osmanli devletİ’nde sİgortaciliĞin ortaya ÇikiŞi ve...
Post on 30-Dec-2019
23 Views
Preview:
TRANSCRIPT
T.C. MARMARA ÜNİVERSİTESİ
SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ İKTİSAT ANABİLİM DALI
İKTİSAT TARİHİ BİLİM DALI
OSMANLI DEVLETİ’NDE SİGORTACILIĞIN ORTAYA ÇIKIŞI VE GELİŞİMİ
Yüksek Lisans Tezi
FATİH KAHYA
İstanbul, 2007
T.C. MARMARA ÜNİVERSİTESİ
SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ İKTİSAT ANABİLİM DALI
İKTİSAT TARİHİ BİLİM DALI
OSMANLI DEVLETİ’NDE SİGORTACILIĞIN ORTAYA ÇIKIŞI VE GELİŞİMİ
Yüksek Lisans Tezi
FATİH KAHYA
Danışmanı, Yard. Doç. Dr. Murat Koraltürk
İstanbul, 2007
i
GENEL BİLGİLER
İsim ve Soyadı : Fatih Kahya
Anabilim Dalı : İktisat
Programı : İktisat Tarihi
Tez Danışmanı : Yard. Doç. Dr. Murat Koraltürk
Tez Türü ve Tarihi : Yüksek Lisans-Eylül 2007
Anahtar Kelimeler : Poliçe, Prim, Sigorta
ÖZET
OSMANLI DEVLETİ’NDE SİGORTACILIĞIN ORTAYA ÇIKIŞI VE
GELİŞİMİ
Bu çalışmada Osmanlı Devlet Arşivi belgeleri doğrultusunda Osmanlı
Devleti’nde sigortacılığın ortaya çıkış ve gelişim süreci yönetim ve halkın sigortacılığa
bakışı ile birlikte incelenmiştir. 19. yüzyılda Avrupalı devletlerle yapılan ticaret
antlaşmaları ve Tanzimat politikaları doğrultusunda dış ticaretin artması ve yaşam
tarzının değişmesi Osmanlı ülkesinde sigortacılığa elverişli bir zemin oluşturmuştur. 19.
yüzyılın ilk yarısında Osmanlı yönetimi çeşitli şekillerde sigorta uygulamalarına
müracaat etmiş ve 19. yüzyılın ikinci yarısında, özellikle 1870 Pera yangını sonrasında,
Osmanlı ülkesinde çok sayıda sigorta şirketi kurulmuştur. Sigortacılık, Osmanlı
toplumunda daha çok gayrimüslimlerin rağbet ettiği bir alan olarak kalmıştır.
Gayrimüslim vatandaşların çoğunlukla ticaretle uğraşıyor olması ve sigortacılığa
bakışta Müslüman vatandaşlarda egemen olan dini kaygılara gayrimüslimlerde pek az
rastlanması bu durumda en temel etkendir. Osmanlı Devleti’nde yönetimin sigortaya
bakışı Müslüman vatandaşlara göre daha olumlu ve katılımcıdır. Osmanlı ülkesinde
sigortacılık, piyasadaki denetimsizlik, karşılıklı suiistimaller, kasıtlı yangınlar vb.
nedenlerle sağlıklı bir zeminde gelişememiştir.
ii
GENERAL KNOWLEDGE
Name and Surname : Fatih Kahya
Field : Economics
Programme : Economic History
Supervisor : Asst. Prof. Dr. Murat Koraltürk
Degree Awarded and Date : Master - September 2007
Keywords : Policy, premium, insurance
ABSTRACT
THE APPEARING AND PROGRESS OF SELLING INSURANCE IN THE
OTTOMAN STATE
In this study, in direction of Ottoman State Archives documents, the appearing
ve progress process of selling insurance in Ottoman State with people’s view to selling
insurance were studied. In the 19th century, in direction of the trade treaties were made
with the European States and the Tanzimat policies increase of external trade and
changing of living manner constituted a ground appropriate to selling insurance in
Ottoman country. Ottoman administration was engaged some insurance practices in the
first half of the 19th century and a lot of insurance companies established in Ottoman
country, in the second half of the 19th century especially after 1870 Pera fire. Selling
insurance remained an area was demanded especially by Non-Moslems in Ottoman
society. The main factor in this condition is that Non-Moslem citizens were especially
interested in trade and in view to selling insurance religious worry was dominant on
Muslim citizens was met less on Non-Moslems. Administration’s view to insurance in
Ottoman State has been more positive and participant according to Muslim citizens.
Selling insurance in Ottoman country couldn’t develop in a healthy ground because of
unrestraint in the market, mutual some abuse, intentional fires etc.
iii
İÇİNDEKİLER
Sayfa No.
TABLO LİSTESİ……………………………………………………. v
KISALTMALAR…………………………………………………….. vi
GİRİŞ…………………………………………………………………... 1
1. BÖLÜM
SİGORTANIN TARİHÇESİ
1.1.Sigortanın Tanımı………………………………….…………..…. 3
1.2.Dünyada Sigortacılığın Tarihsel Gelişimi…………………..…… 4
1.2.1.İlk Çağlarda Sigorta ………………………................. 4
1.2.2.Batı’da Sigortacılık………………………………….. 5
1.2.3.İslam Dünyasında Sigorta …………………………….. 8
1.2.4.Türk-İslam Dünyasında Sigortacılık………………….. 11
2. BÖLÜM
SİGORTACILIĞIN OSMANLI DEVLETİ’NE GİRİŞİ VE GELİŞİMİ
2.1. 19. Yüzyıl Osmanlı Ekonomisi ve Yabancı Sermaye ………….. ….. 13
2.2. Sigortacılığın Osmanlı Ülkesine Girişi…………………………. ……. 26
2.3. Osmanlı Piyasasında İlk Sigorta Uygulamaları……………………. 30
iv
Sayfa No.
2.4. Osmanlı Piyasasında İlk Sigorta Şirketleri………………………………. 38
2.5. Şirket Teşekkülleri, Şube ve Temsilcilikler………………………………. 41
2.6. Osmanlı Sigorta Piyasasının Gelişimi…………………………………. 48
2.6.1. Trabzon……………………………………………. …………. 48
2.6.2. İzmir………………………………………………….………. 50
2.6.3.İstanbul………………………………………………………… 51
2.7. Poliçelerin Düzenlenmesi…………………………………………….. 57
2.8. Sigorta Tahkikatı; Kıymet ve Hasar Tespiti…………………………... 58
2.9. Temsilci Seçimi……………………………………………………….. 62
2.10. Osmanlı Piyasasında Sigorta Rekabeti……………………………… 64
2.11. Banka-Sigorta İşbirliği…………………………………………. ….. 70
2.12. Devlet Binalarının ve Mallarının Sigortalanması ……………. ......... 72
2.13. Telefon ve Postalarda Sigorta Usulü………………………………… 77
2.14. Yangınlar…………………………………………………………… 79
2.14.1.Yangınlara Karşı Alınan Tedbirler…………………….......... 82
2.14.2. Sigorta Şirketleri ve Yangın Teşkilatı………………………. 86
2.14.3. Yangın Haritaları…………………………………………….. 88
3. BÖLÜM
OSMANLI SİGORTA PİYASASINDAKİ SORUNLAR VE PİYASAYI DÜZENLEME ÇALIŞMALARI
3.1.Suiistimaller……………………………………………………….. 91
3.1.1. Sigorta Şirketlerinin Halkı Aldatması……………………. 91
3.1.2. Poliçelerdeki Hileler…………………………………......... 99
v
Sayfa No.
3.1.3. Sigorta Şirketleri Adına Hareket Eden Kişilerin Halkı
Aldatması …………………………………………... …….. 100
3.1.4. Kasıtlı Yangınlar…………………………………………… 102
3.2. Yasal Düzenlemelere Giden Süreç…………………………………… 109
3.3. Piyasayı Düzenleme Çalışmaları; Tedbirler Ve
Nizamnameler ……………………………………………................ 113
3.4. Osmanlı Devleti’nde Sigortacılığın Sağlıklı Zeminde
Gelişememesinin Nedenleri…………………………………………. 120
3.5. Osmanlı Devleti’nde Yönetimin Sigortacılığa Bakışı………………... 123
3.6. Osmanlı Devleti’nde Halkın Sigortacılığa Bakışı…………………….. 124
SONUÇ ……………………………………………………………………. 128
EKLER……………………………………………………………………. 137
KAYNAKÇA……………………………………………………………… 169
vi
TABLO LİSTESİ
Sayfa No.
Tablo 1 : Osmanlı Devleti’nde Resmi İzinle Kurulan Sigorta Şirketleri …… 45
Tablo 2 : 1868 Yılında İstanbul’da faaliyet Gösteren Sigorta Şirketleri …… 52
Tablo 3 : Yorgaki Efendi’nin Hazırladığı Rapora Göre 1887’de İstanbul’da
Faaliyet Gösteren Sigorta Şirketleri………. …………………… 143
Tablo 4 : Emâkîn-i Emîriye Hakkında İ‘tâsı Lâzım Gelen Tafsîlât .. ………. 154
Tablo 5: Osmanlı Devleti’nde Faaliyet Gösteren Sigorta
Şirketleri ……………………………………………………… 157
vii
KISALTMALAR
age. Adı geçen eser
agm. Adı geçen makale
bk. Bakınız
BOA. Başbakanlık Osmanlı Arşivi
böl. Bölüm
bs. Baskı, basım
C. Cilt
Çev. Çeviren
Hz. Hazreti
Mad. Madde
Nu. Numara
s. Sayfa
S. Sayı
GİRİŞ
Osmanlı Devleti’nde sigortacılığın ortaya çıkış ve gelişim sürecini Osmanlı
Devlet Arşivi belgelerine dayanarak açıklama amacıyla yola çıkılan bu çalışmada,
sigortacılığın Osmanlı ülkesinde yönetim ve toplum tarafından nasıl karşılandığını
izlemek, sigortanın gelişme/gelişmeme nedenlerini ortaya koymak temel amaçtır. Bu
çalışmada, Osmanlı Devleti’nde ilk sigortacılık uygulamalarından 1918’e, I. Dünya
Savaşı sonuna kadar olan süreç incelenmiştir.
Osmanlı Devleti’nde sigortacılıktaki ilk adımları, devletin ve halkın
sigortacılığa bakışı, sigorta şirketleri ile Osmanlı yönetimi ve halkı arasında yaşanan
sorunları örneklendirdiğimiz bu çalışmada, sigortacılığın gelişmiş bir sektör haline
gelmesinin diğer ülkelerle kıyaslandığında uzun zaman almasındaki etkenlerin de
örneklerine yer verdik.
Bu alanda yapılan çalışmalar oldukça sınırlıdır. Bu çalışmalardan bir kısmı;
yakın dönemde yazılmış ancak Osmanlı Arşivi belgelerine dayanmayan, daha çok
yabancı kaynakları ve bu konuda yazılmış birkaç çalışmayı temel alan eserlerdir. Bu
çalışmaların bir kısmının, daha çok Osmanlı sigortacılığında etkili olan aktörlerin
gözüyle kaleme alınmış ticaret yıllıkları ve raporlara dayanması, bir başka açıdan bu
süreci izleme imkanı vermektedir. Diğer bir grup ise sigortacılar tarafından kaleme
alınmış eserlerdir. Bu çalışmalar genelde, sigortacılığın tarihçesini ortaya koymaktan
çok, halkı sigorta konusunda bilgilendirmek ve sigorta piyasasını genişletmek, daha çok
sigortayı ve sigortacılığı güzel göstermek isteyen, halkın sigortaya/sigortacılığa bakışını
değiştirmeyi amaçlayan çalışmalardır. Bu çalışmalarda kaynak gösterilmemesi ve
birçoğundaki bilgilerin birbiriyle çelişmesi işimizi bir kat daha zorlaştırmıştır.
Bu çalışmada öncelikli ve temel kaynağımız, çalışma amacı doğrultusunda,
Başbakanlık Osmanlı Arşivi (BOA) belgeleridir. Osmanlı Devlet Arşivi’ndeki
sigortacılıkla ilgili tüm belgeleri incelememiz mümkün olmasa da konumuzu
aydınlatacak belgelere ulaştığımızı söyleyebiliriz.
2
Arşivdeki belgeler daha çok konuya devlet zaviyesinden bakışı yansıtacaktır ve
bunun taraflı olabileceği düşünülebilir. Osmanlı Devleti’nde sigortacılıkla ilgili
gelişmeleri, özellikle sigorta şirketleri ile halk arasındaki münasebetleri/sorunları,
basından takip etmek halkın sigortacılığa bakışını daha tarafsız yansıtacaktır. Bu
çalışmada, bir fikir vermesi amacıyla, gazetelerdeki örnekleri kullanan bazı
çalışmalardan da yararlanılmıştır. Ayrıca sigorta şirketlerinin arşivlerinden yararlanmak
daha kapsamlı bilgilere ulaşmayı sağlayacaktır. Ancak sayıları yüzlere varan sigorta
şirketlerinin kaçının arşivinin olduğu, bu arşivlerin kaçının günümüze ulaştığını tespit
etmek oldukça zordur ve böyle bir çalışma geniş bir zamanı ve uzun araştırmaları
gerektirmektedir. Arşiv belgelerinde özellikle sigorta şirketlerinin isimlerinin telaffuz
edildiği şekilde yazılması da karşılaştığımız bir başka sorun olmuştur.
Osmanlı Devleti’nde kapitülasyonların sağladığı denetimsizliğin egemen
olduğu bir ortamda kurulan/faaliyet gösteren sigorta şirketlerinin uzun süre resmi izin
almadan muamelatta bulunmaları Osmanlı Devleti’nde sigortacılığın ilk izlerini tespit
etmeyi zorlaştırmıştır. Sigortalanmış malların herhangi bir kazada zarara uğraması
halinde sigorta şirketinin bağlı olduğu ülke elçilikleri devreye girmiş ve yazışmalarda
aracı olmuşlardır. Bu tarz problemlerde Osmanlı Hariciye Nezareti ile elçilikler
arasındaki yazışmalar bizi mevcut çalışmalardaki tarihlerden daha önceye götürmüştür.
Birinci bölümde sigortanın tarihçesi; dünyada sigortacılığın gelişiminin genel
seyri, ikinci bölümde Osmanlı Devleti’nde sigortacılığa zemin hazırlayan etkenler ve
sigortacılığın gelişim süreci, üçüncü bölümde ise Osmanlı sigortacılığının karşılaştığı
sorunlar ve sigorta piyasasının düzenlenme süreci incelenmiştir.
Bu çalışma daha çok birincil kaynak olan Osmanlı Devlet Arşivi belgelerine
dayanması ve sigorta piyasasını içeriden izleme imkanı sunması açısından önemlidir.
Başbakanlık Osmanlı Arşivi’nden eklenebilecek yeni belgeler, gazetelerin taranması ve
sigorta şirketlerinin arşivlerinin incelenmesi Osmanlı sigortacılığı açısından önemli
bilgiler suncaktır.
3
1.BÖLÜM
SİGORTANIN TARİHÇESİ
1.1. Sigortanın Tanımı
İnsanların kudreti haricinde maruz kaldığı zararları telafi adına geliştirdikleri
tedbirlerden olan sigorta; İtalyanca “sicurta” dan alınmış, Fransızcası “assurance” dir.
Kazaya, ateşe maruz olan eşya, emlak ve gemilerin kıymetini belirli bir ücret
mukabilinde tazmin taahhüdüyle kazalar karşısında temin manasına gelir. Uygulanışına
göre sigorta: yanmak, batmak, hasara uğramak, hasta olmak hatta ölmek kabiliyetinde
olan bazı eşya ile insan ve hayvanların “prime” denilen belirli bir ücret karşılığında
vukuu muhtemel olan tehlikelerden etkilendiği halde hasar ve zararın tazmin ve temini
için iyi bir şirketle sözleşme yapmaktır. 1
1906 Nizamnamesi’nde sigorta; “emval-i menkulenin ve gayr-ı menkulenin her
nevi mehalik ve muhaterattan tevellüt edecek hasar ve ziyaını tazmin için ücret-i
muayyene mukabilinde irae-i teminat etmekten ibarettir” şeklinde tanımlanmıştır.2
Sigorta fikri ticaret gemilerinin tehlikelere maruz kalması ve bu tehlikeleri
bertaraf etme düşüncesiyle ortaya çıkmıştır. Ticaret hukukuyla ilgili birçok mesele gibi
bu da ilk kez İtalya’da vücut bulmuştur. Hâlihazırda o kadar yaygınlaşmıştır ki kaza ve
tehlikeye maruz her şey sigorta edilebilmektedir. Mecelle-i Umur-u Belediye’de
sigortalar esas itibariyle iki kısma ayrılmıştır. Bahri (deniz sigortası) sigorta ve berri
1 Mecelle-i Umur-u Belediye, C.3, s.1149. (Bundan sonra MUB), Şükrü Bâban, insanın kendini koruması için çok eski zamanlardan beri çareler aradığını, dikkatle incelenecek olursa bütün dinlerde hayatın muhtemel tehlikelerine karşı kendini emniyete alma ve sigorta mefhumunun gizli olduğunu belirtir ve ekonomi ilminin mevzuuna giren sigorta kavramını şu şekilde tanımlar: “Sigorta demek aynı cinsten beklenmedik bazı hadiselere maruz kalmak yüzünden zarar görecek kimselerin uğrayacakları kayıpları telafi edebilmek üzere müşterek bir (fonds) kurmaları ve muhtemel zararın tahakkukundan buna duçar olanların zararlarını buradan karşılamaları demektir.” Şükrü Bâban, Sigorta Anlamı, İktisadi Yürüyüş Sigortacılık Özel Sayısı, Sayı 112, 30 Ağustos 1944, s.2. 2 Sigorta Rehberi, 1942, s.III-IV. “Özellikle ticari malların bir yerden başka bir yere taşınması sırasında doğan risklere karşı güvence arama ihtiyacı ile doğan sigorta toplumsal bir faaliyet olmanın yanı sıra kapitalizmin tarihsel gelişimi doğrultusunda sermaye birikiminin belirlediği bir faaliyettir. Sigorta; riskin bireyler ve toplumlar arasında yayılması ve paylaşımı söz konusu olduğu için toplumsal değil, karşılıklı çıkar ilişkisi içinde olan bireylerin iktisadi faaliyetlerine yönelik olabilecek potansiyel kayıplarının dayattığı prim esasına dayalı bir güvence sistemi olduğu için toplumsal bir sistemdir. Sigorta amaç değil araçtır.” Haydar Kazgan, Alkan Soyak, Murat Koraltürk, Cumhuriyet’in 75 Yıllık Sigortacısı Koç Allianz, İstanbul 1998, s.22.
4
(kara sigortası) sigorta. Deniz sigortasının usul ve ahkâmı her türlü deniz kazasını
kapsamaktadır. Kara sigortasının ise afetler, yangın, dolu, sel, hayvan hastalıkları, iflas,
hastalık gibi insanların maruz kaldığı tehlikelere karşı icra olunduğu ifade edilmiştir.
Gerek deniz gerek kara sigortası muamelatı iki usul üzere cereyan etmektedir. Biri;
ücretli sigorta, “assurance a’prime” dır. Muameleyi yapan kişi üstlendiği teminatı yerine
getirmek için sigorta ettiren kişiden nizamnamesi gereğince bir kaza olsun olmasın
belirli ve sabit bir ücret vermesini talep eder. Bu meblağa da sigorta bedeli denir.
Sigorta bedeli sistemi, sıradan anonim ve komandit şekillerinde büyük kumpanyalar
tarafından oluşturulur.3 İkincisi; teminat-ı mütekabile “assurance mutuelle” denilen
usuldür ki aynı tehlikeye maruz kalan bir takım kimselerin, kendilerini karşılıklı
taahhütle tehlikelere karşı temin etmelerinden ibarettir. Bu taahhüde katılanlar önceden
bir ücret ödemezler. İştirakçilerden birisi bir kazaya maruz kaldığında arkadaşlar
arasında taksim edilir katılımcılar hisselerine düşeni ödemekle yükümlüdürler. 4
Zenginleşen ülkelerde bu zenginlikleri koruma maksadıyla muhtemel kayıplara
ve risklere karşı güven arayışı sigorta kavramı ve kurumlarını gündeme getirmiştir.
Sigorta özellikle ticari malların bir yerden başka bir yere taşınması sırasında doğan
risklere karşı güvence arama ihtiyacı ile doğmuştur.5
1.2. Dünyada Sigortacılığın Tarihsel Gelişimi
1.2.1. İlk Çağlarda Sigorta
İlk Çağlarda günümüzde uygulandığı şekliyle sigortacılığın var olduğunu
söylemek mümkün değildir. Bu bölümde sigortacılığa benzer uygulamaları
örneklendirdik. Sigortacılıkta da olduğu gibi, özellikle ticari metaı güvence altına alma
ihtiyacının sevkiyle insanların aldığı tedbirleri ölçü aldık ve İlk Çağlarda bu güvenliğin
sevkiyle gerçekleştirilen uygulamalara yer verdik.
4000 yıl önce Mezopotamya’da hüküm süren Babil Kralı Hammurabi
3 MUB, C.3, s.1149. 4 MUB, C.3, s.1149. 5 Kazgan vd. Cumhuriyet’in 75 Yıllık Sigortacısı… ,s.24.
5
zamanında haydutların, soyguncuların saldırılarına uğramak olağandı. Bu sebeple
Hammurabi haydutların saldırısına uğrayan kervanların zararlarının diğer kervanlar
arasında ortaklaşa giderilmesini öngörmüştü. 6
M.Ö. 3000’de Çinli tüccarlar, mallarının tamamını bir gemiye yüklemeyerek,
ayrı ayrı gemilere veriyorlar, malların çeşitli riskler karşısında kaybını önleyerek
nakliyeciden isteyecekleri tazminatı minimuma indiriyorlardı. Böylece tazminatın
tahsilini kolaylaştırarak kendilerine sigorta sağlıyorlardı.7
Romalılar M.Ö. 2. ve 3. yüzyılda Kartacalılar ile yaşadıkları Pön savaşları
sırasında deniz taşımacılığının uğradığı zararlar karşısında sigorta uygulamalarına
başvurmuşlardı. Orta Çağ’daki korporasyon ve loncalar da üyelerinin zararlarını
karşılama amacıyla fon oluşturmuşlardı.8
Bülent Nuri Esen Sigorta Bilgisi çalışmasında; sigortacılığın 14. yüzyıldan
önce görülmediğini, ilk çağlarda nauticum foenus diye adlandırılan bir muameleye
rastlandığını ancak bu uygulamanın sadece sigortayı andırdığını, burada belli geminin
hedeflenen yere salimen gitmesi halinde bir miktar para ödeneceğinin taahhüt edildiğini
ifade eder.9
1.2.2. Batı’da Sigortacılık
Deniz sigortasının doğmasına kadar sigorta ile ulaşılmak istenen neticeler
navlun anlaşmalarına konulan hususi hükümle temin ediliyordu. Deniz tehlikelerine dair
navlun anlaşmalarına yazılan hükmün öneminin çoğalması ile birlikte, bu uygulamayı
navlun sözleşmesinden ayırmak gerekti ve sigorta müstakil bir muamele olarak ortaya
çıktı.10
6 Haydar Arseven, “Sigortanın Tarihçesi ve Geri Kalmışlığımızın Sebepleri”, İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Mecmuası, C.43, Prof. Dr .S.F.Ülgener’e Armağan, İstanbul 1987, s.419. 7 Erdoğan Sergici, Türklerin Tarihi ve Sigortacılık, EGS sigorta tarafından Latin Basım-Yayına bastırılmış, İstanbul 2001, s.110. Ayrıca umumi avarya uygulaması için bk. Sergici, Tarihte Türkler…, s.110. 8 Kazgan vd., Cumhuriyet’in 75 Yıllık Sigortacısı…, s.22. 9 Bülent Nuri Esen, Sigorta Bilgisi, Milli Eğitim Basımevi, Ankara 1945, s.8. 10 “Navlun mukavelesinde şöyle denmekteydi: sigortacı falan gemi ile taşınacak malları satın almıştır. Bu satışa ait bedeli gemi veya yük varma limanına ulaşmadığı takdirde ödeyecektir. Şayet mallar varma limanına hasarsız olarak gidecek olursa o takdirde satış mukavelesi hükümsüz olacak ve mal sahibi sigortacıya şu kadar para ödeyecektir.” Esen, Sigorta Bilgisi, s.8; Bülent Nuri Esen, Sigorta Nedir?, Kağıt ve Basım İşleri A.Ş., İstanbul 1944, s.16.
6
Hindistan’dan gelen kervanların çöllerde çapula uğraması ya da Akdeniz
limanlarında gemilere aktarıldıktan sonra geminin fırtınada batması olasılığına karşı,
kaybedilecek değerin sigorta edilmesinin sistem haline sokulmasına bir tüccarlar
cumhuriyeti olarak kurulan Venedik’te rastlanmaktadır. Sigortacılığın beşiği olarak
anılan Londra’da kurulu Lloyds’un dünyaca ünlü poliçelerinde “Lombardialı tacirlerin
hakemliğine başvurulacaktır.” hükmü bulunmaktadır.11
Prim esasına dayalı ilk uygulama 13.yüzyıl ortalarında Venedik, Pisa ve
Floransa’da ortaya çıktı. İlk sigorta poliçesinin Cenova Ticaret Odası tarafından
düzenlendiği bilinmektedir.12 Bu nakliyat sigorta poliçesi, Cenova’dan Marsilya’ya
hareket eden Santa Clara adlı geminin yükü için 23 Ekim 1347’de düzenlenmiştir.13
Modern sigortacılığın ilk adımları 14. yüzyılda atılmıştır. İlk deniz sigortası
kanunlarında İspanya’da Barcelona Kararnamesi önemli bir yer tutmaktadır. Barcelona
kararnamesi deniz sigortasını bütünü ile düzenleyen yeni zamanların ilk mevzuatıdır.
Bir kararname olmamakla beraber Roven tüccarlarının topladığı örf ve adetleri içeren
“gui don de la mer” (Derya Rehberi), 16.yüzyılda Alman şehirlerinin nizamnameleri ve
bunların I.Elizabeth’e kadar İngiltere’de kurdukları kolonilerin nizamnameleri
sigortacılığın tarihsel gelişim sürecinde önemli yer tutmaktadır.14
Başlangıçta sigortacılık, haber alma imkanı olmayan, kötüye kullanmaların
fazla olduğu bir uygulamaydı. Bu sebeple tek tek çalışan sigortacılar yerine 16. yüzyılda
Floransa’da (1522-1528) ve ayrıca Londra’da Edward Lloyd tarafından haber almaya
dayalı modern sigortacılığa ışık tutan müessese ve birlikler ortaya çıkmıştır. 17.
yüzyıldan başlayarak ruhsatlı ve imtiyazlı sigortacılık ortaya çıkmış ve bu suretle
sigortacıların ödeme güçlüklerine çözüm üretilmek istenmiştir.15
11 “Sigortacılık”, Dünden Bugüne İstanbul Ansiklopedisi, C.6, Tarih Vakfı ve Kültür Bakanlığı Yayınları, İstanbul 1994, s.549. 12 Kazgan vd,s.22. 13 H.Cemal Ererdi, Sigortacılığımızın Tarihi, Commercıal Unıon Onuncu Yıl, İstanbul 1998, s.8. Bugünkü anlamıyla nakliye sigortasını ilk uygulayanlar Lombardialı tacirlerdir. Kuzey İtalya’dan göç edip Avrupa’nın belli başlı ticaret merkezlerine yerleşen bu tüccarlar Milattan sonra 13. yüzyıl başlarına rastlayan bu faaliyetlerini kısa bir zamanda geliştirmişlerdir. Bedi Yazıcı, Mühim Bir Sigorta Branşı: Nakliyat Sigortası, İktisadi Yürüyüş Sigorta Özel Sayısı, Sayı 112, 30 Ağustos 1944, s.25. 14 Arseven, s.423. 15 Arseven, s.424; Sigortanın 17. ve 18. yüzyıla dek bilimsel bir anlayışla ve teknik bir gelişmeye göre tatbik edilmemesi kumar ve bahisle karıştırılmasına sebep olmuştur. Esen, Sigorta Bilgisi, s.9.
7
Yangın sigortası hayat sigortasına kıyasla daha erken istikrar bulmuştur.Yangın
sigortasına karşı ilgi 1666 Londra yangını ile İngiltere’de başlamıştır. Sigortaya olan
ihtiyacı ortaya çıkaran 1666 Londra yangınında 13.000’den fazla ev harab olmuştur.16
Londra yangınından yaklaşık elli yıl sonra Paris’te 1717’de kurulan bir yangın bürosu
sigorta yardımları topluyordu. 1753’ten sonra Fransa’da yangın ve deniz sigortaları
ortaya çıktı 17.
Merkantilist gelişme paralelinde deniz ticaretinin artması deniz sigortalarını
kara sigortalarından önce gündeme getirmişti. Deniz sigortacılığı alanında yaşanan en
önemli oluşum 18.yüzyılda İngiltere’de Lloyd’un ortaya çıkışı ve gelişimi oldu.18
Dünyada sigortacılık gelişimini 18. ve 19. yüzyılda tamamladı. Orta çağlarda
uzun mesafe ticaretinde uzmanlaşan İtalya’da ortaya çıkan deniz nakliyat sigortası
ancak 18. yüzyılın sonlarında uluslar arası bir standarda kavuşabildi. Yangın
sigortacılığının gelişiminde yukarıda da ifade edildiği gib, 1666 Büyük Londra yangını
etkili oldu ve Londra’da 1710’da Sun Fire Office, 1720’de London Assurance ve Royal
Exchange, Fransa’da 1786’da Incendie kuruldu.19
Hayat sigortasının ilk izlerine Romalılar döneminde rastlanmaktadır. O
dönemlerde mesleki gayeler için kurulan bazı cemiyetlerin ölüm ve hastalık hallerinde
azalarına yardımda bulunduğu görülmektedir. Günümüzde tatbik edilen hayat sigortası
uygulaması İngiltere’de 16. yüzyıldan itibaren görüldü ancak asıl gelişimini
sanayileşme ve kentleşme ile birlikte 19. yüzyılda sağladı.20
16 Kazgan vd. s.22; Esen, Sigorta Bilgisi, s.9. 17 Suphi Nuri İleri, Cumhuriyet Devrinin En Mütekamil Müessesesi: Sigortacılığımız, İktisadi Yürüyüş Sigortacılık Özel Sayısı, Sayı 112, 30 Ağustos 1944, s.94. 18 Kazgan vd. s.24; “Lloyd’s hem büyüklük, hem de eskilik bakımından dünyanın en eski ticari kurumlarından biri olup, taklit edilemez, sadece kendine özgü hususiyetleri olan, başlangıcından 19. yüzyıl başlarına kadar deniz sigortacılığı ve gemi işletmeciliği konularının merkezi bir organizasyonudur.”Lloyd’s hakkında bk. Sergici, s.112-118;M.A. Ubicini, Osmanlı’da Modernleşme Sancısı, Çev. Cemal Aydın, Timaş Yayınları, İstanbul 1998, s.293-294. 19 Murat Baskıcı, “Osmanlı Anadolusu’nda Sigorta Piyasası 1860-1918,” Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Dergisi, C.57, S.4, Ankara 2002, s.4. Nail Moralı İktisadi Yürüyüş Sigorta Özel Sayısı’nda yer alan yazısında “1710 senesinde müesses olması itibariyle bütün dünyanın en eski sigortası olan Sun şirketinin…”ifadeleriyle Sun sigorta şirketinin en eski şirket olduğunu belirtmiştir. Nail Moralı, Milli Sigorta Şirketlerimizden Biri: Güven Sigorta Şirketi, İktisadi Yürüyüş Sigorta Özel Sayısı, Sayı 112, 30 Ağustos 1944, s.50. 20 Baskıcı, Osmanlı Anadolusunda…, s.4, Rakım Enç, hayat sigortası uygulamasının 18. yüzyıl başlarında İngiltere’de başladığını ifade eder. Rakım Enç, En Mühim Bir Sigorta Şubesi: Hayat Sigortalarının Ehemmiyeti, İktisadi Yürüyüş Sigortacılık Özel Sayısı, sayı 112, 30 Ağustos 1944, s.9.
8
1.2.3. İslam Dünyasında Sigorta
Sigorta müessesesi İslam’da Hz. Muhammed devrinde ilk olarak “Ma’akıl” adı
altında vücut bulmuştur. Sigortanın ortaya çıkışındaki sebepler cemiyetlerin hayat
şartlarına ve içtimai durumlarına göre değişiklik gösterir. Hz. Muhammed döneminde
fidye-i necat veyahut kan diyeti olan içtimai sigorta müesseseleri kurulmuştu. Hz.
Muhammed’in Mekke’den Medine’ye Hicreti’nden sonra ilan edilen ve ilk anayasa
olarak kabul edilen Medine Vesikası’nda bu müesseseler ele alınmıştı. Kabileler veya
diğer topluluklar mensuplarının merkezi bir elde belirli hisselerle bir sermaye
oluşturacakları, kabile mensuplarından biri fidye-i necat borcu altında kalır veya bir kan
diyeti ödemek zorunda kalırsa bu tazminatların bu merkezi hazine tarafından ödeneceği
belirtilmiştir.21 Medine Anayasası’na göre şayet bir kabile tek başına bu tazminatı
ödeyemeyecek olursa komşu veya akraba kabileler yardım edecekti. Merkezi hükümet
bu ödemenin yapılmasında yardımcı ve vazifeli kabul edilmişti. Merkezi hazine ya da
vilayet idarelerinin mahalli hazineleri ihtiyaç halinde bu kurumlara yardım ederdi. Bir
çeşit sigorta şirketleri federasyonu olan bu sisteme “Ma’akıl” denilmektedir.22 Hz. Ömer
zamanında bu müesseselerin mülki idare azalarına ve askeri birlik mensuplarına tatbik
edildiği görülmüştür.23
Muhammed Hamidullah Modern İktisat ve İslam çalışmasında, Hz.
Muhammed ve Hz. Ömer zamanında sigorta benzeri uygulamalara örnek verir ve daha
ileriki devirlerde Kuzey Afrikalı Müslüman tacirlerin deniz kazalarına karşı bir sigorta
müessesesi kurduklarını belirtir. Genele bakıldığında İslam’da sigorta karşılıklılık
esasına dayanır, tek taraflı risk esasına dayanmaz. Karşılıklı risk esasına dayalı sigorta
sistemleri ya da devletleştirilmiş sigortalar Hz. Muhammed tarafından kurulmuş ve
teşkilatlandırılmıştır. 24
Sigortacılık konusuna İslam dünyasındaki düşünürlerin bakışını bu bölümde
örneklendirmek isabetli olacaktır. İslam düşünürleri ile birlikte Osmanlı Devleti’nde de
21 Muhammed Hamidullah, Modern İktisat ve İslam, Çev. Salih Tuğ, İstanbul 1963, s.35-36. 22 Celal Yeniçeri, İslam İktisadının Esasları, Şamil Yayınları, İstanbul 1980, s.436; Mustafa Avcı, Sigortanın Osmanlı Hukukuna Girişi, Türkler, Yeni Türkiye Yayınları, C.14, Ankara 2002, s.436-437. 23 Hamidullah, Modern İktisat... s.36. 24 Muhammed Hamidullah, İslam Peygamberi, Çev.Salih Tuğ, İstanbul 1980, C.2, s.1037.; Hamidullah, Modern İktisat… , s.36-37.
9
din ve hukuk otoritelerinin sigortacılığa bakışını ve bazı fetvaları incelemekte yarar
vardır. İslam hukukçusu İbn-i Abidin (ö.1252/1836) Reddü’l Muhtar isimli eserinde,
“Kanaatime göre tacirin helak olan malının bedelini alması helal olmaz. Çünkü bu
borçlu olmadığı şeyi borçlanmak kabilindendir.” diyerek sigorta konusuna olumlu
yaklaşmadığını göstermiştir. Mecmuatü’r-Resail eserinde de Hanefi mezhebinden delil
getirerek sigortanın caiz olmadığını belirtmiştir. Sigortayı fasit akitlerden (geçersiz
anlaşma) sayan İbn-i Abidin akit; düşman ülkesinde o ülkenin vatandaşıyla Müslüman
arasında olursa sigorta tazminatını almanın helal olacağını ifade etmiştir.25
Mısır müftüsü Muhammed Bahit el Mutii’ye Anadolu’dan sigorta konusu
sorulmuş, verdiği 1324/1906 tarihli cevabında sigortayı fasit akit olarak değerlendirmiş
ve İslam ülkesinde sigorta akdedilmesine karşı çıkmıştır.26 Mısır müftüsü Muhammed
Abduh, Amerikan Şirketi Müdürü Mutwell Life’in sorusuna;
“…Zikredildiği şekilde bu şahsın bu şirket ile bir meblağ vermek hususundaki anlaşması zımni şirketin bir çeşidini husule getirir. Bu ise caizdir. Bu şahıs için ticarette hasıl olan kâr ile birlikte malını almasına bir engel yoktur. Şayet bu adam tespit edilen müddet içinde ölürse, şirket de onun verdiği parayı işletmişse, mirasçılarının veya malında tasarruf hakkı olana mevcut ödeme borcunu ifa etmişse, ticaretten elde edilen kârı ile birlikte zikredildiği şekilde meblağı öderler.” 27
şeklinde cevap vermiştir.
İbn Hazim Ferid, bu konuda şeyhülislamlıktan verilen fetva doğrultusunda bir
düşünce benimsemektedir. Akdin yabancı ülkede yapılması, bedelin yabancı ülkede
alınması ya da, yabancının kendi rızası ile vermesi halinde sigortanın caiz olacağını
iddia etmiştir. Ayrıca sigortanın maddi zararının toplum hayatına temin edeceği
faydadan çok olacağını düşünmüştür.28
Vakanüvis, Mecelle’nin hazırlayıcısı Ahmet Cevdet Paşa sigortanın dinen caiz
olduğunu ve sigorta kavramının Osmanlı’da henüz tanınmadığını düşünür. Paşa,
Avrupa’daki bazı uygulamalardan örnekle; Londra gibi Avrupa’nın bazı gelişmiş
25 Avcı, s.438–439. 26 Avcı, s.439. 27 Avcı, s.439-440. 28 İbn-i Hazim Ferid, Beyanülhak, Cilt 2, 14 Rebiülevvel 1327-23 Mart 1320, Cemiyet-i İlmiye-i İslamiye’nin Naşir-i Efkarıdır, s. 683-685.. Ayrıca bk. Avcı, s.441.
10
şehirlerinde yangınlar sebebiyle ortaya çıkan hususi zararların, güven içinde yaşamayı
arzu eden insanlar arasında bölüştürüldüğü, bu usulün, İstanbul’da ekmekçi esnafı
arasında uygulanan sisteme benzediği, ekmekçi esnafından birinin mevcut zahiresinin
yanması durumunda zararın, diğer fırınlara bölüştürülüp yerine sağlam zahire verildiği,
böylece zarar, ortaklaşa karşılanarak esnafların birbirlerini korudukları, ancak geneli
içine alan yangınlar sebebiyle ortaya çıkan zararlar için henüz böyle bir uygulama
olmadığını ifade eder.29
1870 Pera yangını sonrasında Şeyhülislamlıktan sigortanın caiz olduğuna dair
fetva alınmıştır. Bu fetvada “her ferdin Allah’ın kendisine verdiği malı muhafaza ile
mükellef olduğu” belirtilmiştir.30 Hayat sigortası hakkında da daha sonralar verilmiş iki
fetva bilinmektedir.
Birincisi, 1911 tarihli fetvadır. Union Sigorta Şirketi, Müslümanların sigortaya
rağbetini artırmak için, Sultanahmet’te Kapıağası Mahallesinde 3 numarada yaşayan,
Mahmut Celaleddin isminde bir müşterisini hayat sigortası konusunda fetva aldırma
amacıyla Şeyhülislamlığa yönlendirmiştir. Fetva Emini’nin 14 Kasım 1911 tarihinde
verdiği cevap şöyledir:
Havale buyurulan işbu arzuhal mütalaa olundu. Derunu arzuhalde muharrer akd-i mezkur dar-i İslam’da olmayıp da ber vech-i meşrut memalik-i ecnebiyede kain bir sigorta şirketiyle icra edildiği takdirde şirket-i mezkure rızasıyla vereceği ziyadeyi yani makudin aleyh sigorta bedeli ne miktar meblağ ise onu ahz helal olur ol babda emr-ü ferman menlehülemrindir.31
Bu fetvada sigorta şirketi ile yapılacak akdin İslam topraklarında olmayıp
ecnebi diyarında olan bir şirketle yapılması ve herhangi bir kaza durumunda şirketin
ödeyeceği tazminatı rızasıyla vermesi şartıyla sigortanın caiz olacağı ifade edilmiştir. 29 Zeki İzgöer, Ahmet Cevdet Paşa, Şule Yayınları, İstanbul 1999, s.71. 30 Avcı, s.439; Esen, Sigorta Bilgisi, s.11; H.M. Yenel’in çalışmasında da bu fetvaya yer verilmiştir. Union Sigorta Kumpanyası ile Umum Osmanlı Sigorta Şirketi’nin bu konuda kayda değer çalışmalarının olduğu ifade edilir. “Bu şirketler, Her fert Allah’ın kendisine bahşetmiş olduğu emvali muhafaza ile mükelleftir düsturuna müstenit bir fetva istihsaline muvaffak olmuşlar ve bu fetva hükmünü sigorta mefhumu lehine tefsir ettirerek kökleşmiş olan batıl kanaatleri sarsmağa ve düzeltmeye çalışmışlardır.”Halil Mirat Yenel, Sigorta Endüstrimize Ait Etüdler, İstanbul Matbaacılık T.A.O., İstanbul 1953, s.9. Turgut Akpınar, “Tarihte Sigorta ve Yurdumuzda Sigortaya Dair İlk Fetvalar”, Tarih ve Toplum S.75, Mart 1990, s.34. Ancak Turgut Akpınar makalesinde böyle bir fetva metnine rastlayamadıklarını, vaktiyle çıkan bir yangın nedeniyle müftülükte yaptıkları çalışmanın da sonuçsuz kaldığını ifade etmektedir. Ayrıca sigortayı caiz görenler/görmeyenler ve delilleri için bk.Faruk Beşer, İslam’da Sosyal Güvenlik, Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları, Ankara 1987, s.178-181. 31 Avcı, s.439. Sigorta Rehberi, 1942, s.IV; Yenel, Sigorta Endüstrimize Ait Etüdler, s.10-11.
11
İkincisi; The Consolidated Assurance Company Ltd. London’un fetva
maksadıyla Boğaziçi’nde Kandilli’de oturan Giritli Dava Vekili Hasan Rıfat’ı
Şeyhülislamlığa sevk etmiştir. Bu müracaat sonrası Şeyhülislamlıktan fetva alınmıştır.
Bir önceki fetvadan pek farklı olmayan ve yaklaşık iki yıl sonra 2 Kasım 1913 tarihinde
verilen fetva şöyledir:
“Bu husus hakkında mukaddema Mahmut Celaleddin’in mührünü havi 22 Teşrinievvel 1327 (Rumi) tarihli istidaya 22 Zilkade 1329 tarihinde havale buyurulan işbu arzuhal mütalaa olundu: Derunu arzuhalde muharrer akd-i mezkur dar-ı İslam’da bervech-i meşruh, memalik-i ecnebiyede kain bir sigorta şirketi ile icra edildiği takdirde şirket-i mezkure rızasıyla vereceği ziyadeyi yani maksudunaleyh sigorta bedeli ne miktar meblağ ise o meblağın gerek akdi mezbur ve gerek veresesi tarafından ahzı helal olur deyu tahrir kılınmıştır ol babda emr-ü ferman Hazret-i menlehülemrindir. Takdim ve itası 2 Zilhicce 1331”32
Şeyhülislam Mustafa Sabri Efendi (ö.1954), yangın sigortası yaptıran kişinin
evini koruma konusunda gereken özeni göstermeyeceği, malın kıymetinin takdirinde
zorluklarla karşılaşılacağını, insanları sigortaya sevk eden güven ihtiyacının karşılıklı
yardımlaşma sandıkları ile giderilebileceğini, böylece hem sigortalı hem de sigortacının
daha dikkatli davranacağını, primli sigortanın kumar özelliği taşıdığını belirtmiştir.33
1.2.4. Türk-İslam Dünyasında Sigortacılık
Sigorta benzeri uygulamalar Osmanlı Devleti’nden önce kurulmuş diğer Türk
devletlerinde de görülmüştür. Sigorta uygulamasının, kişinin zararını karşılama faydası
Ahilikteki “Esnaf Kesesi”nin görevi olarak görülmüştür. Üyelerine ev ve iş bulmak,
evlenme masraflarını karşılamak, hastalık ve yaşlılık hallerinde geçimlerini sağlamak
gibi uygulamaların sigortanın sağladığı güvencenin fazlasını sağladığı düşünülmüştür.34
32 Akpınar, s.38–39 33 1944 yılında yayınlanan İktisadi Yürüyüş’te, S. N. İleri “Önceden sigorta bir kumardı, bir bahisti. Sigorta olan taliini deniyordu. Muayyen bir vakanın olup olmayacağını, tıpkı at yarışlarında olduğu gibi, sigorta oyuncuları hesaplarlardı. Eğer kaza olursa sigortacı kaybeder, aksi takdirde kazanırdı.” İfadeleriyle sigorta kumar kıyasını açıklamaktadır. İleri, s.3. Sigorta Rehberi’nde “Nitekim diğer ecnebi memleketlerde aynı hal vaki olmuştur. Oralarda da Papalık ile alakadar olan dini makamlar sigortanın kilise hukukuna uymadığını ve bu akdin gayrı meşru olduğunu bir takım dini kararlar ile ilan etmişlerdi.” ifadeleri sigortacılığın Hıristiyan dünyasında da dini otoritelerce de sıcak karşılanmadığını göstermektedir. Sigorta Rehberi, s.III. Avcı,, s.441. 34 Sergici, s.105.
12
Anadolu Selçuklu Devleti’nde yağmaya uğrayan kervanların zararları devlet
hazinesi ve savaşlardan elde edilen ganimetlerle tazmin ediliyordu. Bir taahhüde
dayanmasa da bu uygulama devlet sigortacılığının olduğunu göstermektedir.35 Sosyal
yönü olan sigorta benzeri kurum ve uygulama olarak avarız vakıfları ve loncalar
anılabilir. Esnaf loncaları bünyesinde oluşturulan orta sandıkları da sosyal dayanışma
işlevi bulunan organlardandı.36
Osmanlı Devleti’nde Fatih, Venedikli, Cenovalı banker ve tüccarlara garanti
vermiş; Kanuni döneminde Avrupa’da uygulanan deniz nakliyatı ile ilgili bütün sigorta
şekilleri Osmanlı limanlarında da uygulanmaya başlamıştı. Napolyon III. Selim’e
yazdığı bir mektupta Osmanlı vatandaşlarının da Fransız sigorta şirketlerinin sunduğu
hizmetten faydalanmasını istemişti.37 Ancak Türkiye’de modern sigortacılık faaliyetleri
19. yüzyılda Osmanlı ekonomisinin dışa daha açık bir sosyo-ekonomik yapıya
kavuşması ile başlamıştır.38 Sigortacılığın Osmanlı ülkesinde fiilen tesis edilmesinden
önce bazı Anadolu köylerinde, halkın uğrayacağı maddi zararı karşılamak için bütün
köy halkının belirli zamanlarda verdikleri belirli miktarlardaki nakit hisselerle
oluşturulan yardım teşekkülleri bulunmaktaydı. Ancak halk arasındaki bu sosyal
dayanışma ve yardımlaşma mahalli ve bölgesel kalmış, yaygınlaşmamıştır.39
35 Kazgan vd. Cumhuriyet’in 75 Yıllık Sigortacısı…, s.24-26. Antalya’nın fethi (1207) Türkiye’nin ticari ve iktisadi gelişimini hızlandırmıştır. Selçuklular ilk defa Haçlılarla ticaret anlaşmaları yapmışlar, ticaretten alınan bac ve geçiş vergileri kaldırılmış, yol güvensizliğinden kaynaklanan sebeplerden dolayı zarar gören tüccarların zararlarını tazmin etmeyi amaçlayan bir ticaret sigortası sistemini oluşturmuşlardır. Ahmet Tabakoğlu, Türk İktisat Tarihi, Dergah Yayınları, İstanbul 2003, s.121. 36 Kazgan vd. Cumhuriyet’in 75 Yıllık Sigortacısı…, s.24-26. 37 Kazgan vd. Cumhuriyet’in 75 Yıllık Sigortacısı…, s.26-28. 38 Baskıcı, Osmanlı Anadolusu’nda… ,s.4. 39 Yenel, s.5.
13
2. BÖLÜM
SİGORTACILIĞIN OSMANLI DEVLETİ’NE GİRİŞİ VE GELİŞİMİ
2.1. 19. Yüzyıl Osmanlı Ekonomisi ve Yabancı Sermaye
Osmanlı Devleti’nde modern sigortacılığın hangi şartlarda, nasıl ortaya çıktığı
ve geliştiğini daha iyi gözlemleyebilmek için -ki Osmanlı Devleti’ndeki ilk sigorta
uygulamaları yukarıda belirttiğimiz gibi 19.yüzyılda ortaya çıkar - 19.yüzyılda dünya
ekonomisinin genel seyrine ve bu seyir içerisinde Osmanlı ekonomisinin konumuna
bakmak gereklidir.
İngiltere’de 1760’lardan itibaren gelişen teknik yenilikler sayesinde, pamuklu
tekstil dalında basit el aletlerine dayanan üretim sistemi yerini, buhar gücüne dayanan
makinelerin kullanıldığı, ücretli işçilerin çalıştığı fabrika sistemine bırakmaya başladı.
Sanayi Devrimi 19. yüzyılın başlarından itibaren Kıta Avrupası’nda da kendini
hissettirdi. Fransa, Belçika, Almanya ve diğer Batı Avrupa ülkeleri bir yandan yerli
sanayilerini İngiliz mallarının rekabetine karşı korurken, bir yandan da makine kullanan
fabrika düzenine geçmeye başladılar. Kısa bir süre sonra İngiltere ve diğer Batı Avrupa
ülkeleri hammadde ve pazar arayışı içine girdiler. Bu aşamada Osmanlı toprakları
sömürgeci devletler arasında rekabet ve paylaşma mücadelesine sahne oldu.40 Dünya
ölçeğinde yeni uzmanlaşma alanları ve üretim sistemlerinin doğmasına yol açan bu
süreçte Avrupa sanayi mamullerinin rekabeti, çevrede birçok sanayi öncesi üretim
faaliyetini yıktı ve tarım ile tarım dışı faaliyetlerin birlikteliğini ortadan kaldırdı. Dünya
pazarları ile bütünleşme, geçimlilik ürünlerden ihracata yönelik meta üretimine doğru
kaymayı da beraberinde getirdi.41 Sanayi Devrimi’nin etkisiyle Batı Avrupa iktisadi ve
askeri alanlarda önemli bir sıçrama yapmıştı. 1798’de Napolyon’un Mısır’ı işgali
Batı’daki bu gelişmelerin ne anlama gelebileceğini gösteriyordu.42
18. yüzyıl sonları ve 19. yüzyılın başlarında Osmanlı dış ticaret hacmi,
Osmanlı Devleti’ndeki toplam üretimin % 2 ya da 3’ünü aşmıyordu. Devletin kendi 40 Şevket Pamuk, Osmanlı-Türkiye İktisadi Tarihi(1500-1914), İletişim Yayınları, İstanbul 2005, s.193-196. 41 Şevket Pamuk, Osmanlı Ekonomisinde Bağımlılık ve Büyüme 1820-1913, Tarih Vakfı Yayınları,İstanbul 2005, s.3. 42 Pamuk, Osmanlı-Türkiye…, s.198.
14
içindeki bölgelerarası ticaret, dış ticaretten daha önemliydi. Napolyon Savaşları’ndan
sonra bu tablo hızla değişmeye başladı. I. Dünya Savaşı’na kadarki sürede Osmanlı
Devleti’nin Batı ve Orta Avrupa ile ticareti daha önceleri görülmemiş oranda büyüdü.
Genişleyen dış ticaret üretimi iki yönden etkiledi. Bir yandan dış pazarlar için tarımsal
meta üretimi yaygınlaşırken öte yandan sanayileşmiş ülkelerden ithal edilen mamul
malların karşısında zanaatlara dayanan üretim faaliyetleri gerilemeye başladı. Osmanlı
ekonomisi mamul mal ithal eden ve tarımsal mallar ihraç eden ekonomi durumuna
geldi.43 Osmanlı Devleti ile Avrupa arasında değişen bu ticaretten kazanç sağlayanlar
gayrimüslim tüccarlar ve bunların büyük şehirlerde oturan banker ve sarraflarıydı.44
Etnik kökenleri, dilleri ve dinleri gayrimüslimler için avantaj sağlıyordu.
19. yüzyılda Osmanlı toplum yapısı ve ekonomisi iç ve dış kaynaklı
gelişmelerle önemli dönüşümler yaşadı. 1820–1914 sürecinde Osmanlılar Batı’nın
askeri, siyasal ve iktisadi gücüyle karşı karşıya geldi ve ekonomi Batı kaynaklı yeni bir
düzene açılmaya başladı. Osmanlı yönetimi; taşradaki ayanlar, Balkanlarda hızlanan
bağımsızlık hareketleri ve Batı’nın artan gücü karşısında bazı reformlarla merkezi
devletin gücünü ve etkinliğini artırmaya çalıştı.45 II.Mahmut merkezi devletin gücünü
arttırma amacıyla 1820’lerin sonundan itibaren taşradaki muhalefetin iktisadi ve mali
temellerini ortadan kaldırmaya yöneldi. Ancak II. Mahmut’un çabaları merkezi devletin
gelirlerini artıramadı, sürüp giden savaşlar mali bunalıma çözüm getiremedi.46 Tanzimat
sonrasında Osmanlı Devleti’nin çoklu hazine sistemi tasfiye edildi ve tekli hazine
sistemine dönüldü. Defterdarlık ünvanı terk edilerek Maliye Nezareti kuruldu. Mali
teşkilatın merkezileştirilmesi yolunda atılan bu ilk adımla, gelir ve giderlerin doğrudan
merkez hazine kanalıyla yürütülmesi kurallaştırıldı. Osmanlı Devleti, 17. ve 18.
43 Pamuk, Osmanlı Ekonomisinde….,s.16; 1838 Ticaret Antlaşması İngiltere’ye ticaret ve gümrük tarifesi ayrıcalıkları verdi ve bu ayrıcalıklar Osmanlı el zanaatları sanayiini zayıflatıp çökertti. Kemal Karpat, Türkiye’de Toplumsal Dönüşüm Kırsal Göç, Gecekondu ve Kentleşme, çev. Abdülkerim Sönmez, İmge yay., İstanbul 2003, s.93. 44 Reşat Kasaba, Osmanlı İmparatorluğu ve Dünya Ekonomisi, On Dokuzuncu Yüzyıl, Çev. Kudret Emiroğlu, Belge Yayınları, İstanbul, 1993,s.35; İstanbul’daki sarraflar 17.yüzyılın sonlarında bir lonca çevresinde örgütlenerek işyerlerini Galata’ya taşıdılar. 1760’lardan sonra devlete doğrudan borç veren sarrafların önemi arttı. Galata bankerleri diye anılan bu kesim ilk bankalarını 1840’larda kurdu. Şevket Pamuk, Osmanlı İmparatorluğu’nda Paranın Tarihi, Tarih Vakfı Yurt Yayınları, İstanbul 1999, s.216-217. 45 Pamuk, Osmanlı-Türkiye…,s.191. 46 Pamuk, Osmanlı Ekonomisinde…, s.14.
15
yüzyıllarda mahalli güçlerin denetiminde olan iktisadi kaynakları Tanzimatla beraber,
merkezileştirici reformlarla tekrar denetlemeye başladı.47
19. yüzyılda devletin ekonomik politikalarını siyasal, askeri ve mali öncelikler
belirliyordu. Vergi gelirlerinin artırılması, güçlü bir ordunun kurulması, sarayın ve
kentlerin iaşesinin sağlanması merkezi devlet açısından en önemli amaçlardandı. 19.
yüzyılın ilk yarısındaki devletin başlattığı sanayileşme girişimleri ordu ve devletin
ihtiyaçlarını karşılamayı hedefliyordu. Mısır’da Kavalalı Mehmet Ali Paşa’nın başlattığı
sanayileşme girişimleri ve bu girişimlerin Osmanlı Devleti’ne kazandırdığı askeri
başarılar Osmanlı yöneticilerini etkilemişti.48 1830 ve 1840’larda Osmanlı yöneticileri
Avrupa’dan son teknolojiyi kullanan makineler ithal ederek ordunun, donanmanın ve
sarayın taleplerini karşılamak üzere fabrikalar kurdurdular. Bu fabrikalarda çalışmak ve
üretim yapmak için Avrupa’dan mühendisler, teknisyenler hatta işçiler getirtildi ancak
bu fabrikaların büyük bir bölümü işletilemedi ve 1850’lere gelindiğinde bu sanayiden
geriye fazla bir şey kalmadı.49
Osmanlı Devleti reformlar yoluyla güçlenme ve toprak bütünlüğünü koruma
yolunda Avrupalı devletlerden destek aldı. Avrupalı devletler sağladıkları destek
karşılığında Osmanlı ekonomisinin dışa daha fazla açılması konusunda baskı yaptılar.
Böylece reformlar Avrupa devletlerine ve özellikle İngiltere’ye, ekonominin dış
ticarete ve yabancı sermayeye açılması yönünde verilen ödünlerle el ele yürüdü.
Ekonomi dışa açıldıkça Avrupa sermayesinin Osmanlı Devleti içindeki gücü arttı ve bu
reform girişimleri merkezi devletin ekonomi üzerindeki denetiminin azalmasına yol
açtı.50
47 Bu konuda ve Osmanlı hazine sistemi ile ilgili bk.Ahmet Tabakoğlu, Yenileşme Döneminde Osmanlı Ekonomisi, Türkler Ansiklopedisi, C.14, Yeni Türkiye Yayınları, Ankara 2002, s.211-212. II. Mahmut ve Tanzimat dönemindeki bu merkezileştirici reformlar, Müslüman tüccarlar, yerel eşraf ve mültezimlerin silinmesinde etkili oldu. Suraıya Faroqhi, Osmanlı Dünyasında Üretmek, Pazarlamak, Yaşamak, çev. Gül Çagali Güven, Özgür Türesay, YKY, İstanbul 2004, s.212. 48 Pamuk, Osmanlı-Türkiye…,s.201. 49 Pamuk, Osmanlı-Türkiye…s.202. Tanzimatın liberal politikası içinde esnaf örgütlerinin yaşama şartları zorlaşmıştı. Maliyeti düşüremeyen ve yeni tüketim alışkanlıklarına cevap veremeyen esnaf örgütleri hızla gerilediler. 1838 Türk-İngiliz ticaret antlaşması sonrasında,yabancıların ticaret antlaşmalarını kendilerine göre yorumlayarak perakende ticarete girmelerine karşı devlet, esnaf örgütlerine desteğini arttırdı, hatta 1860’lı yıllarda kurulan Islah-ı Sanayi Komisyonu’nu oluşturarak özellikle sınaî üretim alanında çözülmekte olan esnaf örgütlerini kooperatif şirketler halinde yaşatmaya çalıştı. Mehmet Genç, Osmanlı İmparatorluğu’nda Devlet ve Ekonomi, Ötüken yay. İstanbul 2000, s.303-304. 50 Pamuk, Osmanlı-Türkiye… s.204.
16
Osmanlı topraklarında 19. yüzyılın ikinci yarısından itibaren şirketler
kurulmaya başlandı. Osmanlı Devleti’nin ilk anonim nitelikteki şirketi Şirket-i Hayriye
idi. 19. yüzyılda Osmanlı ülkesinde faaliyet gösteren anonim şirketlerin çoğunluğu
imtiyazlı yabancı şirketlerdi. Bu şirketler genellikle Londra ve Paris gibi Avrupa
başkentlerinden yönetiliyorlardı. İkinci Meşrutiyet’e kadar Şirket-i Hayriye ve Ziraat
Bankası dışında yabancı sermayeye başvurulmaksızın kurulmuş Osmanlı anonim şirketi
yoktu.51
Ekonominin dışa açılması ve Osmanlı maliyesinin Avrupa sermayesinin
denetimine girmesi sürecinde 1838 Balta Limanı Ticaret Antlaşması, Kırım Savaşı
sırasında başlayan dış borçlanma ve 1850 sonrasında demiryolu yapımında yabancı
sermayeye verilen imtiyazlar en önemli dönüm noktalarıdır.52 1838-1846 yıllarında
yürürlüğe giren ticaret sözleşmeleriyle Osmanlı Devleti dış ticarette tekel düzenini
kaldırdı, olağanüstü vergiler ya da sınırlamalar uygulama hakkından vazgeçti. Böylece
hammaddelerin ihracı kolaylaşmış, mali bunalım dönemlerinde devletin başvurduğu ek
gelir kaynağı kaybedilmiş oluyordu. Ticaret sözleşmelerinde tarafların yedi yılda bir
sözleşmeleri yenileme önerisinde bulunabilecekleri belirtilmiş olsa da mevzuat 1860’a
kadar yürürlükte kaldı. 1860-1861 yıllarında yeni ticaret sözleşmeleri imzalandı. Bu
anlaşmaların süresi 28 yıl olarak belirlendi. Bu süre içinde taraflar gerekli gördükleri
değişiklikleri yedinci, ondördüncü, yirmibirinci yıllar sonunda önerebilecekti. Babıali
çeşitli tarihlerde tarifeleri yükseltmek istedi ancak 1907’ye kadar sonuç alınamadı.53
Buharlı gemiciliğin başlaması bu antlaşmaların etkisini hissedilir hale getirdi.54
Serbest ticaret antlaşmaları ile dış ticaretin artması, her türden tüketim malının ülkeye
51 Zafer Toprak, Milli İktisat 1908–1918, Yurt Yayınları, İstanbul 1982, s.39. 52 Pamuk, Osmanlı-Türkiye…,s.205; 1838 Ticaret Antlaşması’nın Osmanlı üzerindeki etkileri için bk. Kemal H. Karpat, Osmanlı’da Değişim, Modernleşme ve Uluslaşma, Çev. Dilek Özdemir, İmge Yayınları, Ankara 2006, s.490. 53 Pamuk, aynı eser, s.206. Zafer Toprak, Tanzimat’tan Sonra İktisadi Politika, Tanzimat’tan Cumhuriyete Türkiye Ansiklopedisi, C.3. İletişim Yayınları, İstanbul 1985, s.669. Tanzimat döneminde imzalanan ticaret antlaşmaları (1839’dan 1861’e ve 1861 sonrası imzalanan) ve genel karakterleri ile ilgili bk. Necdet Kurdakul, Ticaret Antlaşmaları, Tanzimat’tan Cumhuriyete Türkiye Ansiklopedisi, C.3, İletişim Yayınları, İstanbul 1985, s.666-667 Ayrıca bk. Mübahat S. Kütükoğlu, Tanzimat Devrinde Yabancıların İktisâdî Faaliyetleri, 150. Yılında Tanzimat, Yay. Haz.H.Dursun Yıldız, TTK Yayınları, Ankara 1992, s.94-95. Yerel görevliler çıkarlarını koruyabilme amacıyla Balta Limanı Antlaşması’nın uygulanmasını engellemeye çalıştılar. “Sözgelimi Kayseri muhassılı ile Kütahya valisi ithal kahve üzerindeki tekellerinden vazgeçmeyi reddettiler; İzmir valisi İzmir’de boyanan ve baskısı yapılan pamuklu kumaşların antlaşma koşullarından muaf tutulması gerektiğini, çünkü bunların artık ithal mal sayılmayacaklarını ileri sürdü…” bu konudaki örnekler için bk.Reşat Kasaba, Dünya, İmparatorluk ve Toplum Osmanlı Yazıları, Çev. Banu Büyükkal, Kitap Yayınevi, İstanbul 2005, s.59. 54 Baskıcı, 1800-1914 Yıllarında …, s.59-134.
17
girmesi, devlet yapısındaki reformlar, batı tarzı bir hayat ve tüketim alışkanlığının en
azından varlıklı ticaret kesimleri ve saray üst düzey bürokrasisi arasında
yaygınlaşmasını getirdi. İşte bu gelişmelerle 19. yüzyılın ortalarından itibaren Osmanlı
ülkesi sigorta fikri ve faaliyetleri ile tanıştı. Dış ticaretle uğraşan kesimler, Avrupa
örneğini izleyerek deniz taşımacılığında nakliye sigortası talebine başladı. Bu talep daha
çok liman şehirlerinde etkiliydi. Sonraları yabancı nüfus ve gayrimüslim kesimin
olduğu illerde, başta İstanbul ve İzmir’de, yangın ve hayat sigortaları da şirketlerin
faaliyetleri arasına girdi.55
Bu gelişmelerin etkisiyle 1853-1856 Kırım Savaşı sırasında dış ticaretten ek
vergi alınamadı ve Avrupa piyasalarından borçlanmanın yolu açıldı.56
Osmanlı Devleti’nde yabancı sermayenin etkili olma süreci ve yabancı
sermayenin yöneldiği alanlar sigortacılık konusuyla doğrudan ilgilidir. Osmanlı
piyasasında 19. yüzyılda görülen birçok yeni faaliyet alanı yabancı sermaye tarafından
işletilmekteydi. Bu yeni faaliyet alanları içerisinde bulunan sigortacılık için de aynı
durum geçerliydi. Sigortacılık, Osmanlı Devleti’nin son dönemlerine kadar yerli
sermayenin ilgilendiği bir alan olamadı. Milli iktisat döneminde her ne kadar milli süsü
verilmiş şirketler kurulduysa da bu şirketler de sermayenin menşei olarak diğerlerinden
farklı değildi.
Osmanlı Devleti’ndeki yabancı sermaye iki ayrı başlık altında incelenebilir.
Birincisi:1854’ten itibaren Osmanlı Devleti’nin Avrupa borsalarında tahvil satarak
borçlanma sürecidir. Hızlı biçimde yüksek faizlerle borçlanan Osmanlı Devleti 1876’da
borçları ödeyemez duruma gelmiş, 1881’de Duyun-u Umumiye idaresi ile alacaklı
devletlerin maliyesi üzerindeki denetimini kabul etmiş ve bu borçlanma süreci Birinci
55 Baskıcı, Osmanlı Anadolusu’nda… ,s.3. Buharlı gemicilik ve buharlı gemiciliğin yol açtığı gelişmeler konusunda bk. M. Murat Baskıcı, “1800-1914 Yıllarında…, s.54-119. Buharlı gemicilik İstanbul’a 1820’lerde ulaştı. 1838’e ait bir İngiliz konsolosluk raporunda İstanbul limanını kullanan altı geminin listesini verir. Bu konuda bk. Charles Issawi, Osmanlı İmparatorluğu’nun Avrupa Ekonomisindeki Yeri (1600-1914): Bazı Gözlemler ve Sorunlar, Çev. Kemal Kahraman, Osmanlı ve Dünya, (Haz. Kemal Karpat), Ufuk Kitapları, İstanbul 2001, s.163. İlk başarılı buharlı gemi 1807’de yapılmış ancak uzun yıllar kısa mesafede kullanılabilmişti. Yüzyılın ortalarına doğru buharlı gemiler yelkenli gemilerin yerini aldı. Yüzyılın sonlarında ise yelkenli gemiler tasfiye edildi. Bu konuda bk. Tabakoğlu, Yenileşme Döneminde Osmanlı Ekonomisi, s.221. 56Pamuk, Osmanlı-Türkiye…,s.206. 1833’te İstanbul’daki İngiliz Büyükelçisine Osmanlı Devleti’nde İngiliz ticaretini engelleyen tekel uygulamalarının kaldırılması gerektiği konusunda verilen talimat 1838 Ticaret Antlaşması’na giden yolu açmıştır. M. Murat Baskıcı, “1800-1914 Yıllarında Anadolu’da İktisadi Değişim” Turhan Kitabevi Yayınları, Ankara 2005, s.44.
18
Dünya Savaşı’na kadar sürmüştür. İkincisi:Osmanlı sınırları içinde demiryolları, liman
işletmeleri, ticaret evleri, su, gaz ve elektrik şirketleri gibi işletmelere yapılan
yatırımlardır. Bu tür yatırımlara dolaysız yatırımlar adı verilmektedir.57
17. ve 18. yüzyıllarda merkezi devletin gücü sınırlı kalmıştı. Vergi gelirlerinin
büyük kısmına taşradaki yerel güçler el koymaktaydı. Devlet ölçeğindeki yıllık üretim
ve gelirin sadece yüzde üçü merkezi devletin hazinesine giriyordu. 19. yüzyılda askeri
ve diğer teknolojik gelişmelerin katkısıyla güç dengeleri merkez lehine dönmeye
başladı. Devlet iltizam sistemini daha etkin kullanarak vergi gelirlerini artırdı. Ancak
devletin sorunları hafiflemedi, kaynak arayışları 19. yüzyıl boyunca sürdü. 1840’lardan
itibaren Avrupa sermayedarları ve temsilcileri mali sorunlara çözüm olarak dış
borçlanmaya girilmesi konusunda merkezi bürokrasiye baskı yapmaya başladılar.
Osmanlı Devleti’nin Avrupa piyasalarında tahvil satması ile satışları düzenleyecek
bankerler büyük komisyonlar elde edecek, tahvilleri satın alan küçük ölçekli tasarruf
sahipleri faiz geliri sağlayacaktı. Öte yandan bu fonların bir kısmı çeşitli sanayi malları
ve özellikle askeri araç ve gereç ithalinde kullanılacağı için Avrupa sanayine ek talep
yaratılacaktı. İlk dış borçlar 1840’lı yıllarda Galata bankerleri aracılığıyla kısa vadeli
olarak Fransız bankalarından sağlandı. Kırım Savaşı’nın getirdiği harcamalar ve gelir-
gider dengesinde yarattığı büyük açık Avrupa para piyasalarında borçlanma sürecini
başlattı ve Osmanlı Devleti’nin uzun vadeli borç tahvilleri Londra, Paris, Viyana,
Frankfurt gibi borsalarda satışa çıkarıldı.58 Bu borçları diğerleri izledi ve Osmanlı
Devleti borçları ödeyemez hale geldi. 1873-1896 yıllarında dünya ekonomisinin
yaşadığı Büyük Bunalım Osmanlı dış ticaretinde durgunluğa ve Osmanlı dış borçlarına
yatırılan fonların tümüyle kesilmesine neden oldu. Fonların çekilmesinden sonra
1875’te iflas geldi.59
Osmanlı Devleti’nin dış borçlanmasının temel sebebi; merkezi devletin
güçsüzlüğü, mali krize uzun vadeli çözüm bulamaması ve bütçe açıklarının önüne
geçememesidir. Mali sorunlar ekonominin güçsüzlüğünden değil, vergi gelirlerinin
büyük bir kısmına, belki de yarıdan fazlasına yerel unsurların el koymasından
57 Pamuk, Osmanlı Ekonomisinde…,,s.61 58 Pamuk, Osmanlı-Türkiye…, s.230. 59 Pamuk, Osmanlı Ekonomisinde…,s.35.
19
kaynaklanıyordu.60 Mali sorunlar karşısında devlet Galata bankerlerinden borç bulmaya
çalışırken, bir yandan da tağşiş yaparak ek mali gelir sağlamaya çalışıyordu.
1840’lardan itibaren Avrupalı sermayedarlar ve Avrupa devlet temsilcileri dış
borçlanma konusunda merkezi bürokrasiye baskı yapmaya başlamışlardı. İlk dış borçlar
1840’lı yıllarda kısa vadeli olarak Fransız bankalarından sağlandı. 1854’ten 1876’ya
kadar olan borçlanma döneminde devlet büyük miktarlarda ve ağır koşullarda yüksek
faiz oranlarıyla borçlandı. Yeni tahvillerin piyasa satış fiyatı, itibari değerinin çok
altında kalmaktaydı. Ayrıca tahvilleri satan bankalar önemli miktarlarda komisyon
almaktaydılar. 1860’tan sonra hazineye giren bir İngiliz lirası için iki İngiliz lirasından
fazla borç yaratılıyordu.61
1875’te gelen iflas sonrasında Osmanlı Devleti ile alacaklılar arasında bir
anlaşmaya varılmaması, bu konuda bir çözüm üretilememesi halinde hükümetin bir
daha Avrupa piyasalarından kaynak elde etmesi mümkün olamayacaktı. Borçta bir
indirime gidilmeden çözüme ulaşılması mümkün görünmüyordu. 1876’da yapılan en
makul teklif, borç ödemelerinin bütçe imkanları dahilinde belli bir meblağa indirilmesi
ve garanti olarak gösterilmiş devlet gelirlerini tahsil ederek geri ödemelerini üstlenecek
bir kurumun oluşturulmasıydı. Ancak Mahmud Nedim Paşa’nın sadrazamlıktan azli ve
yerine Mehmed Rüştü Paşa’nın tayiniyle bu olası anlaşma zemini terk edildi. Siyasi
istikrarsızlıkla birlikte mali kriz daha da büyüdü. 1877-1878 yıllarında Osmanlı Devleti
ile Rusya arasındaki savaş Osmanlı Devleti için ağır yükler getirmişti. Kaybedilen
topraklardan İstanbul ve Anadolu’ya gelen çok sayıda Müslüman göçmenin iaşesinin
tedariki, Osmanlı Devleti’nin Rusya’ya ödemesi kararlaştırılan 35.000.000 liralık savaş
tazminatı bütçede ağır bir yük oluşturmuştu. 62
1875’te başlayan mali bunalımın Barışla birlikte sona erdirilmesi ve özellikle
alınan borçların geri ödemeleri sorununun çözümlenmesi için bir fırsat doğdu. Bu
çözümün ilk adımını 1879’da yapılan bir anlaşma teşkil etti. Bu anlaşma Osmanlı
Bankası’nın başı çektiği bir grup alacaklı ile yapıldı. Bu anlaşma ile; on yıl süreyle bu
alacaklılara pul, alkollü içecekler, İstanbul’daki balık ve dört vilayetteki ipek 60 Pamuk, Osmanlı Ekonomisinde…, s.62–63. 61 Pamuk, Osmanlı Ekonomisinde…, s.63-64. 62 Edhem Eldem, 135 Yıllık Bir Hazine Osmanlı Bankası Arşivinde Tarihten İzler, Osmanlı Bankası ve Tarih Vakfı Ortak Yayını, İstanbul 1997, s.61-62.
20
vergileriyle, tuz ve tütün inhisarlarının iadesi bırakılıyordu. Altı vergi kalemini
içerdiğinden Rüsum-u Sitte (Altı Resim İdaresi) adını alan bu idare, şiddetli muhalefete
rağmen 13 Ocak 1880’de kuruldu. Rüsum-u Sitte İdaresi’ne muhalefet edenler arasında
dışlandıklarını düşünen küçük tahvil sahipleri de vardı. Bu kadar önemli gelir
kaynaklarına fiilen el konulmuş olması Osmanlı egemenliğini zedeleyen aşağılayıcı bir
tedbir olarak algılanmasıyla birlikte, bu durum tuz ve özellikle tütün alanında kaçakçılık
ile geçinen önemli bir kesimi de tehdit ediyordu. Bu nedenlerle Rüsum-u Sitte
İdaresi’nin yerini daha kapsamlı ve alacaklılar açısından daha adil bir çözüme bırakması
kaçınılmazdı. 13 Eylül 1881 günü İstanbul’da başlayan görüşmelerde Muharrem
Kararnamesi çıkarıldı ve Rüsum-u Sitte İdaresi yerini Duyun-u Umumiye’ye bıraktı.63
Duyun-u Umumiye’nin Osmanlı ekonomisinin bir bölümüne nezaret etmesine
ve nezareti altındaki gelirleri borçların ödenmesinde kullanmasına izin verildi. Duyun-u
Umumiye İdaresi alacaklılar tarafından yönetilen, Osmanlı bürokrasisi içinde ayrı ve
esas itibariyle bağımsız bir bürokrasi haline geldi. Osmanlı yönetimi bürokratik ve
askeri büyümeyi dış borçlarla finanse etmeye bu tarihten sonra da devam etti. Duyun-u
Umumiye İdaresi düzenlemesinin potansiyel yabancı yatırımcılarda yarattığı güvenlik
duygusu, Avrupa’dan esas olarak demiryollarına, limanlara ve genel altyapı
hizmetlerine yatırım yapacak yeni sermayeyi de çekti. Osmanlı Devleti’nin son
dönemlerinde var olan bu tür tesislerin fiilen hepsi yabancı sermaye yatırımlarıyla
kurulmuştu. Böylelikle ulaşım, ticaret ve kentsel altyapıda ihtiyaç duyulan gelişme
sağlandı fakat bu durum Osmanlı ekonomisi üzerinde yabancı sermaye denetimini
artırdı.64 Sağlanan fonların büyük kısmı cari harcamalar için kullanıldı. Daha sonra
Avrupa’dan büyük bir donanma satın alındı, diğer tüketim harcamalarının yanı sıra,
Boğaziçi’nde saraylar yapıldı. Yatırımlara ise hemen hiç kaynak ayrılmadı. Sonraki
yıllarda alınan borçların ise büyük bir kısmı eski borçların faiz ve anaparalarına
63 Eldem, 135 Yıllık Bir Hazine…, s.62-64. Duyun-u Umumiye meclisinde yedi delege vardı. Bir İngiliz, bir Fransız, bir Alman, bir İtalyan, bir Avusturya Macaristanlı, bir Osmanlı bir de Osmanlı Bankası temsilcisi bulunmaktaydı. Jacgues Thobie, Osmanlı Devleti’nde Yabancı Sermaye, Tanzimat’tan Cumhuriyete Türkiye Ansiklopedisi, C.3, İletişim Yayınları, İstanbul 1985, s.726. Rüsum-u Sitte hakkında bk. Tabakoğlu, Yenileşme Döneminde Osmanlı Ekonomisi, s.214. 64 Donald Quataert, Osmanlı İmparatorluğu 1700-1922, Çev. Ayşe Berktay, İletişim Yayınları, İstanbul 2000, s.118-119. 19. yüzyılda Osmanlı Devleti’nde rıhtım inşası için bk. Kütükoğlu, Tanzimat Devrinde Yabancıların İktisâdî Faaliyetleri, s.127-128.
21
harcandı.65
T. Timur, çalışmasında batı basınının Osmanlı maliyesine bakışını örneklendirir:
Batı basınına göre Osmanlı maliyesini çıkmaza sokan en büyük harcamalar Saray tarafından yapılıyordu. Fransız haftalık L’Economiste dergisi, 16 Ekim tarihli başyazısında, “Saint-Petersbourg’dan Roma’ya, Londra’dan da Berlin üzerinden Viyana’ya kadar gidin, talepleri bu kadar yüksek olan hiçbir hükümdara rastlamayacaksınız!” diye yazmıştı. Gerçekten dev Avrupa’nın en fakir ülkesi, Sarayı için en büyük parayı ödüyordu. The Times gazetesi, saray ve yalı sefalarının dışında Abdülaziz’in zırhlı gemi ve diğer askeri harcamaların gereksizliğine de dikkat çekmişti.66
Osmanlı mali iflası yalnızca saray harcamaları ile açıklanabilecek bir olgu
değildir. Osmanlı yönetiminin vergilerini doğrudan toplayabileceği etkin bir idare
kuramaması iflasın nedenlerinden biridir.67 1873’te başlayan borsa krizleri Avrupa ve
Amerika’ya yayılınca merkez ülkelerinden sermaye ihracı kesildi. Yeni borç bulamayan
Osmanlı Devleti 1875’te borç ödemelerini yarıya indirdi ve 1876’da da borç
ödemelerini tamamen durdurduğunu ilan etti.68 Pamuk, Osmanlı Ekonomisinde…,
çalışmasında ikinci dönem olarak adlandırdığı 1882-1914 yılları arasındaki
borçlanmanın önemli özelliğini;
“Osmanlı dış borçlanmasında ikinci dönem 1882–1914 yıllarının en önemli özelliği; kurulan güçlü denetim sayesinde net fon akımlarının yönünün değiştirilmesidir. Duyun-u Umumiye İdaresi’nin kurulmasından sonra da Osmanlı Devleti Avrupa para piyasalarında tahvil satarak borç
65 Pamuk, Osmanlı Ekonomisinde… s.67. Osmanlı döneminde alınan dış borçlar ve bunların nerelere harcandığı konusunda bk. Blaisdell, 1979, s.10. İstanbul’daki yabancı elçiler Osmanlı donanmasının güçlenmesinin gerekli olduğu konusunda Abdülaziz’le aynı görüşteydiler. Böylece Padişah kendi arzusunu da tatmin etmek için zırhlı gemi almaya teşvik edildi. Yine Blaisdell, s.34. İstanbullu bir sarraf bu konuda Büyük bir imparatorluk maliyesinin elli sarayı varken elli tane daha inşa etmek isteyen bir delinin çılgınca arzularıyla çökertilmesi canavarlıktır ifadesini kullanmıştır. Ayrıca dış borçlar ve harcama alanları için bk. Emine Kıray, Osmanlı’da Ekonomik Yapı ve Dış Borçlar, İletişim Yayınları, İstanbul, 1995, s.31-32; Dış borçlardan sağlanan fonların ancak sekizde biri yatırım projelerinde kullanılmıştır. Bu konuda bk. Yahya S.Tezel, Cumhuriyet Döneminin İktisadi Tarihi (1923-1950), Tarih Vakfı Yurt Yayınları, İstanbul 2002, s.85. Devlet ekonomisinin çöküş nedenleri arasında ordu ve ulaşımın modernleşmesi için yapılan harcamalar vardır. Uzun vadede bakıldığında eşit olmayan antlaşmalar sonucu kaybedilen kaynaklar ve kazanç getiren bölgelerin özerk olmaları ön plana çıkmaktadır. Suraıya Faroqhı, Osmanlı Kültürü ve Gündelik Yaşam, Ortaçağdan Yirminci Yüzyıla, Çev. Elif Kılıç, Tarih Vakfı Yayınları, İstanbul 2005, s.267. Osmanlı Devleti’nde alınan borçların kullanım alanıyla ilgili olarak bk.Thobie, s.726. Tabakoğlu, Yenileşme Döneminde Osmanlı Ekonomisi, s.214. 66 Taner Timur, “Deyni Deyn İle İfa Usulü ya da Borcu Borçla Kapatmak, 1875 Osmanlı Mali Krizi”, Toplumsal Tarih ,Sayı 134, Şubat 2005, s.59. 67 “Osmanlı mali iflası elbetteki sadece saray harcamalarıyla açıklanabilecek bir olgu değildi.Osmanlılar, Tanzimat’tan yaklaşik 40 yıl kadar sonra daha vergilerini bile doğrudan toplayabilecekleri etkin bir idare kuramamışlardı.” Timur, s.60. 68 Pamuk, Osmanlı Ekonomisinde…, s.68.
22
almayı sürdürdü. İdare’nin kurduğu sıkı denetim nedeniyle, yeni Osmanlı istikrazlarının Avrupa borsalarındaki riski azalmış, 1881 sonrasında yeni borçlar için ödenen faiz oranları daha düşük düzeylerde kalmıştır.69 şeklinde ifade eder.
Dış borçlar dışında kalan alanlardaki yabancı yatırımlar iki alt dönemde
yoğunlaşmaktadır. Osmanlı Devleti’ndeki en büyük dolaysız yabancı yatırım dalgası
1888-1896 yılları arasında ortaya çıkmıştır. Bu dönemde dolaysız yatırımlar için giren
sermaye 30 milyon sterlini aşmaktadır. Bu yatırımların büyük bir bölümü de
demiryollarına yönelmiştir. Dolaysız yatırımlardaki ikinci ve daha sınırlı dalga ise
1905-1913 arasında görülmektedir. Bu dönemde dış borçlar dışındaki alanlara 17
milyon sterlinden fazla miktarda yabancı sermaye yatırılmıştır. Demiryolları bu ikinci
dalgada da önemini korumaktadır. Şevket Pamuk’un, Osmanlı Ekonomisinde
Bağımlılık ve Büyüme adlı çalışmasında; 1914 yılı başında yabancı sermayenin
sektörlere göre dağılımı verilmiştir. Bu tabloda bizim çalışmamızın konusu olan
sigortacılığa yatırılan yabancı sermaye 550 bin İngiliz sterlini olarak gösterilmiştir. Bu
sermayenin 450 bin sterlini (% 81.8) Fransızlara, 100 bin sterlini (% 18.2) İngilizlere
aittir. Sigortacılık sektörünün toplamdaki payı ise % 0.7’dir.70
Dolaysız yatırımların, özellikle demiryolu yapımına giden yabancı sermayenin
1888-1896 yılları arasında yoğunlaşması iç ve dış etkenlerle açıklanmaktadır.
1880’lerin ikinci yarısı, Almanya’nın emperyalistler arası yarışta Balkanlar ve
Ortadoğu’ya yoğunlaşmaya başladığı bir dönemdir.71 Alman ve Fransız sermayesinin
imparatorluk içinde demiryolu yapımı için imtiyaz almaya çalıştığı bir dönemde,
merkezi bürokrasi de mali krize uzun vadeli çözüm aramaktaydı. Demiryolları bazı
mali nedenlerden dolayı merkezi bürokrasi için oldukça cazipti. Demiryolları ulaştırma
maliyetlerini düşürerek, ekilmemiş alanların ihracata yönelik tarımsal üretime 69 Pamuk, Osmanlı Ekonomisinde…, s.69. 70 Pamuk,Osmanlı Ekonomisinde…,s.75. S.Yerasimos’un çalışmasında, I. Dünya Savaşı öncesinde yabancı yatırımlarda banka ve sigorta alanına düşen pay 8.200.000. Osmanlı Lirasıdır. Yıllık safi gelir ise 890.000 Osmanlı Lirasıdır. I. Dünya Savaşı öncesinde Osmanlı Devleti’ndeki yabancı yatırımlar için bk. Yerasimos, Azgelişmişlik Sürecinde Türkiye…,s.327-328. Bu bağlamda üzerinde düşünülmesi gereken noktalar vardır. Osmanlı İmparatorluğu’ndaki en büyük dolaysız yabancı yatırım dalgası 1888-1896 yılları arasındadır. Sigortacılık sektörü de bu yabancı yatırım dalgasından etkilenmiş ve Osmanlı topraklarında kısa sürede açılan çok sayıdaki sigorta şirketi piyasadaki yerini almıştır. 1894 yılında Osmanlı topraklarında faaliyet gösteren sigorta şirketleri için bk. Baskıcı, Osmanlı Anadolusunda …s.7-13 71 Birincil malların fiyatları gerilerken, Osmanlı ihracatının büyüme hızı düşmüştür. 1880–1890 yılları arasında öşür ve gümrük vergilerinden sağlanan gelir bir miktar azalmıştı. Duyun-u Umumiye İdaresi altındaki Osmanlı Devleti büyük miktarlarda dış borç ödüyordu. Pamuk, Osmanlı Ekonomisinde…,s.79. Kaynak olarak kullandığımız Pamuk’ta, birincil mallar ifadesiyle hammadde ve işlenmemiş gıda maddeleri kastedilmektedir.
23
geçmesini sağlayabilirdi. Savaş ve barış zamanlarında devletin en uzak köşelerini
İstanbul’a bağlayacak, vergi gelirleri daha etkin toplanabilecek, vergi gelirlerine ortak
olan yerel unsurların payı azaltılabilecekti. Ayrıca İç Anadolu’da demiryolu yapımı,
bölge buğdayının hem içte hem de uluslar arası pazarlarda yabancı buğdayla rekabetini
kolaylaştıracak ve hazineye ek öşür geliri sağlanacaktı. Ne var ki demiryolları merkezi
devletin umduğu mali ferahlığı sağlayamamıştır.72
Dolaysız yabancı yatırımların ülkelere göre dağılımı ve bu dağılımın zaman
içindeki değişimi incelendiğinde ortaya dış borçlarınkine benzer bir durum çıkmaktadır.
1860-1870 arası dış borçlar dışındaki yabancı sermaye girişinde İngiliz sermayesi
birinci sıradaydı. İngiliz yatırımlarının çoğunluğu Batı Anadolu bölgesine yönelmişti.
1888’e kadar dış borçlar dışındaki yabancı yatırımlarda İngiliz sermayesi en büyük paya
sahipti. Bu tarihten sonra İngiltere’nin dolaysız yatırımlardaki payında hızla bir düşüş
görülmektedir. İngiliz sermayesinin toplam dolaysız yabancı yatırımlar içindeki payı,
1888 başında yüzde 56’dan, 1914 başında yüzde 15’e gerilemiştir.73
Osmanlı dış borçları dışında kalan yabancı yatırımlarda 1888’de yüzde 32’lik
pay ile Fransa ikinci sıradaydı. Özellikle 1888-1896 arasında Suriye ve Osmanlı
Devleti’nin diğer bölgelerinde önemli yatırımlar yapan Fransız sermayesi, 1914’e
gelindiğinde hem dış borçların, hem de dış borçlar dışındaki yabancı yatırımların
yarısından fazlasını elinde tutuyordu. 74
1914 yılında Osmanlı ülkesinde faaliyet gösteren sigorta şirketlerinin sayısı hiç
te az değildir. Pamuk’un çalışmasında bu dönemde sigorta sektöründeki pay % 0.7
olarak görünmektedir. Osmanlı topraklarında faaliyet gösteren sigorta şirketlerinin
piyasadan çektikleri paraların mali dengeyi bozduğuna dikkat çekenler olmuştur.
(Çalışmamızın ileri bölümlerinde bu örneklere yer verilmiştir.) % 0.7’lik paya sahip bir
sektörün çektiği paranın yol açtığı bu durum nasıl izah edilmelidir? Çıkarılan
nizamnamelere rağmen şirketlerin kayıt altına alınması mümkün olmamıştır. Hatta bu
çalışmada tespit ettiğimiz Osmanlı Devleti’nde resmi izin alarak kurulan sigorta
72 Pamuk,Osmanlı Ekonomisinde…,s.80. Ayrıca;Vedat Eldem, Osmanlı İmparatorluğu’nun İktisadi Şartları Hakkında Bir Tetkik, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara 1994, s.96-105. 73 Pamuk, Osmanlı Ekonomisinde…, s.85-86. 74 Pamuk, Osmanlı Ekonomisinde…, s.86.
24
şirketlerinin sayısı sadece 10’dur. Sigorta şirketlerinin çoğu kayıt dışı olduğu için,
Pamuk’un çalışmasında verilen payın daha büyük olması muhtemeldir.
“1914 yılında, demiryolları Osmanlı borçları dışındaki yabancı yatırımlarda
üçte ikiye yakın pay ile dış borçlardan sonra yabancı sermayenin en büyük yatırım alanı
durumundadır. Limanlara ve ticaret alanına yatırılan yabancı sermaye ile birlikte ele
alındığında, 1914 yılında dış borçlar dışında kalan yabancı yatırımların yüzde 73’ten
fazlasının ticareti geliştirmeye yönelik olduğu ortaya çıkmaktadır. Bankacılık ve
sigortacılık alanlarındaki yatırımların bir kısmını da bu kategori içine sokmak
mümkündür. Öte yandan, sanayi ve madencilik gibi üretim faaliyetlerine yatırılan
yabancı sermayenin, dış borçlar dışında kalan yabancı yatırımlar içindeki payı ise ancak
% 9 kadardır.”75
Birinci Dünya Savaşı’na kadarki dönemde Osmanlı sınırları içindeki Alman-
Fransız rekabeti, büyük ölçüde Deutsche Bank-Osmanlı Bankası rekabeti biçiminde
gelişti. İngiliz sermayesinin Osmanlı Devleti’ne girişi, İngiltere’nin dünyanın en güçlü
devleti olduğu ve serbest ticaret ilkelerinin egemen kılındığı, bir dönemde olmuştu.
Alman sermayesinin girişi ise emperyalistler arası rekabetin yoğunlaştığı bir dönemde
gerçekleşmiştir. Bu nedenle İngiltere ve Almanya’nın Osmanlı Devleti’ne nüfuz biçimi
karşıtlık göstermektedir. Alman yatırımları devlet desteğinden güçlü bir biçimde
yararlanmış ve demiryollarına yönelmiştir. Ayrıca Almanya’nın daha çok Anadolu’ya
yöneldiği görülmektedir.76
1840-1873 döneminde Osmanlı Devleti’nin Almanya ile dış ticareti esas
olarak Balkan vilayetleri ile ve Avusturya üzerinden transit yoluyla olmaktaydı.
Almanya’nın Osmanlı pazarlarında özellikle Anadolu’da İngiltere ile rekabete girişmesi
1880’ler ve 1890’larda olmuştur.77 1880’lerin sonundan itibaren İzmit-Ankara ve
75 Pamuk,Osmanlı Ekonomisinde…,s.76; Ayrıca bk. Şevket Pamuk, “Osmanlı İmparatorluğu’nda Yabancı Sermaye: Sektörlere ve Sermayeyi İhraç Eden Ülkelere Göre Dağılım, 1854-1914”, ODTÜ Gelişme Dergisi, 1978, Özel Sayısı, s.142. 76 Pamuk, Osmanlı Ekonomisinde…, s.89-90; İktisadi tutsaklığın gerçekleştirilmesinde Osmanlı Bankası ile Deutsche Bank’a büyük pay isabet etmiştir. Bu iki mali kurum, Avrupalıların Türkiye’ye sızmalarını sağlayan en önemli araç olmuştur. Blaisdell, s.VII. “1882–1896 arasında buğday fiyatları hızla düşerken Almanya buğday ithal eden bir ülke durumuna gelmişti. Anadolu demiryolunun Alman sermayesi tarafından yapımının aynı yıllarda başlamış olması rastlantı değildir. Pamuk,Osmanlı Ekonomisinde…, ,s.119. 77 Pamuk, Osmanlı Ekonomisinde…,s.32. Fransız ve Alman sermayesinin Osmanlı ülkesinde gerçekleştirdikleri yatırımlarla ilgili bk. Çağlar Keyder, Osmanlı Devleti ve Dünya Ekonomik Sistemi, Tanzimat’tan Cumhuriyete
25
Eskişehir-Konya hatlarının, 20. yüzyıl başlarında da Güneydoğu Anadolu’ya kadar
uzanan Bağdad demiryolunun yapımları da Orta ve Güney Anadolu’ya Alman
sermayesinin giriş sürecini başlatmıştır ve bu demiryolları bölgenin Almanya ile
ticaretini genişletmiştir.78 Almanya ticaret ve sanayi sermayesinin Osmanlı
Devleti’ndeki kazançları ardında Alman mali sermayesi ve devlet aygıtı yatmaktadır.
Deutsche Bank buna en önemli örnektir. 79 Deutsche Bank Osmanlı Devleti’nin iktisadi
alanda tutsak konumuna düşmesinde ve Almanların Türkiye’ye girmesinde en önemli
araç olmuştur.80
Alman hükümeti ve sermayesinin Osmanlı Devleti’ne el atmasında; Osmanlı
ordusunu eğitme amacıyla Alman subaylarının gönderilmesi, Alman silah sanayinin
Osmanlı Devleti ile silah ticaretine girmesi, Deutsche Bank aracılığıyla Anadolu
demiryolları imtiyazının Almanlarca alınması etkili olmuştur.81 Almanya’dan Osmanlı
ithalatı 1880’lerin ortasından 1913’e kadar 10 kat artarak 5 milyon sterlini aşmış, aynı
dönemde Almanya’nın Osmanlı Devleti’nden ithalatı ise on beş kat artarak 3 milyon
sterline ulaşmıştır.82
Dış borçlar dışındaki yabancı sermaye yatırımlarının üçte ikisi demiryolları
şirketlerine yatırıldı. Borçlar dışındaki yabancı yatırımlardan bir bölümü ticaret,
bankacılık, sigortacılık ile limanlara, su ve gaz gibi belediye hizmetlerine yönelmişti.
Dış borçlar dışındaki yabancı sermayenin yüzde 10 kadarı madencilik, tarım ve sanayi
gibi doğrudan üretim alanlarına yatırıldı. Osmanlı Devleti’ndeki yabancı sermaye
doğrudan üretim alanından çok dış borçlara ve demiryolu başta olmak üzere dış ticareti
geliştirmeye yönelik yatırımlara yönelmiştir. 1850’lerin sonu 1860’ların başında İzmir-
Aydın demiryolunun daha sonra da İzmir-Kasaba hattının yapımı Batı Anadolu’da
İngiliz sermayesini güçlendirmiştir. Demiryollarının yapımından sonra bölgenin
Türkiye Ansiklopedisi, C.3, İletişim Yayınları, İstanbul 1985, s.651. 78 Pamuk,Osmanlı-Türkiye İktisadi…, s.236-237. 79 Pamuk,Osmanlı Ekonomisinde…,2005,s.37.Osmanlı İmparatorluğu üzerinde giderek gelişen Alman etkisi için bk İlber Ortaylı, Osmanlı İmparatorluğu’nda Alman Nüfuzu, Alkım Yayınları, İstanbul 1998. Ayrıca bk. Lothar Rathmann, Alman Emperyalizminin Türkiye’ye Girişi Berlin-Bağdat, Çev. Ragıp Zarakolu, Belge Yayınları, İstanbul 2001, s.35-44.Alman bankaları hakkında ayrıca bk. Haydar Kazgan, Osmanlıdan Cumhuriyete Türk Bankacılık Tarihi, Türk Bankalar Birliği Yayınları, İstanbul 1997, s.183-187. 80 Donald C. Blaisdell, Osmanlı İmparatorluğu’nda Avrupa Mali Denetimi Düyunu Umumiye, Çev. Ali İhsan Dalgıç, Doğu-Batı Yayınları, İstanbul 1979, s.VII. 81 Rathmann, s.24-25. 82 Pamuk, Osmanlı Ekonomisinde…, s.37.
26
İngiltere ile olan ticareti hızla büyümüş, İngiliz sermayedarlar madencilik, sanayi ve
belediye hizmetleri alanlarında yatırımlara yönelmişlerdir.83
2.2. Sigortacılığın Osmanlı Ülkesine Girişi
Osmanlı Devleti’nde sigorta faaliyetlerinin ortaya çıkış ve gelişiminde Osmanlı
dış ticaretindeki artış, hayat tarzı ve tüketim alışkanlıklarındaki değişiklik önemli rol
oynadı. Osmanlı Devleti’nin 19. yüzyılda Avrupa ile olan münasebetlerinin artmaya
başlaması, artan ticari ve siyasi ilişkiler sonucunda toplumsal yaşam tarzında
değişiklikleri ortaya çıkarmış ve geleneksel tüketim alışkanlıkları başkalaşmaya yüz
tutmuştur. Osmanlı toplumunda batılı yaşam tarzına doğru uygulamaların belirmesi, batı
toplumlarını düzenleyen uygulamaların da yaygınlaşmasını beraberinde getirmiştir. 19.
yüzyıla kadar görece birbirine benzer ve geleneksel yaşam kalıplarının egemen olduğu
toplum, artık geçmişe oranla çok daha hızlı bir değişime maruz kalmıştır.
Osmanlı Devleti’ndeki değişimi gözlemleyen Jeremo Auguste Blanqui’nin
1841 tarihli Fetat Social de la Turguie adlı çalışmasında, Vidin örneğinde “Avusturya
buharlı gemilerinin vızır vızır işlediği Tuna üzerindeki bu kentte Osmanlı Türklerinin
hala ilk çağlarda olduğu gibi kağnılarla yük ve insan taşıdıkları”84 ifadesi 19. yüzyıl
başında Osmanlı ticareti hakkında fikir verebilir. Ancak 1838 Balta Limanı Ticaret
Antlaşması sonrasında dış ticaret politikası değişti ve ticaret hacmi arttı.
Avrupa ile ticaretin gelişmesi, buharlı gemilerin gelişmesi sürecine rastlamıştı.
Önceki dönemde deniz ticaretinde kullanılan yelkenli gemiler ve kısa mesafeli yük
taşımacılığında kullanılan büyük kayıklara göre daha ekonomik olan buharlı gemiler,
hızları sayesinde deniz korsanlarından uzak kalabiliyorlardı. Ortaya çıkan hız ve zaman
tasarrufu ile iç ve dış ticarette büyük bir canlanma görülmeye başlandı. Buharlı
83 Pamuk,Osmanlı-Türkiye İktisadi…, s.236. Demiryolları konusunda ayrıca bk.Donald Quataert, 19 .Yüzyıla Genel Bakış Islahatlar Devri 1812-1914, Çev. Süphan Andıç, Ed. Halil İnalcık, Donald Quataert, Osmanlı İmparatorluğu’nun Ekonomik ve Sosyal Tarihi, C.2, 1600-1914, Eren Yayınları, İstanbul 2004, s.925-935. 84 “Blanqui, özellikle buharlı gemilerin Akdeniz, Karadeniz ve Tuna nehri boyunca Osmanlı İmparatorluğu’nun kıyısı olan her yönüne mal ve insan taşımada büyük bir devrim yapmış olmalarının, yani taşıma maliyetlerini büyük ölçüde düşürmelerinin, Osmanlı İmparatorluğu’nda sanayi ve ticaretin gelişmesine büyük katkı yapabileceğini söylüyor. Fakat buna mani olan güvensizlik ortamını da bütün yönleriyle ortaya koyuyor. Mal ve can güvenliğinin olmamasının sermaye ve girişimciyi kaçırdığını belirterek, özellikle Rumeli’de Hıristiyanların Avrupa ile olan kültürel ve ekonomik ilişkilerinin iyi kullanıldığı takdirde, sanayileşme için gerekli sermaye ve müteşebbisin oluşacağına işaret ediyor.” Haydar Kazgan, Osmanlıda Avrupa Finans Kapitali, C.1, Roma Yayınları, Ankara 2005, s.33–34.
27
gemilerin deniz ticaretinde etkili olması Osmanlı Devleti’ne önemli fayda sağladı.
Yelkenli gemiler ve kısa mesafe yük taşımacılığında önemli rolü olan büyük kayıklarda
navlun ücretleri ilk buharlı gemilerin navlun ücretinin iki katıydı. Yelkenli gemilerin ve
büyük kayıkların korsanların, haydutların, hırsızların tehlikesi altında olması 19.
yüzyılın ortalarına doğru bu farkın dört-beş katına çıkmasında etkili oldu. Buharlı
gemilerin devreye girmesiyle Osmanlı iç ve dış ticareti beş katından fazlaya çıktı.
Buharlı gemiler liman kentlerinde büyük ve süratli gelişme ile yapılaşmayı da
beraberinde getirdi. Özellikle İstanbul, İzmir, Trabzon, Batum, Beyrut liman
kentlerinin yapıları hızla değişmeye başladı. Bu yapılaşma hızla gelişen ticarete ayak
uyduramadı, plansız ve düzensiz ahşap inşaat ve işyeri olarak da baraka inşası şeklinde
bir yapılaşma ortaya çıktı. Bu yapılanma yangın afetine karşı tedbir alınmadan
kullanıldı ve ticareti, hırsızlar değil yangınlar tehdit etmeye başladı.85
Ticaretin gelişmesi yeni alanların ortaya çıkmasına zemin hazırladı. Sigorta
şirketleri ve temsilcilikleri, sigorta eksperleri, gemilere mal satanlar, gemicilik ve
nakliye kumpanyaları ve komisyoncular bu yeni dönemin yükselen meslekleri olmaya
başladı.86
1838 Balta Limanı Ticaret Antlaşması Osmanlı Devleti’nin serbest dış ticaret
politikası izlemeye başlamasına neden olmuş, kısa bir süre sonra başta Fransa olmak
üzere diğer Avrupa devletleriyle benzer nitelikli antlaşmalar yapılmıştı. 1845’te ithalat
beş yıl önceye göre beş kat artmış, ihracat da en az üç kat gelişme göstermişti. Ticaret
hacmindeki bu artış sigortaya olan ihtiyacı artırdı. Deniz nakliyatında İngiltere ve
Fransa’nın sigortayı zorunlu hale getirmesi İstanbul, İzmir, Beyrut, Trabzon, Selanik
gibi kentlerde sigortacılığın ortaya çıkmasına neden oldu; ticaret antlaşmaları ile
getirilen sigorta hükümleri ihracatı arttırdı. Sigorta bedellerinin vergi matrahına
alınması ilk zamanlar gümrüklerde anlaşmazlıklara neden olmuştu. Sigorta şirketleri bu
sıkıntıyı ortadan kaldırmak için İstanbul başta olmak üzere Osmanlı limanlarına şubeler
85 Kazgan, Finans Kapitali…, s.84-85. 86 Ayhan Aktar, Türk Milliyetçiliği, Gayrımüslimler ve Ekonomik Dönüşüm, İletişim Yayınları, İstanbul 2006, s.190; 1868-1938 arasında Şark ticaret yıllıklarında iktisadi faaliyetler, meslekler ve örgütleşmeler için bk. Aktar, s. 182-195.
28
açtılar.87
Osmanlı toplumsal ve ticari hayatına sigortanın girmesinde dış ticaret
değişiminin yanı sıra yaşam biçiminde görülen değişimin de etkili olduğunu
söyleyebiliriz. Yaşam tarzında ve tüketim alışkanlıklarındaki değişimi anlamak için
önce 19. yüzyıl öncesi duruma bakılmalıdır. XVI. yüzyılda Suebyalı Schweigger,
“Çamur yığını, aslında böyle nesneyi harpte yenilip bırakıp kaçsa çok hayıflanmaz”
ifadeleriyle Türk evlerini kalitesiz ve değersiz bulur.88
Osmanlı toplum hayatında tüketim kısıtlıydı. Ayna lüks eşyadan sayılırdı.
İlber Ortaylı; Andreas David Mordtmann adlı gezginin 1850’lerde Ankara’ya
geldiğinde ve zengin bir konakta kaldığında, kaç zamandan beri nihayet bakabileceği bir
boy aynası bulduğunu söylemesini örnek olarak verir.89
19. yüzyılda Osmanlı ekonomisinde serbest dış ticaret rejiminin 1838’den
itibaren uygulanmasıyla siyasal ve ekonomik gücü elinde bulunduran sınıfların gündelik
yaşamlarında ve tüketim alışkanlıklarında değişim ortaya çıktı. Gümrük gelirlerindeki,
dolayısıyla hazine gelirlerindeki artış devletten ücret alan kitlelerin alım güçlerinde,
tüketim olanaklarında genişlemeye yol açtı. Belli bir kesimin Avrupa mallarını hızla
tüketmeye başladığı bu süreçte özellikle İstanbul, batı mimarisi karakteristiklerine sahip
yalılar ile bezenmeye başladı. Bu yeni yaşam biçimi ve tüketim alışkanlıkları Osmanlı
ülkesinde yabancı sigorta şirketlerinin yerleşmesinin en önemli nedenlerindendi.90
87 Kazgan vd., s.25-30. 88 İlber Ortaylı, Osmanlı Toplumunda Aile, Pan Yayınları, İstanbul 2004, s.105. 89 XVIII. yüzyılda dış ticaret artışı bazı şehirlere zenginlik getirmiş, konut mimarisinde değişiklik ile ilginç mimari eserler ortaya çıkmıştır. Ortaylı, Osmanlı Toplumunda Aile ,s.106. 90 Kazgan vd., s.33. Batıdan gelen yeni tüketim biçimleri azınlıklar yanında saray, yüksek kademe devlet adamları ve görevlilerinin ailelerini de kısa zamanda sarıvermişti. Bu iddiamızı doğrulamak için 1850’li yılların sonunda Ceride-i Havadis ‘te (1273–1858, S. 20) “…Komzencer namında tüccardan bir adam bu defa Paris ve Londra’dan Gadi ve Armonyum namında kırk kadar körüklü piyano getirerek iki bin kuruştan dört bin beş yüz ve on bin kuruşa kadar Beyoğlu’nda Gazino nam mahalde satmakta bulunmuş ve bundan başka başka altın yaldızlı gayet nefis ve zarif bir piyano daha satılık olduğundan ve bunların şubesinden olmak üzere nota ve müzika konulması için dolaplarla piyano iskemlesi dahi bulunduğundan, arzu edenlerin mahalli mezkureye gidip bunları tetkik etmeleri ilan kılınmıştır…” İş bu piyano ile bitmiyordu, saç boyasından çeşitli ilaçlara kadar ithal malı kullanımı yaygınlaşmıştı. Dış ticaretteki değişimin yaşam tarzı üzerinde neden olduğu değişiklikler için bk.Kazgan, Finans Kapitali…, s.95-104. Ayrıca Tanzimat döneminde Osmanlı toplum yapısındaki sosyo-kültürel değişim için bk., İlber Ortaylı, İmparatorluğun En Uzun Yüzyılı, İstanbul, 2006. s.237.
29
Ahmed Cevdet Paşa Tezakir’de;
“İstanbul içinde ahz-u ita çoğaldı. Esnaf güruhu zengin oldu. Bir aralık Mehmed Ali Paşa hanedanından pek çok paşalar ve beyler ve hanımlar Mısır’dan savuşup İstanbul’a döküldüler ve külliyetli akçeler getirip bol bol harc ederek İstanbul süfehasına sû-i emsal gösterdiler. Sefahat vadisinde yeni çığırlar açtılar. Hele Mısırlı hanımlar alafranga melbusat ve sair tecemmülata rağbet edip İstanbul hanımları ve ale’l-husus saraylılar dahi taklid eder oldular ve Mısırlıların ekseri gali bahalar ile hane ve sahil-hane ve akarat-ı sâire aldılar. Bu cihetle Dersaadet’te emlakin kıymeti fevkalade terakki buldu ve İstanbul’da bir servet-i kazibe peyda oldu….”91
ifadeleriyle 1850’li yıllarda İstanbul’da lüks tüketimin yaygınlaşmasına ve kamu
alanında yaşanan tüketim alışkanlığındaki değişikliğe dikkat çekmiştir.
Modern okullarda eğitim alan bürokrasinin yüksek kültür seviyesi de tüketim
alışkanlıklarında değişikliğe zemin hazırladı. Seçkin zevkler edinme ve tüketim eğilimi
arttı. İstanbul’da Avrupa tarzı dükkanlar ve eğlence alışkanlıkları yayıldı.92 Ekonomik
faaliyetlerin genişlemesiyle birlikte Avrupa’dan ithal edilen lüks tüketim mallarını satan
dükkanlar, bar, lokanta, tiyatro gibi yeni alanlar Beyoğlu ve civarında açılmakta ve
geniş rağbet görmekteydi.93
Osmanlı Devleti’ndeki bu değişimin ve sermaye birikiminin simgesi
niteliğinde olan Beyoğlu’nda çıkan 1870’teki büyük yangından, daha çok Avrupalıların
ve onlarla ilişkideki gayrimüslimler ve Levantenler gibi görece zengin bir nüfus
tabakasının etkilenmesi yangın sigortası talebine yol açtı ve Osmanlı Devleti’nde
nakliye dışında bir alanda da yabancı sigorta şirketleri faaliyete geçti. Bunu hayat ve
diğer sigorta branşları izledi.94
Pera’nın, kentin Avrupa finans kapitali ile ilişkisinin bulunması, bir anlamda
finans merkezi olması, Pera yangınının Osmanlı Devleti’nde sigorta şirketlerinin
91 Cevdet Paşa, Tezakir 1-12,Yayınlayan, Cavit Baysun, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara 1986, s.20. 92 19. yüzyılda Osmanlı’da modernleşme ve yaşam tarzındaki değişim sürecine zemin hazırlayan etkenler için bk. Karpat, Osmanlı’da Değişim, Modernleşme ve Uluslaşma, s.485; Batılılaşmacı padişahların ve Tanzimat’ın önde gelen yöneticilerinin tüketim kalıplarının değişmesi ile ilgili bk. Tezel, Cumhuriyet Döneminin İktisadi Tarihi (1923-1950), s.71. 93 Aktar, s.175. 94 Baskıcı, Osmanlı Anadolusu’nda… , s.35; Osmanlı ülkesinde buharlı gemilerin navlunları süratle ucuzlatması ve yangınlar ahşap yapıların yerine kagir işyeri ve mesken yapımına zemin hazırladı. Kazgan, Finans Kapitali…, s.85.
30
faaliyete geçmesinin başlangıcı olarak gösterilmesinde etkilidir. 1870 Pera yangınında
500’den fazla büyük yapı tamamen yanmış, 3000 kadar ev ve işyeri de harab olmuştu.
Galatasaray’da başlayan yangın geniş bir alana yayılmış ve içinde İtalyan sefaretinin de
bulunduğu çok sayıda yapının zarar gördüğü yangında çok sayıda insan da hayatını
kaybetmişti.95 1870 Pera yangınında 3.000 evin yanması bina sahiplerinin iflasına neden
oldu.96
Pera yangınından önce deniz sigortaları ile ilgili olarak Osmanlı Devleti’nde
Giorgio ve Roberto kardeşler tarafından 1862’de İstanbul’da Riunione Adriatica di
Sigurta (RAS)’ın bir acentesi açılmış ve 1874’e kadar faaliyetini sürdürmüştür. Pera
yangınından sonra İstanbul’da üç İngiliz sigorta şirketi (Sun, Northern ve North
British), 1878’de de Fransız La Fonciere İstanbul’da faaliyete başlamıştır.97
2.3. Osmanlı Piyasasında İlk Sigorta Uygulamaları
Osmanlı Devleti’nin batı ile artan münasebetleri sonucu, ticari hayat önceki
dönemlere göre büyük değişim göstermiş ve karşılıklı etkileşim sonucu farklılaşan
yaşam tarzı, Osmanlı toplumsal hayatına yeni kurumların girmesi ve batılı bir hayat
düşüncesinin gelişmesine zemin hazırlamıştır. Yaşamdan zevk alma, dünyevi
değerlerden ve imkânlardan daha fazla yararlanma isteğini artıran ve bu anlamda yaşam
tarzını koruyan ve bozulmasını önlemeyi amaçlayan birçok düzenlemeyi getirmiştir. İşte
bu ortamda gelişmeye çalışan sigortanın, Osmanlı toplumuna girişi, batılılaşma
düşüncesinin devletin resmi politikası olduğu dönemden itibaren başlamıştır. Bu
bölümde; Osmanlı Devleti’nde ilk sigorta uygulamaları, kurulan ilk sigorta şirketleri, bu
şirketlerin ve şubelerin kurulma aşamalarını inceleyeceğiz.
Osman Nuri Ergin’in hazırladığı Mecelle-i Umur-u Belediye’de ilk sigorta
uygulamaları ile ilgili olarak;
95 Kazgan vd. s.36. 96 Karpat, Osmanlı’da Değişim, Modernleşme ve Uluslaşma, s.498. Pera yangını verdiği zararların dışında yangın sigortacılığının gelişmesi, Beyoğlu’nun kâgir binalarla ve yangın nizamlarına uygun bir şekilde yeniden inşası, yangın yerlerinin planlanması, yeni yol ağının oluşturulması, yangına duyarlı inşaat koşullarının yerleşmesi ve itfaiyenin kurumsallaşması açısından önemli gelişmelere yol açmıştır. Murat Güvenç, Pervititch Haritaları: İstanbul İçin Bitmemiş Bir Araştırma Projesi, Jacgues Pervititch Haritalarında İstanbul, Çev. Zülal Kılıç, Proje Koordinatörleri Seden Ersoy, Çağatay Anadol, Tarih Vakfı Yayını, İstanbul 2003, s.12. 97 Kazgan vd.,s.36; Baskıcı, Osmanlı Anadolusu’nda …, s.6.
31
“Sigorta muamelatının Memalik-i Osmaniye’de hangi tarihten itibaren tatbik olunduğuna dair kati bir malumata destres olunamamıştır. Herhalde Tanzimat-ı Hayriyye’den ve bilhassa Avrupa ile iyiden iyiye münasebatımızın başladığı tarih olan Kırım Muharebesi’nden (1270) sonra memleketimizde ca-yı kabul bulduğuna hükmedilmektedir.” 98
ifadeleri yer almakta ve Osmanlı’da sigorta/sigortacılık konusundaki az
sayıdaki çalışmada bu bilgi referans olarak sunulmaktadır. Osmanlı ülkesinde faaliyet
gösteren sigorta şirketlerinin devletten resmi izin almamaları, hatta bu şirketlerin
birçoğunun kendi ülkelerinde resmi kayıtlarının olmaması (bağlı bulundukları
devletlerce musaddak olmamaları) kesin bir tarih verilmesini zorlaştırmaktadır. Ergin’e
göre sigorta muamelatı 1839 Tanzimat Fermanı’nın ilanından ve özellikle 1853-1856
Kırım Savaşı’ndan sonra Osmanlı ülkesinde kabul bulmuştur.
Bülent Nuri Esen, Sigorta Bilgisi adlı çalışmasında;
“17. yüzyıl sonuna ait, Ermeni veya Yahudi tacirlerle, yabancı şahıslar arasında çıkan ihtilafları halleden bazı Garp memleketleri mahkemelerinden verilmiş kararlar, sigortanın Türkiye’de de tatbik edildiğini ortaya koymaktadır. Bundan başka, Liman Odası’nın salahiyetleri hakkındaki metinlerden, bu merciin sigorta anlaşmazlıklarına da bakacağı anlaşılıyor. Bu itibarla, müessesenin memleketimizde kullanılmakta olduğuna tereddüde yer yoktur.”99
ifadeleriyle Osman Nuri Ergin’in Mecelle-i Umur-u Belediyye’sinde
sigortacılığın ortaya çıkışı konusundaki belirsizliği kuvvetlendirmekte ve Ergin’in
verdiği tarihten daha eski bir döneme işaret etmektedir. 17. yüzyıl sonunda Osmanlı
tebaasından gayrimüslim vatandaşların yabancı tüccarlarla sigorta yaptıklarına; bu iki
grup arasında çıkan ihtilaflar hakkında bazı batı ülkelerinin mahkemelerinde verilmiş
kararların olması ve Liman Odası’nın yetkileri hakkındaki metinlerde sigorta
anlaşmazlıklarına da bakacağına dair ifadeleri delil göstermektedir. Bu çalışmada hangi
batı ülkelerinin mahkemelerinde bu tarz kararların verildiği, yaşanan ihtilafların ne gibi
konulardan kaynaklandığı, bunların boyutu ve verilen kararlar hakkında bilgi
98 MUB, C.3, s.1150; Esen, Sigorta Bilgisi çalışmasında memleketimizde sigortanın hangi tarihten beri yapıldığının kesin olarak söylenemeyeceğini, muhakkak olan bir nokta varsa onun da, sigortanın Müslüman Türkler tarafından uygulanmasının çok yeni olduğunu, Osmanlı devrinin büyük kanun hareketini teşkil eden I. Süleyman dönemi kanunlarında sigortaya dair tek bir kelimenin bulunmadığını,1569 tarihli bir ahitnamede selametlik resminden bahsedilse de bunun sigortada olduğu gibi hasar halinde ödenecek tazminata karşılık verilen prim gibi olamayacağının ifade etmektedir. Esen, Sigorta Bilgisi, s.10. 99 Esen, Sigorta Bilgisi, s.10. Ayrıca bk. Akpınar, s.36.
32
verilmemektedir. Ancak 17. yüzyıl sonlarında şahıslar arasında sigorta uygulamasına
müracaat edildiği anlaşılmaktadır.
İbn-i Hazim Ferid‘in Beyanulhak‘ ta “Sigorta” başlıklı yazısında yer alan;
“Bizde sigorta acentesi iptida Sakız’da sonra Dersaadet’te teşekkül etmiş, fakat merkezleri Memalik-i ecnebiyyede bulunması ve nizamat-ı dahiliyeleri devletçe gayr-ı malum olması hasebiyle bu nevi hisseli komandit ve anonim şirketleri aleyhine dava ikamesi meselesi müşkül bir renk almıştır.”100
ifadelerine göre ilk sigorta acentesi Sakız’da daha sonra İstanbul’da
kurulmuştur. Bu sigorta şirketinin ismi, bağlı olduğu ülke, kuruluş tarihi, faaliyet
gösterdiği alan belirtilmemiştir. Osmanlı’da sigortacılık konusunda yapılan çalışmalar
ilk sigorta acentesinin, İstanbul’da kurulduğunu iddia etmektedir. Çalışmamızda, resmi
izin alarak kurulan şirketlerin incelendiği bölümde de görüleceği gibi, Sakız’da 1891
yılında Le de Sur Şirketi, resmi izin alarak kurulmuştur. 1891 öncesinde burada kurulan
bir şirket kaydı elimizde ve yapılmış çalışmalarda mevcut değildir. Bu tarihten önce
Sakız dışındaki Osmanlı topraklarında faaliyet gösteren sigorta şirketleri vardır. İbn-i
Hazim Ferid yazısında sigortacılık konusundaki boşluklara da dikkat çekmiştir.
Kültür Bakanlığı ve Tarih Vakfı’nın ortak çalışması ile hazırlanan Dünden
Bugüne İstanbul Ansiklopedisi’nde yer alan Sigortacılık maddesinde; İstanbul’da
sigortacılığın izlerine 18. yüzyılın sonlarında rastlandığı ifade edilmiş ancak bu ilk
sigorta uygulamasının hangi tarihte, nasıl ve kimlerce uygulandığı konusunda bilgi ve
kaynak verilmemiştir. Yine aynı çalışmada, 19. yüzyılın başlarında Galata sigortacılığı
adı verilebilecek bir sigortacılık döneminin yaşandığı, Galata sigortacılığının en
belirgin tarafının, sigorta kuruluşlarının yerleşik sermaye ile değil, Osmanlı ülkesinde
yaşayan Levanten ya da yabancı uyruklu kişilere acente verilmesiyle geliştiği
vurgulanmıştır. 101
Sigorta Rehberi’nde Tanzimat’a kadar mukadderata teslimiyet ve mütevazı
ihtiyaçların sigortayı düşünmeye imkan vermediği ifadesi kullanılmakta, Osmanlı’da 100 İbn-i Hazim Ferid , Siyaset-i Şeriyye, Sigorta- Tarifi- Aksamı- Bidayet-i Teşkili-, Beyanülhak,Cemiyet-i İlmiye-i İslamiyenin Neşr-i Efkarıdır, 14 Rebiülevvel 1327-23 Mart 1320, No:27-29. Sene 1, s.633. Ayrıca bk.; Avcı, s.436. 101 Dünden Bugüne İstanbul… Sigortacılık, s.549. Yerasimos, Azgelişmişlik Sürecinde Türkiye, C.II, Tanzimattan I. Dünya Savaşına, s.23-24.
33
sigorta uygulamalarının başlangıcı olarak Tanzimat Fermanı sonrası verilmektedir.102
Osmanlı Devleti’nde sigorta kavramının kullanılması ve ithalat işlemlerinde
sigortanın payının gösterilmesi 1833’lere dayanır. Şevket Pamuk ithalat-ihracatta
ulaştırma ve sigorta masraflarını “Osmanlı Ekonomisinde Bağımlılık ve Büyüme” adlı
çalışmasında hesaplamıştır. Pamuk adı geçen çalışmasında; toplam ticaret tutarları
içinde sigorta masraflarının payını göstermiştir. Örneğin; İngiltere’ye yapılan Osmanlı
ihracatında sigorta primlerinin toplam ticaret tutarı içindeki payı, 1833’de yüzde 5.25,
1853’de 3.89, 1873’de yüzde 3.18, 1893’de yüzde 2.24, 1913’de 1.92 olarak
gerçekleşmiştir.103
Osmanlı hukukunda sigorta faaliyetlerine ilişkin ilk ibare 28 Temmuz 1850
tarihli Kanunname-i Ticaretin 29. maddesinde yer almış ve kara sigortasından önce
deniz sigortasına ilişkin yasal düzenlemeler gelişme göstermiştir. 21 Ağustos 1863
tarihli Kanunname-i Hümayun-ı Ticaret-i Bahriye’nin on birinci bölümü sigorta
konusuna ayrılmıştır.104
Emperyalizmin Türkiye‘ye Girişi adlı çalışmasında Orhan Kurmuş; yanma
tehlikesi yüksek olan sıkıştırılmış pamuk balyalarının nakli ve depolanması riski
karşısında tüccarların riski paylaşacak bir sigorta şirketinin kurulması için çaba
harcadıklarını, ancak bu çabaların bilgi ve sermaye yetersizliği yüzünden sonuçsuz
kaldığını belirtmektedir.105
Osmanlı Anadolusu’nda Sigortacılık 186-1914 adlı makalesinde Murat
Baskıcı, 1860 öncesinde Türkiye’de sigorta faaliyetleri hakkında bilginin mevcut
olmadığını ifade eder.106
Halil Mirat Yenel’in, Sigorta Endüstrimize Ait Etüdler çalışmasında, 1865
Hocapaşa ve Kumkapı yangınları ve 1870’teki büyük yangın sonrasında “L’Imperial” 102 Sigorta Rehberi, s.I. 103 Pamuk, Osmanlı Ekonomisinde….,s.174-175. Ayrıca bk. Ererdi, s.21. 104 Kazgan vd., s.25–30. Bu kanun 1908 tarihli Napolyon Kanunu’na, o kanun ise 1681 tarihli “Ordonance de la Marine” adlı mevzuata dayalıdır. Arseven, s.416. 105 “1863 yılında Londra Sun Insurance Kompany İzmir’de bir şube açtığı zaman, Türkiye’de gemicilik riskleri dışındaki riskleri de paylaşan ilk sigorta şirketi kurulmuş oldu. Şirketin primleri genellikle yüksek olarak nitelendirildiyse de, tüccarlar bütün depoları yangın tehlikesine karşı sigorta ettirmekte gecikmediler.” Orhan Kurmuş, Emperyalizmin Türkiye’ye Girişi, Savaş Yayınları, Ankara 1982, s.70. 106 Baskıcı, Osmanlı Anadolusu’nda…,s.5.
34
ve “La Sun” adlı iki İngiliz şirketinin Osmanlı topraklarında faaliyete geçmesinin
Osmanlı Devleti’nde sigortacılığın ilk adımları olduğu ifade edilir. Hatta bu çalışmada
1870 tarihi Türkiye’de sigorta sanayinin doğum tarihi olarak kabul edilir.107
Wolfgang Müller- Wiener, Bizans’tan Osmanlı’ya İstanbul Limanı adlı
çalışmasında, liman işleyişindeki tatsız olayları örneklendirir. 1870’lerde kazalardan
başka limanlara demirlemiş gemilerin saldırılara uğramasının sıklaştığını, hem
mağdurları koruma hem de suçun kimde olduğunu belirlemeye yönelik
konsolosluklardaki mahkemelerin yerini almak üzere, bu tür vakaların görüşüleceği bir
denizcilik mahkemesinin kurulduğunu belirtir. Yine bu çalışmada, bazı Avrupalı
sigorta şirketlerinin Osmanlı topraklarında faaliyete geçerek isteyenlerin gemilerini ve
yüklerini sigortaladıkları, Stamboul, 16.8.1876’da Caisse Maritime de
Constantinople’un 1848’den beri İstanbul’da faaliyet gösteren Neos Triton sigorta
şirketinin devamı olarak” ilan edildiği ifade edilmektedir.108
Buraya kadar saydığımız çalışmalara bakarak Osman Nuri Ergin’in “Sigorta
muamelatının Memalik-i Osmaniye’de hangi tarihten itibaren tatbik olunduğuna dair
kati bir malumata destres olunamamıştır.” ifadesi isabetli gibidir. Malumat yok
değildir ancak verilen bilgiler içerisinde kati bilgiyi tespit etmek zor görünmektedir.
Ayrıca ilk sigorta uygulamalarının tüccarlar/kişiler arasında yapıldığı anlaşılmaktadır.
Mevcut çalışmalar ve elimizdeki Osmanlı Arşivi belgelerinden hareketle Osmanlı
ülkesinde malların naklinde sigorta uygulamasına acentelerden, modern sigorta
uygulamasından önce müracaat edildiği söylenebilir. Osmanlı Devleti’ndeki ilk sigorta
uygulamalarına dair verilen bilgiler içerisinde elinizdeki bu çalışmanın ulaştığı sonuca
en yakın olanı Wolfgang Müller- Wiener’in çalışmasıdır.
26 Kasım 1799 tarihli bir belgede İngiltere’de ikamet eden sefir İsmail Efendi,
donanma için lazım olan mühimmatın sigorta ettirilmesinin gerekli olup olmadığını,
107 Yenel, s.6-7. İstanbul Umum Sigorta Şirketi Müdürü Osman Necdet Tuğrul 1994’te İktisadi Yürüyüş’te Türkiye sigortacılığının menşei ile ilgili, “Türkiye sigorta endüstrisinin menşei hakkında müsbet kayıt bulunmamaktadır. Eldeki bilgilere göre; Türkiye’de sigorta ihtiyacı 1870 Beyoğlu yangını ile duyulmuş, bu tarihten itibaren yabancı şirketler Türkiye’de faaliyete başlamışlardır. İlk sigorta acenteleri 1872’de kurulan Northern, North British ve Sun şirketleridir.” ifadelerini kullanır. Osman Necdet Tuğrul, İstanbul Umum Sigorta Şirketi, İktisadi Yürüyüş Sigorta Özel Sayısı, Sayı 112, 30 Ağustos 1944, s.69. 108 Wolfgang Müller-Wiener, Bizans’tan Osmanlı’ya İstanbul Limanı, Çev. Erol Özbek, Tarih Vakfı Yurt Yayınları, İstanbul 1998, s.148 ve 6. Bölüm dipnot 229.
35
olacaksa ne vechile olacağını ve bu keyfiyetin kendince meçhul olduğunu belirterek
nasıl hareket edeceğini sormaktadır. 19. yüzyılda ticaret yaptığımız devletlerin belki de
başında gelen İngiltere’de bulunan Osmanlı Sefiri’nin yazısı sigorta uygulamasının yeni
ve/veya yaygınlaşmamış olduğunu göstermektedir.109
19 Mayıs 1833 tarihli belgede Ordu-yu Hümayun Halep ve Antalya taraflarına
vardığı zaman tayinatı hazır bulunmak için daha evvel ihtiyaten İskenderun ve
Süveydiye limanlarına ve münasip iskelelere gönderilecek fazla miktarda arpa, buğday
ve peksimedin müste’men (aman verilmiş, ecnebi tebaasından olan kimse) sefinelerle
nakli için sigorta senedi tanzimi Zahire Nazırı Hacı Veli Ağa’dan istenmiştir. Nazır,
Balzak adında Fransız tüccarı ile mezkur malzemenin güvenli bir şekilde mahalline
ulaşması için mukavele yapmıştır. Masrafların Zahire Hazinesi’nden karşılanacağının
belirtildiği bu mukavele sigorta muamelesinin, bir şirket veya acente ile değil Osmanlı
Devleti’nde ticaret yapma izni bulunan tüccarla yapıldığını ortaya koymaktadır.110
Sigortanın hangi şartlarda yapıldığını gösteren Fransız tüccar Balzak ile
yapılan mukavelede yer alan yedi madde özetle şöyledir;
Birinci mad.; Balzak Devlet-i Aliye tarafından İskenderun ya da o sahilde
girmesi kolay olan diğer iskelelere gönderilen zahireyi (Bu zahire ve miktarı EK:I’de
yer almaktadır) emniyet ve selamet içerisinde götürmeyi taahhüt etmektedir.
İkinci mad.; gönderilecek zahirenin cins ve miktarına göre ödenecek sigorta ve
navl ücretleri ve bunların ödeme şekli verilmiştir.
Üçüncü mad.; gönderilen zahirenin muhtemel tehlikelere karşı, geminin
fırtınaya yakalanıp kazazede olması, Mısır gemileri tarafından ahz ve zabt edilmesi
halinde Balzak tazmin edeceği miktarı taahhüt etmiştir.
Dördüncü mad.; sefinelere yüklenen zahire yangın olup ta ziyan olursa Balzak
katiyen mesul olmayacaktır.
109 BOA, HAT. 145/6086, 27 C. 1214-26 Kasım 1799. 110 BOA, HAT. 360/20068, 29 Zilhicce 1248/19 Mayıs 1833; BOA, HAT. 360/20068 A. 29 Zilhicce 1248/;19 Mayıs 1833 BOA, HAT. 360/20068 B. 29 Zilhicce 1248/19 Mayıs 1833. Zahire Nazırı ile Fransız tüccar Balzak arasında yapılan sigorta sözleşmesi için EKLER bölümünde EK I’e bk.
36
Beşinci mad.; İskenderun körfezi Mısır gemilerince muhasara edildiği takdirde,
Balzak’ın gemileri yanaştıracağı iskeleler belirtilmiştir.
Altıncı mad.; zikredilen gemiler İskenderun veyahut diğer iskelelerden birine
emniyet ve selamet içerisinde ulaştığı anda, Balzak’ın o taraftaki adamları aracılığıyla
zikredilen zahire Devlet-i Aliye memurlarına tehir edilmeksizin teslim edilip,
ellerinden cins ve miktarı ve tarihi açıklanan iki nüsha olmak üzere iki kıta
mühürlenmiş makbuz senetleri alıp bir kıtası gemi kaptanına diğeri de Balzak’ın
adamlarına verilecektir.
Yedinci mad; Zahire Nazırı ile Balzak adındaki tüccar arasında mukavelesi
yapılan zahirenin gönderilen mahalle ulaştığı haberi geldikçe bedelin ödeneceği ifade
edilmiştir.
Miktarı belirlenmiş zahire, tespit edilen ücretle (sigorta için % 10 rakamı
verilmiş), deniz kazaları, düşman tehlikesi, alınma, el konulma gibi durumlara karşı
sigortalanmış, Balzak adındaki Fransız tüccarın devlete teminat göstererek hangi
şartlarda ödeme yapacağı sözleşmede belirtilmiştir. Sözleşmede dikkati çeken bir nokta
ise, malların yanma tehlikesine karşı tüccarın mesuliyeti kabul etmemesidir. Nakliye
sigortası yapılmasına rağmen yangına karşı tedbir alınmamıştır. Bu durum, sigorta
uygulamalarında nakliyatın önceliğini ve yangın sigortalarının daha sonra geliştiğini
göstermektedir. İleride yangınlar ve yangın sigortaları konusunu ele alacağız.
İstanbul’da vekili bulunan Hocabey Sigorta Şirketi ile ilgili yazışmadan
hareketle, Osmanlı ülkesinde 1849’da sigorta şirketi adına faaliyet gösterildiğini
söyleyebiliriz. Yazının Rusya elçiliğinden gönderilmiş olması bu sigorta şirketinin Rus
şirketi olduğunu göstermektedir. Osmanlı Devleti’ndeki sigorta şirketleri ile ilgili
problemlerde çoğunlukla elçiliklerle muhatap olunduğu unutulmamalıdır. Bir
acentenin/şubenin olup olmadığı belgede açıkça ifade edilmemiştir. Hangi tarihte
kurulduğu, şirketin ya da vekilinin Osmanlı Devleti’nde hangi tarihte faaliyete
başladığı, sermaye miktarı, İstanbul dışındaki faaliyet merkezlerini bilemediğimiz
Hocabey Sigorta Kumpanyası’nın vekili Rusya tebaasından Atnas Espandolidir.
Espandoli’nin, Hocabey’de (Odesa) sigortalanmış, Yunan bayrağı altında olan bir kıta
37
geminin Bartın ve Amasra limanlarında demir atmışken, taşıdığı mallardan büyük
kısmının denize atıldığını haber vermesi üzerine, Kastamonu Vilayeti’ne gönderilen bir
yazı ile kokoroz yüklü gemiden kalanların tahkik/tespiti ile elde tutulması ve gerekli
işlerin yapılması sırasında belde memurlarının himaye ve yardım etmesi istenmiştir. 111
8 Şubat 1853 tarihinde, Karaburun’da fırtınanın etkisiyle karaya oturan gemiyi
ve yükünü kurtarma adına mümkün mertebe gayret edilmesi, Triyeste Sigorta
Kumpanyası’nı zarardan kurtarmak için kumpanyanın “bu tarafta” bulunan acentesi
tarafından gönderilecek kişiye Karaburun memurları ve zabitânının gereken yardımı
yapması istenmiştir.112
Hariciye Nezareti ile Tulca Kaymakamlığı arasındaki bir kıta yazışmada yer
alan;
“sefine-i mezkure Dersaadet'de bulunan Yunanlı Diyanamano nâm kimesnenin sigortasında bulunduğuna mebni meblağ-ı mezburun merkûme verilmek üzere ol tarafda bulunan vekîli Yanko Apsomolu'ya teslîm ve … fi'l-hakîka sefîne-i mezbûre burada Yunanlı merkûmun sigortasında bulunduğu sûretde ne sebeble tüccâr-ı merkûme telefi hâlinde zâmin olmuş ve eşyâ tahmîl etmişdir ve eşyânın dahi merkûmâna verilmesi neden iktizâ eylemişdir buralarının bi'l-etrâf tahkîkiyle îzâhan iş‘ârı…”
ifadeleri İstanbul’da tüccarlar nezdinde sigorta uygulamasına müracaat edildiğini
göstermektedir.113 Arşiv belgeleri içinde 1850 tarihi itibariyle bu tarz sigorta
uygulamalarına sıkça rastlanmaktadır. Bu durumun sigorta şirketleri için zemin
hazırladığı düşünülebilir.114
111 BOA, A.DVN.DVE.(1), 14/20, 8 Ra.1265-1 Şubat 1849. BOA.A.DVN.DVE(2)-14/20,8 Rebiülevvel 1265/1 Şubat 1849. Bu belgeler için EKLER bölümü EK II’ye bk. 112 BOA.HR.MKT.64/51.28 Rebiülevvel 1292/8 Şubat 1853. Bu belge için EKLER bölümü EK III’e bk. Bu yazışma Triyeste Sigorta Kumpanyası, Avusturya Sefareti, Kaza-yı Erbaa arasında yapılmış ve Kaza-yı Erbaa Kaymakamlığı’ndan işlerin kolaylaştırılması istenmiştir. O dönemlerde; Terkos ve Kurâ-yı Suyolu, Küçük Çekmece, Büyük Çekmece ve Çatalca Kaza-yı Erbaa olarak adlandırılıyordu. Bu konuda bk.Tahir Sezen, Osmanlı Yer Adları, T.C. Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü Yayın Nu:21, Ankara 2006, s.303. Bu konuda ayrıca Ahmet Tabakoğlu’nun basılmamış çalışması “İstanbul’un İktisadi ve İçtimai Tarihi” çalışmasından yararlanılmıştır. 113 BOA, HR. MKT. 69/94. 2 Rebiülahir 1270/2 Ocak 1854. Bu belge için EKLER bölümü EK IV’e bk. 114 27 Kasım 1853 tarihli bir belgede gönderilecek geminin sigortalanmasının münasib olacağı, ol vechile icabının suret-i icrası İhtisab Nezareti’ne sorulmuştur. BOA, A.MKT.NZD. 102/26. 25 Safer 1270/27 Kasım 1853 ; 14 Aralık 1853 tarihli diğer bir belgede İhtisab Nezareteinden gönderilen surette sigortalanmasının kabul edilemeyeceği lede'l-i‘tâ ol sûretle sigorta tutulması kabûl olunamayacağından usûlü vechile sigorta bulunur ise îcâbının icrâsı ifade edilmiştir. BOA, A.MKT.NZD.104/86. 13 Rebiülevvel 1270/14 Aralık 1853.
38
2.4. Osmanlı Piyasasında İlk Sigorta Şirketleri
Osmanlı Devleti’nde 19. yüzyılda dış ticaret hacmindeki artış, yaşam
tarzındaki değişiklik yeni faaliyet alanlarının ortaya çıkmasına zemin hazırladı.
Sigortacılık, yabancı sermayenin bu dönemde ilgi gösterdiği alanlardandı. Nakliye
sigortacılığı ile piyasada etkili olmaya başlayan sigorta faaliyetleri, yangın, hayat, kaza
vs. alanlarda da rol almaya başladı. Önceleri temsilci/acenteleri vasıtasıyla faaliyet
gösteren, işlerini yurt dışı merkezlerden yürüten sigorta şirketleri başta Dersaadet olmak
üzere Osmanlı şehirlerinde şubeler açmaya başladılar.
Osmanlı ülkesinde faaliyet gösteren sigorta şirketlerinin büyük kısmı devletten
resmi izin almadan, ruhsatsız faaliyet göstermekteydiler. Birçok sigorta şirketi kendi
ülkesi tarafından da tasdik edilmemişti. Piyasada faaliyet gösteren şirketlerin
Osmanlı’da faaliyete başladıkları ya da piyasadan çekildikleri tarihi tam olarak tespit
etmek pek mümkün görünmemektedir. Resmi kayıtlarla piyasaya girmeyen bu
şirketlerin piyasadan çekilmesi de resmi kayıtlarla olmuyordu.
Bu bölümde elimizdeki belgeler ışığında Osmanlı Devleti’nde faaliyet gösteren
şirketlerin kuruluş/teşekkül ve şube açma süreçlerini inceleyeceğiz. Ayrıca bu bölümde
Osmanlı ülkesinde faaliyet gösteren şirketlerin isimlerini, bağlı oldukları ülkeleri,
faaliyet alanlarını ve faaliyet gösterdikleri merkezleri de mevcut çalışmalar ve
belgelerimiz doğrultusunda tespit etmeye çalışacağız.115 İlk sigorta uygulamalarında da
belirttiğimiz 1848’den itibaren İstanbul’da faaliyet gösteren Neos Triton sigorta şirketi,
1849’da Hocabey Sigorta Kumpanyası adına bir vekilin İstanbul’da faaliyet göstermesi,
1853’te Triyeste Sigorta Kumpanyası’nın Osmanlı sınırlarında icra-yı muamele etmesi
ilk şirket uygulamaları olarak düşünülmelidir.
Dersaadet’te eczacılık yapan Yorgaki Anastayadi Efendi tarafından sigorta
kumpanyalarının muamelelerinin temini ile beraber bu kumpanyalardan hazinece
yararlanma hakkında bazı düşünceleri içeren bir layiha düzenlenmiştir. 4 Ağustos 1887
115 Osmanlı Devleti’nde faaliyet gösteren sigorta şirketlerinin isimleri, bağlı oldukları ülkeler, sermayeleri, faaliyet alanları ve faaliyet merkezleri konusunda bk. Baskıcı, 2002, s.9-13, 18-28; Ayrıca Osmanlı ülkesinde faaliyet gösteren sigorta şirketleri için bk. Sigorta Rehberi, 1942, s.II, VIII ve XIII; Esen, Sigorta Nedir?, s.24. Ayrıca Osmanlı ülkesinde kurulan Osmanlı, ya da esas faaliyeti Osmanlı topraklarında olan yabancı anonim şirketler ve bunlar arasında yer alan sigorta şirketleri için bk. Toprak, 1982, s.355-365 (Belgeler- Belge 1).
39
tarihli bu layiha, bize o dönemde sigorta kumpanyalarının kurulması, şubeler açılması
konusundaki boşlukları, Avrupa’daki uygulamalara kıyaslayarak anlama fırsatı
verecektir. Ayrıca Yorgaki Efendi İstanbul’da faaliyet gösteren ruhsatsız 36 sigorta
kumpanyası hakkındaki bilgileri de layihasına eklemiştir. Yorgaki Efendi Avrupa
seyahati yapmış, oradaki her çeşit kumpanya ve sigortaların tesisi ve şubeler açılması
konusundaki muameleleri bir bir incelemiş, Osmanlı ülkesindeki şubeleriyle
tatbikatında görülen yolsuzluklar ve boşluklar hakkında düşüncelerini raporunda
yazmıştır. Yorgaki Efendi, Avrupa’daki sigorta şirketlerinin bağlı oldukları devletten
önce ruhsat aldıklarını, ruhsat alabilmek için, sermaye miktarlarına göre kararlaştırılmış
teminatı yerine getirdiklerini ve daha sonra muameleye başladıklarını ifade etmiştir.
EKLER bölümü EK V’te yer alan tabloda verilen sigorta şirketlerinin Hükümet-i
Seniyye’nin (Osmanlı yönetiminin) iznini almaksızın Dersaadet’te şubeler açtıklarını ve
bunların sayılarının 36’yı bulduğunu belirtmiştir. Bu şirketlerden 16 tanesinin ahaliye
ilan ettiği sermaye miktarının bilindiği, diğer 20 şirketin sermaye miktarının henüz
bilinmediğine dikkat çekmiştir. Sermayesi bilinen şirketlerinin isimleri ve her birinin
belirli olan sermayesini ve bu sermayelerin toplamını vermiştir. Bu miktar 40.281.792
Osmanlı lirasıdır. Yorgaki Efendi, bu şirketlerin kontrol altına alınması,
mukavelenamelerine yapıştırılacak pul parasından hazineye bir gelir sağlanacağı,
temeettü’at-ı vâkı’alarından devletçe istifade olunamadığı, bu kumpanyaların
bazılarının parasız ve sermayesiz tesis edildiği ve bunların halkı soymakta oldukları,
sermayesi belli olmayan ve kuvvetli kefil göstermeyenlerin faaliyetlerinin
engellenmesinin gerektiğini ve saydığı bu muamelelerin Avrupa’nın her yerinde
uygulanmakta olduğunu ifade etmiştir.
Yorgaki Efendi’nin dikkat çektiği ve Osmanlı Devleti’nde ruhsatsız olarak
icra-yı muamele eden sigorta şirketlerini gösteren tabloda; 36 sigorta şirketi ile ilgili
şirket ismi, şirket adresi, direktörlerinin isimleri, faaliyet alanları, sermaye cinsi,
sermaye miktarı, sermaye miktarının Osmanlı parası olarak değeri, alınacak pul resmi
ve kuruş başlıkları altında bilgiler verilmiştir.116 Yorgaki Efendi’nin de hazırladığı
raporda dikkat çektiği boşluklara son vermek ve sigorta piyasasını düzenlemek isteyen
Osmanlı yönetimi 1887’de bir nizamname hazırlamıştır. Ticaret ve Nafia Nezareti
116 BOA, İ.DH.1043/ 82015, 17 Temmuz 1303/29 Temmuz 1887.
40
tarafından hazırlanan nizamname, devletin sigortacılığa, sigorta piyasasına tamamen
kayıtsız kalmadığını göstermektedir.
1887 Nizamnamesi ile Osmanlı ülkesinde faaliyette bulunmak isteyen şirketler
ruhsat almadan şube açamayacak, acente tayin edemeyeceklerdi. Ruhsat almak isteyen
şirketler sefaret ya da konsolosluktan tasdik edilmiş bir nizamname suretini Ticaret
Nezareti’ne sunacaklar, nizamnameleri uygun görülürse şirkete ruhsat verilecekti.
Ruhsat alan şirketler Osmanlı ülkesinde yasal işleri yürütecek bir vekili üç ay içinde
tayin edecekler ve sürekli bir ikametgah göstereceklerdi. Ancak sefaretler adli
kapitülasyonları bahane göstererek bu nizamnameyi tanımadılar, çok sayıda yabancı
şirket Osmanlı yönetiminin iznini almadan faaliyet göstermeye devam etti.117
Nizamnamenin ilanından çok kısa bir süre sonra yaşanan bir hadise
nizamnamenin henüz yeterince ciddiye alınmadığını belki de hiç alınmayacağını
gösteriyordu. 1 Kanunusani 1303 (13 Ocak 1888) tarihli belgede, Konya’da Avusturya-
Macaristan Devleti nezaretinde olan Franko Hongroise Hayat adındaki Peşte’de tesis
edilmiş sigorta şirketinden bir memurun abone bulma maksadıyla bazı mahallere ilanlar
astığı, mezkur şirketin elinde resmi izin olmadığının anlaşıldığı ve bu ilanların polis
marifetiyle toplatıldığı belirtilmiştir. Ticaret ve Nafia Nezareti’yle yapılan yazışmalarla
alınan cevapta;
“Memalik-i ecnebiyyede teşekkül eden anonim şirketlerinin Memalik-i Devlet-i Aliyye’de icra-yı muamelat için küşad veyahut tayin edecekleri acenteler hakkında kaleme alınıp mer’iyyet-i ahkamına irade-i seniyye-i hazret-i padişahi şeref-müteallik buyurulan ve sureti geçenlerde gazetelerle neşr ve ilan olunan nizamnamenin birinci maddesinde Memalik-i ecnebiyyede teşekkül eden bilcümle anonim şirketleri Hükümet-i seniyyeden istihsal-i ruhsat etmeksizin Memalik-i Devlet-i Aliyye’de şubeler tesis veyahut acenteler tayin edemezler.”118
şeklinde açıklanmış ve buna göre hareket edilmesi gerektiği ifade edilmiştir.
Sigorta şirketinin resmi ruhsatı olmaksızın vilayet dahilinde şube açamayacağı, ilan
asamayacağı ve icra-yı muamelat için her türlü teşebbüsatın men edileceği belirtilmiştir.
117 Toprak, Türkiye’de Milli İktisat, s.75. 118 BOA, DH.MKT.1492/15, 22 Cemaziyelahir 1305/6 Mart 1888.
41
2.5. Şirket Teşekkülleri, Şube ve Temsilcilikler
Bu başlık altında arşiv belgeleri ve mevcut çalışmalardan hareketle Osmanlı
Devleti’nde kurulan sigorta şirketlerinden resmi izin alarak faaliyete geçenleri tespit
etmeye çalışacağız. Resmi izin alarak kurulan şirketlerin yalnızca bizim çalışmamızda
yer alan şirketler olduğunu söyleyemeyiz. Bu çalışma bize sigortacılık konusundaki
boşlukları anlama açısından yardımcı olacak, Osmanlı topraklarında faaliyet gösteren
sigorta şirketlerinden çoğunun resmi izin almadan faaliyette bulunduklarını
gösterecektir. Çünkü Osmanlı ülkesinde faaliyet gösteren çok sayıda sigorta şirketi
varken resmi izinle kurulan şirket sayısı, kesin olmamakla birlikte 10’dur. Bu bölümde
bu şirketlerin kuruluşu ile ilgili çalışmalar ve yazışmaları inceleyeceğiz. Çalışmamızda
Osmanlı’daki ilk sigorta uygulamalarından başlayarak 1918’e kadar olan dönemi
incelediğimiz için bu dönemde açılan şirketleri inceleyeceğiz.
Surp Pırgiç Ermeni Hastanesi Dergisi özel ekinde yer alan Rossia Sigorta
Şirketi’nin verdiği bir ilan/reklamda, bu şirketin Sultan’ın 20 Mart 1870 tarihli fermanı
ile müsaadeli olduğu ifade edilmiştir. Rossia Şirketi’nin merkezi Rusya/Petersburg’dur.
Sermayesi 13.250.000 Ruble’dir. Yangın, hayat, kaza, nakliyat, seyahat kazaları, vitrin
kırılması için sigorta yapan şirketin Osmanlı topraklarındaki merkezi İstanbul’da Galata
rıhtımında Çinili Rıhtım Han’dadır.119
1891’de Osmanlı deniz taşımacılığındaki tehlikelere karşı sigorta işlerini icra
etmek üzere Sakız’da kurulacak Le de Sur şirketi için bir müracaat yapılmıştır. Bu
müracaat tetkik edilmiş ve kanunlara uygun olduğunun anlaşılması üzerine “bu şirket
başka bir tarz ayrıcalık tahtında bulunmayacağı cihetle” kurulmasında bir mahzur
görülmediğinden izin verilmiştir. Nizamnamesinin usule uygun hazırlandığı belirtilen
şirketin sermayesinin % 10’u ile yetinmeyip en azından üçte ikisinin tedarikinden sonra
muamelelere başlaması, şirketin üstleneceği risklere karşı kârından tutulacak ihtiyat
akçesinin % 10’dan % 20’ye tamamlanmasının gerektiği ifade edilmiştir.
Şirketin sermayesi 22.500 ve bunun da onda biri 2.250 Osmanlı altınından
ibaret olduğu için böyle cüzi meblağ ile şirketin büyük taahhütlere girişemeyeceği ve 119 Surp Pırgiç Ermeni Hastanesi Dergisi, 1900-1910 Salnamelerinde İlan ve Reklamlar, Surp Pırgiç Ermeni Hastanesi Vakfı Özel Koleksiyonu, 1999, s.36.
42
muamelatının mahalli gemilerin sigortasına has kalacağı tabii bulunmuş, ancak şirket
muamelelere başladığında teminat bedeli alacağından % 10 ihtiyat akçesinin
artırılmasına gerek görülmemiştir. Halka karşı kefil olmayan bazı anonim şirketlerin
sermayelerinin 50.000 liradan aşağı olmaması kararlaştırıldığı halde, (1887
Nizamnamesine göre) şirketin 22.500 liradan ibaret olan sermayesi yetersiz olduğundan
şirket sermayesinin 50.000 liraya tamamlanmasının gerektiği, şirketin çıkaracağı hisse
senetleriyle, işbu senetlerin bedellerinin 31’er lira ve bir çariyet (çar yek : dörtte bir) ve
adedinin dahi 1600’e tamamlanması yolunda tadilat yapılması ve 19. maddesine dahi
Fransa’da cari usule uygun olarak şirket ile şahıs arasında yapılacak sözleşmede
şirketin sermayesi ve her bir hisse için peşin olarak ödenecek akçe ve her sigorta
edilecek eşya kıymetinin en büyük haddi 1000 lirayı geçmeyeceği fıkrası ilave olunarak
gereğinin yapılması istenmiştir. Bu şartların yerine getirilmesi üzerine Le de Sur
şirketinin kurulmasına izin verilmiştir. Şirketlerin kuruluş aşamasında gösterdikleri
meblağın tamamı tedarik edilmeden de faaliyete başlayabildiği anlaşılmaktadır. Ayrıca
bu belge 1887 Nizamnamesi’nin hükümlerinin göz önünde bulundurulduğunu
göstermektedir.120
15 Şubat 1912 tarihinde İhtiyat-ı Milli Hayat Sigorta Osmanlı Anonim
Şirketi’nin dahili nizamnamesi gereğince “…15.000 liradan ibaret olan sermayesinin
tamamı imza ve % 10’u tediye ve yarısı dahi İtibarı Milli Bankası’na konulduğu ve bu
babda ibraz olunan resmi vesikalarla sabit olmasına binaen teşkili tasdik kılınmıştır.”121
Merkezi Galata Bahtiyar Hanı’nda olan şirket 75 sene müddetle kurulmuştur.122
Merkezi İstanbul’da olarak, İstanbul limanı dahil ve haricinde nakliye yapacak
küçük gemileri sigorta etmek, rehin alınan gemileri borç vererek çekmek, bu hususlarda
her çeşit işleri yapmak üzere, 75 sene müddet ve 25.000 lira sermaye ile “Merakib-i
120 BOA, YA.RES.53/35. 16 Kanun-ı Sâni 1306/28 Ocak 1891. Bu belge için EKLER, EK VI’ ya bk. 121 BOA, DH.İD.107/74. 26 Rebiülahir 1332/24 Mart 1914. Bu belge için EKLER, EK VII’ye bk. 122 I. Dünya savaşı şirketin faaliyetlerini olumsuz etkilemiş İzmir ve Beyrut şubelerini kapatmak zorunda kalmıştır. Muamelat kesildiği halde şirket ödemelerini sürdürmüştür. İhtiyat-ı Milli Hayat Sigorta Osmanlı Anonim Şirketi hakkında detaylı bilgi için bk. Memalik-i Osmaniyede Osmanlı Anonim Şirketleri, Ticaret ve Ziraat Nezareti, İstanbul Hukuk Matbaası, İstanbul 1334/1918, s.7-8.
43
Sagire-i Bahriye-i Osmaniye Sigorta Şirketi” namında bir sigorta şirketinin teşkiline
ruhsat verilmiştir.123
Merkezi Dersaadet’te olarak bilumum sigorta muamelatı icra etmek üzere 99
sene müddet ve 300.000 Osmanlı Lirası sermaye ile “Milli Sigorta Anonim Şirket-i
Umûmiyesi” adında bir şirket teşkili için ruhsat verilmesi kararlaştırılmıştır.124
Merkezi Dersaadet’te olarak hayat, yangın, nakliyat alanlarında faaliyette
bulunmak üzere 75 sene müddet ve 176.000 Osmanlı Lirası sermaye ile “Türkiye Milli
Sigorta Şirketi” adı altında bir sigorta şirketinin teşkiline izin verilmiştir.125
Merkezi Dersaadet’te olarak, gerek Osmanlı topraklarında gerek yabancı
memleketlerde sigorta muamelatı yapmak ve dahili nizamnamesinin 1. maddesinde
mezkur sigorta şubeleri ile iştigal etmek üzere 99 sene müddet ve 150.000 lira sermaye
ile İttihad-ı Milli Osmanlı Sigorta Şirketi’nin teşekkülüne izin verilmiştir.126
Merkezi Dersaadet’te olarak dahili nizamnamesinin 1. maddesinde yazılı
muamele ve hususlar ile iştigal etmek üzere 440.000 lira sermaye ve 99 sene müddetle
“Osmanlı Milli Umum Sigorta Şirketi” adında bir şirket teşkiline ruhsat verilmesi
Osmanlı İ’tibar-ı Milli Bankası tarafından istida edilmiş, dahili nizamname uygun
görülmüştür.127
1308’de Osmanlı kanun ve nizamlarına tabi olma şartıyla bir Osmanlı Sigorta 123 İrâde-i Seniyye Layihası; “Merkezi Dersaadet'de olarak Dersaadet Limanı dahil ve haricinde icrâ-yı nakliyât eden mavna ve emsâli merâkib-i sagîre-i bahriyeyi muhâtarât-ı bahriyeye karşı sigorta etmek ve bunların terhîni mukâbilinde ikrâzâtda bulunmak ve römorkörlerle cer etmek ve bu husûsâta müteferri‘ her nev‘ muâmelâtı îfâ eylemek üzere yetmiş beş sene müddet ve yirmi beş bin lira sermâye ile "Merâkib-i Sagîre-i Bahriye-i Osmâniye Sigorta Şirketi" namında bir Anonim şirket teşkîline Şura-yı Devlet ve Meclis-i Vükela kararlarıyla ruhsat verilmişdir. Bu irâde-i seniyyenin icrâsına Ticâret ve Ziraat Nezâreti memûrdur.” BOA, MV.227/158, (belgede gün ve ay belirtilmemiştir) 1330/1914. 124 BOA, MV. 234/29.29 Rebiülahir 1332/19 Mart 1914; BOA, MV.185/6 19 Kanun-u Sâni 1329/1 Şubat 1914. Bu belge için EKLER, EK VIII’e bk. 125 BOA, MV. 247/82. 8 Ağustos 1333/8 Ağustos 1917. Bu belge için EKLER, EK IX’a bk. Sergici, s.136. Merkezi idaresi İstanbul’da olan şirket yangın, nakliyat, hayat vs. sigorta hususatında muamaele edebilmeye ruhsatlıdır. Bu şirket hakkında bk. Memalik-i Osmaniyede Osmanlı Anonim Şirketleri, s.136-137. 126BOA, MV.249/63, 25 Cemaziyelahir 1336/7 Nisan 1918. Bu belge için EKLER, EK X’a bk. İttihad-ı Milli Sigorta Şirketi’nin kuruluş aşaması ve 1944’e kadar şirketin gelişimi ile ilgili bk. Vefik Sertel, Milli Bir Sigorta Şirketimiz: İttihadı Milli Türk Sigorta Şirketi, İktisadi Yürüyüş Sigorta Özel Sayısı, Sayı 112, 30 Ağustos 1944, s.66-67. 127 “Merkezi Dersaadet’de olarak merbûtan nizâmname-i dâhilîsinin birinci maddesinde muharrer muâmelât ve husûsât ile iştigâl etmek üzere dört yüz kırk bin lira sermaye doksan ve dokuz sene müddetle “ Osmanlı Milli Umum Sigorta Şirketi” nâmıyla bir şirket teşkîli için Osmanlı İ‘tibar-ı Milli Bankasına Şurâ-yı Devlet ve Meclis-i Vükelâ kararlarıyla ruhsat verilmişdir.” BOA, MV. 249/8. 16 Kanun-u Sâni 1334-16 Ocak 1918. Bu şirket hakkında ayrıca bk. Memalik-i Osmaniyede Osmanlı Anonim Şirketleri, s.143-145.
44
Şirket-i Umumiyesi kurulmuştur. Ergin, Osmanlı Sigorta Şirket-i Umumiyesi ile ilgili;
“…bunun da Osmanlı Bankası gibi yalnızca adı Osmanlıdır.” ifadelerini kullanır. Bu
şirketin yaptığı sözleşmeler Türkçe ise de ahaliden çok kendi menfaatlerini düşünmesi
konusunda diğer şirketlerden farkı yoktu. I. Dünya Savaşı sırasında birçok milli
şirketlerin kurulduğu aşamada bir de Mili Sigorta Şirketi kurulmuştu. Mütareke
sırasında bu şirket de diğerleri gibi tatil-i muamelata mecbur olmuştu.128
Osmanlı Sigorta Şirketi’nin hususi nizamnamesi hükmünce hayat sigorta
muamelatını icraya başlamışsa da bu muamelat üzere müddet için taahhüdatı
gerektirmesine ve şirketin müddeti 30 sene olup bunun da 9 senesi geçmiş olduğundan
şirketin isteği üzerine müddetin 99 seneye çıkarılması isteği üzere nizamnamenin buna
dair olan dördüncü maddesinin o yolda düzeltilerek gönderildiğine dair mazbata Şura-yı
Devlet Tanzimat Dairesi’nce okunmuş ve şirketin imtiyaz müddetinin uzatılması
maslahata uygun olmayacağından talebin reddi, keyfiyetin Ticaret ve Nafia Nezareti’ne
bildirilmesi kararlaştırılmıştır.129
128 MUB, C.3, s.1151. O.N. Tuğrul yazısında Osmanlı Sigorta Şirket-i Umumiyesi ile ilgili bilgi vermektedir; “Bu şirketin sermayesi 1.10 altın lira itibarı kıymette 40.000 hisseye münkasım 440.000 Osmanlı altınından ibaret olup yüzde ellisi tediye edildikten sonra şirket teşekkül etmiş ve dahili nizamnamesi Dersaadet Bidayet Mahkemesi Mukavelat Muharrirliği defterine 8 Teşrinisani 1892 tarihinde kaydedilmiştir. Şirket icap eden hazırlıklarını ikmal ederek 1 Temmuz 1893 tarihinde sigorta kabulüne başlamıştır. İlk Türk sigorta şirketi faaliyetini yangın sigortalarına hasreylemiş ve Osmanlı İmparatorluğu hududları dahilinde zamanla 200 kadar şube açmış...” Tuğrul, s.69. Tuğrul, Osmanlı Sigorta Şirket-i Umumiyesi için ilk Türk şirketi ifadesini kullansa da Ergin, bu şirketin yalnızca adının Osmanlı olduğunu söyler. 129 BOA, MV. 104/61. 4 Ağustos 1318/17 Ağustos 1902. 1910 yılında şirketin müddeti 99 seneye iblağ edilmiştir. Bu konuda bk. Tuğrul, s.69. Osmanlı Sigorta Şirket-i Umumiyesi hakkında bk. Memalik-i Osmaniye’de Osmanlı Anonim Şirketleri, s.92-94.
45
Tablo I; Osmanlı Devleti’nde Resmi İzinle Kurulan Sigorta Şirketleri (1870-1918)
Şirket İsmi Merkez Sermaye Kuruluş Tarihi
Faaliyet Alanları
Rossia Petersburg 13.250.000 Ruble
1870 Genel
Le de Sur Sakız 50.000 1891 Nakliye
Osmanlı Sigorta Şirket-i Umumiyesi
İstanbul 440.000 1892/1893 Genel ?
İhtiyat-ı Milli Hayat Sigorta Osmanlı A.Ş.
İstanbul 15.000 1911/1912 Genel ?
Merakib-i Sagire-i Bahriyye-i Osmaniye Sigorta Şirketi
İstanbul 25.000 1913 Deniz nakliye
Milli Sigorta Anonim Şirket-i Umumiyesi
İstanbul 300.000 1914 Genel
İzmir Nakliye Sigorta Şirketi
İzmir 100.000 1917 Nakliye
Türkiye Milli Sigorta Şirketi
İstanbul 176.000 1917 Hayat,yangın,nakliyat
İttihad-ı Milli Osmanlı Sigorta Şirketi
İstanbul 150.000 1918 Genel
Osmanlı Milli Umum Sigorta Şirketi
İstanbul 440.000 1918 Genel
Kaynak; Toprak, age, 357-365, Surp Pırgiç…, s.12-36, yukarıda da ifade ettiğimiz şirketlerin isimlerinin
geçtiği Osmanlı Devlet Arşiv belgeleri.
Zafer Toprak’ın Türkiye’de Milli İktisat adlı çalışmasında Osmanlı Sigorta
Şirket-i Umumiyesi’nin kuruluş tarihi 1892 olarak verilirken, Dünden Bugüne İstanbul
Ansiklopedisi’nin, “Sigortacılık” maddesinde bu tarih 1893 olarak verilmiştir.130
Toprak’ın çalışmasında İhtiyat-ı Milli Hayat Sigorta Osmanlı Anonim Şirketi’nin
kuruluş tarihi 1911 olarak verilmiştir. H.Cemal Ererdi’nin, Sigortacılığımızın Tarihi,
Commercıal Unıon Onuncu Yıl, çalışmasında da bu şirketin kuruluş tarihi olarak 2
130 Osmanlı Sigorta Şirket-i Umumiye’si 1892’de; Reji, Tütün İdaresi ve Duyun-u Umumiye’nin katkılarıyla, İstanbul’da 440.000 Osmanlı lirası sermaye ile kuruldu. Dünden Bugüne İstanbul…,Sigortacılık, s. 550; Toprak, Türkiye’de Milli İktisat,, Belgeler (Belge 1) s.357.
46
Şubat 1911 verilmiştir.131 Sigorta Rehberi, 1942; Kurmuş, 1974; Toprak, 1982
kaynaklarına dayanan Murat Baskıcı, 2002; çalışmasında 1911 tarihini kullanmıştır.132
Ticaret ve Ziraat Nazırı namına Dahiliye Nezareti’ne gönderilen 24 Mart 1914 tarihli
yazıda İhtiyat-ı Milli Hayat Sigorta Osmanlı Anonim Şirketi’nin 2 Şubat 1327/15 Şubat
1912’de suret-i katiye ve resmiyede teşekkülünün tasdik kılındığı ifade edilmiştir.133
Osmanlı Devleti’ne çok sayıda sigorta şirketi kurulup faaliyet gösterdiği halde
bunlar arasında resmi izin alarak kurulan şirket sayısının bu kadar az olması, Osmanlı
sigorta piyasasındaki kontrolsüzlüğü göstermesi açısından önemlidir. Açılan şirketlerin
İstanbul merkezli açıldığı, özellikle hayat sigortası alanında icra-yı muamele edecek
şirketlerin 99 sene müddetle çalışmak üzere izin aldıkları görülmektedir. Resmi izin
alarak kurulan sigorta şirketleri haricinde, bazı şirketlerin Osmanlı topraklarında şubeler
açma ve faaliyete geçme konusunda girişimlerine rastlanmaktadır.
Maliye ve ticaret hakkında bazı tetkikat yapmak üzere Selanik ve Manastır’a
gideceği beyanıyla Bulgar Milli Bankası Müdürü Mösyö İvan Brakalof ile Manastır ve
Üsküp’te şubeler açmak için gereken şartları incelemek üzere İstanbul’a gelip oradan
Selanik ve Üsküp’e gidecek olan Sofya’daki Balkan Sigorta Kumpanyası Müdür
Muavini Mösyö Mihail Sarakof haklarında Selanik ve Kosova vilayetlerinden tahrirat
ve Dahiliye Nezareti’nden tezkireler gönderilmiş ve Balkan Sigorta Kumpanyası Müdür
Muavini’nin maksadı dahi diğeri gibi zikredilen mahallerde şubeler açmak hususu
bulunduğu anlaşıldığına ve Bulgarların böyle şubeler açma teşebbüsünde bulunmaları
oralardaki Bulgar tebaanın ifsadı için tertip olacağı düşünüldüğü için müracaat halinde 131 “Kuruluşu 2 Şubat 1911’dir. İdare merkezi Galata Bahtiyar Han’dadır. Sermayesi 15.000 liradır. Kurucusu Mösyö Ralli olup şirket süresi 75 yıldır. Para İ’tibar-ı Milli Bankası’na depozito edilmiştir. İlk idare meclisi 15 Mart 1914’te toplanmıştır. Bu ilk toplantının tutanağı şöyledir.Şirketin ilk muamelat-ı atisi hakkında ümit bahş netaic vermiş iken Harb-i Umumi’nin hayluleti bu faaliyeti sektedar etmiş ve İzmir şube ve Beyrut acentalarını kapamak mecburiyeti hasıl olmuş ve şirketin saha-i iştigali yeni muamelattan kat-ı nazar tediyatta devam edelerin muamelesini idareden ibaret kalmıştır.1916 senesi hesabatını mübeyyin heyet-i umumiyeye verilen rapor ve sair evraktan ahval-i harbiyenin tesiratı neticesi olarak şirket muamelatının hali tevaffuk (Burada bir yazım yanlışı söz konusudur. Tevaffuk; muvaffak olma, başarma anlamındadır. Cümlenin gidişine bakılırsa tevakkuf olmalıdır. Tevakkuf durma anlamındadır ve inhitattan; yani düşme, aşağı inmeden önce duraklama kelimesinin gelmesi daha anlamlıdır.) hatta inhitatta olduğu anlaşılmaktadır. Şirketin taahhüd edilen hisse senedatı 1.215.000 kuruştan ibarettir.Harp dolayısıyla kendilerini sigorta ettirenler günden güne tenakus ettirmektedirler. Şirket taahüdatını kemal-i ihtimal ile ifa etmiş ve harpte şehit olan dört zabit ailesine meblağ-ı muayyeni tediye eylemiştir.” Ererdi, s.59. 132 Baskıcı, Osmanlı Anadolusu’nda… s.18,Tablo 6,s.27-28,Tablo 9. 133 “Şirket-i mezkûrenin nizamnâme-i dâhilîsi irâde-i seniyye-i hazret-i pâdişâhîye iktirân eylemiş ve nizâmnâme-i mezbûrun altıncı maddesi mûcebince on beş bin liradan ibâret olan sermâyesinin tamâmı imzâ ve yüzde onu te’diye ve nısfı dahi İ‘tibâr-ı Milli Bankası'na tevdî‘ edildiği ve ol bâbda ibrâz olunan vesâik-i resmiye ile sâbit olmasına mebnî 2 Şubat sene [1]327 tarihinde sûret-i kat‘iyye ve resmiyede teşekkülü tasdîk kılınmış ve …” BOA, DH.İD.107/74. 11 Mart 1330 /24 Mart 1914.
47
geçiştirilmesi Kosova ve Selanik vilayetlerine bildirilmiştir. Aynı belgede ruhsatsız
sarraflık caiz ise de banka veya şubesini açmak ve evrak üzerinde mali muamelede
bulunmak devletin izin ve ruhsatına muhtaç olduğu gibi bahsedilen şubelerin açılması
Selanik ve Kosova vilayetlerinin düşüncelerine göre ticari menfaatten çok siyasi
maksatlara dayanıyordu. Bunun mahzur ve zararı ortada olduğu için zikredilen şubelerin
açılmasına izin verilmemesinin gerekli olduğu ifade edilmiştir.134
Manastır’da Sigorta Kumpanyası namıyla bir şube açılması için ruhsat
istenilmiş, zikredilen şirket hakkında 30 Ekim 1901 tarihli umumi tebligatla muamele
edilmesi Meclis-i İdare-i Vilayetçe karara bağlanmış olarak belediye riyasetine
bildirilmiş ise de bu gibi müracaatlar sürdüğünden uygulanacağı mezkur tebliğde beyan
edilen “Anonim Şirketler Nizamnamesi” nin bir an önce tatbik sahasına konulması
lüzumuna dair Manastır vilayetinden yazı alınmıştır.135
Amerika sefareti, Amerikan sigorta kumpanyalarının Osmanlı topraklarında
faaliyetlerinin serbest bırakılması konusunda talepte bulunmuş ve buna cevaben; “Bu
gibi kumpanyalara dair bir nizamname düzenlenmesi için Şura-yı Devlette bir komisyon
oluşturulmasına karar verildiğinden bu babda verilecek kararın yakında bildirileceği”
ifade edilmiş ve sigortalar hakkında hususi komisyonca verilecek kararın
hızlandırılması istenmiştir.136
Yabancı kuruluşların yerli şirketler kurması döneminde Avusturya
İmparatorluğu’na dahil olan Trieste’ de kurulu Assicurazioni Generali İstanbul’da
İstanbul Umum Sigorta’yı, İtalyan asıllı Reunione Şirketi Şark Sigorta’yı ve Viyana’da
kurulmuş Phenix Şirketi de Türkiye Milli Sigorta Şirketi’ni kurmuştur. Bu
kuruluşlardan bazıları bugün de çalışmalarını sürdürmektedir.137
Dünyada da gelişimini sürdüren sigortacılık için Osmanlı İmparatorluğu cazip
bir piyasa idi. Duyun-u Umumiye İdaresi’nin sağladığı güvence ile birlikte sigortacılık
134 M.V.94/6. 20 Receb 1315/15 Aralık 1897. 135 BOA,DH.MUİ.82/15. 26 Rebiülevvel 1328/7 Nisan 1910. 7 Nisan 1910’da yazılmış.olan bu yazı Anonim Şirketler Nizamnamesi 30 Ekim 1901’de çıkarılmış olmasına rağmen, arada bu kadar zaman olduğu halde nizamnamenin uygulanamadığını gösteriyor. Bir an önce tatbik sahasına konulması lüzumunu Manastır Vilayeti ifade ediyor. 136 BOA, MV.108/3. 4 Şaban 1321/26 Ekim 1903. 137 Dünden Bugüne İstanbul…Sigortacılık, s. 549.
48
Avrupalı sermaye gruplarının Osmanlı ülkesindeki önemli faaliyet dallarından biri
olmuştur.138
2.6. Osmanlı Sigorta Piyasasının Gelişimi
Osmanlı piyasasında sigorta uygulamalarının şirket ve şubelerin
teşekküllerinden önce temsilci/vekiller vasıtasıyla, daha çok nakliye alanında
görüldüğünü ifade etmiştik. Bu bölümde sigorta şirketlerinin şube/acente açtıkları
şehirlerden hareketle sigortacılığın gelişimini izleyeceğiz.
Baskıcı’nın da çalışmasında belirttiği gibi, Türkiye’de ilk dönemlerde
muhtemelen piyasada sadece limanlarda temsilcisi vasıtasıyla nakliye sigortacılığı
yapan yabancı şirketler yer alıyordu.139 Sigorta şirketlerinin şube/acente açarken tercih
ettiği şehirlerin genelde liman şehirleri ya da ticaret açısından önemli merkezler olduğu
dikkat çekmektedir. Ayrıca nüfus yapısı da dikkat edilen bir husustur ki, gayrimüslim
Osmanlı tebaasının daha yoğun olarak yaşadığı şehirlerin sigorta şirketleri açısından
önemli olduğu anlaşılmaktadır. Müslüman tebaanın mesafeli yaklaştığı sigorta
uygulamasına gayrimüslimlerin rağbeti daha çoktur. Gayrimüslimlerin ticaretle uğraşan
ve alım gücü daha yüksek kesim olması, tüketim alışkanlıklarının Müslümanlardan daha
önce değişmesi sigorta şirketlerinin bu tercihinde etkili olmuştur. Sigorta şirketlerinin
özellikle yoğunlaştıkları, şubeler açtıkları merkezlerden birkaçının Osmanlı
ticaretindeki yerlerine ve önemlerine genel hatlarıyla göz atarak sigortacılığın bu
şehirlerdeki gelişimini incelemek isabetli olacaktır. Trabzon, İzmir ve İstanbul sigorta
şirketlerinin öncelikli şehirleri arasında görünmektedir. 20. yüzyıl başlarından itibaren
Konya’da sigorta piyasasının gözde şehirleri arasına girmiştir.
2.6.1.Trabzon
Rusya’nın 1774 Küçük Kaynarca Antlaşması ile Karadeniz ticaretinde Osmanlı
tekelini kırması, 19. yüzyılda İngiltere ile İran ticaretinin gelişmesi Güney Karadeniz
sahillerinin iktisadi gelişiminde etkili oldu. Bu gelişim Trabzon ve Giresun limanlarını
138 Baskıcı, Osmanlı Anadolusu’nda… s.5. 139 Baskıcı, Osmanlı Anadolusu’nda… ,s.5 ;Trabzon limanının 1832-1909 ticaret değerleri için bk. Baskıcı, 1800-1914 Yıllarında… s.69-86. Tanzimat döneminde Trabzon’un ekonomik yapısı hakkında bk. Musa Çadırcı, Tanzimat Döneminde Anadolu Kentlerinin Sosyal ve Ekonomik Yapısı, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara 1997, s.365-367.
49
önemli ticaret merkezleri haline getirdi.140 1877-1878 Osmanlı Rus savaşı Kuzey
Anadolu mallarının ihracında Samsun’un gelişiminde etkili oldu.141
İngilizler, İran ile olan ticaretlerinde Trabzon üzerinden geçen Karadeniz
yolunu terk edip İran Körfezi’ndeki limanları kullanmaya başlayınca, bölgede gelişen
ticarette işler ilk kez ters gitmeye başladı.142 1880’lerde Trabzon’da Osmanlı
Bankası’nın kredi mekanizmasının işlediği ve bundan Ermeni ve Rum ihracatçıların
yararlandığı görülmektedir. 1860’tan 1890’a kadar Trabzon’da zenginliğin ve nüfusun
artması, kamu binalarına yatırımı arttırmış ve özel konutların da nadir şehirlerde
görülecek düzeye ulaşmasına zemin hazırlamıştır.143
Trabzon’daki bu değişim ve gelişim sigortacılığa ihtiyaç duyulmasını
sağlamıştır. 1873’te Trabzon’da Helvetia (İsviçre), Lloyd Suisse ve Lyonnaisse deniz
sigortası, Gironde ise genel sigorta işlemleri yapıyordu. Çok yaygın olmasa da işlemler,
şirketlerin temsilciliklerini muhafaza etmeye yönelikti.144 Deniz sigortaları bölgede
sigortacılığın başlamasından yirmi yıl sonra da ilgi görmüyordu. İşlemlerin yaygın
olmamasının sebebi muhtemelen Trabzon ticaretinin 19. yüzyıldaki altın çağının sona
ermesiydi. Trabzon’un ticaret rakamları 1860’ta ulaştığı zirve değerlerini bir daha
yakalayamamış görünmektedir. Bu durumu ortaya çıkaran sebepler arasında 1869’da
açılan Süveyş Kanalı’nın Avrupa ile Basra Körfez’i arasındaki deniz ulaşımını
kısaltması ve Avrupa-İran ticaretinin yönünün Trabzon’dan güneye kayması, 1872’de
açılan Batum-Tiflis demiryolunun İran transit ticaretini büyük ölçüde Trabzon’dan
çekmesi, Kırım Savaşı’nda müttefik ordularının tedariki meselesi ile önem kazanmaya
başlayan Samsun’un zamanla bir ihracat limanı haline gelerek önem kazanması
sayılabilir. 1884’te ise Trabzon’da Reliance, Manheimer ve La Fonciere’nin
temsilcilikleri bulunmaktaydı. Ancak deniz sigortası dışındaki dallar henüz
yaygınlaşmamıştı. Şirket temsilcileri Ermeni ve Rum Osmanlı vatandaşlarıydı. 1894’te 140Kemal Karpat, Türkiye’de Toplumsal Dönüşüm Kırsal Göç, Gecekondu ve Kentleşme, çev. Abdülkerim Sönmez, İmge yay., İstanbul 2003, s.95. 141 Karpat, Türkiye’de Toplumsal Dönüşüm Kırsal Göç, Gecekondu ve Kentleşme, s.98-99. 142 Karpat, Türkiye’de Toplumsal Dönüşüm Kırsal Göç, Gecekondu ve Kentleşme, s.97. 143 19. yüzyılın son çeyreğinde Trabzon’un ihracatı, önemli kalemler, yabancı temsilcilikler konusunda bk. İlber Ortaylı, Osmanlı İmparatorluğu’nda Sosyal ve İktisadi Değişim, Makaleler I, Turhan Kitabevi, Ankara 2000, s.121-125. 144Baskıcı,Osmanlı Anadolusu’nda…,s.59. Yukarıda da belirttiğimiz gibi Dünden Bugüne İstanbul Ansiklopedisi’nde İstanbul’da sigortacılığın izlerine 18.yüzyılın sonlarında rastlandığı ifade edilmektedir. Dünden Bugüne İstanbul …Sigortacılık ,s.549.
50
Trabzon’da Marine Insurance Company, La Fonciere, Helvetia, Manheimmer,
Campagnie Generale de Dresde, Assicurazioni Generali di Trieste sigorta şirketleri
faaliyet göstermekteydi.145
2.6.2. İzmir
Liman kenti İzmir, Osmanlı Devleti’nin en önemli ticaret merkezlerinden
biriydi. İzmir’de ulaşım ve iletişim sisteminin gelişmesi kentteki ticaret yapısında
önemli değişimlere neden oldu. Dış ticaretin örgütlenmesinde egemen olan ihracat
şirketleri, bankalar, sigorta şirketleri ile bunların sahip ve yöneticilerinden oluşan bir
sınıf ortaya çıktı. Bu kesime aracılık eden Osmanlı azınlık tüccarları da yeni bir işlev
kazandılar.146
18. yüzyılda Fransa’nın yakın doğu ticaretinin üçte biri bu liman yoluyla
yapılmaktaydı. Napolyon savaşları ve Yunan bağımsızlık savaşı döneminde gerileme
yaşamış olsa da 1830’larda yeniden eski canlılığını kazandı. 1840-1870 arasında
İzmir’den toplam ticaret hacmi dört kat, ihracat üç kat, ithalat altı kat artmıştı. 19.
yüzyılın kalan bölümünde İzmir, Osmanlı ihracatında birinci, ithalatında İstanbul’dan
sonra ikinci şehir olmuştu.147 Bu dönemde İzmir’de pazar için üretim yapma
yaygınlaşmış, bu vesileyle İzmir Osmanlı Devleti’nin dışa açılmada önde gelen bölgesi
olmuştu. Pamuk ihracatının gerektirdiği geniş ticaret ağı sayesinde bölgede yeni
fabrikalar ortaya çıkmış, küçük ölçüde de olsa sanayileşme, bankacılık ve sigortacılık
görülmeye başlamıştı.148
19. yüzyılın ikinci yarısında gözlemciler İzmir için; “Anadolu şehirlerinin
kraliçesi, İyonya’nın tacı ve Asya’nın mücevheri” ifadelerini kullanıyorlardı. Zaman
zaman eşkıyanın düzenlediği saldırılar, soygunlar, yağmalar, adam kaçırmalar 19. 145 Murat Baskıcı çalışmasında kaynaklar arasındaki farklılıklara dikkat çekmektedir. “Assicurazioni Generali di Trieste ‘ye göre 1894’te Trabzon’da faaliyette, A&P Trabzon 1894 raporuna göre ise faaliyette değildir. Ayrıca North British and Mercantile ve Northern’de iki ayrı şirket olarak gösterilirken , A&P Trabzon 1894 raporunda tek bir şube ya da temsilcilik olarak anılmıştır.” Baskıcı, Osmanlı Anadolusu’nda…,s.8. 1870’lerden sonra Trabzon limanının daha fazla önem kazanmasını engelleyen ve ticaretinin gerilemesine neden olan etkenler için bk.Baskıcı, 1800-1914 Yıllarında…,s.81-85. 146Aktar,s.170. İzmir’in ekonomik yükselişi konusundaki teorik tartışmalar için bk. A.Mesut Küçükkalay, Osmanlı İthalatı İzmir Gümrüğü 1818-1839, Kitap Yayınevi, İstanbul 2007, s.42-58. 147Kasaba, Osmanlı İmparatorluğu ve Dünya Ekonomisi, s.55. 1834-1912 yıllarında İzmir limanına ait ticaret rakamları için bk. Baskıcı, 1800-1914 Yıllarında …,s.66-68. İzmir limanı 1839 dış ticareti için bk. Kurmuş, s.28. 19. yüzyılın ilk yarısında İzmir limanından ithal edilen mallar için bk.Küçükkalay, s.201-205. 148 Çadırcı, s.364.
51
yüzyılda İzmir ve çevresinde ticareti olumsuz etkiliyordu.149 İzmir’de 1863’te London
Sun Insurance Company’nin şube açmasıyla Türkiye’de ilk defa deniz nakliyat riskleri
dışındaki riskleri karşılayacak bir sigorta şirketi faaliyete geçti. İzmirli tüccarlar pamuk
depolarını yangın riskine karşı sigortalattırdı. Pamuk ticaretiyle uğraşanlar genelde
yabancılar ve Levantenlerdi.1869’da Helvetia şirketi Türkiye’de yangın sigortacılığına
başladı. İzmir’de 1894’te deniz nakliyat dalında 20, yangın dalında 25, hayat dalında
14, toplamda ise 41 ayrı şirket vardı. 1900’e gelindiğinde 8’i İngiliz olmak üzere toplam
36 sigorta şirketinin bürosu bulunuyordu.150
2.6.3. İstanbul
Osmanlı Devleti’nde şehirlerin büyüme tarzlarını öncelikle Avrupa’ya olan
ekonomik bağımlılık ardından da etnik ve dini farklılıklar belirliyordu. Uzmanlaşmış,
ihracata yönelik tarım sektörü limanlara ulaşımı kolay olan küçük şehirler etrafında
toplanmıştı. Şehirlere gitmeyi cazip bulanlar başta gayrimüslimlerdi daha sonra
Müslüman olan köylerin işsiz nüfusu da buna dahil oldu.151 19. yüzyılda İstanbul
ticaretini, (1829 Edirne Antlaşması hükümet desteğinde sabit fiyatlarla gıda toplama ve
dağıtma işine son verdi), Batı’nın serbest piyasa ekonomisinin baskısı etkiledi.152 19.
yüzyıl başlarında İstanbul baştan başa bir pazar durumundaydı.153 19. yüzyılın ikinci
yarısında bankalar, modern ticarethaneler merkezlerini Beyoğlu’nda açtılar.154 Voyvoda
Caddesi bankacılık ve sigortacılık işlerinin komuta kontrol merkeziydi.155 Beyoğlu
yakasında uluslar arası ticaret, bankacılık ve finansman, liman ve limana bağlı
etkinlikler seçkin yönelimli ve üretici hizmetleri yoğundu.156
Osmanlı başkenti İstanbul’a ticaret yapmaya gelen yabancılar kendi sigorta
149 Reşat Kasaba, Dünya, İmparatorluk ve Toplum Osmanlı Yazıları, Çev. Banu Büyükkal, Kitap Yayınevi, İstanbul 2005, s.79. 150 Baskıcı, zaman içinde bazı şirketlerin özellikle tarife rekabeti nedeniyle, piyasayı terk etmiş olabileceğini düşünmektedir. Baskıcı, Osmanlı Anadolusu’nda…, s.8. 151 Kemal H. Karpat, Osmanlı Modernleşmesi Toplum, Kuramsal Değişim ve Nüfus, Çev.Akile Zorlu Durukan, Kaan Durukan, İmge Yayınları, Ankara 2002, s.143-144; 19. yüzyılın ikinci yarısında İstanbul’un nüfusu için bk. Karpat Osmanlıda Değişim….,s. 510-511. 152 Karpat, Osmanlı’da Değişim, Modernleşme ve Uluslaşma, s.465-466. 153 Karpat, Osmanlı’da Değişim, Modernleşme ve Uluslaşma, s.470. İstanbul’a ait gemi trafiği rakamları için bk. Baskıcı, 1800-1914 Yıllarında…, s.107. 154 Karpat, Osmanlı’da Değişim, Modernleşme ve Uluslaşma, s. 496. 155 Murat Güvenç, “1910 Beyoğlu Yakasının İşyeri-Konut İlişkileri”, Toplumsal Tarih, Sayı 159, Mart 2007, s.29. 156 Güvenç, “1910 Beyoğlu Yakasının İşyeri-Konut İlişkileri”, s.29; İstanbul’un merkezi iş alanındaki dönüşüme katkı yapan etkenler için bk. Aktar, s.172-175.
52
sistemlerini de beraberinde getirdiler. 1862’de Avusturya şirketi olan Riunione
Adriatica di Sigorta (RAS) İstanbul’da bir acente açtı.157 1889’da İstanbul’da kayıtlarda
adı geçen sigorta şirketinin hiçbirisi yerli ya da Türk değildi.158
Tablo II; 1868 Yılında İstanbul’da Faaliyet Gösteren Sigorta Şirketleri.
Şirket Ülke İdare Merkezi Faaliyet Alanları
Anglaises İngiltere ?
De Breme
La Baloise İsviçre Bale Nakliyat
Le Soleil
The Royal İngiltere Liverpol Yangın
North British & Mercantile de Londres İngiltere Edinburg Hayat,yangın
British & Foreign İngiltere Londra Nakliyat
De Londres İngiltere Londra ?
Eptalofos
De France Fransa
Aggripina
De Genes İtalya ?
De Naples İtalya ?
Le Phenix Avusturya Nakliyat
Trinacria et Vittoria
Kaynak; Ererdi, s.26.(La Baloise şirketinin Kalvokoressi Hanında, diğerlerinin Galata’da olduğu belirtilmiştir.)
Baskıcı,Osmanlı Anadolusu’nda…s.9-12.
Deniz nakliyat sigortacılığı bir yana bırakıldığında Osmanlı piyasasına sigorta
157 Kazgan vd., s.36. 158 Dünden Bugüne İstanbul…Sigortacılık,, s.549. Bu çalışmada 1889’da İstanbul’da faaliyet gösteren 18 sigorta şirketinin hiçbirinin yerli ya da Türk olmadığı ifade edilmiştir. Şirketlerin yerli ya da Türk olmaması doğru ise de şirket sayısı problemli görünmektedir. Bu rakam bize göre oldukça düşük verilmiştir. Yukarıda ifade ettiğimiz Yorgaki Efendi’nin hazırlamış olduğu raporda İstabul’da faaliyet gösteren sigorta şirketlerinin sayısı 36’dır. Yorgaki Efendi’nin raporu 1887 tarihlidir. Bu ansiklopedide 1889 tarihi verilmektedir. İki yıl içerisinde 18 sigorta şirketinin kapatılmış olma ihtimali düşünülebilir ancak bu ihtimali doğrulayacak herhangi bir bilgi elimizde mevcut değildir. Rupen Kuyumcuyan’ın 1888’de İstanbul’da faaliyette olan sigorta şirketlerine ait verdiği rakam ise 32’dir.
53
fikrini getiren ve kısa sürede oldukça hızlı bir gelişme gösteren asıl sigorta dalı yangın
sigortasıydı ve Osmanlı ülkesine esas girişi 1870 Pera yangını ile oldu.159 Mecelle-i
Umur-u Belediyye’de yer alan;
“1287’de Beyoğlu’nda cesim bir harik zuhur ederek ekseri sigortalı olan emlakin muhterik olması yüzünden sigorta kumpanyaları emlak sahiplerine 300 bin lira raddesinde te’diyatta bulunduktan sonra makbuzlarını o zaman Dahiliye Nazırı bulunan Şirvanizade Reşad Paşa’ya ibraz ile İstanbul’da vesait-i itfaiyenin istikmalini istida etmişlerdir.”
ifadeleri Pera yangını öncesinde yangın sigortası uygulamalarının bulunduğunu
gösterse de yangın sigortacılığının yaygınlaşması Pera yangını sonrasıdır.160
1870’te Alman Manheim, 1872’de İngiliz Northern –North British, 1878’de
Fransız La Fonciere ve Alman Nord Deustche şirketleri ülkede yangın sigortacılığına
başladı. 1880 sonrası Duyun-u Umumiye İdaresi’nin faaliyete geçmesi ile Avrupa
sermaye gruplarına Osmanlı ülkesinde daha rahat hareket etme imkanı doğdu ve sigorta
faaliyeti de bundan olumlu etkilendi. 1889’da saydıklarımız dışında Assicurazioni
Generali (Avusturya), Balkan-Bulgaria (Bulgaristan), Fondiari-İtalia (İtalya) Osmanlı
topraklarında faaliyet gösteren sigorta şirketlerinden bazılarıydı. Sigorta şirketleri
1890’larda da hızlı artış göstermeye devam etti. Şubat 1893’te Osmanlı Bankası,
Duyun-u Umumiye ve Reji İdaresi’nin katılımlarıyla her biri 10 liralık 40.000 paya
bölünmüş olarak İstanbul’da 440.000 Osmanlı lirası sermaye ile Osmanlı Sigorta Şirket-
i Umumiyesi kuruldu.161
Osmanlı tebaasından dava vekili Rupen Kuyumcuyan sigorta şirketlerinin
işlemlerinde sarf edecekleri puldan elde edilebilecek gelir ile hazineye bir katkı
sağlanacağı konusundaki düşüncelerini ifade ettiği yazısında 1888’deki sigorta şirketleri
hakkında bilgi vermektedir. Kuyumcuyan’a göre; muhtelif sigorta kumpanyalarının
159 Baskıcı, Osmanlı Anadolusu’nda… ,s.6. 1889’da Selanik’teki dükkanların yüzde doksanı yangına karşı sigorta ettirilmişti. İlber Ortaylı, “Tanzimat Devrinde Osmanlı Mahalli İdareleri 1840-1880”, TTK Yayınları, Ankara 2000, s.212. 160 MUB, C.3, s.1126; Ayrıca bk. Baskıcı, Osmanlı Anadolusu’nda…s.6, dipnot 11. 161 Baskıcı, Osmanlı Anadolusu’nda…, s.6-7.
54
sayısı İstanbul’da 32, İzmir’de 30, Selanik’te 10’dur. Toplamları 72’dir. 162
1308 (1892-93) senesinde kavanin ve nizamat-ı Devlet-i Aliyye’ye tabi olmak
şartıyla bir Osmanlı Sigorta Şirket-i Umumiyesi tesis ve teşkil olunmuş ise de bunun da
Bank-ı Osmani gibi yalnız namı Osmanlı’dır.163 Bu örnekte olduğu gibi Osmanlı
ülkesinde daha sonra kurulan sigorta şirketleri de önemli ölçüde yabancı sermayeye
dayanıyordu. 1916’da kurulan Türkiye Milli Sigorta Şirketi Avusturya, 1918’de kurulan
İttihad-ı Milli Şirketi, Fransız sermayesi ağırlıklıydı.164 Önceleri sadece İstanbul, İzmir,
Trabzon gibi büyük liman şehirlerinde görülen sigorta faaliyetleri 1890’larda hem branş
olarak çeşitlenmiş hem de Anadolu’nun iç kesimlerinde yayılmaya başlamıştır. 1894’te
İstanbul ve Anadolu’da deniz nakliyat sigortasında toplam 40, yangın sigortasında 45,
hayat sigortasında 35 ayrı şirket faaliyetteydi. Şirketlerin büyük kısmının sadece
İstanbul’da temsilciliği vardı. Deniz nakliyat dalında 40 şirketten 9’u (% 22.5), yangın
dalında 45 şirketten 14’ü (% 31 ), hayat dalında 35 şirketten 17’si (% 48.5) sadece
İstanbul’da faaliyet gösteriyordu.
1894 yılında deniz nakliyat dalında 40 şirketten 31 ‘inin, yangın dalında 45
şirketten 43’ünün, hayat dalında 35 şirketten 34’ünün İstanbul’da temsilciliği vardı.
Aynı yıl İstanbul dışında; deniz nakliyat dalında 8, yangın dalında 2, hayat dalında 1
şirket faaliyet gösteriyordu. 1894’te İstanbul’da üç ayrı dalda toplam 76 şirket vardı.
1911’de İstanbul’da sadece yangın sigortası yapan şirket sayısı 62’ye yükselmişti.
İstanbul’da hayat sigortası dalında faaliyet gösteren şirket sayısı 34 iken, deniz nakliyat
dalındaki şirket sayısının 31 olması, diğer bir ifadeyle hayat sigortası yapan şirket
sayısının deniz nakliyat sigortası yapan şirket sayısını aşması hayat sigortasının
1890’larda Osmanlı piyasasındaki hızlı gelişimini yansıtmaktadır.165
162 BOA, Y.PRK.BŞK.13/49. 18 Temmuz 1304/30 Temmuz 1888. Tuğrul, 1872’de faaliyete geçen ilk sigorta şirketlerinin sayısının 1889 yılında 19’a ulaştığını ifade eder. Bu rakam gerçeği yansıtmaktan uzak görünmektedir. Tuğrul, İstanbul Umum Sigorta Şirketi, s.69. Sigortacılık konusundaki çalışmalara göre bu rakam daha yüksektir. Ayrıca Rupen Kuyumcuyan’ın verdiği rakam 72 iken, Yorgaki Efendi’nin raporuna göre 1887’de sadece İstanbul’da çeşitli alanlarda faaliyet gösteren 36 sigorta şirketi bulunmaktadır. Tuğrul aynı yazısında Türkiye’de sigortacılığın başlangıcı ile ilgili müsbet kayıtlara rastlanmadığını da ifade eder ki verdiği rakam da müsbet olmaktan çok tahmini yansıtır gibidir. 163 MUB, C.3, s.1151. 164 Baskıcı, Osmanlı Anadolusu’nda… ,s.7. İttihad-ı Milli Sigorta Şirketi’nin kurucusu Mehmet Celal Bey’dir. Bu şirketin çok sayıda sigortacının yetişmesinde katkısı olmuştur. Sergici,,s.136. 1651894’te İstanbul ve Anadolu’da şube ve temsilcilikleri bulunan sigorta şirketleri için bk. Baskıcı, Osmanlı Anadolusu’nda…, s.7-.8.
55
1894’te Anadolu’da herhangi bir dalda sigorta şirketlerinin temsilciliği
bulunduğu bilinen merkezler; İstanbul, İzmir, Samsun, Trabzon, Mersin, Adana,
İskenderun, Giresun, Ayvalık, Bandırma, Gelibolu, Çanakkale, Tekirdağ, İzmit, Sinop,
Edirne, Bursa, Eskişehir, Ankara, Uşak ve Nazilli idi. Bunlara 20. yüzyıl başlarında
Konya eklendi. 1907’de Konya’da 2’si İngiliz olmak üzere 8 yangın, 3’ü İngiliz olmak
üzere 10 hayat sigorta şirketi vardı. Yangın sigortasının büyük kısmı Osmanlı Bankası
tarafından temsil edilen Osmanlı Sigorta Şirketi’nin elindeydi. Daha sonra 1 Fransız,
2 İngiliz, 1 Bulgar şirketi geliyordu. 1908’de Konya’da hayat sigortası yapan 4 şirketten
3’ü İngiliz ve 1’i Amerikan şirketiydi. Hayat sigorta şirketlerinin sayısındaki azalma
yeterli iş hacmine ulaşamamalarıyla ilgilidir.166
İstanbul ve İzmir bir yana bırakıldığında, bu merkezlerin Avrupa-Türkiye
ticaretinde buharlı gemi şirketlerinin seyir güzergahlarındaki limanlar ya da Anadolu’da
dönemin demiryolu güzergahındaki şehirler olduğu görülmektedir. Tarımsal ürün ve
hammadde üretiminde uzmanlaşan ve ulaşım kolaylıkları nedeniyle dönemin diğer
Anadolu merkezlerine kıyasla dış piyasalarla ticari ilişkilerin daha fazla geliştiği bu
merkezlerin önemli oranda gayrimüslim nüfus barındırıyor oluşu da yabancı sigorta
şirketlerinin buralara, ilgisini artırıyordu.167
1908 sonrasında Osmanlı ülkesinde kurulan şirket sayısı artmış, kurulan bu
şirketler arasında sigorta şirketleri de yerini almıştır. Ticaret ve Ziraat Nezareti’nin
1918’de yayınladığı Memalik-i Osmaniye’de Osmanlı Anonim Şirketleri çalışmasına
göre; 1918’de faaliyette bulunan 129 Osmanlı anonim şirketinden 9’u 1908 öncesi
kurulmuştur. Çalışmada yer alan şirketlerin 42’si ticari, 42’si sınai, 16’sı mali, 15’i
inşaat ve nakliyat, 9’u sigorta ve içtimai gayeler güden ve 6’sı zirai şirket olarak
sınıflandırılmıştır. Ticaret ve Ziraat Nezareti’ne göre, 1918’e değin kurulmuş Osmanlı
anonim şirketlerinin sınıflarına göre kuruluş sermayeleri ve bunların ödenmiş miktarının
(Osmanlı lirası olarak) verildiği tabloda Sigorta şirketleri ve toplumsal amaç güden
166 Baskıcı, Osmanlı Anadolusu’nda… ,s.8. 167 Baskıcı, Osmanlı Anadolusu’nda…, s.13; Osmanlı nüfusunun din ve etnik dağılımı için bk. Kemal Karpat, Osmanlı Nüfusu (1830–1914) Demografik ve Sosyal Özellikleri, Çev. Bahar Tırnakcı, Tarih Vakfı Yayınları, İstanbul 2003, s.64. Ayrıca; Osmanlı İmparatorluğu’nun 19. yüzyılın ilk yarısındaki nüfusuyla ilgili tahminler ve bu tahminler ile ilgili eleştiriler için bk. Issawi, s.158-160; 19.yüzyılın ilk yarısında Osmanlı Devleti’nde bölgeye, etnik kökene ve dine göre nüfus dağılımları için bk.Karpat, Osmanlı Modernleşmesi Toplum, Kuramsal Değişim ve Nüfus, s.126-127.
56
şirketler 1.403.950 sermaye ile kurulmuş ve bunların ödenmiş miktarı 356.886 Osmanlı
lirası olarak verilmiştir.168
II. Meşrutiyet sonrasında yaşanan siyasi ve toplumsal açıdan çalkantılı
dönemde Balkan ve I. Dünya Savaşı’nın neden olduğu güçlüklere rağmen, özellikle
yangın sigorta şirketleri için İstanbul cazip bir kentti. 1910 yılında İstanbul’da 52
yangın sigorta şirketi vardı. 1916’da 81’e çıkan bu sayı çeşitli ülke sigorta şirketlerinin
katılımıyla daha da yükselmiştir.169
Milli iktisat dönemi diye adlandırılan 1914-1918 yılları arasında faaliyete
geçen şirketlerin çoğu Müslüman-Türk unsur tarafından kurulmuş, bu yıllarda yabancı
sermayeye ender rastlanmıştı. Ancak sigortacılıkta durum farklıydı. Bu yıllarda yabancı
sermaye ile kurulan sigorta şirketlerine milli süsü verilmişti.170 Milli şirketlerin
kurulduğu dönemdeki hava sigortacılık alanına fazla yansımadı. Ancak bazı yabancı
şirketler bu ruh halinden yararlanmak düşüncesiyle yabancı sermaye ile Osmanlı
kanunları doğrultusunda, milli isimler altında şirketler kurdular.171
19. yüzyılın ikinci yarısında Osmanlı nüfusu hacim, dini ve etnik yapısı
itibarıyla değişim geçirdi. Sınırların daralması, Müslümanların ülke dışından göç etmesi
bu değişimde belirleyici rol oynadı.172 19. yüzyılda İstanbul ve benzer ticaret
kentlerinde Osmanlı Devleti’nde gayrimüslimler, ekonomik güç farkının lehlerine
geçmesiyle Türk-İslam tebaanın tapularını kendilerine mâl etmişlerdi. 19. yüzyılın
ikinci yarısından sonra yabancı uyruklulara verilen bir mesken ve bir işyeri tapu hakkı
da aynı kentlerde Türk-İslam tebaanın tapularının nispi olarak azalmasında etkili
olmuştur.173
168 Toprak, Türkiye’de Milli İktisat, s.63. 169 Güvenç, Pervititch Haritaları: İstanbul İçin Bitmemiş Bir Araştırma Projesi, ,s.14. 170 Toprak’ın Türkiye’de Milli İktisat çalışmasında 1920’ye kadar Anadolu’da kurulan anonim şirketlerin vilayetlere göre dağılımı verilmiştir. Bu çalışmada Anadolu’da 19 şirketle Konya birinci sıradadır. Konya’yı 11 şirketle İzmir izlemiştir. Bu süreçte Konya’da sigorta şirketleri de faaliyete geçmiştir. Toprak. Türkiye’de Milli İktisat, s.58. Baskıcı, Osmanlı Anadolusunda…s.7. 171 Yenel, s.12. 1916’da kurulan Türkiye Milli Sigorta Şirketi Avusturya, 1918’de kurulan İttihad-ı Milli Şirketi Fransız sermayesi ağırlıklıydı. Osmanlı Devleti’nde yabancı sermaye ile kurulan yerli şirketler için bk. Baskıcı, Osmanlı Anadolusunda…, s.24. 172 Bu göç hareketleri için bk.Karpat, Osmanlı Modernleşmesi Toplum, Kuramsal Değişim ve Nüfus, s.128. 173 Kazgan, Finans Kapitali…, ,s.53. Yabancıların mülk edinme süreci ile ilgili bk. Tabakoğlu, Yenileşme Döneminde Osmanlı Ekonomisi, s.215.
57
2.7. Poliçelerin Düzenlenmesi
Şirketler ile müşterileri arasındaki ilişkiyi resmileştiren ve herhangi bir sorun
yaşanması halinde hukuki yollarla bu sorunun çözülmesini kolaylaştıracak temel unsur
poliçelerdi. Ererdi’nin çalışmasında Osmanlı Devleti’nde poliçelerin yabancılar ve
azınlıkların sigorta ihtiyaçlarını karşılama amacıyla Tanzimat’ı takip eden yıllarda
yapıldığı ifade edilmektedir.174 Yabancı sigorta şirketleri poliçelerini kendi dillerinde
(İngilizce/Fransızca) düzenliyordu. Bunlar arasında poliçelerini Türkçe düzenleyen
Osmanlı Umum Sigorta Şirketi vardı. Sigortalı ile ihtilaf halinde dava mercii olarak
Londra mahkemeleri veya şirketin bağlı bulunduğu ülke mahkemeleri gösteriliyordu.
Sigortacının istediği zaman mukaveleyi feshetme hakkının olması sigorta
mukavelelerini kanuni müeyyidelerden mahrum tek taraflı akit haline getiriyordu.
Ülkelerinin yasalarına göre kurulmayan bu şirketler karşısında yasal takibata geçilse de
sonuç alınamıyordu. 175
Osmanlı yönetimi çıkarmış olduğu nizamnamelerle sigorta piyasasını
düzenlemeye çalışırken poliçelere de bir standart getirmeyi amaçlamıştır. 1887, 1906,
1914 nizamnamelerinin sigorta piyasasındaki sorunları çözme konusunda başarılı
olduklarını söylemek oldukça güçtür. Bu nizamnameler içerisinde I. Dünya Savaşı
döneminde hazırlanan 1914 nizamnamesi uygulama alanı bulma konusunda en başarılı
olanıdır. Bu nizamnamelerde poliçelerin, Osmanlı yasalarına, toplum ahlak kurallarına
ve kamu düzenine uygun olması gerektiği vurgulanmıştır. 23 Mart 1916’da “Müessesat-
ı Nafia ile İmtiyazlı Şirketler Muhaberat ve Muamelatında Türkçe İstimali” hakkında
bir yasa düzenlenmiştir. Bu yasa tasarısına göre o güne kadar Fransızca düzenlenen
poliçeler bundan sonra Türkçe düzenlenecektir. Yasa tasarısı Ayan Meclisi’nde
görüşülürken, yabancı şirketlerin hükümet ve müşterilerle olan yazışmaları dışında
Türkçe kullanma zorunluluklarının kaldırılması kararlaştırılmıştır. Şirketlerden bir
kısmı bu yasa sonrasında faaliyetlerini durdururken bir kısmı yasa gereğince
Türkçeleştirme girişimlerinde bulunmuştur. Bu şirketlerin çalışanlarının çoğunluğu
yabancı olduğu için şirketler Türkçe bilen eleman bulmakta zorlanmışlardır. Kapanma
tehlikesiyle karşı karşıya kalan şirketler kendilerine yabancılar için özel dil dersleri 174 Ererdi, s.22. 175 MUB,C.3, s.1151; Sigorta Rehberi, 1942,s.II, Toprak, Türkiye’de Milli İktisat, s.74.
58
açılmasını istemişlerdir. Aslına bakılırsa yasanın amacı yabancıları Türkçe öğrenmek
zorunda bırakmak değildi. Asıl amaç, şirketlerde Müslüman-Türk unsurun çalışmasını
sağlayarak, istihdam oluşturmak ve şirketleri içeriden denetlemekti.176 Bu düzenleme
en azından poliçelerin Türkçe hazırlanmasını ve halkın aldatılmasının önüne geçmeyi
amaçlamaktaydı. 1908-1915 dönemi milli fikrin, milliyet cereyanının her köşede etkili
olduğu bir dönemdi. 1914 nizamnamesi ve 1916’da çıkarılan kanun bu cereyanın
ürünlerindendi.177
2.8. Sigorta Tahkikatı; Kıymet ve Hasar Tespiti
Tahkikat aşaması, kıymet ve hasar tespiti meselesi Osmanlı piyasasında
faaliyet gösteren sigorta şirketlerinin halkla olan münasebetlerini göstermesi açısından
önemlidir. Sigortacı ve vatandaş arasında yaşanan anlaşmazlıkların bu aşamadaki
işlemlerden kaynaklandığı belirtilmelidir. Osmanlı piyasasında sigorta tahkikatı
meselesinin arşiv belgelerinin dışındaki kaynaklardan tespiti zor görünmektedir.
Şüphesiz ki Osmanlı arşivinin haricinde şirketlerin arşivleri de bu anlamda önemli
bilgiler sunacaktır. Ancak böyle bir çalışma çok zaman ve emek gerektirmektedir. Bu
bölümde Osmanlı Devleti’nde faaliyet gösteren sigorta şirketlerinin tetkik ve tespitleri
konusunda elimizdeki belgelerden hareketle nelere dikkat edildiğine bakacağız.
Sigorta şirketleri ilk aşamada, sigortalayacakları binaların/malların değerini
tespit ederek alacağı primleri belirlerdi. Bu tespitlerde, sigortalanacak unsurun
değerinden daha yüksek gösterilmesi ve yüksek sigorta ücretlerinin alınması sıkça
görülmekteydi. Bu durumda malını sigortalatan kişinin suiistimaline rastlandığı gibi
sigorta şirketlerinin ya da şirket temsilcilerinin de suiistimallerine rastlanmaktaydı.
Trabzon Vilayeti, Dahiliye Nezareti ve Ticaret ve Nafia Nezareti arasında
gerçekleşen bir dizi yazışmada tektik/tespit hususundaki suiistimalleri ve bu yüzden
çıkabilecek kasıtlı yangınları önleme amacıyla tedbirlerin düşünüldüğü görülmektedir.
Buna göre; Trabzon Vilayeti’nce kasden çıkarılabilecek yangınlara karşı engel
176 Toprak, Türkiye’de Milli İktisat, s.79-80. 177 Toprak, Türkiye’de Milli İktisat, s.28. 1908 ve 1918 yılları arasında iktidarda kalmış olan İttihat ve Terakki Partisi “İktisadi milliyetçilik” diye adlandırılan uygulamalara yönelmiş ve birtakım koruyucu önlemler almışlardı. Bu konuda bk. Tezel, s.94.
59
olabilecek tedbirlerden olmak üzere, sigortalanacak emlak ve eşyaya kıymet tespit
edileceği zaman belediyeden de bir memur bulundurulması teklif edilmiştir. Ticaret ve
Nafia Nazırı’nın evvel emirde belediye dâiresinin bu bâbda müdâhaleye salahiyeti olup
olmadığını sorması üzerine Dahiliye Nezareti’nden gönderilen yazıda, kasıtlı yangınlara
karşı alınması gereken tedbirlerin sigorta ettirenlerden çok sigortacılara karşı
alınmasının gerektiği, sigorta şirketlerinin hükümetçe teftiş edilmeyip tamamen serbest
bulunduklarından asıl suiistimallerin başlangıcının şubelerin muamelelerinde olduğu,
buna tedbir olarak hazırlanan 25 Mart 1906 tarihli nizamnamenin tatbikinin sağlanması
için sefaretlerce itiraz edilen noktaların neler olduğunun tespit edilip, nizamnamenin
tetkik ve tadilinin lüzumu ifade edilmiş, tetkik ve tespitte belediye memurunun
bulunması uygun görülmemiştir.178
Sigortalanan binanın/malın herhangi bir kaza vukuunda zarar görmesi halinde
hasar tespiti ve kurtarılan malların tetkiki yapılmaktaydı. Sigorta müfettişi/vekilinin
yaptığı tetkik ve tespitlerde suiistimaller görüldüğü gibi, sigorta şirketlerinin bu
faaliyetlerinde zorluklarla karşılaştıkları da oluyordu. Bu durumu örneklendirmek
gerekirse; Rionyon Adriyatikadi Sigorta Kumpanyası, tahkik ve tespit için
Dersaadet’ten Yalova’ya kumpanya acentesi ve müfettişini göndermek istemiştir. Polis
Müdüriyet-i Aliye-i Umumiyesi’ne Avusturya Konsolosluğu vasıtasıyla müracaat eden
bu şirketin yangın mahalline gitmek için vesika almaya yönelik talepleri neticesiz
kalmıştır.179 Polis Müdüriyeti, Rionyon Adriyatikadi Sigorta Kumpanyası’nın ihsâs-ı
hakâret eden bir sûretde protestoya cüret eden mezkûr sigorta kumpanyası müdür-i
umûmîsinin hudûd-ı hâkânî hâricine çıkarılmasını istemiştir. Son olarak Dahiliye
178 BOA, DH.MUİ.35-1/57. 17 Zilkade 1327/30 Kasım 1909. Ayrıca sigorta şirketlerinin belediye dairelerine karşı vazifelerini açıklayan bir talimatın olup olmadığı Beyrut Vilayeti’nce Ticaret ve Nafia Nezareti’nden sorulmuş, kurumlar arasındaki yazışmalardan sonra elde böyle bir talimatnamenin mevcud olmadığı, derdest tanzim bulunduğu (hazırlanmakta olduğu) bildirilmiştir. BOA, DH.MUİ.23-2/6. 29 Teşrinievvel 1325/11 Kasım 1909. Bu belge için EKLER, EK XI’e bk. 179 “…mahall-i harîkde tahkîkât ve tedkîkât icrâsıyla tahlîsi mümkün olan emvâlin kurtarılması ve mikdâr-ı zâyiâtın ta‘yîni zarûriyyât-ı umûrdan ve aksi hal kumpanyamızın mutazarrıriyet ve mağdûriyetini müstelzem hâlâtdan olmakla müdüriyet-i müşârunileyhânın nazar-ı dikkat-kâr-ı âgâhlarını isticlâba ve resmen arz ve ihtâr-ı keyfiyete mecbûriyet hasıl olmuşdur şöyle ki:İşbu ihtârnâmenin târîh-i teblîğinden i‘tibâren nihâyet yirmi dört sâat zarfında esâmîsi bâlâda muharrer zevâtın mârrü'z-zikr Yalova Pazar Büyük Yeniköy karyesine azîmetlerine müsâade ve bu bâbda nizâmen muktezî vesâikin i‘tâ buyurulmasını müdüriyet-i müşârunileyhâdan bi-tekrâr istirhâm eyler ve şâyed yine imtinâ‘ vâki‘ olur ise bu yüzden kumpanyamızın giriftar olmuş ve olacağı kâffe-i zarar vi ziyânlarının maa fâiz ve masârıf-ı muhâkeme ve ücret-i vekâlet ve da‘vâ olunacağı ma‘lûm-ı âlîleri olmak üzere işbu dört nüshadan ibâret evrâk-ı kânûniyenin ba‘de't-tekdîk aslının hıfzıyla bir nüshasının Polis Müdüriyet-i Aliyye-i Umûmiyesine ve bir nüshasının âidiyeti hasebiyle Dahiliye Nezâret-i Celîlesine takdîm ve teblîğ ve nüsha-i diğerin dahi kumpanyamıza iâde buyurulmasını temennî ederiz. Ol bâbda emr ve irâde hazret-i men-lehü'l-emrindir.26 Eylül 1331.” BOA, DH.EUM.ECB.3/6.26 Eylül 1331/9 Ekim 1915.
60
Nezareti’nden İstanbul Polis Müdüriyeti’ne gönderilen yazıda, sigorta şirketinin
protestosunun kanun dairesinde olduğu, buna hakaret manasının atfedilmesinin uygun
olmayacağı, kapitülasyonların kaldırılmasını takiben yabancılara karşı ve bilhassa
müttefik devletler tebaasına karşı (Bu yazışma kapitülasyonların kaldırıldığı I. Dünya
Savaşı sırasında yaşanmıştır. Bilindiği üzere bu savaşta Avusturya Osmanlı Devleti’nin
müttefikidir.) bir müddet için müsâadekâr davranılarak mümkün mertebe şikayet ve
itirazlara meydan verilmemesinin siyaset-i devlet icabından olduğu için sigorta
kumpanyası müdürünün sınır dışı edilmesinin uygun görülmediği belirtilmiştir.180
Osmanlı topraklarında 18-19. yüzyıllarda bir yabancının seyahat edebilmesi
için elçiliği aracılığı ile müracaat ederek “yol emri” alması gerekliydi. Yabancılar
Osmanlı topraklarında seyahat edebilmek için yol emri alırken, Osmanlı vatandaşları da
ellerinde “mürur tezkeresi” denilen bir belge bulundurmak zorundaydılar.181 Sigorta
şirketleri için de vaziyet aynıydı. Şirket merkezi İstanbul’da olduğu halde İstanbul
dışında sigortalanan emlakin/malın herhangi bir zarar durumunda tespit ve tahkiki için
görevlendirilen kişilerin mürur tezkeresi alması gerekiyordu. Bu seyahat belgelerinin
alınması sürecinde yaşanabilen zorlukların, yukarıdaki örneğimizde olduğu gibi,
şirketlerin faaliyetlerini aksattığı anlaşılmaktadır.
Yazışmalardan hareketle, genellikle herhangi bir sorun yaşanmasında merkezi
devletin sigorta şirketlerine yardımcı olarak işlerini kolaylaştırdığını söyleyebiliriz.
Memurların sigorta şirketlerinin temsilcilerine yardım etmeleri konusunda
yönlendirilmesi sıkça rastlanan bir durum olarak karşımıza çıkmaktadır.182 Bu durum
180 BOA, DH.EUM.ECB.3/6.17 Teşrinievvel 1331/30 Ekim 1915. 181 Osmanlı Devleti’nde seyahat izinleri için bk. Hamiyet Sezer, Osmanlı İmparatorluğu’nda Seyahat İzinleri (18-19. Yüzyıl) Ankara Dil, Tarih ve Coğrafya Fakültesi Tarih Araştırmaları Dergisi, C.21, Sayı 33, 2003, s.105-124. Osmanlı Devleti’nde 19. yüzyılda casuslara karşı bir önlem niteliğinde İstanbul’a yeni gelenlerin kullandıkları mürur tezkerelerini kontrol amacıyla Küçükçekmece, Bostancı gibi yerlere kontrol noktaları kurulmuştu. Bu konuda bk. Karpat, Osmanlı’da Değişim, Modernleşme ve Uluslaşma, s.476. 182 BOA, A.DVN.DVE (1) – 14/20. 8 Rebiülevvel 1265/1 Şubat 1849. “Avusturya Devleti sefâreti tarafından takdîm olunan takrîrmeâlinde devlet-i müşârunileyhâ tebaasından Moriçiç nâm kapudânın râkib olduğu bir kıta sefîne Bahr-i siyâhda vâki‘ Karaburun pîşgâhında karaya düşmüş olduğundan ve zikr olunan sefînenin sigorta kumpanyası tarafından Conropa Garsiya nâm kimesne ol tarafa gönderileceğinden bahisle sefîne-i mezbûre ve hamûlesinin kurtarılması için merkûm hakkında mu‘âvenet-i mukteziyyenin icrâsı ifâde ve iltimâs olunmuş olmağla ol bâbda lâzım gelen muâvenet-i kâmile ve müessirenin sür‘at-i icrâsına mübâderet eylemeniz siyâkında. (Triyeste Sigorta Kumpanyası)” 1269 Zilhicce 29/3 Ekim 1853; Varna Muhâfızına gönderilen bir yazıda da Osmanlı Devleti’nin sigortalı malların kurtarılması, sigorta temsilcilerinin işlerinin kolaylaştırılması doğrultusunda hareket ettikleri görülmektedir. “Devlet-i Aliyye tüccâr sefînelerinden Sinoblu Ahmed bin Mehmed nâm kapudânın râkib olduğu Şâhin-i Bahrî nâm sefîne bu def‘a Hocabey'den dakîk hamûlesiyle Dersaadet'e gelir iken Sözebolu ve Masuri kıyılarında kazâzede olduğundan ve bu sefînenin hamûlesi Petersburg'da vâki‘ sigortaya merbût idüğünden
61
çalışmamızda cevap aradığımız sorulardan biri hakkında da fikir vermektedir. Devletin
sigortalı malların korunmasında ve konsolosluklara/şirket temsilciliklerine tesliminde
yardımcı olmaya yönelik tutumu sigortacılığa bakışını göstermekte, devletin
sigortacılığı desteklediğini düşündürmektedir. Bu tutuma çok sayıda örnekten birkaçını
zikretmekte fayda vardır.
Sözebolu ve havalisinde kazazede olan ticaret gemileri içinde bulunan mal ve
eşyaları gasp edenlerin elinden kurtarmak için Triyeste’deki Avusturya Sigorta
Kumpanyası tarafından vekil tayin edilen Osmanlı tebaasından Teodos Andrea
gayretinden dolayı bir takım düşman edinmiş, belde yönetimince sahiplenmesi
gerekirken tam tersi bir muamele görmüştür. Çalışmaları belediye yönetimince
engellenmiş olduğu gibi Ahyolu naibince darp ve hapsedilmiş, bu hareketin def’i ve
gereken yardımın yapılması Avusturya Sefareti’nden talep edilmiştir. Bunun üzerine
Edirne valisine gönderilen bir yazı ile, Teodos Andrea’ya -Ahyolu kadısı marifetiyle-
belde yönetiminin yaptıkları için zikredilen kadı tekdir edilmiş ve o taraftaki
memurların gerekli yardımı göstermesi konusunda emir kılınmıştır.183
Herhangi bir problemde veya yardım söz konusu olduğunda yazışmalar sigorta
şirketlerinin bağlı oldukları sefaretler ile Osmanlı yönetimi arasında
gerçekleştirilmekteydi. Yönetim birimlerinin ara sıra sigorta kumpanyalarına tetkik ve
tespit çalışmalarında zorluk çıkardıkları görülmüştür. Yukarıda Rionyon Adriyatikadi
Sigorta Şirketi müdürü ve müfettişinin Yalova’ya gitmek için Polis Müdüriyeti
tarafından işlerinin zorlaştırılması bu duruma örnek gösterilebilir. Yönetim birimlerinde
rastlanan bu tutumun çeşitli nedenleri olabilir. Sigorta şirketlerinin suiistimalleri ve
sigorta şirketleri adına faaliyet gösteren kişilerin suiistimalleri yöneticilerin sigorta
temsilcilerine karşı daha temkinli olmalarında etkili olmuş gibidir.
Kazalardan sonra kişilerin istintak edildiği, ifadesinin alındığı görülmektedir.
Kazazede olmuş bir gemi tayfası istintak edildiği gibi, (ifadelerinin alınması) yangın
sigortanın Dersaadet'deki vekîli bulunan İngilizi nâm tâcir sefîne-i mezkûrenin hamûlesinin mümkün olduğu halde mümkün olan eşyâsının ihrâciyçün tarafından mâhall-ı mezkûre adam ginderecek olmasıyla merkûm hakkında iktizâ eden muâvenet ve teshîlâtın îfâsı husûsu Rusya sefâreti tarafından bâ takrîr ifâde ve istid‘â olunmuş olmağla ber mûceb-i istid‘â merkûm hakkında îfâ-yı teshîlât olunması husûsuna himmet eylemeleri…”.BOA, HR.MKT.44/16. 18 Cemaziyelevvel 1268/10 Mart 1852. 183 BOA, HR.MKT.44/79. 7 Cemaziyelevvel 1268/ 29 Mart 1852.
62
sonrasında yangının kasıtlı olup olmadığının tespiti için de ifade alındığı ve soruşturma
yapıldığı anlaşılmaktadır.184
2.9. Temsilci Seçimi
Batı bölgelerinde gayrimüslim tüccarların yükselişi 18. yüzyılda Osmanlı
Devleti’nin Avrupa ile ticaretinin arttığı ve devletin gücünün zayıfladığı bir dönemde
gerçekleşti. Batı eyaletlerindeki tüccarlar arasında özellikle Rum, Ermeni ve Yahudiler
önemli yer tutuyorlardı.185 18. yüzyılın ortalarından itibaren Rum tüccarlar diğer
unsurları geride bıraktı ve batı ticaretinde söz sahibi oldu. 18. yüzyılın ilk altmış yıllık
döneminde birçok gayrimüslim Osmanlı, Avrupalı tüccarların aracısı olmaktan çıktı ve
kendileri hesabına çalışmaya başladılar. Habsburg İmparatorluğu’nun kentlerinde Rum
ve Sırp tüccarların kolonileri vardı ve bu tüccarlar Habsburglu yöneticiler tarafından
kuşkuyla karşılansalar da etkinlerdi. 1768-1774 Osmanlı-Rus savaşı sonrasında
Karadeniz önce Rus sonra da diğer gemilere açılınca Rum gemiciler Rus bandırası
altında konumlarını korudular.186 Rumların ticari hayata katılmaları Odessa ile başladı
ve buradan Osmanlı Devleti’nin bütün limanlarına yayıldı.187
Osmanlı ülkesinde dış ticaret hacminin ve Avrupalı devletlerin kapitüler
ayrıcalıklarının arttığı dönemde azınlıklar da ticaretteki etkinliklerini arttırdılar.
Yabancılara tanınan ayrıcalıkların zımmî tüccarlara da tanınması devleti zaafa uğrattı.188
184 “Devlet-i Aliyye tüccâr sefînelerinden olup Batnos cezîresi pîşgâhında kazâzede olan sefîne tayfasının ellerinde bulunan akçe ile sefine-i mezkûre parçalarının Tiryeste Sigortası tarafına gönderilmek üzere Rodos'taki Avusturya konsolosuna teslîm olunması husûsuna dâir cânib-i sefâretden i‘tâ kılınan takrîr manzûr-ı sa‘âdetleri olmak için leffen irsâl kılınmış ve tâife-i merkûme bâb-ı zabtiyede istintâkları derdest icrâ bulunmuş olmasıyla bunları istintâkla netîce-i keyfiyet anlaşılmaksızın istenilen tahrirâtın verilmesinde bir gûne mahzûr olub olmadığının iş‘ârı husûsuna himmet eylemeleri…”BOA, HR.MKT.68/40.22 Rebiülevvel 1270/23 Aralık 1853. 185Gayrimüslim aracıların Osmanlı ekonomisindeki etkinliklerini arttırmaları ile ilgili bk. Kasaba, Osmanlı İmparatorluğu ve Dünya…, s.30-32.Bu konuda ayrıca bk. Kurmuş, s.18-19 186Faroqhı, Osmanlı Kültürü ve Gündelik Yaşam, Ortaçağdan Yirminci Yüzyıla, s.247-248. 187Yerasimos, Azgelişmişlik Sürecinde Türkiye…,s.21.Odessa limanı Rus çarları tarafından tahıl ticareti için kurulmuş, etkin bir cemaat oluşturan Rum tüccarlar kente yerleşmişti. Faroqhı, Osmanlı Kültürü ve…,s.248. 188 Harbî, müste’men ve zımmî kelimelerinin tanımları için bk. Midhat Sertoğlu, Osmanlı Tarih Lûgatı, Enderun Kitabevi, İstanbul 1986, s.135. Zımmîlerin yabancı tüccarlara tanınan ayrıcalıklardan yararlanma adına yaptıkları çalışmalar ve bu hakları elde edişleri ile ilgili bk. Halil İnalcık, Doğu Batı Makaleler I, Doğu Batı Yayınları, Ankara 2005, s.256-257. 19. yüzyılda Osmanlı ekonomisinde azınlıkların rolü için bk.Yerasimos, Azgelişmişlik Sürecinde Türkiye, C.II, Tanzimattan I. Dünya Savaşına, s.15-22 ayrıca s. 304-310. A. Mesut Küçükkalay, Osmanlı Devleti’ndeki tüccarları üç gruba ayırmıştır. Birinci grup,1838’e kadar Osmanlı içi ticaretini yürüten Müslim ya da gayrimüslim Osmanlı tebaası. İkinci grup, 1838’e kadar ülke içine girerek mal satışı yapması söz konusu olmayan yabancı tüccarlar. İkinci grup tüccarları kapitülasyonlarla belirlenen vergileri ödeme şartıyla ülkeye mal getirebilirler ancak perakende ticaret yapamazlardı. Üçüncü grup tüccar ise, belirli bir süre Osmanlı topraklarında ticaret yapması
63
18. ve 19.yüzyıllarda Rumlar Doğu Akdeniz’de denizcilik, tüccarlık, Avrupa
kurumlarına aracılık, perakendecilik, bankacılık yapıyorlar, ticaret açısından faal
bölgelerde ticaretin her alanında hizmet veriyorlardı.189 1792’de alınan bir kararla
Avrupa ile ticaret yapan bir zımmî tacir ve onun iki yardımcısına imtiyaz ve muafiyet
beratı verilmeye başlandı. 1808’de Ruslar 120.000 Rum’u mahmî zümresine dahil
etmişlerdi. III. Selim yabancı devletlerin himayesinde olan yabancı tüccarlara karşı
tedbir olarak dış ticaretle uğraşmak üzere yeni bir kategori oluşturdu. Bunlar Osmanlı
vatandaşı gayrimüslimlerdi. Avrupa ile ticaret yapan az sayıdaki Müslümanlar haksız
rekabetten, ticaretin önceleri yabancılar şimdi de gayrimüslimlerin elinde olmasından
şikayet etliler. Bunun üzerine II. Mahmut Hayriye Tüccarı kategorisini oluşturdu.
Hayriye tüccarları Avrupa tüccarları gibi imtiyaz elde etmek için ruhsat harcı
vereceklerdi.190
19. yüzyılda Osmanlı limanlarında dış ticareti yürütenler, çeşitli Avrupa
ülkelerinden gelerek belli başlı liman kentlerine yerleşen, dış ticareti kurdukları aile
şirketleri ve ticaret evleri aracılığıyla yürüten Avrupalı tüccarlar ve esas olarak Osmanlı
vatandaşı olan gayrimüslimlerdi.191 Yabancı sigorta şirketlerinin temsilcileri de genelde
Osmanlı tebaasından olan gayrimüslimlerden idi. Bu durumu Osmanlı topraklarında
şirketlerin kurulmasından önce acente/vekiller vasıtasıyla gerçekleştirilen sigorta
faaliyetlerinden beri görmek mümkündür.
Osmanlı Devleti’nde sigorta şirketlerinin yoğunlaştığı en önemli iki merkez
İstanbul ve İzmir’di. İstanbul’daki sigorta şirketlerinin temsilcileri/vekilleri daha çok
Ermeni ve Rumlardı. Şirketlerin çoğu Galata ve Karaköy bölgesinde faaliyet
için verilen müste’men tüccarlardı.Bu konuda bk.Küçükkalay, s.102-103. Yabancı tüccarların Osmanlı deniz taşımacılığındaki rolleri için bk. Kütükoğlu, s.121-124. 189 Kasaba, Dünya, İmparatorluk ve Toplum Osmanlı Yazıları, s.135.”1849 yılındaki büyük gemiciliğin toplamını meydana getiren 5.270 gemiden 1.288’i Rusya limanlarından, 688’i İngiliz limanlarından, 214’ü Avusturya limanlarından, 116’sı da Fransız limanlarından geliyorlardı.” Osmanlı limanlarına yanaşan yabancı gemilerin taşıdığı bandrolların payı da şöyleydi: 5270 geminin 1999’u Yunan, 1126’sı İngiliz-İyon, 648’i Rusya, 614’ü Avusturya, 509’u Sardunya, 169’u Fransız, 205’i de Osmanlı ve diğerlerinin bandrollerini taşımaktaydılar. Ubicini, s.291-292. 190 19. yüzyılda Osmanlı Devleti’nde yabancı tüccarlar ve gayrimüslimler konusunda bk. Quataert, 19 .Yüzyıla Genel Bakış Islahatlar Devri 1812-1914, s.956-959. 191 Osmanlı vatandaşı olan gayrimüslim tüccarlar, özellikle Ermeniler ve Rumlar 19. yüzyıl boyunca hem Osmanlı dış ticaretinin örgütlenmesinde hem de Avrupa sermayesinin Osmanlı ülkesine girmesi ve yerleşmesi sürecinde mnemli rol oynadılar. Şevket Pamuk, 19. yy’da Osmanlı Dış Ticareti, Tanzimat’tan Cumhuriyete Türkiye Ansiklopedisi, C.3. İletişim Yayınları, İstanbul 1985, s. 665.
64
gösteriyorlardı. İzmir’de ise sigortacılıkta Rumlar daha etkiliydi. Sigorta şirketlerinin
çoğunluğu Ayafotini Caddesi’nde Coya Hanı’nda toplanmıştı.192
Sigorta şirketleri için temsilci seçimi, piyasada yer edinme, bu yeri ve
kazançları koruma konusunda hayati önem taşıyordu. 20. yüzyıl başlarında verdikleri
ilanlarda La Metropoliten taşrada ciddi mümessillikler, L’Universo ise kabiliyetli ve
ticari şerefi olan mahalli acenteler arıyordu.193
1908-1913 yıllarında kurulan şirketlerde Osmanlı yönetiminden birkaç eski
nazır ya da paşa idare meclislerinde yer almıştı. Sigorta alanında da bunun örnekleri
vardı. Gabriel Noradugyan Efendi Osmanlı Sigorta Şirket-i Umumiyyesi başkanı, Sait
Halim Paşa İhtiyat-ı Milli Hayat Sigorta Osmanlı Anonim Şirketi fahri başkanı idi.194
Nail Moralı 1917 yılında kendisine verilen prodüktörlükle sigortacılığa başladığını ifade
eder.195 Bu dönemlerden itibaren Müslüman Türkler de sigorta şirketlerinde görev
almışlardır.
2.10. Osmanlı Piyasasında Sigorta Rekabeti
Osmanlı piyasasına görece geç giren sigorta şirketlerinin sayısı kısa sürede
hızla arttı. Piyasanın denetimsizliği, kazanç imkanlarının çok görülmesi yabancı sigorta
şirketlerini piyasaya çekti. Osmanlı piyasasında yabancı sigorta şirketlerinin çoğalması
rekabeti de getirdi. Sigorta şirketleri özellikle yangın sigortası piyasasında kârlarını
artırmaya çalışırken hükümetin yangınla mücadelede yetersiz kalan tedbirlerine ilave
olarak yeni tedbirler almaya çalışıyorlardı. Şirketlerin en kolay rekabet şekli yangın
sigorta primlerini düşürmekti.196
Yabancı sigorta şirketleri için Osmanlı piyasası alışık olmadıkları özellikler
gösteriyordu. Ahşap binaların çokluğu ve kundakçılığın yaygın olması sigortacılığın
kârlılığını tehdit ediyordu. İlginç özellikleri olan Osmanlı piyasasında zorunlu olarak 192 Sigortacılıkla ilgili Nail Moralı’nın anlattıkları için bk. Sergici, s.136-138. 193 Surp Pırgiç…s. 31, 41 ve 55. Temsilci seçiminin önemine,“Temsilcilerin seçiminde gösterilecek özen ve yangın durumunda hemen ödeme yapma, işin kaymağına hakim olmayı sağlamaya devam edecektir.” ifadeleri dikkati çekmektedir. Baskıcı, Osmanlı Anadolusunda…,s.24. 194 Toprak, Türkiye’de Milli İktisat, s.86. dipnot 46. 195“İzmir’de Royal Exchange’in acentesi Whittall, sigorta işlerini Assicurazioni’yle anlaşarak idare ediyordu. Whitall iş dostumuz ve sigortacımızdı. Sigortaya merakımı bildiklerinden, bana prodüktörlük verdiler. Bu suretle sigortacılığa başlamış oldum. Sene 1917.” Sergici, s.137. 196 Baskıcı, Osmanlı Anadolusunda…,s.15-16.
65
yüksek tutulan primler zaman içinde şirketler arası rekabetin hareket noktası oldu ve
indirilmeye başlandı.197
1870’lerden itibaren İngiliz şirketleri büyük paya sahipti. 1890’larda önde
gelen İngiliz sigorta şirketlerinin çoğu ülkede acenteler kurmuştu. Bu durum Osmanlı
sigorta piyasasındaki hakimiyet mücadelesinin İngiliz sigorta şirketleri ile diğer ülke
sigorta şirketleri arasında geçmesine neden oldu. 1882-1892 döneminde İstanbul’da
yangın sigortası için yıllık ortalama 85.000 pound ödenmişti. Bu prim gelirinin 45.000
poundu İngiliz şirketlerine, kalanı diğer Avrupa şirketlerine aitti. Sigorta ortalama yüzde
25 kâr bırakan bir faaliyet olarak niteleniyordu. İngiliz şirketleri itibarlarını ve kârlarını
kaybettirecek derecede düşük oranlardan kaçınmak için aralarında ortak bir prim tarifesi
uyguluyordu. Piyasada fiyat rekabetini başlatan ve bu suretle piyasa paylarını
genişletmeye çalışanlar piyasaya görece geç giren ikincil küçük şirketlerdi. İngiliz
şirketlerinin aralarındaki centilmenlik anlaşmasını bozamamaları temelde piyasadaki
itibarlarını piyasadaki küçük şirketler düzeyine düşürmeme kaygısından
kaynaklanıyordu.198
1893’te Osmanlı Umum Sigortası Şirketi’nin kuruluşundan bir süre sonra
İngiliz şirketleri indirime gitti. Bu indirim bazı hallerde % 50’ye varan iş artışları
sağladıysa da asıl amaç olan ikincil bazı şirketleri piyasadan çıkarmaya ve piyasadaki
İngiliz şirketlerine “monopol” gücü vermeye yetmedi. Diğer şirketler buna indirimle
cevap verdiklerinden bütün yabancı şirketler piyasa paylarını korumaya devam etti.
İngiliz şirketlerinin İstanbul temsilciliklerinin genel merkezleriyle görüşmeleri sonucu
istedikleri prim oranını belirleme yetkisi almış olmaları (konsolosa göre) İngiliz
şirketlerine muazzam bir avantaj sağlamış ve yabancılar arasında şaşkınlık yaratmıştı.
Çünkü piyasada hiçbir yabancı şirket birinci sınıf İngiliz şirketlerinin sahip olduğu
prestije sahip değildi. İngiliz Konsolosluk Raporları doğrultusunda, ortak tarife
uygulamasının feshiyle oluşan rekabet ortamından piyasanın önemli şirketlerinin zarar
gördüğü anlaşılmaktadır. İstanbul’da bulunan sigorta şirketlerinin her konuda ortak
hareket etme fikrinin oluşup güçlenmesinde, tarife savaşına son verme, müşterilerin
şirketlere güvenini artırma ve önemli bir rakip olan Osmanlı Umum Sigorta Şirketi ile 197 Baskıcı, Osmanlı Anadolusunda…,s.16. 198 Baskıcı, Osmanlı Anadolusunda…, s.16.
66
rekabet edebilme düşünceleri etkili olmuştur.199 İngiliz şirketleri öncülüğünde 1898’de
44 şirketin temsilcisi bir birlik etrafında örgütlenmek, yangın sigortasında ülke
genelinde ortak bir prim tarifesi hazırlamak üzere bir araya geldi.200
12 Temmuz 1900’de gerçekleşen toplantıda; İstanbul’da faaliyette bulunan
Yangın Sigorta Şirketleri Sendikası adı altında bir birlik kurma, 1 Ağustos 1900’den
itibaren ortak bir yangın tarifesi uygulama, şirketlerin faaliyetlerini denetleyecek sürekli
bir denetim mekanizması oluşturma kararları alındı. Sendika üyesi şirketler; yangınlara
en kısa sürede müdahale etmek, kurtarma işlerine yardım etmek, yangının nedeni
hakkında soruşturma yapmak gibi işler için aralarında ekipler oluşturdu ve masraflarını
üstlendi. İtfaiye teşkilatının iyileştirilmesi için bir komisyon kurulması sağlandı.
Komisyonda İstanbul İtfaiye Şefi, Harbiye Nezareti ve Şehremaneti temsilcileri
bulunuyordu. Komisyon hükümete, yangın anında itfaiyecileri ve tulumbacıları taşımak
üzere Şirket-i Hayriye’nin sürekli olarak harekete hazır bir vapur bulundurulmasını
kabul ettirdi. Londra’daki Fire Office Committee ve Paris’teki Syndicate Otoman de
Paris sendikaya üye olmayan şirketlerle mücadele konusunda talimatlarıyla
İstanbul’daki sendikaya yol gösteriyordu. Sendikanın girişimleriyle önce 1 Kasım
1900’de, sonra da 19 Nisan 1901’de ortak bir tarife yürürlüğe kondu. Yeni tarifenin
primleri uygun oranlarda tutma ve kasıtlı yangınları azaltmada olumlu etkileri görüldü.
Sendika, mesleğin ciddiyetine yakışmayan hareketleri, sigorta maliyetini yükselten
uygulamaları, sigortalıya ıskonto yapmak için girişilen yıkıcı rekabeti engelleyici
tedbirler de aldı. Üye olmayan şirketler makul olmayan fiyat uygulayarak rekabete
devam ettiğinden bu oluşum tarifeyi ve diğer önlemleri uygulama konusunda başarılı
olamadı, piyasayı bütünleştirme çabaları sonuçsuz kaldı. Osmanlı sigorta piyasası ancak
I. Dünya Savaşı yıllarındaki kanuni düzenlemelerle bir derece bütünlüğe kavuştu.201
1900’de İstanbul’da kurulan sendikanın üye sayısı 1909’da 49, 1912’de 54’e yükseldi.
Sendika 1916’da 81 üye ile “Türkiye’de Çalışan Sigorta Şirketleri Cemiyeti” adını
199 Baskıcı, Osmanlı Anadolusunda…,s.17-18. 200 Baskıcı, Osmanlı Anadolusunda…, s.18-19. 201 Baskıcı, Osmanlı Anadolusunda…,s.19. Sendikanın aldığı kararlar için ayrıca bk.Güvenç, Pervititch Haritaları: İstanbul İçin Bitmemiş Bir Araştırma Projesi, s.12.
67
aldı.202
İstanbul’daki tarife savaşına benzer gelişmeler İzmir’de de yaşanıyordu.
Şehirde sigorta şirketleri “kapsanacak riskler ve alınacak prim oranlarını düzenleyen bir
tarifeye uymakta” idi. Ancak 1890’ların sonunda, sigorta şirketlerinin kurduğu ortak
itfaiye birliğini destekleyen ama ortak tarife anlaşmasına uymayan belirli yabancı
şirketler arasındaki rekabet ciddileşmişti. 1899 Şubatında İngiliz şirketlerinin öncülüğü
ile tarife anlaşmasının ertelenmesi ve her şirketin riskleri kendisi için uygun gördüğü
orandan kabul etmesi kararlaştırıldı. İngiliz sigorta şirketleri tarife rekabetinden zarar
görmemek için genel merkezlerinden standart tarife yerine “piyasaya uygun” olan
tarifelere geçme izni istemiş, izin alınması sonucu prim oranlarını indirerek tarife
rekabetine katılmış ve bu surette küçük ve düşük itibarlı şirketleri piyasadan bir derece
dışlamışlardı. Poliçeler arasında önemli bir fiyat farkı kalmayınca halk itibarı yüksek ve
çoğu İngiliz şirketlerine yöneliyordu. Bir müddet sonra İstanbul ve İzmir’de primler
yeniden yükseldi. Primlerin yükseltilmesinde yangın riskinin gerçekleşme olasılığının
yüksek ve sigorta şirketlerinin ödedikleri tazminatların fazla oluşu etkiliydi. İzmir’de
1911’e gelindiğinde sigorta şirketlerinin ödemeleri arttığı için primler yüksekti ve daha
da yükselme eğilimi vardı. 1912’de yangınlardan kaynaklanan zararlar toplam prim
gelirlerini aştığı için prim oranlarının artırılması gündemdeydi. Aynı dönemde
İstanbul’da yangınlar çok sayıda yabancı şirketin tasfiyesine yol açmıştı.203 I. Dünya
Savaşı, Osmanlı Devleti’nin karşısında yer alan devletlerin, İngiltere, Fransa ve İtalya
şirketlerinin çalışmalarını durdurmasına neden oldu. Bu süreçte Alman ve Avusturya
Sigorta şirketlerinin sayısı ve etkinliği arttı.204
Osmanlı Umum Sigorta Şirketi, piyasadaki bütün İngiliz şirketleri için önemli
bir rakipti. Bu şirket; Osmanlı Bankası, Duyun-u Umumiye İdaresi, Tütün Rejisi ve
diğer kamu kuruluşlarının desteğine sahip olduğu için ödeme önceliği elde edebiliyor ve
böylece hem İngiliz hem de diğer yabancı şirketlerle rekabet konusunda önemli bir
202 Bu cemiyet üyeleri için bak. Baskıcı, Osmanlı Anadolusunda…, s.20, Tablo 7, Ayrıca bk. Sigorta Rehberi, VII-XIV. 203 Baskıcı, Osmanlı Anadolusunda…,s.17-21. 204Sergici, s.137. Trablusgarp Harbi’nde İtalya ile her türlü münasebet kesilmiş, İtalyanlara ait bankalarla sigorta kumpanyalarının kapatılması istenmiştir. BOA, MV. 161/10. 15 Kanun-u Sâni 1327/28 Ocak 1912.
68
avantaj sağlıyordu.205
Yangın sigortasına benzer gelişmeler hayat sigortası alanında da görülüyordu.
Baskıcı çalışmasında 1880’lerin başına kadar hayat sigortasının Türkiye’de pek
bilinmediğini ve hayat sigortası dalında ilk olarak bir Amerikan şirketinin faaliyete
geçtiğini belirtir.206 Osmanlı piyasasında 1890’larda önem kazanmaya başlayan hayat
sigortası dalında Amerikan firmaları önde ve avantajlıydı. Amerikan firmalarının
acenteleri yeni bir müşteriyi sigortalamak için ilk yılın primini almıyor onun yerine her
poliçe yenilenişinde küçük bir komisyon alıyordu. İngiliz şirketlerinin acenteleri ise ilk
yıl priminden % 10, poliçe yenilemelerinden % 5 komisyon alıyordu. 207
Şirketler Osmanlı piyasasında mümkün olduğunca pay kapmak ya da mevcut
payı korumak için bazen düşük iş hacmine rağmen temsilciliklerini kapatmayabiliyordu.
1894’te Trabzon’da yıl boyunca çok az poliçe düzenlemelerine rağmen şehirdeki acente
sayısı 15’e ulaşmıştı. Bazen de şirketler yeni canlanan bir piyasayı rakiplerine
kaptırmamak için aynı merkeze yönelebiliyorlardı. Konya’da demiryolunun gelişi
sonrasında şirketler birbiri ardına piyasaya girdi. Konya’da 1907’de yangın dalında 8,
hayat dalında 10 sigorta şirketi faaliyet göstermekteydi.208
20. yüzyıl başlarında nakliyat, yangın ve hayat sigortaları dışında eşya ve kaza
sigortaları da yaygınlaşmıştı. Rossia Sigorta şirketi kaza, seyahat kazaları, vitrin
kırılmaları için imkan sunuyor, La Metropoliten her cins ev ve mobilyayı
sigortalıyordu.209
Sigorta piyasasındaki rekabet primlerin ve poliçelerin düzenlenmesinin
haricinde abone bulma çalışmalarında da yaşanıyordu. Sigorta şirketlerinin ilan ve
reklamlarındaki iddialı ifadeler şirketlerin abone bulabilmek için nasıl rekabet ettiklerini 205 Baskıcı, Osmanlı Anadolusunda…, s.22. 206 Baskıcı, Osmanlı Anadolusunda…, s.22. Tuğrul, Türkiye’de ilk hayat sigorta uygulamasını 1887 yılında merkezi Viyana’da olan bir Avusturya şirketinin yaptığını belirtir. “…elde edilen malumata göre 1887 senesinde ilk olarak merkezi Viyana’da bulunan bir Avusturya şirketi Türkiye’de hayat sigortaları akdına başlamıştır.” Tuğrul, s.69. 207 Baskıcı, Osmanlı Anadolusunda, s.22. 208 Baskıcı, Osmanlı Anadolusunda… s.23. 209 Surp Pırgiç…,31, 36, 55 ve 56. Baskıcı. Osmanlı Anadolusunda…,s.22. Kaza sigortaları diğer sigorta uygulamalarına kıyasla daha geç rağbet bulmuşa benziyor. 1944 yılında Ankara Sigorta Şirketi ikinci Müdürü Veysi Emre’nin, ülkemizde sınırlı bir alanda uygulanan kaza sigortalarının çok çeşitli alanlarının bulunduğunu, ancak bizde henüz yeterli alakayı göremediğini ifade etmesi bu konuda bir fikir vermektedir. Veysi Emre, Mühim İki Sigorta Şubesi: Kaza Sigortaları, İktisadi Yürüyüş Sigorta Özel Sayısı, Sayı 112, 30 Ağustos 1944, s.64.
69
ortaya koymaktadır. Star sigorta şirketi, “Başka hiçbir şirket Star’ın borçlarını yedek
akçe ile karşılama gücüne sahip değildir.” ifadesini kullanıyor, ölüm durumunda 100
Lira’lık sigorta karşılığında (kâra iştirak ile) senelik ödemelerin diğer şirketlerin yaptığı
ödemelerle kıyaslanması için bir tablo veriyordu. 210
Equitabl Sigorta Şirketi, Birleşik Amerika Devleti’nin ve dünyanın en zengin
ve en güçlü hayat sigorta şirketi olduğunu iddia ediyor, “…17 Fransız şirketinin birleşik
kârından fazla kâr elde etmiş olup dünyada hiçbir şirketin yedek akçesi Equitabl kadar
yüksek değildir. Hiçbir şirket Equitabl’dan daha ucuz ve daha kârlı hayat sigortası
yapamaz.” ifadelerini kullanmaktan çekinmiyordu.211
Fransız Union Şirketi, “Bu miktarları Şarkta çalışan diğer sigorta şirketlerinde
bulmak imkansızdır. Şark için tenzilatlı fiyatlar ve primler. Diğer şirketlere kıyasla çok
uygun şartlar.”212şeklinde reklamını yaparken, bazı şirketler örnekler vererek piyasada
ya yer kazanmak ya da yerini sağlamlaştırmak istiyordu.213 Bazı sigorta şirketleri ilan ve
reklamlarında Sultanın özel fermanı ile kurulduğunu vurgularken, bazıları da sermaye
ve yedek akçelerini, tahsil ettikleri prim miktarlarını, ödedikleri zarar tutarlarını
belirtiyorlardı. Sigorta şirketlerinin çalıştıkları bankaların da vurgulandığı reklam ve
ilanlarda, muameleye konulan poliçe adedini veren şirketlere de rastlanıyordu.214
Friedrich Wilhelm Hayat Sigortası Kumpanyası’nın vermiş olduğu bir
reklamda iki kez Alman İmparatorluk Hükümeti’nin kontrolü altında çalıştığını
210 Şirket Yaş 35 40 45 50 Star 27,96 32,46 38,9 47,50 Amerikan Şirket 28,11 33,01 39,55 48,48 Fransız Şirket 30,70 35,90 42,60 51,60 Star Sigorta Şirketi’nin vermiş olduğu bu ilanda, 100 liralık sigorta satın alındığında her yaş grubu için en düşük prim ödemesinin Star Sigorta Şirketi’ne ait olduğu ifade edilmiştir. Müşteriye şirketin ödeme problemi olmadığı, 100 liralık sigorta satın alabilmek için en hesaplı seçeneğin Star olduğu anlatılmaya çalışılmştır. Sırp Purgiç…, s.49. 211 Equitabl Sigorta Şirketi’nin kendisini Fransız şirketlerle kıyaslayarak öne çıkarmaya çalışması, piyasada Fransız şirketlerinin daha etkili olduğunu, halk arasında daha iyi bir imaja sahip olduğunu düşündürmektedir. Equitabl Şirketi, reklamında bu hususları vurgulayarak halkın güvenini kazanmaya çalışmakta ve rekabetin yoğun olduğu anlaşılan Osmanlı sigorta piyasasında yer edinme mücadelesi vermektedir. Surp Pırgiç… s. 18. 212 Surp Prgiç…,s.13. 213“Pheniks Autrichien Şirketi’nin bir hayat sigortası örneği:35 yaşında biri 20.000 frank ile 25 yıllığına Pheniks Autrichien tarafından sigortalanmak istiyor bunun için yıllık 925.80 frank ödemesi gerekiyor vade sonu alacağı miktar 31.265 franktır.Ölümü halinde ise (örneğin 10 sene ) müessesenin ödemesi 21.314,62 frank olacaktır.Bu bedeller nominal değil reeldir. Pheniks Autrichien bu bedelleri garanti eder.” Surp Pırgiç…,s.48. 214 Friedrich Wilhelm Hayat Sigortası Şirketi muameleye konan poliçe adedinin 3.031.404 olduğunu belirtiyordu. Surp Pırgiç…,s.29.
70
vurgulaması dönemin şartları ve politikaları çerçevesinde değerlendirilirse bir anlam
ifade edecektir.215
2.11. Banka-Sigorta İşbirliği
Avrupa ile iktisadi ve mali bütünleşme süreci 1840’larda Osmanlı ülkesinde
bankaların kurulmasına zemin hazırladı. Osmanlı Devleti’nde kurulan ilk banka olarak
Osmanlı Bankası bilinir ancak Osmanlı Bankası’nın kuruluş tarihi olan 1863’ten önce
ikisi İzmir’de biri İstanbul’da olmak üzere üç banka kurulmuştu. İzmir Bankası
kurulduğu yıl Osmanlı yönetimi tarafından kapatıldı. İstanbul bankası ise varlığını yedi
yıl kadar sürdürdü.216 Osmanlı Devleti’nde faaliyete geçen ilk banka 1844’te Londra’da
kurulmuş olan İzmir Ticaret Bankası( Commercial Bank of Smyrna)’ydı.217 Osmanlı
topraklarında kurulan ilk banka Bangue de Constantinople idi. İki Galata bankerinin
kurduğu bu bankanın kuruluş nedeni; 1838 Antlaşması ve ardından diğer Avrupa
devletleri ile de imzalanan serbest dış ticaret antlaşmalarının neden olduğu dış ticaret ve
ödeme açığına çare bulmaktı. Kaime basılmasıyla zarar eden bu banka 1850’de tasfiye
edildi.218
1854’te İngilizlerin Ottoman Bank’ı kurmasına kadar geçen dört sene sigorta
şirketleri Galata bankerlerinin ağına düşmüşlerdi. Bu banka da faaliyetini Kırım Savaşı
finansmanına yöneltince ve ilk olarak alınan dış kredinin umulmadık derecede kârlı
operasyonlarından dolayı sigorta şirketlerine hizmet götürme olanağı bulamamıştır.219
İngilizlerin etkinliği karşısında Fransızlar İstanbul’da merkez bankası olarak Bangue de
Turguie’yi kurmuşlardı. Osmanlı ticaret gemilerinin sigortasını üstlenmek üzere bu
215 Surp Pırgiç…, s.29. 216 Reşat Kasaba, XIX, Yüzyılın İlk Yarısında İzmir’de Bir İngiliz Bankası: İzmir Ticaret Bankası, Tarih ve Toplum, C.8, Sayı 43, Temmuz 1987,s.57-60. 217 200 bin sterlinlik sermaye ile kurulan banka İzmir bölgesinde Avrupalı ve diğer tüccarların ihtiyaçlarını karşılamayı amaçlıyordu. Bu banka 1847 yılında kapandı. Pamuk, Osmanlı İmparatorluğu’nda Paranın Tarihi, s.229. 218 “Bu bankanın faaliyeti boyunca yaptığı garip işlerden biri de İstanbul’a gelmiş olan kadın, erkek piyano, keman, vesair müzik aleti öğretmenleri, tiyatro kumpanyaları ve artistleri, doktorlar, eczacılar, cambazlar ve illüzyonistler tarafından kendi ülkelerine yollanan paraların nakil ve sigorta işlemlerini yapmasıdır. Bu insanların büyük bir bölümü, ailelerini bıraktıkları memleketlerine para göndermek için zorluklar çekmiş, tüccar yolu ile yaptıkları transferlerde büyük riskler ortaya çıkmıştır. Bundan istifade eden İstanbul Bankası yöneticilerinin, yüzde 5’e varan bir agio ile para yollayarak, epey kazanç elde ettikleri anlaşılmaktadır.” Kazgan, Osmanlıda Avrupa Finans Kapitali, s.157–161.; Bankanın kısa vadeli borç sağlayacağını ve piyasaya istikrar getireceği ümit ediliyordu. Piyasaya istikrar getiremeyen ve zarara uğrayan bankanın zararları devlet tarafından karşılanamayınca 1852’de Dersaadet Bankası kapandı.Pamuk, Osmanlı İmparatorluğu’nda Paranın Tarihi, s.229. Banque de Constantinople maddesi için bk. Kazgan, Osmanlıdan Cumhuriyete Türk Bankacılık Tarihi, s.25–32. 219 Ottoman Bank için bk.Kazgan, Osmanlıdan Cumhuriyete Türk Bankacılık Tarihi, s.38.
71
bankaya bağlı bir sigorta şirketi kurulması istenmişti. Daha sonra bu iki devlet anlaşarak
bu bankaları lağv edip yerlerine Bangue Imperıale Ottomane adlı yeni bir banka kurma
kararı almışlardı.220
1856 yılında Kırım Savaşı sırasında İngiliz sermayesi ile Osmanlı Bankası
kuruldu. 500.000 sterlinlik bir sermaye ile Londra’da kurulan Osmanlı Bankası faaliyet
merkezi olarak İstanbul’u seçti.221 Devletin mali güçlükleri daha güçlü bir Avrupa
kurumunun aranmasına zemin hazırladı. 1863’te bir Fransız grubunun % 50 payla
katılımı ile Bank-ı Osmani-i Şahane kuruldu.
Osmanlı Devleti’nin dağılmasına kadar Avrupa etkisi kuşatıcıydı. Avrupa
bankaları ve tüccarları büyüyen ekonomiyi kontrol altında tuttular. Avrupalı şirketler
imtiyazlar elde ederek umumi hizmet müesseseleri inşa ettiler.222 Padişahtan
başlayarak, bürokrasinin en üst kademelerine denk her düzeydeki resmi görevli özel
bankacılara başvurmaya başlamıştı.223 19. yüzyıl ortalarında sigorta şirketlerine hakim
olan veya onların en büyük iştirakçisi olan bankalardan oluşan bir banka sektörü ortaya
çıktı. Para ve paraya çevrilebilir her türlü değerin peşinde oldukları için sigorta şirketleri
bankalar için likidite kaynağı idi. Yalnız bu sebepten birçok banka ya sigorta şirketi
kurmuş ya da kurulmuş olanlara ortak olmuşlardı.224 Pek çok sigorta şirketinin belli
başlı merkezlerde temsilcilik açtığı dönemde başta Osmanlı Bankası olmak üzere
yabancı bankalar komisyon karşılığında sigorta şirketlerinin işlerine yardımcı
oluyorlardı.225
Sigorta şirketleri ilan ve reklamlarında çalıştıkları bankaları belirtiyorlardı. Bu
durum bankalar ve sigorta şirketleri arasında karşılıklı istifadenin olduğunu
göstermektedir. Bankalar sigorta şirketlerinde biriken paradan yararlanmak
düşüncesindeyken sigorta şirketleri de bankaların itibarı ve verdiği güvenden
faydalanmak istemiş gibidir. Bu iki kurum arasındaki işbirliği büyükşehirler dışındaki 220 Kazgan vd., s.39-42. 221 Pamuk, Osmanlı İmparatorluğu’nda Paranın Tarihi, s.230. Osmanlı Bankası’nın kuruluşu için bk.Kazgan, Osmanlıdan Cumhuriyete Türk Bankacılık Tarihi,s.47. 222 Albert Hourani, Modern Ortadoğu’nun Osmanlı Geçmişi, Çev. Ömer Baldık, Osmanlı ve Dünya, (Haz. Kemal Karpat), Ufuk Kitapları, İstanbul 2001, s.114. Osmanlı Bankası’nın kuruluşu ile ilgili bk. Yerasimos, Azgelişmişlik Sürecinde Türkiye, s.175-177. 223 Kasaba, Dünya, İmparatorluk ve Toplum Osmanlı Yazıları, s.137. 224 Kazgan vd., s.47. 225 Bazı sigorta şirketlerinin Türkiye’de çalıştığı bankalar için bk.Baskıcı, Osmanlı Anadolusunda, s.23.
72
merkezlerde sigorta şirketlerinin bankalardan yararlanma ihtimalini de akla
getirmektedir.
Sigorta şirketleri ilan ve reklamlarında yalnızca Osmanlı topraklarında
faaliyet gösteren bankaları değil, yurt dışında olan, birlikte çalıştıkları bankaların da
isimlerini belirtmişlerdir. Osmanlı Umum Sigorta Şirketi ve Union Sigorta Şirketi
Osmanlı Bankası; Les Provinces Reüni Yangın Sigortası Şirketi, Sosiete Genereal de
Belgique, La Caisse General de Raportet de Depo Brüksel, Wiener Bank Verein
İstanbul; Pheniks Autrichien ve Caisse Paternelle (Kes Paternel) Kredi Lione;
Equitable Life Insurance (Ekitabl Sigorta Şirketi) Londra İngiliz Bankası, Paris ve
İstanbul Kredi Lione Bankası ile çalışıyorlardı.226
2.12. Devlet Binalarının ve Mallarının Sigortalanması
Osmanlı Devleti’nde sigortacılığın ortaya çıkış ve gelişim sürecini Osmanlı
Arşivi belgelerine dayanarak izlediğimiz bu çalışmada; devletin ve halkın sigortaya
bakışını, sigorta uygulamaları karşısında nasıl bir tavır takındığını incelemek temel
amaçlarımızdandı. Devlet malları ve kurumlarının sigortalanmasından hareketle bu
sorulara cevap arayacağız. Aşağıda elimizdeki belgeler doğrultusunda devletin sigorta
uygulamasına müracaat ettiğini örneklendireceğiz.
Osmanlı Devleti’nde dış ticaret hacminin artması, limanların sayısının da
artmasına zemin hazırlamıştır. Limanlarla birlikte göze çarpan gelişmelerden biri de
deniz fenerleridir. 1856 yılında sahiller için Fransa’ya imal ettirilen fenerler sigorta
ettirilmiş, hazırlanan poliçenin bedelinin Hazine-i Celile’den ödeneceği belirtilerek
Maliye Nezaret-i Celilesi’ne havale edilmiştir.227
226 Surp Pırgiç…,s.12-39. Baskıcı, Osmanlı Anadolusunda…,s.23. Credit Lyonnais hakkında daha detaylı bilgi için bk. Kazgan, Osmanlıdan Cumhuriyete Türk Bankaclık Tarihi, s.172-174. 227 “Sevâhil için i‘mâl etdirilen fenerlerin tesviye kılınmış olan sigorta masrafının poliçesi gönderildiği… Siyâk-ı iş‘ârdan anlaşıldığına göre bu masraf dört bin iki franga bâliğ olduğundan zikr olunan poliçenin kabulüyle bedelinin hazîne-i celîleden tesviyesi husûsunun Maliye Nezâret-i celîlesine havâlesi…” ifadeleri ile fenerlerin sigorta bedelinin poliçe ile kayıt altına alındığı anlaşılmaktadır..BOA, İ.HR,6636, 23 Şaban 1272/29 Nisan 1856. Bu belge için EKLER, EK XII’ye bk. Buharlı gemiciliğin Türkiye’ye girişinin yol açtığı gelişmelerden biri de deniz fenerlerinin inşasıydı. 1838 ‘de Boğaziçi ve Karadeniz kıyılarında çok sayıda deniz feneri inşa edilmişti. 1855’te Fransız Kaptan Marius Michel’in yönetiminde Memalik-i Mahrusa Fenerler İdaresi kuruldu. Osmanlı döneminde deniz fenerleri için bk. Baskıcı, 1800-1914 Yıllarında…,61-62. Ayrıca bk.Thobie, s.728-729 ve 735-736.
73
Osman Gazi zırhlı fırkateyninin sigortaya konulması haricinde malzemesinin
tamamlanması için gereken 4.500 lira sterlininin havalesinin Maliye Nezareti’ne
buyurulduğu, zikredilen miktarın Londra’da Devlet-i Aliye Bankası’ndan verilmesine
dair Osmanlı Bankası’ndan alınan bir miktar kredinin gönderildiği 1865 tarihli bir
belgede yer almıştır.228
31 Aralık 1888 tarihinde Selanik Mekteb-i İdâdisi için kiralanan hane ahşap
olduğu için sigortalanmak istenmiştir. Buna Maarif Nezareti izin vermiş ancak Dahiliye
Nezareti; “Nezaret-i aciziye mensub bulunan ebniye ile eşya ve sairenin sigortaya vaz’ı
hakkında bir güna malumat-ı kuyudiyeye destres olunamadı”ğı, ifadesi ile bu işin
Maliye Nezareti’ne sorulması gerektiğini bildirmiştir.229
Bursa’da tamiri yapılan, müzayede ile üç sene müddetle 46.000 küsur kuruş
bedel ile kiralanan harir (ipek) fabrikası zikredilen müddet için vakıf tarafından sigorta
edilmek şartıyla ihale edilmiş ancak sigorta ettirilmediği halde ihale feshedileceğinden,
yıllık 24 lira ücretle fabrikanın sigorta ettirilerek meblağın vakfın çeşitli masraflarından
ödeneceği belirtilmiştir.230 Bu belgede Phenix Kumpanyası için en çok güvenilen sigorta
kumpanyası ifadesi kullanılması, piyasada sağlam ve güven telkin eden şirketlerin de
bulunduğunu göstermektedir. Ancak piyasadaki kısa vadede suiistimallerle kazanç
sağlamak isteyen şirketler, her ne kadar piyasada güvenilir şirketler bulunsa da, genelde
sigorta piyasasına zarar vermişlerdir.
228Taraf-ı Vala-yı Kapûdâniye; Osman Gazi nâm Zırhlı Fırkateyn-i Hümâyûn'un sigortaya konulmasından sarf-ı nazarla yalnız ikmâl-i malzemesi zımnında iktizâ eden dört bin beşyüz lira siterlinin icrâ-yı havâlesi vukû‘ bulan iş‘âr-ı vâlâları üzerine Maliye Nezâret-i Celîlesine buyurulmuşidi mârrü'z-zikr altunların Londra'da Devlet-i Aliyye bankasından i‘tâsına dâir Bank-ı Osmânî İdâresinden alınan bir kıta kredi leffen irsâl kılınmış olmağla îcâbının icrâsı bâbında irâde efendimindir. BOA, A.MKT.MHM. 332/41, 22 Zilhicce 1281/18 Mayıs 1865.
229 Maarif Nezaret-i Celilesi’ne; Müfâd-ı iş‘âr-ı âlî-i âsafâneleri rehîn-i îkân-ı âcizî olarak keyfiyet muhâsebe-i nezâretden lede'l-istifsâr ol bâbda yazılan müzekkerede gerek Dersaadet'de ve gerek vilâyât-ı şâhânede nezâret-i âcizîye mensûb bulunan ebniye ile eşyâ ve sâirenin sigortaya vaz‘ı hakkında bir gûnâ ma‘lûmâta kuyûdiyeye destres olunamadığı ve bu işin hazîne-i celîleye müteallik bulunduğu beyânıyla keyfiyetin Maliye Nezaret-i Celîlesi'nden istifsârı lüzûmunun cevâben savb-ı âlî-i âsafânelerine tebîği ifâde kılınmış olmağla ol bâbda…Selânik Mekteb-i İ‘dâdiyesi için istîcâr edilen hânenin ahşap olmasından ve levâzım-ı tedrîsiye ile mefrûşâtı bin lira kıymetinde olduğundan eşyâ-yı mezkûrenin sigortaya vaz‘ı bu kere Maârif Müdürlüğü'nden istîzân olunmuşdur. usûl ve emsâline nazaran bu bâbda mütâla‘a-i aliyye-i nezâret-penâhîlerinin iş‘âr buyurulması bâbında…. BOA, DH.MKT. 1580/59. 23 Teşrinisani 1304-31 Aralık 1888. 230 BOA, İ.ŞD. 6636, 4 Rebiülevvel 1309/8 Ekim 1891.
74
Maliye Nezareti Emlak-ı Emiriye Müdüriyeti’nden emakin-i emiriyyenin
(kamu binalarının) sigortalanmasına dair gönderilen bir yazı konumuzla ilgili önemli
ipuçları taşımaktadır. Yönetimi temsil eden kurumların/kişilerin sigortaya bakışına dair
fikir vereceği düşüncesiyle burada aynen belirtmeyi faydalı gördük.
Sigorta Edilecek Emâkin-i Emîriye Hakkında; Devletin taht-ı tasarrufunda bulunan bi'l-umum emâkîn-i emîriyenin harîk tehlikesine karşı sigortaya vaz‘ edilmesi mutasavver idüğünden vilâyet dâhilinde bulunan hükûmet konaklarıyla hükûmete âid mülkî ve askerî hastahâne, kışla, karakol depo, telgraf ve postahaneler ve mebânî-i rüsûmiye, düyûn-ı umûmiye ve emlâk-ı emîriye idâre hâneleri, mekâtib-i âliye ve i‘dâdiye ve rüşdiye ebniyeleri, mîrî fabrikaları, liman dâireleri ve tahaffuzhânelerden îcâr ile tutulanlardan mâ‘adâ ebniyesi hükûmet malı olan ve hedem ve tecdîd ihtiyâcından vâreste bulunan kâffe-i mebânî-i emîriye hakkında sûreti melfûfen irsâl kılınan varakanın cevâb hânesine îzâhât-ı lâzımenin derciyle berâber nümûnesi merbût kiroki dâiresinde de birer kıt‘a harîtalarının tanzîm etdirilerek serîan hazîneye tesyâr buyurulması temennîsiyle te’yîd-i ihtirâm olunur efendim.”231
28 Şubat 1912 tarihli bir başka belgede, Meclis’i Vükela’nın Ticaret ve Ziraat
Nezareti’ne cevaben yazdığı yazıda; daha önce sigortalanan Selanik ziraat aletleri
depolarının sigortalarının uzatılmasına gerek olmadığı, sigorta ettirilip yıllık külli yekün
teşkil eden meblağı ödemektense koruma tedbirlerini artırmanın daha münasip olacağı,
(Bu tedbirlerin neler olabileceğine yazıda yer verilmemiştir.) her tarafta sigorta
kumpanyasının şubeleri bulunmadığı, ziraat aletleri nispeten yangın tehlikesine daha az
maruz olması ve istisnaen bunların sigortalanmasının uygun olmadığı bildirilmiştir.232
Bu belge zaruri olmayan sigorta uygulamasına sıcak bakılmadığını göstermektedir.
Yöneticilerin binalarının bazı medeni devletlerde olduğu gibi devletçe sigorta
edilmesi yahut şirketlere ettirilmesi lüzumuna dair Ticaret ve Nafia Nezareti’nden gelen
tezkireye Meclis-i Vükela tarafından verilen cevapta; Bu binaların şirketlere sigorta
ettirilmesi için her sene büyük meblağlar verilmesi gerekeceğinden, buna karşılık her
sene umumi bütçeye devlet hazinesince uygun miktar koyarak ve bankaya emaneten
bırakılması gelecek yılların bütçelerine sürekli eklenmesi ile oluşacak sermayenin,
herhangi bir yangında yanacak binaların, inşa masraflarına kullanılması usulünün hazine
menfaatlerine daha uygun olacağı düşünülmüş ve bu yolda kanun çıkarılmasının uygun 231 BOA, MB.HPS.26/5. 19 Mayıs 1328/1 Haziran 1912. 232 BOA, MV.162/23, 15 Şubat 1327/28 Şubat 1912.
75
görüldüğü belirtilmiştir. Ticaret ve Nafia Nezareti devlet binalarının ya devletçe ya da
özel şirketlerce sigortalanmasının lüzumunu belirtmiş ancak Meclis-i Vükela sigorta
için ödenecek meblağın büyüklüğüne dikkat çekerek farklı bir yolla hazine
menfaatlerinin korunmasını istemiştir. Bu durum bize devleti temsil eden kurumların
sigorta konusuna bakışlarındaki farklılığı gösterse de her iki kurumun da devlete ait
değerlerin ve hazinenin menfaatlerinin korunması düşüncesine sahip olduğunu
göstermektedir.
Van vilayeti ile Dahiliye Nezareti arasında yapılan bir dizi yazışma, Van’da
sigorta uygulamasının Osmanlı’nın batı bölgelerine kıyasla henüz tam olarak
bilinmediği ve uygulanmadığını göstermektedir. Van vilayetinden gönderilen yazıda
Van’da sigorta usulünün olmadığı ifade edilmiştir. Van vilayetinden tüccarın depolara
koyduğu gazdan alınacak verginin sigortaya tabi olup olmayacağı sorulmuş, tüccarın
belediyece sigortalanamayacağından her biri 24 kıyyelik gaz sandıkları için belediyeye
ikişer kuruş vermek istemedikleri anlaşılmaktadır. 4 Kasım 1906 tarihli tahrirat-ı
umumiye ile Van vilayetine de gönderilmiş olan nizamnamenin 5. maddesinde “devair
i belediyenin depolara konulacak mevaddı sigortaya vaz eyleyeceği ve eşya sahipleri
istedikleri halde mallarını kendileri sigorta ettirip sigorta ücretini anbar resminden
tenzil eyleyebilecekleri” açıkça ifade edildiğinden zikredilen madde doğrultusunda
hareket edilmesi istenmiştir. Van vilayetinden Dahiliye Nezareti’ne, Belediyeye ait
dokuz bab gaz ambarını 5500 kuruş bedel ile haricen sigortaya vaz ettiklerinden bahisle
zikredilen meblağın nizam gereği gaz vergisinden tenzili Promyan Ohannes Ağa
adındaki tüccar tarafından sorulmuştur.233
Erzurum Vilayeti’nden Dahiliye Nezareti’ne gönderilen bir yazıda da emakin-i
emiriye ve hususiyenin sigortalanması makbul ve müstahsen olarak nitelenmiş. Ancak
sigorta uygulaması Erzurum’da olmadığı için 1902’de çıkan yangında, içinde mevcut
eşyalarla yanan hükümet konağının 15.000 lira harcanarak vücuda getirildiği,
içindekiler için de 1000 liradan fazla masraf edildiği belirtilmiştir. Daire ve içindekilerin
sigortalanması ile 20-30.000 lira zarardan korunmak için Osmanlı Sigorta Şirketi’nin
233 BOA, DH.UMVM.111/13. 15 Mayıs 1329/22 Mayıs 1913. Gaz depoları nizamnamesi için bk. Dersaadet’te Gaz ve İspirto Hıfzına Mahsus Ambarlar İçin Verilecek İmtiyaza Dair Mukavelename, MUB, C.5. s.2677-2680. Gaz depolarına dair olan nizamnameye göre mal sahipleri kendileri sigorta ettirip vergiden düşebilirler.
76
Erzurum’daki direktörünün celbiyle konak ve içindekilerin 16.000 liradan beher lira için
yıllık 15’er para verilmek şartıyla muvafakat sağlanmış ve bunun için hazineden 6.000
kuruşun ödenmesi lüzum görülmüştür.234
Resmi binaların/kamu binalarının sigortalanmasında dikkat edilen detaylar
vardı. 1 Haziran 1912 tarihli bir belgede sigorta edilecek mekanların, vilayeti, sancağı,
kazâsı, nahiyesi, mahallesi, cadde ismi, bina numarası yazıldıktan sonra; binanın dört
haric duvarının ne ile inşa edildiği, binanın iç duvarları, döşemeleri ve merdivenlerinin
ne ile yapıldığı, binanın kaç kat olduğu, çatının nasıl inşa edildiği ve ne ile örtülü
olduğu, binanın kıymeti, binanın ne amaçla kullanıldığı, bina içinde icra edilen sanat,
binanın bitişiğinde bir başka binanın olup olmadığı, binanın bitişiğinde olan binalarla 15
metre mesafesi dahilinde bulunan binaların inşa tarzları, güvence altına alınan binanın
bitişiğinde veya yakınında bulunan binaların yangın duvarıyla korunup korunmadığı
sorulmaktadır.235
Askeri malzemelerin sigortalanması, ilk sigorta uygulamaları başlığında da
örneğini verdiğimiz gibi, müracaat edilen bir durumdur. Erzurum ve Bitlis vilayetlerine
gönderilen rovelvör fişenk ve mermilerin İstanbul’dan Trabzon’a kadar sigortalandığı
anlaşılmaktadır.236
Dersaadet Polis Mektebi’nin Assicurazioni General Sigorta Şirketi’ne
sigortalanan iki takım binası içinde bulunan eşyalar yeniden sigortalanmıştır.237
Emniyet-i Umumiye’den Polis Mekteb-i Müdüriyeti’ne gönderilen yazıda;
Assicurazioni General Kumpanyası’na ait mukavelenin iade edilmesi ve mektep
eşyasının daha sonra teşekkül eden Türkiye Milli Sigorta Şirketi’ne sigorta ettirilerek
mukavelenin gönderilmesi istenmiştir.238
234 BOA, DH.MB.HPS.26/5.14 Rebiülahir 1330/2 Nisan 1912. 235 Bu belge ve tafsilatı için bk.Ekler bölümü EK XIII, BOA, DH.MB.HPS 26/5. 28 Şaban 1330/12 Ağustos 1912. 236 BOA, DH.EUM..LVZ.8/6. 4 Rebiülahir 1330/23 Mart 1912. 237 BOA, DH.EUM..MH.143/45. 8 Safer 1335/4 Aralık 1916; BOA, DH.EUM.MH.259/1. 21 Safer 1335/17 Aralık 1916; BOA, DH.EUM..MH.144/16. 15 Safer 1335/11 Aralık 1916. 238 BOA, DH.EUM.MH.196/70. 7 Cemaziyelevvel 1337/8 Şubat 1919.
77
Osmanlı Sigorta Şirket-i Umumiyesi, Dahiliye Nezareti ve Bağdad vilayeti
arasındaki yazışmalardan da Bağdad Belediyesi’nce gaz depolarının sigorta ettirildiği
anlaşılmaktadır.239
İnşaat mevsimi olan yaz aylarında hapishanelerin inşaatında kullanılan
malzemelerin sigorta ettirildiğine dair yazışmalar yapılmıştır.240 Hapishanelerin ve
tevkifhanelerin inşaatları için satın alınarak Balat’taki depoya konulan malzemenin de
sigorta ettirildiği anlaşılmaktadır. Elimizdeki belge bahsi geçen malzemelerin daha
önceden de sigorta ettirildiğini göstermektedir. Ayrıca depodaki malzemeler Türkiye
Milli Sigorta Şirketi’ne sigorta ettirilmiştir. 241 Kamu binalarını sigortalama konusunda
sigorta şirketlerinin acımasız bir rekabet yaşadıklarını söyleyebiliriz.242
2.13.Telefon ve Postalarda Sigorta Usulü
Telefon Avrupa’da 1877 itibariyle yaygınlaşmış, Türkiye’de ise yaygınlaşması
zaman almıştır. 1879’da İstanbul ve civarında telefon şebekesi kurma imtiyazı
istenmişse de reddedilmiştir. İstanbul’da bazı münferit hatlar kurulduysa da telefonun
yaygınlaşması 1908 sonrasında olmuştur. 1909’da İstanbul’da resmi kurumlar arasında
haberleşmeyi sağlamak amacıyla telefon hatları çekilmiştir. 1911’de çıkarılan kanunla
halkın kullanabileceği hatlar için telefon santrali kurulmasına izin verilmiştir.
İstanbul’un umumi telefon şebekesi için yapılan ihaleyi İngiliz ve Amerikan sermayeli
239 Bağdad Belediyesi’nin Osmanlı Umum Sigorta Şirketi’ne sigortalattığı gaz depolarından birinde yangın çıkması üzerine Bağdad vilayeti ( usul gereğince talepleri incelemek üzere gereken evrakın celbi için Bağdad acenteliğine talimat verilmişken) tahkikatı beklemeksizin sigorta ücretinin hemen ödenmesini talep etmiş, Osmanlı Sigorta Şirketi Dahiliye Nezareti’nden; evrakın celbi ve merkezde incelenmesine kadar acele edilmemesi konusunda Bağdad Belediyesi’nin uyarılmasını istemiştir.BOA, DH.UMVM 98/32.19 Ramazan 1333/31 Temmuz 1915. 240 “Mevsim-i inşâat olması sebebiyle tevkîfhâneler inşâatında en ziyade şu sıralarda iş görülmekde ve şimdiye kadar verilen şehrî iki bin lira kifâyet etmemekde olup esâsen şühûr-ı âtiye için paranın kâfî mikdâra iblâğına teşebbüs olunacağı vaad buyurulmuş ve Haziran için tahsîsâtın dört bin ve mevcûd levâzım-ı inşâiyenin sigortası ile henüz ikmâl olunamayan Elektrik lvâzımına mukâbil…” BOA, DH.MB.HPS.39/30. 15 Haziran 1331/28 haziran 1915. 241 “Hapishâneler inşâât-ı umûmiyesi için bi’l-mübâyaa Balat’daki depoda muhâfaza edilmekde olan malzemenin ikinci def‘a zamîmeten icrâ etdirilen sigorta ücreti olarak elli dört bin yüz yirmi beş kuruşun Türkiye Mili Sigorta şirketi’ne tesviyesi için Osman Bey nâmına i‘tâ emri tanzîm edilmesi zımnında Muhâsebe Müdüriyet-i Aliyyesi’ne müzekkire takdîm kılındı.” Balat’taki depoda sigortaya vaz edilen miktar 50.000 lira depoda bulunan malzemeler 200.000 lirayı aşkın olduğu için tekrar müracaatla temin edilebilen 25.500 liralık teminat için bu miktardaki kısmının da sigortaya konulması ve bedelinin ödenmesine müsaade edilmiştir.BOA, DH.MB.HPS.121/39. 7 Temmuz 1334/7 Temmuz 1918; BOA, DH.MB.HPS.121/27.6 Temmuz 1334/6 Temmuz 1918; BOA, DH.MB.HPS.128/29. 8 Mayıs 1336/8 Mayıs 1920; BOA, DH.MB.HPS.133/7. 26 Mayıs 1336/26 mayıs 1920. 242Güvenç, Pervititch Haritaları: İstanbul İçin Bitmemiş Bir Araştırma Projesi,s.23.
78
grup almış ve İstanbul Telefon Şirketi’ni kurmuşlardır.243
Osmanlı Devleti’nde telefonlarda sigorta uygulamasına rastlamaktayız. Telefon
Şirketi tarafından bağlanan telefonlar için yıllık sigorta bedeli ödeniyordu. Belgelerden
anlaşıldığı kadarıyla yıllık sigorta bedeli 15 kuruştu. Telefon sigortasına dair elimizdeki
belgeler 1916 ve 1917 yıllarına ait olduğu için bu yıllarda telefonlarda sigorta
uygulamasının bulunduğunu söyleyebiliriz. Bu uygulamanın hangi tarihe kadar
sürdüğünü bilemiyoruz. Bu belgeler ileride üzerinde duracağımız, devletin sigortacılığa
bakışına dair bize bilgi verdiği için önem arz etmektedir.244
Klasik dönemde haberleşme menzil teşkilatı ile sağlanıyordu. 19. yüzyılın
ortalarından itibaren menzil teşkilatının yerini posta teşkilatı aldı.245 Osmanlı
Devleti’nde Tanzimat öncesinde yabancılar Osmanlı topraklarında teşkilatlar kurarak
posta taşımacılığını yürütmüşlerdi. Bu işi Osmanlı topraklarında yapan ilk devlet
Venedik’ti. Osmanlı Devleti’nde posta işleri için Ekim 1840’ta bir daire kuruldu.246
“1840’ta modern posta servisi kuruldu ve eski şehirde (suriçinde) büyük bir
bina yapıldı. Zamanla Marsilya, Trieste ve Tuna üzerinden Avrupa’ya üç posta yolu
kuruldu. Yalnızca yazları kullanılan sonuncusu en süratli olanıydı.”247 Türkiye’de posta
servislerinin düzenli teşkilatı Reşit Paşa’nın eseridir. Posta servisi kara postaları ve
buharlı posta gemilerinden oluşmaktaydı. Kara postaları tatar adı verilen atlı postacılar
tarafından iletilirlerdi.248 Osmanlı posta sistemi devlet tekelinde gelişmiştir. Yabancı
postalar da legal ve illegal olarak faaliyet alanını genişletmişlerdir. Posta sisteminde de
tek bir ülkenin tekeli yoktu.249
243 Baskıcı, “1800-1914 Yıllarında Anadolu’da İktisadi Değişim, s.17; Ayrıca, Bu şirket 450.000 İngiliz lirası itibarı ve 250.000 ödenmiş sermaye ile işe başlayarak 1913 yılına kadar şebekeyi işletmeye açmıştır. 1914 yılının başında bu şirketin abone sayısı 4.159’dur. Vedat Eldem, s.114. 244 Telefon sigortası uygulaması için bk. BOA, DH.EUM.LVZ.40/74. 10 Teşrinisani 1333/10 Kasım 1917; BOA, DH.EUM.LVZ.33/47. 25 Mayıs 1332/7 Haziran 1916; BOA, DH.EUM.MH.145/28. 18 Kanunuevvel 1332/31 Aralık 1916; BOA, DH.EUM.MH.144/41. 3 Kanunuevvel 1332/16 Aralık 1916; BOA, DH.EUM.142/58. 26 Muharrem 1335/22 Kasım 1916; BOA, DH.EUM.MH.131/11. 25 Mayıs 1332/7 Haziran 1916; BOA, DH.EUM.MH.119/48. 17 Rebiülahir 1334/22 Şubat 1916; 245 Dünyada ve Osmanlı Devleti’nde posta teşkilatının gelişmi ile ilgili bk.Tabakoğlu, Yenileşme Döneminde Osmanlı Ekonomisi, s.222. 246 Osmanlı Devleti’nde yabancı postaları, devletin yabancı postaları denetim altına alma çalışmaları için bk. Kütükoğlu, s.128-133. 247 Karpat, Osmanlı’da Değişim, Modernleşme ve Uluslaşma, s.494. 248 Kara postaları sisteminin düzenlenişi, buharlı gemi servisinin izlediği hatlarla ile ilgili bk.Ubicini, s.207-209. 249 Ortaylı, Osmanlı İmparatorluğu’nda Sosyal ve İktisadi Değişim, Makaleler I, s.146.
79
Osmanlı Devleti’nde postalar hakkında özellikle kıymetli eşyaların postaya
verilmesinde sigorta uygulamasına müracaat edildiği anlaşılmaktadır. 1278/1862
tarihinde postaya verilen sigorta ettirilmiş emanetlerin kaybolması halinde, kaybolduğu
mahallin memurlarına tazmin ettirilmesi kararlaştırılmıştır.250
2.14. Yangınlar
Yangınlar, sigortacılık çalışmalarında mutlaka incelenmesi gereken bir
başlıktır. Nakliye sigortacılığı sonrasında dış piyasalarda oldukça sağlam bir yer edinen
yangın sigortası Osmanlı topraklarında da büyük yangınlar sonrasında yerleşme imkanı
bulmuştur. Özellikle nüfus yoğunluğunun görüldüğü şehirlerde yangın insanların
uykularını kaçıracak derecede etkili olabilmekteydi. Yaşam tarzının değişmesi,
modernitenin Osmanlı toplum hayatında kendini fazlasıyla hissettirmesi yangınlar
karşısında alınması gereken tedbirleri gündeme getirmişti.
İstanbul’da binalarda yapı malzemesi olarak genellikle ahşap malzeme
kullanılıyordu. Sıkışık ve dar sokaklarla birlikte bu durum yangın afetine karşı
korunmayı zorlaştırıyordu. Osmanlı ülkesinin geneli için de bu durum çok farklı değildi.
Bazı şehirlerde yapı malzemesinin niteliği yangın ihtimalini azaltıyordu, bu gibi
yerlerde de itfaiye teşkilatının kurulması daha geç olmuştu.251
Mecelle-i Umûr-u Belediyye’de Osman Nuri Ergin, İstanbul yangınlarını üç
döneme ayırmıştır. İstanbul’un Fethi’nden 1453’ten 1854’e kadar birinci devre;
1270/M.1854’ten 1324/M.1908 Temmuzuna kadar ikinci devre; 10 Temmuz
1324/M.1908’den 1337/M.1921’e kadar üçüncü devre. 1043 tarihindeki Cibali
yangınından 1249/M.1833’teki sekizinci Cibali yangınına kadar en meşhur 109 yangını,
daha sonraki dönemlerden de Hocapaşa Yangını ve Beyoğlu Harik-ı Kebiri’ni
anlatmıştır. 1854-1908 arasında vuku bulan yangınları da semti, tarihi, yanan bina
sayıları ile birlikte vermiştir. Ergin 1854-1908 döneminde çıkan yangın sayısının bu
konuda hazırlamış olduğu tabloda gösterilenden daha çok olması gerektiğini
belirtmiştir. Bu tabloda yangın sayısı 229, yanan bina sayısı toplam 23.780 olarak 250 BOA. A. MKT. MVL. 118/58. 9 Muharrem 1277- 28 Temmuz 1860. BOA.A.MKT.MVL. 146/33. 14 Zilkade 1278-13 Mayıs 1862. 251İstanbul’un genel manzarası konusunda Moltke ve T. Gautier’in ifadeleri için bk.Ortaylı, “Tanzimat Devrinde Osmanlı Mahalli İdareleri 1840-1880”, s.209-212; MUB, C.3, s.1183.
80
verilmektedir. 1908’den 1921’e kadar çıkan 79 yangında yanan hane sayısı
20.228’dir.252
Her zaman olduğu gibi o dönemde de çıkan yangınlar insanların zor anlar
yaşamasına neden olmaktaydı. Mecelle-i Umûr-u Belediye’de yangınlarda insanların
yaşadığı zorluk, dama çıkıp bir başka dama atlamaya çalışırlar, bazen dört taraftan
ateş içinde kalıp elleri böğründe kül olup giderlerdi ifadeleriyle anlatılmıştır.253
Osmanlı döneminde yaşanan yangınlar ve bu yangınlar karşısında insanların yaşadıkları
zorluklar konusunda çok sayıda örneğe rastlanabilir.
6 Şubat 1911’de çıkan yangında kentin birkaç mahallesi yok olmuş, yüz bin
kadar kişi evsiz kalmıştır. L’Illustration Dergisi’nin 5 Ağustos 1911 tarihli ve 3571
numaralı sayısında; İstanbul’da 23 Temmuz 1911 günü Mercan ve Aksaray’da ertesi
gün Balat’ta büyük zararlara yol açan yangınlar çıktığı, ilkinde 2500, ikincisinde ise 334
evin yandığı tahmin edilen yangınların İstanbul’un büyük yangınlarının sonuncuları
arasında yer aldığı belirtilmiştir.
“..pek hata payı olmadan bu evlerin % 95’inin sigortasız olduğunu da tahmin etmek mümkün, zira Türklerde böyle felaketlere karşı kendini sigortalamak adeti henüz pek yaygın değil. Ayrıca bazı yabancı sigorta şirketlerinin yükümlülüklerinden kaçmak için kapitülasyonların kendilerine tanıdığı imtiyazların arkasına sığınmasının halkı sigortaya rağbet göstermeye itmediğini de söylemek gerekir. Neticede Türkiye’de yangın kurbanları genellikle her şeylerini kaybederler.”
Bu ifadeler Türklerin sigortaya müracaat konusunda hevesli olmadıklarını
göstermektedir. Yine aynı dergide İstanbul’da çıkan yangınların nedenleri ve dehşetli
olmasındaki etkenler yer almıştır. Bu etkenler; evlerin ahşap olması, sokakların darlığı
ve yardımın ulaştırılamaması, bu denli yayılmış ve dağılmış bir kent için yangınla
mücadele imkanlarının yetersizliğidir. Özellikle 1870 Pera yangınından sonra belediye
taştan ve tuğladan inşaatları mecbur kılmaya çalışmış, bu kurallara her zaman
uyulmaması, çatı arasıyla ara bölmelerin ahşap olması yangına karşı bir garanti
252 İstanbul yangınları için bk. MUB, C.3, s. 1182-1239. Yangın tulumbalarının bulunmadığı devirlerdeki İstanbul yangınları için bk. Reşad Ekrem Koçu, İstanbul Tulumbacıları Yangın Var!.., (İstanbul Tulumbacıları Teşkilatları, Kıyafetleri, Yaşayışları, En Seçkin Simalarının Portreleri, Türlü Türlü Cilveli Hayat Hikayeleri ve Edebiyatı İle İstanbul Yangınları ve İstanbul İtfaiyesi, Ana yayınevi, İstanbul 1981, s.449-474. Belediye ve mahalle tulumbacıları devrindeki İstanbul yangınları için bk. Koçu, s.478-495. 253 MUB, C.3, s.1184.
81
olmamıştır.254
Yangınlarla ilgili yazışmalarda, yangının çıktığı hanelerin sigortalı olup
olmadığının sorulması ve bunun belirtilmesi dikkat çekmektedir. Sigorta şirketlerinden
tazminat almak isteyenlerin kasıtlı yangın çıkarması ve kasıtlı yangınların sıkça
görülmesi, bu süreci kaçınılmaz kılmış gibidir. Çıkan/çıkarılan yangınlar yalnızca
yangının zuhur ettiği eve mahsus kalmayıp etrafa yayılıyor, bundan diğer insanlar,
yangınla mücadele edenler, devlet hazinesi, eğer hane sigortalı ise sigorta kumpanyası
zarar görüyordu. Bu durum karşısında devlet yangının çıktığı hanenin sigortalı olup
olmadığından hareketle yangının sebeplerini araştırıyordu. 255
254 Edhem Eldem, “L’llustration’dan Seçmeler, 5 Ağustos 1911 İstanbul Yangınları”, Toplumsal Tarih, S.158, 2007, s. 14-17; Tulumbacılardan bazılarının itfa-yı harikten ziyade harikzedeganın kıymettar eşyasını aşırmağa çalıştıklarına, bu hususta büyük bir maharet ve cüret ile hareket ederek memurin-i zabıtanın nazar- ı dikkat ve tasarrufundan yakayı kurtardıklarına dair bir mektup aldığını beyan ettikten sonra diyor ki: “Mahallat tulumbacılarının daha muntazam, terakkiyat-ı cedideye daha muvafık bir şekle girmeleri şüphesiz ki lazımdır…….Omuzlarında götürdükleri küçük tulumbalar her yere götürülebilir, en dar sokaklardan dahi geçebilir.Halbuki itfaiye taburlarının büyük ve muntazam tulumbaları şehrimizin bazı cihetlerinde bulunan dar sokaklardan geçemez. Ale’l-ekser dar bir sokakta zuhur eden harik vaktiyle yetişen tulumbacılar tarafından hemen itfa edilerek büyük bir mahalle muhterik olmak tehlikesinden tahlis ediliyor… Hükümet-i Seniyye’nin yangına karşı isabetli tedbirler aldığı, Pera yangınından sonra itfaiye taburları tesis edildiği ve bunların faydalarının görüldüğü…Terkos suyunun şehre isalesi ve hemen her mahallede yangın musluklarının tesis edilmesiyle itfaiye vasıtaları tamamlanmıştır. Bununla beraber Dersaadet’in binalarının çoğu ahşap olduğundan bu ihtiyaçlar yetersiz kalmış ve tulumbacılar da korunmuştu…İtfaiye taburlarının teşkilatından evvel şehrimizde çok yangınlar çıkardı.Yangınlara karşı ihtiyati tedbir alınmazdı. Yeni mahallelerin oluşturulmasında tulumbalara lazım olan suyun tedariki dikkate alınmaması nedeniyle mahalleler arasında yazın suyu azalan ya da büsbütün kuruyan çeşmelerden başka su alacak yer bulunmazdı. Emel Seyhan, Osmanlı Basınında Yüz Yıl Önce Bu Ay, Toplumsal Tarih, Sayı 151,Temmuz 2006, s.4. 255 Beyoğlu Polis Müdürlüğü’nden Emniyet-i Umumiye Müdüriyeti’ne gönderilen bir yazıda; Tarlabaşı’nda Despina’nın umumhanesinde (genelevinde) yangın çıktığı, yangının nasıl çıktığının araştırıldığı ve evin sigortasız olduğu belirtilmiştir.BOA, DH.EUM.VRK.8/21. 20 Nisan 1327/3 Mayıs 1911; “Evvelki gece saat altı raddelerinde Cibali'de Küçükmustafapaşa'da Çerkez İbrahim Efendi'nin mutasarrıf ve Kastamonu Vilayetinin Küre nâhiyesi ahâlîsinden Maşaoğlu İsmail'in müste’ciren mukîm bulunduğu sigortasız kadayıfçı dükkanından ateş zuhûr etmiş ise de etrâfa sirâyetine meydan verilmeksizin derhal basdırılmış ve icrâ kılınan tahkîkât netîcesinde merkûm İsmail ile birâderleri Salih ve İbrahim'in dikkatsizlikle vukû‘-ı harîka sebebiyet verdikleri anlaşılarak ol bâbda tanzîm olunan evrâk-ı tahkîkiye cihet-i adliyeye tevdî‘ kılınmış olduğu Kapan-ı Dakik Merkez Memurluğu'nun iş‘ârı üzerine berây-ı ma‘lûmât arz olunur.”BOA, DH.EUM.KADL. 6/24. 13 Teşrinisani 1326/26 Kasım 1910; “Bu sabah saat bir buçukda ilan olunan harîk Beyoğlu'nda Firuzağa'da Dülbendçi sokağında Hüseyin Ağa'nın mutasarrıf olduğu sigortasız ahşab haneden zuhûr edip mezkûr hanenin bir mikdâr mahalli muhterik olduğu halde Asâkir-i Şâhâne ve memurin-i sâirenin sa‘y ve gayretleriyle itfâ edildiği ma‘rûzdur.” BOA, Y.PRK.ZB.30/71. 21 Eylül 1317/4 Ekim 1901;“Maltepe sahil cihetinde Yorgi'nin taht-ı istîcârında ve hemşîresinin taht-ı tasarrufunda bulunan sigortalı mağazadan ateş zuhûr etmiş ve etrâfa sirâyetle kırk dört hane on üç dükkan ve iki mağaza muhterik olduğu halde bastırılmış…” BOA, DH.EUM.VRK.7/82. 10 Mart 1327/23 Mart 1911; İstanbul Polis Müdüriyeti’ne; Yeni Mahalle’de Demirci Sipo’nun hanesinde yangın çıktığı, hanenin sigortalı olduğunun mahallinde bulunan Çinili merkezi memurluğundan alınan varakadan anlaşıldığı yazılmıştır.BOA, DH.EUM.THR.95/14. 18 Şubat 1325/3 Mart 1910; Üsküdar Mutasarrıfının yazısında ; “Kadı karyesinde İskele Caddesi'nde Rum Kilisesi ipsalitlerinden Ahliya'nın vâlidesi Mayoriça'nın mutasarrıfe olduğu on dört numaralı hâne ile tahtında kâin Silivrili Yorgi'nin müste’cir bulunduğu on altı numaralı bakkal dükkanından ateş zuhûrun etrâfa sirâyetiyle sigortalı olarak on beş dükkan ve iki hâne ve bir hotel muhterik olduğu halde itfâ edildiği…” BOA, Y.PRK.ZB.4/51.11 Teşrinisani 1304/23 Kasım 1888; “Kadıköy'ünde Tepe sokağında tebaa-i Devlet-i Aliyye'den Toros'un taht-ı tasarrufunda bulunan sigortalı ahşab hâneden dün gece ateş zuhûr etmesiyle derhal yetişilerek yalnız mezkûr hâne muhterik olduğu halde basdırıldığı ve sebeb-i zuhûru derdest tahkîk idüğü…” BOA,Y.PRK.ZB.7/59.1 Şubat 1306/13 Şubat 1891; “Bugün
82
2.14.1. Yangınlara Karşı Alınan Tedbirler
İstanbul’da sık sık yangın çıkması ve çıkan bu yangınların ciddi zarara yol
açmasında; ahşap malzemeden yapılan binaların bitişik, sokakların ise dar olması,
suyun azlığı, vesait-i itfaiyenin diğer ifade ile yangınları söndürmeye yönelik vasıtaların
yetersizliği etkiliydi. Binaların yapımında halk, daha ucuz olması hasebiyle, çoğunlukla
ahşap malzemeye rağbet etmekteydi. Ayrıca hükümetin de maddi imkanları az olan
halka karşı lütuf ve merhameti de binaların yapımında ahşap malzemenin kullanımında
etkiliydi.256 İstanbul’un bir kıyısında ve çok uzağında bir mahallede çıkan yangın tüm
şehir halkının uykusunu kaçırabilirdi. Kulelerden takip edilen yangınlar gece mehtap ve
kandil asmakla, gündüzleri bayrak ve sepet çekmekle ilan edilir ve yangın nöbetçileri
şehrin her tarafına yayılarak yangını haber verirlerdi.257
Osmanlı Devleti’nde itfaiye teşkilatı ilk defa 1720’de kuruldu. Aslen Fransız
olan ve daha sonra Müslümanlığı seçerek Davut Ağa adını alan bir mühendisin yaptığı
ve dönemin yangınlarında kullanılan “tulumbanın” faydası görülünce 1720’de Yeniçeri
teşkilatına bağlı bir Tulumbacılar Ocağı kuruldu.258
Cemil Topuzlu itfaiye teşkilatının etkisizliğini şöyle ifade etmiştir;
saat üç raddelerinde i‘lân olunan harîk Beyoğlu'nda Kulekapısı'nda Yazıcı Sokağı'nda millet-i Mûseviyyeden Kamanton'un mutasarrıf olduğu sigortalı kârgîr apartmandan zuhûr ederek Asâkir-i Şâhâne ve memûrîn-i sâirenin sa‘y ve gayretiyle bir tarafa sirâyet etmeksizin basdırılmış olduğu ve esbâb-ı zuhûru derdest tahkîk bulunduğu ma‘rûzdur.”BOA, Y.PRK.ZB.28/13. 5 Haziran 1317/18 Haziran 1901; Üsküdar Polis Müdüriyeti’nden gönderilen yazıda ; İhsaniye mahallesinde, Yerebatan sokağında, Jandarma yüzbaşılarından Nedim Bey’in tasarrufunda olup ikamet ettikleri ve Osmanlı Sigorta Kumpanyası’na 250 liraya sigortalı bulunan ahşap evde yangın çıktığı haber verilmektedir. BOA, DH.EUM.KADL.3/20. 1 Muharrem 1329/2 Ocak 1911; yine Yedikule civarında Osmanlı Sigorta Kumpanyası’na sigortalattırılmış bir evde yangın çıktığı, yangının etrafa yayılması ile 18 dükkan 24 evin yandığı İstanbul Polis Müdüriyeti’nden Dahiliye Nezareti’ne gönderilen yazıda belirtilmiştir. BOA, DH.EUM.THR.67/51. 20 Receb 1329/17 Temmuz 1911; Tatavla Caddesi’nde Lifor Yorgo Polo’nun mutasarrıf ve Karlo Propolos un kiracı bulunduğu sigortalı evde yangın çıkmış ve ev yanmış olduğu halde yangın söndürülmüş. Yangının kasıtlı çıkarılma ihtimali üzerine Beyoğlu Mutasarrıflığı’ndan tahkikat yapılması istenmiştir. BOA, Y.PRK.ZB.30/89. 23 Eylül 1317/6 Ekim 1901. 256 MUB, C.2, s.1077; Kente düzen vermek isteyen iktidar doğal felaketlerden de yararlanmayı bildi. Özelikle ev mimarisinde neredeyse yalnız ahşap malzemenin kullanıldığı kentlerde çok sık rastlanan yangınlar, kentin bazı bölgelerini dümdüz etmeye yaradı. 1870’lerde Anadolu’dan geçen bir gezgin bu durumu şöyle açıklıyordu: “Kamu yararına istimlak işini … ateş yerine getiriyor… Bir paşanın iradesinin yetmediği sağlıklı yollar açma, bulaşıcı hastalık yatağı ve havasız semtleri sağlık koşullarına uygun hale getirme gibi şeylerin fermanını ateş çıkarıyor … Onun geçtiği yerlerde, iki ay sonra nihayet havanın ve ışığın özgürce dolaşabildiği sokaklara rastlıyorsunuz.” Paul Dumont, François Georgeon, Modernleşme Sürecinde Osmanlı Kentleri, Çev. Ali Berktay, Tarih Vakfı Yurt Yayınları, İstanbul 1999, s.viii-ix. 257Cemil Topuzlu, “İstibdat- Meşrutiyet- Cumhuriyet Devirlerinde 80 Yıllık Hatıralarım”, Yay. Haz. Hüsrev Hatemi, Aykut Kazancıgil, İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Yayınları, İstanbul 1982, s. 93. 258 Murat Baskıcı, “Ondokuzuncu Yüzyılda İstanbul’un Eski ve Yeni İtfaiye Teşkilatları ve Bir Yabancının Gözlemleri”, Mülkiye, Cilt XXVI, Mart-Nisan 2002, Sayı 233, s.2.
83
“Cihet-i askeriyeye bağlı ve derme çatma birkaç arabadan ibaret olan itfaiye teşkilatı pek iptidaiydi. Çapulculuk ve birbirleriyle kavga etmekten ve geçtikleri yerlerde avazları çıktığı kadar bağırmaktan başka hiçbir işe yaramayan ve ancak birkaç kova su taşıyan sandıklarıyla tulumbacılar yangınların önüne geçemiyorlar ve büyük yangınların da ardı arkası kesilmiyordu.”259
Tulumbacılık halkın gözünde bayağı ve haysiyet kırıcı idi. Düzenli ücret
almayan tulumbacıların, yangın söndürme hizmetlerine karşılık aldıkları bahşiş, bazı
tulumbacıların (ya da tulumbacı kıyafetindeki sahtekarların) yangını bir kazanç kapısı
olarak görmeleri, özellikle tulumbacıların potansiyel yağma ihtimali yaptıkları hizmetin
kıymetini azaltıyordu. Tulumbacılığı seçenlerin meslekleri ve hayat biçimlerinin
yatkınlığı nedeniyle tulumba takımları arasında çıkan kavgalar, tulumbacı tabirine
külhanbeylik, kabadayılık gibi anlamlar yükledi.260 Tulumbacıların yangınlarda etkisiz
kalışı ve potansiyel asayişsizliği İstanbul’daki yabancıların da dikkatini çekiyordu. 261
Taşra şehirlerinde yangın söndürme işleri geleneksel usulle, ahali, esnaf ve
resmi kuvvetler işbirliğiyle yürütülüyordu. Hükümet taşrada da Trabzon, Adana,
Ankara’da olduğu gibi yangın tulumbaları kuruyordu. Taşra belediyelerinde harik
memuru yoktu.262
1826’da Yeniçeri Ocağı’nın kaldırılmasından hemen sonra II. Mahmut
İstanbul’daki tulumbacıları da lağv etti. Ocağın kaldırılmasından 48 gün sonra çıkan
yangının şehirdeki tahribatının büyük olması üzerine padişah gönüllülerden oluşan bir
yangınla mücadele ekibi kurdu. Ancak bu teşkilat da yeterli personele, yaygın ve etkin
259 Topuzlu, s.92. Osmanlı Devleti’nde yangın söndürme işini 19. yüzyılda basit tekerleklerle hareket eden ve hortumlarla su püskürten tulumbacılar üstlenmişti. Ancak tulumbacılar etkili olamamıştı. Faroqhı, Osmanlı Kültürü ve Gündelik Yaşam, s.274. 260 Tulumbacı olmadığı halde tulumbacı kıyafeti giyen sahtekarların olması Baskıcı’nın çalışmasında ifade ettiği “…tulumbacıların düzenli ücret alan resmi görevliler olmaması…” ve tulumbacıların “başına buyruk kaldığı” ifadeleriyle izah edilebilir. Denetimi olmayan, başıboş bir organizenin içinde suiistimalciler de haliyle yer bulmuştur. Baskıcı, “Ondokuzuncu Yüzyılda İstanbul’un Eski ve Yeni İtfaiye Teşkilatları ve Bir Yabancının Gözlemleri” s.5-7. 261 İngiltere’nin İstanbul Konsolos vekili Wrench İstanbul’da yaşayan yabancı nüfusun ve temsilcilerinin dikkatini meseleye çekmek, Osmanlı ülkesinde faaliyet gösteren sigorta şirketlerini lehlerine olacak düzenlemeler için hükümet nezdinde girişime sevketmek amacıyla teşkilatın yetersizliğini vurguluyordu. Baskıcı, “Ondokuzuncu Yüzyılda İstanbul’un Eski ve Yeni İtfaiye Teşkilatları ve Bir Yabancının Gözlemleri” s.6-7. 262 Ortaylı, “Tanzimat Devrinde Osmanlı Mahalli İdareleri 1840-1880”, s.175.
84
bir örgütlenmeye sahip olmadığı için belli başlı mahallelerde, devlet dairelerinde,
kiliselerde tulumba takımları oluşturulması yoluna gidildi.263
İstanbul’da yangın söndürülmesinde hükümetin polis ve asker kadrosu öteden
beri etkindi.264 Büyük yangınlara bizzat padişahlar bile giderdi. Padişahın yangın
mahalline gitmesi üzerine yangını söndürmeye çalışanlar alacakları ihsanı düşünerek
daha ziyade faaliyet gösterirler ve yangının önü alınabilirdi. Halk arasında padişah
yangın mahalline gelirse söner ifadesi akide haline gelmişti.265 Yangın mahallerinde
Sadrazam, Yeniçeri Ağası ile birlikte isbat-ı vücut edenler arsasında maiyetleri ile
beraber Bostancıbaşı ve Cebecibaşılar da vardı. Yeniçeri Ocağı’nın kaldırılması ile
birlikte Yeniçeri Ağası’nın askeri ve inzibati vazifeleri Seraskerlere geçmişti. Yangın
söndürme vazifesi de Yeniçeri Ağası’ndan Seraskerlere intikal etti. 1243/1827’de Bab-ı
Seraskeri’de yeniden İtfaiye Teşkilatı oluşturuldu. 1262/1846’da da Seraskerlerin
vazifeleri Zabtiye müşirlerine intikal etti.266
Belediye dairelerinde belediye tulumbalarının ihdas edilmesiyle belediyeler de
yangın söndürme vazifesi ile meşgul olmaya başladılar. 1869 tarihli nizamnameye göre
itfa-yı harika memur olan tek resmi daire Zabtiye Nezareti idi. 1908’e kadar yangın
vukuunda Zabtiye Nazırı, Merkez kumandanı, Şehremini, Umum İtfaiye Alayları
kumandanları yangın mahallinde bulunurlardı. Meşrutiyetin ilanından sonra bu usul
değiştirildi.267
Herhangi bir yangın çıktığında İstanbul’un her tarafındaki tulumbacılar
başlarında bulunan reisleriyle birlikte yangını söndürmeye çalışırlardı. Yangın
mahallinde Su Nezareti’nden de bir müfettiş bulunurdu. Baltacılar ise itfaiyenin lüzum
gördüğü binaları yıkmak ve enkazını ortadan kaldırmakla yükümlüydü. Bu uygulama ile
263 Baskıcı, “Ondokuzuncu Yüzyılda İstanbul’un Eski ve Yeni İtfaiye Teşkilatları ve Bir Yabancının Gözlemleri” s.2; Kemal H. Karpat, Osmanlı’da Değişim, Modernleşme ve Uluslaşma, s.477. 264 Ortaylı, “Tanzimat Devrinde Osmanlı Mahalli İdareleri 1840-1880”, s.201. 265 MUB, C.2, s.1093. 266 MUB, C.2, s.1093-1094. 267 MUB, C.2, s. 1094; Beyoğlu- Galata Belediyesi yangına karşı etkili tedbirler konusunda başarılı olmuştur. Diğer semtler için bu durum geçerli değildir. Suyun sınırlı imkanlarla elde edilebildiği, şehir içi ulaşımının düzensiz olduğu, sıkışık ahşap yapılarla dolu olan şehirde en modern itfaiye teşkilatı bile gereğini yapamazdı.Ortaylı, “Tanzimat Devrinde Osmanlı Mahalli İdareleri 1840-1880”,s.212.
85
yangının yayılmasının önüne geçilmeye çalışılırdı.268 Kayıkçı esnafının bazısı da
yangınlarda görevliydiler. Ateş kayığı denilen Üsküdar, Boğaz, İstanbul arasında yük
taşıyan süratli kayıklar yangınlarda tulumba takımlarını öncelikle taşımak
zorundaydılar. 1870 Beyoğlu yangını İstanbul’da etkili bir yangın teşkilatı oluşturma
ihtiyacını bir kez daha ortaya çıkardı ve bu konuda çabalara yol açtı. Bu düşünce ve
çabalarda yangın sigortası piyasasına yönelen yabancı sermaye çevreleri de etkili oldu.
1870 yangınında tazminat ödeyen sigorta şirketlerinin Dahiliye Nazırı’ndan İstanbul’da
itfaiye teşkilatı istemeleri hükümetin konuya eğilmesine neden oldu. Teşkilatın
Avrupa’daki itfaiye teşkilatlarının seviyesine çıkartılması kararlaştırıldı ve
Macaristan’dan Kont Szechenyi adında bir subay getirildi. 269
İstanbul’da askeri modelde etkin bir itfaiye tugayı organizasyonu 1875’te
tamamlandı. 1876’da Harbiye Nazırı emri altında Pera ve Galata’da hizmete başladı. Üç
ay sonra faaliyet alanı genişledi. Yeni sistemin getirilmesiyle yangınlar halk için eskisi
kadar dehşet verici olmaktan çıktı. İtfaiye tugayı 1876’da 84, 1877’de 62 yangında hazır
bulunmuştur.270
Yangın zamanlarında Zabtiye veznedarı yangın mahalline gelerek sakalara
teşvik amacıyla ufak para dağıtırdı.271 Yangınlara karşı alınan tedbirler arasında
yangınları önlemeye yönelik kanunlar ve yapılacak binaların yangını önleyecek tarzda
olması için hazırlanan nizamnameler de yer almaktadır. 272
13 Temmuz 1899’da gerçekleştirilen bir yazışmadan anlaşıldığı üzere, yangın
vukuunda işe yaramaz hanelerin istimlak kanununa uygun olarak yıkılması, oraya bir
duvar çekilmesi düşünülmüş, itfaiye taburları şehrin her tarafına kolaylıkla ve süratle
gidemediği için itfaiye alayı yetişinceye kadar yangının yayılmasını engellemek
268 MUB, C.2, s. 1094-1095; Resmi görevliler dışında ahali de yangın söndürülmesinde aktif görev yapardı. Azınlıklar kendi mahallelerinde tulumba takımları kurarak yangına karşı tedbir almaktaydılar. Bu konuda bk. Ortaylı, “Tanzimat Devrinde Osmanlı Mahalli İdareleri 1840-1880”, s.209-211. 269 MUB, C.3, s.1126; Bu talep çalışmamızda dipnot 169’da yer almaktadır. Kont Szechenyi hakkında bk. Baskıcı, “Ondokuzuncu Yüzyılda İstanbul’un Eski ve Yeni İtfaiye Teşkilatları ve Bir Yabancının Gözlemleri”,s.7-9. 270 İtfaiye teşkilatı çalışmaları devletin mali iflasına denk geldi. 1876’da kurulan İtfaiye tugayı hakkında bk. Baskıcı, “Ondokuzuncu Yüzyılda İstanbul’un Eski ve Yeni İtfaiye Teşkilatları ve Bir Yabancının Gözlemleri”, s.8. 271 MUB, C.2, s.1095. 272 Men-i Harika dair nizamlar için bk. MUB, C.2, s.1081-1089. İlk ebniye nizamnameleri çıkmadan Reşit Paşa’nın İngiltere’den yazdığı mektuplarda Batı kentlerinin geometrik düzenli yol ağlarından, yangınlardan etkilenmeyen kâgir binalarından söz edilmiş ve bunlar ebniye nizamnamelerine yansımıştır. İlhan Tekeli, Modernite Aşılırken Kent Planlaması, İmge Yayınları, Ankara 2001, s.21.
86
amacıyla mahallelerde bekçi sisteminin uygulanması, küçük kıta alat ve edevat-ı itfaiye
dahi bulundurulması uygun görülmüştür. Yangın zuhurunda su yetiştirilmesi çok
önemli olduğundan mahallelerde taaffüne sebep olmayacak tarzda birer havuz
yapılması, havuz gibi çukurlar oluşturarak duvar çekilmesi, emr ü ferman buyurulan
evlerin yerine inşa edilmesi ve oralarda su varsa havuzların suları bundan olmadığı
takdirde Terkos suyundan alınan şehremanetince suret-i daimede taht-ı teftişte
bulundurulması ve yangınların baca ve ocaklardan ve duvar arasına konulan unsurların
itinasız konulmasından kaynaklandığı için inşa eserinde şehremanetinin bildirdiği
hususlara dikkat edilmesi istenmiştir.273
29 Mart 1911’de yapılan bir başka yazışmada, İstanbul’da çıkabilecek
yangınların söndürülmesi için alat ve edevattan çok efradın artırılmasının gerekli
olduğu, mevcut kıtaata iki taburun eklenmesi ve itfaiye taburları içinde daima talimli
fertlerin miktar-ı külliyede bulundurulması, bu taburlara teşekkülat-ı askeriyeye göre
farklı bir mevki verilmesi uygun olacağı bildirilmiştir. 274
2.14.2. Sigorta Şirketleri ve Yangın Teşkilatı
1870 Pera yangını sigorta şirketlerini Osmanlı piyasasına çektiği gibi
İstanbul’da modern bir itfaiye teşkilatının kuruluşuna da yol açmıştı. Yeni teşkilat
istenen gelişmeyi sağlayamadığından, şirketler meseleyi üstlenerek kendileri tedbirler
aldı. 1870 yangınında tulumbacıların yetersiz kalması ve tazminat ödeyen sigorta
şirketlerinin dönemin Dahiliye Nazırı’ndan İstanbul’da modern bir itfaiye donanımı
istemeleri üzerine hükümet, İstanbul’daki teşkilatı modernleştirme kararı aldı. Etkin ve
modern bir teşkilata sahip olan Budapeşte’den bu teşkilatın kurucusu olan Kont
Szechenyi adlı subay itfaiye uzmanı olarak İstanbul’a getirildi. Kont, 1874 sonlarında
göreve başladı ve kısa sürede çoğu Avrupa başkentindekine eşit etkinlikte bir teşkilat
kuruldu. Ancak dönemin mali sıkıntıları ve Osmanlı-Rus Savaşının (1877-1878)
getirdiği koşullar yeni teşkilata kaynak aktarımını engellediğinden kısa sürede
faaliyetleri durma noktasına geldi. Ödeneksizlik yüzünden teşkilatın güç durumda 273 BOA, MV. 97/90. 4 Rebiülevvel 1317/13 Temmuz 1899. 274 “Dâhiliye nezâretinden ve şehremanetinden seçilecek birer memurdan ve Osmanlı Sigorta Kumpanyasıyla icab eden diğer kumpanyalardan celb edilecek bir iki zattan yeni bir komisyon teşkil olunarak netice-i müzakeratın bildirilmesi hususunun nâzır-ı müşarünileyhaya tebliği …” BOA, MV. 150/44. 28 Rebiülevvel 1329/29 Mart 1911. Yangınlar karşısında alınan tedbirler için ayrıca bk. Faroqhı, Osmanlı Kültürü ve Gündelik Yaşam,s.274.
87
kalması üzerine İstanbul’daki İngiliz Konsolos Vekili meseleyi sigorta şirketlerinin
üstlenmesini önerdi. Konsolos vekilinin önerilerinden sonra İstanbul’daki sigorta
şirketleri sık sık bir araya gelerek 1900 yılında somutlaşacak bazı tedbirler üzerine
anlaştılarsa da bu tedbirler arasında İzmir’dekine benzer “ortak” bir itfaiye birliği yer
almadı.275
İzmir’deki sigorta şirketleri sigorta poliçelerindeki prim miktarları üzerine
ekledikleri ilave bir payla kendi kullanımları altındaki küçük itfaiye birliğinin
masraflarını karşılıyorlardı. Şehirde 1900 yılında faaliyetteki 36 sigorta şirketinden 28’i
ortaklaşa kurdukları ve yıllık ortalama maliyeti 2000 pound civarında olan bir itfaiye
birliğinin üyesiydi. Birlik yangın söndürmek için gereken suyu da kendi sağlıyordu.
1899’da İzmir’in su şirketiyle anlaşarak her yangın musluğu için yılda iki pound’lık bir
ödeme karşılığı kullanım suyu sağlanmıştı. Şehrin en önemli yerlerinde 115 yangın
musluğu itfaiye tarafından kullanılmaktaydı.276
1907’de ahşap bina yasağı getirildi. 1880’lerden itibaren İstanbul’da kurulmuş
su şirketi Beyoğlu ve İstanbul yakasının çeşitli yerlerine su muslukları inşa ettirdi. Su
şirketlerinin, ücretsiz olduğu için yangın musluklarına su vermemesi felaketlere neden
oldu.277 Bazı sigorta şirketleri ile İstanbul ve Kadıköy su şirketleri arasında görüşmeler
yapıldı ve sigorta ettikleri ev ve iş yerlerini uygun olarak su şirketlerine yangın
musluklarına verilen suyun bedeline iştirakleri istendi. Bu görüşmeler sonuç vermedi ve
yangın işlemlerini yapmayan her sigorta şirketinin diğer sigortaları gerçekleştirme gücü
de azaldığı için Türkiye de sigortacılık beklenen gelişmeyi gösteremedi.278
6 Temmuz 1906 tarihli Sabah gazetesinde yer alan Tulumbacılar başlıklı
yazıda; Hükümet-i Seniyye’nin yangına karşı isabetli tedbirler aldığı, Pera
Yangını’ndan sonra itfaiye taburları tesis edildiği ve bunların faydalarının görüldüğü, 275 Baskıcı, Osmanlı Anadolusunda, s.14-15. 276 Baskıcı.,Osmanlı Anadolusunda…, s.15. 277 1901 Yel değirmeni Yangını, Üsküdar ve Kadıköy su şirketinin suyu kesmesi ile felaket haline gelmiştir.Bk.Kazgan vd., s.45-47. İstanbul Su Şirketi ile 6 ekim 1877’de yapılan mukaveleye göre; yangınlara gerektiği miktarda bedelsiz su verecekti. Bu maddede “bedelsiz verilecek sular önemli bir sebep olmaksızın lüzumundan az verilir ve kesilirse şirket mukaveleye aykırı hareket etmiş sayılacaktır” ifadesi yer akırken, 17.maddede “Şirketin konulmuş olan şartlara aykırı hareketi ortaya çıktığı veya gerçekleştiği halde imtiyazı fesh olunacak ve her türlü zarar ve ziyan iddiasını salahiyeti olmayacaktır.”denilmiştir. Ancak 1901 Yel değirmeni yangınında şirket suyu kesmekle mukaveleye muhalefet etmiş görünmektedir. İstanbul Su Şirketi hakkında bk. Haydar Kazgan, Galata Bankerleri, C.2, Orion Yayınevi, Ankara 2006, s.61-71. 278 Kazgan vd. s.45-47.
88
Terkos suyunun şehre isalesi ve hemen her mahallede yangın musluklarının tesis
edilmesiyle itfaiye vasıtalarının tamamlandığı belirtilmekteydi. Bununla beraber
Dersaadet’in binalarının çoğu ahşap olduğundan bu ihtiyaçların yetersiz kaldığı ve
tulumbacıların da korunduğu ifade ediliyordu. İtfaiye taburları ile ilgili, itfaiye
taburlarının teşkilatından evvel İstanbul’da çok yangın çıktığı, yangınlara karşı ihtiyati
tedbir alınmadığı, yeni mahallelerin oluşturulmasında tulumbalara lazım olan suyun
tedarikinin düşünülmediği ve mahalleler arasında yazın suyu azalan ya da büsbütün
kuruyan çeşmelerden başka su alacak yerlerin bulunmadığı belirtiliyordu.279 Bu yazıda
yangın karşısında alınan tedbirler takdir edilmiş, ancak çarpık kentleşmenin, dar
sokakların yangınlarda riski artırdığı ve tulumbacıların korunması gerektiğine dikkat
çekilmiştir.
2.14.3.Yangın Haritaları
İstanbul’un ilk ölçü haritası Fransız Sefareti’nden Mühendis Kauffer
tarafından yapılmıştır. Kent dokusunun ebniye nizamları ile dönüşmeye başlamasının
başlangıcı olarak görülebilecek ilk harita II. Mahmut’un Helmuth von Moltke’ye
yaptırdığı 1836-1837 tarihli haritadır. 1845 yılında da Mühendishane-i Berr-i Humayun
öğrencileri tarafından bir harita hazırlanmıştır.280 1850’lerde İstanbul’un yangın yeri
haritaları hazırlanmaya başlanmış ve İstanbul’un ilk resmi haritasının hazırlanmasına II.
Meşrutiyet yıllarında Topuzlu Cemil Paşa’nın şehreminliği sırasında teşebbüs
edilmiştir. Bu teşebbüs de gerçekleşememişti. Yöneticiler zaman zaman başarılı
girişimlerde bulunsalar da yeni bir düzenleme daha çok yangın yerlerinin düzenlenmesi
ile mümkün olabiliyordu.281
279 Levant Herald refikimiz geçen haftaki nüshasında…. Tulumbacılardan bazılarının itfa-yı harikten ziyade harikzedeganın kıymettar eşyasını aşırmağa çalıştıklarına, bu hususta büyük bir maharet ve cüret ile hareket ederek memurin-i zabıtanın nazar- ı dikkat ve tasarrufundan yakayı kurtardıklarına dair bir mektup aldığını beyan ettikten sonra diyor ki: “Mahallat tulumbacılarının daha muntazam, terakkiyat-ı cedideye daha muvafık bir şekle girmeleri şüphesiz ki lazımdır…Omuzlarında götürdükleri küçük tulumbalar her yere götürülebilir, en dar sokaklardan dahi geçebilir.Halbuki itfaiye taburlarının büyük ve muntazam tulumbaları şehrimizin bazı cihetlerinde bulunan dar sokaklardan geçemez. Ale’l-ekser dar bir sokakta zuhur eden harik vaktiyle yetişen tulumbacılar tarafından hemen itfa edilerek büyük bir mahalle muhterik olmak tehlikesinden tahlis ediliyor……. Emel Seyhan, “Osmanlı Basınında Yüz Yıl Önce Bu Ay”, Toplumsal Tarih, S.151, Temmuz 2006, s. 4. 280 İlhan Tekeli, 19. Yüzyılda İstanbul Metropol Alanının Dönüşümü, Modernleşme Sürecinde Osmanlı Kentleri, Editörler; Paul Dumont, François Georgeon, Tarih Vakfı Yurt Yayınları, İstanbul 1999, s. 25. 281Ortaylı, “Tanzimat Devrinde Osmanlı Mahalli İdareleri 1840-1880”,s.199; “Beyoğlu ve Galata belediyesi emlak vergisi almak için imparatorlukta ilk kez olmak üzere bölgenin kadastro haritasını çıkardı.” Tekeli, 19. Yüzyılda İstanbul Metropol Alanının Dönüşümü, s.22.İstanbul’un planlanması için 1908’de II. Meşrutiyetin ilanından sonra
89
Osmanlı Umum Sigorta Şirketi; Osmanlı Bankası, Tütün Rejisi ve Duyun-u
Umumiye sermayedarları tarafından 1893’te kurulmuştu. Bu yerli şirketin kurulması ile
yabancı şirketlerde birlikte hareket etme eğilimi belirdi. 1900’de 44 şirket toplandı ve
sendika kurma kararı aldı. Yangın riskinin fazla olduğu bölgelerin tespiti için kadastral
temelli sigorta haritalarına ihtiyaç duyuldu ve sektörel bir girişim sonucu bu tür
haritaların yapılması sağlandı.282
Sigortalanacak mülkün, çevresinde yangın riski yaratan faktörlerin ne olduğu,
tehlike anında yapılacak müdahalenin ne kadar süratle yapılacağı sigortacılar için
önemliydi. Ahşap yapılardan kurulu dar sokaklarda bulunan, su kaynaklarına uzak
mülklerin sigortalanması riskliydi. Riskin derecesi, alınabilecek tedbirlere bağlı olarak
sigorta bedelleri de değişiyordu. 1900’de kurulan sigorta şirketleri sendikası tarafından
1904-1906’ da İngiliz Chase E. Goad İnşaat Mühendisliği Şirketi’ne İstanbul ve
İzmir’deki yangın risklerini gösteren haritalar yaptırıldı. Bu haritalarda merkezi iş
bölgelerine öncelik verildi. Bu kadar geniş bir alanı kapsayan ve ilk olan bu çalışma
belirgin bir nirengi ağının ve altlık olarak kullanılabilen haritaların bulunmayışı
nedeniyle istenen detayları veremedi. 1890’lı yıllarda sadece Galata ve Pera çevresini
kapsayan sigorta haritalarının ardından yapılan Goad Haritalarını, 1920’li yıllarda
Jacgues Pervititch’e yaptırılan haritalar izledi.283
Modernleşmesini 19. yüzyılın ikinci yarısında gerçekleştiren İstanbul’da
sıklıkla yaşanan ve kent halkına felaket yaşatan yangınlar, modernleşmeyi
gerçekleştirmek isteyen yöneticiler için fırsatlar hazırlamıştır. 1870 Pera Yangını
sonrasında, İstanbul halkı yangın riskini karşılayan sigorta ile tanışmıştır. Çok sayıda
sigorta şirketi İstanbul’da şubeler açmış, yangın sigortası verimli bir iş haline gelmiştir.
1904-1906 yılları arasında C.E.Goad şirketine İstanbul’un haritası yaptırılmış, ikinci
olarak, daha ayrıntılı, hemen hemen tüm kenti kapsayan haritalar hazırlamıştır. Bu
İstanbul’a davet edilen Paris başmimarı Bouvard yeterli duyarlılıkta ve ölçekte haritaları alınmadan şehrin planının yapılamayacağını belirtmiştir. Fransız Topograf Cemiyeti’ne ihale edilen harita alımı işi 1910’da başlamış, I. Dünya Savaşı’nın başlamasıyla bu iş Bir Alman firmasına devredilmiştir. Alman firması 27.000 hektarlık alanın çizimini 1919’da tamamlamıştır.Güvenç, Pervititch Haritaları: İstanbul İçin Bitmemiş Bir Araştırma Projesi, s.22. 282 Müsemma Sabancıoğlu, “İstanbul’un Sigorta Haritaları ve Jacques Pervititch”, Toplumsal Tarih, Ekim 2000, s.32–33. 283 “Pervititch Haritaları”, Dünden Bugüne İstanbul Ansiklopedisi, C.6, İstanbul 1994, s.247–248. Goad ve Pervititch haritalarının karşılaştırması için bk. Güvenç, Pervititch Haritaları: İstanbul İçin Bitmemiş Bir Araştırma Projesi,s.15.
90
haritalar Türkiye Sigortacılar Daire-i Merkeziyesi adına Jacgues Pervititch tarafından
hazırlanmıştır. Sigorta şirketlerinin gereksinimlerini karşılama amacıyla hazırlanması
bakımından bu haritalar seçicidir.284
284 İlhan Tekeli, İnsanın Çevresini Bilme, Denetleme ve Yorumlama Aracı Olarak Haritalar, Jacgues Pervititch Haritalarında İstanbul, Çev.Zülal Kılıç, Proje Koordinatörleri Seden Ersoy, Çağatay Anadol, Tarih Vakfı Yayını, İstanbul 2003, s.9. “Pervititch haritası İstanbul’da 1870 Pera yangınından sonra hızla gelişen yangın sigortacılığı uygulamalarında yarım yüzyılda elde edilen deneyimlerin sonuçlarını yansıtan nihai bir üründür.”Güvenç, Pervititch Haritaları: İstanbul İçin Bitmemiş Bir Araştırma Projesi,s.12.
91
3. BÖLÜM
OSMANLI SİGORTA PİYASASINDAKİ SORUNLAR VE
PİYASAYI DÜZENLEME ÇALIŞMALARI
Osmanlı toplumunda sigorta uygulamalarının başlamasının ardından halk ile
sigorta şirketleri arasında çeşitli anlaşmazlıklar yaşanmaktaydı. Piyasayı düzenleyecek
geniş kapsamlı ve etkin bir nizamnamenin olmadığı bir durumda giderek yaygınlık
kazanan anlaşmazlıklar, genellikle sigorta şirketlerinin mevcut koşulları kendi lehlerine
çevirmek istemelerinden kaynaklanıyordu. Hatta sigorta şirketlerinin faaliyette
olmadığı, şahıslar arasında yapılan sigorta anlaşmalarında bile suiistimallere
rastlanmıştır. Bu bölümde Osmanlı sigorta piyasasında karşılaşılan temel sorunlar ve bu
sorunlar karşısında Osmanlı yönetiminin aldığı tedbirleri ve piyasayı düzenleme
çalışmalarını inceleyeceğiz.
3.1. Suiistimaller
Bu bölümde sigorta uygulamalarında karşılaşılan suiistimalleri
örneklendireceğiz. İlk sigorta uygulamaları başlığı altında incelediğimiz ve belirttiğimiz
gibi, Osmanlı Devleti’nde kumpanyalardan önce tüccarlar eşyanın bir yerden bir yere
naklinde doğabilecek riskleri üstlenerek sigorta sözleşmesi yapmışlardır. Henüz sigorta
şirketlerinin kurulmadığı bu dönemde de suiistimallere rastlanmıştır. 285
3.1.1. Sigorta Şirketlerinin Halkı Aldatması
Osmanlı piyasasında sigorta şirketlerinin sayısının artması ve bu şirketlerin
açılışları, faaliyetleri tetkik ve teftiş edilemediğinden piyasadaki boşluk şirketlerin
suiistimallerini kolaylaştırmıştı. Suiistimaller konusunda sigorta şirketlerinin halkı
aldatması sıkça görülen durumlardandı. Bu suiistimaller Osmanlı piyasasında
sigortacılığın neden sağlıklı bir zeminde gelişemediğinin de bir cevabı olacaktır.
285 BOA, A.MKT.UM.397/16.9 Receb 1276/1 Şubat 1860.
92
Dahiliye Nezareti’nin Ticaret ve Nafia Nezareti’ne gönderdiği yazıda bir
müddetten beri İstanbul gazetelerinde ve halkın dilinde sigorta kumpanyalarının
suiistimalleri ve halkı zor durumda bırakan muameleleri anlatılmakta olduğu, bu
durumun gerçek olması halinde bunlara engel olmak için tedbirler alınıp
uygulanmasının gerekli olduğu, bunların bir usul ve nizam dahilinde kayıt altına
alınmasının gerektiği ifade edilmiştir. Ayrıca zikredilen kumpanyalar hakkında hususi
bir nizamnamenin olup olmadığının sorulması sigorta şirketlerinin muamelelerini
düzenleyen ciddi bir nizamnamenin olmadığını ya da icra edilemediğini
göstermektedir.286
Dahiliye Nezareti’nden Sadarete gönderilen bir yazıda sigorta kumpanyalarının
suiistimalleri ve halkı zor durumda bırakmalarının bir müddetten beri gazetelerde ve
halkın dilinde gezdiği ve bu suiistimallerin devamının engellenmesi, bu kumpanyaların
taht-ı inzibata alınması için bir komisyon kurulduğu ve bu komisyonca bir
nizamnamenin kaleme alındığı belirtilmiştir.287 Bu durum yönetimi harekete geçirmiş
gibidir. Ticaret Nezareti’nce bir komisyon oluşturulmuş bu komisyonun yaptığı
çalışmalar sonrasında, Aralık 1887’de bir nizamname hazırlanmıştır.
A.K. namında bir bakkalın İstanbul Mebusu ve Tanin gazetesi başyazarı
Hüseyin Cahit Bey’e hitaben yazdığı yazı; sigorta şirketlerinin suiistimallerine dikkat
çekmektedir. Bu bakkal, Yunan Anadolu Sigorta Kumpanyası’nın suiistimalleri
neticesinde müdürünün tard ve teb’id edildiğini ancak bu sigorta kumpanyasının
“şerrinden” kurtulmak için bunun yeterli olamayacağını, bu şahsın kardeşiyle birlikte,
kumpanya tahsildarının da tutuklanmasının gerektiğini düşünmektedir. Memalik-i
Osmaniye’de faaliyette bulunmak isteyen bu gibi sigorta şirketlerinin halktan alacağı
meblağa karşılık yeterli derecede teminat vermelerinin sağlanmasına teşebbüs 286“Ticâret ve Nâfia Nezâret-i Celîlesi'ne bir müddetden beri Dersaadet Gazetelerinde ve elsine-i nâsda sigorta kumpanyalarının sû-i isti‘mâlât ve ızrâr-ı ahâlî yolunda fesâd muâmelâtı tezkâr olunmakda olmasına ve bu hâl vâki‘ ve sahîh olduğu takdîrde men‘-i devâmına âid tedâbîrin ittihâz ve icrâsı lâzımeden olup ancak bunların bir usûl-i mazbûta dâiresinde ceryân-ı mu‘âmelâtının bir nizâm ile mukayyed olması melhûz bulunmasına binâen ba‘dehû muâmele-i mukteziyye îfâ olunmak üzere evvel emirde mezkûr kumpanyaların usûl ve idâreleri hakkında bir nizâm-ı mahsûs var mıdır ve olduğu sûretde öyle halkın ızrârı yolunda tedvîr-i dolab-ı ihtiyâle ne vechile ferceyâb cüret olunmakdadırlar buralarının ve ol bâbdaki sû-i isti‘mâlâtın men‘-i devâm-ı vukû‘unu te’mîn edecek esbâb-ı vesâil hakkında lâyih olacak mütâlaa-i mahsûsa-i düstûrîlerinin beyân ve iş‘ârına himem-i aliyye-i nezâret-penâhîleri şâyân buyurulmak bâbında emr ü fermân.” BOA, DH.MKT.1427/17. 13 Haziran 1303/25 Haziran 1887.
287 BOA, DH.MKT.1432/20.1 Temmuz 1303/13 Temmuz 1887.
93
edilmesini, Anadolu Sigorta Kumpanyası’nın defterlerine el konularak (müsadere
edilerek) incelenmesini, inceleme sonucunda kumpanyanın halktan “çalmakta” olduğu
miktarın görüleceğini, kumpanyanın müşterilerine kayıt öncesinde beyan ettiği senet ile
kayıt sonrasında verdiği senedin muhtevasının birbirine zıt olduğunu, kumpanya
müdürünün Atina’daki şirket merkezinin haberi olmadan getirttiği ajanları Türkiye’nin
her tarafına dağıttığını, Yunan Hükümeti’nin feshettiği bir sigorta şirketinin azledilen
müdürünün burada Yunan cemiyeti menfaatine çalışıyor görünüp halkı iğfal ettiğini
belirtmiştir. Buna ilave olarak “Efendim ahaliyi bu sahtekarların ellerinden kurtarınız”
ifadeleriyle Hüseyin Cahit Bey’den yardım istemektedir.
“Ahalinin Yunan kumpanyalarının sahtekar ve kalpazan ajanlarından ve Hollanda hisse senedâtından ictinâb etmesi için gazetenize bir şey yazınız. Beni Anadolu Sigorta Kumpanyası’yla borsaca hiçbir kıymeti hâiz bulunmayan Hollanda'nın hisse senedâtını satan Eftimyazi Markos nâmındaki birisi iğfâl etmiştir.” 288
ifadeleriyle de sigorta şirketlerinin halkı hangi metotlarla aldattıklarını ve
kendince başvurulacak tedbirleri açıklamaktadır.
Bu mektup bize bu konudaki yasal boşlukları göstermekle birlikte halkın
sigortacılığa bakışı konusuna örnek olabilecek niteliktedir. Bu örnek sigorta
şirketlerinden ve bu şirketlerin uygulamalarından zarar gören bir kişinin görüşleri
olduğu için gerçeği yansıtmadığı ya da taraflı olduğu düşüncesini verebilir. Ancak
yukarıda yer alan iki örnekte de belirttiğimiz gibi bu suiistimallerin çokça görüldüğü ve
bunların halkın dilinde ve gazetelerde dolaştığı dikkate alınırsa gerçeğe yakınlığı
anlaşılacaktır. Şirketlerin yasal boşlukları ve denetimsizliği suiistimal etmeleri halkın
şirketlere karşı güvensizlik duygusu taşımasına, uzun vadede de Osmanlı piyasasında
sigortacılığın sağlıklı bir gelişme ortamı bulamamasına neden olmuştur.
Bu çalışmada arşiv belgelerinden hareketle devletin ve halkın sigortacılığa
bakışını örneklendirmek temel amaçlarımızdandı. Osmanlı basınında yer alan suiistimal
örneklerinin özellikle halkın sigortaya/sigortacılığa bakışını daha tarafsız bir şekilde
yansıtabileceğini düşünüyoruz. Toplumsal Tarih Dergisi’nin Osmanlı Basınında Yüzyıl
Önce Bu Ay bölümlerinde bu örneklere rastlamak mümkündür. Şüphesiz ki bu,
288 BOA, DH. EUM.VRK. 6/5. 9 Teşrinevvel 1321/22 Ekim 1905.
94
denizden bir katre olacaktır. Ancak gazetelere dayalı bir çalışma için geniş zamana ve
çok sayıdaki gazetenin taranmasına ihtiyaç vardır.
“Konstantinopolis Gazetesi’nin dünkü nüshasında okunmuştur: Petro Totonidi namında biri Beyoğlu’nda Balık Pazarı’nda kain kahvehanesiyle bilcümle eşyasını yüz lira mukabilinde Lidya Kumpanyası’na sigorta eylemiş olduğu halde mezkur dükkan geçenlerde zuhur eden bir harikte kamilen muhterik olduğundan sahibi kumpanyaya müracaatla sigorta bedeli olan 100 lirayı talep etmişse de kumpanya memurini bedel-i mezkuru itadan istinkaf ettikten maada güya hesabı tesviye etmek için kendilerine lüzumu olduğu bahanesiyle kahvecinin sigorta mukavelenamesini de elinden almışlardır….”289
Toplumsal Tarih Dergisi’nin, Osmanlı Basınında Yüzyıl Önce Bu Ay
bölümünde görebildiğimiz bu örnekte sigortalı kişi defalarca kumpanya acentesine
müracaat ederek paranın ödenmesini ya da mukavelenamenin iadesini istemiş, acente
adı geçen kişiyi kasıtlı yangın çıkardığı iddiasıyla Beyoğlu Mutasarrıflığı’na teslim
etmiştir. Yapılan incelemeler sonucunda adamın günahsız olduğu anlaşılmış ve beraat
etmiştir. Ancak Beyoğlu Mutasarrıfı Hamdi Bey, İstanbul’da “…bu kadar muteber
sigorta kumpanyalarını bırakıp da böyle ismi cismi belli olmayan bir kumpanyaya
dükkanını sigorta etmekten dolayı kendisini azarlamıştır.” 290 Bu olay sigorta
şirketlerinin ödeme yapmamak için başvurdukları yollara bir örnektir. Beyoğlu
Mutasarrıfının emlak ve eşyasını sigortalatan kişiye, şehirde bu kadar itibar edilen
kumpanyaları bırakıp ta ismi cismi belli olmayan bir kumpanya ile iş yapmasına
kızması, piyasada suiistimalci ve ismi cismi belli olmayan sigorta şirketlerinin olduğu
bilindiği halde bunlara karşı tedbir alınamadığını göstermektedir. Böyle bir ortamdan
düzgün iş yapan şirketler ve Osmanlı sigortacılığı da zarar görecektir.
Elimizdeki belgelerde sigorta kumpanyasından tazminat alabilmek amacıyla
çok sayıda kasıtlı yangın çıkarıldığı görülmektedir. Sigorta yaptıran müşterilerden başka
sigorta şirketlerinin ve bu şirketlerin memurlarının da kasıtlı yangın çıkarma yoluyla
suiistimallerde bulundukları anlaşılmaktadır.
289 Emel Seyhan, “Sabah, 4 Şubat 1905, Osmanlı Basınında Yüz Yıl Önce Bu Ay”, Toplumsal Tarih, S. 134, Şubat 2005, s.110. 290 Seyhan, agm,s.110.
95
Trabzon Vilayeti’nden dahiliye Nezareti’ne gönderilen bir yazıda kasıtlı
yangınlara karşı;“…tedâbîr-i mâni‘a cümlesinden olmak üzere sigortaya konulacak
emlâk ve eşyâya kıymet takdîr edileceği zaman dâire-i belediyeden dahi bir memur
bulundurulması” ifadeleri, emlak ve eşyanın değerinden fazla gösterilmesine karşı bir
tedbir alınmasının lüzumunu göstermektedir. Ayrıca aynı belgede kasıtlı yangın
çıkartanlar hakkında cezai hükümlerin bulunduğu, kasıtlı yangınlara engel olmak
maksadıyla alınacak tedbirlerin sigorta yaptıranlardan çok sigorta yapanlara karşı
alınmasının gerektiği ifade edilmiştir.291
Bergama’da hayat sigortası yapan bazı şahısların şüpheli hallerine karşı tedbir
alınması üzerine yapılan yazışmada;
“…hâl ve şânları mechûl olan bir takım sigorta şirketlerinin memlekete ve halka olan mazarratlarının önü alınmak üzere bunlar hakkında mâ-bihi't-tatbîk olacak bir ta‘lîmât tertîbi lüzûmunu mutazammın Aydın Vilâyetinden alınan tahrîrât leffen savb-ı vâlâlarına tesyâr kılındı.” 292
ifadeleri Osmanlı sigorta piyasasındaki yasal boşluğa dikkat çekmektedir.
Belgede belirtildiğine göre piyasada hâl ve şânları meçhul bir takım sigorta şirketleri
vardır. Bu sigorta şirketlerinin varlığı bilinse de yönetimce alınması gereken tedbirler
konusunda geç kalınmıştır.
9 Kasım 1910 tarihli bir belgede Anadolu Sigorta Kumpanyası’nın Osmanlı
ülkesinde faaliyet gösteren elemanlarının halkı aldatarak zor durumda bıraktığına dair
Tanin Gazetesi idaresine yazılıp daireye bırakılan varakanın tercüme edilip içeriğine
bakılarak kanunen gereğinin yapılması istenmiştir.293
Fransa Phenix Hayat Sigortası Müfettişliği ile İzmir’den Selanik’e gelen
Dimitri Dimitran Kopolos’a, Dersaadet Fransız Konsolosluğu’ndan verilen pasaportta
tabiiyeti belirtilmemiştir. Bu durumdan istifadeyle adı geçen kişi Fransa vatandaşı
olduğunu açıkladığı halde daha sonra Yunan vatandaşı olduğu anlaşılmış, bundan sonra
verilecek bu gibi tavsiyenamelerde tabiiyetinin açıklanması lüzumunun konsolosluğa
bildirilmesi ve gereğinin yapılması, iki devlet arasındaki münasebete zarar verecek bu
291 BOA, DH. MUİ 35-1/57. 7 Teşrinisani 1325/ 20 Kasım 1909. Bu belge için EKLER, EK XIV’e bk. 292 BOA, DH.MUİ 44-1/30. 30 Teşrinisani 1325/13 Aralık 1909. 293 BOA, DH.EUM.THR 54/31. 27 Teşrinievvel 1326/9 Kasım 1910.
96
gibi muamelelere fırsat verilmemesi ve sebeplerinin araştırılması istenmiştir. 294 Yunan
vatandaşı olan bir sigorta müfettişinin Fransız vatandaşı olduğunu beyan etmesi itibarını
arttırma amacı taşıdığını düşündürmektedir.
Suiistimal konusunda çoğu kişi, yönetimin dikkatini çekmeye çalışmış,
suiistimaller, İstanbul ve taşrada, sigorta şirketlerinin halkı zor durumda bırakması
üzerine bazı acenteler, bu durumun önüne geçebilmek ve halkı aldatılmaktan kurtarmak
için sigorta uygulamalarının kontrol altına alınmasını önermişlerdir. Bu şekilde bir
kontrolden elde edilecek yıllık 5 bin liraya yakın hâsılatın ise hayır kurumlarına
verilmesi konusunda Acente Mihran Sarıyan tarafından bir girişimde bulunulmuştur.295
Manastır Valisi Ferik Ali Rıza Bey’in gönderdiği şifreli yazıda, Bulgar fesat
komitesinin istihdam ettiği bazı pespaye kişiler, ailelerinin maişetini Newyork Hayat
Sigortası’na temin ettirdikleri ve bu sigortanın esas defterleri tetkik edilirse hiçbir
servete sahip olmadıkları halde mühim meblağlarla hayatları güvence altına alınmış
şahıslar bulunacağı haber verilmiştir.296 Hayali yabancı şirketin şube ya da acentesi
olarak faaliyete geçerek halkı dolandırıp yok olan şirketlere de rastlanıyordu.297
İbrahim Edhem, Mizan’ül-Hukuk’ta;
“…bizde sigorta yapan ecnebi kumpanyaların mahiyet ve hüviyetlerinin meçhul olduğu ve alelhusus bazı efradın sigorta bedeline tamaen kasden harik ceraimini ika’ ettikleri ve hatta bazı mahallerde sigorta acentelerinin bundan alaka ve menfaatdar olduğu teemmül olunursa
294 BOA, DH.İD.63/10. 24 Teşrinisani 1327/7 Aralık 1911. 295 BOA, İ.D. 96453. 20 Haziran 1307/2 Temmuz 1891. 296 “Bulgar fesat komitesinin vâsıta-i icrâiyye olmak üzere istihdâm etdiği pespâye bazı eşhâsı ailelerinin maîşetini Newyork Hayat Sigorta'sına te’mîn etdirmekde oldukları ve bu sigortanın defâtir-i esâsiyesi tedkîk edilecek olursa buradan hiçbir servete mâlik olmadıkları halde mühimce meblağlarla hayatları taht-ı te’mîne aldırılmış eşhâsı bulunabileceği mevsûk bir sûretde haber verilmektedir. Bu sigortanın buradaki vekilleri Bulgar olup böyle bir taharrîye karşı her vakit ihtiyatkâr bulunacakları melhûz olduğu için bu vekillerin idârehânelerince buraca icrâ kılınabilecek taharriyât üzerine bir ser-rişte elde edilebilmesi ümîd olunmaz ise de bu kumpanyanın Dersaadet'deki şubesi defâtiri tedkîk olunarak Manastır ve havâlîsi Bulgarlarından kimlerin sigorta tahtında olduğu öğrenilecek olursa o ma‘lûmât üzerine buraca icrâ olunabilecek tedkîkâtda komitece icrâ memurluğu vazîfesini îfâ eden eşhâsın meydâna çıkarılması kaviyyen melhûz olduğu ma‘rûzdur fermân. Fî 11 Mart sene [1]319.Manastır Valisi Ferik Ali Rıza” BOA, Y.MTV.241/146. 11 Mart 1319/24 Mart 1903. 297 Merkezi Brüksel’de olup, 1911’de kurulan yangın sigorta kumpanyası “Le Soutien” in derece-i ehemmiyeti gayet dûn ve belki dâî-i şüphe olmakla beraber sermayesinin miktarını bildirmediği için Belçika Hükümeti’nce tanınmadığı bildirilmiş ve “Le Soutien” namıyla mevsum olup başlıca İzmir ve Aydın havalisinde aynı şartlar altında icra-i muamele etmiş olan bir sigorta kumpanyasının 1911’de ilan-ı iflas etmesi üzerine Osmanlı tebaasından birçok kimsenin zarar gördüğü cihetle, zikredilen şirketle muamelede bulunacakların ihtiyatlı olmaları tavsiye olunmuştur. Dersaadet Ticaret Odası Gazetesi, 29, sene,no:1470, 23 Şubat 1328, s.145. Aktaran Toprak, Türkiye’de Milli İktisat, s.74.
97
memleketimize menfaatten ziyade mazarrat tevlid etmekte olduğu maalesef görülür.”
ifadelerini kullanmıştır. Ayrıca, halkın elindeki servetin “bir kısm-ı mühimmi”
Osmanlı topraklarında faaliyet gösteren sigortacılar yüzünden ecnebi memleketlerine
taşınmakta buna karşılık Osmanlı vatandaşlarının haklarını korumaya yönelik tedbir
alınmaması, kumpanyaların tazminatı isterse ödemedikleri, bu keyfi hareketler
karşısında sigortalının acente ile uyuşmak zorunda kaldığı, hukuk yoluna gidilse de
içeriği bilinmeyen sigorta mukavelenamesiyle esaret altına alınan sigortalının hakkını
aramak konusunda muvaffak olamayacağını ifade etmiştir. 298
Atina Sefareti katibi yazısında, ticarete yardım bahanesiyle yabancıların kendi
ülkelerinde şirket, Osmanlı topraklarında da şubeler açarak deniz/kara sigorta hakkı
namıyla külliyetli akçe alarak piyasadaki nakit parayı azaltıp dengenin bozulmasına
neden olduklarını ifade etmiştir.299
Mizancı Murat, yabancı sigorta şirketlerinin dolaplarına ve her yıl milyonlarca
paranın sigortalar aracılığıyla yabancılara akıtıldığına, kaza hallerinde gereken
ödemenin yapılmayarak Osmanlı vatandaşlarının aldatıldığına dikkat çekmistir. Mizancı
Murat 29 Teşrinisani 1888/11 Aralık 1888’de Sigorta Kumpanyaları başlıklı yazısında
bu konuda;
“…Memalik-i Mahrûsa’nın gayrisinde bizdeki sigora kumpanyaları gibi tesisât-ı ecnebiyyeye ya esasen müsaade edilmez, yahut mücerred onlara meydan vermemek ve yerlilerin o gibi teşebbüslerini himaye etmek maksadıyla tesisât-ı mezkureye gayet ağır vergiler tahmil edilir.”
ifadelerini kullanır ve alınacak tedbirleri sunar. Bu tedbirler; Ecnebi sigorta
şirketleri aracılığıyla yurt dışına çıkarılan yüksek meblağı aşağıya çekmek üzere gerekli
tedbirleri almak, sigorta şirketlerini Osmanlı mahkemelerine tabi kılmak, kârlarından bir
298 Mizan’ül-Hukuk, Sene 2, S.15, 24 Nisan 1326, s. 227–228. Aktaran Toprak, Türkiye’de Milli İktisat, s.369–370. 299 “Ticârete yardım edileceği bahânesiyle ecnebîler kendi memleketlerinde şirket akd ederek ve Memâlik-i Mahrûsa'ya şubeler teşkîl ile her sene ve belki her gün berrî ve bahrî sigorta hakkı nâmıyla külliyetlü akçe ahz ederek bu yolda tedrîcen piyâsamızı nukûddan tahfîf edip muvâzenesine halel getirirler. Bu hareketi men‘ etmeklik mümkün olamadığından bu yüzden müteessir olduğumuz zararından tahlîs olunmaklığımızı düşünmekliğimiz elzem ve tabîidir…. Demiryol, tramvay ve vapur kumpanyaları navl tarîkiyle her gün külliyetlü akçe ahz etmekde olduğundan sâir devletler mezkûr kumpanyaların hâsıl ettikleri vâridâtdan yüzde onunu vâridât-ı mîrîye terk ettikleri gibi biz dahi o yolda icbâr ettiğimiz halde bu yüzden dahi vâridat-ı devletin tezâyüd edeceği bedîhîdir…” BOA, Y.PRK.EŞA.27/26. 29 Zilhicce 1314/31 Mayıs 1897.
98
kısmının hükümete aktarılması için yeni bir düzenleme yapmaktır ki ancak bu sayede
yerli şirketlerin kurulması ve gelişmesi, esas faydanın sağlanıp korunmasının mümkün
olacağını düşünür. Sermaye sahibi Osmanlı’lara düşen vazifelerin de olduğunu düşünen
Mizancı Murat bu konuda; “Acaba Dersaadet’te teba’a-i Şâhâne meyânında bir sigorta
şirketi tesis edecek kadar sermayeye sahip olanları yok mudur? Varsa acaba niçin
böyle bir kârlı teşebbüsten kaçınıyorlar?”ifadelerini kullanır. 300
İbrahim Edhem, Atina Sefareti katibi ve Mizancı Murat Osmanlı sermayesinin
yurt dışına çıkarılmasına, Osmanlı piyasasından para çekilmesine dikkat çekmişlerdir.
Şevket Pamuk’un çalışmasında Osmanlı ekonomisinde yabancı sermayenin payı % 0,7
olarak gösterilmektedir. Bu şirketlerin Osmanlı piyasasından çektikleri nakitin dengeyi
bozması nasıl izah edilmelidir? Tedavüldeki para azlığı ya da piyasadan çekilen para
miktarının çokluğumudur söz konusu olan. Osmanlı topraklarında faaliyet gösteren
sigorta şirketleri kayıt altında olmadığı, yani şirket teşekkülleri, şube açılışları,
şirketlerin faaliyetlerini sonlandırmaları resmi işlemlerle gerçekleşmediği için Osmanlı
piyasasında sigorta alanına yönelen sermaye payını tam olarak tespit etmek çok güç
görünmektedir.
Batıdaki Osmanlı elçileri, raporlarında halkın kararına yönelik çıkarılan her
yeni kuralda, devletin kasasına kâr koparma fırsatını kaçırmadıklarını yazıyorlardı.301
Osmanlı Devleti’nde ise durum çok farklıdır. Piyasada faaliyet gösteren şirketler resmi
kayıt altına alınamadığı gibi, bu şirketlerin devlet hazinesine bir gelir sağlamak bir yana
müşterilerine ciddi bir teminat bile göstermemeleri aradaki farkı ortaya koymaya
yetecektir.
300 Birol Emil, Mizancı Murat Bey; Hayatı ve Eserleri, İstanbul; Edebiyat Fakültesi Yayınları, No. 2417, 1979, s.270-271, bu konuda ayrıca bk.Toprak, Türkiye’de Milli İktisat, s.74. “Mizancı Murat, dış ticaretin liberalleştirilmesinin sanayi ve ticareti gelişmiş, dış pazarlarda kolaylıkla rekabet edebilecek ülkeler için geçerli olabileceğini savunur. Osmanlı Devleti gibi geri kalmış bir ülkede ancak koruyucu bir dış ticaret politikasının, diğer bir deyişle usul-i himayenin ülke çıkarlarıyla bağdaşabileceğini ileri sürer. Mizancı Murad’a gör, yerli sanayi gözetilmezse Osmanlı yakın bir gelecekte ecnebi pazarına dönüşecektir.” Zafer Toprak, II. Meşrutiyet Döneminde İktisadi Düşünce, Tanzimat’tan Cumhuriyete Türkiye Ansiklopedisi, C.3, İletişim Yayınları, İstanbul 1985, s.636. 301 Stefan Yerasimos, Tanzimat’ın Kent Reformları Üzerine, Modernleşme Sürecinde Osmanlı Kentleri, (Editörler; Paul Dumont, François Georgeon) Çev. Ali Berktay, Tarih Vakfı Yurt Yayınları, İstanbul 1999, s.5.
99
3.1.2. Poliçelerdeki Hileler
Yabancı şirketler bağlı bulundukları devletlerin kanunlarına tabi olarak
muamele yapmakta, Osmanlı topraklarında Türkçe dışında ve Türklerin anlamadığı
dillerde evrak ve senet düzenlemekteydiler. Ahali, kanununu bilmediği, dilini
anlamadığı bir ecnebi şirketle muameleye mecbur olduğundan ihtiyaç halinde, bir ihtilaf
durumunda yabancı şirketlerin idare merkezleri bağlı bulundukları devletlerin
topraklarında olduğu için dava takibine muvaffak olamayıp zarar görmüşlerdir.302
Sigorta hesaplarının karışık olması kolayca anlaşılamaması şirketlerle halk arasında
mukavelelere aracılık yapan gayrimüslim simsarların hileleri de halkın zararlarını
artırmıştır.303
A.R. Salim Bey İstişare Dergisi’nde yabancı sigorta şirketlerinin Osmanlı
mahkemelerini merci olarak kabul etmeyişlerine dikkat çekiyordu;
“yabancı sigorta şirketleri acentelerinin sigorta senetlerini imzaladıkları ve şirketleri namına tahsilatta bulundukları halde mahkemelerde şirketlere vekalet haklarının olmadıklarını beyan ederken, şirketler de Türkiye’de ikametgahı olmadığı iddiasında bulunarak mahalli mahkemelerin hakk-ı hakimiyetini tanımıyorlar…bu şirketler halkın menfaatine muzır bir hareket takip edebilmektedir”304
Moniteur de la Agence Universal Gazetesi’nde Osmanlı ülkesinin sigorta
şirketlerinin suiistimalleri konusunda muzdarip olduğu, mali durumları ve faaliyetleri
denetim altında olmayan bu şirketlerin sayılarının her geçen gün arttığı ifade edilerek
sigorta ücretleri alan şirketlerin tazminat ödeme durumlarında halka zorluk çıkardıkları
ve bu yüzden İstanbul’da bu konuda çok sayıda dava açıldığı, uzun süren bu davaların
müşterilerin aleyhine sonuçlandığı belirtilmiştir.305 Şirket ile müşteri arasında yapılan
mukaveleler/poliçeler, herhangi bir sorun yaşandığında müracaat edilecek ilk belge
iken, poliçelerin anlaşılır olmaktan çok anlaşılmaz kılındığı, müşterinin dilini ve ne
anlattığını bilmediği bir poliçeyi imzalaması ve Osmanlı piyasasındaki otorite boşluğu
şirketlerin halkı iğfal etmesini kolaylaştırmıştır.
302 MUB, C.3, s.1150. 303 MUB, C.3, s.1150–1151. 304 İstişare, no:7, 23 Teşrinievvel 1324, s.322. Aktaran, Toprak, Türkiye’de Milli İktisat, s.322. 305 Ali Akyıldız, Osmanlı Dönemi Tahvil ve Hisse Senetleri, Tarih Vakfı-TEB Ortak Yayını, İstanbul, 2001, s. 56.
100
Ayrıca davaları zamana yayarak müşterileri bıktırma çalışmalarının sigorta
şirketlerinin tazminat ödememek için başvurdukları yollardan olduğu, bu sorunun
İstanbul basını ve İstanbul Ticaret Odası’nı da rahatsız ettiğine aynı gazetede yer
verilmişti. Bu gazeteye Avusturya ve Alman sigorta şirketleri aleyhinde çok sayıda
şikayet mektubu gönderilmiştir. Sorunun çözümünde basının duyarlılığının yeterli
olmayacağı hükümet müdahalesinin kaçınılmaz olduğu belirtilmiştir. Çünkü medeni
ülkelerde şirketlerin öncelikle varlıklarını siyasi otoriteye kabul ve tasdik ettirmek
zorunda olduğu belirtilerek bu hükümetler sigorta şirketlerine, şirket hakkında araştırma
yaptıktan ve bir devlet bankasına hatırı sayılır bir miktar teminat parasının bloke
ettikten sonra izin verirlerdi. Anlaşmazlık durumlarında mahalli mahkemelerin yetkili
olduğu şirketlere kabul ettirilirdi.306 Bu gazetede;
“teftiş ve denetim faaliyetlerine başlayacağı söylentisinin çıkmasıyla muhtemelen bu şirketlerin yarısının ülkeyi terk edeceğini; bu tür şikayetler için sütunlarını ücretsiz olarak okuyucuya açacağını; her şirket için özel bir dosya tutacağını ve sigorta şirketlerinin güvenilir olup olmadıklarını halka ilan edeceğini, bir yazı ile kamuoyuna duyurdu…Avrupa’da itibarı ve sermayesi bulunmayan sigorta şirketlerinin çekirge gibi Şark’a müstevli oldukları…”
belirtilmiştir. Gazeteye göre sorun denetimsizlik ve fenalık bilmeyen halkın
kolay kandırılmasından kaynaklanmaktaydı.307 Bu durum karşısında rahatsız olan
İstanbul Ticaret Odası yabancı sigorta şirketlerinden içtüzükleri ve temsil ettikleri
şirketin vekili olduklarını gösteren belgeler istemiş, ancak sigorta şirketleri cevap bile
vermemişlerdir.308
3.1.3. Sigorta Şirketleri Adına Hareket Eden Kişilerin Halkı Aldatması
Sigorta şirketleri namına faaliyet gösteren kişilerin halkı aldatması da sık
karşılaşılan durumlardandı. Ellerinde resmi izni ve vesikası olmayan, sahte belgelerle
sigorta şirketleri adına faaliyet gösterenlerin halkı iğfal ettikleri ve şirket hesabına
halktan para topladıkları görülüyordu. Önceleri bir sigorta şirketinin elemanı olarak
306 Akyıldız, Osmanlı Dönemi Tahvil ve Hisse Senetleri, s.56–57. 307 Akyıldız, Osmanlı Dönemi Tahvil ve Hisse Senetleri, s.57. 308 Ali Akyıldız, Anka’nın Sonbaharı, Osmanlı’da İktisadi Modernleşme ve Uluslararası Sermaye, İletişim Yayınları, İstanbul, 2005, s.186.
101
çalışan ve daha sonra şirket ile bir alakası kalmadığı halde şirket hesabına halkı
aldatanlara rastlanmaktaydı.
12 Ağustos 1903 tarihli Ankara Vilayeti’nden gönderilen yazıda; Ermeni
cemaatinden Kirkor veled-i Kaspar adındaki şahsın sigorta müfettişi namıyla, resmi izni
olmadığı halde halkın hayatlarını sigorta ederek peşin para aldığı ve halkı iğfal ettiği
belirtilmiştir. 309
Manastır Valisi Ferik Ali Rıza Bey’in gönderdiği yazıda, Bulgar fesat
komitesinin istihdam ettiği bazı pespaye kişilerin, ailelerinin maişetini Newyork Hayat
Sigortası’na temin ettirdikleri ve bu sigortanın esas defterleri tetkik edilirse hiçbir
servete sahip olmadıkları halde mühim meblağlarla hayatları taht-ı temine alınmış
şahıslar bulunacağı haber verilmiştir.310
Halep Vilayeti’nden Dahiliye Nezareti’ne gönderilen bir yazıda;
“İhtiyât-ı Milli Hayat Sigorta Osmanlı Anonim Şirketi nâmı tahtında kumpanya nâmına bir iki adım dolaşarak abone kaydetmekte oldukları ve bunların yedinde mezkûr kumpanyanın taraf-ı hükûmetden musaddak olduğuna dâir bir vesîka görülemediği beyanıyla bu şirketin hükûmetçe musaddak olup olmadığının tahkîk ve iş‘arı…”
ifadeleriyle ellerinde resmi belgesi olmayan eşhasın kumpanya namına abone
bulmaya çalıştıkları belirtilerek keyfiyetin araştırılması istenmiştir.311 Bir şahsın
Komiser Bahri namıyla Edirne, Konya, Sivas cihetlerini dolaşarak izinsiz faaliyette
bulunduğu da tespit edilen suiistimallerdendir.312
Yunan Hayat Sigorta Kumpanyası adı ve hesabına icra-yı muamele ile abone
kaydetmek ve başka sebeplerden maznun olan Niğde Sancağı’na Yunan ismiyle kayıtlı
309 BOA, Y.PRK.UM.67/104. 21 Kanunuevvel 1319/3 Ocak 1904. 310 Dipnot 300’e bk. BOA, Y.MTV.241/146. 11 Mart 1319/24 Mart 1903. 311 “…2 Şubat sene [1]327 tarihinde sûret-i kat‘iyye ve resmiyede teşekkülü tasdîk kılınmış ve ancak şirket nâmına icrâ-yı muâmele için İpokrat Molfes Efendi nâmında birinin Ankara'da öteye beriye mürâcaat etdiği cânib-i vilâyetden iş‘âr olunması üzerine lede't-tedkîk merkûmun şirketle hiçbir alâkası kalmadığı ve para tahsîline me’zûn olmadığı anlaşılmış…” BOA, DH.İD.107/74. 24 Şubat 1329/9 Mart 1914; Elimizdeki diğer bir belgeden İhtiyat-ı Milli Hayat Sigorta Şirketi ile işi kalmadığı halde şirket adına icra-yı muamele eden ve halkı iğfal ettiğinin çok mektuplardan anlaşıldığı ifade edilen Molfes Efendi’nin çantasından şirket adına düzenlenmiş 54 kıta evrak çıkmış, bu evrakın şirket müdüriyetine teslim edildiği anlaşılmaktadır. BOA, DH.EUM.EMN.57/8. 7 Rebiülahir 1332/5 Mart 1914. 312 BOA, Z.B.446/119. 3 Temmuz 1323/16 Temmuz 1907.
102
Haralampof’un Osmanlı vatandaşı olduğu halde hüviyetini gizleyerek Bulgaristan’dan
aldığı sahte pasaportu kullandığı anlaşılmıştır.313
Yunan Anadolu Hayat Sigorta Kumpanyası adına faaliyet gösteren Niğdeli
Andon ve İstanbullu Nikola’nın ahval ve harekatı şüpheli bulunmuş ve mezkur
kumpanyanın hükümetçe musaddak olup olmadığının araştırılması istenmiştir.314 Hayali
yabancı şirketin şube ya da acentesi olarak faaliyete geçerek halkı dolandırıp yok
olanlara da rastlanmaktaydı.315
3.1.4. Kasıtlı Yangınlar
Osmanlı piyasasında sigortacılığın sağlıklı bir zeminde gelişememesinin en
önemli nedenlerinden birisi kasıtlı yangınlardır. Emlak ve mallarını sigortalatan
müşteriler kasıtlı yangın çıkardığı gibi sigorta şirketlerinin ya da şirket elemanlarının da
bazı kasıtlı yangınlarda dahlinin olduğunu görebilmekteyiz.
Yangın sigortacılığının ilk dönemlerinde çıkan yangınlar kasıtla alakalı
görünmüyor, kumpanyalar da bu dönemde taahhütlerine sadık hareket ediyorlardı.
Zamanla kasıtlı yangınlar görülmeye başlandı ve kumpanyaların çoğalması ile şirketler
etrafında toplanan suiistimalci elemanların da olumsuz çalışmaları ile hem kumpanyalar
hem de namuslu ve masum insanlar zarar gördü.316
Sigorta konusunda suiistimallere müracaat edenler yalnızca sigorta şirketleri
değildi. Şahsi menfaatini düşünenlerin kasıtlı yangınlar çıkarmaları, kiracıların yüksek
fiyatla sigortalattıkları eşyanın bedelini sigorta kumpanyasından almak üzere
kiraladıkları mülkün harap olmasına sebep olmaları, hem mülk sahiplerine, hem
etraftakilere, hem de hazineye zarar vermeleri sık rastlanan durumlardı. Özellikle
yangınların kıymeti az olan mallarından çok para alabilmek düşüncesiyle eşyalarını 313 BOA, DH.KMS.23/16. 27 Mayıs 1330/9 haziran 1914. 314 BOA, DH.EUM.EMN.34/32. 8 Zilhicce 1331/8 Kasım 1913. 315 Merkezi Brüksel’de olup, 1911’de kurulan yangın sigorta kumpanyası “Le Soutien” in derece-i ehemmiyeti gayet dûn ve belki dâî-i şüphe olmakla beraber sermayesinin miktarını bildirmediği için Belçika Hükümeti’nce tanınmadığı bildirilmiş ve “Le Soutien” namıyla mevsum olup başlıca İzmir ve Aydın havalisinde aynı şartlar altında icra-i muamele etmiş olan bir sigorta kumpanyasının 1911’de ilan-ı iflas etmesi üzerine Osmanlı tebaasından birçok kimsenin zarar gördüğü cihetle, zikredilen şirketle muamelede bulunacakların ihtiyatlı olmaları tavsiye olunmuştur. Dersaadet Ticaret Odası Gazetesi, 29, sene,no:1470, 23 Şubat 1328, s.145. Aktaran Toprak, Türkiye’de Milli İktisat, s.74. 316 Sigorta Rehberi, 1942, s.VI. Sigorta ücretinden yararlanma dışında siyasi vs. nedenli kundaklar da görülüyordu. Güvenç, Pervititch Haritaları: İstanbul İçin Bitmemiş Bir Araştırma Projesi,s.12.
103
değerinden fazlaya sigorta ettiren kiracıların evlerinde çıkması; suiistimallerin tek
boyutlu olmadığını, sigorta müşterilerinin de şirketleri aldatma yoluna gittiklerini
göstermektedir.317 Müşterisinden daha fazla prim alacağı için, emlak ve eşyanın
değerinden fazla gösterilmesine göz yuman sigorta şirketlerinin de bu oyunun bir
parçası olduğu görülmektedir.
İzmir’de emlakini fahiş bedellerle sigorta ettirip, kasıtlı yangınlar çıkararak
kumpanyalardan para almak isteyenler olmuştur.
“…bundan yirmi beş gün mukaddem sıkça sıkça bazı küçük harîkler ve bu sırada ufak tefek sirkatler vukû‘ bulmasından dolayı İzmir'in âdet-i kadîme-i müstemirresinden olduğu vechile buraca da epeyce erâcîf ve neşriyât tahaddüs eylemiş ise de…Zikr olunan harîkler hüdâ-negerde öyle memleketin emn ve âsâyişini izâle edecek ve umûmu idhâma düşürecek sûretde olmayıp bir iki gün gece aşırı ve birkaç gün dahi beher gece vukû‘ bularak bunun yalnız birisinde üç beş hane ile yedi sekiz dükkan yanmış ve mâadâsı bazen bir hâne yanarak veyahud bir baca tutuşarak itfâ edilmiş ve bunlardan ekserîsi de fâhiş bedeller ile sigortaya konmuş emlâk olmasına bakılınca kendi hânesine ataş vaz‘ı töhmeti Dîvân-ı Temyîz-i vilâyât tedkîkâtınca kuvvet bulması üzerine tevkîf edildiği fî 23 Mayıs sene 90 tarihli diğer telgrafnâme-i âcizânemle arz olunan Yunanlı Tabib Mihalakoblu gibi kendi emlâkını kumpanyadan akçe kapmak niyyet-i seyyiesiyle sigorta ettirmiş fesâd-pîşeler taraflarından yapılmış bir şey olduğu gereği gibi anlaşılmış…”318
Bu belgede İzmir’deki yangınların ve hırsızlıkların abartıldığı, bu abartmanın
arkasındaki etkenlerden birisinin (İngiliz Konsolosundan başka) İzmir’deki
konsolosların sık sık yangın çıktığı haberlerini yaymakla, tüm konsoloslar adına
Avusturya konsolosunun vekaletiyle hükümetçe alınması gereken tedbirleri kaleme
aldırmak istedikleri belirtilmiştir. Bu belgeden hareketle piyasada sağlam bir yer
edinmek isteyen ve bu doğrultuda Osmanlı yönetiminden adım atmasını isteyen hatta bu 317Adalar Kaymakamlığı’ndan gönderilen yazıda adalarda vuku bulan beş yangının çıkış sebebiyle ilgili incelemelerde, zikredilen yangınların ekseriyetle “az kıymeti olup çok para almak için teksîr-i kıymetle eşyâları sigortaya konulan müste’cirlerin ikâmet eylediği hânelerden zuhûr eylediği anlaşıl” mıştır. “…hatta Romanya Lokantası müste’ciri ancak altmış lira kıymetinde olabilen eşyâsını altı yüz liraya sigortaya vaz‘ etmiş ve mezkûr lokantanın ihtirâkından sonra keşf ve muâyene olunan arsasında tabak ve ayna ve buna mümâsil eşyâdan hiçbirinin hurdaları bile bulunamamış olduğu gibi geçen sene Heybeliada'sında dahi derûnunda bulunan birkaç fıçı yerli şarabı altı yüz liraya sigorta etdirilmiş bir mağazadan harîk zuhûr ederek etrâfa sirâyet etmiş ve hâlbuki olunan keşf ve muâyene üzerine mezkûr mağazanın ağzına kadar şarab dolu olsa bile yüz liralık şarap almağa mütehammel olmayacağı tebeyyün eylemiş ve şu halde hariklerin ekser erbâr-ı tesvîlât taraflarından îkâ‘ edilmekde olduğuna dâir sâlifü'z-zikr tezkire-i aliyyede muharrer mütâla‘ât-ı seniyye-i hazret-i velî-ni‘metîyi müeyyed olarak bu makûle mazârr ve hasârın men‘-i vukû‘u için…” BOA, Y.PRK.ŞH.2/15. 2 Teşrinievvel 1300/4 Ekim 1884. 318 BOA, A.MKT.MHM.476/34. 31 Mayıs 1290/12 Haziran 1874.
104
yolda kendince girişimlerde bulunan şirketlerin mevcut olduğunu söyleyebiliriz. Bu
belgenin tarihi sigorta şirketlerinin Osmanlı piyasasında hızla yayılmaya başladığı Pera
yangını sonrasına 1874 yılına rastlamaktadır.
3 Aralık 1888 tarihli bir belgede yer alan Beyoğlu’nda; “…sigortaya
koydukları dükkanlarına ihrâk kasdına teşebbüs eden eşhâsın hareket-i vâkı‘aları kendi
ikrâr ve i‘tirâfları ve Beyoğlu Heyet-i Adliye'sinin mezkûr mazbatası meâliyle de müsbit
bulunmuştur.”319 ifadeleri kasıtlı yangınlara müracaat edildiğini hatta bunun adliyece de
tespit edildiğini göstermektedir.
Balat’ta biraderi Mişo’nun evinde oturan eniştesi sahiplik iddiasıyla evi 100,
içindekileri de 150 liraya sigortalattırmıştır. Daha sonra evi yakıp sigortadan bedeli
olan 250 lirayı almak için teşebbüs etmiş, kundağı hazırlamış ancak komşusunun fark
etmesiyle hanenin yanması engellenmiştir. Kumpanya memurları yaptıkları
incelemelerde mefruşat miktarını 40 lira tahmin etmişlerdir.320
Değeri 40 lira tahmin edilen eşyaların 150 liraya sigortalanması karşılıklı
suiistimalleri göstermektedir. Bu noktada sorulması gereken sorular vardır. Bu durum
kimin yararına, kimin lehinedir? Emlak ve eşyasını değerinden fazla göstermek
isteyenlerin asıl derdinin kendi malını korumak olmadığı açıktır. Burada sigorta şirket
yönetiminin meseleye nasıl baktığı oldukça önemlidir. Yani bu durum sigorta şirketinin
bilgisi ve rızası dahilinde midir? Yoksa 40 lira değerindeki eşyayı 150 liraya
sigortalayan şirket elemanlarının suiistimali mi düşünülmelidir? Genel manzaradan
anlaşıldığı kadarıyla, kısa vadede emlak ve eşyasını sigortalatan müşteri ile sigorta
şirketleri avantajlı görünmektedir. Şirketlerin tazminat ödemede çıkardıkları zorluklar
düşünülürse, uzun vadede zarar görecek olan sigorta piyasasıdır. Ayrıca emlak ve
319 BOA, Y.PRK.ZB.4/54. 20 Teşrinisani 1304/3 Aralık 1888. 320 “Nesim Bahar Hâne-i mezkûru yüz ve mefrûşâtını yüz elli liraya sigorta ile ba‘dehû hâne-i mezkûreyi kundak vaz‘ıyla ba‘de'l-ihrâk sigortaya esmânı olan ikiyüz elli lirayı almak efkârıyla teşebbüsâtına ibtidâr etmiş ve kundağı dahi vaz‘ eylemiş ise de merkûmun komşusu olan Tabancı Nesim tarafından görülerek hânenin yanması men‘ olunmuş ve keyfiyet Fener zâbıtasına bâ jurnal ihbâr olunmuş iken keyfiyet perde-i huffâda kalmış ve kundak vaz‘ı tevkîf olunacak yerde bîçâre tabancı hapse ilkâ olunmuşdur. Muahharen kumpanyadan hâne ile mefrûşâtın mikdârını takrîr etmek üzere vürûd eden memurların mefrûşâtın mikdârını kırk lira tahmîn etmeleri merkûm Nesîm Baharın gerek hâne ve gerek mefrûşâtını sigorta etdirdikden sonra hâneye kundak vaz‘ ile ihrâk edeceği maddesini meyyeddir.” BOA, Y.PRK.AZJ. 17/28. 19 Temmuz 1306/31 Temmuz 1890.
105
eşyanın gerçek değerini öğrenmek bir sigorta şirketi için zor olmasa gerektir. O günkü
yaşam standardı ve alım gücü düşünüldüğünde şirketler, emlak ve eşyanın gerçek
değerini tespit etme işinde zorlanmayacak gibidir. Bu örneğimizde 40 lira tahmin edilen
eşya 150 liraya sigortalanmıştır. Bu rakam eşyanın değerinden yaklaşık 4 kat fazlasına
sigortalandığını göstermektedir. Eşyanın ilk değer tespitinde değer fazla gösterilmiş ya
da ikinci tespitte değer az gösterilmiştir. Eşyanın yanması halinde hasar tespitinin
kıymet tespitinden daha düşük değerde olabileceği düşünülebilir. Ancak bu örneğimizde
eşya yanmamış, kundak hazırlandığı halde fark edildiği için yangın çıkarılamamıştır.
Ayrıca evin içindeki eşya evin kendisinden daha yüksek bedele sigorta ettirilmiştir. Bu
vaziyet bize sigorta şirketinin olanlara göz yumduğunu göstermektedir. Emlak ve
eşyanın değerinden fazlasına sigorta ettirilmesine çok sayıda örnek vardır.
“…hatta Romanya Lokantası müste’ciri ancak altmış lira kıymetinde olabilen eşyâsını altı yüz liraya sigortaya vaz‘ etmiş ve mezkûr lokantanın ihtirâkından sonra keşf ve muâyene olunan arsasında tabak ve ayna ve buna mümâsil eşyâdan hiçbirinin hurdaları bile bulunamamış olduğu gibi geçen sene Heybeliada'sında dahi derûnunda bulunan birkaç fıçı yerli şarabı altı yüz liraya sigorta etdirilmiş bir mağazadan harîk zuhûr ederek etrâfa sirâyet etmiş ve hâlbuki olunan keşf ve muâyene üzerine mezkûr mağazanın ağzına kadar şarab dolu olsa bile yüz liralık şarap almağa mütehammel olmayacağı tebeyyün eylemiş…”321
Bu örnekte eşyanın değerinden çok fazlaya sigorta ettirildiği ve sigorta
şirketinin ya da şirket temsilcilerinin de bu suiistimale göz yumduğu görülmektedir.
Kasıtlı yangın çıkarıp sigorta kumpanyasından fazla para almak isteyen
kişilerin emlak ve eşyalarını kıymetlerinden çok fazla bedel ile sigorta ettirdiği gibi
sigorta kumpanyalarının da daha fazla sigorta ücreti kazanmak için yüksek ücretle
emlak kabul ettiklerine dair uygulamalara rastlamaktayız. Sigorta acenteleri/memurları
ile kasden yangın çıkarmakla yüksek bedel almak isteyen şahıslar birleşip acenteden
aldıkları miktarı aralarında paylaşmalarına yangın davalarında sıkça rastlanıyordu.322
321 BOA, Y.PRK.ŞH.2/15. 2 Teşrinievvel 1300/14 Ekim 1884. 322“Kasden harîk çıkarıp sigorta kumpanyasından fazla para almak denâetini kabûl eden eşhâsı hânelerini kıymet-i hakîkiyelerinden fâhiş bedel ile sigorta ettirmekde ve sigorta kumpanyaları da ziyâde sigorta ücreti kazanmak için değerinden kat kat ziyâde ücretle emlâk kabûl etmekde olduğu ve bundan başka sigorta acenteleri memurlarının kasden îkâ‘-ı harîke mücâseretle bedel-i fâhiş ahz eden eşhâs ile birleşip acenteden fuzûlî aldıkları mikdâr nukûdu beynlerinde taksîm etdikleri şimdiye kadar zâbıta-i hümâyûnlarının iştigâl etmiş ve etmekde bulunmuş olduğu pek çok harîk da‘vâlarından anlaşılmışdır.” Aynı belgede bu yargı örneklendirilmiştir. “Bu kabîlden olarak geçende
106
Hatab Kapısı civarında bazı sigortalı dükkanlarda ot biriktirilmesi ve mum
yakılması hasebiyle yangın çıkmasına engel olmak için otların ihracı ve mum
yakılmasının önlenmesi konusunda ihtarlarda bulunulmuş, ancak bu konuda tedbir
alınmaması üzerine bir hafta sonra yangın çıkmış, yangın vukuuna sebebiyet verdiği
düşünülen polis komiseri hakkında tahkikat yapılması istenmiştir.323
4 Haziran 1904 tarihinde Heybeliada’da Haşmet Bey sokağında kiracı olduğu
evdeki eşyayı sigortadan faydalanmak için kasıtlı olarak yakan Aydın Vilayeti eski
tercümanı Cemalettin Bey, yapılan mahkeme sonucunda suçlu bulunmuştur.324 İtalya
tebaasından Sahum Takarur sigorta şirketinden tazminat alabilmek için mağazasında
kasıtlı olarak yangın çıkarmaktan cinayetle müttehim olmuş ve bu olayın tarihi İtalya
Hükümeti ile harbin devamına denk düşmüştür.325 Kasıtlı yangın çıkartarak sigorta
bedelinden yararlanmak isteyen Aziz Edip Efendi üç sene kürek cezasına çarptırılarak
Mersin hapishanesine gönderilmiştir.326
Karşılıklı güvenin sarsıldığı sigorta piyasasında normal çıkan yangınlarda da kasıt
arayan ve taahhüdünü yerine getirmek istemeyen sigorta şirketleri zorluklar
çıkarmışlardır.
Kulekapısı civarında ma‘rûf eşyâ-yı beytiye tüccârı Mösyö İpsaliti'nin mağazasında harîk zuhûr etmiş ve kasdî olduğu zâbıta-i hümâyûnlarınca tahkîk ve mağaza sâhibleri tevkîf ve evrâkı cihet-i adliyeye tevdî‘ edilmiş olması misillü iki gece mukaddem Taksim kurbunda Ermeni milletinden Hacı Sarm nâm şahsın şekerci dükkanında vukû‘a gelen harîk dahi kasdî olmak alâmâtına nazaran derdest tahkîk ve kendileri mevkûf olunmuşdur.” Çıkarılan kasıtlı yangınlarda kâr ve zararın bu iki grup (sigorta şirketinden fazla para almak isteyen müşteriler ile emlakı değerinden fazlaya sigorta ederek yüksek sigorta ücreti alan sigorta şirketlerinin) arasında kalmadığı, çevreye yayılan yangınların askerleri, itfaiye memurlarını çeşitli tehlikelere sevk ederek, nice ailelerin geçim düzenlerini berbat ettiği, Halifenin hususi kesesine ve hazineye de zarar verdiği ifade ediliyordu. BOA, Y.PRK.AZJ.33/78. 21 Teşrinievvel 1312/2 Kasım 1896. 323 Hatap Kapısı (Odun Kapısı) İstanbul’un kapılarından biri. Ahmet Tabakoğlu, İstanbul’un İktisadi ve İçtimai Tarihi. (Basılmamış eser.) BOA, ZB.315/52. 11 Mayıs 1316/24 Mayıs 1900. 324 BOA, Y.MTV.308/82. 14 Rebiülevvel 1326/16 Nisan 1908. 325 BOA, MV.176/73. 17 Nisan 1329/30 Nisan 1913. 326“Sigorta bedelinden istifâde maksadıyla harîk îkâına teşebbüs etmesinden dolayı sûret-i kat‘iyyede üç sene müddetle kürek cezâsına mahkûmen Mersin Hapishânesinde mahpûs bulunan Aziz Edib Efendi'nin…”BOA, DH.EUM.MTK.78/24. 7 Teşrinievvel 1330/20 Ekim 1914. “Dersaadet’te ve Bilad-ı Selase’de son bir ayda çıkan yangınların suret ve mahalli zuhurlarını ve zabıtaca icra kılınan tahkikat ve muameleyi havi tanzim olunan leffen takdim kılınan defterin kenarlarındaki…. bir mah zarfında zuhur eden yangınların ekserisi kazaen ve hataen olup bir kısmı da sigortalı olup sigortadan istifade maksadıyla sahipleri tarafından kasten çıkarıldığına delalet eden bazı usul görülmesiyle evrakı cihet i adliyeye tevdi edilmiştir.” BOA, ZB.18/51. 10 Temmuz 1315/22 Temmuz 1899. “…daha sonra mahruk olan iki hanenin sigortalı bulunması dahi nazar-ı dikkati celb edecek ahvalden bulunduğu ve sigortalı hanelerin zararı yine o hanelere mahsus kalmayıp etrafındaki …dahi muhterik olarak zarar tevsi etmekte…” BOA, MV.97/90. 4 Rebiülevvel 1317/13 Temmuz 1899.
107
Nakliyat sigortasında da suiistimallerin yaşandığını görmek mümkündü.
Elimizdeki belgelerde kasıtlı yangınlar daha çok karşılaşılan suiistimal şekli olsa da
kumpanyalardan tazminat almak düşüncesi deniz nakliyat alanında da kendini
göstermekteydi.
“…Boğaziçi’nde bazı gemilerin müsademesi kaptanlarının sarhoşluğuna ve esbab-ı saireye haml edilmekte ise de hamulelerinin sigortalı olması hasebiyle bu müsadematın mahsusen vukua gelmekte olduğu ehl-i vukuf tarafından beyan edilmekte idüğü…”327
ifadeleri nakliyat dalında da suiistimallere rastlandığını göstermektedir.
Akyıldız’ın çalışmasında 19 Mart 1887 tarihli Dersaadet Ticaret Odası
Gazetesi’nden bir örnek yer almaktadır.
“..İzmir açıklarında batan Rus bandıralı Çariçe isimli gemiye yüklenen ve 800 lira karşılığında bir İngiliz şirketine sigortalanan bir miktar tütünün bedeli, sigorta şirketi tarafından çeşitli geçersiz bahaneler ileri sürülerek ödenmedi. Dersaadet Ticaret Odası Gazetesi sigorta bedellerini almalarına rağmen kaza anında tüccarların tazminatlarını ödemeyen bu gibi sigorta şirketlerinin tüccarları perişan ettiklerini belirterek kontrol altına alınmaları için hükümeti uyardı…”328
Sigorta şirketlerinin sorumluluklarını yerine getirmedikleri ve tüccarların zor
durumda kaldıkları anlaşılmaktadır. Sorunlar denetimsizlikten kaynaklanmış, sigorta
şirketleri de denetimsizliği fırsat bilerek suiistimalden kaçınmamışlardır.
Kasıtlı yangınlar gibi sigortacılığı zor durumda bırakan bir olgu da yangınlarda
yaşanan hırsızlıklardı. Çıkarılan yangınlarda hırsızlık olayları da yaşanmaktaydı.
Yangını fırsat bilen hırsızlar yanan hanelerden eşyaları çalıyorlardı.
“…Sirkat bahsine gelince bu fezîha re’sen ve müteselsilen vukû‘ bulmayıp eşyâ kaçırmak üzere harîk vukû‘una intizâr ve belki îkâ‘ına kadr-ı sarf-ı yârâ-yı iktidâr eden bir takım Yunan palikaryalarının sâlifü'z-zikr harîkler esnâsında icrâ eyledikleri habâsetden ibâret olup mütecâsirleri birer birer ele geçirilmekde ve içlerinden sâbıka-i mükerreresi olanların memleketden tard ve ref‘î yoluna gidilmekdedir. Hatta hânesinde harîk zuhûr eden birinin haylice zî-kıymet eşyâsı çalınmış
327 BOA, MV.97/90. 4 Rebiülevvel 1317/13 Temmuz 1899. 328Akyıldız, Osmanlı Dönemi Tahvil ve Hisse Senetleri, s.56.
108
iken kâmilen meydana çıkarılması üzerine sâhibi bir Hıristiyan hükümete gazete ile i‘lân-ı teşekkür eylemişdir…” 329
İzmir’de yangın sonrası hırsızlıkların abartıldığı, bu abartmanın arkasında
yatan etkenlerden birinin İzmir’deki konsolosların sık sık yangın çıktığı haberini
yaymakla hükümetçe alınması gereken tedbirleri kaleme aldırmak istedikleri
belirtilmiştir.
Yangınlarda tulumbacıların da bazen kurtardıkları evi yağmaladıkları
görülüyordu.330 Tulumbacılar arasında yer alan yağmacıların yangında bir şeyler kapma
konusundaki rekabetleri kanlı kavgalara kadar varıyor, bu takım her zaman düzenli ve
namuslu bir çaba göstermiyordu.331
Yukarıda da ifade ettiğimiz gibi sigorta şirketleri memurlarının da kasıtlı
yangınlar da müdahalelerine rastlanabiliyordu. Aksaray’da Lonca mevkiinde görev
yapan Ahmed Recai adında bir polis memurunun görev bölgesinde çıkan bir yangın
sebebiyle sigorta kumpanyası tarafından verilen parayı kabul ederek arkadaşlarıyla
bölüşmüş, bunun anlaşılması üzerine görevine son verilmiştir.332
Sigorta faaliyetinde bulunan şirket veya şahısların sigorta muamelesi bahanesi ile
siyasi maksat takip ettikleri de yazışmalarda rastlanan bir durumdu. Bulgar Milli
Bankası Müdürü ve Balkan Sigorta Kumpanyası müdür muavininin İstanbul, Selanik,
Manastır ve Üsküp’te şubeler açma teşebbüsünün ticari maksattan çok siyasi amaçlar
taşıdığı, oralardaki Bulgar tebaanın ifsadı için tertip olacağı düşünülmüş ve müracaat
halinde geçiştirilmesi istenmiştir.333
329 BOA, A.MKT.MHM.476/34. 31 Mayıs 1290/12 Haziran 1874. 330 Edhem Eldem, “L’llustration’dan Seçmeler, 5 Ağustos 1911 İstanbul Yangınları”, Toplumsal Tarih, Şubat 2007, S.158, 2007, s. 14-17; “Tulumbacılardan bazılarının itfa-yı harikten ziyade harikzedeganın kıymettar eşyasını aşırmağa çalıştıklarına, bu hususta büyük bir maharet ve cüret ile hareket ederek memurin-i zabıtanın nazar- ı dikkat ve tasarrufundan yakayı kurtardıklarına dair bir mektup aldığını beyan ettikten sonra....” Emel Seyhan, Osmanlı Basınında Yüz Yıl Önce Bu Ay, Toplumsal Tarih, Temmuz 2006, Sayı 151 s.4. 331Ortaylı, “Tanzimat Devrinde Osmanlı Mahalli İdareleri 1840-1880”s.211. 332“…mûmâileyhin müstahdem olduğu mevki‘de vukû‘a gelen harîkden nâşî sigorta kumpanyası tarafından verilen bir aded Osmanlı lirasını ahz ve kabûl ile rüfekâsıyla beynlerinde taksîm etdikleri anlaşılmasıyla kaydının terkîn olunduğu lede'l-havâle İstanbul Polis Müdüriyeti'nden tevdî‘ olunan hesâb memurluğundan zahr-ı arzuhâle yazılan derkenârda bildirilmiş…” BOA, DH. EUM .THR. 22/48. 7 Kanun-u Sâni 1335 – 7 Ocak 1919; Dönem basınında da memurların yolsuzluğu ile iligili haberleri okumak mümkündü. Ortaylı, “Tanzimat Devrinde Osmanlı Mahalli İdareleri 1840-1880”,s.200-201. 333 BOA, M.V.94/6. 20 Receb 1325/15 Aralık 1897.
109
1902 tarihli bir belgede sigorta şirketlerinin hayat sigortası üzerine olan
muamelelerinin revaç bulduğu, Ermenilerin bu şirketlere kaydedilmekte bulunduğunun
alınan malumattan anlaşıldığı ve evvelce alınan tedbirlerin uygulanması ve şirketlerin
mahzurlu görülen faaliyetlerinin yayılmasını engellemek için gereken tedbirlerin
alınmasının gerektiği ifade edilmiştir.334
3.2.Yasal Düzenlemelere Giden Süreç
19. yüzyılın ikinci yarısı itibariyle Osmanlı Devleti sınırlarında faaliyet
gösteren sigorta şirketlerinin halka büyük zararlar vermesine neden olan en önemli
unsur yasal boşluklardı. Osmanlı yönetiminin yasal düzenlemeler konusunda yetersiz
kalması, yapılan düzenlemelerin, hazırlanan nizamnamelerin elçilikler vasıtasıyla
kapitülasyonlara dayanılarak reddedilmesi ve uygulama imkanının bırakılmaması
şirketlerin suiistimallerini artırıyordu. Yukarıda saydığımız tüm suiistimal örnekleri
yasal düzenlemeleri kaçınılmaz kılmıştır. Bu yasal düzenlemelerle devlet geç te olsa
hem kendi vatandaşı olan insanların zararını önlemeyi amaçlamış hem de sigorta
piyasasında otoritesini sağlamak istemiştir.
Sigorta şirketleri arasında bağlı olmadıkları halde Avrupa’da faaliyet gösteren
şirketlerin isimlerini kullanarak halktan prim toplayan sigorta şirketleri vardı.
Vatandaşlardan para toplayan bu sigorta şirketleri ödeme yapmaları gereken durumlarda
çeşitli gerekçeler göstererek ödeme yapmaktan kaçınıyorlardı. Avrupa’daki sigorta
şirketlerinin temsilcisi olan bazı sigorta şirketleri, müşterilerine ödeme yapmamak için
içtüzüklerine dayanarak davanın Avrupa’nın Paris, Londra ve diğer şehirlerinde
açılabileceğini, davanın kazanılması halinde ödenecek tazminatın şirket merkezinin
bulunduğu ülkedeki bir bankaya yatırılacağını gerekçe göstererek işleri
zorlaştırıyorlardı.335
Yabancı sigorta şirketleri hukuk problemleri yaşadıklarında Osmanlı
mahkemelerini sorunları çözmede merci olarak kabul etmiyorlar ve kendi ülkelerindeki
mahkemelerde çözüm arıyorlardı. Osmanlı yönetiminin gerçekleştirdiği yasal
düzenlemeleri kapitülasyonları bahane göstererek reddediyorlardı. Böylece Osmanlı 334 BOA, İ. HUS. 98/1320 Ra 096. 24 Rebiüevvel 1320/1 Temmuz 1902. 335 Akyıldız, Anka’nın Sonbaharı…, s.185-186.
110
vatandaşları şirketler karşısında dezavantajlı oluyor, yabancı ülkelerde dava takip etme
imkanı olmayan büyük bir müşteri kesimi sigorta tazminatından mahrum kalıyordu.336
Bu sorunun arşiv belgelerinde rastladığımız bir örneğine burada yer vermek faydalı
olacaktır.
“İki Osmanlı tarafından "Phenix" nâmındaki Avusturyalı Sigorta kumpanyası aleyhine İzmir Mahkeme-i Muhtelitasında ikâme olunan da‘vânın ru’yeti esnâsında kumpanya ile kendilerini sigorta etdirenler arasında tahaddüs edebilecek her nev‘ ihtilâfın halli için bir mahkeme-i ecnebiyeye mürâcaat olunacağı hakkında sigorta mukâvelenâmelerinde mevcûd olan kayd-ı mahsûsa istinâden tercümân tarafından mütâla‘ât-ı gayr-ı makbûle serd edilmiş ve kendisi da‘vâda hâzır bulunmakdan istinkâf eylemiş olduğundan ve mârrü’z-zikr sigorta şirketinin akdetdiği mukâvelenâmelerde kendilerini sigorta etdirenlerin kumpanyadan vukû‘ bulması muhtemel taleb ve iddiâlarının mehâkim-i Osmâniyeye değil ancak Cenova Mahkemesine serd edilebileceği mezkûr olup kumpanya tebaa-i Osmâniyenin kendi aleyhine ikâme edeceği deâvîde mehâkim-i Osmâniyenin hakk-ı kazâsını kabûl etmemekde bulunduğundan bu yüzden dûçâr-ı zarar olmaları melhûz bulunan ahâlînin muhâfaza-i menâfi‘i zımnında keyfiyet münâsib sûretde tefhîm ve i‘lânı lüzûmu hâriciye Nezâret-i celîlesinin iş‘ârı üzerine ta‘mîmen teblîğ olunur efendim.” 337
Bu örnekte olduğu ve yukarıda ifade ettiğimiz gibi sigorta şirketleri Osmanlı
mahkemelerini sorunları çözme konusunda merci olarak görmüyor ve sorunların kendi
ülkelerindeki mahkemelerde ya da Avrupa’nın önemli merkezlerindeki mahkemelerde
görüşülmesi gerektiğini savunuyorlardı.
Kendi ülkelerindeki yasaya uygun kurulmadığı için yasal olarak sonuç
alınamayacak şirketler olduğu gibi hayali bir yabancı şirket şubesi yada acentesi olarak
faaliyete geçip halkı dolandıranlar da vardı. Sigortacının tek taraflı fesh hakkı
bulunmaktaydı. Ülkede faaliyete geçme konusunda tescil ve bir sermaye zorunluluğu
aranmadığından piyasaya giriş çıkış serbestti. Bu durum karşısında Osmanlı
hükümetinin uygulayacağı hükümler yoktu.338 Birçoğu kendi ülkelerinde bile tescil
336 Baskıcı, Osmanlı Anadolusunda…,s.25. 337 BOA, DH.EUM.LVZ.20/127. 30 Nisan 1330/13 Mayıs 1914. BOA, EUM.MEM.53/3. 1 Temmuz 1330/14 Temmuz 1914.Bu belge için EKLER, EK XV’e bk. 338 Baskıcı, Osmanlı Anadolusunda……,s.25. 6 Mart 1888 tarihli bir belgede, “Memalik-i ecnebiyyede teşekkül eden anonim şirketlerinin Memalik-i Devlet-i Aliyye’de icra-yı muamelat için küşad veyahut tayin edecekleri acenteler hakkında kaleme alınıp mer’iyyet-i ahkamına irade-i seniyye-i hazret-i padişahi şeref müteallik buyurulan ve sureti geçenlerde gazetelerle neşr ve ilan olunan nizamnamenin birinci maddesinde Memalik-i ecnebiyyede teşekkül eden bilcümle anonim şirketleri hükümet-i seniyyeden istihsal-i ruhsat etmeksizin Memalik-i Devlet-i Aliyye’de şubeler tesis veyahut acenteler tayin edemezler.”ifadeleriyle zikredilen şirket için resmi ruhsat almadan vilayet dahilinde
111
edilmeyen bu şirketler Osmanlı ülkesinde faaliyet gösteriyor, Osmanlı mahkemelerinin
yetkilerini tanımıyor ve vergi vermiyorlardı. 339
Mizancı Murat, yabancı sigorta şirketlerinin dolaplarına, her yıl önemli bir
meblağın sigortalar aracılığıyla yabancılara akıtıldığına, kaza durumlarında gerekli
ödemelerin yapılmayarak Osmanlıların dolandırıldığına dikkat çekmişti.340
Sigorta konusundaki olumsuzluklar karşısında Babıâli gerekli önlemleri
alamıyordu. Tanzimat’la birlikte kabul edilen mevzuatta yabancı şirketler ele
alınmamıştı. 7 Şubat 1886 tarihli Meclis-i Vükela Mazbatalarında bununla ilgili
gereklilik ortaya konuyor ancak bu konuda nihai bir çözüm üretilemiyordu. Bu eksiği
gidermek için; 14 Kasım 1883 günü Ticaret Nezareti’nde komisyon kuruldu ve
çalışmalar sonucunda 6 Aralık 1887 tarihli Memalik-i Ecnebiyyede Teşekkül Eden
Anonim Şirketlerin Memalik-i Devlet-i Aliye’de İcra-yı Muamelat İçin Küşad veyahut
Tayin Edecekleri Acenteler Hakkında nizamname hazırlandı.
1887 yılında hazırlanan nizamname sorunları çözmede yeterli olamadı.
Osmanlı sigorta piyasasasındaki sorunların varlığı devam etti. 1887 nizamnamesi
sonrasında da görülen suiistimaller ve yaşanan sıkıntılar resmi makamların yazışmaları
arasında yerini alıyordu. 1901 tarihli bir belgede, Haydarpaşa’da çıkan bir yangın
sırasında bir takım hanelerin kundaklandığının zabıta memurlarınca re’s ül-ayn
görüldüğü, sigorta şirketlerinin çıkan yangınlarda tesirlerinin olduğu bu yüzden bunların
taht-ı inzibata alınmasının tacili gerektiği ifade edilmiştir.341 Bu belgede olduğu gibi
başka yazışmalarda da sigorta şirketlerinin suiistimalleri ve zararlı faaliyetlerine karşı
tedbir alınması gerektiği sıkça vurgulanıyor ve bu konuda acele edilmesi isteniyordu.342
Osmanlı Devleti’nde poliçeler yabancılar ve azınlıkların sigorta ihtiyaçlarını
karşılama amacıyla Tanzimat’ı takip eden yıllarda yapıldı.343 Yabancı sigorta şirketleri
poliçelerini kendi dillerinde düzenliyorlardı. Bu şirketler arasında yerli görünümünde
şube açamaz, abone toplama amacıyla ilan name de asamaz deniliyor, bu manada her türlü teşebbüsün meni için gereğinin yapılması isteniyordu. BOA, DH.MKT.1492/15, 22 Cemaziyelahir 1305/6 Mart 1888. 339 Akyıldız, Ankanın Sonbaharı…, s. 187. 340 Toprak, Türkiye’de Milli İktisat, s.74. 341 BOA, İ.DH.1387/ 1319 Ca 33. 14 Cemaziyelevvel 1319/29 Ağustos 1901. 342 BOA, İ.HUS.98/1320 Ra 096. 24 Rebiülevvel 1320/1 Temmuz 1902. 343 Ererdi, s.22.
112
olan Osmanlı Umum Sigorta Şirketi poliçelerini Türkçe düzenlemekteydi.344
Yasal boşluklar ve bu boşluklardan yararlanan sigorta şirketlerinin
suiistimalleri gerek devlet yöneticilerinden gerekse halktan tepki alıyordu. Bu durumu
fark edenler yönetimin konuya ilgisini çekerek sorunlara çözüm üretilmesini
istiyorlardı. Sigorta şirketlerinin halkı iğfali elsine-i nâsda tezkâr olunuyor ve basında
da yer buluyordu. Piyasayı düzenleme çalışmaları yapılıyordu yapılmasına ancak
sigorta şirketleri, özellikle de bu şirketlerin bağlı oldukları ülke elçilikleri
kapitülasyonları bahane göstererek bu düzenlemelere karşı çıkıyorlardı.
Yerel yönetimlerde de sigortacılık ile ilgili yasal boşluklardan, sigorta
piyasasında yönetimin otorite kuramamasından kaynaklanan sıkıntılar yaşanıyordu.
Yerel yönetimler yazışmalarla merkezden konu ile ilgili bilgi almak istiyorlar, alacakları
bu bilgiler doğrultusunda bölgelerinde karşılaştıkları sorunlara çözüm üretmek
istiyorlardı. Beyrut vilayeti yaptığı bir dizi yazışma ile sigorta şirketlerinin devair-i
belediyeye karşı vazifelerini açıklayan bir talimatnamenin olup olmadığını
soruyordu.“Sigorta şirketlerinin belediyeye karşı olan vazîfelerini mübeyyin talimat
olduğu halde bir nüshasının irsâline müsâade buyurulması belediye riyâseti ifâdesiyle
arz olunur…” Şehremaneti ve Dahiliye Nezareti de bu soruyu Ticaret ve Nafia
Nezareti’ne yöneltmişti. Ticaret ve Nafia Nezareti’nden gönderilen 27 Ekim 1909 tarihli
yazıda, “Sigorta şirketlerinin devâir-i belediyeye karşı olan vazîfelerini mübeyyin
ta‘lîmâtnâme hakkında nezâretçe bir gûnâ kayd ve ma‘lûmâta dest-res olunamamışdır.”
deniliyordu. Daha sonra Şehremaneti Dahiliye Nezareti’ne “Sigorta şirketlerinin devâir-
i belediyeye karşı vazîfelerini mübeyyin elde bir ta‘lîmât yok ise de derdest tanzîm
bulunduğu Meclis-i Emânet ifâdesiyle ma‘rûzdur.” şeklinde beyanda bulunuyordu.345
Dahiliye Nezareti’nden Ticaret ve Nafia Nezareti’ne gönderilen 7 Nisan 1910
tarihli yazıda, Manastır’da Sigorta Kumpanyası namıyla bir şube açılması için ruhsat
istenilmişti. Mezkur şirket hakkında 30 Ekim 1901 tarihli umumi tebligatla muamele
edilmesi Meclis-i İdare-i Vilayetçe karara bağlanmış olarak belediye riyasetine
bildirilmiş ise de bu gibi müracaatlar sürdüğünden uygulanacağı mezkur tebliğde beyan
344 MUB, C.3, s.1151. 345 BOA, DH.MUİ.23-2/6.12 Teşrinisani 1325/25 Kasım 1909.
113
edilen “Anonim Şirketler Nizamnamesi” nin bir an önce tatbik sahasına konulması
lüzumuna dair Manastır vilayetinden yazı alınmıştır. Bu yazışma 1910 yılında yapıldığı
için 1901 yılında çıkarılan umumi tebligatın dokuzuncu senesinde uygulanamadığını
göstermektedir.346
1903 tarihli bir belgede Osmanlı topraklarında sigorta muamelatı için bir takım
yabancı şirketlerin açılmakta ve bunların “hayat” sigortası üzerine muamelelerinin
bilhassa vilayetlerde revaçta olduğu ifade edilmiştir. Ecnebi sigorta kumpanyalarının
esaslı ve gerçek bir usule bağlanması ile ilgili Şura-yı Devletçe bir nizamname kaleme
alınması irade/ferman buyurulmuştur.347
Sigorta şirketlerinin suiistimalleri basında tartışılırken hükümet de söz konusu
sigorta şirketlerini denetleme çalışmaları yapmaya başladı. Ticaret Nazırı, müsteşarına
bu konuda bir nizamname hazırlama görevi verdi. Ticaret Nezareti müsteşarınca
hazırlanan ve nazıra sunulan nizamnamede; sorunun yeni olmadığı, daha önce İstanbul
Ticaret Odası tarafından hazırlanıp Ticaret Nezareti’ne sunulan nizamnamenin başarısız
olmasının yabancı elçilerin devlete yardımcı olmamasından kaynaklandığı
belirtiliyordu. Avrupa ve Amerika’daki sigorta şirketlerinin kurulma ve denetlenme
biçimlerinin incelenmesi sonrasında sigorta şirketlerinin serbestiyetinin suiistimallere
zemin hazırladığı ve bir denetim mekanizmasının oluşturulması kararına varıldı. Bu
denetimin gerçekleştirilmesi önündeki en önemli engel yabancı elçiliklerdi.348
3.3. Piyasayı Düzenleme Çalışmaları; Tedbirler ve Nizamnameler
Tanzimat döneminde Batı ile ticari ilişkilerin gelişmesiyle yabancı devletlerin
baskıları artmıştı. 1848’de Karma Ticaret Mahkemesi kuruldu. Mahkemenin 14
üyesinin 7’si Osmanlı uyruklu diğerleri ise Osmanlı topraklarında ticaretle uğraşan
yabancı tüccarlardı. 1856 sonrasında Osmanlı uyruklularla yabancı tüccarlar arasındaki
ticari anlaşmazlıklara konsolosluk mahkemeleri bakmaya başladı.349
Osmanlı ülkesinde uygulama olarak var olan sigorta konusunda yönetimin 346 BOA, DH.MUİ 82/15. 17 Teşrinievvel 1317/7 Nisan 1910. 347 BOA, MV.107/1. 2 Rebiülahir 1321/28 Haziran 1903. 348 Akyıldız, Tahvil ve Hisse Senetleri…, s.57. 349 1860’ta Kanunname-i Ticaret’e yapılan düzenleme ile Ticaret Nezareti yönetiminde Osmanlı ülkesindeki tüm ticaret davalarına bakan Ticaret Mahkemeleri kuruldu. Toprak, Türkiye’de Milli İktisat, s.39.
114
yeterli ilgiyi göstermeyerek yasal düzenlemelerde ağır kaldığını söylemek mümkündür.
Osmanlı Devleti’nde sigortaya dair ilk hükümler 1850 tarihli Kanunname-i Ticarette yer
almıştır. Bu yasa büyük ölçüde 1807 Fransız Ticaret Kanunu’nun birinci ve ikinci
bölümünün tercümesiydi. Yasanın kapsamı dışındaki eksiklikler daha sonra çıkarılan
zeyller ile tamamlandı.350
1850’de çıkarılan kanunnamede sigortaya dair bir madde yoktu. 30 Nisan
1860’ta 1850 Ticaret Kanunu’na yapılan zeyl ile sigorta bu kanunnamede yerini aldı.351
Deniz sigortasına dair ilk hükümler ise 21 Ağustos 1863’te neşredilen kanuna eklendi.
1808 tarihli Fransız kanununun tercümesi olan bu kanun, Ticaret-i Bahriye Kanunu’nun
11. faslı hükümlerinde bulunuyordu. Bu kanundan sonra kara sigortası ile ilgili bir
düzenleme olmadığı için kara sigortasında deniz sigortası hükümleri uygulanıyordu.352
21 Ağustos 1863 tarihli Kanunname-i Hümayun-ı Ticaret-i Bahriyenin on
birinci bölümü sigorta konusuna ayrılmıştı.353 Bu kanun 1808 tarihli Napolyon
Kanunu’na, o kanun ise 1681 tarihli “Ordonance de la Marine” adlı mevzuata
dayalıdır.354 Bu düzenlemeler yabancı şirketleri denetim altına alabilecek ve müşteriler
aleyhine olan uygulamaları düzeltebilecek türden değildi. Hukuki mevzuat ve denetim
boşluğu Osmanlı sigorta piyasasının 1870 sonrasındaki hızlı gelişme döneminde kendini
hissettirmeye başladı.355
Kanunname-i Ticaret’te şirketler bahsi birkaç madde ile geçiştirilirken, 1876
Kanun-u Esasi’sinde şirketlerle ilgili sadece bir maddeye yer verilmişti. 1883’te
Anonim Şirketler Dâhili Nizamnamesi, 1887’de şirketlerin idarece tasdikine dair
nizamname yayınlanmış ancak kapitülasyonların ihlal edildiği bahanesiyle sefaretlerce
reddedilmişti.356 Mecelle’nin Adi Şirketlerden söz eden Kitab’ül Şirket’inde de, ticari
350 Toprak, Türkiye’de Milli İktisat, s.37; Kazgan vd. s.35. 351 Osmanlı kanunlarına sigorta 30 Nisan 1860 ta neşredilen kanunun 29. maddesinde “sigorta maddesi ile umuru ticaret-i bahriyeye müteallik kâffe-i deavinin ticaret mahkemelerinin bahriye meclislerinde ruyet ve faslolunacağı” ifadeleriyle yerini aldı. Sigorta Rehberi ,1942, s.III. 352 Sigorta Rehberi, 1942, s.III. 353 Kazgan vd.,s.35-36; 1850 yılında Fransız Ticaret Kanunu’nun tercüme edilmesi ile çıkarılan Kanunname-i Ticaret’te sigortalara dair hükümler yoktu. Esen, Sigorta Bilgisi, s.11. 354 Arseven, s.416; Esen, Sigorta Bilgisi, s.11. 355 Baskıcı, Osmanlı Anadolusunda…, s.24. 356 Toprak, Türkiye’de Milli İktisat, s.48.
115
şirketleri kapsamına alan Ticaret-i Berriye Kanunu’nda da yabancı şirketlerle ilgili
hüküm bulunmuyordu.357
Sigorta şirketlerinin kontrol altına alınması için çeşitli görüşler vardı. Bu
konuda nizamname hazırlanarak kontrolün Ticaret Odası’na ihalesi ve denetimin bizzat
sigorta yaptıranlar tarafından gerçekleştirilmesi görüşünü savunanlar bulunmaktaydı.
Ticaret müsteşarı bu iki görüşün de uygulanma şansının olmadığını savunmuştur.
Sigorta yaptıracak kişinin sözleşmeyi imzalamadan ve sigorta ücretini ödemeden şirket
vekaletnamesini okuyarak bir fikir edinmesiyle sorunun çözüleceğini savunanlara karşı,
vekaletnameyi okuyarak şirket hakkında fikir sahibi olabilecek insan sayısının az
olduğunu düşünmüştür. Diğer görüşün yabancı sermayeyi ve şirketleri kaçırma riski
taşıdığını düşünür ve Ticaret odalarının bu işin üstesinden gelebilecek etkinliğe sahip
olmadıklarını ifade eder. Müsteşarın bu düşüncesi isabetli gibidir. Çünkü İstanbul
Ticaret Odası’nın şirketlere gönderdiği yazıya sadece bir şirket cevap vermiştir. Cevap
veren o tek şirket te adına faaliyet gösterdiği şirketten vekâletnamesi olmadığını
belirtmiştir. Müsteşara göre sorunun çözümü Osmanlı ve yabancı ülke konsoloslukları
arasında işbirliğine bağlıydı.358 Müsteşar bir nizamname hazırladı ancak hazırladığı on
beş maddeden oluşan Memalik-i Mahruse-i Şahane’de Ecnebi Sigorta Kumpanyalarının
Muamelatı Hakkında Nizamname tasarı olarak kaldı. Yapılan yasal düzenlemelere karşı
direnen ve yükümlülüklerini yerine getirmeyen sigorta şirketlerini hükümet, İktisadiyat
Mecmuası’nda deşifre etti ve Ticaret Nezareti’nden yetki belgesi almayan 55 sigorta
şirketinin ismi ilan edildi. Bu şirketler arasında Alman, Fransız, Norveç, İtalyan,
Amerikan, Rus, İskoç, İsviçre ve Macar şirketleri bulunmaktaydı.359
6 Aralık 1887’de Memalik-i Ecnebiyyede Teşekkül Eden Anonim Şirketlerin
Memalik-i Devlet-i Aliye’de İcra-yı Muamelat İçin Küşad veyahut Tayin Edecekleri
Acenteler hakkında nizamname hazırlandı. Bu nizamnameye göre yabancı ülkelerde
kurulan anonim şirketler ruhsat almadan Osmanlı topraklarında şube açamayacak,
acente tayin edemeyeceklerdi. Ruhsat almak isteyen şirketler sefaret ya da
357Toprak, Türkiye’de Milli İktisat, s.75.Şeriatın muamelata ait bölümü, ulemadan oluşan özel bir komite tarafından yeni bir sınıflandırma sistemi ile yeniden düzenlenmiş ve 1855 ile 1869 arası yayınlanmıştır. Mecelle, Osmanlı toplumunun giderek artan karışık ticari işlerini düzenlemede başarılı olamamıştır. İnalcık, s.313-314. 358 Akyıldız, Tahvil ve Hisse Senetleri, s.57-58. 359 Akyıldız, Ankanın Sonbaharı…, s. 192-193.
116
konsolosluktan tasdikli bir nizamname suretini Ticaret Nezareti’ne sunacaklardı.
Nizamname uygun görülürse ruhsat verilecek, ruhsat alan anonim şirketler üç ay içinde
Osmanlı ülkesinde yasal işleri yürütecek bir vekil tayin edecek ve daimi bir ikametgah
göstereceklerdi.360 1887’de hazırlanan bu nizamname çok defa vurguladığımız gibi
uygulama alanı bulamadı. Sigorta şirketleri adına kapitülasyonları bahane gösteren
sefaretler bu düzenlemeye itiraz ettiler ve sigorta şirketleri önceki serbest tavırlarına ve
kayıtsız uygulamalarına devam ettiler.
1906 yılında yeni bir düzenleme ile Memalik-i Mahrusa-i Şahanede İfa-yı
Muamele Etmekte Olan Ecnebi Anonim Şirketleriyle Sigorta Kumpanyaları hakkında
nizamname hazırlandı. Bu nizamnamede de 1887 yılında hazırlanan nizamnamedeki
hükümlere yakın esaslar vardı. Buna göre; her çeşit anonim şirket muamelata
başlamadan önce Ticaret Nezareti’ne şirketin ünvanını, teşekkül mahallini, bağlı olduğu
ülkeyi, sermaye miktarını, Osmanlı topraklarındaki faaliyetlerinde Osmanlı
hükümlerine bağlı kalacaklarını belirten dilekçe ile beraber, bağlı bulundukları ülkenin
kanunlarına uygun kurulup halihazırda icra-yı muamele ettiklerine dair şehadetname
vereceklerdi. Şirketin dahili nizamnamesindeki işleri yapmaya yetkili bir vekil tayin
edilecek, bu şartları yerine getiren şirketler padişahın iradesinden sonra üç ay içinde
faaliyete geçmeye mecbur olacaklardı. 361
Nizamnamenin ikinci faslı Ecnebi Sigorta Şirketleri konusuna ayrılmıştı. Buna
göre; Osmanlı topraklarında faaliyet göstermek isteyen ecnebi sigorta şirketleri
öncelikle mevcud hükümlere uygun hareket etmekle beraber ileride çıkarılacak
hükümlere de tabi olacaklar, Ticaret Nezareti şirketlerin işlerini tetkik yetkisine sahip
olacak ve bu iş için Nezarette bir sigorta idaresi bulunacak, şirketler nezaretin tetkikatı
için her sene on Osmanlı altını vereceklerdi. Sigorta şirketleri yazılı evraktan başka
Türkçe ve Fransızca lisanlarıyla yazılmış poliçeler ile tazminini üstlendikleri
tehlikelerin çeşitlerini açıklayan bir defteri Nezarete vermekle mükellef olacaklardı.
Sigorta şirketleri sigorta muamelatının her bir nevi için on beşer bin altından ellişer bin
altına kadar kefalet akçesi vereceklerdi. Mezkur kefalet bedeli nakit olarak ya da
Dersaadet borsasında tedavülde olan devlet-i Aliye esham ve tahvilatı olarak Bank-ı 360 Toprak, Türkiye’de Milli İktisat, s.75. 361 Düstur, I. Tertip, C.8, s.470-473.
117
Osmani’ye konulacak ve şirketler her sene Osmanlı topraklarındaki hasılatlarından en
azından % 20’sini ihtiyat akçesi olarak ayıracaklardı.Ticaret ve Nafia Nezareti’nden
verilen numuneye uygun olarak senelik bir kıta hulasa-i hesabiye vereceklerdi. Şirketler
ödemeleri gereken sigorta tazminatlarını Osmanlı ülkesinde şube ve acentelerinin
olduğu mahalde ödeyeceklerdi. Sigorta şirketleri dahili nizamnamelerinde bir değişiklik
söz konusu olursa geciktirmeden bunu bildireceklerdi. Şirketlerin
temsilcilerinden/vekillerinden ecnebi olanların sabıkalarının olup olmadığı, hüviyetleri
bağlı oldukları sefaret tarafından, Osmanlı tebaasından olanlar ise polis ve beledi
idareler tarafından tasdik edilecekti. Poliçelerin içeriği Osmanlı kanunlarına, umumun
menfaatine mugayir olmayacak, “belli şartları haiz olmayan” ilanlar neşredilemeyecek
ve asılamayacaktı. Osmanlı topraklarında seyyar surette faaliyet gösteren memurlar
taşıyacakları mürur tezkereleri ile beraber tasdikli bir varaka ibraz edecekler, bu seyyar
memurlar Osmanlı vatandaşı olacak ve lisan-ı Osmanî’ye aşina olacaklardı. Şirketlerin
itfa-yı harika yetkileri bulunmayacaktı. Yangın esnasında ve sonrasında sigorta
şirketleri polis tarafından yapılacak tahkikat için gereken izah ve malumatı vermek
zorunda olacaklardı. Emlâkini değerinden yüksek gösteren ya da çeşitli hilelerle
sigortadan yararlanmak isteyenler haber alındığında, icra kılınacak takibata şirketler
kolaylık sağlayacaklardı. Yangının yayılması tehlikesine karşı umumun menfaati için
yerel yönetimce yıktırılan emlak sigortalı ise şirket mukavele gereği sigorta bedelini
ödeyecekti. Bu nizamnamenin ilanıyla 1887 nizamnamesinin fesholduğu da
belirtilmiştir. 362 Bu düzenlemeye de sefaretler kapitülasyonları bahane göstererek itiraz
etmişler ve 1906 Nizamnamesi de uygulanma fırsatı bulamamıştır. 363
Bu nizamnamenin de uygulanma konusunda etkili olamadığını gösteren
yazışmalara rastlamaktayız. Osmanlı yönetimi nizamnameye uymayan şirketlerin ya da
bir şirket adına faaliyet gösteren temsilcilerinin engellenmeleri gerektiğini ifade etse de
bu konuda sigorta şirketlerinin bir otoriteyle karşı karşıya kalıp faaliyetlerinin
engellendiğini söylemek pek mümkün değildir. Burada bu örneklerden birkaçına yer
vermek faydalı olacaktır.
362 Düstur, I. tertip, 8. cilt, s.470-476. 363 7 Nisan 1910’da yazılmış olan bir yazı Anonim Şirketler Nizamnamesi 30 Ekim 1901’de çıkarılmış olmasına rağmen, arada bu kadar zaman olduğu halde nizamnamenin uygulanamadığını gösteriyor. Bir an önce tatbik sahasına konulması lüzumunu Manastır Vilayeti ifade ediyor. BOA, DH.MUİ.82/15. 26 Rebiülevvel 1328/7 Nisan 1910.
118
Trabzon vilayetine Dahiliye Nezareti’nden gönderilen bir yazıda, kasıtlı
yangınlara karşı alınması gereken tedbirlerin sigorta ettirenlerden çok sigortacılara karşı
alınmasının gerektiği, sigorta şirketlerinin hükümetçe teftiş edilmeyip tamamen serbest
bulunduklarından asıl suiistimallerin başlangıcının şubelerin muamelelerinde olduğu,
buna tedbir olarak hazırlanan 25 Mart 1906 tarihli nizamnamenin tatbikinin sağlanması
için sefaretlerce itiraz edilen noktaların neler olduğunun tespit edilip, nizamnamenin
tetkik ve tadilinin lüzumu ifade edilmiştir.364
1913 tarihli bir diğer belgede de bu durum ortaya konmaktadır. Hükümetçe
tasdik edilmemiş olan şirketlerin 1906 Nizamnamesi’ne riayet etmeyen ecnebi
şirketlerin Memalik-i Osmaniye’de şube, acente ve vekillerinin muameleden men
edilecekleri mezkur nizamnamenin 12. maddesinde açık olmasına rağmen bu hükme
uymayan kayıtsız ve tescilsiz hayat sigortası muamelesi yapan kişilerin menleri lüzumu
nezaretten gönderilen yazıda bildirilmiştir.365
Sigortacılık konusundaki yasal düzenlemelerin geciktiği veya başarısız olduğu
düşünülebilir. Dönemi içerisinde bu durum yalnızca sigortacılık için geçerli değildir.
Osmanlı sigortacılığının gelişmeye başladığı dönemde mevzuat yetersizliği ticaret ve
şirketçiliğin gelişimini olumsuz etkilemiştir. 1908’e değin bu konuda yeterli çaba
gösterilmemiş, ülke koşulları göz önünde bulundurulmadan Fransa mevzuatından
çevrilmiş bir yasa ile yetinilmiştir. Osmanlı ticaret yazınında da 1908’e kadar çok az şey
söylenmişti. Ahmet Reşit Paşa’nın Hukuk-u Ticaret adlı çalışması şirketlerle ilgili
mevzuata yer veren tek eserdi.366
1914’te Ecnebi Anonim ve Sermayesi Eshama Münkasım Şirketler ile Ecnebi
Sigorta Şirketleri Hakkında Kanun-ı Muvakkat hazırlandı ve sigorta piyasasının
düzenlenmesi yolunda bir adım daha atılmış oldu. 1887 ve 1906 nizamnamelerinden
içerik olarak pek farklı olmayan bu kanunnamede dikkat çeken hükümler şu tarzda
özetlenebilir.
364 BOA, DH.MUİ.35-1/57. 17 Zilkade 1327/30 Kasım 1909. Ayrıca sigorta şirketlerinin devair-i belediyeye karşı vazifelerini açıklayan bir talimatın olup olmadığı Beyrut Vilayeti’nce Ticaret ve Nafia Nezareti’nden sorulmuş, kurumlar arasındaki yazışmalardan sonra elde böyle bir talimatnamenin mevcud olmadığı, derdest tanzim bulunduğu (hazırlanmakta olduğu) bildirilmiştir. BOA, DH.MUİ.23-2/6. 29 Teşrinievvel 1325/11 Kasım 1909. 365 BOA, DH.EUM.EMN.34/32. 8 Zilhicce 1331/8 Kasım 1913. 366 Toprak, Türkiye’de Milli İktisat, s.46-48.
119
Kanunnamenin birinci faslı anonim şirketlere dairdi. Osmanlı ülkesinde
önceden açılmış olan ve halihazırda icra-yı muamele eden ecnebi anonim şirketleri
birinci maddede beyan edilen muameleleri kanunun yürürlüğe girmesinden itibaren
altı ay içinde ifa edeceklerine dair Ticaret Nezareti’ne taahhütname verecekler, aksi
takdirde icra-yı muameleden men edileceklerdi. Kanunnamenin ikinci faslı ise ecnebi
sigorta şirketlerine dairdi. Diğer düzenlemelerden farklı olan noktalar şunlardı. Şirketler
her çeşit sigorta uygulaması için beş bin liradan on beş bin liraya kadar teminat akçesi
verecekler. Teminat akçesi nakden ya da piyasa fiyatının % 10 fazlasıyla devlet eshamı
olarak Ticaret Nezareti’nce kabul edilecek bir bankaya konulacak. Teminatın devlet
eshamı olarak ödenmesi halinde Osmanlı Devleti ya da düvel-i muazzama eshamı gibi
birinci derecede itibar edilen Dersaadet veya Avrupa başkentlerinin borsalarında kayıtlı
eshamdan olacak. Anonim şirketlerden farklı olan mütekabil sigorta şirketleri
sermayeleri ve hisseleri belli olmadığı için ticari şirketlerden sayılamayacaklarından
Ticaret Nezareti’nden alacakları ruhsat ile Osmanlı topraklarında faaliyet
gösterebilecekler. Osmanlı Hükümeti bu gibi sigorta şirketlerinin muamelelerinde
umumun menfaatine ters, zararlı bir durum görürse ruhsatı iptal edip şirketi faaliyetten
men edebilecekti.367
I. Dünya Savaşı sırasında Osmanlı yönetimi kapitülasyonları kaldırmış, bir
kanun-u muvakkat neşrederek Anonim ve Sermayesi Eshama Münkasım Şirketler ile
bilumum sigorta şirketleri hakkında bazı hükümler getirmişse de mütareke sonrasında
müttefik devletler kapitülasyonların kaldırılmasını kabul etmediği için beklenen fayda
sağlanamamıştır.368
9 Eylül 1914 tarihli irade ile, 1 Ekim 1914 tarihinden itibaren geçerli olmak
üzere, Osmanlı topraklarında yaşayan yabancılara tanınan ayrıcalıklar kaldırıldı. Bu
karar bir nota ile ilgili devletlere bildirildi. Sefaretler ikili anlaşmalara dayanan
367 MUB. C.5. s. 2965- 2970. 1914 Nizamnamesinin 24. maddesi tadil edilmiş ve kanuna zeyl yapılmıştır. Yapılan ek,"Sigorta poliçelerine derc edilecek bi'l-cümle şerâit âdâb ve intizâm-ı umûmîyi münhal ve kânûnen memnû‘ olmadıkları halde mer‘î ve mu‘teber olacakdır."şeklindedir. BOA, MV.241/73.4 Şevval 1333/15 Ağustos 1915; BOA, MV. 241/75. 4 Şevval 1333/15 Ağustos 1915. 368 MUB,C.3, s.1150. Kapitülasyonların kaldırılması sonucu yabancı devletlerle ikamet, konsolosluk, ticaret sözleşmeleri imzalanması gerekiyordu, savaş nedeniyle bu tür sözleşmeler ancak dost ülkelerle yapılabilirdi. Toprak, Türkiye’de Milli İktisat, s.73.
120
kapitülasyonların tek taraflı kaldırılamayacağını ileri sürdüler. Savaş durumu İttihat
Terakki yönetiminin fiili ortamı yaratmalarını kolaylaştırdı.369
Mecelle-i Umûr-u Belediyye’de “Barış antlaşmasını takiben hükümetin bu
meseleleri düşünüp 1914 tarihli kanunu uygulayacağı şüphesizdir” ifadeleri yer alır.
Daha önceki nizamnamelere kıyasla 1914’te hazırlanan nizamnamenin uygulama
anlamında daha başarılı olduğu söylenebilir. Ancak bu düzenleme ile tam olarak sonuca
ulaşıldığını söylemek mümkün değildir.
3.4.Osmanlı Devleti’nde Sigortacılığın Sağlıklı Bir Zeminde Gelişememesinin
Nedenleri
Osmanlı Devleti’nde sigortacılık konusunda çok sınırlı sayıda olan ve bu
araştırmamızda yararlandığımız az sayıdaki çalışmalarda, Osmanlı piyasasında
sigortacılığın neden sağlıklı bir zeminde gelişemediği genel hatlarıyla açıklanmıştır. Bu
çalışmada da bunların örnekleri görülebilir.
Osmanlı topraklarında sigortacılığın yeterli ilgiyi görmemesinde, fetihlerle
uğraşan Türklerin ticari faaliyetlere gösterdiği ilginin az olması, sonradan ticarete heves
edilse de azınlıklara kıyasla yine aşağı durumda olmaları etkili olmuştur. Sonraki
süreçte ise Müslüman-Türklerin azınlıkların ve yabancıların yararlandığı ayrıcalıklar ve
vergi muafiyetlerinden yararlanamamaları etkilidir.370
Osmanlı Devleti’nin modern anlamda bir ticaret devleti olmaması; ümera, 369 1917 bütçe konuşmasında Maliye Nâzırı Cavit Bey’in; “Türkiye’yi bir şebeke-i istibdat altına almış olan kapitülasyonlar dolayısıyla servet ve sermayelerini getirenler devletlerinin hakimiyetlerini de beraber getiriyorlardı. Tevzi’-i adaleti kendi hakimleri yapıyordu. Her müracaatlarını kendi sefirleri is’af ediyordu. Adeta memleketimizde onlar sahip ve hakim, biz ise misafirden başka bir şey değildik.”ifadeleri kapitülasyonları etkilerini vurgulamaktadır. Tasvir-i Efkar, 8 Mart 1917, s.1. Aktaran Toprak, Türkiye’de Milli İktisat, s.71. 370Esen, Sigorta Bilgisi, s.11. Osmanlı sigortacılığının gelişmeye başladığı dönemde de durum pek farklı değildi. Meşrutiyetçilere göre iktisadi durgunluğun sebeplerinden biri de Osmanlı toplumuma has olan yapıydı. “Osmanlı toplumu yüzyıllarca kılıç kuşanmış, ülke fethetmiş, devlet yönetmişti. Tüm yaşamı boyunca ticaret ve sanat aşağılanmış, kapıkulu olma ya da devlete kapulanma özlemi her Osmanlı Müslümanının temel kaygısı olmuştu. İkinci Meşrutiyet’e değin zabitlik ve katiplik, gerek parasal, gerekse statü açısından en geçer akçe mesleklerdi.” Toprak,Türkiye’de Milli İktisat, s.49, 1908 sonrasında Meşrutiyetin sağladığı hürriyet ortamında Osmanlı Müslümanları arasında ticarete yönelme oldu. Ticaret ve sanatın dine ters düşmediği vurgulandı ve iktisadi uğraşlara dinen cevaz verildi. Çeşitli hadislerle Müslümanlar servet edinmeye özendirildi. I. Dünya Savaşı öncesinde Osmanlı Müslümanları ticaretle uğraşmaya başlamıştı. Osmanlı basınında da Müslüman ahalinin ticarete olan bakışının değiştiğine yer veriliyordu. Meşrutiyetle beraber Müslüman unsur ticarete yönelmiş, şirket açmışsa da I. Dünya Savaşı’na kadar toplu sermaye gerektiren anonim şirketçilikte varlık gösteremedi. Bu ortam daha çok gayrimüslimlere yaradı. Bu dönemde kurulan şirketlerin çoğunluğunu azınlık-yabancı sermaye gerçekleştirdi.Toprak, Türkiye’de Milli İktisat, s.52-55.
121
ulema ve fukara sınıfları varken toplum içinde bir tüccar sınıfının yer almaması,
toplumun dini kaygılarla sigortaya mesafeli duruşu Osmanlı Devleti’nde sigortacılığın
gelişimini engellemiştir.371 Sigorta konusunda çekingen vaziyette olan Müslümanlar
sigortanın İslam’ın esasına ters olduğuna inanarak, emlakini sigorta ettirdiklerinde kaza
ve takdir-i İlâhi’ye muhalefet edeceklerini düşünüyorlardı.372 Sigortanın dinen caiz
görülmemesi toplumun her tabakasında kendini hissettiriyor, ticaret ve iş erbabı, emlak
ve akar sahipleri vuku bulması muhtemel zararlar karşısında tevekkül tavrı
takınıyorlardı. Evlerin duvarlarına bir takım levhalar asılarak yangından korunulacağı
düşünülüyor ve yangın esnasında bu levhaların himayesine iltica edenlere
rastlanıyordu.373
Gerşon Özel, İktisadi Yürüyüş’te yayınlanan yazısında doğu ile batı arasındaki
düşünce farklılığını anlatır. Özel’e göre; “Batılılar insanın cüzi iradesinin külli iradeden
öncelikli olduğunu, vuku bulan olayların insanlarca kısmen telafi edileceği
düşüncesindedirler. Faaliyetlerinde kaderin ve şansın yeri azdır. Doğulular ise; olaylara
mistik bir mahiyet verir, her şeyde Allah’ın istek ve iradesini görür, Allah’ın iradesinin
yanında insan iradesinin hiçbir rolü olmadığına inanırlar. Herhangi bir hadisede Allah
böyle istedi der.” ifadeleriyle Müslümanların ve Batılıların tehlikeler karşısında
sigortaya müracaat ederken Şarklıların sigortaya mesafeli kalmasında
düşüncenin/inanışın etkili olduğunu belirtir.374
Denetimin olmadığı Osmanlı piyasasında, sigorta şirketlerinin tutumları da
piyasanın gelişimini baltalamış, Müslüman tebaanın tereddütle baktığı bir alandaki
kargaşa ve güvensizlik, sigortanın tüm Osmanlı ahalisine hitap edemeyen bir alan
olarak kalmasına neden olmuştur. Suiistimaller bölümünde yer verdiğimiz örnekler
piyasadaki güvensizliği arttırmaktaydı. Şirketlerin suiistimaller ile piyasadan fazla pay
kapma hırsları, şirketlerin suiistimalci temsilcileri, şirketler adına faaliyet göstererek
para toplama yoluyla halkı iğfal eden kişiler, şirketlerin hasar halinde taahhütlerini
371 Arseven,s.425-426. 372 O.Nuri Ergin çalışmasında,“sigorta, sonraki yüzyıllarda ortaya çıkmış bir uygulama olduğu için İslam’ın temel kaynaklarında delil aramak doğru değildir.” ifadesini kullanır ve sigortanın, kumara, piyangoya ve talih oyunlarına benzetilmesini doğru bulmaz.MUB, C.3, s.1151. 373 Yenel, bu hal ve vaziyetin yalnızca Müslümanlara has kalmayıp gayrimüslim unsurlarda dahi buna benzer durumların görüldüğü ve sigortacılığa lakayd kalındığını ifade eder. Yenel,s.6. 374 Gerşon Özel, Sigortayı Anlayış Farkı, İktisadi Yürüyüş Sigorta Özel Sayısı, Sayı 112, 30 Ağustos 1944, s.16.
122
yerine getirmemek için işi yokuşa sürmeleri güven sarsan başlıca tutumlardı.
Sigorta piyasasındaki tüm sigorta şirketlerinin suiistimallere yöneldiğini
söylemek yanıltıcı olacaktır. Çünkü piyasada sağlam bir yer edinebilmek ve güveni tesis
etmek için çalışan hatta bunda başarılı olan şirketler de vardı. Bu noktada, Dorya
Romanya Sigorta Şirketi’ne hanesini sigortalatan Fatma Mecbûre Hanım örneğine yer
vermek yararlı olacaktır. Fatma Hanım’ın 10.000 franga sigorta ettirdiği evi yanmış ve
sigorta şirketi Fatma Hanım’a 2.000 frank ödeme yapmıştır. Bükreş’teki Osmanlı Sefiri
şirket ile irtibata geçmiş ve Fatma Hanım’ın kanuni müddetten çok zaman sonra talepte
bulunduğu ve sigorta şirketinin tamamen Fatma Hanım’ın zarar görmemesi için bu
ödemeyi yaptığı anlaşılmıştır.375 Müşterisinin zarar görmemesi için kanunen ödemek
zorunda olmadığı halde bir miktar ödeme yapılması, ödemesi gereken bedeli
ödememek için zorluk çıkaran şirketlerle kıyaslandığında bir anlam ifade edecektir.
Elimizdeki bir belgede yer alan “…en ziyâde şâyân-ı i‘timâd olan Phenix
Kumpanyası’na senevî yirmi dört lira ücretle mezkûr fabrikanın sigorta ettirilerek…” 376 ifadeleri, Phenix Sigorta Kumpanyası’nın bu güveni tesis edebilen şirketlerden biri
olduğunu göstermektedir. Sigorta şirketlerinin halkın güvenini sarsan tutumlarının yanı
sıra yönetimin kanunlarla piyasayı düzenleyememesi ve güvenli bir ortam
oluşturamayışı sigortacılığın gelişimini engellemiştir.377
Sigorta şirketleri arasında mesleki dayanışmanın olmayışı da olumsuzlukları
artırıyordu. Dayanışma bir yana 1890’ların sonuna kadar şirketler arasında keskin bir
rekabet vardı. Her bir şirket genel merkezlerinden aldığı talimatlara göre Osmanlı
makamlarının kontrolünden uzak bir şekilde faaliyette bulunuyordu. Deniz sigortası
prim oranı ve uygulamalarında uluslararası niteliği nedeniyle bir problem yaşanmasa da,
haklarında bir düzenleme bulunmayan yangın ve hayat sigortalarında tam bir karmaşa
hakimdi.378
Sermaye yetersizliği, sermaye birikiminin olmaması Osmanlı Devleti’nde
sigortacılığın gecikmesinde etkilidir. Tanzimat reformlarına rağmen vergilerdeki 375 BOA, Y.PRK.EŞA.8/3. 2 Temmuz 1304/14 Temmuz 1888. 376 BOA, İ.ŞD.6636. 4 Rebiülevvel 1309/8 Ekim 1891. 377 Osman Yücesan, Yangın Sigortaları Kaideleri ve Tatbikatı,Yenilik Basımevi, İstanbul 1960, s.10. 378 Baskıcı, Osmanlı Anadolusunda… ,s.24.
123
adaletsizlik, değerlendirmede yetersizlik, fazlalıkların büyük kısmının ayrıcalıklı
kimselerce dışarıdan alınan lüks tüketim mallarına harcanması, üretken olmayan
harcamaların artması ciddi bir sermaye birikimini önlemiştir.379
Osmanlı Devleti’nde çok sayıda sigorta şirketi kurulması sigortacılığın
gelişmiş bir alan, bir sektör olduğunu düşündürebilir. Bu çalışmanın bu bölümünde,
Osmanlı ülkesinde sigortacılığın sağlıklı bir zeminde ve karşılıklı güven ortamı
içerisinde gelişememesinin, tüm Osmanlı tebaasına hitap edemeyen bir alan olarak
kalmasının nedenlerini inceledik. Bu açıdan sigorta şirketlerinin sayı çokluğu yanıltıcı
olmamalıdır.
3.5. Osmanlı Devleti’nde Yönetimin Sigortacılığa Bakışı
Osmanlı Devleti’nde yönetimin sigortacılığa bakışı çalışmamızda cevabını
aradığımız birincil sorulardandı. Sigorta faaliyetlerinde devletin, askeri malzemeleri,
devlet adına bir yerden başka bir yere gönderilen malları, devlet binalarını
sigortalatması sigorta uygulamasına bakışı konusunda fikir verecektir. Yöneticiler
arasında sigorta konusunda farklı görüşler ortaya koyanlar olsa da genel olarak devleti
temsil eden unsurların/idari birimlerin sigortaya sıcak baktığını hatta bizzat müracaat
ettiğini söyleyebiliriz. Sigortaya az da olsa müracaat eden Müslüman-Türk unsurun
daha çok yönetici/elit kesimden olduğunu da belirtmek gereklidir. Halka nazaran devleti
temsil eden kişiler sigorta piyasasına daha yakındırlar. Bu şahıslar arasında sigorta
şirketlerinde yöneticilik yapan kişilere rastlandığı gibi,380 şirket teşekkülü için Ticaret
Nezareti’ne müracaat edenler de olmuştur.381
Devletin bizzat müracaat ettiği sigorta piyasasını, düzenlemede gecikmesi ya da
yetersiz kalması, konuya sıcak bakmamasından çok, Avrupalı devletlerle yaptığı
imtiyaz antlaşmalarının bağlayıcılığında aranmalıdır. 1914’e kadar hazırlanan
nizamnamelerin etkili olamamasında da bu durum etkilidir. 1887 ve 1906
nizamnamelerine sefaretler kapitülasyon antlaşmalarını bahane göstererek itiraz
379 Thobie, s.724. 380 Sait Halim Paşa İhtiyat-ı Milli Hayat Sigorta Osmanlı Anonim Şirketi fahri başkanı idi.Toprak, Türkiye’de Milli İktisat, s.86. dipnot 46. 381“ …Ahmed Midhat ve Hamid beyler tarafından bir şirket teşkîline Şurâ-yı Devlet ve Meclis-i Vükelâ karârları ile ruhsat verilmişdir”. BOA, MV. 247/82. 8 Ağustos 1333/8 Ağustos 1917.
124
etmişlerdi. 1914 yılında, savaş ortamının etkisiyle İttihat Terakki hükümetinin
kapitülasyonları tek taraflı kaldırmasıyla sigorta şirketleri üzerinde nisbi bir denetim
süreci başladı.
3.6. Osmanlı Devleti’nde Halkın Sigortacılığa Bakışı
H.M. Yenel Osmanlı tebaasından gayrimüslimlerin de ilk dönemlerde sigortaya
bakışının Müslümanların bakışına benzer tecelliler gösterdiğini ifade eder.382 Ancak
genel görünüme bakıldığında ve Müslümanlarla kıyaslandığında sigortacılığın daha çok
gayrimüslimlerce rağbet edilen bir alan olduğu görülecektir. Osmanlı dış ticaretinin
artması ile ekonomideki konumlarını güçlendirerek yaşam standardını yükselten
gayrimüslimler, sahip oldukları serveti korumak için sigortaya başvurmuşlardır. Hatta
Osmanlı ülkesinde sigorta uygulamasına daha çok gayrimüslim tebaanın müracaat
ettiğini söyleyebiliriz.
Müslümanların sigortaya bakışı çalışmamızın çok yerinde vurguladığımız gibi
mesafelidir. Bu durumda dini kaygıların önemi büyüktür. Bunun dışında Müslüman
halkın alım gücünün düşük olması da diğer bir etkendir. Müslüman halkın sigorta
uygulamalarına hiç müracaat etmediği anlaşılmamalıdır. Elimizdeki belgelerde
Müslüman halkın da emlak ve eşyalarını sigortalattığını görebilmekteyiz.
Ahmed Çelebi Paşa’nın eşi Fatma Mecbûre Hanım Dorya Romanya Şirketi’ne
hanesini sigortalattırmıştır. Şirkete on yıl boyunca primlerini ödeyen Mecbûre Hanım,
Sünne’de yanan hanesini 10.000 franga sigortalatmış, yangından sonra 2.000 frank
almasını haksız bulup itiraz etmiş, Bükreş’teki Osmanlı sefiri şirketten Mecbûre Hanım
adına 10.000 frangın ödenmesini istemiştir. Ancak Mecbûre Hanım’ın müddet-i
nizâmiyeden bir çok zaman sonra matlûbâtda bulunduğu 2.000 küsur frangın da sadece
Mecbûre hanım’ın zarar görmemesi için verildiği ifade edilmiş, dava açılsa bile bir
sonuç elde edilemeyeceği belirtilmiştir.383 1888’de yapılan bı yazışma, Müslüman
ahalinin de sigortaya müracaat ettiğini göstermektedir. Hatta belgede Fatma Mecbûre
Hanım’ın sigorta şirketine 10 sene prim ödediği belirtilmiştir. Demek oluyor ki 1878
tarihinde sigorta şirketlerinin hızla yaygınlaştığı dönemde Müslümanlar da sigorta 382 Yenel, s.6. 383 BOA, Y.PRK.EŞA.8/3. 2 Temmuz 1304/14 Temmuz 1888.
125
muamelesine müracaat ediyorlardı. Ayrıca Fatma Mecbûre Hanım’ın bir Paşa eşi olması
da önemlidir. Sıradan Müslüman vatandaştan çok yönetici/elit kesimin sigortaya
müracaat ettiği söylenebilir. Bu durum hem hayat görüşü hem de alım gücü ili ilgili bir
durum olmalıdır.
Aydın vilayeti tercümanlığı yapmış Cemaleddin Bey Heybeliada’da Haşmet
Bey sokağında kiracı olduğu evdeki eşyayı sigorta ettirmiş ve daha sonra sigortadan
faydalanmak için kasıtlı olarak yangın çıkarmıştır.384 Sigorta uygulamasına müracaat
eden Aziz Edip Efendi de sigorta bedelinden istifade etmek maksadıyla yangın
çıkarmaya teşebbüsten üç yıl kürek cezasına çarptırılmıştır.385
Jandarma yüzbaşılarından Nedim Bey Üsküdar İhsaniye mahallesinde
Yerebatan sokağındaki evini 250 liraya Osmanlı Sigorta Kumpanyası’na
sigortalatmıştır.386
İstanbul’dan Bağdad’a nakledilen kitaplar 575 franga (Dnesdeu) Deniz, Nehir
ve Kara Nakliyatı Umûmî Sigorta Şirketi İstanbul merkezi tarafından 1 Teşrîn-i Evvel
1895 tarihinde Mâbeynci Hacı Ali Bey adına tanzîm edilen sigorta poliçesi ile
sigortalanmıştır.387
Mecelle-i Umûr-u Belediyye’de O. Nuri Ergin, Müslüman tebaanın içinde
bulunduğu durumu anlatır. Müslümanların zararlara karşı büsbütün kayıtsız kaldığı
düşünülmemelidir. Yeni bir ev yapıldığında bunun en göze çarpacak yerine eski bir
pabuç ile mavi boncuklar ve saçağın altına da “Maşallah” “Ya Hafız” “Tevekkeltü
alallah” “Ya malikel mülk” “Fallahu hayrun Hafızen ve hüve erhamürrahimin” gibi
kelimeleri içeren levhalar asarak tehlikelere karşı Allah’ın himayesine havale edilmiştir.
Hâlbuki pabuç, levha vs. asarak mülkün yanmamasını istemek İslam dininin esasına
aykırıdır. Çünkü pabuç ve boncuk âdeti batıl dinlere inanan milletlerden Türklere
geçmiştir. Hakiki bir Müslüman’ın bu hurafelerden medet umacağı şüphelidir.
Levhalara gelince, Allah’ın yanma özelliği verdiği ahşaba bir levha asmakla aksini
istemek sünnetullaha muhalefet etmektir. Müslümanlar ne zaman taş tuğla çimento ve 384 BOA, Y.MTV.308/82. 14 Rebiülevvel 1326/16 Nisan 1908. 385 BOA , DH.EUM.MTK.78/24.3. 7 Teşrinievvel 1330 – 20 Ekim 1914. 386 BOA, DH.EUM.KADL.3/20. 1 Muharrem 1329/2 Ocak 1911. 387 BOA, Y.PRK.SRN.5/6.11 Rebiülahir 1313/1 Ekim 1895.
126
demirden bina yaparlar ve üzerlerine de bu levhaları asarlar işte asıl Allah’a tevekkül ve
kadere iman o zaman doğru olur.388 Ayrıca yangının şiddetle devam ettiği sırada
söndürmek için su yetiştirmek ya da maddi tedbir almak yerine bazı kimseler üzerinde
çeşitli dualar yazılı olduğu levhalarla evin damına çıkıp yangına karşı çıkmışlardır.
Müslümanlar böyle yanlış yollara gidip günaha gireceklerine sigorta günah olsa bile ki
buna ihtimal veremiyorum hiç olmazsa günaha girmeyi seçerek maddeten zarardan
korunmaları gerektir. Bunun şer’i ciheti ulemaya, iktisadi cihetinin teemmülü milli
servetin muhafaza ve artırmasıyla alakadar olması lazım gelenlere terettüp eder.389
Ergin işte bu ifadelerle Müslüman halkın da malını koruma güdüsüyle hareket ettiğini
ancak dini kaygılarla sigortadan çok, farklı metotlara müracaat ettiğini belirtmektedir.
Müslümanların sigortaya rağbetini daha net görebilmek için sigorta
şirketlerinin arşivlerini incelemek faydalı olacaktır. Arşiv belgeleri arasında
rastladığımız Müslümanların sigorta yaptırdığına dair belgelerin sayısı gayrımüslimlere
nispeten oldukça azdır. Bu belgelerde genelde yaşanan sorunlar üzerine kayda geçmiş
belgelerdir. Daha çok sigorta şirketleri ile müşterileri arasında bir sorun yaşanması
durumunda Osmanlı yönetiminin konuya müdahil olduğunu görüyoruz. Şunu belirtmek
gerekir ki; Müslümanların sigortaya müracaatının ölçüsünü çok net olarak
kestiremiyoruz. Müracaat ettiklerini, bu müracaatın gayrımüslimlere oranla daha düşük
seviyede kaldığını bilmekteyiz.
Osmanlı döneminde sigorta yerli sermayenin ilgilendiği bir ekonomik faaliyet
olamadı.390 Mizancı Murat bu konuda; “Acaba Dersaadet’te teba’a-i Şâhâne meyânında
388 MUB, C.3, s.1152. 389 MUB, C. 3, s.1153-1154.L’Illustration dergisinin 5 Ağustos 1911 tarihli ve 3571 numaralı sayısında İstanbul’da 23 Temmuz 1911 günü Mercan ve Aksaray’da ertesi gün Balat’ta büyük zararlara yol açan yangılar çıktığı, ilkinde 2500, ikincisinde ise 334 evin yandığı tahmin edilen yangınlar İstanbul’un büyük yangınlarının sonuncuları arasında yer almış.“...pek hata payı olmadan bu evlerin % 95’inin sigortasız olduğunu da tahmin etmek mümkün, zira Türklerde böyle felaketlere karşı kendini sigortalamak adeti henüz pek yaygın değil. Ayrıca bazı yabancı sigorta şirketlerinin yükümlülüklerinden kaçmak için kapitülasyonların kendilerine tanıdığı imtiyazların arkasına sığınmasının halkı sigortaya rağbet göstermeye itmediğini de söylemek gerekir. Neticede Türkiye’de yangın kurbanları genellikle her şeylerini kaybederler.” Toplumsal Tarih, L’llustration’dan Seçmeler, “5 Ağustos 1911 İstanbul Yangınları, Haz. Edhem Eldem, S.158, 2007, s. 14-17. 390 Sigortacılığın yerli sermayenin etkili olduğu bir alan olamamasında dinin etkisi ile sigortaya yaklaşımın dışında yabancı şirketlerin “yerli şirketlerin kurulmaması için sarfettikleri sinsi gayretleri de görüyoruz” Yenel yerli şirketlerin kurulmasının yabancı şirketlerce engellendiğini ifade etmiş ancak buna bir örnek vermemiştir.Yenel, s.10. Osmanlı Umum Sigorta Şirketi’nin kurulmasından sonra İngiliz şirketleri prim oranlarını yeniden gözden geçirmiş ve ortak prim tarifesinde indirime gitmişlerdir. Baskıcı, Osmanlı Anadolusunda…, s.14. Baskıcının bu örneği Yenel’in ifade ettiği engellemeye tam örnek olmasa da bu rekabeti akla yaklaştırmaktadır. Ayrıca Yenel, 1911’de verilen
127
bir sigorta şirketi tesis edecek kadar sermayeye sahip olanları yok mudur? Varsa acaba
niçin böyle bir kârlı teşebbüsten kaçınıyorlar?”ifadelerini kullanarak sermaye sahibi
Osmanlı’lara da düşen vazifelerin olduğu düşüncesini ortaya koyar.391
İttihat Terakki Hükümeti’nin Müslüman-Türk kesimin ticaret hayatına aktif
şekilde katılmasını teşvik eden politikaları sonucunda yerli ve yabancı sermayenin ortak
olduğu bazı sigorta şirketleri kuruldu. I. Dünya Savaşı koşulları ve yeni düzenlemeler
nedeniyle yabancılar bünyelerinde yerli sermaye bulundurarak tamamen yabancı
sermaye olarak algılanmak istemediler. 1916’da Avusturya sermayesi ile Milli Sigorta
Şirketi kuruldu. Yine aynı yıl Vatan Sigorta Şirketi, 1918’de Fransız sermayesi ile
İttihad-ı Milli Sigorta Şirketi kuruldu. Piyasadaki rekabet kâr düzeyini minimum düzeye
indirdiğinden, sadece iç piyasada çalışabilecek yerli sermaye grupları için sigortacılık
cazip değildi. Yabancı şirketler için durum farklıydı. Yabancı şirketler Osmanlı
piyasasında bekledikleri kârı elde edemeseler ya da zarar etseler de diğer piyasalardaki
gelirleriyle bunu telafi edebiliyorlardı.392
fetvanın sigorta sanayinin uzunca zaman münhasıran yabancılarda ve Türk’ten gayrı ellerde kalmasını netice verdiğini ifade eder. Yenel, s.12. 391 Birol Emil, Mizancı Murat Bey; Hayatı ve Eserleri, İstanbul; Edebiyat Fakültesi Yayınları, No. 2417, 1979, s.271. 392Baskıcı, Osmanlı Anadolu’sunda….s.27. İkinci Meşrutiyet dönemi şirketçilik adına önemli adımların atılımların gerçekleştirildiği yıllardı. Artık Osmanlı Müslüman’ı ticarete atılıyor, şirket kuruyor, faizle para alıp veriyordu. Toprak, Türkiye’de Milli İktisat, s. 67.
128
SONUÇ
Sigorta, insanların iradeleri dışında maruz kaldıkları tehlikeler karşısında can
ve mallarını güvence altına alma ihtiyacı ile ortaya çıkmıştır. Riskler karşısında can ve
malını güvence altına almak isteyen kişilerin belli bir ücret karşılığında bu güvenceyi
sağlayan kişi ve kurumlarla anlaşma yapması ile başlayan sigorta sistemi, herhangi bir
kaza durumunda sigortacının vadettiği tazminatı ödemesi ile sürer. Bu emniyet ihtiyacı
doğrultusunda İlk Çağlardan itibaren sigorta benzeri uygulamalara rastlanmaktadır. İlk
sigorta uygulamaları ticaret ve nakliye alanında kendini göstermektedir. Günümüzde
sigorta alanları o derece yaygınlaşmıştır ki, tehlikelere maruz olan her şey
sigortalanmaktadır. Genel kanaate göre sigortacılık ticaret hukukuyla ilgili birçok
mesele gibi İtalya’da vücut bulmuştur. Prim esasına dayalı ilk sigorta uygulamasının 13.
yüzyıl ortalarında Venedik, Pisa ve Floransa’da ortaya çıktığı, ilk sigorta poliçesinin ise
Cenova Ticaret Odası tarafından 1347’de düzenlendiği bilinmektedir. 17. yüzyıl
itibariyle ruhsatlı ve imtiyazlı sigortacılık ortaya çıkmıştır. Deniz sigortacılığında en
önemli oluşum 18. yüzyılda İngiltere’de Lloyd’un ortaya çıkışı ve gelişimi olmuş, 18.
yüzyıl sonlarında deniz nakliyat sigortası uluslararası bir standarda kavuşmuştur.
Nakliye sigortasından sonra yangın sigortası önem kazanmıştır. Yangın
sigortasına karşı ilgi 13.000’den fazla evin harap olduğu 1666 Londra yangını
sonrasında İngiltere’de başlamıştır. İlk kez Romalılar döneminde izlerine rastlanan
hayat sigortası, günümüzdekine en yakın şekliyle 16. yüzyıldan itibaren İngiltere’de
görülmüş, 19. yüzyılda sanayileşme ve kentleşme ile birlikte gelişmiştir.
İslam dünyasında da sigorta benzeri uygulamalara rastlanmıştır. Sigorta Hz.
Muhammed döneminde “Ma’akıl” adı altında vücut bulmuştur. Hz. Ömer döneminde de
sigorta benzeri uygulamalara rastlandığı gibi daha ileriki devirlerde de İslam
toplulukları sigorta benzeri uygulamalara müracaat etmişlerdir. İslam’da sigorta
karşılıklılık esasına dayanır, tek taraflı risk esasına dayanmaz.
Osmanlı Devleti öncesinde Türk-İslam devletlerinde de sigorta uygulamalarına
müracaat edilmiştir. Anadolu Selçuklu Devleti’nde yağmaya uğrayan kervanlar
ganimetlerle tazmin ediliyordu. Esnaf loncaları bünyesinde oluşturulan orta sandıkları
129
sosyal dayanışma işlevi gören bu tarz uygulamalardandı. Osmanlı Devleti’nde halk
arasında çeşitli yardımlaşma ve sosyal dayanışma örnekleri görülse de bunlar bölgesel
kalmış ve yaygınlaşamamış örneklerdi.
Osmanlı Devleti’nde modern sigortacılık uygulamalarına 19. yüzyılda rastlanır.
Sigortacılığa zemin hazırlayan dünya ve Osmanlı ekonomisindeki değişim ve sosyal
yaşam tarzındaki dönüşüm belirleyici etkenlerdir. 1760’lardan sonra İngiltere’de
başlayan Sanayi Devrimi kısa sürede tüm kıta Avrupa’sını etkilemişti. Basit el
aletlerine dayanan üretim sistemi yerini buhar gücüyle çalışan makinelere bıraktı. Kısa
sürede sanayileşen devletler hammadde ve pazar arayışına girdiler. Bu arayış Osmanlı
Devleti’ni de etkiledi ve Osmanlı toprakları sömürgeci devletlerin paylaşım
mücadelesine sahne oldu. Özellikle Napolyon Savaşları’ndan sonra Osmanlı
Devleti’ndeki ticari dengeler değişmeye, dış ticaret artmaya başladı. Serbest ticaret
antlaşmalarının imzalanması ve buharlı gemiciliğin başlaması yaşam tarzının
değişmesine zemin hazırladı. Batı tarzı hayat ve tüketim alışkanlığı, varlıklı kesimler ve
saray üst düzey bürokrasisi arasında yaygınlaşmaya başladı. Modernite ile birlikte
Osmanlı ülkesi sigorta ile tanıştı. Dış ticaretle uğraşan kesimler nakliye sigortası
talebine başladı. 1870 Pera yangınında 500’den fazla yapının tamamen yanması, 3000
kadar ev ve işyerinin de harap olması yangın sigortasının gelişimine zemin hazırladı.
Mevcut çalışmalardan Osmanlı Devleti’ndeki ilk sigorta uygulamalarının
tespiti oldukça zordur. Genelde kabul gören kanaat, Osman Nuri Ergin’in Osmanlı
topraklarında sigorta uygulamalarının hangi tarihten itibaren uygulandığına dair kesin
bir bilginin olmadığı düşüncesidir. Ergin, bu tespitte çok ta haksız değildir. Osmanlı
sigorta piyasasının genel vaziyetine bakılırsa aynı kanaati taşımak oldukça kolay
olacaktır. Sigortacılıkla ilgili diğer çalışmalar Osmanlı sigortacılığının başlangıcı olarak
özellikle Avrupa ile olan ticari ilişkilerin geliştiği 19. yüzyılı kabul etmektedirler. 1850
tarihli Kanunname-i Ticaret’te sigortaya dair ilk düzenlemelerin yer alması bu dönemde
Osmanlı ülkesinde sigorta uygulamalarının varlığını göstermektedir.
Bu çalışmada, Osmanlı Devleti’nde sigorta şirketlerinden önce devleti temsil
eden kişilerle tüccarlar arasında sigorta anlaşmalarının yapıldığı ortaya konmuştur.
Wolfgang Müller- Wiener, Bizans’tan Osmanlı’ya İstanbul Limanı adlı çalışmasında,
130
bazı Avrupalı sigorta şirketlerinin Osmanlı topraklarında faaliyete geçerek isteyenlerin
gemilerini ve yüklerini sigortaladıklarını ifade eder ve Stamboul, 16.8.1876’dan nakille,
Caisse Maritime de Constantinople’un 1848’den beri İstanbul’da faaliyet gösteren
Neos Triton sigorta şirketinin devamı olarak” ilan edildiğini ifade eder. Sigorta
çalışmalarında Giorgio ve Roberto kardeşler tarafından 1862’de İstanbul’da kurulan
Riunione Adriatica di Sigurta (RAS), 1870 Pera yangınından sonra İstanbul’da kurulan
üç İngiliz sigorta şirketi (Sun, Northern ve North British) ve 1878’de kurulan Fransız
La Fonciere ilk sigorta şirketleri arasında zikredilmektedir. 1848 itibariyle İstanbul’da
faaliyet gösteren Neos Triton Sigorta Şirketi dışında biz, Osmanlı Arşivi belgeleri
arasında 1849 yılında Hocabey (Odessa) Sigorta Şirketi’nin, 1853 yılında da Triyeste
Sigorta Kumpanyası’nın Osmanlı topraklarında faaliyette bulunduklarını tespit ettik.
Osmanlı ülkesindeki boşluğu ve elde edilebilecek kazancı gören sigorta
şirketleri hızla Osmanlı sigorta piyasasında yerlerini aldılar. Bu sigorta şirketleri şube
açma konusunda öncelikli tercihlerini Osmanlı payitahtı İstanbul’dan yana kullandılar.
Ayrıca sigorta şirketleri şubelerini açarken liman şehirlerini, ticari hareketliliğin
yaşandığı kentleri, sigortadan daha çok ticaretle uğraşan gayrimüslim nüfus yaralandığı
için, gayrimüslim nüfusun yoğunlaştığı şehirleri tercih ettiler. Bu şehirler arasında
İstanbul’dan sonra ön plana çıkanlar İzmir, Trabzon, Selanik ve 20. yüzyıl başlarında
Konya idi. Özellikle İngiliz ve Fransız şirketlerinin etkili olduğu Osmanlı sigorta
piyasasında Almanya, Avusturya, İtalya, ABD, Rusya, Yunanistan, Bulgaristan, İsviçre
gibi birçok ülke adına faaliyet gösteren sigorta şirketleri bulunmaktaydı.
1870 Pera yangını sonrasında yangın sigortası talebine cevap vermek isteyen
çok sayıda şirket Osmanlı topraklarında faaliyete başladı. Özellikle 1890’larda da hayat
sigortası yapan şirket sayısı hızla arttı. II. Meşrutiyet döneminde Osmanlı piyasasında
milli süsü verilmiş sigorta şirketleri kuruldu. Bu şirketler genellikle yabancı sermaye ile
kurulmuş, yerli şirketler olarak görünüyordu.
Osmanlı Devleti’nde sigorta şirketleri poliçelerini kendi dillerinde
düzenliyorlardı. Osmanlı sigorta piyasasında en etkili olan ülkeler İngiltere ve Fransa
olduğu için poliçelerde daha çok İngilizce ve Fransızca dikkat çekiyordu. Sigorta
şirketleri ile müşterileri arasında düzenlenen poliçelerin aslında ciddi bir yaptırımı söz
131
konusu değildi. Müşterilerin çoğunlukla dilini anlamadığı, içeriğini bilmediği bir
poliçeye imza atmaları bu süreci kaçınılmaz kılıyordu. Herhangi bir problem
yaşandığında sigorta şirketleri Osmanlı mahkemelerini merci olarak görmüyor ya kendi
ülkelerinde ya da Avrupa’nın önemli merkezlerindeki mahkemelerde sorunların
çözülebileceğini belirtiyorlardı. Osmanlı Hükümeti’nin sigorta piyasasını düzenleme
amaçlı çalışmaları arasında 23 Mart 1916’da “Müessesat-ı Nafia ile İmtiyazlı Şirketler
Muhaberat ve Muamelatında Türkçe İstimali” hakkında düzenlenen yasa, poliçelerin
Türkçe düzenlenmesi yolundaki en önemli adım oldu. Bu yasaya uyan şirketler
faaliyetlerine devam ederken çok sayıda şirket faaliyetine son verdi.
Bir emlak ya da mal sigortalanmadan önce kıymet tespitinde bulunulur ve bu
tespit doğrultusunda müşteriden alınacak sigorta primi belirlenirdi. Osmanlı
piyasasındaki yasal boşluklar bu konuda da sigorta şirketlerinin suiistimallerini
kolaylaştırıyordu. Sigortalanacak unsurun değerinden fazla gösterilmesi sık rastlanan bir
durumdu. Sigorta şirketi değeri fazla göstererek daha fazla prim almayı böylece
kazancını artırmayı hedefliyordu. Malını yüksek fiyata sigortalatan müşteri ise hasar
durumunda sigorta şirketinden yüksek tazminat almayı amaçlıyordu. Kaza durumlarında
sigorta şirketlerinin temsilcileri kaza mahalline gelerek hasar tespiti yaparlardı. Hasar
tespitinde de suiistimaller yaşanmaktaydı. Tazminat ödemek istemeyen şirket kazada
kasıt olduğu iddiasıyla tazminatı ödemekten kaçıyordu. Sigorta şirketlerinin de bu
tespitlerde karşılaştıkları zorluklar oluyordu. Genelde Osmanlı merkez yönetiminin
sigorta şirketlerine hasar tespiti ve zarar gören malları koruma altına alma konusunda
yardımcı olduklarını elimizdeki mevcut belgelerden okuyabiliyoruz.
Çoğu yabancı olan sigorta şirketlerinin faaliyet gösterdikleri ülke topraklarında
daha geniş bir hizmet verebilmeleri, ayrıca şirket kazancını maksimum düzeye
çıkarabilmeleri için temsilci seçimi hayati önem taşımaktaydı. Osmanlı piyasasını çok
iyi bilen, uzun zamanlardır ticaretle uğraşan gayrimüslim tüccarlar sigorta şirketlerinin
Osmanlı ülkesinde tercih ettikleri temsilcileri oldular. Ancak 20. yüzyıl başları itibarıyla
Müslümanların da sigorta şirketlerinin yönetici ya da temsilciliklerine getirildiklerini
görmekteyiz.
132
Osmanlı sigorta piyasasında kıyasıya bir rekabet vardı. Denetimsiz ve kazanç
imkanları çok olan bir piyasa yabancı sigorta şirketlerini Osmanlı ülkesine çekmekteydi.
Bu sigorta şirketlerinin uyguladıkları en kolay rekabet şekli yangın sigortası primlerinde
indirime gitmekti. Ahşap binaların çok olması, kundakçılığın da sıkça karşılaşılan bir
problem oluşu şirketlerin kârlarını tehdit etse de piyasada yer edinebilmek ya da
varlığını sürdürebilmek için primlerde indirime gitmek şirketler için kaçınılmaz
oluyordu. Osmanlı sigorta piyasasında İngilizler büyük paya sahipti. 1890’larda pek çok
İngiliz sigorta şirketi Osmanlı topraklarında şubeler açmışlardı. Piyasadaki bu İngiliz
hakimiyeti mücadelenin İngiliz şirketleri ile diğer şirketler arasında geçmesine neden
oldu. 1893 yılında Osmanlı Umum Sigorta Şirketi’nin kuruluşu piyasadaki rekabeti
kızıştırdı. 1900’de İstanbul’da faaliyet gösteren sigorta şirketleri bir toplantı yaptılar ve
bazı konularda birlikte hareket etme kararı aldılar. Bir sendika kurma, ortak yangın
tarifesi uygulama, şirketlerin faaliyetlerini denetleyecek bir denetim mekanizması
oluşturma, yangınlara müdahale etme, itfaiye teşkilatını iyileştirmek için bir komisyon
kurma alınan kararlardandı. Sendikaya üye olmayan şirketlerin rekabeti makul olmayan
fiyatlarla sürdürmesi piyasayı bütünleştirme çabalarını sonuçsuz bıraktı. Bu rekabeti
İzmir’de ve diğer şehirlerde de görmek mümkündü. Yangın sigortası alanında yaşanan
bu rekabet hayat sigortası alanında da görülüyordu. Sigorta şirketleri arasındaki rekabet
ilan ve reklamlardan da okunabiliyordu. Osmanlı sigorta piyasası ancak I. Dünya Savaşı
ile bütünleşme yolunda başarılı adımlar attı. I. Dünya Savaşı Osmanlı Devleti’nin karşı
safında yer alan şirketlerin faaliyetlerini durdurmasına yol açarken, Osmanlı Devleti’nin
müttefiki olan Almanya ve Avusturya şirketlerinin sayısı ve etkinliğinin artmasında
etkili oldu.
Başbakanlık Osmanlı Arşivi belgelerinden hareketle Osmanlı sigorta piyasasını
incelemeyi amaçladığımız bu çalışmada devletin ve halkın sigortaya/sigortacılığa
bakışını ve sigorta piyasasının gelişme/gelişememesindeki etkenleri incelemek temel
amacımızdı. Bu çalışma sonucunda Osmanlı yönetiminin sigortaya/sigortacılığa olumlu
yaklaştığını tespit ettik. Yukarıda da belirttiğimiz gibi Osmanlı yönetimi mümkün
mertebe sigorta şirketlerinin işini kolaylaştırıcı bir tutum sergilemiştir. Bu tutumun
kapitülasyon anlaşmalarının etkisiyle sergilendiği düşünülse de devletin kamuya ait
binaları ve kamu mallarını sigortalatması bu düşüncemizi güçlendirmiştir. Deniz
133
fenerleri, Osman Gazi zırhlı fırkateyni, Bursa’da ipek fabrikası, Selanik ziraat aletleri
depoları, Bağdad ve Van’da depolara konulan gaz sandıkları, çeşitli bölgelere
gönderilen askeri malzemeler, Dersaadet Polis Mektebi eşyaları, Balat’ta depoya
konulan devlete ait inşaat malzemeleri, Erzurum ve Selanik’te kamu binaları Osmanlı
yönetimince sigortalattırılmıştır.
Yangınlar ve bu yangınlar karşısında alınan tedbirler sigorta piyasası açısından
son derece önemlidir. Yangınlar sigorta şirketlerinin kurulmasındaki en önemli etkenler
arasında yer alırken kasıtlı yangınlar sigorta piyasasının kârlılığını azaltan bir durum
olduğu gibi zayıf şirketlerin varlığını korumasını zorlaştırmıştır. 1870 Pera yangını
sonrasında tazminat ödeyen sigorta şirketleri Dahiliye Nazırı’ndan İstanbul’da etkili bir
itfaiye teşkilatı istediler. Bunun üzerine itfaiye teşkilatını modernize etme amacıyla
Macaristan’dan Kont Szechenyi adında bir subay getirildi. 1875’te organizasyonu
tamamlanan itfaiye tugayı, 1876’da Harbiye Nazırı emri altında Pera ve Galata’da
hizmete başladı. Bu itfaiye tugayı çok sayıda yangının söndürülmesinde başarılı oldu.
Sigorta şirketleri de yangına karşı etkili bir mücadele gerçekleştirmek için kendi
aralarında bazı adımlar attılar. Osmanlı yönetimi 1907’de ahşap yasağı getirdi.
İstanbul’un yangın yeri haritalarının hazırlanması da bir başka tedbir olarak ortaya
kondu. Sigortalanacak mülkün etrafında yangın risklerini arttıran etkenlerin tespiti,
alınacak önlemler ve yapılacak müdahale açısından önemliydi. 1890’lı yıllarda yapılan,
Galata ve Pera çevresini kapsayan haritaların ardından Goad haritaları ve Jacgues
Pervititch’e yaptırılan haritalar İstanbul’un sigorta haritaları arasında yerini aldı.
Suiistimaller, Osmanlı sigorta piyasasının gelişimini olumsuz etkilemiş, halkın
sigortacılığa güvenini sarsmıştır. Osmanlı yönetimine gerek halktan gerek
yöneticilerden sigorta şirketlerinin taht-ı inzibata alınması konusunda talepler geliyordu.
Osmanlı sigorta piyasasında suiistimaller tek taraflı değildi. Sigorta şirketinden tazminat
almak için kasıtlı yangın çıkartanlara rastlandığı gibi, sigorta şirketleri adına faaliyet
gösteren kişiler de kasıtlı yangınlar çıkarmışlardır. Sigorta şirketlerinin temsilcileri ile
kasden yangın çıkarmakla yüksek bedel almak isteyen şahısların birleşip acenteden
aldıkları miktarı aralarında paylaşmalarına yangın davalarında sıkça rastlanıyordu.
Normal çıkan yangınlarda kasıt arayan ve taahhüdünü yerine getirmeyen şirketler halkı
134
zor durumda bırakıyordu. Sadece yangın alanında değil nakliye alanında da suiistimaller
görülüyordu. Hayali yabancı şirketin şubesi ya da acentesi olarak faaliyet göstererek
halkı dolandırıp ortadan kaybolan şirketlere de rastlanıyordu.
Sigorta şirketleri adına hareket ederek halktan para toplayanlar, halkı aldatanlar
da oluyordu. Bir dönem sigorta şirketinin elemanı olarak çalışan ancak daha sonra
şirketle alakası kalmadığı halde şirket hesabına halkı aldatanlara da rastlanıyordu.
Yangınlardan sonra görülen hırsızlıklar da hem sigortalıyı hem de sigorta şirketlerini
zor durumda bırakan durumlardandı. Yangını fırsat bilen hırsızlar yanan hanelerden
eşya çalıyorlardı. Bazı sigorta şirketlerinin de siyasi maksat takip ettiği düşüncesiyle
Osmanlı topraklarında faaliyet göstermelerini engelleme yolunda yönetimin tedbir
aldığı görülüyordu.
Tüm bu olumsuzluklar, suiistimaller ve karşılıklı güvensizliğe çözüm bulmak
isteyen Osmanlı yönetimi sigorta piyasasını düzenleme amacıyla girişimlerde bulundu.
Sigortaya dair ilk hükümler 1850 tarihli Kanunname-i Ticaret’te, deniz sigortasına dair
ilk hükümler ise 1863 tarihli Ticaret-i Bahriye Kanunu’nun 11. faslında yer almıştı. 6
Aralık 1887’de Memalik-i Ecnebiyede Teşekkül Eden Anonim Şirketlerin Memalik-i
Devlet-i Aliye’de İcra-yı Muamelat İçin Küşad veyahut Tayin Edecekleri Acenteler
hakkında nizamname hazırlandı. 1887 nizamnamesiyle amacına ulaşamayan Osmanlı
yönetimi 1906 yılında yeni bir düzenleme için kolları sıvadı ve Memalik-i Mahrusa-i
Şahanede İfa-yı Muamele Etmekte Olan Ecnebi Anonim Şirketleriyle Sigorta
Kumpanyaları hakkında nizamname hazırlandı. Osmanlı Devleti’nin hazırladığı bu
nizamnamelere sefaretler kapitülasyon antlaşmalarını bahane göstererek itiraz ettiler ve
sigorta şirketleri de bu düzenlemelere riayet etmediler. Osmanlı yönetimi sigorta
şirketleri üzerinde herhangi bir yaptırım uygulayamıyordu. İlk iki nizamnameye oldukça
yakın hükümler içeren bir nizamname de 1914’te hazırlandı. 1914’teki bu düzenleme
Ecnebi Anonim ve Sermayesi Eshama Münkasım Şirketler ile Ecnebi Sigorta Şirketleri
Hakkında Kanun-ı Muvakkat adını taşımaktaydı. I. Dünya Savaşı sırasında Osmanlı
yönetimi yabancılara tanınan ayrıcalıkları kaldırdı, sefaretler bu duruma itiraz etseler de
savaş ortamı İttihat Terakki yönetiminin fiili durumu yaratmalarını kolaylaştırdı.
135
Osmanlı sigortacılığı konusunda sınırlı sayıdaki çalışmanın da vurguladığı gibi
Osmanlı ülkesinde sigortacılık sağlıklı bir zeminde gelişemedi. Toplumun farklı
kesimlerine hitap edip ihtiyaçlarına cevap veremeyen sigortacılık geniş bir uygulama
alanı bulamayan bir uğraş olarak kaldı. Toplumun çeşitli kesimlerinin sigortaya ilgi
göstermemesinde birçok etken vardı. Türklerin ticarete ilgilerinin azlığı, ticarete ilgi
duyulan sonraki dönemlerde yabancılara tanınan ayrıcalıklar ve vergi muafiyetlerinden
yararlanamamaları, Osmanlı Devleti’nin modern bir ticaret devleti olmaması, toplum
içerisinde güçlü bir tüccar sınıfının yer almaması, sigortanın caiz görülmemesi ve halkın
dini kaygıları önemli etkenlerdi.
Sigorta şirketlerinin Osmanlı piyasasındaki denetimsizliği suiistimal etmeleri
halkın güvenini sarsan ve uzun vadede sigortacılığın gelişimini engelleyen temel
sebeplerdendir. Suiistimallerle halkı iğfal eden şirketlerin kısa vadede kâr amacıyla
hareket etmesi, piyasada ciddi çalışarak kalıcı olmayı amaçlayan şirketlere de zarar
vermiştir. Sigorta şirketleri arasında mesleki dayanışmanın olmaması ve piyasayı
bütünleştirme çabalarının sonuçsuz kalması sigorta piyasasındaki olumsuzlukları
arttırmıştır. Sermaye birikimindeki yetersizlik de Osmanlı Devleti’nde sigortacılığı
geciktirmiştir.
Osmanlı Devleti’nde yönetimi temsil eden kesimler arasında sigortaya farklı
bakışlar yer alsa da genel olarak Osmanlı yönetiminin sigortaya olumlu baktığını
söyleyebiliriz. Devlet mallarının ve kamu binalarının sigortalanması ile Osmanlı Devleti
bizzat sigortacılığa müracaat etmiştir.
Halkın sigortacılığa bakışını tek cümle ile özetlemek mümkün
görünmemektedir. Osmanlı ülkesinde sigortacılığın en geniş bir şekilde hitap ettiği
kesim gayrimüslim vatandaşlardır. Müslüman ahali dini kaygılarla sigortacılığa
mesafeli kalmıştır. Şeyhülislamlığın sigortaya dair fetvasında, akdin merkezi yurt
dışında olan bir şirketle yapılması ve kaza halinde şirketin tazminatı rızasıyla vermesi
şartlarına bağlanması ve sigortanın genelde kumarla kıyaslanması sigortaya bakışı daha
da şüpheli kılmıştır. Müslümanların gayrimüslimlere kıyasla alım gücünün düşük
olması da sigortanın Müslümanlara hitap edememesinde etkilidir. Müslüman ahalinin
yangınlara karşı can ve mallarını koruma metotları Mecelle-i Umur-u Belediye’de çok
136
sayıda örnekle açıklanmıştır. Bu örnekler bize Müslüman ahali içerisinde büyük bir
kesimin yanlış bir tevekkül anlayışı içinde olduklarını göstermektedir. Bu durum
Osmanlı Devleti’ndeki Müslüman tebaanın hiçbir şekilde sigortaya müracaat etmediği
anlamına gelmemelidir. Müslümanlar arasında sigortaya müracaat ederek emlak ve
eşyalarını sigortalatanların olduğuna dair elimizde örnekler mevcuttur. Bu kişiler daha
çok yönetici kesimden ve alım gücü nispeten iyi olan kimseler olarak görünmektedirler.
Müslümanların sigorta yaptırdığına dair bu az sayıdaki belge yaşanan sorunlar üzerine
yazışmalar arasına girmiştir. Bu durum bize sigortaya müracaat eden Müslüman
sayısının daha fazla olma ihtimalini düşündürmektedir. Bunu daha net görebilmek için
sigorta şirketlerinin arşivlerini incelemek faydalı olacaktır.
Osmanlı döneminde sigorta yerli sermayenin ilgilendiği bir alan olamadı. II.
Meşrutiyet döneminde kurulan yerli gibi görünen şirketler yabancı sermayeye
dayanıyordu. Yerli ve yabancı sermayenin ortak olduğu bazı sigorta şirketleri de vardı.
Sigortacılık, Cumhuriyet sonrasında da beklenen gelişmeyi sağlayamamıştır. 1944’te
yayınlanan İktisadi Yürüyüş Sigortacılık Özel Sayısı’nda yer alan ve çoğu sigortacılar
tarafından kaleme alınan yazılarda, sigortanın tanımlarında “insan buluşlarının en
güzellerinden biri olan sigorta” vb. ifadeler kullanılması sigortaya rağbeti arttırmak ve
bakışı değiştirmek amacı taşıdığını düşündürmektedir. Sigortacılık ancak 1980’lerin
başından itibaren ekonomik politikalardaki değişime paralel olarak çeşitli sınai ve ticari
işletmeler arasında yer almaya başlamıştır.
Literatürün son derece sınırlı olduğu Osmanlı sigortacılığı alanında basın
taraması ve sigorta şirketlerinin arşivlerini incelemek çok daha geniş bilgiler sunacaktır.
Sigortacılık iktisat tarihçileri, sosyal bilimciler, din bilimi açısından incelenmeyi
bekleyen bakir bir alan olarak durmaktadır. Bu çalışma farklı ve yeni incelemeler
açısından bir alt yapı oluşturma belki de arşiv belgelerine dayanılarak Osmanlı
sigortacılığını tanıma yolunda atılan bir adım olarak görülmelidir.
137
EKLER
138
EK I.
Zahire Nazırı Hacı Veli Ağa ile Dersaadet'de mukîm Fransa tüccârından
Balzak nâm tâcirin beynlerinde karargîr olan mukâvele zîrde âtî vech ve mevâd üzere
senede rabt olunmuşdur.
Evvelâ: Devlet-i Aliyye cânibinden İskenderun veyahud ol sâhilde duhûlü eshel
ve âsân olarak irâde buyurulan sâir iskelelere şimdilik gönderilecek ma‘lûmü'l-mikdâr
zehâyiri ya‘ni elli bin keyl hınta ve yüz bin keyl şair ve on bin kantar peksimâdı âminen
ve sâlimen mahall-i maksûda îsâl etmeğe mersûm Balzak ta‘ahhüd eder.
Sâniyen: Zehâyir-i mezkûrenin nakli maddesinde ba‘zı muhatarât-ı
ihtiyâtiyyeden masûn bulunmak için taraf-ı Devlet-i Aliyyeden mersûm Balzak
bazargâna hıntanın beher keyline doksan para navl ve zîrde takdîr olunan fiyatdan
yüzde on hesâbıyla altmış para sigorta ve şairin kilesine kezâlik doksan para navl ve
hesâb-ı mezbûre üzere otuz para sigorta ve peksimâdın kantarı beş kile hınta i‘tibârıyla
beher kantar peksimad için dört yüz elli para navl ve iki yüz para sigorta verilmesi
kararlaşdırılmış olmağla beher sefîne tahmîl olundukça sigorta-i mezkûreye peşînen
i‘tâ olunmak ve zehâyir-i mezkûre mashûben bi's-selâme mahall-i maksûda aynen ve
tamâmen teslîm birle makbûz senedi Dersaadet'e vürûd ederek takdîm kılındıkça bâkî
kalan navulları dahi edâ kılınmak ve bazergân-ı mersûm bundan mâ‘adâ bir gûne
masârıfât iddiâ eylememek.
Sâlisen: Mersûm Balzak bazargân sefîneler hamûlelerini vukû‘u muhtemel
olan deniz ve düşman muhâtarâtından te’mîn idüb ya‘ni sefînelerden biri maazallâhu
te‘âlâ fırtınaya tutularak kazâzede olup veyahut Mısır gemileri tarafından ahz ve zabt
kılınır ise hamûlesi bahâsının ber-vech-i peşîn bilâ su‘ûbetin tamâmen te’diyesine ya‘ni
hıntanın beher keylini on beşer kuruşdan ve şairin kilesini yedişer buçuk kuruşdan ve
peksimadın beher kantarını ellişer kuruşdan olmak üzere bi't-tamam edâ edeceğine
mersûm Balzak taahhüd eder. Ve mersûmkendisini marrü'z-zikr hamûleleri sigorta edici
olduğunu ve sened-i mu‘tebereye rabt kılındığını i‘lân ve beyân eylediğine mebnî el-ân
139
malik olduğu ve bundan böyle mâlik olacağı emvâl ve eşyâsıyla Devlet-i Aliyye'yi te'mîn
etmek.
Râbian: Sefînelere tahmîl olunan ecnâs zehâyir yangın olubda fenâ-pezîr olur
ise bu bâbda mersûm Balzak bazargân kat‘an mes’ûl olmamak.
Hâmisen: İskenderun Körfezi Mısır gemileri tarafından muhâsara olunmuş
bulunduğu takdîrde mersûm Balzak gönderdiği sefîneleri Tarsus veya Silifke veya
Gilindire veya Anamur veya Alaiye encâm-kâr Antalya veyahud İskenderun ile Antalya
beyninde kâin sâir iskelelerden birisine ya‘ni düşman tarafından muhâlefet bulub
girildikçe İskenderun ile Antalya beyninde muhâtaradan sâlim olarak en yakın
yanaşabileceği iskelelerden birine yanaşub hamulesini Devlet-i Aliyye memurlarına
teslim etmeğe mezun olmak.
Sâdisen: Marrü'z-zikr sefîneler ber vech-i bâlâ İskenderun veyahud sair
iskelelerden birisine âminen ve sâlimen vâsıl olduğu ânda mersûm Balzak'ın ol tarafda
olan adamları vâsıtalarıyla zehâyir-i mezkûre Devlet-i Aliyye memurlarına bilâ te’hîr
teslîm olunub yedlerinden cins ve mikdârı ve târîhi tasrîhiyyle nüsha-i evvel ve sânî
olmak üzere iki kıta memhûr makbûz senedleri alınıb bir kıtası sefîne kapudânının
yedine ve diğeri dahi Balzak'ın adamlarına i‘tâ kılınmak.
Sâbi‘an: Zahîre nâzırı mumaileyh ile Balzak nâm bâzergân beynlerinde
mukâvele olunan zehâyirin mikdârı iki yüz bin kileye bâliğ olmağla mikdâr-ı mezkûrdan
sefînelere tahmîl olundukça ber vech-i bâlâ mukâvele olunan sigorta peşînâtı ve
zehâyirin tamâmen ve kâmilen mahall-i mersûle teslîm kılındığı haberi geldikçe kusûr
kalan navl-ı sefîneleri ağa-yı mumaileyh tarafından te’diye olunmak ve bazargân-ı
mersûm tarafından tedârik olunacak sefînelerin tahmîli husûsunda sür‘at olub ya‘ni
tahmîle lâzım gelen vakitden ziyade bilâ-sebeb te’hîr olunmamak üzere senede rabt
olunmuşdur. BOA, HAT. 360/20068-A. 1248 Z. 29. Bu sigorta sözleşmesi uygun
görülmüş ve senete bağlanması gerektiği yazışma ile bildirilmiştir. BOA, HAT.
360/20068-B. 1248 Z 29.
140
EK II.
Rusya Devleti Murahhası Orta Elçisi Davidof’un takrîridir.
Hocabey Sigorta Kumpanyasının bu tarafda bulunan vekili Rusya tebaasından Atnas
Espandoli nâm tâcir bu defa kokoroz ile mahmûl olub hamûlesi Hocabey'de sigortaya
rabt olunmuş Kaliyethi ta‘bîr olunur Yunan bayrağı altında bir kıta tüccâr sefînesi
Amasra ve Bartın limanlarında lenger-endâz ikâmet üzere iken hamûlesinin külliyetlü
bir mikdârı deryâya endaht olmuş olduğunu istihbâr eylediğinden bâkî kalan hamûlenin
tahkîk ve te’mîniyle derdest kılınması zımnında ol tarafa Nikola Orfano Yolo nâm bir
nefer adamını serîan irsâl edecek olmağla merkûmun memur olduğu işin tesviyesi
husûsunda memurîn-i belde tarafından himâyet-i lâzıme ve muâvenet-i kâmile icrâsına
himmet eylemeleri bâbında lâzım gelenlere hitâben bir kıta mektûb-ı sâmînin ısdâr ve
i‘tâsını elçi-i mumaileyh iltimâs ve takrîr eder. Fî 8 Ra sene [12]65 Mucebince
Emirname-i Sâmî BOA, A.DVN.DVE.(1), 14/20, 8 Rebiülevvel 1265-1 Şubat 1849.
Kastamonu Vilayeti’ne; Hocabey'de sigortaya rabtla kokoroz tahmîl olunub Yunan
bayrağı altında bulunan Kaliyehti ta‘bîr olunur bir kıta ticâret sefînesi Amasra ve
Bartın limanlarında lenger-endâz olduğu halde hamulesinin bir mikdârı deryâya atılmış
olduğunu Hocabey Sigorta Kumpanyasının Dersaadet'de bulunan vekîli bi'l-istihbâr
bunun tahkîkiyle kusûr kalan hamûlenin derdest olunması zımnında Orfano Yolo'yu ol
tarafa i‘zâm edeceğinden bahisle merkûmun îfâ-yı memuriyeti emrinde memurîn
taraflarından muâvenet-i lâzımenin icrâsı husûsu Rusya Devleti sefâreti cânibinden bâ
takrîr ifâde ve istid‘â olunmuş olmağla merkûmun ol tarafa vusûlünde hakkında
himâyet-i lâzımenin îfâsıyla teshîl-i emr-i memûriyetinde muâvenât-ı îcâbiyenin icrâsı
husûsuna himmet buyurmaları siyâkında şukka. BOA.A.DVN.DVE(2)-14/20. 8
Rebiülevvel 1265- 1 Şubat 1849.
141
EK III.
1853 Yılında Triyeste Sigorta Kumpanyası’nın Osmanlı Topraklarında Faaliyet
Gösterdiğine Dair
“Rusya iskelelerinden hınta tahmîl idüb Avusturya Devleti bayrağıyla yine Devlet-i
müşârünileyhâ tebaasından Moriçiç nâm kapudânın râkib olduğu Albasandro tesmiye
olunan bir kıta Beriganti? bu def‘a Bahr-i siyâhda vâki‘ Karaburun'da şiddet-i
fırtınadan dolayı karaya düşmüş olduğundan Triyeste Sigorta Kumpanyalarını zarar ve
ziyândan vikâyeten gerek sefîne-i mezkûreyi ve gerek hamûlesini mümkün mertebe
kurtarmak zımnında zikr olunan kumpanyaların bu tarafda bulunan acentesi tarafından
Conropa Garsiya nâm kimesne ol tarafa gönderileceğinden Karaburun memuru ve
zâbıtânları tarafından mersûm Garsiya hakkında bu bâbda lâzım gelecek muâvenet
birle harekât-ı teshîliye icrâ olunmasını hâvî bir kıta emirnâme-i sâmîlerinin serî‘an
ısdârı Devlet-i müşârunileyhâ sefîri senâverleri iltimâs ve takrîr eder. Fî 28 R. Sene
[12]69.” BOA.HR.MKT.64/51.8 Şubat 1853.
142
EK IV.
1854 Yılında İstanbul’da Sigorta Faaliyetlerinin Gerçekleştirildiğine Dair Belge
“Tulca Meclisi tarafından i‘tâ olunub sûreti melfûf i‘lâmdan beyân olunduğu vechile
mukaddemâ Dimitri Makarino nâm kapudânın râkib olduğu bir kıta Ibrık (berik ?)
sefinesi Tulca tarafında kazâzede olarak mahmûl olduğu eşyâ ve emtia-i ma‘lûme Tulca
Kaymakamı ma‘rifetiyle müzâyede ve furuht etdirilip esmân-ı hâsılası olan yirmi sekiz
bin guruş kaymakam-ı mumaileyh nezdinde hıfz olunmuş ve sefîne-i mezbûre ise bu
tarafda mukîm Yunan Devleti tebaasından Diyanamano nâm müste’menin sigortasına
sigortalı olub şu akçenin mersûma verilmesi lâzım geleceğinden meblağ-ı mezbur
müste’men-i mersûmun Tulca'da bulunan vekîli Yanko Apsomolu'ya teslîm ve i‘tâ
olunması bâbında Tulca Kaymakamı'na hitâben bir kıta emirnâme-i sâmînin ısdâr ve
i‘tâ buyurulması mercû ve mültemesdir. Melfûf i‘lâm mûcebince isti‘lâm-ı hâli âmir
emirnâme.” BOA, HR. MKT. 69/94. 2 Rebiülahir 1270/2 Ocak 1854.
143
Sıra Numarası
Esâmî-i Sigorta Mahall-i ikâmeti
Dersaadet'de bulunan şubeleri Direktörlerinin esâmîsi
Muâmelâtı Cins-i sermâyesi
Mikdâr-ı sermâye
Lira-yı Osmânî Alınacak pul resmi
Kuruş
1 Ankar Dina Tünel meydanında Sarraf oğlu Hanında bulunduğu
Bontil Leonel Hayat için Frank 81714956 3552820 1776 40
2 La Viner de Famil Lyon Bahçekepısında Taş Hanında kırk numaralı odadadır
Bedros Anbarcıyan Keza Bu dahi 50000000 2173912 1087
3 Bavlar İsviçre Galata'da İbret Hanında idüğü Rodolfa Sipez Nakliyat Bu dahi 5000000 217390 108 70 4 City London Londra Galata'da Medrese sokağında on
munalı mağazada Edvar Alan Harik ve
nakliyat Lira-yı İngiliz
2000000 1326085 1044
5 Company de Asurance
Mannheim Galata'da Mehmed Ali Paşa Hanında ikinci numara odada
Tülbendçiyan Nakliyat Frank 15000000 450000 226
5 " " " " Harik " 30500000 434780 638 6 Germania Asnatiyen Galata'da Karantina sokağında 9
Numaralı mağazadadır Albenek? Hayat için Mark 9000000 150000 225
7 Alvatia Alvatia Galata'da İbret hanında olduğu Rodofo Sipez Harik ve nakliyat
Frank 100000000 3719347 217
8 Lloid Alaman Berlin Galata'da Karantina sokağında 9 Numaralı mağazada
Hırman Helnik Nakliyat Mark 3000000 521764 75
9 Asurance Corporation
Londra Glata'da Manuk oğlu hanında olduğu Toz Maltas Harik hayat nakliyat
İngiliz lirası 3421615 1456495 1759
10 Maritime Londra Galata'da Komisyon Hanında olduğu Karnik Serupyan Nakliyat Bu dahi 5000000 3130584 268 80 11 National Bükreş Galata'da Yusuf İzzettin Efendi'nin
hanında olduğu Uzun Paraport Harik Frank 3350000 16696448 727 25
12 Nort Alberinc Londra Galata'da Komisyon hanında 77 numaralı odadadır
Karnik Serupyan Harik ve nakliyat
İngiliz lirası 3000000 2087056 1566
144
13 Pheniks (...) Galata'da Mehmed Ali Paşa hanında olduğu
Filoranidi Harik " 16000000 3000000 4176
14 Koen Londra Dersaadet'de Vitali hanında olduğu Vitali Harik " 4000000 1326085 1044 15 Trans Atlantik Hamburg Galata'da Karantina sokağında 9
numaralı mağazada Herman Helnik Harik Mark 6000000 150
16 Union Mannheim Galata'da Mehmed Ali Paşa hanında iki numaralı odada
Tülbentçiyan Nakliyat Frank 30500000 664
17 Agente Mannheim Galata'da Yusuf İzzettin Efendi hanındadır.
Uzun Rayaport Harik
18 Commercial Union Londra Galata'da Medrese sokağında on dört numaralı
Kallikton Bu dahi
19 La Confianis Londra Galata'da Sıvacı oğlu hanında bulunduğu
Ağustino Goat Bu dahi
20 Dacia Romanya Galata'da Hastahâne hanında 32-33 numaralı odada
Simon Rink Bu dahi.
21 La Consires Romanya Galata'da Hallaçyan hanında 6, 9 numaralı odada
Silvanyn Mila? Harik ve nakliyat
22 Frankfurt Frankfurt Dersaadet'de Çinili Hanında 10 numaralı odada
Haymi Glont Bu dahi
23 Franko Onfi Davas Peşte Galata'da Yusuf İzzettin Efendi hanında olduğu
Uzun Rapaport Bu dahi
24 Emiryal Peşte Galata'da Medrese sokağında olduğu Galıfton Bu dahi 25 Lyon Liyon Galata'da Ömer sokağında 18
numaralı mağazada Mart Amadoris Bu dahi
145
26 Martin Kandanalas Liyon Galata'da Çömlekçi sokağında 14 numaralı odadadır.
Rupen ve şeriki Bu dahi
27
National Astatin Galata'da Hastahâne hanında 32-33 numaralı mağazada
Simon Riyonin Bu dahi
28 Noviyork " Galata'da Galavani hanında 4 numaralı odadadır.
Askabat Bu dahi
29 Pheniks " Galata'da Kabayi hanında 5 ve 6 numaralı odadadır.
Can Gayon Bu dahi
30 Pheniks Autrichien Viyana Galata'da Yusuf İzzettin Efendi hanında olduğu
Uzun Rapaport Bu dahi
31 Ralianis Viyana Dersaadet'de Vitali hanında olduğu Vitali Bu dahi 32 Rhenenia Köln
(Kolonya) Dersaadet'de Rahvan hanında 5 numaralı odada
Kertes Bu dahi
33 Rovalyal Köln Galata'da Millet hanında 34, 35, 36 numaralı mahalde
La Fonten Hayat ve harik
34 Rovalyal Belge Belçika Galata'da Galavani hannıda 3 numaralı mağazadır
Franklı Mardiris Hayat
35 Ton Belçika Galata'da Terilyan hannıda 3 numaralı mağazadır
Hanson Hayat
36 Viyenovas Viyana Galata'da Subut sokağında olduğu Viktorlin Hayat 40281792 15752 15
146
EK VI.
Le de Sur Sigorta Şirketi’nin Kuruluşuna Dair
Her nev‘ muhâtarât-ı bahriyeye karşı sigorta muâmelâtını icrâ etmek için "Le de Sur"
unvânıyla Sakız cezîresinde teşekkül eden Osmanlı Anonim Sigorta Şirketi hakkında
tanzîm ve li-ecli't-tasdîk şirket-i mezkûre Meclis-i İdâresinin vekilleri Yorgaki
Apostolidi ve Mihalaki (...) tarafından i‘tâ olunan nizamnâme lâyihasının Ticâret
İdâresiyle Encümen-i nezâretçe tedkîk olunarak esâsen anonim şirketleri hakkındaki
matbû‘ nizâmnâmenin numûnesine muvâfık olduğu gibi icrâ edilen ta‘dîlât dahi şirket-i
mezkûrenin idâre-i dâhiliyesine müteferru‘ olup kavânîn ve nizâmât-ı umûmiyeye
mugâyir ciheti olmadığı anlaşıldığından icrâ-yı îcâbına dair Ticaret ve Nafia
Nezâreti'nden takdîm olunup Şura-yı Devlet'e havâle buyurulan tezkire melfûf
nizâmnâme lâyihasıyla berâber Tanzîmât Dairesi'nde kırâet olundu. Îcâbı lede'l-
müzakere mebhûsün-anh olan şirket maksad-ı mu‘ayyen üzere teşkîl olunacağı ve bir
gûne imtiyâz tahtında bulunmayacağı cihetle bunun teşkîlinde esâsen mahzûr
bulunmadığı gibi zikr olunan nizâmnâme lâyihası da usûl ve emsâline ve îcâb-ı
maslahata tevfîkan tanzîm edilmiş olduğundan yolunda görülüp eğerki bir re’y
tarafından bu misillü şirketlere umûmun rağbet ve i‘timâdı iktidâr-ı mâlîleriyle
mütenâsib olacağından ve bunların şundan bundan alacakları bedelât-ı te’mînâtiyenin
karşılığı dahi onunla te’mîn edilmiş olduğundan sigorta şirketlerinin sâir şirketlerden
farklı tutulmayarak lâyiha-i mezkûrede muharrer olduğu vechile mezkûr şirketin
sermâye-i i‘tibârîsinin yüzde onuyla iktifâ olunmayıp lâ akl sülüsânı tedârik edildikden
sonra muâmelâta mübâşeret etmesi ve mezkûr şirketin der‘uhde edeceği ta‘ahhüdât ve
muhâtarâta nazaran temettü‘âtından her sene tevkîf edilecek ihtiyât akçesinin dahi
yüzde ondan yirmiye iblâğ edilmesi lâzım geleceği dermeyân olunmuş ise de zikr olunan
şirketin sermâyesi yirmi iki bin beş yüz ve bunun öşrü iki bin iki yüz elli Osmanlı
altınından ibâret olmağla böyle cüz’î bir şeyle taahhüdât-ı azîmeye girişemeyerek
muâmelâtı sefâyin-i mahalliyenin sigortasına münhasır kalacağı tabî‘î bulunduğu
misillü muâmelâta mübâşeretini müte‘âkip bedelât-ı te’mîniyye ahzına başlayacağı ve
şirketin mu‘âmelâtı tevessü‘ etdikçe sermâyeye mahsûben hissedârândan akçe alacağı
cihetlerle şimdilik sermâye-i i‘tibârîsinden ta‘yîn olunan yüzde on ile senevî tevkîf
olunacak yüzde on ihtiyât akçesinin tezyîdine lüzûm görülemediğine binâen lâyıha-i
147
mezkûre ekseriyetle tasdîk olunarak nüsha-i mübeyyizesi leffen takdîm kılınmış olmağla
bi'l-istîzân irâde-i seniyye-i hazret-i pâdişâhî müteallik ve şeref-sudûr buyurulduğu
takdîrde Dîvân-ı Hümâyûn Kalemi'nden bir kıt‘a fermân-ı âlîsinin ısdârıyla emsâli
misillü îfâ-yı muktezâsı için mezkûr nizâmnâme ile berâber nezâret-i müşârünileyhâya
irsâl buyurulması bâbında emr ü fermân hazret-i men-lehü'l-emrindir.
BOA, YA.RES.53/35. 16 Kanun-ı Sâni 1306-28 Ocak 1891.
148
EK VII.
İhtiyât-ı Milli Hayat Sigorta Osmanlı Anonim Şirketi'nin Kuruluşuna Dair
İhtiyât-ı Milli Hayat Sigorta Osmanlı Anonim Şirketi'nin hükûmetçe musaddak olup
olmadığının Haleb Vilâyet-i aliyyesinden istifsâr kılınmakda olduğundan bahisle
keyfiyetin inbâsını müş‘ir İdâre-i Umûmiye-i Dâhiliye Müdüriyeti'nden yazılan 6 Mart
sene 330 tarihli ve seksen sekiz bin sekiz yüz yetmiş yedi umûmî ve beş husûsî numaralı
tezkire-i aliyyelerine cevâbdır. Şirket-i mezkûrenin nizamnâme-i dâhilîsi irâde-i
seniyye-i hazret-i pâdişâhîye iktirân eylemiş ve nizâmnâme-i mezbûrun altıncı maddesi
mûcebince on beş bin liradan ibâret olan sermâyesinin tamâmı imzâ ve yüzde onu
te’diye ve nısfı dahi İ‘tibâr-ı Milli Bankası'na tevdî‘ edildiği ve ol bâbda ibrâz olunan
vesâik-i resmiye ile sâbit olmasına mebnî 2 Şubat sene [1]327 tarihinde sûret-i kat‘iyye
ve resmiyede teşekkülü tasdîk kılınmış ve ancak şirket nâmına icrâ-yı muâmele için
İpokrat Molfes Efendi nâmında birinin Ankara'da öteye beriye mürâcaat etdiği cânib-i
vilâyetden iş‘âr olunması üzerine lede't-tedkîk merkûmun şirketle hiçbir alâkası
kalmadığı ve para tahsîline me’zûn olmadığı anlaşılmış olmakla vilâyet-i
müşârunileyhâya ol vechile teblîğ-i keyfiyet buyurulması menût-ı himemm-i aliyye-i
nezaret-penâhîleridir. Ol bâbda emr ü fermân hazret-i men lehü'l-emrindir. BOA,
DH.İD.107/74. 26 Rebiülahir 1332/24 Mart 1914.
149
EK VIII.
Milli Sigorta Anonim Şirket-i Umûmiyesi’nin Kuruluşuna Dair
Şurâ-yı Devlet Mâliye ve Nâfia Dairesi'nden tanzîm ve melfûfu ile Meclis-i
âcizânemizde mütâlaa olunan mazbatada beyân olunduğu vechile [1] merkezi
Dersaadet'de olarak bi'l-umûm Sigorta muâmelâtı icrâ etmek üzere doksan dokuz sene
müddet ve üç yüz bin Osmanlı lirası sermâye ve "Milli Sigorta Anonim Şirket-i
Umûmiyesi" nâmı ile bir şirket [2] (teşkîli için 3) teşkîline ruhsat i‘tâsı [3] Osmanlı
Sigorta Müdür-i sâbıkı İngiltere Devleti tebaasından Mösyö Tomas Maltas[4] ve
rufekâsı tarafından istid‘â olunmuş ve şirketin nizâmnâme-i dâhilîsi münderecâtı
münâsib ve Şurâ-yı Devletçe icrâ kılınan tashîhât ve ta‘dîlât îcâb-ı hâle muvâfık
bulunmuş olduğundan şirket-i mezkûrenin teşkîli zımnında muâmele-i lâzımenin îfâsı
husûsunun Ticâret ve Ziraat Nezâreti'ne teblîği bi't-tezekkür mezkûr mazbata melfûfu ve
bu bâbda kaleme alınan irâde-i seniyye lâyihası ile arz ve takdîm kılınmağla kâtıbe-i
ahvâlde… ile rüfekâsına Meclis-i Vükelâ karârı ile ruhsat verilmişdir. Bu irâde-i
seniyye'nin icrâsına Ticâret ve Ziraat nâzırı me’mûrdur. Fî 21 Rebî‘u'l-âhir sene [1]332
– fî 6 Mart sene [1]330. BOA, MV. 234/29.19 Mart 1914. “Milli Sigorta Anonim.
Şirketi teşkili için Islahat-ı Maliye azasından Ata Bey ile Mösyö T. J. Manas’ın
istidasına cevap;Müsted’înin devlet memuru olmasından kendi namına şirket açmaları
uygun görülmediğinin müsted’ilere bildirilmesi hususu Ticaret ve Ziraat Nezaret’ine
bildirilmesi tezekkür kılındı.” BOA, MV.185/6 19 Kanun-u Sâni 1329-1 Şubat 1914.
150
EK IX.
Türkiye Milli Sigorta Şirketi’nin Kuruluşuna Dair
“7 Ağustos sene [1]333 tarihli mazbatada beyân olunduğu vech ile [5] merkezi
Dersaadet'de olarak Hayat ve harîk ve nakliyat üzerine sigorta muâmelâtında
bulunmak ve diğer sigorta ve (....) husûsâtını icrâ etmek üzere yetmiş beş sene müddet
ve yüz yetmiş altı bin Osmanlı lirası sermâye ile "Türkiye Milli Sigorta Şirketi" ünvânı
altında [6] teşkîline ruhsat i‘tâsı Ahmed Midhat ve Hamid Beyler tarafından istid‘â
kılınan şirketin nizâmnâme-i dâhilî lâyihasınca icrâ kılınan ta‘dîlât ve tashîhât muvâfık
görünmüş olduğundan şirket-i mezkûrenin teşkîline âid muâmelenin îfâsı husûsunun
Ticâret ve Zirâat Nezâretine havâlesi… Ahmed Midhat ve Hamid beyler tarafından bir
şirket teşkîline Şurâ-yı Devlet ve Meclis-i Vükelâ karârları ile ruhsat verilmişdir”
BOA, MV. 247/82. 8 Ağustos 1333-8 Ağustos 1917.
151
EK X.
İttihâd-ı Milli Osmanlı Sigorta Şirketi’nin Kuruluşuna Dair
3 Nisan sene [1]334 tarih ve 146 numaralı mazbatada ityân kılındığı üzere [1] merkezi
Dersaadet’de olarak gerek Memâlik-i Osmaniye’nin her tarafında gerek memâlik-i
ecnebiyede ale’l-umûm sigorta ve mükerrer sigorta muâmelâtı yapmak ve nizâmnâme-i
dâhilîsinin birinci maddesinde mezkûr sigorta şuûbâtı ile iştigâl etmek üzere doksan
dokuz sene müddet ve yüz elli bin lira sermâye ile “İttihâd-ı Milli Osmanlı Sigorta
Şirketi” nâmı altında Halep vâlî-i Sâbıkı Celal ve Maarif Nazır-ı Sâbıkı ve Kastamonu
Meb‘ûsu Şükrü beyler tarafından [2] istid‘a kılınan şirket nizâmnâme-i dâhilî lâyihası
münderecâtı münâsib ve Şûrâ-yı müşârunileyhâca icra edilen ta‘dîlât ve tashîhât
muvâfık göründüğünden şirket-i mezkûrenin teşkîline âid muâmelenin îfâsı husûsunun
ticâret ve zirâat nezâretine havâlesi bi’t-tezekkür sâlifü’l-beyân mazbata ve lâyiha bu
bâbda kaleme alınan irâde-i seniyye lâyihası ile leffen arz ve takdîm kılınmakla… şirket
teşkîline Şurâ-yı Devlet ve Meclis-i Vükelâ karârlarıyla ruhsat verilmişdir.Bu irâde-i
seniyyenin icrâsına Ticâret ve Zirâat nazırı me’mûrdur. 25 Cemâziye’l-âhir sene [1]336
– 7 Nisan sene [1]334
152
EK XI.
1906 Nizamnamesi’ne Sefaretlerin İtirazlarına Dair
“Sigorta muâmelesi muâmelât-ı ticâriyyeden olup hükûmetin buna her bir muâmele için
muteferrikan ayrı ayrı müdâhale etmesi gayr-ı câiz ve esâsen bunun için pek çok memur
istihdâmı lâzım oluduğu gibi belediye memuru vesâtatıyla vukû‘ bulan tahmîn bir nev‘
resmiyet iktisâb edeceğinden alâkadârın menfaatine tevâfuk etdiği takdîrde vergi ve
sâireye müteallik rüsûmun da ol mikdâr-ı muhammen üzerinden istîfâsını iddiâ
eyleyeceği ve aksi takdîrde evvelki tahmîn-i kıymetin bu def‘a bir memur-ı resmî
tarafından tekzîb edilmiş olacağı ve zâten böyle bir tahmîn-i resmî esâs kabûl edilse
gayr-ı menkûlâtın senedlerinde muharrer kıymetleri kıymet-i hâzıra-i hakîkiye olmak
îcâb edeceğinden her bir muâmele-i resmiyede onun kıymet-i hakîkiye add olunacağı
cihetle yeniden bir memur-ı resmî tarafından tahmîne hâcet kalmayacağı ve bundan
başka sigorta mukâvelesi Contratde bonne fai denilen tarafeynin ifâdât-ı sahîhasına
müstenid mukâvelâtdan olup bunun hakîkate temessük etmediği halde mukâvelenin
kânûnen hükümden sâkıt bulunduğu ve kasden harîk vukû‘u kânûn-ı cezâda musarrah
cezâlar tehdîdi altında memnû‘ ef‘âlden olup kasden îkâ‘-ı harîk edenler hakkında
ahkâm-ı cezâiyye mevcûd olduğundan ittihâz olunacak tedâbîr-i mâni‘anın sigorta
etdirenlerden ziyade sigortacılara karşı ittihâzı lâzım idüğü ve çünkü sigorta
kumpanyalarının ekser vekilleri mensûb oldukları kumpanyaların zararını ve fakat
kendi menfaat-i şahsiyelerini mûceb ahvâl ve harekâtdan ekseriyâ ictinâb etmekde
olduklarından ve ecnebî sigorta şubeleri cânib-i hükûmetden aslâ teftîş edilmeyip
tamâmen serbest bulunduklarından asıl sû-i istimâlâtın mebdei mezkûr şubeler
muâmelâtında olduğu ve binaen aleyh ecnebî Anonim şirketleri ile sigorta şubeleri
hakkında tenzîm olunup bazı cihtlerine sefârât-ı ecnebiyece itirâz olunmasından nâşî
mutarriden tatbîkine mübâşeret edilememiş olan 12 Mart sene 322 tarihli
nizamnâmenin Meclis-i Umûmî'den geçirildikden sonra tatbîka başlanıldığı halde bi'l-
cümle sû-i isti‘mâlâtın önü alınmış olacağı ve bu nizâmnâmenin temâmî-i tatbîkini
te’mîn için evvel emirde sefârât-ı ecnebiyece mu‘terizün bih olan nukkât hangileri
olduğu 27 Teşrîn-i Evvel sene 325 tarihinde Hariciye Nezâret-i Celîlesinden istifsâr
olunduğundan vürûd edecek cevâba göre nizâmnâmenin tedkîk ve ta‘dîl ve ba‘dehû
Meclis-i Umûmîye arz olunacağı beyân ve mütâlaasıyla…” BOA, DH.MUİ.35-1/57. 17
Zilkade 1327- 30 Kasım 1909.
153
EK XII.
Osmanlı Devleti’nde Deniz Fenerlerinin Sigortalanmasına Dair
“Devletlü Efendim Hazretleri; Ma‘lûm-ı âlî-i nezâret-penâhîleri buyurulduğu vechile
sevahil için i‘lâl etdirilen fenerlerin bahası kâmilen te’diye olunub fakat sigorta gibi
bazı masrafları kalmış olduğundan onun dahi tesviyesiyle keyfiyetin arz ve iş‘âr
kılınacağı evvelce takdîm kılınan ariza-i bendegânemde beyân olunmuşidi. Mösyö
Mişel'in vekili olan Mösyö Kolas ma‘rifetiyle tesviye olunmuş olan mezkûr sigorta
masrafı ve dört bin iki franga bâliğ olduğundan bu akçe dahi Mösyö Roçild'den
alınarak mumaileyhe verilmiş ve poliçesi dahi taraf-ı âlî-i cenâb-ı âsafânelerine keşîde
kılınmış olduğu ve evvelce taraf-ı âlî-i âsafânelerine iş‘âr kılındığı vechile Fransa
Devlet-i fahîmesi cânibinden ta‘yîn etdirilen komisyon ma‘rifetiyle mezkur fenerler
karîn-i hitâm oldukça takım takım muâyene olunmuş ve işbu komisyona memur olan
azanın her birisi buraca memuriyet erbâbından adamlar olarak hîn-i tecemmu‘larında
dahi cümlesi tarafından kemâl-i dikkat ve i‘tinâ ile îfâ-yı me’mûriyet kılınmış olduğu
misillü Mösyö Mişel'in vekîli olan Kolas dahi bu şeyden hiçbir öğreneceği olmadığı
halde gerek fenerlerin sür‘at-i i‘mâlinde ve gerek buradan Marsilya'ya irsâlleri
maddesinde pek çok sa‘y ve gayret göstermiş olduğuna mebnî mumaileyh ile komisyon
azasının birer suretle tatyîbi şân-ı şevket-nişân-ı hazret-i velî nimete şâyân olacağı
cihetle mumaileyhimin esâmî ve rütbe ve memuriyetleri bir varakaya terkîm etdirilerek
mumaileyhin meblağ-ı mezbûra dâir bir kıta mektûbunun sûretiyle altı kıta sened ve zikr
olunan varaka manzûr-ı âlî-i âsafâneleri buyurulmak için leffen hâk-ı pây-ı sâmî-i
âsafânelerine takdîm kılınmış idüğü mehâtt-ı âlî-i âsafâneleri buyuruldukda her halde
emr ü fermân hazret-i men lehü'l-emrindir.” BOA, İ.HR,6636, 23 Şaban 1272-29 Nisan
1856.
154
EK XIII. (Tablo 4)
Emâkîn-i Emîriye Hakkında i‘tâsı Lâzım Gelen Tafsîlât
Sual Cevab
Vilâyeti
Sancağı
Kazâsı
Nâhiyesi
Mahallesi
Caddenin ismiyle bina numarası
1- Binanın dört hâric duvarı ne ile inşa edilmişdir?
2-Binanın iç duvarları, döşemeleri ve merdivenleri ne ile yapılmışdır?
3-Bina kaç katdır.
4- Çatının tarz-ı inşâsıyla ne ile mestûr bulunduğu
5 Binânın arşın olarak misâhasıyla temelleri hâriç olmak üzere her arşın murabbaın kıymeti
6- Binânın neye isti‘mâl edildiği
7-Binâ derûnunda icrâ edilen sanat
8- Binânın muttasıl veya münferid olup olmadığının beyanı
9- Binaya muttasıl olan ebniye ile on beş metre mesâfesi dâhilinde bulunan ebniyenin tarz-ı inşâları
10- Te’mîn edilen binâ ittisâl veya kurbunda bulunan ebniyeden yangın duvarıyla mahfûz olup almadığının iş‘ârı.
BOA, DH. MB.HPS 26/5. 28 Şaban 1330-12 Ağustos 1912.
155
EK XIV.
Kasıtlı Yangınlar ve Tedbirlere Dair
“…kasden îkâ‘-ı harîk edenler hakkında ahkâm-ı cezâiyye mevcûd olduğundan ittihâz
olunacak tedâbîr-i mâni‘anın sigorta etdirenlerden ziyade sigortacılara karşı ittihâzı
lâzım idüğü ve çünkü sigorta kumpanyalarının ekser vekilleri mensûb oldukları
kumpanyaların zararını ve fakat kendi menfaat-i şahsiyelerini mûceb ahvâl ve
harekâtdan ekseriyâ içtinâb etmekde olduklarından ve ecnebî sigorta şubeleri cânib-i
hükûmetden aslâ teftîş edilmeyip tamâmen serbest bulunduklarından asıl sû-i
istimâlâtın mebdei mezkûr şubeler muâmelâtında olduğu ve binaen aleyh ecnebî anonim
şirketleri ile sigorta şubeleri hakkında tanzîm olunup bazı cihetlerine sefârât-ı
ecnebiyece itirâz olunmasından nâşî muttariden tatbîkine mübâşeret edilememiş olan 12
Mart sene 322 tarihli nizamnâmenin Meclis-i Umûmî'den geçirildikten sonra tatbîka
başlanıldığı halde bi'l-cümle sû-i isti‘mâlâtın önü alınmış olacağı ve bu nizâmnâmenin
temâmî-i tatbîkini te’mîn için evvel emirde sefârât-ı ecnebiyece mu‘terizün bih olan
nukkât hangileri olduğu 27 Teşrîn-i Evvel sene 325 tarihinde Hariciye Nezâret-i
Celîlesinden istifsâr olunduğundan vürûd edecek cevâba göre nizâmnâmenin tedkîk ve
ta‘dîl ve ba‘dehû Meclis-i Umûmîye arz olunacağı beyân ve mütâlaasıyla mazbata-i
mürsele leffen iâde kılındı efendim.”
“Kasden îkâ‘-ı harîk tasavvurâtına karşı ittihâzı muktezî tedâbîr-i mâni‘a
cümlesinden olmak üzere sigortaya konulacak emlâkın ve eşyâya kıymet takdîr edileceği
zaman dâire-i belediyeden dahi bir memur bulundurulması hakkında meclis-i idâre-i
vilâyetden alınan 13 Teşrîn-i evvel sene 325 tarihli ve 891 numaralı mazbatanın leffiyle
istifsâr-ı mütâlaayı mutazammın yazılan tezkireye Ticâret ve Nafia Nezâret-i
Aliyyesi'nden vârid olan cevâbda sigorta muamelesi muâmelât-ı ticâriyyeden olup
hükûmetin buna müdahale etmesi gayr-ı câiz bulunduğu gibi belediye memurları
vesâtatıyla vukû‘ bulacak tahmîn ve takdîr-i kıymet bir nev‘ resmiyete iktisâb
edeceğinden alâkadârın menfaatine tevâfuk etdiği takdîrde vergi ve sâireye müteallik
rüsumun da mikdâr-ı muhammen üzerinden istîfâsını iddi‘â etmesine ve bu da bir takım
mehâzîre sebeb olacağı ve maa-hâzâ ecnebi sigorta şubeleri hakkında tanzîm edilen
nizamnâmenin yakında mevki‘-i tatbîka vaz‘ında bu gibi sû-i isti‘mâlâtın önü alınacağı
bildirilmekle mezkûr nizamnâmenin tatbîkine intizâr lâzım geleceğinin beyânına ibtidâr
kılındı…” BOA, DH. MUİ 35-1/57. 7 Teşrinisani 1325/ 20 Kasım 1909.
156
EK XV.
Sigorta Şirketlerinin Osmanlı Mahkemelerini Tanımamalarına Dair
“"Phenix" nâmındaki Avusturyalı sigorta kumpanyası tebaa-i Osmâniyenin kendi
aleyhine ikâme edeceği daâvîde mehâkim-i Osmâniyenin hakk-ı kazâsını kabûl
etmemekde bulunduğundan bu yüzden dûçar-ı zarar olmaları melhûz bulunan ahâlînin
muhâfaza-i menâfi‘i zımnında keyfiyet münâsib sûretde tefhîm ve i‘lânı lüzûmuna dâir
yazılan 30 Nisan sene 330 tarilli ve 90561/144 numaralı tahrîrât-ı umûmiyeye
Avusturya Sefâreti ıtlâ‘-ı peydâ ederek Hâriciye Nezâret-i Celîlesi'ne gönderdiği takrîr-
i şifâhîde mârrü'z-zikr Phenix Kumpanyası’nın Memâlik-i Osmâniye’de teâtî etdiği
sigorta mukâvelenâmelerinde onlardan tahaddüs edecek her gûnâ ihtilâfât için
mehâkim-i muhtelita-i Osmâniyenin hakk-ı kazâsı kabûl olunacağını mutazammın bir
kayd münderic olduğunu ve İzmir Mahkeme-i Ticâret Muhtelitasında ikâme olunup
sâlifü'z-zikr tahrîrât-ı umûmiyede mevzû bahs olan da‘vâda dahi mehâkim-i
muhtelitanın hakk-ı kazâsını kabûl eylediğini beyân etdiğinden bahisle evvel be evvel
şirket-i mezkûrenin hakîkaten üç seneden beri sigorta mukâvelenâmelerine Cenova
Mahkemesi'nin veya diğer bir mahkeme-i ecnebiyenin hakk-ı kazasının kabûl
olunacağını mutazammın kaydı dercden ferâgat ve sigorta mukâvelenâmelerinden
mütehaddis her gûnâ ihtilâfât için mehâkim-i muhtelita-i Osmâniyenin hakk-ı kazâsını
kabûl edip etmediğinin tahkîki lâzım geleceği ve netîce-i tahkîkâtın sefâretin sıdk-ı
iddiâsını müeyyed olduğu tebeyyün eden mahallerde kumpanyanın sigorta
mukâvelenâmelerine mârrü'z-zikr kaydı dercden ferâgat etdiğinin i‘lânı ve bir de
ihtilâfât ve daâvînin mârrü'z-zikr mahkeme-i ecnebiyenin hakk-ı kazâsına ihâle
olunacağını mutazammın kuyûdu hâvî ba‘zı eski mukâvelenâmeler mevcûd olduğu
istihbâr edildiğinden âtiyen îcâbına tevessül olunmak üzere keyfiyetin karîn-i sıhhat
olup olmadığının bi't-tahkîk inbâsı lüzûmu nezâret-i müşârun-ileyhânın iş‘ârına mebnî
ta‘mîmen teblîğ olunur. diğer tarafdan evvelik tahrîrât-ı umûmiyenin sefâretçe bi't-
tedârik nezâret-i müşârunileyhâya irsâl edilmiş olması bâdî-i taaccüb olmuş ve ecânibe
evrâk-ı resmiye sûretlerinin tevdî‘ edilmemesi lüzûmu tabî‘i bulunmuş olduğundan ve
merkez ve mülhakâtça bi't-tedkîk mezkûr tahrîrâtın oraya gönderilen nüshalarının
noksânı var ise müsebbibleri hakkında ta‘kîbât-ı kânûniye îfâ ve keyfiyetden derhal
ma‘lûmât i‘tâsı mütemennâdır efendim.” BOA, EUM.MEM.53/3. 1 Temmuz 1330 – 14
Temmuz 1914.
157
EK XVI. (Tablo 5)
Osmanlı Devleti’nde Faaliyet Gösteren Sigorta Şirketleri
Bu tabloda, mevcut çalışmalar ve elimizdeki belgeler doğrultusunda, Osmanlı topraklarında faaliyet gösteren sigorta şirketleri, tespit edebildiğimiz en eski faaliyet tarihlerine göre alfabetik olarak sıralanmıştır.
Sigorta Şirketi Ülke/İdare MerkeziFaaliyet Tarihi
Faaliyet Alanları
Şube/Temsilcilik Merkezleri
Neos Triton Sigorta Şirketi ? 1848 Nakliyat İstanbul
Hocabey Sigorta Şirketi Rusya 1849 Nakliyat İstanbul
Confidente Sigorta Şirketi ? 1852 ? İstanbul
Avusturya Sigorta Kumpanyası Avusturya/Trieste 1852 Nakliyat İstanbul
Triyeste Sigorta Kumpanyası Avusturya 1853 Nakliyat İstanbul
London Sun İnsurance Company İngiltere/Londra 1863 Nakliyat İzmir
Karadeniz Sigorta Şirketi ABD ? 1864
Anglaises 1868 İstanbul
Cenova Sigorta Kumpanyası İtalya 1868
De Breme 1868 İstanbul
La Baloise İsviçre/ Bale 1868 Nakliyat İstanbul
Le Soleil 1868 İstanbul
The Royal İngiltere/ Liverpol 1868 Yangın İstanbul, İzmir
North British at Mercantile de Londres İngiltere/ Edinburg 1868 Hayat, Yangın İstanbul
British and Foreign İngiltere/Londra 1868 Nakliyat İstanbul
De Londres İngiltere/ Londra 1868 İstanbul
158
Eptalofos 1868 İstanbul
De France Fransa 1868 İstanbul
Aggripina 1868 İstanbul
De Genes 1868 İstanbul
De Naples 1868 İstanbul
Le Phenix Avusturya 1868 Nakliyat İstanbul
Trinacria et Vittoria 1868 İstanbul
Rossia Rusya 1870 Yangın,Hayat, Nakliyat,Kaza İstanbul
North British İngiltere 1872 Yangın İstanbul
Northern İngiltere 1872 Yangın İstanbul
Sun İngiltere 1872 Yangın İstanbul
Gironde 1873 Genel Trabzon
Lloyd Suisse 1873 Deniz Nakliyat Trabzon
Lyonnaisse 1873 Deniz Nakliyat Trabzon
Viyana Sigorta Kumpanyası Avusturya/Viyana 1873
Dorya Romanya Sigorta Kumpanyası Romanya/Bükreş 1878 Yangın Sünne
La Fonciere Fransa 1878 Yangın
Reliance 1884 Deniz nakliyat Trabzon
Acente Mannheim 1887 Yangın İstanbul
Alvatia Alvatya 1887 Yangın, Nakliyat İstanbul
Ankar Dina Hayat İstanbul
Assurance Corparation İngiltere/Londra 1887 Hayat, Yangın, Nakliyat İstanbul
Bavlar İsviçre/ ? 1887 Nakliyat İstanbul
159
City London İngiltere/Londra 1887 Yangın, Nakliyat İstanbul
Commercıal Union İngiltere/Londra 1887 Yangın İstanbul
Emiryal Beşte 1887 Yangın, Nakliyat İstanbul
Franko Onfi Davas Beşte 1887 Yangın, Nakliyat İstanbul
Frankfurt Almanya/Frankfurt 1887 Yangın, Nakliyat İstanbul
Germania Almanya/Asnatiye 1887 Hayat İstanbul
Koen İngiltere/Londra 1887 Yangın İstanbul
Kumpnaya de Assurance Almanya/Mannheim 1887 Yangın, Nakliyat,Hayat İstanbul
La Confiance İngiltere/Londra 1887 Yangın İstanbul
La Consires Romanya/ ? 1887 Yangın, Nakliyat İstanbul
La Viner de Famil Fransa/Lyon 1887 Hayat İstanbul
Lloyd Alaman Almanya/Berlin 1887 Nakliyat İstanbul
Lyon Fransa/Lyon 1887 Yangın, Nakliyat İstanbul
Maritime İngiltere/Londra 1887 Nakliyat İstanbul
Martin Kandanalas Fransa/Lyon 1887 Yangın, Nakliyat İstanbul
National Astatin(Yunanistan) 1887 Yangın, Nakliyat İstanbul
Nasyonal Bükreş 1887 Yangın İstanbul
North Alberinc İngiltere/Londra 1887 Yangın, Nakliyat İstanbul
Noviyork Astatin(Yunanistan) 1887 Yangın, Nakliyat İstanbul
Phenix ? 1887 Yangın İstanbul
Phenix Astatin(Yunanistan) 1887 Yangın, Nakliyat İstanbul
Phenix Autrichien Avusturya/Viyana 1887 Yangın, Nakliyat İstanbul
Ralyanis Avusturya/Viyana 1887 Yangın,Nakliyat İstanbul
160
Rhenania Köln ? 1887 Yangın, Nakliyat İstanbul
Rovalyal Köln ? 1887 Hayat, Nakliyat İstanbul
Rovalyal Belge Belçika 1887 Hayat İstanbul
Transatlantique Almanya/Hamburg 1887 Yangın İstanbul
Ton Belçika/ ? 1887 Hayat İstanbul
Union Almanya/Mannheim 1887 Nakliyat İstanbul
Viyenovas Avusturya/Viyana 1887 Hayat İstanbul
Berlin Zaferi Sigorta Şirketi Almanya/Berlin 1888
Franko Hongaroz (Hongroise)Hayat Sigorta Şirketi
Avusturya- Macaristan/Peşte 1888 Hayat
Assicurazioni Generali Avusturya 1889
Balkan Sigorta Kumpanyası Bulgaristan 1889
Bulgaria Bulgaristan 1889
Dacia Romanya Romanya 1889
Fondaria İtalya 1889
Hamburg Münich Almanya 1889
Hanseatische Almanya 1889
Helvetia İsviçre 1889
İtalia İtalya 1889
North-Deutsche Almanya 1889
Preussische National Almanya 1889
Riunione Adriatica Avusturya 1889 İstanbul
Urbaine Fransız 1889
161
Le de Sur Fransa 1891 Nakliye Sakız
Union de Paris Fransa 1891
İngiliz Semaki Sigorta Şirketi 1892
Alliance Ass.Company de Londres İngiltere/Londra 1893/94 Yangın İstanbul, İzmir
Anere 1893/94 İstanbul
Assicurazioni Generali di Trieste Avusturya/Trieste 1893/94
Nakliyat,Yangın,Hayat
İstanbul,İzmir, Samsun, İskenderun,Trabzon
Atlas 1893/94 Yangın İstanbul
Azienda Almanya/Berlin 1893/94 Yangın İzmir,Çanakkale
Badoise Almanya/Bade 1893/94 Nakliyat İzmir; Samsun, Çanakkale, İskenderun
Banque d’assurance Sur Vieet d’epargne Almanya/Stutgart 1893/94 Hayat İstanbul
British &Foreigne Marine İngiltere/Londra 1893/94 Nakliyat İstanbul,İzmir,Samsun
C.Generale d’assurances Maritime Fransa/Paris 1893/94 Nakliyat İzmir
Caledonian İngiltere/ ? 1893/94 Yangın İstanbul
Commercıal Union İngiltere/Londra 1893/94 Yangın, Hayat İstanbul,İzmir
Deutsche Almanya/Berlin 1893/94 Nakliyat İstanbul,İzmir
Deutscher Lloyd Almanya/ ? 1893/94 Nakliyat İstanbul,İzmir
Dresde Almanya/Dresten 1893/94 Nakliyat İstanbul, İzmir, Samsun, Trabzon
Dacia Romania Romanya/Bükreş 1893/4 Yangın İstanbul,İzmir,Samsun
Eagle Life Ins. İngiltere/Londra 1893/94 Hayat İstanbul
Economic İngiltere/Londra 1893/94 Hayat,Yangın İstanbul
Equitable d’Etat Unis A.B.D./New York 1893/94 Hayat İstanbul
Fondiaria İtalya/Floransa 1893/94 Yangın İstanbul
162
Fortuna Almanya/Berlin 1893/94 Nakliyat İstanbul,İzmir, İskenderun
Francfortoise Almanya/Frankfurt 1893/94 Nakliyat İstanbul,Samsun
General Life İngiltere/Londra 1893/94 Hayat, İstanbul
Guardian İngiltere/Londra 1893/94 Yangın,Hayat İstanbul,İzmir
Gresham İngiltere/Londra 1893/94 Hayat, İstanbul,İzmir
Hanseatishe Almanya/Hamburg 1893/94 Yangın İstanbul,İzmir
Helvetia İsviçre/St.Gallen 1893/94 Nakliyat,Yangın İstanbul,İzmir, Trabzon,İskenderun
Hamburg-Bremen Almanya/Hamburg 1893/94 Yangın İstanbul, İzmir, Ayvalık
Hamburg –Münich Almanya/Hamburg 1893/94 Yangın İstanbul,Samsun
Imperial İngiltere/Londra 1893/94 Hayat,Yangın İstanbul
Italia İtalya/Cenova 1893/94 Nakliyat,Yangın İstanbul,İzmir, İskenderun
L'Ancre Avusturya/Viyana 1893/94 Hayat İstanbul
L'Union Fransa/Paris 1893/94 Hayat,Yangın İstanbul,İzmir, Edirne,İzmit
L'Urbaine Fransa/Paris 1893/94 Hayat/Yangın İstanbul,Çanakkale
La Baloise İsviçre/Bale 1893/94 Nakliyat İstanbul
La Nationale Hellenigue Yunanistan/Atina 1893/94 Nakliyat,Yangın,Hayat
İstanbul,Mersin, Adana
La Nationale Prussienne Almanya/Stettin 1893/94 Yangın İstanbul
Lancashire İngiltere/Manchester 1893/94 Hayat,Yangın İstanbul,İzmir
La Confiance Fransa/Paris 1893/94 Yangın İstanbul,Çanakkale
La Danube Avusturya/Viyana 1893/94 Hayat,Yangın İstanbul
La Fonciere Fransa/Paris 1893/94 Yangın,Nakliyat,Hayat
İstanbul,İzmir,Edirne, Bursa,Samsun, Trabzon,Tekirdağ, Mersin,İzmit
163
La Royale Belge Belçika/Brüksel 1893/94 Hayat İstanbul
La Suisse İsviçre/Lozan 1893/94 Hayat İstanbul
Le Capital 1893/94 İstanbul
Liverpool&London&Globe İngiltere/Liverpool 1893/94 Hayat,Yangın İzmir
Lloyd Autrichien Avusturya/Viyana 1893/94 Nakliyat Gelibolu
Lloyd Autrichien(veritas) Avusturya/Trieste 1893/94 Nakliyat İstanbul
Lloyd Bavarois Almanya/Münich 1893/94 Nakliyat İstanbul,İzmir
Lloyd de Londres İngiltere/Londra 1893/94 Nakliyat İskenderun
Lloyd Français(veritas) Fransa/Paris 1893/94 Nakliyat İstanbul
Lloyd German (veritas) Almanya 1893/94 Nakliyat İstanbul
Lloyd Hanseatique Almanya/Hamburg 1893/94 Nakliyat İstanbul
Lloyd Oriental Maritime Avusturya/Trieste 1893/94 Nakliyat İstanbul
London Assurance Corp İngiltere/Londra 1893/94 Nakliyat,Yangın,Hayat İstanbul
London & Lancashire İngiltere/Londra 1893/4 Yangın,Hayat İstanbul,İzmir, Mersin
London&Provencial İngiltere/Londra 1893/94 Nakliyat İstanbul
Mannheim Almanya/Mannheim 1893/94 Nakliyat İstanbul,İzmir,Samsun, Trabzon,İskenderun
Marine İnsurance de Liverpol İngiltere/Liverpool 1893/94 Nakliyat Sinop
Marine İnsurance de Londres İngiltere/Londra 1893/94 Nakliyat Samsun,Trabzon
Maritime İnsurance Corp. İngiltere/Londra 1893/94 Nakliyat İstanbul,Giresun
Mutuelle Francaise ? 1893/94 ? İstanbul
Mutual Life A.B.D./New York 1893/94 Hayat İstanbul,Edirne, Ankara
Nationale Prussienne Almanya/Stettin 1893/94 Nakliyat İstanbul,Mersin
164
Netherlands Hollanda/Zutphen 1893/94 Yangın İstanbul
Nortdeutsche Almanya/Hamburg 1893/94 Nakliyat,yangın İstanbul,İzmir, Ayvalık
North Britishe &Mercantile İngiltere/Edinburg 1893/94 Yangın,Hayat
İstanbul,İzmir, Çanakkale,Gelibolu, Giresun, Eskişehir
Northern İngiltere/Londra 1893/94 Yangın,Hayat İstanbul,İzmir, Gelibolu,Giresun
Norwich Union İngiltere/Norwich 1893/4 Yangın,Hayat İstanbul,İzmir
New York A.B.D./New York 1893/94 Hayat İstanbul,İzmir
Osmanlı Umum Sigorta Osmanlı/İstanbul 1893/94 Yangın
İstanbul,İzmir,Edirne, Ankara,Nazilli,Uşak, İskenderun
Palatine İngiltere/Manches-ter 1893/94 Yangın İstanbul İzmir
Patriotic İngiltere/Dublin 1893/94 Yangın,Hayat İstanbul
Pellican İngiltere/Londra 1893/94 Hayat İstanbul
Phenix ? 1893/94 ? İstanbul
Phenix Anglais İngiltere/Londra 1893/94 Yangın
İstanbul,İzmir,Ayvalık,Adana,Mersin, İzmit,Ankara
Phenix Austrian Avusturya/Viyana 1893/94 Yangın İstanbul
Phoenix Fire Office 1893/94 Yangın İstanbul
Reinshe Westfalishe Lloyd Almanya/Gladbach 1893/94 Nakliyat Çanakkale
Rhenania Almanya/Köln 1893/94 Nakliyat İstanbul,İzmir
Riunione Adriyatica Avusturya/Viyana 1893/94 Yangın İstanbul
Riunione Adriyatica de Sicurta İtalya 1893/94 Hayat İstanbul
Rossia Rusya/St. Petersburg 1893/94 Hayat,yangın,Nakliyat
İstanbul,İzmir, Gelibolu
Royal İngiltere/Liverpool 1893/94 Yangın İstanbul,İzmir, Çanakkale
165
Royal Exchange İngiltere/Londra 1893/94 Yangın,Nakliyat,Hayat
İstanbul,Ankara, İskenderun, Bandırma, İzmit
Royal Insurance İngiltere/Liverpool 1893/94 Hayat İstanbul,İzmir, Çanakkale
Scandinave Maritime İsveç-Norveç 1893/94 Nakliyat İstanbul
Scottish Union & Nationale İngiltere/Edinburg 1893/94 Yangın İstanbul
Societe General D. Ass. Ottomane ? 1893/94 Yangın İstanbul
Sun Fire İngiltere/Londra 1893/94 Yangın İstanbul,İzmir, Çanakkale
Sun Life İngiltere/Londra 1893/94 Hayat İstanbul,İzmir
Tentonia Almanya/Leipzig 1893/94 Hayat İstanbul,
Transatlantique Almanya/Hamburg 1890-1893/94 Nakliyat,Yangın
İstanbul,İzmir,Ayvalık, Nazilli,Tekirdağ
Undewriting&Agency Association İngiltere/Londra 1893/94 Nakliyat
İstanbul,İzmir, Bandırma, Gelibolu, İskenderun
Union de Londres İngiltere/Londra 1893/94 Yangın İstanbul,
Union de Paris Fransa/Paris 1893/94 ? İstanbul
Union Marine İnsurance Co. İngiltere/Liverpool 1893/94 Nakliyat İstanbul,İzmir
Universal Marine İngiltere/Londra 1893/94 Nakliyat İzmir
Urbaine Belge Belçika/Brüksel 1893/94 Yangın İstanbul
Wurtembergeoise Almanya/Stutgart 1893/94 Nakliyat İzmir,Samsun, Çanakkale,İskenderun
Western İnsurance Company L. ? 1893/94 Yangın ?
Yorkshire ? 1893/4 Yangın ?
(Dnesdeu) Deniz, Nehir ve Kara Nakliyatı Umumi Sigorta Şirketi 1895 Nakliyat İstanbul
166
Aechen und Münich Almanya 1900 Yangın ? İstanbul
Eastern Counties 1900 Yangın ? İstanbul
Etnik-i Eterya Yunaistan 1900 İstanbul
Gardienne de Paris Fransa 1900 Yangın ? İstanbul
Manchester İngiltere/Manches-ter 1900 Yangın İstanbul
Nationale d'Athénes 1900 Yangın ? İstanbul
Nationale d'İrlande 1900 Yangın ? İstanbul
Nationale d'Stettin 1900 Yangın ? İstanbul
Notherlands Hollanda 1900 Yangın ? İstanbul
Pheniks Espagnol İspanya 1900 Yangın ? İstanbul
Pheniks of London İngiltere/Londra 1900 Yangın ? İstanbul
Provinces Réunies Belçika/Brüksel 1900 Yangın ? İstanbul
Scottish Union & Nationale 1900 Yangın ? İstanbul
Arnol Finkes İspanyol İspanya 1906
İngiliz Vetil Sigorta Kumpanyası İngiltere 1908 Samsun
Le Manuel de Fransi e de Colony Şirketi Fransa 1908 İstanbul
Oynuna Defiksi Fransa/Paris 1908 Bilecik
Anadolu Sigorta Kumpmanyası Yunanistan 1910
Rusya Hayat Sigorta Kumpanyası Rusya 1910
Espirostepan General Dotriste 1910
North British Sigorta Şirketi İngiltere 1910 İstanbul
167
İhtiyat-ı Milli Hayat Sigorta Osmanlı A.Ş Osmanlı/Halep 1912 Genel İstanbul
Merakib-i Sagire-i Bahriye Osmanlı A.Ş. Osmanlı/İstanbul 1912 Deniz nakliyat İstanbul ve haricinde
Yunan Anadolu Hayat Sigorta Şirketi Yunanistan 1913 Hayat Çanakkale
Hayat Sigorta Osmanlı A.Ş. 1914 Hayat
Riotyon Adriyatiko Sigorta Şirketi 1915 İstanbul, Yalova
Abeille
Alliance de Berlin Almanya/Berlin 1916
British Dominions 191
Caisse Paternelle Fransa 19001910 Hayat İstanbul
Central 1916
Cologne Accident 1916
Consolidated 1916
Consortium 1916
Dusseldurfer Almanya 1916
Deutsche Transport Almanya 1916
Danube de Vienne 1916
Dresdner Allgemeine versicherunsgesell 1916
Deutsche Rück-un-Mit-Versich. Ges. Continentale 1916
Erste Oesterreichische 1916
Friedrich Wilhelm 1916
Generale de Bucarest 1916
Gladbach 1916
168
Haut-Rhin 1916
Lloyd de Cologne 1916
Le Temps Fransa 1916
Norske Lloyd 1916
Nationale Benefit 1916
Nationale Union 1916
Le Nord 1916
Niederrheinische 1916
North West Deutsche 1916
Norwich Union Life 1916
Orel 1916
Premiere Compagnie Autrichienne 1916
Premiere Compagnie Hongroise
Providentia 1916
Restenanstalt 1916
Salamandra 1916
State 1916
Union of London 1916
Victoria de Berlin 1916
Western 1916
Western Sigorta Kumpanyası 1916 İstanbul
Bulgarya Sigorta Şirketi Bulgaristan/Rusçuk 1918 İstanbul
General Sigorta Şirketi Romanya/Bükreş 1918 ?
169
KAYNAKÇA
Kitaplar/Makaleler/Yayınlanmış Eserler
-Akpınar, Turgut. “Tarihte Sigorta ve Yurdumuzda Sigortaya Dair İlk Fetvalar”, Tarih ve Toplum S.75, Mart 1990, s.34-39.
- Aktar, Ayhan. Türk Milliyetçiliği, Gayrımüslimler ve Ekonomik Dönüşüm, İletişim Yayınları, İstanbul 2006.
-Akyıldız, Ali. Anka’nın Sonbaharı, Osmanlı’da İktisadi Modernleşme ve Uluslararası Sermaye, İletişim Yayınları, İstanbul 2005.
-Akyıldız, Ali. Osmanlı Dönemi Tahvil ve Hisse Senetleri, Tarih Vakfı-TEB Ortak Yayını, İstanbul, 2001.
-Arseven, Haydar. “Sigortanın Tarihçesi ve Geri Kalmışlığımızın Sebepleri”, İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Mecmuası, C.43, Prof. Dr. S.F.Ülgener’e Armağan, İstanbul 1987, s.415-431.
- Avcı, Mustafa. Sigortanın Osmanlı Hukukuna Girişi, Türkler, Yeni Türkiye Yayınları, C.14. Ankara 2002, s.436-445.
- Bâban, Şükrü. Sigorta Anlamı, İktisadi Yürüyüş Sigortacılık Özel Sayısı, Sayı 112, 30 Ağustos 1944, s.2 ve 93.
- Baskıcı, Murat. “Ondokuzuncu Yüzyılda İstanbul’un Eski ve Yeni İtfaiye Teşkilatları ve Bir Yabancının Gözlemleri”, Mülkiye, Cilt XXVI, Mart-Nisan 2002, Sayı 233.
- Baskıcı, Murat. “Osmanlı Anadolusu’nda Sigorta Piyasası 1860-1918,” Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Dergisi, C.57, S.4, Ankara 2002, s.3-33.
- Baskıcı, Murat. 1800-1914 Yıllarında Anadolu’da İktisadi Değişim, Turhan Kitabevi, Ankara 2005.
- Beşer, Faruk. İslam’da Sosyal Güvenlik, Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları, Ankara 1987.
- Blaisdell, Donald C. Osmanlı İmparatorluğu’nda Avrupa Mali Denetimi “Düyunu Umumiye”, Çev. Ali İhsan Dalgıç, Doğu-Batı Yayınları, İstanbul 1979.
- Cevdet Paşa, Tezakir 1-12,Yayınlayan, Cavit Baysun, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara 1986.
- Çadırcı, Musa. Tanzimat Döneminde Anadolu Kentlerinin Sosyal ve Ekonomik Yapısı, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara 1997.
170
- Dumont Paul, Georgeon François, Modernleşme Sürecinde Osmanlı Kentleri, Çev. Ali Berktay, Tarih Vakfı Yurt Yayınları, İstanbul 1999.
- Düstur, I. tertip, 8. cilt.
- Eldem, Edhem. “L’llustration’dan Seçmeler, 5 Ağustos 1911 İstanbul Yangınları”, Toplumsal Tarih, S.158, Şubat 2007.
- Eldem, Edhem. 135 Yıllık Bir Hazine Osmanlı Bankası Arşivinde Tarihten İzler, Osmanlı Bankası ve Tarih Vakfı ortak yayını, İstanbul 1997.
- Eldem, Vedat. Osmanlı İmparatorluğu’nun İktisadi Şartları Hakkında Bir Tetkik, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara 1994.
- Emil, Birol. Mizancı Murat Bey; Hayatı ve Eserleri, İstanbul; Edebiyat Fakültesi Yayınları, No. 2417, 1979. - Emre, Veysi. Mühim İki Sigorta Şubesi: Kaza Sigortaları, İktisadi Yürüyüş Sigorta Özel Sayısı, Sayı 112, 30 Ağustos 1944, s.42 ve 64.
- Enç, Rakım. En Mühim Bir Sigorta Şubesi: Hayat Sigortalarının Ehemmiyeti, İktisadi Yürüyüş Sigortacılık Özel Sayısı, sayı 112, 30 Ağustos 1944, s.9.
- Ererdi, H. Cemal. Sigortacılığımızın Tarihi, Commercıal Unıon Onuncu Yıl, İstanbul 1998.
- Esen, Bülent Nuri. Sigorta Bilgisi, Milli Eğitim Basımevi, Ankara 1945.
- Esen, Bülent Nuri. Sigorta Nedir ?, Kağıt ve Basım İşleri A.Ş, İstanbul 1944.
- Faroqhi, Suraiya. Osmanlı Dünyasında Üretmek, Pazarlamak, Yaşamak, çev. Gül Çagali Güven, Özgür Türesay, YKY, İstanbul 2004.
- Faroqhi, Suraiya. Osmanlı Kültürü ve Gündelik Yaşam, Ortaçağdan Yirminci Yüzyıla, Çev. Elif Kılıç, Tarih Vakfı Yayınları, İstanbul 2005.
- Genç, Mehmet. Osmanlı İmparatorluğu’nda Devlet ve Ekonomi, Ötüken yay. İstanbul 2000.
- Güvenç, Murat. “1910 Beyoğlu Yakasının İşyeri-Konut İlişkileri”, Toplumsal Tarih, sayı 159, Mart 2007.
- Güvenç, Murat. Pervititch Haritaları: İstanbul İçin Bitmemiş Bir Araştırma Projesi, Jacgues Pervititch Haritalarında İstanbul, Çev.Zülal Kılıç, Proje Koordinatörleri Seden Ersoy, Çağatay Anadol, Tarih Vakfı Yayını, İstanbul 2003.
- Hamidullah, Muhammed. Modern İktisat ve İslam, Çeviren: Salih Tuğ, Yağmur Yayınları, İstanbul 1963.
171
- Hamidullah, Muhammed. İslam Peygamberi, Cilt 2, Çeviren: Salih Tuğ, İrfan Yayınları, İstanbul 1980.
- Hourani, Albert. Modern Ortadoğu’nun Osmanlı Geçmişi, Çev. Ömer Baldık, Osmanlı ve Dünya, (Haz. Kemal Karpat), Ufuk Kitapları, İstanbul 2001.
- İbn-i Hazim Ferid, Siyaset-i Şeriyye, Sigorta- Tarifi- Aksamı- Bidayet-i Teşkili-, Beyanülhak,Cemiyet-i İlmiye-i İslamiyenin Neşr-i Efkarıdır, 14 Rebiülevvel 1327-23 Mart 1320, No:27-29. Sene 1, s.633-636, 646-649 ve 683-685.
- Issawi, Charles. Osmanlı İmparatorluğu’nun Avrupa Ekonomisindeki Yeri (1600-1914): Bazı Gözlemler ve Sorunlar, Çev. Kemal Kahraman, Osmanlı ve Dünya, (Haz. Kemal Karpat), Ufuk Kitapları, İstanbul 2001.
- İleri, Suphi Nuri. Cumhuriyet Devrinin En Mütekamil Müessesesi: Sigortacılığımız, İktisadi Yürüyüş Sigortacılık Özel Sayısı, sayı 112, 30 Ağustos 1944, s.3 ve 94.
- İnalcık, Halil. Doğu Batı Makaleler I, Doğu Batı Yayınları, Ankara 2005.
- İzgöer, Zeki. Ahmet Cevdet Paşa, Şule Yayınları, İstanbul 1999.
- Karpat, Kemal H. Osmanlı’da Değişim, Modernleşme ve Uluslaşma, Çev. Dilek Özdemir, İmge Yayınları, Ankara 2006.
- Karpat, Kemal H. Osmanlı Modernleşmesi Toplum, Kuramsal Değişim ve Nüfus, Çev.Akile Zorlu Durukan, Kaan Durukan, İmge Yayınları, Ankara 2002.
- Karpat, Kemal. Osmanlı Nüfusu (1830–1914) Demografik ve Sosyal Özellikleri, Çev. Bahar Tırnakcı, Tarih Vakfı Yayınevi, İstanbul 2003.
- Karpat, Kemal. Türkiye’de Toplumsal Dönüşüm Kırsal Göç, Gecekondu ve Kentleşme, çev. Abdülkerim Sönmez, İmge yay., İstanbul 2003.
- Kasaba, Reşat. Dünya, İmparatorluk ve Toplum Osmanlı Yazıları, Çev. Banu Büyükkal, Kitap Yayınevi, İstanbul 2005.
-Kasaba, Reşat. Osmanlı İmparatorluğu ve Dünya Ekonomisi, On Dokuzuncu Yüzyıl, Çev. Kudret Emiroğlu, Belge Yayınları, İstanbul 1993.
- Kasaba, Reşat. XIX, Yüzyılın İlk Yarısında İzmir’de Bir İngiliz Bankası: İzmir Ticaret Bankası, Tarih ve Toplum, C.8, sayı 43, Temmuz 1987, s.57-60.
-Kazgan, Haydar/ Soyak, Alkan/ Koraltürk, Murat. Cumhuriyet’in 75 Yıllık Sigortacısı Koç Allianz, İstanbul 1998.
- Kazgan, Haydar. Galata Bankerleri, C.2, Orion Yayınevi, Ankara 2006.
-Kazgan, Haydar. Osmanlıda Avrupa Finans Kapitali, C1, Roma Yayınları, Ankara
172
2005.
-Kazgan, Haydar. Osmanlıdan Cumhuriyete Türk Bankacılık Tarihi, Türk Bankalar Birliği Yayınları, İstanbul 1997.
-Keyder, Çağlar. Osmanlı Devleti ve Dünya Ekonomik Sistemi, Tanzimat’tan Cumhuriyete Türkiye Ansiklopedisi, C.3, İletişim Yayınları, İstanbul 1985, s.642-652.
-Kıray, Emine. Osmanlı’da Ekonomik Yapı ve Dış Borçlar, İletişim Yayınları, İstanbul 1995.
- Koçu, Reşad Ekrem. İstanbul Tulumbacıları Yangın Var!.., (İstanbul Tulumbacıları Teşkilatları, Kıyafetleri, Yaşayışları, En Seçkin Simalarının Portreleri, Türlü Türlü Cilveli Hayat Hikayeleri ve Edbiyatı İle ve İstanbul Yangınları ve İstanbul İtfaiyesi, Ana Yayınevi, İstanbul 1981.
-Kurdakul, Necdet. Ticaret Antlaşmaları, Tanzimat’tan Cumhuriyete Türkiye Ansiklopedisi, İletişim Yayınları, İstanbul 1985, s.666-667.
-Kurmuş, Orhan. Emperyalizmin Türkiye’ye Girişi, Savaş Yayınları, Ankara 1982.
-Küçükkalay, A.Mesut. Osmanlı İthalatı İzmir Gümrüğü 1818-1839, Kitap Yayınevi, İstanbul 2007.
-Kütükoğlu, Mübahat S. Tanzimat Devrinde Yabancıların İktisâdî Faaliyetleri, 150. Yılında Tanzimat, Yay. Haz.H.Dursun Yıldız, TTK Yayınları, Ankara 1992, s.91-138.
-Mecelle-i Umur-u Belediye, C. 2, 3 ve 5.
-Memalik-i Osmaniyede Osmanlı Anonim Şirketleri, Ticaret ve Ziraat Nezareti, İstanbul Hukuk Matbaası, İstanbul 1334-1918.
-Moralı, Nail. Milli Sigorta Şirketlerimizden Biri: Güven Sigorta Şirketi, İktisadi Yürüyüş Sigorta Özel Sayısı, Sayı 112, 30 Ağustos 1944, s.50.
- Müller-Wiener, Wolfgang, Bizans’tan Osmanlı’ya İstanbul Limanı, Çev. Erol Özbek, Tarih Vakfı Yurt Yayınları, İstanbul 1998.
- Ortaylı, İlber. İmparatorluğun En Uzun Yüzyılı, Alkım Yayınları, İstanbul 2006.
- Ortaylı, İlber. Osmanlı İmparatorluğu’nda Alman Nüfuzu, İletişim Yayınları, İstanbul 1998.
- Ortaylı, İlber. Osmanlı İmparatorluğu’nda Sosyal ve İktisadi Değişim, Makaleler I, Turhan Kitabevi, Ankara 2000.
- Ortaylı, İlber. Osmanlı Toplumunda Aile, Pan Yayınları, İstanbul 2004.
- Ortaylı, İlber. “Tanzimat Devrinde Osmanlı Mahalli İdareleri 1840-1880”, TTK
173
Yayınları, Ankara 2000.
- Quataert, Donald. 19 .Yüzyıla Genel Bakış Islahatlar Devri 1812-1914, Çev. Süphan Andıç, Ed.İnalcık Halil, Ouataert Donald, Osmanlı İmparatorluğu’nun Ekonomik ve Sosyal Tarihi, C.2, 1600-1914, Ed.Eren Yayınları, İstanbul 2004.
- Quataert, Donald. Osmanlı İmparatorluğu 1700–1922, Çev.Ayşe Berktay, İletişim Yayınları, İstanbul 2000.
- Özel, Gerşon. Sigortayı Anlayış Farkı, İktisadi Yürüyüş Sigorta Özel Sayısı, Sayı 112, 30 Ağustos 1944, s.16.
- Pamuk, Şevket. 19. yy’da Osmanlı Dış Ticareti, Tanzimat’tan Cumhuriyete Türkiye Ansiklopedisi, C.3. İletişim Yayınları, İstanbul 1985, s.654-665.
- Pamuk, Şevket. Osmanlı Ekonomisinde Bağımlılık ve Büyüme 1820–1913, Tarih Vakfı Yayınları, İstanbul 2005.
- Pamuk, Şevket. Osmanlı İmparatorluğu’nda Paranın Tarihi, Tarih Vakfı Yurt Yayınları, İstanbul 1999.
- Pamuk, Şevket. Osmanlı-Türkiye İktisadi Tarihi(1500–1914), İletişim Yayınları, İstanbul 2005.
- Pamuk, Şevket. “Osmanlı İmparatorluğu’nda Yabancı Sermaye: Sektörlere ve Sermayeyi İhraç Eden Ülkelere Göre Dağılım1854–1914”, ODTÜ Gelişme Dergisi, 1978, Özel Sayısı, s.131-162.
- “Pervititch Planları”, Dünden Bugüne İstanbul Ansiklopedisi, C.6. Tarih Vakfı ve T.C. Kültür Bakanlığı Ortak Yayını, İstanbul 1994, s.247-248.
-Rathmann, Lothar. Alman Emperyalizminin Türkiye’ye Girişi, Çev. Ragıp Zarakolu, Belge Yayınları, İstanbul 2001.
-Sabancıoğlu, Müsemma. “İstanbul’un Sigorta Haritaları ve Jacgues Pervititch”, Toplumsal Tarih, S.82, Ekim 2000, s.32-38.
- Saint-Laurent, Beatrice. Bir Tiyatro Amatörü: Ahmed Vefik Paşa ve 19. Yüzyılın Son Çeyreğinde Bursa’nın Yeniden Biçimlenmesi, Modernleşme Sürecinde Osmanlı Kentleri, (Editörler; Paul Dumont, François Georgeon) Çev. Ali Berktay, Tarih Vakfı Yurt Yayınları, İstanbul 1999.
- Sergici, Erdoğan. Türklerin Tarihi ve Sigortacılık, EGS sigorta tarafından Latin Basım-Yayına bastırılmış, İstanbul 2001.
- Sertel, Vefik. Milli Bir Sigorta Şirketimiz: İttihadı Milli Türk Sigorta Şirketi, İktisadi Yürüyüş Sigorta Özel Sayısı, Sayı 112, 30 Ağustos 1944, s.66-67.
- Sertoğlu, Midhat. Osmanlı Tarih Lûgatı, Enderun Kitabevi, İstanbul 1986.
174
- Seyhan, Emel. “Sabah 4 Şubat 1905, Osmanlı Basınında Yüz Yıl Önce Bu Ay”,Toplumsal Tarih, S.134, Şubat 2005.
- Seyhan, Emel. “Osmanlı Basınında Yüz Yıl Önce Bu Ay”, Toplumsal Tarih, S.151, Temmuz 2006.
- Sezen, Tahir. Osmanlı Yer Adları, T.C. Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü Yayın Nu:21, Ankara 2006.
- Sezer, Hamiyet. Osmanlı İmparatorluğu’nda Seyahat İzinleri (18-19. Yüzyıl), Ankara Dil, Tarih ve Coğrafya Fakültesi Tarih Araştırmaları Dergisi, C.21, Sayı 33, 2003, s.105-123.
- Sigorta Rehberi, Ankara 1942.
-“Sigortacılık”, Dünden Bugüne İstanbul Ansiklopedisi, C.6. Tarih Vakfı ve TC. Kültür Bakanlığı Ortak Yayını, İstanbul 1994, s.549-550.
- Surp Pırgiç Ermeni Hastanesi Dergisi, 1900-1910 Salnamelerinde İlan ve Reklamlar, Surp Pırgiç Ermeni Hastanesi Vakfı Özel Koleksiyonu, 1999.
- Tabakoğlu, Ahmet. Türk İktisat Tarihi, Dergah Yayınları, İstanbul 2003.
- Tabakoğlu, Ahmet. Yenileşme Döneminde Osmanlı Ekonomisi, Türkler Ansiklopedisi, C.14, Yeni Türkiye Yayınları, Ankara 2002, s.206-240.
- Tabakoğlu, Ahmet. İstanbul’un İktisadi ve İçtimai Tarihi. (Basılmamış Eser)
- Tekeli, İlhan. 19.Yüzyılda İstanbul Metropol Alanının Dönüşümü, Modernleşme Sürecinde Osmanlı Kentleri, Editörler; Paul Dumont, François Georgeon, Tarih Vakfı Yurt Yayınları, İstanbul 1999.
- Tekeli, İlhan. İnsanın Çevresini Bilme, Denetleme ve Yorumlama Aracı Olarak Haritalar, Jacgues Pervititch Haritalarında İstanbul, Çev.Zülal Kılıç, Proje Koordinatörleri Seden Ersoy, Çağatay Anadol, Tarih Vakfı Yayını, İstanbul 2003.
- Tekeli, İlhan. Modernite Aşılırken Kent Planlaması, İmge Yayınları, Ankara 2001.
- Tezel, Yahya S. Cumhuriyet Döneminin İktisadi Tarihi (1923-1950), Tarih Vakfı Yurt Yayınları, İstanbul 2002.
- Thobie, Jacques. Osmanlı Devleti’nde Yabancı Sermaye, Tanzimat’tan Cumhuriyete Türkiye Ansiklopedisi, C.3, İletişim Yayınları, İstanbul 1985, s.724-739.
- Timur, Taner. “Deyni Deyn İle İfa Usulü ya da Borcu Borçla Kapatmak, 1875 Osmanlı Mali Krizi”, Toplumsal Tarih ,sayı 134, Şubat 2005.
- Toprak, Zafer. Milli İktisat 1908–1918, Yurt Yayınları, Ankara 1982.
175
- Toprak, Zafer. II. Meşrutiyet Döneminde İktisadi Düşünce, Tanzimat’tan Cumhuriyete Türkiye Ansiklopedisi, C.3, İletişim Yayınları, İstanbul 1985, s.635-640.
- Toprak, Zafer. Tanzimat’tan Sonra İktisadi Politika, Tanzimat’tan Cumhuriyete Türkiye Ansiklopedisi, C.3. İletişim Yayınları, İstanbul 1985, s.668-671.
- Topuzlu, Cemil. “İstibdat- Meşrutiyet- Cumhuriyet Devirlerinde 80 Yıllık Hatıralarım”, Yay. Haz. Hüsrev Hatemi, Aykut Kazancıgil, İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Yayınları, İstanbul 1982.
- Tuğrul, Osman Necdet. İstanbul Umum Sigorta Şirketi, İktisadi Yürüyüş Sigorta Özel Sayısı, Sayı 112, 30 Ağustos 1944, s.69.
- Ubicini, M.A. Osmanlı’da Modernleşme Sancısı, Çev. Cemal Aydın, Timaş Yayınları, İstanbul 1998.
- Yazıcı, Bedi. Mühim Bir Sigorta Branşı: Nakliyat Sigortası, İktisadi Yürüyüş Sigorta Özel Sayısı, Sayı 112, 30 Ağustos 1944, s.25.
- Yenel, Halil Mirat. Sigorta Endüstrimize Ait Etüdler, İstanbul Matbaacılık T.A.O., İstanbul 1953.
- Yeniçeri, Celal. İslam İktisadının Esasları, Şamil Yayınları, İstanbul 1980.
- Yerasimos, Stefanos. Azgelişmişlik Sürecinde Türkiye, C.II, Tanzimattan I. Dünya Savaşına,Çev. Babür Kuzucu, Belge Yayınları, İstanbul 2001.
- Yerasimos, Stefanos. Tanzimat’ın Kent Reformları Üzerine, Modernleşme Sürecinde Osmanlı Kentleri, (Editörler; Paul Dumont, François Georgeon) Çev. Ali Berktay, Tarih Vakfı Yurt Yayınları, İstanbul 1999.
- Yücesan, Osman. Yangın Sigortaları Kaideleri ve Tatbikatı,Yenilik Basımevi, İstanbul 1960.
176
Arşiv belgeleri
Babıâli Evrak Odası Sadaret Evrakı Meclis-i Vâla
BOA, A. MKT. MVL. 118/58. 9 Muharrem 1277- 28 Temmuz 1860.
BOA, A.MKT.MVL. 146/33. 14 Zilkade 1278-13 Mayıs 1862.
Babıâli Evrak Odası Sadaret Evrakı Mühime
BOA, A.MKT. MHM. 332/41- 22 Zilhicce 1281/18 Mayıs 1865.
BOA, A.MKT. MHM.476/34- 31 Mayıs 1290 – 12 Haziran 1874.
Babıâli Evrak Odası Sadaret Evrakı Nezaret ve Devâir
BOA, A.MKT. NZD. 102/26- 25 Safer 1270/27 Kasım 1853.
BOA, A.MKT. NZD.104/86- 13 Rebiyülevvel 1270/14 Aralık 1853.
Babıâli Evrak Odası Umum Vilayet
BOA, A.MKT. UM.397/16- 9 Receb 1276/1 Şubat 1860.
Dâhiliye Nezareti Ecânib Müdüriyeti
BOA, DH. EUM. ECB.3/6- 26 Eylül 1331/09 Ekim 1915.
BOA, DH. EUM. ECB.3/6.17 Teşrinievvel 1331/30 Ekim 1915.
Dâhiliye Nezareti Emniyet Şubesi
BOA, DH. EUM. EMN.57/8- 7 Rebiyülâhır 1332 /5 Mart 1914
BOA, DH. EUM. EMN.34/32- 8 Zilhicce 1331/8 Kasım 1913.
Dâhiliye Nezareti Emniyet-i Umumiye Müdüriyeti
BOA, DH. EUM.142/58- 26 Muharrem 1335/22 Kasım 1916.
Dâhiliye Nezareti Evrak Kalemi
BOA, DH. EUM. VRK.8/21- 20 Nisan 1327/3 Mayıs 1911.
BOA, DH. EUM. VRK.7/82- 10 Mart 1327/23 Mart 1911.
BOA, DH. EUM. VRK- 6/5- 9 Teşrinievvel 1321/22 Ekim 1905.
Dâhiliye Nezareti Levazım Kalemi
177
BOA, DH. EUM. LVZ.8/6- 4 Rebiyülâhır 1330/23 Mart 1912.
BOA, DH. EUM. LVZ.40/74- 10 Teşrinisani 1333/10 Kasım 1917.
BOA, DH. EUM. LVZ.33/47- 25 Mayıs 1332/7 Haziran 1916.
BOA, DH. EUM. LVZ.20/127- 30 Nisan 1330 / 13 Mayıs 1914.
Dâhiliye Nezareti Mebâni-i Emriye ve Hapishaneler Müdüriyeti
BOA, DH. MB. HPS.39/30- 15 Haziran 1331/28 Haziran 1915.
BOA, DH. MB. HPS.121/39- 7 Temmuz 1334/7 Temmuz 1918.
BOA, DH. MB. HPS.121/27- 6 Temmuz 1334/6 Temmuz 1918.
BOA, DH. MB. HPS.128/29- 8 Mayıs 1336/8 Mayıs 1920.
BOA, DH. MB. HPS.133/7- 26 Mayıs 1336/26 Mayıs 1920.
Dâhiliye Nezareti Memurin Kalemi
BOA, EUM. MEM.53/3- 1 Temmuz 1330/ 14 Temmuz 1914.
Dâhiliye Nezareti Mektûbî Kalemi
BOA, DH. MKT.1492/15- 22 Cemâziyelâhir 1305/6 Mart 1888.
BOA, DH. MKT.1427/17- 13 Haziran 1303/25 Haziran 1887.
BOA, DH. MKT.1432/20- 1 Temmuz 1303/13 Temmuz 1887.
BOA, DH. MKT.1492/15- 22 Cemâziyelâhir 1305/6 Mart 1888.
BOA, DH. MKT- 1580/59- 23 Teşrîn-i Sani 1304/05 Aralık 1888.
Dâhiliye Nezareti Muhaberat ve Tensikat Kalemi
BOA, DH. EUM. MTK.78/24- 7 Teşrinievvel 1330/ 20 Ekim 1914.
BOA, DH. EUM. MTK.78/24.3- 7 Teşrinievvel 1330 /20 Ekim 1914.
Dâhiliye Nezareti Muhaberât-ı Umumiye İdaresi
BOA, DH. MUİ.82/15- 26 Rebiyülevvel 1328/7 Nisan 1910.
BOA, DH. MUİ.35–1/57- 17 Zilkade 1327/30 Kasım 1909.
BOA, DH. MUİ.23- 2/6- 29 Teşrinievvel 1325/11 Kasım 1909.
178
BOA, DH. MUİ.35- 1/57- 7 Teşrinisani 1325/20 Kasım 1909.
BOA, DH. MUİ 44- 1/30- 30 Teşrinisani 1325/13 Aralık 1909.
BOA, DH. MUİ.23- 2/6- 12 Teşrinisani 1325/ 25 Kasım 1909.
BOA, DH. MUİ 82/15- 17 Teşrinievvel 1317/ 7 Nisan 1910.
BOA, DH. MUİ.82/15- 26 Rebiyülevvel 1328/ 7 Nisan 1910.
BOA, DH. MUİ.35- 1/57- 17 Zilkade 1327/ 30 Kasım 1909.
BOA, DH. MUİ.23- 2/6- 29 Teşrinievvel 1325/ 11 Kasım 1909.
Dâhiliye Nezareti Muhasebe Kalemi
BOA, DH. EUM. MH.143/45- 8 Safer 1335/4 Aralık 1916.
BOA, DH. EUM. MH.259/1- 21 Safer 1335/17 Aralık 1916.
BOA, DH. EUM. MH.144/16- 15 Safer 1335/11 Aralık 1916.
BOA, DH. EUM. MH.196/70- 7 Cemaziyelevvel 1337/8 Şubat 1919.
BOA, DH. EUM. MH.145/28- 18 Kanunuevvel 1332/ 31 Aralık 1916
BOA, DH. EUM. MH.144/41- 3 Kanunuevvel 1332/ 16 Aralık 1916.
BOA, DH. EUM.142/58- 26 Muharrem 1335/22 Kasım 1916.
BOA, DH. EUM. MH.131/11- 25 Mayıs 1332/7 Haziran 1916.
BOA, DH. EUM. MH.119/48- 17 Rebiyülâhır 1334/22 Şubat 1916.
Dâhiliye Nezareti Takibat-ı Adliye Şubesi
BOA, DH. EUM. KADL. 6/24- 13 Teşrinisani 1326/26 Kasım 1910.
BOA, DH. EUM. KADL.3/20- 1 Muharrem 1329 /2 Ocak 1911.
BOA, DH. EUM. THR.95/14- 18 Şubat 1325/ 3 Mart 1910.
BOA, DH. EUM. THR.67/51- 20 Receb 1329/-17 Temmuz 1911.
Dâhiliye Nezareti Umûr-ı Mahalliye ve Vilayât Müdüriyeti
BOA, DH. UMVM.111/13- 12 B. 1331/17 Haziran 1913.
BOA, DH. UMVM 98/32- 19 Ramazan 1333/31 Temmuz 1915.
179
Düvel-i Ecnebiye
BOA, A.DVN. DVE.(1), 14/20, 8 Rebiyülevvel1265/1 Şubat 1849.
BOA, A.DVN. DVE(2)-14/20- 8 Rebiyülevvel 1265/3 Mart 1849.
BOA, A.DVN. DVE (1) – 14/20- 8 Rebiyülevvel 1265/ 01 Şubat 1849.
Hariciye Nezareti Mektûbî Kalemi
BOA, HR. MKT.64/51- 28 Rebiyülevvel 1292/ 8 Şubat 1853.
BOA, HR. MKT. 69/94- 2 Rebiyülâhır 1270/2 Ocak 1854.
BOA, HR. MKT.44/16- 18 Cemaziyülevvel 1268/10 Mart 1852.
BOA, HR. MKT.44/79- 7 Cemâziyelâhir 1268/ 29 Mart 1852.
BOA, HR. MKT.68/40- 22 Rebiyülevvel 1270/ 23 Aralık 1853.
Hatt-ı Hümayun
BOA, HAT. 145/6086- 27 Cemâziyelâhir 1214/ 26 Kasım 1799.
BOA, HAT. 360/20068- 29 Zilhicce 1248/ 19 Mayıs 1833.
BOA, HAT. 360/20068 A- 29 Zilhicce 1248.
BOA, HAT. 360/20068 B- 29 Zilhicce 1248.
İrade Dâhiliye Nezareti
BOA, İ.DH.1043/ 82015- 17 Temmuz 1303/29 Temmuz 1887.
BOA, DH. İD.107/74- 26 Rebiyülâhır 1332/11 Mart 1330/24 Mart 1914.
BOA, DH. İD.107/74. 11 Mart 1330/24 Mart 1914.
BOA, DH. İD.63/10- 24 Teşrinisani 1327/7 Aralık 1911.
BOA, DH. İD.107/74- 24 Şubat 1329/ 9 Mart 1914.
BOA, İ.DH.1387/ 1319 Ca 33- 14 Cemaziyülevvel 1319/ 29 Ağustos 1901.
İrade-i Şura-yı Devlet
BOA, İ.ŞD.6636 -4 Rebiyülevvel 1309/08 Ekim 1891.
Meclis-i Vükelâ
180
BOA, MV.227/158- 1330.
BOA, MV. 234–21 Rebiyülâhır 1332 /6 Mart 1330 /19 Mart 1914.
BOA, MV.185/6 -19 Kanun-u Sâni 1329/01 Şubat 1914.
BOA, MV.249/63- 25 Cemâziyülâhır 1336/ 7 Nisan 1918.
BOA, MV. 247/82- 8 Ağustos 1333/8 Ağustos 1917.
BOA, MV. 249/8–16 Kanun-u Sâni 1334/16 Ocak 1918.
BOA, MV. 104/61. 4 Ağustos 1318/17 Ağustos 1902.
BOA, M.V.94/6. 20 Receb 1315/15 Aralık1897.
BOA, MV. 161/10. 15 Kanun-u Sâni 1327/28 Ocak 1912.
BOA, MV.162/23- 15 Şubat 1327/28 Şubat 1912.
BOA, MV. 97/90- 4 Rebiyülevvel 1317/13 Temmuz 1899.
BOA, MV. 150/44. 28 Rebiyülevvel 1329/ 29 Mart 1911.
BOA, MV. 176/73- 17 Nisan 1329/ 30 Nisan 1913.
BOA, MV. 97/90- 4 Rebiyülevvel 1317/ 13 Temmuz 1899.
BOA, M.V.94/6- 20 Receb 1325/ 15 Aralık 1897.
BOA, MV.107/1- 2 Rebiyülâhır 1321/ 28 Haziran 1903.
BOA, MV.241/73- 4 Şevval 1333/15 Ağustos 1915.
BOA, MV. 247/82- 8 Ağustos 1333/8 Ağustos 1917.
Yıldız Mütenevvi Mâruzât
BOA, Y.PRK. EŞA.27/26- 29 Zilhicce 1314/ 31 Mayıs 1897.
BOA, Y.MTV.308/82- 14 Rebiyülevvel 1326/16 Nisan 1908.
BOA, Y.MTV.241/146- 11 Mart 1319/24 Mart 1903.
Yıldız Perakende
BOA, Y.PRK.BŞK.13/49- 18 Temmuz 1304/30 Temmuz 1888.
Yıldız Perakende Umumi Tebligat
181
BOA, Y.PRK. UM.67/104- 21 Kanunuevvel 1319/3 Ocak 1904.
Yıldız Perakende Zabtiye Nezareti
BOA, Y.PRK. ZB.30/89- 23 Eylül 1317/ 6 Ekim 1901.
BOA, Y.PRK. ZB.4/54- 20 Teşrinisani 1304/3 Aralık 1888.
BOA, ZB.315/52- 11 Mayıs 1316/ 24 Mayıs 1900.
BOA, ZB.18/51- 10 Temmuz 1315/ 22 Temmuz 1899.
BOA, Y.PRK. ZB.4/51- 11 Teşrinisani 1304/23 Kasım 1888.
BOA, Y.PRK. ZB.7/59- 1 Şubat 1306/13 Şubat 1891.
BOA, Y.PRK. ZB.28/13- 5 Haziran 1317/ 18 Haziran 1901.
Yıldız Sadaret Resmi Maruzat
BOA, YA. RES.53/35- 16 Kanun-ı Sâni 1306/28 Ocak 1891.
Zabtiye Nezareti
BOA, ZB.18/51- 10 Temmuz 1315/ 22 Temmuz 1899.
top related