bir siyasal aktivist ve teorisyen olarak m. sultan galiyev

20
Page 1 of 20 Bir Siyasal Aktivist ve Teorisyen Olarak M. Sultan Galiyev Mehmet Zafer Demir – 2004(2013) Unutmayalım ki, SSCB’nin çözülüşünde Stalin politikacılığının da küçümsenemez bir etkisi vardır. Bir ufak ajan belirtisini bile ağır bir tasfiyeyle karşılamıştı. Daha sonra oportünistler ve birçok ne idüğü belirsizler kendilerini gizlediler. Stalin’in ölümünde partiyi de ülkeyi de bugünkü duruma sokmanın içine ittiler. Bunun temelini attılar. Bizim yöntemler böyle olamazdı. Savaşmak isteyen örgüt içinde sonuna kadar savaşsın. Savaşma özgürlüğünü tanıyalım. Ali Fırat, Nasıl Yaşamalı?, 198-9

Upload: azad-gamarjveba

Post on 28-Mar-2016

260 views

Category:

Documents


8 download

DESCRIPTION

kapitalizm, marksizm, islam, milliyetcilk

TRANSCRIPT

Page 1: Bir siyasal aktivist ve teorisyen olarak m. sultan galiyev

Page 1 of 20

Bir Siyasal Aktivist ve Teorisyen Olarak M. Sultan Galiyev

Mehmet Zafer Demir – 2004(2013)

Unutmayalım ki, SSCB’nin çözülüşünde Stalin politikacılığının da küçümsenemez bir etkisi vardır. Bir

ufak ajan belirtisini bile ağır bir tasfiyeyle karşılamıştı. Daha sonra oportünistler ve birçok ne idüğü

belirsizler kendilerini gizlediler. Stalin’in ölümünde partiyi de ülkeyi de bugünkü duruma sokmanın içine

ittiler. Bunun temelini attılar. Bizim yöntemler böyle olamazdı. Savaşmak isteyen örgüt içinde sonuna

kadar savaşsın. Savaşma özgürlüğünü tanıyalım.

Ali Fırat, Nasıl Yaşamalı?, 198-9

Page 2: Bir siyasal aktivist ve teorisyen olarak m. sultan galiyev

Page 2 of 20

Giriş:

Mir Said Sultan Ali Oğlu (Sultan Galiyev ismini Ruslar vermiştir)1; Bolşevik

Devrimi ve sonraki süreçte ‘Bolşevik hiyerarşide’ Müslüman asıllı bir Tatar

komünist olarak hızlı yükselişi ve aynı şekilde hızlı düşüşü ve 1929’dan sonra

esrarengiz bir şekilde ortadan kayboluşuyla bir siyasal aktivist olarak dikkat çeker.

Devrimden sonraki yaklaşık 20 yıl bir gerilim odağı olan ‘milli’ probleme yaklaşımı,

bu süreçte şekillenen Milli Komünizm (National Communism) ideolojisinin önde

gelen temsilcilerinden olması ve anti-emperyalist karakterli kısa ve uzun vadeli

çıkarımları da onu eleştirel-tarihsel araştırmalara konu etmeye değer kılar.

Manidardır ki, Galiyev –aynen Ermeni soykırımının olduğu gibi – Türkiye’de cesur

tarih araştırmalarının kapsamı dışında kalmıştır. 1990’dan sonra yapılan iki yüksek

lisans çalışması da siyaset bilimi mezunları tarafından yapılmış2, 1997-8 yıllarında

Tataristan Devlet Arşiv İdaresi’nde yayına hazırlanan 1000 sayfalık Galiyev

külliyatını satın alıp şu an itibariyle iki kitap yayınlayan Halit Kakınç da siyaset

bilimcidir. Bunun dışında Galiyev, ilk defa Kemal Tahir olmak üzere Aclan Sayılgan,

Yalçın Küçük, Mehmet Bedri Gültekin, Attila İlhan gibi ‘Milliyetçi Sol’

diyebileceğimiz çizginin açıklarında da boy vermiştir.3 Bu çalışma tabi ki son sözü

söyleme iddiasında değildir ancak Galiyev’in ve teorilerinin şimdiye kadar ki ilgi,

1 A. Benningsen, ‘Sultan Galiyev-Sovyet Sosyalist Cumhuriyetleri Birliği ve Sömürge Devrimi’, Türkiye Günlüğü, 71,

2002 2 Erol Kaymak, Sultan Galiyev ve Sömürgeler Enternasyoneli, İrfan Yayınları, 2000, Hakan Reyhan, ‘Sultan Galiyev’in

Siyasal Düşüncesi’, 2002 (Yayınlanmamış Y.L Tezi) 3 Aclan Sayılgan, SSCB ve Sultan Galiyev, 1967, Yalçın Küçük, Türkiye Üzerine Tezler 1908-1998, Tekin Yayınları,

1992, Mehmet Bedri Gültekin, Sultan Galiyev Eleştirisi, Kaynak Yayınları, 1999, Attila İlhan, Sultan Galiyef Avrasya'da Dolaşan Hayalet, Bilgi Yayınevi, 2000

Page 3: Bir siyasal aktivist ve teorisyen olarak m. sultan galiyev

Page 3 of 20

dikkat ve ehemmiyetten çok daha fazlasını hak ettiğini ortaya koyma noktasında

iddialıdır.

Siyasal Aktivist Olarak Galiyev:

Galiyev, Başkurdistan’ın Sterlitamak bölgesindeki Şipayevo köyünde 1892 yılında

doğdu. Rusça öğretmeni olan babası Haydar Gali, annesi konumunu kaybetmiş bir

Tatar mirzasının (soylu) kızı olan Aynel Hayat’tır. Haydar Gali’nin görevi

dolayısıyla aile Başkurdistan’ın onlarca köyünde dolaşmış, Mir Said 11 yaşındayken

tekrar onun doğduğu köye dönmüştür. Çocukluğu yokluk ve sıkıntılar içerisinde

geçmiştir.

‘Oyun oynadığımız zamanlarda bana saldırıyorlar ve ‘karabudun’ olduğumu

yüzüme vuruyorlardı. Üstüne üstlük fiziksel yetersizliklerimi de (testislerimden bir

tanesi doğuştan içeride kalmıştı) alay konusu ediyorlardı. Ayrıca ben iyi

giyinemiyordum. İç çamaşırım yoktu sadece şalvarım ve çıplak bedenimde bir tek

gömleğim vardı.’

1907 yılında Kazan Öğretmenlik Okulu’na yazıldı. ‘Benim delikanlılık çağım

öğretmenlik seminaryumunda geçmiştir. Okumam iyiydi. Sınıfta hep birinci idim.

Verilen dersler arasında edebiyat, fen ve psikolojiyi seviyordum. 16 yaşına

geldiğimde gerçek bir ateist olmuştum. 15 yaşından itibaren edebi faaliyetlerle

uğraşmaya başladım. Tolstoy’un nasihat içerikli iki hikayesini daha birinci sınıf

öğrencisiyken Tatarca’ya çevirdim.’ 1911 yılında bu okulu birincilikle bitirdi. 1913

yazına kadar köy öğretmenliği yaptı. 1915 yılında Bakü’ye gidene kadar çeşitli

gazetelerde Rusça ve Tatarca yazılarını yayınlattı. Gazeteciliğe Bakü’de de devam

etti ve sonradan siyasal hayatı boyunca yazacağı ve editörlüğünü yapacağı Jizn

Natsionalnostey dergisinde bir çok yazısı yayınlandı. 1917 Şubat Devrimi’nden

Page 4: Bir siyasal aktivist ve teorisyen olarak m. sultan galiyev

Page 4 of 20

sonra Petrograd’a taşındı. Ekim Devrimi’nde ise Kazan’da idi. Bu arada kendi

ifadesiyle ‘devrimci’ faaliyetlerine de başladı. 1913 yılında diğer bir kaç öğretmenle

beraber; monarşik rejimin yerine demokratik cumhuriyet rejiminin getirilmesi,

ağalara ait toprağın köylüye verilmesi, fabrikaların işçilere devredilmesi ve bölgelerin

kendi mukadderatlarını belirleyebilmeleri ilkelerinden hareketle ‘Enternasyonalist

Sosyalistlerin Savaşçı Tatar Örgütünü’ kurmuştur. Kazan’da Bolşevikler’e

katılmasıyla devrimci örgütlenmedeki kariyeri de başlamış oldu. Bundan sonra belli

başlı şu görevlerde bulundu:

1- 1917 Ekim Devrimi sırasında Kazan İl Askeri İhtilal Karargah üyesi.

2- Müslüman işlerinden sorumlu Kazan il komiseri. (1918 Şubat, Nisan,

Haziran, Ağustos ayları)

3- 12 Eylül 1918’den 18 Mayıs 1920’ye bakanlığın fesh edilişine kadar İç Rusya

Müslümanları Komiseri. (MUSKOM)

4- 12 Eylül 1920’den Kasım 1920’ye kurul fesh edilinceye kadar Savunma

Bakanlığı’na bağlı Merkez Müslüman Askeri Kurul başkanı.

5- Glavpur (Baş Siyasi İdare) Doğu Dairesi başkanı. (Kasım 1020 – Ocak 1921)

6- Tatar Cumhuriyeti temsilcisi.

7- Kırım temsilcisi. (1921 Mart-Ağustos)

8- Doğu Halkları Komünist Teşkilatları Merkez Bürosu üyesi ve daha sonra da

başkanı. (Kasım 1918’den 1921’e kadar.4

Görüldüğü üzere Galiyev, 1917 Ekim Devrimi ile birlikte Bolşevik örgütlenmede bir

çok kilit görevde bulunmuştur. Onun siyasal kariyerindeki en verimli, hareket alanı

alabildiğine geniş olan dönem 1919 yılıdır.

4 Buraya kadarki biyografik bilgiler Galiyev’in ‘Ben Kimim?’ adlı otobiyografisinden alındı. Halit Kakınç, Destansı Kuramcı Sultan Galiyev, 38-173.

Page 5: Bir siyasal aktivist ve teorisyen olarak m. sultan galiyev

Page 5 of 20

‘Bu olaylar sırasında ben öyle bir merkez haline gelmiştim ki, Sovyet hakimiyetinin

mukadderatı benim enerjime, sadakatime ve dürüstlüğüme bağlıydı. Bunlardan

birincisi 1919 yılında Başkurtların Sovyet hakimiyeti tarafına geçmelerinin

sağlanması; diğeri (Kolçak ordusunun Kazan’a saldırıları sırasında) Kazan’da ve 2.

Orduda yaptığım çalışmalardır.’5

1918 yılında yakın arkadaşı ve yoldaşı Molla Nur Vahidov’un (1885-1918) Kazan’ı

ele geçiren Çek lejyonerler tarafından öldürülmesi paradoksal bir kırılma noktasıdır.

Şöyle ki; Vahidov’un ölümü Galiyev’i Bolşevik örgüt hiyerarşisinde yalnız

bırakırken, 1919 yılındaki hızlı yükselişine de yol açmıştır. Bu paradoksal durumu

daha sonra Stalin’in 1921 yılında ilk sinyallerini verdiği ve 1923 yılında resmen

başlattığı milli komünistlerin tasfiye sürecinde Galiyev’in hareket alanının

daralması ve onun tamamen savunmasız kalması takip etmiştir. Galiyev’in siyasal

kariyerinin düşüş trendine geçmesi Rusya Komünist Partisi’nin 10. Kongresi’nin

hemen sonrası olan 1921 ilkbaharına denk gelmektedir. Bu kongre ile merkezi

otoritenin otoriter politikalarına karşı ortaya koyulan milli refleksler, milliyetçi

sapma olarak nitelendirilmiş ve ilk resmi saldırılar başlamıştır. Kongre’nin sonuç

bildirisinde şöyle deniyordu:

‘Geçmişin hayaletlerinden hala kurtulamamış olan yerel komünistler, ulusal

özerkliğin önemini abartmaktadırlar. Emekçi sınıfın çıkarlarını göz ardı etmekte ve

bunları yanlış yere ulusal çıkarlarla karıştırmaktadırlar. İlkleri ikincilerden ayırt

etmeyi bilmedikleri gibi parti çalışmalarını da sadece emekçi kitlelere

yöneltememektedirler. Doğu’da kimi zaman Panislamizm ve Pantürkizm

5 Kakınç, Destansı Kuramcı Sultan Galiyev, 38-173

Page 6: Bir siyasal aktivist ve teorisyen olarak m. sultan galiyev

Page 6 of 20

biçimlerine bürünen demokratik burjuva milliyetçiliğinin ortaya çıkmasını da bu

durum açıklamaktadır’6

Bundan sonra hareket alanı iyice daraltılan Galiyev, Rusya Komünist Partisi’nin 17-

25 Nisan 1923 tarihleri arasında toplanan XII. Kongresi’ne basit bir delege olarak

katıldı. Kısa bir süre sonra da bizzat Stalin’in kişisel emriyle Moskova’da

tutuklandı.7

Galiyev’in ikinci kez tutuklanacağı 1928 Kasımına kadar olan süreç hakkındaki

veriler çelişkilidir. Ancak genel olarak bir değerlendirme yapmak gerekirse; bu

dönem onun partiye geri dönüş çabaları ve yoğun teorik çalışmalarıyla geçmiştir.

Bununla birlikte kesin olan bir şey var ki o da bu dönemin karakterinin trajik

olduğudur. Galiyev, 1926 yılında çocuklarının hastalanması üzerine yaşadıklarını

şöyle anlatıyordu:

‘Çocuklar için doktor çağırma olanağım yoktu. Muhtarov yoldaş doktor

göndereceğini vaat etti. Biz bu ‘doktoru’ tam üç gün bekledik ama kimsenin geleceği

yoktu…Aynı günlerde parasal yardım için başvurduğum yoldaşlardan hiçbirinde bile

her nasılsa üç ruble dahi bulunamadı…’8

Benningsen bir makalesinde,9 1920’nin sonlarında Galiyev’in Zeki Velidi (Togan),

Dursun Hocayev ve Baydursunov ile beraber Moskova’da İttihat ve Terakki adında

gizli bir örgüt kurduğunu, bu örgütün temel hedeflerinin de Sovyet sistemindeki

önemli mevkilere Türk unsurları getirmek, eğitim enstitülerini devam ettirmek ve

milliyetçi anti-Sovyet organizasyonlarla özellikle de Basmacılar ile gizli işbirliği

6 A. Benningsen, C. L. Quelquejay, Sultan Galiyev Üçüncü Dünyacı Devriminin Babası, 140 7 a.g.e., 152 8 Kakınç, Destansı Kuramcı Sultan Galiyev, 403

9 A. Benningsen, ‘Sultan Galiyev-Sovyet Sosyalist Cumhuriyetleri Birliği ve Sömürge Devrimi’, Türkiye Günlüğü, 71,

2002

Page 7: Bir siyasal aktivist ve teorisyen olarak m. sultan galiyev

Page 7 of 20

yapmak olduğunu, Sovyet basınını referans göstermek suretiyle iddia eder.

Kanaatimce bu, Galiyev’in tasfiyesini kolaylaştırmak ve/veya hızlandırmak için

hazırlanmış bir devlet komplosudur. Zaten Zeki Velidi sonradan bu iddiayı

yalanlamış ve Galiyev ile aralarında kendisi Rusya’dan ayrıldıktan sonra hiçbir

temasının olmadığını söylemiştir.10

Galiyev’in siyasal kariyerinin ana hatlarından sonra onun kariyerini etkileyen

dinamiklerden bahsetmek gerekirse; Bolşeviklerin nihai olarak Velikorus (Büyük

Rus) fikriyle güdülendiklerini ve milli isteklere müsamaha göstermelerinin de kısa

vadeli pragmatik tavırlar olduğu anlaşılabilir. Rusya’daki iç savaşta Bolşeviklerin

‘Beyaz’ tehlikesine karşı Galiyev’e açtıkları hareket alanı bu tehlike ortadan

kalkmaya yüz tuttuğunda daraltılmıştır. Stalin, Lenin’e yazdığı bir mektupta şöyle

diyordu:

’22 Eylül 1922… İç savaşın geçen dört yılı içinde, biz devrimi yayma amacıyla

milletler konusunda Moskova’nın liberal tutumunu sergilemek zorunda olduğumuz

dönemde komünistler içinde kendi irademiz dışında gerçek ve azimli sosyal-

bağımsızlıkların ortaya çıkmasını sağlamışız… Biz kalıpların, yasaların, anayasanın

göz ardı edilemeyeceği ayrı ayrı bölgelerdeki genç komünist kuşağın ‘bağımsızlık

oyununu’ bir oyun gibi kabullenmeyi reddettikleri, bağımsızlık vaadini ısrarlı bir

şekilde ‘altın söz’ gibi algıladıkları ve ayrıca bizden bağımsız cumhuriyetlerin

anayasalarını harfiyen uygulamamızı ısrarla talep ettikleri bir gelişim aşamasında

yaşıyoruz.’11

Galiyev ise, Bolşeviklerin merkezi stratejileriyle kendisinin uyuşmazlığını

görüşlerinin evrim süreci ile birlikte şöyle özetliyordu:

10 Zeki Velidi Togan, Hatıralar. Zikreden Kakınç, Destansı Kuramcı Sultan Galiyev, 97-100

11 R. Muhammetdinov, ‘Bolşevizm, ‘Milli’ Komünizm ve M. Sultan Galiyev Fenomeni’, Türkler, XVIII., 843-853

Page 8: Bir siyasal aktivist ve teorisyen olarak m. sultan galiyev

Page 8 of 20

‘Burada belirtmek gerekiyor ki devrimdeki milli sorunla Ekim Devrimi’nden sonra

da karşılaştım. Ekim Devrimi’ne ben bizzat milli değil sosyal, sınıfsal düzeyde

katıldım. Bu sorunla yakından temas etmeden önce ise kendimi üniterci olarak

görüyordum ve ülke özerkliğinden daha çok milli kültürel özerklik taraftarıydım.

Ancak hayat bana aksini ispatladı.’12

Galiyev’in 1928 Kasımında ikinci kez tutuklanmasından sonrası tam anlamıyla

muallaktadır. Bu dönemde onun nerede olduğu üstünde bile araştırmacılar

uzlaşabilmiş değildir. Bu süreci Solovki toplama kampında geçirdiğinden;

Gürcistan’da, Moskova’da olduğuna kadar değişik iddialar ileri sürülmüştür.

Özellikle soğuk savaş dönemindeki birincil kaynaklara ulaşma zorluğundan dolayı

bu ara spekülasyonlar ve tahmin yürütmelerle kapatılmaya çalışılmış, Galiyev’in bu

dönemi hakkında mitik tasavvurlar yapılmıştır. Demir perdenin kalkmasının

ardından göreceli olarak arşiv materyallerine ulaşılmıştır. Genel hakim kanaate göre

1940 veya 1941 yılında ortadan kaldırılmıştır.

Teorisyen olarak Galiyev:

Galiyev’in teorilerinin analizi tam anlamıyla bir problematiktir. Bunun nelerden

neşet ettiği konusunda bir kaç husus ileri sürebilirim:

1- Yukarıda genel hatlarını verdiğim siyasal kariyeri boyunca pratikte vuku

bulan hızlı değişim ve dönüşümler, dengelerin değişebilirliği, bir siyasal

aktivist olarak ‘reelin’ şartlarını itina ile kontrol etme mecburiyeti, zaman

zaman merkezi otorite ile yerel talepler arasında sıkışmışlığı gibi nedenlerden

dolayı teorileri üzerindeki gereken konsantrasyonu yakalayamamış gibi

12 a.g.m.

Page 9: Bir siyasal aktivist ve teorisyen olarak m. sultan galiyev

Page 9 of 20

görünmektedir. Bu da, 1923’teki tasfiyesine kadar olan dönemde oluşturduğu

teorilerinin ideal manada özenli olamadığı gibi bir izlenim yaratmaktadır.

2- 1923’ten sonraki dönemde yine yukarıda bahsettiğim gibi hayat şartlarının

zorluğu, GPU’nun (KGB) sıkı takibi sonucu oluşan baskılardan dolayı sağlıklı

düşünebilme imkanının pekte olduğu söylenemez.

3- Sıkıntılı bir çocukluk ve gençlik dönemi, 1917 Ekim Devrimi öncesi Çarlık

politikalarının baskıcı havası, 1917 Şubat Devrimi ile Ekim Devrimi arası ve

sonrası süre giden iç savaş ve kaotik ortam da teorilerine vakfetmesi gereken

motivasyon ve konsantrasyonu üzerinde negatif etki yapmış olmalıdır.

Bununla beraber, Galiyev’in teorilerinin genel bir analizini yapmak gerekecekse; ben

onun İslam, Milliyetçilik ve Komünizm ile ilişkileri ve bunların izdüşümleri

üzerinde durmak istiyorum.

Galiyev’in genelde din, özelde ise İslam ile ilişkisi belki de en kolay irdelenebilecek

olanıdır. Fakat dikkat çeken şu ki, Galiyev’in realpolitik olarak bir İslam

perspektifine sahip olduğu su götürmez.13 Aynı şekilde onun İslam’ı tanıdığı da

inkar edilemez.

‘Sultan Galiyev’in din karşıtı propaganda üzerine yazdığı makalenin kapsamı onun

yenilikçi (Cedidist) Müslüman ilahiyatçılarının fikirlerine yaptığı referansların

Rusya’daki ulemanın oldukça uzmanlaştıkları teolojik tartışmalardan bazılarına dair

ilk elden bilgilere dayandığını ileri sürmeyi mümkün kılmaktadır.’14

13 Bu saptamayı Prof. Azmi Özcan’a borçluyum. 14 A. A. Rorlich, ‘Mirsaid Sultan Galiyev ve Milli Komünizm’, Türkler, XVIII., 837-42

Page 10: Bir siyasal aktivist ve teorisyen olarak m. sultan galiyev

Page 10 of 20

Aynı makaleye,15 ‘Bize göre tüm dinler aynıdır. Bu düzeyde sorun açıktır ve hiçbir

tahlil gerektirmez’ ifadeleriyle başlamış, İslam’ın uzmanca ve rasyonel bir tarifini ve

o zamanki durumunu yorumlamış, din karşıtı propagandanın Türk bölgelerinin

sosyo-ekonomik şartları gözetilerek yapılması gerektiğini vurgulamıştır. Galiyev’in

İslam’a realpolitik hatta pragmatik yaklaşımı yukarıda bahsettiğim 1913’te Ufa’da

kurduğu ‘Enternasyonel Sosyalistlerin Savaşçı Tatar Örgütü’nün ajitasyon

faaliyetlerinde yaptığı çağrılardan birinde dikkat çeker:

‘Kuran’ın yanlış baskısı ile ilgili olarak Müslümanlar arasında kopan gürültü ile

alakalı sonradan iki çağrı daha yayınladım. (Ki biz bu durumu propaganda

malzemesi yapmak ve fanatik Müslümanların itibarını kazanmak için kullanmak

istemiştik)’16

‘Toplumum henüz ulusal devlet aşamasına ulaşamadı. Kurumsal olarak yalnızca

camilerde bir araya gelebiliyorlar. Onları toplu halde karşımda bulup propaganda

yapabileceğim yegane mekanları elimizle kapatamayız.’17

Galiyev’in milliyetçiliğine gelince, şu genel hükme eleştirel bir perspektifle

yaklaşarak başlamanın faydalı olacağı kanaatindeyim:

‘Müslüman milli komünizmi üç ideolojinin karma ve sentez haline getirilme

çabasıdır: geçici ‘biçimini değiştirebilen’, fakat hiçbir zaman ebedi doğru unsuru

değişmeyen İslam dini; her zaman biçim program ve öz değiştiren fakat hiçbir

zaman nihai emeli değişmeyen geçici bir ideoloji olan milliyetçilik, ve elit ve kitleleri

15 Sultan Galiyev, ‘Müslümanlar arasında din-karşıtı propagandanın yöntemleri’, A. Benningsen, S.E. Wimbush,

Sultan Galiyev ve Sovyetler Birliği’nde Milli Komünizm, 172-87

16 Galiyev, ‘Ben Kimim?’, Kakınç, Destansı Kuramcı Sultan Galiyev, 130

17 Halit Kakınç, Sultangaliyev ve Milli Komünizm, 202

Page 11: Bir siyasal aktivist ve teorisyen olarak m. sultan galiyev

Page 11 of 20

seferber etme gücü değil de genel olarak toplumsal emelleri Müslüman milli

komünistlerine fazlalık olarak görülen Marksizm.’18

Bu arada belirtmem gerekir ki, Galiyev’in milliyetçiliği çokça tartışılan ve üzerinde

pekte uzlaşma sağlanamayan bir konudur ve özellikle benim bir çok yerde referans

gösterdiğim Benningsen mercek altına alınmalıdır. Benningsen’in (1913-1988)

babası ‘Beyazların’ safında ‘Kızıllara’ karşı savaşmış ve 1919 yılında ailesiyle birlikte

Rusya’yı terketmiştir. Benningsen’in çalışmalarında anti-Bolşevik saplantının izleri

görünen köydür ve kılavuz istemez. Üstelik Benningsen’in çalışmalarının bazıları

CIA’in yan kuruluşu olan Rand Corporation tarafından desteklenmiş ve Benningsen

çalışmalarının hepsini soğuk savaş döneminde kaleme almıştır. Binaenaleyh,

yukarıda zikrettiğim saiklerle beraber soğuk savaş dönemi kutuplaşmasının pratikte

bir anti-Sovyet saplantısı olarak Benningsen’in çalışmalarına yansımayacağını

varsaymak haddinden fazla bir iyimserlik olacağı kanaatindeyim.

Tekrar Benningsen-Wimbush alıntısına dönecek olursam, milliyetçilik ile ilgili ‘her

zaman biçim, program ve öz değiştiren geçici bir ideolojidir’ hükmüne katılmamak

elde değilken; ‘nihai emelinin değişmeyeceği’ yargısı fazla zorlanmış bir hüküm gibi

görünmektedir. Bu anlamda, Galiyev’in ‘milli’ kaygılarından söz etmek mümkün

iken onun milliyetçiliğinden söz etmek abesle iştigal olacaktır. Bu durum, onun

Ekim Devrimi’nden sonraki Tatar-Başkurt meselesi19 tartışmalarında görülecektir.

Galiyev Maruzat ’ında şöyle der:

18 Benningsen-Wimbush, 149

19 Bu konuda bkz. Kakınç, Destansı Kuramcı Sultan Galiyev, 333-77

Page 12: Bir siyasal aktivist ve teorisyen olarak m. sultan galiyev

Page 12 of 20

‘...Çünkü biz komünistleriz ve burjuvazi üzerinde kendi diktatörlük hakkımızdan

vazgeçmeyiz; dolayısıyla kurmakta olduğumuz cumhuriyette egemenliğin

burjuvazinin eline geçmesine hiçbir şekilde imkan veremeyiz, olay açıktır.’20

Galiyev’in milliyetçiliğine ilişkin son bir örnek vermek gerekirse:

‘Tatar milleti Tatar milli devleti konusunu gündeme getirdiğinde, ben, o zaman

Tatar aşırı milliyetçi çabalarını kesinlikle reddettim. Zira devrimin çıkarları bunu

gerektirmekteydi. Gerektiğinde de elime silah alarak kendi milletime karşı çıktım.’21

Galiyev’in Marksizm’ine gelince, bunun ortodoks Marksizm’den uzak olduğu

aşikardır. Komintern’in (III. Enternasyonal) önerdiği Avrupa proleteryası ile Asya

köylülüğü arasındaki bir ittifakın yerine Galiyev ve takipçileri eldeki yarı-proleter

halk ve köylüler ile devrimci milli burjuvazi ve ilerici din adamlarıyla bir ittifak

kurulmasını öneriyordu. Onun Marksizm’in ‘otoritesi’ ile alakalı görüşlerinden bir

örnek verdiğimde konu netleşecektir:

‘Bizim tarihsel materyalizm taraftarlarına bağlılığımız; onların (Bolşevik Rus

milliyetçilerinin mzd) beyan ettikleri, keza diyalektik materyalizmin Rus ve Avrupa

tekelcileri tarafından her türlü fikri nesneyi kutsal bir şeymiş gibi tartışmasız olarak

kabul etmemizi de kesinlikle gerektirmez.’22

Görüldüğü üzere, Galiyev Marksizm’i dogmatik bir kült halinde algılamıyordu ve

kendi özgün şartlari gereğince yorum getirme serbestisini uhdesinde tutuyordu.

Onun Komintern’in proleterya tanımında ayrıldığı noktada şu sözleri dikkat

çekicidir:

20 a.g.e., 333-77 21 R. Muhammetdinov, ‘Bolşevizm, ‘Milli’ Komünizm ve M. Sultan Galiyev Fenomeni’, Türkler, XVIII., 843-853

22 Sultan Galiyev, ‘Asya ve Avrupa halklarının sosyo-politik, ekonomik ve kültürel gelişmelerinin esaslarına ilişkin

bazı görüşmelerimiz’, Halit Kakınç, Sultangaliyev ve Milli Komünizm, 239-58

Page 13: Bir siyasal aktivist ve teorisyen olarak m. sultan galiyev

Page 13 of 20

‘Tüm sömürgeleştirlmiş halklar proleter halklardır ve Müslüman toplumların

hemen hemen tüm sınıfları geçmişte sömürgeciler tarafından ezildiklerine göre

tümü de proleter olarak adlandırılabilirler (...) Müslüman halklar proleter halklardır.

Ekonomik bakış açısından örneğin İngiliz ve Fransız proleteryaları ile Afgan veya

Rus proleteryaları arasında muazzam bir fark mevcuttur. Bu nedenle de Müslüman

ülkelerdeki ulusal hareketin sosyalist bir devrim karakterinde olduğu söylenebilir.’23

Bununla birlikte, Galiyev ortodoks Marksizm’den kaçınırken Marksizm’i tamamen

terketmedi. Bu konuda Alimcan İbrahimov ve yandaşlarıyla giriştiği ünlü

polemiğinde; onların ‘Kültürü dil belirler’ tezine karşılık, ‘Kültürü ekonomi belirler.

Dil ise ekonomik alt yapının sadece bir üst kurumudur’ tezini savundu.

Teorisyen olarak Galiyev alt başlığı onun ‘Turan Devleti’ projesinden bahsetmeden

eksik kalacaktır. Turan Devleti, Rusya’da devrimin başarısızlığa uğraması

durumunda devreye sokulacaktı. Galiyev Turan projesini şöyle gerekçelendiriyor:

‘Ben Rusya’da sosyalist devrimin ortadan kaldırılması açısından iki alternatif

görüyordum: Birincisi; Komünist Partisi ve Sovyet hakimiyeti, iç ve dış

platformlarda bazı zorunlu tavizler vererek zaman içinde devlet kapitalizmi ve

burjuva demokrasisi rayları üzerine oturacaktı. İkincisi, Sovyet hakimiyetinin dünya

burjuvazisi ile silahlı askeri çatışması sonucu devrim bozguna

uğratılacaktı...Uluslararası irticanın Çin ve Hindistan üzerinden Sovyet

hakimiyetine yönelik muhtemel ve beklenmekte olan saldırısına karşı güçlü ve

sağlam bir tampon devlet olacak Sovyet Türk Cumhuriyetleri Federasyonu

kurulmalı ve bu oluşum Ukrayna ile eşit şartlarda birliğe alınmalıdır...’24

23 A. Benningsen, C. L. Quelquejay, Sultan Galiyev Üçüncü Dünyacı Devriminin Babası, 145

24 Galiyev’in 1929’daki ifadelerinden. Kakınç, Destansı Kuramcı Sultan Galiyev, 218-30

Page 14: Bir siyasal aktivist ve teorisyen olarak m. sultan galiyev

Page 14 of 20

Görüldüğü üzere Turan Devleti yine ‘sosyalist’ bir yapı ve anlayış içerisinde bir

savunma mekanizması olarak düşünülmüştür. Turan Federatif Sovyet Sosyalist

Cumhuriyeti’nin planlanan sınırları şöyleydi:

1- Başkurdistan, Tataristan, Çuvaşistan’ı; Mari ve Votyak eyaletlerini içine alan

Ural-İdil Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti Federasyonu

2- Güney Kafkasya’nın tüm milli cumhuriyetlerini, Kuzey Kafkasya milli

eyaletlerini; Dağıstan’ı, Kalmık ve Kuban Karadeniz eyaletlerini kapsayan

Umum Kafkas Federatif Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti

3- Bağımsız birim olarak Kazakistan

4- Federasyon’un eşit haklara sahip üyeleri olarak; Özbekistan, Türkmenistan,

Kırgızistan ve Tacikistan’ı içine alan Orta Asya veya Öz Turan Cumhuriyeti.25

Bir savunma manevrası olarak Turan Devleti belki potansiyel olarak – her ne kadar

Galiyev, bunun SSCB’nin ulusları coğrafi olarak dizayn etme politikalarına

uyumluluğuna vurgu yapıyor olsa da – alternatif bir yapılanmaydı; ama tabi ki –

tıpkı Türkiye’deki faşist Turancıların demir perdenin kalkmasının ardından

heveslenip daha sonra da hevesleri kursaklarında kaldığı gibi – sadece potansiyel

olarak.

Galiyev’in ‘Doğu’ ve/ya ‘Sömürge’ anahtar kavramlarıyla oluşturulacak bir teorik

alan söz konusu olduğundaki yaklaşımları, onun teorilerinin tümü düşünüldüğünde

tarihsel olarak ileriye doğru en isabetli öngörüleridir. Ona göre ‘Doğu’ sorunu bir

program meselesi olmayıp bir taktik meselesi, aktüel tartışmalara sığmayacak kadar

vüsatli ve bir kaç yılın değil belki de yüzyılların meselesidir. Rusya’daki sosyal

devrim dünya sosyal devriminin başlangıcıdır. Macaristan Sovyet Cumhuriyeti ve

Alman Spartaküs hezimetleri de göz önüne alındığında Doğu’nun katılımı 25 Kakınç, Destansı Kuramcı Sultan Galiyev, 260-1

Page 15: Bir siyasal aktivist ve teorisyen olarak m. sultan galiyev

Page 15 of 20

olmaksızın bir dünya sosyal devrimi gerçekleştirilemez. Kaldı ki, Avrupa

proleteryası iktidarı ele geçirse bile değişen bir şey olmayacaktır çünkü Avrupa

devletleri sömürgelerden gelecek ranta muhtaçtır. Bu durumda değişen bir şey

olmayacaktır; olsa bile bu daha kötüye doğru bir değişim olacaktır. Avrupa

proleteryası burjuvazinin karına ortaktır ve potansiyel olarak her an uzlaşma

eğilimindedir. Batı Avrupa kültürünün oluşum tarihine onların sömürge mülkleri

katkıda bulunmuştur. 42 katlı, 50 katlı gökdelenlerin kurulabilmesi için milyonlarca

Amerikalı Kızılderili’nin ve Afrikalı siyahların mahvolması gerekmiştir. Doğu, tüm

Müslüman halkları dünya emperyalizmine karşı birleştirme amacını güden

Panislamist akımlar sürecini yaşamış ve yaşamaktadır. Dolayısıyla bu enerjinin

devrimselleştirilmesiyle dünya emperyalizmi mahvolacaktır.26

Galiyev’in ‘Doğu’ sorununa bakışını ve onun ‘Sömürgeler Enternasyoneli’ projesini

ana hatlarıyla ele aldıktan sonra aslında bu bağlamda Galiyev’in katılmasına izin

verilmeyen Eylül 1920 Bakü Doğu Halkları Kurultayı ve Türkiye eksenli bir bölüm

açılabilirdi ancak bu konuyu başka müstakil bir çalışmaya bırakıyorum. Hem

Galiyev’in merkezi Sovyet otoriteleriyle ayrıldığı noktaları örneklemek için hem de

Afganistan ve Türkiye merkezli bir analizini yukarıda başka müstakil bir çalışmaya

bıraktığım konuya da şöyle bir değinmek adına Galiyev’i dinleyelim:

‘Diğer taraftan biz, bu yaklaşımlarda sömürge ülkelerin kapitalizmi atlayarak

sosyalizme geçmesine dair Lenin’in teorisinin yanlış uygulandığını görmekteydik.

Zira bizce Lenin konuyla ilgili olarak, yukarıda açıkladığım üzere, proleterya

devriminin en azından iki veya üç Batılı kapitalist ülkede başarıyla tamamlanmasını

ön şart olarak görmektedir. (Yakın bir gelecekte Japonya ve Amerika’da devrim

26 Sultan Galiyev, ‘Toplumsal Devrim ve Doğu’, Benningsen – Wimbush, 156-63, Sultan Galiyev, ‘Doğu meselesine

dair Maruzat’, Kakınç, Destansı Kuramcı Sultan Galiyev, 317-29

Page 16: Bir siyasal aktivist ve teorisyen olarak m. sultan galiyev

Page 16 of 20

olasılığı bizce yoktu, çünkü bu ülkelerde kapitalizm günümüzdeki aşamada objektif

olarak görece ileri bir faktör olup, genç bir kapitalizm olması itibariyle ‘yükseliştedir’

ve yıkılması zordur.) Ayrıca bu ülkelerde organize ve mücadelelerde denenmiş

proleter partileri de bulunmamaktadır…Biz Türkiye ve Afganistan’da (özellikle bu

sonuncuda) görülen aşırı modernizme de belli bir ölçüde endişeyle yaklaşmaktaydık.

Bu durumu önemli ölçüde aydın hayallerinin bir ifadesi ve köylü kesimlerden

kopuk, tarihsel şartları dikkate almayan çağdaş milli aydınların idealizmi olarak

değerlendirmekteydik. Ben bu konuda bir kademeliliğin olması gerektiğine

inanıyordum. Düşünüyordum ki feodalizmin değişimi sonuçta tek bir hükümdarın

(her ne kadar otoriter olursa olsun) emriyle değil söz konusu ülkede feodalizmin

yerine geçecek olan yeni sosyal formasyonun temellerini atacak olan ekonomik

gelişme şartlarının değiştirilmesiyle mümkün olabilecektir. Çünkü bize göre hem

Türkiye’de hem de Afganistan’daki modernizm vurgunluğu27 olumsuz sonuçlar

verebilir.’28

Sonuç:

Kapitalizm, Marksizm, Sosyalizm, Komünizm, İslam ve Milliyetçilik gibi kavramlar

üzerine bir hayli zamandan beri dogmatik kült algılamalardan en pejoratif

fanatizmler mihmandarlığında konuşuldu konuşuluyor. Önlerine getirilen ‘post’,

‘neo’, ‘ılımlı’, ‘fundamentalist’, ‘radikal’ vb. gibi eklerle tekrar tekrar zihinlerde yer

ediyorlar. Sultan Galiyev de geçtiğimiz yüzyılın başlarından neredeyse ortalarına

kadar bir siyasal aktivist ve teorisyen olarak bu kavramlar üzerine düşündü ve

onların bazıları için siyaset meydanında aynen Ukraynalı Skrypnik, Gürcü

27 Bütün italik vurgular bana ait. (mzd) 28 Sultan Galiyev, ‘Sağcılar grubunun amaç ve hedefleri sömürgeler ve milletler meselesi’, Kakınç, Destansı Kuramcı Sultan Galiyev, 279-80

Page 17: Bir siyasal aktivist ve teorisyen olarak m. sultan galiyev

Page 17 of 20

Maharedze, Mdivani ve diğerleri gibi kelle koltukta mücadele etti. Hem de sonradan

soğuk savaş dönemi diye bilinecek olan sürecin kilometre taşlarından olan 1917

Ekim Devrimi’nin tam ortasında ve sonrasında. Çok sonraları 1980’lerin sonunda

ve 90’ların başında gerçekleşecek olan SSCB’nin parçalanmasını ‘Sovyet Rusya

geçici bir olaydır’ diyerek öngörüyordu. Onun ‘Milli Komünizminin’ realpolitik

İslam versiyonu aynen diğer Milli Komünistler gibi Stalin’in ünitarist politikalarının

hışmına uğrarken, ‘Sömürgeler Enternasyoneli’ projesi yine Stalin’in ‘Tek Ülkede

Sosyalizm’ yolunu tutmasıyla ütopya olarak kaldı. Bununla beraber, Galiyev,

Moskova’da 1921’de kurulmuş olan Doğu Emekçileri Komünist Üniversitesi’nin

önde gelen hocalarından biriyken yaptığı çalışmalarla burada eğitim gören

Endonezyalı Tan Malaka, Japon Sen Katayama ve Vietnamlı Ho Şi Minh’e fikirlerini

aktardı. Hatta daha sonraları, Cezayirli Ben Bella ve Boumedienne, Mısırlı Cemal

Abdünnasır, Libyalı Kaddafi gibi Arap Sosyalistlerine de ilham kaynağı oldu.

Galiyev, 1919’da şöyle diyordu: ‘...Yaşlı dünya çok fazla yıpranmıştı. İnildeyerek

çöküyor. Tüm yeryüzü bir yenilenme, tümüyle yeni bir harmoniye muhtaç...’29

Bugünkü konjonktürün daha iyimser olduğunu kimse iddia edemez. Galiyev’in

Rusya’da devrimin ‘devlet kapitalizmi’ halini alması endişesi –ki aynen öyle

olmuştur—ve dünya burjuvazisinin ‘Doğu’yu –üstelik asırlardır sömürülen

‘Doğu’ya rağmen—sömürüsünün devamı korkusunun bugün krizleri gayet

yakından müşahede edilen ‘Amerikan emperyalist sömürgeciliğinden’ daha iyimser

bir durum olduğunu da kimse iddia edemez. Aynı şekilde, Galiyev’in Rusya’daki

devrimin içten çökertilip yönetimi altındaki halkları demir yumrukla ezmesine

neden olan Avrupamerkezci şovenizmin Rus usülünün, kapitalizmin batı bloğu

arasındaki uzlaşmanın yarattığı ‘statüko’ durumuyla; Galiyev’in ‘Doğu’ ve

29 Sultan Galiyev, ‘Toplumsal Devrim ve Doğu’, Benningsen – Wimbush, 156-63

Page 18: Bir siyasal aktivist ve teorisyen olarak m. sultan galiyev

Page 18 of 20

‘Sömürgeler Enternasyoneli’ projelerinin nesnesi ‘güney’ halklarının bugünkü

durumunun da iyimserlikle değerlendirilebileceğini de kimse iddia edemez.

Page 19: Bir siyasal aktivist ve teorisyen olarak m. sultan galiyev

Page 19 of 20

Kaynakça:

A. A. Rorlich, ‘Mirsaid Sultan Galiyev ve Milli Komünizm’, Türkler, XVIII

A. Benningsen, ‘Sultan Galiyev-Sovyet Sosyalist Cumhuriyetleri Birliği ve

Sömürge Devrimi’, Türkiye Günlüğü, 71, 2002

A. Benningsen, C. L. Quelquejay, Sultan Galiyev Üçüncü Dünyacı Devriminin

Babası, Sosyalist Yayınları, 1995

A. Benningsen, C. L. Quelquejay, ‘Merkezi İslam Ülkelerinde Komünizm’,

Cambridge İslam Tarihi, II

A. Benningsen, C. L. Quelquejay, Stepte Ezan Sesleri, İrfan Yayınları, 1992

A. Benningsen, S.E. Wimbush, Sultan Galiyev ve Sovyetler Birliği’nde Milli

Komünizm, Anahtar Yayınları, 1995

Aclan Sayılgan, SSCB ve Sultan Galiyev, 1967

Attila İlhan, Sultan Galiyef Avrasya'da Dolaşan Hayalet, Bilgi Yayınevi, 2000

Erol Kaymak, Sultan Galiyev ve Sömürgeler Enternasyoneli, İrfan Yayınları, 2000,

Hakan Reyhan, ‘Sultan Galiyev’in Siyasal Düşüncesi’, 2002 (Yayınlanmamış Y.L

Tezi)

Halit Kakınç, Destansı Kuramcı Sultan Galiyev, Bulut Yayınları, 2004

Halit Kakınç, Sultangaliyev ve Milli Komünizm, Bulut Yayınları, Tarihsiz.

Masayuki Yamauchi, Sultan Galiyev, İslam Dünyası ve Rusya, Bağlam Yayınları,

1998

Mehmet Bedri Gültekin, Sultan Galiyev Eleştirisi, Kaynak Yayınları, 1999

Oğuz Şaban Duman, Doğu batı Meselesi ve Sultan Galiyev, Türk Dünyası

Araştırma Vakfı Yayınları, 1999

Page 20: Bir siyasal aktivist ve teorisyen olarak m. sultan galiyev

Page 20 of 20

R. Muhammetdinov, ‘Bolşevizm, ‘Milli’ Komünizm ve M. Sultan Galiyev

Fenomeni’, Türkler, XVIII.

Yalçın Küçük, Türkiye Üzerine Tezler 1908-1998, Tekin Yayınları, 1992