ahiska türkleri̇ yunus zeyrek

Upload: yasar-semiz

Post on 07-Aug-2018

245 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

  • 8/20/2019 Ahiska Türklerı ̇Yunus Zeyrek

    1/254

     Yunus ZEYREK

    AHISKA BÖLGESİveAHISKA TÜRKLERİ

    BU KİTABIN MEVCUDU YOKTUR

    Ankara 2001

    İÇİNDEKİLERÖN SÖZI. Ahıska ve Ahıskalılar

     I.a. Ahıska’nın tarihi  I.b. Kıpçaklar   I.c. Atabekler dönemi I.ç. Osmanlı fethi

    II. Rusların Ahıska'yı işgali II.a. Rusların Ahıska'ya yürüyüşleri II.b. Ahıska şehrinin düşüşü

    III. Rus İşgali yılları

     III.a. Ana vatandan ayrı yıllar III.b.Haçlı kıskacında III.c. Brest-Litovsk, Mondros ve ötesi III.ç. Gürcülerle mücadele III.d. Sovyet döneminin ilk yılları III.e.Zor yıllar

    IV. Karanlık bir dünya ile mektuplaşmanın hikâyesi IV.a. Demirperdenin arkasından gelen mektup IV.b. Haberleşme kesiliyor IV.c. Mektuplaşma tekrar başlıyor

  • 8/20/2019 Ahiska Türklerı ̇Yunus Zeyrek

    2/254

     2

     IV.ç. Yıl 1989V. Sürgün

    V.a. Sürgün belgeleriV.b. Sürgün dünya basınındaV.c. Sürgünün gizli tutulmasıV.ç. Sürgün acılarıV.d. İlk resmî açıklamaV.e. Vatana dönüş mücadelesiV.f. Vatana ilk dönüşlerV.g. Sağır dünyaV.h. R. Seyfatov’un mektuplarıV.ı. 1980'li yıllara

    VI. Fergana olaylarıVI.a. Neler oldu?

    VI.b. Katliâm Türkiye gazetelerindeVI.c. Özbek kaynakları ne diyor?VI.ç. Bir muhavere

    VII. Ahıska Türkleri ne diyorlar?VII.a. Mecidoğlu anlatıyorVII.b. Azerbaycan'dan gelen ses: İki ay uyumadıkVII.c. Bizler bir can ve bir kanızVII.ç. Her birimiz bir yerdeVII.d. Fahrettin'i dinlerken

    VIII. Dünya basınındanVIII.a. Fergana olaylarının yankılarıVIII.b. Dönüp geçmişe bakarkenVIII.c. İkinci sürgünVIII.ç. Ben Ahıskalı bir TürkümVIII.d. Vatan evlâtların nerede?VIII.e. Her yer yanıyorVIII.f. Türkler dışarı!

    VIII.g. BBC'de Ahıska TürkleriIX. Ahıska Türkleri ve AzerbaycanX. Gürcistan ve Türklük

     X.a. Gürcistan’ın beşerî coğrafyasına bakış X.b. Lomouri neler söylüyor? X.c. Bir belge X.ç. Gürcistan'a sesleniş

    XI. Gürcülerin hayalleriXII.  Ahıska KanunnâmesiXIII.

     

    Ahıska’ya seyahat

  • 8/20/2019 Ahiska Türklerı ̇Yunus Zeyrek

    3/254

      3

    XIV.  Bir başka açıdan Ahıska meselesiXV.

     

    Ahıska meselesinin özetiXVI.  Ahıska Türkleri hakkında yazılanlar

     XVI.a. Sınırsız Komşu: Gürcistan XVI.b. Ateş Hattında Gürcistan XVI.c. Azerbaycan’dan XVI.ç. Sürgünde 50. Yıl: Ahıska Türkleri XVI.d. Ahıska Türkleri XVI.e. Geribem Bu Vetende XVI.f. Ahıska/Çıldır Beylerbeyliği XVI.g. Fitne Sanatı ve Perde Arkası XVI.h. Ahıska Türklerinin Tarihine Bir Nazar

    XVII.  Kitabı bitirirkenXVIII. Sonuç

    EK: 1. Ahıska Türkleri için dediler ki: 1.

     

    Türk bayrağı görende başı göğe değenler2.   Pamuk bereketiyle özüne beg olanlar  3.

     

     Meshet Türkleri hakkında4.   Ahıska ve Ahıska Türkleri5.

     

     Biz doğrudan doğruya Türküz6.

     

     Kazakistan günlüğü7.   Bir kaçış hikâyesinin özeti

    EK: 2. Âşıkların dilinden AhıskaEK: 3. Bitmeyen hasret: Vatan

    1. 

     Ben Ahıska'yım2.  Her birimiz bir yerde3.

     

     Kafkas4.  Ahıska5.

     

     Ahıska Türküsü6.  Vatanım7.

     

    Vatan

    8. 

    Yakışır mı?9.

     

     Heyirli olsun EK. 4. Başbakana mektupEK: 5. Basın bildirisiEK: 6. Belgeler ve fotoğraflarKAYNAKLARDİZİN

  • 8/20/2019 Ahiska Türklerı ̇Yunus Zeyrek

    4/254

     4

    ÖN SÖZAhıska, Türkiye‘nin kuzeydoğu sınırında, Gürcistan‘a bağlı bir bölgenin

    tarihî merkezidir.

    Ahıska ve çevresi, aynı zamanda çok eski bir Türklük bölgesidir. Tarihkaynakları, milâttan önceki çağlarda da, buralardaki Türk varlığından haber

    vermektedir.Bu bölge, 1578 yılında Osmanlı ülkesine katıldı; 1828 yılı savaşlarında

    Rusların eline geçti. O günden bu güne kadar, bölgenin talihi bir türlü gülmedi,esaretten esarete sürüklendi.

    1940’lı yıllar, Sovyetler Birliği‘nin savaş yıllarıydı. Stalin yönetimi, AhıskaTürklerinden eli silâh tutanları cepheye götürdü. Köylerde ve kasabalardayaşayan halkı da, bir kış günü, insanlık dışı kararlarla ve insanlık dışı metotlarlayerlerinden sökerek Orta Asya ülkelerine sürdü.

    Yıllarca kamp hayatı yaşayan Ahıska Türkleri, kamp hayatından sonra dasürgünden kurtulamadı, uzun mücadelelere rağmen vatanlarına dönemediler.

    Bugünkü Gürcistan idaresi, Ahıska ve çevresindeki Ermeni oluşumununvehametini görememekte, âdeta her ne pahasına olursa olsun Ahıskalılaravatana dönüş izni için hiçbir olumlu adım atmamaktadır. Bir zamanlar RuslarıKafkasya’ya getirten, Almanlara ve İngilizlere bel bağlayan Gürcistan,günümüzde de tarihî hatalar yapmaktadır. Gürcistan, Türkiye’nin uzattığı dosteli tutmamakta, tarihî korkularını yenememektedir.

    Sürgün Ahıska Türkleri, Azerbaycan, Kazakistan ve Kırgızistan baştaolmak üzere, eski Sovyetler Birliği‘nin muhtelif bölgelerinde yaşamaktaydılar.1989 yılında Özbekistan‘ın Fergana Vadisi‘nde çıkan olaylarda da büyükkayıplar verdiler. Ahıskalılar, yeni sürgünler yaşadılar ve uçsuz bucaksız RusyaFederasyonu topraklarının değişik yerleşim birimlerinde hayat mücadelesivermek zorunda kaldılar. Türk kamuoyu, günümüzde de aynı durumda olan buinsanları, yeteri kadar tanımamaktadır.

    Ahıska Türklerinin tarihi ve maruz kaldığı zulümler, ne yazık ki Türk basınında da gereği kadar ele alınmamıştır. Fergana olayları sırasında çıkanhaberlerden sonra, medya organlarımızın bir kısmı, konuyu hiçbir zaman elealmadı; bu konudan bahseden bir kısmı ise, Ahıska Türklerinin asıl ıztırabı olanvatana dönme mücadelesine destek vermedi. Bu konuda çıkan bazı yazılar da,Ahıska Türklerine her türlü zulmü reva görenleri incitmemeye özen gösterdi;çağımızın trajedisini romantik çerçevede ele aldı.

  • 8/20/2019 Ahiska Türklerı ̇Yunus Zeyrek

    5/254

      5

    Ahıska Türkleri ile ilgili araştırma ve incelemelerimiz, Fergana olaylarınınvukuundan sonra -1989 yılında- başlamıştı. Bu çalışmalarımız bazı gazetelerdetefrika edildi ve sonra da bir kitap hâlinde çıktı.1 

    Bu sahadaki çalışmalarımızın neşri üzerinden yıllar geçmesine rağmen,Ahıska Türklerinin sosyal ve siyasî durumunda bir değişiklik olmadığı gibi,

    hâlâ elle tutulur ciddî bir çalışmanın da yapılmadığı görülmektedir. Diğertaraftan Türkiye Cumhuriyeti hükûmetleri, Ahıska Türkleri mes’elesinin halliyolunda ciddî adımlar atmadı. Siyasî gözlemcilere göre, “Türkiye’nin gözle

     görülür hiçbir girişimi olmadı.”2 

    Kitapta yer alan yazılar, birinci el kaynaklardan yararlanılarak kalemealınmıştır. Özellikle o zamanlar Münih'te bulunan Amerika'nın HürriyetRadyosu (RL) arşivlerinden faydalanılmıştır. Bu hususta yardımını gördüğümdost ve arkadaşlarıma teşekkür borçluyum.

    Ankara, 20 Haziran 2001 Yunus Zeyrek

    1 Zeyrek, Yunus, Dünden Bugüne Ahıska Türklüğü, Frankfurt 1995.2  Şen, Faruk, Meshet Türkleri, Milliyet, 23.11.1992.

  • 8/20/2019 Ahiska Türklerı ̇Yunus Zeyrek

    6/254

     6

    I. 

    A H I S K A ve A H I S K A L I L A R

    Ahıska, Türkiye’nin kuzeydoğusunda, Ardahan ilimizle sınır teşkil eden,şimdi Gürcistan sınırları içinde yer alan, çok eski bir Türklük yurdunun

    merkezidir. Abastuman, Adigön, Aspinza, Ahılkelek, Azgur   ve  Hırtız  gibi önemli

    yerleşim birimleri ile iki yüzden fazla köyün merkezi olan Ahıska şehri,Türkiye sınırına 15 km mesafede bulunmaktadır.

    Posof Çayının iki yakasında yer alan şehir, karayolu ile Tiflis, Batum veTürkiye’ye bağlıdır. Ayrıca Türk sınırının çok yakınına kadar uzanan birdemiryolu, Ahıska’yı Tiflis’e bağlar.

    Kür ırmağı,3  Posof ve Adigön Çayları ile bu çaylara karışan derelerinsuladığı verimli topraklar, tarıma çok elverişlidir. Ahıska yakınındaki linyityatakları da işletilmektedir. 

    I.a. Ahıska’nın tarihiAhıska ve çevresine tarihte Mesketya da denilmektedir. Buraya bu ismi

    veren  Mesk/Meskh/Meskhi  kavmi hakkında kesin bilgilerden söz edemeyiz.Tarih kaynakları, böyle bir kavimden bahsediyorsa da, bu kavmin menşeihakkında açık bilgi veremiyor. Bu konuda kısaca şunlar söylenebilir:

    Mesk kavmi, Nuh Nebi oğlu Yafes'in oğlu ve Oğuz'un pederi Mesek'tengelen Masagetlere dayanır.4  Meskler, Kartvel (Gürcistan) güneyinde yaşamışGogarlı ( İskit ) ve Turanî yerli Hristiyan halktır.5 

    Öyle anlaşılıyor ki, bu Meskler, Gürcü olmamakla beraber, Kıpçak hâtırasıolan bugünkü Ahıska Türklüğünü de ifade etmemektedir. Meskler, bölgeyekendilerini hatırlatan  Mesketya  adını bırakmış ve Hitit, Asur, Sümer gibikaybolmuş eski bir kavim olmalıdır.

    Eski çağlarda Kıpçak Türkleriyle birlikte bu bölgede yaşadığı anlaşılan

    Meshi kavmi, Kıpçakların içinde erimiş olmalıdır. Bu kavmin ne ırkî, ne decoğrafî bakımdan Gürcülerle ilgisi olmamalıdır.

    Ahıska/ Mesketya bölgesinin Türklük tarihi hayli eskidir. Ciddî kaynaklar,Makedonyalı İskender’in, Kafkasya’ya geldiği zaman burada Türklerle

    3  Türkçe olan bu ırmağın Kür  ismi, ne yazık ki, resmî harita ve ders kitaplarımızda Rusçasöyleyişi olan Kura şeklinde yazılmaktadır.

    4

     Togan, Ord. Prof. Dr. A. Zeki Velidî, Umumi Türk Tarihine Giriş, İstanbul 1981, s. 410.5 Kırzıoğlu, Prof. Dr. M. Fahrettin, Yukarı Kür ve Çoruk Boylarında Kıpçaklar , Ankara, 1992,  Ankara 1992, s. 113. 

  • 8/20/2019 Ahiska Türklerı ̇Yunus Zeyrek

    7/254

      7

    karşılaştığını zikretmektedir.6  Bu kaynaklarda geçen Kıpçak  ve Bun-Türkler,Ahıska Türklerinin atalarıdır.

    Fransız bilgini Brosset, Bun-Türklerin Turanlı olduğunu bildirmektedir.7 Gürcü dil bilgini Marr ise, Bun-Türk’ün “otokton/yerli Türk ” anlamına geldiğiniyazmaktadır.8 Bu bilgiler, Çoruh ve Kür boylarında, dolayısıyla Kafkasya’da,

    Türklük tarihinin, ne kadar eskilere gittiği konusunda kesin bir fikirvermektedir.

    Bun-Türkler hakkında bilgi veren bir başka ünlü tarihçi de GüneyAzerbaycanlı Zehtabî’dir. Zehtabî’nin görüşlerini şöyle özetleyebiliriz:

    “İskender Kafkasya’ya geldiğinde, Bun-Türklerle karşılaştı. Bun-Türkler,Kür ırmağı sahillerinde yaşıyorlardı. Gürcü âlimi Takayşvili, bu elleri Türkgöstererek, Bun-Türkler, ya Türkler ya da Turanlılardır, demektedir. AkademikMarr da, Bun-Türkler sözünün,  yerli Türkler   anlamına geldiğini belirtmiştir.

    Bazı âlimler, Bun-Türkleri, Hun Türkleri olarak da gösterirler. Gürcü âlimleri,Bun-Türklerle Kıpçaklar arasında bir fark görmüyorlar. Bu da tabiîdir. Çünkü

     bunların her ikisinin dili, âdet ve an’anesi, dinî inançları, hayatı vs. aynı idi; herikisi de Türk idi. Kuman, Kırgız, Tatar, Kara Kırgız dillerinde bun, soy/nesildemektir. Bun-Türk, Türk soyu, Türk nesli demektir.”9 

    En eski Gürcü kaynaklarından biri olan  Moktsevay Kartlisa’da (VIII.yüzyıl), milâttan önce IV. yüzyılda Makedonyalı İskender’in Kafkasya’yageldiği sırada Kür ırmağı boylarında Bun-Türklerin yaşadığına dair ifadeler yer

    almaktadır. O zamanlar Bun-Türklerin buralarda dört büyük şehri ve alınmazkaleleriyle güçlü orduları varmış. Bu topraklara daha sonra birbiri ardıncaHunlar, Hazarlar ve Kıpçaklar gelmiştir. Bu bilgiler Rus ve Gürcükaynaklarınca da doğrulanmaktadır.10 

    Türklerin Ahıska dediği şehre, Gürcüler, Sa-mskhe, Akhalsikhe, Sa- Atabago  gibi isimler kullanmaktadırlar. Bunlardan Sa-mskhe/ Meskhi yurdu,Akhalsikhe/Yeni kale, Sa-Atabago/ Atabek yurdu  anlamına gelmektedir.11  Buisimler bile, bölgenin çok eski bir Türk memleketi olduğu konusunda bir fikir

    verebilir.

    6 Brosset, M., Histoire de la Georgie, Petersbourg 1849, s. 33.7 Brosset, age. s. 33.8 Marr N. et Briere, M., La Langue Georgienne, Paris 1931, s. 615.9 Zehtabî, Prof. Dr. M. T.(Kirişçi), İran Türklerinin Eski Tarihi, Tebriz 1378 (1999), s. 719.10

     Gukasyan, Vorosil L., Azerbaycan Dilinin Teşekkül Tarihine Dair Gayıtlar , Türk DünyasıAraştırmaları, S. 31, Ağustos 1984 (Ayrıbasım).11 Kırzıoğlu, Kıpçaklar , s. 154 vd.

  • 8/20/2019 Ahiska Türklerı ̇Yunus Zeyrek

    8/254

     8

    Ahıska,  Dede Korkut Kitabı'nda Ak-Sıka/Ak-Kale; 481 yılında  Akesga adıyla anılan Eski Oğuzlar beldesidir. 2700 yıllık bir Türk yurdudur.12 

    Ahıska ve çevresi, 1068'de de Sultan Alparslan tarafından Selçukluülkesine katılmıştır.13 

    I.b. KıpçaklarKıpçaklar, Batı Göktürk topluluklarından biriydi. Volga nehri üzerinden

     batıya doğru yöneldiler. 1068'de Rus knezlerinin müttefik kuvvetlerini yenerekgüney Rusya sahasına yerleştiler. Karadeniz kuzeyini ellerinde tuttular.1080'lerde Balkaş gölünden Tuna nehrine kadar Kıpçak Eli/Komaniadeniliyordu. Ruslarla mücadele aralıklarla devam ediyordu. 1185'te BaşbuğKönçek idaresindeki Kıpçak/Kuman kuvvetleri, Prens İgor'un emrindeki Rusordusunu aşağı Don boyunda kuşatarak tamamıyla imha ettiler. Millî Rusdestanı olan İgor Destanı'nın konusu da işte bu savaştan alınmıştır.14 

    Kıpçakların bir kısmı Kırım'da yerleşerek orada şehir ve kasabalarkurdular. Bir kısmı da daha güneye, Kafkaslara doğru indiler. Kıpçak Eli'ndedaha sonraları Altunordu devleti kurulmuştur.

    Don ve Kuban dolaylarındaki Kuman/Kıpçak Türklerinin Gürcülerle yakınmünasebetleri olmuştur. Gürcü Kralı II. David, Selçuklulara karşı savaşacakordusu olmadığından, Kıpçak Türklerini ülkesine davet etti (1118-1120). AzakDenizi doğusu ve Kafkaslar kuzeyinden gelen 45.000 Kıpçak ailesi, Çoruh-Kürırmakları boylarına yerleştiler ve güçlü bir ordu kurdular.15 

    Kıpçak başbuğunun kardeşi Sevinç idaresindeki yeni kütleler, kuzeydenülkeye geldiler (1190). Gürcistan'da Kıpçak/Kuman unsuru arttı. Bu topraklarayerleşen ve Gürcülerle din birliği bulunan Kıpçak Türkleri, devletin ordu,siyaset ve maliyesinde çok etkili konuma geldiler. Zamanla güçlenen KıpçakAtabekleri, İlhanlılar çağında (1267 ) Tiflis’e karşı gelerek beyliklerini ilânettiler. İlhanlı Hükümdarı Abaka Hanın da desteğini gören Ahıska Kıpçak

    12  Mamaşlı M. Kuzu (Kırzıoğlu),  Ahıska Üzerine Halk Deyişlerimizden, Çıldır Ardahan HanakPosof, Ankara, 1966, s. 43.

    13  Kırzıoğlu, M. Fahrettin, Osmanlı Fethinden Önceleri Ardahan-Çıldır-Posof BölgesininTürklüğü, Çıldır Ardahan Hanak Posof, Ankara 1966, s. 34-40.

    14 Rus besteci A. Borodin'in " Prens İgor Operası" bu hezimeti işlemektedir. Eserin Ankara DevletOperası tarafından sahneye konulacağını bildiren 1 Nisan 1993 tarihli Milliyet Gazetesi SanatSayfası, operaya konu olan bu Rus hezimeti hakkında bilgi verirken, "1185 yılında Poloveçlerile Ruslar arasındaki savaşta Ruslar büyük yenilgiye uğrar. Prens İgor ile oğlu Vladimir,

     Poloveçler tarafından tutsak edilir..." diyor ve maalesef "Kıpçak Türkleri" yerine, Ruslar gibi" Poloveçler " sözünü kullanıyor. Hâlbuki Kuman/Kıpçak Türklerine Rusların " sarımtrak,

     sarışın" anlamına gelen " Polovetz" dediklerini biliyoruz. ( Bkz. Kafesoğlu/Deliorman, Tarih, İstanbul 1977, s. 175; Erol Güngör, Tarihte Türkler, İstanbul 1989 s. 50).15 N. Berdzenişvili- S. Canaşia, Gürcüstan Tarihi (Çev. H. Hayrioğlu), İstanbul 1997, s. 142 vd.

  • 8/20/2019 Ahiska Türklerı ̇Yunus Zeyrek

    9/254

      9

    Atabekliği, Gürcü kaynaklarında Sa-Atabago ( Atabek Yurdu) olarakgeçmektedir.16 

    XVI. yüzyılın başlarında Ahıska Atabekleri Hükûmetinin sınırlarıAzgur’dan Kars, Artvin, Tortum, İspir ve Erzurum’a kadar uzanıyordu.Bugünkü halk kültüründen de anlaşılıyor ki, Ahıska Türkleri ile  Posof,

     Ardahan, Artvin, Ardanuç, Şavşat, Yusufeli, Tortum, Narman ve Oltu halkı aynıköktendir.17 

    Akkoyunlu, Karakoyunlu ve Safevî nüfuzu  altında kalan AhıskaAtabeklerinin toprakları, Lala Mustafa Paşa ve Özdemiroğlu Osman Paşanın

     Kafkasya Seferi  sırasında, Safevîlerden alınarak Osmanlı ülkesine katıldı(1578). Ahıska şehri, yeni kurulan Çıldır Eyaleti’ nin başkenti oldu.

    Ahıska’da, 1595 yılında sayım yapılarak Osmanlı Kanunnamesi yürürlüğekondu. Bu Kanunnamenin yer aldığı Ahıska Tahrir Defteri’nde geçen vergi

    mükellefi köylü isimlerinden bölge halkının Türklüğü açıkça anlaşılmaktadır:Arslan, Ayvaz, Bayındır, Bekâr, Çabuk, Devletyar, Elaldı, Elalmaz,

    Emirhan, Gökçe, Kanturalı, Korkut, Murat, Nuraziz, Pirali, Şahmurat, Temür,Ülkmez, Yaralı, Yusuf...

    Bu bilgilerden anlaşılıyor ki, Ahıska ve çevresi, Kıpçak Türklerinin hemmilâttan önce, hem de milâttan sonraki asırlarda gelip yerleştikleri, şehirlerkurdukları eski bir Türk yurdudur. Bugünkü Posof ilçemizde bulunan CakSuyu’na adını veren ve bu suyun kenarındaki Cak Kalesinde ocaklı olarak

    yaşayan Kıpçaklı I. Sargis, Tebriz’de Abaka Han’dan Atabek unvanını alarakArtvin, Ardahan ve Ahıska bölgesinin İlbeyi oldu; Atabekler sülâlesini kurdu.18 

    I.c. Atabekler dönemiAhıska bölgesinde milâttan önce, 713 yıllarında gelen (Kıpçakların ataları)

    Kimer ve 680’de de Sakaların yerleşmesiyle, Türkler yaşamaktaydı.

    XII. yüzyılın başlarında kuzeyden gelen Kıpçaklar da, Yukarı Kür veÇoruh boylarında yerleştiler. Uzun yıllar Gürcistan ordu ve devlet yönetiminde

    önemli fonksiyonlar icra eden Kıpçaklı Atabek sülâlesi, 1267 yılında, -bugün Posof’ta bulunan- Caksu’da Kıpçak Ortodoks Atabek Hükûmeti’ni kurarak bu bölgenin hakimi oldu.19 

    16 Age. s. 151; Gugushvili, A., Ethnographical And Historical Division Of Georgia, A Journal OfGeorgian And Caucasian Studies, Vol. I, No. 2-3, London 1936, s. 67.

    17  Kurat, Prof. Dr. Akdes Nimet,  IV-XVIII. Yüzyillarda Türk Kavimleri ve Devletleri, Ankara

    1972, s. 83-84.18 Kırzıoğlu, M. Fahrettin, Ahıska Bölgesi ve Türklük , Türk Kültürü dergisi, S. 87, 1970.19 Özder, M. Âdil Tarihte Çıldır Atabeyleri ve Torunları, Erzurum 1971, s. 5 vd.

  • 8/20/2019 Ahiska Türklerı ̇Yunus Zeyrek

    10/254

     10

    Atabek Ailesinin siyasî faaliyeti hakkında Gürcü tarihçiler de bilgivermektedirler. Bu kaynaklar, Atabek Ailesinin Tiflis Krallarına karşıgelmelerini hikâye etmektedirler. Bunlardan birinde şu bilgiler verilmektedir:Gürcistan’a gelen Moğollara karşı savaşmak üzere 1266 tarihinde Tiflis’e gidenKıpçak Beyi Caklı Sargis, Gürcü Kralı David tarafından tutuklandı. İlhanlıKağanı Abaka Han, David’e haber göndererek Sargis Beyi serbest bırakıp kendiyanına göndermesini istedi. Sargis Bey, Abaka Hana, artık Gürcü yönetimindeyaşayamayacaklarını ve bağımsız olmak istediklerini bildirdi. Abaka Hanındesteğini alan Atabek ailesi, Gürcistan’dan ayrı bir hükûmet oldu.20 

    Atabek Hükûmeti, 310 yıl yaşamış, Anadolu'nun en uzun ömürlü TürkBeyliğidir.

    1500/1516 yıllarında Artvin, Ardahan, Ahıska Beyi bulunan KıpçakAtabeki Mirza Çabuk, 1508'de Trabzon Sancak Beyi Şehzade Yavuz Selim'e

    kendi askeriyle öncülük etmiş; Batı Gürcistan'ın Osmanlı'ya itaatini sağlamıştır.1514'te Çaldıran Seferi’nde de Osmanlı ordusuna gidiş dönüşte, sürülerle etlikkoyun, yüzlerce yük yağ, bal ve un vererek yardımcı olmuştur.

    1551 yılı baharında, Erzurum Beylerbeyisi bulunan Çerkes İskender Paşa,Atabek topraklarından Ardanuç, Ardahan ve Şavşat bölgelerini zaptetti. Buyürüyüş sırasında Osmanlı sınırı, Posof-Acara arasındaki Arsıyan dağınadayanmış oluyordu. Bu tarihlerde Atabekli II. Keyhüsrev, İran Safevîlerine (ŞahTahmasb'a) tâbi idi. Elinde de Ahıska, Ahılkelek, Adigön/Koblıyan, Tümük veAzgur bölgeleri bulunuyordu.

    1555'te Safevîlerle yapılan Amasya barışı sırasında, Başvezir Kara AhmetPaşa, İran elçisiyle Şah Tahmasb'a bir 'cevapname' göndererek, kendisine tâbi

     bulunan Atabek II. Keyhüsrev'in başkent edindiği Adigön/Altunkala'nın daOsmanlılara tesliminde ihmal olunmamasını bildirdi.

    Atabeklerin Altunkala'sını Osmanlılara teslim etmeyen Şah, II.Keyhüsrev'in koruyucu-naibi Varaza'yı gönderterek Osmanlı kalelerinetecavüzler yaptırttı. Bu yüzden Kanunî, Şah Tahmasb'a bir "Name-i Hümayun"  

    gönderek sert bir şekilde uyardı.

    21

     I.ç. Osmanlı fethiIII. Murad Çağı’nda, Dağıstan, Gürcistan ve Şirvan’ın fethine karar verildi.

    Bu sefere Lala Mustafa Paşa serdar tayin edildi.

    1 Ocak 1578'de Şeyhülislâm Kadızade Ahmed Şemseddin Efendi'ninfetvası Serdar Lala Mustafa Paşaya verildi. Bu fetvayla, Kur'an-ı Kerim'i hafife

    20

     Berdzenişvili N.-Canaşia S., age. s. 180;Kırzıoğlu, Prof. Dr. M. Fahrettin, Kıpçaklar , s. 148 vd.21 Kırzıoğlu, Prof. Dr. M. Fahrettin Osmanlıların Kafkas Ellerini Fethi, Ankara, 1998, s. 246-247.

  • 8/20/2019 Ahiska Türklerı ̇Yunus Zeyrek

    11/254

      11

    alma, Şeriat kitaplarına hakaret etme, Şah'ı mâbud yerine koyma, Peygamber'eve sahabeye hakaret etme vs. gibi cihetlerden dolayı Safevîler üzerine seferyapılmasına cevaz veriliyordu.22 

    Serdar ile ordusu, 5 Ağustos 1578'de Ardahan kalesi güneyindeki ovadakondu.

    Ahıska’nın fethiyle ilgili olarak, yazanı bilinmeyen eski bir elyazmasındaki şu ifadeleri aynen alıyoruz:

    “Altunkala nâm hisâra bir Hatun ( Kıpçak Atabekleri Melikesi Dedis İmedi)zabt u tasarruf ederdi. Yarar yiğit oğulları varidi. Ol vilâyetlerin Küffârlarını,anlar zapt ederlerdi. Küffâr-ı hâkisârın Beylerine Serdâr Mustafa Paşa, Kal’a-iArdahan’dan kalkmazdan mukaddem bir âdem gönderüp, dimişler idi ki, “Senki Altunkala sâhibi olan Manuçahr’sın. Sana ma’lûm ola ki: Ben ki Rûm

     Pâdişâhı’nın bir ednâ Vezîriyim. Üşde yüz elli bin İslâm ‘askeriyle üzerünğe

     geldim. Eger gelüp, Dîn-i İslâm Pâdişâhı’nın çerisine istikbâl edüp, mütâba’atve mürâca’at edersen, biz dahi, senin hâline münâsib ve şânına mülâyim ri’âyetedelim. Eger ‘inâd ve muhâlefet edüp, serkeşlik edersenğ, üş üzerine varurum.Ve Ellerüni, Vilâyetlerüni yıkup, yakup, harâb ederim. Ve ‘Asker-i İslâm,üzerüne varup, bir mıkdâr emek ve zahmet harc edüp, nâ-çâr olduğın vakit,havfa gelüp mütâba’at edersen, kat’â özrün ve bahânen makbûlüm degildir.

     Hemân seni sene gerek ise, ta'cîl gelüp, Dîn-i İslâm'a tâbi’ olasın. Ve Elüni veVilâyetlerüni bize teslîm edesin." deyü (haber )gönderildi.”23 

    8 Ağustos Cuma günü ordu Ardahan'dan kalktı; Çıldır'a yakınBegrekhatun'da konakladı. O gün, Altunkala hakimesi Atabekli II. Keyhüsrev'indul karısı  Dedis İmedi Hatun'dan itaatname ile elçisi gelip büyük oğluManuçahr'ı rehin vereceğini ve vergi ödeyeceğini arz eyledi.

    Bu arada elçinin tavırlarından, Safevîlerle yapılacak savaşın sonunu bekleyip, zayıf ve kuvvetli belli olduktan sonra galip tarafa itaatı gözettiğianlaşıldı.24 

    Ordu Ardahan'dan göçerken Ardahan Sancak Beyi Abdurrahman ile

    Bayburt Alaybeyi Bekir Beyler, kendi askerleriyle Ulgar dağını aşıp  Mahmut Han Ülkesi’ nden o gün Poshov ( Posof ) merkezi Mere ve akşama doğru daAhıska yolundaki Vale kalesini fethettiler. Ertesi günü (9 Ağustos 1578)Ahıska, Tümük, Hırtız, Çıldır ve Ahılkelek kalelerini aldılar. Ordu, Tiflisistikametinde yürümek üzere Ardahan’dan kalktı.

    Safevî Tokmak Han, büyük bir kuvvetle birlikte gelip, Çıldır Gölükuzeybatısında Osmanlı ordusuna karşı pusuya girdi. O sırada karavulda

    22

     Kırzıoğlu, OKEF, s. 281.23 Zeyrek,Yunus Tarih-i Osman Paşa, Ankara 2001. 24 Kırzıoğlu, OKEF, s. 288.

  • 8/20/2019 Ahiska Türklerı ̇Yunus Zeyrek

    12/254

     12

    ilerleyen bir Osmanlı ordu kolu, Safevî kuvvetleriyle karşılaştı. İki orduarasında cenk başladı. Yalnız kılıç ve kargı ile yapılan savaşta, Safevî ordusu

     büyük kayıplar vererek geri çekildi. Tarihe Çıldır Meydan Muharebesi adıylageçen bu savaş, Osmanlı ordusunun zaferiyle sonuçlandı.25 

    Çıldır Zaferi, ordu şâiri Hayalî'nin bir şiirinde şöyle dile gelir:

    Turnam gider isen bizim ellereVezir Ardahan'dan göçtü diyesin Karşı geldi Kızılbaş'ın HanlarıÇıldır'da da döğüş oldu diyesin.

    Zaferin ertesi günü (10 Ağustos 1578), beş altı bin askeriyle AtabekManuçahr Bey, Serdar'ın otağına törenle gelerek itaatini arz etti veAltunkala'nın anahtarlarını teslim eyledi. Müslümanlığı kabul ederek II.Atabekli Mustafa Paşa adını aldı; önce Sancakbeği sonra da Çıldır/Ahıska

    Beylerbeyi oldu. Çevredeki 32 kale de Osmanlı ülkesine katıldı.

    26

     Manuçahr’ınYusuf Paşa adını alan kardeşi Greguvar/Gorgor’a Oltu Sancakbeyliği verildi.27 

    Hammer, bu tarihî olayı anlatırken, “ Manuçahr, itaatnâme göndererekhükûmetinin kabul edilmesini diledi. Bununla ilgili taahhütnâme istedi. Lala

     Mustafa Paşa, onun isteklerinin bir kısmını kabul etti. Kendisine Azgur’u,kardeşi Greguvar’a Oltu sancağını ve annesiyle diğer kardeşine de timar veköyler verdi.” demektedir.28 

    Böylece Altunkala Atabekliği ile Mahmut Han Ülkesi/Ahıska Beyliği

    topraklarının fethi tamamlanarak tahririne başlandı. 1578 güzünde merkeziAhıska  şehri olan ve adını Lala Paşanın zafer yerinden alan Çıldır Eyaletikuruldu. Kür ırmağı başlarında ve Çoruh boyundaki eski Atabek Yurdu

     bölgeleri de buraya bağlandı.29 

    Bütün Türk boyları gibi bu bölgenin Türk ahalisi de, Osmanlı fethinimüteakip gönül istekleriyle Müslüman oldu. Bu tarihî gerçeği kabul etmeyen

     bazı Gürcü kalemleri, her fırsatta “ zorla İslâmlaştırma”dan bahsederler.Bunlardan birisinin kullandığı ifadeler şöyledir: “17. yüzyılda Muhammed’in

    dininin zorla kabul ettirilmesinin yanı sıra, bölgeye yoğun bir şekilde Türkler vediğer milletler zorla ya da isteyerek yerleştirilmiştir. 19. yüzyılda Rusimparatorluğunun sınırlarına ve ilgi alanına giren bu topraklara, Türkler

    25 Zeyrek, Yunus, Tarih-i Osman Paşa. 26  Bölgenin Osmanlılar tarafından fethiyle ilgili kaynakların ilmî tetkiklerini ihtiva eden en

    önemli eser, şüphesiz Prof. Dr. M. Fahrettin Kırzıoğlu‘nun, Türk Tarih Kurumu tarafındanyayınlanan Osmanlıların Kafkas Ellerini Fethi adlı eseridir.

    27 Uzunçarşılı, Ord. Prof. İsmail Hakkı Osmanlı Tarihi, C. 3, Ankara 1982, s. 59;

    Danişmend, İsmail Hami İzahlı Osmanlı Tarihi Kronolojisi, C. 3, İstanbul 1950, s . 23, 64.28 Hammer, Joseph-Purgstall, Geschichte Des Osmanischen Reiches, B. 4, Graz 1963, s. 67.29 Kırzıoğlu, OKEF , s. 386.

  • 8/20/2019 Ahiska Türklerı ̇Yunus Zeyrek

    13/254

      13

    tarafından Erzurum’dan acımasızca göç ettirilen Ermeniler, Cavakheti yaylasına yerleştirildiler.”30 

    İslâm dininin zorla kabul ettirilmesi bir iftiradan ibarettir. Bu tür gerçek dışıiddialara, “ Acaristan ve Acarlar ” adlı kitabımızda cevap verilmiştir.“ Ermenilerin Erzurum’dan acımasızca göç ettirilmesi” iddiası doğru değildir.

    Ermeniler, 1828 Osmanlı-Rus Savaşı sonunda, Anadolu’da yaptıklarıihanetlerin intikamının alınacağı korkusuyla Rus ordusuyla birlikte gelip,Rusların eline düşen Ahıska ve çevresine yerleştirilmişlerdir.

    *

    Ahıska ile ilgili olarak Kâtip Çelebî ’nin verdiği bilgileri de özetleyelim:

    “Gürcistan’ın Bilâd-i İslâm’a (Osmanlı memleketlerine) muttasıl (bitişik )yerleri, mahlût (karışık ) esnâf-ı muhtelifedir (değişik soydandırlar ); onlaraÇinçavat derler.”31 

    “Ahıska, Gürcistan hududundadır. Mukaddemâ Çıldır Eyâleti’dir.Sancakları: Acara, Ardanuç, Büyük Ardahan, Küçük Ardahan (Göle), Oltu,Peterek (Yusufeli), Penek, Poshov, Tavusker (Olur ), Çıldır, Cecerek, Hırtus,Şavşad, Livana ( Artvin), Narman, Ahılkelek, Tıralet, Maçahel.

    Ahıska, taht-ı vilâyetttir. Sene 986 (1578)’da Vezir ( Lala) Mustafa Paşa,taraf-ı Sultan (III.) Murad Han’dan feth-i Şirvan ile me’mûr oldukda, bu tarafda

     birkaç muteber ( Atabek ) ki İslâm’a gelmiş idi. Bu vilâyet, yine kendüye inayetolunmuş idi. Ba’dehu, Kızılbaş (Safevîler ) alup, sonra (IV.) Murad Han 1045(1635)’te Vezir Ken’an Paşaya bir mikdar asker verüp, Ahıska’yı 23 günmuhasaradan sonra, sulh ile kal’ayı teslim ettiler. Cümlesi ocaklık olmak üzere,( Atabekli) Sefer Paşaya verilmiş idi. Hâlâ ol dûdman-ı irbî anlaruntasarrufundadır.”32 

    “Niçe câmiler, hamamlar, medreseler ve hanlar yapmışlardır. Ol havalide,niçe kadîm mezarlar vardır ki, Ahali-i Vilâyet anlara Eski MüselmanlarMezarâtı derler.”33 

    Ahıska kalesi, 1627 yılında Safevîler tarafından kuşatıldı. Ahıska’nınimdadına gitmek üzere yola çıkan Dişlenk Hüseyin Paşa, Erzurum’da isyaneden Abaza Mehmet Paşa tarafından öldürüldü. İmdatsız kalan Ahıska, teslimolmak zorunda kaldıysa da, bir müddet sonra geri alındı.34 

    30 Miminoşvili, Otar, Gürcüstan‘da Etnografik Yolculuk , Çev. H. Özkan, İstanbul 1999, s. 97.31 Kâtip Çelebî, Cihannümâ, İstanbul 1145/1732, s. 406.32

     K. Çelebî, age. s. 408-409.33 K. Çelebî, age. s. 409.34 Uzunçarşılı, age. s. 164-165.

  • 8/20/2019 Ahiska Türklerı ̇Yunus Zeyrek

    14/254

     14

    Ahıska, Osmanlı Devleti zamanında Çıldır Eyaleti’nin başkenti ve önemli bir kültür ve ticaret merkezi idi. Ne yazık ki 1828 yılında Rusların eline düşen bu şehir, Rus, Gürcü ve Ermeni ittifaklı Hristiyan zulmü sebebiyle, Anadolu’yadoğru başlayan göçlerle Türk nüfusunun bir kısmını kaybetmiştir. Buna rağmen,eski bir Türklük bölgesi ve tarih mirasına sahip olan Ahıska, Türk kimliğinikaybetmedi.

    1828 yılı yazında Rus esaretine düşünceye kadar tam 250 sene boyunca,Çıldır Eyaleti merkezi olan Ahıska şehrine, birer sancak olarak şu yerler bağlıidi:

    Bedre, Azgur, Ahılkelek, Hırtız, Cecerek, Ahıska, Altunkale ( Koblıyan),Acara ( Bu sekiz sancak 16 Mart 1921 Moskova Antlaşması’yla Ruslarabırakılmıştır, bugün Gürcistan'dadır ); Maçakhel ( Bugün bir kısmı Acara'da),Livana ( Artvin), Yusufeli, Ardanuç, İmerkhev, Şavşat ( Bu sancaklar bugün

     Artvin ilimizdedir ), Oltu, Narman, Kamkhıs ( Bunlar şimdi Erzurum'da); Posof,Ardahan, Çıldır, Göle ( Bunlar da şimdi Ardahan ilimizdedir ).

    Ahıska ve çevresinin bu kısa tarihçesinden de anlaşılacağı gibi bölge, bugün elinde bulunduğu Gürcü veya Ermeni yurdu değildir. Bilinen en eskitarihinden beri Türk yurdudur. Tarih kaynakları da bunu doğrulamaktadır.

    Yukarıda adları yazılı eski sancaklar/kazaların halkı hâlâ aynı anadiliTürkçeyi konuşuyor, aynı gelenekleri yaşıyor. Bunlar bugün sun'i sınırlarlaayrılmış olsalar da, aynı bedenin parçalarıdır. Ama ne yazık ki, bu tarihî

    gerçekler, okul kitaplarımızda yer almadığından, kendi insanlarımızca daunutulmuştur!

  • 8/20/2019 Ahiska Türklerı ̇Yunus Zeyrek

    15/254

      15

    II. RUSLARIN AHISKA'YI İŞGALİRuslar, Kafkasya'nın önemini bizden daha iyi kavramış olmalılar ki,

    yüzyıllar boyunca bu bölgeden elini çekmemiş, sayısız savaşları gözealmışlardır. Hem de mağlûbiyetlerden yılmadan...

    Kafkasya’daki insan topluluklarının çeşitlilik arz etmesi, Rusların işinikolaylaştırmıştır denilebilir. Bu bölgede kırk çeşit dil konuşulduğu söylenir. Budurum, bölgede siyasî birlik kurmanın ne kadar zor olduğunu gösterir.

    Bu fırsatları iyi değerlendiren Ruslar, X. asırdan itibaren Kafkasya'yı elegeçirme mücadelelerine devam etmişlerdir. Kafkasya ve Karadeniz kuzeyindekiTürk devletlerinin zevalinde hemen ortaya çıkıvermişlerdir. Hatta birtakım içkarışıklıklar çıkararak, bu zevali hazırlamışlardır da denilebilir.

    Rusların, 1993-94'teki Tacikistan, Gürcistan ve Azerbaycan siyaseti göz

    önüne alınırsa, bu tesbitin ne kadar yerinde olduğu anlaşılır. Mühim olan,tarihin tekerrüründen ibret almaktır. Zaten ibret alınsaydı, birçok acılar tekrartekrar yaşanmazdı.35 

    Ruslar için Kafkasya, Orta Asya ve Uzak Doğudaki sömürgelerden dahaönemliydi. Onlara göre dağların zirvesinde bayraklarının dalgalanması, birüstünlük sembolü ve büyük devlet olmanın belirtisiydi. Bize göre ise bu birTürkiye kompleksinden başka bir şey değildir. Bu da halkımızın hafızasındansilinmeyen tarihî Rus kinini haklı çıkarmaktadır. Öyle ki Ruslardaki bu aşağılıkduygusu, Çarlık devrinden Sovyet devrine de sirayet etmiştir. Sovyetideolojisinde "Azınlıklar, dünyanın en büyük ülkesinde köle olarak yaşamaktan

     gurur duymalıdırlar!"  şeklinde ifade edilen anlayış bunun ürünü olsa gerek.36 

    1800'lü yılların başlarında Avaristan, Bakü, Kuba, Derbend, KarabağHanlıkları Rusların eline geçti. Sıcak denizlere inmek, Rusların tarihîülküsüdür. Bunun için de hedef Osmanlı toprakları idi. Osmanlı ülkesine gidenyol, Ahıska’dan geçiyordu. Bu bakımdan Ahıska, çok önemli bir stratejiknoktada bulunuyordu. Hakikaten Ahıska'nın Rusların eline geçmesinden sonraŞâir Gülalî’nin şöyle âh etmesi çok mânalıdır:

     Ahıska gül idi gitti Bir ehli dil idi gittiSöyleyin Sultan Mahmut'a

     İstanbul kilidi gitti. 

    35  Tarihî Rus siyaset ve istilâları hakkında en sağlıklı bilgiler için şu yazarların konuyla ilgili

    eserlerine bakılmalıdır: Prof. Dr. M.Fahrettin Kırzıoğlu, Ord. Prof. Z. V. Togan, Prof. Dr. A. N.Kurat, Prof. Dr. M. Saray ve John F. Baddeley.36 Conquest, Robert, Stalins Völker Mord  (The Nation Killers), Wien 1974, s. 42.

  • 8/20/2019 Ahiska Türklerı ̇Yunus Zeyrek

    16/254

     16

    Ahıska'nın düşüşünden sonra Rusların hemen hiçbir direnme ilekarşılaşmadan Osmanlı topraklarında, İstanbul'a doğru, çok kısa zamanda 500kilometrelik yol kat etmeleri de Ahıska'nın bir "kilit" olduğunu ortaya koyuyor.

    II.a. Rusların Ahıska'ya yürüyüşleri1807'de Rus Başkumandanı Kont Gudoviç, büyük bir ordu ile Ahıska'ya

    yürüdü. Ancak Ahılkelek önlerinde ağır bir yenilgiye uğrayarak ve birçok ölüvererek darmadağınık bir hâlde geri çekildi.

    Gudoviç'in yerine Kafkasya'ya gelen Kont Tormazof, 1810'daKafkasya'daki Hristiyan halkların birliğini sağladı. Aynı yılın kasım ayında

     büyük bir ordu ile Ahıska'yı kuşattı. Kahramanca direnen Ahıska, Ruslarıkuşatmayı kaldırarak geri çekilmeye mecbur etti.

    Ruslar, 1811 Aralığında Ahılkelek'i ele geçirdilerse de, 1812 Mayısındaimzalanan Bükreş Antlaşması’yla burası tekrar Türkiye'ye bırakıldı.

    II. Mahmut devrinde 1826'da Yeniçeri Ocağı’nın kaldırılmasıyla talimliasker yokluğu başlamış; Navarin Olayı ile de Osmanlı donanması tamamen yokedilmişti.

    Bu durumda Osmanlı Devleti'nin askerî gücü çok zayıftı; hatta yoktudenebilir. Bu, Ruslar için iyi bir fırsat demekti. Tekrar Ahıska üzerineyürüdüler. Bu defa Rus ordularının başında Yermolov (1772-1861) vardı.Kafkasya'da büyük katliâmlar yapan Yermolov, Kafkasya Müslümanlarına başeğdiremedi. Şâir Puşkin'in:

     Eğ başını ey karlı Kafkaslar!

     Boyun eğ, gelen Yermolov'dur! 

    diye dağları boyun eğmeğe çağırdığı Yermolov da, mağlûp olarak Kafkasya'yıterk etmek zorunda kaldı. Gerçekte Puşkin’in ona verdiği isim: Şarlatan’dır.37 

    II.b. Ahıska şehrinin düşüşüYermolov'dan sonra, 1827'de Paskieviç, Kafkasya Rus orduları

     başkumandanlığına tayin edildi.Rus kaynaklarından birinde: " İnsanî bir deyim olan 'Yere düşene vurulmaz' sözü Ruslar tarafından asla hatırlanmadı. İnsancıl bir yapı kazanacağımıza,daha da zâlimleşmeye başlamıştık ." denilirken aynı zamanda bu Paskieviçanlatılmış oluyor. Bunu kitabında nakleden İngiliz yazar J. Baddeley,Paskieviç’in, eğer elinden gelirse ayağının altında ot bitmesine izin vermeyecekkadar zâlim bir kumandan olduğunu yazmaktadır.38 

    37 Puşkin, A. Sergeyeviç, Erzurum Yolculuğu (Çev. Z. Baştımar), İstanbul 1961, s. 16.38 Baddeley, age. s. 197.

  • 8/20/2019 Ahiska Türklerı ̇Yunus Zeyrek

    17/254

      17

    7 Temmuz 1828 tarihinde işgal edilen Kars, 15’inde Ruslara teslim oldu.12 Ağustosta Ahılkelek düştü. Artık Rusların hedefi Ahıska idi.

    Ahıska, ekseriyeti Müslüman Türk olan 50.000 nüfuslu, zengin ve tabiîgüzellikleriyle meşhur bir şehirdi. Üç kat suru, kudretli bir iç kalesiyle birlikteher evi âdeta bir kale gibiydi. Doğu Türkiye’nin Erzurum ve Trabzon’dan sonra

    en önemli şehriydi.39

     Bu şehri savunmak üzere, 6000 nizamî ve 4000 de miliskuvveti bulunmaktaydı. Ahıska’ya saldıran Rus kuvvetleri ise, 3000’i süvariolmak üzere 8000 kişiydi. 14 Türk topuna karşı, Rusların 40 topu

     bulunmaktaydı.40 

    J. Baddeley, Ahıskalılar hakkında şu ifadeleri kullanmaktadır:

    " Kendi mahallî liderleri tarafından yönetilen Ahıskalılar, çok savaşçı vekorkusuz, enerjik insanlar olarak ün salmışlardır.

    "17 Ağustosta Rus ordusu Ahıska şehri önlerine geldi. Şehirden beş altı

    kilometre uzaktaki garnizon, Ruslarla iki gün süren kanlı çarpışmalar yaptı. Burada üstün gelen Rus kuvvetleri, Ahıska'yı kuşatmaya başladılar. Rusların gelmesini dört gözle bekleyen Yahudi ve Ermeni azınlığı saymazsak geriyekalan Müslüman halk, cesur ve savaşçı insanlardan oluşuyordu. Bunlar,kadınları da dahil olmak üzere, hayatlarını, evlerini ve mallarını sonuna kadar

     savunmaya kararlıydılar. Bu insanlar, Ruslara gülerek kendilerine olan güvenlerini şu şekilde açığa vuruyorlardı: "Siz gök yüzündeki ay'ı Ahıska'nıncâmisindeki hilâlden çok daha kolaylıkla sökebilirsiniz!"

    "Ruslar, 16 Ağustosta sabaha karşı ânî bir hücuma geçtiler. Şehir toplarladövüldü. Çevredeki binalar ateşe verildi. Her tarafa yangın paçavraları atarak

     şehrin evlerini yakmaya başladılar. Genç ihtiyar şehir halkı büyük bir cesaretle savaştılar. Kadınlar canlı olarak Rusların eline geçmektense yanan binalaradalarak canlı canlı yanmayı tercih ediyorlardı. Bir câmide toplanan yüzlerceinsan diri diri yakıldı. Rus askerleri bu kahramanca mücadeleyi sindiremiyor,ele geçirdikleri insanı çocuk dahi olsa acımasızca öldürüyorlardı.”41 

    Gudoviç ve Tormazof'un mağlûbiyetlerinin hıncıyla Ahıska'ya saldıran

    Paskieviç, bir ay müddetle kendisine karşı kahramanca direnen şehri, evleri,câmileri ve insanlarıyla beraber bir gecede ateşe verdi. Böylece, Gudoviç'e büyük hezimetler tattıran, Tormazof'un bozgununa şahit olan ve asırlarca

    39  Allen, W. E. D. , Kafkas Harekâtı- 1828-1921 Türk-Kafkas Sınırındaki Harplerin Tarihi,Ankara 1966, s. 24;Kırzıoğlu, Kars Tarihi, İstanbul, 1953, s. 549;Okçu, Yahya, Türk-Rus Mücadelesi Tarihi, Ankara 1949, s. 112-114.

    40

     Allen, age. s. 28.41  Baddeley, John F. , Rusların Kafkasya‘yı İstilâsı ve Şeyh Şamil , (Çev. S. Özden), İstanbul,1989, s. 202-203.

  • 8/20/2019 Ahiska Türklerı ̇Yunus Zeyrek

    18/254

     18

    dokunulmazlığını sürdüren şanlı Ahıska, 28 Ağustos 1828 sabahı Rusların elinedüşmüş oluyordu.

    Paskieviç’in adı, bir vahşet timsali olarak bugün bile halkımızın arasında'Başkovuç' olarak lanetle anılmaktadır.

    Şehir yağmalandı. Kütüphaneleri Petersburg'daki imparatorluk

    kütüphanelerine taşındı. Bu kanlı savaşta Gürcüler de aktif olarak Ruslarınsafında yer almaktaydı. Hatta Doğubayazıt Rusların eline geçince, Gürcü asıllıRus kumandanı Çavçavadze, şehrin kütüphanesini yağmaladı.42 

    Şimdi sıra Ardahan ve Azgur'a gelmişti. Azgur aynı gün, Ardahan da altıgün sonra düştü. Eylül ayında Ahıska/Çıldır Eyaleti toprakları Rusların elinegeçmiş oluyordu. Paskieviç, Çar'ına şöyle yazıyordu: " Haşmetmeaplarının

     sancakları Fırat suları üzerinde dalgalanmaktadır!..."43 

    1829 yılı kışında Acaralılar, 15.000 kişilik bir kuvvetle Ahıska üzerine

    yürüyerek şehri kuşattılar. Diğer bir Acara kuvveti de Karadeniz sahilitaraflarında Ruslara karşı harekâta girişmiş ve bozguna uğratmıştı. Tekrar güçtoplayarak birkaç koldan saldırıya geçen Ruslar, Acara'da Hula civarında birkaçköyü ateşe vererek geri çekildiler. Ahıska'ya giden yolu bekleyen Acaralılar,Rus kuvvetlerini çevirdiler. Burada Rusların büyük kayıplar vererek, hattayüklü beygirlerini de bırakarak kaçtıklarını kendi kaynakları da yazmaktadır. Neyazık ki Acaralılar düşmanı takip işini gevşetip, elde edilen ganimeti paylaşmaderdine düşüyorlar. Bu fırsatı iyi değerlendiren Ruslar, Koblıyan yolu ile

    Ahıska'ya ulaştılar.44

     1829 Mayısında Ardahan ve Acara üzerinden Ahıska'ya doğru yürüyen

    Türk kuvvetleri, Posof'ta, Muraviyev ve Bourtsef'in birleşik Rus kuvvetlerineyenildi. Bundan sonra artık Anadolu yolu Ruslara açılmıştı. Haziran 1829'daHasankale, temmuzda Erzurum Ruslara teslim oldu. On gün sonra da Bayburt'agirdiler; şehri havaya uçurdular. Böylece Paskieviç'in ordusu Osmanlı Devletitopraklarında 500 km'lik bir yol kat etmişti.45  Bu savaşların en çetin bölümüAhıska’da cereyan etmiştir.46 

    Bu şehir, 1828 felâketinden sonra belini doğrultamamış, harabe hâlindenkurtulamamıştır. 1828’de 50.000 olan Ahıska şehrinin nüfusu, 1887’de13.265’e düşmüştür.47 Ahıska şehrinin günümüzdeki nüfusu 24.650‘dir.48 

    42 Baddeley, age. s. 204.43 Baddeley, age. s. 204.44 Baddeley, age. s. 210.45 Baddeley, age. s. 220.46 Allen, age. s. 44.47

     Kırzıoğlu, M. Fahrettin, 1855 Kars Zaferi, İstanbul, 1955, s. 28-29.48  Kanbolat, H.-Gül, N.,  Kafkasya‘da Cavaheti ile Krasnodar Ermenilerinin Jeopolitiği veÖzerklik Arayışları, Stratejik Analiz, S. 6, Ekim 2000.

  • 8/20/2019 Ahiska Türklerı ̇Yunus Zeyrek

    19/254

      19

    Çıldır Eyaletinin merkezi Ahıska şehri, o günden beri, ufak bir kasabaolarak düşman elinde kalmıştır.49 Halkın bir kısmı Anadolu’ya doğru göç etmiş,göç etmeyenler de 1944 sürgününe kadar bu bölgede yaşamışlardır.

    1828 Osmanlı-Rus savaşlarında, Osmanlı tebaası Ermeniler, Ruskuvvetlerinin yanında, eski komşularına karşı savaşmışlardır. Şüphesiz bunun

     birinci sebebi, Rusların bölge halkından destek arayışlarıydı. Bu desteği verecekolan da Hristiyan ahali, bilhassa Ermenilerdi. Nitekim Ruslar, tarih boyunca buzavallı halkı, kendi emelleri uğrunda kullanmayı bilmiştir. Bu konuda Baddeleydiyor ki, "Tamamen politik sebepler yüzünden Paskieviç, Türkiye'de yaşayan

     Ermenilerin umut ve hırslarını en üst dereceye kadar cesaretlendirerek teşviketti. Sonunda öyle bir durum ortaya çıktı ki, daha önceleri Türk komşuları ve

     yöneticileriyle uyum içinde bulunan bu insanlar, onlara karşı cephe aldılar.Türklere karşı yaptıklarından sonra onlardan korkan Ermeniler, kitleler hâlinde

     Ruslarla birlikte gitmek istiyorlardı. 1829 Edirne Antlaşması gereğince Rusordusu geri çekilirken, 90.000 kadar Ermeni de onu izliyordu."50 

    14 Eylül 1829 tarihinde Ruslarla imzalanan Edirne Antlaşması gereğince - savaş tazminatı yerine-  Ahıska ve Ahılkelek Ruslara verilmiş; Kars veArdahan'dan itibaren diğer topraklar Osmanlılara bırakılmıştı. BöyleceAhıska'nın karanlık devri de başlamış oluyordu.

    Edirne Antlaşması, tarihimizin en ağır şartlarının kabul edildiği dönümnoktalarından biri sayılabilir. Zira Asya’da Ahıska’dan başka Anapa ve Potikaleleri, Avrupa’da ise Tuna nehrinin sol kıyıları elimizden gitmiş; ayrıcaRuslara birtakım ayrıcalıklar tanınmıştı. Bu antlaşmanın ardından Avrupa’dadaha birçok yer kaybedilmiş, Yunanistan, Sırbistan ve Sisam adası eldençıkmıştır.

    Paskieviç, 1831 Polonya ayaklanmasına karşı görev aldı. 1854'te SilistreMuharebesinde, bir Türk topunun mermisiyle ağır bir şekilde yaralandı. Buyüzden başkumandanlık görevinden ayrılma zorunda kaldı. İki yıl sonra daöldü.51 

    Rus tarihleri, Paskieviç’in Kafkas seferini, zafer olarak yazıyor. Hâlbuki busefer, insanlık tarihinin en kanlı sayfalarındandır. Nitekim o sefere katılan ünlüRus Şâiri Puşkin de bu kanaattedir.52 

    Ahıska'nın Ruslarin eline düşüşü devlet adamlarımızda nasıl bir etki bıraktı, bilmiyoruz. Zaten bu konuyla ilgili pek ciddî eserlere de rastlanmıyor. Tarihkitaplarında şöyle bir iki cümle ile geçiliyor. Gerçekte ise Yüce Osmanlı

    49 Kırzıoğlu, Kars Tarihi, s. 549.50

     Baddeley, age. s. 221-222.51 Baddeley, age. s. 223.52 Puşkin, A. Sergeyeviç, age. s. 22 vd.

  • 8/20/2019 Ahiska Türklerı ̇Yunus Zeyrek

    20/254

     20

    Devleti'nin 250 yıllık bir eyaleti, serhatlerimizin bekçiliğini yapan kahramaninsanları, bu eyaletin şanlı başkentiyle birlikte kopup gitmişti.

    Bu elîm hadise, halk muhayyelesini alt üst etmiş, halk şâirlerine nice destanve ağıtlar söyletmiştir. Bu manzumelerde, Ahıska'nın düşüşünde ihmali veyaihaneti olanların izlerine de rastlanmaktadır. 

    III. RUS İŞGALİ YILLARIIII.a. Ana vatandan ayrı yıllar

    Çıldır Eyaleti’nin başkenti Ahıska’nın 1828 savaşlarında ana vatandan ayrıdüşmesinden sonra, Osmanlı Devleti’nde eyaletler kaldırılıp vilâyetler kuruldu.Bu idarî taksimatta, Çıldır Eyaleti’nin, Oltu, Ardahan ve Ardanuç kazaları, Oltumerkeziyle sancak hâline getirilerek Erzurum vilâyetine bağlandı. Çıldır, Posofve Göle de, Ardahan kazasının birer nahiyesiydi.53 

    Kudüs’teki kutsal yerler meselesini bahane eden Ruslar, 3 Temmuz 1853tarihinde, General Gorçakof idaresindeki orduyla Purut ırmağından sınırımızıgeçerek Boğdan ve Eflak’ı işgal ettiler. Bu işgalle başlayan Osmanlı-RusSavaşı, 30 Mart 1856 tarihinde yapılan Paris Muahedesi’yle sona erdi. TarihteKırım Harbi olarak geçen bu savaşta Osmanlı Devleti, Rumeli, Anadolu veBatum cephelerinde Ruslarla savaştı.54 

    Batum cephesinde, yerli ahalinin de desteğini alan Türk kuvvetleri, büyükkahramanlıklar gösterdi ve Ruslara karşı açık bir galibiyet kazandı. Bu

     başarıdan cesaret alan Ardahan Kumandanı Ali Rıza Paşa, Posof’ta yerleşmişolan Ahıska muhacirlerinden Ahmet Ağa ve Aziz Ağa öncülüğündekigönüllülerle bir nizamî alayı, Rusların üzerine gönderdi. 5 Kasım 1853 tarihindePosof-Caksu civarında taarruza geçen Türk kuvvetleri, Rusları püskürttü.General Andronikof kumandasındaki Rus kuvvetleri, Ahıska Kalesine çekildi.Türk askeri, Vale’de ahali tarafından sevinçle karşılandı. Ahıska kazalarındangelen halk da, Osmanlı kuvvetlerini memnuniyetle karşılayarak zahire vermeyitaahhüt etti.

    Bu muharebede Aziz Ağa şehit oldu. O, 1828 muharebeleriyle Paskieviç’inyaptığı mezalimin de şahidi olmuştu. Ruslar, Aziz Ağanın başını keserek duvaraastılar ve vücudunun derisini yüzdüler. O günlerde söylenen bir manzumede bukorkunç olay şöyle anlatılır:

    “Cesed-i pâkin edüp sad-pâre Astılar re’sini bir divare Barbar olduğuna Rus’un acabaŞek mi eder Avrupalılar hâlâ!”

    53 Kırzıoğlu, Kars Tarihi, s. 550.54 Kırzıoğlu, M. Fahrettin, 1855 Kars Zaferi, s. 33.

  • 8/20/2019 Ahiska Türklerı ̇Yunus Zeyrek

    21/254

      21

    Ali Rıza Paşa henüz Meşe Ardahan’da iken, Posof üzerinden ilerleyenMirliva Ali Paşa kuvvetleri, Ahıska’ya ulaştı ve 12 Kasımda Ahıska Kalesiönünde Rus kuvvetlerini bozguna uğrattı. Önceki Caksu başarısından sonrakazanılan bu Ahıska Zaferi, 25 yıldan beri Türk bayrağına hasret kalan bölgehalkının Rus esaretinden kurtuluş umutlarını artırdı. Ordumuza her türlüyardımı yaptılar.

    Türk ordusu, her yönden gelecek Rus saldırısına karşı, tedbir aldı.Koblıyan, Abastuman ve Azgur’a kuvvet yerleştirildi. Kazalara müdür tayinedildi.

    Andronikof ordusu Tiflis’ten aldığı destekle Azgur Boğazı’na saldırdı. 19Kasımda, Azgur Boğazı’nı tutmaya çalışan kuvvetlerimiz bozuldu. Ahıska’yadoğru ilerleyen Rus kuvvetleri, 26 Kasımda Suhlis  köyü yakınında Ardahantümenini de bozdu. Ahıska Bozgunu diye anılan bu mağlûbiyetten sonra Ali

    Rıza Paşanın beceriksizliğinden, askerlerimiz dağınık hâlde Ardahan’a çekildi.Ahıska bozgununa sebep olan Ali Rıza Paşa ile Başgedikler’de bozguna

    uğrayan Ahmet Paşa, görevlerinden alınarak rütbeleri söküldü ve Magosa’yasürüldü.

    Sonu hüsranla biten ve kısa süren bu Ahıska sevincinden sonra Ruslar,“Türklerin gelişine sevinip yardımda bulundunuz!” diye katliâmlar yaptılar,mallarını yağmaladılar. Ruslar, aynı sebeple, aynı vahşeti 1915 yılındaArdahan’da da gerçekleştireceklerdi.55 

    Kafkasya, Ruslarla Şeyh Şamil'in yıllarca süren amansız mücadelelerinesahne oldu. Bu mücadeleler, Eylül 1859'da Şamil'in çaresizlikler içinde teslimolmasıyle sona erdi.

    27 Nisan 1877 tarihinde, savaş ilân edilmeden, Ruslar, Arpaçayı'nı geçerektecavüze başladılar. Meşhur 93 Harbi denilen bu savaşlarda, Kafkas cephesindesavaşan Müşir Gazi Ahmed Muhtar Paşa, birçok galibiyetler kazandıysa da,

     bütün kuvvetlerini oraya toplayan ve Türk kuvvetlerine nisbetle üç dört mislikuvvetle taarruza geçen Ruslar, 18 Kasım 1878'de Kars'ı işgal ettiler.

    Rumeli'de, Tuna boyunda ise, destanî kahramanlıklar gösteren Gazi OsmanPaşa, 10 Aralık 1878 gecesi hazin bir şekilde teslim oldu.

    Ayastefanos/Yeşilköy Antlaşması’yla, Kars, Ardahan ve Batum, savaştazminatı yerine Ruslara bırakılınca, Ahıska da, bizden iyice uzaklarda kalmışoldu.

    1883 yılında bu bölgeyi dolaşan bir Rus bilgininin Posof’la ilgilinotlarından, bölge halkının tamamının Türkçe konuştuğunu, Gürcüce konuşankimsenin bulunmadığını ve hatta kimsede Gürcüce öğrenme arzu ve isteğinin

    55 Kırzıoğlu, 1855 Kars Zaferi, s. 63-70.

  • 8/20/2019 Ahiska Türklerı ̇Yunus Zeyrek

    22/254

     22

     bulunmadığını öğreniyoruz. Yine bu notlarda, 1877-78 Osmanlı-RusSavaşı’ndan sonra, Posof’tan 331 hane(aile)nin Anadolu’ya göç ettiği,

     bunlardan 103 ailenin geri döndüğü belirtilmektedir.56 

    Bir başka Rus bilgini de, buralarda Müslüman Türk ahalinin yaşadığını veGürcülerle akrabalığa şiddetle karşı olduklarını söylüyor. Bölgede bulunan

    kilise ve manastır kalıntılarından bahisle, “Gürcülerin, şurada burada bulunanher yapıyı Kraliçe Tamara’ya bağlama hastalığı var.” diyor.57 

    Aynı yazıya notlar ekleyen bir Gürcü bilgini de, Posof ve Koblıyanvadilerine Türk idaresi zamanında göçmen getirilip yerleştirilmediğini, buradayaşayan Hristiyan halkın Müslümanlaştığını söylüyor.58 

    Ahıska ve çevresinin Çarlık Rusya'sı elinde geçen doksan yıllık hayatı,zulümlerle doludur. Halkın bir kısmı Türkiye'ye göç etmiş, Ağrı, Muş, Çorum,Hatay ve Bursa yörelerinde yerleşmiştir. Onların yerlerine ise Rus, Gürcü,

    Ermeni ve Yahudiler iskân edilmiştir. Orada kalanlar, Rus mezâlimi altındayaşamaya devam etmişler, her yönden geri bırakılmış hatta askere bilealınmamışlardır.59 

    Rus işgal yıllarını yaşayan ihtiyarların hikâyelerinden anlaşılıyor ki, Rusidaresi yıllarında Türk ahali adeta uyuşturulmuştur. Halkın eğitim hizmetlerine

    56 Sadovskiy, K., Poshov Nahiyesi, Kafkasya Materyalleri, 5. Fasikül, Tiflis 1886.57 Devitskiy, V., Posof Bölgesinde Eski Eserler , Kafkasya Materyalleri, Fasikül:35, Tiflis 1905.58 Takayşvili, E., Kafkasya Materyalleri, yukarıdaki yazıya ek, s. 247.59 Bu esaret yıllarında, millî duyguları uyanık halk şâiri Posoflu Zülâlî   şöyle sesleniyordu:

    1. 

    Biz bu zulmetler içinden çıkarız bir gün olurŞarka garba yıldırımlar çakarız bir gün olur

    2. 

    Kara bulutlar içinden parlayıp şimşek atarGök gürülder dolu yağar bakarız bir gün olur.

    3. 

    Kafkas Buhara Kırım’dan çevrilen hisarlarıVurur millî külünk ile yıkarız bir gün olur.

    4. 

    Türkiye’nin güneşinden bir kıvılcım alırızCahîm olur cihanı yakarız bir gün olur.

    5. 

    Anadol’dan Hindistan’a geçeriz Temür gibiHimalaya dağlarını çalkarız bir gün olur.

    6. 

    Dağıstan Kırım Kazan’ı İran Turan Kaşgar’ıİttihadın zinciriyle sıkarız bir gün olur.

    7. 

    Bizi boğmak için yurda akan acı selleriDinimizin kuvvetiyle tıkarız bir gün olur.

    8. 

    Türk doğarız Türk gezeriz Türk yaşarız dünyadaDevrilen Moskof elinden çıkarız bir gün olur.

    9. 

    Der Zülâlî, Volga Tuna Ceyhun Araslar gibi

    Tuğyan eder deryalara akarız bir gün olur.1904/Şeki

  • 8/20/2019 Ahiska Türklerı ̇Yunus Zeyrek

    23/254

      23

    önem verilmiyor, köy mollalarına, sadece yüzünden Kur’an okumanınöğretilmesine müsaade edilerek dinî hayatın asgâri gerekleri seviyesinde bireğitim yaptırılıyordu. Böylece, kitap, gazete gibi iletişim araçlarından habersizkalan halk, dünyada olup bitenleri, Sibirya’ya sürgüne gidip gelenlerdenöğreniyordu.

    Çar hükûmeti, Müslüman halkı askere almıyor, onun yerine 40 manat paraalıyordu. Silâh tutmasını ve askerlik mesleğini bilmeyen halk, sonraki yıllardavuku bulan savaşlarda, bunun acısını çok çekmiştir. Çar idaresi, halktan az vergialır, askere götürmez ve iyi davranır görünür, diğer yandan dinî ve etnikfarklılıkları daima diri tutarak, çağdaş gelişmelere karşı uyuşturduğu bölgehalkını birbirine düşman etmiştir. Günümüze kadar sürüp giden Türk-Ermeni,hatta Gürcü ve diğer kavimlerin sürtüşmelerine bakılırsa, Rusların iki yüzyıldan beri yürüttükleri faaliyet daha iyi anlaşılır.

    III.b. Haçlı kıskacındaRuslar, 1915 yılında, Türk ordusuna yardım ettikleri gerekçesiyle, Ardahan

    ve çevresi halkına karşı büyük bir katliâm gerçekleştirdiler. Ahıskalı ünlügazeteci Ömer Faik’in çabasıyla harekete geçen Bakü Müslüman Cemiyet-iHayriyesi, bölgeye bir hey’et gönderdi. Bu hey’ete Dr. Hüsrev Sultanoğlu

     başkanlık ediyordu. O, Ardahan’dan Bakü’ye gönderdiği yazıda: “ Müslümanmemleketinde insan oğlu görünmüyor. Yalnız birkaç köyden beş altı yüz kadınve çocuk yığıldı. Bunların içinde altı adam vardı ki, onlar da elden ayaktandüşmüş ihtiyarlardı.”60 

    Bölgede 1914-1918 yıllarında cereyan eden Ermeni Taşnaksutyonhareketini anlatan kitabın yazarı A. Lalayan, “Taşnak kuvvetleri tarafından ele

     geçirilen Türk köyleri, bütün canlı insanlardan temizleniyor ve harabeyeçevriliyordu.” demektedir. Ardahan ve Kars civarında yaşanan olayların gayriinsanî bir karakter taşıdığı ve bu hareketin bir Haçlı yürüyüşüne çevrildiğiifade edilmektedir.61 

    1917 yılında Bolşevik İhtilâlini müteakip Ahıska’da  Amele ve Asker

     Hükûmeti kuruldu. Bu hükûmette Ömer Faik Bey de üye olarak bulunuyordu.

    62

     15 Kasım 1917 tarihinde, Azerbaycan, Ermenistan ve Gürcistan’ın

    iştirakiyle Tiflis’te  Maverayi Kafkas/Seym Hükûmeti kuruldu. Bu hükûmetin bakanlarının çoğu, Gürcü ve Ermenilerden meydana geliyordu.

    III.c. Brest-Litovsk, Mondros ve ötesi 

    60

     Gurbanov, Şamil, Ömer Faik Ne‘manzade, Bakı 1992, s. 104-105.61 Gurbanov, age. s. 105.62 Gurbanov, age. s. 113.

  • 8/20/2019 Ahiska Türklerı ̇Yunus Zeyrek

    24/254

     24

    Ömer Faik Bey, Ocak 1918’de Batum üzerinden deniz yoluyla Giresun’ave oradan da Sivas ve Konya üzerinden trenle İstanbul’a geldi. YanındaAzerbaycan Millî Emniyet Genel Müdürü Naki Keykurun olduğu hâlde, EsatUras vasıtasıyla Sadrazam Talât Paşa, Enver Paşa ve Halil Menteşe’yle görüştü.Bu görüşmede onlara hitaben: “ Paşam, ben muharririm. Azerbaycanmatbuatında çalıştım. Azerbaycan halkı Türklüklerini bihakkın idrak etmiş birmillettir. İstiklâle lâyıktırlar. Kuvvetli bir edebiyata maliktirler. Ancak benimricam şu: Bizim kazamız Ahaskı, tam Türkiye hududundadır. Orasının ilhakınıistiyorum.” dedi.

    Talât Paşa, “ Emin olun, Paşa Hazretleri bu arzunuzu yerine getirir. Yarınteşkilâtı kurmaya başlayacağız.” diye karşılık verdi.63 

    Çarlığın yerini alan Bolşevik Rusya ile Osmanlı Devleti arasında 3 Mart1918 tarihinde Brest-Litovsk Antlaşması imzalandı. Bu antlaşmayla Üç Sancak

    ( Kars, Ardahan ve Batum), ana vatan Türkiye'ye kavuştu.

    64

     Gürcistan Devlet Başkanı olan N. Jordaniya, Brest-Litovsk Antlaşması’nı

    kabul etmiyor, Ardahan’ın geri verilmesini istiyordu. Bu maksatla Türkiye’ye bir hey’et gönderdi fakat sonuç alamadı. Aksine, Ahıska ve çevresi de Türkkuvvetlerinin eline geçti.65 

    1829’da Edirne Muahedesi’yle Rusya’ya bırakılan bu bölgede yaşayanTürk ahali, hiçbir surette Rus idaresine ısınamamış, Türk ordusunun gelişineumut destanları söylemişlerdi.66 

    63 Keykurun, Naki,  Azerbaycan İstiklâl Mücadelesinden Hâtıralar (1905-1920), Ankara 1998, s.99.

    64 Kurat, Prof. Dr. Akdes Nimet, Üç Sancak: Kars Batum Ardahan, Türk Yurdu dergisi, Mart1970.

    65 Gurbanov, age. s. 119.66Tarihî gerçeklerden habersiz bazı çevreler, “Oylama yapıldı. Ahıska halkı, Rus-Gürcü tarafınıtercih etti!” gibi korkunç bir propagandaya alet olmuştur. Hiçbir belge tarafından doğrulanmasımümkün olmayan bu rivayetler, elbette ki düşman propagandasından başka bir şey değildir. Butür sözler, halk arasında dolaşmış; ancak yazılı kaynaklarda görülmemiştir; son yıllarda çıkan

    amatör bir kitapta görülene kadar:“Oylamada önce Ahıska temsilcilerine soruluyor. Onlar, zenginliğinden bahisle Rusya’yıistediklerini söylüyorlar. Bizim temsilcimiz, Biz Türk’üz, Müslümanız, Türk’ü istiyoruz! diyor.

     Halk oylamasında, Posof haricinde diğer yerlerin temsilcileri Rusları isteyince, onlar o tarafta,biz bu tarafta kaldık. Halit Paşa bir o gün ağlamıştır. O adamın âhıdır ki, 1944 tarihinde

     yurtlarından yuvalarından oldular." (Fehmi Bayraktaroğlu, Posof-Her Yönüyle, İzmir 1998, s.25, 26).

     Bir oylama yapıldığı, Halit Paşanın ağladığı, Ahıskalıları onun âhı tuttuğu  gibi tamamenhayalî rivayetler, Ahıska halkının yerli ve yabancı kaynaklarda övülen kahramanlıklarınıgörmemezlikten gelmektir. Onların vahşî bir şekilde yurtlarından sürülmesi, böyle hurafe

    kokan rivayetlere bağlanamaz. Onların sürgün sebebi, bir savaş sırasında Türkiye tarafınıtutacakları endişesiydi. Hâl böyleyken ve onların bugünkü hazin durumları ortadayken, bu türrivayetleri, yazıp yaymak, aynı kök ve hatta aynı kaderi paylaşan halk arasına nifak sokmaktan

  • 8/20/2019 Ahiska Türklerı ̇Yunus Zeyrek

    25/254

      25

    Ahıska ve Ahılkelek nahiyeleri halkı, yaptıkları toplantılarda delegelerseçerek Batum Konferansı’na gönderdiler. Bu delegeler, 13-26 Nisan 1918tarihinde aldıkları toplu bir kararla, Sovyetlerin ilân ettikleri oto-determinasyonhakkından istifadeyle, Türkiye’ye katılmak istediklerini bildirdiler. Gürcistaniçinde kalmaları durumunda din, dil ve kültürlerini kaybedeceklerini ve Gürcü

     baskısına maruz kalacaklarını düşünüyorlardı.67 

    12 bakanından sadece 4’ü Türk olan Seym/Maverayi Kafkas Hükûmeti( Azerbaycan, Ermenistan ve Gürcistan), 14 Nisanda, Azerbaycan’ınmuhalefetine rağmen, Türkiye’ye savaş ilân etmeye karar verdi.

    11 Mayıs 1918’de toplanan Batum Konferansı’nda, Osmanlı tarafı, bölgehalkının isteği doğrultusunda, Ahıska ve çevresinin Türkiye’ye terk edilmesinitalep etti. Bu isteği kabul etmek istemeyen Gürcüler, Yakup Şevki Paşaordusunun Ermenilere karşı harekete geçip 15 Mayısta Gümrü’yü alması

    üzerine, geri adım atmak zorunda kaldılar.Maverayi Kafkas Cumhuriyeti, 26 Mayıs 1918 tarihinde Seym’i feshetti.

    Aynı gün Gürcistan, Ermenistan ve Azerbaycan bağımsız devletlerini ilânettiler.68 

    Ahıska ve Ahılkelek nahiyeleri halkı, uzun bir muhtıra ve imzalı kâğıtlarlaOsmanlı Hükûmeti’ne müracaat etmişlerdi. Onların bu dileği kabul edildi veBatum Konferansı’nda Türk Hey’etinin Başkanı Adliye Nazırı Halil (Menteşe)Bey, bu iki nahiyenin Türkiye’ye bağlandığını, Kafkas Cumhuriyeti

    murahhaslarına bildirdi.Gürcü murahhasları, Ahıska ve çevresinin Türkiye’ye bırakılmasını asla

    kabul etmek istemediler ve bu kararı protesto ettiler. Sonuçta bu karar onlara dakabul ettirildi. Böylece Brest-Litovsk’ta tespit edilen sınır aşılmış oluyordu.69 

    Halil Menteşe, kaleme aldığı hâtıralarında, Batum’da yapılangörüşmelerden de bahseder. Batum görüşmelerinde geçen Ahıska’yla ilgilitartışmaları özetleyelim:

    Azerbaycan Türkleri, Gürcülere karşı yumuşak davranmamızı istiyorlardı.

    Ben de, bunu, Gürcülerin Ermenilerden ayrılmaları şartıyla kabul ettim. BöyleceGürcüleri, Ermenilerden ayırdık.

    Müzakereler uzadı. Zira Enver Paşa, Miralay Halit Bey ( Merhum Halit Paşa) ile Ahıska Türklerini silâhlandırmış, bize katılmak için Gürcülerle

     başka bir şey değildir. Şu var ki, kahir ekseriyeti Ahıska’dan gelme olan Posofluların, bu türuydurma masallara kanmaları mümkün değildir. Zira tarih, yalanı kabul etmez! Bu konuylailgili diğer belgeler, kitabımızın sonraki sayfalarındadır.

    67

     Yunusov, Arif, Mesketya Türkleri-İki Defa Sürülen Halk , Bakü 2000, s. 56.68 Kurat, age. s. 476-477.69 Kurat, Dr. Akdes Nimet, Türkiye ve Rusya, Ankara 1990, s. 474-475.

  • 8/20/2019 Ahiska Türklerı ̇Yunus Zeyrek

    26/254

     26

    dövüşüyorlar. Ahıska’yı istiyorduk. Gürcüler de vermiyor. Müslüman ahaliylesavaşıyorlardı.

    Ermenileri tepeledikten sonra sıra Gürcülere gelmişti. Hükûmetin emriyleGürcü hükûmetine kırk sekiz saat mühletle bir ültimatom verdim. Gürcülerden,

     baştan savma bir cevap aldım.

    Enver Paşa, notamıza olumlu bir cevap alınmazsa, ertesi günü Tiflisüzerine yürümek için kumandana emir vermişti.

    Gürcülerle savaşmayı gönlüm istemiyordu. Azerbaycan Türkleri,Gürcülerle uzlaşmak için bir çare bulun, diyerek âdeta yalvarıyorlardı. Gürcüler,Almanlardan yardım umuyorlardı.

    Gece yarısı kâtibimi çağırdım: “Gürcülerin cevabıdır. Al bu kâğıdı, gitkapıyı çal. Uyumuşlarsa uyandır. Kendilerine şu tebligatı yap!” dedim. Eğervakit kazanmak içinbu cevabı göndermişlerse, bilsinler ki, yarın sabah ordu,

    Tiflis üzerine yürümek emrini almıştır. Bilirler ki şahsen kendilerine karşı iyiduygulara sahibim.Ama hükûmetimin emrini yerine getirmek görevimdir. Böyledeğil de, savaşmaya karar vermişlerse, notayı al, geri getir. Son bir dostlukolarak kendilerine bu cemileyi yapmakta olduğumu da bildir.

    Gürcü kumandanıyla delegeler, bet beniz atmış bir hâlde koşup geldiler:“ Halil Bey, Abastuman boğazına yerleştirilecek toplarınız, bizim başkentimizehakim olacaktır. Bu, bizim için intihardır.” dedi.

    “ Azizim, intihara karar vermişseniz, çok üzülürüm. Şahsî duygularımıbiliyorsunuz zannederim. Ben sizinle savaşmak istemiyorum. Sorumluluk alıp

     size Abastuman boğazıyla sarayları bırakıp sınırı öyle çizeceğim. Siz de Ahıska'n’n kalan kısmından vazgeçiniz.” dedim.

    Gürcüler, biraz düşündükten ve konuştuktan sonra, teklifimi kabul ettiler.Gürcülerle bu surette sınır belirlendi.70 

    4 Haziranda yapılan Batum Antlaşması’yla, Gürcistan Hükûmeti, Ahıskave Ahılkelek'i Türkiye'ye bırakmaya razı oldu.71 

    3. Kafkas Tümenimiz Ahıska’yı kuşattı. Antlaşmaya göre Gürcüler, 10Haziran sabahına kadar buraları boşaltmış olacaklardı. 123. Kafkas Alayımız, 3Haziranda Ahılkelek’i zaptetti.72 

    Gürcülerdeki Osmanlı korkusu, onların ülkeyi Almanlara teslim etmelerineyol açtı. Gürcistan, âdeta bir Alman sömürgesi durumuna geldi.73 Almanlar için

    70 Osmanlı Mebusan Meclisi Reisi Halil Menteşe‘nin Anıları, İstanbul 1986, s. 228-230.71 Kurat, age. s. 475; A. Yunusov, age. s. 57; Nâsır Yüceer,  Birinci Dünya Savaşı‘nda Osmanlı

    Ordusunun Azerbaycan ve Dağıstan Harekâtı, Ankara 1996, s. 26-27.72 Birinci Dünya Harbi‘nde Kafkas Cephesi, C. II, Genkr. yay. Ankara 1993, s. 524.73 Aynı kitap, s. 200-205.

  • 8/20/2019 Ahiska Türklerı ̇Yunus Zeyrek

    27/254

      27

    Tiflis veya Batum’un bir önemi yoktu. Bu bölgede esas mesele Bakü petrolleridi. Almanların asıl amacı da bu bölgedeki petrol kaynaklarını ele geçirmekti.74 

    Ahıska halkı, Gürcülerle mücadeleye kararlıydı. Halk teşkilâtlandı. Wilson prensiplerinden biri olan “her milletin kendi geleceğini tayin etme hakkı”gereğince, 29 Ekim 1918 tarihinde ( Numanzade) Ömer Faik Bey öncülüğünde

     Ahıska Hükûmet-i Muvakkatası adlı bir hükûmet kuruldu.75

     30 Ekim 1918 tarihinde imzalanan uğursuz Mondros Mütarekesi, Türk

    tarihinin en kötü belgelerinden biridir. Bu mütareke hükümleri, Türkkuvvetlerinin Ahıska’dan çıkmasını emrediyordu.

    O günlerde Batum üzerinden İstanbul’a giderken Ahıska’ya gelen ŞarkCephesi Kumandanı Kâzım Karabekir Paşanın notlarında şu ifadeler yeralmaktadır:

    “5 Teşrîn-i sânide (Kasım 1918), Kars’tan otomobille hareket ettim. Güzel

     şoseyi takiben, medenî şekilde köylerden geçerek akşam Ahılkelek’e geldim. 6Teşrîn-i sânide 4. Murad’ın yaptırdığı kalenin yanından geçerek bir vâdiyeindik, çıktık; müteakiben diğer bir vâdiye indik ve Ahıska’ya 16 km kalıncayakadar bu vâdiyi takip ettik. Bazı yerler dar kayalık boğaz hâlinde.

     Ahıska’ya yaklaşınca ağaçlık, latif manzara başladı. Köprüler muntazamdemirden, şose boyunca mesafeler verst cinsinden yazılı. 3. Fırka Kumandanı

     Halit Beyi köprü başında intizarda buldum. Ahıska’ya beraber geldik. Öğle yemeğini orada yedim. Yeis ve teessür, her tarafta ziyade. Bu mıntıkalar tahliye

    olunursa, Gürcü intikamından halk endişede; tesellî ettim. Ümit kesmeyin,dedim.

     Ahıska latif bir yer.

     Akşam Ahıska’dan 27 km uzakta Rabat (Adigön)’a geldik. Eşraftan birTürk’ün hanesinde kaldık. Bütün bu havali eşrâfı, tahsil görmüş, evleri,kendileri medenî bir hâlde." 76 

    Ömer Faik Bey, Mondros Mütarekesi kararları gereğince geri çekilecekolan Türk ordusunun Ahıska’dan çıkmaması dileği ile 3. Fırka Kumandanı HalitPaşaya müracaat etti. Eğer bu olmazsa, yerli hükûmetinin desteklenmesiniistedi.

    9. Ordu Kumandanı Yakup Şevki Paşa, Gürcü Hükûmeti’nin, buradakihalka iyi davranacağı mülâhazasıyla geri çekilme kararının uygulanmasını

    74 Gökay, Bülent, Bolşevizm ile Emperyalizm Arasında Türkiye, İstanbul 1998, s. 29;Kurat, age. s. 478.

    75

     Yunusov, age. s. 57;Gökdemir, Dr. A. Ender, Cenûbî Garbî Kafkas Hükûmeti, Ankara 1989, s. 38-43.76 Karabekir, age. s. 5-6.

  • 8/20/2019 Ahiska Türklerı ̇Yunus Zeyrek

    28/254

     28

    istedi. Halit Paşa, gayrı resmî kuvvet ve yardım bırakarak buradan çekildi.Osman Server Bey ve Dikanlı Hafız Beyin yönetimindeki 500 kişilik miliskuvveti, Ahıska ve Ahılkelek’i Halit Paşadan teslim aldı.77 

    5 Aralık 1918’de Ahıska ve çevresi, Gürcistan hükûmet kuvvetleritarafından işgal edildi. Birçok masum insan tutuklandı, tutuklananların

    ailelerine işkence edildi, hatta halkın namusuna kadar tecavüze yeltendiler.İngiliz kontrolünde Gürcü yönetimi dönemi başladı.

    Osmanlı Teşkilât-ı Mahsusasından bölgeye gelen heyet, Oltu’da, HalitPaşanın başkanlığında bir toplantı yaparak durumu gözden geçirdi. Butoplantıda, Osman Server Bey şunları söyledi: “ Ecdadımın yurdu olan

     Ahıska’ya şimdi Gürcüler gelmişlerdir. Ben Ahıskalıyım, hududumda öleceğim. Kanımı orada akıtacağım. Türk kahramanları! Siz de bana yardım ediniz! Kafkasya’da mertler ağlıyor. Türk ordusu çekiliyor. Ordunun huduttan

    çıkmasını ve bizimle beraber vazife yapmasını bekliyoruz. Halit Bey! Yanımızdakumandan ol. Biz de senin emir ve kumandanda olalım.”78 

    18 Ocak 1919’da, Batum’dan Nahcivan’a kadar olan yerleri içine alan KarsMillî Şûra Hükûmeti kurulmuştu. 27 Mart 1919’da, Ahıska ve Ahılkelek de bu

     birliğe katıldı.79 

    Ordumuz, 1919 Şubatında, Kars, Ardahan ve Batum’u boşaltarak, 1914sınırı gerisine çekildi.

    Ömer Faik, 9 Mart 1919 tarihli yazısında bölge halkının durumunu şöyle

    anlatıyordu: “ Muharebe zamanı yine iyiydi. İnsan ya öldürür ya ölür veya esirolurdu. Şimdi halkımız, içinden çıkılmaz belâ ve ölümden de beter bir felâketiniçindedir. Yiyecek yok, yatacak yok, giyecek yok, çocuk ağlıyor, ana inliyor,baba düşünüyor. İmdat yok, herkes bir hâlde, herkes aç, herkes başkasının elinebakıyor, herkesin ciğeri yanık, herkesin gözü yaşlı, herkesin boynu bükük, ümidi

     sönük...”80 

    Ömer Faik, 21 Nisan 1919 tarihli Azerbaycan gazetesindeki yazısında ogünleri şöyle anlatır: “ Budur sosyalist Ramişvili Hükûmetinin ve Müslüman

    dostu Gürcülerin Müslüman köylerinin başına getirdiği belâ ve felâket! Budur sosyalist maskesi altında oynanılan en menfur milliyetperestlik! Budur Nikolay Kazaklarından daha vahşîyane davranan demokratik Gürcü askeri!”81 

    III.ç. Gürcülerle mücadele

    77 Kurat, age. s. 587.78  Ebülhindili Cafer Bey, Teşkilât-ı Mahsusa Günleri  (Haz. Ali Birinci), Türk Yurdu, S. 165,

    Mayıs 2001.79

     Gökdemir, age. s. 38-43; A. Yunusov, age. s. 58.80 Gurbanov, age. s. 121.81 Gurbanov, age. s. 120.

  • 8/20/2019 Ahiska Türklerı ̇Yunus Zeyrek

    29/254

      29

    1919 yılında, Ahıska ve çevresinde Gürcü baskısı, halkın sabrını taşırmış,isyan noktasına getirmişti. Birçok masum insan tutuklanıyor, bunların ailelerineişkence ediliyor, hatta halkın namusuna musallat oluyorlardı.

    Bu duruma tahammül edemeyen yerli ahali, Gürcü kuvvetleriyleçarpışmaya başladı.

    16 Mart 1919'da Gürcüler, Posoflu mahallî önderler idaresindeki milislerleyaptıkları muharebede yenilerek Koblıyan'ı boşaltıp Ahıska'ya doğru çekildiler.

    Gürcüler, Posoflulara yardım ettikleri bahanesiyle bütün güçleriyleAhıska'ya saldırdılar. Posoflular, Kars'tan gelen bin kişilik Millî Şurakuvvetiyle, Ahıska'nın yardımına koştular. Ahıskalı Osman Server Bey82 idaresinde yapılan siper ve süngü savaşları on gün devam etti. Neticede Gürcükuvvetleri yenilerek Ahıska ve Ahılkelek'i tamamen boşaltıp Azgur Boğazıötesine, yani 1828 sınırına çekildiler.83 

    İngilizlerin Kars Millî Şura Hükûmeti’ni dağıtmalarını fırsat bilenGürcüler 20 Nisanda Ahıska ve Ahılkelek’i ele geçirdiler. Gürcülerin bu işgal

    82  Osman Server Atabek   (1886-1962): Kıpçak Atabekleri sülâlesinden Osman Server Bey, 20 Ağustos 1886 tarihinde Ahıska’da dünyaya geldi. Babası Feyzullah Bey, annesi, Ufalı Zeynep Hanımdır. Ömer Faik Efendiden özel Türkçe ve din dersleri aldı. Tiflis’te Rus lisesini bitirdi.1904’te Petersburg (Rusya) Üniversitesinde Yüksek Kimya Mühendisliği tahsili yaptı. Freiburg(Almanya) Üniversitesinde Maden ve Mesaha (Kadastro) Mühendisliği; Breslav

    Üniversitesinde Ziraat Mühendisliği öğrenimi gördü. Sonra Petersburg Üniversitesi Hukuk Fakültesini bitirdi. 1916 yılında Ahıska’ya döndü. Atabek, Rusça, Almanca ve Fransızcabiliyordu.

     Bakü İslâm Cemiyeti ileri gelenlerinin delâletiyle Ahıska’da millî teşkilât kurdu. Fahri yüzbaşıolarak Halit Paşanın 9.Tümeninde savaştı. Yine onun tavsiyesiyle Üç Sancak (Kars, Ardahan,

     Batum) delegesi olarak Bakü Şark Kongresi'ne katıldı; Enver Paşayla görüştü.Osman Server Bey, Ahıska-Posof bölgesindeki Türk-Gürcü savaşlarında, Türk kahramanlığınınve teşkilâtçılığının örnek bir şahsiyeti olarak yer aldı. Türk İstiklâl Savaşı’ndaki bu

     yararlıklarından dolayı kendisine İstiklâl Madalyası verilmişti.1921'de Ardahan sancağında yapılan mebus seçiminde, merkez adayı Fethi Okyar ile Ziraat

     Bakanı Sabri Beyi reddeden halk, Ardahan mebusluğuna Yüksek Mühendis Osman Server

     ATABEK'i seçti. 1923'te Halk Fırkası'nın dokuz umdesini benimsemediğinden, ikinci seçimde Ardahan mebusluğunu kazanmışken oyları çalındı. Fırkanın adamları/adayları kazandırıldı! Maden şirketlerinde ve kars belediyesinde mühendislik yaptı. 1936'dan 1949'a kadar MadenTetkik ve Arama Enstitüsünde görev yaptı. Çok mühim maden araştırmaları ve projeleri

     yapmıştı. Vefatından sonra, üyesi bulunduğu Mühendisler Odasının bülteninde biyografisiverilen Atabek'in vefatı hakkında şu ifadeler kullanılmıştır:“12-13 Aralık 1962 tarihinde çarşambayı perşembeye bağlayan gece çiftliğinden İzmir’edönerken vuku bulan feci ve müessif trafik kazasında çok sevdiği ve babasının adını taşıyantorunu ile birlikte hayata gözlerini yummuştur.“Gerek memurluk devresi süresince ve gerekse özel çalışmalarında daima dürüst hareket

    etmiş, faydalı olmayı bilmiş bu iyi kalpli dost üyemizin aramızdan ayrılışı hepimizi çoküzmüştür.”82 Halkımız arasında aziz hâtırası yaşamaktadır.83 Zeyrek, Yunus, Albay Fahri Atabaş ve Hâtıraları, Jandarma Eğitim dergisi, S. 19, 2001.

  • 8/20/2019 Ahiska Türklerı ̇Yunus Zeyrek

    30/254

     30

    hareketi, İngilizlerin himayesinde yapılmıştı. Ahıska’dan ilerleyen Gürcükuvvetleri Ardahan’ın Kür ırmağı kuzeyinde kalan kısmıyla Şavşat veArdanuç’u işgal ettiler.84 

    Server Bey, Güneybatı Kafkas Ahalisinin Haklarını Koruma Merkezi( Ahıska-Ahılkelek Müslümanları Millî Şurası) kurdu. Bu Merkez, 28 Haziran

    1919’da, Gürcülerin bölgeyi boşaltmasını istedi. Ayrıca Paris Konferansıöncesinde bir muhtıra yayınlayarak kimsenin esaretinde yaşamakistemediklerini bildirdi. Bu muhtıra, İstanbul’daki galip devletlermümessillerine, gazetecilere, yazarlara, Paris Barış Konferansı üyelerineKızılay Dernği vasıtasıyla gönderildi. 25 Aralık 1919 tarihinde de Gürcistaniçinde Ahıska bölgesinin özerkliği ilân edildi. Böylece Bolşevikliğin gelişinekadar Ahıska ve Ahılkelek’te nisbî bir huzur görüldü.85 

    Türk-Gürcü savaşlarında Gürcü askerine kumanda eden general, sonradan

    kaleme aldığı bir yazıda, konuyla ilgili olarak özetle şunları yazmaktadır:“Server Bey, Ahıska ve Ahılkelek sancaklarında yaşayan halkın Gürcü

     Hükûmeti idaresinden memnuniyetsizliğinden istifade ederek, Cenubigarbî Kafkas Hükûmeti’nin desteği ile Ahıska’da bir isyan çıkardı. Bu isyanneticesinde kıtalarımız, idarî ve mülkî memurlarımız Ahıska ve Ahılkelek’itahliye ederek Borcom’a çekildiler. Buradaki mağlûbiyetimizin sebebi,isyancıların mantıklı hareketleri ve iyi hazırlanmış olmalarıydı.

     Bir buçuk ay sonra, 1 Martta taarruza geçtim. Azgur ve Ahıska işgal

    edildi. Çetin mücadeleden sonra Ahıska ve Ahılkelek’i tahliye ettiler. Ardahan’ın da tahliyesini ve Server Beyin 48 saat içinde Gürcülere tesliminiistedim. Taarruzla Hanyeri Geçidi’ni aşarak Ardahan’a doğru hareket ettim.

    Gariptir ki, Ardahan taarruzunu generaller istiyor, hükûmet istemiyor, şeklinde bir dedikodu yayıldı. Bu sebeple Harbiye Nazırını Ahıska’ya davetettim; davetimi reddetti. Ardahan’a taarruz etmeyerek, bulunduğum yerdekalmam emredildi. Askerler de Ardahan harekâtına karşıydı. Nitekim bir taburasker, subayları cephede bırakarak geri çekildi. Bu taburu da geri çevirip

    cepheye sevk ettim. İngilizler, 13 Nisan’da Kars’taki Cenubigarbî Kafkas Hükûmeti üyelerinihileyle tutuklayıp bu hükûmete son verdiler. Biz de 20 Nisan 1919 tarihinde

     Ardahan’ı işgal ettik. Bu arada İngilizler, Ermeni yanlısı davranarak, bizimle savaşa iştirak etmedikleri hâlde, Ardahan’ın münbit ve stratejik önemi olan yerlerini, Ardahan’ı Ahılkelek’e bağlayan yol mıntıkasını onlara verdiler.”86 

    84 Tuğaç, Hüsamittin, Türk İstiklâl Harbi-III. Cilt/Doğu Cephesi, Ankara 1965, s. 76.85

      Kırzıoğlu, M. Fahrettin,  Kars İli ve Çevresinde Ermeni Mezalimi, Ankara 1970, s. 74-79; A.Yunusov, age. s. 59.86 Kvinitadze, G., Ardahan‘ın İşgali, Kafkas Eli dergisi, Paris, 1939, N.1

  • 8/20/2019 Ahiska Türklerı ̇Yunus Zeyrek

    31/254

      31

    1919 yılı nisan ayı olaylarının bir kısmını, Cenubigarbî KafkasHükûmeti’nin Hariciye Nazırı Fahrettin ( Erdoğan) Beyin hâtıralarındanokuyalım:

    “ İngilizler, ağır silâhlarla teçhiz edilmiş, Gürcistan’daki muntazamorduları Ahıska üzerine sevk ediyorlardı. Bunu haber alan Cumhurresi

    (Cihangiroğlu) İbrahim Bey, Kars’tan hareket ederek Göle’ye vardı.Tortum’dan Göle’ye gelen 3. Tümen Komutanı Halit Paşa ile görüştü. Halit Paşa, o gece Binbaşı Hurşit Bey komutasındaki bir tabur kuvveti Göle yoluyla Ahıska’ya gitmek üzere yola çıkarttı. Bu tabur, Göle ve Ardahan taburlarıylabirleşerek Posof’tan Ahıska hududuna girip mevzi aldı. Gene bizim (Osman)Server Bey, top başında idi, sabahlara kadar mermi hazırlıyordu. Efsel Bey de

     gerideki kuvvetleri sevk ediyordu.

    Sabahleyin harp başladı. Gürcülerin ağır top ve makineli tüfekleriyle gelen

    tümenleri hayli bombardıman ettikten sonra bizim cephe bozuldu, geriçekilmeye başladılar. Gürcüler ilerliyor; Hurşit Bey de müdafaa ede edeçekiliyordu.

    "O sırada Hurşit Beyle Cumhurreisi İbrahim Bey, Posof’tan geçerken, birhoca, bunlara gizli bir işaretle câmiye girmelerini ihsas ettirdi. Câmiye

     girdiklerinde, zavallı Efsel Beyin şehit edilerek kan içinde câminin ortasında yattığını görmüşler. Buna kimin sebep olduğu sorulunca, Kaymakam(Hamşioğlu) Ahmet Beyin fail olduğunu söylemişler. Hâlbuki, Ahmet Bey, bizim

     sadık kaymakamlarımızdan olduğu için, kendisine iftihar ve sadakat nişanıvermiştik.

    " Ahmet Bey, gizlice Gürcülerle uyuşmuş olduğundan, Efsel ve Server Beyleri vurması için fırsat bekliyormuş. Bu feci manzarayı gören İbrahim ve Hurşit Beyler, derhâl Ahmet Beyi çağırarak tutmuşlar; soyundan kimsekalmasın diye bir tek genç oğlu ile birlikte, Efsel Beyin vurulduğu yerdeöldürerek çekilmişler. Gürcüler, Ardahan üzerine yürüyorlardı.”87 

    87 Erdoğan, Fahrettin Türk Ellerinde Hâtıralarım, Ankara 1954, s. 204-205.

    Hamşioğullarından Em. Alb. Ahmet Acar, Efsel Beyin, Ahmet Bey tarafından öldürülmediğini,sadece tutuklandığını, kendisi, konağın penceresinden atladığı sırada başkaları tarafındanöldürüldüğünü yazmaktadır. A. Acar, “ Posof‘u Gürcü işgalinden kurtaran kadın da, AcaraSancakbeyi İbrahim Beyin kızı ve Posof Sancak Beyi Ahmet Beyin hanımı Münire Hanımdır."demektedir. (A. Acar, Tarihte Hamşioğulları, Ankara 1995, s. 233).

    Sayın Acar’la 12 Eylül 1997, Cuma günü konuştuk. Efsel Beyle ilgili olarak ağır ithamlarda bulundu. “O suçluydu. Ahmet Bey onu Kars’a göndermek üzere tutuklamıştı. Telâşa kapılıpbalkondan atlayınca Vahlalı Şamil vurup öldürüyor ve câminin avlusuna koyuyorlar.

     Hamşioğulları, Cihangiroğlu İbrahim Beyin muhalifi değil, müttefiki idiler.” şeklinde konuştu.Tabiî bu iddiaların hepsi, ayrı bir araştırma konusudur. Osmanlı Padişahı Sultan V. Mehmed

    Reşad tarafından Hamşioğlu Temür Beye verilen nişan ve paşalık fermanı, Sultan Vahideddintarafından verilen madalya beratının suretleri elimizdedir. Hamşioğulları hakkında Posofluihtiyarların anlattıkları daha farklıdır.

  • 8/20/2019 Ahiska Türklerı ̇Yunus Zeyrek

    32/254

     32

    Bu mesele, Teşkilât-ı Mahsusa Erzurum Müfreze kumandanı EbülhindiliCafer Beyin hâtıralarında şöyle anlatılmaktadır: “ Reis İbrahim Bey, Ardahan

     Mutasarrıfı (Hamşioğlu) Rasim Bey ve Efsel Bey, Posof’tan çekilmekte iken, Kaymakam Ahmet Bey, Gürcü taraftarlığı göstererek, onlara hoş görünmek için Efsel Beyi adamlarına öldürtmüş, İbrahim Beyle Rasim Beye de, siz buradan gidin, bir daha da gelmeyin, diye tenbihte bulunmuştur. Daha evvel geri çekilenmüfreze kumandanı Hurşit Bey, bu hadiseyi görür görmez Efsel’i öldüren(Ahmet Beyin adamlarından) Vehbi’yi yakalamaya çalışmışsa da kaçmıştır.Gürcülere taraftarlık eden Ahmet Beyi oğluyla yakalamış, kasabadan dışarıçıkararak ikisini de imha etmiş ve mert Efsel’in intikamını almıştır.”88 

    Kars’taki hükûmet, 13 Nisan 1919’da İngilizler tarafından baskınla yıkıldı.Mondros Mütarekesi'ne göre, kırk yıllık yaralar sarılamadan, ordumuz 1914sınırına çekildi.

    İngilizlerin himayesinde, Gürcü ve Ermeni işgali başladı. Gürcüler,katliâm, talan, yağma, yangınla her yerde zulüm ve vahşete başladılar. Posof'tayirmi beş köyün, zahire, ev eşyasıyla kedisine ve tavuğuna varıncaya kadaryağmaladılar. Her tarafı yakıp yıktılar. Bu arada Ahıska'da yedi, Posof'ta da dörtcâmiyi ateşe verdiler. 89 

    Kars Vilâyeti Ahali-i İslâmiyesi adına 25 Eylül 1919 tarihinde MilletvekiliBekir (Sıtkı Kubatoğlu) tarafından Amerika hey’etine verilen raporda, Ardahanve Ahıska’daki Gürcü zulmü şöyle ifade edilmiştir:

    “ Mütarekeden sonra Ardahan ve Ahıska mıntıkalarını Gürcüler işgalettiler. Bu işgali müteakip Gürcüler de İslâmları imha ederek ekseriyet teminetmek gayretine düştüler. Bu suretle birçok İslâm kanı akıttılar. Binlerce mâsumkadın, çocuk ve mâlüllere tecavüz ettiler.”90 

    Gürcistan Devlet Başkanı N. Jordaniya, “ Azınlıklar, devletimizinekseriyetini teşkil eden Gürcülerin malik oldukları bütün hukuklara malikolacaktır. Gürcü dilini bilmeyen milletvekilleri, parlamentoda kendi diliylekonuşabilirler.” diyordu. Bu vaadler hep sözde kaldı. O zamanlar 3.063.045

    kişi olan ülke nüfusunun sadece 1.842.605’i Gürcü idi. Parlamentoda Türkmilletvekili yoktu. Hükûmetin Müslüman işleri bölümüne, bir Gürcü olan A.Çhenkeli başkanlık ediyordu.91 

    1921’de Borçalı’da cereyan eden isyan sırasında N. Jordaniya: “ AhalisiGürcü olmayan arazilerin Gürcistan’a dahil edilmesi, bizim hatamızdır.”

    88 Ebülhindili Cafer Bey, Teşkilât-ı Mahsusa Günleri, Türk Yurdu, S. 166, Haziran 2001.89 Atabek, Yük. Müh. Osman Server, Ahıska Posof Ardahan Bölgesinde Gürcülerle Mücadele,

    Yenigün gazetesi, 3 Aralık 1919, 7 Ocak 1920.90 Karabekir  , İstiklâl Harbimiz, İstanbul 1960, s. 309.91 Gurbanov, age. s. 116.

  • 8/20/2019 Ahiska Türklerı ̇Yunus Zeyrek

    33/254

      33

    demişti. Onlar önceleri, sınır boylarında başka milletlerin yaşamasını, kendihalkı ve ülke güvenliğini korumada önemli bir faktör olarak görüyorlardı.92 

    Ömer Faik Bey, nedense o zamanlar, Ahıska ve Ardahan çevresininGürcistan dahilinde kalmasını, buraların muhtar idareyle yönetilmesini teklif vetemennî ediyordu.93  Bu konuda da kendisinin “ Koblıyan Beyleri” dediği ünlü

    Kıpçak Atabeklerinin torunu Osman Server Beyle ihtilâflıydı. Server Bey, Türkahalinin yaşadığı bu eski Türk yurdunun, Türkiye’yle birleşmesi için mücadeleederken, Ömer Faik’in, bu mücadelelere katılmadığı anlaşılmaktadır.94 

    16 Şubat 1921 tarihinde Tiflis’te kurulan İnkılâp Komitesi’nin onüyesinden biri de Ömer Faik’ti. Bu komite, 20 Şubatta halka hitaben bir bildiriyayınladı. Bu bildiride, “ Acaristan, Abhazya ve Osetya’nın kardeş halkları,kendi talihlerini kendileri belirleyecektir. İsyana kalkmış Borçalı’nın emekçihalkı ise Ermenistan, Azerbaycan ve Gürcistan Sovyet Cumhuriyetlerinden

    birini tercihle ilhak edebilecektir.” denilmekte ve halk, Menşeviklere karşısilâhlanmaya çağrılıyordu.95 

    TBMM'nin 21/22 Şubat 1921'deki gece müzakeresinde alınan karar, "İşgalialtında bulundurdukları Ardahan, Artvin havalisini 23 Şubat tarihinden evveltahliye etmeleri; aksi hâlde 23 Şubat sabahından itibaren ileri harekâta devamolunacağı” Ankara'daki Gürcü sefaretine bildirilmiş ve Genelkurmay BaşkanıFevzi Çakmak tarafından da Şark Cephesi Kumandanı Kâzım Karabekir Paşayaduyurulmuştur.

    23 Şubat 1921'de Ankara'daki Gürcü Sefiri Simon Mdivani, Ardahan veArtvin'in Türkiye'ye terk edildiğini resmen bildirdi. Bölgenin Gürcü işgalindenkurtarıldığını Ankara’ya bildiren Şark Cephesi Kumandanı Kâzım Karabekir’inraporu aşağıdadır:

     Erkâniharbiyye-i Umumiyye Riyasetine

     Kars, 23.2.337 (1921)

    23 Şubat sene 337 (1921) sabahı  Ardahan’a Osmanlı Sancağı çekildi. Ardahan ahalisi, askerimizi uzak mesafelerden pek parlak merasimle karşılamış

    ve her birerlerinin alnından öperek bağırlarına basmışlar ve sevinçli gözyaşları

    92 Gurbanov, age. s. 123.93 Ne‘manzade, Ömer Faik, Seçilmiş Eserleri (Haz. Ş. Gurbanov), Bakü 1992, s. 26-27.94  O günlerde Ahıska’da Ömer Faik Bey ile Osman Server Beyin ortak hareket etmedikleri

    anlaşılmaktadır. O. Server Beyin kesin bir kararlılıkla Türkiye’ye ilhak için mücadele verdiği bilinmektedir. Ömer Faik Beyin faaliyeti hakkındaki bilgiler çelişkili görünmektedir. Onun,Ahıska’nın Türkiye’ye katılması talebiyle, 1918’de İstanbul’a gidip Enver Paşayla görüştüğünedair haberler bulunmakla beraber Gürcistan içinde muhtariyet yolunda faaliyetinden de söz

    edilmektedir. Herhâlde bunlar ayrı bir araştırma konusu olmalı. Nitekim Karabekir onunhakkında “ İtimada şâyan değildir.” demiştir.95 Gurbanov, Ömer Faik Ne‘manzade, s. 152.