ac life dergi sayi1 - avrupa cerrahi · 2020-04-20 · hemoroid ameliyatsız yöntemlerle tedavi...

13
Günümüzde Sık Rastlanılan Hastalık: Kıl Dönmesi Mevsim Geçişlerine Kendinizi Hazırlayın Eklem Ağrılarınıza PRP Yöntemiyle Son Verin!

Upload: others

Post on 20-May-2020

2 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Günümüzde Sık Rastlanılan Hastalık: Kıl Dönmesi

Mevsim GeçişlerineKendinizi Hazırlayın

Eklem Ağrılarınıza

PRP YöntemiyleSon Verin!

Günümüzde Sık Rastlanılan Hastalık: Kıl DönmesiGENEL CERRAHİ 03

Mevsim Geçişlerine Kendinizi HazırlayınDAHİLİYE 05

Kalbinizin Ritmi Hayatın Ritmini YakalayamıyorsaKARDİYOLOJİ 07

Hamilelikte En Sık Yaşanan 10 ProblemKADIN HASTALIKLARI VE DOĞUM 09

Hemoroid Ameliyatsız Yöntemlerle Tedavi Edilebiliyor!GENEL CERRAHİ 11

Dolmabahçe Sarayıİstanbul’da Organik Pazarlar

Beslenme Uzmanlarının Asla Yemeyeceği 5 GıdaZeytinyağlı Barbunya

YAŞAM

13

Okul Dönemi Başlamadan Önleminizi AlınÇOCUK SAĞLIĞI 15

Hangi Durumlarda İmplant Yapılır?AĞIZ VE DİŞ SAĞLIĞI 17

PRP Tedavisi Nedir?FİZİK TEDAVİ VE REHABİLİTASYON 19

Leke Tedavisi, Dermoroller ve Green PeelCİLDİYE 21

ÖNSÖZ

UZM. DR. Özer ÖzdemirGenel Müdür

Önce sağlık…Avrupa Cerrahi ailesi olarak, 2007'den bu yana hasta-larımızın ve tüm çalışanlarımızın Avrupa Cerrahi'ye duyduk-ları güveni karşılıksız bırakmayarak kaliteli, hijyenik, stan-dartlara uygun, dürüst ve ilkeli sağlık hizmeti sunmaktayız.

İlkelerimizden asla ödün vermeden uzman kadromuz ile teknolojik gelişmeleri takip eden; hasta haklarına saygı duymak ve moral değerlerini arttırma odaklı sınır tanıma-yan hizmet anlayışımız ile sektörde fark yaratarak uluslar-arası bir marka olmak için ilerliyoruz.

Avrupa Cerrahi özellikle ameliyatsız yöntemlerde (Kıl Dön-mesi, Anal Fistül, Anal Fissür, Hemoroid, Genital Siğil) deneyimli hekimlerimiz ve ileri teknolojimiz sayesinde has-talarımıza sorunsuz hizmet vermekteyiz.

Sağlık alanında sunduğumuz hizmetle yenilikçi ve sürekli kendini geliştiren tıp merkezimiz, her gün yüzlerce hastaya hizmet vermektedir. Tüm hastalara eşit bakım hizmeti vererek kendilerini huzur ve güven içinde hissedecekleri bir ortam oluşturmaktayız.

Tıp merkezimizde Genel Cerrahi, İç Hastalıkları, Kadın Has-talıkları ve Doğum, Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları, Anestezi ve Reanimasyon, Kardiyoloji, Kulak Burun Boğaz Has-talıkları, Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon, Ortopedi ve Travma-toloji, Cildiye, Üroloji, Ağız ve Diş Sağlığı, Kalp ve Damar Cerrahisi, Endoskopi, Algoloji, Medikal Estetik, Check-Up, Aile Hekimliği ve Acil Servis hizmetleri verilmektedir.

Dergimizin “Bilgi en çok yeniyse değerlidir” sözünden yola çıkarak, hastalıklar ve tedavileri konusunda sizlere en güncel bilgileri sunmak için yayına hayatına başlamış olmasından son derece gururluyuz.

Bizimle birlikte bu yolda yürüyen tüm çalışanlarımıza teşek-kür ederiz.

Unutmayın, Avrupa Cerrahi Ailesi sağlığınız için burada…

Günümüzde Sık Rastlanılan Hastalık

KIL DÖNMESİTıp dilinde “pilonidal sinus” olarak adlandırılan kıl dönmesi, bir kıl hastalığıdır. İki kalça arasındaki oyun-tuda bulunan ve sırt, ense, saç derisi gibi bölgelerden dökülerek gelen kılların, derinin içine gömülmesi, derine uzanan bir kistik yapı oluşturması ve bazen burada iltihaba yol açması ile oluşan bir hastalıktır.

Kıl dönmesi hastalığı, erkeklerde kadınlara oranla daha fazla görülmektedir. Bu hastalık sessiz ilerleme-siyle beraber ve uzun süre oturarak iş yapanlarda daha sık görülür.

KIL DÖNMESİHAYATINIZI TEHDİT EDEN BİR HASTALIK DEĞİL

AĞRI, ŞİŞLİK, KAŞINTI…

Kıl dönmesi hastalığı genellikle hayati tehdit içeren bir durum değildir. Ancak aktif yaşamda yer alan, genç insanlarda zaman ve verim kaybına yol açtığı için önem taşımaktadır. Ayrıca tekrarlaması nedeniyle, doğru tedavi uygulanmayanlarda ve yanlış alışkan-lıkların devamında çekilen sıkıntı, kaybedilen iş gücü ve kişisel hijyen problem yaratmaktadır.

Hastalık, kişinin kendi göremeyeceği bölgede olduğu için sebep olduğu şikayetler sonucunda kendini fark ettirir. Bu şikayetler akıntı, ağrı, şişlik, kaşıntı ve koku-dur. İnsanlar hastalığı genellikle küçük bir sivilce olarak değerlendirip kendiliğinden iyileşmesini bekler-ler. Kuyruk sokumu bölgesine bakıldığında orta çizgide çok küçük delikler, şişlik görülebilir; nadiren hiç delik olmadan da hastalık gelişebilir.

Yaşanan bu sıkıntılar sonucunda enfeksiyon şiddetli olursa ateş, halsizlik ve bulantıya da yol açabilir. Hastalık, birçok değişik tablo ile karşımıza çıkabilir.Çağımızda sıklıkla karşılaşılan kıl dönmesi hastalığının tedavisi, hastanın detaylı muayenesinden sonra doğru tedavi yönteminin tespitiyle ameliyatsız yöntemlerle gerçekleştirilebilir.03 / 04

AMELİYATSIZKIL DÖNMESİ

TEDAVİSİKıl dönmesi hastalığının tedavisi olan cerrahi yöntem-lerde; iş gücü kaybı fazladır, pansuman gerektirir, yara izi ve ağrısı çok fazladır ve zorunlu yatış gerektiren bir işlemdir.

Ameliyatsız kıl dönmesi tedavisinde ise doktora giden tüm kıl dönmesi hastaları önce detaylı muayene edilir. Sonra hastalığı ve tedavisi ile ilgili olarak bilgilendirilir.

Hasta hijyenik ortamın sağlanması amacıyla kendisine ait özel odasına alınarak tedaviye hazır-lanır, hazırlık aşamasından sonra steril müdahale odasına alınır.

Ameliyatsız kıl dönmesi tedavisi için lokal aneste-zi uygulanır.

Hasta ile birlikte karar verilen ameliyatsız yöntem sadece 10-15 dakika sürer.

İşlemin ardından hasta kendi odasında dinlenir ve ardından sosyal yaşamını sekteye uğratmadan hayatına devam eder.

Ameliyatsız kıl dönmesi tedavisinde hastaların en önemli avantajı aynı gün rahatsızlık sebeplerini öğrenip, aynı gün tedavi olup ardından rahat bir şekilde evlerine dönebilir.

Ayrıca narkoz riski taşımayan ve ameliyat stresi yaşan-madan gerçekleştirilen oldukça avantajlı bir yöntem-dir. Ancak unutulmamalıdır ki kıl dönmesi hastalığının tekrarının gerçekleşmesi yapılan müdahale sonrasın-da hastanın kendisini korumasına bağlıdır.

OP.DR. YASİR GÖZÜGenel Cerrahi Uzmanı

Vücudun savunma mekanizması şaşırıyor

Mevsim geçişlerinin yaşandığı bu zamanlarda ani hava değişiklikleri grip ve soğuk algınlığının yayıl-masında önemli bir faktör oluşturuyor. Ani hava değişimleri insan bünyesinin adaptasyon ve savun-ma mekanizmasını bozduğundan hastalıklara da davetiye çıkarıyor.

Nedenhastalanıyoruz?

Hava koşullarının değişmesi ısı düzenleme mekaniz-malarını hazırlıksız yakalayarak hastalık nedeni olabi-lirler. Bağışıklık sistemi de bu mekanizmalarla beraber çalıştığından vücut direnci düşebilir. Yaşamın devamı için insan bedeninin 36,5-37 derece olması gerekmek-tedir. Özellikle mevsim geçişleri ani hava değişikleri-nin yaşandığı dönemlerdir. Gece gündüz ısı farkı, nem ve basınç farkları havada dolaşan partikül miktar-larında değişimler yaratır. Dolaşan partiküllerin enfek-siyon etkeni olabilmesi partikül sayısının yükü, hastalık yapma gücü, konakçının savunmasının diren-cine bağlıdır.

Sıcaktan bunalan klimaya sarılmasın

Sokakta sıcaktan bunalarak kapalı ortamlarda klima-lara yüklenmek de sağlığı tehdit eden bir diğer durum-dur. Bu ısı değişiklikleri de kişiyi hasta edebilir. Bunun için klimaların sıcaklığını birden düşürmemek ve kade-meli olarak azaltmak gerekir. Bu durum, vücudun ısı değişikliklerine adaptasyonunu kolaylaştırır. Klima açıkken uyumak da tavsiye edilmemektedir. Odayı serinletip gece yatmadan önce klimayı kapatmak en doğrusudur.

UZM. DR. Esen HACIHALİLOĞLUDahiliye Uzmanı

KendimiziNasıl Korumalıyız?

Bol su tüketin.

Sigara ve alkolden uzak durun.

Düzenli ve kaliteli uyku çok önemlidir.

İyi bir vitamin ve mineral desteği sağlayın, besin çeşitliliği ile beslenin.

Yazın açık renkli, kışları ise koyu renkli ve hava dolaşımına izin veren giyeceklerin giyilmesi gerekir. Soğuk bölgelerde uç bölgelerin korunmasına yönelik eldiven, şapka,atkı, içlik kullanılması önemlidir.

Kapalı ortamları iyi havalandırın ve temizleyin.

Kış geçişleri enfeksiyonlar açısından riskli dönemler olduğundan pnömokok (zatürre) ve influenza (grip) aşılarını yaptırmak ek fayda sağlar.

Bağışıklık sistemi güçlendirici takviyeler alabilirsiniz. Arı poleni, B- karoten, vitamin kompleksleri, koenzim, yeşil çay, bunlar arasında sayılabilir.

Enfeksiyon belirtileri varsa mutlaka bir uzmana muayene olun.

Düzenli spor yaparak bağışıklık sisteminizi güçlendirin.

Mevsim GeçişlerineKendinizi HazırlayınSon günlerde hava bir güneşli bir yağmurlu bir rüzgarlı…

Mevsim geçişlerinde yaşanan ani ısı değişiklikleri, vücudun savun-ma mekanizmasını zayıflatarak; soğuk algınlığı, nezle ve grip gibi solunum yolu enfeksiyonlarına davetiye çıkarabiliyor. Mevsim geçişlerindeki ısı değişikliklerinden etkilenip hasta olmamanın yolu bilinçli olmaktan geçiyor.

05 / 06

Ritim bozukluğuna karşı doğar doğmaz kalp kontrolü

Ritim bozukluğu, yeni doğanlarda doğumsal kalp hastalıkları nedeniyle ortaya çıkabilir.

Annenin kalp ritminin bozulması, aritminin derecesine göre bebeğin beslenmesini ve gelişme-sini de olumsuz etkileyebilir.

Bu nedenle bebeklere doğduğu anda ya da birkaç gün içinde yapılacak fizik muayene ve EKO, ileride gelişebilecek aritmi sorunlarının ve başka kalp hastalıklarının erken tanısının konulmasını sağlar.

Eğer bebekte doğumsal bir kalp hastalığı belirlen-mişse, ona göre önlem alınarak tedavisi erken dönemde gerçekleştirilir.

Anaokulu döneminde yapılacak bir EKO, spor sahalarındaki ani ölümleri engelleyebilir

Ritim bozukluğunun erken dönemde kontrol altına alınması ve tedavi edilmesi, sorunun hasta için ölüm-cül boyutlara ulaşmasını engeller.

Bunun için çocuklar anaokuluna başlarken mutlaka bir kardiyoloji uzmanı tarafından muayene edilmelidir.

Özellikle anaokulu ve ilköğretim döneminde yaptırılacak muayene, EKG ve EKO ile ileride futbol, basketbol gibi spor sahalarında ritim bozukluğu nedeniyle yaşanan ani ölümlerin önüne geçilebilir; kişinin 20’li yaşlarda bile ortaya çıkabilen kalp yetersizliğine gitmesi engellenebilir.

Yaşam şekli ritim bozukluğunu etkiler

Kişinin yaşam biçimi, kalp ritmi üzerinde etkilidir. Beslenme alışkanlıkları, uyku düzeni, aktif ya da hareketsiz yaşam gibi etkenler, ritim bozukluğunu tetikleyebilir. Enerji içeceklerinin tüketimi, çok şiddetli ritim bozukluklarına neden olabilir. Ancak bu geçici bir durumdur.

Elektrolit dengesizliği durumları; kandaki sodyum, potasyum ve magnezyum gibi elementlerin düzeyle-rinin bozulmasından kaynaklanmakta ve ritim bozuk-luğuna neden olmaktadır. Elektrolit dengesi sağlandığında ritim bozukluğu sorunu da ortadan kalkacaktır.Tüm çocuklarımızın ilkokul döneminden başlayarak bir spor dalına yönlendirilmesi, sağlıklı yaşam için çok önemlidir.İleri yaşta spora başlayacak olanların ise kendisine ve yaşına uygun olan bir dalı seçerek günde bir saat spor yapması, kalp ritminin düzenlenmesi bakımından çok önemlidir. Özellikle yürüyüş ve yüzme, aritmi için en iyi sporlardandır.

Riskler ortadan kalkınca aritmi sorunu çözülürKalp hastalıklarına yol açabilecek bütün riskler ve stres, aritmi için de bir risktir. Göbek ve bel çevresindeki yağlanma, hipertansiyon, obezite, koroner damar sorunları aritminin en sık nedenlerindendir. Bel çevresinin erkeklerde 102, kadın-larda 88 santimetreyi geçmesi, kalp hastalıklarını ve aritmileri tetikleyici önemli bir risk oluşturur. Hipertansiyon en sık aritmi nedenlerinden biridir. Bunun yanında koroner kalp hastalıkları, kolesterol ve şeker yüksekliği de ritim bozukluğu gibi önemli kalp hastalıklarına yol açabildiği için; bu risklerin ortadan kaldırılması, ritim bozukluğu sorununu da ortadan kaldıracaktır.

Kalbinizin Ritmi HayatınRitmini Yakalayamıyorsa

UZM. DR. Zafer BURSALI Kardiyoloji Uzmanı

Toplumun % 20’sini ve ortalama her 5 kişiden birini etkileyen ritim bozukluğu, anne karnında bile ortaya çıkabilen ve kontrol altına alınması gereken önemli bir sağlık sorunudur. Ritim bozukluklarının hayatı tehdit edici boyutlara gelmemesi için doğru tanı ve düzenli takip şarttır.

Ritim bozuklukları; hayatı tehdit edici olanlar, kalp fonksiyonlarını bozanlar ve yalnızca yaşam kalitesini etkileyenler olarak sınıflandırılabilir.

Ritim bozukluğu, herhangi bir belirti vermeden de ortaya çıkabilir ve yaşam boyu devam edebilir. Bu nedenle aritminin erken evrede tanınması ve ileri boyutlara ulaşarak kalp sağlığını tehdit etmemesi için çocukluk döneminde yapılacak sağlık kontrollerinin önemi büyüktür.

Bu nedenle bebeklere doğar doğmaz ya da çocuklara anaokulu döneminde EKG ve EKO gibi tetkikler yaptı-rarak, olası bir doğumsal kalp sorunu ortaya çıkarıla-bilir ve erken dönemde kontrol altına alınabilir.

07 / 08

Mide ve sindirim sistemi problemleri

Gebelikte reflünün en önemli sebeplerinden biri büyüyen uterusun (rahmin) mideyi yukarıya itmesidir. Diğer bir neden de yiyeceklerin progesteron hormonu etkisiyle yemek borusundan daha yavaş ilerlemesidir. Bunun sonucunda hazımsızlık, şişkinlik ve bulantı hissi gibi şikayetler de görülebilmektedir. Şikayetin durumuna göre gerekli ilaç tedavisine başlamak bu şikayeti hafifletecektir.

Cilt problemleri ve çatlaklara dikkat edin

Gebelik en sık karşılaşılan problemlerden biri de vücuttaki bazı bölgelerin kahverengileşerek karar-masıdır. Gebelik sırasındaki cilt kararmaları, güneş ışığı veya diğer ultraviyole ışıklara maruz kalmakla daha da artabilir.

Sindirim sistemi yavaşladığından kabızlık artar

Kabızlık, gebelikte görülen sık görülen bir problem olup en sık nedeni sindirim sisteminin genel olarak yavaşlaması ve büyüyen uterusun (rahmin) bağırsak-ların son kısmına yaptığı baskıdır. Ayrıca kabızlık gebeliğin son dönemlerinde hemoroit (basur) ve anal fissür (makatta çatlama) oluşumunu da artırır. En önemli tedavi ve kabızlıktan korunma yöntemi liften zengin beslenme ve bol sıvı tüketimidir. İyi yıkanan her türlü çiğ sebze ve meyve de önerilir. Bu dönemde doktora danışmadan müshil ya da benzeri etkili ilaçlar alınmamalıdır.

Sık idrara çıkmak en doğal yakınmalardandır

İlk üç ayda rahmin büyüyen hacmi ile birlikte böbrekle-rin fonksiyonlarındaki değişimler bu yakınmanın temel sebebidir. İdrar şikayetleri 4. aydan sonra hafifler; ancak son aylarda bebeğin başının mesaneye basısı sonucu genellikle yeniden artabilir.

Bulantı ve kusmalar şiddetliyse…

Gebeliğin erken dönemindeki bulantı ve kusmalarda; plasentadan salgılanan hormonlar, annenin psikolojik sıkıntıları, B6 vitamini eksikliği, gebeliğe bağlı mide-barsak sistemindeki değişiklikler, tiroid bezinin normalden çok çalışması olası nedenlerdendir. Gebe-liğin ilk haftalarda rutin istenen gebelik tahlillerinde anormallik yoksa gebelik hormonlarının olası etkisi ya da psikolojik etki olarak kabul edilebilir.

Halsizlik yorgunluk ve sürekli uyuma isteği olabilir

Gebeliğin özellikle ilk 3 ayında olan bu değişiklik vücut-ta miktarı artan “progesteron” hormonuna bağlıdır ve bu hormon halsizlik, yorgunluk hissi ve sürekli uyuma ihtiyacına neden olabilir. 3. aydan sonra geçmesini beklenen bir yakınmadır.

Susuz kalma baş ağrılarına yol açabilir

Özellikle ilk 3 ayda görülen baş ağrısının sebebi hissedilen bulantı ve kusmalardan dolayı uzun saatler boyunca aç kalınması ve su alımının oldukça azalmasıdır. Vücudun susuz kalması yani “dehidra-tasyon” baş ağrısına yol açabilmektedir. Son aylarda görülen olan baş ağrıları, tansiyon yüksekliği ve preeklempsi sebebiyle de oluşabileceğinden araştırıl-ması gerekir.

Hamilelikte en sık yaşanan10 problem

Kasık ağrıları 4-5. haftalarda görülür

Embriyonun rahim iç duvarına yerleşmesi sırasında kasık ağrıları görülebilmektedir. Genelde hamile-lik sürecinin 4 -5. haftası gibi başlayan kasık ağrıları başlar. Bu kasık ağrısı beraberinde vajinal kanama olmadığı sürece beklenen bir yakınmadır.

Her kanama normal kabul edilmez

Özellikle gebeliğin ilk 3 ayında çıkan bu yakınma, 5-6. haftalarda olası nedeni kesenin gömülme sürecinde rahim iç duvarından olan kanamalardır. 12. haftaya uyan dönemde de fetal zarların birleşme sürecinde olabilecek kanamalardır. Ancak yine de bu şekilde bir kanama varsa “düşük tehdidi” olarak görülür. Bu kanama-ların % 90’ı dinlenmekle geçer.

Hormon değişiklikleri göğüs ağrılarını tetikleyebilir

Östrojen, prolaktin ve progesteron hormonlarının salgılanmasının artması anne adayının göğüsle-rindeki değişikliklerin temel nedenidir. Gebeliğin ilk birkaç haftasında göğüslerde hafif değişiklikler hissedilebilir ve bunlar ağrılı olabilir. Göğüs ucunun fazla uyarılmasından kaçınmak ağrının artmasına engel olacaktır.

Karın ağrısı, kusma, baş ağrısı, halsizlik, sık idrara çıkma… Tüm bu sorunlar, hormonlar ve fizyolojik değişiklikler nedeniyle hamilelik sürecinde en sık karşılaşılan şikayetler arasında yer alıyor. Bunların bir kısmı her insanda görülebilecek doğal belirtiler olabilirken; bazıları ise önemli sorunların habercisi olabiliyor.

OP. DR. Seyhun BUGAYKadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı

09 / 10

Halk arasında ''basur'' olarak bilinen hemoroid hastalığına artık ameliyatsız tedavi imkanı sunulmaktadır. Uygulanan tedavi yöntemleriyle artık ameliyat kadar başarılı olunmaktadır. Hemoroid tedavisinde uygulanan klasik yöntem ve ameliyatsız yöntemler arasındaki farklar oldukça belirgindir.

Hemoroid TanısıHemoroid tanısının konulma aşamasında hastalığın evresi de belirleniyor ve tedavi buna göre biçimlendirili-yor. Evre I hastalarda genellikle koruyucu önlemler olarak ifade ettiğimiz, lif ve su alımının artırılması, dışkılama için zaman ayrılması ve kabızlığı artıran gıdalardan kaçınılması öneriliyor. Kabızlık sorunu olan hastalarda bu durumun ortadan kaldırılmasına yönelik ilaçlar da tedaviye ekleniyor.

Evre II ve III hastalarda ise koruyucu ve kabızlık gideri-ci önlemlerin ötesinde, bu hastalığa yönelik tıbbi tedavi başlanması gerekiyor. Tıbbi tedaviye yanıt vermeyen veya bir süre iyi seyrettikten sonra tekrar-layan hastalarda ise cerrahi tedavi uygulanıyor. Evre IV olarak tanımladığımız hastalarda ise, hastanın ilaç ile tedavisinde başarı şansı düşük olduğundan, cerra-hi tedavi tercih ediliyor. Ayrıca, tıbbi tedaviye rağmen sürekli kanaması olan hastalarda da cerrahi seçeneğin düşünülmesi gerekiyor.

Hemoroid kimlerde görülür?Hemoroid teorik olarak herkeste olabilir ancak çocuk-larda makat bölgesindeki bağ dokusu daha sağlam olduğundan ve 18 yaşından önce doku yıpranması olamayacağından hemoroid görülmez. Genel olarak orta yaş ve üzerindeki kişilerde görülür. Erkeklerde görülme olasılığı kadınlara kıyasla biraz daha fazladır.

Hemoroid oluşumunda;+ Tuvalette uzun süre kalmak,+ Çok şiddetli ıkınarak dışkılamak,+ Sürekli kabızlık,+ Fazlasıyla baharat tüketmek,+ Sık ve uzun süreli ishal durumu,+ Yanlış beslenme, + Hamilelik gibi sebepler etkili olmaktadır.

Hemoroid Ameliyatsız Yöntemlerle Tedavi Edilebiliyor!

OP.DR. YASİR GÖZÜGenel Cerrahi

Uzmanı

11 / 12

AmeliyatsızHemoroid TedavisiAmeliyatsız hemoroid tedavisinde süre 3-5 dakikadır, ağrı minimaldir, tedavi uygulandıktan sonra hasta sosyal yaşamına devam edebilir ancak aynı şeyi klasik cerrahi yöntem için söyleyemeyiz. Çünkü klasik yöntem uygulandıktan sonra istirahat süresi uzundur, hasta günlük sosyal yaşamına 10 gün gibi bir sürede devam edebilir.

Ameliyat sonrası ağrı oranı, hastanede kalış süresi ve komplikasyonlar açısından ameliyatsız hemoroid tedavisi daha tercih edilir bir yöntemdir. İyileşme ameli-yatsız hemoroid yönteminde daha hızlıdır, narkoz riski ve ameliyat stresi yoktur ancak klasik cerrahi yöntem narkoz riski taşımaktadır.

Klasik cerrahi yöntem, genel anestezi yani narkoz ve hastanede yatış gerektirir. Ancak ameliyatsız hemoroid yönteminde hasta muayeneye geldiği aynı gün içinde tedavisi de gerçekleştirilir ve günlük rutinine döner.

Hemoroidler, anal kanalın üst kısmında genişlemiş damar yumaklarıdır. Halk arasında “basur” ya da “mayasıl” olarak da bilinir. Makattan kan gelmesi, makatta ağrı ve ele gelen şişlik, akıntı, makatta ıslaklık hissi ve kaşıntı ile kendini gösterebilir. İç ve dış hemoroidler olarak ikiye ayrılır. Zamanla anal kanalda yerleşen genişlemiş toplardamar yumakları makatın dışına doğru çıkarak kendini gösterir.

Hemoroid rahatsızlığından uzak durmak için şu önerileri dikkate almak gerekir;

Posadan zengin - lifli bir beslenme ile korunulabilir. (meyve, sebze, baklagiller, corn flakes vb.)

Tuvalette uzun zaman oturmak, tuvalette gazete okumak veya bulmaca çözmek, aşırı ıkınma gibi alışkanlıkları terk etmek.

Çocuklara ise tuvalet ihtiyaçlarını hissettikleri anda gitmeleri ve uzun uzun tuvalette zaman geçirmeme-leri öğretilmelidir.

Spor ve düzenli bir şekilde egzersiz yapılmalı, ancak egzersiz salonlarında ağırlık çalışmalarına dikkat edilmelidir.

At, motosiklet veya bisiklete binmenin hemoroid oluşumu bakımından olumsuz etkilerinin olduğunu bilmek.

Halter ve güreş gibi ağır sporların zorlanmaya ve ıkınmaya sebep olmaları açısından olumsuz etkilerin-in olduğunu bilmek.

İstanbul'da, Boğaziçi'nin Rumeli yakasındaki Beşik-taş semtinde bulunan Dolmabahçe Sarayı, Osman-lılar'ın yaptırdıkları en muhteşem saraydır.

Ulu önderimiz Atatürk de son günlerini bu sarayda geçirmiş ve yine bu sarayın 71 numaralı odasında hayata gözlerini kapamıştır.

Dolmabahçe Sarayı'nın bulunduğu yer daha evvel bir körfezdi. Bu körfez, Sultan Birinci Ahmet zamanında doldurulmuş ve üzerine çeşitli dönemlerde birçok kasır ve saray yaptırılmıştır.

Nihayet Sultan Abdülmecit, burada bulunan eski sarayı yıktırarak yerine, Karabet Balyan ustaya şimdiki sarayı yaptırmıştır.

Bu muazzam sarayın yapımı 10 yıl sürmüş ve 1854 senesinde sona ermiştir.

Bina, Rönesans ve Barok karışımı bir üslupta, dışı kâgir, içerisi ahşap olarak inşa edilmiştir.

Deniz tarafında 600 metre uzunluğunda bir rıhtımı vardır, yol tarafında ise yüksek duvarlar ile çevril-miştir.

Sarayın bahçesine iki büyük kapıdan giriş yapılır.Ortada bulunan esas yapıda taht salonu yer almak-tadır.

Bu salonda, İngiltere Kraliçesi Victoria'nın hediye etmiş olduğu, 4.5 ton ağırlığında bir avize bulunmak-tadır. Bu salonun haricinde, sarayın 17 tane salonu ve 200 tane odası vardır.

Dolmabahçe Sarayı'nın dış ve iç görüntüsü kadar, eşyaları da son derece göz alıcıdır.

Dolmabahçe Sarayı

Yediklerimizden şüphe etmeye başladıkça organik pazarların da marketlerin de sayısı artmaya başladı. Domatesin kurtlusunu alınca içimiz öyle bir rahatlıyor ki sormayın!

Sağlıklı yaşam adına İstanbul’da organik ürünlere, meyve ve sebzelere nereden ulaşabilirsiniz, İstan-bul’daki organik pazarlarda ne var ne yok bunları bir bilelim istedik.İstanbul’da şu an toplam en az sekiz organik pazar bulunuyor. En eski organik pazarı 2006 yılında Bomonti’de açıldı. Başlangıçta 50 stand sayılıyordu, bugün 5 kat arttı. Bomonti organik pazarında plastik poşet yok, sadece kumaş ve kağıttan oluşanlar ile ürünleri taşı-yabilirsiniz. Ayrıca organik pazarlarda yemek yemek isteyenler nefis patatesli, peynirli veya ıspanaklı gözleme bulabilir, yanında taze meyve suları da bulunuyor. Bu pazarda üreticilerden gelen meyve & sebze, peynir, yumurta, kuru sebzeler, makarna, çikolata, et ürünleri - özellikle tavuk - bulunuyor. Birkaç rafta güzellik ve bakım ürünleri bile bulmak mümkün!

Organik pazarda ürünler normal mağazalarda satılanlardan %30-40 oranla daha pahalı olmaktadır.

Zeytinburnu Organik Halk PazarıFeriköy Organik PazarıKadıköy Belediyesi Organik Halk PazarıBeylikdüzü Organik PazarıBakırköy Organik Halk PazarıKüçükçekmece % 100 Ekolojik PazarKartal Belediyesi Ekolojik Pazar

İstanbul'da Organik Pazarlar

13 / 14

Zeytinyağlı Barbunya Malzemeleri

500 gr. taze barbunya1 adet soğan1 adet havuç2 adet patates3 adet domates1 diş sarımsak2 yemek kaşığı domates salçası3 su bardağı su4 yemek kaşığı zeytinyağıTuzKarabiber

Yapılışı:

Düdüklü tencereye zeytinyağını ekleyin ve ısınınca soğanları ekleyip yumuşatın, havucu ekleyin kavurun, patatesi ekleyin kavurmaya devam edin.

Sarımsağı ekleyip çevirin ve ardından barbunyayı ekleyin.

Salçayı ve 2 adet domatesi ekleyin salçanın kokusu çıkana kadar kavurun.

Su, şeker, tuz ve karabiberi ekleyip, düdüklünün kapağını kapatıp 12-15 dakika pişirin.

Süre bütünce kapağını açın ve 1 adet domatesi ekleyin ve dinlendirin.

Zeytinyağlı Barbunya

Biz de sizlere dünyaca ünlü 5 beslenme uzmanının nelere dikkat ettiğini araştırdık.

1. İşlem Görmüş Etler

Fazla sodyum ve koruyucu içerebilecek işlenmiş et, pişirilmiş sosis yemekten kaçınmalısınız. Onlar çoğunlukla oldukça tuzlu olup ihtiyacımız olmayan bütün yağları barındırıyorlar.

2. Hazır Domates Sosu

Eğer market raflarındaki makarna soslarına bakacak olursanız, fazladan sodyum ve tatlandırıcı/ şeker eklenmiş olduklarını göreceksiniz. Kendi sosunuzu kendiniz hazırlayın!

3. Renkli Şekerler

Lolipoplar, jelibonlar sadece şeker ve gıda boyas-ından yapıldıkları için kişie sadece kalori katmaktadır.

4. Çiğ Balık ve Az Pişmiş Et

Eti ve balığı yeterince pişirmek vücudunuz için en sağlıklı olan seçenektir.

5. Donmuş Gıdalar

Isıt-ye yemekleri, yani donmuş gıdalar genelde tuz, şeker, yağlar ve uzun süre dayanmalarını sağlayacak koruyucularla doludur. Ayrıca bu gıdalar çok düşük oranda lif içerirler.

Bu gıdalar yerine yağsız peynir, cherry domates, limon suyu ve zeytinyağıyla yapacağınız koca bir kase salata tüketmenin size çok çok daha faydalı olacaktır.

Beslenme UzmanlarınınAsla Yemeyeceği 5 Gıda

UZM. DR. Nejat ÖNALÇocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı

Okul Dönemi Başlamadan Önleminizi Alın, Aklınız Çocuğunuzda KalmasınÇocukların okula sağlıklı ve mutlu bir başlangıç yapması, tüm hayatlarını olumlu yönde etkiliyor. Okul öncesi yapılacak genel taramalar, çocukların verimli bir okul dönemi geçirmesine katkıda bulunurken, erişkin dönemde karşılaşılabilecek pek çok hastalığın önlenmesini sağlıyor.

Eksik aşısı varsa okula başlamadan yaptırınOkul öncesi check- up çok önemlidir. İlk adım, doktor muayenesi ile başlar. Kilo ve boy ölçümü yapılarak çocuğun büyümesi değerlendirilir. Tam kan sayımı, demir düzeyi, tam idrar tahlili, kan kolesterol-lipid düzeyi, dışkıda parazit incelemesi, ailesel hikayeye göre açlık kan şekeri, riskli bölgelerde ise kan kurşun düzeyine bakılır. Çocuğun aşı bilgileri veya aşı kartı doktorla paylaşılmalıdır. Eksik aşılar varsa okul öncesi dönemde mutlaka yapılmalıdır.

Çocukların, sağlıklı büyümesi için tiroid hormonu takibi önemlidirTiroid bezinin az çalışması durumunda çocukta şişmanlıkla birlikte yorgunluk, yavaşlık gibi belirtiler; çok çalışması durumda ise zayıflık ve sinirlilik hali gelişir. Az ya da çok çalışması, okul yaşantısına ciddi anlamda zarar vereceği için okul başlamadan tiroid fonksiyonlarının kontrol altına alınması gereklidir.

Bebeklikte yapılan işitme testini okul öncesi tekrarlayınDoğumdan kısa bir süre sonra bebeklere yapılan işitme testinin, okul öncesi tekrar edilmesi gerekmekte-dir. Bir kulak burun boğaz uzmanı tarafından çocuğun hangi sesleri nasıl işittiği kontrol etmelidir. Çocuklarda-ki işitme kaybının çoğu okul çağından önce gelişir ve hem konuşma hem de dil gelişiminde gecikmeye neden olur. Bu nedenle 4-5 yaşlarında ve okul çağın-da işitme fonksiyonunun değerlendirilmesi gerekir.

15 / 16

Göz problemleri okul başarısını olumsuz etkiliyorOkula başlamadan önce yapılacak göz taramaları ile çocukta görme tembelliği, şaşılık ya da yüksek derece kırma kusurları olup olmadığı saptanmalıdır. Kırma kusuru olan veya kayma olan gözün iyi görebilmesi için erken yaşta gözlükle veya ameliyatla düzeltilmesi gereklidir. 9-10 yaşına kadar tedavi edilmeyen, kırma kusurları ve şaşılık sonucu gelişen göz tembelliğinin ileri yaşlarda tedavisi mümkün olmamaktadır. Göz sağlığı iyi olmayan çocukların huzursuz, hırçın ve derslerinde başarısız olduğu da unutulmamalıdır.

Çocuğunuzu idrar yolu enfeksiyonlarından koruyunİlkokula ya da anaokuluna yeni başlayan çocuklar, el ve tuvalet temizliği konusunda zorluk yaşayabilirler. Bu durumda parazitler çoğalacağı için idrar yolu enfek-siyonları başta olmak üzere üst solunum yolu enfeksi-yonları da çocuklarda çok sık görülür. Bu nedenle el ve tuvalet sonrası temizlik çocuklara çok iyi bir şekilde öğretilmelidir.

Mutlaka diş doktorunu ziyarete edinAğız ve diş bakımı, çocukların büyüme ve gelişimlerini etkilemektedir. Okul dönemindeki çocuklarda bu kontrollerin okullar açılmadan önce yapılması uygun-dur. Böylece okul sırasında dişlerle ilgili çıkabilecek problemlerin önüne geçilebilir ve diş hekimimin uygu-laması gereken koruyucu işlemler için çocukların okuldan uzaklaşması gerekmez.

Okula yeni başlayan çocuklarda alerji riskine dikkatOkula yeni başlayan küçük yaştaki çocuklarda yeni bir ortama girmenin yarattığı birtakım sıkıntılar olabilir. Çocuklar bu dönemden önceki hayatlarında karşılaştıklarından çok daha fazla uyaranla karşılaşa-bilmekte, bunlarla ilgili sağlık sorunları yaşayabilmek-

tedir. Ancak bağışıklık sisteminde altta yatan bir rahatsızlığı olmayan çocuklarda ya da alerjen duyarlılığı gelişmeyenlerde bu sıkıntılar zamanla azalabilmekte ve herhangi bir komplikasyona neden olmamaktadır.

Horlayan çocuklar okulda başarısız oluyorİyi uyku, çocukların derslerde başarılı olmasında, sağlıklı beslenme kadar önemlidir. Birçok bilimsel çalışma uyku apnelerinin, okul başarısında düşüşe ve davranışsal sorunlara yol açabileceğini göstermekte-dir. Eğer çocuğunuz hasta olmadığı zamanlarda horluyorsa, uykuda nefes almakta zorluk çekiyorsa, uykuda huzursuzca, geceleri terliyor ve altına kaçırıyorsa mutlaka uzman yardımı alınmalıdır.

Ağır okul çantaları omurga sağlığını bozuyorAğır okul çantaları çocuklarda skolyoz olarak adlandırılan omurga eğriliklerine neden olur. Bu nedenle okul çantası sırtta ve omuzlarda ağrıya neden olmayacak ağırlıkta olmalıdır. Eğer çocuğun okul çantasını yanında taşınması gerekiyorsa 12 yaşına kadar 4 kg’ı, 15 yaşına kadar da 5 kg’ı geçme-melidir.

Ayaklarda ağrının nedeni ayakkabılar olmayabilirOkul çağı çocuklarında ayak ağrılarının nedenini okula başlarken yeni alınan ayakkabılara yormak yanlıştır. Ayakta ağrıya neden olabilecek ve çocuğun okulla olan dengesini etkileyecek, bir dizi doğuştan veya sonradan olma bozukluklar bulunmaktadır. Ağrılı bir ayakta çocuk ortopedistinin çektireceği basit bir röntgen sonucu konacak tanı ve buna göre yönle-necek tedavi ile alınacak bazı önlemler, çocukların okul performansını artıracaktır.

İmplant Yöntemi

İmplant, eksik olan dişlerin fonksiyon ve estetiğini tekrar sağlamak amacıyla çene kemiğine yerleştirilen ve uygun malzemelerden yapılan yapay diş kökleridir.

Doğal olarak herkesin dişleri kendisi için önemlidir. Ancak gülüşünüz hayat standardınızı, estetiğinizi ve yaşam kalitenizi bozduğunda dişlerinizin anlamı değişir. Çocuklukta süt dişleriyle başlayan ağız diş sağlığı, ergenlik döneminde sürekli dişlerin yerine gelmesiyle tamamlanır. Ancak ağız diş sağlığına yeterince önem gösterilmeme-si, kullanılan ilaçlar, geçirilen hastalıklar, yanlış diş tedavileri gibi pek çok sebeple herkes hayatının bir döne-minde diş kayıplarıyla karşılaşabilir. Artık, günümüzde üçüncü dişlenme diye tanımlanan diş implantlarıyla bu kayıplar en doğal şekliyle giderilebilmektedir.

Hangi durumlarda implant yapılır?

Tek diş eksikliğinin komşu sağlam dişlere dokunulmadan gideril-mesinde, birden fazla diş eksikliğinin, takılıp çıkartılan protezler yerine implantlar yardımı ile sabit köprüler yapılarak giderilm-esinde, tam dişsizlik durumunda takılıp çıkartılan protezler (damak) yerine sabit protezler yapılabil-mesinde, her türlü dişsizliğin ve eksik fonksiyonların gideril-mesinde uygulanabilir.

Kimlere implant tedavisi uygulanır?

İmplant yapımı için kesinlikle sakın-ca teşkil eden belli hastalıklar taşımayan herkes implant tedavisi görebilir. Siz kendinizi bir aday olarak görüyorsanız, doktorunuz implantın sizin için doğru bir seçim olup olmadığına karar verir.

İmplant uygulamasının yararları nelerdir?

İmplant, sağlam, rahat ve güvenilir bir uygulamadır. İmplantlar üzerine yapılan protezler, gerçek dişlerin yerini alırken en doğal yapıyı oluştururlar. Eksik dişlerin tamam-lanması sürecinde, sağlıklı dişlere dokunulmamış olur. Tüm protez-lere oranla çok daha uzun ömürlüdür. Normalde diş kaybının etkileri fizyolojik olduğu kadar psikolojik de olacaktır.

DT. Ahmet YıldızAğız ve Diş Sağlığı

17 / 18

İmplant üzerine yapılan diş doğal diş gibi görünür mü?

İmplant kemik ve dişeti altında yerleşmektedir. Bu sebeple üstüne yapılan dişle herhangi bir uyum-suzluk söz konusu olmamaktadır. Özellikle son dönemlerde gelişen zirkon üst yapılar sayesinde ön bölge estetiğinde bile tam bir uyum sağlanmaktadır.

İmplant her yaşta uygulanabilir mi?

Evet. Sadece gençlerde kemik gelişiminin tamam-lanması gerekmektedir. Bu da kızlarda 16-17, erkeklerde ise 18 yaşına kadar gerçekleşmektedir. Erişkinler için üst yaş sınırı yoktur. Genel sağlık durumu uygun olan her yaştaki insana uygulanabi-lir. Yaşlı insanlar daha çok diş kaybettiklerinden ve çene kemiklerinde erimeler olduğu için diş implant-larına daha çok gereksinim duyarlar.

Yerleştirme operasyonu ve protezin tamamlanması ne kadar sürer?

Cerrahi işlemin süresi yerleştirilecek implant sayısı-na ve hastanın koşullarına bağlı olarak yarım saat ila birkaç saat arasında değişebilir. Operasyondan sonra, implant İle kemiğin kaynaşması için 2-3 ay kadar beklenir. Daha sonra bu implantlar üzerine, birkaç seans süren bir uygulama ile protezler yerleştirilir.

Ağız veDiş Sağlığı

PRP tedavisi nedir?PRP (Platelet Rich Plasma) trombositten zengin plazma anlamına gelir. PRP yeni bir tedavi şeklidir. Doğal yoldan kas-iskelet sistemi yaralanmaları ve hastalıklarının iyileşmesini hızlandıracak umut verici bir çözümdür. PRP İngilizce “Platelet Rich Plasma” ifadesinin baş harflerinden türetilmiş olup, trombositten zengin plazma anlamına gelmektedir. Bu yöntemde ilaç hastanın kendi kanından hazırlanmaktadır.

PRP’nin felsefesi, bedenin kendinde bulunan doğal iyileştirme yeteneği ile ileri teknolojiyi birleştirmektir. Konsantre trombositler dokuların tamir ve yenilenmesinde esas olan büyüme faktörleri gibi yüksek doz biyoaktif proteinlere sahiptir. PRP’nin kalitesi, trombositlerin yaşama kabiliyetine bağlıdır. PRP uzman bir ekip tarafından hazırlanmalı ve uygulanmalıdır. Çünkü PRP’nin hazırlama sürecinde trombositlerin canlılığının sürdürülmesi gerekir, aksi takdirde; canlılığını kaybeden trombositler aktive edilemez.

PRP nasıl elde edilir?Hastadan, damar yolu ile yaklaşık 10-20 cc kadar kan alınır. Alınan kan özel santrifüj işleminden geçirildikten sonra kanın trombosit dışındaki hücreleri tüpün dibine çöker ve üzerinde trombosit hücrelerinden zengin sarı renkli bir plazma sıvısı kalır. Her milimetre küpünde yaklaşık 1 milyon trombosit hücresi olan plazma enjeksi-yonun uygulanacağı enjektöre çekilir. Son olarak enjeksiyon yapılmadan önce bu plazmaya trombositleri aktive edecek ilaç (kalsiyum klorür) eklenir. PRP artık kullanıma hazırdır ve bu aşamadan sonra bekletilmeden uygun teknikle dize enjekte edilir.

PRP uygulamasının yan etkisi var mıdır?PRP yönteminin yan etkisi yoktur. Yalnızca yapıldığı bölgede geçici bir ağrı ve şişme yapabilir. Bu etki 1-2 gün içinde kendiliğinden geçer ve herhangi bir zararı yoktur.

Ne sıklıkta kullanılır? Etkisi ne zaman başlar?Genellikle 2-3 hafta arayla 6 aylık dönem içinde 3 enjeksiyona kadar yapılabilir. İlk veya ikinci enjeksiyondan sonra tam iyileşme olabilir. PRP tedavisi hemen etki eden geçici bir çözüm değildir. Yaralı dokuların yenilenmesi ve tamiri zaman alacaktır. İşlemden sonra doku iyileşmesini hızlandırmak için fizik tedaviye devam edilebilir. PRP tedavisinin amacı dokuları iyileştirerek ağrıyı geçirmek olduğu için, sonuçları almak uzun sürebilir. İlk iyileşme belirtileri birkaç hafta içinde görülebilir ve iyileşme zamanla artarak devam eder.

1. Eklem kireçlenmesi (Osteoartrit): Diz, omuz, kalça, boyun ve bel osteoartriti 2. Omuz ağrıları: Rotator manşon yaralanmaları 3. Kronik plantar fasiit (topuk dikenli veya dikensiz) 4. Ön çapraz bağ yaralanmaları 5. Pelvik ağrı ve instabilite 6. Boyun ve bel ağrıları 7. Tenisçi ve golfçu dirseği 8. Ayak bileği burkulmaları 9. Tendinitler 10. Bağ zorlanmaları 11. Meniskus yırtığı 12. Kas romatizması

Etkili olduğu hastalıklar

UZM. DR. Evrim DURUÖZFizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı

PRP Tedavisi19 / 20

Cildiye21 / 22

LEKE TEDAVİSİ

Medikal cilt bakımlarında uyguladığımız profesyonel peelingler, yüzeysel lekeleri açmada etkilidir.

Ayrıca eski yerleşmiş olan; doğum sonrası lekelenme-leri, güneş lekeleri, yaşlılık lekeleri, sitriolarda, akne izlerinde, etkili bitkisel soyma işlemi olan gren peel ve bunun yanı sıra kişinin uzmanla birlikte vereceği karar doğrultusunda dermoroller işlemlerini uygulamak-tayız.

DERMOROLLER

Özellikle yüz bölgesi, boyun-dekolte lekelenmeleri, güneş lekesi ve doğum sonrası lekelerde çok küçük milimetrik iğnelerle cildi uyarıp hücreleri kanlandırıp, cilt altına yaralanma uyarısı gönderir ve hücrelerin daha hızlı çalışarak epidermisteki problemleri daha hızlı bir şekilde tedavi etmesi sağlanır.

Yeni hücre üretime başladığı için ortalama 3-6 seans arasında yukarıda bahsettiğimiz cilt sorunlarında %60-90 iyileşme gözlenir.

Uygulanan noktada yenilikler gözle görülür bir şekilde fark edilir.

Uygulanacak seans süresi kişinin problemine göre değişir.

LEKE NERDİR?

Renk pigmenti olan melanin ciltte yerleşen "melanosit" adlı hücreler tarafından üretilmektedir. Bazı durumlarda melanin üretimi normalin üzerine çıkarak ciltte düzensiz ve aşırı renklenmeye(hiperpigmentasyona ) yani lekeye neden olur.

Güneşe fazla maruz kalma sebebiyle yaz aylarında artan bir pigmentasyonla bu durum yıllarca sürebilir.

GREEN PEEL

44 adet bitki kökünden oluşmuş, tamamen doğal, hiçbir kimyasal içermeyen bir bitkisel soyma işle-midir.

Green Peel işlemi 40 yaş altı kişilerde senede 1 defa uygulanırken, 40 yaş üzeri kişilerde ise senede 2 defa yapılmaktadır.

Bu uygulama sayesinde lekelerde, lekenin yoğun-luğuna göre %60-90 arası sonuçlar alınmaktadır.

Lekede etkili olduğu kadar ince çizgiler, kazayağı dediğimiz göz çevresi çizgileri ve mimik çizgilerinde de oldukça tedavi edici, cilt sıkılaştırıcı, toparlayıcı bir uygulamadır. Elastin kollajen dokunun toparlanmasın-da oldukça etkilidir.

Leke açmanın yanı sıra oldukça etkili bir antiaging tedavi yöntemidir.

Ellerde, boyun bölgesinde, dekolte ve özellikle yüz bölgesinde hastalarımızın yüzünü güldüren sonuçlar alınmaktadır.

Bu işlemler Eylül sonu Ekim başı başlanıp Mayıs ayına kadar tamamlanmalıdır.

İşlem sonrası kişi cildini çok dikkatli şekilde korumalıdır ve 5 gün sonunda daha sıkı daha lekesiz ve çok daha berrak bir cilde sahip olur.

LEKE OLUŞUMUNA NEDEN OLAN FAKTÖRLER;Genetik eğilimUV ışınlarıDoğum kontrol hapı kullanımıGebelikKozmetik ürünlerÖstrojen ve belki progestron (hormonlar) da leke oluşumuna sebep olabilir.

Uyutularak yapılanGastroskopi ve Kolonoskopi

girişimleri başarılısonuçlar veriyor.

Kolonoskopiyle poliplerin bulunup çıkarılması ilekalın bağırsak kanser gelişimi önlenebilmektedir.

Detaylı bilgi ve randevu için bizi arayın.0212 474 20 20