3.Ünİte fikhÎ hÜkÜmler ve kaynaklari-1

Post on 10-Jan-2016

162 Views

Category:

Documents

16 Downloads

Preview:

Click to see full reader

DESCRIPTION

3.ÜNİTE FIKHÎ HÜKÜMLER VE KAYNAKLARI-1. ÜNİTEMİZDE NELER (NELER) ÖĞRENECEĞİZ?. Mükellefiyet ve Mükellef. Mükellefiyet, sözlükte yükümlülük ve sorumluluk gibi anlamlara gelir. Fıkıh terimi olarak mükellefiyet; dinin emirlerini yapma, yasaklarından kaçınma yükümlülüğü ve - PowerPoint PPT Presentation

TRANSCRIPT

3.ÜNİTE FIKHÎ HÜKÜMLER VE KAYNAKLARI-1

ÜNİTEMİZDE NELER (NELER) ÖĞRENECEĞİZ?

1. Mükellefiyet: Yükümlülük

2. Hükmün Çeşitleri: Ef’al-i

Mükellefin

3. Fıkhî Hükümlerin Kaynakları

• Mükellefiyetin Temel Şartları• Mükellefiyeti Ortadan Kaldıran

Durumlar

• Farz, vacip, Sünnet, Müstehab, Mübah, Mekruh, Haram, Müfsit

• Kitap• Sünnet• İcma• Kıyas• Diğer Kaynaklar

Mükellefiyet ve MükellefMükellefiyet, sözlükte yükümlülük ve

sorumluluk gibi anlamlara gelir. Fıkıh terimi olarak mükellefiyet; a) dinin emirlerini yapma, b) yasaklarından kaçınma yükümlülüğü ve c) yapılan işlerin sonuçlarından sorumlu tutulma

anlamına gelir. Dinî hükümlerden sorumlu yani emir ve yasakların muhatabı olan kimseye de mükellef (yükümlü) denir.

Doğru / yanlış sorusu

(…) Dinî hükümlerden sorumlu olan yani emir ve yasakların

muhatabı olan kimseye mükellef denir.

D

Bir kişinin Mükellef olabilmesi için;

a) Müslüman,

b) Akıllı c) Ergen

Mükellefiyet: Yükümlülük (obligation)

Sizce bu araca istıhap haddi kadar mı yük yüklenmiş?

Mükellefin yapacağı fiilin, onun iradesi ve gücü dâhilinde olması gerekir.

Bu durum K.Kerim’de şöyle ifade edilmiştir. الا ع�ه� ا ا�ال وس� س Allah, her) . يك�ل�ف الل�ه ن�ف�insanı ancak gücü ölçüsünde mükellef kılar) ” Bu nedenle kişi,

a) uyku hâli ve baygınlık esnasında meydana gelen fiillerden ve

b) başkasının yaptıklarından sorumlu değildir. Ayrıca insan,

c) kalbinden geçen duygu ve düşüncelerinden de sorumlu değildir.

Mükellefiyette kolaylık ilkesi

• Sorumluluklarımızı yerine getirirken birtakım zorluklarla karşılaşabiliriz. Böyle durumlarda Allah bizlere bazı kolaylıklar sağlamıştır.

• Örneğin, suyun bulunmaması veya kullanılmasına bir engelin bulunması hâlinde abdest >yerine >> teyemmüm alabiliriz.

Ehliyet Kavramı • Kişinin birtakım haklara sahip olmaya elverişli

bulunması ve sorumlulukları yerine getirebilme yeteneğine fıkıhta Ehliyet Kavramı denir. İki kısma ayrılır:

Vücûb (hak) ehliyeti

Fiil (eda) ehliyeti

Vücûb (hak) ehliyeti

İnsanların birtakım haklara sahip olabilmesi ve onlardan yararlanabilmesidir.

Bunun için hayatta bulunmak yeterlidir. Ayrıca henüz doğmamış anne karnındaki çocuk da bazı haklara sahiptir.

Örneğin;Ölen bir yakınının

mirasından cenin için pay ayrılması gerekir. Sağ olarak dünyaya geldiği takdirde ayrılan pay kendisine verilir. Ancak bütün haklara sahip olmadığı için vücûb ehliyeti eksik sayılır.

Fiil (eda) ehliyeti

İnsanın, sahip olduğu hakları kullanabilmesidir.

Bunun için insanın temyiz gücüne sahip (mümeyyiz) olması gerekir.

Fiil (eda) ehliyeti

Edâ ehliyetine sahiplik bakımından 3 çeşit insan vardır.

Tam fiil ehliyetine sahip olanlar.

Nakıs fiil ehliyetine sahip olanlar.

Fiil ehliyeti olmayanlar (kısıtlı /mahcurlar)

Tam fiil ehliyetine sahip olanlar.Ergenlik çağına ulaşan kişiler, tam fiil

ehliyetine sahip olup dinin emir ve yasaklarından sorumludurlar.

Kendi iradeleri ile birtakım haklar elde edebilir ve borç altına girebilirler. İşledikleri fiilin suç olması hâlinde gerekli cezayı görürler. Örneğin; kişi yaptığı işin karşılığını hak eder, bir şeyi satın alan onun bedelini borçlanır veya trafik kazası yapan cezasını öder.

Doğru / yanlış sorusu

(…) Ergenlik çağına ulaşan kişiler tam fiil ehliyetine sahip olup dinin emir ve yasaklarından sorumludurlar.

D

Nakıs fiil ehliyetine sahip olanlar.

Yedi yaşından ergenlik çağına kadar olan çocuklarda ve bunama belirtisi gösteren yaşlılarda fiil ehliyeti tam değildir.

a) Bu durumdaki kişilerin başkasına para verme gibi tamamen zararına olan işlemleri yasal temsilcileri onay verse bile geçersizdir.

b) Kendine bağış yapılması ve sadaka verilmesi gibi tamamen yararına olan işlemleri ise geçerlidir.

c) Alışveriş gibi hem yararlarına hem de zararlarına olma ihtimali bulunan işlemleri, yasal temsilcilerinin onayı ile yapabilirler. Örneğin, on yaşındaki bir çocuk arkadaşının saatini parayla satın alsa çocuğun bu işlemi ancak velisinin onayı ile geçerli olur.

Fiil ehliyeti olmayanlar (kısıtlı veya mahcurlar)

Temyiz çağına ulaşmamış çocuklar ile akıl hastaları fiil ehliyetinden tamamen yoksundur.

Fiil ehliyeti olmayanlara kısıtlı (mahcur) denilir. Bunların adak, yemin ve alışveriş gibi işlemleri

geçersizdir. Bu tür işlemleri, onların adına velileri yapar. Çocuklar ile akıl hastalarının yaptıkları işler suç niteliğinde ise sorumlu olmazlar. Ancak davranışları mali bir zarar içeriyorsa bu zarar velileri tarafından ödenir.

BİR SORU….Aşağıdakilerden hangisi iyiyi kötüden,

doğruyu yanlıştan ve faydalı olanı zararlıdan ayırt edebilme yeteneğidir?

A) Temyiz

B) Mükellef

iyet C)

Hüküm D)

Ehliyet E) Kıyas

Mükellefiyeti Ortadan Kaldıran Durumlar

İnsan iradesi dışında oluşan engeller (Semavi Arızalar):

• çocukluk, akıl hastalığı, bunama, uyku, baygınlık ve unutma gibi haller

İnsan iradesinin dâhil olduğu engeller (Müktesep Arızalar)

• sarhoşluk, tehdide maruz kalma, çaresizlik, savurganlık (sefih) gibi hâller

İnsan iradesi dışında oluşan engeller (Semavi Arızalar):

Kişinin iradesi dışında oluşan ve ehliyetini etkileyen durumlardır. Bunlar çocukluk, akıl hastalığı, bunama, uyku, baygınlık ve unutma gibi hâllerdir. Bu hâller, genelde ehliyeti etkilediği için sorumluluğu kaldırır ya da kısıtlar. Çocuklar, akıl hastaları ve bunamış olanlar, aklî melekeleri yerinde olmadığından ibadetle yükümlü değillerdir.

İnsan iradesi dışında oluşan engeller (Semavi Arızalar):

Bu durum bir hadiste şöyle ifade edilmektedir: “Üç kişiden kalem kaldırılmıştır (sorumlulukları yoktur): Uyanıncaya kadar uykuda olandan, ergenliğe ulaşıncaya kadar çocuktan, iyileşinceye kadar akıl hastasından.” Buharî, Hudud, 22.

İnsan iradesinin dâhil olduğu engeller (Müktesep Arızalar):

Kişinin iradesi ile meydana gelen durumlardır. Bunlar ise sarhoşluk, tehdide maruz kalma, çaresizlik, savurganlık (sefih) gibi hâllerdir.

Bu hâller, genel olarak sorumluluğu ortadan kaldırmaz. Örneğin, sarhoş olan bir kimse verdiği zararlardan sorumludur.

Doğru mu yanlış mı?

( … ) Sarhoşluk, tehdide maruz kalma, çaresizlik hâli, savurganlık (sefih) gibi hâllere semavi arızalar denir.

Doğrusu; Sarhoşluk, tehdide maruz kalma, çaresizlik hâli, savurganlık (sefih) gibi hâllere müktesep arızalar denir.

yanlış

Örneğin,

Bazı hükümler örfe dayalı olabilir. Bu durumda ilgili örfün değişmesiyle o hükümler de değişir.

Örneğin, sahabe döneminde şahitlerin güvenilirliliği için inceleme yapılmazdı. Ancak zamanla toplumda ahlaki yönden değişim göz önüne alınarak sonraki dönemlerde şahitler için inceleme yapılmasına karar verilmiştir.

İstishab:

Sözlükte

• birini kendine yakın bulmak ve onun dostluğunu istemek gibi anlamlara gelir.

Terim olarak

• daha önce varlığı bilinen bir durumun aksine delil bulunmadıkça varlığını koruduğuna hükmetmek demektir. Kazanılmış hakların korunması bu ilke gereğidir.

Örneğin,

Uzun bir süre kendisinden haber alınamayan bir kimsenin belli bir süre malları üzerindeki mevcut hakları korunur ve malları mirasçılar tarafından paylaşılamaz.

Örneğin,

İstishab, daha çok savaş, deprem, yangın gibi bir felaket sonrasında kayıp olan insanların kazanılmış haklarının korunmasını amaçlar. Ölüm haberi alınıncaya ya da öldüğüne mahkeme tarafından karar verilinceye kadar o kimsenin mevcut hakları korunur. Ancak o esnada bu kişi, yeni haklar elde edemez. Örneğin, bir kimse kayıp olduğu tarihten sonra ölmüş olan yakınına mirasçı olamaz.

Boşluk doldurma..

Daha önce varlığı bilinen bir durumun aksine delil bulunmadıkça varlığını koruduğuna hükmetmeye …......... denir.

istishab

İstishab ile ilgili bazı ilkeler şunlardır:

Eşyada asıl olan mübahlıktır:

Beraet-i zimmet asıldır:

Şek ile yakîn zâil olmaz:

İstishab ile ilgili bazı ilkeler şunlardır:

Allah, evrende var olan her şeyi insanlar için yaratmış ve onların istifadesine sunmuştur. Öyle ise haram olduğuna dair kesin bir delil bulunmayan her şey nimet olması yönüyle mübahtır.

Eşyada asıl olan mübahlıktır:

م�اء� م�اء� ل� م�ن� الس �'ز �ن �ر'ض� و�ا م�و�ات� و�اال' ل�ق� الس ��لل ه4 ال ذ�ى خ ا ��ج'ر�ى �ت 'ف4ل'ك� ل 4م4 ال �ك خ ر� ل �4م' و�س �ك ق�ا ل ات� ر�ز' ��ه� م�ن� الث م�ر ج� ب ��خ'ر ف�ا

( �'ه�ار �ن 4م4 اال' �ك خ ر� ل ��م'ر�ه� و�س �ا �ح'ر� ب 'ب م'س� 32ف�ى ال 4م4 الش �ك خ ر� ل �( و�س( �'ل� و�الن ه�ار 4م4 ال ي �ك خ ر� ل �'ن� و�س �ي �ب 'ق�م�ر� د�ائ 4لV م�ا 33و�ال 4م' م�ن' ك �يك �ت ( و�ا

Y4وم �ظ�ل ان� ل �'س �ن �ن اال' 4ح'ص4وه�ا ا �ع'م�ت� الل ه� ال� ت �ع4دaوا ن �ن' ت 4م4وه4 و�ا 'ت �ل ا �س( Yف ار� (34ك

32. (O öyle lütufkâr) Allah'tır ki, gökleri ve yeri yarattı, gökten suyu indirip onunla rızık olarak size türlü meyveler çıkardı; izni ile denizde yüzüp gitmeleri için gemileri emrinize verdi; nehirleri de sizin (yararlanmanız) için akıttı.33. Düzenli seyreden güneşi ve ayı size faydalı kıldı; geceyi ve gündüzü de istifadenize verdi.34. O size istediğiniz her şeyden verdi. Allah'ın nimetini sayacak olsanız sayamazsınız. Doğrusu insan çok zalim, çok nankördür. (İbrahim suresi, 32-34. ayetler)

İstishab ile ilgili bazı ilkeler şunlardır:

Bir kimse doğduğu zaman günahsız, suçsuz ve borçsuz doğar.

Sanık, suçlu olduğu ispat edilene kadar suçsuzdur.

Suçu sabit olmadan hiç kimseye suçlu muamelesi yapılamaz.

Beraet-i zimmet asıldır

İstishab ile ilgili bazı ilkeler şunlardır:

Bir şeyin var olduğu kesin olarak biliniyorsa onun varlığının şimdi de devam ettiğine hükmedilir ve şüphe sebebiyle yokluğuna hükmedilemez.

Örneğin, borçlu olan bir kişinin, borcunu ödediğine dair bir delili bulunmadığı sürece borçluluk durumu devam eder.

Şek ile yakîn zâil olmaz

TARTIŞALIM

Abdest aldığını kesin bilen ama bozulup bozulmadığında şüphesi olan kişi ile

abdest aldığını kesin olarak hatırlamayan kimsenin durumunu tartışınız.

top related