anayasa mahkemesİilçesi aliboğazı mevkiinde meydana gelen ve bir güvenlik görevlisinin şehit...

18
ANAYASA BÖLÜM KARAR SERKAN GÜNGÖR 2014/20224) Karar Tarihi: 30/ 10/2018

Upload: others

Post on 13-Mar-2021

8 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: ANAYASA MAHKEMESİilçesi Aliboğazı mevkiinde meydana gelen ve bir güvenlik görevlisinin şehit olduğu, beş güvenlik görevlisinin de yaralandığı olaya ilişkin başvurucunun

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

İKİNCİ BÖLÜM

KARAR

SERKAN GÜNGÖR BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2014/20224)

Karar Tarihi: 30/10/2018

Page 2: ANAYASA MAHKEMESİilçesi Aliboğazı mevkiinde meydana gelen ve bir güvenlik görevlisinin şehit olduğu, beş güvenlik görevlisinin de yaralandığı olaya ilişkin başvurucunun

Başvuru Numarası

Karar Tarihi : 2014/20224 : 30/10/2018

Başkan

Üyeler

Raportör Yrd.

Başvurucu

Vekili

İKİNCİ BÖLÜM

KARAR

Engin YILDIRIM

Recep KÖMÜRCÜ

Muammer TOPAL

M. Emin KUZ

RecaiAKYEL

Yusuf Enes KAYA

Serkan GÜNGÖR

Av. Ercan KANAR

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru; tutukluluğun makul süreyi aşması, tutukluluk ve tutukluluğa ilişkin itiraz incelemelerinin duruşmasız olarak yapılması ve bu incelemeler sırasında alınan savcılık görüşünün bildirilmemesi nedenleriyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının, yargılamanın makul sürede sonuçlandırılmaması nedeniyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiği

iddialarına ilişkindir .

il. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru 26/12/2014 tarihinde yapılmıştır.

3. Başvuru , başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.

4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından

yapılmasına karar verilmiştir .

5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.

6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık)

gönderilmiştir. Bakanlık, Anayasa Mahkemesinin önceki kararlarına ve bu kapsamda sunulan görüşlerine atfen başvuru hakkında görüş sunulmayacağını bildirmiştir.

111. OLAY VE OLGULAR

7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ve Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UY AP) aracılığıyla erişilen bilgi ve belgeler çerçevesinde ilgili olaylar özetle şöyledir :

2

Page 3: ANAYASA MAHKEMESİilçesi Aliboğazı mevkiinde meydana gelen ve bir güvenlik görevlisinin şehit olduğu, beş güvenlik görevlisinin de yaralandığı olaya ilişkin başvurucunun

Başvuru Numarası

Karar Tarihi : 2014/20224 : 30/10/2018

8. Başvurucu, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen bir soruşturma kapsamında 25/6/2010 tarihinde gözaltına alınmış ve terör örgütüne üye olma suçundan 29/6/2010 tarihinde İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesince tutuklanmıştır.

9. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı 10/11/2011 tarihli iddianamesiyle başvurucunun silahlı terör örgütüne üye olma ve resmi belgede sahtecilik suçlarından

cezalandırılması istemiyle kamu davası açmıştır.

10. İddianamede başvurucunun ve diğer şüphelilerin Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nı zorla değiştirip yerine Marksist-Leninist ilkelere dayalı bir sistem getirme amacında olan Maoist Komünist Partisi (MKP) ve Türkiye İşçi Köylü Kurtuluş Ordusu (TİKKO) terör örgütünün üyesi oldukları, yakalama öncesinde bu örgüt içerisinde Tunceli kırsalında silahlı faaliyet yürüttükleri, örgütsel eylem ve faaliyetlerini yurt dışında

sürdürmeye karar vermeleri üzerine yurt dışına illegal yollardan çıkmaya çalıştıkları , bu amaçla göçmen kaçakçılığını kendisine iş ve meslek edinen ve geçimini bu yolla sağlayan şüpheli H.Ö. ile anlaştıkları, bu amaçla İstanbul Silivri'de bir benzin istasyonunda buluştukları esnada kolluk görevlilerince yakalandıkları ve üzerlerinde başkaları adına

düzenlenmiş sahte kimliklerin ele geçirildiği belirtilmiştir.

11. Dava, İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesinin E.2010/339 sayılı dosyasında görülmeye başlamıştır.

12. İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesince 22/11/2010 tarihinde tensip incelemesi yapılmış ve yapılan inceleme sonucunda diğer şüphelilerle birlikte başvurucunun "Suç vasfı, delil durumu, isnad edilen suçun mahiyeti, suçun CMK 100. maddesinde gösterilen suçlardan olduğu" gerekçesiyle tutukluluk halinin devamına karar verilmiştir.

13. Başvurucu, İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesinin E.2010/339 sayılı dosyasında tutuklu iken Malatya Cumhuriyet Başsavcılığının yürüttüğü başka bir soruşturma kapsamında Tekirdağ 1. Sulh Ceza Mahkemesinin 11/1/2011 tarihli kararı ile başvurucunun Malatya'da hazır edilmek üzere tutuklanmasına karar verilmiştir.

14. Başvurucunun ifadesi Malatya Cumhuriyet Başsavcılığınca 10/3/2011 tarihinde alınmıştır.

15 . İfade alma işlemi sırasında 9/1/2000 tarihinde Tunceli ili Ovacık ilçesi Yenikonak isimli köyde Türkiye Komünist Partisi/Marksist-Leninist (TKP ML/TİKKO) örgüt üyelerinin bulunduğu evde meydana gelen ve altı güvenlik görevlisinin şehit olduğu, altı güvenlik görevlisinin de yaralandığı olaya ve yine 30/1/1999 tarihinde Tunceli ili Hozat ilçesi Aliboğazı mevkiinde meydana gelen ve bir güvenlik görevlisinin şehit olduğu, beş

güvenlik görevlisinin de yaralandığı olaya ilişkin başvurucunun da anılan eylemlere katıldığına dair tanık ifadeleri başvurucuya okunmuş ve bunlarla ilgili savunması istenmiştir.

16. Başvurucu ifadesinde yasadışı yollardan Yunanistan'ın Atina şehrine gitmek isterken İstanbul Silivri'de bir dinlenme tesisinde durduğu sırada kolluk görevlilerince yakalandığını, halen İstanbul'da MKP terör örgütüne üye olmak suçundan yargılandığını, üzerine atılı suçu işlemediğini beyan etmiştir.

17. Malatya Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturma kapsamında

başvurucu 1 1/3/201 1 tarihinde " ... üzerine atılı suçun vasif ve mahiyeti, mevcut delil durumu,

3

Page 4: ANAYASA MAHKEMESİilçesi Aliboğazı mevkiinde meydana gelen ve bir güvenlik görevlisinin şehit olduğu, beş güvenlik görevlisinin de yaralandığı olaya ilişkin başvurucunun

Başvuru Numarası

Karar Tarihi : 2014/20224 : 30/10/2018

atılı suç için kanunda öngörülen cezanın üst sınırı, delillerin tamamının toplanmamış olması, kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren olguların bulunması ... " gerekçeleriyle anayasal düzeni zorla değiştirmeye kalkışma suçundan tutuklanmıştır.

18. Malatya Cumhuriyet Başsavcılığının 7/5/2011 tarihli iddianamesiyle başvurucu hakkında "Devletin anayasal düzenini zorla değiştirmeye teşebbüs" suçundan Malatya 3. Ağır Ceza Mahkemesinde kamu davası açılmıştır. İddianamede olay tutanaklarından ve eylemlere katılan diğer örgüt üyelerinin beyanlarından yola çıkılarak başvurucunun iki eyleme de katıldığı belirtilmiştir.

19. Bu dava (CMK mülga 250. madde ile görevli) Malatya 3. Ağır Ceza Mahkemesinin E.2011 /49 sayılı dosyasında görülmeye başlamıştır.

20. Malatya 3. Ağır Ceza Mahkemesi 3/6/2011 tarihli ilk duruşmada " ... atılı suçun niteliği, mevcut delil durumu, tutuklulukta geçirdiği süre, tutuklamadan beklenen gayenin adli kontrol hükümleri ile karşılanamayacak olması ... " hususlarını dikkate alarak başvurucunun tutukluluk halinin devamına karar vermiştir.

21. 22/9/2011 tarihli duruşmada bu gerekçelere ek olarak başvurucunun yakalandığı koşullara ve kaçma şüphesine dayanılarak tutukluluk halinin devamına karar verilmiştir.

22. E.2010/339 sayılı dosyada İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi 16/11/2011 tarihinde başvurucu yönünden dosyanın tefrikine karar vermiştir. Tefrik edilen dosya İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesinin 2011/181 sayılı esasına kaydedilmiştir.

23. İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi 18/11/2011 tarihinde E.2011/181 sayılı dosyanın Malatya 3. Ağır Ceza Mahkemesinin E.2011 /49 sayılı dosyasıyla birleştirilmesine

karar vermiştir.

24. 18/10/2012 tarihli duruşmada Malatya 3. Ağır Ceza Mahkemesi " .. . sanığın üzerine atılı suçun niteliği, sanığın üzerine atılı suçun cezasının yasadaki alt ve üst sınırı, tanıkların kolluk ve aşama beyanları ile tanık Ö.A.nın beyanları ve tüm dosya içeriği ile mevcut delil durumu nazara alınarak kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren olguların bulunması, tutuklulukta geçirdiği süre, tutuklamadan beklenen gayenin adli kontrol hükümleri ile karşılanamayacak olması, sanığın yakalanarak gözaltına alındığı hususu da dikkate alındığında ve sanığın üzerine atılı suçun yasadaki cezasının alt ve üst sınırlarına göre kaçma şüphesi hususları dikkate alınarak. .. " başvurucunun tutukluluk halinin devamına karar vermiştir.

25. Malatya 3. Ağır Ceza Mahkemesi 13/3/2014 tarihine kadar aynı gerekçelerle başvurucunun tutukluluk halinin devamına karar vermiştir.

26. Malatya 3. Ağır Ceza Mahkemesi 13/3/2014 tarihinde 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun mülga 250. madde ile görevli mahkemelerin kapatılması üzerine dava dosyasının Tunceli Ağır Ceza Mahkemesine devredilmesine karar vermiştir.

27. Dosyanın devredildiği Tunceli Ağır Ceza Mahkemesi 14/5/2014 tarihli ilk duruşmada " ... tüm dosya içeriğine göre, sanığın atılı suçu işlediği yönünde kuvvetli suç şüphesini gösteren delillerin bulunması, sanığın dosyaya yansıyan eylemi, kaçma, delilleri

4

Page 5: ANAYASA MAHKEMESİilçesi Aliboğazı mevkiinde meydana gelen ve bir güvenlik görevlisinin şehit olduğu, beş güvenlik görevlisinin de yaralandığı olaya ilişkin başvurucunun

Başvuru Numarası

Karar Tarihi : 2014/20224 : 30/1 0/2018

yok etme, gizleme veya değiştirme, tanık, mağdur veya başkaları üzerinde basla yapma olasılığının bulunması nedeniyle tutuklama nedenlerinin varlığı, sanığın eylemi için öngörülen ceza miktarı, sanığın CMK'nun 100/3. maddesinde sayılan suçlardan birini işlediği hususunda yoğun şüphenin varlığı nedeniyle de tutuklama nedenlerinin bulunması, sanığın hakkında CMK'nun 109. maddesinde belirtilen adli kontrol tedbirlerinin bu aşamada yetersiz kalacağı, tutuklama şartlarının oluştuğu ve halen devam ettiği, tutuklamanın bu aşamada ölçülü olduğu" gerekçeleriyle başvurucunun tutukluluk halinin devamına karar vermiştir.

28. Tunceli Ağır Ceza Mahkemesi 11/6/2014, 2/7/2014, 6/8/2014, 3/9/2014, 1/10/2014, 21/11/2014 tarihli duruşmalarda aynı gerekçelerle başvurucunun tutukluluk halinin devamına karar vermiştir.

29. 11/6/2014, 2/7/2014, 6/8/2014, 3/9/2014, 1/10/2014 tarihlerinde tutukluluk halinin devamına ilişkin kararlara yapılan itirazlar Erzincan Ağır Ceza Mahkemesinin sırasıyla 7/7/2014, 22/8/2014, 16/9/2014, 14/10/2014 tarihli kararlarıyla reddedilmiştir.

30. Başvurucu son olarak 21/11/2014 tarihli duruşmada verilen tutukluluk halinin devamına ilişkin karara itiraz etmiş, itirazı Erzincan Ağır Ceza Mahkemesinin 28/11/2014 tarihli karan ile reddedilmiştir.

31. Ret karan 18/12/2014 tarihinde başvurucuya tebliğ edilmiştir.

32. Başvurucu 26/12/2014 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

33 . Tunceli Ağır Ceza Mahkemesi 19/12/2014, 22/12/2014 tarihli duruşmalarda da ilk duruşmada gösterdiği gerekçelerle tutukluluğun devamına karar vermiştir.

34. Tunceli Ağır Ceza Mahkemesi 9/1/2015 tarihli karan ile başvurucunun Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın tamamını veya bir kısmını tağyir ve tebdil veya ilgaya ve bu kanun ile teşekkül etmiş olan Büyük Millet Meclisini iskata veya vazifesini yapmaktan men'e cebren teşebbüse yönelik vahim nitelikli eylemlerinden dolayı ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası, resmi evrakta sahtecilik suçundan 4 yıl 6 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve tutukluluk halinin devamına karar vermiştir.

35. Tunceli Ağır Ceza Mahkemesinin mahkumiyet karan Yargıtay 16. Ceza Dairesinin 17/3/2016 tarihli ilamıyla onanmıştır.

IV. İLGİLİ HUKUK

36. 5271 sayılı Kanun'un "Tutuklama nedenleri" kenar başlıklı 100. maddesinin ilgili bölümü şöyledir :

"(]) Kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren somut delillerin ve bir tutuklama nedeninin bulunması halinde, şüpheli veya sanık hakkında tutuklama kararı verilebilir. İşin önemi, verilmesi beklenen ceza veya güvenlik tedbiri ile ölçülü olmaması halinde, tutuklam, kararı verilemez.

(2) Aşağıdaki hallerde bir tutuklama nedeni var sayılabilir:

5

Page 6: ANAYASA MAHKEMESİilçesi Aliboğazı mevkiinde meydana gelen ve bir güvenlik görevlisinin şehit olduğu, beş güvenlik görevlisinin de yaralandığı olaya ilişkin başvurucunun

Başvuru Numarası

Karar Tarihi : 2014/20224 : 30/10/2018

a) Şüpheli veya sanığın kaçması, saklanması veya kaçacağı şüphesini uyandıran somut olgular varsa.

b) Şüpheli veya sanığın davranışları;

1. Delilleri yok etme, gizleme veya değiştirme,

2. Tanık, mağdur veya başkaları üzerinde baskı yapılması girişiminde bulunma,

Hususlarında kuvvetli şüphe oluşturuyorsa.

(3) Aşağıdaki suçların işlendiği hususunda kuvvetli şüphe sebeplerinin varlığı halinde, tutuklama nedeni var sayılabilir:

a) 26.9.2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununda yer alan;

10. Devletin Güvenliğine Karşı Suçlar (madde 302, 303, 304, 307, 308),

11. Anayasal Düzene ve Bu Düzenin İşleyişine Karşı Suçlar (madde 309, 310,311,312, 313, 314,315),

il

37. 5271 sayılı Kanun'un "Tutuklama kararı" kenar başlıklı 101. maddesinin (1), (2) ve (5) numaralı fıkraları şöyledir:

11(1) Soruşturma evresinde şüphelinin tutuklanmasına Cumhuriyet savcısının istemi üzerine sulh ceza hakimi tarafından, kovuşturma evresinde sanığın tutuklanmasına

Cumhuriyet savcısının istemi üzerine veya re'sen mahkemece karar verilir. Bu istemlerdl mutlaka gerekçe gösterilir ve adlf kontrol uygulamasının yetersiz kalacağını belirten hukukf ve jiilf nedenlere yer verilir.

(2) Tutuklamaya, tutuklamanın devamına veya bu husustaki bir tahliye isteminin reddine ilişkin kararlarda;

a) Kuvvetli suç şüphesini,

b) Tutuklama nedenlerinin varlığını,

c) Tutuklama tedbirinin ölçülü olduğunu,

gösteren deliller somut olgularla gerekçelendirilerek açıkça gösterilir. Kararın içeriği şüpheli veya sanığa sözlü olarak bildirilir, ayrıca bir örneği yazılmak suretiyle kendilerine verilir ve bu husus kararda belirtilir.

(5) Bu madde ile 100 üncü madde gereğince verilen kararlara itiraz edilebilir. 11

38. 5271 sayılı Kanun'un "Şüpheli veya sanığın salıverilme istemleri" kenar başlıklı 104. maddesinin (1) ve (2) numaralı fıkraları şöyledir:

11(1) Soruşturma ve kovuşturma evrelerinin her aşamasında şüpheli veya sanık

salıverilmesini isteyebilir.

(2) Şüpheli veya sanığın tutukluluk halinin devamına veya salıverilmesine hakim veya mahkemece karar verilir. Ret kararına itiraz edilebilir. 11

6

Page 7: ANAYASA MAHKEMESİilçesi Aliboğazı mevkiinde meydana gelen ve bir güvenlik görevlisinin şehit olduğu, beş güvenlik görevlisinin de yaralandığı olaya ilişkin başvurucunun

Başvuru Numarası

Karar Tarihi : 2014/20224 : 30/10/2018

39. 5271 sayılı Kanun'un "Usul" kenar başlıklı 105. maddesi şöyledir:

"103 ve 104 üncü maddeler uyarınca yapılan istem üzerine, merciince Cumhuriyet savcısı, şüpheli, sanık veya müdajiin görüşü alındıktan sonra, üç gün içinde istemin kabulüne, reddine veya adlf kontrol uygulanmasına karar verilir. (Ek cümle: 24/11/2016-6763/23 md.) 103 üncü maddenin birinci fıkrasının birinci cümlesi uyarınca yapılan istemler hariç olmak üzere örgüt faaliyeti çerçevesinde işlenen suçlar bakımından bu süre yedi gün olarak uygulanır. Duruşma dışında bu karar verilirken Cumhuriyet savcısı, şüpheli, sanık veya müdajiinin görüşü alınmaz. Bu kararlara itiraz edilebilir. "

40. 5271 sayılı Kanun'un "Tutukluluğun incelenmesi" kenar başlıklı 108. maddesi şöyledir:

"(]) Soruşturma evresinde şüphelinin tutukevinde bulunduğu süre içinde ve en geç otuzar günlük süreler itibarıyla tutukluluk halinin devamının gerekip gerekmeyeceği

hususunda, Cumhuriyet savcısının istemi üzerine sulh ceza hakimi tarafından 100 üncü madde hükümleri göz önünde bulundurularak, şüpheli veya müdafii dinlenilmek suretiyle karar verilir.

(2) Tutukluluk durumunun incelenmesi, yukarıdaki fıkrada öngörülen süre içinde şüpheli tarafından da istenebilir.

(3) Hakim veya mahkeme, tutukevinde bulunan sanığın tutukluluk halinin devamının gerekip gerekmeyeceğine her oturumda veya koşullar gerektirdiğinde oturumlar arasında ya da birinci fıkrada öngörülen süre içinde de re 'sen karar verir. "

41. 5271 sayılı Kanun'un "Tazminat istemi" kenar başlıklı 141. maddesinin (1) numaralı fıkrasının ilgili bölümü şöyledir:

"Suç soruşturması veya kovuşturması sırasında;

a) Kanunlarda belirtilen koşullar dışında yakalanan, tutuklanan veya tutukluluğunun devamına karar verilen,

d) Kanuna uygun olarak tutuklandığı halde makul sürede yargılama mercii huzuruna çıkarılmayan ve bu süre içinde hakkında hüküm verilmeyen,

Kişiler, maddf ve manevf her türlü zararlarını, Devletten isteyebilirler. "

42. 5271 sayılı Kanun'un "Tazminat isteminin koşulları" kenar başlıklı 142. maddesinin (1) ve (2) numaralı fıkraları şöyledir:

"(]) Karar veya hükümlerin kesinleştiğinin ilgilisine tebliğinden itibaren üç ay ve her halde karar veya hükümlerin kesinleşme tarihini izleyen bir yıl içinde tazminat isteminde bulunulabilir.

(2) İstem, zarara uğrayanın oturduğu yer ağır ceza mahkemesinde ve eğer o yer ağır ceza mahkemesi tazminat konusu işlemle ilişkili ise ve aynı yerde başka bir ağır ceza dairesı yoksa, en yakın yer ağır ceza mahkemesinde karara bağlanır. "

7

Page 8: ANAYASA MAHKEMESİilçesi Aliboğazı mevkiinde meydana gelen ve bir güvenlik görevlisinin şehit olduğu, beş güvenlik görevlisinin de yaralandığı olaya ilişkin başvurucunun

Başvuru Numarası

Karar Tarihi : 2014/20224 : 30/10/2018

43. 5271 sayılı Kanun'un "İtirazın Cumhuriyet savcısına ve karşı tarafa tebliği ile inceleme ve araştırma yapılması" kenar başlıklı 270. maddesi şöyledir:

"(]) İtirazı inceleyecek merci, yazı ile cevap verebilmesi için itirazı, Cumhuriyet savcısı ve karşı tarafa bildirebilir. Merci, inceleme ve araştırma yapabileceği gibi gerekli gördüğünde bunların yapılmasını da emredebilir.

(2) (Ek: ll/4/2013-6459/20 md.) 101 ve 105 inci maddeler uyarınca yapılan itiraz üzerine Cumhuriyet savcısından görüş alınması durumunda, bu görüş şüpheli, sanık veya müdafiine bildirilir. Şüpheli, sanık veya müdafii üç gün içinde görüşünü bildirebilir. "

44. 5271 sayılı Kanun'un "Karar" kenar başlıklı 271. maddesinin (1) numaralı fıkrası şöyledir:

"Kanunda yazılı olan haller saklı kalmak üzere, itiraz hakkında duruşma yapılmaksızın karar verilir. Ancak, gerekli görüldüğünde Cumhuriyet savcısı ve sonra müdafi veya vekil dinlenir."

V. İNCELEME VE GEREKÇE

45. Mahkemenin 30/10/2018 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:

A. Kişi Hürriyeti ve Güvenliği Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddialar

1. Tutukluluk ve Tutukluluğa İtiraz İncelemelerinde Alınan Savcılık Görüşünün Bildirilmediğine İlişkin İddia

a. Başvurucunun İddiaları

46. Başvurucu; davanın görüldüğü mahkemede yapılan tutukluluk incelemeleri sırasında ve tutukluluğun devamı kararına yönelik itirazlarının incelemesi sırasında alınan savcılık görüşünün kendisine bildirilmediğini, dolayısıyla bu görüşleri değerlendirme

imkanından yoksun bırakıldığını, böylelikle tutukluluk ve tutukluluğa itiraz incelemeleri sırasında silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerine riayet edilmediğini belirterek Anayasa'nın 19. maddesinin ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

b. Değerlendirme

47. Anayasa'nın 19. maddesinin sekizinci fıkrası şöyledir:

"Her ne sebeple olursa olsun, hürriyeti kısıtlanan kişi, kısa sürede durumu hakkında karar verilmesini ve bu kısıtlamanın kanuna aykırılığı halinde hemen serbest bırakılmasını sağlamak amacıyla yetkili bir yargı merciine başvurma hakkına sahiptir. "

48. Başvurucunun bu bölümdeki iddialarının Anayasa'nın 19. maddesinin sekizinci fıkrası kapsamında incelenmesi gerekir.

8

Page 9: ANAYASA MAHKEMESİilçesi Aliboğazı mevkiinde meydana gelen ve bir güvenlik görevlisinin şehit olduğu, beş güvenlik görevlisinin de yaralandığı olaya ilişkin başvurucunun

Başvuru Numarası

Karar Tarihi : 2014/20224 : 30/10/2018

i. Tutukluluk İncelemeleri Yönünden

49. Anayasa'nın 19. maddesinin sekizinci fıkrası uyarınca hürriyeti kısıtlanan bir kimsenin kısa sürede durumu hakkında karar verilmesini ve bu kısıtlamanın kanuna aykırılığı halinde hemen serbest bırakılmasını sağlamak amacıyla yetkili bir yargı merciine başvurma hakkı bulunmaktadır. Burada belirtilen bir yargı merciine başvurma hakkı, suç isnadıyla

hürriyetinden yoksun bırakılan kimseler bakımından tahliye talebinin yanı sıra tutuklama, tutukluluğun devamı ve tahliye talebinin reddi kararlarına karşı yapılan itirazların

incelenmesi sırasında da uygulanması gereken bir güvencedir (Mehmet Haberal, B. No: 2012/849, 4/12/2013, §§ 122-123).

50. Bununla birlikte 5271 sayılı Kanun'un 108. maddesine göre şüpheli veya sanığın istemi olmaksızın tutukluluğun resen incelenmesi durumunda, hürriyeti kısıtlanan

kişiye tanınan yargı merciine başvurma hakkı kapsamında bir değerlendirme

yapılmadığından, bu incelemeler Anayasa'nın 19. maddesinin sekizinci fıkrası kapsamına dahil değildir (Firas Aslan ve Hebat Aslan, B. No: 2012/1158, 21/11/2013, § 32; Faik Özgür Erol ve diğerleri, B. No: 2013/6160, 2/12/2015 § 24).

51. Başvurucunun Anayasa Mahkemesine sunduğu belgelerden tutuklulukla ilgili incelemelerin yapıldığı mahkeme kararlarına ilişkin şikayetinin resen yapılan tutukluluk incelemelerine yönelik olduğu sonucuna varılmıştır.

52. 5271 sayılı Kanun'un 108. maddesi uyarınca mahkemeler tarafından resen yapılan tutukluluk incelemeleri, Anayasa'nın 19. maddesinin kapsamına dahil değildir.

53. Açıklanan gerekçelerle başvurucunun tutukluluk incelemeleri sırasında alınan Savcılık görüşünden haberdar edilmediği iddiasının konu bakımından yetkisizlik nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

ii. Tutukluluğa İtiraz İncelemeleri Yönünden

54. Başvurucu, başvuru dilekçesinde spesifik olarak hangi tutukluluğa itirazın reddi kararından şikayetçi olduğunu belirtmemiştir. Ancak Anayasa Mahkemesine sunmuş olduğu belgelerde 8/4/2014, 7/7/2014, 22/8/2014, 16/9/2014, 14/10/2014, 28/11/2014 tarihlerinde itirazın reddi kararları yer almaktadır. Bu nedenle başvurucunun şikayetleri bu kararlarla sınırlı olarak incelenecektir.

(1) 8/4/2014, 7/7/2014, 22/8/2014, 16/9/2014 ve 14/10/2014 Tarihlerinde Tutukluluğa İtirazın Reddi Kararları Yönünden

55. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 47. maddesinin (5) numaralı fıkrası ile Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü'nün 64. maddesinin (1) numaralı fıkrası gereği bireysel başvurunun başvuru yollarının tüketildiği, başvuru yolu öngörülmemiş ise ihlalin öğrenildiği tarihten itibaren otuz gün içinde yapılması gerekir.

56. Tutukluluğa ıtırazın incelenmesi sırasında alınan Savcılık görüşünün

bildirilmediği şikayeti, itirazın reddi kararının öğrenilmesinden sonra otuz günlük başvuru süresi içinde bireysel başvuruya konu edilebilir. Ancak itirazın reddedilmesine bağlı

şikayetlerin her bir itirazın reddi kararı açısından ayrı ayrı süre yönünden incelenmesi

9

Page 10: ANAYASA MAHKEMESİilçesi Aliboğazı mevkiinde meydana gelen ve bir güvenlik görevlisinin şehit olduğu, beş güvenlik görevlisinin de yaralandığı olaya ilişkin başvurucunun

Başvuru Numarası

Karar Tarihi : 2014/20224 : 30/10/2018

gerekir. Zira bu durumda devam eden bir müdahale söz konusu değildir. İtirazın reddedilmesiyle birlikte müdahale sona ermektedir. Bu durumda bireysel başvurunun her bir itirazın reddi kararının tebliğ edilmesinden itibaren otuz gün içinde yapılması gerekir.

57. Somut olayda 8/4/2014 tarihli itirazın reddi karan 15/4/2014 tarihinde, 7/7/2014 tarihli itirazın reddi karan 14/7/2014 tarihinde, 16/9/2014 tarihli itirazın reddi karan 23/9/2014 tarihinde, 14/10/2014 tarihli itirazın reddi kararı 22/10/2014 tarihinde başvurucuya tebliğ edilmiştir. 22/8/2014 tarihli itirazın reddi kararının ne zaman tebliğ edildiği tespit edilememişse de bu itirazın reddi kararının da en geç 16/9/2014 tarihli itirazın reddi kararının tebliğ edildiği 23/9/2014 tarihinde öğrenildiğinin kabul edilmesi gerekir. Başvurucunun bu tarihlerden itibaren otuz günlük başvuru süresi geçtikten sonra 26/12/2014 tarihinde bireysel başvuruda bulunduğu anlaşılmıştır.

58. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının süre aşımı nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

(2) 28/11/2014 Tarihli İtirazın Reddi Kararı Yönünden

59. Tutukluluk haline itirazda bulunulan bir davada Cumhuriyet savcısı ve tutuklunun davaya katılma hakkı bulunmaktadır. Ayrıca tutukluluk haline itiraz başvurusunda Cumhuriyet savcısı ve tutuklu arasında silahların eşitliği ilkesinin gözetilmesi gerekir (Firas Aslan ve Hebat Aslan, B. No: 2012/1158, 21/11/2013, § 76).

60. Silahların eşitliği, başvurucunun soruşturma dosyasına ulaşabilmesine imkan verilmesini gerektiren bir ilkedir. Cumhuriyet savcısının görüşlerine etkili bir şekilde cevap verebilme imkanı, kural olarak başvurucunun söz konusu belgelere ulaşması halinde mümkün olabilir. Bu gerekliliğin hangi şekilde yerine getirileceğini belirlemek kanun koyucuya ait olmakla beraber tarafların beyanlarının birbirlerine bildirilmesi ve bu beyanlara cevap verebilme imkanına sahip olmaları gerekir (Firas Aslan ve Hebat Aslan,§ 77).

61. Somut olayda başvurucu Tunceli Ağır Ceza Mahkemesinin 21/11/2014 tarihli tutukluluk halinin devamına dair kararına itiraz etmiştir. İtiraz mercii olan Erzincan Ağır Ceza Mahkemesi 28/11/2014 tarihli kararıyla başvurucunun itirazını reddetmiştir. Başvuru formu ve eklerinde Mahkemenin Cumhuriyet savcısından görüş sorduğuna ya da Savcılık tarafından Mahkemeye görüş bildirildiğine dair bilgi ya da belge sunulmamıştır. Aynca itirazın reddine ilişkin kararda Savcılıktan görüş sorulduğu veya Savcılığın Mahkemeye görüş bildirildiği yönünde bir ifadeye yer verilmemiştir. Dolayısıyla anılan kararın verilmesi sürecinde Savcılıktan görüş alındığı ve bu görüşün başvurucuya bildirilmediği yönünde bir olgu tespit edilememiştir.

62. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

2. Tutukluluk ve Tutukluluğa İtiraz İncelemelerinin Duruşmasız Olarak Yapıldığına İlişkin İddia

a. Başvurucunun İddiaları

63. Başvurucu; hakkındaki davanın görüldüğü mahkemede yapılan tutukluluk incelemeleri sırasında duruşma açılmadığını ve tutukluluğun dosya üzerinden yapılan

10

Page 11: ANAYASA MAHKEMESİilçesi Aliboğazı mevkiinde meydana gelen ve bir güvenlik görevlisinin şehit olduğu, beş güvenlik görevlisinin de yaralandığı olaya ilişkin başvurucunun

Başvuru Numarası

Karar Tarihi : 2014/20224 : 30/10/2018

incelemeler sonucunda verilen kararlarla devam ettirildiğini, ayrıca tutukluluğun devamı

kararına yönelik itirazların incelemesi sırasında duruşma yapılmadığını ve itirazların dosya üzerinden gerçekleştirilen inceleme sonunda reddedildiğini, böylelikle tutukluluk ve tutukluluğa itiraz incelemeleri sırasında silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerine riayet edilmediğini belirterek Anayasa'nın 19. maddesinin ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

b. Değerlendirme

64. Başvurucunun bu başlık altındaki iddiaları Anayasa'nın 19. maddesinin sekizinci fıkrası kapsamında değerlendirilmiştir.

i. Tutukluluk İncelemeleri Yönünden

65. Başvurucunun tutuklulukla ilgili incelemelerin yapıldığı mahkeme kararlarına ilişkin şikayetinin resen yapılan tutukluluk incelemelerine yönelik olduğu sonucuna varılmıştır.

66. 5271 sayılı Kanun'un 108. maddesi uyarınca Mahkemeler tarafından resen yapılan tutukluluk incelemeleri, Anayasa'nın 19. maddesinin kapsamına dahil değildir.

67. Açıklanan gerekçelerle başvurucunun tutukluluk incelemeleri duruşmasız olarak yapıldığı iddiasının konu bakımından yetkisizlik nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

ii. Tutukluluğa İtiraz İncelemeleri Yönünden

68. Başvurucu, başvuru dilekçesinde spesifik olarak hangi tutukluluğa itirazın reddi kararından şikayetçi olduğunu belirtmemiştir. Ancak Anayasa Mahkemesine sunmuş olduğu belgelerde 8/4/2014, 7/7/2014, 22/8/2014, 16/9/2014, 14/10/2014, 28/11/2014 tarihli itirazın reddi kararları yer almaktadır. Bu nedenle başvurucunun şikayetleri bu kararlarla sınırlı olarak incelenecektir.

(1) 8/4/2014, 7/7/2014, 22/8/2014, 16/9/2014, 14/10/2014 Tarihli Tutukluluğa İtirazın Reddi Kararları Yönünden

69. Tutukluluğa itirazın incelenmesinin duruşmasız olarak gerçekleştirildiği

şikayeti , itirazın reddi kararının öğrenilmesinden sonra otuz günlük başvuru süresi içinde bireysel başvuruya konu edilebilir. Ancak itirazın reddedilmesine bağlı şikayetlerin her bir itirazın reddi kararı açısından ayrı ayrı süre yönünden incelenmesi gerekir. Zira bu durumda devam eden bir müdahale söz konusu değildir. İtirazın reddedilmesiyle birlikte müdahale sona ermektedir. Bu durumda bireysel başvurunun her bir itirazın reddi kararının tebliğ edilmesinden itibaren otuz gün içinde yapılması gerekir.

70. Somut olayda 8/4/2014 tarihli itirazın reddi kararı 15/4/2014 tarihinde, 7/7/2014 tarihli itirazın reddi kararı 14/7/2014 tarihinde, 16/9/2014 tarihli itirazın reddi kararı 23/9/2014 tarihinde, 14/10/2014 tarihli itirazın reddi kararı 22/10/2014 tarihinde başvurucuya

11

Page 12: ANAYASA MAHKEMESİilçesi Aliboğazı mevkiinde meydana gelen ve bir güvenlik görevlisinin şehit olduğu, beş güvenlik görevlisinin de yaralandığı olaya ilişkin başvurucunun

Başvuru Numarası

Karar Tarihi : 2014/20224 : 30/10/2018

tebliğ edilmiştir. 22/8/2014 tarihli itirazın reddi kararının ne zaman tebliğ edildiği tespit edilememişse de bu itirazın reddi kararının da en geç 16/9/2014 tarihli itirazın reddi kararının tebliğ edildiği 23/9/2014 tarihinde öğrenildiğinin kabul edilmesi gerekir. Başvurucunun bu tarihlerden itibaren otuz günlük başvuru süresi geçtikten sonra 26/12/2014 tarihinde bireysel başvuruda bulunduğu anlaşılmıştır.

71. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının süre aşımı nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

(2) 28/11/2014 Tarihli İtirazın Reddi Kararı Yönünden

72. Başvurucu, Tunceli Ağır Ceza Mahkemesinde görülen davada 22/11/2014 tarihinde yapılan duruşmaya müdafii ile birlikte bizzat katılmış; başvurucu müdafii, tutukluluğa ilişkin itirazlarını ve tahliye talebini sözlü olarak mahkemeye bildirmiştir.

Duruşma sonunda tahliye talebi kabul edilmeyerek başvurucunun tutukluluk halinin devamına karar verilmiş; anılan karara yönelik itiraz Erzincan Ağır Ceza Mahkemesince dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda 28/11/2014 tarihinde verilen kararla reddedilmiştir.

73 . Dolayısıyla Tunceli Ağır Ceza Mahkemesi tarafından başvurucunun ve müdafiinin katıldığı, tahliyeye ilişkin beyan ve taleplerinin sözlü olarak alındığı,

başvurucunun yüzüne karşı tutukluluğun devamına karar verildiğinin açıklandığı tarih (22/11/2014) ile Erzincan Ağır Ceza Mahkemesince başvurucunun tutukluluğa yönelik itirazının duruşmasız olarak incelendiği tarih (28/11/2014) arasında yalnızca altı günlük bir zaman dilimi bulunmaktadır.

74. Anayasa Mahkemesi daha önce verdiği kararlarda tutukluluğa itiraz incelemesinin başvurucuların dinlenilmesinden bir ay iki gün soma (Hikmet Yayğzn, § 35); bir ay yirmi sekiz gün sonra (Mehmet Haberal, § 128) duruşmasız olarak yapılmasının Anayasa'nın 19. maddesinin sekizinci fıkrasını ihlal etmediği sonucuna varmıştır.

75. Resen ya da talep üzerine tutukluluk hakkında verilmiş tüm kararların bir başka mahkeme önünde itiraza konu edilebildiği ceza usul sisteminde, başvuruya konu dava bakımından tüm itirazların duruşmalı incelenmesi tutukluluk bakımından yargılamanın itiraz merciinde tekrar edilmesi anlamına gelecektir. Bu durumda başvurucunun ve müdafiinin sözlü olarak dinlenilmesinden ve tutukluluğun devamına ilişkin kararın tefhim edilmesinden altı gün sonra yapılan itiraz incelemesinin duruşmasız olmasının silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerini ihlal ettiği söylenemez.

76. Açıklanan gerekçelerle başvurucunun tutukluluğa ıtıraz incelemesinin duruşmasız olarak yapıldığı iddiasına ilişkin olarak bir ihlalin bulunmadığı açık olduğundan başvurunun bu kısmının açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

3. Tutukluluğun Makul Süreyi Aştığına İlişkin İddia

a. Başvurucunun İddiaları

77. Başvurucu; tutukluluğun devamına karar veren Mahkemenin her seferinde aynı matbu gerekçelerle tahliye taleplerini reddettiğini, tutukluluğun makul süreyi aştığını, ret

12

Page 13: ANAYASA MAHKEMESİilçesi Aliboğazı mevkiinde meydana gelen ve bir güvenlik görevlisinin şehit olduğu, beş güvenlik görevlisinin de yaralandığı olaya ilişkin başvurucunun

Başvuru Numarası

Karar Tarihi : 2014/20224 : 30/10/2018

kararlarında somut gerekçelerin gösterilmediğini belirterek kişi hürriyeti ve güvenliği

hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

b. Değerlendirme

78. Anayasa'nın 19. maddesinin yedinci fıkrası şöyledir:

"Tutuklanan kişilerin, makul süre içinde yargılanmayı ve soruşturma veya kovuşturma sırasında serbest bırakılmayı isteme hakları vardır. Serbest bırakılma ilgilinin yargılama süresince duruşmada hazır bulunmasını veya hükmün yerine getirilmesini sağlamak için bir güvenceye bağlanabilir. "

79. Başvurucunun bu başlık altındaki iddiaları Anayasa'nın 19. maddesinin yedinci fıkrası kapsamında değerlendirilmiştir.

i. Kabul Edilebilirlik Yönünden

80. Tutukluluk hali sona ermiş olan başvurucuların (devam eden tutukluluk halinden farklı olarak) tutukluluğun kanunda öngörülen azami süreyi ya da makul süreyi aştığı şikayetleri yönünden iddia edilen ihlalin tespitini ve tazminat ödenmesini sağlayabilecek bir hukuk yolu mevcut ise öncelikle bu yolu tüketmeleri gerekir. 5271 sayılı

Kanun'un 141. maddesinin (1) numaralı fıkrası ile öngörülen tazminat yolu, bir yandan başvurucuların maruz kaldığı tutukluluk nedenleri ve süresinin uzunluğunun tespiti, diğer yandan da uğranılan zararın tazmini imkanını sağladığından anılan şikayetler açısından

erişilebilir ve elverişli bir çözüm olanağı ve makul ölçüde bir başarı olanağı sunmaktadır (Hamit Kaya, B. No: 2012/338, 2/7/2013 , §§ 46-48).

81. Somut olayda Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunulduktan sonra ilk derece mahkemesince 9/1 /2015 tarihinde başvurucu hakkında mahkumiyet hükmü tesis edilmiş ve hükümle birlikte tutukluluğun devamına karar verilmiştir. Anılan mahkumiyet hükmü, bireysel başvuru henüz sonuçlanmadan Yargıtay 16. Ceza Dairesinin 17/3/2016 tarihli ilamı ile onanarak kesinleşmiştir. Başvurucu, mahkumiyet hükmünün kesinleştiği

17/3/2016 tarihinden itibaren kural olarak 5271 sayılı Kanun'un 141. maddesine dayanarak tazminat talebinde bulunma imkanına sahiptir. Bununla birlikte başvuru konusu olayın

özelliği dikkate alındığında başvurucu açısından bireysel başvurunun karara bağlandığı tarih itibarıyla tazminat talebinde bulunmak için Kanun'da öngörülen süre (bkz. § 45) geçmiş bulunmakta ve bu sürenin geçirilmesinde başvurucuya herhangi bir kusur izafe edilememektedir. Kaldı ki başvuru tarihi itibarıyla başvurucunun mağduriyetini giderebilecek nitelikte tüketilmesi gereken bir başvuru yolunun bulunmadığı da açıktır (Benzer yöndeki değerlendirmeler için bkz. Abdullah Akyüz [GK], B. No: 2013/9352, 2/7/2015, §§ 48, 49).

82. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan tutukluluğun makul süreyi aşması nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

ii. Esas Yönünden

83 . Anayasa' nın 19. maddesinin yedinci fıkrasında bir ceza soruşturması

kapsamında tutuklanan kişilerin, yargılamanın makul sürede bitirilmesini ve soruşturma veya

13

Page 14: ANAYASA MAHKEMESİilçesi Aliboğazı mevkiinde meydana gelen ve bir güvenlik görevlisinin şehit olduğu, beş güvenlik görevlisinin de yaralandığı olaya ilişkin başvurucunun

Başvuru Numarası

Karar Tarihi : 2014/20224 : 30/10/2018

kovuşturma sırasında serbest bırakılmayı isteme haklarına sahip olduğu güvence altına

alınmıştır.

84. Tutukluluk süresinin makul olup olmadığı her davanın kendi özelliklerine göre değerlendirilmelidir. Anayasa'nın 38. maddesinde "Suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar, kimse suçlu sayılamaz." şeklinde ifadesini bulan masumiyet karinesi, yargılama süresince kişinin hürriyetinin esas, tutukluluğun ise istisna olmasını gerektirmektedir. Masumiyet karinesine rağmen tutukluluğun devamı ancak kişi hürriyetine nazaran daha ağır bir kamu yararının mevcut olması durumunda haklı görülebilir. Bu nedenle bir davada tutukluluğun makul süreyi aşmamasını gözetmek öncelikle derece mahkemelerinin görevidir. Bu amaçla belirtilen kamu yararı gereğini etkileyen tüm olayların derece mahkemeleri tarafından

değerlendirilmesi ile serbest bırakılma taleplerine ilişkin kararlarda bu olgu ve olayların ortaya konması gerekir (Murat Narman, B. No: 2012/1137, 2/7/2013, § 61, 62).

85. Devam eden tutukluluğun hukuka aykırı olduğu iddiasıyla yapılan bireysel başvurularda şikayetlerin temel amacı tutukluluğun hukuka aykırı olduğunun ya da devamını haklı kılan neden veya nedenlerin bulunmadığının tespitidir. Bu tespit yapıldığı takdirde buna bağlı olarak ilgilinin tutukluluk halinin devamına gerekçe olarak gösterilen hukuki nedenlerin varlığı sona erecek ve böylece kişinin serbest kalmasının yolu açılabilecektir. Bu amaçla yapılan bir başvuruda, itiraz kanun yolunda çelişmeli yargılama ve/veya silahların eşitliği gibi ilkelere uygun olarak bir inceleme yapılıp yapılmadığı da dikkate alınacaktır. Dolayısıyla belirtilen nedenlerle ve serbest bırakılmayı temin edebilecek bir karar alma amacıyla

yapılacak bireysel başvuruların -olağan kanun yolları tüketilmek şartıyla- tutukluluk hali devam ettiği sürece yapılabilmesi mümkündür (Korcan Pulatsü, B. No: 2012/726, 2/7/2013, § 30).

86. Kişilerin suçluluğu hakkında kuvvetli belirti bulunmasının yanı sıra bu kişilerin kaçmalarını, delillerin yok edilmesini veya değiştirilmesini önlemek maksadıyla tutuklama tedbirine başvurulabilir. Başlangıçtaki bu tutuklama nedenleri belli bir süreye kadar tutukluluğun devamı için yeterli görülebilirse de bu süre geçtikten sonra uzatmaya ilişkin kararlarda tutuklama nedenlerinin devam ettiğinin gerekçeleriyle birlikte gösterilmesi gerekir. Bu gerekçeler ilgili ve yeterli görüldüğü takdirde yargılama sürecinin özenli yürütülüp yürütülmediği de incelenmelidir. Davanın karmaşıklığı, organize suçlara dair olup olmadığı veya sanık sayısı gibi faktörler sürecin işleyişinde gösterilen özenin değerlendirilmesinde dikkate alınır. Tüm bu unsurların birlikte değerlendirilmesiyle sürenin makul olup olmadığı konusunda bir sonuca ulaşılabilir (Savaş Çetinkaya, B. No: 2012/1303, 21/11/2013, § 53).

87. Dolayısıyla Anayasa'nın 19. maddesinin yedinci fıkrasının ihlal edilip edilmediğinin değerlendirilmesinde esas olarak serbest bırakılma taleplerine ilişkin kararların gerekçelerine bakılmalı ve tutuklu bulunan kişiler tarafından yapılan tutukluluğa itiraz başvurularında sunulan belgeler çerçevesinde kararların yeterince gerekçelendirilmiş olup olmadığı dikkate alınmalıdır. Öte yandan hukuka uygun olarak tutuklanan bir kişinin, suç işlediği yönünde kuvvetli belirti ve tutuklama nedeninin varlığı devam ettiği sürece ilke olarak belli bir süreye kadar tutukluluk halinin makul kabul edilmesi gerekir (Murat Narman, §§ 63, 64).

88. Hukuka uygun olarak tutuklanan bir kişinin, suç işlediği yönünde kuvvetli belirti ve tutuklama nedenlerinden biri veya birkaçının varlığı devam ettiği sürece ilke olarak belli bir süreye kadar tutukluluk halinin makul kabul edilmesi gerekir. Diğer taraftan özgürlük hakkı adli makamlarla güvenlik görevlilerinin özellikle organize suçlarla etkili bir

14

Page 15: ANAYASA MAHKEMESİilçesi Aliboğazı mevkiinde meydana gelen ve bir güvenlik görevlisinin şehit olduğu, beş güvenlik görevlisinin de yaralandığı olaya ilişkin başvurucunun

Başvuru Numarası

Karar Tarihi : 2014/20224 : 30/10/2018

şekilde mücadelesini aşırı derecede güçleştirmeye neden olabilecek biçimde yorumlanmamalıdır (Hanefi Avcı, B. No: 2013/2814, 18/6/2014, § 69).

89. Makul sürenin hesaplanmasında sürenin başlangıcı, başvurucunun ilk kez yakalanıp gözaltına alındığı durumlarda bu tarih, doğrudan tutuklandığı durumlarda ise tutuklama tarihidir. Sürenin sonu ise kural olarak kişinin serbest bırakıldığı ya da ilk derece mahkemesince hüküm verildiği tarihtir (Savaş Çetinkaya, § 56).

90. Tutukluluk süresinin hesabında ilk derece mahkemesi önünde yargılama

aşamasında geçen sürelerin dikkate alınması gerekir. Zira kişi yargılanmakta olduğu davada ilk derece mahkemesi kararıyla mahkum edilmişse bu kişinin hukuki durumu bir suç isnadına bağlı olarak tutuklu olma kapsamından çıkmakta ve tutmanın nedeni ilk derece mahkemesince verilen hükme bağlı olarak tutma haline dönüşmektedir (Ramazan Aras, B. No: 2012/239, 2/7/2013 , § 67).

91. Somut olayda başvurucu 25/6/2010 tarihinde gözaltına alınması ile ilk derece mahkemesinin 9/1/2015 tarihli kararı ile hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verilmesi arasında 4 yıl 6 ay 15 gün bir suç isnadına bağlı olarak tutulmuştur. Bu durumda makul süre açısından dikkate alınması gereken tutukluluk süresi 4 yıl 6 ay 15 gündür.

92. Başvurucu resmi evrakta sahtecilik ve terör örgütüne üye olma suçlarını işlediği iddiasıyla tutuklanmış hakkında bu suçlardan kamu davası açılmıştır. Başvurucu daha sonra başka bir soruşturma kapsamında "Devletin anayasal düzenini zorla değiştirmeye teşebbüs" suçundan tutuklanmış ve bu suçtan da hakkında kamu davası açılmıştır. Başvurucu

hakkındaki bu davalar daha sonra birleştirilmiştir. Başvurucunun isnat edilen suçlar yönünden kuvvetli suç şüphesi altında olduğu tutukluluğa ilişkin kararlarda açıkça

belirtilmiştir. Başvurucu hakkında tutuklama ve tutukluluğun devamı kararlarında atıf yapılan ve iddianamede gösterilen delillerin (§ 10,18) içeriği dikkate alındığında tutukluluğun ön şartı olan kuvvetli suç şüphesi yönünden Mahkeme kararlarının açıklayıcı ve yeterli olduğu görülmektedir.

93. Tutukluluğun devamı kararlarının gerekçelerinde yer alan tutuklama nedenlerine ilişkin açıklamalar incelendiğinde kaçma şüphesine, yakalanma koşullarına, delillerin karartılması ihtimalinin bulunmasına, isnat edilen suça ilişkin yaptırımın ağırlığına ve suçun 5271 sayılı Kanun'un 100. maddesinin (3) numaralı fıkrasında yer alan ve Kanun gereği "tutuklama nedeni varsayılabilen" suçlar arasında olmasına, adli kontrol hükümlerinin yetersiz kalacağına ve tutuklama tedbirinin ölçülü olmasına dayanıldığı görülmektedir (bkz. §§ 20, 24, 27, 28). Başvurucunun yurtdışına kaçmak isterken sahte kimlikle yakalanmış olması dikkate alındığında yakalama koşullarına atıf yapılması kaçma şüphesi açısından

yeterli bir gerekçe oluşturmaktadır. Öte yandan isnat edilen suçlamanın niteliği ile bir bütün olarak soruşturma/kovuşturma konusu edilen olayların özellikleri dikkate alındığında

tutukluluğun devamı kararlarındaki gerekçelerin, tutukluluğun devamının hukuka uygunluğunu ve tutulmanın meşruluğunu haklı gösterecek özen ve içerikte olduğu;

dolayısıyla tutukluluk halinin devamına ilişkin bu gerekçelerin tutukluluk süresi itibarıyla ilgili ve yeterli olduğu sonucuna varılmıştır.

94. Somut olayda başvurucunun 25/6/2010 tarihinde göz altına alındığı, 29/6/2010 tarihinde tutuklandığı, 10/10/2011 tarihinde hakkında iddianame düzenlendiği, İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesindeki yargılama süresinde başvurucu ve diğer beş sanığın savunma yapmak için süre talep ettiği, başvurucunun ikinci duruşmada hazır edilemediği için savunma

15

Page 16: ANAYASA MAHKEMESİilçesi Aliboğazı mevkiinde meydana gelen ve bir güvenlik görevlisinin şehit olduğu, beş güvenlik görevlisinin de yaralandığı olaya ilişkin başvurucunun

Başvuru Numarası

Karar Tarihi : 2014/20224 : 30/10/2018

yapamadığı, uçuncü duruşmada başvurucunun dosyanın Malatya 3. Ağır Ceza Mahkemesindeki dosyayla birleştirilmesini ve savunmasını anılan mahkemede yapmak istediği, üçüncü duruşmada davanın başvurucu yönünden Malatya 3. Ağır Ceza Mahkemesindeki dosyayla birleştirilmek üzere tefrikine karar verildiği anlaşılmıştır. Malatya 3. Ağır Ceza Mahkemesindeki yargılama sürecinde on yedi duruşma yapıldığı, ilk duruşmada başvurucu ve müdafiinin dosyaya gelen belgeler ve katılma talepleri hakkında savunma yapmak için süre istediği, ikinci duruşmada başvurucunun savunmasını yaptığı, mahkeme tarafından başvurucu aleyhinde beyanda bulunan tanıklar için talimat yazıldığı, üçüncü duruşmada bazı tanıklar yönünden talimat cevabının verildiği, bazı tanıklar yönünden adreslerinin tespit edilememesi nedeniyle cevap verilemediği, bunun üzerine tekrar talimat yazıldığı, daha sonraki celselerde bu talimatların cevabının beklendiği, altıncı duruşmada

bazı talimatların ikmal edildiği, başvurucunun talimatla alınan tanık beyanlarına ilişkin

savunma yaptığı ve bir tanığın ifadesinin çelişkili olduğunu ifade etmesi üzerine bu tanığın ayrıntılı ifadesinin alınması için tekrar talimat yazıldığı, sonraki duruşmalarda talimatların cevabının beklendiği, ikmal edilen talimatlarda başvurucu tarafından ileri sürülen eksiklikler için müzekkereler yazıldığı ve bunların cevabının beklendiği, on dördüncü duruşmada savcılığın esas hakkındaki mütalaasını sunduğu, başvurucunun esas hakkındaki mütalaaya karşı savunma yapmak için süre istediği, on beşinci duruşmada savcılığın ek mütaala sunduğu, başvurucunun da tanık dinletme talebinde bulunduğu ve ek mütaalaya karşı

savunma için süre istediği, on altıncı duruşmada başvurucunun gösterdiği tanıkların

dinlendiği, gerekli usul işlemleri yapılmasına rağmen talimatı ikmal edilemeyen bir tanığın dinlenmesinden vazgeçilmesine karar verildiği, on yedinci duruşmada başvurucunun esas hakkında savunma yapmak için süre istediği anlaşılmıştır. Dosyanın devredilmesinden sonra Tunceli Ağır Ceza Mahkemesinde on duruşma yapıldığı, bu duruşmalarda yazılan

müzekkerelerin cevabının beklendiği başvurucuya talebi üzerine savunma yapmak için süre verildiği, dördüncü duruşmada başvurucu müdafiinin tevsii tahkikat talebinde bulunduğu, dinlenemeyen bazı tanıkların dinlenmesini istediği, mahkemece taleplerinin reddedildiği, beşinci duruşmada başvurucu müdafiinin taleplerini yenilediği taleplerin reddedilmesi üzerine başvurucu müdafiinin reddi hakkim talebinde bulunduğu, bu nedenle dosyanın red istemi hakkında karar vermek için Erzincan Ağır Ceza Mahkemesine gönderildiği, sonraki duruşmalarda başvurucunun savunma yapmak için süre talep ettiği, sekizinci duruşmada

mahkemece esas hakkındaki savunmalarını bildirmemeleri durumunda bu haklarından

vazgeçmiş sayılacaklarının başvurucu müdafilerine bildirilmesine, başvurucunun

müdafilerinin duruşmaya katılmamaları durumunda; zorunlu müdafi görevlendirilmesine karar verildiği, dokuzuncu duruşmada, başvurucu müdafilerinin katılmaması nedeniyle başvurucuya zorunlu müdafi tayin edildiği, bu müdafiye savunma yapması için süre verildiği, onuncu duruşmada da başvurucunun mahkumiyetine karar verildiği tespit edilmiştir. Bu tespitler gözönünde bulundurulduğunda yargılamayı yapan Mahkemelerce genel olarak davanın yürütülmesinde bir özensizlik gösterildiği tespit edilmemiştir. Bu itibarla genel olarak soruşturma ve kovuşturma süreçlerinin yürütülmesinde bir özensizlik olduğu

söylenemez.

95. Başvurucu hakkındaki tutukluluğun devamına ilişkin kararların gerekçelerinin hürriyetten yoksun bırakılmanın meşru nedenlerinin belirtilmesi bakımından ilgili ve yeterli olması ve soruşturma/kovuşturma süreçlerinin yürütülmesinde bir özensizliğin tespit edilmemiş olması dikkate alındığında yaklaşık 4 yıl 6 ay 15 günlük tutukluluk süresinin makul olduğu sonucuna varılmıştır (Benzer yöndeki değerlendirmeler için bkz. Hüseyin Burçak, B. No: 2014/474, 3/2/2016,§§ 50-64; Yıldırım Ataş, B. No: 2014/4459, 26/10/2016, §§ 50-64).

16

Page 17: ANAYASA MAHKEMESİilçesi Aliboğazı mevkiinde meydana gelen ve bir güvenlik görevlisinin şehit olduğu, beş güvenlik görevlisinin de yaralandığı olaya ilişkin başvurucunun

Başvuru Numarası

Karar Tarihi : 2014/20224 : 30/10/2018

96. Açıklanan gerekçelerle Anayasa'nın 19. maddesinde güvence altına alınan kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkının ihlal edilmediğine karar verilmesi gerekir.

B. Adil Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

1. Başvurucunun İddiaları

97. Başvurucu, makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

2. Değerlendirme

a. Kabul Edilebilirlik Yönünden

98. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

b. Esas Yönünden

99. Ferat Yüksel (B . No: 2014/13828, 12/9/2018) kararında Anayasa Mahkemesi; yargılamaların makul sürede sonuçlandırılmadığı ya da yargı kararlarının geç veya eksik icra edildiği ya da hiç icra edilmediği iddiasıyla 31/7/2018 tarihinden önce gerçekleştirilen

bireysel başvurulara ilişkin olarak Tazminat Komisyonuna başvuru imkanının getirilmesine ilişkin yolu, ulaşılabilir olma, başarı şansı sunma ve yeterli giderim sağlama kapasitesinin bulunup bulunmadığı yönlerinden inceleyerek etkililiğini tartışmıştır (Ferat Yüksel, § 26).

100. Anılan kararda özetle; anılan başvuru yolunun kişileri mali külfet altına

sokmaması ve başvuruda kolaylık sağlaması nedenleriyle ulaşılabilir olduğu, düzenleniş şekli

itibarıyla ihlal iddialarına makul bir başarı şansı sunma kapasitesinden mahrum olmadığı ve tazminat ödenmesine imkan tanıması ve/veya bu mümkün olmadığında başka türlü telafi olanakları sunması nedenleriyle potansiyel olarak yeterli giderim sağlama imkanına sahip olduğu hususunda değerlendirmelerde bulunulmuştur (Ferat Yüksel, §§ 27-34). Bu gerekçeler doğrultusunda Anayasa Mahkemesi, ilk bakışta ulaşılabilir olan ve ihlal iddialarıyla ilgili başarı şansı sunma ve yeterli giderim sağlama kapasitesi olduğu görülen Tazminat Komisyonuna başvuru yolu tüketilmeden yapılan başvurunun incelenmesinin bireysel başvurunun ikincil niteliği ile bağdaşmayacağı sonucuna vararak başvuru yollarının

tüketilmemiş olması nedeniyle kabul edilemezlik kararı vermiştir (Ferat Yüksel, §§ 35,36).

1 O 1. Mevcut başvurularda söz konusu karardan ayrılmayı gerektiren bir durum bulunmamaktadır.

102. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının başvuru yollarının

tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

VI. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. 1. Tutukluluk incelemeleri sırasında alınan savcılık görüşünün bildirilmemesi nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın konu bakımından yetkisizlik nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

17

Page 18: ANAYASA MAHKEMESİilçesi Aliboğazı mevkiinde meydana gelen ve bir güvenlik görevlisinin şehit olduğu, beş güvenlik görevlisinin de yaralandığı olaya ilişkin başvurucunun

Başvuru Numarası

Karar Tarihi : 2014/20224 : 30/10/2018

2. Tutukluluğa ıtıraz incelemesi sırasında alınan savcılık görüşünün

bildirilmemesi nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın 8/4/2014, 7/7/2014, 22/8/2014, 16/9/2014, 14/10/2014 tarihlerindeki tutukluluğa itirazın

reddi kararları yönünden süre aşımı nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

3. Tutukluluğa itiraz incelemesi sırasında alınan savcılık görüşünün

bildirilmemesi nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın 28/11/2014 tarihli itirazın reddi kararı yönünden açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

4. Tutukluluk incelemelerinin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle kişi

hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın konu bakımından yetkisizlik nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

5. Tutukluluğa itiraz incelemesinin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın 8/4/2014, 7/7/2014, 22/8/2014, 16/9/2014, 14/10/2014 tarihlerindeki tutukluluğa itirazın reddi kararları yönünden süre aşımı nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

6. Tutukluluğa itiraz incelemesinin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın 28/11/2014 tarihli itirazın

reddi kararı yönünden açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

7. Tutukluluğun makul süreyi aşması nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği

hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

8. Adil yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

B. Anayasa'nın 19. maddesinde güvence altına alınan kişi hürriyeti ve güvenliği haklarının İHLAL EDİLMEDİĞİNE,

C. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA 30/10/2018 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

Başkan

Engin YILDIRIM Üye

Recep KÖMÜRCÜ

Üye M. Emin KUZ

Üye

Üye Muammer TOP AL

Recai AKYEL

18