bilim tarihi orta cagda bilim

57
BİLİM TARİHİ V. BÖLÜM: ORTA ÇAĞ’DA BİLİM 1

Upload: uelkue-tnb

Post on 06-Jul-2015

5.617 views

Category:

Education


9 download

TRANSCRIPT

Page 1: Bilim Tarihi  orta cagda bilim

BİLİM TARİHİV. BÖLÜM: ORTA ÇAĞ’DA

BİLİM

1

Page 2: Bilim Tarihi  orta cagda bilim

Romalıların teorik ilgilerinin zayıflığı sebebiyle felsefe ve bilim tambir duraklama, hatta yok olma dönemine girmişti.

Yapılan çalışmaların çoğu Yunan yazarlarının eserlerini özetleme veyorumlama biçiminden ileri gitmiyordu.

Bilimsel nitelik taşıyan tüm sorunlar üzerinde Aristoteles başvurulantek otoriteydi.

Felsefede, özellikle metafizik türden felsefede, mistik bir niteliktaşıyan Yeni-Platonculuk egemendi. Aristoteles'in unutulduğudönemlerde bu felsefenin daha da güçlendiğini, evreni açıklamanınbiricik aracı haline geldiğini görürüz.

Ortaçağın karanlığı, “Hıristiyanlık ile Yeni-Platonculuğunmistisizminin kucaklaşmasından doğmuştur” denebilir.

2

Page 3: Bilim Tarihi  orta cagda bilim

Romalıların dini çok tanrılı, ilkel bir dindi ve Romalılar, birkimsenin birkaç dine birden girmesinde hiçbir sakıncagörmüyorlardı.

Bilindiği gibi, Hıristiyanlık Ortadoğu'da ortaya çıktı ve kısa birsüre içinde, yerel dinler için büyük bir tehlike oluşturmayabaşladı. Çünkü Hıristiyanların başka bir dine girmeleriyasaktı ve bu yasak, Roma İmparatorluğu'nun birlik vebütünlüğünü bozuyordu.

İşte bu nedenle Hıristiyanlığı kabul edenler, önceleritutuklandılar, büyük işkencelere uğradılar. Ancak Hıristiyanlık,

Page 4: Bilim Tarihi  orta cagda bilim

Diğer taraftan, Roma İmparatorluğu, bir çöküş süreci içine girmişve Kuzey'den gelen kavimlerin saldırıları sonucunda siyasî gücünüyitirmeye başlamıştı.

Yöneticiler, devleti kurtarmak için, bir süre sonra Hıristiyanlarlaanlaşmak mecburiyetinde kaldılar ve İmparator Konstantin, 312yılında Hıristiyanlığı Roma'nın resmi dini olarak kabul etti.Böylece Hıristiyan papaz ve piskoposlarda, daha önce sahipolmadıkları güç ve yetkilere kavuştular.

326'da, İmparatorluğun başkenti, Roma'dan Byzantion'a taşındı vesonradan Konstantinopolis (İstanbul) adıyla tanınan bu şehirde yenibir medeniyet merkezinin temelleri atıldı.

4

Page 5: Bilim Tarihi  orta cagda bilim

Bu tarihten sonra, Yunan ve diğer Ortadoğu dinlerinindirenmesine rağmen, Kilise gittikçe genişledi ve güçlendi.

Ancak birtakım eleştiriler, Kilise'nin birliğini ve bütünlüğünütehlikeye sokuyordu. Tevhid ve teslis inançlarıyla ilgili olarakfarklı görüşler ortaya çıkmıştı.

5

Page 6: Bilim Tarihi  orta cagda bilim

318 yılında Arius, Tanrı'nın tek ve müstakil birvarlık olduğunu savunmuş ve İsa'nın ölümsüzlüğünüve tanrısallığını reddetmişti.

Konstantin, bu konuyu tartışmak üzere 325 yılındaİznik Konsülü'nü topladı ve bu konsülde Ariusçulukreddedildi.

Buna rağmen imparatorlar, Ariusçulara 378 yılına

kadar dokunmadılar ve 381'de İstanbul'datoplanan İkinci Konsül tarafından Arius ve

yandaşları tekfir edilip, Bizans Ortodoks

Kilisesi'nden kovulunca Ariusçular, İmparatorluktopraklarını terk etmek mecburiyetinde kaldılar.

6

Page 7: Bilim Tarihi  orta cagda bilim

İsa'nın doğasına ilişkin tartışmalar zaman içinde daha dagelişmiş ve sonuçta birbirlerine karşıt görüşler ortaya çıkmıştı.Bunlardan;

Ortodoksların görüşüne göre, İsa'nın insanî ve ilahî olmaküzere iki doğası, fakat bir kişiliği vardı.

Suriyeli papaz Nesturius'un (5.yüzyıl) izleyicileri ise,İsa'nın iki doğalı ve iki kişilikli olduğunu savunuyorlardı.

İstanbul yakınlarındaki bir manastırın papazı olanEutyches, İsa'nın kişiliğinde ilahî ve insanî özelliklerinyalnızca bir tek doğa oluşturacak biçimde birleştiğini iddiaetmişti ve bu görüş, Eutychesçilik adıyla tanınacaktı.

Monofizitler (Tekdoğacılar) ise, İsa'da sadece bir tekdoğa ile bir tek kişilik bulunduğunu söylüyorlardı. Kısacası,Hıristiyanlık bölünmeye başlamıştı.

7

Page 8: Bilim Tarihi  orta cagda bilim

Ariusçuluğun, ardından Nesturiusçuluk da 431'de Efes'detoplanan Üçüncü Konsül tarafından reddedilmiş ve 451'deKadıköy'de toplanan Dördüncü Konsül hem Nesturiusçularıve hem de Eutychesçileri aforoz etmişti. Bu mezhepler

birbirlerinden öylesine nefret ediyorlardı ki birbirlerini

kâfir olarak nitelendiriyorlardı.

Bu çekişmeler ve çatışmalar sonucunda çok değerli olanbirçok düşünür öldürülmüş veya sürgüne gönderilmişti.

Ariusçular Batı'ya kovalanmıştı,

Monofızitler, Suriye ve Mısır'a kaçmışlar ve

Nesturiusçular ise Doğu'ya göç edip bütün Asya kıtasına

yayılmışlardı.

8

Page 9: Bilim Tarihi  orta cagda bilim

Hıristiyanlık, doğduğu ve yayıldığı yıllarda, çeşitli dinlerleve felsefelerle karşı karşıya gelmiş ve öğretilerinisavunmak mecburiyetinde kalmıştır.

Çünkü, bir dine bağlı iseniz, dininizi başka bir dine bağlıolan veya olmayan şahıslar tarafından yöneltilensaldırılara karşı savunmanız gerekebilir.

Bir dinin başka bir seçeneği de yoktur. Çünkühasımlarının eleştirilerini karşılamaya gücü yetmezse,inandırıcılığını ve buna bağlı olarak kendisine bağlanmışolan müminleri kısa bir süre sonra kaybeder ve tarihsahnesinden çekilir.

9

Page 10: Bilim Tarihi  orta cagda bilim

Öyleyse teolojiye ve dinî felsefeye "savunmacı"niteliğini kazandıran şey, dinî rakipleridir.

Rakipler çoğaldıkça ve güçlendikçe, dindarlar veruhbanlar ile bunların savunma ve hatta saldırmaeğilimleri artar.

Giderek dinî öğretilerdeki gedikler kapatılır ve dinduvarları, saldırı dalgalarından etkilenmeyecekbiçimde düzenlenir.

10

Page 11: Bilim Tarihi  orta cagda bilim

Böyle dönemlerde, düşünsel etkinliğin, başka sorunlarlauğraşması olanaksızdır. Düşünsel etkinlik ve bunun birparçası olan ilmî ve felsefî etkinlik, düşünsel

düşmanlarını bertaraf ederek dinî öğretiyi kurtarmak

mecburiyetindedir. Bu nedenle bütün gücünü bu yolda

tüketir.

11

Page 12: Bilim Tarihi  orta cagda bilim

Bu sebeplerle, Ortaçağ'da Hıristiyanlar ve

özellikle de 12. yüzyıldan sonra Müslümanlardoğayı değil, dinlerini ve dinlerini tehdit edendiğer dinleri ve felsefeleri tanımaya çalışmış ve

bu nedenle yüzlerini doğadan çok dinî ve felsefîbirikime çevirmiştir.

Düşünceleri, doğayı inceleyerek yeni bilgilerüretmeye değil, yandaşlarının savlarınısağlamlaştırmaya ve hasımlarının savlarını iseçürütmeye koşullanmıştır.

12

Page 13: Bilim Tarihi  orta cagda bilim

Belirtmekte yarar var ki; bu gelişmeler,sadece Ortaçağ Hıristiyanlarına özgüdeğildir; benzer koşullarda bütün dinler,benzer reaksiyonlar vermişlerdir ve bunedenle Yahudiliği ve İslâmiyet'i budeğerlendirmenin dışında veya üstündetutmak tarihî yönden bakıldığındaolanaksızdır.

13

Page 14: Bilim Tarihi  orta cagda bilim

Diğer taraftan, bu yeni dinin bilim karşısındaki tavrınasıldı? Tanrı'nın yarattığı fiziksel evreninincelenmesini teşvik edecek miydi yoksa etmeyecekmiydi?

Böyle durumlarda çoğunlukla görüldüğü gibi, bazıHıristiyanlar bir görüşü, bazıları diğer görüşübenimsedi.

Bilim Yunan kaynaklarına yani pagan öğretiyebaşvurmak anlamına geliyordu. Bu sebeple, insanlarınaklının tehlikeli fikirlerle dolup, bu fikirlerinHıristiyan ruhları zehirlememesi için bilimi bir kenarabırakmak gerçekten de ihtiyatlı bir davranışsayılabilirdi.

14

Page 15: Bilim Tarihi  orta cagda bilim

Böylece, ister bilimsel ister başka türdenolsun, bütün laik çalışmalar reddedildi;bütün dikkatler ruhların kurtuluşu gibi çokönemli bir konuda toplandı. Mutluluğagiden yolun artık toplumda etkili bir yaşamkurma çabasından değil, ruhun öbür

TERTULLİAN dünyada sonsuzluğa ermesini sağlayaninançlara bağlanmaktan geçtiği düşüncesikafalara egemen olmaya başlamıştı.

AKIL DEĞİL, SALT İNANÇKURTARABİLİRDİ İNSANI. Tertullian'ın,“İnanıyorum, çünkü başka türlüsüne (yaniakla) olanak yoktur" sözü bu ruh halini dilegetiriyordu.

15

Page 16: Bilim Tarihi  orta cagda bilim

Büyük bir gelişme göstermiş olan Hellenistikbilimi ve felsefesi karşısında, kendi inançlarınısavunmanın güç olduğunu gören Hıristiyan dinadamları, Yunan uygarlığının kalıntılarınısilmeye başladılar.

Hoşgörüden yoksun Kilise Babaları, kendialanlarının dışına çıkarak, Hıristiyanlık adınabilim ve felsefeye saldırdılar ve din, bilim vefelsefe çatışmalarına yol açtılar. Doğayayönelik araştırmalarında, akıl ve biliminrehberliği yerine KUTSAL KİTAP‘IN

rehberliğine sığındılar.

16

Page 17: Bilim Tarihi  orta cagda bilim

Mesela Yunan astronomlarının yüzyıllar boyuncaoluşturdukları bilimsel bilgi birikimini bir yanaiterek, Yeryüzü'nün bir tepsi gibi düz olduğuna veyarımküre veya çadır biçimindeki Evren ileçevrelendiğine inanmaya başladılar.

Tedavi amacıyla hastaneler açmışlardı; ancak bilimseltedavi unutulmuş ve bunun yerini dinî tedavialmıştı. Din adamları, kutsal bir güce sahipolduklarını ve dua yoluyla hastalarıiyileştirebileceklerini savunuyorlardı.

17

Page 18: Bilim Tarihi  orta cagda bilim

Yeterince güçlendikten sonra, Yunan bilimini temsil edenkişilere ve kurumlara yöneldiler. Hipatya adlı bir kadınmatematikçiyi, İskenderiye Kilisesi'nde öldürdüler (415)ve İskenderiye Kütüphanesi'ni yaktılar. Daha sonrakiyüzyılda ise Yunan bilim ve felsefesinin son ışığı olanAkademi'yi kapattılar (529).

18

Page 19: Bilim Tarihi  orta cagda bilim

Öte yandan, bu kadar bağnaz olamayan bir

yaklaşım da vardı. Eğer Tanrı evreni yaratmışve evren de iyi olduğuna göre, bilim yoluylaO'nun eserini incelemek, ilahi hikmete ve

Tanrı'nın insanın görmesine izin verdiğiharikalara olan hayranlığı arttıracaktı.

Bilimin saffında yer alanlardan, Tanrı'nın eserleri

üzerinde düşünmenin O'nun kudretini ve

hikmetini daha iyi anlamayı sağlayacağına

kuvvetle inananlardan biri de, daha sonra Kilisetarafından Aziz olarak yüceltilecek olanAurelius Augustinus idi.

AUGUSTİNE19

Page 20: Bilim Tarihi  orta cagda bilim

Ancak, Latin kilise rahipleri içinde kuşkusuz enentelektüel olan Aziz Augustinus bile bilime ancak, İncil'ianlamaya yetecek ölçüde izin veriyordu.

Bu da, Yakındoğu'nun doğal tarihiyle kilise takvimi içingerekli basit astronomi bilgileri yanında tanrısalyetkinliğin anlamını kavramaya elverecek sulandırılmış birPlatonculuktan ileri geçmiyordu.

SAİNT AURELİUS AUGUSTİNUS

20

Page 21: Bilim Tarihi  orta cagda bilim

Düşüncede dinîleşme sürecinin sonunda, Eskiçağ'ın ilkdönemlerinde yürürlükte olan "doğru bilgi arayışı",son dönemlerinde ve bütün Ortaçağ'da, yerini "doğrudavranış arayışı’na” bırakınca, ister istemez bilimseletkinlik ve buna bağlı olarak bilim de değerini veönemini yitirmiştir.

Çünkü şurası açıktır ki bilimsel faaliyetlerin ürünü olanbilimsel bilgi, praxis ile ilgili değil, theoria ile ilgilidirve dolayısıyla bir insanın nasıl davranması gerektiğineilişkin herhangi bir yargı içermez.

21

Page 22: Bilim Tarihi  orta cagda bilim

Anlaşılacağı gibi, Ortaçağ'da bilim çeşitli nedenleryüzünden Batı Dünyası'nda eski değerini yitirmiştirama tamamen unutulmamıştır.

Bilimin unutulması veya tarihin herhangi birdöneminde herhangi bir toplum içinde tamamenişlevsiz kalması olanaksızdır. Çünkü hem insanaklının işleyiş biçimi ve hem de insanların gündelikihtiyaçlarını gidermeye yönelik eylemleri, şu veyabu biçimde, şu veya bu miktarda bilimsel etkinliğikaçınılmaz kılmaktadır.

22

Page 23: Bilim Tarihi  orta cagda bilim

Meselâ, ziraat, zanaat ve ticaret gibi ekonomiketkinliklerin sağlıklı bir biçimde yürütülebilmesi için yeterikadar matematik ve astronomi bilgisine, hastaları veyayaralıları tedavi etmek içinse yeteri kadar tıp ve eczacılıkbilgisine ihtiyaç duyulmaktadır. Bu nedenle, hiçbir toplum,gerekçesi ne olursa olsun, bu tür bilgilere veya bu türbilgileri sağlayan yöntemlere tamamen sırt çevirmemiştir.

23

Page 24: Bilim Tarihi  orta cagda bilim

Ortaçağ'da da böyle olmuş, Yunanlıların bilimsel bilgibirikimlerinin hiç değilse bir kısmı, yedi özgür sanat içine girenQUADRİVİUM dersleri arasında manastır ve kilise okullarındaokutulmuş ve öğretilmiştir. Ancak Batı Dünyası açısındanbakıldığında, bilimsel bilgi birikimine önceki ve sonrakidönemlere nispetle önemli bir katkıda bulunulmadığı vebilinenlerin büyük bir kısmının tamamen unutulduğu dadoğrudur.

GEOMETRİ

ASTRONOMİ

ARİTMETİK

MÜZİK

24

Page 25: Bilim Tarihi  orta cagda bilim

Ortaçağ'da din, felsefe ve bilim alanlarındaki düşünseletkinlikler, kutsal kitaplar ile otoritelerin yapıtları tarafındanyönlendirilmiştir. Özellikle Aristoteles'e karşı büyük birgüven duyulmuş ve akıl ve inanç uzlaştırmasına yönelik

çalışmalarda Platon'dan ziyade Aristoteles muhatap olarakgörülmüştür. Ancak bu durum, Platonculuğun ve onun biruzantısı olan Yeni Platonculuğun etkisiz kaldığı biçimindeyorumlanmamalıdır. Çünkü AUGUSTİNUS (354-430) koyubir Platoncudur ve kurmuş olduğu otorite PlatonculuğunHıristiyan öğretisi içinde kök salmasına neden olmuştur.ALBERTUS MAGNUS (1193-1280) ile öğrencisi THOMASAQUİNAS (1225-1274) gibi son dönem Hıristiyanfelsefesinin önde gelen iki büyük ismi ise Aristotelesçidir veKatolik Kilisesi'nin resmî felsefesini oluştururken bu filozofunizinden gitmişlerdir.

25

Page 26: Bilim Tarihi  orta cagda bilim

Ortaçağ'ın son dönemlerinde Aristoteles mantık vedoğa bilimlerinde bir otorite olarak görülmüş vedeğerlendirilmiş, ve bilimsel araştırma, Aristoteles'in

eserleri üzerinde veya bu eserlerde tasvir edilmiş olan

kuramlar çerçevesinde yürütülmüştür.

Gökbilim ve evrenbilimde Batlamyus'un,

insanbilimlerinde ise Galen‘in otoritesi tartışılmazdır.

26

Page 27: Bilim Tarihi  orta cagda bilim

Ortaçağ Hıristiyan Dünyası'nı anlatırken çok sıkkullanılan SKOLASTİK, yani scholasticus terimi, Latinceschola (okul) sözcüğünden gelmektedir ve "okulcu"anlamını taşımaktadır. Ortaçağ'daki bütün düşünsel

etkinlikler, bu sıfatla nitelendirilmiştir.

Çünkü bu etkinlikler, Ortaçağ'da ruhbanları yetiştirenmanastır ve katedral okullarında yürütülmüş ve

geliştirilmiştir.

27

Page 28: Bilim Tarihi  orta cagda bilim

Dinî, felsefi ve ilmî etkinlikleri yönlendirenSkolastik Yöntem, bir Fransız düşünürü olanPetrus Abaelardus'un (1079-1142) SİE ETNON (EVET VE HAYIR) adlı yapıtında açık birbiçimde anlatılmıştır. Ona göre, bu yöntemde dinve felsefe otoritelerinin düşünceleri karşıkarşıya getirilir; uzlaştıkları ve uzlaşmadıkları

PETRUS ABAELARDUSnoktalar belirlenir ve sonra da otoritelerinaslında uzlaşmakta oldukları gösterilmeyeçalışılır.

Bu uzlaştırma işlemi, gerçekte pek de kolaydeğildir; aynı konuyu açıklamaya çalışan uzlaşmazgörüşler karşısında, Ortaçağ düşünürleri çoğukere çaresiz kalmışlardır.

28

Page 29: Bilim Tarihi  orta cagda bilim

Meselâ Evren'in yaşı sorununu ele alalım:

Acaba Evren, Aristoteles'in belirttiği gibi ezelî ve ebedî midir,

yoksa kutsal kitapların bildirdiği gibi belirli bir anda Tanrıtarafından 7 gün içinde yaratılmış mıdır?

Bu iki görüşü, birbirleriyle uzlaştırmak olanaksız gibi

görünmektedir. Öyleyse bunlardan biri veya diğeri seçilmelidir;ama hangisi seçilecektir? Çünkü hangisi seçilirse seçilsin,seçilmeyenin inandırıcılığı ve otoritesi sarsılacaktır. İşte Ortaçağ

düşünürleri, en büyük düşünsel sıkıntıları ve bunalımları,

uzlaştırma ilkesini benimsemiş olmalarına rağmen, bu tür

uzlaşmaz görüşlerle karşılaştıklarında yaşamışlardır.

29

Page 30: Bilim Tarihi  orta cagda bilim

Burada şöyle bir soru sorulabilir: Bu uzlaştırmagirişimlerinin başarılı veya başarısız oluşlarının biliminkaderiyle bir bağlantısı olabilir mi?

Olduğu kesindir; çünkü bu girişimler sırasında yürütülentartışmalar, doğaya ilişkin bilgimizi arttırmasa da, "doğrubilgi"ye ve "doğru bilginin çıkarılması yöntemi"ne ilişkin

bilgimizin artmasına neden olmuştur.

Uzlaşmazlıklar, doktrinlerin daha da güçlenmesiniönlemiş ve bilgi alanlarının sınırlandırılmasına olanaksağlamıştır. Hangi seçeneğin doğru olduğununbelirlenebilmesi için, düşünürleri güvenilir bir yöntemarayışına itmiştir.

30

Page 31: Bilim Tarihi  orta cagda bilim

ÜNİVERSİTELERİN KURULUŞU

9. ve 12. yüzyıllar arasında yüksek eğitim veöğretim, katedral okullarında yapılıyor vepapazlar tarafından yürütülüyordu.

Skolastik Düşünce bu okullarda üretilmişti.12. yüzyıl sonlarında üniversiteler ortayaçıkıncaya kadar bu okullar, Batı'daki enönemli kültür merkezleri konumundaydılar.

Bilimsel konulara karşı entelektüel ilgiburalarda oluşmuş ve çeviri etkinliğine bağlıolarak gitgide gelişmişti. Eski bilgeliğe karşıduyulan saygı büyük bir şekilde artmıştı.Ancak, zamanla bu dinî eğitim ve öğretimkurumları eski önemlerini yitirdiler vebunların yerine başka bir kurum ortaya çıktı.

31

Page 32: Bilim Tarihi  orta cagda bilim

1000 yılında, İtalya'nın Bologna şehrinde, hukuk öğrenmekisteyen öğrenciler, kendilerine bir çeşit öğrenci loncası

kurdular ve bu loncaya da UNİVERSİTAS adını verdiler. Biryüzyıl sonra, Bologna Üniversitesi'ne tıp ve felsefefakülteleri de eklendi.

32

Page 33: Bilim Tarihi  orta cagda bilim

Bu üniversiteyi, Oxford, Cambridge, Padua, Ravenna veParis Üniversiteleri izledi. Her üniversite, ilahiyat, kilisehukuku, tıp ve genel meslekler olmak üzere dörtbölümden oluşuyordu ve öğretim üyeleri yine dinadamlarıydı.

Hemen tüm programlarda dersler iki ana guruba

ayrılmıştı. Birinci grup Trivium (Üçlü) olarak

adlandırılıyor ve gramer, retorik ve diyalektiktenoluşuyordu; ikinci grup ise daha önce bahsedildiği gibi

Quadrivium (Dörtlü) olarak isimlendiriliyor ve aritmetik,geometri, müzik ve astronomiden oluşuyordu. Daha

sonra, bu bölümlere, felsefe ve mantığın yüksek kısımları

da ilave edilmişti.

33

Page 34: Bilim Tarihi  orta cagda bilim

34

FRANSİSKEN VE DOMİNİKEN TARİKATLARI

Bu dönemde, üniversitelerin yanı sıra, bilimin gelişimini

büyük ölçüde etkilemiş olan iki manastır düzeninin, yanitarikatın da ortaya çıktığı gözlenmektedir.

1209'da Fransisken Tarikatı (Gri Kardeşler),

1215'de ise Dominiken Tarikatı (Siyah Kardeşler)kurulmuştur. Başlangıçta her iki tarikat da dinsel amaçlara

sahiptir; ancak giderek birincisi bilime, ikincisi ise felsefeyeyönelmiştir.

Bilimin gelişmesinde özellikleolmuştur. Bunlardan Robertdaha çok fizikle ilgilenmişlerİbnü'l Heysem'i izleyerek

yazmışlardır.

Fransiskenlerin büyük bir rolüGrosseteste ve John Peckhamve büyük Müslüman optikçisi

optik üzerine çeşitli yazılar

Page 35: Bilim Tarihi  orta cagda bilim

ROBERT GROSSETESTE

Aristoteles'ten ve onun Müslüman yorumcularından, özellikle deİbni Sina'dan etkilenen Grosseteste (1170-1253), doğayıtanımaya yönelik bilimsel araştırmalar sırasında kullanılmasımaksadıyla önce RESOLUİO (ÇÖZME) ve sonra COMPOSİTİO(BİRLEŞTİRME) işlemlerinin yapılmasını gerektiren iki aşamalıyeni bir araştırma yöntemi geliştirmiş ve böylece Descartes'tan dörtyüzyıl önce Descartes’çi Yöntem'in temellerini atmıştır.

GROSSETESTE

35

Page 36: Bilim Tarihi  orta cagda bilim

Ona göre, çözmeden sonraki birleştirmeaşamasında, yani olguların oluş biçimlerinitanımlamaya yönelik varsayımların kurulmasısırasında, deneyden yararlanmak gerekir. Deney,birleştirme işleminin doğru bir biçimde yapılıpyapılmadığını gösterecek yegâne ölçüttür.

36

Page 37: Bilim Tarihi  orta cagda bilim

Optiğin Yunanlılardan beri matematiksel bir bilimolarak değerlendirilmesinden esinlenenGrosseteste, ilginç bir yaklaşımla fizik ilematematik arasında bir bağlantı kurmuş vesonradan öğrencisi Roger Bacon tarafından dabenimsenecek olan bu yaklaşım aracılığıyla,fiziksel olguların matematiksel modellerle ifadeedilebileceğini göstermiştir.

37

Page 38: Bilim Tarihi  orta cagda bilim

Ona göre, ışığın hareketi geometrinin kurallarına uygunbir biçimde gerçekleştiğinden, doğadaki diğer bütünhareketlerin de geometrinin kurallarına uygun birbiçimde gerçekleşmesi gerekir. Öyleyse sonraları

Galileo'nun da belirteceği gibi, evren matematiksel biryapıdır ve matematik aracılığıyla tanımlanabilir.

Görüldüğü gibi Rönesans sonrasında doğacak bilim

anlayışının bazı ana çizgileri ilk defa Grosseteste'de

belirmiştir.

38

Page 39: Bilim Tarihi  orta cagda bilim

ROGER BACON

Fransiskenlerin yetiştirdiği en önemli bilim adamıRoger Bacon'dur (1220-1292).

Geniş bilgisi nedeniyle Batı Dünyası'nda DoctorMîrabilis (Olağanüstü Bilgin) lakabıyla tanınan veGrosseteste'nin öğrencisi olan Bacon'a göre,güvenilir bilgiye ancak akıl ve deney yollarıylaulaşılabilir.

Akıl kanıtlayıcı, deney ise veri toplayıcıdır vedoğru bilgi için her ikisinden de yararlanmakgerekir. Akılsal kanıtlama tek başına yeterlideğildir. Doğruluğunun deneyle denetlenmesigerekir.

39

Page 40: Bilim Tarihi  orta cagda bilim

Deney, dışsal ve içsel deney olmak üzere ikiye ayrılır.Dışsal deney, duyularla gerçekleştirilir ve doğadaki varlıklarıtanıtır.İçsel deney ise sezgiyle yürütülür ve doğaüstündeki varlıklarıbildirir.Bu iki bilgi bir arada insanı mutluluğa götürür.

Deney bilgisi, aynı zamanda yararlı bir bilgidir. Çünküinsanlara geleceği önceden kestirme ve kavrama yeteneğinigeliştirme olanaklarını verir. Böylece birçok kötülükgerçekleşmeden önce belirlenebilir ve giderilmesi için gerekentedbirler alınabilir. İnsanlık bu sayede doğaya egemen olabilirve asırlardan beri özlemini duyduğu kurtuluşa ulaşabilir.

40

Page 41: Bilim Tarihi  orta cagda bilim

Bacon, dil, matematik ve daha çok optikle ilgilenmiş ve merceklerve aynalar üzerinde düzenli araştırmalar yapmıştır.

Işığın niteliği ve gökkuşağı üzerindeki incelemeleri özellikle ilginçtir.Grosseteste gibi, Bacon da Euclides'in, Batlamyus'un ve İbn el-Heysem'in gözlemlerine başvurmuştur. Merceklerin yalnız ateşyakmaya değil, aynı zamanda büyütmeye ve görme kusurlarınıdüzeltmeye yaradığını vurgulamıştır. Deneylerini özenli bir biçimdetasarlamış ama çoğunu hiç gerçekleştirmemiş ve sadece anlatmaklayetinmiştir.

41

Page 42: Bilim Tarihi  orta cagda bilim

42

Yansıma ve kırılmanın ilkelerini bulmuş, Güneş tutulmasınıgözlemleyebilmek için Camera Obscura'dan (Karanlık Oda)yararlanmıştır. Camera Obscura, göze benzeyen bir araçtır. Işıkışınları, üzerindeki küçük bir delikten sızarak bu deliğinkarşısında bulunan duvarda küçük bir görüntü oluşturur.

Bacon'a göre bir nesnedeki her bir noktadan bütün yönleredoğru ışınlar yayılır ve gözdeki her bir noktaya ulaşır. Buışınlar tepesi gözde ve tabanı ise nesnede bulunan bir piramitoluştururlar.

CAMERA OBSCURA

Page 43: Bilim Tarihi  orta cagda bilim

Bacon, Arapça eserlerden etkilenerek tasarladığı simyadeneyleri için bir laboratuar kurmuştur.

Barut yapımını tarif etmiş, kapalı bir kapta ateşlenenbaruttan büyük bir güç elde edilebileceğini ve bu gücün

silah olarak savaşlarda kullanılabileceğini kavramıştır.

Uçan makineler, motorlu gemiler ve arabalartasarlamıştır. Bu yönüyle Rönesans Dönemi dâhilerinden

Leonardo da Vinci'yi hatırlatmaktadır.

43

Page 44: Bilim Tarihi  orta cagda bilim

JOHN PECHAM

John Pecham'ın (1220-1292) düşünceleri de İbnü'l-Heysem'edayanmaktadır ve başyapıtı olan Perspectiva Communis (NesnelerinGenel Görünümleri) İbnü'l-Heysem'in Kitâb el-Menâzır'ın uzun vezor anlaşılır bir kopyasıdır.

Pecham, bu yapıtında sık sık yazar ya da fizikçi kelimeleriyletanımladığı İbnü'l-Heysem'den alıntılar yapmıştır. Hatta bazıbölümleri kelimesi kelimesine Kitâb el-Menâzır'dan aktarılmıştır.Özellikle görme kuramı, göz anatomisi ve fizyolojisi, algıpsikolojisi, kırılma ve yansımaya bağlı olarak görüntü oluşumukonularını, Pecham tamamen İbnü'l-Heysem'den almıştır.

44

Page 45: Bilim Tarihi  orta cagda bilim

John Pecham kitabını üç bölüm halinde, yani doğrudan görme, yansıma vekırılma başlıkları altında düzenlemiş ve meselâ İbnü'l-Heysem'de olduğugibi doğrudan görme konusunda şu savları ileri sürmüştür:

Işık ve renk gözü etkiler.Işıklı nesneden gelen ışınlar bir piramit oluştururlar.Işıklı cismin her bir noktası, ortamı yarı-küresel olarak aydınlatır.Bir görsel nesnenin yaydığı ışınlar, ortamı birbirine karışmaksızınaydınlatırlar.Gözün üzerine düşen kuvvetli ışıklar, ortamdaki görsel nesnelerigizlerler.Güçlü ışık, zayıf ışıkta görünmeyen pek çok görsel nesneyi görünürhale getirir.Cisimlerin renkleri, üzerlerine düşen farklı ışıklara göre değişikgörünür.Görme göz üzerine dik olarak düşen yayılım çizgileri aracılığıylaoluşur.Hiçbir şey ışıksız görünmez.

45

Page 46: Bilim Tarihi  orta cagda bilim

WİTELO

13. yüzyılda diğer önemli bir bilim adamı da Witelo'dur. Witeloözellikle optik ile ilgilenmiş ve görmenin, gözden çıkan ışınlararacılığıyla gerçekleşmediğini belirtmiştir.

Aslında İbnü'l-Heysem'den alınmış olan bu sav, Batı optik tarihiaçısından oldukça önemlidir. Çünkü 13. yüzyılda Batı'da Göz-IşınKuramı'nı savunmayan yazar çok azdır.

İbnü'l-Heysem'in karşı çıkışları sonucunda, asırlardan beriyürürlükte kalan Göz-Işın Kuramı çürütülmüş ve Nesne-IşınKuramı‘nın geçerliliğini kanıtlanmıştı.

46

Page 47: Bilim Tarihi  orta cagda bilim

Şunu hemen belirtmek gerekir ki 13. yüzyıl Batıda optikbilimi açısından bir sentez dönemi olmuş ve yukarıdaisimlerini anmış olduğumuz optikçiler, çalışmaları sırasındaüç temel geleneği, yani Eski Yunan, İslâm ve Hıristiyangeleneklerini birleştirerek optik bilimine yeni bir çehrekazandırmışlardır. Bu bilginler arasında en başarılı olankişi Roger Bacon'dır.

Dominikenler ise, yukarıda da belirtildiği gibi özellikleMüslüman düşünürlerin etkisiyle felsefeye yönelmiş vedaha çok Aristoteles Felsefesi ile Hıristiyan Öğretisi'niuzlaştırmaya çalışmıştır.

47

Page 48: Bilim Tarihi  orta cagda bilim

ALBERTUS MAGNUS

Albertus Magnus (1193-1280) Dominiken tarikatına girmiş

ve Aristoteles'i ve Fârâbî, İbn Sînâ, İbn Rüşd ve İbn Tufeyl gibi

Müslüman filozofların Aristoteles felsefesine ilişkin

yorumlarını öğrenmiştir.

Daha sonra bu yorumlara dayanarak Hıristiyan inançlarıyla

bağdaşabilecek yeni yorumlar getirmiştir.

Felsefe sorunlarını akılla çözmeye çalışırken Kutsal Kitap'la

çalışmamaya ve dolayısıyla inançla çelişmemeye büyük bir

özen göstermiş ve bu yaklaşımıyla öğrencisi Thomas Aquinas'ıbüyük ölçüde etkilemiştir.

48

Page 49: Bilim Tarihi  orta cagda bilim

Albertus Magnus'a göre, biri akıl ve öbürü ise inanç için

doğru olan ve birbirleriyle çelişen iki doğru yoktur.

Gerçekten doğru olan her şey, büyük bir uyum içinde

birleşmiştir.

Birçok bilimle ilgilendiği için Doctor Universalis(Evrensel Bilgin) lakabıyla tanınan Albertus Magnus,

kimya alanında da çalışmış, nitrik asidin madenler

üzerindeki etkisi ve altının arıtılması gibi kimyevî konuları

incelemiştir. Ayrıca astronomi ve biyoloji ile de

ilgilenmiştir.

49

Page 50: Bilim Tarihi  orta cagda bilim

Albertus Magnus biyoloji alanındaki çalışmalarında kelime

kelime Aristoteles'in Arapça çevirilerini izlemiş ve bunlar

üzerinde yorumlar yapmakla birlikte kendisine özgü

gözlemler ve saptamalarda da bulunmuştur. HayvanlarHakkında adlı eserinde kuş ve balıkların kan damarlarının

dağılımı konusunda Aristoteles'in verdiği bilgilerden

ayrılmıştır. Yumurtadan itibaren embriyonun gelişmesini

anlatırken, organların sırasıyla nasıl şekillendiğini de açık

ve seçik bir şekilde anlatmıştır.

Bitkilerle de ilgilenmiş ve bu konuya ilişkin BitkilerHakkında adlı bir eserinde, ana çizgileriyle bitki tarifleri

yapmıştır. Birara İtalya'ya giden Albertus Magnus orada

portakal ağacını görmüş, bundan çok etkilenmiş ve özellikle

portakal yapraklarını ayrıntılı bir biçimde tanıtmıştır.

50

Page 51: Bilim Tarihi  orta cagda bilim

THOMAS AQUİNAS

Dominikenler'in yetiştirmiş oldukları en büyük düşünür ise, AzizThomas Aquinas'tır (1225-1274). Katolik Kilisesi'nin resmîöğretisini kuran Aquinas, kutsal olan ve kutsal olmayan bilgilereakılcı bir temel aramış ve Summa Contra Gentiles (Kafirlere Karşı)adlı eserinde, Müslüman düşünürlerden İbn Rüşd gibi, bilginin ikikaynağı bulunduğundan söz etmiştir.

Bunlardan birisi inanç, diğeri ise akıldır. İnanç, Kutsal Kitap’tan,akıl ise düzenlenmiş ve yorumlanmış duyu verilerinden beslenir veher ikisinden üretilen bilginin dayanağı Tanrı'dır. Tanrı kendikendisi ile çelişmeyeceğine göre, bu iki bilginin birbirleriylebağdaşır olması gerekir yani Platon ve Aristoteles felsefeleriniHıristiyan dini ile uzlaştırmak olanaklıdır.

51

Page 52: Bilim Tarihi  orta cagda bilim

Evren Tasarımı

Aristoteles'in Yer'e ve Evren'e ilişkin tarifleri Ortaçağevrenbiliminin neredeyse belkemiğini oluşturmuştur ve butarif, 16. ve 17. yüzyıllarda ortadan kalkıncaya kadargeçerliliğini korumuştur.

Thomas Aquinas, Aristoteles'in ve Batlamyus'un Evrenanlayışı ile Hıristiyanlığın Evren anlayışını bağdaştırmış veböylece bir anlamda Yermerkezli Evren Kuramı'nıHıristiyanların kolayca onaylayabilecekleri bir kurambiçimine dönüştürmüştür. Ona göre, Dünya Evren'inmerkezindedir. Çünkü Tanrı'nın yaratma eyleminin amacıolan insanlar Dünya'da yaşamaktadırlar.

52

Page 53: Bilim Tarihi  orta cagda bilim

Ancak Aquinas bu noktadan daha ileri gitmemiş veAristoteles-Batlamyus Dizgesi'ni, Evren'i anlamaktaişe yarar bir varsayım olarak değerlendirmekle

yetinmiştir.

Ancak kendisinden sonra gelen Hıristiyandüşünürler ve bilginler, onun bir varsayım olaraknitelediği bu dizgeyi, mutlak doğru olarak kabuletmiş ve Aquinas'ın düşüncesi giderek katı, değişmez

bir inanç konumuna yükseltilmiştir.

Öyle ki bu andan sonra Aristoteles'e ve Batlamyus'ayönelik en küçük bir eleştiri bile hoş görülmemiş vebu düşünürlere dil uzatmak Hıristiyanlığa diluzatmakla eşdeğer sayılmıştır.

53

Page 54: Bilim Tarihi  orta cagda bilim

Aristoteles'in Evren tasarımında olduğu gibi,Ortaçağ Hıristiyanlarının Evren tasarımında da,Evren'in merkezinde bulunan Yer küre biçimindedir.

Gerçi Hıristiyanlığın ilk dönemlerinde KutsalKitap'tan esinlenerek Yer'in düz olduğuna ilişkinbirtakım görüşler ortaya atmışlardı, fakat Aristoteles'inbir yetkili olarak görüldüğü bu son dönemlerde bugörüş ciddiye alınmamıştı.

Çünkü Aristoteles'in Yer'in küreselliğinekanıtlamaları çok güçlü ve akla yatkındı.

ilişkin

54

Page 55: Bilim Tarihi  orta cagda bilim

Yer'in büyüklüğüne ilişkin görüşler de yine Aristoteles'tenve Batlamyus'dan çıkarılmış ve Evren'in uçsuz bucaksızbüyüklüğü ile karşılaştırıldığında Yer'in bir noktabüyüklüğünde olması gerektiği düşünülmüştür.

Bu görüş, Ortaçağ boyunca, evrenbilimle ilgili eserlerdesürekli bir şekilde tekrarlanmıştır. Ancak bu bakışın biryana bırakıldığı durumlarda, Yer'in ölçülebilir büyüklüğüde ele alınmış ve genellikle Eratostenes'in bulmuş olduğudeğer doğru olarak kabul edilmiştir. Yer'in büyüklüğükonusunda Eratostenes'in ileri sürmüş olduğu görüş kabuledilmiştir.

55

Page 56: Bilim Tarihi  orta cagda bilim

Ortaçağın sonlarında yapılan bilimsel çalışmalar,özellikle fizik bilimlerinde yoğunlaşmıştı. Çünkü bualan, düşüncelerin açık olarak ifade edilebildiği vespekülasyonun serbestçe yapılabildiği bir alandı.

Diğer sahalarda, bütün bunlar daha zor, hatta imkânsızolabilmekteydi. Bu çalışmalar daha sonraki yüzyıllarda,Rönesans olarak bilinen çağda ve sık sık Bilim Devrimiolarak adlandırılan dönemde de devam etti. Büyükölçüde ortaçağın sonlarında çalışan bilim adamlarınınsorgulayıcı tavırları üzerine kurulmuş olan modernbilimin doğuşu da, en açık olarak fizik bilimlerindegörülecekti.

56

Page 57: Bilim Tarihi  orta cagda bilim

Bu döneme Doğu Dünyası ve özellikle de İslâmDünyası açısından bakılacak olursa, oldukça farklı birmanzara ile karşılaşılmaktadır ve bu manzara,Ortaçağ'ın bir bütün olarak olumsuzlanmasının doğruolmadığını göstermektedir; çünkü 8. ve 12. yüzyıllararasında Müslüman bilginler, yapmış oldukları

bilimsel araştırmalarla bilimin çeşitli alanlarına önemlikatkılarda bulunmuşlar ve Eskiçağ bilimini büyükölçüde geliştirmişlerdir.

57