ahmet hamdİ tanpinar - turuz · 2018. 9. 12. · ahmet hamdİ tanpinar ... reşid paşa encümene...

243

Upload: others

Post on 14-Mar-2021

13 views

Category:

Documents


1 download

TRANSCRIPT

Page 1: AHMET HAMDİ TANPINAR - Turuz · 2018. 9. 12. · AHMET HAMDİ TANPINAR ... Reşid Paşa encümene o zamanlar arası açık olan Fethi Ahmed Paşayı almamıştı, bu hâdise aralarındaki
Page 2: AHMET HAMDİ TANPINAR - Turuz · 2018. 9. 12. · AHMET HAMDİ TANPINAR ... Reşid Paşa encümene o zamanlar arası açık olan Fethi Ahmed Paşayı almamıştı, bu hâdise aralarındaki

AHMETHAMDİTANPINARYAŞADIĞIMGİBİ

TürkiyeKültürEnstitüsüYayınları:3

Hazırlayan:Dr.BirolEmil

TürkiyeKültürEnstitüsü

Cağaloğlu,MollafenariSokakNo:27İSTANBUL

AhmetSaitMatbaası

İstanbul,1970

Page 3: AHMET HAMDİ TANPINAR - Turuz · 2018. 9. 12. · AHMET HAMDİ TANPINAR ... Reşid Paşa encümene o zamanlar arası açık olan Fethi Ahmed Paşayı almamıştı, bu hâdise aralarındaki

İnsanlarduyguvedüşüncelerinegörehareketederler.Sevgi,nefret,korku,ümid,zan,inanç,şüphe,bilgigibimanevîkuvvetler,insanlarıiçteniçe,şuveyabuşekildedavranmayazorlar.Nefretettiğimizbirşeyiyapmakbizeçokgüçgelir.Korkukaleleriyükseltir,hendekleriderinleştirirkensevgibütünkapılarıaçarvebütünârızalarıdümdüzeder.Yunus’unısrarlabelirttiğigibi,insanhayatındamühimolan«gönül»dür.Gönül,«Çalab’ıntahtı»dırvedünyayahükmedenodur.

Mağaradevrindenbugünekadarinsanları,semavîdinlerdışında,çoğuyalan,azıdoğrudinler,hayallerveideolojileridareetmişlerdir.Bugündeinsanlarinançlarınagöreşuveyabucephedesavaşıyorlar.Eskiçağlardakidinlergibibugündeideolojiler,yâniheyecanvericiinançsistemleridevletleriyıkıyorveyayükseltiyor.

Şuhaldeasılsavaş,kafalardavekalblerdecereyanediyor.Biziyıkmakisteyendüşmanlarartıksadecetüfekvekılıçkullanmıyorlar.Şiir,roman,piyes,denemeveyafikrîeserlerlekafamızıçelmeye,gönlümüzüfethetmeyeçalışıyorlar.Aslındabu,asırlardanberisüregelensavaşınsilâhyerinebaşkamedenîvasıtalarkullanılarakdevametmesidir.Çünkügüzelbirşiir,hayatdolubirroman,mâkulbirtenkitveyateklifekarşıkimnediyebilir?Onuniçiniçlerinderuhîmukavemetolmayan,muhakemeetmesinibilmeyenvekültüreserleriylebeslenmeyenkimseleriböylebasitpropagandalarlaavlamakkolaydır.Budevirdeancakkültürlü,bilgili,şuurluimanasahipolanlar,binbirkılığaverengegirenyıkıcıfikirlerekarşımukavemetedebilirler.

BugünTürkiye’devitrinlerivekitapsergilerini,milliruhuyıkmagayesinigüdenyüzlerceeserdolduruyor.Okumakisteyengençlikonlarıalıyorvebaşkacinsteneserlerlekarşılaşmadığıiçinonlardaanlatılanlarıyegânegerçeklersanıyor.GençliğiterbiyeetmeklemükellefolanMillîEğitimBakanlığı,maalesef,dışardayapılanlarkadarkitapyayınındabulunamıyor.Şimdiyekadaronunbusahayıtamamiyleboşbırakmasıdırkiortalığızararlıyayınlarladoldurmuştur.Memlekettemilyonlarcaokur-yazaryetiştirenMillîEğitimBakanlığı,büyükbirgafletle,milyonlarıhangieserlerlebesleyeceğinidüşünmemişveâdetadışardakizararlıneşriyatamüşterihazırlamıştır.

Ruhuvekafasımillîeserlerlebeslenmeyenbirgençlikkitlesininmemleketihangiistikametesürükleyeceğisonyıllardameydanagelenhâdiselerleaçıkbirşekildebelliolmuştur.Gençleri,kendileriveTürkiyeiçinçoktehlikeliolanbuyoldanayırmanınçaresi,millîgerçeklerianlatanvemillîdeğerleriortayakoyaneserleryayınlamaktır.Bugünbütündünyadaolduğugibi,Türkiye’dedebirkültürvemedeniyetmücadelesicereyanediyor.Gücüyetenveaklıerenherkesbumücadeleniniçindeyeralmalıdır.

«TürkiyeKültürEnstitüsü»iştebugayeileteşekkületmişvemilliruhu,millîdeğerleribesleyeneserlerineşrekararvermiştir.Ziraunutulmamalıdırkimillîvarlığıayaktatutanmillîruhtur.Millîruhisemillîeserlerlebeslendiğitakdirdekuvvetinivesürekliliğinimuhafazaeder.

TÜRKİYEKÜLTÜRENSTİTÜSÜ

Page 4: AHMET HAMDİ TANPINAR - Turuz · 2018. 9. 12. · AHMET HAMDİ TANPINAR ... Reşid Paşa encümene o zamanlar arası açık olan Fethi Ahmed Paşayı almamıştı, bu hâdise aralarındaki

Tanpınar’ınDenemeleriHakkındaBirKaçSöz1901deİstanbul’dadoğanTanpınar,çocuklukyıllarını,kadıolanbabasıyleberaber,henüzOsmanlı

İmparatorluğu’nun içinde bulunan Kerkük ve Musul’da, Karadeniz ve Akdeniz kıyısındaki şehirlerde,doğu,ortavebatıAnadoluşehirlerindegeçirmiştir.Onundışâlemekarşısonderecehassasolanruhubuşehirlerdenpekçokintibaıhafızasındasaklar.MütarekeyıllarındaüniversitedeYahyaKemal’intalebesiolan Tanpınar, ondan batılı bir gözle Türk tarih ve san’atına bakmasını öğrenir. Daha sonra o, asılmetinlerinden Batı’nın büyük şâir, romancı ve fikir adamlarım okur. Tanpınar’ın sevdiği en mühimkelimelerdenbiri «dikkat»dir.O, dehayı bukelime ile izah eder.Derin bir tabiat ve güzellik duygusu,zengin bir muhayyile, geniş bir kültür ve duygu ve düşüncelerini san’atkârâne bir şekilde ifade etmegücü... İşte Tanpınar’ı Cumhuriyet devrinin en kudretli yazarlarından biri haline getiren bu müstesnakabiliyetlerin terkibidir. Onun şiirlerinde, hikâyelerinde, romanlarında ve denemelerinde bu müstesnakabiliyetlerin parıltılı akislerini bulursunuz. Hiç tereddüt etmeden söyleyebilirim ki, Tanpınar, Türkedebiyatının,bugünekadaryetiştirdiğienzenginkültürlüyazarıdır.

Eserlerinin zor anlaşılması, kafasında ve ruhunda yığılı olan duygu, hayal ve düşünce hazinesinikendisinehas,kompleksbirterkiphalindeortayakoymakistemesindenilerigelir.O,gerginbirdikkatle,birkaçkereokunmasıgerekenyazarlardandır.Hiçbircümlesiboşolmadığıiçinonuneserleriüzerindekafayoranlarharcadıklarıemeğinmükâfatımgörürler.

Tanpınar,Türkedebiyatınınenbüyükdenemecilerindenbiridir.Kendinev’indeyegâneolanBeşŞehiradlıkitabı,TürkedebiyatındabenzeriolmayanXIX.AsırTürkEdebiyatıTarihionunzenginkültürünün,orijinalgörüşlerininenkuvvetlişahitleridir.Tanpınar,bunlarındışında,aynıderecededeğerlimakalelerdeyazmıştır.ZeynepKerman,MillîEğitimBakanlığıtarafındanbasılanEdebiyatÜzerineMakaleleradlıkitapta,Tanpınar’ınedebiyatadairyazılarınıtoplamıştı.Şimdi,TürkiyeKültürEnstitüsü,değerliyazarınbunlarındışındakalandenemelerinibirarayagetirmişbulunuyor.

Dergi ve gazetelerde dağınık olarak duran bu yazılar, bir kere okunduktan sonra unutulmuşlardı.Kimse onları bir arada toplu olarak görmemişti, yazarın kendisi bile. Şimdi okuma zevki olan herkes,türkçeninbugüzelyazılarınıokumasaadetinekavuşacak.Bundandolayıbuişeemekverenlereteşekkürborçluyuz.

Birarayagelenbuyazılar,Tanpınar’ınalâkavedüşüncesahasını,anafikirlerinidahaaçıkbirşekildegösteriyorlar. Bunlardan anlıyoruz ki, Tanpınar, tabiata olduğu kadar tarihe, memleket meselelerineolduğukadar san’atmeselelerinekarşı ruhualabildiğineaçıkbir fikiradamıdır.Onuokurken insanbirideolojinindarsınırları içindeboğulmaz, tabiatın, tarihin, san’atın,gerçekvehayalingenişufuklarındanefes alır. Kafalara zorla çemberler geçirmek isteyenlere karşı en tesirli vasıta, işte bu nevidendenemelerdir.

Tanpınar,milliyetçi bir fikir adamıdır. Fakat onunmilliyetçiliği, bir «doktrinmilliyetçiliği» değil,milli varlığı her cephesiyle yaşamak isteyen ve dünyaya kapalı olmayan«kültürmilliyetçiliği»dir. Sonyıllardagelişmeğebaşlayangeniş ve zenginmuhtevalı, «kültürmilliyetçiliği» akımındaTanpınar’ınbu

Page 5: AHMET HAMDİ TANPINAR - Turuz · 2018. 9. 12. · AHMET HAMDİ TANPINAR ... Reşid Paşa encümene o zamanlar arası açık olan Fethi Ahmed Paşayı almamıştı, bu hâdise aralarındaki

denemelerivediğereserlerimühimbiryertutacaktır.Prof.Dr.MEHMETKAPLAN

Page 6: AHMET HAMDİ TANPINAR - Turuz · 2018. 9. 12. · AHMET HAMDİ TANPINAR ... Reşid Paşa encümene o zamanlar arası açık olan Fethi Ahmed Paşayı almamıştı, bu hâdise aralarındaki

I.İNSANVECEMİYET

Page 7: AHMET HAMDİ TANPINAR - Turuz · 2018. 9. 12. · AHMET HAMDİ TANPINAR ... Reşid Paşa encümene o zamanlar arası açık olan Fethi Ahmed Paşayı almamıştı, bu hâdise aralarındaki

İnsanveCemiyet(Ülkü,16Mart1944,nr.60)Diyalektik,insanıtarifeçalıştı.Meşhurtüysüzveikiayaklıhayvansafsatasındansiyasî,mantıkîveya

sadece teessürîmahlûk düsturlarına kadar bir yığın tarif, «insan bir tezatlarmecmuasıdır», «insan birâhenktir» tarzında epeyce müphem, hattâ bazan karanlıkta yapılmış bir el işareti gibi mânâsız izahlarhepimizinhatırındadır.Pascal’ıninsanhakkındaverdiği«düşünensaz»tarifi,şiirindiliylesöylendiğiiçinbu cinsten tecritlerin en güzeli, belki en mânâlısıdır. İnsanoğlunun, en kudretli ve gerçekten yaratıcıolduğu tarafıyla en zayıf noktasını, kader karşısındaki aczini birleştirir. Böylelikle üçüncü bir unsuru,teessür şuurunu da içine alır. Ruhumuzla, idrâkimizle ne kadar büyüğüz ve gene bu yüzden—kaderiyenemediğimiz için— ne kadar biçareyiz! İşte Pascal’ın demek istediği şey. Belki, hattâ muhakkak,ebedîliğingözündeböyleyiz.Bütünbukâinatbizimidrâkimizdeyaşar.İnsandüşüncesizamanvemekânınyaratıcısıdır.Bütün tanrılar ondan doğar.Her şey onunla başlar ve galiba onunla biter.Bir ânı bitmeztükenmezbirülkeyapan ihsaslarıncenneti,bütün teessürîhayat,san’atlar, işler...Bütünbunlara rağmenkâinatın yanında neyiz? Bizim, nabzımızı dinleyerek bulduğumuz, şuurunu beraberinde getirdiğimiz,ölçtüğümüz,biçtiğimiz,herşekildetasarrufaçalıştığımız,hertürlüicat,ihtira,ihtiras,vehim,vesvese,şiirvesanatı,herşeyiiçineattığımızhaldebirtürlüdolduramadığımızzamanınkarşısındanekadarküçüğüz!

Bir gün, ömrümüzün her türlü ârızasiyle doldurmaya çalıştığımız bu çukur birden kıpırdanır.Ebedîliğinhesaplarınıyapaninsanoğlunu,birdenbiregenişleyenküçükbiranyutar,herşeysilinir.

Kâinatdışındaebedîbirdüşünce,gerçekvesonsuzzamanınkendisiolanbirdüşüncetasavvuredinkibiziseyretsin.Enkısaömürlühayvanabileonunbakışındakihayretduygusiylebakamayız.Bizienbüyüktaraflarımızladanekadargülünçbulur!

Muhakkak ki Pascal’ın tarifi bu cins düşüncelerin en güzelidir. Bununla beraber, o da bir tecrittir;çünkü talihiyle karşılaştırdığı insanı fert olarak alıyor, fertte tasavvur ettiği büyüklükle kaderindekizavallılıktanbirtezatyapıyor.

Halbuki fert olarak alman insan tam değildir ve herhangi bir büyüklük fikriyle beraber yürümez.İnsiyaklarımızınemrindebulunduğumuzzamanfertoluruz.Uzvîâhengibozulaninsanferthalinegirer.BirandişiağrıyanbirAristo,yahutnasılsabirgeceaçkalmışolanbirLeonardveyaEflâtunaklımageliyor.Üçü de bir kaderin pençesindedir. Fakat ıztıraplarında hiç te büyüklük fikri yoktur. Bu acıyı duyuştaherhangibirinsandanfarksızdırlar.

Cemiyetfikri işekarışıncakader trajedisiazalır.Çünkücemiyet içinfertteolduğugibiölümyoktur.Orada süreklilik vardır. Zincir ebedîlik boyunca uzanıp gider. Parça parça olsa bile bir sonraki,kendindenöncegelenitamamlar.Cemiyethayatı,toplulukiçinolduğugibi,fertiçindeölümdüşüncesiniyener.Çünkükurduğudeğerlerzincirindeölümündebiryerivardır.Fertiçinbirbitiş,birsonolanölüm,çok defa cemiyette bir başlangıçtır.Hakikî fert için ölümhiçliktir.Hiçliğin vasfı olamaz.Kahramancaveyaonabenzerherhangibirvasfıolanölüm,artıkhiçlikolmaktançıkarveyenibirşeklebürünmüşbirvarlıkolur.Buyenivarlıkfikri,şahsaaitolandancemiyetedoğruyükseldikçe,doğrudandoğruyaalâkalı

Page 8: AHMET HAMDİ TANPINAR - Turuz · 2018. 9. 12. · AHMET HAMDİ TANPINAR ... Reşid Paşa encümene o zamanlar arası açık olan Fethi Ahmed Paşayı almamıştı, bu hâdise aralarındaki

şahısların — dost, ana, baba, kardeş, sevgili, evlât — hâtırasından cemiyetin hâtırasına gittikçesağlamlaşır. Yani fert, ferdî hayatından ayrıldıkça cemiyet onu devam ettirir. Bu ayrılış, şahsiyete aithususîliklerin inkârı değil, aksine, bu hususîliklerin değer kazanmasıdır. Tarihin mânâlandığı yer, buhâtıralarla topluluk şuurunu devam ettirmesidir. Tarih, sanat eserleri, gelenekler, hepsi cemiyetinsüreklilikşuurudur.

Hayvanlarçokdefaherşeyeküsmüşgibiölürler.İnsanoğluvedâeder,vasiyeteder,şöyleolmasını,böyle olmasını ister.Kısacası, ayrılıyormuş gibi ölür.Cemiyet hayatı ona kendi ölüm tecrübesini sâdekabulettirmemiş,buölümühayatınbaşkabirşekildedevamıhalinegetirmiştir.Ferthalinde,yânicemiyetşuurundan ayrıldıkça insanoğlu sadece bir zaaflar bütünüdür. Cemiyet hayatına girdikçe, onubenimsedikçebuzaaflardankurtulur.

Sanat, ölümden sonraki hayattır. Her sanat adamı, devrinin kalabalığı içinden kendisini seçecek,dehâsınıanlayacakzamanıdüşünür.«Tâhaşrakadar»sözü,açıktanaçığaogüniçinyazılmışgörüneneskikasidelerde bile en çok geçen tâbirlerdendir. Haşra kadar, yani ebedîlik boyunca... Ebedîlik boyuncayaşayacakolanfertler,hattânesillerdeğil,cemiyettir.Kaderinvezamanınkarşısındaancakcemiyetveonuntarihîvarlığıolanmilliyetdurur.Fırtınayakarşıyaprakdeğil,kökünütoprağınderinliklerinesalmışolançınardayanır.

Buinanış,herkaderinüstündedir.

Page 9: AHMET HAMDİ TANPINAR - Turuz · 2018. 9. 12. · AHMET HAMDİ TANPINAR ... Reşid Paşa encümene o zamanlar arası açık olan Fethi Ahmed Paşayı almamıştı, bu hâdise aralarındaki

KültürveSanatYollarındaGösterdiğimizDevamsızlık(Cumhuriyet,25Ocak1951,nr.9510)Bir kaç günden beri kafamda şu sualler dolaşıyor: «Bu yıl, Encümen-iDâniş’in açılışının yüzüncü

yıldönümü! Bu müessese devam etseydi fikir hayatımız acaba nasıl olurdu?» ve tabiatıyla arkasındanikincibirsualgeliyor:«Niçindevametmedi?»

Cevdet, Tezâkir-i Cevdet’de bu ilk Türk Akademisinin, Reşid Paşanın nutkuyla, dualarla, mutaddebdebevemerasimle,Abdülmecid’inhuzurundanasıl açıldığınıo tatlı üslûbuylauzunuzunanlatır.Ogün, Fuat Paşa ile kendisi,— o zaman daha efendiydiler— birmüddet evvel Bursa’da hazırladıklarıKavaid-iOsmaniye’yi padişaha takdim ederler.Takvim-iVekayi’in de yazdığı gibi, bu encümenin asılvazifesi,açılacakolanDarülfünun’alâzımolanderskitaplarımhazırlamaktı.Encümenbirtaraftanbuişiçinhazırlanırken,bir taraftandabirİbn-iHalduntercümesiyle,Hammer’inOsmanlıTarihi’nibıraktığıyerden tamamlayacak bir tarihin yazılmasına karar verir. Cevdet Paşa Tarihi şu halde bu encümeninkararıyla oluyor.Mamaafih Üniversite Kütüphanesi yazmaları arasında encümen nâmına yapılmış bazıtercümelerdevardır.

Encümen-iDâniş’inâzâlarıdevrinmodasınauyarakseçilmişti.Hemenhemenvezirlerinçoğu,ileridegelenulema,ikinciderecedegelenricalin,bilhassaTanzimat’laberaberkurulanmeclislerâzâsınınçoğuencümeninaslîâzâsıidi.BizzatCevdetPaşailebazıyeniyetişenler,ezcümleAhmedVefikEfendionlarınarasındaydı. Haricî âzâ arasında ise bazı azlık münevverler —ezcümle Hacı Sahak — ile Hammer,BianchiveRedhousegibiecnebilerbulunuyordu.

Reşid Paşa encümene o zamanlar arası açık olan Fethi Ahmed Paşayı almamıştı, bu hâdisearalarındakidüşmanlığıarttırmışveikisinindebirazsonraazlinesebebolmuştur.

Cevdet Paşa, encümenin evvelâ gayesine aykırı olan bu kadro ile kuruluşunu tenkid ettikten sonra,müteakıb devirlerde sadaret değişmeleri ve Paşalar arasındaki rekabetler yüzünden mühim bir işgörmediğini,nihayetonbirsenesonraÂliPaşatarafından«tasarrufbahanesiyle»lâğvedildiğinisöyler.

BuilkakademininlâğvındansonradaimaortadabirTürkakademisininkurulmasıfikridönecek,fakatbirtürlükararverilemiyecektir.Buyokluğu,memleketteilimhayatınınhâlâgerektiğigibikurulamaması,güzel sanatların ve edebiyatın bir türlü gerektiği gibi devletten yardım görememesi, sanat ve fikirmeselelerinde efkârıumumiye ile devlet arasında mutavassıt vazifesini görecek cihazın bulunmaması,tenkidin kurulmaması, hızlandırıcı mükâfatların ve vasıtaların eksikliği ve nihayet dil meselesindekibugünkücezirvemedlianarşiileödüyoruz.

Cevdet Paşa’nın Encümen-i Dâniş’in lâğvı için kullandığı «tasarruf bahanesi» tâbiri çok dikkatedeğer.ÇünküTanzimat’ın ilkbüyükmağlûbiyetiolanbuilgahareketini,kültürsahasındaonabenzerbiryığınhâdisetakibedecekvehemenhepsiiçingösterilensebebler,birkaçyılsonra,tıpkıCevdetPaşa’daolduğugibibahaneaddedilecektir.

DarülfünunmeselesiEncümen-iDâniş’leberaberortayaatılmıştı.Abdülmeciddevrindeuzunzamanhülyasıkuruldu.Abdülâzizdevrindeaçıldı,kapandı.Hamîddevrindeşöyleböyletecrübeedildiveancak

Page 10: AHMET HAMDİ TANPINAR - Turuz · 2018. 9. 12. · AHMET HAMDİ TANPINAR ... Reşid Paşa encümene o zamanlar arası açık olan Fethi Ahmed Paşayı almamıştı, bu hâdise aralarındaki

1908’densonramillîhayatalüzumukabuledilebildi.Mecid devri tiyatroya, operaya heves etmişti. Garb musikisinin memleketimize giriş tarihi daha

eskidir.]82728yıllarındaİstanbul’dabulunanveçokgüzelbirseyahatnâmeyazanMacFarlane,birgünİstanbul sokaklarında dolaşırken, uzaktan bir İskoç havasını işiterek olduğu yerde şaşırıp kaldığını,nihayet bunun bir askerî bando tarafından çalındığım söyler. Abdülmecid devrinde ise garblı musikîşehirlihayatınakarışmıştır.Hükümdarbuikisanatıdasever.Hattâsarayınınkarşısınabirtiyatrobinasıdahiyaptırır.Fakatkasdîolması ihtimalidebulunanbiryangındansonrasaraybuhevesiniuzunzamanaçığavuramaz.Tiyatro,sarayıngizlieğlenceleriarasındakalır.

Buyüzdenmemleketimizde ilk tiyatro hareketleri başıboş bir şehirli zevki veya eğlencesi şeklindeuzun zaman devam eder. En uyanık ruhlu vezirlerimizden biri olanÂli Paşa bile bu sanatı himayeninkendisinegetireceğişerefiölçemez.BilindiğigibiAbdülaziz’insonyıllarında,resmîmakamlardandahamüsait cevaplar alan, hattâ sarih himayeler gören bir tiyatro hareketi başlarsa da, Namık Kemal’inetrafındakişüphe,VatanyahutSilistre’yikarşılayantezahüratyüzünden,bugenişkımıldanışolduğuyerdedurur.AbdülhamidHaninvehmiAbdülâziz’inişinitamamlar.

1908’ekadar tiyatro,Türkmuharrirleri içinmemnûmeyvaolur.1908’densonradadevletbusanathakkındasarihbirvaziyetalamaz.Ancak1914’deTürktiyatrosukısabirmüddetiçinciddiyetleelealınır.Fakat tiyatro câzibtir. Medenî hayatın bir tarafıdır. Devletin yapamadığını halk yapar. En umulmadıkzamanda,mütarekeyıllarındasahneyeTürkkadınıçıkar.Hülâsane1914’tegelenvememleketteancakbirkaç ay kalanAntoinein harb dolayısıyla gidişi, ne hâdiselerin birbirini takib etmesi, atılan tohumlarıngelişmesinemâniolamaz.1923’densonrakiyıllardaisetiyatro,musikîileberaberdevletprogramınaaslîbirmaddegibigirer.

Bu yakın alâkaya rağmen tiyatro hareketi kâfi derecede beslenmiş değildir. Ankara’daki KüçükTiyatrobir türlüaçılamaz,vadedilenOperabinasıdaimagecikir.Biranevvelbaşarıgöstermekarzususes sanatkârlarını çok evvelden sahneye çıkarır. Dışarıdan kâfi derecede mütehassıs getirilmez. Gençsanatkârlarınmemleketdışındagereğigibigezmeleriçokgüçtür.Hülâsayapılanlardaimayarımdır.

İstanbul’da bir tiyatro ve opera binası yapılmağa başlanır, Bitecek diye sevinirken bu binanınetrafındapazarlıkbaşladığını,inşaatınbütçemülâhazalarıyladurdurulduğunuişitiyoruz.Halbukibuyirmiyediyıliçinde,büyükşehirlerimizinbirçoğundatiyatrobinalarıyapılmışolmalıydı.

Halkımızınbusanataİstanbul’dagösterdiği ilgişaşılacakderecededir.Bütünbirmedeniyetinteknikimkânlarını,enmüstesna istidadlarlabirleştiren,birçoksanatlarınsenteziniverenenmuhteşemfilmlerbile aynı sinemada üç dört haftadan fazla devam etmezken, İstanbul sahnelerinde bir piyes aylarcatutuluyor.Belediyeninikisahnesiyanındaşehir,biryığınhalksahnelerinidegeçindiriyor.

Böyle iken, garplı musikî davamızın da bağlı bulunduğu Opera binası nasıl bir zihniyetle yarımkalıyor?Geleceknesillerbugecikmeninsebeplerinidekorkarım«bahane»kelimesiylekaydedeceklerdir.

Garb’takiteknikveananesiylegüzelsanatlarmemleketimizde,Abdülhamiddevrinde,müzemüdürüvekurucusu Hamdi Bey’in himmetiyle başlar. İlk Türk resim ekolü de o senelerde eserlerini verir. O

Page 11: AHMET HAMDİ TANPINAR - Turuz · 2018. 9. 12. · AHMET HAMDİ TANPINAR ... Reşid Paşa encümene o zamanlar arası açık olan Fethi Ahmed Paşayı almamıştı, bu hâdise aralarındaki

zamandanberihamlesigittikçeartanbuçalışma,Cumhuriyetdevrindeenyüksekhimayeyigörür.Fakatbuseferdeaksayışlarhemenarkadanyetişir.Avrupa’dangetirilenüçmütehassıshocailesankibütünsanatananelerini,yaşadığımızzamanınsanathareketlerini,bütünAvrupamüzelerinimemleketegetirmişizgibi,mektebibitirentalebeninAvrupa’yagönderilmesibirdenbiredurur.

Sanat çalışmalarımızın en mühim merkezi olan İstanbul’da, bir türlü bir resim ve heykel galerisiyapılamaz.Hâlâressamlığımızveheykeltraşlığımız,Fransızkonsoloshanesinindaimîmisafiridir.Kendimemleketimizde, kendi sanatkârlarımız yabancı bir binada eser teşhir etmeğe mecburdurlar.Sanatkârlarımızındışarımemleketleregitmesiiseaşılamıyacakgüçlüklerledolubiriştir.Dışarıdadoğrudürüsteserlerimiziteşhiredemeyiz.Parameselesivardır.Dışarımemleketlerdensergigetirtmekisehiçaklımızagelmez.

BugünbirçokAlmanmüzeleribinasızlıkyüzündengezginvaziyettedirler.Herdavetekoşuyorlar.Hermemleketbunufırsatbilerekbusanateserlerininhalktarafındangörülmesiniteminediyor.Milletlerarasıkültürmünasebetlerinin azamî hadde vardığı bu yıllarda, biz bumünasebetlerin dışındayız.Halbuki busergilerin getireceği sanat ve güzellik terbiyesine bilhassa bizmuhtacız.Onlar bu sanat festivalleriylesadecebirtecessüsütatminediyor,alıştıklarıbirhazzıtekrarlıyorvegenişletiyorlar.Biziseasılbinayıkuracağız.

Tanzimat’tan beri her sene dışarıdan on tablo satın alsaydık, şimdi bin yüz tabloluk, küçük, fakatmemleketzevkinibesleyecekbirmodernsanatgalerimizbulunurdu.BunuCumhuriyetdevrindeyapsaydıkbu müze iki yüz elli, üç yüz tabloluk bir müze olurdu. Hiç olmazsa modem sanatın yürüyüşünü takibedebilirdik. Halbuki bu yirmi yedi senede dışarıdan aldığımız bütün eserler, Selâhaddin Refik’inParis’dengetiripdeAkademi’ninDolmabahçemüzesinesatınaldığıbeş,altıküçük tablovegravürdenibaret.Bilirmisiniz ki buda bir şey.Çünküorada isteyenbirBonnard’ı, velevki ikinci derecedebireserleolsun,seyredebiliyor.Onuseyrederkenduyulanhaz,kaybettiğimizfırsatınbüyüklüğünügösterir.

Hakikat şu ki,Güzel SanatlarAkademisi kurduk,mütehassıs getirdik,Konservatuar kurduk,DevletTiyatrosuaçtık;fakatbirgüzelsanatlarpolitikasınıkuramadık.Baribundansonrabuişiyapalım.

Millî Eğitim Bakanlığı’nın adınınMillî Eğitim ve Güzel Sanatlar Bakanlığı olması ve lâğvedilenumummüdürlüğünMillî EğitimMüsteşarlığı şeklinde tekrar kurulması ve maiyetine yerli, ecnebi, birkısmımuhabirâzâdanmürekkebbirgüzelsanatlartalimveterbiyeencümeniverilmesinekadartemenniedilecekbirşeydir.

Tanzimat,hattâİkinciMahmuddevriyeniliğitercümeileişebaşlar.Fakatbirtürlütercümeişiuzunzamanhalledilemez.Gününbirindedevlettercümeişinesahibçıktı.İçlerindeçokbüyükvemühimleridebulunanbirkaçyüzeserdilimizeçevrildi.Fakatbirdenbiredurdu.Hemdedilbakımındanişinkıvamınıaz çok bulduğumuz bir zamanda.Ve yazık ki tam başlangıcında durdu.Daha neGoethe, neBalzac, neStendhal,neDostoievsky,neTolstoi,neDickens,neonsekizinciasır İngiliz romanının şaheserleri,neMoliere,neRacinetürkçedetamolarakokunamaz.Filozoflarınbirçoğu,birçokiçtimaiyatçılar,anailimkitapları,klâsikmâhiyettetarihvesanattarihikitaplarıiseolduğugibiduruyor.

Page 12: AHMET HAMDİ TANPINAR - Turuz · 2018. 9. 12. · AHMET HAMDİ TANPINAR ... Reşid Paşa encümene o zamanlar arası açık olan Fethi Ahmed Paşayı almamıştı, bu hâdise aralarındaki

Ortamünevverbehemehalbirecnebidiliöğrenmeyemecburdeğildir.Amakendidilinde,onudünyafikir hayatını takibden mahrum edemeyiz. Cemiyeti tutan, büyük sanatkârın, âlimin yetişmesine hizmeteden, hayata rengini veren bu kalabalık zümreyi yeter derecede beslemezsek binayı ayakta tutamayız.Gençlerimizin bir çok eksikliği umumî kültür seviyesinin düşkünlüğünden geliyor. Kaldı ki hakikatenyetişecek olanlar için dahi tercüme eser zarurîdir.Konya’da,Erzurum’da,Erzincan’da yetişen bir ortamektep talebesinin ecnebi dili öğrenmesini istemek imkânsızdır. İlkmütalaalar, şahsiyetin irsiyet kadarehemmiyetlitemelidir.

ÂliPaşa’yıEncümen-iDâniş’i sessiz sedasızkapatmağa sevkeden sebepne idi?NiçinReşidPaşagibiAugusteComte’undostuolacakkadar entellektüelbir adamıneliyle açılanTanzimatolduğuyerdebocaladı?OsmanlıDarülfünunu neden 1908’e kadar bir türlü kurulamadı?Niçin o kadar hızla, şevklebaşlayan hareketler hep yarıda kaldı? Ve neden onların yarıda kalması için Cevdet Paşa’nın tabiriyle«bahane»aradık?

Bütün bu tereddütler, ilgalar, yeniden başlamalar, elindeki işin ortasında vazgeçmeler, sonravazgeçileninarkasındanduyulanüzüntüvepişmanlıklar,kültürvesanatmeselelerine,hayattakiyerinibirtürlüverememekten,onlarınlüzumunuveistiklâlinikabuletmemişolmaktanilerigeliyor.

Kaldı ki bumakalemizde biz sadecemuayyen bir sahadakileri saydık. Halbuki bütün hayatımızda,sanayiimizde, İktisadî teşebbüslerimizde,cemiyettekiherkımıldanıştabuhal,budevamsızlıkmüşahedeedilir.

Onlarıhepbirarayatopladığımızzaman,tatbikataaityanlışların,acelekararlarınpayınıayırsakbile,birmedeniyet,birkültürveiçinsanbuhranınınkarşısındabulunduğumuzu,hattâbubuhranınhayatımızdabirneviritimbilekurduğunugörürüz.Okadarki,cemiyetmeselelerinitetkikealışmışdikkatlibirgöz,onsenesonra,nelerdenvazgeçeceğimizişimdidenkestirebilir.

Fakatbu,birbaşkamakaleninmevzuudur.

Page 13: AHMET HAMDİ TANPINAR - Turuz · 2018. 9. 12. · AHMET HAMDİ TANPINAR ... Reşid Paşa encümene o zamanlar arası açık olan Fethi Ahmed Paşayı almamıştı, bu hâdise aralarındaki

MedeniyetDeğiştirmesiveİçİnsan(Cumhuriyet,2Mart1951,nr,9546)Bundanbir kaç hafta evvel, genebu sütunlarda çıkanbir yazımda,Tanzimat’tanberi fikir ve sanat

sahalarında başlayıp da tam bir düzene koyamadığımız, hattâ vazgeçtiğimiz bazı işlerden bahsetmiş,sonunda bunların rastgele, satıhtan toplanmış misaller olduğunu, hakikatte bu devamsızlığın bütünhayatımızdahükümsürdüğünüvealtındadabirzihniyetveiçinsanbuhranınınçalıştığımsöylemiştim.

Bizisadeceyaptığımızişlerdendeğil,onlarınhızaldıklarıprensiplerdendeşüpheettiren,mühimvehayatîmeselelerimizyerinebirşakadenebilecekkadarhafifşeylerleuğraştıran,yahutbumühimvehayatîmeselelerinmahiyetini değiştirip bir şaka haline getiren bu buhranın sebebi, birmedeniyetten öbürünegeçmemizingetirdiğiikiliktir.

Buikilik,evvelâumumîhayattabaşlamış,sonracemiyetimizizihniyetitibariyleikiyeayırmış,nihayetameliyesiniderinleştirerekvedeğiştirerekferdolarakdaiçimizeyerleşmiştir.

İyiye, aydınlığa, kendimizi ve etrafımızı tam ve muasır bir anlayışa doğru itmesi lâzım gelen birhareketinböylebirneticevermesiilkbakıştayadırganacakbirşeydir.Fakatneyapalımkiinkârettikçebizirahatsızedecekbirrealitedir.

Zamaniçindeteşekküledenburealitede,Tanzimat’ınişeprogramsızbaşlamasının,bilginoksanının,sarih hedef yokluğunun, hülâsa el yordamıyla yürümenin, biraz daha evvel başlayan, fakat 1850yıllarındansonragittikçekızgınbirşekilalanİktisadîçöküşün,buçöküşünâmillerindenbiriolansiyasîhâdiselerin büyük hisseleri vardır. Sebeplerin ve neticelerin birbiriyle durmadan yer değiştirdiği,birbirininçehresinitakındığıbudevirdenileridebahsedeceğim.

Saydığımbusebeplerolmasaydı,buradamedeniyetdeğiştirmesihastalığıadınıvereceğim—cesaretetseydim,psikozuderdim,—vâkıa,belkihiçteşekkületmez,yahutbukadarkeskinolmaz,yanisadeceilerlemenin safhalarına göremahiyetleri değişen birYeni ileEski’ninmücadelesi şeklinde kalır ve bumücadelenin doğuracağı, umumî hayatı rahatsız etmiyen muvazaalı terkiblerle —hattâ psikolojik birzenginlikşeklinde—devameder,giderdi.

Fakat iş tamaksineoldu.Bugünumumîhayatımızdaherhangi köktenbir ameliyeyi yapabilmek içinlâzım gelen şartlardan âdeta mahrum gibiyiz. Bizi değiştirecek şeylere karşı ne bir mukavemetgösterebiliyoruz,nedeonatamamiyleteslimolabiliyoruz.Sankivarlıkvetarihcevherimizikaybetmişiz;birkıymetbuhranıiçindeyiz.Hiçbirinibüyükmanasındakendimizeilâveetmedenherşeyikabulediyor;veherkabulettiğimizizihnimizinbirköşesindeadetakilidaltındasaklıyoruz.

Bir medeniyet bir bütündür. Müesseseleri ve kıymet hükümleriyle beraber inkişaf eder. Onlarılüzumsuz bulmaz, şüphe de etmez. Nasıl elimiz, ayağımız, kulağımız bulunduğunu düşünmeden buuzuvlarlayaşarsakonlarlaöyleyaşarız.Hakikîtaazzuvdabudur.

Umumî hayat değiştikçe, medeniyet de müesseseleriyle ve kıymet hükümleriyle değişir. Bazanbunların bir kısmını tasfiye eder. Fakat bütün bu değişiklikler insanla beraber olur. Küçük, büyükbuhranlar,anlaşamamazlıklar,huzursuzluklar,sıçrayışdevirlerindeihtilâller,teknikterakkiler,keşifveya

Page 14: AHMET HAMDİ TANPINAR - Turuz · 2018. 9. 12. · AHMET HAMDİ TANPINAR ... Reşid Paşa encümene o zamanlar arası açık olan Fethi Ahmed Paşayı almamıştı, bu hâdise aralarındaki

tabiî inkişaflar bu tasfiyeleri yapar. Garp’ta Ortaçağ insanı, rönesans insanı, makine sanayii devrinininsanı,bugününinsanımedeniyetiyle,müesseseleriyleberaberteşekkületmişşe’nîvetarihîvâkıalardır.

Biz de eski medeniyetimiz içinde böyle idik. Selçuklular devrinde Anadolu kapılarını zorlayaninsanlar, yeni vatanı benimseyen ilk kurucu nesiller, Osmanlı fâtihleri, bütün siyasî düzensizliklerinerağmen bize Itrî’nin dehasını ve Nailî’nin dilini veren, zevkimizin o tam inkişaf ve istikrar devrionyedinciasırsonununinsanıelbettebirbirlerindençokfarklıydılar.

Fakataynızamandabirbirlerinindevamıdırlarda.VâniEfendi’deZembilliAliEfendi,ZembilliAliEfendi’deilkİstanbulKadısıHızırBey,BursalıİsmailHakkı’daAzizMahmudHüdaî,Hüdaî’deÜftâde,Üftâde’deHacıBayram,ondaYunusEmre,Yunus’taMevlânâaynıocağınateşiyledevamediyordu.

Bütün bu insanlar ne kendilerinden, ne de bir evvelkilerinden şüphe ediyorlar, hayatı, düşünceyi,kendilerini idare eden değerleri kudsî bir emanet gibi kabul ediyorlar, aralarında nesil farklarını tabiîbuluyorlardı.Onlarparçalanmışbirzamanıyaşamıyorlardı.Hâlilemâzizihinlerindebirbirinebağlıydı.Birbirlerini zaman içinde tamamladıkları için, gelecek zamanları da, kendi düşünce ve hayatlarınınmuayyenolmayanadüşenbiraksigibitasavvurediyorlardı.

OkadarkionsekizinciasırdayaşıyanKulHaşanDede,onbeşinciasırdayaşamışolanEşrefoğluile,sanki aynı şehirdeveaynı tekkede imişlergibikavgaedebiliyorlar,duyguvehayatgörüşü itibariyleokadarbaşkatürlüolanNedim,Fuzulî’ninbirmısraıylakendisansüalitesinianlatıyor,birbiriarkasındangelennesiller,Hallac’ınhaksızyeredökülmüşkanınıdavaediyordu.Hülâsa fikirler, imanlarbüyükbiraile mirasının torunlarda genişlemesi gibi, aynı köklerden dalbudak salıyordu. Hayat, bir ve bütün,insanıylaberabersürüpgidiyordu.

Böyleolduğuiçindebiryerekonantaş,ikiüçnesilsonrabehemehalbirbinaoluyor,insanzamanınagirmeklekazandığışahsiyetinietrafınakabulettiriyordu.

İşteTanzimat’tansonrakisenelerdekaybettiğimizşeybudevamvebütünlükfikridir.BunusöylerkenTanzimat’tanberihiçbirşeyyapmadık,hepyarımkaldı,demekistemiyorum.Bilâkis,

büyük zamankayıplarıyla da olsa, genebir çok şeyler yapıldı.Nesildennesle cemiyetimizin iç ve dışmanzarası değişti. Kadınımız hayata girdi. Cemiyetimiz Garp fikirlerine ve sanatına alıştı, insanımızmakineyitamdı,devletavrupalılaştı.

Fakatbunlardanbirkısmınınyenininetrafındakişevktenziyadeeskininçökmesindenilerigeldiğini,oluşlarında hâdiselerin hissesinin bizim irademizden üstün bulunduğunu, hattâ asıl irade ve şuurumuzabağlıolanlarınınbelkide ihmal edildiğini inkâr edemeyiz.Birneslinbaşladığımçokdefakendisindensonragelennesildeğil,belkibuneslinmaruzkaldığıtarihîşartlartamamladı.Fakatenmühimi,buyenikuruluşlarınkarşısındakiiçvaziyetimizinşüphedenileriyegeçmemişolmasıdır.Nekadınmeselesini,nekanunlarımızdakideğişiklikleri,nedeesasındangarblıkültürvesanatı,başkatürlüsüolmayan,olmamasıicab eden hayat şekilleri halinde alamadık. Daima içimizden ikiye bölünmüş yaşadık. Bir kelime ileyaptığımızın çoğuna tam inanmadık. Çünkü bizim için bir başkası, başka türlüsü daima mevcuttu vemevcuttur. İşte bizi garblıdan, eski müslüman dedelerimizden ayıran ruh hali budur. Bugün bile yeni,

Page 15: AHMET HAMDİ TANPINAR - Turuz · 2018. 9. 12. · AHMET HAMDİ TANPINAR ... Reşid Paşa encümene o zamanlar arası açık olan Fethi Ahmed Paşayı almamıştı, bu hâdise aralarındaki

hayatımıza, o kadar girdiği halde, gene onu münakaşaya hazırız ve münakaşa ediyoruz da. Hele,yaptıklarımızıneticeleriyleberaberkabuletmek...Bunaaslayanaşmışdeğiliz.

Öyleki,okadarrasyonelyaşadığımızısandığımızşuyirmiyediseneninmünakaşalarımdüşündükçeinsanın aklına ister istemez Heine’nin anlattığı teoloji âlimi geliyor. Bu adamcağız ömrünü Allah’ınvarlığınıispatiçinbirkitapyazmayahasretmiş.Hakikatendebüyükbirâlimolduğu,skolastiktenkalmaokeskinmünazarasilâhınasahibolduğuiçin,üstüstedeliller,bürhanlartoplar,onlarıtanzimeder,davasınıispatedermiş.Fakatkitapbirtürlüyazılamazmış.

Çünkü sonuna yaklaştığı zaman, kafası tam tersine çalışmağa başlar, yıllarca büyük bir şevkle,metodla, ısrarla topladığıdelillervebürhanlardavasınınaleyhinedönermiş.Namuslubiradamolduğuiçinozamankitabınıyakar,vebuseferAllah’ınyokluğunuispatiçinbirbaşkakitapyazmağabaşlarmış.Fakat onu tam bitireceği zaman da hidayet tekrar içinde konuşur, inkârın sefil ve karanlık aletleribirdenbireimanınnuruileparlarmış.Heine’ninkendinigördüğüdevrekadarbuhepböyledevametmiş!

BuhikâyedebizimTanzimat’tanberiyetiştirdiğimiznesillerinmacerasınıgörmemekkabilmi?Belkide Heine’nin zalim zekâsı, bu zihnî terazileşmeyi, Almanya’nın bizimkine benzer bir ruh hali içinuydurmuştur.

Bu bakımdan yalnız edebiyat nesillerinin hayat karşısında değişen vaziyetlerini mütalaa etmek nekadarfaydalıolur.Fakatniçinsadenesiller?Ferdolarakaldığımızzamandaaynıvâkıayıgörürüz.Çünküneslinnesleaksülâmelyapması,helesanattaçoktabiîbirşeydir.Fakatferdinkendiiçindebölünmesihiçdetabiîdeğildir.

Doğrusuistenirse,Tanzimat’tanberiyetişenlerinçoğundahemenherhareket,gürültülüveyasessizbiristifa,birnevitövbekarlık,kendikendiniinkârlasonaerer.Yahutşahsiyettambirdargınlıkiçindeveyakısır bir şüphede kendisini tüketir. Fikret ile Cenab’ın âkıbetleri! Bir nevi terk-i saltanata benziyenprensipfedakârlıklarıiseburadasayılamıyacakkadarçoktur.

SankiCevdetPaşa’nın,Kırımmuharebesiesnasındakideğişikliklerdenbahsederkenyenibirmasrafkapısı olan ve şikâyet için anlattığı iki sofra, alafranga ve alaturka sofralar, genişlemiş, büyümüş,hayatımızıparçalıyor.Üstelikzamanlaburuhhalidinamikolmaktançıkıyor,statikbirşekilalıyor.Sankiiçimizdedeğişmezhadlerkurmuşgibi.

Ameliye tek değildir. Evvelâ bu ritm, ferd olarak hayatımızda mevcut. Yeninin taraftarı vemücadelecisiyiz,fakateskiyebağlıyız.İşbukadarlakalsaiyi.Fakatkalmıyor,dahakarışıyor.Hayatımızınbazı devirlerinde yeninin adamı olarak eskinin tazyikini duyuyoruz; bazı devirlerinde eskinin adamıolarakyeninintazyikialtındayaşıyoruz.Bukutubdeğiştirmebirasırdanberihayatımızahâkim.

Bazan hâdiseler, tarihî şartlar buna sebep oluyor. Bazan da psikolojik sebeplerle buna düşüyoruz.Meselâ kendimizi hâlis bulmuyoruz, kendi hayatımızı yaşamıyoruz, kendi ağzımızla konuşmuyoruzvehminekapılıyoruz.

Buna,enufakbirmuvaffakiyetsizliğın,umumîhayattakiherhangibiraksayışınkarşısındailkyeniliknesillerininduyduğu,duymuşolmasılâzımgelenonefsekarşı,yahutçokyüksekbirvarlığakarşıişlenmiş

Page 16: AHMET HAMDİ TANPINAR - Turuz · 2018. 9. 12. · AHMET HAMDİ TANPINAR ... Reşid Paşa encümene o zamanlar arası açık olan Fethi Ahmed Paşayı almamıştı, bu hâdise aralarındaki

gizlivezalimcürümduygusunudailâveetmelidir.Cesaret edebilseydim, Tanzimat’tan beri bir nevi Oedipus kompleksi, yani bilmiyerek babasını

öldürmüşadamınkompleksiiçindeyaşıyoruz,derdim.Muhakkakolanbir tarafvarsa,eskinin,hemenyanıbaşımızda,bazanbirmazlum,bazankaybedilmiş

bir cennet, ruh bütünlüğümüzü saklayan bir hazine gibi durması, en ufak sarsıntıda serab parıltılarıylaönümüzde açılması, bizi kendisine çağırması, bunu yapmadığı zamanlarda da, hayatımızdan bizi şüpheettirmesidir.Tereddütvebirnevivicdanazabı...(Bizeaksedençehresiyleyanlışyapmakorkusu.)

Bunlar şüphesiz başlangıç noktalarıdır. Ve her başlangıç noktası gibi yüzlerce kılığa girerekhayatımıza tesir ediyor, nesiller boyunca bir türlü insanı ve cemiyetimizi gerektiği gibi düzenlememizeengeloluyorlar.Birneslinhalledeceğidavalarınesildenneslehavaleeden,enbasitmeseleleribirtürlüatlanamayaneşiklerhalinegetiren,kendihareketlerimizinneticelerinibizeokadaryabancıkılıkaltındagösteren,hülâsabizeözbirhayatyerine,sırasınagöreon,onbeş,yirmiyıl,bazandahafazlasürentecrübedevreleriyaşatanhepbumedeniyetdeğiştirmesidir.

Bu,içindençıkamıyacağımızbirfâsiddairemidir?Elbettekihayır.Fakatondankurtulmaçareleriniarayabilmekiçinonuniçimizeniçinvenasılyerleştiğinimütalaaetmemizlâzımgelecek.

Page 17: AHMET HAMDİ TANPINAR - Turuz · 2018. 9. 12. · AHMET HAMDİ TANPINAR ... Reşid Paşa encümene o zamanlar arası açık olan Fethi Ahmed Paşayı almamıştı, bu hâdise aralarındaki

AsılKaynak(Ülkü,16Nisan1943,nr.38)BugünküTürkruhunun,kendisinimuasırıolduğumilletlerdenayıranbirhususîliği,onuçokferdîbir

talihinsahibiyapanbirtrajedisivar.Bu,ikibüyükâleminiçimizdeyaptığımücadeledir.Biryandantarihîzaruretlerden kudret alan bir irade ile Garb’a gittik, öbür yandan hakikî cevheri ile bizde konuşmayabaşladığı zaman, sesine kulaklarımızı kapatmak imkânsız olan birmâzinin sahibiyiz.Bu, hemen hemenyalnızbizenasipolanbirtecrübe,birimtihandırvekıt’alarınçehresinideğiştirenbüyükgöçler,ayrılmave yeniden kaynaşma devirleri bir yana bırakılacak olursa, ona benzer bir macerayı, bir milletin tekbaşına yaşadığım görmeyiz. Ne Büyük Petro’nun himmetiyle hazırlanan Rus uyanışında, ne Almanrönesansında,neFransızihtilâlinde,nedehristiyanlıkreformunda,neİran’ınmüslümanlaşmasında,hattanedeçokdefacoğrafîçerçevedeğiştiğiiçinbizimİslâmlaşmamızdabucinsten,birmüntehadayapılmıştecrübe mahiyeti yoktur. Onların bir kısmı ya milletlerin teşekkülleri devrinde olmuş, yahut da aynimahrekin üzerinde bir yer değiştirmeden ileriye geçmemişler, nihayet bazıları da müşterek İçtimaîmüesseselerin yardımını, hattâ himayesini gören ilerleyişler halinde kalmışlardır. Bizde ise değişmekat’idir vebir zamanlar,milliyet fikrinin esası olan«devam»lı tehdit edecekbir safhabile geçirmişti.Örfte,kültürde,müesseselerde,gündelikhayatınhersafhasındagörülenbukarşılaşmadünekadarbizimzaafımızdı,bugünisebellibaşlıgüçlükleryenildiğiiçin,birnevizenginliğimiziteşkilediyor,diyebiliriz.

1718felâketindensonra,bufelâketingetirdiğibirneviintibahlabazımünevverlerimizdetekselâmetçaresi fikir halinde başlayan garpçılık, 1839’da devlet müesseselerimizi ve bazı hayat şekillerimizideğiştirmeklekalmadı,biziâdetakulağımızdantutarakşeyhülislâmduasıveecnebisefiralkışıylaAvrupamektebineçıraklığaverdi.Hareket,kendisindenevvelesaslıbirfikirhazırlığıbulunsaydı,yahut1718ile1839 arasındaki zaman kaybedilmemiş olsaydı, elbette başka türlü olurdu. Fakat yıkılmış medrese,darmadağınolmuşİktisadîhayat,kapılarınıaçmışgümrükvemuhafazasıgüçleşmişhudutlar,dahaderindüşünmeyevakitbırakmıyordu.Diğertaraftan,kaybedilenzamaniçindemevcutmüesseselerherhangibiraşıyı kabul etmeyecek bir tereddi haline gelmişlerdi. Kendi bünyelerinde hiçbir istihale veya sıçrayışimkânlarıkalmamıştı.İkişeyyapılabilirdi:Yaeskitamamiyleyıkılarakyerineyenisikurulurdu,yahutdaolduğu gibi, kendi kendine tükenmesi için bırakılan eskinin yanı başında yeninin devri başlardı. Birazimkânsızlık ve biraz da herhangi bir tepki korkusu, Tanzimat’ı yapanlara İkincisini tercih ettirdi vebirdenbirememleketinhayatıbirmüstemleke şehriningaripmanzarasını aldı.Hayatımız ikiyebölündü.Birtaraftanyeni,hayatadayananzaruretlerikarşılayançehresilegörünüyor,öbürtaraftanbununtamzıddıolanşey,yaniyaşamakudretinikaybetmişbiryığınartık,kendiâlemininüstündeyüzebilenbirkaçdağınıkunsura yapışmış duruyordu.Yaşayan eski Tanzimat’tan 1923’e kadar olan devreyimemlekette bu kılıçartığı eski ile yeninin mücadelesi doldurur. Bu iki âlemin hayatımızda bu tarzda karşılaşması, sadeyeninin zaferini güçleştirmekle kalmıyordu; aynı zamanda yeni karşısında eskinin muhakkakbeğenilmemesi lâzım gelen bir şey olduğunu yavaş yavaş bize kabul ettiriyordu.Aramızda can çekişirhaldeyaşıyanartıklarabakarakmaziyikötülemek,onuküçümsemekitiyadıiçimizdeyolaldı.

Page 18: AHMET HAMDİ TANPINAR - Turuz · 2018. 9. 12. · AHMET HAMDİ TANPINAR ... Reşid Paşa encümene o zamanlar arası açık olan Fethi Ahmed Paşayı almamıştı, bu hâdise aralarındaki

1923’debaşlıyantasfiye,eskiileyeniarasındakibudenksizmücadeleyesonverir.İçimizdeyaşayanbu yarı ölü hayat şekillerini, yeni terkipte fonksiyonu kalmamış bazımüessese artıklarını hayatımızdançıkarıncabirdenbireonubüyükhakikatındagörmeğebaşladık.Bugünher taraftahaklıbirmazisaygısıbaşladı. Artık aramızda, dedelerimizi muasır Fransız romanını tanımadıkları, Shakespeare’i veyaTolstoi’u bilmedikleri, Bergson veya Freud ile Lindenberg’ten, Einstein ile Karuzo veya WilyamPovel’den ayni yüksek ihtisas şuuruyla derin derin konuşmadıkları, briç oynamadıkları ve kokteylpartilerinde kadınlarının boyunlarını süsleyen mücevherlere bakarak sert yakaları üzerinden nezaketleesnemedikleriiçinithamedenlerimizazdır.Bilâkisbununyerine,onlarıkendidevirlerinde,kendihakikatve imkânlarında mütalâadan hoşlanıyoruz. Kendilerine mahsus bir hayatı yaratmış olmaları ve onusamimîlikle yaşamaları, her türlü özentiden uzak, asilliği yalnız kendi yarattıkları şeylerde bulmalarıhoşumuza gidiyor. Gururlarına, zevklerine hayran oluyoruz. Sinan’a hürmet ediyoruz, eski musikîustalarımızıanlamayaçalışıyorveanladıkçamükemmelliklerineşaşıyoruz.Fuzulî’yi,Bâkî’yi,Nedîm’i,Gâlib’i,kendilerinelâyıkolanyüksekliklerdeseyretmektenhazduyuyoruz,dağınıkbazıhayatşekillerini,gelenekleri kaybolmaktan kurtarıyoruz. Vâkıa bunların bazısını henüz pek acemice yapıyoruz veyaptıklarımız, yapmamız lâzım gelenlerin yanında henüz çok azdır. Bazı törenlerde hemen her yıl aynışeyleri tekrar etmekle kalmıyoruz;musikîcilerimizin henüz elde tam denecek bir plâk koleksiyonu bileyoktur;tamamınıbildiğimizvedeğerinianladığımızgünkültürümüzebirkaçmedeniyetbirdenkavrıyanbirderinlikverecekvebizeAnadolu’nunmuammasınıçözecekolanmasallarımız,oyunlarımız,küçükhayatitiyadlarımız,şimdikivaziyetveşartlaragöresonuncugibigörünensaklayıcılarıileberaberkaybolmaktehlikesindedir. Bununla beraber mâziye karşı bakış tarzımızın değiştiği muhakkaktır. Artık kendimizibaşka bir ışıkta görüyoruz. Esaslarında Garp’la ölçüşebilecek bir medeniyetten, bir insan ve hayatüstünlüğünden geldiğimizi anlıyoruz. Önümüzde bilgi ve sevginin yavaş yavaş açtığı âleme, yenileşenzevkimizle,güzeliveiyiyianlayıştakigörüşfarkımızlaeğildikçekudretimiz,nefsimizegüvenimizartıyor.Budeğişikliğibeğenmemekkabildeğildir...

Fakatbukadarıyetişirmi?Öyle sanıyorumki, nemâziyi sevmek,neGarbi tanımakveonahayranolmakbizimiçinkâfideğildir.Mâzinihayetgeçmişbirzamandır;bizde,ancakkendisine içimizdenbirşeylerkatarakhakkıylayaşıyabilir.Biz ise«Bugünbile»değiliz;yarınız.Herneslinasılvazifesikendiötesinde gelecek için olanı hazırlarken başlar. Bizim için asıl yapılması lâzım gelen,memlekette yenihayatşekilleriyaratmaktır.BizŞark’aveyaGarb’aancakbirbirindenayrıikikaynağımızgibibakabiliriz.Her ikisi de bizde ve geniş bir şekilde vardır; yani realitelerimizin içindedirler. Fakat onlarınmevcudiyetikendibaşlarınabirdeğerolamazvesadeceböyleolmasıbizi,kendihayatımızda,kendimiziçinkendimizemahsusbirhayatı,genişveşumûllübirterkibiyaratmayadaveteder.İçimizdekikaynaşmavekarşılaşmanınverimliolmasıiçinbuhayatı,buterkibidoğurmasışarttır.Budaasılüçüncükaynağa,«memleketinrealitesi»nevarmaklakabildir.

Dedelerimizin büyük meziyetlerini, hayatlarının kendilerine has ve gerçek oluşu yapıyordu. Garpmedeniyetinin büyük meziyeti de bir realitenin mahsulü olmasında ve inkişafını onunla beraber

Page 19: AHMET HAMDİ TANPINAR - Turuz · 2018. 9. 12. · AHMET HAMDİ TANPINAR ... Reşid Paşa encümene o zamanlar arası açık olan Fethi Ahmed Paşayı almamıştı, bu hâdise aralarındaki

yapmasındadır. Bizim için asıl olanmiras, nemazidedir, ne deGarp’tadır; önümüzde çözülmemiş biryumak gibi duran hayatımızdadır. Onu yakaladığımız, onun meseleleri üzerinde durduğumuz, onlarlayoğrulduğumuz, bu meseleleri fikir hayatımızın zarurî yol uğrakları gibi değil, temeli olarak kabulettiğimizzamantarihinvehususîcoğrafyamızınbizeyüklediğibüyükroleerişeceğiz.Ozaman«devam»ınzinciritekrariçimizdebağlanacakvebizmuasırdünyada,birleştiriciçehremizlevebuçehreyiteşkiledenhayat çerçevesi ile kendimize lâyık yeri alacağız.Birbirini anlamayan iki âlemin ortasında, bir düğümnoktasında yaşamış olmanın bize yüklettiği zahmetler, o zaman gerçek ve ön safta hayatın nimetleriyleödenecektir.

Page 20: AHMET HAMDİ TANPINAR - Turuz · 2018. 9. 12. · AHMET HAMDİ TANPINAR ... Reşid Paşa encümene o zamanlar arası açık olan Fethi Ahmed Paşayı almamıştı, bu hâdise aralarındaki

HayatKarşısındaMünevver(Ulus,25Haziran1943,nr.7865)Atkalbinigirdâba,açılengine,rûhol!YahyaKemalBizde ilkyapıcı edebiyatnesli şüphesiz,ZiyaPaşaNamıkKemalneslidir.CemiyethayatınınGarp

mânâsındaşuurunuonlarıneserlerindeidrâkettik.MemleketteyolaçanheryeniveiyişeyinbaşındabuikiarkadaşıvebilhassaNamıkKemal’i,onundevgayretinigörmemekmümkündeğildir.Bununlaberaber,şuurluveciddîbirtenkideherikisidenekadarazdayanabilecekbirhaldedirler.San’atanlayışları,Garpkültürüileolanmünasebetleri,hattasiyasîkanaatleri,çokhaklıolarak,münakaşaedilebileceğigibi,ÂliPaşa’yakarşıaçtıklarımücadelenin,istenirse,haksızvezâlimtaraflarıdabulunabilir.Memleketiçindekibüyüktesirlerinibiryanabırakırsak,onlarıkendizamanlarınınölçüsüyledahitamolarakyetişmişkabuletmek güçtür. Eserlerinde muntazam bir sistemin bulunduğunu zannettiğimiz yerlerde bile acemiceörtülmeye çalışılmış büyük boşluklar göze çarpar. Her münakaşadan mutlaka muzaffer çıkmak isteyenNamık Kemal’in, karşısındakini cevap veremez hale getirmek için sarf ettiği gayret, bazan bu büyükdeğirmeninnekadarboşadöndüğünüiyicegösterir.RenanMüdafaa-nâmesi,OsmanlıTarihi’ninmethali,İrfan Paşa’ya mektup gibi, Takip ve Tahrip gibi eserleri bir yığın boşluklarla doludur. Ziya PaşanınHarabat mukaddimesini şöyle bir okumak, bu fikir adamının daha evvel girişmiş olduğu yenilikmücadelesine nasıl bir tereddüt hamulesiyle atıldığım anlamak için yetişir. Şiir ve înşa makalesiyledilimiz ve edebiyatımız içinmuasırlarına hayret imkânı bırakmayacak kadar ileri ve yeni ufuklar açanşâir, eski şiirin âlemine dönünce, âdeta kendi mazisini unutur. O yalnız Garp şiirinin hayat ve insankarşısındakiduruşunuyadırgamaklakalmaz,tiyatrogibibüyükGarpnevilerininmemleketegirmesinibileâdeta istemez. Belki de aruzla anlatmaya çalıştığından çok iptidaîleştirdiği bir muhit ve terbiyenazariyesinedayanarakGarp’lamüslümanŞarkarasındakifarküzerindeaşılamayacakbirengelgibiısrareder.ZatenruhUcalarınınzamanzamanemrindegörünenZiyaPaşa’dabirbirinitutmayanfikirlerepeyceçoktur.

Şiirdeher ikisi de eskiyle alâkalarını kesmemişlerdir.ZiyaPaşa’da eski şiirin enbarizve revaçtahatave zaafları devamedergörünür.NamıkKemal ise,Nef’î söyleyişinindışına çıktığı zamanlar, çokdefa ikinci derecede kalır. Her ikisi de aruzun nasıl bir imkânlar hazinesi olduğunu bile tamdüşünememişler, usta bir kemancının elinde bu yaydan çıkacak nağmelerin hangi hadlereyükselebileceğini bir kere olsun tecrübe etmemişlerdir. Namık Kemal’in büyük heyecanlarında daimabiraz tiyatro, hatta en orta zevkten tiyatro bulmak mümkündür. Tiyatrolarının örgüsünü şimdi hiç dehoşumuzagitmeyenbirhitabetinverdiğigibi...

Evet,bütünbunlardoğrudur.Hattâbucinstendikkatleriçoğaltmakdakabildir.Bununlaberaber,buikiarkadaşa Türk edebiyatında eşi görülmemiş bir işi yapabilmek nasip olmuştur.Yakından bakılınca biryığınzaafhevengigibigörünenbuikimuharrir,devirlerinialtüstetmiş,zihniyetlerideğiştirmiş,hayatayeniufuklaraçmışvebirliktegiriştikleribirkaçyıllıkbirmücadeleninsonundacemiyetinmanzarasıve

Page 21: AHMET HAMDİ TANPINAR - Turuz · 2018. 9. 12. · AHMET HAMDİ TANPINAR ... Reşid Paşa encümene o zamanlar arası açık olan Fethi Ahmed Paşayı almamıştı, bu hâdise aralarındaki

insanruhuisteristemezeskisindenbaşkabirşeyolmuştur.OnlarkonuştukçaihtiyarAsya’nınbizdekiyüzüdeğişmiş, asırlardanmiraskalmış itiyatların tozunu silkenbir takım insanlarbazıhakikatleringüneşinedoğmuşlar ve kendilerini aydınlıkta bulmaktan memnun, hür hareketin tadını tatmışlardır. Onların bukuvveti nereden geliyordu? Şüphesiz ki Namık Kemal o mucizeli tesiri sadece tumturaklı ifadesiyle,heyecanıyla yapmadı. Onun yolunu yalnız Hürriyet Kasidesi ile (asıl adı da bu değildir) açtığınızannetmek şiire ve sanata tanrıların ayırdığı tesir ve nüfuz sahasını lüzûmundan fazla genişletmekolur.ZiyaPaşa’da isebucinstenheyecanlarzatenyoktur.Osoğukvekendiölçüleri içindemuvazenelizekâolarakkaldığımüddetçesevimlivegüzeldir;yahutdainsafsızvekincihiddetindeinsanıyakalar.OçokzâlimZafernâme’ninzehirlitebessümünden,birhareketidoğuracakhamleelbettebeklenemez.

Hakikatteonlarıcemiyet içindeyapıcıbirruhhalinegetirenşeybüsbütünbaşkadır.BuilkAvrupalıneslimizinenbüyükkuvveti,cemiyetmeseleleriüzerindedurmayıbilmelerinden,umumîbirşekildeolsabile,onlarıbenimsemişolmalarındanilerigelir.Onlarmücerretfikrialıponunetrafındabirtakımaceleterkipler, âlimce tefsirler yapmıyorlardı. Belki cemiyet realitelerine bakarak fikre doğru gidiyorlardı.NamıkKemal’dedışardan,olduğugibialınmışfikirhemenyokgibidir;belkibütüntekliflerikuvvetlibirgörüşünveazçokkuvvetlibirmemleketbilgisinintabiîneticeleri,oyollardangeçilincevarılmasıtabiîolanzaruretlergibigörünür.

Meşrutiyetfikribileböyledir;yakıntarihimizinüzerindekimüşâhedelerindendoğar.Filhakikadevletmakinesini yeni baştan kuran ve hükümdarı yeminle kanuna riayet kaydı altına alan GülhaneHattı, bukanunun kaynağı noktasında müphem kalıyordu. Diğer tarafdan, bozulmuş olan devlet muvazenesi,imparatorluğu bir büyük rütbeli memurlar bürosu haline getirmişti. Namık Kemal Meşrutiyet fikriniGarp’tan almıyor, bu boşlukları kendisinden çıkarıyordu. Fakat bu iki arkadaş nelere dikkat etmezler!Aşar,nüfus,tütünveipekrejisi,borçlar,köylününvaziyeti,umumîçalışmazevki,kadınterbiyesi,maariftebaşlayan ikilik, kısacası cemiyet hayatının her meselesinde bu iki arkadaş sırası gelince rakamlasağlamlaştırmasınıbildikleribirgörüşvebilgisahibidirler.Hayatınkarşısındamünevveredüşenvazifeduygusuylahareketederler.

Hayat, şüphesiz, bütün cemiyetindir. Fakat mesuliyetleri yalnız münevverindir. Yükünü kaderin vetesadüfünayırdığıpayagörehepberabertaşırız.Fakattarihkarşısındahesabınımünevververir.NamıkKemalveZiyaPaşanesliiştebumesuliyetduygusununşuurunuilkdefabizegetirmişlerdir.Vâkıahiçbirzaman,uğraştıklarımeseleleri bugünkümânâsiylederinleştirmeğemuvaffakolamamışlardır, fakat onlarhayata hâkim büyük sualleriyle daima beraber yaşamışlar ve hatta, daha iyisi, şahsî olgunluklarını omeseleler içinde idrak etmişlerdir. Otuz yaşındaki Namık Kemal’i devrin bir mihrakı yapan sırrı buocaktaparlayanateştearamalıdır.Kendilerindensonragelennesillerinbüyükeksiği,onlarıntecrübesininefislerindesürdürememeleri,buyüzdensadece«nakledicibirçalışma»nınadamıolmalarıdır.Onuniçinfikirleridaimadışardakalmışveçokdefahayatınhızıonlarıgeridebırakmıştır.

Geniş hayat önümüzdeki bin başlı bir muamma gibi duruyor. Onu çözdükçe kendimizi bulacağız;hakikîşahsiyete,hürsan’atakavuşacağız.Ağaçgüneşteserpilir,fakattoprağınderinliklerindekiköküile

Page 22: AHMET HAMDİ TANPINAR - Turuz · 2018. 9. 12. · AHMET HAMDİ TANPINAR ... Reşid Paşa encümene o zamanlar arası açık olan Fethi Ahmed Paşayı almamıştı, bu hâdise aralarındaki

beslenir.İnsanoğlukendiferdiyetinibileancakiçindeyaşadığıcemiyetleidrakeder.

Page 23: AHMET HAMDİ TANPINAR - Turuz · 2018. 9. 12. · AHMET HAMDİ TANPINAR ... Reşid Paşa encümene o zamanlar arası açık olan Fethi Ahmed Paşayı almamıştı, bu hâdise aralarındaki

AhmetHamdiTanpınarDiyorki.(Yücel,Ağustos1950,nr.8)1—Köyünkültürümüz,iktisadiyatımızveiçsiyasetimizbakımındanehemmiyetinedir?2—Köysizceeğitimyoluylamı,yoksabaşkabiryollamıkalkındırılabilir?3—KöyEnstitülerihakkındanedüşünüyorsunuz?4—Aydınlarveüniversitelilerköyeneşekildeyararlıolabilirler?Türkiye’nin nüfusunun en aşağı 13-14 milyonu köylüdür. Kasabalarımızın mühim bir kısmının da

İktisadî sistemleri ziraat, hayvancılık veya bostancılık üzerine kurulmuştur. Hatta köy mefhumunu, birnüfusnisbetindençıkartıpdabirhayatstandardıvezihniyetveyaşamaşekliolarakkabuledersek,şehirtanıdıklarımızınçoğudabukategoriyegirer.Hakikattebüyükköydenebilecekşehirlerimizvemaalesefyavaş yavaş köyleşen şehirlerimiz vardır. Binaenaleyh köy meselesi Türkiye’nin en ehemmiyetlimeselesidir. Bu demek değildir ki, köy hayatımızın nâzımı olmalıdır, bütün hayatımız, sistemimiz köymefhumuetrafındatoplanmalıdır.Yalnızenbüyükmeselemizköydür,demekistiyorum.

Fakatunutmayalımkiköykelimesiâdetamücerretbirkelimedir,yanibircinsköyümüzyoktur.Belkidahahenüztesbitedemediğimizşekilde,türlütipteköylerimizvardır.Buhusustakiçalışmalarınbizetambirfikirvermesineintizarenbutipleriüçgruptabirleştirebiliriz:

I—İktisadîvaziyetidüzgünolan,tambiristihsalyapan,hayatstandardıyüksek,çalışmayanuzuvlarıaz, dışarıya, vilâyetlere rençber, işçi, işsiz adam çıkartmayan köy. (Bunlar Garbî Anadolu, Ege veMarmara mıntıkası, Trakya’da meselâ Lüleburgaz etrafındaki, Anadolu’nun muhtelif yerlerinde büyükmerkezlerdeyakınyoluğrağıveistihsalkabiliyetikuvvetliolanköylerdir).

II — İstihsal imkânları geniş olan, fakat şu veya bu sebeple işletilmemiş olan yerlerdekitopluluklardır.

III—Coğrafî vaziyetleri kendilerine bir nevi kader olan insanların yaşadıkları yerler.Bunlar hemyollardan uzaktırlar, hembağlı olduklarımerkezler kendi seviyelerinde oldukları için inkişaf etmezler.Yanitoprakkısır,insangörgüsüzveufuksuzdur.

Binaenaleyh«köy»diyebir tekkelimeilehülâsaedilecekbirmeselemizyoktur.Sınıfvecinslerinegöreayrıayrıdüşünülecek,çarearanılacakköylerimizvardır.

Kültürümüzbakımındanköymeselesibizikendidâvalarımızagötürecekolanbüyükyollardanbiridir.Çünkü, realitemizin, yani memleketimizin iç yüzünün beşte dördünü köy yapar; bu itibarla köyün bizevereceği,öğreteceğişeylernamütenahidir.

Fakat köy ve kültür meselesi mevzuubahis olunca bir de ondan alacağımız şeyler vardır. Yanlıştefsirlerveliyakatsizyollardangeldiğiiçinuzunzamanfolklorumuzakarşıyabancıkaldık.Fakatşehirli,oyun havalarının çenberinden çıkıp da halk türküsüne kavuştuğu zaman hakikî bir zenginliğe kavuşmuşgibi oldu. Evet köyden öğreneceğimiz şeyler sonsuzdur. Tam mânâsiyle bir zenginliktir. Bu da kültürbakımından köyle münasebetlerimizin ikinci cephesini yapar. İstanbul ve Ankara konservatuarıçalışmaları,folkloruntesbitiiçindehapsolmamakşartıyla,bizekendimizibaşkanoktalardantanıtacaktır.

Page 24: AHMET HAMDİ TANPINAR - Turuz · 2018. 9. 12. · AHMET HAMDİ TANPINAR ... Reşid Paşa encümene o zamanlar arası açık olan Fethi Ahmed Paşayı almamıştı, bu hâdise aralarındaki

Bunu dile doğru daha genişletebiliriz. Şehrin ve şehirlinin muasır hayat şekillerinin sahibi olduğunuunutmamakşartıyla,yaniyaşadığımızmedeniyet şehirmedeniyetidir. İktisadîmeselelerbakımındanköyayni şekilde ehemmiyetlidir. Çünkü kendi insanımızı yetiştirmek,muasır insanlar seviyesine çıkarmak,ihtiyaçlarını çoğaltmak, bir fikir seviyesine eriştirmek, hülâsa hakikî şekilde onlara yaşadıklarınıanlatmak gibi İnsanî vazifemizi bir tarafa bıraksak, yani meseleyi bu tarafından almasak dahi, köyiktisadiyatıbizimiçinenmühimdâvâdır.Çünkü,cemiyetimizçokkorkunçbiristihsalbuhranıiçindedir.Bütün sıkıntılarımız az istihsalden, az insan çalıştırmaktan ve çalışanların da gereği gibi ve gereğivasıtalarla çalışmamalarından ileri gelmektedir.Muasır enerji üç şekilde temin edilir: Kömür, benzin,elektrik.

Hakiki istihsal, ancak insan gayretiyle bunların işbirliğinden doğar. Bütün sıkıntılarımız,ümitsizliklerimizistihsalazlığındanmeydanagelmektedir.Bubuhranmaddîhayattanmanevîhayatadoğrudevadımlarıylayürümektedir.Binaenaleyhtambirİktisadîkalkınma,yanimilletolarakmevcudiyetimiz,hattâkendimiztarafındantabiîgörülmesi,ancakmevzuunuiyikavrıyanbirbilgiileyapılançokgenişbiristihsalhareketiilekabildir.Aksitakdirdeşehirhayatımız,tefekkürümüzsun’îbirkabukvaziyetindekalır.Köyü sevmek, bu hususta konuşmak platonik bir avunmadır. Bilmek,meseleyi kavramak ve plânla işegirişmeklâzımdır.

İşte,sualinizinüçüncükısmıburadaehemmiyetkazanır.Evet,içsiyasetimizinköymeselesindeolmasılâzım gelen büyük istikametler vardır. Yukarıda yaptığım ve beni okuyucularımla beraber iyi niyetimkadarcehaletimedehayraneden—çünkübubir ihtisasmeselesidir—kabataslaktasnifbizefikrimiziizahetmekimkânınıverir,yanionadayanarakkonuşmamızıgenişletebiliriz.Birincikategoridekiköylerteessüsetmişköylerdir.İkincikategoridekilerşuveyabumücadelelerleıslahedilebilecektopluluklardır.Onlarınvaziyetlerini,meselâyolyapmaksuretiylediğerinkişaflarladüzeltebiliriz.Fakatüçüncükategori,bizi er geç bir nüfus politikasına götürecektir. Bazı köyler var ki bozuk bir havagazı borusu gibimütemadiyen nüfus kaçırmaktadır. Rençberlikten leblebi satıcılığına, hattâ dilenciliğe kadar... Seneninmuayyenaylarındakuzeydengüneyeenkötüşartlaraltındayüzbinlerceinsanakınıbaşlar.Köylerindeneyediklerinibilmediğimizgibi,buinsanlarıngittikleriyerlerdeneyediklerini,nerdeyattıklarını,ailelerineneyardımettiklerinidebilmeyiz.Hakikattekendileriylehiçmeşgulolmadığımıziçinbunlarhakkındahiçbir bilgimiz yoktur. Halbuki bu işler en teferrautlı istatistikleri ve mukabil çareleri ile aramızdasenelerdenberimünakaşaedilmeliydi.

Yinebildiğime,yanitesadüfiokuyuşlarımaveşahsîmüşahadelerimedayanaraksöyleyeyimki,biz43binköyleyaşayamayız.Nasıl63vilâyetçoksaveİdarîteşkilâtımızyenibaştanelealınmayamuhtaçsa,bu43 bin köy de çoktur. Vatanımızın bazı yerlerinde ziraat imkânsızla geçinmektedir. Bazı yerlerdehayvancılık insana ve hayvana eziyettir. Yahut bir geleneğin ipinde sallanmaktadır. Binaenaleyh içpolitikamız baştan aşağıya istihsale çevrilmeli. İçinde bulunduğumuz İktisadî çıkmazdan kurtulmaçareleriniaramalıyız.Memleketimizçokdeğişikistihsalimkânlarıolanbirmemlekettir.

Eğerenerjimeselesini tabiî imkânlarımıznisbetindehalledersek,vatandaşlarımızıazzamandanisbî

Page 25: AHMET HAMDİ TANPINAR - Turuz · 2018. 9. 12. · AHMET HAMDİ TANPINAR ... Reşid Paşa encümene o zamanlar arası açık olan Fethi Ahmed Paşayı almamıştı, bu hâdise aralarındaki

birrefahakavuştururuz.Bizim kabahatimiz, insanca, tabiat yapışınca, gelenekçe, yol uğrağı olup olmamasını düşünmeden

bütün memlekete ayni gözle bakmak, adetâ müsavi addetmektir. Halbuki vatanımız ve insanımız veimkânlarımızçokdeğişiktirvebuseviyedeğişikliğibizetedbirveçalışmasistemideğişikliğinikatiyetleemretmektedir.Hülâsaedecekolursak,köydâvasıbir istihsaldâvâsıdırveplanlaçalışmameselesidir.Budademokratikbirbilgiyeveçalışmayadayanır.Münevverlerimizgibidevletimizindeesashedefibuolmalıdır.

2— Eğitim yolu ile hiç bir şey elde edemeyiz. Meğer ki, terbiye ve tahsil memleket realitesinedayansın. Yani evvelâ memleketi bilelim, onun ihtiyaç ve imkânlarına göre mıntakalara ayıralım, buihtiyaçları karşılayacak insan yetiştirmeği hedef tutalım.Zatenmillî eğitimden de bunu anlarım.Yoksaçocuğumuzu,yediyaşındanyirmibiryaşınakadarzamanındabirneviöğretimbareminebağlamayıdeğil.

Bizimortaokullarımız,liselerimizbazısergilerdeboşunaişleyenmakinalarabenzer.Yanimücerretteçalışırlar.Çocuk7yaşındailkokulabaşlar,21deyahut25defaydasızıciddiyealmakkabiliyetinegöreüniversiteyibitirir.Daha1870’denevvelBismarcklisemezunuproleterlerindenbahsediyordu.Bizşimdionunbu alayının ikinci safhasında, yani devletmemuriyetinindışında İçtimaî fonksiyonuolmayan işsizkalabalığıkarşısındayız.Buvakıa,önünegeçemezsek,yarınTürkiye’yikökündensarsacaktır.Buokadargözle görülür bir hakikattir ki söylemekle hiç bir keramette bulunmuyorum. Biz adım adım takipedeceğimiz bir çalışma, kalkınma, hülâsa istihsal programı yapmayamecburuz.Buplanın hazırlanmasımillîhayatımızınenbüyükzaferiolacaktır.Buplanbizeinsanıniçinvenasılyetiştireceğimiziöğretecek,yaniancakozamanmücerretöğretimdenmillîeğitimegeçeceğiz.

Şüphesiz münevver kendiliğinden de, herhangi bir hakikate olduğu gibi köye gidebilir. Fakat,şartlarımız (ki çok ağırdır), bize, eğer vakit ve enerji kaybetmek istemiyorsak bu işin devlet eliyleyapılmasını emreder.O zaman, enerji israfından kurtuluruz vemuhtaç olduğumuz istihsalmekteplerinekavuşuruz.

Kaliteyi görürsek, tek hocayı yol açıcı olarak kabul edersek, her şey, her dâvâ halledilebilir.Aksitakdirdetelâfisiimkânsızınhücumualtındakalırız.

3—Köy enstitülerinin en büyük kusurumemleket bilgisine dayanan planlı bir çalışmaya yardımcıolarakkurulmamışolmasıdır.Memleketiyekparezannettikçehatadankurtulamayacağımızıunutmayalım.İhtiyaçlarımızavehalkınseviyesinegöre,mıntıkamıntıkadeğişenbiröğretimprogramı,okulprogramıyineaynişekildeistihsalihedefalanliseler,ortaokullar,enstitüler,köyenstitüleri.İştememleketinbizdenistediği...

4—Aydınımızbirçokşeyleryapabilir.Fakatmücerretteikametetmemekşartıyla.Bizherşeyimizikendimizegöreayarlamakmecburiyetindeyiz.Plâtoniksevgilerden,örneğidışardavebünyemizeyabancıaksülâmellerdenvazgeçmekşartıyla...

Yirmi senedir köyün peşindeyiz. Edebiyatımız köy salatası ile dolu. Fakat ne hazindir ki, elimizdebizeyolgösterecek,realiteninkapısınıaçacak,üzerindemünakaşaedilebilecekyirmikitapgösteremeyiz.

Page 26: AHMET HAMDİ TANPINAR - Turuz · 2018. 9. 12. · AHMET HAMDİ TANPINAR ... Reşid Paşa encümene o zamanlar arası açık olan Fethi Ahmed Paşayı almamıştı, bu hâdise aralarındaki

Kimimiz simsiyah bir bedbinlikte mahpusuz, kimimiz hâlâ 18 inci asrın o yapmacık köy şarkısınısöylüyoruz.Hakikatteise,bizeçalışmanınheyecanılâzımdır.AncakoheyecanTürkiye’yizihnimizinmalıyapabilir.

Aydınnezamanköyefaydalıolur?Bilmekşartıyla,millîdâvâlarınhastasıolduğuzaman...Hepimiziçokmesutedenmünferitvak’alarvemisallerüzerindedurmadansizedüşündüğümühülâsa

edeyim. Bir vatanı olmak çok mesut bir mazhariyettir. Fakat onun mesuliyetlerine yükselmek şartıyla.Çünkü,insanmesuliyettir.

Page 27: AHMET HAMDİ TANPINAR - Turuz · 2018. 9. 12. · AHMET HAMDİ TANPINAR ... Reşid Paşa encümene o zamanlar arası açık olan Fethi Ahmed Paşayı almamıştı, bu hâdise aralarındaki

GöçmenDâvası(Cumhuriyet,18Ocak1951,nr,9503)Tunanınevleri,alçacıkevler,İçindeotururpaşalar,beyler,Örtünperdelerigörmesiniller...BirRumelitürküsündenBirkaçaydır,millîbirfâciayı,hattamillîbirfelâketisessizvesedasızyaşıyoruz.Yarımmilyondan

fazlaTürk, dedelerininOsmanlı fethinden çok evvel doğdukları, şenlettikleri topraklardanyabani otlargibisökülüyorlar,malvemülkleriellerindenalınarakkapıdışarıediliyorlar.

Hicret,milletimizintalihininikiasırdanberi,enacıtarafıoldu.Arkadabırakılanyurdaağlamak,onaağlaya ağlaya yeni toprağa sarılmak, sapanının açtığı izde doğduğu evi ve babasının gömüldüğü yerihatırlayarak yaşamak... İşte büyük katliamların dışında asıl serencamımız! Rumeli, kesilerek ve insanıkovularakbaşkamilletlerinvatanıoldu.

Kaç nesil var ki kızlarımız baba evlerinde gelin olmanın sevincini kaybettiler, erkeklerimiz aynıtarlada, aynı pazarda üstüste çalışamaz oldular. Şehirlerimiz çehrelerini, hayatımız birliğini kaybetti.Türkülerimizveşivelerimizbirbirinekarıştı.

Buzorakihicretinnasılbirmeramlahazırlandığınısöylemeğelüzumvarmı?Bunubendenevvelveçokselâhiyetli,resmîağızlarsöylediler.Bulgarhükümetininbukararıilesadeceyarımmilyoninsan,—şimdilikyarısı—yerindenyurdundanedilmiyor,sadenesillerinüstüsteçalışmasıylayığılanbirservet,—enaşağıbirmilyar!—çokverimlitarlalar,bağlar,bahçelervebütünbirtarihinhakkıeldenalınmıyor,ayrıcada,onbiryıldırsürenbirseferberlikleharabbütçemiz,üstündenbuağıryıllarınbirsilindirgibigeçtiğihalkımızın refahıdabirkatdahayıkılmak isteniyor.Kasıt sadeRumeliTürklüğünedeğil,bütünTürkiye’yedir.

Bu satırları Bulgarlara karşı milletimize kin aşılamak için yazmıyorum. İyi ve faydalı politikanınhislerimizidışarıdabırakanpolitikaolduğuna inananlardanım.Kaldıki tarihinkördüğüşününbiryerdeartıkdurmasıicabediyor.

Hayır,benbirkinalevlemekiçinyazmıyorum.Yalnızbizekarşıçokdeğişik,çoktehlikelibirsilâhınkullanıldığını tekrarlamak istiyorum. Hudutlarımızdan içeriye bomba bırakmadılar. Yarım milyonkardeşimizi,bağrımızaderhalbasmamızlâzımgelenleribıraktılar.

Bizekarşısilâholaraktarihimizinvekendimizinbir'parçasınıçevirdiler.Şurasıdavarkibucinstenbirhadiseyihergünbekleyebilirdik.Hattabunahercihetlehazırlıklıolmalıydık.Yaniböylebirihtimalikarşılayacak,hertarafıevveldendüşünülmüş,senedenseneyeeksikleritamamlanmışbir;yerleştirmeeldebulunmalıydı. Tarihimizin istisnası denebilecek kadar uzun bir sulh devresinden bunu beklemekhakkımızdı.Fakatbiz realiteninçıplak iklimine,Balkan ittifakıgibiütopyalarınşampanyasarhoşluğunutercih ettik. Kendimizi kandırmağa çalıştığımız bir muvazaa sarhoşluğunda etrafımızdaki düşmanlığıunuttuk!

Page 28: AHMET HAMDİ TANPINAR - Turuz · 2018. 9. 12. · AHMET HAMDİ TANPINAR ... Reşid Paşa encümene o zamanlar arası açık olan Fethi Ahmed Paşayı almamıştı, bu hâdise aralarındaki

Gazetelerdegöçmenhavadisleriniherokuyuşumdakaçtürlüzıddüşüncenintesirialtındakalıyorum.Birtaraftan1911ile1923arasınıntecrübesiiçimdeyenidencanlandığıiçintarihimizidahaiyianlıyorum.Artık dedelerimizi hataları için tenkid etmekten vazgeçtim. Etraflarındaki bu hiç bir anlaşma kabuletmeyendüşmanlıkiçindegösterdiklericesarete,yaşamakudretlerinehayranoluyorum.

Diğer taraftan memleketteki hareketsizlik beni şaşırtıyor. Vâkıa hükümetimiz, bir yığın ferde aitteşebbüs,göçmenleriçinbirçokşeyleryapıyor.Fakatefkâr-ıumumîyedehenüzböylemillîbirhâdiseninuyandırması lâzım gelen büyük humma yok! «Bize ne oldu böyle? Biz hiç böyle değildik!» diyorum.Yoksa gelenlerin kim olduğunu bilmiyor muyuz? Yahud sadece arkalarında gizlenen düşmanlığı mıgörüyoruz?

HattâBulgaristan’ınkendisininbile,dahakırkyılevvel,vatanın,hiçolmazsaresmîsalnamelerdekiçehresininbirparçasıolduğunuunuttukmu?

Gelenler,morsabahlıBalkanmemleketlerindenherşeylerini,hattayarmaaitümidlerinibilebırakıpgelenlerise,tarihimizinbelkienöztaraflarındangeliyorlar.OnlarınbaşlarıetrafındaTürktarihininyarısıkanlıbirgüneşgibiçalkanıyor.

Şu satırları yazarken ne kadar yer ismi ve insan adı hafızama hücum ediyor. Eski tarihlerimizinhangisiniisterseniz,üçbeşsahifekarıştırın,daimabirLofça,birİştib,birFilibe,birRusçuk,birVidin,bir Ziştovi, bir Silistre, bir Plevne âyânına, o yerlerden toplanmış levend endamlı, evliya isimlikahramanlaratesadüfedersiniz.

Büyük bozgunlar, bugünü hazırlayan felâketler başladığı zamanlar bu isimler tarihimizde büsbütünbaşka birmânâ alırlar.Her on beş, yirmi yılda bir tekrarlanan insan kudretinin dışında çarpışmaların,talihle imkânsız didişmelerin hikâyelerini okursunuz. O zaman İstanbul’un bizim elimizde hangigayretlerle kaldığını, bugün hudutlarımıza, yarın belki kaldırımlarımıza yığılacak bu insanlarındedelerininnasıladımadımbuyurdumüdafaaettiklerinianlarsınız.

Hayır, onların geldiği topraklarda en ufak bir tepe yoktur kiTürk tarihinde bir kaç defa hususî birmaceranın şerefini kazanmış olmasın! Bütün o serhat kaleleri, palangalar düşüp de düşman orduları,kuyusundan çıkmış ejderhalar gibi anavatana doğru kıvrıldığı zaman, o köyler, o küçük kasabalar, otepeler imanla karşısına dikilirdi. Şehirler, kazalar, köyler, yıkılır, yanar, sonra tekrar yapılırdı.Rumeli’ninâyânkonaklarıüstüsteyığılanmuhacirkafileleriyledolardı.

Evet, Türk tarihinin hemen her safhasında, bugün göçmen adıyla adlandırdığımız ve talihlerikarşısında hâlâ tereddüt ettiğimiz insanların dedelerine rastlarız. En son tarafıyla alıyorum, onlarAlemdarMustafaPaşa’nın,Rusçukyârânının,MidhatPaşa’nın,CevdetPaşa’nın,AhmedVefikPaşa’nınvedahabirçoklarınıntarihkarşısındahemşerileridir.

HerTürkünhayalinde,kanlarıiçindeyüzenbirşehidvardır.Bu,RumeliTürklüğüdür.Bugelenlerişteonlarınçocuklarıdır.Bırakalım tarihi! Hakikate dönelim! Şimdi, bugün, bu saatte, misafirhanelerde, çabuktan tedarik

edilmişimkânlariçinde,yarınıolmadanyaşayankardeşlerimizvar.Erkeklerneise,fakatkadınlar,genç

Page 29: AHMET HAMDİ TANPINAR - Turuz · 2018. 9. 12. · AHMET HAMDİ TANPINAR ... Reşid Paşa encümene o zamanlar arası açık olan Fethi Ahmed Paşayı almamıştı, bu hâdise aralarındaki

kızlar, çocuklar var. Dün alnının teriyle kazandığı ekmeği kendi sofrasında, yarma ait hayaller içindeyiyen insanlar bugün gözlerimize bakıyor. Hasta başın muhtaç olduğu yumuşak yastık, sıcak oda,gülümseyenyüz,yarınınemniyeti,buerkekler,bukadınlar,buçocuklariçinyok!

Bunukâfiderecededüşünüyormuyuz?BumeseleçıktığıgündenberiNaci’ninmısraıdurmadanalevdenbirkırbaçgibiomuzumdaşaklıyor.MisafirimvatanınbirharâbezârındaGelenlerin ve geleceklerin çoğu çiftçi! Öküzle olsun, makine ile olsun, toprakla, sert, sarı, esmer

buğday habbeleriyle ne zaman tekrar başbaşa gelecekler?Ne zaman iş onları arkada kalan hayatlarınakavuşturacak?Ev,tarla,ahır,kümes,evtezgâhı,bütünbunlarancakbizimyardımımızlakurulabilir.

Yazıkkihâlâişinbüyüklüğünüanlamamışabenziyoruz.Hâlâgazetelerdeküçükkıpırdanışlardanbaşkabirşeyyok.Hâlâmilletimizbuinsanlariçinseferberolmuşdeğildir.Herkesesoruyorum:Bizeneoldu?Günlergeçiyor,buçalışkan,saderuhluvebütünimanlıinsanlarıntalihihâlâaramızdagününtekmühimmeselesiolmamıştır.Yarımmilyon...Birkısmıgeldi,birkısmıgelecek...Vebiranevvelgelmeyenler,korkarımki,hiçgelemeyecekler.

Böyleolduğuhaldeevlerdehâlâdikişmakinelerionlariçinçalışmıyor,hanımlarımızlüksmanifaturaveyalancısüsdükkânlarınınönündendahaayrılmadı,onlariçinAmerikanbezivebasmaaramıyorlar.Yeryer iane listeleri açılmadı. Gençlik nedense bu işi üstüne hâlâ almadı. Teşebbüs eden de yok! Sankihalkımızabuiştehertürlüfedakârlığıyapmamızicabettiğinisöylemektençekiniyoruz.

Yanlışanlaşılmasın!Bengöçmenlerinyardımlageçindirilmesiniteklifetmiyorum.Benonlaravebizebudüşmanlığıyapankomşudevletinİktisadîhayatınınverefahınınbüyükbirtarafınıvücudegetirençokçalışkan,uyanıkbirunsurunaramızageldiğinekaniim.Onlarınbiranevvelçalışmayamüsaidşartlarlayerleştirilmelerini,istihsaleatılmalarını,bumemleketinekonomisinegirmeleriniistiyorum.Fakataradakifasıladavebuyerleşmeiçinhalkımızınengenişşekildeyardımınaihtiyaçvardır.

Bunu söylerken orta sınıfımızın, memur halkımızın, bir kısım kasaba ve köy ahalisinin büyükmahrumiyetleriçindeyaşadığınıunutmuyorum.Fakatrefahvesıkıntıdanisbîdir.

Birvatanıolmak,hürvemüstakilyaşamak,tarihinesahibyaşamak,birtakımmükellefiyetlerlekabilolannimetlerdir.Bazanbukülfetlertahammülündeüstüneçıkabilir.Okadartecrübegeçirmiş,karagününhernev’inidenemişhalkımızbunuçokiyibilir.Bizsadeceimanıylaveruhununcömertliğiyleyaşamışbirmilletiz. Öyle olduğu halde niçin münevverlerimiz ve hatta hükümetimiz en sarih şekilde halkımızamüracaatetmiyorlar?Herşeydenmahrumedilenleelimizdeolanıpaylaşmakzamanındayız.

Yaşama iradesi bu kadar büyük olan ve bütün varlığının devletin varlığıyla kabil olduğunu çok iyibilen bir milletin cömerdliğine müracaattan utanıyor muyuz? Böyle ise Türk milleti bizi affetmez. Budüşünceninbirankafamızdangeçmesiniaffetmez.

Çoğumuzdagöçmenmeselelerikarşısındarahatıkaçırılmışbirinsanhalivar.Sankiasrımızıninsanınarahathakikatennasibmişgibidüşünüyoruz.Rahat, ferdîsaadet,kaygısızbaş,bunlarondokuzuncuasrınkısa rüyalarıydı. Doğrusunu isterseniz bizlere hiç nasib olmayan rüyalar... İnsan talihinin azdığı bu

Page 30: AHMET HAMDİ TANPINAR - Turuz · 2018. 9. 12. · AHMET HAMDİ TANPINAR ... Reşid Paşa encümene o zamanlar arası açık olan Fethi Ahmed Paşayı almamıştı, bu hâdise aralarındaki

devirdebunuaklagetirmekbilegülünçtür.Budevirdeolsaolsavazifesiniyapmaktangeleniçferahlığı,huzur vardır.Çünkü devrimiz, vazife vemesuliyet duygusu devridir.Milletimiz bu iki duyguyu çok iyitanır.Bunuhervesileilegördük.

Tekrarediyorum,alâkalı resmîmakamlarbir taraftanvazifeleriniyapadursunlar.Biz,milletçebu işetrafında seferber olmalıyız. Türkiye’ninBulgaristan’a vereceği en güzel cevab, yurdun verimli, insanemeğinemuhtaçyerlerinde, çokkısa zamanda,birerkasabave şehirolması temennisiyle, yenigöçmenköylerinin,şarkîAnadolu,OrtaAnadolu,FilibeveyaLofça’larının,VarnaveVidin’lerininkurulmasıdır.Böylecetarihimizinkaybettiğimizanahtarlarınayenidenvevataniçindesahipoluyoruz.

Bunun için münevverlerimizin bu işi tek dava olarak ele almaları lâzımdır. Unutmayalım, kendibaşımızahalledebileceğimiztekmeseledebudur.

Göçmenlerin gelecek mevsimde, yurtta yetiştirecekleri ilk buğday başağının talihe karşı en büyükzaferimizolacağınainanıyorum.Onuşimdidenyüzümegözümesürmekistiyorum.

Unutmayalım ki fevkalâde hâdiseler, fevkalâde tedbirler ister. Hem kendimizden, hem yeni gelenkardeşlerimizdenmesulüz.

Page 31: AHMET HAMDİ TANPINAR - Turuz · 2018. 9. 12. · AHMET HAMDİ TANPINAR ... Reşid Paşa encümene o zamanlar arası açık olan Fethi Ahmed Paşayı almamıştı, bu hâdise aralarındaki

KitapKorkusu(Cumhuriyet,31Temmuz1951,nr.9697)1923yıllarındaErzurumLisesi’ndehocaidim.MektebimizdefransızcadersverenAbdülhakimBey

adındaMısırlıbirhocavardı.Çokçabukdostolmuştuk.Fransızcayı,İngilizceyiiyibiliyor,birazyağlı,fazla tecvidli olmasına rağmen türkçeyi demükemmel şekildekonuşuyordu.Fransız gramerini iki aydaöğretmek içinhususîbirmetodbile icadetmişti.Bucinsten icadsahiplerininçoğugibi,odagaripbiradamdı.Sene sonunda imtihanlarda çocukların hakikatenFransız gramerini çok iyi bildiklerini gördük.Yalnız bir şey eksikti. Fransızcabilmiyorlardı.Tekbaşınametodunkâfi olmadığını veher icadın icadsayılamıyacağınıilkönceoimtihandaöğrendim.

HakimBey,ilkcihanharbindenevvel,Mısır’dabaşlıyanmilliyetçitalebehareketlerineiştirakettiğiiçinmemleketini terketmeğemecburkalmışveTürkiye’yegelmişti.Harbesnasındahükümetbirmüddetkendisindenşüphelenmiş,hattâ İzmircivarındabiryerdehapisbileedilmişti.Sonraserbestbırakılmış,daha sonra da iş vermişlerdi. Hapishane hayatını anlatmaktan çok hoşlanıyordu. İnsanlara ve eşyaya,muayyen ve dar zaviyelerden olsa bile, bakmasını bilenlerdendi.Oldukça kuvvetli birmusiki hafızasıvardı.Hapishane türkülerimizin çoğunuöğrenmişti.Fakat çokhususî birmusiki zevkiyleyetişdiği için,arablâhni,söylediğitürkülerinçeşnisinihemenbozar,büsbütünbaşkabirşeyyapardı.HakimBey’inbuhususî musiki çeşnisi arabçaya tercüme edilen garp operalarında da kendini ayniyle gösterirdi.Komeo’nun(Başa)Juliet’in (Hanum)olabileceğimonun tegannilerinde,birevdeoturduğumuzzamanlaröğrendim.Hülâsahoşagidentarafıçok,vefalıbirarkadaştı.

Yalnız bir kötü huyu vardı. Kitabı sevmez ve okumazdı. Gramer kitaplarından başka kitabı yoktu.Halbuki o yıllar benim okuma hızımın arttığı yıllardı. Konforsuz hayatımız, —her şeyimiz yakaryolalarımızınaltında,yabaşlarımızınüstündekiraflardaidi—yalnızlıkbenikitabaatmıştı.Mekteptençıkar çıkmaz yatağıma uzanır, yeni tanıdığım Dostoievsky ile, Erzurum’a kadar cebimde getirdiğimBaudelaire’i, İstanbul’danbingüçlükle getirttiğimkitapları okurdum.Fakat asıl okuduğumbu ikisi idi.Fransız şâirinin Darülfünun’da iken cazibesine kapılmıştım. Dostoievsky’yi ise yeni yeni tadıyordum.Muazzambirşeydibu.Herandünyamdeğişiyordu.İnsanıztırabıylatemasınsıcaklığıhersahifedesankikabuğumuçatlatacakşekildebenigenişletiyordu.Düşüncemadetabirkaçgeceiçindeboyatanomucizelinebatlarabenziyordu.

Cilddencildeatladıkçaufkumbaşkalaşıyor,insanlığavehakikatlerinekavuştuğumusanıyordum.Hakim Bey’le bir evde oturduğumuz için günlerimiz beraber geçiyor gibiydi. Beni hakikaten

seviyordu. Bir eski zaman lalası gibi etrafımda dolaşıyor, bin türlü beceriksizliğimi dostluğununyardımıyladüzeltiyor,hayatımıkolaylaştırıyordu.Fakatadamcağıztambirıstırapiçindeydi.Benibırakıpyalnızcasokağaçıkmağarazıolmadığıiçin,benokurkenbiravuçiçikadarodamızda,kendisineyenidenyoklanacakkilometrelercemesafelericadediyordu.Yorulduğuzamanyatağınauzanır,öğrenileceklisânınkendisine hiç bir suretle muhtaç olmayan gramer metodları düşünür, yahut da yukarıda bahsettiğimoperalarınısöylerdi.Fakatvaktinineilegeçirirsegeçirsinbirelidaimabanadoğru,elimdekikitabıalıp

Page 32: AHMET HAMDİ TANPINAR - Turuz · 2018. 9. 12. · AHMET HAMDİ TANPINAR ... Reşid Paşa encümene o zamanlar arası açık olan Fethi Ahmed Paşayı almamıştı, bu hâdise aralarındaki

atmakiçinuzanmışdururdu.Aylarcabutehdidinaltındayaşadım.Hâlâbileüzerimdeizivardır.Hakim Bey’in söylediği opera parçaları, bilmem nedense, bana onun Shakespeare’i çok sevdiği

fikrini vermişti. Hem gönlünü almak, hem de belki okumaya tekrar başlar da rahat ederim ümidiyleİstanbul’dan kendisine hediye etmek üzere bir İngilizce Shakespeare getirtmeyi düşündüm. Aylarcabekledikten sonra nihayet kitap geldi. Büyük sürprizi yapmak için akşamı zor ettim. Eve döndüğümüzzamanevvelâkendiokuyacağımkitabıçıkardım.SonradaonaShakespeare’iuzattım.Hafızasıyerinde,anlatacağı hatırayı, bütün teferruatıyla anlatabilen insanlardan olmadığıma şu anda çok müteessirim.ÇünküHakimBey’leoandaaramızdageçensahnehakikatenemsalsizdi.

Dostumkitabı,—İncilkâğıdına,bir tekcilttebasılmışnüshalardandı—birmüddetneyapacağınıbilmeden elinde evirdi, çevirdi. Sonra yüzüme bakarak, hakikaten sevimli bir hayretle «Bunu ben neyapacağım?» diye sordu. Gözlerinde bütün bir çocukmasumiyeti vardı. «Ben kitap okumam, diyordu.Hele ecnebidilindehiçokumam.BanaKur’anyeter.Zatenhâfızım.Sonrahafızamda«Muallâkat»var.Kelâm-ıKibâr’ınenfaydalılarını,hadislerinensahihlerinibiliyorum.Benbukitabıneyapayım?»

Birdenbirekarşımdakiadambenimiçinhakikîbiruçurumolmuştu.Hâlâbile,HakimBey’ikorkunçbir boşluk gibi düşündüğüm, gördüğümolur.Kitabı sevmiyen ve korkan adam... Tecessüsünü öldürmüşinsan...

O günden sonra kitap meselesi daima aramızda bir münakaşa mevzuu oldu. Hakim Bey’i kitabaalıştırmakiçindeğil,sadecekitapdüşmanlığınınsırrınıöğrenmekiçin.Herdefasında,şucevabıaldım:«Kitap,birhakikatiçinokunur.HakikatiseAllah’ınhakikatidirvekendikitabındadır.Onundışındainsanbenliğinin yalanı ve karanlığı vardır. Bu karanlık çeşit çeşit şekillere girer ve aslında bizden çıktığıhalde,heranbiziyenidenaldatır;dalâletedüşürür.Kendiyalanımlabilebilenedenuğraşayım?..»

Bazan bumüdafaa başka şekiller de alırdı: «Arap dili ve edebiyatı kâfi derecede zengindir.Garbmedeniyetisonsözünüsöylüyor.Yapıcıkitaporadabulunmaz.»

HakimBey’in fikirlerinibir türlüdeğiştiremedim,onahattâhiçbir ezelîhakikatin, İnsanîhakikatleyanyanagelmektenzararduymayacağınıdahianlatamadım.Ozihnini,hayatına istikametverenmuayyenbirsistemdenayrıhisleyormakistemiyordu.BununlaberabermutaassıpbirMüslüman,hattânamazında,orucundabiradambiledeğildi.

Hakim Bey, kitap düşmanı idi. Düşünceyi insan için lüzumsuz, hatta zararlı bulurdu. Kafasınınbozulmamasını istiyordu. Gençliğinde okuduğu şeyleri de bir cemiyetin kefaleti ve vesayeti altındaokuması,öğrenmesilâzımolduğuiçinokumuştu.

O, ortalama Müslüman Şarkin, dinlenmek için aramıza gelip bizi metheden, methede ede anlatanfrenklerin hayran oldukları, Şarkin bir nümûnesiydi. Böyle olduğu için de huzur içinde, genişkahkahalarını savurarak, operalarını, hapishane türkülerini söyleyerek, gramer metodları icad ederekyaşıyordu.Ömrübulutsuzbirgökte,birebedîlikvehminipeşindensürükleyerekseyriniyapanbirgüneşgibilekesizveârızasızgeçiyordu.

Hakim Bey’i ilk tanıdığım kitap düşmanı olduğu için daima hatırlarım. İlk tanıdığım ve en az

Page 33: AHMET HAMDİ TANPINAR - Turuz · 2018. 9. 12. · AHMET HAMDİ TANPINAR ... Reşid Paşa encümene o zamanlar arası açık olan Fethi Ahmed Paşayı almamıştı, bu hâdise aralarındaki

kızdığım...Çünkükitabıtoptanreddediyordu.Vereddederkendemuayyenbirteklifivardı.Başkabircinsinsanınpeşindeidi.Hattâbelkidebuinsanın,neslikurumuşbirhayvangibigününbirindeöleceğinedeinanıyordu. Zaten meselesi oldukça karışıktı. Kitap düşmanlığı, onda, biraz da Garb istilâsına karşıduyduğudargınlıktı.Ömrününtekmacerasındanbuküskünlükleçıkmıştı.Garpsanatına,Garptefekkürüneboykotyapıyor.Birdevekuşugibikendizihniyetininkısırkumlarınabaşınıgömüyordu.Bunuyaparkenhermuhitteyalnızkalacağımbiliyorvesöylüyordu.

BununlaberaberHakimBeyhâlisti,bütündü,çünküpazarlıkyapmıyordu.Kitabıvehattâinsanıtoptanreddediyordu.

Ondan sonra tanıdığım kitab düşmanlarının hemen hiç biri hâlis değildiler. Hem inşam kabulediyorlar,hemdedüşüncesinebirhadçekmekistiyorlardı. İnsanıkorumağahaklarıolmayannoktalardakorumağaçalışıyorlar,yaniiçlerindevedışlarındaküçültüyorlardı.

Bir gün Ankara Palas’ta, benden yaşlı ve çok zeki tanınmış bir münevverimizle konuşuyordum.ElimdebirKafkavardı.Kitabıaldı,elindeeviripçevirdiktensonrayüzünüburuşturdu.Benimgibizekibirgencin—zekâmıbilmemama,ozamanhakikatenbanagençdenebilirdi—böylemülevvesşeyleri,bucinsten dejenere muharrirleri okumasını hiç doğru bulmadığını, fakat kabahatin bizde olmadığını, asılkabahatinbugibikitaplarımemlekete serbestçe sokanhükümetteolduğunusöyledi.Hayretimdendonupkalmıştım.Bir lâhzada 1923 inkilâbından seksen sene evveline,AbdülmecidHanin kitaba ve gazeteyesansür koyduğu devre dönüvermiştik. Kendisine düşüncemi söyleyince masasını bana bırakıp gitti.Hayattaövünebileceğimtekzaferimbelkibudur,yanikitaptankorkan,düşünceyehadçekmekisteyenbuadamıyanımdankaçırtmamdır.

Kitaptan niçin korkarlar? Bunu bir türlü anlayamadım. »Kitaptan korkmak, insan düşüncesindenkorkmak, insanı kabul etmemektir. Kitaptan korkan adam, insanı mesuliyet hissinden mahrum ediyordemektir.«Bırak,seninyerinebendüşünüyorum!»demekle,«Palankitabıokuma!»demekarasındahiçbirfarkyoktur. İnsanoğluher şeyden evvelmesuliyet hissidir vebilhassa fikirlerininmesuliyetidir.Ondanmahrumedileninsan,kendiliğindenbirpaçavrahalinedüşer.

Şüphesizinsanıkorumamızlâzımgelenvaziyetlervardır.Fakatbuvaziyetlerdahaziyadeferdinkendidışındakivaziyetlerdir.Birinsanıkendiiçinde,düşüncesininmahremiyetindekorumağahakkımızyoktur.

Ortaçağ’dan bugüne kadar gelen zaman içinde insanlığın belki en büyük kazancı bu basit hakikatikendisinemaletmesidir.

Page 34: AHMET HAMDİ TANPINAR - Turuz · 2018. 9. 12. · AHMET HAMDİ TANPINAR ... Reşid Paşa encümene o zamanlar arası açık olan Fethi Ahmed Paşayı almamıştı, bu hâdise aralarındaki

BitmeyenÇıraklık(Oluş,27Ağustos1939,nr.35)Güzelbirakşamdı.Oturduğumuzplajkahvesinde,gençdostumbanayeniyazdığıhikâyeyiokudu.Bu

oldukça iyi tanzimedilmiş bir aşkhikâyesiydi. İçinde itinalı tahliller, gündelik hayat dikkatleri, seçmepeyzajlarvardı.Güzelveseyyalbirüslûp,iyibiçilmişbirelbisegibimevzuunbütünhususiyetleriniçokyakından kavrıyor, icap ettirdiği değişiklikleri alıyor ve sona kadar hiç aksamadan gidiyordu. ÜstelikNietzsche’denFreud’a kadar bir kaç felsefe sistemini, romantizmden sürrealizmekadar bir yığın sanatnazariyesini bu sahifelerde bulmak mümkündü. Hülâsa zengin ve muvaffakiyetli bir nesci vardı. Vemuharriri, her cins sanatkâr gibi, bütün bu muvaffakiyetlerin farkında idi. Bununla beraber küçük birkusuruvardı.Bütünbuvak’a,buinsanlar,buüslûpzenginliği,budikkatler,adetâhavasıboşaltılmışbirâlemde geçiyordu. Toprağa ve bir cins hayata, bir insan topluluğunun mukadderatına bağlı olaneserlerdekiosıcaklıktan,kavrayıcılıktanmahrumdu.Kendisinebunuanlatmakistedim:

— Hikâyeniz çok güzel dedim, hakikaten güzel. Fakat samimî olmaklığımı isterseniz, bir noksanıolduğunusöyleyeyim.Çokmahallihususiyetlertaşımasınarağmenbizimdeğil.Vak’aAnadolu’dageçiyor.Bahsettiğiniz peyzajlar tesadüfen yakından bildiğim peyzajlardır, sizi dinlerken onları teker tekertanıdığım oldu. Bununla beraber onlarla karşılaştığım zamanki sıcaklığı duymadım. Bu aşinalık âdetazihnîkaldı.İnsanlardaöyle.»Vefikrimiiyiceanlatamamaktanmahcupbirhaldesustum.

İlköncekızargibioldu.Biransırftenkitetmek,heyecanımsoğutmakiçinbunlarısöylediğimisanacakdiyekorktum.Halbukiböyleolmadı,ilkşaşkınlığıgeçergeçmezelindekikâğıtlarımasayabırakarak:

—Doğru, dedi, hakkınızvar.Eksikliği bendebiliyorum.Onuher eserimdegörüyorumvebubenikendimdennefretedecekkadarmeyusediyor.Fakatondanbirtürlükurtulamıyorum.Bumemleketinmalıolanbirsanatkârolmakiçinhiçbirtecrübemeksikdeğil.ÇocukluğumuAnadolu’dageçirdim.Ortasınıflıbirmemurçocuğuydum.Ana tarafımdaçiftçiolarakkalmışbirçokakrabamvardı, topraklahiçalâkamkesilmedi.Memleketikarışkarışgezdim.Yerlihayatı,enmanâsıztaraflarınıbilesevecekkadartanırvebilirim.Zamanolurki,bütünbirhayat,bâkirvecoşkungelir, içimdetıkanır.Issızyollar, tozluyaylılar,kireç sıvalı kasaba otelleri, çember sakallı eşraf, yamalı donlu rençperler, velhasıl maddî vemanevîsefaletvemahrumiyetinehiçbirşefkatineğilmediğikadın,erkek,çocuk,biryığınhalkgündelikhayatları,hülyaları,ıztırapları,küçükvegeçicisaadetleriilefikirveyazıhayatınadoğmakiçinbeniboğacakkadarsıkıştırırlar.Fakatkalemielimealdığımzamanbütünbunlarıkaybederim.Birömrün topladığıbütünbukalabalık birdenbire silinir, yerine nereden geldiğini bilmediğim kuklalar geçer. Ocak başında sıcağısıcağına dinlenen vak’alarmahiyetini değiştirir, hususî renk ve havaları dağılır.Bu gördüğünüz yazıdaolduğugibiacayipvetatsızbirkılığagirervebensarfettiğimmesaidenmahçup,yazımasamdankalkarım.

Benbununsebepleriniçokdüşündüm;veneslimizinbüyükbirıztırabınızannederimkibuldum:/Kimolursakolalım,nasılyetişirsekyetişelim,hayattecrübemizinmahiyetivegenişliğineolursaolsun,bizimağzımızdanhâlâokuduğumuzfrenkkitaplarıkonuşmaktadır.!Tıpkıbizdenevvelkilergibi...

Page 35: AHMET HAMDİ TANPINAR - Turuz · 2018. 9. 12. · AHMET HAMDİ TANPINAR ... Reşid Paşa encümene o zamanlar arası açık olan Fethi Ahmed Paşayı almamıştı, bu hâdise aralarındaki

AmatörYokluğu(İstanbulradyosuiçinhazırlanmışbirkonuşma.İlkdefayayınlanmaktadır.)—San’atmeselelerindesizimemleketimizhesabınaenziyadesevindirenveüzenşeynedir?Banabusualisorangençadamahayretlebaktım.Sakin,güler-yüzlübirçocuktu.Koltuğununaltında

birkaçkitap,benigörünceyolundandönmüş,konuşmakistediğinisöylemişti.—Dostum,dedim,busualnerden,nasılaklınızageldi?Belkisadeceşuânınızıharcıyorsunuz.Belki

de hakikaten merak ettiğiniz bir meseledir bu. Ben İkincisine karar veriyorum. Sizinle ciddî olarakkonuşacağım.Sualinizinilkkısmınıncevabı,sizkendinizsiniz.Yanibusoruyusormanızdır.Birdakikadırsizebakıyorum.Hiçdebiristisnayabenzemiyorsunuz.Demekkimeseleyiböylealanlarvar.İştebubenişimdi, şuandasevindirdi.Şimdi ikincikısmageçiyorum.San’athayatımızınbenienüzen tarafıamatöryokluğu. Bilen ve anlayan amatörün yokluğu. Ressamımız, heykeltraşımız, şâirimiz, romancı vemusikişinasımız,azçokhepsivar.Kimiatbaşıyürüyorlar,kimibirazilerde,kimibirazgeride.Eserlerideazçoksatılıyor,takdirediliyor.Fertalmazsadevletalıyor.Hülâsaiyikötübirsan’atpiyasamızvar.Fakatetraflarındahakikîamatörün,anlayaraksevenadamınyapacağıhavayok.Bu,sadebugününeserleriiçin böyle değil, eski san’atlarımız, dışardaki san’at hareketleri için de böyle. Seçmeden beğeniyor,düşünmeden seçiyor, yahut hayran oluyoruz. Daha doğrusu hakikî hayranlığı duymadan kelimeleriçığlıklarla harcıyoruz. San’at eserini elimize alıp evirip çevirmesini bilmiyoruz. Ona kendimiziveremiyoruz.Durmadanenolmayacakşeyleribirbirinekarıştırıyoruz.Geçengünbirşiirdefterigördüm.Gençbiradam,sevdiğinisandığıeserleridikkatle,özenebezenetoplamış,yazmış.İçindekimleryoktu?YahyaKemal,Hâşim,şiirimizinbelkieniyişâirlerivardı.Neyazıkkidefterinyedidealtısınıbuşâirlerlehiçmünasebeti olmayanbiçare, sakatmanzumeler, küçükaptalhicivler, hanio cazmusikisi güftelerinebenzeyen gülüncün ötesi parçalar dolduruyordu. Belli ki Yahya Kemal, Hâşim ve öbür şâirlerimizineserleri bu bostana tesadüfen düşmüşlerdi. Bir an bu adamın zevkini tasavvur etmek, bu zevke görekendisine bir hüviyet vermek, onu muhayyelemde inşâ etmek istedim. İnsan çehresinde mümkün heraksaklığın,herâhenkbozukluğununyaptığıbirçeşityüzbaşlıbirmahlûkgözümünönünegeldi.Evetbuzevkhiçdebütünbirşeydeğildi.Vetabiatıylabirbilgiye,birşuura,hattâtabiattarafındantanzimedilmişbiriçduyuyadayanmasıimkânsızdı.Eniyidenenkötüyedoğrubirmadenkuyusunainilirgibiiniliyordu.Bu ıttıratsızlık, bu kendisini bütünüyle vermeden bir takım şeyleri sever görünme, bu seçip ayırmayokluğuenacınacakşeydir.Zenci,herbulduğunuhoşunagitmekşartıylaboynuna,kolunatakar.Saksağanyuvasındaparlak,renkli,gözünenerastlamışsabuluruz.Fakatkendiseçtiğimizşiirlerleyaptığımızbirşiirmecmuasında...Garb’dayaşayanşiirdenOrtaçağşiirine,yaşayanromandanonaltıncıasırromanına,Çin,Japoneserlerine, antikmadalyadanAvustralyavahşilerinin san’atınakadarher san’at dalının, her fikirhareketinin, her san’atkârın, hatta her büyükgazetecinin yüzlerce bilen, anlayan, ömrünüonavakf edenamatörüvardır.Bunlarneüniversitehocalarıgibiderinleşmişâlimlerdir,nedeşöhretlimünekkitlerdir.Bu bilgileri ile hiç bir şey kazanmazlar. Hattâ içlerinde bazıları bu uğurda iflâs ederek hayatlarınızenginleştirirler.Çokdefaüniversitehocası,büyükmünekkitonlardanistifadeeder.Kimi,Hugo’nunotuz

Page 36: AHMET HAMDİ TANPINAR - Turuz · 2018. 9. 12. · AHMET HAMDİ TANPINAR ... Reşid Paşa encümene o zamanlar arası açık olan Fethi Ahmed Paşayı almamıştı, bu hâdise aralarındaki

bin mısraı ezberinde olduğu için farkına varılması en imkânsız hatayı düzeltir. Kimi adım ancakansiklopedide göreceğiniz bir şâir için en geniş bibliyografi malûmatını verir, kimi Corot’ya veyaRubens’eatfedilenbireserhakkındaensalâhiyetlimünakaşayıaçar.

İşte en büyük eksiğimiz bu bilgi, bu kendini verme, bu tanıma, ayırma, seçme ve bu şartlar içindesevmeyokluğudur.

Page 37: AHMET HAMDİ TANPINAR - Turuz · 2018. 9. 12. · AHMET HAMDİ TANPINAR ... Reşid Paşa encümene o zamanlar arası açık olan Fethi Ahmed Paşayı almamıştı, bu hâdise aralarındaki

YılbaşındaDüşünceler(Ülkü,1Ocak1945,nr.79)Masamın üzerinde üç kitap vardı. Odayı aydınlatınca gözlerim ilk önce onlara takıldı. Birdenbire

aydınlanankatıcamınüstünde,hemenhemenonunkadarsert,kendilerindenemin,adetazamanameydanokurgibiduruyorlardı.Bunlardanbiri,Giono’nunbuharp içinyazdığı«HayatınZaferi»adlıkitabıydı.Etrafındayıllardıruzayıpgidenölümraksındanbıkmış,peygambercebiredaileinsanlarıhayata,sevgiyeçağıranbirkitap...Onunyanında,FransızşâiriAragon’un«Elsa’nınGözleri»adlıhicretvevatanacısışiirleriduruyordu.Üçüncükitap,Hölderlin’ınEmpodekles’iidi.

Sabahleyin,evdençıkmadanönce,onlarıkarıştırmış,tembelbirhatırlamanınzevkineuyarakyeryer,parçaparçaokumuştum.Şimdidebelkibitenyılileyenibaşlıyanıbirbirineaynızevklerlebağlamakiçingene onları okumak istiyordum. Kendi kendime: «İşte bir yıl daha bitti, dedim; bir yenisi başlıyor.Gençler bir yaş daha büyüdüler. Yaşlılar biraz daha kocaldılar. Hayat nehri, geniş yatağında bir dahakabardı.Büyük, ölümsüz zaman ejderi kendi üstüne bir daha döndü, gene kendisinden doğabilmek içinaltınkuyruğunu ısırmağabaşladı.Mevsimlerinmucizesine, aydınlığındeğişencilvesineyenibaştanbirdahaşahitolacağız.Tabiatanayenileştikçebizdeyenileşeceğiz.Eyebedîdönüş,sennekadargüzelsin!Nizamın, ahengin ta kendisidir. İnsanoğlu, ruhunda bu âhenk hüküm sürdüğü için, talihindeki acılığın,yoksulluğunrağmınabüyüktür...»

Bu düşüncelerle masanın üzerindeki kitaplar bana bir iç dünyasının yıldızları gibi göründü. Onlarbizimgerçekebedîliğimizdi.Fertolarakinsanoğluzamanselindekaybolmağamahkûmdu;fakatzekâsıbuebedîliktenurlubiryıldızgibiparlayacaktı.

Kitaplara bir daha baktım: Bana bu yılbaşında okunacak şeyler gibi görünmedi. İster istemez eskiyılbaşılarınıdüşündüm.Hayatınâhenkiçindeolduğumesutçağlarda,insanoğlutabiattakitekrarlanışabirsembololarak aldığı bu«zamannoktası»ndangeçmişe, geleceğedaimaçokbaşka, çok sıcakbir gözlebakar.Ölülerinihüzünlehatırlar.Kaybolmuşumutların,hayallerinyandığıocaktayenilerininfilizlendiğinigörür,yaşamasevgisitazelenirdi.Onuniçindirkihermedeniyette,hangiitibarîzamanölçüsünedayanırsadayansın, yılbaşı bayramların en büyüğüdür; tabiattaki yenileşmenin sembolü olan yeniden dirilmemasallarınınaşağıyukarıherdininencanlıtarafıolduğugibi.

Fakatbudüşüncelerbenioyalamıyordu;eskiyıllar,osakinyılbaşılariyleçoktangeçmişti.Önümdekikitaplarabirdahabaktım:SabahleyinAragon’uokumuştum.MağlûpFransa’nınköy,kasaba,şato,nehir,ırmak adlarını bir bir anarken «boğazından aşağı bir yıldız yutmuş gibi içinin parıltıyla dolduğu»nusöyleyenbuşâirinıztırabınahiçdeyabancıdeğildim.

İnsan kalbi, başkalarının duygularına ancak kendi tecrübeleri nisbetinde açıktır. Bizim nesil, millîfelâketnedir,iyibilir.Mekteptendahaçokonundizindeyetiştik.OnuniçinAragon’uanlamıştım.

Ödemiş, Bergama, İzmir, Aydın, Maraş, Bursa, Bilecik en genç yıllarımda benim gırtlağımı aynıparıltıyla yakmıştı. Daha önceleri, çocukluğumda ise kalbim Üsküb’ün, Dedşağaçin, Manastır’ın,Selânik’ingörmediğim,bilmediğimbütünbir coğrafyanınherandirildikleribirmahşergibiydi...Evet,

Page 38: AHMET HAMDİ TANPINAR - Turuz · 2018. 9. 12. · AHMET HAMDİ TANPINAR ... Reşid Paşa encümene o zamanlar arası açık olan Fethi Ahmed Paşayı almamıştı, bu hâdise aralarındaki

bizTürkler,Fransızmilletini,onunacılarınıanlayabiliriz.OnuniçinAragon’uokurkeniliklerimekadarürpermiştim. Aragon’dan sonra Hölderlin’i karıştırmıştım. Amansız kadere: «Bana tanrılarınki kadarâhenkli bir saat bahşedin; sonra istediğinizi yapın!» diye yalvaran bu şâirin bütün eseri, ruhbütünlüğümüzü sağlayacak âhenk hasretiyle doludur.Genç denebilecek bir yaşta birdenbire kararan buzekâ, insanoğlunu tanrılar gibi görmek istiyordu. Belki de bu kadar yükseklerde uçtuğu için kanatlarıkırıldı. Ömrünün sonuna kadar bir marangozun evinde, kendi kendisinin mezarı imiş gibi, sessiz,heyecansız,isteksiz,tellerikopmuşbirsazhayatıylayaşadı.Kendisinigörmeyegelenlerinönündedalgındalgınduruyor,insanlaraGreklerdensonrailkdefabirköşesiniaçtığımes’ut,âhenkliOlimposrüyasınadalıyordu.

Buyılbaşıgecesindeayrımilletlerin,ayrıçağlarınbuikişâiri,vatanındaşifasızbirgurbetteimişgibiölen Hölderlin ile, gurbette sularının, bahçelerinin, meydan ve kasabalarının adlarını kendine türküyaptığıvatanınakavuşanAragongaripbirşekildebirleşmişler,benibirtakımdüşüncelereçağırıyorlardı.Onların tuttukları ışık altında, yaşadığımız devrin sefaletleri gözlerimin önünde bir daha canlandı.Hölderlin’ininsanlariçinmesutbirdünyaveâhenkdilediğiyıllardainsanlıknekadarkendikendininmiş!Hiçolmazsazekâsındanyardımumuyordu.Halbukibugünbuzekânınkendisiölümünemrinegirmiş,dörtyanı yıkıyor... Ölüm onu benimsemiş; güzel dünyamızın üzerinde onun eliyle saltanatını sürüyor; tekertekerdeğil,binleri,onbinleribirdenyutuyor...Sadeyirmi,otuzyıliçindedoğanlarıdeğil,birçağiçindekurulmuş iyi, güzel ne varsa hepsini birden alıyor, teknesinde genç insan gövdeleriyle yok olmuşşehirlerinyıkıntıları,devrilmiş,parçalanmışâbideleri,kanlılokmasınıyoğuruyordu...

Bununla beraber, hiçbir devirde insanlık bukadar büyükolmamıştır. İnsan zekâsı tabiat unsurlarınıbugün olduğu kadar kendine boyun eğdirmemiştir. İnsan ruhu kaderle bu kadar göz göze, diş dişekalmamıştır. Bugünün insanı kadın, erkek, en büyüğünden en küçüğüne kadar «kahraman» kelimesininmânasını unutturacak kadar kahramandır. Sade bu son yılların tecrübesi, onun saadete ne kadar lâyıkolduğunugösterir.Halbukiradyobaşındageçireceğimizondakikalıkkısabirzaman,insanoğlunun,hakkıolanbusaadettennekadaruzaktaolduğunubizegösteriyor.

Bu harbin en korkunç tarafı, sınır, kıta ayrılıklarına rağmen bir iç harbine benzemesi, onun kadarihtiraslazümrelerikarşılaştırmasıdır.

Onsekizinci,hattaondokuzuncuyüzyılbaşının satrançoynargibihesaplı, enufak tehlikekarşısındageriye dönmeye hazır, o yarı manevra, yarı geçit resmi, dura dinlene yapılan muharebelerinden, sınırboylarında çarpışanın evine döndüğü zaman herşeyi yerli yerinde bulduğu, günlerin dizisini, koptuğuyerdenhemenoracıktabirbirineeklediğiokanlıkahramanlıkoyunlarındannekadaruzağız!Milletlerarasımuvazene meselesinin en kesin zaferleri neticesiz bıraktığı devirler nerde? Bugünün politikasını; ozamanlarda olduğu gibi mücerret bir üstünlük davası değil, arkasında endüstri gelişmelerinin çetrefilmeseleleriyleiçvedışâlemeaitbiryığıntelâkkivetezatçarpışanhalkkütleleriyapıyor.Onuniçinbuharpyıkıcıoldu.

Nazi devi, Versailles’dan ziyade kontrolsüz, hatta şuursuz bir endüstri gelişmesinin çocuğudur. Bu

Page 39: AHMET HAMDİ TANPINAR - Turuz · 2018. 9. 12. · AHMET HAMDİ TANPINAR ... Reşid Paşa encümene o zamanlar arası açık olan Fethi Ahmed Paşayı almamıştı, bu hâdise aralarındaki

gelişmeonutaşıyabilecekdeğerde,teknikgücünübukadartehlikelivekanlıbirsilâhhalinesokmayacakbirahlâklaberaberyürüseydi,Avrupabugünkügibiyıkılmaz,onüçasrınüstüsteyarattığıbiryığıneser,kurulmuşbirhayat,kısacasınesilleringözyaşı,ümidi,emeğiolanbirmedeniyetbukadarhırpalanmazdı.

NegariptirkimilletlerezorlakabulettirilecekbirnizamfikridoğduğugününertesindeAvrupa,ölümpahasınakurtarılmasıgerekenbirülkeoldu.Budagösteriyorkibirmedeniyet,birkaçana fikir,birkaçdeğer hükmünden başka birşey değildir. Avrupa, milletlerin, fertlerin hürlük fikri üzerine kurulmuştu.Bunu tanımayanherhangi bir prensip, bumedeniyete karşı sadece cinayet işleyebilirdi.Yeni nizam işeböylesibircinayetlebaşladı.

Herşeygösteriyorkibuharpbitmeküzeredir.Hakuğrundadöğüşensilâhlarhergünyenibirzaferkazanıyor.İkiyılönceeniyimserleriçinbileuzakbirhayalolansulhegittikçeyaklaşıyoruz.Hiçbirşeyinsanlığıbununkadarsevindiremez.

Eski zamanların insanları, tabiatın yenileşmesindeki mucizeyi ölüm tanrısının yeraltı saraylarınakaçırdığı Persephone’un yeniden aydınlığa dönüşüyle sembolleştirirlerdi. Yaşadığımız bu yıllardainsanlıkbaşkabirPersephone’ungeriyegelmesinibekliyor.Bu,bizemuhtaçolduğumuzsükûnugetirecekolanruhâhengidir.Oyenidengelipiçimizdesaltanatınıkurduğuzamanbuağıryıllarsadecekorkunçbirrüyaolacakveinsanlıkiyiliğin,tecrübeedilmişbüyükdeğerleringüneşineyenidenkavuşacaktır.Eldekiimkânlarlainsanlığınmesutolmamasınehazindir...

Türkiyeşimdiyekadarbukanveateşderyasındanuzakkaldı.MukadderatımızıçokisabetlibirilerigörüşleelindetutanBüyükŞef’insiyasetibizibuâfettenkayırdı.Bu,biryandanmillîbirliğimizesahipolmamızın, bir yandan da milletlerin hürriyet ve istiklâlinden başka bir ülkü tanımamaklığımızınmükâfatıdır. Bu sayede başkaları için yıkıcı olan yıllar bizim için imkân nisbetinde yapıcı hamlelerlegeçti. Niçin söylemeyelim? Başkalarının kaybettiği bu âhenk, bizim gündelik ekmeğimizdir. Biz onu,herşeyikaybettiğimizbirdevirdegiriştiğimizİstiklâlSavaşı’ndabulduk.

Fakat umumî bir âfetten sakınmış olmak, bizi hotbince sevindirmez. Tarihimizin son iki asırlıkmaceraları,yeryüzündeyuvasızbirinsan,istilâaltındabirvatanbulundukçabizimesutolmaktanmeneder.Kaldıkibugününinsanlığıancakbütünhalindemesutolabilir.

1945yılının,bütünmilletlerebusaadetigetirecekbirsulhünkapısınıaçmasınıdileyelim.

Page 40: AHMET HAMDİ TANPINAR - Turuz · 2018. 9. 12. · AHMET HAMDİ TANPINAR ... Reşid Paşa encümene o zamanlar arası açık olan Fethi Ahmed Paşayı almamıştı, bu hâdise aralarındaki

SavaşveBarışHakkındaDüşünceler(Ülkü,16Mayıs1945,nr.88)AvrupaSavaşıbitti.Demirden,ateştensavaşifritikendieseriolanölümtarlasınınbiryanmanihayet

yığıldı.Savaşınbitmesihemenbarışıngelmesideğildir.Zatenyenidiplomasi«mütareke»,«teslim»gibikelimelerlebiriniötekindenayırıyor.Savaşınbitmesisadecehummanınbitmesidir.İnsanlık,altıyılsürenkanlıbirdidişmedenkurtuluyor,okadar...

Busavaşherşeyiokadaraltüstetti,okadarmeseleortayaattıki,hepsinibirdenkarşılayacak,herşeye düzen verecek bir barışa hemen erişmek güçtür. Yeni barış her şeyi yeniden kurmak zorundadır.Savaşyalnızyapıyıyıkmadı;üzerindebuyapınınyükseldiği temelideparçaladı.Sağlam,güvenilirbirbarış kurmak, yeni ve sağlam bir yığın değer hükmünün doğmasına bağlıdır. Hiç kimse eskinin gerigelmesinibekleyemez.Fakatonunbarışıkurmayaçalışanlarınayaklarınaher adımda takılmasıkorkusudaimavardır.

Savaşinsanlığavazifeduygusunun,korunmasevkitabiîsininemrettiğibirçokfedakârlıklaryaptırdı.İyibir barış da birçok fedakârlıklar isteyecektir.Hatta bunlar çok daha güç olacaktır.Çünkü ötekiler gibikendiliğinden, kolaylıkla kabul edilebilecek, yahut bizi hemen harekete geçirecek cinsten değildirler.İnsanlığın iyiliğine doğru atılacak her adımın, haklı veya haksız, bir takım tepkilerle, alışkanlıklarla,hotbinliklerle, hatta yaşadığını sandığımız bir takım artık değerlerle karşılaşması ihtimali vardır.Onuniçindirkiyenibarışagirerkenmilletlerin;bütün insanlığın tambirvicdanhesaplaşmasıyapması;mesutolmasıiçingereken,gerekmiyenşeyleribirbirindeniyiceayırmasılâzımdır.

Savaşsilâhınzaferiylebitti.Barışaklın,temizduygununzaferiylekazanılabilir.İyibirbarışyapmakiçinbuzaferi insanlığınkendinefsinekarşıkazanması ilkşarttır.Demokrasilergibiyerleşmiş,gelişmişrejimlerle diktatörlükler arasındaki fark şuradadır: Birinciler zaman faktörünü en tabiî bir iş arkadaşıolarakkabulederler.Zamaniçindekurulduğundan,zamaniçindedevametmekkendilerineyeter.Geleceknesillerin iş ve sorum payını ayırırlar. Diktatörlükler ise, her şeyin kendi ömürlerinde olup bitmesiniisterler. Demokrasiler sürekliliği gösterirler. Hüviyetleri uzun bir mâzi içinde, onun dersleriylegelişmiştir. Napoleon: «Keşke kendi kendimin torunu olsaydım.» der. Bu söz, başlanan bir işisürdürmekle kendi başladığını kendisinin bitirmesi arasındaki düşündürücü farkı gösteren bir itiraftır.Napoleon’unanasıFransızihtilâli,babasıdatesadüftü.İkbaliparlayıncaikisinideinkâretti,tekbaşınakaldı.

Almanya Roma olmak istiyordu; kendisini Kartaca yaptı. Almanya kendisini bir savaş makinesibildiği ve öyle hazırladığı için Kartaca oldu. Bumuharebe, hazırlanmış savaşmakinelerinin iflâsıdır.(Amerika, Almanya'nın bin türlü gayretle hazırladığı, o kadar güvendiği subay kadrosunu iki yıldahazırladı.Buharbindikkatedilecekbirnoktasıdabudur.)Almanya,bugünküâkıbetinihersabahşişkinpazılarınabakabaka,yumruklarınıboşluktadeneyedeneyehazırladı.Bunuyapmakiçinnekadarçokşeyiinkâr» etti! İkinci Dünya Savaşı başlamadan önceki yılların edebiyatına bakınız: Zamanını anlamamışaydınınnedemekolduğunugörürsünüz.

Page 41: AHMET HAMDİ TANPINAR - Turuz · 2018. 9. 12. · AHMET HAMDİ TANPINAR ... Reşid Paşa encümene o zamanlar arası açık olan Fethi Ahmed Paşayı almamıştı, bu hâdise aralarındaki

Coğrafya bir kaderdir. Bu demektir ki bunun gereklerini kabul etmek, ona ayak uydurmak şartiyleonunla iyikötüuzlaşılabilir.Fakatbu şartlarıbüsbütünunutanlar içinperişanlıkmukadderdir.Almanyaöyle bir coğrafyada yaşıyordu ki bu millette uyanacak herhangi bir saldırganlık arzusu ister istemezkarşısınaAvrupamilletleriniçıkaracaktı.Almanyaiçinyapılacakşey,onlarıbirârızagibideğil,ihmalidoğruolmayanbirrealitegibitanımaktı.

1939’da Avrupa’da, Almanya ile İtalya’dan başka, yirmiye yakın millet vardı. Bunların bir kısmıötedenberi mevcuttular. Bir kısmı istiklâllerini yüzyıllarca süren mücadelelerle almışlardı. Hepsi dekendivarlıklarınınşuurunasahiptiler.

BugünküAvrupa,Roma’nınparçalanmasındandoğmuştur.Onuniçin ikincibirRomadoğamaz.Nazitecrübesi Avrupa’ya saygı fikrini baltalamıştır. Avrupa’ya saygının ilk şartı milliyetlere, vatanlarasaygıdır. Nazilik, her şeyden önceAvrupa’nın bu realitesini görmediği içinmahvolmuştur. Bu âkıbeteuğramak için kendi kendilerine ne kadar yanlış telkinler yaptılar, ne kadar yanlış hesaplar kurdular!İngiltere, Polonya için harbe girmez, dediler. Halbuki girdi, bir yıldan fazla da harbin bütün yükünübelindetaşıdı.SovyetRusyabirtahtaperdedir,dediler;arkasındaâkıbetleriyatıyormuş.Amerikaiçindeböyleoldu.Onunharbegirmiyeceğine,girsebilebu işibeceremiyeceğine,hattâAmerikanmilletidiyegerçekbirbirlikbulunmadığınainanmışlardı.BirleşikDevletlerinküçükbirmidebozukluğunabenzeyeniçrahatsızlıklarınıöldürücühastalıklarsanıyorlardı.HalbukiAmerikasadecesavaşakatılmaklakalmadı,savaşınkazanılmasınınbaşlıcaâmilioldu.Dünyaistihsalininyarısınayakınbirkısmını,insanlığınbugünekadar yarattığı şeylerin en mûcizelisi olan bir endüstri kudretini bu yangının söndürülmesine hasretti.OnunJaponsaldırışındançoköncebaşlayanyerindemüdahalesi,harbinilkkaranlıkyıllarındainsanlığınyarınını aydınlatan ilk ümit ışığı idi. Doğru, Amerika harp istemiyordu. 1914-18 savaşında kısamüdahalesiylezaferisağlayanAmerika,zafermeyvasınıtoplamadançekilipgitmişti.Geçensavaştazaferhakkıistememek,busavaştansonunakadarçekinmekdemekdeğildi.Amerikasavaşmasınıdaöğrenmişti.İhtiyarAvrupa,kendikadareskihuyunuonadageçirdi.Bereketversinkiyapısısağlamdır,gençtir;çılgıncoşkunluklarla,telkinlerlebozulacakgibideğildir.

Valery,biryazısında,«Medeniyetlerininsanlargibiölümlüolduğunuartıköğrendik.»der.Medeniyetağacı hiçbir zaman bu savaşta olduğu kadar kökünden sallanmadı. Çatı ile temelin birbirinekarışmasındankorkulangünlergeçirdik.Bu tecrübeninbirdaha tekrarlanmaması lâzımdır.Bunuyarınınbarışıyapacaktır.Buağıryüküüzerinealanlar,uğrundadöğüştükleriadaletfikrindenbiranbilesapmakhakkınamâlikdeğildirler.

Bencebuseferkibarışınilkmaddesi,yeryüzündemuharebeyasaktır,cümlesiolmalı.Ancakböylebirmaddeyikoyabilecek,onunmuhafazasıimkânlarımdüşünecekbirbarışa«barış»adıverilebilir.İnsanlarbirbirleriyle dâima anlaşlabilirler, yeter ki silâhın, kardeş kanının bir dâvayı ortadan kaldırma çaresiolmadığınıanlasınlar,Buanlaşılmazsa,geleceksavaşlarınfelâketlerifertlerinçokötesinegeçer...

Page 42: AHMET HAMDİ TANPINAR - Turuz · 2018. 9. 12. · AHMET HAMDİ TANPINAR ... Reşid Paşa encümene o zamanlar arası açık olan Fethi Ahmed Paşayı almamıştı, bu hâdise aralarındaki

KelimelerArasındaElliYıl(Cumhuriyet,4Ocak1950,nr.9124)Akik rengidonukluğuyüzünden insanıdahaziyadehayatabağlayanbirkış sabahının ışıkları içinde

gazetemiaçtım.Milyonlarcainsanınbuanda,veyabirazevvel,birdakikasonrabenimgibibirgazetearasındandünya

ile temasa gireceğini düşüne düşüne başlıklara bakıyorum. İnsanlık yüz elli seneden beri hâdiseleriniçindeuyanıyor.

Evvelâenmasumgörünenleri,buyüzdenistikbaliçinentehlikeliolanlarınıokuyorum.Milletlerarasıkonferanslar,sulhteşebbüsleri,imzalananveimzalanacakpaktlar,MarshallPlânı’nıngişeleriönündesırabekleyen devletlerin büyükleri bir yığın mühim meseleyi durmadan konuşuyorlar. Bu demektir ki birsivilceyiazdırırgibihepsiniazdırıyorlar.Fakatkonuşmasalarmeselelerortadankalkacakmı?

Onlarbitinceiçhavadisleregeçiyorum.Buradada,yarımsaatevvelgördüğümrüyalarıhatırlatan,okısılmışçenelerinvedişlerinvehmivekâbusu,biryığınkonuşmavar.Nihayetsıra,bütünfenalığıolduğuyerdeveandakalanoküçükvebiçarevak’alarageliyor.Cinayetler,intiharlar,kazalar...Eskiden,onlarıokurkeniçimtürlütürlüduygularladolupboşalırdı.Halbukişimdiyalnızkendihayatlarımisrafedenleriaffetmeğiöğrendim.

Berikiler, muhteşem kelimelerin, büyük ve parlak ideallerin ütopyaların peşinde gidenler, iyiniyetleriyle,herkulamukaddergafletlerini,düşüncesürçmelerinibütündünyayabirdenödetiyorlar.

Bu düşünce üzerine beni götüren şey, belki de 1950 yılının başında olmamızdır. Asrımızınyarısındayız.Üzerimdebirdenbirebuelliseneninağırlığınıçökmüşbuluyorum.Yükündenziyade,içindençıkılmaz«absurdite»siyleezenbirağırlık!

Birdenbire bu elli senenin tarihini, bizim gibi onu gün gün yaşamadan ve onun tarafındandeğiştirilmeden, sadece uzak şahadetlerle yazacak bir tarihçiyi düşündüm. Acaba devrimizi ifade içinbizim kullandığımız kelimeler arasından hangisini seçer? diye kendi kendime sordum ve derhal cevabverdim:Buşüphesizbuhrankelimesiolacaktır.

Vâkıazamanımızdamodaolanbaşkakelimelerdeyokdeğil.Huzursuzlukbunlardanbiridir.Asrımızaaitbütünruhhallerionunla,ifadeedilir.Absürde(abes,mantıkdışı)vasfı,asrımızınkendiiçinbulduğubellibaşlıvasıftır.Şüphesizonundazamanımızdamühimbirhissesiolacak.Bunlarınyanıbaşındadadünhayatıkuran,işleten,insanruhunudeğiştiren,bizebiryığınhayatstandardıhazırlayanteknikkelimesinideelbetteunutamayız.Çokvâzıhâlemlerianlatmasınarağmen,o,basit tabiathâdiselerininsembolüolmuşeski tanrı isimleri gibi, bizi birdenbire meçhulun eşiğine bırakıverir. Bu kelimeyi bütün şümulu iledüşündüğümüzzamançokkarışıkbirmakineninkarşısındaimişgibişaşırırız.Hudutlandırdığımızzamançokbasitşeylerindünyasınaineriz.

Nihayetatomkelimesivar.Obelkidebiziyenibirçağıneşiğinegötürecek.Demirdevrindensonraonundevrine>gireceğiz.Artıktahlilininpeşindekoşmayacağız;onunla,onadayanarakişebaşlıyoruz.

Fakatbunlarınhiçbirisibuhrankelimesikadardevrimizibenimsemişdeğildir.O,zamanımızınadeta

Page 43: AHMET HAMDİ TANPINAR - Turuz · 2018. 9. 12. · AHMET HAMDİ TANPINAR ... Reşid Paşa encümene o zamanlar arası açık olan Fethi Ahmed Paşayı almamıştı, bu hâdise aralarındaki

tekizahı,yahudmihveriolmuştur.Tababetininsanlığabusonvehemenhemensihirlihediyesi,birdenbirebünyeveyaruhaaitârızaların

ötesine geçmiş, hayatın her safhasını benimsemiştir. Zihniyet buhranı, iktisat buhranı, kültür buhranı,değerler buhranı, aile buhranı... gibi tabirler, sahaları daraldıkça berraklığı artan karışık ve hâdrealiteleri,hayatımızıfarkındaolmadantaşıdığımızdönülmesiimkânsızvebaşdöndürücümüntehalarıhergünbizeyenidengöstermektedir.

Bu acayib kelimenin ışığı altında bütün hayatımız bize tehlikeli bir canbazlık gibi görünüyor. İkiminarearasındagerilmişiplerdeyürüyenoeskizamanhünerbazlarıgibi,artıkmuvazeneyieşyanınveyahayatın kendisinde, yani bulunması tabii olan yerlerde değil, uzviyetimizin ve ruhumuzun çok anîintibaklarındaarıyoruz.

Belli ki insanlık, otuz dokuzla kırk derece arasında, çok hususî bir iklimde, bir Shakespeare veyaİbsendramınınohususîvegerginhavasındayaşıyor.

Tıbbaaitbirkelimeninhayatımızdakazandığıbuehemmiyet,devrimizinşartlarınınnekadardeğişikolduğunugösterir.Çünkübuhrankelimesindesadecebirtabiat-dışıhaldeğil,aynızamandaçokşuurlubirmüşahedemanasıdakendiliğindenvardır.O,birvaziyetintarifiolduğukadar,birteşhisindeifadesidir.Filhakikadevrimizinbüyükmütefekkirlerininhemenhepsiinsanlığıonunadesesindenmütâlâaettiler.Budagösterirkiteşhis,herzamantedavideğildir.

Bununlaberaberyirminciasırişebukelimeilebaşlamıştı.Kayıtsızca, hattâmesut şekilde dinsiz,muvazaalara çok riayetkar, son derecede iyimser, ilmin her

ilerleyişinin insanlarayalnızsaadetgetireceğine inanan,havagazı lâmbalarınınyumuşak ışığındaheranbiraz daha tatmin edilmiş bir insanlık hayali ile avunan buhar makinelerinin gürültüsünde nabzınınsabırsızlığınısayanasrımızınbaşı,dahaçokbaşkakelimelereinanırdı.Omedeniyetveterakkidevriydi.Okadarçoksıçrayışladoluondokuzuncuasırdankendisinemiraskalanbuikikelime,onahayatınıbiremniyetâbidesigibigösteriyordu,insanbüyükvekuvvetlidir.Tabiateüstündür.Tanrılaralâyıkbirhayatteminedecektir.

1850’densonrakidevirde,medeniyetveterakkikelimeleriningittikçeartanbusihirvefüsununubizimedebiyatımızda da takib etmek mümkündür. Şinasi Efendi, Ziya Paşa, Namık Kemal, Sadullah Paşa,onlardanevvelveyaonlarlaberaberReşidPaşa,AbdülâzizHan,—meşhurnutukvefermanında—ÂliPaşa,hattâCevdetPaşahepmedeniyeteveşaşmazterakkiyeinanmışlardı.

Halûk’unÂmentüsü,buimanınenyükseknoktasıdır.OradabizFikret’iyirminciasrınbaşınınbütünmasalıiçindebuluruz!...

Zatençokehlî şekildehissîolan tarafı bırakılırsaTevfikFikret’in eseribaştanaşağıbudur. insanaSwinburneileberaber«Rabb-imümkinât»diyenşâir,millîfelâketlerimizinbütünsebeblerinikendimizdearayanlardandı. Müphem şekilde mücadele, yahut daha vâzıh şekilde şikâyet ettiği Şark zihniyetinindışında,insanoğlunundeğişmezveyüksekkıymetlerdünyasınainanıyor,bizionadavetediyordu.Aradakikırk sene, insanoğlunun bu değerleri bazen birdenbire nasıl kaybettiğini, elinde o kadar güvendiği bir

Page 44: AHMET HAMDİ TANPINAR - Turuz · 2018. 9. 12. · AHMET HAMDİ TANPINAR ... Reşid Paşa encümene o zamanlar arası açık olan Fethi Ahmed Paşayı almamıştı, bu hâdise aralarındaki

yığınüstünsaadetimkânıylanasılhadiseleringirdabındaşaşırıpkaldığınıbizegösterdi.,Fikretbuimanındayalnızdeğildi.İnsantalihinevedünyaişlerinesatıhtanbakanlarınhemenhepsi

onunla beraberdi. Bunda haklan da vardı. Yirminci asrın başı, dünyayı hakikî bir cennet yapacağabenziyordu. İlim, her va’dini tutmuştu.Hayat büyükbir emniyet içindeydi vedaha ziyadekurulmuşbirsaatebenziyordu.Hergeçenanbirsonrakinitayinediyorhissiniveriyordu.Şimdiuzaktanbakılıncadahaziyade bir salon eğlencesine benzeyen bir yığın keşfin başlangıcında idik.Hiç kimse o kadarmeraklatakibedilenbukeşiflerinbirazsonrahayatıkökündensarsacağınıtahminedemezdi.

Vâkıafelâketlervekaynaşmalargenevardı.Asyaaçveçıplaktı.Fakatomedeniyetasrındabukadargeri kalmış insanların hakları üzerinde düşünmek zahmetine kim katlanırdı? Sanayi pazara muhtaçtı;düşünülenyalnızbuydu.

Çin,büyükbirihtilâldevrinegirmişti.Fakathiçkimsebuihtilâlinkırksenesonra,veokadarşiddetleHindiçini’nin kapılarına çok yeni ve haşin bir nizamın tehdidini dayayacağını sanmıyordu. Herkes buihtilâli, şimdinekadarmüphembir şeyolduğunuancak anladığımızo terakkimefhumununuğrundabirhamleaddediyor,cebredilenhaklarsaklıkalmakşartıyla,alkışlıyordu.

Balkanlar ateş içinde idi. Fakat bu yangını körükleyenpolitikacılar, bunu, sadecemirasına konmakistedikleri Osmanlı İmparatorluğunu tasfiye etmek için yapıyorlar ve asıl garibi bu tasfiyedenistikballerinitehlikeyekoymadanfaydalanabileceklerinisanıyorlardı.Balkankelimesiozamanlardabilediplomasidilindearkasıgelmiyenkarışıklıklarınmukabiliidi.Fakathenüznev’ininbiriciğiolduğuiçinbukökteniştikaklaryapılmamıştı.Helegününbirinde,Tuna’nınüstündekimemleketlerinaltınabenzerbirmanzara alacağım, Avrupa’nın ve muasır medeniyetin mucizesi sayılan Berlin’in bir harabeyeçevrileceğini,bütünŞarkîAvrupa’nınRusişgalialtındaAvrupa’yıtehditedeceğinikimsedüşünemezdi.

Almanyayarı feodal, sukatılmaz şekildemilitarist idaresiyle, gittikçebüyüyen sanayiiyle, kendi içişlerini gürültüsüzce halletmekteki dirayetiyle istikbale emniyetin ta kendisi sanılıyordu. Yılbaşıtakvimlerininyarısını,Hugo’nunLesBurgraves’larındançıkmışabenzeyen,galibayirmibirhükümdarınınresmikaplıyordu.Avusturyahemenhemenkendiyaşındadenebilecek ihtiyar imparatorunetrafında,çokeskibirmeşeninetrafınatoplanmışbirormangibiortaAvrupa’yaköksalmışduruyordu.

Küçük müstemleke isyanlarının dışında, orduların daha ziyade geçit resimleri için kullanıldığı,donanmalarınkarahinterlandızenginbazılimanlarönündebazışarkdevletlerineticarîültimatonlarkabulettirmeğevemeşkûkkapitülasyonhaklarımkorumağayaradığı,ençetinsiyasîmücadelelerinüçaysonraokuyucuyu bıktıran bir kalem yarışında bittiği, pasaportun Şark devletlerine ait o karanlık istibdadmakinesinin bir formalitesi addedildiği, paranın her tarafında metre cinsinden değişmiyen bir kıymetolduğu,fikrinvesanatınbizdebileitibarsahibiolduğumesuddevir...

Kendisini o kadar şiddetli ilân eden sosyalizmin bile mücadelesi açıkta, hemen hemen eskidiplomasininnezaketusulleri içindeoluyordu.Binaenaleyhbirgüngelipde, insanlığınyarısının ihtilâlmühendislerinin ellerine düşeceğini ve onların hayatımız üzerinde tıpkı fizyoloji laboratuvarlarındayapıldığı gibi bir yığın vivisection yapacaklarını akla getiremezdik. Vâkıa halk hatipleri, meczub

Page 45: AHMET HAMDİ TANPINAR - Turuz · 2018. 9. 12. · AHMET HAMDİ TANPINAR ... Reşid Paşa encümene o zamanlar arası açık olan Fethi Ahmed Paşayı almamıştı, bu hâdise aralarındaki

peygamberler gene vardı. Fakat devletlerin başına geçmelerine kimse ihtimal vermezdi. Halk henüzaklıseliminesahiptivehayatınıseverekyaşıyordu.

İhtilâl, anarşi, huzursuzluk, tıpkı hiç bir millette bulunmayan rakıs ve balesi, yarı Asya’nın halknağmelerinitoplamışmusikisiveoalevdenromanıgibiEusmilletineaitbirhususiyet,Asyaîbirsüs,birnevi ırkamahsus hastalık addediliyordu.Unutmamalı ki bumillettenAvrupa dillerine geçen kelimelerhenüz havyar ve semaver kelimeleriydi. Kadınlarda bile kürkün modası doğru dürüst başlamamıştı.Cermen ve Slav filoloji laboratuvarlarında, Latin kaynağından gelen kelimelerle yapılan ve dinleyenkulağıbirçırpıdauçuranvekeskinharekeli,ağzınbütüngirintiveçıkıntılarınıkullanmağamecburedenmürekkep kelimeler henüz icad edilmemişti. Büyük Fransız ihtilâlinden alışık olduğumuz «Commune»kelimesinegelince,ohâlâM.Thiers’indayadığıduvarındibindevekanlariçindeydi.

ArasıraİsviçreveyaParis’tebiranarşisttabancasıveyabombasıpatlıyor,yahutMadrit’teyapılanbirsuikastınaktörleri,haberindenevvelFransızhududunugeçiyorlar,şehirlihayatına,içindeyüzdüğürefahve emniyeti bir kat daha lezzetle hatırlatan bir ürperme, mesud insanların o kadar muhtaç olduğu ozararsızkorkubirkaçgüniçinhakimoluyor,sağ,solgazetelerbirbirineateşpüskürüyor,sonradağınıkhaberlersütunlarındaunutulacakuzunmuhakemelerdebiravukatbelâgetindemahiyetinideğiştiriyordu.

Bütün insanlığın bir bataklıkta yavaş yavaş boğulur gibi evvelden hazırlanmış çerçeveler içindeyaşadığı,düşündüğüveöldüğürahatseneler...Sizdennekadaruzağız!

Maurice Barres’in elinde şemsiyesi, derine kök salmış olanı aramak için İspanya’yı, İtalya’yı veYunanistan’ıdolaştığı,Loti’ninâvâreruhunaFransızbahriyesihesabınaegzotiktatminleraradığı,OctaveMirbeau’nun«anarchicosocialiste»hiddetininbugünbizebir şampanya şişesininaçılışınıhatırlatanbirşiddetle köpürdüğü, Anatole France’ın bedbinliğinin tatlı bir istihza ve şüphe içinde sadece dili vedamağı yoran bir lezzet haline geldiği,Maeterlinck’in galiba yalnız kelimelerden hız alan birmâveraendişesiyle hayatın ağır basan madde tarafını karşılamağa çalıştığı bu asır başı senelerinin, 1914’üncehennemine ve ondan sonra gelecek, altüst, sademesele ve sade buhran devirlere yol açacağım kimumardı?HeleAvrupa,bunuhiçdüşünemezdi.

Page 46: AHMET HAMDİ TANPINAR - Turuz · 2018. 9. 12. · AHMET HAMDİ TANPINAR ... Reşid Paşa encümene o zamanlar arası açık olan Fethi Ahmed Paşayı almamıştı, bu hâdise aralarındaki

II.İNSANVEÖTESİ

Page 47: AHMET HAMDİ TANPINAR - Turuz · 2018. 9. 12. · AHMET HAMDİ TANPINAR ... Reşid Paşa encümene o zamanlar arası açık olan Fethi Ahmed Paşayı almamıştı, bu hâdise aralarındaki

İnsanveÖtesi(Ulus,9Temmuz1943,nr.1879)Bir iki düdük sesi, sonra bir ifritin nefes alışma benzer bir soluma...Ve tren durdu.Havasını sert

aydınlığı ile kıran sert lâmbaları ile, sağa sola koşuşan yolcularının telâşı ile, yüksek, alçak bir yığıninsançığlığıve eşyanın sükûneti ile, biruykusuzve sarsıntılı geceninçocuğu istasyon,yattığımyerdenbana her şeyin silindiği, kaybolduğu hissini veren bir ölü sükûnetinden fışkırdı. Biz mi ona doğrugelmiştik,omubizibirdenyakalamıştı?Muhakkakolanbirşeyvarsa,oda,bütünbildiğimhazırlıklarınarağmen,butesadüfünbenibirdenyakalamasıydı.Buaçıkkurşunîcephesiniyağmurun,güneşinsoldurduğubina, perdesiz penceresinden sarı masasını, kalın defterini, kaba baskülünü gördüğüm bu oda, şurayaburayadenkdenksıralanmışeşya,biryereçömelmişhastave ihtiyarkadınveyanıbaşındaşaşkınlığınıona da aşılamaya çalışan beceriksiz bir kızla, kasketli bir mektep talebesi, biraz ötede parmaklığınarkasındayedekatıylasubayınıbekleyenbirasker,gelipgidentrenebinen,inen,elsıkan,öpüşen,ağlayaninsanlar,kısacasıayrılığın,üzüntününvesabırsızlığındoğurduğubütünbukalabalık,belkikendilerinibiruykusuzluğunverdiği ağırmahmurlukarasındangördüğüm için,belkidebütüngece sürdüğünübildiğimyağmurdansonraonlarlabirdenbirekarşılaştığımiçinbanabirvehimkadarhayalîvegölgegöründüler.

Onlarınhiçbiridiğerinebenzemiyordu.Fakathemenhepsininyüzündeberabercepaylaştıklarıbirşey,birhalvardı.Gece,üzüntüvebiryığınboşlukbuyüzleriyakalamış,değiştirmiş,yaşadıklarıanıkendileriiçinmihaniki bir dikkatler ve hareketler haline getirmişti. Hepsi de bu ânın çok ilerisinde, yahut çokgerisindeyaşıyorgibiydiler.İkibavuluvebirsürüpaketleriileşutekkatlıarabayaatlayıpgidenyolcu,birazsonraağıruykusunakendisinindebirrüyaparçasıgibikarışacağıküçükkasabanınsokaklarındakaçtürlüvehimdeürperecekti.Biryanınıdöneceğicami,odasındayatacağıhan,kulağınagelecekçeşmesesi,hepsi onun için kendisinde içlerine karıştığı büyük bir rüyanın parçaları değil miydi? Eşyasınıyerleştirdiktensonrakocası ileyanıbaşındakipenceredenkonuşanbugençkadınınsolgunyüzünüböyledeğiştiren,elbetteki,sadeceayrılığınhüznüdeğildi.Yarma,bilinmeze,müphemedoğru,görünmeyenbirışığa uzanır gibi, içinden çokmühim bir şeyin kayıp gittiği ne kadar belliydi. Yanındaki erkeğe adetadündenveyayarındangülüyordu.

İstasyonunyantarafındakiküçükevdebirpencereaçıldı.Gençbirkadın,içerdekiaydınlığıngenişçebir çizgiyle kavradığı omuzları, çok saçlı başı, çerçeveyi yukarda tutan ve beyaz gecelikten fırlamışçıplakve dolgunkoluyla, serin geceyedoğruuzandı.Bubeyazgömlekle çıplakkolun, buhafifçe yanaeğilmiş zengin başın etrafa dağıttığımahremiyeti acaba benden başka tadanlar oldumu?Bu kadın, busoğukgecede,sessizheykelduruşuilehangiuzaklardanvekimbilirkimiçağırıyordu?Sarıaydınlığınbiryaldıztufanınaboğduğubuodanınmahrumolduğuşeyneydi?Öteyandanbirhorozötüyor,dahailerideçıplakbirmeydanda,tekbirlâmba,tekbiryolcununbaşıüstünde,cansıkıntısındanhemençatlayacakmışgibisallanıyor.

Yer ıslaktı. Bir ucu horoz seslerinin geldiği karanlıklara gömülen ağaçların yakın dallarındayaprakların uçlarına biriken yağmur damlaları yapma elmaslar gibi parlıyordu. En yakındaki dalların

Page 48: AHMET HAMDİ TANPINAR - Turuz · 2018. 9. 12. · AHMET HAMDİ TANPINAR ... Reşid Paşa encümene o zamanlar arası açık olan Fethi Ahmed Paşayı almamıştı, bu hâdise aralarındaki

yaprakları,bedenleriniokşayan,bazısıaltlarındangelenaydınlıkta,dahataze,dahaşeffafşekildeyeşilvebazandabuğulugörünüyorlardı.

Birdenbire sırtında çok ihtiyar bir kadını taşıyan bir adam gördüm. Erkeğin yüzünü, günlercekesilmemiş sakalı ve yorgunluk içten kemirmişti. Denebilir ki bu bir yüz değil, el kadar bir gölgeparçasıydı.Kıyafetiçokperişandı.Yükününaltındaeğilmiş,bîçareveharap,topalbacağınısürüyesürüyeüçüncümevkivagonlarınadoğrugittiler.İhtiyarkadınınkıyafetidahabaşkatürlüydü.Yanındakilerdençoktemiz ve süslü giyinmişti. Bir çeşit horoza benzeyen mor başlığının altında beyaz saç demetleriylekulaklarındakiküpeler,boynundakisüslerve ikidebirdönüparkayabakanfersizkuşgözleri ilebuyüzdaha çok korkunç bir şeydi. Biteviye bir şeyler yiyor, biteviye gülerek bacaklarını kendisini taşıyanadamıniki tarafınaçarparaksallıyordu.Arkalarındanellerindebohçaları ile ikikadıngeliyordu.Birisişişman ve orta yaşlı idi, öbürünün düşük ve dar omuzlarında genç bir kız hali vardı. Bizim vagonunönündengeçerkenyaşlı kadınmırıldandı: «Buhiç iyi olurmuartık?Babamınbudalalığı...»Kız cevapverdi:«Nesivar,nesiyoksasırtınataktı...»Vedördübirdengözdenkayboldular.

Taşınüstündeoturanihtiyarkadın,bellikiyolcusunuuğurlamakiçinyerindenkalkıpvagonunönünegidememişti.Kasketli çocukoradankendisi ilekonuşmayaçalışıyordu.O,belki de anlamadanetrafınabakmıyordu. Hangi zamanı gösteriyordu? Masum muydu? Birşey mi bekliyordu? Biz gittikten sonra,vagonun önündeki kardeşi ile konuşan genç kız, onu zorla yerinden kaldıracak, bin zahmetle evinegötürecekti.Bu gecenin azabından sonra bu l kız tekrar bu kadını ve evini sevebilecekmiydi?Onunlabaşbaşa giden kardeşinin neşesinden mahrum olarak geçecek hayatı kimbilir ne dayanılmaz bir şeyolacaktı?Müşteribulmaktanümidinikesmişbirhamal, istasyonunduvarıdibindeyağmurdeğmemişbirtarafakıvrılıpyattı.Belkiderüyasında,tambaşınadüşenyataklıvagondakiyolcularınrefahınıtadacaktı.

Tampencereninyanındadurangençadam:«Aldırmacanım,diyordu;benartıkyalnızlığaalıştım.Senkendinedikkatet,imtihanlarahazırlan,zatenbirkaçaykaldışurda.»Vesinirliayaklarııslakkaldırımdasağasolagiderekşubirkaçayıezmeyeçalışıyordu.Gençkadınnecevapverdi,duyamadım.Yalnızsesigeceniniçindesarıbirmekikgibidolaştı,ümitveüzüntüdenbirşeylerördü,sonrauzaktabirhorozöttü,biratkişnedi,deminkigenişsolumaarkasındançatırtılıbir sarsıntı... İstasyonunaydınlıkcephesi ikiyebölünerek telgraf telleri ile beraber devrildi, ışıklar söndü, ağaçlar karanlık yüzlerini çevirdiler,meydandakilâmba,altındakisubirikintisindeparçalandı.

Onlarkendigecelerinekapandılar,bizsarsıntıdanveyıkılıştanatomlarıolanbirzamanagirdik.Memurasordum,«Yedidakika»cevabınıverdi.Buküçükkasabanınönündeyedidakikakalmışız.Bu

kısa zaman içinde gözlerimin önünden kaç insan yüzü, kaç insan talihi geçmişti? Rast gele bir kaçsayfasını karıştırdığımız bir kitap gibi, kendisini ifşaya en elverişli, enmüdafasız bir ânında bir insankalabalığınınyedidakikasınamisafirolmuştum.Ogecedenberi,buinsanlarbendeadetabirhastalıkgibidevamettiler.

Okadargaripşekildesüslenmiş,oğlununsırtındabilmediğimbirşeyikemirekemiregidenoihtiyarkadın, yüzünden hiddetli ve hayatının bıkkınlığı akan gelini, cılız ve hastalıklı kız, tersine dönmüş bir

Page 49: AHMET HAMDİ TANPINAR - Turuz · 2018. 9. 12. · AHMET HAMDİ TANPINAR ... Reşid Paşa encümene o zamanlar arası açık olan Fethi Ahmed Paşayı almamıştı, bu hâdise aralarındaki

mantıklaanasınısırtındabirgünahınkefaretigibi taşıyanoyorgunerkek,odasınınpenceresindensoğukveyağmurlukışgecesinekendisinibiraşığateslimedergibibırakangençkadın,hepsibendeyazılmamışbir romanın parçaları gibi yaşıyorlar ve beni, kendilerini tamamlayacak olan havaya bir kaç elektrikışığınıngerdiğiperdearkasında,köpekvehorozseslerininancakbulandırabildiğiuykusunuşöyleböylesezdiğimoküçükkasabayaçağırıyorlar.

Oradabirkaçgünonlarınhakikîhavası içindeyaşamayınekadar isterdim. İnsanları ilekonuşmak,kahvelerindeoturmak,bağlarınıvebahçelerinigezmek,sığırkokusuileakşamınbirbirinekarıştığıtozluyollarındayürümek,küçükdükkânlarındakieşyayıseyretmek,kadınlarınınşarkılarını,çeşmelerininsesini,ihtiyarlarının şikâyetini, gençlerinin ümit ve can sıkıntılarını dinlemek ne güzel olacaktı... Bunlar gibimahkemelerindeki dâvâlarını, kireç sıvalı evlerinin avlularını dolduran dedikodularını da öğrenmekisterdim.

Buinsanlarıbiruykusuzlukgecesindesadecebirgölgegibigörmüştüm;şimdibugölgelerbeniyavaşyavaş, daha ötelere, daha derinlere çağırıyor. Başlarının etrafındaki aydınlık değişiyor, muammalarınıçözmeyeçalıştıkçabiryığınçetrefilmeseleylekarşılaşıyorum.Bumeseleleribuldukçaelimdeinsangücüdenilenşeykülçeleşiyor,mücerretvemüphemkavramlarhalinialıyor.Ortayainsanıyapankaderinasılmekanizması çıkıyor ve ben anlıyorum ki, insandan ötede bir şey, onu zaaf ve kudretleri ile, talih vetalihsizlikleriileyaratanveidareedençokkuvvetlibirşeyvardır.

Page 50: AHMET HAMDİ TANPINAR - Turuz · 2018. 9. 12. · AHMET HAMDİ TANPINAR ... Reşid Paşa encümene o zamanlar arası açık olan Fethi Ahmed Paşayı almamıştı, bu hâdise aralarındaki

GüzelİleSevgiArasında(İz,1Nisan1935,nr.10)—SuutYetkin’e—Güzel—NerdeyizSevgi,hangifezadavehangiyıldızda?Sevgi—Sonsuzluğunbittiği yerde, oluşun sadece tasavvura geçtiği kısır ve velûddünyada, hiçbir

imkânıtanımadığıiçinimkânınbizzatcevheriolanyıldızda...Güzel—Gözyaşlarımızınannesiolanküredençokmuuzaktayız?Öylesanıyorumkiburayagelinceye

kadarepeycezamangeçti...Sevgi—Hemuzak,hemyakın...Onayollarınenkısasıhasretleyakınız,halbukiaramızdamesafelerin

en genişi olan ümitsizlik var. Bulunduğumuz dünyada uzaklık ve yakınlık yoktur, ölmek ve yaşamakolmadığıgibi...

Güzel—NelersöylüyorsunSevgi,korkuyorum...Sevgi — Heyhat yavrum, burada korku da yoktur, biz sadece varız, sükûnun okyanusunda ebedi

varlığıntalihinipaylaşıyoruz!...Güzel—Nehazintalih!..Varolmakvehiçbirdeğişmedebuvarlığıdeneyememek...Oradaikenbana

ebedîliğibüsbütünbaşkatürlüanlatmışlardı?Sevgi — Oradakiler bir vücudun sahibidirler ve ebediyeti de onun arkasından görürler; güneşin

dünyasında maddenin, ihsaslarımızın bu mesut vehminin nizamı hâkimdir, onun için zamanı henüzaydınlığınmemesindenemenbahtiyarlar,maddeninhalleriniruhundeğişmezhallerisanırlarveölümdensonradaonunsüreceğineinanırlar,halbukişimdibizhadlerinçıplakdünyasındayız.

Güzel—Bununlaberabereskiolduğumuzunaynıyız...Sevgi—HayırGüzel,ondanbüsbütünbaşkayız,asılyaratıcıolanşekildir,ozamanbirvücudumuz

vardı demek, sadece geçmiş bir nimeti anmak değildir, belki bu vücut muayyeniyetleri vemuayyeniyetsizlikleriyle ruhumuzun yapıcısı idi demektir, biz o vücudun zaruretleri, icapları, nefret vesevgileri,hasretvegurbetleriyle,yalanvedoğrularıyla,kabulveinkârlarıylavardık,şimdiisebuyaratıcıtezatağındankurtulmuşbirbenliğimizmivarkikendikendiniikrariçinakıcıhüviyetinebeyhudeyerebirkaparıyorvebulamadığından..

Güzel—Bulamadığından...Sevgi—Sadecebirhad,aklınancakkabuledebileceğibirzaruretolarakkalıyor.Güzel—BeniaffetSevgi,buradaokadaryeniyimvebütünbunlarbanaokadaryabancışeylerkihiç

birşeyanlamıyorum.Sevgi—İyiveemsalsizGüzel,henüzsıcakolanfanîhatıralarınarasında,elbettehendesedekinoktayı

hatırlarsın?..Güzel—Bir dakika... Ta ki benliğimi kuran karışık yumaktan onu çekebileyim... Evet iki çizginin

birbirinikestiğiyerenoktaderler,fakatkendibaşınanoktayoktur...Sevgi—Tekbaşınaçizgiolmadığıgibi...Bununlaberaberşekillerindünyasındaçizgide,noktada

Page 51: AHMET HAMDİ TANPINAR - Turuz · 2018. 9. 12. · AHMET HAMDİ TANPINAR ... Reşid Paşa encümene o zamanlar arası açık olan Fethi Ahmed Paşayı almamıştı, bu hâdise aralarındaki

vardı, aklın bir imkânı düşünce zincirimizin bir zarureti olarak vardı; onları bulmak için yaptığımızıdüşün?Eşyadanhallerinisüzüyordukvebusuretle...

Güzel—Venokta...vezaviye...ahanlıyorum,şimdibizhendesedekinoktayabenzedik...Sevgi—Heyhatkiöyle;sebeplerinveneticelerinakışındahemsebep,hemneticeolmayıkaybettik,

madde ebedî oluşunda bir vasfını mekân münhanisinin dışına fırlattı, kemiyet keyfiyetlerinden biriniimkânınserhaddindedondurduvebizsadecebirmânaolduk.

Güzel—Evet,kalıbıkırılmış,cümlesidağılmışbirmâna...Bununlaberabernegüzelbirmahfazamızvardı.

Sevgi — Vücudumuzdan bahsediyorsun, hareketlerimizin bu mutî annesine hasret çekmek içinönümüzdebütünbirebediyetvar,istermisingüzelgünlerimizihatırlayarakbuacıyıenkeskinkaynağındaniçelim?Sengelmedenevvelbenhepoyazsabahıyaptığımızgezintiyidüşünüyordum...

Güzel—Sendensonraogünükirpikleriminaltındavebütünuzviyetimde tekrar tekrarokadarçokyaşadımki,hâlâenküçükteferruatınakadardüşünceminönünde...

Sevgi—ZavallıGüzel,ebediyetindilineneçabukalıştın,artıkkendinibulmuyorsun!Güzel — Yola çıktığımız zaman ortalık kapkaranlıktı ve bu karanlıkta mevcudiyetlerini tahmin

ettiğimiz şeylerin arasından, elele, ikizhayaller gibi geçtik:Gündoğmadan evvel tepeyeyetişmek içinkoşuyorduk.Bununlaberaberoradaepeycebekledik.Senvakitgeçirmekiçinbiroyunbulmuştun.Eşyayıkendimiz için yaratacağız diyordun ve orada ayakta, önümüzde taş kesilmiş karanlığa karşı teker tekerzihninde yaşayan manzarayı sayıyordun: Evler, ağaçlar, yollar, deniz, köy... Ve her kelime, karanlığınyankısız kuyusuna düştükçe birdenbire mânâsının rengini ve aydınlığını alarak canlanıyordu. Senikaranlıkta görmüyordum, yalnız sesini işitiyor ve ellerinin büyülü davetini seziyordum... Biz böyleyalnızlığımızdayaradılışın sırrını taklit ederkenbirdenbireufukparçalandı.Nerdengeldiği bilinmeyengümüşçatırtılariçinde,aydınlığınçatısıkuruldu.

Sevgi—Vesenebedîkardeşinışığadoğdun,gözlerin,içindesabahıntoplandığıikiberraktasolduveyüzünküçükveyumuşakbirnezirgibigüneşeuzandı.

Güzel—Sadeyüzümdeğil...Bütünvarlığım,bütünruhumlaonauzanmıştım...Birküçükvebeyazkuşgibiaydınlığa,hayatınveölümünkamaştırıcıocağınauçmağınekadaristemiştim...Fânivemesutdünya!Bu bulanık uzlette ona ne kadar hasret çekiyorum. Fânilerin ebediyet dedikleri bu devamlı susuzluğunbaşındadaha şimdidenhayaller birbirini kovalıyor, her yoklukbir sürünimeti hatırlatıyor.Hiçbir şeyiunutamıyorum, ruh dediğimiz ve ancak bir düşünceye dizildiği zaman tamamlaşan bu renksiz dumanmuttasılçalışıyorvemuttasılmevcutolmıyanısayıyor.Herşey,herşeyburadabiryaragibi...Herşeyiözlüyorum,hattagölgemibile!..

Sevgi—İnsanlarıngölgesihasretçekilecekbirşeydir;benkaçdefabuayaklarınımdibineserilenvebenikâhgemicilerindoldurmakiçinyuvarlayayuvarlayapınarbaşınagötürdükleriboşbirfıçıyavekâhsarhoş bir tekeye benzeten, bu güneşin kendi mucizeli eliyle biçtiği karikatürümde hayatın değişmezsırlarındanbirinibulacağımısandımveherdefasındakorkarakçekildim.Obizeherdefasındahakikati

Page 52: AHMET HAMDİ TANPINAR - Turuz · 2018. 9. 12. · AHMET HAMDİ TANPINAR ... Reşid Paşa encümene o zamanlar arası açık olan Fethi Ahmed Paşayı almamıştı, bu hâdise aralarındaki

şekilde, insanıvücudundaaramayıöğretmek isteyenbir tanrıgibidir,vebununladakalmıyor,belkibirfâninin ihtirasları içinenmakulhududugösteriyordu;gölgembanadiyorduki,ölümdensonrayaşamayıistemek, kendini güç bir imtihana sokmaktır, bütün hizmetlerini uğrunda sarfettiğin ruhun, seni geniştabiattanayırdıkçaıztıraplarınınannesiolacaktır.Kısaca,obanadiyordukiyaşamayıveondansonradadağılmayıbil!Fakatyazıkkiölümünkısırçeşmesindeniçmeyenlerbazışeylerianlamıyor.Birmuvazeninmimarîsibozulduktanvetoprakkendisiyleberabergelenlerigeriyealdıktansonrabunuanladım.Eybirzamanlar her zerremde dolaşan sağır ve esrarlı kudretler!.. Zamanın korkunç akışı sizin eteğinizdenyumuşuyordu ve yıllarca beyhude yere o kadar peşinden koştuğum ruhum, siz çekilir çekilmez boş birduvaroldu.Veşimdibizhasretinvearzunungölgesiyleonunrenksizboşluğunudoldurmağaçalışıyoruz.

Güzel—Benibubulanıkülkedenasılbulabildin?Sevgi — Ben seni bulmadım, biz birbirimizi bulduk. Ayni noktada toplanan düşüncelerimiz bizi

birbirimizinkarşısına çıkardı.Tasavvurunbiricik kanunvebiricik hareket olduğubuyeni âlemimizde,düşünceninbukudretineşaşmamalı.Onunsayesindekendimizikorudukveonunkudretiylebirleştik.

Güzel—Bunasıloldu,anlatSevgi?Sevgi—Onuanlatmakiçintabaşından,korkunçandanbaşlamalı.Aydınlığagözlerimiyumaryummaz

bendehertürlüihsasuyuşmuştu.Donukbirkesafetortasında,—belki de ilk yaratılış zamanlarının aynı olan—adeta kozmik bir sürat içinde kayıp gidiyordum.

Şüphesizkibiran—belkidebuuzvîbirreaksiyondu—kendimitoplamağa,yuvarlandığımuçurumdabiryere takılıp kalmağa çalıştım, fakat heyhat, düşüncemhattâ seninhayalindebile kendisini toparlayacakkudretibulamadı.İlkkaybettiğimnosyonrenkoldu,yahutbütünrenkleracaipbirincidonukluğundaeridive renklerle beraber şekiller kabartmalarını kaybetti, sonra yavaş yavaş sesler silindi ve ben o zaman«zaman»! duydum. Onun korkunç muttarit akışını duydum. Teker teker, ağır ağır, bilinmez, görünmezşeyleri«ayarakakıyordu,vebunemutlak,neyekparebirakıştı,vebuakışherşeyi,herşeyiörtüyordu,ne etrafımdakilerin ıztırabı, ne evi dolduran çığlık, ne mırıldanan dualar bu akışın altındansıyrılamıyordu. Bu renksiz, şekilsiz, bulanık bir perde idi ve dünya ile, okadar sevdiğim ve artıkhatırlayamadığım şeylerle, upuzun yatan vücudumla, hattâ kendimle aramda gerilmişti. Ara sıra bazıihsaslar,benibuperdeninöbür tarafınaçağırıyordu:Uzatılanbirbacağım,düzeltilenbirelim,yumulangözlerim,velhasılorada,yatağınüstündeupuzunvesahipsizbıraktığımvücudumunüstündeyapılanherdeğişiklik,benibuperdeninöbürtarafınaçağırıyor,sonraarayayineokorkunç,muttaritakışgiriyordu.Budönüşlerneidi?Fizikbiracınınyaptığıaksülamellermiydi?Maddeninsondavetleri,yoksaruhunsonhatırlayışlarımıydı?Bilmiyorum,fakatgittikçezayıflıyor,gittikçesönüyorlardı,kütüğündenayrılmışbiruzuv parçasının ihtilaçlarına ne kadar benziyorlardı ve onlar gibi birdenbire sustular. Ve sonra ben,birdenbireyinegörmeğebaşladım.Herşeyigörüyordum;fakatbugörüşdeminkibulanıkkaranlıktandahakorkunçtu. Görüyordum, fakat hiç birşey anlamıyordum; aradaki bütün bağlar kırılmıştı, anlamadan,tanımadan, benimle, birbirleriyle olan münasebetlerini kavramadan görüyordum. Bu basit, dümdüz,arkasındahiç birmuhakemenin, hiç bir tedainin çalışmadığı bir bakıştı; eşyanınuzakve sâbit bakışı...

Page 53: AHMET HAMDİ TANPINAR - Turuz · 2018. 9. 12. · AHMET HAMDİ TANPINAR ... Reşid Paşa encümene o zamanlar arası açık olan Fethi Ahmed Paşayı almamıştı, bu hâdise aralarındaki

Dahaiyisi,birtakımsâbitvemutlakmevcudiyetlerikendikendimdeidrakti.Çünküyavaşyavaş,bütünbugördüğümü sandığım şeylerindışımdadeğil, bendeolduklarını vebeni teşkil ettiklerimhissediyordum.İşteozamanöldüğümüanladım.İçimdebilmecelerinençetrefiliçözülmüş,vâzıh,yekpare,esrarengizbiryumakolmuştum,veher şeybuyumakta idi vehiç bir değişiksiz buyumaktadonmuşduruyordu; fakatbütündüm,tamdımvebirtamlığınucundadonmuştum.Bunekadarsürdübilmiyorum;fakatyavaşyavaştekrar«zaman»lakarşılaştım,ve«zaman»bendetekrarçalışmağabaşladı,fakatbukorkunçrakkasşimdidışımdadeğil,içimdeidivebaşdöndürücüsüratiylebeni,budonmuşbütünüdağıtmayaçalışıyordu.Vebu sürat, bende her şeyi, ve kalan en son şeyi, bilgiyi dağıtıyordu. Gittikçe genişliyordum, bütün«mekân»adağılıyordumvegenişledikçekendimiunutuyordum.Esîrkadargeniş,sonsuzveidraksizdimveyayılmamınortasındanmübhembirhisleseziyordumkibütünkozmosakıyordu.Kımıldanmak,toplanmak,kendimi kuran şeyleri, bilgi parçalarını toplamak istiyordum, fakat imkânsızdı, çünkü korkunçpervanesiyle«zaman»içimdedönüyorvedurmadan,durmadanbenidağıtıyordu.İşteozamansengeldin,birdenbirebütünmekândadüşünceminvebilgiminzerreleriniçağrılıyorduydum.Sengelmiştinvesoğukvücuduma kapanarak beni çağırıyordun, adım hıçkırıklarını böldükçe ben toplanıyor, uyuşukluğumdankurtuluyor,bilgiye,kendikendimiidrakekavuşuyor,tekrarzamanındışındakuruluyordum,veyavaşyavaşher şey, bende isimlerini alıyor, hatıra konuşuyor, hafıza çalışıyordu. Ebedî ve ezelî aşk, büyüsünüyapmış, zamanın kanununu kırmıştı... Nihayet seni bir an için baş ucumda görebildiğim, elbisenletasavvurlarınengüzeliydinvegözyaşlarınbenikurtarmakiçinkaderlepençeleşiyordu.Buhayalüstündesengelenekadarbütünbirebediyetiyaşadım.

Güzel—Yazıksaadetimiztamdeğil...Yanyanayız,fakatbirbirimizehasretiz,vücudumuzdanmahrumoldukçabirbirimizdenyineuzakkalacağız.

Sevgi—Kimbilir, belki de bir gün hatırlaya hatırlaya kendimizi yaratacağız, arzu hayatın biriciksırrıdırvebiz, imkânlarınhazinesiniaçan tılsımlıanahtarahenüzsahibiz, ikizhasretlerineçöreklenmişdüşüncelerimizhatıralarınvearzularınnabzındazamanısayasayabelkibirgün«aşk»ınve«ölüm»ünfanîelbisesinidegiyinirler.

Page 54: AHMET HAMDİ TANPINAR - Turuz · 2018. 9. 12. · AHMET HAMDİ TANPINAR ... Reşid Paşa encümene o zamanlar arası açık olan Fethi Ahmed Paşayı almamıştı, bu hâdise aralarındaki

AşkaDair(Tasvîr-iEfkâr,1Mart1941,nr.4638-282)IÇokferdîvâkıalarainmeden,bütünbirtaklithissinin,hevesveoyunun,uzvîürpermeninvebugünkü

cemiyethayatınınbüyükfârikalarındanbiriolancansıkıntısınınaşkabaşlangıçverdiğinisöyleyebiliriz.Güzelsan’atların,bilhassamusikî,şiirveedebiyat(bugünkühayattasinemadadahil)’mruhlaragetirdiğisermestîveheyecanileonamüsaitbirzeminhazırladıklarıdamuhakkaktır.Yeniçağlarınilkaşkhikâyesimüşterek bir mütâlaanın verdiği his iştirakiyle başlar. Filhakika frenklerin yıldırım darbesi dediklerinâgehânî aşkın haricinde, müşterek bir psikolojik âmilin tesiri altında başlayan ilk aşkı Dante’nincehennemindegüzelve talihsizFrancescadeRimini’ninağzındandinleriz.Francescabedbaht âşıkı ileberaberkendisinisürükleyipgötürenkızgınalevlerinarasında,şâirekısaca,kocasınınkardeşiylebiraşkhikâyesiokurkennasıl seviştiklerinive ikisininbirdenonun tarafındannasılöldürüldüklerinianlatırkenbeşeriyetyenibirtahassüsdevrinegirer,aşkyenibirgözlegörülmüşolur.Beşonmısraasığanbuküçüksergüzeşt, modern romanın başlangıcıdır. Günahkâr güzel kadın hikâyesini anlatırken, gözyaşlarınınarasından,eskisaadetlerininyinekendilerinebiryıldızgibiuzaktangüldüğühissedilirveilkdefaolarakaşk,edebiyatta,kendibaşınavepeşindenhiçayrılmıyanilkgünahınazabınarağmen,birsaadetkaynağıolur. Orta-çağ edebiyatı, aşkta, sadece nefsi terbiye için derunî bir nizam görmekte musirdi. Kadîmyunanlı iseonda, şuhveheveskârolduğukadarkingüdücüolanAfrodit’in insanlaramusallatettiğibirâfeti,birnevişeametibulurvemuvazenelihazperverhayatınıbozmamasıiçindua,nezir,kurban,hiçbirşeyi esirgemezdi. Dante’nin manzumesiyle aşk, edebiyatın, şeniyetten kazandığı en büyük sahalardanbirini idrak eder. Ondan sonra, beraberce paylaşılan asîl his ve heyecanların aşka mebde vermesikeyfiyeti, bütünmodern hikâye ve tiyatronun belli başlı birmevzuu olarak kalmaz, bu heyecanlara veonların derûnî hayatımızda yaptığı tesirlere karşı aksülameller dahi uyandırır. Flaubert’e göre EmmaBovary’ninsukutunudinîilâhiler,tablolar,hissîromanlardahaçokevvelindenhazırlar.Tolstoimusikininruhlara getirdiği sermestînin meşum neticelerinden Kreuzersonat’ında şikâyet eder. Daha bir yığınemsaliyle çoğaltılmasıkabilolanbu şahadetler, aşkpsikolojisininbizdeuyanmasındagüzel san’atlarıntesirinivehattâzeminhazırlamaksuretiyleona takaddümettikleriniaçıkçagösteriyor.Bununlaberabernihayet bütün bunlar, içinde uzvî teheyyüçlerin de büyük hissesi bulunan bir başlangıcı doğurmaktanileriyegitmezler.Kendisinemahsus lezzetleridebulunduğuâşikârolanbuhareketnoktası, inkişafı içinzarurîolanşartlarıbulursahakikîhüviyetinialır.Aksitakdirdeyaunutmanıngirdabında,yahutdaetinbirteşennücüiçindekaybolurgider.Büyükmanasındaaşklabusığlıklardantevakkiedenler,onlarınötesindedevamedenlerdir.Ancakbusonuncularındadırki,muayyenbenliğimizinaltındabütünbir irsiyetâlemi,bütünbirırkveölülerbizdesevişirler,kendirüyalarını,saadetiştiyaklarınıtatminederler.

Nietzsche’nin «Sensualite’nin köpeği» adını verdiği yırtıcı, fakat haddizatında lâtif ifrit, şuurhayatımızın eşiğindemütemadiyen şekil değiştireno cazipSfenks’i duyduktan sonra ruhumuzukaplıyanataletegalebeçalabilenaşk,büyükimtihanımvermişolanasılaşktır.

Page 55: AHMET HAMDİ TANPINAR - Turuz · 2018. 9. 12. · AHMET HAMDİ TANPINAR ... Reşid Paşa encümene o zamanlar arası açık olan Fethi Ahmed Paşayı almamıştı, bu hâdise aralarındaki

Her gün sayısız hava ve hevesin uzvî bir tatminde kelebekler gibi kanatlarının yanarak çöktüğügörülür, fakatbu tecrübedengeçebilenpeknadirbirkaç tanesikendiküllerinden tekrardoğmaksırrınamazharolur.

Bunlar sadece zahirî ve sathî şart ve unsurların birleştirdiğimevcutlar değil, bu şartların üstünde,kanununu elde etmek mümkün olmayan, şekilsiz ve tahkiki imkânsız bir muayyeniyetin zebunu olaraksevenlerdir.Onlar,ölçüsüzzamaniçindekendilerinetakaddümedenbinlerceunsurunişlediğiveiştirakettiği zengin hüviyetleriyle severler. Büyük mânâsında intihap da budur. Eskilerin «derisi derisineuymamış»diyekastettiklerimutabakatsızlıkisebuderidengelenbağınyokluğudur.Butarzdakarabetleritayinedenâmillerinbaşında,irsiyetşüphesizkienbüyükrolüoynar.Arkasındaböylebirintihabınsırrıbulunanihtiraslariçinuzvîtesahübünkıymeti,sadecebirimtihantecrübesindenibarettir,denebilir.

Binaenaleyhheraşkneşekildebaşlarsabaşlasın,onudevamettirenşey, ruhabütünkıvrımlarınıvehususiyetlerini veren iç bünyedir. Tek bir spermde nakledilen bir yığın hususiyet arasında, aşkkabiliyetimizvemukadderimizdevardır.

IIAşkpsikolojisininendikkatedeğertaraflarındanbiridemevzuunutanımadanbaşlamasıdır;onuniçin

her aşk, devamı boyunca biryığın lezzetli keşifler silsilesi olur. Gülerken, konuşurken, hiddet veyahüzündebuküçücükinsanvücudüdaimabizimiçinyenidirveherkımıldanışında,kâinatlahertemasındayepyeni hayranlık imkân ve vesileleri verir. Bu gün onun ellerinin istisnaî güzelliğini daha yeni farkederiz,yarınboynununmuztaripmelekinhinasınışimdiyekadargörmediğimizeşaşarız,birbaşkazamanküçükbiryolcuarabasınınayaklarımızınucunadüşenaynadansüsünde,yalnızbirucundangördüğümüzdudak ve çenesinde, bütün bir sanat eseri güzelliğini ve uzaklığını bularak kendimizi körlükle ithamederiz.Birbaşkavakit,gözlerininrengivealnınınbiçimi,bakıştarzıbiziimkânsızvesırrımeçhulhazlariçinde bırakır. Hülâsa, bir yıldız kasırgasında ve büyülü bir terkib halinde tanıdığımız ve sevdiğimizmahlûku, yavaş yavaş çok şaşırtıcı bir coğrafya gibi keşfederiz. Kadın ruhunun methedilmektenhoşlanması ve en devamlı aşklarda bile buna kıymet vermesi ve yokluğundan şikâyet etmesi bu küçükdikkatlerdeaşkınmühimbir tezahürünüsezmesindengelir.Budikkatvehayranlıksadecemükemmelvegüzel olan teferruatta duyulmaz, âhenksiz olan taraflar dahi aynı suretle taziz edilir. Hattâ MarcelProust’un dediği gibi bazen sevdiğimiz vücutte bizi en çok bağlayan noktalar, belki de bumükemmeliyetten uzak olan şeylerdir. Bu zaaf noktalarıdır ki mukabili olan şefkat ve merhametduygularıylaperestişhislerimizitakviyeederler.

IIIHeraşkpeşindebirezeliyetfikrinitaşır.Büyükaşkşâirlerininçoğu,sevgiliiletaezeldenbirtanışma

devresini terennümetmişlerdir;YahyaKemal’in «Telâki» adlımanzumesi bunev’inyeni şiirimizde engüzelnümunesidir.VâkıaYahyaKemalbirTürkşâiridir,şiirimizinan’anesindetasavvufîilhamvardırve«Bezm-iezel»mefhumuoradangelmiştirdenebilir;otakdirdemeselâGoetheveSchillergibibuan’aneilehiçalâkasıolmıyanşâirlerineyapmalı?Bencebuhal,aşkınbizatihikendisindevardır,herâşıkbir

Page 56: AHMET HAMDİ TANPINAR - Turuz · 2018. 9. 12. · AHMET HAMDİ TANPINAR ... Reşid Paşa encümene o zamanlar arası açık olan Fethi Ahmed Paşayı almamıştı, bu hâdise aralarındaki

«reminiscence»vehmi içindeyaşar; bubelki zamanaüçbu’dunda tasarruf etmek imkânı olanvekendihâletlerinionanakletmektenhoşlananinsankafasınınbiroyunudur.İstikbaliçinprojelerkurduğumuzgibimaziiçindevehimlericatetmişolabiliriz.Ben,dahaziyadeyukarıdasöylediğimgibiaşktecrübesinin,ölüm tecrübesi ve onunla sıkı sıkıya rabıtalı bazı rüyalar gibi, bize cedlerin mirası olduğuna ve buezeliyet fikrinin de oradan geldiğine kaniim.Hattâ daha ileriye giderek, en tecrübesiz âşık bile, kendimacerasının daha eşiğindeyken ilk cedlerin cennetteki telâkilerinden kendisine kadar olan bütün birtecrübeyi, emsalsiz hazları, acı hayal sukutları ve zâlim ayrılıklarıyla bizzat tatmış gibi kendi nefsindehazırbulur,diyeceğim.Uzviyetimizinenkaranlıktarafında,çokgizlibiryerdetenininkadınındanayrılmışolmanınazabımevcutvemüessirdir.Onuniçindirkiherâşık,Verlainegibi«azizmahluk,seninenufakkımıldanışınla bütün ümitsizliklerim yeni baştan canlanır» diye düşünür ve yine bütün bunlardolayısıyladırkiherâşıkzamanzamansevgilisineaşağıyukarışöyledemekister:«Benimiçinherzamanyenisinveyenileşmeninsırrınasahipsin;bununlaberaberseniteşkiledenzerreveunsurlarınhiçbirineyabancıdeğilim!Öyleki seni ta ezeldenberi tanıdığımı, güzelliğiniyapanmucizeli şeylerin iştiyakını,farkınavarmadansayısızbirzamaniçindeçektiğimisanıyorum.Onlarbütüntekevvünboyuncabenimkısalezzetlerimveuzunhasretlerimolmuşlardı.Şimdionlarınhepsini sende, senin tılsımlı terkibinde tekertekerbuldukçaşaşırıyorum.Banagelmedenevvelneredeydin?Bütünbumükemmelşeyler,buemsalsizgüzellikler vemukavemet edilmez câzibeler parça parça hangi yıldızlarda dinleniyordu? Çünkü sendeonlarınhepsindenveesrarengizhasiyetlerindenbirşeylervar,dalgınveetrafınayabancıanlarındaonlaradoğru uzaklaştığını, onların hülyasına büründüğünü o kadar çok sezdim ki... Söyle, seni ilk aramayabaşladığımandanbugünekadareşyanıntenevvüündegeçirdiğintecrübelerianlat!Hangizenginveesrarlımadenlerde, hangi nâdir hassalı ve acaip pırıltılı taşlarda uyudun?Hangimuattar, göz alıcı ve kıvraknebatlarda büyüdün, ve hangi çevik hayvan vücutlarında, hareketlerinin o keskin ve zâlimmelekesini,vücudunun tehlikeli rehavetini elde ettin? Sesinin inhinalarım hangi dereler verdi? Göz yaşlarınınsıcaklığını topladığın akşamlarnasıl akşamlardı?Kaçyaşayanve şuurluvücuttahenüz tamamlanmamışhüviyetinin cazibe ve kudretlerini deneye deneye yetiştin? Teninin afif hicabını bulmak için kaç gülbahçesi, kaç şâire ilham verdi ve kaç bahar nefesinin rayihasını vücude getirmek için iflâs etti?Mevsimlerin,aydınlığın,muzlimvesırrınaerişilmezkanunlarınhavavehevestenyarattığıgüzelçocuk,banabunları anlat!Sen tabiatkadar sonsuz,mütenevvive tezadlarladolusun,halbukigörünüşte safbirdüşüncekadarmuayyenvebirdamlasudaçınlıyangüneşdamlasıkadarberraksın!Senibulmakiçinçokbekledim!Milyonlarca,milyarlarcaterkibiniçindegittikçezenginleşen,mudilleşen,asilleşenbirarzuilesenikâinatındörtköşesindençağırdım.Onuniçindirkişimdiseni,bendenevvel,benolanbinlerce,onbinlerce gölgenin göz ve kulağıyla dinliyor, seyrediyorum, ve senin her kımıldanışında, her küçükdeğişmende bunlardan bir tanesi doğuyor.Kendimi tabaka tabaka kesif bir uykudan uyanıyor, bin türlühalde yaşanmış bulanık ve sonsuz bir zamanın içinde belirsiz yüzlerimle perde perde canlanıyorsanıyorum.Hesapsız bir tekrar arama bulma anlarım hatırlıyorum; bu yüzdendir ki karşında dalgın vebîçareyim,buyüzdendirkihervisâl,senitekrarkaybettirecekkorkusuylabenizehirliyor,hoyratvezâlim

Page 57: AHMET HAMDİ TANPINAR - Turuz · 2018. 9. 12. · AHMET HAMDİ TANPINAR ... Reşid Paşa encümene o zamanlar arası açık olan Fethi Ahmed Paşayı almamıştı, bu hâdise aralarındaki

oluyorum ve sana, benim olmaktan başka bir hürriyet tanımıyorum. Seni kaybetmek korkusu, asırlarboyunca,oluşunçenberindesenitekrar,yenibaştanparçaparçaaramakazabınınkorkusu...İştebunlardırki bana seninle tam, yekpâre ve imkânsız bir ölümde birleşmeyi istetiyorlar... Sen unsurlarını verenşeyleredağılmak,bennizamınıvegayesinisendebulduğumbirvahdetteebediyetboyuncatoplukalmakistiyorum;onuniçinşefkatimmahbesindir!»

Page 58: AHMET HAMDİ TANPINAR - Turuz · 2018. 9. 12. · AHMET HAMDİ TANPINAR ... Reşid Paşa encümene o zamanlar arası açık olan Fethi Ahmed Paşayı almamıştı, bu hâdise aralarındaki

AşkveÖlüm(Tasvîr-iEfkâr,16İkincikânun1941,nr.4594238)Sevdiğimbirmuharrir «aşk, ölümün gülümseyen yüzüdür» der; bumes’ut cümleyi her hatırladıkça,

onu kendim söylememiş olduğuma müteessir olurum. Çünkü, bu iki mefhumdan birini, ötekinihatırlamadan hiçbir zaman düşünmedim; hattâ onlar benim için eş doğmuş mefhumlar değil, birbirinitamamlayıcı yegâne hakikatlerdir. İnsan zekâsının bu ikiz kanadı, hayat aynasında daima yanyanaçırpınırlar.Büyüğe,bütüne,kemaleancakonlaraeriştiğimiz,butecrübelerinefsimizemalettiğimizzamanvâsıloluruz.Şiirin,sanatıntebessümüancakbuikimüntehanınarasındadoğar.Hakikîhayat,Hayyam’ınşiirlerindekideştilergibiölümünelindeyoğurulur,aşkınateşindepişervetamkıvamınıbulduğuzamanyineölümonuebediyetinkucağınaatar.Eğersanatvehayatıngayesi,zamanıyenmekse,bizbutecrübeyiancakbusanatkârınelindevebuocaktayaparız.Aşk,ruhunebediyetedoğruyaptığıgenişhamledekendikendisini ikrarı, zamanı yenmek için insan iradesinin muhtaç olduğu teksif kudretine ve iradeyeerişmesidir; ölüm bu merhalede bir kemalin, bir tamamiyette bekçisi olur. Birincisinden yoruluncaöbürüne, İkincisinden korkunca birincisine sığınanlar, bu ikiz tecrübenin verebileceği mazhariyetlerineşiğindekalmışolanlardır;fakatherikisinibirdenkendimizdetopladığımızgün,kâinatkarşısındahakikîvaziyetimizialmışoluruz;yâniYahyaKemal’indediğigibibirilâholuruz.

Aşkbizemünferitvedağınıkdünyayıbirbütünhalindeverir;zekâyıihsaslarınyalancıcennetindenvedarmüfredatından,aklıngülünçvesıkışıkhesaplarındankurtararakbirebediyetinaynasıyaptığıiçindirki,bizonunvasıtasıylaârızîolanherşeyiyeneriz.

Dağınıkkâinatunsurları,eskizamanportrelerininosihirlipeyzajlarıgibi,ancakseçilmişbirçehreninetrafındatoplandıkları,busaçlarıngecesindeveyaaltınşafağında,bugözlerintılsımlızümrütbüyüsündevedudaklarındargınkıvrımıveyaâşinâgülüşüüstündedolaşanparıltı ileaydınlandıklarızamanhakikîmânâ ve nizamını bulur, oluşun fantezisinden sıyrılır, bizde yeni bir şekilde teşekkül eder. Nasıl dışâlemindoğmasıiçingüneşinyaratıcıtemasılâzımsa,buâleminkendimize,sathîbirtemasındışınaçıkanbirzenginlikleilâveedilmesi,bizimlekaynaşması,bizimolmasıiçindebuderunîaydınlığaihtiyacımızvardır.Onunsayesindedirki,büyükhakikatlerikavrarız,mevsimlerbizegüler,eşyadauyuyangurbetzedevesâkitruhbizimlekonuşur,zamansırrınıaçarvederinbiranlaşmadabütünuzaklıklarsilinir;bütününterkibi kendiliğinden kurulur. Bu ilâveyi yaptığımız zaman, biz, alelâde fâni taliinin üstüne çıkarız,mukadderatınsofrasındazarımızoynarveellerimizeyaratıcılığınnefhasısinmişolur.Ozamaninsanoğlu,biricik vasfı yaratıcılık olan zekâ hayatına hakikî mânâsıyla doğar. Ötesi bulunmayan aşk, müteakiptecrübelerdegölgesinieşyanınvemaddenin tenevvüüneemanetettiğimiz,yahutateşinihâdiselerinveyatarihinakışınageçirdiğimizilkveenbüyük,yegâneibdaımızdır.

Nasılseveriz?Filozoflarvefizyolojiâlimleribumuammayıhalletmeyeistediklerikadarçalışsınlar;bizimiçinesasolan,hilkatinbumevhibesini,bubüyükvecömertkudretikanımızdataşımamızdır.

İhtimal ki o alelâdebir tesadüfünderinleşmesi, etrafa kök, budak salmasıdır, ihtimalMçocuklarınzıpzıpoyununabenziyendiğer tesadüflerdençokbaşka türlüdür.Vearkasında irsiyetin,cinsin,bin türlü

Page 59: AHMET HAMDİ TANPINAR - Turuz · 2018. 9. 12. · AHMET HAMDİ TANPINAR ... Reşid Paşa encümene o zamanlar arası açık olan Fethi Ahmed Paşayı almamıştı, bu hâdise aralarındaki

bilinmez, çetrefil muayyen yelleri saklanır, ve biz dinlerken ürperdiğimiz bir seste veya dalgın birhayranlıkla temaşasına koyulduğumuz bir çehrede tanımadığımız bütün bir cedler silsilesinin, asırlarcasüren bir irsiyet istifasının güzellik hasret ve rüyasını tatmin ederiz. Bunun gibi o, şüphesiz tabiattamevcut hayat ve yenileşme iradesinin gizli bir tuzağı da olabilir. Fakat herhangi şeklinde de olsa biz,istikrarı,bütünbuolanveolurkendeğişenveademingirdabınadoğrugidenakıcıseldenbirandışarıyafırlamamız imkânını, zamandenen sarhoşdevi saçlarındanyakalayıpkendimizemuti kılmamız fırsatınıhepondabuluruz;ferdiyetimizionunlaidrakeder,imkânlarınıonunlayoklarız.

Günlerinçamurunubirelmasyığınıhalinekoyan,tenincifesiniİlâhîbirşafağınaydınlığındayıkayan,ademinmeyvasıolanruhu,birezeliyetşarabıhalinegetirenodur.

O, ruhunmuayyeniyetkazanması içinbiriciknizamdır.Vebiziömrümüzdebirdefavebir tek insaniçinziyaretedervebirdefakoklandıktansonraunutulmayanbirgülgibibütünbirömrülezzethatırasıyladoldurur.Veyloânıkaçıranlara...

Onlar,arzununcehenneminde,şifasızbirboşluğunkırbacıaltındabütünömürlerincesürüneceklerdir,hayatonlariçinmânâsızbirseyahat,ölümsadecebiryoklukkorkusudur.

DonJuan’ınbütüneksikliğiburadadır.Hayatveihsaslarınkadehinibirbiriardıncaboşaltanvedahabirinibitirmedenöbürünesaldıranbukahramanınmağrur susuzluğunu,belkidebirkeyfiyetyokluğununbir kemiyetle hiçbir zaman telâfi edilmeyeceğini anladığım için olacak, hiç kıskanmadım. O, bütünömrünce,herboşalttığıkadehindibindeaynıgül rengi ifritinalaycıgözleriylekarşılaşmayamahkûmdu.Hakikaten, bütün kadınları, bütün içkileri ve bütün lezzetleri bir ömür boyunca ve birbiri ardıncatatmaktan ne çıkar? «Bu olsa olsa, bir ormanın bütün ağaçlarını teker teker tanımaya benzer.»Bize busayışınilâveedeceğihiçbirşeyyoktur.

Böyle bir seyahat hiçbir susuzluğu teskin etmez, sadece hilkatin en cibillî âfetini, korkunç ifrit cansıkıntısını her adımda karşımıza çıkarmış olur, her adımda birmücevher diye koşup elimize aldığımızparıltının,omuzlarımızınüstündeesenbusiyahrüzgârlabiryığıntoprakhalinegeldiğinigörürüzvebuacıtecrübeileademinkapısındangeçeriz.Ölmeyiz,cansıkıntısıbiziyutar.

Şüphesizki ihsaslarvemukadderâkıbetinyanıbaşımızdaheranbulunuşu,bizizamandan istifadeyedaveteder.Fakatbudavetebutarzdaicabet,bizzatzamanımutikılacağıyerde,onunmahkûmuolmamızdemektir.

Birkerebunuanladıkmı,ozamanhakikîvarlığımızaereriz.Varsınsonundabizzatyarattığımızbueserbiziinkâretsin.Yolunyarısındabırakmışolsabileoyine

bizimdir.— tıpkı bizim, onun olduğumuz gibi—; üzerinde şekil verici elimizin izi, gözlerinde bizdenaldığıhayatateşininalevivardır.Onu,kâinatıngeniştenevvüüiçindeenküçükeczasındantanırız.Bunubildiği için, seven insan, aklın kendisine verdiği kısır nasihatlere güler. Şeniyetin ilcâlarını, hattâzaruretlerisathîbulur.

İstediklerikadar,perestişettiğimahlûkunkendisigibiaynıtesadüflerinmahsulüolduğunusöylesinler,yıpratıcıihtiyarlıktan,korkunçölümdenbahsetsinler,teninvearzununağlarıiçindeburuhunveçehrenin

Page 60: AHMET HAMDİ TANPINAR - Turuz · 2018. 9. 12. · AHMET HAMDİ TANPINAR ... Reşid Paşa encümene o zamanlar arası açık olan Fethi Ahmed Paşayı almamıştı, bu hâdise aralarındaki

alacağı korkunç manzarayı hatırlasınlar, bütün bunlara güler, çünkü o, kadim efsanenin bilmecesiniçözmüştür,bütünbuhakikatlerinyanındavehepsininüstündeHavva’nın,Âdem’inyaratıcırüyasındanbiraltınmeyvagibifırladığınıbilir.

Hiç ihtiyar kadınların, ömürlerinde bir kere sevmiş olmanın gururiyle gözlerinin nasıl parladığınadikkatettinizmi?Bütünbirharabîiçindegülenbuyıldızlarınacaipışığınıbirdefaiçinolsunyaşayanlar,ıztıraplarının tesellisini bulurlar; ve o zaman kendi içimizdeki ateşin, ruha bir kere geçtikten sonraebediyetboyuncaoradasönmeyeceğinianlarlar.

Benim için en büyük sanatkârlar, kendi mütevazı ve isimsiz ömürlerinde aşkın cennetini yaratmaksuretiyle ölümü iradelerine muti edenlerdir. Biz her açılan bahar gülünde onların ruhunu koklar, herşafaktaonlarınrüyasınınyenileştiğiniseyrederiz.

Biruykuyucânanlaberaberuyuyanlar...YahyaKemal’inhakkıvar.Ömrünbüyükvedağdağalıgecesinibiraşkınyıldızlıuykusuyapanlar,bir

ebediyetbahçesiolanbirölümdeuyanırlar.

Page 61: AHMET HAMDİ TANPINAR - Turuz · 2018. 9. 12. · AHMET HAMDİ TANPINAR ... Reşid Paşa encümene o zamanlar arası açık olan Fethi Ahmed Paşayı almamıştı, bu hâdise aralarındaki

III.ÜÇŞEHİR

Page 62: AHMET HAMDİ TANPINAR - Turuz · 2018. 9. 12. · AHMET HAMDİ TANPINAR ... Reşid Paşa encümene o zamanlar arası açık olan Fethi Ahmed Paşayı almamıştı, bu hâdise aralarındaki

İstanbulİstanbul’unMevsimleriveSanatlarımız(İstanbul,1953,s.59-79)Fatih,İstanbul’ubirnisansabahımuhasaraettivebirmayıssabahışehregirdi.Budemektirki,fetih

ordusuşehrikuşatırkenbizimolanBoğazvâdilerinde,Çamlıcaeteklerinde,Rami,Davutpaşakırlarındaerikvebademağaçlarıçiçekaçmıştı.Otağ tepede,Fatih’inçadırınınetrafı, şüphesizbir ipekhalıgibibaharçimenlerivekırçiçekleriyledöşeliidiveFatihbeyazatınınüstündebirburçdanöbürünekoşarkenHaliç sularında,Marmara’da, tıpkıbizimgibi İstanbulbaharınındeğişen renklerinigörüyordu.Yinebudemektir ki, fetih ordusunun ilk top sesleri arasında kumruların aşk dâveti işitiliyor, son hücumtekbîrlerinebülbülsesleridemtutuyordu.

Aradanokadaryılgeçtiktensonrayazdığı,bizokadarasırsonraokuduğumuzhaldebumuhasaranıntarihiHocaSâdüddinEfendi’dehâlâgizlibirbaharsıtmasıiletutuşur.Tâcü’t-tevârihsahibiçokkurubirşehnâmeciidi.Fatihdevrininyarıevliya,yarıgazaeriyazarlarınahiçbenzemezdi.MedresedeöğrendiğiAr ab ve Acem lûgatını, iyi dövülmemiş yaldız ve hiç eritilmemiş renkler gibi, daha doğrusu birmozayiğinhazırrenkparçalarıgibikullanıyordu.Onunsahifeleri,bugünTopkapıMüzesindegördüğümüz,devrininmücevherkakmalıcildlerigibibiryığınsertparıltıiledoludur.Bununlaberaberbufetihteherşeyin,—mevsim,yenikurulanimparatorlukvebizzatFatih—birbaharmacerasıolduğunadikkatetmişti.Fatih’iKayâsire-iİslâmınbirincisisıfatileselâmlarkenâdetaona,arasındanşehregeçipgirdiğibaharıngüllerindenbirçelenkuzatırgibidir.

Acaba şâirlerimizin İstanbul’da bahardan başka mevsimleri pek görmemeleri, yalnız gülünkahkahasında ve bülbülün feryadında durmalarının sebebi bu mudur? Vâkıa şiirimizin baharlarının,İstanbul fethinden çok evvel, başka diyarların bahçelerinde, belki daha ziyade alçak kemerli, kalıntonozlu, kapı kenarları baştan başa yazı ve iç duvarları çini kaplı medrese odalarında hazırlandığını,alçak sedirlerde diz çöküp çalışan hattatların dizlerinde şekil kazandığım biliyoruz ve biz bu şehrinmevsimlerinifetihtenenaşağıyüzseneevvel,OrhanordularınınMaltepesırtlarındadöğüştüğügünlerdenberitanıyorduk.Tarihimizinenmânalıtaraflarındanbiridebaşındanitibarenİstanbul’unetrafında,avınıarayanbir şahingibigittikçedaralanhalkalarladönmesidir.Bu itibarlahakikîmânâsındabir«ilkdefagörmeve tadmavâkıası»elbetteyoktur.Bununlaberaber İstanbulbaharlarınınkanımızaaitbirmaceraolduğunu, Bâkî’nin, Nâilî’nin, Nedim’in divanlarının en lâtif tarafları ile, bu şâirleri daha doğmadanevvel, teşekkülhâlindeolan ırkınkanve ateş içindeyaşadığı bir tecrübegibi hazırlandığını düşünmekbenimhoşumagidiyor.Filhakikabahar,eskisan’ateserlerimiziniçindehereserinzenginliğiniyapan,onuşahsınhudutlarındanöteyetaşıranbirvâkıaolarakmevcuttur.

Çinide o güler, seccadede dualarımıza o yol açar, yazıda o filizlenir, minyatürde onun tereddüdü,ürkeksevinciveetrafıdolduranaydınlığıvardır.

Nâilîçoktanınmışbirmısra’ında:Varaklarıngül-iterNailîdöktücûya

Page 63: AHMET HAMDİ TANPINAR - Turuz · 2018. 9. 12. · AHMET HAMDİ TANPINAR ... Reşid Paşa encümene o zamanlar arası açık olan Fethi Ahmed Paşayı almamıştı, bu hâdise aralarındaki

diyebaharıngelişine sevinir.Bütünkış surlarının içinekapanmışyaşayaneski şehirli hayatındabucins mısra’lar şüphesiz kapalı bir odada birdenbire ışık almış bir âvize gibi tesir yaparlardı. Fakatbugünki İstanbulluyu ancak söylenişiyle tatmin edebilir. Artık bahar zevkini şehre en yakın kırda,Kâğıthane deresi etrafında tatmıyoruz ve baharı aramak, yakalamak için bütün şehir halkı yoladökülmüyoruz.

Yüz senedir hayatımıza bir yığın değişiklik girdi. Denizi ve Boğaz’ı yeni bir iklîm gibi keşfettik.Hangi gül bahçesini yağma edersek edelim, Boğaz sularına hiç bir şey ilâve edemeyiz. Meğer ki,aydınlığınoyunu,mavigenişliğikendiliğindendeğiştirmesin,batanvedoğangüneşlerbusularıaltınveerguvanbirmozayikhalinegetirmesin...

FakatacabaNâilîbumısra’ındahakikatenİstanbulbaharındanmıbahsediyor?Böyleyaprakyaprakdağılanİstanbulsabahveakşamlarınıngülüolamazmı?

Bildiğimizbirşeyvarsa,İstanbulçokhususîbiriklimiolanbiriçdenizşehridir.Su,mûnisbiraynagibi hayatımızın her tarafından uzanır ve iklim çok defa takvimden ayrı yürür. İster istemez bütünsanatlarımızdaelbetteonunbirtesiriolacaktır.

Ben İstanbul baharının yarı hasta, havada, suda gizli ürpermeler, tereddüdlerle dolu başlangıcınıseverim. Vapur dumanlarına kadar her şeyin hafif bir leylâk rengine büründüğü günler... İstanbul’dabaharın ilkmüjdecisi bu renktir. Sanki bütün sazlar uyurken—çünkü hermusiki bize kendisine ait birsessizlikle gelir, ve onun nilüfer beyazlığı arasından konuşur,— o yalnız başına ince solosu ile hayatıkurmağa başlar. Onu görür görmez daha kabukları son yağmurlardan ıslak ağaçlarda tomurcuklarınaçtığım,sabahsislerindedallarınbaşka türlüuzandığını tahayyülederiz.Akşamların rutubetinde ışıklarçokyüklübirderinliktengeliyormuşgibisüzgünleşirveturunculaşır.

Şehirlibugünlerdebirdenbirebütünkışkapanıpkaldığıdünyanınbirtarafındançatladığınıhisseder.Geçmiş yazların hatırasından kalma bir yaşama hasreti ile şehir içimizde büyür; itiyadlarımıza uzaksemtler, oralarda hayatımızdan başka bir hayat yaşayacakmışız gibi hafızamızda canlanır ve eskişarkılarlabirleşirler.Akşamlarıvapurışıklarıbizimiçinbaşkatürlüparlar.Hülâsaetrafımızdakiherşeybirdâvetolur.

Sonrabir gün asıl baharla, halkındilindeki baharla karşılaşırsınız.Yolunuzunüstündeki bodur erikağacı bir gecenin içinde Pompei fresklerinin omeşhur Flora’sı gibi çiçek açar, büyü ve saltanat olur.Ertesigünübir türbeninparmaklığıüzerindenbirerguvandalı,sankigözlerinizinönünde,ağırbirölümuykusundanuyanmışgibigülümser,gerinir.Birhamledaha,kapınızınüstündekisalkımağacıçiçeklenir,bütünduvarveavlubirdiyonizozâyinigibimorbirışıkiçindekalır.Veİstanbulbaharıvâdidenvâdiye,tepedentepeyeakislerileçoğalır.

İstanbultaraflarındamevsimlergündelikekmekgibidir;Bahardaöyle,hemenherköşedenbirkeşif,bir ilham gibi karşınıza çıkar, düşüncenizi benimser, tıpkı musallat bir fikir gibi onu kovalar. Küçükkahvelerinçardağında,hazîreparmaklıklarınınarkasında,eskikonakbahçelerinde,bazanmavibirhatmiveyabirAcemlâlesiyaprağırengiveinceliği,bazanbüyükelmasparıltısıilehepovardır.Herşeklinde

Page 64: AHMET HAMDİ TANPINAR - Turuz · 2018. 9. 12. · AHMET HAMDİ TANPINAR ... Reşid Paşa encümene o zamanlar arası açık olan Fethi Ahmed Paşayı almamıştı, bu hâdise aralarındaki

bu,mâvininzaferidir.Denizvegökheraralıktansizeonuuzatır.Eskilerbaharıyatabiatta,yahuttecridhâlinde,tekbirmanzarasındaseverlerdi.Vedahaziyadegülve

lâlede tanırlardı.Öbür çiçekleri birmotif gibi iç içehayallerde, tıpkı kumaşve çinilerdeolduğugibi,baharhalısınıdokumak içinkullanırlardı.Fakatgülve lâlekendileriolarakmevcuttular.Çünkübiriencömertplastik,öbürüerişilemezüslûptur.Çeşm-ibülbülüicadedensanatkâr,evinedavetettiğidiktatöreşafakvaktindebir tekyıldız çiçeğininparıltısınıgösterebilmek içinbahçesindekibütünçiçekleriyolanjaponestetininözkardeşidir.

MütarekeyıllarındaTopkapıSarayı’ndakisonlâlebahçesinigördüm.İlkdedelerienaşağıNedimilemuasırolanmor,kırmızı,pembe,beyaz,sarıbirkaç lâle,mendilkadarküçükbiryeresıkışmış,sünbülîhavada kendi yalnızlıklarından muztarip titreşiyorlardı. Bu yalnızlıklarında Baudelaire’in ihtiyarkadınlarınıandıraniçsızısıbirhallerivardı.Filhakikabirzevkinsonşâhidleriile,birömrüngüzellikvesaadetrüyasındanartakalanlararasındadaimabirbenzerlikvardır.

Bugünİstanbul’dabelkieskisindençoklâleyetiştiriliyor.Fakathertürlüdikkatten,şahsîçalışmadanuzakolarak.Çünkülâleninzevktekiyerikayboldu.Oartıkhiçbirşeyinsembolüdeğildir.Neşâironunrenginde sevgilisinin yanağının rengini hatırlıyor, ne nakkaş çiniye, mermere, yahut parmaklığın iyidövülmüş madenden dantelâsına onun birlik işaretini, bir «lâmelifin bükülüşü ile Allah’dan gayrı hermevcudun varlığım ortadan kaldıran sessiz belâgatını geçirmeye çalışıyor; ne de yazı ustası, eskilâm’ların kavsinden onun şeffaf fanusunu tutuşturuyor. Lâle şimdi zevk dediğimiz terkibin dışında,arkasındantanrısıçekilmişherhangibirşekilgibisadecebirçiçekolarakmevcuttur.Doğrusunuistersenizbenbileeskivebırakılmışşeylerdengelenhülyayıokadar sevmemerağmen,çoktanberi rüzgârdabiripekmendilgibiburuşanbirgelinciktarlasınıartıklâlebahçelerinetercihediyorum.

Şurasıvarki,üslûbdaimakültürevemedeniyeteaittir.Lâlebirüslûbmotifiidi.Dörtasırlıkrakibigülilearalarındakifarkbudur.Gülmotifdeğildir,yaşayanhayattır.Lâlezevkindeşâirlerimizledünyayıpek az birleştirebilirim. Halbuki gülde Ronsard’an Rilke’ye kadar bir yığın şâir Nedim’le beraberyürürler.

İstanbul’da bahar, değneğe sarılmış bir dizi kirazla biter. Yaşadığımız kültür ve medeniyetbuhranlarındaartıkbütünyaratıcılığınıhalkıngündelikhayatındanalanşehrinkuytusokaklarındagörünürgörünmez,surlardauçurtmalarınuçuşubirdenağırlaşır,yoğurtçusesleribilegecikenakşamlarınötesindeâdeta kendi başlarına bir saat olur. Çünkü İstanbul’da, garib bir şekilde, bir yoğurtçu sesi, onunhafızamızla,hatıralarımızladaimaalışverişivardır.HattâBeyoğlu’nunomerdivenlikilisekapılarındayarı boğulmuş, eski Ceneviz sokaklarında bile bu ses, Bingöl’le Trakya’yı birleştiren bir gurbetleakseder.Sonrabirdenbireyazbüyük,zâlimparıltısıiletutuşur.

İstanbulyazıdahaziyadedeniz,parlıyangüneş,şıpırdayan,süzülensular,takalarınveçektirilerinhertürlü renk oyunu, büyük volilerde siyah ağlar içinde her perdeden gümüş rengiyle parlayan balıkyığınlarıdır. Yaz İstanbul’un asıl rengi olan kül rengini siler, yerine her şeyi yutan bir aydınlığı, onunberrakuğultusunugeçirir.

Page 65: AHMET HAMDİ TANPINAR - Turuz · 2018. 9. 12. · AHMET HAMDİ TANPINAR ... Reşid Paşa encümene o zamanlar arası açık olan Fethi Ahmed Paşayı almamıştı, bu hâdise aralarındaki

Onsekizinciasırdankalmaestampalarda, İstanbul sokaklarını seyretmektenhoşlanırmısınız?Caddeiki boyunca bir meyva içi gibi döşeli, yaldız ve yazıyla ve parmaklılıkla süslüdür. Şehirde bir sanateserinin içinde imişgibiyürürsünüz.AsılmühimolanOsmanlı zevkininonbeşinci asırdan sonra çiniyibinalarındış tarafındahiçkullanmaması,onubinanın içineaitbirsüs telâkkietmesivedışardasadecetaşınüzerindeçalışmasıdır.

İstanbulmimarisişehringündelikhayatına taşlaveparlaklıkla iştirakeder. İyiyontulmuş taştandüzduvar,parmaklıklı,yaldızlıkitabe,parmaklığınarasındaderinleşenboşluktamezartaşıveağaç,hepsininüstündebazanbirağacınmevsimmanzarası...İşteTürkpittoreski...Sülüsveyatâlikyazıbuterkibinyakındikkataaçılmışköşesidir.

Onyedinciasrınbüyükbuluşu,aslındapencereolanparmaklığıbazıyerlerdehemenhemencepheninbütünü haline getirmesidir. Onun sayesinde türbelerin, mezarlıkların, sebillerin bir çoğu âdeta abstreheykeltraşının ve barok resmin bir yığın tesirini şehir hayatına sokar. Parmaklık, bu devirden sonramüstakilbirsanatgibiinkişafedecekşehri,dışmanzarasındayeryer,yavaşyavaşzabtedecektir.

Budeğişmenasıloldu?Hangiruhhaletinikarşılar?'Şüphesizki,dinîhislerburadabüyükroloynadılar.Yolüstündemezar,fâtihaarzusu,halkşiirimizde

devardır.Fakatbumezarlarınbirçoğu,belkidebununtamaksineolarakhayataperdeninöbürtarafındankatılmakarzusuyladayapılmışolabilirler...Muhakkakolanbirtarafvarsa,yavaşyavaşparmaklığıntıpkıyazıgibi,fakatyazıdanbaşkabiryolda,birasıriçindesöylemedenkonuşanbirsanathalinegirmesidir.

Sebilbütünsatıhlargibikitap,dahadoğrusukitapsahifesidir. İslâmOrtaçağbütündevamıboyuncamimarînindışında—hattâmusikîdebile—kitapveyaprağındakaldı.Onufeyizlibirmevsimgibiişledi,kızarttı, renge gark etti. İstedi ki, sahife bütün gayretlerinin, hünerlerinin, hülyalarının ve hatta varsamüşahadelerinin tek meyvası olsun. Ve eline geçen her düzlüğe az çok kitaptan gelen bu tecrübeyigeçirmeğeçalıştı.

Bu tarz terbiye edilmiş bir zevk için düz ve cilâlı her mermer sathı elbette ki bir kitap sahifesiolacaktı,onuyazıile,nakışla,oymailesüsleyecekti.

Bu gelenek İstanbul’da zamanla değişti. Evvelâ minyatürün, tezhibin, kitap cildinin yaldızı, sonrarenklitaşişekarıştı.Böylecemevsimlerdışıbirmevsimolanbusanatlarda,sankiİstanbulsonbaharlarıkızarmışyapraklar,altınkumsallarvehmiyleçeşmelerimize,sebillerimizegirdiveoradanhemenhemenaynızevkle,fakatetrafınıdaderindenyoklıyarakbüyükmimarîniniçinekadaruzandı.

Mimarî için, kurşunu, İstanbul’un ışığı ile engüzel uyuşanörtüolarakkeşfetmişbir zevkin, yaldızıtaşlabirleştirmeyidüşünmesi,hakikatenüzerindedurulacakbirşeydir.Çinidebunugalibayalnız ikiüçdefa, onbeşinci asırda Muradiye, Yeşilcami ve İstanbul’da Çinili köşk’te denemiştik. Fakat belki deyaldızı çini ile beraber pişirmek kabil olmadığı için onaltıncı asırdan sonra bir daha bu tecrübeyedönülmediveçinininyerineyaldız,yavaşyavaş,içindegüneşerimişsumanzarasınımermerenakletti.

OnyedinciasırdanitibarenTürksanatlarındaaşikârbirşekildehissedilenresimveheykeltesirlerinedoğru gidişin neticelerinden biri bu olsa gerektir. Böylece bir taraftan küçük âbidelerde düz çizgiler

Page 66: AHMET HAMDİ TANPINAR - Turuz · 2018. 9. 12. · AHMET HAMDİ TANPINAR ... Reşid Paşa encümene o zamanlar arası açık olan Fethi Ahmed Paşayı almamıştı, bu hâdise aralarındaki

yerinegölgeveışıkoyunlarınaçokmüsaitkavislişekilleraranırken,diğertaraftandarenginoyunugirmişoluyordu.Zevkinbudeğişmenoktasındayazızevkimizingeçirdiğiistihaledikkatadeğer.Klâsikasırlardatekbaşınaolduğuzamanbile,mimarîzevklerinivenizamını taşıyanyazı,budevirdehemenhemenyoldeğiştirir. Sülüs’ün Celî’nin ve Nesih’in monümantal frizlerine âdeta nağme karışır. Diğer taraftan daTa’lik,yavaşyavaşbuüçyazıileumûmîhayattayarışmağabaşlar.Şurasıdavarki,budevirlerdeyetişenyazı üstadlarının büyük bir kısmı aynı zamanda musikişinas idiler. Ritmi sabit bir konuşmada değil,musikîye -mahsus gelişmelerde anlıyorlardı.KazaskerMustafa İzzet Efendi gibi bazılarında ise bu ikisanatbirbirininaynasıdır.BusonuncusununbazıyazılarındaŞehnazBesteyazınınçerçevesiniâdetakırarvekâğıtveyataşınsathınıbirtanburkâsesiyapar.

Yesârî’de ve bilhassa oğlunda yine aynı hâli görürüz. Koca Mustafapaşa câmii avlusundakiYesârîzâdeyazılarınadikkatettinizmi?Yıldırımçarpmışbirservigövdesininetrafında,birkaçvelîninhatırasını,Abdülmeciddevrininalafrangamodalarıvegizlipişmanlıklarıarasından,hiçbirsanatımızdaozamanlargörülmeyenbir içliliklekucaklayanbukaside ileherkarşılaştıkça,yazı ile söylenen şeylerinyanıbaşındavedahaçokderinde,bir türlüyakalayamadığım, fakatkuvvetlehissettiğimbaşkabir şeyintesirialtındakaldım.

Hakikatşuki,dahaonyedinciasırsonlarınadoğrumillîhayattaasılyaratıcılıkmimarîdenmusikîyegeçmişti.İkinciMahmudveAbdülmeciddevirlerindeisebusanattekbaşınazevkimiziidareediyordu.

Sanatlar arasında bir hiyerarşi mevcud olduğunu iddia edenler şüphesiz haklıdırlar. Fakat buhiyerarşininyanıbaşındadevirlerinkurduğuikincivegizlibirkıymetlerzincirivardırki,bazanmimarîgibidoğrudandoğruya idareedicibirsanatıbile,hiçfarkındaolmadan,hattaküçüksanatlardanbirininemrineverir.Sultanahmedçeşmesinde,devrininmimarîyikitapsanatınınemrineverdiğigibi.Nekadarsüslüvezarifhacimvenisbetitibariyletasarrufanekadarelverişliolursaolsunkendindenevvelkihiçbirçeşmevesebildebuhalyoktur.Fakatyineaynıçeşmede,göz,bilhassayazınınüzerindedurursaozamanmuhayyelemusikîyedöner.ÇünküItrî’yiidraketmişolanbudevirdebüyüksanatımızmusikîdir.ÜçüncüAhmed’inannesininÜsküdar’dayaptırdığıcâmidebumusikîüstünlüğüdahabârizdirvemimarîyioidareeder.HaticeEmetullahSultan’ınbucâmiinyanındakitürbesindeisebuzevkbirnevihisbozuluşunakadargider.Ölümkendisiniduyurmaklakalmaz,ölüyüâdetateşhireder.

BuyerdeğiştirmeninbüyükneticelerindenbirideTa’lik’inzaferidir.Sülüs’ün,Celî’ninmonümantalvakarından,Nesih’indikkatli tahtaoyuculuğundanvesadeliğindençokbaşka türlüolanTa’lik,hazlıvehattâ mübalâğalı kavisleri, rehaveti! uzanışları, kendi üzerine çekilişleri ile, çok telkinkâr sükûtların,ritmikuyanışların,hattâesneyişlerinsanatıdır.Ötekilermimarîeserlerimizdedaimabirkabartmaedasıilekonuşurlardı.HattaokadarsüslügörünenvebünyesilemonogramadoğrugidenDîvânîdeTa’lik’tenayrıdır.Dîvânîyazıdaimabirsuvarîakımdır,rüzgârdauçantuğlar,bayraklarvehücum,yürüyüşhavası...HalbukiTâ’lik,bizehenüzuyanmışcanlıvegüzelbirmahlûkedâsı ile,hattabirpeyzajvehmiylegelir.Dîvânîheranyenişekilteklifeder,halbukiTâ’lik,şeklindağılışıdır.

Acabasözsanatlarınınkendioyunlarındanâdirenkonuştuklarıveyakonuşmadıklarıbudevirde,yazı

Page 67: AHMET HAMDİ TANPINAR - Turuz · 2018. 9. 12. · AHMET HAMDİ TANPINAR ... Reşid Paşa encümene o zamanlar arası açık olan Fethi Ahmed Paşayı almamıştı, bu hâdise aralarındaki

sanatı üst üsteyaptığıdeğişikliklerleneyi arıyordu?Banaöylegeliyorki, budeğişikliklerdegeleneğinkapattığı ifade yollarının büyük hissesi vardır. Bu değişme ve tercihlerde de İstanbul peyzajının gizlitesirlerinibulabiliriz,zannederim.

İstanbul Müzesi’nde, İkinci Abdülhamid’in yirmi beşinci hükümdarlık yılını tebrik için sarayagönderilmiş hediyeler arasında, som altın bir sahife üzerine yakut ve mücevherle yazılmış bir tebrikarîzası vardır. Hiç bir inkıraz bu kadar parlak şekilde kendini anlatmaz. Sanki yazı sanatı zamanlamanada, kuvvette, ifade ve fonksiyonda kaybettiği şeylerin hepsini, zerafette, kullandığı maddeninkıymetinde kazanmaya çalışır. Yahut sadece süs olabilmek için onların hepsini inkâr eder. Öyle ki,Yâkut’tanYesârîzâde’yevekendisindensonragelenlerdahil,sözümücevheryapanlarınhepsi,buküçükmücevherparçasındaveonunbirbirleriyleçatışanküçükvekeskinparıltılarındamumyalanmışgibidirler.Bununlaberaberkendihüviyetindenböyledışarıçıkmanın,sadebirsüsolarakkalmanınverdiğigaribbirmarazîlik bu sanat eserini büsbütün başka manada canlı yapar. Bu mektubu görüp de bütün inkırazdevirleri sanatlarımhatırlamamakkabil değildir.Ondan sonrabir çokyazıüstadlarını ve şâheserlerinigördüm.Fakathepsibenimlebumücevhermektubunçektiği«temmet»işaretininaltındankonuştular.

Müstakim-zâde,herharfinyanıbaşındaoharfinmeleğininbeklediğinisöyler.HattâEvliyaÇelebi’yiimrendirecekbirsaflıklazülüflüeliflerinyanıbaşında«bayağısaçlısakallı»birmeleğindurduğunuiddiaeder.İştebuelmasvealtınmektuptakaybolanşeybudur.Bumektuptansonrayazısanatıepeyceistihalegeçirdi. Hattâ eski yazı hayattan çekilince bir nevi müdafaa hissi ile büyük âbidevî şekillere tekrardönmeye çalıştı. Fakat yanıbaşındabekleyenmelek, büyükmanasındakültür vemedeniyet bulunmadığıiçinsadeceasîlbirhendesekaldı.

İstanbulbirdenizşehridir.Onunsaatlerivemevsimleri ışığınoyunu,neş’esi,akislerive ilhamı ileher lâhzayenidendeğişir.Onun için İstanbulpeyzajıbüyükmanasındabirdeğişmemasalı ilebir sanattecridiarasındagidergelir.Sankihafızanınbazınizamlarıvemûsikibuşehrindehâsınıvücudagetirir.Suyunaynası,yaherşeyialır,kendindetoplar,çoğaltır,kendisiniyaratanaydınlığabüyükbirçiçekgibifırlatır,altınbiryosunyapar,bilinmezzamansahillerinetaşır.Buİstanbul’unzaferidir.Yahutbirdenbirekapanır,toklaşır.

Kurşundan bir kapı gibi eşyayı reddeder. O zaman her şeyi bîçare, manasız bir artıktır. Odanızınduvarları,kendielleriniz,herşeysizeyabancıvesizdenkopmuşvesizebirsilâhgibiçevrilmiştir.Külrengibirgökaltında,külrenklibiryığıneşyayısaymanın,cılızçimenlerin,kurudallarınarasında,ölmüşbir Velasquez prensesinin elbiseleri gibi ıslak ve kül rengi bir ipek yığınını kucaklamanın, onlarınrutubetiniellerinizdeveyüzünüzdehissetmeninhüznü...Cansıkıntısınınacaibgıcırtılıbirkemanyayıgibiiçinizde çalışmağa başladığı kış günlerinde, eğer şehir ve iş sizi bir tarafınızdan yakalayıp kendisineçekmezse birmahzen rutubeti ve küfü içinde boğulabilirsiniz. SankiOphelia’nın cesedi çirkin bir şeyolmuşturveçokyakınbiryerde,yahudheryerdebirdençürümektedir.

Çünkü suyun olduğu her yerde, muhakkak çiçeklerini, yarım kalmış türküsünü, saçlarının dağınıkrüyasınıbirebediyetegötürenbirOpheliavardır.Busuyunveaydınlığınölümrüyasıdır.Bununiçinbir

Page 68: AHMET HAMDİ TANPINAR - Turuz · 2018. 9. 12. · AHMET HAMDİ TANPINAR ... Reşid Paşa encümene o zamanlar arası açık olan Fethi Ahmed Paşayı almamıştı, bu hâdise aralarındaki

Shakespeare’i beklemeğe lüzum yoktur. Shakespeare olsa olsa bu rüyayı bize çözmüştür. Aydınlıklakabaran her suda bumasalmevcuttur.Nitekim her kıyı şehrinde—nehir veya deniz •—daima suyungötürdüğübirgüzelvardır.Eskiİstanbultürküsünühatırlatmaklâzımmı?

GüveyisaraydasarığınıdüzeltirGelingelecekdiyeyollarıgözetirGelininsaçlarınıdalgadüzeltir...Böylecesaçlarıdalgalarladüzeltilen,kendizamanımızverüyalarımızdır.Bizonunçiçeklibirdalgibi

suda akışına o kadar alışmışızdır ki, kış günlerinin kapalı havası, bize onu iade ettiği zaman,kendiliğindenenkoyubiriçâlemdramınadüşeriz;yahutdaboşluğuntakendisine...

Tanzimat’tanevvelİstanbul’dagecediyebirşeytanımayız.BütünDîvanedebiyatı’nıaraştırın,bazımi’râciyelerin,mistikmurakabe ve şevkin iç aydınlığı dışında— ve onlar da ne kadar az!— sadecekaranlık,dahadoğrusumüphembirkaçvasfındageceninyokluğuvardır.

Meğerkiçakıl taşlarınabenzeyenbirkaçyıldızlaBatlamyussistemi iyidüzeltilmişbirperukagibiellerimizdekalmasın!Halbukiİstanbulgecesikaranlıkdeğildir.Haliç,Boğazsuları,akıntılar,Marmara,müphemdeolsabirkaçparıltıyıyuvarlayayuvarlaya,kendikaranlıklarını,üzerlerineelmastozuüflenmişgibi cilâlamağa muvaffak olurlar. Zaten bakmasını bilen göz için karanlık, karanlık değildir. O ışığıncevheridir.Şâir,beyhûdeyere:

Nelergördübuşebbîdârolanlar!diye haykırmıyor! Fakat biz burada büyük hakikatlerin güneşinden değil, şehrin gecesinden

bahsediyoruz.Eski İstanbul akşamdan sonra, kafeslerden ve perdelerden sızabilenmumaydınlıklariylebirmüddetyakamozlubirdenizgibiolduğuyerdeürperir,yatsınamazınınkandilleri söner sönmezsonfener izlerinde— bir kaç türbenin nezir ışığı hariç— kendi üstüne kapanırdı. Yalnız ramazanlar vekandillerle bazı şenlikler, zaferler, sultan doğumları koyu maviliğe mahyaların ışıktan asmalarınıgererlerdi.Bunundışında,sadeceİstanbulmehtabınınşehrizamanzamangiydirenaydınlığıvardı.GerarddeNerval,Tanzimat’tanüçyılsonra,fakatonungetirdiğiyeniliklerhayatımızıdahadeğiştirmedenevvel,İstanbulramazanlarınıgörenlerdenbiridir.Hattâşehirgecesinindışmanzarasındafazlaısraretmemekleberaber,ŞarkSeyahatı’nınİstanbul’aaitkısmına«Ramazangeceleri»adınıverir.Fakathalkhayatından,sokaklarıdolduranneş’eden,karagözdenvebirnevihalk tiyatrosundan—çokaradığımhaldebir türlüizinibulamadım:öyletahminediyorumkiherhangibirortaoyunudurvemevzuunudaayaküstükendisiuydurmuştur—bahsettiğihaldeneHaliç’ten,nedeBoğaziçi’ndenbahseder.

ŞüphesizHaliçkıyıları,BoğazveÜsküdarbaşkaidi.Buralardadenizle,tabiatla,geceyle,başkatürlütemasediliyordu.Hattâdenebilirki,eskiİstanbul’da

biri surların içinde, öbürüBoğazköylerinde, hemenhemenaynı insanlarınyaşadığı iki ayrı hayat tarzıvardı.

Sanatlarımızdabuikincihayatın,tabiatleyakınalışverişinhiçtesiriolmadımı?Banakalırsabunundoğrudan doğruya ifadesini değilse bile, aksini eskimûsikîmizde aramakgerekir.Hiç bir sanatmûsikî

Page 69: AHMET HAMDİ TANPINAR - Turuz · 2018. 9. 12. · AHMET HAMDİ TANPINAR ... Reşid Paşa encümene o zamanlar arası açık olan Fethi Ahmed Paşayı almamıştı, bu hâdise aralarındaki

kadardolayısıylakonuşmaz.Mûsikîde,herşey,hattamaddesinevarıncayakadarkenditekniğindendoğar.Buyüzdendaimasöylenilmesiimkânıolmayanı,alelâdeifadeyesığmayanısöyler.

Bence Boğaziçi gecelerinin tesirini Itrî’den sonraki mûsikîmizde aramalıdır. Filhakika LâleDevri’nden İsmailDede’ye kadar olanmûsikî eserlerimizin bir kısmında, bazı nağmeler, hattâ yer yereserinbütünü,birdüşünceveyaazablabirdenuyanış,yarımkalmışrüyailekeskinleşenhasret,insanıaşanbiryalnızlıkvehmiylecanlıdır.EyyûbîBekirAğa’nın«MâhûrBeste»sini,güfteninyarıçapkınvehemenhemenhiçbirşeysöylemeyenoyunundansıyırın,elinizdebirnevi«nocturne»kalır.DedeEfendi’ninbazı«Acemaşiran»ları ve«Ferahfezâ»ları daimabanagecedenbahsettiler.Daimakaranlık içinde, perdeninöbürtarafındakonuşanbirhallerivar.

«Nühüft»de bu karanlık su duygusu bilhassa hâkimdir. «Hüseynî»ninmersiye âhengiyle, «Nevâ»nınâdeta platonisyen arayışı bu makamı kendiliğinden bir geçmiş zaman arayıcısı yapar. «Nühüft» neanlatırsa anlatsın, bir daha dönmiyecek olanın peşindedir. Onun için daima bir gece yarısı sızlanışınabenzer.EyyûbîBekirAğa’nın,HâfızPost’un«Nühüft»lerinineskimûsikîmizinkendisineayırdığıhadlerio kadar aşmasının sebebi bu olsa gerektir. Her ikisinin «Nühüft»ünü eski Dârülelhan plâklarındandinleyiniz,karşınızdabirEuripidekorosudöğünüyorsanırsınız.

Butrajedihissidirki—daimaasildekalmasınarağmen—«Nühüft»üneskimûsikîmizdeokadarazkullanılmasınasebebolmuştur.

Bunlarşüphesizispatı,hattâbugüniçinbirazdatahkikiimkânsıztekliflerdir.Belkibenşahsımaaitbirempresyonukaideyapmakhatâsınadüşüyorum.Fakatbir şehrin tabiatla—vebu tabiatınenağırbasanunsurlarıyla—tarihiile,cemiyetstatüsüile,yarattığısanateserlerindemevcutolacağınainanıyorum;veonsekizinci asır mûsikîmizde tabiat haddinin ağır bastığına, onun arasından, ona bürünerek iç insanınkonuştuğunakaniim.

İsmail Dede’nin mûsikîsinde peyzaj, bir tiyatronun dekoru gibi eserle beraber yürür, ona âdetaaksettiği zemin vazifesini görür. Fakat bu zemini bulabilmek için eserin ilk tekliflerini, bütün kolaytefsirleri reddetmek, muhayyelemizi serbest bırakmak lâzımdır. Unutmayalım ki, bizim bugün o kadarderinlikler bulduğumuzGarp eserlerinin çoğu da böyledir.Hangimiz birMozartmenuetini, sadece birmenuetolarakalıyoruz.

Şurasıdavarkieskimûsikimizameliyesini insansesiüzerindeyapıyordu.İnsansesihiçbirzamanboşaişlemez.Oyunlabaşlasabile,aletinkendisiişiciddileştirir.Sesimizbizisandığımızdanfazlaidareeder.

Şehrin gecesini bize, doğrudan doğruya açan, Tanzimat’la başlayan avrupalı hayattır. Işığın gelişi,ferdîhürriyet,şahsîemniyet,çalışmaveeğlenceşartlarınındeğişmesi,vapurseferleribiziyavaşyavaşgeceninikliminesoktu.

HalidZiya,şehringecesiyleilktemasedenmuharririmizoldu.MâiveSiyah’ınAhmedCemil’inerdeise Tepebaşı’ndan şehrin ışıklarını görecektir. Ne yazık ki, yeni öğrendiğimiz alafranga mûsiki veyıldızlar vardır.BuyüzdenAhmedCemil o kadar yakınındakımıldananbüyükve esrarengizmevcudu,

Page 70: AHMET HAMDİ TANPINAR - Turuz · 2018. 9. 12. · AHMET HAMDİ TANPINAR ... Reşid Paşa encümene o zamanlar arası açık olan Fethi Ahmed Paşayı almamıştı, bu hâdise aralarındaki

Haliç’in ötesindeki kader tarlasını göremez.BukaçırmadaEdebiyat-ıCedide’nin bütünmacerası, yanihayatkarşısındaüstüstebiryığınistinkâfvardır.

Şehringecemanzarasıbizibirkeredahaİstanbulpeyzajınınsırrına,yanidenize,suyaveışığagötürür.Modernokuyucubütünbunlara«ışıkoyunu»diyeitirazedebilir.Neyapalımki,buışıkoyunuİstanbul’unkendisinde vardır. Kaldı ki insanoğlu ateşi ve aydınlığı keşfettiğinden itibaren mevcuttur. Suyun herbulunduğuyerdeinsanruhuisteristemezifadesembolleriniışığınoyunundaarar.

YahyaKemal’inbüyüklüğübunuhemenilkandanitibarenduymasında,herhalindedenizişiirinmihraknoktası yapmasındadır. O hem ışık ile ve su ile dağılıp a kınasını, hem de suda toplanmasını,külçelenmesinibildi.Su,onunşiirindehemzamanınkendisi,hemdeonusaklayanhafızadır.

BelkihâlâobestelerçalınırGemilergeçmiyenbirummandayahut:Görmüşvegeçirmişdenizinkalbinesindi.gibimısralarınyanıbaşındaasılestetiğiniaradığıogüzelkıt’agelir:Körfezdekidalgınsuyabirbak,göreceksin:Geçmişgecelerdenbiridurmaktaderinde;Mehtâb...İrigüller...Veseninengüzelaksin...Velhâsılorü’yâduruyoryerliyerinde!Fakatbudenizşiirlerinin içindeenmuhteşemişüphesizki*«uyanmasın»redifligazeldir.Oradabiz

aydınlığın çifte rüyasını en geniş telkinler içinde duyarız. Shelley bir mısraında «Kâinat akıcı birihtişamdır» der.Hakiki İstanbullunun—ki kültürümüzhakiki İstanbulludur—gayrışuurunda daimabuakıcıihtişamrüyasıvardır.YahyaKemalbukapıyıbizebüyükbirşuurlaaçtı.

Bu sonbahar sabahınındonuk inci rengininasıl anlatabilirim?Onârin, sadeyıldızköpüğüdolubirkadeh, sanatın aynasında görülmüş saf bir kadın sırtı, çıplak bir omuz gibi sanki bütünmadde yükünüatarakhafiflemişparıltısında,bendenokadaruzak,yalnızkendisüzülmüşaydınlığında—kimbilirhangiimbiklerden?—geldiği içinzihneokadaryabancıki, aradabizi,birbirimizikaynatanbir takımşeyler,kapımınönündekisalkımağacınınsonyapraklarıveberaberindetaşıdığımorsabahlarınhatırası,avludatulumbanındurmadangıcırdıyanyaralı hayvan sesi, daimaberaberindegezdirdiği çocuğuüçgünevvelöldüğüiçinsırtındakiküfedemütevazisonbaharçiçeklerinintebessümünüşimdibiryetimgibitekbaşınadolaştıran genç çingene kadını olmasa onu âdeta fark etmiyeceğim. Fakat omevcut ve bütün şehre tekbaşına hâkim. Penceremin üstündeki yaprakların buruşuk seteninden olduğum yere kadar uzananşimendiferdüdüklerinekadarherşeydeonunsaltanatıvar.Tabiatıoişliyor,değiştiriyor,hayalleştiriyor.

Oturduğumyerdenonun şehrinbaşka semtlerinde,Boğaz tepelerinde, korularda, eskimezarlıklardamacerasını düşünüyorum.Madem ki beni bir kere yakaladı, artık onun emrindeyim! ŞimdiÇengelköyüsırtlarında, Anadoluhisarı’nda, Kalamış’ta hep o nârin, yıldız köpüğü kadehini dolaştırıyor, yahutbakışlarımıknatısdolukülrengibirhayvangibi,hareketli,canlı,hergördüğüşeyehücumediyor.Elbette

Page 71: AHMET HAMDİ TANPINAR - Turuz · 2018. 9. 12. · AHMET HAMDİ TANPINAR ... Reşid Paşa encümene o zamanlar arası açık olan Fethi Ahmed Paşayı almamıştı, bu hâdise aralarındaki

Küplüce mezarlığının hemen biraz ilerisindeki karaağaç bu sabah saatinde büsbütün başka bir şeydir.Çamlıcasırtlarındandenizsonsislerarasındanyavaşyavaşkendisiolmağabaşlamıştır.Birazbekliyelim,takigüneş,oihtiyarkuyumcutamamiyleişekoyulsun.Ozamansararmışyapraklarındantelâsı,çimenlerinyeşili üstündedaha rahatgörünür.Süleymaniyebir çiçekyığınıolur,SultanSelimnerde iseuçacakmışgibiolduğuyerdekanatlanır.

Acaba eskiler aynaları, sırlarını oyarak, yazıyla, nakışla süslemek, ışığın tekmaddesinde bir rüyavaryasyonunuaramaksanatınıbusonbahargünlerininaydınlığındanmıaldılar?DünakşamBoğaziçi’ndegökyüzü,muhteşemsüsükendicevherindenbüyükbirbillûrabenziyordu.Herşey,ışığınçokaçıkmavidenbaşlıyan bir oyunu idi ve bu oyuno kadar saf ve belirsiz şekilde değişik, öyle her tecrübenin üstündeimkânsızdı ki, bütün Boğaz manzarası silinmiş, gökyüzü âdeta tek başına kalmıştı. İkide bir yandakirıhtımıyoklayanvebirköpükçağlayanındadökülenlodosdalgalarıbilegöğünbuimkânsızveşeffafÇinkâsesinitaklidediyorlargibiidivelodosbirdenbiredenizdençıkmış,çokbüyük,mavibirhorozgibihertarafı kaplamış, durmadan uykulu sesiyle etrafı dolduruyordu.Onun bu kahkahalarından ürken yüzlercemartı Kandilli burnu’nun etrafında telâşlı ve trajik uçuşları ile büsbütün ayrı bir plânda dalgalarınoyununutekrarlıyordu.

Sonragökbirdenbiredeğişti.Billûrkâsebatangüneşinerguvanrengiotağıoldu.Sankibulutlarbiranbilinmeyenbirdîninâyininibenimsedilerveonunladeğiştiler.

İsteristemez«İstanbultabiatındaresmireddedenbirtarafvar»diyedüşündüm.Hakikatenbutekrenkvaryasyonları ile ne yapılabilir?Bu, gece gibi, tek başına deniz gibi her tecrübeyi daha başında iflâsettirebilir, insanı çok tatlı bir bayağılığa, baygın tekrarlara düşürebilirdi.Nitekim 'seksen seneyi bulanAvrupalı resim tecrübemiz hep İstanbul’un büyüsünün etrafında dönüyor, şimdi onu atölye oyunlarındareddetmeğe çalışıyor, biraz sonra ona her fantezisi kabul edilen bir sevgili gibi râm oluyoruz. Banakalırsa bu güzelliklerin altında ezilmemek için tekrar sembole, yahut sadece insana, günlük hayatadönmektenbaşkaçareyoktur.İnsançehresiningüzelliğişuradaki,tabiatıüstüstebirkaçbakıştatüketmekbazankabildir.Fakatbirinsanyüzü,arkasındatâli’veşartlardediğimizoçetrefilmakineilesonsuzluğakadar gidebilir. Bizim eskiler tabiata göz yummuşlardı; fakat bir düşüncenin ışığı altında olmasa bile,insanıhiçihmâletmediler.

AhmedHâşim’inölümündenbirkaçhaftaevvelsöylediğibirsonbaharbeytivardır:BirkuşdüşünürbubahçelerdeAltıntüyüsonbaharauygunBu kuşu geçen gün Kozyatağı’nda sararmış çınarlar, bağ kütükleri, kuru yapraklar arasında, başı

boynunda,yahuthemenuçacakmışgibimücevherkanadlarınısilkerkengördüm.Kahveninküçük,bîçârehavuzunda gölgelerimiz bir an beraber yüzdü ve dakikalarca aynı şeylere, akik, sarı yakuttan ikindisemasına,uzakvegölgelidenizebaktık.

Hâşim’de mevsimleri ve saatleri anlamanın sırrı vardı. Fikri gülünç ve tabiatına yabancı bulur,hayatınıâdetakasdendarlaştırmaktanhoşlanırdı.Ogözleriyle,galibabirazdaderisiyleyaşardı.Okadar

Page 72: AHMET HAMDİ TANPINAR - Turuz · 2018. 9. 12. · AHMET HAMDİ TANPINAR ... Reşid Paşa encümene o zamanlar arası açık olan Fethi Ahmed Paşayı almamıştı, bu hâdise aralarındaki

bir büyü içinde gibi ve eşya ile sarmaş dolaştı ki, kendini tabiatla insanın acaib bir terkibi zannedipetmediğinden hâlâ şüpheliyim. Doğrusunu isterseniz biraz da böyle idi. Hâşim, mitolojininCentaure’larınabenzerdi. İlkşiirlerindebu ikilikkompleksibiryığın imajlakendisinianlatır.«Başım»şiirindeiseaçıktanaçığaitirafeder.Fakatasıldüğümü,«Aks-iSada»şiirindebulursunuz.BumanzumedeinsansesininaltındabirCentaure’unnal seslerinive insanağlayışınabenzer iniltisiniduymamakkabilmidir? Hattâ Hâşim, bu kompleksi yüzünden kendi sesini bile değiştirmiş, içinde akşama ve geceye,yıldızlara,mevsimlere,tabiîiştihalaraaitbiryığınhayret,hüzün,sevinçbulunanyarıçığlıkbirhomurtuhalinegetirmişti.Şiirdilideazçokböyleidi.Bizebirşeylersöylemektenziyade,hiçkonuşmayanlarlahemhalolmakiçinbulunmuşbirvasıtayabenzerdi.Hayatındadaazçokbuvardı.Aşkıiçindençıkılmazderecedegüç, ıztıraplıbirmeseleyapmıştı.Sankineslimünkarizolmuş,kendisindenbaşkaerkeğigibidişisideartıkkalmamışbirmahlûkgibi,Nisangecesininkarşısındaduyduğuyalnızlığıhatırlayın!

Kozyatağı’nın yüzlerce ayna kırılmış, yüzlerce ipek kervanı yağma edilmiş gibi renkle dolu, sadeparıltı ve kamaşma sonbaharında Hâşim, bana şakağında vehmettiği kan ve gözlerinin suda parlayanyıldızhüznüilegeldi.

Çocukluğundanberi tanıdığım,bendenbirkaçyaşgençbirdostumvardır.BütünÖmrüboyuncaenriyazî şekilde tek bir düşüncenin adamı olmağa çalıştı.Bunun için hayata küstü, istidatlarını inkâr etti.İnsanı yalnız sefâlet ve ihtiyaçlarında görmek için elinden gelen her şeyi yaptı. Fakat İstanbul onunyakasını bırakmadı. Bu modern târik-i dünyâyı sihirbaz şehir en ateşli bir rakkase gibi durmadankovaladı.Düşüncesininherhaşindönemecindekarşısınaçıkıpsoyunduvemevsimlerinraksımyaptı.KâhYenicâmi’i ay ışığında eritti, kâh Süleymaniye’nin kubbe ve kemerlerinden aydınlığın en sürükleyiciorkestrasınıkurdu.Buoyungözleriminönündesenelercedevametti.

Sonundadüşüncesininciddiyetiylebeniokadarürkütendostumtammanasiylemûnisbirestetoldu.Onyedinci asırda Anadoluhisarı’ndaki yalılarında Ta’lik meşkeden, dizlerine parmaklarını vura vurasemâiler besteleyen divanhanelerinin aynalı tavanlarına dalarak oradaki güneş oyunlarına benzeyenkafiyelerle şiir söyleyenkazaskerve şeyhülislâmlarabenzedi.Şimdihayattaartıkgüzelliktenbaşkabirşeyaramıyor,belkidebaşkabirşeye inanmıyor.Günlerini İstanbulyollarındaveyakırlarında, İstanbulsaatlerinikovalamaklageçiriyor.KışgecelerisokaklarınsessizliğindeChopinpiyanolarıveyaSchumannkemanlarını yakalıyor, Haliç akşamlarında Bonnard veya Turner renkleriyle sarhoş oluyor, Üsküdarsırtlarında ve manav dükkânlarında Cezanne hacimlerini, büyük ve ıssız bahçelerde Corot’nun gizliriyaziyesini keşfediyor,Büyükdere veTarabya gecelerindeDufy’nin o ince ve iç içe çizgilerini, siyahkehribar cilâlı karanlıklarını buluyor. Hülâsa İstanbul’un dört mevsiminde insanlığın en geniş talihinitadıyor.

Bu sonbahar başında bir gün onunla Beykoz çayırına gittik. Kasrın bahçesinde kuru manolyayapraklarınınüstündebirorgçalıyormuşgibiısrarlavelezzetleyürürkenonuseyrettim.YahyaKemal’in«inkırâz-ı bahâran» diye anlattığı sonbaharmûcizesini bizzat kendisi yaratıyormuş gibimesuttu. Sankimevsimin dehası olmuştu. İnce yüzü, bir Pan gibi sivri ve aydınlık, manzaraya ve ufka uzanmış, ne

Page 73: AHMET HAMDİ TANPINAR - Turuz · 2018. 9. 12. · AHMET HAMDİ TANPINAR ... Reşid Paşa encümene o zamanlar arası açık olan Fethi Ahmed Paşayı almamıştı, bu hâdise aralarındaki

bahçedeki gölge-ışık oyunlarını, ne çimenin taze yeşilini, ne ağaçların tepelerindeki yumuşak ışığıkaçırdı. Servet-i Fünûn şâirlerinin tek bir bakışta insan ömrü için bütün bir şikâyet cehennemiçıkaracaklarıkenartaşlarıkırık,bakımsızTanzimathavuzlarınadurmadaneğildi,çürümüşyapraklarınveyosunlarınkederindebüyükVenediklilerinşâhâneyeşillerini,kahverenkleriniaradı.

Dostum,yüzsenedenberigirdiğimizâlemdekeşfettiğimizduygularıvebilgileriİstanbul’anakletmiş,onuheranmuhtevasıvetekniğideğişenbirkitapgibiokuyor,birmüzegibiseyrediyor,birkonsergibidinliyordu. Ve ben onu dinlerken kendi kendime hep ayni şeyi tekrarlıyordum: «İstanbul işte bu dur.Nereye bakarsak bakalım, hangi ufuklara hasret çekersek çekelim, biz İstanbul’un arasından veİstanbul’daveİstanbul’lagöreceğiz.Bütüntarihboyuncabuhepböyleoldu.Sonbeşyüzyılınhikâyesi,bir şehrin terbiyesi ve tebcilinden başka nedir? Şiirden, sanattan, muaşeretten dine kadar her şeydeİstanbul’unpayıvardır.Obizimhakikîruhmimarimizdir.»

Page 74: AHMET HAMDİ TANPINAR - Turuz · 2018. 9. 12. · AHMET HAMDİ TANPINAR ... Reşid Paşa encümene o zamanlar arası açık olan Fethi Ahmed Paşayı almamıştı, bu hâdise aralarındaki

KaranlıklarınTadı(Güngazetesi,7Haziran1941)Medeniyetin aydınlık ve esrarsız gecesini, büyük lâmbaların, renkli reklâmların, lüks âvizelerin

gecesini yine aynı medeniyet elimizden aldı. Geçenlerde bir akşam, sokağa çıkar çıkmaz birdenbiretabiatınyarattığıgibigeceyi, iptidaîvekaranlıkçehresiyleasılgeceyibuldumveanladımkigeçicibirzaman için olsa dahi, hayatımıza, sırrın ve vehmin, perdeleri sımsıkı indirilmiş sıcakmahremiyetlerinsaatleritekrargirmiştir.Buavdetleseslerbiledeğişmiş,erişilmesiimkânsızgörünenuzakhududlarınvemaceraların meçhule uyanık bekçileri olmuştu. Aydınlığı, vuzuhu herkes gibi severim; hayatı yapanşüphesizkionlardır.Fakathakikîrüyasıolanherşeydekaranlığın,birhissesivardır.Gölgesiniaydınlıktabile yanısıra gezdiren insanoğlunun yarı tarafını karanlık esrarengiz gayrişuur yapan asıl hazine, bizikâinat dediğimiz büyükmanzumeye ithal eden bağlarınmecmuası, karışık vemufassal benliğimiz ondasaklıdır.Bununiçindirkibilhassasanat,karanlıktankendinikurtaramamış,hattanâdirolarakeldeettiğigölgesizaydınlıklarbilebizzatvuzuhunşiddetiylehiçolmazsagözlerimizikamaştırmıştır.

Şüphesiz ki hayatı bir çırpıda ilga eden tam ve mutlak karanlıktan bahsetmiyorum. O ademdir, oademinbizzatkendisidir,imkânlarınbeşiğiveyamevcutolanlarınmezarıdır.Benimbahsettiğimkaranlık,muhitimizi,birdenbiresankikesifsutabakalarıarasındansızanaydınlıklayekpareliğibulanmışbirdenizaltınaçevirenşüphelibirkaranlık,hattâdahaiyisi,ışığıadetadışarıdanidareedilenbirkaranlıktır.

Kadıköy’den İstanbul’a dönmek için yaptığımız kısa vapur yolculuğu esnasında bunu çok güzelgördüm.İskeledenseyrettiğimdeniz,tanıdığımvebildiğimdenizdeğildi.Sularındakırılanbinlerceışığıncinsve revnakı içinde renktenveparıltıdan seraplarını sankibir ebediyete sürükleyenaydınlıkçevreli«görmüşvegeçirmişİstanbul»deniziortadayoktu.İnsana,dindarvekederlibekâretlergibi,kendilerinibir uzlette tüketmeğemahkûm etmiş hissini veren koyumor ve yeşil birkaç fener ışığı, ona bir hudutçizebilmek için beyhude çabalıyorlar, nereden geldiği bilinmeyen belirsiz parıltılar, kesif karanlığımancakdahadurgunvemücellâyapabiliyorlardı.Fakatüstündeadetaelmastozuüflemişlergibidağılanbuparıltıyı,kendisinibirmasalsultanınınaynasıyapanbuacayipcilâyıneredenbulmuştu?

O,buhaliylebir tabiatparçasıolmaktançıkmış,esrarengizbağlarlaherparçasıbirbirinebağlı,endağınık unsurları bile birbirine cevap veren, büyük karanlıklarından müteşekkil sükûtları, fikrinserhatlerinitesbitedenaydınlıknoktalarıvekesifvardenindezîhayatbirerhiyeroglifgibiçalkanannadiryıldızakisleriyleadetabirşiir,kulakladeğil,gözlezevkinevarılanvegüzelliğineancakeskibir tılsımgibi buruşuk ve asil ceylân derisinden sahife üzerinde gözle erişilen, hiç yazılmamış kadar güzel vemüstesnabirşiirolmuştu.

Kalabalığa rağmenhiç kimse konuşmuyordu.Gece, belli ki bin bir kollu bir ahtapot gibi hepimizesarılmış, kendisine bendetmiş,mutlak bir duruşumuhafaza etmekten ibaret olan kısa ve kat’î nizamınıherkesekabulettirmişti!

Bu sükût, perdeleri indirilmiş ve lâmbaları karartılmış vapurda da böylece devam etti; mücerretruhlarolmuştukvezamandenizindeterkettiğimizhayatınhatıralarıilemahzunveonlarlabaştanbaşadolu

Page 75: AHMET HAMDİ TANPINAR - Turuz · 2018. 9. 12. · AHMET HAMDİ TANPINAR ... Reşid Paşa encümene o zamanlar arası açık olan Fethi Ahmed Paşayı almamıştı, bu hâdise aralarındaki

olduğumuzhaldebirmüntehayadoğrugidiyorduk.Buna benzer geceleri, yakın peyzajın belirsiz karaltılarıyla mahpus bu deniz parçasının büyüsünü

andırangüzelliktebaşkageceleri,çocukluğumunbirkaçsenesinigeçirdiğimIrak’tagörmüştüm.Herkesbilirkioralardageceoldumu,bilhassayazgecelerinde,insanlar,—güneşaltındakihayatları

ve bu hayatın saadet ve ıztırapları, imkân ve nasipsizlikleri ne olursa olsun— yıldızların sofrasınaotururlar,oradabirleşirler,onlarınşarkısınıdinlerlerveonlarınparıltısınıiçerek,aynıgeceninbaşkabirdevamıolanuykularınasızarlar.

Fakatogecelerbüsbütünbaşkabirşey,kozmikbirrüya,metafizikbirendişedirkiüstüsteyığılanveadetayıkılanesrarlıaydınlıklariçindeiradeninveşe’niyethissininilgasıylazaferleriniyaparlar.Elmasve her türlü mücevher parıltısını, uzak ve kadir birer ulûhiyet yapan bu acayip hendeseli yıldızsalkımlarının, bütün o tılsımlı ejderhaların,murassa akreplerin,meçhul ve büyük bir ölünün zaman vemekân tarafından paylaşılan hazinesinden dağılmış gibi her biri kendi daüssılalı uzletinde parlayan bualtın kelepçelerin, bukağıların kesif karanlık denizinde çalkalanarak yüzdüklerini, acayip nüanslarla bukaranlığı perde perde bulandırdıklarını, büyük, devkâri çiçekler gibi onu yaprak yaprak dağıttıklarınıgördüktensonra,bazıitikatlarınbazımemleketleriçinadetaiklimeaitbirmahsulolduğunuinsannekadarkolay anlar. Belli ki kadîm Elcezireliler acaip ve hudutsuz tanrılarını göklerinin tarlasında feyizli birmahsulgibivebiryazgecesindebiçmişler.

Hattabizimiklimdebilebüyükşehirleringecesiartıkbizibumetafizikendişeyegötürmüyor;bizonunkaranlıklauyuşturulmuşhayatınıyineetrafımızda,barındırdığıinsanfertlerinintalihiyleberaberkesifbirsessizlikiçindemumyalanmışolarak,âdetakendikendisiningölgesiolmuşgibigörüyoruz.Bugünküşehir,şeddadibünyesivekaderilekendibaşınaolarakmevcutolanbirmuayyeniyettir;vehertürlümetafiziğindışındakendinehasbirrüyanınsahibidir.

Mimarî eserleri, yerli hayat unsurları, unutulmuş an’aneler ve ölüler ona müstakil bir surettesahiptirler. Baudelaire, bir şiirinde, sevdiği kadının gecelerini benimsemek için kendi ölümünübeklediğini söyler. Bazı isimler ve beyitler de yaşamış oldukları şehrin gece saatlerine öylecehâkimdirler. Şahsa ait sokak ve semt isimlerinin muhayyelemizde hakikî hüviyetini alması için gecesaatlerinibeklemeklâzımdır.GündüzleyinbizimiçinsadeceVefaolansemt,geceleyinŞeyhVefaEfendiolur.Fakatbugünküşehringecesi,tepesineasılmışkeskinsokakfenerlerialtındaherhülyayıezdiğigibi,buhayaletleridesiliyordu.

Herfenerdireğinde,sabahakadar,içindedoğduğumşehrinhülyalarındanbirininasıldığını,ıslakbirbezgibirüzgârdasallandığınıvesarardığınıbukaranlıkgecelerdeöğrendim.Şimdionlarbuişkencedenmuvakkat olsa bile kurtuldular ve İstanbul içinde kendi varlıklarını teşkil eden rüyayı serbestçegezdiriyorlar.

Artık bütün İstanbul velilerine sokak başlarında, tenhameydanlarda rast gelmekmümkündür. Fakatkaranlıklaberabernelerdirilmedi?Bugecelerdenbirinde,simsiyahperdelerindentekbiraltınçizgininçoknazlıbirninni ileberabersızdığıbirpencereönünde,birdenbireeskikıyafetlibekçisiyle,ramazan

Page 76: AHMET HAMDİ TANPINAR - Turuz · 2018. 9. 12. · AHMET HAMDİ TANPINAR ... Reşid Paşa encümene o zamanlar arası açık olan Fethi Ahmed Paşayı almamıştı, bu hâdise aralarındaki

davuluyla,eskikülhanbeylerivegediklisarhoşlarıyla,ellerindecılızışıklımumfenerlerimanilerokuyansatıcılarıyla, yangın seslerinin ve acı vapur düdüklerinin eski İstanbul geceleri üstünde zaman zamanyaptığı hâileli mimariyle ve bilhassa hepsinin üstünde, hayvani insiyakın derinliğinden geldiği içinhepsinehâkimolanvebizdebelkihilkattenberigizliveencibillîbirmirasgibidevamedenoiptidaîveçokzenginkorkuyu,evin,hakikîvelisiolanölümkorkusunuuyandıranköpekulumalarıylaeskimahallehayatım,bintürlümânâsızvezavallışeyinbirbiriylebirleşerekyaptığıoşiirliterkibicanlanmışbuldum.

Bununlaberaber, yaşadığımızmüstesnageceler bizedahamucizeli bir hayreti saklıyor.Yakında ayışığının şehrinmanzarasına, tek başına, rakipsiz hâkim olduğunu göreceğiz. O zaman soğuk ve hülyalımehtabınaltında,semtsemt,âbideâbide,koykoybupeyzajın,imkânsızbirWagneroperasınınhareketvemûsikîsini bekleyen boş bir dekor gibi açıldığım ve bizzat bu hareket vemûsikînin yokluğu sayesindetesirlerinibirsonsuzluğadoğrugenişlettiğinigöreceğiz.Kısacasıeşhası,zamanileölçülübiraydınlığıncilvelerindenibaretolansırrîbiroyunuseyredeceğiz.

Kimbilirbelkide,ölümünsırrınasahipolduğusöylenensihirbazay,buyeraltıgüneşi,birmucizeilegeçmiş zamanın derinliğinden bir takım gölgeleri çekecek ve güneşle yontulmuş küçük mücevhermuayyeniyetlerindeidealbirtanburkâsesigibiaksisadanınuyukladığıBebek,Kanlıca,Büyükderekoylarıtekrarunutulmuşsazsesleriyledolacaktır.

Niçinolmasın?Mademkişâir:Velhasılorüyaduruyoryerliyerindediyor, biz de rüyalarımızın kaybolmadığına inanabiliriz. Her yalanda bir hakikat parçası vardır,

derler. Arkasında insan muhayyelesinin velûd mekanizması çalışan şiirin yalanı ise daima, hakikatinkendisiolmasabile,mutlakvebirebediyetiçinmahfuzçehresiolmuştur..

Yumuşakvemûnisgece,büyükveenginkaranlık, seninekadarmethetsemazdır.Sen tehlikeninvevehmin annesi olduğun kadar, tesellinin, hülyanın ve şiirin de cömert kaynağısın. Senin her şeyi silen,çizgileri ilga edenve şekilleri yumuşataneteklerinhayatımızayayılıncanemucizeler, nelerolmazki...Sen büyük ve mukadderata hâkim ellerinle aydınlığın meşalesini zamanın hudutlarına çarparaksöndürünce,herimkânsızrüyatahakkukeder,ölülerdirilir,eşyabirvahdetemalolurveinsanlarhakikîhüviyetlerinibularakkendikendileriolurlar.

Sen, önümüze açtığın hazinelerle hayatımızın nasipsizliklerini telâfi eder, hasretlerini dindirir,hınçlarınıalırveyumuşaksükûnunlayaralarımsararsın.«Sefil,debdebelisaraylarınıkurmakiçinlâzımolanaltımsendenödünçalır»,çıplak,seninmahremiyetininyıldızlıkumaşıylagiyinir,âşık,sevgilisininsade kollarını ve gerdanını süsleyecek emsalsizmücevherleri sende bulur, şâir, hülyalarının sultanına,kanının beyaz ve temiz çiçeğine senin tunç kapılı kanatlarından geçerek kavuşur, nasipsiz ömrününmahrumolduğusıcakmahremiyetiseninhaşhaşkokulu,mücellâabanozgöğsüneyaslanaraksayıklar.

Gece, gece hülyalarımızın büyük ve ebedî mimarı, sen ebediyetin sonsuz yüzü, ölümün mûniskardeşisin;onuniçindirkiruhunasahipherinsan,kendisiniancakseninlevesendetamamlanmışbulur.

Page 77: AHMET HAMDİ TANPINAR - Turuz · 2018. 9. 12. · AHMET HAMDİ TANPINAR ... Reşid Paşa encümene o zamanlar arası açık olan Fethi Ahmed Paşayı almamıştı, bu hâdise aralarındaki

Lodosa,SiseveLüfereDair(Cumhuriyet,27Aralık1958,nr.12365)Geçenhaftaİstanbuliklimininhazırladığıbirmasalıyaşadım.Şehirlihayatımokadargüçleştirensis,

lodosunbir aydanberi yaptığı işi büsbütünbaşkaplanlara taşıdı vebizenâdir rastladığımız akşamlar,sabahlar,ikindilerhediyeetti.Hattabirincigün,geceilegündüzdenbaşkazamanbölümütanımıyanyirmidörtsaatlergeçirdik.

Lodos İstanbul’un hem afeti, hem de lezzetidir. Her mevsimde, emsalsiz bir kuyumcu, yahut çokkıskanç veya belâlı bir âşık gibi ortaya çıkar. Bir aydır İstanbullunun hayatı, altını, gümüşü, her cinskıymetli taşı, firuze ve zümrüdü, mineyi hiç esirgemiyen, israf edercesine kullanan bu eski ustanınatölyesinde bir Hürrem Sultan’ınmücevherleri gibi dövülüyor ve işleniyor. Bu eski vemarifetli âşık,dahabirkaçhaftaevvelokadarhırpaladığı,yerdenyereçaldığı,âdetadörtbirtarafadağıttığısevgilisinidurmadansüslüyor,güzelleştiriyor. İstanbulbusevgininveokşamanınaltındamesut,hattabirazbaygın,gülüyor, geriniyor, bir kat daha güzelleşiyor, bazan silkinip mevsimlerin ve saatlerin raksını yapıyor,bazanda,geçenhaftaolduğugibi,ağırsüslerininvebakışlarınınparıltısınıbirçeşitcansıkıntısında,uykumahmurluğundakısıyorvekülleştiriyor.

Sisi daima çok sevdim.Bir başkayazımdada söylediğimgibi onu zihninbazı hallerineve sanatınkendisine benzetirim. Gerçeğin çemberinden, tabiatın kendi fantezisiyle bu kurtuluş, gördüğüm vebildiğimşeylerindörtbiryanımdaböyledeğişmesi,süzülmesi,ağırlıklarınakadarrenk,çizgi,herşeydenkurtulması ve kendi hayaletleri olmasımuhayyelemi daima gıcıklar, bana acaib ihtiraslar aşılar. Sankibaşkabirdünyadavebaşkanizamlar içindeyaşıyormuşumgibimegelir.Dahadoğrusu,yahutonunbazıhalve şartlardabenzeriolan rüyanınnizamınagirdiğimi sanırım.Ayrıcadasırfbenimolanbir romanıdolu dizgin yaşarım. Etrafımızı alan başkalık vehminin doğurduğu yalnızlık duygusu, artık kendikendisiningölgesiolanbiryığın şeyarasında,kendisini tekdüşünceolarakbulmanınverdiğiacaibbircoşkunluk,bizi,hiçfarkındaolmadantalihimiziaşmışızzannınagötürür.Ruhiçinokadarlüzumluolanodeğiştiricihülya,bizedışımızdandoğrugelirvedikkatimizintarzımveüslûbunudeğiştirir.

Galibasanatındaenindesonundayaptığışeybudur.İstanbulbazansanatılüzumsuzkılacakderecededeğişmesinibiliyor.Daimaiddiaetmişimdir:bizim,hiçolmazsaşimdilikasılbüyükmevsimmüzemiz,budurmadan değişen, ışığım kısıp açan İstanbul’dur. Bazı manzaralarında bu müze, bir çeşit Wagneroperasına,bazıfilmdâhilerinintasavvurettikleriofantastikbalelerekadargider.

BucumagünüsisyüzündenSüleymaniyecâmiininavlusunda,empresyonistresminbizebundanaltmış,yetmişseneevvelhazırladığılezzetlerindünyasındaidim.ŞimdiartıkSinan’laberaberYahyaKemal’idebize hatırlatan büyük cami —Yahya Kemal’in bütün zamanlarımız üstüne eğilmiş şefkati, bende,çocukluğumdabucâmiinmihrabındakiobüyükmumlarınkasnakveyatopâvizekandillerininyaptığıişiyapıyorveSüleymaniyebenimiçinbuışıklaaydınlanıyor—yüklüaydınlıktaerimişçizgileriilehayranıolduğumuz muayyenliği, mutlakını bulmuş, nisbetlerini kaybetmiş gibiydi. Onu sanki ilk tasavvurgünlerindeSinan’ınzihnindebirdenbirebelirenvebelkemiğindenaydınlığıbirsıtmaüşümesigibigeçen

Page 78: AHMET HAMDİ TANPINAR - Turuz · 2018. 9. 12. · AHMET HAMDİ TANPINAR ... Reşid Paşa encümene o zamanlar arası açık olan Fethi Ahmed Paşayı almamıştı, bu hâdise aralarındaki

ilkhayalinde,omaddesizterkibindeseyrediyordum.Semtinin dar, yokuşlu, inişli sokaklarında ve caddede insanlar birbirine çoktan unutulmuş hatıralar

gibi rastlıyorlardı. Sanki her şey çok derin bir uzaklıktan, hareketi güçleştiren birmaddeyi yararak vebiraz da ona gömülü geliyordu. Yıllar boyunca zaman albümlerinde sararmış fotoğraflar birdenbirecanlanmışlarvehafızamızıkendilerinebehemahalbiradvehayathikâyesibulmayazorluyorlargibibirşeydibu.

Buuzaklık,buzamaniçindenbizedoğrugelmefikri—hayatıbukadaryavaşlatanşey,ancakyığılmışzamanın kendisi olabilirdi— sizi ister istemez en kalabalık cadde*, de bile, hududunu lâyıkıyla tayinetmek güç olan bir ameliyenin tek işleyicisi yapıyordu. Topuklarımın tam ucunda, beni çiğnemedendurmaklûtfundabulunan,belkidebeşsenesonranınmodelioaerodinamikotomobildevebuotomobilinvolanındabeniçiğneyerekbaşınaişaçmaktankurtulmuşolmanınverdiğisaadetleşaşkınlığımagülengençvegüzelkadındabile,benim,oandauzaklığında,gömüldüğübilinmezdearayıpbulduğumbirşeyvardı.(Bumünasebetleerkekşoförlerinçiğnemedikleridalgınlara fenahaldekızdıklarınıvekadınlarınbu işidaharahataldıklarınıhatırlatmakisterim.)

Küçükbirmahalledükkânından,sapsanbir lâmbanınaltındasigaraalanbir ihtiyarı,birsisdalgasıyavaş yavaş, tabaka tabaka gözümün önünde sarıyordu. Preciosi’nin ve diğer son asır İstanbulressamlarının manzaralarına sindirdikleri debdebeye hak verdiren beşli ve zengin havada, bu bîçâreadamın böyle mumyalandığını görmek hakikaten üzücü bir şeydi. Biraz sonra caddeden geçen cankurtaran,eminimkibuihtiyarıgötürmüştü.

Küçükbirkızçocuğu,belkidesisinhemenonoktadabirazdahakoyulaşarakkendikendineyarattığıbirmahluk, süzgün bir hayalet, bir başka bakkal dükkânının kapısında, pirinç ve fasulyeleri Karun’unhazinesine ait şeyler yapan elektrik ışığının ve dışardan gelen sokak fenerinin çift hücumu arasındabirdenbire eriyiverdi. O kadar ki aramak beyhude idi. Olduğu yerde sadece büyük, hayretle açılmışgözlerikalmıştı.

Sistesadegörünenlerdeğil,seslenenlerbiledeğişir.Ogünbakırcılariçinde,herİstanbullununazçokalışıkolduğuçekiçseslerindebunubirdahadenedim,İncevekırmızıbakırlevhalarınıdövenbuişçiler,bana daima İstanbul akşamlarım ve sabahlarını gözümün önünde hazırlıyan mitolojik mahluklar gibigörünmüştür. Fakat bu sefer çalışmalarının ritmi değişmişti. Sanki çocukken gittiğim hamamlardamahsustan yere düşürdüğüm ve sonra buğulu havada ve boş kubbe altında uğultusuna bir sarnıç gibieğildiğimtaslarınaksinidinliyordum.

Acabaeskiyunanlılar,kendiahretlerini,orenksizvemahzungölgeleringeçmişgünlerinihatırlıyarakdolaştıklarıgüneşsizâlemiböylesisligünlerdemibuldular?Odyssee’deUlyssebuahreteinerveorada,eskimuharebearkadaşlarımgüneşehasretçekerbulur.SisteherkesbirparçaUlysse’ebenzer.

Ogeceikidebiruyanıpbaktığımpenceredesaat ikiyedoğruÜsküdartamamiylekaybolmuştu.Uykusersemliği içinde Üsküdar’dan mahrum bir İstanbul beni hayli üzdü. Bu aynada kendi hayalini, yoldagölgesini görmemek gibi bir şeydi.Daha bir gece evvel hafif rüzgâr altında binlerce ışıktan bana göz

Page 79: AHMET HAMDİ TANPINAR - Turuz · 2018. 9. 12. · AHMET HAMDİ TANPINAR ... Reşid Paşa encümene o zamanlar arası açık olan Fethi Ahmed Paşayı almamıştı, bu hâdise aralarındaki

kırpıyordu.Birazsonrauzaklaraatılmışbirdizi fener ışığındaonu tekrar,onuveyaçokuzakhatırasınıtekrarbuldum.Başkatürlübirkaranlığınortasında,tekbaşına,sankizamandenizindeyüzüyordu.Kıyıyave"caddeışıklarınaçokyakıngeçenbirtakabirazsonrabuzamandenizini,birlâhzaiçinolsabile,eskibildiğimizdenizyaptı.

Sabahbüsbütünbaşkaoldu,Güneş,Turner’insontablolarındaolduğugibidoğdu.Yanidoğmadı.Onunyerinekat kat perdelerimin arasındanbüyükvedonukbir sarılık, dumanlı boşluktahiç bir kenarsız veçizgisiz asıldı. Sanki yaratılışın ilk sabahlarından birini seyrediyordum. Belki de böyle yaratılan şeynizamsız boşlukta alev saçlarını toparlamağa çalışan güneşin kendisiydi. Yahut tam aksiydi. Güneşölmüştüve sis düdükleri onunölümüne ağlıyorlardı.Bereket versin ki bir taraftanküçükbir kırmızılıkkanadı.

Sisli havalarda vapur ve sis düdüklerinin seslerine dikkat ettiniz mi? Nasıl birbirlerini ararlar,birbirlerinesarılırlar.Benimiçinİstanbul’unenözseslerindenbiridebusisdüdükleridir.Vaktiyleonlarıdinlerken,hepAilenPoe’nunölümünsonsuzluğundabirbirleriniarayıpbulanvebulduktansonrabaşbaşageçmişhayatlarınaağlayanUnaileMonos’unuhatırlardım.DahasonrabuhayalinyeriniYahyaKemal’in,«SisteSöyleniş»ininogüzelarayışıaldı:

Kandilli,Göksu,Kanlıca,İstinyenerdeler?Bittabi büsbütündeğil.Amerikan şâirininmahzunvemetafizik hasretinden bende kalan şeylerle bu

mısraınçizdiğiİstanbulmanzarasıbirleştiler.Yaşanmışolandaimayaşanmıştır.Cumartesi günü, Boğaz pek sisli değildi. Anadoluhisarı’nda hafif bir pusun arasından her şey bir

Pastel süzgünlüğü ilegeliyordu.Dallarınyeşiline,evlerinkiremitlerinekadaraçıkmavi.Sonraher şeybirdenbire koyu lâcivert oldu. Evvelâ Setüstü’nde misafir olduğum dost evinin balkonunda, sonraiskeledebütünBoğaz,mücerredveustaçizgisindeçokbilinenşeyleri tekrarladığıhalde,bize,belkibutecrid yüzünden, belki de bu lâciverd lakenin üzerinde onları benek benek dağıttığı, her birini günlükşeylerin semasında ayrı yıldızlarmış gibi kendi yalnızlığından konuşturduğu için o kadar hayalî veharikuladegörüneno sedef işi Japonparavanalarına benziyordu.Burada sırtın üstünde tekbir penceresedefli bir yaprak gibi karanlığa düşüyor, beride deniz kenarında, bütün bir evin cephesi, beraberindetaşıdığımahremiyethavasıylasuda,ikisandalgölgesininarasındasessizçalkanıyordu.

Tekhareket karşı kıyıdaki otomobil farlarında idi.Onlarındenizedoğruher fırlayışındabütünkıyısankibizeçarpmakistiyormuşgibiüstümüzedoğrugeliyordu.

O zaman lâciverd lake Japon paravanası kendiliğinden yavaş yavaş bir yelpaze hayaline doğrudeğişiyordu.Vapurda ise, hakikaten,Boğaz açılıp kapanan bir ipek parçasının büyülü tesadüfleri oldu.İstanbulgecelerinin,Boğazgeceleriningüzelliği,suyunveışığınbütünbirşiir,metafizikolduğusonsuzvedeğişikmacera...İmkânsızbirMallarmeileEflatun’uneleleveripkurduklarıacaipveemsalsizdünya...

Bütünbunlarıyazarkeniçimdebirsesbanadurmadan«ışıkoyunları!»diyorveonunzamaniçindekiaksi«el’âb-inâriye»diyetekrarlıyor.Evetböyleolduk.Otuzsenedenberi,güzelekarşıgergedanderisinebenziyenbirzırhgeçirdik içimize.Modernedebiyat ışıkoyunlarım,muhayyeleninhergüzel teklifigibi

Page 80: AHMET HAMDİ TANPINAR - Turuz · 2018. 9. 12. · AHMET HAMDİ TANPINAR ... Reşid Paşa encümene o zamanlar arası açık olan Fethi Ahmed Paşayı almamıştı, bu hâdise aralarındaki

durmadan reddediyor.Bazılarımız,birazdaha insaflılarımız,ufak tefekkaçamaklarla,modernanlayışıngümrüğünden bir iki güzelliği şöyle bir kaçırıyorlar. Bir kısmı ise edebiyatlarına koymamak, masabaşındamutlaka inkâr etmeküzereondanmahremhayatlarında lezzet alıyorlar.Büyükbirkısmımızda,hakikaten modern Saint-Antoine’lar, İstanbul mevsimlerinin altın kıyısında kendilerine gelen şeylere,gerçek ten şeytanî bir iğva imiş gibi gözlerini kapıyorlar. İnsan ıztırabı varken, diyorlar ve hayata,güzelliğeküsmüşolmanınverdiğiasilbirtatmindesomurtuyorlar.Fotoğrafpozlarınınasaleti...

Fakat insan ıztırabını asıl tadanlar, tabiatın güzelliğine, Boğaz’ın ışık oyunlarına hiç gözleriniyummuyorlar.Buyaz,geçvakitbeniKabataş’açıkarankayıkçı,birsualimiyanlışanladığıiçinbeniâdetapayladı: «Beyim, bu güzellikte uyku düşünülür mü... Allah beni Boğaz’dan ayırmasın...» Ona, «Amaöksürüyorsun...» dedim. Hakikaten korkunç şekilde öksürüyordu, fakat sevgilisinden ayrılmağa razıdeğildi.

Belkidebirazeski adamım; İstanbul’ungüzelliklerinekendimidaima teslimettim.Nediye tabiatı,yaşadığım şehrin tabiatını inkâr edeyim? Niçin İstanbul gecelerinin bize hazırladığı güzelliklerireddedeyim?Boğaz gecelerinin sudaki oyunlarını başka nerede bulabilirim?Hangimûsiki, hangi sanateseri bana bunun eşini verebilir? Her silindir dönüşünde bir kere değişen, yepyeni bir terkip olarakkarşınızaçıkanbusedeften,siyahelmastandünya...Asrımızagelecekasırdakulakverenler,belkidetekbirçığlıkişiteceklerdir:«Güzelöldü.İyiniyetimizlegüzeliöldürdük,vahbize...Güzelleberaberinsanıöldürdük!»Moderntrajedininşimdibizeokadarçeşitligelenkorosunungelecekzamanlarakalacakasılferyadı,korkarım,buolacaktır.

Pazargünüşehirsisiçindeydi.Hayatımızdüdükseslerinegeçmiş,başüstümüzdedolaşıyordusanki.Artık ne kıyı, ne deniz vardı. Kadıköy’e geçmek için evde Paris’ten yeni dönen Bedrettin Tuncel’leortalığın biraz açılmasını bekliyorduk. Birdenbire denizin bulunduğu, bulunması lâzım gelen yerde birışıkkaynaşmasıoldu.Yüzlerce lâmbabirdendalgalarınhevesinegöre inip çıkıyor, âdetadinîbir raksyapıyordu.SankieskiÇırağaneğlencelerindenbirindeydikveyüzlercebeyazlâle, içindenaydınlanmış,önümüzdengeçiyordu.Lüferavı...BirhaftaevvelSarayburnuönündebirnebülözgibikarıncalanmasınıgördüğüm ve kendi kendime altın seline karışamadığım için üzüldüğüm lüfer avı... Biz arabavapurundayken Sarayburnu’na doğru giden kayıklar hakikaten sayılamıyacak kadar çoktu. Vapurunneresinden baksak onların bize doğru küme küme geldiklerini ve limana doğru uzaklaştıklarınıgörüyorduk. Deniz, biraz uzaklaştıkça sararan bu ışıkla eski şâirlerin anlattığı bahar çemenlerinedönmüştü. Havada balık ızgarasının kokusu, etrafımızda bizi selâmlayarak, bizimle aşağıdan yukarıyadoğrukadehkaldırarak,yahuthavanıngüzelliğindenbahsederekakıpgidendenizşehriİstanbul’unşâirleribalıkçılar ve balık amatörleri... Lüferin İstanbul için bütün bir mevsim olduğunu herkes gibi ben debilirdim. Huzur’da lüfer avından bahsetmiştim. Fakat bu kadar muhteşem, âdeta bayram şeklini hiçgörmemiştim.Bilgim,bulunduğumBoğazköylerinde,Kabataş’tagördüklerimdenibaretti.Şimdişuandaolduğugibi.Penceremdenbirkaçyüzmetreilerdeyirmiotuzkadarlüferkayığı,hafifpusunsararttığıvesuda aksini büyüttüğü ışıkları ile büyük yelkeni ile, kanatlarını yarı açmışmasal kuşları, büyükmasal

Page 81: AHMET HAMDİ TANPINAR - Turuz · 2018. 9. 12. · AHMET HAMDİ TANPINAR ... Reşid Paşa encümene o zamanlar arası açık olan Fethi Ahmed Paşayı almamıştı, bu hâdise aralarındaki

kelebeklerigibiarkalarındaÜsküdarışıkları—çokşükürÜsküdaryerinde—inipçıkıyorlar.Pazargünügördüğümşeybüsbütünbaşkaydı.Hakikatenbizİstanbul’uçokaztanıyoruz.Hemenhemen

edebiyatınıhiçyapmamışız.Meğer İstanbullunun takvimindebizimheryıl,haberimizolmayanbir lüferşehrâyini,lüferbayramıvarmış.TıpkıeskiVenedikdükalarınınbütünbirdebdebevesaltanatiçinde,heryıl,Adriyatik’leevlenmelerinebenzeyen,hemdesırasınagörehaftalarcasüren,sadecehalkımızınkendiiklimininemrineuyarakbulduğu,çolukçocukyaşadığıbirbayram!..

Gecesisbüsbütünarttı.OnbiredoğruindiğimKadıköyiskelesininbiradımilerisikaranlığınaşılmazbir duvarı olmuştu. Yalnız bir noktada, Haydarpaşa garının çok uzaklara atılmış ışıkları, sudakiakisleriyleberaber,buduvarınüzerindeuzak,çokhayalîvezenginbirbinbirgece,birŞehrâzâddekorunuaksettiriyordu. Manzara o kadar değişik idi ki, çoluk çocuk bütün bir iskele kalabalığı gecikmedenşikâyetiaklınabilegetirmedenbumasalıdoyadoyaseyretmeğeçalışıyordu.Biraraİstanbul’dankalkmışbir vapurun haberi geldi. Fakat ben geneÜsküdar’ımerak etmeğe başlamıştım. İçimde belki son lüferkayıklarının dönüşünügörürümümidi vardı.NitekimÜsküdar’dandöndüm.Arabavapuru, yalnız kendiışığınındüştüğüyerdesuyubuluyorveyolalıyordu.Makineninsesi,birazdapervaneninherdönüşündebir kaçı birden doğup parçalanan, köpükten ve elmastan kanları etrafa sıçrayan bu deniz kızlarınınferyadıydı. Fakat başınızı bu ışıkların düştüğü yerden biraz yukarıya kaldırınca boşluk, siyah ve katı,büyük bir yarasa kanadı gibi âdeta alnınızı kanatıyordu. Bir kaç lüfer kayığı bu boşluktan çok dolubakışlargibibizedoğrugeldilervearkamızdabıraktığımızkaranlıktasararıpkayboldular.

Vapurdançıkarkenşehirebaktım.İskeleninötesi,Kabataş,Cihangir,Ayazpaşa,tanıdığımyokuşlardanve setlerdengelen tek tük ışıklarıveonlarınarasındakibüyükkaranlıkkütleleri ilehakikatenbir semaharitasıolmuştu.

Bu son hayalle yatağıma girdim. Büyük ve muhteşem bir sanat eserini henüz bitirmiş gibiydim.İstanbul’unoperasınıyaşadığımıbiliyordum.Belkide,rüyamda,kahramanlarıokadartanıdığımızbütünhalkımız,mûsikisihatıralarımızolanbugüzelromanvemûsikicümbüşündentekrarbirşeylererastlarımümidiylekendimisisdüdüklerininacıvedaimadâüssılalı,daimaiçimizdenbirşeylerçağırançığlıklarınabıraktım.

Page 82: AHMET HAMDİ TANPINAR - Turuz · 2018. 9. 12. · AHMET HAMDİ TANPINAR ... Reşid Paşa encümene o zamanlar arası açık olan Fethi Ahmed Paşayı almamıştı, bu hâdise aralarındaki

YaklaşanBüyükYıldönümüI(Cumhuriyet,20Ağustos1946,nr.7907)İstanbul fethinin beşyüzüncü yıldönümüne yedi sene kaldı. İnsan ömrü için dahi düşünülse, kısa bir

zaman. O kadar yakın ki yarın gelecek ve bizi hiç bir şey yapmadan, gaflet içinde avlayacak diyekorkmamakimkânsız.

Çünkü İstanbul fethinin beşyüzüncü yıldönümü sadece tarihte olmuş bir işi kutlamak değildir.O iş,beşyüzyılönceolupbitti,dünyanınozamankişartlarıiçinegirdi;hattâenufakneticeleribiletariholdu;yani bugünün şartlarını hazırladı. Zaten İstanbul’da yaşamak, İstanbul’u bizim bilmek, bu fetih gününükutlamaktır.DünakşambenimyaptığımgibibirBoğazköyündenSüleymaniye’nin,Fatih’inminarelerinipırılpırılyanargörenvebugüzelliğinbeşyüzsenedenberibizimolduğunudüşünenherİstanbullu,fethikendisiiçinbirkeredahakutlamışdeğilmidir?Bunuhergünveherzaman,hepimizyaşıyoruz.Bulgurluköyünden veyaLibade’den yokuş yukarı bir sabah vakti çıkan yolcu, dinlediği bülbül sesinde İstanbulfethinikutlamazdaneyapar?Yaşamak,etrafımızdakişeylerinşuurunaerdikçebirduaolur. İstanbul’dayaşıyan herkes, az çok bir güzellik içinde yaşadığını ve bu güzelliğin bu toprakta ve bizim elimizleaçıldığını,bizimruhbahçemizolduğunubilir.

Biz İstanbul’u, başka vârisleri de bulunduğu iddia edilen bir medeniyetten aldık ve orada, butopraklariçin,hattâdünyaiçinyeniolanbirzevkvekültürterkibiyaptık.

Şimdibir taraftanbizdeneskisineolansaygımızı,diğer taraftandabukültürvezevkinbütünlüğünü,üstünlüğünüdünyakarşısındagöstermemizlâzımdır.

Bizans,yaşadığıdevirlerdebüyüktü;Roma’nınasılvârisidiyegeçiniyordu.İmparatorlukTürkiyesideonun kadar büyük oldu. Dünya muvazenesinin bir yığın yeni kazançlarla bozulduğu devirde bu kıtaimparatorluğuahlâkîtemellerinsağlamlığıylagerçektenşaşırtıcıdır.

Nebenlikdâvaları,nekafavekaynakayrılıkları,buahlâkınalevindeerimedi.Fethedilmişbirtoprağıasırlarca, o kadar. karışık unsuramüşterek vatan yapan bu ahlâkî temeli olduğu gibi gösterebilmek enbüyükkazançlarımızdanbiriolacaktır.Çünküozamansadecefütuhatçıbirmilletolmadığımızı,birkültürvemedeniyetyarattığımızıengenişmânâdagöstermişolacağız.

DoğrusuistenirseMüslümanŞark,hiçbirzaman,hiçbiryerdebizdeolduğukadar,güzel,zevkliveölçülüolmadı.YunannisbetiyleRomaazametveşevketiniâdetapürrönesansbirzarafetlehiçbirmimarîbizimkikadardoyurmadı.Mistikfelsefevedinpekazyerde,hayatıçürütmedenonunlabukadaryakındanbirleşmiştir.Mûsikîmizinruhcünbüşü,eskilerintâbiriyleşevkideaynışeydir.Taş,duvar,yaldızlıyazı,nağmeveşiirinbütünhayatınmalıolduğuçoknâdirveözlümedeniyetlerdenbirininsahibiyiz.

İşteİstanbul’unbeşyüzüncüyıldönümünükutlamakiçinhazırlanırkenbuikitemeldüşünceyidaimagözönündebulundurmaklâzımdır.

Üçüncü bir nokta da İstanbul fethininMalazgird’den başlayan bir hamleyi tamamladığı hakikatidir.Çünkü vatan, İstanbul’u fetihle bütünlüğünü kazanır. Tıpkı milletimizin tarihî mukadder vazifesine onufetihlekavuştuğugibi.

Page 83: AHMET HAMDİ TANPINAR - Turuz · 2018. 9. 12. · AHMET HAMDİ TANPINAR ... Reşid Paşa encümene o zamanlar arası açık olan Fethi Ahmed Paşayı almamıştı, bu hâdise aralarındaki

İstanbul’dageçenhersaat,SabahaddinEyüboğlu’ndandinlediğimeskiilâhiningüftesinebenzer:GüldenkurulmuşbirpazarGülalırlar,gülsatarlar...güldürgül.Çünküİstanbul’dahersaatbirsanateserigibigüzeldir.Hayır,buyıldönümününmânâsıdahabaşka

türlüdür.Osemboliktir.Bizdenziyadedışarıyahitabedeceğiz.Vâkıaonulâyıkiletes’idettiğimizzamanbiz de hayata karşı kendimizi daha kuvvetli bulacağız, çünkü kendimizi daha yakından, daha iyitanıyacağız.Fakatbunudünyayakendimizigösterirkenyapmışolacağız.

İstanbul gibi tılsımlı bir aynada ve bu kadar hazır ve sanatkâr bir fon üzerinde bu beşyüz yılıaksettirebilirseknemutlubize!,.

Evet,İstanbulfethininbubeşyüzüncüyıldönümünesadece,birzaferin,birhücumsaatinintes’idigibibakarsakhataederiz.

Hiçbiryerdenvatanınkuruluşudediğimizşey,İstanbultepelerindenolduğukadaraçıklıklagörülmez.AncakSüleymaniye’ninavlusundanbakıldığızaman,vatanorkestrasınıteşkiledensazların,tıpkıtersinebir Haydn senfonisi gibi teker teker canlandığı görülebilir. İlk önce Erzurum, Bingöl dağlarınınyıldızlarınınışığındanrahlesiniyakar.SonraKayseri,sırtındanSezarmantosunuatarak,Erciyeş’inyeşileteklerindentoplanmışbirnağmeileonakatılır.SonraKonyaveAnkara,kendibozkırlarınınortasındanbirçobanateşigibihasretledolugelirler.Sonragittikçeartanbunağmedalgası,Egeşehirlerininsarışınuğultularıylazenginleşir.NihayetBursa,rahmanineyiniüfler,arkasındanEdirne’ninbeşasırçınlayacakzaferborusuöter;ÜskübveManastır’ın,Rumelişehirlerininbüyükveheybetlikösleridöğülmeğebaşlar.Tunç ve demirden, en sonunda İstanbul bir birinci keman gibi gelir ve yerine oturduğu zaman vatanorkestrası, tarihlerdegördüğümüzvekanımızda tanıdığımızgibikurulmuştur.Artıkbütünnağmeleronunsihirli işareti altında toplanacaktır, ona yoldaşlık edecektir; herşey en güzel ve taze tarafıyla onagidecektir.

İşteİstanbul’unbeşinciyüzyılınıkutlamağahazırlananlarınüzerindeduracaklarışeylerbunlardır.Buüçşeyibirdengösterebilirsek,bubeşyüzyılıninsanlıkkarşısındaşereflibirhesabınıvermişolur,

tarihe ve hakikate aynı derecede ihanet olan iftiraların üstüne çıkarız. Bence bu neticeye varmak içinhazırlayabileceğimiz en güzel âbide, İstanbul’un kendisi olmalıdır. Büyük imar hareketlerindenbahsetmiyorum.Birşehirkendiİktisadîkudretikadarmâmurolur.İstanbulgeliştikçegüzelleşecektir.Eldeolanıgerektiğigibivermekşimdilikyetişir.

Bizden evvelki devirden ve bizim olan her şey, bütün âbideler, mazi eserleri, büyük âbidelerdenbaşlayarak,çeşme,imaret,medrese,mezarlık,hepsi,herşeydüzeltilmeli,uzaktangörülenlerengözalıcışekillerini almalı, ancak yakından tadılabilecek olanlar meydana çıkarılmalı, etrafları temizlenmeli,sürprizlerinin tam olmaları için lâzım gelen şeyler tamamlanmalı, tamir ve restorasyon, hepsiyapılmalıdır.

Ogünbütünçeşmelerakmalı,bütünbetonkubbeler,kurşunkaftanlarınıgiyinmiş,güneşegülmeli,hereserilkyapıldığıveyasondefatamiredildiğiçehresiylegörünmelidir.

Page 84: AHMET HAMDİ TANPINAR - Turuz · 2018. 9. 12. · AHMET HAMDİ TANPINAR ... Reşid Paşa encümene o zamanlar arası açık olan Fethi Ahmed Paşayı almamıştı, bu hâdise aralarındaki

Bizans suru,Roma veyaOsmanlı kemeri, vezir veya odalık hayatı hepsi tertemiz gülmeli ve bütünyollaronlaradoğrugitmelidir.

Bu binaların ufkunu kapayan ve zevkimize uymayan, şehrin manzarasını zedeleyen yapılar ortadankaldırılmalıdır.İstanbul,Üsküdar,Boğaz,kendihususiyetlerinegöretanzimedilmelidir.

Birbaşkamakalemde,yıkılmasıİstanbul’ungüzelliğiiçinlâzımolanbinalarıtekertekersayacağım.FakatşimdidensöyliyeyimkiBoğaziçi’nizevkimiznamınabizekaybettirentütünveTekeldepoları,küçükinşaatatölyeleri,okömürdepoları,cemiyetinbünyesidüşünülürse,hiçbirsuretlehaketmediğimizbirzevkiflâsınıneserleridir.NeBoğazveneHaliç,butarzdaticaretvesanayikolaylığıiçinfedaedilecekyerlerdeğildir.Helemezbaha,Haliçgibikapalıyerdehiçbirsuretlekalamaz.

İkinciMahmud’un,devletinselâmetiiçinkızkardeşlerininyalılarımFeshanefabrikalarıyapmaklaiyiniyetlerini göstermek istemesiyle başlayan bu bid’ati ortadan kaldırmalıyız. Yarının barış dünyasındaİstanbul’u bir zevk cenneti yapmak istiyorsak ilk adımbudur.Heyhat, bu seneBeylerbeyi’nin en güzelyerindeyenibirküçük inşaatatölyesikurulduğunugördüm.Üsküdar’ıngözeençarpankıyısındamavnayapanbirmüzeçalışması,bütüngünvapurlageçenleringözüönündedevamediyor.

Tütündeposuyapılmak içinHüseyinAvniPaşayalısı, kimseye sorulmadanonbeşgündeyıkılıyor.Paranınhayatatasarrufuvardır.Fakatşehreancakdevletvebelediye,odaçokuyanıkveşuurlu,zevkliolmak şartıyla tasarruf edebilir. Hüseyin Avni Paşa yalısını bir daha yapmak imkânsızdır; fakat tütündeposuheryerdevehergünyapılabilir.Bizimvazifemizyıkmakdeğil,onarmakolmalıdır.

Şehir meselesinden sonra fikir ve kültür sahalarındaki mesai gelir. Fakat bu ikinci bir yazınınkonusudur.

Page 85: AHMET HAMDİ TANPINAR - Turuz · 2018. 9. 12. · AHMET HAMDİ TANPINAR ... Reşid Paşa encümene o zamanlar arası açık olan Fethi Ahmed Paşayı almamıştı, bu hâdise aralarındaki

YaklaşanBüyükYıldönümüII(Cumhuriyet,28Ağustos1946,nr.7915)İstanbul’unbeşyüzüncüyıldönümünühakkıylakutlayabilmekiçinbütünbirfikirvesanatçalışmasına

ihtiyacımız vardır. Geçen makalemde de söylediğim gibi, bu yıldönümünü sadece fetih asrı içindegörmemelidir.Öyleyaparsakhâdiseyiküçültür,birikiâbideilebeşonkitapvebirkaçyarıresmînutuktakalırız.O yazımda da söylediğim gibi bu beşyüzüncü yıldönümü, Türk İstanbul’unmuhtelif çehrelerinivermeli ve bu suretle yarattığımız medeniyetin en güzel, en sağlam taraflarıyla bizi dünyaya bir dahatanıtmalıdır.Böylebirteşebbüsteheralandakitarihîçalışmalarınbüyükhissesiolacaktır.

Şüphesizbuçalışmalarınenbüyükkısmı,fetihtarihiveFatihdevriüzerindeolacaktır.Büyükordununİstanbul’umuhasarası, fetihgünlerininhâdiseleri,sonhücum,Akşemseddin’induasıelbettekibütünbirdestandır ve teganni edilmelidir. Bunun yanıbaşında Fatih’in hüviyetini meydana çıkaracak etüdleryapılmalı, İstanbul’u iskâna sarfedilen gayretler ilk tesis edilen mahalleler, çoğunu semt ve mahalleadlarıyla tanıdığımızTürk İstanbul’un ilkbüyükhemşehrilerininhayatveeserleri, hayratvekülliyelerilâyıkıylatanıtılmalıdır.Fatih’tenAhmetPaşa’ya,MercimekAhmed’denSinanPaşa’yakadarbütünşâirlervenâsirleryenibaştantab’edilmelidir.NitekimFatihDivanı,EdebiyatFakültesinceveTarihKurumuncahazırlanmaktadır. Bunlar gibi Yavuz Sultan’dan başlayarak bütün fetih ordusu etrafındaki menkıbelertoplanmalı, halk itikadına geçmiş gelenekler tesbit edilmeli, nihayet fetih ordusu şehitlerinin şuradaki,buradakimezarları, bir dahaherhangibir imar fikrine feda edilmeyecek şekildevemilletimizekanlarıpahasınayaptıklarıhizmetelâyıkbirsurettetamiredilmeli,hülâsabuotuzsene,ilkbakıştagözeçarpacakgibimeydanaçıkarılmalıdır.Buçalışmanınmühimbirkısmıdaşehrinkendisineaitolmalıdır.

Fatih,İstanbul’ualdığızaman,İstanbul,muhteşemmâzilisurlarınınçevrelediğivehenüzayaktaduranâbidelerininşuradaburadaâdetabirnirengitaşıgibiyükseldiğigenişvenüfusçafakirbirharabeidi.

Bizans,1204’tekiLatinistilâsıveyağmasındansonrabirtürlüayağakalkamamış,kemiricibirnebatgibihertarafınasarılanvebütünusaresiniemenLatinistismarı,Balkanlar’dakikavmîhareketler,onlarıkarşılamakiçintedbiralırkenAdalarDenizi’nde,şimdikiYunanistanhavalisindeyeryerverdiğitâvizat,onu küçülttükçe küçültmüş, nihayet donanmasını Haliç’te bile tutmak hakkından mahrum, surlarınındışındakihâkimiyet iddiasısadecesözdenibaret,küçükbağcılığavemâzimirasıbir ikisanatlageçinirmahallî bir teşekkül haline gelmişti. Şark’tan bir yangın kıvılcımı gibi Rumeli’ye atılan Türk fütuhatı,hakikattebuİktisadîistilâyavekavimleranarşisinekarşıbutopraklarınkurtuluşunugetirenbirhareketti.Şarkî Roma İmparatorlarının tacını ve Şark Kilisesi’nin gurur ve ihtişamını gittikçe ağır bir yük gibitaşıyanşehiriçinisesonunadoğrutekümidçaresiolmuştu.

Türkzaferiylekadimşehirbirdenbirebelinidoğrultur.Genişhinterlandınakapılarınıaçar.Muazzambirİmparatorluğunİktisadîhareketi,bütünkaravedenizyollarındanbiraltınkasırgasıgibionaakmağabaşlar.Birdenbire herşey değişir. Eski ağaç yeşerir; asırlık surların içinde yeni bir hayat fışkırır. Sonustalarını,songramercilerivebelâgatcileriyleberaberVenedik’eveİtalyanşehirlerinefetihtençokevvelkaçırmış olan şehir, birdenbire yeni bir teolojinin, yeni birmistiğin, yeni bir estetiğin doğuşunugörür.

Page 86: AHMET HAMDİ TANPINAR - Turuz · 2018. 9. 12. · AHMET HAMDİ TANPINAR ... Reşid Paşa encümene o zamanlar arası açık olan Fethi Ahmed Paşayı almamıştı, bu hâdise aralarındaki

Yeni yapılmışmedreselerde başkameselelermünakaşa edilir, surların üstünde başka şarkılar çağrılır.Fetih ordusunun ganimet beşiklerinde, zafer çelengi annelerden doğan çocukları, büyüdükleri zamanmedreselerde okurlar, bu şarkıları öğrenirler, küçük tekkelerde kervan ayağıylaAnadolu’dan, o zamanİstanbul’a nazaran çok Türk olan Rumeli şehirlerinden, Dağıstan’dan, Horasan’dan gelmişMevlevîlerden, feragatin, teslimiyetin, imanın büyük tecrübesini Öğrenirler. Suyu çekilmiş değirmenebenzeyenpazarlardabütünAsya,enrenkli,engözalıcı,zarifveahenklimallarınısatmağabaşlar.

Fatih öldüğü zaman, İstanbul her akşam, başında kandil yanan şehid türbeleriyle, evliyalarıyla,tekkeleriyle, medreseleriyle, camileriyle, küçük ve tahta mescidlerinin minarelerinden bugünün beşvaktindeyükselenezanseslerininetrafındatoplanmışmahalleleriyletambirTürkşehriydi.

Sonra Bayezid devri ve Hayreddin gelir. Bize mahsus olan bu hayatın alınlığını yapar. Alınlık,mâbedin kendi değildir. Fakat ondan ilk görünen şeydir.Ye hususiylemimarîyi idare eder. İstanbul’daİkinci Bayezid devrinde çok kesif, Buhara, Taşkent, Tebriz kadar bizim, millî bir hayat vardı.Hayreddin’lebaşlayanmimarîbuhayatıngüzellikleilkbüyüktebcilioldu.İstanbulbirdenbirebumimarîsayesindeYakın-Şark’ınEdirne,Bursagibişehirleriarasınagirdi.

Fâtih devri, tâbir caizse, İstanbul’a taşınma ve yerleş me devrimizdir. İkinci Bayezid devri Türkmimarîsininveşehirciliğinin,dinive tasavvufîhareketlerinbuyerleşmeyi tamamladığızamandır.Onuniçinbudevrindeayrıcatetkikilâzımdır.

ÜçüncüetüdmerhalesiolarakSinan’labaşlayandevirgelir.Kanunîvehaleflerizamanındakiİstanbulve Boğaziçi, bütün tesisleri ve âbideleriyle ortaya konmalıdır. Sinan’ı tanımak, yaratıcı devrindeİmparatorluğu bilmektir. Kanunî devrindeki İstanbul onaltıncı asır Avrupa’sının en nizamlı, toplulukhayatınınşartlarınaenuygunşehridir.Bunumeydanaçıkarmamızlâzımdır.

Nihayet İstanbul’daki Türk medeniyetinin asıl kıvamını bulduğu asra, mimarlıkta Birinci AhmedcâmiiylebaşlayanveÜsküdar’dakiVâlide-iCedidcâmiininmuhteşemakşamnağmesiylekapananosadeüslûp, zevk ve duygu, onyedinci asra, bize şiirde Nefî’den sonra Neşatî ve Nailî’yi veren, mûsikîdeItrî’nineserinihediyeedenbüyükveverimliasrageliriz.

Boğaziçibudevirdebiryaşamaüslûbuolmayabaşlamıştır.BütünonyedinciasırboyuncaTürkzevkiolgunlukçağımyaşar.Fakatbilhassasonunadoğruİstanbulbuzevkintamkıvamınıbulur.

Bu asrın İstanbul’unu da muhtelif sanatlar tarihinin, monografilerin meydana çıkarması lâzımdır.BöyleceFatih,Bayeziddevirleri,Sinanzamanı,onyedinciasır,onsekizinciasır,ÜçüncüSelimzamanınınkısarönesansıveonunkanlıbirzeyliolanİkinciMahmudzamanı,Tanzimat’ınmodalarıtetkikedilmeli,İstanbul’unbubeşasıriçindekitürlüçehrelerimeydanaçıkmalıdır.

Ayrıca vakfiyeler neşredilmeli, üzerinde terkibi araştırmalar yapılmalı, âhiret endişesiyle dünyanındedelerimizinruhundanasılbirleştiğigösterilmelidir.

Herşehrehüviyetinikatanbüyükşehirlilervardır.İstanbul’unbüyükhemşehrileridetesbitedilmeli,hayatları,eserleriaraştırılmalı,SelimAğakütüphanesi,ŞemsiPaşakülliyesigibibüyükmimarîeserleriiçinmonografilerhazırlamalıdır.

Page 87: AHMET HAMDİ TANPINAR - Turuz · 2018. 9. 12. · AHMET HAMDİ TANPINAR ... Reşid Paşa encümene o zamanlar arası açık olan Fethi Ahmed Paşayı almamıştı, bu hâdise aralarındaki

Bizimbirşeyesaplanmakgibifenabirhuyumuzvardır.Eskidendünyafâni,âhiretbâkiderdik.Şimdibaşkaşeyleröğrendik;Dünyayuvarlaktır,Sinanbüyükmimardır,Barbarosdenizcidir.İyiammadörtyüzsene deniz muharebesi yaparız, en aşağı yüz büyük mimarımız vardır; onlar? İstanbul’un beşyüzüncüyıldönümünükutlarkenbusaplanışlaranihayetvermeli,tarihimizibirbütünolarakalmayıöğrenmelidir.

Şehrin büyük hemşehrilerinden bahsettim. Sırası gelmişken son zamanda moda olan acayip birfetişizmdendebahsedeyim.Şimdi,elimizegeçenmezartaşlarınımüzeleretaşıyor,mezarıyayolyapıyor,yahut izsiz bırakıyoruz. Yoksa eski Mısırlılar gibi ruhun, adla beraber mezar taşında yaşadığına mıinanıyoruz? Bu mezar meselesi de ayrıca halledilmeli, cedlerin taşları kendi kemikleri üzerinde vekemikleridegömüldükleriyerderahatçakalabilmesiiçinneyapılmaklâzımsayapılmalı.

Fakat bununla da kalamayız. Topkapı sarayında veya başka bir yerde tam bir yazı kolleksiyonubehemehal açılmalıdır. Ve ayrıca bir yazı, tezhib, cildçilik, minyatürcülük tarihimiz hazırlanmalıdır.Nihayetenmühimmine,enbüyüğünegeliyorum.Bizdebelkidemimarîkadarehemmiyetlibirsanatolanvemillî dehayı zannettiğimizden çok fazla aksettiren alaturkamûsikînin tam bir diskotekini yapmamızlâzımdır.Türkİstanbul’unbeşyüzüncüyıldönümünde,dünya,beşasırBoğazsularınaaksedenbumûsikîyibütüneb’advekudretiyletanımakfırsatınıveimkânınıbulmalıdır.

Page 88: AHMET HAMDİ TANPINAR - Turuz · 2018. 9. 12. · AHMET HAMDİ TANPINAR ... Reşid Paşa encümene o zamanlar arası açık olan Fethi Ahmed Paşayı almamıştı, bu hâdise aralarındaki

İstanbul’unFethiveMütarekeGençleri(Cumhuriyet,28Temmuz1942,nr.6447)SonsavletinlevurkiaçılsınbusûrlarFecr-îhücûmiçindekiTekbîraşkınaYahyaKemalMillîmücadelenin,anavatandanayrıdüşmüşİstanbuliçinçokacıgeçenseneleriydi.Dârülfünun’da

edebiyat tahsil ediyordum. Yahya Kemal Garb edebiyatı tarihi dersini veriyordu. Daha ilk anlardanitibaren bu dersin, öteki derslerimize benzemediğini görmüştük. Fransız edebiyatının vâkıaları vemeseleleri bu derslerde mücerred bir bilgi gibi öğretilmiyordu; hocamız bize onları, âdeta millî vegündelik hâdiselerin arasından tanıtıyordu. Böylece Alfred de Vigny’nin stoizmi, Hugo’nun muhteşemzamanvizionubizim için,kitablardanöğrenilmesidaimamümkünolanbiryığınbilgiolmaktançıkıyor,içinde kendimizi ve dünyamızı bulduğumuz, günün sorgularına cevap verdiğimiz bir nevi hadsî keşifhaline giriyordu. Anadolu’daki mücadele bu derslerin toplantı noktasıydı. Bütün Türk tarihi ve Türkcemiyeti çetin muammalarıyla burada birleşiyordu. Bu suretle, Garb sanat ve fikir âlemininkahramanlarını,İzmirkıyılarındanbaşlayarakortaAnadolusınırlarınakadaruzanankorkunçvemübarekyangınınalevleriyle'aydınlanmış,âdetatakdisedilmişgörüyorduk.Hülâsa,güzelileiyi,imanlazevkgençkafalarımızdayanyanayürüyorlardı.

Bilmem çok çalışkan veya anlayışlı mıydık? Her halde şiiri ve edebiyatı çok seviyorduk. Güzel,büyük şeylere hayrandık. Üstelik tabiî zamanlarda en geç öğrenilen şeyi, hâdiseler bize çok erkenöğretmişti;dahaoyaşlarda fikrinaşkgibi ihtiraslayaşanmasıgerektiğine inanıyorduk.Bütünmemleketgibi ümitle ıztırabın beraberce hüküm sürdükleri dolgun, yaşadığımız anın tecrübesiyle zengin birhayatımızvardı.

Yahya Kemal’in dersleri bizim için millî inancın cömert bir kaynağıydı. Bu derslerin havasındaAnadolu dağlarına yaslanmış dövüşen vatan müdafîleri, ilk fetihlerin kahramanlarıyla beraberyürüyorlardı.Hervesile ileMustafaKemalveİsmetadlarıufkumuzdanefsanevîparıltılarla,müstakbelinkişaflarınbüyükfecirlerigibigeçiyorlardı.Ozamaniçimizeerimişaltınrengindebirşeykülçeleniyor,yangınıgözümüzdetütenvatanlakendimizibirbütünhalindegörüyorduk.

Birmüddetsonrahocamızladostolduk.Heryerdeveherzamandamalûmolankadrosuylasınıfyavaşyavaşkaybolmağabaşladıveyerini,onuncâzibesinitatmışherşubedenbirgençlikaldı.NurullahAtaç,RıfkıMelûl,AliMümtaz,YunusKâzım.,NecmeddinHalil,MustafaNihad,HüseyinAvni,OsmanZekâî,HalilVedad,HaşanRasim,AhmetMuhtar,SamivenihayetdahaozamanlarbilearkadaşlarınıtetebbuunavehafızasınahayranedenMükriminHalil,velhasılbugün isimveyaeserleri fikirve sanathayatımızınhakikî ufkunu teşkil edenlerin çoğu, hayatlarının şekil ve imkânları müsaade ettikçe onun etrafındabulunmaktanlezzetduyarlardı.

Derslerdahaziyadebukalabalığınbirleşmesaatleriolurdu.Zilçalarçalmazhocamızlaberaberboşodalardan birine çekilirdik, bazan da İstanbul içinde, onunla yapıldığı zamanlar sürprizleriyle âdeta

Page 89: AHMET HAMDİ TANPINAR - Turuz · 2018. 9. 12. · AHMET HAMDİ TANPINAR ... Reşid Paşa encümene o zamanlar arası açık olan Fethi Ahmed Paşayı almamıştı, bu hâdise aralarındaki

hakikîbirkeşifolangezintilereçıkardık.Ruhunun ateşiyle bizim genç varlıklarımızı yoğurmağa çalışan bu inanmış adamı sevmemek kabil

değildi. Onu ilk önce sadece güzel birşey tadar gibi dinledik. Sonra, irticalî ve yüksek bir maharet,kendini tüketmektenhoşlananbirheyecansandığımızşeyinaltındagizlenenanafikrifarkettik.FilhakikaYahyaKemal,bizebusohbetlerdevederslerde,uzuntefekkürününmeyvasıolançokdinamikrealiteile,gerek aktüel, gerek tarihî manalarında temas halinde bulunan bir milliyet anlayışını getiriyordu. Bumilliyetçilik,hızınıtarihtenalıyordu.Fakatbu,kitaplardaolduğugibisatırvekelimehalindekalmışbirbilgişeklindebirtarihdeğildi.Belkitoprağabağlı,onunlaberaberyoğrulanveinkişafınıyapanveböyleolduğuiçininsanıhakikîbuudlarıvekıymetleriileyakalamağamuvaffakolanbirtarihti.

Butarihanlayışıbütünbirsanatveedebiyatprogramıydıvemilliyetmefhumununmucizesiveyapıcısırrıolandevamfikrinikendiliğindenihtivaediyordu.OnudinlerkenbütünTürktarihi,kendimizianlamakiçin sırrını sorup öğrenmeğe mecbur olduğumuz bir âlem gibi önümüzde canlanıyordu. Bizden evvelgelmiş, ömürlerinin macerasıyla, iman ve aşklarıyla bize bugünkü benliğimizi, bir ağacın meyvasınıhazırlargibihazırlamışolaninsanlarıanlamakiçinneyapmıştık?Etrafımızdakiâbidelere,bugüzelşehre,Boğaziçi köylerine ve İstanbul’un ücra semtlerine, onlara dair soracağımız ne kadar çok şey vardı; vebütünvatanböyledeğilmiydi?

İşte bundan yirmi sene evvelin gençleri, etrafına toplandıkları, ancak on, onbeş yaş kendilerindenilerdeustalarını,yumuşakbakışlıvesabırlıişçiellifikiratletinidinlerkenböyledüşünüyorlardı.

YahyaKemal,kendisidesohbetlerindeolduğugibişiirlerindede,veozamanDergâhmecmuasında,İleri’de,Tasvîr’de sık sık çıkanmakalelerindehepbunuyapıyordu.Mâzi hatıralarının, taşın, toprağın,nesillerin hülyalarına şahid olmuş ihtiyar ağaçların, izbe semtlerde unutulmuş şehid mezarlarınınkendisiylevekendiiçindekonuşmasınısabırlabekliyorvekendisinionlarınsesiyledolubulduğuzaman,bu zaferle mesud ve zengin, kucağını dolduran ganimetleri hergün talebesine ve yazmakta olduğugazetelerin okuyucularına uzatıyordu. Itrî için söylediğimısralarda her şeyden evvel, kendisini, ve—niçintereddüdedelim?—usulünübuluruz:«Odehâöyletoplamışkibizi—Yediyüzyılsürenhikâyemizi—dinlemişihtiyarçınarlardan...»

Belki de geçirmekte olduğumuz halecanlı anların tesiriyle âdeta tarihî bir çağda yaşıyordu. Türktarihinin bilhassa iki büyük hâdisesi onu meşgul ediyordu: Malazgird’le başlayan Selçukîler’inAnadolu’yuzaptı,İstanbul’unfethi.Çoksevdiğivegüzelliğinizevkmerhaleleriyleberaberteganniettiğişehri,YahyaKemal,âdetahersabahyenibaştanfethediyordu.Hiçyorulmadansemtsemtİstanbul’undörtbir tarafınıdolaşıyor,bufethinhatıralarını,köşedebucaktaoanlarıkendisineverecekhavayıarıyordu.Çokdefabugezintilerebiziberabergötürürdü.Surlarınönünde,kemerlerindehâlâoilkgiriştenbirakissaklayankapılarabakarak,Türktarihininengüzelveenbüyükiklimlerindenbiriolano«Mayısgünü»nü,bizebuşehriveonunemsalsizgüzelliklerinihediyeedengünüberaberceyaşardık.Hakikatteİstanbul’unfethionun içinbir sembololmuştu.Bütünomakalelerle,derslerlevesohbetleriyle,YahyaKemal,bizeİstanbul’uilkdefahediyeedencedlerordusundabüyükkurtuluşunmüstakbelgaliplerini,Dumlupınar’ın,

Page 90: AHMET HAMDİ TANPINAR - Turuz · 2018. 9. 12. · AHMET HAMDİ TANPINAR ... Reşid Paşa encümene o zamanlar arası açık olan Fethi Ahmed Paşayı almamıştı, bu hâdise aralarındaki

Afyon’un,Akdeniz’edoğrubiraydınlıkselihalindekikoşununşehidvegazileriniselâmlıyordu.YahyaKemal’ekadarİstanbul’unfethiüzerindebirF:11161çoktefsirleryapılmıştı.Onuİslâm’lar,

dinin Peygamber ağzından övülmüş bir ideali şeklinde görüyorlar, müverrihler Orta-çağı bitiripRönesans’ıbaşlatanbüyük tarihîvak’aaddediyorlardı.Bu fethinmillî tarihtekimevkiinigöstermek iseancakonanasiboldu.Oİstanbul’un fethiniRumeli’yeveAnadolu’yasahipolanvatanın tamamlanmasıhâdisesiaddediyordu.BizanskadrosundainkişafımukadderolanOsmanlıİmparatorluğu,ancakbufetihlekendisinibirbütünaddedebilirdi.

Yelûd kafasında, her gün Türk tarih ve talihinin bu iki serhaddi üzerinde yeni bir eserin hayalidoğuyordu. Bir gün «Birden haykırdı hür Anadolu — Ya devlet başa, ya kuzgun leşe!» beytiyleAnadolu’nunyaptığıbüyükhamleyi,halktanalınmışbiriradeçığlığındatopluyor,birbaşkaseferdebirsabahgezintisini,«Obaharsabahıuyandımerken—Lâlelisemtindeşafaksökerken»diyeanlatıyordu.Bu gezintiyiYahyaKemal, 1922 senesi 29Mayıs’ının sabahında yapmıştı.O sabah erkenden kalkmış,surlara gitmiş, Kerkoporta’yı, ve bilhassa fetihten bahseden bütünmüverrihlerin «BüyükGedik» adımverdikleri Edirnekapı ile Topkapı arasındaki «Beşinci Askerî Kapı»yı gezmişti. Bu gedik, muhasaraesnasında Fatih’in büyük topunun hamleleriyle açılmıştı; Bizanslılar bunu müteaddit defalar örmüşler,Türkordusutekrartekraraçmıştı.Nihayet29Mayıssabahı,güneşhenüzdoğmadanbaşlayanhücumunsondakikasında,Fâtihozamanlaryalnızonbingençtenibaretolanyeniçeriortalarınıogediğeyıldırımgibiboşalttı;oradaBizansmüdafaasınınkumandanıolanJüstinyaniyaralandıvehücumaskeribirandaTeodossurlarıdenilenikikatsurunarasınagirdilervemüdafilerikılıçtangeçirmeyebaşladılar.Oaralıkşehriniçinde rumca«Şehir alındı!Şehir alındı!» çığlıkları koptu.YahyaKemalBizanslımüverrihDucas’danokuduğubuvak’ayıoMayıssabahı,tekbaşınadolaştığısurlardabirdahayaşamıştı;«İstanbul’uFethedenYeniçeriyeGazel»,bugezintiileDucas’ınanlattığıhücumhikâyesinintesirlerininakleder:

«Vurpençe-îAlî’dekişemşîraşkınaGülbangiâsmânıtutanpîraşkınaEyleşker-îmüfettihü’l-ebvâbvurbugünFeth-îmübînizâminotebşiraşkınaVurdeyr-iküfrünüstünerekz-îhilâliçünGelmişbuşehsüvâr-ıcihangiraşkınaDüşsünçelengiRûm’uneğilsinser-îFirenkVurTürk’ügönderenyed-itakdiraşkınaSonsavletinlevurkiaçılsınbusûrlarFecr-îhücûmiçindekiTekbîraşkına»Türkepikşiirininincisiolanbugazel,tarihîbirvak’anınetrafındatoplamağamuvaffakolduğutelkin

unsurlarının sıhhati itibariyle de bir mükemmeliyet nümunesidir. Yukarıda anlattığımız vak’a ileyeniçeriler, hakikaten bu fetihte «leşker-i müfettihü’l-ebvâb», «kapıları açan ordu» olmaktadırlar,İstanbul’unfethidinîbirtebşirdirvefeth-imübindir;Türkhücumlarıtekbirilebaşlardı.YeniçerilerHacı

Page 91: AHMET HAMDİ TANPINAR - Turuz · 2018. 9. 12. · AHMET HAMDİ TANPINAR ... Reşid Paşa encümene o zamanlar arası açık olan Fethi Ahmed Paşayı almamıştı, bu hâdise aralarındaki

Bektaş Velî’nin mânevî himayesinde idiler ve nihayet Türk milletinin Orta Asya’nın sonsuzgenişliklerinden kalkıp Şarkî Roma’nın hudutlarını üç kıt’ada benimsemesinde ve payitahtını şahinsüzülüşleriyle zorlamasında en yüksek manasıyla bir kader çehresi vardır. Hülâsa, ses ve hayalmükemmeliyetinin bir mucizesi olan bu manzumeyi, hakikatte bütün bir tarihî realiteler örgüsüyapmaktadır.

İstanbul’unfethininbeşyüzüncüyıldönümüneaitbahisleringazetelerdesıksıkyeraldığıbugünlerde,bugazel,banabirdenbire,bufethingençyaşlarımakarışmışcanlıbirhatırasıgibigöründü.Zannedersemşiirin ve sanatın en büyük sırrı da burada, alâkadar olduğu her şeyi bizim için şahsî bir sergüzeştyapabilmesindedir.

Page 92: AHMET HAMDİ TANPINAR - Turuz · 2018. 9. 12. · AHMET HAMDİ TANPINAR ... Reşid Paşa encümene o zamanlar arası açık olan Fethi Ahmed Paşayı almamıştı, bu hâdise aralarındaki

Türkİstanbul(Cumhuriyet,16Eylül1946,nr.7932)TâbirYahyaKemal’indirveherzamanolduğugibigenişmânâlıdır.Çünküİstanbuliçinbizeaither

şeyiiçindetoplar.Türkİstanbulbizimdamgamızıtaşıyan,bizimhüviyetimizialmışİstanbul’dur.Bundanhattayüzseneevvelböylebirtâbireihtiyaçyoktu.Çünküozamanlarİstanbul’a,birazbozulmuşolsabiletekbir zevkhâkimdi;halbukiTanzimat’tanberibuzevk tekbaşınadeğildir.Onun için«Türk İstanbul»tâbirindeşehrinbütünmacerasıvardır.Buyapıcızevknedir?Hangiesasunsurlara,hangibüyükçizgilere,dayanır?Buküçükmakaledebununüzerindeduracakdeğilim.Bizimnesildahionusafşeklindegöremedi.Birçokhususiyetlerini hafızadan ziyademuhayyelede aramağamecburuz.Biz buradabuhüviyetin nasıldeğiştiğinigöstermeğeçalışacağız.

Herşehirdeğişir.Herşehrinmünevveri,halkı,âşıklarıbudeğişmedenzamanzamanşikâyetederler.Hayatgömlekdeğiştirdikçeelbettekiencanlı zarfıolanve insanhayatınınâdeta temaslarıyla teşekküledenşehirlerdedeğişecektir.Büyükedebiyatlarınçoğundabudeğişmeveşikâyetlerbellibaşlı temdir.Balzac’ınromanlarındadeğişenParisiçinyazılansahifelerbüyükbircildyapar.AnatoleFrance’ta,birarkeologzevkiyleartıkortadabulunmayaneskibinaları,kendivasıflariylegöstermeğeçalışansahifelerdolusuiçlenmeveüzüntülervardır.Bugününşiirineşehirhayatınıcanlıbirtemagibigeçiren,hattabüyükşehirnevrozunuilkdefabulanBaudelaire,engüzelşiirlerindenbirine«Parisdeğişiyor»çığlığıylabaşlar.Hausmann’ın Fransız başkentine tam bir tasarrufla herşeyi alt üst ettiği, değiştirdiği, güzelleştirdiğisenelere tesadüf eden bu şiirin mersiyemsi havası bizi şaşırtmamalıdır. Ta romantiklerden Paris aşkıaydınlar sınıfını sarmıştı. Hattâ sanat ve modaları bizzat Paris’in kendisinde taşıyordu. Hausmann’ındehası bütün bir anlayış ve zevki rahatsız etmişti. Baudelaire, «Paris değişiyor» derken mesudçocukluğununmesudsenelerinde,babasıylaberaberoturduğumahallevekonağı,ilkşöhretzamanlarındababamirasını âdeta prensçe bir israfta sarfederken yaşadığı SaintLouis adasındaki evini, ömrünün envelûd senelerinde ilhamını topladığı kaldırımları, eski meyhaneleri, gecelerinin çoğunu geçirdiği eskiHall’i,hulâsagündelikhayatınasır,asaletzevki,tarih,şiir,bintürlüşeyibirdensokanvezamanzamanonu bir içki gibi sarhoş eden Paris’i kendine benzeyen bütün bir sanatkâr ve amatör kafilesi namınamüdafaaediyordu.Halbukideğişmegüzelveyerindeidi.EskiParis,ondokuzuncuasırortasındaoynadığırole uygun bir kılığa giriyordu.Yeni teknik ve imkânlar şehirlerin hayatını değiştirmişti.Nüfus artmış,sınıfların birbirine karşı vaziyeti değişmiş, hıfzıssıhha, emniyet telâkkileri değişmişti. Hausmann daParis’iBaudelairekadar,Baudelaire’induyguvedüşüncearkadaşlarıkadarveüstelikbirşehirciruhuylaseviyor,onubüyükbirgüvercinlikkurar,biravulhazırlargibigeleceknesillerinhayatıiçinhazırlıyordu.

BumisaliLondraiçin,başkaAvrupaşehirleriiçinçoğaltabiliriz.İstanbulböyledeğişmedi.Oolduğuyerde çözüldü. Hayatın icablarıyla zevki yan yana yürütmek imkânlarım aramağa fırsat bulmadan kâhyenininhücumunauğradı,kâheskininbeklenmedikyıkılışınıgördü.Buçözülüşünbirkaçsebebivardır;bunlardanbirişehrinkendibünyesindengelir. İstanbul’dakiahşabbina tarzı,asıl sivilmimarîeserleri,hiçolmazsaevvekonaklarzamanakarşıçokmukavemetsizdiler.Hemenikiüçsenedebirşehrinmühim

Page 93: AHMET HAMDİ TANPINAR - Turuz · 2018. 9. 12. · AHMET HAMDİ TANPINAR ... Reşid Paşa encümene o zamanlar arası açık olan Fethi Ahmed Paşayı almamıştı, bu hâdise aralarındaki

birkısmınısilipsüpürenyangınlar,şehirdecami,hamam,medresegibitaşeserlerinharicindeeskieserbırakmamıştı.Buyüzdenİstanbul’damuhafazaedilecekşey—büyükvetaşbinalarhariç—şehrinumumîmanzarasıyla, tesadüf veya sürpriz peyzaj diyeceğimiz iç köşelerdi. Tanzimat vâkıa bunlara pekdokunmadı,fakatBeyoğlu’nunhiçdezaruretolmadanbugünküşeklindedoğuşu,buumumîmanzarayıçokzarara soktu. Diğer taraftan bu mukavemetsizlik sürekli veya süreksiz her nevi imar ve değiştirmehareketinişehiriçindetamamiyleserbestbırakıyordu.

Sonra Paris, Hausmann’ın eline geçtiği zaman gittikçe inkişaf eden bir şehirdi. Ondokuzuncu asırortasıFransa’sı, İngiltere’yehakkıyla rekabet edebilen zenginbirFransa idi.Dünya servetininyarısınıbankalarındatopluyordu;Paris,Londraileatbaşıgidiyordu.Halbukiİstanbulböyledeğildi.Tanzimat’ın,şehreAvrupa’danöğrendiğigözlebaktığızamanlardaİmparatorluğunİktisadîhayatıgittikçeçöküyordu.

Eski çiftçi imparatorluğu ne şartlarını yenileştiriyor, ne de hakkıyla hududlarını koruyabiliyordu.Camiadanherayrılanparça,iktisadenbaşkamerkezlerebağlanıyordu.HemenbirasırdanberiKaradenizticareti üzerindeki mutlak hukukumuzu kaybetmiştik. Vâkıa 1832, 1850 senelerinin İstanbul’u, ticaretidünyasında Londra’nın bir eşi sayılıyor, İstanbul’a her adım atan seyyahBoğaz’ı seyrüsefer sıklığıylaTimes’in ağzına benzetiyordu. Fakat bu geniş faaliyeti hiçbir yerli teşebbüs beslemediği, gümrükleraçıldığı, yerli sanayi durduğu için ne İmparatorluğa, ne de» şehre büyük bir faydası olmuyordu. ÂliPaşa’nıngiriştiğiyerli sanatlarıhimayeve tanzimteşebbüsü,önünegeçilmezbiryangıngibidört tarafısaran bir buhranın geç kalmış bir tedbiri idi. Gerçekte devlet borçla geçiniyordu. Şüphesiz Tanzimatricalibelediyeve imar işlerindenbirazanlasalardı,herşeyaltüstolmadan,borçlaharçlaolsada,bizenisbetentanzimedilmişbirİstanbulbırakırlar,birkaçcaddeaçarlar,şehrinbazısemtlerinidüzenlerlerdi.Fakatşehirciliktenanlamıyorlardı.RumelişimendiferyolunuSaraybahçesindengeçirmeleribunugayetiyigösterir.İstanbul’unengüzel,engözeçarpantarafınıböylecefedaetmişlerdi.

Bununla beraber devir zarurî olarak yapıcı idi.Hayatın icabları ve devletmüesseseleri değiştikçeİstanbul yeni bina kazanıyordu.Fakat burada daTanzimat’ın talihsizliği işe karışır.Ondokuzuncu asrınbüyük bir zâfı vardır; Mimarisiz asırdır. Büyüğü, ehemmiyetliyi, hatta ilerledikçe, topluluk fikrini veicablarınıbulur.Fakathususîbirüslûbbulamaz;buancakyenibirmalzemeveteknikleolabilecekşeydi.Onun için asrın sonunda Eyfel kulesinde kendisini modern tekniğe teslim edene kadar eski üslûblararasında,beceriksizbirsimyagergibionlarıbirbirinekarıştırır.Barok,rokoko,rönesans,greko-romen,meydanlarFransızklâsiği,Ruskinkanalıylaİngiltere’deveoradanetrafageçerekVenedik,hattâEndülüsmimarîsi,asrınsonunadoğrusonAlmanampirüslûbuhepsibirbirinekarışıyordu.GözümüzAvrupa’daolduğuiçintabiatıylabizdeisteristemezbuyenibinalardabireklektizmegidecektik.Vâkıaİstanbul’daodevirde kendisine hâs çok güzel bir sivil mimarî tarzı vardı. Fakat bu ahşap mimarîydi, onu taşageçirmek, son derecede kolay işlenen bu malzemenin telkinlerini taş gibi güç işlenen bir malzemeyenakildikiilkadımdalüzumsuzkalıyordu.

Yıldızlı saçağı, oymalı pencerepervazını taşanakletmekle, taşlayapılan tezyinatı alçı veyabetonanakletmekarasındafarkyoktur.Böylebirşeyyapabilmekiçinilkdevirlerinsafiyeti,hattainşavetezyinat

Page 94: AHMET HAMDİ TANPINAR - Turuz · 2018. 9. 12. · AHMET HAMDİ TANPINAR ... Reşid Paşa encümene o zamanlar arası açık olan Fethi Ahmed Paşayı almamıştı, bu hâdise aralarındaki

usûllerinin dinî bir hüviyet sahibi olması lâzımdı. Taşın salâbeti ister istemez başka bir nizamda birdüzenleme,süsveçalışmaisteyecekti.

İşte Tanzimat İstanbul’a devlet eliyle bu karışık anlayışı getirdi. Bunların içinde Az iz devrinincephesi grekoromen taklidi karakollarıyla, Taksim’deki yıkılan kışlanın Endülüs usûlü kule vepencereleri,KulelimektebininVenediksarayıtarzıdikkatedileceknoktalardır.

Böyleceiçavluyaveyabahçeyeaçılangenişkemerlikapıyerine,ikitaraflı,genişsahanlıklımerasimmerdivenini almakla, sütunu iç revak yerine cephede kullanmakla bir zevkin hudutlarından öbürünegeçmiş oluyorduk. Gerçekte ise bu zevk değişikliği İkinci Mahmud’un şahlanmış at üstünde resminiyaptırdığıgünbaşlar.Çünküeskimerasimdeşahlanmışatyoktur,hattahareketyoktur.Sükûnvesükûnetvardır.Avludandivanvesofayageçilir,oradasakin,vakurbaşeğilir.Saçaköpülür,konuşulurdu.Ferman,hutbegibimimberdenokunurdu.Şimdiisehükümetkonağınınveyakışlanınönündetoplanılacak,içeridenmerasimelbisesiyledevletitemsiledenşahısçıkacak,yüksektenkalabalığahitabedecekti.Bubastonun,merasimkılıcının,ayaktakarşılamavekabulünbinasıydı.

Eski Zeyneb Hanım ve Fuad Paşa konaklarını şehirliye o kadar sevdiren şey, bu merasimmerdivenininyokluğudur.Zatenbutarzbinalardahaziyaderesmîbinalaroluyordu.

FakatTanzimat’ınasılzevkhezimetibunlardeğildi.Bunlarşehiriçindeveengözeçarpacakyerlerdeolsalarbilebeşonbinadanibarettiler.HalbukibütünBoğaz,yavaşyavaşErenköytaraflarıveÇamlıcatepeleri,Üsküdarüstlerisivilmimarîmizinengüzeldevirlerindenbiriniyaşıyordu.*

Asıl tehlike. İstanbul’un dört asır kendi bünyesinde yabancı bir örgü gibi taşıdığı Beyoğlu’nunbirdenbire,Tanzimat’ınverdiğiyeniimkânlarlagenişlemesindeveaşağıya,denizedoğrutaşmasındaydı.

Lamartine’in 1832’de süslü, muhteşem bahçelerini methettiği sırtlar Avrupalı binalarla dolunca,İstanbul ufku hiç tanımadığı bir sertlik kazandı. Eski saray bahçelerinden başlayıp, Çengelköyü’nüdönerekÜsküdar’da tamamlanan o lâtif ve hayalî gölgelermanzarası, bu katılıkla bir türlü uyuşamadı.Asılgaribi,Tanzimat’tanberiokadarmemleketimizdezihniyetdeğişikliğiolduğuhaldeBeyoğlu’nunbuinkişafınıhâlâönlemeçareleriaranmamasındadır.

Şehrinasılbesleyici faaliyetleriBeyoğlu’nundışındaolduğuhaldehâlâasılbüyükhimmetlerorayasarfolunmaktadır.

BugünÜsküdar tepelerini aynı tehlikebeklemektedir.Harem iskelesindenbaşlayarakPaşa limanınagidenkıyıdanÇamlıca’yakadaryükselecek—eskitâbirlesöyleyelim—şeddadîbinaların,İstanbul’ubirkıskaç içinealacağını,ümidederizki, şimdidendüşünenlervardır.EğerÜsküdar’ın ikincibirBeyoğlugibi, ağaçsız, ufuksuz,millî karaktersiz inkişafına bir gün yol verilirse asıl İstanbul ve kendi zevkimizgerçektenezilir.Tophane’nin,Cihangir’in,Fındıklıüstlerininağaçsızbinakümeleri,şehiranlayışımızın,şehir içindeki eski Düyün-ı Umumiye binası istisna edilirse, ilk büyükmağlûbiyetidir. Bumağlûbiyetigeçenharbden sonraBoğaziçi’ninyıkılması tamamladı.Kırkodalı, dört beş sofalı, haremli, selâmlıktıyalının bahçe ve korularıyla, Rumeli çiftliklerinin, Arabistan’ın, Mısır’ın kaybından sonra devamıimkânsızdı.İstanbul’unyirmiseneiçindebirküçükmüstahsillerşehriolmasıkeyfiyetiergeçBoğaziçi’ni

Page 95: AHMET HAMDİ TANPINAR - Turuz · 2018. 9. 12. · AHMET HAMDİ TANPINAR ... Reşid Paşa encümene o zamanlar arası açık olan Fethi Ahmed Paşayı almamıştı, bu hâdise aralarındaki

değiştirecekti.Fakatyazıkkibuçözülüş,eskiyalınınyerineyenibinaşeklinibulmadanoldu.ŞimdiBoğaziçi,Tarabya’nın lüks rıhtımıylaAnadoluhisarı veÇengelköyüarasındaki zevk farkında

tereddüt ediyor. Hiç bir asaleti olmayanmânâsız ve havasız bir lüksle, küçük imkânların gelişi güzeltasarrufuylavekolayfaydalarıntelkiniyleeskiİstanbul’unbumücadelesinasılhalledilecek?

Benöylesanıyorumki,Türkİstanbul’unkaybolmamasıancakBoğaz’aveÜsküdar’averilecekşekillekabildir.Bunubirbaşkayazımızdamünakaşaetmeğeçalışacağız.

Page 96: AHMET HAMDİ TANPINAR - Turuz · 2018. 9. 12. · AHMET HAMDİ TANPINAR ... Reşid Paşa encümene o zamanlar arası açık olan Fethi Ahmed Paşayı almamıştı, bu hâdise aralarındaki

İstanbul’unİmarı(Cumhuriyet,23Eylül1946,nr.7939)Eskiİstanbul’un—sonbirbuçukasırdanbahsediyorum—büyükbirzaafıvardı.Sonderecedefakir

veböyleolduğuiçinher türlükaydakarşı istihfafkârvegörülmemişderecedeteşebbüssahibibirsınıf,şehrin işine gelen taraflarını tufeyli bir nebat gibi birdenbire sarar ve yerleşirdi.Medeniyetimiz, din,devletotoritesi,ahlâkbuinkırazdevirlerindefakirekarşıçokitaatliolduğuiçinbuistilânınönünekolaykolay geçilemezdi. En basit sıhhat koruma kaidelerinin unutulduğu, büyük salgınlarda ölenlerin yatakyorganının tabiî bir şekilde pazarlarda satılıp kullanıldığı, bir karantina nizamnamesinin yapılıp tatbikedilebilmesiiçin80seneyeyakıngizlibirmücadeleninlâzımgeldiğibirdevirdebubirazdazarurîidi.Onuniçinhayattafakirinsaltanatabenzerbirimtiyazıvardı.Bugünmedreselerimizde,surlarınetrafındave hatta bazan üzerinde, Süleymaniye câmiinin altındaki dükkânlarda bu tasarrufun, şehir için tehlikeliolmasa bile rahatsız edici bir cild hastalığının son tahammürlerine benzermerkezleşme noktaları hâlâvardır. Beyoğlu tarafında ise Kurtuluş’u Kasımpaşa ve Taksim’e bağlayan vadi ve eteklerde hiç birmedeniyetebağlamak imkânıolmayanfakir, fakatbüyükşehirlerlepekuyuşmayanşekildemüstahsilbiryığın hemşehrinin hiç bir medeniyete bağlamak imkânı olmıyan bir nizamsızlar orta-çağım devamettirdiklerinihepimizbiliyoruz.İstanbul’unyenişehrienaşağıHugo’nunNotre-Dame’daanlattığıhaşeratyatağı kadar eskidir. Bu küçük bakiyyelere rağmen fakir saltanatı yavaş yavaş İstanbul’dan kalkmıştır.Şimdi«rastgele»ninimtiyazı,garibtasarrufubaşladı.

Şurasınısöyleyelimki,fakirlikkendiliğindenmuhasaraaltındabirşeydir.Takliditabiatdışıdır.Âdetabünyevîrahatsızlıklarabenzer;cemiyethayatındadakendikendisinitasniften,sırasınagirmekten,geriye,görülmeyentaraflaraçekilmektenhoşlanır.Buitibarlanekadartufeylivemüteşebbisolursaolsun,seçtiğimıntıkalarındışınapekçıkmaz.Meğerkibunoktalarçalışmakolaylıklarıvesairedolayısiylegözönündenoktalarolmasın.

Halbuki bu yeni hastalık böyle değildir. Rastgele, medeniyetin emrindedir; onun vasıtalarını,imkânlarınıvebazanenyenide,yenininyenisindeısraretmekşartıylakullanır.Rastgeleninardındakendimekteblerimiz,münevveryetiştirmemüesseselerimiz,aydınlarımızvardır.Okonforusever,mizansendenhoşlanır,paralıdır,hattâbirbakımazevksahibidir;hesaplarım,menfaatlerini,keyfiniiyibilir.Balkonun,taraçanın,çiçeğin,kırmızıörtülütentenin,yazöğlesirahavetiylekışürpermesinintadlarınıçıkarmakister.Tıpkısinemalardaverenklimagazinlerdeolduğugibiömrünün—kendisindenziyade—başkaları içinbirreprezantasyonolmasını,görülmeyivehayâlolarakzihindesaklanılmayıister.

Bilmem,sonzamanlardamemleketimizisaranvezevkimizi,yaşayışşeklimizialtüsteden,İstanbul’unbazı semtlerineeskibir şehirdenziyadebirnevimimarî tecrübelermemleketimanzarasınıverenmodabinalardanbahsettiğimianladınızmı?

İstanbul’un gerçekten başka hiç bir yerde bulunmayan sürpriz peyzajları, âdeta sokak ve ev halinegelmişruhhâletidenebileceksanatkârveasilköşeleribirbiriardıncakaybolurken,beritaraftabirzevkbuhranındanbaşkabirşeyolmayanbuyenilikhevesigittikçeartıyor.

Page 97: AHMET HAMDİ TANPINAR - Turuz · 2018. 9. 12. · AHMET HAMDİ TANPINAR ... Reşid Paşa encümene o zamanlar arası açık olan Fethi Ahmed Paşayı almamıştı, bu hâdise aralarındaki

Flaubert’in«BouvardvePecuchet»adlıbirromanıvardır.Buikibekârdost,gününbirindeellerinegeçenmühimcebirserveti,öğreticihalkkitaplarındakişeylerintatbikiuğrundatüketirler.Çiftlikalırlar.Okitaplardakigibiziraatyapmağabaşlarlar.Arıüretirler,meyvacılıkyaparlarvesonundatambir iflâsla—tabiîhissîbirmaceradakarışır—tecrübeyikaparlar.

İstanbul yavaş yavaş Flaubert’in iyi niyet sahibi kahramanlarına benzemeğe başladı. Dışarımemleketlerde çıkan magazinlerdeki bütün mimarî plânları, şahsî fantezilerle zenginleşerek tatbikediliyor.YavaşyavaşSingerdikişmakinesi,tablalışamdan,sefertası,dişçietajeri,çocukoyuncağıkılıklıevler,ÇinpagudunaveyaBabilkulesinebenzeyen,dahaiyisihiçbirşeyebenzemeyenapartmanlar,birarsanınmantıkdışıhendesesiniveyahendesesizliğinibehemehalvesonunakadaristismariçinhertürlünisbetfikrinindışınaçıkmışsekiz,dokuzdılılıacayibdörtduvarlılar,Beyoğlu’ndanKadıköyveSuadiyetaraflarına,oradandaBoğaziçi’negeçmeğebaşladı.

Hâlâ İstanbul için hiç olmazsa orta halli servetlere mahsus bir kaç Standard ev tipi tesbitedemememizden,hâlâinşaatınyaparasızlığımızınzaruretleriveyafantezimizinhafifliğitarafındanidareedilmesine razı olduğumuzdan, şehrin en güzel yerlerini, sahibi—kimin tasarrufunda olursa olsun—şehirvecemiyetolanpeyzajlarıüstüstekaybediyoruz.

Suadiye veAnadolu kıyısını ne kadar çabukkaybettik ve acayibmimarî nasıl ancakyeni rakslarınçılgıncamodasındaeşigörülenbir süratle ilerledi.Her tarafıbürüdü.BirkısımhalkımızşimdisayfiyediyeAllah’ınsıcağındacambirkavanozdaoturuprahatrahatterliyor,birkısımikametgâhınıteşkiledenbalkon, taraça, verandakalabalığı karşısındakendi evinde«nehari»dömipansiyonyaşamanın çaresiniarıyor. Fakat modern ilerledi, zaferlerini üstüste kaydetti. Nis, Honolulu, İsviçre dağı, Şimalî İtalya,Holandahepsigeldi.Türkbahçesini,betonarmeli topraktasaksıyadizilmişsardunyaçiçekleriveküçükfayanstanhayvan,noelbabaheykelcikleriyendiyse,kapalıpancurları,vakurcephesinienzarifVenedikveyaViyana dantelâsından daha zarif şekilde süsleyen o nisbetmucizesi, rahat, oturaklı Türk köşk veyalısınıbeşasırbutopraktadadeneyedeneyebulduğumuzengüzelevşekliniöyleceyendi.

Bugün bu moda yavaş yavaş Boğazı istilâya hazırlanıyor. Şimdiden bazı semtlere kaybolmuş gibibakabiliyoruz. Nasıl Fatih’ten Edirnekapı’ya kadar bütün caddenin iki tarafını ve arkasındaki yangınyerlerinde âdeta birer işarete benzeyen münferid binaları, hulâsa yeni ve esefle söyliyelim, sağlamyapılanşeylerinçoğunukaybetmiş isekyarındaeskiBoğaz’ıhatırlatan tektükyerleri,Anadolukıyısınızevkimizincennetiyapanköşeleriöylecekaybetmeğehazırlanmalıyız.

Meğerkiiklimimize,şehrinkendisine,mimarîmizingeleneğineuygun,eldekieserlerleuyuşabilecek,onlarıtekzibetmiyecekbirveyabirkaçyapışeklinitesbitedelimveinşaatdediğimizşey,resmî,şahsîherşeklindetambirkontrolaltınagirsin.

Boğaz’ın İstanbul şehirciliğinde ve mimarîsindeki hususî yeri düşünülmezse, gerek şehir ve gerekzevkimizbundançokşeykaybedecektir.Boğaziçi,mûsikîmizgibi,eskimimarlığımızgibibizibizyapanvebizolarakgösterenşeylerdenbiridir.

Yazıkkiresmîveyarıresmîkurullarbilebunugözönünealmıyorlar.Şehrinengüzeltaraflarıamelî

Page 98: AHMET HAMDİ TANPINAR - Turuz · 2018. 9. 12. · AHMET HAMDİ TANPINAR ... Reşid Paşa encümene o zamanlar arası açık olan Fethi Ahmed Paşayı almamıştı, bu hâdise aralarındaki

hayatta,iyikurulmuşİktisadîbirmakineiçindebüyükhiçbirkıymetiolmayanbazıkolaylıklaraçarçabukfeda ediliyor.Tekrar ilkmakalelerdeki noktalarageldiğim içinmahcubum.Ortaköy’denBebek’ekadarolankömürdepolarındanbahsedeceğim.Kömürşüphesizcandamarlarımızdanbiridir.Kömürünbugünkühayattaki yerini hiç bir şey alamaz. Bununla beraber kömürün yeri kömürlüktür. Nasıl gene bugününhayatında aynı derecede daha mühim rol sahibi petrole hürmetimizi göstermek için yatak odamızda,komudunüstünekolonyadiyeşişegişepetroldizemezsek,nasılevimizdekömürüsalona,yemekodasınayığıp bırakamazsak şehirde de aynı şeyi yapmalıyız. BugünBoğaziçi’nin en güzel yerleri kömürlüktür.Çamaşır da çok lüzumlu şeydir. Fakat temizini dolapta, kirlisini çamaşırlıkta saklarız. Nakli kolaydır,çabukboşalır.ÇabukdoldurulurdiyekömürümüzüBoğaz’asermektemânâne?Bugafletteısraredenlere,karaciğeri veya barsakları dışarıda işleyen —farzedelim şeffaf— bir adamın karşısında nedüşüneceklerinisorarım?

Bugün İstanbul’un çok güzel bir yerinde, Kuruçeşme’de bir kömür adası var. Coğrafyadaki adınıbilmiyorum.Fakatbirçiçekadasıolabilirken,yazsporlarınıngüzelbirmerkeziolabilirkenkömüradalığıyapıyor. Üstelik — sanki bu talihsizliğini kimse çalmasın diye— kömür yığınlarının kenarında şöyleküçükçebirdenöbetçikulübesivar.TıpkıÇırağanSarayı’nınenkazını,rıhtımınayığılmışbiryığındemirhırdavatla beraber bekleyen kulübenin bir minyatürü. Hulâsa, Boğaziçi’nde kömür deposu, Haliç’temezbaha kadar ağır ve hazin şeydir.Birisi şehrin sıhhatiyle, öbürü sıhhat kadar lüzumlu olan zevkiyleoynuyor.

Hayır, Türk İstanbul’u kurtarmak lâzım. Bu belki biraz masraflı ve külfetli olur. Fakat sağlam birprogramlaçarçabukyapılabilir.Tekraredeyim,büyük imarhareketlerindenbahsetmiyorum.Obüsbütünayrı bir şeydir. Devlet programına İstanbul’un kendisini değil, hinterlandını müstakil bir mesele gibialana, istihsal şart ve şekillerini değiştirene kadar İstanbul’un imarı sadece bir satranç tahtasınınkarelerini çizmekle kalacaktır. Fakat İstanbul’u kendi öz çekirdeği etrafında, onunla uygun bir kılığasokmakmeselesindenveimkânlarındanbahsediyorum.

İstanbul bu çehreyi tekrar kazandığı zaman, bizim zahmetlerimizi bir kaç misli ile bize çabukçaödeyebilir.Çünkübizimmilliyetimizeve zevkimize sahibbir İstanbulderhalkendinemahsusbir hayatyaratacak ve etrafı kendisine doğru çekecektir. Elverir ki o melez levanten zevkini ve onun taklitkârruhunu, bir de eski çağlardankalma enkötümiras olankayıtsızlığı, bugüzeller güzeli şehrin işlerindekökündenbırakmağaçalışalım.

Page 99: AHMET HAMDİ TANPINAR - Turuz · 2018. 9. 12. · AHMET HAMDİ TANPINAR ... Reşid Paşa encümene o zamanlar arası açık olan Fethi Ahmed Paşayı almamıştı, bu hâdise aralarındaki

İbrahimPaşaSarayıMeselesi(Cumhuriyet,6Kasım1947,nr.8341)SonzamanlardaTopkapıSarayımüzesimüdürüSayınTahsinÖz’ünbiryazısıyle(TaninGazetesi,7

Ekim1947) İstanbul’unbubitmekbilmiyendavası tekrar tazelendi.Matbuatımızın, ilimadamlarımızın,hattâyaşadığışehrisevenhervatandaşınüzerindedurduğudavaşudur:

İstanbul’unimarişleriniüzerinealanlarvebazıidarecilerimiz,Sultanahmedcâmiininkarşısınadüşenve öteden beri İbrahimPaşa sarayı diye tanınan, 16 ncı, hatta bazı unsurlarıyla galiba 15 inci asırdankalmabirmimarî bütünününyıkılarakyerineyeniAdliyeSarayınınyapılmasını istediler.TahsinÖz’üngüzelmakalesindeanlattığıgibi,İstanbul’uneneskiTürkeserlerindenbiriolanbubinanınbaşındakopanbufırtınanınikisafhasıvardır.Birincisafhadahapishanebinasıdenilenkısım,geneaynıbütünedâhilbazıeserlerleyıkıldı.

Bugün Fuat Paşa türbesinin alt yanındaki sokaktan Divanyolu istikametine yürüyenler, bu yıkılankısmınarsasınıvebilhassaMimarHayreddinyapısıolmasıihtimaliçokfazlaolanbirsalonbakiyesinigörürler.Bukısmınyıkmaameliyesibiterbitmezbirnevitereddütbaşladı.

İkincisafhası,builkameliyeninesirgediğiikimühimbinanınyaniasılİbrahimPaşasarayının17.ve18 inci asır başındaki minyatürlerimizden bize beyaz cephesiyle okadar âşinâ gülen bina ile,yanıbaşındaki binanın da yıkılarak İstanbul’daki bütün adliye teşkilâtım, barosuyla alâkadarmüesseseleriyle,arşiviylebüyükçebirbinanınburadayapılmasıarzusuylabaşlar.

Yukarıda söylediğimyoldan yürüyenler yıkılması istenilen bumühimbinanın arka tarafını görürler.Ufak bir himmetle tanzim edilecekmahiyette olan bu bina iki dıl’ı, kubbeleri, bacalarıyla İstanbul’unsayılı denecek kadar az olan güzel eserlerindendir. Ön taraftan ise tapu binasının arkasında kalancephesininancakküçükbirkısmınıgörebilirler.

AsılAdaletSarayı’nınyargıçlarımızınkalbivehalkımızınbüyükvicdanıolduğunainanmaklaberaber,bu büyük şehirde adaletimizin en güzel ve en asil binalardan birine sahip olması, hattâ bu binanınmilliyetimizi tarih içindebirkatdahagüzelyapanbuvasfa lâyık,onudışardanhakkıyla temsil edecekkadarmükemmelbirâbideolmasıhemenherkesinarzusudur.Bilhassa İstanbulgibidağınıkbir şehirdeAdalet Sarayı’nın iş merkezlerine yakın, nakil vasıtaları itibariyle gidip gelmesi kolay bir yerdeyapılmasıdageneaynısuretletemenniolunanbirşeydir.

Fakat bu şartların mutlaka Sultanahmet câminin karşısında bulunduğu kolay kolay iddia edilemez.HelebuyenibinanınyapılmasıiçinananesitâKanunîdevrineçıkanbirbinanın,okadartarihhatırasınınortadankaldırılmasınarazıolmakimkânsızdır.

Sultanahmed fetihten beri millî tarihimize mal olmuş bir yerdir. Tesadüf bu meydanı o tarzdadonatmıştırki,Mısırsütunu,Bizansâbidesi,Türkcâmiivesivilmimarîeseriylekendiliğinden,evvelâbutoprağınmaceralarınıvesonradamimarîzevkimizindinîvesivilikiçehresiniverir.

Bizim burada yapacağımız, daha iyisini yapamazsak, bu binayı ufak bir tamirle olduğu gibimuhafazadır.Asılşehircilikbudur.

Page 100: AHMET HAMDİ TANPINAR - Turuz · 2018. 9. 12. · AHMET HAMDİ TANPINAR ... Reşid Paşa encümene o zamanlar arası açık olan Fethi Ahmed Paşayı almamıştı, bu hâdise aralarındaki

İbrahimPaşasarayınınbirkaçtürlüehemmiyetivardır.Evvelâ16ncıasırdanolmasıdır.BuitibarlaSultanahmed câmii ondan sonradır. İkinci olarak sivil mimarî eserlerimizdendir. Herkes bilir ki,yurdumuzdadinîeserlerinbüyükbirçoğunluğumuhafazaedilmiştir.Fakatsivilmimarîeserler,saraylar,köşkler,konaklaryangınveisyanlarlaharabolmuştur.Öylekikocaİstanbul’da,TopkapıSarayıhesabakatılmazsa,han,köşk,yalıolarakon,onbeşeserancakbulunabilir.İbrahimPaşasarayıtarihsırasıylabuhususîmimarîninenevvelyapılanıdır.Bucihetleeşsizbirvesikadır.Sonra,şaşırtıcıderecedegüzeldir,asildir.Birazhimmetleşıkırşıkırparlayanbirâbideolur.Onadokunulmamakicabeder,hattâicabederdi.Yanihapishanebinasıdahiyıkılmamalı,mümkünsetamiredilmeliydi.HattâtamiriveönlerininaçılarakSultanahmet’inkarşısındabubüyükbütün,zevkimizin,geçtiğimizmerhalelerininsanladoğrudandoğruyakonuşan şâhidleri olarak kalmalıydı. Fakat olan oldu. Sayın Tahsin Öz’ün dediği gibi, bu mazi eseritehlikelibirameliyatgeçirdi.

Kalankısımbinanınenmamurtarafıdırvedediğimgibiçokgüzeleserdir.OnaltıncıasırTürkiye’sininbütün sihrine sahiptir. O kadar zaferlere şahid olmuş, o kadar orduların şahin dizileri gibi serhadleresüzüldüğünü, zengin ganimetlerle döndüğünü görmüş, muhteşem düğünlerde eğlenmiş, kanlı isyanlardacanlı bir mahlûk gibi yaralanmış, hülâsa bulunduğu yerden dört asırlık tarihin iyi kötü maceralarınınaktığını görmüş bir bina. Böyle bir binayı ortadan kaldırmak, bütün bu hatıraların üzerinden süngergeçirmektenbaşkabirşeymidir?

Birşehirdehatıralarvetarihyalnızkitaplardayaşarsa,oşehirkendizamanlarınıkaybetmişdemektir.Çünkü asıl canlı hatıralar, zamanla kutsilik kazanmış, tılsımın usta eli dokunduğu için canlanmış, ruhsahibiolmuşmaddenintaşıdığıhatıralardır.

Benİstanbulimarişlerininmesuliyetinitaşıyanbiradamolsam,değilİbrahimPaşasarayıgibiayaktaduranbirbinayıyıkmak,ecdadelindençıkmışküçükbir taşparçasınıyerindenoynatmak içinyüzdefadüşünürvegalibayüzüncüsündegeneyerindebırakırdım.

Çünkü bu şehri güzelleştireyim derken fakirleştirmekten, hayatı soysuzlaştırmaktan çekinirim. Birşehirenbüyükzenginliğinimazisindenalır.Onu,nesillerönündeyaşattıkçazengindir.

Başka memleketlerde 50, 60 sene evvele ait bir kahve, adını değiştirirse veya yıkılırsa sanat veedebiyat âlemi yerinden oynar, şahsa ait ve o kadar kan dökülerek elde edilmiş tasarruf hakları bilemünakaşaedilir,«BuradaVerlaineherakşamaperatifinialır,dostlarıylakonuşurdu...»diyeonsenedebir,bu binanın artık yok olmasına açıklanan kitaplar çıkar. Bizse İstanbul’u durup dururken canlı birtarihindenmahrumetmeğekalkıyoruz.

Kaldı ki bina gerçekten güzeldir. Arkadan görünen iki dıl’ı, kubbeleri ve bacalarıyla baştan aşağıtarihtir.Türkrönesansınınneaydınlıkbirrüyaolduğunu,şimdikihaliyle,darağacındaMansur’uhatırlatanbuikizaviyelicephedenseyretmeli.

Bunlarocinsteneserlerdendirki,ancaksakınılmazkadermahiyetindedarbelerleyokluğunakatlanılırveböyleoluncadafırtınageçergeçmezilkfırsattaplânlardan,hatıralardan,yazılışehadetlerdenistifadeedilerekyerinekonulur.Fakatkendielimizleyıkmak...Asla!Bumillîvicdanakarşıbirgünaholur.

Page 101: AHMET HAMDİ TANPINAR - Turuz · 2018. 9. 12. · AHMET HAMDİ TANPINAR ... Reşid Paşa encümene o zamanlar arası açık olan Fethi Ahmed Paşayı almamıştı, bu hâdise aralarındaki

YaRabbim,şuİstanbul’da,hiçTürkşâiri,Türkromancısı,Türkressamı,Türktarihçisi,Türkmimarıyetiştirmiyecekmiyiz?Bunu istemiyormuyuz?Dışarıdan gelen ve bizi her an kendimizden koparmağaçalışan o kadar kudretli cereyanların, gözümüzün önüne dikilen sürükleyici şaheserlerin karşısında, içadamına,bizimrüyamızıdoyadoyaseyredebileceğibirköşebırakmağanedenrazıolmuyoruz?

Bilmiyormuyuzkibirmedeniyet,herşeydenevvelderinmazidengelenbirkültüryığılması,birkültürtoplanmasıdır. Bu yığılmanın başında şehir vemimarî eserleri gelir. Çünkü nesilleri asıl terbiye edenonlardır.Hermimarlıkeseribulunduğuşehrinhayatınıbirevtanrısıgibifarkınavardırmadanidareeder.Onlarınkalabalığıruhumuzdaöylebirkonseryaparki,ömrümüzdebirkereolsunonudinlemekfırsatınıbulursak,birdahakaybetmemekşartıylakendimizibulmuşoluruz.

Sonraneuysaltanrılardıronlar!Herdediğiniziyaparlar,herçeşithayataintibakederler.İşteİbrahimPaşa Sarayı’nın elde kalan kısmı.O kadar debdebeli, velveleli istihalelerden sonra güzellik ve asaletitibariylekendisiylehiçölçülemeyecekohantaltapubinasınınarkasınageçmiş,ambarvazifesinisessizsadasızgörüyor.Nediyeyıkılır,benanlamam.

Hermimarîeserimillîhayatınbirkoruyucusudur.Bukoruyucutanrılarıkaybedeedecemiyetbirgündevamfikrinikaybeder.Bizasırlardır,düşmanbirâleminortasında,yangınveateşiçindemilliyetimizekurtarıcı bir tılsım gibi sarılmış olarak yaşadık. O duygu sayesinde varız. Ne zaman ki milliyetimizibıraktık,oandabaşımızafelâketleryağdı.1918’densonrakiİstanbul’uhatırlayın.Hermimarîeseribizimiçin neydi? Kim o zaman bir taşı yerinden kımıldatmağa razı olurdu? Eserlerimize o zaman nasılsarılmıştık? Haklıydık. Çünkü biliyorduk ki, milli yet dediğimiz, bir dil, millî hayata intikal etmişşekilleriylebirdinveahlâk,baştamimarîolmaküzerebiryığınsanateserivetarihhatırasıdır.

Milliyetimiziyapanşeylerleoynamağakalkmayalım.Çünkümefhumlarzedelenmeğegelmez.Sayın Tahsin Öz’ün ve bu saray etrafındaki münakaşaya onunla beraber atılanların hakları vardır:

(Muharrir, bahsettiğim makalede rahmetli Yunus Nadi ile oğlu Nadir Nadi’nin ve Hüseyin CahidYalçın’ın bu mevzu etrafında neşriyat yaptıklarını ehemmiyetle söyler.) İbrahim Paşa Sarayıyıkılmamalıdır.O,Türktarihininbirâbidesidir.Türkeliyleyıkılamaz.Hiçbireskibinayıkendielimizleyıkamayız.

Çünküonlarınhepsibize,ömrümüzünbirdevamabağlıolduğunu,zamanboyuncauzananbirzincirinbirhalkasıolduğumuzuhatırlatır.Buzincir,omucizelidevamduygusuylamillîhayatınkendisidir.«İşteşubina,bendendörtyüzbukadarseneevvelyapıldı.BirTürkustasıtarafındanyapıldı.Banakadargeldi.Bendensonradadevamedecek.Benonabakarken,bendenevvelkinesillerlebirleşiyorum.Sankionlarbende yaşıyorlar ve ben onlar gibi genişliyor, büyüyorum ve doğrusu da budur. Bu binayı cedlerimbenimle seyrediyorlarvebende, benden sonragelenlerleonu seyredeceğim.Ohalde zaman insanoğluiçinsanıldığıkadardüşmandeğildir.Herşeyinüstünde insanoğludevamedebiliyor.»Niçinbukurtarıcıhutbeyiiçimizdesusturmalı?

SM:Sonrayenibirbinayaptırmakiçineskivegüzelbinayıyıkmaklakazancımızneolacak?Arsamı?İstanbul haritasına bir göz atın. Boş yerden çok ne var? İbrahim Paşa hamamını veKaragözMehmed

Page 102: AHMET HAMDİ TANPINAR - Turuz · 2018. 9. 12. · AHMET HAMDİ TANPINAR ... Reşid Paşa encümene o zamanlar arası açık olan Fethi Ahmed Paşayı almamıştı, bu hâdise aralarındaki

Efendicâmiigibitamonyedinciasırbaşındankalmabirşâheserifedaederekaçtığımızbulvarınikiyanıboşduruyor.PekâlâAdaletSarayı’mızburayayapılırveüçtürlükazancıbirdenyaparız.Yenivegüzelbirbina yaparız. İbrahim Paşa Sarayı olduğu yerde kalır. Sonra önünde açılan geniş tabiat manzarasıylazıdlık yapan boş bir yer, hemde en işlek bir cadde de kapanır.Ve hattâ, şehrimiz de sıkletmerkezinitekrarkazanır.Çünküİstanbul’unasılsıkletmerkezi,asılşehir,FatihAksarayBayezidarasıolmalıdır.

Evet,İbrahimPaşaSarayı’nıyıkmaklatekbinakazanırız.AdaletSarayı’nıbaşkayerdeyapmaklabinakazancımız ikimisli olur.Kaldı ki yeni yapılacak binayı Sultanahmed’in ezici rekabetinden kurtarmakgibibirkazancımızolur.İzahedelim:

Sultanahmed câmiinin karşısında yapacağımız her bina zayıf düşer. Çünkü câmi, dünyanın sayılımimarî âbidelerindendir. Bizim eski mimarîmizle ölçüşebilecek mimarî üslûbu azdır. Çünkü cinsmimarîdir.Hemtesalübleriçokderin,hemdeuzuvlaşmasıçokmantıkîdir.Sultanahmed,büyüklezarifioderecedebirleştirmiştirkionunyanındaneşahsîolmak,nedeonutaklidetmekkabildir.

Taklidetmekkabildeğildir.Çünküondakikütlelerleoynayış,obeyazuçuş,oamudîfırlamaancaktekbirsalonu,tekbirtoplanışyerinigözönündetutarakeldeedilmişbirneticedir.AdaletSarayıgibipratikgayesiçokayrıolanbirbinadabuhamleyikoyamayız.Şuradan,buradanödünçalınarak ilâveedilecekmahallîrenkdebüyükbiryardımyapmaz.Senelerdireskininpeşindeyiz,fakatobizdensırrımgizliyor.Çünkü yoktur, sadece büyük bir üslûbun, bütün bir taazzuvun karşısındayız. Bu taazzuvu çimentodanyapılacakbirbinaşimdilikveremez.

Orijinal olmak güçtür. Çünkü yenimalzeme ile ve s onun icaplarını dinleyerek yapılacak bu bina,bütünhürriyetlerinikullandığıtakdirde,meşhurAlmanÇeşmesi’ninçokbüyükmikyastavebaşkacinstenbireşiolur.Yanihatalarınenbüyüğüolan,zevkhatasıolur.Yenibirmilletzevkhatasıyapabilir; fakatbizimgibiokadarbüyükmiraslarasahib,hemyurt,hemmilletbakımındantecrübesiemsalsizbirtoplulukböylebirhatayıyapmamalıdır.

VâkıaSultanahmedcâmii,buşaheser,buhatayıdaimatashihedecektir.Çünkükarşısınadikilecekherbinayıyer,ezer;mademkitepesindenbakacaktır,mademkigüneşinorkestrasınasahibdirvedörtasırdırbumehteriçalar,onunkarşısınadikeceğimizbinadanhakiryoktur.

Yaptığımızdanüçsenesonraaleyhindebulunuruz.Geçmişteiyicetecrübesivardır.Yenimimarîninkudretinevefaziletlerineinananlardanım.Bugüneaidherşeybenimiçinbirdavadır;

çünkü yaşadığım zamanı severim. Bugünkü mimarîye gelince, ayrı malzeme ve ayrı imkânlarla ortayaçıktığıiçinoradakiihtilâlinçokesaslıolduğunakaniim.Ayrıcamimarlarımızınçalışmalarımdayakındanbilirim.Elbettegününbirindebizeaitbirüslûpdoğacaktır.

Fakat bu tecrübeyi tarihin malı olan bir meydanda yapmayalım. Her kadın mücevheri sever, fakatkendikulağınıkestiripyerineelmastanbirkulakveyabenzerikıymetlibirsüstakmasınıisteyecekkadınyoktur. Sultanahmed meydanı ufak bir düzeltilme ile eşsiz bir bütün haline gelebilecek bir zevktaazzuvudur. Oraya, kendi bünyesine dâhil olmıyan şeyleri sokmayalım. Bu taazzuvu câmi idare eder.Maestroodur.

Page 103: AHMET HAMDİ TANPINAR - Turuz · 2018. 9. 12. · AHMET HAMDİ TANPINAR ... Reşid Paşa encümene o zamanlar arası açık olan Fethi Ahmed Paşayı almamıştı, bu hâdise aralarındaki

Bir yanda Ayasofya ve Üçüncü Ahmed çeşmesi, daha sonra Fatih zamanının nefis hamamı, asılSultanahmed câmii, bir set aşağısında câmiin külliyesi, bu kadar eşsiz eseri toplayan bir meydanayakışacakşeybütünbumazieserlerinemeydanokuyacakbirbinadeğil,obüyükananelerdengelmişbirkıvılcımolanİbrahimPaşaSarayıveonunyanındakieskibinadır.Bunlarmeydanaçıkarılsınveburasıartıkbırakılsın.Bizsadecegelipgeçerkenonudinleyelim.

HelemilletlerarasıbirmüsabakaileSultanahmedcâmiininkarşısındabaşkabirmillettenbirmimarıneserinin dikilmesi büsbütün acayib olur. Bu meydan, millî tarihin yoğrulduğu teknelerden biridir.Milletlerarasımüsabakayerideğildir.Zatenomüsabakayıbizbeşasırevvelkazandık.

Yenibinanınbehemehalbutaraftayapılmasılâzımsa,Firuzağacâmiine—tekraredelim,Sinanyapısıbirmücevherdir— nefes alacak saha bırakmak şartıyla, daha yukarda cephesi Divanyolu’na açılan veenine olarak Fuad Paşa türbesine kadar uzanan bir binanın yapılması en doğrusudur. Bu yeni AdaletSarayı,yukarıdamimarHayreddin’inolmasıihtimalinisöylediğimizsalonumuhafazaedervebirbahçeiledemeydana iner.Bittabimimarlarımızuzaktanolsabile,Sultanahmedcâmiinebakacakcepheyi, tekiddiası onun kurduğu ahengi bozmayacak şekilde rahat ve yumuşak bir üslûbla yaparlar. İbrahim PaşaSarayı’nınönüdetemizlenirsemeydanıkazanmışoluruz.

Budâvâdagarblı ilimvesanatanlayışıdabizimleberaberdir.BüyükeserleriylebizeAnadolu’nundinî ve sivil mimarîsini o kadar iyi tanıtan M. Gabriel’den bahsettiğimi okuyucularım elbetteanlamışlardır.TahsinÖz,makalesindeM.Gabriel’insontoplantıdakimüdafaasınıanlatıyor.Zatenbaşkataraflardandabunudinlemiştim.

Emin olabiliriz ki M. Gabriel’e, bu fikirleri sadece bizim için çok faydalı ve şerefli olan Türkdostluğu söyletmiyor. O tam garblı fikir ve sanat adamı olarak konuşuyor. Biliyor ki, Sultanahmedmeydanı bugünkü çehresiyle artık şunun bunun tasarruf edeceği bir yer değildir; bizim olarak bütündünyanınmalıdırve10uncuasırTürkiye’sindenkalmabireserindurupdururkenyıkılmasılüzumsuzbirfedakârlıktır.

Buinsafı,M.GabrielgibiFransızzekâveirfanınınhakikîprenslerindenbiriolaninsandanbeklemekzatenhakkımızdı.Hakikîgarbdüşünüşübudur:Güzeli,iyiyiveasîlineredebulursasevmek.

Şehrin beş yüzüncü fetih yılını kutlamağa çalışırken onun en güzel köşelerinden birini bozmamızıaklımızdan çıkarmalıyız. Yerine koyamayacağımız her şey, bizim için sonuna kadar kıymetlidir vemukaddestir. En büyük şiarı ve kudret kaynağı milliyet duygusu olan hükümetimizin bumeseleyi kat’işekilde halledeceğini ve İbrahim Paşa Sarayı’nın yaşama hakkını koruyacağını büyük bir imanla ümidediyoruz.Yıkmak,yapmakiçinolsadahidaimazararlıdırvehakikîyapıcılıkilâveetmektir.

Page 104: AHMET HAMDİ TANPINAR - Turuz · 2018. 9. 12. · AHMET HAMDİ TANPINAR ... Reşid Paşa encümene o zamanlar arası açık olan Fethi Ahmed Paşayı almamıştı, bu hâdise aralarındaki

Şehir(Varlık,16Şubat1962,nr.568)Geçen gün, çok sevdiğim ve fikirlerini daima çekici bulduğum bir dostum, bana: «Sence sanat

meselelerinde en güç dâvâmız hangisidir?» diye bir sual sordu. İlk önce gafil avlanarak düşüncenintembelliğiiçinde:«Vazgeç!»diyecevapverdim.«Bütündâvâlargüçtür.Öyleolmasaydı,okadarihtimaliberaberinde taşıyan dâvâ kelimesiyle onlardan bahsetmezdik. Zaten öbür meselelerden ayırıp üstündedurmamız bile bunu gösterir.» Dostum beni az çok tanıyanlardandır. Talebelerimin, arasıra kendiaralarındakullandıklarıosevimlitâbirle,boşverdiğimianladı.Gerçektendeöyleidi.

Sabahleyin erkenden evime gelmiş, beni Yıldız bahçesine götürmüştü. Masmavi, kış mevsimihakkında bütün bildiklerimizi inkâr eden tatlı bir göğün altında dolaşıyorduk.Kararmış gümüşten çok,hayâli parmaklıklara benzeyen yapraksız ağaçlar, onların sükût aralığından ağır viyolonsel sesleri gibikonuşan yemyeşil serviler ve çamlar, ve nihayet gözümüz her takıldıkça bizi bilmediğimiz iklimlereçağıran lâcivert ve yaldızlı deniz, beni birdenbire alabildiğine âvâre yapmıştı. Fakat, arkadaşım öyleinsanı rahat bırakan cinsten değildi. Belki de iki şeyle birden ve aynı kuvvetlemeşgul olmasını hilenyaratılışlardandı.

İster istemez düşüncesinin izinde yürümeğemecbur oldum. «Belki», dedim, «haklısın! Başlangıçtahakikaten isteksizdim.Fakatbüsbütündeyanlışbir şeysöylemedim.Mademkibenimecburediyorsun,daha ileriye gideceğim ve diyeceğim ki, hayatımızda karışık, içinden çıkılmaz hale gelmemiş hiçbirmesele yoktur.Bugününgeçiş devrindeher şeybizebirazda tehditkâr birmuammaçehresiyle geliyor.Tarihimizinacayipbirdevrindeyiz.Birbuçukasırdırsürenbirmedeniyetdeğiştirmeninneticesiolarakhayatımızahâkimolanikilik,herşeyigüçleştirdi.Kalbimizledüşüncemiz,iyiniyetlerimizleitiyadlarımızhepbirbiriyle çarpışıyor.Sonradikkat edinki, buhadlerinkendileri de sâbit değildir.Bende iyi niyetolan,öbüründeitiyad,öbüründehissibirmeseleolan,birbaşkasındaaklın tekicabı.Belkide,geleceknesilleriçinbugünyaşayanlarınenayırıcıvasfı,budevamlıçatışmaolacak.Seninneslin,benimneslim,bizden sonra gelenlerin nesli için onlar, «Hakikaten güç bir devirde, bütün meselelerin azdığı,çetrefilleştiği,görüşlerinikizleştiği,üçüzleştiğibirzamandayaşadılar.»diyeceklervebizlerisırfbununiçinmerakedeceklervesevecekler.»

Tâbiyemâşikârdı.Dostumudüşüncesindenayırmakvebusâkin,sadeceaydınlığınvelvelesiyledolusaatirahatçatadabilmekiçinbirkelimetufanınatutmakistiyordum.Devamettim:

«Kaldıki,hayathiçbir zamanmeselesizvedâvâsızolmamıştır.Zannedermisinki,Socrate’ınveyaMedicis’lerin devrinde, Endülüs veya Bağdat saraylarında, Selim ve Kanunî devirleri aydınlarınıntoplandığıEdirnekapıköşklerindehayatmeselesizdi?Ozamanlarınadamlarışiire,mimarîye,resimveyaheykeltraşîye,musikîyeolmuşbitmiş şeylergibibakıyorlardı. İnsanoğlu,daimabirmeselelerçıkınıdır.Yaşamakherankendimizesorduğumuzbiryığınsualecevapvermektenbaşkaneolabilir?Bizsormasakbileonlarkendiliklerindenbizegelirler.Fakatbugün,şartlarbüsbütündeğiştiğiiçinişlerdahabirkarıştı,dahagüçleşti.»Gözlerim,bahçeninsonçiçekleriarasındakimbilirbenimfarketmediğimhangikokunun

Page 105: AHMET HAMDİ TANPINAR - Turuz · 2018. 9. 12. · AHMET HAMDİ TANPINAR ... Reşid Paşa encümene o zamanlar arası açık olan Fethi Ahmed Paşayı almamıştı, bu hâdise aralarındaki

vadinekapılmışgidipgelen,birbaleringibiüstüstekavislerçizenbiranda,sözümübitirmişgibiyaptım.Gerçektendebugüzelsabahtanediyebunlarıdüşünmeliydi?Vakitsizbirbahardört taraftanhücum

ederken,denizböyleyaldıziçinde,gökyüzübukadarmahmurken,meselelerinduvarıönündeterlemeninmânasıvarmıydı?

Fakatdostumbufikirdedeğildi.Kendisinedoğruyaklaşanarıyıeliylekovaladıvebana:«Meseleyegel, sorduğuma cevap ver!» diye ısrar etti. «Güzel sanatlarımız içinde en güç dâvâ hangisidir?» İsteristemezarıyı,güneşi,kuşlarıvedenizibıraktım.

—Şiir,dedim,elbettekişiir...Dostumbaşınısalladı:—Hayır,dedi.Şiirartıkumumîmeseleolmaktançıktı.Altmışsenedirbütündünyadaşiir,şâirleriçin

yazılıyor. Bir de, şimdi eleştirmeci adını vererek, sanatını ve yaptığı işi biraz daha kavranmaz halegetirdiğimizmünekkitler için. Şâirler onların elinden veya iyi niyetinden kurtulur kurtulmaz, doğrudandoğruya üniversitelere geçiyorlar; fakülte çalışmaları ve doktora tezleri oluyorlar. Bundan iki taraf damemnun.Birtaraf,bütünbiranlaşılmamazlıktalihiiçinde,kendisinianlıyanbirkaçmüstesnaruhbulduğuiçin... Öbürleri de öteden beri imrendikleri kozmoğrafya âlimlerine benzediklerini düşünerek. Hemenhepsihergünyenibiryıldızgibiyanıbaşındaoturanveyaşayanıkeşfediyor.

—Ohaldemimarî?...— O da başka türlü çıkmazda. Hem uzun zaman bizim için mesele olamaz. Biz şehir mefhumunu

kaybettik. İçimizde fıkaralığın nizamı kuruldu. Bilir misin ki, parasızlık tek başına mühim bir meseledeğildir!Fakat fakrınnizamıbiryereyerleşipdehayatı idareetmeğebaşladımı, işinötesiyoktur.Bizçoktanberişehirfikrinikaybettik.Bunizamınemrindeyaşıyoruz.Yahutdaondankaçıyoruz.Vedurmadanbu yüzden, bu güzelim şehri harcıyoruz. Bu şartlar içinde mimarî üstüne nasıl konuşursun? Bak şuİstanbul’daki hayatımıza!Âbidelerimiz bir başka gurbette, biz başka gurbette. Şehrin yarısı boş.Öbüryarısıgecekonduların,küçükimalâthânelerinemrinde.Birazimkânıolanlarda,hergünyabudayacakbirkoru buluyorlar, yahut da istedikleri kırda çadır kurar gibimahalle ve semt kuruyorlar. BugünLevent,yarınbilmemneresi.

Dostumaresimdenveheykeldenbahsedebilirdim.FakatbuseferdeNuriİyem’leZühtüMüridoğlu’nuharcamaktankorktum.Biryığınsevdiğimeser,inandığımzekâkurbanolacaktı.Hiçbirfikri,nedekimseyimüdafaaedecekhaldedeğildim.Sözüonabırakmakeniyisiydi.

—Peki,dedim,öyleiselütfet,sensöyle...Banadoğrudandoğruyacevapvermedi;bıraktığıyerdendüşüncesinedevametti:«— Hiç Süleymaniye’nin altındaki vakıf dükkânlara dikkat ettin mi? O mücevher gibi eserlerin

perişanlık manzarasına. Biz şehir fikrini kaybettik. Onu harap kamyonların enkazına, acayipkaptıkaçtılara,çengeldeavarayanyırtıcılargibidolaşan,yahutbekleyendolmuşlara,hercinstenvehertarihtentaşıtparklarına,paslısobaborularına,insanıdikendikenedensatıcıseslerinebıraktık.Hiçsenbaşkabirmemlekettebüyükçebiryoldasekiz,onboştaksininayrıayrıistikametlerdemanevrayaptığını,

Page 106: AHMET HAMDİ TANPINAR - Turuz · 2018. 9. 12. · AHMET HAMDİ TANPINAR ... Reşid Paşa encümene o zamanlar arası açık olan Fethi Ahmed Paşayı almamıştı, bu hâdise aralarındaki

nakilvasıtalarınınsirkkapısıçığırtkanlarıgibimüşteriçağırdığınıgördünmü?»«Yedimetre uzunluğunda bir sokakta, beş dakika içinde, sekiz «modern terlik» satıcısının, on beş

sebze satıcısının beraberce bağırdıklarını işittinmi?Nerde eski İstanbul?Haraptı, fakir ve biçareydi.Fakatkendinegörebirhayatıveüslûbuvardı.Hermeslekbirocaktı.Hermalsatıcısı,hususîbirmakamlamalını satardı.Şehir, bir terbiyeninve zevkin etrafında teşekkül edenmüşterekbir hayattır.Mimarî buhayatınasılbüyüküslûbunuyapar.Vâkıadünolduğugibi,artıkorkestraşefivazifesinigörmezamayinedevarlığınıhissettirir.Onadoğruyürüdükçehayatomemleketemahsusbirrenkkazanır.»

«Bruges,Gand,Venedikgibimimarî şehriolanyerlerdenbahsetmiyorum.Onlarmodernhayatınvekendilerini bütünüyle verdikleri makine medeniyetinin ortasında bir Orta-çağ rüyası gibi bütün birruhanîyeti muhafaza ediyorlar. İstanbul, hiç olmazsa dinî âbidelerinin çokluğuyla, bir tarafından buşehirlerebenzer.Fakattamonlargibiolmasıiçinçokgenişvebüyüktür.ŞehirlerimiziçindeBursadahaziyadebu işemüsaittir.OBursaki, ovasını yavaşyavaş anlaşılmazbir şehircilikgafleti dut yaprağınıkemiren bir ipekböceği sürüsü gibi yiyip bitiriyor.YakındaBursa ovasını ormanlarımız gibi hazin birmasal olarak hatırlayacağız. Bununla beraber, eskiden kalma bir üslûbu muhafaza edebilirdi. Nitekimgençmimarlarımızınhepsibuendişeiçindeçırpınıyorlar.Fakat,dedimya,parasızlığıniçimizdekurduğuokorkunçnizambunaengeloluyor.Sonra,itirafetmeliki,başkabirşeydahavar.Birşeyki,biziaşıyor.Dünyayenibirmimarîüslûbupeşinde.Yenimalzeme,yenihayatşartlarıhemenhermemleketteaz-çokbirbuhran yarattı. Bilmiyorum, hangimuharrirdi, Avrupamedeniyetinin bir İskenderiye devrini, yani, hercinsten üslûb, estetik nazariye, inanç ve felsefenin birbirine karıştığı ve istiklâlini kazanmış aşırı birfertçiliğinbuyüzdenhayatahâkimolduğudevirlerdenbiriniyaşadığınısöylemişti.HanioeskiRoma’dakendisine bir fırına benzeyen mezar yaptıran zengin fırıncının hikâyesi. Şimdi biz o devire kendişartlarımızlagirdik.

Yani daha keskin ve daha çaresiz olarak. Çünkü başka memleketler bu cinsten salgınlara karşıkendilerinikorumasınıçokiyibiliyorlar.Hayatlarıherşeyerağmentürlüyollardangelenbirmurakabeninaltındadır. Siz İstanbul’dan başka bir şehirde Şehzade Câmii cinsinden bir binanın karşısına bugünküBelediye Sarayı’nın kolay kolay yapılabileceğini tasavvur edebilirmisiniz? SultanahmetMeydanı gibidört medeniyetin nabzının birden attığı, taşın dört ayrı dilden o kadar üstün şekilde konuştuğu birmeydanınbugünküşeklindekalabileceğiaklınızagelirmi?Şehzadebaşı’ndabiryandaSinan,biryandaBozdoğanKemeri’ninihtişamıvesonraoacayipserkubbesiylebelediyebinası...Bunlaryetişmiyormuşgibi, minaresinden başka bir mânası olmayan Burmalı Mescid’in yeniden inşası. Haydi eskiler hayırsahiplerinin iyi niyetlerine karşı gelememişler. Dünyanın en güzel katedrallerinden biri olan SevilleKatedrali’nibehemehalyaşayanlardanrahmetisteyenbiryığındindarıngayretiöylekaplamışki,Endülüsdehasıylaİspanyolgururununbirbiriylesarmaşdolaşolduğuocânımmimarîyigöremezsinbile...Bereketversin, namaz saf halinde kılınır. Bu sayede câmilerimizin içini rahatça görmek, parası olanıntasallutundankurtarmakmümkünolmuş.Buâdetgirmemişbize...»

— Ne o, sen restorasyona taraftar değil misin? diye sordum. Her millet yapıyor. Fransız, Alman

Page 107: AHMET HAMDİ TANPINAR - Turuz · 2018. 9. 12. · AHMET HAMDİ TANPINAR ... Reşid Paşa encümene o zamanlar arası açık olan Fethi Ahmed Paşayı almamıştı, bu hâdise aralarındaki

katedrallerininçoğuhemenhemenyenibaştanyapılmışgibidir.İçlerindeikicihanharbiyüzündenikidefayapılanlarbilevar.

Arkadaşım,sanatveşehirmeseleleriylebizimkadaralâkadararıyıbirdahakovarakcevapverdi:«—Elbette taraftarım. Ama hakikaten değen esere.Meselâ eşsiz bir eser olan Sultan Ham gibi...

Anadolu’dabiryığınharapşâhaservarki,hertürlüzahmetedeğer.Büyükeserlerelbetterestoreedilmeli.Ve hiçbir surette kaybedilmemesine çalışılmalı. Fakat Burmalı Mescid gibi toptan yıkılmış, ikinciderecedenbireser,ŞehzadeCamii’ningüzelliğiiçinolsunfedaedilebilir.BenŞehzadebaşı’lıyım.Semtinhertaşmaayrıayrıbağlıyım.Fakatbehemehaleskihaldeolmasınıisteyemem.Zatenasılenteresantarafı,o minaredir. Çimenle çevirirdik, olur biterdi. Haydi BurmalıMescid’den vazgeçtik, ya o hiçbir şeyebenzemiyencâmiintamkarşısındakiHoşkademKalfaMescidi?

«Bakdostum,Valery’ninbir cümlesivardırki, bütünhayattabirdüsturolabilir.Bubüyük şâir, hersabahdüşünceleriniyazdığıdefterlerdenbirinde,gençbirmeslekdaşınasoruyor:«Herşeydenevvelbanasöyleyin,mukavemetiniznedir?Nelerekarşıkoyuyorsunuz?»«Benceileriyehamlekadar,kihayatınbütünyaratıcı sırrı oradadır, bu mukavemetin de bir yeri vardır. Çünkü, hakikatin muzeffer olması gereğiniancakonunsayesindebuluruz.Gittikçeartanteklifleri,omukavemetsıralarveseçer.Bizbumukavemetfikrini kaybettik. Çünkü mukavemet demek yeniye karşı sırtını çevirip oturmak demek değildir. ŞişliCâmii’ndeyaptığımızgibi.Mukavemet,heranuyanıkolmakdemektir.Önsiperdekinöbetçibölüğügibi.Bizimmukavemetimizyok.Deminfıkaralığıithamettim.Servetekarşıdayok.Neeskiye,neyeniyehiçbirşeyemukavemetedemiyoruz.»

Çizdiğihazintablokarşısındaikimizdeşaşkınsustuk.Sonrabirdenbiretekrarbaşladı:«—Bilirmisinki,bizşehrinsahibideğiliz.Sadeceiçindeoturuyoruz.Devletinveyabelediyeninbir

misafiri gibi. Ve başından beri bu böyle. Eğer aksi olsaydı, iki milyon nüfusu olan ve Türkiye’ninservetinin, iş gücününaşağıyukarı sekizdebiri toplanmışolanbir şehir, bir operabinasınınyapılmasıiçin on beş sene sükûnetle, rahatla bekler miydi? Hakikat bu ki, yapıcı olarak şehrin hayatına iştirâketmiyoruz.»

Arkadaşımsualiniunutmuşgibiydi.—İyiama,senengüçdâvamızdanbahsedecektin.Vemimarîyidebuuğurdareddetmiştin.Şimdiise

büsbütünunuttun.«—Hayır, dedi, unutmadım.Mûsikî dâvâmızdan bahsedecektim. Fakat daldım. Ama fena olmadı.

Düşüncelerimebirzeminbuldum.Benceenmühim,dâvâmızmûsikîmeselemizdir.»Azizdinleyicilerim,yazıkkibanaverilenvakitdoldu.Arkadaşımda,bendeogünişsizdik.Kuşlar,

çimenler, kuruyapraklar ve son çiçekler arasındakonuştuklarımızınhepsini onbeşdakikaya sığdırmamimkânsız.İstersenizbusohbetingerisinigelecekayabırakalım.Hepinizisevgivesaygıileselâmlarım(*)

(*)vAhmedHamdiTanpınar’ınİstanbulRadyosuiçinhazırladığıbukonuşmavefatıüzerineradyodayayınlanamamıştır.

Page 108: AHMET HAMDİ TANPINAR - Turuz · 2018. 9. 12. · AHMET HAMDİ TANPINAR ... Reşid Paşa encümene o zamanlar arası açık olan Fethi Ahmed Paşayı almamıştı, bu hâdise aralarındaki

KenarSemtlerdeBirGezinti(Ulus,6Ağustos1943)Bundanikiyılöncebirmayıssabahıydı.İstanbul’unKocaMustafapaşailesurlararasındakiogeniş

ve fakir semtinde tek başıma dolaşıyordum. Böyle gezintileri dâima Yahya Kemal ile yapardım.Tanıyanlar bilir ki Yahya Kemal ile beraber olmak, onu dinlemek bir lezzettir. Fakat onunla İstanbuliçinde dolaşmak bu kelimenin hudutlarını aşan büyülü bir şey olur. Çünkü bu büyük şairin mûcizelitaraflarındanbiridebuşehrindehasınıduymuşolmasıdır.Adınıİstanbul’abağlamışhiçbirsanatadamı,onunkadar İstanbul’u tarihive talihiylebenimsememiştir.Denebilirkio,buşehriveonunzamanlarınışahsîbirmaceragibiyaşamıştır.Bugezintilerdebüyükbircanlandırmakuvvetininderinleştirdiği,âdetabirruhhaletişeklinesoktuğusağlamvegenişbirtarihbilgisisizeheranbaşkabirdevrinzevkvehayatufkunu açar. Nesiller, mâceralar ve hattâ insanlar, ömürlerinin tadı ve acılığı ile önünüzden geçer.Fetihler,bozgunlar, ihtilâller, adımbaşına rastlanan sokak,mezar, çeşme,câmiadlarınınarasından,birbüyüdeolduğugibi,umulmadıkbirçabukluklamahşerkalabalıklarıakıtırlarvebirkaçhusûsiçizginin,bir iki fıkranınrenginivemânasınıverdiğibukalabalığınortasında,bucanlandırmıyavesileolan isim(çeşme, câmi, mezar veya sokağın bize hatırlattığı adamın ismi), hayatının en karakter vericihususiyetleriyle, mahremliklerinden henüz çıktığınız bir insan gibi, size hayatını örten binbir sırrınarasından görünür. Hulâsa, canlı bir tarihin içine katılmış olursunuz. Zaman kervanı sizin için yolunudeğiştirir,vegerisigeriye,tesadüfleregöremenzilmenzilsizitaşır.

Ogünbusohbettenmahrumdum.Kendikendimevekendiölçülerimiçindekalmıştım.Başıboş,tozluyollarda yürüyordum. Düşüncelerimi, gördüğüm şeylerden çok, sabahleyin okuduğum gazeteler,dinlediğim havadisler idare ediyordu. Cihan harbi yıkıcı bir kasırga gibi devam ediyordu. Cepheler,onlarınbizdekiyüzüolantahminlerleberaber,mukavvaköşklergibiyıkılıyordu.Sefalet,açlık,hepsibukasırganınarkasındangarbedoğruakıyordu.Vebütünbunlarbeniinsanoğlununtalihiüzerindedüşünmiyegötürüyordu.İstersekbudünyanınnekadargüzelvemesutolabileceğinidüşünüyorvebunlarınarkasındanetrafıma bakıyor, bu harap semtlerin mâcerasını bir sembol gibi görüyordum. Bir şehrin sadece birsemtinebuyüzüverebilmekiçinnekadarzamanvenekadarvaka,hâdiselâzımdı!Kaçfetih,kaçbozgun,kaç hicretle bu insanlar buralara gelmişler, hangi yıkılışlar ve yapılışlardan sonra bu görüşüalabilmiştiler? Bu semtin meyva veya insan yüzü gibi böyle olgunlaşabilmesi için kaç ölümün, kaçdönüşsüzveda’nın,kaçgurbetinvenekadargözyaşıveümidintecrübesindengeçmesilâzımdı...Başımınüstünde,insanıheranbirsonsuzlukduygusuileezenlekesizveçokmavî,rahmânîliğibizeçokuzakbirgökyüzüvardı.Veetrafımda,heradımda,bahardediğimizmûcizenin,ikidebirrastladığımyangınyerlerive harap eserler arasında daha şaşırtıcı olan fışkırışı, tabiatın insanoğlu ile alâkasızlığını gösterengençliği,neşesivardı.Arılar,yabanîotlararasındavızıldıyordu.Erikvebademağaçlarıçiçekaçmıştı.Yıkık duvarlardan büyük ve yeşil ağaçlar asma bahçeleri gibi sarkıyordu. Ve ben, onların arasından,İstanbul’uihtiyarbiranayüzügibiseyrediyordum.

İstanbul’unbuizbemahallerindedolaşmakkadaröğreticişeypekazdır.Çünkübütünbakımsızlığıve

Page 109: AHMET HAMDİ TANPINAR - Turuz · 2018. 9. 12. · AHMET HAMDİ TANPINAR ... Reşid Paşa encümene o zamanlar arası açık olan Fethi Ahmed Paşayı almamıştı, bu hâdise aralarındaki

haraplığıiçindesizeüstüstebütüntarihiverir.Eskiimparatorluk,Tanzimat,işhayatiyle,yânienkuvvetlitarafındanbu semtlere girmiş olan sondevir sarmaşdolaş, berâber yaşarlar.Taksim’de,Talimhane’desatıcısesibilesiziniçinyenidir.Buralardaise,hakikîmânâsındayeniolanbiletammânâsıylayaşamışgörünür.Şurada,geceleritıkırtısınıişitecekolursamürpereceğimmuhakkakolanservilerine,kimbilirkaçasrınduasıve rahmânîlikümîdi sinmiş,genişve serinbir ziyaretgâhavlusunda,okadarzamandanberiölümlekarşıkarşıyakalmış'olmasındanâdetahabersizbirvakıfevininpenceresinden,başınızıkaldırıpbakacakolsanız,tıpkıyüzyılevvelkibüyükannesigibiürkerekbeyazperdeninaltınasaklanacakbirgençkızınsesi,sizeensonAmerikanfilmininşarkısınıdinletir;beride,çınarınınbüyükgölgesindekirahatlık,insanı bir iklim değiştirmiş gibi başka bir zamana hazırlayan küçük kahvede (şüphesiz IV. Mehmeddevrinde veya yeniçeri vak’ası gününde gene vardı) genç bir şoför, yaslandığı mâbet duvarıyla hiçbarışmıyan teknikbirdillemakinedenbahseder.Birazötede,nasılsaayaktakalmışbüyükveahşapbirHamit devri konağından bütün bir harem cıvıltısı gelir; fakat iyi baktığınız zaman bu cıvıltının,mükemmelliğinden değilse bilemodernliğinden hiç şüphe edemiyeceğiniz, bir çorap fabrikasından, birdokumatezgâhından,hülâsafakirşehirlikadınınhayatınıyenibiristikâmettetanzimeden,âileninveevinşartlarını değiştiren bir çalışmadan geldiğini anlarsınız. Sonra, ahşap evleri, küçük asma veya salkımçardaklıçeşmesi,güneşeserilmişçamaşırı,çocuğu,kedisi,köpeğiyle,mescidivemezarlığıyla,yıkıklığıimkânsızbirRomagibigözeçarpanmedresesi ilemahalle,hepimizinçocukluğumuzdanberi tanıdığımızsaatlerini satıcı sesleriyle, sağı solu doldurangürültüsüyle gözümüzkapalı olarak tayin edebileceğimizmahalle, bugün küçük tasvirlerini Ahmed Rasim’in her hangi bir sayfasında okuduğumuz zaman busatırlarınaltındakitenkitfikrininfarkınabilevarmadangaribbirhasretleüzüldüğümüzTürkİstanbul’uneskimahallesi...Beride,birvezirdebdebesininsonizlerinitaşıyanbiryangınyeri,kenarınıotlarsarmışkuyubilezikleri, alevindilindenkurtulmuşduvarlarvebacaları,vebu taşyığınlarıarasından,gençbiryaşın kayıtsızlığı ile zamana gülen, çiçek açmış erik ve badem ağaçları, ve ötede, öldükleri fetihgünündenberi, adım verdikleri sokağı bir nöbetçi bölük sadıklığı ile bekliyen, koyu yeşile boyanmışkabirleriyleolduklarındançokküçükgörünenşehitmezarları,sımsıkıörülmüşpenceresininaltındaüstüstebirikmişmum erintilerinin isli bir oluk gibi çukurlaştığı ve aşağıya, temele doğru perkinleştiği evliyatürbesi... Ye bütün bunların üstünde beyaz, çiy, insanoğlunun zamanına karşı kayıtsız, kendi haşmetininiçinden muzaffer gülen bahar güneşi ve onun arasından geldiği için insana daha katı görünen, fakatpenceresindeimtihanahazırlanantıbbiyeliyibüsbütünbaşkaufuklaradâvetedendansmûsikîsi...Velhasılüstüsteyaşanmışbirzamaniçinde,birçokdefalarkurulmuş,bozulmuş,çerçevesiküçülmüş,fakatdaimakendikendisikalmışveherdefasındabir evvelkininbiryığınartığını,mahiyetvedeğerinebakmadan,terkibininiçinealmışbütünbirhayat...Dışarıdanbakılıncabüyükhiçbirşeyedayanmazgörünen,ıztırapvesefaletiilkbakıştagözeçarpanbiryığıntalihinbeşonmaziparçasınatutunmasıgibigelen,fakatiçineinilincemânasıdeğişen,yaşamairadesininbütünbirdestanımverenbirhayat...

Budestanogünbanaküçükbirtesadüföğretti.Birdenbireiriliufaklıbiryığınkızçocuğuileyolumunkesildiğini gördüm. Bulundukları yere, kıyafetleri ne olursa olsun, derhal bir bayram şenliği veren o

Page 110: AHMET HAMDİ TANPINAR - Turuz · 2018. 9. 12. · AHMET HAMDİ TANPINAR ... Reşid Paşa encümene o zamanlar arası açık olan Fethi Ahmed Paşayı almamıştı, bu hâdise aralarındaki

maskarakalabalıklardanbiri...Alacarenktebiryığınelbise,tozabatmışyüzvebacaklar,biryığınkırıtmaveyapmacık,nazvehuysuzluk...Fakatbuseferkilerdahaintizamlıydılar,hareketlerivesesleriyle,ileridegelişecek kadınlıklarının bütün işvesi bir güneş kırığı gibi kulağa batıyordu: «Arabistan buğdayları—severlersevgileri,

—Rumelidilberleri!..—Kızsenialmayageldim...»İnsana ister istemez bu bahar gününde birdenbire sanki hayatım sarfederek süslemiş küçük badem

ağaçlarınınmarazışenliğinihatırlatanbuşarkıveoyunbenibüyülemişti.Birdenbirebüyükbirhakikateuyanmışgibioldum.

Kimdibuçocuklar?Hangihicretin,hangikorkunçfelâketinartığıidiler?Hangikanveölümkasırgasıonları yerinden söküp bu surların dibine fırlatmıştı? Bu suali çoktan unutmuştum. Zihnim tâçocukluğumdanberitanıdığımbuçocukoyununa,onungarib,hüzünlütürküsünedalmıştı.Kaçnesilonunlaeğlenerek, bu küçük kızların yaptığı gibi, bu türküyü söyleyerek büyümüştü... Ye daha kaç kız nesli,kadınlığınhenüztohumhalindekiişvesini,çocukluğunfantazisiylekarıştırarakböylekırıtakırıta,birbiriniiteçekişeonusöyleyecek,onunlaeğlenecek,onunlabüyüyecekvebirgün,olgunyaşınterbiyesiiçinden,onutekrarduyduğuzamankendisinibirançocukluğuncennetindebulacaktı?

Yarsın artık Arabistan buğdayları başka ambarları doldursun, Rumeli bizim için sadece bir hatıraolsun; kapısı geceleri bilek kalınlığında sürgülerle içten kapanan kale yapılı hanlarda oturan eskibezirgânlar ortadan kaybolmuş olsun; varsın zamanın ritmi, yaşamak zaruretiyle bizi değiştirsin... Neçıkar,mademkihayatdevametmesinibiliyor.

Buçocukoyunubundanyüzelli,ikiyüzyılönceyinemuhakkakvardı.MeselâdeminküçükbakiyesiniseyrettiğimHekimoğluAliPaşakonağınınbüyüksofalarında,mermerdöşeliharemtaşlıklarındaolduğugibi, onun yanıbaşındakimescidin avlusunda da küçük kızlar yine böyle birbirini tutarak, itişe kakışa,gülüşerek ve birbirlerini paylayarak oynuyorlardı. Şimdi benim şartlarını düşünemiyeceğimbir hayatıniçindeyüzyılsonrayineoynayacaktı.Herşeydeğişecek,fakatokalacaktıveoolduğugibikaldığıiçinbizde,biryığındeğişikliküstünden,yineeskisiolarakkalacaktık.İştebusüreklilik,hayatınmucizesiniyapacak,bucıvıltılıçocuksesleriarasındannesillerbirbirineeluzatacaktı...Buçocuksesleri,hayattakisürekliliğinentâzesırrıydı...

BURSA

Page 111: AHMET HAMDİ TANPINAR - Turuz · 2018. 9. 12. · AHMET HAMDİ TANPINAR ... Reşid Paşa encümene o zamanlar arası açık olan Fethi Ahmed Paşayı almamıştı, bu hâdise aralarındaki

BursaBursa’nınDaveti(Bursa,4Haziran1948,s.5-7)NiçinBursa’yıbukadarseviyoruz?Busevgihayatındışındabiroyunmudur?Kendimizebirgüzellik

dini,geçmişzamankokulubirâlem,çinilerden,suseslerinden,kemerveoymalardan,eskikumaşlardanvegeçmişmodalardan, isimvehatıralardanbirdünyayaratıponun içinde,oyapmacennettebir takımzihnîuyuşturucularveyacoşturucularlayaşadığımızzamandanuzaktasarhoşolmakmıistiyoruz?

Böylebirşüpheyitaşıyanlarelbetteyanılırlar.NeBursa,nedeeskizevkimizvesan’atlarımızbizimiçinbu cinstenbir afyonhokkası değildir.Bursa’ya zamanımızıngürültüsündenuzaklaşmak,bir hamamkubbesi çınlayışında kendimizi kaybetmek için gitmiyoruz.Eskiyi zorla san’atkârca bir rüya temin içinsevenlerdendeğiliz.

Zaten şiir ve san’at, hiç bir zaman bu cinsten bir oymalı lâhid uykusu, yahut fildişi kule rüyasıolmamıştır.Onunrüyasıdaimaenverimlivedevamlıhareket,daimayaratıcıvekurtarıcıhamledir.Çünküasıl hareket dışta değil, ruhtadır. Dışarda seyr ettiğimiz, bizi çabuk, beklenmedik gelişmeleriyle,kudretiyleokadarşaşırtan,hattazamanzamanbüyüklüğünehayranedenşey,yabuiçerdekiitişinbiraksi,işhalindetercümesidir,yahutdaonunyokluğu,oşifasızruhfakirliğiyüzündenküçükrealitelertarafındanzaptedilmenin,onlarakapanmanın,onlarüzerindeküçükvemiskinhülyalarkurmanınkendisidir.

Sanattakaçışyoktur.Gayesineadetadikinekanatlanmavardır.Goethe,«Bidayettehareketidi»derkenbu içten gelen hamleyi söyler. Biyolojiden cemiyete ve ferde kadar bütün hamleler içerdendir. İçzembereklerlekımıldanarakhayatıkurarvefethederiz.

Bursa, işte bu hareketin ta kendisi, büyük rüyayı aksettiren çerçevelerden biridir. Onu ruhununmiracına ermekte olan bir millet, birdenbire kendisinde bulduğu hakikatlerin ifadesi olarak vücudagetirmiştir.

Kurulduklarıtepelerdenkimiyelkenlerizamanrüzgârıylaşişmişbirgemigibiyolalmağahazırlanan,kimizenginbiriçeçekilişteuçurduğuhabercilerinselâmetiiçinbirduayabenzeyencâmiler,osarihşekil,aydınlıkdüşüncevetamuzuvlaşmamucizeleri,heradımbaşındabizisaranfeyizlibaharsıtması,oyarıdinmasalıtarih,çeşmelerveselsebilionlardancoşkunakanecdâtisimleri,hülâsatekertekersaymaktanyorulduğumuz,yalnızBursakelimesindehülâsaettiğimizsadetılsımdünyabizimbüyükrealitelerimizdenbiridir.OndaensafşeklindekendimizigördüğümüziçinBursa’yıseviyoruz.Kuruluşdevrininbütünşiiri,füsunuBursa’dadır.Bufüsûnu,üstündeyükseldiğitoprağıkavramasınıbilenveokadarasırdansonrailkgünlerintazeliğiylebizisaranmimarîyapar.Bütünhayatorkestrasınıbirsana’tıntekbaşınaidareettiğibir şehir görmek isteyenler — hiç olmazsa vatanımızda — Bursa’yı görmelidirler. Evliya Çelebi,Bursa’ya«ruhaniyetlibirşehirdir»derken,bugerçeğianlatıyor.Bumimarî,kadîmtanrılarınyetiştiğibirtoprağıyenibirdünyagörüşü,yenibirhakikatadınabirasrayakınbirzamandazapteder.

Gelenek, Osman Bey’in «Gümüşlü» adlı Bizans’tan kalma bir yapıya gömüldüğünü söylüyor. Neolduğu pek de bilinmeyen bu binaya verilen isim Türk muhayyelesinin Bursa’da ilk çalışmasıdır.

Page 112: AHMET HAMDİ TANPINAR - Turuz · 2018. 9. 12. · AHMET HAMDİ TANPINAR ... Reşid Paşa encümene o zamanlar arası açık olan Fethi Ahmed Paşayı almamıştı, bu hâdise aralarındaki

«Gümüşlü» adıyla, keskiden ve çekiçten evvel türkçe Bursa’yı bizim nâmımıza fetheder. O, fetihordusununBursa’yısardığıtepelerdenşehreilkbakışıdır.Enateşlivisalkadarfeyizlibakış...Çünkübubakıştanbirmedeniyetdoğar.

Doğrusubuki,neOrhan,nedeHüdavendigârdevirlerininmimarlıkeserleriyoktur.Halbukiisteseleryaparlardı.BütünAnadolu’da,İran,Suriye,IrakveMısır’laberaberçokkuvvetli,kıt’adankıt’aya,hattabazanşehirdenşehireazçokdeğişen—meselâÜrgüpveDivrikgibi—birTürkmimarîsivardı.Fakatonlaryenivatanınkendinemahsusbirmimarîsiolmasınıistediler.

Filhakika bu on üçüncü asır sonunda Anadolu bir vatan parçası olmaktan çıkar; bir vatan olur.Malazgird’i İstanbul fethi tamamlar. Fakat Bursa, yolun yarısından daha kuvvetli bir şeydir. Onunlafethedilmişbirtoprakanavatanolur.

Orta-Asya’dageçtiğimizyollardavedövüştüğümüzyerlerdebıraktığımızmimarîeserleriyleBursaveİznik’tebaşlayanmimarîninbirbiriylebiryığınmünasebetivardır.

FakatYıldırım’la,Muradiye’yiveYeşil’iyepyenibirnisbetfikri,aydınlığıyenikabulşeklionlardanayırır. Bu, artık Akdeniz’iMarmara’yı gören, onun dehasını benimseyen bir milletin mimarîsidir. Bu,güneşindilinibilenbirkonuşmadır.

Bu ayrılış ve yeniden başlayış her sahada var. Başta dil olmak üzere bu devirde her şey yenidir.İstanbultürkçesidediğimizşeyİstanbul’unfethindenevvelbaşlar.Bursa,tarihimizinbirdönümyerinde,Anadolu fethinden sonra unsurlarının bütününe sahip olan ilk istikrar devrimizde, Yıldırım zamanındahüviyetinibulur.

Ovakittenberiova,aydınlığınbillûrkadehikaldığıiçin,Hüdavendigâr,Yıldırım,YeşilveMuradiye,bu düşünce ve vekarlı ışık arasından, yapıldıkları günün îmanıyla bize göründükleri için hep o büyükçağındiliniiçimizdekonuşurlar.

Malazgird’le İstanbul fethi arasındaki zaman içinde Türk iç dünyasının üç büyük merkezi vardır:Konya, Bursa, Ankara. Büyük mânâsında ilk hareket Konya’da Mevlânâ ile başlar. Fakat Selçukimparatorluğununsonu ilebu rolbitmişgibidir.Selçuksarayıetrafındakicemiyetdağılıpdadahasert,göklere dahayakınyeni insanların dünyası başlayıncaMevlevîlik sadecebir zevkve şiir kaynağı gibikalır.Buocakbütüntarihboyuncahayatıbesler;fakatdoğrudandoğruyatesirigörülmez.

Bursaisefethindenbirazsonramanevîmerkezolur.Bütünirşatlaroradangelir.Zatenan’aneyegöreHorasan erleri onu fethetmiştir.Eskimüverrihlerde bu serhat şehrinin fethini anlatan satırlar gerçektendikkatelâyıktır.Ozamanakadarsadecezühtvetakva,sadekahramanlıkmihverleriüzerindedönenmillîtarihbirdenbireyaratıcıbirhavailedolar,birdenbireiçâlemekapılarınıaçar.

Selçuk tarihi bir destan havası ile başlar ve devam eder. Sert, yürümeğe ve döğüşmeğe hevesli,mesafeyesusamışinsanlarbirdenbirebendinikıransulargibitaşarlar.AnadoluSelçuklularınıntarihibuşehnâmenin haçlı seferlerini karşılayan kısmı, Osmanoğulları’nın görünmesi bir aşiret hâdisesi veörfüdür. Fakat Bursa’nın fethi bir din masalı olur. Birdenbire halk muhayyelesi coşar: Geyikli Baba,KaracaAhmetvebiryığınevliyaadıortayaçıkar.Bubirkültürkarışmasımıdır?Çok iyivederinbir

Page 113: AHMET HAMDİ TANPINAR - Turuz · 2018. 9. 12. · AHMET HAMDİ TANPINAR ... Reşid Paşa encümene o zamanlar arası açık olan Fethi Ahmed Paşayı almamıştı, bu hâdise aralarındaki

nadas gibi alttan gelen bir uyanma mıdır? Muhakkak olan bir şey varsa, o devirde milliyetimiz,Tanrı’sının kendisinde taşıyan genç milletlerin yaratıcı heyecanı içinde idi. Timur istilâsının getirdiğiotorite karışıklığından sonra bir nevi çiftçi ve esnaf hareketi yapanHacı Bayram’laAnkara’nın devriaçılır. Böylece Hacı Bektaş’tan, Horasan erenlerinden sonra ikinci göbek teşekkül eder. Fakat devlettekrarbirliğinikuruncaHacıBayrammüridlerininenateşliocağıyineBursaolur.

OnbeşveonaltıncıyüzyıllarboyuncaBursa,hatta İstanbul’unkarşısındabilebirmanevîsaltanattır.AncakÜftâde’ninmüridiAzizMahmudHüdaî’ninİstanbul’agelişiyleikilikortadankalkar.

Bu kuruluş çağı velilerim burada beyhude yere hatırlamıyorum. Onlar yaptıkları işi biliyorlardı.Onlarınmurakabevedualarıyalnızcennetinkapışım,ölümdenötedekihayatızorlamıyordu.Böyleolsabileonuyaparkenyenibirhayatın,yenibirinsanınüzerindeidiler.BuiçâlemmimarlarınınbirbakımaensonuncusuolanHacıBayrambirİlâhîsinde:

Nâgehanolşâravardım,olşârıyapılırgördümBendahibileyapıldımtaşutoprakarasındadiyehaykırır.Bugüzelbeyittebirmilletinkendiimanındanyenibaştandoğuşununbütünsırrıvardır.

YunusEmre:TaptuğuntapusundakuloldukkapusundaYunusmiskinçiğidikpiştikelhamdülillâhbeytiyle ayni şeyi tekrarlar. Bu iki manzume ve benzerlerinin mânâsı şudur: Zaman içinde bizim

bugünkühalkasıolduğumuzbirdevamzinciridövülüyordu.İşteYıldırımdevrindebaşlayan,ÇelebiveMuradzamanlarındakıvamınıbulanBursamimarîsibuiç

nizamın,insanıhedefalan,onuiçtenyoğurupşekilverenbucoşkunluğunmahsulüdür.Daha ziyade bir opera-komik kahramanına benzeyen Evliya Çelebi’ye Bursa’dan bahsederken

birdenbireüslûbunudeğiştirten,oseptik,komikçizgiyiderhalbulan,çokdefaeğlenmekiçineğlendirenadama birdenbire «hülâsa ruhaniyetli bir şehirdir» dedirten şey, işte bu asrın ötesinden bizi kendisineçekenbillûrlaşmış ruhkasırgadır.EvliyaÇelebi’dendaha septikolan, fakatzâlim istihzasıve realizmiçok defa onun safderunluğundaki zenginliğe erişemeyen Keçeci-zâde Fuad Paşa’nın meşhur yangındolayısıyle,«Osmanlıtarihinindibacesiyandı!»çığlığıdaaynihakikatiifadeeder.Bursa,milletimizinengüzelkaynağıdır.

Tarihimizinzaruretleribizibirzamaniçinbugüzelliklerdenayırdı.Buayrılışonlarıunuttuğumuziçindeğil,cansızbirtekraryüzündenonlarıkendimizdedevamettirmekimkânınıkaybettiğimiziçindi.Şimdibaşkatürlükuvvetlervebaşkatürlübiranlayışlaonlaradönmekistiyoruz.

Neyiz?Nereyegidiyoruz?İştehergüniçimizdekilitlenensual.Yollarında dolaşırken, câmilerini gezerken, çeşmelerinin sesini dinler ve ağaçlarının hışırtısında

düşüncemiuyuştururkenbusuallerincevaplarım,velevmüphembirürpermeşeklindeolsabile,kendimdeduyduğumiçinBursa’yıseviyorum.Oiçimizdekiaydınlığınaynasıdır.

Bu aynaya ve benzerlerine baktıkça san’atımız ferdî bir hüner veya küçük bir hülya olmaktan

Page 114: AHMET HAMDİ TANPINAR - Turuz · 2018. 9. 12. · AHMET HAMDİ TANPINAR ... Reşid Paşa encümene o zamanlar arası açık olan Fethi Ahmed Paşayı almamıştı, bu hâdise aralarındaki

kurtulacak, hayatın mucizesi olan devamı kendimizde bulacağız. Mimarîmiz, resmimiz, mûsikîmiz,romanımızveşiirimizbizimolacak.

Bursa,şimdiyekadarsakladığıeldeğmemişmazirüyasıylaiçimizdekonuşanengenişdavettir.

Page 115: AHMET HAMDİ TANPINAR - Turuz · 2018. 9. 12. · AHMET HAMDİ TANPINAR ... Reşid Paşa encümene o zamanlar arası açık olan Fethi Ahmed Paşayı almamıştı, bu hâdise aralarındaki

BursaYangını(Cumhuriyet,29Ağustos1958,nr.12245)Bursa yangım, bazı gazetelerimizin bir milyara yakın tahmin ettiği maddî ziyanıyla, Ulucâmi

etrafındakitarihieserlerdeyaptığıtahribatlahakikatenmillîbirfelâketaddedilebilecekhâdiselerdendir.Bununla beraber son zamanlarda o kadar dikkatle tamir edilen kapalıçarşıda çıkması ve etrafa oradanyayılmasıbirtarafabırakılırsahiçdebeklenmiyecekcinstendeğildi.BizimgüzelBursa,yeşilBursadiyesevdiğimizvehaklıolarakövündüğümüzşehrinasılhayatınınveservetinintoplandığıbuçarşılarokadariçiçe, üstüste, bir kav gibi tutuşmağa hazır binalardanmüteşekkildi ki bu akıbet her an beklenebilirdi.BundanbirkaçseneevvelresmîbirvazifedolayısıylabirkaçarkadaşlaberaberUlucami’intamirişlerivekapalıçarşınınsonvaziyetihakkındabirfikiredinmekiçinBursa’yaikidefagitmiştim.Herikisindedebuçarşılardaheyethalindevetekbaşımasaatlercedolaştım.Derhalsöyliyeyimkitamirişlerininverdiğibüyükhoşnudluğarağmenikisindendeiçimdebirkorkuileayrıldım.Banaherşey,bütünbirmillîservet,tekbirkıvılcımıntesadüfünebırakılmışgibigörünmüştü.Sonuncusundaönündeoturduğumuz,çay,kahveiçtiğimiz bir ayakkabıcı dükkânında bu korkumu söyledim. Dükkân sahibinin beni hiç de fazla telâşlıbulmadığınışimdiçok iyihatırlıyorum.Odabenimgibidüşünüyor,korkuyordu.Birkelime ile,sadecealışkanlığınınverdiğisükûnetlebendenayrılıyordu.

Memleketimizde12yıloturupbizehayrangidenressamLeopoldLevybirgünbanaşunusöylemişti:«Sizferdolarak,cemiyetolaraksayısızmeziyetleribulunanbirmilletsiniz.İçinizdebirazyaşayıpdasizisevmemekimkânsızdır.Yalnızbiracayiphuyunuzvar.Daimabirşeybekliyormuşgibiyaşıyorsunuz.Birşey ki size her şeyi toptan düzeltmek, değiştirmek imkânını verecek ve o olana kadar siz biraz dahayatınızındışındayaşıyorsunuz.İştetekanlamadığımtarafınızbudur.Hayatyaşanmakiçindir,beklemekiçindeğil.»

Ogünihtiyarayakkabıcıilekonuşurken,gençressamlarımızdabütünbirBursamektebiyarataneskihanları,Kozahanını,Pirinçhanını, çoğu içler acısı haraplıkları içindebiryığın atölyeyi, ticarethaneyibarındıranöbürhanları,kimişeker,kimikumaşimalâthanesiolarakkullanılanoemsalsizeskihamamlarıdolaşırken,dahaziyadebirsinemastüdyosundayangınsahnesiiçinhazırlanmışabenzeyenevkafbinasınınkarışıkmerdivenlerindeninipçıkarkenhepgarblıdostumunbudikkatinihatırlıyordum.Bütünbuhayatıntoplandığıbuağzınakadardoluçarşınınderbederliğinekimbilirhangibüyükfırsatı,onsekizinciasırdanberiresmîhayattaokadarısrarlakullanılantabiriylehangi«münasibvakti»bekleyerekrazıoluyorduk.Bubekleyişinarkasındakimbilirnekadarzenginvemuhteşemprojelervardı?

Şarkyaalışılmışagömülüyaşar,yahuthayalekaçar.Dahadoğrusualışılmışilerüyadayaşar.Gerçekbizibirazsıktımı,derhalhayatımızıkirpiklerimizinarkasındanhiçeksikolmıyançokdeğişikvemesudbirbeşonsenesonrasına,yaniuzakvemüphembirzamananaklederiz.Bunuyaparyapmazdabugününbaskısı üzerimizden kalkar, kuş gibi hafifleriz. İçimizde daima aralık duran bu firar kapısı yüzündentecrübe denen şeyin hayatımızda bir türlü sarih bir yeri olmamıştır. Son Bursa yangını cinsindenfelâketlerinhakikîsebebirealiteyesarahatlebakmamamızdır.

Page 116: AHMET HAMDİ TANPINAR - Turuz · 2018. 9. 12. · AHMET HAMDİ TANPINAR ... Reşid Paşa encümene o zamanlar arası açık olan Fethi Ahmed Paşayı almamıştı, bu hâdise aralarındaki

Fakat nedenbunları şimdi yazıyorum?BenkiBursa’yı o kadar severim, sanatımın ve iç hayatımınbütünbirtarafınıbuşehreborçluyum.Bütünbudüşüncelerdenvekorkulardankimseyebahsettimmi?Tekbirsatıryazdımmı?Acıama,hakikatşuki,bizdesorumlulukvicdanazabınınçocuğudur.Onunlaberaberdoğarveonunkeskinalevindekavrulupyanar.

HakikatteBursaçarşısıvehattabütünBursa şehri çokevveldenbirmeseleolarakelealınmalıydı.1271zelzelesiveyangınındansonraasılmanasiyleBursayoktu.Bursa’nınbüyükfelâketibundanbirasırevveldir.BugünküBursa (şehrinkendisindenbahsediyorum)kaybolmuşSarayiçi’ne rağmengenedebuşehrimemleketimizineşsizyapan tarihîhatıralarınve tabiatınıneseridir.Bursa tıpkıalaturkamûsikînintaksimleri gibi irticalî doğmuş bir şehirdir. Şurası var ki sazı kullanan elin hünersizliğini makamıngüzelliğitelâfiediyordu.Bursa’nıngüzelliğitabiatınvetarihinbirişbirliğidir.

CevdetPaşa,ProfesörCavidBaysun’unneşrettiğivebizimsabırsızlıkla ikincicildinibeklediğimizTezakir’inde,buzelzeleveyangınınnasılbirâfetolduğunuyalnızkendisindegörebildiğimizbirdikkatleanlatır. Bugünkü Bursa’yı Tanzimat’tan sonraki devrin bir eseri yapan bu âfet 1271 yılıcemaziyelevvelininbirindeöğledensonrabaşlar.Berrakhavabirdenkararır.Fırtına,yağmuretrafıalır.İkindiden biraz sonra da zelzelenin kıyameti kopar. Sultan Osman, Sultan Orhan Türbeleri (CevdetPaşa’nın tabiriyle) takımıyla,Yıldırım ve İkinciMurad câmilerinin yalnızminareleri,Ulucami’in yedikubbesi ile minareleri yıkılır, köprüler harab olur. Geceye doğru kalenin Yahudi mahallesi üstündekitarafı çökervebüyükbiryangına sebepolur.FakatBursa’nınmacerasıbununladabitmez.Birmüddetçadıraltındakalanhalkufaktefeksarsıntılararağmenyavaşyavaşevlerinedöndüktenvetabiîhayatazçokbaşladıktansonra,receb’inonyedisindeakşamüstü(alaturkasaatbirde)evvelâşehrinüstündebirköhercilebulutupeydaolur,arkasındandatamikidakikasürenasılbüyükzelzelegelir.CevdetPaşabuzelzeledeBursa’yı şöyle anlatır: «Memleket güya bir şiddetli fırtınada iki büyük dalga arasında kalangemi gibi sallanır ve binalar bir iki arşın ileri gidip gelir olmuş» der. «Artık herkes ne yapacağınışaşırmış. Ana evlâdını, evlât anasını kaybedip sersem ve sergerdan yollara düşmüşler, kârgir binalarharabolmuşlarveçarşıdenilenDemirkapıisebütünbütünyıkılmış.»BumuazzamzelzeleninarkasındanderhalüçkoldanşehiriçineilerliyenBursayangınıbaşlar.

CevdetPaşa,Keçeci-zâdeFuadPaşa’nın—ozamandahaefendi—buvesileilesöylediğisözüdekaydediyor: «Osmanlı tarihinin dîbâcesi zâyi oldu.» Daima zeki ve daima en iyi formülü bulan FuadPaşa’nınbusözündehemBursa’nın,hemdeozamanuğradığıfelâketineniyitarifivardır.MüstahsilveçalışkanBursabufelâketinyıkıntısındançabukkurtulur.AbdülazizveAbdülhamiddevirlerininBursa’sıhalkınhayatıveistihsalitibariylebüyükbirrefahiçindedir.FakattarihîeserlerinperişanlığıCumhuriyetdevrinekadarsürer.Odevirlerdeyapılanufaktefektamirlerdeşehirciliktenvetarihzevkindenmahrumbir anlayışın sakat mahsulleri olmaktan ileri gitmez. Bugün eski Gümüşlü’nün yerinde bulunan OsmanGazi ve Orhan Gazi türbelerinin devrin karakol binalarından farksız üslûbsuzluğu bu tarihanlayışsızlığınınenaçıkmisalidir.

Muradiye’nin alt tarafında Fatih ve İkinci Bayezid devrinin büyük şairi Ahmed Paşa’nın hâlâ bile

Page 117: AHMET HAMDİ TANPINAR - Turuz · 2018. 9. 12. · AHMET HAMDİ TANPINAR ... Reşid Paşa encümene o zamanlar arası açık olan Fethi Ahmed Paşayı almamıştı, bu hâdise aralarındaki

harabbirtürbeciğivardır.Butürbeninkapısında—soltarafta,pervaztaşında—Meşrutiyet’tençokevvelBursa’yakaplıcalar içingidenŞeyhSaffetEfendi’nin—MuallimNaci’ninazizdostu—çokgüzelbirta’lik ileyazılmışbirbeytiniokumuştum.Yazıkkiezberimdedeğilveşuandanotlarımarasındadabirtürlübulamadım.Hiçşâirolmadığıhaldeşiirinasaletine,hattâkerametineinananŞeyhSaffetEfendibubeytinde Ahmet Paşa’ya, «Hasta vücudum için senin ruhaniyetinden yardım istemeğe gelmiştim; fakattürbeni kendi vücudumdan daha harab buldum» der. Son yirmi, yirmi beş senenin ciddî çalışmalarınakadar Bursa’da sanat eserlerimizin vaziyetini bu beytin isyanı kadar iyi hülâsa eden cümle yokturzannederim.

Cumhuriyet devri, Bursa için çok şey yaptı. Övülmeğe lâyık İktisadî teşebbüslerin bir çoğuBursa’dadır.Fakattarihinvebugününihtiyaçlarınınyanıbaşında,hemenhemenonlarladenkleşenovanıngüzelliğinevetemayülünenedenselâyıkolduğuehemmiyetiveremedi.HalbukiBursabirazdabuovanıngüzelliğidir.OnunsayesindesaatlerBursa’dabirrenkcümbüşüolur.Şehir,EvliyaÇelebi’ninkendisineverdiği«ruhaniyetli»sıfatınıonuniçimizdeyerleştirdiğisükûnetlekazanır.Yazıkkiyeni tesislerinçoğuiçin, belki de kolaylığı yüzünden, ovayı seçtik, başı boş bırakılan yerleşmeler, acele iskânlar, küçükteşebbüslerhepovayadoğrugenişledi,aktı.

Son Bursa seyahatlerimden birinde beni dikkatle dinlemek, hattâ bazı fikirlerime iştirak etmeklûtfunda bulunan Bursa valisine şehrin ovaya doğru yayılan bu kısmının Yıldırım Câmii taraflarınakaydırılmasıimkânıolupolmadığınısormuştum.Hâlâdaböylebirkaymanınhemova,hemdemimarlıktarihimizinçokmühimeserlerindenbiriolanveİstanbuldevrinekadarverdiğiörnekazçokdevamedenbugüzelcâmii,şehrinbirucundatekbaşınakenditalihinivetarihinibeklemektenkurtaracağınakaniim.Bursa’yıgününmeselesiyapanbuhazinhâdisevesilesiyledeolsabunuhatırlatmaktankendimialamadım.Yenitesislerinbirçoğununotarafanakli,işleribirazkolaylaştırırzannederim.

Daha kaybımızın ne olduğunu bilmiyoruz. Şimdiye kadar ancak, gerçekten zengin olan bu çarşıdauğradığımız maddî ziyanla binlerce vatandaşın, devletin ve cemiyetin yardımına muhtaç kaldığınıöğrendim.Bursa’daötedenberiİktisadîhayatınmerkeziolanbuyangınsahasısivilmimarîmizinengüzel,endikkatedeğereserleriolanhanlarıntoplandığıyerdi.Buhanlarneoldu?YalnızUlucâmi’inveKozahanınınkurtulduğunuöğrendik.Ulucâmi’inkurtuluşuşehrinbutarafım,tarihîmerkezininetrafındayenidenkurma imkânını bize sağlıyacaktır. Bu câmiin duvarlarında sadece ondokuzuncu asırdan kalma büyükyazılarınharabolmayışıdahibizimiçinbirsaadettir.Öbürhanlarınvehamamlarınhepsininzâyiolmamışolmasını ve bu asil binalardaki tahribatın pahalı veya ucuz bir tamirle telâfi edilebilecek dereceyiaşmamışolmasınıtemenniedelim.

EvliyaÇelebi’ninBursaçarşısınaaitolankısmınıokuyanlar,bucâmiinetrafında,buhanlardanasılneşelivecıvılcıvılbirhayatınkaynaştığınıgörürler.

Bursa bu neşeyi geçirdiği bütün acı tecrübelere rağmen kaybetmedi. Hiç bir 23 Nisan gününüBursa’da geçirdiniz mi? Eğer geçirmişseniz Bursalının çocuklarıyla beraber nasıl bayram yaptığınıgörmüşsünüzdür. Ben kendi hesabıma, iki sene evvel şehrin ortasında rastladığım çoğu eski zaman

Page 118: AHMET HAMDİ TANPINAR - Turuz · 2018. 9. 12. · AHMET HAMDİ TANPINAR ... Reşid Paşa encümene o zamanlar arası açık olan Fethi Ahmed Paşayı almamıştı, bu hâdise aralarındaki

elbiseleri giymiş, bir kısmı da yeni modalarla süslenmiş küçük kız çocukları kafilesini hiç bir zamanunutamıyacağım. O günkü gezintilerimde Subaşı’nda, Yeşil’de, Emirsultan’da, her gittiğim yerde bukafilenindağınıkparçalarınarastladım.İnce,kıvamsızsesleriylesöyledikleritürküleridinledim,bukadariyi süslenmiş çocukların çok fakir mahallelerde uzun eteklerini belki de çamurda sürüye sürüye çivitboyalı fakir evlere dağıldığını gördüm ve dahamühimi, ihtiyar Bursalıların kendi gelecekleri olan buyavrucukları seyrederken gözlerinde parlayan ışığı gördüm. Hiç bir Andersen masalı bu kadar güzelolamazdı.Bursaogünçocukcennetiydi.Temenniederimkibugüzelşehrin,uğradığıziyanyüzündenbuneşeyikaybetmesinecemiyetimizmüsaadeetmez.

BugününTürkiye’sine bu felâketle yeni bir vazife daha düşüyor.Bursa’yı yemden kuracağız.AmanyanılmıyalımveüstündebumühimameliyeyiyapacağımızşeyinBursaşehri,yanibütünbirtariholduğunuunutmıyalım. Yukarıda Bursa için biraz da ovasının güzelliğidir, demiştim. Şimdi bu manzarayı asılcanlandıran,buovayıbizimiçinokadarmanalıyapanruhun,Bursa’nıntarihivesanateserleriolduğunusöylememicabediyor.Tarihinsandır.Tabiatinsanlabirleşincegüzeldir.Bursacinsindenşehirlerdaimatarihî çehreleriyle ve ona sâdık kaldıkları nisbette mevcutturlar. Bu tarih bizden sonra da devamedeceğinegöreonuyalanlayacak,onunlaçatışacakhamlelerdensakınmalıyız.

Bursa’yabenzeyenFloransa,Ravenagibi İtalyan şehirlerinin,Gırnata, Sevillâ gibi İspanyol,Brüg,GandgibiBelçikaşehirleriningüzelliklerini,bugünletarihinkucakkucağayaşamasıvücudegetirir.Busadecetarihîeserlerehürmetle,onları,velevkiyıkıkbirduvar,yahutbirtaşparçasıolsun,ehemmiyetle,muhafazaetmekleolmaz.Muhafazabuişte ilkşarttır.Ayrıcabutarihindikteettiğidersi iyicedinlemeklâzımdır.Bursapeyzajınınrahatçatahammüledeceğimimarîninüslûbunu,şehrinalacağımanzarayıancakozamangerektiğigibitayinedebiliriz.Zamanınyarattığıbüyükvecanlıterkiblerdaimabüyükdikkatlerister.Bursa’ya,Bursalılaravebütünmilletimizegeçmişolsun,diyelim.

Page 119: AHMET HAMDİ TANPINAR - Turuz · 2018. 9. 12. · AHMET HAMDİ TANPINAR ... Reşid Paşa encümene o zamanlar arası açık olan Fethi Ahmed Paşayı almamıştı, bu hâdise aralarındaki

MaraşMaraşlılarınBayramı(Ülkü,1Mart1946,nr.107)Her yıl, şubatın onikisinde,Maraşlıların veMaraş’ın bayramı vardır. Şehir kendi kurtuluş gününü

kutlamak için elindengelenbütüngayreti yapar.Nasıl kibugünühazırlamak içindeyirmi altı yıl önceelindengelen,hattagelmeyen,hayatınmantığındainsangücününüstündeolmasıgerekenşeyleriyapmıştı.

Vâkıa şudur: O zamana kadar memleketin iç şehirlerinden biri sayılan, ziraatında ve zanaatındayaşayan bu temiz, bu refahlı Anadolu şehri, birdenbirememleket haritası üzerinde bir yağ lekesi gibibüyüyenişgalkuvvetlerininkendisınırlarıiçinedegirdiğini,yavaşyavaşmemleketiihanetehazırbaşkakuvvetlernamınabenimsediğinigörürvenepahasınaolursaolsunmücadeleyekararverir.Pekazşeybuküçükşehrin,bütünbirvatanparçasınınüstüneçökentalihiyenmekiçintekbaşınaortayaatılmasıkadargüzeldir.Zatenmillîmücadelenin büyüklüğü de burada, her şehrin, her kasabanın, hatta her köyün, herinsangibi,tekbaşınakendinedüşenişiyapmaktançekinmemesindedir.

O günden itibaren şehrin içinde semtten semte, evden eve kanlı, çetin mücadeleler olur. Halkyedisindenyetmişinekadarsokağadökülür.Ozamanakadargündelikhayatınçemberinekoşulmuş,herkesgibiyaşayan, işinde,gücünde,kederveyaeğlencesindebiryığın insan,genişarazisahibihanedan,bey,küçükesnaf, çiftçi, bakkal,memur, riyaziyehocası,mahalle imamı,hülâsa inkılâptanöncebirAnadoluşehrininzengin,fakirhersınıftahalkı,dörtseneyedicepheyidolaşıpyurdunayenidönennefer,dulkadın,yapraksızkalmışbirçınargibitekbaşınayaşayanşehitbabası,hepsibirleşirler.Sankiüzerlerindenbirtanrılık fırtınası esmiş gibi, sanki tılsımlı bir ateşin arasından geçerek yepyeni ve ölüme yabancı birhüviyet kazanmışlar gibi ortaya atılırlar. Kahramanlık o yıllarda milletimizin sırtına talih tarafındangiydirilmişbirgömlekti.Maraş’taisebugömlekderiolur,uzviyetegeçer.

İmparatorluk tarihinin hemen her seferinde adı geçenMaraş beylerini ve onların peşi sıra o kadarkanlımuharebelerde ölenleri şaşırtacak birmacera başlar. Şehirlerini kurtardıktan sonra şehrin dışınaçıkarlar, komşu ve kardeş memleketlere yardıma giderler. O karanlık günlerdeMaraş’ı bir kül yığınıyapanyangınlar,bütüncenupvilâyetlerimiziçinnuranîalevlersaçanbirkurtuluşmeşalesiolurveMaraş,Urfa,Ayıntapmilletimizinenümitsizgünlerindeonaaçılmışzaferkapılarıolurlar.Maraşbukahramanlıkgünleriniunutmamıştır.Bundahaklıdır.Bir şehir, talihinbukadarüstündeyaşadıktansonra,elbetteonuzamanzamanhatırlayacaktır.

Maraş’ın kurtuluş bayramı gerçekten görülecek şeydir. Bu resmî hiç bir tarafı olmayan bir şehirgünüdür. İnsan Maraş’ta bu bayramı seyrederken kendisini kadîm çağlarda, tanrıların insanoğlu ileberaberbirsofradaoturdukları,yiyipiçtiklerigünlerincanlıhatırasıiçindesanır.

Bütünşehirçokevveldenbugüneiyicehazırlanır.Maraş’ınkanlısavaşgünlerindeçetelereyiyecek,giyecek hazırlayan, silâhlarını yağlayan, çocuklarının ellerine Kafkas’ı, Kırım’ı, belki Girid’i görmüştüfekler,kılıçlar,bıçaklarteslimeden,içlerindezifafınzevkini,annelikgururunutattıkları,hanımolarakyaşadıkları,misafir ağırladıkları evlerini kendi eliyle ateşleyenMaraşlı kadınlar yahut onların kızları,

Page 120: AHMET HAMDİ TANPINAR - Turuz · 2018. 9. 12. · AHMET HAMDİ TANPINAR ... Reşid Paşa encümene o zamanlar arası açık olan Fethi Ahmed Paşayı almamıştı, bu hâdise aralarındaki

torunları, bugünü, yapılan işin büyüklüğüne lâyık bir şekilde kutlamak için sabahlı akşamlı çalışırlar,şehringururuolandelikanlılarıngiyeceğiyerlielbiselerihazırlarlar.

Ben 1943 şubatında ilk defa bu bayrama şahit olduğum zaman şaşırmıştım. Bütün şehir altüsttü.Takvimindışındabirzamanyaşıyordu.

Dahabayramdanüçgünevvelbütünşehirayaktaidi.Herkeseskizamanmodasıelbiselergiyinmişti.Davullarçalmıyor,oyunlaroynanıyordu.Alain,güzelsanatlaradairsohbetlerindenbirinde,modernerkekkıyafetinin fakirliğinden, resme gelmeyişinden şikâyet eder. Maraş'ın inişli yokuşlu yollarında, küçükmeydanlarındabualacarenklikıyafetlerigörenbirinsanınbuşikâyetehakvermemesigüçtü.Hemenhervücut, Pisanello’nun desenlerinden çıkmış gibi zarif ve edalıydı. Sanki Şark’ın büyük ressamları,Behzat’lar, Levnî Çelebi’ler dirilmişler, dünle bugünün elele verdiği bu bayramı kendiminyatürlerinegöreonarmışlardı.

Sırmalar içinde ve rengârenk bir yığın kumaş, her çehreye, her harekete üzerinde çok durulmuş,düşünülmüş, aranıp taranmış şeylerin lezzetini veriyor. Çoğu 1920 senesinin gençleri, bir kısmı da osenelerdeölenlerintorunveçocuklarıolanbukalabalık,takımtakımolmuşlar,şehrinmeydanlarındaeskioyunlarıoynuyorlardı.İlksilâhıpatlatanlardanyetmişyaşındabirihtiyar,bukafilelerinbirinde,elindekidavulla imkânsız görünecek bir çeviklikle oynuyor, onun kocaman davuluyla yaptığı perendeleri, aynikafiledeonbir,onikiyaşındaikiçocukbıçakoyunuylatamamlıyordu.

Sonraferdîhünerlerbitincehalkakuruluyor,vücutfigürlerininyanındamimiğedeayniderecedeyerveren çok ritmik ve garip surette ağır başlı horonlar, barlar oynanıyordu. BelkiYavuz,Mısır seferinegiderkenbuoyunlarıseyretti,belkiBerkiyaruk’unordularıMoğolelinedüşmüşAnadolu’nun,KonyaveKaramanbeylerinin imdadınakoştukları zamanbuoyunlarburadageneoynanıyordu.Buhoronlarınbirvasfıdaerkekarasındavegizlikadıngözlerialtındayapıldığınınşuurunuhiçkaybetmemesiidi.ÖylekiParti, Belediye önünde veya yeni hastanenin henüz atılan temelleri yanında yapılırken bile, gözegörünmeyen bir şart gibi kafes arkasından seyreden bir kadın kalabalığını beraberinde taşıyorabenziyordu. Bu dikkat, bu itina başka türlü olamazdı. Davulcu bu oyunların canlandırıcısı idi. Zatenkıyafetvehovardalık,hattâçeviklikitibariyleenüstünlerindenoluyordu.

Kafileninbirisimeydandançekilinceyerineöbürügeliyordu.Bazan ikikafilebirbiriyle ayniyoldakarşılaşıyorlar,ozamanbirbirlerininşerefinekarşılıklıoyunlarbaşlıyor,gizlibirüstünlükarzusunun,hızverdiğibir şevkkafileleri sarıyor,davullardahahızlı çalıyor, zurnanın sesini,birgururdahacünbüşlüyapıyor. Çocuklar bıçak oyunlarına ancak bazı cins hayvanlarda görülen o yapmacık çevikliğisokuyorlardı. Benim en fazla hoşuma giden bu çocuklardı. Bana eski masallardan bir şey gibi gelenkülâhlarınınveinceipeksarıklarınınaltındadahasüzgün,dahahayalîgörünenküçücükyüzleriyle,sevimliecinni boylariyle, kirpiklerini kırpmadan, tek bir yanlış yapmadan saatlerce ayni hareketleri ayniçeviklikle tekrarlıyorlardı.İnsanonlarıseyrederken«Biryazgecesirüyasından,kırçiçeklerininkokusuayışığıilekarışmışbirsayfaokurgibioluyordu.Çoğuilkveortaokulöğrencisiydi.Dikkatetsek,belkide içlerinde bir gün önce bizi sıtma ve pamukçuluk hakkındaki bilgileriyle şaşırtanları bulurduk. Bu

Page 121: AHMET HAMDİ TANPINAR - Turuz · 2018. 9. 12. · AHMET HAMDİ TANPINAR ... Reşid Paşa encümene o zamanlar arası açık olan Fethi Ahmed Paşayı almamıştı, bu hâdise aralarındaki

kafilelerinbazılarınaon,onikiyaşlarındakibirkaçkızçocuğudakarışmıştı.Eskielbiselererkekçocuğugizliyor ve küçültüyor, buna karşılık kadınlarda boyu ve endamı adeta büyütüyor, yapmacıktan birolgunlukveriyordu.Fakatbunlarbirkızçocuğundanziyadebirermasal tavusu idiler.Onlarabakarken,sadece gözümüzün emrinde olan muhayyelemizle, bütün sefaletlerini unuttuğumuz eski çağlarıseyrediyorduk. Aslı Kerem’e, Zühre Tahir’e bu kıyafetlere benzer kıyafetlerle, bu edalar içindegörünmüştü.BöyleceikigünhayrettenhayretedüşerekMaraşsokaklarındadolaştık.

Üçüncü sabah asıl bayram günüydü. Biz davul sesleriyle uyanık sokağa çıkınca şehri bir dahadeğişmiş bulduk.Gerçi gene eski bayrammanzarası devamediyordu, fakat bu sefer daha ağırbaşlı birhava içinde idik. Bütün şehirde, bir şey bekleyen hal vardı. Nihayet biz Belediye meydanına henüzgelmiştik ki gürültü koptu. En süslü, en renkli kıyafetler içinde genç, ihtiyar, yüzlerce erkek koşa koşaKale’ye doğru hücum ediyorlardı. 12 Şubat sabahının bir eşini yaşıyorduk. Kale’den yabancı bayrakindirilecek,bizimbayrağımızasılacaktı.Bir taklit veyahatırlamaolduğunubilmemize rağmenürpermeiçindeidik.Çünküikigünlüksevinçvebayram,geceleriâşıksazlarındandinlediğimizyerindeyazılmışdestanlar,çokkısa istirahatvakitlerindegörüştüğümüzeskigazilerin,o«Mareke»dekol,bacak,kardeş,kadın,çocuk,ev,servetkaybetmişlerinhikâyeleribizi içimizdenbirsaatgibikurmuştu.OnuniçinAhırdağlarınıörtenkararağmenüstümüzdebillûrgibiçınlayanbir ışıkaltında—BuaçıkhavaveaydınlıkMaraşlıların bayramına tabiatın katılmasıdır— ve Belediye meydanına bir anfi şeklini veren set setevlerindamlarına,pencerelerine,yolunikiyanmayığılmışhalkınmühimbekleyişlerde insanabütünbiristikbal sezişiyleyüklenen sessizliği içinde,birdenbirebuhücumnâralarınıduyarduymazsarsılmamakeldedeğildi.

Maraş Kurtuluş Bayramı, bana topluluğun kudretini bir daha öğretti. Hiç bir tiyatro bu kadarmuntazam ve güzel hazırlanamazdı. Zaten bu, tiyatrodan çok üstün bir şeydi. Din ile sanatın birbirinekarıştığı çağlardaki Misterler’e, gerçek gayesi bir eğlenceden ziyade bir nevi müşterek ibadet olanortaçağoyunlarınabenziyordu.Buradamilliyetvevatandenilentanrılarkutlanıyor,onlarınyükseklikleriengürsesleilânediliyordu.

Hiçbirrejisörüolmayan,hiçkimseninrolüvevazifesikimsetarafındanöğretilmeyen,sadecegeriyedönmüş bir zaman gibi bundan— sırasıyla—onbeş, yirmi, yirmibeş sene önce yaşanan bu bayramınbütünruhu,bufecirvaktiKale’yeyapılanhücumdu.VeMaraş,kendisinibirdenbireinsanoğluseviyesininüstüne çıkaranveyıkık şehri tanrılaştıranbu saati her yıl bir kere yaşıyordu.Ondan sonrageçit resmîbaşladı.Vebizolduğumuzyerdenbukalkınmayahızverenşehrinbelkemiğiçarşıyı,EvliyaÇelebi’denbirsayfaokurgibibirdahagördük.

***Maraş, Millî Mücadele’den sonra eski İktisadî üstünlüğünü kaybetmiştir. Şimdi artık eskisi gibi

mühimbirzanaatşehrideğildir.Dabaklıkistisnaedilirsehemenhemenziraatıylageçiniyor.Fakatşehritarihboyuncaokadar zenginvemesut edençarşı, hiçbir sanatını,hiçbirhünerve temiz işüstünlüğünükaybetmedenyaşıyor.Büyükbirsarayınküçükölçülereindirilmişbirörneğigibi.Fakat insaneli, insan

Page 122: AHMET HAMDİ TANPINAR - Turuz · 2018. 9. 12. · AHMET HAMDİ TANPINAR ... Reşid Paşa encümene o zamanlar arası açık olan Fethi Ahmed Paşayı almamıştı, bu hâdise aralarındaki

dikkativesanatöyleşeylerki,keyfiyetüstünlüğüdurdukçahiçbirşeyküçülmüşolmuyor.Buipekvetenkadaryumuşakderi,Maraş’tageneMaraşlıustalarınsabrıyladövülüyor,ayağabireldivengibiyapışanvebirkumaşgibiyıkananbugül şeftaliyemenilerveayakkabılargeneyapılıyor.Okuyumculuk sanatıhâlâ devam ediyor ve Maraş bilezikleri, yüzükleri, gerdan süsleri, ne Suriye, ne de başka komşuyerlerinkindenaşağı.

Hâlâsaraçlar,sırmalıvekadifelieğerleribirşiiritamamlamağaçalışırgibiincedeninceyeişliyorlar.Göçebe,hattaşehirlikadınlarınbaşınaokadaryakışanotepelikler,başlıklaryinebuçarşılardatıpkıyüzyılöncekiitinailevekadınsüsününhayattakibüyük,asilrolününşuuruyla,güzelliğisüslemeninhayataengüzelkasideyisöylemekolduğunubilenustalartarafındanyapılıyor.BakırişleniyorveMaraşlıustalarınsabrıylayapılantaslarda,göğümlerdebütünbirşekilvenisbetanlayışıkendiliğindeninsanlakonuşuyor.Alaca,küçükel tezgâhlarındadokunuyor;yün soflarörülüyor.OhaldeMaraşçarşısı,vaktiylebu şehriŞark’ınincilerindenbiriyapanvasıflarınıkaybetmemişdemektir.GerçieskisigibiFas’a,Yemen’ekadarayakkabı ihraç etmiyor; kendi derisi yetmediği için ta Çin’den ithalât yapmıyor. Fakat hüner ve bilgiduruyor.ArtıkArabistançöllerinekadarcinsatları,birmücevherebenzeyenMaraşeğerlerisüslemediğiiçinsaraçlarazalmış.

Fakat meraklı seyirci, her ne pahasına olursa olsun, ecdat mirası sanatlarını devam ettirmektenhoşlanan ustaların dükkânına girince, bir eski zaman hazinesinden bir köşe açılmış gibi bu eğerlerinparıltısıylakarşılaşıyor.

Küçük,herhalindenbiresnaftopluluğunuidareiçinyapıldığıanlaşılan,fakatçoktemizüslupluvebiryüzük taşı edalı bir camiin— evkafın kulakları çınlasın, hâlâ tamir ettiremiyor— etrafında bu çarşı,bugünkü haliyle dahi,Anadolu şehirlerinin dünkümanzarasını insanda yaşatabiliyor.Anadolu şehirleriesnafınidareettiğiveyaşattığıtopluluklardı.

Fakat Maraş çarşısının başka bir hususiliği de vardır. İnsan bu çarşıda kendisini İlyada’nındünyasında sanıyor.Hangi dükkâna giderseniz gidin, bir kahramanla veya onun çocuğu yahut torunuylakarşılaşıyorsunuz. Yirmibeş yıl önceki destanın canlı bir tarafını dinliyorsunuz. Kahramanlık,— tıpkıtabiîErzurum’daolduğugibi,tıpkıilksilâhıpatlatanvesonunakadardağdaninmeyengarpvilâyetlerindeolduğu gibi—o kadar herkesinmalı ki, en olmayacak hikâyeleri dinlerken bile insana karşısındakininövündüğü duygusu gelmiyor. Zaten onlara göre, kahraman kendileri değil ki; kahramanlığı yapan şehir.Her şeyi onun için istiyorlar, bütünmedihler ona dönüyor. Zaten İlyada’yı onun için hatırladım.NasılHomere’indestanındahiçkimse,muhatabınınbirtanrıçocuğuolmasınaşaşırmazsa,buradadahiçkimsemuhatabınınruhkudretineşaşırmıyor.FakatMaraşçarşısınıbukahramanlıkartıktatminetmiyor.Bukadarinsanüstüişgörmüşolmakbuçalışkaninsanlararealiteyiunutturmuyor.Maraşbütünvatanlaberaberyenibirhayatınkapısındabeklediğinibiliyor.Pekazyerde,Maraşkadarçalışmanınveişinzevkini,hasretiniduydum. Hemen herkes yeni ve programlı bir iş hayatının hasreti içinde. Ortahalli anneler, on, onikiyaşına gelmiş çocuklarını henüz bir sanata vermemekten muztariptirler. Erkeklerin çoğu kendilerinimuasır hayatın seviyesine çıkaracak, bu hayata katılmış olmanın gururunu verecek bir çalışma şekli

Page 123: AHMET HAMDİ TANPINAR - Turuz · 2018. 9. 12. · AHMET HAMDİ TANPINAR ... Reşid Paşa encümene o zamanlar arası açık olan Fethi Ahmed Paşayı almamıştı, bu hâdise aralarındaki

özlüyorlardı.Ortahallibirsaraç,gözlüğünüdüzetlerekbana:«Birkabtanöbürkabaaktarıyoruz;işdediğinbirionyapmalı»derkenmodernistihsalinsırrınıaçıyorsanmıştım.

Maraş çarşısında ve bütün şehirde hemen herkes şehrin, etrafının İktisadî coğrafyasını biliyor,imkânlarınısayıyor,yapılmasıbehemehal lâzımyolları rastgeldiğiyerdeçiziyor,selâhiyetleyenidemiryollarınıngeçeceğiyerimünakaşaediyor.Kurutulması lâzımgelenbataklıklarındönümünü,enelverişliziraatşeklini,bağvebahçeciliği,civarhavalidekimadenlerinvasıflarınısizMaraşlılardansorun.Dahailk görüşte bu şehirde misyoner aydına ve söze hiç ihtiyaç olmadığını anladım. Hakikat şudur: MillîMücadele’ninateşindenyenibirAnadoludoğdu.Onuhakettiğitalihekavuşturmakboynumuzunborcudur.

Page 124: AHMET HAMDİ TANPINAR - Turuz · 2018. 9. 12. · AHMET HAMDİ TANPINAR ... Reşid Paşa encümene o zamanlar arası açık olan Fethi Ahmed Paşayı almamıştı, bu hâdise aralarındaki

IV.PARİSTESADÜFLERİ

Page 125: AHMET HAMDİ TANPINAR - Turuz · 2018. 9. 12. · AHMET HAMDİ TANPINAR ... Reşid Paşa encümene o zamanlar arası açık olan Fethi Ahmed Paşayı almamıştı, bu hâdise aralarındaki

BirUçakYolculuğundanNotlar(Varlık,1Ocak1958,nr.469)Uçak yolculuğunun paradoksa benzeyen bir tarafı var. Sür’at, hareket fikrini, rahatlık ve zaman

kısalığıyolculuğuortadankaldırıyor.SankihemZenon’unoku,hemdeonunarkasındaharekettenşüpheeden düşüncenin kendisiyim. Nerde ise Valery’nin o çok güzel şiirinde (DenizMezarlığı) olduğu gibi«Sadabenidoğuruyorveoköldürüyor.»diyeceğim.Vâkıabiryığınşeyolmaktadırvebunlarınolduğunubiliyorum; hatta görüyorum. Toprak altımızdan kaydı. Hepimiz birden Lufthansa’nın karnında.—Tevrat’takiYunusbalığınınbirbaşkaçeşidi—boşluğaasıldık.Vebütünbunlarokadarçabukoluyorkigünlükhayatımınolduğugibidevamettiğinidüşünebilirim.Birkaçsaatsonra,elimdesonsıktığımellerinsıcaklığıMünih’eineceğim.

Fakatsür’atinyahutonudoğuranveyaondandoğansarsıntınıntesirialtındabirtakımdeğişikliklerinde olduğumuhakkak. Bildiğimmânâsında zamandan çıkmış gibiyim. Sanki bir çeşit yarı boşlukta, hertürlüdevamfikrihiçolmazsaikinciplândakalmış,anlarınsadecebirbirinikovalamasındanibaretbaşkatürlübirzamanıyaşıyorum.Buanlarınherbiriayrıdüşünceveçehrelerilevearalarındabenimolmayan,yahutancakbüyükdikkatlerlekendimemaledebileceğimfasılalarlageliyor.Benliğimbiryığınkesintidenibaret. Hakikat şu ki, biraz ilerde, camın ötesinde mesafeyi eleğimsağma renkleriyle dağıtan pervanebirazdabenimiçimdeişliyorvegalibadahaevvelbenidağıtıyor.

Çıktığımızilkyüksekliklerdenbakılıncatoprak,kübistressamlarıniddiasınahakveriyor.Arayagirenmesafebütünfazlalıklarıattı,eğrilikleridüzeltti;eşyadadüzköşelidenveyaüstüvaneden,toprakyüzündemuntazamkavistenbaşkabirşeykalmadı.Hattadüztarlaçizgileribilekavislendiler.Enhazini,ilkönceinsanın silinmesi. Yükseklik biraz daha artınca kabartmalar da ortadan kalkıyor, o zaman dokunmaduygumuzuyahutondangelenşeylerikaybediyoruz.ŞimdiLufthansa’nınpençelerindesadeceortasındançekip sürüklediği renkten ve çizgiden bir kumaş var. Sanki kübizmle abstre resmin arasındaki fasıladayaşıyoruz.

Etrafıma bakıyorum, hemen herkes, acayip bir dikkat ve dalgınlığa beraberce mahkûm gibi. Birtaraftan oturduğu yere kemerle kendisini bağladığı andan itibaren bir parçası olduğu uçağın nizamınauymağa,onunatılışlarınıkendiuzviyetindebenimsemeğe,birtaraftandaisteristemezkendindehazırlananbumaddenizamındabüsbütünkaybolmamağaçalışıyor.Vebütünbunlar,yapılan işin,okunangazetenin,fısıltıkonuşmanınarasındanoluyor.İnsanfarkındabileolmadan,«Bukadarcıkmukavemetbelkimaddedebilevardır.»diyedüşünebilir.

Şüphesiz pilotu ayırmak lâzım. İş, onu bu madde nizamına girmekten ve ona mukavemetten menediyor. Makine ancak kendisine hâkim olanı kabul ediyor. Daha evvelki seyahatlerimden birinde,Roma’ya kadar beraber geldiğimiz bir pilot, «İdare etmediğim andan itibaren ben de sizin gibiyim»demişti.«Yaidareettiğinizzaman?»

«—Ozamanişdeğişir.Ozamanmakineilehürleşiyorum,nabızlarımızbirbirimizinoluyor,fakatçokbaşkaplânda.Mücadeleetmemlâzımolanbiryığınşeylekarşıkarşıyakalıyorum.»Ezelîatvebinicisi

Page 126: AHMET HAMDİ TANPINAR - Turuz · 2018. 9. 12. · AHMET HAMDİ TANPINAR ... Reşid Paşa encümene o zamanlar arası açık olan Fethi Ahmed Paşayı almamıştı, bu hâdise aralarındaki

hikâyesi.Gerçektebiruçaktaasılyaşayanvarlıkpilottur.Diğeryolculuklardahemenherkesteazçokbulunan

iradeyiuçaktayalnızomuhafazaeder.Odüşünür,otereddüteder,kararverir,hattâgerçekmânâsındaokorkar.Çünkükorkununmekanizmasınıişletenpsikolojikvaziyetlerebileyalnızosahip.Meselâotomobilyolculuğunda, toprağın yakınlığı, arabayı durdurma, kapıyı açıp atlama filân gibi birçok ihtimal sizeşoförün aksiyonunu yarıda bırakmayı düşündürebilir. Kapıyı açar ve atlarım, gerisi bahtıma... Ve buihtimaller evin delisini azdırır, korkunun kendisini doğurur.Yine bir otomobil yolcusu, birçok harekettaklidiyleadetamakineninhareketineiştirakeder.Büyüksür’atlerdehemenhepimizarabayıtaklitederiz.Onunla beraber sağa ve sola eğiliriz, onunla beraber tehlikeyi karşılayacak tavırlar alırız. Uçakyolculuğunda ne bu imkânlar ve onların bizde hazırladığı ihtiyarilik, ne de bu uzviyetimizle hareketeiştirak vardır. Tehlike ise çok defa bizim hiç tanımadığımız, bilmediğimiz cinsten oluyor. Hayır, uçakyolcususadeceuçağınbirparçasıdır.Veonunlaberaberpilotunemrindedir.

Evsahibikızlar,biri ince,sarışın,uçunboylu,siyahgözlübirVelasquez,öbürübazızenginlikleriniiyigizlemiş,gürbüzbirRenoir,sağasolagidipgeliyorlar.Ruhîbirihtiyacıtatminettiklerindenemin,sizesokuluyorlar,üstünüzeyarıannevebirazsevgilitavırlarıylaeğilipkonuşuyorvegülüyorlar.Vâkıabütünbu hareketlerde hafif bir sinema yok değil. Kadın üniforma giyince azçok sinema yahutmektep piyesioluyor. Öğrendikleri şeyi tatbikte fazla ısrar ve gayret göstermelerinden mi, yoksa araya kadınlığıngirmesi mi? Teker teker karşılaşınca bunu pek farketmiyorsunuz. Fakat ayrı ayrı yaradılışlarda aynıhareketlerinvehallerintekrarınıgörünceisteristemezişaksıyor.Hakikatşuki,modernhayat,kursafazlayerverdi.Hayatımızınyarısındanfazlasınıonunserihalindeimâlveistihsalleridolduruyor.

Neolursaolsunbenkendihesabımabu iştenmemnunum.Velasquez’imher suale cevapverirkenokadarlâtifbirşekildeüstümeeğiliyor,saçlarıvecinsiniseçemediğimkokusuöyleyüzümegeçiyorki...

Yemeklerimizgelmeğebaşladı.Hepsiküçükbirtepsininiçineenkesinbirhesaplasıkıştırılmış.Vâkıamotorubildikten,hattâ radyonuzu—nehacet saatinizi—birkereolsungözünüzünönündeaçtırıp tamirettirdikten sonra bu hesaba hayret etmeğe hakkınız yok.Bununla beraber bu küçük tepsinin kıl üstündeduranmuvazenesinehafifbir tehdidinkarıştığıda inkâr edilemez.Çünkümakine, intizamıburada ferdîsahaya geçiriyor.Ya daha ileri giderse!Meselâ birgün, bu güzel dünyamızda, herkesin tıpkı bu uçaktaolduğugibimuayyenbirkoltuktaoturmağa,birkaçadımlıkbirmesafedekımıldamağamecburolduğunudüşünün. Hattâ bu güzel kızlar gibi ancak muayyen şeyler öğrenebilir, muayyen şekilde gülmeğe,düşünmeğe,konuşmağamecburolabiliriz.Ufkumuzyalnızbizecebredilendenibaretkalabilir.Doğrusunuisterseniz,bugünkütekniğebütünhayranlığımarağmen,onunbizeva’dedilmişbircennetleeskisindençokbaşka türlü bir Ortaçağ’dan hangisini hazırladığına henüz karar veremedim. Daha doğrusu makineninistediği kadar — yani ona hâkim olacak, onun cebrettiklerinin üstüne çıkacak kadar — akıllı olupolamayacağımızıbilmiyorum.

Balkanlarınüstündeoldukçakalınbirsistabakasınadüştük.Topraklasonbağımıza,aşağıdabizimleberaber yer değiştiren gölgemize kadar etrafımızda her şey silindi. Şimdi renksiz ve şekilsiz bir

Page 127: AHMET HAMDİ TANPINAR - Turuz · 2018. 9. 12. · AHMET HAMDİ TANPINAR ... Reşid Paşa encümene o zamanlar arası açık olan Fethi Ahmed Paşayı almamıştı, bu hâdise aralarındaki

beyazlığınmahpuslarıyız.Sis,ameliyesiniaydınlığınüzerindeyaptığıiçinolsagerek,birazdazihninhallerinebenzer.Onuniçin

daimamuhayyeleyigıcıklar.Görüşplânlarımızıaltüsteder,eşyayıdeğiştirir,aralarınaacayipmesafelerkoyar,onlarıtabiîhaldetanımadıklarıbiryalnızlıktakarşımızaçıkarır.Hülâsa,san’atınbüyüsünü,yahutnizamınıgünlükhayatımızdakurar.Onunlakarşılaşıncaisteristemezbirçeşityaratmayamahkûmoluruz.Hangi İstanbul’lu sislimevsimsabahlarındaveyageceleriyatağındaoacıdüdükseslerinidinlerkenazçokşâirdeğildir?

Fakat altı bin metre yükseklikte sis İstanbul sabahlarının ve gecelerinin sisi olmuyor. Etrafımızdahiçbir şeybulunmadığı içinhiçbir şeyiuzaklaştırmıyor, silmiyor,değiştirmiyor.Sadecekaranlıktançokbaşka şekilde aydınlığın inkârı oluyor. Hattâ uçağın çok sıkı kollektif hayatı ferdî herhangi bir ihsasıderinleştirmeğeimkânvermediğiiçinbunubilefarketmiyorsunuz.Onasadecegeçicibirârızagibimaruzkalıyorsunuz.

BuyolculuktanyirmigünevvelTrabzon’da,KadirKayayaylasında,aşağıyukarı2500metrelikbiryükseklikte—dünyanınenârızalıyollarındanbiri—böylebirsistabakasıbirkaçdakikaiçinyolumuzukapamıştı. İkiyanımızdakiçamlı tepelerbirdenbire ince tüllerebüründü.Sonrabu tüllerkalınlaştı.Herşeyi örttü. Her an görmediğimiz uçurumlara devrilmek tehlikesi içinde kaldık. Uçak yolculuğunda butehlikevekorkuyok.

Belgrad’a yakın bir yerde sis dağıldı ve biz beyaz bulutların kurduğu güneş ve sessizlikimparatorluğunagirdik.Sankitoprağınyerinigöğünilkkatlarındanbirialdı.Birdenbirefiruzebirgöğünaltında beyaz ve mavimtrak kuleler, akik rengi dağlar, karlı vadiler, kuğu boynu dereler peyda oldu.Hülâsaondördüncüasırresimlerinin—dahaiyisiGiotto’nun—adetahendesîveyarıtecridpeyzajlarınabenzeyenbirâlemdibu.

Buradasistabakasındaolduğugibizihinhareketsizkalmıyor.Beyazlığıntelkinettiğisessizlikfikrinikıracakbiryığınşeyyaratmaklameşgulüm.HatırımadurmadanDante’ninAraf’ıgeliyor.İstiyorumkibukulelerdenbirindenbeyazlargiyinmişbir kafile çıksınve ilâhiler söyleyerekyürüsün.Şukarşı dağdançıplak ayaklı bir kadın, elinde bir zambak, onları karşılasın. Fakat ne kadar beyaz var ve rüzgârsızyükseklikte nasıl sadece güneşi kabullenerek, onun halleriyle değişerek olduğu gibi duruyorlar? İşingaribi, dünyanın en mukavemetsiz maddesi olduğunu bildiğimiz halde gözün bu beyazlığı hakiki birdöşemegibialması.Şüphesizbuhiskarlımanzaralaraalışkanlığımızdangeliyor.

Buluttarlasındansonrauçakturistikvazifesinibirdenbirehatırlamışgibitoprağayaklaştı.Altımızdakiiyi sürülmüş araziyi, köy ve kasabaları, ormanları adeta teker teker sayarak yol alıyor. Eski Osmanlımacerasınınbüyüksahnelerindenbiriüstündeyiz.BirkaçdefaTuna’yıatladık.AmabuyükseklikteTunabizimTunadeğil,kurşunrenklivekurşunkadarağırakanherhangibirsu.Hattâakmıyorbile.Altımızdakıvrananşeridinbirnehirolduğunubildiğimiziçinvebirazdarengindenbizböylesanıyoruz.TezkireciÂşık Çelebi’nin ÜçüncüMehmed’e verdiği bir kasidede padişaha kulluğunu arzetmek için zincirlerinisallayarak — çünkü Macaristan’dan ötesinde bîçâre esirdi— geldiğini söylediği Tuna’yı kendi

Page 128: AHMET HAMDİ TANPINAR - Turuz · 2018. 9. 12. · AHMET HAMDİ TANPINAR ... Reşid Paşa encümene o zamanlar arası açık olan Fethi Ahmed Paşayı almamıştı, bu hâdise aralarındaki

parıltısiyleancakeskitarihlerimizde,halkşiirindevemusikisinde,yahutEvliyaÇelebi’debulabiliriz.Altımızdaki arazi biraz daha yumuşadı, tepeler meylini azalttı ve biz biraz daha aşağıdan uçmağa

başladık.Ormanların,avveeğlenceköşklerininparklariyleViyanaovasınınüzerindeyiz.Lufthansahemenhepsininetrafındabirkavisçiziyor.BukavislerinbirindeasılViyana’yı,dahadoğrusuonungenişcarton-pierremaketiniyakaladı.Şimdibiryumakgibionuçözüyor.Benuçaktanşehirleringündüzmanzarasınısevmiyorum. Şehirler, ışıkların insan varlığını haber verdiği gecelerde güzel oluyor. Bütün bu şatolar,saraylar,parklar,semtlervebüyükcaddelertepedenbakılmakiçinyapılmadıki.

İngilizceyi,Alis’inHarikalarMemleketindeöğrendiğinisanabileceğinizgüzelbirkız,sarışınbirrüyaprensesi biziViyana’da kalacak yolcuların işi bitene kadar turnikenin önünde tuttu.Koyu duman rengiüniforması,yankasketi,standarttebessümüvehareketleriyleşüphesizodaazıcıksinemaidi.Fakathavalimanıdediğimizbuçokmuasır icaddasinemaduruyor,asılyolculukbaşlıyor.Evet,uçakyolculuğununparadokslarından biri de bu. Limanlarda yolcu, seyahatlerde boşluğa asılmış başıboş dikkatler vedüşüncelermakinesioluyorsunuz.

Kırkseneevvelbiriçıkıp,bugörmüşvegeçirmişViyanaovasının,Yeşilköy’ün,OrlyveCorydon’ungünde binlerce yolcunun inip kalkacağı, durmadan mendillerin sallanacağı, her türlü dilin ve hasretinkonuşacağıhakikîbir limanolacağınısöylese idikiminanırdı?Fakatbugünbütündünyadahava limanıdiyebirşeyvar.Hemkendihususiyetleriylevetabircâizse,kendipsikolojisiyle.

Bu hususiyetlerin en göze çarpanı, dünyanın her bucağına gidecek yolcuların aynı saatte havalimanındatoplanabilmesidir.Havalimanı,hakikîkozmopolisdir.İkidebiroparlörüçdildekonuşuyorvearamızdaNewYork,Tokyo,Paris,Berlin,Hamburg, İstanbulveNisyolcularınıayırıyor.Kapılarındanbirininönündebirkaynaşmaoluyorvekapı,uzakveyakınbuşehirlerdenbirisinebirmasalkapısıgibiaçılıyor.Hiçbirgidişveayrılışbukadarsessizolamaz.Öbürgarlarınveyalimanlarınhiçbirindeyolcularbukadaryalnızdeğildirler.Uçakyolculuğunubaşındanitibarenbirtecridebenzeten,onaöbürdünyadanbahsedenbazıfantastikpiyeslerinhavasınısezdirendebuolsagerek.

Şimdi bu satırları yazarken, biraz evvel bulut tarlasının üstünden geçerken Dante’nin Ârâfınıhatırlamamın sebebini düşünüyorum.Macera daha evvel İstanbul’da, Yeşilköy’de başlamamış mı idi?Gümrükmuayenemizbiterbitmezİstanbul’laalâkambenimleberaberyolaçıkanarkadaşlarımdanibaretkalmamışmıydı?

Uçak üstümüze sımsıkı kapanan kapılarıyla bunu azçok devam ettirmişti. Yolda uğranılan havalimanları ise bu tecrit ameliyesini tekrar ederek adeta tazeliyor. Hakikaten Viyana’da mıyız, yoksadünyanın herhangi bir yerinde mi? Etrafımızda çalkanan almanca bile bu herhangi bir yerdeliğigideremiyor.Yalnıziçtiğimkahveninlezzetibenibirazbunainandırıyor.

Havalimanlarınınbirhususiliğideherşeyinçokçabukolupbitmesinealışmaktangelensabırsızlık.Uçak yolculuğunda her şey o kadar çabuk oluyor ve herşey evvelden öyle hazırlanmış ki, eskiyolculuklardakipsikolojikzembereklerinişlemesineimkânvermiyor.Belkideişitamtersinedöndürüyor.«Ahbirkeredaha...»nınyerini«amanbirânevvel»,alıyor.

Page 129: AHMET HAMDİ TANPINAR - Turuz · 2018. 9. 12. · AHMET HAMDİ TANPINAR ... Reşid Paşa encümene o zamanlar arası açık olan Fethi Ahmed Paşayı almamıştı, bu hâdise aralarındaki

Asrınbaşı,şimendiferyolculuklarının,lükstrenlerin,yataklıvagonlarınbirdenbirevarılangürültülüveaydınlıkgarlarının,asrınortasıuçağın,onunsessizgelişvegidişlerininhavalimanlarınınoldu.Fakatbirincisi gibi onun şiiri ve edebiyatı daha yapılmadı. Uçak yolculuğunun neValery Larbaud’su, ne deBlaiseCendrars’ı,neApollinaire’ivePaulMorand’ıçıktı.Acabasür’atinfazlalığı,bahsettiğimyalnızlıkveaceleyüzünden insanlarınazlığıvemuayyenhadlerdekalışımıbuna imkânvermiyor?Yoksauçağınpilottan gayrisini silmesi mi? Filhakika tek uçak şâiri Saint-Exupery, bize yalnız pilottan, onunyalnızlığından,iradesindenvebirdeonuyetiştirenmekanizmadan,sıkıterbiyedenbahsetti.Şurasıvarki,pilot bu asrın yarattığı birkaç büyük tipten biridir. Tren yolculuğunun makinisti, onun yanında yalnızSimenonromanlarınınatmosferiniyapanbirhayatmağlubudur.Vâkıa ikiharbarasında,hükümdarlarınavarılıncaya kadar, bu işe heves edenler oldu. Fakat bu heves sanki herkesin arasına karışmak, herkesebenzemekiçindi.D’AnunzioileeskiBulgarkralıBoris’inmaceraları,banadevrimizinkarakteriniverenbir çeşit sembol gibi göründü. Büyük İtalyan şâiri havalarda ateşin takdisini ararken, Kral Boris dekarışıkmakinelerarasındaherkesolmağaçalışıyor,yanikrallığındanistifaediyordu.

Bununlaberaberhavayolculuğununkendisinemahsusduyuları,veduyguları ile insanın içinekadargeçenboşluğu,havalimanlarınınkendilerinemahsussıcaklığıvehüznü,birtecrideçokbenzeyenacayipyalnızlığı var. Boşluğa böyle dalış, bütün alıştığımız şeylerle aramıza giren bu fâsıla bir sar’a gibivücudumuzukaplayanbusarsıntı,onunarasındanetrafımızavekendimizebakışımız,geceuçuşlarınınodeğişikmanzaraları,SaintExupery’ninçobanpilotunbirindenöbürüneziyaretegittiğisürülerebenzettiğiaydınlık şehirler, ay ışığıveyıldızparıltılarıylaböyledünyasızkarşılaşmaelbettegeleceğin şâirlerineyeni duyguların yolunu açacaktır. Elbette bir gün, gece içinde kendi ışıklarıyla başka bir yıldız gibidolaşmaktaki acayipliği ve harikulâdeliği birisi bize anlatacaktır. Çünkü biz sırrı ve şaşırtıcıyıkaybettikçe buluruz ve buldukça kendimizi de buluruz. Şaşırtıcı içimizdedir.Masal, günlük ekmeğimizolduğukadarbenliğimizintabiîifrazıdır.

Kahvemi içtikçe kendime geliyorum. Descartes’in bir uçak yolculuğu yapmış olmasını ne kadaristerdim. «Düşünüyorum, binaenaleyh varım.» sözü bu yolculuğun en iyi tarifi olabilir. Yazık ki insanhayatlaveeşyailealâkasınıkesincedüşüncedekendiüstüneçörekleniyor.

BiziViyana’danMünih’egötürecekuçağaoranınsaatıylaaltıdabindik.GenişufukveViyanaovasıakşama hazırlanmış, güneşin rengi değişmişti. Bal rengi bir ışık uçağın altında duran koyu kırmızıyaboyanmışbirarabanınüstünde,camdanbirşeygibiadetasesli,kırılıyordu.Buışık,onungözümüzebatankırıntıları, uzaktaki ağaçların dumanlı yeşilliği, havayı dolduran makine ve yakıt korkusu, insanlarınsessizgidipgelişi,hülâsaherşeytekrargünlükhayatındışındaolduğumuzuhatırlatıyordu.

Tekrarşehrinüzerindekavislerçiziyor,tekrardinkitaplarındaokuduğumuzogökteninmecezalardanbirine uğramış gibi, insansız caddeleri, apartman bloklarım, meydan ve spor yerlerini, eğlence ve avköşklerini,harplerin, felâketlerin,kuvvetleyaşanmışaşkların, san’at tesadüflerinin insanhatırasınamalettiği yerleri teker teker sayıyoruz. Sonra uçak birdenbire yolunu çeviriyor, behemehal yakalamakistiyormuşgibi akşamadoğruyol alıyor.O,bizimkastımızdanhabersiz, her lâhzabaşkabirmesafede,

Page 130: AHMET HAMDİ TANPINAR - Turuz · 2018. 9. 12. · AHMET HAMDİ TANPINAR ... Reşid Paşa encümene o zamanlar arası açık olan Fethi Ahmed Paşayı almamıştı, bu hâdise aralarındaki

başkasaatlerderastladığımızoyununadevamediyor.ŞimdiçiftekartalıylabirHobsbourgarması,birazsonratuğların,bayrakların,savrulduğubircenkmeydanı,yananbirşehiroluyordu.Sür’atimizyüzündenbitmeyen bir akşamdı bu. Bir aldanma masalına benzeyen şalı, uçağın azgın boğası üstüne atıldıkçaderinleregidiyor,durmadanzeminveşekildeğiştiriyordu.Nihayetaydınlığınçeşmesikısıldı,vesiyahbirbulutunarkasındankanlıbirgözbizeuzunuzunbaktı.SonbirürperişleodakaybolduveyerindekırıkbirMozart kemanını andıran o esmer bulut parçası kaldı. Ve biz kendi ışıklarımız, kendi yorgunluğumuz,menzileyaklaştığımıziçinyavaşyavaşiçimizdecanlanankendimeselelerimizle,yumuşakveyıldızlıortaAvrupagecesinedaldık.

Page 131: AHMET HAMDİ TANPINAR - Turuz · 2018. 9. 12. · AHMET HAMDİ TANPINAR ... Reşid Paşa encümene o zamanlar arası açık olan Fethi Ahmed Paşayı almamıştı, bu hâdise aralarındaki

Paris’teİlkGünler(Cumhuriyet,16Mart1954,nr.10643)Her cinsten, hermilletten, her yaştan bir insan kalabalığı, gece en geç vakte kadar dolup boşalan

kahveler, dansingler, tiyatrolar, en unutulmuş semtlerden nehrin iki yakasına doğru akan ve oradasahafların kasalarında biriken kitaplar, resimler, prodüksiyonlar, antikacı dükkânlarının, galerilerin,sergilerinbitmeztükenmezbolluğu,Pigalle’in,Monmartre’ın,Clichy’ninşehrihiçdurmadanvedaimabirDufy kompozisyonunun hafifliği ile, renkli kadın çamaşırları gibi geceye fırlatan ışıkları, garların hernefeste önlerindeki meydanları, kahvelerin tenteleri ve apartmanların çatılariyle beraber yutan, sonralâhzasındakorkunçbirsallantıdayerlerineiadeedendevağızları,binlerceağızdansakızlananfransızca,zenciâşık,şimallisevgili,önünüzdebirtakunyagibitıkırtıkıryürüyenJaponkızı,yanıbaşınızdadikilenvebirmetretepenizdensizeyolunusoranİskoçya’lırahip,adımbaşındabeyazperdeciddiyetiyleöpüşençiftlervekahvelerinmahremiyetindepekinanmadanonlarıtaklitedenyaşlılar,san’ateserlerinilüzumsuzkılan vitrinler, büyük bahçelerin gök yüzünü mavi bir kumaş gibi kesip biçen hendesesi, küçükmeydanlarıneskigravürsükunetleri, fıskiyelerinyalancıelmasçağlayanları,Louvre’danEtoile’edoğruBonnard renkleriylekabaranakşamvebirdenbirebulunduğunuzcaddeyisarışın tebessümününetrafındatoplayan genç kadın ve onun insaniyet namına sizinle dostluğa hazırlanan at yapılı köpeği... İşte ilkgünlerinParis’i.

Henüz hiç birini kendi zamanımıza katmak fırsatını bulamadığınız, araya eşya ve insanlara hemkendileri, hem de sizden bir parça olmak imkânını veren o derunî fasılayı koyamadığınız için hepsiberaberveiçiçedir;hepsibirbirindendoğarvebirbirindekaybolur.Hugo’nunevininönündeakasya,ArcdeTriomphe’unboşluğundanfırlar,BelfordarslanıDelacroix’nınatölyesininönündekiküçükmeydandamübalağalı yelesini kabartır. Sainte-Chapelle bir yangın feneri gibi Eiffel’in tepesine asılır ve Notre-DameileLouvrebirbirineyapışıkyürürler.YalnızSeinenehrikendisidir.Heraralıktanbulanıkveuslusuların can sıkıntısını tekrarlar. Elinizdeki rehber istediği kadar bulvarları, caddeleri, sokaklarıbaşladıkları, bittikleri sokak, cadde ve bulvarlarla size anlatmaya çalışsın, hiç bir şeyi birbirindenayırmak,sökmekkabildeğildir.Buacaipvesüreklibayramda,buüstüstevecömertziyafettebirdenbirehiçbirşeydüşünemezvehatırlamazolursunuz.Sankiçokhafifvesihirlibiriçkiilesarhoşolmuşsunuz.Etrafınızda bir yığın gizli varlık vardır. Girdiğiniz kahvelerde, anlattıkları hasret bir bıçak gibi teneyapışan Fransız türkülerinin acılığına benzeyen bir acılıkla içinize yerleşen, onlar gibi size hiçyaşamadığınız birmazinin hasretini aşılayan, keskin kokuluGauloise dumanlarının doldurduğu havadahakikaten görmekte olduğunuz çehrelerden büsbütün başka çehreler yüzer, çok âşinâ bakışlar sizi takipeder,fakathiçbirinitutamazsınız.Çünküisimlerdeeşyagibibirbirinetakılmışgelirler.Çünküşehirhiçunutmadığımazisinideyaşadığıangibisizetoptanverir;buyüzdenhiçbirhayal,tamvebütündeğildir;hiçbirdüşünceyisonunagötürmekimkânıyoktur.Eniyisi,herşeyibırakmak,yenidoğmuşbirinsangibibuseldesürüklenmektir.Biranbuzenginliktensıyrılmakvesadecekendinizolmakiçinolduğunuzyerdegözlerinizikaparsınız.Fakatkabilmi?

Page 132: AHMET HAMDİ TANPINAR - Turuz · 2018. 9. 12. · AHMET HAMDİ TANPINAR ... Reşid Paşa encümene o zamanlar arası açık olan Fethi Ahmed Paşayı almamıştı, bu hâdise aralarındaki

Hemengeneo ankulağınızdabaşkave ikinci birParis, kendi içindenbüyüyen sular gibi çağlıyan,değişen, yırtılan, küçükkıyametuğultularıyla çöken, gizlimaceralardakaybolan, sonra iç içeve renklikavislerde, çılgınca cesur köprülerde, bir anlık sütun ve mabetlerde yeniden kurulan seslerin Paris’ibaşlar.

GaripdeğilmidirkiasılParis,sizdesonradanbuşehirdenkalacakbüyükhayal,builkgünlerdesiziiçteniçerahatsızeden,sizedüşünmek,kendinizolmak,herşeyiolduğugibitanımakimkânımvermeyenbukarışıklıktadır. Vâkıa ondan kurtulduğunuz zaman bir nevi’ berraklığa erersiniz, hayatınız daha çokrahatlaşır,fakatşehirlerşehrideartıkmuhayyelenizinbircümbüşü,sinircümlenizinmalıolmaktançıkar.

Birgünufakbirhâdise,biryolunortasındaayaklarınızınbirdensızlayışı,süreklibiryağmur,hülâsaçokbasit ve tabii birşey, bukarmakarışıkbütünlüğübirdenkırar, okadarhazla sahipolduğunuzParis,birdenbire taşlarıkararmışyarıbaşkaedalıondokuzuncuasırbinalarınınarkasınaçekilirvesizortadayapayalnız,sadecebulunduğunuzyerlevekarşınızdakiinsanlabaşbaşakalırsınız.

Buseyahatinizinentehlikeliamdır.Dönüşimkânlarınızıniçinizdendoğru,enyüksek,enkandırıcısesiilekonuşmağabaşladığıan.Günlerbirdenbirekısırlaşır.Sertbirçakılyaralargibietrafabakarsınız.Bumuydu,dersiniz,Parisbumuydu?

İmkânsız bir can sıkıntısıyla bulvarların bir lâhzada birbirine benzeyiveren kahvelerine bakarsınız,vitrinlerin güzelliği çarçabuk çözdüğünüz bir renk bilmecesi olur. Meydanlar resmî nutukların tatsızbelâgatiilesizikaçırtır.Sankişehirbütüngüzelliklerinisizdengizler,nekadarçirkinvebiçimsiztarafıvarsaönünüzeyayar.KlâsikdevirveNapoleonzamanıhatıralarıadımlarınızıartıkbırakmaz.Hakikatensevdiğiniz, sevebileceğiniz şeylerse filimlerde alışılan, kitaplarda okunan, disklerde dinlenen, hülâsabildiğiniz şeylerdir. Kendi kendinize «matbaa ve sinema seyahati öldürmüş!» diye herkesin malı birhikmetsavurursunuz.Vebuşüphedeyıpranmışbirhavagazıborusugibiherşeyikaçırmağabaşlarsınız.Louvre’un galerilerinde askerî bir kıt’ayı merasim icabı teftiş eden misafir devlet adamının o takmamevcudiyetiyle,hiçbirşeygörmeden,fakathepsininezaketle,dikkatleselâmlayarakdolaşırsınız.Küçükmukayeseegzersizlerinde,muhakemeçabalayışlarında,katıinkârlardakendinizibulmağaçalışırsınız.Budaüssılanın sizi yavaştan yavaşa yokladığı zamandır. Birgün yolunuzun üstündeki lâleleri sizin gibigurbettebulacaksınız,ertesigünNedim’inveYahyaKemal’inolduğukadarRonsard’ınveMallarme’ninde malı olduğunu bildiğiniz gülün gurbet-zedeliğine acıyacaksınız. Geçtiğiniz sokakta birdenbireişittiğinizbirhorozsesisizibirlâhzadaenfazlakendinizinolanbirİstanbulsabahınataşır.Boğazdeniziiçinizdebinaynabirdenkırılmışgibidörtyanınızıparıltıyaboğar.HalbukiodakikamidenizdebirkaçsaatevvelyediğinizmuhteşemsalçalıbirFransızhorozutatlıveburukbirtıkanıklıktasizehazmınbütüngevşekliklerinitattırmaktadır.Zateniçtiğinizsigaranınpaketibuhayvanınyalnızbizimolmadığınıgününher saatinde size hatırlatabilir. Bir aceledir sizi yakalar; bir rapor hazırlayacakmışsınız gibi her şeyiçarçabuk görmeye çalışırsınız. Ve hep bir kaç gün evvelki hâle, o acaip bayrama, görülmemiş hayatziyafetine,ozihnîcümbüşehasretçekersiniz.Kendikendinize«yazık,bukadarçabukmukaybedecektim...Parisbukadarcıkmıydı?»dersiniz.Nedensonraanlarsınızkiogünlerdehiç'deParis’dedeğildiniz,hatta

Page 133: AHMET HAMDİ TANPINAR - Turuz · 2018. 9. 12. · AHMET HAMDİ TANPINAR ... Reşid Paşa encümene o zamanlar arası açık olan Fethi Ahmed Paşayı almamıştı, bu hâdise aralarındaki

hiçbiryerdedeğildiniz.Sadece,yadırgama,itiyatlarındankopmadenenacaip,kapalıbiryalnızlıkmemleketindeydiniz.Bu ikinci safhaya, dostum doktor Laroza ile Chartres ve İlliers’ye kadar yaptığım bir gezinti son

verdi. Döndüğüm gecenin sabahında yatağımda tam Parisli olarak uyandım. Adımlarım kahvaltımıyapacağımkahveyikendiliğindenbuldular,çöreklerimigetirengarson,benimiçinhemenhemeneskibirdostu. İkide bir yanıbaşımda duruyor, iki eli masamda birşeyler anlatıyordu. Beni bırakıncayanıbaşımdakimasadadurmadanfransızcaçalışanAlmankızıilekonuşmağagidiyor.Sarışın,güleryüzlü,gri gözlü, henüz uzviyeti ilemütareke halinde bir çocuk. Bulvar, kahvelerin tenteleriyle bir VanGoghtablosu cünbüşünde alabildiğine uzanıyor. Ellerinde boş tuvaller, gazetelere sarılı bitmiş tablolar, biryığıngençkızvedelikanlıbirbirleriylekonuşarak,gülerek,kucaklaşarakgeçiyorlar.VâkıaMontparnasseartıkyirmiseneevvelinMontparnasse’ıdeğil.Resimozamanlardaolduğugibihayatahergünyenibirhastalık aşılamıyor. Fakat Paris gene resmin bir numaralı payitahtı. Model olduklarını geldiğim geceöğrendiğim ikigençkızarkamdakigençlerigörürgörmezyollarındandöndüler.Tekraröpüşmefaslıvebiryığınkonuşma.Neoturmağarazıoluyorlar,nedegitmeğe.İslimüzerindeyolcuboşaltanbirvapurgibiaceleacelehavadisleriniveriyorlar.SıksıkZadkine’in,Pignon’un,Hartung’unadlarıgeçiyor.Zadkine’i,birkaçgünevvelkarşıkikahvedetanımıştım.Yangözlekonuştuğumuzyeresankimühimbirşeymişgibibakıyorum.Koyu bir güneş lekesimasayı, hasır iskemleleri adeta eritmeye, bir palet haline getirmeyeçalışıyor. Zadkine, o gün bende büyük bir sanatkârdan ziyade, bir sanat mütekaidi, zeki bir iş adamıtesiriniuyandırmıştı.Halbukibirtesadüflegördüğümikitablosuçokhoşumagitmişti.Fakat,oşimdidahaziyadeheykeli ilemeşhur.Pignon’udahatanıyamadım,tekresminibiliyorum.Birgemiiskeletigibibirşeydi.Üzerimdeyapmaktanfazlabozmaklaeldeedilentesirlerinpeşindehissinibırakmıştı.

Hartung’udatanımıyorum,fakatbiliyorumkiobüyükressam.İkinciDünyaHarbi’ndensonrakidevrinbelkienşaşırtıcıadamı.Paris’egeldiğimin ikincigünü ressamSelim’leberabergittiğimizbirgaleridegrisivesiyahıbolbirtablosunugörmüştüm.Non-figüratifinbukadarderindenkonuşaneseriyleilkdefaogün karşılaşmıştım.Deniz ortasında bir gemi yangını gibi bir şeydi.Böyle de değil, bir deniz felâketibeklergibibirşey...Herhaldedeniz,ayışığıveinsankaderihiçbirşekilsizbuçizgivelekeyığınında,hiç bir reel unsuru içine almıyan bu maddesiz rüyada birbirleriyle sarmaş dolaştılar. Biraz ötedekimasadatekbaşınaoturanİngiliz,olduğuyerdenbütünbulvarızaptetmekistiyormuşgibiayaklarınıuzattıveikikoluilegerindi.Sonragözlerinikapattı;dudaklarındakibelirsiztebessüm,gözlerininetrafındakiomemnunkırışıklıkolmasauyuyordiyeceğim.Hayıruyumuyor,sadecebütünvaziyetiyleseviniyor.İçindebütünseneyalnızbukahvedeşuanıdüşündüğü,onuhazırladığınekadarbelli.Bendeonutaklitediyorum.Ayaklarımıuzatabildiğimkadaruzatıyorumvegözlerimikapıyorumve«Paristeyim»diyedüşünüyorum.Bukaynaşma,çokderinbir sevincebenzeyenbuakış,günlükşeyleresinmişbusanat lezzeti,bu iç içedevranParis’tir.Herşeydebiruçurtmahafifliği,sevildiğinibilenkadınlarınneşesinebenzerbirşeyvarve bu benim de içime yavaş yavaş yerleşiyor. Olduğum yerde içimden gelen bir sıcak dalgası ileısınıyorum.«Paristeyim!..»

Page 134: AHMET HAMDİ TANPINAR - Turuz · 2018. 9. 12. · AHMET HAMDİ TANPINAR ... Reşid Paşa encümene o zamanlar arası açık olan Fethi Ahmed Paşayı almamıştı, bu hâdise aralarındaki

Birdenbire genç bir adam, arasam idarehanesini ve matbaasını onbeş günde bulamıyacağım birgazeteyi burnuma dayıyor; arkasından rahibe kılıklı bir kadın bir katolik gazetesini uzatıyor, onunarkasındanbirbroşür:

(Bugünün sefaletlerinden nasıl kurtulabiliriz!), altında, büyük harflerle «İsa aramızdadır, ümitkesmiyelim!..» Genç, esmer, orta boylu bir adam bana acele acele selâm verip geçiyor. Neden sonrahatırlıyorum; baştan aşağı yeniyi tutan o küçük sanat gazetelerinden birinde resimmünekkitliği yapan,arasırasergihazırlayanbirIraklı.«Fransızca’sıbenimkindendahaberbattı.Acabanasılyazıyor?»Fazladüşünmüyorum,bütünsuallerincevabıkendiliğindenhazır:Paris’teyim.

Yavaşyavaşyerimdenkalkıyorum,sıkıldığımiçindeğil.Bellibiryeredegitmekistemiyorum.Hiçbirprogramımyok.Sadecekendimeyenivebaşkatesadüfleryaratmakistiyorum.ÇünküParis’teyim.

Page 135: AHMET HAMDİ TANPINAR - Turuz · 2018. 9. 12. · AHMET HAMDİ TANPINAR ... Reşid Paşa encümene o zamanlar arası açık olan Fethi Ahmed Paşayı almamıştı, bu hâdise aralarındaki

DoluBirGün(Esi,Ocak1957,nr.13)(HatıraDefterinden)27 Şubat 1954 Doktor La.’nın telefonu. İşim yoksa bu sabah beraberce Ch’ye gidebileceğiz. La.,

onbirde beniSaint-Germaine’den alacak.Otelden «AuxDeuxMagots»ya kadarParis’in kış sabahı birmasal gibiydi. Dün akşamki tipi, arkasından gelen sulu yağmur... hepsi dinmişti. Yerler cam gibi buz.Fakatherkestesoğuğunkırbaçladığı,yarıpusluhavadayinecamgibiparlayangüneşin iyice tuttuğubirneşevar.Eşya,yol,dükkânlarınönündekiküçüksergiler,insanlarınyüzübusevinçleaydınlık.Güneşherşeyehafifsarımtırak,şeffafbirçeşitplâstikmaddedenyaldızlıbirkılıfgeçirmişgibi.Kahveninönündekiköşkündegazetecikadın,birserçegibiötüyor.Hikâyesinibanadaanlattı:Dünakşamevegiderkenmüthişbirdüşmekazasıgeçirmiş,hemolduğuyerdenbirikimetrekayarak.Fakatbacağındakisıyrıklakurtulmuş.Güneş açtığı, eşyayı böyle, kruasan gibi kızarttığı için, başka zaman olsa şikâyet edeceği bu hâdiseyegülüyor.Okadarkonuşmayaazimlikigazetelerimielindenzorlaalıyorum.Hakkıdavar.Aynıneşebenimiçimde de çalkalanıyor.Birşeyler yapmak istiyorum.Hatta, daha iyisi, birşeyler olacağına inanıyorum.Halbuki,olabilecektekşey,ikigünsonraİstanbul’adönüşüm.

Kahveye girer girmez, kışın masalı bitiyor. Taraça dar ve soğuk. İster istemez dışarı ile alâkamkesiliyor.KeşkeLa.’yadışarıyladahagenişmünasebetiolanbiryerdebuluşmamızıricaetseydim.Banabazı Brueghel tablolarını hatırlatan, öğle renkli ve yaşama dolu bulvara bir kere daha bakıyorum.KahvedebeniB.yakalıyor.B.’igeçenseyahatimdetanıdım.Vebazıdostlarayazdığımmektuplardaondanbahsettim. Aslen Macar; fakat Avusturya’da, Almanya’da ve sonra da Rusya’da gençliğini geçirmiş.BirinciCihanHarbi’nde İsviçre’ye kaçmış. 1920’den sonra hep Paris’te...Dada’dan başlayarak bütünsanatcereyanlarınagirmiş.Picasso,Klee,Matissevediğerdevirressamlarıiçinoldukçaşöhretkazanankitaplarıvar.Fakathangidilleyazmış?Belkideasıllarımacarcaveyaalmancadır.Bukitaplarınhiçbiriniokumamışolduğumaozamanepeyceüzülmüştüm.L.L.,bizitanıştırdığıgünvesonrabaşbaşakaldığımızzaman:«İyi adamdırve resimdençok iyi anlar»demişti.Hırçın,ümitsiz,hastabirkuşgibikabarıkvedargınbirhalivardı.Bana,eskidostlarındankapalıcümlelerleşikâyetetmişti.1954yazınınsonunadoğruCoca-ColahadisesiyüzündenL.L.ilededarıldılar.Fransa’dayavaşyavaş,hiçolmazsabazımuhitlerdebaşlayan Amerikan aleyhtarlığı, bilhassa Rosenberg’lerin davasından sonra epeyce alevlenmişti. OgünlerdeCoca-ColaAmerikan içkisiaddedildivealeyhindebulunmayabaşladılar.B.,azizdostumuzunkahvede bu zararsız içkiyi ısmarlamasına itiraz etmiş ve oldukça ağır şeyler söylemiş. Fransa’yısatıyorsunuz, filân gibi... L.L. de sessizce münasebetini kesmiş. Bana: «Kendisine onlardan fransızlıkdersialmayaihtiyacıolmadığını,Picasso,Kleeyahutbaşkasıiçinilkyazıyazanlararasındabulunsabilebunahakkıolmadığınısöylemedim. İhtiyarveyalnızbiradamı fazlakırarımdiyekorktum.Fakatşimdidüşündükçe kızıyorum» diye dert yanmıştı. L.L.’yi kızdıran şey, kendisine fransızlık dersi veren eskitanıdığınınüstelikMoskovahayranıolmasıydı.«BencanımisterseCoca-Colaiçerim.FakatAmerika’yahayrandeğilim»diyordu.«Kıskançadam...Picassoiçinilkyazıyazanlardanımdiye,onunşöhretineortak

Page 136: AHMET HAMDİ TANPINAR - Turuz · 2018. 9. 12. · AHMET HAMDİ TANPINAR ... Reşid Paşa encümene o zamanlar arası açık olan Fethi Ahmed Paşayı almamıştı, bu hâdise aralarındaki

olacağınısanıyor...»BudargınlıktansonraB.’yerastlamamıştım.Benigörünce tanıdıvemasamageldi.Geçen seneden daha yorgun, daha bedbindi. Yalnızlığından bahsetti. Hayatının köksüzlüğünden şikâyetetti. «Çocuklarım Fransa’da doğup büyüdüler. Onların çocukları yine bu toprağın insanları. Fakat bendeğilim.Hayatımda, dışından bakılırsamuvaffak oldum: evimvar.Çocuklarım iyi okudular.Karımdanmemnunum. Fakat yetmiş yaşındayım ve yerimi yine yadırgıyorum.» Bazı milletler dâüssıla iledoğuyorlar.Macarlar da anlaşılan öyle.Onu dinlerken yine geçen senemetroda rastladığım Polonyalıihtiyarkadınıhatırladım.Fakatbeni asıl düşündüren şey,banabütünbunları söyleyenadamla,L.L.’ninarasındageçenhadiseoldu.Fakat,L.L.içincansıkacakşeylersöylemesiihtimalinidüşünerekmeseleyiaçmadım.Pekalabana:«Kendisihakkındayazıyazmadığımiçin»yahutda:«Resimlerinibeğenmediğimiçin»darıldığınısöyliyebilirdi.Bunesilde—yetmişinigeçenler—acılıkokadartabiîbirşeyki...Birara, politikanın kendisini teselli edip etmediğini soracak oldum. «Ben hiç politika yapmadım» dedi.«Sadecehayatımıyaşadım.Hayatım,gençliğimdebeniihtilâlegötürüverdi...İşteokadar.»Sanatadaartıkpekinanmıyordu.Birikicümleiçinde,sanatın,yalnızyapanlarınişiolduğunubanaanlattı.Hülâsayaşvegurbetonda,biziasılyaşatanzenbereklerikırmış,ortadasadecebiryığınartığı,buhastakuşbakışını,buşifasızyalnızlıkhissimbırakmıştı.Bu,okadar tahammüledilmezbirşeydiki,La.’nıngelişinibir çeşitkurtuluşaddettim.Otomobilebindiğimzamanyarıhastaydım.Buçeşit,korkuilekarışıkyıkılmahissinigeçen sene Paris’in meşhur mezarlıklarından birini gezerken duymuş, aradığım mezarı bulmadankaçmıştım.Yalnızlığı, ihtiyarlığı,herşeydenbıkmayızamanzamanokadar iyi anlıyorumki,bu, içimdeyaşayanbirtehditgibi...

Ch., tepede, Butte’de oturuyor. Kışın tenhalaştırdığı, değiştirdiği bir Paris’in içinden geçiyoruz.Talebemahallelerinden uzaklaştıkça şehrin canlılığı, güzelliği kayboluyor gibi.Belki öyle değildir de,ben bu sabah tesadüfünün ruh halinden kurtulamadığım için öyle görüyorum. Bununla beraber bazısemtlerin gündüz manzarası hiç bir zaman hoşuma gitmedi. Pigalle’den tepeye doğru çıkıyoruz. Fakatarabayı daha ileriye götürmek, eve kadar çıkmak imkânsız. Karlı havada semtin düzeni bana adetadeğişmişgöründü.SankiErganimadenindeolduğugibievlerindamlarıüzerindeyürüyorvegerçektende,tepenin ârızaları yüzünden bacalar arasından geçiyoruz. Gideceğimiz yer, Château des Brouillards’ınbiraz ilerisinde. Eğer içerde bir pencere kenarına oturursam belki de onu göreceğim. Château desBrouillards,buasırbaşınınsanathayatınagirmişevlerindenbiridir.Kaçdefa,geceleribuevinönündengeçerkenşimdiustadiyetanıdığımızdevirgençliğininvelvelelineşesiniduyuyorumvehminekapıldımvepencerelerinde Utrillo’nun alkolle değişmiş, etleri sarkmış, bulanık gözlü çehresini bir hayli aradım.Resimvehemenarkasındangelenedebiyat—romanvehatırakitapları—semteöylebirdamgabasmışkimesafeyi,perspektifi,herşeyibirbirinekarıştıranbukışsabahındabilebuhavadançıkmağaimkânyok.Halbuki biraz evvel hemen hemen aynı devrin değilse bile, aynı insanların arasına katılmış bir biçarenerdeyse beni ömrünün veya bir ânının acısıyla zehirleyecekti. Ch.Valery’ninCollege de France’dakitalebelerindenmiş. Hatta teksir makinesiyle bazı konferanslarını bile basmış. Mümkünse bu nüshalarıaramağagidiyorum.Bazıelyazılan,kendibastığılüksadisyonlaraaittashihprovaları,hattâüstadınbir,

Page 137: AHMET HAMDİ TANPINAR - Turuz · 2018. 9. 12. · AHMET HAMDİ TANPINAR ... Reşid Paşa encümene o zamanlar arası açık olan Fethi Ahmed Paşayı almamıştı, bu hâdise aralarındaki

ikidesenivarmış.ÇünküCh.şiirdenmatbaacılığa,sinemavehattatiyatrodanmüzikholekadarbiryığınmeselede kendini denemiş. Son yirmi, otuz senenin bütün şöhretlerini tammış bir adam. Bir zamanlarbastığılükseserleridostumbanamethetmişti.Fakato,benibuevedahaziyadeParissanatâlemindeçoksık tesadüf edilen bir adamı tanımam için götürüyor. Daha kapıya yaklaşmadan fazla bir şey ümitetmememisıkısıkıtembihliyor.

Kapıyıortayaşlıbirhizmetçiaçtıvefazlasesçıkarmamamızaadetadikkatederekbiziikincikattakiapartmanagötürdü.Alelacelesalonasoktu.Budikkatveihtimamarkadaşımıngözündenkaçmamışolacak,banagülümseyerekbaktı.Hakikatendebirazsonrayineçokihtiyatlıbirbaşkakadınsesinindışarıdabirşeyler söylediğini, sonra merdivenden inen ayak seslerini duyduk. Salon daha ziyade bir garsoniyerhissiniveriyor.Eşya,oturandanziyadekadınmisafirlerinhoşunagidecekşekildedöşenmiş.Birazsonraevsahibimizgeliyor.Uzunboylu,sarışınbiradam.Yükseksesle,genişjestlerlekonuşuyor.La.’nınlisearkadaşı.Birzamanşiirdahiyazmış.BenimTürkolduğumuişitinceyüzügülüyor.Yunanistan’a—Yunanhükümetinin davetlisi olarak— yaptığı seyahati anlatıyor. Dönerken İstanbul’a ve İzmir’e de uğramış.Bizdeuzunmüddetkalmafırsatınıbulamamış.Bunlarıgözlerimin içinebakaraksöylüyor.Onunedense,İkinciCihanHarbi’nekadar şöhretinidevamettirenAlmansinemaartistiTheoLingen’ebenzetiyorum.Fakat onunki gibi sâfiyâne bir komiğin adamı olmadığı da çok âşikâr. Daha ziyade sanat sevgisininüzerinde israr ediyor. Bizi içeride çalışma odasına götürüyor. Viski, Amerikan cigaraları. PaulValery’den, ölümünden birkaç yıl evvel İstanbul’a gelmiş olan tâbi Daragnes’den, Copeau’dankonuşuyoruz.Sonikisiniİstanbul’datanıdığımı,fakatokadarçoksevdiğimhaldeValery’yitanımadığımısöylüyorumve sâfiyetle harb yıllarında kendisine biraz tütün ve cigara göndermek aklıma gelmediğineşimdinekadarüzüldüğümüsöylüyorum.Kederimi:«Çokiyiolurdu,hepimiziçerdik»diyehafiftenalıyor.Tekrar viski teklifi. Yolda gelirken âsâbım düzelsin diye La. ile içtiğimiz konyaklar yüzündenreddediyoruz.Ozamanhazineleriniortayayığıyor.Kendibastığıkitaplar.Daragnes’inbastıkları.Başkalüks baskılar... Albüm dolusu el yazıları... İçlerindeValery’nin kendisine yazılmış ikimektubu, birkaçdeseni ve yine kendi bastığı bir kitap üzerinde bir, iki tashih var. Bu arada,meşhur konferanslara aitnotlardaortayageliyor.FakatdahaziyadeDaragnes’denbahsediyor.Sözüotarzdagetiriyorki,asrınenbüyükestet’ininyakınişarkadaşıoluyor.Yazıkkikendisilezzetledinlenilen,fakatsöylediklerininancakyarısınainanılaninsanlardan.Bununlaberaberonuyakındantanıdığıveçokinsantanıdığıâşikâr.

Sonra birdenbire sözü değiştiriyor. Bir dakika içinde, adeta bir hokkabaz çabukluğuyle hazineyitopluyor. Bir yelpaze ancak bu kadar çabuk kapanabilirdi. Vâkıa, hepsi yine bu küçük odanın içinde,kanapenin,sandalyelerin,etajerin,geridonunüzerinde.Fakatonlarıtoparlayışındaöylebir:«oyunbitti»diyen hâli var ki, bir daha dokunmaya cesaret edemiyorum. Valery’nin konferanslarını istemek iseaklımdan bile geçmiyor. Zaten kendisi de edebiyatı ve kitabı büsbütün unutmuş. Şimdi bize Terne’deaçmak istediği tiyatroyu anlatıyor. Binayı tutmuş, düzenlemeğe, süslemeğe başlamış. Yalnız paraişlerindenbaşkabiryığıngüçlükvar.Nemimara,ne tezyinatçılara lâfanlatamadığındanşikâyetediyor.Hepsininadınıbirerbirersöyleyerekaleyhlerindebulunuyor.Sonrabirdenbirelâfıkesiyor.Elimizebir

Page 138: AHMET HAMDİ TANPINAR - Turuz · 2018. 9. 12. · AHMET HAMDİ TANPINAR ... Reşid Paşa encümene o zamanlar arası açık olan Fethi Ahmed Paşayı almamıştı, bu hâdise aralarındaki

prospektüs, bir eser veya artist listesi sıkıştırıyor, yahut oynayacağı piyeslerdenbirininmetni üzerindeyaptığı değişiklikleri kitabın veya müsveddenin sayfası üstünde gösteriyor. Bir ara İstanbul’a davetedilirse memnuniyetle geleceğinden bahsetti ve kendisine bir tiyatro müdürlüğü selâhiyetini verenvesikalarınıgösterdi.Sonrabilmemnasıloldu,kendimizikapınınönündebulduk.

Yolun kenarını kıvrılırken doktor La., çok tatlı bir kahkaha attı. Bana: «Sabahınızı beyhudegeçirmediğiniziitirafedin»dedi.Bendehakikatenmemnundum,Paris’inimkânlarıiçindeyetişmişveoimkânlararasındaazamî iyiniyet,zevkvebirçeşitüstündikkatleyaşayanbiradamı tanımıştım.Basınişleri, resim, şiir, tiyatro ve müzik-hol, hepsi onun teşebbüslerini bekliyen bâkir madenler gibiydi.Sevdiklerine hizmetten hoşlanan, dehâyı, yahut kabiliyeti iki tarafın lehine istismar etmeğe çalışan biradam... «Niçin» dedim, «beğenmiyorsunuz?» «Bu cins adamlara belki de zannettiğinizden fazlasınıborçlusunuz.»O,sözümü:«Birazdahasebatlılarına...»diyetamamladı.SonrabirdenbirebenivaadettiğigibiCeline’le tanıştıramıyacağım,Paris’teolmadığınısöyledivebütünyemekboyuncaçokiyi tanıdığı,sevdiği,yıldızısönmüşromancıdanbahsettik.

Page 139: AHMET HAMDİ TANPINAR - Turuz · 2018. 9. 12. · AHMET HAMDİ TANPINAR ... Reşid Paşa encümene o zamanlar arası açık olan Fethi Ahmed Paşayı almamıştı, bu hâdise aralarındaki

Notre-Dame’daBaşıboşDüşünceler(Cumhuriyet,31Mart-1954,nr.10658)Orgharikulâde,koroiseAvrupa’nınsayılıkilisekorolarındanbiriidi.Eskikatedralsankimuazzam

bir deniz kabuğu olmuş, kendi unsurunun diliyle en yüksek perdeden konuşuyordu. Filhakika hiç biranlaşmabukadarderinolamazdı.

Etrafımızdakitaşyığınıkâhbirsesçağlayanıoluyor,üstümüzerahmetsağanaklarıylaboşanıyor,kâhsihirli aynalar gibi onu sonsuzluğa doğru hepimizle beraber çoğaltıyordu. Kadın, erkek hıncahınç birkalabalık, çoğu Paskalya tatilinin Paris’e çektiği İsveçli’ler, İngiliz’ler, Holandalı ve Almanlar, geneçoğununelindenota,kendilerinimusikîyeteslimetmişlerdi.Önümdebirazötedeoturanesmerbirİtalyankızıdahailkcümledenitibarenkendiiçineçekildi.Yüzüolduğuyerdevecdledolanbillûrbirkâseoldu.Sağımda,üçakşamevveloperadaaynı locadaStrauss’unElektra’sını,birormanyangınınabenzeyenoacaipeseriberaberceseyrettiğimizbirçinlitalebeoturuyor.Musikidahaşimdidenondadaameliyesiniyapmış;yüzüırkınınmaskesinisilmiş,yerineadetahastabirbeyazlıkgeçirmişti.Birazevveltamönümdeserçelerinneş’esiylecıvıldayan iki ihtiyar İngilizkadınıbirdenbireküçükbir sükûtvedikkat işaretlerioldular; benim için sade omuzlan ile dinliyorlar. Ben nasılsa evvelden tasarladığım gibi sol taraftakibüyük renkli camgülünden gelen ışıkları alabileceğimbir yere oturduğum içinmemnunum.Mimarînin,musikînin ve aydınlığın üçüzlü avıyım; fakat hiç parçalanmadan. Çünkü şu anda hepsi birbirinitamamlıyor.Hepsinintekbirhedefivar:Benliğimizideğiştirmek.

Geldiğim günden beri bu katedral ile, onun komşusu olan, o zarif Sainte-Chapelle’den bir türlüayrılamıyorum.Gündebirdefaolsun ikisindenbirineuğruyorum.Sainte-Chapellepekaz tesadüfedilircinsten bir Şark, bir Kandehar zümrüdü, bir Keşmir yakutu veya Yemen akiki kadar Şark Kemiksizdenilebilecekmimarîsinde şafak ışıklarındanörülmüşbir çadırabenziyor.Fransız tarihininhemenüçteikisinin, bilhassa Büyük İhtilâlin en önde sahnelerinden biri olan koca adalet sarayının bir köşesindeyapıldığıSaintLouisdevrindenberibinbirgecesultanlarınınyüzüğügibiparlıyor.

Pek az şey bu Ortaçağ camcılık san’atı kadar şaşırtıcı ve güzeldir.Mücerreti seven Şark, Allah’ıyazıdaararken,Garpİncil’inbirsûresindenhareketederekışığıkendisindearamış,onunkamaşmasındayaradılışınmucizesinitekrarlamış.Pekazsan’attabukadarrüyalezzetivenizamıvardır.Işığınenufaktemasında her şey kökünden sarsılır ve göz için bir musikidir başlar. Belli ki Şark’ın hazine dolusumücevherleriyle yaptığı şeyi hristiyanlık dünyası bu renkli camlarla yapmış; tesir o kadar sürükleyicioluyor ki buradaki camların Notre-Dame’daki heykel ve kabartmaların büyük bir kısmı gibi, hemenyarısının sonradan, ondokuzuncu asırdaki büyük tamirde yapıldığını bile insan bir müddet sonrahatırlamıyor.

FakatSainte-Chapelleküçücükışıkkafesiylebüyükkatedralinyanındaneolsabirsüs,biroyun,şeffafbir çekmece gibi kalıyor. Zaten Bizans’tan gönderilen mukaddes bir hatıranın konması için yapılmış.Notre-Dameöyledeğil.Ohakikimanasındataşanakledilmişnesillerrüyası.Çoğugeceleronunetrafındadolaşmak, onun iman gemisinin ay ışığında yüzdüğünü, yahut karanlıkta bir kadife parlatılır gibi hafif

Page 140: AHMET HAMDİ TANPINAR - Turuz · 2018. 9. 12. · AHMET HAMDİ TANPINAR ... Reşid Paşa encümene o zamanlar arası açık olan Fethi Ahmed Paşayı almamıştı, bu hâdise aralarındaki

aydınlanmış cephesi, gece ile daha hayalileşen çatısı, saçaklarındaki ifritler ve heykel kabartmalarınınKitab-ıMukaddesmahşeriyle olduğu yerde bir denizaltı ormanı gibi külçelendiğini görmek için dönüşyolumudeğiştiriyorum.

Onunkarşısında,birazda,eskihalifesaraylarındaHristiyanbilginleriylegünlercesürendinvekelâmmünakaşaları yapan eski müslümanlara benzeyen bir halim var. Açıkçası Yeşil, Süleymaniye veSultanahmetnamınaondabazıkusurlarbulmakistiyorum.Fakatdoğrusuşukimimar!unsurdangayrisininbolluğundan,ışığınazlığındanbaşkabirşeydebulamıyorum.İçiçokdolu.Mimarîhacimkayboluyor.Bizmimarî hacmi olduğu gibi muhafazayı iyi bilmişiz. Nesillerin dindarlığı Garpmabetlerinin içini fazlakaplamış.

İstanbul veBoğaziçimimarîsini—galiba bu sonuncusu bugün pek az kaldı— tanıyan ve seven birinsan, Paris’te kolay kolay mağlûp olmaz. Zaten Paris’te güzel olan, falan yahut filân şey değildir;sokağın,hakikîFransızlarkadardünyanındörtköşesindenkalkmışgelmişolaninsanlarınyarattığıhayatınkendisidir.Hülâsaşehrinumumîhavasıdır.MimarîolarakOndördüncüveOnbeşinciLouisdevirlerindenkalan şeylerin çoğu, o zamanın hakikî san’atı olan tiyatroyu, daha doğrusu onun belâgat tarafım fazlabenimsemişler. İsterseniz buna Güneş-Kralın saray teşrifatı da diyebilirsiniz. Halbuki tiyatro, yalnıztiyatroda, teşrifat ise devrinde yani yaşanırken güzeldir. Ondokuzuncu asır ise, şimdi yani modernmimarîdensonradahaiyianlıyoruz,aşağıyukarıdünyanınhertarafındamimarîsizdir;fakatFransızorta-çağındankalanşeylerinhemenhepsigüzel,zarifvemuhteşem.

Bu, tepenizde alabildiğine yükseklere fırlatılmış kemerler, galeriler, bu içiçe rüyalarımız gibibirbirindendoğanhendese,pilpayelerinkalınkütlelerinibirhavafişeğidağılıyormuşgibi ışıkcümbüşüyapan ve üstünüze öyle dökülen bu narin ve muntazam çizgi demetleri, bu imkânsız dağılma vetoplanmalar,encür’etli,ensağlammimarînizamlarındanbiridir.Bunadallarıbirbirineverilmişbüyüksonbahar asmaları gibi ve aynı renk vemeyva cömertliğiyle uzanan cepheleri, onların daima yumuşakdantelâişçiliğinideilâveediniz.

HristiyanGarp,bilhassagotikmimarîilekendisiniikrareder.Bütünsan’atlarıonunetrafındaveonunnizamıileyoğrulur.Bumusikîdoğrudandoğruyaonunmalıdır.

Katedrali ilkgezdiğimgün,hepVictorHugo’yu,onunokorkunçromanınıhatırlamıştım.Genişalnı,daimamaddesinin ötesinde bir şeyler yaratmağa çalışan bakışlarıyla bu kemerlerin, kulelerin arasındadolaştığını,birduvarakazılmışyunancazaruretkelimesininkarşısındailkdefaürperişinidüşünmüştüm.Bütün kitap korkunç bir kâbus gibi bu kelimenin etrafında döner. Notre-Dame ve öbür katedraller,bugünkü nesillere böyle bir kâbus fikri aşılarmı? Filhakika biz artık Fransız romantiklerinin anladığışekildebirorta-çağtelâkkisindençokuzağız.Herdevir,tarihikendisinegöreyaratır.FransızİhtilâlineokadaryakınolanHugo,engizisyonsuz,darağaçsız,şeametsizbirorta-çağtasavvuredemezdi.İyiniyetiyledaha ziyade bir şakaya benzeyen ve dağınık bilgileriyle bir hırdavatçı dükkânını andıran «Paris» adlıyazısındada,Hugo,buşehrintarihinihepbukorkunçmihverlerinetrafındagörür.Benkendihesabıma,budevri

Page 141: AHMET HAMDİ TANPINAR - Turuz · 2018. 9. 12. · AHMET HAMDİ TANPINAR ... Reşid Paşa encümene o zamanlar arası açık olan Fethi Ahmed Paşayı almamıştı, bu hâdise aralarındaki

—Verlaine’intenhazlarınafazladüşkünveyorgunbulduğuzamandantıpkıçalkantısıçokbirdenizdeyolalırgibiinişliçıkışlımısralarlakaçtığı—«muazzamveinceruhluortaçağ»diyetasavvuretmektenhoşlanıyorum.

Hiçbirtarifbusoneninsonmısraıkadarbubinayıveremez:«Senintaştankanatlarınüzerindeeyçılgınkatedral!»Hakikatençılgınvemuazzam...Orgun sesi birdenbire uzanıyor, sıcak altın çağlayanında büyük gülün kırmızı ve morlarım, visal

sıtması sarılarını, cennet müjdesi mavilerini eritiyor. Bütün katedral sarsıntı içinde. Önümdeki ihtiyarkadınlar birbirlerine biraz daha sokuluyorlar ve başları ellerindeki notaya biraz daha gömülüyor.Yarabbim,nekadarküçüldüler!Sonraikisibirdenyerlerindenfırlıyorlar,koronunbirsabahyıldızıgibidoğan beyaz ve ürkek hasreti içinde yukarıya, büyük binanın bilmediğim bir tarafına doğru uçuyorlar.Zatenhepimizyavaşyavaşkaybolacağız,yahudbutecrübedenbüsbütünbaşkamahlûklargibiçıkacağız.

«Büyükormanlar,sizbenikatedrallergibiürkütürsünüz.»Acaba Baudelaire’in bumısraında anlattığı, hiç benim şu anda duyduğum şeymi? Bir asır var ki

Fransız şiir ve edebiyatı bu katedralin ve eşlerinin etrafında döner. Halbuki asıl hâkim olması lâzımgelen, yani bütün hayatı az çok idare ettiği devirde,Villonmüstesna, ondan bir şey veren yok gibidir.FakatVillonbütünortaçağdır.Edebiyata hiç tenezzül etmiyennâdir şâirlerdenbiri.Azapvepişmanlıktenindebircehennemgibikaynıyor.Bukadarasrınarasındanhâtırasıbukatedraldehâlâcanlı.

Baudelaire,bilhassaLauz’unkonağındaoturduğuoparlakgençlikzamanlarındabukatedraleelbettesık sık gelirdi. Siteyi ve civarını, konağın bulunduğu Saint Louis adasını biraz da onun hatırası ileseviyorum. Bir akşam üstü bu caddede dolaşırken, o insanı ağlatacak kadar güzel şiirinde talihlerineacıdığıküçükihtiyarkadınlardanbirinerastladım.Fakirvemecalsiz,hafifsarhoş,fakatelindengeldiğikadar temiz giyinmiş, hattâ siyah elbiseleri, küçük kırmızı eşarbı, boyası bozulmuş saçlarıyla bir neviRenoirkoketliğiiçinde,yavaşyavaşgeldi,elindekiyiyecekzembilinirıhtımınkorkuluğunakoyduveuzunuzunbukonağınboşpencerelerinebaktı.Birarazannederimkikendikendinebirşeylerdemırıldandı.Sonrazembilinialdı,tekraryavaşyavaşgeldiğiyoldangeridöndü;kimdibukadın?Acabahakikatenbueskievinönündebenimsandığımgibi,ömrününbugünküsefaletiniveyalnızlığım,kendisidahadoğmadançokevvelokadarsıhhatleduymuşolanadamınhatırasımıonuçekmişti?Yoksa,sadeceyolunuşaşırdığıiçin oraya gelmiş ve yanıbaşımda bir lâhza dinlenmiş dalgın bir yolcu mu idi? Belki de şâiri hiçtanımıyordu ve bu sokakta kendine ait bir hatırayı arıyordu.Ne olursa olsun, bir daha, o kadını, onungölgeadımlarınıhatırlamadanBaudelaire’idüşünemeyeceğim.

İhtiyarkadınlareskiyerlerine tekrardöndüler,buseferRumenprofilligençkızolduğuyerdendahabüyük,ömrününtecrübesiniaşanbirduyguylabaşıdimdiketrafınabakıyor.Mûsikîinsanaokadarsarihsurettehücumediyorkiadetakarşılıkihtiyacımuyandırıyor.Doğrusudabu!Hepimizzâlimbirmeleğinelinedüşmüşgibihırpalanıyoruz!

Pek az şâir, yaşadığı şehre Baudelaire kadar tasarruf etmiştir. Seine nehri hâlâ onun anlattığı gibi

Page 142: AHMET HAMDİ TANPINAR - Turuz · 2018. 9. 12. · AHMET HAMDİ TANPINAR ... Reşid Paşa encümene o zamanlar arası açık olan Fethi Ahmed Paşayı almamıştı, bu hâdise aralarındaki

akıyor, can sıkıntısı zaman zaman insanı onun duyduğu gibi yokluyor ve muzlim ufuklara çekiyor.Sabahları Paris onun mısralarında olduğu gibi uyanıyor, işe gidiyor, bazı akşamlar karanlık mahallearalarına,ondankalanbirtrajediduygusuilesiniyor.Muhakkakkikeskindikkatiileşehriyakalamışveona kendi azabından bir şeyler geçirmiş. Şurası da var ki, Paris’in ve insan şartlarının çok derindendeğiştiğibirzamandagelmiştivenefsinekarşıhiçbirmuvaazayıkabuletmiyecekkadarzalimdi.

Baudelaire’inöldüğügünlerde,bizimTanzimatçılar,Şinasi,NamıkKemal,ZiyaPaşaParis’teidiler.Fakat hiçbiri ondan bahsetmez. ZatenTanzimat neden bahseder ki?OnlarAvrupa’yı başları sıkıldıkçauğranılanattardükkânıgibibirşeysanıyorlar,alacaklarınıaldıktansonraçarçabukkapıyıkapatıyorlardı.Neçıkar,hâlâaradafazladeğişenbirşeyyoktur,hâlâGarp’tanbahsetmeyikendimizeihanetsayıyoruz.HalbukiodevirdeAvrupa’danbahsedenbirtekkitap,bütünoüstünkörüterkibveaceleadaptasyonlardannekadarfazlayolumuzukısaltırdı.

Org, çılgın vemuhteşem devam ediyor, altın uçurumlar birbiri peşinden genişliyor, sonra koronunbeyaz ve yırtık yelkeni, dağ gibi dalgaların birinden öbürüne geçiyor; şu anda herşey batabilir, yahudkendi içinde tükenebilir. Son bir darbe daha! Büyük kurtuluş... Fakat henüz hiç kimse yerindenkımıldamıyor,bukadarçetinameliyedensonrakendimizolmak,birhareketekararvermekepeycegüç.İlkönceyanımdakiÇinli talebekalkıyor,arkasındanikigençpapazellerindekinotalarıkoltuklarınınaltınaiyicesıkıştıraraköntarafa,koroyadoğrugidiyor.Katedraldealkışyok,fakattanıdıklarbirbirlerinitebrikedebilirler.İhtiyarkadınlarserçeötüşlerinehemenbaşlamaküzereler.Herkeskendiboyunupoşunubulduartık.Çıkarkenkapınınönündeduruyorum,sonbirdefasankiyarınParis’tenayrılacakmışımgibiçocukluMeryemheykelinebakıyorum.CılızNisangüneşininaltındatebessümüveyumuşakbakışıdahaderinvecanlı görünüyor. Fakat nedense büyü bozulmuş, içim altüst, bu her dili konuşan kalabalıkta birdenbireiçime bir yabancılık hissi çöküyor. Kulaklarım türkçeyi özlüyor. Bu şüphesiz musikînin tesiri olacak.Halbukiben,olurolmazçağrılarınarasındaonulâyıkıyladinlemediğimizannediyordum.Yavaşyavaşbukarışıkduygulararasındakarşısahilegeçiyorum,ismiileşöyleböylebirromanıbirdenbiremeşhureden«BalıkTutanKedi» sokağının biraz ötesinde küçükbir kahvenin taraçasına oturuyorum.Onaltı, onyediyaşlarındabirkız,içeceğimşeyigetiriyor.Sarışın,tamParisburunlubirçocuk;hiçdegüzeldeğil.Yalnızkonuşurkengaripşekildetebessümediyor.OzamanimkânsızşekildeNotre-Dame’ınçocukluMeryem’inebenziyor.Butebessümüböylealtıasrınarasındanvecanlıbirçehredegörünce, isimsizsan’atkârıdahaiyianlıyorumvebusanatıntopraklavebuinsanlarlamünasebetinidahaiyiduyuyorum.

Page 143: AHMET HAMDİ TANPINAR - Turuz · 2018. 9. 12. · AHMET HAMDİ TANPINAR ... Reşid Paşa encümene o zamanlar arası açık olan Fethi Ahmed Paşayı almamıştı, bu hâdise aralarındaki

ParisTesadüfleriI(Cumhuriyet,13Nisan1958,nr.12112)Montparnassegarınınduvarınadayanarakarmonikasınıçalankördelikanlınınyüzübirmelekkadar

güzeldi; ayrıca sımsıkı kapanmış siyah kirpiklerinin altında, söylediği şarkıya göre her lâhzamânâ veifadedeğiştiriyor,bazanbirbıçakgibisertleşiyor,bazanimkânsızdenebilecekbirmerhametteyumuşuyor,biraz sonra içten gelen bir geçmiş zaman aydınlığında siliniyordu. Hakikaten güzel olan sesinden,hakikatenParisolanarmonikasındanfazlabuçehrebenisarmıştı.Buanadandoğmakör,bütünömrüncemusikisiileyaşamıştı.Yüzünü,dahadoğrusutebessümünüsesininidareettiğinekadarbelliidi.

Tecrübebenimiçinyenideğildi.ÂşıkVeysel’idinlerkendeaynışeyleridüşünmüştüm.Nasılo,kıraçAnadolu’yusımsıkıkapalıkirpiklerininaltındakendiiçaydınlığıileyaratıyorsa,budelikanlıdadoğduğuParis’ionunçoksantimantal,zâlimaşklarını,kolayvuslatlarınıveayrılıkazaplarınıöylecekendibaşınayaratıyordu.Veşüphesizbuyüzdenuzunparmaklıgüzelellerininarmonikasıüzerinekapanışındasevilenbirkadınıokşargibibirhalvardı.Bukörşarkıcınınetrafındaherakşam,aynısessizlikvedikkathalkasıtoplanırdı.Hersınıftanhalkayakta,dakikalarca,ihtiyarkadınlarağıryiyecekpaketleriniyere,ayaklarınınucuna bırakarak, izinli neferler tahta çantalarını bir ellerinden öbür ellerine geçirerek onu dinlerlerdi.Asıl garibi paraverecekleri zamanhiçde çekingenolmıyanParislilerin ellerinde tuttukları parayı onaverirkengeçirdikleritereddüddü.Butereddüdsayesinde«küçükyardım»mahiyetdeğiştirir,dahaziyadebüyükbirsanatkârayapılanbircemilehalinialırdı.

Haklarıdavardı.OherşeyinüstündeParis’ti,Paris’intrajiksesiydi.AthénatiyatrosununbirazilerisindekibirsokaktayağmurdansığındığımızküçükbardaEdithPiaff’ın

sesibirdenbireParis’inimzasıoldu.Montparnasse’ınarkasokaklarındaküçükbirbistrodaydık.Eski talebelerimolan iki ressamdostum

beni buraya «Talihiniz varsa gelir, bir kaç şarkı söyler» diye getirmişlerdi. Böylece dinlemeyiumduğumuzadam,huyununacayibliği,fazlaiçkidüşkünlüğü,keyfinegöreyaşamakarzusuyüzündenbüyükkahvelerde dikiş tutturamamış veya hiç girememiş bir şarkıcıydı. Biz gittiğimiz zaman kendisini barınkenarınayapışmış,arkadaşıilekonuşuyorbulduk.Uzunboylu,genişgövdeli,esmer,kırklıkbiradamdı.Çokgüzelbirbaşı,insanatesiredenbakışlarıvardı.Arkadaşıortaboyu,zayıfyüzü,boynunakadariliklive kukuleteli, geniş işçi gömleğiyle birRomakonsülüne, bir fransisken rahibine, herhangi bir katedraltempanındagörülebilecekbirmeleğebenzetilebilirdi.Garib,hiçbirheceninüzerinebasmadan,kelimelerisabun köpüğü üflüyormuş gibi havaya bırakan yumuşak bir konuşması vardı. Durmadan içiyor ve heryudumdabirazdahamaddesindensıyrılıyor,sankiadımlarıyerdenkesiliyordu.

Bardakikadın,arkadaşlarınafısıldadı:«Buakşamkafiyen...»Cenublu...İspanyahatıralarımanlatıyor.Filhakika Franco’nun medhiyle meşguldü. «Beraber dövüştük, diyordu. Ne adam, görmeliydiniz. TamFransa’nınmuhtaçolduğuinsan!Kendisineçocukarabalarıiçinicadettiğimarkalığıgösterdiğimzamanşaşırdıkaldı.Banahep,yazık,çokyazık...Benimkilerbüyüdüler,diyordu.»

Bistronun sahibi, gedikli müşterisini konuşturmayı biliyordu. «İcadınızı niye piyasaya

Page 144: AHMET HAMDİ TANPINAR - Turuz · 2018. 9. 12. · AHMET HAMDİ TANPINAR ... Reşid Paşa encümene o zamanlar arası açık olan Fethi Ahmed Paşayı almamıştı, bu hâdise aralarındaki

çıkartmıyorsunuz?»diyesordu.Adamyüzünüburuşturarakcevapverdi:«Çocuğumukarımalıpkaçtıktansonra...»Veellerini,herşeyinbittiğinianlatmakistergibiileriyedoğrufırlattı.

BizimTürkolduğumuzaçoksevinmişti.«Elbettesizinmemleketinizdeböyleşeylerolmaz,»dedi.Veönündekisigarapaketinibizedoğruuzataraküzerindekidesenigösterdi.«Bubenimdir.Benyaptım.Fakatparasını alamadım... Çaldılar. Tabiî anlıyorsunuz ki ben aynı zamanda ressamım.» Omuzlarını silkti.«Duvarboyacılığıilegeçiniyorum.Sıvacılığıküçümsemeyin,müsyü.O,ressamdoğmuşolanlaraAllah’ınen büyük lûtfudur. Onun sayesinde dehamızı feda etmeden yaşarız.» Ressam arkadaşlarım bu söze hiçitirazedemezdiler.Paris’tetutunabilmekiçinbuasilsanatınyardımınıonlardaepeycegörmüştüler.

Kendisindenşarkıistediğimizzamanhiçnazlanmadı.Sadecesesininkısıklığındanbahsetti.Üçgündürkapıcısıylakavgaediyordu.

Şarkıbaşlayıncaherşeydeğişti.İlkşarkı,karısıçocuğunuberaberalıpkaçanbirerkeğinağzındandı.Birkaçkıt’adabütünbirailegeçimsizliğiarasındagidençocuğuntebessümü,evdekalmışoyuncakları,onunanlayışlıbakışlarındanyoksulkalmışhayatvenihayetgeçimsizkadınakarşıduyulanhasretinsanıniçine saplanıyordu.Bistro’nun sahibi ilk fırsatta bize anlattı: «Bu şarkıyı yeni yaptı, on gündür onunlameşgul.Hayatınamal etmek istiyor...» İkinci şarkı büsbütünbaşkaydı.Bu, duvar kelimesinin1871’denberikazandığıçiftmânâilekendihayatımsembolleştiriyordu.Kıt’alar«adamıduvarındibinedayadılar,kadım duvarın dibine dayadılar, şâiri duvarın dibine dayadılar» diye bitiyordu. Son kıt’ada ressam,ekmekparasınıkazanmak içinboyayacağıduvarınönündekendisinebenzeyenbütünhayatmağlublarınıhatırlıyordu.Üçüncüistenenşarkıçapkıncabirşarkıolacaktı.Fakatadambunusöylememekteısraretti.Bizisesiyle,sanatıylataşıdığınoktadandönmemiziistemiyordu.

Montparnassemezarlığınınkarşısındakigeceilebüsbütünıssızlaşansokaklardanbirinde,tabldotgibimuayyenyemeklerverenküçükbirlokantadaüstüsteüçakşamyemekyedik.Bulokantaherakşamyedideaçılıyor, dokuzdamüşteri almayı kesiyordu.Gelenlerin çoğu gediklimüşterilerdi. Son derecede nazik,alabildiğine gayrişahsî lokantacı kadının istibdadı altında yaşıyorlardı. İçeriye girer girmez evvelâselâmlıyorlar,onunlabirkaçkelimekonuşuyorlarvegalibayerlerinegeçtiklerizamandaonunmüsaadesinisbetindebirbirleriyle sohbet ediyorlardı. İşingaribi, onlarda lokanta sahibigibiyabancımüşterileriyadırgıyorlar, fazla gürültülerinden rahatsız oluyorlardı. Daha ilk akşam bu lokantanın JulienGreen’inLeViathan’mdakilokantanıntameşiolduğunuanladım.Tekbirkadın,varlığıveyaşamairadesiyleikisaatiçindebir ikidefadeğişenbu insankalabalığımzamanla şahsiyetlerinden sıyrılmış,muayyenbir sınıfbütçesininçoksıkıvedarnizamınatıkmıştı.Fransızlariçinokadarmühimolanyemekyemeburadabirçeşitcezagibitatbikedilenfizyolojikbirvâkıaidi.Songidişimdebukadınınyüzündekiçizgilerinbirazdeğiştiğini, adeta mesud gülümsediğini gördüm. Fakir bir kaldırım fahişesine işlerin nasıl gittiğinisoruyordu.Hattâbuişiyapmakiçinyerindenkalkmış,onunbulunduğumasayakadargitmişti.

***Rotonde’un altındaki küçük lokantada bir akşamgördüğüm sahneyi hiç bir zaman unutamam.Bütün

masalar bomboştu. Herkes dipte, başucunda kocaman bir kurt köpeğinin bir büyük anne şefkatiyle

Page 145: AHMET HAMDİ TANPINAR - Turuz · 2018. 9. 12. · AHMET HAMDİ TANPINAR ... Reşid Paşa encümene o zamanlar arası açık olan Fethi Ahmed Paşayı almamıştı, bu hâdise aralarındaki

beklediği bir çocuk arabasının etrafında toplanmışlar, hep bir ağızdan gülüyorlar, konuşuyorlar,arabasında kral gibi kurulmuş, kahkahalarla gülen, ellerini çırpan çocuğun şerefine içiyorlar, onunlaşakalaşıyorlardı.Asıl garibi, çocuğa sarfedilen şefkatten köpeğin ve hemen onun yanıbaşındaki ihtiyarkedinin de hissesini almasıydı. Hiç bir cümle ve iltifat yoktur ki onlar için bir benzeri behemehalsöylenmesin. Bu neşeyemutfak da iştirak etmişti. Ardına kadar açık kapısının önünde, yarı çıplak üçkadın, en gencinin elinde cızırdayan bir omlet tavası, hayran ve tebessümle, alınlarındaki teri silmeyiunutacak kadar kendilerini kaybetmişler, içerdekilerle konuşuyorlardı. Tavayı tutan kadının dizlerininüstüne kadar çıplak bacakları, çok temiz esmer profili arabanın başındaki annenin dolgun göğsü azrastlanacakşekildeİtalyandı.Vebütünlokantagaribsuretteeskiİsa'nındoğuşutablolarıylaMurillo’nun«Meleklerin Mutfağı» arasında sallanıyordu. Ahengi bozmamak için geriye dönmek istedim, fakatbırakmadılar,banadaarabanınbaşındabiryerhazırladılar,hattâkasadacamsıkılanbüyükbabadamlalıayaklarınısürüyesürüyeelindeşarabkadehi,yerindeninerekgeldi,karşımaoturduvebanakırksenedirgörmediğiİtalya’danbahsetti.

Page 146: AHMET HAMDİ TANPINAR - Turuz · 2018. 9. 12. · AHMET HAMDİ TANPINAR ... Reşid Paşa encümene o zamanlar arası açık olan Fethi Ahmed Paşayı almamıştı, bu hâdise aralarındaki

ParisTesadüfleriIIMeşhurlarınEvleri(Cumhuriyet,20Nisan1958,nr.12119)Fontainebleau’da Valvins’i bulmak pek güç olmadı. Vâkıa Fransızlar da yol tarif ederken

bizimkilerden pek farklı değiller. «Dosdoğru gidiniz,», «İstasyonun yanından sola sapınız», diyeverdiklerisağlıklar,hepsiyanlıştı.Fakatyeryakındı.Köşkünönündenveçarşıdanayrılırayrılmazancakbir iki dakikalık bir yol ve bir dönemeç; hemen arkasındanMallarme’nin karısıyla, kızıyla, küçük atlıarabasında üzerinden o kadar çok geçtiği köprü yahut onun yerine yapılanı karşınıza çıkıveriyor. Asılgüçlükevibulmadaoldu.Kimesorduksa«Mallarmemi?..Bilmiyorum»diyorvetenisraketinisallıyarak,yahutoltasınıkoltuğununaltınabirazdahasıkıyerleştirerekaceleaceleyolunadevamediyordu.NihayetbabasıMallarme’yiçoksevengençbirliselibizievinönünekadargötürdü.Meğernehirboyuncagidencaddenin üzerinde ve bizim arabamızı bıraktığımız yerden yirmi, otuz adım ötede imiş. Belli ki nehirkıyısındaki sandal vemotörler ve karşıdan bütün saltanatıyla inen ormandikkatimizi çelmişti.VaktiyleMallarme’ninküçükyelkenlisişüphesizbukıyıda,busandallarınyanıbaşındabiryerdebağlıydı.

Ev küçük ve dar cepheli. Zihnimizdeki—niçin hayatımdaki demiyorum sanki?— çehresiyle şâirMallarme’den ziyade devrin maarif nâzırlarına şimdi okurken insanın gözüne yaş getiren o mütevazıistidalarıyazanortamektephocasınayakışacakgibi,kapısınınüstündetunçbirkabartmavebirdelevha.Fakat küçük bahçedeki ağaçlar örtüyor.Geçen harpte bir bombadan çok zedelenmiş olduğu için cephehemen hemen yeniden ve betonla yapılmış. Yazık ki yeni sahipleri —veya kiracıları'— bizi içeriyealmadı.Sarışınbirkız—Amerikalıveyaİngiliz—bütünricalarımızakarşıbaşınısalladı,sonradaküçükbahçeninkapısınıarkamızdankapadı.

Halbuki bu kapıdan girmeyi, çalıştığı, notlarını sakladığı küçük odayı görmeği ne kadar isterdim.MallarmebuküçükevdegençValery’ye«Birzaratışı...»nınmatbaadanyenigelenprovalarınıgöstermişvebaskıiçindüşündüklerimanlatmış.Bunlarsenelerdirokadarberaberlerindeolduğum,adetahayatımboyuncayaşadığımşeylerki...

Mallarme, bu evde bir eylül sabahı (1898), beklenmedik bir anda, hem de doktoruyla konuşurkenboğazındakibirspazmyüzündenbirdenbireölür.KızıGenevieve,Valery’yetelgraflahaberverir:Babamöldü.Valerydeetrafave tanıdıklarına telgrafçeker.Bu iki şâirinbirbirinebağlılığıbuasırbaşınınengüzelmasallarındanbiridir.Cenazegünü,şimdiparmaklığındanbaktığımızbubahçedeHeredia,HenrideRegniervebirkaçdostveValery toplanmışlardı.OzamanValerybu şöhretlerinyanındaçokgençtiveedebiyatı hemen hemen bırakmış gibiydi. Fakat şahsiyetiyle kendisini kabul ettirmişti. Büyük birsaltanatıngurbetteyaşayantekvârisigibiydi.

Bir kedi, sade sevilme ihtiyacı ve sokulganlık, kapının pervazına sürtünerek nazlı ve israrlımiyavlıyor.Onuseyrederken,kendisinedairhafızamıntoparladığıbilgilerdençokbaşkavecanlışekildebuevinasılsahibiylekarşılaştığımısanıyorum.Mallarmekedileriseverdi.Tekbaşınabuevdekaldığıbirmevsim, kızma yazdığı mektuplarda, kedisinin çapkınlıklarını âdeta mühim havadisler gibi anlatır.

Page 147: AHMET HAMDİ TANPINAR - Turuz · 2018. 9. 12. · AHMET HAMDİ TANPINAR ... Reşid Paşa encümene o zamanlar arası açık olan Fethi Ahmed Paşayı almamıştı, bu hâdise aralarındaki

Huet’yeverdiğiomeşhurmülâkattakedisindenuzunuzadıyabahseder.Evin duvarına dayanarak şehre, karşı kıyıda suya sarkan ağaçlara, uzakta sonsuz uzanan ormana

bakıyoruz.Bunlarşâirinhergünhayatınakarışanmanzaralardı.Burüyaprensitabiatabağlıydı.«Büyükbirparkımdaolsakapınınönündekisıradaoturmayı tercihederim.»(Hafızadan).Buhissinekadar iyianlıyorum.Şüphesizölümüânındaiçvedışâlemeokadargüzelbakmasınıbilengözlerindesonsarsılanşeybumanzaraidi.Valery,M.Teste’inesenelerdensonrailâveettiğiparçalardanbirinde«Birazsonrabir görüş tarzı sona erecek!»derken, belki deustasınınbu âni ölümündenduyduğu ıztırabınötesindekişeyi, asıl dramın uyandırdığı düşünceyi, yani asıl ıztırabın kendisini anlatıyordu. ÇünküMallarme herşeydenevvelbirgörüştarzıydı.

Bir ara arkadaşlara şâirin Samorandakimezarına kadar gitmeği teklif etmeği düşünüyordum. FakatbiziburayagetirenRükneddin’inhenüzarabakullanmağahakkıolmadığınıvebuyüzdençektiğikorkuyuhatırlıyorvevazgeçiyorum.Başkaşeyyapamayacağımıziçinbirkaçfotoğrafçekiyoruz.

Dönüşteköprüdentekbaşıma,yayangeçmeğidüşündüm.BirakşamMallarmebuköprününüstündenbütün ev halkıyla —karısı, kızı— geçerken aşağıda sudan yeni çıkarılmış bir gencin başı ucundatelâşlananbirkalabalıkgörür.Bu,ustasınıevdebulamadığıiçinnehirdeyüzmeğekalkanvesuyakapılanValery imiş. «DenizMezarlığı» şâiri yüzmeyi severdi ve iyi yüzerdi.Deniz ve suonun için her şeydi.Fakat bu kazanın dahamanalı bir tarafı var. Valery, Valery olmasa idi, bir çokları gibiMallarme’nineşiğindeboğulabilirdi.

Köprüden yayan geçmedim. Çünkü hatırıma Valery’nin naklettiği Sir Fraser’le Henri Poincare’ninkonuşması geldi. «Charles d’Orleans’ı bu köprüde öldürdüler.» Büyük riyaziyeci cevap verir:«Ehemmiyetvermeyin,birdahaöldüremezler.»Valerypsikolojikârızalardediğişeylerivebenzerlerinibaşkalarındabazandalüzumundanfazlaönleyenadamdı.

Halbukikendihayatındasantimantalegidecekkadarduyguluydu.Fakatherşeydeolduğugibiburadada hususi bir ekonomisi vardı. Ve şüphesiz böyle olduğu için duygu hamulesini ve cihazını o kadarkuvvetlemuhafazaedebildi.

ValerygençliğindeQuartierLatin’de,Luxembourg’daoturduğumotelinbirazilerisindekiGayLussacsokağında12numarada ikidefaoturur.BirincisiannesiylevebelkidekardeşiyleberaberokısaParisgelişinde1891’de, İkincisi1907’de.Bu sokağaaçılanL’AbbedeL’epe sokağında5numaralı evdeve1914 muharebesinden evvel Rilke oturmuş. Şâiri eserlerinden tanıyan o güzel ve esrarengiz kadın,Bonnaventursadıylahayatınageçenkadınbuevdeonuziyaretetmiş.

OteliminhemenyanıbaşındakioteldedebirzamanVerlainekalmış.Belkideölümündenbirevvelkioturduğuyerburası.M.Testemuharririçokgüzelbiryazıdagecelerigeçvakitonatesadüflerinianlatır.

Hugo’nun çocukluğunu geçirdiği Feuillantine de buralarda bir yerde. Ara sıra Saint-Jacquessokağındaki Pension Scola’ya Selim’i, Avni’yi ve Abidin’i (Paris’i fethe hazırlanan üç mükemmelressam) görmeğe giderken yakınından geçiyorum. Dostlarımın oturduğu bu pansiyonun da bir yığınhikâyesivar.Geçenasrınvebuasırbaşınınbirçokşâirleriburadaverilenkonserleregelirlerdi.

Page 148: AHMET HAMDİ TANPINAR - Turuz · 2018. 9. 12. · AHMET HAMDİ TANPINAR ... Reşid Paşa encümene o zamanlar arası açık olan Fethi Ahmed Paşayı almamıştı, bu hâdise aralarındaki

Bazıgünlerdostlarımlaberaberkenyandakibinadantaşanetüdseslerinidinliyorumveilkgençliğiminbüyüsünüyapanbiryığınbaşıbuseslereeğilmiştasavvurediyorum.

Fakatbütünbunlarbana,neodamınkötüışığım,nedekaryolamınbozuksomyasınıunutturabiliyorlar.ParisJulesCesar’danbaşlıyarakbütünbirmedeniyetinhatırasıylaöylesıkısıkıdoluki,isteristemez

zihnimizdebirçeşidhâtıralarinflation’uoluyor.***Dünoteliminbanateminettiğibüsbütünbaşkacinstenbireskizamankonuştuğunuöğrendim.Paris’te

uzunmüddet yaşayan ve şehri iyi bilen bir dost, onunla yanıbaşındaki otelin (Verlaine’in kaldığı otel)yerindebulunanbüyükkonakta,vaktiyleyirmisekizMehmedÇelebi’ninmisafirolduğunusöyledi.Şimdiuykusuz gecelerimde binayı bütün etrafla beraber sarsan tren ve kamyon gürültülerine benim için busefaret heyetiyle İstanbul’dan gelen atların kişnemeleri karışıyor. Kimbilir, Yirmisekiz Çelebi, benimşimdi yattığım odanın yerinde bulunan bir odada yatıyordu ve yanı başındaki odada kendisini o kadarrahatsızedenziyaretçikalabalığınınkarşısındayemekleriniyiyordu.Parisiçindekiuzunveyavaşyavaşbir takım hakikatlere uyanan dolaşmalarında etrafındakilerden güçlükle sakladığı hayret veümitsizliklerini yakınlarına ve bilhassa oğlu Mehmed Said Galib Paşa’ya gene bu odalardan birindeanlatıyordu. Tarihimizde hiç bir şey, bu baba ile oğulun Avrupa ile şahsî temasları kadar faydalı vemühimolmadı. İlkTürkmatbaası bu sayede açıldı.Onlar gittikleri yerlerden bir şey getirmesini bileninsanlardı.

FakatYirmisekizÇelebi’ninhâtıralarınayakınlıkbileodamınçalışmaya imkânvermeyen ışıksızlığıileödenecekşeydeğil.

Page 149: AHMET HAMDİ TANPINAR - Turuz · 2018. 9. 12. · AHMET HAMDİ TANPINAR ... Reşid Paşa encümene o zamanlar arası açık olan Fethi Ahmed Paşayı almamıştı, bu hâdise aralarındaki

ParisTesadüfleriIIITablolarÖnündeİken(Cumhuriyet,26Nisan1958,nr.12123)Paris’teherşeysokaklaSorbonne’unarasındahallediliyor.CollegedeFrance,Sorbonne’undoğrudan

doğruyasokağaaçılankapısı.Aradakimüesseselerbirnevivasıta,katalizörgibibirşeyolmaktanileriyegitmiyor.

İster istemez yaptığımmukayeselerde beni en çok üzen şey, otuz kırk senedir sokağın yavaş yavaşhayatımızdan çekilmesi. Sokak, bize şimdi yalnız sefaletini ve ihtiyaç listelerini gönderiyor. Halbukisokak,kendimedeniyetininveharsınıniçindeolmakşartıyladaimaicaddır.

ZatenŞehzadebaşıtiyatroları,Karagözveortaoyunubirtarafabırakılırsa,sokakveşehirhayatımızanezamangirmiştir?

Paris sokağı, daha Madame de Pompadour’le Onbeşinci Louis’nin yatağına girer. Asıl garibi, bugözdenin,meselâMarie-Antoinette’dençokdahamükemmelkraliçeolmasıdır.

Fonmüziği,CafedeParis’teyağmur,şimşekvegökgürültüleri.Bengözlerimcamdasinemalarınbizialıştırdığışekildebüyükvekorkunçbirvak’anın,anahâdiseninolmasınıbekliyorum.

Seine sokağındaki küçük galeriye girer girmez sağ tarafta asılı resimleri tanıdım ve geldiğimgünlerden beri dost olduğum dükkâncı kadına «Bunlar FikretMuallâ, değil mi?» diye sordum. İhtiyarkadın «Evet... diye cevap verdi, demek tanıyorsunuz?» ve devam etti: «Acaip ressam...Daha doğrusuacaipinsan.Birazkendisiniidareedebilse,eserlerinisağasolayokpahasınasatıppiyasasınıkırmasa...Bilirmisiniz ki Paris’in bir tarafını yakaladı.» Sonra bir sır söyler gibi bana eğildi. «Paris kendisinisevenlerimükâfatlandırmasınıbilir.Bilhassaresimde.Helebirazsamimîveşahsîolursa.Hemşehrinizdeiştebuvar...»

Resimlerebirdahabaktım.«İyiama,dedim,buresimlerdeasılkonuşanşeyİstanbul...Kadıngülerekcevapverdi:«Unutmayınızki,Parisgüzelbirkadıngibidir.Herdildeilân-ıaşkedilebilir.»

Odéon’daPirandello’nun«AltıKişiMuharririniArıyor»undagençkızrolünüoynayanMariaCasaresaslen İspanyol’du. Buna rağmen Parisliydi. Paris onu iliklerine kadar ısırmıştı. Sesi, jest, hiddet,ümitsizlik,kendisiniarayış,herşeyondabüyükşehirdi.ÖdünçşahsiyetiarasındasaatlerceBastille’i,OndörtTemmuz’u,Pantin’iveyaVillette’iyaşadı.Çokzenginbirmevsimgibibenliğininetrafındadağıldı,durdu.

BununlaberaberarasıraParis’inaltındanİspanyolkanısıcakveanarşistFransız’dançokbaşkatürlüLatin,icabındabaşkatürlübayağıveümitsiz,ânifeveranlardakendisinibulmağa,hattâkendikanınıseyrealışık,şimşekleniyordu.Yebukısaşimşeklenmelerbiziüstünedüştüklerizeminkadarmesutediyordu.

Milletdenenşeyikabileolmaktankurtaranveasılzenginliğiniverenşeybirazdabukarışmalardeğilmi?

OgeceOdéon’dançıktıktansonrahepMichelet’insözünüdüşündüm:Parisdenenbüyükpota.Hermillet başlangıçta bir politika—yani zaman içinde birbirinin hareketini devam ettiren bir kaç

Page 150: AHMET HAMDİ TANPINAR - Turuz · 2018. 9. 12. · AHMET HAMDİ TANPINAR ... Reşid Paşa encümene o zamanlar arası açık olan Fethi Ahmed Paşayı almamıştı, bu hâdise aralarındaki

kişi, o devirlerde zaruri olarak bir kaç hükümdar — ve bir şehirdir. Fransa Paris’ten büyüdü, tıpkıİngiltere’ninLondra’danbüyüdüğügibi.Bizimtarihimizdebupolitika—OrhanGaziveçocukları—tekbaşına kalır. Bunun eksikliğini daima gördük. Filhakika İstanbul’un rolü daha ziyade tedafüi oldu.Madrit’de bu daha iyi görülüyor. Madrit her şey olup bittikten sonra bir gözde gibi, yahut İkinciPhilippe’inkendiicadıolanobürokratmutlakiyetcihazınınmahfazasıgibigeldi.

Gece yarısı, Vavin’den geçerken, sert rüzgârda Rodin’in Balzac’ı Paris gecesini, bulvarlarınıssızlığına varıncaya kadar her şeyi mantosunun altına toplamış bir yere götürüyor gibiydi. (Günlerceönünden geçtiğim bu eseri, bu bir saniyelik «zan» veya vehim sayesinde başka türlü yaşadım.O banaheykeltraşınasıldüşüncesinikeşfettiğimhissiniverdi.)HesababöylecegirmişolmamsayesindeRodin’iikimüzesindegeçirdiğimzamanlardanfazlatanıdım.

(Fakat bunu zıddı da, sanat eserlerinin bize dışardan olduğu kadar, kendi içimizden geldiği dedüşünülebilir.Görmek,tatmakokadarkarışıkşeylerki...

Bazı eserleri kabule bizi bütün hayatımızın hazırlamadığını nasıl iddia edebiliriz?Bütün hayatımızveyaonunlaberaberbizdeteşekküledenbirşey.)

Louvre’da,bazıbüyükpsikolojikvaziyetlergibiyıkılışveçöküşfikrinintamifadesiancak«Ben»ilekabil.

Rembrandt’ın ihtiyarlık devrinde yaptığı (1660) kendi portresinde bu çok iyi görülüyor. Ressam,ayaktaşövalesininkarşısında,şişkinveâdetakançanağıgözlerle,dudaklarınınbütünacılığıyla,yaptığıesere—belkidehiçbiryere—bakıyor.Günlervarkibubakışlardanayrılamıyorum.Banaöylegeliyorki, Rembrandt, talihinden veya kendisinden, hülâsa bir şeyden korkuyor. Bu karanlıklar şâiri, herrastladığını kendi zengin gecesine götürüp orada değiştiren adam, sanki karanlıktan daha tehlikeli birşeyinkendisinibeklediğinibiliyor.

İyiamasanatınıntamkemalnoktasında,bütünsırlarasahipikenbukorkuniçin?Yavaş yavaş bu portrede resim dediğimiz san’atı geçen bir şey olduğunu anlıyorum. O bana

Dostoievskyvâripsikolojikromanınbaşlangıcıgibigeliyor.Rembrandt’ınbuportresininkarşısındaBaudelaire’i,Balzac’ı,görmekisterdim.HakikatenBalzacbu

eserlekarşılaşmadımı?GoriotBaba’yaokadaryakınki...Baudelaire’egelince, şiirlerini okadarkeskinve azaplı yapannefis hesablamalarınıRembrandt’ın

bakışlarında muhakkak tanırdı. Çünkü bu tablonun korkusunda ihtiyarlıktan başka bir şey, kendisinisuçlandırma var. Korku ve kendini suçlandırma... Asıl garibi, bu bakışların o kadar iyi birleştikleriçehreyiherlâhzayenidendağıtırgibiolmaları.

Rembrantkendikendisindenkaçmıyor.«Ben»kelimesiniokadarfazlakullananromantiklerdenfarkıdabuolsagerek.

Şuvarkiromantizmdaimagençkaldı.Cazibesivebilhassamazeretibu.***Hayret edilecek şey! Bu kadar gürültüye, inkâra rağmen Jaconde hâlâ yerinde ve hâlâ güzel.

Page 151: AHMET HAMDİ TANPINAR - Turuz · 2018. 9. 12. · AHMET HAMDİ TANPINAR ... Reşid Paşa encümene o zamanlar arası açık olan Fethi Ahmed Paşayı almamıştı, bu hâdise aralarındaki

KayalıklardaMeryem, hâlâ resim denen şey benim diye haykırıyor. Fakat hakikaten böyle mi? YoksaayaktaolanLeonard’ınkendisimi?

Jaconde’unaksayantarafı,bugününinsanınaokadaryabancıolanrahatkibarlığı...***Botticelli’nin iki freski.VaktiyleFloransa denenbir zarafet ocağı vardı. Sanat, bir şeyin her şeyin

yerine geçmesi veya bütün hayatı onun etrafında kurması. Bu fresklerde her şey, bütün hayat ve devirdenenbüyükâlemvar.Fakatsadezarafetolarak.

FakatnedenBotticelliayakparmaklarındabukadarısrarediyor?Bukadarzarifvemüzikaleserdebukadarteferruatlıolmayanelüzumvardısanki?Korkarımbazıbüyükeserlerdeinsanlargibifazladüşüpkalkmayagelmiyor.

***Resimdebüyükeb’adgalibayalnızbazıVenediklilerdeçekiliyor.***Daüssıla.CaféMahieux’de:Türkçe konuşmağa başlayınca birininKula’lı, öbürününMuğla’lı olduğunu öğrendiğim birkaç rum.

Biriöbürünesöylüyor:—PapazınnasihatinisendehatırlarsınPanayot,türkçebilmeyencennetegiremez.—Oeskidarbımeseldir.Banaanamdasöylerdi,«İyiamabenbilmiyordum.»***BugeceConcordemeydanındaermeniolduklarınıtahminettiğimikiihtiyarkadınlabirihtiyarerkek,

Kâtibimtürküsünüsöylüyorlardı.Kadınlardanbirisibirarabilmediğimbiroyunuoynargibioldu.Reims’eberabergideceğimizotomobilsahibiarkadaşlabuluşacağımızsaatibeklemekiçingirdiğim

Gallieriemüzesindeduvartezyinatısergisiveduvarkâğıdıkoleksiyonuokadarayrıihtisasişiidilerkicansıkıntısındanboğulmaküzereydim.

Fakat birdenbire olan bir hâdiseyle her şey, can sıkıntısı, yalnızlık, içimdeki boşluk duygusu hepsideğişti.

Belkidörtbeşsaniyebuolanşeyianlayamadım;dahadoğrusuikiayrışeybirdenoluyorsandım.Birtarafta herhangi bir musiki başlamıştı ve onunla beraber müzeye çok iyi tanıdığım, çok sevdiğim vebilmeden beklediğim birisi girmişti. Sonra ikisi birleştiler, Mozart’ın «Küçük bir gece musikisi», oharikalarharikasıeseroldular.

(Paristesadüfleri’ninbundanevvelkikısmındamesuliyetibanaait,fakatizahıbenimiçindegüçbiryanlış oldu. Rilke’yi 1914’te Paris’te ziyaret eden kadına büyük şâirin verdiği ad Benvenuta’dır. OzamanlarRilkeMontparnass’daCampagnePremieresokağındaoturuyordu.Bukadın,hatıralarınışâirinkendisineyazdığımektuplarlaberaberMauriceBetz’infransızcayaçevirdiği«RilkeveBenvenuta»adlı

Page 152: AHMET HAMDİ TANPINAR - Turuz · 2018. 9. 12. · AHMET HAMDİ TANPINAR ... Reşid Paşa encümene o zamanlar arası açık olan Fethi Ahmed Paşayı almamıştı, bu hâdise aralarındaki

birkitaptaneşretmiştir.)

Page 153: AHMET HAMDİ TANPINAR - Turuz · 2018. 9. 12. · AHMET HAMDİ TANPINAR ... Reşid Paşa encümene o zamanlar arası açık olan Fethi Ahmed Paşayı almamıştı, bu hâdise aralarındaki

ParisTesadüfleriIVTiyatrolarveKahveler(Cumhuriyet,7Mayıs1958,nr.12134)Seyahat denen yalnızlık mektebi. Hep ayni hızla çok uzaklara sıçrıyan, geldikleri yerde dönmek

veyahutbüsbütünkaybolmakiçinbiryığınşeyinbizegelmesi,bizeçarpması,birtaraflarınızıkanatması,acıtması.DünakşamChamps-Elysees’deoturduğumkahvedebüyükbirkuşsürüsünüürkütmüşbiradamabenziyordum.Banadoğrugelenbiryığınrenklivetelâşlıuçuş,yüzümü,gözümüsıyırıpgeçenkanatlar.Vesonraboşluk...

Bazanbukadarıbileolmuyor.Herşey,bütünhayat,ölübirdalgagibiayaklarımızınucundakırılıyor.Vesiz,kirlibirsudabiryığınçakıltaşı,yosunparçalarıarasındayalnızlığınızıseyrediyorsunuz.

Zihnin hazmı konuşma ile oluyor. Biz düşüncelerimizi başkalarının dikkatinde, başkalarınınkayıtsızlığındaveyahiddetinde,hattâzulmündeyaşarız.

Songünlerdekendikendimleokadarçokkonuştumkipekâlâkendimiikiayrıinsanfarzedebilirim.Bu yüzden bütün bir tarafıma dargınım. Söylediklerimi ya hiç dinlemiyor, yahut durmadan bana başsallıyor.

Birşeyiveyabirinsanıhakkıylatadabilmek,sevebilmekiçinkendisiylealâkasıolmayannekadarçokşeyemuhtacız.

JeanVilar ve arkadaşları «KatedraldeÖlüm» (yahut cinayet) ü çok güzel oynadılar.Dekorsuz, hertürlü süstenmahrum, zarurî birkaç parça eşyadan, daha doğrusu sembolden başka bir şey bulunmıyan,projektörışıklarıylaoyununmerkezyeritâyinedilengenişsahneninçıplaklığındabileEliot’unüslûbunayakın,hattâdramınkendisindendoğmuşdenebilecekbirtoklukvardı.Fakatasılgüzelolan,oyundakiekipfikriydi.O kadar üstün istidadın bir arada bulunmasına rağmen trajedi tek bir çizgide devam etti.Hiçkimsekendisiniöbürlerindenfazlakaptırmadı,parlamadı,coşmadı.Bukadarüslûb-oyunpekazgörülenşeydi.Birsahneeserindenziyadeherlâhzagözleriminönündebirmimarîkuruluyorgibiydi.

Çıktığım zaman daha ziyade bu ustalığa nefsini fedaya benziyen ekonomiye hayrandım. Dört saateyakın bir zaman bu kadar ölçülü şekilde başkası ve başkalarıyla beraber olmak ve bilhassa katillereyaptıklarıişimüdafaaetmekimkânınıverensonsahnelerdebunudevamettirebilmekbanabirmucizegibigeldi.

Buhayranlığınverdiğiheyecanlageceyiuzatmakistiyordum.Girdiğimkahvedeseyrettiğimoyungibigüzeldi. Yarı aydınlık meydan, çoğu benim gibi hâlâ oyunun havasında, ondan kalma bir ürpermeyimuhafazaedenbirkalabalık,gecikmişsaatindahaarzuluvegüzelyaptığıkadınbakışları,mücevherveçıplakomuzparıltıları,yumuşakgülüşler...

Birden yanıbaşımdaki masada oturan ihtiyar Fransız torunları olması icab eden genç kızlara dertyanmağabaşladı:

«ZavallıParis...Kimderdikibukadarfakirleşecek,ışıksızkalacakveeğlenmesiniunutacak!Sizbumeydanı evvelce görmeliydiniz; hiç de böyle mahzun değildi. Bu kahveler nasıl kalabalıktı! Hele bu

Page 154: AHMET HAMDİ TANPINAR - Turuz · 2018. 9. 12. · AHMET HAMDİ TANPINAR ... Reşid Paşa encümene o zamanlar arası açık olan Fethi Ahmed Paşayı almamıştı, bu hâdise aralarındaki

biçimsiz, fukaralığın takendisi riyaziyeformülügibi tiyatrobinası!Piyesinbîçâreliği,cansıkıcılığıdacaba!Onutuklar,bütünopanayırilmühali,sözümonaahlâk,püritanizminçarmıhınagerilmişkatoliklik...»Kızlardanbirisiitirazedecekoldu:«Amaoyunuçokiyioynadılar,büyükbaba!»

«Felâketoya!Şimdicanımızısıkanşeylereeğlencediyoruz.»BenolduğumyerdeYahyaKemal’inmısraınıhatırladım:EskiParis’tebirömürgeçti.Müze,Louvre’dahergünbirşaheserbenimhatırımiçinbirkaçbenzeriniöldürüyor.Ensonakalanıda

muhakkakbenöldüreceğim.Veböylecemutlakhürriyete,yanikayıtsızlığaçıkacağım.Bu ihtiyar kadının sattığı çiçeklere karışan, onlar kadar güzel tebessümünü görmek, bumor, yeşil,

kırmızı,sarıakislerindoldurduğugölgedeonuntatlıbonjurunuişitmek,kendisinisilereksize, işlerinizedairsorduğugönülalıcısuallerecevabvermek... İşteüçhaftadabeniParis’temesutedenşey.Yazıkkibugünbusaadetikendielimlebozdum.Onahayatınadair suallersordum.Biriharbdeöldürülen,öbürühapisteçürüyenikioğlununmacerasını,kızınınbîçâretalihini,kocasınınhoyratlığınıöğrendim.

Hülâsa bu güzel tebessümü altmış sene içinde hazırlıyan şeylerin hepsini biliyorum şimdi. Fakatpişmandeğilim.Demetimisararkenihtiyarelleribugünbanabaşkatürlügüzelgöründü.

Beni bu psikoloji tecrübesine dâvet eden ünlü âlim, çocukların zevk itibariyle olgun ve seviyeliinsandan farksız olduklarına gerçekten inanmıştı. «Siz de göreceksiniz. Çocukların asıl sevdiği artistsanılan Malek’e bakmıyacaklar bile. Sadece Charlo’yu beğenecekler ve alkışlıyacaklardır.» Tecrübebittabi tam aksi netice verdi. Sekiz ile onbir, oniki yaşlarındaki küçük seyirciler Charlo’dan âdetasıkıldılarveMalek’inbudalalıklarınaçılgıncagüldüler,onualkışladılar.Fakat lütufkârdostumunimanıhiçsarsılmamıştı.Çıkarken«Çocukmuazzamâlemdir.HiçMalek’ibeğenirmi?»diyordu.Çokkötübirduyguamabazışeylerindünyanınhertarafındaaynıolduğunugördüğümiçinbayağımesuttum.

Evvelki gün Saint-Germain’de elime, bir reklâm tutuşturdular. Paris’in ilk kahvesi olan Procopeyeniden açılmış. Diderot’nun, bütün aksiklopedistlerin oturdukları masalarda oturabilecekmişiz. Gecebirkaç dostla gittik, hissemize Voltaire’in masası düşmüştü. Onun içimizdeki bakışları arasındayemeğimizi yedik ve kahvelerimizi içtik. Regence’in tamir yüzünden hâlâ kapalı olması ne fena! İşebaşlamışkenpekâlâyarındaöğleyemeğiniNapoleon’ungençliğindesıksıkgittiğibukahvedeyerdim.

GalibaVoltaire’i,Diderot’yu,Napoleon’uhiçdüşünmedenhatırlamakiçineniyiçarelerdenbiride.budur. Bununla beraber bu eski kahvenin, veya, uzun zaman kapalı kaldığına göre, hiç olmazsa adınınayakta durmasında, tıpkı iki asır evvel olduğu gibi, bir takım insanların oraya gene kahve olarakgidebilmesindehayatızenginleştirenveinsanıdestekliyenbirşeyvar.Bizdeolsaydıevvelâkahveliktençıkardı, berber,muhallebici dükkânı, bugünlerde banka şubesi yapar, daha sonra da bir çaresini bulur,belkideVoltaire’invearkadaşlarınınhâtırasınasaygıgöstermekiçinyıkardık.

Değişmekten o kadar korkan, zihniyetlerinde, modalarında hiç değişmiyen Şark, eşyayı vemüesseseler!yerindebırakmağabirtürlürazıolamaz.Unutulması,kendiköşesinde,kendihayatımrahatçayaşamasıgerekenşeylerbiziâdetarahatsızediyor.

Page 155: AHMET HAMDİ TANPINAR - Turuz · 2018. 9. 12. · AHMET HAMDİ TANPINAR ... Reşid Paşa encümene o zamanlar arası açık olan Fethi Ahmed Paşayı almamıştı, bu hâdise aralarındaki

Ah Namık Kemal, ne olurdu bize her şeyden evvel bir «seviye meselesi» olan hürriyet kelimesiyerine,okadarâşıkıolduğunmedeniyetin«birikme»olduğunuvegerçekilerlemenin«mevcudumuhafazaetmek»gibibiresasşartıbulunduğunuöğretseydin.

Procope,1684de,MerzifonluMustafaPaşa’nınomeşumViyanaseferindenbirsenesonraaçılmış.Vebirkaç sene içinde (daha1689’da) edebiyatçılarkahvesiolmuş.Okadar şöhretkazanmışkiyüksektabakadan hanımlar bile arabalarını kapısında durdururlar ve yeni moda olan bu kokulu içkiyigetirtirlermiş. Filhakika bu devirde saray daha ziyade kınakınaya alışıktı. Dün bütün sabah okuduğumGeorgesdeVissant’ınCafésetCabarets’inde(1928)bukahveninbütünbirtarihivar.Procope,OnbeşinciveOnaltıncıLouisdevirlerindetiyatromuharrirlerinin,artistlerin,edebiyatçıların,filozoflarıntoplandığıbellibaşlıyerlerdenbiriydi.SonraBüyükİhtilâl’debayağıbirmerkezhalinialdı.XIX,asırdaMussetveromantiklerdedevamediyor.

YineGeorgesdeVissant’agöreçayıdaXVIII.asırdaFransa’dayayanbukahveimiş.***Georges de Vissant çoktan beri kapanan Vachette dolayısiyle iki Türkten de bahsediyor. Genç

OsmanlılardanSağırAhmedBey-zâdeMehmedBey(MahmudNedimPaşa’nınkardeşininoğlu)ileHocaTahsinEfendi.BumuharririnsöylediğinegöreMehmedBeyiçkiyevebilhassakonyağaçokdüşkünmüş.1870 muharebesinde Fransız ordusuna gönüllü yazılmasına Mouffetard sokağından bütün bir gönüllübölüğütoplayanCahunismindebirgazetecisebebolmuş.

TahsinEfendi’nin adınıTashyn diye yazıyor ve biraz şakalı bir dille de olsamateryalist olduğunukaydediyor.

Fakather ikisininhayatı içinyazdığı şeylerdeepeyceyanlışvar.BilhassaMehmetBey’in1870-71muharebesinden sonra tekrar Paris’e geldiği ve orada birkaç ihtilâlci Türk mecmuası çıkardığı kaydıtamamiyleasılsızolsagerek.BellikimuharrirEbüzziya’yıyanlışhatırlıyanbirTürk’e sorarakbunlarıyazmış. Vachette’in daha sonraları da birçok Türk müşterisi vardı. Jön Türklerin çoğu ve İkinciMeşrutiyet’te tahsile gönderilenler. Vachette,Moreas’ın çıktığı kahve idi. YahyaKemal bize yakındantanıdığıbubüyükşâirdolayısıylasıksıkbukahvedenbahsetmişti.

Page 156: AHMET HAMDİ TANPINAR - Turuz · 2018. 9. 12. · AHMET HAMDİ TANPINAR ... Reşid Paşa encümene o zamanlar arası açık olan Fethi Ahmed Paşayı almamıştı, bu hâdise aralarındaki

BirDostuUğurlarken(TürkYurdu,Ekim1955,nr.249)İstanbul’danbusongünlerdeşehrimizevehayatımızaçokalışmış,bizivepeyzajımızıçoksevmişbir

dostayrıldı.FransızKültürAtaşesiCamilleBergeaud,doğduğuyer,aldığıterbiyevediplomatikvazifesiileşüphesizherşeydenevvelbizimiçinbirecnebiydi.FakatGalatasaray’dakiuzunhocalığıilebaşlayanaramızdakiyirmialtıyıllıkhayatı,aydınvegençmuhitlerdekidostlukları,hususîmeziyetleri,sevmeveetrafınakendisinisevdirmekabiliyetionutambirİstanbulluyapmıştı.Sokakta,bürosunda,davetedildiğisofraveyaçayda,kendisinihiçgöstermeden,daimasözübaşkalarınabırakarakidareettiğitoplantılarda,onubizdahaziyadekendimizdenzannederveöylehareketederdik.Galibabununiçindirkiikihaftaevvelverilen veda ziyafetinde dostları onun şerefine kadehlerini kaldırırken, yeni bir vazifeye tayin edildiğiiçinmemleketimizden giden bir diplomattan ziyade, gurbete giden aramızdan birini uğurlar gibiydiler.Yeni vazifesinde muvaffakiyet için dilekleri, çarçabuk geri dönmesi için yaptıklarımız, âdeta örttü.Hakikatenbuvedatoplantısıikitarafiçindeprotokolünhaylidışında,hattâüstündebirşeydi.

Bergeaud ile İkinci Dünya Harbinin başlangıcı sıralarında Güzel Sanatlar Akademisindeki birtoplantıdatanıştık.Fakathakikatenböylemidir?Onunladostolanlariçinbirfilângünveyailkdefavarmıdır? Bergeaud tehlikeli silâhları olan bir adamdı. Zeki olduğu kadar sevimliydi ve kendisinisevdirmesinibiliyordu.Dahaiyisi,butarihlerdebirgün,onunsevimliyüzünü,rahattavırlarını,yarıkısık,yahutgölgeli,insandaçokderindengeldiğihissinibırakansesiniiçimdebuluverdim,demeliydim.Eğerotoplantının sonunda birbirimizden kucaklaşarak ayrılmadıksa, bu muhakkak ikinci karşılaşmamızdaolmuştur.

Fransa için o kadar acıklı olan o muharebe yıllarında, Bergeaud’nun Union Française’de bir ikikonferansınıdinlemiştim.Hususîsohbetlerindeokadar iyikonuşandostum,bukonferanslardabüsbütünbaşkabir çehre ilekarşımaçıkmıştı.Bergeaud iyihatiptir.Sözü,bakışlarıve tebessümügibi,daha ilkkımıldanışında kalbin yolunu bulur ve ister istemez sizden cevap alır. Belki de Galatasaray’dakitalebelerinikendisineokadarbağlayanşeydebutarafı,çoksağlambirkültürüveağırbaşlıbirdüşünceyişahsiyetinintabiîverilerihalinegetirmişolmasıydı.ZamanımızıneniyiLatinveYunangramercilerindenbiri olan dostum, birçok meziyetlerini, güzel bir mısra veya cümledeki gramer kaideleri gibi gizlimevcudiyetlerhalinegetirmişti.Kendisidebirazböyledeğilmiydi?

1953yılındaFransa’yagideceğimgünlerdekendisinevedaiçinuğradığımzamanmasasınınüzerindebenim için bir düzine tavsiye mektubunu hazır buldum. Dostum, beni bütün bir yaşıyan Pantéon’latanıştırmakistemişti.Halbukionyılıgeçenmünasebetlerimizdebumeşhurinsanlardanhiçbirininadımbirkere bile ağzından işitmemiştim. Onun Fransa’daki dostlarını ancak kendisinin hazırladığı ziyaretlerleTürkiye’yegeldikleri zamanöğrenirdik:BugünCocteau, yarın rahmetliDragnese, bir başkagünAndreRousseau...

BuÉcoleNomaleSupérieuremezununun—hemdeenparlaklarındanbiri—karşısınabirdenbirevebütün büyüsüyle Şark ışığı çıkmasaydı, şüphesiz o da, beni o kadar cömertçe tanıtmak istediği bu

Page 157: AHMET HAMDİ TANPINAR - Turuz · 2018. 9. 12. · AHMET HAMDİ TANPINAR ... Reşid Paşa encümene o zamanlar arası açık olan Fethi Ahmed Paşayı almamıştı, bu hâdise aralarındaki

adamlardan biri olacaktı. Fakat Şark, Fransız ruhunun büyük iğvâlarından biridir. Fransız sanatının vedüşüncesininbaşındanberibütünbir tarafınıyapar.Bu içtenakışahangidostluklarıborçluolduğumuzuburada söylemeğe bilmem lüzum var mı? Başta Galland bulunmak üzere bütün seyyah ve diplomatlarkafilesinibirtarafabırakalım,Lamartine,Gauthier,GerarddeNerval,dahayakınlardaİstanbulveBursapeyzajıiçinogüzelmanzumeleriyazanHenrideReigner,büyükdostumuzLoti,ClaudeFarrérevenihayetbüyük,muhteşemeseribiraşktılısımıgibibundanböyleâbidelerimizinönündebekleyecekvesahibinineşsiz dost yüzünü, dürüst ahlâkını, asil ve babacan hüviyetini hatırlatacak olan hemşehrimiz ProfesörGabriel...BusonuncusununbundankırkbukadaryılevvelmemleketimizeilkgeldiğianlardadahiŞarkıno tehlikeli iskelesi olan Levant’da hiç beklemediğini, İstanbul’da hakikî İstanbul’u, Türkiye’de hakikîTürkiye’yibulduğunusöylemeğelüzumvarmı?

Burada bu kadar zengin bir geleneği vemüstesna eseri hatırlayışımın sebebi, dostumun İstanbul’ayalnızbirmemuriyettesadüfüylegelmişolmadığınıgöstermişolmakiçindir.Onutarihboyuncabirzincirbizim aramıza çekti.Geldikten sonra da bu zincirin başka bir yöndenbir halkası olmağa çalıştı.DahaEcoleNormalesıralarındaFransızOrtaçağdestanlarındaŞarktesirleriniaramağa,onuntarihçisiolmağakararvermişti.NitekimilkŞarkiskelesi,eskiyazmalarıtetkikiçinhocasıLanson’unkendisinigönderdiğiVenedikolmuştu.DahasonraonuyineaynıişiçinPeşte’degörürüz.AradabirkadınterzihanesiniişlettiğiParis yılları vardır. Bu küçük teşebbüsü, her hayatta rastlanan ve ilk bakışta şaşırtıcılığına rağmen,şahsiyetibelkidebütünlüğünükazanacağıoyançizgilerdezenginleştiren tesadüflerdenbirisayalım,veBergeaud’dakiosağlamzevkibeslediğinitahminedelim.Şurasıvarkikadınzarafeti,Fransızdehasınınbütünbirtarafıdır.

Üçüncü merhale İstanbul oldu. Venedik kanallarından, Tuna’dan sonra Boğaziçi ve Çamlıca.Cihangir’denherakşamBoğazsularınabakışveİstanbul’unkendisi.

BuradaBergeaud’nunneGalatasaray’dakihocalığından,nedeKültürAtaşeliği’ndegördüğüişlerdenbahsedeceğim.Birincisinielbette talebeleribirgünbizeanlatırlar.Fransız-Türkkültürmünasebetlerinegelince, bu işin, yapılanla hiçbir zaman ve hiçbir kimsenin iktifa edemeyeceği, her an daha fazlasınıisteyecek olan işlerden olduğunu derhal söyleyeyim. Fransa ile aramızdaki kültürmünasebetlerinin ikiasrıbulanbirmazisi,müdafaavemuhafazaedilecekbiryığınhakkıvecemiyetimizdekiyeridolayısıylahergünbirazdahaartanihtiyaçlarıvardır.Bumünasebet,herikimilletarasındakidostluğuntabiîneticesiolduğukadarbiryığınyakınlığındaneticesidir.Demekistediğimşey,budostluğunvemünasebetinnetekbirkişinin,nedebirkaçtesadüfüneseriolmadığı,bütünbirtarihinmalıolmasıdır.Türk-Fransızdostluğu,kendisinidoğuranbutarihinzamanzamanihanetinerağmenherkoptuğuyerdebirkatdahabağlanmasıdagösterir ki, arkasında o ihmali caiz olmayan muayyeniyetlerin çalıştığı realitelerden biridir. İştebahsettiğimyakınlıklarburealitenin içindedir.BizimhalkımızdaFransızmilletigibisağduyunun,aklınveaydınlıkterkiplerinpeşindedir.Bizdeklâsikdenenanlayışşeklineveterbiyeyebağlıyaşadıkveonunuğruna birçok şeyi ihmal ettik. Fransız kültürüyle her ciddî temasta kendimizi biraz daha bulmamız buyakınlık yüzündendir. Tanzimat’ın tercihte o kadar serbest olduğu başlangıç devirlerinde bu kültürü

Page 158: AHMET HAMDİ TANPINAR - Turuz · 2018. 9. 12. · AHMET HAMDİ TANPINAR ... Reşid Paşa encümene o zamanlar arası açık olan Fethi Ahmed Paşayı almamıştı, bu hâdise aralarındaki

kendimize örnek alışımız beyhude değildir. Öbür kültürlerle yakından temaslarımız bizi şüphesiz çokzenginleştirir.Çünkübircemiyethiçbirzamantekçizgideğildir.Tezatlarınkendigenişliklerinibulmasıda orkestra için bir kazançtır. Fakat konserto’yu asıl adını veren alet yapar. İşte bizde asıl notu,bahsettiğimklâsikzevkveterbiyeyeolaniçtenakışverir.

Bununla beraber hiçbir dostluk, hiçbir yakınlık tek başına kalamaz, her ocak devamlı şekildebeslenmeğemuhtaçtır.Kaldıkiyaşadığımızdevirdebirkaçmünevverinkarşıtaraftakibirkaçmünevveritanımış olması ile iktifa edemeyiz. Kitlelerin birbirine yaklaşması ve birbirini tanıması lâzımdır. Hertürlü kötü ihtimale gebe olan asrımızda tek selâmet çaresi,medeniyetin istikbalini sağlayacak tek çareburadagörülmüyormu?Vehakikatenkültürlerarasındaasılfeyizlimünasebetderesmîtarihingözündenkaçanbucinstenalışverişlerinneticesideğilmidir?Garp’laŞark’ınarasındakikültürmünasebetini ilkkatedrallerin Fransız toprağında filizlenmeğe başladığı çağlarda vücude gelen «Chanson desGestes»lerde arayanBergeaud (tezin asıl adı LeMirageOriental dans le Cycle deCharlemagne’dır),belkidebunuçok iyibildiği içinbudostlukocağınınüstüneeğilmişveonu tambirFransız işçisigibiaşklabeslemeğeçalışmıştır.İstediğikadarmuvaffakolamadığıkitapvefilm,genişvekarşılıklısergilertertibigibimeselelerinkendisininekadarüzdüğünüyakındanbildiğimiçinbunusöylüyorum.Fakat tambirFransızolduğukadar iyibir şarklı olandostum, iyiniyetindebüyükbir şey,belkimuvaffakiyettendahabüyükbirşeyolduğunainanırdı.

Bergeaud, kültür işlerinde ancak müşterek çalışmanın netice verebileceğine kani idi. Türkçocuklarının fransızca öğrenmeleri için birkaç dostu ile beraber hazırladığımektep kitapları serisi buberaberçalışmanıngüzelmisalidir.

Bergeaud’dakibu işbirliğiarzusununen iyimisaliTürkFransızKültürCemiyeti’nindoğmasındakigayretidir.Derhalsöyleyeyim,dostumuzbuişiçinmemleketimizdehemçokhazırbirzemin,hemdeikitaraftanbuişeinanmışyardımcılarbuldu.O,herhangibirimkânıkaçıracakbiradamdeğildi,elindekileriçinhiçdekıskançolmadığıgibi...

Gerçekten de resmî vazifesinin verdiği hiçbir imkânı etrafından esirgemedi. Vazifelerinin dışındaTürkresmiiçinyaptıklarınıburadahatırlamaktankendimialamayacağım.Konsoloshaneninbüyüksalonuonun zamanında hemen hemen Türk resmine tahsis edilmiş gibiydi. Kapanmasına herkesin o kadarüzüldüğüMayaGalerisi’ndenveyeniaçılanŞehirGalerisi’ndenevvel,halkımızgençTürkressamlarınıbu salonda tanıdı. Bergeaud için bu salonda bir sergi hazırlanması ve açılması daima mühim vesevindirici bir işti. Fakat yorucu tarafları da vardı. Bazan müracaatın çokluğundan müşkül vaziyettekaldığıolur,ufaktefekkarışıklıklarçıkardı.Fakato,buüzüntülerememnuniyetlekatlanırdı.Bergeaud,busalonundoğrudandoğruyabizimtarafımızdanidareedilmesiniisterdi.Hiçolmazsabanabirkaçdefabuişiüzerimealmamiçinısraretmişti.Yazıkkiişlerimçoktu,kendisineyardımedemedim.

Bergeaud resimden anlardı ve yeni kanatlanan Türk resmini seviyordu. Ressamlarımızın veheykeltraşlarımızın hemen hepsini tanırdı. Bürosunda ve evinde sevdiği ressamlarımızın resimleri engüzel yerlerde asılıydı. Dairesinde Bedreddin Tundfel ile beraber son defa kendisini ziyaret ettiğimiz

Page 159: AHMET HAMDİ TANPINAR - Turuz · 2018. 9. 12. · AHMET HAMDİ TANPINAR ... Reşid Paşa encümene o zamanlar arası açık olan Fethi Ahmed Paşayı almamıştı, bu hâdise aralarındaki

zaman boş duvarlara baktıktan sonra bize: «Ancak resimlerimi topladıktan sonra buradan gideceğimeinandım» derken yüzünde beliren ifadeyi hiç unutamayacağım. Doğrusu şu ki, ben de ancak bu sözüdinlediğimandabugidişinonuniçinmânâsınıanladım.Birdenbireboşalmış,etajerlerdekikitaplarortayayığılmışodagözümdedeğişti.Busevmesinibilenadamı,budostu,buİstanbul’dadoğmamışİstanbulluyuherzamanarayacağım.

Page 160: AHMET HAMDİ TANPINAR - Turuz · 2018. 9. 12. · AHMET HAMDİ TANPINAR ... Reşid Paşa encümene o zamanlar arası açık olan Fethi Ahmed Paşayı almamıştı, bu hâdise aralarındaki

V.TÜRKEDEBİYATI

Page 161: AHMET HAMDİ TANPINAR - Turuz · 2018. 9. 12. · AHMET HAMDİ TANPINAR ... Reşid Paşa encümene o zamanlar arası açık olan Fethi Ahmed Paşayı almamıştı, bu hâdise aralarındaki

AvizeGibiRenkveIşıkDoluŞiir(Şadırvan,22Nisan1949,nr.4)Onsekizinci asrın sonlarınadoğruNedim’inkindendahaazehemmiyetliolmayanve tesiri itibariyle

bütünondokuzuncuasırşiirinehâkimolanikincibir«Boğucuçemberiyırtma,alışılmış,fakatbıkılmıştansıyrılma»cehdiilekarşılaşıyoruz:

ŞiirimizdeMevlevian’anesindenyetişmişbüyüksan’atkârlardanbiriolanŞeyhGâlib,muasırlarındanadetayenidenebilecekbirsan’atlaayrılır.

Bu, çok bilen ve bildiğini her zaman ince bir zevk halinde veremese bile, onu büyük hayalcikudretiylegizlemeninsırrınasahipolanbirsan’attır.

Şeyh Gâlib’de, en ziyade dikkat edilecek olan nokta, çok genç yaşta, bir dilin üzerinde ve onudeğiştirmekiçinşuurlubirgayretsarfetmesidir:

Tarz-ıselefetekaddümettimBirbaşkalisantekellümettimdiyeövünenşâirinbütüneseribulisanmihveriüzerindedöner.Mevlevi tarikatından oluşu, onun tasavvufî lügatin istiare ve mecaz imkânlarından faydalanmasını

temin etti. Böylece telkinkâr unsurlarıyla son derece zengin bir an’ane, bu nâdir ve girift hayallerdövücüsününşiirineyardımetmişoldu.

Diğer taraftan,eskişâirlerimizin,bilhassaFuzulî’nineserleriyleyakındandüşüpkalkmasıkendisinedevrinin lisan ve telâkki modaları karşısında bir nevi hürriyet verdi. Bununla beraber Şeyh Gâlibilhamınıniçmekanizmasında,tesiretmişbirustaaramaklâzımgelirsedahaziyadeNâilîhatırlanmalıdır.Mısralarının daima yekpare görünen mükemmeliyeti içine sığdırdığı ikizli hayalleri, ölçülü lirizmi,tasavvuftanaşkakadarşiirinbellibaşlıbütüntezleriniyüksekbirzevkhalinegetirenustaedasıileNâilî,şiirimizininkişafında,Nef’î’densonra,ençoktesiriolmuşonyedinciasırşâirimizdir.

HüsnüAşk’ıolduğugibi,yanibirgençlikeseriolarakkabuletmelidir.Cesurveçoktecrübesizbirhamleninyerinitatlıbiracemiliğebıraktığıbumesnevi’de,şâir,yenilikaşkını,tecrideolanmeylini,incevegirifthayalleriştihasını,renkvenüanszevkinibolbolsarfeder.

Bu manzumeye sembolist bir manzara veren ve onu yeni bir paletin sahibi yapan bu hayallerinhususiyeti, hemen daima kapalı olmalarında ve bir de eşya arasında bulduğu mutabakatlarınyeniliğindedir: Teşbih ve istiarelerin bir tarafını kaldırır, yahut sadece mecaz kullanılır. Kelimelerinüzerindeeskilerderastlanmayanbirısrarladurur,mısraınbütünyükünüonlarataşıtır.Ayrıcaşiirlisanınınan’anesinde öteden beri klişe gibi tekrarlanan tedailerin çoğunu kırar.Kendisine ve etrafına «Yeni birlügatkullanmışolduğu»vehminiverenşeydebudur.BuserbestliksayesindeŞeyhGâlib,etrafınayenibirgözlebakmakimkânınıbuldu.SâdâbâdNedimşiirininmâlikânesiolmamışmıidi?ÜçüncüSelimdevrininkibarhayatınadekorteşkiledenBoğaziçiveBoğazmehtabıdaŞeyhGâlib’inşiiriniyeryerbirâvizegibirenkveışıkladoldurur.

Page 162: AHMET HAMDİ TANPINAR - Turuz · 2018. 9. 12. · AHMET HAMDİ TANPINAR ... Reşid Paşa encümene o zamanlar arası açık olan Fethi Ahmed Paşayı almamıştı, bu hâdise aralarındaki

TürkŞiirindeBüyükÜrperme:Hâmid(Şadırvan,15Nisan1949,nr.3)1851’de Bebek’te «Ortayalı»da doğan Hâmid’in ailesiyle birlikte, II. Mahmud rönesansının ve

Tanzimat’ın ilim aristokrasisi içine gireriz. Kendisine daha beş, altı yaşında devletten, ulema çocuğusıfatıyla, sekiz yüz kuruş maaş bağlanmıştı. Fikir tarihimizde büyük yeri olan Hoca Tahsin’den dersalmıştı. On yaşına doğru ağabeysiyle Paris’e gitti; Hugo’nun ve Racine’in dilini merkezinde öğrendi.SonrababasıylaTahran’agitti,oradadaHâfız’ınveSadi’nindiliniöğrenmesikısmetoldu.Memleketedönüşte Edhem Paşa-zâde Kadri Bey’den ve Sâmi Paşa’dan Divan edebiyatımızı meşk etti. San’atıüzerinetesiredenMuradBey’i,kendisineüstadseçtiğiNamıkKemal’idahasonratanıdı,NamıkKemaljeolojik bir devri hazırlayan herhangi bir değişmegibi onun ve ona benzeyenlerin yetişeceklerimuhitihazırlamıştı. Kemal, bir canlandırıcı idi. Vatanda yepyeni bir ruh gibi esmişti. Hâmid ise şiiriyenileştirmekistiyordu.Hâmid,kâinatımyeniyenikeşfediyordu.Hiçbirankelimeleronuhapsetmiyordu.Kendinidildediğimiz—vehayatîhususiyetleriüzerindebirtürlügereğigibidüşünmediği—birkaosuniçindeyenibaştan idrâkediyordu.Hâmid,ömrününsonunakadarhiçbireserinibeğenmeyecektir, fakathepsine bağlıdır, hepsine hayran olunmasını isteyecektir. Kendisini devrinin ilerisinde hissetmenin birneviyalnızlığıiçindedir:zaferlerinikendibaşınaidrâketmeninyalnızlığı...

Buacıya,şifabulmazşekildehastakarısınaaithislerdekarışır.Buyüzdenheryazdığındabirnevinekahetsıtmasınabenzeyenhallervardır.Adetames’utgörünmektenkorkar.GüzelvehastakarısıFatmaHanım’ınölümüyleHâmid’inilhamı,muhtaçolduğuzembereğibulur,Hindmanzaralarınıyakalayabilmekiçin pencereden pencereye koştuğunu mektuplarında yazmış olan şâir, muzlim kâinatı içinde kıvrılanşüphenin, hayatmuammasının içine düşüverir. «Makber» ve «Hacle» beraber yazıldı, derler hatta aynimasabaşında...«Ölü»biraz sonradır.BuüçeseriyleHâmid,peşindekoştuğuşeyleri farkındaolmadanbulur.

«Makber», tiyatrolarından çok ayrı bir iç âleminin eseridir.Hususî hayatında az çok hoyrat, büyükeğlencelerle karanlık içlenmelerin adamı olanHâmid, burada bir nevimeczuptur: Her an yanıbaşındaAllah’ıgörmeyemuhtaçtır.Hiçbirimanın,boşluğunukolaycadolduramayacağıbirşüphe,birkuyugibiderinleşmiştir.

Sonra,sefaretbaşkâtipliğisırasında,Londrasisininarttırdığıbiruzletbaşlar.Aşkmaceralarımkeskinvicdanazaplarıylabesler.Eğlencesi,rahatıyerinde,hürriyetehayranseneler...San’atıbudevirdebirkaçhamle yapar, fakat bir türlü dili genişletmediği için istediklerine ulaşmıştır, denemez. Hâmid için«Makber»birhadgibidir.Birtürlüonunötesinegeçemez;dahakatıksızveplâstikolamaz.İngilizşiirininsan’atıüzerindekitesiripekazdır;odahaziyadeHugo’dakalmıştır.Shakespeare’ibirazdahayakındantanımıştır,okadar.

HamleyiberaberyapmalarıitibariyleŞinasiKemalneslininsonhalkasıolduğukadaryenibirneslinbaşlangıcıdır da. Kemal’den, Şinasi’nin meş’alesini doğrudan doğruya alan odur. Etrafında ve heleailesinde hep eski ile bağını koparmış insanlar vardır; fakat sonradan kendi getirdiği yeniliğe bağlı

Page 163: AHMET HAMDİ TANPINAR - Turuz · 2018. 9. 12. · AHMET HAMDİ TANPINAR ... Reşid Paşa encümene o zamanlar arası açık olan Fethi Ahmed Paşayı almamıştı, bu hâdise aralarındaki

kaldığı için eski görünmüş, eskide kalmıştır. Bir çok şeyi birden bulmuş, fakat bulduklarım bir türlübirleştirememiştir.Cenab,onuneserlerini«birbirinehiçbenzemeyenhemşireler»diyevasıflandırmaktahaklıdır. Daima erişemeden peşinde koştuğu masal çeşnisi de sanatına İran senelerinden gelmedir.MüslümanŞark’ınbüyüsünütadmışyazıcılarımızınbaşındagelir.

O, devrinin yeni ve modern bir insanıdır. Geleneklere karşı kayıtsızdır. Kabul edilmiş değerlerleuyuşamadığızamanbirmuvazaadayaşamaz,onları inkâredebilir.Yaşayışı, terbiyesi itibariyledevrininbelkienfütursuzadamıdır. İlkşâirlikyılları,«yeni»ninpeşindebirhayalgemigibidolaştığı,kendisiniikrariçinherçareyebaşvurduğusenelerdir.Başkalarınıngüçbelâeldeettikleribiryığınşeyi,Hâmid’in,hemdesıksıkveçokkolayyanıbaşındahazırbulmasıtalihiningerçekzenginliğidir.Hâmidbupervasızmizaçla ve ömrünün yelkenlerini şişiren bu müsait rüzgârla hayata atılır. San’at, onun için, biraz dageleneklerekarşıisyanhalindekitaşkınbenliğininteşhirivehattazorlaazdırılışıdır.

Sanatta ihtilâl, çoğu zaman, «herkes»in yerine «Ben»in geçmesiyle olur. Hâmid’in mektupları iyiokunursakendisininasıltoptankabulettiğigörülür.

Sanatta her şeyi alt-üst etmeğe gelmiş adam!.. Yerine yenisini tek başına koyamayacağı tabiî:Nesillerin yapacağını tek başına yapan san’atkâr yoktur. Daima yeniye karşı meclûb, dil bakımındandaimakarışık;herantecrübeyehazır.Neçareki«gelişme»denenşey,ondamuayyenbirzamandansonradurur;hattadurmakladakalmaz,gerisingeriyedöndüğüolur.Uzunveuzakgurbetlerdezannedildiğindençokfazlakaybeder;ilkkazançlarınındeğeridüşer.

1912’de memlekete döndüğü zaman bütün köprüler artık kopmuştur: Dil değişmiş, manzume fikrideğişmiş, hatta insan değişmiştir!AbdülhakHâmid artık devrinin adamı değildir. Cemiyet, Fikret’i veHâşim’i idrâk etmiştir. Zaten Hâmid’in san’atı muayyen bir devirden sonra, daima bir cezir ve medhalinde,hep ilkzamanlarınhamlesini tekrarlar.Muayyenbirmektebegirmemişolması, şiirdemuayyenbir ustayı benimsememiş olması, tecrübelerinin bir çoğunu başından mahkûm eder. Kelime ve sözmeselesindedekararsızdır:Ensadedillekonuşanmısra’ınyanıbaşındaenalışılmamışkelimegelipçatar.Bilhassamukayyet kafiyemerakı,Hâmid’i bir sığlığa götürür.Bu yüzden onda tek bir üslûp değil, birüslûplaryığınıvardır.

Hâmid’debolbolyenilikler,büyüklüklervardır;eksikolanmükemmelliktir.Çokkarışıkbirnehirgibiakar;besleyicibirNilolmazda; tuğyanlarındadahi, sadeceselkalır; su iken fırtınayabenzer.Heceyi,serbesti,kafiyesizi,hertürlünazımşeklinidener.Aletideğiştirir,fakatteledokunmatarzındatesadüftengeleni çok defa olduğu gibi bırakır. Bulduklarını yine tesadüf birbirine ekler. Bazan sadelik derkenbasitliğegidiverir.TürkçeyeGarb’ınkapısı

BirziyafetvererekkendimeSen-Jermen’deBirgecekesb-ineşatetmeliyimGarden’demısralarıylahiçdeaçılmışolmaz!«Belde»de şâirin çokmühimbirmadenyakaladığı, çokbüyükbir sırrınbaşınakadargeldiği inkâr

edilemez.Fakatbirazsonra İstanbul’adönünceeskidileve tarzasaplanıverecektir:Türkşiiriniyeniye

Page 164: AHMET HAMDİ TANPINAR - Turuz · 2018. 9. 12. · AHMET HAMDİ TANPINAR ... Reşid Paşa encümene o zamanlar arası açık olan Fethi Ahmed Paşayı almamıştı, bu hâdise aralarındaki

açar, fakat kapıdan kendi geri döner! İleri memleketlerde ve zengin tabiatta gördüklerini hâtıranın vemuhayyeleninsıcaklığındaeritipyenibirdünyagibiortayaatabilmektenuzaktır.

Biraralık, romantizmikendisi için tamyaşanacakbir ruh iklimigibibulmuş,mübalâğalıadeselerinbütünölçülerialt-üstettiğibuhayaldiyarınagöçtüğüolmuştur.BuaradaHugoileeserleriiçindeyakındantemasagelmişsedekendisindebudevin izindeyürüyecek,onunlayarışacakkuvvetyoktur.Hâmid’i, ençok «Makber»de görüldüğü şekilde, asıl kurtaran taraf, daha ziyade yer yer attığı çığlıklardır. Bütün«sensitif»lerdeolduğugibi,Hâmid,buçığlıklardagüzeldir:

Bed-mest-igazabelimdebircamDursundiyorumbuseyl-ieyyâm***Bâkioenis-idildeneyvahBeyrût’tabirmezârkaldı!***ÇıkFâtımalâhddenkıyamet!Yâdımdakihalinedevamet!«Makber»densonra«Ölü»de,ölenleberaberölmemeyikendisineaffetmeyenşâir,burada,psikolojik

birihanetihikâyeeder.Fikir,yaşayangüzelliklehatıragüzelliğininbirzihindevebirhayattamücadelesiitibariylegüzeldir.Vebir neviyenibaştanhayat çerçevesi çizmeğe, eldekalanlayaşamak teşebbüsünebenzer. Bu zihnî mücadelede, eğer Hâmid kendisine bir şiir iklimi gibi aldığı ölüm fikrindenuzaklaşabilsevepoemdenpoemegenişleyebilseydi,eseribirnevihayatınzaferiolurdu.

Hiç bir zamanmısra zevkini ve iyi işçi sabrını tadmamış da olsa,Hâmid, bilhassa «Makber»iyle,Türkşiirininbirtarafındadaimakendiniduyuracakbirbüyükürpermedir.Çoğunu,şekilendişesizliğiyle,dileveşeklekarşıgarip istihfafıyüzündenharcamışdaolsaHâmid’ineserlerindekendisinibüyükşâiryapabilecekvasıflarınçoğuvardır.Hâmid’eherzamanbirzenginmadenedönülürgibidönülecektir.

Page 165: AHMET HAMDİ TANPINAR - Turuz · 2018. 9. 12. · AHMET HAMDİ TANPINAR ... Reşid Paşa encümene o zamanlar arası açık olan Fethi Ahmed Paşayı almamıştı, bu hâdise aralarındaki

TevfikFikret(Galatasaray Lisesi’ne Tevfik Fikret’in büstünün konması dolayısıyla yapılan konuşma. İlk defa

yayınlanmaktadır.)Muhteremdinleyiciler,Fikret’indostları,gençler!BusaygıtöreninitertipedenlerarasındabulunandostlarımveEdebiyatFakültesibuderinveistisnaî

anda,benimdekonuşmamıistediler.Budemektirki,sözünbüyüsüylekurulmuşbir içâleminiveahlâkîbir otoriteyi huzurunuzda canlandırmakla mükellefim. Bunda ne dereceye kadar muvaffak olacağım,burasınıbilmiyorum.

Hiç de kalabalık adamı değilim. Söz sanatlarının en parlağı ve belki de en faydalısı, benim nâçizistidatlarımın tamamiyle yabancısıdır. Halbuki şu anda meş’aleler arasında maddî varlığının sonparçalarını, doğduğu şehre tekrar dönen bir kahramanın külleri gibi selâmladığımız büyük adam herşeyden evvel bir hatipti. Daima uzağında yaşadığı bir kalabalığa hitap etti, onu düşündü, onun içininandığıselâmetçarelerinihaykırdı.Fikret,yalnızlığınımilyonlarladoldurmasınıbilenadamdı.Ondanyabusan’atınsırrınıbilenlerbahsetmeliyahutdabuvazifeyisadeceboruseslerivedalgalananbayraklaraemanetetmeli.

Elbette ki Fikret gibi büyük bir adamın vasiyetini nesillerin yerine getirmesimühim bir vazifedir.Bununlaberabervatanınveiçindençıkmadığısanatınınüstüstezaferlerinibazanufkunayığılansisleri,çokdefadabüyükmaviçiçekgökleriniteganniettiğişehrinheryerininölümünmutlaksukûnundaonuniçinmüsâvîolduğunudüşünmekbanadaha tabiîgeliyor.Zatenbüyükbir şâirinhakikîkabrieğersesinisindirdiğieserdeğilse,muhakkakkibusesinakisleriiledoluolankalblerimizdir.

Bununlaberaberbutöreninbenimiçinçokbüyükveşumullübirmânâsıvardır.Odaikidefasabrınıokadar yıpratan bir tâbiye hatta istihzasını gizlemeğe pek lüzum görmeyen bir nezaket ve hürmetleuzaklaştırıldığıbubinaya,bizimbugünsadeceGalatasaraydediğimiz,onundevrindekiadıyla(Mekteb-iSultanî)diyeandığımüesseseyeâdetamillîbirmerasimledönüşüdür.

Budönüşeatfedilenehemmiyet,gençliğinbuvesileileadıetrafındayenidenböyletoplanmışolması,elbettekisadeceçiğnenmişbirhakkınyerinegetirilmişolmasıylakalmaz,aynızamandabirdüşünceninzaferi mânâsını da taşır. Müsadenizle ben evvelâ birincisinden bahsedeyim:Millî hayat bir bütündür.«Mâzi»de,yaşanan«hal»gibiaynıehemmiyetvedeğerlerkudretiyleiçimizdeyaşadığımüddetçehakîkîmanâsınıbulabilir,demekistiyorum.Onuniçindirkiçokuzakzamanlardaolsabilehaksızbirhükümveyaişin düzeltilmesi bir millet için daima güzel ve faydalı bir jesttir. Türkçede «nesil» ve «gençlik»kelimelerine ilk defa hakîkî değerini veren, şiirin hürriyeti ile terbiyenin sıkı ve kurtarıcı nizamınıberaberce kendi içinde yürüten ve «lise» kelimesinin büyük mânâsını bize anlatan bir adamın maruzkaldığıhaksızlığınbusuretletâmiri,hayatımızaçokmuhtaçolduğumuzbirdikkatinveemniyetingirmesidemektir.

Fikretcinsindenbüyükbiraksiyonadamınınhâtırasımüphemveşüphelideyaşatılamazdı.İkincisinegelince...Budönüştevebugünküselâmda,100senedirhayatımızdagizliveyaaçıksürüp

Page 166: AHMET HAMDİ TANPINAR - Turuz · 2018. 9. 12. · AHMET HAMDİ TANPINAR ... Reşid Paşa encümene o zamanlar arası açık olan Fethi Ahmed Paşayı almamıştı, bu hâdise aralarındaki

gidenbirzihniyetmücadelesininyenibirsafhasınıgördüğümüniçingizliyeyim?Bu şairin alnını süsleyen çelenkler arasında en mühim olanının ritmi artık nabzımız olan bu

mücadelede müsbet düşüncenin mümessili olmasından geldiğini siz de kabul edersiniz. İlhamım «Bennevâib-ieyyamıinlerim»diyerekcömertçeaktüaliteninemrineverenFikretbusıfataveonungerektirdiğisaygıyadaimalâyıktır.

TevfikFikretonsekizinciasırdanitibarenyavaşyavaşhakîkîbirtoplumotoritesihalinegelensanatveşiirinbizdeenolgunnümunelerindenbiridir.Sanatınfonksiyonundakibudeğişiklikbirasırdanberişairinsükûtunu bile mânâlaştırır. Fikret’in büyük mazhariyeti toplum uğrundaki cehdini sadece siyâsî birstatükonunmuhafazasınaveyayenidendüzenlenmesinehasretmemesi,dahaderine, insandavasınakadarinmesidir.Fikret, insanınkendi içindekurmasıgerekenhürriyetin şairidir.Hangiyoldangelirsegelsin,düşüncesievvelâbuhürriyetin,eskilerin«ıtlak»dedikleriemancipation’unşairidirvebuhaysiyetleeseri,düşüncemizinmuasırolmakiçinyaptığıhareketlerdenbiridir.

Hayat daima bir orkestradır. Orada her sazın, her fikir ve imanın kendinemahsus bir yeri vardır.Bizimiçinehemmiyetliolan«Sis»tenve«Hemşiremiçin»manzumelerindenbaşlamakşartıylabueserinmühimkısmınınbuinsandâvâsınınetrafındabazenbirtrombongibiçınlaması,bazenince,yumuşakbirkemangibisızlanmasıdır.

LaboratuvarlardacanlıüzerindeyapılanameliyelereçokbenzeyenbusafhayaFikretnasılgelmiştir?Elbettekiyalnızlığınınetrafınabütünbiragorayı toplamakkolayolmadı, insanoğlu için«OdurRabb-ihayr u şer; Rabb-imümkinât!» diyebilmek için elbette bir yığın terör ve ıstırabı, hattâ vicdan azabınıyaşaması,üstüstebiryığınçokazizve insanı içindenkuvvetlendirenşeylere,bizimleberaberbüyüyenşeylere veda etmesi lâzımdı.Hayat ağacını kendi içinde eliyle böyle kesmek zannedildiğinden güç birşeydir ve ancak yerine bir başkasını koymak için yapılabilir. Yazık ki bütün bunlardan buradabahsetmemizeimkânyok.SadeceşunusöyleyelimkiFikretbuişiçinbirazdahazırdoğanlardandır.Buküsmeğehazıradamherşeydenevvelbirahlâkçıydıvegelecekdenenşeyinabzındaduyanlardandı.

Geleceğin rüyası uğrunda sanatının eriştiği mükemmeliyetleri bile feda etmekten çekinmedi. TürkşiirininYahyaKemal’den evvel eriştiği tekbirmükemmeliyetmanzumesi vardır:Oda«Rubâb»ın (EyHâb)uykumanzumesidir.Fikretsığındığıbuuykudanbiristikbalrüyasıyleuyandıvedeminbahsettiğim,manzumelerin ateşli hutbesine geçti. Ferdî ilhamın, tatlı peyzajların, acıklı olduğu kadar hazlıbedbinliklerin şairi medeniyet ve terakki fikrinin, gelişmeğe inanan ve insanı bir ahlâkın değerlersilsilesindegörenşairioldu,veböylecehayatımıza,düşüncemizeyepyeniveçokmuhtaçolduğumuzbirzemberek getirdi. Buraya «Târih-i Kadîm»in mutlak inkârından gitmesi bizim için sadece cesaretiylemühimdir.

Bugünkü toplantının onun eseri ve şahsı etrafında hakîkî bir rönesansın başlangıcı olmasını veFikret’in yaptığı işi ve şahsî dramını çeşitli yüzleriyle tanımak imkânını verecek çalışmalara yolaçacağını ümid ediyorum.Aziz şairin hatırasını ve yüksek toplantınızı bu ümidle ve derin hürmetlerleselâmlarım. Bir zamanlar gençliğe ışık kaynağı olan evinde, cemiyet hayatımız için o kadar peşinden

Page 167: AHMET HAMDİ TANPINAR - Turuz · 2018. 9. 12. · AHMET HAMDİ TANPINAR ... Reşid Paşa encümene o zamanlar arası açık olan Fethi Ahmed Paşayı almamıştı, bu hâdise aralarındaki

koştuğuemniyetlibirgeleceğinhuzurunutadarakebedîuykusunuuyumasınıHak’dandileyelim.

Page 168: AHMET HAMDİ TANPINAR - Turuz · 2018. 9. 12. · AHMET HAMDİ TANPINAR ... Reşid Paşa encümene o zamanlar arası açık olan Fethi Ahmed Paşayı almamıştı, bu hâdise aralarındaki

FrankfurtSeyahatnamesi(Milliyet,17Mayıs1933,nr.2608)Hayatınkendimantığınınbizimkindençokayrıolduğunainanmaklâzım.AhmetHaşim’iveuzak,yakın

bütündostlarınıokadarüzenbirhastalık,türkçeyeengüzeleserlerindenbirinikazandırdı.Yarınıngenci(Frankfurt Seyahatnamesi) nin nesrinde, ana dilden alabileceği zevklerin müntehasını tadarken acababunun farkınavarabilecekmi?Haşimkitabındahastalığınaokadarazyerayırmışki...Dostdoktorlarateşekkür ve hasta mefhumu etrafında bir kaç zihniyet mukayesesinden başka bir şey yok. İkide birkalemininucunagelen(hastahane)kelimesinegelince,buzenginnesringözkamaştıranfantezisi,insanveeşyaların ve fevkattabiiye hakikatlerinde yakalıyan dikkat ve tahlilleri arasında delâlet ettiği manadeğişiyor,adetabirneviikametgâh;boşbirzamanında«şuAlmandünyasınıdagörelim»diyeyolculuğunzahmetlerinekatlanmışbirestetegenişvemisafirperverkapılarımaçmışbirneviasude,müreffehbireskizamankonağıgibibirşeyoluyor.

Bence bu noktada Ahmet Haşim’in en esaslı hususiyetlerinden biri gizlidir. Bu büyük adamındoğrudan doğruya şahsına ait şeylerden bahsetmek hususunda asîl bir aczi var.Onun kalemi sahibininhayatındanbaşkaherşeyinemrineamadedir.

İyi ama, buna niçin aciz diyor; bütün cehitlerini zamanın fevkine çıkmak için sarfetmiş olan birzekânınzamanaaitzâflarınıistihkaretmesikadartabiînevar?Haşimbirdevdirveebediyetlegüreşir.

Buradabiryazıcıacziniitirafetmeliyim:FilhakikaokuyucununbusatırlardakidoğruyuanlayabilmesiiçinbenimgibiBahariye’dekiküçükevesıksıkgitmişolmasıveHaşim’in—değilşimdi,hastalığınınenhatdevirlerindebile—nasılgerginbiriradeileacılarınıyenmiyemuvaffakolduğunu,tunçtanbirgeçmişzamanvazosu içindeki tahammürünbir zerresinibilehavaya taşırmadan, sadecekabartmasınınneşeveoyununugöstermeklekaldığınıbilmişolmasılâzımdır.

Fakat Haşim bitmez, tükenmez bir mevzudur, buna mukabil bir gazete sütununun misafirperverliğidaimaölçülüdür.Onuniçingenekitabadönelim:

(FrankfurtSeyahatnamesi)birAhmetHaşim«Gece»sininesrârengizdehliziilebaşlar.Kimbilmezkiakşamvegecebuhayaltacidarınınkendivehimvesırlarını,kendirüyavehakikatlerinigezdirmektenençokhoşlandığıikihâsmalikânesidir.Hepimizzamanzamanonungecelerininmuhayyirülukulileürperdikvehâlâakşamlarındakibaşdöndürücülezzetlesarhoşuz.

Seyahatineşiğiolan«Gece»ninverdiği tadıbirestetiğebağlamaksuretilederinleştirmek isteyenlerbirkaçsayfaötedeki«Kımıldamıyanışıklar»yazısınıokumalıdır.

«Sinek» bu şair talihinde en hazin taraftır, onun ömründe daima manasız vızıltıları ile sükun verüyasınıbozanbirtakımsineklerolduveodaimakendinehâssaffetilesonundaâcizkaldığınıitirafetti.

Bütünbirmedeniyetveyaşayışfarkınıbirgeceaydınlığınınkesafetindetoplıyan«Almangecesi»ninbaşladığı biz ve onlarmukayesesini «Hasta, Ticaret, Caddeler, Bir zihniyet farkı, BeşAlman’ın keyfiiçin, Profesör aristokrasisi» isimli yazılar tamamlar. Bu yazıların bir an saffetini kaybetmeden zalimolmasınıçokiyibilenistihzasındannasılbahsetmeli?

Page 169: AHMET HAMDİ TANPINAR - Turuz · 2018. 9. 12. · AHMET HAMDİ TANPINAR ... Reşid Paşa encümene o zamanlar arası açık olan Fethi Ahmed Paşayı almamıştı, bu hâdise aralarındaki

«Faust’un mürekkep lekeleri»nde okuyucular, Alman ruhunu kendi kudret ve zenginliğini yapankaynaklardanbiriönündeenasilbirhürmetveduavaziyetindebulurlar.

«Bulutluhava»birşimalmemleketindegüneşeduyulanhasrettir.«Kuşlar,sincaplarvesaire...»şairiçocukluğununuzakdünyasınaçekenbirervesileoluyorve«Sonbahar»yazısıbunefistahattürünsahasınıadetasonsuzluğadoğrugenişletiyor.

Baştaraftaki«BüyükbirAvrupaşehri»nimahsusensonasakladım,çünküokitabınmukaddimesiolan«Harikulâde» ile berabermütalaa edilmelidir.Her ikisi hakkındabir fikir verebilmek için birincisininsontarafından,aşağıdakihayalverenkmucizesinialıyorum:

«Karşımda sanki yüz seneden beri tanıdığım, fakat sekiz saatten berimisafiri olduğum Frankfurt’abakarak eski altın şehirlerini, o hayal sislerinde yarım görünen (Kartaca)yı, (Sidon)u, (Babil)i,(Ninova)yıdüşünüyorum:

«Yediseyyareyegöreyedirengeboyanantepelerindegörünmezmüneccimlerin,anlaşılmazhesaplaryaptığı geniş merdivenli kuleler... Granit ve altın sütunlu yaklaşılmaz mâbetler... Bunların tehlikelikaranlığındadüşünenilahlar...vebuyabancıilahlarıntüylerürperticisırıtkan,kırmızıçehreleri...

Gerçi bu eski şehirlerde Frankfurt’un palaslarındaki rahat ve lokantalarındaki zengin listeleribulamazdım, fakat o cellât şehirlerinde, uzak gelen yabancı için ne kuvvetli hayretler ve ne keskinürpermelervardı.»

Bu küçük ve eski hülâsa da gösteriyor ki (Frankfurt Seyahatnamesinde rakam ve faydalı bilgilerarayan okuyucular beyhude yorulurlar. Haşim’in Almanya’sı coğrafya bilgisinin dışında kalan birAlmanya’dır, seyahatnamesidebirestetik tahassüsleri teşkil eder.Fakatokuduklarınıkendizekâlarınınhamlelerile tamamlamasını bilenler bu kitabın sahifeleri arkasında kendi muammasına gömülmüşmuazzam ve adeta efsanevî bir mevcudiyet halinde bir almanya bulacaklar, ve Haşim’in dikkatlerininkeskinbirprojektör ışığıgibibuzamanvemekânSfenksiniyeryerenbariznoktalarındanaydınlatmışolduğunugöreceklerdir.

Ben ilk okuyucularından biri olduğum bu küçük kitabın sayesinde ve şiirin altın kanatları üstündelezzetlibirseyahatyaptımasîlveazizüstadımaminnettarım.

Page 170: AHMET HAMDİ TANPINAR - Turuz · 2018. 9. 12. · AHMET HAMDİ TANPINAR ... Reşid Paşa encümene o zamanlar arası açık olan Fethi Ahmed Paşayı almamıştı, bu hâdise aralarındaki

SinekliBakkal(Vakitgazetesi,24Şubat1942,nr.8648)HalkPartisi’ninaçmışolduğuromanvehikâyemüsabakasınıçoksevdiğimbireser,azizvemuhterem

bir profesör ve romancı Halide Edib’in «Sinekli Bakkal» ı kazandı. Otuz seneyi geçen uzun ve çokverimli bir çalışma devresine bu vesile ile uzatılan çelengin, sanat ve edebiyatı sevenlerisevindirmemesineimkânyoktur.

Sinekli Bakkal, frenklerin «nehir roman» dedikleri nev’e dâhildir. Bu itibarla bir ferdin hikâyesideğildir. Daha ziyade bir cemiyetinmuayyen bir devrinin, kendisine has üslûp vemodaları, hatta çokhususî talihi olan bir hayatın romanıdır.Muharriri, öteden beri adet olduğu gibi, tek bir vak’ayı, esaskahramanlarınıntalihiilehayattantecridedereknakledeceğiyerdebütünetrafıyla,bakışzaviyesininihataettiği bütün bir ufukla almıştır. Onun için Kız Tevfik’le Emine Hanım’ın çocukları Râbia Haninimhikâyesini anlatırken Abdülhamid devrindeki İstanbul’u bize en karakteristik taraflarıyla verir. Vak’a,SinekliBakkaladındakiküçük,darbirsokaktabaşlar.Bakkalıyla,çeşmesiyle,ahşapevleriyle,kendisinehas hüzünlü havası ve sefaletiyle hepimizin gördüğümüz, tanıdığımız ve Beyoğlu İstanbul’u yutmadanevvel içinde oturduğumuz sokaklardan biri. İşte bu sokakta oturan ve bütün komşularına müthiş bircehennemveahiretkorkuşuiledünyayızindanedenİmamınEmineadlıbirkızıvardırkisemtinneş’esiolan ve canlı hayattan çizgiler alarak yaptığı taklitleriyle bütün etrafını kendisiyle meşgul eden KızTevfik’lebabasınınrızasıolmadanevlenir,Tevfik’indayısındankalmış«İstanbulbakkaliyesi»adlıküçükbirdükkânıvardır.Babasınınbütündinîsalabetineveneş’edenkaçanağırbaşlılığınasahipolanEmine,Tevfik’le, taklidiveoyunculuğubırakmakvebudükkânı işletmekşartıylaevlenir.Fakatçokgeçmedenmizaç ayrılığı aradaki aşkı öldürür. Son bir gayretleEmine, Tevfik’in sanatkâr yaradılışınınUcalarınauyarak işlerinibozduğudükkânıderler toparlarsadakocasınınuçarı tabiatıylaanlaşamadığı içinondanayrılmağamecburkalır.Rabia,buyarımkalmışsaadetin,boşanmahâdisesindensonradoğanmeyvesidir.

Tevfik, o zamanlar çok zühtî olan İstanbul hayatının tam aksi olan birmahluktur. Fakat bütün uçarıneşesine, etrafını görüp alay etmek kabiliyetine rağmen iradesizdir. Boşanmadan evvelki dargınlıkdevresinde sinirlendiği mahalle halkı, imamın talâkatiyle mahkemede elde edilen boşanmadan sonraaleyhinde o kadar çok gürültü ve dedikodu yaparlar ki Abdülhamid kendisini Gelibolu’ya nefyetmeğemecburkalır.Annesiylededesininarasındabüyüyen,fakatgörmediğivetanımadığıoyuncuTevfik’inbirçok kabiliyetlerine vâris olan Rabia güzel seslidir. Dedesinden hıfza başlar ve az zamanda semtinhudutlarınıaşanbirşöhretkazanır.

Biraz sonra onu küçük bir kız hafız olarak devrin zaptiye kumandanı Selim Paşa’nın konağındagörürüz.SelimPaşa’nınkonağıdevrinyüksektabakadakibütünzihniyetayrılıklarınıgösterenbirmuhittir.Paşa,mesuliyetti vazifesininyüklerinden fırsatbuldukça,yine efendisi gibimarangozluklameşgulolur.RomatizmalıkarısıSabihaHanım,tameskiterbiyeninyarımbıraktığıkarakterlerdendir.GeliniDürrünevilegeçinemezler; eski bir yetiştirmesi olanbuDürrünev’ekarşı adetabir silâhgibi kullanmak istediğiyenicariyesiKanarya’nındayavaşyavaşgelinininnüfuzualtınagirdiğinigörmektedir.İhtiyarpaşadaha

Page 171: AHMET HAMDİ TANPINAR - Turuz · 2018. 9. 12. · AHMET HAMDİ TANPINAR ... Reşid Paşa encümene o zamanlar arası açık olan Fethi Ahmed Paşayı almamıştı, bu hâdise aralarındaki

ziyadegelinininâleminitercihedergörünür.Paşa’nınoğluHilmiBey isePeregrini adındaki İtalyanmusikişinası ilekendigibiyetişmişbirkaç

dostununarasındaküçüksiyasîtasavvurlarlavakitgeçirir.JönTürklerleiştigaletmiştir.Rabia’nın bir kandil gecesi konakta okuduğu Kur’an, onu adeta aileye sokar ve Vehbi Dede ile

Peregrini’den musikî dersi alır. Ve genç paşazâdenin muhitine girer, velhasıl istidadını inkişaf ettirir.Biraz sonra da hiç görmediği babası menfadan dönünce onunla yaşamak için dedesinden tamamiyleayrılır.Buaşağıyukarıhayathazırlığınıtamyapmamışbirneslinartıktahammüledilecektarafıkalmamışbirmazi ile alâkasını kesmeğe benzer ve bu kesiş o kadar kuvvetlidir ki EmineHanım kızı Rabia’yıaffetmedenölür.

Tevfik,İstanbul’dabakkaldükkânınıtekrarişletir.Fakathakikatenrahatsızolanruhuasılistediğişeyibulmuştur.HilmiBey’inihtilâltasavvurlarınagirervehariçtengönderilengazeteleriİstanbul’dadağıtır.Aynızamandayine taklitlerinedevameder.Küçücükşahsiyetininetrafındadaimabirgürültüvardır.Budönüşüyle Sinekli Bakkal’daki dükkân tekrar açılmıştır. Tevfik’in arkadaşı Cüce Rakım dükkânı idareeder.Tevfikkaragözoynatır,Rabiamusikîdersleriverir.Gençkızınhayatınabirnevimuvazenegirmiştir.Fakatbuçoksürmez,TevfikdahiliyenazırıZatiBey’inhayatınıniçtarafınıanlatanbiroyunyüzündenveişe Selim Paşa’yı da katan bir jurnalle hapsedilir; jurnali veren imamdır. Daha sonra da onu SelimPaşa’ya siyasî bir cürümle getirirler, kadın kıyafetinde olarak, koltuğunun altındanhükümdar ve devletaleyhindeçıkanbiryığıngazeteyleFransızposta-,hanesindençıkarkenyakalanmıştır.

SelimPaşabuişteoğlununmüşterekolduğunubilirveikisibirdennefyedilirler.FakatTevfikgönüllüolarakgirdiğibuişteHilmiBey’inadınıbirtürlüvermez.Buuçarıveiradesizadam,gönlüyleısındığıbuişte bir nevi karakter kudreti bulmuştur. Daha sonra da Rabia’yı Peregrini ile evlenmiş görürüz. Buizdivaçtamesutdeğildir.Peregrini(müslümanolduktansonraOsman)gençkarısınısevmekleberaberonukendizihnîhayatınıdoldurabilecekkudrettebulmaz.

Rabiayagelince,aşkyüzündenmemleketini,dininiveseviyesiniunutarakSinekliBakkal’daçokortabir hayatı kendisiyleberaber paylaşmağa razı olanbu adamakendisini lâyıkgöremez.Birisinin içindedolmayacakbirboşluk,ötekininetrafındaküçücükhüviyetinesığmayanbirâlemvardır.Fakatdoktorlarınbüyük tehlike ilekurtardıkları çocuk,bu ailehayatınıkurtarır.Vebiraz sonradameşrutiyet ilân edilir,Hilmi Bey’in kaçmasına yardım ettiği için Taif’e kal’ebend olarak gönderileceği söylenen Tevfik dedöner.

SinekliBakkal,muharririninbütüneserlerindeolduğugibi,herşeydenevvelbirkarakterromanıdır.Küçük, tokve teferruatsızçizgilerleadetaplâstikbirmaddedenyoğruluyormuşgibibütünbirkalabalıkgözümüzünönündeyavaşyavaşcanlanır.Veonlarcanlandıkçadündiyebileceğimizkadarbizeyakınolanbirhayatmeseleleriyle,tezatlarıyla,çokhususîrenkleriylegeçmişzamanınsislerindençıkar.

Sinekli Bakkal, son devir Türk romanında bir merhale olduğu gibi, sayın Halide Edib’in eserleriarasındadabirmerhaledir.Hiçbirromanındabüyükmuharririmiz,kahramanlarınıkendihayatlarındavetalihlerinde bu kadar serbest bırakmamıştır. Kitap şahsiyet, mizaç, veraset, terbiye gibi bir çok

Page 172: AHMET HAMDİ TANPINAR - Turuz · 2018. 9. 12. · AHMET HAMDİ TANPINAR ... Reşid Paşa encümene o zamanlar arası açık olan Fethi Ahmed Paşayı almamıştı, bu hâdise aralarındaki

düşünülecekmeselelervaz’etmesinerağmen,saftahkiyedenhiçbirzamanayrılmazveuyandırdığısualleradeta,tıpkıhayattaolduğugibi,bizesadecemüşahedemizdengeliyorhissiniverirler.

SinekliBakkal’ınbirhususiyetidekitabınGarpâlemindeuyandırdığıbüyükveheyecanlıkabuldür.UnutmamalıkiromanımdahaevvelbirkeredeİngilizcedeyazmışHalideEdibHanım,aramızdabirGarpdiliyle ibda yapan ilk muharrirdir. Bu itibarla Sinekli Bakkal’ın garplılaşma tarihimizde mühimaddedilecekbirmevkiivardır.Fakatkitabınaşılgüzelvebüyüktarafı,yerliolması,bizeaitşeylerledoluolmasıvecemiyethayatımızınçokmühimbirdönümyerinde,ondankesilmişbirmaktagibicanlı,vâzıhvehertürlümaniyerdenuzakbiraynasıolmasıdır.

Hiç şiir yapmayan bu kitabın bütün bir geçmiş zaman şiiriyle dolu olduğunu da söylemek lâzımdırzannındayım.

Azizromancımızıçokhâlisduygularımlatebrikederim.

Page 173: AHMET HAMDİ TANPINAR - Turuz · 2018. 9. 12. · AHMET HAMDİ TANPINAR ... Reşid Paşa encümene o zamanlar arası açık olan Fethi Ahmed Paşayı almamıştı, bu hâdise aralarındaki

MahurBesteHakkındaBehçetBey’eMektup(Ülkü,1Kasım1945,nr.99)AzizimBehçetBey,Mektubunuzu alalı bir hafta oluyor.Hergün size cevabını yazmak istedim. Fakat bir türlümuvaffak

olamadım. Beni o kadar şaşırtan şeyler yazmışsınız ki bir türlü içinden çıkamadım. Bilmem, inanırmısınız, bu bir hafta içinde hep sizi düşündüm. Zaten çoktan beri, yıllar var ki sizden başka bir şeydüşündüğümyok.Fakatbuseferkiöyleolmadı.Dedimya,benişaşırttınız,BehçetBey.Öylekinerdeysebir roman kahramanı iken roman münekkidi olmuşsunuz, diyeceğim geliyor. Bunu siz de düşünmüşolacaksınız ki «çok değiştim, diyorsunuz; nerdeyse filozof olacağım. Evvelce böyle şeyler hatırımagelmezdi.» Hakkınız var, Behçet Bey. Kendinizi tanımağa başladınız. Kendinizle meşgul oluyorsunuz.Felsefenindeğilsebile,hikmetineşiğindeolduğunuzmuhakkak.Bunasebepdekendikendinizedışardanbakmanızdır.Sokrat’ın«nefsinibil!»nasihatinihatırlayın.Sizekendiniziseyretmekiçinbiraynatuttular:Buaynanınkarşısındaetrafınızı,kendi içinizi, elbettebaşkabaşkaşekillerdegöreceksiniz.Hayatınızdaşimdiyekadar tesadüfdiyebakıpgeçtiğinizniceniceşeylerüzerindedurdunuz;onlardakendipayınızı,etrafınızdakilerinpayını,yaratılıştangelmehususiyetlerinpayınıaradınız.Talihdediğinizşeygözünüzdebirmuayyeniyet kazandı. İçinizde işleyen bir yığınmekanizma ile karşılaştınız. Bunda biraz benim depayımoldu.Öyleya,hikâyeniziyazmamışolsaydımhangivesileylekendinizebukadardikkatedecektinizKapalı birkutuyabenzeyenbirhayatınızvardı.Okutuyuben sizin için açtım.Belkiyalnız sizin için...Çünkübaşkaları,sizitanımayanlaroradasadeceuydurulmuşbirşeygöreceklerdir.Fakatsiz...

Bu iyiliğimi unutmamanız, bana teşekkür etmeniz lâzım gelirken beni itham etmenize gerçektenşaşıyorum. Sizi unutmuşum, talihinizi yarım bırakmışım; sonra kötü göstermişim. Bu sonuncusunuanlıyorum. Hatta biraz zarurî görüyorum. Kendi kendinizi tanımağa başladıktan sonra beğenmemenizkadar tabiî ne olabilir? «Hazır portrem yapılırken bazı çizgiler değişse ne olur sanki» diyorsunuz.Haklısınız,hangi sipariş sahibi resmindenmemnundur?«Olduğumuzgibi» ile«olmak istediğimizgibi»terazininikikefesidir.Benbunubaşındafarkettiğimiçinhikâyenizihâtıratşeklindeyazmanızıönlemiştim.İyikiböyleolmuş.Çünküikidebirmüdahaleedecek, işlerikarıştıracaktınız.Birkaçmasum«retouche»ileherşeyialtüstedebilirdiniz.Çünküsizbir terkipsiniz,BehçetBey.Her terkipgibi,birnisbettenbirnisbetbirkeredeğiştimi,ortada sizkalmazsınız,birbaşkasıyerinizi alır.Onun için«beni romanınızafedaettiniz»cümlesinikabuletmiyeceğim.Hemnerdenvekimbenimromanyazdığımısizesöyledi?Bensizinhayatınızıyazıyorum.Romanayrıbirşey.Belkidahagüçbiriş.Belkidegücümünüstündekalacakkadargüçtür.Benimyaptığım,sizdendinlediğimgibihikâyenizdir.

Sizi unuttuğuma, yarım bıraktığıma gelince; bunda sadece haksızsınız. İçimde o kadar kuvvetleyaşıyorsunuz ki istesem de sizi bırakamam. Bununla beraber sizinle ülfetimi bir müddet için kesmeğemecbur kaldım. Sizden bıktığım için değil, hesaplarımı altüst ettiğiniz için. Ne kadar velût, ne kadarsürükleyicisiniz! Etrafımı peşinizden ayrılmayan bir yığın gölge ile doldurdunuz. Bu kalabalığınkarşısındakendimeyenidençekidüzenvermeğeçalışmamızarurîgörün.

Page 174: AHMET HAMDİ TANPINAR - Turuz · 2018. 9. 12. · AHMET HAMDİ TANPINAR ... Reşid Paşa encümene o zamanlar arası açık olan Fethi Ahmed Paşayı almamıştı, bu hâdise aralarındaki

Halbukitekbaşınızagelmiştiniz;ilkgörüştüğümüzgünüelbethatırlarsınız.Beşyıloluyor:Birbayramgünü, eski düzeninden pek az iz kalmış bir konakta birbirimize rastlamıştık. Eski, titiz, pırıl pırıl, tagençlik zamanımızdan kalma selâmlarla, iltifatlarla odaya girer girmez beni fethetmiştiniz. Sakalınızınbiçimiyle, redingotunuzla, yandan düğmeli üstü podsüet ayakkabılarınız, kolalı gömleğiniz, geniş hazırkıravatmızlanekadarsevimli,bugündenuzak,asıldığıyerdeunutulmuşbirtakvimgibisadecegeçmişbirzamandınız. Adeta yıllarca kurulmamış bir saate benziyordunuz. Bize ince, kibar sesinizle çok eskişeylerden,eskiinsanlardan,tıpkıbugündenbahsedergibi,yanibiryığıncanlıtenkit,mülâhazavedikkatlebahsettiniz. Nerden, nasıl gelmiştiniz? Aynadan mı, dolaptan mı çıkmıştınız! Yoksa oturduğum yerdengördüğüm, içindeki şeyleriokadarmerakettiğimoağırcevizsandıktanmıbiranda fırlamıştınız?Sizitanıyanlar,sizdenherşeybekleyebilirler.Fakatbiliyorumkikapıdangirmiştiniz.Bunuiyicegörmüştüm.Ev sahibimiz, misafirler, siz gelince ayağa kalkmış, elinizi sıkmış, bayramlaşmıştık. Sizde garip birmazhariyet var, Behçet bey; herkes gibi maddesiyle gezinen bir insan olduğunuz halde bir rüyayabenziyorsunuz.Belki de hayatınızı doğru dürüst yaşamadığınız için bu tesiri yapıyorsunuz.O kadar ki,yaklaştığınız insanlara kendinize mahsus bir zamanı aşılıyorsunuz. Bölünmezlerin bölünmezi, çekirdekhalinde bir zaman. En basit şeklinde bir düşüncenin, bir ihsasın, bir hâtıranın zamanı. Belki deberaberinizdetaşıdığınızbuzamanyüzündenmaddîhüviyetinizerağmenetrafınızabirdüşünce,birihsas,birhatıratesiriyapıyorsunuz.Ogünbenigerçektenbüyülediniz.Sizidinlerkenyıllarcakapısıaçılmamışbirevegirdiğimisanıyordum.Birdenbirebukapınıngündelikhayatanasıl,hangisebeplerlekapandığınımerakettim.

Mahur Beste, bildiğiniz gibi, bu meraktan doğdu. Keşke böyle olmasaydı! Sizi olduğunuz gibialaydım.Ozamanbüsbütünbaşkabirşeyolurdu.Çokdefadüşündüm:Sizebendeğil,Nodierrastlasaydı,osârîhüviyetinizdennegüzelbireserçıkardı!Düşününbirkere;obenimgibimazinizüzerindedurmazdı;sizigörür,sadecebununlakalırdı.ŞüphesizTrilby’yebenzeyenbirmasalın,ohersatırıayrıbirdikkatleokunanmasallardanbirininkahramamolurdunuz.İyiliksevenbirperi,yahutşeametlibirbüyücüveyabirlânetyüzündenebediyyenzamandışınaatılmışbiraşkkahramanıolurdunuz.YahutHoffmanngörmeliydisizi. Muhakkak Kreuger’in arkadaşları arasına girer, elinizde sazınız, bütün hüviyetiniz içinde güneşçalkanan bir havuz gibi musiki, nağme ile dolu, bize gamlarla ruh arasındaki gizli münasebetlerianlatırdınız.BelkideKediMur’ubaşkatürlüyazar,sonundabuçokbilgin,çokzekimahlûksizeistihaleederdi. Poe’nun eline düşseydiniz, medyum kuvvetiyle, görülmez ülkelerden çağrılmış bir ruhun masabaşında tekrar İnsanî bir şekle girişi olurdunuz. Fakat tesadüf beni sizinle karşılaştırdı. Ben nemusikişinasım,nedemasalsanatınınohersanattanüstünsırrınasahibim.Buböyleolduğugibi,devrimizartıkhârikulâdeyiispirtizmamasalarıüzerindearamıyor.FreudileBergson’unberabercepaylaştıklarıbirdünyanınçocuğuyuz.Onlarbizesırrıinsankafasında,insanhayatındaaramayıöğrettiler.Onuniçinsadecebirlezzetibulmamlâzımgelenbiryerdebenbirtakımgizlişeyleröğrenmeyi,şeklinbüyüsünübirizahlakırmayıtercihettim.Doğrusunuistersenizbusiziniçinde,benimiçindebirtalihsizlikoldu,BehçetBey.Siz,ilhametmenizlâzımgelenşâheserdenmahrumoldunuz.Bensepeşinizetakıldığımiçinçoksevdiğim

Page 175: AHMET HAMDİ TANPINAR - Turuz · 2018. 9. 12. · AHMET HAMDİ TANPINAR ... Reşid Paşa encümene o zamanlar arası açık olan Fethi Ahmed Paşayı almamıştı, bu hâdise aralarındaki

dünyamdanayrıldım.İkinciCihanHarbi’neşahitolmuşbirneslinadamınınKırımmuharebesindeneişivardı, Behçet Bey? Ne yalan söyleyeyim, birçok huzursuzluklarına rağmen ben yaşadığım devirdenmemnunum.Hiçbirmâzihasretimdeyok.Öyleolduğuhaldebenialıpgötürdünüz.

Buradabirkuvvetiniziitirafetmeli:Çokvelûtsunuz.Etrafıöylebirkalabalıkladoldurdunuzki...«Benmiyaptım?»demeyin;sizdebilirsinizkikonuşmadaimakarşılıklıdır.Benimleotarzdakonuştunuzkisizeisteristemezbiryığınsualsormakzorundakaldım.KısacasısizŞehrazat,benBağdatHalifesioldum.Herdefasındasizalaycıbirgülümsemeylebahsikeserkenben«amandurun,onudaanlatın»demeğemecburkaldım.Hergüncebinizdenyenibir insançıkardınız.Birgünsiziokadarufakbırakan,devhüviyetiyleâdeta yumurtada iken ezen rahmetli babanızla geldiniz. Ertesi gün kader mahkûmu solgun karınızdan,Atiye’den bahsettiniz. Sonra sırasiyle, yahut hiç sıra gözetmeden bacanaklarınız, baldızlarınız, onlarınçocukları,uzakyakınakrabalariylekarşılaştırdınız.KayınbabanızAtaMollaBey’i,HalilBey’inbabasıNuriBey’i,AgopEfendi’yi,MösyöSoloski’yi, Selim’i, TalâtBey’i hep sizden öğrendim.Bununla dakalmadı:Kolumagirdiniz,benikocaİstanbul’dasemtsemtgünlercegezdirdiniz.Bazanaradığınızşeyleriyerindebuluyorduk.Bazanyerindesadecebiryangınarsasıveyayeniyapılmışakvaryumlamukavvakutu,gemiküpeştesi arasındabaştanaşağıkorkuluksuzbalkon,pencere, apartmanlargörüyorduk.Fakat sizingibi sihirbazla bu cinstenmâniaların ne değeri olur?Küçücük kolunuzu «İşte SelâhattinBey’in konağıburasıydı, şurada taşmerdivendençıkılırdı.Arabakapısıarka tarafadüşerdi»diyebir iki işaretyaparyapmaz Tanzimat’ın o süslü evlerinden biri karşımda canlanıyordu. Evet, bana her şeyi anlattınız.Çekirdekzamanhergünbirazdahagenişledi,büyüdü,dalbudaksaldı,metvecezirleryaptı,ilerigerigittive daima aradığını yerinde buldu. O zaman anladım ki öyle ilk sandığım gibi tek bir zaman parçasıdeğildiniz.Birbölünmezdeyaşamıyorsunuz.Sizindebenimgibi,herkesgibibirzamanınızvar.Sadecezihindedoğmuşbirşeydeğilsiniz.

Evet,sizindebizimgibibirzamanınızvar.Fakatonahükmetmeşeklinizayrı.Siziniçinhâl,hatırlamaânınızdanibaret.Gerisiiçintambirkayıtsızlıkiçindesiniz.

Ozamankapısıkapanmışevhayalikendiliğindenortadançekildi.Gerçekteevbaştanaşağıyanmış,sizdışardakalmıştınız.Benimsizdebulduğumzihnîçeşnideburadangeliyordu.Bildiğinizgibihâldiyebirşeyyoktur.Emersonolacakgaliba,hâl’iikimusikînotasıarasındakifasıladiyetarifeder.Dahabasitihâl,geleceği,geçmişigörmeyeyarayanbirrasatkulesidir.İstersenizbendlerdeolduğugibidaimadönenbirsuiçinyapılmışbirteraziyedebenzetebilirsiniz.Sizburasatkulesindenmahrumdunuz,okadar.Onuniçinbanaokadartekbirangörünmüştünüz.Bunuöğrenmekilkinbanaçokgaripgeldi.Fakatalışıncaçokfaydasınıgördüm.Birkeresabahakşamberaberyaşadığımbirinsanıbirazdahaiyiöğrendim.Bildiğimizzamanın dışına fırlamıştınız. Sonra, bir tasavvurdur belki, ben hayal ile düşünen adamım, sizi böyledışarda,mahfazasız görünce benim içinmânânız değişti, bir ferdî vâkı’a olmaktan çıktınız, bir sembololdunuz.Kapananladışardakalanınarasındakifark.Dışarıya,sokağaçıkanadamyalnızkalmaz.Sizdebenim için yalnız kalmadınız. Hattâ bu hayal insandan öteye gitti. Ev sembolünün yerine değerhükümlerinin dünyası geçti. Anlattığınız şeylerle pek iyi birleşen bu sembol, bana cemiyetimizin yüz

Page 176: AHMET HAMDİ TANPINAR - Turuz · 2018. 9. 12. · AHMET HAMDİ TANPINAR ... Reşid Paşa encümene o zamanlar arası açık olan Fethi Ahmed Paşayı almamıştı, bu hâdise aralarındaki

yıldan beri geçirdiği değişiklikleri hatırlattı. Bunları düşünmekle ihtibaslarınızla alâkamı kesmedim.Fakat bende iki türlü yaşamağa başladınız: Sembol olarak, ferd olarak. İhtibaslarınız sizin dışmanzaranızı,fertolaraksiziveriyorlardı.Berideisesembololarakmâşeriçehrenizvardı;sizinlealâkasıbanayaptığıtelkindenibaretti.

Fakatişbununladakalmadı:Siziniçinzihnîbirârızaolanbufirarîzaman,hâlsizzaman,banaâdetasanatiçinbirmetodgibigöründü.İşteburada,BehçetBey,benialdattınız.Sizinhatırlamalarınızınilerigeri gidişini takip ettiğime pişman oldum demiyorum, fakat çok güçlük çektiğim de muhakkak. Buatlayışlarbeniyoruyor.HalitBey’denönceNuriBey’denbahsedemezmiydinizsanki?Neyse,anlatırkenokadarrüyalıydınızkiobüyüdenbelkibirşeybanadageçerdiyesiziolduğunuzgibitakipettim.Fazlabir şey kazanmadım, fakat örneğime sâdık kaldım. Gerçekte yalnız sizden öğrendiklerimi yazmakistediğimiçinşikâyetçideğilim.Bazansiziniçinkendihâtıralarınızıyazmayabırakmadığımaüzülüyorum.Unuttuğunuzu unutmuş olurdunuz. Halbuki benim böyle bir mazeretim yok. Herşeyi derinleştirmeğe,alâkalarınızı bulmağamecburum.Halbuki siz hatıralarınızın fantezisine uyarak öyle şeyler atlıyorsunuzki...Bazandagizliyorsunuz.Neden,nasıl?Bunubilmiyorum.BanabirtürlüAtiye’den,DoktorRefik’tenbahsetmediniz.HeleDoktorRefik...Niçin?Onunölümünesebepolduğunuzuzannederimdiyemi?Ölümayrıbirşey...Hepimizbiliyoruzkiozatürreedenöldü.Sizonuniçinsadeceufakbirseyehathazırladınız.Ölümündensonravicdanazabıduymamanızı,buölümübirbaşarısaymanızıayıplarımdiyemi?Bununbirkusurolduğumuhakkak, fakatBehçetBey, sizmazurdunuz.Hayatınızokadarbaşarısızdı,okadarbasitşeylerdebeceriksizdinizki,dolayısıylasebepolduğunuzçirkinbirişbilesizebirbaşarıgibigelebilirdi.

Atiyye’nin üzerinde sizden fazla durmama kızıyorsunuz. Ne yalan söyleyeyim, Atiye’ye bağlıyım.Sabrı, tahammülü, iyi kalbi, talihi, her şeyi beni ona bağladı. Siz bana kıskançlıklarınızla, küçüklükduygularınızlabirfikrisâbitgibiyapıştınız.Atiyeböyleolmadı.Onabenkendimgittim.Etrafımdakihavadeğişsindiye.

Hayatınızınhikâyesineokadarçokşeykarışmasındanmesulbenmiyim?NiçinİsmailMollaBey’inoğlu, Ata Molla’nın damadı oldunuz? Lalettayin bir ana babadan doğabilirdiniz. İhtibaslarınızla,zaaflarınızla, ihtiraslarınızla, bir yığın tezadınızla sizi cemiyet hayatının enmühim, en göze çarpan birkademesindegörenbiradam,hayatınızıoradanseyrettiğinizmanzaralarakarıştırırsakabahatmı?

HalitBey ileNuriBey,TalâtBey’ehayatınızınhikâyesindeokadar yer vermemedekızıyorsunuz.Talât Bey’i bilmem neden sevmediniz? Onun talihinden korktuğunuz için değil mi? Ne zaman ondanbahsedecek olsam elime sarıldınız, bana başka şeyler anlattınız. Halbuki Mahur Beste onundur. Siz,BehçetBey, suyunbaşındabeklemeyemecbursunuz.Yaratılış sizi sadece bir istek, bir susuzlukolarakyaratmış.TalâtBeyöyledeğil.O,yaşayanadamdı.Hattâhayataörnek,modaverenadam.Meselesibirşeyinyokluğuüzerindekurulmamış.TalâtBey’insizebenzediğihiçbirtarafyok.O,kırılmışadamdır.Sizmağlûpsunuz.Onunkaçacak,tutacakyerivar.Musikîye,sanatakaçtı.Sanatkârlapatolojiktiparasındakifarklarıbukadaryakındangördüktensonranasılvazgeçebilirim?«SelimileCavide’ninaşklarındaTalâtBey’in payı nedir? Onu taklit etmiyorlar ki...» Bir bakıma doğru. Fakat bir noktayı unutuyorsunuz:

Page 177: AHMET HAMDİ TANPINAR - Turuz · 2018. 9. 12. · AHMET HAMDİ TANPINAR ... Reşid Paşa encümene o zamanlar arası açık olan Fethi Ahmed Paşayı almamıştı, bu hâdise aralarındaki

Hepimizinüzerinegölgemizdüşenbüyükduygukuvvetini,yakındanuzaktantoplananbutehlikelimirasıunutuyorsunuz. Taklit etmiyorlar, fakat tesiri altındalar. Siz de biliyorsunuz ki dünkü hayatımızın enkuvvetli,hayataençoktesiredentarafımusikîidi.Musikîbaşkakültürlerderomanın,resmin,tiyatronuniştirakiyle yaptığı tesiri bizde tek başına, iyi kötü kendi hamlesiyle yapıyordu.Bir ailemirası halindegelenböylebirâmilinasıl ihmaledebilirdim?Talihbelkibiyolojik irsiyetedâhildeğildir.Fakatmuhitterbiyesiylebüsbütünalâkasızolduğununesiz,nedebeniddiaedebiliriz.Onlarbirbirlerinitanımadan,sevmedenÖnceMahurBeste’yi tanır, severlerdi.Birazdakendilerindenöncedoğanbuaşkhikâyesinegöreşahsiyetlerinihazırlamışlardı.

NihayetHalitBey’leNuriBey’eitirazediyorsunuz,çokuzattığımısöylüyorsunuz.Benuzatmıyorum,onlar uzatıyorlar. Ben başından itibaren bu işte sadece kaybetmekle iktifa ettiğimi, ancak çok lüzumluyerlerdemüdahaleettiğimisöylemiştim.NuriBey’inhayatıKırım’akadargidecekmiş.Kendisimademkizarurî görüyor, gider. Bana ne? Ben onları içimde serbestçe yaşamaya bıraktım. Başlangıçta sade sizvardınız.Şimdionlardavar.Onlarıdabirhakikatgibialıyorum.Onlarıdadinlemeğemecburum.

Siz kâinatın etrafınızda dönmesini istiyorsunuz. Düşünmüyorsunuz ki hayat sizi mahrekinin dışınaatmış. Hayat kimsenin etrafında dönmez, herkesle beraber yürür. Nasıl olur da tek başınıza sizinlekalabilirim?Biliyorum,şimdibana«ohaldebubenimhikâyemdeğilartık»diyeceksiniz.Evet,öyle,artıksizinhikâyenizdeğil.Sizinhikâyenizolarakbaşladı,fakatarkanızdanokadarbüyükbirkalabalığısahneyetaşıdınız ki, sizin hikâyeniz olmaktan çıktı. Hepinizin hikâyesi, daha doğrusu yaşadığınız, yaşadığımızdevirlerinhikâyesioldu.Bukadarkalabalığıbirinsanınetrafınatoplayamazdım.Mademkibahisaçıldı,şunudasöyleyeyim:Tekkahramanlıhikâyeartıkcanımısıkıyor.Nihayetsoncümlenizecevapvereceğim.«Hemartıkçalışmıyorsunuz,beniyarımbırakacaksınızdiyekorkuyorum.»Hayır,yarımkalmıyacaksınız.Yalnız etrafıma çok insan yığıldı. Hepsi birden konuşuyorlar... Benim sözümü kendiniz tamamlamayakalkmayın.Benonlarınsesiniorkestralamayamecburum.Buişbitenekadarsabredeceksiniz.Dışardakidostlarınızdanbirazuzaktakalacaksınız.Buiştebendendahasabırsızolmağahakkınızyok.Hoşçakalın!Daimadostuz,bunainanın.

Page 178: AHMET HAMDİ TANPINAR - Turuz · 2018. 9. 12. · AHMET HAMDİ TANPINAR ... Reşid Paşa encümene o zamanlar arası açık olan Fethi Ahmed Paşayı almamıştı, bu hâdise aralarındaki

EdebiyatımızdaDuraklamaMıVar?(Yelken,Ekim1958,nr.21)1—Edebiyatımızdabirduraklamaolduğusöyleniyor,nedersiniz?2—Varsasebeplerinelerdir?3—Genelmidir?Yani,hikâyeyi,şiiri,romanıkapsarmı,yoksabunlardanbirinemiözgüdür?1, 2 — Buna duraklama mı diyeceğiz, burasını bilmiyorum? Daha iyisi devam edegelen bir

anlaşmazlıkvar.Birkereşiirdebütündünyahemenhemenbizimvaziyetimizde.Şiirifazlayenileştirmekistediler. Sürrealizm, arkasından gelen cereyanlar, son devirde popülizm, şeklin tamamen atılışı,kelimedenşüpheetmek,imajıfazlaşâirânebulmakveondankurtulmayaçalışmak,yahutkelimeyiçıplakve bütün ağırlığı ile alarak söylenecek her şeyi onda aramak... Hülâsa bu en eski sanatı baştan aşağıdeğiştirmek arzusu, şiiri sadece anlıyanlara, şâirin küçük muhitine, hattâ aynı nesilden şâirlere veedebiyatçılaraaitbirşeyyaptı.

Eskiden şâirler iyi veya kötü birbirine benzeyen insanlardı. ŞeyhülislâmYahya Efendi,Nefî, Bâkînesil vemizaçla birbirinden ayrılırdı.Batıdadaböyle idi.BaudelaireBanville’e hayrandı.Mallarme,FrançoisCoppee her türlü estetiğin dışında anlaşabilirdi. Şimdi böyle bir şey yok.Bu düzen kalmadı.Şiir, atmosferin malı olmaktan çıktı. Mısra havaya yayılmıyor ve havayı zaptetmek için söylenmiyor.Benlikdavasıiçinyazılıyor.Mutlakaorijinalolmakiddiasıilhamıidareediyor.

Dışardan bahsedersek, tenkit de bunu kabul ediyor, hattâ kolaylaştırıyor. Eskidenmünekkid ahmakgörünmek pahasına da olsa umumî olan şeyleri müdafaa eder, eseri kovalardı. Şimdi münekkid enkestirmeyoldaneserinönüneçıkmak,onuistikbaletmeyiistiyor.Zatenartıktenkityapmıyorlar.Birçeşitmüphem felsefeyi tercih ediyorlar. Sanatta iş, filozofi ile ve dialektikle halledilmeğebaşlandımı sonuyoktur.Binaenaleyhşiirdurdu.Moderndünyadanamütenahişâirvar; fakatherkesçekabuledilmiş isimçokaz.Bizde ise işe ikincibiretkidahagirdi:Dilherşeyinüstüneçıktı.Haklıveyahaksızsöylenecekolanınyerini,söylemetarzınaaitendişeleraldı.OrhanVeli’denberibirçeşityârenlik,şiirinbüyüküslupişiolduğunubizeunutturdu.Hülâsabirazda iyiniyetlerimizebusanatı fedaettik.Asılhazinolanı,çokdikkatedeğeristidatlarınbileparçalıkalmasıdır.SankisekizasırlıkmaniyetişmezmişgibiJapon’larınüçmısralıkşiirinebilehevesettik.BuişlerdenrahmetlidostumNurullahAtaç’ınepeycebirsorumlulukpayıolsa gerektir. Bittabi bunları söylerken, hiç sevdiğim, eserlerini beğendiğim gençler yoktur demekistemiyorum.Elbettevar.Fakateserlerigelipsizeçarpmıyor.Sizbütünniyetinizlepeşindenkoşarsanızveelli türlü şart bulur ortaya atarsanız, bir yığın şeyi, esaslı şeyi inkâr ederseniz farkına varıyorsunuz.Halbukibirmısratekbaşınabütünbircihanolmasılâzımgelenşeydir.Şiir,yalnızşâiriçindeğildir.Şiirherkesiçindir,herkessevmeli,etrafındakavgaetmeli...Şubeğenmediğimizeskişiirvarya,haniyermekiçin o kadar ad taktığımız şiir... Cemiyet hayatını nasıl tek başına dolduruyordu. Tiyatrodan gazeteyekadarherşeyinvazifesinigörüyordu.Hiddet,kin,sosyaldâva,aşk,isyanherşeymısrayapmaktanbaşkabir şey bilmeyen ve hiç de bizim gibi karışık estetik dâvalar peşinde koşmayan o basit insanlarınsanatındabütünhayatınemrineverilmişti.

Page 179: AHMET HAMDİ TANPINAR - Turuz · 2018. 9. 12. · AHMET HAMDİ TANPINAR ... Reşid Paşa encümene o zamanlar arası açık olan Fethi Ahmed Paşayı almamıştı, bu hâdise aralarındaki

3—Romanvehikâyededahabaşkatürlüyüz.Edebiyatçılarımızınzaafıbusanatlardadahakuvvetlegörülüyor.Buradaevvelaromancıiçinçoklâzımolanogenişkültürünyokluğundanbahsetmekicabeder.Küçükşöhretleri,paramakinalarımbir tarafabırakalım, fakatgerçek romancı,dışarda,âlem-şümulbirkültürü olan adamdır. Balzac, Tolstoi, Proust, Flaubert, Joyce, Roger Martin du Gard... Bunlar hemşahıslarınamahsusçalışmatarzları,hemdegenişkültürlerivedünyagörüşleriolanadamlardı.

Şuveyabudâvanınemrinegirip,onunarasındandünyayabakmaklakalmıyorlar,dünyayıbirgörüşünetrafındayaratıyorlardı.Şiirdezatenböyledir.Fakatşiirörtülüsanattır,eksiğini,fazlagöstermez.İştebizbukültürdenmahrumuz.

Sonrahürdeğiliz.Nekendimize,ne etrafımızakarşı.Eserüzerinde rahatçabizi terbiye edebilecekşekilde uzun uzun çalışma imkânından damahrumuz.Bununla berabermuayyen hudutlar içine sıkışmışolsa bile, şu on sene içinde Türk hikâyeciliği çok ilerledi. Daha evvelkilerden bahsetmeyeyim.Cumhuriyet’tesontefrikaedilen—YılanlarınÖcü—şahıslaratasarrufitibariyle,onlarıiçtenyaratmasıile benimçokhoşumagitti. Şüphesizmevzu itibariyle biraz dar ve sadecebasit bir realizmdekalıyor.Zatenköyefazlagittik;köydaimadardır,hususîdünyadır.Fakattamokuyamadığımburomanıgenedebençok sevdim.Birazdahagenişlememiz lâzım.Birazdahadışarıyı iyi tanımamız,yolumuzu iyibilmemizlâzım.

Herhaldehikâyesanatındabüyükbirgelişmevar.Klâsiklerinçocukyaştaokunmasımeyvalarınıveriyor.Birşeyedikkatettim: İngilizedebiyatıbelki

kolejyoluilebugünküedebiyatımızaçokgenişşekildetesirediyor.ŞiirdevebilhassaromandaJoyce’unizlerinigördüğümüsanıyorum.Fakattekniğiyleberaberdoğmuş

eser daha az. Çünkü şiir de, roman da, hikâye de ancak tekniğiyle beraber doğan eserde mevcuttur.Sanatta, hatta üçüncüderecede kalanlar bile, şu veya bu şekilde, şu veya buyoldan esaslı bir yeniliğibulaneserlerdir.Hülâsaromandaepeyceyolaldık.Şimdibüyükromancıbekliyoruz.Millîhayatasağlamteklifler getirecek, bizi hayatımızın küçük manzaralarında ve dar çerçevelerinde değil, büyükgerçeklerindedetanıtacakromancıyıbekliyoruz.Balzac,Dickens,Tolstoi'bunuyaptılar.

Gerçeğişu:Edebiyatımızınbugünkümanzarası,Merkezibilinmiyenbirvilâyetmanzarasıdır.Bundankurtulmayabakmalı.

Page 180: AHMET HAMDİ TANPINAR - Turuz · 2018. 9. 12. · AHMET HAMDİ TANPINAR ... Reşid Paşa encümene o zamanlar arası açık olan Fethi Ahmed Paşayı almamıştı, bu hâdise aralarındaki

AhmetHamdiTanpınarAnlatıyor(Varlık,15Ekim1960,nr.536)— Şair ve romancısınız. İkisini bir arada, birlikte götürdüğünüze göre, şiirle romanın nerede

birleştiklerinisöyleyebilirmisiniz?—Pekbirleştiklerinisanmıyorum.Çünkümahiyetvenizamlarıylaayrılırlar.Şiirmüşahhasınpeşinde

değildir.Çünkükendisidir. Şiir, şekildir.Resme, heykele veya deminki tarifime,müşahhas tarifimehiçuymayacak şekilde musikîye benzer, yani mücerretliği musıkîninkine benzer. Bir his, bir düşünce, birintibabirdenbiresizdekendinizamımilânedervedilüzerindeki tecrübelerinizlebirleşir.Başlıbaşınabir «objet» olur, Dilin çiçeği, denizin köpüğü, tek bir dal, hülâsa ilk bakışta çevresiyle ilgisinikuramayacağınızbirşey.Halbukiromanhayatınkendisininpeşindedir.Şiirkendisiiçin,romanhayatveinsaniçindirdiyebiliriz.Gerçioda,romanda,kendiüzerindetoparlanırama,hayatındüzenleri içinde.Belirli bir insanın, cemiyetin çevresinde. Şiir «Ben»in peşindedir. Ama o «Ben,» ben değilim artık,benimbirhalimdir.Odaetrafınıverirama,«Ben»imvasıtamlavebendeolarak.Çünkügerçektenbitmişbirşiirde«Ben»deyoktur,oşiirinkendisivardır,yanişiirherhangibir«objet»gibi,iyiyontulmuşbirelmasdiyeyim.Şiir,hülâsazamansızdır.Fakat insanherzaman,zamanvemekânsızyaşayamaz.Zamanıolanşeylerbizisıksıkyakalar.Benimromanvehikâyeciliğimbelkideşiiriçingereklibirzamansızlığıtemine yarar. Hislerimden, düşüncelerimden, hatıralarımdan kısaca hayatın bana verdiği şeylerden osayede kurtulurum. Böylece şiirimde serbest kalırım. Daha büyük şâir olsaydım sadece öz olarakyaşayabilseydim belki buna ihtiyaç olmazdı. Nitekim Byron, Shelley yahut Valery gibi büyük şâirlerikiliğeihtiyaçgörmemişlerdir.

—Onlarşiirindışındabaşkabirşeyleilgilenmemişler,yazmamışlarmıdırdemekistiyorsunuz?— Hayır. Nitekim onlar da tiyatro, hikâye, bale gibi nevileri şiirlerine almışlardır. Denebilir ki

romancıyla şâir bende ayni evde oturan ve birbirlerini az çok rahatsız eden, bazan da yardım eden,birbirleriylegeçinmeyemecburikikardeşgibidir.

—Şiirin bir kısım aydınlarca yakınma konusu olan aşırılıkları içinde, geleneğinin kuralları dışınaçıkmışolmadığınısöyleyebilirmisiniz?

—Zamanımızdasanatlar,belkideinsan,mahiyetdeğiştiriyor.Yahuthiçolmazsaböylebiriddiavar.Belkide şiir vediğer sanatlaryenidenkendilerinegörebirmükemmellik elde etmek içinbirhız almadevri geçiriyor. Herhalde bugün, şimdi, gelenekle hatta dilin mükemmellik imkânlarıyla alâkamız yokgibidir.Şiirzarurîişdeğildir.Behemehalherdevrinşiiriolmaz.Hattadiyebilirimki,zamanzamanesenrüzgârdır.Eskilerdeşiir tesadüfenrastlananşeydi.ŞiirbenimiçinBaudelaire’leveonunmirasçılarıyladolmuşbirşeydir.

—Peki, kuşağınızın romanı ile günümüzkuşağının romanı arasında yenilik ve benzerlikler buluyormusunuz?

—Herinsanbüyükbirkısmıylateşekküldevrininmahsulüdür.— Bir roman yazıyor olsanız, birisi size romanınızın ana düşüncesinin ne olduğunu sorsa, buna

Page 181: AHMET HAMDİ TANPINAR - Turuz · 2018. 9. 12. · AHMET HAMDİ TANPINAR ... Reşid Paşa encümene o zamanlar arası açık olan Fethi Ahmed Paşayı almamıştı, bu hâdise aralarındaki

rahatçacevapverirmiydiniz?— Tabiî, fakat bu soru beni düşündürürse, bu ilk ana düşünceye, ikinci bir düşünce, biraz daha

düşünürsem üçüncü, dördüncü, beşinci hattâ öncekilere zıt ana düşünceler de bulurum. Tıpkı hayatabaktığımız gibi.Bence romandayakalanan insanve üslûpönemlidir.Onlar değişmez.Yoksaher büyükkısmıiçinbiranadüşüncebulunabilir,düşüncesizliklerde,romanınagöre.

—Romandakaçınılması,yadadikkatedilmesigereklibirikinoktayısöylermisiniz?.— Hiçbir sanatta, hatta şiirde bile en önemli unsur yoktur. Bir eser kâinatıyla gelir. Yani şekli,

üslûbuyla...Heleromanbüsbütünböyledir.O,bütündür.— Yaptığımız kısa konuşma sonunda sizin romancıdan çok şâir olduğunuzu, romandan çok şiiri

sevdiğinizihissettim,yanıldımmı?—Bir yerde şiir, roman,musikî hepsi birleşir.Elbette eserin iyi veya kötüsü olabilir.Yukarda da

söyledim,terbiyemşiirterbiyesidir.Onunçevresindendışarıyabakmakisterim.Herşeyöncebeniorayagötürür.Romanıkompoze(birleşik)birsanatsaymakdahadoğruolur.HiçolmazsaBalzac’tanberigelenromanda. Şiir, resim,musikî, heykel tıpkı sinemada kabul ettiğimiz gibi, fakat büsbütün başka şekilde.İngiliz romanı, hattâ Dostoievsky’nin roman kompozisyonu bana daima büyük konçertoları hatırlatır.Peyzajaokadar azyer verdiği halde, çokyakalayıcı resim sahneleri bulabiliriz. «CürümveCeza»dacinayetsahnesindeolduğugibi.Bittabibuhereserdevardır.Hereserbaşkasanatlarıntesirlerini,kenditeknikveüslûbunu,hattâmalzemesininimkânlarınıtercümeeder.

—Yeditepeyayınlarıarasındabirşiirkitabınızınçıkacağınıduyduk.Şiiribuncayılbıraktıktansonrabugereksinmeyinedenduydunuz?

— Ben hiç şiiri bırakmadım. Az yazmam şiir çalışmalarımdan uzak olduğum anlamına gelmez.Kitabımışimdiyekadarçıkartmamamınbüsbütünbaşkasebeplerivardır.Bendeesasolanşiirdir,oradanetrafagenişlerim.

Page 182: AHMET HAMDİ TANPINAR - Turuz · 2018. 9. 12. · AHMET HAMDİ TANPINAR ... Reşid Paşa encümene o zamanlar arası açık olan Fethi Ahmed Paşayı almamıştı, bu hâdise aralarındaki

TiyatroÜzerindeDüşünceler(Şadırvan,17Haziran1949,nr.12)Tiyatro,sözsanatlarıarasındaşiirinnizamınıbenimseyenlerienfazlaçekensanattır.Okadarki,bir

zamanlar ve belki her zaman, her edebiyatta, tiyatro, nesirden ziyade şiirin malı tanındı. Şiirdenayrılmasınarağmen,hayatlayakınlıkuğruna,birçokşâirler,soneser—bütünçalışmalarıçelenkleyecekeser—olarakbirtektiyatrodüşündüler.

Şiir, kendi hesabına, saf şeklinde, reddettiği bir yığın şeyi, hayata ve bütün uğultusuna kapılarınıardınakadaraçmış,kardeşindekabuleder.

Yalnızikamelerle(substitution)larlakonuşan,bazankelimelerinsesverenkçatışmasındanhazırladığıgirift ve acayip akisli su parçasında — o karanlık ve sihirli aynada— eşyayı sadece yokluğuylacanlandıran,birmırıltıdabirkıyameti,ruhunimkânsızbirucundabirçiçeğinsoluşuilebirlikteifadeedenşiir,tiyatrodatamzıddıylakarşılaşır.

Tiyatroda söz,hayatındışında,hayattaki rolünebenzerbir rol oynar.Hareket, bir rüyanıngiyindiğişekilolur.İdareedilenbirışığınaltındagündelikvakalarınogayesizvebeyhudezinciri,kendiliğindenveodevamlı oluşmanzarasını kaybetmeden, âdetamukaddervemantıkî bir yoldayürür.Sebepler, aşikârneticeler doğurur. Ve fikir, hiç yapamadığı şeyi, yahut bin bir türlü oyunda, değişe değişe hiçbenzemiyenineyaptırdığı şeyiyapar:Hayatakendinizamımverir.Onukendieliyleplâstikbir şeygibiyoğurur.

Bütün lüzumsuz sandığı libasları ata ata acayip raksım yapan şiir, kendini mahrum ettiği şeylerinhemenhepsini,tiyatroda,«ide»yeyakınbirkılıktabulur.Fikri,muharipvemuzafferbirbâkiregibi,bütünhareket sahasına hâkim görmek sevincini yalnız tiyatroda tadarız.Kaçmağlûbiyetin acısı, kaç uykusuzgece,birjestte,birhamledehıncınıalır,kaderlebarışır.

Rampa ışığı her türlü müşahhastan belki daha müşahhas bir mücerrede geçen bir âlemin eşiğidir.Gözlerimiz onu atlar atlamaz biz bir insanın düşüncesinde yaşarız. Tiyatro, imkânsızların imkânsızınıyapar.Çünkühiçkimseyanıbaşındayatanenyakınınınbilerüyasıiçindedolaşamaz!

Tıpkı musikîde olduğu gibi, zaman, burada istiklâlini kazanır. Kendisinemuvazi akan şeylerle bireşitlik elde eder.Hepimiz içinbunlardanbiri olmağa, bunlardanbirinin çehresinegirmeğeveonundamuayyenbirsonadoğruadımadımdeğişmesinerazıolur.

İşteiçimizdevedışımızdadeğişenbuzaman,butekveâdetabillûrçekirdeğinbellibirnizamiçindebüyüyüşüsanatkârınrüyasıdır.

Yalnızbudüşünce,herhangibirsanattaolduğugibi,tiyatrodadahayatlakatîbirmünasebetaramanınlüzumsuzluğunugösterir.Shakespeare’intiyatrolarımbitirencümlelerinedikkatediniz,hepsindeherkesinzamanınadönüşünüilânedenbirkurtuluşedasıvardır:

AltınkulelerdenyinekuşlarTekrarınıömrünederilân!Fortenbras,Hamlet’incenazesininkaldırılmasını—bütünbirmerasimle!—emrederkenbirrüyanın,

Page 183: AHMET HAMDİ TANPINAR - Turuz · 2018. 9. 12. · AHMET HAMDİ TANPINAR ... Reşid Paşa encümene o zamanlar arası açık olan Fethi Ahmed Paşayı almamıştı, bu hâdise aralarındaki

ağırbirbüyününbitişinihaberverir.Bize«Kurtuldunuzartık!»der.Basitleştirmekten hoşlananlar, buna «teksif edilmiş hayat» derler; fakat teksif edilmiş hayatın hayat

olmadığım düşünmezler. Bu tıpkı, biyolojideki «kalın su»ya benzer: Artık tanıdığımız fonksiyonunundışındadır.

Hiç bir kimse, bir sanat eserindeki kesafetle yaşayamaz. Işığı kısılmış salonda o bütün kaderievveldenhazırlanmışhayat,kendihayatımızolsaydı,ömrümüzdeokadarkısaolurdu.Değilağırlığınavesıkışıklığına,sadecemânâsınatahammüledemezdik!

Her hareketin, hattâ her çıtırtının, bir nefes alışının, bir göz yumuş ve açışının karşılığı olduğubirhayattasavvuredin.Birhayatki,bilmeden,birrüyaçiçeğininaçılışgibiyaptığımızbeyhudeişlerbile,arkasındanidareedilmişolsun,bizimuayyenbirhedefegötürsün!Hayır,Hamlet’inhayatıancakodörtsaatte geçebilirdi. Bu da romantiklerin tiyatroya hayatı sokmak iddiasının hakîkî mânâsını göstermeyeyeter.

Hayatta mânâ yoktur; olup bittiler ve bunların birbirlerine eklenmeleri vardır, bir de bu verimlerüzerindesonradanherhangibirihtirasveyadüşünceninhavasıverdiğimizhükümlervetefsirler...

Biz,dağıtadağıtayaşarız.Zamanböceği,kafamızdaheranbaşkakalıbagirer.Tiyatrodabuyoktur.Bununlaberabertiyatro,belkiromandanvebelkigayeleriazçoktaklidîolanöbürsanatlardanziyade

hayatla münasebetlidir. Çünkü malzemesi insandır. Bu itibarla raks ve teganniye benzer. Uzviyettentoplanır. Aktör, arkasında şahsiyet dediğimiz âlem bulunduğu için, en karışık icra âletidir. Onun içinrejisörünvazifesisadecebir«coordination»dur.

Bir insanı veya bir kaç insanı, yalnız bir tarafından yakalamak, herkese benzeyen taraflarındansıyırmak,saf,yanifikirvekadergörünüşühalinegetirmek:Sahneninhayatlamünasebetibudur.

Sanat sembollerlekonuşur.Tiyatroda asıl sembol, bu teksif edilmiş insanveonunnizamlı, yaratıcıhareketleridir;o,boşluğabereketlibirtohumgibidökülensözlerivekaderağlarındaçırpmangölgesidir.Sembolveyaenyüksekmânâsındarealite!

Page 184: AHMET HAMDİ TANPINAR - Turuz · 2018. 9. 12. · AHMET HAMDİ TANPINAR ... Reşid Paşa encümene o zamanlar arası açık olan Fethi Ahmed Paşayı almamıştı, bu hâdise aralarındaki

VI.MUSİKÎ

Page 185: AHMET HAMDİ TANPINAR - Turuz · 2018. 9. 12. · AHMET HAMDİ TANPINAR ... Reşid Paşa encümene o zamanlar arası açık olan Fethi Ahmed Paşayı almamıştı, bu hâdise aralarındaki

MusikiHülyaları(Şadırvan,10Haziran1949,nr.11)Bu sükût benim dikkatimdir.O içimde, etrafımdaki her aksi kabule hazır bir vazoya benzer.Hangi

matemingözyaşlarıyla,hangiimkânsızbağbozumununlâlşarabıyladolacak,bunuikimizdebilmiyoruz.Küçükseslerden,kısılmışışıklardanbiryığınyosun,cilâlısathındalâhzadanlâhzayaparlıyor,değişiyor,onuçocukellerininkarıştırdığıyakamozlubirsuyapıyor.Yüzlerceinsan,benimgibikendidikkatlerinineşiğinde,kendisessizliklerininvazosuolmuşlar,hepbirdenyaratmanınçokciddîişinibekliyorlar.Birazsonrabusessizlik,heran,birden,birşeyialtıneşiklerdebirnezirgibiboğazlayacak.

Kendi sükût ve dikkatimizin ocağında her lâhza üstüste kurban olacağız! Daha şimdiden gerginkollarıylaçokyüksekbiryerdebirgüneşavcısıdoğrulduveçokbeyazbirşeygöklerdenyuvarlandı.Buyuvarlanan ben miyim? Daha şimdiden bir yığın değişmeye hazırlanıyorum. Bütün ârızalar içimde,uzviyetiminçatısındaoluyor.

İlk notlar —hangi yıldızlardan gelirse gelsin!— bu sükût ve dikkat vazosunda bir gül dalı gibiyükselir.Fakatbuanıseçmeyeiyiçalışmalı!Çünkümusikîçabukbüyür.Oradaadetlerbirbirinidoğurur.Nitekimbirlâhzaevvelkigülfidanı,şimdibirağaçtır.—sadebudikkat,orkestraşefinibizimiçinsihirledininbirleştiğibirâyininrahibi,vaktiylefânileresırperdesininbirköşesiniaçanesrarengizmahlûklarınsonçocuğuyapabilir.—Dikkatiminvesessizliğiminağacı,uzviyetimdedaldalbüyüyenağaç;ince,iyidövülmüş madenlerden —bir akşamdan koparılmış kadar canlı ve sade renk ürperişi yapraklarla,mucizeler mucizesi! Gözlerimin önünde sanki billür bir havuzda, yüzme ile raks arasında bir yığınhareketle—âdetaçıplak,bütünoyunlarımeydandaveonuniçinizahıimkânsız,heranbirazdahabüyüyor,genişliyor, yükseliyor; altın boğumlar, mücevher çengeller, bağlar, kıl kadar ince kökler çoğalıyor,rüzgârdasaçlar,durgunsulardasunergislerivebüyüknilüferler—veeyOfelyasenincinnetinveölümünikiz takdisini beraber almış yüzün! — hepsi beraber, her şeyi kavrıyor, sarıyor, içine alıyor; büyükbuhurdanlarbiryığınsırakşamınınveherkesiçinmutludoğuşsabahlarınınağırdumanınıetrafayayıyor.

Yüzlerimizbuağaçtaveonunmüphemşafağında,küçük,ince,içtenerimiş,tıpkıbirmabetloşluğundailksabahışıklarıylacenkleşenkandillergibisoluk—bittiği,yetiştiğidaldaölümehazırlananmeyvalarhalinde!

Fakat acaba yüzlerimiz, veya kendimize ait bir şey, herhangi bir şey var mı? Bu altın kasırgada,zamanın kendi cevherine bu imkânsız ve ümitsiz dönüşünde, bu bendini yıkmış muhteşem felâketlerçağlayanındaenazmevcutolanşeybiziz!Çünküruhbuandabırakıldığıdağbaşındarüzgârlarayalvarano masal kızma benzer. Her şeyden o kadar uzak ve sade yalnızlığıyla mevcuttur. O kadar yalnız vekendisidir ki her an yaratıyor, her an bu yarattığı şeyde yaşıyor ve ölüyor!Hiç durmadan değişen birışığın—içdünyamızdaüstüstedoğan,batangüneşler,kendihızındatükenenuçucuyıldızlargibisüzülenbir ışığın—mahpusuyuz. Onun gölüne dalıyor, oradan bir yığın esrarlı şeyler ve iştihalar topluyoruz:Kahramanlıklar, zaferler, bizi bir tanrı yapacak kadar büyük mağlûbiyetler, hicranlar, gurbetler, gözyaşları,vicdanazapları—fakatenzalimi,iştihamızdır;çünkümaddesizbirmaddeyiyakalamağa,sadece

Page 186: AHMET HAMDİ TANPINAR - Turuz · 2018. 9. 12. · AHMET HAMDİ TANPINAR ... Reşid Paşa encümene o zamanlar arası açık olan Fethi Ahmed Paşayı almamıştı, bu hâdise aralarındaki

oluşolanbirdünyayıtutmağaçabalıyoruz.Yarın— burada zaman gece ve gündüz ile ayrılmaz!— yarın, yani bu fırtına dinip zaman kendi

çehresini takınınca, ne kadar çok şeyi atmağamecbur kalacağız. Ömrümüzün hadlerine inmek, alelâdesuların çakılı olabilmek için ne kadar ödünç varlıktan, beyhude hazineden, mevcut olmayanzenginliklerden soyunacağız. Mucize geceler bizden bütün yıldız parıltılarını söküp alacak, tutulmazhisler, uzaktan o kadar kamaştırıcı ruh zenginlikleri, bütün iksirler önümüzde boş şişeler ve kumaşsızmankenlergibikalacaklar!Kendimiziokadar tüketiyoruz,maddemüntehalarınayakınbiryorgunluğaokadaryaklaşıyoruz!

Fakat ne çıkar, musikînin akşamı devam ediyor. Billûrdan bir dünya bilinmez akislerle çınlıyor,gölgelercanlanıyor,karanlıkgenişgöğsünüaçmışbütünhilkatibesliyor!Busükûttur!Yaradılıştanevvelkiyaratıcı kudretini kazanmış; istersek bize ömrümüzün her saatim altın meyvalar halinde geri verecek!Fakat öyle yapmıyor; bizi bir yıldız hamuru haline koyuyor, sonra silkiniyor; bir melek kanadıylatokatlandığımıziçintekrarkendimizoluyoruz.Herşeybirbirindenayrı,fakatyinebirbirinebağlı,oraya,akşamlarımızınaktığıobüyükkızıllığadoğrugidiyor.Eyömrümünağacı,hepimizorayasürüklendik!

Piyano, siyah yıldız ağzını açmış, bütün sırlarını ezberden bildiği okyanusların diliyle konuşuyor.Dalgalarbirbirininarkasındanüstüsteyarattıklarıâlemleriyokluyor; şimdialtın ışıklar içindebirgemibattı! Siyah dalgaların üstünde, beyaz, çıplak-bakir zambak vücutlu kadınlar, bir saniyelik şimşeklerinparıltısında—ahhiçbirinikurtaramamakaczi!—yalvarıyor;birtanesibanaelindekiçiçeğifırlattı.Eyzaman gülü, seni tanıdım! Mağaramın önünden, başucunda mavi güvercinlerin ve adımlarının peşindeotlayan arzu ceylânları, geçtiğin günü hatırlıyorum! Sana koşmayı ne kadar isterdim! Fakat sen kendibeyazuçurumunda,bakışlarınınsessizgüvercinleriyleberaberkayboldun,ben ise içimdekideğişikliğinoyuncağıyım!Zaman,aldığınıgeriverecekmisin?Yahutogeldiğizamanbenonutanıyacakmıyım?

Başka yıldızlardan gelen ışıklar kendi sahillerimi yiyor. Sığındığım iç âlemmağarasında son kayaparçası, üstünde titreşen son otla beraber sarsılıyor. Bin elmas uçurumun birden avıyım!Ölüm, deminkokladığımçiçekmisin?Yoksabuhengâmedebiransarıldığımşeffafaydınlıksalkımmı?Benişuandabeşyüz annebirdenmidoğuruyor?Yoksabütünkâinat bir billûr zerresi gibi sert bir çekirdekhalindebendemitoplandı?

Bir flüt sesi Koyumenekşe ve fûj erlerin arasından fışkırdı. Şimdimadenî ve nebatî bir devredekâinat kadar genişiz!Bütün kıymetli taşlar, garip cevherler, bir yığınmaden bel kemiğimizde birbiriniarıyorlar;binvuslatınsahnesiveaktörüyüm.Kemanlarbakirormanlarınbeşiğindeuyanangenç tanrılargibi sabırsızlanıyor, bu şafak yüzlü şimşekler onların henüz kader tecrübesinden geçmemiş gençhiddetleridir.

Değişiklik,eycanlımimarî!Kemerlerin,sütunların,aydınlıkcephelerinbirlâhzalıkgururu,bulutlarlayarışançınarlarıniçimdeyıldırımlaraolanaşkıvesahilindealtınyelkenleriniaçmışbekleyengemiler,vehepsinibirden,veyüzderinçehreliuzletbir tekaynadakendisinibir lâhzaseyrettidiyebenikendimingölgesiyapanaydınlıklar!

Page 187: AHMET HAMDİ TANPINAR - Turuz · 2018. 9. 12. · AHMET HAMDİ TANPINAR ... Reşid Paşa encümene o zamanlar arası açık olan Fethi Ahmed Paşayı almamıştı, bu hâdise aralarındaki

Viyolonselin,davullarıngaripsonbaharı,..Herşeyinbirnefesebağlıolduğuiçdünyamızınyaralıbirkuşgibiavucumuzdaürperdiğian,büyükormanyangınlarındanancakkaçmışceylânlarınpınarbaşlarındadinlenişi, bilinmez dâvetler... Kaç uçuruma birden asıldık? Her an muzlim bir felâketi bekliyoruz!Ölümden,yıkılıştandahaderin,çokkat’îbirşey!Çünkühiçbirfelâket,şuurukadarbüyükdeğildir,fakatben ona da razıyım eymusikî! Sadece beni kendi kutbumda, omutlak yalnızlıkla bırakma!Beni kendigünlerime indirme, kartal pençelerinden düştüğüm zaman artık kendimolmayayım:Vemuhakkak ki herveli,herazizAllah’lakarşılaştığı,onunladolduğuzaman,şuandabenimyaptığımgibi,yakıcıziyaretinsonundasadecebirkülyığınıolmakistiyordu.

Onuniçinmusikîsanattanziyadedinebenzer.

Page 188: AHMET HAMDİ TANPINAR - Turuz · 2018. 9. 12. · AHMET HAMDİ TANPINAR ... Reşid Paşa encümene o zamanlar arası açık olan Fethi Ahmed Paşayı almamıştı, bu hâdise aralarındaki

İstanbulKonservatuarıveMusikimiz(Tasvîr-iEfkâr,17Mart1941,nr.4652-296)Gazeteler,İstanbulkonservatuarınınçokhayırlıbirteşebbüsünühaberverdiler:Konservatuar,tarihîmusikîmiziunutulmuşvaziyetindenkurtarmakiçinsalâhiyetdarsanatkârlardanbir

heyetteşkiletmiş,hazırlıklarınıbitirincehalkiçinyerlikonserlertertibedecekmiş.Çoktanberiiştiyaklabeklediğimizbirhareket.Aynımüessesenin,dahaçokevvel,mahdutimkânlarına

rağmen tarihîmusikîmizin şâheserlerini plâklarageçirmeyegayret ettiğini vebu suretle onumutlakbirkayıptan kurtarmaya çalıştığım biliyor ve bu münferit nüshaların bir an evvel çoğaltılıp satışaçıkartılmasınısabırsızlıklatemenniediyorduk.

Maddîimkânsızlıkvebirazdasonbuhranlaryüzündenyavaşlayanbufaaliyet,şimdiyekadarmühimbirmiktardaklâsikvehalkmusikîeserinizaptve tesbitetmiştirki, işinbukadarıdaciddenmühimdi.Yeniteşebbüsiseaynıhayırlıfaaliyetidahagenişvelüzumlubirsahayanakletmesiitibariylesevinilecekbirşeydir.

Türkmusikîsininsonzamanlardakitaliiçokgariptir;birbakımagöre,bumusikîcemiyetimiziçindebu derecede geniş bir yayılma devrini hiç tatmamıştır. Tanzimat’a gelinceye kadar daha ziyade hususîvasıtalardainkişafınıyapanbumusikî,bilhassaAbdülazizdevrindenitibarenkahveleregirerekyayılmış,dahasonralarıgramofonveradyovasıtasiylehalkarasındamutlakbirinkişafyapmıştır.Busuretlehitapettiğizümreningenişlemesiilekazandığırağbetemukabil,kendisinitutanzevkseviyesininkarışıkolmasıvedüşüklüğüdolayısıylamahiyetiniveasaletinigitgidekaybetmiştir.

Kendisiyle meşgul olacak, sanatkârını yetiştirecek, zevk seviyesini muayyen bir hadde tutacak birmüessesedenvehimayedenmahrumolanhersanatiçinbuâkıbettabiîdir.

Şimdi,İstanbulbahçelerinivebütünmemleketpeyzajınızamanzamanzevksizveseviyesizbirneşeveyaâdetamihanikibirmelâl iledolduranvebirkaçmevsimherzevksahibini rahatsızettikten sonrayerini kendinden daha korkuncuna terkedip kaybolan o tatsız, tutsuz moda şâheserleri, onları birbiriardınca vücuda getiren ustaları, fazla rağbet uğruna dünyanın en asil sanat ananelerinden birini endeğersizbirseviyededevamettirenmugannivemuganniyeleri,bestekârlarilebusanat,ancakârâzındakişiddetehayretedilebilecekbirinkırazıgöstermektedir.

Nâdirenyetişenbazımuvaffakeserlerbuumumîmanzaraiçindekendilerinigösteremedenkayboluyor,üstelik imkân verilse hakikaten bir yıldız olacak saz ve ses istidatları da kendilerini feda edilmişgörüyorlar.

HalbukiTürkmusikîsiböylebirâkıbetehiçdelâyıkdeğildi.O,büyükbircemiyetin,çoksıhhatlibirhayat aşkının ve derin, huzursuz, her an ebediyetin muammasını çözmek için sabırsızlanan bir ruhunmahsulüydü.Onuasırlarboyuncabütünbirzevk,hayatıbizdenbaşkazâviyelerlegören,fakathersanatıngayesiolanbüyükzirvelerihedefolarakseçmiş,incelemiş,emsalsizbirmücevhergibiyontulmuş,nâdidebirzevkvücudagetirmişti.

Buna rağmen böyle oldu ve bizi yapan, mazideki benliğimizi vücude getiren büyük isimler, büyük

Page 189: AHMET HAMDİ TANPINAR - Turuz · 2018. 9. 12. · AHMET HAMDİ TANPINAR ... Reşid Paşa encümene o zamanlar arası açık olan Fethi Ahmed Paşayı almamıştı, bu hâdise aralarındaki

eserleryakayboldular,veyahutdaçözülmezbirerbilmecehalinegeldiler.Şimdi onu kendi cevherinde görmek ve tanımak istiyenler âdeta arkeolojik zahmetlerle üzerindeki

tufeyliyığınınıkaldırmaya,zamanve ihmal tozunusilmeye,yani,dahadoğrusubuarzudanvazgeçmeyemahkûmdur.Buhazinvaziyetkarşısındaonunlaalâkadarolanbazınâdirmünevverlerin,buazizölününetrafında aldıkları vaziyet ise cidden gariptir. Musikîmizden bahsederken emsalsiz bir «İskenderiye»devrinin münakaşaları başlıyor. Kablettarihten birisine bir türlü razı olamayan bir başlangıç davasıkopuyor, iddialar,vesikalarortayayağıyor.Fakathakikatteeserveşahsiyet,büyükmeçhulünümuhafazaediyor.

Alâkasıiçindebukadarkayıtsızolanbirsevgininnehayırıolabilir?Hakikatteeskimusikîmizbelkibizimenözolansanatımızdır.Türkruhuhiçbirsanattabukadarserbestsurettekendikendisiolmamış,bukadarderinveyüksekkemalemutlakbirhamleileerişmemiştir.Onebüyükibdadır;onezenginliktir!

Bizimiçinmeçhulbirâlem,birmüddetsonraanahtarınıkaybedeceğimizpejmürdehatıralararasındauyuyup duruyor. Onları güneş altına attığımız zaman kendimizi bugünkünden daha çok seveceğimizmuhakkaktır.Buevliyaruhluveevliyaadlısanatkârlarıneserlerindegurbetleriyle,mesafedaüssılasıyla,meçhulün kapısında büyük ürpermeleriyle bütün manevî simamız, hâdiselerin efendisi olmuş ruhumuzvardır.Dedelerimiz bumusikî ile iftihar ederler, onu tamamiyle bize ait,müşterek İslâmmedeniyetinebizim ithaf ettiğimiz bir sanat sayarlardı. İstanbul’a gelen bir İran sefirini, garp hudutlarında uğradığımağlûbiyetin hicabıylamuztarip olan İmparatorluk, ananesinemuvafık bir gururla karşılayabilmek içinona müracaat etmişti. Bugün Meşruta Bali adıyla tanıdığımız Amca Hüseyin Paşa yalısındaki musikîziyafetibirizmihlâldevrinintektesellisidir.Hemenherdevirdebumusikî,sanatlarımızınönsafındaydı.

Neeserlerimizvardıvenelerikaybettik?Dahanelerikaybetmeküzereyiz...Eskihayattarzımızınkötüitiyad ve ananeleri, her şeyi insan hafızasına emanet etmekteki safdilliği bizi bugün çırçıplak bıraktı.Fakat zamanlabukötü itiyada,dahakorkunçbirşey,bu sanathakkındabizde türeyenmânâsızbir kablîhükümilâveedildi.Birdenbiremusikîmizitanımadığımızhaldeithamakalktık;onubayağı,bizeyabancı,zevksizbulduk.Tabiatınınzıddıolanşeyleriondanistedikvemahiyetiniyapanmeziyetleregözyumduk.Venihayetzevkimizin,özkaynaklarındanbiriniteşkiledenbirsanatveananedebugünkühale,yânimutlakbirümitsizliğepekyakınolanbirmerhaleninhududunageldik,dayandık.

İstanbulKonservatuarınınyenikararını,busanattakikeşmekeşinönünegeçmekiçinatılmışbüyükbiradım telâkki ediyorve seviniyoruz.Buhayırlı teşebbüsegirdiği için İstanbulValisi veBelediyeReisiDoktorLûtfiKırdar’anekadarcandanteşekküredilseazdır;mazimizinencanlıtarafınıbukararınazmikurtaracaktır. Fakat ilerisini de daha selâhiyetli makamlardan rica edebiliriz. Bugün Türk musikîsizevkininmemlekette yaşadığı bir hakikattir; fakat bu zevkin günden günemahiyetini değiştirdiği de birbaşkahakikattir.

Halkımız kötü esere, iyisini bulamadığı için gidiyor; son zamanlardaAnkara caddesine birdenbiregelen inkişaf da gösteriyor ki iyiye, güzele, cins olana karşı bumemleket susuzdu; kökübizde olan vesemasındaki yıldızları kendi kanımızın cevheriyle yarattığımız musikîmizin iyi taraflarını derhal

Page 190: AHMET HAMDİ TANPINAR - Turuz · 2018. 9. 12. · AHMET HAMDİ TANPINAR ... Reşid Paşa encümene o zamanlar arası açık olan Fethi Ahmed Paşayı almamıştı, bu hâdise aralarındaki

benimsemekiçindeaynısusuzlukmevcuttur.Vaktiyleneşredilmişolaneskimusikîşâheserleriplâklarınınbugüntekbirnüshasıbulunmayacakderecedeortadankaybolmasıbunugüzelcegösterir.Binaenaleyhbualâkavedikkattentamzamanındaistifadeetmekveumumîzevkibugünküdalâlettenkurtarmakçarelerinidüşünmeliyiz.Her sanatın cinsî tarafı birbirine benzer; Fuzulî’yi,Nef’î’yi hakikaten sevip anlayan birmuasır, ondanAvrupa şiirineGoethe’ye,Shakespeare’e çokkolaygeçebilir.Behzad’ıveya şâkirtlerinitanıyan elbette ki bir Watteau’ya herhangi bir resim terbiyesinden mahrum insandan daha çabuk vezahmetsizce erişir,DedeEfendi ile beslenmişbir ruh için iseBach sadecebir kardeştir.Halbuki pes-zindepiyasaşarkısındanbuköprüvazifesinihiçbirzamanbekleyemeyiz.Eskimusikîmizbirmedeniyetinzindetarafınınmahsulü,bugünkümahsulleriiseiçindensıyrıldığımızbirâleminçürümüştaraflarınınsonfilizleridir.Birisiöbürününyerinielbettekitutamaz.

Eğer hakikaten cemiyetimizde bir musikî değişikliği yapıyorsak, muayyen bir zevk seviyesindebulunanbirhalkkitlesiylebunudahaiyivedahakolaybaşarabiliriz.Venihayetbufaydayıdabirtarafabırakalım, bu sanat, mazimizden bir taraftır, onu tanımamız, tanıtmamız lâzımdır. Bu musikînin iyitarafıyla temas edip de ona hayran olmayan bir ecnebiyi bize gösterebilecek var mıdır? Bizi en iyitarafımızdantemsiledenodurveonutakdiredenler,yağlık,peştemalgibiküçükmodadakisanatlarımıziçin kullandıkları lügati derhal değiştiriyorlar ve kendi sanatkârlarından bahsederken aldıkları vaziyetialıyorlar; küçük ve memnun bir hayret yerine Avrupalı’nın gözünde hayranlığın şimşeğini, ancak bazımîmarîeserlerimizvemusikîmizkarşısındagörüyoruz.

Binaenaleyh İstanbul Konservatuarının verdiği güzel örneği, daha selâhiyetdar makamların dikkatealmasınıvebirazdahazamankaybedilirsebüsbütünkaybolmaktehlikesindeolanbuasilsanathatıralarınıkurtarmakvetanıtmakimkânlarınıaramasınıbeklemekelbettekihakkımızdır.

Page 191: AHMET HAMDİ TANPINAR - Turuz · 2018. 9. 12. · AHMET HAMDİ TANPINAR ... Reşid Paşa encümene o zamanlar arası açık olan Fethi Ahmed Paşayı almamıştı, bu hâdise aralarındaki

İsmailDede(İstanbul,Mart1954,nr.5)Şeb-ilâhûttamanzûme-iecrâmgibiLâfz-ı«Bişnev»ledoğandebdebe-imânâyızYahyaKemalİsmailDede, Itrî, Zaharya, Tab’îMustafa Efendi, EbubekirAğa gibi her birimusikîmizin ayrı bir

devrini temsil eden büyükmusikişinaslarımızın sonuncusudur. Belki bu saydıklarımın aralarında bizimhenüz tanımadığımız, yahut tekâmül zincirinde yerini henüz tayin edemediklerimiz vardır. Musikîtarihimizinhenüzyazılmadığınıbaştahatırlatmakendoğrusudur.FakatböyledeolsaDede’ninvaziyetideğişmez.O,Türkmusikîsininsonbüyüküstâdıdır.Hattadahaileriyegiderekdiyebilirizki,birinkırazı,muhteşembirzaferyapandehasıdır.

İsmailDede,Osmanlıİmparatorluğunun,birinkırazlaberaberyürüyenmedeniyetvekültürdeğiştirmedevrininbaşında,neticelerihayatımızdabugündahihissedilenvahimhâdiselerinarasındayetişti.ÜçüncüSelim devrinin umumî hayatta çokmütereddit olan garpçılığını, kendi zevkimizde rokoko rönesansını,İkinciMahmuddevrininkanlıveelîmhâdiselerinive1826’dansonrakiümitveazaplarını,Abdülmecitzamanının toptan yenileşme ve değişme kararlarını gördü. Eseri, bu uzun ve buhranlı devrin vesikamahiyetindenöteyegeçebilecektekmahsulüdür,»demekbelkidehatalıolmaz.Filhakika,zamanındavehattadahaötesindekonuşantekses,onunsesidir.

1777 de İstanbul’da doğdu. Vaktiyle memur olduğu halde sonra vazgeçip satın aldığı bir hamamıişletmekle geçinen Manastırlı Süleyman Ağa adında bir zatın oğludur. Eldeki vesikalar ilk musikîistidadımAltımermertaraflarındaÇamaşırcılarMektebi’nedevamederkendahaçokküçükyaştaİlâhîlersöylerkengösterdiğinikaydediyor.Hattabuyüzden,oğludaaynimektebedevamedenAnadoluKesedarıUncu-zâde Mehmed Efendi kendisiyle ilgilenmiş ve musikî dersi vermiştir. Ayrıca onu MuhasebeKalemi’ne yazdırmıştı. Fakat, Dede’nin asıl mektebi, yetiştiricisi Yenikapı Mevlevihanesi olmuştur.Burada İsmail Dede, sadece musikîyi daha yüksek, kökleri daha derinde bir gelenekten öğrenmemiş,ayrıcaşahsiyetininözüolacakbirnizamıdaalmıştır.Hatta,onunasılşahsiyeti,Mevlevîpotasında,onuninsanaaşıladığıhasretleteşekküleder,demekdahadoğruolur.

İsmail Dede, YenikapıMevlevihanesi’nde devrin büyükmusikî ustalarından Ali Nutkî Dede’yi veonun küçük kardeşi Abdülbaki Dede’yi tanımıştır. Birincisi, ölüm tarihi olan 1804’e kadar dergâhınpostnişiniidi.OnunyerinegeçenAbdülbâkîDedede182û’yekadarburadakalmıştır.Dede’ninneyibuzattanöğrendiğisöylenir.

Dahaziyadehânendeolanvesesiiletanınanmusikişinasımızınsazkompozisyonlarında,bilhassaâyinpeşrevlerinde ve terennnümlerindeki kudreti bu çalışmalara bağlanabilir. FilhakikaDede, neyin sırrınasahiptir. Ferah-fezâ peşrevinin ışık ve hasret yağmuru başka türlü elde edilemezdi. Fakat Ali NutkîDede’nintesiridahamühimolsagerektir.RaufYektatarafındanbulunanvekendieliyleyazılmışdergâhâyindefterindekibirhâşiyede,İsmailDedeŞevkütarâbâyinininhernağmesiniAliNutkîDede’nintarifi

Page 192: AHMET HAMDİ TANPINAR - Turuz · 2018. 9. 12. · AHMET HAMDİ TANPINAR ... Reşid Paşa encümene o zamanlar arası açık olan Fethi Ahmed Paşayı almamıştı, bu hâdise aralarındaki

üzereyazdığınısöyler.Mânâsıüzerindehiçbir tededdüdedüşmeyehakkımızolmayanbuvesika,eserinmüşterekçalışmailevücudageldiğinigösteriyor.BuâyinşüphesizbütünDededeğildir.FakatDede’ninbüyük eserlerine, Sabâ, Nevâ, Sabâbûselik, Bestenigâr âyinlerine, hatta Ferah-fezâ’nın mucizesine birkapıgibidir.

Şevk-u-tarâbâyini1804’deokunmuştur.İsmailDedeozaman27yaşındaidi.Öbürbüyükeserleriniisedahaziyade1823’densonrabestelemiştir.Aradageçen19seneiçindeDede’ninsanatıçokgelişmiş,gençistidat,hakikîdehâolmuştur.Bunarağmenbuilkeserinonlarabukadaryakınvasıflargöstermesi,üzerindedurulacakbirmeseledir.BelkiİsmailDedeeseriüzerindesonradanbazıdeğişiklikleryapmıştır.Şurasını da söyliyelim ki Şevk-utarâb âyininin bestelendiği devirde İsmail Dede yalnız YenikapıDergâhı’ndaki musikî ustalarını tanımıyordu. İmkânları itibariyle daha zengin ve kalabalık bir başkamuhitegirmişti.Daha1798’debestelediğibirşarkıilekendisiniİstanbul’atanıtangençmusikişinas,yinebuşarkınınşöhretiyleSarayaçağırılmış,ÜçüncüSelimkendisinipekbeğendiğiiçinSarayhânendelerivemusikîheyetiarasınaalınmıştı.Hattabuyüzdenüçyıllıkmevlevîçilesininbirsenesibileaffedilir.Dede,kendisi debüyükbirmusikişinas olanÜçüncüSelimdevrindeolduğugibi İkinciMahmuddevrindedeSaray’dakaldı.Evvelâmusahip,sonraser-müezzinolduvedaimaçoksevildi.

Osmanlı sarayı her zamanmusikîye ehemmiyet vermişti.Musikî sanatı an’anesinin içinde idi.Onu«lâzime-yisaltanat»tanaddederdi.Enderun’daistidatlılarçokdikkatlibirmusikîtahsiligörürlerdi.FakatbuehemmiyetBirinciMahmud,ÜçüncüMustafa,ÜçüncüSelim, İkinciMahmudgibibizzatmusikişinasolan veyahut musikîyi çok seven hükümdarların zamanında resmî bir alâkanın çok üstüne çıkar. Busaydığımız hükümdarların musikişinaslardan mürekkep hususî bir maiyetleri vardı. Dede’nin İkinciMahmuddevrindesaraymuhitindenasılsevildiğinivehattâkıskanıldığını«Letaif-iRivayât-iEnderun»unbazı parçalarında görmek mümkündür. Şurası da var ki bütün sanatlarımızın yorulduğu, yüzümüzünlâyıkıyle bilmediğimiz bir âleme, Garb’a çevrildiği bu devirde musikî ayakta duran tek sanatımızdı.MevleviliğinbudevirdeSaray’davehalkarasındagördüğübüyükrağbetdemusikîyeolanbubağlanışıbesliyordu.Denebilirkipekazyerdebudevirdeİstanbul’daolduğukadarmusikîzevkihâkimolmuştur.Dede’nin ilkmeşhurbestesininbir şarkı, yanidinîolmayanbirmusikî eserivebilhassa şehirhalkınınbenimsediğicinstenbireserolduğunuunutmayalım.

Saray’agirenDede,mevlevîzevkininbuSaray’ahâkimiyetineolursaolsunbirSarayadamıolmuştu.Dede, ömrünün sonuna kadar bu iki vasfı, Mevlevî dervişi ve Saray adamı vasıflarını muhafaza

edecektir.Fakatüçüncübirvasfıvehususiyetideunutulmamalıdır.Ohalkaaçıkadamdı.AilesiRumeliliidi.Buitibarla,Rumelitürkülerini,serhathavalarınıçocukluğundantanıyordu.Devrininhâdiseleriisebuçocuklukhatıralarınınyenilenmesineimkânvermişti.OnunyetiştiğiyıllardaRumeliİstanbul’abirkaçdefaakmıştır.Dede’ninsanatındabuüçtesirindaimayerivardır.Bunlarabirdördüncüsünü,Garptesirinideilâve etmelidir. SeyyahMacfarlain daha 1828’de İstanbul’da İskoç havalarını duyduğunu hatıralarındanakleder.Dede’ninbirçokeserlerindeGarpmusikîsiylebuilktemasınakislerivardır.AdnanSaygun,birkonferansında, onun, bazı eserlerinde musikîmizin mihverini hemen hemen değiştirdiğini söyler.

Page 193: AHMET HAMDİ TANPINAR - Turuz · 2018. 9. 12. · AHMET HAMDİ TANPINAR ... Reşid Paşa encümene o zamanlar arası açık olan Fethi Ahmed Paşayı almamıştı, bu hâdise aralarındaki

MusikîmizinenimkânsızdenebilecekeseriolanFerah-fezâÂyini’ndedeazçokbuhususiyetvardır.Dede’nin hayatı ve eserini üç devreye ayırarak mütalaa etmek en doğrusudur. İlk şöhret yılı olan

1798’denSabâÂyini’ninbestelendiğitariholan1823’ekadardevamedendevir,Dede’nindahaziyadehazırlıkdevresi sayılmalıdır.Belkidedünya tecrübesibudevirdedahaağırbasıyordu.BelkiDedebudevrededahaziyadeSarayveşehiriçinbesteleryapıyordu.Büyüktecessüsü,dikkati,almavebenimsemekabiliyetleriyle onunmusikî an’anemizin ve şehrin içinde, her an biraz daha zenginleşerek, biraz dahasanatının sırlarına sahip olarak yaşadığım tasavvur edebilirsiniz. Saray’daki hanendeliği, dergâhâyinlerindekivazifesionamusikîmizinbütünsırlarınıçözmekimkânımveriyordu.

Dedeayarındakisanatkârlar içinacemilikdevriyoktur.Fakat tekniğinötesindekendilerinihakkıylaidrâk etme devri vardır. Yazık ki Dede’nin eserlerinin mukayeseli bir üslûb tahlili yapılmış değildir.Ancakböylebirtahlilbizebudevrinmahsuluolaneserleriöğretebilirdi.

İkinci devri 1823’den itibaren yazdığı âyinlerle daha yakından takip etmekmümkündür. Bu devrinbüyükhususiyetimevlevîilhamınadahasıkıdönüştearanabilir.Hattabudevirdekilirikeserlerindebilesırrınkapısınızorlayanelhissedilir.SabâÂyini ileNevâÂyiniarasındaki16senedeDede’nindehasızaferdenzafereuçar.Üstüsteyeniliklericateder,üslûbunugenişletir.Bugünbizim,Garpmusikîterbiyevetecrübemizarasındadahizevkimizhiçsarsılmadandinlediğimizvemuasırbiresergibikabulettiğimizeserlerbudevrinmahsulüolsagerektir.Budevirdeartıkşehrifetheçalışanadamyoktur.Şöhretininenyüksek noktasında olan Dede, kendi hakikatlerinin peşindedir. Ayrıca bütün tekniğe sahiptir. BilmemburadaFerah-fezâmakamınındoğuşuhakkındakirivayetianlatmağalüzumvarmıdır?ŞakirAğa’nınyenibir makam tecrübesini nasılsa haber alan Dede, bir kaç gün içinde ve rakibinin tecrübesine bütündehâsiyle yüklenerek bumakamı bulur.Ve hükümdarın huzurunda yapılan birmusikîmeclisinde, ŞakirAğa’dansözüalarakbuluşunuarzeder.MerhumRaufYekta’dagördüğümüzbuhikâye,doğruolmasabilemühimbirhakikati,Dede’ninsanatınınsırrınanasılkudretlesahipolduğunuöğretir.

Bu itibarla bence yine doğruların doğrusudur. Hakikat şudur ki, Dede, Şakir Ağa’nın veya başkabirisinin, yahut da bizzat vâkıalarını tereddüt ettiği noktadan işe başlar. Filhakika Dede’nin sanatındatereddütyoktur.Onunkartalıdoğrudandoğruyagüneşekanataçar.O,bütünimkânlarızorlamasınıbilen,fakat cehdin azamîsini sarfettiği yerde bize rızânın tebessümündenbaşka bir şey göstermeyen adamdır.İkinci Mahmud Ferah-fezâ’yı dinledikten sonra Şakir Ağa’yı teselli için «Dede ile güreşilmez. O,musikînincanavarıdır!»demiş.Dede’ninbusözekırılmışolmasıbizimiçinokadarmühimdeğildir.Asılmühim olan, sözün altındaki mânâdır. Dede, tekniğe, muasırlarını şaşırtacak şekilde sahiptir. İkinciMahmuddamusikişinastı.

Üçüncüdevir1839’dan,hacdaMina’daölümütarihine,1845’ekadarolandevirdir.BudevirdeDededaha ziyade varmış olduğu zirvelerimuhafaza eder görünür. Fakat yepyeni bir iddiası da vardır. EskimusikîmizeGarptecrübesinisokmağaçalışır.Kârınevbusakatiddiadançıkanşâheserdir.FakatDede’yialdanmışzannetmeyelim.Haccagitmedenevvelsöylediğisözmeşhurdur.«Artıkbuoyununtadıkalmadı».Bu, sade efendisini kendisine lâyık görmeyen Saray adamının sözü değildir. Daha ziyade bir âlemin

Page 194: AHMET HAMDİ TANPINAR - Turuz · 2018. 9. 12. · AHMET HAMDİ TANPINAR ... Reşid Paşa encümene o zamanlar arası açık olan Fethi Ahmed Paşayı almamıştı, bu hâdise aralarındaki

tükendiğini,birzevkin,biranlayışın,biryaşamatarzınınsonaerdiğiniilândır.İkinciMahmuddevrininmusikîzevkini idareeden,eğlencemodalarınıokadarzevklevecömertçe

tanzim eden, cemiyetteki sınıf zevklerini birleştiren adam birdenbire alafrangalaşan devri ve Saray’ıkendisine yabancı bulur. Filhakika Tanzimat sıfırdan başlamakmecburiyetinde idi. En yüksekmuhitlerbile eskiyi, ancak ortalama çehresinde kabul edebilirdi. İkinci Mahmud devrinin tek saltanatı olanDede’nin, yaşı ile hiç uymayan bu seferi ihtiyâr edişinin sebepleri arasında bu zarurî inkârın payımayırmakgerektir.Musikîduayabenzer.Dua,Allah’ı,kendiçırpınışımızlaiçimizdenbirşeygibiyaratır.Öğretilen her şey, bütün akideler, korkular, engeller, insanın kendi üstüne katlandığı, varlığındakibiçareliğinşuurunaerdiği,onuezicikâinatlakarşıkarşıyagördüğübuyalnızlıkânındahepsiunutulur.Bubiçarelik şuurunun, bu yalnızlığın arasındanAllah bütün parlaklığıyle doğar.Musikî de öyledir.Kendiüzerinedöndükçekendisini,hedefini,mevzuunuyaratır.Musikîninmaddesiyoktur.Başlangıcıvardır.Bu,hançeremizin veya asabımızın —Valery’nin dediği gibi— bir gıcıklanışıdır. Geri taraf, asıl kumaş,kendiliğindenvekâinatıylaberaberdoğar.

Maddesiolmadığıiçininsanıelealarakişebaşlar,onusiler,değiştirir,onaayrızamanlaricateder.Sonundatıpkıduagibiortadabendenbaşkabirşeyolanbir«Ben»kalır.Vebubenlikkâinatınbirnevieşitidir. Tevrat’taki kelâmın hakikî mânâsı musikîde anlaşılır. Mesnevi’deki «Bişnev» de böyle değilmidir?Dinle!Sen,yenibaştanbütünbirdünya ileberaberdoğuyorsun.Veseslerbirbirinikovaladıkçamucizetamamlanır.Ferah-fezââyini,dahabaşladığıandabizbaşkabirhüviyetiz.Varlığımız,bizdençokkuvvetlibirvarlığaterkedilmiştir.Tekbirandan,onunsağılmasıylebuyenibaştandoğuş,buadımadımteşekkül, bu üst üste uyanışlar, her şey bitti sandığımız anda yeniden her şey oluşumuz, bizi sonunda,imkânlarımızındışındabiryeregötürür.Muhayyileninbile sustuğubuanda, insan ruhu sonsuzluğunbirçalkanışıolur.

Dede’nin asıl âleti insan sesiydi.Bu demektir kimusikîmizin dehasiyle doğmuştu.Alaturkamusikîinsan sesinde ve nağmededir. Onun kudret ve imkânlarını anladığı nisbette vardır. Dede ameliyelerinikendisesiüzerindeyaptı.Heyecanlarımızıntakendisiüzerindeçalıştı.Onutakipederek,onunüzerindedurarak, onu değiştirerek, onun ifâde imkânlarını düşünerek insanı ve kâinatı buldu.Çığlığın, her türlükonuşmanın üstünde, iç insanın, asıl varlığın tek ifadesi olduğunu, onun başladığı yerde her şeyinsustuğunubiliyordu.İnsansesionunelindeçokyumuşakherkalıbıalabilecekbirmaddedir.Dede,insansesine adeta istiklâlini vermiştir. Âyinlerinde bile musikîyi, her hangi bir metni makamla okumaktançıkartmıştır. Bu, kendinden evvelkilerin, Itrî başta olmak üzere Tab’î, Zaharya ve Ebubekir Ağa daberaber, zaman zamanyaptıkları bir tecrübe, yahut daha doğrusu elde ettikleri bir netice idi.EbubekirAğa’nınMâhurbestesi,Mes’utCemil’inbize tanıttığıbu şâheser,yineonunNühüft’ü,güfteyi sankibirsafraimişgibiatarakyükselirler.

İşte Dede, besteyi şiirin mahfazası olmaktan çıkaran, sözden gayrı bir şeyi taşımasını deneyen buadamların tecrübelerinden işe başladı.O,musikîsini sesle inşa etti.Onun saf billûrunda insanın özünütutuşturdu.Dede’de teganni esastır.Ve çok defa çığlıkla başlar.Daha ilk cümlede, boşluk, bu çığlıkla

Page 195: AHMET HAMDİ TANPINAR - Turuz · 2018. 9. 12. · AHMET HAMDİ TANPINAR ... Reşid Paşa encümene o zamanlar arası açık olan Fethi Ahmed Paşayı almamıştı, bu hâdise aralarındaki

dolmuş gibidir. Onun için, başlangıçları daima şaşırtıcıdır. Diyebiliriz ki daha ilk notlarda bizi kendizamanımızdan çıkarır. Onun bize hazırladığı bir zamana gireriz. Sonlar ise hemen daima bir yıldızyağmurugibibiter.

Dedeokumaz,çağırır.Vebuçağırmaokadarderindirkiçağırdığıherşeybirdahaayrılamayacağınızşekildeyanıbaşınızda,hattasizdedir.Çünkübuçağırdığıvebulduğuşeykendiyalnızlığımızdır.BuSarayadamı,bulevendveaçıkruhluşehirli,buyumuşak,daimarızanınvekatlanışınsofrasındaboynubükükoturanmevlevî,butitizvehersırravâkıfusta,insanmacerasını,insanvarlığınıntekşartınıduymuştur.

BütünAcemaşiran’ları,Mâhur’ları, Sultâniyegâh’ları hatırlayın.Hemenhepsi kendi içinizde zamanzaman kaybolacağınız açık kapılara benzerler.Her birinde ayrı ayrı yalnızlıklarınız, ayrı hasretleriniz,sonsuzlukboyuncapeşindenkoşacağınızşeylervardır.

Dede’yibugünbizimiçin,okadarderindeğişikliklerarasındanbirneviçağdaşyapanşeyde,ondahayatın bu trajik duygusunun mevlevî tevekkülü ile beraber yürümesidir. İman, mistik tecrübe, ondaarkasında bıraktığı şeyleri tam unutturmaz, desek acaba hata mı olur? Bu ikizlik, sanatının bellibaşlısihridir.

İşte Ferah-fezâ makamı bu ikizliğin en. burkucu şekilde duyulduğu eserleri verir. Bütün Dede bumakamdadır. Acemaşirân Yürük Semaî’nin imkânsızın peşindeki çırpınışı, Mâhur’un arayışları,Sultanîyegâh’ın asîl içlenişleri hep burada toplanır. Tıpkı Neva, Sabâ, Sabâbûselik, Bestenigâr veHüzzam âyinlerinin büyük iştiyaklarının toplandığı gibi. Ferah-fezâ Peşrevi’ni ve Âyini’ni dinlediktensonrahepsibaşlıbaşınabizimiçinbirzevk,birduyuşvekendimiziidrakmerhalesiolanbueserlerinonabirer hazırlık olduğunu kabul ederiz. Ve eğer, içlerinde ondan sonra yapılanlar varsa, onlar bize buburçtandağılmışyıldızlargibigelir.

Filhakika Ferah-fezâ Âyini sade İsmail Dede’nin eserinin değil» bütün musikîmizin bir ucuimkânsızda kıvranan yıldız topluluğudur. Ferah-fezâ, Dede’nin sanatının teknik meselelerinin olduğukadar, iç meselelerinin de halledildiği noktadır. Gariptir ki bu noktaya varılınca Dede’nin sanatına,bahsettiğimiz ikiliğe rağmen, bir sükûnet gelir.Dede burada kâinatmuammasını çözmüştür, diyeceğim.DahaDevrikebir peşrevinin ilk cümlesinden itibaren birmedeniyetin, bir zevkin bütünmuhassalası veideası olan Ferah-fezâ bütünü karşımıza çıkar. Bu makamın bu iki eserdeki teslimleri, en şaşırtıcıyollardankaybedilenekavuşmadır.SankiDede’ninsanatıbirbasübadelmevtsırrınınemrindedir.Okadarolduklarındanayrıbirçehreilegelirler.

Mesafefikriylebukadarkuvvetleoynayaneseryoktur,denebilir.Herşeybizeöyleyakındır.Halbukibuyakınlıkbütünuzaklıklarınötesindengelenbiryakınlıktır.Buna rağmeneserdehiçbiracılıkyoktur.AcabaDede,bueserinin,birmedeniyetin,birkültürünsondefaveengürsesiylebütünkudretleri,bütünmazisi beraberinde olarak konuşmasını mı istemişti? Çünkü bu eserin yalvarışında fert olarak sahipolabileceğimizden çok fazla bir şey vardır. Orada sade Allah’ı bulmayız. Allah’ın karşısına bütünzenginliklerimizlevecemaatolarakçıkarız.Bilhassaâyinbusaydığımızvasıflarıylaokadardeğişiktirki,Dede’nin bütün eserleri içinde, aramızda da yaşasaydı, bugün dahi «benimdir» diyeceğine emin

Page 196: AHMET HAMDİ TANPINAR - Turuz · 2018. 9. 12. · AHMET HAMDİ TANPINAR ... Reşid Paşa encümene o zamanlar arası açık olan Fethi Ahmed Paşayı almamıştı, bu hâdise aralarındaki

olduklarımızınhepsiniizaheder.FakatöbüreserlerinhiçbiriyleFerah-fezâ’yıizahedemeyiz.Haksızlıketmiyelim, eğer Ferah-fezâÂyini ortada olmasaydı, bizBestenigâr veHüzzam âyinleri için belki aynişeyleri söylerdik.Bunlardehânınbizim içinhazırladığı ruh iklimleridir.AbdülkadirMeragîSegâhkârı,Itrî, Nevâ-kârı, Nâyî Osman Dede, Rast âyinini yazmasalardı insan ruhunun bu kadar muhteşemimkânlarındanhaberimizolabilirmiydi?Bunlarbizi,ruhumuzuçatlatacakkadarbüyüten,zenginleştiren,değiştiren eserlerdir. Ve bu o kadar böyledir ki çok defa bu tepeleri kendimiz için nefes alması güçbuluruzveunutmayaçalışırız.DahaAbdülmecitdevrindeDede’ninbuunutmayıtattığım,bizimisecemaatolarakmaalesefbunadaimarazıolduğumuzubilmemtekrarlamağalüzumvarmı?Hakkımızdavar.BirBach,birBethoven,bir Itrî,birMozart,birDededaimaberaberyaşanmak içinçokgüçarkadaşlardır.Her an ayni yükseklikte uçulmaz.Her an tam insan olmakgüçtür.Her an göğsümüzün içinde bir kartalbesleyemeyiz.

Dede’ninsanatıenşaşırtıcı tesadüflerin sanatıdır.O,makamgeçişleridediğimizşeyihemenhemenbirdevelopmanhalinegetirmiştir.Yarabbinekolaylıkla,neinceliklegeçer,ameliyesininasılsizfarkındaolmadan, fakat sizin içinizde yapar! Filhakika onun sanatının sırrı daima bizim içimizdenkonuşmasındadır.Onunbizekabulettirmeyeceğişeyyoktur.Ferah-fezâÂyini’nin ilkcümlelerinedikkatedin:Makam daha ilk anda ömrünüzden bir parça olur.Ve bir kere onu böyle kabul ettikten sonra entecrübesizkulakbileuzaklaşmalarımveyakınlaşmalarınıkalbiağzındatakipetmeğemecburdur.

İsmailDede’dedinîmusikî,lirikmusikîbirbirindenayrılmaz.Seviyesinikendibulduğuinsanıferdiıztıraplarındanduaya,duadanferdihayatına—hattaeğlenceye—kıymetlerindenhiçbirşeyazaltmadantaşır.Köçekçelerinde,curcunahavalarında,Rumelitürkülerindebiz,alelâdehasretlerdenveduygulardanbirdenbiretoplumhadlerineyükseliriz.Odaimaasildir,daimahasretliveözlüdür.

Dede’ninbüyükhususiyetlerindenbirihalksanatına,halkağzına,halkhayatınadaimaaçıkolmasıdır.MesnevikadarYunusDivanı’nabağlıolanveikisindenberabercebeslenenbudehaaynızamandaTunaboyu ve şehir türkülerini de biliyor, tanıyor ve onlarla eğleniyordu. Şu muhakkak ki halkımızın vehayatımızın en asıl aynalarından biri onun eseridir. Bütün o curcuna havalarını, perişan serhadleringurbetini toplayan türküleri dinleyin. Halka bu yanaşma, Dede’yi her zaman için muasır ve yenigösterecektir.

Page 197: AHMET HAMDİ TANPINAR - Turuz · 2018. 9. 12. · AHMET HAMDİ TANPINAR ... Reşid Paşa encümene o zamanlar arası açık olan Fethi Ahmed Paşayı almamıştı, bu hâdise aralarındaki

MusikiyeDair(Müsveddelerarasındabulunmuşbirkonuşma.İlkdefayayınlanmaktadır.)Bu akşam sizinlemusikîmiz üzerinde konuşacağım.Yazık ki bu konuşmaların başında size kendimi

takdim etmedim. Hemen hepimiz tarafından yanlış anlaşılan bir alçak gönüllülük beni muaşeretkaidelerinin bu ilk ve çok zarurîmaddesine riayet etmekten alıkoydu.Bir gün belki dişlerimi sıkar vebütün cesaretimi toplayarakbu işi yaparım.Şimdilik şukadarını söyleyeyimkibenhiçdemusikişinasdeğilim. Hatta eskilerin tâbiriyle bu sanatın sırrına âşinâ bir amatör bile olamadım. Solfej denen oherkeseaçıkkapısınıaçmışolanlaradahiiçimdesonsuzbirhürmetvardır.Bubilgisizliğimevvelleribeniçoküzerdi.Şimdiokadardeğil.Hattâbundanbirazdamemnunum.Yarımbilmektenisehiçbilmemenindaimadaha iyi olduğunuöğrendim.Ayrıca bu bilgisizlik sayesinde kendimi sanatların sanatına rahatçateslim ettiğimi fark ettim. Çok sevdiğim ve daima ustalarım arasında saydığım fransız şâiri CharlesBaudelairebirşiirinde«Musikîçokdefabenibirdenizgibialırvesolgunyıldızımadoğrugötürür.»der.Bu güzel şiirin sonunda ise şair, musikî için «ümitsizliğimin büyük aynası!» çığlığım atar. Musikîkarşısında benim vaziyetim de aşağı yukarı budur veya buna yakındır. Onu dinlerken kendi meleğimeteslim olurmuş gibi olurum; beni taşıdığı tehlikeli uçurumlarda ömrümün en güzelmacerasını yaşarım.Hülâsaonunlabeslenirim.Belkibilgisizliğimin imtiyazı,belki asâbımınbir ihtiyacı,hiçbir sanat,hattaçok sevdiğim resim ve o kadar muhteşem mimarî bile beni bütünüyle cahili olduğum bu sanat kadarmes’utetmediler,diyebilirim.Bilmemşimdi,kendimindekomşuevdeoturduğumu,yani şairolduğumusöylemenin yeri midir? Çerden çöpten yuva yaptım kabilinden kendime kurduğum estetikte en mühimunsurmusikîdengelir.

Bütünbumazeretleriniçinsıralıyorum?Belkideiçimdekişüphedenşahsımhakkındakarşısındakinialdatmış olmak korkusundan. Lütfen beni bu işte bir otorite gibi almayın; sadece içinizden biri gibihayatımızüzerindedüşündüğümükabuledin.Musikîelbettekimusikişinasınbahçesidir; fakathayatımızhepimizindir.

Page 198: AHMET HAMDİ TANPINAR - Turuz · 2018. 9. 12. · AHMET HAMDİ TANPINAR ... Reşid Paşa encümene o zamanlar arası açık olan Fethi Ahmed Paşayı almamıştı, bu hâdise aralarındaki

YahyaKemalveTürkMusikîsi(«YahyaKemalkonseri»dolayısiyleİstanbulradyosu’ndayayınlanmışbirkonuşma)YahyaKemal’iSevenlerDerneğiveYahyaKemal’indostlarıolanmusikişinaslarbugününkonserine

benim sesimin de karışmasını istediler, Kimbilir, belki de güzellik dediğimiz şeyin ancak bazı küçükâhenksizliklerin getireceği değişiklikler sayesinde daha iyi, daha kendisi olarak, yani değerlerininbütünüyletadılabileceğinidüşündüler.Tezatdediğimizşey,sanatınveşiirinbaşındanberisıksıkkapısınıçaldığıbirçaredir.Böyledeolsaşahsenokadarşeyborçluolduğuminsanveeserüzerindebanayenidendüşünmek,onutopluluğunuzungözüönündediyemiyeceğim,fakatbutopluluğudüşünerekyenidengörmekfırsatınıvermişoldular.Kendilerineelbettemüteşekkirim.

Eğer işin şimdi anlatacağım güçlükleri olmasaydı bu şükran hissim daha da büyük olurdu. İltifatınbüyüklüğü ne olursa olsun, Nevâkâr’ı ve onun burcu etrafında doğmuş eserleri dinledikten sonrakonuşmanın güçlüğünühatırlatmak istiyorum.Musikinin beraberce tadılan coşkunluğundan sonra, hayatıbir kere bu değiştirici menşurda süzülmüş ve sadece içimizde bir şey olmak için bütün cevherindensıyrılmışgördüktensonrayenidensözsanatınınikliminedönmekgerçektentehlikelibirspordur.

Bazıeserlerpeşlerindenbehemehalbirsükûtun,içedalmanıngelmesiniisterler.Itrî’ninNevâkâr’ıbucinsteneserlerdendir.O,açtığıdünyayıyinekendisikapatmakister.

Bizim bugün Şark dediğimiz ve türlü şekilde tefsir ettiğimiz coşkun ve ıztırablı âlem, üstüstehasretlerinveburadatahliletmemizeimkânolmayaninkârlarınkurduğuacayipveşaşırtıcıdünya,bundanikiyüzbukadarseneevvelİstanbul’dayaşayanbiradamın,Buhurî-zâdeItrîEfendi’nin,Hâfız’ınbirbeytietrafındave tıpkıgeceleyinbiryıldızın ışığına takılarakyapılanbiryolculukgibi,hangiuzakçağdavehangiesrarlışartlaraltındabulunmuşbirseskombinezonununarkasındanyürüyerekvücudagetirdiğibubüyük eserdedir.Biraz evvel onun yıldızlı gecesinde,musikî cümlelerinin dikkatinizin sessiz ve şeffafkaranlığındaüstüstekurduğuhasretburçlarınınarasındaidiniz.

Türk musikîsi üç büyük eser etrafında gelişmesini yapar. Abdülkadir-i Merâgî’nin artık hiçdinleyemediğimiz Segâhkâr’ı, Itrî’ninNevâkâr’ı (isterseniz bunaMevlânâ için yazdığıNa’t’ı da ilâveedersiniz; yahut birinden birini tercih edersiniz) ve Dede Efendi’nin Ferah-fezâ Âyini. Bu üç eseryumuşak çizgilermedeniyetinin sade üç ayrı çehresini vermezler, bütün bir tarihi de verirler.Her şeyibulmuş gibi görünen birincisinde garib bir tokluk ve arkaizm sadece bir zenginliği gösterir. Belkinağmenin şalı bulunmuştur. Itrî’de eşyanınyerli yerindeoturduğukurulmuşvekendisini de idrâk etmişâlemlekarşılaşırsınız.Klâsikbirsanattanbeklenenherşeyleberaber.Üçüncüsünde,birinkırazdevrininbütünacısı,batanbirgüneşinsonışıklarınabenzeyenNevâkâr,buüçeserinarasındabirmerkezgibidir.

O, şimdi Onyedinci asır dediğimiz ve yetmiş senesini kaplayan anarşi ve kapısını kapayan acımağlûbiyetle on altı sene süren bir harbin fâciaları arasında asıl mânâsını kaybettiğimiz bir devirde,sanatlarımızıntamkararımbulduğu,şimdihaklışekildeyadırgadığımızbirestetiğinvedünyagörüşününarasındadehamızınbütünüylekonuştuğubir zamandaYeniCâmi’inveNailî ileNeşatî’nindivanlarınınüstünkardeşiolarakdoğdu.

Page 199: AHMET HAMDİ TANPINAR - Turuz · 2018. 9. 12. · AHMET HAMDİ TANPINAR ... Reşid Paşa encümene o zamanlar arası açık olan Fethi Ahmed Paşayı almamıştı, bu hâdise aralarındaki

NiçinNevâkâr’danbahsediyorum?Onusizebendeniyianlatacaklarvar.Çünkübukonuşmabanateklifedildiğiandagözleriminönündebirdenbirebueserleilkkarşılaştığım

gününhatırasıcanlandı.Vebirfikrisabitgibibirdahabendenayrılmadı.Zamanhakikatenkendikanunlarıolanmüstakilbircihazdırki,bazanbehemahalyenidenyaşamakister

gibiyakamızasarılırvebizikendiâlemineçağırır.YahyaKemal için söyliyeceğimbir yığın şeyi, anlatacağımbir yığın hâtırayı bu tek ânın bir tarafa

itmesi, zamanın kendisinde değilse bile, bizzat hafızamızda esrarlı bir şeyin mevcut olduğunuvehmettirebilir.

Senesini, ne de gününü söyleyemiyeceğim. Herhalde İspanya dönüşünden sonra idi. Birgün eskiLöbon’daoturuyorduk.YahyaKemalbirdenbireanlatmaktaolduğuParishatıralarındansilkinerek«Haydikalk! Konservatuara gidelim» dedi. Arka sokaklardan geçerek, o zaman konservatuarın bulunduğuTepebaşı’na çıktık.YahyaKemal’le talebesi olduğumzamandan itibaren birçok gezintilerimiz olmuştu.Surlarda,Boğaz’ınAnadolukıyısında,İstanbuliçindebazanikimiz,bazanbirkaçdostlaberabersıksıkgezerdik.BirgünihtiyarlarınıokadardaüssılalıbirışıktabizegösterdiğiKanlıca’danÇengelköy’ekadaryürüdüğümüzü bilirim. Fakat hiçbir zaman onu bu kadar acele eder görmemiştim. Yol onun için herkıvrımındabirdüşünceninbeklediğibirçeşitsohbetvesilesiydi.Durur,sözününgerisinisankiyüzünüzdearıyormuşgibi sizebakarvesizdenbüsbütünbaşkaşeylerihatırlardı.KaçdefaBoğaz’dakiboşyangınyeri arsaların önünde durmuş, ÜçüncüMustafa, Birinci Abdülhamit veÜçüncü Selim devrinin tarihiniberaberceyaşamıştık.Geceleriçıktığımızkahveveyalokantadan,kaldığıotelveyakulüb’edegidişimizböyleolurdu.Fakatbuseferkibaşkatürlüidi.Konservatuaraâdetanefesnefesegittik.MüdürZiyaBey’inodasınadahemenhemenaynıtelâşlaçıktık.Buiyiadambizi,kendisinehassâfiyetvedostluklakarşıladı.Kahve ikram etti. YahyaKemal kahvesini bitirir bitirmez «Ziya Bey biz Nevâkâr’ı dinlemeğe geldik,dedi.Belkiseninişinvardır;SelâhattinBey’ibizeçağır.»

Niçin eski eserlerin muhafazasına memur olanlarda daima zaman dışı bir hal vardır? Bu realiteinkârını, bu insanların yüzüne bu eserlerden sızan geçmiş zamanın kendisimi sindirir? Salâhattin Beyacababugünbendeyaşayançehresiyle,osolmuşminyatüredâsıvegölgeyürüyüşüilemigenişmüdürlükodasınagirdi?Yoksaaşağıda,karanlık,dahaziyadebüyükbirvapuranbarınabenzeyenarşivsalonunda,eski gramofonun önünde Itrînin şâheseriyle karşılaştığım anda mı bu çehre bende teşekkül etti? Busuallerebendencevapistemeyin.Muhakkakolanbirşeyvarsaogündensonraokadarkahrımıçekenbuazizdostubendaimainsanlamelekarasında,daimaçokuzaklardangelenbirhatıragibi,hülâsabirazdazihneaitbirşeyolarakgördümvesonundahakikîhüviyetinibanadinlettiğieserlerlekarıştırdım.Şurasıvarkieskidenkalmaoasîlterbiyesibunabolbolimkânveriyordu.

Eser çalındığı müddetçe Yahya Kemal genişçe bir koltukta, sol eli her zaman olduğu gibi kalınbastonunadayanmışvebütünvücuduylaçokbüyükbirağacınönündeakansuyaeğilmişgibimusikîyeveonu bize acayip cüssesinden gönderen gramofona eğilmiş, sessiz sadasız dinledi. Ar asır a cıgarasıbitince dikkatinin kendisine biçtiği bu duruş değişiyor, sonra düşüncelerimizin devamlı arkadaşı

Page 200: AHMET HAMDİ TANPINAR - Turuz · 2018. 9. 12. · AHMET HAMDİ TANPINAR ... Reşid Paşa encümene o zamanlar arası açık olan Fethi Ahmed Paşayı almamıştı, bu hâdise aralarındaki

vazifesinebaşlarbaşlamazeskivaziyetinialıyordu.«EserbitincebirdahaçalSelâhattinBey!»dedi.Vetekrar aynı dikkatle dinledi. Odayı Itrî’nin musikisi ve onun dikkati beraberce doldurmuş gibiydi. Ozamana kadar eski musikîmizden epeyce şey dinlemiştim. Dede’yi oldukça tanıyordum. Itrî’yi iseinkılâplardan evvel Konya’da bulunduğum senelerde yapılan sonmevlevî âyinindeMevlânâ için olanna’t’ından tanımıştım. Bu eserlerin delâletiyle eski musikînin bizim olan kapalı cennetine girmişsayılabilirdim.FakatNevâkârbüsbütünbaşkabir şeydi.Eser içimdebiryazöğlesindedenizeyerleşengüneşgibiyerleşti.YahyaKemal’eaitbirhatıradakendimdenbahsettiğimiçinmahcubum.Bugünvebusaatinonaaitolduğunubilmiyordeğilim.Şurasıvarki,nekadaryakınımızolursaolsun,birbaşkasınıniçindengeçenlerbizedaimameçhulkalırlar.Biryastıktauyuyanlarbilebirbirlerininrüyalarınıbilmezler.Musikîninbizi taşıdığıâlemdeduyduklarımınhepsiniburadanakledecekdeğilim.Sadeceenbellibaşlıhayâli,durgunyazöğlesinibirkıyaszeminiolurdiyesöyledim.

Kendi içinde musikînin büyüsü Yahya Kemal’e hangi hayâlleri sunmuştu, bunu bilemem. Yalnızbildiğimbirşeyvarsa,zihninböyleanlardaboşdurmadığı,durmadanbize,içhayatımızlasıkısıkıbağlıbir takım şeyleri teklif ettiğidir. Yahya Kemal musikişinas değildi.Musikîyi seven, meloman denecekkadar ona bağlı insandı. Binaenaleyh sadece işin tekniğini beğenmekle kalamazdı. Zihnî hürriyetinimuhafaza ediyordu, demek istiyorum. Belki gözünün önünde Itrî’deki çınar, dal dal ve yaprak yaprakbüyümüştü.Belkidegemilergeçmeyenummanınselindebütünodaylaberaberakmıştı.Bildiğimbirşeyvarsa,musikîninkartalıbiziyakalamış,herbirimizikendiiçâlemimizetaşıyordu.

İkinciçalıştansonraYahyaKemal’inzevkiniçokiyibilenSelâhattinBey,KömürcüHâfız’laSadullahAğa’yıisteyipistemediğinisordu.YahyaKemalbulütufkârteklifiteşekkürlereddetti.Çıktık,birmüddetbirşeykonuşmadanTepebaşı’nakadaryürüdük.Oradabirbirimizdenayrıldık.Yazıkkibütünteferruatınıokadariyihatırladığımbugününtarihiniiyibilmiyorum.«Itrî»manzumesininyazılmasındanevvelmiydi?Yoksakompozisyonundevamettiği sıralardamıydı?Belkide,bir çok sanatkârlarda sık sık rastlandığıgibi,YahyaKemalbugüzelşiirisöylediğianlarınhasretiiçindetekrarNevâkâr’adönmüştü.

YahyaKemal’leoseneve1943’ekadarbirçokdefaberabercekonservatuaragittik.Arşivdekibirçokeserlerilezzetledinledik.Fakatogünolduğugibidikkatitarafındanyutulmuşolduğunugörmedim.

GaribdirkiYahyaKemal’inbirçokşiirlerinintemini,gerek1913yılında,gerekMütarekeyıllarındayazdığı makalelerde bulmak mümkündür. Şarkılara «Deniz»e, «Açık Deniz»e bu yazılarda her büyüksanatkârda olduğu gibi tam şeklini bulmamış düşünceler ve duygular halinde rastlarız. Fakat Itrî’ye,«Nevâkâr» yahut «Na’t»a ait hiçbir ize rastlanmaz. Bunun için «Yol Düşüncesi»ne kadar beklemeklâzımdır. Kendi ölümünün etrafında bütün vatanı ve tarihi, hülâsa bize benzer kâinat olarak anlattığışeyleritopladığıbuşiirinsonundadırki,

Zaman zaman daNevâkârı doğsun Itrî’ninmısraı ilhamının yeni bir unsuru olarak karşımıza çıkar.«Kocamustafapaşa»ve«Süleymaniye’deBayramSabahı»gibitoplayıcışiirlerindevriaçılır.

YahyaKemal’deki budönüşün sebebi üzerinde elbette bizden sonra bu esere dönecekolanlar uzunuzunduracaklarvetürlühalçareleriteklifedeceklerdir.Bizsadece«YolDüşüncesi»ndensonrabirkere

Page 201: AHMET HAMDİ TANPINAR - Turuz · 2018. 9. 12. · AHMET HAMDİ TANPINAR ... Reşid Paşa encümene o zamanlar arası açık olan Fethi Ahmed Paşayı almamıştı, bu hâdise aralarındaki

daha değiştiğini söyleyelim. Fakat bu değişmeyi hiçbir suretle bugün’e karşı bir aksülamel gibialmamalıdır.

YahyaKemalbizeyenininkapısınıaçaninsanlardanbiridir.BunuServetiFünunculargibimutlakbirinkârın arasından yapmaması belki de en büyük mazhariyetidir. O kendi tâbiriyle, beyaz ve çıplaktürkçeye, eski şiirimizin sesiyle girdi. Eserinde gazellerin ve rübailerin aldığı mühim yer «DenizTürküsü»nüve«AçıkDeniz»iunutturamaz.Bizimnesilgüzeltürkçeyiondanöğrendi.Vekendidebunuenbüyük işi olarak görürdü. «Kendi Gök Kubbemiz Altında»yı daima öbür şiirlerinden ayrı olarakdüşünmesi ve öyle yayınlanmasını istemesi de bunu çok iyi gösterir. Hattâ diyebilirim ki bu noktadaYahyaKemalbirazyanılmıştırbile.Çünküeskidilleolanşiirleriniyenilerindenbüsbütünayrıvemüstakiltasavvur ederken aynı derin ihtiyaçla hareket ettiğini unutmuş oluyordu.Hakikatte o, cemiyetimizin ikiayrı zamanını birleştirmiş adamdı ve dikkatli bir göz, yeni türkçemısraı,Hâmit’ten sonra gelen edebîgelişmedendeğil,eskilerdensıyırıpçıkardığınıkolaylıklagörür,zannederim.

Bugün Yahya Kemal’in eseri her büyük şâirin ölümünden sonra olduğu gibi oldukça sarp birmünakaşanınmevzuudur.Sanatmeselelerindebedahatlerinbileayrıldığı,türlüdünyagörüşlerininemrindetürlüestetiklerinsankibirbirleriniyiyiptüketmekistergibiortayaçıktığıveyolaldığıbirdevirdeömrünüsadecegüzelevemükemmelliyetevakfetmişbirşâirineserielbettemünakaşamevzuuolacaktır.

Realitelerinağırbastığıdevirlerdegüzelinkendisidaimaikinciplândakalırveyahiçolmazsaböyleolmasını isteyenmekteplervezümrelermeydanaçıkar.«İlyada»daenazrastgeldiğimizçehre,buuzunmuharebeninsebebiolan«İlâhîHelena»nınçehresidir.Zafernaralarıvehücumçığlıklarıiçindeonuneskidünyayıaltüstedentebessümügözegörünmezbile.

Bir medeniyet değişmesi macerasını bütün buhranlarıyla yaşadığımız bir devirde güzel dediğimizşeyin ikinci plânda kalması kadar tabiî bir hâdise olamaz. Hayat birbiri peşinden kurulan terkiplerledevam eder. Güzel, işte bu terkiplerin mucizesidir. Onun hakkım ancak nâdir murakabe anlarındakendileri olmak imkânını bulanlar verebilirler. İtiraf edeyim ki ben bu cinstenim. Yahya Kemal’ingençliğindeokadarbahsettiğiTheophilGautiergibi«Heykeliçinsitelâzımdır»diyemiyeceğim.İçindeyaşadığımız dünya bunamüsait değildir. Fakat siteyi, heykel ve tarihi beraberce tamamlar, hakikî sitehalinegetirir,diyeceğim.YahyaKemalbunubulmuşadamdı.Muhteremtopluluğunuzuböyledüşünenlerinkalabalığıolarakselâmlarım.

Page 202: AHMET HAMDİ TANPINAR - Turuz · 2018. 9. 12. · AHMET HAMDİ TANPINAR ... Reşid Paşa encümene o zamanlar arası açık olan Fethi Ahmed Paşayı almamıştı, bu hâdise aralarındaki

VII.PLASTİKSANATLAR

Page 203: AHMET HAMDİ TANPINAR - Turuz · 2018. 9. 12. · AHMET HAMDİ TANPINAR ... Reşid Paşa encümene o zamanlar arası açık olan Fethi Ahmed Paşayı almamıştı, bu hâdise aralarındaki

ResimveHeykelMüzesi(Cumhuriyet,4Şubat1938,nr.4932)Şehirlerimizi anıtlarla süslemek hususunda attığımız ilk adım istisna edilecek olursa, bizde şu son

zamanlardakisanathâdiselerininenmühimmi,şüphesiz,yeniTürkResimveHeykelMüzesi’ninaçılmasıolmuştur.CumhuriyetHükümetibumüzeyikurmaklaherşeydenevvel,adetahakettiğiebediyettenmahrumedilmiş,şuradaburadaperişansürünenvegününbirindekaybolmağamahkûmolansanateserlerimizebirsığmakbulmuşoldu.

Şimdiye kadar birmüzemiz olmadığı için resim tarihimiz telâfi edilemeyecek zararlara uğramıştır.Yeni Türk resminin başlaması bir asırlık hâdisedir. Bu kadar yakın ve kısa bir zaman içinde yazık kibirçokeserlervehatta isimlerbilekaybolmuştur.HamdiBeyveŞekerAhmedPaşaneslindenevvelkinesil, yani asıl bu işe başlayanlar hakkında hemen hiç birşey bilmiyoruz. Bugün yeni müzemizinsalonlarında gördüğümüz ve ruh sâfiyetini, yapılışlarındaki titizlik ve sabrı o kadar sevdiğimiz birçoktabloların sahihlerimeçhulolduğugibi,meselâyukarıdazikrettiğimAhmedPaşagibi ciddenvelûdbirsanatkârımızındaelimizdemaalesefpekazeserimevcuddur.

Eserlerinibizdenziyadetesadüfünmuhafazaettiğidiğerressamlarımızhakkındakibilgivesevgimizisehakikatenacınacakbirhaldedir.Halbukibirtabloda,herhangibirmimarîeseri,yahudbirşiirkitabıgibibircemiyetindolayısıylakendikendini ikrarettiği,kurduğuyüksekkıymettenyaşamakkudretlerinialdığıkaynaklardandır.Vâkıagençresmimizhenüz,gelecekzaman içindekibenliğimizinşekilalmasınayardımedecekmahiyettedeğildir, fakat ruhumuzunbirmerhalesiolduğudamuhakkaktır. işteyenimüzesayesinde biz bumerhale ile her an karşılaşmak imkânını elde etmiş bulunuyoruz.Ayrıca bumüze ile,resimsanatı,memleketimizdeşimdiyekadarolduğugibiamatörleremahsusbiriş,zevkisadeceehillerinemahsus yüksek cinsten bir imtiyaz olmaktan çıkıyor, geniş halk tabakasıyla temas imkânını buluyor.Resmin memlekette kökleşmesi diyebileceğimiz bu temastan pek haklı olarak bir çok şeylerbekleyebiliriz.Bunlarınbaşındayeniyetişennesildegözterbiyesininvezevkinininkişafıgelir.

Bizvebizdenevvelkinesil,sergilerinsonseneleremahsusolannâdirfırsatlarıbirtarafabırakılırsa,ekseriyetitibariyleresimzevkinikartpostallardanveyahutmektupkitaplarınageçmiştarihîtablolarınkötükopyalarındanaldık.Rengiilgaeden,şekillerihemendaimayayvanbirmürekkeblekesihalinekoyanveinşânın bütün plâstiğini kaldırıp yerinde sadece mevzu dediğimiz iskeleti bırakan bu hazin gölgelervasıtasıyla bu sanatın asıl mahiyeti hakkında fikir sahibi olmağa çalıştık. Bugün yetişen nesil ise birmüzedehakikîresimlekarşılaşacaktır.

Bununla beraber şurasını da söyleyelim ki bugünkü resim ve heykel müzemiz, memleketimizde busanatların zevk ve terbiyesini kurmak için hiç de kâfi değildir. Hiçbir sanat, kendi kendisine yetmez,bilhassabizimgibibusanatlarınananesineasırlarcasürenbir fasıladansonra tekrarkatılancemiyetleriçin,ecnebisanatlarlaçokyakındanveçokdevamlıbirşekilde,yanikendimemleketimizdetemasetmeklüzûmuvardır.

Binaenaleyhmüzemiziecnebisanatlaraaidgalerilerlededonatmakmecburiyetindeyiz.İtirafedelim,

Page 204: AHMET HAMDİ TANPINAR - Turuz · 2018. 9. 12. · AHMET HAMDİ TANPINAR ... Reşid Paşa encümene o zamanlar arası açık olan Fethi Ahmed Paşayı almamıştı, bu hâdise aralarındaki

bu epeyce güçtür.Bununla beraber şimdiye kadar kaybedilmiş fırsatlara acımakla vakit geçirmedenvemuntazambirprogramlaişebaşlanılacakolursapekazzamandakopyeveorijinallerdenmürekkebküçük,fakatherhaldehiçyoktançokiyivefedakârlığımıznisbetindekıymetdarbirkoleksiyonasahibolabiliriz.

Yapılacak şey, herkesin aklına gelecek kadar basittir: Evvelâ,Avrupa’nın büyük sanat şehirlerindehemen daima açılan sergilere, büyük koleksiyon satışlarına iştirak etmek suretiyle hükümet tarafındanbugünün ve yakın mazinin bir çok kıymetli eserlerini satın almak mümkündür. Fakat buna derhalbaşlamamız lâzımgelir.Çünkübugünyaşayanecnebiressamlarıneseridaimaufak tefekfedakârlıklarlatedarikedilebilir,fakatdahageriyedoğrugittikçebuimkânazdırvedahagerileriiçinhiçolmazsabizimmalî kuvvetlerimize göre imkânsızlık halini alır. Zaten zaman geçtikçe bu cinsten sanat eserleri yavaşyavaş müzelere ve resmî müesseselere, yahut da çok zengin aile koleksiyonlarına mal oldukları içinpiyasayabirdahaavdetetmezler.Meselâbundan60seneevvelpekâlâbirMonet’yibirCorot’yu,hattabirDelacroix’yı azçokkolaylıkla tedarik edebilirdik.Keza bundan30 sene evvel de birCezanne’ı enmüsait şartlarla bulmamız mümkündü. O zaman böyle bir şeye teşebbüs etmediğimiz için bugünmüzelerimiz için bu ressamlardan veya muasırlarından eser bulabilmekliğimiz ancak fevkalâde birtesadüfmeselesidir.AynisuretlebugünParisresimpiyasasındatedarikedebileceğimizbirGauguin’i,birVanGogh’u bundanmeselâ 30 sene sonra o piyasada bulmak imkânı azalacaktır.MeselâDerain gibi,Utrillogibibugünyaşayansanatkârlarıneserleriiçindeaynimülâhazavâriddir.BunubilenkomşuBalkanmemleketleriellerindengeldiğikadarbusatışlaraiştirakediyorlar.Belgrad,AtinaveBükreşmüzelerindebugünün bir çok sanatkârlarını bulmakmümkün olduğunu, bu müzeleri ziyaret eden ressam arkadaşlarsöylüyorlar.

Komşularımızınyaptıklarımbizniçinyapmayalım?Zatenbu tarzdabirgaleri tesisineergeçmecburolduğumuzagörebunabiranevvelbaşlamak,dahazenginolmasınıteminetmektir.

Bizimhalkımızdaresimzevkiyokturkikendisiecnebiressamlarınıneserinitedariketsinvebusuretlememleketimize bu ressamlar girsin. O halde birçok şeyler gibi bunu da hükümetten beklemek lâzımgelecektir. Bir kere bu suretle resim alışı başladıktan sonra büyük ve fevkalâde tesadüflerle de küçükkoleksiyonumuzuzenginleştirmekdaimakabildir.

Satışlara ve sergilere iştirak ederek temin edemeyeceğimizi kopya ettirmeliyiz. Bu suretle sadeceorijinaline mâlik olamayacağımız bir sanat eserinin bir nüshasını elde etmiş olmakla kalmayız, aynizamandabir ressamımızınyetişmesinedeyardımetmişoluruz.Hereserbirderstir.BinaenaleyhhakikîistidadsahibibirTürk’ünherhangibüyükbirressamdanyapacağıbirkopya,oeserdegizliolanbudersikendinefsineilâveetmesi,birbaşkasınaaitolgunbirtecrübeilekendisanatınızenginleştirmesidemektir.Her büyük sanatkârın hayatında bu cinsten çalışmaların mühim tesirleri görülür. O kadar ki sadeceseyahatlervemüzeçalışmalarınoktasındanbirresimtarihiyapılabilir.

Binaenaleyh sanatkârlarımıza şâheser kopya ettirmek için ihtiyar edilecek fedakârlıkla, hem onlarıdaha iyi ye tiştirmiş olmakvehemdekendimüzemizi tamamlamakgibi iki türlü istifademizolacaktır.Zaten bizde sanatkârların en büyük mahrumiyeti sık sık ecnebi sanatlarıyla temas edememeleridir.

Page 205: AHMET HAMDİ TANPINAR - Turuz · 2018. 9. 12. · AHMET HAMDİ TANPINAR ... Reşid Paşa encümene o zamanlar arası açık olan Fethi Ahmed Paşayı almamıştı, bu hâdise aralarındaki

Doğduğumemlekettendışarıyaçıkmasıbukadargüçolanbirsanatkârneslipekazgörülmüştür.Aynitarzdamulajvasıtasıylakopya,Garpheykeliiçindekabildir.AmerikalılarbütünRodinmüzesini

aynıylaalçıkalıblarlamemleketlerinenakletmişlerdir.Butarzdabirçalışma20-30seneiçindemeyvasınıverirveTürkiye’deTürkiyesanatlarıhakkındabir

fikirverebilecekbirresimveheykelmüzesinintemelleriatılmışolur.Şurasını da unutmamalıdır ki resim zevkini memlekete yaymak için tek bir müze kifayet etmez.

ŞimdidenAnkara’daveAnadolu’nunbüyükmerkezlerinderessamlarımızıneserlerindenküçükmüzecikleryapmaksuretiylehalkımızınvebilhassayeniyetişmekteolanlarınbusanatlaengenişsurettemünasebetiniteminetmemizlâzımdır.

Birzamanlarrenginneşesinienmükemmelsurettetatmışbirmilletolduğumuzhaldebugünmaalesefbunuunutmuşgörünüyoruz.Yakınmazininihmâlveıztırablarındangelenbukaybıiyitasarlanmışbirikihamleiletelâfietmekdaimamümkündür.

Page 206: AHMET HAMDİ TANPINAR - Turuz · 2018. 9. 12. · AHMET HAMDİ TANPINAR ... Reşid Paşa encümene o zamanlar arası açık olan Fethi Ahmed Paşayı almamıştı, bu hâdise aralarındaki

SanatkârıdaHatırlayalım(Ulus,13Nisan1944,nr.8152)Bizde sanat hayatının garip bir cilvesi vardır. Sanat ve sanatkârdan, çokdefa yokluğunu söylemek,

kendimizi bildiğimiz veya bilmediğimiz, sadece hatırladığımız veya işittiğimiz başka diyarlar namınakötülemekiçinsözaçarız.Denebilirkitenkidbizdesanatıbirçırpıdailgagibikendisineenazyakışan,hattâbizzatkendisinehayathakkıbilevermiyenbirvazifeninpeşindedir.Bunundışında sanatüzerindekonuşmaçokdefasanatkârınvesanatınhudutlarınıaşanbirlâfyığınıolur.

BuhazinitiyadımızıbuseferBarbarosâbidesindedahaiyigördüm.Barbarosâbidesiİstanbul’da,çokkadir bilici insanlar tarafından, Türk tarihinin büyük hatırasını taziz için yapılmış bir eserdir. İkinciimparatorlukdevrininpayitahtı,CumhuriyetTürkiyesininbüyükvetarihîşehri,güzelİstanbul’ubirmazihatırasiyle süsleyen bu eserle, Türk milleti denizcilik tarihinin şerefi olan büyük Amiralin hatırasınıkutlamaktanekadarhaklı ise, İstanbul şehrinin,yattığıyereonunbir âbidesinidikmekteokadarhakkıvardır.Bilhassa denizlerimizi tekrar kendimize açtığımız bir devirde buhatırlamakadarmesut bir şeyolamaz.

Fakat bir şey unuttuk. Barbaros âbidesi, oraya kendi kendisine gelmemiştir. Onu sadece resmîmakamlaryapmışdeğildir.Orayadikilenoüçfigür,tabiatınyarattığıinsanlardadeğildir.NeBarbaros,nedeonunhayatınıyapanölümdirimdestanındayanıbaşındacenkeden,ayaklarınınucundacanverenadsızleventlerebedîuykularınıbırakıporayakendikendilerinirekzetmişdeğildirler.Buüçfigürü,buüçheyetiumumiyeyiorayasanatkârdikmiştir.Üçsenedağyığınıgibiçamurlauğraşan,tabiattamahpusşekli,insan kafasının o güzel çocuğunu sert maddede arayıp bulan, kafasında nisbet fikriyle tarihî şeniyeti,büyüklükhissinibirleştiren,bunuotoprağa,sonradatuncageçirensanatkâr.

Şu haldeBarbaros âbidesi bir sanat eseridir.Âbidenin açılacağı günler, İstanbul’da bulunamadım.Anadolu içinde zarurî bir yolculuk yapıyordum. İstasyonlarda, otel ve kahvelerde, dost evlerindekitesadüfleregöre,buâbideninaçılacağındanveaçılışındanbahsedengazeteleriancakokuyabildim.BizzatMillîŞef’inâbideyiaçmışolmasıhâdiseninnekadarmesutolduğunugösterir.BudemektirkiTürksanatıyenibirtarihvetalihegiriyor.MillîŞefbulûtfuyleyenibaşlayanbusanatı,millîvarlığınenözçocuklarıarasınakoymuşoldu.Buaçış,TürkheykeltraşlığınınTürktarihinamınatakdisiidi.

BugazetelerinhemenhepsindeBarbarosanıtıveBarbaros’unhâtırasıcanlıbirşeygibiyaşıyordu.Butamamiylehaklıydı.Şehirbüyükhemşerisinibuvesileilekutluyordu.

Busanateserinibizehediyeedensanatkârlardanbahsedenbirsatırıbeyhudeyerearadım.Hayır.Birkısmı,üzümüsıkıpşırasınıaldıktansonraposasınıatanadamgibiBarbarosâbidesinialmışlar,sanatkârıbir tarafa bırakmışlardı. Büyük bir kısmı ise, sadece açılış merasiminin peşinde idiler. Ve nihayetBarbaros’a ait hâtıraların tekrarı vardı. Halbuki hakikatte Barbaros âbidesi İstanbul Belediyesinin birimar veya terfih plânı kadar, Türk denizcilik tarihi kadar, Türk sanat tarihini de alâkadar eden birmeseledir.

Âbidenin kendisinden bahsedilmesi, teferruatıyla figürlerin verilmesi, hakkında fikirler yürütülmesi

Page 207: AHMET HAMDİ TANPINAR - Turuz · 2018. 9. 12. · AHMET HAMDİ TANPINAR ... Reşid Paşa encümene o zamanlar arası açık olan Fethi Ahmed Paşayı almamıştı, bu hâdise aralarındaki

venihayetsanatkârlarındanbahsedilmesilâzımdı.Herkes eline geçen Türkçe kitabın muhteviyatıyle İngiliz ansiklopedisinin Barbaros maddesini bir

yeretoplayıncabüyükAmiralhakkındabazıfikirlersahibiolabilir.Gazetelerinbumühimsanathâdisesiniehil kalemlere bir sanat hâdisesi gibi yazdırması lâzım gelirdi. Hattâ bununla da kalmamak, bu anıtınetrafındakendisanatmeselelerimizinmünakaşasıyapılmalıydı.Barbarosanıtısenelercezevkimizebirşeyilâve etmiyen ecnebilere meydanlarımızı teslim ettikten sonra nihayet doğru yolu bulan bir zihniyetinmahsulüdür. Ondaki nisbet Reims veya Frankfurt katedrallerinin, Floransa ve Milano şaheserlerininnisbetideğil,Bursaveİstanbul’usüsliyeneserlerin,Sinan’ın,Hayrettin’innisbetidir.İyivekötü,bizimhavamızdangelir,mazimizin,tarihimiziniçindençıkar.

NiçinbuvesileileTürkheykelciliğininmukadderatından,varsa—kivardır—mazisinden,şimdidençokfeyizligörünenistikbalinden,diğersanatlarımızdanvenihayetCumhuriyetdevrindeyenidenhızalansanat inkişafının Türk şehirciliğine yapacağı yardımdan ve artık güzellik mukadderatını kendi elimizealmamızlâzımgelenşehirlerimizdenbahsedilmesin?

Başkabirmemlekette olsa sayfalar dolusuyazılar yazılmasımuhakkakolanbubahisler, bir taraftakalsın,sanatkârlarınınadıbilegeçmiyordu.Matbuattarafındansanatböylemiteşvikedilir?Birsanatkârnebekler?Senelerce çamurunarı gibi ısırdığı, yaktığı elin, bir insanbaşınımengenegibi sıkan fikrin,azaplı tereddütünmükâfatı,herhaldeeserindenbahsedilirkenadınınunutulmasıdeğildir.Okuyucularımabu küçük hizmeti ben yapacağım. Türk İstanbul’da, Türk tarihinin bu büyük hatırasını tunca nakledenheykeltraşZühtüMüridoğluileHadi’nincömertistidatlarıdır.

SeyredenlerinalnınıbirOkyanusrüzgârınınserinliğiyledolduranbutunçzaferrüyasını,Barbaros’uniçindenyetiştiğiırkınözçocuklarıvermiştir.Yarınınbualacasabahta,titreyetitreyeçantasıkoltuğundailkmektebegidenBeşiktaşlıçocuklarıarasında,birisi,gelipgeçerkenseyrettiğibuheykelebakaraksanataşkınınkendisini ısırdığınıhissedervekendisiniheykeleveyaresmeverirse,sanatkârkaderinialevdenbir gömlek gibi sırtına giyerse, Türk tarihinin seyrine bir zincir daha ilâve edilecek, bir gelenek dahakurulacak, bir tohumdahayeşermiş olacaktır.Onun içindir ki bu âbideveyurdunher tarafında az çokgörülen,fakatyapanlarınınadlarıgereğigibitekrarlanmayankardeşleri,bugününüzerindeenehemmiyetledurulacakmillîhâdiselerindenbiridir.

Unutmayalımkisanatsevgivealâkailegelişir.

Page 208: AHMET HAMDİ TANPINAR - Turuz · 2018. 9. 12. · AHMET HAMDİ TANPINAR ... Reşid Paşa encümene o zamanlar arası açık olan Fethi Ahmed Paşayı almamıştı, bu hâdise aralarındaki

GençlerinSergisiveSanatMeselelerimiz(Tasvir,27Mart1946,nr.358)IMalherbe’in,merhumRahipBremond’danberiçoktanınanbirmısraıvardır:«Meyvalar,çiçeklerin

(de)vadinigeçecek»,der.Galibagüzelsanatlarımızyavaşyavaşböylebirfeyizdevrinegiriyor.BuseneAnkara’dakiyedincidevletsergisigerçektenşaşırtıcıidi.Sadeceçokgüzeleserlerlezengin

değildi. İstidatlar, anlayışlar da birbirinden çok ayrı idi. Asıl zenginlik olan bu mahiyet ve teknikdeğişikliği,buaramazevki,paletineveharicîâlemebuşahsîtasarruf—biryığınikinci,üçüncüderecedeesererağmen—sergiyebekleyişlerimizinbirmükâfatımanzarasıveriyordu.

Yazık ki tenkidin yokluğu yüzünden bu başarıdan büyük kitle habersiz kaldı. Tenkidin yokluğu,aydınlarımızınresmimizinseviyesinehenüzerişmemesi,yanisanatınhayatımızda,henüzhakkıolanyerialmamış olması demektir. Hâlâ san’ata, himayesi bazı resmîmakamlara düşen birmarifet şubesi diyebakıyoruz. Onunla hayatımız ve zihnî faaliyetimiz arasındaki büyük ve yaratıcı münasebeti ihmaldevrindeyiz.

Yedincidevletsergisindenaldığımızzevkihususîsergilertamamladı.ÜstüsteOygargalerisindeZekiKocamemi’nin, Zeki Faik İzer’in, Cemal Tollu’nun sergileri açıldı. Şimdi de gençler aynı galerideresimlerini teşhir ediyorlar. Genç Türk resmi yorulmadan, bıkmadan kendi varlığını gösteriyor. İtirafedelimkihalkımızdabuçalışmayıiyikötübesliyor.

Genç ressamlarımız... Yani yaşları yirmi beşle otuz sularında olanlar. Okuyucu şaşırmasın. TıpkıShakespeare’inpiyesindeolduğugibizamankanatlarınıbirdahaaçmış.Bundanonseneevvelingençlerişimdibugününustalarıdır.ArtıkZekiFaik’ten,Cemal’den,Eşreften,Nurullah’tanbugününgençleridiyebahsedilemez.Eserlerinintazelikhakkıtamamiylesaklıkalmakşartıylaonlaraartıkgençdenemez.Şimdibukelimeninbüyüsübaşkabaşlarınetrafındamasalhavasınıörüyor.

Hakikatşukiyenibirneslinkarşısındayız.ŞekerAhmedPaşadevrindenberidördüncüsanatnesliniidrakediyoruz.Nesillerinböylemevsimlergibibirbirinikovalamasıbeniüzmüyor,varsınbenimneslimeartık genç denmesin. Elverir ki hayatın mucizesini devam ettirenlerin, ettirecek olanların arkamızdangeldiğinibilelim.Meseleebedîçerağınsönmemesi,daimâtutuşmasıdır.

Ressamlarımızbuitibarlamesutturlar;çünküdahadün,şüphevetereddüdünsisleriiçindesaklıolanyenibirkafileonlarınyolundayürümeğebaşlamıştır.Yaptığıişindevamettiğinibilmeninsaadeti,millethayatınınengüzeltarafıdır.

Bugününgençleri,GüzelSanatlarAkademisi’nebundan sekizon sene evvelgiriporada sanatlarınıöğrenenlerdir.Unutulanteamüller,nizamnamelerbirtürlüaltınasonçizgisiniçizemediğinizimkânsızlıklarve nihayet imkânsızlığın bu bahiste ta kendisi olan altı muharebe yılı, bu gençleri dışarıya çıkmaktanmenetmiştir. Onun için bu sergide eserlerini gördüğünüz insanlar, sadece kendi şartlarımızla yetişensanatkârlarımızdır. Memleket içinde ve kendi kazançlarımızla yetiştiler. Bizim âdetlerimiz onlarıdoğurdu.BüyükAvrupa resmini sadecekopyelerindengördüler,bütün sanat semasını, öğle ışığındabir

Page 209: AHMET HAMDİ TANPINAR - Turuz · 2018. 9. 12. · AHMET HAMDİ TANPINAR ... Reşid Paşa encümene o zamanlar arası açık olan Fethi Ahmed Paşayı almamıştı, bu hâdise aralarındaki

semaharitasıezberlergibiolduklarıyerdesayarakyetiştiler.Fakat, yalnız bir defa için kalmak şartı ve dileğiyle, tecrübe hiç de fena olmadı.Memleketimizde

yetişenbugençlerinkarşısındabunuanlıyoruz.Resmimizhangimerhalededir,bunubildik.Vâkıa Garp’la, yani büyük, müzelerle, asrın öz sahibi olan ustalarla ve onların etrafında, onların

havasıylagenişlemiş,nizamınıbulmuşsanathayatı ile temasınyokluğunubugençlerdeduymamakkabildeğildir.Herşeydenvazgeçelim;hepsindeuzletinbaskısıvar.Nasıldemeli, âdetabir ihtibas içindeler.Büyük Garp sanatkârlarım yakından görmemiş olmalarının verdiği bir nevi ürkeklik, fırçalarım âdetatutuyorgibi.Okadarkikendilerinitamvermektençekiniyorlar.

BugünNuriadıylatanıdığımızyaradılışmucizesini,ikidefaDeraineilekonuşturun,üçayMatisseveBonnard’lakalsın,LouvreveUfficimüzesinigezsin,doyadoyaCezanne’ı,Rembrandt’ıgörsün,15inciasır İtalya’sı dediğimiz o mücevher yağmuruna altı ay tutulsun, sel halinde aydınlık iliklerine kadarişlesin,elbettekiNuri’ninpeyzajları,osükûtmusikîsi,bizebutemaslardanbirfecr-işimalîgibizengin,şaşırtıcıvesadecetabiat-üstüinfilâkhalindedönecektir.BuhepsiiçinFerruh,Fethi,Fuat,Mümtaziçindeböyledir.

Bunu bir söz gelişi olarak yazmıyorum. Sözü isteyerek buraya getirdim. Resmimizin en mühimmeselesini açıklamak istiyorum. Bu gençlere ağabeylerinin hayatlarına karışan fırsatı vermeğidüşünmemiz lâzım. Adım başında karşılarına çıkan imkânsızlığa rağmen onlar Avrupa’daçalışabilmişlerdi.Nekadar?1928veya1930senesindeİstanbul’danParis’egönderilenbirsanattalebesiüç sene sonra mukavele icabı çağrılıyordu; halbuki bu üç senede bu gençler, ancak gidecekleri yoluseçebilirlervebirkaçadımatabilirlerdi.Sanatyolu, turistikotomobil caddesigibiher türlü işaretiyle,beyaz çizgi ve renkli fenerleriyle ilk hamlede seçilmesi mümkün bir yol değildir. İstidat sahibi, herfırsattaşaşırtmayaçalışır;annesinimağazavitrinleriönüneçekeçekedolaştırançocuğabenzer.Fakatneolsa,yinegittiler;vegittikleriiçinbizkazandık!büyükvekaliteliresmitanıdık.Yıldızkervanınakarıştık.

BundanonbeşseneevvelresmimizdebirBüyükSaimvardı.Saimhâlâvardır.Fakatneyazıkkionuniçin beslenen ümitler, henüz doğmamış bir çocuğun evvelden konulmuş adı gibi duruyorlar. Çünkügidemedi.

Gençlerin sergisini gezerken bu şaşırtıcı istidatların büyük resimle karşılaşacakları zamankazanacaklarışeyleridüşünmemekkabildeğil.

Hayır,güzelsanatlara tamimkânvermekistiyorsak,gençlerimizevebütünsanatkârlarımızaGarb’ınkapılarınıaçmalıyız.EğitimBakanlığıgöndersin,partigöndersin,DışişleriBakanlığıgöndersin,hususîsergileraçılsın,burslarkonulsun.Fakatgençlerimizgitsin.Milletlerarasısanatâilesininiçinekatılsınlar.Bunun için elden geleni ve gelmeyeni yapmalıyız. Kırk, elli sanatkârımızı yetiştirmek için senedeyapılacak azamî bir milyon lira masraf israf değildir. Belki ekonominin en büyüğüdür. Dişimizdentırnağımızdan arttırmağa mecbur olsak bile bunu yapmağa mecburuz. Tıpkı Ankara ve İstanbul’dabaşlamaküzerebüyükvilâyetmerkezlerindebirer sanatgalerisi açmağamecburolduğumuzgibi.Tıpkıher sene devamlı şekilde iş gören heyetler vasıtasıyla büyük merkezlerden sanat eserleri almağa ve

Page 210: AHMET HAMDİ TANPINAR - Turuz · 2018. 9. 12. · AHMET HAMDİ TANPINAR ... Reşid Paşa encümene o zamanlar arası açık olan Fethi Ahmed Paşayı almamıştı, bu hâdise aralarındaki

böylecebüyükbirresimveheykelmüzesinintemeliniatmağamecburolduğumuzgibi.Avrupa’daiyikötübir sanat tarihini takip edecek derecedemüzesi olmayanmühim şehirler, sanırım ki yalnız İstanbul’laAnkara’dır. Halbuki İstanbul müzesi kadîm dünya sanatının en mühim hazinesidir. Niçin tek kanatlıkalmalı?

Tanzimatbuişiyapamadı.Bununiçinyüzsenegeciktik.Tıpkıkonservatuardaolduğugibi.Sonra ne oldu? Açmağa mecbur olduk. İhtiyaç, unutmakla, ihmalle ortadan kaybolmaz ki! Ve

açtığımızdanbirkaçsenesonraanladıkkioperadenenşeybirmucizedeğildir.Yirmisenesonra,belkidahaevveldünyasahnelerindealkışlanacağız.

Sanat için, fikirhayatı içingeçirilenher tereddütacıbirkayıptır;çünkühergeçenzamanıbirmislidahagerikalmaklaöderiz.

Bazandüşünürüm;bizderahatvemüreffehşekildeseyahatimkânıbulanlarınkaçıböylesibirimkânahakikaten muhtaçtır; romatizmalı ihtiyarlar ve nevrastenik kadınlarımız için kâfi derecede ılıcalarımızvar;işinibilenterzi,berber,manikürdükkânlarımızvar.Şaraplarımızhiçdefenadeğil;hattâeğlencesikıtolmaklaberaberplâjlarımızCoted’Azure’denaşağıdeğil.FakatRembrandt’ımızyok,Rubens’imizyok,Leonard,Titienyok,Corregeyok,PieroDellaFrancescayalnızİtalya’dagörülebilir,EyckveDegas’larıseyretmenin,Delacroix’ninveİngres’indersinialmanınyegâneçaresi,Paris’teonlarıneserinigörmektir.Hepsini ne diye sayalım?Büyük resimve heykel dışardadır.Ve biz bu sanatları yeni öğreniyoruz.Bu,hayalkurmağahiçdemüsaitolmayanbirhakikattir.Hemdeenriyazîcinsinden.Hayal,tekmütehassısladünyasanatınımemleketimizegetirdiğimizeinanmaktın.

Şimdibusatırlarıyazarkenhayatımdaençoküzüldüğümsaatlerdenbirinihatırlıyorum:Bundandörtbeş sene evvel, Beyoğlu’nda küçük bir kahvede iki talebemle beraber oturmuştuk. Gençler bana ogünlerde açılmış olan genç Fransız ressamlarının sergisinden bahsediyorlar, müzesiz resim yapmanıngüçlüğünüyanayakılaanlatıyorlardı.İçeriyetanıdığımveçoktanberigörmediğimbirahbabımgeldi.OnuAnkara’daki hocalığım senelerinde tanırdım. Her gece birkaç dostuyle İstanbul pastahanesine, sinemadönüşü uğrar ve Fransız sefarethanesinin baş aşçısı ile, Fransız mutfağına veMösyö Pierre Benoit’mromanlarına dair enteresan konuşmalar yapardı. Koltuğunun altında ise daima, hemen iki haftada bir,cildini değiştirmeği unutmadığı Proust taşırdı.Masamıza oturdu. Yanımdaki uzun saçlı, zayıf, elbisesiboyalekeleriylekirlidelikanlılaraşöylebirgülümsediktensonra,Avrupa’danyenidöndüğünü,çokgüzelşeylergetirdiğinisöyledi.BirZurbaran,ikiGrecoeldeetmiş,hattâbirdeküçükGoya’sıvarmış.

GelirkenParis’tendebirModiglianiileküçükbirMatissealmış,birkaçdadeğersizFriesz’ivarmış.«Acaipşeylermonşer,birtanesinibirkadınahediyeettim:epateoldu...Galibayarınbuluşacağız...»

Okonuşurkenben,bütüngününüAkademi’ninkütüphanesinde,bintürlübaskıhatalarıiçindekialelâdekopyelerden sanatın çetin sırrını çözmeğe çalışan, bir Derain’i, bir Bonanrd’ı yakından görmek içinömrününyarısınıvermeğehazırolduklarınıyakındanbildiğimtalebeleriminyüzünebakmamakiçinbaşımımuttasıl yere eğiyordum.Brughe,Bruttelle, Escurial, Fransız aşçısı veVelasquez İspanyası, Friesz ileeldeedilenkadınvegarsonyerdöşemeğeyarayansanateşyası...

Page 211: AHMET HAMDİ TANPINAR - Turuz · 2018. 9. 12. · AHMET HAMDİ TANPINAR ... Reşid Paşa encümene o zamanlar arası açık olan Fethi Ahmed Paşayı almamıştı, bu hâdise aralarındaki

Hayır, asıl seyahat imkânlarını sanatkârlarımıza, bizi kendimize ve dünyaya tanıtacak olanlaravermeliyiz.Çünküasılyaşatacakolansanattır.

İnsanoğlunungaripbirhasletivardır.Açlığarazıolur;fakatşahsiyetininvetalihininyarıdakalmasınarazı olmaz. Yetişebileceğini bilen bir sanatkâr yetişmezse ıztırap çeker, kendisini ve etrafını zehirler.Sanatheyecanıtersineçevrilmeyegörsün.

Şüphesiz ki sanatkârlarımız fakir birmilletin çocuğu olduklarını, bulunduğumuz yapıcı devirde biryığınimkânsızlıkiçindeçırpındığımızı,ikiasırlıkbirmaziseyyiesininhesabınıödediğimizi,hülâsaancakyirmi senenin içinde hayatımıza düzen vermeğe çalıştığımızı, buna rağmen sanatın her vakit ön plândadüşünüldüğünübiliyorlar.

Fakat kendi kudretlerini de biliyorlar; bumemleketin ekonomisine henüz açılmamış bir liman gibi,işlenilmeyenbirmadengibidâhilolduklarınıdabiliyorlar.İçlerindebütünbirkudretçağlıyor.Bukudretya dışarıya çıkacak, ya kendilerini olduğu yerde boğacaktır. Halbuki zengin olmadığımızı hepimizbiliyoruz.

Fransa yıkıldığı zaman, vatan uğrunda çalışanlar, sanatkârlarını, şâirlerini, romancılarını,musikişinaslarını hatırladılar. Hemen hepsi Courbet’yi, Corot’yi, Chardin’i, Verlaine’i, Racine’iyetiştirmişbirmilletolduklarınısöylüyorlarvebunudüşündükçezekânınölümüyeneceğineinanıyorlardı.GideileAndreMaurois,SupervielleveValeryLarbaudileAragonburadabirleşiyorlardı.

Hemenhermecmuada,hergazetedefransızdilinden,Fransızsanatındanbahsedildi.Hakikatdebuidi;Fransa’nıncesediçiğneniyordu.HakikîFransainsanlığınhafızasındaidi.Onahiçkimsedokunamazdı.Ouçsuzbucaksızbirzamandadevametmişbirçığırdı.

İtalya’dada aynı şeyolmadımı?Hâlâbumillete sanatı ve sanatkârları içinhürmet edilmiyormu?İspanyaVelasquez’inveCervantes’inmemleketiolduğuiçinmevcuttur.

Biz acı mütareke senelerinde mazideki eserlerimize nasıl sarılmıştık! Türk mimarisine behemehaltahakkuk edecekbir istikbalmüjdecisi gibi bakıyorduk.Haklı idik; çünküonlar yaşadığımızındelilleriidi.İstikbalimizinkefilleriidi.Hakikattemimarîsiyle,musikîsiyle,şiiriileyaşayanbirmilletolduğumuziçinkılıcımızokadarkeskinoldu.

Bunları gençlerimize yetişmek fırsatım behemehal vermemiz lâzım geldiğini hatırlatmak içinsöylüyorum.

Şimdiyekadardevletvepartigüzelsanatlariçinenlüzumluşeyleriyaptı.Fakatşimdiresmimizeveheykeltraşçılığımıza,bütüngüzelsanatlarımızabaşkabirgözlebakmamızdevrigeldi.Artıkbusanatlar,neolacağınıbilmediğimizbirerümithalindençıktılar.

Şimdi enkesin tedbirleri almak şartıyla onları birkaç sene içindemilletlerarası seviyeye çıkarmakçağmageldik.VeelbettekiCumhuriyethükümetibunuyapacaktır.

Hakikat şu ki aramızda büyük adamlar var; ve arkalarından onlar kadar kuvvetli ve büyük olanlargeliyor.

Dünsergilerinegittiğimgençler,beşseneAvrupa’dakalırlarsaolduklarındançokbaşkaolurlar.Bir

Page 212: AHMET HAMDİ TANPINAR - Turuz · 2018. 9. 12. · AHMET HAMDİ TANPINAR ... Reşid Paşa encümene o zamanlar arası açık olan Fethi Ahmed Paşayı almamıştı, bu hâdise aralarındaki

ZühtüMüridoğlu, bir Zeki Faik İzer, bir Eşref üç senelik bir dışarı hayatında, başka hiç bir çare ileyapamayacağımızşekildebizidünyayatanıtırlar.Hattadahabüyüğünüyaparlar.Bizebiziaçarlar.Yanlışfikirler bizi çelmesin; bir cemaate ruhunu veren sanatkârdır, sanatkâr ilâve eder, sanatkâr tamamlar,sanatkâryaratır.Büyükrealite,fikirvesanattır.

Tolstoi’dur,Racine’dır,Dostoievsky’dir,Dickens’dir,YahyaKemal’dir,Fuzulî’dir,Shakespeare’dir.ŞaşırtıcıYunandünyasıyirmiisminbirbiriarkasındansıralanmasıiledoğmuşbirdünyadır.Bizimbüyükrealiteler sandığımız şeyler zaman içinde büyük rüyaların birbirine eklenmesidir. Gerisi sadeceedebiyattır.

Sanatkârlarımızaher türlü şeyi yapmaktan çekinmemekzamanıgeldi.Bir hakikat varsaoda şudur:dünyanın en istidatlı milletlerinden biriyiz. Dün gördüğüm resim sergisi, bu istidadın çok güzel birifadesidir.Devlet,buistidatlarıyetiştirmekiçinçokşeyyaptı.Budaikincihakikattir.Bugünmemleketinherseviyesindenvehertoprağındanyetişengenç,içindekiilâhikıvılcımıbizetanıtmakimkânınasahiptir.Şimdibuimkânlarınvarabilecekleribuudlaravarmasınıteminlâzımdır.

Bukadarheyecanlıkonuşmamınsebebi,bugençlerinyetişmeleriniyakındanbildiğimiçindir.Onlartalebemdir.Benitanımayanlar«Hamdi,talebelerinivedostlarınımethediyor»diyecekler.Varsındesinler.Bendederimki«neyapayım?Benim,istidatlıinsanlarladostolmakgibibirmazhariyetimvardır.HocamYahyaKemal’di.Bumazhariyet,Zeki’yi,Mümtaz’ı,Selim’i,Sadi’yi,Fuad’ıbanaçocukdenecekyaşlardatanımakveonlarahizmetetmeğeçalışmakfırsatınıverdi.Böyleolduğuiçinistidatlarınıinkârmıedeyim?Haklarını mı yiyeyim? Güzelliğinden bahsedilince utanan genç kız gibi arkadaşlarımın istidadındanmahcupmuolayım?

IIAvni’nin resimleri gerçek bir mükemmeliyet içinde. Fırçası şimdiden usta bir fırçadır. Seçmesini

biliyor.Tabiatakendisinemahsusbirbakışıvardiyeceğimgeliyor.Birazavınaatılankuşgibibakıyor,sevmektenziyadetasarrufetmekistiyor.Fakatbakıyorvegörüyor.Fakateşyanınvasıflarımsilmiyor.Onahürmet ediyor. Okuyan kadının en basit kontrastlarla elde edilmiş güzelliği gibi, küçük Karacaahmetpeyzajının demir leblebi tecridi hep bu kudretin ifadesi. Arada daha hazlı, daha eşyanın güzelliğinekendisinibırakmışolduğueserlerdevar.Eşrefeçokyaklaştığıkarlıpeyzajı,birsokak,ikievvebirkaçyolcuilebirdenbirefethediverdiğiİstanbulsokağıgibi.İkinumaralıpeyzajdamasmavibirgök,insanıbirobsesiyongibiyakalıyor.

Ferruh’undahaazusta, fakatdahaçokmasallıbir sanatıvar.Mısırbayramı,bizdeyerlihayat içinsöylenmişengüzel şiirlerdenbiridir.Yazıkki tablonuneb’adıbukadargenişbirhayat sahnesini içinealmaktagüçlükçekiyor.Plânlarkarışıyor,fakatsanatınışığıgündelikhayatınekadardeğiştiriyor.Ferruh,birgüftebezemektedahabolvecömertolacaktır.Çünkü renkanlayışıyladoğmuş.Karanfillivepipolunatürmortudahasağlam,kuruluşgüzel.Eşyasatıhtankonuşmuyor.

Bizimlebirleşmekistiyenbirdilivar.Paletikendisineyeniufuklararadığınıgösteriyor;bendeonungibidüşünüyorum;M.Degas’danöğrenecekçokşey.Fakatsiyahbeyazlarındahepsindenayrı.Birmasal

Page 213: AHMET HAMDİ TANPINAR - Turuz · 2018. 9. 12. · AHMET HAMDİ TANPINAR ... Reşid Paşa encümene o zamanlar arası açık olan Fethi Ahmed Paşayı almamıştı, bu hâdise aralarındaki

söylergibibazışeyleranlatıyor.Fethi’ninbeyazsiyahlarıdahausta.Dahahikâyeci.Belliki insankaderiyle ilgilibirruhuvar.Hele

yanyana,konuşmadan,birbirinigörmedenoturmuşüçadamıaynıciltteüçayrıhikâyegibi.Hepsikendiiçinde,kenditalihindemahpus.

Başka başka zamanları sayıyorlar. Gece yolcuları da öyle. Fakat asıl güzel ve büyük eserleri, buhikâyelerden,oyaişipeyzajlitografilerindençıktığızaman,resimyaptığızamankendiölçülerinialıyor.Fethi’de iyi renkanlayışı, eşyayı cendere içine sokmayanbirdesenvar.Sonradurmasını, düşünmesinibiliyor. Belki ileride büyük portrecilerimizden olacak. Çünkü insana dışarıdan bakmıyor. Talihiyleanlatıyor.Balotablosuiçinbüyükbirşeydenemez.Fakatatmosfersahibiolduğumuhakkak.Hülâsadahaşimdidenheryanındankuvvetfışkırıyor.

Fuatİzer,natürmortlarındaçoksağlambirtekniğinpeşindeyürüyor.Mevzuunugüçleştirmesiniâdetaseviyor gibi. Bu benim hoşuma gidiyor. Arasıra dekoratife kaçıyor; fakat bu paletinden geliyor. Açıkrenkleri seviyor; valör arayışı başka türlü.Onun için isterse çok zarif olabilir; tabiî kalitelerinden hiçkaybetmemekşartıyla.Balıkçısınıbilhassabununiçinsevdim.Birgünonuçokgenişufuklardagöreceğiz.

Turgut Belge arkadaşlarından daha durgun. Fakat büyük resmin peşinde. Ülküsü ile arasında birparmakkadarbiryer,sıyrılacakbirküçükperdevar.Peyzajlarıhenüzfırınagirmemişseramikişlerigibibu hamleyi bekliyor.Onda eskiden «isabet» dediğimiz şey var. Sonra kendisine has diyebileceğimbirvekarı,sükûnetivarkiengüzel,enhâlismadenlerdendir.

Mümtaz,işiveişçihayatınıtegannietmekistiyor.Sanatkârdandahaçokçalışanıanlayacakvarmıdır?Enaristokratyetişeni,enmücerretdüşünenidahi işinveçalışanınkardeşidir.GalibaAlbertThibaudet,Mallarme’nin fotoğrafilerinden bahsederken, bu şâirler şâirini, mücerret hülyalar prensini en iyiananesindeFransızzenaatkârınabenzetir.Titizişçi,sanatkârınensafmodelidir.

Mümtaz’ınbunubirsahaolarakalmasıhoşumagidiyor.Yalnızdahaneşeliolsunderim.«Saatlerveişler»,başındanberisanatınengüzelmevzuudur.Fakatişşevkveneşeverir;buneşeyiMümtaz’ınbizebirgünbirsırmalıelbisegibigiydireceğineeminim.Öbüreserlerindeazlakanaatettiğiiçindahaolgungörünüyor.Herhaldeodagüçolanıseviyor.

Gençlerin en kuvvetlisini, en tatlı lokmayı sona saklayan çocuklar gibi sona sakladım. Büyüknotürmortu, yanyana konmuş iki kahvealtımasası ve üzerindekiler, daha şimdiden resmimizde bu gençadamınnasılbirmevsimolduğunugösteriyor.Buküçüktablodanekadararaştırma,nesakinemeklervar.Fakat ne kadar rahat konuşuyor. Eşya nasıl bir emniyet havası içinde insan hayatına girmiş olmaktanmesutturvebuemniyetseyirciyinasılzaptediyor.Hatırıma,birİngilizromanınıbitiren,masaüstündekiküçük çesterfild bıçağı geldi. Bu bir yaşama türküsü. Ancak böylesi eserlerde eşyanın hayatımızagirdikten sonra iyilik seven bir peri çehresini takındığım anlarız. Çıplak duvar ve fakir eşya... Fakatyaratıcıruhhepsinihenüzkanatlanmışbirzümrüdüankahalinesokuyor.

Nuri’nin resmi, rehbersiz, pusulasız, kendi kendine ne seyahatler yapmış, ne limanlar bulmuş,Braque’ikendikendisinekeşfetmiş,dersinialmış.Büyükkadınportresidahabaşkaşekildegüzel.Fakat

Page 214: AHMET HAMDİ TANPINAR - Turuz · 2018. 9. 12. · AHMET HAMDİ TANPINAR ... Reşid Paşa encümene o zamanlar arası açık olan Fethi Ahmed Paşayı almamıştı, bu hâdise aralarındaki

hepsini Saymalımı? Zaten ne diye gençlerden böyle teker teker bahsettim.Bu bir haksızlık değilmi?Okuyucuyafenalıkettimgibigeliyor.Dahaiyisigidingörün.Buçocuklarımızınzaferidirvebizimyaşamahüccetlerimizdenbiridir.

Bumemleketinneparlak,nevelût,neyaratıcıistidatlaragebeolduğunu,busergiyarımsaatteinsanaöğretebilir.

Page 215: AHMET HAMDİ TANPINAR - Turuz · 2018. 9. 12. · AHMET HAMDİ TANPINAR ... Reşid Paşa encümene o zamanlar arası açık olan Fethi Ahmed Paşayı almamıştı, bu hâdise aralarındaki

CemalTolluveResimdeYapı(Ülkü,16Şubat1946,nr.106)OygarGalerisi,yaptığınıbilmekşartiyletekbirinsanınnelerbaşarabileceğinibirdahagösterdi.Dost

vemisafirseverhavasındaseneninüçüncüresimsergisiaçıldı.ResmîotoritelerTürksanatınıngenişhalkkitlesiyle temasını temin edebilmek için çare arayadursunlar, bu küçük dekorasyon atölyesinde ZekiKocamemiileZekiFaikİzer’densonraCemalTolludaresimleriniteşhirediyor.Bununbirressamiçinnekadarehemmiyetlibir imkânolduğunuCemal’inbanasöylediği şusözleranlatır:«Resimleriminbirkısmınıolsunbiraradatoplanmışgörmekbanahemkuvvet,hemdesanatınüzerindeyenibaştandüşünmekfırsatınıverdi.»

Cemal Tollu’nun sergisiyle ondan evvelkiler, bize de resmimizin imkân ve kuvvetleri üzerindedüşünmek fırsatını verdiği için İsmail Oygar’a teşekkür ederiz. Bu münasebetle İstanbul’da bir resimgalerisinin açılması zamanının geldiğini söylemek doğru olur. Bu sadece resmimizin gelişmesineyaramayacak,halkınterbiyesinedehizmetedecektir.Şurasınıdasöyleyelimkibugünİstanbul’da,hiçdeihmal edilemeyecek yekûnda bir tablo ve resim ticareti vardır. Görgüsüzlüğe, paralı sanatların hâlâsimsardelâletine tâbi snopluğunadayanılarakyapılanbu ticaret, İstanbul’dabeş,onantikacıdükkânınıbirden beslemekledir. Altında taşıdığı imzanın doğruluğundan her zaman şüphe edilebilecek bir yığıneser,osözümonaİspanyol,Hollandaekollerindengelmeresimler,çoğuneredevehangitarihteyapıldığıbelliolmayanVenedikliler,XVII.veXVIII.asırFransızressamları,enpahalısıyüzlirayaalınabilecekbirseyahatalbümündençıkarılanvetutturabildiğinesatılaneskiİstanbulpeyzajları,hülâsamahiyetiepeycemeçhul bir yığın eser her gün piyasaya sürülüyor. Ayrıca, hiç bir sanat değeri taşımayan, tıpkı büyükkunduracı ve terzi dükkânlarına dışardan metâ yetiştiren kalfalar gibi, fakat onlardan kıyas kabuletmeyecek kadar az değerli insanlar tarafından yapılan bir yığın seri mamulât, lüks çerçeveler içindegümüş şamdanlar, aynalar, billûr vazolar, kısacası bir yığın lüks eşya arasında — tıpkı bir zamanvapurlarda,kucaklardataşınaraksatılanomeçhuladambüstlerigibi,fakatdahaustaca,çokmizanselibirhavada— gündelik hayatına sanatın lüksü nasıl geçireceğini bilmeyen ve sanat ölçüsü olmadığı içinvitrine,dükkânadına,şöhrete,snopahbabatutulanbiryığıninsanhergünaldanıyor.Gerçekolanşudurki,buparalarhakikatteözressamlarımızınkesesindençalınmışimkânlardır.Türkiye’yibirgündünyayayenibir ışık altında tanıtacak müstakbel şaheserlerin doğuşunu geciktiren bir yığın teşebbüs gözlerimizinönündeçalışıyor.Halkadaimaaçıkolanbirgaleri,buticaretibelkiderhalvetamönleyemesebile,yarıyaindireceği muhakkaktır. Şunu da ilâve edeyim ki ben İstanbul’da ecnebi ressamların eserlerininsatılmasına itiraz etmiyorum; hepimiz bir Derain’in, bir Bonnard’ın, eski yeni bütün Avrupa resmininmemleketimizdesatılmasıimkânınıisteriz.

SelâhattinRefik’inFransa’dangetirdiğibeşonparçaresimbütünsanatseverlerisevindirmişti.Zatenbu cins resim memleketimize girdikçe ressamlarımızın değeri artacaktır. Biz, halkın zevkine yapılanihanetinaleyhindeyiz.Buihanetönlendiğigün—bunundailkçaresiİstanbul’dadevletinaçacağıdaim!galeridir— Türk sanatı az zamanda onu şimdiye kadar ayakta tutan devlet veya resmî müessese

Page 216: AHMET HAMDİ TANPINAR - Turuz · 2018. 9. 12. · AHMET HAMDİ TANPINAR ... Reşid Paşa encümene o zamanlar arası açık olan Fethi Ahmed Paşayı almamıştı, bu hâdise aralarındaki

yardımlarındanmüstağnikalacaktır.Ozaman,bugünküçiçekaçmayıhazırlayanveressamıayaktatutanbuyardımların yerine resmin gelişme yolları için sarfedilecek büyük Avrupa mükâfatları ihdas edilecek,müzeler açılacaktır. Ayrıca çok kuvvetli olduğumuz bir sanat, halkın arasına yavaş yavaş yayılacak,estetikterbiyehayatayapıcıbirâmilgibigirecektir.

***CemalTollu’nunresmiiçinilkhatıragelenvasıf«sıhhat»kelimesidir.Onunsanatı,Dürer’in«Tarih»

tablosundaki o gürbüz, adaleleri büklüm büklüm, adeta pehlivan yapılı, fakat gene güzel ve çekici,bilhassa sıhhat ve kuvvetiyle güzel ve çekici genç kadına benzer. Bilmem, okuyucularım, ayaklarınınaltındabirküre,elindebelkidemesutsürprizlerinisakladığıgüzelbirkuyumculukeseri,bütünuzviyetini—hiç dağılmamak, hiç bir yere akmamak şartiyle— tesadüfün rüzgârına bırakmış görünen ve böyleolmaklaberaber,herhalindenkendikaderinesahipolduğuokunan,hiçbirtecrübeninyaşlandırmadığıbugüzel mahlûku hatırlarlar mı? Ressam, sanatının diğer vasıflarını, bazı tablolarım büyük bir renkkibarlığıyla o kadar lezzetli yapan çekingenliğini, eşyayı kendi üzerine bir yumrukgibi kapatan ve herresminebirâbideçeşnisiverenoçokövülmeyelâyıkkompozisyonkudretini,hepbusıhhatvesağlamlıkduygusunaborçludur.Sanattakisıhhat,biyolojidekininaynıdır.Unsurlarıâhenkiçindeişleyenher terkipsıhhatlidir.Fakatsıhhatbirânınrealitesidir.Sağlamlıkiseonabir«durée»,bazandaonundışmanzarasıolur.Sanattasağlamlık,bizdedevamfikriniuyandırır.Cemal’debunlarınherikisidevardır.‘

Onun tablolarında âni ilhamların, geçici hayranlıkların, coşkunlukların yeri yoktur.Cemal’de bütünruhhâletleri çarçabuk resmedair teknikmeseleler şeklini alır, «Perspéctive»,«Volüme»endişesi olur,renkuygunluğuveyakontrastıolurvebuçehresiyleressamdayaşar.Böylesibirsanattakonununrolü,ruhîhayat,teessürveheyecanlarımızgibi,sadeceeserebirvesileteşkileder.Busonuncularıntesiribulunsabile, ya «tasavvur»a başlangıç olmakla kalır, yahut da, teknik davalara o kadar istihale eder ki farkedilmez.Cemal, bu itibarla arkadaşlarının çoğundan ayrılmaz.Yalnız şu farkla ki, onun sanatı büyüğü,azametliyi sever. Bizde âbidemsi resme en çok yaklaşan ressam odur. Üslûp, bu tabloların çoğunda,merasimdeçoktitizbirsarayınteşfiratçısıgibibizikarşılar.BenceCemalTollu’nuntekniğindeenhâkimtaraf,konstrüksiyondur.İnsanvücudu,peyzaj,natür-mort,eviçihayatı—zamanzamangündelikhayattanparçalar resmetmektendehoşlanır—hepsiondazihnî,hattâ riyazibirkonstrüksiyondur.Cemal, tabiatıinşaetmektenhoşlanır.

Bu eserlerin karşısında bizi saran yekparelik, bir anda doğmuş şeyler vehmi de buradan gelsegerektir. Vehim diyorum, çünkü bu tablolar, sağlam ve ilk safta konuşan kompozisyonlariyle, form veplâstikendişeleriyle,çokustauygunluklarınpeşindekoşanrenkleriylevebizzatbupalettesoğuktonlaraokadarçokyerverenseçişiylegerçektenhesaplı,gideceğiyeriçoköncedenveçokiyibileneserlerdir.Buokadarböyledirki,Cemal’inşahsîmütalaayürütmedenbirtablosunugöstermesiâdetaimkânsızdır.Onun«şöyle bir şey yapmak istiyordum, fakat burası olmadı», yahut «şu tarzda bir renk tesiri elde etmekistedim,fakatyapamadım»gibicümlelerlebaşlayanşikâyetlerinibütünarkadaşlarısıksıkdinlemişlerdir.Bunlar muhtemel bir tenkidi önlemek için önceden alınmış tedbirlerden ziyade kendi içindeki

Page 217: AHMET HAMDİ TANPINAR - Turuz · 2018. 9. 12. · AHMET HAMDİ TANPINAR ... Reşid Paşa encümene o zamanlar arası açık olan Fethi Ahmed Paşayı almamıştı, bu hâdise aralarındaki

mücadeleninifadesidir.Bucinskendikendisinitenkitlerdetabiataerişmek,arzusuCemal’dehissedilmez.MeselâZekiFaik

dekendisinitenkiteder;fakathayranolduğutabiatkarşısında.«Denizinöylegüzelmavisivardıki...birtürlübulamadım.»İşte ikimüstesnayaratılışarasındaki fark.Biri tabiataâşıktır;onuncümbüşünü, tıpkıbir derviş cezbesiyle yaşar; bu cezbe bütün zihnî çalışmayı âdeta örter.Öteki ise, riyazet ve takvâ ileHak’kıbulmayaçalışansünnîbirşeriatadamınabenzer.Şurasınıdasöyleyelimki,buiradîsanat,kendikendisinesâdıkkalmasıyüzünden,çoktabiîşeyleremahsusbirhavailekarşımızaçıkar.

Gittiğiyoldailkolmaması,arkasındaçoksevdiğibirtakımbüyükressamlarbulunmasıCemaliçinbirnakîsedeğildir.BuradadaCemalarkadaşlarındanayrılır.Ustasınıçokçabukseçmiştir.Cezanneokadarbüyüktürkionuanlayarakpeşindeyürümekdahibirneviolgunlukvebüyüklüktür.CemalTolluCezanne’iiyi anlayanlardandır. Fakat onda, modern bağlanışların yanıbaşında, bazı uzak hayranlıklar da vardır.Soğukrenklereolandüşkünlüğü,tabloyuplânlaştırmatarzı,formendişesi—Paris’teGimon’unyanındaheykele çalışmıştır onu Rönesans’ın altın kapılarından biri olan ve resimde olgunluğun ta kendisidiyebileceğimizMantegna’yıçoksevenlerarasınasokar.Mantegna,perhizveimsâkınsaltanatıdır.Aynızamanda resimdeplâstikdeğerleri ilkbulanadamdır.BusergidekibüyükManisapeyzajlarıbusevgiyiifşaederler.Şurasınıdahemenilâveedelimki,bunebirtesir,nedetaklittir;tekbaşınabirsaltanatdadeğildir.Devrimizinsanatkârlarıokadarçokşeybiliyorlar,okadarçoktecrübeylezengindirlerkitekbirtesiraltındakalmalarıimkânıyoktur.SonraGarp’takiyaşıtlarındanbaşkabirgözlebakmamayaalışmamızlâzım gelen genç ressamlarımızın çoğu, aynı zamanda Akademi’de öğretmendirler. Onun için bilgileriister istemez gittikçe genişliyor. Bu itibarla bu sevgi, bir mizaç yakınlığının ifadesidir, yahut dabenzeyişleryüzündenbizonuvehmediyoruz.DevletResimSergisi’ndenasılolupdasatılmadığınahayretettiğimbugüzeleser,sonyıllarınverimlerininenbaşarılılarındandır.CemalTollu,II.Murad’ınşehriniçok güzel duymuş.Belki de aradığı eski debdebeyi, bu hükümdara, içinde geçirilecek sükûn ve inzivasaatlerinibirhükümdarlıktahtındandahatatlı,dahagüzelyapanbahçeleri,saraylarıbulamadığı içinbuihtişamıpeyzajanakletmiş.CephelerindenaldığıHatuniyeveMuradiye’ninarkasındasetsetçokuslubiranlaşmaylakendirenkbahçeleriniyükseltmiş.Manisatabloları,Bursamanzaralarıylaberaberbusergininengüzel kısmı oluyor. FakatBursa’danönce genişYalova peyzajını anmak isterim.Belki tabiatı birazmübalağa ile gören bir eser. Belki de ressam, gözüne ve tabiata fazla müdahale etmiş. Herkes kendifizyolojisininsanatınıyapar.Şöhretimizi,hattâbazıhastalıklarımıza,noksanlarımızaborçluolmadığımızıkim iddia edebilir? Fakat bu tabloda, Cemal, daha ziyade bir iddiaya girişmiş gibidir. «Ben tabiatınfeyziniöveceğim»demiş.Bubozkırçocuğunun,tabiatınşiirineaçıktanaçığakapıldığıbirkaçeserdenbiridebudur.MeğerkiBursahapishaneyolundakiulûfeliağaçolmasın.Tekbirçınarındoldurduğubuküçüktablo lâyıkolduğukadar tanıldımı?Burasını bilmiyorum.Fakat benvekarlı yükselişine, kendi kendisiolmakla iktifa eden ölçülü salâbetine hayranım.Gene bu sergideki çiçek natür-mortu da bu cinstendir.Cemal’inenhavalıeserlerindenbiri,şüphesizkibunatür-morttur.

Bursa’dakiKozaHanı,Cemal’inengüzelkompozisyonlarındanbirinin«esquisse»idir.Paletinin,bize

Page 218: AHMET HAMDİ TANPINAR - Turuz · 2018. 9. 12. · AHMET HAMDİ TANPINAR ... Reşid Paşa encümene o zamanlar arası açık olan Fethi Ahmed Paşayı almamıştı, bu hâdise aralarındaki

sihrinitamvermesebile,inşaetmek,seçmekvedüzenlemekkudretiniverir.Buradasırfressamıanlatmakiçinbir kıyaslamayapmak isterim:KozaHanı gündelik hayattanbir parçadır.Cemal, sırfBursa’ya aitolan bu sahnenin elbette lezzetini duymuştur. Fakat duyduğu ile kalmıyor; gördüğünü daha yüksek birâlemenakletmekistiyor.Onuniçintablosunebirdokümandır,nebirröportajdır.Cemal’inyerinde,KozaHanı’ndaBedriRahmi olsaydı, bu tablo «esquisse»i bütünbir cümbüş, cıvıltı ve lezzet olurdu.ÇünküBedriRahmi,ânınlezzetinekendisinikaptıranadamdır.Bazanuçurtmauçururgibiresimyapar;Cemaliseöyledeğil.GeneCemal’inyerindeEşrefÜrenbulunsaydı,KozaHanışampanyaköpüğübirşeyolurdu.Eşref,Nedim’ebenzer:Nüanslarla senfonisini kurar.O, âdeta eşyanınmaddekısmını atıp sadecebazıvasıflarıyla,renkvekokusuylaiktifaedenbirtecrittir.HalbukiCemal,bütünbirsadakatlehergördüğünüalır; hem de rengiyle, hacmiyle «contour»u ile. Fakat onları çok sağlam bir maddeye hâkkeder gibitablosunakoyuyor.Nekendi ihsaslarının,nede tabiatınemrindeolmadığı içinmevzuunasonunakadar,yani onu düşüncesinin biçtiği çerçeve içine sokana kadar tasarruf ediyor. Bu da gösteriyor ki Cemal,büyük resmin peşindedir. Eşyayı, kanununu kendi bünyesinde duyduğu bir nizamın hükmüne vermekistiyor;güçiş...Fakatonunsabrını,sanataşkımyakındanbilenleriçinhiçdeimkânsızgörünmez.Zatenbuküçüksergidegösteriyorki,ressamlarımızlaistediğişeyarasındakimesafepekazdır.ErgeçCemalTollubu son adımı atacaktır. Fakat bu onda bir ihtilâl olmayacaktır; bu belki postaya verilen bir mektubunsahibinibulması,sabahleyinyolaçıkanadamınakşamleyinmenzilevarmasıgibibirşeyolacaktır.Sergiyigezerkenhepbusağlamyürüyüşügördüm.Azizressamvedostabanayaşattığıhazvedüşünceanlarıiçinteşekkürederim.

Page 219: AHMET HAMDİ TANPINAR - Turuz · 2018. 9. 12. · AHMET HAMDİ TANPINAR ... Reşid Paşa encümene o zamanlar arası açık olan Fethi Ahmed Paşayı almamıştı, bu hâdise aralarındaki

İkiMühimSergi(Cumhuriyet,13Kasım1952,nr.10160)BusongünlerdeMayagalerisinde,birbiriardıncaikimühimsergiaçıldı.BilmemartıkFerruhBaşağa

ileNuri İyem’inbugünküTürk resmininen lezzetliveençetinköşelerindenbiriolduklarını söylemeğelüzumvarmı?Aradakişahsiyetvemizaçfarklarınarağmen,buikiarkadaşbirçoknoktalardabirbirlerinebenzerler.İkisidemuayyenkalıplardadonmaktanhoşlanmazlar.İkisindedeproblem,resminhududlarıvehatlarıiçindekalır.İkisideresmi,şahsiyetintekikrarvasıtasıolaraktanırlar.

(Bilmem, buraya üçüncü bir şahıs gibi,Maya galerisinin bugünkü resme verdiği imkânı da katmaklâzımmı?Bu teşebbüs iki senedir resmihemenhemengündelikhayatımızınmalı etti.ŞimdigençTürkresminin,birdeiştenanlayanresimtüccarınaihtiyacıvardır,diyerekbahsinbutarafınıkapıyalım.)

Ferruh, gittikçe derinleşen bir tecritte eşyayı dağıtmaktan, görünüşleri bozmaktan hoşlanıyor. İnsançehresi, şehirmanzarası, eşya, onda, üst üste, sanki çokderinlerdebir şey aranıyormuşgibi durmadankabukkırıyor,gömlekdeğiştiriyor.Yahutda,bazıpeyzajlarındayaptığıgibi,birkaççizgininkaligrafisinegiriyor,birbüyü,bir eskimuskahazırlanırgibi,kaim, sert,bol telkinli çizgilerbirbirlerinikucaklıyor,birbirininarasındandolaşıyor.

Hakikatteonunsanatı,dışâlemdenancakbazıtelkinlerkabuledenvegerisiniçokdefareddedenbirsanattır.Diyebiliriz ki resminin, sadece fırçası ile paleti arasında saf bir konuşma olmasına çalışıyor.Ferruh’unmücerretsanatı,non-figüratifisevmesinehiçdehayretetmem.

Herhaldebuseferkisergisindekitablolarınçoğubuüçnoktadatoplanıyorlardı.İçimizdebirsembolgibiyerleşenogüzel,beyazgüvercini,nizamıbütünbirbuluşolanbalıkları,küçücükeb’adındatekbaşınabir saltanat gibi parlayanmanolyası, bazıları ise yontulmuşmücevherlere benzeyen ve onların esrarlıaydınlıklarıylabizegülenabstreleri,bireskiyazılevhasıgibiiçiçesükûtuylakonuşanİstanbulpeyzajı,hepgörünüşünverdiklerini bozan, değiştiren, yahut onundışında esrarlı tahlillerinmahsulüdünyalarınıkuraneserlerdi.Ferruh’unihtirasıbüyüktür.O,sanatınıbusanatınbelkideinkârettiğihadleregötürmek,sadecebirteknik,birrenkfantezisiniyapmakistiyor.Buasilarzuyubeğenmemekkabildeğildir.Ancakbucins,hiçbirtâvizatıkabuletmeyenbirsanatındaimaazçoktenkidemaruzkalacağınıdaunutmamakicabeder.Ferruh’un tekniği tamkemalinibulana, reddettiğidışâleminyanıbaşında«başkabirâlem»sahibiolanakadar,onunsanatındahücuma,reddeaçıkbirtarafbulunacaktır.

Şurasını da söyliyelim ki bizler bu cinsten sanata çok eskidenberi alışıkız. Yazı sanatımız, eskidünyamızın belki en fazla, fakat gizli dille konuşan sanatıydı. Şurası da mühimdir ki Ferruh, meselâBedri’ninkilimi,Nuri’nineskiminyatürveparmaklığı,hattâgazelçeşnisini—bunuaşağıdagöreceğiz—Bizans ikonunu almalarına mukabil, maziden kendisine en yakın olarak yazı sanatını bulmuş, onunnizamınıvetecridiniboyayanakleçalışmıştır.

Negaribtirkibizyüzsenedenberikavunundilimini,karpuzunçekirdeğini,üzümünşeffaflıkvehminiverebilmekiçineskisanatan’anelerimiziterkettik.Şimdioan’anelerinnizamıGarb’tanbizegeliyorlar.Okadarçetinameliyelerlebıraktığımız şeyleri tekrar, fakat çokbaşkabir anlayışlakendimizemaletmeğe

Page 220: AHMET HAMDİ TANPINAR - Turuz · 2018. 9. 12. · AHMET HAMDİ TANPINAR ... Reşid Paşa encümene o zamanlar arası açık olan Fethi Ahmed Paşayı almamıştı, bu hâdise aralarındaki

çalışıyoruz. Ferruh’laNuri bu dönüşte önde gidenlerdendir.Non-figüratif bizimdünya görüşlerimizdenbiridir,diyorlar.

EminimkiFerruh,birgünsanatınıntamsırrınıeldeedecekvebiralâimisemasâkinigibigözlerimizinönündesadecesafrenklerinkonseriniçınlatacaktır.Evet,birgünonunlaberaber«Negörünüş,nerealitevardır.Sadecerenklervardır.Yaşasınrenkler...»diyebağırabiliriz.

Nuriİyem’intecrübeleridahaihtiyatlıvedahasağlam.O,resminbir«dışâlem»meselesiolduğunuunutmuyor. Modern resmin en son ve müfrit dâvâlarını bile bu realitenin içinden görüyor. Ve böylegördüğüiçindeeserlerinibizederhalkabulettirenbirmuvazeneyieldenbırakmıyor.

OdaFerruhgibidurmadandeğişiyor.Fakatetrafındakişeylerikendisiyleberaberdeğiştirerek.Nuriİyem’deinkâryok.Belkiısrarveameliyevar.

DiyebilirimkiFerruhmusikininnizamınıkabuletmiş.Hattâmusikişinasdoğabilirdide.O,resmibir«ikamelersanatıyapmakistiyor.Nuriise,enmüzikaltablosundada—birazsonrabahsedeceğimBahar’ı,yahud akşamlarından herhangi biri, — sadece ressam kalıyor. Eşyanın, görünüşlerin telkinini kabulediyor, hattâ onları kendi hakikatlerini kendilerine konuşturtmağa zorluyor. Aydınlığa, karanlığa, hattaderinlikvehacme,istediğizamantablosundayerveriyor.Hattatablonunkendisibunakararveriyorgibi.Enbasit,herkesinmalı şiirekucağımaçıyor.Düşmektenkorkmuyor.Vekorkmadığı içindeen tehlikeliyollardamuzafferyürüyor.

Ferruh’un, büyük «Bağ bozumu» panosunda,Dionisos,Apollon’u kovmuş gibiydi. Bu çok aydınlıkeserdehemenhiçbirışıkyoktu.Eşyakendiaydınlığıylagelişmişlerdi.Mallarme’ninşiirindeolduğugibi,bu tabloya üzüm salkımının ışığı arasından baktık.HalbukiNuri’nin büyük gece peyzajında, karanlığınortasında yıldızlar parçalanıyor, büyük ateş rengi lekeler gözleniyor, renkler kaynaşıyor, yeşil, koyulâcivert,sarıilekavgaediyor.Hiçbirşeyaralarındakifarkıbuikitablokadarizahedemez.

Söylemeğehacetyokki,Nuri,bugünküzenginliğine,biryığınkudreti,olgunluğubozarakgeldi.Hattaressamlarımızın içinde onu en genç yaşta birdenbire parlatan büyük «visionnaire» kabiliyetini birzamanlarfedaedergibigöründü.Şimditekrar,fakatçokbaşkayollardanvedahaderinşekildetekrarodeğiştiricigörüşüveonunsırrınıeldeediyor.

Bir üslûb nasıl doğar, hangi inkârla ve geri dönüşlerle olgunluğunu bulur? Sanatta «yapmak»la«görme» dediğimiz şeyin arasındaki münasebet nedir? Bu sualleri burada münakaşa edemeyiz. YalnızşurasınısöyleyeyimkiNuri’ninbizebütüneskiçalışmalarınıiçinealanbüyükbirsergivermesizamanıartıkgelmiştir.Resmimizinbuustasınıyenidenvegeçtiğibütünyollarlabirdahagörmekzamanıgelmiştir.

Nuri’ninbusergideenşayanıdikkateserişüphesizki«Bahar»tablosudur.Bizeikikardeşiyleberabergelen bu peyjazda Nuri’nin sanatının yeni bir gömlek değiştirdiği muhakkaktır. Nuri İyem, eskişâirlerimizindivanlarınınezaman,neredeezberledi?Burasınıbilmiyorum.Fakatonlarınağzıyla,hattaonlarındüzeniylekonuşmağabaşladığımuhakkak.

Buüçtablo,bana,busergiyigelecekçalışmalarınaekleyecekbirhalkagibigöründüvebuhalkaaynızamanda bugünkü resmimizi, dünkü şiirimize ve minyatürlerimize de bağlıyor. Acaba, başka

Page 221: AHMET HAMDİ TANPINAR - Turuz · 2018. 9. 12. · AHMET HAMDİ TANPINAR ... Reşid Paşa encümene o zamanlar arası açık olan Fethi Ahmed Paşayı almamıştı, bu hâdise aralarındaki

sanatkârlarımızın da son bir kaç yıl içindeki eserlerini seyrederken duyduğum şey, o kendi içimizdenyenileşme,bugününhavasına,eskibenliğimizdenbirözledoğuşvehmihakikatimioluyor?

BelkideNurieskidivanlarımızıpekazokumuştur.Belkihiçsevmemiştir.Bubahartablosunda,aynıtekniğinmahsulüDenizlipeyzajındaonu,eskişiirinnizamınabelkisadeceiklimgötürmüştür.Böyleise,toprağın,havanındiliiçimizdebaşkaşekildekonuşuyordemektir.Ohalderesimyapmayıöğrendik.

Asıl mühim olanı, Nuri İyem’in bu eski gelenekleri — gene de minyatüre karışıyor — bugününresmineazçokyabancı,binaenaleyhmuhayyeleyişaşırtanve ısıran,hususiyetleriyle ikincibir fenomengibi sanatına nakletmiş olması, onları adeta eserle beraber yeniden icad etmesidir. (Sergi hâlâ devamettiğiiçin,okuyucularımbunubizzatmüşahedeedebilirler).

Nuri’nin sanatının sırlarından biri de, hatta o tesadüf buluşlara kadar çalışmalarını kendisine biridefiksyapmasında,onlara,problemi tüketenekadarhücumetmesindeolduğunagörebu,yeninizamvetertibin—busonkelimeyibilerekkullandım,—onunsanatındabirdevirolacağınaeminim.ÇünküNuridüşünceyibulmaklahiçbirzamaniktifaetmemiştir.

BuaydınlıknizamıneserlerindensonrasergideNuri’ninAkşam’larıveGece’lerigelir.Sergidekidörtakşamtablosu—hattabunlarınnon-figüratifçalışmalarınışehrinortasınanakledentabloilebeş,—bizeçokufakdeğişikliklerlegündelikhayatımızda tanıdığımızşeylervedaima tadtığımızduyulararasından,modernsanatınbelkiençetrefildâvâlarındanbirineşahsîbirhalşekligetiriyor.Parmaklıklar,kurudallararasındangörünenbatangüneşler,şurayaburayatakılmışsonışıkparçaları,hazzıylaberabergeldiğiiçinNuri’de daima câzibeli olan o kırmızılar, müphem şekilde sezilen gölge deniz parçaları, artık bizimsaatlerimizemalokuÜŞeserlerdir,diyebilirim.

Hayır,Nuri’ninsanatıboşluktaçalışmıyor.Belkişiirinbütününüistiyor.Akşamınvegeceninmacerasıbu sergide, bu saydığım tablolarla bitmez.Nuri çok sağlamyapılışlıBalkon’uyla, penceresiyle, deminbahsettiğimbüyüktablosuylageceprobleminedahadoğrudandoğruyagirer.

Bizcebuçalışmalarınengüzeleseri,kırmızının içinden,siyahınogüzelçıkışınıverençıplakkadınresmidir.Nasılgeçensenekisergidekioçokhafifhavalıatelyeile iktifaetmemiş,onunmeselelerinden«Balkon» tablosunu yapmışsa, ressam, bu sefer de Balkon’uyla iktifa etmemiş, bu tablonun kendindekalanakislerinden,bumodelresminiçıkarmıştır.—Nuri’nineseri,değişikçeşnileribirbiriylekenetlibirkitababenzer;—bubirçekirdekkadarsertveyalnızresmeemanetedilmişsansüalite,kadınvücudununesmermadendenbuçiçekfışkırışı,Nuri’nin,herçeşitzevkitatminedebilecekeserlerindendir.Elverirkiresme,resimdiyebakalım;yalnızbirnazariyenintatbikşekliniaramayalım.

Ressam bu sergide hemen hemen bütün tekniklerini deniyor.Nefsine karşı hür olduğu için etrafınakarşıdahür.Kendisindenevvelkilerinhepsinebirmirasgibibakıyor.Yerahatçakullanıyor.Zatenaldığışey,öbürününvermek içinçalıştığı şey;yanideriveyaöz.Elbettekigri rengini,Velasquezyaşasa idi,Nuri’yekendiliğindenhediyeederdi.

Burada bütün o güzel portreleri, «Sculptural» figürleri, sayacak değilim. Fakat bir heykel kadarsımsıkı gri kadın figürünü, yeşilmehtap aydınlığım bir billûr gibi kesen kadın profilini, eski fresk ve

Page 222: AHMET HAMDİ TANPINAR - Turuz · 2018. 9. 12. · AHMET HAMDİ TANPINAR ... Reşid Paşa encümene o zamanlar arası açık olan Fethi Ahmed Paşayı almamıştı, bu hâdise aralarındaki

ikonlarıngeçmişzamanhavasıiçindenkarışıkbirduyguilebizegelen,yeşilin,sarının,esmerrenklerinâdetayaprakyaprakoyunlarınıkarşımızdatamamlayandiğerkadınçehreleriniövmedendegeçemem.—Portrelerinden bahsetmiyorum, çünkü daima birinci sınıf portrecidir. — Garip şey! Nuri’de eşyanınkendisiolarakgörünmesinerazıoluyoruz.Hattâbuhoşumuzagidiyor.Filhakikabüyükbalıklınatürmortu,diğer küçük natürmortlarını hiç yadırgamadan sevdim. Fakat bugünün resmi, onları çoktan fotoğrafabırakmıştı.Asrımızınbiruzviyeti ilebumuvaffakmücadelebeniâdeta sevindirdi.Ara sıradövüşmeyikabuletmemizlâzımgeliyor,demektir.

Nuri İyem, insan tecrübesini, alelâde ihsaslara varıncaya kadar, resim tecrübesi yapmasını biliyor.Ondaitiyadlarımızaenyabancıtekniklerbilebizetatlıbirtebessümle,sankiçokevveldenhazırlanmışbiranlaşma havası içinde geliyorlar. Buna mukabil, gündelik şeylerde, bu sanatın sihrinde mahiyetdeğiştiriyorlar.

Bir hususiyeti de, sanatın unsurlarına tabiî bir fonksiyon aramasıdır.Meselâ siyah bir paleti resimsanatının hususiyeti olarak seviyor. O halde tabiatıyla geceye gidecektir. Hülâsa, Nuri’yi bir çokbakımlardan övmek mümkündür. Fakat ben, bu son sergisinde, onu İstanbul’un son şâiri diyeselâmlayacağım.Çoktanberibukadarözdamarlarüzerindekonuşanolmamıştı.

Page 223: AHMET HAMDİ TANPINAR - Turuz · 2018. 9. 12. · AHMET HAMDİ TANPINAR ... Reşid Paşa encümene o zamanlar arası açık olan Fethi Ahmed Paşayı almamıştı, bu hâdise aralarındaki

NuriİyemİnSonSergisi(Cumhuriyet,16Ocak1957,nr.11665)BuseneninilkresimsergisiniNuriİyemaçtı.ŞehirGalerisi’ninbüyüksalonunubirsonbahargibitek

başınadolduranbusergidebütünNuri’yibulmakmümkün.Birkaçteknikte,hepkendivedaimadeğişik,okadarusta,zevklikibeğenmemekimkânsız.

ŞüphesizNuriİyemde,bugününressamlarınınhemenhepsigibi,üzerimizdekitesirlerini,biziazçokgafilavlayarakyapıyor.Fakatbunuokadardikkatle,hesaplarıvebuluşlarıüzerindeöyleisrarlayapıyor,herbulduğunayenibaştanokadarsıksıkdönüyor,onlarıöylegenişletiyor,değiştiriyor,tasfiyeediyorki,yeninin hoyratı, tıpkı Shakespeare komedisinin sonunda birdenbire mûnisleşen o vahşi genç kızşahsiyetinden, yani yeniliğinden demek istiyorum, hiç bir şey kaybetmeden bize adeta alışık yüzlerlegeliyorvegünlerimizekatılıyor.

Bunusöylemekle—varsaeğer,kimuhakkakvardırveolmasıdahagüzeldir—Nuri’ninmuarızlarınabir silâh verdiğimi zannetmiyorum. Belki istidadına inandığım ressamın büyük meziyetlerinden birinianlatmağa çalışıyorum.Nuri, kendisini bir ucûbe gibi görmemizi istemiyor.Meydan okuyuşları resme,zevkeveseyirciyekarşıdeğil,çokçetintarafındanaldığıresminproblemlerinekarşı.Neideoloji,nedemücerret düşünce onda gözün o büyük zevk pınarını kurutmamış. Belki de bütün bunlara asıl şahsiyetimani.Ondaideologveyafilozof,tecritçidüşünceadamı,ressamıöldürmüyor.

Hatta daha ilerisini iddia edeceğim: Nuri, tabiata bağlı, yaratılışından teolog doğmuş münkirlerininkâr yoluyla da olsa Allah peşinde koşmaları gibi, bir yığın mücerret hesabın arasından daima onagidiyor. Bazan da uzun zaman ihanet ettiği bir sevgiliye kavuşur gibi ona atılıyor, onda kayboluyor.Neredeise«Eydeğişikliğinezelîkaynağı,rüyalarımızınsonsuzpınarı.Eygerçekvecömertyaratıcı...»diyeönündedizçöküpyalvaracak.Busonbaharböyleolmadımı?Birkaçgezintidentopladığıintihalarınmahsulü olan yirmiden fazla taslağım bana gösterdiği zaman tabiat anlayışına hakikaten şaşırdım. İlkbakıştabirazkolaygörünen,yeşildenvesarıdanbaşkabirrengidoğrudürüstkonuşturmayan,bunarağmenson. derece renkli bu hafif, âdeta bir sabun köpüğü üstüne henüz uyanmış bir çocuk rüyalarını üflemişhissini verecek kadar hafif taslaklardan birini bu sergide seyirci tablo halinde görebilir. Bu satırlarıyazarkenbutablolardanbiridebenimkarşımda.Başımkaldırdıkçaikibağcınınarasındaki insansızbiryolda, ıslak ve yarı sisli havada nerden geldiğini bilmediğim bir ışığın içinde kayboluveriyorum.Herkesinyaşadığışeylerebukadarzevkleveinandırışladönüş,bugününiddialarıarasındabu«tenezzül»,Nuri’ninkuvvetlerindenbiridir.

Bu tabiat sevgisiniNuri’ninçıplaklarındadagörmekmümkün.Şurasıvarkiaşkherzamansadakatdeğildir.Hele sanattahiçbir zamanolmadı.Nasılolabilirkigörünüşlerindünyası, enindesonundabirbakış zâviyesinin hikâyesidir. Modern resim ise bu zâviyeyi de ortadan kaldırdı. Şimdi çok defaiçimizden ve düşüncemizin aydınlığından görüyoruz. Nuri, henüz tamamiyle tecride götürmeğe vakitbulamadığıİstanbulmanzaralarınınasılbazandağıtarak,bazansadececevherhalinegetirerekveya«birrüyanıngölgesi»yaparakveriyorsa,kadınçehresini,kadınvücudunudaöyledeğiştirerekveriyor.Fırçaya

Page 224: AHMET HAMDİ TANPINAR - Turuz · 2018. 9. 12. · AHMET HAMDİ TANPINAR ... Reşid Paşa encümene o zamanlar arası açık olan Fethi Ahmed Paşayı almamıştı, bu hâdise aralarındaki

ve boyaya alelâde bir taklidin ötesinde bir fonksion ariyan bir devrin çocuğu için bundan tabiî neolabilir? Fakat ressamdaki ikilik burada da zaman zaman işe karışıyor. Harici âlem birdenbire ağırbasıyor, mesut putperestlik veya fetişizm, değiştirici ameliyeyi yarı yolda bırakıyor. Bu sergidekiçıplaklarınçoğundabucinstenbiryarıyoldakalmışhalivar.VâkıaonlardabizHavva’nınkızınıgeneolduğugibigörmüyoruz.Kimindeiçtengelenbirürpermevücutağacınıâdetakökündensarsıyor,kimininvücudununyarısıbaşkabiryıldızaydınlığınabürünmüş.Birbaşkasını,dipduvardakiatölyedekikadımressambiryığınçizgivehendesîşekildebüyükbirelmasgibiyontmuş, façetalaraayırmış.Öylekibirağınarkasındakendiiradesiyletoplanıyor,yahutrenklibircamıniçindenbizebakıyor.Fakatneifade?..Başınkendiüstüne inatçıvehırçın toplanışını,bütünvücudunoyarı alaycımüzikhol ciddiliğim,ancakbazı çekirdeklerde rastlanabilen nisbet güzelliğini, bütün tablodan dağılan Sansüaliteyi nasıl öğmeli?Belli ki Nuri, zaman zaman bir uçurum kenarında dolaşmaktan hoşlanıyor. Çünkü bu çıplakların birazötesi hakikaten tenakuzların uçurumudur. Fakat Nuri’nin realizmi onu bu uçuruma düşmekten çabukkurtarır.

Ressamımızıtanıyanlaronunkadınresimlerinibilirler.OdaIngresgibi,tâbirmazurgörülürse,bütünbirharemsahibiolanressamlardandır.Vegenebüyükressamgibifırçasınınaltındadoğankadınlarıbiryığın değişikliğe mâruz bırakır. Fakat onun bu vücutlara getirdiği değişiklikler büsbütün ayrıdır. Bukadınların tek başına olanlarında çok defa kendi ihtilâçları arasında yakalanmış bir böcek hali vardır.Nuri’nin değişik renklerle giydirdiği, realitelerinden uzaklaştırdığı acayip, güzel, şüphesiz gene arzuedilir,fakatarzununyanıbaşındabizebaşkahislerdeacaipbiracıma,hattabirçeşitkatılaşma,talihlerinitabiî görmehissini telkin edenböcekler.Denebilir ki bu resimlerdeNuri,Beyoğlu’nun iç sokaklarınınetnolojisiniverir.Bukaimdudakları,sansüaliteninvedargınlığıniçtenkemirdiğibuyüzleri,çehredetekbaşına yaşayan bu büyük gözleri, bu ince bacakları, bu nisbetsiz göğüsleri hangimiz tanımaz? Biztanımasakbilebusergidekişehirgecesininobirbirineyaslanmışsusanapartmanlarınmorhüznüvecansıkıntısı onları tanırlar. Çünkü onlar bu apartmanların ışıksız odalarında ve diplerindeki çamurlusokaklarında doğup yaşarlar. Ne sattıkları bilinmeyen fakir dükkânlardan alış veriş ederler. Acayip,ekzotikisimlerininvadettiğişeylerinhiçbirinivermeyenbarlardagecelerinigeçirirler.

Nuri’nin tiyatro amatörü olup olmadığım bilmiyorum. Fakat bu gece manzarası bana hiçseyretmediğimveseyretmeğihakikatenistediğimbirdramındekorugibigeldi.Veonunışığında,Nuri’ninbize bir kaç sergide, senelerden bir yığın dramveya aşkmasalı dekoru verdiğini hatırladım.Kimbilirbelkibirgünsahnemizbuexpressionisme’denistifadeyidüşünür.

Bunlardansonraabstreresimlere,bizebiryığınduygutelkineden,dahadoğrusubizibiryığınyolabirden açılan bir ruh haline getirip bırakan Mongramme’lara, kendilerini başlatan ve tesadüflerdendoğmuşmuayyeniyetlere,büyükmânâsındarenkoyunlarınageçebiliriz.Çünkühepsiayrıayrıgüzelolanve başka başka problemler halleden naturmorte’ların ve ev içlerinin üzerinde durmayacağım. AbstreçalışmalarınımüphembirşuuraltıfelsefesinebağlamadığıiçinNuri’yenekadarminnettarım.O,abstreyi,asrımızın birdenbire bulduğumutlak bir ifade şekli gibi değil, sanatın, yahut tekniğin kendi kendisine

Page 225: AHMET HAMDİ TANPINAR - Turuz · 2018. 9. 12. · AHMET HAMDİ TANPINAR ... Reşid Paşa encümene o zamanlar arası açık olan Fethi Ahmed Paşayı almamıştı, bu hâdise aralarındaki

yetinebildiği ve böyle olduğu için oyunla karıştığı, yüksek manasında oyunun kendisi olduğu kemalnoktası gibi alıyor. Hakikatte abstre sanat, fotoğrafın bizi tıkdığı çıkmazdan açtığımız dar bir tüneldeğildir.O daima vardı.Ve daima bir kemal noktası idi.Kaldı ki bizzat sergi, bize bir yığın tablodaabstraction’ların (tecritlerin)geçtiğiyollarıbütünmerhaleleriyleveriyor.Buküçük tablolarınbirkısmıNuri’ninsanatınınözçiçekleridir.

Nuri İyem’in sergisinde duyduklarımı elimden geldiği kadar anlatmağa çalıştım. Şimdi bu sergininNuri’ninhudutlarınıaşanbirtarafındandabahsetmeliyim.Filhakikasergininzenginliğimyapanteknikvetarz değişikliği insana ister istemez bugünkü resim, hatta bugünkü insanın bütünsüzlüğünü, dağılışını vedeğerler buhranından ve çok bilgiden gelen o acayip, zalim, her an kendisini yeni baştan aramak vebulmak ihtiyacını ve onun verdiği huzursuzluğu düşündürüyor. Hiç bir devirde sanatkâr, zamanımızdaolduğu kadar kârinatı tek başına yaratmak iddiasıyla— eski tâbiriyle benimle, bende ve benim içindiyerek—ortayaçıkmadıvehiçbirdevirdebukadardesteksizkalmadı.

Nuri, buhuzursuzluğundünyası içinde rahatçayerleşmeyi, bizim içinvazgeçemeyeceğimiz lezzetleryapmağaçalışıyorveçokdefadamuvaffakoluyor.

Bunuyaparkenikiyebölünmektendekendinialamıyor.Bütünsergidebuikiliği,behemahalbirşeylersöylemek isteyen insanla, asıl söyleyeceğini, kökü yalnız kendisinde sembollerle, bir çeşit çok güzelkaplar,çerçevelerhazırlamaklaanlatmağaçalışıyor.OkadarkitablolarınbirçoğundaöbüryarısınıbütünbiroluşboyuncaarayanEflâtun’unilkinsanınıhatırlatanbirşeyvar.Hattaileriyegidipdiyeceğimki,oda, bütün hâlis ressamlar gibi insanlarla müşterek ve kendinden evvel teşekkül etmiş bir dillekonuşamamaktanmuztarip.Belkidebenimlezzetdediğimşey,buikiliğiaramanınacılığıveburukluğudur.

Page 226: AHMET HAMDİ TANPINAR - Turuz · 2018. 9. 12. · AHMET HAMDİ TANPINAR ... Reşid Paşa encümene o zamanlar arası açık olan Fethi Ahmed Paşayı almamıştı, bu hâdise aralarındaki

ÇocukveResim(Cumhuriyet,6Ağustos1952,nr.10064)Hasanoğlan Köy Enstitüsü talebelerinin — ressam Cemal Bingöl’ün talebeleri; bunu bilhassa

kaydetmek isterim, çünkü arkasında bir deYozgat tecrübesi vardır.— sergisini vaktinde göremediğimiçinçokmüteessirim.Birhazzıbukadargeciktirmişolmaz,okuyucularımladahaevvelpaylaşır,bendeuyandırdığımeselelerüzerindedahaevvelkonuşurdum.

Yazıkkigeçkaldım.Busatırlarokunduğuzamansergikapanmışolacaktır.Bunarağmenortayaattığımeselelerherzamaniçincanlımeselelerdir.

Dahaevvelşurasınısöyliyeyimki,sergiyiadetabirhayranlıkvehayretsıtmasıiçindegezdim.Nasılhayranolmayayım?Busergidebirkaçhususîistidadınmuvaffakiyetideğil,bütünbirmektebin—yanibiryığıntesadüfün—birdenbireressamolduğunugördüm.

Birsınıfta,herhangibirşeyeolduğugibiresmehususîistidadıolanbirkaççocukbulunabilir.Fakatbir mektebin bir kaç sınıfı birden ressam olsun, bu nâdir görülen hallerdendir. Sergiyi gezerken ilkdüşüncem «acaba arının bal yapışı gibi, çocuk da resimmi yapar?» suali oldu. Filhakika karşımdakieserlerin hemen hepsi benimle muayyen bir olgunluğun seviyesinden konuşuyorlardı. Hemen hepsigüzeldi.Ve ancak daha fazla güzel, daha olgun, yahud hususî şekilde değişik bir kaç eser bu seviyeyikırıyordu. Bu sözleri okuyup da beni çocuk resminin hararetli bir taraftarı, sanatta yıpranmamışkabiliyetlere,tabiatmucizelerine,helelüzumundanfazlamuayyenbiryaştangelecekolanlarınainananbiradam zannetmeyin. Büsbütün inanmazdım. Haşan Kaptan olmasaydı. Tam aksine olarak sanatı, hattaşahsen icad edilmiş bir takım güçlükleri yenmekle tarif edenlerin arasındayım. Benim için sanat,malzemesinin imkân ve hususiyetlerinden bütün hayata doğru genişleyen bir yığın problemin çözülmenoktasıdır.Birsanateseriancaküzerimizdebutesiriyaptığıtakdirdeveyapabildiğiderecedebenimiçinbu isme lâyıktır. Hülâsa diğer sanatlarda olduğu gibi, resmin de olgun insanın, şahsen yaşanmıştecrübelerinmahsulüolduğunainananlardanım.Helesanatişlerinderuhbekâreti,samimiyet,saflık,filângibikelimeleriömrümboyuncaaklımalmadı.

Zatensergide,üzerinebukelimelerleyüklenebileceğimiz,yalnızonlarlaizahedeceğimizeserdepekyoktu. Yahut da bu eserlerde, bir çocuk sergisinin hususiyetlerini ifade etmesi gereken bu kelimelermânâlarını değiştiriyorlardı. Filhakika her çocuk kendi tablosunda yaşı kadar yeni, fakat o çok eskimedeniyetlerdegördüğümüzcinstenadetabilgiçan’anelerleyüklükarşımızaçıkıyordu.

***Daha üçüncü eserde şaşırmıştım. Bu başka bir şeydi. Belki hakikî sanat değildi. Belki sadece

hocalarının metodu ile, çocuk dediğimiz mahlûka imanı ile erilmiş bir nokta idi. Ve şüphesiz kiarkalarında sanatkâr dediğimiz istisnaî ferd değil, çocukluk dediğimiz efsanevî varlık bekliyordu. Neolursa olsun,CemalBingöl’ün talebelerinin sergisindebir âlâimisemâda, hiç bir kozmoğrafın rüyasınagiremiyecekbir zuhalakşamındadolaşırgibidolaştım.Sankibir rüyakervanıgelmiş,orayakonmuştu.Herkeskendisinekonuolarakverilenbirkelimeyialmış,ondanbütünbirmasaluydurmuştu.

Page 227: AHMET HAMDİ TANPINAR - Turuz · 2018. 9. 12. · AHMET HAMDİ TANPINAR ... Reşid Paşa encümene o zamanlar arası açık olan Fethi Ahmed Paşayı almamıştı, bu hâdise aralarındaki

Gerçektendebuuçurtmasüzülüşlüresimlerkendikendinesöylenenbirmasalabenziyorlardıveasılgaribi,çoğununtambirmasalgibihakikatinçokustacadeğiştirilmesiyleeldeedilmişolmalarıidi.

Şurasını derhal söyliyeyim ki Cemal Bingöl’ün talebeleri çocukluğun havasım hiç kaybetmemekleberaber onu istismar etmiyorlar; onlar çocukluklarının içinde bu çocukluğu unutabiliyorlar. Bilmembüyüklerçocuğaonlarınkikadartarafsızbakabilirlermi?

Sergibirrenktufanıidi.Kilimin,halının,okadarişlemecilikvenakışsan’atlarınınan’anesinitanıyanbirmemleketin,bilhassaköylüçocuklarındabupekdeşaşılacakbirşeydeğildir.Asılşaşılacakşey,burenkduygusununtambirkonstrüksiyonfikriyleberaberyürümesidir.Hiçbirşeybilmedikleri içinhepsiyaşlarınınverdiğibüyükbircesaretleicadediyorlar.Sankihertablo,resimsanatınınbiryığınprobleminihallediyor. Meselâ el kadar bir kâğıtta B. Nurhan tepeden kuşbakışı görünmüş bir yemek sofrasıyla,yandangörülentarlaişçileriniyanyanakoymuş;kubbesüsüresminempresyonistpeyzajlaböyleyanyanaduruşu, bu adeta çatlak, sanki ikiz gören bir bakıştan gelen garib hal, bu küçük esere son derecedefantastik bir edâ veriyor. Osman Çetin, yaptığı enteriyörde süslü köy odasının duvarlarını kaldırmış,böylece bahçeyi odaya doldurmuş.Dışarının içeriye doğru bu hücumu, görünmezinmevcudun üstündenatlayıpgörüneninyanındaböyleceyeralması,buonüç,ondörtyaşındakiressamıneserineaynıfantastikhavayı veriyor.Her ikisi de tamyerindekullandıkları yaldız rengiyle tablolarını karışık bir ruhhalinebürüyorlar.

Serginin en şaşırtıcı eserlerinden biri, İsmet Taşkale’nin Kore harbi’dir. Düşündüklerini aynıylakoyabilmek, hikâyesini hiç bir noktayı unutmadan anlatabilmek için ne hilelere başvuruyor, ne çetinmeseleleriasrıylaberaberhalletmiyor.Asrıylaberaberdedim,çünküCemal’intalebelerinincesareti,birnoktada tamamiyle yaşlarının malı ise, öbür taraftan da asrımızın resim anlayışı ile beraber yürüyor.ÇocuktıpkıdevrimizinbüyüküstadlarıgibiMısır’ın,Asur’unbirçokoyunlarınıkendiliğindenbuluyor.

Bufantastikzevkini,bumuasırgörüşü,hayatkarşısındaburahatveeğlenceliduruşu,YusufPeker’in—inşallah isminde yanılmıyorum— kayak manzarasında daha lezzetle ve kuvvetle görüyoruz. Hemenhemen insana Bosch’un tablolarını hatırlatan bu siyah-beyaz oyunu baştan aşağı neşe ve hafiflik.Süleyman Yıldız’ın karlı peyzajı, Hidayet Özkan’ın peyzajı da başka başka yollardan aynı tesirevarıyorlar.

Yazıkki buradabütünokayak resimlerini, kızmanzaralarım,köydüğünlerini, pehlivangüreşlerini,hamuraçankadınları,kimiChagall’denBonnard’akadarmodern resminher safhasınıkurcalayan,kimiminyatürün an’anesini bir kat daha acemileştirmek suretiyle yenileştiren resimlerin hepsinisayamayacağım.Birkelimeile,busergideAnadolu,çocuklarınınağzında—fakathemenhemendünyanındiliyle—konuşuyordu.

***Cemal Bingöl’ün çok muvaffakiyetli bir hoca olduğu muhakkak... Çocuğa resmin sırrının kendi

fantazisiniyaşamakolduğunuöğretiyor.Onaşahsiyetininkapısınıaçarakdünyayıbulduruyor.Benişindenbu kadar aşkla bahseden başka insana pek rastlamadım. Çocuğa nasıl inanmış? Elinden gelse resmi

Page 228: AHMET HAMDİ TANPINAR - Turuz · 2018. 9. 12. · AHMET HAMDİ TANPINAR ... Reşid Paşa encümene o zamanlar arası açık olan Fethi Ahmed Paşayı almamıştı, bu hâdise aralarındaki

sadece onlara bırakacak. Zaten «onların ne yapacaklarım düşüne düşüne ben resmi bırakmış gibiyim»diyor. Belli ki talebesinin yeni başladığı her resim bitene kadar o resmi düşünüyor. Cemal’in çocuğaimanı var demiştim.Bu doğrudur.Çocuk asrımızın bir keşfidir.Yaptıkları yüksek sanat eseri olurmu,olmazmı,burasınıbilmem.Fakatönümüzdeçocukdenenyenivemühimbirhâdisevar.

Filhakika düne kadar biz çocuğa sadece büyüğün küçüğü, eksiği, yetiştirilmesi lâzım geleni diyebakardık.Bugüniseçocuğuveçocukluğukendibaşınabirmeseleveâlemgibialmağabaşladık.Hattâbazıpsikoloji sistemleridaha ileriyegiderekbüyük insanıçocuktaveçocukluğundaaradıvebulduda.Psikanalistsistem,şahsiyetinteşekkülündeçocuklukdevrininveârızalarınınönplânaalınmasındanbaşkanedir?Çocukzamanımızdaelbisesiyle,eğlencesiyle,hürriyetiyle,psikolojisiyle,hattaçalışmasiylebüyükadamdanayrıbirâlemdir.Dünekadarikitaraflıvesonderecedeyersizbiriyiniyetinkısalttığıbudevre—bilhassa iş hayatı tahsille geciken şehir muhitlerinde— çok uzun süren ergenlik mevsimiyle adetabüyüdü, genişledi. Çocuk bu imkânın ve hürriyetin şimdi zevkini çıkarıyor, keyfini sürüyor, sanattecrübeleriyle,iyielleregeçersenekadarzenginbirdünyayasahibolduğunugösteriyor.

Büsbütünaldanmamakiçinşunoktayıdaişaretetmeliyim.Modernsanatınçokzihnîyollardan,büyükhesaplarveçetindidişmelerlevardığıprimitifvedeğişikgörüş,çocuğunkendisindeveesastanmevcuttur.Yunan’dan ayrıldıkça bir tarafımızla çocuğa varıyoruz. Bu itibarla bir Chagall’in, bir Dali’nin veyaKlee’nin o kadar güçlükle elde ettiklerini Cemal Bingöl’ün talebeleri sadece kendileri olmakla eldeediyorlar. Denebilir ki bu yol iki baştan yürünmüştür. Ve Cemal Bingöl’ün —diğer muvaffakiyetliarkadaşları gibi— mazhariyeti de bunu bilmesidir. O sade iyi bir hoca değil, asrını en esaslıvasıflarındanbirindetanıyanbirfilozoftur,diyebiliriz.

Kendisinivetalebelerini,busevimisanatkârlarıtebrikederkenbirmektebibirdenressamyapmanınsırrınıbirgünbizeöğreteceğiniümidetmekisterim.

Page 229: AHMET HAMDİ TANPINAR - Turuz · 2018. 9. 12. · AHMET HAMDİ TANPINAR ... Reşid Paşa encümene o zamanlar arası açık olan Fethi Ahmed Paşayı almamıştı, bu hâdise aralarındaki

ÇocukDünyası(Cumhuriyet,4Ocak1958,nr.12013)Benim bu seneki yılbaşı sevincim, hiç tanımadığım çocuklardan geldi. İki hafta kadar bir zaman

onlarınbizimkindençokayrıvebaşkaşekildeciddîdünyalarınamisafiroldum.DoğanKardeş’in tertipettiğiyazıveresimyarışmasındanbahsediyorum.Yazı jürisindebendevardım.Buitibarlayazılarıbirkaç defa dinledim. Resimleri de, kendi işimizi yaparken sık sık gördüm. Hakikaten eğlendirici vedüşündürücüikihaftaoldu.

Daha evvel söyleyeyim ki, çocuk resminin behemahal büyük resimle eşit olacağına inananlardandeğilim.Nedeçocukyazısının,buluşlarveicatlarladoluolduğuhayalinekapılanlardanım.Buluş, icat,yaratma,güzellik,bunlardahailerkiyaşmerhalelerinin,terbiyevekültürüngetireceğişeylerdir.

Sanat zannedildiğinden çok ciddî bir iştir.Birmısra bütün bir kâinattır.Onu bilerek yapan, hele omısrada elde ettiklerini ikinci ve üçüncüsünde o kadar değişik ve birincisine uygun şekilde devamettirebilenadam,daimainsanlarınenbüyüğüvemucizelisidir.Resim,musikî,mimarî,heykeliçindebuböyledir. İnsantecrübesi,sanatkârdaşeklinibulur.Sanatınbaşladığıyerdeherşeysusarvehürmetleelkavuşturur.Sputnik,sinemaskop,yahutyarınicatedilecekyenibirölümmakinasıbenibirdefadanfazlahayrete düşüremez.Bu an geçtimi, oturduğum iskemle ve yazı yazdığım kalem gibi hayatım için tabiîşeylerolurlar.

Mozart’ı,Baeh’ı, ilkmağararesimlerindenbiriniyapanadınıbilmediğimressamı,NedimveYahyaKemal’iisedaimahayretledinlerveseverim.RacineveBrughelbenimiçineserleriniezberdenbilsemdahişaşırtıcıkalırlar.YeşilCami’iniçindevedışındakaranlıktasayamıyacağımpekazşeyvardır.FakatBursa ışığında her karşılaştığım zaman hayret çığlığı atarım. Bu işte bir haksızlık olduğuna inanmıyordeğilim. Ama işler böyle oluyor, ne yapalım! Ötekiler hep birbirini unutturarakmevcutturlar. Halbukisanat daima kalıyor. Hayır, sanat tecrübesi ne cahil adamdan, ne de çocuktan beklenebilir. Bununlaberaber bazı çocuklarda, bazı melekelerin erken geliştiğini ve insanların çalışma yollarını kısaltacakkadardehalıveherşeyikendilerindehazırbularakdoğduklarımdabiliyoruz.ZatenMozartmisalivarkenbununaksinikimseiddiaedemez.

Doğan Kardeş’lerin müsabakasına girenlerin içinde bu cinsten istisnalar galiba yoktu. Hepsiyaşlarınınçocuğuydular.Bizihiçbirimüşkülvaziyettebırakmadı.Hepsiyaşlarınınkendilerinigetirdiğibasamaktan etrafa bakıyorlardı. Bu ilerde sanatkâr veya her hangi bir işte birinci sınıf insanolamayacaklarını göstermez. Rahmetli Orhan Veli, onüç yaşlarında iken benim talebemdi. Sadecealabildiğinezekivesevimli insandı.Ancakonbeşindebaşkasınıftakarşılaşıncaonuşâirbuldum.Evet,bu çocukların, yaşlarına ve dünyalarına rahatça yerleşmiş olmaktan başka meziyetleri yoktu. Fakat nemükemmelyerleşmevenasılsahipolma!

Büyük şeyler görmüyorlardı. Hususî buluşları yoktu. Yalnız o anda yaptıkları işten ve biraz dahayatlarındanmesuttular.Haftalarcasürenhastalığımanlatanbuküçükkız,sadeceiyileşmesiylemesuttu.Treninikaçıran, tersyolagiden, indiktensonraİkincisineyanılırımkorkusuylabinemiyenveevdekilere

Page 230: AHMET HAMDİ TANPINAR - Turuz · 2018. 9. 12. · AHMET HAMDİ TANPINAR ... Reşid Paşa encümene o zamanlar arası açık olan Fethi Ahmed Paşayı almamıştı, bu hâdise aralarındaki

hikâyesinianlattığızamanonlarınkendihalinegülmesineokadarkomikşekildehiddetlenenbuyumurcak,babasının bulunduğu alayda veya taburda her sene yapılan toplantıyı kesik, kısa cümlelerle anlattıktansonraüçsatırlıkbircümledebiruçaksavartopununbütünmanevrakabiliyetinitarifedenöbürü,kendisineellâmbalı,hırsızlıbirdehşetrüyasıuyduranöbüryaşıtı,hepsidünyalarınasımsıkısarılmışinsancıklardı.Hiç biri bize harikulâde şeyler vermiyorlardı. Fakat harikulâdenin bakışlarında olduğunu hissetmemekkabil değildi.Çocuk, eşyayı sayarken adeta yaratıyor.Ben bunu bu yazılarda gördüm.Hayır, bu olgunyaşınsanatıdeğil,kendikendinemasalsöyleyenlerintabiîhaliidi.Vâkıaiçlerindeokuduğuhikâyelerdenyahutsonzamanlardagördüğümüzdenizaltıfilimlerindengeldiğinitahminedebileceğimizbirrüyayazısıvardıki,adetabazıesrarlıhikâyelerdeolduğugibibizimutlakmeçhulunkarşısındabırakmakistiyormuşgibibirdenbirebitişiylebirsanateserineçokyakındı.Tasavvuredin,rüyayıgören,sularaltındabirgemiiskeletinegiriyor,büyükbirkonsoluaçıyor,birincigözdebüyükbir servetbuluyor, almak istiyor,yeredüşürüyor, ikincigözdegümüşyemektakımlarıgörüyor,yalnızbirkaşıkalabiliyor,üçüncüsündehoşunagitmeyen şeyler görüyor, dördüncüsünü açınca dehşetten uyanıyor.Bu beklenmeyen bitişiyle çocuk içintabiîbirşeyolanmasaluydurma,buküçükyazıdabütünbirkompozisyonoluyor.VecihîBeyyolundabirsefalethikâyesidebucinsegirebilir.NihayetbirinciliğikazananBilgi’ninhikâyesi,güneş içinbulduğu«Deniz gözlü» imajıyla, eteklerine doldurulmuş yıldızlarla sanat hevesini gösteren yazıydı. Bunlarındışındahemenhepsihepgündelikhayattanbahsedenveyarüyauydurmağaçalışan—belkidegörülmüşrüyaları anlatan— yazılardı. (Yukarda bahsettiğim gemi hikâyesi, çok ustaca sonuna rağmen, belki busonuyla beraber psikanalitik tahlile gayet müsait bir rüyaydı. Ve pekâlâ oniki yaşında bir çocuk bunugörebilir).

Mevzuların çoğunu rüyalar teşkil ediyordu. Bir kısmı da yolculuk ve doğum günü hikâyeleriydi.Hemenhepsinin türkçesiçok temizdi.Hepsi realiteyledeğilsebile,eşya ile temashalinde idiler.Belkibir eksiklikleri vardı. Hayatlarını fazla idealize ediyorlar veya kaçıyorlardı. Şehrin hayatına, sokağakapalıydılar.Çocukzekâsınınyahutmektepli terbiyesinin tecridimi?Yoksagörmenoksanlığımı?Bunubilmiyorum. Fakat cümlelerin yapılışı, sadeliği, rahatı ve bütününden taşan ruh hamleleriyle beni çokşaşırttılar.Buçocuklarıbuhalegetirençalışkanhocalar,onlarıetraflarınadahaderinşekildebakmayaalıştırmanınbelkidebirçaresinibulurlar.

YahyaKemal’inbirçokdefalarnaklettiğimbirsözüvardır:«Resmimizvenesrimizolsa,başkabirmilletolurduk.»Buçocukyazılarıve resimleri,banageçmişbünyemizinbu ikieksiğinin tamamlandığıdevirdeyaşadığımızımüjdeledi.

Bittabi resimler daha havalıydılar. Ve büyük resme daha yakındılar, yahut bu vehmi veriyorlardı.Bayram yerleri, peyzajlar, deniz manzaraları, kayık yarışları büyük bir israf halinde etrafı rengeboğuyordu. Çocuklar burada da son derece ciddî idiler. Kendilerine göre eşyayı düzenliyorlar, renkmeselelerini hallediyorlar, hatta bilmedikleri çizgi problemlerine düşüyorlardı. Fakat asıl hoşa gidentarafı, bütün dikkatlerine rağmen bu işten aldıkları hazzın âşikâr şekilde görünmesiydi. İki eseri çoksevdim.Kadınberberi ilekarakalembirdenizmanzarası.BirincisineZühdüMüridoğludikkatimiçekti.

Page 231: AHMET HAMDİ TANPINAR - Turuz · 2018. 9. 12. · AHMET HAMDİ TANPINAR ... Reşid Paşa encümene o zamanlar arası açık olan Fethi Ahmed Paşayı almamıştı, bu hâdise aralarındaki

Acayip, karikatüre doğru giden bir neşesi vemizahı vardı. Bu şişman kadın, onunmor elbisesi, onunbaşının üstünde bekleyen adam, yanıbaşında öbür kadın, bütün o çok kaba şekilde hazırlanmış terkip,henüz ifade şeklini bulmamış yaman bir dikkati gösteriyordu. Deniz ve kayıklar desenini ise düzenibakımından ilk gördüğüm gün beğenmiştim. Biz çocuğun behemahal çocuk resmi yapmasını istiyoruz.Belki haklıyız.Yalnız bir noktayı fazla unutuyoruz gibi geliyor.Çocukluk büyük yaşlara hazırlıktır. Budesendebenimhoşumagidenşey,çocuğunkendiyaşımmutlakşekildegeçmişolmasıydı.Butertipbaşkatürlü bulunamazdı. Çocuğu kendisi olmasında elbette rahat bırakmalı. Fakat yaşının üstüne çıkmasıimkânlarınıdadaimavermeli,hattâbirazdazorlamalı.Vâkıabunlarçokmünakaşaedilmişmeselelerdir.Fakatmutlakahalledilmişolduklarınaemindeğilim.Hattaben,çocuğa,eskidenyapıldığıgibimuntazamdesenöğretilmesine taraftarım.Valery, desenin eşyayı görmemize, tanımamızayardımettiğini, hatta tekçare olduğunu söyler. Elle gözün bumüşterek dikkatidir ki bize hayatın asıl kapısını açar. Renk, heleçocukta sadece uydurmadır, desen ise eşya ile, kâinatla temastır.On, oniki yaşlarındaki çocuklara, birzamanGarb’daVirgile’i,bizdeŞeyhSâdîveHâfız’ıokutupanlattıklarınıbirazfazlaunuttuksanıyorum.Çocukluk aşılması gereken merhaledir. Sakın bu işte biz büyükler kendi zevkimizi fazla düşünmüşolmayalım?

Resimlerde beni düşündüren şeylerden biri de, çocuğun yazıdan fazla hayata açık olması, kendinifantezisine daha rahatça bırakması oldu. Resimler mevzu itibariyle daha zengindi. Göz daha çabukuyanıyormu diyelim?Hiç olmazsa daha bütün kavrıyor veya icat ediyor.Yazıdaki sıralama zorluklarıburadabelkikendisinidahaazgösteriyor.

Aradaki bu farkı kaydettikten sonra, bu yarışmanın neticesi olarak bende kalan son düşünceyisöyleyeyim:Çocuklarımızınbu eserleriylebugünmilletlerarası seviyedeyiz.Vâkıadışarımemleketlereait pek az yazı müsabakası gördüm. Fakat resim müsabakalarının çoğunu biliyorum. Bizim insandamlalarınıneserlerihiçdeonlarınkindenaşağıdeğildi.

Gerekyazılarıylameşgulolurken,gerekresimleriseyrederken,asılyarışmanınyapıldığıgünserbestolmadığımavebuküçükleriişbaşındagörmediğimehakikatenüzüldüm.Kimbilirnebüyükbirdikkatlekalemlerini eme eme, ceplerinde mendillerini araya araya çalışıyorlardı. Bütün bu gayret ve telâşarasındagözlerininifadesiniyakalamayınekadaristerdim...

DoğanKardeş’inbuyarışmasının çocuklarımızdagüzelyazıve resimzevkini arttıracağına eminim.Bu itibarla çok mühim tanıdığım bu teşebbüsün devam etmesini temenni ederim. Daha rahat çalışmaimkânınıvermekşekilleridearanabilir.İtirafetmelikiçocuklarınikisaatiçindehemmevzubulması,hemdeçalışmasıoldukçagüçtü.Belkidebenimyukardadokunduğumküçükeksiklerbuyüzdendi.Böyledeolsa,buikisaatlikçalışmanınmahsullerisayesindeçocuklukdediğimizoyarımasalâlemebirkeredahagirdim.

Page 232: AHMET HAMDİ TANPINAR - Turuz · 2018. 9. 12. · AHMET HAMDİ TANPINAR ... Reşid Paşa encümene o zamanlar arası açık olan Fethi Ahmed Paşayı almamıştı, bu hâdise aralarındaki

FotoğrafveResmeDair(Ölçü,1Nisan1957,nr.2)FotoğrafıMısırtanrısıRâ’nınalnındakiüçüncügözebenzetirim.Buüçüncügöz,yalnızçokuzaklarda,

hattâ görünmezde kımıldananı görmekle kalmaz, ayrıca da gerektiği zaman yerinden fırlayarak Râ’nındüşmanlarınasaldırırveonlarıyenermiş.

Geçenasrıniçindeinsanhayatınagirenfotoğraf,dahaicadındanbirkaçsenesonragetirdiğiimkânlarvekolaylıklarlabizişaşırttı.Bilgiveöğretiminihmâledilmezyardımcısıoldu.Sinemanınicadıveilimdekullanılması bu yardımı ön safa getirdi. Daha şimdiden biyoloji, gelişmesine o kadar yardım eden,kendisineyeniimkânlarsağlayanveyeniihtiraslaraşılayan,yapılmasıçokgüçvemasraflıtecrübeleribirdefa için tesbit edebilmesi sâyesinde herkese açan bu yardımcıya hemen her fırsatta ve en selâhiyetliağızlardanteşekkürediyor.Fizik,kimya,tıb,coğrafya,İçtimaîbilgiler,anketinienumulmazyerlerekadargötürenbuicadagüngeçtikçebirkatdahaborçlanıyorlar.Dokümanterfilmin,buhergördüğünüsadakatlekaydeden, gerçeği bozmadan nisbetlerle oynayan ilâve göz ve hâfızanın sokulmadığı yer yok. Sonsuzbüyükle sonsuz küçüğü hayatımıza âdeta ekledi. Onunla yıldızların ve en küçük zerrelerin arasındaseyahatimizkabil.Nasılbirmasalvetrajediiçindeyaşadığımızıbizeasılgösterenşüphesizkiodur.

1954 yılında filmoloji kongresinde, bize Penguen kuşları üzerinde dokümanter bir filimgöstermişlerdi. Herkes gibi ben de bu hayvanın siyah ve ciddî elbisesiyle uzaktan insana benzediğinibilirdim. Hattâ Anatole France’ın fantezisi, bu benzeyişten Penguenler Adası adlı şaheseri çıkarmıştı.Fakatbubiçarehayvanlarınnasılyaşadıklarını,bubenzeyişinonlaraneçetinzahmetleremalolduğunuancak bu filimde gördüm. Şimdi bu filmi acı ile komiğin, yasaklarla yaşama iradesinin şaşırtıcı birdestanıgibihatırlıyorum.

WaltDisney’denveonun«YaşayanÇöl»ündendebahsedebilirdim.Fakatburada,düzenifazlahâkimolanbueserinedereceyekadarsafdokümanteraddedebileceğimizibilmiyorum.

Filim, İçtimaî anket ve röportajda gazeteyi hemen hemen geçti. Bugün aziz dünyamızın bütün olanbitenlerini, rahatbirkoltuktan,kadifegibiyumuşakbirkaranlığın içindegünügününe tâkibetmek,şiirinbütünüiletezatlarınmengenesiarasındanekadarabesbirâlemdeyaşadığımızı,spekülâtifindışındainsanaklınınbîçareliğiniolduğugibigörmekveonlaragaripbirşekildealışmakmümkün.

Bize pek az gelen büyük aktüalite filimleri nâdir seyahatlerimde en büyük zevkimdir diyebilirim.Vâkıasonubiraztuhafoluyor,bir,birbuçuksaatsonrabumahşerdenacayipveçokdefabirbirinibozaniçkilerleağzınakadardolubirkapgibiçıkıyorsunuz.İmaj,belkibizeensağlambilgiyiveriyor.Fakatçokdefadabirbiriniyokediyor.Anlaşılangözhafızasınınkendisinemahsusbirekonomisivar.Bunabirazdafilminkendimuvazenesiyardımediyor.

Filhakika bu cins filimlerde iş biraz değişiyor. Fotoğrafın tecessüsü ilimde olduğu gibi tek başınakalmıyor. Arkasında sistemler, kombinezonlar çalışıyor. Onlar seçi yor, ayıklıyor, ısrar, tefsir ve izahediyorlar.Vebilhassabahsettiğimmuvazeneyikuruyorlar.Öyleki,sonundanasıl tahammüledeceğinizi,görürken, kendi kendinize sorduğunuz şeyleri biraz sonra unutuyorsunuz ve filim bitince biraz da

Page 233: AHMET HAMDİ TANPINAR - Turuz · 2018. 9. 12. · AHMET HAMDİ TANPINAR ... Reşid Paşa encümene o zamanlar arası açık olan Fethi Ahmed Paşayı almamıştı, bu hâdise aralarındaki

yorgunluğunuzdan gelen tatlı bir bedbinlik içinde, birdenbire çıktığınız sokaktan kendi âleminizedönüyorsunuz.

*Gerçeğişuki,buyardımcımeleğinkendiimkânlarındanvehususiyetlerindengelenbazıkusurlarıvar.

Realiteilefazlaoynuyorveayrısanatimkânlarınıvekendiestetiğiniöbürsanatlarafazlatatbikediyor.Hiçkimsefotoğrafınsanatbilgisinegetirdiğiyardımıinkâredemez.Bugünbusâyededünyaşaheserlerikütüphanemizdeveduvarlarımızda.

Bununlaberaberbiryığınmahzurudaberabergetirdi.Evvelâresimveheykelikitaptaseyrealıştık.Teferruatüzerinderahatçaveçokyakındandurmaterbiyesi,orijinallerkarşısındakitavrımızıdeğiştirdi.Hattâbirazunutturdubile.Hiçolmazsaobüyük sürpriziortadankaldırdı.Şimdi artıkkimseSixtine’intavanını veya duvarlarını seyrederken bir asır evvelki çığlığı atmıyor. Belki daha ziyade gördüklerinebenzeyip benzemediğini içinden münakaşa ediyor. O birden artan sıcaklık, o kaynaşma yok. Hattâfotoğraf,imkânlariylezevkimiziazçokdeğiştirdiğiiçin,sanatterbiyesitamolmıyanlardaorijinaleserlerkarşısındabirçeşithayalsukutubileyaratıyor.

Filhakika fotoğraf çok defa eseri bozuyor. Ufak bir zaviye değişikliği, yandan bir görüş, bazıteferruatınüzerindelüzumundanfazlaısraretmeyeimkânverenbiryakınlık,karşıdan,hattâmuayyenbirmesafeden seyretmeniz için yapılmış bir eseri size büsbütün başka bir eser halinde veriyor. Şüphesizfotoğrafburadakendiimkânlarınıniçindedir.Fakatbuimkânlareserinsahibininniyetleriiçindedeğildir.Onun iddialarına yabancıdır. Her sanat eserinin etrafında teşekkül ettiği cevherin kendisi olan —şahsiyetimizgibibirşey—düzenvenisbet,buyüzdenkayboluyor,muvazenebozuluyor.Tekvesağlamkonuşmanın yerini sadet harici telkinler alıyor. Myron, disk atanını karşıdan görülmek için yapmıştı.Fotoğrafonuaşağıdanaldığıandanitibarenbumuvazeneşaheseribirdenbirebirdenizvesuoyunuhalinegirer.Kendiüstündetoplanmışdinamizminyerinihareketinkendisialır.

Vâkıa fotoğraf bunları yaparken bazı güzellikler elde etmiyor değil. Hattâ Malrant’ın, sanatın vesinema estetiğinin büyük sırrını bulduğu bir çeşit büyülemeye de erdiği oluyor. Fakat bu büyü artıksahibinin değildir. Hakikatte biz Scopas’nın, Donattello’nun yerine sanatının ehli, icat sahibi, şurayaburaya tırmanmayı bildiği kadar siyah odanın sırrına da sahip fotoğrafçı ile karşılaşıyoruz. Bu,musikîdekio ikinci eldenarrangement (onarma)1aradabenzemez.ÇünkümusikîdeBach’ınbulduğununihayet Liszt veya Schumann, yâni bir başka musikişinas, aynı tekniğin içinden yetişmiş bir insantamamlar. Onlarda hiç olmazsa sanat ve hayranlık aynı cinstendir. Burada ise ayrı tekniğin insanı işegiriyor. Filhakika bir fotoğrafçı büyük bir sanat amatörü olabilir. Fakat fotoğrafçı sıfatiyle ressam veheykeltraşolamaz.

Resimde tehlike daha azdır. Fakat orada da teferruatın tecridi var. Joconde’un yüzü beyaz perdeyiveyakitapsayfasını—hattâbazanbirkısmımdakeserek,yanisayfadantaşmamasınıteminederek—tekbaşınakaplayınca,şüphesizki,butecritlebenLeonard’ınresmettiğikadınıdahaiyitanırım.Fakatbunamukabil bütünüve tablo fonunu, kuvvetini, o kayalıkmanzarayı, gökvemavi suyu, sırrın ağzı gibi bir

Page 234: AHMET HAMDİ TANPINAR - Turuz · 2018. 9. 12. · AHMET HAMDİ TANPINAR ... Reşid Paşa encümene o zamanlar arası açık olan Fethi Ahmed Paşayı almamıştı, bu hâdise aralarındaki

taraftaduranmağarayı,hülâsabubaşınüstünedüştüğübütünoFloransapeyzajını, tablonunasılkendisiolanmüzikaliteyi,onununsurlarınıkaybederim.

Halbuki bunlar Leonard’ın—bugün bazı fenomenolojistmünekkidlerin haklı olarak iddia ettiklerigibi—çocukluğununhâtıraları, hattâ ruhîhayatının senbolleridir.Bizbir çehreyi, bir insanıbelki çokdefa rastladığımız anda görürüz. Fakat bazan da bütün ömrümüzün arasından görürüz.Ve asıl o zamangörmüş oluruz. Kaldı ki Leonard cinsinden bir adam bütün bu kalabalığı bir çehrenin etrafında ancakkurucuunsurlarolaraktoplar.OhaldeçehrenintecridiyleLeonard’ınbüyüsügidiyor,yerinefotoğrafınbirimkânı,onunhazırladığıbirbüyügeliyor.

Buradakendimeaitbirhâtırayınakletmekisterim.YangındanevvelGüzelSanatlarAkademisi’nde1.DünyaHarbi esnasında nasılsa getirtmeyi akıl ettiğimiz, tabiî büyüklükte ve aslını hiç de aratmıyacakkadar başarılı— sadece ressamın kendi eli değmemişti— bir Velasquez kopyası vardı: «Breda’nınteslimi.»Genişbirgökaltındaveazçokçıplakbirmanzaradabiryığınşövalye,atvegöğünboşluğunudelenmızraklar.Eskisultanyalısınınbirincikatsofasınındenizedoğruolançıkıntısında,Goya’nınyinekendisi kadar güzel kopya edilmiş İspanya" kral ailesinin o acaip şekilde itinalı, teferruatiyle verealizmiyle insanı bir birsam gibi yakalayan resmiyle karşı karşıya asılıydı. Fakat her nedense, ikitablonunikisidetabiîbakışhizasındanbirazaşağıasılmışlardı.Evimizineşyasıgibibirşeyolduğuiçinmünasebetlerimizgünlükmünasebetlerşeklindeidi.Herikisinidebakmadangörürdüm.Buyüzdendokuzsene rahatsız oldum. Çünkü önlerinden geçerken daima tabloların alt kısmının teferruatını görmeğemahkûmdum. Bazan mücerret bir resim, bazan peyzaj tecrübesi oluyorlardı. Hele Velasquez âdetaCorot’laşıyordu.Şüphesizböyledegüzeldiler.Fakatbu,ikiressamınikisinedeihanetti.Onuniçinsonunadoğru âdet etmiştim, geriye döner, bölmeye girer, her iki tabloyu bütünüyle seyrettikten sonra yolumadevamederdim.Benimistemiyerekyaptığımı,fotoğrafhergünvehervesileileyapıyor.

Yukardabahsettiğimfilmolojikongresindefilimvesinemaestetiğikısmınıidareedensanattarihçisi'Francastel’in sanat fotoğrafı ve filimlerinde büyük endişelerinden biri de, bu kötü kullanılan teferruatzevkinde toplanıyordu. Hakkı da vardı. Van Eyck’ın meşhur İbrahim ile İsmail hikâyesi triptiğindekiklavsençalanmeleğinmantosunutekbaşınabüyültürsenizelinizdesâdecemuhteşembirkumaşkalır.

Sinemabuhususîdüzenveimkânlarıyüzündenazçokbütüngüzelsanatlardaolduğugibi,edebiyatvesözsanatlarıyladakarşılaşır.Temsilbakımından,bilhassaseslifilimdensonratiyatronun,hikâyekudretiileromanın,görünüşlerikonuşturanrealizmivekeskinbelâgatıilehitabetin—buradasinema,Cesar’ınbıçakla delik deşik vücudunu Capitole’e taşıyan ve eski, yeni bütün yaralarını halka gösterenShakespeare’in Oktavius’una benzer— telkinle şiirin, çeşitli oyunlariyle masalın ve fantastiğin isteristemezkarşısınaçıkmıştır.Tıpkıfotoğrafınbirasırdanberiresimveheykellekarşılaştığıgibi.

Ve nasıl fotoğraf bu iki sanatı (resim ve heykeli) değişmeğe, hattâ başlangıç noktalarından ayırıpkendi tabiatları dışına çıkmağa, yahut yeni imkânlar aramağa zorluyorsa, yarım asırdan beri sözsanatlarınıdaöyleceiçindenfetheçalışıyor.Busanatlaragetirdiğideğişikliklerdensarfınazar,onlarıbirçeşit müdafaa vaziyetine soktuğu âşikârdır. Şurası var ki, o, zihnî hayatımızın, şüphesiz dilden daha

Page 235: AHMET HAMDİ TANPINAR - Turuz · 2018. 9. 12. · AHMET HAMDİ TANPINAR ... Reşid Paşa encümene o zamanlar arası açık olan Fethi Ahmed Paşayı almamıştı, bu hâdise aralarındaki

kuvvetliyahuthiçolmazsaonunkadarzenginbiresasunsuruna,imajadayanıyor.

Page 236: AHMET HAMDİ TANPINAR - Turuz · 2018. 9. 12. · AHMET HAMDİ TANPINAR ... Reşid Paşa encümene o zamanlar arası açık olan Fethi Ahmed Paşayı almamıştı, bu hâdise aralarındaki

Füreya’nınSeramikSergisi(Cumhuriyet,14Kasım1958,nr.12322)Seramik ateşin çocuğudur.Orada ekmek gibi pişer,meyve vemevsimler gibi olgunlaşır. Fakat bu,

tâbir caizse, maceranın sonudur. Daha evvelinde iyi yoğrulmuş balçık, insan elinin her dikkatini vedüşüncesini kabule evvelden hazır, cansızlar âleminde bütün bir yaratış masalı doğuracak kadarmaddemizeyakınbuuysalmaddevardır.Tabiatta,yahudherhangibiratelyedekendisineverilecekşeklibekleyenbirçamuryığınıgörüpdebiraniçinolsunavucununiçiveparmaklarınınucuyaratmaihtiyariyletutuşmayankimvardır?Bubirazdaaşkındâvetinebenzer.Seramikherşeydenevvelbiryığınokşamadandoğar.

Çömlekçiyeeskiinsanlarhangigözlebaktılar?Bunubilmiyoruz.Mağaradevirlerindeateş,belkideelinin hüneri topluluğun hayatına o kadar kolaylık getiren seramikçinin elinde idi. Belki de büyücününkendisiveyardımcısıidi.İşlervetanrılarteşekküledipdeseramikalçakgönüllübirzanaatoluncatabiîbubakışdeğişti.Seramikçininprestiji,yaptığıeserlerinhususiyetlerindengelenbir istiareoldu.Çanakçömlek,dayanıksızlığıilebizeeşyadainsantalihinigösteriyordu.Budayanıksızlık,imâlinçabukluğuveserihalindeoluşuonaveeserlerinebirçeşitibretgözüylebakmamızasebepoldu.Bunoktadaseramik,heykeldenkendindemevcutzaaf fikrileayrılır.Heykeldaimasağlammaddeyiararvebirazdabumaddenin kendisiyle bizim talihimizden ayrılır. Zaten insan veya başka canlıların şekillerini daha yüksekplânlarageçirmeğeçalışır.HeykelTanrı’nınkendisiolmakiçindi.Vebusanattatanrılaştırmadaimabirazdevametmiştir.

Ben o kanaatteyim ki, Ömer Hayyam, heykel yapılan birmedeniyetle yetişmiş olsaydı, gene insantalihinin acı yüzünü çömlekçi tezgâhında bulacaktı. Gecelerini sonsuz mekân ârızalarını seyretmeklegeçirenbufelekiyatçışâir,kırıkveyasağlamtestivesürahilerdeinsantalihinineniyiremzinibuluyordu.

Eskiler seramiği daima sevdiler. Eski medeniyetimiz halı gibi seramiğin de cennetiydi. Koyu veyaldızlı lâciverd, step baharı sarısı ile Selçuk çinisi, altını siyah veya lâcivertle birleştiren, mavi veyeşilebütünbirmistisizmiemanetedenonbeşinciasırOsmanlıçinisi,kiremitkırmızısının,mavininvebeyazın zaferi on altıncı asır çinisi mimarîmizin belli başlı süsü, hattâ bütün bina kendisine emanetedildiğine göre büyük—ve biraz da ekonomik— yardımcısı idi. Çininin yanı başında eskiYunan veRoma’nınküçükheykelciklerinin—Bergamamüzesindenegüzellerivardır,—mücerrettekardeşiolanve tek bir çiçeği, nevi ideasında göstermek için yapılmışa benziyen çeşmibülbüllerden, ince hamurluBektaşifincanlarınavarıncayakadarbiryığıneşya,dedelerimizingünlükhayatınaenufakdikkattebütünbirrüyalezzetikatıyorlardı.

Hakikat şu ki, ister büyük mimarînin emrinde olan İznik gibi resmî atölyelerde çalışsın, isterÇanakkale’deve yurdunher köşesindeki hususî sanat ocaklarında, halk sanatlarının çöküş devirlerindebile yaratıcılığı kaybetmiş gelenekleriyle eser versin, seramikçi eski Türk zanaatının en haysiyetliçehrelerindenbiridir.

Topkapı sarayındaki çini koleksiyonlarını ve bunlar arasında bilhassa hususî atölye mahsûllerini

Page 237: AHMET HAMDİ TANPINAR - Turuz · 2018. 9. 12. · AHMET HAMDİ TANPINAR ... Reşid Paşa encümene o zamanlar arası açık olan Fethi Ahmed Paşayı almamıştı, bu hâdise aralarındaki

dikkatleseyredenlerbusanataeskilerinverdiğiehemmiyetiderhalgörürler.BritishMuseum’daüzerindeEshab-ıKehf’inadlarıyazılı,Keçeci-zâdeFuadPaşakonağındangelmebüyükbirçiniocakvardır.Buocağı seyrederken seramiğin imkânları üzerinde uzun uzun düşünmüştüm. İster sadece Fuad Paşa’nınfantezisinden doğmuş— Ocak ve Şark’ın uyku kahramanları olan Eshab-ı Kehf’in böyle birbirlerinebağlanmasıAbdülâzizHan’ınseptik,alaycı, fakatalabildiğineuyanıkvezirineçokyakışır—isterdahaevveldenyapılmışolsun,bunadireser,İngilizmüzesindemedeniyetimizinhakikîbirtemsilcisigibiidivesadecevarlığıylabizeaitbirzamanıhiçdurmadanilânediyordu.

Geçmiş zamandaki bu zenginliği ve ehemmiyeti, seramiği, tıpkı musikîmiz gibi, bizim için çoktehlikeli kılmıştı. Füreya’da en beğendiğim taraf, bu tehlikeyi ilk sergisinden sonra derhal sezmesi,eskininalışılmışmodalarındanfaydalanmağakalkmaması,onukendiâleminderahatbırakarakyeniifadevasıtalarıaramasıdır.

Bazı şeyler unuttuğumuz nisbette içimizde yeniden doğarlar. Eskiyi kovalamak bir takım enkazıntaklidindekalmaktı.Ogüneşedoğrudeğil,güneşinpeşindengiderek,bulabildiğiderecede tabiî,Şark’ıbulanlardandır.Ayrıca da bu çok eski sanatın, gündelik ihtiyaçlarımızı büyük sanayiin tatmin ettiği birdevirde, fonksiyonunun değişeceğini iyi anlamıştı. Daha ilk tecrübelerinden itibaren seramiği başkaiklimlere taşımağa çalıştı. Bu sayede seramik eserleri ilk işaretimizde piştikleri ateşin arasındahizmetimize koşan uysal cariyeler olmaktan kurtuldu. Bu ateş kızları şimdi büyük resmin ve heykelingururiylebizegeliyorlar.Tabakgibi, fincangibihususîbir işgörenlerbilebizimlebir sevgilinazıyla,edasıylakonuşuyorlar.

Kaç defa atölyesinde bu sevimli kadını ve iyi dostu, ağzında hiç sönmeyen sigarası, elleri çamuriçinde çalışır veya kendi iç rüyasını, dalgın, bu sigara dumanlarında kovalar seyrederken, heykellekuyumculuğu birleştiren eski rönesans ustalarını hâtırladım.Böyleleri bizde de vardır.Çiniciliğe veyatahta oyuculuğuna merak eden ve kendi yazdıklarını kendi tezhiblerini bu tekniklere kendi elleriylegeçirenhattatlarveminyatürcülerdemekistiyorum.Benikisini,rahmetliİsmailHakkıBey’i,azizdostumNecmettinEfendi’yişahsentanıdım.İkisidebaşkatekniklerdesanatlarınıdenemeğiöğretiyorlardı.

BuyüzdendirkiFüreya’nınbazıeserleriniseyrederkenonunbu işebirkaçyılevvelvegözümüzünönündebaşladığını, ilk sergisini kısa hayatındaokadar iş görenvekapanmasınaokadar üzüldüğümüzMaya galerisinde açtığını unutur, ikinci olduğuna kendi kendime karar verdiğim bu sanattan evvelkieserlerini ararım. Hakikat şu ki Füreya’nın seramiklerinin seyircileri, bu sanatkâra, muhayyelelerindedaima bir ressam ve heykeltraşmazisi—MaviKuş biblolarının güzelliği— yaratmağa ister istemezmecburoluyorlar.

Kıztekniköğretimsergisalonundaaçtığıbusonsergiyidolaşırkenilkduyulacakşey,zannediyorumkibudur.Füreyaçinilerinesadecebirkabartmavermekle,seramiğimozayıkla,emayla,mermervetahtailebirleştirmekle, yahut ifade kuvvetiyle sizi derhal yakalıyan o kuş figürlerini yapmakla kalmıyor, bazılevhalarında doğrudandoğruya resme ait usûlleri bile kullanıyor.Bazı ressamların ışığı sadece satıhtakayanvesathadüşenmaddeolmaktankurtarmakveeşyayasindirmekiçinbulduklarıçareyiartıkherkes

Page 238: AHMET HAMDİ TANPINAR - Turuz · 2018. 9. 12. · AHMET HAMDİ TANPINAR ... Reşid Paşa encümene o zamanlar arası açık olan Fethi Ahmed Paşayı almamıştı, bu hâdise aralarındaki

bilir. İki fırça darbesi veya dokunma arasındamuhakkak küçük bir çukur vardır ve ışık size yuvadan,eşyanınkendisindevarmış,onunzerrelerindendağılanbirşeymişgibigelir.Füreyaüstüstegenişçizgilerveya çentiklerle bu usulü tıpkı bir ressam gibi seramiklerinde kullanıyor. Zaten büyük devrîhareketleriyle,diğerkarşılaşmalarıyla,tekdeğerverenklerüzerindeısrarlarıyla,objesinikendiyaratmaihtirasından gelen bütün fikrisabitleri, imkânları ve lezzetleriyle modern resmin bütün oyunlarım,«abstrait»ninayıklanmışşiiryükünüvegayrışuurçalkanmasınıondabulabilirsiniz.Şuşartlakiseramiğinkendimaddesiningetirdiğideğişikliklerarasından.Füreyabuikiteknikarasındakivaziyetinibildiğiiçinpanolarını adlandırmaktan bile çekinmezdi. Evet, bu sergideki eserlerinin çoğunun üstünde Boğaziçi,Selçuk,interférence(karışım)gibiadlargöreceksinizveşaşırmakşöyledursun,birvaziyetitesbitettiğiiçinmemnunolacaksınız.Çünküondaseramikbirazdaseramiğekarşıdır.

Bu sergide bir kaç benzeriyle beraber en çok sevdiğim eserlerden biri olan karışma veya karışımpanosu, bu, iki başlı demiyeceğim, iki ruhlu doğmuş eserlerdendir. Bu panoda, yukarıda bahsettiğimçizgiler arasından bir filigran gibi ilk bakışta ancak hissedilen, fakat ışığını bulur bulmaz, serpilmişmercan rüyalarını bir yığın rengin arasından bize gönderen ve bütün panoyu içten aydınlatan küçükkırmızılar,burenkvehareketcünbüşününortasındakülçelenmişbüyükkırmızıleke,birtekniğinhududunugerçektenzorlamış,hattâbirazdaötesindenkonuşaneserlerdendir.Sadece ışıkve renkoyunlarıhalinegelmişüçMeksikoyılanıda,Lawrence’inbirromanınınadınıvereneski«TanrıKanatlıYılan»olacaksanırım,buteknikleyapılmıştır.Bellikibuseramikçiateşevealevenelerborçluolduğunubiliyor.Ateşkırmızısı, turuncu, kiremit ve mercan kırmızıları bu çinilerin ve seramik eserlerin bir çoğunda yahapsolduklarınoktadanbütünpanoyuaydınlatıyor,yahutdaalevalev,birmasalhorozununkuyruğugibiiyitaranmış,çoğuyarıdakesildiğiiçinmuhayyelemizibirşafakrengineboğanmünhanilerlesüzülüyor.

Madem ki kırmızıdan bahsettim, Füreya’nın sarılarından da bahsetmeliyim.Bir kaç panoda bu güçrenk—sarıçokgüzelfakathuysuz,hattâkıskançkadınlarabenzer—tekbirlekedenbütünbircoşkunlukyaratıyor,bazandabütünpanoyu,çoksevdiğimüçmasanınbirindeolduğugibi,bütünterkibidolduruyor.Beyazlardaböyle.Küçükbirpanonunbirköşesinde,üçbulaşıkbeyazleke,tekbaşlarınabirçeşititirafpişmanlığıveümidiyaratıyorlar.

Boğaziçi gecesi panosu, âdeta tek renkli, Sade mavi ve lâciverdin gamlarile oynuyor. Ye yalnızdipteki kırmızıdan aydınlanıyor. Bu panoda Füreya seramikçiden fazla ressam görünüyor. Fakataldanmıyalım,buresimbütünmuvaffakiyetiniseramiğenakledilmeningetirdiğideğişikliktenalıyor.Onabakıpdasanattecrübelerininbirtekniktenöbürünegeçerkenkazandığışeyi,oçiftgörüşten,üstüsteliktengelenacaibbüyüyüfarketmemekimkânsız.ResimdesadecekaranlıkdenipgeçileceğineeminolduğumbupanokadarBoğazgecesinibizeveren,bizikaranlığıveışığıilesertbirrüzgârgibiısıraneserazgördüm.

Kendisinin demimar olduğu ve yaptırdığı köşklerdeki çinilerin desenlerini bizzat çizdiği söylenenAlâeddin Keykubat’ın ruhunu şad edecek kadar güzel olan Selçuk çinisi büsbütün başka bir teknikleyapılmış.Alt tarafını dolduran lâciverdin üstünde birdenbire yeşil bir köşe açılıp genişliyor.Bu basitrenkkarşılaşmasıFüreya’yabir üslûbunözünüyakalamak imkânını vermiş.Şuvar ki hendesî nisbetini

Page 239: AHMET HAMDİ TANPINAR - Turuz · 2018. 9. 12. · AHMET HAMDİ TANPINAR ... Reşid Paşa encümene o zamanlar arası açık olan Fethi Ahmed Paşayı almamıştı, bu hâdise aralarındaki

kırdığı Selçuk kabartmasından faydalanmış.Bizimmalımız olan bütün bir Şark, ilk bakışta âhenksizlikhissiniverenbirkaçritmkırışındançoktabiîbirneticegibidoğuyor.

Yazık ki büyüye kadar giden acaip tecridlerin, ekspresyonist tarafı üstün bir realizmin (VatozBalıkları), bir yığın bilginin, bir yığın usta terkibin, büyük bir renk sevgisi, hattâ coşkunluğu vesarhoşluğununbiziokadarşaşırttığıbusergininbütünzenginliğiniburadasayamıyacağım.BizidurmadanHitit’e, eskiOsmanlı’ya, Selçuk’a,Aztek veMaya’ya, Bizans’a ve Primitif sanatlara, halk sanatlarınataşıyanbirsanatkârıtekbirmisaldetakipetmekimkânsız.O,hepkendisikalmaküzere,yahutkendisinibulmakiçin—belkidebiziarıyor,—durmadaniklimdeğiştiriyor.

En iyisi, bilhassa sevdiğimeserleri kısaca işaret edeyim.Girerken sağ taraftaortavitrindekikuşlutabaklar,karşıtaraftakiikiyazmalıtabak,—bütünhalksanatımızvezevkimiz—sonMeksikaseyahatininilhamıolanüçfetişi—ben,yanmışağaçlaçinininbuçokgüzelbirleşmelerineservileradınıkoydum.—hemen hepsi bir mücevhere benzeyen fincanları, kahveci tepsileri, emayeden ve öbür maddelerdenyapılmışkadınsüsleri,primitifgüneşpanosuensevdiğimeserleroldu.

Her sergi gibi bu sergide de zayıf, daha doğrusu cesaretiyle dikkati ancak çeken veya bu cesaretyüzündenkaybedenbirkaçeservar.Fakatbeyazmermerparçalarınınortasındanosadeceüslûpoyunukuşları uçurtan, iki narlı bahçenin o sade fakat masal dolu terkiplerini bulan bir sanatkâra, bir kaçtecrübeninhenüzyarıdakalmışolması çarçabukaffediliyor.Zatenonlarıöbürgüzellikler arasında farkbileetmiyoruz.

Bugünkü manzarasından Füreya, Türk sanatının bütün bir köşesini dolduran büyük ve feyizli birmevsime benziyor. Bunu eserlerini teker teker gördüğüm zaman hissetmiştim. Fakat şimdi atölyenindışındavehepbiraradagördüğümzamandahaiyianladım.Füreya’nınsergisi,yakıntanıyanlarıiçindahibirhayretvesilesioldu.Azizdostumutebrikederim.

Page 240: AHMET HAMDİ TANPINAR - Turuz · 2018. 9. 12. · AHMET HAMDİ TANPINAR ... Reşid Paşa encümene o zamanlar arası açık olan Fethi Ahmed Paşayı almamıştı, bu hâdise aralarındaki

TableofContentsTanpınar’ınDenemeleriHakkındaBirKaçSözI.İNSANVECEMİYET

İnsanveCemiyet

KültürveSanatYollarındaGösterdiğimizDevamsızlık

MedeniyetDeğiştirmesiveİçİnsan

AsılKaynak

HayatKarşısındaMünevver

AhmetHamdiTanpınarDiyorki.

GöçmenDâvası

KitapKorkusu

BitmeyenÇıraklık

AmatörYokluğu

YılbaşındaDüşünceler

SavaşveBarışHakkındaDüşünceler

KelimelerArasındaElliYıl

II.İNSANVEÖTESİ

İnsanveÖtesi

GüzelİleSevgiArasında

AşkaDair

AşkveÖlüm

III.ÜÇŞEHİR

İstanbul

İstanbul’unMevsimleriveSanatlarımız

KaranlıklarınTadı

Page 241: AHMET HAMDİ TANPINAR - Turuz · 2018. 9. 12. · AHMET HAMDİ TANPINAR ... Reşid Paşa encümene o zamanlar arası açık olan Fethi Ahmed Paşayı almamıştı, bu hâdise aralarındaki

Lodosa,SiseveLüfereDair

YaklaşanBüyükYıldönümüI

YaklaşanBüyükYıldönümüII

İstanbul’unFethiveMütarekeGençleri

Türkİstanbul

İstanbul’unİmarı

İbrahimPaşaSarayıMeselesi

Şehir

KenarSemtlerdeBirGezinti

Bursa

Bursa’nınDaveti

BursaYangını

Maraş

MaraşlılarınBayramı

IV.PARİSTESADÜFLERİ

BirUçakYolculuğundanNotlar

Paris’teİlkGünler

DoluBirGün

Notre-Dame’daBaşıboşDüşünceler

ParisTesadüfleriI

ParisTesadüfleriII

MeşhurlarınEvleri

ParisTesadüfleriIII

TablolarÖnündeİken

ParisTesadüfleriIV

Page 242: AHMET HAMDİ TANPINAR - Turuz · 2018. 9. 12. · AHMET HAMDİ TANPINAR ... Reşid Paşa encümene o zamanlar arası açık olan Fethi Ahmed Paşayı almamıştı, bu hâdise aralarındaki

TiyatrolarveKahveler

BirDostuUğurlarken

V.TÜRKEDEBİYATI

AvizeGibiRenkveIşıkDoluŞiir

TürkŞiirindeBüyükÜrperme:Hâmid

TevfikFikret

FrankfurtSeyahatnamesi

SinekliBakkal

MahurBesteHakkındaBehçetBey’eMektup

EdebiyatımızdaDuraklamaMıVar?

AhmetHamdiTanpınarAnlatıyor

TiyatroÜzerindeDüşünceler

VI.MUSİKÎ

MusikiHülyaları

İstanbulKonservatuarıveMusikimiz

İsmailDede

MusikiyeDair

YahyaKemalveTürkMusikîsi

VII.PLASTİKSANATLAR

ResimveHeykelMüzesi

SanatkârıdaHatırlayalım

GençlerinSergisiveSanatMeselelerimiz

CemalTolluveResimdeYapı

İkiMühimSergi

NuriİyemİnSonSergisi

Page 243: AHMET HAMDİ TANPINAR - Turuz · 2018. 9. 12. · AHMET HAMDİ TANPINAR ... Reşid Paşa encümene o zamanlar arası açık olan Fethi Ahmed Paşayı almamıştı, bu hâdise aralarındaki

ÇocukveResim

ÇocukDünyası

FotoğrafveResmeDair

Füreya’nınSeramikSergisi