YASAKLIYOR!442

AKP’nin Yönetememe Krizini Aşmak İçinBaşvurduğu Olağanüstü Hali Tanımıyoruz

7 Ağustos2016

Yürüyüş

Sayı: 533

443TUTSAK, 10 KİTABA SIĞAR MI?

maz. Hiçbir iktidarın işkence yapmave keyfi katletme özgürlüğü yoktur.”

İdil Kültür Merkezi,Grup Yorum, İdil HalkTiyatrosu, FOSEM:Meydanlarda kaybedilmişse hayat Yitirildiği yerde bulunacak demektir Ve meydanlara çıkılacaktır halaylarla Çünkü hayatın nabzı meydanlardaatar…

Yasakladınız, TOMA’nızla, ga-zınızla, jopunuzla saldırdınız, göz-altına alıp tutukladınız, katlettiniz,bombalar patlattınız... Yine de engelolamadınız. Biz yine meydanlarday-dık. Olağanüstü hallerinizle, vahşetdolu ‘demokrasi’ nöbetleriniz… Bizdilinizdeki demokrasiyi Afganis-tan’daki işkencelerden, tecavüzlerdenbiliyoruz. Demir parmaklıklarınız,köhne duvarlarınız, yasaklarınız vızgelir bize vız! OHAL’inizi tanımı-yoruz, tanımayacağız, biz her zamanki yerimiz de meydanlarda olaca-ğız!Ya çıkacaksın şimdi meydana Ve ürkecek zalimin katırlarıYa da öksüz bırakacaksın Ve fink atacak cop sürüsü Sırf meydanı boş bulduğu için…Şimdi yumruk olma zamanıdır…

Basın Emekçileri Meclisi:Bugüne kadar ülkemizde uygulanan

hiçbir yönetim biçimi halkın açlık,yoksulluk ve ağır bir sömürü altındaezildiği gerçeğini değiştiremedi, de-ğiştiremez. Yoksul halkın örgütsüzkesimleri, tüm bu süreçlerde yönetenlertarafından kullanıldı. Tıpkı 15 Temmuzdarbe girişiminde olduğu gibi… Halk;meydanlarda, demokrasi nöbeti adıaltında çıkarları çatışan iki güçten biriolan AKP’ye kanalize edilmeye çalı-şıldı, çalışılıyor. Oysa somut gerçekşudur ki, Komünizmle Mücadele Der-nekleri’nden, Milli Türk Talebe Birli-ği’ne birlikte çıktıkları, bugüne kadarbirlikte yürüdükleri bu “kutlu” yürü-yüşleri; yağma ve rant savaşına dö-nüşmüş, yılların sıkı dostları birbirle-riyle iktidar ve güç savaşına girmiş-lerdir.

… Basın emekçileri, gerçeklerbizden yanadır. Bu yalan ablukasını

kıralım. Biz halk düşmanı darbeyide AKP faşizmini de istemiyoruz.Halkın çıkarlarını ancak halk savunur,diyoruz...

Bir yanda bu gerçekler, diğeryanda ise Haziran Ayaklanmasındapenguen gösterenlerin şimdi de kral-dan çok kralcılıkları… Daha dünekadar eleştirdikleri AKP şimdi dar-beciler karşısında dost oldu. Bu çıkarsavaşıdır. Bu özgür basının özgür-lüğünün patronlarının çıkarları kadarolduğunun göstergesidir.

Basın emekçileri, ne AKP’den nede cuntadan yana olmalıdır. Saf tuta-cağımız yer halkın yanıdır. Tam ba-ğımsız Türkiye mücadelesinde habe-rimizin, sözümüzün yeri oldukça bü-yüktür, mesleğimizin omuzlarımızayüklediği bir sorumluluktur bağımsızülke mücadelesi…

Sanat Meclisi: “… Darbe girişimi sonrası ülke

çapında tüm kurumlara yönelik birkıyım başlatıldı. Darbeyle ilgili olsunolmasın farklı çevrelerden binlerceinsan bağlı bulundukları kurumla-rından dışarı atıldılar. Kıyım her ge-çen gün büyüyor…

Bizler bu ülkenin sanatçıları ola-rak kıyımın üstümüze doğu hızlageldiğini görüyoruz. 45 yıldır sanatinsanları olarak darbelere karşı dur-duk. Bunun bedellerini ödedik. Bu-gün de elbette ki darbenin karşısındaduruyoruz. Ancak oynanan oyun bukez farklı. Bize bir tarafta darbeyigösterenler, öte yandan faşizmi al-kışlamamızı şart koşuyorlar. Ülkehalkı da bugün bu korkunç ikileminortasına itilmeye çalışılıyor…

Ülke çapında heykellerden tiyat-roya, müzikten, karikatürden edebi-yata saldırı görmeyen alan kalmadı.Ortada tek bir demokratik talebinhaykırılıp dillendirilmediği bir “de-mokrasi şamatası” yaşanıyor.

Sanat insanları! Ülke halkı!Bugün ülkede bir demokrasi kav-

gası yaşanmıyor. Varolan, iktidar-para-ihale-çıkar kavgası yapan çevrelerinçıkardığı bir gürültüdür. Sanat Meclisi,ülke halkı üzerinde oynanan bu kirlioyunun da, darbenin de, OHAL’in dekarşısındadır.”

Halk Cepheliler, yaptıkları kitle ça-lışmalarıyla OHAL'e sessiz kalmaya-caklarını her yerde anlatmaya devamediyor.

Dağevleri Dev-Genç: Dev-Genç’liler23 Temmuz’da Dağevleri’nde AKP fa-şizminin halka karşı uyguladığı üç aylıkOHAL kararı üzerine mahallede çalışmayaptı. OHAL durumunun ne olduğu, bu-nun AKP faşizminin halkı teslim almakiçin aldığı bir karar olduğu anlatıldı. Aynızamanda mahallenin çeşitli bölgelerineOHAL kararına karşı pankartlar asıldı,yazılamalar yapıldı.

Okmeydanı Dev-Genç: Dev-Genç’li-ler 24 Temmuz'da Okmeydanı AnadoluParkına “Halkımız! Faşizmin SaldırılarınaKarşı Silahlanalım-Dev-Genç” imzalıpankart astılar.

Liseli Dev-Genç: Liseli Dev-Gençl'iler 27 Temmuz'da Hacıhüsrev veHacıahmet’te OHAL’İ teşir etmek içinozalit ve pankart asıldı. Hacıhüsrev’infarklı farklı yerlerine OHAL ile ilgili 10adet ozalit asıldı. Ayrıca “OHAL’i Tanı-mıyoruz! Liseli Dev-Genç” yazılı pankartHacıhüsrev’e, “Polis Olma Asker OlmaHalkın Milisi Ol! Liseli Dev-Genç” pan-kartı da Hacıahmet’e asıldı. Ayrıca ma-halleden halkımızla OHAL üzerine sohbetedildi.

Cephe Milisleri: Alibeyköy karado-lap'ta 25 Temmuz'da halkın matbaasıolan duvarlara yazılamalarını nakşedenCephe Milislerine S60 ve S9 kodlu ak-replerden kalaşnikof tipi uzun namlulusilahla defalarca ateş açıldı. Katil sürülerisloganlardan bile o kadar korktular ki,namussuzca, ani baskınlarla saldırmayabaşladı. Cephe Milisleri; "Halkın matbaasıolan duvarlara sloganlarımız nakşetmektenvazgeçmeyeceğiz" açıklaması yaparak,silahlanma çağrısı yaptı.

Armutlu: Armutlu’da 27 Temmuz’daOHAL’i tehşir eden afişler yapıldı. Köyiçi meydanına ve Tepe meydanına top-lamda 15 afiş yapıldı. Halk Cepheliler,OHAL’i halka anlatmaya her yerde devamedeceklerini ifade ettiler.

1 Mayıs: 1 Mayıs Halk Cephesi 27Temmuz’da 5 adet “OHAL’i tanımıyoruz1 Mayıs Halk Cephesi”, “Halkımız Fa-şizme Karşı Silahlanalım Halk Cephesi”,

Faşizme Geçit Vermeyeceğiz!

Halk Cephesi ve Liseli Dev-Genç’liler bulundukları semt-lerde ve illerde ülkemizde sonsüreçte yaşanan olaylara “Darbe,OHAL…” karşı sağlam dura-bilmek ve bu düzeni can evindenvurabilmek için Halk Okulu ça-lışmaları yaptı. Çalışmalar genelolarak şu şekilde yapıldı;

Armutlu Halk Cephesi:Her hafta aralıksız yapılan

Halk Okulu çalışmaları 28 Tem-muz’da yine Cemevi’nde yapıldı.Konu olarak “AKP’nin Yöne-tememe Krizi” üzerine konu-şuldu. Yapılan çalışmada, bas-kıların, katliamların bu ülkeyiyönetenlerin krizleri sonucu oluş-tuğu, darbenin de OHAL’in deaynı krizden doğduğu anlatıldı.Son olarak çalışmaya katılanlara,“faşizme karşı birlik olalım, si-lahlanalım” çağrısı yapıldı. Ar-dından 27 kişinin katıldığı ça-lışma, Halk Okullarının her haftadevam edeceğinin çağrısı yapı-larak sonlandırıldı.

Armutlu Liseli Dev-Genç:İstanbul Armutlu Liseli Dev-

Genç’liler 29 Temmuz’da Ar-mutlu Cemevi’nde “OHAL veBİZ” konulu Halk Okulu çalış-ması yaptı. Program için çalış-manın yapılacağı odaya öncedendevrim şehitlerinin sözleri asıldıve ardından çalışmaya OHALMaddeleri okunarak başlandı.Ve konuşmalarda, “bu çıkartılanyasaların yeni Yılmazlar’ın, Di-lekler’in katledilmesini yasal-laştığı…” anlatıldı. Ardındansöz alan liseliler, OHAL’e karşıolduklarını ve mahallelerini sa-vunmaktan çekinmeyeceklerinibelirtti. Ve sonra kararın uygu-lanması halinde nasıl sonuçlarınçıkacağı anlatıldı ve mahallelerinnasıl savunulacağına değinildive öneriler alındı.

Gazi Liseli Dev-Genç:İstanbul Gazi Liseli Dev-

Genç’liler 27 Temmuz’da, GaziÖzgürlükler Derneği’nde bir araya

gelerek Halk Okulu çalışmasıyaptı. İki derse ayrılan çalışmadailk olarak “Delikanlı Kimdir? BizKime Delikanlı Deriz?” konuluçalışma yapıldı. Ve konuşmada,“biz halkını, vatanını sevene de-likanlı deriz, biz düşmana karşıtereddütsüz direnene delikanlı de-riz” denildi ve liselilerin merakettiği şeyler hakkında bilgi verildi.Çalışmanın ikinci bölümünde iseKurtuluş Dergisi’nin 17inci say-fasında yer alan “Feda” konuluyazı üzerine çalışma yapıldı. VeCephe’nin feda tarihi ve feda sa-vaşçıları anlatıldı. Ve konuşmanındevamında, “düşmanın silahınakarşı direnen bedenlerimiz var.Bir an tereddüt etmeden bedeninialev topuna dönüştüren düşmanakorku saçan, Eyüp Samurlarımızvar... Eyüp Samur fedadır..Kendinihalkına yoldaşlarına feda etti…Çuhadarca geldik, Bahtiyarca gel-dik, gelmeye devam edeceğiz.Korunaklı yerlerine gireceğiz,beyninizi tarayacağız. Şehitlerimizonurumuz, şehitlerimiz mirası-mız!” denilerek 10 kişinin katıldığıçalışma sona erdi.

Sarıgazi Halk Cephesi:Halk Cepheliler 28 Tem-

muz’da “OHAL” konusu üzerineHalk Okulu çalışması yaptı. Ça-lışma öncesi Halk Cephesi’ninkarar ile ilgili yazılı açıklamasıokundu. Ardından OHAL’in neanlama geldiği ve bundan sonradevrimcileri nasıl bir sürece bek-lediği üzerine sohbet edildi. 14kişinin katıldığı ve tartışmalarınolduğu çalışma verimli bir şe-kilde sonlandı.

Alibeyköy Liseli Dev-Genç:Liseliler 27 Temmuz’da bir

araya gelerek Halk Okulu ça-lışması yaptı. Çalışmada YürüyüşDergisi’nin “Liseliler” köşesiokundu. Ayrıca Devrimci Sol’unGültepe ve Koca Mustafa Paşaeylemleri okunarak üzerine ko-nuşuldu. Verimli geçen çalış-maya 6 kişi katıldı.

“Polis olma Asker olma Halkın Milisi ol Cephe”,“Ne Cunta Ne AKP Yaşasın Tam Bağımsız Tür-kiye Cephe”, “Oyuna Gelme Cepheye Gel 1Mayıs Halk Cephesi” yazılaması yapıldı.

Esenyurt: Esenyurt Yeşilkent mahallesinde,23 Temmuz’da, Cepheliler halkın matbaası olanduvarlara 9 adet yazılama yaptı.

İkiteli: İkitelli’de Halk Cephesi OHAL’leilgili yazılamalar yaptı. “OHAL’i Tanımıyoruz”,“Polis Olma, Asker Olma, Halkın Milisi Ol!”,“Faşizme Karşı Silahlanalım!” sloganları du-varlara nakşedildi.

İkitelli Halk Cephesi, Halka örgütlü olma vebirlik çağrısı yapıtı ve bu uygulamalara öylekarşı çıkabileceği anlatıldı.

Sarıgazi: Sarıgazi'de, ülkemizin birçok yerindedevam eden "yasaklı bölgeler, OHAL" vs.. karşıdirenen Gerillalar için yazılama yapıldı. 1 adet"Selam Olsun ibrahim Erdağan Kır Gerilla Bir-liğine -DHKP-C" imzalı yazılama yapıldı.

Altınşehir: Liseli Dev-Genç’liler 24 Tem-muz’da mahallenin liselileriyle birlikte Altınşe-hir’de “Faşizme Karşı Liseli Dev-Genç SaflarındaBirleşelim”, “OHAL’i Tanımıyoruz—Liseli Dev-Genç”, “Liseli Dev-Genç” yazılamaları yaptı!

NE AKP, Ne Darbe Tam Bağımsız Türkiye!

Antep: Antep’te 30 Temmuz’da Düztepe mahallesinde

Halk Cepheliler kuşlamalar yaptılar. Halk Cep-heliler yaptıkları kuşlamalarla AKP’nin OHALkararını tanımadıklarını mahalle halkına duyur-dular. Yapılan çalışmada mahalle içine 500 adetkuşlama atıldı.

Dersim: Dersim`de 28 Temmuz’da Halk Cephesinin

“Ne Faşist Askeri Darbe Ne Faşist AKP İktidarıYaşasın Tam Bağımsız Türkiye” başlıklı bildi-risinden 100 adet dağıtıldı. Bildiriyi alanlardanbazıları Dersim`de yıllardır olağanüstühal uy-gulandığını halkın her türlü hakkına dönük sal-dırıların devam ettiğini söyleyenler oldu.

Mahaltya: Malatya’da Cephe Milisleri Paşaköşkü ve

Çavuşoğlu mahallelerinde “DHKP-C”, “HalkımızSilahlanın”, “Polis Olma Asker Olma HalkınMilisi Ol” ve “Ne AKP Ne Cunta Tam BağımsızTürkiye” yazılamaları yaptı.

OHAL ve Darbelere Karşı Halk Okulları’ndaÖğreniyoruz Zaferi Yaklaştırıyoruz

Yürüyüş

7 Ağustos2016

Sayı: 533

TUTSAKLARI YAKAN FAŞİZM, ŞİMDİ KİTAPLARI YASAKLIYOR!444

Basına da yansıyan haberlerde İzmirAliağa Şakran Kadın Hapishanesi’ndekiişkenceler ÇHD İzmir Hapishane Ko-misyonu tarafından tespit edildi. ÇHDİzmir Hapishane Komisyonu, AliağaŞakran Kadın Hapishanesi’ni ziyaretederek burada yaşanan hak ihlalleriniraporlaştırdı. 27 Temmuz günü yapılanziyarette, komisyon hapishanede çoksayıda kadın tutuklunun işkenceye uğ-radığını tespit etti.

Tüm Türkiye’de DHKP/C davasıtutsakları tarafından 10 Temmuz günübaşlatılan Genel Direniş hapishane yö-netimlerinde büyük bir hazımsızlıkyaratmıştır. Görüş yerinden çıkmama,duvar ve kapı dövme, slogan atma veEdirne F Tipi Hapishanesi’nde olduğugibi saldırının boyutuna göre hücreyakma eylemleriyle Özgür -Tutsaklarbulundukları yerleri birer savaş alanınadönüştürmüşlerdir. 2000-2007 BüyükDirenişinde kazanmak uğruna 122şehit verdiğimiz 10 saatlik sohbethakkı, sürgün-sevklerin durdurulması,mektup görüş ve telefon yasaklarınason verilmesi, tedavi hakkının uygu-lanması, hasta tutsakların serbest bı-rakılması haklarının elde edilmesi içinbaşlatılan genel direniş devam etmek-tedir. Direnişin başlamasından sonrayaşanan darbe girişimini AKP uşağıhapishane yönetimlerinin evlatlarımızasaldırılarını daha da azgınlaştırmakiçin kullanmasıyla büyük direnişimizinönemi artmıştır. Direnmek meşrudurve gereklidir. AKP faşizmi evlatlarımızı

tutsak ederek her türlü faşist baskı vedayatma için zemin bulduğunu zan-nediyor. Fakat evlatlarımız bu baskıve saldırılara direnişle karşılık vererekhapishaneleri mücadele alanı halinegetirdiler.

Bu direniş içinde olan İzmir AliağaŞakran Kadın Hapishanesi’ndeki ka-dın tutsaklarımız genel direnişin tümtalepleri yanında, sohbet hakkınınuygulanmaması, havalandırma sorunuve görüşçülere GBT yapılması gibiŞakran Hapishanesi’nde dayatılankoşulları protesto etmek için 23 Tem-muz’da havalandırma ve revirde otur-ma eylemi başlattı. Eylemi sonlan-dırmayan kadın tutsaklarımıza, 40kadar gardiyan aşağılıkça saldırdı.Evlatlarımız yere yatırılarak tekme-lendi. Hücrelerine işkenceci gardi-yanlar tarafından kollarından sürük-lenerek götürülen tutsaklarımız dahasonra Hapishane 2. Müdürünün tali-matıyla saçlarından sürüklenerek ko-ğuşlarına götürülmüşlerdir. Buna ben-zer şekilde Türkiye’nin başka hapis-hanelerinde tutsaklarımız sürgün edi-lirken gardiyanların azgınca saldırdığıve tutsaklarımızın kemiklerinde kı-rıkların tespit edildiği haberleri gel-mektedir. Bu saldırıların yanında Şak-ran hapishanesinde evlatlarımızın gö-rüşçülerine yapılan GBT dayatmasıTürkiye’de ilk kez uygulanmaktadır.Bu uygulamaya göre daha önce ha-yatında herhangi bir sebepten gözaltınaalınan kişiler bu hapishanedeki tut-

saklarımızın arkadaş görüşçüsü ola-maz. Bu Türkiye’deki faşist yönetimgöz önüne alındığında son derecesaçma, mantıksız bir uygulamadır.Türkiye faşizmle yönetilen bir ülkedir.Defalarca darbe, OHAL, sıkıyönetimdönemlerinden geçmiş ve bunlarınolmadığı dönemlerde de devrimci,demokrat, aydın insanların süreklibaskı altında tutulduğu bir ülke ol-muştur. Kısacası bu ülkede hayatındabir kez olsun gözaltına alınmamaktesadüflere bağlıdır. Bu faşist uygu-lamayla hapishane yönetimi tutsak-larımızı tecrit etmek istemektedir.

İzmir Aliağa Şakran Kadın Ha-pishanesi yönetimine sesleniyoruz!Evlatlarımıza yaptığınız işkencelerinbaskıların hesabını misliyle sizlerdensoracağız! Evlatlarımız kolay yetiş-miyor. Kanımızla, emeğimizle, teri-mizle büyütüyoruz onları, sizin ha-pishanelerinizde istediğiniz gibi iş-kence yapmanız için değil. Baskıla-rınız ve işkenceleriniz karşısında ev-latlarımızın onurlu direnişini sonunakadar destekleyeceğiz. Evlatlarımızınsaçlarından çekerek hücrelere götür-menin hesabını sizlerden soracağız!

İşkence Yapmak Şerefsizliktir!Evlatlarımıza Yapılan İşkencelerinHesabını Soracağız!

Görüş ve Sohbet Hakları Engel-lenemez! Görüşlerde Gbt Dayatma-sına Son!

İzmir TAYAD’lı Aileler30 Temmuz 2016

Sürgün Sevklerle Devrimci TutsaklarıTeslim Alamazsınız

İzmir TAYAD'lı Aileler: "İzmir Kırıklar Hapishanesinden Edirne’ye 1 Ağustosta

sürgün edilen tutsakların isimleri, Arif Pelit, Fikret Kara,Ümit Çobanoğlu, Çetin Güven, Talip Şeker, Sadık Çelik,Barış Aras.

Açıklama yapan İzmir TAYAD'lı Aileler: "Türkiye’ninbir çok Hapishane’sinde yaşanan sürgünler 1 ağustossabahı İzmir-Kırıklar 1 No’lu F-Tipinde yaşandı. Sonsüreçte hak gasplarıyla, sürgünlerle tutsaklara yöneliksaldırılarını arttıran AKP iktidarı yeni uygulamalarla

saldırılarını sürdürüyor. Genel direnişi hazmedemeyipkırmaya çalışan eli kanlı AKP iktidarı şimdide kırıklar 1nolu F-Tipinde kalan evlatlarımıza saldırarak Edirne F-Tipine sürgün etti. Sevk sürgünlerle tecrit’i koyulaştıranfaşist AKP, Hapishanelerdeki direnişi dağıtmak, gündemolmaması sağlamak, halk tarafından duyulmaması içinsaldırılarını sürdürüyor. Katil AKP’nin evlatlarımızısessiz imha etmesine izin vermeyeceğiz. AKP’nindevrimci tutsaklar üzerinde uyguladığı tecrit’i direnişimizlekıracağız. 80’lerde 90’larda ve 2000’lerde nasıl direnerekkazandıysak son süreçte yaşanan saldırıları ve hak gasp-larını da mücadelemizle, direnişimizle ve evlatlarımızısahiplenmemizle boşa çıkaracağız."

7 Ağustos2016

Yürüyüş

Sayı: 533

445TUTSAK, 10 KİTABA SIĞAR MI?

Evlatlarımıza Yaptığınız İşkencelerin Hesabını Soracağız!Ne OHAL’iniz Ne İşkenceleriniz

Özgür Tutsaklarımızın Direnişini Engelleyemeyecek!

TAYAD'lı Aileler: "Bakırköy Hapishanesi’nde devam eden baskılardan

kaynaklı C-9 ve C-10’da kalan DHKP-C tutsakları ko-ğuşlarını yakarak direnişe başladılar. Tutsakların birsüredir kitapları ve dergileri idare tarafından verilmiyordu.Aynı zamanda tüm Türkiye hapishanelerinde kalan tut-sakların sohbet hakkı gasp ediliyor, F tiplerindekieşyalara el konuluyordu. Yıllara varan mektup, görüşcezaları, infaz yakmalar, sürgün sevkler ve hasta tutsaklarıntedavi edilmemesi de direnişe geçmelerindeki sebeplerinen önemlileriydi. Bugün (1 Ağustos) Bakırköy Hapisha-nesi’nde aileleriyle görüştürülmeyen tutsaklar, görüşhaklarının gasp edilmesi üzerine bulundukları koğuşlarıateşe verdiler."

Dev-Genç:“Halk düşmanları kendi içerinizdeki kriz ne kadar

derinleşirse derinleşsin başta Özgür Tutsaklarımız olmaküzere devrimcileri kendinize en büyük engel olduğunudüşünüyorsunuz bunu biliyoruz. Evet haklısınız halkdüşmanı politikalarınızı hayata geçirmenize engel olmaklakalmayacak, bu iğrenç aşağılık düzeninizi başınıza yı-kacağız. Özgür Tutsakların kanlarıyla canlarıyla kazan-dıkları haklarını yıllardır gasp ediyorsunuz özgür tutsaklarınhep gasp ettiğiniz haklarını protesto etmekle yetineceğinizimi sanıyordunuz? DHKP-C davası tutsakları onlarca şe-hitleriyle kazandığı haklarını elbette geri alacaktır. Yol-daşlarımıza yaptığınız her saldırının bedelini ödeteceğiz.En küçüğünden en büyüğüne yaptığınız her saldırı halkınadaletinin defterine yazılıyor. Başta tutsak ailelerimizolmak üzere tüm ailelerimizi Bakırköy Hapishanesininönüne çağırıyoruz.”

Gazi Halk Meclisi: "Gelişmelerin açıkça gösterdiği gibi, faşizm kendince

“kökten çözüm” peşinde. Yani hedefi, ne tek tek dev-rimciler, ne de sadece devrimci tutsaklardı. Saldırınınen geniş anlamdaki hedefi, devrimci örgütlülükleri yoketmekti. Bu, emperyalizmin 1990’larda ön plana çıkardığıtüm devrimci güçleri fiziken veya politik olarak tasfiyeetmek hedefiyle de uyumlu bir hedef.

Şimdi tecrit duvarlarını parçalamak için bir kez dahayüklenme zamanıdır! Devrimci tutsakların ve yakınlarınınyıllardır ödedikleri bedellerin, tutsak yakınlarının feda-karlıklarının karşılığı net, hesapsız bir sahiplenme vetecrite karşı net bir tavır olmalıdır. Hiçbir şey tartışıl-maksızın, hiçbir şerh konulmaksızın herkesin yapacağı,kendi tercih ettiği biçimle tecrite karşı sesini yükseltmektir.Tecrite karşı örgütlenmek, diğer güçlerle tecrite karşımuhalefetini birleştirmektir.

Bakırköy Hapishanesi Telefon numarası: 0212 660 80 26-27

Hapishane umarasını arayarak durumu soralım, tut-saklarımızın sahipsiz olmadığını gösterelim".

Avcılar - Bahçelievler Halk Cephesi: "Bakırköy Kadın Hapishanesi’nde bugün DHKP-C’li

Özgür Tutsaklar tarafından hücreler ateşe verildi. EdirneHapishanesi’nden sonra bugün de Bakırköy Kadın Hapis-hanesindeki devrimci tutsaklar kitaplarına sohbet haklarınagörüş haklarına getirilen sınırlamalar nedeniyle bulunduklarıiki koğuşu ateşe verdiler. Özgür tutsaklarımıza yapılacakher saldırının misliyle hesabını soracağız. Tekrar 19 Aralıkkatliamın yapılmasına izin vermeyeceğiz. Yaşanacakherhangi bir saldırının sorumlusu adalet bakanlığıdır. Tümhalkımızı hapishane önüne TAYAD’lı ailelerimize ve tut-saklarımıza destek vermeye çağırıyoruz".

Kartal Liseli Dev-Genç: "AKP darbeyi bahane ederek devrimcilere ve devrimci

tutsaklara saldırıyor. Birçok hapishanede hak ihlalleriyaşanmış Özgür Tutsaklar, aileleri ve avukatları ile gö-rüştürülmemişlerdir. İlk olarak Edirne Hapishanesi’ndebulunan Özgür Tutsaklara saldırı olmuştur. Halk SavaşçısıAyberk Demirdöğen ailesiyle görüştürülmemiştir. Busaldırılara karşı Özgür Tutsaklar hücreleri yakarak direnişebaşlamışlardır, bu direniş bütün hapishanelere yayılmıştır.Bakırköy Hapishanesi ise özgür kadın tutsakların kitap-larına el koymuştur. Bu saldıralar karşısında ise ÖzgürTutsaklar, hücreleri yakarak direnişe geçmişlerdir. TA-YAD’lı analarımız-babalarımız ise evlatlarını sahiplenmekiçin Bakırköy Hapishanesi önündeler. Devrimci tutsaklarbu haklarını kanlarıyla, canlarıyla ve 122’lerle kazandılar.Özgür tutsakları teslim alamazsınız. Ölüm orucu şehidimizFatma Koyupınar’ın dediği gibidir; “Tutsaklık bizim al-nımızın ak cefasıdır.” Özgür tutsakları teslim alamazsınız.Bütün halkımızı, liselilerimizi özgür tutsaklarımızı sa-hiplenmeye Bakırköy Hapisahanesi önüne bekliyoruz."

Liseli Dev-Genç: " Özgür Tutsaklar yıllarca direnerek sohbet, mektup,

kütüphane, görüş haklarını kazanmış ve hapishaneleridireniş mevzisi haline getirmişlerdir. AKP senelerdir tecrituygulamalarıyla teslim alamadığı Özgür Tutsakları sür-günlerle, işkencelerle teslim almaya çalışmaktadır. Çabasıboşunadır. İşkencelerle, sürgünlerle bizleri yıldıramaz!Teslim alamazsınız! Bizleri hangi hapishaneye sürgünederseniz biz o hapishaneleri de direnerek direniş mevziimizyapacağız. Eğer bu saldırılarınızdan vazgeçmezsenizhesabını misliyle soracağız. Yıllarca bizlere zulmeden,diri diri yakan katillerden en merkezi en korunaklı inlerinizibasarak nasıl hesap sorduk ise bugün de saldırılarınızadevam ederseniz. Yeni Alişanlar, Elifler, Şafaklar, Bahtiyarlar,Çiğdemler, Bernalar olup hesap sormaya, halkın kendiadaletini sağlamaya devam edeceğiz."

Bakırköy Hapishanesi’nde Tutsaklar Hücreleri Yaktılar

Yürüyüş

7 Ağustos2016

Sayı: 533

TUTSAKLARI YAKAN FAŞİZM, ŞİMDİ KİTAPLARI YASAKLIYOR!446

Adalet Kampanyası İstanbul veAnadolu'da yapılan çalışmalarla sü-rüyor...

FOSEM: Fotoğraf ve SinemaEmekçileri 27 Temmuz’da adalet se-minerine katıldı. Adalet seminerindeadaletsizlikler üzerine neler yapıla-bileceği, nasıl hareket etmek gerektiği,buna dair bir program oluşturmak ge-rektiği üzerinde konuşuldu. Sonrasındamahallelerden ve çeşitli meslek alan-larından gelenlerle Okmeydanı Ma-hallesi’nde yürüyüşe geçildi. Mahal-lede yapılan yürüyüşe katil polis sal-dırdı. Polis FOSEM’cilerin arkadaşıMazlum isimli bir kişiyi bacağındannişan alacak kapsülle yaraladı. İdilKültür Merkezi’nin önünü gaza boğanve kitlenin üzerine ezmek için aracıhızla süren katil polise Dev-Genç’lilerkarşılık verdi. Üç saat süren çatışmanınardından eylem iradi olarak bitirildi.

Ayrıca, Fotoğraf ve Sinema Emek-çileri, 29 Temmuz’da kapitalizminsömürüsü altında yok olmaya yüztutan meslekler üzerine röportajlarbaşlattı. İlk röportaj Okmeydanı’ndaayakkabı tamirciliği yapan 2 çocukbabası Rıza usta ile yapıldı. Rıza ustageçim zorluğundan ve adaletsizlik-lerden söz etti. 1991’de İstanbul’agelen Rıza usta önceden bir kişi çalı-şarak geçindirdiği evi, şimdi üç kişiçalışarak geçindiremediklerinden sözetti ve bu ülkede adaletin olmadığını,partilerin hepsinin aynı olduğunu, hü-kümetlerden bize hiçbir zaman faydaolmadığını ekledi. Mahallesini sevenRıza usta esnaflar olarak kooperatif-leşmenin zor ama gerçek anlamdabaşarılabilirse çok güzel de olacağınısöyledi. Röportajın ardından FOSEMemekçileri dükkandan Rıza ustayatekrar uğrama ve çayını içme sözüvererek ayrıldılar.

Adalet Sergimiz Ankara’da!FOSEM’in “Adalet istiyoruz” ko-

nulu fotoğraf sergisi, Halk Cephesitarafından “Katledilen Çocuklarımızİçin Adalet İstiyoruz” talebiyle sür-dürülen Açlık Grevi eyleminde 29Temmuz’da sergilenmeye başlandı.

Ülkemizdeki katliam, baskı, yasak vebunlara karşı yapılan direnişleri konualan fotoğraf sergisi, Açlık Grevininsürdüğü Çağdaş Hukukçular DerneğiAnkara Şubesi’nde ziyaret edilebilir.(İlkiz Sokak, No: 18/3 Sıhhiye)

Gazi: Devrimci İşçi Hareketi 29Ağustos’ta mahalledeki tekstil atöl-yelerini gezerek, adalet kampanyasınınbildirilerini dağıttı. Atölyede çalışanişçilerin, atölye sahiplerinin darbe gi-rişimiyle ilgili düşünceleri soruldu.Gezilen 30 atölyede işçilerle sohbetedildi. Ardından Gazi Mahallesi’ndeadalet stikırları yapıştırıldı.

Alibeyköy: Cengiztopel’de 28Temmuz günü Halk Cepheliler adaletkampanyasıyla ilgili 200 adet stikeryapıştırdı ve 4 Eylül’de yapılacakolan Ankara yürüyüşüyle ilgili 105adet afiş astı.

Mersin: Demirtaş (Alsancak) Ma-hallesi’nde 29 Temmuz’da 2 HalkCepheli tarafından Liseli Dev-Gençbildirileri dağıtıldı. Kapı çalışması ile100 tane dağıtılan bildirinin yanındagelecek pazar gününden itibaren herpazar trafonun yanında liselilerin 1saat süreyle masa açacağının duyurusuyapılıp, halktan masayı desteklemeleriistendi. Liselilerin bilimsel, parasız,anadilde eğitim ve Berkin Elvan içinadalet taleplerinin ve çeşitli etkinlikve eylemliliklerle bu taleplerin iste-neceğinin anlatıldığı çalışma bir saatsürdü. 31 Temmuz'da da 50 adet bildirievlere dağıtıldı. Çalışma sırasındaHalk Cephelilerle sohbet eden halktanbir kişi: "Adalet bizim de meselemiz,sadece liseliler değil, bizler de talepediyoruz" dedi.

Hatay ÖzgürlüklerDerneği

Feshedildi!AKP faşizmi yıllardır devrim-

cilere ve devrimci kurumlara sal-dırmaktadır.

2015 Ağustos ayında derneğimizeyapılan yasadışı bir operasyonla der-neğimiz talan edilmiş evraklarına elkonulmuştu. Resmi defterlerimiz dı-şında bütün el konulan kitap ve der-giler mahkeme kararıyla iade edil-miştir. Mahkeme; derneğimiz fesihkararında belirtilen yasadışı denilenşeyler, gözaltından sonra bize iadeedilmiştir. Ki derneğimiz basılırkendernek başkanının veya yönetimdenbirinin olması gerekirken polis hiçbirşekilde dernek yönetimine haber ver-memiş ve istediği gibi gayrimeşrubir şekilde derneğimize girmiştir.Mahkeme ise bunu hiçbir şekildedikkate almamıştır.

AKP, OHAL ilan ederek halkıbaskı altına almak istiyor. Yönete-meme krizini bu şekilde aşmaya ça-lışıyor. AKP faşizmi bir hukuk devletiolduğunu iddia etmektedir. Eğer böyleise neden Günay Özarslan’ı tutukla-yabilecekken katletmiş dava dahi aç-mamıştır, Dilek Doğan aynı şekildekatledilmiş, katili Yüksel Moğultaytutuklanmamıştır. Derneğimizin ol-duğu Armutlu mahallesinde AhmetAtakan ve Abdullah Cömert katledildi.Mahkemeleri bir tiyatrodan ibaretti.Derneğimizde onlarında resmi vardır.Biz onları savunarak bir suç daha iş-ledik. Yasadışı bir şekilde katledileninsanlarımız için mücadele etmeyedevam edeceğiz.

OHAL denilerek ahlaksız katilpolis insanları sokak ortasında kaçı-rıyor, 16 yaşında bir liseli Dev-Genç’likızı taciz ediyor. Bir avukatın başınasilah dayayarak devrimcileri savun-mayacaksın deniyor. Antakya’da sonbir hafta içerisinde bilinen bu üç olaygerçekleşmiştir. OHAL’iniz yasadışıkararlarınız bizleri mücadelemizdenvazgeçiremeyecek. Tüm Antakyahalkını OHAL’e karşı ve yasadışıkararlara karşı mücadeleye çağırı-yoruz.

Hatay Özgürlükler Derneği

Adalet İçin Toplandık ve Adalet İçin Yürüdük!Adalet İstiyoruz, Alacağız!Yoksul Mahalleler Bizimdir!

Okmeydanı

7 Ağustos2016

Yürüyüş

Sayı: 533

447TUTSAK, 10 KİTABA SIĞAR MI?

Yürüyüş

7 Ağustos2016

Sayı: 533

TUTSAKLARI YAKAN FAŞİZM, ŞİMDİ KİTAPLARI YASAKLIYOR!448

27 Temmuz: ÇHD Ankara Şubesi’nde devam edenaçlık grevi direnişimizin 2. ekibinden olan Zeynal Danacıadalet için açlık grevimizin 1 ayını dolduran FeridunOsmanağaoğlu’ndan direnişi devir alarak direnişe devamediyor. Yeni direnişçimiz 30 günlük açlık grevinebaşladı. Her ne kadar törensel bir devir-teslimolmasa da, direnişçiler birbirini görmese de açlıkgrevi ideolojik bir eylem olmasından kaynaklıbirbirimizi görmesek de aynı düşünüyoruz. Açlıkgrevine yeni başlayan arkadaşımız açlık grevidirenişi ile ilgili bir konuşma yaparak bu direnişebaşladı. Sonrasında da gün boyu ziyarete gelenarkadaşlarımızla adalet talebimiz ve gündemimizüzerine sohbetler ettik. Açlık grevimizin 31.günü, yeni arkadaşımızın 1. günü böyle sonaerdi.

28 Temmuz: Açlık grevimizin 32. günündeadalet okulundan, Dev-Genç’li arkadaşlarımızdanTAYAD’lı ailelerimizden, HHB bürosu avukat-larından ve Halk Cephesinden arkadaşlarımızgün boyu ziyarette bulundular. Hapishanelerdeki sür-gün-sevkler ve evlatlarımıza yapılan işkenceler günde-mimizdeydi. Neler yapmamız gerektiği üzerine sohbet-lerimiz oldu. Özgür Tutsaklarımıza mektuplarımızıyazdık. Tecrit işkencesi karşısında daha fazla neler yapı-labileceği üzerine konuşmalar yapıldı. Açlık grevi dire-nişimizin 32. Günü de böyle sona erdi.

29 Temmuz: Açlık grevimizin 33. gününde gün boyuziyaretçilerimiz oldu. Kurtuluş Dergisi’nin son sayısından‘Manzana’ yı okuduk. Yine özgür tutsaklarımıza mek-tuplarımızı yazdık. Ziyaretçilerimiz ile adalet kampanyamızüzerine sohbetlerimiz oldu. 33. günde böyle sona erdi.

30 Temmuz: Açlık grevimizin 34. gününde dernekçalışanlarımız, ailelerimiz ve Dev-Genç’liler şehidimizHasan Hayri Alp için verilecek 7 yemeği için hazırlıkla-rından kaynaklı ziyaretimize gelemediler. Yine de akşambir ailemiz ve Halk Cepheliler ziyarette bulundu. Bugünde özgür tutsaklarımıza mektup yazdık. 34. gün deböylece sona erdi.

31 Temmuz: Açlık grevi direnişimizin 35. günüAnkara ÇHD’nin bulunduğu İşhanı’nın pazar günü kapalıolmasından kaynaklı, bugün açlık grevi direnişimiziİdilcan Kültür Merkezi’ne taşıdık. Güne sabah gazeteleriokumakla başladık. Sonrasında bir yazı kaleme aldık.Ve tabiki özgür tutsaklarımıza mektup yazdık. Öğledensonra ziyaretçilerimiz gelmeye başladı. Ziyaretçilerimizarasında TAYAD’lı ailelerimiz ve Dev-Genç’liler devardı. Gün boyu ziyaretçilerimizle sohbet ettik. Açlıkgrevi direnişimizin bir günü de böyle sona erdi.

1 Ağustos: Açlık grevimizin bugün 36. günü. Sabahgazetelerimizi okuyarak başladık. Sonrasında Grup Yo-rum’dan ziyaretimize geldiler. Tutsaklarımıza bugündaha fazla mektup yazdık her zamanki gibi TAYAD’lıailelerimiz yanımızdaydı. Yürüyüş dergisinin 532. sayı-sından Onur için yazılan şiiri okuduk. Onurla ilgili Çiğ-

demle ilgili sohbetlerimiz oldu. Dahasonra Adalet Okulu öğrencileri ve Dev-

Genç'liler ziyaretimize geldiler. Sohbet ettik, ayrıca günboyu Bakırköy Hapishanesi’nde gelişmeler üzerine sohbetettik bugün de böylelikle sona erdi.

Dersim’de Bir Komplo Daha Çöktü

AKP’nin katil polislerinin komplosu sonucu geçensene ev baskınlarında, gözaltına alınan ve tutuklananHalk Cepheliler tahliye oldu. 27 Temmuz’da Elazığ Ad-liyesi’nde görülen duruşmada Halk Cepheliler cenazeyekatılma, Berkin Elvan’ın katillerinin bulunması içinboykot yapma haklarını savundu. Yürüyüş dergisi’nindağıtmanın suç olmadığını anlattı. Görülen duruşmasonucu Zeynep Karademir, Murat Karadağ, Ali Galip,Cansu Öztürk, Diyar Zengin, Nurgül Korkmaz tahliyeoldu. Elazığ Halk Cephesi yaptığı açıklamada AKP’ninpolisinin bir komplosu daha çöktü. AKP bütün haklarımızasaldırarak bizi basın açıklaması yapamaz, Grup Yorumkonseri düzenleyemez hale getirmek istiyor. Dersim’deson dönemdeki OHAL uygulaması bahane edilereksokağa çıkma bile suç haline gelmeye başladı. Biz temelhaklarımız için mücadele etmeye devam edeceğiz. GrupYorum’un türkülerini en gür sesimizle söyleyeceğiz.

TAYAD’lı Ailelerimizden SeminerTAYAD’lı Aileler 31 Temmuz'da Armutlu Cem-

evi’nde, “Hapishanelerde Genel Direniş ve OHAL Uy-gulamaları” konulu seminer düzenledi. OHAL ilebirlikte özgür tutsakların üzerinde arttırılan baskılarıve özgür tutsaklara uygulanan işkence ve sürgünlerianlatıldı. Av. Barkın Timtik, Ümit İlter, TAYAD’lıailelerin anlatımcı olduğu seminer öncesinde tecrit, iş-kence ve sürgün ve özgür tutsakların direnişini anlatanF Tipi filmden kesitler izletildi. Seminere katılan aile-lerimizle seminer sonrası TAYAD Belgeseli çekimleriyapıldı.

Ankara Açlık Grevi Günlüğü

Dersim 16. MunzurKültür ve Doğa Festi-vali Başladı

Her yıl geleneksel olarak dü-zenlenen Munzur Kültür veDoğa Festivali 28 Temmuz’dabaşladı. Diğer senelere göre busene konserlerin, gösterilerin ye-rine içerik olarak sadece panel,doğa gezileri ve film gösterimlerivar. Halkın görüşüne göre hersene coşkuyla geçen festivalinbu sene sönük ve coşkusuz geç-mesinin sebebi, devletin sürekliuyguladığı OHAL olduğunusöyledi. Festivale Dersim HalkCephesi Boran Yayınları kitap-ları, Tavır dergisi ve tutsak ürün-leri ile oluşan stant ile katılımsağladı. Standı ziyaret edenlere12-13 Ağustos’ta Hozat’ta ya-pılacak Anadolu Halk Festivalianlatıldı ve “bu süreçte kültü-rümüz, doğamız, yaşam hakkı-mız için festivallerimize dahaçok sahip çıkmalıyız” denildi.

Halkın Hakları, Yaşamı ve Doğası İçinFestivali Bin BirEmekle Örgütlüyoruz

Dersim’de her sene gele-neksel olarak yapılan “MunzurKültür ve Doğa Festivali” içinDersim Halk Cephesi ve ElazığHalk Cephesi çalışmalarınadevam ediyor. Çalışmalar kap-samında derlediğimiz haberlerşu şekilde;

Dersim: 27-30 Temmuz gün-leri arasında Ovacık, MunzurGözeleri, Hozat köy ve mahal-lelerinde aralıksız çalışmalar ya-pıldı. Çalışmaların yanı sıra HalkCepheliler ülke ve bölge gün-demini halka taşıyor. Köylerdeyapılan sohbetlerde, “artık kor-kular yenilmeli ve ortalıkta do-lanan IŞİD bombalayacak de-dikoduları bitmeli” denildi. Sonyaşananlarla birlikte Alevi ma-hallelerine dönük saldırılar veçözümleri üzerine konuşuldu.

Ayrıca geçtiğimiz sene İs-tanbul-Bağcılar’da 15 poliskurşunuyla katledilen Gü-nay Özarslan’ın yiğitliğikonuşuldu. Grup Yorum’udört gözle beklediğini dilegetiren genç-yaşlı insanlarda çalışmalara yardım etti.Halkla örgütlenen festivalçalışmalarında toplam 250afiş, 100 bildiri dağıtıldıve birçok ev gezildi.

Elazığ: 29 Temmuz’daÇarşı (Hozat Garajı) bölgesindeve Fevzi Çakmak Mahalle-si’nde 20 afiş ve 1 adet büyükozalit asılarak halka katılımdabulunma çağrısı yapıldı.

Yürüyüş Dergisi Halkın DergisiOnun İçin Açlığı daTutsaklığı da Göze Alıyoruz

Dersim Halk Cephesi üyesiolan ve 10 Mayıs’ta umudunve halkın sesi olan Yürüyüşdergisinin dağıtımlarını yap-tıkları için tutuklanan YusufGüler, Nesin Keskin ve AkınBoyraz için Halk Cepheli Ay-sun Saban Seyit Rıza Meyda-nı’nda 1 günlük açlık grevi ya-parak, 3 Ağustos’ta mahkemeyeçıkacak tutuklu yoldaşları içindestekte bulundu. Ayrıca açık-lama yaparak kısaca şu sözlereyer verdi; “…10 Mayıs’ta Yü-rüyüş Dergisi dağıttıkları içintutuklanan arkadaşlarımız var.Yürüyüş Dergisi dağıttıkları veokudukları için önce gözaltınaalınıp sonrada hukuksuz şekildetutuklandılar. Hem onlara destekhem de Yürüyüş Dergisi’ne des-tek amaçlı bu eylemi başlattık.Yürüyüş dergisi, halkın sorun-larını, halkın dertlerini yazdığıiçin, AKP’nin yüzünü teşhirettiği için sürekli sansürleniyor.Buna karşı biz de bu eylemigerçekleştirdik. Arkadaşlarımızasahiplenmek için buradayız.”

Kültürümüz Doğamız Yaşam Hakkımız İçin

Munzur Festivali’nde Buluşalım

Kazma-Kürek Osman İş BaşındaDersim’de Ovacık Yolu KapatıldıDersim’de AKP, faşist uygulamalarını olağanüstü

hali de bahane ederek artırıyor. Özel GüvenlikliBölge uygulamalarından sonra Vali kazma-kürek Os-man yeni bir genelgeyle yolları kapatma kararı aldı.Alınan karara göre 28 Temmuz 2016 tarihi saat24.00’dan, 31 Temmuz 2016 tarihi saat 24.00’a kadarTunceli-Ovacık Karayolu çift taraflı olarak trafiğekapatıldı. Kapatma gerekçesi olarak da Munzur Fes-tivali’nin Güvenliği bahane edildi. Festivalin güvenliğibahanesi ile bir ilçenin giriş ve çıkışlarının halka ka-patılması kabul edilemez. Bu ülkenin her karış toprağıbizimdir, halkın ulaşım hakkı engellenmektedir. Halkınyıllardır kullandığı karayolu nasıl kapatılabilir? Dersimhalkı bu zulümle diz çöktürülmeye çalışılıyor.

Ovacık Yolu Derhal Ulaşıma Açılmalı HalkınUlaşma Hakkı Üzerindeki Gaspa Son Verilmelidir!

7 Ağustos2016

Yürüyüş

Sayı: 533

449TUTSAK, 10 KİTABA SIĞAR MI?

Dersim Halk Festivali İçin

İletişim Numarası12-13 Ağustos’ta Dersim Hozat’ta yapılacak

olan festival için iletişim numarasıdır, bu-

radan ulaşabilesiniz.

0536 493 03 62

Dersim Anadolu Halk Festivali DuyurusuDersim-Hozat’ta 12-13 Ağustos tarihinde

düzenlenecek olan “Munzur Kültür ve Doğa

Festivali” ne İstanbul’dan kitlesel katılım sağ-

lanacaktır. Festivale katılmak isteyenler İstanbul

mahallelerinde bulunan Halk Cephesi’nin ku-

rumlarına isimlerini yazdırabilir. Otobüslerin

kalkış yerleri ve tarihleri netleşince ayrıca du-

yurusu yapılacaktır.

Yürüyüş

7 Ağustos2016

Sayı: 533

TUTSAKLARI YAKAN FAŞİZM, ŞİMDİ KİTAPLARI YASAKLIYOR!550

Mahkemeye Gitmek ve Katılmak AKP’ye Göre Suç

Halk Cepheli Dilek Kaya’nın 1 Ağus-tos’ta Urfa 2. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeyapılan mahkemesini izlemek için Amedve Urfa’dan Halk Cepheliler gitti. Adliye,darbe girişimcileri ve Dilek Kaya’nın mah-kemesinden dolayı yoğun güvenlik altınaalınmıştı. Güvenlik bahanesi ile Dilek’inmahkemeye getirilmediğini ve mahkemeninöğleden sonra yapılacağını öğrenen HalkCepheliler adliyeden çıktıktan sonra biryerde otururken polis tarafından etraflarıçevrildi. Aranması olan ve kimliği yanındaolmayan Baran Ejder gözaltına alındı.Başarı ifadesini verdikten sonra saat:15.00civarında serbest bırakıldı.

Aç çocuklar doysun diyeGülmeyi öğrensin diyeEkmeği tuza banıp çöktük kardeş sofrasınaKucak, kucak umudu saçtık ülke toprağına…

Antep’te Halk Cepheliler, halkındayanışması ile topladıkları oyun-cakları, çocuk giysilerin ve çocukkitaplarını 30 Temmuz günü DüztepeMahallesi’nde yaşayan halka ulaştırdı.Mahalledeki bir sokakta çağrı yap-tıktan sonra Antep Özgürlükler Der-neği’ne geçen Halk Cephelilerin he-men ardından mahalle halkı gelerekçocuk elbiselerini seçip aldı. Bu es-nada da sokaktaki çocuklara oyun-caklar dağıtıldı. Çocuklar gülücüklerive sevinçleri ile oyunlar oynamayabaşladı. Okula giden çocuklara dü-zeyine göre de kitaplar verilerek ço-cuklardan okumaları için sözler alındıve okuduktan sonra tekrardan gelipanlatırlarsa başka kitaplar da verile-ceğinin sözü çocuklara verildi.

AKP’nin “Demokrasisi”Fotoğraf Sergisi ile Teşhir edildi

Amed Halk Cephesi 31 Tem-muz’da Amed Özgürlükler Derne-ği’nin bahçe duvarına Roboski’denbugüne Kürdistan’da yapılan katliamve yıkımları anlatan fotoğrafları ser-giledi yaptı. Sergi öncesinde derneğinbulunduğu çevrede 165 tane HalkCephesi’nin darbe girişimi ve OHALile ilgili bildirileri kapı çalışması ileyapılacak sergi de anlatılarak dağıtıldı.Çocuklarla birlikte hazırlanan 23 re-sim dernek duvarına asıldı. “Bunlarıbiz yaşıyoruz. Bu resimleri batıda-kilere de göstermek gerekiyor.” di-yenlere, “devrimciler bu yaşananlarıher yerde anlatıyor, mücadelesiniveriyor. Biz unutmayalım ki kinimizive hesap sorma isteğimizi büyütelim”diye anlatıldı. Yakılan bedeni, insanabenzetemeyen çocuklara insanlarınnasıl katledildiği anlatıldı. Onlar daresimleri görmeye gelen büyüklereanlattılar. Devamında ise AKP’libiri, “Tayyip’e katil diyemezsiniz”

dedi. Bunun üzerine “biz demiyoruz,emri ben verdim, deyip katilleri ödül-lendirerek kendi diyor” diye anlatıldı.O kişiyi gençler ve esnaf uzaklaştırdı.HDP’nin mitinginden dönen bir kişiaynı gün sergi yapmamızı eleştirdi.“Türk solu yanımızda olsa Kürt so-runu çözülünce darbe marbe de ya-şanmazdı” dedi. Halk Cephesi’ninTürk solu olmadığı ve kendine soldiyenlerle zaten HDP’nin birliği.Halk Cephesi, AKP ile darbecilerinsuçunu teşhir ettiği ve adalet müca-delesi verdiği anlatıldı. Saat 19.00’akadar devam eden sergiye mahallehalkı ilgiliydi.

Halk İçin Sanat Çalışmalarımız Hız Kesmeyecek

İstanbul 1 Mayıs Mahallesi’ndeHalk Cepheliler 27 ve 28 Tem-muz’da, İdil Halk Tiyatrosu’nunhazırlayıp sunduğu “Bedreddin’denBerkin’e Hakikat Savaşı Sürüyor”oyunu için bilet dağıtımı yaptı.Mahallede yapılan çalışmalardaMerkez Bölgesi ve Emek üstü es-naflara toplamda 27 bilet dağıtılıpsergilenecek oyun için halka çağrıdabulunuldu.

Devrimci SanatçılarımızHalkın İçinden Çıkacak

İzmir Çiğli Güzeltepe Mahalle-si’nde 30 Ağustos’ta gitar kursu ça-lışması yapıldı. Çalışma Çiğli Bele-diyesi Kadın Dayanışma Derneği’ndeyapıldı. Program dahilinde 3. hafta-sına giren çalışmada bir saat sürençalışmada nota, parmak egzersizlerive ritim çalışmaları yapıldı. Son ola-rak çalışmaların her hafta Cumartesigünleri saat 18.00’da Kadın Daya-nışma Derneği’nde devam edeceğibelirtildi. Ayrıca Güzeltepe Mahal-lesi’nde yapılan çalışmada nefesaçma, ses ve ısınma egzersizleri ya-pıldı. Ardından yapılan çalışmada“İnsanların İçindeyim, HalkımızınGelini” türküleri söylendi. Çalışmalarıyapılarak çalışmalar sonlandırıldı.

İdil’in Devrimci Sanatta veHayatımızın Her Anında Bizimle

Fotoğraf Ve Sinema Emekçileri (FO-SEM) 96 ölüm orucu şehidi ve dünyanınilk kadın ölüm orucu Şehidi, ayrıca İdilKültür Merkezi’nin adını aldığı Ayçe İdilErkmen’i 27 Temmuz’da mezarı başındaandı. Anmada yapılan konuşmada kısaca;“20 yıl oldu şehit düşeli… 20 yıldır onsuzdövüşüyoruz. Bedeni kara toprakta amaumudu, düşleri, kavgası bizimle…” denildi.Ardından mezarı başında kendisini veÖlüm Orucu şehitleri anma nezdinde “BizeÖlüm Yok, Kahraman 122 Can” ve kendisiiçin derlenen “Halkımızın Gelini” türküsüokundu. “Şehitlerimizin anıları kavgamızdayaşayacak ve onlardan öğrenmeye devamedeceğiz. Kavgamızı büyüteceğiz denilerekanma sonlandırıldı.

Mezarlarımıza Yapılan Saldırılara Rağmen Şehitlerin Başucunda Olacağız

Eskişehir Halk Cephesi 31 Tem-muz’da, halk kurtuluş savaşçısı ÇiğdemYakşi’nin mezarını ziyaret etti. Daha ön-cesinden 2 defa saldırıya uğrayan me-zarlığı boş bırakmayacaklarını dile getirdi.Mezarı başında başta Çiğdem Yakşi veBerna Yılmaz olmak üzere bütün devrimşehitleri adına saygı duruşunda duruldu.Ardından toprağına çiçek ekildi ve şe-hitlere bağlılık sözü verilerek ziyaretsonlandırıldı.

Gecekondularda Yaşayan Tüm Çocuklar Size Söz Özgür Bir Dünya Kuracağız!

Suriye Halk Cephesi ve FOSEM27 Temmuz’da IŞİD’in Kamışlı’yayaptığı saldırı ve katliam ile ilgili 28Temmuz’da yazılı bir açıklama ya-yınladılar.

Suriye Halk Cephesi: "Suriye’deKürt, Süryani ve Arap halklarının

ağırlıklı yaşadığıHaseke/Kamışlı’da27 Temmuz sabahsaat 09.30’da em-peryalizmin piyo-nu ve işbirlikçisiIŞİD tarafındanbombalı araçla

saldırı düzenlendi. Patlamanın et-kisiyle Nusaybin’de de çoğu ev veişyerinin camları kırıldı ve halktaniki kişi yaralandı. Saldırının ardındanhaber ajanslarının ilk verileri; saldırıHilalîye Bulvarı üzerindeki ana caddeüzerinde yapıldı ve 70 şehit, çok sayıdayaralı olduğu yönünde idi. Patlamadaağır yaralıların olduğu ve şehit sayısınınartmasından endişe duyulduğu belirtildi.IŞİD’in YPG’ye yaptığı katliam sal-dırısında çoğunluğu halktan insanlarkatledildi.

Bilindiği üzere bu tür saldırılarınbölgede yapılması en son YPG’ninMenbic’de ve Suriye’nin diğer Kürthalkının yoğun olarak yaşadığı bölge-lerde ilerlemesinin ardından halklaradönük katliam ve üstünlük sağlamaamaçlıdır. Ayrıca Kamışlı son zaman-larda petrolün ve üretimin merkezi ha-line gelmiştir ve bu da emperyalistlerive işbirlikçilerini iştahlandırdı. Bununbedelini yine sivil halka ödetmek iste-mektedirler. Bu emperyalistlerin veişbirlikçilerinin ilk saldırısı değil veson saldırısı da olmayacaktır tabi. Yineaynı şekilde saldırıların Suriye’ninbaşka bölgelerinde ve halkın yoğunkullandığı yerlerde yapılacağı istihbaratajansları tarafından bildirilmektedir.Ama ne yaparlarsa yapsınlar vatanseverSuriye halkları bu zorlukları da açlıklar,susuzluklar ve büyük bedeller uğrunadirenerek aşacaktır ve bu işbirlikçilerigeldikleri gibi defetmeyi göstereceklerdünya halklarına. Çünkü direnen vehaklılığını-meşruluğunu koruyan hiçbir

halkı yenemezler. Bunu tarih kitaplarıve günümüzde direnen, savaşan Suriye,Yemen, Kürdistan halkları göstermek-tedir.

IŞİD’i besleyip büyüten ve bugünekadar getiren de emperyalizmdir. Em-peryalizm ve işbirlikçilerinin saldırılarınıbelirleyen çıkarlarıdır. Çıkarları gereği,kendi müttefiklerini bile hedef almaktankaçınmazlar. Emperyalistler ve işbir-likçileri ile anlaşmalar yapmak, onlardaneğitim ve her türlü lojistik desteğialmak kimseyi zafere götürmez vetam tersi yenilgiye ve teslimiyete gö-türür. Emperyalistlerin silahıyla devrimyaptığını sananlar yanıldıklarını, em-peryalizmin halkların katili olduğunubelki de ağır bedeller yaşayarak anla-yacaklardır. Biz beş yıl önce ne dediysekneyi savunduysak yine aynı yerde du-ruyorsak, Marksizm-Leninizm ideo-lojisinden milim sapmadığımız içindir.Halkların zaferi emperyalistlerin desteğive işbirlikçileriyle anlaşmalar yaparakdeğil, direnen ve zafer inancı taşıyanbütün halklar ile yapılacak.

Son olarak... Bizlerin, direnen halk-ların kazanacağından hiçbir şüphemizyoktur. Nasıl ki Anadolu topraklarıüzerinde savaşımızı büyütüp, ilerikisüreçlerde AKP’ye ve işbirlikçilerineen ağır darbeleri vurup zaferi getire-ceksek, direnen başta Suriye halkları

olmak üzere bütün halkların da kaza-nacağına eminiz. Ve yapılan saldırı ileilgili başta Suriye halkları olmak üzerebütün direnen ve savaşan dünya halk-larının başı sağ olsun diyor, yaralılaraacil şifalar diliyoruz. Zafer elbet elle-rimizle bizim olacak.Yaşasın Halkların Kardeşliği!Direnen-Savaşan KazanırSonunda! Savaşarak Halkların Hesabını Soracağız!"

FOSEM:“Emperyalizmin IŞİD’i halklarımızı

bir kez daha katletti gaddarca. KatledilenKürt halkımızın yakınlarına başsağlığıdileklerimizi iletiyoruz. Dünyanın ne-resinde olursak olalım düşmanınız ma-lum, suçlu malum, EMPERYALİZM!

Dünyayı kan okyanusuna çevirdiler.Güzelim ülkeler, kentler, mahalleler,tarihi yapılar yerle bir edildi yağmalandı,milyonlarca insan katledildi, bir okadarı yerinden yurdundan edildi. Budevran böyle sürmez, sürmesin artık.Onlar güçlü görünüyor ama bunun se-bebi bizim örgütsüzlüğümüz. Birle-şirsek, omuz omuza verirsek halklarolarak karşımızda kimse duramaz. Ya-şasın Halkların Kardeşliği! Kürt HalkıYalnız Değildir!”

Suriye Halkları Emperyalizme ve İşbirlikçilerine Teslim Olmayacak,

Katliamlarınızın Hesabını En Ağır Şekilde Soracak!

7 Ağustos2016

Yürüyüş

Sayı: 533

551TUTSAK, 10 KİTABA SIĞAR MI?

Yürüyüş

7 Ağustos2016

Sayı: 533

TUTSAKLARI YAKAN FAŞİZM, ŞİMDİ KİTAPLARI YASAKLIYOR!552

Bu dokunduğunuz sayfalarda, oku-duğunuz yazılarda her bedeli göğüs-leyen ve özgür vatan için canını fedaeden devrim şehitlerinin ve şu anTürkiye işkencehanelerinde (F tipihapishanelerde) faşizmin baskılarınakarşı direnen Özgür Tutsaklarımızınemekleri, alın terleri var. Bu yüzdendirki her sayfası, her bir yazısı bizimiçin değerlidir ve bu yüzden namu-sumuz gibi görürüz ve düşmanımızıneline değse dahi içimizde bir kin olu-şur. Bu kadar önem verdiğimiz biryayın organının haberlerinin yayın-landığı internet sayfamız “HalkınSesi TV” yine faşizm tarafından en-gellenmeye çalışıldı, ama yine sizdeğerli halkımızın dayanışması ileyayına devam etmekte. Yine direni-şinin her anında patron sendikacılarınaonuru ve emeği için direnen OyaBaydak’ın zaferinin coşkusunu yaşı-yoruz. Ayrıca mücadelemizin ak ce-fasını yaşayan Özgür Tutsaklarımızaişkencehanelerde saldırılar, sürgünlerve katliam girişimleri devam etmek-te… Bu ve bunun gibi onlarca pratikiçerisinde sizlere bu dergiyi faşizminsaldırılarına ve OHAL kararlarınarağmen sizlere ulaştırmaya ve mü-cadeleyi büyütmeye devam edece-ğiz.

İSTANBULEsenyurt: Halk Cepheliler 28-

30 Haziran’da gerçeğin sesi Yürüyüşdergisini Yeşilkent Mahallesi’ndehalka ulaştırdı. Coşkuyla geçen ça-lışmada halka derginin her hafta ula-şacağı bilgisi verildi, ayrıca 120 dergiulaştırıldı.

Altınşehir: Halk Cepheliler, Şa-hintepe Mahallesi’nde 31 Temmuz’damahalle esnafına umudun sesi Yü-rüyüş dergisi dağıtımı yaptı. 3 kişininkatıldığı çalışmada toplam 50 adetdergi halkımıza ulaştırıldı.

Kadıköy: Halk Cepheliler, 29Temmuz’da Kadıköy esnafına umu-dun sesi Yürüyüş dergisini ulaştırdı.Esnaflarla yapılan sohbetlerde OHALbahanesiyle polisin saldırılarının art-masından bahsedilip “OHAL’de bile24 saat halkın yanında olan Dev-

Genç’liler var” denildi. Gülsuyu: Halk Cepheliler 30

Temmuz’da Son durak ve Okul durağıçevresindeki esnaflara Yürüyüş Der-gisi dağıtımı yaptı. Dağıtım sırasındaesnaf ile ülke gündemi üzerine sohbetedilip Özgür Tutsakların direnişi an-latıldı.

Bakırköy: Liseli Dev-Genç’liler1 Ağustos’ta esnaflara Yürüyüş dergisidağıtımı ve tanıtımı yaptı. Yapılan ça-lışmada halk ile son süreçlerde yaşanangündem üzerine, OHAL ve darbe hak-kında sohbet edildi. Dergi dağıtımınınardından Okmeydanı Metrobüs’te 100adet bildiri dağıtıldı.

Hacıhüsrev: Liseli Dev-Genç’liler27 Temmuz’da dağıtım yaptı. Çalış-mada dağıtım boyunca OHAL ve darbeüzerine bilgi verildi.

Okmeydanı: Liseli Dev-Genç’li-ler 29 Temmuz’daki çalışmalarındaOHAL kararının devrimcilere yönelikolduğunu, halkı ve devrimcileri kat-letmeye meşruluk kazandırmak içinilan edildiğini belirtti.

FOSEM: Fotoğraf ve SinemaEmekçileri halka gerçeklerin sesiniulaştırmak için 26 Temmuz’da İs-tanbul-Okmeydanı Mahallesi’ndeYürüyüş dergisi dağıtımı yaptı. 15derginin halka ulaştırıldığı çalışmadasokakta bulunan halkla sohbet edildiHalk mahallede bulunan İdil KültürMerkezi’ne davet edildi.

ANADOLUTekirdağ: Halk Cepheliler, 30

Ağustos’ta Çiftlikönü Mahallesi’ndedergi dağıtımı yaptı. Çalışmada mahallehalka, faşist AKP’nin darbe girişiminibahane edip OHAL ilan ederek esasenhalka ve devrimcilere karşı savaş açtığı

anlatıldı. Bunun karşısında yapılacaktek şeyin örgütlenip silahlanmak olduğuve ancak bu şekilde saldırıların püs-kürtülebileceği anlatıldı. Çalışmada 25Yürüyüş dergisi halka ulaştırıldı.

İzmir: Halk Cepheliler, GüzeltepeMahallesi’nde 1 Ağustos’ta gerçeğinsesi Yürüyüş dergisini halka ulaştırdı.Ayrıca Liseli Dev-Genç’liler aynıgün içinde Yürüyüş dergisinin afiş-lerini mahallenin çeşitli yerlerineasarak, okuma ve okutma çağrısıyaptı. Dergi dağıtımında 44 dergihalka ulaştırıldı.

Gençliğin Sesi DEV-GENÇ DergisiHalkın Ellerinde Umut Oluyor

Liseli Dev-Genç’liler 31 Tem-muz’da İstanbul-Armutlu Mahalle-si’nde Dev-Genç dergisi dağıtımıyaptı. Dergi dağıtımında liselilerigören halk coşkularını gizleyemiyorve mücadele eden gençleri görüncedaha çok umut doluyordu. İki liselininkatıldığı çalışmada 51 dergi mahallehalkına ulaştırıldı.

Dergimizle Aile ve Yoldaşlık İlişkilerimizi Büyütüyoruz

İstanbul – Armutlu Mahallesi’ndeYürüyüş dergisi dağıtımcıları 29Temmuz’da bir araya gelerek mangaletkinliği düzenledi. Ardından yapılansohbetlerde, düşmanın dergimizdennasıl korktuğu ve dergi emekçisiEbru Yeşilırmak’ı sırtından vuraraksesimizi susturmak istediği ifadeedildi. Bunun üzerine “bizim bu der-giyi daha çok insana ulaştırmamızve gerçekleri halka anlatmamız ge-rekiyor” denilerek program sonlan-dırıldı.

Engellemeler, Yeni Yasalar Yolumuzda YürümemiziEngelleyemeyecek Gerçekler Bizde YÜRÜYÜŞ ’te

Ülkemizde faşit bir rejim vardır.Rejimin darbe süreçleri gibi açık hal-leriyle, sözde parlamenter yönetimlerinolmasının halk açısından değişik biryanı yoktur.

Faşizmin gizli veya açık halininuygulanması, bir tercih konusu de-ğildir. Hakim sınıfların yönetememekrizinin derinleştiği dönemlerde açıkuygulama yapmak zorunda kalırlar.

Yönetememe krizi ile halkın eskisigibi yönetilmek istememesi arasındasomut bir ilişki vardır. Halkın örgüt-lenmesinin büyüyüp, devrimci muha-lefetin gelişmesi durumunda, yönetenlerde bir yönetim krizine girerler. 15 Tem-muz darbe girişimi de bu yönetememekrizinin bir göstergesidir.

Yönetememe krizinin bir yanı da,hakim sınıfların kendi aralarındakiçelişkileri çözememeleridir. Hangisiolursa olsun, halkın kanını emmekiçin aralarındaki dalaşmanın da birgöstergesidir. 15 Temmuz’daki darbegirişimi de, kan emicilerin kendi ara-larındaki dalaşın sonucudur.

Faşizmin açık veya gizli hali, han-gisinin daha kanlı olduğuna bir ölçüdeğildir. Kaldı ki, faşizmin gizli halininklasik tanımlaması da zaten bizim ül-kemize pek uymaz. Çünkü faşizmingizli halleri de, hemen hemen hep sı-kıyönetimli, OHAL’li olmuş ve ül-kemiz sürekli Kanun Hükmünde Ka-rarnameler adı altında hukuk dışıkeyfi yasalarla yönetilmiştir.

İşkencelerin en yoğunlaştığı, binlercegözaltında kayıbın yaşandığı, infazlarıngünlük doğal uygulamalar olduğu ‘90’lıyıllarda, görünüşte parlamenter bir yö-netim vardı. Daha çok değil, sadeceson bir yıl içinde yaşadıklarımıza birgöz geçirelim:

- Sendikal haklar hiçbir zaman ta-nınmadı,

- İş güvenliği yoktur, özel memuryasalarıyla, zaten istenilen an iştenatılabilmesi yasalaştırılmıştı,

- Hak arama eylemlerine saldırılar,gazlar, TOMA’lar günlük pratikti.

-Adalet çadırlarımız, günlük olarakbasılıyordu,

- Sur ve Cizre ile başlayan süreçte,sadece üç ay içinde altı yedi bin in-sanımız katledildi,

- Sur ve Cizre gibi yerlerde, bod-rum katlarında yapılan işkenceli kat-liamlar, vahşet anlayışına yeni bir bo-yut getirmişti,

- Karşılarında mermisi bitmiş, teksilahı taş olan bir kadın savaşçıyayaklaşmaya korkup da nasıl birbirle-rine ‘vur onu, vur onu’ diye böğür-düklerini halen unutmadık ve bu süreçhalen çok canlıdır.

AKP, FaşizmeKitle Tabanı Yaratıyor

Faşizm için demokratik haklar,demokrasi gibi olgular, sadece faşizmekitle tabanı kazanmanın aracıdır. Bu-gün AKP’nin demokrasi ve halk söy-lemlerinin demagojiden başka bir an-lamı yoktur.

AKP’nin derdi, darbeciliğe karşıdemokrasi savaşı değildir. Demokrasinöbetleri adı altında faşizme kitle ta-banı yaratmaya çalışıyor. Şimdi Av-rupa’da da aynısını yapmak, faşistrejime meşruluk kazandırmak istiyor.

Erdoğan’ı darbeye karşı fatih olarakilan edip, düzenin tüm yıpranmışlığınıbertaraf etmeye çalışıyorlar.

AKP ülkede de, Avrupa’da da sokağaoynuyor. Halkı kendi yanına çekip, de-mokratik hak ve özgürlük mücadelesinekarşı set oluşturmak istiyor. Ülkede ol-duğu gibi, Avrupa’da da oynanan buoyuna karşı durmak zorundayız.

Bugün Avrupa’da yaşayan insan-larımızda, darbe olayının AKP’ninbir oyunu olduğu şeklindeki yaklaşım,meydanları AKP’ye bırakmanın aracıhaline getirmekten başka bir anlamtaşımamaktadır. Ortada bir oyun yok-tur. Oligarşinin yönetim krizi vardırve bu krizi de AKP aracılığıyla yara-tılacak olan bir kitle tabanı ile çözmekistiyorlar. MHP ve CHP’nin bu süreçteAKP’ye koltuk değnekliği yapma rolü

düşmektedir. Düzen partilerinin bir-leştiği böylesi bir dönemde, halkıntek dayanağı kendisi ve sokaktır.

Son olarak Köln’de yapılan AKPmitingi sürecinde, demokratik güçlerinortak bir şekilde karşı gösteriler dü-zenleyememesi, önümüzdeki süreçlerdehalk için çok olumsuz şartlar oluşacağınıgösteriyor.

AKP, karşısında hiçbir gücün yeralamaması için sahte darbe karşıtlığıile üstünlük sağlamaya çalışmaktadır.Ancak bu darbe süreci, halkın büyükbir kesimi tarafından, bu düzene karşıayakta durabilmenin ve savaşmanın tekyolunun devrimci mücadele olduğununda kabullenildiği bir süreçtir.

Kürt halkına yönelik AKP’nin kat-liamcılık ve tasfiyeden başka verebi-leceği bir şey olmadığı açıktır.

Alevi halkına yönelik olarak da,Türkiye’deki emekçi halklara yönelikolarak da AKP’nin verebileceği sadeceOHAL’dir.

AKP Avrupa’da da, HalkaSaldırmaya Hazırlanıyor

Avrupa’da yaşayan emekçi halkımızher zaman faşist rejime ve ülkemizdeyaşanan katliamlara karşı duyarlı ol-muştur. Bugün AKP’nin darbeciliğekarşı demagojileri karşısında suskunkalmak; meydanı AKP’nin diğer düzenpartileriyle faşist rejime yarattığı kitletabanına bırakmak olacaktır.

Bugün, AKP’nin bu oyunlarına sesçıkarmamak, yarın çok daha büyük so-runlar yaratacak, Avrupa’da da halkınfaşizme karşı tepkilerine karşı, yarattıklarıbu faşist tabanı kullanacaklardır.

AKP uzun süredir, kendi tabanınıMHP’nin rolünü üstlenmesi için ha-zırlıyordu. Gladbeck’te Irkçılığa KarşıTek Ses, Tek Yürek Mitingi çalışmalarısırasında, önce direniş çadırına yöneliktehditlerde bulunmuş, çadır direniş-çilerinden Alman bir dostumuza fiilisaldırıda bulunmuşlardı. Miting sıra-sında da kargaşa yaratabilmek içinOsmanlıcılık demagojisiyle örgütle-

AAKP, AVRUPA’DA DA

HALKA SALDIRMAYA HAZIRLANIYOR

AVRUPA’dakiBİZ

Yürüyüş

7 Ağustos2016

Sayı: 533

TUTSAKLARI YAKAN FAŞİZM ŞİMDİ KİTAPLARI YASAKLIYOR!54

dikleri bıçaklı, silahlı çetelerle sal-dırmaya çalıştılar.

Bugün, AKP’nin meydanlara çık-masına karşı sessiz kaldığımız tak-tirde, bundan cesaret alarak, Avru-pa’daki demokratik taleplerimiz kar-şısında da bu güçleri kullanacaktır.

Faşist rejim hiçbir zaman, Avru-pa’da kendisine bir kitle tabanı ya-ratamamıştı. Bugün, bu örgütlen-meleri biraz daha güçlenmiştir. Ancakhiçbir zaman Avrupa’da böylesi bir

örgütlenmeyi başaramamışlardı. Çün-kü, Sivas katliamı ve linçleri hayatageçirebilmek için ellerinin altındakikontrgerilla, polis, ordu vs güçlerivardı. Avrupa’da da bunu MİT’i, itive Osmanlıcı serseri çeteleriyle ger-çekleştirmek istiyorlar.

Alevi halkımızın da, Kürt halkı-mızın da, emekçilerimizin de tek çö-züm adresi halk örgütlenmelerimizdir.Halk Komiteleri ve Halk Meclisleritek çözüm adresimizdir. Bugün, Halk

Meclislerini Avrupa’da örgütlemekiçin en uygun şartlar mevcuttur. Tekçözümümüz Halk Meclislerinde ör-gütlenmektir. Hem emperyalizmingasp ettiği hak ve özgürlüklerimiziçin mücadele etmeli, hem de ülke-mizdeki bağımsızlık savaşında ye-ralmalıyız. Bunun için faşist rejimintüm temsilciliklerini OHAL’e karşımücadele alanı haline dönüştürmeli,meydanı onlara bırakmamalıyız.

Anadolu Federasyonu’nun bu yıl 25 Temmuz-8 Ağustostarihleri arasında Fransa’nın Perpignan şehrinde düzenlediğiAile ve Gençlik yaz kampı 25 Temmuz tarihinde başladı.

Avrupa’nın hemen her yerinden; Almanya, Hollanda,İngiltere, İsviçre, Fransa… gibi bir çok ülkeden gelen aileve gençler yaz kampını başlattılar…

Düzenin yoz kültür ve tüketim anlayışına alternatifolarak düzenlenen ve içinde emeği, üretkenliği, kollektifyaşamı temel alan kampta bir çok etkinlik yapılacak. 2hafta sürecek kampta çocuklar için etkinlikler, kültür-sanatfaaliyetleri de gerçekleştirilecek…

Kampın ilk günü; kamp alanı hep birlikte düzenlendi,çadırlar kurulup ortak yaşam anlayışı ile düzenlemeler ya-pıldı… Kampımızın ikinci günü sabah kahvaltısı ardındanyapılan tanışma ve sohbet ile başladı… Kamptaki yaşama

dair yapılan sohbetlerdensonra ortak kurallar tespitedildi.

Bize dair her şeyin ko-nuşulduğu sohbetin ar-dından yaşam olağan akışıüzerinden sürdürülmeyebaşlandı…

Kamp alanı içinde bu-lunan havuzu daha çok çocuklarımız kullanırken aile vegençler de her gün denize gidiyor…

Kampın üçüncü günü artık kamp da oturmuştu… Yaşamıdaha iyi örgütlemek, üretkenliği artırmak için çeşitli örgüt-lenmeler oluşturuldu. Kültür-Sanat komitesinden,sohbettoplantılarını düzenleyecek birçok komiteye kadar genişkatılımlı komiteler oluşturuldu.

Gençlerimiz yaşamı kendi programları ile doldurur veörgütlerken, büyükler ve aileler de çeşitli konularda sohbettoplantılarına başladılar. Kamp yaşamından yaz tatili anla-yışına, OHAL’den Halk Meclislerine kadar bir çok konudasohbet toplantılarına başlandı… OHAL’in tartışıldığı sohbettoplantısında adeta her bir kişi karış karış Anadolu toprak-larındaydı… Gerçeğin sesi Yürüyüş dergisini sahiplenmeçağrısının da yapıldığı sohbette AKP faşizminin halkdüşmanı politikaları da konuşuldu.Yaz kampı tüm güzellikleriile kolektif bir biçimde devam ediyor…

7 Ağustos2016

Yürüyüş

Sayı: 533

555TUTSAK 10 KİTABA SIĞAR MI?

Av ru pa’da

BERABER ÜRETECEK,BERABER TARTIŞACAK,BERABER EĞLENECEĞİZ!

Federal Parlamento veAvrupa Parlamentosu mil-letvekili tarafından Avus-turya Anadolu Federasyo-nu’na dönük polis baskı-sına ilişkin soru önergesisunuldu.

İçişleri Bakanı Wolf-gang Sobotka’nın cevap-laması için verilen 10 mad-

delik önergede, 4 Mart

2015’te yapılan başvuruya

rağmen pasaportunun sü-

resi uzatılmayan Evin Tim-

tik’in durumu da soruldu.

Türkiye polisinin verdiği

istihbarata dayanarak hak-

kının gasp edilemeyeceği

vurgusu yapıldı.

Halk Cepheliler, 29 Tem-muz Cuma günü faşizmiteşhir etmek ve öfkelerinihaykırmak için Türkiye el-çiliği önündeydi.Hep birağızdan Türkçe ingilizcesloganlar atıldı.

“AKP Faşizminin Dev-rimci Tutsaklar ÜzerindekiBaskılarına ve Tecrit işken-cesine Son! Devrimci Tutsaklar Onurumuzdur! Kah-

rolsun Faşizm Yaşasın Mü-cadelemiz!” yazılı pankartınaçıldığı protestoda, mega-fondan “45/1 genelgesininuygulanması, direnişlerle,bedeller ödenerek kazanıl-mış hakların gasp edileme-yeceği ve Türkiye faşizmi-nin yönetememe krizi” içe-rikli konuşma yapılarak bi-tirildi.

AFA Üzerindeki Baskılara KarşıAvusturya Parlamentosuna

Soru Önergesi Verildi

TUTSAKLARIMIZI DÜNYANINHER YERİNDE SAHİPLENİYORUZ

“Mücadele, yaşamım boyunca öğrenmem gerekip de öğ-renemediklerimi kavramam gerekip de kavrayamadıklarımıöğretti kavrattı. Korkmadım umudum kırılmadı, karamsarlığakapılmadım Çünkü gücümüzün farkındaydım…”

Fatma Bilgin

15 Ağustos- 21 Ağustos

Muhammed Kaya,Senem Adalı:Senem Adalı, OKM, TA-

YAD ve Özgür-Der çalışma-larında yer aldı. İnfazlara, kay-betmelere karşı sayısız eyleminörgütleyicisiydi.

Muhammed, mahalli alandafaaliyet sürdürüyordu. Bulundukları semtte Kurtuluş dağı-tımcılığını yapıyorlardı. Senem ve Muhammed 20 Ağustos1996'da İstanbul Alibeyköy'de kaldıkları evde silahsız, sa-vunmasız durumda, polis tarafından infaz edildiler.

Senem Adalı

Aydın Yıldırım,Elif Karaman:Elif Karaman ve Aydın

Yıldırım’ı 17 Ağustos 1999'dameydana gelen Marmara dep-reminde kaybettik.

Elif Karaman, 1981'dedoğdu. Aslen Malatyalı olan

Elif, İzmir doğumludur. İzmit Demokratik Lise İçinMücadele Komiteleri sorumlusu, aynı zamanda Kurtuluşdergisi dağıtımcısıydı.

Aydın Yıldırım, halkının mücadelesine gönül vermişbir devrimci, bir sanatçı adayıydı. Bağcılar'daki KaranfillerKültür Merkezi Müzik Topluluğu üyesiydi.

Aydın Yıldırım

Muhammed Kaya

Elif Kahraman

Mihri BELLİ: Mihri Belli, 1916’da Silivri’de doğdu.

Devrimci düşüncelerle 1936’da İktisatokumaya gittiği Amerika’da tanıştı. 1940’taTürkiye’ye döndükten sonra TKP ile ilişkikurarak, TKP içinde çalışmaya başladı.1942 yılı sonlarında TKP’nin Merkez Ko-mite üyesi oldu. Bu dönemden başlayarakyürüttüğü siyasal faaliyetler nedeniyle birçok kez gözaltına alındı, tutuklandı.1946’da

yurt dışına çıkarak, Yunan iç savaşına katıldı. Faşizme karşısürdürülen savaşta, tabur komutanlığı da yaptı. İki kez ya-ralandı. 1960’lı yıllar da “Türk Solu” ve “Aydınlık SosyalistDergi” adlı yayın organlarını çıkardı. Türkiye sol hareketi

içinde Türkiye devriminin yoluna ilişkin tartışmalardaMDD’yi savundu. Mahir Çayanlar ile birlikte bir süre aynısaflarda mücadele etse de yanlış düşünceleri nedeniylesürecin dışına düştü. Siyasal yaşamını sonraki yıllarda dadevam ettirerek, mücadelesini kendi anlayışı doğrultusundasürdürdü. Faşist saldırı sonucu yaralandı. Mihri Belli, 17Ağustos 2011’de yaşamını yitirdi. Devrimden, sosyalizmdenher ne olursa olun vazgeçmemenin temsilcilerinden, enter-nasyonalizmin, anti-emperyalizmin sadık izleyicilerindenbiri olarak halkların mücadele tarihinde haklı yerini almıştır.Belli, devrimci yaşamına damgasını vuran enternasyonalist,anti emperyalist duruşu ve ömür boyu devrimciliğiylehalkların mücadelesinde yaşamaya devam edecektir.

Mihri Belli

Şehitlerimiz OnurumuzdurHayri Alp yoldaşımız 30 Tem-

muz'da 7 yemeğinde anıldı. Saygıduruşunun ardından Hasan Hayri Alpnezdinde tüm devrim şehitlerimizanıldı. Hasan Hayri Alp’in görüşçüsüyaptığı son açık görüşüyle ilgili bizimlepaylaşımda bulundu. Ardından diğergündemlere geçildi. TAYAD’lı aileler,Ankara Halk Cephesi, Ankara DevGenç'liler olarak toplanıldı. Gündemkonuları; hapishaneler direnişine destek, sürgün sevkler veadalet için açlık grevi, kampanya için neler yapılabileceğidoğrultusunda bilgi alışverişinde bulunuldu. Her iki konuiçin de komiteler oluşturuldu. Yemeğin yenilmesinden sonrakomiteler kendi aralarında ilk toplantılarını yaptılar. Progra-mımız sona erdi.

BaşsağlığıDevrim şehidimiz Refik Horoz’un babası Bereket Horoz

bir süredir geçirdiği rahatsızlıktan dolayı hastanede yatmaktaydı.26 Temmuz 2016’da hayatını kaybetmiştir. Başta şehit ailemizeve tüm yakınlarına başsağlığı diliyoruz.

Hatay Halk Cephesi

Elif SultanlarBebeklerimizin İsimlerinde Yaşıyor

Hatay-Antakya’da Haziran ayı başında Halk Cephesi’nindostları olan Aysun ve Süheyl çiftinin dünyaya gelen ilkbebeğinin ismi Elif Sultan oldu. Bebeklerine Elif Sultan isminivermeleri halkın adalet özleminin bir parçasıdır. Devrimcilerine kadar katletmeye, yok etmeye çalışsalar da, adları yenidoğan nesilde çoğalarak yaşamaya devam ediyor. Elif bebeğedünyaya hoş geldin diyor, ismini aldığı Elif ablası gibi onurlu,halka umut yayan bir yaşam sürmesini diliyoruz.

95’in başlarında tanıştık. Kızkardeşi ile birlikte mücadeleetmek için Çanakkale’den İstanbul’a gelmişlerdi. Türkve aleviydi. İkinci karşılaşmamız doksanbeşin 16-17Nisan anmasında oldu. Topkapı Suriçi’nden tuttuğumuzarabalarla Karacaahmet’e gitmiştik. TİYAD’tan bir kaçarkadaş vardı, ama aynı saatlerde bir başka işleri çıktığıiçin bizden ayrıldılar. TİYAD’ı temsilen Senem tekkalmıştı. Gözaltı olduğunu öğrendik. Toplu gözaltı olayınıönlemek için önce mezarlığı bilen iki arkadaş girdi me-zarlığa, biz de cemevinde bekledik. Senem sabırsızdı,gözü sürekli dışardaydı, arkadaşlar geri gelmedi, biz detoplu olarak mezarlığa girmeye karar verdik. Senembeline bir pankart sarmış ilerlerken analardan biri pankartıyere atmasını istiyor, o ise çok ısrarlı, nihayetindemezarlıkta bir yere sakladı. Çevik kuvvet otosu görüldüve ilk giden arkadaşların gözaltına alındığı söyleniyordu.Hala gözaltıların sürdüğü söylendi, geri dönüyorduk, tamçıkışa gelecektik ki Senem birden geri döndü. Pankartıalmayı unutmuştu, aldı ve geri döndü.

Cezaevi ziyareti gözaltıları yeni başlamıştı. İlk olarak12 Temmuz 95’de olmuştu. 14 Temmuz’da yine sabahtangözaltılar oldu. Bunu protesto etmek için öğleden sonrakiziyaretçiler akşam 17.00’den sonra kabinleri terketmeyerekbir eylem yaptılar. Annem de o eylemdeydi. Asker kadın-erkek, genç-yaşlı ayırt etmeden saldırmıştı azgınca. Annemde dövülmüştü ve dört günlük gözaltından sonra Senemiçin çok üzüldüğünü, çünkü onun sürekli tavır gösterdiğini

ve bunun için çokhırpalandığını söylü-yordu. Bir kaç kezSenem bize gelip kal-mıştı. Annem eylemve gözaltı arkadaşınızorla banyoya soku-yor, zorla yemek ye-diriyordu.

Bir sohbetimizdekendi aile yapısını an-latıp biraz yakındığınıhatırlıyorum, amagördüğüm kadarı ileSenem annesini dedeğiştirmişti. Hapis-hanede de pek konuşmayan ama inatçı yapısı aynıydı.Sağmalcılar’dan onu tanıyan arkadaşlar kareli siyah pan-tolonunu hatırlayacaktır, üniformam diyordu. KalenderKayapınar’ı dışarıya gönderirken çok etkilenmişti, Ça-nakkale Hapishanesi’nden tanışıyordu ve Senem’in ağla-dığını ilk kez ve son kez o zaman görmüştüm.

4 Ocak barikat direnişinde nöbet tutuyordu, öyle birdireniş anında görevinden beş gün boyunca hiç yakınma-yışını takdir etmiştik.

Dışarıda bir kez görüşmüştük, hanım hanımcık görü-nüyordu, bu durum için “ee.. süreç” demişti. Eskiye göredaha insiyatifli olmuştu, bunun için de “ee süreç” demişti.

Dışarıda olan son görüşmemde, birlikte faaliyet sürdü-receğimiz için bölgeyi anlatmıştı, yöneticiydi, kendi anlatımıile zamanı Kurtuluş dağıtmakla, İrfan’ın anmaları, cumartesieylemleri ile geçiyordu. O kesik kesik konuşmaları yerinidaha net, daha uzun ve tereddütsüz konuşmalara bırakmıştı.

Senem ADALI'yı bir yoldaşı anlatıyor:İnatçı, ısrarlı, sürekli gelişen...

Anıları Mirasımız

“İstanbul’da baskınlar olmuş bir kadın yolda-şımız da Bağcılar’da polis tarafından katledil-miş” diye haber geldi. Hissetmiştim sankiiçimden kendime “Günay Abla mı” diyesordum. Sonra hızla çıktım kim olduğunuöğrenmeliydim. Kısa sürede söylediler.Günay Özarslan dediler. Ne yapacağımıbilemedim. Uzun zamandır merak ediyor-dum seni. Ben tahliye olmadan önce mektupyazmıştın ben de cevap yazmıştım hemen.Keşke gelip yanına görseydim seni. Nerdenbilebilirdim. İlk tanışmamız aklıma geldi Ma-latya’da. Mütevazi sevecen sakindin her zaman.Ne zaman bir iş için çözüm arasak sen geliphemen pratikliğinle hallederdin. Elimiz ayağımız olmuştun.Senin yanında hep güvende hissederdim kendimi sankihiçbir şey olmayacakmış gibi Günay ablamızdın senbizim. Herkese her şeye yetişirdin. Daha bugün şunu ya-palım demeden sen plan programı hazırlamıştın bile.

Ben pek konuşan biri değildim ama hep soru sorardımsana sen de hiç bıkmadan cevaplardın sürekli tutsak düş-

tüğümüzde mektubunda demiştinya “burda da soru sorabilirsin”

diye gülmüştüm o zaman. Sen arada sırada gelirdinMalatya’ya. Ama sanki bilirdin geleceğin

zamanı öyle ki ben ne zaman umutsuzluğa,çıkmaza düşsem gülen gözlerinle karşımdabulurdum seni. Ve biraz konuşman banayeterdi. Ne yapacağımı, nasıl yapacağımıbilirdim artık ve doğru bildiğim yoldayımabla, izinden yürüyorum. Artık sendendevraldığımız bayrağı onurla gururla taşı-

yoruz şimdi geleceğe seninle hayalini kur-duğumuz o güzel günlere. Şehit düştüğünde

ağlamıştım inkar etmiyorum belki kızarsınbana ama devrimciler hiç mi ağlamaz? Hani

Nurten DEMİR yoldaşımız demiş ya “ağlamam düş-mana olna kinimden ileri geliyor” diye. Cenazene gele-medim ya bu nedenle affetmeyeceğim hiç kendimi. Amasana söz hesabını ben soracağım. Günay ablamız sanazafer sözü veriyoruz yoldaşların olarak. Gülüşünü, bakışını,pratikliğini düşmana dönen namlulara çevireceğiz. Adaletinielden ele dilden dile yayacağız.

Bir yoldaşı Günay Özarslan’ı Anlatıyor…

Yürüyüş

7 Ağustos2016

Sayı: 533

TUTSAKLARI YAKAN FAŞİZM, ŞİMDİ KİTAPLARI YASAKLIYOR!558

Birincisini düzenlediğimiz “Yozlaş-maya Karşı Bir Gol de Sen At! TümYoksul Mahalleler Bizimdir!Yoldaş/Lig” turnuvamız olağanca ate-şiyle sürüyor. Gruplar halinde yapılanmaçlarda oluşturulan Elif/Şafak/BahtiyarÖncüler Grubu’nda karşılaşmalarda be-şinci haftaya girdi. Ev Yıkan Ocak Ba-tıran (Okmeydanı), Pazaraltı (Örnek-tepe), Aslan Parçaları ( Liseli Dev-Genç), Çağlayan Şafaklar (Dev-Genç),Kızıl Ordu ( Çayan/Nurtepe), AdaletOkulu takımlarının olduğu grupta beşincihaftaya doğru Pazaraltı takımı finaligarantilerken, son maçlarda kendilerinitoparlayamayan Adalet Okulu ve Aslanparçaları ligden düştü. Dilek Doğanmahkemesinde gözaltına alınan Çağ-layan Şafaklar takımı, gözaltından he-men sonra sahaya gelip bu maçı yapa-cağız diyerek Yoldaş/Lig’e ve rakiplerinedirenişi ve ısrarı öğretti. Ligin en dire-nişçi grubu olarak adını yazdırdı. EvYıkan Ocak Batıranlar ve Kızıl Or-du’nun maçı son haftada çok çekişmelive başa baş geçti. Son dakika tartışmalıgol gereği iki takımın da onayıyla maçtekrarı yapılacağı bildirildi. Takımlarfinallere çıkış maçında görüşmek üzereyasaklara karşı yapılacak olan GrupYorum konserlerine çağrı videosu çek-tirdikten sonra el sıkışarak ayrıldılar.Günay Özarslan Direniş Grubu Ve Di-lek/Berkin/Hasan Ferit Halkın GücüGrubu maçları Gazi Mahallesi’nde ya-pılıyor. Gazi Spor kulübünde 12 takımınyaptığı karşılaşmalar ilgi odağı olmuşdurumda. Hafta sonu maç izlemeyegelen arkadaşlarımızın yanında davul-larla tribün yapan arkadaşlarımız datakımlarına desteklerini veriyorlar. Gü-nay Özarslan Direniş Grubu’nda yeralan; Barikat (Bahçelievler), Kızıl Anka(Gazi), Şirinler (Gazi), Haklar Takımı(Esenyurt), Karanfiller (Bağcılar), Umut(İkitelli) takımlarının maçları beşincihaftasına girdi. Barikat ve Şirinler ma-çında hakem hatasından dolayı maçtekrarı gerçekleşecek. Çeşitli alanlardanbir araya gelen Dilek/Berkin/HasanFerit Halkın Gücü Grubu’nda MemurlarCephesi (Kamu Emekçileri Cephesi),HFG (Hasan Ferit Uyuşturucu İle Savaşve Kurtuluş Merkezi ), Bedreddin Yi-ğitleri (İdil Kültür Merkezi), Halk Mec-

lisi, Dinamo HMM (Halkın MimarMühendisleri) ve Halkın Gücü (Gazi)takımları yerlerini aldılar. Hafta içi ger-çekleşen karşılaşmalarda MemurlarCephesi finali garantilerken, BedreddinYiğitleri sıfır puanla beşinci haftayagiriyor. Karşılıklı dostluk içinde ger-çekleşen karşılaşmalarda, acemiliklerdendolayı sakatlıkların yaşandığı oldu.Günlük sohbette Bacak Kıran HMMesprileri yapılan HMM takımı hiçbirsuçlamayı kabul etmeyerek BedreddinYiğitleri’ni yenmesiyle ilk galibiyetinialmış oldu. Onur Polat Halkın UmuduGrubu’nda Sarıgazi’den Kızıl Flamave Anadolu Kartalları, 1 Mayıs Ma-hallesi’nde 1 Mayıs Gençlik ve KurtuluşTakımı olarak yola çıkan takımlara Ek-mek Teknesi (Halkın Esnafları) , TozanlıDeresi (K. Karabekir Mah.) eklendi.

Yoldaş-Lig tüzüğü şu şekilde:Yoldaş-Lig Turnuvası’nda Uyulması

Gereken Kurallar Ve Yapılması Gere-kenler:

1. Tüm takımların forması olmalıdır.Formasız takımlar çeyrek finaller vesonrasında devam edemez.

2. Belirlenen maç saatinde sahadaolmayan takım 3-0 hükmen mağlup ilanedilir. Yeni maç saati belirlenmez.

3. Hakem yanlış karar verse dahiitiraz edilemez. Hakem ısrarla itirazeden, maçın oynanmasını engelleyenoyuncu kırmızı kartla maçtan atılır.Her maçta üç hakem olacaktır, üç ha-kemin ortak kararı ile maç esnasındason karar verilir.

4. Küfür kesinlikle yasaktır. Hiçbirşekilde müsamaha gösterilmeyecektir.Küfür eden oyuncu derhal oyundanatılır. Komitenin incelemesi sonucuturnuvadan men cezası dahil oyuncuyaçeşitli cezalar verilebilir. Rakibe kastifaul yapan, vuran, centilmenlik dışıdavranışlarda bulunan oyuncu kırmızıkartla oyun dışı bırakılır.

5.Takımlar çeyrek final öncesi ta-kımlarının son oyuncu listelerini ko-miteye sunarlar. Maçlar 8’er oyuncuylaoynanır. Her takım 10 oyuncudan olu-şan takım listesinin dışına çıkamaz.Liste dışında oyuncu oynatan 3-0 hük-men mağlup sayılır.

6. Turnuvanın adından da anlaşılacağıgibi turnuvanın amacı yoldaşlık ilişki-

lerini, paylaşımı, dayanışmayı artırmak,yozlaştırma politikalarına karşı sporungücünün kullanılması ile kitlelere ulaş-maktır. Elbette rekabet olacaktır. Ancakrekabetin, kazanma hırsının yoldaşlıkilişkilerinin önüne geçmesine kimsemüsamaha etmemeli, bu konuda yakınlarve oyuncular sorumluluk hissetmeli vebuna uygun davranmalıdır.

7. Turnuva bitiminde kupa törenigerçekleştirilecektir. Turnuvada yeralan takımlar bu etkinliğe katılmalıdır.Kazanmanın yanı sıra dürüst ve cen-tilmence yarışmanın esas olduğunubu şekilde göstermelidir. “ Galiptir buyolda mağlup” sözü bu turnuvada yeralan tüm takımlar için geçerlidir.

8. Turnuvada kaleciye geri pas ser-besttir. Ofsayt yoktur.

9. Çeyrek finale yükselen takımlarkendi alan ve bölgelerinde tanıtım ça-lışması yapmalı, turnuvanın kitlelereulaşmasını hedeflemeli ve çeyrek finalmaçlarına mümkün olan en geniş kitlekatılımını hedeflemeli.

10. Her takım kendi pankartı vetribün davulu ile gelmelidir. Hakemlermaç saatinde yerlerinde hazır olmalıdır.

Tüm Yoksul Mahalleler Bizimdir!Mahallenizin Takımına Destek Verin!

Fotoğraf ve SinemaEmekçileri Olarak Yoldaş-Lig

Turnuvası’ndaydıkÇiğdem ve Berna Halkın AdaletiÇeyrek Final Karşılaşmasında Yol-daş-Lig Takımlarından Arkadaşla-rımızla Röportajlar Ve Karşılaşma-ların Çekimlerini Yaptık!

30 Temmuz Cumartesi ve 31 Tem-muz Pazar günü Yoldaş-Lig turnuvasıkapsamında Gazi Mahallesi’nde Çiğdemve Berna Çeyrek Final Karşılaşmasıyapıldı. Saat 18:00’da başlayan karşı-laşmalarda takımların heyecanı kame-ralara yansıdı. Ekmek Teknesi, HalkGücü ve Kızıl Anka ile yaptığımız rö-portajlarda takımlar Yoldaş-Lig’den,halkın sporu futboldan, yaşadıklarımahallelerinden, takımlarından ve fi-nallerden söz ettiler. Yoldaş-Lig Kar-şılaşmaları 7 Ağustos Pazar günü desürecek. FOSEM olarak bizde çekim-lerde yerimizi alacağız.

Yoldaş/Lig Final Karşılaşmaları Başlıyor