anadolu'da alevilik

286
BATTAL PEHLİVAN ANADOLU’DA ALEVİLİK ŞAH KULU SULTAN KÜIÜYESİ Mehmet Ali Hilmi Dedebaba Arattırma Eğitim ve Kültür Vakfı Tel.: (0.216) 368 55 25 - 368 30 71 - 467 38 37 Fax: (0.2161 385 64 49

Upload: memet-camur

Post on 23-Jun-2015

1.173 views

Category:

Education


7 download

DESCRIPTION

Dergahımız yayınlarından çıkan Battal Pehlivan'ın kitabı. http://www.sahkulu.com

TRANSCRIPT

Page 1: Anadolu'da alevilik

BATTAL PEHLİVAN

ANADOLU’DA ALEVİLİK

ŞAH KULU SULTAN KÜIÜYESİ Mehmet Ali Hilmi Dedebaba Arattırma Eğitim ve Kültür Vakfı

Tel.: (0.216) 368 55 25 - 368 30 71 - 467 38 37 Fax: (0.2161 385 64 49

Page 2: Anadolu'da alevilik

1947 - 1994

BATTAL PEHLİVAN

1947 yılında Ceyhan'ın Kızıldere Kö- yü'nde doğdu. İlkokulu köyünde, ortaokulu Ceyhan’da, liseyi Adana'da bitirdi. 1970 yılında AİTİA’ne bağlı Gazetecilik ve Halkla İlişkiler Yüksek Okulu’ndan mezun oldu. Okulu bitirdiğinde bir yıllık gazete­ ciydi. Ankara ve İstanbul’da değişik gaze­ telerde çalıştı. Yazıları Memleket, Yenigün, Demokrat, Akşam, Günaydın, Bugün, Meydan, Sahalı, Gönüllerin Sesi gazetele­ ri ile Düşün (Adana), Edebiyat 81, Somut, Halkçı Oluşum, Söyleşi, Demokratik Bir­ lik, Kervan, Cem dergilerinde çıktı. İlk kitabı 1976 yılında ( Kara Şavga-öyküler ) yayınlandı. 80’!i yılların başında halkbilime yöneldi. Aşık Veysel, Dadaloğlu, Bahçe Biziz Gül Bindedir (Türkülerimiz), Ruhi Su... Ruhi Su..., Dom Dom Kurşunu (Aşık Mahzuni) adındaki kitapları yayınlandı. Elinizdeki kitap, Battal Pehlivan ın Alevi­ lik konusundaki ikinci ürünüdür. Bundan önce, 1991 yılı sonlarında Alevi-Bektaşi Düşüncesine Göre ALLAH adlı kitabı yayınlandı. Bu kitabın üçüncü basımı da yapıldı “Anadolu'da Alevilik" Bugün gazetesinde yayınlandığında büyük ilgi gördü. ‘‘Alevi kültürünü yaymayı ve yaşat­ mayı” amaçlayan Semah Kültür ve Yaşat­ ma Vakfı’nm kurucu üyelerinden olan ve Temmuz 1993’te, Sivas olaylarında yakılan otelden eşiyle birlikte sağ kurtulan Pehli­ van, evli ve dört çocuk babasıydı. 5 Mart 1994 ’te aramızda ayrıldı.

Yukarıdaki çizim, Sivas'ta yitirdiğimiz Asaf Koçak'in son çizimidir.

Page 3: Anadolu'da alevilik

SUNU

Üzülerek ifade etmek gerekir ki, Alevîlik konusu, bilim

çevrelerinden (üniversiteler) gerekli ilgiyi görmemiş ve bu alan adeta

spekülatif, tarafgir araştırmacı lann, deyim yerindeyse cirit attığı bir alan

haline gelmiştir. Çoğu sosyal bilimler metodolojisinden habersiz olan bu

sözde araştırmacılar, ideolojik düşüncelerini, Alevîlik-Bektaşîlik kitapları

aracılığıyla kamuoyuna aktarmışlardır. Böyleoe çok hassas olan bu konuda

kamuoyu yanlış bilgilerle donatıldı. Ayrıca bu araştırmaların (!) çoğu

Alevî-Sünnî kesimlerin karşılıklı önyargılarını yok edeceği yerde, bu

önyargıların devamını sağlayıcı yönde rol oynamışlardır.

Kanımca bu zamana kadar süren bilgisizlik ve kimi çıkar gruplarının

kışkırtmalarından kaynaklanan ırk1 ve inanç taassubunu gidermenin

yegane yolu, Türkiye yurttaşlarını aydınlatabilecek, bilimsel yöntemleri

kılavuz edinmiş araştırma faaliyetlerine hem üniversiteler ve diğer devlet

kurumlan, hem de vakıflarımız-derneklerimiz tarafından vakit

kaybedilmeden girişilmesidir.

Anadolu 'da Ale\>îlik-Bektaşîlik konusu ancak, Türk kitlelerin anayurtlarında. göç etmeleri sırasında ve son olarak geldikleri Küçük Asya 'da yani Anadolu 'da karşılaşmış bulundukları, dinsel ve kültürel akımlar anlaşılmak suretiyle ele alınabilir. Demek ki Anadolu 'da Alevîlik-Bektaşîlik 'in kökenini, Siinnî-Şîi bölünmesine kaynaklık eden olaylarda aramak tarihsel ve sosyolojik olarak hiçbir geçerliliğe sahip bulunmamaktadır. Konu üzeinde yerli-yabanct bilimse! araştırmaların bugün ulaştığı sonuç budur. Bu araştırmalardan, Fuad Köprülü, F. W. Hasluck, İrene Melikoff, Süreya Faruki ve Ahmet Yaşar Ocak gibi araştırmacıların, araştırmalarını kastediyoruz. Türk kitlelerin yüzyıllara yayılan zaman sürecinde ve farklı coğrafyalarda, farklı inançlara ve kültürlere sahip halklarla ilişkide bulunmaları sonucunda oluşan bu dinsel ve kültürel Senkretizm Alevîliğin anlaşılabilmesinin yegâne anahtarıdır. Senkretizm, bağdaştırmacılık anlamında

kullanılmaktadır. Bu, birçok dinsel ve kültürel unsurların, bağdaşmasını,

içinde bann- dırmasını ifade eder.

Page 4: Anadolu'da alevilik

Kısaca tanımlamak gerekirse, Anadolu Alevîliği işte bu senkretizm

sonucunda oluşmuş bulunan heterodoks bir Islâm anlayışıdır. Ahmet Yaşar

Ocak’a dayanarak heterodoksi teriminin, sosyal siyasal ve dinsel üç ayrı

cephesinin olduğunu söyleyebiliriz, Heterodoksi, kabul edilmiş din

anlayışına yani ortodoksiye karşıt, ayrı bir din anlayışını ifade eder.

Heterodoksi siyasi iktidarın desteğinden yoksundur ve çevrenin din

anlayışını temsil eder. Bu heterodoks İslâm anlayışı* tarihsel ve sosyal

koşulların doğal bir sonucu olarak, kitabi olmaktan çok sözlü geleneğe

dayalı, eski inançların ve mitolojinin Islâmi şekiller altında yaşamağa

devam ettiği bir halk İslâm-

Page 5: Anadolu'da alevilik

lığıdır, tkibinli yıllara girmek üzere olduğumuz şu yıllarda Alevîlik

konusunun gerektiği gibi ele alınmamasının tarihsel ve sosyolojik

kökenleri olduğu da bir gerçektir.

Esasında bugün yaşanan Alevî-Sünni meselesinin temelinde yatan

ana faktör bilgisizlik ve Selçuklu’dan bu yana bütün iktidarların halka

Sünnîliği empoze etmesidir. Yine bu iktidarlar olayın psikolojik yönünü de

ihmal etmemişler ve Alevîler’e insanlık dışı iftiralarda bulunulmuştur. Bu

iftiralar ve katliamların din adına yapılıyor olduğu noktasına da özellikle

önem verilmiştir. Oysa bu iktidarların doğrultusunda çalışan Şeyhülislam

ve kadıların düşündükleri dinden çok padişahlara temsil ettiği yönetimin

siyasal arzuları idi. Demek ki, Alevî-Sünnî meselesinin kökeninde dinsel

gerekçeler yatmamakta, esas gerekçe siyasal olmaktadır.

Bugün Alevî-Sünnî kardeşliğinin yegâne şartı, Sünnîler’in samimi

olup olmamaları ile ilgilidir. Çünkü tarihsel bir gerçektir ki, yüzyıllardır

iktidarlar, salt siyasal nedenlerle, Sünnî halka. Alevî aleyhtarlığı aşıladı.

Çeşitli yayın organları ile kitaplarla, cahil kadılar ve hocalarla, dinsel

gerekçelerin arkasına sığınarak, ancak esas neden siyasi idi, Sünnî halkın

bi- linçaltlanna “Alevîler’e karşı tahammülsüzlük” pompalandı. Bu durum,

sıkı disipline tabi, daha ziyade kırda yaşayan bu kitleleri adeta tecrit etmiş,

kapalı bir cemaat haline gelmelerine yol açmıştır. Özetlemeye çalıştığımız

bu dışsal nedenlerin de Alevîlik konusunun sağlıklı bir şekilde araştınla-

bilmesini engellediğini söyleyebiliriz.

Bu kitlelerin sosyal yaşamlarının doğal bir sonucu olarak, sahip

oldukları yazılı eserler de oldukça sınırlıdır. Alevî köylerinde yaptığımız

araştırmalarda, daha çok Dede evlerinde nefeslerin ve deyişlerin yer aldığı

kitaplar (Cönkler), Menakıb-ı İmam Cafer-i Sadık, Hutbe-i Düvaz deh

İmam/Menakıb-ı Seyyid Safi, "Küçük Buyruk" olarak da bilinen "Der- gah-

ı Ali'de Seyyid Abdülbaki Efendi'nin Erenlere Muhib olan Temiz İnançlı

Müminlere Gönderdiği Mektup " başlıklı bir kitapçık, Cabbar Kulu,

Makalat-ı Hacı Bektaş-ı Veli ve Vilayetname adlı el yazması (OsmanlIca)

eserlerin varolduğunu biliyoruz. Oysa Sünnî kesimler yüzyıllara yayılan

zaman sürecinde medreseler ve şeyh-mürid ilişkisi çerçevesinde birçok eğitim kurumlanna sahip olmuş, bu şekilde yüzlerce eser kaleme alınmıştır.

Anadolu Aleviliği'nin sosyal ve dinsel yapılanmasında temel öneme

sahip kurumlardan en önemlisi "Dedelik Kurumu”dur. 19. Yüzyıl

sonlarında Anadolu’da yaşayan sosyo-ekonomik dönüşüm ve özellikle

Page 6: Anadolu'da alevilik

Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulması sonrası giderek artan oranda yaşanan

kırdan kente göç olgusu nedeniyle, zayıflamış olan bu kurum, Anadolu’da

Aleviliğin günümüze ulaşmasında birinci derecede rol oynamıştır.

Page 7: Anadolu'da alevilik

Sonuç olarak bu konu ihmal edilmiş ve bilimsel alanın dışında

bırakılmıştır. Üniversiteler ve devlet kuramlarınca “Alevilik” konusunu

görmezden gelinmiş, adeta bu insanların inançlarının, kültürlerinin varlığı

inkar edilmiştir. Bu durumun doğal bir sonucu olarak bu alan ne yazık ki

sözde araştırmacılarınf!) insafına terkedilmiştir. Onların derdi ise konuyu

bilimsel yöntemle değil, kendi ideolojik görüşleri doğrultusunda ele almak

olmuştur.

Ancak şunu mutlulukla söyleyebiliriz ki dünyanın değişik

üniversitelerinde “Alevilik" konusunda doktora ve master yapan

arkadaşlarımızın sayısında yaşanan artış, sözde araştırmacıların “Alevilik” konusundaki saptırmalarını pek yakında daha geçersiz hale getirecektir.

Ayrıca çeşitli bilimsel .sempozyumların yapılmaya ve Araştırma

kuramlarının kurulmaya başlanması da oldukça olumlu ancak yetersiz

gelişmelerdir. Türkiye’deki dernek ve vakıflarımızın çoğu ise, bu konuda

duyarsız durumdadırlar. Her fırsatta eleştirdikleri Sünni Vakıflarca

“Alevilik” konusunda sempozyum düzenlenmesi bile onların bu

duyarsızlıklarını etkilememektedir. Bundan ders almaları gerekirken

“Geccler”Ie ve “Saz ve Semah” kursları ile durum idare etmektedirler.

Kuşkusuz Aleviliğin tarihi bütün yönleriyle hala ele alınmış değildir. Bir

gün bu tarih yazılırken "Aleviliğe Hizmet” iddiasında bulunan kuramların

neler yapıp neler yapmadıkları ayrıntılarıyla yazılacaktır. Hukuksal olarak

olmasa bile tarih önünde, Aleviliği kendi çıkarları doğrultusunda

kullananlar hesap vereceklerdir. Bugün Alevi dernek ve vakıflarının artık

durumu böyle idare etmeleri olanaklı değildir. Bunu kendileri de görmüş

olacaklar ki, yeni çalışmalar yönelmişlerdir. Bugünün gereksinimlerine

cevap verecek çalışmalara yönelmmesi kaçınılmazdır.

Biz Şahkulıı Dergahı Vakfı Araştırma Merkezi olarak yerli ve

yabancı tüm araştırmacılara yararlanılabilecek bir kitaplık oluşturmanın

yanısııa, toplumumuza yararlı çalışmaların yayınlanmasına da çalışıyoruz.

Bu amaçla bazı çeviriler ve tezlerin öncelikle yayınlanması sağlanacaktır. Ayrıca daha önce Aleviliğe yararlı hizmetlerde bulunmuş ve vefat etmiş

araştırmacıların da kitapları yeniden yayınlanmak suretiyle toplumumuza

ulaştırılmaya çalışıyoruz. Gazeteci-Yazar Battal Pehlivan’m bu çalışması

Page 8: Anadolu'da alevilik

da değerli bir çalışmadır. Kendisi toplumumuza yönelik özverili

çalışmalarda bulunmuş bir Gazeteci-Yazardır. Bu vesileyle kendisini bir

kez daha saygıyla anıyoruz.

Editörler Ali Yaman - Ali Aktaş

Page 9: Anadolu'da alevilik

İÇİNDEKİLER

Alevilik ve Laiklik (Lötfi Kaleli)........... i ..............

Önsöz...................................................

...7

. II

. 13

. 19

25

31

33

“Eline. Diline. Beline...” .......................

"Ölür İse Ten Ölür / Canlar Ölesi Def il

"Okunacak En Büyiik Kitap İnsandır'' .

"İnsanın Gönlü Tanrı nın Evidir".........

On İki İmam ın Aleviler'e Etkisi..........

Musnhiblik................................................'..........................................^

Cem Törenleri ve On İki Hizmet............ 1..........................................33

Alevi-Bektaşilik’te Suç ve Cezalar...........1..........................................37

Mumsöndü Olayı..............................................................................67

Her Alevi Kızılbaş Olmaktan Gıınır Duyar.........................................73

"Bir Kez Gönül Yıktın İse / Bu Kıldığın »ama/. Değil".................... 79

Kamil İnsan Olmanın Koşulu........................................ 83

Her Alevi İbadetini Kendi Dili ile Yapar, i ....................................... 87

• Bütün Tavlalardan Kopanlar Bizim Tavlamızda Eg lensin”

95 ( Bektaşi Olmanın Koşulları)......................................... "Yere Göğe Sığmayan / Sığmış Bu Can iç ne"

( Yunus Emre Kimdir? )............................

Seyyid Nesimi...............................................

Abdal Musa'nın Aleviler Üstündeki Etkisi

40 Bin Alevi nin Katli ve Şah İsmail Olayı

.................................... 101

................................ 107

.................................119

............................... 129

"Gelin Canlar Bir Olalım" (Pir Sultan Abdnl)................................139

Köylü Ayaklanmaları ve Alevilik.............. I....................................145

Aleviler'de Atatürk Sevgisi.......................;....................................157

"Laik. Demokrat ve Çağdaş Bir Türkiye" .

1

...................................165

Kaynakça .................................................................................... 171

I

Page 10: Anadolu'da alevilik

BATTAL’IN ANISINA

Sevgili Battal Pehlivan’ı Semah Kültür Vakfı’nın kuruluş aşamasında (1991) tanıdım. Coşkulu ve içten konuşmalarıyla dikkatimi çekti. Birlikte çalıştığımız sürede yakınlığımız giderek dostluğa dönüştü. Dürüstlüğü, mertliği hiç eksilmedi. Örgüt disiplinine bağlılığı, gayretli çalışmaları her zaman bize güç kattı...

Anlatımını yazıya döktüğünde şiirsel bir tat yaratan Pehlivan’ın içinde yaşattığı öykücü kişiliğini süreç içerisin­ de öğrendiğim zaman, O’nu daha çok sevdim. Gerek yurtiçi, gerekse yurtdışı gezilerimizde birlikte olmanın ve edebiyat­ tan söz etmenin keyfini yaşadım.

Son yıllarda Aleviliğe yoğunlaşması ve peşpeşe ürettiği

birbirinden güzel yapıtlarıyla bu topluma yararlı olacağı düşünülürken, aniden aramızdan ayrılması büyük bir kayıp

oldu. Henüz 47 yaşında (5 mart 1994) yitirdiğimiz bu değerli

canımız, dostumuz Battal Pehlivan’m manevi huzurunda saygıyla eğilirken, nur içinde yatmasını aşkı-niyaz ediyorum.

20 Aralık 1994

Lütfı KALELİ

Page 11: Anadolu'da alevilik

ALEVİLER VE LAİKLİK

Battal Pehlivan, günümüz insanının okumaya eğilim derecesini iyi biliyor. Gazeteciliğinden gelen yazar deneyimiyle anlatmak istediğini gereksiz ayrıntıya girmeden okurüna sunuyor. Televizyon gibi görsel, yaygın ve etkin bir iletişim aracının hergün insanımızı tutsak aldığı bir

ortamda neyi nasıl yazacağını ve nasıl okutacağını biliyor.

Bu biçem özelliği yanışını, içerikte de tutarlı davranıyor Pehlivan. Birçok ayrıntı içinden doğrulan çekip alması ve kısa cümlelerle özü vermesi, işlediği konuva hakim olduğunu7 » w

gösteriyor.

Sözlü kültürden yazılı kültüre geçilirken, Aleviliği işleyen birçok yazar, bilerek ya da bilmeyerek birçok yanlışı da yazılı kültüre katıyorlar. Bu arada akla, mantığa ve vicdana sığmayan suçlayıcı karalamalar da yer alıyor. Elbette bu iftira ve yanlışların düzeltilmesi, bilinçli ve gayretli bir

çalışmayı gerektirmektedir.

Aleviliği, kendi içinden yetişen yazarların ele alması bu açıdan yerinde olmuştur. Bunlardan bir bölümü duygusal, şoven ve sekter olsa da, büyük bölümünün akılcı, gerçekçi ve çağcıl olacağına inanıyoruz. Ve şunu asla unutmuyoruz ki, doğrular yazılı kültürde yer aldıkça, yanlışlar dışlanacaktır.

Alevi kültürünün tarihteki yerini. Battal Pehlivan ın anlatımına bırakırken; ben, güncelliğini ve her dem önemini koruması nedeniyle azıcık laiklik üzerinde durmak istiyorum;

Page 12: Anadolu'da alevilik

Laik ve laiklik, sözcük anlamı itibariyle Meydan

Page 13: Anadolu'da alevilik

ANADOLU'DA ALEVİLİK 9

Larausse’ta şöyle tanımını buluyor: “ Devlet ile din işlerinin ayrılığı; devletin din ve vicdan hürriyetinin gerçekleşmesi bakımından tarafsız olması....”

“ Bugün dünyada din ile devlet işleri bakımından çeşitli sistemler uygulanır. Bu sistemler, çeşitli tipte anayasalarla pozitif hukuku alanına girmiştir. Günümüzde teokratik veya yarı teokratik anayasalar sayısı azdır. Yemen, Suudi Arabistan anayasaları gibi.... Çoğunlukta olan (ve uygulanan) laik anayasa tipidir. Devletlerin çoğunda, iktisadi ve sosyal rejimlerdeki ayrılıklar ne olursa olsun laiklik ilkesine yer verilerek, din kurallarının devlet yönetiminde bir rol oynayamaması esası kabul edilmiştir...”

Yakup Kadri Karaosmanoğlu’na göre bizdeki laiklik, “ Hıristiyan alemindeki tarife ve uygulamaya” pek uymaz.

Laikliği kabul eden 1982 Anayasası’nın 136. maddesi şöyle diyor: “ Genel idare içinde yer alan Diyanet İşleri Başkanlığı, laiklik ilkesi doğrultusunda, bütün siyasi görüş ve düşünüşlerin dışında kalarak ve milletçe dayanışma ve bütünleşmeyi amaç edinerek, özel kanununda gösterilen

görevleri yerine getirir.”

Onuncu maddenin özü de şudur: “ Herkes dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir.

Hiç bir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz.

Devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadır.”

Acaba, uygulamada böyle mi hareket edilmektedir?

Diyanet işleri Başkanlığı’nın hizmet alanı dinseldir. Ama uygulamada görüldüğü gibi din işleri, devlet bünyesinden ayrı

Page 14: Anadolu'da alevilik

değildir. Bütçc’den Diyanet’te trilyonların aktarılmasıyla; okullara konulan zorunlu din derslerinde şeriat hükümlerine göre eğitim-öğretim yapılmasıyla bu içiçelik yaşanmaktadır.

Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni değişik din ve inanç

Page 15: Anadolu'da alevilik

10_________________________ BATTAL PEHLİVAN

sahibi topluluklar oluşturmaktadır. Varlıklarını “azınlıklar statüsü” ile resmen kabul ettiğimiz Hıristiyan ve Musevi dinine mensup yurttaşlarımız, havralarda, sinegoglarda ve kiliselerde ibadetlerini yerine getirirlerken, devletten tek kuruş yardım almıyorlar. İbadethanelerinin bakımını ve personel giderlerini kendi olanaklarıyla karşılıyorlar. Laiklik, bu yurttaşlarımız tarafından “ihlâl” edilmiyor. Devlet de bu yurttaşlarımıza karşı “ laik!” tavrını koruyor.

Sayıları yirmi milyon dolayında olan Alevi yurttaşlarımız da kendi inanç ve ibadetlerini kendi olanaklarıyla yerine getiriyorlar. Bu kesimce de laiklik “ ihlâl” edilmiyor; devlet de laikliğin gereğine harfiyen uyuyor.

Ama, nüfusun yansını oluşturan Sünni Hanefi mezhebinin din hizmetleri için Devlet Bütçesinden iki trilyonu aşan bir para tek kalemde harcanıyor.

İşte laik devlet ve laik toplum anlayışı da bu uygulama ile bozuluyor. O nedenledir ki, Yakup Kadri Karaosmanoğlu ve

onun gibi düşünen gerçekçi aydınlar, bizdeki laikliği pek ciddiye almıyorlar.

Çünkü bu uygulama ile devlet bizzat laikliğin canına okuyor. Böylece devlet laik olamıyor, hem de anayasanın açık hükmü olan "Hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz” maddesi havada kalıyor.

Anayasayı ihlâl eden bu uygulama, hem laiklik anlayışına terstir, hem de toplumlar arası haksızlığa ve adeletsizliğe yol açmaktadır.

Sözcük anlamıyla tanımını gördüğümüz laiklik, bu anlamıyla Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin Anayasasında yer almasına karşın, uygulamada ihlâl ediliyorsa, burada açıkça devlet suçu işleniyor demektir.

Page 16: Anadolu'da alevilik

Siyasal erki elinde bulunduranlar, bu konuda duyarlı davranmak ve hiç zaman geçirmeden laikliğin gereğini yerine getirmek zorundadırlar.

27 Ocak 1992 Lütfı KALELİ

Page 17: Anadolu'da alevilik

ONSOZ

Alevilik, yüzyıllardır tartışılıyor. Ama sanıyoruz, en yoğun şekilde, son üç-beş yılda konuşuldu. Son aylarda ise, tartışmaya resmi ağızlar da katıldı. Başbakan Süleyman Demirel, 1980'den önceki Başbakanlıkları döneminde

“ Alevi” sözcüğünü bir kez bile ağzına almazken; 1991 ’in sonlarında kendisini ziyaret eden bir gurup Alevi’ye “ Artık göğsünüzü gere gere Alevi olduğunuzu söyleyebilirsiniz” dedi. Diyanet İşleri yetkilileri, “ Alevi” kökenli sözde Alevi birkaç kişiyle toplantılar yapıyor. Star 1 TV'si bir Alevi Dedesi’ne (Doç. Dr. İzzettin Doğan) bir saat süreyle ekranı açıyor. Resmi senedine açıkça “ Amacımız, Alevi kültürünü araştırmak, yaymak ve yaşatmaktır” diye yazan Semah Kültür Vakfı, tüzel kişiliğine kavuşuyor...

Demek ki, ülkemizde birşeyler değişiyor. Yanlış olan şeyler; doğrulara, zamana ve toplumsal gelişmeye yenik düşüyor.

Fakat ne var ki, Alevilik yeteri kadar bilinmiyor. Aleviliği yalnız karşıt görüşlüler değil. Alevi ana-babadan doğanlar da bilmiyor. Ne yazık ki, “ Aleviyim” diyenler içinde, çok az sayıda da olsa “ Camiler bizimdir” diyenler de var. Oysa Anadolu Aleviliği’nde cami yoktur, Cemevi vardır. Namaz yoktur, niyaz vardır. Hac yoktur, gönül yapmak vardır. Öte yandan “ Diyanet İşleri’nde bize de bir yer ayrılsın” diyenler var. Oysa Aleviler laiktir ve sözkonusu kuruluşun devletle olan

Page 18: Anadolu'da alevilik

bağlarının koparılması gerektiğine inanırlar. Aleviler’e göre, laik devletin dini olmaz; din bireylerin kendi

Page 19: Anadolu'da alevilik

12 BATTAI. PHHLİVAN

sorunudur.... Her şeyden önce. Alevilik mezhepten öte. bir

yaştım biçimidir, bir kültür birikimdir, bir felsefedir, bir dünya görüşüdür.

Geniş bir özetini, 22 Aralık 1^91-9 Ocak 1992 tarihleri

arasında BUGÜN Gazetesi'nde yayınladığımız bu kitapta, işte bunları anlatmaya çalışacağız

Sevgi, saygı ve muhabbetlerim e...

Battal PEHLİVAN

13 Ocak 1992, Ümraniye

Page 20: Anadolu'da alevilik

“ELİNE, DİLİNE, BELİNE;

AŞINA, İŞİNE, EŞİNE

SAHİP OL!..”

► Alevilik, İslâmiyet’in, eski Türk gele­

nek ve görenekleri ile Anadolu’da yaşayan kültürlerin çağdaş bir sentezi­

dir. Hacı Bektaş Veli ile olgunlaşmıştır. Hacı Bektaş Veli, “Eline, diline, beline; aşına, işine, eşine; özüne, gözüne, sözüne sahip ol!..” diyerek, koca bir felsefeyi, birkaç sözcüğe sığdırmıştır.

► Alevi-Bektaşiler, Hz. Muhammed’e, Hz. Ali’ye ve onların soyuna sonsuz saygı beslerler. Hz. Ali ile O’nun oğullarına, torunlarına yapılan haksız­

lık ve zulüm, Aleviler’i derinden yaralamaktadır. En fazla etkilendikleri olay ise, İslâm Tarihi’nin yüzkarası olan ve doğru düşünen herkes tarafından lânetlenen Kerbelâ katliamıdır.

Page 21: Anadolu'da alevilik

14 BATTAL PEHLİVAN

“ Alevi” , sözcük anlamıyla Ali yanlısı” , “ Ali evi” demektir. Alevilik ise süreğin (yolun) adıdır. İslâm Peygamberi Hz. Muhammed’in ölümünden sonra meydana gelen ayrılıkta, Hz. Ali’den yana olanlara, O’nun Halife olmasını isteyenlere, Şia (Alevi) denmiştir.

Aleviler, Hz. Ali ve O'nun soyuna, sonsuz saygı duyarlar. Çünkü onlar, Muhammed Peygamber’in ev halkıdır, Hz. Muhammed’in kızı Fatma ve amcasının oğlu/damadı Hz. Ali ile onların çocukları bu ev halkını oluşturur ve “ Ehl-i Beyt”

olarak anılırlar.

Saygın Bir Kavga

Başta Hz. Ali olmak üzere, oğulları Hz. Hasan, Hz.

Hüseyin ve diğer yakınlarının katli, Alevileri derinden etkilemektedir. Özellikle, milâdi 680 yılının Muharrem ayının onuncu günü, Kerbelâ’da İmam Hüseyin’e yapılan zulmü, kendi acıları olarak kabul ederler. Çünkü O’nun kavgasını ve yiğitliğini, son derece saygın bulurlar.

Kerbelâ Olayı, bir anlamda, tüm mazlumlara önemli mesajlar vermektedir: “ Başınız kesilse de, bütün ev efradınız sizinle birlikte öldürülse de haksıza ve zalime boyun eğmeyin!” , Hz. Hüseyin (626-680) Hakk’a yürümesinden kısa bir süre önce, “ Yezid’in başımı kopardığını duyarsanız, biliniz ki o baş biatsızdır!” demiş ve gerçekten de biat etmemiş (boyun eğmemiş, Yezid’in halifeliğini tanımamış), bu nedenle de başı kesilerek öldürülmüştür.

Çünkü, haklıydı ve Yezid’e biat etmektense, ölüm yeğdi.

“Ali Benden, Ben Ali’denim”

Hz. Hüseyin’in ağabeyi, Hz. Hasan da (625-669) Şam Valisi Muâviye (Yezid’in babası) tarafından, karısı Cu’de’ye

Page 22: Anadolu'da alevilik

zehirletilerek öldürülmüştür. Tıpkı babası Hz. Ali’nin, Muaviye ile kavgası sürerken, Mülcem Muradi oğlu Abdurrahman adlı bir harici taraf ndan, sırtından hançerlenerek hayatına son verildiği gibi...

Hz. Muhammed, kendisinden bir parça gibi gördüğü,

1

Page 23: Anadolu'da alevilik

ANADOLU'DA ALEVİLİK 15

“ Kardeşlerimin hayırlısı Ali’dir” ,4"Ali, bedenimde bir baş gibidir” / ‘Ben kimin efendisi isem, Ali de onun efendisidir” , “ Ali benden, ben Ali’denim” dediği amcasının oğlu ve damadını kendisinden sonra, halifeliğe en uygun kişi olarak görmüştür. Çünkü O, İslâmiyet’i ilk kabul eden iki kişiden birisidir. (Diğeri de Hz. Muhammed'in ilk karısı Hatice’dir.) Ve yaşamı boyunca, kendisine en fazla yardımcı olandır. İslamiyet’i yayarken, karşılaştığı zorlukların tümünü Hz. Ali ile birlikte aşmıştır. Kaldı ki, Ali dürüsttür ve birliği sağlayacak tek kişidir.

Hz. Muhammed’in Vasiyeti Peygamber, ölümünden önce (Veda Hacc’ı sırasında)

yakınlarına ve o günün ileri gelenlerine, yaptığı konuşmasının bir bölümünde, Ali’yi ayağa kaldırarak, “ Benden sonra imam olarak halka doğru yolu göstermek üzere seni seçtim, senden razı oldum. Ben kimin mevlâsı isem, Ali de onun mevlâsıdır. Özünüz doğruı olarak, uyun ona” der ve kendisine dua eder. Böylece Hz. Ali’yi, kendisine halife seçtiğini ilan eder. Ayrıca bu durumun, duymayanlara

duyurulmasını da emreder. Ölmeden önce de vasiyet eder, ancak vasiyetnamesi, “ Ağır

hasta, aklı başında değil, söyledikleri mantıklı olmaz” gerekçesiyle yazılmaz. Çeşitli ayak oyunlarıyla, Hz. Ali’nin yerine Ebubekir halife olur. Hz. Ali, Hz. Muhammed’in cenaze işlemleriyle ilgilenirken kavga başlar ve Hz. Ali’nin başa geçmesini istemeyenler, kendi aralarında anlaşarak, bir

oldu-bitti ile hilafeti ele geçirirler.

Ali’nin Mücadelesi

Page 24: Anadolu'da alevilik

Bilindiği gibi, Ebubekir, Ömer ve Osman halifelik yaptıktan sonra, nihayet sıra Hz. Ali’ye gelir. O da yoğun bir mücadelenin sonucunda... İşte Aleviler bunu, Hz. Ali’ye, Ehl-i Beyt’e ve dolayısıyla Hz. Muhammed’e yapılmış büyük bir haksızlık olarak kabul ederler.

Hz. Ali halktan yanadır. Karşısındakiler ise hem

Page 25: Anadolu'da alevilik

16 BATTAL PEHLİVAN

varlıklıdır hem de varsıllardan yana olanlardır. Örneğin, baştan beri, yoksullara harcanmak üzere, varsıllardan toplanan 40'ta bir oranındaki zekâtın (bir tür vergi) miktarını az bulmaktadır.

Yüzyıllardır Dinmeyen Ağıt

O günden beri sürüp gelen günümüzde de yoğun biçimde tartışılan, Alevi-Sünni olayının kökeninde hilafet sorunu vardır. Fakat en önemlisi de, Irak’ın Kerbelâ çölünde Hz. Hüseyin’e ve beraberindekilere yapılan katliamdır. Kendisine biat etmediği için, ordusunu O’nun üzerine gönderen Muaviye’nin oğlu Yezid, yüzyıllardır dinmeyen bir ağıt haline gelen, o hazin olayı gerçekleştirdi. Hz. Hüseyin bütün aile bireyleri ve yakınları ile birlikte kılıçtan geçirildi. Katliamdan kurtulan tek kişi, o sırada hasta olduğu için, çadırda yatan ve bu nedenle savaşa katılmayan Hz. Hüseyin'in oğlu Zeynel Abidin oldu. Hz. Muhammed ve Hz. Ali’nin soyu O’nunla yürüdü.

Anadolu Aleviliği’ne Gelince

Anadolu Aleviliği, İslâm kökenli olmakla beraber, yukarıda özetlemeye çalıştığımız kanlı olaylara bir tepki sonucu meydana gelmiştir. Fakat asıl esin kaynağı, İslâmiyet’i çok iyi özümlemiş olan Hünkâr Hacı Bektaş

Veli’dir. Horasan’dan kalkıp, Anadolu’ya gelen Hacı Bektaş

Veli, birkaç yere uğradıktan sonra, Sulucakaraköyük’e

(şimdiki adı Hacıbektaş- Nevşehir’e bağlı bir ilçedir) yerleşiyor. Burasını kendisine yurt olarak seçen Hünkâr, İslamiyet’i Anadolu insanının yaşam biçimi ile bütünleştirip, yep-yeni bir yorumla, çevresine yayıyor.

Örneğin, Anadolu Aleviliği, kadını hapseden, kapatan; onu eşya gibi gören görüşü tümüyle reddeder. Horasan’dan kopup, Anadolu’ya geldiğinde, O’nu ilk tanıyan ve kendisine bağlanan

Page 26: Anadolu'da alevilik

Kadıncık Ana olmuştur. Hacı Bektaş öğretisinin oluşmasına, Kadıncık Ana’nın önemli ölçüde katkısı vardır.

Page 27: Anadolu'da alevilik

ANADOLU’DA ALEVİLİK 17

Koca Bir Felsefe İslâmiyet, genel olarak, başta resim olmak üzere, güzel

sanatları sakıncalı bulurken; Anadolu Aleviliği, bunu özendirmiştir.

Anadolu Aleviliğimde temel ilke, “Kadınlarınızı okutu­

nuz!” diyerek, günümüzde bile pek çok şeriat yanlısı tarafından hazmedilemeyen, doğruları öneren Hacı Bektaş

Veli’nin “Eline, diline, beline; aşına, işine, eşine; özüne, gözüne, sözüne sahip ol!” şeklindeki özdeyişidir. Hacı Bektaş, hakkında ciltlerle kitap yazılacak koca bir felsefe­ yi, bu birkaç sözcüğe sığdırarak, Hak nakışlı bu süreğin, ne denli bilge bir önderi olduğunu kanıtlamıştır.

Ara Bul! “Hararet nardadır sacda değildir / Keramet baştadır tacda

değildir / Her ne arar isen kendinde ara / Kudüs’te Mekke’de

Hac’ta değildir..." “Sakın bir kimsenin gönlünü yıkma / Gerçek erenlerin

sözünden çıkma / Eğer i/ısan isen ölmezsin korkma / Aşığı kurt yemez ucda değildir...”

* * *

Yedi iklim dört köşeyi dolandım Ben Ali’den gayrı bir er görmedim Kısmet verip alemleri yaratan

Ben Ali’den gayrı bir er görmedim

Bir ismi Ali’dir bir ismi Allah İnkârım yoktur hem vallah hem billah Muhammed Ali yoluna Allah eyvallah Ben Ali’den gayrı bir er görmedim

Page 28: Anadolu'da alevilik

18 BATTAL PEHLİVAN

Ol kudret bendini kırdım gark ettim Sarı öküz tüyün saydım farkettim Arş-ı muallayı gezdim seyr ettim Ben Ali’den gayn bir er görmedim

Cennet bahçesinin nedendir taşı

İncidir toprağı hikmettir işi Yüz yirmi bir peygamberler başı Ben Ali’den gayn bir er görmedim

Kul Himmet’im eydür kırklara beli Dilim medhin söyler aslımız deli Evveli Muhammed âhiri Ali

Ben Ali’den gayrı bir er görmedim

Page 29: Anadolu'da alevilik

“ÖLÜR İSE TEN ÖLÜR

CANLAR ÖLESİ DEĞİL”

-

Hacı Bektaş Veli, Horasan’dan Anado­

lu’ya insanları eğitmek; hamı has, çiği pişkin, eğriyi doğru, çirkini güzel kılmak için gönderilmiştir. Hünkâr, görevini fazlasıyla yerine getirmiş, ünü ve öğretisi, kısa zamanda, Anadolu’dan taşıp, Avrupa’nın içlerine kadar yayıl­

mıştır.

“Ölür ise ten ölür, canlar ölesi değil” diyen büyük ozan ve gönül adamı Yunus Emre de, Hacı Bektaş öğretisi­

nin pişirdiği canlardandır. “Bir kez gönül yıktın ise, bu kıldığın namaz değil” şeklindeki sözleri. Yunus Em­

re’nin dünya görüşünü açık bir şekilde ortaya koymaktadır.

Page 30: Anadolu'da alevilik

20 BATTAL PEHLİVAN

Anadolu Aleviliği, zaman içinde, mezhep olmaktan çıkmış; daha çok özgün felsefe, bir dünya görüşü, bir yaşam biçimi haline gelmiştir. Yeryüzünde, bu denli hoşgörülü, bağnazlıktan uzak, kişi hak ve özgürlüklerine saygılı (deyim yerindeyse) dini bir müessese az bulunur. Alevi büyükleri, halka, “ kendilerine kötülük yapanlara dahi, iyilikle karşılık vermesini’’ öğütlemişlerdir.

Hz. Ali’nin haklılığından tohumlanan: Hünkâr Hacı

Bektaş Veli’nin öğretisinden sulanıp yeşeren ve 700 yılda kocaman bir ağaç haline gelen Anadolu Aleviliği; günümüzde yaklaşık 25 milyon Alevi-Bektaşi inançlı kişiyi bünyesinde barındırmaktadır. (20-22 milyon Alevi Türkiye'­

de, geriye kalanlar da Batı Trakya, Bulgaristan. Yugoslavya, ve Arnavutluk'la yaşamaktadır. Avrupa'da yaşayanlar, kendilerine Alevi değil, Bektaşi demektedirler.) Hatta diğer din ve mezheplerden olan pek çok kişi de, sözkonusu ağacın gölgesinde serinlemektedir. Çünkü Alevi gibi yaşayan herkes, rahatlıkla “ Ben Aleviyim" diyebilmektedir. Bunu yasaklayan hiçbir kural bulunmamaktadır. "Belimden gelen değil, yolumdan gelen benimdir!...” özdeyişinden hareketle. Alevi ana-babadan doğanlar da, onları bağırlarına basmaktadırlar.

Irk Ayrımı Yoktur

Alevi, ırk ayrımına karşıdır. Bektaşi kurallarına göre hiç kimse dilinden, dininden, renginden dolayı ayıplanamaz. Aleviler’in baş kitabı olan ve İmam Cafer Sadık tarafından yazıldığı kabul edilen İmam Cafer Buyruğu, ırk ayrımı yapan bir Alevi'yi “ Yol düşkünü" saymaktadır. Bu bir anlamda afarozdur. Afaroz edilen kimseyi "düşkün" adı verilir. Düşkünlük cezası almış kimsenin, sığır ve davarı, kövüni » ’ w # sürüsünün içine alınmaz. Kimse onunla görüşmez. Kim onunla konuşup

Page 31: Anadolu'da alevilik

görüşürse, o da düşkün sayılır. Ceza süresi bitene kadar bu durum devam eder. Kimi zaman, bu ceza affa uğrar. Tabii, ceza suçun durumuna göre değişir. Talip, ağır suç işlediğinde, evinden ve köyünden çıkartıldığı da

Page 32: Anadolu'da alevilik

ANADOLU'DA ALEVİLİK 21

olur. Dağda veya herhangi bir yerde, mecburi ikamete mahkum edilir. Köyden ayrılırken, yanında ne götürebilirse, cezası bitene kadar onunla idare etmeye çalışır. (Bkz. Alevilik-Bektaşilikte Suç ve Cezalar bölümü, sayfa 57)

İşte bütün bunlar. Hacı Bektaş Veli ve O’nun halifeleri tarafından Anadolu insanına aşılanmıştır.

Musa Kazım’m Torunu Mu?

Hacı Bektaş Veli, Oniki İmam’dan Musa Kazım’ın soyundandır. Ya da çoğunlukla öyle olduğu kabul edilir. Pir Sultan Abdal ise bir şiirinde O’nun İmam Rıza’nın torunu olduğunu belirtmektedir “ Bahçemde gördüm gülünü / Erenler sürsün demini / İmam Rıza’nın torunu / Hürkâr

Hacı Bektaş Veli”

Hacı Bektaş Veli, 1210 yılında doğup 1271 yılında Hakk’a yürümüştür.

Amaç, İnsanları Eğitmek

Hacı Bektaş öğrenim gördüğü ocak tarafından, ululuğa kabul edildikten sonra, Anadolu’ya gönderilir. Amaç, insanları eğitmek; çiği pişkin, hamı has, eğriyi doğru,

çirkini güzel kılmaktır. Horasan velileri, Anadolu insanını Ortaçağ karanlığından, aydınlığa çıkarmak için; onları Hacı Bektaş Veli’nin marifetli, bilge dünyasına emanet etmişlerdir. Doğrusu O da, görevini hakkıyla yapmış; Anadolu’yu, Trakya’yı ve Balkanları -etkisi, dünya durdukça duracak şekilde ve hergün biraz daha yayılarak- aydınlatmıştır.

Baba İshak’a Halife...

Page 33: Anadolu'da alevilik

Hacı Bektaş, Anadolu’ya geldiğinde, önce Sivas’a sonra Amasya’ya yerleşir. Burada Anadolu Selçuklularına karşı ayaklanan ve 1240 yılında yakalanıp idam edilen Baba İshak’a halifelik yapar. Selçuklu yöneticilerinin ve onların işbirlikçisi olan beylerin, zulüm ve baskıları altında inim inim inleyen halkın, bundan kurtulmasını sağlamak amacıyla ayaklanan Baba İshak’ın yenilgisinden sonra Amasya’dan

Page 34: Anadolu'da alevilik

22 BATTAL PEHLİVAN

ayrılır. İlkin Kırşehir (O zamanki adı Gülşehir), sonra da Kayseri’de kalır. Son olarak da Sulucakarahöyük’ü kendisine yurt tutar. Ölünceye kadar da orada kalır.

“Bana Seni Gerek Seni”

Hacı Bektaş, Sulucakarahöyük’te kurduğu dergâhta, yurdun her tarafına Şeyh yetiştirip gönderir. Ölümünden sonra da, Hacı Bektaş Dergâhı, Şeyh yetiştirmeye devam eder. Örneğin Osmanlı İmparatorluğumun kurucusu Osman Gazi’nin (ki gerçek adı Otman’dır) kayınbabası Şeyh

Edebali, bir Hacı Bektaş Dergâhı yetiştirmesidir. “ Aşkın aldı benden beni / Bana seni gerek seni / Ben yanarım dün ü günü / Bana seni gerek seni...” diyerek, yerküreyi yüzyıllardır aydınlatan ünlü ozan ve gönül adamı Yunus Emre de yine Hacı Bektaş öğretisinin ürünüdür.

“ Bir kez gönül yıktın ise / Bu kıldığın namaz değil /

Yetmiş iki millet dahi / Elin yüzün yumaz değil...”

Hacı Bektaş’m Soyağacı Hacı Bektaş Veli’nin On iki İmam dan Musa Kazım ın

soyundan geldiğini söylemiştik. Bunu böyle kabul eden araştırmact-yazar merhum Abdülbaki Gölpınarlı, günümüz Türkçesine çevirdiği Vilâyet-nâme’de, Hünkârın soyağacını Özetle şu şekilde belirtmektedir:

“ Hacı Bektaş Veli, Seyit İbrahim Sâni, Seyit Musa Sâni, Seyit, İbrahim el-Mücab, İmam Musa Kâzım, Cafer Sadık, Muhammed Bakır, Zeynel Abidin, İmam Hüseyin, İmam Ali ve Fatıma ile Hz. Muhammed...”

Hacı Bektaş’ın soyağacını başka şekilde ifade edenler de var. Ama genel kanı Gölpınarlt’nm belirttiği doğrultudadır. Bu

Page 35: Anadolu'da alevilik

arada, soyağacmın kan bağı değil, ilim (bilgi) bağı olduğunu ifade eden görüşler de var.

Alevi-Bektaşi düşüncesi, ırk ayrımına karşı olduğuna göre, yetmiş iki millete aynı nazarla bakılması gerekir. Çünkü tümü aynı yerden gelmiştir (Toprak, su, hava, ateş).

Böyle olunca, Hünkâr, ister Türk, isterse Arap olsun fark

Page 36: Anadolu'da alevilik

ANADOLU’DA ALEVİLİK 2 3

etmez. Önemli olan, O’nun ilkeleridir, yaptıklarıdır. Hacı Bektaş ne Arap olduğundan utanacak; ne de Türklüğünden övünç duyacak bir kişiliğe sahip değildi. O’nun felsefesinde bütün insanlar kardeştir.

Amaçları Siyasidir

Ayrıca, Hacı Bektaş'ı Sünni ve hatta daha da öte, şeriatçı göstermek isteyen görüşler de var. Ama bu görüş kasıtlıdır ve siyasi bir amaç gütmektedir. Tıpkı Yunus Emre’nin mistik yanını sık sık ön plana çıkarıp, O’nu Sünni ve molla gösterme çabalan gibi...

“ Çalap Tanrı’yı kendi özümüzde bildik; ve hem kendimizi Çalap Tanrı’dan bildik. Sözümüzün şartı, delili budur. Hazreti Resul buyurur: Her kim kendini bildi, Tann’yı bildi demek olur” veya ‘‘Benim gönlüm marifet evidir. Pes, marifet dünyadan ve ahiretten yeğdir. İmdi, marifetli can, erenler canıdır, marifetsiz can ise hayvanlar

canıdır.” Veyahut da “Gönül kabeden bile üstündür. Çünkü, gönül Tann’mn belirdiği yerdir” , “ Kadınlarınızı okutunuz” , “ Her nesne aslına döner, hiçbir şey yoktan var olmaz” , “ Dinine dizlerinle değil, kalbinle bağlan” , “ Yiğit odur ki, kırılmaya değer bir kimseyi bile kırmaz” , “ Kuran senin içindedir” , “ İnsan yerde ve gökte Tanrfnın vekilidir...”

diyen bir kişi şeriatçı olabilir mi?.. Hacı Bektaş, şeriat kapısını çoktan geçmiş, tarikat ve marifet kapılarını da aşarak, hakikat kapısına ulaşmıştır...

Aynı şekilde, “ Ölür ise ren'ölür, canlar ölesi değil” veya “ Sırat kıldan ince, kılıçtan keskince imiş / Varıp onun üstüne evler yapasım gelir!” yahut da “ Ezelden benim fikrim, Enel Hak idi zikrim!” diyen Yunus’a Sünni denilebilir mi?

Page 37: Anadolu'da alevilik

Silahı Düşüncesidir

Hünkâr, ömrünü geçirmek için, kırsal alanı seçmekle, tam

Bir halk adamı olduğunu göstermiştir. O, yaşamı süresince, cehalete ve zalime karşı çıkmış; ezilen, sömürülen, horlanan Anadolu köylüsünün yanında olmuştur. Önemli halk

Page 38: Anadolu'da alevilik

24 BATTAL PEHLİVAN

hareketlerinden birisi olan Baba İshak olayındaki tavrı, O’nun nasıl bir kişiliğe sahip olduğunu ortaya koymaktadır. Ne var ki, Hacı Bektaş, insanlar arasındaki anlaşmazlıkların savaş/kavga ile değil, barışçı yollardan çözülmesini öner­ miştir. Hayatı boyunca eline kılıç almamıştır. O’nun silahı aydınlık düşüncesidir. Babai Ayaklanması’ndaki rolü ise

fikri düzeydedir ve halk adına nefs-i müdâfadır.

Page 39: Anadolu'da alevilik

“OKUNACAK EN BÜYÜK

KİTAP İNSANDIR!...”

► Hacı Bektaş Veli, bu sözüyle, insana ne kadar değer verdiğini, insanın büyüklü­

ğünü ve kutsallığını, çok çarpıcı bir biçimde ifade etmiştir. Anadolu’da yaşayıp da Hacı Bektaş Veli’yi Pir ( Önder) kabul eden Aleviler, güzellik­

lerle dolu bu yolun samimi izleyicisi- dirler.

► Aleviler; ırk, dil, din, mezhep, kadm- erkek, küçük-büyük, zengin-fakir ayırı­

mı yapmazlar. Yapanları ayıplarlar. Çünkü, İmam Cafer Sadık’ın belirttiği gibi, “İnsan, Tann’mn kudret eli ile kaleme aldığı kitaptır!” İnsan, manevi yönüyle Tanrı’nın bir parçasıdır.

Page 40: Anadolu'da alevilik

26 BATTAL PEHLİVAN

Anadolu Alevileri’nin Piri, Hacı Bektaş Veli “ Okunacak en büyük kitap insandır” diyerek, insana ne kadar fazla değer verdiğini ve “ İnsan” denen varlığın büyüklüğünü, çok etkileyici bir tümce ile, bu şekilde ifade etmiştir. Çünkü Alevi-Bektaşi düşüncesine göre, insanın gönlü Allah’ın evidir, Beytullah’tır. Gerçi, yeryüzündeki canlı-cansız herşey Allah’ın hayali bir yansımasıdır, ama insanda daha belirgin bir biçimde kendisini gösterir. Bu nedenle insan kutsaldır. Canlıların en tekamül etmişi (gelişmişi) olan insan, manevi yönüyle Allah’ın bir parçasıdır. İnsan, insanın Kâbe’sidir. Gönül kırmak, Allah’ı kırmak demektir.

“ Bir kez gönül yıktın ise, bu kıldığın namaz değil!” (Yunus Emre); “ İnsan, Tann’ya ancak iyi şeylerle ulaşabilir!” (Hacı Bektaş Veli)

Kadtn-Erkek İlişkisi Alevi-Bektaşi düşüncesinde, kadın ile erkek, “ elmanın birer

yarısıdır.” Erkek, insan olarak, hangi haklara sahipse, kadın da o haklara sahiptir. Kadın ile erkek, hem evde, hem de iş hayatında, birbirinin yardımcısı durumundadır. Kader- de-kıvançta, aynı duyguları paylaşmak, karı-kocaya yüklenmiş en önemli ödevdir.

Nasıl ki, kadının çok erkekle evlenmesi uygun değilse; erkeğin de, çok kadınla evlenmesi uygun düşmez. Kadını boşamak, çok zor şanlara bağlanmıştır. Kadın da mirastan erkek kadar hak alır. Eş seçiminde, erkek ne kadar özgürse;

kadın da koca seçiminde, o kadar özgürdür.

Gençlerin Önündeki Engel Alevilik, Alevi’nin başka mezhepten olan birisiyle

evlenmesini yasaklamamıştır. Ancak kütürel farklılık; birisi

Page 41: Anadolu'da alevilik

Sünni, diğeri Alevi olan iki gencin biraraya gelmesini ve gelseler de mutlu olmalarını -ne yazık ki- engellemektedir. Eş seçimindeki özgürlük, bu noktada tıkanmakta ve gençlerin önünde, aşılması güç bir engel oluşturmaktadır.

Bilindiği gibi, Türkiye’de çekirdek evliliği değil, adeta

Page 42: Anadolu'da alevilik

ANADOLU’DA ALEVİLİK 2 7

sülale evliliği yapılmaktadır. Dolayısıyla Alevi-Sünni iki gencin evlenmesi demek, iki ailenin (amcalar, dayılar, teyzeler v.s.) hısım-akraba olması, iç içe girmesi demektir. Bu durum ise, iki farklı kültürün çarpışmasına neden oluyor. İşte bütün zorluklar da, buradan kaynaklanıyor. Yaptığımız gözlemlere göre, çoğunlukla Alevi eve gelin gitmiş Sünni kızı kabul görmekte, baştacı edilmekte; fakat Alevi kızı Sünni eve gittiğinde, aşılması güç sorunlarla karşılaşmaktadır. İki genç, çok iyi anlaşsa da, çevrenin baskısı olumsuz manzaralar doğurmaktadır. Böyle olunca da, iki gencin hayatı zehir olmaktadır. Ülkemiz insanı, top-yekün Alevi- Sünni evliliğini hoş karşılayan kültür yapısına sahip olduğu an, gençlerin özgürce eş seçmeleri kolaylaşacaktır.

(Bkz: syf; 168)

Maya Aynı, Tohum Aym... Ayrıca, yeryüzündeki bütün insanlar, dil, din, renk ayırımı

yapılmaksızın eşittir. Çünkü kimse kimseden üstün değildir. Tümü “Tann’nın kudret eli ile kaleme aldığı kitaptır.” Küçük-büyük, zengin-fakir ayırımı yoktur. Düşküne yardım etmek, onun insanca yaşamasını sağlayacak ortamı hazırlamak, “ Aleviyim” diyen herkesin (varlıklıysa) görevidir. Bu düşkünün ırkı, rengi göz önünde bulundurulmaz. Hacı Bektaş öğretisinde, dinli-dinsiz ayırımı da yoktur. Çünkü hepsi aynı vardan varolmuştur. Maya aynı, tohum aynıdır. Hiç kimse

düşüncesinden dolayı horlanamaz, kınanamaz.

Konukseverdirler

Hacı Bektaş Veli, kapılarını ayırım gözetmeksizin, bütün insanlara açmış, aym şeyi kendisine inananlara da öğütle- miştir.

Page 43: Anadolu'da alevilik

Bu nedenle. Aleviler, fazlasıyla konukseverdirler. Yolu, erkanı bilen hiçbir Alevi, döşeğine oturttuğu birisine “ Dinin, mezhebin nedir?” diye sormaz. Bunu, dolaylı yollarla öğrenmek için, özel bir çaba da sarfetmez. Elinde olmayarak öğrenmişse bile, sadece bilir. Kesinlikle işine ve ilişkilerine yansıtmaz. Gerçek bir Alevi, hiç kimseye karşı ön

Page 44: Anadolu'da alevilik

28 BATTAL PEHLİVAN

yargılı olmaz. Kin, kibir Alevilerin itibar etmeyeceği davranış biçimleridir.

Kâmil İnsan, Gerçek İnsandır

Karşılıklı sevgi ve saygı, Aleviler’in vazgeçmemesi gereken temel ilkelerdendir. Erkek, biri hariç her kadına “ Bacı" der. "Bacı'’ demediğine ise gönül koyar. Onunla evlenir ve büyük bir aşkla sever. Aynı şey kadın için de geçeri id ir.

Bütün bu kuralları, eksiksiz yerine getiren insan; kâmil insandır, güzel insandır, gerçek insandır. Hünkâr’ın dediği gibi, “ Marifetli can, erenler canıdır; marifetsiz can ise hayvanlar canıdır.”

“Kaldır Aramızdan Benlik Çalısın”

Alevi-Bektaşi düşüncesinde, “ Benlik” yapan insan ayıplanır. Muhabbet sırasında, canlardan birisi "Beri" diye söze başlar da, bunun farkına vanrsa, darhal konuşmasını böler ve “ Benliğe lanet” diyerek, çevresindekilerden af

diler. Anadolu Aleviliğimde “ Ben” yoktur, “ Biz” vardır. Herşey toplum içindir. Örneğin, Alevi-Bektaşi Halk Ozanı Mahzuni Şerif, bir türküsünde “ Kaldır aramızdan benlik çalısın" diyerek, hedef aldığı kişi ya da kuruluşu, doğruluğa davet etmektedir. Türap olmak, alçak gönüllü olmak. Tanrı'ya varmanın bir başka yoludur.

İşkence Suçtur

İnsana işkence etmek, onu öldürmek suçtur/günahtır!... Suçlu insanları cezalandırmak, belli kurallara bağlanmıştır. Bir insana ceza vermek, tek tek bireylerin görevi değildir. Bu sorun Cem âyinlerinde çözülür. Cem âyini sırasında, herkes Dede den

Page 45: Anadolu'da alevilik

destur (izin) aldıktan sonra, söz söyleme, düşüncesini açıklama hakkına sahiptir. Tâlip burada yargılanır, suçlu görülürse, ona uygun bir ceza verilir. Amaç toplumsal düzeni/disiplini sağlamaktır.

Page 46: Anadolu'da alevilik

ANADOLU'DA ALEVİLİK 29

Kendini Bilmeyen, Allah’ı Da Bilmez Alevi-Bektaşi felsefesinde, insanın kutsal niteliği; Tanır -

ya ulaşabilmek ve gerçek insan olabilmek için bireyin tanınmasını ön plana çıkarmıştır. İnsanın Tanrı ile buluşması için, öncelikle kendisini ve dolayısıyla çevresini tanıması gerekir. Kendisini bilmeyen Allah’ı da bilemez...

■"Hatayi” tapşırması ile şiirler yazan, büyük ozan ve devlet adamı Şah İsmail ne güzel söylemiş;

’’Hakk ın kapusundan girdim / Kendi vücudumu gör­ düm...” ya da “Muhabbet haslar hasıymış / Etmeyen Hakk’ın nesiymiş / Sevgi Hak sevgisi imiş / Erenler ne der

buraya...” Görüldüğü gibi, Alevi inanç tarzı; insanı, varlıkların en

üstünü sayar. Çünkü “İnsan okunacak en büyük kitaptır!...”

“Madem Ki Ben Bir İnsanım” 18 Nisan 1983’de yitirdiğimiz Aşık Daimi ise insanın

önemini ve insan olmanın koşullarım “Madem Ki Ben Bir İnsanım” adlı şiirinde söyle ifade ediyor:

Kainatın aynasıyım Madem ki ben bir insanım Hakk’ın varlık deryasıyım Madem ki ben bir insanım

İnsan Hak’ta Hak insanda Arıyorsan bak insanda Çok marifet var insanda Madem ki ben bir insanım

Tevrat'ı yazabilirim

İncil’i dizebilirim Kuran ı sezebilirim Madem ki ben bir insanım

Page 47: Anadolu'da alevilik

30 BATTAL PEHLİVAN

Bunca temenni dilekler Vız gelir çark-ı felekler

Bana eğilsin melekler Madem ki ben bir insanım

Daimi’yim harap benim Ayaklarda türap benim Aşk ehline şarap benim Madem ki ben bir insanım

I

Page 48: Anadolu'da alevilik

“İNSANIN GÖNLÜ TANRI’NIN

EVİDİR, BEYTULLAH’TIR!”

► Buna inanan Hallac-ı Mansur, gericili­

ğin oldukça yoğun olduğu bir dönemde, “Enel Hak” (Ben Allah’ım veya Allah insandadır) demiş ve softalar tarafından kamçılanarak, vücudu parçalanarak, asılarak, kafası kesilerek ve yakılarak hayatına son verilmiştir.

► Anadolu’daki Aleviler’in Piri olan Hacı Bektaş Veli, Hallac-ı Mansur’dan önemli ölçüde etkilenmiştir. Öğretisini geliştirirken, ana tema olarak ‘‘Enel Hak” felsefesini ele almıştır. Hünkâr- ’ın “Allah’ı özümüzde, özümüzü Al­ lah’ta biliriz” sözü aynı anlama gelir.

Page 49: Anadolu'da alevilik

3 2 BATTAL PEHLİVAN

"Kalbimin gözünde Allah’ı gördiiın. Sen kimsin? M dedim. ‘Sen’ diye yanıtladı"

Hallac-ı Mansur

Öyle anlaşılıyor ki, İslâm Tarihi'nde Hacı Bektaş Veli'yi etkileyen ve Anadolu Aleviliğimin inşaasında. harç olarak kullanılan önemli olaylardan birisi de, Hallac-ı Mansur'un öğretisidir. 896 yılında ölen Tustari adlı bir bilginin öğrencisi olan Hallac-ı Mansur, gericiliğin bütün kuramlarıyla, var olduğu bir zamanda ortaya çıkmış ve "Enel Hak” (Ben Allah'ım) diyerek, zihinleri allak- bullak etmiş, dolayısıyla önemli bir tabunun yerle bir olmasına neden olmuştur.... Fakat ne yazık ki, doğruluğu ve yürekliliği hayatına malolmuştur.

Bir İnsanlık Ayıbı ‘‘İslamın en buyuk mistiklerinden olan Hallac-ı Mansur,

İran'ın Beyza kasabasında 857’de doğmuş ve 922'de yedi ay süren sorgulamadan sonra Bağdat'ta kamçılanmak, vücudu parçalanmak, darağacına asılmak, kafası kesilmek ve yakılmak yoluyla öldürülmüştür. Zamanın birçok İslâm âlimi, onun öldürülmesine karşı çıkmıştır.

Hallac-ı Mansur, tüm İslâm ülkelerini dolaşmış ve Çin'e giderek oradaki Ttirkler arasında İslâmiyetin yayılmasına hizmet etmiştir.

“Varlığın Birliği”

Mansur, varlığın birliği (vahdet-i vücut) felsefesini benimsemişti. Bu felsefe herkes tarafından kolay anlaşılmıyordu. Mansur'un mistik açıklamaları şu üç konu çevresinde toplanırdı:

1- İlahi varlığın beşeri varlığa girmesi,

Page 50: Anadolu'da alevilik

2- Hakikat-i Muhammediye ve Nur-u Muhammed'in ezeli olduğu ve âlemin yaradılışına araç olduğu.

3- Dinlerin birliği ve hepsinin bir tek İlâhi kaynaktan gelmiş olduğu...

Mansur, felsefesini "Enel Hak” (Ben Hakk'ım) sözüyle

Page 51: Anadolu'da alevilik

ANADOLU'DA ALEVİLİK 3 3

özetlerdi. Mistisizm dilinde, Hak yaratan, halk da yaratılandır. Hak, kendi aksi olarak yaratmıştır. Halk da İlâhi aşk sayesinde Hak olur. Mansur bir kıtasında, bu fikrini şu sözlerle anlatmıştır

“ Ben sevdiğimin ta kendisiyim, sevdiğim de bendir. Biz ikimiz bir bedene hulul etmiş iki rtıhuz. Sen beni görürsen,

onu görmüş olursun; onu görürsen ikimizi gönmüş olursun!” (R. Yürükoğlu, Okunacak En Büyük Kitap İnsandır)

Mansur’un Etkisi Hallac-ı Mansur’un başına gelenlerden, kuşkusuz her akl-ı

selim gibi Hacı Bektaş Veli de etkilenmiştir. Fakat Mansur’un, Hacı Bektaş Veli’yi etkilediği en önemli yan ise O’nun derin felsefesidir... Hacı Bektaş Veli’nin “ Allah’ı özümüzde, özümüzü Allah’ta biliriz.” , “ İnsan yerde ve gökte Tanrfnın vekilidir” şeklindeki sözleri ve daha pek çok paha biçilmez özdeyişi "Enel Hak“ felsefesinin tohumladığı ağacın meyveleri değil mi?

insanın Farkı Alevi-Bektaşiler’in benimsedikleri, tasavvuf düşüncesine

göre; yeryüzündeki canlı-cansız herşey; insanlar, bitkiler, toprak, su... tümü Allah’ın bir yansımasıdır.

Hiçbir şey yoktan var olmadığı gibi, yine hiçbir şey vardan yok olmaz. Olsa olsa biçim değiştirir. Varlıklar

aşamalı görüntülerdir. Canlılar, topraktan var olur, sonra yine toprak olurlar. İnsan, canlıların en gelişmişi olduğuna göre, diğer canlılara oranla. Tanrı’ya biraz daha yakındır. Böyle olunca, insan Tanrı’nın bir görüntüsü olarak kutsaldır. Çünkü

hayali de olsa, o Tanrı’dır...

Page 52: Anadolu'da alevilik

“Yeryüzünün Tanrı’sı”

Demek ki, yeryüzünün Tann’sı insandır. Tanrı, kâmil insanda kendini daha açık bir biçimde gösterir. Hz. Ali, tartışmasız kâmil insan olduğuna göre, O Allah’ın bir parçasıdır. İslâm Peygamberi Hz. Muhammed, “ Allah,

Page 53: Anadolu'da alevilik

3 4 BATTAL PEHLİVAN

Adem'i kendi suretinde yarattı. Allah’ın ilk yarattığı benim ve Ali’nin nurudur. Biz aynı nurdanız” diyor. O halde Ali’nin insanlık âlemi içinde özel bir yeri vardır. Aleviler de O’na bağlanmakla çok haklıdırlar.

“Ali, Konuşan Kuran’dır”

Kâmil insan, konuşan Kuran’dır. Hz. Ali de bir kâmil insan olduğuna göre, O da konuşan Kuran’dır. Ali, iyinin ve kötünün çok üstündedir. İnanışa göre, Ali, 72 millete aynı nazarla bakar ve onların konuştukları dili yazılı ve sözlü olarak bilendir... Anadolu’da, Hz. Ali'nin birçok şekillerde, günümüzde bile yeryüzünde bulunduğu söylenir. Bu aslında hiçbir şeyin yoktan varolmayacağını ve vardan da yok olmayacağını gösteren önemli bir ipucudur. Ali ölmemiştir. biçim değiştirip aramızda dolaşmaktadır. Çünkü "Ölür ise ten ölür, canlar ölesi değil!”

Tüm Kâmil İnsanlar Kutsaldır

Tabii, yalnız Hz. Ali değil, yeryüzündeki gelmiş geçmiş, bütün evliyalar, peygamberler, veliler de kâmil insandır: Hz. Muhammed, Hz. Musa, Hz. Davut, Hz. Nuh, Hacı Bektaş

Veli, Hallac-ı Mansur, Seyyid Nesimi, Yunus Emre, Kadıncık Ana, Balım Sultan, Abdal Musa, Şahkulu Sultan,

Karaca Ahmet Sultan, Pir Sultan Abdal, Mustafa Kemal Atatürk ve daha niceleri... Yani kim yeryüzünü aydınlatmışsa, insanlığa hizmet etmişse (maddi-manevi) iyi insandır. Bu anlamda örneğin, ampülün mucidi Edison, keza dünyanın yuvarlak olduğunu kanıtlayan Galile, ilk matbaayı yapan Gutemberg (v.b.) de kâmil insandır. Tümü de kutsaldır.

Page 54: Anadolu'da alevilik

36 BATTAL PEHLİVAN

"Erenler. Veliler. Kırklar. Yediler

On İki İmamlar kurbanıyız biz Okundu tekbiri, durduk Kıble’ye

On İki İmamlar kurbanıyız biz" Derviş Ali

İmamlık: Din ve devlet başkanlığı (halifelik) yapanlara verilen addır. Kerbelâ Olayımdan sonra, Alevi-Bektaşi ozanlarını en fazla etkileyen bir başka konu da. On İki İmam dır. Ozanların nefeslerinde bunlar, “ Düvaz İmam" olarak anılır. Hemen hemen her halk ozanının bir veya daha fazla ‘‘Düvaz İmam'ı vardır. Bunlar Alevi-Bektaşi edebiyatının en güzel örneklerini oluştururlar.

Kutsal Bir Çalgı Düvaz İmamlar, kendilerine has makamlarıyla, bağlama

eşliğinde okundukları zaman. On İki İmam olayının ayrıntısını bilen herkes, bütün içtenliğiyle dinler ve etkilenir. Bağlama kutsal bir sazdır. ‘‘Telli Kur’an"dır... Çalınmadan Önce öpülür ve alna konur. Bağlama, Şaman geleneğinden, Alevi-Bektaşi geleneğine miras kalmıştır. Çalmasını bilsin veya bilmesin, pekçok Alevinin evinde bulunur. Hz. Ali, Hacı Bektaş Veli’nin temsili resimleri ve bağlama Alevi evlerinin vazgeçemeyecekleri aksesuarlardır. Düvaz İmamlar, daha çok Cem törenlerinde çalınıp söylenirler.

İmam Ali?den başlayarak, İmam Mehdi ( Sahip Zaman)’a kadar gelen On İki İmam dönemi; acı, ıstırap ve fakat bir o kadar da onur doludur. Bu dönemde, pek çok olay olmuş, insanlar birbirini kırmıştır. Mezhepler de işte bu dönem içinde doğmuştur. Aleviler'i çatısı altında toplayan Caferilik

Page 55: Anadolu'da alevilik

de. Altıncı İmam Cafer Sâdık öğretisinden etkilenerek, ölümünden hemen sonra taraftarlarının önde gelenleri tarafından kurulmuştur.

İran Şiiliği İle Farkı

İran Şiileri ile Anadolu Alevileri’nin tek ortak yanları Ehl-

Page 56: Anadolu'da alevilik

ANADOLU'DA ALEVİLİK 3 7

i Beyt’e ve On İki İmam’a olan bağlılıklarıdır. Her iki kesim de Caferi olmalarına karşın, inançları ve yakarış biçimleri farklıdır. Muharrem ayında bütün Caferi’ler matem tutar, ancak Şiiler kendilerine zincir ve hançerlerle eziyet ederek, Hz. Hüseyin’e ve beraberindekilerin Kerbelâ'da çektikleri acıyı paylaştıklarına inanırlar. Sözkonusu farklılık, insanların günlük yaşamlarına bile yansır. Şiiler"üe kadın çarşaftadır, ülkemizdeki Aleviler’de ise böyle bir durum yoktur. Şiiler’de. Sünniler gibi cami vardır, Anadolu Alevileri’nde ise cami yok cemevi vardır. Şiiler'de Hacc’a gitmek vardır, fakat Anadolu Alevisi’nde gönül yapmak vardır:

‘‘Her ne arar isen kendinde ara / Kudüs’te, Mekke’de, Hac’da değildir....” çünkü!

Şekilcilikleri yönünden, İran Şiileri, Sünniler’e daha çok benzerler. Şeriatın katı kuralları İran’da da vardır, Suudi Arabistan’da da...

İmam Ali Alevi-Bektaşiler’in büyük ve kutsal saydıkları On İki

İmam’ın başı ve birincisidir. Ebu Talib’in oğludur. 599 yılında doğmuş, 63 yıl yaşamıştır. Sekiz yaşında Müslüman olup, hiç puta tapmadığı için, öteki sahabeden ayrılır. Bunun için kendisine ‘‘Keremullah Veche” denilmiştir. Ayrıca "Şah-ı Merdan” , ‘'Şahların Şah’ı” , "Haydar-ı Kerrar” , “ Murtaza” gibi başka ad ve lâkapları da vardır.

İmam Hasan

İkinci İmam’dır. Hz. Ali’nin büyük oğludur. 625 yılında doğdu. Adını, dedesi Hz. Muhammed koydu. Künyesi "Ebu Muhammed” ; lâkapları ise "Tâki” , “ Zeki” ve "Sıbt” tır. ”

Page 57: Anadolu'da alevilik

Hasan’ül-Müctebâ”da denir, Hz. Ali’nin ölümünden sonra imam olmuş, halk da kendisine biat etmişti. O sırada, Şam Valisi’yken imamlığı türlü oyunlarla elde etmiş olan Muaviye’ye mektuplar yazarak, yola getirmeye çalışmışsa da başaramadı. Çevresindekilerin ihaneti yüzünden, Halifeliği ona bırakmak zorunda kaldı. Medine’de sade bir hayat

Page 58: Anadolu'da alevilik

3 8 BATTAL PEHLİVAN

sürerken, karısı Cu’de’ye zehirletilerek öldürüldü (669).

İmam Hüseyin

Hz. Ali’nin küçük oğludur. 626 yılında doğdu. Künyesi “ Ebu Abdullah” ; lâkaptan ise “ el-Şehit” , el-Sıbt” , “ Zeki” ve “ Mübarek” tir. “ Hüseyin” adını Hz. Muhammed koymuştur. Hz. Muhammed'in torunları İmam Hasan ve İmam Hüseyin için pek çok kutsi hadisi vardır. Örneğin

“ Hasan ile Hüseyin’i seven tahkik beni de sever!” diyerek onlara ne kadar değer verdiğini ifade etmiştir. İmam Hüseyin 680 yılında Kerbelâ’da şehit edildi. Türbesi oradadır.

İmam Zeynel Abidin

Hz. Hüseyin’in oğludur. Genel kanı, O'nun Kerbelâ Olayı sırasında, bir bebek olarak beşikte yattığı için ve düşman askerlerince görülmediğinden öldürülmediği şeklindedir.

Fakat merhum Cahit Öztelli, İmam Zeynel Abidin'in 659 yılında duğduğunu, yani o sıralar 21 yaşında olduğunu, çadırda hasta yattığı için babası savaşa katılmasına izin vermediğinden şehit edilemediğini vermektedir. Abdülbaki Gölpınarlı ise doğumunun, hicri 36 (yani miladi 657) şeklinde belirtmektedir. Demek ki, Zeynel Abidin Kerbelâ Olayı sırasında bebek yaşta değildi.

Zeynel Abidin’in künyeleri “ebu-Muhammed” , “ Ebiil Hasan” , ünlü lâkabı ise Zeynel Abidin’dir.

Zeynel Abidin, Kerbelâ Savaşı ndan sonra Kufe'ye, oradan da Şam’a götürüldü. Zincire vurulmuş olarak Yezid’in önüne çıkarıldı. Daha sonra serbest bırakıldı.

Medine’ye döndü. Ölünceye kadar orada kaldı. Hz.

Page 59: Anadolu'da alevilik

Muhammed’in ve Hz. Ali’nin soyu İmam Zeynel Abidin’le yürüdü. Öztelli’ye göre 719, Gölpınarlfya göre isa 716 yılında öldü. Emevi hükümdarı Abdülmelik tarafından zehirletilerek öldürüldüğü belirtiliyor. "Sahifet-ül Kâmile” ve “Risalet-ül Hukuk “ adında eserleri vardır.

Page 60: Anadolu'da alevilik

ANADOLU'DA ALEVİLİK 39

İmam Bakır

Zeynel Abidin’in oğludur. 677 yılında Medine'de doğdu. Künyesi "ebu Cafer"; en yaygın lâkabı ise "Bakır" dır. O da babası gibi devrin Emevi hükümdarı tarafından zehirletilerek öldürüldü (733). Büyük bir bilgin ve çok cömert bir insandı. Pek çok bilgin yetiştirmiştir.

İmam Cafer Sâdık

İmam Bakır ın oğludur. 699 yılında doğdu. Künyesi "ebu Abdullah"; en yaygın lakabı “ Sâdık'’tır. Çok bilgili olduğu ve yaşamı süresinde pek çok bilgin yetiştirdiği biliniyor. Hanefi mezhebinin kurucusu İmam Azam da, İmam Cafer’in öğrencisiydi. Hatta kimi kaynaklar İmam Azam’ın mezhep kurmadığını, İmâm Cafer’e tabii olduğunu yazar. O nun zamanında Emevi devleti yıkıldı, yerine Bağdat'ta Abbaso- ğulları devleti kuruldu. Pek çok eseri vardın "Risâletü Abdullah b. Necâşi” "Risalei Diniye” , "Tevhid'ül Mufad- dal” , "Ashabına yazdıkları Risale” (küleyni, ‘Ravzat’ül- Kâfi”nin başlarında, İsmail bin Câbir vasiyetiyle İmam dan rivayet edilmektedir.), "Reiy ve Kıyâs erbabına Risaleleri” , "Ganimetlere dair Risaleleri” , “ Abdullah bin Cendüb’e vasiyyetleri” . "Ebu-Cafer Nu’man’il-Ahvel’e vasiyyetleri” ,

"Nesr’üd-Dürer Risaleleri", "Ehl-i Beyt e muhabbed; Tevhid, İman, İslam, küfr ve fısk'a ait sözleri", "Geçim ve kazanca dair soru ve cevapları", "Rızık elde etmek için çalışmaya dair ve Sufiyye’yi ilzam eden Risaleleri” , "İnsanın yaratılışına dair Risaleler” , "Kısa sözleri” , "Cebir bin Hayyan-ı Küfi’den rivayet edilen Risale” ... (Abdülbaki Gölpınarlı, On İki İmam, Der Yayınları). Ayrıca, Alevi-Bektaşiler’in tarikat kurallarını öğreten "Buyruk" adlı kitap da İmâm Cafer Sâdık’a mal edilir.

Page 61: Anadolu'da alevilik

Büyük bir olasılıkla, bu eser, bütün risaleler taranarak oluşturulmuştur. Taraftarları, O’nun görüşlerine dayanarak, ölümünden sonra “ Caferilik’’ mezhebim kurdular Maliki mezhebinin kurucusu sayılan Malik bin Enes’in şu sözleri kayda değer:

"Üstünlük, bilgi, ibâdet, ve takva bakımından Cafer bin

Page 62: Anadolu'da alevilik

4 0 BATTAL PEHLİVAN

MuhammecTten ileri birisini ne bir göz görmüştür, ne bir kulak duymuştur; ne de öylesi bir kişi, birinin gönlüne, aklına gelebilir.”

İmam Cafer Sâdık, Abbasi Hükümdarı Mansur tarafından, zehir içirtilerek öldürüldü. Ölüm tarihi 765’tir.

İmam Musa Kazım

İmam Cafer Sâdık’ın oğludur. 745 yılında doğdu.

Lâkapları, ‘'Alim” , ‘ El Abdiis- Salih”, "Zeyn-ül Müte- heceidin” , “ Babül Havaic” , künyeleri ise ” Ebul Hasan" ve

“ Ebu İbrahiırf'dİr. Abbasi Hükümdarı Mehdi, O'nu Medine’den Bağdat’a getirterek zindana attırdı. Sonra yine Medine’ye gönderdi. Hârıın hükümdar olunca, kendisini tekrar Bağdat’a getirterek, zehir içirtilip, şehit edildi. Ölüm tarihi 799’dur.

İmam Rıza

Musa Kazım’ın oğludur. 770 yılında Medine’de doğdu.

Künyesi ‘‘Ebul Hasan-ı Sani"; lâkapları ise "Rıza” , "Sâbir", "Radıyy” , "Zekiyy", "Veliyy”dir. Abbasoğulla- rından Memun tarafından zehirlendiği söylenir. İlk kez mezarı, Arap topraklarının dışına çıkan İmam'dır. Horasan’ın Tus kentinin Senâbâd köyünde yatmaktadır. Bu nedenle. Hacı Bektaş Veli nin İmam Rıza'nın torunu olduğu, neredeyse kesinlik kazanmaktadır. Çünkü bilindiği gibi Hacı Bektaş Horasanlı dır ve oradan Anadolu’ya gelmiştir. İmam Rıza'nın pek çok eseri vardır. Bunlardan bazıları şöyle sıralanabilir; "Şer’i hükümlere ait Risale” , ‘‘Şer’i Hikmetlere ait Risale” , “ Hükümdar Memun'a yazdığı din hakkındaki Risale” , ve yine ona yazdığı "Şer’i hükümlere ait Risale” , "sağlık hakkındaki Risale” . "Fıkhı ur-Rıza, Sahiffet’ür Rıza” ... (Ölümü: 819)

Page 63: Anadolu'da alevilik

İmam Muhammed Tâki

İmam Rıza nın oğludur. 811 yılında Medine’de doğdu.

Künyesi “ Ebu Cafer üs Sani” ; lâkapları isa “Cevad” ,

Page 64: Anadolu'da alevilik

ANADOLU’DA ALEVİLİK 41

“ Kaanı” , “ Necib” , “ Muntecep” , “ Takıyy” dır. Abbasi

Hükümdarı Mutasım tarafından, zehirletilerek. 835 yılında şehit edildi. Mezarı Bağdat’ta, dedesi İmam Kazım’ınkinin yanındadır.

İmam Naki

829 yılında Medine'de doğdu. İmam Tâki’nin oğludur.

Künyesi “ Ebul Hasan-ı Salis” ; lâkapları ise “ Hâdi” , “ Nâsih” , “ Fattâh” , ‘‘Kayyib” , "‘Murtaza” , “ Aliym” , “ Fakıyh” , “ Emin” , “ Mu’temen” , “ Necib” , “ Mütevek­

kil” , “ Askeri” dir. 868’de Bağdat’ta öldü. Abbasogulların- dan Mutemed tarafından asıldığı söylenir. Eserleri: “ Cebr ve Tavfiz ehline Risale” , “ Kadı Yahya’nın sorularına cevaplar” , “ Dini hükümlere dair sözler.”

İmam Haşan El-Askeri

On birinci İmam dır. İmam Naki’nin oğludur. 846 yılında

Bağdat’ta doğdu. Künyesi “ Ebu Muhammed” ; lâkapları ise “ Askeri” , “ Nadi” , “ Refik” , “Zeki” , "Tâki”, "Hâlis”

dir. O da ecdadı gibi 27 yaşındayken zehirletilerek öldürüldü. Babasının yanına gömüldü. Eserleri: “Tefsir” , “ İsmail

Nişaburi’ye Mektuplar” , “ Helâl ve Haram’a dair Risale” , “ Kısa sözleri ve mektupları” ...

İmam Mehdi

On İkinci ve son İmam’dır. İmam Askeri’nin oğludur.

Künyesi “ Ebul Hasan” ; lâkapları “ Sahip zaman”, “ Sahibü dar", “ Kaaim”, “ Muntazar” , “ İmam-ül Hüccef’tir. 869 yılında doğdu. Babasının ölümünden sonra halktan gizlenmişti. Bu

Page 65: Anadolu'da alevilik

gizlenişe “ Gaybet Suğra” (Küçük gizleniş) denir. Bu gizleniş sırasında ümmetine elçilik yapan Ebu Hasan Ali ölünce, Gaybet-i Kübra (Büyük gizleniş) başlamıştır. Mehdi’nin ne olduğu, bu gizlenişten sonra anlaşılamadı.

Aleviler. O’nu o gün, bu gündür, hep “ Kurtarıcı” olarak beklemektedirler.

Page 66: Anadolu'da alevilik

42 BATTAL PEHLİVAN

“Mehdi Dede'm gelse gerek / Ali divan kursa gerek /

Haksızları kırsa gerek / İntikamın ala bir gün... (Pir Sultan Abdal)

“Yer yüzünü kızıl taçlar bürüye / Münafık olanın bağn eriye / Sahib-i Zaman’ın emri yürüye / Mehdi kim olduğu bilinmelidir. (Pir Sultan Abdal)

Örneğin. Selçuklu’ya karşı ayaklanan Baba İshak; OsmanlI’ya karşı ayaklanan Şahkulu Sultan, Kalender Çelebi, Gazi Mustafa Kemal ve daha pek çok halk önderi, Anadolu Aleviler’i nezdinde birer Mehdi’dir.

"Pir Sultan in işi ahtır / İntizarım güzel Şah’tır / Mülk iyesi padişahtır / Mülke sahip ola bir gün!”

* * *

18 . yüzyılda yaşayan halk ozanı Mahremoğlu, İmamlar’a olan aşkını bakın ne güzel şiirleştirmiş:

Ey benim sevdiğim, hem iki gözüm Salın bizi İmamlara gidelim Cümlenizden budur naz-u niyazım

Salın bizi İmamlara gidelim

Üstad eşiğinde rıza alalım Gönülden ayırman, yola gidelim O dergâha varıp yüzler sürelim Salın bizi İmamlara gidelim

Olan muradım Muhammed Ali’ye Erenler ulusu gerçek Veli’ye Otman Baha'dan da Kızıl Deli’ye

Salın bizi İmamlara gidelim

Page 67: Anadolu'da alevilik

ANADOLU’DA ALEVİLİK 43

Kızıl Deli İmamların yoludur Oradan geçilen Gelibolu'dur Pirim Hünkâr Hacı Bektaş Veli’dir

Salın bizi İmamlara gidelim

Destur aldım ben Mustafa Baba dan Emir geldi bana sırr-ı Hûda’dan Aşk göründü Mahremoğlu gedadan Salın bizi İmamlara gidelim

16 . yüzyılın ikinci yarısı ile 17. yüzyılın ilk yıllarında yaşayan Kul Hüseyin’in bir Düvaz İmamı da şöyledir:

Muhammed’in bahçesinde Serv-ü çınarım Ali’dir Ta ezelden vücudumda Canda damarım Ali’dir

İndim de şimal ilinden İmam Hasan’ın dilinden Şah Hüseyin’in yolundan Belde kemerim Ali’dir

Zeynel’i zindana tıkan Şah Bâkır’a kiriş takan Gül olup da irfan kokan İmam Cafer’im Ali’dir

Taki’dir gözümüz açan Naki’dir müşküller seçen

Askeri'dir meyin içen

Saki pınarım Ali’dir

Page 68: Anadolu'da alevilik

44 BATTAL PEHLİVAN

Bu işler böyle olacak Alem nur ile dolacak Mehdi Dedem var, gelecek Kân-u Mekânım Ali’dir

Kul Hüseyn’im Hakk’a yalvar Sevdiceğim Ali server

Nur olmuş âlemde parlar

Şems-ti kamerim Ali’dir

Page 69: Anadolu'da alevilik

MUSAHİBLİK, TANRI’YA

VARMANIN EN KESTİRME

YOLLARINDAN BİRİSİDİR

► Alevi-Bektaşilerce “Kutsal” kabul edi­

len bu kurumun, -üzülerek belirtelim ki- günümüzde tam olarak işlediği söyle­

nemez. Fakat işleyebilse, insanlar ara­

sında kesinlikle kötülük diye bir şey kalmaz.

Page 70: Anadolu'da alevilik

4 6 BATTAL PEHLİVAN

Alevi-Bektaşilik'te bir musahiblik (yol kardeşliği) düzeni

vardır ki, müessese bütün yönleriyle işlese, yeryüzünde kötülükten eser kalmaz. Alevi-Bektaşiler, Hz. Muhammed ile Hz. Ali'nin musahip olduğuna inanırlar. Çünkü Kuran’da musahiplikle ilgili pek çok hüküm bulunmaktadır! İşte bir örnek:

“ Müminler (dinde) kardeştirler, onun için (araları bozulduğu zaman) iki kardeşin aralarını düzeltin ve (Allah'ın emrine karşı gelmekten) sakının ki (Allah tarafından) merhamet olunasınız.” (Hucuret Suresi, lO.Ayet)

Samimi Bir Dayanışma

Alevi-Bektaşi yolunda, her yetişkin insan (Evli olması şarttır) huyu-suyu kendisininkine benzeyen, bir başka insanla musahip olur. Musahip olmanın kuralları, hemen hemen her Alevi’nin evinde bulunan “ İmam Cafer Buyruğu" adlı kitapta belirtilmektedir.

Musahip olanlar, birbiriyle samimi bir dayanışma içine girerler. Eşlerinden başka herşeyleri ortaktır. Taraflardan birinin kardeşi, ötekinin de kardeşidir. Ana-baba ve diğer tüm hısım ve akrabalar, iki taraf için de aynı derecede yakındır. Tanrı’ya yaklaşmanın, O’nunla bir olmanın en kestirme yolu da, biriyle yol kardeşi olmaktır.

“Yol Düşkünü!...”

Bu kurum yukarıda da belirttiğimiz gibi, tam olarak işlese, Aleviler arasında, ve giderek insanlar arasında varsıl-yoksul ayırımı kalmaz. Çünkü, birlikte üretip, birlikte tüketmek emrolunmaktadır. “ Buyruk”a göre, birisi musahib kardeşine,

Page 71: Anadolu'da alevilik

hoşgörü 1 mey ece k bir yanlışlık yaptığı zaman, “ Yol düşkünü” sayılır. Halk arasında saygınlığı kalmaz.

Musahiplikte, dayanışma çemberi alabildiğine geniştir. Fakat ne yazık ki, günümüzün sosyo-ekonomik koşullan; iç göç ve benzeri etkenler, bu kutsal kurumun amacına ulaşmasına engel olmaktadır.

Page 72: Anadolu'da alevilik

ANADOLU’DA ALEVİLİK 4 7

“Kirvelik”

Bunun yanında, bir de “ Kirvelik” müessesesi vardır.

Gerçi Anadolu’nun pek çok yerinde, bu kutsal müesseseye kimi Sünniler de samimi olarak sahip çıkmakta ve gereklerini hakkıyla yerine getirmektedirler. Ama, Aleviler arasında daha yaygın olduğu bir gerçektir. Yer yer Aleviler’le Sünniler'in kirve olduklarına da rastlanmaktadır.

Erkek çocukları, sünnet oldukları zaman, kim bunları kucağına almışsa (eteğine koymuşsa) o, onun kirvesidir. Artık o iki can biribirisi için kutsaldır. Musahiplik gibi olmasa da, kirveliğin de katı kuralları vardır. Tarafların birbirine saygılı olmaları, birbirini sevmeleri, birbirinin yardımına koşmaları vazgeçilemeyecek koşullardır.

Kız Alıp Verme... Örneğin, İslâmiyet’e, dolayısıyla Alevilik’e göre, kardeş

kızının, kardeş oğluna varması yasaklanmamıştır ama, musahiplikte ve kirvelikte kız alıp vermek yasaklanmıştır. Musahibin kızı musahibin oğluna düşmeyeceği gibi, kirvenin oğlu da kirvenin kızına düşmez. Ancak, Hz. Muhammed ile Hz. Ali’nin kız alıp vermeleri, süreğin başı olması bakımından, bu kuralın dışında tutulmuştur. Çünkü, Kuran’a

göre, Muhammed ile Ali’nin musahipliği bir rastlantı değil, Tanrı buyruğudur!..

Dört Vücut Aynı Gömlekte

Aleviler’de kurallar konurken, kadın ile erkek aynı düzeyde tutulmuştur. İki genç, evlenmeden musahip olamamaktadır. İkisi de dünya evine girecek ve iki çift birlikte, hiçbir baskı altında

Page 73: Anadolu'da alevilik

kalmadan karar verip, Dede’nin huzurunda dârâ duracaklardır. Her konuda olduğu gibi; bu konuda da, kadınla erkek aynı derecede söz hakkına sahiptir. Kadın, kocasının emriyle, böyle bir şeye “ Evet” diyemez.

Dört baş, aynı gömleğin yakasından çıkacaktır. Dört vüçut bütün olumsuzluklardan arınmış olarak, tek beden haline gelecektir. Bu yola girenlerin dönmeye hakları yoktur.

Page 74: Anadolu'da alevilik

48 BATTAL PEHLİVAN

“ Gelenin malı, dönenin canı...” Dede, musahiplik gerçekleşmeden, onlara şu şekilde seslenir:

Dönmek Yoktur

“ Baka canlar, bir gün darda kalanda, ikrarınızdan dönmeyi muratlarsanız, şunu bilesiniz ki, ölüm yeğdir. Bizde dönmek yazılı değildir. Neden derseniz, biz Hak erenlerdeniz, Hak uğruna can verenlerdeniz. Ölüm hak, eza oyuncak gelir bize. Siz siz olasınız, ikrarınızdan dönmeyesiniz. Siz, size sahip olun, yanlış iş tutup, kötü yol izlemeyin. Gözünüzle görmediğinizi, gördüm demeyin; kulağınızla duymadığınızı, duyduk demeyin. Komşu hakkını Tanrı hakkı bilin. Kaçanı kovalamayın, aman diyeRİn üzerine gitmeyin. Kendinize reva görmediğinizi, başkasına reva görmeyin.”

Bölüşmek Şarttır

“ Siz artık yol kardeşisiniz. Birbirinizin kadrini bilmelisiniz. İmam Cafer Sadık efendimiz buyuruyor ki, (Musahip, musahibin evine teklifsizdir. Musahibin malı, ötekinindir de... Senin bir külek bulgurun varsa, olmayanın senin bulgurunun yarısını alma hakkı vardır. Bu hakkını kullanan bilerek, fazlasını alırsa, yol düşkünü olur.. Sen de vermezsen aynı şekilde, yol düşkünü olursun) Musahipler kaderde, kıvançta birlikte olmalıdırlar.”

Haydar Kaya, “ Musahiblik” adlı kitabında, konunun önemini daha iyi vurgulamak bakımında şu ilginç öyküyü anlatmaktadır.

Pir Sultan ve Ali Baba

Uğradığı baskıları ve haksızlıkları yeren Pir Sultan

Page 75: Anadolu'da alevilik

Abdal’ın etkisinden korkan Sivas Valisi, zaptiye göndererek

Pir Sultan’ı vilayete getirtir. Pir Sultan Abdal elleri bağlı olarak getirtilirken, onu bir an bile yalnız bırakmayan musahibi Ali Baba da onunla birlikte Sivas’a gelir.

Sivas’ta Osmanlı adaletince Şer-i Hukuk yani şeriat

Page 76: Anadolu'da alevilik

ANADOLU'DA ALEVİLİK 49

kurallarına göre yargılanan Pir Sultan Abdal idama mahkum edilir. Suçu, Hz. Ali'yi sevmek ve Hz. Ali’nin uyguladığı adalet sistemini istemekti... Eh, bu kadar suç da Osmanlı’ya göre, en büyük suçtu. Pir Sultan Abdal da, bu suçtan ötürü mutlaka cezalandırılmalıydı. Ozanların Piri ve ezilen halkının cesur lideri bu sonucu bilmektedir. Tutuklandıktan sonra idam edileceği siyaset gününü beklemeye koyulur.

Gün geldi!.. Büyük insanı darağacına doğru sürüklemeye başlarlar. Usulen, son bir diyeceği olup olmadığını sorarlar. Hazreti Pirde; "Musahibim Ali Baba’ya diyeceğim vardır" diyerek, isteğini bildirir. Musahibi Ali Baba koşarak yanına gelir. Pir Sultan Abdal musahibine:

-Musahip! Başımıza gelen bu olaydan ötürü fazla üzülme. Bizim soyumuz şehitlikle şeref bulmuştur. Soyumuz haktan ve adaletten ayrılmadığı için daima ezilmiştir. Bizim mükâfatımız Allah yanındadır. Köye varır isen önce sizin eve git. bunları anlat. Sonra da bizim eve git dediklerimi anlat. Hepsine başsağlığı dile, cesur olsunlar, bana layık olduklarını göstersinler. Haklarını helâl etsinler. Benimki sizlere helâl olsun, diyerek sözlerini bitirir.

Pir Sultan'ın idamından sonra; Ali Baba köye gider.

Başsağlığı dilemek için önce kendi evine gider. Ali Baba’yı yalnız gören hanımı:

-Efendi musahibinle niçin gelmedin? diye sorar. Ali Baba:

-Musahibimi şehit ettiler. Başın sağ olsun, diye karşılık verir. Hanımı ağlayarak sorar:

-Nasıl oldu? Anlat, der.

Ali Baba, olayı baştan sona kadar anlatır. Musahibin söylediği son sözü hanımına söyler. Bunun üzerine hanımı oturduğu yerden fırlayarak;

Page 77: Anadolu'da alevilik

-A efendi, başsağlığı dilemek için sen yanlış gelmişsin. Senin evin burası değildir. Burası Hazreti Pir’in evidir. Senin evin musahibinin evidir. Hemen kalk kendi evine git! Bacı Sultan’a ve oğulluklarına başsağlığı dile. Ondan sonra buraya gel! diyerek Ali Baba’yı uyarır.

Bu öykü, bize musahipliğin ne derece önemli olduğunu ve

Page 78: Anadolu'da alevilik

ANADOLU'DA ALEVİLİK 51

Musahibi olanın özü yuyulur Hak ceme elsiz ayaksız varulur Kahrı özrü lütfile iman olunur Aşinasız işleri varsa da olmaz

Aşine gerek imiş yola gitmeğe Cehd edüp dost gediğin aşmağa Dön kapu içinde bir ev yapmağa

Mürşidsiz el dön kapıdan girilmez

Mürşid olup dört kapıdan girilir

Özün teslim edip rıza sürülür Mü’min ise nurdan kefen sarılır Yargılanmadan cennete girilmez

Hatayi'yim türaba indirdi teni Alemi nur ile doldurdu seni Pirin meydanında kurtarsın seni Anlar cehennemin od'una yanmaz

»**

Eğer farz içinde farzı sorarsan Yine farz içinde farzdır musahib Dört kapıdan kırk makamdan ararsan Yine farz içinde farzdır musahib

Musahibsiz kişi cenve gelir mi? Ettiği niyazlar kabul olur mu? Muhammed Ali’den derman bulur mu? Yine farz içinde farzdır musahib

Page 79: Anadolu'da alevilik

CEM TÖRENLERİ VE

ON İKİ HİZMET

► Cem töreninin düzenli, mutluluk verici bir tarzda başlayıp, sona ermesini “On İki Hizmet” görevlileri sağlar. Hizmet­

ler bir emir-komuta zinciri içinde başlar ve sonuçlanır. Cem’de disiplin esastır.

Page 80: Anadolu'da alevilik

ANADOLU'DA ALEVİLİK 55

ibadetlerinde destek olur. Yaramaz hali görülenleri derece­ sine göre uyarır veya Rehberi durumdan haberdar eder. Ayin Cem süresince, hazırda bulunan canlan izler. En ufak bir davranışı dahi gözden kaçırmaz. Hatalı davrananlan kuralına göre, kimse görmeden ve duymadan uyarır.

Düşkünlerin, suçluların Cem'e girmesini engeller. Dışardan Ayin Cem'e karşı yapılacak engelleme hareketlerini durdurur veya Rehber e, Mürşid e haber verir. Cem'in huzur içinde, duygusallık içinde devam edip bitmesini sağlar.

4- ÇERAĞCI: Cem evinde bulunan ışıklarla meşgul olur. Ayin Cem yapılacağı zaman, tüm şamdanlan. mumluktan siler, temizler, gazını doldurur, mumlarını takar, yanmaya hazır hale getirir. Ayin Cem süresince gazı biten şamdanlann gazını yeniler. Bitmek üzere olan mumların yerine yenilerini takar. Böylece Cem evinin ışıksız kalmamasını sağlar... Buhardanlıkları siler, temizler. İçlerine gülsuyu ve diğer güzel kokulardan doldurur. Ayin Cem süresince, Cem evinin güzel kokular içinde kalmasını, böylece ter ve benzeri nahoş kokuların etkisini ortadan kaldırmaya çalışır. Boş zamanı kalırsa meydancıya yardım eder.

5- ZAKIR: (Genelde sesi güzel olanlardan seçilir). Mürşid’in emri ile Ayin Cem süresince zikri yönetir. Kuran okur, ilahi okur. Deyiş, nefes ve Duvaz İmamları söyler. Bunları saz eşliğinde okur. Mersiye, Nevruziye okur. Mürşid’e yakın mesafede oturur.

6- SÜPÜRGECİ (Farraş): Cem evinin sürekli temiz tutulmasından sorumludur. Ayin Cem yapılacağı zaman Cem evini silip, süpürür ve temizler. Ayin Cem’in yapıl imasına hazır hale getirir.

Page 81: Anadolu'da alevilik

7- MEYDANCI (Iznikçi): Ayin Cem evinde bulunan On İki postu temiz tutar ve Cem yapılacağı zaman yerlerine, kurala uygun olarak yerleştirir. Cem evine gelen muhip canlara oturmak için yer gösterir. Oturma, tarikata giriş, musahib oluş sırasına göre yapılır. Maddi rütbeler ve yaş

faktörü sözkonusu olmaz. Gerektiğinde yaşı ve rütbesi en büyük olan, tarikattaki yaşı küçükse (yeni girmiş ise) en

Page 82: Anadolu'da alevilik

ALEVI-BEKT AŞILIK’TE

SUÇ VE CEZALAR...

Osmanlı İmparatorluğu döneminde. Aleviler kendi içinde disiplini sağla­ mak bakımından, yönetiminkinden ayn bir suç ve ceza sistemi uyguluyorlardı. Suçlular buna göre cezalandırılıyordu.

Suç ve cezalar 12 madde halinde belirlenmişti. Buna 12 burç da denili­ yordu. Burçlardaki hükümler Buyruk- ’un hükümler idi ve bütün mürşidler, pirler, rehber er, talipler buna uymak zorundaydı.

Page 83: Anadolu'da alevilik

ANADOLU'DA ALEVİLİK 59

Pirin öncülüğünde toplanan cemaatin huzurunda 15 dakika ayakta bekletilir. Hafif ısıtılmış demirle dili dağlanır. Bir daha böylesi suçu işlememek için pir ve cemaatin huzurunda tövbe ve yemin ettirilir. Beş sopa vurulur.

2. BURÇ : Kendisine ait olmayan tarlaların sınırını bozan, ağaç ve meyveli ağaçları kesenler, sebze ve bostanları söken ve bozanlar, çocuklarının eğitimini yaptırmayan ve okutma- yanlar, sağlam olduğu halde çalışmayanlar, komşularının hayvanlarını bilerek öldürenler, sahibinin rızası alınmadan ve haberi olmadan bağına, bahçesine girenler veya eşyasını alanlar suçludur. Bu gibilere şu cezalar verilir:

İki yıl görgülere alınmazlar. Bu süre içinde yakınları dahil hiçbir komşu kendisiyle ilişki kuramaz. Bu iki yıl bittikten sonra ve üçüncü yıl rehberin öncülüğünde pirin ve cemaatin huzuruna getirilir. (...) Sonra cemaatin huzurunda 4 okka (5132 gram) ağırlığında bir ağırlık boynuna asılarak 20 dakika beklenir. 17 sopa vurulur. Kızgın demirle el ve ayakları dağlanır. 13 -akça halife, 20 akça pir hakkı olmak üzere toplam 33 akça para cezası alınır. Bir kurbanla cemaata ve görgüye alınır.

3. BURÇ : Komşularının ve başkalarının canlı ve cansız malını çalanlar, suçsuz yere akrabalarına ve komşularına hakaret edenler, suçludurlar. Hırsızlıktan çaldığı mallar tanıkların isbatıyla çaldığı paralar, eşyalar ve mallar olduğu gibi yeniden sahiplerine verilir. Yok edilmişseler bedeli ödenir. Her kimseye nasıl davranmış ve neyle dövmüş ise o kişi ve kişiler de aynı şekilde ve aynı cisimle kendisini dövecektir. Bu tip suç işleyenler 3 yıl suçlu olarak pir ve cemaat huzuruna gelemezler. Hiç kimse kendisiyle ilişki kuramaz ve yardım etmez, 3 vyıl sonra rehberin yanma götürülür. Rehber (...) cemaatın huzuruna

Page 84: Anadolu'da alevilik

götürür. (...) Pir ve cemaatın huzurunda kovulacak, ikinci defa aynı şekilde getirilecektir. Bu sefer cemaatın huzurunda 3 okka (3849

Page 85: Anadolu'da alevilik

ANADOLU'DA ALEVİLİK 61

cezası alınır. Tövbe ve yemin ettirilir. Bir kurbanla cemaate ve görgüye alınır.

6. BURÇ : Faize para verenler, alanlar ve aracılık edenler, faiz yoluyla başkalarını borçlandırarak evini, tarlasını, bağ ve bahçesini alanlar: hile yoluyla başkasının mallarını elinden alanlar, kumar oynayan, oynatanlar ve kumar yoluyla başkalarının mallarını elinden alanlar ' Günâhı kebir (Büyük günâh) işlemiş olurlar. Bu gibi suçlular 6 yıl pir ve cemaat yüzü göremeyecek. Her türlü akrabalık ve komşuluk ilişkileri kesilecek. Ekmeği yenilmeyecek... 6 yıl sonra rehberin yanına getirilir. Rehber, (...) pir ve cemaatın huzuruna getirir. (...) Pir ve cemaatın huzurunda bir batman ağırlığındaki bir cisim boynuna asılarak 45 dakika ayakta bekletilecek. 45 sopa vurulacak. Kızgın demirle el ve ayakları dağlanacak. Tövbe ve yemin ettirilecek. 60 akça halife, 70 akça pir, 125 akça para rehber hakkı para cezası alınacak. Bir kurbanla cemaate ve görgüye alınacak.

7. BURÇ : Karısını boşamış olanlar veya başkasının nikâhlı karısını alanlar, nikâhını bozmuş olanlar, bunlara yardım edenler suçludur... Bu suçu işleyenler, 7 yıl pir ve cemaat huzuruna alınamazlar. Sığırını, davarını köyün sığır ve davarına kalamazlar. Komşuluk edilmez, selam verilip- alınmaz. Evine gidilmez ve ekmeği yenilmez. 7 yıl sonra rehbere götürülür. Düşkün (...) üç defa huzurdan kovulacak. Her gelişinde aynı şekilde davranılacak. Dördüncüsünde huzura alınacak. (...) Pir ve cemaat huzurunda boynuna ağır bir cisim asılarak bir saat ayakta bekletilecek, 80 sopa vurulacak. Taşlı ve dikenli bir yolda yalınayak olarak bir saat yürüyecek. Sonra pir ve cemaatın huzuruna yeniden getirilecek. O yıl kurbanı ayn kesilecek ve

Page 86: Anadolu'da alevilik

diğer sofilerin kurbanlarına karıştırılmayacak, ayrı kazanda pişirilip dağıtılacak. Dili ve ayakları kızgın demirle dağlanacak. 90 akça halife, 100 akça pir, 150 akça rehber haki olmak üzere para cezası alınacak. Boşadığı karısına her yıl nafaka ödeyecek.

Page 87: Anadolu'da alevilik

ANADOLU'DA ALEVİLİK 6 3

kaynattlacağı bacanın içine seni baş aşağı olmak üzere asacağım. Kurban pişinceye kadar böyle kalacaksın. Eğer ölürsen şehitsin, kurtulursan sofisin. Kabul ediyor musun, etmiyor musun?” Suçlu kabul ederse, bu işlem yapılacak. Kabul etmiyorsa ölünceye kadar her türlü akrabalık ve komşuluk ilişkisi kesilecek ve köyden kovulacak. Öldürülen adam zina suçu ile aynı evin içinde öldürülmüşse ve tanıklar varsa bu suç sayılmayacak.

10. BURÇ : Bakire bir kızı zorla veya kandırarak iğfal etmiş, neticede evlenmemiş ve kızın geleceğini karartmış olanlar gaddardır, kâfirdir, münafıktır. Böylelerinin derdine derman bulunmaz. Laneti şeytandırlar. Kazandıkları haramdır. Komşuluk haramdır. Ölünceye kadar suçludurlar. Hiçbir pir. mürşid, sofi, komşu ve akrabasını görmeyecektir. Herhangi bir pir veya mürşid, onu ceme alırsa, o pir ve mürşid de sonsuza kadar suçlu olur. Yıkadığı temiz olamaz. Hiç bir mevkiye oturamaz, karar veremez. Her kim ki suçluyla ilişki kurarsa, yardım ederse o kimseler de suçludurlar. Zorla iğfjıl edilen kızı, her kim kendisine eş kabul ederse alan kişinin sevabı yer ile gök arasını dolduracak kadar büyüktür. Bu evliliğe bütün melekler imrenirler, sevinirler vie tanık olurlar.

11. BURÇ : Musahibinin, pirin, mürşidin, rehberin, kirvenin karısıyla zina edenler; kirvenin kızını almış olanlar; evli, nikâhfi ve sözlü olan kadınlara tecavüz edenler, ırz düşmanları olarak suçludurlar. Böylesi suçluların derdine derman olunmaz. Böyleleri kâfirdir, gaddardır, münafıktır, şeytan-ı lftindir...| Yezid lanetullahdırlar. Nem- rud'un ve Firavun un Sıfatından olup hiç bir suretle Ehlibeyt ve ehlimüsliim tarikatına alınamazlar. Böyleleriyle her türlü ilişki sürdürenler de suçludurlar. Bunların affı mümkün değildir.

Page 88: Anadolu'da alevilik

12. BURÇ : Mürşidini, pirini, rehberini, musahibini ve

Page 89: Anadolu'da alevilik

ANADOLU'DA ALEVİLİK 65

11. Düşkünü, düşkünşüğü bitmeden ceme alan dedeye düşkünün cezası veriliri

12. Bir sorun, cemde dede önünde çözüldükten sonra mahkemeye başvurmak suçtur. Dedenin kararına uymayan kişi bir yıl ceme alınmaz.

13. Zorunlu olmamasına karşın, çıkarı için kızını yabancıya veren beş yıl düşkün olur. Kızı alan kişi Bektaşi ise ceza kaldırılır.

14. Karısı zina yapan kişi, beş yıl düşkün olur. Karısını boşarsa düşkünlük kalkar.

15. Rehberin oğluna jtalip kız veremez. Rehber kızını talip oğluna verebilir.

16. Bir rehber kendi bğlunu ve torununu talipliğe alamaz. Damadını alabilir.

17. Suçsuz yere kaniim boşayanlar, beş yıl düşkün olur.

18. Bir rehber düşkün olursa, bu süre içinde talipler başka bir rehber yönetiminde inanç ve törenlerini sürdürürler.

19. Kocası öldükten jsonra. Alevi ve Bektaşi olmayan bir kadın, dinsel törene alılmaz.

20. Cezalardan alıntın paralar üçe bölünür. Üçte biri

Seyyit Battal Gazi dergahına, üçte biri Veli Baba dergahına (Afyon yakınlarındadır)], yoksullara verilmek üzere rehbere teslim edilir.

21. Düşkünlerin adları tüm rehberlere duyrulur. Cemlere alınmamaları için uyarılır.

22. Rehber kumar oynar ya da sarhoşluk yaparsa düşkün olur. Cezasını mürşid ayarlar.

23. Talip kumar oynarsa, bir yıl düşkün olur. 24. Rehberler bu kurallar ile ilgili konuları tartışmak üzere

ayda bir toplanmayı kabul ederler. “ Bu ahitnameyi, erenler

Page 90: Anadolu'da alevilik

yolunun selameti bakımından olduğu gibi uygulamayı kabul ediyoruz. Mürşidimiz katında kabul ettik uyguladık” derler. (Bektaşi ve Alevilerde Hukuk Düzeni (Düşkünlük)” , 1.

Uluslararası Türk Folklor Kongresi Bildirileri. Cilt 4, Ankara

1976, s. 203-250, Ahitname)

Page 91: Anadolu'da alevilik

•MUMSONDU” OLAYI

► Sünni mezhep ve tarikatların hiç birinde kadın ve erkek birlikte ibadet etmez. Yalnız dini törenlerde değil, dindışı toplantılarda bile haremlik-selamlık diye iki bölüm vardır. Kadın haremlik­

te, erkek ise selamlıkta oturur.

► Alevilerde ise kadın, erkek beraber otururlar. Çünkü kadın-erkek ayırımı yoktur. Olayın aslını bilmeyen kimi gericiler ise, “Aleviler mumsöndü yapıyorlar” diyerek, namus ehli bu insanlara iftira etmektedirler...

Page 92: Anadolu'da alevilik

68 BATTAL PEHLİVAN

Alevi töresinde, ibadet toplumsaldır. Ayin Cem (Ayn-i

Cem), insanların, kadın-erkek ayırımı yapmaksızın, gönül birliği ile biraraya toplanıp yakarmasına denir. Cemler, kurallara bağlı dinsel törenler olduğu için, bunlara yabancı kimse alınmaz. Böyle olunca da gerici kesimler, Aleviler için “ Mumsöndü” yapıyorlar gibi yalan ve yanlış iftiralarda bulunmaktadırlar.

Yıllardır bu konuda, yazı yazan kalem erleri, ‘ Bu iftiradır, yalandır” demişlerse de, söylenti bir türlü sona ermedi. Oysa mumsöndü olayı kendisine saygısı olan bir kimsenin asla kabul etmeyeceği, ağır bir iftiradır. Çağımızda, bu denli çirkin bir söylentiyle insanları aşağılamak, çirkinliklerin en büyüğüdür.

Peygamber’e Kadar Uzanır

Lütfi Kaleli, “ Kimliğini Haykıran Alevilik” adlı kitabında, “ Olayın aslının Peygambere kadar uzandığım” belirtmekte ve şöyle demektedir:

“ Bu olayın aslı taa Hz. Muhammed’e ve O’na inananların birlikte yaptıkları gizli toplantılara dayanın İslamiyet’in ilk yıllarında taraf bulmak ve çoğalmak pek kolay bir iş değildi. Kent yaşamında egemen olan Ebu Cehil, Ebu Leheb, Ebu Süfyan’lar Hz. Muhammed’in baş düşmanıydılar. Bunlardan Ebu Leheb için Tanrımın bedduası bile vardır. (.....)

Muhammed’i Yok Etmek İçin

Hz. Muhammed’e tahammül edemeyenler ve İslamiyet’i kabullenmeyen bu putperestler, inananlara yaşama hakkı tanımıyorlardı. Astıkları astık, kestikleri kestikti. Hz. Muhammed’i ortadan kaldırmak için ellerinden geleni yapıyorlardı. İşte bu baskıcı ortamda kent içinde ve kent dışında, özellikle Hıra Dağı’nda yapılan ve aralarında Hatice ile Fatima gibi kutlu kadınların da bulunduğu gizli

Page 93: Anadolu'da alevilik

toplantılar, inanmayanların iftiralarıyla çökertilmek isteniyordu. Yani, Hz. Muhammed ve O’na inananlar, inanmayanların gazabından kurtulmak için gizli yaptıkları bu ibadet,

Page 94: Anadolu'da alevilik

ANADOLU'DA ALEVİLİK 69

“ Meşveret” (söyleşi-dayamşma) toplantılarından dolayı “ ana-bacı tanımıyorlar” gibisine akıl almaz biçimde suçlanıyorlardı.

“Kâfirlerin Muradı”

Böylece halkı Muhammed’den soğutmak, İslâmi dinden caydırmak istiyorlardı. O kadar ki, türlü işkenceler yanında cana bile kıyıyorlardı. Lütfullah Ahmed'in yazdığı “ Ahir Zaman Peygamberi” adlı yapıtta denildiği gibi “ Kâfirler, Hz. Muhammed’e eziyet yapmak içm elbirliği etmişlerdi. Hele Kureyş’in reisleri hiçbir fırsatı kaçırmıyorlardı. Kendisine ağır hakaretlerde bulunuyor ve işkenceler yapıyorlardı.”

Sunni Yazarların Görüşü

Cemal Şener de “ Alevi Törenleri” adlı çalışmasında özellikle Sünni din adamlarının ve yazarların görüşlerinden alıntılar yaparak, mumsöndü konusunda, şunları söylemektedir

“ Mum söndü iftirası konusunda ilk alıntıyı, 1924 yılında kitabını Osmanlıca yazan Sünni kökenli eğitimci ve l. TBMM Aksaray Milletvekili Besim Atalay’dan alıyorum. Atalay “ Bektaşilik” kitabında; “ Sünniler’in zannettikleri gibi mum söndürme olayı yoktur. Bu çirkin bir iftiradır.” diyor.

Şimdi de, halen Diyanet İşleri Başkanlığında başmüfettiş olarak görevli bir ilahiyatçı yazarın bu konuda yazdıklarına bakalım.

Abdülkadir Sezgin şöyle yazıyor:

1- Eline sahip olmak : El ile kimseye kötülük etmemek, kimsenin malını çalmamak, kimseye haksızlık etmemek, kimsenin canını yakmamak, kimseyi dövmemek, kısacası;

Page 95: Anadolu'da alevilik

insanın eli ile yapacağı bütün işlerde ölçülü olması ve elini kontrol etmesi demektir.

2- Diline sahip olmak : Dedi-kodu yapmamak, fitne ve

Page 96: Anadolu'da alevilik

7 0 BATTAL PEHLİVAN

fesata katılmamak, yalan söylememek ve kısaca; insanın

diline sahip olması demektir. ı

3-Beline sahip olmak : İnsanın nefsine tabi olması harama “ uçkur” çözmemesi, zina yapmaması ve bu yolda kendisini kontrol etmesi demektir.” (Alevilik Üstüne Ne Dediler)

İlahiyatçılar Yazıyor

Cemal Şener. “ Evet. Bunları ben değil bir ilahiyatçı yetkili yazıyor .” diyor ve şöyle devam ediyor “ Gene Sünni kaynakların olaya bakışında bir kaç yazarın daha düşüncesini öğrenelim.

Alevilik konusunda alan çalışması ile bilinen muhafazakar öğretim üyesi Prof. Dr. Mehmet Eröz ise, yaptığı saha araştırmalarına dayanarak kitabında Tahtacı Aleviler’e ilişkin şöyle yazıyor,

“ Tahtacılar, zina edeni yakmak suretiyle cezalandırırlardı.

Zina yapmak, esrarı kaş etmek, babaların hakkını vermemek, köyde ve obada geçimsizlik etmek.... Bu yolsuzlukların bazıları da ölümle cezalandırılırdı.” (Türkiye’de Alevilik, Bektaşilik)

M. Eröz, devamla “ Alevi olan yörükler de zina edeni çam ağacına bağlayarak yakarlardı. Bunu ihtiyar yörüklerden dinlemiştik” diyor.

Zina Düşkünlüktür

Bu denli katı namus anlayışına sahip toplum ana-baba tanımadan nasıl mumsöndü yapabilir anlamıyorum?! Alevi- lerde zina olayı “düşkünlük” sayılır. Yani yoldan atılmaktır. Yoldan afarozdur. Bu ise en ağır suçlar arasındadır.

Durum böyle iken, her kadın erkek birlikteliği mum söndürmek değildir. Zina dağildir. Kadın da erkek de insandır. Konuşmak, sohbet etmek, arkadaş olmak, dost

Page 97: Anadolu'da alevilik

olmak insanlara mahsustur. Kadını insan yerine koymayanların Alevi Cem ayinlerinde kadınh-erkekli canların vecd halinde, kendinden geçercesine, trans halinde semah

Page 98: Anadolu'da alevilik

ANADOLU'DA ALEVİLİK 71

dönmelerini (tevhid) elbet doğru algılayamazlar. O olağa­ nüstü insansal olaya leke sürmeye çalışırlar.

Bakınız bu olayı gene ilahiyatçı olan başka bir öğretim üyesi Doç. Dr. Yaşar Nuri Öztürk, Alevi Cem ayinlerinde

semah dönmeyi şöyle anlatıyor:

Çirkin Bir Suçlama

“Sema yani zikir, kadın ve erkeklerin birbirlerinin ellerini tutarak dönmeleriyle olur. Karşı cinsler birbirlerini kucakla­ mazlar, sarılmazlar. Vecd ve İstiğrak içinde bir süre sema edip dönen dervişler yine mürşidin işareti ile bir son dua yaparak dağılırlar. İşin esası budur. Bunun aksine, (ayinde kadm-erkek sarmaş dolaş olmakta, ışıklar söndürerek adi münasebetlere girmekte v.s. şeklinde iddialar, Bektaşilerin lanetle andıkları ve bizim de hiçbir zaman müşahade etmediğimiz şeylerdir." (Tarih Boyunca Bektaşilik)

Bütün bunlardan anlaşılacağı gibi, mumsöndü olayı yalandır ve çirkin bir suçlamadır.

* * *

Bugün erenlere kurban Serim meydanda meydanda Bütün ikrar canım feda1

Canım meydanda meydanda

Kellemi koltuğuma aldım Kan ettim kapına geldim Ettiğime pişman oldum Tenim meydanda meydanda

( Y)oktur çınarım timarım

Yoktur kalbimde «ümanım Al malım yarlığa' canım Dilim meydanda meydanda

Page 99: Anadolu'da alevilik

72 BATTAL PEHLİVAN

Mümine hülleler biçin O kelp rakiplerden kaçın Ben bülbülüm bir gül için Zarım meydanda meydanda

Mümin olan olur veli

Beli olan olur gani Nesimi'yem üzün3 beni Derim meydanda meydanda 1 2

(1) İkrarımla canım feda (2) yarlığa: bağışla

Page 100: Anadolu'da alevilik

HER ALEVİ, KIZILBAŞ

OLMAKTAN GURUR DUYAR

Nasıl ki çeşitli iftiralar atarak Aleviler’i ahlâksız, kir

lerse; “Kızılbaş” diyerek, sözde onlara

hakaret edip, gütmüşlerdir.

i gibi göstermek istemiş-

küçük göstermek amacı da

► Oysa, her Alevi, Kızılbaş olmaktan gurur duyar. Kızılbaşlığın iyi bir şey olduğunu bilir, fakat karşıt görüşlüler bu sözü, hakaret amacıyla kullandıkları zaman, tepki gösterir.

Page 101: Anadolu'da alevilik

7 4 BATTAL PEHLİVAN

“ Mumsöndü yapıyorlar, ana-bacı tanımıyorlar, yıkanmıyorlar...” şeklindeki suçlamaların dışında, Aleviler’e bir de “ Kızılbaş” diyerek, onları sözde aşağılıyorlar. Amaçları, Aleviler’i horlamaktır, küçük göstermektir... Oysa, Kızılbaşlık öyle sanıldığı gibi, kötü bir anlam taşımaz. Her Alevi, Kızılbaş olmaktan gurur duyar. Bazılarının dediği gibi

Kızılbaşlık, Alevilik’ten ayrı bir şey değildir. Her Alevi Kızılbaştır da...

“Kızılbaşlık Gibi Ünvanımız Var”

Araştırmalarına güvendiğimiz yazar Rıza Zeylut, “ Öz

Kaynaklarına Göre Alevilik” adlı kitabında, “ Aleviler, Kızılbaş olmaktan utanç veya küçüklük duymazlar. Onlar, karşıt insanların bu sözü hakaret anlamında kullanmalarına kızarlar. Hatta “ Kızılbaşlık gibi Unvanımız var” diyerek Kızılbaşlığıyla övünürler.” demekte ve konu ile ilgili görüşlerini şu şekilde açıklamaktadır:

Kızılbaşlık Hz. Ali’ye Kadar Uzanır

Kızılbaşlık deyiminin geçmişi ile ilgili olarak değişik olaylar gösterilse de, Aleviler, Kızılbaşlık olayını Hz. Ali’ye bağlarlar. Onlara göre, Uhut'ta Hz. Muhammed'in yaralarından akan kanı Ali, başına sürerek yere damlamasını önlemiştir. Ali, Uhut’ta kendisini Peygamber’e siper etmiş, herkes kaçarken. Peygamber’i korumuştu. Bu çarpışmada tam 16 yerinden yaralanmış, eli, yüzü kan içinde kalmıştı. Başlığı da kandan kıpkızıl olduğu için Ali’ye “ Kızılbaş” denilmiştir.

Yine; Hayber’in kuşatılmasında Hz. Ali, başına kırmızı bir başlık sarmış, savaşa öyle gitmiş ve kazanmıştır.

Page 102: Anadolu'da alevilik

Hz. Ali Kırmızı İmame Sardı Peygamber ölünce, Hz. Ali ve akrabalarından bir kaç kişi

naaşı yıkamış ve gömmüşlerdir. Peygamberin naaşım ortada bırakan Ebubekir ve Ömer,

halife seçimi için sert mücadeleler yapıp bazı insanların

Page 103: Anadolu'da alevilik

ANADOLU'DA ALEVİLİK 7 5

onayını Ebubekir için almışlardı. Daha sonra Peygamber akıllarına gelmiş, gidip mezardan çıkarmaya kalkışmışlardı. Bunu duyan Hz. Ali, başına kırmızı imamesini sarıp mezarın başında onları karşılamış ve "Eğer Peygamber’i mezarından çıkarmaya kalkarsanız, hepinizi kırarım” demiş; Ebubekir’le Ömer’i ve yandaşlarını püskürtmüştü.

Sıffin Savaşı’nda, Hz. Ali'nin askerleri, başlarına kırmızı serpuş giymişlerdi.

Bundan sonra. Aleviler için kırmızı başlık ayırıcı bir işaret olmuş, Hz. Ali’ye bağlılığın; O’nun yolunda olmanın sembolü sayılmıştır.

Anadolu’daki Alevi Türkmenleri de savaşta kırmızı külah giymişlerdir.

Gazi Ruhlu İnsanlar

Selçuklular döneminde 1277 yılında ayaklanıp Konya’ya giren Karamamoğlulları kuvvetlerinin de başlarında kırmızı börk vardır. Selçuklular çağında Anadolu’daki savaşçı Tüıkmenler, kırmızı başlık giyiyorlardı. Gazi ruhlu bu insanlar Alevi idiler. Osmaniı Beyliği kurulunca, diğer beylik askerlerinden kendilerininkini ayırmak için kırmızı börkü ak börke çevirdiler. Askerler, o zamana kadar On iki İmam’a bağlılığın ifadesi olarak 12 dilimli külah giyiyorlardı. Osmanlılar, ayaklan yere basınca bunu da 6 dilime çevirdiler. Böylece Anadolu’daki Alevi çoğunluk baskı altına alınmaya, eritilmeye başlanıyordu.

Özellikle 16. Yüzyıl’da

Page 104: Anadolu'da alevilik

Hacı Bektaş Veli de, Alevi yoluna uygun olarak başına kırmızı renkli imame sarmış; böylece kendisinin Hz. Ali yolundan olduğunu açıkça ifade etmiştir.

İran’daki Alevi Türk Safevi devletinin askerleri de kırmızı başlık kullanıyorlardı.

Kızılbaş sözü, özellikle lö.Yüzyıl’da Osmanlılar tarafından Aleviler'i işaret eden, kötüleyen bir deyim olarak sıkça kullanılırdı.

Page 105: Anadolu'da alevilik

BATTAL PEHLİVAN 76

Alevi İle Kızılbaş Aynı Şeydir Şunu önemle vurgulamak gerek: Anadolu’da Hacı Bektaş

ocağına bağlı Bektaşi Alevileri'nden ve Seyyid denilen dede ocaklarına bağlı, Hacı Bektaş’ı makam ve büyük Pir sayan Aleviler den başka bir Kızılbaş topluluğu yoktur.

Kızılbaşlık da: kaynağı Hz. Ali'ye uzanan bir açıkça bağlanmanın ifadesidir. Kızılbaş İle Alevi aynı şeydir.

Ozanların Tepkisi Karşıt görüşlülerin, hakaret amacıyla kendilerine “Kı­

zılbaş” demelerinden etkilenen Pir Sultan Abdal “Kızıl­ başlık”! Ali’yi sevmekle özdeşleştiriyor ve şöyle sesleniyor

Gidi Yezit bize Kızılbaş demiş

Meğer Şah’ı sevdi dese yeridir Yetmiş iki millet sevmedi Şah’ı Biz severiz Şah-ı Merdan Ali’dir

Kırkımızda bir katara dizildik Hakk’a Muhammed’e ümmet yazıldık Hakikatta şerbet olup ezildik Biz içeriz sakicimiz Ali’dir

Gidi Yezit bizler haram yemedik Batın olup gördüğümüz demedik

İkrar birdir dedik geri dönmedik Yediliriz, yedicimiz Ali’dir

Muhammed dinidir bizim dinimiz Cebril-i Emin’dir hem rehberimiz Tarikat altından geçer yolumuz Biz müminiz mürşidimiz Ali’dir

Page 106: Anadolu'da alevilik

ANADOLU'DA ALEVİLİK 77

Pir Sultan’ım Nesimi’dir Pirimiz

Evvel kurban verdik Şah’a serimiz On İki İmam meydanında darımız Biz şehidiz serdarımız Ali’dir

Kızılbaşlığından gurur duyan günümüz ozanlarından Aşık Kul Ahmet ise bakın olayı ne güzel betimlemiş:

Bize Kızılbaş demişler Gül de kırmızı değil mi? Binbir çeşit kelâm söyler

Dil de kırmızı değil mi?

Pirimiz Ali Aba Süzülürüz kaptan kaba Doğup batarken her saba(h) Gün de kırmızı değil mi?

Bütün huriler libası

Muhammed’in tacı-fesi Atatürk’ün madalyası O da kırmızı değil mi?

Kınalamış parmakları Mezelenmiş dudakları Güzellerin yanakları O da kırmızı değil mi?

Ali, Hayber diyarında Kan akar Zülfikârında

İlikte, canda, damarda

Kan da kırmızı değil mi?

Page 107: Anadolu'da alevilik

78 BATTAL PEHLİVAN

Biri elma birisi nar

Kiraz bahçede ne kibar

Çeşit çeşit meyveler var Çoğu kırmızı değil mi?

Kul Ahmed'im gezdim dağı Seyreleyledim bahçe bağı Sallanıyor Türk Bayrağı Rengi kırmızı değil mi?

Page 108: Anadolu'da alevilik

“BİR KEZ GÖNÜL YIKTIN İSE,

BU KILDIĞIN NAMAZ DEĞİL!...”

► Aleviler, Cem törenleri sırasında, bir halka oluşturarak “Halka Namazı” adı altında, bir ibadet biçimi icra ederler. Bu sırada insanlar, gönül gönüle ve cemal cemaledir. Kıble insandır.

► İnsanın gönlünü yapmak ise, Hacc’a gitmektir. İnanışa göre, “Bir kez gönül yıktın ise, pek çok kez namaz da kılsan, Hacc’a da gitsen boştur.” İnsan sev­

mek, ibadetlerin en büyüğüdür.

Page 109: Anadolu'da alevilik

8 0 BATTAL PEHLİVAN

Alevilerde “ Namaz yok, niyaz var” demiştik. Fakat “ Namaz yok” derken, Sünniler’in anladığı anlamdaki namazı kastetmiştik. Alevilerde de namaz vardır. Bunun adı da “ Halka Namazı” dır. Halka Namazı sırasında insanlar gönül gönüle, cemal cemale (yüzyüze) olduklarından, bu aynı zamanda “ Niyaz” anlamına da gelir. Çünkü canlar. Cem töreninin belirli anlarında birbirine veya Dede’ye niyaz olurlar. Bu da Hakk’a niyaz olmak sayılır. İnsanın gönlü Allah'ın evidir, Beytullah'tır. O halde Kıble insandır. İnsan, Tanrı’nın yeryüzüne yansıyan, hayali görüntülerinin, en bilge ve kutsal olanıdır.

Tanrı’ya Yakın Olmak

Cem töreninin bir bölümünde, hazırda bulunan canlar, bir halka oluştururlar ve Dede’nin yönetiminde, tevhit çekerek, “ Allah... Allah...” , “ Ya Allah Ya Muhammed Ya Ali” diyerek yakarırlar. Bu anda insanlar, Tanrı’ya yakın olmanın en doruk noktasını yaşarlar. Zikre girerler. Vecd halinde ve kendilerinden geçerek dua ederler. İçlerinde hıçkırıklarla ağlayanlar olur. Tabii bu sırada (defalarca bahsettiğimiz gibi) kadm-erkek beraberdir. Bu beraberliğe bir anlam veremeyen karşıt görüşlüler, “ Mumsöndü” yalanını uydurmuşlardır.

Namazın Şekli Aleviler’e göre, Kuran’da Namaz la ilgili bir Ayet veya Sure

yoktur. Hazreti Muhammed’in zamanında, ve daha sonra, İslâmiyet’in yayılmasını kolaylaştırmak için, şekilciliğe biraz daha önem verilmiştir. Hz. Muhammed ve diğer Müslümanlar birlikte, aynı şekilde namaz kılmışlardır. Çünkü Putperestlere ve diğer dinlerden olanlara bu şekilde kendilerini daha iyi anlattıklarına inanıyorlardı. O bir dayanışma göstergesi idi de... Kaldı ki, o günkü namazın biçimi ile, bugünkü biçimi arasında

Page 110: Anadolu'da alevilik

da önemli farklılıklar vardır. Nedeni de namazın Kuran’da “ Şöyle kalkacaksın, böyle yapacaksın” diye bir şeklinin tarif edilmemesidir.

Page 111: Anadolu'da alevilik

ANADOLU'DA ALEVİLİK 81

“Tanrı’yı Gönülde Anmak”

Temiz ve içten duygularla, Allah’ı anan her insan, o an ibadet yapmış sayılmaktadır. Toplu ibadetlerde bu duygu zirveye çıkar. Kuran'daki ‘‘Salat” ı namaz gibi değil, “ Tanrı’yı gönülden anmak” gibi yorumlayan Aleviler, “ temiz bir gönülle Allah’ı andıkları an, kendilerini namaz kılmış saymaktadırlar. Hatta buna “ Allah’ı içimizde hissetmek...” gibi de ifade etmektedirler.

Büyük Bir Aşama

Alevi geleneklerinde, eski uygarlıkların izleri oldukça fazladır. (Orta Asya, Sümer, Eti, Anadolu). Eski yakarış biçimlerinde de izler taşıdığı kabul edilir. Bu, dini törenlerin daha da zenginleşmesine neden olmuştur. Örneğin, "Semah’' eski geleneklerin gelişmiş bir devamıdır.

Bu konuda bir başka görüş de var: Anadolu Alevileri, kendilerini "Büyük bir aşama yapmış Müslümanlar” olarak kabul ederler. Yüzyıllar önce, Sünni anlaşıyına göre kılınan namazı, Şeriat kapısında bırakmışlar. Tarikat ve Marifet kapısını da geçtikten sonra Hakikat kapısına ulaşmışlardır. Bu anlamda şekilciliğin hiç önemi yoktur... Namazlarının kılındığına inanırlar. “ Alınmış abdestim aldırırlarsa /

Kılınmış namazım kıldınrlarsa.” (Pir Sultan)

Alevi’nin yaptığı esastır, usûl değildir. Alevi ibadetini usulen yapmaz, özden yapar. Alevi inançlarında ibadet gösteriş için yapılmaz, Hak için yapılır.

Ramazan Orucu

Ramazan orucu için de aynı şeyler söylenebilir. Aleviler, Ramazan orucunun biçimine dair de, Kuran’da herhangi bir hükmün bulunmadığını söylüyorlar. Kuran, yalnızca “ Oruç

Page 112: Anadolu'da alevilik

tutun” diyor. Süresini de 30 gün olarak vermiyor. Alevi, bunu da “Nefsinize hakim olun,” Kötülüklere oruç tutun” şeklinde yorumluyor. Oruç insanın aç kalması değil; eline, diline, beline, sahip olmasıdır... Buna karşın. Muharrem ayında, 12 günlük bir oruçları vardır. Bu da, Hz. Ali ve

Page 113: Anadolu'da alevilik

82 BATTAL PEHLİVAN

O’nun soyuna yapılan zulüm, özellikle Hz, Hüseyin’e Kerbelâ’da çektirilenler, gözönünde bulundurularak, onların anısına saygı göstermektir. 12 günlük oruç süresince sahura kalkılmaz, su içilmez, et yenmez; karı-koca, yataklarını ayırır...(v.s.)

El Ele, El Hakk’a

Aleviler, Hacc’a gitmeyi de, buradan kalkıp Mekke’ye

gitmek şeklinde yorumluyorlar. Onlar insanın gönlünü yaptıkları/gönüle girdikleri zaman, kendilerini Hacc’a gitmiş sayıyorlar.

“Yunus Emre der: Hoca Gerekse bin var Hacc’a Hepisinden iyice Bir gönüle girmektir!”

Alevi inancına göre, ibadetleri, bireyler tek tek kendileri için değil, toplum için yapmalıdırlar. El ele. el Hakk’a... Dayanışmak, yardımlaşmak, bölüşmek Aleviliğin esesların- dandır...

Page 114: Anadolu'da alevilik

“KAMİL İNSAN”

OLMANIN KOŞULU

“DÖRT KAPF’DAN

GEÇMEKTİR...

► Hacı Bektaş Veli, Mevlâna ile karşılaş­

tığında, “Şeriat’ta şu şenindir, bu benim; Tarikat'ta hem şenindir, hem benim; Hakikat’ta ise ne şenindir, ne benim” diyerek, konunun felsefi yanını, net biçimde ortaya koymuştur.

Page 115: Anadolu'da alevilik

8 4 BATTAL PEHLİVAN

“ Dört kapı’’ kavramı da, diğer pek çok kural gibi, Aleviliğin vazgeçemeyeceği ilkelerdin Şeriat kapısı. Tarikat kapısı, Marifet kapısı. Hakikat kapısı... Bunlardan geçilme- diği zaman, kişi hamdır, çiğdir. Alevi süreğine girmek, ancak

bu dört kapıdan geçmekle mümkündür.

Birlik, Dirlik Kapısı En son kapı “ Hakikat kapısı”dır. Adından da anlaşılacağı

gibi, gerçek kapı budun Bu kapıda insan, kendisini eğitir, eksiklerini tamamlar ve Tann’yla karşı karşıya gelir. Bu kapıda birlik vardır, dirlik vardır. Birlikte üretip, birlikte tüketmek vardır. Bu kapıda, insanlar arasında ayn gayrı yoktur. Herşey toplum içindir. Dayanışmak, yardımlaşmak... bu kapıdan geçmekle mümkündür. Hacı Bektaş'ın dediği gibi, bu kapıda “ Ne şenindir, ne benim” ; halkındır, toplumundur. Benlik yok olmuştur.

Hakikat kapısına varmak için, önce Şeriat kapısından, ardından Tarikat kapısından, daha sonra da Marifet kapısından geçmek şarttır. Bu üç kapıdan birinde başarı gösteremeyenler, gerçek kapıya ulaşamazlar. Aleviler ce her vesileyle anılan ve çok önemsenen bu dört kural şu şekilde açıklanabilir:

Şeriat Kapısı Kişi, bu kapıdayken. İslâmiyet’in koyduğu kurallara hiçbir

eksik bırakmadan uymak mecburiyetindedir. Peygamberimiz Hz.Muhammed, Müslümanlıkta uyulması gereken bütün kuralları bu kapıya koymuştur. Bir Alevi de, Sünni gibi daha yolun başındayken, bu kurallara uyacaktır belki, fakat ne var ki. Anadolu Alevileri bu kapıdan çoktan geçtiklerine inanırlar.

Page 116: Anadolu'da alevilik

Burada daha çok şekilcilik vardır. Önemli olan esas ise, öz ise, bu kadar katı kurallar niye?...

Hacı Bektaş Velimin öğretisinden etkilenen, “ Aleviler bu kapıdan çoktan geçtiklerine inanmaktadırlar” demiştik. İnanışa göre, yüzyıllar önce bu görev tamamlanmıştır. Aynı şeyleri tekrarlamanın hiç bir yararı yoktur, anlamı da yoktur.

Page 117: Anadolu'da alevilik

ANADOLU'DA ALEVİLİK 85

Aleviler’in ulu bildiği ünlü ozan Kul Nesimi bu görüşü şu şekilde şiirleştirmiştir

Abdestimiz katlanmak Namazımız sabretmek

Biz bir oruç tutarız

Ramazana benzemez

Tarikat Kapısı Alevi-Bektaşi inancına göre, Tarikat kapısı Hazreti

Ali'den kalmıştır. Alevi süreğinin, ana ilkeleri, bu kapı ile ortaya konmaktadır. Birisiyle musahip (Yol kardeşi) olmayanların kesinlikle bu kapıdan geçmeye hakları yoktur. Tarikat yolunda yürümük kolay değildir. Belli yükümlülükleri vardır. Bunların en önemlisi, tarikat eri olan insanın sır saklamasıdır, ser verip sır vermemesi gerekir.

Marifet Kapısı Önceki kapılardan başarıyla geçen kişi, Marifet kapısına

girmeye hak kazanmıştır. Marifet kapısı, bilim kapısıdır... Marifet kapısı, öyle bir kapıdır ki; çiği pişkin, hamı olgun kılar. Bu kapıdan, giren bir can, bilgisizlikten arınmış olarak çıkar. En zor kapı, burasıdır. Üç evresi vardır. İlki “ Ayne’l- yakin” , İkincisi “İlme’l-yakin”, son evre ise “ Hakke’l- yakin”dir.

Ayne’l-yakin, bizzat görerek tanıyıp öğrenmektir. İlme’l- yakin, bir müddet eğitim görerek öğrenip tanımaktır. Hakke’l-yakin ise, sonuca varmaktır, doğruyu bulmaktır. Bu Marifet kapısının en son aşamasıdır. Evrenin ve doğanın nasıl oluştuğunu, yaratılışını, öğrenip kavramak, ancak bu durakta,

Page 118: Anadolu'da alevilik

yani Hakke’l-yakin durağında, mümkündür. Kişi, artık bu noktada belli bir senteze varmıştır.

Hakikat Kapısı Şeriat, Tarikat ve Marifet kapılarını geçip Hakikat

(Gerçekler) kapısına ulaşabilen bir kişi, artık insan-ı

Page 119: Anadolu'da alevilik

86 BATTAL PEHLİVAN

kâmildir. Tanrfya, doğa ve evrene ait bütün bilgiler, ancak bu kapıda öğrenilebilir. Gerçekleri öğrenip kavramak. Hakikat kapısfndan geçmekle mümkündür. Kişi burada

Tanrı ile yüzyüzedir, O’nunla beraberdir... Benlik burada yok olur. Bu kapıdan geçmiş insanda bencillik olmaz, kibir olmaz, kin olmaz... Birlik ve beraberliğin önemi burada anlaşılır.

Şer'i şerif inkâr olunmaz amma 1 Şeriat va şeriattan içeri Tarikat sırrullah bulunmaz amma 2 3

Tarikat var tarikattan içeri

Gördüğüm şeriat şeriat değil

Gittiğim tarikat tarikat değil Hakikat sandığın hakikat değil Hakikat var hakikattan içeri

Vech-i Harabi’ye gel eyle dikkat ’ Hakk’ın cemalini eylersin rüyet 4 Sade “Hak var” demek, değil marifet Marifet var, marifetten içeri

(1) Şer'i şerif: Şerefli şeriat; (2) Sırrullah: Tanrı'nın hikmeti; (3) Vech: Yilz. çehre (4) Rüyet eylemek: Görmek

Page 120: Anadolu'da alevilik

HER ALEVİ, İBADETİNİ

KENDİ DİLİ İLE YAPAR

► Yaklaşık üç buçuk saat süren cem törenlerinin açılışı, yürütülmesi ve kapmışı süresince “Gülbang” diye anılan pek çok dua okunur. Gülbang, bülbül sesi anlamına gelir.

► Gülbanglara “Bism-i Şah, Allah Al­

lah!...” diye başlanır. Dede, gülbangı bitirdiğinde, canlar “Amin” yerine “Allah Allah” diye karşılık verirler. Gülbanglar Türkçe’dir.

Page 121: Anadolu'da alevilik

88 BATTAL PEHLİVAN

Alevi Cem ayinlerinin açılışı, yürütülmesi ve kapanışı süresince Dede’nin yaptığı dualara] “ Gülbang” adı verilir. Herbiri bir şiir niteliğinde olan ve okunurken kişiyi derinden etkileyen Gülbang’ın sözcük anlamı “ Bülbül sesi” dir.

Her Anadolu Alevisi, ibadetini kendi dili ile yapar. Arapça dualara itibar etmezler. Kaldı ki; Alevilere göre Kuran, ilk biçiminden çok farklıdır. Birinci kez Osman tarafından, daha sonra da Mervan tarafından değiştirilmiştir. Ancak anlamını bildikleri, bilime ve mantığa uygun buldukları kimi ayetleri okurlar. Alevilere göre; Cebrail, kanatlı, kayıptan haber getiren bir melek değil, Hz. Muhammed’in aklıdır.

“Bism-i Şah, Allah Allah!...”

Gülbanglara, "Bism-i Şah, Allah Allah!...” diye başlanır.

“ Şah” , Hazreti Ali’nin adlarındandır. Dede, gülbangı okurken, kimi aralarda veya bitirdiğinde, canlar “ Amin” yerini. “ Allah Allah” diye karşılık verirler.

Cem törenleri sırasında pek çok gülbeng okunur. Bu gülbanglardan bazılarını şöyle sıralayabiliriz:

Hizmet Sahiplerine Okunacak Dua

Ayin-i Cem’i yürütecek Dede, tüm canlarla yüz yüze gelecek şekilde, bir post üzerine oturur. Dedenin oturduğu bu makama "Mürşit postu” adı verilir. Cem töreni başlarken; Rehber, Gözcü, Çerağcı, Zakir, Süpürgeci (Farraş), Meydancı, Niyazcı (Kurbancı), Sakkacı, İbriktar, Pervanı (Peyik), Bekçi (Ayakçı) adı verilen on bir hizmet sahibi, Dede’nin önünce ayaklarını mühürleyip dizilirler. Dede onlara şu gülbangı okur:

“ Bism-i Şah, Allah Allah!... Akşamlar hayrola, hayırlar feth ola, şerler def ola!... Hizmetiniz kabul ola! Muradınız hasıl ola!

Page 122: Anadolu'da alevilik

Haziran, gaiban, zahir, batın ayını cem erenlerinin nur cemallerine aşk ola! On sekiz bin âlemle birlikte mü’min, müslim cümle kandaşlarımızı, Muhammed-Ali eşiğinden mahrum etmeye. Allah, cümlemizi didar-ı Ehl-i

Beyt’e, mesreb-i Hüseyn’e nail eyleye... Hizmet sahiplerinin

Page 123: Anadolu'da alevilik

ANADOLU'DA ALEVİLİK 89

hüsm-ü hizmetleri üzerinizde ola. Saklaya, beldeye... Dil bizden, nefes Hacı Bektaş Veli’den ola. Gerçek erenlerin

demine hü!”

Bu gülbangtan sonra, hizmet sahipleri, görevlerinin başına dönmeden önce, topluca, Dede’nin önündeki meydana niyaz edip, yeniden aylaklarını mühürleyerek dara dururlar. Dede bu kez de şunları söyler

■‘Tecella, Tevella Hakk’a yazıla. Tecellanız temiz, yüzünüz ak ola. Tecella gören cehennem narı görmeye. Erenlerden hizmet, Allah Eyvallah!,..”

Bu gülbankgtsn sonra, hizmet sahipleri görevlerinin başına giderler. Bundan sonra Ayin-i Cem in her türlü güvenliği, huzur içinde yapılmasından bunlar sorumludur. Orada kalan süpürgeci, meydana üç kez süpürgeyi çalıp dara durur. Ve Dede’yi hitaben şu gülbangı okur

“ Bism-i Şah, Allah Allah!.. Güruh-u Naciyim, Kırklar meydanında süpürgeciyim, Hüseyn-i Kerbelâ için gözlerim kan yaştır. Yüz bin lanet olsun, Yezid’in bağrı taştır. Pirimiz Kırklar içinde Seyyid-i Ferraş’tır. Ber Cemal, Muhammed

Kemal, İmam Hasan, İmam Hüseyin, Ali bülende salavat!”

Dede ise buna karşılık şunları söyler

‘‘Bism-i Şah... Allah Allah! Hizmetin kabul ola! Muradın hasıl ola! Seyyid Ferraş efendimizin himmeti üzerinizde ola! Gerçek erenlerin demine hü!...”

Cem Açılış Gülbangı *'Bism-i Şah, Allah Allah!... Akşamlarınız hayır ola, hayırlar

vasıl ola, şerler def ola, münkirler mat ola, münafıklar berbat ola, müminler şar-ı hürmet ola, üç ile beşi kesmeye! Namerde muhtaç etmeye. Neydim, ne oldum dedirtmeye. Kendinden

Page 124: Anadolu'da alevilik

başkasına muhtaç etmeye. Gökten hayırlı rahmet, yerden hayırlı bereket, evliyalardan himmet Hazreti Peygamberden şefaat ey leye! İkrarınızda sabit ve kadem eyleye! Dertlerimize deva, hastalarımıza şifa, borçlarımıza sır ihsan eyleye!... Hak eren, Rum erenleri,

Horasan Pirleri, gaip erenleri. Pirimiz Hünkâr Hacı Bektaş

Page 125: Anadolu'da alevilik

90 BATTAL PEHLİVAN

Veli, Balım Sultan, Abdal Musa Sultan, Kaygusuz Abdal,

Mehterşah Sultan, Niyazi Baba Sultan, Veli Baba Sultan, Cemal Baba Sultan, Koluaçık Hacım Sultan ve cümle sultanları daim ve kaim eyleye, keremlerimize berdevam eyleye!

On İki İmam, On Dört Masum-u Pak. On Yedi Kemerbest, Yetmiş İki Şehidi Şüheda efendilerimiz şefaat eyleye!

Cümlemizi Ehl-i Beyt güruhundan eyleye! Hak erenler, Hızır Nebi, Medet senden ya Ali! Pirimiz, tarikat Piri Hünkar Hacı Bektaş Veli, Balım Sultan, Abdal Musa Sultan, Kaygusuz Sultan yolumuza kılavuz ola!... Hak erenler kesilmiş olan kurbanı İmam Hüseyin Efendimizin sürüsüne kata! Binbir sevap eyleye! Hak erenler, bu Cem’e geleceğim

diye evinden aklanıp da, adım adım geldiği adımlarına binbir sevap eyleye!... Allah Allah, diyen canlardan Allah razmola! Hak erenler, hepimizin niyazını kabul ve makbul eyleye! Hak erenler, cümlemizi Güruh-u Naci fırkasından eyleyip cennet ve cemalinden mahrum eylemeye!.. Dil bizden, nefes On İki İmam, Şah Abdal Musa’dan ola!... Akşamlarımız hakkında hayırlısı ola! Gerçekler demine hü diyelim, hü!...”

Musahib Olacaklar İçin.... Musahib olacak 2 çift (dört can) yan yana dizilir, ayaklarını

mühürleyip dara durduklarında, Dede şu gülbangı okur

“ Bism-i Şah, Allah Allah!... Geldiğiniz yoldan, durduğunuz dardan, çağırdığınız pirden şefaat göresiniz! Cenab-ı Hak, Hünkâr Hacı Bektaş Veli Sultan ikrarınızda ber-karar eyleye! Hünkâr Hacı Bektaş Veli Allah'a kul, Muhammed’e ümmet, Ali’ye talip eyleye. Bu yoldan bu dardan, bu pirden ayırmaya! Cedd-i camalim yaramaza, uğursuza, pirsize, duş getirmeye! Şeytan’ın şerrinden, gafil gadadan, görünmez beladan koruya!

Page 126: Anadolu'da alevilik

Cenab-ı Allah, hayırlı devlet, gökten hayırlı rahmet, yerden hayırlı bereket nasip eyleye! Darınız, niyazınız kabul ola! Gerçeğin demine hü!”

Page 127: Anadolu'da alevilik

ANADOLU'DA ALEVİLİK 91

Sofra Gülbangı “ Bism-i Şah, Allah Allah!... Elhamdülillah, nimet-i devlet

ziyade ola! Er, Hak bereketin vere! Bu gitti, yenisi gele! Nimet-i Çelil, berekat-ı Halil ola! Artsın eksilmesin, taşsın dökülmesin! Bir nimet-i nur ola! Cömert lokma sahibi ve bilcümle al-i Resul cümlemizin yüzümüz ak, gönlümüz pak, düşmanlarımız hak ola! Hak- Muhammed-Ali, On İki İmam, On Dört Masum-u Pak, On Yedi Kemerbest gözcümüz ve bekçimiz ola!... Didarından, katarından, birlik ve dirliğinden ayırıp, şaşırıp düşürmeye! Çağırdığımızda omuzlarımızda ola! Imdad-ı resul ola! Üçler, beşler, yediler, kırklar, üç yüz altmış altılar, binbirlerin himmeti daim, nazarları üzerimizde hazır ve nazır ola! Kutb-ı alem, Şah-ı Ekrem, Zat-ı tamam, hayat-ı müdamın desteği has-u tam, pirimiz, üstadımız, mecle-i mülazımımız, Hünkâr Hacı Bektaş Veli Efendimizin kerametleri zahiren ve batmen üzerimizde hazır ve nazır ola! Arafat’ta İman Cafer sürüsüne karışa! Gerçeğin demine hü!...”

Kurban Gülbangı Görgü cemi sırasında, yani iki çift (karı-koca), müsahip

olurken, kesilen kurban için, şu yol ve dualar sıralaması izlenin

Kurbancı kurbanları meydana getirir ve onlara su ve tuz verilir. Kurban sahipleri ve on iki hizmet sahibinden birisi olan Kurbancı, kurbanlık koçlarla birlikte dara dururlar. Kurbancı, sağ el ile kurbanın sağ ön ayağını havaya kaldırır. Dede kurban duası okur. Kimi zamanda kurban için yazılmış deyişler okunur. Dede duanın sonunda şunları söyler.

‘‘Kurban-ı Halil, ferman-ı Çelil, tığ-ı Cebrail, itaat-ı

İsmail!”

Kurbancı: ‘‘Allahü ekber, Allahü ekber, Allahü ekber...

Page 128: Anadolu'da alevilik

Eşhedü enla ilahe illallah. Allahü ekber, Allahü ekber, Allahü ekber velillahil hamd” şeklinde peş peşe üç kez tekbir getirir.

Dede: La feta illa Alila seyfe illa Zülfıkar. Nasrün min

Page 129: Anadolu'da alevilik

92 BATTAL PEHLİVAN

Allahi ve fetkün karib ve beşerül-mü’minin. Ya Allah, ya

Muhammed, ya Ali! Pirimiz, üstadımız Hünkar Hacı Bektaş

Veli. Gönül birliği ile diyelim bir Allah, Allah!...” diye seslenir. Cem’deki canların tümü, secdeye eğilir ve “ Allah, Allah...” diye yakarır. Dede, meydana doğru eğilip şu gülbangı okur:

"Bism-i Şah, Allah Allah! Akşamlar hayır ola! Hayırlar feth ola! Şerler def ola! Münkirler mat, münafıklar berbat ola! Mü'minler şad ola! Meydanlar abad ola! Sırlar mesrur ola! Hak-Muhammed-Ali yardımcımız; ola! On İki İmam, On Dört Masum-u Pak, On Yedi Kemerbest katarından, didarından ayırmaya! Pirimiz, üstadımız Hünkar Hacı Bektaş Veli muin ve destgirimiz ola! Cenab-ı Hak, münkir münafık şerrinden, ad-u mekrinden hıfz-ı emande eyleye. Gökten hayırlı rahmet, yerden hayırlı bereket ihsan eyleye! Namerde muhtaç eylemeye! Lokmaya sevap sayıla! Kazaları, afetleri, belaları defetmiş ola! Dil bizden , nefes Hazreti

Hünkâr’dan ola! Nur-u nebi, kerim-i Ali, gülbank-ı evliya. Hünkâr Hacı Bektaş Veli... Gerçek erenlerin demine hü!...”

Sazcılara Okunacak Gülbang

“ Bism-i Şah, Allah Allah!.. Nefesleriniz kimya olsun! Dinleyen canlara şifa olsun! Hak-Muhammed-Ali yardımcınız olsun! Üçler, Beşler, Yediler, Kırklar, Fatıma güzarından ayırmasın! Abdal Musa Sultan’m dem-i devranı yürüsün! İmam Bakır Efendimiz yardımcımız olsun. Gerçeğe hü!”

Dolu İçme Gülbangı “ Bism-i Şah, Allah Allah!... Dolularınız dolu ola! Kalbiniz

gani ola! Hak- Muhammed-Ali yardımcınız ola! Getirmiş olduğunuz dolular, Ebu Kevser’den ola! Dil bizden, nefes On

Page 130: Anadolu'da alevilik

İki İmam. Hünkâr Hacı Bektaş Veli’den, Şah Abdal Musa’dan ola! Akyazılı Sultan Efendimiz yardımcımız, şefaatçimiz ola! Gerçeğe hü!...”

Page 131: Anadolu'da alevilik

ANADOLU'DA ALEVİLİK 93

Süpürgeciye Okunacak Gülbang

” Bism-i Şah, Allah Allah! Hizmetiniz kabul, muradın hasıl ola! Seyyid Ferraş yol d^tşın ola! Ellerin dert, gönlün keder görmeye! Gerçekler demine hü!...”

Aşçıya Okunacak Gülbang

Aşçı, elinde leğenle ortaya geldiğinde, Dede’ye niyaz olur ve şöyle seslenin "Bism-i Şah, Allah Allah! Kızıldeli ocağından

olduk, uyandık. Irmp Hakk’ın eşiğine dayandık, Al, yeşil nurlara boyandık. Üs<; adımız. Pirimiz Kırklar içinde Seyyid Ali Sultan, Kızıldeli Süİtan! Ber cemal.” Bundan sonra Dede, aşçıya şu duayı eder:

“ Bism-i Şah, Allah Ali ah!.. Hizmçtiniz kabul ola, muradınız hasıl ola! Üçle Beşler, Yediler, Kırklar katarından, Fatıma g uzarı nean, Ehl-i Beyt sevgisinden ayırmasın! İkrarınızda sabit vî kadem eylesin! Dil bizden, nefes On İki İmam, Hünkar -iacı Bektaş Veli, Şah Abdal Musa’dan olsun! Seyyid Ali Sultan, Kızıl Deli Sultan efendimiz hazır ve nazır olsun Gerçeğe hü!”

Semahçılara Okunacak Gülbang

“ Bism-i Şah, Allah Allah! Hayır hizmetiniz kabul, muradınız hasıl ola! Dileğinizi Muhammed-Ali vere! Döndüğünüz semahlardan hayır hasenat göresiniz! Ebu

Zerr-i Gaffari’nin, Hasreti Fatıma’rıın hüsn-ü himmeti üzerinizde ola! Aliyü’l-Murtaz a Kırklar semahına hayr ede! Gerçeğe hü!..”

Cem Birleme Gülbangı

Cem töreninin bitirilmesi ifcin, son bir gülbang okunur

Page 132: Anadolu'da alevilik

Bunun adı ’‘Cem birleme îülbangı” dır. Cem Birleme Gülbangı şöyledir:

"Bism-i Şah, Allah Allah!, Akşamlar hayr ola! Hayırlar feth ola! Mü’minler şad ola! Hak-Muhammed-Ali, erenler

ceminde hizmet edenleri, cemi de bulunan bacı-kardeş cümle muhibi ehl-i hey’etle birlikte cidarından, katarından ayırma-

Page 133: Anadolu'da alevilik

94 BATTAL PEHLİVAN

ya! On İki İmam, On Dört Masum-u Pak, On Yedi Kemerbest’in hizmetleri üzerinizde ola! Kutbü’l-arifin, güysü’l-vasılın, Seyyid Muhammed Hünkâr

Hacı Bektaş Veli muin ve destgirimiz ola! Üçler, Beşler, Yediler, Kırklar ve ricale’l-gayb erenleri, sefa nazarlannı esirgemeye! Cenab- ı hak cüm lem

izi münkir ve münafık şerrindn, ad-u mekrundan hıfz-ı emande eyleye! Dertlerimize derman, gönüllerimize iman, hastalarımıza şifa, borçlarımıza

eda nasıp eyleye! Güruh-u naciye ve zümre-i salihine katılmak nasip eyleye! Namerde muhtaç eylemeye!

Vaktimiz hayır gele! Dil bizden, nefes Hazret-i Şahmerdan A li’den ola!...

Oturan, duran, koğuşuz gaybetsiz evine varıp yastığına baş koyan, sağ yata selamet kalka... Ali yoldaşı, Hızır kılavuzu ola!... Gerçek erenlerin demine hü!...”

Uykuya Yatarken Yapılacak Dua

Bir de cem dışı gülbanglardan bir örnek verelim. Bunlar Aleviler’in günlük yaşamda okudukları dualardır. Örneğin yatmadan önce şu gülbangı

okurlar.

“ Bism-i Şah, Allah Allah!... Yattım Allah kaldır

beni... Rahmetine daldır beni... Eğer vadem yetti ise, iman ile gönder beni... Yattım sağıma, döndüm soluma, sığından süphanıma! Mürşidime,

Rehberime, Pirime, dinime, imanıma... Kalkarsam Allah, kalkamazsam amentü billah... Destur, Allah

eyvallah!...”

* * *

Page 134: Anadolu'da alevilik

Hey Arapça okuyanlar Allah Türkçe bilmiyor

mu? İngilizce, Fransızca Bize hitap kılmıyor mu?

Mahzuni

Page 135: Anadolu'da alevilik

“BUTUN TAVLALARDAN

KOPANLAR

BİZİM TAVLAMIZDA

EĞLENSİN!”

► Hacı Bektaş hangi millette^ herkese açmış;: labilmenin bel .:

Yeli

Bektaşilik’te deyişle Bektaii sorunun yanıtn istendiğinde aç kir.

bu sözü söyleyerek, olursa olsun, kapılarını

ır. Ancak, Bektaşi sayı- rli koşullan vardır.

dî stur alabilmek, bir başka sayılabilmek için, 19

ı tam olarak bilmek ve ıklamasını yapmak gere-

Page 136: Anadolu'da alevilik

9 6 BATTAL PEHLİVAN

Hacı Bektaş Veli. “ Bütün tavlalardan kopanlar, bizim tavlamızda eğlensin” diyerek, hangi milletten olursa olsun, kapılarım herkese açmıştır. Ancak, Bektaşi dergâhında sürekli kalabilmenin, “ Bektaşi” sayılabilmenin belli koşullan vardır. Bu koşullara uymayanlar “ Düşkün” sayılmakta ve bir daha dergâha sokulmamaktadır.

Cem törenlerine katılma ya da katılamama da yine, belli koşullara bağlıdır. Örneğin düşkünler (cezalılar) Cemlere katı bunamaktadırlar. Ayrıca Cem törenleri sırasında bir lâlibin yargılanması söz konusu olduğunda, Dede'nin başkanlığında, tam anlamıyla bir halk mahkemesi kurulmaktadır. Sanık özgürce kendini savunmakta; jüriyi oluşturanlar (Hazırda bulunan herkes) da görüşlerini açıkça söyleyebilmektedirler.

Çoğunluk Ne Derse... Karar aşamasında, tam bir demokratik sistem uygulanmakta,

çoğunluk ne derse. Dede ona karar vermektedir. Çoğu kez kararlar oybirliği ile alınmaktadır.

Günümüzde. Amerika Birleşik Devletleri'nde uygulanan ve jürinin önemli ölçüde rol oynadığı yargılama biçimi. Alevi töresindekine çok benzemektedir.

Musahib İle Birlikte

Durum böyle olunca kimse topluluğun huzurunda ter dökmeyi, sonunda da cezalandırılmayı göze alamadığı için, kolay kolay suç işlememektedir. Üstelik, suç işleyen Tâlib musahibi ile birlikte yargılanmaktadır.

(Ne yazık ki. bu müessesenin de günümüzde tam olarak işlediği söylenemez. Bunun sebebi de, Alevilerin hukuka olan saygılarmdadır. Osmanlı İmparatorluğu döneminde Şeriat hukukuna göre yargılanmak istemeyen Aleviler kendi

Page 137: Anadolu'da alevilik

mahkemelerini kendileri kurmuşlardır. Fakat Cumhuriyetin ilanından sonra, bu işi adil mahkemelere bırakmışlardır.)

Bektaşilik’te destur alabilmek, bir başka deyişle Bektaşi sayılabilmek için, aşağıdaki soruların yanıtını doğru bilmek;

Page 138: Anadolu'da alevilik

ANADOLU'DA ALEVİLİK 97

gerektiğinde açıklamasını uymak zorunludur.

Soru Ve Yanıtlan

yiapmak, pratikte de bunlara

S.l: Kapıda ne üzerinde t urursun?

Y: İkrar üzerinde.

S.2: Kapı eşiğinde murad Y: Kapı Şeriattır: Zahir ve

Muhammed Ali’den ibaretti- Hüseyin’dir. Eşik ise (Sırat-ı birinci basamağıdır. Mahviyet

nedir?

aatın ilme işarettir. İçi ve dışı İki kanadı da Hasan ve

müstakim) d ir ve Tarikatın yolunun da başıdır.

ku iki

S.3: Post nedir ve çihar Y: Post, Pir evindeki On

Post da dört kapıya işare^t

oturmaktır. Post, Hz.İsmail’in

şe Post ne demektir? İmam’a işarettir. Çihar kuşe

ir; dön: kapının ortasında

kurbanından kalmıştır.

S.4: Dört kapı dediğin ne Y: Şeriat, Tarikat, Marifı

bunlardan başka kapı yoktur,

kapılarıdır? et. Hakikat kapılarıdır ki.

S.5: Şeriatta kimin oğlusun

Y: Adem oğluyum

S.6: Tarikatta kimin oğlusı

Y: Tarikatta yol oğluyum.

S.7: Hakikatta kimin oğlusun'.1 Y: Hakikatta anam (Yer), ts^barn (Gök) tür.

S.8: Marifette kimin oğlusun?

Y: Marifette kemal oğluğurjı.

Page 139: Anadolu'da alevilik

98 BATTAL PEHLİVAN

S.9: Yolca (Tarikat dilinde) Baba ne demektir? Y: Mürşid demektir. Hz. Pirin varisidir.

S.10: Rehber ne demektir?

Y: Erkân üzerine yol gösterici, Tâlib’i beraberinde götürüp, Mürşide teslim edicidir.

Tarikatta S.11: kaç mertebe vardır ve isimleri nelerdir?

Y: Tarikatta yedi mertebe vardır isimleri şunlardır: 1) Hz. Pir postnişini, 2) Dede Baba, 3) Halife Baba, 4) Baba ve

Baba menzili 5) Rehber, 6) Derviş, 7) Muhib...

S.12: Bu yolun aşıkı ne demektir? Y: Aşık, meratibe (mertebe, derece, rütbe) henüz dahil

olmayan demektir ve dahil oluncaya kadar aşk ile zevk eder ve beratib sahiplerine niyazdadır.

S.13: Nerede ikrar verdin? Y: Erenler meydanında Pir mukabelesinde ikrar verdim.

S.14: İkrar verdiğinde elin ve başın ve kulağın ve gözün ve özün ve gönlün nerede idi?

Y: Elim ve başım Mürşidimin elinde idi. Ve kulağım emanet ve nasihatta idi. Ve gözüm didar-ı Muhammed Ali’de idi. Ve özüm Dar-ı Mansur’da idi. Ve gönlüm nefh’te ve Muhammed Ali’de ve On İki imam ve On Dört Masum-u

Pak’ta ve Hak erenlerde idi. Ve mutlaka ikrarım Muhammed Ali’yedir.

S.15: Ayin Cem’de nerede ve kaç a’za ile niyaz edersin?

Y: Yedi a’za ile yedi yere niyaz ederim: 1) Eşik'e, 2)

Horasan (Hacı Bektaş) postuna, 3) Mürşid postuna, 4) Tur'a

ve Muhammed’in Minberine, 5) Küre’ye (Hasan Hüseyin),

6) Rehbere, 7) Cümleten cümleye...

Page 140: Anadolu'da alevilik

ANADOLU’DA İALEVİLİK 99

ar S.16: Mürşidin ile senin

Y: Mürşidimle benim aram Tevella, Muhammed Ali ve dostluktur. Teberra da Muhaı düşmanlarını düşman tutmaktık

anda ne nişan vardır?

ıda (Tevella, Teberra) vardır. Ehl-i Beyt ve Hak erenlere

ed Ali ve Ehl-i Beyt ve Hak

S.17: Mürdşid kulağına Y: Şeriatta üstü var ol,

payedar ol, Hakikatta sabit

nç emanet bıraktı?

Tarikatta haberdar ol. Marifette kadem ol, dedi

S-18: Dar nedir? Y: Dar, Cemal ve Çelil’in

maksuda oradan gidilir; sırat-ı tercüman makamıdır... Vah^l bakımından altı yöne işarettiı Tevella iyilikler ve güzellikler yeridir.

hatta ettiği meydandır ki, her müstakime delildir; ifham ve ette alem-i küldür. Ceset ve (Elif Lam) a beşarettir, teberra kötülükler ve cezalar

S.19: Tevella ve teberra’nı

Y: Vardır, oda (Emr-i bilma Tevella, Hakk’ın rızası, masiv nehy edilen şeylerden nefsi edilen şeyler de özellikle; y^l hırsızlık etmek, adam öldü olmayan sözler ve hareket erdir. (Prof. Cavit Sunar, Melamilik ve Bektaşilik)

ıfı başka anlamı yok mudur?

rüf ve nehy-i anilmünker) dir. adan tecemiid, yani teberra’da seri kılmak demektir. Nehy an söylemek, kalp kırmak, ek ve buna benzer doânı O

Page 141: Anadolu'da alevilik

100 BATTAL PEHLİVAN

Sefasına cefasına dayandım Bu cefaya dayanmayan gelmesin Rengine hem boyasına boyandım Bu boyaya boyanmayan gelmesin

Rengine boyandım, meyinden içlim Nice canlar ile didar görüştüm Muhabbet eyleyip candan seviştin Muhabbeti küfür sayan gelmesin

Muhabbet eyleyip yokla Pirini Yusun seni namus ile arını Var bir gerçek ile kıl pazarını Kıldığın pazardan ziyan gelmesin

Kırklar bu meydanda gezer dediler Evliyayı, yola dizer dediler Destini destinden üzer dediler Nefsaniyetine uyan gelmesin

Pir Sultan'ım eydür dünya fanidir Kırkların sohbeti aşk mekanıdır Kusura kalmayan kerem-kanidir Gönülde karası olan gelmesin

Page 142: Anadolu'da alevilik

i i YERE GÖĞE SIĞMAYAN

SIĞMIŞ BU CAN

zan

Hünkâr Hacı pişen ünlü o: göğe sığmayan diyerek. Tanrı tir.

lüler Karşıt görüş mistik yanı Ön molla imiş gibji gerçekte bir Al' nin çoğunda bu

İÇİNE”

Bektaş Veli öğretisiyle Yunus Emre, “Yere

/ Sığmış bu can içine” nın mekanını tarif etmiş-

tarafından, sık sık plana çıkarılarak bir

gösterilen Yunus Emre, evi-Bektaşi’dir. Şiirleri- felsefeyi işlemiştir.

Page 143: Anadolu'da alevilik

102 BATTAL PEHLİVAN

Anadolu’da yetişmiş olan halk şairlerini incelediğimizde, bunların tamamına yakınının Alevi-Bektaşi olduğunu görü­

rüz. Gürül gürül akan bu şiir pınarının kaynağı, Hacı Bektaş Veli’nin öğretisidir. Başka hiç bir ülkede, böylesine zengin, bu tür, bir kültür hâzinesine rastlanmaz. Hemen hepsi, toplumsal konulara da eğilmişler, halkın sorunlarını (hatta dünya halklarının sorunlarını) kendi sorunları bilmişlerdir. Örneğin:

"Bir ağızdan haykıralım / Barış gelsin dünyamıza / İçtenlikle çağıralım / Barış gelsin dünyamıza...” (Nesimi

Çimen)

"Bir vakte erdi ki bizim günümüz / Yiğit belli değil mert belli değil / Herkes yarasına derman arıyor / Deva belli değil

dert belli değil...” (Ruhsati)

"Vatandaşdan oy almaya / Gelecekmiş hilafetçi / Bir erkeğe dört tane avrat / Verecekmiş hilafetçi...” (Davut Sulari)

"Faydası olmayan bahardan yazdan / Yüce dağ başının kışı makbuldür / Cahilin yaptığı sohbetten sözden / Alimin hayalı düşü makbuldür...” (Hüdai)

Yunus Emre de bu ozanlardan birisidir ve zincirin ilk halkalarındandır. Gerçi Yunus’tan önce de Halk şiiri geleneğimiz vardı, fakat onunla kemâle ermiş, onunla zenginleşmiş, onunla kişiliğini bulmuştur... Yunus, Hacı Bektaş Veli öğretisini Taptuk Emre Dergâhı'nda bir söylentiye göre 7, bir başka söylentiye göre de 40 yıl hizmet ederek öğrenmiştir.

Vilayetname’den

Abdülbaki Gölpınarlı’nın hazırladığı "Vilayet-name- Menakıb-ı Hünkar Hacı Bektaş-ı Veli” adlı eserde sadeleştirilerek anlatılan (15. yüzyılın sonlarında Uzun Firdevs’i adlı bir saray ozanı tarafından kaleme alınmıştır) Yunus

Emre ile ilgili öykü şöyledir,

Page 144: Anadolu'da alevilik

"Hacı Bektaş’ın şöhreti her yana yayıldı, her taraftan mürid, muhip gelmeye başladı. Semahlar, safalar sürülüyor-

Page 145: Anadolu'da alevilik

ANADOLU'DA ALEVİLİK 103

du, meclisler kuruluyordu, Yoksullar geliyorlar, zengin oluyorlar; murat almak dileyeh ler, başvuruyorlar, muradlarina eriyorlardı.

Sivrihisar’ın güneyinde Sar? gök derler, bir köy vardı. O köyde doğmuş Yunus Emre ad ı biri vardı. Bu erin mezarı da gene doğduğu yere yakındır, Yunus, ekincilikle gelinir, yoksul bir adamdı. Bir yıl kıtlı k olmuştu, ekin bitmemişti, Hacı Bektaş’ın vasfını o da duy r'muştu. “ Gideyim, biraz bir şey isteyeyim” dedi. Bir öküze alıç yükledi, vara vara Kara hövüke vardı.”

“Buğday Mı, Nefes Mi?”

Hünkâr’a “ Yoksul bir adamım ekinimden bir şey alamadım, yemişimi alın, karşılığını lütfedin ehlimle, ahalimle aşkınıza yiyelim” dedi. Hünkâr emretti, alıçı yediler. Bir iki gün sonra, Yunus memleketine dönmeyi kararlaştırdı. Hünkâr, bir derviş gönderdi. “ Sorun, buğday mı verelim, nefes mi?” dedi, Yunus’a sordular, “ Ben nefesi ne yapayım, bana buğday gerek” dedi. Bunun üzerine öküzüne buğday yüklediler yola düştü. Fakat köyün aşağısına gelince, hamamın üte yanındaki yokuşu çıkar çıkmaz, “ Ne olmayacak bir ettim ben” dedi. “ Vilayet erine vardım, bana nasip sordu , nefes verdi, kabul etmedim, Verilen buğday bir kaç gün yeter, biter. Bu yüzden o nasiplerden

mahrum kaldım, Döineyim, tekrar varayım, belki gene himmet eder” . Bu fikirle dönüp, tekrar tekkeye geldi, Buğdayı indirdi, "Erenler, bana himmet ettiüi nasibi versin, buğdav gerekmez

bana” dedi.«■ C

“Anahtar Taptuk’ta”

Page 146: Anadolu'da alevilik

Halifeler, gidip Hünkâr’a bildirdiler. Hünkâr, “ O iş, bundan böyle olmaz, o kilrdifı anahtarını Taptuk Emre'ye sunduk. Ona gitsin, nasibini indan alsın” dedi. Halifeler, Hünkâr’on sözünü Yunus Emıe’ye söylediler. O da Taptuk Emre'ye giti. Hünkâr ın selamını söyledi, olanı biteni anlattı.

Taptuk selamı aldı, “ Sefa geldin, kademler getirdin, halin

Page 147: Anadolu'da alevilik

1 0 4 BATTAL PEHLİVAN

bize malum oldu, hizmet et, emek ver, nasibini al” dedi.

Yunus, Taptuk Emre’nin tekkesine odun çeker, arkasıyla getirirdi. Yaş ağaç kesmez, eğri odun getirmezdi. Kırk yıl hizmet etti. Günün birinde Taptuk Emre’ye bir neşe geldi, hallendi. Meclisinde Yunus-ı Guyenda adlı bir şair vardı, ona “ Söyle” dedi. O, mırın, kırın etti, söylemedi. Taptuk, “ Yunus sohbet et, şevkimiz ver, işitelim.” Yunus gene söylemedi. Bu sefer Taptuk. Yunus Emre’ye döndü, “ Hünkârın nefesi yerine geldi, vakit tamam oldu, o hâzinenin kilidini açtık, nasibini verdik, hadi söyle” dedi. Hemen Yunus Emre’nin gözünden perde kalktı, söylemeye başladı. Söylediği nefesler büyük bir divan oldu.”

“Ezelden Benim Fikrim”

Yunus Emre, 1241-1320 yılları arasında yaşadı. Yaklaşık

80 yıllık ömrünün büyük bir bölümünü şiir söyleyip, insanları irşad etmekle (doğru yolu, Hak yolunu göstermek­

le) geçirdi. Hallac-ı Mansur gibi, Şeyyid Nesimi gibi açıkça

“ Enel-Hak” (Ben Hakk’ım) demedi, ama Lütfi Kaleli’nin Tapılacak İlah adlı yapıtında belirttiği gibi, söz ustalığını kullandı ve “ ham evrah” ların dikkatlerini hemen üzerine çekmemek için, “Ezelden benim fikrim / Enel-Hak idi zikrim” veya “ Et ile kemiğe büründüm / Yunus olup göründüm” ya da “ Yere göğe sığmayan / Sığmış bu can içine” diyerek Alevi-Bektaşi felsefesinin Allah’a bakışını

şiirle ve ustalıkla dile getirdi.

“Yağmur Olup Yağan Benim’’

Karşıt görüşlüler, yıllar yılı O nun mistik yanlarını ön plana çıkararak, şiirlerini besteleyip “ İlahi” adı altında, dini törenlerde

Page 148: Anadolu'da alevilik

okudular. Oysa, yukarıda da belirttiğimiz gibi Yunus Emre, bir Alevi-Bektaşi’dir ve bu düşüncedeki şiirleri daha çoktur:

Page 149: Anadolu'da alevilik

ANADOLU’DA ALEVİLİK 105

Kabe-ve put iman benirp Çark vuruban dönen benim

Bulut olup göğe ağan Yağmur olup yağan benim.

Yaz yaratıp yer donatan Gönlümüz evi hanedan Hoşnut ana ve atadan Kulluk kadrin bilen benim.

Yıldırım olup şakıyan Kalkıyıp nefsin dokuyan Yer karasında börküyen

Şol ağulu yılan benim...

Hamza'yı Kaftan aşıran Elin ayağın şişiren Gözsüzlerin gözündeki Boz pusarık duman benim

Aşık olan gelsin beri Göstereyim doğru yolu Makamımdır gönül şan

Ayrılmayıp duran benim

Yere göğe bünyad vuran Ayrılmadan kay im duran Irmaklara gül çağıran Adım Yunus umman benim

Page 150: Anadolu'da alevilik

106 BATTAL PEHLİVAN

Hak cihana doludur

Kimsene Hakk’ı bilmez

Onu sen senden iste

Ol senden ayrı olmaz

Dünyaya inanırsın Rızka benimdir dersin Niçin yalan söylersin Çün sen dediğin olmaz

Ahret yavlak ıraktır Doğruluk key yaraktır (*) Ayrılık sarp firaktır Hiç saran geri gelmez

Dünyaya gelen göçer Bir de şerbetin içer Bu bir köprüdür geçer Cahiller anı bilmez

Gelin tan(ı)şık edelim İşin kolay kılalım Sevelim sevilelim Dünya kimseye kalmaz

Yunus sözün anlarsan Manasını dinlersen Sana bir emel gerek Bunda kimesne kalmaz

Page 151: Anadolu'da alevilik

NESİMİ, ŞİİRLERİYLE

“İKİLİK KALES ”Nİ

YERLE BİR ETMİŞTİR

Alevi-Bektaş ozandan biri$ “Sorma be bi mezhep bildi diyerek, “İkil çevirmiştir

Nesimi, bundaı Aleviliğin bir felsefe, bir

biçimi olduğu: yana olmaya: birleşmesi 2 e

nifi Aslında Hu lik'ten cok 3 derisini yüzdîf dan ödün ad un adım ge

Ale

ve

ler’in ulu bildiği yedi i olan Seyyid Nesimi, rader mezhebimizi / Biz eyiz yolumuz vardır” ik Kalesi’‘ni harabeye

n yaklaşık 500 yıl önce, mezhep değil; bir yol, bir

dünya görüşü, bir yaşam nu savunmuş; ikilikten

yıların bu çadırın altında ı ektiğini öğütlemiştir.

olan ve fakat Hurufı- viliğe hizmet eden ozan,

rme pahasına inançlann- rmemiştir. Anadolu’yu

zerek halkı eğitmiştir.

Page 152: Anadolu'da alevilik

108 BATTAL PEHLİVAN

Hallac-ı Mansur ve Yunus Emre gibi, Seyyid Nesimi de

“ Enel-Hak” sözcüğüyle anlam bulan felsefeyi savunmuş ve bu uğurda fikirdaşı Mansur gibi, türlü işkencelerden geçirildikten sonra derisi yüzülerek yaşamına son verilmiştir. Ölüm tarihi: 1417 (Vecihi Timuroğlu 1418 olarak vermektedir). Hatta derisi yüzüldükten sonra, Halep sokaklarında bir süre canlı canlı dolaştıralarak halka teşhir edildiği rivayet olunur. Softanın hafızası, nasıl ki 922 yılında Hallac-ı

Mansurun söylediklerini kabul etmemişse; ondan yaklaşık

500 yıl sonra, Seyyid Nesimrnin anlatmak istediğini de kavrayamamıştır.

Azeri Bir Şairdir

Nesimi, Azeri bir şairdir. Şiirlerinin pek çoğunun Azeri lehçesiyle yazmıştır. Anadolu Türkesi ile yazdığı şiirleri de az değildir. Aleviler, O'nu ulu bildikleri yedi ozandan (Yunus Emre, Pir Sultan Abdal. Şah Hatayi, Kul Himmet, Virani Baba, Nesimi, Fuzuli) birisi olarak kabul ederler.

Hurufi'dir ama. Alevi-Bektaşiler arasında daha büyük saygı görmüştür. Şiire, Divan Şiiri ile başladığı belirtilmektedir. Saz çalıp, türkü söylediği de söylenir. Bütün Anadolu'yu adım adım dolaşmış, halkın kültür düzeyini yükseltmek için çaba göstermiştir. Tabii ki, en önemli amacı Alevi-Bektaşi düşüncesini yaymaktır.

En Yaygın Olanları Gazelleri ve mesnevileri bestelenip, ilahi şeklinde tarikat

âyinlerinde okunur. Fakat en yaygın olanları. Alevi cemlerinde okunan nefeslerdir. "Gah çıkarım gökyüzüne hükmederim gaftan gafa / Gah inerim yeryüzüne yar severim kime ne”

Page 153: Anadolu'da alevilik

dizeleriyle başlayan nefesi pek ünlüdür ve günümüzde pek çok sanatçı tarafından plaklardan/kasetler- den okunmaktadır.

Nesimi’nin ve Mansur un başına gelenleri ve onların aydınlık görüşlerini, kendilerine esin kaynağı olarak seçen pek çok ozan olmuştur. Hatta sade halk bile, cem törenleri

Page 154: Anadolu'da alevilik

ANADOLU'DA ALEVİLİKJ'D/j , 109

sırasında coşmuş “ Nesimi'yi im derim yüzün / Ben Mansur- ’um dârâ çekin” şeklinde kısa şiirlerle duygularını dile getirmişlerdir.

Böyle Bir Kasaba Yok

Bağdat yakınlarındaki ' Nesim” kasabasında doğduğu için “ Nesimi” tapşırmasını kullandığı öne sürenler de olmuştur. Fakat araştırmalar böyle bir kasabanın, tarih boyu, hiç olmadığını ortaya çıkarmaktadır. Seyyid Nesimi hakkındaki bu bilgiler, diğer pek çok ozan ve düşün adamı gibi kesin değildir. Şiirleri ve hakkındaki söylencelerin verdiği ipuçları sayesinde ozan hakkında bilgi sahibi olunmaktadır. Yalnız çok iy|i bilinen bir şey varsa; o da, Nesimi’nin insafsızca öldürü1 düğüdür.

Alevi Gibi Yaşıyordu

Hurufilik de, Anadolu Aleviliği gibi çeşitli kesimlerce, farklı şekillerde yorumlanmaktadır. Hurufiliğe, kimileri tarikat, kimileri mezhep, kimileri de din demektedirler. Hurufilik, Nesimi'nin sayesinde günümüze ulaşmıştır. Hangi din ve mezhepten olursa olsun, herkesin, eğer Alevi gibi yaşıyorsa; “ Aleviyim” diyebiliyorsa, Alevi olabileceğini belirmiştik. Bu anlamda bir Hıristiyan, bir Budist, Musevi

rahatlıkla “ Aleviyim” diyebi ir. Öyle ki, “ Hıristiyanlık” ya da “ Musevilik” kimliğini koruyarak bile. Alevi olduğunu söyleyebilir... Yukarıda da belirttiğimiz gibi Nesimi bir Hurufîdir. Fakat aynı zamanda Alevi-Bektaşidir de...

Hurifilik Nedir?

Page 155: Anadolu'da alevilik

Vecihi Timuroğlu, “ İnanç an Uğruna Öldürülenler” , adlı kitabında Hurufiliği özetle şöyle tanımlıyor “ Hurufılere göre, varlıklar sesten meydana gelmiştir. Ses ise, sözle anlam bulur ve olgunlaşır. Sözler, ses titreşimlerinden meydana gelen hecelerden, heceler ise seslerden oluşuyordu. Her sesi bir harfle gösterdiğimize gör^, sözün kaynağı harftir...”

Ana Britanica-Genel Kültür Ansiklopedisi’nde ise Huru-

Page 156: Anadolu'da alevilik

110 BATTAL PEHLİVAN

filik şöyle anlatılmaktadır: Hurufilik, mutasavvıf Fazlullah Hurufi’nin harf ve

rakamların çeşitli yorumları üzerine kurduğu inanç*sistemi. Harf ve rakamların yorumlarına ilişkin bütün eski birikimlerde tasavvuf!, batini (içsel) ve Şii inançların bir sentezinden oluşan Hurufilik, bir tarikat ya da mezhepten çok, başlı başına bir din özelliği taşımaktadır.

Harfler Bilimi Harf ve rakamların yorumlanması ve aralarında çeşitli

ilişkiler kurulması, hemen bütün eski kültürlerde görülen bir

olgudur. İslam dünyasında da Harflerin semgeselliği ve sayısal değerleri önemli bir uğraş alanıydı. İlm-i huruf (harfler bilimi) olarak adlandırılan bu alanda, harflerin gizlerini ve semgelediği anlamları araştıran çalışmalar, lugaz, muamma, remil, fal, cifr, vefk, azaim ve nücum gibi bağımsaz bilgi dallarını ortaya çıkardı. Kuran sürelerinin başlarında yer alan harfler de (hurufü’l-mukatta’a ya da fevatih) yorumlandı. Hallac-ı Mansur ve Ibn Arabi gibi sufiler, harflere çeşitli metafizik anlamlar yükleyerek, sayısal değerleri ile geleceğe ilişkin bilgileri araştırdılar. Fazlullah Hurufi, bütün bu birikimleri yeniden değerlendirip Batınile- rin yöntemlerini kullanarak Hurufiliği sistemleştirdi.

Gizli Bir Hazine

Hurufiliğe göre, Tanri gizli bir hazinedir (kenz-i mahfi). Varlığın özü ise sesten oluşur. Sesin onaya çıkmasıyla evren var olmuştur. Özü oluşturan ses canlılarda bilfiil (eyleme

dönük), cansızlarda bilkuvve (gizli güç) olarak vardır. Canlılarda istem ve istekle ortaya çıkar. Cansızlardaki sesin

Page 157: Anadolu'da alevilik

ortaya çıkması için birbirlerine vurulmaları gerekir. Tanrı kendisini insanın yüzünde görünür kılmıştır. İnsanı ayıran da “ söz’* dür (kelam). Sözün öğelerinin sayısal bir değeri vardır. İnsan yüzündeki burun elif; buman iki yanı lam, gözler de he harflerini verir. Böylece insanın yüzünde simetrik yazılmış iki Allah sözcüğü bulunur. İnsan yüzünde

Page 158: Anadolu'da alevilik

ANADOLU'DA ALEVİLİK 111

ayrıca çeşitli hatlar da vardır. İlci kaş, dört kirpik ve saçtan oluşan yedi hatta, ana hatları (hutut-ı Lımmiye) denir. Bunlar kendileri ve bulundukları yerler (hal ve mahal) bakamından toplanırsa 14 eder. Ayrıca erkekte ergenlik çağında ortaya çıkan, sağ ve sol yanlarda iki sakal, iki bıyık, iki burun kılı ve bir çene altı kılından oluşan y< di de baba hattı (hutut-ı ebiye) vardır. Bunların da kendileri ve yerleri bakımından toplam 14 eder. Böylece insan yiiziinqeki hatların toplamı 28 olur ve bu da Kuran daki 28 harfi karşılar. Saç ve çene altındaki hat ortadan ikiye ayrılırsa, hat say sı 8’e çıkar. Bunların kendileri ve yerleri bakımından toplanılan da 32 eder. Bu sayı da Farsça’daki 32 harfin karşılığıdır. Ancak Havva’nın, yani kadınların yüzünde baba hattı olarak adlandırılan 7 hat yoktur.

“Kitabın Anası’

Fatiha suresinde yedi harf bulunmamaktadır. Fatiha’ya bu nedenle Ummü’l-Kitap (Kitab n Anası) denir. Kuran ın sim, 29 surenin başında bulunan ıarflerde gizlidir. Bu harfler, yinelemelerin sayılmaması du rumunda 14 tanedir (elif, lam, re, kaf, hı, ye, ayın, sad, te. sin, he, mim, kef, nun). Bu harfler, söylendikleri gibi yaz lırsa (bast), elif’te fe, sad’ta,

dal, ve nun’da vav harfi bulunduğu için sayı 17’ye çıkar. Bu 17 harfe muhkemat (anlamı açık ve kesin) denir. Arap

alfabesinin kalan 11 harfi de (be, te, se, cim, hı, zel, ze, şın, dad, zı, fayın) müteşabihtir (^nlamı belirsiz, çeşitli biçimlerde yorumlanabilir). Asıl Taprı kelamı muhkemattan olan

14 harftir ve bunlar kendini insanın yüzünde gösterir (14 hat).

“Evrenin Devri”

Page 159: Anadolu'da alevilik

Hurufiliğe göre, evrinin devri üç temel üzerinedir, Nübüvvet (Peygamberlik), i rnaımet (imamlık) ve uluhiyet (tanrılık). Nübüvvet dönemi iz. Adem ile başlamış, Hz. Muhammed ile sona ermiştir, İmamet dönemi Hz. Ali ile başlamış, Onbirinci Ehl-i Bek't imamı Hasan Askeri ile

Page 160: Anadolu'da alevilik

112 BATTAL PEHLİVAN

bitmiştir. Fazlullah’ın ortaya çıkışıyla da uluhiyet dönemi başlamıştır. Bütün peygamberler, mehdi olan. Fazlullah’ın tanığı ve muştucusudur. Ondan sonra gelecek olan insan-ı kamil (yetkin insan). Tanrı nın sop görünümü olan Fazlul- lah’a uymak zorundadır. O, Musevtilerin bekledikleri Mesih, Hıristiyanlar ile Müslümanların gökten ineceğine inandıkları Hz. İsa'dır. Fazlullah gökten inmiş; kıyamet kopmuş, dünya ahiret olmuştur. Bu nedenle ölümden sonra ikinci bir hayat, ahiret hayatı yoktur. Gerçek ortaya çıktıktan sonra bütün yükümlülükler kalkar. Bu yüzden HuruFıler bütün ibadetleri harflerle yorumlayarak onların bilinen biçimlerini iptal eder

ya da değişik biçimde uygularlar. Sözgelimi hac, Fazlullah-

’ın öldürüldüğü yeri ziyaret etmektir. Şeytan taşlama ise, Fazlullah'ı öldüren Maran Şah (Yılanlar Şahı) dedikleri Timur'un oğlu Maran Şah’ın yaptırdığı Senceriye Kalesi’ni taşlamaktır.

Bektaşîliğin Gölgesinde...

Hurufilik, ortaya çıktığı Esterabad'dan kısa zamanda

İran’a oradan da İrak, Azerbaycan. Anadolu ve Rumeli’ye yayıldı. Fazlullah'ın öldürülmesinden sonra Anadolu’ya kaçan Hurufiler özellikle Bektaşiliğin gölgesinde inançlarını yaymayı sürdürdüler. Fazlullah’ın baş halifesi Ali A’la, Hacı Bektaş tekkesine yerleşmiştir. Öbür halifelerden İmadettin

Nesimi'nin müridlerinden şair Refii, Feriştehoğlu Abdulme- cid ve Virani Baba gibi Hurufiler bu inancı sürekli canlı tutmuşlardır. Bir ara II. Mehmet'in (Fatih) sarayına kadar girmeyi başaran Hurufiler sadrazam Mahmut Paşa’nın girişimleri sonucu sert biçimde Cezalandırıldılar. Bundan sonra zaman zaman izlenen Hurufiler gizlenmek, daha çok da

Page 161: Anadolu'da alevilik

Bektaşilik perdesi altında çalışmak zorunda kaldılar. Gene de 16. yüzyıl boyunca özellikle Usuli, Temennayi, Şah İsmail, Tıfli ve Habibi gibi şairlerin etkisiyle Hurufilik canlılığını korumuştur.

Page 162: Anadolu'da alevilik

ANADOLU'DA [ALEVİLİK 113

Aleviliğe Etkisi Görüldüğü gibi bir çok yönüyle Aleviliğe benzeyen

Hurufilik, Bektaşilik'ten etkilenmiştir. Tabii Bektaşilik de

az çok Hurufilikten etkilenmiştir. Pek çok örnek verilebilir

ama vereceğimiz şu örnek, Alejvi-Bektaşi ozanların da rakam ve harfleri yorumladıklarını aıjık biçimde göstermektedir:

Gönül gözü görür Hak didarını Didarı Hak, Hakk ı didar tamamlar Sevgi muhabbettir umum efkârın Sevgiyi Hak, Hakk’ı sevgi tamamlar

Yazılıdır İsm-i Azam yüzünde Gülüsıan bahçesi senin gözünde

Dört kitabı oku kendi özünde

Öz kitabı, kitap özü tamamlar

Yadullah ayetin bilene kurb Didarı tanıyıp görene kurba^ Hak Adem’de bilip gelene kurban Ademi Hak, Hakk’ı Adem tamamlar

Üç isimden oldu yedi noktası Kef ile nun rumuz engurun tası Yedi açık yedi sır hat si vasi Sıfatı zat, zatı sıfat tamamlar

Yedi kapılı bir şehire vardım On iki padişah oturur gördüm On dört on yedidir fıkirim virdim Fikiri vird, virdi fikir tamam ar

Page 163: Anadolu'da alevilik

1 1 4 BATTAL PEHLİVAN

Kırk Şar gördüm kırk biri andırır

Yetmiş dışında kalan ham durur

Yüz on dört sureden nokta indirir

Noktayı Hak, Hakk’ı nokta tamamlar

Adil Ali, eyle insana nazar

Üç huruf beş nokta çok şeyler yazar

Ten insana, insan Hakk’a çok benzer

İnsanı Hak, Hakk’ı insan tamamlar

Nesimi, aynı anda, hem Hurufi, hem Alevi-Bektaşi olduğuna göre, demek ki, Hurufiliğin bu yanı Aleviliğe çok benziyor.

Ödün Vermemiştir

Şiirlerinden, Nesimi’nin hayatı boyunca, inançlarından ödün vermediği anlaşılıyor. Yine Vecihi Timuroğlu’ndan, Aliyyü’l A’la adındaki bir Alevi ile birlikte uzun süre Anadolu'yu dolaştığını ve inançlarını halka yaydığım; fakat bu durumun sonuna kadar sürmediğini, Aliyyü’l A’la’nın canına kıyılacağından korkup Sulucakarahöyük’teki Pir dergâhına döndüğünü öğreniyoruz. Nesimi ise katledildiği güne kadar çalışmalarını sürdürmüş; bir çok Anadolu Abdalıyla bir araya gelip fikir alışverişinde bulunmuştur.

Nesimi'nin bu faaliyetleri şiirlerinde net biçimde anlaşılmaktadır:

Nesimi’nin Gururu

Page 164: Anadolu'da alevilik

“ Biz ki Rum içinde abdal olmuşuz / Bu cihandan feriğu’l bal olmuşuz / Biz Anadolu’da abdallara katılmışız / Bu dünyadan kaygısız olmuşuz...

Abdallara katılması, Nesimi için bir onurdur, bu nedenle de kaygısı (derdi-tasası) kalmamıştır.

“ Neyleyim ben burada durmak çünkü diddar andadır / Sanma kim anda diduğun Bursa ya Laranda’dur / Burada

Page 165: Anadolu'da alevilik

ANADOLU'DA ALEVİLİK 115

durmayı neyleyim, çünkü sevdiğim ordadır / Orda dediğim, sanmayın ki. Bursa ya da Karaman’dır” (Lütfı Kaleli, Tapılacak İlah)

Nesimi’nin Alevi-Bektaşi süreğine (yoluna) ve edebiyatı­ na önemli katkıları olmuştur. Bu nedenle de türküleri dilden dile dolaşmaktadır. İşte şiirlerinden iki örnek:

Sorma be birader mezhebinizi

Biz mezhep bilmeyiz yolumuz vardır Çağırma meclis-i riyaya bizi Bir şerbet bilmeyiz dolumu? vardır

Biz müftü bilmeyiz fetva bilmeyiz Kil ü kal bilmeyiz ifta bilmeyiz Hakikat bağırda hata bilmeyiz Şah-ı Merdan gibi ulumuz \ ardır

Bizlerden bekleme züht-ü ibadet

Tutmuşuz evvelden rah-i se amet Tevella olmaktır bize alamet Sanma ki sağımız solumuz vardır

Ey zahit sürete tapma Hakk Şah’ı velayete olmuşuz hep Hakikat şehrinde geçer bize

Başka şey bilmeyiz Ali’miz

bul kul yol

vardır

Nesimi esrarı faş etme sakın Ne bilsin ham ervah likasın Hakk’ın Hakk’ı bilmeyene Hak olma? yakın

Bizim Hak katında elimiz vt rdır

Page 166: Anadolu'da alevilik

1)6 BATTAL PEHLİVAN

Gel aslım sorarsan ben bir niyazım Basır ilmi dirler yerden gelirim

Ve katre idim şimdi han oldum

Arştaki kenditden nurdan gelirim

Ben "kalu beli'"de buldum izimi Döndürmedim bir dem Hak’tan yüzümü Ateş-i aşkınla yaktım özümü Halil İbrahim’le nardan gelirim

Sual eylersen benim sırrımdan Cümlemizi var eyledi varından

Yarattı Muhammed Ali nurundan

Hak ile Hak olan sırdan gelirim

Cebrail çerağı alır eline Seyretmeye gider dostun iline Hayranım şakıyan dudu diline Rıdvan kapı açtı şardan gelirim

Ten’i sual etme ten kuru tendir

Can anın içinde cevherdir kandır Bu ilmin deryası bahr-i ummandır Sırrı kal eyleyen serden gelirim

Mansur ile varıp dara çekildim Yusuf’la kul olup bile satıldım Şam’da İsa ile göğe çekildim

Musa ile dahi Tur’dan gelirim

Mahkemede sual sordu kadılar Kitaplarını orta yere kodular

Sen bu ilmi kimden aldın dediler

Üstadımdan aldım pirden gelirim

Page 167: Anadolu'da alevilik

ANADOLU'DA ALEVİLİK 117

Nesimi’yim ikrarımla bileyim

Gerçek erenlerin kem-ter kuluyum Ali bahçesinin gonca gülüyüm Münkir münafıka Hak'tan gelirim

Kul Nesimi Alevi-Bektaşi edebiyatında bir de “Kul Nesimi” adında

ozan vardır. Zaman zaman budunla Seyyid Nesimi birbirine karıştırılmıştır. Şiirleri Seyyid Nesimi'ninkiler kadar olmasa bile yine de güçlü sayılır. Kısmen Erzurumlu Emrah’a öykünür. 17. Yüzyılda yaşajdığı kuvvetli bir ihtimaldir. Günümüze 200 kadar şiiri julaşmıştır... Kimi kaynaklar “Gah giderim medreseye d^rs okurum Hak için / Gah giderim meyhaneye dem çekerim kime ne” dizelerini içeren ünlü şiirin Seyyid Nesimi’nin değil. Kul Nesimi’nin

olduğunu belirtmektedirler. (Türk Halk Şiiri Antolojisi, M.

Sunullah Arısoy) Kul Nesimi’nin iki şiiri şöy|edir:

Yaptığımız Kabe’dir / Yıkt Şu bizim seyranımız / Bir s:yrana benzemez

Süleymanlar içinde / Ali biı Süleymanlar bildiler / Süley|man’a benzemez

Abdestimiz katlanmak / Namazımız sabretmek Biz bir oruç tutarız / Ramaz|ana benzemez

Kitabımızda kıl var / Dağlar kadar görünür Biz ayet okuruz / Bir Kuran’a benzemez

Kul Nesini sen seni / Mâna bilir söylersin

Biz bir deniz geçeriz / Bir ummana benzemez

imiz kilise

Süleyman’dır

Page 168: Anadolu'da alevilik

118 BATTAL PEHLİVAN

Uykudan uyanmış şahin bakışlım

Dedim sarhoş musun söyledi yok yok Ak elleri elvan elvan kınalı Dedim bayram mıdır söyledi yok yok

Dedim ne gülersin dedi nazımdır Dedim kaşın mıdır dedi gözümdür Dedim ay mı doğdu dedi yüzümdür Dedim ver öpeyim söyledi yok yok

Dedim aydınlık var dedi aynımda

Dedim günahım çok dedi gönlümde Dedim mehtap nedir dedi koynumda Dedim ki göreyim söyledi yok yok

Dedim vatanım mı dedi ilimdir Dedim bülbül müdür dedi gülümdür

Dedim Nesimi Şah dedi kulumdur

Dedim satar mısın dedi yok yok

Page 169: Anadolu'da alevilik

ABDAL MUSA’NIN

ALEVİLER ÜZERİNDEKİ ETKİSİ

BÜYÜKTÜR

Ölümünün üzerinden yaklaşık 600 yıl geçmiş olmasına karşın, Abdal Musa Sultan’ın, Anadolu insanı üstündeki etkisi hiç eks lmemiş, üstelik daha da artmıştır.

Söylenceye Bektaş Veli’ dan Ata’nın Hasan Gazi’ Bektaş’tır.

göre, Abdal Musa, Hacı n>n amcasının oğlu Hay- torunudur. Babasının adı

dif. Bilgisinin kaynağı Hacı

Page 170: Anadolu'da alevilik

120 BATTAL PEHLİVAN

Anadolu Alevileri tarafından, kabul edilen en büyük, Urum erlerinden birisi de Abdal Musa Sultandır. Abdal

Musa, 14. Yüzytrda yaşamıştır. Ölümünün üzerinden yaklaşık 600 yıl geçmiş olmasına karşın, Abdal Musa’nın Anadolu insanı üzerindeki etkisi hiç eksilmemiş, hatta gün geçtikçe daha da artmıştır.

Diğer pek çok ozan ve düşünce erinde olduğu gibi, Abdal Musa Sultan ile ilgili bilgiler de yazılı kaynaklarda oldukça azdır. Elde edilen kaynaklar ise sevinerek söyleyelim ki bize çok önemli ipuçları vermektedir. O’nunla ilgili pek çok söylence ve bilgi, sözlü gelenek sayesinde bugüne ulaşmıştır.

Hacı Bektaş’ın Akrabası mı?

Söylencelere göre. Hacı Bektaş Veli’nin amcasının oğlu Haydar Ata’nın torunudur. Babasının adı ise Hasan Gazidir. Gerçekte ise Abdal Musa’nın Hac) Bektaş’la kan bağının olup olmadığı tartışmalıdır. Fakat düşünce bağının bulunduğu kesindir. Adından da anlaşılacağı gibi, Horasan erlerin- dendir.

Bektaşi ozanlarından Geda Muslu, Abdal Musa için,

“ Horasan mülkünden Hoy’dandar aslı / Şah İmam Hasan'dir Pirimin nesli...’’ diyerek O’nun Horasan'ın Hoy kentinden olduğunu belirtmektedir. Kendisi de bir şiirinde, Hoylu olduğunu şu şekilde anlatır

Kim ne bilir bize nice soydanız / Ne zerrece oddan ne de sudanız / Bize meftun olan marifet söyler /Biz Horasan ellerinden soydanız / Musa gibi lenterani deniriz / Aslımızı sorar isen Hoy’danız...’’

Page 171: Anadolu'da alevilik

Aşıkpaşazade, O’nun Orhan Gazı döneminde yaşadığını. Yeniçerilerle birlikte akınlara gittiğini, Bursa’nın fethine katıldığını, Osmanlı împaratoriuğü’nun genişlemesi için çaba gösterdiğini belirtmektedir.

Page 172: Anadolu'da alevilik

ANADOLU'DA ALEVİLİK 121

Abdal Musa’nın Mezarı Alevi-Bektaşiler, Abdal Musa’nın Antalya’nın Elmalı

yakınlarındaki, Tekke köyür^le yattığına inanırlar. Fakat O’nun da pek çok ulu gibi, >ek çok yerde mezarı vardır, İnsanlar O’nu kendinden saymak için ‘’Bizim burada yatıyor" demektedirler. Deni li’de mezarı olduğu söylenir, Zile’nin Emirveren köyü ya anında bulunan bir mezarın Abdal Musa'ya ait olduğu cabul edilir. Yakın köylüler buraya adak adarlar... Ayrıca Divriği’nin Timisi köyünde Abdal Musa Koruluğu, Manila ’nın Adala bucağında Abdal

Musa adına vakfedilmiş çift ik vardır. Kangal yakınında

Hargi Tuzlası’nda 80 tane di çili taş vardır. O çevrede, bu dikili taslara "Abdal Musa’nın Askerleri” derler...

SultanTn Tahta Kılıcı

Abdal Musa’nın tahta kılıcı oldukça ünlüdür. Alevi ozan

Geda Muslu "O ’nun Rumeli pe kumandan olduğunu, tahta kılıcı ile taşı ikiye böldüğünü, bütün Rumeli’ni İslama getirdiğini, kafirlerle gazalarda bulunduğunu” söylemektedir. Yine bir söylenceye gil re, "Abdal Musa’nın kılıcı doğudan batıya oynarmış, kare sancağı ise kalelerin önünde

bir defa görüldü mü artık hiç düşman, ne kadar zorlu olursa

olsun, O’na dayanamazmış.”

Kaygusuz’la Tanışması Büyük Ozan Kaygusuz Abdal, nefeslerinde, Abdal Musa’nın

dervişi olduğunu söyler. Abdal Musa Sultan'in Kaygusuz Abdal ile ilgili bir söylencesi şu şekildedir

"Kaygusuz Abdal, Alaiye Beyi’nin oğludur. Bir av sırasında yaraladığı geyik kaç ) tekkeye sığınır. Gerçek adı Gaybi olan

Page 173: Anadolu'da alevilik

Kaygusuz, tekkeye girip geyiği sorar. Dervişler böyle bir geyik görmediklerim söylerler. Kaygusuz, üsteler, Sonunda Abdal Musa katına çı ar ve geyiği ona sorar. Abdal Musa koltuğundan oku çıkarıp Caygusuz’a verir. Bu olaydan sonra Kaygusuz dünyadan el etek çeker. Abdal Musa’ya mürit olur.”

Page 174: Anadolu'da alevilik

122 BATTAL PEHLİVAN

Pek Çok Söylence

Aleviler, birbirlerine Abdal Musa ile ilgili, buna benzer pek çok rivayet (söylence) anlatırlar. “Tersten Çalışan Değirrnentaşı Efsanesi” , “Gelin Pınan Efsanesi” , “ Dur

Dağı Efsanesi” , “ Pamuk İle Ateş Toplaması” , “ Ufacık Bir Kazanda Pişen Yemeğin Kırk Bin Kişiye Yelip Artması....” bunlardan bazılarıdır. Amaç, Abdal Musa’yı büyük, büyük, daha da büyük görmek ve göstermektir.

“ Abdal Musa Sultan ve Velayetnamesi” adlı kitapta (Can Yayınları) Abdal Musa’nın Uçar Su rivayeti ile ilgili olarak şunlar söylenmektedir.

İlginç Bir Durum

Abdal Musa Sultan yatırının batısında Akdağ’dan bir su akmakta ve o taraftaki Tekkeköy, Değirmenköy ve diğer köylerin ekili topraklarını bol bol sulamaktadır. Bu su, dağın yamacında yüksek bir noktadan beş parmak gibi havaya fışkırmakta, aşağıya doğru uçarak bir dere meydana getirmektedir. Gelen başka sularla da bırleşerek ovayı sulamaktadır.

İlginç olan tarafı: Suyun kasım ayında kesilmesidir. Kasım ayına üç gün kala, beş parmak gibi akan suyun, iki yanlarındaki parmaklar kesiliyor, kasımın birinci günü de kalanlar akmaz oluyor.

“Top Patlaması Gibi”

Su bu taraftan kesilince, dağın arkada kalan kesiminden akmaya başlıyor. Bu tarafa akış da, Hıdırellez’e kadar ve bazı yıllarda bundan bir-iki gün önce tekrar Abdal Musa Sultan yatın topraklanna doğru akmaya başlıyor. Havada uçarak dağıldığı ve

Page 175: Anadolu'da alevilik

yere indiği için halk arasında (Uçar Su) denilmektedir. Yatır tarafına akmaya başlayacağı zaman, top patlaması gibi bir ses çıkarırmış. Oralı köylüler suyun geleceği zamanı ve top gibi patlayışını görüp duymak için beklerlermiş.

Bektaşiler ve halk arasında söylenen şu lejandı da var.

Page 176: Anadolu'da alevilik

ANADOLU'DA ALEVİLİK 123

Uçar Su'yun:

Abdal Musa’nın Bedduası Dağın öte tarafındaki insanlar boş duruyorlarmış. Oradan

geçen Abdal Musa Sultan bunlara, “ Neden boş duruyorsunuz, çalışmıyorsunuz?” diye sorunca, onlar “ Suyumuz yok, ne yapalım?” demişler. O da bunlara “ Dönüm başına bir kile dergâha mahsul vermenizi kabul ederseniz, size su sağlarım” diye bir koşul öne sürmüş. Kabul etmişler. Abdal Musa Sultan da dağdan bunlara bu suyu çıkarmış. Halk ekip biçmiş, güzel ürün almaya başlamış. Abdal Musa Sultan, zamanı geldiğinde onlardan dergâhın hissesini isteyince “ Bu suyu, bize sen vermedin, Allah verdi. Senin bunda ne hakkın olur?” demişler, sözlerinden dönmüşler. Abdal Musa Sultan da: “ Öyle ise Hıdırellez’den Kasıma kadar Abdal Musa’ya aksın, sonra bu yana aksın!” şeklinde konuşmuş. Bir başka söyleyişe göre de “ Siz yazın su içmeye, kışın geçmeye yol bulamayasınız!” demiş.

İşte, o günden beri sözlerini tutmayan köylüler tarafına, onlara hiç faydası olmayacak zaman akar, tam işe yarayacağı zaman oradan kesilir, Abdal Musa Sultan tarafına akarmış. Köylüler, yazın içmeye su, kışın geçmeye yol bulamazlarmış...

Abdal Musa ile ilgili diğer iki söylence de şöyledir:

Gelin Pınarı Hikayesi Abdal Musa Sultan, Tekke köyünün çevresindeki dağlarda

dolaşırken, bir gelinle kaynanasının tarlada ekin biçtiğini görür. Sultan, gelinle kaynamanın yanına vanp su ister. Kaynana “ Su yok” der. Abdal Musa, bu olumsuz cevabı alınca yoluna devameder. Ancak gelin, Sultan’ın arkasından seslenerek, “ Amca gel, su vefeyim” der. Suyu için Abdal Musa Sultan, “

Page 177: Anadolu'da alevilik

Kızım, burada bir su çıkarayım. Suyun adını da Gelin Pınan koyalım. Böylece adın sürekli anılsın” der...

Söylenceye göre, gerçekten su çıkar ve o gün bugündür akan pınar “Gelin Pınan” diye anılır.

Page 178: Anadolu'da alevilik

124_______________________ BATTAL PEHLİVAN_______________________

Abdal Musa Kurbanı Abdal Musa çevreyi gezerken, ciizzam hastalığı gibi bir

hastalık olduğunu görmüş. Bu hastalık çok can almış, bir çok yöreye yayılmış.

Abdal Musa’nın gezdiği yöreler itikatlı olduğundan, O’na şöyle demişler:

■'Abdal Musa Hazretleri! Bu afeti üzerimizden at, sana her yıl kurbanlar keselim. İkrarımız olsun!”

Bunun üzerine Abdal Musa Sultan, Allah’a dua etmiş. Yalvarmış, yakarmış. Bu duaların üzerine hastalık iyi olmuş.

Her tarafta bir ferahlama olmuş. Nereye vardıysa bu afet ortadan kalkmış.

O gün bugündür, Abdal Musa kurbanları yapılmaktadır.

Bu kurbana, “ Birlik Kurbanı” , “ Hak Kurbanı” , “Tarikat Kapısını Açan Kurban” gibi adlar da verilir. (M.Seyirci- Y.H. Tungar, Abdal Musa Sultan)

Şiirleri Güçlüdür

Abdal Musa Sultan’ın şiirleri de düşünce ve sanat yönünden oldukça güçlüdür. Yiğitliğin, dostluğun, aklın, inancın, sevginin ve aşkın simgesi olan Abdal Musa’nın iki

şiiri şöyle:

Muhammed Ali’nin kıldığı dava

Yok meydanı değil var meydanıdır Muhammed kırklara niyaz eyledi

Ar meydanı değil er meydanıdır

Kırklar özün bir araya koydular

Anlar cenazesin susuz yudular

Page 179: Anadolu'da alevilik

Deveyi gördün mü gördüm dediler

Ört elin eteğin sır meydanıdır

Page 180: Anadolu'da alevilik

ANADOLU’DA ALEVİLİK

Gezdiğin yerlerde ara bulasın

Sehba olup daim Kevser dolasın Sakla sırrını kim settar olasın Çek çevir kendini kâr meydanıdır

Ne diyeyim şu erkânı kurana Yuf çekerler bu meydanda yalana

Üçyüz altmış merdiveni bilene

Kör meydanı değil gör meydanıdır

er Abdal Musa aydır gerçek Ali’yi sevene muhip yar ise Hakk’ın didarını görem der Urganı boynunda dar meydaı

K *

:

isen n isen mıdır

Yezit Gözlerin kör olsun ey kanlı Bu meydanda kim var Ali'den gayrı On İki imam'ın kapısın açan İmamlar değildir Ali'den gâyrı

Güvercin donuyla Urum’a uçan İmamlar evinin kapısın aça<ı Cümle evliyalar üstünde geÇen Var mıdır hiç bir er Ali'den gayrı

Muhammed Mirac’m yolum girdi

Bu sır gayet sır içinde sır k i Şir donunu, Hatem mührün^i verdi Bu sim kim eder Ali'den g; lyrı

blıı cfc

ı

Cümle evliyalar, imamlar

İkrar alan kimse düşer mi

Yek nefesle durma meydan Kimdir baba, rehber Ali’den

nda

rde

ı erde gayrı

125

Page 181: Anadolu'da alevilik

126 BATTAL PEHLjVAN

Her kimin çırağın yaksa Hak yakar Rızaya baş koyup teslimin takar Aslımız On İki İmam’a çıkar Babamız her kim var Ali’den gayrı

Selman bir deste gül Şah’a uzattı Kendi tabutuna kendisi yattı Cemm-i Mushaf’tan mikabın attı Kur an yok, gördüler Ali'den gayrı

Erenler erkânı gerçek bellüdür Abdal Musa fakir onun kuludur İmamlar sırrıyla gönül doludur Var mıdır hiç bir er Ali’den gayrı

Abdal Musa’ya Şiirler

Abdal Musa’nın çevresini çok etkilediğini ve etkisinin günümüzde de sürdüğünü söylemiştik. Örneğin Kaygusuz Abdal’ın Abdal Musa Sultan için söylediği bir şiir söyledin

Beylerimiz elvan gülün üstüne Ağlar gelir şahım Abdal Musa’ya Urum abdalları postun eğnine Bağlar gelir şahım Abdal Musa’ya

Umur abdalları gelir dost deyü Eğnimizde aba, hırka, post deyü Hastalan gelir derman isteyü Sağlar gelir şahım Abdal Musa’ya

Hind’den bezirganlar gelir yayınır

Pişer lokmaları, açlar doyunur

Aşıkları gelir, bunda soyunur

Erler gelir şahım Abdal Musa’ya

Page 182: Anadolu'da alevilik

ANADOLU’DA ALEVİLİK 127

Her matem ayında kanlar saçarlar Uyandırıp Hak çırağın yakarlar Demine hü deyip, gülbenk çekerler Nurlar gelir şahım Abdal Musa’ya

Meydanında dara durmuş gerçekler Çalınır koç kurbanlara bıçaklar Döğülür kudüm, açılır sancaklar Tuğlar gelir şahım Abdal Musa’ya

İkrarıdır koç yiğidin yuları Fakıhlan çeksem gelmez ileri Akpınar’ın, Yeşilgöl’ün suları Çağlar gelir şahım Abdal Musa’ya

Ali’m Zülfıkâr’ın almış destine Sallar durmaz Yezitlerin kasdına Tümen tümen Genç Ali’nin üstüne Sırlar gelir şahım Abdal Musa’ya

Benim bir isteğim vardır Kerim'den Münkir bilmez evliyanın halinden Kaygusuz’um ayrı düştün pirimden Ağlar gelir şahım Abdal Musa’ya

Yaşayan halk ozanlarımı n Adil Ali Atalay ise şunları söylemektedir:

Page 183: Anadolu'da alevilik

128 BATTAL PEHLİVAN

Pişirip müridin Hakk’a gönderen

Değirmeni sağdan sola döndüren

Nice abdallara nasibin veren Bize da nasibi ver Abdal Musa

Teke Bey’in ateşini söndüren Peşi sıra dağı-taşı gönderen Müminlerin günâhını yonduran Bizim de günâhı yun Abdal Musa

Bir geyik donuna girip görünen Kaygusuz’un oku ile vurulan

Dergâh’a girince orda sır olan Bizlere de şimdi sır Abdal Musa

Dağdan dağa Uçar Su’yu uçuran Yılda iki sefer dağdan geçiren Çeşmelerden bal akıtıp içtiren Bizlere badeni sun Abdal Musa

- I

Kurtlar ile zalim malını kıran Koltuğunda oku avcıya sunan Aleni aşikâr keramet veren Bize kerametin sun Abdal Musa

Adil Ali Vaktıdolu halleri Hak uğrunda kesilmesin yolları Gönül bahçesinde açan gülleri Mümin canlara sun Abdal Musa

Page 184: Anadolu'da alevilik

40 BİN ALEVİ’NİN KATLİ

VE ŞAH İSMAİL OLAYI!...

fltmıH .cinci Idn \a lıy.cn ; rrelyısb .jiL rn;.jı j - ' i n

to/i!ıq/;v -jL m?: i quv»40 vM

.•jvı /MA jsııUnâ - nı.iı. laf /m<l: ri« ncLmü.Ljf! iiMv'jCl TiîjT

norm 020v ÂbH ibliı^iîj ı usiiL

mi i İVDİ

A

îfiıyU)n«Et,q< ''in iiinıdDiisDm ;L rinc; vsy m/e ıtLncHıv ;»;•

illf>DD '.bnnDbniDbcyi î M/ dü jibnnf;hr7 /Mi'XionfiO

’i<irrî.'Lf/1 /-

7’j

f*ı liürnvi .'îûITRİİİj r>u .cunuğubh» teolj uo ;ıan ı»iiı»n) imijwuob

Hatayi tapşırrtıası ile şiirler yazan ► Safevi Türk Devleti Hükümdarı Şah İsmail’e sempati duyan 40 bin Alevi’- nin, Osmanlı Padişahı Yavuz Sultan Selim’in buyruğuyla katledilmesi olayı, Osmanlı Tarihi nin en kara; bir o kadar da utanç sayfasıdır.

inını { r- rCl Yavuz’un amaç , Safevi Türk Devleti’ni ► ele geçirmek, A evileri ortadan kaldırıp, Horasan’la birleşmektir. Daha sonra da Mısır’ı ele geçirerek, dünya ticaret yollarını ve hilafeti elde etmek istiyor­

du. Sultan Selim hedefine ulaşmak için ne mümkünse ylaptı.

Page 185: Anadolu'da alevilik

130 BATTAL PEHLİVAN

"Güzeli seven her insana düşmanım ben!”

Yavuz Sultan Selim Divanı'ndan

Alevi çocuklarına, şimdi nasıl ki okullarda, Hanifi mezhebinin propagandasını yapan din dersleri okutuluyor- sa; yıllardır aynı şey tarih dersleri için de yapılıyor. Okuyup devlet kademelerinde çeşitli görevler alan binlerce Aleviye, öğrencilik yıllarında, Safevi Türk Devleti hükümdarı Şah İsmail’in “Türk Düşmanı” olduğu öğretildi. Pek çoğu, onun düşman değil dost olduğunu (hatta has bir dost olduğunu), bildiği halde, yüreği kan ağlayarak, bile bile sınav verirken “ Şah İsmail haindir!” demek zorunda bırakıldı. Sorulan sorulara, o şekilde yanıt vermezlerse sınıfta kalacaklar, hatta kimbilir hangi karalamalarla (solcudur, komünisttir... vb.) okuldan atılacaklar, hapse tıkılacaklardır. Günümüzde de aynı dersler okutulmaktadır.

Oysa, gerçek, okul kitaplarındakinin tersındedir.

İnsanlık Dışı Yaptırımlar

Şunu hemen belirtelim ki. Şah İsmail Olayı bir ayaklanma değil; iki devlet arasındaki bir çatışmadır. Osmanlı topraklarındaki -huzursuz- binlerce Alevi Türkmenin, Safevi Türk Devleti hükümdarı Şah İsmail’i kurtarıcı olarak görüp, onun şemsiyesi altına girmek istemesidir. Hareketin lideri Osmanlı

değildir.

Araştırmacı B. Kocadağ’ın da “ Doğu’da Aşiretler,

Kürtler, Aleviler” adlı çalışmasında belirtiği gibi, gerek Selçuklular ve gerekse Osmanlılar döneminde yönetici sınıf, Sünni mezhebini benimsemediğinden, kendi yönetimleri

Page 186: Anadolu'da alevilik

altındaki Alevi-Bektaşiler’e karşı cepheler açılmış, Sünni vatandaşlar Alevilere karşı kışkırtılmış ve zaman zaman bir takım baskılar yapılarak insanlık dışı yaptırımlar uygulanmıştır. Devletin ağır baskılan karşısında hor görülen, ezilen Aleviler, korunma olanakları daha çok olan dağ başlarına, sarp dağlar arasındaki vadilere, ıssız yerlere yerleşmek

Page 187: Anadolu'da alevilik

ANADOLU'DA. ALEVİLİK 131

zorunluluğunu duymuş, kimi zaman da artan baskılar karşısında birleşerek karşı koyma yollarım aramışlardır.

Camiler Dedikodu Yuvası mı?

Kimi valilerin duygusal davranışları, resmi görevlilerden cesaret alan halkın eyleme geçmesi, camilerin -özellikle Ramazan aylarında- bir dedikodu yuvası haline getirilerek, imam ve hocaların halkı tahrikleri sonucu, bir Alevi-Sünni çatışmasını her devirde kaçınılmaz hale getirmişlerdir. Kendi topraklarında bir üvey evlet muamelesi gören Aleviler, “ Hatayi” tapşırmasıyla şiirler yazan Şah İsmail’i bir kurtarıcı olarak kabul etmişlerdir. Şah İsmail’in Alevi olması ve Yavuz Sultan Selim’in Sünniliği kabul etmesi sonucunda, inanç çatışmasından çok, siyasi çatışmanın oluşu, kendiliğinden mezhep kavgasına dönüştürülmüştür.'Bunu fırsat bilen gözü dönmüş hoca ve mollalar Sünni halkı kışkırtarak, cihat açmaya çabalayadursunlar, bir taraftan da müftü diye geçinen Hamza adlı bir “din adamı” insanlık dışı bir fetva hazırladı. Ortaçağ’ın karanlık zihniyctli insanlık dışı fetvası aynen şöyle:

Korkunç Bir Belge

“ Ey müslümanlar, bilin, v£ haberdar olun ki, reisleri Erdebil oğlu İsmail olan Kızılbaş topluluğu, peygamberimizin şeriatını, sünnetini, İslam dinin, din ilmini, iyiyi ve doğruyu beyan eden Kuran’ı küçük gördüler. Yüce Tann’nın yasakladığı günahlara helal gözül ile baktılar. Kutsal Kuran’ı, öteki din kuplarını tahkir ettiler. Onları ateşe atarak yaktılar. Hatta kendi mel’un reislerini Tanrı yerine koyup ona secde ettiler. Hz. Ebubekir’e. Hz. Ömer’e söğüp onların halifeliklerini inkar ettiler. Peygamberimizin karısı Ayşe anamıza iftira ettiler, ve söğdüler. Peygamberimizin şeriatını ve İslam dinini ortadan kaldırmayı

Page 188: Anadolu'da alevilik

düşündüler. Onların burada bahsedilen ve bunlara benzeyen öteki kötü sözleri ve hakaretleri benim ve öteki İslam dininin alimleri tarafından açıkça bilinmektedir. Bu nedenlerden ötürü şeriat

Page 189: Anadolu'da alevilik

132 BATTAL PEHLİVAN

hükmünün ve kitabımızın verdiği haklarla, bu topluluğun kafirler ve dinsizler topluluğu olduğuna dair fetva verdik. Onlara sempati gösteren, batıl dinlerini kabul eden ve yardımcı olanlar da kafir ve dinsizdirler. Bu gibi kimselerin topluluğunu dağıtmak bütün müslümanların vazifesidir. Bu arada müslümanlardan ölen kutsal şehitlerin yeri cenneti aladır. O kafirlerden ölenler ise* hakir olup cehennemin dibinde yer tutacaklardır. Bu topluluğun durumu, kafirlerin halinden daha kötüdür. Bu topluluğun kestiği veya gerek şahinle, gerek ok ile, gerekse köpek ile avladığı hayvanlar murdardır. Onların gerek kendi aralarında, gerekse başka topluluklarla yaptıkları evlenmeleri muteber değildir. Bunlara miras bırakılmaz. Sadece İslamın sultanının, onlara ait kasaba varsa, o kasabanın bütün insanlarını öldürüp, mallarının, miraslarını, evlatlarını, alma hakkı vardır. Ancak bu mallar. İslam gazileri arasında taksim edilmelidir. Bu toplanmadan sonra onların tövbe ve nedametlerine inanma- malrve hepsini öldürmelidir. Hatta bu şehirlerde onlardan olduğu bilinen veya onlarla birlik olduğu tesbit edilen kimse öldürülmelidir. Bu türlü topluluk hem kafir ve imansız, hem de kötülük yapan kimselerdir. Bu iki sebepten onların öldürülmesi vaciptir. Dine yardım edenlere Allah yardım eder. Müslüman'a kötülük yapanlam Allah da kötülük eder.

(Bi saru görez ismiyle maruf Müftü Hamza)

Yavuz Da Aynı Kafada

Bu fetva, o devrin karanlık ve korkunç görüşlerini acı bir şekilde gözler önüne sermektedir. Hamza gibi düşünmeyen herkes kafirdir ve katli vaciptir. Öne. leri Selçuklu'nun daha sonra da OsmanlI’nın isteği; onlan bezdirmek, asimde etmek,

Page 190: Anadolu'da alevilik

yok etmek, kültürlerin unutturmak; tek sözcükle ifade edecek olursak, sünnileştirmektir. Aleviler’in yaptığı da kendi benliklerine sahip çıkmak ve kendilerine reva görülen bu zülumden kurtulmaya çalışmaktır.

Yavuz da, Aleviliğin yayılmasandan, gelişip güçlenmesinden endişe duymaktadır. Şah İsmail’in ve hükümdarı

Page 191: Anadolu'da alevilik

ANADOLU'DA ALEVİLİK 133

bulunduğu Safevi Türk Devleti’nin varlığından da hoşnut değildir. Anadolu Alevilerinin pekçoğu, kurtuluşu Safevi Türk Devletin’nin güçlenmesinde görüyorlardı. Şah İsmail, onların gözünda Mehdi idi. Yavuz Sultan Selim ise Şah’ın ülkesini ilhak edip, o toprakları Osmanlıya katmak arzusundaydı.

O günlerde, aklıbaşında Sünnilerin de beğenmediği

Yavuz, bu "tehlikeyi” ortadan kaldırmak için, öncelikle ona bağlanan Alevileri yok etmek istiyordu. Bu amaçla. Şah İsmail’e gönül vermiş Alevilerin sayımını dahi yaptırdı ve onunla savaşa tutuşmadan önce, adamlarına buyruk vererek Alevileri katletmeye başladı. Bu vahim olayı AvusturyalI Tarihçi Joseph Von Hammer şöyle yazmaktadır:

i. w iâm tsa i ıtsıh n fi! soö unujjjjublo " ırttanjtib

Yabancı Gözüyle

” 1.Selim (Yavuz) gerek Rumeli’de: ve gerekse Anadolu’da Şiilikle itham edilenlerin ilk önce bir cetvelini hazırlatmıştır. Böylece 7 yaşından 70 yaşına kadar bu mezhebe mensup oldukları belirtilenlerin sayısı 40 bini bulmuştur. Bunların hepsinin ya boynu vurulmuş, yahut da süresiz olarak hapse mahkum edilmeleri uygun görülmüştür. Bazı tarihçiler, bu hareketi engizisyon ve S. Bartelemi katliamları ile bir tutmaya kalkışmışlardır. Sayı bakımından bunların Doğu tarihinde Adil unvanı ile hazırlanan Nuşire- van zamanında vukua gelen 50 bin Mazdeki’nin yok edilmesi ile sonuçlanan harekete benzediğini kaydedenler de vardır.” I

Aleviler öldürülmekle kalmadı, malları yağma edildi, köylerde taş taş üstünde kalmadı. Bu kıyımdan sadece, ulaşılması zor dağ köylerindeki Türkmenler kurtuldu. ıblı fend J

M • ■ ! I « ü Amacı Aleviliği Yok Etmek

Page 192: Anadolu'da alevilik

Cemal Şener'in "Alevilik Olayı” kitabında belirtiği gibi:

Sultan Selim in, Safevi Türk Devleti’ni ele geçirmek istemesindeki en önemli amaıjı. doğuda Aleviliği ortadan kaldırıp, Horasan'la birleşmek; İkincisi ise Mısır’ı fethede-

Page 193: Anadolu'da alevilik

134 BATTAI. PEHLİVAN

rek, dünya ticaret yollarını ve hilafeti elde etmektir. Yavuz böylece, bütün dünya müslümanlarınm halifesi olduktan sonra, Hz. Ali’den bu yana süren hilafet sorununu da kendisinin lehine “ halletmeyi” amaçlıyordu.

20 Nisan 1514’te İran Seferi için yola çıktı. Bektaşi geleneklerine göre yetişmiş olan, ya da en azından öyle inandırılan Yeniçeriler, buna karşı çıktılar. Hatta içlerinde Yavuz’u öldürmek isteyenler de vardı. Fakat hareket kanlı olarak bastırıldı. 23 Ağustos 1514’te Çaldıran’da karşı karşıya gelindi.

Hangisi Türk Düşmanı?

Resmi tarihçiler, Şah İsmail’in ve askerlerin “ Türk düşmanı” olduğunu öne sürerken, asıl gerçeği gizliyorlar. Doğruyu söylemek, resmi görüşün işine gelmiyor. Sorun Türklükse, Şah İsmail’in ordusu, daha çok Türk’tür ve “ Türk düşmanı” Şah İsmail değil, Yavuz’dur. Gerçi Şah İsmail, ırk ayrımını yapmadığı için, kendisine inananlar arasında, o yörenin halklarından herkeş vardı. Fakat taraftarları daha çok Türk ağırlıklıydı. Yavuz’un ordusu ise devşirmeydi. Osmanlı

İmparatorluğu’nun resmi dili Osmanlıca’dır, Şah İsmail’in ve taraftarlarının konuştuğu dil ise Anadolu Türkçesi’dir.

Örneğin, yalnız Antalya yöresinden 15 bin atlı, aileleri ile birlikte, gidip Şah İsmail’e katılmıştır. Çünkü biliyorlardı ki, kendilerine gerçek dost Şah İsmail’dir.

Yedi Büyük Ozandan Birisi Ne yazık kı. Çaldıran Savaşı’nı güçlü bir orduya sahip olan

Yavuz kazandı. Yavuz’un ordusu kalabalık olduğu kadar eğitimliydi de... Şah İsmail’in bütün mal varlığı, hâzineleri ele

Page 194: Anadolu'da alevilik

geçirildi. Esir düştü. Sonra serbest bırakıldı. Bu yenilgi manevi yönden Şah İsmail’i çökertti.

İşte “ Hatayi” tapşırmasıyla Türkçe şiirler yazan ve

Alevilerin Cem törenlerinde huşu ile nefeslerini dinleyip okuduğu, yedi ulu ozandan biri bildiği, Pir Sultan Abdal’dan sonra en çok andığı Hatayi, bu Hatayi’dir... 1487 yılında

Page 195: Anadolu'da alevilik

ANADOLU'DA ALEVİLİK 135 ■ ■ ’ ■ " .................. .

doğup, 1524 yılında Hakk’a yürümüştür. Görüldüğü gibi; fırtınalı, dolu dolu ve son derece şerefli bir yaşamdan sonra 35 yaşında yaşama gözlerini yummuştur. Cismen toprak olmuştur; fakat manen, her Alevi’nin gönül tahtında ona ayrılmış bir yer vardır.

Huzursuzluk Giderek Arttı Yavuz’un büyük kıyımından sonra, hiçbir dönem Anadolu

Alevileri pek huzurlu bir ortam bulamadılar. Her dönemde kendine özgü baskılar oldu. Aleviler sürekli izlendiler, yargılandılar ve zindana atıldılar. Devletten destek alan medrese, cami, müftü, hoca ve benzeri kesimde sürekli

dedikodu üretip, Aleviyi baskı altında tuttu. Bu nedenle kent merkezlerinde Aleviler kendtlerini gizlediler. Yalandan camiye gidenler bile oldu. Oysa Selçuklu’dan günümüze değin Anadolu Alevileri, her dönem okumaya, yeniliğe, iyiliğe, güzelliğe, insanca yaşamaya ve insana saygı

göstermeye özen göstermiştir.

Şiirleri Güçlüdür

Kısacık ömrüne, yüzlerce şiir de sığdırmış olan Şah Hatayi’nin sanat yönü de oldukça güçlüdür. Hatayi’nin nefeslerinden bazılan şöyle;

Erenlerin erkânına yoluna

Ta ezelden talip oldum erenler

Can ile gönülden durdum düşündüm Bugün mürşidimi buldum erenler

Can ile gönülden gezdim aradım

Page 196: Anadolu'da alevilik

Hakk’ın didannı görmek muradım Didar ile muhabbettir talebim Ya bugün ya yarın öldüm erenler

Page 197: Anadolu'da alevilik

136 BATTAL PEHLİVAN

Geçmişem serimden korkmam ölümden Münkir bilmez evliyanın halinden Yezid oğlu bir Harici elinden

Çok demdir didardan kaldım erenler cni*»

Sen Hakk’ı yabanda arama sakın Uyduysan kalbine hak sana yakın

Ademe hor bakma kendini sakın Cümlesin Ademde buldum erenler

, ısiıbn j'si i L oto . .iit)lr I u:l Şah Hatai’in arz edeyim halimi , Harç edeyim elde olan varımı Süre süre Şah’a gidem yüzümü Mürvet kabul eyle geldim erenler

Vvüıntifll/;: nrA/uVAu/hiL ı».>vO .aJo ’

* * *

„biO *Ul* ,,.y{ i .

îî

u-îıbnn

nil»1 rAlU'

rn ıv);.l:b-'-

: v/r

fennini 0 / t. /i.:tij </î / t

Bir yolun yolcusu olayım dersen Elde iki karpuz tutmalı değil Derviş olup şalvar giyeyim dersen Gahı giyip gahi atmalı değil

- ti» r> r -

■id

l; Ladin bahçesinde gonca gül olmaz Kâmil ile yoldaş olan yorulmaz İki mahluk vardır Hakk'a kul olmaz

Mağrurluk kibirlik etmeli değil

•■fiubrtı'.'Uli tmılnıL !1 ^ Mağrurlar orada olurlar yalan Kibr imiş yorulup yollarda kalan Eğer yolcu isen köprüyü dolan Göz göre çamura batmalt değil

inidoli.Jud'/i^1'1 11, f!ir ud !i: Koyun kuzusuna nasıl meledi Öküzün kulağına kimler enedi Garip bülbül gül dalında tünedi Her çalı başında ötmeli değil

Page 198: Anadolu'da alevilik

smlsnriım svniib ımçüCS Şah Hatai İmam Cafer muhbiri

Hakk’ın yaranıdır Veysel Karani

Hakk’ın haznesinden geleı Müşteri olmayana satmalı

*

Kırklar meydanına vardım Gel beru ey can dediler İzzet ile selam verdim Gel işte meydan dediler

Kırklar bir yerde durdular Otur deyu yer verdiler Önüme sofra yazdılar El lokmaya sun dediler

Kırkların kalbi durudur Gelenin kalbin arıdır Gelişin kunden beridir Söyle sen kimsin dediler

Gir sema bile oyna Silinsün açılsun ayna Kırk yıl kazanda dur kayna Daha çiğ bu ten dediler

Gördüğünü gözün ile Söyleme sen sözün ile Andan sonra bizim ile Olasın mihman dediler

_________________ANADOIU'P^ ALEVİLİK____________________ 137

güherı değil

nihîd ıih3i! m İ vb İ b H rlı.£

* * n'jii'jd/jiD niütı tö§

ıalibjb nHıt'‘>7 tttlıA ısM

Page 199: Anadolu'da alevilik

138 BATTAL PEHLtVAN

Düşme dünya mihnetine Tâlip ol Hak hazretine Ab-ı zemzem şerbetine Parmağım ban dediler

Şah Hatayi’m nedir halin Hakk’a şükret kaldır elin Gaybetten kese gör dilin Her kula yeksan dediler

Page 200: Anadolu'da alevilik

“GELİN CANLAR

BİR OLALIM!”

► Söylediği şiirlerle. Alevi süreğinin bütün inceliklerini öğreten Pir Sultan Abdal; aynı zamanda, halkın ıstırabını kendi ıstırabı bilmiş ve bu uğurda yoğun çaba göstermiştir.

► Pir Sultan, “Qelin canlar bir olalım” diyerek; halkı sömürü, baskı ve zulme karşı birlik olup direnmeye çağırmıştır. Bir Alevi dedesi de olan Ozan, bu nedenle öldürülmüştür.

Page 201: Anadolu'da alevilik

140 BATTAL PEHLİVAN

I ' / t 5 ~T~\ i ' i ' ~

/ İ A J r i i ü a U

Anadolu Alevileri’nin üzerinde çok büyük etkisi bulunan ozan ve eylem adamlarının birisi de Pir Sultan Abdal’dır. 16. Yüzyılda yaşamıştır. Sivas’ın Yıldızeli ilçesinin Banaz köyünde doğmuştur. Doğum ve ölüm tarihleri hakkında kesin bir bilgi yoktur. Şimdiye kadar doğum ve ölüm tarihleri için kimi rakamlar söylenmişse de bunlar kesin değildir. Son olarak Araştırmacı Rıza Zelyut, (Öz Kaynaklarına Göre Alevilik) Başbakanlık arşivindeki belgelere dayanarak Pir Sultan Abdal’ın asıldığı yılı “ yaklaşık 1550“ olarak vermektedir. Daha önceki bir çalışmasında, bu tarihi 1588 olarak belirten Zelyut’un ikinci tesbiti en gerçekçisi olsa gerek...

nsJİuE t i M nsîîflâü innsıljljlsini nüidd

Halkın Derdi, O’nun Derdi Aleviler’in “Ozan Ata” bildikleri Pir Sultan Abdal, hayatı

boyunca, kendisine inananlara hem Alevi süreğinin inceliklerini öğretmiş, hem de onların sorunlarıyla yakından ilgilenmiştir. Öyle ki halkın sorunlarını, kendi sorunu bilmiş ve bu uğurda kelle vermiştir.

“ Hak’tan inayet olursa 7 Şah Urum’a gele bir gün / Gazada bu Zülfükârı / Kâfirlere çala bir gürı.

Hep devşire gele iller / Şah'a köle olan kullar / Urum'da ağlayan sefiller / Şâd ola da güle bir gün...“

Canı pahasına, Ösmanlı yönetiminin baskısına karşı duran

Pir Sultan; yiğitliğin, doğruluğun, haklılığın simgesi olarak Aleviler’in gönlünde taht kurmuştur.

Alevi Dedesi’dir

Pek çok nefesi, cem törenlerinde okunan Pir Sultan Abdal, halkın, Hz.Ali, Hz.Hüseyin ve diğer İmamlar kadar sevdiği ve

Page 202: Anadolu'da alevilik

her fırsatta saygıyla andığı ulu bir kişi durumundadır. Yaşamına dair, elde bulunan ipuçları, O’rıun bir “ Alevi Dedesi” olduğunu ortaya koyuyor. Çağdaşı olan ozan Kul

Himmet'le Hakk’a yürüyünceye kadar dava arkadaşlığı yapmış, halkın mutlu olması için O’nunla birlikte kavga vermiştir.

Page 203: Anadolu'da alevilik

ANADOLU'DA ALEVİLİK 141

Yönetimin Maşası Padişah fermanıyla Pir Sıjltan Abdal’ı astıran zamanın Sivas

Valisi Hızır Paşa da, aslı ıda bir Alevidir. Uzun süre Pir

Sultan’m postnişini olduğı dergâhta kalmıştır. Fakat öğrenim için İstanbul'a gidi > döndüğünde, halk düşmanı yöneticilerin maşası haline ge miştir.

O dönemde, zaten ktt-k; naat geçinen Alevi inançlı köylülerin ürünleri, “ vergi” cılıfı altında elinden alınmakta: az çok direnenler ise kırbaçlanmakta, harmanlan yakılmakta, evlerine baskınla düzenlenmektedir. Bu arada, işbirlikçi feodal ağalar da, cöylüyü kendi yöntemleriyle

sömürmektedirler.

“Şikayet Ederim Htida’) a Seni”

Mehmek Bayrak’ın “ Pir sultan Abdal” adlı kitabında belirttiği gibi,“ üretimde, yara ımda yük genellikle bu yoksul insanların sırtındayken, hiç lir zaman bu kesimin ürettiği

kendi cebine girmiyordu. He şeyden önce o, üretim araç- gereçlerinin gerçek sahibi ola namıştı.

Çalıştıkları topraklar üzerii ide bir mülkiyet hakkı olma- yan. geceli-gündüzlü çalışıp emeğin karşılığım sömürgen sınıflara kaptıran, başlıca ürelf ci sınıf olan köylüler, bu acılı durum karşısında çoğu kez,

“ Bütün malım aldın ey canlı zalim / Şikayet ederim

Hûda’ya seni...” demekten başka bir şey yalamıyorlardı.

Avcının Önündeki Geyi t

Page 204: Anadolu'da alevilik

Kısaca köylüler, avcının önünde geyiğe dönmüş insanlardı. Çünkü, su başlarını tı tan devlet, tahsildarları ve zaptiyeleri aracılığı ile köklülerin iliklerini emiyorlardı. Köylü şöyle dertleniyor, hayı lamyordu:

“ Çıksam dağa ayısı var, klurdu var / Düze insem sıtması var, derdi var / Köye gitsem tahsildarın derdi var / Şaştım ağam bu salgının elinden.

Page 205: Anadolu'da alevilik

142 BATT, PEHLİVAN

İşte emekçileri, elinden şaştıkları bu salgından kurtulmanın yollarım arıyorlardı. Kimisi bunu bir alınyazısı, bir kader kabul edip boyun eğiyordu.

Kimisi feodallerin temsilcileri zaptiyelere ve tahsildarlara karşı direniyor, kimisi de kurduna, ayasına ve de sipahisine bakmayıp dağa çıkıyordu.

Ümmetçi Düşüncenin Anacı

Feodal yasa ve ümmetçi düşünce, insanlara, Tanrımın yeryüzündeki gölgesi olan Padişaha ve

yandaşlarına boyun eğmelerini ve hizmet etmelerini öğütlüyordu. Herkesin içinde bulunduğu durum, alınyazılannın gereğiydi! Hakim sınıfların temsilcisi din görevlileri, toplumun mevcut statüsünün, mülkiyet ilişkilerimin, zengin-yoksul,

efendi- köle ayırımının ilahi takdiriı doğal sonucu olduğunu aşılamaya çalışıyorlardı. Yani egemen sınıflar baskı ve sömürülerini sürdürebilmek içi ı

dini ve dinsel kurumlan bir araç olarak alabildiğine kull; nıyorlardı.”

“Gelin Canlar Bir Olalım1

Pir Sultan, işte böyle bir onamda büyüyüp yetişmiştir. Ozan, köylüler için bir umuttur.

Köylüler, toplu halde ya da tek tek dergâha gelip ozan/dedt ’ye durumlarını anlatarak, çare

ummaktadırlar. Pir Sultan ide onlara “ Gelin canlar bir olalım ’’ diyerek birlik olmalarını, kenetlenmelerini ve yönetime karşı direnmelerini

öğütlemektedir. Aslında, yukarıda da belirtildiği gibi vergi sorunu bahanedir. Gerçek neden, halkın Alevi-Bektaşi inanç na bağlı olmasıdır. Çünkü, en küçük

bir sürtüşmede, kızılbaşJıkları köylüye başkakıncı yapılmaktadır.

Page 206: Anadolu'da alevilik

Dilden Dile, Gönülden Gön ile

Pir Sultan’ın yoğun bir yaşamı olmuş, hayatının büyük bir bölümü sürgünde geçmiştir. Zindanlarda

kalmıştır. Fakat bütün bu fırtınalı hayat, onu türkü) söylemekten alıkoyama- mıştır. Yüzlerce şiiri dilden

dile, gönülden gönüle, kulaktan kulağa söylenip durmaktadır. Pir Sı İtan, şiirlerini öğreti aracı

Page 207: Anadolu'da alevilik

ANADOLITD/. ALEVİLİK 143

olarak kullanmıştır. Çünkü ş irinde, sanatla halkı bütünleşti­

ren eğitsel bir yol vardır.

Gi “Açılın Kapılar Şah’a

Ozan Ata, “Şah” diye Hz sanki, İran Şahı nı çağınyo da öyle söylemek, işlerine O’nu astıracağı zaman geçmeyen üç türkü söyle, » Sultan ise, alır sazı eline haykırır, “Hızır Paşa bizi Şah’a gidelim / Siyaset gü kapılar Şah’a gidelim....”

rınuş

delim”

Ali’ye çağırmıştır. Fakat, bunu gibi yorumlamışlardır. Ya

caha çok gelmiştir. Hızır Paşa, Pir’im içinde Şah sözcüğü

ipten kurtarayım!” der. Pir ve tezeneyi göğsüne vurarak rdar etmeden / Açılın kapılar

ileri gelip yetmeden / Açılın be

“Kalsın Benim Davam’

Hızır Paşa, maşası olduğu getirir ve Pir Sultan’ı Sivas’la önünde astınr. Pir Sultan, ip seslenir

“Ben de şu dünyaya ge?ı

davam divana kalsın / Muh Kalsın benim davam divana

6 Ağustos 1993 günü Mihneti’nin Pir Sultan için içten, ne kadar duygulu...

gözü n Fi

Sen benim canımsın Ben sana sarıldım pirim Gönüller sultanı düşkünlaı Yandım da kavruldum pir

yönetimin buyruğunu yerine halka taşlatarak, onların gözü

boynuna geçmeden önce şöyle

dim giderim / Kalsın benim < mmed Ali’dir benim vekilim /

< alsm!...”

Hakk’a uğurladığımız Ozan yazdığı şiire bakın! Ne kadar

ün nuru r Sultan pırı

m Pir Sultan

Page 208: Anadolu'da alevilik

144 BATTAL P -HLİVAN

Jful'J ulşımn&liuA liuvJo Tibıı:.- Io< lid taztığa fisi

- ijplnüjud o! Itri iAiunti?. ,abnh

Halkını savundun haklı dil ile Bazen diken ile bazen gül ile Banaz yaylasından esen yel i İt Estin de savruldun pirim Pir ıltan ' rüi<* ‘ ,ıüA fiLsO

•;Y ubT'_!j!imMİrmj!C>/ ınr, f.urrnfi/nıin, ın trinÇ r,

r-

hmİ .■

Adını seslendim şehirden köyej Yüzünü benzettim günüşe aya Ben senin türkünü çağırdım diye

Ezilip sürüldüm pirim Pir Sulı Tfilıcjü-.! fiılıpA \ rıabarma rsLıad

Mihneti’yim ayrılmadım yolı Örnek aldım deyişinden diline Ben senin aşkından senin elinden Öldüm de dirildim pirim Pir Sılltan

■;r:it3^ tıfiuğtnfud ftimiJano^ lEHılk- «lifüm .«jkS ıraH .■

u nrtfifno jfsiBisiçû ıo8ftd o'twi2 Mudlug iİM t»/ irniîag

şano nabamvag enunvod f|i InnlluZ ıi^ .ımpı, abnünö Tİnalza^

I id ı işb H ıiiiH ırıtviy±iri

e/i2 mibLış e ' iüî £ .ınıbbiç B'rtüf. lfiiiqfJ

mifrad m?la>l \ rnnabıs rrubİ32 KiRUfib UJ ab njU "

t-run/ib fnfivjtb mifUa/ ıninad ıiVilA bafnmfiîiufc t ..InîZİü.t :.nj|vil> rrıfiv>;b mirtad m'tir.'A

nasO sırmŞıbuhuiju k'^iİjsH imllg W l «oıauğA r* u:bt;>i s41 'nıAfid s*iig ı^ıb.vuy rıijl nıülu^ ıt'j nm iianriiM

Lufugyub Ti;bB/< an .nMjıi

i

t11 iiiliiq rrııbins;-. isnE>. nsfl nsq TsİMifijilb ınmluv raifimöü

!j V. ■■ u 11*

1 •: ’■■■>

>. i ,.|j mıbf:. <

Page 209: Anadolu'da alevilik

KÖYLÜ AYAKLANMALARI

VE ALEVİLİK

Osmanlı tarih ketini örgütle gücünü. Alevi 1 rin ona 1 ozan Dedemo söylüyor: şahısın/İsmin sın/Müminler Güzelsin Sere sin pirimin nu

Şeyh Bedredtl Selçuklular d' tı’nın lideri B e

ayaklanma o Babai Ayaklar ki bütün halk

nin ilk büyük halk hare- yen Şeyh Bedreddin, erden alıyordu. Alevile- ığı isi sonsuzdu. Alevi ğlu, onun için şunları

Şahların içinde Serez’in Şah Bedreddin, ilim varı- Kabesi, dostun nurusun/ ’in şahı güzelsin/ Güzel­ li güzelsin.

in’den 175 yıl önce, Önemin de, Babai Tarika- ba İshak önderliğinde bir du ki, dillere destan!., ması kendisinden sonra-

hlareketleri rehberlik yaptı.

Diğer kimi A şöyledir: Şahkıjıl Celal, Şah Vel Zununoğlu, Dc Kalender Çele mak, Veli H Şeyhi.

evi halk hareketleri de u. Nur Ali Halife, Şeyh Baba Zünnun, Atmaca,

muzoğlan ve Yenicebey, > i, Şeydi Bey ve İncirya- life, Şahgeldi, Sakarya

Page 210: Anadolu'da alevilik

146 BATTAL Pl HLİVAN

Alevler, insanların mutluluğu is‘in çalışan her kişiye saygı beslerler. Üretken insan; dili, dini, mezhebi, cinsiyeti ne

olursa olsun kutsaldır. Günümüzle bütün diriliğiyle yaşayan

Anadolu Aleviliğinin geliştiricil irinden olan Hacı Bektaş

Veli’ye saygı duydukları gibi; daha önce de değindiğimiz gibi; örneğin telefonu bulan Alı xander Graham Bell’e de muhabbet beslerler. Bu anlamda Alevi-Bektaşilerin kendilerine önder seçtikleri kişiler ara: ında. Alevi olmayanlar az

değildir. Örneğin, 922 yılında Enel-Hak (Ben Allah'ım) diyerek Alevi-Bektaşi binasına di ek olmuş kişilerin başında

Hallac-ı Mansur gelir. Aleviler n, her dem baştacı olan Mansur, gerçekte Hambeli mezh :bine mensuptur... Şiirleri. Alevi cemlerinde önemli bir yer lutan ve 7 ulu ozandan biri sayılan Seyyid Nesimi de yine A eviliği sonradan benimse- miş bir Hurufi’dir. Aynı şekilde Osmanlı tarihinde Alevi

eğilimli ilk büyük halk harekfetinin önderi olan Şeyh Bedreddin de Alevi değildir. Bapası Sünni, annesi Hıristi- yandır. Öyle ki, bunlar Alevi fe getirilmişlerdir. Yaşayan Alevilik bir anlamda Mansur’la başlamaktadır.

Bu bölümde. Şeyh Bedreddin \yaklanması’na değinece- ğiz. Fakat önce, Selçuklular döı eminde, bir büyük köylü hareketi olmuştur ki, dillere desttin!

Bu Babailer Ayaklanmasıdır.

İnsanlar Doğuştan Eşit

Araştırmacıların (Ç.Yetkin, B .Dz, B.Karadağ, R.Zelyut) belirttiğine göre, 1200'lü y111 at ın başında, Horasan’dan Anadolu’ya gelen Baba İlyas Çındaki bir Alevi Şeyhi,

Page 211: Anadolu'da alevilik

Babailik tarikatını kurdu. İlk ç iği yer olan Kayseri’de kadılık yaptıktan sonra, Amasya' ( aki Mesudiye Medresesi ne şeyh oldu. İktidarı elinde bulunil uranlar, halkı alabildiğine

eziyor, sömürüyorlardı. Bu aradı Baba İshak adındaki bir derviş, Baba îlyas'ın dergahı a girdi. Kısa zamanda kendisini sevdirip ön plana çıktı, îabailik tarikatının yoksul halk arasında yayma görevini EJaba İshak üstlendi. Baba

Page 212: Anadolu'da alevilik

ANADOLU'DA ALEVİLİK 147

îshak, bütün insanların do ıuştan eşit olduğunu, fakat yöneticilerin halkın elindek 1 eri zorla aldığını, kimsenin kimeseyi sömürmediği bir düzen kurmaları gerektiğini söylüyordu.

Hacı Bektaş’a Etkisi Hacı Bektaş Veli de işte ou yıllarda Anadolu’ya geldi, Önce

Sivas’a, sonra Amas 'a’ya yerleşti. Burada Baba îshak’a halifelik yaptı. Baba İshak’ın görüşleri. Hacı Bektaş Veli nin gelişmesinde önemli rol oynadı.. Hacı Bektaş Veli, Baba İshak’tan Anadolu gerçi ğini öğrendi.

3 Ağustos 1239 günü. Anaç olu, ilk örgütlü ve bilinçli halk hareketine sahne oldu. Yak lışık 50 bin Türkmen, Baba İshak’ın buyruğu üzerine aya ilandı. Baba İshak’ın orduları

Sümeysat, Kahta ve şimdi! i adı Adıyaman olan Hısn Mansur'u ele geçirdiler. Bu sırada, Malatya Subaşısı’nın iki ordusu yenildi. Babailer Sivas’ı da aldılar. Tokat ve Amasya üzerine yürüdüler. Bı ıba îshak o sırada Amasya’da bulunuyordu. Amasya Subaşı ;ı. Baba îshak’ı yakalattı ve

derhal kale burcuna astırdı. (1240) Kimi kaynaklar, Alevilerin Hünkar dediği. Hacı Bektaş Veli

nin de savaşa katıldığını /azıyorlar, fakat daha önce de belirticimiz gibi, Hünkar’ın löyle bir eyleminin olmadığı, ayaklanmayı sadece fikri düz :yde katıldığı, ağırlık kazanıyor. Ne var ki, kardeşi Ment:ş’in bu çatışmalarda öldüğü kesin.

Baba İshak’tatı Sonra

Baba İshak’ın ölümünden s Mnra, Babailer ordusu, Amasya

Subaşısının ordusunu yendi çarpışmalar sırasında şubası öldü. Babailerin ordusu daha sonra Konya üzerine yürüdü, Giderek

Page 213: Anadolu'da alevilik

daha da büyüyen hare^ et karşısında Selçuklu Sultanı Gıyasettin Keyhüsrev bütün güçlerini birleştirip, bunlara kiralık Frenk askerlerini de ekleyerek büyük bir ordu oluşturdu. 4 bin Babai kılıçt ; n geçirildi. 2-3 yaşlarındaki çocuklardan başka hiç kimse sağ bırakılmadı. Keyhüsrev,

Page 214: Anadolu'da alevilik

148 BATTAL PEHL VAN

Frenk askerlerini ödüllendirdi.

Resmi-görüşün belirttiği gibi, bu hareketin kesinlikle dini yanı yoktur. Keyhüsrev ile veziri Sadettin Köpek’in ülkeyi yaşanamaz duruma sokmalarından kaynaklanmıştır. Olay etnik ve dinsel olmaktan çok, so: yo-ekonomik faktörlere dayanmaktadır.

Şey Bedreddin Olayı Baba ishak önderliğindeki ayaklar amadan 175 yıl sonra,

Osmanlı İmparatorluğu dönemindeki ilk büyük halk hareketi de Şeyh Bedreddin önderliğindeki a /aklanmadır. 14.yüzyılın sonları ile 15.yüzyılm başlarında A iadolu’da lam bir politik kargaşa dönemi yaşanıyordu. Zate ı sefalet içinde yaşayan emekçi halk, Timur’un ordularını istila ve yağmasından sonra iyice sefalete itilmişti. Hele Ofr manii tahtı için başlayan iç savaş, hayatı daha da yaşanmaz ıale getirmişti,

Şeyh Bedreddin, böylesine bir t ıplumsal huzursuzluk ve politik buhran döneminde 1358 de, bugün Yunanistan sınırları içersinde kalan Edime yJc anlarındaki Dimetoka’- nın Simavna köyünde doğdu. Kiıpi kaynaklar bunu 1360 olarak da vermektedirler. Babası Simavna Kadısı İsrail, annesi de bir Rum bevinin kızı olah Melek Halun’du.

Alevilikle Tanışması Rıza Zelyut un belirttiğine göre, lk derslerini babasından alan

Bedreddin, daha sonra Ed rne’ye geçti. Buradaki eğitimini tamamlayınca Bursa’ya ardında da Konya’ya gitti. Buralarda matematik, astronı m ni, tıp öğrenimi gördü, Fıkıh ve tasavvuf konularında ders dı. Bir süre de Kudüs’te ve Kahire uc Z Z Z *

Üfrenim yapt!. Mısır Sultan’ı

Page 215: Anadolu'da alevilik

Berkuk’un Ferec adındaki oğluna ■ ığreunen oldu. Bu sîr«J.a Ahladı Hüseyin adlı bir sufi ile tartıştı. Mısır Sultanı, bu iki bilgeyi Habeş kökenli iki kız kardeşş ile evlendirip bacanak yaptı. Bedreddin tasavvufu ve ii düşüncesini Ahlatlı Hüseyin’den öğrendi. Dönemin ka rşıt düşüncelerini tanıyan

Bedreddin, onun sunduğu sonsuz ıkıl yürütme olanaklarını

Page 216: Anadolu'da alevilik

ANADOLITD/ ALEVÎLİK 149

görünce şaşırdı. Tasavvuf ve Alevi(Şii) düşüncesi, Bedred- din’e resmi kurumlardan g< irdüğü derslerden farklı, çok çarpıcı bir dünyanın kapılarıjı ı açıyordu. Bu nedenle resmi düşünceyi yadsıdı ve düzeni n ürünü olan kitaplarını Nil nehrine attı.

Yeni Bir Düzen

Bu sırada Timur Anad )lu’ya girmiş, Osmanlılar’ı yenmişti. Osmanh’nin yeni jenıi oluşan feodal yapılanması parçalanmış bulunuyordu, B :ıdreddin, Şii nitelikli güçlere

dayanan Timur’la görüşmek çin İran’a geçti. Ondan büyük saygı gördü. Kendisine şeyhü İslamlık önerdi. Kabul etmedi, Kahire’ye döndü. Bir yıl sı ;c nra 1405’te Kudüs üzerinden Şam’a geldi. Ünü kısa zarr anda Anadolu’ya yayılan bu bilgini, Halepli Alevi Türkm ejnler karşıladı. Oradan Konya’- ya geçti. Bu sırada, kökeni İra i’daki Erdebil’e uzanan ve Şah Safî tarafından geliştirilen militan Alevilik” Anadolu'ya yayılıyordu. Silahlı mücadel^ yi de savunan bu akımın, o dönemdeki en önemli teorisy t nlerinden birisi olan AksaraylI Hamid, halk tarafından ‘•’veli olarak benimsenmişti. Hamid ile Bedreddin sık sık buluşı p konuşuyorlardı. Bedreddin, bundan çok yararlandı. Bu aşıi mada Bedreddin, topluma yeni

düzen vermek gereğini kavrı>jo: r, sonuçta da başıboş kitleleri örgütlemek zorunluluğunu an iyondu.

Bedreddin, Konya'dan so ı ra Tire’ye oradan da Aydın’a geldi. Hıristiyan nüfusun yoğun olduğu bu kesimde çalışmalarını yoğunlaştıran B tidreddin, oradan Sakız Adası- na geçti. Bizans’a bağlı bu a 1.anın şeyhi ile tanıştı, konuğu oldu. Bedreddin, Hıristiyan Müslüman ayırımının yanlış olduğunu söyledi. Benimsend ve çok sevildi.

Page 217: Anadolu'da alevilik

Torlak Kemal’le Buluşırası Anadolu’ya gelince, Kütal. ya dolaylarındaki Torlaklarla

buluştu. Torlaklar, Aleviliğ n Kalenderi kolundandırlar. Bedreddin’e manevi lider dözü ile baktılar. Torlakların lideri Kemal’le dost oldu. Oradan Edirne'ye geçti. 1410

Page 218: Anadolu'da alevilik

1 5 0 BATTAL PEHL İV AN

yılında Süleyman Çelebi ’yi yenip Edirne’ye egemen olan Musa Çelebi’ye kazasker (kadı ajsker) oldu. Dinsel ve hukuksal konuların tek yetkilisi ol ; n Bedreddin, topraktaki bireysel mülkiyete karşı çıktı:

‘'Tanrının tüm nimetleri insanili r içindir. Toprağın tek sahibi Tanrıdır. Öyleyse Tanrının /arattığı en yüce varlık. toprağı kullanım hakkına sahiptir” .

‘‘Tanrı dünyayı yarattı, insanları bağışladı. Erzak, giyim, kuşam, sürüler, arazi ve bütün topı ıak ürünleriyle insanların

ortak malıdır. İnsanlar yaratılış ve y ışayışta eşittirler. Birinin serveti toplayıp biriktirmesiyle, ötekinin emeğe muhtaç kalması ilahi amaca aykırıdır.”

Bütün Malını Kamulaştırdı 1412’de kurduğu vakıfla, kendi nialını kamulaştırdı. Musa

Çelebi’yi etkileyerek, bölgedeki askeri derebeyleri olan sipahilerin topraklarının çiftçiler: dağıtılmasını önerdi. Toprak sahipleri buna çok kızdı. Sipahiler, Musa Çelebi’yi bırakıp, Çelebi Mehmet'in yanına < eçtiler. Aralarında çıkan savaşta Musa Çelebi öldü (1413). E edreddin, İznik’e sürgün

edildi. Burada Börklüce Mustafa

Aydm’a gönderdi (1416). Mustafa, bu bölgede Şeyh Bedreddin'in görüşlerini yaydı. Ç oğunluğu Alevi olan 6 bin kişilik bir ordu oluşturdu. Osm nlılar’ı yenilgiye uğrattı, Ancak Beyazıt Paşa’nın komu asın d ak i üçüncü ordu Börklüce Mustafa’nın ordusunu yendi. A skerlerin çoğu savaş meydanında öldü. Börklüce Mustafa, bir kısım askerle birlikte esir düştü. Bütün askerleri ı kafası vuruldu. Halkın

Page 219: Anadolu'da alevilik

‘‘Dede Sultan” dediği Börklüce ise uzun süre işkence gördü, Asılarak öldürüldü. Cesedi çarmıh, gerildi, şehirde dolaştırılıp halka gösterildi.

Kendi Fetvasıyla Asıldı Bu sırada Torlak Kemal de, Mjı: rma bölgesinde çalışma

yapıyordu. O da ayaklandı, faka yenildi (1417). Torlak Kemal de asılarak öldürüldü. O dünlerde Şeyh Bedreddin

Page 220: Anadolu'da alevilik

ANADOLU'DA ALEVİLİK 151

Rumeli’deydi. Hiç durmadan çalışıyor, görüşlerini yaymayı sürdürüyordu. Fakat Osmanlı ordusu, yaptığı bir baskında, Bedreddin’i sağ olarak e geçirdi. İlginçtir, şeyhin kendisinin idam edilmesi içiı gereken fetvayı yine kendisi verir. Çünkü Bedreddin şer at yasalarına göre değil, örf yoluyla suçlu bulunmuştu, 3u durum da, egemen sınıf bilginlerini aşıyordu. Kimi ti a ihçilere göre 1417’de, kimile- rine göre de 1419 veya 1420 } ılında Serez çarşısında asılarak öldürüldü. Cesedi bir süre ası ı kaldı.

Haydi Görev Başına

Bedreddin’in kemikleri, ufcun bir meceradan sonra, şu anda Cağaloğlu’ndakı Sultan Mahmut türbesinde, bir duvar dibinde, hiçbir işareti olm adan, toprağa gömülü halde duruyor. Aydınların, laik ve demokrat kişi ve kuruluşların

ilgisini bekliyor.

Şahkulu Ayaklanması Alevi eğilimli halk hare etleri içerisinde, önemli bir taneside

Şahkulu ayaklanmış sidir. Şahkulu, “ Şeyhoğlu” , ‘‘Karabıyıkoğlu” diye bilini: Muhalif tarihçiler ise, onu “ Şeytankulu” diye anarlar, Antalya’nın Korkudili ilçesine bağlı Yalımlı köyündendir A evidir.

Şahkulu ayaklanması, örgü lü bir olaydı. Doğrudan siyasal iktidara yönelikti. Şah İsmai ’den dayanak bulan bir Alevi

eylemiydi. Diğer ayaklanmafeı r gibi, bunun da sınıfsal bir karekteri vardı. Elinde tımkı rı alınan, yoksulluğa itilen Anadolu köylüsünün bir si, bir başkaldırısıdır. Yerel bir demeşim ve direnme değijd i bu olay. Şahkulu’nun amacı doğrudan Osmanlı siyasal iktı i; arının yıkılması ve yönetimin ele almmasıydı.

Page 221: Anadolu'da alevilik

Şahkulu, bu 1 areketi, uzun yıllar süren gizli çalışmalar sonucu oluşturdu Yoksulluğa ve yoksulluğun başta gelen nedeni olan vfergilere, yani derebeylerinin devletine karşı bayrak açtı. 1' 09’dan başlayarak 1911 yılına kadar, titiz bir çalışma yap İdi. Şahkulu, pekçok taraftar buldu. Tam bir köylü başka dirisi olan eyleme, kadın ve

Page 222: Anadolu'da alevilik

152 BATTAL PEHL VAN

çocuklar dahi katılıyordu.

Halkın Ne İstediğini Biliyordu

Şahkulu, ilk kez Toroslar’da düşüncelerini yaymaya başladı. Buralarda Aleviler çoğunljı ktaydı. Şahkulu, Alevi Türkmenlerin toplumsal yapısına uygun düşen bir düşünür- dü. Halkın ne istediğini biliyor v : ona göre, programını yapmıştı. Bunu haber alan Osmanl^, ordusunu Şahkulu’nun üzerine saldırınca, ayaklanma b; ışlatıldı. Ayaklananlar, Burdur'u aldılar. Kütahya yakınlı nnda. Karagöz Ahmet Paşa komutasındaki bir ordu ile aşehir ovasında, Hasan Ağa komutasındaki bir Osmanlı ordusunu yendiler. Daha sonra da Bursa’ya yürüdüler, C smanii, tüm güçlerini toplayıp Şahkulu’nun üzerine gö ıderdi. Şahkulu, Sivas yakınlarına kadar çekildi. Burada yapılan savaşta, ordusu galip çıktı fakat muharebe meyi d anında vurularak öldü. Bunun üzerine başsız kalan ordusu ia dağıldı.

Nur Ali Halife Ayaklanması Şahkulu önderliğindeki ayaklar manın bastırılmasından sonra

Nur Ali Halife önderliğinde ̂ eni bir hareket başladı. Baki Öz’ün “ Osmanlı’da Alevi Ayaklanmaları” adlı eserinde belirttiği gibi Nur Ali Halife olayı, Osmanlı yönetimindeki bir iktidar boşluğ dönemine rastlar. II. Bayezıd tahttan uzaklaştırılmış, Ya' uz Sultan Selim kardeş- lerine karşı yönetim için savaşım v ■ irmektedir. Bürokrasi de alabildiğine karışmıştı. Yavuz her ürlü karışıklığın üzerine kanla gidiyordu. Şahkulu olayı yen bastırılmıştı ama, olaya kaynaklık eden nedenler olduğu « ibi duruyordu. Yer yer Alevi-Türkmen-köylü kesim eylem :r içerisindeydi. Nur Ali Halife 1512 yılında Tokat, Ama^ ya,

Page 223: Anadolu'da alevilik

Çorum ve Yozgat yörelerindeki yoğun Alevi kitlele inin başına geçti. Şah İsmail’in halifesi olan Nur Al Halife, ayaklanmayı Koyulhisar’da başlattı. Çevresinde yaklaşık 4 bin süvari toplanmıştı. Niksar’ı alarak Tokat’ geçti. Üzerine gönderi- len Faik Paşa güçlerini yenerek Tokat’ı aldı. Bu yöre

Page 224: Anadolu'da alevilik

ANADOLU'DA ALEVİLİK 153

Aleviydi ve Şah İsmail’e eğ limliydi. Bu civardaki, Avşar,

Varsak, Karamanlı, Turgutlu, Bozoklu, Tekeli ve Hamidelili aşiretler Nur Ali’ye katıldıla . Kısa zamanda 20 bin kişilik bir güce ulaştı.

Şanlı Bir Direniş

Tokat’taki Şeyhzade Ahnjı et, Yularkaslı Sinan Paşa’yı ayaklanmayı bastırmakla gö evlendirdi. Sinan Paşa 2 bin askeriyle birlikte öldürüldü, b ur Ali Halife, bu kez de Sivas’ı kuşattı. Bu arada, Yavuz Su l tan Selim’in kardeşi Şehzade Ahmet’in oğlu Şehzade Munt kızılbaşlığı kabul etti. Başına törenle kızıltaç takıldı. Şeh ade Murat, 10 bin kızılbaşla Kazova'da Nur Ali Halife’ ) le birleşti. Ne var ki Murat, sonradan askerleri üzerindeki denetimini yitirdi. Nur Ali’yse Sivas, Amasya ve Tokat öresinde toplanan Alevilerin çoğunun İran’a geçmesini sa, ;ladı.

Osmanlı Devleti, Sinan Faşa’nın Nur Ali’ye yenilmesi üzerine Bayburt’ta bulunan lyıklı Mehmet Paşa’yı görev- lendirdi. Nur Ali Halife, 1517’de Göksu’da yapılan çarpışmada yenildi. Taraftardı rı dağıldı. Nur Ali Halife’nin başı kesilerek öldürüldü. B yıklı Mehmet Paşa, Nur Ali Halife’nin başı ile birlikte, İstanbul’a 600 kızılbaş bumu gönderdi.

Şeyh Celal Ayaklanması Bu ayaklanmanın bastırılm asından hemen sonra, Tokat

civarında Şeyh Celal’in öndı lerliğinde yeniden isyan bayrağı açıldı. Şeyh Celal topraksız köylüleri ve giderek daha da ağırlaşan vergiler altında i ıleyen diğer halkı örgütledi, Sömürüşüz bir dünya kurma imidiyle ilk ayaklanma 20 bin kişi ile başladı. Çeşitli çarpı: malarda başarılar kazanıldıysa da,

Page 225: Anadolu'da alevilik

düzenli Osmanlı orduları karşısında fazla dayanılamadı. Şeyh Celal 1518 yılında Erziıı can yakınlarındaki Akşehir’de yakalandı. Çok işkence görd i Cesedi parça parça edilerek

öldürüldü.

Bu olay, bundan sonraki h,ıreketler için, bir sembol, bir ad

Page 226: Anadolu'da alevilik

154 BATTAL PEHL VAN

oldu. Bundan sonraki eylemler hep “ Celali” adıyla anıldı.

Şah Veli Ayaklanması Şah Veli ayaklanması da Bozok Yozgat) yöresinde çıktı,

Burada Alevilik yoğundu. Devlet k yım ve kırımının arkası gelmiyordu. Şeyh Celal olayının eıkisi sürüyordu. İşte Şah Veli böyle bir ortamda harekete eçti. Çıkan savaşlarda başarılı oldu. Yavuz, Osmanlı güç güçlt ri inin bir Alevi ayaklan- mactsına yenilmesine çok kızdı. Fer iat Paşa ya görev verdi.

Kızılırmak üzerindeki Şahruh Be köprüsü dolaylarında savaşa tutuştular. Bir gün süren çarpı şmalar sonucu Şah Veli

yenildi (1519). Büyük bir katliam y E ip ıld ı.

Baba Zünnun Olayı Baba Zünnun önderliğindeki aya danma ise 1525 yılında

başladı. Hareket, Alevi Türkmen kökenli yoksul köylülere dayanıyordu. Bir köylü kendisine y ; .zılan verginin 200 akçe fazla olduğunu ileri sürünce tahsildail ar ve zaptiyeler adamın sakalını ve bıyığım zorla kestiler C dönem için çok büyük bir hakaret sayılan bu olay, bardağı taşıran son damla oldu, Ayaklanma başladı. Baba Zünnu ı ordusu, bir Osmanlı ordusunu bozguna uğrattı. Bir beyin kafası kesildi,

Ama Rumeli Beylerbeyi Hüseyin Pj şa komutasındaki ikinci Osmanlı ordusu, ayaklanmacıları gı ı rıi püskürttü. Fakat daha sonra toparlanan Baba Zünnun tan iftarları, Osmanlı güçle- rine saldırdılar. Osmanlı ordusu dağıldı. Hüseyin Paşa yaralanarak Sivas'a kaçtıysa da oraı a öldü. Osmanlı ordusu bu savaşta kesin bir yenilgiye uğrar ı işti. Fakat, ne yazık ki, Baba Zünnun öldü. Yandaşları eyk mlerini sürdürüyorlardı.

Page 227: Anadolu'da alevilik

Bu yenilgiler üzerine, Diyarbakır 1 beylerbeyi Hüsrev Paşa, güçlü ordusuyla Baba Zünnuncuları alıçtan geçirdi. Böylece olay son buldu.

Bu arada, ayrıntısına giremem eceğimiz, kimi Alevi eğilimli köylü hareketini yalnızca anıp geçeceğiz. Bunları şu şekilde sıralayabiliriz:

Page 228: Anadolu'da alevilik

ANADOLU'DA ALEVİLİK 155

Atmaca Ayaklanması 1526 yılında oldu. Atmat a adlı bir Alevi, çevresine Söklen,

Hisar, Beğlü ve Tata- oymaklarını toplayıp bayrak açtı. Fakat o da başarılı olamadı.

Zünnunoğlu Ayaklanmas

Baba Zünnun ve Atmaca olaylarının devamı biçminde başladı ve sürdürüldü. 1527 jılında gerçekleşti.

Domuzoğlan ve Yenice îey Ayaklanması Adana-Mersin yöresinde o du. 1526’da Adana sancağının

Berendi bucağında Domuzo »lan, Tarsus sancağının Ulaş bucağında Yenice Bey yak ışık 500 kişiyle ayaklandılar, Ayaklanma kanlı biçimde ba; tırıldı.

...Ve Diğerleri

Şeydi Bey ve İnciryama); Ayaklanmaları, Veli Halife

Ayaklanması, Şahgeldi Ayak anması, Sakarya Şeyhi Ayak- lanması da Alevi eğilimli hail hareketlerinin arasında önemli bir yer tutar. Şimdi Hacı Bektaş Veli’in akrabası olan Kalender Çelebi’nin eylemin verelim:

30 bin Kişilik Ordu

Kalender Çelebi, Kanuni Sultan Süleyman döneminde,

1526 yılında ayaklanma bay a;ğını açtı. Gerek yoksul halkı gözeten sözleri ve gerekse k şiliği nedeniyle, halk arasında kısa zamanda kabul gördü vt kısa sürede çevresinde 30 bin kişi toplandı. Kalender Çelejbi ayaklanması, o güne kadar OsmanlI’ya karşı girişiler en büyük eylemdi. Alevi

Page 229: Anadolu'da alevilik

Türkmenlerin hemen hemen tümü Kalender Çelebi’nin yanında yer almıştı. Sadraza n İbrahim Paşa yönetimindeki Osmanlı ordusu ile Sivas y ^kınlarında çarpıştılar. Osmanlı ordusu yenildi. Osmanlı ordusunun bütün ağırlığı Kalender Çelebi’nin eline geçti.

Page 230: Anadolu'da alevilik

156 BATTAL PEI- LİVAN

Mezhep Çatışması Değil!.. Sadrazam İbrahim Paşa, yenidm derlenip toparlanmak için

çalışmalara başladı. Yaptığı arıştırma, Türkmenlerin bir mezhep çekişmesi içinde olmadık! ınm gösteriyordu. Sadrazam, olayın gerçek nedenlerini sap adı. Kalender Çelebi’nm taraftarlarının çoğunun, dirlikleri e lerinde alınmış Türkmen sipahileri olduğunu anladı. Dulkacirli oymaklarından Kara- çalu ve Dokuz boy beylerine g izlice, dirliklerinin geri verileceğini bildirdi. Bu arada, yolsuzlukların düzeltileceğine dair söz verdi ve bunu kısa süreç e herkese yaydı. Böylece isteklerini elde ettiklerini sanan Tüı emenlerin çoğu Kalender Çelebimden ayrıldılar. Yanında jaklaşık 500 kişilik bir kuvvetle kalan Kalender Çelebi Başsaz denilen yerde OsmanlI’ya yenik düştü. İşkence il; öldürüldü. Taraftarlarının başlan kesildi. Atların arkasına sağlanarak sürüklendiler. Kanuni, Sadrazam İbrahim Paşa’yı ödüllendirdi.

Görüldüğü gibi, Anadolu tarihi bir anlamda Alevilerin kıyım tarihidir. Osmanlı, saltanat tinasının harcını Kızılbaş kanı ile yuğurmuştur.

Al Osman ülkesinde esen bir kısırlık çığlığı, bir ölüm türküsü rüzgâr idi. Köylünün göz nuru zeamet alın teri tımar idi. Kmk testiler susuz su başlarında bıyık buran sipahiler var idi.

Yolcu, yollarda topraksız insanır ve insansız toprağın feryat ini duyar idi.

Ve yolların sonu kale kapısında tılıçlar şakırdar köpüklü atlar kişner ike n

çarşıda her lonca kesmiş kendi p rinden ümidi tarumar idi.

Velhasıl hünkâr idi, tımar idi, rü jtgâr idi ahuzar idi.

Page 231: Anadolu'da alevilik

Nazım Hikmet

Page 232: Anadolu'da alevilik

ALEVILERDE

ATATÜRK SEVCİİSİ

► Bağımsızlık

gelen

Dergâhı’ndan den büyük de; de de Alevi

Savaşı için Anadolu’ya Mustafa Kemal, Hacı Bektaş

ve dolayısıyla Aleviler’- tek görmüştür. Günümüz- Bektaşiler, Atatürk ilke­

lerinin samirr i takipçisidirler.

Aleviler araş düzeyindedir adamına no: de; bir bağl bu. Halkla ö medir yaşam an

nda Atatürk sevgisi tutku

Bir öndere bir devlet bir bağlılığın ötesin-

bir sevgi, bir saygıdır rider arasında bir özdeşleş­

ir nal ı ık

Page 233: Anadolu'da alevilik

158 BATTAL PEHL iVAN

Aleviler, tarih boyunca, horlandı itildi. Karşıt görüşlüler, onlara her türlü çirkin iftiraları yafc ıştırdıkları gibi. Rafizi

(Dinsiz.dini terkeden) olarak da t anıttılar. Bu nedenlerle Aleviler sürekli olarak arayış için le olmuşlar, nerede en küçük bir umut ışığı görmüşlerse o tarafa doğru koşmuşlar- dır. Baba İshak, Şahkulu Baba, Nuı Ali Halife, Şeyh Celal, Baba Zünnun, Kalender Çelebi, Şey ı Bedreddin, Şah Hatayi Pir Sultan Abdal...

İlerici, Özgürlükçü... Mustafa Kemal de, Aleviler için bir çare, bir umut ışığı olm

uştur. O sm anlI’nın yönetim biçim inden, rahatsız olan bir kesim de Aleviler’dir. 19 Mayıs H 19’da Anadolu’ya ayak bastıktan kısa bir süre sonra; Ale> iler, Mustafa Kemal’in

amacından haberdar olmuş ve denal O'nun yanında yer almışlardır. Çünkü Aleviler, felsefe ve dünya görüşü olarak ilericidir, özgürlükçüdür. Mustafa Ktmal’in eylemi de böyle nitelikler taşıdığına göre, yapılman gereken; O’na omuz vermektir!

Bu konuda, özgün ve oldukça kapsamlı bir çalışması bulunan (Kurtuluş Savaşında Alevi Bektaşiler) Tarih Araşlırmacısı Baki Öz’ün kaynaklan ve tarihi belgelere dayanarak belirttiğine göre, Erzun m-Sivas Kongreleri ve sonrasında Atatürk’ün Aleviler'le o an sıcak ilişkisi, özetle şöyle olmuştur.

“Çağdaş Bir Düzen”

"Atatürk, Hacı Bektaş Çelebisİ’n n düşüncelerini bilivor- du; demokratik düşündüklerini, uluş u olduklarını ve çağdaş bir düzen düşlediklerini öğrenmişt Halifeliğin temsilcisi

Page 234: Anadolu'da alevilik

olduğu sünni ideolojideki Osmaı^l ı yönetimine karşın, uluşçu-bağımsızlıkçılığın temsilcisi olan kendisine katıla- caklarını sezinlemişti. Bu kanıya, Cemalettin Efendi’yle Amasya’da karşılaşmaları ve görüşjneleri sırasında varmış olabilir.

Page 235: Anadolu'da alevilik

ANADOLU’DA ALEVİLİK 159

Postnişin’e Telyazı Sivas Kongresinde M. K :mal’i en çok destekleyenler Alevi-

Bektaşiler oldular. Hacı Bektaş tekkesi burada da M. Kemal’e yardım ve destekl i rini sürdürdü. Sivas’a gelen delegelerin konuk edilmesine le ellerinden geleni esirgeme- mişlerdi. M. Kemal buradaki Jesteklerinden memnun olacak ki. Kongre‘den sonra Hacı l ektaş tekkesi postnişini Salih Niyazi Baba’ya bir telyazı , ;öndererek memnunluğunu ve teşekkürlerini bildirecektir, Zaten Erzurum ve Sivas Kong- releri sırasında Atatürk, Cemk lettin Efendi’yle sürekli ilişki içerisindedir. Haberleşmektediirler. (......)

Sivas Kongresinden sonra ulusal savaşıma merkez olarak

Ankara seçilmişti. Temsile: Kurul, Ankara'ya giderken

Hacıbektaş bucağına uğrayıp, onlarla görüşmek ve kesin desteklerini sağlamak istiyorJ u. Bu nedenle Temsil Kurulu 23 Aralık 1919 günü Hacı B>ktaş’a geldi. (.....)

Büyük Bir ilgi Bektaşi dergâhı, M. Ke nal ve kuruluna büyük ilgi gösterdi.

Cemalettin Efendi Atatürk’ü Beştaşlar denilen yerde karşılamıştı. Buraya s iyah kupa bir arabayla gelmiş, Atatürk’ü ve kurulunu alarak konağa dönmüşlerdi. Çünkü daha önceleri de bu dergîl ha önemli devlet adamları gelmişlerdi. Ankara Valisi î im Paşa geldiğinde Beştaşlar da arabasından inerek yer öpmüş ve yürüyerek Hacı Bektaş’a gelmişti. Talat ve Enver Paşalar geldiklerinde, - İttihat ve Terakki ’nin. Meşrut yı et’in büyük önderleri- Çelebi, bu iki devlet adamını ancak dergâhın selamlığında karşıla- mıştı. Görüldüğü gibi Hacı îektaş dergâhının etkinliği ve Alevi-Bektaşiler hem meşru tiyetçiler, hem de cumhuriyetçiler için önemliydi.

Page 236: Anadolu'da alevilik

“Kılıç Kuşatıldı”

Çelebi’nin oğlu Hamdullah Efendi nin odasında “ Ayin-i Cem” düzenlendi. Sonra kur ı 1 dergâhı gezdi. Dede postuna oturan Salih Niyazi Baba zit aret edildi. Burada yapılan bir

Page 237: Anadolu'da alevilik

160 BATTAL PEHI .İVAN

“ ikrar töreni”yle M. Kemal’e “ kılıç kuşatıldı” ve “ yola kabul” edildi. Atatürk, Çelebi Ce malettin Efendi, Salih Niyazi Baba ve öteki dergâh il (ri gelenleriyle özel bir toplantı yaptı. Bu görüşmede nele konuşulduğu bugün de pek bilinmemektedir. Yalnız k; tilanların sözlü olarak anlattıklarına göre, Atatürk, Kurtul ı ş Savaşı’nın gerekliliği-

ni anlatır. (.....)

Potansiyel Güç

Bu, Alevi-Bektaşiler’in olaya yaklaşımıydı. Bakış ve mantıklarıyla. Olaya olumlu yaklaş ı yor, katılacaklarına dair söz veriyorlardı. Kendi düşünüş ve mantıklarıyla Atatürk’ün düşünüş ve yapacakları arasında bı ğ görüyor, aynı oluşunu anlıyorlardı. Bu nedenle de Ku ruluş Savaşında topluca katıldılar ve Atatürk’ün arkasında cenetlenerek, devriminin potansiyel gücü oldular.

“Cumhuriyet Mi?”

Bu toplantıdaki gizli konuşmaları n içeriği, daha sonraları

Veliyettin Çelebi tarafından s czl ü olarak şöyle dile getirilmişti: “ Cemalettin Çelebi, Mustafa Kemal Paşa’ya; (Paşa hazretleri) diyor, (cesaretli ve öngörüşlü yönetiminizde

Türk ulusunun düşmanı kahredeceği ine inancım sonsuz. Ulu

Tanrı'nın ulusumuza bağışlıyacağı :aferden sonra Cumhuri- yet ilanını düşünüyor musunuz?) elebi’nin (Cumhuriyet) sözcüğünü bövlesine açık yürekli söylemesi üzerine, M. Kemal Paşa heyecan ve dikkatle Cemalettin Çelebi nin gözlerine bakıyor, biraz daha /aklaşıyor, onun elini avucunun içine alıyor, kulağına f sıldar gibi yavaş, fakat kararlı bir sesle: (O mutlu günün ilanına

Page 238: Anadolu'da alevilik

kadar aramızda kalmak koşuluyla, evet. Çelebi Ha2jr<etleri) diyor.” (....)

Tarihsel Misyonları Alevi-Bektaşiler’in tarihleri boj unca tasarladıkları, va-

îoPn!.n.!'!na kattıkları, yaşama geçim ek için yer yer eyleme geçtikleri düşünceleri bunlar: um'hufiyeî, demokrasi.

Page 239: Anadolu'da alevilik

ANADOLU'DA ALEVİLİK 161

laiklik, özgürlük, ekonomik ve toplumsal eşitlik ve ulusçuluk... İşte Atatürk bunları ı yaşama geçirmek kararlılı- ğıyla karşılarındaydı. Atatürk ün arkasında yer almalarında, bu tarihsel misyonları temel etkiendi.

Bu nedenle ulusal savaşım* parasal yardımda bulundular. Salih Niyazi Baba dergâhtaki bütün yatak, battaniye ve ambarlardaki zahireyi arabul ara yükleterek Atatürk’ün kuruluyla birlikte gönderdi.

Cumhuriyet’e İlk Harç

Orhan bey döneminde Pemfi ik Antlaşması yapılmış. Hacı

Bektaş Dergâhı ve buraya bağ ı öteki dergahların gelirlerinin yüzde 60’ı “ Gaziler payı’ olarak Yeniçeri Ocağı’na verilmişti. II. Mahmut’un oci; ğı kaldırılmasından sonra bu

gelirler dergah kasasında biriltt irilmişti. Dolayısıyla o güne dek biriken 1800 altın lira, vl. Kemal’e verilerek, ulusal bağımsızlık uğruna kullanılma3 sini istemişlerdi.”

Görüldüğü gibi, Türkiye Gumhuriyeti'nin temeline ilk harcı koyanlar Alevi-Bektaşil er olmuşlardır... 23 Nisan

1920'de Türkiye Büyük Mille t Meclisi açıldığında Çelebi Cemalettin efendi Kırşehir usu ve Meclis Başkan Vekili olarak Meclis’teki yerini al niştir. Günümüzde Aleviler Atatürk ilkelerinin samimi ta cipçileridir. Pek çok aydının belirttiği gibi, “ Aleviler, laikl ğin teminatıdır.”

Alevi Şiirlerinde Atatürk

Yine Baki Öz’ün belirttiği i ibi, Alevi-Bektaşiler arasında .

Atatürk sevgisi tutku düzeyin^ edir. Bir öndere, bir devlet adamına normal bir bağılılığ n ötesinde; bir bağlılık, bir sevgi, bir saygıdır bu. Halkla önder arasında bir özdeşleş- medir

Page 240: Anadolu'da alevilik

yaşanılan. Alevi-Bektaş yörelerinin neresine giderse- niz gidin, bu tutkuya dönüşnı üş aşırı sevgiyi görürsünüz. Alevi-Bektaşi halkın gözünde Atatürk bir “ Hz. Ali’dir, bir Pir Hacı Bektaş

Veli’’ dir Bunlann “don değiştirmesiyle” yeniden dünyaya gelmiştir. A tkürk bir “ Veli” dir, Atatürk bir “Evliya’dır. O’nun gcrçekleştirdikleri bir “ Evliya’njn

Page 241: Anadolu'da alevilik

162 BATTAL PEH İVAN

rııdi

ürünüdür”. Pir Hacı Bektaş Veli

tasarladıkları ve söylediklerini şi Dolayısıyla Atatürk yüzyıllardır bek

Alevi-Bektaşi ozanlar da Atatür c hemen her birisinin Atatürk'le il Öyle ki, Aşık Ali İzzet in şu d> Aleviler'deki Atatürk sevgisinin bo^

nin yüzyıllar öncesinde

M. Kemal söylüyor, lenen “ Mehdi''dir... 'ü çok severler. Hemen

li en az bir şiiri vardır, artlüğü bile, tek başına utlarım anlatmaya yeter:

“Atatürk bakışlık ey mermi göz üm

Ta can damarımdan vurdun ölü; om Gazi yürüyüşlüm kahraman yüz üm

Zalim yar kanıma girdin ölüyon

Ali İzzet, sevdiğini öyle bir sejviyor ki. onu Atatürk’le özdeşleştiriyor.

Aşık Hüdai’nin şiiri de şöyle:

“Balık susuz olmaz insan vatansız Gönlüm Hacı Bektaş el’im Atatfjrk İlmin nihayetsiz yolun hatasız İlim Hacı Bektaş, yolum Atatür|c

Okuyabilirsen insan bir ilim Fikirden mantıktan geçiyor yolı m Birbirine bağlı gönlümle dilim Gönlüm Hacı Bektaş, dilim Ataiürk

Hünkâr ruhumdaki yeşeren dale ır Atam o daldaki açılan güldür Tıpkı buna benzer buna misaldi- Dalım Hacı Bektaş gülüm Atati rk

Page 242: Anadolu'da alevilik

ANADOLITD/ ALEVİLİK 163

İşte Hüdai’niz meydana gı

Ben böyle inandım ben Bir yüce uludan bir dolu Ulum Hacı Bektaş dolum

ilelim le bildim

iddim Atatürk

bey

Adil Ali Atalay ise bu kor uda şunları söylüyor.

İnsanlığı olgunluğa getirir Hacı Bektaş Veli, Kemal Aşık etmiş bülbül gibi ünl Hacı Bektaş Veli, Kemal

Atatürk! nir

Atatürk!

en Kadına erkeğe aynı hak v< r

Köylü şehirlisi eşittir diyen Laikliği ana yurda getiren Hacı Bektaş Veli, Kemal Ktatürk!

İnsanlık ömeği aynı er olaı Fikirde bilimde hep özgür olan Yüz yıl, bin yıl, sonra bile bir olan

Hacı Bektaş Veli, Kemal Atatürk!

Köylü, emekçiye saygı duy dedi Ayırmadı, zengin-fakir bir dedi Kurduktan ordu zulme duı dedi Hacı Bektaş Veli, Kemal Atatürk!

Adil Ali Vaktıdolu yok tasa Bir vücut misali ayrılmaz İkisi kurmuştur yanı bir y Hacı Bektaş Veli, Kemal

ısla

sa Atatürk!

Zileli Alevi ozan Mehn

eylemiyle ilgili şiiri de şöyle et Yardımcı’nın Atatürk ve

Page 243: Anadolu'da alevilik

164 BATTAL PEHLİ VAN

Ben 19 Mayıs’ların sabahı

Aydınlık ektim Anadolu’ya Umut ektim yıl yıl Bir verdim bin aldım hasadımı Ben 19 Mayıs’ların sabahı I919’da başladım ekmeğe Umut ektim Bağımsızlık gülü diktim yüreklen Amasya’da-Erzurum’da-Sivas'da

Bir ektim bin aldım hasadımı

Page 244: Anadolu'da alevilik

“LAİK, DEMOKRAT VE

ÇAĞDAŞ BİR TÜRKİYE!”

Kitabımızın a yayınladığı g 9 Ocak düşüncelerini cumuzun orta din, ırk, m ayırımının ol çağdaş bir

1992

ak

Tiirl

zeti, BUGÜN gazetesinde inlerde (22 Aralık 1991 - ) , telefon ve mektupla bildiren pek çok okuyu-

görüşü şöyleydi: “Dil, elzhep ve siyasi düşünce ınadığı; laik, demokrat ve

kiye!...”

Page 245: Anadolu'da alevilik

166 BATTAL PEHL IVAN

Kitabımızın başında, Aleviliğin yüzyıllardır tartışıldığını, fakat buna karşın yeteri kadar bi' inmediğini söylemiştik, Aleviliği yalnız Sünniler değil, Ale iler de tanımıyor. Bize, kitabımızın özeti BUGÜN gazetesin^ de yayınlanırken, hergün bir saat süreyle soru soran yüzlerce okuyucu içinde, Sünniler kadar Aleviler de var:

"Aleviyim ama şimdiye kadar bir şey öğrenmemişim, Yazılanları okudukça, hayrete düştjy orum. meğer ne kadar aydınlık bir yolumuz varmış” diy' nler. o kadar çok ki!... Veya "Alevileri bize çok yanlış tan ıtmışlar. Sünniyim ama şimdiden sonra, hiç kimse benim yan ımda onların aleyhinde bir tek söz söyleyemez” şeklinde kn: nuşanlar da az değil!... Hatta, ‘'Sünnivim fakat. Alevi gib yaşıyorum. Madem ki Alevi olmanın dinsel bir şartı yok, o halde ben de Aleviyim” diyenler de var.

Sorular, Sorular, Sorular... Bu arada, yazdıklarımız karşısın!] a tatmin olmayıp, soru

soran pek çok okuyucumuz oldu. Bı nlardan ilginç bulduklarımızı şöyle sıralayabiliriz:

-Mumsöndü yapıyorlarmış, an ı-bacı tanımıyorlarmış.

doğru mu?

-Kızılbaş ile Alevi aynı şey mi?

-Aleviler, neden tavşan eti yem i yor? Tarlasından tavşan geçen Alevi, 7 sene hiç oraya uğra nazmış, öyle mi?

-Aleviler hiç yıkanmıyorlarmış, : bdest almıyorlarmış!...

-Alevi-Sünni evliliği normal mi?

-Cenazelerini niye camiye getiri Çorlar?

-Komşum Alevi fakat kendisini \aklıyor, acaba neden?

-Aleviler, Rafizi mi?

Page 246: Anadolu'da alevilik

-Alevimin Müslüman olması içifı , önce Hıristiyan sonra Müslüman olması gerekiyormuş. B izim caminin hocası övle söyledi. Siz ne diyorsunuz?

-Aleviler insan eti yiyorlarmış, dtğrıı mu?

....Ve buraya yazmaktan utanç duyduğumuz, daha pek çok soru:

Page 247: Anadolu'da alevilik

ANADOLU'DA ALEVİLİK 167

Dilimiz Döndüğünce

Banlardan bazılarına, kontların içinde; bazılarına satır aralarında; bazılarına “ Bir st ru, bir yanıt” başlığı altında

yanıt verdik ama, bazılarını di sütunlarımız elvermediği için yanıtlayamadık. Diziyi plan arken, nereden bilebilirdik, “ Alevilerin insan eti yediklerine’’ dair mantık dışı söylentilerin hâlâ dolaştığını!... Ve a tarlasından tavşan geçen Alevinin 7 yıl oralara uğrama lığına dair yalanlam bulunduğunu...

“ Aleviler, yıkanmıyorlarm ş, doğru mu?” diye soranlar, nasıl böyle bir kanıya vanyorlar, şaşırdık doğrusu. Gerçi A levilere

göre, “ gerçek abdeM gönül tem izliğidir” am a bu, bir insanın fiziki

olarak kirli < olaşacağı anlam ına gelm ezki! Temiz dolaşmayı ilke edinmi: her Alevi; diğer mezhep, din ve milliyetlerden olan temiz insanlar gibi sık sık yıkanır, Yıkanmayı, Müslümanlığın koşulu olarak değil, uygar insanlığın gereği olarak kabul eder. Ancak nasıl ki, Sünninin kirlisi varsa, üzülerek belirtelijn Alevilerin de kirlisi olabilir, Fakat, öyle sanıyoruz ki, bun ar hiç bir zaman oran olarak. birbirinden fazla değildir.

Sorunlar Bitmeli ‘‘Aleviler, Rafizi mi?” di> e soruluyor. “ Rafizi” , dinsiz,

yoldan çıkmış, demektir. AMi ler, inandıklarına ve kendile- rini İslâm saydıklarına göre; da karalamaya yönelik bir tavırdır. Bir Alevi Dedesi, bu konuda şunları söylüyor:

“ Bize Rafizi diyenler. gjerçekten kendileri Rafızidir. Çünkü biz Hz. Muhammed in ve Hz. Ali’nin yolundan dönmedik. Biz Ehl-i Beyt’tdn yanayız. Dün olduğu gibi bugün de Hz. Ali ve O’nıın çı vresinde oluşan bilim ağaçları ile yeşermiş, yoldan yürü;; oruz. Biz Hz. Muhammed ölmeden önce söylediği (Be ı

Page 248: Anadolu'da alevilik

den sonra fırkalara ayrılma- yın!) şeklindeki nasihata uydı k ve fırkalara ayrılmadık. Hz. Peygamberin (Ali benden, b;n Ali’denim) deyişine bağlı kalarak Hz. Ali nederedeys: orada olduk! Asıl yoldan çıkanlar, bize (Rafizi) diyenlerdir!

Page 249: Anadolu'da alevilik

168 BATTAL PEHLİVAN

Yersizlikten!...

Cenazelerin, niye camiye getiril «ligine gelince: Aleviler,

“ Bize Cemevi yapma olanağı tfınınsın, Cemevlerimizi yapalım, bu konuda Sünni kardeşle rimize yük olamayaca- ğız” diyorlar. Demek ki, Alevile in cenazeleri için, yer sorunları var. “ Bizim vergileriıh izden, Diyanet İşleri Başkanlığıma ayrılan yıllık trilyonlu irca liralık bütçenin bir tek kuruşu bile Aleviler için harcan nıyoı ” diye konuşuyorkır.

Kimi Aleviler de kendilerini sak ı yormuş. Bunun nedeni sorulan sorulardan anlaşılmıyor n u? Demek ki, eskiden olduğu gibi korkuyor, çekiniyoı; dışlanmaktan endişe ediyorlar!...

Alevi-Sünni Evliliği "Alevi-Sünni gençler evlenebil! mi?“ Bu soruyu daha çok

gençler sordu... Genç bir anne -i in söyledikleri oldukça ilginçti: •‘Aleviyim, yaklaşık bir yıl önce »ünni birisiyle evlendim,

Anlaşarak evlendik, kocamı sevi /orum. Onun da beni sevdiğini biliyorum. Ancak. 25 gün önce anne oldum. Bir oğlum dünyaya geldi. Kayınbabam (Bu benim ilk torunum- dur, adını ben koyacağım) dedi. Sa\ gı gösterdik ve çocuğun adım ona havale ettik. Bir hoca ge lirdi ve kendi gelenekle- rine göre, oğluma Osman adını koş d u. Osman, büyükbaba- sının adıymış. Aslında mesele o değil , çocuğun adını Osman koyacak ve Alevi olan annemi-bab. ıı mı çocuktan ve benden uzaklaştıracak. Kocam, sıkıntımı b; basına anlattığında, sert bir tepki ile karşılaşmış. Gerçektt n oğlumun adı Osman kalırsa, babam ve annem ister isterre z benden uzaklaşır. Ne yapacağımı şaşırdım. Bizimkilerin olanlardan haberi yok. Şaşırdım kaldım!..." (Bkz: sayfa; 25)

Page 250: Anadolu'da alevilik

Ortak Görüş: Laiklik

Bu arada, bize görüş belirten okurlarımız da oldu,

Örneğin, Diyanet İşleri Başkanlığı ndaki son gelişmeler

Page 251: Anadolu'da alevilik

ANADOLUD/ ALEVİLİK 169

kamışımda; Alevi-Sünni aydnl

lar, pek çok dede, çok sayıda işleriyle devlet işlerinin birb

Ortak görüş ‘Laik, demokrat, Diyanet İşleri kesinlikle bağım oraya para akıtılmamalıdır! dersleri kaldırılmalı ya da tı •'Din. kişinin vicdanı ile A Kesinlikle hayatın başka diyenler oldukça fazla...

ar, dernek yöneticileri, yazar­

ım versite öğrencisi genç, “Din rinden ayrılmasını” istiyorlar,

çağdaş bir Türkiye istiyorsak, sız hale getirilmeli. Bütçeden şeklinde.... “Okullarda din

: ekcihli ders haline getirilmeli.” İlah arasındaki bir meseledir, jir alanına taşmamalıdır...”

Sorun Çözüldüğünde

Alevilik, sık sık değindiğiı^ı felsefe, bir dünya görüşü, Sünnilik de öyle... Fakat Alt kadar tanıtılamamıştır. Bu çıkarcılara fırsat verilmediği samimi görüş gibi Alevi- hizmetten başka bir amaç g

nin dediği gibi;

b r

Göremiyor isem gerçek vtrlığı Sünniyisem Aleviysem ne çıkar Sanat edindiysem sahtekâıl Sünniyisem Aleviysem ne çıkar

İnsanlık giderken hep ileriyi Bizler inadına kaldık geri;

Gelmedikse cehaletten bet i Sünyisem Aleviysem ne ç

zsa Kemaletim hidayetim olm ı

Marifet suyundan kabım qolmazsa Benden insanlığa eser ka

Sünniyisem Aleviysem ne

iz gibi, bir kültür birikimi, bir yaşama biçimidir. Kuşkusuz

vilik bilinen nedenlerle, yeteri sorun çözümlendiğinde ve zaman görülecektir ki, her

ktaşilik de halka ve Hakk’a itmemektedir. Delilse, Daimi’-

ye kar

azsa

çıkar

Page 252: Anadolu'da alevilik

170 BATTAL PEHL VAN

Gayet inatçıysam gayet zorbalı Gündüz tesbihliysem gece kavga ı

Olmadıkça insanlığa faydalı Sünniyisem Aleviysem ne çıkar

Daimi 'y im nefse galip olmazsam İlme fazilete talip olmazsam Ele, dile, bele sahip olmazsam Sünniyisem Aleviysem ne çıkar

Page 253: Anadolu'da alevilik

ALEVİLİK KAYNAKÇASI

► Elinizdeki çal lu Aleviliğinin d ir. Bundan ö öğrenmek is “ilk kitap” n

şma, bir bakıma, Anado- ana hatlarını vermekte-

ürü, Alevi kültürünü yeni tüyenlere, (belki de) bir teliği taşımaktadır.

► Böyle olunca araştırıp öğreı lik etmesi ba bölümünde gfc nakçası” yay

Eksikliklerin ki, yine de geniş kaynakc, ğunu söyleye!

Aleviliği derinlemesine iimek isteyenlere, rehber-

ımından, kitabımızın bu niş bir “Alevilik Kay­

ıtlamayı uygun bulduk...

lacağı kuşkusuz. Ne var )

yayınlananlar arasında en anın -şimdilik- bu oldu- iliriz. (*)

<*) Derlediğimiz kitap ve makaleler içinde Alevi dostu pekçok yayın olduğu gibi, aykırı olanları da var. Bir de. içerdği konu, hiç Alevilik ten bahsetmese de. kimi ipuçları veren çalışmaları da yazdık ...

Page 254: Anadolu'da alevilik

172 BATTAL PEHIİVAN

Abdal Musa. İsmet Zeki Eyuboglu. Geç t Kitabevi. İst. 1991 Abdal Musa Sultan. M. Scyirci-Y. H. Tı ngar, ABC Aj.. Antalya 1988 Abdal Musa Vclayctnamesi. Adil Ali A alay. İst. 1978 Akyazılı Sultan Tekkesi. Semavi Eyicc. Ank. 1967 Alayutıtlu Türkmenleri. Sadettin Göneni İst. 1988 Alevilik. Mehmet Yaman. İst. 1993

Alevilik-Ahilik-Bckıaşilik. Cemal Bard ;ı. Ank. 1950

Alcvi-Bektaşi Düşüncesine Göre Ali > h Battal Pehlivan. Yaprak

Yayınlan. İst. 199! Alcvi-Bektaşi Fıkraları, Battal Pehlivan Alev Yayınları, İst. 1993 Aleviler ve Diyanet, Battal Pehlivan. Pur>'ecre Yayınları. İst. 1993 Alcvilik-Bcktaşilik ve Edebiyatı. Atilla (Jizkınmlı. Cem Yay.. İst. 1985 Alevilikte Hacı Bektaş-ı Veli ve İlkeli ri. İbrahim Kamil

KaramanAbdülvahap Dchmcn. İst. 1966 Alevilik-SDnnilik "İslam Düşüncesi”. İ .met Zeki Eyuboğlu, Hürriyet

Yayınları. İst. 1979 Alcyilerdc Semah. İlhan Cem Eıscvcn. Ekin Yayınlan. Ank. 1990 Alevilerde Halk Mahkemeleri. Av.isma Metin. İst. 1992

Alevi Törenleri. Cemal Şener. Ant Yay tlan. İst. 1991 Alcviicıin Büyük Hükümdarı Şah İsma Hatai. Nejat Birdoğan. Can

Yayınları. İst. 1991 Alevi Bcktaşilcrdc Mizah. Rıza ZclyuL Anadolu Kül. Yay.. İst. 1991 Alevilik Olayı. Cemal Şener. Ant Yavııfl arı. İst. 1991

Alcvi-Bektaşi Nefesleri. Abdülbaki narlı. Remzi Kitabevi Alevi Gelini. Osman Bayatlı, İzmir 195) Alcvi-Bektaşi Törenleri ve Semah. (B ısılımmış bitirme tezi). A.Ü. T.T.C.F. Tiyatro Bölümü, Ank. 1982 Alcvi-Bektaşi İnancında Mcvlana. Yu us ve Hacı Bektaş Gerçeği. Lütfı Kaleli. Alev Yayınlan. İst.1993 Alevilik Nedir?, Mehmet Kırkıncı. İst. 987

Page 255: Anadolu'da alevilik

Alevilik Nedir-?. İsmail Hakkı BaltacıoğJ ıı. Yeni Adam Der.. 1966 Alevilikte Cem. Ali Haydar Celasun. A ev Yayınları. İst. 1993 Alevilikte Dar. Dr. İsmail Kaygusuz. A ev Yayınlan. İst. 1993 Alevilikte Sayılar. Osman Bayatlı, İzini 1948 Aleviye Nasihat. İmam Rabbani. İst. 1974 Alevilik Üzerine Tartışmalar, Cemal Ö; bey. Ank. 1963

Aleviliğin Menşei. Hasan Reşit Tankut. İçel 1938

Page 256: Anadolu'da alevilik

ANADOLU'DA ALEVİLİK 173

Ali Özsoy Dede (Görüşleri ve Şi Allah'ın Arslanı-Evliyalar Sultaı ı Çile Yayınları, İsı. 1983 Anadolu'da Türkmen Aşiretleri, Anadolu Bektaşî Köyleri. Enver Anadolu Beylikleri Tarihine Ait Anadolu'da Alevi Ayaklanmaları Anadolu'nun Doğu ve Giincydoğ Anadolu ve Balkanlarda Alefi Soyağaçları), Nejat Birdogan Anadolu İsyanlan. Cemal Bardatiç Anadolu'da Türkler, Claude Cah : Anadolu’da Alevi Köyleri. Haya Anadolu Folklorunda Ölüm, Sed^t Anadolu Evliyaları. Nezihe Araz Anadolu’nun Gizli Kültürü Alev Kültür Merkezi Yayını, İst. 1990 Anadolu Aleviliği, Anton Jozef Anadolu Aleviliğinin Kökenleri, Anadolu Selçuklu Devleti Tarihi Ank. 1941 Anadolu'yu Kucaklayan Ozan: Ank. 1990 Antalya Tahtacıları. Naci Kum Arap Milliyetçiliği ve Türkler, İ Ariflerin Menkıbeleri. Ahmcr Hürriyet Yayınları. İst. 1979 Aşık Ali İzzet Özkan, Prof. Dr Yayınları. Ank. 1979 Aşık Veysel, Banal Pehlivan,

i rleri). Alev Yayınları. İst. 1991 Hz. Ali, Mustafa Necati Bursalı,

tefık Ahmet, İst. 1930 îeşe. Halk Bil. Hab„ 1941 •Jotlar, Türkiyat Mec.. İst. 1928 Sadık Eral. Yalçın Yay.. İst. 1993

ısu. K. K. Kop (Scvcngil). Ank. 1969 Yerleşmesi (Ocaklar. Dedeler,

: v Yayınları, İst. 1992 . İsı. 1940

n. İ sl 1979

Mec., 1927 Veyis Örnek. Ank. 1979

Atlas Kitabevi. İst. 1983 lik, Nejat Birdoğan, Hamburg Alevi

Iherl, Anı Yayınları, İst. 1991 Burhan Oğuz. İst. İbn-i Bibi (Çev. M.Nuri Gençosman),

Mahzuni Şerif, (Haz. A.İhsan Aktaş),

/tabeyli. Ark. ve Etn. Der., 1940 . 1977

lîflaki (Çev. Tahsin Yazıcı), 2 cilt.

İlhan Başgöz, T. İş Bankası Kültür

iz Kitaplar Yayınevi, İst. 1983 Dejn

B

Babailcr İsyanı. Ahmet Yaşar O Babalılar Ayaklanması. Abdullal Baba İshak Baba İlyas ve Diğer! Babalılar Ayaklanması (Hacı Babalığı Bektaşîliğe Dönüştürmesi baası, Ank. 1978

ak, Dergah Yayınları, İst. 1980 Tekin, Ank. , Claude Cahen, 1970

iektaş’ın Ayaklanmadaki İşlevi ve i), Abdullah Tekin, Karacan Mat-

I eri

Page 257: Anadolu'da alevilik

174 BATTAL PEHI Ivan

Bahçe Biziz Göl Bizdedir (Türkülerin liz). Battal Pehlivan. Türkü

Yayınları, İst. 1982 Bayat. Bayat Boyu ve Oğuzların Tarihi Mehmet Aydın. Ank. 1984 Bedreddinaın. Radi Fiş. Yön Yayınları, İsı. 1988 Bektaşi Dedikleri. M. Eloğlu-O. Tansel Miyatro Yayınları. İst. 1983 Bektaşi Edebiyatı Antolojisi-19. Asırdap Beri Bektaşi K/ılbaş Alevi Şiir ve Nefesleri. S. Nuzlıcı Ergun. Ma; ıdrif Kütüphanesi. İst. 1961

Bektaşiligin İçyüzü. M. Teyfik Oytun. İstanbul Maarif Kitabevi Bektaşilik. Murat Scrtoglu. Başak Yayı ilan. İst. 1969 Bektaşilik Alevilik Nedir?. Doç. Dr. Be Jri Noyan. Ank. 1969 Bektaşi Manâ-Kıbnamelcrinden İslam ( incesi İnanç Motifleri, Ahmet Yaşar Ocak. Enderun Kitabevi, İst. 1938 Bektaşi Şairleri. Sadettin Nuzhet. Devle [ Matbaası. İst. 1933 Bektaşilik ve Edebiyatı. Besim Atalay. Ant Yayınları. İst. 1991 Bektaşilik Tetikleri. F. Hasluck (Çcv. Rağıp Hulûsi). İst. 1928

Bektaşilik Niçin Batıldır?. Halûk Karne '. Karınca Matbaası. 1961

Bektaşi-Kızılbaş-Alevi Şair ve Nefesleri Sadettin Nuzhet Ergun. 3 cilt. İst. 1944-1945 Bcktaşilik-Mevlcvilik-Masonluk. N. Od nakmaz, İnkılap Kit. 1st. 1988 Bektaşi Gülleri. Cahit Öztclli. Özgür Y»iyin. İst. 1985 Bektaşi. Ali Püsküllüoğlu. Cem YayınUr ı. 1st. 1987 Bektaşilcr. Saha Said. Türk Yurdu Mcc . İst. 1927 Bektaşi Tomarı. Yahya Muhtar Dağlı. 1st.. 1935

Bektaşiligin Menşeleri (Türk Yurdu) \ Fuat Köprülü. İst. 1922 Bektaşi İlmihali. Haydar Kaya. Manisa 1979 Bektaşi ve Alevilerde Düşkünlük. Bedr Noyan. T.F.A., 1969

Bektaşi ve Alevilerde Sofra Adabı, i Noyan, T.F.A., 1972 Bektaşilik ve Şamanizmlc İlgili Bazı K<^ı mular, B. Noyan. T.F.A..

1970 Bcktaşiliktc Dokunulmayan Hayvanlar, Bedri Noyan. T.F.A.. 1972 Bektaşilik ve Masonluk (Strasburg Türl o. Kong.). Bedri Noyan. 1970 Bektaşilik Alevilik Nedir?. Bedri Noya ı , İzmir 1985 Bektaşi İlmihali. Asım Necip. İst. 1925

Page 258: Anadolu'da alevilik

Bektaşi Duaları. Nâzmi Tombuş. Çorurıl u Dergisi. 1945 Bektaşilik ve Alevilik Tarihi, Kemal Sa nancıgil (M. Erişen), İst. 1966

Bektaşilk Tarihi. John Kingsley Birge (Çev. Reha Çamuroğlu). Ant

Yayınları. İst. 1992

Bektaşiligin Coğrafi Dağılımı. Von Fa:sluck (Çcv. Turgut Koca-A.

Nezihi Erginsoy). Ufuk Matbaası. İst. (99I Berçenckli Aşık Mahzuni. Süleyman Y i]iğiz, May Yayınları, İst. 1976

Page 259: Anadolu'da alevilik

ANADOLU'D/ ALEVİLİK 175

Bilinmeyen İç Asya, L. Ligeti Bir Dost Bir Post Yeter Bana. Bir Türk Kurumu Olan Ahilik Buyruk, Fuat Bozkurt, Hatipoğl j Buyruk-İmam-ı Cafer Buyruğu Buyruk. Sefer Ayıckin. Emek Büyük İslam Tarihi. Namık Hürriyet Yayınlan. İst. 1975 Bütün Yönleriyle Bcdreddin. N< Bütün Yönleriyle Bektaşilik (Al Bütün Yönleriyle Hacı Bcktaş

( Çev. İ

>ck

Sadrettin Karatay). I-II, 1st. 1970 Bayrak, Alev Yayınları. İst. 1991

9 eşaı Çağatay. Ank. 1974 Yayınevi. İst. 1982

Heyet, Ayyıldız Yayınevi. Ank. 1991 Bjasım Yayınlan. Ank. 1982

al (Dilimize uyarlayan: İhsan İlgaz). Kcı i.

edet Kurdakui. İst. 1977 vilik). İsmet Zeki Eyuboğlu. İst. 1980

İsmet Zeki Eyuboğlu. İst. 1989 > eli

c-ç Caferi Mezhebi ve Alevilik, Gölpınarlı), İst. 1966 Celali İsyanları, Mustafa Akdağ, Cem Dergisi (Yayını sürüyor) Cenupta Türkmen Oymakları, / l Çorum’da Ahilik. Nazmi Tombıı Çorumlu Halk Ozanları. Hüseyit

Alu Kaşifül Gıta (Çev. Abdülbaki

Ank. 1971

i Rıza Yalgın. Ankara. 1973 ş, Çorumlu Dergisi. 1946 Çırakman. Alev Yayınları. İst. 1992

Şii Dedem Korkut un Kitabı. O. Değirmenin Bendine. Arif Sağ, Dersim 1937-1938, B Baykara Dersim Tarihi, Dr. Nuri Dersim i Devlet ve Din. Prof. Dr. Çetin Dinler, Herve Roussca (Çev. O Direnen Saz Direnen Söz. Sülej Divan. Mevlana Celaleddin (Ç: Aka Kitabevleri. İst. 1974 Divan. Seyid Nizamoğlu, İst. Divan. Mehmet Ali Hilmi Divan, Edip Harabi, İzmir I95C Doğu Anadolu'da Eski Türk İn; Doğu Anadolu'ya İlk Selçuklu

ik Gökyay, İ sl 1973

Alev Yayınları. İst. 1993 cilt, Akyar Yayınları. Ank. 1982 2 Eylem Yayınları, İ sl

1979 1 jzek. Ada Yayınlan. İst.

Ptnarlı), Remzi Kiıabevi, İsı. 1970 man Yağız, Uyak Yayınları. İst. 1977 v. Abdülbaki Gölpınarlı), İnkılap ve

Deddbaba. İst. 1986

ıçlarının İzleri, Y. Kalafat. Ank. 1960 Akını, İbrahim Kafesoğlu, İst. 1953

Page 260: Anadolu'da alevilik

176 BATTAL PEHl İVAN

Doğu ve Güneydoğu Anadolu'nun Tjtrihi İnanç; Yapısı, Mchlika

Kaşgarlı, İst. 1986 Doğuda Aşirctlcr-Kürtlcr Aleviler. 8. K ıcadağ. Ant Yayın., İst. 1992 Doğu Anadolu'nun Düzeni. İsmail Bcşilç i, E Yayınları, İst. 1969 Doğu İlleri ve Varto Tarihi, Mehmet Şe if Fırat. Ank. 1981 Dinin Türk Toplumuna Etkileri. Muzaff r :Sencer. Gc-Da. İst. 1968 Dinler Tarihi. F. Cahallcyc (Çev. Semih 1 Tiryakioğlu). İst. I960

Dostlar Beni Hatırlasın. Aşık Veysel Der. Ümit Yaşar Oğuzcan). Miyatro Yayınları, İst. 1984

E - F

Edebiyat İncelemeleri, Atilla Özkırımlı, Cem Yayınları, İst. 1983

Ehlibeyt Davası, Prof. 1400. Gülbay Ya incilik. İst. Ehlibeyt

Dergisi (Yurtdışında yayını sürt; yor)

Ehl-i Beyt ve On İki İmam. Kenan Yakt p , İst. 1966

Elvan Çelebi Zaviyesi. Semavi Eyice. İs. 1969 Erzincan Tarihi, AH Kemali. Resimli A} Matbaası, İst. 1932 Eski Çağlar ve Türk Tarihinin İlk Dön» mleri. İsmet

ParmaksızoğluYaşar Çağlayan. Funda Yayınları. İsı. I ‘ 66 Eski Türk Dini. İbrahim Kafesoğlu, İst. 980 Eski Türk Toplumu Üzerine İncelemeler Ümit Hassan. İst. 1985 Eski Türk Dini Tarihi. Abdülkadir İnan. İst. 1966 Eski Türk Yazıtları, Hüseyin Namık Orkjuı n. İst. 1938-1941 Eski Türk Ananesinin Bazı Dini Müe: Şoselerinin Tesisi. Şcrafettin Yaltkaya. İst. 1943

Eski Türklerde Kadın, Necdet Sevinç, Is . 1980 - Eşkiyalık ve Eşkıyalık Türküleri, MehmŞ t Bayrak, Yonım Yayınları. Çetin Yetkin, May Yay. Ank. 1985 Etnik ve Toplumsal Yönleriyle Türk Ht IIk Hareketleri ve Devrimler, İst. 1974

Page 261: Anadolu'da alevilik

Evliyalar Evliyası Hünkâr Hacı Bektaş Mel i. Murat Sertoğlu, Şadırvan Turizm Yayınları. İst. 1966 Evliyalar Şahı, Dr. Mehmet Ali Derman Feodalite ve Klasik Dönem Osmanlı Üretim Tarzı, Mehmet Ali

Kılıçbay, Gazi Üniversitesi Yayınlan, A tk. 1982 Fuzuli Divanı, Abdülbaki Gölpınarlı. İni ılap Kitabevr, İst. 1985

Page 262: Anadolu'da alevilik

ANADOLU’DA ALEVİLİK 177

ı .1

Gaziantep’te Aleviler. Abdülkad r Gaziantep'te Yer Adlan. Necdet Gel Kendine Deli Gönül. A. A Genel Tarih Atlası. Dr. H. Dağöc Gelin Canlar Bir Olalım. Nezihe Gerçek İslam Dini Nedir’.'. Şinas Gizli Türk Dini Musikisi. Vahit Gizli Türk Dini Oyunları. Vahit Gönüllerin Sesi Gazetesi (Yayın Gönül Sırlarının Aşk Pınarı. Atx Gülbang (Alevilikte Dua). Dr. Adana 1992 Güldeste. Nefesler-Ezgiler. Turgut Gülzar-ı Hasancyn, Feyzullah Giilzar-ı Hasancyn Yalınlaştırılmış Günümüz Aleviliğinin Sorunları Günün Işığında Tasavvuf Tarik Eyuboğlu. İst. 1987 Güvercin Donundaki Pir-Hacı gazetesi, dizi yazı. 16*17-18

İnan. Halk. Bil. Hab., 1940 Sevinç. İsı. 1983 alay (Vakııdolu). Can Ya.. İst. 1992 kin. İnkılap ve Aka Kil.. İst. 1983

Araz. Hürriyet Yayınları. İst. 1984 Koç. Ank. 1983 Atfı Sevinç. İst. 1940

Lütfi Sevinç. İsı. 1941 sürüyor) İlhan. İst. 1988

Ömer Uluçay. Ajans I Yayıncılık.

Ağu »t

H

Hacı Bektaş Veli. Bektaşilik ve Hacı Bektaş Veli Velayctnamesi Noyan Hacı Bektaş Veli. Bildiriler- Turizm Demeği Yayını, Ank. 19 Hacı Bektaş Veli. Ali Sümer, Hacı Bektaş Veli. Laik Ulusal K Hacı Bektaş Veli'nin Söyleyişleri Hacı Bektaş Veli. Rıza Zclyut, Hacı Bektaş Veli nin Bilimsel Hacı Bektaş Veli Mevtana ve Hacı Bektaş Veli Paneli Konuşmı vc Sanat Vakfı Yayınları. Ank. Hadikatü’s Süeda. Fuzuli, Ank.

Koca-Zeki Onaran, Ank. 1987 imi, Can Yayınları, İst. 1987 ı. Nejat Birdoğan. İst. 1985

R. Çamuroğlu. Ant Yay., İst. 1992 ıtlar. Mezhepler Tarihi, İsmet Zeki

Bı k »taş Veli. Battal Pehlivan. Aydınlık : os 1993.

A evilik. Tarihi Ay Yayınevi. İst. 1966 ik Velayetnamcleri. Doç. Dr. Bedri

Dt nemeler-Açıkoturum. Hacı Bektaş 19 ’ 7

An ;. 1970 i hür. Adil Gülvahaboğlu, Ank. 1987

Ank. 1974 riyet Gazetesi Eki, 1989 ü, Ali Sümer. Ank. 1975 ası, Faruk Yüce. İsı. 1990 Metinleri. Hacı Bektaş Veli Kültür

H in Y iı Soı r;

I' 91 '88

Page 263: Anadolu'da alevilik

178 BATTAL PEHL VAN

Hatayi (Şah İsmail), İsmet Zeki Eyuboğ i. Geçit Kitabevi, İst. 1991 Hatayi Divanı-Şah İsmail Safevi-Edebi E ayatı ve Nefesleri, İst, Maarif

Kütüphanesi Halifeliğin Sonu, Neşit Hakkı Uluğ, T. İ Bank. Kültür Yay.. İst. 1975 Halifelik Ne İdi. Nasıl Alındı, Niçin Kak irildi, M. Koloğlu. Ank. 1973

Halk Aşıklarından Deyişler. Ziya Gürel. Ank. 1980 Halk Hareketleri ve Çağdaş Dcstanlt^. Mehmet Bayrak. Yorum

Yayınları. Ank. 1984 Halk Şiirinde Hallac-ı Mansur. İbrahiır Bir Edhcm (Ed. Sari Narı).

Rcdhousc Yayınevi. İst. 1969 Halk Şiirinde Üç Büyükler I. Yunus I mre, Cevdet Kudret. İnkılap

Kitabevi. İst. 1985 Halk Şiirinde Üç Büyükler 2, Pir Sultan Abdal. Cevdet Kudret, İnkılap

Kitabevi. İst. 1985 Halk Şiirinde Başkaldırı. Rıza Zclyut. S>syal Yayınları. İst. 1989 Halk Şiirinde Gerçekçilik. Rıza Zelyut, Yön Yay., İst. 1992 Halk

Edebiyatının Bektaşi Fıkra Tipler, Kültür Bakanlığı Yayınları. Ank. 1976 Dörtlükler. Hayyam (Çcv. S. Eyüboğlıı) Cem Yayınevi. İst. 1973 Hayyam ve Rubaileri. A. Gölpınarlı. İn ılap ve Aka Yay.. İst. 1973 Hazreti Ali Divanı. Tercüme ve Şerhcieni Müstakimzade Süleyman

Sadeddin Efendi. Günümüz Türkçcsm aktaran Diclchan (İst. Üni.

asistanlarından). Ana Yayınevi. İst. 198 Her Yönüyle Hünkâr Hacı Bektaş- eli ve En Yeni Eseri Şerk-i Bcsmele.

Rüştü Şardağ Hristiyanlaşan Türkler. Prof. Dr. Mehmet Eröz. Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü. Ank. 1983 Hilafetin Sonu. Necdet Öktem. Ege Ün Rektörlüğü. İzmir 1981 Hurufilik Metinleri Kataloğu. A. Gölpıı arlı. T. T. K.. Ank. 1973

Hurufilik. Rıfkı M. Meriç (Mezuniyet' ezi), (DTCF Der.) Ank. 1935 Hu Dost. Fikret Otyam. Dayanışma Ya unları. İst. 1982 Hünkâr Hacı Bcktaş Veli ve Alevi-Bckt şi Yolu. C. Ulıısoy. Ank. 1986

Hünkâr Hacı Bcktaş Veli (Şiirler Anto ojisi. Özdeyişler ve Nefesler).

Page 264: Anadolu'da alevilik

Ali Rıza Köseoğlu. Ayyıldız Yayınları. 1988 Hüsniycnin Öyküsü. Nazmi Tuğrul. 19 '9 Hüsniyc. Sefer Aytckin. Emek Basın \aytnevi. Ank. 1957 Hz.

Ali. Samime Baltacıoglu. Çınar M ıbaası. İst. 1967 Hz. Ali Divanı. Çeviri. Ant Yayınları, st. 1991 Hz. Ali Muaviye Çatışması. Oral Çalış ar. Pencere Yay. İst. 1992

Page 265: Anadolu'da alevilik

ANADOLUD/ ALEVİLİK 179

Hz. Hüseyin Bir Uyarı-Bir Sem »I, Mevlânâ Ebul Kelam-Zakir Han- Mevdüeli-İkbal, Türkçesi: Abdu lak Güzel, Beyan Yayınları, İ s l 1985 Hz. Mevlânâ Rubaileri, Şefik Ca ı , 2 cilt. Kültür Bak. Yay., Ank. 1991 Hz. Mevlânâ ve Yakınları, Ayter Levmioğlu, Redhouse Yay., İst. 1969

Hz. Muhammed. R. V. C. Bodlcy ', Nebioğlu Yayınevi, İ s l 1958 Hz. Muhammed. W. M. Wall (Ç t' v. H. Örs), Remzi Kitabcvi. İst. .1963 Hz. Muhammed. Maximc Rodiı son, (Türkçesi: Atilla Tokatlı). Hür Yayınlan, İst. 1980 Hz. Muhammed'in Felsefesi, Ccfn il Sena, Remzi Kitabcvi. İst. 1984 Hz. Muhammedin Hayatı. Manii Lings (Çev. Nazife Şişman), İnsan Yayınları, İst. 1984 Hz. Muhammed ve Charlcmag^ ıe. Henri Prince, Birey ve Toplum Yayınevi, Ank. 1984

Hz. Veysel Karani, Ahmet Cemi Akıncı, Esma Yayınları, İst. 1980

I

İbn Haldun Mukaddime, Haz. S Uludağ, Dergâh Yay., İst. 1982

ilkelerde Din, Büyü. Sanat ve Eı I sane, Sedat Veyis Örnek, İst. 1971

İmam Ali Buyruğu, Abdülbaki Cölpınarlı, İst. İmam Cafer Buyrukları. Ahmet abri Hamcdani. İst. 1974 İmam Cafer Buyruğu, İstanbul Ntcrdivcnköy Şahkulu Sultan Dergâhı Koruma ve Onarma ve Yaşatma Demeği yayım, 1993 İmam-ı Cafer Buyruğu, Ayyıldız Kitabevi İmam Cafer-i Sadık Buyruğu. Ha :. Adil Ali Atalay. Can Yay. İst. 1993 İmamiyc Şiası, Prof. Dr. Eıhem tuhi Fığlalı, Selçuk Yay., Ank. 1984 İnançta Devrim, Mehmet Dişkıraı. Can Yayınları. İst. 1993 İnanç Sözlüğü, Orhan Hançerlio^ lu, İst. 1975 İran İslam Devrimi. İran İslam Cı mhuriyeti İst. Başkonsolosluğu Basın

Bürosu, Acar Matbaacılık, İst. IS 75 İslam'a Göre Cinsel Hayat. A. R za Demircan, Eymen Yay., İst. 1975 İslamın İlk Döneminde Siyasal Katılma, Davut Dursun, Beyan Yayınları, İst. 1984

Page 266: Anadolu'da alevilik

İslamın Va'dettikleri, Roger Ganundy (Türkçesi: Nezih Lizel) islamın

Yayılış Tarihine Giriş, ibulfezl İzzeti, İnsan Yayınları, İst. 1984 İslam Medeniyeti Tarihi, V. V. Bjarthold, Ank. 1977 İslamiycıte Kadın. Ahmet AğaojHu (Çev. Hasan Ali Ediz), Birey ve

Toplum Yayıncılık, İst. 1985

Page 267: Anadolu'da alevilik

180 BATTAL PEHLİ /AN

İslam Açısından Musiki vc Semâ. Süleyrıan Uludağ. İst. 1976 İslam Devletleri Tarihi, Prof. Dr. C. E Bjosworth, İst. 1980

İslam Dünyasında Düşünce Sorunları, Al; Bulaç, insan Yay.. İst. 1985 İslam Çağımıza Yanıt Verebilir mi?. Scrvj t Tanilli, Say Yay.. İst. 1991 İslam ve Irk Sonınu. Prof. Dr. Abdülk ıdir Kamil (Türkçesi: Celal Arzu).

Beyan Yayınlan. İst. 1984 İslam ve Kapitalizm. Maximc Lodins* n (Türkçesi: Orhan Suda) Hürriyet Yayınları. İst. 1978 İslam Felsefesi. Hilmi Ziya Ülken. Ülket Yayınlan İslam Felsefesi Tarihi. Henry Corbin. İle işim Yayınları İslam Medeniyeti Tarihi. W. Banhold Ek ve açık. Prof. Dr. Fuat Köprülü), Diyanet İşleri Başkanlığı İslamlığın Semerkant'a Yayılışı. Zckeriyı Kitapçı, 1st. 1983 İslami Türk Edebiyatı, Dr. Necla Pekole y, Cağaloğlu Yayınevi İslamiyctten Önce Türk Kültürü. Bahaedlin Ögal, Ank. 1966 İslam Düşüncesi. Hilmi Ziya Ülken. İsı. 1957 İzahlı Osmanlı Tarihi Kronolojisi. İsmâil Hami Danişmend. 3 cilt.

Türkiye Yayınevi. İst. 1972

Karaca Ahmet Sultan Hazretleri, Mehme Yaman. Karacaahmct Sultan Türbesini Koruma Demeği Yayınları. İs<. 1984 Karacaahmct. Naci Kum Atabeyli. T.F./ . Dergisi. 1957 Kars Tarihi. M. Fahrettin Kırzıoglu. İst. 1953 Kars-Ardahan Ttirkmcnleri. M. F. Kırzıt ğlu. T.F.A. Dergisi. 1964 Kerbelâ. Murat Sertoğlu, İtimat Kitabcv , İst. 1977 Kerbelâ dan Sonra 12 İmam. Murat Sertoğlu, 2 cilt. Halk Kitapları Serisi, Ank. 1965 Kerbela'nın İntikamı. Mıısahib Gazi. Ca^ı Yayınları. İst. 1993 Kerbelâ Vakası ve Kerbela'nın İntikamı Ziya Şekir, 2 cilt. İst. Maarif

Kütüphanesi Kervan Dergisi (Kavga) Yayını sürüyor

Page 268: Anadolu'da alevilik

Kızılbaşlık. Cemal Bardakçı, İst. 1945 Kızılbaş Şairleri. M. Halit Bayrı. Emine nü Halkevi Dergisi. 1940 Kızılbaş Aleviliğin Gizli Felsefesi. N ızmi Sevgen, Tarih Dünyas Dergisi, 1950 Kırk Budak, Hacı Bektaş İncelemeleri. Halim Bake Kunter Kimliğini Haykıran Alevilik. Lütfi Kaleli. Habora Yayınları. İst. 1990

Page 269: Anadolu'da alevilik

ANADOLU'DA ALEVİLİK 181

Bpı

Kolonizatör Türk Dervişleri, Ank. 1979 Köıoğlu Destanı. Pertev Naili Kör Oldum Veysel Oldum, Kullınk. Yusuf Şahin, isi. 1987 Kur'an'da Hikmet Tarihte Yayınevi, Ank. 1956 Kur'an'da Hikmet Tarihte Hal Hakikat. Halil Öztoprak. Can Kuran-ı Kerim'in Türkçe Anlam . Kur'an-ı Kerim Mciil-i Alisi. Ha, Kuran-ı Kerim ve Türkçe Anlanjı Kurtuluş Savaşı'nda Alevi Kutsal Kuran'ın Türkçe Meali, Gazetesi Eki Kuran-ı Kerim ve Yüce Meali, Kuruluş ve Yükseliş Dönemindi Timur, 1st. 1979 Kul Himmet Üstadım, İbrahim Kürtistaıı Tarihinde Dersim, Dr. Yayınları. Köln 1988 Kürt Uygarlığında Alevilik,

Öner Lütfi Barkan, Vakıflar Dergisi II.

ıratav. Adam Yayıncılık, st. 1985 1 an Alkan, E Yayınları, İ sl 1991 Erdi ğ

Ha ikat, Halil Öztoprak, Emek Basım

Y y ikat ve Kur'an'da Hikmet incil'dc ınları. İst. 1990 Haz. Ali Bulaç. Pınar Yay., İst. 1983

. A. F. Yavuz. Sönmez Yay., İst. 1984 Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları

i'ıler. Baki Öz, Can Yay., İst. 1990 Ord. Prof. Dr. Sadi Irmak, Akşam

üleyman Ateş. Kılıç Kitabevi Osmanlı Toplumsal Düzeni, Taner

/Jslanoğlu. Sivas 1976 Veteriner M. Nuri Dersimi, Komkar

Ccırışid Bender, Kaynak Yay., İ sl 1991

M

Veli ( Haz. Mehmet Yaman), Giilbay Makaalât, Hacı Bcktaş-ı Yayıncılık. İsı. 1985 Makalat, Hacı Bcktaş Veli, Emei Basın Yayınevi, Ank. 1954 Makalat. Esat Çoşan, Kültür Bak anlığı Yayınları, Ank. Makalat-ı Şemsi Tebrizi (Kamışı ıalar), M. Nuri Gençosman. İst. 1974 Makaleler ve İncelemeler. AtKİültadir İnan, Ank. 1968 Malatya Balıyan Aşireti, Hasan f edim Şahhüseyinoğlu, Malatya 1991 Melamiliğe Dair, Osman Türer, İît. 1983 Melamilik ve Melamilcr. Abdülbıki Gölptnarlı. İst. 1931 Mcnakıb-ı Hacı Bektaş-ı Veli, elayetname", Abdülbaki Gölpınarlı, İnkılap Kitabevi. İst. 1958 Menâkıbu'l-Kudsiyyc fi Menâs İsmail E. Frünsal-A. Yaşar Ocak Mesnevi. A. Gölpınarlı, 4 cilt, in :ılap ve Aka Kitabevi, İst. 1983

bü'l-Ünsiyye, İst. 1984

Elvan Çelebi, (Haz.

Page 270: Anadolu'da alevilik

182 BATTAL PEHLİ /AN

Mevdücl-İkbal, (Türkçcsi Abdullah Güze ), , Beyan Yayınları. İst. 1985 Mevlânâ. Bilimsel Gerçekçilik Açısından Varoluş Felsefesi, Neriman Hikmet, Öncü Kitabevi. İst. 1975 Mevlânâ Celâleddin-Mektuplar. Abdülbaci Gölpınarlı, İnkılap ve Aka

Kitabevi, İst. 1963 Mcvlânâ'dan Sonra Mevlevilik. Abdulbarii Gölpınarlı. İnkılap ve Aka

Kitabevi. İst. 1983 Mcvlânâ-Mesnevi, (Haz. F. Halıcı), 2 cilı Doğuş Matb.. Konya 1982

Mevlevi Adap ve Erkânı, Abdülbaki Gölpınarlı, İnkılap vc Aka

Kitabevi, İst. 1963 Mezhepler ve Tarikatlar Tarihi, Envc Behnan Şapolyo. Türkiye

Yayınları. İst. 1962 Mevlânâ ve İnsan, Doç. Dr. Yaşar Nuri )ztürk. İst. 1989 Mevlana Celaleddin, Prof. Dr. B. Furüzjm fer. Milli Eğitim Bakanlığı Yayınları, İst. 1990 Mevlânâ ve Oğullarının Türkmen Beyi :ri i İle Münasebetleri. Faruk Sümer, T. İş Bankası Kültür Yayınları, / ,nk, 1978 Mcvlânâ’nın Mektupları. F. Nafiz Uzluk İst. 1937 Mevlud-ı Ccnab-ı Ali. Celaleddin Süley rtanı. İst. Hicri 1308 Mezhepler Tarihi. Şiilik-SUnnilik. Kızılbjtşl ık. Alevilik. Ziya Şakir,

İst. Maarif Kitaphanesi Mısır'da Bektaşilik. M. Fuat Köprülü. T irkiyat Mecmuası. 1939 Modem Türkiye'nin Doğuşu, Bernard ^ewis (Çev. Prof. Dr. Metin

Kıratlı). Türk Tarih Kurumu. Ank. 198-1 Musahiblik. Haydar Kaya Musahiblik, İsmail Kaygusuz. Alev Yayjınl: arı. İst. 1991 Mutluluk Düşüncesi. Orhan Hançcrlioğl ı İst. 1965 Müdafa. Ahmed Ccmalcttin Çelebi (Çcı Nazım Hoca), İst. 1992 Mürşid Dergisi. Avrupa Alevi Birlikle i Federasyonu Yayın Organ»

(Yayını sürüyor)

N

Page 271: Anadolu'da alevilik

Naimâ Tarihi. Naimâ M. Efendi (Çev. Danışman). 2 cilt. İst. 1968 Naldöken Tahtacıları. Rıza Yetişen. T. .A. Dergisi, 1950-1968 Namık Kemal'in Bektaşiliği ve Mason: uğu, irene Melikoff. Tarih ve Toplum Dergisi, Sayı: 17 Nehç'ül-Belâgat, İmam Ali'nin Hutbeleri i-Mektupları-Emirlcri-Vecize-

leri. (Haz. Abdülbaki Gölpınarlı), Neşriyat Yurdu, Yeni Şark Maarif

Page 272: Anadolu'da alevilik

ANADOLU'D/ ALEVİLİK 183

Kitaphanesi, Ank. 1972 Nesini Söyleyim, M. Alptckin-D ;rman Başladı, Varlık Yay., İst. 1982 Nevruz, Ahmet Turan, İst. 1987 Nevruz. Hayri Başbuğ. İst. 1985 Nur Baba (Roman), Yakup Kad i Nurcular Arasında Bir Ay. Yılm Nusayriler ve Nusayrilik. Hasan

O - ö

K., İletişim Yayınları. İst. 1981 ız Şalı iner. Varlık Yayınları. İst. 1964 Reşit Tarkit. Ank. 1938

i ruk ı dır.

Oğuzlar, Faruk Sümer, İst. 1980 Oğuzlara Ait Destani Eserler. Fı Okunacak En Büyük Kitap İnşa baskı. İst. 1992 12 . ve 13. Asırlarda Anadolu' Uzunçarşılı. Ank. 1948 On İki İmam, Abdülbaki Gölpın Orta Asya Türk Tarihi Hakkınd; Orta Zaman Türk İslam Feodali Osmanlı İmparatorluğu ve Mod Yayınları. İst. 1982 OsmanlIlarda Din ve Devlet. M Osmanlı Tarihi. Ord. Prof. İsmai Kurumu Basımevi, Ank. 1978 Osmanlı Tarihinin Maddesi. Dı. Yayınları Osmanlı Tarihinin Sosyal Bilimjf Elif Yayınları. İst. 1968 Osmanlı Toplumunun Siyasal Y. Osmanlı İmparatorluğu nun Kun Osmanlı-İrnnlı Siyasi Münasebeı Osmanlı Tarih Deyimleri ve Ter cilt. İst. 1983 3

Osmanlı Devrinde Rafızilik ve B< cilt 8, 1932 Osmanlı Devrinde Anadolu'da OsmanlIlarda Devlet-Tekke Mürıfa Osmanlı Devleti Tarihi. Hammeı. Osmanlı Tarihi, Dimitri Kantem

Sümer. Ank. 1959 , R. Yiirükoğlu. Alev Yayınları. 3.

nıı a Fikir Hareketlerine Bakış, İ. Hakkı

ırlı. Der Yayınları. İst. 1989 Dersler. V. V. Barthold, Ank. 1975 ni, M. Fuat Köprülü. İst. 1941

c|m Türkiye. Stanford Show, 2 cilt. E

ıjammcr Scnecr. Erk Yay., İst. 1974 Hakkı Uzunçarşılı. 8 cilt. Türk Tarih

Hikmet Kıvılcımlı, T. Maddecilik

e Açıklanması, Mehmet Ali Şevki,

pisi. Toktamış Ateş, Say, İst. 1982 luşu. M. Fuad Köprülü. Ank. 1972 eri, Bekir Sıtkı Kütükoğlu, İst. 1962

inleri Sözlüğü, Mehmet Zeki Pakalın,

ktaşilik. Ahmet Refik, Ed. Fak. Mec.,

C Ştızlar, Faruk Dcmirtaş, DTCF. 1949 sebetleri. İrfan Gündüz. İst. 1984 İst. 1983

; Ank. 1979

Page 273: Anadolu'da alevilik

184 BATTAL PEHLI I VAN

Osmanlı İmparatorluğumun Etnik Men Belleten, 1943 OsmanlI'da Karşı Düşünce ve İdam Yayınlan, 2. basım, İst. 1992 Osmanlı Tarihi. Enver Ziya Karal. 5 cilt Osmanlı'da Alevi Ayaklanmaları. Baki C Öz Kaynaklarına Göre Alevilik, Rızp Yayınları. İsı. 1990

;ei, Mehmet Fuat Köprülü,

E jilenler. Rıza Zclyuı. Alev

A ıık. 1983 z. Ant Yayınları. İsı. 1992

Zelyut. Anadolu Kültür

P - R Peygamber Çiçekleri. Hz. Hasan ve H. Mustafa Necati Bursalt. Çile Yayınları Peygamberler Tarihi. Ahmet Cevdet Paş. Pir Evi. Bedri Noyan Pir Sultan Abdal. Abdülbaki Gölpınarlı. Pir Sultan Abdal. Asım Bezirci, Say Yaj ı Pir Sultan Abdal Dergisi <Yayını sürüyoı) Pir Sultan Abdal, Battal Pehlivan. Alev Pir Sultan Abdal. Selahattin Eyüboğlu. Pir Sultan Abdal. Cahit Öztelli. Özgür 3 Pir Sultan Abdal. Orhan Ural. Ant Yayırl Pir Sultan Abdal, Mehmet Bayrak, Yorupı Pir Sultan Abdal. Mehmet Fuat (Bengü) Pir Sultan’ın Dostları. Cahit Öztelli, Özgjüı Pir Sultan Abdallar. İbrahim Aslanoğlu. Resimli Türk Edebiyatı Tarihi. Nihat Sail “Ruhi Su... Ruhi Su". Der. Battal Peh i 1985

Hüseyin. Kcrbelâ Vakası, baskı. İsı. 1983 İst. 1969

st. 1981 nlan. 2. baskı, İsı. 1992

'ayınları. İst. 1993 Yayınları. İsı. 1977

ayın Dağıtım. 3.baskı. İst. arı. İst. 1990

Yayınları. İst. 1986 De Yay.. 2. baskı, İst. 1980 iir Yayın Dağıtım. İst. 1984 Erman Yayınları. İst. 1984 i Banarl ı, İst. 1971 van. Yaprak Yayınları. İst.

Sabah Rüzgârı, Enel Hak Demişti Nes^ıi, Reha Çamuroğlu, Metis Yayınları, İst. 1992 Safevi Devleti'nin Kuruluşu ve Gelişn Rolü, Prof. Dr. Faruk Sümer, Selçuklu T ı Yayınları. Ank. 1976 Sarı Saltık ve Erken Bektaşilik, Machiel: Kiel, İsı. 1977 Selçuklu Devri, Prof. Mükrimin Halil Y ııanç, 1944

esinde Anadolu Türklerinin ırihi ve Medeniyeti Enstitüsü

Page 274: Anadolu'da alevilik

ANADOLU'DA ALEVİLİK 185

Y; y

Selçuklular Horasan’a İndiklerine: 1938 Selçuklu Devleti'nin Kuruluşun|i, Kaynak), Ank. 1963 Selçuklulardan Önce Anadolu’da Sema. Emel Esin. Türk Edebiyat Semah Kültür Vakfı Resmi Sene I Semahlar. Nejat Birdogan, İst. I Semahlar. Fuat Bozkurt. Cem Scyyid Nesimi Divanından Seçn Milli Eğitim Basımevi, İst. 1973 Sıraç ve Nalcı Alevilerinde Se Dergisi. 1962 Simavna Kadısı Oğlu Şeyh Bedr Simavna Kadısı Oğlu Şeyh Bedr ı Simanva Kadısı Oğlu Şeyh Bedr tı Siyer-i Nebi. Zeren Tanıdı. Hürr yı Son Görgü Cemi (Roman). İsmai Sömürülen Alevilik, İsmet Zeki

Soruda Tasavvuf. Abdülbaki 100 Soruda Türk Edebiyatı. Raut 100

101 Soruda Türklcrin Kürt Boyu. Kültürünü Araştırma Enstitüsü.

Soruda Mezhepler. Doç. 101 Yayınları, İst. 1988 101 Soruda Kuran. Doç. Dr. Yaşa r 1988 Sosyal Açıdan İslam Tarihi. A Yayınları, İst. 1975 Sosyolojik Açıdan Tasavvuf ve Yayınevi. İst. 1975

İslam Dünyası, Ş. Günaltay. Ank.

la Horasan. Zahoder (Çev. İsmail

Türkler. Claude Cahen. İst. 1979 Dergisi. İst 1974 i, İst. 1991

<18

2

la

Şah İsmail Hatai. Nejat Birdoğar Şah İsmail Hatai'nin Ömür Yolu Şecere-i Terakimc. Ebul Gazi Bal a İst 1974

ıncvi. 1st 1990 eler. Haz. Kemal Talib Kürkçııoglu.

nah. Halil Bedii Yönetken, T.F.A.

iddin. B. N. Kaygusuz, İzmir 1940 iddin. Şerafeddin Yaltkaya. İst. 1924

tin, Abdülbaki Gölpınarlı, İst 1966 : et Vakfı Yayınları. İst 1984 Kaygusuz. Alev Yayınları. İst 1991

iyuboğlu, Özgür Yayın. İst. 1991 Gölpınarlı. Gerçek Yay., İst. 1985 Mutluay, Gerçek Yayınevi. İst. 1985 Ş. K. Scrcrioğlu-H. K. Türközti. Türk

. 1985 Dr. Yaşar Nuri Öztürk, Hürriyet

t nk

Nuri Öztürk, Hürriyet Yayınlan. İst

Idülbaki Gölpınarlı, İnkılap ve Aka

iklik. Prof. Amiran Kurtkan, Kutsun

Can Yayınlan, İst 1991 Mirza Abbaslı, Bakü 1980 ıdırHan, Muharrem Ergin Yayınları,

Page 275: Anadolu'da alevilik

186 BATTAL PEH .İVAN

Şeriat ve Kadın, Ilhan Arsel, Orhanlar Matbaası, İst 1987 Şerh-i Besmele, Haz. Rüştü Şardağ, Kaı nca Matbaacılık. İzmir 1985 Şeyh Bedrcddin Varidat, Vecihi T muroğlu, Türkiye Yazıları Yayınlan,

Ank. 1979 Şeyh Bedreddin ve Varidat, İsmet Zeki Eyuboğlu, Der Yay., İst. 1986 Şeyh Bedreddin Simaveni. Bezmi Musre: Kaygusuz, İhsan Gümüşayak

Matbaası. İzmir 1957 Şiilik, Abdülbaki Gölpınarlı. İst. 1979

Şiirde ve Halk Dilinde Atasözleri v Deyimler, Ertuğrul Kemal Eyuboğlu, 2 cilt, 1973-1975 Şiirler Demeti, Aşık Yencr. Ank. 1992

Tahtacı Aşiretleri (Adet, Gelenek, Gön cjıekleri). Rıza Y., İzmir 1986 Tahtacılarda Gelenekler, A. Yılmaz Ar k. 1948 Tapılacak

İlah, Lütfi Kaleli. Habora Y namları, İst. 1991 Tam Hakiki

Hüsniye, Ayyıldız Kitabev . İst.

Tam ve Tekmil Yıımış Emre Divanı, İs. Maarif Kitaphanesi, 1990

Tarih Boyunca Bektaşilik. Doç. Dr. Ya: ar Nuri Öztürk. İst.

Tanrı Anlayışı. Cemil Sena, Remzi Kik ; bevi. İst. 1978 Tarihte Kırşehri-Gülşehri, Ccvat Hakkı farım. İst. 1948 Tarihte Türklük. Rasonyi. Ank. 1971 Tarih Boyunca Alevilik. Hasan Basri E k, İst. 1954

Tarih. Hctcrodoksi ve Babnilcr. Reha muroğlu. Der Yay.. İst. 1990 Tarih Boyunca İslam Mezhepleri ve Şiii ik. Abdülbaki Gölpınarlı, Der

Yayınları, İst. 1979 Tarihimizde Tunceli ve Ermeni Metalimi, Hıdır Öztürk, Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü, Ank. I 9İ4 Tarihin Getirdikleri, Ali Rıza Sayan, Gı cnçlik Basımevi. İst. 1978

Page 276: Anadolu'da alevilik

Tarih Öğrenimine Başlangıç, Yaşar Çağ ayan, Ayko Yay., İsı. 1981

Tarihsel Değişim Sürecinde Dersim. B lal Aksoy, Yorum Yayınları,

Ank. 1985 Tarihle ve Bugün Şamanizm-Materyalle' ve Araştırmalar. Abdülkadir

İnan, Türk Tarih Kurumu, Ank. 1972 Tarikatlar Tasavvuf ve Felsefe Mün, ısbetlcri. Dr. Hasan Küçük, Marmara Üniversitesi Yayınları, İsı. 191 5

Tasavvufun Mahiyeti, Şifâu’s Sâil, >n Haldun (Haz. Süleyman Uludağ), Dergah Yayınları, İst. 1984

Page 277: Anadolu'da alevilik

ANADOLU'DA ALEVİLİK 187

Tasavvuftan Dilimize Geçen Dpyimler ve Atasözleeri, Abdülbaki Gölpınarlı, İnkılap ve Aka Kitabı vleri. İsl 1977 Tasavvufun Boyutları, Annemariı Schimmel, İst. 1982 Tasavvufi Hayat, Haz. Mustafa ara. Dergah Yayınları, İst. 1980

Tasavvuf, Abdülbaki Gölpınarlı, st. 1985 Teokratik Devlet Anlayışından [ emokraıik Devlet Anlayışına, İlhan

Arsel, Ank. 1975 Tevarih-i Al-i Osman, Aşıkpaşaofc lu Ahmed Aşıki, İst. 1949 Toplumsal Gcrilimlcrimizin Soru ı ları-Din Adamları ve Ayaklanmalar,

Prof. Dr. İlhan Arsel, Doğan Bas mevi. Ank. 1977 Toplum Yapısı ve Soya Çekme, Ord. Prof. Hilmi Ziya Olken, Doruk Tekin Yayınları, İst. 1971 Tunceli Dersim Coğrafyası, Ömc r Kemal Ağan, İst. 1940 Türk Adının Menşei, Nimet Kura Akdes, D.T.C.F. Dergisi, Ank. 1954 Türkçülüğün Esasları, Ziya Gök. I p. Dede Korkut Yayınları, İst. 1976 Türk Edebiyatında İlk Mutasavv i flar. Prof. Dr. Fuat Köprülü. Diyanet

İşleri Başkanlığı Yayınlan, Ank. 1984 Türk Edebiyatı Tarihi, Prof. Dr, :uat Köprülü, ötüken Yay., İst. 1981 Türk Halkının Dirlik ve Düzenlik Kavgası, Prof. Mustafa Akdağ, Bilgi

Yayınevi, Ank. 1975 Türk Halk Şiirinde Siyasal Moti lifler. Hüsnü Gürbcy. (Yayınlanmamış

master tezi), İ.Ü. İkitisaı Fakültciii Uluslararası İlişkiler. İsı. 1982 Türk Hümanizmi. Prof. Dr. SuatjS inanoğlu. T. T. Kurumu. Ank. 1980 Türkiye'de Din ve Siyâset. Dr. A ımet Yücekök, Gerçek Yay, İst. 1976

Türkiye'de Dönmeler ve Dönmel k, Selahettin Galip, Kıraçlı Yayınlan.

İsı. 1977 Türkiye'de Kürtçülük Hareketleri ve İsyanlar, Şadillili Vedat, Kon

Yayınları. Ank. 1980 Türkiye'de Örgütlenmiş Dinin S asyo-Ekonomik Tabanı (1946-1968), Dr. Ahmet H. Yücckök, Sevinç Matbaası, Ank. 1971 Türkiye Halkının Kültür Kökenlfı ri. Burhan Oğuz, 2 cilt, İst. 1986

Türkiye'nin İktisadi ve İçtimai T iriihi, Prof. Dr. Mustafa Akdağ, 2 cilt. Takın Yayınevi, Ank. 1979

Page 278: Anadolu'da alevilik

Türklcr ve Türk Devletleri Tarih , Kamuran Gürün, Bilgi Yayınevi, 2.

baskı, İst. 1984 Türklük Meselesi. İsmail Hami )anişmend, İstanbul Kitab., İst. 1976 Türk Tarihinde Mezhep Cereyan lan, Tahir H. Balcıoğlu, Kanaat

Kitabevi, Ank.

Türk Devletleri Tarihi, Doç. Dr. Anıl Çeçen, 1986

Page 279: Anadolu'da alevilik

188 BATTAL PEHl i VAN

Türkmen Bayrakları. Naci Kum Atabey i, İş Mecmuası. 1947 Türkmcn-Yörük-Talıtacı, Naci Kum Aı t1 beyli. T.F.A. Dergisi, 1952

Türklerin Tarihi. Doğan Avcıoğlu, 5 cil . Tekin Yayınları. İst. Türk Onomastiğinde Başlık, Ahmet Caf :ı roğlu. İst. 1957 Türk Onomastiğinde Ay ve Güneş, Ahm :t Caferoglu, Ed. Fak. Dergisi,

cilt 12. İst. Türk Abdallarının Gizli Dinleri. D.T.C. . Yayınları. 1953 Türkülerimiz.

Nejat Birdoğan. Özgür Yı yın Dağıtım. İst. Türkiye'de Alevilik ve Bektaşilik. Mchrjr ıct Erflz. İst. 1977

Türkiye’de Mezhepler ve Tarikatlar ülbâki Gölpınarlı, İst. 1961 Türk Medeniyeti Tarihi. Ziya Gökalp, A nk. 1976 Türk Soy. Boy ve Aşiret Adları. Tuncer Gülcnsoy. İst. 1984 Türkmen Adı. İbrahim Kafesoğlu, Ank. 1958

Tekkeler ve Zaviyeler. Mustafa Kara. İ 1977 Türk Tarihinin İslamiyetle Birleşmesi, ^ekeriya Kitapçı, 1st. 1986 Türk Halk İnanışlarında Evliya Menkıbejl eri. A. Y. Ocak. Ank. 1984 Türklcrde Taşla İlgili İnanışlar, Hikmet Tanyu. Ank. 1968 Türk Mistizmini Tetkik, Hilmi Ziya Ülkîin. İst. 1951 Türk

İslam Geleneğinde Ağaç. Şakir Ü l: ütaşır, Ank. 1963 Türkiye’de Alevilik ve Bektaşilik, İlhan Selçuk-Şenay Kalkan-Gcncay

Şayian. Hasat Yayınları. İst. 1991 Türk Halk Yazını. Abdullah Rıza Ergüv^n . Yaba Yayınları. Ank. 1983

Türkiye Tarihi. Sina Akşin. 2 cilt. Cem Yayınları. İst. 1987 Türkiye'de Toprak Meselesi. Ömer Lütt Barkan. İst. 1980 Türk Folkloru. Pertev Naili Boratav. İst 1973 Türk Halk Edebiyatı. Pertev Naili Boratjr v. İst. 1973 Türk Ergcnekon Bayramı Nevruz. Abdı üjhalik Çay. Ank. 1985

Türklerin Soykütüğü. Ebulgazi Bahadır Haz. Muharrem Ergin), İst. Türk Milli Kültürü. İbrahim Kafesoğlu, İAnk. 1977 Türk Töresi. Ziya Gökalp, İst. 1976

Page 280: Anadolu'da alevilik

Umumi Türk Tarihine Giriş, Ord. Prot Dr. A. Zeki Vclidi Togan. Enderun Kitabcvi, 3. baskı İst. 1981 Uzun Firdevsi ve Türkçeciliği. İbrahim (j)lgun. T.D.K. Der. Ank. 1972

Uzun İnca Bir Yolda Aşık Veysel, Adnajı Binyazar. Tel Yayınları. İst. Uzun Hasan ve Şeyh Cüneyt, Walter Hinz (Çev. Tevtlk Bıyıkoğlu),

Ank. 1945

Page 281: Anadolu'da alevilik

ANADOLU'DA ALEVİLİK 189

Varidi», Vccihi Timuroğlu, Yazk >, Ve Hidayete Erdim. Dr. Muhatımı Özkaya). Can Yayınları. İst. 199/ Ve Zalim Ve İnanmış Ve Kcı jelâ (Roman). Bekir Yıldız. Cem Yayınevi. İst. 1986 Veysel Kanini ve Üvcysilıh. A. A Vilâyct-nâmc. Manâkıb-ı Hünkâr Gölpınarlı, İnkılap Kitabevi

. 1st. 1982 let El-Ticani Es-Scmavi. (Çev. Zeki

aşar Ocak. Dergah Yay.. İst. 1982 Hacı Bekıaş-ı Veli. Haz. Abdülbaki

Yavuz Sultan Selim. Dr. Selahatt n Yaşayan Alevilik. Yahya Beneka Yeni Türkiye'de İslamlık. Gotthi Yemen İllerinde Veysel Karanİ. ; Yeryüziindcki Dinler Tarihi. Örmr Yunus Emre İle Hacı Bektaş. İren

Edebiyatı Dergisi. Cilt 20. İsı. 1 Yunus Emre. Sabahattin Eyüboğl ı Yunus Emre. Abdülbaki Gölpınaı I Yunus Emre. Abdullah Ergmcn. Yunus Emre, Cahit Öztelli. Özgü Yunus Emre. Mehmet Fuat (Bcnj Yunus Emre Divanı. Burhan Top a Yunus Emre Divanı. Dr. Must4* Yayınları. Ank. 1991 Yunus Eınrc İle İlgili Makaleleri Mustafa Tatcı. Kültür Bakanlığı Yürü Bre Hızır Paşa, Süleyman

Tansel, İst. 1969 , Varlık Yayınları. İst. 1967

,ı|d Gaschvc. Bilgi Yay.. Ank. 1972 cyh Ccmalullah. 1960

Rıza Doğrul, İst. 1963 Mclikoff. İ.Ü. Ed. Fak. Türk Dili Ve

9(73 ı. Cem Yayınevi. İsı. 1981

Altın Kitaplar Yay.. Ank. 1982 aban Yayınları. Ank. 1982 Yayın Dağılım. İst. 1982

ü). De Yayınlan. İst. 1979 ıık. İnkılap ve Aka Kitab.. İst. 1982 a Tatcı. 3 cilt. Kültür Bakanlığı

en Seçmeler. Haz. Hüseyin Özbay- ayınları. Ank. 1991

3 ağız. Üç Çiçek Yay. İst. 1983

Page 282: Anadolu'da alevilik

Değerli Canlar, Şahkulu Sultan Dergahı’ hoş geldiniz.

Yediyüz yıllık geçmişi olan Şahkulu ^ uİtan Dergahı tarihsel misyo-

nuna uygun olarak bütün canlarımıza çok yc^ı lü hizmetlerini

sürdürmekte- dir. Bu hizmetlerin yerine getirilmesinde si z değerli

canlarımıza da önem- li görevler ve sorumluluklar düşmektedir, Bb

nedenle siz canlarımızı Der- gahtmızın faaliyetleri ve etkinliklerinden h ıberdar etmek bilgilendirmek istiyoruz.

Canlar;

Önce kısaca Şahkulu Sultan kimdir ve Şahkulu Sultan Dergahı

yüzyıllar içerisinde ne gibi işlevler görmüştür, c rı ün üzerinde duralım.

Şahku- lu Sultan, Hünkâr Hacı Bektaş Veli geleneği ııden gelen Anadolu

erenlerin- dendir. O erenler ki Anadolu'da Alevilik onl^ı rıtı çabaları

sonucunda bugü- ne ulaşabilmiştir. Şahkulu Sultan da Anadol Alevi

geleneği’ne ve inancı- na uygun olarak, hep mazlumun yanında oh ı uş

olgun insan olma felsefe- sini yılmadan savunmuştur. Bu dergah Şahkıı lu

Sultan in Hakka yürüme- sinden bugüne kadar Alevi-Bektaşi canların en

önemli ziyaret yerlerinden biri olmuştur. Yüzyıllardır Cemlerimizin ya|l

ildiği, kurbanların lığlandığı, lokmaların yenildiği önemli bir inanç ve kü

tür merkezidir. 1980’lerin or- lalarına kadar bakımsız halde bulunan Den

;ah, sizlerin arasından çıkmış özverili ve yürekli insanların katkılarıyla bu ;ünkü durumuna getirilmiştir,

Şahkulu Sultan Dergahı bugün çok yönlü fa^l liyetlerin yapıldığı, bir inanç

ve kültür yuvası haline gelmiştir. Dergahımı i her yıl yüzbinlercc canımız

ziyaret etmekte ve etkinliklerimizden yara lanmaktadır. Şahkulu Sultan

Dergahı Vakfı yöneticileri

Mehmet Çamur Muharrem Daşdemir Makbule Nergis Hasan

Işık

ve diğer hizmet sahipleri siz değerli anlarımıza hizmet etmekten onur duymakta ve her geçen gün faaliyet alaıfal arını genişletmeye, daha

yararlı etkinlikler gerçekleştirmeye çalışmakta. ı rlar. Sizler de maddi

Page 283: Anadolu'da alevilik

manevi her türlü katkılarınızı, önerilerinizi Dergahı nızdan esirgemezseniz,

gele- çekte daha güçlü olacağımız muhakkaktır, 1 »eğerli canlar

Hünkarımız ne diyor: “Bir olalım, iri olalım, diri olalım’’. Bili güne kadar

toplumumuza ne zarar geldiyse bir olmamaktan geldi. Hün Vjârımızm da

dediği gibi “Bir Olalım”. Canlar, Bir olalım ki güzel Türkiyı(miz ortaçağ

zihniyetine sahip

Page 284: Anadolu'da alevilik

gericilikten korunabilsin, 21. Yüzyıl ı yaraşır kurumlar kurulabilsin,

gençterimiz en iyi okullara gidebilsin.

Canlar, şimdi de dilerseniz S a ıkulu Sultan Dergahı Vakft’nın faali-

yetleri nelerdir onlardan sözedelim. I lergahımızda bugüne kadar sizler için

saz kursları, semah kursları, yabanfc dil kursları, üniversite’ye hazırlık

kursları, biçki-dikiş kursları, ve okuıp a-yazma kursları düzenlenmiştir.

Ayrica Türkiye’de ilk kez bir Alevilik T<'ı mel Eğitim Kursu açılmış

burada çok değerli araştırmacılar ders vermişlerii r. Şu anda halen

sürmekte olan kurs- farımızla ilgili yetkili kişilerden bilg alabılirsiniz.

Değerli Canlar yine Şahkuiu I ultan Dergahı Türkiye’de ilk kez bir

Alevilik-Bcktaşilik Araştırma Merkezi i’nin kurulması çalışmalarına

başla- mıştır. Bu çalışmalan yürüten Ali ! A ctaş ve Ali Yaman yerli-

yabancı araş- tırmacılarla da işbirliği halinde Alev Yolu'nun engin

kaynaklarını biraraya toplamak üzere çalışmalar sürdürmekti edirler. Bu

merkezimiz Alevilikle il- gili temel başvuru kitaplarını yayın! maya en kısa

zamanda başlayacaktır.

Canlar Şahkulu Sultan Dergah Vakfımız bu zaman kadar birçok ki-

tap yayınlamıştır. Bu yayınlarımızın adları şu şekildedir. Mehmet Ali Hil-

mi Dedebaba Divanı, Derviş Muh ian i net Divanı, İmam Cafer Buyruğu,

Pir Sultan Abdal Divanı, Dört Kapı Kır:: Makam, Kırklar Cemi, Alevilik

Ne- dir. Şaha Doğru Giden Kervan, Semi Jı Nedir, Ölmeden Evvel Ölmek,

Ha- cı Bektaş Veli, Pir Sultan Abdal iiik-Bektaşilik ve Türkçe, Anadolu’da

Alevi-Bektaşi Dergahları, Alevilikte Musahiplik, Kızılbaş Alevi Dedeleri, Laiklik. Ayrıca her yıl içinde çok rlı bilgiler olan ve çok beğenilen 365

yapraklı takvimler hazırlanmadadır Kitaplarımızı ve takvimi kitap satış

yerlerimizden alabilirsiniz.

Yine Dergahımız her yıl yüzl drce üniversiteli gencimize karşılıksız

burs vermektedir. Bu gençler bizi ;ı(n gelecekteki gururumuz olacaktır,

Gençlerimize önümüzdeki dönem yfcı ni kurslarla daha da fazla katkı

sunmak için çalışmalar yürütülmektedir

Değerli canlar, her Pazar saat 3’te Dergahımızda Alevi-Bektaşi yo-

lunun temeli olan Cem törenleri değ s ■rli Mürşid ve zakirlcrce

yapılmakta- dır. Cemlerimize her yıl yurt içinden ve yurt dışından binlerce

Page 285: Anadolu'da alevilik

canımız ka- tılmaktadır. Alevi Cemleri olgun ini ısfanlık sevgisinin

aşılandığı ibadetleri- mizdir. Canlar Cemlerimize katılalıiı Cem sırasında

hizmet sahiplerinin ve Cem'deki disiplinin dışında davra mmayalım.

Page 286: Anadolu'da alevilik

Yine hafta sonlan zaman zaman Deı meydanda değerli sanatçılarımızca konserler inektedir.

rgahımızın içerisinde bulunan ve semah gösterileri sergilen-

Canlar, Dergahımızda sizler için kurhaı kurbanların lokmalarından ayınm gözetilme her can yararlanmaktadır.

Yine Dergahımızda siz Canlanmızın mak üzere bir kitap-kaset-dergi satış yeri sizljeı ca gıda maddelerinin satıldığı bir büfemiz telefon kulübesi bulunmakta olup, bu kulübdl

lilgi gereksinimlerini karşıla- xe hizmet vermektedir. Ayn- de bulunmaktadır. Dergahta erden de yararlanabilirsiniz.

Her konuda Dergahımızda bulunan yı konuda sizlcrc yardımcı olmaktan onur duyslc;

içkililere danışabilirsiniz. Her ağız.

Değerli canlar Dergahımız Aleviliğin dir. Burayı temiz tutalım, bahçede bulunan birşeyler atmayalım. Dergahımızı kirletenle i kullanalım. Yemekhane’dc lokma yemek birimizi kırmayalım. Lokmalarımızı yedikte) haneye mutlaka bırakalım ve masayı temiz de temiz bıraksın. Canlar binlerce insanın gı güvenliğin sağlanabilmesi için görevlilerindi problem halinde görevlilere hatta yönetici huzurlu olabilmesi ancak elbirliğiyle çalışmı

Şahkulu Sultan Dergahı Vakfı Yönet sunarız. On iki imamlar hepimizin yardımcısı

nhk da satılmakta olup, bu ksizin dergahtan içeri giren

| lözbebcği merkezlerimizden- çimlcrc basmayalım, yerlere

uyaralım. Tuvaletleri temiz iÇin sıraya girdiğimizde bir-

sonra tabaklarımızı bulaşık- ı atalım ki, bizden sonra yiyen ;<|ldigi Dergahımızda huzur ve

izin uyanlarına uyalım. Bir İbre danışalım. Dergahımızın limız halinde mümkündür.

mi olarak hepinize saygılar olsun. Gerçeğe Hü.