abdullah Öcalan · 2014-08-25 · Önsöz tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara...

536

Upload: others

Post on 13-Jan-2020

15 views

Category:

Documents


1 download

TRANSCRIPT

Page 1: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir
Page 2: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

ABDULLAH ÖCALAN

PKK'ye dayatılan tasfiyecilik ve

tAsfİyeCİLİĞİN tAsfİyesİ

Page 3: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

ABDULLAH ÖCALAN

PKK'ye dayatılan tasfiyecilik ve

tAsfİyeCİLİĞİNtAsfİyesİ

WeŞANêN serxWeBûN 60

Page 4: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

Abdullah ÖCALANPKK’ye dayatılan tasfiyecilik vetAsfİyeCİLİĞİN tAsfİyesİ

Bas kı ta ri hi: Ağustos 1993Weşanên serxwebûn 60

Herausgeber:Agri VerlagVolgelsanger str. 286D-50825 Köln

Page 5: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

İÇİNDeKİLer

Önsöz ................................................................................................................... 7

Her türlü bozgunculuğa ve yıkıcılığa karşı ........................................... 9parti birliğini güçlendirelim 1. PKK’nin varlığını koruma savaşı ................................................... 9 2. PKK’yi tasfiye etme çabaları ve bunun en son halkası olarak Semir olayı ................................................................ 35 3. Sonuç: Çıkarılması gereken dersler ............................................... 61

Kongre çizgisini doğru yorumlayalım, ortayolculuğa karşı mücadeleyi yükseltelim, kongre çizgisini hayata geçirmede tüm yaratıcılığımızı sergileyelim .......................... 68

Tasfiyeciliğe ve ona zemin teşkil eden ortayolculuğa karşı militan mücadeleyi yükseltelim ...................................................... 149

Türk solunun tarihi bol demagoji ile yüklü,derin bir örgütsüzlük, eylemsizlik ve tasfiyecilik tarihidir .............. 197

Parti güvenliği sorunu ve düşman sızmalarınakarşı mücadele .................................................................................................. 207

Partinin savaş çizgisine dayatılan yıkıcı ve tutucu yaklaşımlara karşı duralım, savaş çizgimize yetkince sahip çıkalım .................................................. 233

Parti içinde çizgi dışı anlayışlara karşı savaşalım ............................... 310

Page 6: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

PKK’yi tasfiye etme hareketi üzerine birkaç söz .................................. 347

Partinin egemen kişiliğine ulaşalım vekaybettiren kuralsız yaşamı mahkum edelim .......................................... 386

Ulusal kurtuluş mücadelemize dayatılan komplocuve tasfiyeci harekete karşı parti silahıyla savaşalım ............................. 412

Halkımızı tasfiye etme hareketine PKK’deverdiğimiz cevap ................................................................................................ 459

Parti yürüyüşünde iç engellemelerin durumu ......................................... 507

Page 7: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

Önsöz

Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların başındagelir. Karşı-devrimin en çok bel bağladığı bu silah, adeta vücudukemiren bir kanser hastalığı rolünü oynar. Eğer gerekli önlemalınmazsa ve bu silahın etksizleştirilmesi yönünde sürekli birmücadele yürütülmezse, en kutsal ve büyük davaların yerle birolması işten bile değil. Tarih, devrim hareketlerinde tasfiyeciliğinnasıl yıkıcı bir rol oynadığına ve bunun sonucunda halklarınbüyük kurtuluş umutlarının nasıl dirilmemecesine söndüğüne aztanıklık yapmamıştır.

Tasfiyecilikle mücadele, her devrim hareketi için bir ölüm-kalımolayı kadar önemlidir. Hiçbir büyük dava yoktur ki, içinde tasfiye-cilik boy vermesin. Nitekim Abdullah ÖCALAN yoldaşın, tasfiyecitiplerin özelliklerini ve mücadele saflarında yol açtıkları yıkıcıtahribatları değerlendirirken, bir yerinde, “Bunlardan bir tanesinitasfiye etmek için bütün partiyi kurban etmek gerekse bile, bundançekinmeyeceğim” şeklinde bir kararlılığı dile getirmesi, boşunadeğildir.

Aslında birçoklarının yüzeysel bakış açısıyla anlamadığı, çokçarpık yorumladığı ve dolayısıyla ters sonuçlar çıkardığı PKK’ninbir büyüklüğü de, onun tasfiyeciliğe karşı elden bırakmadığımücadele ve bitmeyen bu mücadelede sağladığı büyük başarıdır.

Tasfiyeciliğe karşı denilebilir ki nefes nefese yürütülen mücade-le, dar bir amaca yöneltilip tek tek tasfiyeci tiplerin ihtiyaç duyu-lan yöntemlerle etkisizleştirilmesinden ibaret değildir. Hiç şüphe-

7

Page 8: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

siz bu mücadele kapsamında hiçbir devrim hareketinin ortaya çık-arma başarısını gösteremediği gerçekler ve gelişmeler gündemegetirilmiştir. İyi ile kötü, halkı ile haksız, özgürlük ile kölelik,bağımsızlık ile bağımlılık, direniş ile teslimiyet, onur ile düşkün-lük, demokrasi ile diktatörlük ve benzeri birbirine karşıt kavram-lar bilimsel bir temelde izahata kavuşturulmakta ve bu kavramlarkişilik pratiklerinde örnekleriyle somutlaştırılmaktadır. Bu da,PKK’nin nasıl bir sistemi hangi insan tipiyle yaratmaya çalıştığıgerçeğini ortaya koymaktadır.

Biliniyor ki, bütün savaşların en acımasız gerçeklerinden biride, adaletsizliğin istenmeyen bir durumda boy vermesi, böylece dekurbanların çokça görülmesidir. Fakat PKK, tasfiyecilikle müca-deleyi aynı zamanda bütün savaşlarda neredeyse kaçınılmaz olanbu durumu tersine çevirme mücadelesine dönüştürmüştür. Buanlamda da PKK, devrimi yenilgiye götürecek en tehlikeli hastalıkolan tasfiyeciliğin teşhisini çok yerinde koymuş, olası bütün tah-ribatlarına karşı tedbir almış, onun çıkış zeminini kurutma müca-delesini rayına oturtmuş ve böylece devrimin zaferini garantiyealmıştır.

Bu büyük başarının nasıl ve hangi çabalarla gerçekleştiği konu-su, kitapta yer alan değerlendirmeler bütününde tüm açıklığıylaortaya konulmuştur. Kitap özel bir teorik çalışma ya da konuylailigili kaynaklar incelenerek hazırlanan bir eser değildir. Tersineyıllardır süren kahırlı ve çok yönlü bir savaşımın pratiğindeortaya çıkan tasfiye içerikli sorunların ihtiyaç olarak dayattığıdeğerlendirmeler tarih sırasına göre bir araya getirilerek böylebir kitap hazırlanmıştır. Nitekim kitap bu yönüyle bir belgesel içe-riktedir ve bu açıdan sadece Kürdistan devrimi için değil, düny-adaki ulusal-sınıfsal kurtuluş hareketleri için de çok öğretici ders-lerle doludur.

Ağustos 1993Weşanên serxwebûn

8

Page 9: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

Her türlü bozgunculuğa ve yıkılcılığa karşı parti birliğini güçlendirelim

I- PKK’nin varlığını koruma savaşı

a) Partinin oluşumu, parti üzerinde imha operasyonları ve buna karşı alınan önlemler

1960’lardan sonra Kürdistan’da gelişen sömürgeci Türk kapita-lizmi feodal yapıyı kısmen parçalayarak modern bir sosyalgelişmeye yol açtı. Bu objektif temel üzerinde, Kürdistan’damodern düşünceler şekillenmeye başladı. Doğmakta olan modernsosyal güçler geliştikleri oranda, mevcut ekonomik ve toplumsalyapıyı, feodal gericiliği ve ulusal baskıyı eleştirme temelinde veağırlıklı olarak Türkiye sosyalist ve demokratik hareketi içindebazı cılız çıkışlar biçiminde çeşitli eğilimler ortaya çıktı.

Başlangıçtaki bu cılız çıkışlar bir yandan Güney Kürdistan’dankaynaklanan ilkel milliyetçilik, öte yandan Türkiye reformistküçük-burjuva hareketi içinde örgütlenen küçük-burjuva hareketiolarak ortaya çıkmaktaydı. 1970’lere gelindiğinde Kürdistan ger-çekliğini şu veya bu oranda kendilerine temel almaya çalışan çeşit-li unsurlar, özellikle bir ideolojik eğilim geliştirmekle rollerinioynamaya başladılar. 1975 yılına gelindiğinde ise, genellikleaydın-gençlik içinde gelişen ideolojik gruplaşmalar etkilerini duy-urmaya başlıyorlardı.

Yeni şekillenmekte olan bu ideolojik eğilimler üzerinde mevcutiki eğilimin etkisi vardı. Bunlardan daha güçlü olanı kemalizminetkisini taşıyan Türkiye devrimci hareketinin ulusal sorun karşısın-

9

Page 10: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

daki sosyal-şoven yaklaşımıydı ve bu anlayış Kürdistan gençliğineyönelmek isteyen aydınları etkilemekteydi. Diğeri ise Güney Kür-distan’dan etkilenen ilkel milliyetçilikti. Bu yıllarda henüz çokzayıf olan proletarya eğilimi, gelişebilmek ve bir siyasal güç duru-muna gelebilmek için bir teorik çalışmayla işe başlamakzorundaydı. Ancak doğru bir devrimci teoriye ulaşmakla kema-lizmden kaynaklanan sosyal-şovenizm ile Güney Kürdistan’dankaynaklanan feodal-komprador ilkel milliyetçiliğin kapsamlı vedoğru bir eleştirisinin yapılması mümkündü. Bu gelişebilmeninvazgeçilmez öğesiydi. Bu nedenle proletarya eğilimi bu ideolojikakımların ideolojik ve politik yaklaşımlarını sert bir eleştiriye tabitutarak işe başladı. Kürdistan gerçekliği üzerinde hem ilkel milliy-etçilik ve onun koalisyon ortağı reformist küçük-burjuva milliyet-çiliği ve hem de sosyal-şovenizmle ilk sert ideolojik mücadele işteböyle bir ortamda gelişti. Kürdistan’ın objektif koşulları birdevrimci çözümü, bu da marksizm-leninizmin önderliğini daya-tıyordu.

Proletarya eğilimi, 1975’ten itibaren hızla devrimin subjektifkoşullarını hazırlamaya koyuldu.

Proletarya eğiliminin teorisini derinleştirip formülleştirmek içinçalışmalara koyulan grubun yaratacağı teori nasıl olmalıydı? Kür-distan’da oluşturulacak teori her şeyden önce ihtilalci bir ulusalkurtuluş teorisi olmak zorundaydı. Bu teorik çalışma Kürdistangibi olumsuz bir zeminde yapılmaktaydı. Bu olumsuz zemindedevrimci teoriyi yaratmak için, ülke zemininin araştırılması veincelenmesi gerekliydi.

Proletarya eğiliminin ilk önce Kuzey-Batı Kürdistan’da ortayaçıkması bir tesadüf değildi. Bu, Kuzey-Batı Kürdistan’ın Kürdi-stan genelindeki sosyal gelişmenin en ileri alanı olmasından, butemelde modern Kürdistan ulusal kurtuluş hareketinin gelişebile-ceği en elverişli zemini oluşturmasından ve proletarya eğilimininde Kürdistan koşullarında ulusal kurtuluş problemini çözümleye-cek tek önder güç olmasından ileri gelmekteydi.

Kürdistan’da proletarya eğilimi, Kürdistan’ın bugünkü kötüdurumunu, ulusal ve toplumsal yapıdaki geriliğin nedenlerini izahedebilmek için, tarihsel bir eleştiriyle işe başladı. Kürdistan tari-

10

Page 11: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

hindeki olumsuzlukların sosyal nedenlerini ortaya çıkardı; budurumun daha çok Kürt egemen sınıflarının yapısından ileri gel-diğini ve bu güçlerin olumsuz mirasının bir sonucu olduğunugösterdi. Proletarya eğilimi, diyalektik materyalist yöntemle tarihieleştirerek ve karanlıkta kalmış bir yığın gerçeği açığa çıkararak,ulusal kurtuluş probleminin tarihsel temellerini ortaya koydu.

Proletarya eğilimi, böyle bir tarihsel değerlendirmeyi süreç için-de Kürdistan’ın coğrafyasını, nüfusunu, toplumsal olarak parçalan-mışlığını ve bunun sonuçlarını irdelemeye kadar götürdü. Bu ird-elemeyi geliştirdiği oranda, modern Kürdistan ulusal kurtuluşhareketinin zeminini ortaya çıkardı. 1978 yılına gelindiğinde, pro-letarya eğilimi, işçi sınıfının eylem kılavuzu olan marksizm-leni-nizmin Kürdistan somutuna bağımsız olarak uygulanabileceğini,bu doğrultuda Kürdistan proletaryasının öncü örgütünün yaratıla-bileceğini ve bu örgütün önderliğinde modern bir ulusal kurtuluşmücadelesinin geliştirilebileceğini belirledi. Proletarya eğilimininyaptığı teorik çalışmalar bir yandan proletarya hareketinin teoriktemellerini geliştirirken, öte yandan ortaya çıkardığı teorik sonu-çları güçlü bir ideolojik mücadele aracı haline getirerek, yarı-feo-dal ve yarı-burjuva eğilim ile küçük-burjuva eğilimin yanlış tespit-lerini, programlarını, örgütsel, stratejik ve taktik anlayışlarınıeleştiriye tabi tuttu. Bunların gerçek yüzlerini açığa çıkararakteşhir etti. Proletarya eğilimi böyle yoğun bir çalışma sonucundapartileşme sürecine girdi ve kendi devrimci programını ve örgüt-lenmesini geliştirdi.

Kürdistan proletaryasının öz örgütünün, yani PKK’nin doğuşu,aynı zamanda ulusal kurtuluş hareketinin başlaması anlamınageliyordu. Bunun en somut kanıtı, partileşme hareketi geliştikçemodern ulusal kurtuluş hareketinin de gelişmesidir. Kürdistan’daproletarya partisinin biçimlenmesi, proletarya yurtseverliğininolduğu kadar, proletarya enternasyonalizminin de doğuşudur. Pro-letarya partisinin oluşmasıyla sadece yanlış ideolojik ve politikakımların teşhiriyle kalınmamış, bunların yerine doğru bir siyaset,ulusal kurtuluş siyaseti de konulabilmiştir.

Proletarya eğilimi 1977 yılında ilan ettiği Program taslağı ileKürdistan’da devrimci programın eksikliğini giderdi. Bu progra-

11

Page 12: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

mın açıklanması niteliğini taşıyan Kürdistan Devriminin yoluadlı broşür ve partinin kurulduğunu ilan eden Kuruluş Bildirgesiile Kürdistan halkı gerçek kurtuluşçu öncü gücüne kavuşmuş oldu.

Ne var ki, Kürdistan gibi olumsuz bir toplumsal zeminde bunubaşarabilmek başlı başına bir olaydır. İşçi sınıfı partisinin doğuşuher halk için tarihsel bir dönemeci oluşturur. Ancak Kürdistan gibibir ülke söz konusu olduğu zaman, bu gerçeklik daha da büyük biranlam kazanmaktadır. Kürdistan’da kitlelerin korkunç birbilinçsizlik ve örgütsüzlüğü yaşadıkları bilinmektedir. Kitlelerözellikle kendi öz tarihsel ve toplumsal koşulları hakkında tam birbilinçsizlik içinde bulunmaktadır. Ulusal baskıcı güçler kitlelerikendi ulusal ve toplumsal gerçekliklerine yabancılaştırmış, kendiegemen ulusal ve toplumsal çıkarlarına hizmet eden bütün kamuiletişim araçlarıyla yoğun bir propaganda ve ajitasyonu örgütlen-dirmiş ve kitlelerin bu araçlarla uyuşturulmasını sağlamıştır. Bunakarşı hiçbir faaliyetleri bulunmayan Kürt egemen sınıfları ise,adeta egemen ulus propagandasının bir yayıcısı gibi davranmışlar-dır. Onların faaliyetlerini özümsemiş ve onlarla uzlaşmışlardır.Kürdistan’daki halk kitlelerinin zor yaşamı, halkımızı herhangi birhalkın içinde bulunduğu durumdan daha fazla kendi gerçekliğineyabancılaştırmıştır.

İşte bu biçimde kendi kendisine adeta yabancılaştırılmış vekoyu bir bilinçsizlik içinde kapkaranlık bir dünya gerçeğini yaşay-an bir zemin üzerinde Kürdistan İşçi Partisi (PKK) doğdu vegelişti. Bugüne kadar sürdürülen teorik ve pratik faaliyetlerle ilkışınlar yakalanmıştı. Bu ilk ışınların faaliyetlerinin izlenmesitümüyle aydınlık bir dünyaya, kurtuluşa götürecekti. Zorla karanlı-klar altında tutulmak istenen kitlelere bilinç ve eylem götürmeninbüyük bir önem taşıyacağı açıktır. Teorinin ve düşünce gücününbir an bile duraksamaksızın sürekli geliştirilmesi zorunluluğu Kür-distan için kat be kat geçerlidir.

Kürdistan’da proletarya partisinin doğuşu halkımızın kaderindetarihsel bir dönemeci oluştururken, Türkiye ve bölge gericiliği açı-sından da tersinden bir dönemeç niteliğini taşıyordu. Dünya prole-tarya ordusunun Kürdistan’daki öncü kolu olan PKK, Kürdistanhalkı için bir sıçrayış ve yükseliş iken, sömürgecilik, gericilik ve

12

Page 13: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

emperyalizm için ciddi bir tehlike oluşturuyordu. Böyle birdurumda, PKK’nin ortaya çıkışının daha ilk adımında baskı vetehditler, imha girişimleri ve komplolarla karşılaşacağı açıktı.

PKK hareketi daha bir ideolojik grup olarak ortaya çıktığı anda,düşmanın içerden ve dışardan geliştirdiği saldırılar, hain tuzaklarve komplolarla karşılaştı. Konumuz gereğince düşmanın doğrudansaldırı politikalarından çok burada üzerinde önemle duracağımızşey sözümona sol güçlerden gelen saldırılar olacaktır. Dışardangelen saldırılar cephedendir ve açıkça görülebilmektedir. Amaiçerden veya “sol”dan gelen saldırılar maskelidir ve çok daha teh-likelidir. Bu nedenle bu tür saldırılar üzerinde durmak büyük önemarzetmektedir. Mücadelemiz geliştikçe bu saldırılar da gelişmegöstermekte ve çeşitli kılıklarda karşımıza çıkmaktadır.

Mücadelemizin gelişim seyri içinde bu olayları biraz dahayakından incelemekte yarar vardır.

Proletarya eğilimi henüz ideolojik grup aşamasındayken, ortayaçıkan stêrka sor (Beş Parçacılar) olayını anımsamak gerekir. Buakım kaynağını nereden almaktaydı? Bu oluşum doğrudan MİT’leilişkide bulunan ve MİT’in yönlendiriciliğinde ilkel milliyetçilik-ten kaynaklanan bir akımdı. Sömürgecilik bu akım aracılığıylaulusal kurtuluşçu proletarya eğilimi etrafında bir tuzak kurdu.Kurulan bu tuzakta değerli önder ve büyük enternasyonalist HakiKArer yoldaş katledildi. Verdiğimiz kayıp büyüktü. Bu olayaçık bir biçimde Kürdistan’da feodal-komprador ilkel milliyetçi-liğin ve işbirlikçiliğin devrimci direniş mücadelesine karşı erken-den saldırıya geçeceğini göstermekteydi. Haki yoldaşın katledil-mesi olayı, sömürgecilikle yerli işbirlikçiliğin devrimci direnişmücadelesi karşısında nasıl hemen birleşerek devrimci ulusal kur-tuluşçuluğun üzerine yürüyeceklerini kanıtlıyordu. Bu olay sözkonusu güçlerin mücadelenin gelişimi karşısında uyanık davrana-caklarını ve mücadeleyi yakından izleyeceklerini ortaya koyuyor-du. Bunun özünde yatan gerçek, sömürgecilikle feodal-kompradorilkel milliyetçiliğin birbirleriyle sıkı ilişkiler içinde olduklarını,sürekli tetikte beklediklerini ve devrimci direniş mücadelesine heran saldırabileceklerini gösteriyordu. Haki yoldaşın kişiliğinde ulu-sal kurtuluşçu proletarya hareketine vurulan her darbe büyük ve

13

Page 14: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

ölümcül bir darbeydi.Buna rağmen devrimciler devrimci bilinç ve iradeden vazgeç-

mediler. Devrimci bilinci ve iradeyi biraz daha geliştirme gereğiniduydular. Düşmanın saldırıları ve imha tehditlerine kendilerinibileyerek partileşmeye doğru yol almakla cevap verilebileceğinisöylediler. Gerçekten de böyle oldu. O zaman üzüntüye ve karam-sarlığa kapılanlar ve mücadeleyi bırakanlar oldu. Ama direniş dekendisini geliştirdi. Mücadele yenilemediği gibi kitleselleşmeyedoğru dönüştü.

Bu dönemde içten bir tasfiye girişimi ve komplo çabası ortayaçıktı. Bu têkoşin biçiminde kendisini ortaya koyan bir akımdı.Burada konumuz gereğince bu olgunun boyutları üzerinde genişolarak durmayacağız. Burada ele alınması gereken husus, bu akımınhareketin gelişiminin hangi aşamasında ortaya çıktığı ve kendininasıl gösterdiğidir. Bu anlamda onun neyi ifade ettiği sorusuna yanıtverilebilir. têkoşin, grup aşamasından politik bir kimlik kazanmayadoğru giden ve kitleselleşen ulusal kurtuluşçu devrimci hareketiniçinde, düşmanla şu veya bu oranda ilişkili olan bir akımdı. Henüzyeni bir hareket olması nedeniyle bu aşamada proletarya hareketininbirçok zayıf yanları mevcuttu. Bu akım, hareketin, bu durumundankaynaklanan zayıflıkları ve zaaflarından yararlanarak, ucuz bir tarz-da örgütü ele geçirmek istemişti. Bu akımın sözcüleri, o zaman çokaçık bir biçimde bu hareketin birkaç önderinin bulunduğunu, onlarında yakında tuzla-buz olacaklarını, hareketin tabanının olduğu gibikendilerine kalacağı ve Batman, Suruç vb. alanlarda hareketin taba-nına olduğu gibi konacaklarını söylüyorlardı. Düşmanın da buiğrenç hesapları yaptığı açıktı. Zaten bu düşmanla el ele verilerekhazırlanan bir komploydu. Komplocular bu çabalarını Dersim veAntep gibi birkaç bölgede geliştirmek istediler. Burada dikkat edil-mesi gereken husus, birçok dürüst insanın da bu işe karıştırılmışolmasıdır. Komplocular örgütlenme alanındaki boşlukları istismarederek, birçok dürüst insanı etkileri altına aldılar ve bunları devrim-ci harekete karşı kullandılar. Tespit ettikleri bazı hatalar ve eksiklik-leri gidermek yerine, bunları daha da derinleştirerek harekete karşıkullanmaya ve onu yıkmaya yöneldiler.

Kuşkusuz devrimci direnişçiliğin doğru biçimleri ortaya konu-

14

Page 15: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

larak bu çabanın önüne geçilebildi. Hareketin önderliği direnişçi-liğe doğru temelde sahip çıkarak, gerçekleri olanca gücüyle ortayakoydu. Zamanında önlemler alınmasa ve bu komplo sonuçsuzluğamahkum edilmeseydi, çok şeyin yitirileceği açıktı. Birçok kişiolayı yeterince kavrayıp değerlendiremiyordu. En tehlikeli tiplerlebunlara alet olanlar adeta birbirinden ayırt edilemiyordu. Kısacasıortada bir provokasyon zemini vardı. Olay bütün derinliğiyle kav-ranamadığı için, devrimci saflardaki bireyler karşı karşıya getiril-mişlerdir. Komployu düzenleyenler ise ortalıkta yoktu. Karşıkarşıya getirilenler devrimcilerdi. Hareketin önderliği yerinde vekararlı mücadelesiyle bu olayın tehlikeli boyutlara ulaşmasınınönüne geçti. Alınan başarılı önlemlerle bu akımdan gelebilecekbüyük zararlar engellendiği gibi, daha büyük bir uyanıklık vedinamizm kazanıldı.

Daha sonraki gelişmeler neyi gösterdi? Daha sonraki gelişmelerbu olaylardan ciddi dersler çıkarıldığını ve mücadelenin daha dageliştiğini gösterdi.

Bu komploların boşa çıkarılması ve mücadelenin gelişmesikarşısında içerde ve dışarda düşmanın daha gelişkin ve ince yön-temlerle PKK hareketinin üzerine geleceği açıktı. Düşman davayıomuzlayan devrimci direnişçiliği törpülemek istiyordu. Devrimcidirenişçilik çok çeşitli kılıflar altında alçakça saldırılara maruzkaldı.

Bu dönemde devrimci harekete karşı sosyal-şoven saldırılar daboy verdi. Sosyal-şovenizmin bu saldırılarının anlamı neydi?Sosyal-şovenizm Türkiye Cumhuriyeti’nin egemenliğinin dolaylıbir biçimi veya başka bir deyişle Türk sömürgeciliğinin sol içinde-ki uzantısıydı. Sosyal-şoven güçler gerçeğin bu olduğunu bizzatkendi teori ve pratikleri ile ortaya koydular. Kürdistan’da proleterulusal kurtuluş hareketine karşı geliştirdiği azgın saldırılar, sosyal-şovenizmin özünde ne denli tehlikeli olduğunu gözler önüne serdi.Onlar askeri alanda güçlü olan Türk sömürgeciliğinin düşünce vedevrimci örgütlenme alanında yenilgiye uğratıldığını gördükçe,kendi gerçek konumlarını daha iyi sergiliyorlardı. Yoksa bu saldır-ganlıkları başka türlü nasıl izah edilebilirdi? Adeta bütün işlerinigüçlerini bırakıp Kürdistan ulusal kurtuluş hareketine karşı saldı-

15

Page 16: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

rıya geçmeleri başka nasıl bir anlam taşıyabilirdi? Ortaya çıkandoğru kurtuluş ideolojisi ve devrimci örgütçülük bu güçlerin mas-kesini düşürüyordu. Bu da Türk burjuvazisinin bu alanlarda yenil-giye uğratılması anlamına geliyordu. Bu yenilgi kimler tarafındankabul görmeyecekti? Sosyal-şoven güçler tarafından. Sol içindekisosyal-şovenizmin saldırılarının özü işte buydu.

Aynı şeyler ilkel milliyetçilik ve küçük-burjuva milliyetçiliğiiçin de geçerlidir. Yapısal özellikleri gereği, ilkel milliyetçiliğinyanıtının da böyle olması doğaldı. PKK hareketi daha sonralarıküçük-burjuva milliyetçiliğinin, özellikle Özgürlük Yolu, DDKDve bunlara benzer güçlerin şahsında somutlaşan saldırılarla yüzyüze geldi. Bu saldırıların anlamı nasıl karakterize edilebilir? Bun-lar proletarya hareketinden daha tecrübeliydiler ve olanaklara dahaçok sahip olan güçlerdi. Sözmona kendileri de sömürgeciliğe karşıçıkıyorlardı. Buna rağmen neden sömürgeciliğe karşı ciddi birmücadele geliştirmeden ve düşmana tek bir kurşun sıkmadanbütün “yiğitlikleri”ni PKK’ye karşı giriştikleri saldırılarda göster-diler? Açık ki, bunun nedeni kendilerinin işbirlikçi yüzlerininaçığa çıkarılmasıydı. Devrimci direniş mücadelesi yükseldikçe,bunların teoride ve pratikte kurtuluş mücadelesinin önünde engeloldukları ortaya çıkmaktaydı. Bu tür oluşumların bağımlı refor-mist, milliyetçi yüzleri teşhir edildikçe, onlar da milliyetçilik adınadevrimci harekete karşı saldırıya geçtiler.

Sol içinde ister sosyal-şovenizm ister milliyetçilik adınagirişilen bütün bu saldırılar, Türk sömürgeciliğinin devrimci dire-niş hareketine karşı saldırılarının en çok yoğunlaştığı bir dönemedenk düşmekteydi. Türk sömürgecileriyle bu güçlerin saldırılarıadeta birbirine eşlik ediyor ve birbirini tamamlıyordu.

Proletarya önderlikli ulusal kurtuluşçu devrimci direniş hareketidünya halklarının mücadele deneyimlerinin derslerinden de yarar-lanarak bütün bu güçlere ve onların saldırılarına karşı her alandamücadele etti. Bunların gerçek yüzleri ortaya konularak, saflarındabulunan birçok dürüst insan devrimci mücadeleye kazanıldı. Yinebu oluşumların sahteliği sergilenerek, kitleler nezdinde teşhir vetecrit edilmelerinde önemli bir mesafe katedildi. Bunlara karşıyürütülen ideolojik ve politik mücadele, PKK’yi daha da güçlü bir

16

Page 17: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

konuma getirdi.Söz konusu güçlere karşı verilen mücadelenin haklı, doğru ve

kaçınılmaz bir mücadele olduğu bugün daha iyi anlaşılmaktadır.Bu mücadelenin haklılığı ve doğruluğu paha biçilmez gelişmelersağlamıştır.

b) yurt dışına açılmanın tarihsel anlamı ve partinin yeniden inşası

Proletarya hareketleri ve ulusal kurtuluş mücadelelerinde dışaaçılmanın da kendine özgü bir mantığı vardır. Bütün çağdaş prole-tarya ve ulusal kurtuluş hareketlerinin pratiklerine bakıldığında, buhareketlerin mücadelenin belli bir aşamasında dış alanla iç alanıbirleştirme çabalarına girmelerinin tarihsel olarak vazgeçilmez birzorunluluk olduğu görülecektir. Proletarya hareketi, burjuvazininbirleşik gücüne karşı enternasyonalist bir temelde kendi gücünüdünya halklarının gücüyle birleştirmek zorundadır. Çağımızdaemperyalizmin ve işbirlikçilerinin birleşmiş gücü göz önüne geti-rildiğinde, dünyanın en ücra köşesinde ortaya çıkacak bir devrimcihareketin bile bu saflaşma içinde yerini almak zorunda kalacağı iyianlaşılacaktır. Ülke içinde belli bir gelişme sağlandıktan sonra,sömürgeci güçlerin ve sömürücü egemen sınıfların artan baskıları-nı boşa çıkarmanın bir yolu da dışa açılmadır.

PKK açısından ele alındığında, bu dışa açılma tarihsel bir adımolarak zamanında gerçekleşmiştir. Kürdistan’da yoğun gelişmele-rin yaşandığı, özellikle Kürdistan sorununun dünya kamuoyununilgisini çekmeye başladığı, ülke içinde düşman baskıları ve saldırı-larının alabildiğine geliştiği ve devrimci hareketin bu saldırılarıgöğüsleyebilecek hazırlıktan henüz yoksun olduğu bir dönemde,dışa açılma bir zorunluluk olmuştur.

Türk burjuvazisi, PKK hareketinin önderliğinde Kürdistan’daoluşan ulusal kurtuluşçu uyanışı engellemek için 1978-79 döne-minde CHP eliyle giriştiği bastırma çabaları sonuç vermeyince, butarihten sonra daha değişik yöntemlere başvurmak zorunda kaldı.O zamana kadar kullandığı yöntemlerle bir tükenmişliğin içinegiren sömürgeci Türk burjuvazisi, bu kez çıplak zora başvurdu.

17

Page 18: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

Türk burjuvazisinin önüne koymuş olduğu başlıca görev, PKKhareketinin ve onun önderlik ettiği ulusal kurtuluş mücadelesiniezmekti. Yaptığı hesaplara göre PKK hareketini ancak bir askeri-faşist diktatörlükle ezebilir ve kendi klasik sömürgeci egemenliksistemini ancak bununla sürdürebilirdi. Türk burjuvazisi ilkinkendi eliyle gerçekleştirdiği (bold)Maraş Katliamı’(normal)nıbahane ederek, Kürdistan’da mücadele tohumlarının en fazla ser-pilmiş olduğu alanları Aralık 1978’de resmi sıkıyönetim kapsamı-na aldı. Ardından 12 Eylül darbesini tezgahladı.

PKK hareketi bu dönemde politik mücadele aşamasına ve pratikçalışmaya henüz yeni geçmişti. Buna rağmen proletarya hareketigelişmiş bir devrimci teoriye sahipti ve devrimci taktik çizgisiniortaya çıkarmaya başlamıştı. Kitlelere henüz yeni yeni bilinç götü-rülmesine rağmen, Urfa, Mardin, Siirt, Dersim, Bingöl ve Karsgibi yerlerde görülen devrimci mücadele saflarına hızlı katılım,kitlelerin devrimci direnişçiliğe olan eğilimlerini ortaya koymak-taydı. Her türlü inkarcılığın, teslimiyetçiliğin ve örgütsüzlüğün varolduğu Kürdistan gibi bir zeminde bile sınırlı bir faaliyet sonucun-da ortaya çıkarılan devrimci gelişmeler herkes tarafından görülebi-lecek düzeye gelmişti.

Sömürgeci Türk burjuvazisi bu gelişmeler karşısında darbeyediği gibi, Kürt egemen çevrelerinin otoritesi de işlemez durumagelmişti. En reformist olanından en devrimcisine kadar Tür-kiye’deki bütün sol güçler, Kürdistan’daki bu gelişmeler karşısın-da kendi ideolojik, politik ve pratik çizgilerini gözden geçirmekzorunda kalmışlardı. Kürdistan’daki işbirlikçi egemen sınıflarınotoriteleri sarsılmış, küçükburjuvazi ise durumunu gözden geçir-mek zorunda bırakılmıştı.

Ne var ki, proletarya eğilimi bütün bu gelişmelerle yetinemezdi.O devrimci mücadeleyi daha ilerilere götürmekle yükümlüydü.Ama devrimci hareketin kitleselleşmeye başladığı bu dönemde,devletin de biçim değiştirmesi karşısında, proletarya hareketininmevcut formasyonlarla, eski çalışma tarzı ve propaganda çalışmasıiçinde oluşmuş bir önderlikle sorunların üstesinden gelmesi olduk-ça zordu. Teorik yetersizlik, donanım eksikliği, politik ve örgütselçalışmadaki tecrübesizlik bu yıllarda kendisini açıkça göstermeye

Page 19: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

başlamıştı. Devrimci hareketin kitlelerde hızla yankı bulması veartan baskılar ortamında devrimci kadrolar kitleleri yönetmektegüçlük çekiyor; amatörlük, ilkellik ve tecrübesizlik kendisini açık-ça gösteriyordu. Kısacası ortaya çıkan büyük niceliksel gelişmele-rin karşısında niteliksel bir düşüş söz konusuydu. 1980’lere gelin-diğinde, işte böyle bir manzara yaşanmaktaydı. Proletarya hareke-tinin siyasal ve sosyal bir güç haline gelmesi düşmanda korku vepanik uyandırmış, düşmanın yüreğine bir hançer gibi saplanmıştı.Düşman bu korku ve dehşetle Kürdistan ulusal kurtuluş hareketineve onun öncü gücü olan PKK’ye karşı açık bir savaş ilan ederektamamen yok etmek istemekteydi. Düşman bu imha politikasınıülke içinde, cezaevlerinde ve yurt dışında sürdürüyordu.

Türk sömürgeciliği dünyadan yalıtılmış Kürdistan ulusal kurtu-luş hareketini ve onun öncü gücünü erkenden bir savaşın içineçekmek ve boğmak istedi. PKK hareketinin mevcut yetersiz dona-nımıyla, örgütsel yetmezlikle ve her türlü dış destekten yoksunolarak böyle bir savaşa girmesi, kendisinin imha olması anlamınagelecekti. Devrimci hareket soluk borularını dışa açmak zorunday-dı. Dünyadaki diğer kurtuluş hareketlerinin bir parçası olarak,PKK hareketinin bu hareketlerle arasındaki tecrit çemberini kırma-sı, örgütsel yetersizliğini gidermesi ve bunun temelinde yatankadrolarının ideolojik, politik, örgütsel ve askeri alanlardakieğitim ve donanım sorunlarını çözmesi ertelenemez bir görevdurumundaydı. Dışa açılma anı gelip çatmıştı. PKK hareketi buadımı zamanında atmanın bilinciyle hareket etti. Bu adımın erkenveya geç atılmasının doğuracağı sakıncalarla Türkiye ve Kürdi-stan’daki çeşitli güçlerin dışa açılmadaki sakat mantıkları bilin-mekteydi. Bu güçler ya ülke içinde hiçbir mücadele geliştirmedendışa açılarak göçmen örgüt durumuna düşmüşler, ya da bunun tamtersine kendilerini ülke içine hapsetmişlerdi. Halkın özgücünedayanmadan ve halkla kaynaşmadan dışa açılmak ve dış güçlerebağlanarak devrimi geliştirmeye çalışmak ne denli yanlış ve tehli-keli bir anlayışsa, dışa açılmayı reddederek kendini uluslararasımüttefiklerinden soyutlamak da o denli yanlış ve tehlikelidir.

Evet, PKK hareketinin grup aşamasındayken ve henüz halkagitmeden dışa açılması yanlış ve sakıncalı bir tutum olurdu. PKK

19

Page 20: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

hareketi kendi ideolojik ve politik anlayışını kendi halkının özbünyesinde denemek zorundaydı. Ancak kendi halkı içinde bellibir gelişme sağladıktan sonra, yani politik bir güce dönüştüğü veimha tehlikesiyle karşı karşıya kaldığı anda, proletarya eğiliminingecikmeden dışa yönelmesi zorunluluğu vardı. Sorun hareketinkendi örgütsel varlığını koruyup geliştirmesi ve dış bağlantılarınıkurması sorunuydu.

Kürdistan devrimci kurtuluş mücadelesi, bulunduğu Ortadoğuzemininde büyük değişikliklere yol açabilecek özelliklere sahipti.Çin Hindi, Latin Amerika ve Afrika halklarının mücadele deney-imlerine bakıldığında, dünya halklarıyla dayanışmanın güçlü böl-gesel ittifaklardan geçtiği görülüyordu. Bu nedenle PKK bölgeninen uygun alanlarına yönelerek bu adımı attı.

Ortadoğu halkları yüzyıllar öncesinden günümüze dek hep birkader birliği içinde yaşamışlardır. Bu halkların kültürel yönden,din birliği açısından, ulusal ve toplumsal sorunlar bakımından bir-çok ortak yönleri bulunmaktadır. Ortadoğu halkları 19. yüzyıldanitibaren emperyalist boyunduruk altına girmişler, emperyalist güç-ler bu halklar üzerinde benzer baskı sistemleri geliştirmişlerdir.Bölge halkları günümüzde başını ABD emperyalizminin çektiğibir emperyalist kuşatma altındadır. Emperyalizm işbirlikçileri ara-cılığıyla çeşitli oyunlar sahnelemekte, sömürü ve baskı yöntemle-rini daha da geliştirmektedir.

Ortadoğu halklarının ortak tarihsel sorunları, aralarında dahasıkı bir dayanışmayı zorunlu kılmaktadır. Bu nedenle Ortadoğusadece bir dış ilişki alanı değil, ortak sorunlardan kaynaklanan içve dış alanların diyalektik bir bütünselliği özelliğine sahip bir böl-gedir. Burada devrimci gelişmeler iç içe gelişme göstermektedir.Bugün Ortadoğu halkları bunun bilincine ulaşamamışlarsa, budurum emperyalizmin politikalarının, feodal kalıntıların varlığınınve egemen ulusların bilinçli çabalarının bir ürünüdür. Bu engelleraşıldığı oranda Ortadoğu halklarının mücadeleleri zafere gidecek-tir. Bu anlamda Kürdistan ulusal kurtuluş mücadelesine ve onunönder gücü olan PKK’ye büyük görevler düşmektedir.

Kürdistan dört sömürgeci devlet arasında bölüşülüp paylaşılmışve Ortadoğu’nun merkezinde bulunan bir ülkedir. Bir defa bu ülke

20

Page 21: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

dört egemen ulusun halkları açısından merkezi rol oynayan strate-jik bir öneme sahiptir. Gerek kendi içindeki parçalanmışlığındanve her bir parçadaki halk bakımından, gerekse egemen uluslarınhalklarıyla birliğini sağlamak açısından belirleyici bir konumuvardır. Dönem Kürdistan’da böylesi tarihsel bir görev yüklemekte-dir. Kürdistan devriminin Ortadoğu’da oynayacağı rol sadece ken-disiyle sınırlı kalmayacak, bölgenin bütün halklarının devrimedoğru yol almasıyla kendini gösterecektir. Kürdistan’ın kurtuluşu,bu ülkeyi kuşatan dört sömürgeci ülkenin halklarının kurtuluşa git-melerini de sağlayacaktır. Bu nedenle Kürdistan’ın içteki devrimcigelişmesini söz konusu halkların devrimciliği ve devrimci hareket-leriyle birleştirme zorunluluğu vardır. Kürdistan’ın parçalanmışlığıyüzünden, her parçadaki mücadele elbette farklılıklar arzedecektir.Ama Kürtlerin tek bir ulus olması nedeniyle parçaların birbirlerinietkilemeleri de kaçınılmazdır.

Emperyalizm dünyada ve bölge çapında en gerici güçleri kendi-si için müttefik olarak alır ve yine faşist-sömürgeci Türk devletiKürdistan ulusal kurtuluş hareketini ve onun önder gücü PKK’yiezmek için dünyada ve bölgede ittifaklarını en gerici mihraklardanoluştururken, bölge çapında önemli değişiklikler yaratacak olanKürdistan ulusal kurtuluş mücadelesinin ve PKK’nin kendi mütte-fiklerini oluşturmaması beklenemezdi. Bütün bu nedenlerle dışaaçılmanın ilk adımı halklarıyla kader birliği içinde olduğumuz biralanda, sıcak savaş alanı olan bölgemizde atılmak zorundaydı. Ensıradan ilişkilerden en kalıcı ilişkilere kadar, gerçekleştirilecekbütün ittifakların direniş temelinde olması zorunluydu.

Böylesi devrimci militan bir alanda dışa açıldıktan sonraçözümlenmesi gereken ilk sorun örgütsel yetersizliği gidermek vepartinin yeniden inşa edilmesi sürecini başlatmaktı. Ulusal kurtu-luş mücadelesinin temel sorununun özü örgütsel sorun olduğunave bunun temelinde de kadro sorunu bulunduğuna göre, işe kadro-ların eğitimiyle başlamak gerekirdi. Yapılan da bu oldu. Devrimcigörevlerin gerçekleştirilmesi için, eski çalışma yöntemlerine veamatörlüğe artık izin verilemezdi. Mevcut durumda salt propagan-dist ve ajitatör tipiyle yetinilemeyeceği açıktı. Görev leninist pro-fesyonel devrimciler örgütünün yaratılmasıydı. Bu dönemin

21

Page 22: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

devrimci militanı bütün gelişkin özellikleri kendi kişiliğindesomutlaştırmak zorundaydı. Kadrolarının önemli bir kısmını yurtdışına çekebilmiş olan devrimci hareket, onların eksikliklerinigidermeleri ve profesyonel devrimciler haline gelebilmeleri için,kendilerini ideolojik, politik, örgütsel, askeri vb. bütün alanlardayoğun bir eğitime tabi tuttu.

Bu sorunlar Parti I. Konferansı’nda detaylı bir biçimde ele alın-mış ve tartışılarak karara bağlanmıştı. Konferanstan sonraki süreç-te bu çalışmalara daha da hız verildi. II. Kongre’ye doğru gelin-diğinde hazırlıklar önemli oranda tamamlanmış ve yeni bir döne-min, mücadeleyi yeniden yükseltme döneminin eşiğine gelinmişti.

Bütün bu hazırlıklar yapılırken, sınırlı eylemsel faaliyetler de bir-likte yürütülüyor, direnişler devam ediyordu. Özellikle cezaevlerin-de yükselen direnişler devrimin kesintiye uğratılmasına fırsat ver-medi. Devrimci önderlik büyük oranda cezaevlerinden sürdürüldü.

Bu dönem yalnızca partimiz değil, halkımız açısından da büyükbir tarihsel anlam ifade etmekteydi. İşe donanımsız başlayan halkı-mızın öncü gücü, tarihsel misyonunu yerine getirmek üzere eksi-kliklerini ve yetersizliklerini hızla aşarak kendisini hatalardanarındırdığı ve profesyonel devrimciler örgütü haline geldiği birdönemi yaşadı. Bu çalışmalar, bölge halklarının sıcak mücadelepratiğinde ve bu halklarla enternasyonalist dayanışma içinde,savaşkan bir ruhla gerçekleştirildi.

Hareketin yurt dışına çıktığı bu süreçte, yaşamın her alanındadüşmanın imhacı uygulamaları devam etti. Yurt dışına da yansıtıl-mak istenen bu uygulamalar, en ağır bir biçimde cezaevlerinde tut-sak bulunan partili önder kadrolar ve militanlar üzerinde denendi.

c) Parti davaları, direnişler

PKK hareketinin doğuşuyla birlikte, Kürdistan halkı tarihte ilkkez devrimci bir teori ve programa dayanan örgütlü bir gücekavuştu. Yine Türk sömürgecileri ülkemizde ilk kez böyle birgüçle karşı karşıya geldiler.

Sömürgeci Türk devletinin esir kamplarında bulunan bu prole-ter gücün temsilcileri faşist Türk sömürgecilerinin mahkemelerin-

22

Page 23: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

de bir devrim programıyla ortaya çıktılar, bu programı savundularve onu hayata geçirecek güçlerini ortaya koydular. Kürdistandevrimcilerini yargılamak için açılan davalarda taraflar ilk kez yerdeğiştirdi; yargılanmak istenenler yargılayan konumuna geçtiler;sanık sandalyesine oturtulan bizzat sömürgeci Türk devleti oldu.

Bugün faşist Türk sömürgecileri tarihlerinde ilk kez bu topluyargılamalar esnasında Kürdistan’ın adını anmak zorunda kal-mışlarsa, bu durum her şeyden önce seslerini duyurabilecekleri tekkürsüleri olan işkencehanelerde ve idam sehpalarında halkımızınhaklı davasının sesini haykıran PKK’li savaş esirlerinin eseridir.Zindanlardaki yoldaşlarımız en korkunç maddi ve manevi işkence-ler altında dahi devrimci direnişi doruğa ulaştırdılar. Faşist-sömür-geci cuntanın tüm insani ve hukuki kuralları çiğneyerek, zindan-lardaki savaş esirlerine karşı en alçakça zulüm ve işkence yöntem-lerine başvurmasının, esirleri katliamlardan geçirmesinin ve yüz-lercesine idam cezaları yağdırmasının esas nedeni budur. Devrim-cilerin yargısı karşısında mahkum olan Türk devleti çılgına dön-müştür. Ama onun bütün çılgınlıkları ve vahşeti boşunadır. Tarihverdiği kesin hükmü yerine getirmeye muktedirdir.

PKK’li savaş esirleri, daha bu mücadeleye atıldıklarında, karşıla-rına çıkacak zorlukların bilincindeydiler. Onlar bu tarihsel davanınkarara bağlanması mücadelesinde Türk sömürgecilerinin kendileriiçin darağaçları hazırladığını bildikleri halde, bu davaya korkusuzcaatıldılar. Onlar bu onurlu kavgada düşmana esir düştüler.

Düşman bu azgın saldırıları ve zorbalığı uygularken ve buvahşetini ulusal ve uluslararası kamuoyundan gizleyebilmek içinher türlü yalan ve demagojiye başvururken, devrimci hareketingeri çekilme taktiğini izlediği bir dönemde devrimci savaş esirleri-nin direnişlerine devam etmeleri ve cezaevlerini birer direniş mer-kezine dönüştürmeleri, PKK hareketi açısından onların konumunubir kat daha yüceltmektedir. Onlar devrimci mücadelenin bu enzor döneminde yüce direnişleriyle bağımsızlık mücadelesineönderlik ediyorlardı.

Onlar daha esir düştükleri ilk andan itibaren, her türlü maddi vemanevi işkencelere rağmen, teslimiyet ve ihanet çemberini kıra-rak, direniş ruhunu bu alanda da egemen kıldılar. Cezaevleri güçlü

23

Page 24: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

birer direnme merkezi haline geldi.PKK’nin önder kadroları etrafında zindanlarda yükselen bu

direniş mücadelesi, Kürdistan ulusal kurtuluş hareketinin gele-ceğini güvenceye alan tarihsel özelliğinin yanısıra, daha somutolarak PKK’yi tasfiye ve imha etme çabalarını, boşa çıkarmayıhedefliyordu. Çünkü düşmanın tüm çabaları, bütün ulusal ve top-lumsal değerleri şahsında somutlaştıran bu hareketin imha edil-mesine dönüktü. Faşist sömürgeciler baskı ve zulüm uygulamala-rıyla PKK’nin kadroları ve taraftarlarını partiden; onun ideoloji-sinden, değerlerinden ve mücadelesinden vazgeçirmek ve onlarıulusal ve toplumsal varlığımızın can düşmanı olan kemalizmesadık uşaklar haline getirmek istiyorlardı. Bunu sağlayabilmekiçin en küçük bir hata ve yetersizlikten, halkın bağrındaki çeşitliçelişki ve olumsuzluklardan, topluma egemen olan çeşitli gericieğilimler ve kurumlardan ve Kürdistan ulusal kurtuluş güçlerininiçinde bulunduğu zaaflardan yararlanmayı ihmal etmiyorlar, iha-neti yeni kılıflar altında örgütlendirmeye girişiyorlardı. Kuşkusuzsömürgeciler tek tek kişilerin ihanetiyle yetinemezlerdi. OnlarKürt egemen sınıflarının toplumun bünyesinde bir ur haline getir-diği ve sömürgeciliğin en temel dayanaklarından olan işbirlikçi-liği ve ihaneti, bu kez de halkımızın tek kurtuluş umudu olan ulu-sal kurtuluş hareketine ve PKK’ye egemen kılmaya çalışıyorlardı.Bu halk ancak bu biçimde bütün umutlarıyla birlikte bir dahadirilmemecesine tarihe gömülebilirdi.

Dışarda teslimiyete soyunmuş olan küçük-burjuva reformistleri,aynı tutumlarını cezaevlerinde de sürdürdüler. PKK’nin dışardabunlara karşı yürüttüğü mücadele, PKK’nin önder kadroları vetaraftarlarınca cezaevlerindeki uzantılarına karşı da sürdürüldü.PKK’li savaş esirleri direniş ruhunu bu alana egemen kılarak, tes-limiyeti ve ihaneti mahkum ettiler. Ama faşist Türk sömürgecileri-nin baskıları ve işkenceleri karşısında direnme azmini yitiren bazıdevrimcileşememiş unsurlar, teslimiyete ve hatta ihanete kadar git-tiler. Böylesi tiplerin ortaya çıkması doğal ve kaçınılmazdı.Dünyanın bütün devrimci partilerinde devrimcilere “geçici yolarkadaşlığı” yapmış zayıf unsurlar ortaya çıkmıştır. Yüzyıllardanberi teslimiyetin ve ihanetin kol gezdiği Kürdistan gibi bir ülke

24

Page 25: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

için, bu varlığını daha fazla hissettiren bir gerçeklikti. Kürdistandevrimcileri sömürgeci güçlere boyun eğme alçaklığını göstermişolan bu tipleri ve Şahin-Yıldırım hainlerini teşhir etmekten geridurmadılar ve durmayacaklardır. Kürdistan halkı da teslimiyet veihaneti lanetlerken, yiğit direniş örneklerini yüceltmektedir. Zin-dan direnişçileri halkımızın yolunu aydınlatan birer meşaledir.

Kürdistan kurtuluş davasının zindanlardaki yiğit savunucuları,en ağır ve vahşi baskı koşullarında ödünsüz bir savaşım içindedavalarını savunmasını bilmişlerdir. Düşman bu yiğit direnişçilerkarşısında çılgına dönmüştür. Faşist sömürgeciler bir avuç kemikyığını haline gelen ve dünyayla bağlantıları kesilen bu insanlarınyargılamalarını tamamlama cesaretini bile kendilerinde bulama-dılar ve yoldaşlarımızın fiziksel yaşamlarına son verecek katli-amlara başvurdular. Katliamlar, bu yiğitliğin, yüceliğin ve ölüm-süzlüğün karşısında düşmanın verdiği basit, iğrenç ve hunharcabir cevaptı. Düşman, direnişin görkemliliği karşısında korkusunugizleyemeyecek kadar bir acizlik içine düşmüştür. Faşist sömür-geciler en fazla neden korktuklarını açığa vurmuşlardır. Direnmeartık düşmanın dahi kabul etmek zorunda kaldığı, bu anlamda dakendisinin siyasal ve hukuki yenilgisini itiraf ettiği bir gerçekhaline gelmiştir.

Bu, karanlıktan ve durgunluktan bağımsızlığa, özgürlüğe veaydınlığa atılmış bir köprüdür. Mazlum, Kemal, Hayri ve diğersavaş esiri direnişçiler böylesi soylu bir gerçeğin ifadesidirler.Onların direniş düşüncesinin sembolleri olarak, kendilerini yürek-lerimizin isyan ateşinde ölümsüzleştirerek, kutsal davalarınıntakipçileri sıfatıyla erişmek istediklerine erişinceye kadar ikircik-siz ve kararlı bir tutumla savaşarak anabiliriz.

Mazlum, Kemal, Hayri ve diğer şehit yoldaşlarımızın kişiselözellikleri, zengin yaşam ve mücadele anıları, Kürdistan ulusalkurtuluş savaşçılarına ve tüm devrimcilere yol gösterebilecek güç-tedir. Onlar bağımsızlık ve özgürlük mücadelesinin büyük kah-ramanları ve şehitlerinin saflarına ulaştılar.

Yüce direniş şehitleri yoldaşlarımızın anısına bağlı kalmak,günümüzde önümüze koyduğumuz ideolojik ve politik hattımızıhayata geçirmekten ve her şeyden önce bunun örgütlemesini ve

25

Page 26: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

eylemini gerçekleştirmekten geçecektir. Devrimci faaliyetimizinher anında devrim şehidi yoldaşlarımızın anısına daha çok layıkolmanın bilinciyle hareket ederek, onların yaşantısını kendimizerehber edinmeliyiz.

Partimiz ve halkımız Mazlum, Kemal, Hayri ve diğer şehityoldaşlarımızın anılarını savaşkan bir ruhla daima yüceltirken,Şahin ve Yıldırım hainleri ile teslimiyete ve ihanete giden ötekidönekleri sürekli lanetleyecektir.

d) Direnişi yeniden yükseltme hazırlıkları, I. Konferans ve II. Kongre

1980 yılında tezgahlanan 12 Eylül askeri-faşist darbesindensonra partimize karşı geliştirilen tüm imha etme çabaları boşaçıkarılmıştır. Partimiz bir yandan ülke içinde devrimci direnişiyeni biçimlerde sürdürürken, öte yandan ülke dışında yarattığı ola-nakları kullanarak sorunlarını aşmaya, hata ve eksikliklerini gider-meye çalışmıştır. Başka bir deyişle askeri-faşist cuntanın devrimcihareketi yok edeceğini düşündüğü bir dönemi, partimiz kendihataları ve eksikliklerini giderdiği ve daha güçlü bir mücadele içinhazırlık yaptığı bir döneme dönüştürülmüştür. Temmuz 1981 tari-hinde gerçekleşen PKK I. Konferansı ile birlikte, bu hazırlıkçalışmaları daha planlı ve örgütlü bir hale getirilmiştir.

Böylesi bir dönemde başarıyla gerçekleştirilen bu konferans,düşmanın imha çabalarına verilen en iyi yanıt olmuştur.

Merkez Komitesi tarafından konferansa sunulan Politik Rapor’da-ki konular geniş ve kapsamlı bir biçimde tartışıldı; en önemli sorun-lar olarak pratik ve örgütsel çalışmalarda ortaya çıkan yetersizliklere,amatörlüğe, ilkelliğe ve pratik ilişkilerde yeterli esnekliğin gösteril-memesine dikkat çekildi. Partinin yeniden örgütlenebilmesi içinörgüt çizgisine, ittifaklar sorununa ve silahlı mücadeleye ilişkinsistemli açıklamalarda bulunuldu ve bu görevlerin yerine getirilmesiiçin yetersizliklerin hızla aşılması gerektiği belirlendi.

Konferans dönemin özelliklerini doğru değerlendirerek,devrimci görevleri tüm berraklığıyla partinin önüne koydu.

Konferanstan II. Kongre’ye kadar geçen bir yıllık süre içinde,

26

Page 27: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

partinin önüne konulan görevlerin gerçekleştirilmesi doğrultusun-da yoğun bir çalışma içine girildi ve bu konuda önemli mesafelerkatedildi.

Yetersiz bir örgütlülük içinde de olsa, mevcut olanaklar değer-lendirilerek hızlı bir teorik çalışma yapıldı ve bu konuda epeycebaşarı elde edildi. Konferansta karar altına alınan görüşlerin ışığın-da, ulusal kurtuluş devriminin politik, askeri ve örgütsel alandakistratejik sorunları kapsamlı ve sistemli bir biçimde kadrolara vekitlelere sunuldu.

Türkiye devrimci-demokratik hareketi ile Kürdistan ulusaldemokratik devriminin sorunları, bu iki devrimin birbirleriyle stra-tejik ve taktik ilişkileri ele alınıp incelenerek bir siyasal programdüzeyine getirildi ve bütün bunlar faşizme Karşı MücadeledeBirleşik Cephe adlı broşürde somutlaştırıldı. Bunun yanısıra Kür-distan ulusal kurtuluş hareketinin sorunları ve çözüm yolları tarih-sel bir yaklaşım içinde ele alınıp incelendi ve Ulusal KurtuluşCephesi için bir program taslağı hazırlandı. Bu çalışmalar UlusalKurtuluş Problemi ve Çözüm yolu adlı kitapta yayınlandı. Aynışekilde, genel olarak zor kavramı ve tarih içinde zor’un rolü vegelişimi, emperyalizme karşı silahlı ayaklanmalar ve halk savaşla-rı, Kürdistan tarihinde zorun yeri ve rolü, Türk burjuvazisinin zorsistemi, Kürdistan tarihinde zorun rolü, Kürdistan devrimcisavaşının stratejisi konuları, marksizm-leninizmin ışığında Kürdi-stan’ın somut özelliklerine uygun olarak kapsamlı ve sistemli birbiçimde incelendi ve Kürdistan’da Zorun rolü-Ulusal Kurtu-luş siyaseti ve Ulusal Kurtuluş savaşı adı altında kitap halinegetirildi. Yine tarihte örgütlenmenin yeri ve önemi, işçi sınıfınınpartileşme çalışmaları, leninist parti anlayışı, Kürdistan’dakiörgütsüzlüğün tarihsel nedenleri ve sonuçları, Türkiye sosyalist vedemokratik hareketinin geçmişi ve günümüzdeki durumu, Kürdi-stan’da işçi sınıfı partisinin yaratılması uğruna yürütülen mücadeleve parti örgütlenmesinin devrimci örgüt çizgisi konuları gibisorunlar marksizm-leninizmin ışığında ve tarihsel bir yaklaşımiçinde ele alınıp incelendi. Bu çalışmalar Örgütlenme Üzerine adıaltında kitap haline getirildi.

Bütün bu teorik çalışmalarla ulusal kurtuluş devriminde parti-

27

Page 28: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

mizin siyasal, askeri ve örgütsel çizgisi sistemli bir açıklığakavuşturuldu. Bu doğrultuda önemli adımlar atıldı ve süreç içindeTürkiye devrimci-demokratik hareketi içinden bazı gruplar veörgütlerle ilişkilere girildi. Geliştirilen bu ilişkiler sonucundafaşizme Karşı Birleşik Direniş Cephesi kuruldu.

Yine aynı süreç içinde partimiz, Ortadoğu’da hemen hemenbütün devrimci ve demokratik hareketlerle yardımlaşma temelindepolitik ilişkiler kurdu.

Bütün bu çalışmalarla kongreye gelindiğinde, içinde eksiklik-leri de içerse, amaçlanan düzeye önemli ölçüde ulaşıldı. Kürdi-stan ulusal kurtuluş devrimine önderlik eden PKK’nin, bu konu-muyla pratik çalışmaya atılması için yeterli bir düzeye ulaştığısöylenebilir.

Sınırlı da olsa, bu süre içinde ülke içindeki direnişler sürdürül-dü ve devrimin kesintiye uğratılmasına fırsat tanınmadı. Daha daönemlisi, bu süreçte cezaevlerinde savaş esirlerinin yaşamlarıpahasına yükselen görkemli direnişler, ulusal kurtuluş mücadele-sini halkımız içinde yaşattı ve mücadelemizin sesini düya halkla-rına duyurdu.

Evet, kongreye böylesi hazırlıklar önemli oranda tamamlanarakgidildi ve mücadelenin tüm ana konuları karar altına alınarak yenibir döneme girildi.

II. Kongre’nin tarihsel anlamı, bir dönemi, hazırlıklar döneminikapatması ve yeni bir döneme, direnişin yükseltileceği dönemeadım atmasıydı.

Kongre sonrasında ise, kongre kararlarının ruhu içinde ülkeyeyönelik çalışmalar hızlandırıldı; ilk direniş eylemlerinin çalışmala-rı içinde, dönemin ilk şehitleri verildi.

e) Kaçış, teslimiyet ve parti düşmanlığı

Bütün halkların büyük davalarında geçici yol arkadaşları var-dır. Dünya halklarının mücadele tarihlerinde büyük direniş kah-ramanları görüldüğü gibi, teslim olan korkaklara, döneklere vetabansızlara da tanık olunmaktadır. Halklar direnişe her zamansahip çıkmışlar, teslimiyeti ise lanetlemişlerdir.

28

Page 29: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

Her halk için doğru olan bu gerçeğin Kürdistan için doğruluğuçok daha fazladır. Yüzyıllardan beri her türlü teslimiyetin veuzlaşmanın tohumlarının döküldüğü Kürdistan zemininde, bu türteslimiyet ve ihanet biçimlerinin ortaya çıkmaması olanaksızdır.

PKK hareketinin politik bir güç haline geldiği yıllarda, mücade-le saflarına yoğun bir kitlesel katılım oldu. Halk kitleleri yoğun birbiçimde parti mücadelesinin etrafında saf tutmaya başladılar. PKKhareketi bu yıllardan itibaren adeta çeşitli sınıf ve tabakalarınkatıldığı bir cephe görünümü kazandı. Parti ve mücadele saflarınayapılan bu yoğun akışın önüne geçilemezdi. Bu süreçte küçük-bur-juva unsurlar da parti saflarına katıldılar. Bunlar devrimci mücade-lenin gelişme yıllarında zaferin kolay elde edilebileceğini san-mışlardı. Ama bu dönemin ardından gelen baskı yılları, bunlarınkorku ve dehşete kapılmalarına yol açtı. Ülkemizin her köşesindetutuklamalar, baskılar ve katliamlar görülmeye başlandı. Devrimcisaflardaki inançsız unsurlar telaş içinde kaçışmaya başladılar. RusDevrim’i pratiğinde benzer bir durumu değerlendiren Lenin, “...Karşı-devrim daha güçlü, daha küstah, daha azgın hale geldikçe,liberal ve küçük-burjuva demokratik tabakalar arasında, devrim-den çirkin bir biçimde dönme ve devrimi reddediş gittikçe dahayaygınlaşır oldu ve tüm sosyal-demokratlar partiye doğru dahagüçlü bir biçimde yakınlaştılar” demektedir.

Baskı yıllarında gelişen bu inançsızlık içinde cezaevlerinedüşenler işi teslimiyete, düşmanla uzlaşmaya ve parti düşman-lığına kadar vardırdılar. Bu teslimiyetçiliğin doğal bir sonucuydu.Teslimiyetle direniş arasında bir orta yol yoktu ve olamazdı.Devrimle karşı-devrim nasıl birbirleriyle keskin bir uzlaşmazlıkiçindeyse, teslimiyetle direniş de birbirleriyle keskin bir uzlaşmaz-lık içinde olacaklardı. Birbirlerine karşı acımasız olacaklar ve bir-birlerine hoşgörü göstermeyeceklerdi. Bazıları kendi teslimiyet vedönekliklerini çeşitli “eleştiri” kılıfları altında gizlemeye çalıştılar.

Baskı dönemleri ve yenilgi yıllarının en karakteristik özellikle-rinden biri de kaçışlar ve teslimiyetlerin artmasıdır.

Konunun daha iyi anlaşılması açısından, Rus devrimcilerininpratiğinden bir alıntıya başvuralım:

“1905 Devrimi’nin yenilgisi, devrimin ‘yol arkadaşları’ arasın-

29

Page 30: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

da çözülme ve yozlaşmayı da yanında getirdi. Aydınlar arasındadüş kırıklığı ve manevi çöküş özellikle derinleşti. Devrimin coşkunbir yükseliş gösterdiği sıralarda, burjuva çevrelerinden gelipdevrim saflarına katılan ’yol arkadaşları’, gericiliğin at oynattığıgünlerde partiden uzaklaştılar. Bunların bir kısmı açıktan açığadevrim düşmanı olanların safına geçti. Bir kısmı da işçi sınıfınınayakta kalabilmiş legal derneklerine yerleşerek, proletaryayıdevrim yolundan saptırma, proletaryanın devrimci partisini göz-den düşürme yolunda çaba harcamaya başladılar. Bir zamanlardevrime katılmış olan bu ‘yol arkadaşları’ devrimden ayrılıp uza-klaşırlarken, gericilerin gözüne girme, Çarlıkla hoş geçinme yoluaramaya başladılar.” (Bolşevik Parti Tarihi, s. 128)

Partimizin yaşadığı ağır baskı yıllarında, Şahin Dönmez’in tutu-klanmasını anımsamak gerekir. Şahin, teslimiyetin kişiyi nasıl birparti düşmanlığına götürdüğünü ortaya koyan karakteristik bir tip-tir. Geçmişte parti içinde belli “hizmetleri” olan, ama hiçbir zamanmarksistleşememiş bu unsur nasıl bir kişiliğe sahipti? Onun aşırıhırsa varan kariyerist ve kompleksli bir kişiliği vardır. Toplumdadüzenden hoşnut olmayan lümpen kişileri göz önüne getirelim. Bukişiler devrimci de, karşı-devrimci de olabilirler. Şahin de devrim-ciliğin ve karşı-devrimciliğin iç içe yaşadığı bir kişiliğe sahipolduğunu ortaya koydu. Cezaevine düşmesiyle birlikte devrimyönündeki tutkuları imkansızlaştıkça, hızla karşı-devrimciliğeyöneldi. Teslimiyetin ve düşmanla uzlaşmanın sonu işte buydu.

Parti düşmanlığına varan başka bir anlayıştan daha söz etmekgerekir. Bazı unsurlar parti saflarına katılırken, esas olarak proleta-ryaya ve halka hizmet etmek için değil, kendi kişisel yaşamlarınıörgütlemek amacıyla katılmışlardır. Kendilerini eğitip proleter-leştirmeyen bu unsurlar parti direnişçiliği karşısında umutları yıkı-lınca, işi azgın parti düşmanlığına kadar vardırdılar. Evet, az daolsa bizde bu tür örnekler de görüldü. Parti Merkez Komitesi’nce2. Kongre’ye sunulan Çalışma raporu’nda en tehlikeli anlayışolarak değerlendirilen bu anlayışa dikkat çekildi:

“Bunlardan birincisi, daha çok eskiden beri parti saflarındabulunan, fakat kendilerini eğitip proleter devrimciler halinegetirmeyen bazı unsurlardan ortaya çıkmış olan bir anlayıştır.

30

Page 31: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

Bu anlayışın sahipleri, parti saflarına katılırken, esas olarakproletaryaya ve halka hizmet etmeyi değil, parti saflarında birmüddet ‘memurluk’ yaparak, bu temelde sağladıkları itibarlakendi kişisel yaşamlarını örgütlemeyi amaç edinmişlerdir. Budoğrultuda parti içinde belli bir yere sahip olduktan sonra, ken-dilerini ‘yerleri doldurulamaz eşsiz insanlar’ sanarak, kişiselyaşamlarının iyi bir biçimde örgütlenmesi amaçlarını partiçalışmalarının önüne geçirmek istemişlerdir. Partimizin ağırbaskı koşullarında bile devrimci direniş çizgisini geliştirmegüçlülüğünü gösterebilmiş olması, bu tür ikiyüzlü unsurlarınkendilerini açığa vurması sonucunu doğurmuştur. Bu anlayışınsahipleri, gerçekte partimizin devrimci direniş çizgisine karşıdır-lar ve azgın düşman saldırıları ortamında partimizin bu çizgiyigeliştirebilecek gücü kendisinde bulamayacağını, bunun yerinekendi reformist anlayışlarını geçirme olanaklarına kavuşacakla-rını umut etmişlerdir. Fakat devrimci direniş çizgisi etrafındapartimizin sarsılmaz birliğiyle karşılaşınca, kendi anlayışlarınısavunma ve o doğrultuda ortaya çıkma gücünü kendilerindebulamamışlardır. Çeşitli düzeylerde sınırlı birkaç unsur kendianlayışlarını değiştirmeyerek ve parti çizgisi doğrultusunda ken-disini eğitmeyerek, güçlenen devrimci direnişçiliğin ve gelişendevrimci militanlığın baskısı altında çılgına dönmüş, işi partiyedüşmanlığa kadar götürmüş ve parti içinde onu içerden hançer-lemeye çalışan parti düşmanları haline gelmiştir. Bunlar proleterdevrimci haline gelememenin ve soysuz küçük-burjuvalıkta ısraretmenin, ağır baskı koşullarında insanı nerelere kadar götürebi-leceğinin en açık örnekleridir.” (Çalışma Raporu, s. 34)

Ancak teslimiyetin ve ihanetin dozajı ne olursa olsun, yoldaşla-rımızın gücü ve görkemli direnişleri karşısında ezilmeye mahkum-dur. Gün be gün gelişen, güçlenen Kürdistan ulusal kurtuluş dire-nişçiliği teslimiyetçiliği yerle bir edecektir ve direnişçiliği heralanda halkımızın yaşamının bir parçası haline getirecektir.

f) Direniş çizgisinin zaferi ve sonuçsuz kalan tasfiye çabaları

Azgın sömürgeci zor uygulamalarının yaşandığı Kürdistan’da

31

Page 32: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

bu zor sistemine karşı mücadele edilmek isteniyorsa, devrimcidireniş temelinde ortaya çıkılmak zorundaydı. Kürdistan’da dahailk günden itibaren hem doğrudan düşman cephesinden ve hem deideolojik cepheden direniş eylemine karşı saldırılar başladı. Ancakdevrimciler yine daha ilk günden itibaren sömürgecilerin azgınbaskılarına, reformistlerin çeşitli nitelendirmelerine ve saldırıları-na rağmen direniş mücadelesinden vazgeçmeyeceklerdi ve nitekimvazgeçmediler. Her imha ve tasfiye çabası karşısında devrimcidireniş daha da yükseldi ve boyutlandı.

Haki Karer yoldaşın katledilmesiyle, düşman Kürdistan ulusalkurtuluş mücadelesini durdurabileceğini sanmıştı. Ama düşmanınyanılgısı büyüktü. Devrimciler tüm güçleriyle işe koyularak,hareketi kitleselleşmeye doğru götürdüler. Düşmanın ajan örgüt-lenmeler oluşturarak hareketi tasfiye etme çabaları, devrimci zortemelinde yükseltilen mücadeleyle sonuçsuz bırakıldı. Sömürge-ciler devrimci hareketi engellemek için bu kez de sosyal dayana-kları olan yerel hain güçleri ve aşiretçi-feodal çeteleri devreyesoktular. Yerli ajan-milis çeteleriyle resmi polisin ortak saldırılarısonucunda Halil Çavgun yoldaş katledildi. Halil Çavgun yol-daşın katledilmesinden sonra, yerel feodal gericiliğe karşı,devrimci şiddet temelinde bir mücadele başlatıldı. En az olanaklarve en ilkel araçlarla feodallere karşı güçlü bir direniş mücadelesiortaya konuldu. Direniş mücadelesi geliştikçe, kitleler de Kürdi-stan devrimcilerinin etrafında örgütlenerek, aktif bir biçimdesavaşmaya başladılar. Hain ve gerici mahalli otoritelere karşıgeliştirilen devrimci mücadelenin sağladığı başarılar, Kürdistanhalkı açısından tarihsel bir öneme sahiptir. Geliştirilen bu devrim-ci direniş mücadelesi, Kürdistan tarihinde ilk kez halk kitlelerinekendi çıkarlarını egemen kılmaktaydı. Hilvan ve Siverek yöresin-de geliştirilen devrimci direniş mücadelesi diğer yörelere desıçradı. Egemen sınıfların yerel otoriteleri sarsıldı. Sömürgecidevlet kurumları adeta işlemez hale geldi.

Sömürgeci Türk devleti devrimci direniş karşısında paniğekapılmıştı. Oluşturduğu ajan-muhbir şebekesi işlememekteydi.Türk devleti ajan-muhbir şebekesini yeniden restore edebilmek,Kürdistan ulusal kurtuluş hareketini ve onun önder gücü olan

32

Page 33: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

PKK’yi ezebilmek için çıplak zoruyla saldırıya geçti. Sömürgecigüçler ve işbirlikçileri her yandan yoğun saldırılar başlattılar. Busaldırılar sadece devrimcileri değil, aynı zamanda halk kitlelerinide hedef alıyordu. Bazı sosyal-şoven güçler ve reformist burjuvamilliyetçi akımlar da düşmanın açık saldırılarına eşlik ediyorlardı.Bir yandan ideolojik mücadele adı altında düşmanın hareketimizikaralama ve küfür kampanyalarına eşlik eden bu akımlar, öte yan-dan düşmanın hareketimizi tasfiye etmeye yönelik karşı-devrimcizorunu en çok yoğunlaştırdığı bir dönemde fiili saldırılara yönel-mişlerdi. Hareketimizin dağılacağına ve mücadelemizin yarattığıpotansiyelin üzerine oturabileceklerine kendilerini iyice inandır-mış olan reformist-teslimiyetçi akımlar, bu dağıtma işini tamam-layabilmek için “UDG” (“Ulusal-Demokratik Güçbirliği”) adıaltında bir “kutsal ittifak” oluşturmuşlardı.

Ancak bütün bu saldırılara rağmen, direniş sürmekteydi. Heryerde karşı-devrimci teröre, devrimci şiddetle yanıt verilmekteydi.Hareketimiz doğru ideolojik çizgisinin yol göstericiliğinde vedevrimci şiddet temelinde geliştirdiği mücadelesini yükseltmeyive bu süreçten daha da güçlenerek çıkmayı başardı.

Sömürgeci Türk burjuvazisi tam bir çıkmaz içine girmişti.PKK önderliğinde gelişen Kürdistan ulusal kurtuluş mücadelesi,Türk devletini biçim değişikliğine zorlayan etmenlerin başındagelmekteydi.

Bütün karşı-devrimci çabalara rağmen, devrimci direniş müca-delesi tasfiye edilemedi. PKK, düşmanın kendisini açık savaşaçekmeye çalıştığı dönemde, daha büyük direnişlere hazırlamakamacıyla düzenli bir geri çekiliş taktiğini uyguladı. Bu süreçtecezaevlerinde de PKK’nin temsilcileri devrimci direniş bayrağınıyükseltmekteydiler. Faşist sömürgeciler kendilerinin bu en sonkalelerinde de hareketimizin varlığını devam ettirdiğini görünce,partimizin bu alandaki temsilcileri olan savaş esirlerine karşıamansız bir tutum takındılar. Düşman, partilerinden, halktan vedünyadan koparılmış, birbirlerinden bile tecrit edilmiş tutsak PKKkadroları ve savaşçıları üzerinde uyguladığı vahşetle dışarda birtürlü tasfiye edemediği hareketimizi bu alanda tasfiye etmek, iha-neti buradan dalga dalga bütün partiye ve halka egemen kılmak

33

Page 34: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

amacındaydı. Düşmanın bu doğrultuda uyguladığı sistemli baskı-ların bazı zayıf unsurlar üzerinde etkisini göstermediği söylene-mez. Yüzlerce yıl boyunca ihanetle iç içe yaşamaya zorlanmış birtoplumun içinden çıkan bu unsurlardan bazıları, ciddi bir işkencebile görmeden, düşmana adeta gönüllüce teslim olmuşlardı. Hare-kete egemen kılınmak istenen bu teslimiyet ve ihanet tavrı, bu işigönüllü olarak benimsemiş reformist-teslimiyetçi eğilimlerin için-deki temsilcilerince de desteklenip körükleniyordu. Ama tüm bualçakça tutumlara ve düşmanın vahşi işkencelerine rağmen,PKK’nin önder kadro ve savaşçıları direniş bayrağını yere düşür-mediler; faşist sömürgecilerin hareketimizi tasfiye etme çabalarınısonuçsuzluğa mahkum ettiler.

Faşist Türk devletinin, devrimcileri ve ulusal kurtuluş hareketi-ni bitirmekle övündüğü bir anda, devrimci direniş bitmek bir yana,daha bilinçli, daha örgütlü ve daha savaşkan bir ruhla yeni dönemegirdi.

Bunun üzerine faşist-sömürgeci Türk devleti hareketimizi tas-fiye etmeye yönelik saldırılarını doruk noktasına ulaştırdı. Bilin-diği gibi, 25 Mayıs 1983 tarihinde Güney Kürdistan’a yapılanişgal ve istila harekatının esas hedefi, bir türlü bitirilemeyen vedaha da güçlenen Kürdistan ulusal kurtuluş hareketi ve onun öndergücü olan PKK’ydi. PKK’nin güçlenen devrimci mücadelesiemperyalizmin, Türk sömürgecilerinin ve bölgenin gerici güçleri-nin çıkarlarını altüst etmekteydi. Sömürgeci Türk devleti uluslara-rası tüm insani ve hukuki kuralları çiğneyerek, faşist SaddamHüseyin rejimiyle yaptığı korsan antlaşma sonucunda, Güney Kür-distan’a karşı giriştiği saldırıyı gerçekleştirdi. Her ne kadar bunun“mahdut amaçlı” bir operasyon olduğunu söylüyorlarsa da, cunta-nın sözcüleri bile operasyonun amacını gizleyemiyorlardı. Opera-syonun yapıldığı günlerde Türk Dışişleri Bakanlığı tarafındanyapılan açıklama bunu açıkça ifade etmekteydi.

Faşist-sömürgeci Türk devleti, PKK’nin devrimci direniş çizgi-sine her yönden savaş açmışır. Devrimci direniş güçlerinin üzerinesayıları binlere, onbinlere varan ordularını göndermektedir.Sömürgeci Türk burjuvazisi, tarihin çöküşe doğru giden tümçağdışı sınıfları gibi, halkımızın kurtuluş mücadelesini terörle

34

Page 35: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

bastırabileceğini sanmakta ve bu mantıkla hareket etmektedir.Bunun fiyaskoyla sonuçlandığı geçmiş devrimci pratikte olduğugibi bu son olayda da açıkça görülmektedir. Sömürgeci düşmanıntemel dayanağı olan askeri zorunun bile devrimci direniş çizgisikarşısında nemenem bir güç olduğu açığa çıkmıştır. Gerilla müca-delesi karşısında düzenli düşman ordularının tutunamayacağı birkez daha kanıtlanmıştır.

Faşist-sömürgeci Türk devleti ve onun siyaseti devrimci direnişçizgisi karşısında peş peşe yenilgiler almaktadır. Burada Giap’abaşvurarak halk gücünün nasıl yenilmez olduğunu ortaya koyalım:

“Halk savaşı halk tarafından halk için verilen bir savaştır.Bugün bu nazik dönemde gerçek bir halk savaşına işçi sınıfı öncü-lük etmelidir. Halk savaşından bahsetmek halkın ayaklanmasın-dan, onun savaş için örgütlendirilmesinden bahsetmektir. Halkörgütlendirildiğinde, silahlandırılıp doğru bir şekilde önderlikedildiğinde yenilmezdir. Ülkemizde verilen savaş bütün silahlı hal-kın gücünün, ne kadar güçlü olursa olsun her saldırganı yene-ceğini göstermiştir.” (Giap, Emperyalizm ve Halk Savaşı, s. 130)

Evet, Kürdistan devrimcilerinin de halk savaşıyla stratejik ola-rak güçsüz olan sömürgeci Türk devletini yenebileceklerine kuşkuyoktur. Düşmanın tüm tasfiye planları sonuçsuz kalmıştır; proleta-rya hareketi devrimci direniş çizgisini zaferle taçlandırmaktadır.

II- PKK’yi tasfiye etme çabalarıve bunun en son halkası olarak semir olayı

Her devrimci direniş ve devrimci kalkış mutlaka içten ve dıştanbir karşı koymayı da beraberinde getirir. Bu doğal bir yasadır.Hele burada söz konusu olan Kürdistan gibi bir ülkedeki devrimcidireniş ise, bu yasanın daha da katmerli işleyeceği bir gerçektir.Bu tür olayların kendi gerçeğini yaşamaktan adeta alıkonulmuşduruma getirilen bir halkın bağrında daha da çok yaşanması kaçı-nılmazdır. Düşman ulusal ve sosyal yapıyla kendisinin öyle biruzantısı durumuna getirmiştir ki, kendisiyle doğrudan ilişki içinde

35

Page 36: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

olsun veya olmasın, kendi lehine çalışan bir durum yaratmışbulunmaktadır. Düşmanın kendiliğinden oluşturmuş olduğu bukarşı-devrimci ve yok edici imha silahları her türlü gelişmeninkarşısına dikilmektedir. Bu durum toplumun gözeneklerinin tıkan-masına yol açmakta ve mevcut durumu ağırlaştırmaktadır. Böylebir yapıda devrimci iradenin müdahalesi sınırlı sonuçlar elde ede-bilmektedir. Yine eğer ısrar edilirse gelişme sağlanabileceği halde,Kürdistan devrimciliğinde sınırlı başarılarla yetinme yaygın olarakyaşanan bir durumdur. Başka bir deyişle güçlü faaliyet yürüteme-me, güçlü bir devrimcilik geliştirememe ve yetmezliğe düşme yay-gın olarak görülen bir olaydır.

Çok yönlü özelliklere sahip olan büyük devrimcilerin ortayaçıkmaması, dolaylı veya dolaysız olarak, ulusal kurtuluşçu proleterdevrimciliğin lehine olmayan bir yığın olumsuz gelişmeye yolaçmaktadır. Zaten bu Kürdistan gerçekliğinin ana özelliklerindenbiridir ve bu nedenle yadırganacak bir yönü yoktur. Ama buradaönemle belirtilmesi gereken husus, bilinçli veya bilinçsiz düşman-la işbirliği halinde olanla devrimden yana olan ve devrim içinçalışanın birbirinden ayırdedilebilmesidir. İhanetle devrimciliğin,teslimiyetle direnişçiliğin sınırları kesin ve net çizilmelidir. Kürdi-stan zemininde iç içe yaşıyorlarmış gibi gözükseler de, bunlar bir-birleriyle daima çatışma halindedir. Proleter devrimcilik teslimiy-etle direnişçiliğin uzlaşmasından değil, birbirlerini yok etmesindenyanadır. Direnişle teslimiyet, devrimle karşı-devrim birbirleriyleuzlaşmazlar, birbirlerini yok ederler.

Kürdistan’da ihanete ve teslimiyetçiliğe karşı olmak herhangibir ülkede olduğundan daha fazla önem arzettiği için, konuyubiraz daha açmakta yarar vardır. Çünkü gösterilebilecek en ufakbir gevşeme karşısında teslimiyet, boyun eğiş ve işbirlikçilik buülkede her şeyi yok edebilecek durumdadır. Kürdistan tarihindebunlar sıkça görülebilen durumlardır. En basit bir tarzda, en küçükbir ödün karşısında direnişten vazgeçilebilmektedir. Üstelik sadecedirenişçilikten vazgeçilmekle kalınmamakta, en soysuz durumlarakadar düşülebilmektedir. Bir başka gerçek de bunun sahiplerinehiçbir şey sağlamamasıdır. Teslimiyet ve işbirlikçilik karşısında enufak bir ikircikliğin tüm değerlerin yok olmasına mahal verebile-

36

Page 37: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

ceği bir an için bile akıldan çıkarılmamalıdır.Evet, bu yüzden Kürdistan’da direniş ile teslimiyet arasındaki

sınırlar herhangi bir ülkede olduğundan daha net ve keskin ola-rak çizilmelidir. Teslimiyet, boyun eğiş ve her türlü işbirlikçilik-ten gelen kanallar, her ne pahasına olursa olsun, örgüt içinetaşırılmamak zorundadır. Bunun karşısında son derece duyarlıolma zorunluluğu vardır. Proletarya bu kanalların kendi örgütüiçine taşırılmasını engellemek zorundadır. Yoksa proletaryanınkendi dışındaki güçler ve örgütsel oluşumlarla ilişkiler kurmasıayrı bir sorundur.

Kürdistan koşullarında proletarya hareketinin güçlü bir akımhaline gelmesinin esas nedeni direnişçi bir çizgiyi benimsemişolmasındandır. Bu yüzden güçlü bir akım haline gelen devrimcidirenişçilik karşısında teslimiyet, uzlaşma ve ihanet de süreç için-de kendisini geliştirecek, inceltecek ve örgütleyecektir. Başka birdeyişle ülkede devrimci direniş geliştiği, boyutlandığı ve örgütlen-diği oranda, teslimiyet ve ihanet eğilimi de kendisini geliştiripörgütleyecektir. Parti netleştikçe ve kendisini bilince çıkardıkça,içteki uzlaşma ve teslimiyet eğiliminin de inceleceği ve net-leşeceği, partinin gözeneklerine sızmaya ve son derece masumgörünümler altında zehir saçmaya çalışacağı açıktır. Teslimiyetkedisini böyle göstermek zorundadır. Çünkü direnişin güçlülüğüve görkemliliğinin yanında, teslimiyet de kendisini son dereceşirin ve dürüst göstermek zorunda kalmaktadır.

Kürdistan ulusal kurtuluş hareketinin öncü gücü olan PKK,direniş mücadelesini ideolojik ve politik olarak son derece aydın-lığa kavuşturmuştur. PKK’nin ideolojik ve politik yaklaşımı sonderece ihtilalcidir. PKK hareketinin marksizm-leninizmi ele alışıve ülkenin somut koşullarına indirgeyişi son derece yaratıcı veihtilalcidir. Denilebilir ki, ülke gerçekliğinde bu temelde yürütülenpolitik mücadele hiçbir örgütün geliştirmediği düzeyde geliştirilipnetleştirilmektedir ve her türlü çarpıtmayı ortadan kaldırabilecekgüçtedir. Yani netlik son derece güçlüdür. Ayrıca devrimci pratik okadar görkemli ve kahramancadır ki, her türlü soysuz davranışanında mahkum olmakla yüz yüze gelmektedir. Böyle olunca,ideolojik cepheden saldırı (Özgürlük Yolu, Rızgari vb. çevrelerin

37

Page 38: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

saldırıları) devrimci hareketi daha da güçlendirmektedir.Böyle bir durumda içteki ve dıştaki uzlaşma mutlaka harekete

geçirilmek istenecektir. Düşman ideolojik, siyasal, askeri, kültü-rel, ekonomik vb. bütün alanlarda her yönden egemenlik altındatuttuğu bir halkı gözeneklerine dek bilinçsizlikle doldurmuştur.PKK hareketi böyle bir halkın içinden çıkıp şekilleniyor vebunun üzerinde bina kuruyor. Devrimci ideoloji ve politika nekadar ihtilalci olursa olsun, ne kadar özenle hazırlanırsa hazırlan-sın, bu maddi temelin kendisinden bazı olumsuzlukları mutlakaörgüte de yansıtacağı açıktır. Bu yaşanan ve inkar edilemez birgerçektir. Bu nedenle partimiz uzun bir süre sömürgecilikledolaylı veya dolaysız ilişkide bulunan teslimiyet ve uzlaşmaanlayışlarıyla yüz yüze gelmek zorunda kalacaktır. Geçerkendeğindiğimiz gibi, bilinçli bir hareket olmasa bile ve kendiliğin-den de olsa, bu zemin bir yığın olumsuzluğa, uzlaşmaya, boyuneğmeye ve kaçışa maddi temel teşkil etmektedir. O halde buyapıdan kaynaklanan muhtemel olumsuz gelişmelerin hareketinöz bünyesinde de ortaya çıkabileceği açıktır. Ama yine tasfiyeçabaları karşısında proletarya hareketinin daha da güçlendiğinigördükçe, bazı kişiler devrimci direnişçilik karşısında daha usta-ca çalışma gereğini duyacaklardır. Bunlar daha sinsi yöntemlerlefaaliyetlerini içerden yürütmeye çalışacaklardır.

a) Kürdistan gerçekliğine devrimci müdahale ve buna karşı hamle: semir olayı

Partimizin bilinçli müdahalesiyle Kürdistan’da ortaya çıkandevrimci gelişmeler ve ulusal kurtuluş mücadelesinin boyutlanma-sı, düşmanı tedirgin etmekteydi. Bu kadar önemli sonuçlara yolaçan bir devrimci müdahalenin bütün dikkatleri kendi üzerindeyoğunlaştırması kaçınılmazdı. Ne var ki, düşmanın bu devrimcimüdahale karşısında başarı elde edemeyeceği de ortadaydı. Güçlübir akım haline gelen devrimci direnişçilik karşısında eğer birkarşı hamle amaçlanıyorsa, daha ince ve daha örgütlü yöntemlerebaşvurulacağı açıktı. Kürdistan zemini buna uygundu. Teslimiyetve uzlaşma kanalları örgütün içine taşırılmak istenmekteydi.

38

Page 39: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

Partiyi içerden ve dışardan yıkmaya yönelik bu çabalar hangidönemde boy verdi? Partimizin önderlik ettiği ulusal kurtuluşmücadelesi yaşamsal önemde bir dönemeçten geçmekteydi. İki yılboyunca sürdürdüğü yoğun hazırlıklar sonucunda, partimiz ülkepratiğine yöneliyordu. Yaşanan süreç devrimci direnişin yenidenyükseltileceği ve ulusal kurtuluş mücadelesinin boyutlanacağı birdönemin başlangıcıydı. Bu süreçte yıkıcı çabalar doruğa ulaştı.Devrimci hareketin müdahalesiyle ortaya çıkan gelişmeler içerdenve dışardan geliştirilen çok yönlü saldırılarla boğulmak istendi.

Bunlardan birincisi dış saldırılar ve engellemelerdi; doğrudandüşman cephesinden ve reformist milliyetçi oluşumlar tarafındanyöneltilen saldırılar ve engellemelerdi. Düşmandan gelen saldırılarherkesçe anlaşılır şeylerdi. Diğer güçlerin saldırıları ise düşmansaldırılarına eşlik ediyordu. Reformist küçük-burjuva milliyetçilerişu anda ideolojik cepheden saldırmaktadır, ancak bu saldırılargiderek politik bir kimlik kazanacaktır. Özgürlük Yolu’nun şefiKemal Burkay’ın “Devrimcilik mi, terörizm mi? - PKK Üzeri-ne” adlı kitabı bunun en somut kanıtıdır. İkincisi ise partinin için-den gelen saldırılardı. Cezaevlerinde PKK’nin önder kadroları vesavaşçılarının yükselttikleri direnişe karşı teslimiyeti dayatan busaldırılar, teslimiyeti cezaevlerinin dışına taşırarak, uzlaşma veteslimiyeti örgüt içine akıtmak ve örgütü içerden bitirmek amacın-daydı. Kendiliğinden bile olsa, Kürdistan’ın maddi zemini böylebir yansıtma için elverişliydi. Kısacası parti dışından gelen engel-leyici çabalarla parti içindeki uzlaşıcı tutumlar birlikte ve eşza-manlı olarak harekete geçirilmeye çalışıldı.

Bilindiği gibi cezaevlerinde teslimiyet Şahin ve Yıldırım hainle-ri aracılığıyla dayatılmak istenmişti. Kendi yaşam derdine düşenbu iki hain, direnişçi savaş esiri yoldaşlarımızın katledilmesindebirer piyon olarak kullanılmışlardı. Bunlar sömürgeciler tarafındankendilerine verilen talimat gereği teslimiyeti cezaevinden dışarıya,parti içine de sızdırmak istediler. Sömürgecilerin kendilerine ver-dikleri söze göre, bunun karşılığında yaşamları bağışlanacaktı.Onlar bunu denetimden uzak ve uzlaşma yanı ağır basan bir alan-dan başlatmayı uygun görmüşlerdi. Kuşkusuz bunun en uygunzemini de Avrupa olabilirdi. Bu alanın tercih edilmesinin başka bir

39

Page 40: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

nedeni de, Avrupa örgüt biriminin sorumluluğunu yürüten bayınmazisinin de buna uygun olmasıydı. Şahin ve Yıldırım hainlerinindolaylı veya dolaysız bu unsurla ilişkileri vardı. Anlaşılacağı gibiburada Semir’den söz ediyoruz. Görünüşte Semir’in, gerçekte isedüşmanın dayattığı tartışma platformu işte böyle bir dönemdeortaya çıktı. Partinin dayattığı platform netleştikçe, bu platformunnetleşmesi de kaçınılmazdı.

Burada belirtilmesi gereken önemli bir husus da, Semir’in kendiplatformunu tartışmak istediği tarihe ilişkindir. Onun kendi plat-formunu tartışmak istediği tarih -ki, bu aynı zamanda Avrupa PartiKonferansı’nın yapılacağı tarihtir- Mayıs ayının sonları ve Hazi-ran’ın başlarına denk düşmektedir. Bu dikkate değer bir husustur.Faşist Türk sömürgecilerinin 25 Mayıs 1983’te Güney Kürdistan’ayönelik saldırısı, görülmekte olan PKK davalarının 40 civarındaidam cezasıyla sonuçlanması ve Semir’in platformunu tartışmayasokması tarihlerinin hemen hepsi 25 Mayıs’a ve Haziran ayınınbaşlarına denk düşmektedir. Bütün bunları tesadüfi olaylar olarakdeğerlendirmek, kanımızca eksik bir değerlendirme olacaktır. Enbilinçsiz bir tarzda yapılsa bile, böyle bir değerlendirmede bulun-mak, düşmanın bir dayatmasının oyununa düşmek anlamına gele-cektir.

Nitekim biraz ilerde Semir’in geçmiş faaliyetlerini kısaca özet-lediğimizde, bu girişimlerin düpedüz bir parti yıkıcılığı olduğuaçıkça görülecektir. Semir’in tartışmak istediği konular nelerdi?Bu tartışmanın amacı özünde direnme ile teslimiyet arasındakikesin sınırın kaldırılması, teslimiyetin partiye kabul ettirilmesiydi.Onun tartışmak istediği konuların özü buydu. Daha sonra bu unsu-run Parti Önderliği’ne gönderdiği yazılarda tartışmak istediğikonuların parti örgütünün temel taşları olduğu açıkça görülmekte-dir. Eleştiri süzgecinden geçirmek istediği konular bunlardır.Semir sözünü ettiğimiz yazılarından birinde şunları yazmaktadır:

“Bugün benim üzerinde durmaya çalıştığım en genel anlamı ileparti içi örgütlenmenin hazırlanış biçimi adını verdiğim; demokra-tik merkeziyetçilik, disiplin, parti birliği, eleştiri, kadro eğitimi,parti içi sapmalara karşı mücadele vb. gibi diğer konular diğerbazı nedenlerin yanısıra ‘partileşmeye yabancılaşma’ hastalığın-

40

Page 41: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

dan ötürü yeterince halledilememiştir.” (Semir’in 23 Temmuz1983 tarihli mektubu)

İşin ilginç yanı, bu unsur partinin en üst organında yer alma-sına rağmen, bu konulara ilişkin görüş ayrılıklarını hiçbir suretleaçıklamamış, bunları resmi tez haline getirmemiş ve parti top-lantılarında bile bütün bu konulara ilişkin tek bir söz söyleme-miştir. Onun son derece önem arzeden en temel konularıtartışmak istemesinin bizce anlaşılmaz bir yanı yoktur. Neleriamaçladığı son derece açıktır. O ayrıca partinin genelini ilgilen-diren ilke düzeyindeki konuları, Parti Önderliği’nin bulunma-dığı sorumsuz bir alan olan Avrupa zemininde tartışmayaçalışmıştır. Üstelik bunu Parti Önderliği’nin dışında ve ondanhabersiz yapmak istemiştir. Bununla amaçladığı şeyin doğrudanparti yıkıcılığı olduğu kesindir. Bu tasfiyeciliktir. Burada tanı-klığı Rus devrimcilerine bırakalım:

“Marksist teorinin temellerini sarsıp yıkmayı hedef alan bueleştirinin ikiyüzlülük derecesi ne kadar arttıysa, parti içintaşıdığı tehlike de o ölçüde büyük oldu. Çünkü bu eleştiri, ikiyüz-lülüğü ölçüsünde partiye karşı, devrime karşı gerici güçlerinaçmış olduğu genel seferberlikle kaynaşıyordu. Marksizmdenayrılıp uzaklaşmış olan bazı aydınlar, yeni bir din kurmanınzorunlu olduğunu vaazedecek kadar ileri gittiler. (Bunlara ‘tanrıarayıcılar’ ve ‘tanrı kurucular’ deniyordu.)” (Bolşevik PartiTarihi, s: 129)

Evet, 1976-78 döneminde hareketimizin sosyal-şovenizme,ilkel milliyetçiliğe ve küçük-burjuva milliyetçiliğine karşı verdiğimücadeleden, ayrıca sterka sor ve têkoşin gibi akımların ezil-mesinden düşmanın dersler çıkaracağı açıktı. Bütün tasfiye çabala-rına rağmen, mücadeleden hep başarıyla çıkan PKK pratiğine karşısonuç almak için, düşmanın çok daha usta ve sinsi biçimdeçalışma gereğini duyacağı kuşkusuzdu. Düşman eğer başarılıolmak istiyorsa, 1979’dan itibaren partimize karşı çok daha ustave çok daha ince bir politikayla ortaya çıkmak zorundaydı. Ohalde Semir’in kendi ifadesiyle kökenlerini bu yıllara dayandırdığı(parti içi örgütlenmenin hazırlanış biçimine ilişkin) politikayı birazdaha yakından incelemekte yarar görüyoruz. Daha bu yıllardan iti-

41

Page 42: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

baren PKK’ye ayrı bir yorum, ayrı bir biçim ve içerik kazandırıl-mak istenmişti. Semir’in “PKK’yi herkes gibi yorumlamak mec-buriyetinde değilim” biçimindeki ifadesi bunun açık bir gösterge-sidir. 1979’dan itibaren PKK’nin direnişçi örgütlülüğüne ve pra-tiğine doğrudan bir müdahale olayı vardır. Bu aynı zamanda Kür-distan halkının tek kurtuluş umudu olan direnişçi temeldeki parti-leşme olayına da bir müdahale niteliğini taşımaktadır. Partiyaşamımız açısından, bu gerçekten araştırılmaya ve incelenmeyedeğer ilginç bir olaydır.

Bilindiği gibi 1979’dan itibaren Kürdistan ulusal kurtuluş hare-ketinin öncüsü olan PKK’nin kuruluş ilanı yapılmıştı. BöyleceKürdistan’da ilk kez örgütlenmenin bayrağı dalgalandırılarakgörülmemiş bir gelişme ortamına giriliyordu. Kitleler PKK’ninaçtığı kurtuluş bayrağı altında toplanmaya başlamıştı. BöyleceKürdistan tarihinde ilk kez yeniden dirilmek isteyen bir halkınkendi öz çıkarları doğrultusunda ayağa kalkması güvence altınaalınmıştı. Bu, devrimci iradenin ve bilincin şaha kalkışıydı. 1979yılında parti faaliyeti altına giriş, çok cesurca ve tarihsel anlamıbulunan bir girişti. Bu yıllarda yapılması gereken tek şey, güçlü birdirenişçiliğin ortaya çıkarılıp geliştirilmesiydi. Partileşme olayıylabu çıkış en soylu bir biçimde yapılmıştı.

O halde 1979’daki çıkış karşısında karşı çıkılan, oradan faaliy-etlerin şekillendirilmesi gereği duyulan şey nedir? Bayımız buçıkışın neyini eleştirmektedir? Açık ki, 1979 yılına kadar safları-mızda bir gözlemci gibi hareket eden bu bay, bu tarihten itibarenyavaş yavaş kendi pratiğini yoğunlaştırma gereğini duymuştur.Kürdistan gerçekliğine yapılan devrimci müdahaleye karşıSemir’in ilk pratik hamlesi böyle başlamıştır.

b) süreç içinde faaliyetlerinin gelişimi

Devrimci hareketin 1979’da ideolojik ve pratik faaliyet bütün-lüğüne kavuşmasıyla birlikte, Semir’in pratik faaliyetleri de başla-mıştır. Onun şu anda bilinen pratiğini kısaca inceleyelim:

Anımsanacağı gibi, 1979’da Elazığ tutuklanmaları olmuştu. Bututuklanmalar sırasında Şahin Dönmez de yakalanmış ve hiçbir

42

Page 43: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

direnme göstermeksizin en alçakça biçimde düşmana teslim olmayolunu seçmişti. Şahin olayı ve teslimiyetinin ardından, devrimcihareket bu teslimiyetin sonuçlarını bertaraf etmek için, bu zemindedirenişin yükseltilmesi gerektiği kanısındaydı. Parti, Şahin’in iha-netinin kitleler üzerinde yarattığı olumsuz etkiyi kırmak ve tesli-miyet tavrına direniş eylemleriyle yanıt vermek gerektiği ve bununzorunlu olduğu inancındaydı. Semir, Elazığ bölgesine emek ver-diğini ve bölgeyi iyi tanıdığını ileri sürerek, partinin almış olduğukararı hayata geçirmek üzere göreve bizzat talip olmuştu. Kendisibu alanda devrimci mücadeleyi sürekli kılacağını belirtmişti. Parti-nin de bu talebi uygun görmesi üzerine Elazığ’a gitti. Ancak dahasonra arkadaşların yaptığı açıklamalardan da anlaşıldığı gibi, partikararını uygulamak bir yana, cezaevindeki tutsaklara direnmemeemrini vermişti. Oysa cezaevinde sağlıklı bir direniş yükseltmekisteyen ve aralarında Aytekin tuğluk yoldaşın da bulunduğu -ki,bu konuda yazıları mevcuttur- değerli devrimciler vardı. Tabii buarkadaşlar kendilerine verilen direnmeme emri karşısında şaşır-mışlardı. İçerde Şahin Dönmez’in teslimiyetçi tavrı ile dışardanverilen direnmeme emri birleşince, Elazığ Cezaevi’nde bilinendurum ortaya çıktı. Partileşme tarihimizde ciddi bir tehlike arze-den bu durum büyük değerlerin yitirilmesine yol açtı.

Semir cezaevine direnmeme emrini verdiği gibi, dışarda dadüşman saldırıları karşısında parti faaliyetlerinin yürütülmesi içingerekli önlemleri almaktan kaçınmış ve daha sonra bütün arka-daşlarımızın yakalanmasına neden olmuştu. Kendisi bir haylideşifre olmasına rağmen, bu yoğun tutuklanmalar sırasında yakal-anmamıştı. Parti Önderliği o dönemde yurt dışında bulunduğun-dan, gerekli denetimi sağlayamıyordu.

Semir daha sonra faaliyet yürütmek üzere Türkiye’ye-Anka-ra’ya gitmişti. Partimiz bu tarihte KUK’la yoğun bir çatışma halin-deydi. KUK’un partimize karşı yoğun saldırılarda bulunduğu budönemde, Parti Önderliği’nin haberi olmaksızın, bu unsur merkezidüzeyde KUK ile “ateşkes bildirisi” imzalamıştı. Böyle bir bildiri-nin yayınlanması çatışma alanındaki güçlerimizde bir ikirciklikyaratmış ve yedi yoldaşımız bu ortamda katledilmişti. Bu daSemir’in ikinci eylemi olmuştu. Bu tarihten sonra bu unsurun parti

43

Page 44: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

içinde bazı şeyleri kendi tekeline almaya çalıştığı açıktır. Ne varki, bu durum parti tarafından henüz keşfedilmemiştir. KendisiKUK ile böyle bir anlaşmayı imzalamak zorunda kaldığını veburada inisiyatifini kullandığını iddia etmekteydi. Daha sonra sıksık inisiyatiften, inisiyatör olmaktan söz edecekti. Onun inisiyatifdediği şey bizzat eyleminin kendisidir. Daha sonra onun bu ini-siyatif perdesi altında müthiş bir parti yıkıcılığı yürüttüğü anlaşıla-caktır. Bu unsura bakılırsa, inisiyatif denilen şey liderlerin teslimolmalarının, ihanet anlaşmalarını imzalamalarının, partiyi yıkmatalimatları verilmesinin adıdır. Bu unsur, inisiyatifsiz diye adland-ırdığı kadroları, inisiyatiflerini partiye karşı kullanarak partiyeisyan etmeye çağırmaktadır. 10 Mayıs tarihli mektubunda budüşüncesini şöyle ifade etmektedir:

“Savunduğum görüşlerimin değerini her zaman bileceğim.İstiyorum ki bütün partililer de bilsin. Partinin şöhret olmamışmeçhul kahramanları artık ne zaman kükreyecekler? Şafak uyan-malı ki, yarasalar kaçsın. Benim gelecek nesillere bırakacağım tekmiras bu olacaktır...”

Bu inisiyatif Yıldırım’ın inisiyatifidir; Yıldırım bu inisiyatifikullandı. Bu inisiyatif onlarca yoldaşımızın katledilmesine nedenolan bir inisiyatiftir. Semir’in inisiyatif dediği şey, işte YıldırımMerkit’in cezaevinde koyduğu inisiyatifin dışarda sürdürülmesidir.Daha sonra cezaevinden çıkan bazı arkadaşlar, Yıldırım Merkit’iniçerde sürdürdüğü faaliyetlerini dışarıya da yansıttığını ifadeettiğini belirtmişlerdir.

Bilindiği gibi, partinin geri çekilme kararı üzerine, kadrolarınönemli bir kesimi yurt dışına çıkarıldı. Bu bay bir grupla birlikteyurt dışına çıkarken, yolculuk esnasında tipik bazı davranışlardabulunmuştu. Bu tür yolculuklar sırasında disiplin uygulama zorun-luluğu tartışma götürmez. Kuralsızlığı kendisine meslek edinmişolan bu bay, yolda bir yığın disiplinsiz davranışta bulunmuştu.Bunun karşısında militanlar kendisini uyarınca, “Neredeyse benivuracaktı” türünden sözler sarfetmiş, arkadaşları töhmet altındabırakmak istemişti.

Semir’in yurt dışına çıktıktan sonraki faaliyetleri nelerdir?Kısacası bu bay 1979 yılıyla birlikte nasıl direnen harekete karşı

44

Page 45: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

bir iki hamle yaparak direnişi teslimiyete dönüştürmek istediyse,yurt dışında da acımasız bir ortamda, partinin büyük fedakarlıklar-la ulusal kurtuluş bayrağını yere düşürmemek ve mücadeleyi dahada yükseltmek için sergilediği muazzam çabalar ortamında, parti-mizin yurt dışındaki direnişçiliğine karşı yıkıcılığa başvurdu.

Bu ağır baskı yıllarında yurt dışında bulunan kadrolarda bazızaaflar ve hastalıklar ortaya çıkmıştı. Parti Önderliği zaten geriçekilme sürecini bu eksiklik ve yetmezliklerin eğitim temelindegiderilebileceğini belirtmişti. Bu bay ise zaafları ve eksiklikleridaha da derinleştirerek ve bunları kendisine basamak haline getire-rek partiye karşı kullanmış; parti yıkıcılığı faaliyetini bu temeldesürdürmüştü. Şimdi görülmektedir ki, dışarda ortaya çıkan bu bazıanlaşılmaz ve devrimci kurallara göre izah edilemez oluşumlar vedavranışlar, ancak bu bayın dayattığı platformla izah edilebilir.

Parti hareketimiz konferans öncesinde sorunları ve çözüm yol-larını saptayarak kendisini toparlamaya çalışıyordu. Partimiz butoparlanma çabaları içerisindeyken, Semir de faaliyete geçerekhareket içindeki bazı kişiler üzerinde oyun oynama çabasına gir-mişti. Zaten bu ülke içinde de yürüttüğü faaliyetinin bir devamıy-dı. Bu faaliyetini yurt dışında özellikle 1979’dan beri üzerindedurduğu Fuat arkadaşın çevresinde daha da yoğunlaştırmıştı.Ülkede bulunduğu sırada Fuat arkadaşın bazı sosyal sorunlarıvardı (evlilik, çocuk sahibi olmak vb. sorunlar). O zamanki ülkekoşullarında bir profesyonel devrimcinin çocuk sahibi olmasınınmümkün olmadığını belirten Fatma, buna karşı çıkmıştı. Semir,Fatma ile Fuat arkadaş arasında ortaya çıkan bu çelişkiyi istismaretmiş ve daha da derinleştirmişti. Aynı şekilde Fuat arkadaş üze-rindeki çabasını ülke dışında da artırmıştı. Bu arkadaşın üzerindeyoğunlaştırdığı çabasını konferansta doruğa çıkarmıştı. Fuat’ı,Parti Önderliği’ne karşı çıkarmayı amaçlıyordu. Burada güttüğüşey, PKK’yi bölmek ve işlemez hale getirmekti.

Kürdistan tarihinde halkın birliğini parçalamak için, düşmanınçokça uyguladığı klasik yöntemler vardır. Düşman aşiretsel, mez-hepsel ve bölgesel çelişkiler temelinde Kürt halkının birliğini par-çalamış; insanlarımızı adeta birbirlerini tanımaz, dinlemez ve anla-maz hale getirmiştir. Sömürgecilerin yüzyıllardan beri kullandığı

45

Page 46: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

bu yöntemin daha sonra Semir tarafından da aynen benimsendiğigörülecektir. O eskiden beri bu yöntemi hayata geçirmek için kafa-sında planlar ve tasarılar kurmuş, bunları pratikte gerçekleştirmekiçin ilkin adım adım önkoşullarını olgunlaştırmıştır. Bu yöntemiözelde Dersim ve genelde ise Kuzey’deki alevi kesimler içinde ilkhalka olarak uygulamak istemiştir. Zaten Fuat’ın üzerinde ısrarladurmasının temel nedeni de budur. Semir, Fuat’ı parti içinde birhizip başı veya en azından örgüte karşı çıkan bir unsur halinegetirmek için olağanüstü çaba harcamıştır. Semir’in en son kozuolan Seher halkasından tutarak, Fuat arkadaş üzerindeki oyununusonuna kadar oynamakta kesin kararlı olduğu görülmektedir.

Semir’in faaliyetinin en belirgin biçimde ortaya çıktığı zeminII. Kongre’dir. Neden? Çünkü kongreler partilerin yaşamındaönemli bir yer teşkil ederler. Konferanslar ve kongreler büyükmevzilerin kazanıldığı toplantılardır. Partinin bütün faaliyetlerininmuhasebesinin yapıldığı yer kongredir. Bir partiyi bölme, parçala-ma, tasfiye ve reformize etme çabaları en çok bu zeminde gözeçarpmaktadır. Bu yüzden Semir kongre öncesi ve kongre sırasındayıkıcı çabalarını en usta yöntemlerle sürdürmüştür.

Partimizin ideolojik, politik ve pratik hazırlıkları mükemmel birgelişme göstermekteydi. Çalışmalar pratik hazırlık açısından daciddi bir noktaya gelmişti. Parti mücadelesinde artık bir dönümnoktasına gelinmişti. Öyle ki Komünist Enternasyonal dönemindeDimitrov ve diğer Bulgar komünistleri bile ülke dışında bu kadargelişme sağlayamamışlardı. En kıt olanaklar içerisinde elde edilenkazanımlar gerçekten büyüktü. Bunu inkar etmek olanaksızdı vebir komünist partinin bu güçlü kazanımlarından ancak gurur vemutluluk duyulabilirdi.

O halde Semir neden faaliyetlere yapıcı bir tarzda katılmamışve yıkıcılık yapmıştı? Neden çeşitli biçimlerde partiye saldırmak-taydı? Açık ki bunun nedeni parti çalışmalarının başarısızlığıdeğildi. Çünkü parti faaliyetleri gerçekten başarılıydı. Onun yıkıcı-lığı tamamen konumunun farklılığından ileri gelmekteydi.

Onun kongre esnasındaki faaliyetlerini çeşitli örneklerle birazdaha somutlaştırabiliriz. Daha önce de belirttiğimiz gibi, Semirkendi faaliyetlerinin eksenine Fuat arkadaşı, giderek Dersimli ve

46

Page 47: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

diğer kuzeyli arkadaşları almıştı. Böylece kuzey bölgesi üzerindetümden etkili olmak istemişti. Tabii bunu görünürde son derecesamimi bir parti yanlılığı maskesi altında ve korkunç bir ikiyüzlü-lükle yapmaktaydı. Kongre döneminde parti birliğini korumanınson derece önemli olduğu bilinmektedir. Semir bunu iyi bildiğiiçin faaliyetlerini derinleştirmiş, kongre esnasında birçok gayriresmi toplantı düzenlemişti. Bu konuda bazı arkadaşların tanı-klığına başvurulabilir. Örneğin Delal, bu tür toplantılara katılanbirisidir. Sözünü ettiğimiz toplantıların tahrikçi ve provokatif özel-liğini şöyle dile getirmektedir: “Bu toplantılarda söylenenler içinKemal arkadaş, ’Semir’in izah ettiği, koyduğu düşünceler aklahayale gelmez şeyler, insanı çatlatıyor’ diyordu.” Bugün birçokarkadaş düşünecek olursa, anılarından benzer sonuçları çıkarabilir.

Bilindiği gibi, biz amansız baskı koşullarında, az olanaklarasahip olan ve büyük zorluklarla boğuşan bir hareketiz. Bu zorluçalışmalar bir kadroyu ancak büyük bir parti yaratıcısı, büyük birparti birlikçisi, büyük bir parti savaşçısı olmaya götürebilirdi. Ozaman bu unsur neden kendisini ve kendisine yakın hissettiği arka-daşları kahredici bir çalışmaya sevketti? Neden kongre esnasındabu platformu daha da boyutlandırmaya çalıştı? Semir o zamanZiyad ile birlikte, Parti Önderliği’ne, kongre öncesinde bir toplantıyapma önerisiyle geldi. Kongre en üst düzeyde bir platformdu;bunun önüne geçirilebilecek hiçbir toplantı yoktu, olamazdı. Buanlamda yapılan öneri onun örgütsel işleyişteki yetmezliğine yor-umlanarak reddedilmişti. Toplantı yapma önerisindeki asıl amaç,kongre öncesinde bazı çelişkileri keskinleştirmekti.

Halbuki kongreler esnasında çeşitli konulara ilişkin komisyon-lar oluşturulur. Bu komisyonlar yetkisini ve resmiyetini partidenalarak toplantılar düzenler. Bunun yerine Semir’in kendisi bir dizigizli toplantı düzenlemişti. Kongre gibi geniş bir tartışma zeminin-de toplantıların meşru yapılması halinde, Parti Önderliği ancakbunu teşvik edebilir. Oysa Semir bu meşruiyeti çok tehlikeli birbiçimde kullanmıştı. Adeta kongre içinde ayrı bir kongre, partiplatformu yerine ayrı bir platform için müthiş bir savaşım yürüt-müştü. Bayımız bunu da inisiyatif ve inisiyatörlük olarak tanım-lamaktaydı. Anımsanacağı gibi, Parti Önderliği kongre esnasında

47

Page 48: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

yaptığı konuşmalarda inisiyatifin anlamını net bir biçimde ortayakoymuştu. Kürdistan halkının kendi tarihinde ilk kez iradesini vebilincini gösterebilme olanağı bulması bile en büyük inisiyatifidir.Semir’in sözünü ettiği şey ise, çılgınca bir platform oluşturma ini-siyatifidir. Bunun için Semir, Parti Önderliği’nin dayattığı platfor-ma karşı birçok arkadaşı tahrik etti. Sözde alabildiğine ilahlaştır-dığı Parti Önderliği’nin faaliyetlerine hiçbir güçlü katkıda bulun-madı, tam tersine ona karşı sinsice platformlar geliştirdi.

Semir bu zeminde kendi planlarını sinsi bir biçimde yürütmeyeçalışmıştı. Bu yüzden partimizin ülkeye yönelik faaliyetlerininhızlandığı bir süreçte, özellikle bazı kadroları Avrupa’ya çekmekiçin çaba harcamıştı. Kendisine göre bir liste oluşturmuştu; “Fuat,Ziyad, Süleyman, Davut vb. Avrupa’ya gelmelidirler” diyordu.Burada kendisini biraz ele vermekteydi. Açık ki, bu kişilerin üze-rinde kongrede yapamadığını Avrupa’da yapmak istemekteydi.Ülke zemininde bile harekete karşı ne kadar unsur varsa, hepsiniAvrupa’ya çekmeye çalışmıştı. Parti değerleriyle uzlaşmaz nekadar parti karşıtı unsur varsa, kendilerini partiyle uzlaştırmak içinçaba harcamıştı. Bütün bunların kuralların bilinmediğinden veyabilinçsizlikten ötürü yapılmadığı açıktı. O bütün bunları Avrupa’dakendisinin anladığı “PKK”yi kurmak için yapmıştı. Halbuki ken-disi PKK’nin ideolojisi, politikası ve pratik hazırlıklarının mükem-mel olduğunu söylemiş; son merkez komitesi toplantısında ant içe-rek, parti çizgisini hayata geçirmek için tüm gücünü harcayacağınasöz vermişti. O halde bu sinsi faaliyetin anlamı neydi?

Semir Avrupa’da partinin ülke zemininde ve Ortadoğu’da işle-mez hale gelmesi ve darbe yemesinin beklentisi içinde sinsi birbiçimde kendi planlarını hayata geçirmeye çalışmıştı. Kaldı ki bukonuda bilinçli bir amaç olduktan sonra, beklediği zeminin Avrupaolması da şart değildi. Avrupa bu tür faaliyetler için belki dahauygun bir zemindi. Burada ihtilalci özünden boşaltılmış partiyiyaratabilirdi. Zaten kendisinin farklı PKK yorumu bundan başkabir anlam taşımıyordu. Örneğin mektubunda şöyle yazıyordu:“PKK’yi herkes gibi yorumlamak mecburiyetinde değilim...PKK’nin nasıl bir ilişkiler bütünlüğüne sahip olması konusundabenim de kendime göre görüşlerim var... Kendime uygun PKK

48

Page 49: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

bulmak için düşüncelerimi söyleme gereği duydum...”Açık ki PKK’nin tek bir yorumu vardır. Ortaya çıkışından

günümüze kadar hataları, eksiklikleri ve başarılarıyla bu yorumkonferans ve kongrede yapılmış ve herkesin onayını sağlamıştır.PKK ideolojisi ve politikasıyla dostlarının yanısıra düşmanın bilesaygınlığını kazanmıştır. Bütün bunlara rağmen, PKK’ye yeni biryorum aramak tamamen saçmadır. Gerçekten Semir’in bunu dahagüçlü bir PKK için yapmadığı açıktır. Kendisinin pratiğinde veyazılarında bu konu çıplak bir biçimde gözlemlenebilmektedir.Bütün bu çabalarının yanısıra, Semir Avrupa’ya gönderilen tümarkadaşlar üzerinde de değişik oyunlar oynadı. Bir defa bu arka-daşlara tanınmış olan bütün yetki ve sorumluluğu işlemez halegetirdi, böylece görevlerini yerine getirmelerini anlamsızlaştırdı.İkincisi, kitlelerle ilişkileri sabote etti; kadrolarla kitleler arasındasağlıklı ilişkilerin gelişmesini engelledi. Parti talimatlarını kadro-lara götürmeyerek, Parti Önderliği’yle kadrolar arasındaki ilişkiyikopardı. Böylece tabandan Parti Önderliği’ne akışı da durdurmuşoldu. Bu koşullar altında Avrupa’da örgüt yaratılamamasınınnedenleri anlaşılmış olmaktadır. O eskiden beri yaptığını orada daaynen yapmış, arkadaşlar arasındaki çelişkileri sürekli körükleyipderinleştirmişti. Buradaki arkadaşların bir kısmını demagojisiyleyanına çekmiş, faaliyetlerine karşı koyanları ise karşısına almış,böylelikle tüm yapıyı oyuna getirmek ve yıpratmak için çalışmıştı.

Kuşkusuz Semir bu faaliyetlerini Avrupa’da çok daha genişbir olanak ve yetkiyle yürütüyordu. Sahte bir samimi görünümeve yetkisine dayanarak, arkadaşlar üzerinde etkinlik kuruyor,örgüt kurallarının işletilmemesi için özen gösteriyordu. Kendiemellerine bir zafer tacı giydirmek için Parti Önderliği’ndenhabersiz, zamanını ve bileşimin kendisinin belirlediği ani birAvrupa konferansıyla çabalarını sonuçlandırmak istemişti.(Mayıs Konferansı.) Açık ki bu konferans daha sonra sergileye-ceği düşüncelerin, daha doğru bir deyişle yıkıcılığının dayanaknoktası olacaktı. Yukarıda da belirtildiği gibi, bu tarih son derecekritik günlere denk getirilmişti. Parti Önderliği direnişçiliği day-attığında, kendisi de buna karşı taban tartışmasını dayatmıştı.Kendi ifadesiyle, “Direnişten başka bir şeyle ilgilenmiyorlar ki”

49

Page 50: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

diye dövünüyordu. Evet, bu bayımız direnişi ikinci plana iterek,taban tartışması yürütmek istiyordu.

Gelişmelerin olumlu yönde gitmediğini fark eden Parti Önder-liği, Şubat ayında Seher’i Avrupa’dan çağırarak bilgi almayaçalışmıştı. Bundan sonra Semir faaliyetlerini daha da yoğun-laştırmıştı. Parti Önderliği tarafından Semir’in görevleri sınırlan-dırılmaya çalışılmıştı. Bu konuda gönderilen bir talimatta, ken-disinin propagandayla uğraşması gerektiği belirtilmişti. Ne var kio bu durumu fark etmiş ve öteki sorumlu arkadaşları adeta işle-mez hale getirmişti. Bütün yetkileri adeta gasp etmişti. PartiÖnderliği her düzeyde eşit yetkilere sahip bir yürütmeyle faaliy-etlerin sürdürülmesini istemesine rağmen, o bunun tersi bir yöne-lim içerisine girmişti.

Semir, ele geçirmeye güç yetiremediği ve etkisizleştiremediğiParti Önderliği’ni Avrupa’ya çekerek, orada bitirmek istemekteydi.Sıcak mücadele ve direnme alanındaki konumlanışı kastederek,“Parti Önderliği’nin hala orada ne işi var? Buraya gelmelidir” diy-ordu. Direnişin artık anlamsızlaştığını ifade ediyor; Hakkari’dekidireniş için “Göreceksiniz, yakında tek bir kişi bile sağlam kal-mayacak” diyerek, direnişe olan inançsızlığını açıkça ortayakoyuyordu. Bunun parti içinde partiyi yerle bir etme anlayışıolduğu açıktı. Ona göre partinin cezaevlerinde ve dışardaki dire-nişi yenildiği için, kendi planlarını rahatlıkla uygulayabilirdi.Burada partinin bir teslimiyet örgütüyle karşı karşıya olduğuanlaşılmaktadır. Bu Şahin-Yıldırım hainlerinin örgütüdür; bu1979’dan beri dışarda Semir’in, içerde Şahin ile Yıldırım’ın içindeyeraldığı bir örgüttür. Bir yığın karışık adamın aralarında ilişkilerkurduğu bir örgüt, Seher gibi aile bağlarıyla bağlı olan veya eski-den beri harekete zarar veren unsurların bağlarıyla bağlı bir örgüt-tür. İçerden çıkan bazı arkadaşlar, cezaevinde bu örgütlenmeyi çokyakından görmüşlerdir. Örneğin Yıldırım Merkit, “Bizim yaşama-mız PKK’nin imhasına bağlıdır, PKK’yi yarı yarıya çökertmeliyizki biz de yaşayalım” demiştir. Yine cezaevinden çıkan bir arkadaş,“Şahin-Yıldırım cezaevinde bir örgüt kurdular, onu dışarıya dataşırmak istiyorlardı” diye yazmaktadır. Ayrıca yakın tarihlerdecezaevinden çıkan bazı arkadaşlar, Şahin ile Yıldırım’ın verdikleri

50

Page 51: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

raporlarla arkadaşlara işkence edildiğini belirtmektedirler.Evet, Semir bu hainleri açıkça savunmaya geçen biridir. Parti

Önderliği, Şahin ile Yıldırım’ın ihanetleriyle ilgili olarak,Semir’den Serxwebûn’da yayınlanmak üzere bir yazı yazmasınıistemişti. Türkiye’de ASALA mensubu Ekmekçiyan’ın idam edil-mesi vesilesiyle, Şahin-Yıldırım ikilisinin ihanetini mahkum edenbir makale yayınlanması istenmekteydi. Ekmekçiyan’ın idam edil-mesi, sömürgecilerin gözüne ne kadar girilmeye çalışılırsa çalışıl-sın, idamdan kurtulunamayacağını gösteriyordu. Ekmekçiyan’ınidamı, sömürgecilerin kendi halkına ihanet edenleri bile hiçbirzaman affetmediğinin bariz bir örneğiydi. Bilindiği gibi, böyle birmakale hiçbir zaman yayınlanmadı. Yine Semir, Yıldırım hainiyleMazlum, Kemal ve Hayri yoldaşların direnişleri arasında bir farkolmadığını söylemişti. Bu korkunç bir inkarcılıktır. Yıldırım bizzatMazlum yoldaşın katledilmesinde kullanılan bir piyondur. Bu tes-limiyetle kahramanca direnişçiliğin aynı gösterilmesidir. Bunasöylenebilecek tek şey, bunun çok hainane bir olay olduğudur.

Semir partiye bilgi vermeksizin, ülkeyle birtakım ilişkilergeliştirmiştir. Geliştirdiği bu ilişkiler kimler aracılığıyla ve hangialanlarla kurduğu konusunda partiye bilgi vermemekteydi.Örneğin bu ilişkileri kardeşi vasıtasıyla kurmaya çalışmış; oldukçakuşku verici olan ve birçok sol çevreyle ilişkide bulunan bu unsu-ru hiçbir bilgi vermeksizin partimizin ilişkileri ağı içine almıştır.Bütün amacı ülkeyle mevcut olan bütün ilişkileri partiden kopara-rak kendi tekeline almaktı.

Avrupa’daki gelişmelerin giderek olumsuzlaştığını sezen PartiÖnderliği, çalışmalara müdahalede bulundu. Semir bu müdahale-nin doğrudan kendisine yönelik olduğunu çok iyi bilmekteydi.Ama burada usta bir taktik uyguladı. Öyle ki, müdahalenin sadecekendisine yönelik yapılmadığını, Avrupa’daki çalışmalar içindeyer alan bütün arkadaşlara yönelik olduğunu iddia etti ve bunda daönemli oranda başarı sağladı. Parti Önderliği tarafından müdahaleiçin gönderilen arkadaşlar, onun bu taktiğini anlayamadıkları için,bu konuda kendisine malzeme sundular. PKK’lilikle anti-PKK’ci-liği birbirinden iyi ayırt edemediler. Diğer militanlarla kendi arala-rındaki zıtlaşmanın körüklenmesine meydan verdiler.

51

Page 52: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

Bayımız bu tartışmalı ortamdan hemen yararlanmaya çalıştı. Bunoktada mektuplar ve yazılar yazmaya başladı. “Ayrı görüşlerimvar” diyerek, kendi yıkıcılığına bir hizip görünümü vermeyeçalıştı. Ancak sorunun ayrı anlayışlar sorunu olmadığı açıktır.Çünkü sözümona dört seneden beri ayrı anlayışları olduğu halde,bu konuda tek bir şey söylemediği ortadadır. Kendisinin ayrıanlayışları vardıysa, nasıl oldu da parti içinde bunları hiç belirtme-den en üst düzeyde çalışmayı kabul etti? 1979’dan beri ayrıanlayışlara sahip olduğu halde, bu bayımız parti içinde faaliyetyürütebiliyor ve şimdi de bu anlayışlardan ötürü bir gün içindepartiden ayrılabiliyor? Bu, gerçekten çelişki arzeden bir durumdur.

Parti Önderliği tarafından geri çağrıldığı noktada, Semir tambir çılgına döndü. Mektuplarında, “Git aşağıya (Parti Önder-liği’nin yanına), hiç de insana sevimli gelmiyor” (9 Mayıs 1983);Parti Önderliği’nin çağrısına uymayı “Kabul etmem, şimdiyekadar işlediğim en büyük hata olurdu” (24 Haziran 1983) diyeyazıyordu. Oysa bu bir parti kuralının işletilmesiydi. Bu her partikadrosunun seve seve uyacağı bir kuraldı. Hatalar ve eksikliklerne olursa olsun, bu uyulmayacak bir çağrı değildi. Onun buçağrıyı kabul etmemesinin nedeni açıktı. Parti platformununkendi maskesini düşürerek bütün gerçekleri açığa çıkaracağınıçok iyi biliyordu. Şurası teslim edilmelidir ki, tehlikeli niyetleribulunmasa ve kendisinde en küçük bir dürüstlük olsaydı, çağrıyauymamazlık edemezdi.

Evet, Semir’in parti düşmanı yıkıcı faaliyetleri kısaca böyleözetlenebilir.

c) Kullandığı belli başlı yöntem ve taktikler

1- Her şeyden önce açık değildir. Yapmak istediğini yazılı veyasözlü olarak formüle etmez. Dolayısıyla açık bir hizip hareketiolarak ortaya çıkmaz. Görünüşte önderlikle son derece uyumludurve burada sinsi bir taktik izler. Durumu tamamıyla açığa çıkıncayadek bu taktiğini sürdürür.

2- Amaçlarına ulaşabilmek için partinin bazı değerlerine sahipçıkarken, bazı değerlere karşı çıkar. Özellikle aşamayacağını bil-

52

Page 53: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

diği Parti Önderliği’ne sahip çıkarken, bazı zayıf ve eksik yanlarıkarşısına alır. Bu doğruyu egemen kılmak için değil, partiyi partiy-le çatıştırarak boğmak için yapar.

3- Partinin temel taşları olan önderlik, direniş çizgisi, disiplin,parti birliği, kadrolar vb. üzerinde her türlü tasarrufta bulunmahakkını kendisinde görür. Bunları dilediği gibi yorumlar ve tartışır.

4- Partinin iç işleyiş mekanizmasını işlemez hale getirir; rapor-talimat sistemini, toplantı ve disiplin düzenini, otoriteyi vb. işle-mez kılar.

5- Kendi esas özünü gizleyebilmek için Parti Önderliği’yle, par-tinin ideolojisi ve politikasıyla değil de, bazı kişilerle çelişkileribulunduğunu ifade eder. Böylece çelişkiyi kişisel plana yansıtarak,esas amacını maskelemeye çalışır.

Semir’in kullandığı diğer yöntem ve taktikler şöyle sıralanabilir:

6- Bütün bu faaliyetlerin başarılması halinde, sömürgeciliğinher düzeyde yeniden egemen kılmaya çalıştığı yapıya karşı koyanpartinin devrimci mücadelesine içten bir karşı hamleyle yanıt ver-mek; böylece direnişi teslimiyete zorlamak.

7- Son derece hoşgörülü, samimi ve hiç kimseyle bozuşmayansahte bir kişilikle ortaya çıkmak, bir sempati dalgası estirmek;böylece kadrolar üzerinde kendisi hakkında olumlu etki bırakmak.

8- Partililerin eleştirilerini yanlış kanallara akıtmaya çalışmak.9- Yararlanmak amacıyla kadroların zaaflarını ve eksikliklerini

iyi tespit etmek.10- Partililer arasındaki en ufak bir tartışmayı derinleştirip bun-

dan bir sürtüşme ve zıtlaşma yaratmak; tam bir kördöğüşünedönüşünceye kadar bunu tahrik etmek.

11- Yakayı ele verdiğinde, durumu “kendine has özellikler”leizah etmek, vb. vb.

d) Dayandığı ulusal ve toplumsal zemin: Kemalizmin ürünü olarak hortlama

Parti tarihimizde, partileşme sürecinde bir türlü buna gelememe,

53

Page 54: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

partileşmeyi dayattıkça, bilmeyerek veya iyi niyetli de olsa, ya çoksekter ve bireyci bir biçimde ya da çok sağ liberal yaklaşımlarlatepkide bulunma, bu daha ısrarla dayatıldığında ise karşıt konumadüşme gibi durumlar bizi oldukça zorlayan ve sıkça yaşanan dur-umlar olmuştur. Partileşme devrimci içeriği ile ilk defa PKKdeneyiminde somutluk kazanmaktadır. Dolayısıyla yüzyıllardırsağlam bir ulusal ve toplumsal gelişim zemini bulamamış, bununsiyasal boyutuna kavuşmamış gerçeklerimizle karşı karşıya gel-diğimizde epeyce zorlanacağımız açıktır. İster ulusal zeminde istertoplumsal gelişme düzeyinde olsun ciddi bir siyasallaşmayı yaşay-amamış, hele hele çağdaş ulusal ve toplumsal koşulların oldukçagerisinde çok atıl ve güdük bırakılmış bir çerçeve dahilinde, birçokülkenin ve halkın deneyiminde görüldüğü türden sağlıklı bir parti-leşmeyi sağlayamayacağımız ve bunun beklentisi içinde olamaya-cağımız anlaşılır bir şeydir. Kürdistan somutu söz konusu olduğun-da, bu daha da çarpıcıdır. Sömürgeciliğin neredeyse kendisine ben-zeştirdiği, nüfuz ettiği ve erittiği ulusal ve toplumsal zemin, düşma-nın yaklaşımlarının aleti ve objektif ajanlığı durumundadır. Kaldıki, bu yapının subjektif ajanlığı da hayli gelişkindir. Devrimci ilke-lerde ve uygulama taktiklerinde ısrarlı olunduğunda, bu gerçeğinkendini hortlatması, daha ısrarlı devrimci ilke ve pratiğinden vaz-geçilmedikçe, giderek bir çatışmaya dönüşmesi kaçınılmazdır.Özellikle devrimci ilkelerden hızla vazgeçme, reformizme kaymave bunun da ihanetle bütünleşmesi, tarihimizde çokça görülmekte-dir. Yakın dönemde ortaya çıkan, dürüst ve iyi niyetli olduğunuiddia eden, ama ihaneti yaşadığında bile bunu terk etmeyen kişiler,gruplar ve partilerin bolluğu göz önüne getirildiğinde, bunun nekadar çarpıcı bir gerçek olduğu daha iyi anlaşılacaktır.

Az çok bunun bilinciyle hareket eden PKK deneyimi, özelliklekendisini ideolojik ve politik olarak iyi formüle etme ve bunu pra-tiğe de çok radikal biçimde yansıtma tavrını hiçbir dönemde eksiketmedi. Ne kadar engeller çıkarsa çıksın, kararlıca üzerine yürüdü.Özellikle grup aşamasında bu çelişki kendini fazla açığa çıkarma-sa da, politikleşme sürecinde gittikçe kendisini açığa vurması sözkonusuydu. Tutarlı ideolojik çalışmaya gelememe, devrimci ilke-leri özümseyememe ve yaşamı ile bütünleştirme gerçekte başlang-

54

Page 55: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

ıçtan itibaren kendini dayatan bir durumdu. Özellikle sınıf temelielverişli olmayanlar, feodal-burjuva karması kişilikler, yine asimi-lasyonun derin etkisiyle ulusal özelliklerini toptan yitirenler vebunun yanında sosyalizmi de iyi özümseyememiş olanlar, buaşamada sallantılı ve tepkici davranarak ve sık sık saflardan sav-rulmakla grup pratiğimize tasfiyeciliği dayattılar. Politikleşmebiraz hızlanınca, bu daha da belirgin olarak ortaya çıktı. Devrimcipratik faaliyetlere gelememe, bunu her düzeyde sabote etme yay-gınca görülen bir durum oldu. Gerek ciddi politik dönemeçlerde,gerek partinin kuruluşunun resmen ilanı ve toplantılarında, bu ken-disini daha da açığa vurdu. Sağ ve sol sekter yaklaşımlar neredey-se aynı kişilikte kendisini dile getirdi. Özünde sağlam olmayanulusal ve toplumsal özellikler nedeniyle partileşmeyi dumurauğratma, bir türlü partileşmeye gelememe ve daha da ısrarlı olun-duğunda mutlaka bir tahribat yaratarak adeta intikam alma, bu yıl-larca yeni yeni uç veren eğilimler biçimindeydi.

Bunun en belirgin öğelerinden birini Semir’in kişiliğindegörüyoruz. Onun içerde zindana yönelik olarak, özellikle ElazığCezaevi pratiğine sağ-işbirlikçi bir anlayış dayattığını iyi biliyo-ruz. Yine o ülke dışında “Hakkari’ye bir adım attırmama” pra-tiğine veya tavrına dört elle sarılma ve inanılmaz yöntemlerlebunu yapının büyük bir kısmına enjekte etme durumundaydı. Bukişiliğin oluşumuna baktığımızda, onun gerçekten Kürtlükle veKürdistan’la her türlü bağını koparmış, kemalizmin adeta gerilerdebir öğesi olarak ortaya çıkmış, iliklerine kadar onu yaşayan, kendigerçekliğini lanetleyen ve egemen ulusun burjuva gerçekliğinedört elle sarılan bir kişilik olduğunu görürüz. Bu kişiliğin tutarlı veKürdistan gerçekliğine dayalı bir partileşmeyi yaşayamayacağıanlaşılır bir husustur. Kendi ulusal zeminine ters düşmüş ve onaihanet etmiş olan bu tipin, onu yeniden benimseme ve özümsemediye bir derdi yoktur. Yine ulusal ve toplumsal koşullarımızı çokgeri bulmakta ve ondan kaçmaktadır.

PKK gibi bütünüyle ulusal ve toplumsal öze yeniden dönüşüyaşatma iddiasında olan bir hareket, elbette bu kişilikle çatışacaktı.İster objektif ister subjektif ajan olsun, bu kişilik hele bir de kendis-ine önderlik konumunu yakıştırıyor veya ileri düzeyde bir kariyer

55

Page 56: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

sahibi havasında görüyorsa, bu karşı koymanın daha da şiddetliolması kaçınılmazdı. Ortaya çıkan da zaten bu olmuştu. Daha sonraörneklerini bolca göreceğimiz bu kişilik, 1980’lerin başlarında I.Konferans ve II. Kongre sürecinde aslında kendini ele vermişti. Par-tileşmekten değil, partiyle ittifaktan bahseden bir konum içindeydi.II. Kongre’nin biraz öncesinde Parti Önderliği’ne “Gelin, anlaşalım”diyecek kadar gafilce veya kendisine göre farklı bir tavırla ve görüşayrılığı da diyemeyeceğimiz bambaşka bir kişilikle yaklaşımı sözkonusuydu. Daha o dönemde partiyi bir ideolojik, siyasal ve örgüt-sel birlik olarak değerlendirmek yerine, herkesin kendi keyfi yoru-muna göre biraraya geldiği bir ahbap-çavuş topluluğu olarak gör-mekteydi. Bu da partinin dağılmasıyla özdeşti. O dönemdeki ilişki-leri Dev-Yol pratiğinde çokça görüldüğü gibi, herkesin kendine göreyorumuna ve kendine göre çalışıp çalışmama tavrına meşrulukkazandırma temelindeydi. Yine en son olarak Dev-Yol’un en büyüktasfiyecileriyle, özellikle Taner Akçam ile ilişkilerinde bu çokçagörüldü. Taner Akçam Dev-Yol’u Avrupa’da tüketirken, bunun dagidip ona sığınması ve fırsat bulur bulmaz PKK’yi Dev-Yol gibi tas-fiyeye uğratma işine dört elle sarılması tesadüfi değildi.

İlk defa ve oldukça tarihsel bir dönemeçte konferans ve kongreile partileşmenin çok büyük bir önem kazandığı, Botan’a yönelme-nin ulus olarak var olup olmamakla özdeş olduğu ve yine PKK’ninancak bu adımı atması halinde partileşebileceği çok açık iken,Semir tüm gücüyle buna karşı durmuş, bunu önlemek için gerçek-ten en değme ajana bile taş çıkartacak kadar yıkıcı olabilmiştir.Kendi deyişiyle o zaman kadroların dörtte üçü pratiğe yönelmek-ten uzaktı veya bunu istemiyorlardı; bunun yerine Avrupa’yayönelik bir eğilim içinde bulunuyorlardı ve kendisi de bunun içindemokrasi istiyordu. Özcesi böylesi bir tutum içindeydi. Zindandada yine bu yılda, 1982 yılında yapının büyük bir kesimi Şahin-Yıl-dırım ikilisinin önderliğinde -ki bunlarla arasında ilişkiler vardır,bu ilişkileri daha önceleri kurdukları anlaşılmaktadır-, direniştenvazgeçme, ideolojik ve politik olarak PKK’yi tekrar toprağagömme ve bu temelde canını kurtarma gibi bir pozisyona girmişti.Bir diğer mektubunda, “Bunun tohumları 1973’te nasıl yeşerdiyse,doğduğu yerden tekrar yerin dibine gömersek kurtulabiliriz” diye

56

Page 57: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

bir cümle kullandığını çok iyi hatırlıyorum.Ülke pratiğine yöneleceğimiz bir aşamada, arkadan hançerleme-

nin en tehlikeli bir biçimini bu kişilikte gördük. Zindanda çokbüyük bir direnişle ihanet boşa çıkarıldı. Kuşkusuz dışarda dayatı-lan ihanet de içerdekinden daha az tehlikeli değildi. Kaldı ki herikisi birbiriyle bağlantılıydı. Bu ihanet ve yıkıcılık kararlı bir dire-nişle boşa çıkarılmak istendi. Ama Avrupa koşullarında özellikleemperyalizmin de bu konuda hayli etkili olması ve bu tip kişilikle-ri desteklemesi nedeniyle yıkıcılık tehlikeli olmaya başladı ve par-tiyi epeyce zorladı. Daha bu yıllarda Avrupa’daki parti varlığınıgasp etme, provokasyonu burada dayatma ve sonuç alma gibi biranlamı vardı. Birçok Türkiyeli sol örgüt ve Kürdistanlı grup erir,tasfiye olur ve emperyalizmin bir maşası durumuna düşerken,PKK için öngörülen şey de buydu.

Kararlı bir mücadele işte burada karşımıza çıktı. Tasfiyeciliğigerçekten iyi tanıdık. Bu tasfiyeci-provokasyon yaklaşımının day-andığı zemini iyi tahlil etmek, bunun objektif ulusal ve toplumsalkoşulların ürünü olduğu kadar subjektif olmasının da olanak dahi-linde olduğunu düşünmek ve buna göre üzerine yürümek partinintavrı oldu. Bu sonuçta doğru ve bilimsel bir tavır olduğu için, kav-ranması ve devrimci tavrın dayatılması zor olmadı. Daha sonrabirçok örneğinin ortaya çıkması olası bu provokatif kişiliğin budönemde böylesine kapsamlı bir çözümlemeye tabi tutulması vealınması gereken önlemlerle karşılanmaya çalışılması, gerçektenPKK’yi PKK yapan en temel mücadelelerden birisidir. Denilebilirki, eğer PKK bu mücadeleyi doğru bir biçimde vermeseydi, dahasonraki gelişmesini sağlayamazdı. Bu tasfiyeci-provokatif eğilimeve ona öncülük eden kişiliğe doğru çözümleyici yaklaşım vezamanında alınan önlemler, partinin daha sonraki başarılarınıntemel etkenlerinden birisi olmuştur.

e) Partinin devrimci ideolojik, politik ve örgütsel gelişmesi karşısında uzlaşma, teslimiyet ve düşmanla birleşme: tasfiyecilik ve reformizm

Semir’in yürüttüğü tüm faaliyetler, partimizin devrimci direniş

57

Page 58: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

çizgisini tasfiye etmeye yöneliktir. O 1979’dan beri partimizingeliştirdiği devrimci direniş çizgisine karşı çıkmakta, ona karşıfiili müdahalede bulunmakta ve onun tasfiye edilmesi için yıllarcasavaşım vermektedir. Böylelikle Kürdistan halkının bütün tarihiboyunca ilk kez kavuştuğu direnişçi öncüsü boğulmak istenmiştir.Bu temelde teslimiyet ile direniş, karşı-devrim ile devrim uzlaştı-rılmaya çalışılmıştır. Teslimiyet, boyun eğiş ve işbirlikçiliğin parti-mize egemen kılınması için çaba harcanmış, direniş uzlaşmayazorlanmak istenmiştir. Düşman faaliyetlerinin proletaryanın özörgütüne taşırılmasına çalışılmıştır.

Evet, bütün süreç boyunca bu bayın yürüttüğü faaliyetler dik-katle incelenecek olursa, bunların bu nitelikte olduğu açıkça görü-lebilir. Sadece birkaç olayı anımsatmak, bütün bunları görmek içinyeterli olacaktır. Semir’in cezaevine verdiği direnmeme emri,KUK’la kendi başına imzaladığı ateşkes anlaşması ve cezaevindeŞahin-Yıldırım ikilisiyle kurduğu ilişkiler bunu çok açık bir biçim-de kanıtlamaktadır. O, Şahin-Yıldırım hainleriyle birleşerek, PKKiçinde ihaneti örgütlemeye çalışmıştır. O, teslimiyeti meşru göster-mek için yoğun çaba harcamıştır. O, Yıldırım’ın “Bizim yaşama-mız PKK’nin imhasına bağlıdır” talimatını yerine getirmek içinuğraşmıştır. Bu bay, Mazlum, Kemal ve Hayri yoldaşların doruğaulaştırdıkları direnişle değil, teslimiyet ve düşmanla birleşmeyiseçmiştir. Onuru ve insanlığı tadan herkes, Mazlum, Kemal veHayri yoldaşlar gibi yüceliklere sahip çıkmak varken, düşmanınbasit bir piyonu olan Yıldırım’a sahip çıkmaz, çıkamaz. SadecePKK’liler değil, her insanoğlu eğer insanlığından vazgeçmemişse,Kemal, Hayri ve Mazlum yoldaşların direniş ruhunu yaşatmamaz-lık edemez. Evet, bu bay bugün Şahin-Yıldırım ihanet çetesiyleilişki kurarak bu yüce değerlere saldırmaktadır. Bu çılgınca yürü-tülen bir savaştır. Bunlar sadece düşmanın birer piyonudur. Bunlarsömürgeciliğin yarattığı maddi zeminin yansımasından başka birşey değildir. Hiç kimse proletarya partisinden, onun davasınındüşmanı olan Yıldırım gibilerini meşru görmesini ve onları kabuletmesini isteme cüretini gösteremez. Direnişle teslimiyet, devrimlekarşı-devrim birlik içinde olamaz.

“Birlik büyük bir davadır ve büyük bir slogandır! Ama işçi

58

Page 59: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

davasının gereksinmesi, marksistlerin marksizm karşıtları ve bozu-cularıyla birliği değil, marksistler arası birliktir.” (Lenin, İşçiSınıf Partisi Üzerine, s. 315)

Bu anlayış marksizm-leninizm karşısında başarılı olma yetkisi-ne sahip olamazdı. Halkın gücü her türlü ihanetin karşısında dire-nişi zaferle sonuçlandırabilecek kadar güçlüdür. Eğer kendisiniyitirmemişse, devrimci önderliğin ve devrimci çizgi direnişçi-liğinin yenilgiye uğraması olanaksızdır. Provokatörün yenilgikarşısında çılgınlığa ve öfkeye kapılması bundandır. Kürdistantarihinde ilk kez erişilen bir direnişe saldırmak, kişiyi sadece çıl-gın değil, canavar bile yapabilir. O, samimi bir çehreye bürünenkan içici bir Drakula’dır. Hem de sadece kişilerin değil, bütün birhalkın tüm özsuyunu emmek isteyen bir Drakula!

Semir, partinin bütün değerlerine saldırarak, tipik bir tasfiyeciörneği sunmuştur.

f) yarattığı tahribat-parti içi zayıflıkları ve yanlışları partiyi dağıtmak için kullanma

Parti içinde huzursuzluğu, grupçuluğu, kariyerizmi, kin veöfkeyi doğurup körüklemek, son tahlilde düşmanın dayattığı plat-formdur; Kürdistan’da yaşanan karanlık, teslimiyet, dağılmışlık veörgütsüzlük ortamının parti içinde yaşatılması çabasıdır.

Konuyu biraz daha açabiliriz. Partimiz işte düşmanın dayattığıböyle bir platformla karşı karşıya geldi. Bu platform kimisini yanı-na, kimisini karşısına almak suretiyle bazı arkadaşları kendisinebulaştırmıştı. Öyle ki, arkadaşlar arasında birbirini çekememenin,birbiriyle dalaşmanın, birbirine karşı hoşgörülü olamamanın, yaniyoldaşça ilişkileri işletememenin temelinde bu platform vardı. Partikarşıtları faaliyetlerini bu temelde yükseltmek, partinin kardeşlik,birlik ve yoldaşlık ruhu yerine düşmanlık, kin ve öfke ruhunugeçirmek istediler. Üzücü olan şey birçok arkadaşın da bunadüşmesiydi. Bununla sadece Avrupa’yı kastetmiyoruz. Konferanstave hatta daha öncesinde sinsi sinsi beyinlerine şırınga edilen zehir,bazı arkadaşları buna düşürdü. Bu konuda örnek alınacak olan PartiÖnderliği’dir; Haki’lerin, Mazlum’ların, Kemal’lerin ve Hayri’lerin

59

Page 60: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

ruhudur. Ama başkaları tarihimizin en karanlık, en köhne ve engerici yanlarını platform diye sunmak istediler. Düşmanlık, kin veöfke partimizin platformu olamazdı. Düşman, körüklenen bu plat-formdan yararlandı ve onu parti diye sundu. Anlaşılmaz gibi görü-nen davranışların bu platformun bir yansıması olduğu açıktır.Bütün bu tahrikler partiyi bölmek ve yıkmak içindir.

Evet, partililer arasında tartışma ve eleştirilerin olması doğaldır.Ama bundan çıkarılması gereken sonuç, bu tartışmaların ve eleşti-rilerin güçlü bir devrimci dayanışmaya hizmet etmesi gerektiğidir.Bunun tersi Kürdistan’da çokça görülen aşireti aşirete, mezhebimezhebe, aileyi aileye, kardeşi kardeşe kırdırtma faaliyetinindolaylı veya doğrudan düşman tarafından parti içerisine yansıtıl-masıdır. Ne yazık ki birçok arkadaş bunu fark etmemektedir.Gerek biçim, gerekse öz açısından sürdürülen tartışma üslubu par-tinin üslubu değildir. Parti içinde bazı arkadaşlar, “Şu veya bu kişiküçük-burjuvadır vb.” türünden şeyler söylediler. Bunlar hiçönemli değildir. Parti saflarında küçük-burjuva etkilerini taşıyanbirçok arkadaş olabilir. Çeşitli tabakalardan gelen birçok kişi busınıfın etkilerini taşıyabilir. Ayrıca bu tür şeyler söylense bile, aynıparti saflarında kalınarak devrimcilik yapılabilir. Ama çok sınırlıda olsa, bazı arkadaşlar en basit nedenler yüzünden birbirlerinirahatlıkla karşı-devrimcilikle itham edecek kadar ileri gidebilmek-tedir. Evet, bu ciddi bir sakıncadır.

Son tahlilde söylenebilecek şey, bunların düşmandan kaynakla-nan faaliyetler olduğudur. Örneğin, Semir-Seher ilişkisi, doğrudanYıldırım’ın bir ilişkisidir. Bu anlamda, Parti Önderliği Avrupa’da-ki tartışmanın partinin platformuna uymadığını belirterek, bununhemen kesilmesini istemişti. Parti Önderliği’nin tavsiyesi, arka-daşların kendi aralarında iyi geçinmeleri ve parti platformundakalarak, onun ruhuna uygun biçimde tartışmaları biçimindeydi.Parti platformu dayatıldıkça, parti dışı platformu dayatan Semiruzaklaştı. Ama arkadaşlar açısından belirtilmesi gereken şeyşudur: Arkadaşların hepsi son tahlilde parti platformuna uydular.Ama buna pek de gönül rızasıyla gelinmediğini belirtmek gerekir.Bu sadece bir taraf için değil, bütünü için geçerlidir. Çünküdüşmanın dayattığı platform onları birbirlerine karşı kışkırtıyor,

60

Page 61: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

tahrik ediyordu.Bu provokasyon ortamını yaratarak kendi düşmanca platformu-

nu dayatanlar, parti platformu karşısında neden durmadan uza-klaşmışlardır? Semir birçok arkadaşı bu ortamın içine itti ve ken-disi de bir gün içinde partiden ayrılabildi. Evet, bu provokatörkimisine dost, kimisine düşman görünerek, birçok arkadaşı birbiri-ne saldırtarak kendileri üzerinde etkili olmuştur. Burada belirtilme-si gereken husus, kimin nasıl göründüğünün önemli olmadığı,önemli olanın tarafların bu provokasyona rahatlıkla gelmişolduğudur.

Kısacası parti içinde kökenleri çok eskiye uzanan kadrolar ara-sındaki çekişme, nefret ve öfkenin, çeşitli huzursuzlukların, kininve duygusallığın temelinde Semir’in uzun bir sürece yayılan bilin-çli ve gizli faaliyetlerinin büyük rolü vardır. Bu temelde bir plat-formu PKK’ye dayatan Semir, azgın bir parti düşmanlığı yap-mıştır.

III- sonuç: Çıkarılması gereken dersler

Gerçekten bizde ulusal ve toplumsal zeminin olumsuz etkilerinebulaşmayan bir kişilik neredeyse olmadığı gibi, ağır hatalar ve yet-mezlikleri yaşamayan öğelerimiz de çok azdır. Ama sorun bu ger-çeğin tespit edilmesinden ziyade, görevler dayattığı ve koşullarelverdiğinde, bu eksiklikleri ve hataları giderme gücünü göstereme-me ve bu temelde kendini yenileyememedir. Ayıp sayılan ve ısraredilirse suç durumuna gelecek olan husus burasıdır. Başlangıçtaeksikliklerin olmaması, bazı gelişmelerin yoğun hatalarla birliktesağlanmaması düşünülemezdi. Ama pratik süreç geliştikçe, bunlarınaşılması gerektiğini hiç kimsenin gözardı edemeyeceği de açıktı.

Bu provokasyonun tasfiye pratiği geliştiğinde, provokatörünkendi deyişiyle yapının neredeyse dörtte üçünün bundan etkilen-mesi söz konusuydu. Zindanda da binlerce tutuklu içinde bu pro-vokasyona ve ihanete karşı kendilerini koruyanların sayısı bir elinparmak sayısı kadardı. Ama bir avuç da olunsa, çok kararlı birdirenme ve doğruyu dayatma bazen tarihsel bir öneme haizdir ve

61

Page 62: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

gerekleri mutlaka yerine getirilmelidir. İşte bizi de sınava tabitutan içteki hatalar ve eksikliklerle böylesine bir savaşımımız sözkonusu oldu. Provokatöre ve kişiliğine bakıldığında, kendisininaslında çok silik biri olduğu, hiç de PKK’nin ciddi bir militan tav-rına ve kişiliğine dayanacak güçte olmadığı, ama zaafları ve hata-ları kullandığı, bundaki ustalığının bir hayli etkili olduğu ve par-tiyi bile tasfiyenin eşiğine getirebildiği görülecektir. Burada çıka-rılması gereken en önemli ders, düşmanın doğrudan karşı cephe-den veya dolaylı ajanlığı biçiminde yönelmesinden ziyade -bu herzaman ve her dönemde olur-, bunların tahribatlarının nereden güçaldığını görebilmek ve nasıl buna karşı konulabileceğini göstere-bilmektir. Burada eksiklik ortaya çıktı. Hitap edilen hemen herzaaf partiye karşıt konuma getirildi. Dokunulan her eksiklik beladüzeyine çıkarıldı. Israrla dayatılan hatalı tutumlar neredeyse çizgikarşıtı bir durum haline geldi.

Gerçekten partili öğeler yeni yeni politikleşiyor, örgütleniyor vekuralları tanımaya başlıyorlar. Bundan sıkılıyor ve zorlanıyorlar.Hele dış ortamın da sunduğu elverişsiz zeminin olumsuzlukları,yine 1982 koşulları göz önüne getirildiğinde faşizmin ne kadaracımasız olduğu dikkate alınırsa, Avrupa tutkuları ile birleşen budurumun daha da tehlikeli bir hal alacağı kesindi. Görevleredevrimci temelde doğru yaklaşma, eksiklikleri giderme ve hatalarıdüzeltme gelişmek için çok gerekli olduğu halde buna gelememe,bu ağır koşullardan ötürü sağa veya sol sekter tavra yönelme, pro-vokasyonu gerçekten çok tehlikeli hale getirdi. Eğer önlemler alın-masaydı, yalnız bu provokatif kişilik bile partinin dışardaki -kiiçerde de ilişkileri ve bağlantısı vardı- yapının sonunu getirmeyeyetebilirdi. Kaldı ki provokatör kendine güveniyordu. “PartiÖnderliği’nin diktatörlüğü olmasa, biz aslında partiyi ele geçir-miştik” diyordu. (Daha sonraki provokatörler de aynı değerlendir-meyi yapacaklar; güçlerini Parti Önderliği’nden aldıkları halde,“Parti Önderliği olmasaydı, biz hakim olacaktık” diyeceklerdir.)

Burada kadronun ne kadar zayıf olduğu, görevlere ne kadareksik ve hatalı yaklaştığı, bundan da düşmanın doğrudan veyadolaylı ajanlığının ne kadar sonuç aldığı açıkça karşımıza çıkmak-tadır. Bu aslında çok önemli bir derstir.

62

Page 63: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

Bu olumsuzluklardan etkilenenler, eksiklikleri ve hatalarıtemelinde kendilerini yenilemelidirler.

Partimizin yoldaşlık geleneklerine, çalışma tarzına ve işleyişineuymayan tavır ve davranışlara son verilmelidir. Geçmişte içinedüşülen hataları ve zayıflıkları bilince çıkarmak ve bunun güçlübir özeleştirisini geliştirmek kaçınılmazdır. Arkadaşlar bir daha buhatalara düşmemek için kendi politik gelişmelerini sağlayıpgeliştirmelidir. Düşmanın sadece dıştan değil, içten de her türlüdüşmanca faaliyeti geliştireceğinin bilinciyle, özellikle örgütselyönden politik uyanıklık artırılmalıdır. Düşmanın iyi kullanabile-ceği göz önüne getirildiğinde duygusal, öfkeli ve kırıcı hareketedilmemesi gerektiği ortadadır. Bunun yerine iyi geçinmek hede-flenmeli, objektif ve ılımlı davranılmalıdır. En küçük bir çekişme-nin nerelere kadar götürülmek istendiği dikkate alınırsa, partininiçinde kim olursa olsun, kendisiyle çok dürüst, çok duyarlı ve yol-daşça geçinilmesinin zorunlu olduğu rahatlıkla anlaşılacaktır. Yol-daşların hataları bu temelde giderilmelidir. Bunun tersi düşmantarafından körüklenecek ve partiye karşı kullanılacaktır. O haldediğer ülkelerin devrimci pratiklerinde de görüldüğü üzere, olgun,sürekli iyimserliği içeren ve kırıcı olmayan davranışlar egemenkılınmalıdır. Partiyi geliştirecek olan budur. Diğeri düşmana mal-zeme sunacaktır.

Kuşkusuz hatalara göz yumulmamalıdır. Ama eleştiride esasalınması gereken yöntem iknaya dayalı bilimsel diyalektik yön-temdir. Mao bu konuda şöyle der:

“Her türlü yanlış fikri eleştirmemiz şüphesiz bizim görevimizdir.Eleştiriden kaçınmak, yanlış fikirlerin başı boş yayılmalarına gözyummak elbette doğru olmaz. Ne var ki, bu eleştiriler dogmatikolmamalıdır. Metafizik yöntemi değil, diyalektik yöntemi kullan-malıyız. Bize bilimsel tahliller, tamamen ikna edici kanıtlar gere-klidir. Dogmacı eleştiri hiçbir şey halletmez. Zehirli ot istemiyo-ruz, ama, zehirli ot ile güzel kokulu çiçekleri birbirinden iyi ayır-malıyız. Bu dikkatli ayrımın nasıl yapılacağını halk kitleleriyle bir-likte öğrenmeli ve zehirli otlarla savaşmak için en doğru yöntem-leri kullanmalıyız.” (Mao Tse-tung, Teori ve Pratik)

Her partiliye düşen görev parti kurallarına ve değerlere son

63

Page 64: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

derece bağlı olmak; tartışmaları meşru zeminde, birlik içinde, par-tiyi güçlendirmek için yapmaktır. Arkadaşların basit öfkeleri, kız-gınlıkları, kırgınlıkları olabilir. Bunlar kişinin psikolojik durumla-rıdır ve öne çıkarılmamalıdır.

Her arkadaş parti iradesiyle bireysel iradesini mükemmel birbiçimde birleştirmeli; bireysel irade ve bireysel bilinç hastalıkla-rından kurtulmalıdır. Kendi bireysel iradesini parti iradesine ege-men kılmaya çalışmak bir fazilet değil düşkünlüktür. Çünkü enyüce irade, halkımızın kolektif iradesi olan parti iradesidir. Yine enyüce düşünce, halkımızın kurtuluşunu güvenceye alan kolektifdüşüncedir. Her devrimcinin inisiyatifi ancak bunun benimsediğioranda anlam kazanır.

Devam edelim. Parti içindeki zaafların ve yetersizliklerin tarih-sel ve toplumsal dayanaklarını da göz önüne alarak, ikna yöntemi-ne dayalı bir eğitime yönelmek gerekecektir. İkna yönteminindışında başka hiçbir yönteme kesinlikle itibar edilmemelidir. Partiiçindeki unsurlar eğitilerek örgütlenme geliştirecek değerlerdir.Düşmana ve düşman ideolojisine karşı amansız olunurken, partiiçindeki unsurlara yönelimde amansız olunmasına kesinlikle izinverilmemelidir. “... Zaman zaman hata yapmış olan yoldaşlarakarşı geçmişte ‘amansız mücadele’ ve ‘acımasız darbeler’i hare-retle savunmuş olan yoldaşların böyle yapmalarının nedeni, hedefaldıkları kişileri tahlil edememeleri ve onları yıldırmaya çalışanbir tutum takınmalarıydı. Ele aldıkları kim olursa olsun, bu yön-tem işe yaramaz.” (Mao Tse-tung, Partinin Çalışma Tarzını Düzel-telim)

Her türlü eğitici çaba ve desteğe rağmen, partinin direnişçizgisine karşı direnenler ezilecektir.

Her türlü eğitici çaba ve desteğe rağmen, partinin direniş çizgi-sine karşı koyanların ve iflah olmazların ezilmesi de kaçınılmazbir görev olarak kedisini dayatmıştır. Adama her türlü eğitim ola-nağını veriyorsunuz, kendisine özeleştiri olanağı tanıyorsunuz.Buna rağmen direniş çizgisine gelmiyor, buna karşı koymanıninatçı çabasını eksik etmiyor. Burada yapılması gereken ikna çaba-ları sonuna kadar kullanılmıştır, yoldaşça destekler sunulmuştur.Buna rağmen karşıt tavır çok inatçı ve kararlıca sürdürülmektedir.

64

Page 65: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

Hiç kuşkusuz böyleleri bir de çekilip yerlerine oturtulamıyorlar veısrarla partiyi yok etmek istiyorlarsa, yapılması gereken şey kendi-lerini ezmektir. Bir parti, karşıtlarına kendisini bu kadar dağıtmafırsatı veremez.

Bu provokatif kişiliğin şahsında istenen şey, aslında partiyidağıtma özgürlüğüydü. Biz nasıl her şeyimizi ortaya koyarak, tari-himizde ilk defa derli toplu bir demokratik özgürlük hareketinigeliştirerek, buna özgürlük diyorsak, bu provokatör de tam tersine,“Ben de bunu yerin dibine gömmek istiyorum, bu da özgürlüktür,buna demokrasi tanınmalıdır” diyordu. Tabii kendisinde düşmanayönelme yoktu, emperyalizme ve sömürgeciliğe yönelme yoktu.Bunun yerine Parti Önderliği’ni çok acımasız bir biçimde karşısı-na alıp bitirme, hatta yerin dibine gömme, bunda ısrar etme, bunuaçık ve dolaylı olarak sürdürme vardı. Gerçekten hem düşmanınaçık desteğiyle hem de düşmanın yarattığı zeminle dolaylı olarakpartiye karşı koyanlar en büyük tehlikeyi teşkil ettiler.

Bu kişilik ve bağlı olduğu ekip, bu dönemde zindanda tasfiye-nin en iddialı kesimiydi. Parti gerçekten çok duyarlı direndi, haya-tını ortaya koydu. Bunların üzerine yürüdü. Kuşkusuz bazılarınıezdi. İçerde olduğu kadar dışarda da buna ön açanlar ezildi.Dolayısıyla partinin bu temelde kendisini savunması, gözükara vedüşmanca bir karşı koymaya aynı kararlılıkla karşı koyması,PKK’yi var eden en temel doğru yaklaşım yöntemlerinden birisi-dir. Haki KArer yoldaşın katledilmesi karşısında gösterilentavır nasıl bir gelişmeye yol açtıysa, parti içinde ilk defa derlitoplu olarak ortaya çıkan bu provokatif yok edici kişiliğe karşı da,partinin kendisini savunması çok önemli ve tarihsel bir görevdi; bugörevin başarıyla gerçekleştirilmesi gelişmeye yol açacaktı. Bugörevin doğru tespit edilmesi gerektiği, Kürdistan tarihinde enbüyük demokratik çıkışın PKK olduğu, iddialarının tersine en anti-demokratik çıkışın ise provokatif çıkışça sergilendiği; daha sonra-ki süreçte Kürdistan halkının varlık yokluk sorununun PKKolduğu gerçeği göz önüne getirildiğinde, demokrasi isteniyorsa buazgın sömürgeci imha politikasını ve kişiliğini ezmek gerektiği,hem de bunu tam zamanında yapmanın şart olduğu, gelişmeninancak böyle mümkün olabileceği ortaya çıkmıştı.

65

Page 66: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

Bu konuda gerçekten belki de ikna çabalarına çok fazla yer ver-ilmesine rağmen, giderek tavır almanın da arkasını bırakmamak;“Ya halkına ve onun öncü partisine layık olacaksın, ya da onakarşı sonuna kadar savaşarak yürürsen karşılığını bulacaksın” tavrıve yürümesi gerçek gelişme yollarından birisiydi. Buna bağlıkalan ve daha sonra bu tavrını sürdüren PKK, en doğru gelişmeyöntemlerinden birisine daha sahip olmuştur; bununla da gelişme-sini kesintisiz ve sürekli kılabilmiştir. Emperyalist çevrelerindoğrudan ve dolaylı bütün sözcüleri, daha o dönemde Almanya,Fransa ve İsveç’te çokça üzerimize geldiler. Onlar aslında PKK’yibu yönetimin dayandığı devrimci ilkesinden koparmak istiyorlardı.Bunlara taviz verilseydi, PKK de PKK olmaktan çıkacaktı. Emper-yalizmin PKK’yi hala bir türlü affetmemesi, dayatılan bu tasfiye-ciliğe karşı partimizin kendisini savunmasındandır.

Partinin tüm militanları ve sempatizanlarına çağrı!Partinin bütün militanları ve taraftarlarının bu mücadeleden

çıkaracağı önemli sonuçlar vardır. Ulusal ve toplumsal zemin vepartileşme sürecimiz ne kadar zayıflıklar ve eksikliklerle doluolursa olsun, yine tecrübemiz ne kadar sınırlı olursa olsun, partininilke ve pratiğine sımsıkı bağlı kalmak, bu konuda son derece taviz-siz davranmak yapılması gereken en doğru iştir. PKK’yi bu temel-de kavramak gerekir. Taktikler gözden geçirilebilir, yine siyasalyaklaşımlar zaman zaman gözden geçirilerek düzeltilebilir. Amasorun parti ilkesi ve onun korunması olunca, bundan taviz verile-mez. Bir eğilim veya onun kişiliği partinin temellerine dokundumu, onun varlık nedenlerine saldırdı mı pürdikkat olmak, tartışmaözgürlüğüne yer vermek bir yana, dokunulmaz yüce ilkeyi herşeyin üstünde tutmak, onu kararlıca savunmak, gerekirse onunuğruna en fedakar ve en kararlı tavrı sergilemek zorunludur.

Gerçekten bu konuda zaman zaman yetmezliğe düşülmesinerağmen, partinin militan yapısı ve taraftarları, özellikle partininkitle temeli partiyi koruma sanatına yüksek değer biçmiştir. Deni-lebilir ki, sıradan militanlar ve halk kitlesi birçok önderden dahaiyi partiyi koruma sanatına bağlılık göstermişlerdir. ÖzellikleAvrupa’da partiye bu kadar ihaneti dayatanlara parti merkezinin

66

Page 67: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

alamadığı tavrı halk kitleleri göstermiştir, partiye dürüstçe bağlıolanlar göstermiştir. Dolayısıyla PKK’nin ayakta kalmasında vebugüne gelmesinde gerçek pay sahibi, parti ilkesine kararlıca bağlıolan kitlelerdir. Parti merkezi bu ilkeye geç bağlılık göstermiştir.

Dolayısıyla tüm partili militanların, halkın da ortodoksça bağlıolduğu parti ilkesine, partiyi var eden ilkelere ve onun temelgelişme yöntemlerine sımsıkı bağlı kalmaları, dıştan ve içtengelişebilecek her türlü tehlikeye kararlı bir biçimde karşılık verme-leri kendi emeklerine, inançlarına ve düşüncelerine sahip çıkmala-rının zorunlu bir gereğidir. Buna her halükaaarda kararlıca bağlıolmak ve gereklerini yapmak, kendi en temel gerçeklerine sahipçıkmak, sürekli bu tavra bağlı kalmak ve tavizsiz olmak gelişme-nin esasıdır.

Partimiz Türk sömürgecilerinin ve işbirlikçilerinin devrimcidireniş çizgimize karşı yürüttükleri tüm imha çabalarını boşa çıka-rabilecek güçtedir. Yeter ki bütün partili militanlar daha sıkı kenet-lenebilsin. Bunun için:

İhanetle devrimciliğin, teslimiyetle direnişin sınırlarını dahakesin çizelim.

Her türlü uzlaşma, teslimiyet ve boyun eğişin karşısına devrim-ci direnişçiliği dikelim.

Düşmanın dayattığı her platforma karşı partimizin devrimcidireniş platformunu dayatalım.

Parti içinde yoldaşlık ruhunu tüm canlılığıyla egemen kılalım.Direnişçi görevlere sıkı sıkıya bağlı kalarak, teslimiyete ve

uzlaşmaya karşı amansız olmak gerektiğini bir an bile unutmaya-lım. Düşmanın teslimiyeti ve uzlaşmayı her gün, her saat değişenbiçimlerde dayatmak istediğini asla unutmaksızın, bunun karşısın-da son derece uyanık olalım. Bundan çıkabilecek tek sonuç, milit-anların tüm faaliyetlerinde, düşünce ve eylemde parti içinde kal-maları, parti içinde yaşamasını bilmeleri, parti için yaşamaları vekurallara sımsıkı bağlı olmalarıdır. Her türlü parti yıkıcılığına karşıbiricik panzehir budur.

67

Page 68: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

Kongre çizgisini doğru yorumlayalımortayolculuğa karşı mücadeleyi yükseltelim

kongre çizgisini hayata geçirmedetüm yarıtıcılığımızı sergileyelim

Parti ve ulusal direniş mücadelemizin en derli toplu geleceğeyönelik karar gücü olmanın ve bunu hayata geçirmenin koşullarınakavuşma bakımından umutlu ve gerçekleşebilir bir aşamanın için-de bulunuyoruz. Bu belki de hiçbir ülkeyle kıyaslanmayacak kadartarihsel ve güncel koşulları olan bir ülkenin ve halkın çok olumsuzçizilmiş gerçekliğini ilk kez bu denli devrimci bir gerçekliğedönüşmeye elverişli, bilinçli hazırlanan ve lehteki dış gelişmelerlebaşarı kazanmayı olanaklı kılan bir aşamadır. Bu yüzden buaşamada uzun yıllar elde edilemeyecek veya şimdiye kadar verilenbirçok mücadele ile kazanılamayacak birçok bağımsızlık ve özgür-lük değerinin ortaya çıkması mümkün olabilecektir. Bu bakımdangünümüzde parti gerçekliğinin ulusal kurtuluş devrimini en acilbir görev olarak güncel gelişmelerle başarılı tutması, başarısağlayarak onu ilerletmesi, demokratik ve eşitlikçi bir yönde top-lumun değişime tabi tutulması gündeme girmektedir.

Her gerçeklikte olduğu gibi, devrimci gerçekliğin de kendiyasaları vardır. Devrim kişinin niyetlerine ve dileklerine göregelişmek ve bunlarla ilişkili olmaktan çok, kendi koşullarınınsağlanmasıyla ilerleyebilecek ve ilerletilebilecek bir olgudur.Bunun yasalarına göre çalışılır, irade ve istek buna uygun olarakhazırlanırsa, bir anlamı olabilecek yasalara sahip bulunuyoruz.Çeşitli dönemlerde gerek parti tarihimiz, gerekse ulusal direniş

68

Page 69: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

mücadelemiz için değerlendirmelerde bulunduk. Bu konuda kap-samlı yazılar ortaya çıkardık. Mevcut süreçleri aşmak için temelyönelimler ve perspektifler ortaya konuldu ve bunlar rollerinioynadı. Yine de bir hata ve eksikliğin ortaya çıkması önlenemedi.Bu da doğaldı. Ama yine öyle dönemler yaşandı ki, ısrarla ve yet-kin bir çabayla üzerinde durulsaydı, daha derinliğine bir gelişmeyiyaşamak, zaferi daha erken ve daha az tehlikeli karşılamak müm-kün olabilecekti. Yani tarih ne kör yasaların işleyişi sonucundahükmünü icra etmekte, ne de sadece arzularımıza, isteklerimize vehayallerimize göre gelişmektedir. Tarih kendi yasalarını ancakkoşullara uygun olarak insan bilincinin gelişmesi, yoğunlaşmasıve örgütlenmesiyle ilerletebilmektedir. Başlangıçta istek ve iradenesnel ve bilinçli bir temelden uzaksa, fazla gelişme olamayacağıgibi, birçok çabanın boşa gitmesi de kaçınılmazdır. Aynı biçimdebirçok koşul son derece uygun olduğu halde, iradi bir müdahaleyoksa, bunun da boşa gideceği ve gelişmenin kendiliğinden sağla-namayacağı açıktır.

Sık sık, parti gerçekliğimizi kavrayalım ve uygulayalım, diyo-ruz. Bu sadece dar bir grup hareketi için söylenmemektedir. Eğerparti hareketi bir halkın ulusal ve toplumsal değişimini devrimciyöntemlerle ve onun tarihinin bir sözcüsü olarak ele almış ise, burolüne sonuna kadar sadıksa, bu küçük öncü hareketi aynı zaman-da parti düzeyinde bir tarihin dile gelmesi, toplumun bütün sınıf vetabakalarının mücadele platformunda bilinçlendirilip savaşa çekil-mesi olacaktır. Böylece bunun sadece bir grubun öznel iradesi veniyetleriyle sağlanan bir gelişme değil, toplumun ilerici kesimininöncüde dile gelmesinin ve tarihinin ileriye akışının ta kendisiolduğu görülecektir. Parti hareketimizin tarihini konuşturmak, top-lumun ilerici özlemlerine cevap verme yönü ağırlıkta olan vedolayısıyla gelişmeyi böyle sağlayabilen özelliğine sık sık dikkatçekmek gerekmektedir. Sol içinde yer alan birçok grup bugüntuzla buz olmuşsa, bunun nedenini onların tarih bilincinin yetersiz-liğinde ve toplumun özlü ve soylu sözcüleri olmayı başaramama-larında aramak gerekir. Yoksa bunların olanaklar bakımından par-timizinden bir hayli ileri düzeyde oldukları çok iyi bilinmektedir.Buna rağmen, hiçbir abartmaya kaçmadan ve kendini yanıltmaya

69

Page 70: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

izin vermeden, onların kaybetmesinin ve partimizin kazanmasınınanlamını kavramakta yarar vardır.

Birey olarak çarpık gelişmenin ve yabancılaşmanın zorunlu birsonucu olarak, insanımız sık sık süreçleri eksik çözümleme vekavrama yanılgısına düşmektedir. Tarihsel ve toplumsal gerçekler-den kopuk yaşamak ya da sınırlı kavrayış, basit bir pratik veçoğunlukla reformcu bir gelişmeyi bile karşılayamayacak bireylemlilik içinde bulunmak, kendisini ne denli yanıltırsa yanıltsın,kişiyi gerçekler karşısında yenik düşürmek için her zaman yeterliolmaktadır. Eğer bilinç halkların kurtuluş iradelerinin bir özetiolan devrimci teoriye tam egemen değilse, bunun halkın tarihineve güncel gerçekliğine uygulanması demek olan ülke devriminindoğal özelliklerine egemen olma durumu yoksa, bu özellikler layı-kıyla özümsenmemişse, gerçekliğin devrimle değiştirilmesi çaba-ları yine hep zayıf kalacaktır. Burada da işleri iyi niyetle ilerletmekyeterli olmayacaktır.

Bu nedenle parti hareketimizdeki önemli tartışma dönemlerin-de, -ki bunların her biri önemli bir gelişme aşamasına denk düşenevrelerdir- gerçekliğimizin az kavranması ve dolayısıyla yetkinolmayan bir devrimci pratik bir türlü yakamızı bırakmamaktadır.Bu bize son derece pahalıya mal olmaktadır. Kuşkusuz bunda tari-himizin çok kötü gelişmesinin, faşist uygulamalardan dolayıbugün toplumun adeta sağır dilsiz durumuna düşürülmesinin venefes alamaz hale gelmesinin rolü büyüktür. Ama öncü eğer ger-çekten öncüyse, bütün bunları hesaba katmışsa, toplumun özellik-lerini esas alan bir devrimci hat’ta karar kılmış ve bunun üslubunaulaşmışsa, birçok engeli aşabilir ve gelişmelerin yönünü açabilir.Bu öncü yanılmaz, kendini aldatmaz, her dönemeçte devriminüslubunu başarıyla konuşturmasını bilir ve bu biçimde başarıyagider. Sık sık gerek halk, gerekse parti olarak bir çocukluk aşama-sında bulunduğumuzu, bunun bizi bir yığın hayali ve isteği gerçekyerine koymaya götürdüğünü, dolayısıyla yaygın hata ve yanlışlı-kların yapıldığını, bunların sonuçlarının ise hep olumsuzluk veyıkım olduğunu söylüyoruz. Kuşkusuz biz bütün bunların bilincin-de olarak hareket ediyor ve kendi gerçekliğimizi kavramayaçalışıyorduk. Zaten parti olmaya karar vermemiz ve partileşmenin

70

Page 71: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

büyük gereğini kararlaştırmamızın anlamı buydu. Kendi ger-çeğimizi anlamak, meyvayı tatmak istiyoruz. Bunun için gerçeğiniçine girmek ve meyvayı ısırmak gerekir. Hiçbir toplumsal gerçe-klik, onunla iç içe ve mücadele içinde olmadan layıkıyla kavrana-maz. Üniversitelerde de toplumlar incelenir, sosyal gerçeklik heryönüyle kavranmaya çalışılır. Ama toplum hakkında en güçlübilinci ve onu değiştirme gücünü devrimciler veya karşı-devrimci-ler ele geçirmişlerse, bunun nedeni onların toplum üzerindeki pra-tikleriyle yakından bağlantılıdır. Bugün partimizin ülkemiz hak-kında en bilinçli ve aynı zamanda en devrimci hareket olması, bugerçekle bağlantılıdır. Yakın bir dönemde, partimizin uzun aralı-klarla gerçekleştirdiği geniş tartışmalı bir sürecin sonunda, kon-gremiz sonuçlandırılmaya çalışıldı. Bu kongrenin partimizin tari-hinde önemli bir aşamanın ifadesi olarak gerçekleştiği, çözümleyi-ci bir güç olmaya doğru gittiği ve anlamının iyi bir biçimde kav-ranması gerektiği açıktır. Bugün büyük bir önem vererek, 3. Kon-gre çizgisinin doğru kavranması ve uygulanmasından bahsediyo-ruz. Çizginin alanlara doğru yetkince uygulanması gerektiğinibelirtiyoruz. Bu konuda sık sık karşımıza çıkacak ve çıkması olasıbirçok tutum ve davranışın önüne geçilmesinin büyük önemini vegereğini vurguluyoruz. Bunu boşuna yapmıyoruz. Kendimizi bir-çok yönüyle ne denli bilinçli hissedersek hissedelim, sadece ince-liklerini bilmek için değil, toplumsal gerçekliğimizi değiştirmekiçin de çizgiyi iyi özümsemeye ve uygulamaya dönüştürmeyeihtiyaç vardır. Bunun için, bugün kongre çizgimizin yoğun olarakhayata geçirilmesinin önemli sorunları, bunların çözümü ve planörgütlemesiyle karşı karşıya olduğumuzu söylerken, geçmiş tecrü-belerimizi de göz önünde bulunduruyoruz. Dolayısıyla parti ger-çeğimize bağlı kalarak özümseme ve uygulama olayını birkaçyönde ele almanın önemi büyüktür.

Bu biçimde konuya derinliğine girmemizin bir nedeni de, kon-gre sürecinden geçen birçok yoldaşımızın ilk iki kongre sonrasın-da olduğu gibi hala kongreyi sığ, dar, yüzeysel, sınırlı sorumlulukve istekle ele alarak, daha sonra büyük kayıpların ortaya çıkması-na ve fırsatların kaçırılmasına yol açma gibi bazı yaklaşımlarıyaşamaktan kurtulamadıklarını görmüş olmamızdır. Bunun

71

Page 72: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

gelişmeyi daha önceki aşamalardan kat be kat daha fazla tehditettiğini, önlemler alınmazsa ard arda ciddi sakıncalar doğuracağınıbiliyoruz. Bunun için bu konunun doğru yorumu ve uygulamasınınyetkin bir tartışma, planlama ve denetimli uygulamayla ilerletilme-si, dürüst ve partiye özden bağlı olanların gözardı etmemelerigereken bir husustur. Parti davası büyük bir davadır. PKK’ninüyesi ve onun çizgisinin hayata geçiricisi olmak, her bakımdanbüyük önem arzetmektedir. Kişinin bu konuda kendi öznel iradesive bilinci yerine PKK’nin bütün özünü esas alması, kendisiniderecikler biçiminde akan, belki de çoğu henüz duyulmayan vebilinmeyen gerçeklerin anlamlı bir toplamı ve bilinç bileşkesininifadesi olması gereken üyesi olarak değerlendirmesi ve sürecebakıp rol üstlenmesi zorunludur. Yanılgılardan ve kişisel özellik-lerden sıyrılarak, tamamen parti özelliği haline gelmek büyük roloynamakta ve büyük önem kazanmaktadır.

O halde bundan sonrası için parti militanlarının eksik bir yorumve pratik yönelime girmelerini önlemek, yapılabilecek en derinli-kli yorumlamayı ve uyumu sağlayabilmek amacıyla kendi payımı-za bu yorumu nasıl yaptığımızı ortaya koyacağız. Geçmiş tecrübe-lerimize dayanarak, gelecek için çizilen planlamanın nasıl uygula-maya götürüleceği konusunda düşüncelerimizi tekrar açacak vetekrar biçiminde de olsa kongremizi yeniden yorumlamaya tabitutarak yararlı olmaya çalışacağız. Kuşkusuz kongremizin kendisigerek tahlil, gerek karar gücü olma ve planlama açısından yeterligüce ve çözüme sahiptir. Belgeleri nettir. Bunlar üzerinde ısrarlave akıllıca durulması halinde militanın alabildiğine ilerlemesine vedevrimci pratiği yaratmasına imkan verir niteliktedir. Ama bukadar açık ve yürümeye elverişli olmasına rağmen, deminden berisıraladığımız nedenlerden dolayı kongre platformunu yeniden yor-umlamaktan, bu konuda ortaya çıkan eksik va hatalı yaklaşımlarıdüzeltmekten ve daha çok da doğru bir pratiğe yöneltmek üzeremüdahalede bulunmaktan kendimizi alıkoyamıyoruz. Bu, partimilitanlarının eskiden beri süregelen özelliklerini, yani önemlikarar süreçlerini bir türlü yaratıcı uygulamaya kavuşturamayışları-nın geleneksel izlerini hala taşımaları, bir türlü pratikten sağlamdersler çıkarmayı becerememeleri, pratik karşısında kendilerini ya

72

Page 73: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

kendiliğindenciliğe ya da sekterizm veya liberalizme kaptırmaları,bunun bir ifadesi olan ortayolculuktan kendilerini bir türlü kurtara-mamaları, ikircikli ve kararsız bir yapıyı önemli kongre kararları-nın karşısına dikmeleri, böylelikle isteyerek veya istemeyerektutucu ve gerici çabaların içine girmeleri anlamına gelmektedir.Hele hele bunda ısrar etmenin hemen bir bozguncu ve tasfiyeciçabayla sonuçlandığı ve sık sık umulmadık tahribatların ortayaçıkmasına yol açtığı görülmektedir.

Dolayısıyla önemli karar süreçlerimizin daha sonraki yürütülüşolayını büyük bir özen, ciddiyet ve dayatıcılıkla ele almak için herşey yapılmalıdır derken, sadece partimizin önemli bir gerçeğineparmak basıyoruz. Bu konuda hala birçok militanın eksikliklerininiçerdiği tehlikelerin nelere yol açtığının iyi kavranması ve mutlakaaşılmasının gereğini vurguluyoruz. Bu eksiklikler kendini ne kadardayatırsa ve yine kendisini çeşitli incelmiş biçimlerle önümüzdekidöneme uzatmaya çalışırsa, bizim buna karşı koyuşumuz da okadar güçlü olacaktır. Aynı zamanda onun gereken başarıya götü-recek yaratıcılığı azami çaba ve gelişmiş bir arzuyla ifade etmesigerektiğini ortaya koyacak ve hep bu ölçüleri partiye egemen kıl-manın savaşımını vereceğiz. Bunun karşısında direnenlerin veçoğunlukla kişinin yetmezliğinin, yanılgısının ve yaratıcı olmayanyaklaşımlarının tehlikelerine dikkat çekecek, bunları yoldaşça uya-rarak açılmasını temin etmeye çalışacağız. Fazla ısrar edilirse,bunun anlamsızlığını ve sakıncalarını ortaya koyup uyarılar yapa-cağız. Daha da ısrar edilirse, üzerine sert bir biçimde gideceğiz.Militan hattın ve özellikle taktik önderlik hattının başarısı içinyolu açık tutmaya, kişiyi iyi yürüyecek ve başaracak özelliklerekavuşturmaya, bu tür özelliklerle yürümeyi desteklemeye vegüçlendirmeye özen göstereceğiz.

O halde tekrar da olsa, kongre gerçeğimizi ve platformumuzuyorumlarken, konuya birkaç yönden yaklaşalım diyoruz. Bununönemli bir yönü, yakın parti geçmişimizin ışığında kongre ger-çeğinin nasıl kavrandığını ele almaktır. Geçmiş parti tarihi günü-müzün aydınlatılmasında bir ayna rolünü görür. Eğer aydınlatmatam yapılmışsa, bu aynada olumlu ve olumsuz yönleri ile kendiözelliklerimizi görmekte fazla zorluk çekmeyiz. Yeter ki bu

73

Page 74: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

aynaya doğru bakmasını bilelim.PKK’nin tarih sahnesine çıkmasının anlamı nedir? Ulusal ve

toplumsal konularda bugün çok çeşitli çevreler ve en başta partiçevremiz çok şey bilmektedir. Birçok yazılı materyal vardır veparti geniş bir sözcü kitlesine kavuşmuştur. Buna karşılık, bugünçok kolay söylenen şeylerin başlangıçta çok büyük zorluklar ifadeettiğini söylemek gerekir. Her sözcüğün değerini bilmek içinçıkışın hangi koşullarda gerçekleştirildiğinin anlaşılması gerek-tiğini, bununla kendimizi daha iyi ölçeceğimizi ve değerlendire-ceğimizi biliyoruz. Kısacası bu bizi değerlerin kıymetinin çok iyibilinmesi sonucuna götürecektir. Çıkış başlangıçta ne denli dona-nımsız olursa olsun ve ne kadar az kişiyle gerçekleşirse gerçe-kleşsin, tarihsel bir sorunu gündeme getirmeye adaysa ve bununlauğraşıyorsa, büyük bir haksızlığa parmak basmış ve bunun kabuledilmezliğini vurgulamış demektir. Aynı zamanda bu yaşamakisteyen bir sınıfa, halka ve ulusa yol çizecek nitelikte ise, başlang-ıçtaki donanımsızlığın, kişilerin çekimsizliği ve zayıflığının fazlabir önemi olmayacaktır. Yeter ki parmak basılan sorun canalıcınitelikte olsun; yeter ki hiçbir kişisel endişe taşımadan doğrulardobra dobra ortaya konulmaya çalışılsın. Bunun için başlangıçtasağlam örgüt ve taktikler gerekli değildir. Neden? Çünkü buradasadece bir gerçeğin dile getirilmesi söz konusudur. Onu temsilettiği oranda hareketin çıkışı güçlüdür. Kuşkusuz bu çıkışta birçokörgütlü güç vardır. Bunlar gerçeğin kenarından köşesinden birkaçsözcük söylerler. Ama bu tamamı ifade etmekten çok uzaktır. Bun-ların örgütlülükleri, bazı kavramları dile getirmeleri ve bazı çaba-lar sergilemeleri, daha sonraki tıkanmaları ve gerilemelerinin birnedeni olmaktan öteye gitmemektedir. Yine başlangıçta çok zayıfolanlar ve sadece bazı doğruları yakalama şansına sahip bulunan-lar gelişme yaratabilmektedir. Her önemli tarihsel hareket için buböyledir. Yaşam ve ilerleme gücünü temsil eden başlangıçta herzaman zayıftır. Yine her zaman geçmişi temsil eden, yerleşikçıkarları savunan ve gelecek için ilerletici olmayan, güçlü görüntü-süne rağmen kof ve zayıftır. Dolayısıyla devrilmeye mahkumdur.

Bu açıdan birçok tarihsel akım ve eylemde olduğu gibi,PKK’nin 1970’lerin başındaki çıkışı da insan soyunun en fedakar

74

Page 75: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

ve en özlü çabalarından birine örnek olarak gelişmiştir; yönelimive çabası böyle olmuştur. Onun başlangıçtaki zayıflığı ve dona-nımsızlığı fazla anlam taşımamaktadır. Yeter ki parmak basılansorunun canalıcı niteliğinden sapılmasın. Onun çıkışı işte böylesibir çıkıştır. O zaman ulusal sorun için ortaya çıkmış olan çeşitligüçler vardı. Bu güçlerden hiçbiri bir halkı boyunduruk altındatutan egemen ulusun egemen sınıflarının çıkar ve siyasetleriniaşmıyor ve onların icazetini yaşıyordu. Belli bir demokratik açılı-mın zorunlu olduğu bir aşamada belli sözcükleri gevelemektenöteye gitmiyor, “halklar vardır” diyor ve özgürlükten söz ediyor-du. Ama nasıl ve kimin için özgürlük? Buna cevap vermeyen birsözcülüktü bu. Yine ezilen ulusun egemen sınıfının çıkarlarınabulaşmış, onun işbirlikçiliğinin siyasal düzeye çıkmasının bir ifa-desi olarak kof bir milliyetçilik akımı, Kürdistan’ın diğer parçala-rındaki ilkel milliyetçiliğe bağlı ve ancak onunla dile getirilendaha da tehlikeli bir gerçeklik vardı. Halkların özgürlüğünden sözediliyordu. Ama hangi sınıf için, hangi sınıflara kadar ve nasıl birözgürlük? Burada halkın kendisi yoktu, halklar arasında eşittemellerde kardeşlik yoktu. Görünürde her iki taraf birbirleriyleçatışma halinde gözükse de, gerçekte sınıfsal bazda birleşmekonumundaydı. İşte bu dönemde gerçeği yitirmemek, bu durumdaesas halkayı kaçırmamak ve sımsıkı tutmak büyük önem taşıyor-du. PKK’nin tohumlarının atılması da böylesi bir olaydır; halkanınbu biçimde tutulmasıdır.

Hiç kimse, güçlü bir örgütlülük ve eylemlilik olmadan, nedenbirkaç sözcüğün ortaya atıldığını söyleyemez. Aslında burada birmeydan savaşından daha zor olan bir şey vardır. Yapılması gere-ken şey, o anda söylenmesi gereken birkaç sözün söylenmesidir.Milyonlar ve bilinçli güçler içinde söylenmesi gereken söze beşmetelik bir değer verilmiyor ve kimse bu sözü söylemeye cesaretetmiyorsa, o sözcüğü dile getiren zayıf ve hırpani biri kahramanolacaktır. Bu sözcüğün karşısında diğerleri bilinçsiz, duyarsız vedüzenin konumunu yaşayan kişilerdir. Önemli olan bu sözcüğünkeşfedilmesinden çok söylenmesidir. Çok kişi bu sözcüğü bilir,ama söyleyemez. Onun söylenmesi yürekli olmayı, büyük fedakar-lığı, çıkar telaşından uzak durmayı gerektirir. Bu sözcük insana bir

75

Page 76: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

şey vermiyor ve başarı umudu konusunda çok az şey ortayakoyuyorsa, onun uğruna savaşım vermek büyük bir olaydır. Busözcük, sahibi için kısa ve uzun vadede çok az başarı olanağısunuyor, çıkar sağlamak bir yana her şeyi yitirme riskini içindetaşıyor, bu sözcüğün temeli bilinçsizlik içinde bulunuyor ve hattaondan kaçıyorsa, onun uğruna harcanan çaba sonraki meydansavaşlarından daha büyük bir anlama sahip olacaktır. BaşlangıçtaKürdistan’dan söz etmek, Kürdistan’ın sömürge olduğunu, bununbir ulusal kurtuluş savaşını gerektirdiğini, bunun için bir partininve bu partinin de bir eylem hattının zorunlu olduğunu söylemek,beş on sözcüğü biraraya getirmek gibi görünebilir; ama bu büyükbir olaydır. Hele hele bu bin yıllık işgal, istila ve imha tarihinesahip olan bir egemen sömürü ve talancı güce karşı söyleniyor, ensinsi politikalarla günü idare eden bir sınıfa karşı dile getiriliyor veyine en az iddialı bir aşamada ortaya konuluyorsa, bunun anlamıdaha da büyük olacaktır. PKK’nin bugün büyük bir saygınlık vekutsallık düzeyinde bir bağlılıkla karşılanması, başlangıçtaki buözünden kaynaklanmaktadır.

Partimizin çıkışı böyle kavranmalıdır. Bu tarihsel ve zorlu birçıkıştır. Ve bu başlangıçta sadece gerçek olmak dışında insanıbağlayabilecek hiçbir çıkar vaad etmeyen bir çıkıştır. Bugün yalnızpartililer için değil, bütün Kürdistanlılar ve hatta başka uluslardaninsanlar için, Kürdistan’ın statüsünü tanımlamak zor değildir. Beşon sözcüğü söylemek bir yana, bugün daha kapsamlı ve gerçekçitahlillerin yapılması, bunların kitap ve gazetelerde yayımlanmasıve hatta radyolarda haykırılması zor olmamaktadır. Milyonlaramal edilen şeyi herkes savunabilir. Önemli olan bunun çıkışıydı.Saptırmaksızın ona sonuna kadar bağlı kalmak ve sahip çıkmakamacıyla onu söylemekti. Daha sonra bu alanda başkaları ulusalsorunu kabul ettiler. Bunun için sözümona çaba harcadılar. Amabunu hep bir şey için yaptılar: Orijinal olana, PKK’nin asliçıkışına saldırarak, onu tasfiye etmeyi sürekli gündemde tuttular.Bugün bu güçler bu kadar acıklı bir yenilgiye uğramışlarsa, bununnedeni yine burada aranmalıdır. Onlar haksız bir biçimde haklıolana saldırdılar. Dolayısıyla mahkum oldular. Yine istediği kadaraz eylem yapsın ve istediği kadar az yaşasın, o dönemin önderliği

76

Page 77: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

sonuna kadar bu gerçeklere bağlıysa, zafere giden ordunun önder-liği kadar anlamı büyük olan bir önderliktir. Bunun için güncelliğebakarak, bunların artık eskidiğini ve önemini yitirdiğini söyleme-mek ve çıkışın kutsallığına gölge düşürmemek gerekir. Bu bizimtemel yargı ve değerlendirme ölçütümüz olmalıdır. Yakın gerçek-lerimize bakarken, bu biçimde ölçüyü sağlam tutmalıyız.

Daha sonraki sürecin nasıl geliştiğini biliyoruz. Bir ideolojikpropaganda grubu olarak, gerçeklerimizi inceleme-araştırma veçevreye yayma grubu olarak nasıl hareket ettiğimizi, 1973’ten78’e kadar azımsanmayacak bir süreç içinde nelerin yapıldığınıuzun uzun izah etmeye gerek yoktur. Bu dönem halkımız için yenibir yolun bulunduğunu, eski yolların uçuruma ve kör bir kuyununbaşına götürdüğünü söyleyerek, aydınlığa çıkan yeni bir yolun varolduğunu ilan etme dönemiydi. Henüz halk olarak bu yola girilme-miş olsa da, yeni bir yolun olduğunu söylemek gibi büyüklüğesahipti. Bu yıllar yeni yolu araştırmanın-incelemenin ve en kestir-me hattı izleyerek hedefe varmanın yoğun çabasıyla doluydu. İyibir başlangıç yapılıyor, en kestirme yoldan nasıl hedefe varılacağısaptanıyor, grup bunu tartışıyor ve ilan ediyordu. Bu, halkın henüzuyanmadığı bir dönemde, onun için yeni bir yolun keşfedilmesininbüyük öneminin ta kendisiydi. Önemi buradan ileri geliyordu.Deneme ve sınamayla biraz bu yoldan yüründükten sonra onunyürünecek bir yol olduğu anlaşılıyor; yeni, engellerle dolu ve fazladüzlenmemiş olsa da, öncü onu tespit ediyor, sorumluluğunu üstle-niyor ve yürümeye karar veriyordu.

İdeolojik çıkış dediğimiz ve özünde yeni bir yol anlamına gelenolay budur. Bunun az veya çok kişiyle yapılması, önderliğini az yada çok kişiyle yürütülmesi önemli değildir. Bu konuda taktikönderliğe de fazla gerek bulunmamaktadır. Yine bu konuda öylefazla disiplinli bir profesyonel çalışma tarzına da gerek yoktur.Kişi azimli, kararlı ve coşkulu haykıracak, yeni yolu sapmasız birbiçimde götürmeye aday olduğunu söyleyecektir. İyi çağırıcı-pro-pagandacı olacak, kararlı ve inançlı davranacak, araştırma ve ince-leme yapacaktır. Bu dönemin taktik ustalığı da işte budur. Yani kişidavanın adamı olduğunu etrafına sezdirir ve gittiği yerde olgun birtartışmacı olduğunu ortaya koyarsa, önderlik görevini yerine getir-

77

Page 78: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

miş demektir. İşte biz bunun için partimizin önderliği vardır der-ken, bu biçimiyle bu dönemi tarif etmeye çalışıyoruz. Haki’ler,Mazlum’lar, Hayri’ler ve Kemal’ler neden iyi önder idiler? Çünküson derece kararlı ve inançlı bir biçimde bu yolu izah ediyorlardı,bol bol okuyup tartışıyorlardı, çevreyi inandırıyorlardı. Gerillayıbilmiyorlardı. Çünkü gerilla o zaman henüz bir savaşım biçimideğildi. O zaman henüz kitle gösterilerinin içine fazla girme-mişlerdi. Çünkü önemli olan kitle değildi. Buna rağmen onlarbüyük önderlerdi. Nitekim daha sonra bu büyüklükleri kanıtlandı.

Bu dönemin daha sonra değişik bir dönemle sonuçlanacağıbilinmektedir. Yol çizilmiştir ve doğrudur. O halde bu yol kiminiçindir? Kuşkusuz bu yol bir halk içindir. Halk bu yolun ağzınagetirilip yürü denilecektir. Halkı bu yola yöneltme dönemine girer-ken, o zamanın devlet temsilcilerinin bu yolun iyi bir öncüsünükatlettiklerini biliyoruz. Haki yoldaşın katledilmesi, ideolojik grupaşamasının sonucunun bize pahalıya ödettirilmesidir. Bize gir-diğimiz yolun çok tehlikeli olduğunu hatırlatarak, bu yolda yürü-meyi kanlı katliamlarla durduracaklarını ilan etmeleridir. Tabii budönem parti için çok dersler çıkarılması, hareketin daha sonrayaşaması için üzerinde büyük bir özenle durulması ve ne yapıla-cağının iyi ölçülüp biçilmesi gereken bir dönemdi. Bu, bir döne-min sonu, aynı zamanda yeni bir dönemin başlangıcıydı. O zamanbazı kararsızların ortaya çıktığı ve kimi geri dönüşlerin olduğubilinmektedir. Tereddüt ve çekingenlik ilk kez bir hastalık olarakyakamıza yapıştı. Endişe ve tereddüt grubun bünyesini önemliölçüde sarstı. O zaman bu endişe ve tereddütleri aşmak ve yenmekiçin çabalarımızı daha da derinleştirdik. Kanla kazanılmış bir yol-dan geri dönmemek için gücümüzü daha bir ağırlıkla ortaya koy-duk. Faaliyetlerimizi yoğunlaştırarak, yeni bir aşamanın başlatıl-masına karşılık verdik. Bu parti programının ilanıydı. Bu aynızamanda bize kasteden ellerin aynı metodla kırılması yoluydu. Bubir yandan hareketi-öncüyü resmen ilan etmeye doğru götürürken,öbür yandan bunun yaygınlaştırılması, özellikle bütün katliam teh-ditlerine rağmen halka önderlik etmeye cesaret edilmesi ve halkınönünde yer alacağımızın kanıtlanmasıydı.

Düşmanın buna verdiği cevabın kitlesel bir katliam olduğu

78

Page 79: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

bilinmektedir. Bu anlamda Maraş katliamı Kürdistan’a yönelikkitle katliamlarının bir habercisi olarak gelişti. Yani kitleler ulusalkurtuluş yoluna girerse, büyük katliamlarla karşılık verilecek,devletin milis güçleri olan faşistlerle resmi devlet güçleri iç içeKürdistan ve Türkiye halk kitlelerine karşı katliamlara girişecek-lerdi. Sömürgecilerin Maraş katliamı ile verdiği mesaj buydu. Bune demektir? Bu ulusal kurtuluş, özgürlük ve demokrasi yolundangeri dön, daha Kürdistan’ın kapısındayken, bu kapıdan içeri gir-meden geri dön demekti. İşte tam da bu sırada partimizin kuru-luşunu resmen ilan ettik. Eylemlerimizi yoğunlaştırdık ve dahaileri adımlar attık. Bu yeni bir aşamadır; kitlelere sahip çıka-cağımız, kitleleri doğru yola katacağımız ve bunun için dahayoğun çaba harcayacağımız anlamına gelmektedir. Biz partimizinkuruluşunu resmen ilan ederken, sadece yolu çizmekle kalmadık;bayrağı göndere çekmekle bütün halk kitlelerini bu bayrak altındatoplayarak yürütmeye de resmen karar verdik. Partimizin ilanıbuna cesaret ettiğimiz anlamına geliyordu.

Buna karşılık rejim Kürdistan’da sıkıyönetimi yaygınlaştırdı.Bu askeri-faşist yönetimin ayak seslerinin daha da artan bir biçim-de hızlandırılarak geliştirilmesiydi. Böylesine kabaran kitle ilgisive desteği ortamında, o zaman gerçekleşen kongremiz, öncününsadece bir ideolojik grubu değil, kitleleri de idare etmekle yüzyüze geldiğini ortaya koyuyordu. Dolayısıyla taktik önderlikle kit-leleri gösterilere çeken, kitleleri polisin ve jandarmanın saldırıla-rından koruyan ve kitlelerin öz savaşımının yönetimini geliştirenve uygulayan bir önderliğe doğru dönüşümü sağlamayı hedefliyor-du. Kongremizin bütün tazeliği ve tecrübesizliğine rağmen, ifadeetmek istediği gerçek buydu. Zaten böyle bir kongreyi gerçe-kleştirmemizin başka bir anlamı olamaz. Gelişmeler hızlı olmasa,neden böylesi bir toplantıya yönelelim? O zaman eski tür grupçalışmalarına devam ederdik. O zaman yeni bir aşama söz konusudeğildir, bu eski toplantılarımızın bir devamıdır derdik. Yeni bir adkoymaya ve dolayısıyla risk altına girmeye gerek yoktur diyerek,eski çalışmalarımızı sürdürürdük.

Ama koşullar bu değildi. Türkiye’deki devlet yapısında ve Kür-distan’daki kitlelerin özlem ve iradesinde hızla yeni gelişmeler

79

Page 80: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

ortaya çıkıyordu. Kongre buna verilen bir cevaptı. Daha önce geçi-rilen tereddüt ve kararsızlık, bu aşamada daha tehlikeli bir biçimdenüfuz etmeye başladı. Belgeleri sınırlı da olsa, kongreye katılanla-rın bir bölümünün sadece dinlemekle yetindiğini, yine önemli birkesiminin şehit düştüğünü ve geriye kalanlar arasında bazılarınında ihanet ettiğini biliyoruz. Sınırlı da olsa hala saflarda bulunanla-rın önemli bir kesimi sessiz kaldı ve fazla iddialı olmak istemedi.Buna karşılık iddialı olanların daha sonraki pratiklerinde görkemlibir direniş sergiledikleri bilinmektedir. O zamanki kongreye katı-lım, daha sonraki gelişmelerin anası oldu. Kariyerist, bastırmacı vetasarrufçu eğilim, Şahin Dönmez örneğinde görüldüğü gibi, yaka-lanır yakalanmaz düşmana teslim olmayı hesapladı; henüz doğrudürüst örgütlenememiş olan partiyi olduğu gibi tahrip etmeyihedefledi. Kariyerist ve fırsatçı kesimin durumu böyleydi. Edilgenve sessiz kesim işleri kendiliğindenciliğe terk eden, görevlere talipolmayan ve dolayısıyla daha sonra ağır bir yetmezliğin içine düşenkesimdir. Kararlı kesim ise, Mazlum ve Hayri yoldaşların örneğin-de görüldüğü gibi sonuna kadar direniş, gerçekten gösterilebileceken görkemli direnişi sergileyerek şahadet mertebesine kadar yük-selmesini bilmişlerdir.

Eğer kuruluş toplantımızı her yönüyle tahlil etme olanağınasahip olur, katılımı çeşitli yönleriyle inceler ve sergilenen tutumlarve davranışları anlamaya çalışırsak, mevcut üç eğilimi; yani karar-lı uygulayıcıları, ortayolcuları ve ihanete doğru yol alanları yaka-lamamız zor olmayacaktır. Daha sonraki gelişmeler bunu açıkçaortaya çıkardı. Partinin ilanı yerinde, görkemli ve tarihsel birkarardı. Her ne kadar provokasyon buna saldırarak, sadece kuru-luşu değil 1975’lerdeki çok sınırlı başlangıcı bile mahkum etmekistediyse de, gelişmeler bunun Kürdistan tarihinin en ciddi vekayda değer bir olayı olduğunu ortaya koydu. O zaman donanımafazla bakmadan, buna katılanların temsil gücü, bilinç düzeyi vetecrübesi ne olursa olsun, işe bunlarla başlamak kaçınılmaz vezorunluydu. Bunun olağan karşılanması gerektiği ortadadır. Eldeolanların durumu bu kadardır, o zaman ne yapacaksın? İşi ilerlet-mek istiyorsan, bunlarla başlarsın. Daha sonra kabul edilemeyecekolan şey neydi? İleri bir adım atıldığına ve gelişmeler yoğun

80

Page 81: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

olduğuna göre, yapılması gereken şey mevcut karar gücüneulaşmak, onu uygulamak için eğitim yetersizliği varsa kendinieğitmek, tecrübesizlik varsa yoğun bir pratiğe başlayarak tecrübekazanmak, özellikle kararın hayata geçirilmesini engelleyennedenler varsa bunlarla mücadele etmek ve böylece yürütme gücüolmaktı. Kuruluş Kongresi’nden çıkarılması gereken bunlar olma-lıydı. Kabul edilmeyecek olan şey kararlara katılmamak, kararlarısırtüstü bırakmak, utangaç veya isteksiz geri çekilmek -işte bututuculuk ve gericiliktir- Şahin örneğinde görüldüğü gibi kariyeristamaçlarla gelişmeye damgasını basmaktı. Açık adlarını vermesekde, bazı arkadaşlar, aslında ileri bir adım olan kongreye hazırdestek vermeyerek, adeta biraz uzakta durup bir an önce ondansıyrılarak geri adım atmaya çalıştılar. Hayat daha sonra bu tutum-ların boş olduğunu, bunların sahiplerine zarardan başka bir şeyveremeyeceğini, kararlı yürüyenlerin ise gelişmelere damgasınıvuracağını kanıtladı.

Daha sonraki gelişmeleri biliyoruz. Faşizm buna 12 Eylül dar-besiyle karşılık verdi. Öncüye ve kitlelere yönelik yaygın tutukla-malar neyi getirdi? Bu tutuklamalar kararsızların ve döneklerinsayısını artırdı. Yükselen kitle hareketlerinde bir çekingenliğe yolaçtı. Kısacası gerek kitlelerin uyanan ve doğru yolda yürüyenhareketi, gerekse buna kılavuzluk eden öncü 12 Eylül faşizmininhemen ardından doğal bir duraksama geçirdi, güç kaybına uğradı.Yeni bir durumun ortaya çıktığını gördü; ayakta kalıp kalmamayıbu koşullarla boğuşarak sağlamak gerektiğini ortaya çıkardı. 12Eylül faşizmi, genelde TC tarihi kadar eski ve hatta kökleri dahaeskiye uzanan bir halk uyanışına ve hareketliliğine, ama özeldedaha çok da Kürdistan’da PKK önderlikli hareketin tarihselçıkışına karşı, Türk egemen sınıflarının uluslararası emperyalistçevreler ve gerici siyasal yönetimlerin onayıyla hazırladıkları,NATO, AET, OECD ve İMF gibi siyasal ve ekonomik çevrelercesonuna kadar desteklenen bir rejimin karşı-devrimci bir çıkışlaişbaşına gelmesidir. Artık gündemde olan şey, sivil faşist terörledurdurulamayan halk hareketinin ve gelişmelerin üzerine devletintoptan bir karşı-devrimci kalkışla yürümesi ve bu atılımıboğmaya çalışmasıdır. Devletin dağılan güçlerini yeniden toparla-

81

Page 82: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

ması, ideolojik, siyasal, kültürel ve ekonomik alanlarda zayıflı-klarını hızla gidererek kendisini yeniden üretime geçirmesi sözkonusudur. Aynı şey genelde devrimci ve ilerici hareket, özeldehareketimiz için geçerliydi. Bu durumdan çıkış bulunabilecekmiydi? Elbette kendilerini yeni yeni bulmaya çalıştıkları, eğitim-lerini ve tecrübelerini geliştirmek istedikleri bu kısa süre içindekadrolarımız ve kitlelerimizin yetersiz bir donanımla bu çıkışaağırlıklı bir cevap vermeleri beklenemezdi. Bu yüzden ortalığı birtelaş, kargaşa ve çekingenlik kaplayabilirdi. Nitekim olan dabuydu. Tutuklanmalar, adeta kendini çok ucuza yakalatmalar,basit dikkatsizlikler yüzünden güç kaybının ortaya çıkması, inan-cın gittikçe zayıflamasına yol açtı.

Buna bir müdahale olarak PKK hareketinin başka bir aşaması,üçüncü dönem dediğimiz aşama, tam bu umudun yitirilmesi nokta-sında büyük karşı-devrim hareketinin boşa çıkartılması ve yenidenüst düzeyde bir toparlanmanın sağlanmasıyla gerçekleştirildi.Bunun zemini bugünkü koşullarda nefes borularını dışarıya yansı-tıp ilerici insanlığa uzatarak sağlanabildi. Dolayısıyla bu adetayeniden bir partileşmeydi ve parti tarihimizin en ciddi evrelerin-den birini oluşturdu. İp hemen hemen kopacak durumdayken veboğuntuya gelinebilecek bir aşamada bulunuyorken, bunun gerçe-kleşmesine fırsat tanımadan yeniden yaşam çarelerini aramak:Çıkışın anlamı işte buydu. Gerçekten de özellikle 15 Ağustos Atı-lımı’nın birinci yıldönümünde Türk Genelkurmay Başkanlığı’nınharekat sorumlusu, “Bu hareket içerde bitmişti; geriye kalanlar isekılıç artıklarıydı. Ama bu harekat dışarda kendisini yeniden üret-mesini bildi” diyordu. Aslında bu doğru bir değerlendirmeydi. Ozaman içerde tarihsel bir dönem yaşanmış olsa da, daha sonrasıiçin yaşama apayrı bir faaliyet istiyordu. Yani hareketin kendi-liğinden ilerleme olanakları çok kıttı.

Evet, zindanlarda direnişler oluyor, tek tek militanlar ve sempa-tizanlar şurada burada savaşıp şehit düşüyordu. Ama inisiyatiftamamen düşmanın eline geçiyordu. İmha adım adım gerçe-kleşmeye başlıyordu. Nitekim o zaman çok sayıda ilerici grup ikiüç ay gibi kısa süreli aralıklarla tasfiye olmaktan kurtulamıyordu.Kılıç artıkları olarak geride kalanların şurada burada söyleyecek

82

Page 83: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

sözleri yoktu. Ama hareketimiz için bu böyle değildi. Dolayısıylahareketimizin bu aşamasını da çok iyi bilmek gerekmektedir. Par-timizin resmen kuruluş dönemi ve sonrasını en az çıkış dönemikadar bütün yönleriyle kavramanın bugünün pratiğini dahaanlaşılır kıldığı açıktır. Bunun gibi yurt dışında yeniden inşanın daçok iyi anlaşılması gerekir. Hemen belirletelim; bu ikinci aşamakesinlikle küçümsenmemelidir. Bu aşama olmasaydı, üçüncüaşama da olmayacaktı. O zaman biz tarihsel görevimizi yerinegetirmeseydik, ne daha önceki çıkışın anlamını somutlaştırabilirve kitleselleştirebilirdik, ne de bu üçüncü aşamanın başarısınıhazırlayabilirdik. Unutmayalım ki, bu ikinci aşama ve çıkış, Maz-lum, Kemal ve Hayri yoldaşların büyük direnişlerinin doğurduğubir çıkıştır. Onun büyüklüğü, doruk değeri ve tartışılamayacaközelliği buradan ileri gelmektedir. Bu aşama insanlık tarihindeender görülebilecek direniş kahramanlarını ortaya çıkardı. Görül-memiş işkenceler ve bu işkencelere karşı militan ve sempatizanla-rın sergiledikleri her direniş, bir meydan savaşından daha görkemlibir savaştır. Burada TC’nin işi bitirildi. Burada bir kişi bir devletekarşı savaştı ve kazandı. Buradaki direnişler Kürdistan halkının endevrimci, en yeni ve en soylu temellerde ayağa kalkışını ve insan-lık ortamına seçkin bir biçimde girişini kanıtlamıştır. Dolayısıylabu direnişlerin her yönüyle kavranması gerekir.

Bu sürecin anlamını tam çizmeden, hiç kimse PKK’nin dahasonraki gelişmelerine akıl erdiremez ve ona layık bir militan ola-maz. Özenle ve vurgulayarak söylüyoruz: Özellikle zindan dire-nişçiliği kavranmadan PKK’Ii olunamayacağı gibi, sonuçta ya birbozguncu ve tasfiyeci olup çıkmak, ya da son derece bitik bir mül-teci külçesi durumuna düşmek gündeme gelecektir. Onların dire-nişlerini esas almayan, bunu iliklerine kadar duymayan, onubüyük bir dava ve sonuna kadar bağlı kalınması gereken bir amaçolarak iliklerine kazımayan birisi, parti davamızda her zaman teh-likeli olacaktır. Onda her zaman sekterizm veya tasfiyecilik boyverecektir. Bunun için biz bu büyük direnişçilikten büyük bir güçalacağız. Buna büyük bir güç kaynağı olarak bakacak ve anlamvereceğiz. Bu dönemin önder düzeyinde büyük direnişçileri vekötü bozguncuları vardır. Bu bozguncular tarihe en lanetli bir

83

Page 84: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

biçimde geçmişler ya da geçeceklerdir. Bunların yanısıra budönemde büyük bir kararsızlık ve ikirciklik vardır. O halde bunlarıözenle incelemesini bilelim, günümüz için dersler çıkaralım; buateş altında çelikleşerek yeni bir tipin oluşumunu hazırlayan zin-dan direnişçiliğini yakalayalım.

Evet, bu dönemde kuruluş aşamasındaki mücadelenin kavran-ması ve özümsenmesi böyle olmalıdır derken, bunu sadece günü-müz için bir bilgi olsun diye değil, yaşamımızın ayrılmaz bir par-çası olsun diye vurguluyoruz. Yurt dışı da böyleydi. Yurt dışınaçıkışın eksik kavranması sonucunda 1983, 84 ve 85 atılımında bir-çok hata yapıldı. Daha önceki dönemlerin ve bu yeni döneminbaşlangıcındaki kavrayışın eksik olması, yani II. Kongre ger-çeğinin doğru bir yorumu ve uygulamasının eksik yapılması,geçen mücadele dönemindeki hata ve eksikliklerin kaynaklarındanbiri oldu.

Diğer birçok grubun durumuna bakarak, hareketin yenideninşasına yürüme daha iyi anlaşılabilir. Bunlar yurt dışına çıkışıtamamen bir tasfiye olma ve mültecileşme biçinde anladılar.Ülkeye Yeniden Dönüş yazısında, bu süreci uzun bir biçimindedeğerlendirdik. Birçok hareketin, hatta ulusun veya aşiretin topra-klarından kopuşunun kendilerinin sonu anlamına geldiğini vurgu-ladık. Yıllarca süren mülteciliğin kokuşmuşluğunu gözler önüneserdik. Buna karşı büyük bir direniş ortaya koyduğumuzu belirttik.Ateş hattından çıkmayarak eğitimi sürdürdük, yeniden inşayıbaşlattık; bir konferans ve bir kongre gerçekleştirerek, parti tarihi-mizi yeni bir dönemece ve döneme doğru hazırladık. Birçok arka-daş yurt dışının daha güvenlikli, daha rahat ve daha az külfetligeçmesine bakarak, büyük yanılgılara düştü. Görevlerine dört ellesarılmadı. Sonuçta az kazanımlar kadar büyük kayıplara yol açtı.Bunların da bu eksik kavrayışa bağlanması gerekir.

Yurt dışındaki inşanın esas başlatıcısı ve yürütücüsü PartiÖnderliği olarak, biz ilk adımı attığımız günden bugüne kadargeçen sekiz yıl boyunca bu inşayı özenle sürdürdük. Bazen aylarcabir odanın içinden çıkmayarak bir olanak yaratmak, bir kimlik bul-mak ve mezar kadar bir yer açmak için büyük bir sorumluluklaçalıştık. Birçok kapıyı aşındırdık. Kısacası alaca karanlıkta yürü-

84

Page 85: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

dük. Bir zamanlar Ankara, İstanbul ve Diyarbakır’da olduğu gibi,burada da birçok Ortadoğu kentinin sokaklarını aşındırdık. Bugünbütün bunlar birçoklarına anlamlı gelmeyebilir. Ama kadro vesavaşçılara yer hazırlamak, fiziksel varlıklarını idame ettirecekgerekçeler ve koşullar yaratmak, kendileri için yazılar hazırlamakve onları bir toplantıda bir araya getirebilmek için bu zorunluydu.Bunlar belki çoklarına yük gibi geldi. Tabii bunlar, büyük özgür-lük davalarına karşı büyük sorumluluk duymayan, yaşamı sadeceyemek içmek olarak anlayan, kaba, düz ve ucuz yaşamış veyetişmiş kişiliklerdi. Özgürlüğün büyük değerini layıkıyla idrakedemeyen, hatta sıkıcı bulan ve eski düzenden kopuştan rahatsızlıkduyan tiplerdi. Bunların daha sonra ne olduklarını biliyoruz. Buçabaların halkın direnişinde büyük bir tarihsel yer tuttuğunu bil-mek ve anlamak yerine, bu konuda kendilerine ne kadar yer veril-diğini ve rahatının ne kadar bozulduğunu düşünen, bunun öfkesi,telaşı ve ikircikliği içinde olan, ama tarih için neler kazandırdığınıve neler yapılabildiğini anlamak ve bir türlü kendini buna vermekistemeyen, ortayolculuğu bu kez dışarda bu biçimde geliştirmeyeçalışan, gelişmelere en az ilgiyle katılan, onu hor gören ve sık sıksorunlar yaratan tipler çıktı. Katılımı bu biçimde ele alan ve ozaman bile kendisini dayatan bireysel, subjektif, tasarrufçu vekariyerist yaklaşımlar da görüldü. Ama aynı zamanda bu sürecibüyük bir coşku ve inançla yaşayan kesimler de vardır. Bunlar,konferansta ve daha sonra kongre platformunda ortaya çıktılar.

Parti gerçekliğimiz bu dönemde yeniden şekillendi. Bu dönem-de tarih daha derin bir anlama kavuştu. Siyasal gerçekliğimizdaha iyi bilince çıkarıldı. Görevler daha çok açımlandı. İlkçıkışımız ve partimizin resmen kuruluşundaki toplantılardan nice-lik ve nitelikçe daha ilerde olan bir zirve gerçekleştirildi. Bu,ülkeye dönüş kararlılığını ortaya koyma, 12 Eylül faşizmine yeni-den karşı çıkma, ona sonuna kadar rahat yürüme şansı tanımamave onun kitleleri sonsuz bir umutsuzluğa sevketmesine izin ver-meme dönemiydi; dayatıldığı gibi partimizin yok olmadığınıkanıtlayan ve esas alan bir dönemdi. Bu dönem 12 Eylül faşizmi-ni çözen ve aşan, böylece kitlelere yeniden umut veren, öncüyübüyük bir deneme içine atarak olgunlaşmasını, daha üstün bir

85

Page 86: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

savaşım vermesini ve önceden çizilen parti yolunda daha güçlüyürümesini sağlayan, kitlelerin umudunu üst düzeyde canlandı-ran, tarihsel açıdan ulusal direnişi ve partileşmeyi yüksek birsavaşımla uluslararası boyuta dayatan, Kürdistan genelinde rol vesöz sahibi olmaya doğru iten, devrimci taktiğin artık daha yaman-ca döşenmesini mümkün kılan, hareketi bir gençlik hareketiolmaktan çıkarıp olgun bir hareket olmaya doğru götüren, efsane-vi Türk ordusunun işlemezliğini orta yere seren, ona karşı direni-lebileceğini ve gelişmeler yaratılabileceğini ortaya koyan, böyle-likle daha düne kadar çeşitli iftiralarla ters gösterilmek istenenparti gerçekliğimizi sadece partililere değil, bütün yönleriyleuluslararası kamuoyuna duyuran, bu temelde doğrunun, haklınınve yaşaması gerekenin kim olduğunu kanıtlayan bir dönemdeyürümesi gereken yolun ne olduğunu, hangi yolun terk edilmesigerektiğini, yaşaması ve yok olması gerekenlerin kimlerolduğunu açığa çıkaran, çağdaş olunmak isteniyorsa nasıl bircesaretin ve fedakarlığın gösterilmesi gerektiğini sadece gençlikyığınlarına değil, bütün halk kitlelerine dayatan, kendi gerçeksınıf temellerini bulup oturtan ve böylece bizi bugünün PKK’sineulaştıran bir dönemdi. Bu dönemin ortaya çıkardığı zengin ders-ler, yoğun kazanımlar ve epeyce yetmezlikler vardır.

3. Kongre’nin bu ana gelişmelerin bilançosu üzerinde yüksel-diğini biliyoruz. 3. Kongremiz bu dönemin hesabının yapıldığı birkongredir. Yani burada hareketimiz rüştünü kanıtlamış, kitlemizesarsılmaz bir biçimde umut aşılamış, halkımızın haklarını mutlakaelde edeceği uluslararası kamuoyuna ilan edilmiş, öncüye gerçekbir taktik ustalıkla savaşması dayatılmıştır. 12 Eylül faşizmi biçi-minde kendisini yenilemiş olan egemen Türk sömürgeci yönetimi-ne ve işbirlikçilerine karşı Kürdistan halkının yeniden çizilecekgerçek tarihinin ne olacağı ortaya konulmuş; eskiden adı bile anıl-mayan, faşist polis, jandarma ve birçok şoven güç karşısında var-lığını bile kanıtlamakta güçlük çeken bir halk gerçekliği soylu birözgürlük gücü olarak gündeme girmiş, saygınlığını arttırmış vetarihin daha değişik söylenip yazılabileceğini kanıtlamıştır. 3.Kongre platformu işte bu temelde ortaya çıkmıştır. Provokasyonunve bozgunculuğun Avrupa’daki ve zindanlardaki sesi bütün özel-

86

Page 87: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

likleriyle açığa çıkartılıp kahredilmiştir. Büyük direniş önderliğigörkemli direnişleriyle halka layık olmanın bütün özelliklerinikahramanlık mertebesinde kanıtlayarak gündeme girmiştir. Aynızamanda platforma geniş bir kararsız kesim de yansımıştır. Kendi-lerinde bir türlü yetkin bir karar gücünü gerçekleştiremeyenler debuna girmişlerdir. Kongre’nin platformunu açımlayan tartışmalarböyle başlamıştır. Bunlar için uzun süren toplantılar, tartışmalar,eleştiriler ve özeleştiriler yapılmıştır.

Daha sonra bildiğimiz çözümlemelere ulaşıldı. Kararlar veplanlar fazla tartışılmadan onay buldu. Önceki aşamalardan dahayüksek bir kararlılık ve daha güçlü bir bileşim ve sorumluluklayeni bir uygulama sürecine girildi. 3. Kongre süreci yakın partitarihinde yaşanan süreçleri hem derinliğine yaşadı ve güç aldı,hem de bu süreçlerin olumluluklarını ve olumsuzluklarını yaşadı.Ama olumlulukları olumsuzlukları açığa çıkartarak, zayıf karargücünü yüksek bir karar gücüne dönüştürerek, buna yol açan tar-tışmalarını daha da derinleştirerek, tarihsel ve güncel temelinidaha iyi izah ederek, bir türlü çözümlenemeyen ve özelliklerinikonuşturamayan militanı çözümleyerek yaşadı. Özeleştirilerbunun için yapıldı. Toplam olarak bunların çözümlenmesiylekararlar gündeme geldi. Bilindiği gibi kongre sadece yeni pratikgörevlerin kabul edilmesini sağlamak ve bu görevlerin ne olmasıgerektiğini ilan etmekle kalmadı; çok gelişmiş bir tecrübe vegelişmiş bir teorik perspektif sundu.

Bugün ülkemizde mücadele bütün zenginliği ve küçümsen-meyecek birikimi ile varlığını sürdürmektedir. Yine dışarıdayaşam ve gelişme olanakları alabildiğine çoğaltılmış ve partigücü epeyce geliştirilmiştir. Böylelikle önümüzdeki dönemin üze-rine yürümeye çalışıyoruz. Bugün bu yürüyüşün ne tür yaratıcıuygulama adımlarıyla sağlanabileceğini ortaya koyarken, geçmişebakılması gerektiğini belirtiyoruz. Bunu, günümüzün görevleriüzerine yürümeyi daha az riskler ve sakıncalarla gerçekleştirmekve daha fazla başarı sağlamak için yapıyoruz. Geçmişe ilişkin bil-gileri tazelemek için değil, günceli yakalamak ve zaptetmek içingeçmişi irdelemek şarttır diyoruz. Dönemin üzerine yürümeyibiraz zorlaştıracağa benzeyen bizdeki orta kesimin ve ortayolcu-

87

Page 88: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

luk olayının üzerinde daha fazla durmamızın nedeni de budur.Dikkat edilirse hem ideolojik, hem siyasal ve hem de askerianlamda önderlik doğuşundan günümüze kadar kesintisiz birbiçimde yürütülmüştür. PKK’de hep böyle bir gelişme ve derin-leşme yaşanmıştır. İncelemesini bilenler için, saydığımız buörnekler bile yeterlidir. Özellikle şehitler halkasını sıralarsak,Haki yoldaş 1975’ten 77’lere kadar gerçekten kanıtlanmış birPKK önderidir. Yine Mazlum, Hayri, Kemal ve Ferhat yoldaşlarpartimizin resmen kuruluşunun ve kitlelere sahip çıkmasınınkanıtlanmış önderleridir. 1986 Mart’ına kadar kendini tamamenideolojik, siyasal ve askeri faaliyetlere vermiş, bununla derin-liğine yaşamış, hem teorik ve hem de pratik düzeyde birçok eyle-me damgasını vurmuş olan Agit (Mahsum Korkmaz) yoldaş daböylesi bir önderliktir. Bunlar şahadet mertebesine ulaşmış önder-liklerdir. Bugün zindanlarda, dağlarda ve yurt dışında yaşayanbirçok önderlikler vardır. Bunları tartışmayacağız. Kanıtlanmışgerçekler oldukları için değinmekle yetineceğiz.

Bozguncular ve dönekler cephesi de gelişimini sürdürmüştür.PKK’nin küçük bir grup olarak ortaya çıktığı günden günümüzekadar ünlü dönekler görülmüştür. Bazılarının adlarını bile anmayagerek görmüyoruz. Bizimle iki ay geçici yol arkadaşlığı yapanlar-dan en kritik anda bize kötü bir darbe vurmak isteyenlere kadarbirçok dönek ve hain gördük. Bunlardan tehlikeli bir kariyeristolan ve parti üzerinde hesaplar yapan Şahin Dönmez, fırsat bul-duğunda ve yaşamı veya çıkarı tehdit altına girdiğinde, gözünükırpmadan partiyi yerle bir etmek isteyen, PKK’nin bir öğesideğil, onun içinde bir kan emici olduğunu ortaya çıkaran özelliklertaşıyan bir tiptir. Bizde direniş kadar ihanetin de büyüklüğü sözkonusudur. Büyük direnişçi kahramanlık derecesinde ne denli birrol oynuyorsa, hain de o denli görülmemiş bir ihanetle boy göster-mektedir. Şahin partiyi tamamen imha etmeye çalıştı; olağanüstübir biçimde kendisini kullanmak istedi. Hala yazıp çizdikleriyleonun ne yapmak istediği daha da açığa çıkmıştır. Onu yurt dışın-dan tamamlamak isteyen Semir haini, parti üzerinde en çok duran,partinin doğuşundan günümüze kadar olan gelişmesini iyi bilmekisteyen, bunu bizi tarih sahnesinden silmek için kullanan en tehli-

88

Page 89: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

keli tasfiyeci olarak partiye muarrız oldu. Kendisinin hesaplarıvardı. Öbürleri de öyleydi. Süleyman, tehlikeli bir mirasyedici ola-rak, PKK Önderliği’nin nasıl biteceğini ve kendisinin nasıl tekmirasçı olarak sahneye çıkacağını düşünmeye ve bunun hesapla-rıyla yaşamaya çalıştı.

Yalnız geriye başka bir grup kalmaktadır. Bu grubu şimdiyekadar büyük bir ihtiyat ve özenle günümüze dek getirdiğimizbilinmektedir. Bunlar hep dertlerini ve şikayetlerini dinlediğimiz,çok zor anlarda ve koşullarda kendilerini taşıdığımız ve bazen birdediklerini iki etmediğimiz tiplerdir. Yemeden yedirmek, içmedeniçirmek, fazla zorluklara katlanmamaları için yaşamı kolaylaştır-mak: Bu tipler için yaptığımız şey bu oldu. Devrimin büyük sorun-larına ve zorluklarına çözüm getirirken, onları bu işe fazla bulaştır-madan idare etmenin önemini kavrayarak hareket ettik. Ama dahasonra da gördüğümüz gibi, bunların bütün parti aşamalarındakizararları o kadar göze batıcı oldu ve karar gücünü hayata geçirme-nin savsaklanmasındaki olumsuz rolleri o kadar ileri düzeye ulaştıki, bu sorunun üzerine kapsamlı bir biçimde gitmemek için hiçbirneden kalmadı. Bir bütün olarak parti tarihindeki bu kararsızlığın,ikircikliğin ve özellikle yöntem ve üslup bozukluğunun birçokkişiyi nasıl tehlikeli bir konuma getirdiğini, kendilerini nasıl tanın-maz hale soktuğunu ve yanılttığını gözönüne getirerek, bunu birazdaha aydınlatmak durumundayız.

Ortayolculuk konusunda, onun tarihsel ve güncel temeli üzerineKişilik Sorunu, Parti Yaşamı ve Devrimci Militanın Özellikleriadlı kitabımızda epeyce şeyler söyledik. Bunları yeniden tekrarla-mayacağız. Ortayolculuk, tarihte ve günümüzde, ezilenle ezen vedevrimle karşı-devrim arasında bir yol tutturulmasıdır. O hep ger-çeğin bir kesiminin, yani ulusal ve sınıfsal gerçekliğin baskı vesömürü altında kalan yanıyla öbür yanının gövdesidir. Birbirinerakip iki kişilik, ortayolculukta ve orta tabakada bir kişilik bulur.Yani aslında onun bir varlığı yoktur. Ezilen ile ezen ve sömürülenile sömüren arasındaki savaşımda, hep iki tarafın gölgesiniyaşamak gibi bir talihsizliğe düşer. Ayrışma tam ve kesin olursa,ortada ara tabaka ve ortayolcu diye bir şey kalmaz. Ama günümüz-de bu hala büyük bir kesim oluşturmaktadır. Sosyalizm ile kapita-

89

Page 90: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

lizm, Doğu ile Batı ve ulusal kurtuluş davası ile emperyalizm kav-gasında, varlığını henüz koruyan meşhur ortayolcu partiler vardır.Örneğin Almanya Sosyal Demokrat Partisi ortayolculuğun örnekpartisidir. Onun bütün işi gücü sosyalist sistem ve emperyalistsistemin başı ile ne kadar uyum sağlayabileceğini ve ikisinin ara-sında nasıl bir yol tutturabileceğini düşünmektir. Bu konudagelişme sağlamak için büyük bir maharete sahiptir. Daha sonraadım adım öbürleri gelir.

Türkiye’de ve Ortadoğu’da birçok örneğini gördüğümüz buhareketlerin temel yaklaşımı hem sosyalizmden ve hem de kapita-lizmden yararlanmaktır. Hem isyancı ve ihtilalci adımlar at, hemde sık sık gerici sınıfa yaslan; hem ilerici sloganlara sahip çık,hem de karşıdevrim bastırınca gerici sloganların etkisi altına gir!Türkiye solunun başına gelenler iyi incelenirse, ortayolculuğunveya orta sınıf hareketinin ne denli kök saldığı, başka bir deyişleyenilginin ve tasfiyenin bu sınıf temelinden kaynaklandığı hementeslim edilecektir. Çeşitli yazılarımızda uzun uzun incelendiği için,burada bu konu üzerinde fazla durmayacağız. Bunlar yeterinceaydınlatılmış, tarihsel ve güncel planda açımlanmıştır. Buradadaha çok ortayolculuğun partimizin içinde ortaya çıkan ve zararveren yönlerini ele alacağız.

Özellikle 3. Kongre’de partimiz içinde bir kararsızlığın ortayaçıktığını, 3. Kongre’nin üzerinde şekillendiği 1983, 84 ve 85 pra-tiğinin önderlik düzeyinden en alt birimlere kadar yürütülmesindeönemli ikirciklik ve kararsızlıklar görüldüğünü, demagojik yanıbol bir eğilimin, kimi zaman sağ liberalizm ve kimi zaman da solsekterizm biçiminde bu pratiğe birçok yönüyle damgasını bastığınıve önemli kayıplar vermemizin yanısıra birçok gelişmenin sağla-namamasının da nedeni olduğunu ortaya koyduk. Bu konuda tar-tışmalar yapıldı ve özeleştiriler verildi. Bunları burada tekraretmeyeceğiz. Bunların sahipleri bellidir. Yazılar ve belgeler orta-dadır; bunların çok iyi incelenmesi gerekir. Hele hele bunu öze-leştiri ile dile getiren arkadaşlar günümüzün pratiği üzerine yürür-ken, bu belgeleri doğru bir biçimde incelemeye, yorumlamaya vesonuçlar çıkarmaya çalışmalıdır. Bunlar boşuna ortaya çıkarılma-dı. Parti tarihimizin en uzun toplantılarında ve en tehlikeli koşullar

90

Page 91: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

altında, büyük emek ve çaba harcayarak, büyük bir tahammül vesabır gücü gösterilerek, bu gerçeğin kendisini açığa vurmasısağlandı. Burada çözülen kişi değil, kişinin şahsında tarih ve top-lumdur dedim. PKK’nin 3. Kongre gerçeğinde yapılan çözümle-meler geniş boyutludur. Burada belirtmeye hiç gerek yoktur; istey-en onları alıp değerlendirebilir. Ama dikkat çekmek istediğimiznokta, ortayolculuğun en kapsamlı bir tahlilinin yapılmış olması-dır. Aslında kongre belgelerinin dörtte üçü ortayolculuğun oyna-dığı rolle ve gelecek üzerindeki tehlikelerinin tanımlamasıyla ilgi-lidir. Ortayolculuğa bulaşmış ve bundan etkilenmiş olan arka-daşlar, bu konunun üzerinde özenle durmak zorundadır. Bununönemi buradan ileri gelmektedir.

Bu kadar tartışma ve çözümlemeler yapıldı. Özeleştiriler vebuna dayalı kararlar geliştirildi. Niçin? Bunlar kağıtlarda düzyazıolarak kalsın diye değil, geçmiş pratiğimizdeki en tehlikeli yönleriaçığa çıkarmak ve özellikle bu yönleri bir daha yansıtmamak içinyapıldı. Bunların önemi buradan kaynaklanmaktadır. Ama kongreçizgisini arkasına alarak pratiğe yürüyen arkadaşların durumun-dan, hala soruna yüzeysel yaklaşıldığını anlıyoruz. Ülkeye veAvrupa’ya gidenler oldu. Ortadoğu’da özellikle kongre pratiğindekongre çözümlemelerinin derinleştirilmesi ve uygulanması sorun-ları ile uğraşırken bunları yaşıyoruz. Mevcut yorumu da zatenbunun için yapıyorum. Kongre çizgisinin doğru bir yorumlauygulanmasının önemine binaen değerlendirmeler yapılmaktadır.Öyle anlaşılıyor ki, bazı arkadaşlar ortayolculuğun kendileriyleilgili yönlerini fazla anlamak istemiyorlar. Kendilerinin bu hasta-lığa hangi oranda, kimler vasıtasıyla ve hangi tarihte bulaştıklarını,kimlerden ne kadar etkilenmiş olduklarını, ileri görevler karşısın-da, teoride ve pratik politika sürecinde bunu ne kadar yaşadıklarınıve kendilerini bundan neden arındıramadıklarını tam bir biçimdeortaya koymaya yanaşmıyorlar; bazen gönülsüzce, sınırlı ve darsorumlu bir kabul ediş görülüyor; ama fırsat buldukça bu sorumlu-luktan ve kabul edişten uzaklaşıyorlar. Öznel ve idealist biryorumla, “Aslında en iyisi bendim, yine bana haksızlık yapıldı;benden daha çok hata işleyenler vardı, ama onlar iyice tartışılma-dı; olan yine bana oldu. Fırsat bulursam yine bildiğimi okumalıy-

91

Page 92: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

ım, ne de olsa haklıyım” diye düşünüyorlar. Hayır, bunlar doğrudeğildir. Bugün ortayolculuğun etkisi kırılırsa, geleceği yüksekgelişmelerle dolu kılabileceğimiz birçok yönüyle izah edilmiştir.Ne TC ordusunun, ne de dış siyasal güçlerin gelişmemizi durdura-bileceği söylenemez. Tersine TC ordusunun prestijinde yaratılansarsıntı ve açılan gedikler, dış çevrelerdeki olgunluk ve olumlulukyüksek bir gelişmeyi mümkün kılmaktadır. Gelişmelerin hızı bun-lardan olumlu yönde etkilenecektir. Olumsuzluk yine ortayolcu-luğa bağlanmalıdır.

Peki, ortayolculuktaki bu ısrarın nedeni nedir? Bunu nasıldeğerlendirmeliyiz? Yineliyorum, kongre belgeleri ve özelliklebenim yaptığım örgüt çözümlemelerinin büyük bölümü ortayolcu-luğun eleştirisini oluşturmaktadır. Yapılan özeleştiriler, ortayolcu-luktan uzaklaşmaya söz verilmesidir. Aylarca süren tartışmalarbunun ortaya çıkarılmasıdır. Dikkat edilirse, yapılan özeleştirilerortayolculuğa bulaşmayan çok az arkadaşın bulunduğunu ortayakoydu. Hatta birçok yerde bozgunculuğa alet olunduğu ortayaçıktı. Yeterince mücadele etmeme durumuna yaygın olarak tanıkolduk. Özellikle parti hattına egemen olmada, bunu her koşulaltında sürdürmede, önemli bir taktik ve yetkince uygulanan birhat haline getirmede yetmezliklere düşüldü. Buna dar sorumlulu-kla, bireysel ve öznel niyetlerle yaklaşıldı. Taktik önderliği boşaçıkarma durumları yaygınca yaşandı. Bilerek veya bilmeyerek, iyiniyet ya da kötü niyetle, inanarak veya inanmayarak, bu durumlarasıkça düşüldü.

Bu konuda söylediklerimizi kısaca yeniden özetleyebiliriz:Daha doğuşundan günümüze gelinceye kadar partimizin içindeönemli bir yekün tutan bu öğeler ve onlarda görülen bu özellikler,sınıfsal temelini geniş bir toplumsal çerçevede almaktadır. Bizdemodern sınıflaşmanın zayıf olduğu bilinmektedir. Yine sınıflaşma-daki çarpıklık ve yabancılaşma ortadadır. Aynı şekilde tecrübesiz-lik de çok güçlüdür. Bu konuda herkes çok özgün bir biçimde ken-disini yaşamaktadır. Sınıfsal ve ulusal kişilik oluşmamıştır. Sınıf-sal açıdan siyaset yapma ve askeri yönden savaşma tarzı gelişme-miştir. Yaşanan şey daha çok ya ortaçağ kalıntılarının ya da kema-lizmin şu veya bu türevinin ağzıyla konuşmadır. Oluşturulan şey

92

Page 93: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

gerçekte yabancılaşmış kişilikler ve sözcüklerdir. Egemen kültürçok kötü bir kördüğüm meydana getirmiştir. Kongre bu kör-düğümü çözümledi. Bunu uzun uzun açmaya gerek yoktur. Maddive nesnel temelin bu olduğuna kuşku yoktur. Ama başka bir şeydaha vardır ki, o da devrimin bunu reddetme hareketi olduğudur.Kuşkusuz PKK’nin kendisi bu nesnel temeli sonuna kadar inkaretme değil, devrimci bir değişiklik yaratarak bunu aşma hareketi-dir. Yani PKK, olumsuz nesnel temeli doğru devrimci düşünce veiradeyle değişikliğe uğratma ve onu özüne kavuşturma hareketidir.PKK’de devrimcilik yapmayı ve PKK saflarında sonuna kadarçalışmayı kabul eden kişinin birinci özelliği budur.

Ama mahalli, bireysel, sınıfsal ve ulusal özellikleri yaygın ola-rak konuşturunca ve hele hele bunda bir de dayatma içine girince,istemeyerek de olsa, birçok arkadaş kendisini PKK ile karşıkarşıya gelmiş buldu. Hatta bu konuda en çok görev yerine getir-mesi ve bir yığın sorumluluk taşıması gereken kişiler, nesnel ola-rak kendilerini partiye karşı direnme içinde bulduklarını söyledi-ler. Bazıları bunu açıkça yazdı. Bazıları dolaylı sözcüklerle dilegetirdi. Evet, partiye karşı nesnel direnme ve tepeden tabana doğrupartiyle inatlaşma öyle bir noktaya ulaştı ki, bu durumda bulunan-lara, siz düşmana karşı değil, PKK’ye karşı direnme halindesinizdedik. Bu konuda birçok kişilik hala direnme içinde bulunmakta-dır. Ama bunun düşmana karşı bir direnç olmadığı, parti içinde veancak kime karşı yapıldığı tam anlaşılmayan bir direnç olduğuortadadır. Bunun çok çeşitli belirtileri vardır. Bunları sıralaya-cağız. Kişi bir direniş içindedir, ama bu direniş yönü, tasarısı veplanı belli olmayan, bazen şu bazen de bu yana vuran ve çeşitliözellikler sergileyen bir direniştir. Bunlar da ortaya konuldu. Buyanılgılı durumları daha iyi anlatmak için, bugün bunları daha iyibir tanıma kavuşturmaya çalışıyoruz. Ortayolculuğun tehlikeleri-nin küçümsenmemesi gerektiğini belirterek, özellikle arkadaşlarınkongre çizgisini hayata geçirme temelindeki konumlarına bakarak,hatta kongre sürecindeki durumlarını yeniden hatırlatarak, ortayol-culuğun sakıncalarını bertaraf etmek istiyoruz.

Bu, gerek kongre konuşmalarında, gerek daha önce yapılan vebugün hepsi yazılı hale getirilmiş konuşmalarda ve gerek en son

93

Page 94: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

1978’in başında çıkardığımız çeşitli talimatlarda, sakıncalarınıbertaraf etmek için en çok aydınlatmaya çalıştığımız konuolmuştur. Parti çizgisi içinde özümsenme zayıftır. Bunun içinyorumu daha yetkince yapma gereğini duyduk. Geçmişten çıkar-dığımız ve özellikle kongre sürecinde ortaya çıkarılan gerçekler,bizde ortayolculuğun güçlü olduğunu göstermektedir. Ortayolcu-luğun özellikleri de bizde genelde olduğu gibi kendisini ortayakoymaktadır. Her şeyden önce, o, TC ile Kürdistan arasında ortayerde durmaktadır. Tercihi vardır, ama zayıftır. İkincisi, PKK hattıile işbirlikçi hat arasındaki ayrımı fazla net değildir; sıkıştığındaişbirlikçi hat’a gitmekte, devrim yükseldiğinde PKK’ye gelmekte-dir. Üçüncüsü, direniş hattı ile bozguncu hat arasında bir yerdedir;ne bozguncu hat ile polemikten kopmakta, ne de tüm benliğinidireniş hattına katmaktadır. Dördüncüsü, teori ile pratik arasındabocalamaktadır; ne teoriden tam elini çekmekte ve ne de teori ilepratik arasında anlamlı bir bağ kurmaktadır. Yani teori ile pratiğiniç içeliğini birbirine karıştırmaktadır. Beşincisi, parti talimatları vekararlarıyla uygulama arasında ikirciklidir; uygulama yerine tar-tışmayı, emir-komuta yerine tartışmaları geçirmektedir. Altıncısı,inceleme ve araştırma söz konusu olduğunda, bunların yerine pro-pagandayı geçirmektedir. Yedincisi, bir bütün olarak süreçleri tersele almakta; eylem yerine sözü, karar ve karar alma yerine basitpratikçiliği, katılık gerektiği zaman uzlaşmayı, uzlaşma gerektiğizaman katılığı, pratik politika gerektiği zaman teoriyle uğraşmayı,eğitim zamanında dar yürümeyle yetinmeyi öne çıkarmaktadır.

Kısacası, yüksek bir inancın sergilenmesi gerektiği yerdeinançsızlık gösterme, büyük yapıcılık gerektiği zaman ortalığıtelaşa verme ve ikircikliğe sevketme, mutlaka emirlere uyulmasıgerektiğinde emirlerle oynama, önderlikle arasındaki ilişkileridoğru kavramak yerine önderliği çekiştirme, önderlikle oynama vemutlaka önderliğin bir kopyası olup çıkma, süreçleri yaratıcı birbiçimde algılamak yerine onları tekrarlama, büyük bir olgunlukgöstermek gerektiğinde soğukkanlılığını yitirme, parti mekaniz-ması içinde iyi bir vida ve parti binası içinde iyi bir köşe taşı ola-rak bulunma yerine her yere uyabileceğini iddia ederek başbelasıolma, rolünün gereklerini bir türlü yerine getirmeme, bitmez

94

Page 95: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

tükenmez bir demagoji, yalpalama, isabetsizlik ve ölçüsüzlüköğesi olarak durma, pratik karşısında ürkek ve öz karşısındabiçimci olma, biçimin gerektiği yerde özü tekrarlama: Bütün bun-lar belgelerde çok iyi dile getirdiğimiz ve birçok arkadaşın öze-leştirisinde yaşadığını belirttiği özelliklerdir.

Gerçi fazla vurgulamadık, ama bu özelliklerin her arkadaşınkişiliğinde nasıl seyrettiğini hissetirmeye çalıştık. Belki yenibaşlıyorlar, moralleri bozulmasın ve fazla mahkum olmasınlardiye, bir an önce bundan uzaklaşırlar düşüncesiyle, ad vermedenve sadece özellikleri vurgulayarak, süreci genel tahlil düzeyindeizah etmeye çalıştık. Ama işte burada bir eksiklik vardır. Kimseeleştirileri üzerine almamaktadır. “Bu söylenenler hep başkalarıiçindir, benim için değildir” düşüncesine kapılınmaktadır. Halbukisöylenenler yaygın bir kesim için geçerlidir. Arkadaşlar kendi pra-tiklerine ve konumlarına baksalar, kendi paylarına ne söylendiğinirahatlıkla anlayıp kavrayacaklardır.

Lolan alanında geçirilen yakın dönem pratiğinde, bütün grupla-rın bünyesinde yaşanan şey, yaygın bir ortayolculuktur. Ortayolcu-luk yönetimden kitlelerle ilişkilere, parti taktiğini uygulamaktaneğitime yaklaşıma, üslenme sorunlarından yürüyüş kolunundüzenlenmesine, vuruş tarzından inanca kadar birçok alanda ken-disini göstermiştir. Bu kadar elverişli koşullarda işe başla, ortadabu kadar gelişme olanağı olsun, ama sen kendini bile bir sorunhaline getir ve ardından da partiye karşı nesnel olarak direnmekonumuna düştüğünü söyle: İşte bu ortayolculuktur. Gelişmeler budenli olumsuz bir yönde seyrederken, sen çaresiz kal; rolünü oyna-ma,edilgen ve pasif olarak dur: İşte bu ortayolculuktur. Bu kadareğitim, örgütlenme görevi ve olanağı ortadayken, elini hiçbir işebulaştırma: İşte bu ortayolculuktur. Bu kadar üslenme, birleşme vedüşmana darbe üstüne darbe indirme olanağı varken, çok basit vetesadüfi bazı eylemlerle tarihsel bir süreci kapat: İşte bu ortayolcu-luktur. Kısacası ortayolculuk pratiğimizin içinde kendisini yaygın-ca gizleyen, ağacı kemiren kurt gibi pratiği içinden kemirip çürü-ten bir özelliktir. O kişiyi de mahkum etmektedir. Ağacının kurdu-nun ağaçta olması gibi, bu da kendisini kemiren bir hastalıktır.

Bu anlayış kongrede mahkum edildi. Kimde ne kadar yaşandığı

95

Page 96: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

bazı sonuçlarıyla birlikte, bizzat bazı kişiler tarafından ortayakonuldu ve mahkumiyetine karar verildi. Bu özeleştiridir, karardırve en son söz vermedir. Devrimciler sözünün eri olan ciddi adam-lardır. Biz bu özelliği sergilemeyenlere dedikoducular takımı vemaskeliler adını veriyoruz. Böyleleri ise her zaman tehlikelidir.Sözünün eri olmayı hiçbir şeyle değiştirmemek gerekir. Kararkarardır, özeleştiri özeleştiridir, söz verme söz vermedir. Bunlarslogan değil, yerine getirilmek zorunda olan şeylerdir. Üstelikhayatını ortaya koyarak yerine getirmek gerekir. Herkesin son söz-lerine bakıyorum: Hemen herkes şehitlerimize, önderliğe ve partideğerlerine bağlı kalacağına söz veriyor. Bunlar büyük sözlerdir.Ama gereklerinin yerine getirilmesine şiddetli bir ihtiyaç duyulur-sa, bu sözlerin büyüklüğü anlam kazanabilir. Tabii biz bu sözlerinbüyüklüğü karşısında bir şey söylemedik. Bunlar iyi sözlerdir,kararlılığı ve olumluluğu ifade etmektedir dedik ve öyle bıraktık.Ama işte burada ardarda yanılgılar ve yetmezlikler ortaya çıkmayabaşladı. Yeniden kongre süreçleri yaratmak bir yanılgıdır.Lolan’daki ve hatta II. Kongre sürecindeki yanılgı işte buydu.Daha önceki yanılgıların özü de aynıydı.

Kararımız var, ama onu tekrar tartışıyoruz. Onu ileriye miyoksa geriye mi götüreceğiz? Bu belli değildir. Yani ne kadar anla-mışsan o kadar uygula, istediğin gibi bir devrimcilik yap, profe-syonelleşme, hep inadını konuştur, niyetlerinle hareket et, “Gözümpartinin iradesine ve gerçekliğine kapalı, yaşasın inadım” de: Buolmaz. Kürdistan’da bunun güçlü temellerinin bulunduğunu söyle-dik. Kişiliklerin bu konuda ne denli kemikleştiklerini ortaya koy-duk. Ama PKK’nin de büyük bir irade hareketi olarak bunlarıkesip atma özelliğine sahip olduğunu, onun büyük direnişi vekararlılığının bu anlama geldiğini belirttik. Toplumu tanımayıböyle başardık ve otoritemizi böyle sağladık. Şimdi bunu yenidenuzun uzun vurgulamanın gereği yoktur.

Geleceğe yönelirken, geleceği doğru devrimci ve yaratıcı birbiçimde yaratırken, ortayolculuk ciddi bir engeldir. Bunun dahaderinliğine kavranıp tasfiye edilmesi gerekir. Hemen belirtelim ki,bu özelliği taşıyan kişiler aynı zamanda devrimci özellikleri deyaşamaktadır. Yani bunlar tamamen ortayolcu değildir. Bu, ortay-

96

Page 97: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

olculuğun bizdeki en önemli özelliğidir. Aslında bunlar devrimci-likten ellerini çekmemişler, ona da bulaşmışlardır. Bir ayaklarıköprünün bir yanında, diğeri öbür yanındadır; bir ayakları aydın-lıkta öbürü karanlıktadır; biri geçmişte öbürü gelecektedir. Birgözü öne öbürü arkaya bakmaktadır. Bir kulağı bu sesi, öbürkulağı şu sesi dinlemektedir. İşte ’Pişmanlık Yasası’ örneği! Buköylülükte de yaygın olarak ortaya çıkmadı mı? Bizim sesimizağır basarsa köylülük bizim yanımızda, devletin ki ağır basarsaonun yanındadır. Bunlar pişmanlığın ve bozgunculuğun sesini de,devrimin sesini de dinlemektedir. Hangisi ağır basarsa, ondanyana meyletmektedir. Ortayolculuğun kötü sonuçları işte bunlar-dır. Parti içinde doğru devrimci atılım başarı kazanıyorsa çözümeevet, çözümsüz kalırsa ortayolculuğa devam: Bunlar yaşandı.Daha önce de söylediğimiz gibi, PKK’de çözümlenen birey, sınıf-sal bir çözümlenmenin öncülüdür; bununla oynamamak gerekir.Çözüm proletaryanın lehine yapılmıştır, bunun kabul edilmesi veuygulanması zorunludur. Bu adamı küçültmez, tersine büyütür.Ameliyatla vücudun bazı parçaları kesilip atılır. Bu kesinliklebünyeyi zayıflatmaz, tersine rahatlatır. Ortayolcu hastalıklar dakesinlikle kesilip atılması gereken urlardır. Acı da duysak, biryanımızın koptuğunu söylesek de, bunlar çürük ve zayıf yanları-mızdır, bizi küçülten yanlardır. Bunun için tereddüt edilmedenkesilip atılmaları gerekir. Doğru, güçlü ve iyi olmak güzel birşeydir. Kendi kaderini doğru çözümlemek, halkın kaderinde sözsahibi olmak, büyük birlikçi ve otorite haline gelmek iyi bir şey-dir. Ortayolculuktan kopuş işte bu sıfatları getirecektir. “Genel veyöresel özelliklerimiz şunlardır; bunlar atadan kalma özellikler-dir, bunlardan vazgeçemeyiz” demek ukalalıktır ve tehlikelidir.Bunlar kişiye hiçbir şey kazandırmaz.

Büyük birikim, büyük direniş, bozgunculuğa ve ortayolculuğakarşı acil olarak verilen mücadele, dürüst arkadaşlar için nasılhareket edilmesi gerektiğini açıkça göstermektedir. Bunu bu denlivurgulamanın bile anlamsızlık olduğunu söylüyorum. Devrimcipratiği yaratırken, önemli bir iç engel olarak partimizin içindedeğişik dönemlerde çok çeşitli özelliklerle boy gösteren ve biziengellemeye çalışan bu hastalıklara son vermesini bilmeliyiz. Bu

97

Page 98: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

hastalıklar kendilerini öyle bilinçli ve net olarak ortaya koymazlar.Bunlar etkilerini daha çok çalışma tarzımızda, günlük yaşam biçi-mimizde ve daha çok da geleceğe yönelimimizde gösterirler.Çoğunuz belki bunların farkında bile değilsiniz. Belki ben de far-kında değilim. Ama bir süre sonra bunlar olumsuz ve yetersizözelliklerle ortaya çıktığında, bunları özde değil, sözde aştığımızısöylüyoruz. O zaman özde de aşmasını bilelim.

Şimdi geleceğin planlamasına veya devrimci geleceğin nasılyaratılacağına değinmeden önce, güncel durumu biraz dahaaydınlatmamız gerekir. Kongremiz geçmişi aydınlatır ve çözüm-lerken, günümüzü de çözümledi. Bu yönü de biraz görürsek, gele-ceğin nasıl kazanılacağını daha iyi kestireceğimizi sanıyorum.Güncel gelişmeler neydi? Uzun uzun dile getirdiğimiz gibi, herşeyden önce faşist sömürgecilik çatlamıştır, buna kuşku yoktur.Ordunun efsanevi prestiji sarsılmış, gedikler açılmıştır. Bugüngruplarımızın varlığı ülkemizde devrim için yaşanabileceğini,üslenilebileceğini, hatta yüzlerce köye girilebileceğini kanıtla-maktadır. Devrimcileşmede ustalaşmışsak, ordu da kurabiliriz.Güncel gelişmeler, TC en güçlü göründüğü bir dönemde hiç de okadar olmadığını, onunla mücadele edebileceğini ve sonuç alına-bileceğini ortaya koymaktadır. Bugün TC’nin politikasında olupbitenleri biliyoruz. İşte Evren-Özal kliğinin yaşadığı gerçeklervardır. Bunların sahte ve demagojik yanları her gün biraz dahaaçığa çıkmaktadır. Sadece içerde değil, dışarda da bu böyleolmaktadır. TC’nin İran’a yönelik demagojik politikala-rının mas-kesi düşmüştür. Bu politikayı Avrupa’da da bir türlü tutturamadı.Onaylanması 1988’e kaldı. Arap ülkelerine yönelik politikasınıtutturamadı. İki tarafı idare etmek istedi, ama ikisini de tatminedemedi. Bu politikanın büyük çıkmazlarla karşı karşıyaolduğunu biliyoruz. Bu politika Irak-İran Savaşı’nda kendisinitamamen ele vermek üzeredir. Bir yönü burasıdır.

Başka bir yönü de şudur: Faşist terör vardır; bu terör kitleleriterörize etmiştir. Birçok kesimi işbirlikçilik yapmaya zorlamıştır.Bireysel olarak işbirlikçilerin sayısında artış vardır. TC her nekadar yeni bir işbirlikçi sınıf yaratmadıysa da, birey olarak birçokişbirlikçi yarattı. Geçmişte ilerici geçinen kesimlerden, aydınlar-

98

Page 99: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

dan, ağalardan ve aşiret reislerinden işbirlikçi oluşturdu. Her biri-nin özel konumuna göre işbirlikçiler meydana getirdi. Korkuyudayattı, işbirlikçi yarattı; avantaj sağladı, işbirlikçi yarattı. Kısaca-sı geniş bir istihbarat ağını toplumun her tarafına yaydı. Çıkarı,yozlaşmayı ve baskıyı dayattı, faşist kültürü dayattı; bugün adınairtica denilen sahte dinci akımları dayattı; sporculuğu ve benzer biryığın şeyi dayattı. Beş altı yıl boyunca yürüttüğü bu politika ileişbirlikçilerin sayısını geniş bir düzeye ulaştırdı. Bunlar bugünpartimize ve aynı zamanda içerde de birbirlerine karşı devlet içinfaaliyet yürütmektedir. Bir kez günümüzün bu özelliğini çok iyigörüp hesaplamak gerekir. Bu 1980’ler öncesinde görülmeyen,daha çok 1980 sonrasında geliştirilen bir durumdur. İnsanlarküçülmüş ve ajanlaştırılmıştır. Bazıları gönüllü ajanlık yapmakta-dır, bazıları açık parti düşmanıdır, bazıları basit ve ucuz çıkarlarkarşılığında böyle davranmaktadır, kimileri de zor altında bunayönelmiştir. Bu “köy koruculuğu” yasasında da böyledir, siyasalpartiler yasasındaki durum da budur. Bunların birçok alandakietkilerinin iyi görülüp değerlendirilmesi gerekir. Taktiklerimizibelirlerken, bunu özenle ele almak kaçınılmazdır.

Irak-İran Savaşı için fazla bir şey söyleyemeyeceğiz. Özellikleİran için yaptığımız tesbitler doğrulanmaktadır. Son birkaç aylıkgelişmeler, yaptığımız değerlendirmelerin gerçekçi olduğunu, parti-nin bu konudaki siyasal tesbitlerinin ve taktiklerinin gelişmelereyol açtığını göstermektedir. Özellikle Evren-Özal kliğinin demago-jik bir biçimde partimizi bu gelişmelerden tecrit etmek ve alıkoy-mak için yürüttüğü olağanüstü sabırlı, sahtekar ve maskeli politika-ları deşifre olmuş; bu gelişmeler içinde bir yer tutabileceğimiz, ile-rici ve anti-emperyalist gelişmeler içinde bir yer tutabileceğimizkanıtlanmıştır. Bu konuyu tekrar uzun boylu işlemenin gereği yok-tur. Bütün sakıncalarına rağmen, ki bu sakıncalar her zaman gözö-nünde bulundurulacaktır, bugünkü pratik konumlanmamız ve pra-tikteki faaliyetlerimiz devrimci uyanıklık ve etkin önlemlerle aşıla-bilecek şeylerdir; bunlar her zaman yerine getirilmesi gerekengörevlerdir. Bu biçimde gelişmelerin lehte seyrettiği, öngör-düğümüz üzere bu savaşın Kürdistan’daki devrimci patlamaları vegelişmeleri hızlandırabileceği ortaya çıkmıştır. Aynı zamanda

99

Page 100: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

mücadelemizin uluslararası zeminde sosyalist ülkeler, demokrasigüçleri ve çevreci hareketlerle ilişkilerinin güçlenebileceği, ulusla-rarası zeminde aleyhimizde var olan olumsuzlukların aşılarakolumlu özelliklerin kendisini dayatacağı ve dostlarını yakalayacağıaçıklık kazanmıştır. Bunlar da yeni şeyler değildir. Kongrenin bukonudaki değerlendirmeleri doğruluğunu sürdürmektedir.

Kısacası partinin güncel duruma ilişkin siyasal değerlendirmesiolduğu gibidir. Aslında bu konuda itiraz yoktur. Bunun daha iyikavranması ve özümsenmesi önemlidir. Bu aynı zamanda partinintaktiklerini çok iyi döşemek için de gereklidir. Partinin siyasal veuluslararası bir güç haline gelmesinin, örneğin bir İran politikasıiçindeki yerini, Evren-Özal kliği ve burjuva muhalefetinin gelişimiiçindeki durumunu, bunları nasıl etkilediğini ve bunlardan nasıletkilendiğini görmek gerekir. Politika budur. Yine Ortadoğu’dakiArap-İsrail çelişkisinden ve emperyalizmle olan çelişkilerinden bupolitikamızın nasıl yararlanacağını görmek zorundayız. İçerde 12Eylül faşizmine karşı sergilediği direnişle kendisini kanıtlayanpartimizin çeşitli sınıf ve tabakalar, etkili güçler, ağalar, aşiret reis-leri ve öteki otoriteler karşısında sağladığı gelişmeyi iyi ölçüp tart-mak şarttır. Bunun ne az ne fazla, öznel değil gerçekçi bir tarzdabütün özellikleriyle bilinmesi, çizilecek taktikler için önemlidir.

Kongremiz bunları sadece bir bilgilenme kabilinde değil, parti-mizin gerçekleri olarak değerlendirdi. Taktiklerimize yön vereceksiyasal gelişmeler olarak ortaya koydu. Biz geleceğin üzerineyürürken, sağlam bir güncel siyasal değerlendirmeden yola çıktık.Bu gelişmeler yakın taktiklerimizi etkilemektedir. Her militanbunların ve özellikle güncel özelliklerinin derin bilinciyle kendinidonatmalı; bu gelişmelerin devrimci taktiklerimizi nasıl şekillendi-receğini, onlara nasıl hız vereceğini, onlara nasıl örgütlülük veeylemlilik kazandıracağını görmeli ve ona göre bir planlamayayönelmelidir. Bu bir görevdir ve zaten ortaya konulmuştur. Şimdidaha çok kongre platformumuzun gerçekleştirdiği, ama fazladeğinme fırsatını bulamadığı, tamamen oybirliği ile kararlaştırdığıve daha çok planlama dediğimiz geleceğe yönelik yönüne değine-ceğiz. Zorluklar daha çok burada çekilmektedir.

Genel bir planlama yapmak, aynı zamanda almış olduğumuz

100

Page 101: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

kararların sistematik bir biçimde biraraya getirilmesi, bu kararlarıniç içe örülmesi ve bir planda dile getirilmesi demektir. Geçmişeilişkin ve daha çok da güncel siyasal değerlendirmeye dayanarak,parti, cephe ve ordu örgütlenmesi için nasıl hedefler çizmemizgerektiğini ortaya koyduk. Bu konuda genel planlama sabittir.Yine özellikle Botan alanı için daha ayrıntılı bir plan belirlen-miştir. Diğer alanların planlamalarına ilişkin genel belirlemelervardır. Bunları tekrar etmenin bir gereği yoktur. Bunlar olduğugibi gözönüne getirilecek ve incelenecektir. Ama bunlar yeterlimidir? Bunların yeterli olmadığı, daha sonra ard arda geliştir-diğimiz talimat niteliğindeki bazı değerlendirmelerde görülebilir.Bu planları arkamıza aldık. Ama ayrıntılı planları ve pratik hazırlı-kları adım adım nasıl ilerleteceğimiz konusunda, arkadaşlar adetakendilerini muaf tuttular. Sanki geçmişten dersler çıkarılmamışgibi, iğneyle kuyu kazarcasına aydınlatılması gereken geleceğeüstünkörü yürüme ve kendini koyverme durumu yaşandı. Birçoköğede “Ne de olsa arkamızda 3. Kongre vardır; bu devrimci pratiğikendiliğinden sağlar veya genel bir eğitim bunu yaratmak içinyeterlidir” biçimindeki bir anlayış ortaya çıktı. Kongre belgelerinialıp incele, bol bol tartış, sen de aynısını yap, bu iş biter! İşte buvahim bir yanılgıdır. Hani yoğurdu kırk kez üfleyerek yemek gibibir yöntemi esas almıştık? Hani dilimiz bir defa yandığı için, birdaha bu durumlara düşmemek amacıyla önlemler alacaktık?

Evet, karar ve plan vardır. Hatta biraz da ayrıntılı planlara giril-mektedir. Ama bu yetmez. Daha fazla yapılması gereken şeyler varmıdır? Evet, vardır. Bunlar özellikle pratik hazırlıkların ustalıklı,yaratıcı ve doğru yürütülmesidir. 27 Aralık tarihli talimat bunadikkat çekmektedir. Yine ondan önceki devrimci teori ve pratikarasındaki ilişkiye yönelik talimat bu konuya ilişkindir. Dahasonra geliştirilen ve Askeri Konsey’e sunulan rapor-talimat bunuiçermektedir. Bu içeriği burada yinelemenin anlamı yoktur. Amabir şeye dikkat çekmek gerekir: Bunlar, geleceğin üzerine doğruve yetkin bir biçimde yürümemiz, bunun için komuta özellikleri-mizi konuşturmamız, bir türlü tutturamadığımız bu özellikleri edi-nerek ilerlememiz gerektiğini söylemektedir. Tabii bunlar geneldeyimler düzeyinde kaldı. Arkadaşlar bunun hangi anlama gel-

101

Page 102: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

diğini birkaç genelleme ve tartışma dışına taşırmadan kabul edergöründüler. Ama ben asla tatmin olmadım. Daha sonra bu konularıaçmaya çalıştık. Kararlarımız ve kararlarımızın birleşik ifadesiolan planlarımıza göre, bir ordu kuracağımızı söyledik. Ordu kur-manın neresindeyiz? Cephe kuracağız, öncü çekirdekleri inşa ede-ceğiz; bütün bunlar iç içe olacaktır. Bunların bir sürü nizamnamesiolacaktır. Bununla da yetinilmeyecektir. Ayrıntılarına dek hazırlan-mış planların olması gerekir. Bu da yetmez. Şimdiden bununörgütlenmesine gidilmelidir; bunun için görevlendirmeler olmalı-dır. Adım adım donanımı sağlanmalıdır. Eğitimle mi tecrübekazandırılacaktır? O halde bu da verilmelidir.

Tabii yine daha da ayrıntılı belirlemeleri alanlara indirgeye-ceğimizi söyledik. Her şeyden önce, bu nasıl oluşur? Bunun içinbir asker nasıl yaratılır? Son olarak bir vatandaş veya bir köylü yada bir birey nasıl devrimin atmosferine çekilir, nasıl siyasallaştırı-lır, nasıl askerileştirilir? Bunlardan birkaçı biraraya getirildiğindekendilerine ne ad verilir? Manga, takım ve bölük nasıl kurulur?Mevcut durumumuz bunlardan hangisine denk düşmektedir?Birimlerimizin işleyiş esaslarını, komutasını ve yönetimini, birim-lerin öteki sorunlarını, eğitimini, kitlelerle ilişkilerini ve disiplinsorunlarını nasıl çözeceğiz? Daha da somutlaştırırsak, alan uygula-ması nasıl olacaktır? Örneğin ordu gökte kurulmayacaktır; ordu-nun bu aşamada kentlerde kurulması da olanaksızdır; ordu ülkemi-zin siyasal, coğrafi ve insan faktörünün en olgun olduğu alanların-da kurulacaktır. Pilot bölge adını verdiğimiz bölgeler belirledik.Botan için bir plan çizdik. Bu ne anlama gelir? Ordumuzun anakitlesi burada şekillenecektir. Yani birimlerimizin oluşumu veyayılışı bu alanda sağlanacaktır. Bunun için çözümlenmesi gere-ken üslenme, iaşe, yürüyüş türü sorunlardan tutun da kitlelerinorduya katılmasına kadar çeşitli sorunlar vardır.

Karşımızda bir düşman bulunmaktadır. Bu düşmana vuruşları-mız ve vuruş taktiklerimiz nasıl olacaktır? Düşmana saldıracakmıyız? Pusuya mı yatacağız? Hangi taktikler isabetlidir? Az güçlemi yoksa çok güçle mi düşmana saldırmalıyız? Başlangıçtaki çar-pışmalarımızı neyle sınırlamalıyız? Aşırı ve yetersiz güçlerle saldı-rı bazen kayıplara yol açar. Bazen elverişli fırsatlar çıkar ve sonuç

102

Page 103: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

verebilir. Düşman pusu atmaktadır. Düşmanın özel timleri, koru-cuları ve köyler üzerinde gelişen inisiyatifi vardır. Bundan şunlarortaya çıkar: Korucu nasıl etkisizleştirilir? Bir köye nasıl girilir?Düşman birlikleri nasıl pusuya düşürülür? Bunların yönetmelikle-re kadar işlenmesi gerekir. Üslenme olayı mıntıkalara göre nasılele alınır? Ana üs, ana karargah, geçici ve sürekli üsler veya yeraltıüsleri ve yarı gizli üsler nasıl yaratılır? Kentlere yönelik politika-mız ne olacaktır? Kentleri işgal mı edeceğiz, yoksa sızacak mıyız?Köyü ele geçirme politikamız ne olacaktır? Ne tür kuvvetlerle, na-sıl bir vuruşmayla, hangi önlemler ve planlarla bunu sağlayacağız?

Daha da genelleştirirsek, bu aşamada ordu kurmayı ne kadarilerletebiliriz? İlk iki yıl için öngörülen genel hedefler geçerli mi-dir? Eğer geçerli ise, bu ordular nasıl kurulacaktır? Mevcut gücü-müzün, örneğin 200 kişinin örgütlendirilmesi nasıl olacaktır? Bu200 kişi hedeflendiği gibi kendisini nasıl 5.000 kişi haline getire-cektir? Özellikle yakın geçmişimiz düşünülürse, kendimizi zorbe-la muhafaza ettik. Bu kez yayılacağız. Bu yayılmayı nasılsağlayacağız? Bir manga kendisini nasıl üç manga haline getire-cektir? Bir takım kendisini nasıl bölük yapacaktır? Bunun eğitimve mücadele sorunları vardır, bunlarla kendisini büyütme sorunla-rı vardır. Bu konuda mevcut başlangıç öğelerimiz bulunmaktadır.Bunları gerek ülke zeminindeki birimlerimizin gerek temel eğitimalanımızda bulunan, küçümsenmeyecek sayıda ve çoğu ileri ka-dro düzeyinde olan kadrolarımızın önüne koyduk. Yaratıcı tar-tışma bu ana konular etrafında geliştirilecektir dedik. Daha da so-mut olarak alan planlamasına geçtik. Alanlardan söz ettik. Botanana alanlardan birisidir. Ordumuzun önemli bir bölümü buradakurulabilir mi? Herkes tartışmasız bir biçimde kurulabileceğini vehatta birkaç bin kişilik sayıya çıkabileceğini söyledi. O zaman bualanı didik didik edeceksiniz. Bu alandaki kasaba, köy, kent, dağ,ova, büyük ve küçük aşiret, kabile, aile ve sınıflaşma durumu ne-dir? İnsanı ne kadar direngendir? Ne kadar düşmandan yanadır?Hangi temelde düşmandan yana meyletmekte, ne kadar bize yö-nelmektedir? Kendisini hangi taktiklerle kazanabiliriz? Bireyleredek uygulanması gereken taktikler nelerdir? Aşiretlere, köylere vekentlere nasıl girilecektir? Bunların bazıları çok uygun, bazıları

103

Page 104: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

zordur. Bazılara sızar, bazılarını kuşatırız. Bazılarına hemen, ba-zılarına daha sonra yöneliriz.

Köy grupları, mıntıka ve bölge komutanlıkları, eyalet komutan-lığı ordumuzun düzenlenişini oluşturacaktır. Tabii bunlar düşmanbirliklerinin zayıflatılması, işbirlikçilerin ve koruculuk sisteminindağıtılmasıyla yürüyecektir. Bunun için somut plan ve tartışma ge-reklidir dedik. Diğer bölgeler için de aynı şeyleri söyledik. Bölgeplanlanması denilince esas alınması gereken şeyler bellidir. Bölge-deki bireyin teşekkülü nasıldır, birey üzerindeki düşman otoritesinedir? Birey direnmeci mi, boyun eğmeci midir? Onu ne kadarözel çabayla direnişe çekebiliriz? Bunu zorla mı, ikna ederek miyapacağız? Kendisiyle bir gün mü, bir ay mı uğraşacağız? Bölge-nin mıntıkaları, mıntıkaların içinde de çeşitli şekillenmeler vardır.Hepsine aynı kurallar uygulanamaz. Hatta her mıntıkada köy gru-pları mevcuttur. Hepsine aynı kuralları dayatamayız. O halde han-gi mıntıkada hangi kurallar uygulanmalıdır? Hangi mıntıkadakiköy grupları için hangi kurallar geçerlidir? Başlangıçta buralaranasıl girilmelidir? Manga mı, yoksa takım düzeyinde mi girilmeli-dir? Buraların esas karargahı neresi olmalıdır? Nasıl üslenilmeli-dir? En uygun başlangıç birimleri ne olabilir? Gücümüzü gözö-nünde bulundurarak, buna en iyi cevap nasıl verilebilir?

Her bölgeyi ülkenin genel özelliklerinin yansıra kendine özgüözellikleriyle tahlil etmek, mevcut belgelere dayanarak geçmişideğerlendirmek, gelecek için daha ayrıntılı bir plan sunmak ve buplanı hayata geçirecek öncü grupları teşekkül ettirmek gerekmek-tedir. Yeterli talimatlar ve yönetmeliklerle bunları işler kılmak ge-rekir. Bunun için araç-gereç temin edilmeli, ülkeye girildiğindebunlar bir bomba kadar hazır hale getirilmiş olmalıdır. Birimleri-miz, tereddüde ve ikircikliğe düşmek bir yana, girdiği yeri kopara-cak nitelikte olmalıdır. Bunun için koparma tarzından söz ettik.Yani ülkemiz artık öyle bir noktaya getirilmiştir ki, devrimi kopa-rarak kazanacağız. Öyle sızlanmayla ve bol bol laf etmekle bir şeykazanamayız. Buradan devrimin şöyle bir özelliğine yaklaşıyoruz:Faşist terör, insanlara zorla boyun eğdirmiştir; biz de insanları“zorla” devrime boyun eğdireceğiz.

Bu konuda tarihten örnekler verdik. İslamiyet insanların boynu-

104

Page 105: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

na kılıcı dayar ve “Kelime-i Şehadet getir ve kurtul” der. İşte böy-le Müslüman olunur. İlk örnekleri böyledir. Ama daha sonra yığın-la insan müslümanlara katılır. Ne de olsa islami yol doğrudur.Cengiz Han müthiş bir otoriteyle insanların arasına dalar. Bütündünyayı kendisine açar. Türk akıncı boylarından söz ettik. Bunlarat sırtında kılıç kuşanırlar. Malazgirt’ten başlar ve daha bir yıl bilegeçmeden Ege Denizi’ne ulaşırlar. Yerleşik tek bir nüfusları olma-dığı halde bunu başarırlar. Her ne kadar egemen, sömürücü ve ta-lancı bir güç olsalar da, bir vuruş tarzları vardır. Bu konuda tarihteörnekler çoktur. Kürdistan’da da bir zamanlar Arabistan çöllerindedoğan İslamiyetin kılıcı gibi bir kılıç gereklidir. Türk boylarınınOrta Asya çöllerinden kopuşu kadar gericilikten bir kopuşunsağlanması zorunludur. Çünkü darlık vardır. Birimimiz ülkeye gi-rer girmez, öyle gevşekçe ve rahatça gelişebileceğini düşünerekbeklememelidir. Arkamızda korkunç bir cehennem vardır ve bizküçük bir koridordan dalacağız. Yine bir küfür ortamı mevcuttur;kılıcımızı çekecek ve insanlarımızı kurtaracağız.

Bizim üslubumuz buydu. Aslında birçok parti yazısında vekişilik çözümlemesinde de bu yapıldı. Ama ülkeye giden arka-daşlarımızın birçoğu hainlerle rahat rahat konuştu; onlara bol bololanak tanıdı. “Şunu ya da bunu yapar mısın, yapmaz mısın” diyesordu. Bu hainler daha sonra birçok arkadaşı arkadan hançerledi-ler. Tabii bu devrimci üsluba tam egemen olmayışımızdan kay-naklandı. Karşımızdaki kişiyle yarım saat mi, iki saat mi ko-nuşacağız? “Derhal şunu yapacaksın” diye mi gideceğiz, yoksaboynumuzu mu uzatacağız? Bunlar belli değildir. İşte taktiktekiciddi yetmezlik! “Derhal asker olacaksın” veya “Sen şu şeyleriyapacaksın” diyebileceğimiz bir durum varken, boş tartışmalaryapmamız halinde doğru devrimci taktiği bir yana itmiş olacağız.Dolayısıyla ezileceğiz. Bir köyü sert bir kuşatmayla denetim altı-na almış, korucusunu ve hainini zorla etkisiz duruma getirmiş,öbürlerine “Sizin görevleriniz şunlardır” demiş, bunun gerçekçibir değerlendirmesini yapmış ve yürümüşsek, bu bir devrimci tak-tiktir. Ama bir köyde en hain cinsinden korucular bulunduğu hal-de, propaganda yapmak üzere birkaç arkadaşı bu köye yolla-mışsak, onları adeta kendi elimizle düşmana teslim etmişiz de-

105

Page 106: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

mektir. Yani bir yerde vuruş ve koparış tarzı ayrı, başka bir yerdedaha ayrıdır. Bize sonuna kadar açık dost köyler varken ve bir ri-ca ile bize çok şey verebilecekken, aylarca bu köylere dil döküy-orsak, sadece ne kadar geri olduğumuzu kanıtlamış olacağız. Kit-leler mücadeleye ilgi gösterdiği, haydi denildiğinde bir yığın ola-nakla katılım sağladığı ve hatta savaşa katıldığı halde, biz henüzzamanı olmadığını söylüyorsak, taktikle çelişiyoruz demektir.Bunlar yoğun bir biçimde ortaya konuldu. Taktiğimizdeki yeter-sizlikleri aşalım, taktikte derinleşelim ve onu uygulamaya dö-nüştürelim derken, bunları kastediyoruz.

Birey nasıl kazanılacaktır? Devrimci bu konuda net ve keskin-dir. Bireyin kazanılması için zor mu yoksa ikna mı gereklidir? As-ker mi olabilir, siyasallaşır mı? Şehirde mi kalabilir, köyde mi?Köy komitesinde mi çalışır, milis mi olur, yoksa yanımıza mı al-malıyız? Bütün bunların yönetimini devrimciler belirler. Bir böl-gede birkaç ay içinde ne kadar asker çıkarılabilir? Tabii çıkarma-nın koşulları yoksa çıkarılmayabilir. Mutlaka körce bir pratikyapalım demiyorum. Uygulanabilecek ve sonuç alınabilecek birpratikten söz ediyorum. Eğer meyva olgunlaşmışsa ve bıçağını çe-kip onu koparmamışsan, aptalsın demektir. İş çıkarmayacak adam-la boşuna uğraşmışsan, yine aptalık yapmışsın. Koparılacak şeyinne olup olmadığını iyi kestirmek ve koparmasını bilmek gerekir.Kitleler için olduğu gibi, düşmana karşı da bu böyledir. Maskelitipler karşısında aldanılmamalıdır. Çözümlemelerimiz ve kişiliktesbitlerimiz bunları ele verecektir.

Düşmanı iyi tanımak gerekir. Düşmana karşı pusu, saldırı vegerekli olan başka yüzlerce yöntem geliştirebiliriz. Onu kahrede-cek en uygun yöntemi bulup ortaya çıkarırız. Az veya çok güçledüşmana nasıl saldırılır? Hazır güçlerimiz açısından en uygunolanı nedir? En yaratıcı olanını bulup uygularız. Bu başka birçokhususta da böyledir. Para toplanmasından araç-gereç teminine,sığınak kazılmasından yürüyüş kolunun düzenlenmesine, vuruştarzından konuşma tarzına kadar her konuda bir stil egemen olur-sa işler yürür. Bütün bunları alanlara uyguladığımız zaman ge-lişme sağlarız. Üzerinde tartışılması gereken taktik önderlik özel-likleri dediğimiz şey buydu. Ama bu konuda parti militanları ve

106

Page 107: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

görevliler ne yaptılar? Onlar genel, sığ ve dar bir sorumluluk için-de yaşamaya devam ettiler. Sanki bu onların görevi değilmiş gibiböyle davrandılar. Hayır, onların asli görevi partinin genel siyase-tiyle uğraşmak değildir. Özümsemeye evet, ama siyasetin boş ye-re tekrarlanmasına hayır diyoruz. Daha çok da siyasetin uygulan-masına evet diyoruz. Siyaseti uygulamak ne demektir? Bu planla-ma, örgütleme ve denetlemedir. Bunların hepsi yapabileceğimizişlerdir. Planlar ayrıntılarına dek işlenebilir, örgüt kurulabilir, de-netleme yapılabilir.

İşler çizgiye göre yürüyor mu, yürümüyor mu? PKK’nin üslu-buna göre çalışılıyor mu, çalışılmıyor mu? Mücadele ediliyor mu,edilmiyor mu? Bunları tespit etmek artık zor değildir. Çizgi bukadar açımlandıktan ve bu kadar karar gücü haline geldikten son-ra, yürümek zor olmasa gerekir. Ama ısrarlı dayatmalara rağmenyine yürümüyorsa, o zaman adama “Sen ortayolcunun daniskası-sın” derler. Ortayolculuk da sonuçta pratiğin üzerine yürüme-meye, vuruş tarzını doğru seçmemeye, eğitim, denetlemeyi ve ör-gütlemeyi yapmamaya götürür. Geçmişte örgütlü veya açık olarakyapılan budur. Bunun sonuçlarını ortaya çıkardık. Hiçbirimizinyeniden bu olumsuzlukları yaşama hakkı yoktur. Bu, büyütme-mekte ve başarı sağlamamaktadır. Devrimci görevlerin üzerineböyle yürüyelim diyorum. Tabii görevlerin üzerine yürürken, bi-zim için öncü gereklidir. Bizim için gerekli olan büyük birliklerintaraftarı olmak, parti birliğini her şeyden üstün tutmak, birbirimi-zin gücünden azami ölçüde yararlanmak, birbirimizin üzerindeboş bir tasarruf kuran değil, geliştiren bir kolektivizm uygulamak-tır. Çünkü gelişmeyi sağlayacak ve karşılıklı olarak bizleri büyü-tecek olan şey budur. İnsandan sonuna kadar yararlanacaksınız.En sıradan öğelere varıncaya kadar herkesi en iyi bir yere oturta-rak kullanmasını bileceksiniz. Şu adam olmaz, bu adam olmazdemeyeceksiniz. Herkesi çalıştıracaksınız.

İşte önderlik veya taktik önderlik sanatının en önemli özelliğibudur. Bu konuda derinleşme olabilir mi? Bence olabilir. Mevcuttartışmalarımız bu konuyu aydınlatabilir ve yetkinleştirebilir mi?Evet, şimdiye kadar bunları yetkince yapamadık. Özellikle yakınhareket alanımızda bulunan kamp pratiğine yaklaşımımız böyle ol-

107

Page 108: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

du. Yaklaşımımız onları derinleştirmek ve pratiğe hazır hale getir-mekti. Tabii bu sadece kamp pratiğimize değil, siyasal ve askeribütün faaliyetlerimize ilişkin bir yaklaşım biçimiydi. Kamptakifaaliyetlerin büyük bir özenle ele alınmasını, kongre çizgisini uy-gulama hazırlıklarının derinleştirilmesini, bazıları sıradan savaşçıolsalar bile arkadaşların önemli bir bölümünün komutan düzeyin-de seyretmesini, savaşçılığı en ileri düzeyde temsil etmesini, ken-dilerini biraz daha yoğunlaştırırlarsa bunu başaracaklarından eminolduğumuzu söyledik. Sürekli bunu aydınlattık ve bunun bir görevolduğunu belirttik. Bunlar kendinizi geliştirmeniz ve başarmakiçin bütün hususlarını çözmeniz gereken görevlerdir. Kongre çiz-gisine bağlılık budur. Sözde kongre çizgisine bağlılık çoktur, amapratikte uzaklık vardır. Bu bir çelişkidir. Gerçekten bağlılık sergi-lemek isteyenler, bu kadar konuşmaya ihtiyaç duymadan, hücumedercesine pratiğin üzerine yürünebileceğini ve pratiğin zaptedile-bileceğini kestiren adamlardır. Ben bu kadar açımlama yaptıktansonra, sen sınırlı düzeyde bile sorunları çözemeyeceksen, iyi birkadro olmak bir yana, ancak ne kadar kötü bir artçı olduğunu ka-nıtlarsın. Kötü artçılar da işleri fazla ilerletemezler. Bu artçılıktanve kongre çizgisine yaratıcı yaklaşmadaki uzaklıktan kurtulmasınıbilmeliyiz. Yaptığımız özeleştirilerin hayata geçirilmesinin esasyönü böyledir diyoruz. Bunun dışında kalan şeyler, kişinin hem deçok kötü bir biçimde kendisini aldatmasıdır.

Bütün bunların bizi götürdüğü sonuç şudur: Geleceği güçlüdevrimci gelişmelerle dolu kılabiliriz. Bunun için gerekli karargücü vardır. Bunun için küçümsenmeyecek bir donanımımız vebuna soyunan militan gücümüz vardır. Yeter ki bunları iyi işleme-sini ve kendimizi işletmesini bilelim. Devrimcilik bir yaratıcılıksanatıdır. O şu veya bu kişinin öznel iradesine ve duygusallığınabakmaz. Eğer devrimcilik bizde profesyonel bir sanat haline gelirve tarihe, halka, şehitlere ve partimizin yüce kararlarına bağlılığınbir gereği olarak icra edilirse, bu sanat yürür; bu sanat insanlarıyetkinleştirir ve gerçek halk önderlerini ortaya çıkarır. Aslındabunlar tartışılması gereken kararlarımızdır. Bundan kuşkusu olanvar mıdır? Hala ortayolcular varsa, bunlar açıkça ortaya çıkabilir-ler. Bu ayıp değildir. Ortayolculuğu tartışmak ayıp sayılamaz. Ay-

108

Page 109: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

ıp olan şey bunu bir türlü bırakmamak, kararlarla ortadan kaldır-mak, örtbas etmek ve sürüncemede bırakmaktır. Bu tehlikelidir.Ya partinin gerçek uygulama hattına katılım sağlanır, ya da tersin-de ısrar eden kişinin iflah olmaz bir ortayolcu olduğu bilinerekdıştalanır. Böyleleri gidip sempatizanlık yaparlar. “Suyun başınıtutan ben olacağım, kimseye bir damla verdirtmeyeceğim” denile-cekse, partide böyle önderlik olmaz. Suyun başını tutan, örgütsüz-lük ve eylemsizlik çoraklığını gidermeyi kabul eden adam demek-tir. Partinin olanaklarını sürekli olarak halkın toprağına akıtan veonu yeşertme sözü veren komutan demektir. Başka türlü önderlikve parti görevi icat edilmemelidir.

Bütün bunlardan sonra kongre çizgimizin doğru yorumu ve yet-kince hayata geçirilişinin nasıl seyredeceği daha iyi anlaşılmaktadırsanıyorum. Birçok alan pratiğine ilişkin olarak görev alan arka-daşlar vardır. Bu açıklamalardan sonra bu arkadaşlar görevlerinidaha iyi bilince çıkaracaklardır. Bunu açığa çıkarırken bir ortayolcugibi davranmayacaklar; yüksek bir devrimci sorumlulukla PKK’yenasıl katılacaklarını ve yüksek bir kolektivizmi nasıl temsil edecek-lerini tespit edeceklerdir. Hala anlayamadıklarını, karanlıkta kaldı-klarını, yanıldıklarını ve yanılttıklarını söylerlerse herkes kendileri-ne gülecek ve tutup bir kenara atacaktır. Kimseye neden büyük za-ferler kazanmadığını sormuyoruz. İyi bir partili olarak yaşayındiyoruz. Olgun ve oturaklı yaşayın, dirayetli ve otoriter olun. Busıfatlarla oynamayın. Kendinizi aldatmayın. Hiçbir şey yapamıyor-sanız, ciddiyetinize halel getirmeyin. Yapabileceğiniz bir iş varsa,yüksek bir hızla ve yoğunlukla yapın. Onu başkalarına bırakmayın.Yarışı bu biçimde anlayın. Başkalarına, eksik yaptılar diye bakmay-ın. Olumsuzlukları değil, olumlulukları esas alın, büyüklükleri esasalın. Varsın küçüklük başkalarında kalsın.

Evet, yaklaşımımızın özü buydu. Bunlar doğru şeylerdir. Sorun-lar bundan daha doğru ve daha yetkin olarak nasıl konulabilir?Aklımızdan zorumuz mu var? Hayır. Artniyetli miyiz? Böylelerivarsa cezalandırırız. Sürekli iflah olmaz bir ortayolcu olarak kala-bilir miyiz? Bu sadece sahibini bitirir. Geriye kalan faşist terörekarşı yaşam yolunu açmaktır. Bu seçkin bir topluluk olmak, görev-lere sımsıkı sarılmak ve bunu her gün her saat çevremize aşılama-

109

Page 110: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

kla mümkündür. Bütün konuşmalara ve tartışmalara bu egemenolacaktır. Bunu sözde kabul etmek, ama pratikte yine kendisine biryığın özgür alan tanımak, vaktini istediği gibi harcamak, bazenduygusal ve bazen sert konuşmak, kimi zaman küfretmek kabuledilmez. Bu böyle olamaz. Doğruyu esas alan ve onu onaylayanadam, bunu bütün pratiğine egemen kılacaktır. Eğer böyle yapılır-sa, yanlış yöntemlerin ısrarla tutulmasının artık bir anlamının kal-mayacağını sanıyorum. Her arkadaş işleri ilerletebilir. Bunlar öyleçok yüksek bir eğitim de gerektirmemektedir. Arkadaşların eğitimdüzeyi buna uygundur. Eksik olan onların üslubu ve yöntemidir.Biz bunlarla, bu eksikliğin aşılmasını istiyoruz. Eğer arkadaşlarbununla tartışır ve birbirlerini ilerletirlerse, sadece kamplardakimilitan sayımız bile bütün parti, cephe ve ordu görevlerinin üzeri-ne başarıyla yürüyebilir. Hiçbir şey olmasa bile, ülkede büyükbaşarılar sağlayabilir. Buna kesinlikle inanmalıyız. Bir de buna ge-lişmiş kitle desteği, pek çok grubun varlığı ve her gün bir yığınalanda gelişen propaganda hazırlıkları eklenirse, bu işler yürür.Eğer gözlerimizi özgürlüğe dikmişsek, bunu esas almışsak ve sa-mimiysek, PKK’nin kazanımları büyük olacaktır. Bunlarınoluşumunun yüceliğine adımız veya soluk alıp verişimiz gibi kop-mamacasına bağlanmışsak, asla yanılmayız.

Şimdi ordu kurmaya doğru gidiyoruz ve bu devlet kurmaya ka-dar gidecektir. Dikkat edelim, şaka yapmıyoruz, insanlarınyaşamıyla uğraşıyoruz. Bu büyük bir çaba demektir. Bu aynı za-manda yüksek bir yaratıcılık anlamına gelmektedir. Bu süreçle oy-namak kimin haddine düşebilir? Ordu kurmak demek; disiplinsağlamak, otorite tesis etmek ve gittiğimiz yeri ayağa kaldırmakdemektir. Kitleler size saygı duyacaklar, otoritenize inanacaklar vesaf bağlayacaklardır. Ancak deliler bu sıfatlarla oynayabilir. Halkı-mıza ilk kez ciddi bir örgüt götürüyoruz. Onun öz siyasal ve askeriordulaşmasını dayatıyoruz. O zaman öncü kendi rolünü bütünhaşmetiyle sergilemek durumundadır. Bütün bu gerçeklererağmen, bunların kendisini ilgilendirmediğini ve yine bildiğini ya-pacağını söyleyen adam, kendisini bitirmiştir.

Hiç kimse “Yine kendi bildiğimi biraz daha inceltilmiş bir tarz-da sürdürürüm, kimse yanımda yokken istediğimi yaparım” deme-

110

Page 111: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

melidir. Hayır, hiçbir şey partiden gizlenmez. Yapılan her şey mut-laka parti aynasına yansıyacaktır. Hiçbir şey parti ortamı kadar netdeğildir. Bu nedenle gerçekçi olmalı, hafiflik yapmamalı, yüzey-selliğe düşmemeli ve yanılgılı yaşamamalıyız. Hiçbir arkadaş buözelliklerden olumsuz etkilenmemelidir. Sonuna kadar olgun veçözümleyici bir tartışma, net ve ayrıntılı görevler çevrelerin önünekonulmalıdır. Her gün bir yığın insanın içinde bulunuyorsunuz. Buinsanları eğitebilir, önlerine bir yığın görev koyabilir ve kendile-rinden muazzam bilgiler toplayabilirsiniz. Ama bunu yapmıyor,oturup sohbet ediyorsunuz. Bunlar affedilebilir mi? Şimdiye kadarbunlar için bir şey söylemedik, ama bundan sonra affetmeyeceğiz.Bu konuyu aynı zamanda ve bir anlamda kongre çizgisinin doğruyorumlanması ve uygulanması için bir uyarı biçiminde ele alıyo-rum. Parti gerçeğimizi yeniden bütün yönleriyle doğru kavrayalımve uygulayalım, diyorum. Kabul edilecek esas şey, çözümlenendevrimcilikle ilerlemektir. Bu temelde önümüzdeki pratiğin üzeri-ne yürürken, bütün parti militanlarının alabildiğine duyarlı veyaratıcı hareket etmeleri, pratiği adım adım hazırlamaları, her türlüortayolcu hastalık ve özelliklerden ikirciksiz olarak arınmaları,güncel siyasal durumun derin bilgisi ve geleceğin amaçlarına veplanlarına yüksek bir bağlılıkla ve bunun gerektirdiği her türlü ça-bayı ve sorumluluğu sergileyerek yürümeleri zaferi getirecektir.

Ancak kadro yapımızın uzun bir süreden beri çizgiyi özümse-mede ve pratiğe aktarmada gösterdiği yetmezlikler ve tıkanıklar,bizi bir hayli düşündürmekte ve bunun anlaşılması için bizi her ça-reye başvurmaya götürmektedir. Her şeyden önce, ortada büyükbir yanılgının varlığından söz etmek gerekir. Gerçekten de partiningelişim hattı ve çizgisiyle ve bunun Parti Önderliği tarafındanadım adım hayata geçirilişiyle, kadro yapımızın çizgiden anladığışey ve çizgiyi hayata geçirmede sergilediği tutumlar arasında ciddiçelişkiler vardır. Tabii kadro yapımızın tamamında değil, önemlibir kesiminden ve dönem dönem gördüğümüz bazı uygulamalar-dan söz ediyoruz. Sadece parti gerçeklerimizin dar ve sınırlı kav-ranışı değil, çarpıtılması ve hatta tersine uygulanması da birçokçabayı boşa çıkarmaktadır. Bilmeyerek de olsa, böyle bir durumunvarlığını sürdürmesi söz konusudur. Kadronun gerek eğitim dü-

111

Page 112: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

zeyi, gerek tecrübesi kendisini her türlü köylü dargörüşlülüğü, öz-nelciliği ve kaderci anlayışından köylü isyancılığına kadar birçokolumsuzluğa açık tutmakta, bu da birçok özelliği kişiliğinde barın-dırmasına yol açmaktadır. Adam bundan rahatsızlık duymamakta,hatta bir yığın gereksiz tepkiyle bunu sağa sola bulaştırmakta,büyük bir özenle hazırlanan parti ortamını bulandırmak ve partideğerlerini çarçur etmekten çekinmemektedir. Terbiyesi ve budeğerler uğruna nelerin nasıl harcandığı hakkındaki kavrayışı zay-ıftır; biraz da zorlanmış, kendisini düzeltip eğitmemiştir. Adeta so-kaktaki bazı tiplerde görüldüğü gibi ağzına geleni söylemekte; ya-ni salt isyancılıktan öteye gidememekte ve devrimci yaşamı böyleanlamaktadır. Tabii bu da felaketi getirecektir.

Lenin, her zaman, devrimcilerin eğitimini zamanında tamamla-maları ve profesyonel devrimci ölçülere ulaşmaları gerektiğinivurgulamaktadır. Bu, dünya genelinde de geçerli olan ve devrimcihareketin her kadrosunun tutturması gereken bir düzeydir. Biz geç-mişte bu konudaki birçok anlayışı ısrarla eleştirirken, parti yapımı-zın içindeki birçok kişinin parti otoritesini bir babanın, aşiret reisi-nin ve hatta tanrının otoritesine benzettiğini, partiyle ilişkilerini birmümin ilişkisi biçiminde ele aldığını, bu konulara ağır bir idealistyaklaşımla yaklaştığını, Parti Önderliği’nin otoritesini baba ve ağaotoritesi ve hatta sömürgeci otorite gibi algılandığını, yoldaşlıkilişkilerinde kurnazlıklar yapıldığını ve düşmana gösterilmesi ge-reken tavırların gösterildiğini belirtmiştik. Bunun hangi anlamageldiği ve nereye götüreceği bilinmeden, istenildiği biçimde biryaşam tutturuldu. Bazen kölece bir boyun eğmecilik sergilenirken,bazen kesinlikle düşmana karşı gösterilmesi gereken isyancılıkparti içinde gösterildi. Her türlü sekterizm ve kuyrukçuluk kokanbir yığın davranış sergilendi. Kimileri partinin aydınlatan ve ilerle-ten berrak ortamını bazen kendi basit hayalperestlikleri için kull-anmaya çalıştılar. Bazılarının partinin disiplin anlayışını kendileri-ne bağladıklarına ve kendi otoritelerini geliştirmekte kullandıkları-na, bunu gözükara bir biçimde yaptıklarına, farkında olmadan bu-nu mübah gördüklerine ve fırsat bu fırsattır diyerek gününü günetmeye çalıştıklarına tanık olduk.

Biz kongre çizgisi temelinde parti gerçekliğimizi uzun uzun an-

112

Page 113: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

lattık. Parti tarihimizi, güncel gerçekleri ve geleceğin görevleriniortaya koyarken, aslında bunu bir partilinin nasıl yaşaması gerek-tiği bilinsin diye yaptık. Evet, bazılarının bu kadar zorluklarlayaratılmış değerlerin üzerine rahatlıkla oturdukları ve bu değerleriistedikleri gibi kullanmaya çalıştıkları ortadadır. Kararlar ve gö-revler vardır, bunların gereklerinin yerine getirilmesi gerekir. Amabu kararlar ve görevler, bu tipleri ilgilendirmemektedir. Bunlar birengel gördüklerinde basit bir izahçılığa kaçmakta ve hatta birazdayatması halinde bunu partiye kabul ettirebileceklerine inanmak-tadır. Kitlelere yönelik olarak her türlü bastırmacılığı ve hatta za-man zaman her türlü tersliği gösterebileceğini ve böylece gününügün edebileceğini düşünmektedir. Yanındakileri eğitmek bir yana,yoldaşlığa sığmayacak söz ve davranışlarla yaralamakta ve bununadını da “otorite” koymaktadır. Partinin işleyiş kurallarına göre,Parti Önderliği’ne ne zaman rapor verileceğini pek ciddiye alma-maktadır. Bazen bunu gerekli bazen gereksiz görmekte, öznel niy-etlerle dolu yazılar yazmaktadır. Bir mabede girer gibi parti değer-lerine yaklaşması ve değerleri böyle kullanması gerekirken, onlarıbazen düşmanın insafına terk edebilmektedir.

Bunlar çok alçakça davaranışlardır. Biz şimdiye kadar bu dur-umları acıyla seyrettik. Bunları parti içinde çalışanların kişiliğineyakıştırmak istemedik. Ama ne acıdır ki, bunlar yaşandı. Şimdisoruyorum: Peki, bunlar neden yaşandı? Bu öğeler neden bu bi-çimde sürekli hastalıklı yaşıyorlar? Bu durum bu kişilerin aile ter-biyelerine, sömürgeci terbiyeye ve ortaçağ kalıntılarına bağlana-bilir. Ama insanoğlu biraz da iyiye ve güzele göz diken ve mutla-ka ilerlemek gerektiğini kabul eden bir varlıktır. Özellikle vahşibir baskı ve sömürü ortamında, özgürlüğe ulaşmak için, köleliğekarşı mücadeleyi kolektif bir biçimde ve büyük bir tutkuyla yürü-ten toplumsal bir varlıktır. Bunun için dinleri, felsefeyi ve bilimigeliştirmiş, büyük eylemler ve kahramanlıklar sergilemiştir. Ta-rihte ilerlemenin hep bu temelde sağlandığını görüyoruz. Bütünbunlar yazıldı; biz de insanlık tarihinin doğru bir yorumunu yap-tık, gelişmenin doğru esaslarını ortaya koyduk. Buna rağmen, ba-zılarının hala baba ocağından kaptığı pislikleri parti ortamındayaşatmaya çalışmaları esef vericidir. Biz TC’nin okullarında ve

113

Page 114: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

ortaçağ kalıntılarının bağrında ne öğrendik, baba ocağında öğreti-lenler bize ne kazandırdı?

Şimdi partide yaşayan bazı arkadaşlar aslında çok çalıştıklarınısanıyor ve kendilerini emeğinin karşılığı ödenmesi gereken işçilergibi değerlendiriyorlar. “Bu kadar zorluklara katlandığımız yeter”diyorlar. Bir küçük-burjuva gündelikçisi ve eşitlikçisi gibi ko-nuşuyor ve yaşıyorlar. Büyük özgürlük kavgalarına girenlerin butür hesapları olmaz. Bir ücretli gibi yaşamanın değeri nedir? Böy-leleri gidip bir fabrikada çalışsalar daha iyi olur. PKK ortamı öz-gürlük ocağıdır; yeni bir toplumun ve yeni bir insanlığın yaratıl-ması için büyük yürek ve düşün kavgasının verildiği bir ocaktır.Bu ocakta yine bütün ilkelliği ve yetersizliğiyle bildiği gibiyaşayacağını söylemek suçtur. Biz özgürlüğe ve eylem adamı ol-maya karar vermiş insanlarız. Bu büyük bir karardır. Bu, bütün ge-rici toplumsal ilişkilerle her türlü bağımızı bıçakla keser gibi kes-me cesaretini gösterme anlamına gelmektedir. Bu, düşmanla herdilden savaşmanın kabul edilmesi anlamını taşımaktadır.

Bazıları yine eskisi gibi basit ve ilkel bir tarzda PKK içindeyaşayabileceklerini söylüyorlar. Bu durum birçok bölgede yaygınolarak ortaya çıktı. Hemen her arkadaşımız bunu kendisine layıkgördü. Oysa bu esef edilecek bir durumdur. Şimdi burada birazkendi örneğime değinmek, nasıl PKK’li olduğumu ve bugünlerenasıl geldiğimi anlatmak istiyorum. Genelde PKK hareketi içinbaşından günümüze kadar teorik bir soyutlama yaptık. Biraz dakendi deneyimimi izah etmemin daha yararlı olacağını ve herkesibiraz daha aydınlatacağını sanıyorum. Ben de çok yoksul bir ailekoşullarında, binbir sorunun bulunduğu, doğru dürüst bir eğitiminolmadığı, tersine her türlü kargaşanın hüküm sürdüğü ve günlükyaşamı üretmenin cehennemi bir atmosfer içinde gerçekleştiği biraile ortamında büyüdüm. Köyümüzde okul yoktu. Her gün saatler-ce başka bir köye gidip gelerek ve doğru dürüst bir yemekten yok-sun olarak beş yılımızı geçirdik. Bir köyden öbür köye gittik, öyleyaşadık. Daha sonra her türlü mihnet ve baskıyı göğüsleyerek,şuradan buradan birkaç kuruş para temin ederek veya ailenin sınırlıbazı olanaklarını kullanarak, ortaokulu bir yıl şurada, öbür yılbaşka bir yerde zorbela okuduk. Kaldı ki, bir çoğunuzun yaşadığı

114

Page 115: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

okul düzenini de yaşayamadık. Kuşkusuz okumadan okumaya farkvardır. Zaten birçoğunuzun okul okurken nasıl okuduğu belli değil-dir. Oysa büyük bir özenle okumak, büyük bir dikkat ve duyarlılı-kla yeni şeyler öğrenmek gerekir. Ezbercilik ve kopyacılıkla sınıfgeçmek kişiyi geliştiremez. Tabii bizde ve özellikle küçük-burjuvakatmanlarda kopyacılık anlayışı çok yaygındır. Biz öğretmenlerimi-ze de büyük saygı gösterdik ve onların büyük sevgisini kazandık.Aynı zamanda köylü darlıkları ve kurnazlıklarıyla da çokkarşılaştık. Köylülerin birbirini adam yerine koymadıkları ve birbi-rinin kuyusunu kazdıkları bilinmektedir. Buna rağmen, biz iyi birahlakı temsil etmek için bütün gücümüzü ortaya koyduk. Bütünbunları daha sonra iyi dostlarımızın olması ve çevremizin bize dahakolay ısınması için yapıyorduk. Toplumda ve çevremizde saygınlıkuyandırmak için böyle davranıyorduk. Bunlar biraz toplumsal-laşmayı ve ilerlemeyi amaç edinen herkesin çocuklukta yapmasıgereken işlerdi.

Evet, ailemize yükleniyorduk; ama onlara yük olmaktan kurtul-mak için sınavlara koşuyor ve başarı için bütün gücümüzü ortayakoyuyorduk. Bu bir ilerleme isteğiydi. Sonra biraz daha bağımsızyaşama ve kendimizi eğitme olanağını bulduk. Bu olanağı çok yikullandık. Zamanımızı büyük bir tasarruf dahilinde harcadık. Dahaçok da feodalizmden, burjuvaziden, sağdan ve soldan öğrenilebile-cek ne varsa hepsini öğrenmek için yoğun çaba harcadık. Öğret-menlerimizden, radyodan, gazetelerden ve bütün çevreden öğre-niyorduk. İnsan sorumlu bir varlıktır; her şeyden öğrenmesini bilir.Yardımda bulunmak bir yana, ailemiz bizden destek isteyince, ai-lenin bizden daha kötü durumda olduğunu anladık. Artık ailedenkopmak ve ona fazla yük olmamak gerekiyordu. Biz lisenin ikincisınıfından itibaren, aileye yük olmaktan çıkmanın gereğine inan-dık ve kendimizi bu temelde hazırladık.

Bunları neden anlatıyorum? Bunun nedenleri basittir. Birçok ar-kadaş anasından, babasından, sağdan ve soldan görmüş olduğu il-giyi, otuz yaşına geldiği halde, partinin de göstermesini istiyor.Annesi ve babası tarafından sevildiği biçimde sevilmesini arzuediyor. Bazıları çocukların bu ruh halini parti içinde de yoğun birbiçimde yaşıyorlar. Hayır, yaşam acımasızdır, sınıf ve ulus kavgası

115

Page 116: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

şiddetlidir. Böyle bir ortamda hala bu kadar hafif ve düşkün ruhhaliyle yaşamak ne demektir? Şimdi arkadaşların neden iyi bir ko-mutan ve halk önderi olamadıklarını daha iyi anlıyoruz. Çünkü bi-zimkiler çocuk olarak kalmışlar; yaşları otuzu aştığı halde, kendi-lerini çocuk gibi ortaya atıyorlar. Bazı arkadaşların işleri sırtüstübıraktıklarını daha önce de söyledim. Bu çocukluktur, öyle soylubir davranış değildir ve kurnazlıkla da ilgisi yoktur.

Biz henüz devrimciliğe girmeden, sıradan bir sorumluluk ola-rak, yaşam karşısında dikkatli ve duyarlı olduk. Çevremize büyüksaygı gösterdik. Bir sınava girerek, başarıp başaramayacağımız en-dişesini yaşadık. Tahtaya kalktığımızda iyi görünmek, dayak ye-memek, azar işitmemek ve iyi not almak için her şeyimizi ortayakoyduk. Yıllarca hep böyle davrandık. Aynı yaklaşım üniversiteyegirişte de geçerliydi. Küçük bir memur olup bağımsız yaşamayısağlarken, aynı zamanda nasıl yüksek bir okula gideceğimiziaraştırıyorduk. Biraz para kazanıyor, kitap alıp okuyorduk; okulokumak için bütün gücümüzü veriyorduk. Ancak biz bunu ailemizigeçindirmek için yapmadık. Yüksek okula girdiğimizde, SiyasalBilgiler Fakültesini tercih etmemiz boşuna değildi. Orada siyasetöğrenilebileceğini ve dolayısıyla halka siyasal bir anlayış götürüle-bileceğini düşünüyorduk. Çok kaba veya hayal biçiminde de olsa,böyle bir istek kendini belli ediyordu. Bu kez bütün olanaklarımızıbunun için kullandık. Büyük kentlerde yaşamanın zorluklarınakatlanarak, bir şeyler öğrenmek ve bir şeyler vermek için tüm ça-bamızı harcadık.

Bunlar öyle kendiliğinden sağlanan gelişmeler değildir. Tek birsözcüğün ve sınırlı bir bilincin altında yılların çabası vardır. Tabiibazıları için bunlar hiç de önemli değildir. Bunlar için önemli olanbaba ocağının sıradan yaşamının çok basit bir biçimde tekrar edil-mesidir. Ama siz ilerlemek istiyor ve iyi şeylere göz dikiyorsunuz.Göz diktiğiniz özgür şeyleri elde etmek için, büyük bir tutku venamusperverlikle savaşmanız gerektiğini bileceksiniz. Ben kendi-mi ve yaptıklarımı olağanüstü şeyler olarak göstermiyorum; sıra-dan bir insanın yapması gereken şeyleri yaptım diyorum. Hem decuzi ve mütevazi bir biçimde yaptım. Ama sorumlu yaşadım. Soy-suzluk yapmadım, elde ettiğim olanakları iyi kullanmaya çalıştım.

116

Page 117: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

Kocakarı duygusallığına ve lise çağındaki toy delikanlıların tavrı-na düşmedim. Bana verilen değere karşılık saygı gösterdim. Bazıolanaklar ortaya çıktıkça, bunları hep ilerlemek için kullandım. Ogünün bizden isteyebileceği her şeyi sergilemeye çalıştım. Dahasonra üniversite yıllarında devrim sorununa ve ulusal soruna el at-tık. Bize bir şeyler öğretenlere adeta kul köle oluyorduk.

Oysa şimdi baktığımızda, bazılarının kendilerine öğretilen bukadar şeylere sıradan bir saygı bile göstermediklerini görüyoruz.Bu esef verici bir tutumdur. Hepimiz bunu halk için yapıyoruz.Biz başından beri kurtuluş sorunuyla ilgili olarak gerek devrim ön-derlerinin eserlerinden, gerek sağımızdan ve solumuzdan öğren-diğimiz şeylere büyük bir hayranlık, bağlılık, sempati ve ilgi gö-steriyorduk. Tabii başkaları bize fazla bir şey öğretemiyorlardı.Buna rağmen, iki sözcükten ibaret bir konuşma bile bizim için reh-ber oluyordu. Bu konuda tarihten de örnekler vardır. HalifeAli’nin, “Bana bir harf öğretenin kırk yıl kölesi olurum” dediğisöylenir. Bizimkilere tek harf değil, kırk kitaplık bilgi aktarıldığıhalde, duyarsızlıklarından geçilmemektedir. Bu, zındıklık değil denedir? Bu, yaşamın inkarı değil de nedir? Bu, küfrün içindeyaşamak değil de nedir? Özgürlük son derece değerli olduğuna vebize dayatılan ortam bir küfür ortamı olduğuna göre, bundan kur-tulmak için en azından müminin gösterdiği kurtuluş çabası kadarçaba göstermek zorunludur.

Şimdi bazı arkadaşların yaşamına baktığımızda, bunun ne din-sel anlatımla, ne felsefenin öğrenilmesiyle bağdaştığını, hatta nede bir kölenin efendisinden kurtulma çabasına benzediğini görüyo-ruz. Bu lümpen yaşam tarzıdır. Bu sorumsuz, serseri ve dengesizbir yaşam tarzıdır. Bu yaşam tarzı bugün Kürdistan’da oldukçayaygındır, ama esef edilecek ve lanetlenecek yaşam biçimlerininbaşında gelmektedir. Diğeri ise TC’nin dayattığı yaşam tarzıdır.TC’nin biraz kapitalizmi dayattığını, biraz aydınlatma sağladığını,ama bunun egemen ulus temelinde olduğunu ve ortaçağ kalıntıla-rıyla iç içe gerçekleştiğini biliyoruz. Bizim özgürleştiğimiz ortamişte böyledir. Kişi biraz okur yazarlık öğrenir, biraz sağı solu gö-rür, küçük bir aile ortamı bulur ve kaptığı şeyler bunlar olur. Or-taya bir ailecilik veya bireysellik çıkar. Bu feodalizmden tam kur-

117

Page 118: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

tuluşu da ifade etmez. Kişi burada sömürgeciliğin bile farkına var-maz. Bununla idare eder. Bir günü kurtarmayı pehlivanlık sanır.Gününü gün ettiğinde, kendisinden daha iyi kahramanın bulunma-dığına inanır. Oysa gerçek böyle değildir. Gerçekte vatan yoktur,özgürlük ve gelişme yoktur, iş, sağlık ve eğitim yoktur; kısacasıhiçbir şey yoktur. Aslında yerlebir edilmesi gereken bu ortam ra-hatlıkla benimsenmekte, “Biraz kırıntı ele geçirdim, bir günümböyle geçti, bu da yeter” denilmektedir.

Yine biz bu açıdan da zor bir dönemde ve her bakımdan çok zorkoşullar da bulunuyorduk. Daha 1970’lerin başında bu yaşama isy-an ettik. Büyük bir tutkuyla, bu yaşamın kabul edilmemesi gerek-tiğini belirttik. Bunun için adeta kitap kurdu olduk. Bunun için ikiinsan bulduğumuzda saatlerce konuşuyorduk. Yürüyerek bir köydendiğer bir köye gidiyorduk. Bir kaç kuruş para elimize geçti mi, güzelbir kitap satın alıp defalarca okuyorduk. Halbuki sizin elinize çokşey ucuza geçti, hatta yaşantınızı bile ucuza elde ettiniz. Dolayısıylakıymetini bilemediniz. Varlığınızı düşmana karşı savunurken, çokeksik savundunuz. Büyük tehlikelerle yüzyüze geldiniz. Neredeyseyaşadığınıza pişman olacaktınız. Kendi yaşamı, kendi başına belaolmuş kişi kimdir? Bu kimin yaşantısıdır? Bu yaşam nasıl kabul edi-lebilir? Bazıları köylü kurnazlığına kapılarak, “Yoldaşım gitsin deben kalayım” dediler. Yani değer yaratmaktan, yücelmekten, yaşamıgüvenceye almaktan uzak yaşandı. Kısacası, ülkülerimize ters düşenbu ruhu kendisine kabul ettiren adam, lümpenizmin en kötü biçiminisergilediğinin bile farkında değildi. Bununla ne kurtarılabilir? Kişibununla neyi kurtarabilir? Köylü kurnazlığı yapanlar komşularını al-datır; başkalarının kuyusunu kazarak yaşayabileceğini sanır. Ger-çekte ise düşkün bir durumu yaşar. Küçük-burjuvazinin tutumu birbütün olarak böyledir. Küçük-burjuvazi kentte de her türlü yozluğu,ahlaksızlığı ve çürümeyi yaşamakta ve bunu normal görmektedir.Bu esef edilecek bir yaşamdır. Burada faşizmin her türlü kusmuğubenimsenmekte veya buna zorlanmakta, bunun karşısında fazla birisyancılık sergilenmemektedir.

Bu, benimsenmesi bir yana, olanak bulunduğunda mutlaka yer-lebir edilmesi gereken bir yaşam tarzıdır. Hayır, bizim zamanımız-da bunlar yoktu. 1970’lerde ortam daha iyiydi. Buna rağmen büy-

118

Page 119: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

ük bir isyancılık vardı. Türkiye’deki gençliğin isyanıydı bu. Gen-çlik sıradan bir bilinçlilikle direniyordu. O zaman bu kadar baskıcıbir 12 Eylül faşizmi de yoktu, ama buna rağmen direniş vardı. Sö-mürü düzenine ve emperyalizme lanet okunuyordu, harkeste birmücadele isteği vardı. Bu dönemde bazı devrimci gençlerin idamakadar gittiklerini biliyoruz. Bunların büyük bir dirençle tek başla-rına darağaçlarında bile görkemli bir direniş sergilediklerini bi-liyoruz. O zaman gençliğin en ileri öğelerinin gözünü kırpmadanölüme gittiklerini biliyoruz. Bu ortamda bizler de bir şeyler kap-mak ve öğrenmek için bütün gücümüzü ortaya koyuyorduk. Bu-gün birçok değerimiz vardır, kitaplarımız vardır, eğitim için gere-kli olan her şey sunulmuştur. Ama bu değerler sadece o dönemingençliğinin mücadelesi ve bu mücadeledeki yerimizle değil, bu-nunla birlikte çok sınırlı da olsa direniş tarihimizin küçük olana-kları çok iyi kullanılarak ve büyük bir devrimci çaba gösterilereküretilmiş ve çoğaltılmıştır.

Bunun böyle anlaşılması gerekirken, bazı arkadaşlar hala kendiyaşamlarına bile gereken saygıyı göstermiyorlar. Sanki çok ucuzdoğmuş ve büyümüş gibi böyle davranıyorlar. Bu size belki öylegelebilir, ama analarınıza sorarsanız bunun hiç de öyle olmadığınıgörürsünüz. Analarınız sizi doğurmuş ve dokuz yaşına kadar kor-kunç yoksulluklar pahasına büyütmüştür. Hiçbir şey yapamıyorsa-nız, bir çocuğun yetişme tarzını gözlemleyin. Analar kahrolurlar,bu dokuz yıl içinde gençliklerini tüketirler. Tabii sizin için bunlarönemli ve ciddiye alınması gereken şeyler değildir. Hayır, biz ger-çekten zor yetiştik. Babalarımız bizleri doyurmak için benliklerinifeda ettiler, kendilerini sattılar; “Evlatlarımız büyüsün ve bizi kur-tarsın” diye kendilerini mahvettiler. Şimdi siz, “Babamız bize neverdi de ne alacak, bunun koşulları ve olanakları mı var?” diyorsu-nuz. Hayır, bunu bir nimet olarak kabul etmeniz gerekir. Bu yaşakadar geldiğinize göre, bütün yeteneklerinizi ortaya koyarak, na-muslu ve onurlu yaşamın yolunu tutacaksınız. Yoksa, kaplum-bağanın kabuğunu beğenmemesi gibi, “Bana ne verdiler de neistiyorlar?” veya “Küçük bir memur gibi çalışır ve bazı şeyler ve-ririm” denilmez. Bu tutumlarla sağlıklı bir rol oynanamaz; kişibunlarla iyi bir evlat olduğunu kanıtlayamaz.

119

Page 120: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

Tabii biz bunları yapmadık. Daha başından itibaren aileyle çe-lişkilerimiz olsa da onlara bile yararlı olmanın yolunu, kendilerinikurtuluşa götürecek felsefeyi (başlangıçta dini, daha sonra burjuvafelsefesini ve siyasetini) ve sosyalizmi araştırıp bulmaya çalıştık.Henüz lisenin ikinci sınıfında okurken, sosyalizmde karar kıldık.Küçük bir kitap bulduğumuzda yastığımızın altına koyuyor ve er-tesi gün beş on sayfa okuyorduk. Okuduğumuzun bazen yüzdebeşini, bazen yüzde yirmibeşini anlıyorduk. Böylelikle biraz ay-dınlanıp bilinçlenmeye çalıştık. Bütün bunları bir yandan okul so-runu, öbür yandan iş kavgası ve çeşitli yaşam zorlukları altındayaptık. Her gün devrimci eğitim olanağı bulmak bir yana, nefes al-ma olanağımız bile yoktu. Ama yine de sosyalizme ulaştık, sosya-list teoriyi özümsedik ve daha sonra onu ülkemizin somutuna uy-guladık. Tabii ucuz yetişmiş bazı kişiler de vardı. Babaları birazzengindi, herhalde ucuz yetişmişlerdi veya köle gibi hareket ediy-orlardı, işleri güçleri kendi kişiliklerini kurtarmaktı. Böyleleriylede çok konuştum. Bunlar bazen ilgi duyuyorlardı. Ama çoğunluklaçıkarlarının emrinde oldukları için, bir memur olmak ve bir mes-lekte gelişmekle yaşamlarının zirvesine tırmandıklarına inanıyor-lardı. Biz bunu yeterli görmedik. Bireysel kurtuluşun mümkünolamayacağını henüz lise sıralarındayken biliyorduk. Biz de o za-man biraz para kazandık. Hatta torpille sağdan soldan biraz paraediniyorduk. Ama bu parayı ulusal ve toplumsal kurtuluş uğrunaseferber edebilirsek, sağdan soldan derlenme de olsa, elimizdekibirkaç bin lirayı böylelikle haram olmaktan çıkarır ve halkın hiz-metine koşulmuş bir kamu malı haline getiririz diye düşünüyor-duk. Burs alıyorduk, burslarımızı ve kredilerimizi birleştiriyorduk.PKK’nin ilk maliyesi böyle ortaya çıktı.

Tabii çoğunuz bunu bilmiyorsunuz. Celal talabani, bir ara,“Siz siyaset oluştururken, maliyeniz nasıldı” diye sormuştu. Tabiionlar başka türlü alışmışlardı; şu ya da bu gücün kendilerini deste-klememesi halinde siyaset oluşturamıyorlardı. Bizimki böyledeğildi. Biz maaş alıyorduk, daha sonra kimi arkadaşlar burslarınıverdiler, kimileri çalışıyordu. Burada yine Haki yoldaştan söz ede-ceğiz. Haki yoldaşın hamallık yaptığını biliyorsunuz. Arkadaşlarınbursları da vardı. PKK’nin ilk dönemdeki maliyesi gerçekten hep

120

Page 121: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

borçla oluştu. Tabii daha sonraları dağlarda silahını terkeden ve biryığın olanağı tepen arkadaşlara bir şey demeyeceğiz. Biz o dö-nemde devletten aldığımız bursların parasını henüz ödemişdeğiliz. PKK’nin temellerini böyle attık. Yirmibeş kişi bir evde ka-lıyor, kitaplarımızı şuradan buradan alıyorduk. Bunun hala böyleolduğunu görüyorsunuz. Paramızı genellikle yolculuklarda harcıy-orduk. Bir otobüse biniyor, bir köye ya da bir kente gidiyorduk.PKK’nin gruplaşması böyle oluştu. Bu konuda Mazlum yoldaşınsöylediği şeylerin bulunduğunu biliyorsunuz; bir gün sokakta veyaparkta, bir gün kahvehanede, bir gün başka bir yerde geceliyor. Ta-nıştığımız birinin evinde yemek yiyor, birinden sigara buluyorduk.Bu ilk kadrolarımız gecesini gündüzünü parti için harcıyordu. Bu-gün ortaya çıkan dev gibi olanakları kullanamayanlar, aslında bu-nun karşısında irkilmeli ve kendilerine lanet yağdırmalıdır.

PKK’nin ilk kurucuları ve ilk çalışanlarının (bazıları sonradanbozulmuş olabilir, bu sorun değildir) kendilerini verdikleri üslupçok kutsal ve soyludur. Biz o zaman işte böyleydik, partimizin te-mellerini işte böyle attık. Bütün bunlar çok açıktır. O zaman büyükkentlerde yaşamak bile başlı-başına bir sorundu, sokakları do-laşmak bile sorundu. Köyden gelmiştik, hiçbir şey bilmiyorduk vesosyalist bir kişiliğe doğru tırmanmak büyük çaba istiyordu. Sizkendi eğitiminizi ihmal ettiğiniz için, bunlar size pek de önemlişeyler olarak görünmeyebilir. “Ne de olsa PKK ortamında bulu-nuyoruz, biraz bastırırsan sonuç alırsın” demek soytarılıktır. Bununönderlik ve partililikle hiçbir ilgisi yoktur. Ben daha o zamandanberi her insana en yüksek saygıyı göstermeyi, bana küçücük bir şeyöğretene sonuna kadar bağlı olmayı, basit bir olanak elde etmekiçin kırk kez ter dökmeyi ve bir otobüse binmemek için kilometre-lerce yol katetmeyi esas alarak kendi eğitimimi tamamladım. Yıl-larca bu biçimde yaşamayı esas aldım. Bir dost bulmak ve bir taraf-tar kazanmak için yıllarca mücadele verdiğimizi biliyorum. KemalPir yoldaşın, “Bir kişiyi kazanmak için gerekirse üç saat, gerekirseüçyüz saat konuşurduk” dediğini biliyorsunuz. Ne yazık ki, bazıla-rının yürekleri kömürleştiği için, bu sözlerin anlamını farkedemiy-orlar. Halbuki bunun için ölüme gidiliyordu. Basit bir dostluğun ka-zanılması için saatlerce konuşuluyordu. Şimdi yüzlerce kişi ayağa

121

Page 122: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

kalkıyor da, kimse kendileriyle konuşmaya tenezzül etmiyor. Peki,bunun PKK’lilikle ne ilgisi vardır? Bunun PKK’nin gelişim tarzıy-la ne ilgisi olabilir? Ama bazılarına göre bunlar normaldır. Hayır,gerçekte normal değildir. Eğer PKK’nin değerlerine bağlıysak, budeğerlerin elde ediliş tarzına da bağlı olmalıyız.

Şimdi yüzlerce kişi ayağa kalkıyor da, kimse kendisini sıkı birbiçimde eğitmiyor. Bu utanılacak bir durum değil midir? Birimle-rimiz aylarca dağlarda dolaşıyorlar. Bir yığın köylü, hem de ölümügöze alarak, mücadele saflarına geliyor. Bunlara okuma yazmaöğretmek bir yana, partimizin temel ilkeleri bile kendilerine anla-tılmamıştır. Peki, bu nedir? Mazlum ve Kemal yoldaşlar ölümtehlikesi altında yaşadılar. Ama gerektiğinde üçyüz saatlerini har-cayarak, devrime bir insan kazandılar. Mazlum yoldaş bunu hapi-ste de yaptı. Küçük bazı olanakları ve bir gazete parçasından top-ladığı bilgiyi yoldaşlarına nasıl büyük bir coşkuyla ulaştırdığınıöğreniyorsunuz. Buna karşılık, bugün bazıları yoğun bilgi biriki-mini kitlelere aktarmak bir yana, bu birikimin kitlelere yansıma-ması için ellerinden geleni yapıyorlar. Peki, bu lanetli bir durumdeğil de nedir? Bunlara göre önemli olan kendi durumları ve sözü-mona kendilerine yapılan haksızlıklardır. Hayır, önderlerimiz bunuzindanlarda yaptılar. Peki, siz kim oluyorsunuz, bizler kim oluyo-ruz? Neyiniz ezilmiş, neyiniz elinizden alınmıştır? Bunlar bizimhep önünde saygıyla eğilmemiz gereken kahramanlarımızdır. Peki,biz bu kahramanların anısı için ne yapıyoruz? Birçokları onlarınanısını unutmuşlardır. Ben sabır ve olgunlukla onların anılarınıngereklerini ve tabii halkımızın acıları ve özgürlük özleminin ge-reklerini yerine getiriyorum. Şimdiye kadar bu tür tavırların sahip-lerine fazla bir şey söylemedik. Toy ve amatör olduklarını, sıkıştı-klarını ve kendilerini fazla örselememek gerektiğini düşündük.Ama bu ısrarla sürdürülür ve hatta bir yaşam tarzı haline getirilipdayatılırsa, adamı anasından doğduğuna bin pişman ederler.

Şimdi tekrar tekrar geçmişi irdelemekte yarar vardır. PKK’ninilk grupsal oluşumuna karar verdiğimiz 1973 yılında cezaevindenyeni çıkmıştık. Bilgilerimiz çok sınırlıydı. Yüksek okul okumaküzere gelenlerin büyük çoğunluğu ağa çocuğuydu. Çoğu sözdenanlamayacak kadar soytarıydı. Bu öğrencilerden birkaç tanesini

122

Page 123: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

buluyor, kendileriyle biraz dolaşmak istediğimizi belirtiyorduk.Bir iki fikir açıklıyor, kimse bizi görmesin diye sağa sola göz ku-lak kesiliyorduk. Bir ağacın altında oturuyor, birkaç söz söyleyin-ce, görevimizi yerine getirdik diye sevincimizden uçuyorduk. Birdostluk kazanmak için nefes nefese kalıyorduk. O zaman kimsebana böyle yapmamı emretmedi. Ortada parti denilen bir şey deyoktu. Ama insanlığa karşı taşıdığımız bir sorumluluk vardı. Amaherkes insan olduğunu söylemektedir; herkesin aileye, çevreye,topluma, halka ve insanlığa karşı sorumlulukları vardır. O halde buutanılası yaşamın aşılması gerekir.

Geçmişte Kürt’ten söz edildiğinde, herkes vahşiliğiyle dalga ge-çilecek bir varlıktan söz ediliyormuş gibi davranırdı. Tabii bugü-nün PKK olayında birçoklarının başı dönmüştür. Bugün birçokgenç bu acıyı ve bunun insan üzerinde yarattığı olumsuzlukları bil-memektedir. Ama insan olmak büyük bir olaydır. Birçok arkadaşgünlük sıkıntılarını bile kendi içinde eritemiyor, bunları sorun ya-pıyor, hem de çok önemli bir siyasal sorun haline getiriyor. Bu re-zalet değil de nedir? Bu konuda birçok örnek gösterebilirim. Ken-dini de, ağrılarını da siyasal bir sorun haline getirenler az değildir.Hayır, PKK doğarken hiçbir şeyimiz yoktu, ama sorumluluk vardı.Düşkünlükten ve alçalmışlıktan kurtulmanın gereğine inanıyor-duk. Sınırlı bilgilerimiz ve olanaklarımızla bunu yapıyorduk. Çokbasit ve sıradan bir eğitimle bunu gerçekleştiriyorduk. Bu, hepimi-zin o zaman daha fazla yükseklerde taşıması gereken bir sorumlu-luğun sınırlı bir biçimde gösterilmesiydi. O zaman Haki Karer veKemal Pir gibi yoldaşlarımız vardı. Bu arkadaşları buluyor ve da-ha o zaman bile bir doğruyu ortaya çıkarmak için bütün gücümüzüortaya koyuyorduk. Bir iki dost daha bulabilmek için her yanı ta-rıyorduk. Daha sonra hareketimiz gruplaşmaya başladı. Gece gün-düz çalışıyorduk. Okula devam ediyor, yaşamak için para buluyorve bir dost bulabilmek için tarama yapıyorduk. Bunların büyük ça-lışmalar olduğunu söylemiyorum. Bugün için belki bunlar bir hiç-tir. Ama burada önemli olan sorumluluk anlayışıdır. Önemli olan,yaşarken nasıl bir duyarlılıkla hareket ettiğimizdir. O zaman emir-ler ve örgütün talimatları da yoktu. Kendimizi sıkıyor ve bu sor-umlulukları kendi kendimize çıkarıyorduk.

123

Page 124: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

Bunları neden söylüyorum? Bunları, kendi kendilerini sorumludurumuna getirmek bir yana, bazıları sorumsuzluğu geliştirmekamacıyla ne gerekiyorsa onu yaptıkları için söylüyorum. Bunlarönemlidir. İnsanoğlu kendisinde sorumluluk duygusu yaratan birvarlıktır. Bir kocakarı gibi sürekli rahatsızlıklarından ve hastalığın-dan söz ederek düşkünlüğü tercih etmek doğru olamaz. Kocakarıtutumları ve sokak düşkünlüğü lanetli sıfatlardır. Böylesi sıfatlarınsahipleri her türlü baskıyı ve sömürüyü sinelerine oturtan yaratı-klardır. Onlar hep böyle anılmaya ve bu biçimde sürünmeye layıkkişiliklerdir. Devrimciler bunu kabul edebilir mi? Asla!

Bilindiği gibi bir ideolojik mücadele dönemimiz vardı. Bir gruparkadaşla savaşır gibi bir ideolojik mücadele yaptık. Sözcükler vekavramlar üzerinde fırtınalar kopardık. PKK işte biraz da budur.Haki’ler ve Kemal’ler bunun için hayatlarını ortaya koydular.Bunlar Kürt değildi, bizim toplumumuzun içinden gelmiyorlardı.Ama doğrularımıza öyle aşinaydılar ki, onları ölümüne savunuyor-lardı. Bunlar gençti; isteselerdi varlıklı bir yaşama ulaşabilirlerdi.Ama insanlığın sorumluluğunun gereklerini bilerek PKK’nindoğrularına katıldıkları için bu kadar büyük çaba harcadılar; enağır baskılar karşısında bile son nefeslerine kadar bu tutumu sergi-lediler. Şimdi ise sorumluluk vardır, örgütlenmeyi geliştiriyoruz.Peki, bütün bunlar kendiliğinden mi olmuştur? Bu mümkün mü-dür? Bir insanı bir saat için okulundan ve işinde koparmak büyükmaharet ister. Kürdistan’a yeniden dönüş büyük yürek ve sorumlu-luk ister. Tabii bazıları bunun farkında değildir.

Kürdistan’a yeniden dönüş olayı basite alınmamalı; “Ne de olsadevrimcilik biraz da sükseli bir meslekti, otobüse binip Kürdi-stan’a geldiler” denilmemelidir. Hayır, bu Ağrı dağına tırmanmakkadar zor bir olaydır. Dev gibi bir devleti karşınıza alıyor ve onarağmen her şeyinizi ortaya koyarak yola çıkıyorsunuz. Bu kolaymıdır? Kürdistan’a döndük, köylere ve kentlere gittik, binlercetoplantı yaptık. Bunlar neredeyse unutulmuştur. Bugün düşmankendi tarihinin en büyük hatasını yaptığını söylemektedir. Peki,düşman neden yanıldı? Düşman işte bu çabalardan ötürü yanıldı.İşlerimizi koşullara uygun olarak yaptık. Düşmanın elinde belgeyoktu veya farketmemişti. Bu biçimde örgüt kurulabileceğine

124

Page 125: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

inanmıyordu. Ama biz kendimizi ayaklı bir gazete durumuna getir-dik. Yirmi yıldır bu propagandayı sürdürüyoruz. Bazıları bugünhazır metinleri bile sağa sola dağıtmaya üşeniyor. Birçok kişininbütün gazetelerimizi düşmana kaptırdığı biliniyor. Bu durum gö-revlere hangi ölçüde bağlı olunduğunu ortaya koyuyor. Aslındaherkes çok şey biliyor, herkes istese birçok insana bir şeyler öğre-tebilir, ama sırf üşendiği için bunu yapmıyor. Oysa ben, hiç de ge-rekmediği halde, adeta boğazımı yırtarcasına hala propaganda ya-pıyor ve gerçekleri ortaya koyuyorum. PKK böyle gelişmiştir.PKK’nin taraftar bulması bu çabaların ürünüdür; insanların PKKetrafında birleşmesi bu çabaların bir sonucudur.

Demek ki bütün bunlar kendiliğinden olmamıştır. Tarih kendikendine ilerleyemez. Kürdistan’da özgürlük tarihi hiç kendi kendi-ne ilerleyebilir mi? Biraz sağduyu sahibi olan bir insan bununmümkün olmadığını görecektir. Küçücük bir tekerleği döndürmekbile ciddi bir çaba gerektirmektedir. Halklar tarihinin ne denlidehşetli yaşandığını biliyorsak, bunun böyle olduğunu anlamaktazorlanmayacağız. Ama sürüyle gezme tarzını yaşam saymak, insaniçin bir işkencedir. Biz her gün otobüslerle halka ulaşmaya çalışır-ken, TC cumhurbaşkanı ve başbakanı, atalarımıza bakıp ibret ders-leri almamız gerektiğini söylüyor, bizi asıp kesmekle tehdit ediyor,idam ipini Demokles’in kılıcı gibi her gün başımızda sallıyordu.Yine de biz Hilvan’a ve Suruç’a ulaşmak, Dersim’e ve Kars’a geç-mek için koşturup durduk. Hesabımız işte buydu. Bir bilet teminedinceye ve sağda solda bir dost buluncaya kadar titreyip durduk.Sorun can korkusu değil, gerçeklerimizi kitlelere ne kadar taşırabi-leceğimizdi. Şimdi bazıları için pek önemli görünmese de, bunlarPKK’nin tarihidir. Hem de bunlar inkarcılığın, yüzeyselliğin veutanç verici gidişatın tersine çevrilmesi ve kötü gidişata dur denil-mesi döneminde yapılmıştır. Bu dönemde sınıf ve ulus temelimizalabildiğine duyarsızdı. Sadece yüreğimize dayanarak iş yapıyor-duk. Bugün arkadaşlar, “Ne de olsa PKK’nin silahlı bir gücü devar, PKK dünyada da biraz tanınmaya başladı. Artık bu çabalarıanmaya gerek var mı?” diyorlar. Zaten bu çabaların anılmasına ge-rek görülmediği için, halka ve yoldaşlarımıza karşı bu kadar yet-mez ve sorumsuz davranışlar içine girilebiliyor. Oysa kölelik tarihi

125

Page 126: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

bütün yönleriyle kavransaydı, bir mermi ve tek bir sözcük uğrunabile her türlü çaba gösterilir, en iyisi yapılmaya çalışılırdı. Amaucuza yaşadığınız, ananızın sizi ucuz bir biçimde yetiştirdiğinisandığınız, babanızın sizi ucuz beslediğine inandığınız ve PKK’yede gençlik döneminizde ucuzca katıldığınız için, her şeyin kolayedinildiğini sandınız ve böylece olumsuzlukları yaşadınız. Çoğun-uz bazı zorluklarla karşılaşsa da, bu zorlukları bir kader gibi ele al-dınız. Çoğunlukla devrimci gelişmeye tepki duydunuz.

Peki, bu nasıl sonuçlandı? Bunun sonucunda verimsiz bir pratikve çalışma tarzı, başına buyruk, bireysel, tepkici ve daha sonra or-tayolcu durumlar ortaya çıktı. Dikkat edilirse, PKK tarihi, dahaönceki konuşmalarımda da ifade ettiğim gibi, sadece benim değil,başka arkadaşların da çabalarıyla doludur. (Bunlar az çok dile ge-tirmek istediğim çabalarımdır, bunun gibi binlerce çabam vardır.)PKK’ye emek verenlerin yaşamını didik didik ederseniz, parti tari-hini her yönüyle bilince çıkarır ve yüreğinize nakşeder, böylece iyibirer PKK’li olabilirsiniz. Böyle yapmazsanız, bir soysuz, mira-syedi ve tehlikeli bir kişi durumuna düşersiniz. Yoksa bu biçimdegeliştirilen bir parti hareketine karşı görevlerini tam başarmamak,değerlerin korunması ve geliştirilmesi uğruna her şeyini ortayakoymamak mümkün müdür? Basit bir sermayedar bile elindekibirkaç kuruşu bir şeylerin içine saklayarak dünyanın birçok yerinegötürebilmektedir. Siz PKK gibi bir hazineye sahipsiniz, ama onudört yıl önce tuttuğunuz yerden belki daha da geriye götürüyorsu-nuz. O zaman, bu mirası ve kendisini harcamak değil de nedir?

Akıllı olmak gerekir. Ne de olsa köylü kökenli olduğumuz,yaşam tarzımızın iflas etmiş bir yaşam tarzı olduğu söylenebilir.Hayır, bu böyle değildir. PKK, sermaye biriktirmek açısından değil,ama her türlü özgürlük değerini biriktirmek için büyük üretici veyaratıcı özelliklere sahip olan bir harekettir; küçük değerleri misliylebüyütmesini bilen bir harekettir. Onun militanları da bu değerlerinyaratıcılarıdır. PKK’yi başka türlü yorumlama olanağı yoktur.

Evet, dediğim gibi, o dönemde parti ideolojisini taşırmak için,kelle koltukta ve tepemizde sallanan Demokles’in kılıcı altındaşuraya buraya koşuyorduk. Bu sözlü çalışmaların riskleri de vardı.Ancak başka türlü PKK’yi oluşturmak olanaksızdı. Daha sonra bu

126

Page 127: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

bilgi birikimini bir programa dönüştürelim dedik. Tabii arkadaşlar-dan birçoğu bu programı bile hala okumamıştır veya onun anlamı-nı tam kavrayamamaktadır. Ama biz bütün bilincimizi zorladık.Başkalarının programlarını nasıl yazdıklarını ve kendi programı-mızı nasıl toparlayacağımızı araştırdık. Programımızı Haki yol-daşın anısına ithaf etmiştik. Çünkü devrimcilerin anısı çok önem-liydi. O halkımızın davası için yaşamını feda etmişse, biz de onunanısını ölümsüz kılmak için her şeyi yapmak zorundaydık. Yoksakötü bir yoldaş olurduk ve devrimcilerin anısı karşısında pek desaygılı olmadığımız ortaya çıkardı. Daha sonra birçokları, yüzlerceşehidin anısını doğru olarak yorumlamak bir yana, kendi asgarigörevlerini bile yerine getirmediği için duyarsızlaştı. Bu kötü veasla kabul edilmemesi gereken bir durumdur.

Biz, Haki yoldaş şehit düştüğünde derin derin düşündük. Adetagök kubbe başımıza yıkıldı. Yeniden nasıl yaşayabileceğimizi vebu dehşeti nasıl yırtacağımızı aylarca düşünüp, araştırdık. SadeceHaki yoldaşın şahadetinde mi? Halil Çavgun yoldaşın şahadetin-de de öyleydi. Daha sonraki şehit düşme olaylarında da böyle ol-du. Aylarca bu yoldaşlarımızın anısının gereklerini nasıl yerine ge-tirebileceğimizi düşündük. O zaman çoğu arkadaşlar, “Hemen isy-an eder, intikamlarını alırız, olur biter” diyorlardı. Peki, sadece in-tikam almakla iş biter mi? Açık ki bitmez. Bunun için örgütlen-meyi derinleştirmek, yani onların anısını ölümsüzleştirecek yolubulmak ve onların davasını güvence altına almak zorunluydu. Ozaman görevimizi yaptığımız söylenebilirdi. İşte biz böyle yaptık.Parti Programı böyle ortaya çıktı. O zaman birçoğu programı oku-maya yanaşmıyor veya çok sınırlı okuyordu. Bu, Kürdistan’dakiinkarcılığın, zayıflığın, kendini tanımamanın ve yabancılaşmanınkorkunç bir ifadesiydi.

Biz partiyi ilan edelim derken, arkadaşlar duyarsız ve eksikdavrandılar. Yani bir takım değerler ortaya çıkınca, bu değerlerikariyerist bir biçimde ele geçirme eğilimleri ortaya çıktı. Biz Ku-ruluş Kongresi’ni gerçekleştirmeye çalışırken, kongrenin basitgeçmemesi için aylarca bir yerden başka bir yere koşturur ve ken-dimizi sonuna kadar zorlarken, arkadaşların çoğu kongreye birgözlemci gibi katıldı. Ama tarih de başka türlü ilerletilemezdi.

127

Page 128: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

Çoğu arkadaş kendisini fazla sıkma gereğinin olmadığına inandı.Tabii böyle davrananlar başımıza bela oldular. Bunların ucuz öze-leştiriler yapmakla fazla bir şey yaptıkları söylenemez. Kendileriulusa ve topluma karşı sorumlu olduklarına göre, dişini tırnağınatakarak yürümeleri gerekirdi. O zaman böyle yapmış olsalardı, çokşey kurtarılabilecek ve çok ileri gelişmeler sağlanabilecekti. Amakariyerizm vardı. Hatta bazıları partinin gerici kişiliği ezdiğini gö-rünce, bir an önce kurtulmayı düşünüyorlardı. Peki, kurtuluş nere-de aranıyordu? Bunlar kurtuluşu TC’nin kapısında arıyorlardı. TCkendilerine ne verecekti? TC kendilerine ancak düşkünlük, uşaklıkve ajanlık verebilirdi. Bu asla şerefli bir yaşam olamazdı. Tabii bü-tün bunlarla mücadele edildi.

Partinin bu yıllardaki direniş mücadelesini uzun uzun anlattık.Manifesto (Kürdistan Devriminin yolu) bugün dünya dillerineçevriliyor. Biz o zamanki sınırlı bilgimizle Manifesto’yu kaleme al-dık. Bugün herkes buna saygı duyuyor. Manifesto’da dile getirilengerçeklerin hangi yaşamın ürünü olduğu biliniyor. Kuruluş Bildir-gesi’ni de o günkü bilgi dağarcığımızla yazdık. Bugün hepiniz onubir şiir gibi okuyorsunuz. Ama önemli olan onu yaratan ruh hali vesorumluluk anlayışıdır, bunun görülmesi gerekir. Şimdiye kadar ne-den daha iyisini yazamıyorsunuz? Çünkü sorumluluklarınız zayıf-tır; ruhunuzdaki duyarlılık yetersizdir. Bunca yıldan beri mücadeleiçinde bulunduğunuz halde, neden iyi raporlar, bildiriler ve broşür-ler geliştiremiyorsunuz? Yüksek bir sorumluluk duygusuyla hare-ket edemediğiniz için bu böyle oluyor. Biz daha o zaman bunlarıyapıyorduk. Amacımız anamızın babamızın çiftliğini geliştirmekdeğildi. Tamamen ulusal ve toplumsal özgürlük ve insanlık için ha-reket ediyorduk. Her arkadaş rahatlıkla bunu yapabilirdi. Bugünhala doğru dürüst yazılar bile geliştirilemiyor, rapor sistemine bileegemen olunamıyor. Bu neden ileri geliyor? Bu, partileşmeyi eksiktemellerde başlatmak ve daha sonra onu bu biçimde sürdürmektenkaynaklanıyor. Açık ki tecrübe vardır, çok okunuyor ve çok şeyyaşanıyor. Peki, neden hala böyle davranılıyor? Çünkü eksik ve ya-nılgılı bir yaşam vardır. Biz de yaşadık. Düşünün, o zaman benimneyim vardı? Eskiden biriktirmiş olduğum birkaç kuruşla kitapalıyorduk. Biraz da çalışıyorduk. Çoğu arkadaş eksik yaklaştığı ve

128

Page 129: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

eksik sorumluluk gösterdiği için, daha sonra kendisini ihmal etti.En son bozguncular, ortayolcular böyle çıktı. Direniş kahramanlarıda böyle çıktı. Bunlar bugün net olarak görülmektedir.

Maraş katliamından sonra askeri-faşist rejimin ayak sesleriniduyduğumuzda, yine büyük bir sorumluluk içine girdik. Bir yandanMHP’nin katliam provaları, öbür yandan ağaların her gün artan bas-kıları vardı. Bundan sonra ne olacak, parti nasıl yaşayacaktı? Umut-lar yerlebir edilmek ve gençliğin o zamana kadar döktüğü bütünkanlar boşa çıkarılmak isteniyordu. Yine dişimizi tırnağımıza tak-maktan başka çaremiz yoktu. Yurt dışına çıkışı hazırlarken, o birkaçay içindeki ruh halimi anlatamam. Anlatmama gerek yoktur. Amasorumluluk vardı, hareketi mutlaka yaşatmak gerekiyordu. Antep’emi, Van’a mı yoksa Urfa’ya mı gidecektik? Olanaklarımız sınırlıydı.O aylarda bir gün bir evde kalabilmek için dilimizde tüy bitiyordu.Bizdeki küçük-burjuva aile gerçekliği böyledir. Biraz tehlike görün-dü mü, aile içinde panik başlar. Elbette bu konuda ailelerimizin gö-sterdikleri fedakarlığı gözardı etmek istemiyoruz. Bazı olumsuzlu-kların yanısıra, bütün o yoksulluğa rağmen, halkımızın bize bir ye-mek yedirmek ve bir gün bizi bir yerde barındırmak için nasıl çır-pındığını da görüyorduk. Ama aynı zamanda bunlardan kurtulmakda istiyorduk. Böyle bir çekişmeyi sürekli yaşadık ve hareketin ezil-memesi için yeni bir çıkış yolu bulmaya çalıştık.

Yurt dışına çıkışımız harekete bir çıkış yolu bulmak içindi. Ba-zıları ne tam yurt dışına çıkma gereğini duydular, ne de çıktıktansonra, bunun niçin yapıldığını tam kavrayabildiler. Bu yüzdendevrimcilikleri sığ, dar sorumlu ve dar pratikçi biçimde geçti. Ozaman her gün büyük baskılar gelişiyor ve yoğun tutuklamalar ya-pılıyordu. Eğer bunun dehşeti yeterince duyulabilse ve yine sonu-na kadar örgütü yaşatmak gerektiği endişesi taşınsaydı, yurt dışınaçıkışın büyük anlamı ve çıktıktan sonra yapılan hazırlıkların büy-ük önemi iyi idrak edilir; ülkeye yeniden dönüşü büyük zaferlerlekapatmanın bir nimet ve borç olduğu bilinerek, böyle bir yaşamsergilenirdi. Bunlar eksik gösterildi. Neden? Çünkü yurt dışına çı-kışın anlamı kavranamadı ve çıktıktan sonra bekleyen görevler ye-terince anlaşılamadı. O zaman ne yapıldı? Provokasyon, güdülerive zayıflıkları tahrik etti. Zaaflara hitap etti. Yapımızın dörtte üçü-

129

Page 130: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

nü iğrenç yaklaşımla uğraştırdı. Bizim yurt dışına çıkışımız ve ola-nak yaratışımız, tarihe karşı sorumluluğumuzun bir gereğiydi. Bu-na karşılık bazıları bir gün nasıl iyi bir yemek yiyeceklerini vedışarda soysuz bir mülteci yaşamını nasıl ele geçireceklerinidüşünüyorlardı. Kimi kendisini sorun haline getirdi; kimi kendis-ini şöyle, kimi böyle dayattı. Her türlü düşkünlük ve kocakarı ta-vırları sergilendikçe sergilendi. Oysa ben de yurt dışına çıkmış veherkesin sorumluluğunu üzerime almıştım. Bunlara kendimizdendaha fazla yer, daha fazla yemek, daha fazla güvenlik ve daha faz-la okuma olanağı vermiştik. Kendilerini eğitmelerini istemiştik.Onların da tarihe karşı sorumlulukları vardı. Ama ben buna mec-bur olduğum halde, kendileri sanki her türlü soysuzluğu sergile-mekte özgürlermiş gibi çirkin bir hareket tarzıyla ortaya çıktılar.Tabii herkes sonunda yaptıklarının karşılığını gördü. Biz direnişçideğerleri zorbela ayakta tuttuk. Çünkü bu namus, onur ve tarihti;çünkü biz her şeyimizi yitirmekle karşı karşıya bulunuyorduk. Bi-razcık özgür yaşam olanağı bulmak için bütün yeteneklerimizi ay-aklandırmamız zorunluydu. Lanetli bir yaşamı kendileri için gere-kli görenlerin bizimle yola çıkmaları anlamsızdı. Bunların bu ala-na gelmemeleri ve gidip düşmana sığınmaları gerekirdi. Bazıları-nın hem şöhretli bir devrimci ve bir özgürlük savaşçısı olarak gö-rünmeleri ve bol bol edebiyat yapmaları, hem de gereklerini yerinegetirmemeleri kabul edilemezdi. Bu çok kötü bir biçimde kendiniyanıltmaydı. Bu yanılgının sahipleri hem kendilerine hem de bizehaddinden fazla zarar verdiler. Bütün bunlar karşısındaki telaşımı-za karşı, aşağılık provokatör, “Ali arkadaş çok tahrik oldu; herhal-de bizim bu çıkışımıza karşı çok öfkelidir” diyerek karşılık veriy-ordu. Bu çok düşkünce, lümpence ve gerçekten düşmanca bir tu-tumdu; zorluklarla karşılaşmamızdan sadistçe zevk almaktı. Peki,bütün bunlar kendilerine ne kazandırdı? Hiçbir şey!

Provokasyonla mücadele yıllarımızı iyi anımsıyoruz. Her günsorumlu arkadaşlara bunun tehlikeli olduğunu ve üzerine yürüme-leri gerektiğini söylüyorduk. Ama onlar konuşma tenezzülünde bi-le bulunmuyorlardı. O bizim tarihsel temellerimizle uğraşırken, bi-zim arkadaşlarımız, arkalarında binlerce kişinin bulunmasınarağmen, aşağılık bir provokatörün üzerine yürümüyorlardı. Bunlar

130

Page 131: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

daha sonra özeleştiri konusu yapıldı. Biz burada tiril tiril titriyor,saatlerce konuşuyorduk. Çünkü dava çok önemliydi. Arkadaşları-mıza bir ev veya kimlik temin etmek için çırpınıp duruyorduk.Ama karşılığı da bize ödettiriliyordu. Arkadaşlar bunun da farkın-da değillerdi. Kendilerine yeterince bakılmadığını ve kendileriyleyeterince ilgilenilmediğini, gerçeğin kendilerini ırgalamadığını,kendileri için önemli olan şeyin bireysel özgürlük olduğunu ve bu-nu bir hak olarak gördüklerini söylüyorlardı. Bu insanlık dışı birtutumdu. Adam hak istiyordu, bazıları hak istemeye başladılar. He-nüz ulus kurtulmadan ve toplum özgürleşmeden, herkes kendisiiçin özgürlük istiyordu. İşler çılgınlık düzeyine dek ulaştı. Bazılarıbunu yapmamamız halinde bize karşı komplo düzenleyeceklerinive her türlü bozgunculuğu geliştireceklerini söylediler ve söyle-diklerini de yaptılar. Sonuç ne oldu? Sonuçta hem kendilerini çokzor durumlara düşürdüler, hem de bize büyük zararlar verdiler.

Tabii bazı arkadaşlar da bu türküye kulak kabarttılar. Bozguncu-luk türküsü “güzel” söyleniyordu; ne de olsa işin içinde ucuz biryaşam vardı. Böyle bir yaşamı gerçekte ne insanlık kabul ederdi,ne de biz kabul edebilirdik. O dönem de böyle geçti. Yalnız dahasonra gördüğümüz ortayolcuların ve bozguncuların önemli bir ke-siminin o dönemde bu türküye kulak kabarttığını ve ortaya çık-tığını da bilmek gerekir. Yani onlar bu türküyü biraz dinlediler;bozgunculuğun güzel bir şey olduğunu ve kişiye bazı yararlarsağlayacağını düşündüler. Basit bir yaşamı kurtarmak için bunagirdiler. Zorluklara katlanmamak için bunu yaptılar. Bunlar bugünnetleşmiştir.

Daha sonra ülkeye yöneldik. Biz bu dönemi de büyük bir duyar-lılıkla yaşadık. Bazı arkadaşlar ve ortayolculuğun en önemli öğele-ri gözden çıkarıldıklarını ve harcandıklarını söylemişlerdi. Oysabirçok arkadaş bizim burada bir günü idare etmek için neler yap-tığımızı gördü ve yaşadı. Yüreğimizde her saniye baskı vardı. Bubaskı sekiz yıldır hala bitmemiştir. Baskı nedir? Bu, baskı siyaseti-dir; baskı partinin bütünlüğüne yöneliktir, partiye boyun eğdir-meye yöneliktir. Bu açıkça görünmez, bilinmez ve söylenemez.Baskının açık olmasından insan fazla rahatsız olmaz. Ama görün-mez baskı her türlü felakete gebedir. Bu durumda çok büyük bir

131

Page 132: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

cesaret ve ustalık sergileyemezseniz, örgütü kurtaramazsınız. Ar-kadaşlarımız bunun farkında bile değildi. Onlar için kent caddelerigüzeldi; olanaklar da vardı ve rahat yaşam kokuyordu. Hayır, birsaniye için de olsa, ben bunu düşünmedim. Bir günümü bile rahatbir uykuyla geçirmediğimi söyleyebilirim. Benim dünyam başka,sizin dünyanız başka türlüdür. Eğer dünyayı öküzün trene baktığıgibi siyasetten uzak, siyasal gerçeklerden kopuk bir biçimde, en azsorumluluk ve duyarlılıkla değerlendirirseniz, o zaman rahatlıklaböyle bir sorumsuzluğa düşebilirsiniz. Nitekim düştüler. Kendile-rini en iyi biçimde eğittiğimizi sandığımız arkadaşlar, buradakiyaşamı böyle ele aldılar.

Oysa Kürdistan tarihinde ilk kez dışardaki çember kırılıyor, birhalkın özgürlük soluğu sağlam bir güvenceye kavuşturuluyordu.Ancak bunun karşılığı ve süresi vardı. Bunu bize ödettirmek istey-en güçler olacaktı. Bazıları dedikodu ve inançsızlıkla yola çıktılar.Bunlar daha sonra yapımıza ellerinden gelen her türlü kötülüğüyaptılar. Bize kötü bir yönetimi dayattılar. Yine de biz bunlarla aynıağzı kullanmaya ve aynı basitliğe düşmeye tenezzül etmedik. Bun-ları muhatap almadık ve kesinlikle almayacağız. Ama bunlar tarih-sel gerçeklerden ve günümüz dünyasının gerçeklerinden uzakyaşıyorlar. Biz burada, büyük bir onur kavgası verdik. Arşivler açı-lırsa, bizim burada nasıl bir direnme sergilediğimiz açıkça görüle-cektir. Ama en yakın arkadaşlarımız bunu duymak istemiyorlar. Ba-zı arkadaşlarımız burada bir iki kez bazı örgütlerin yanına gidiyor,bir iki sert söz söylüyor ve kapıdan çıktıktan sonra her şeyi unutuy-orlardı. Oysa burada politika vardı. Siz halkınıza bir şeyler kazan-dırmak istiyorsunuz. Bunun için gerekirse kırk kapıya gitmek, iyisözler söylemek, yalvarıp yakararak da olsa sonuç almak zorunda-sınız. Ama böyle yapılmıyor, “Ali arkadaş yapar” deniliyor. Ülke-deki durumlarını bile ben idare ediyorum. Ne burada ne de oradayaşamasını biliyorlar. Peki, ne için ve nasıl yararlı olacaksınız? Birkeresinde, bazıları dünyaya gelmiş olmanın sıkıntılarını bile partiyeödettirmek istiyorlar demiştik. Bunlar, bu dünyanın hoşuna gitme-diğini ve yeni bir dünya istediklerini söylüyorlar. Bu dünya böyleyaratılmıştır, onun Kürdistan parçasının durumu da böyledir. Bizbunu tamamen veri olarak ele aldık. Biz bunun sorumlusu olabilir

132

Page 133: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

miyiz? Gerçi başkaları PKK’yi her şeyin ve bu arada tarihin bütünolumsuzluklarının sorumlusu olarak görmek ve göstermek istediler;ama bu bir iftira kampanyasıydı. Bunlar, “Bütün kötülüklerin ebesiPKK’dir” dediler. Biz buna hayır diyoruz. PKK, 1980’li yıllardagelişti; onun yedi sekiz yıllık bir geçmişi vardır. PKK’yi tarihinolumsuzluklarından sorumlu tutmak insafsızlıktır.

Bazı arkadaşlar da kendilerini çoğunlukla bu yalana inandırıyor-lar. “Aslında bu PKK istediğimiz gibi bir örgüt değildir. İçimizdebu kadar duygular ve düşüncelerin olduğunu bilmiyor mu? Bunlaraneden değer verilmiyor?” diyorlar. Daha önce de belirttiğim gibi,kişi kendi mide ağrılarını bile siyasal bir sorun haline getirmeye ça-lışırsa, dünyanın en basit adamı olmaya doğru gidebilir. Oysa siya-set, her türlü bireysel ve sınıfsal dar ve basit çıkarlardan soyutlamışolarak, sözün, düşüncenin ve iradenin büyüklüğünü gösterme sana-tıdır. Devrimci siyaset budur. Arkadaşlarımızın gözleri bir açılmış,biraz diyalektiği ve biraz da insanlara hükmetmesini öğrenmişler-dir. Bunu partiye karşı kullanıyorlar. Partiyi nasıl dize getirecekleri-nin hesabını yapıyorlar. Biz bazı ortayolcu arkadaşları eleştirirken,“Siz hata yapıyorsunuz. PKK için harcanan çabalar düşündüğünüzgibi değildir. Kişinin burada sağı solu yontarak kendisini rahatlat-ması, ucuz yönetim, ucuz tasarruf ya da bir şeyler yapmak, ama bu-nun da karşılığını almak doğru olamaz. PKK’nin yetişme tarzı,PKK gerçeğinin altında yatan fedakarlık ve sorumluluk böyledeğildir” dedik. Ama onlar köylü kurnazları gibi, “Ne de olsa kim-se bizi görmüyor; dağda veya Avrupa’da bulunuyoruz; ne yaparsakyanımıza kâr kalır” diye düşündüler. Ancak daha sonra buraya gel-diklerinde, birbirleriyle yarışırcasına ne kadar basit olduklarını vene kadar hata yaptıklarını sergilediler.

Ben bugün çok iyi hesap verebilirim. Zaaflarım ve güç getireme-diğim şeyler de dahil olmak üzere, her şeyi izah edebilirim. Ben deinsanım, benim de birçok eksikliklerim olabilir. Ama bir şey var ki,bütün gücümü seferber ediyorum. Bazıları küçük bir grubu bile yö-netemiyorlar, birkaç kişilik bir grubu bile eğitemiyorlar. Ben ülke-den çok uzak bir alanda ve koşullarda binlerce kişiyi eğittim. Sizinkadar hareket olanağım yoktur. Buna rağmen bu kadar insanı nasıleğitebildik, yiyeceğinden silahına kadar bütün ihtiyaçlarını nasıl

133

Page 134: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

karşıladık? Başardık, çünkü sorumluluğumuz vardı. Bütün ben-liğimi buna katıyordum ve katıyorum. Bu bir görev anlayışıdır; gö-revleri yerine getirme, çalışma ve yaşam tarzıdır. Bazıları kendile-riyle bile ilgilenmiyorlar? Peki, buna ne ad vereceğiz? Bunlar yan-larına gelen birkaç insanla ilgilenme gereğini duymuyorlar. Peki,şimdi buna ne diyeceğiz? Ben olağanüstü bir kişi değilim, bir partigörevlisiyim. Sınırlı olanaklarla görevlerimi yürütüyorum. Peki,başkaları bu görevler karşısında özgür müdür? Yapımız çok iyieğitilmiş ve sağlam bir yapı mıdır? Hayır. Yapımız kendisini zorbe-la idare etmektedir. Peki, bu neden böyledir? O zaman düşkünlük-ten söz etmek gerekir. O zaman görevler karşısında sorumsuzluk vebasitlik vardır. Devrimcileşme olayına bütün yönleriyle egemenlikyoktur. Bu büyük ve affedilmez bir yetersizliktir.

Şimdi bazıları Kürdistan’da henüz bir ordu olmadığını ve orduyasalarının da bulunmadığını, bu durumda kim ne yaparsa yanınakâr kalacağını düşünüyorlarsa, bu, yarın mutlaka ezilecek olan biranlayıştır; bu sahibini ihanete ve her türlü düşkünlüğe götürecekolan tehlikeli bir anlayıştır. Bu anlayış, kökeni yüzyıllar öncesinedayanan sömürgeci kölelik tarihinin kişideki yansımasıdır. Bu du-rumun ilerici insanlıkla hiçbir ilgisi yoktur. Bazı arkadaşlar bunuusül haline getirdiler. Oysa önderlik ettiğimiz PKK’de direnişdeğerleri bir hayli fazladır. Bunların hepsini incelediğimizde, budurumların kabul edilemeyeceğini göreceğiz. Buna rağmen pekçok kişide ortayolculuk gelişmektedir. Bu tehlikelidir. Bu kesinli-kle sahibine fazla bir şey vermeyecek ve onu yaşatmayacak bir du-rumdur. Belki bu durum bazılarına normal görünebilir. “Ne de olsageri bir ülkeden geliyoruz; toplumsal koşullarımız son derece kö-tüdür” denilerek, bazı açıklamalar da yapılabilir. Ama bu çıkış yo-lu değildir. Zaten özeleştiriler de biraz böyle ele alındı. Oysa biziki üç yıllık pratiğimizi gözden geçirmeye çalışırken, yine yüksekbir duyarlılıkla hareket ettik. Ben, bir kişinin buraya getirilmesiiçin, sizin düşündüğünüzden ve tasavvur ettiğinizden kırk kat dahafazla sorumluluk duyduğumu belirtebilirim. Biz bazılarının kendiyaşamlarına verdiği değerden çok daha fazlasını verdik. Bunlar,yaşama gereken değeri vermemek ve yaşama karşı sorumlulukları-nı yerine getirmemekle, zaten çok şey yitirmişlerdir. Bunların yi-

134

Page 135: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

tirdiği şeyleri iade etmek ve kendilerini eğitmek gerekir.Biliyorsunuz, Kürdistan’da Şeyh sait isyanı ve ardından Der-

sim ayaklanması meydana geldi. Ama tek bir kişi kurtulamadı,tek bir kişi yurt dışına çıkamadı. Onbinlerce insan öldü ve öldürül-dü. Kürdistan’ın ücra köşelerinde yüzlerce yıldan beri bir köydendiğerine bile gidemeyen insanlar vardır. Peki, nasıl oldu da biz,birdenbire böyle modern yayınlara ve olanaklara kavuşabildik?Tabii yaşamı ucuz bir biçimde yakalayanlar için, bunlar kolay veucuz şeylermiş gibi değerlendirilmektedir. Oysa bunlar müthiş faa-liyetlerdir. Onun içindir ki, ne görevlere gidilirken gerekleri yerinegetirildi, ne de yurt dışına çıkışın büyük önemi kavranabildi. Do-layısıyla dar sorumluluk ve bir takım basit anlayışlar içinde kalın-dı. Eğer tarih bilinci yüksek olsa ve güncel gerçekler bütün yönle-riyle kavranabilseydi, herkes bir dev olarak mücadele sahnesineçıkardı. Bundan asla kuşku duymuyorum. Ama “ne de olsa ataları-mızdan kalma yaşam tarzı budur, TC okullarda ve kışlada bizebunları söyledi, mahallede bize bunlar söylendi, aile ortamındabunlara böyle alıştık” denilmektedir. Bu yaşam tarzının bugünfaşizm karşısında kurtarabildiği bir şey var mıdır? Bu yaşam tarzıtoprağı kurtarmıyor; iş, sağlık ve özgürlük yoktur; ama düşkünlükvardır; yozlaşma, uşaklaşma ve ajanlaşma epeyce mesafe katet-miştir; açlık ve hastalık boldur. Buna yaşam adı verilebilir mi? İştebu arkadaşların felsefesinin vardığı nokta burasıdır. Bu, yüzyıllar-dan beri yaşananların günümüzdeki en berbat bir kesitidir. PKKbuna karşı isyan etmenin adıdır; PKK militanlığı her açıdan bununreddi demektir. Yani yeterince düşünülmemekte, “Böyle gelmişböyle gider” denilmektedir. Yani ortayolculuk, eskiyi değişik bi-çimlerde sürdürmenin, sömürgecilik ve feodalizmin iç içe ördüğütoplumsal yapıyı, kültürü ve ahlakı PKK’ye taşırma ve devam et-tirmenin adıdır.

Biz tek tek her arkadaşın ülkeye gidişini ve ülkeden çıkışınıbüyük bir özenle ele aldık. Bir arkadaşın eline bir silah tutturmakiçin burada nelere katlandığımızı biliyorsunuz. Şimdi bu silahlarınnerede olduğunu soruyorum. Ama bu silahların nerede olduğu bili-nemiyor, doğru dürüst bir listesi bile yapılamıyor. Peki, bu nedir?Biz ortalama bir silahı büyük bir değer olarak ele alıyoruz. Şim-

135

Page 136: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

diye kadar bu tür kaç silahımız ucuz bir biçimde düşmana kaptırıl-dı? Oysa bunlar bizim özgürlük savaşımız için değerli araçlardı.Hepsi ortaçağda Bizans surlarını döven toplarla eşdeğerdeydi.Bunların değeri bilinseydi, Bizans surlarını döven topların işlevinigörebilirlerdi. Bütün bunlardan oraya çıkan sonuç bellidir: PKKiçinde küçük bir değerin elde edilmesi büyük bir çabanın ürünü-dür. Bu değeri kullanan, bu gerçeği bilerek kullanmalıdır. Buradabaşka bir yasa ve başka bir esas yoktur.

Kongre sürecinde bol bol özeleştiriler yapıldı. Hemen belirtelimki, 15 Ağustos Atılımı aşamasında arkadaşların sıcağı sıcağınayaşadıkları savaşı ve şehitlerimizi görüp duydukça, burada adetalime lime oluyorduk. (Ki bu arkadaşlarımızdan birçoğu yanıbaşınızda şehit düştü.) Her grubumuzun kayıplar verişinde, bizkendilerinden daha fazla bir şeyler yitirdiğimizi duyuyor ve do-layısıyla yeniden üretilmesinin gereğini düşünüyorduk. Oysa arka-daşlar kaybettikçe, sanki normal bir şeymiş gibi, kayıp vermeyiyüreklerine oturtabildiler. Gerçekte yüzelli şehit verildiği zaman,düşmana karşı dayatılacak direniş, hepimizin ve yüzelli şehidinyerini dolduracak bir kahramanlığa ulaşabilmeliydi. Anılara bağlı-lık buydu. Ama bu yapılmadı, arkadaşlar bunu sinelerine oturtabil-diler. Yönetim böyle davrandı; sonuçta duyarsızlaştı, partiyle inat-laştı ve örtbas edici oldu. Hiç olmazsa bu kayıplara iyi bir anlamverilebilir, hatalar ve eksiklikler ortaya konulabilirdi; kişiler kendipaylarını ortaya koyarlardı. Bunda benim de payım olabilir; varsabu da ortaya konulmalıdır. Ama ben hiç olmazsa her gün ne ol-duğunu düşünüyor ve gelişmelere kulak kabartıyordum. Bir ayı azbir kayıpla geçiştirdiğimizde bayram ediyordum. Ama bu konudabüyük sorumluluk sahibi olan ve eksiklikleri bulunan arkadaşlarınduyarlı bile olamadıklarını gördük. Bunlar daha sonra özeleştiriyaptılar; çoğunu açığa çıkardık. Bazıları suçlu olduklarını söyledi-ler ve affedilmelerini istediler. Akıllı, olgun ve dürüst bir kişininbunları yapmayacağı açıktır. Bu kişi yeri geldiğinde ölebilir. Yeterki görevlerini yerine getirmiş olsun. Ben de gidebilirim, başkası dagidebilir. Bu önemli değildir. Önemli olan sorumluluğumuzun ge-reklerini yerine getirmiş olmamızdır. Ama arkadaşlarda hiç önlemalmak denilen bir şey yoktur. Doğru bir örgüt anlayışı, doğru bir

136

Page 137: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

üslenme ve vuruş tarzı, kısacası kurallı bir devrimcilik yoktur.Bilindiği gibi o zaman gelindi ve sorunlar tartışıldı. Ben daha

1985’in Kasım’ında yaşadığımız gerçekleri ortaya koyduğumda,“arkadaş gerçekleri bizden daha iyi görüyor” dendi. Oysa arka-daşlar bu gerçeğin içindeydiler, onu sıcağı sıcağına yaşamışlardı.Benden kırk kat daha iyi değerlendirmeler yapabilir ve yerinde ön-lemler alabilirlerdi. Ama duyarsızlık ve sorumsuzluk vardı. Bu ne-denle daha iyisini yazamıyor, göremiyor ve üstelik gizlemeye ça-lışıyorlardı. Ard arda talimatlar ve açıklamalar gönderildi. Çünküben burada kendimi ve bu kenti yaşamadığım, dağı ve militanıyaşadığım için gerçekleri görüyordum. Bunu yapmayanlar oradahayallerini yaşıyorlar, kafalarını farklı şeylerle meşgul ediyorlar.Sonra da örtbas etmeye veya şöyle böyle yapmaya çalışıyorlar.Bunu yapmayın diyorum. Kendinizi aldatmışsınız, beni de aldat-maya çalışıyorsunuz. Ben bunları anlıyor ve sorumluluğumun ge-reklerini bilerek yaşıyorum. Dünya bile bizi anlamaya ve tanımayaçalışıyor. En iyi militanlarımız veya bize birinci dereceden bağlıolan arkadaşlar ise, gerçekleri başka türlü yansıtabilecekleri gafle-tine düşüyorlar. Sonra tek tek durumlarını ortaya koyduğumuzda,belirlemelerimizin doğru olduğunu, dar ve yetersiz kaldıklarını,şurada ortayolculuk ve bireysel tasarrufçuluğun ortaya çıktığını,bunun şu veya bu grubun kaybına yolaçtığını söylüyorlar. Sonuçtabunların kendi ortayolculuklarını, basitliklerini, hafifliklerini, hay-alperestliklerini, inatlarını ve kendilerine düşkünlüklerini kurtar-mak için böyle davrandıkları ortaya çıkıyor.

Peki, bu ne yapar? Bu her şeyi karıştırır, her şeye el atar, herşeye dil uzatır; ama hiçbirinde becerikli değildir. Bunlar partiyebunu dayattılar. Ne soylu ve sonuna kadar akıllı bir direnme sergi-lediler, ne de olumsuzluklarından vazgeçtiler. Bir elleri yağda, birelleri balda olsun istediler. Bunu kabul ettirmeye çalıştılar. Bunukabul etmiş olsaydım, ortada hiçbir şey kalmayacaktı. O zaman nepartiden, ne de disiplin ve düzenden söz edilebilecekti. Her şeybirbirine girecek, karmakarışık olacak ve dağılıp gidecekti. Bunayaşam denilebilir mi? Bu kaç paralık değer getirebilir? Hatta bu okişiyi bile kurtarabilir mi? Asla. Kendilerine rağmen, bu kişilerikurtaran da yine biz olduk. Yine biz akıllı davrandık, kendilerine

137

Page 138: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

büyük bir özenle yöneldik ve yol gösterdik. Bundan sonra işinegelen yapar, gelmeyen kaçar, bu pek önemli bir sorun değildir.Bunlar kongrede çözümlendi. Bunları, bu durumların hangi somutolaylar içinde ortaya çıktığını belirtmek için söylüyorum.

Şimdi de devrimcinin kim olduğu sorusuna cevap vermeye ge-lebiliriz. Devrimciyi bütün bu anlattıklarımdan ve kendi deneyim-lerimden çıkardım. Sadece kendi deneyimimden de değil, diğer ar-kadaşların ve özellikle şehitlerin katkısıyla yerine getirdim.Devrimcilik sadece zindanlarda değil, dağ mücadelesinde de gö-rüldü. Agit yoldaşla burada sınırlı bir konuşma yaptık. Kendisi da-ha önce de fedakardı. Biraz açılma olanağı bulduğunda müthiş açı-lıyordu. Hiçbir davranışı göze batar nitelikte değildi; hep çekici,öğretici ve insanı ilerleten özelliklerle dopdoluydu. Dahi derece-sinde biri değildi, ama PKK’nin iyi bir militanı olma doğrultusun-da hızla yolalıyordu. Bunu herkes göstermez miydi? Elbette göste-rebilirdi, hepimiz gösterebilirdik. Bu iyi bir şey değil miydi, topar-layıcı ve sonuç alıcı değil miydi? Evet, öyleydi. Zaferin yolunuaçacak olan kişilik de böylesi bir kişilikti. Peki, diğerleri ne yaptı-lar? Bunlar daha iyi adam gönderilmesini istiyorlardı. Sormak ge-rekmez mi, sana ne olmuş? Her şey gözler önündedir. Senden dahaiyisi olabilir mi? Gözyaşı dökmekle görevlerimizi yerine getirebi-lir miyiz? Hayır. Tarihimizin bu döneminde herkes en yüksek sor-umluluk ve duyarlılıkla görevlerin üzerine yürüse, başarı sağlana-bilir. Ama biraz önce değindiğim ruh halleri dayatılır, kişi her şeyidışardan bekler, kendi dışında kalan herkesi suçlar, herkese yükle-nir, kafa karıştırır, insanları eğitmez, ilgi duymaz, istek yaratmazve örgütlendirmezse, yani her türlü liberalizme ve ortayolculuğabatarsa, bunun sonu felaket olacaktır. Bunun yerine toparlanmak,bilinçte, iradede, birleştiricilikte, örgütleyicilikte ve eylemde kes-kinleşmek gerekir. Devrimci yaşam böyle olur. Bu çok açıktır.

Bunun yerine kişi böyle doğduğunu söyler, kalıntılar ve özellik-lerden söz eder ve bunların devam ettiğini belirtirse, bu olmaz de-rim. Ben iyilikleri dayatırken, sen kötülükleri dayatıyorsun. Benilerlemenin yolunu gösterirken, sen gerilemenin yolunu gösteriyor-sun. O halde mahkum edilmesi gereken ben değilim, sensin. Senisenden kurtarmak için bunu yapmak zorundayım. Şimdi arkadaşlar

138

Page 139: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

bunun doğru olduğunu söyleyebilir ve “Böyle de olsun” diyebilirler.Hayır, bunu kendiniz yapmalısınız. Dışardan birisi sizi sarsmadankendiniz doğru yola girebilmelisiniz. Dinin de, felsefenin de, devrimbiliminin de öğrettiği şey budur. Hem sosyalist hem de kapitalisttoplumun yaşadığı şey budur. İslamiyetin de, hiristiyanlığın dayaşamı budur. Bizim için de gerekli olan insanca ve örgütlü biryaşamdır. Çok sınırlı olanaklarımla bütün bunları göstermeye ça-lıştım. Aslında fazlalığım yoktu, hatta çok büyük eksiklikler içindeyaptım. Büyük bir sorumluluk ve ihtimamla yürüdüm. Her arkadaşabüyük bir özenle eğildim. Halka da böyle yaklaştım. Her dostluğumücadelenin çıkarları doğrultusunda kullanmaya çalıştım. Hepimizbütün bunları yapmakla mükellefiz. Ben çiftlik kurmak için bunlarıyapmıyorum. O zaman herkes bundan dersler çıkarmak zorundadır.Yoldaş olduğumuzu söylüyorsak, bu böyledir. Bunun böyle olma-dığını söyleyenlerin aramızda yeri yoktur. Burada yoldaşlık gerekir.Herkes ölümü pahasına yoldaşlık yapmak üzere buraya gelmektedir.Biz başka türlü ortam bulamayız. Bunun anlaşılamayacak ve kavra-namayacak bir yönünün bulunmadığını sanıyorum.

Şimdi parti merkezimizden bir iki örnek vermek istiyorum. Biriki örnek de kadrolardan vereceğim. Bazılarına yetki ve sorumlu-luk tanıdık. Peki, bu akıllı arkadaşlar ne yapıyorlar? Bunlardan ba-zıları fazla duyarlı davranmıyor, sorumluluk duymuyorlar. Yani sı-radan bir militan gibi çalışıyorlar. Birisi kurnazlığın farkına varıy-or: “Gücüm ve otoritem var, burada kendimi dayatayım” diyor. Buyaptıkları kendi özeleştirilerinde de vardır. Hemen belirtelim ki,bu özeleştiriler dersler çıkarmak ve eğitim için okunmuyor. Bunla-rın sadece özeleştiri olduğu, herkesin özeleştiri yazdığı düşünülüy-or. İşin gerçeği aslında böyle değildir. Bunların muazzam bir öğre-tici değeri vardı. Hepsi siyasal eğitim için son derece öğretici nite-likteydi. Bunlar ne yaptılar? Evet, bunlar ortamı kolladılar, çoğun-lukla ortayolculuk içinde saydığımız özellikleri sergilediler. Öteyandan kendilerini sivrilterek otoriter kıldılar. Tabii bunu da eğitil-miş ve biraz disipline edilmiş parti içinde yaptılar. Ben o zaman dasöyledim. Siz adam beğenmiyorsunuz, ama bizim burada hazırla-dığımız adamlar ölümü alarak geliyorlar dedim. Birkaç hain dışın-da, hepsinin durumu istisnasız böyleydi. Ama bizimkiler bunları

139

Page 140: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

beğenmiyorlardı. Beğenmemelerinin nedeni de, bu insanların ken-di otoritelerine sonuna kadar bağlı olmamalarıydı.

Otorite nedir ve nasıl yaratılır? Ben insanları nasıl yönetiyo-rum? Onlar bu noktayı düşünmüyorlar. Önemli olanın insanlarınkendilerine tapınmaması olduğunu söylüyorlar. Tapınma kötü birşeydir. Kişiye tapınmak iyi değildir. Doğru yönetime ve doğru ön-derliğe sonuna kadar evet diyoruz. Ama kişiyi mevcut olmayanyeteneklerine boyun eğdirmeye gelince, bu burjuvalıktır, feoda-lizmdir ve küçük-burjuva hastalığıdır. Bizde bazıları “ne de olsaotoritem var, insanlar beni dinliyor ve dediğimi iki etmiyorlar, budurumda kendimi dayatayım” dediler. Daha sonra bunların oburşişkinlikler olduklarını gördük. Bu şişkinlik bir hastalık haline gel-di. Ardından bu özeleştiriye dönüştü. Peki, o zaman kendi kendini-zi neden şişirdiniz? Tabii bazıları da kendilerini zayıflattıkça zayıf-lattılar. Sanki yüzyıllarca aç kalmışlardı. Bu iki sakat mantık damerkezimizde ortaya çıktı. Ne kendini bu biçimde başkalarının sır-tında şişirmek, ne de bu tarzda yoksullaştırmak doğru olabilir.Büyümenin doğru yolu ve olanakları bellidir. Ama bu olumsuzlu-kları bir türlü gideremedik. Bunun nedeni ortayolculuktur. Bu, eskitoplumun kalıntılarını yaşamaktır. Bu, “Ben böyle gördüm, böylesihoşuma gidiyor” anlayışını sürdürmektir. Kendisini şişirmesi veegosunu tatmin etmesi adamın hoşuna gitmekte. Kafasında ağalıkve jandarmalık vardır. Diğeri de eskinin köy yoksuludur. Bir günüidare etmek kendisine yetmektedir. Hayır, biz ne bu jandarmalığıve ağalığı, ne de bu fukaralığı kabul edebiliriz. Biz kolektif, kendi-mizle birlikte çevremizi de büyüten, ilerleten ve özgürleştiren birhareketin temsilcileriyiz. Bu özeleştirileri okuduğunuz zaman, bukonuda arkadaşlarınızı daha iyi tanıyacaksınız. Kendinizi vebaşkalarını daha iyi tanımış olacaksınız. Durumun böyle olduğunusüreci yaşayanların iyi bildiklerini sanıyorum.

Peki, daha alt düzeydeki militanların veya birçok bölgede görevyapan arkadaşların durumu neydi? Bunların durumu da daha farklıdeğildi, bunlar da karikatür düzeyinde bunu yaşadılar. Daraldıkçadaraldılar, eğitimlerini ve örgütlenmeyi ihmal ettiler. Ayda yıldabir akıllarına geldiğinde eylem yaptılar. Birbirlerine karşı liberalveya sekter davrandılar. Uyanık olanlar tasarrufçuluk yaptılar, he-

140

Page 141: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

men ağalıklarını ve jandarmalıklarını oturttular, böylelikle birimide kendileriyle birlikte işlemez hale getirdiler. Böylesi onlarca ör-nek çıktı. Sonuçta kaybeden vatan ve özgürlük oldu, emeklerimizheba edildi. Dağ uygundu, insanlarımız bağlıydı, kadrolarımızlayürünebilirdi. Ama doğru yolda yürünmedi. İşler tam da disiplini-ne uygun olarak yapılmadı. Sonuçta herkes herkesten rahatsızlıkduydu, herkes herkesi biraz zorladı. Hareket de oldukça zorlandı.Biraz da kendisine rağmen, herkes bizim çabalarımızla kurtarıldı.Adamın gözü karaydı, “Ölümü tercih ederim” diyor veya kaçmayıdüşünüyordu. Hayır, bu yapılmamalıdır. Bizim için de iyi biryaşam gereklidir. Bunu yapan kişi, eski yaşam tarzında ısrar ediy-or demektir. PKK’de gelişme olanağı yok mudur? Hayır, vardır.Bu olanak bugün ortaya çıkmıştır. 3. Kongre çizgisi bunu çözüm-lemiş ve aydınlatmıştır. Arkadaşların bundan en küçük bir kuşkuduymadıklarına eminim. PKK çağdaş bir harekettir; uluslararasıölçülere uygun olan, tarihimizin bu en görkemli döneminde halkı-mızın küçümsenemez bilinçsizliği ve yoksulluğu içinde en yüksekilgiyle seyrettiği ve her şeyini verdiği bir harekettir. Peki, kadroyadüşen şey nedir? Kadromuzun hala yeterli ve sonuna kadar dona-nımlı olmaması kabul edilebilir mi? Açık ki, hayır. Bundan sonrasıiçin de bir iki örnek verirsek, durum biraz daha iyi anlaşılacaktır.Ben geleceği nasıl düşünüyorum? Bu kadar örnekleriyle kongreçözümlemesini yaptım. Planlamalar ortaya çıkardım. Dağı bendendaha iyi bilen ve ülkeyi çok iyi yaşayan arkadaşlardan çok dahaayrıntılı hususlara inebildim. Mevcut olanı yeterli mi görüyorum?Hayır. Amaç bunu derinleştirdikçe derinleştirmek, aydınlattıkçaaydınlatmak, özgür vatan için arzu ve umudu canlandırdıkça can-landırmaktır. Bunun için kafamızı yorduğumuz sorunlar, bir dağparçasının nasıl iyi bir yaşam alanına çevrileceği, bir vadinin nasılözgür bir gelişmenin, eğitimin, örgütlenmenin ve eylemin alanıhaline dönüştürüleceği, kısacası ülkemizin her parçasının gelişmeiçin neler vaadettiği türünden sorunlardır. Arkadaşlar ülke coğra-fyasını uzun süre yaşadıkları halde, bu coğrafya hakkında birkaçsöz bile söylemediler. Oysa dünya halklarının deneyimlerine bak-tığımda, bir parça vatan toprağı için destanlar yazdıklarını görüyo-rum. Bizde bazıları bunu hiç de önemli görmüyorlar. Ama bu çok

141

Page 142: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

önemlidir. Vatanın bir karış toprağının tek bir saat özgürlük içindekalması da kutsaldır. Bu insanı rahatlatır. Arkadaşlar bunu duy-muyorlar. Bunu duymadıkları için de, bu dünyada kendileri içinbir yaşam yeri yoktur. Özgürlük olayı esas alındığı için, hem so-syalizm hem de kapitalizm bu kadar gelişebilmiştir. Siz kendi to-prağınıza bir işgalci gibi bakar ve onca direnişçinin adım adım do-laştığı toprakları düşünemeyecek kadar duyarsız davranırsanız, ya-zar ve şair olamazsınız, komutan olamazsınız, insanlara değer ver-emezsiniz. Bu, orada lümpenliğin devam ettirilmesi demektir. Bensoğuk suların aktığı bir vadide bulunmayı en büyük nimetlerdenbiri sayarım. Gerçi burada her şey bulunabilir, ama bunların ne ta-dı, ne tuzu vardır.

Biz de geçmişte ülkede kalıyorduk, yirmi kişi bir odanın içineyığılıyorduk. Ama o zamanın rahat uykusunu şimdi bulamıyoruz.Yirmi kişi bir tas çorbanın üstüne abanırdık; onun tadı vardı, amaşimdi yediğimizin tadı yoktur. Bunun anlamı bellidir: Özgürlükolayını yaşamadan, özgür topraklarda yaşanmadan, yaşamın başkabiçimlerinin bir anlamı olamaz. Arkadaşlarımız hapishanedekiyaşamın bile buradakinden daha güzel olduğunu söylüyorlar. Ce-zaevinden çıkan arkadaşlarımız böyle konuşuyorlar. Yani cezaeviyaşamına bile katlanmanın olanağı vardır, ama dışarıdaki yaşamakatlanmanın olanağı yoktur. Bunun karşıtı nedir? Bunun karşıtı va-tansız durumuna düşmek, özgürlükten tamamen kopmak, mülteci-liğin yozluğu ve çürümüşlüğü içinde tükenip gitmektir. Bu da kö-tüdür. Bu belki fiziksel bir yaşam olabilir, gerçekte ise en kötü birölüm biçimidir. Bu kabul edilmediğinden, sonuna kadar vatan veözgürlük için yaşamanın değeri ortaya çıkacaktır. Faşist terörekarşı özgür bir vatan için halkımızın kutsal direnişini ortaya çıkar-manın önemi işte buradan gelmektedir. Bunun her şeyin önüne ko-nulmasının nedeni budur.

Hiç kimse, dünya bize çok yol gösterdiği, halkımıza ve özgür-lüğe yüksek değer biçildiği için bu gelişmeleri sağladığımızı san-mamalıdır. Biz hayatımızı ortaya koyarak bazı siyasal çıkarlarıdayattık. Niçin? Vatanda yaşamak basit değildir de, onun için. Sizbunun değerini ve özgür yaşamı yaratmasını bilmediğiniz için, si-ze öyle gelmektedir. Ama öyle değildir, bunu yanlış anlamamalısı-

142

Page 143: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

nız. Benden öğrenmek istiyorsanız, kendi yaşam tecrübemi böyleözetliyorum. Fiziksel anlamdan tutun da, ruhun ve bilincin yücel-mesine kadar en büyük yaşam ve savaş, parti çizgisini pratiğe dök-mek için yaşamak ve bunun için savaşım vermektir. Bunu bir gö-rev ve emir tarzında ortaya koymuyor ve bunu yapmalısınız de-miyorum. Birazcık dünyayı tanıyan ve dürüst olan herkesin rahat-lıkla yapacağı tercih budur. Ayrıca Kürdistan’da yaşıyoruz. Bura-daki özgürlüğün kendine özgü ek özellikleri vardır. Burada insanolmak için dahi özgürlük uğruna savaşmak gerekir. Yoksa doğrudürüst yürümesini ve konuşmasını bile bilmeyen bir yapı ortayaçıkacaktır. Buna insan diyebilir miyiz? O zaman her şey düşmanagidecek, bize kalan da Ortadoğu’ya ve Avrupa’ya alınıp satılmakolacaktır. Peki, bu insanlık mıdır? Ülkenin madenlerini, suyunu,bireyini ve her şeyini bırakıp gitmek ve başkalarının bunları elegeçirmesine göz yummak yaşam olamaz. Bu konuda kendimiziyanıltmamalıyız diyorum. Binlerce yıllık insanlık tarihinin insanaöğrettikleri bunlardır.

Yarın eyleme gideceksiniz. Karşınıza bazı adamlar çıkacak, ka-rısını düşündüğünü, çoluk çocuk sahibi olduğunu, kendisine ya-klaşmamanız gerektiğini, devletle bazı ilişkilerinin bulunduğunu,bu ilişkilerin gönüllü değil zor altında kurulduğunu ve işini gör-mek zorunda olduğunu söyleyecektir. Böylesi sayısız durumlarlakarşılaşırsınız. Çoğunuz bu tür şeyler karşısında utanmadınız, hat-ta bunları normal karşıladınız. Oysa bunların karşımıza çıkardığıher şeyin özgürlükle ilişkisi vardır. Özgürlüğün bunları kabul edipedemeyeceği tamamen sizin kişiliğinize bağlıdır. Kişiliğin sağlamve özgür bir kişilik olursa, bunlara top gibi bir cevap verirsiniz.Onların bulundukları kötü durumdan kurtarıp kendilerine getirebi-lirsiniz. Öldürülmesi ve kazanılması gerekenin ne olduğunu anın-da saptayabilirsiniz. Ancak çoğunuz aylarca karar alamıyorsunuz.Bu sadece ne kadar basit bir kişilik sahibi olduğunuzu kanıtlar.Teslimiyet ve ihanet kol gezdiği halde, doğru dürüst bunun farkınabile varamıyorsunuz. Bununla özgürlükte ne denli kararlı olduğun-uz da ortaya çıkmaktadır. Aklınız aylarca sonra başınıza geliyor.Bu da ne kadar hazırlıklı olduğunuzu ortaya koyuyor. Ben buradaaylarca sonra ufak bir sesten bile durumunuzu kavrayabiliyorum.

143

Page 144: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

Sözleriniz ve yürüyüş tarzınızdan bile özgürlükle hangi ölçüde do-lu olduğunuzu ortaya çıkarabilirim. Ben böyle siyaset yapıyor,siyasal gelişmeyi bu biçimde sağlıyorum. Tabii sizin için önemliolan parti değil, kendi durumunuzdur. Özgürlük savaşçılarının ru-hu ve iradesi birdir. Bir zayıflık ortaya çıktığı ve eksiklik görün-düğü zaman, hepsi bunu anlamakta gecikmez. Bunu böyle bilmekgerekir. Bu ruhla ülkeye yönelinirse, ihaneti teşhis etmemek içinbir neden kalmayacaktır.

Aynı zamanda halkımızın direnişçi değerleri vardır. Halkımızacıya, yoksulluğa ve doğanın zorluklarına dayanmaktadır; kısacasıhalkımızın savaşabilme olanakları vardır. Siz bunları da görmekistemiyorsunuz. Biraz düşünün: Bu denli dayanıklı olan ve bu ka-dar zorluğa katlanan adam, özgür savaşıma neden karar vermesin?Halk örgütsüzdür, doğru öncü istiyor, yeterli öncü isteminde bulu-nuyor, “Bize iyi öncülük edin” diye yalvarıyor. Biz de iyi öncülüketmeli ve doğru kararlar almalıyız. Bütün aile fertlerini birdenbiremücadele saflarına çekmesek bile, ailenin bir ferdini çekebiliriz.Olumsuzluklar içinde bulunanların hepsinin öldürülmesine gerekyoktur. Ama en tehlikeli olanlarını cezalandırır, öbürlerinin olum-suzluklarla bağlarını koparırız. Bunları tespit edebilmek o kadarzor değildir. Taktikten söz ediyoruz, komuta özelliklerimizi gelişti-relim diyoruz. İstediğimiz şey işte budur. Partimiz içinde bu kadartecrübeyi yaşamak, bu denli aydınlanmak, ama bir köyü nasıl tah-lil edeceğini ve nasıl devrimcileştireceğini bilememek serseriliktir.Bunun öyle darlıkla da ilgisi yoktur.

Başka yerde de örnek gösterdik. Kedinin nasıl fare yakaladığınıbiliyorsunuz. Ama bunu bir kez daha incelemenizi salık veririm.Bir hayvan bile avını nasıl yakalıyor? Bir şahin örneğini verdik.İyi izlerseniz, şahinin küçük bir fareyi veya kuşu nasıl süzdüğünü,nasıl gözetlediğini, bir saniyesini bile kaçırmadan onu nasıl uygunbir tarzda vurduğunu görürsünüz. Peki, biz bir haini gözetleyerek,onu en zayıf anında vuramaz mıyız? Bu kesinlikle yapılabilir. Va-tan bizim, toprak bizim, halk bizimdir. Karşımızdaki bir haindir,bir yılandır. Onu teşhis etmemek mümkün müdür? Haini teşhisederek gerektiği yerde vurmamak mümkün müdür? Belli ki, bu-nunla ilgilenilmiyor; yine eski derbeder yaşam ve “Bana dokun-

144

Page 145: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

mayan yılan bin yaşasın” felsefesi sürdürülüyor. Bu durumda el-bette hainler vurulamaz, hainlere karşı savaşımda başarı sağlana-maz. Eski tarz savaşçılığımızın bu anlamda da eski koktuğu açık-tır. Bizim sadece topraklarımız ve özgürlüğümüz değil, insan olmahakkımız da elimizden alınmıştır. Peki, değerlerden bu denli yok-sun bırakılmış olanları kim durdurabilir? İhanetin bu denli tehlikearzettiği bir ortamda hainleri elimizden kim kurtarabilir? Kimingücü, düşmanın elimizden kurtarılmasına yetebilir?

Eskiden ilkel insanlar vahşi hayvanlara karşı ok ve yaylasavaşırlardı. Daha sonra kılıç kullandılar. Örneğin Ali’nin kılıcıylaşöyle savaştığı ve büyük kahramanlıklar gösterdiği söylenir. Türktarihi de bu tür örneklerle doludur. Şimdi birçoğunuz kendi köyü-nüze bile girmeye üşeniyorsunuz. Eski bir dostunuzu yanınıza çek-mekte bile zorlanıyorsunuz. Peki, o zaman komutanlık nerede kal-dı? Komutan böyle mi olur? Bir jandarma bile daha fazla otoriterolabiliyor da, biz halkımız için gereken otoriteye ulaşamıyorsak,bunda bir eksiklik vardır. Bakın ben de otorite sahibiyim. Nereyegidersem gideyim, saygınlık yaratıyorum. Yirmi yıldan beri buböyledir. Aslında hepinizin ulaşması gereken düzey budur. Arka-daşını oyalayıp bastırarak ve bireysel kurnazlıklarla insan otoritehaline gelebilir mi? Açık ki gelemez. PKK’de otorite olmanın dabüyük örnekleri vardır; bunlar belirtilmeye gerek duyulmayacakkadar açıktır. Basitlikleri değil, bunları esas almak gerekir. Büyü-menin esasları vardır. Ama “Bunlar bizim için değil, başkalarıiçindir” denilmektedir. Hayır, siz de militansınız ve bunlar siziniçindir. Açık ki, biz bunları büyümeniz için sergiledik. Çiftlik veyafabrika kurmak için bu kadar olanağı biraraya getirmiyoruz. Bunuhalk ordusunun kuruluşu için yapıyoruz.

Evet, bunlar emir ve talimatlardır. Emir ve talimatların nasıl elealındığını görmek için diğer ülkelere bakalım. Beş para etmez Ke-nan Evren bile irticadan söz edince, bütün güvenlik birimleri budoğrultuda tutuklamalara giriştiler ve soruşturmalar başlattılar.Sahte de olsa böyle yaptılar. Evren “bölücüler”den söz edince, ca-navar gibi üstümüze yürüyorlar. Bizim de Halk Kurtuluş Ordu-su’nun kuruluşuna ilişkin esaslarımız ve talimatlarımız vardır. Ohalde görevlerin üzerine neden hücum etmeyelim? Kendi tecrübe-

145

Page 146: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

lerime dayanarak söylüyorum: Birbirimizi başka türlü yaşata-mayız. Bu durumda ne birlik olabilir ne de kazanabiliriz.

Demek ki militan böyle olmaz. Militan, parti emirlerini her şey-in üstünde tutan ve her şeye rağmen hayata geçiren kişidir. Komu-tan budur. Biz hala komuta özellikleri nedir diye tutturmuş gidiyo-ruz. Aslında bu konuda çok şey yazdık. Bir yığın Türk subayı gö-zünüzün önünde geçti. Askerler bu subayların karşısında nasıl dav-ranıyorlar? Türk subayları gibi hareket edelim demiyorum; amaonlar da bir komutandır. Onların yüzyıllardan beri süregelen özel-likleri vardır. Bu komutanlar ciddidir, fazla gevşekliğe yanaşmaz-lar, üstten gelen emirleri sonuna kadar yerine getirirler. Bizi de iştebu temelde yönettiler. Bizde ise komutan denilenlerden bazılarılaçkadır, emir ve talimat dinlemezler, kendi bildiklerini okurlar.Yani bizim ordu olamayacağımız, emir ve talimat düzenine gerekbulunmadığı anlayışını taşırlar. Böyleleri partiyle ve partinin yü-rüyüşüyle ters düşmüşler ve aslında kaybetmişlerdir. Ortada birserseri gibi dolaşmaktadırlar. Bunlar kongremizde, tasfiye edilme-si gereken olumsuzluklar olarak ele alındı. Bunlar kongrede ortay-olculuk ve eski toplumdan kalma özellikler olarak değerlendirildive lanetlendi. Bütün arkadaşlar da bunun doğru olduğunu ve dahaiyisini yapacaklarını söylediler. Burada böylesi bir yaşam konu-sunda yanıltmamak gerekir. Bu yaşam iyidir, özgürlük için geçengünler iyidir. Zaten başka türlü bir yaşam vaadi yanlıştır.

Parti içinde hesap yapmamak gerekir. Bireysel hesap yapanla-rın, işleri ne duruma getirebileceklerini biraz ortaya koyduk. Bunuilerde daha da açacağım. Ben parti içinde kimin ne tür hesaplaryaptığını anlar, gözetler ve bilirim. Ama bunu her zaman söyle-mem, yeri geldiğinde söylerim. Yani hiç kimse partinin bir şey bil-mediğini ve yaptıklarının yanına kar kalacağını düşünmemelidir.Parti büyüklüğü ve küçüklüğü de, dürüstlüğü ve kurnazlığı da, öz-lü ve kof çabayı da bilir. Kesinlikle bunu bilerek hareket etmek ge-rekir. Bazı kişilerin incir çekirdeğini bile doldurmayan beyinleriy-le parti içinde ne tür dümenler çevirdiklerini sırf utandığım içinanlatmıyorum. Bunlar özeleştirilerde biraz dile getirildi. Ben kırkkat daha fazlasını söyleyebilirim. Bunlar iyi değil kötüdür. Benherkesten çok daha yiğit ve güçlü olduğumu sanmıyorum. Bu işle-

146

Page 147: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

ri sıradan bir sorumluluk duygusuyla yürütüyorum. Arkadaşlarınsağlığı benimkinden daha iyidir, hepsi gençtir ve enerjileri dahafazladır. O zaman olan şey nedir? Başka tür yaşam isteyenleri vebaba ocağına dönme arzusu içinde bulunanları hemen gönderelim.Ama “Hem benim ünüm olacak, hem de partiyle oynayacağım veparti ortamını bozacağım, bunun için de onay istiyorum” denilme-melidir. Bu böyle olamaz. Ateşle barut yanyana yeralsın, ama birpatlama meydana gelmesin istiyorsunuz. Bu kadar çocukluk yapı-lamaz. Yani burada birbirini reddeden anlayışlar ve uygulamalarvardır. İkisinden birini kabul etmek gerekir. Parti içinde yaşamanınyolları bu kadar açıktır. Kendisini biraz zorlayan, partinin ge-lişimini doğru kavrayacaktır. Herkes kendisini doğru tahlil etmeli-dir. Kongre gerçeğimiz üzerinde yaptığım yorumlar parti günde-mine sunulmuştur. Herkes bunların üzerine düşünmeli ve tartışma-lıdır. Bunları, arkadaşları kendi tecrübelerimden sonuna kadar ya-rarlandırmak için yapıyorum. Bu olanağı kullanmaz, dar ve yüzey-sel olarak değerlendirirseniz, sorumlusu siz olursunuz. Bu değer-lendirmeleri ilerletecek çok şey vardır. Birçok noktaya dikkat çe-kilmiştir. Parti gerçeklerimiz kapsamlı bir biçimde ele alınmış veçözümlenmiştir. Çeşitli anlayışlar olaylarla netleştirilmeye çalışıl-mıştır. Tercihini doğru yapmak, gerçek bir parti militanı vesavaşçısı olmak isteyenler için durumlar nettir. Partiye bağlı olan-lar netliği yaşayacaktır. Partiye bağlı olmayanlar ise haddini bil-mek zorundadır.

Biz hiçbir arkadaşımıza geri, düşkün, basit ve hafif kalma ola-nağı vermeyeceğiz. Bunu sadece parti için değil, o kişi için de ka-bul etmeyeceğiz.“Sen böyle olamazsın, böyle olursan her türlüyöntemle üzerine yürüyeceğiz ve seni bu durumdan kurtaracağız”diyeceğiz. Biz dışımızdaki bozgunculara ve devrime karşı suçişleyenlere karşı şu sloganla ortaya çıkmıştık: Hiç kimse bizdenköleliğe özgürlük isteminde bulunmamalıdır. Bunu şimdi kendiyapımız için de söylüyoruz. Hiçbir arkadaşımız düşkünlüğe, ortay-olculuğa ve her türlü eski toplumsal özelliğe özgürlük istememeli-dir. Böyle bir özgürlüğün sadece parti için değil, o kişi için de za-rarlı olduğunu bilerek, böyle bir özgürlüğe geçit vermeyeceğiz.Böyle bir özgürlüğü tanımak demek, sınıf olarak burjuvaziye öz-

147

Page 148: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

gürlük tanımak demektir. Bu, feodalizme özgürlük tanımak de-mektir; bu, sömürgeciliğe özgürlük tanımak demektir; bu, kapıyısonuna kadar liberalizme açmak demektir. Olayları basit ve dar birkafayla ele almamalıyız. Benim anlattığım gerçekler tamıtamınaböyledir. Küçük ruhsal özellikleriniz için istediğiniz özgürlük, bi-reysel üslubunuz ve bireysel yaşam tarzınız için dayattığınız şey-ler, aslında kendinizi liberalize etmeniz anlamına gelmektedir. Buda bizde kişiyi TC’ye kapaklanmaya kadar götürecektir. Bunlaraözgürlük tanıyamayız.

Eğitime ve iknaya evet, devrimci düşünceyle pişmeye evet!Ama herkes buna dürüstçe yanaşmalıdır. Bu parti içinde eğitimdir,böyle çözümlenir. Buna gelmeyenler kapı dışarı edilecektir. Bu ka-dar açık ve net konuşuyorum. Geçmişte de bazılarına karşı böyleaçık konuştum. Parti içinde yıkıcılığa özgürlük tanınamaz. Çocuk-luk yapılmamalıdır. Bazıları “hem öyle, hem de böyle yaparız;bağrına sokulur ve hançeri de saplarız” dediler. Ben de o zamanpartiyi ve kendimi savunmak zorundayım. Çünkü bu partide birhalkın emeği vardır. Onu başkalarına kurban ettirmem mümkünolabilir mi?

O halde geleceğin üzerine yürürken, bütün bu anlattıklarımız-dan sağlam dersler çıkararak, parti içinde gerçekten yetkinleşmişve bütünleşmiş özelliklere ulaşmak ve gelecekte tam bir önder -ki,biz buna taktik önderlik, komuta özelliklerimizin gerçekleştirilme-si ve devrimci pratiğin yaratılması adını veriyoruz- haline gelmekgerekmektedir. Böylesi bir şiarla yürümek, eksiklikleri ve olum-suzlukları idam etmek ve gerçek anlamda her şeyi yaratmaya hazırbir kişiliğe ulaşmak kaçınılmazdır. Tercih edilecek, hem de seveseve tercih edilecek kişilik budur.

Yine bütün arkadaşları bu temelde kongre çizgimizi doğru yor-umlamaya ve hayata geçirmeye çağırıyor, kendilerini bu konudaher türlü yaratıcılığı sergilemeye davet ediyorum.

18 Ocak 1987

148

Page 149: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

tasfiyeciliğe ve ona zemin teşkil eden ortayolculuğa karşı militan mücadeleyi

yükseltelim!

- I -

Üçüncü Kongre çözümlemeleri temelinde ortaya konulan gö-revlerin üzerine yürümek için gerekli hazırlıklar yoğunlaştırılmak-ta; büyük bir sorumlulukla bütün faaliyetlerimizin içinde yoğunbir çaba sürdürülmektedir. Eskiden içine düştüğümüz yetmezlikle-ri yaşamamak, bu kez parti taktiğini en derli toplu bir hazırlıkla veyaratıcı biçimde pratiğe geçirmeyi gerçekleştirmek, bunun içinçizgiyi uygulama sorununu her yönüyle ve derinliğine kavramakve uygulamak asli çabalarımız arasında bulunmaktadır. Kongreçizgisini sadece kavramakla kalmamak, bunun bilgisine ulaşmanında ötesinde dersler çıkarmak gerekir. Bu konudaki belgeleri ince-lemek kuşkusuz bize bilgi verebilir; bize belli bir bilinçlenmeyisağlattırabilir. Ama bu, kendi başına bir özümseme ve uygulamayıyaratmaya yetmez. Sadece bilinçlenmeyle yetinip gerisini getirme-mek ve bundan daha ileriye yönelmemek, kongre çizgisini tahrifetmenin örtbas edilmiş bir biçimini oluşturmaktadır. Özellikle geç-mişten çıkarılan derslerle, sadece siyasetimizin bilinciyle değil, enaz onun kadar önemli olan örgütlenmeye ve pratik eyleme her yö-nüyle hazırlanmamak, bütün yapıyı buna hazırlama biçimindekibir yönetimi sergileyememek ve bunda ısrar etmek, ortayolcu-luğun en ciddi tahribatlarından biri olmaktadır.

Parti tarihimiz boyunca ortayolculuğun gelişmesini uzun boyluinceledik. Özet olarak onun her dönemde ortaya çıkış biçimlerine

149

Page 150: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

değindik. Ortayolculuğun çok belirgin bir özelliği de, her zamandoğru kararlara sahip çıkmasıdır. Yani ortayolcu tip, aslında kendi-si ile parti arasında çelişki yaratmaz. Hangisi ilerdeyse her zamanonunla yürümeye çalışır. Kısacası partiyle arasını bozmak isteme-mesine karşılık, her zaman bir eğilim olarak kendisini yaşatmayaçalışması, ortayolculuğun önemli bir özelliğidir. Parti içindebozguncu ve tasfiyeci çabalar varsa ve bunlar bastırıyorsa, bunlar-la arası iyidir. Devrimci direniş eğilimi güçlü ise, onunla da arasıiyidir. Her iki tarafla da konuşur, her iki tarafla da iyi geçinmeyeçalışır. Ama her ikisinin üstünde yer almak, kendisini her ikisinepahalıya satmak ve her ikisinin gözünde sürekli yaşamak ister.Böylelikle parti içinde hiçbir tarafla arasını bozmadan yaşamayıbir yaşam tarzı sayar.

Bizde ortayolculuğun tarihi çok iyi incelenmeye değer nitelikle-re sahiptir. Bazı öğelerin bu konudaki pratiği bir hayli öğreticidir.Bu öğeler hem önderlikle hem de tasfiyeciyle iyi geçinir; kimseylearasını bozmaz. Tasfiyeciliğe karşı zamanında tavır almaz. Tas-fiyecilerin maskesi düştükten ve kendilerine karşı tavır alındıktansonra, bunların üzerine sert bir biçimde yürür. Görevini zamanındayapmaz. Her şey olup bittikten sonra keskin bir anti-tasfiyeci kesi-lir. Sözümona bu konuda önderliğe bağlıdır. Görünürde emre hazırdurur. Ama gerçekte önderliği uygulamaz. Sadece görüntüyü kurt-armak, önderliğin ve kendisinin üstünde yer alanların tepkisiniçekmemek için iyi geçinir. Yanındaki kadrolara karşı da uyumlu-dur. Ortayolcu birbirine zıt iki şeyi bir arada bulundurarak kamufleedebilir. Bunu da iyi geçinmek ve etkisini sürdürmek için yapar.Bu anlamda partimizde ortayolculuk vardır ve ciddi bir tehlikeoluşturmaktadır.

Bu durumu daha önceki değerlendirmelerimizde işledik. 3.Kongre’nin işlediği konuların dörtte üçü ortayolculuğun analizidir,bunun aşılması için yapılan özeleştirilerdir. Özellikle bizim ko-nuşmalarımızın önemli bir bölümü ortayolculuk belasını partidentasfiye etmeyi amaçlamaktadır. Öbür konulara fazla yüklenmedik.Daha çok bu konuya yüklenmeyi esas aldık. Bunun nedeni ortay-olculuğun ciddi bir tehlike oluşturmasıdır. Şimdi bu tehlikenin nekadar ciddi tahribatlara yol açtığını anlatmak gerekecektir. Bu ko-

150

Page 151: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

nuda bütün yapıyı ortayolculuğa karşı adeta bir isyana kaldırmakgerekmektedir. Ortayolculuğu en üstten en alta kadar her yerdetasfiye etmek, direnmesi halinde ezmek ertelenemez görevlerimiz-den biri haline gelmiştir. Ortayolculuk bugün parti disiplinini veciddiyetini bozan, partinin ruhsal yüceliğini ve özlü yaşamını ke-miren, kısacası dev bir tarihsel atılımın gelişimini köstekleyen enbüyük iç engel durumundadır, bulanık ve karmaşık bir özellik ar-zetmektedir. Tabii bu da ortayolculuğun karakterinden ileri gel-mektedir. Ortayolculuk bukalemun gibidir. Kendini rahatlıkla herkalıba ve ortama uydurur. Bu yüzden ortayolculuğun tespit edil-mesi ve kendisine karşı tavır alınması zor olmaktadır.

Bugün partimizde tasfiyeci ve bozguncu çabalar epeyce açığaçıkartılmış, cezalandırılmış ve tehlike olmaktan çıkarılmıştır. Buyüzden kongrede bu çabalar üzerinde fazla durmadık. Yapımız bukonuda bir hayli silahlanmıştır. Partinin direniş hattı net bir biçim-de ortaya çıkmış ve büyük kabul görmüştür. Tasfiyecilik ezildiğineve direniş hattı bütün görkemliliğiyle halkımızın tarihinde en büy-ük gelişme çizgisi olarak yerini bulduğuna göre, neden hala sıkıntıçekilmekte ve pratiğin üzerine yürünememektedir? Herkes bununrahatsızlığını duymaktadır. Örneğin onlarca ve yüzlerce militanı-mız, zorlanmadıkça, ülkemizin ulaşılamaz ve zaptedilemez doru-klarında neden birkaç eylem çıkaramamaktadır? Yine dev gibi birkamp faaliyetimiz vardır. Bu faaliyet tek başına ulusal kurtuluş ce-phesini örgütlemeye, halk ordusunu kurmaya ve düşmanı yerle biretmeye yeterli sayı ve yoğunluktadır. Buna rağmen işlerin ağırdanalınması ve pratiğe müdahalenin sürekli ertelenmesi türünden şey-ler kendini gösterebilmektedir.

Biz parti içinde bazı öğelerin kişiliğinde ortayolculuğu iyiceteşhir ettik. Bu konuda özeleştiriler vardır. Bunlar nasıl ortayolcu ol-duklarını bizzat kendi kalemlerinden ortaya koymuşlardır. Bu konu-da özellikle Abbas arkadaş ve daha alt düzeyde bazı öğeler özeleşti-riler yaptılar. Ama bunun arkası getirilmedi. Bu arkadaşların öze-leştirileri kongre tarafından kabul edildi. Bu kabul, pratikte ortayol-culuğu terketme ve doğru devrimci pratikle bütünleşme koşulunabağlandı. Pratikte gözlemlenerek, partinin direniş ve önderlik hattıy-la kaynaşmaları esas alındı. Bu rahatlıkla anlaşılabilir bir durumdu.

151

Page 152: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

Ama bütün bunlar hala önemli engellemelerle karşı karşıya ol-duğumuz gerçeğini ortadan kaldırabilir mi? Hayır, kaldırmaz.

Şimdi ülkeden gelen birçok belgeyi de çeşitli toplantılarımızıngündemine sunmuş bulunmaktayız. Orada açığa çıkan gerçekşudur: Bir birimin yönetiminde bulunan tutucu bir öğe, aylarca biri-me tek bir eylem bile yaptırmamaktadır. Bu dehşetli bir olaydır.Şemdinli, Çukurca, Uludere ve Mardin bu durumu çok yaygın birbiçimde yaşamışlardır. Aslında Mardin’de iş yapabilecek çok sayı-da militan ve taraftarlarımız vardır. Ama yönetimindeki bazı öğelerortayolculuktan da öteye devrimci pratik karşısında son derece tu-tucu davranmakta, pratikte olumlu bir adım atmamaktadır. Hattaadeta düşmanla sessizce anlaşmaya varılmakta; “Ne sen bana karış,ne de ben sana karışayım” havasını tutturarak yaşanmak istenmek-tedir. Bu durumun ciddi gelişmelerin önünü nasıl tıkattığı bugünherkesçe bilinmektedir. Aynı şey adı geçen diğer bölgeler için degeçerlidir. Bu bölgelerde gerilla ordusu kurulabilir. Çok sayıda ka-dro vardır. Ama tutucu ve ortayolcu yönetim daha ağır bir sorumlu-luk altına girmemek, daha fazla sıkışmamak ve daha çok sayıda in-sanı örgütlememek için, birimlerin içindeki köylü öğeleri kaçırt-maktadır. Bunlara eylem yaptırmamaktadır. Köylü savaşçılar “Bizeylem yapmaya ve savaşmaya geldik” diyorlar. Ama yönetim adetakendilerini kovalıyor. Oysa eylemsiz gerilla çürür ve ölür. Silahlımücadeleyi, gerillayı ve militanı öldürmek mi istiyorsun: Onu ey-lemsiz bırakman yetiyor. Bunlar uygulanmıştır.

Bazı ortayolcu tiplerin özeleştirilerini geliştirdiklerini sanıyo-rum. Uludere pratiğinde Sadun arkadaşın ortayolculuğu vardı. Buarkadaşın nasıl güçlerimizi bir eylemsizlik içinde tuttuğu ve yapıyıtam bir çözülme ve tasfiyeyle karşı karşıya getirdiği ortaya konul-muştur. Aynı şekilde Z...de bir iki eylemin üzerine oturarak günü-nü gün etme eğilimi görülmüştür. Daha başka öğeler de vardır. Sı-radan savaşçı durumunda bulunan bazı öğelerin tutuculuğundan dasöz edilebilir. Özellikle Çukurca biriminde Kasım arkadaşın altı ayboyunca yapıyı çalıştırmaması, bütün yapı eylem istemesinerağmen yapıyı işletmemesi, kendi güvenliği ve basit ihtiyaçlarınıntemin edilmesinin ötesine geçmemesi hayli ibret vericidir. Yineçok daha eskiden bildiğimiz ortayolcu tipler Şemdinli’den A... da

152

Page 153: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

böyledir. Aslında varlığıyla yokluğu belli olmayan bir durumuyaşamaktadır. Böylesi birçok aydın bulunmaktadır.

Bu tipler devrimci faaliyet içinde adeta etkisiz kalan, bir yaprakgibi savrulan, şöyle de böyle de olabilen, örgütlenme ve eylemin ya-pılıp yapılmamasıyla fazla ilgilenmeyen, işleri idare etmeye çalışan,kendini bir an önce sınırın ötesine atma endişesini taşıyan, sözdekeskin geçinen, ama gerçekte yaşamını tehlikeye atmayan, hep ey-lem gösterisi içinde bulunan, mevcut olanakları gerçek nesnel koşul-lara uygun olarak seferber etmeyen, ne kadar yaşayabileceği ve yük-selebileceğinin derin hesapları ve kurnazlıkları içinde bulunan tip-lerdir. Bu konuda daha başka bayatlamış tipler de mevcuttur. Bunlarartık işi zıvanadan çıkarmış, her bakımdan yetersiz olan ve düşkün-lük arzeden tiplerdir. C..., M..., Ş... vb. öğeler tipik bir ortayolculu-kla partiyi uğraştırıp durmaktadır. Doğal olarak bunlardan birininherhangi bir birimde bulunması, o birimin tamamen işlemez durumagelmesi için yetmektedir. Bunlar tartışmalarda lafazandır, bastırmacıve tasarrufçudur. Hem iyi laf etmesini bilirler, hem de hal ve hare-ketleriyle karşısındakini rahatlıkla etkisiz duruma getirirler. Milita-nın beynini okur ve davranışlarına egemen olurlar. Böylece milita-nın direnişçiliği henüz kendini ortaya koymadan ve düşüncesini dilegetirmeden, kendisini boğuntuya getirirler. Tabii bunları çeşitli ba-hanelerle yaparlar. Keşifin eksik kaldığını, pusuya yattıklarını, amadüşmanın yandan gelip geçtiğini söyler; bir yığın bahaneyle eylemsabotörlüklerini örtbas etmeye çalışırlar. İyi konuşur, kıvrak hareket-lerde bulunur; böylece partiyi ve kendilerini uyuttuklarını sanırlar.Bu ciddi bir tehlikedir.

Bunların durumunu bundan önceki çözümlemede uzunca ele al-dım. Doğuşundan günümüze kadar ortayolculuğun partimiz için-deki durumu üzerine kapsamlı değerlendirmeler yapıldı. Bunakarşılık PKK’nin gerçek direniş hattının pek çok direniş şehidimi-zin kişiliğinde ve kendi örneğimizde nasıl yaşam bulduğunu or-taya koydum. Ülke zemininde hala direnişçi olan ve gerçek ge-lişmeyi sağlayan öğelerle, devrimci eğilimi ve atılımı hep sağa çe-ken ve gözünü hep dışarıya diken öğeler vardır. Bunun için binbirtürlü kurnazlık gösteren, lafazanlık yapan ve bastırmacı davranışgeliştiren tiplerden söz ettim. Bunların ana özelliklerini ortaya

153

Page 154: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

koydum. Bunlar kendilerini çok şey biliyormuş gibi gösterirler;ama aslında teoriyi salt gelişmelerin önünü karıştırmak için edinir-ler. Özellikle iyi pratikçi geçinirler, gerçekte pratiğin gelişmemesiiçin buna başvururlar. Bunu düşkünce bir huy haline getirmişler-dir. Halkımızın tarihindeki en güçlü atılım böylece boğuntuya geti-rilmek ve engellenmek istenmektedir. İşin acı tarafı böyle davran-anların, bunu tasfiyeciler ve bozguncular gibi açıktan yapmamala-rıdır. Burada gerçekten de bir ortayolculuk vardır. Sınıfsal anlam-da da bu böyledir.

Daha önce bir örnek vermiştik. Orta sınıf kişiliğinin, iki sınıfın,yani altta ezilenle, üstte egemen sınıfın kişiliğinin ortak temsili ol-duğunu söylemiştik. Partimiz söz konusu olduğunda, partinin dire-niş hattıyla tasfiyeci ve bozguncu hat, bunlarda en iyi sentezinibulmuştur. Yani ikisini de yaşarlar. Eğer çözümlenirlerse, bazılarıciddi bir olasılıkla direnişi temsil eder ve proleter devrimciliğeulaşırlar. Bazıları tasfiyeci bozgunculuğu tercih ederler. O zamanortada ortayolcu denilen bir kişilik de kalmaz. Ortayolculukkişiliksizliktir. Bağımsız olarak ele alındığında, ortayolculuk her-hangi bir bağımsız sınıfın değerini temsil etmemektedir. Ortayolcuhep iki tarafı kullanmaya çalışır. Her iki taraf üzerinde hesaplaryapar. Hangisi ağır basarsa ona ulaşmayı dener. Bazen birine, ba-zen diğerine geçer. Bazen birinin, bazen öbürünün içinde erir. Buniteliğiyle mücadele içinde son derece tehlikeli bir durum arzeder.

Şimdi ciddi bir eylemin içine girmek istiyoruz. Bu tarihimizinen güçlü atılımlarından birisidir. Geçmişte de belli atılımlar yaşan-dı. Şimdi bu tipleri biliyorum. Zorluklarının yanısıra, bu sürecingelişme şansı da vardır. TC bozgunculukla ve “PişmanlıkYasası”yla sonuç almak istemektedir. Ama bu yasa işlemeyen vebaşarı vaad etmeyen bir durum arzetmektedir. İçimizdeki ortayol-cular bu durumları iyi duymaya ve anlamaya çalışmaktadır.PKK’de yaşam nedir? Örneğin, “1986’daki tasfiyeyi yıktıktansonra, PKK’nin tasfiye edileceğini düşünenler aptaldır” türündendeğerlendirmeler vardı. Evet, böylesi bir ortayolcu değerlendirmeyapıldı. Eğer bozgun ve yıkım söz konusu olsaydı, PKK’ye bindi-rilecekti. Ama PKK direniş hattını yetkinleştirdi; gelişme şansınıyarattı. O zaman hemen buna sarıldılar. Aslında bunun özüne sarıl-

154

Page 155: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

mıyorlardı; direniş hattı gelişme vaad ettiği için böyle davranıyor-lardı. Parti zor durumda kalsaydı, yerleri başka olacaktı.

Bunlar aylarca tasfiyeci provokasyona bakıyorlar; başarabilse-ler hemen onun yanında yer alacaklar. Böylesi bazı ortayolcularıiyi tanıyoruz. Bunlardan bazıları cezalandırıldı. Bunlar aylarca or-tayolculuk gelişir mi diye gözetlediler. Yüzeyden partiyle iyi geçi-niyorlardı, ama alttan alta tasfiyecilikle ilişki içinde bulunuyorlar-dı. Bunun çok sayıda örneğini gördük. Daha sonra hepsi açığa çık-artıldı. Gizli ilişkiler içinde olanların üzerine acımasızca gidildi.Bazıları ise safça ve birey olarak gidiyorlar.

Aslında yeterince isim verdik. Bunların hangi alanlarda ortayaçıktığına ilişkin birkaç örnek ortaya koyduk. Daha önceki ko-nuşmalarımızda kapsamlı tahliller yaptığımızı da belirttik. Yapımı-zın bu konuyu kavraması zor değildir. Partiye açık, dürüst ve sa-mimi bir biçimde bağlı olanların bu konuyu kavramakta zorlukçekmeyeceğini bilerek, fazla uzatmıyorum. Onların bu değerlen-dirmelerden gereken sonuçları rahatlıkla çıkaracağına eminim.Yalnız şu nokta çok önemlidir: Günümüzde ortayolculuğa karşıderin bir öfke ve rahatsızlık yaratmadan, devrimci pratik görevleriyeterince gerçekleştiremeyiz. Bugün yüzlerce militan, kendileriniparti hattının ve parti taktiğinin uygulanmasına verirse, bir yerdenbinlerce gerilla çıkarır ve binlerce eylem yapar. Ama eğer ufak birortayolcu savsaklama olur ve özellikle yönetimin başında bulunan-ların engellemeleri bu şansı ortadan kaldırırsa, fazla bir sonuç alı-namaz. Dikkat edelim: Sömürgeci ve bozguncu çabalar devrimcigelişmeyi engelleyemedi. Ama ortayolculuk engelliyor. Dolayısıy-la ortayolculuk TC’den ve bozgunculuktan daha tehlikelidir. Bazıyerlerde ve kimi zamanlar, özellikle pratik yaratıcı eyleme yönel-me anında, ortayolculuğun engellemeleri en büyük tehlikeyioluşturmaktadır. Bunun için ortayolculuğa ne denli öfke duyulurve aşılması için ne denli çaba harcanırsa yeridir. Örgütlenmede vepratiğin üzerine akıllıca yürümede, ortayolculuğun bütün engelle-meleri yerle bir edilmelidir. Günümüz için hiçbir tehlike ortayol-culuk kadar yürüme kararı alan, yürüyen ve donanımını yetkin-leştiren parti öncülerini geriye çekici ve sağa yöneltici bir niteliktaşımamaktadır.

155

Page 156: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

Pratik yönetimin özellikle 1983, 84 ve 85’te Güney Kürdi-stan’daki engellemelerini çok iyi ortaya koyduk. Aslında pratikyönetim parti teorisine son derece bağlı görünüyordu. Bir eli partiteorisinde bir eli pratikteydi. Parti Önderliği’ne biraz bağlılık gö-steriyordu; ama öbür yandan kendisinin ortayolcu ve tasfiyecidüşünceleri vardı. Bununla işleri yıllarca idare etti. Sonuç ne oldu?Sonuçta gerçekten verilmemesi gereken kayıplar verildi, dev gibikazanımlardan olduk. Aslında lafta iyi konuşuyorlar, teorisyen ge-çiniyorlardı. Tasarrufçu davranıyor ve kadrolar üzerinde tamameninisiyatif kurma savaşımı veriyorlardı. Daha sonra bunun anlamıortaya çıktı. Kadrolar üzerindeki tasarrufları ile beş para etmeyenvarlıklarını korumaya aldıkları ortaya çıktı. Tabii bunun bir sınıftemeli vardı. Bu da ortaya konuldu ve mahkum edildi. Aynı ko-nuya uzun boylu değinmemizin gereği yoktur.

Ama bu ortayolculuktur. Aslında tarihimizin en güçlü döneminibüyük bir başarıyla kapatmamız gerekirken, ortayolculuk yüzün-den çok az bir başarı elde edebildik. Başarı için hem nesnel hemde öznel koşullar vardı. Her zaman söyledim ve söylemeye devamedeceğim. Üçyüz kişiye yakın bir militan gücü mücadele alanınagönderdik. Bunlar her türlü donanıma sahipti. Pratik yönetimdebulunanlar bu yapıyı nasıl lağvedeceklerini, kendi çevrelerinde na-sıl dönülüp dolaştıracaklarını, devrimci pratiğin üzerine yürümele-rini nasıl geciktireceklerini hesapladılar. Pratiğe yürümeyi engelle-diler, işleri ertelediler ve bunlara kılıf aradılar. Bastırmacı ve tasar-rufçu davrandılar. Önderliğe bir türlü, kadrolara bir türlü, dış güç-lere bir türlü davrandılar ve herkese karşı bir türlü hesap içinde ol-dular. Sonunda bütün bunları kişisel hesap biçiminde somutlaştır-ma çabalarını yoğunlaştırdılar.

Parti içinde bozguncular da ortaya çıktı. Onlar da büyük tehlikearzediyordu. Ama tespit eder etmez kendilerini rahatlıkla etkisiz-leştirebildik. Oysa ortayolculuk ne partiden, ne de partiyi tasfiyeetmekten vazgeçiyor. Ne militanlıktan ne de pasifizmden uza-klaşıyor. Adı üzerinde, ortayolculuk bu yönüyle çok tehlikelidir.Ortayolcu herkesle iyi geçiniyor. O aynı zamanda tasarrufçudur,hep yerini sağlama alıyor. Üste oturmaya çalışıyor. Bunlar ciddihesaplardır, sınıfsal hesaplardır. Bu tiplerin sonuç düzeyindeki en

156

Page 157: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

önemli istemi de, devrimci eylemden boşaltılmış partidir, gerçekdevrimci hattını hayata geçirme gücünden uzaklaştırılmış partiiçindeki egemenliktir; tasfiye edilmiş bir PKK’de liderliktir. Bun-lar böylelikle hem kendilerini kurtarmak istemekte, hem de bunuen üst düzeyde bir liderlik biçiminde denemektedir.

O halde kendilerini örtbas eden ve bu yönüyle çok tehlikeli olanbazı kişilerde şu veya bu düzeyde varlık gösteren bu eğilime karşısavaşımımızı yükseltmeliyiz. Ya partinin doğru devrimci hattınasonuna kadar katı bir disiplin, yüksek bir duyarlılık ve sorumlulu-kla bağlı olacağız; ya da yerimiz parti ortamı olmayacaktır. Yanibugün eskiden olduğu gibi hem direnişle ve hem de bozgunculuklaiyi geçinmek söz konusu olamaz. Bizi aylarca ve hatta yıllarca bubiçimde oyalayanları iyi tanıyoruz. Şimdi bunlar boylarından dahabüyük şeylerle uğraşıyorlar. Aklın alamayacağı ölçüde halkın ka-deriyle oynuyorlar. Bunlar, kendi basit küçük-burjuva hafifliklerinive kurnazlıklarını bir halkın ve ulusun kaderiyle karıştıracak veonun önüne geçirecek kadar hafifmeşrep, düşkün, zavallı, oyalayı-cı, bastırmacı ve örtbas edici davranıyorlar. Maalesef birçoköğemiz de bunlara uyuyor. Ya bilinç yetersizliğinden ya da işlerinegeldiği için bunlara uyum gösteriyor.

Ortayolculuk her zaman sağına ve soluna iyi şerbet dağıtır, iyigülümser, iyi geçinir ve iyi taviz verir. Dolayısıyla kadrolarımızdabunlara aldanma ve kendileriyle uyuşma durumu fazlasıyla görül-mektedir. Doğru devrimci hattı, önderlik hattını sıkı bir disiplin veyüksek bir sorumlulukla yaşamak ve yüksek bir otoriteyle onabağlı olmak yerine, “Bunlar da güzel konuşuyor, bunlar dadevrimcidir, kendilerine uyup gideriz” denilmektedir. “Nasıl olsaparti içinde herkes bizi iyi tanır, herkes bizi iyi birisi olarak bilir”düşüncesiyle hareket etmek, ortayolculuğun başka bir özelliğidir.Ortayolculuk herkesle iyi geçinmek, kimseyle arayı fazla bozma-maktır. Elbette parti içinde kadrolarla aramızı bozmamak zo-rundayız. Sadece parti içinde aramızı bozmamakla yetinmemeli,birbirimize candan bağlı olmalıyız. Ama ortayolculuğun bir belirti-sini gördüğümüz zaman, ona karşı olan kinimizi ve öfkemizi aslaeksiltmemeliyiz. Ortayolculuğun eleştirilmesi ve eğitilmesi ayrı-dır, onun özüyle uyuşmamak ayrıdır. Ortayolculuğun özünü her

157

Page 158: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

zaman mahkum edeceğiz. Bazılarını eğitir ve proletarya saflarınaçekmeye çalışırız. Bunlar ayrı şeylerdir. Onunla özde birleşme verahatlıkla iyi geçinme ortayolculuğun bir özelliğidir. Bunlar partiiçinde yaygındır ve tasfiye edilmeleri gerekir diyorum. Çünkübunlar eylem gücünü düşürmektedir. Örgütlenmeyi zayıflatmaktave görevlerin yerine getirilmesini engellemektedir. Disiplini müt-hiş ölçüde zedelemektedir. Ne de olsa bozgunculuk açığa çık-mıştır, bozgunculuğa karşı herkes ağzına geleni söyleyebilmekte-dir. Hayır, bu yetmez. Şunun da çok iyi görülmesi gerekir: Yaratıcıve yeterli bir yüksek çaba ve sorumlulukla, doğru devrimci militanhat’a bağlı mıyız, değil miyiz? Bu konuda üzerimize düşen görev-ler yerine getirilmiş midir, getirilmemiş midir? Ortayolculuğunparti içindeki birçok belirtisini tanıyor muyuz, tanımıyor muyuz?Tanıyorsak bu belirtilerle uzlaşıyor muyuz, yoksa onları mahkumediyor muyuz? Bu sorulara verilecek cevaplar proleter devrimci-liğimizin ölçütü olacaktır.

Kongre tahlilleri, ortayolculuğu açıkça ortaya çıkardı. Karar dü-zeyinde ortayolculuğu tasfiye etmeye giriştik. Ancak kendi başınakarar, pratiğin gerçekleşmesi anlamına gelmiyor. Kongre çözümle-meleriyle ortayolculuğun maskesini epeyce düşürdü, onun tasfiye-sine karar verdi. Ama bununla iş bitti mi? Hayır, bitmedi. Bu işiyürütmek gerekiyor. Bu ruhu küçümsememeliyiz. Bu ruh düşkün,basit ve hafif bir ruhtur. Ukaladır, kandırmacıdır, hafifmeşreptir,toyca ve düşküncedir, her tarafa çekilebilir. Yani bu proletaryadevrimciliğinin yüce ruhuyla fazla ilgisi bulunmayan bir ruhtur.Böyle bir ruh var mıdır? Evet, vardır ve sağda solda sırıtmaktadır,ilişkilerde ve tartışmalarda sırıtmaktadır. Bu ruhu aramızda aslayaşatamayız. PKK’nin büyük bir ruhsal bütünlüğe ulaştığını bi-liyoruz. Bu gerçektir. Bu ruh yücelmiştir. Bugün halkımızın bu ru-hun etrafında nasıl bir araya geldiği iyi bilinmektedir. Bu yüce birruhtur. Parti Önderliği olarak; biz, bu ruhu bütün gücümüzle temsiletmeye çalışıyor, onu sağa sola karşı korumanın gereğini ilikleri-mize kadar duyuyor ve yaşıyoruz. Bu birincil bir görevdir. Bütünbiçimlenme ve görevlere yaklaşım tarzı, bu ruhun ve özün kendisitarafından belirlenmektedir.

Biz tasfiyeci ruhu ortaya koyduk, bozguncu ruhu gördük. Bu

158

Page 159: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

ruh ağacın kurdu gibi, her gün ağacı kemirip durur. Onun karakte-ri böyledir. İnsanımızın ruhunu kemirir. Ortayolcu ruh da çok teh-likelidir. Bunu da iyi tanımak gerekir. Bu, proletarya ruhuna ya-klaşır, kendini bunun özünü yaşıyormuş gibi gösterir. Zaten onunbütün çabası bu ruhu yaşadığını kanıtlamak için giriştiği dalaver-eler ve örtbas edici gösterilerden ibarettir. Bu tipler bütün pratikilişkileri bunun böyle olduğunu sağa sola kanıtlamak için kullan-dılar. Bu tip bayağı kurnazdır, köylü ve aydın kurnazıdır, işçi kur-nazıdır. Başkalarını aldatmaya çalışır. Her sınıf ve tabakanın du-rumuna göre bir kurnazlık sergiler. Bunu da politikacılık sanır.Onun bütün marifeti bu konularda derinleşmesidir. Bu ruh, top-lumda sokak kültürü, mahalle veya kahve kültürü adını ver-diğimiz, yücelmemiş ve onurlanmamış bir ruhtur. İki sınıfın ara-sında yer tutar ve kendini idare etmeye çalışır. Bu tipler, dünyayıiyi bir biçimde algılayan ve görevlerini gerçekleştirmek isteyenpartimize de böyle gelmişlerdir.

Hayır, biz artık bu ruhu yaşatmayacağız. Bu baylar, bu ruhuntemsilcileri, partimizin Kürdistan’ın genelinde TC ile bir savaşiçinde bulunduğunu, kendisi ile TC arasında ortayolculuğu yaşat-mayacak bir mücadelenin sahibi olduğunu ve arada sıkışanlarıncanına okuduğu gibi, kendi içinde de arada sıkışanların canınaokuyacağını iyi bilmelidir. Partimiz, direniş hattıyla tasfiyeci TChattı arasında daldan dala atlayan, bukalemun gibi manevra yapan,lafta ve ucuz pratikçilikte kendini kandıran bu tipi tasfiye etmektekararlıdır. Çünkü bu özellikler, artık onların sahiplerine de yara-mamaktadır. Bu özelliklerin kesinlikle terk edilmesi gerekir.

Bu tipin ne ciddi bir teorik, felsefi ve siyasal bilinci ve bilgisi,ne de yaman bir pratik militanlığı vardır. Her şeyle uğraşır, amahiçbir şeye değer vermez. Her şeye el atar, ama hep birçok şeyi ka-rıştırır, gözden düşürür, hafifleştirir, basitleştirir. Militanlığa bu-laşır ve onu da öyle yapar. Teoriyi de aynı duruma getirir. Biz yücebir örgüt ve çok ciddi bir hareket olduğumuzu söylüyoruz. Bu ül-kemiz genelinde kanıtlanmıştır. Dünya genelinde de bu özel-liğimizle tanınan bir hareketiz. Bir kişinin saflarımızda buna cesa-ret etmesi, ancak kendisinin ne kadar zevzek, gevşek, hafifmeşrepve yüzeysel birisi olduğunu kanıtlar. Artık bu hafifliklerle daha

159

Page 160: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

fazla uğraşmak istemiyoruz. Ama iş biraz da çığırından çıktı vegizli çabalarla devrimci pratiği engelleme noktasına geldi. Bunlar,ordu kurabileceğimiz yerlerde, basit kişisel endişeler yüzünden,bizi bundan alıkoydular. Bir ağız ve kol hareketiyle, eğitimde bu-lunan yüzlerce öğemizin güçlü bir devrimci pratiğe yönelmelerinierteleme cüreti gösterdiler. Yapımızda bir daha bu tür belirtilerinortaya çıkması bir yana, çıktığı yerde bu dilin ve kolun koparılma-sı gerekir. Devrim ciddi bir olaydır. Devrimle oynanmaması gerek-tiğini çokça vurguladık. Partimizde böylesi hafifliklerin sürüp git-mesine göz yumanların kendileri de hafiftir. Böylesi kadro ve mili-tan çok yetersizdir. Bunu her yerde kesinlikle aşmak zorunda ol-duğumuzu söylüyorum. Evet, bazıları henüz ilkel ve amatördür.Bunlar bütün dürüstlükleriyle partimizin doğru direniş hattına gir-melidir. O zaman parti kendilerini ilerletecektir. Partiye bağlı yara-tıcı öğeler, sınır tanımayan bir coşku ve atılganlıkla pratiğin üzeri-ne yürümelidir. Engel çıkaran olursa, görev ve yetkinin sahibi ol-duklarını bilerek, bu engelleri yerle bir etmelidir. Acaba ne olurendişesine düşmemelidir. Doğru devrimci pratiğin başarısı için sı-nırsız haklarımız vardır. Yeter ki düşmanın oyununa düşmeyelim;yeter ki gücümüzü çok çok aşan ve altından kalkamayacağımızsoyut planlamalarımız ve ataklarımız olmasın. Yeter ki başarı şansıyüksek olacak ve küçük olanaklardan en yüksek verimi elde ede-cek bir stille savaşalım. Karar veya emir olsun ya da olmasın, heryerde bağlı kalınması gereken şey budur.

Diğerlerine de söylüyoruz: Partimizin doğru devrimci atılımıylabirleşme gücünüz yoksa, bu konuda kendinizi eğitme gücündenyoksunsanız, derhal yerinizde oturmasını bilin. Kendinizi “Hemşöyle hem de böyle yaşarım” havasına inandırmayın. Direnişçiyaşamın içinde varsanız, sonuna kadar yoldaşlık yapacak, desteksunacak ve saygı göstereceğiz. Yoksanız, gerçek durumunuzu or-taya koyun, kendinizi parti karşısında açığa vurun, bir yerde otu-run. Siz bunu yapmazsanız, biz yapacağız. Nitekim ortayolcu-luğun tasfiyesi kararlı bir biçimde gerçekleşiyor. Birçok alandaböylesi bir yığın öğe vardır. Bu düşkün ruh halinden mutlaka sıyrı-lın. Hep devrimci pratiğin engellenmesi ve ertelenmesi anlamınagelen çekişmeci, dalaşmacı, yüzeysel, hafif ve savsaklayıcı tavır-

160

Page 161: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

lardan vazgeçin. Partinin ciddiyetine ve ağırlığına yönelmeyin. Buözellikleri yerlebir edin. Yapamıyorsanız, bir yerde durmasını bi-lin. Bunun için özeleştirilerinizin gereklerine bağlı kalarak, tutarlıhareket edin diyoruz. Bunun için özeleştirileri yapma olanağı tanı-dık. Bazıları özeleştirilerini verdiler. Bunlara özeleştirilerinizin ge-reklerine bağlı kalarak tutarlı hareket edin diyoruz. Parti özeleştiri-lerinize karşı yaklaşımınızın tutarlılığına bakarak olumlu puan ver-ir. Bunun dışında bir karşılık beklemeyin. Özeleştirilerinizi birmaske yapacaksanız, yerlebir olacağınızı bilmelisiniz. Tekrar uya-rıyoruz, bunu yapmayın. Artık ortaya çıkın ve partimizin mahkumettiği bu yanlışlıklar ve sakatlıklardan, kısacası bu ortayolculuktanvazgeçin. Bu konuda başka türlü davranmaya meydan veremeyiz.Başka türlü parti içinde uzun süreli yaşamayı kabul edemeyiz.Çünkü bu durumda kaybeden direnme olmaktadır. Kaybeden; in-sanlığımız, halkımızın ve ulusumuzun tarihi olmaktadır. Bu kadarinsanımız olağanüstü bir çaba harcar ve her türlü olanağı birarayataşırken, ortayolculuğun kaynağın başını tutarak suyu tıkatması vebizim de buna izin vermemiz ölümdür, susuzluktan kavrulmaktır.Kürdistan için bugün tamamen geçerli olan devrim kaynağının da-ha taşmadan kurutulmasıdır. Buna kaynak kurutan özellikteki or-tayolculuk adını veriyoruz. Buna izin vermemeliyiz. Devriminkaynakları fışkırsın istiyoruz. Ülkemizin her yanını galiyana getir-sin, her tarafı yeşertsin. Bundan daha güzel bir şey olamaz.

Adam bastırdı, engelledi, kaynağını kuruttu. Peki, ne kazandı?Neden korktu? Varsın fırtınalar kopsun, varsın taşkın kaynaklarher yanı bassın. Topraklarımız son derece kuraktır. Varsın halkımı-zın tamamı eyleme çekilsin, hepsi direnişin içinde yer alsın. Bukonuda endişesi bulunan bir kenara çekilip otursun. Halkımızınbağrında kurtuluş davası için kanını, canını ve bilincini verecekçok sayıda insanımız vardır. O buna engel olmasın. Buna hakkıyoktur, bunun için ısrar etmemesi gerekir.

Kısacası tarihimizin en şanlı devrimci pratik dönemlerinden bi-rine girerken, ortayolculuğun çok çeşitli, karmaşık, her kişidedeğişik düzeyde seyreden ve çoğunlukla farkına varılmaksızınhükmünü icra eden belirtilerine karşı bir araştırma ve incelemeyapmak, onu kendi üzerimizden, çevremizden ve partiden uza-

161

Page 162: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

klaştırmak için gerçek proleter devrimcinin kararlılığı, ilkelerebağlılığı ve yoğunluğuyla çalışmalıyız. Bu konuda hem bize hemde partiye çokça zarar veren bu eski, zamanında teşhis edip tedaviyöntemini geliştirmeyen, hep “Şöyle de olur böyle de, şu zamandada olur bu zamanda da” diyen, ikirciklik ve kararsızlık kokan yal-palanmalardan kendimizi kurtarmalıyız. Özellikle bu konuda halakendilerini örtbas etme durumunda olanları acımasızca eleştirmeli,parti içinde maskelerini düşürmeliyiz. Partiyle yeniden bütün-leşecek bir durumda bulunuyorlarsa, bu kez kendilerine bu hakkıdürüstçe kullanma olanağı tanımalıyız. Her şeye rağmen umut ver-meyenleri, kurnazlık yapanları ve eski yöntemlerde ısrar edenlerigitmek istedikleri yere göndermeliyiz.

Ortayolculuk hakkında genel olarak söyleyeceklerim bunlardır.Ülke zemininde, Güney ve Doğu Kürdistan’da ve Avrupa’da bulu-nan bütün arkadaşlar, giriş kabilinden ortayolculuğun bu tür birdeğerlendirmesini yapabilmeli, kendilerinde ortayolculuğa karşımücadele eğilimini güçlendirmelidir. Ortayolculuğu tasfiye etmeli,tasfiyeyi sadece bir cezalandırma olarak görmemeli, aynı zamandaortayolculuğu açığa çıkarma ve teşhir etme biçiminde değerlendir-meli, ortayolcu öğelerden özeleştiri istemelidir. Özeleştiri yapanlartutarlı davranmalı ve bu tutarlılığı, yönelecekleri devrimci pratikiçinde sergilemelidirler. Devrimci faaliyetler içinde bunu başardı-kları ölçüde, onları saflarımızda bütünleştirmeyi ve gerçek bir pro-leter devrimci olarak görmeyi kabul edeceğiz.

Son olarak değineceğimiz bir konu da içinde bulunduğumuzalanda, partimizin merkezi okul faaliyeti durumunda bulunankamp çalışmalarımız içinde ortayolculukla mücadeledir. Burada dauzun süreden beri ortayolculukla mücadele sürdürülmüştür. Hemteorik hem de pratik düzeyde önemli kazanımlar ortaya çıkarıl-mıştır. Ancak özellikle 3. Kongre çizgisini hem geniş olanaklarhem de uygun zaman ve zemin açısından en güçlü özümseme veuygulama durumunda olan kamp faaliyetimizin yönetiminde veözellikle onun önderliğinde, benzer bir eğilimin varlığını ısrarlasürdürdüğü ortaya çıkmıştır. Son gelen raporlardan ortaya çıkandurum budur. Bu konuyu daha fazla işleme yerine, bütün parti açı-sından yapılan genel değerlendirmelerin ışığında, kamp yönetimi-

162

Page 163: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

mizin kendi içindeki bu ortayolculuk olayını ortaya çıkarmasını,tavrını koymasını ve kararını yerine getirmesini bekleyeceğiz.

Yakın geçmişte kamp yönetiminden bazılarını çağırdık. Kendi-leriyle uzun uzun konuştuk. Ortayolculuğa ilişkin kapsamlı bir ta-limatı ve yine PKK’de devrimci militan hattın, kendi kişiliğimizdenasıl geliştirildiğini özlüce dile getiren başka bir talimatı gerekliyerlere ulaştırdık. Şimdiye kadar bunların, yapının eline geçtiğinitahmin ediyorum. Bütün bunlar ortayolculukla mücadele eden ar-kadaşların eline yeterli teorik silahları ve mücadele yöntemlerinivermek içindi. Bu talimatlarla konuya daha da açıklık getirilmiştir.Buna rağmen, bazılarında hala tipik davranışlar görülmektedir.Kongre çizgimizi gerektiğinde tek başına hayata geçirebilecek öl-çüde donanımlı, nicelik ve nitelikçe uygun bir yapı üzerinde, bu-nun sürdürülmesini görmenin dehşetiyle sarsıldık. Ortayolcu ya-klaşımları, kongre kararlarını lafta anlayan, ama pratikte ertelemecüretini gösteren tipleri gördük. Bu konuda gerekli eleştiriler veuyarılar yapıldı. Ama yadırgadığımız bir hususun ortaya çıkışınada tanık olduk.

Kampın yürütülmesinden sorumlu olan Terzi Cemal, eleştirile-rin özünü çok iyi bildiği halde, bunlar sanki başkalarına yöneltiliy-ormuş gibi davrandı. Sekiz arkadaşın huzurunda, “Filan kişi kaça-bilir” diye ucuz bir değerlendirme yapabildi. Aslında kendi başınabirçok şeyi dile getiren ve kendi başına her şeyi izah etmeye yetenbu değerlendirmenin sonradan ulaştırılması, olayı daha ciddiyetleele almamızı sağladı. Kaçabileceği belirtilen kişi, Terzi Cemal’inyardımcısı durumunda olan kişidir. Onun her dediğini hayata geçi-ren birisidir. Kaçma diye bir durumun ortaya çıktığını şimdilikkimse görmemiştir. Bunun bir belirtisi de yoktur. Ama Terzi Ce-mal’in özellikle yardımcısına yönelik eleştirilerini, en azından se-kiz arkadaşın bakış açısını çarpıtmak için çok ucuza kullanmasıdehşet vericidir ve kesinlikle hesabının verilmesi gerekir. Tabii bubasit bir sözcüktür deyip geçmeyeceğiz. Kendi yardımcısını, hemde çok iyi geçindiği ve bir dediğini iki etmeyen yardımcısını birçırpıda harcamayı göze alan bir kişiyi tanımak ve anlamak istiyo-ruz; bütün sınıf temelleri, ideolojik, politik ve örgütsel yaşamıylatanımak istiyoruz.

163

Page 164: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

Bu arkadaş kendisini bize açmalıdır. Eğer kendisinin yardımcısıkaçma sürecindeyse, neden bu konuda Parti Önderliği’ne raporiletmedi? Gerekli olmadığı halde, hiçbir açıklama getirmeden, buarkadaşı sekiz arkadaşın önünde neden bu biçimde küçük düşür-meye ve harcamaya çalıştı? Bir kadroyu harcamak ne demektir?Bir kadroyu harcamak, onu kaçacak biriymiş gibi göstererek töh-met altında tutmak ve suçlu olarak lanse etmek ne demektir? Bu-nun cezası ne olmalıdır? Bu konudaki kararı kamp yönetimine bı-rakıyorum. Kamp yönetimi bu konuda kendine gelmeli, bu tipucuz yaklaşımların hangi anlama geldiğini ortaya koymalıdır. PartiÖnderliği’nin yanında ve koşulların sağlık açısından bile fazla el-verişli olmadığı bir anda, böylesi hafiflikleri sergilemenin parti ru-huyla, Parti Önderliği’ne bağlılıkla ve partimizin içinde bulunduğutarihsel sorumluluklarla ilişkisini iyi izah etmelidir. Yine bir arka-daş hakkında böyle ucuz konuşmanın bozgunculukla ilişkisini iyisergilemelidir. Ortada fol yok yumurta yokken, bir kişiyi bu biçim-de düşürmenin neye hizmet ettiğini, bozgunculuğu geliştirmenin,kimin yöntemi olduğunu ve hangi sınıftan kaynaklandığını, hemyakın tarihimizde ve hem de günümüzde bu yönetimin kimler tara-fından ve hangi amaçlarla kullanıldığını açığa çıkarabilmelidir.

Bu konuda daha başka ucuz laflar da vardır. Öyle anlaşılıyor ki,Terzi Cemal, kendi geçmişini kongreye sunmadı. Özellikle kon-grenin bozgunculuk ve ortayolculukla uğraşmasını fırsat bilerek,pratikten büyük bir rahatsızlığı ifade eden ve bir türlü partinin teo-risine girmeyen yapısını sıyırmayı ve günümüze kadar getirmeyibir kurnazlık saydı. Bunun parti tarafından kavranamayacağınısandı. Kendisini uyardık. “Eğer zorlanıyor ve kaldıramıyorsan,partimiz sana olanak tanıyabilir. Gerekirse seni Avrupa’ya gönde-rebilir. Burada da kalabilirsin. Seni altından kalkamayacağın gö-revlerin içinde tutmaya niyetimiz yoktur. Ama denemek istiyorsan,seni partinin başına koyar ve bu konuda destek sağlayabiliriz” de-dik. Hiçbir arkadaşa tanımadığımız bu fırsatı, onuru ve yüceliğikendisine verebileceğimizi, ama bunun temsil edilmesi gerektiğinibelirttik. Bunları çok açık ve en ağır koşullarda konuştum. Ama buarkadaşın yüzeyselliğini aşamaması gerçekten de bizi çok zorladı.

Birçok arkadaşın doğru devrimci pratiğe yönelmekten ısrarla

164

Page 165: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

çekindiği ve ertelemeci davrandığı raporlardan anlaşılmaktadır. Buyürütmenin raporlarında da vardır. Arkadaş bütün yapıyı idare et-meye çalışmaktadır. Ama sağlıklı, tutarlı ve inançlı bir pratiğinüzerine yürümede bir kapalılık vardır. Arkadaş bunu belirsizlik veertelemecilik içinde dayatmaktadır. Bunu da açığa vurmalıdır.Kamp genel yönetimi bu konuyu daha geniş ele almalıdır. Konu-nun araştırılması için yeni arkadaşlar gelmektedir. Bu arkadaşlarlabirlikte kamp yönetimi, kongre süreci boyunca ve daha öncesi dedahil olmak üzere, özellikle son aylar içinde, kamp yönetiminingerçekte kongre hattımızla uyuşmayan, özellikle 27 Aralık 1986tarihli talimatla tehlikelerine dikkat çekilen ve son olarak bu türucuz değerlendirmelerle daha da iyi görülen bu yaklaşımı güçlübir biçimde ortaya koyabilmeli; değerlendirmelerini partiye suna-bilmeli ve sonuçları Genel Sekreterliğe iletmelidir. Bunun için ko-nuya uygun bir yöntemle, yani sınıf bakış açısıyla yaklaşmalı; buyapının sınıf temelini, parti içine nasıl girdiğini, parti içinde nasılyaşadığını, nasıl bugüne kadar gelebildiğini, Parti Önderliği gibibir kurumun yanı başında ve partinin merkez okulu gibi bir alandanasıl bu biçimde kalabildiğini, onca kararlara rağmen nasıl kendis-ini gizleyip değiştirmediğini ortaya koyabilmelidir. Bunun ideolo-jik ve politik özelliklerini de açığa çıkarabilmeli, örgütsel yöndenyetmezliklerini ve tahribatlarını sergileyebilmeli, eylem üzerindekietkisini ve özellikle okul faaliyeti gibi dev bir faaliyetin eylemeyönelmesi karşısındaki durumunu ele alarak bütün sonuçlarını or-taya koymalıdır.

Bu arkadaşın son yönetimden bir arkadaş için söylediği “kaça-cak” sözü hangi anlama gelmektedir? Bu arkadaş gerçekten kaça-cak durumda olan birisi midir? Bu konu önemlidir. Bu bir kişi içinsöylenmiş olsa bile, altında partiye inançsızlık vardır. Burada enyakın yardımcısını, hem de kendisiyle en iyi geçinen yardımcısını,sırf eleştirilerin yönünü saptırmak amacıyla bir çırpıda harcamatehlikesi söz konusudur. Kamp yönetimi bunu daha büyük birözenle ortaya koymalı, bu konuda soruşturma niteliğinde geliştiri-lecek değerlendirmelerini sunabilmeli, iyi bir yöntemle ve en uy-gun biçimde bu arkadaşın gerçeğini açığa çıkarmalıdır. Bu gerçeknedir ve parti içinde neyi ifade etmektedir? Bunlar bütün çıplaklığı

165

Page 166: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

ile belirtilmelidir. Ona göre bu pratiği parti içindeki konumunadenk düşecek tarzda mahkum etmeli ve bu mahkumiyetin ne ol-ması gerektiğini bize iletmelidir. Soruşturma ile birlikte, kendiiçinde ortaya çıkan bu duruma karşı ne tür önlemler alacağını ka-rarlaştırmalı; onaylatmak üzere bu kararını Genel Sekreterliğe sun-malıdır. Karar yeni bir özeleştiri olabilir, daha sert bir mahkumiye-ti de içerebilir. Biz bu konuda sözün arkadaşın kendisinde ol-duğunu, karar gücünün kamp yönetimi olması gerektiğinidüşünüyoruz. Daha önce ortaya çıkan bazı olaylarda bu konuyunasıl asıl birimler kararlaştırdıysa, şimdi ortaya çıkan bu durumkarşısında da yine sorumlu birimin karar vermesini istiyoruz. Ge-nelde kampı etkilediği ölçüde kampın da kendine yönelmesi, özel-likle pratikteki sakıncalarını bilince çıkarması, bu ortayolculuklaolan ilişkisini iyi bir yazıyla izah etmesi gerekir.

Parti tarihimizde ortayolculukla mücadele başarıyla yürütülürse,özellikle bu işin öncülüğünü yapan arkadaşlar proleter devrimci-liğin ilkelerine sahip olurlarsa, onun her düzeyde olumlu, yapıcı vegeliştirici ağzıyla konuşulursa, bu önemli bir gelişmenin başlangı-cı olabilir. Proletarya devrimciliği şimdiye kadar daha çok ideolo-jik, siyasal ve taktiksel zaferini sağlamıştır. Ama aynı şeyi örgütiçi yaşam için söylemek zordur. Böylesi bir örgüt yaşamına güçlüideolojik ve siyasal etkiyi dayatarak, onu her yandan kuşatarakböylece her türlü yetmezliğini gidererek, partimiz bu gelişmeyi buyönüyle resmen sağlamış olmaktadır. Parti tarihimizde parti safla-rındaki direnmeler içinde aşırı bozgunculuğa kadar varan çabalarolduğunu ve önemli merhalelerin yaşandığını iyi biliyoruz. Arka-larına TC’yi alarak bozgunculuğu ayakta tutmaya, tahribatlarınıgenişletmeye ve hem de bunu açıkça yapmaya çalışanların, parti-mizin kuruluşunun ilanından beri giderek kendilerini habire ge-liştirdiklerini, başlangıçtan itibaren partinin doğuşuna ve gelişimi-ne kuşkulu baktıklarını, bunların kişisel hesaplarının olduğunu,kendilerini bir halk devrimi önderi gibi mücadeleye katmadıkları-nı, son olarak bunların parti içinde bir moda haline geldiğini, duru-mu kötü olanların bozgunculuğu ve yıkıcılığı tercih ettiklerini,diğerlerinin durumlara ve koşullara göre parti içinde kalarak ken-dilerine yaşama yolu açmaya, var olanla yetinmeye ve fırsat

166

Page 167: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

düştükçe bu konumlarını yaymaya çalıştıklarını, beyinleri ve yü-rekleriyle kendilerini partiye katmadıklarını, bu konuda bol bol so-ru işaretli ve ikircikli bir yapı sergilediklerini, hep “Sorunlarımvar, daha gelişmedim, edemedim” deyip durduklarını, bir üsluptutturduklarını ve sürekli onunla yaşama tavrını sergilediklerini bi-liyoruz. Biz öncelikle I. Konferans’ta bu sorunun ağırlığını iyiceduyduk. Ortayolculukta güçlü belirtilerin olduğunu açığa çıkardık.Partiden tam vazgeçilmiyor, ama bu özlüce ve dürüstçe bir vaz-geçmeme değildir. Öbür yandan şu veya bu düzeyde düşmanın veproletarya dışı sınıf etkilerinin temel oluşturduğu bazı özelliklerinmuhafaza edildiğini ve böylece partiye sancılı bir yaşamın dayatıl-dığını bilmekteyiz. Bunların içinde, üzerine fazla gidilmemesi vesabırlı bir yaklaşımla kazanılması gerekenler olabilir. Maskeleridaha tam düşmeyenler de olabilir. Bu nedenle biz o zaman konfe-ransın çözümüyle yetindik.

Çok iyi biliyorum ki, bunların büyük bir kesimi kendisini kon-grede gizledi. Provokasyonun şefi başını uzatırken, şu ya da budüzeyde onun etkisi dahilinde ne getireceğini kestirmeye koyuldu.Partinin kararı olan ve mutlaka desteklenmesi ve güçlendirilmesigereken atılıma güçlü bir iradeyle katılma yerine, içten kuşkulu,kendine güvenmeyen, dolayısıyla fırsat buldukça çeşitli sorunlarçıkaran, “Şu yanım gelişmemiştir, şu özelliklerim vardır” diyerekişi sürekli sürüncemede bırakan bu tipler, gelişmelerin frenlenme-sinde önemli rol oynadı. 1983’ün başından itibaren provokasyonkendini açıkça ortaya koyduğunda, bunların büyük kesimi hemenkulak kabarttı. Partinin korkunç koşullar altında gelişen direnişininne getireceğini ve provokasyon hattının içerde ve dışarda başarıkazanıp kazanamayacağını düşünmeye ve beklemeye başladı.Bunlar kendilerini alabildiğine gizlemiş ve kendilerine alabil-diğine dizgin vurmuşlardı. Bu olgu şimdi çok daha iyi açığa çık-maktadır. Bunlar kendilerine adeta düğüm üstüne düğüm atıyorlar.Bunu her hareketlerine egemen kılıyorlar. Kesin olarak bilinç dü-zeylerine uygun bir pratik sergilemiyorlar. Örgütlenme yapmıyor-lar. İşleri hep lafı-güzafla geçiştiriyorlar.

Bu tür öğelerin eline önemli parti olanakları verilmesinerağmen, onların bu olanakların üzerine yattıklarını, Parti Önder-

167

Page 168: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

liği’nin bir insanın katlanabileceği her türlü zorluğa katlanarak ya-rattığı olanakları büyük bir yoldaşlık örneğiyle yakalayıp bir görevolarak buna katılmak yerine, biraz kendilerini yaşatarak ve önder-liğe hoş görünerek vaziyeti kurtarmaya çalıştıklarını ve bütün uya-rılarımıza rağmen bu tutumlarından kolay kolay vazgeçmedikleri-ni biliyoruz. Avrupa’ya gittiler, böyle oldu; kendilerini ülkeye yol-ladık, böyle oldu. Ortadoğu’da kaldılar, böyle davrandılar. Kendi-lerini en uygun ve güvenlikli yerlerde tuttuk. Halkımız yemedi,kendilerine yedirdi; adeta kuş sütüyle beslercesine bunları besledi.Ama onlar işi duyarsızlıkta had safhaya götürdüler. Şehitlerin anısıve işkence altındaki tutukluların inim inim inleyen ahı bizi sağıredercesine yükselir, onların beklentilerini boşa çıkarmamak ve bi-raz olsun halkımızın acılarına karşılık vermek için her şeyimizi or-taya koyarken, bunlar böylesi bir yaşamı kendilerine layık gördü-ler. Ortayolculuğun en büyük düşkünlüklerinden biri de buradadır.Onlar bunu rahat karşıladılar.

Zelzeleler oluyor, kıyamet kopuyor, insanlık doğranıyor; yürek-ler paramparça, beyinlerin üzerinde Ağrı dağı kadar ağırlık var, dilzor dönüyor. Bütün bunlar bu tiplerin umurunda bile değildir. Hemdevrimciliğin en iyi sıfatlarından yararlanma, hem de bununla ken-di hafifliklerini tatmin ederek yaşama: Onların yaptıkları bu oldu.Devrimcilik yapmadan da yaşayabildiler. Daha sonra bunu nere-deyse rahatlıkla gölgesine sığınılacak ve partiye onaylattırılacakbir yaşam biçimi olarak ele aldılar. Gerçek anlamda yoldaşlıkbağlarıyla partiye bağlı olanların bugün cezaevlerinden çıkan dire-niş destanları vardır. Onların yürekleri, partiye bağlılıkları ve bu-nun için ortaya koydukları büyük değerler vardır. Yine birçokPKK militanının sergilediği eşsiz direnişler söz konusudur. Halkı-mızın sadece savaş alanında değil, her yerde partiye büyük bağlı-lığı vardır. Her şey bize bağlanmakta, bazıları küçük bir maaşınıbile olduğu gibi partiye vermekte, var olan lokmasını bizimle pay-laşmakta, sınırsız fedakarlık denilebilecek örneklerle bize desteksunmaktadır.

Ama bu baylar, rahat bir yaşamı normal bir şeymiş gibi gördü-ler. Büyük düşkünlük işte buradadır. Kıyamet gününde kendini ra-hat hissetmek ne demektir? Her şeyin alt üst olduğu, insanların

168

Page 169: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

beyinleri üzerine Ağrı dağının bindiği, yüreklerini her gün her saatkara dikenlerin kanattığı bir dönemde, böyle bir yaşamı kabuleden bu tiplerin taşıdığı bu özelliklerin normal karşılanamayacağıortadadır. Bunların kabul edilmemesi gerektiği açıktır. Bu dire-nişlerde can verenler bizim yoldaşlarımızdır, bizim yüreğimizdir.Biz onları tarihe karşı görevlerini yaptılar diyerek yalnız bıraka-mayız. Bizim onlara karşı sorumluluklarımız, onların da bizdenistedikleri görevler vardır. Her şeyimizle onlara katılmamız gerek-tiği ortadadır. Dünyanın neresinde olursak olalım, nerede yaşarsakyaşayalım, ister yoksul, ister zengin olalım, insani, yurtsever vesosyalist özelliklerimizden söz edeceksek, büyük bir uyum ve say-gıyla ödememiz gereken borçlarımızın olduğunu bilmek zo-rundayız. Bu gerçekler ortada dururken, yıllardır parti içinde dırdıretmeye, parti saflarında kendine özgü bir üslup tutturmaya, önder-liğin onca çağlarına hafif cevaplar vermeye, hayasızlık ve duyar-sızlık içinde olmaya ne demeliyiz?

Hemen belirtelim ki, şimdiye kadar yaptığımız şey kendimizikonuşturmak değil, halkımızın onurunu dünyaya ve kendisine bi-raz daha tanıtmak, bunu militanlarımıza layık bir biçimde gerçe-kleştirmek, kısacası onların sözcüsü olmaktır. Bu konularda sonu-na kadar bir bağlılık sergilenmiş midir? En küçük bir fırsatta eldengelen yaratıcılık sonuna kadar kullanılmış mıdır? Bunlar son dere-ce tartışmaya açıktır. Bütün arkadaşları partinin ve Parti Önder-liği’nin başından günümüze kadar her alanda yürüttüğü savaşımıçok yönlü bir biçimde kavramaya çağırırken, bunun için sık sıkvurguladık. Bunu şehitlere, yoksul halkımıza ve insanlığa ulaşmakiçin yaptık. Eşlik edenlerin bu konuda eksiklikleri oldu. Bu duru-mun kimilerinde, gerçekten de eğitimsizlikten ve amatörlüktenkaynaklanabileceğini ortaya koyduk. Kendini aşamayan, politik veörgütsel konularda gelişme sağlayamayanlardan bazıları, günü gel-diğinde direnebiliyorlar. Bütün darlıklarına rağmen, en azından so-run çıkarmıyorlar. Bir nefer gibi partinin emrinde savaşacaklarınıgösteriyorlar. Bunun da anlaşılır bir nedeni vardır. Buna karşılıkçok şey bileceksin, partinin gelişmini adım adım duyacaksın, yinede sorunları ve olumsuzluklarını sürdürdükçe sürdüreceksin! Altıay önce söylediklerini yeniden tekrarlayacaksın! İki yıl önce or-

169

Page 170: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

taya attığın sorunların günümüzde hala var olduğunu söyleyecek-sin! Bu olamaz. Bu baylara açıkça söylüyorum: Siz çok yaramazyaratıklarsınız. Kendisine sıradan saygısı olan bir insanın bile bun-ları yapmaması gerekir. Biz bu durumda bulunan arkadaşlara büy-ük bir saygı ve sevgiyle gittik. Ama onların bunun üzerine yatma-ları esef vericidir. Bunu yaparken, onlar daha da nazlansınlar, so-runlarını biraz daha arttırsınlar ve partiyi kendileriyle ilgilendirsin-ler diye değil, yoldaşlık yapsınlar diye yaptık. Şimdi bunlar “Benböyle yapmadım” dememelidirler. Bu konuda çok şeyler vardır.Sorun bir arkadaşın üzerine gitme sorunu değildir. Sorun birdüşkünlüğe izin verilmemesidir. Bu basitliğe ve hafifliğe yönelme-mek, kişisel bir özellik olarak değerlendirip üzerine oturmamakgerekir. Bunlar marifet değildir.

Son durumda birçok belge ortaya çıkıyor, bize birçok eleştiriulaşıyor. İnsan soyu arasındaki ilişkileri bir yana bırakalım, an-laşılan her gün mahallede hırgür çıkaran yaratıkların tutumunabenzer bir çekişme yaşanıyor. Bunu nasıl sinemize oturtup kabuledebiliriz? Bu kadar değerimiz, -ki her biri anısına abide dikilmesigereken değerlerdir- olanca ağırlığıyla üzerimize çökerken, hangikişi gelişemediğini, çözümlenemediğini, dönüşemediğini, bununbiraz da zaman işi olduğunu söyleyebilir? Hayır, hemen belirteyimki, bu düşkünlüktür. Böyleleri bunları söyleyeceklerine partimiziterk etmeli ve bizden uzak durmalıdır. Biz gerçekten soylu değer-leri temsil ettiğine inanan, bu uğurda kendisini defalarca kanıtlay-an bir hareketiz. Biz çocukları fazla besleyemeyiz. Çocukların ço-cukluklarıyla fazla uğraşamayız. Ben şimdiye dek istifimi bozma-dım. Bunu halk ve tarih için yaptım. Ama yoldaşlık, insanlık,yiğitlik ve mertlikle bağdaşır bir yönünün bulunması bir yana, ba-zıları için egemen sınıflara karşı kullanılabilecek yöntemleri ko-nuşturma noktasına geldiğimizi belirtmek isterim. Ayrıca oynan-maması gereken değerler vardır. Her an eğilinmesi gereken değer-ler vardır. İnsanlığa mutlak anlamda bağlı olduğumuzu söylüyor-sak, bunlar önünde eğilmemiz gereken değerlerdir. Hiçbir öğe bukonuda zorlandığını söylememelidir. O zaman adama “sen dünya-nın en alçak adamısın” derler. Yemeğe ve içmeye zorlanmıyorsun,her türlü bireysel gereksinimini karşılamada zorluk çekmiyorsun;

170

Page 171: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

ama hiç olmazsa yerinde oturarak, en azından her gün dua ederekbir şehidin anısını yad etmeye sıra gelince, sorunların çıkıyor!Açıkça söylüyorum: Bunu ısrarla sürdürenler, gerçekten de tanın-maz hale gelmiş küçük-burjuva döküntüleridir. Bunların atılmasıgerekir. Ya da böyleleri art niyetlidir. Her ikisi de çok tehlikelidir.Bu konuda kişinin küçük-burjuva döküntüsü mü, yoksa art niyetlimi olduğu artık bizim için önemli değildir. Bazılarını bile bile artniyetli diye yargılamaya almak istemiyoruz. Ama bu öğeler aylar-dır eğitiliyorlar. Aylardır her türlü gereksinimlerini karşılıyoruz.Bunlar hala sorunlarının olduğunu, eskiden beri bazı özelliklerininbulunduğunu ve bunların devam ettiğini söylememelidir. Bu türşeyleri sürekli yazmaya devam etmek şımarıklıktır. Bunların ama-cı partiyi uğraştırmaktır. Partiyi ve parti içinde sorunları ağırlaştır-maktır. Bunun ardından parti üzerinde daha tehlikeli niyetleri gün-deme gelmektedir.

Bunlar bu biçimde değerlendirilebilir. Ya da basit hafifliklerivardır. Yürekleri temiz değildir; çürümüş ve döküntü bir yapı ser-gilemektedir. Kendilerinde politikadan, halkların özgürlük davası-na bağlılıktan ve yücelikten bir eser yoktur. Adam sıkışmış, karnı-nı doyurmak için bir serseri gibi PKK ortamına yuvalanmıştır.Onun için önemli olan gününü gün etmek, karnını doyurmak, lafı-güzaf yapmak, demagojiyle kendi gerçekliğini örtbas etmek, sahtepratikçi ve teorisyen geçinmek, işler ciddi bir pratik mücadele dü-zeyine ulaştığında kendisini koyuvermektir. Bunlar da döküntülereözgü şeylerdir. PKK’nin bunlarla bir ilgisi olabilir mi? Saflarımız-da döküntüleri barındırabilir miyiz?

Özü böyle olan bu iki yaklaşım, ya da bir görünen, ama üzerinegidildiğinde bu biçimde ikiye ayrılması mümkün olan bu ya-klaşımlar, partimizde sorunların ve gelişmemenin kaynağı duru-munda bulunan bu yaklaşımlar, artık sorunların çözümünü zamanabırakamazlar. Şimdiye kadar bunlara bu kadar zaman tanımaklaacaba hatta mı ettik? Bu konu üzerinde derin derin düşünüyor vehata payının yüksek olduğunu sanıyorum. Ama hareketimizin için-den geçtiği sürecin nazikliği ve hata kurbanlarını azaltma konu-sundaki ihtiyatlı tutumumuz, bazılarının ucuzca kurtulmalarına yolaçmıştır. Bunların denetimden kaçmalarına, açık ya da gizli kendi

171

Page 172: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

konumlarını bir süre daha sürdürmelerine meydan vermiştir. Bura-da çok iyi bir özeleştiri yapma gereğini vurguluyorum. En azındanbunlara bu fırsatı tanımamak gerekirdi. Bunların üzerinde daha sı-kı bir denetim kurulmalı, gerektiğinde daha ağır bir cezalandırmave tasfiye gerçekleştirilmeliydi. Aynı zamanda bu daha yoğun, da-ha gerçekçi ve daha sonuç alıcı bir eğitimle birlikte ve pratik mü-cadeleyle iç içe yapılmalıydı. Yapılması gereken şey eğitim ve pra-tik, tasfiye edilmesi ve atılması gerekenleri tasfiye etmek ve at-mak, suçlu olanları açığa çıkartıp cezalandırmaktı. Biz süreci birazuzattık. İnsancıl yüreğimiz, insanı saymamız, kendilerinin soyluve yüce varlıklar olabileceklerine ilişkin umutlarımızı canlı tutma-mız, bu konuda biraz da hayalci olmamıza veya öyle düşünmemi-ze yol açtı. Bu bazılarını aramızda fazla yaşattı.

Açıkça belirteyim: Aramıza katılan sıradan öğeler vardır. Bütünyüreğini ve beynini bize katmakta, “her an göreve hazırım” de-mektedir. İçlerinden okumuşlar olsa da, okul okumamış olanlar davardır. Sınıf konumları daha iyi olanlar olduğu gibi, olmayanlar damevcuttur. Yani partimize gerçekten bağlı olanların tavrı ve üslububudur. Bunlar hiçbir sorun yaratmadan, sonuna kadar partiyle bir-likte yürürler. Sınırsız bir cesaret ve fedakarlık sergiler, amatörceve partinin hamalı tarzında da olsa en zor işleri yapar, parti içinher şeylerini verirler. Bu anlaşılır bir şeydir. Bunu kabul ederiz.Ama öbür yandan işi azıttıkça azıtan, sorunları ağırlaştırdıkça ağır-laştıran, omuzlarımıza bindikçe binmek isteyen, bir de bunu par-tiye onaylattırmaya çalışan ve kendi pisliklerini bize temizlettiren-ler de vardır. Bu kadarını kabul etmemiz düşkünlüktür. Bu kadarı-nı kabul etmemiz, kendi davamıza ve amaçlarımıza ters düşmekolacaktır. Hiç kimse PKK’den ve PKK Önderliği’nden bunuisteyemez. Hiçbir istek ve fedakarlık, kişinin hiçbir özelliği ve ay-rıcalığı, kendisine böyle bir tavır sergileme hakkını veremez. Herşey istenebilir, ama parti ölçülerinin aşınması, geriletilmesi ve bukonuda ödünler verilmesi gibi istemlerde bulunulamaz.

Saflarımıza henüz yeni katılan öğeler bulunmaktadır. Avrupa’dave Ortadoğu’da partimize katılanlar vardır. Bunlar bir an önce bü-tün benliklerini ülkemize taşırmak için her şeylerini ortaya koy-maktadır. Bunlar insan değil midir? Bunlar da halkımızın evlatları

172

Page 173: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

değil midir? Bunlar doğa üstü varlıklar mıdır? Hayır! Çok az birbilince sahip olmalarına, hatta doğru dürüst kitaplarımızı okumaolanağı bile bulamamalarına ve sınırlı bilgilenme düzeylerinerağmen sonuna kadar yürüyorlar. Öbür yandan kendilerine yıllarcabakmamıza, eğitmemize ve değer vermemize rağmen, hala sayısızsorunlardan bahseden, “şu yanım ağrıyor, burada sorunlarım var,kişisel özelliklerim budur” diyen, hala parti ruhunu değil, cansızbir özü temsil eden, soğuk, kuşkucu, kışkırtıcı, sevmeyen ve say-mayan, liberal ve sekter, ortamımıza yakışmayan bir yığın özelli-kle yaşamaya çalışan tipler de bulunmaktadır. Hayır, biz bu kadarsaf değiliz. Bunları saflarımızdan atacağız. Bu baylara söylüyoruz.Hiç olmazsa bir misafir gibi kaldığınız evin değerini bilirseniz, si-zi yıllarca bir misafir gibi besleyebiliriz. Sizi besleyelim. Ama mi-safir de ev sahibine karşı dürüst davranır, saygılı olur, yediğine iç-tiğine şükreder. Elinden fazla bir şey gelmiyorsa, onu yüceltir. Bizde daha fazlasını değil, bu kadarını istiyoruz. Buna karşılık biryığın teorik ve siyasal bilinç taşıdığını söyleyecek ve bir yığın şey-den söz edeceksin, öbür yandan bunlardan çok uzak duracaksın:Burada bir soru işareti vardır. Bu ne misafirliktir, ne de ev sahi-pliğidir.

Peki, bu nedir o zaman? Gelişme, diyalektiğe göre olur. To-prağa ekilen bir tohum bile birinci yıl bu kadar, ikinci yıl şu kadarboy atar. Boy atmaz da bir kayaya rast gelirse kurur. Ama bunlarne boy atıyorlar, ne de kuruyorlar. Peki, bunlar ne yapıyorlar?Bunlar kendilerini sürekli daraltan, düğüm üstüne düğüm atan,kendilerini insanlığa, halkına ve yoldaşlarına kapatan ve böylecetutuculuğun en ilginç örneklerini sunan biri durumuna düşüyorlar.Hayır, kişi bunu kendisine layık görmemelidir. Böyle yapacağına,varsın omuzlarımıza binsin, kendisini istediğimiz yere götürelim.Bu çok düşkünce ve çok tehlikeli bir yaşam tarzıdır. Adam böyleyaşayacağına, gitsin hizmetçilik ve hamallık yapsın, kendisine lay-ık olan işe girsin, ama böylesi bir yaşamı kendisine layık görme-sin. Kendi tecrübelerime dayanarak diyebilirim ki, bundan dahatutucu, daha alçakça ve daha rezilce bir yaşam tarzı olamaz. Benbu tür bir yaşamla bir saniye bile ortaklık etmeyeceğimi kesin ola-rak belirtmek isterim. Biz böylesi bir yoldaşlığı kabul etmiyoruz.

173

Page 174: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

Bunlar kendilerini zorla mı bize dayatıyorlar? Bize zor dayatmakne demektir? Bunlar yüce erdemleri kullanarak ve bu erdemleringölgesine sığınarak bunu yapmak istiyorlar. İnsanlıkla oynamak,insanlığın temel değerleriyle oynayarak tehlikeli bir tutuculuğudayatmak düşmanlık değil midir? Bunu ısrarla sürdürmek ve gide-rek bir köşe taşı haline getirmek, proletaryaya yabancı en tehlikelisınıfsal yaklaşım türlerinden biri değil midir? Bu biçimde kendis-ine yer açmak, parti yaşamını işgal etmek, partiye diken gibi bat-mak, soğuk bir buz kalıbı gibi partinin sımsıcak yüreğine oturmakne demektir?

Bunlar bunu yapmaya çalışıyorlar. Yoldaşlıkta birbirinin karşılı-klı birçok şeyine katlanmak vardır. Ben yoldaşımın esenliği içinher şeyi yaparım. Ona sınırsız bir değer veririm. Ama karşıdakininde aynı biçimde kuralları dikkate alması gerekir. Çünkü bu davaarkadaşlığıdır ve yoldaşlık kurallarına girer. Bu her şeyden üstün-dür. Partimizde kalmak ve ilerlemek isteyenler, bu özelliği berabe-rinde birinci koşul olarak getirmelidir. Bunun dışında bir koşullagelmemelidir. “Zorla gelip dayatırız; geçmişte provokasyon çizgi-sinin söylediği gibi, ne de olsa bir piri fani olan Ali arkadaş yu-muşaktır, bu konuda fazla sorun çıkarmaz. Kendimizi dayattıkçadayatır, sonuç alır ve yaşarız. Bir şey olmaz. Ne de olsa bir kabileve aşiret topluluğuyuz. Bunlar bizde normal şeyler” diye düşünen-ler yanılıyorlar. Ben yaşamımda en büyük savaşımı bu tür özellik-lere karşı vermiş bir kişiyim. Beni çok iyi tanımaları gerekir. Buanlamda benim önderlik ettiğim hareketi de tanımak gerekir. Kim-seyi tehdit etmiyorum, sadece doğru savunulmasını istiyorum.Zorla değil, doğru temellerde yoldaşlık yapılmasını istiyorum.Emek verdiklerini söylüyorlarsa, ben de emek verdim. En baştaşehitlerimiz emek verdiler. Onlar benden önderlik etmemi istiyor-lar. “Yoldaş, sen önderlik et, hem resmi, hem de fiili temsilcimizsensin, sana güveniyoruz” diyorlar. Bize her türlü desteği veriyor-lar. Halkımız da bunu böyle istiyor. Çok zor da gelse, bu göreviyürütüyorum. O zaman bunlar da emek vermişti. Bunların emekle-rini, halkımızın emeğini ve bağlılık değerlerini koruyacağız. Şehit-lerimiz başta olmak üzere, partimizin özüne bağlı olanları esas ala-cağız. Onların emeği esastır.

174

Page 175: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

Sen de emek harcamışsın. Ama niçin, kimin için? Dolayısıyladayatma biçiminde de olsa, bizim bu tür şeyleri kabul edemeye-ceğimiz bilinmelidir. Ben bunu kabul etmiyorum. Zora gelince, bizde zoru uygulayacağız. Şantajı, maskeyi, kurnazlığı, sahtekarlığı,duygusallığı, gözyaşı politikasını, yaranmacılığı, kısacası kölelikkokan şeyleri kesinlikle kabul etmiyoruz. Bunlara lanet okuyoruz.Biz yoldaşlığımız ve dava arkadaşlığımızın böyle olmaması gerek-tiğini söylüyoruz. Bence ancak bilinen temellerde yükselen yol-daşlığımız kabul görebilir. Başka biçimlerin gerilemeye neden ol-duğu, birliğimizi parçaladığı ve bizi erittiği açıktır. Buna rağmen,bu tarzda kendini ısrarla dayatanların bulunduğunu görüyoruz.

Açıkça söylüyorum: Karar anı gelip çatıyor. Bu karar anındageride çok az insanımız kalabilir. Ama ne kadar az olursak, o ka-dar başarılı olabiliriz. Burada köklü bir dönemeci ve yol ayrımınıgerçekleştirmemiz gerekmektedir. Ortayolculuk dediğimiz eskidünya ile yeni dünya arasında ve her ikisi içinde önemli özellikleriyaşamak, çok değişik biçimlerde bunu parti içinde ve dışındayaşatmak isteyenler, partimizin dolaylı veya doğrudan etki alanın-dan uzaklaşmalıdır. Bazı aşırı kararlar almamız halinde, hak etme-miş olan bazıları da yanabilir mi? Eğer dürüst davranılırsa, sınırlartutulabilir. Bir PKK öncüsü gibi değil, bir sempatizan gibi kalına-bilir. Cephe ölçüleri içinde en azından bir manga başı olunabilir.Bir cephe üyesi de bir takımı yönetebilir. Hem cephe üyesi vesempatizan olduğunu söyleyeceksin, hem de cepheyi bozmak veaksatmakla uğraşacaksın. Bu cephe üyeliği değildir. Parti üyeliğin-de dikiş tutturamayınca, geri özelliklerini cephede konuştur: Hay-ır, bu olmaz. Cephe de büyük bir birliktir, söz gelimi askeri nitelik-leri ağır bastığı için cephe üyesi olur. Yoksa sorunlu yapısını sür-dürmek için cephe üyesi olunabilir mi? Hayır, bize bu biçimde bircephe üyeliği dayatılmamalıdır. Böyleleri cephemizden uzak dur-malıdır. Cephe, partimizin önderlik ettiği halkımızın siyasal bir-liğinin ifadesidir. Orada bozgunculuk yapılamaz. Orada ortayolcu-luk ve ağırlaştırma olamaz.

O halde bugün partimizin esas aldığı birliği iyi tanıyalım. Benbugüne kadar gerçekten çok şeye katlandım. Beynimi ve yü-reğimi müthiş bir biçimde bu işe adadım. Her arkadaşla sonuna

175

Page 176: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

kadar igilendim. Sözümona bize bağlı olan birimler birkaç para-graflık rapor gönderirken, ben beynimi ve yüreğimi ayaklandıra-rak kendilerine cevap veriyorum. Kendimi adeta eriterek, döne-min en güçlü ve gerçek anlamda ilerleten değerlendirmelerini su-nuyorum. İnsanlığın nerede ve yoldaşlığın ne olduğunu açıklıyo-rum. Halkımızın çözülmeyen dilini ve işlemeyen beynini işletiyo-rum. Böylece katkı yapıyorum. Bu kişilere de en büyük katkıyısağlıyor. Gönderdiğim bütün değerlendirmeleri açıp okuyun veçözümleyin; ilerletici etkenlerin bol olduğunu göreceksiniz. Engeri öğelere, sorun üstüne sorun çıkaranlara ve dayatma üstünedayatmada bulunanlara sunulan şeyleri de bol bol inceleyin, oradada çok şeyler bulacaksınız.

O halde bunun karşılığı ne olmalıdır? Ağzından zor bela birkaçlaf, kaleminden çiziktirilmiş iki paragraf çıkacak: Bu olamaz. Buzgibi soğuk bir ruh, ruh değildir; içten olmayan hafif bir tavır, tavırolamaz. Aslında bu tepkidir, ortayolculuktur. Başımıza bela olanyapı budur. Bu ayıptır, yoldaşlık böyle değildir. Yoldaşlık bir yana,sıradan bir ahbap çavuşluk bile yüksek bir yürekle izah edilebilir.Bir kahvenin kırk yıl hatırı vardır. Halife Ali, bir harf öğretene kırkyıl köle olacağını söyler. Peki, böyle mi yapıyoruz? Hayır, herke-sin emeği var, herkes çalışıyor denilebilir. Bu belki gerçek olabilir.Ama bu, kişiye parti içinde ayrıcalıklı yaşama ve bu biçimde dav-ranma hakkını vermez. Partimizin sahipleri vardır. Partinin res-miyeti vardır. Bunlara uymak gerekir. Parti sana küçük bir olanaktanıyorsa, buna şükredeceksin. Parti budur, halkımızın birliği bu-dur, bizi kurtuluşa götürecek birlik budur. Biz bunları zorluklarlasavaşarak yarattık. Ben yıllarımı ortaya döktüm. Zor koşullarda vesınırlı da olsa yıllarımı ortaya koydum. Bunu arkadaşların yürekle-rinin biraz vicdana gelmesi ve beyinlerinin biraz parti birliğidoğrultusunda çalışması için yaptım.

“Bizde de marifetler var, bizde de şu ya da bu özellikler var”demek fayda vermeyecektir. Bu tür zavallılar bizimle bu biçimdesavaşamayacaklarını bilmek zorundadır. Biz bunu TC’ye ve biryığın tasfiyeci örgüte de söyledik; Sovyetler Birliği’ne ve Orta-doğu’daki birçok güce de söyledik. Bizim bir inancımız ve dev birdavamız vardır, buna saygı gösterilmelidir dedik. Bazıları saygılı

176

Page 177: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

davrandı, bazıları bizi ezmeye çalıştı. Biz buna karşı direndik. Bu-gün bu durum aynı biçimde parti içinde de geçerlidir. Bizdenbaşka türlü yoldaşlığın beklenemeyeceği açıktır. Herkesin benimve partimizin sayısız değerlerinin yaşamını araştırmaya tabi tutma-sını istiyoruz. Ne var ne yoksa, herkesin kavramasını istiyoruz.Bunu, üzerinde spekülasyon yapmak, sahte gözyaşı dökmek, sahtebağlılık gösterisinde bulunmak ve şu ya da bu özelliği çıkarmakiçin değil, bu kahramanların ve böyle bir yaşamın önünde saygılıdavranılması için yapıyoruz. Kişi bizimle yoldaşlık yapamıyorsa,en azından dost olsun. Zaten böylelerine karşı öfke fazladır. Bun-lar için zaten geliştirilmiş kararlar vardır. Ama biz hala bunlarınuygulanmasını kabul etmiyoruz. Bunlar ille de, “Bizi bu biçimdekabul edin” diyorlarsa, burada çatışma çıkacaktır. Zaten son aylar-da çeşitli birimlerden gelen şeylerin, partiye bağlılık temelinde ra-por sisteminin uygulanması değil, bir çatışma olduğunu belirtme-liyim. Son ayların, kongre öncesi ve sonrasından başlayarak,yoğun bir biçimde böyle geçtiğini söyleyeyim. Bize yedi bölüktasfiyecilik ve ortayolculuk dayatıldı. Bazıları düpedüz omuzumu-za binmek ve bizi soylu özgürlük yolumuzdan vazgeçirtmek istiy-orlar. Bunlara, artık yeter, dedik. Bunun, fakir fukaranın emeği ol-duğunu, korkunç bir yürek çarpıntısıyla ve bir bakıma kendini ka-tık ederek sağlandığını söyledik. Bunun karşısında saygılı olunma-sını istedik. Daha sonra ucuz özeleştiriler yapmakla, kişinin bun-dan kendini kurtaramayacağını belirttik.

Tutarlı olmak gerekir. En lanetli şey nedir? En lanetli şey,kişinin sürekli kendisiyle tutarsızlık içinde yaşamasıdır. Bu arka-daşlar bunu nasıl yapabiliyorlar? Gerçekten de bazı şeyler var ki,sokaktaki halhalcıların çekişmesini andırmaktadır. Bunların partiiçindeki seslenişleri böyledir. İçimizde ölü ruhlar gibi yaşıyorlar.Hayır, biz aynı zamanda halkımızın bayram hareketiyiz. Halkıncoşku, istek ve arzu kaynağıyız. Ona yeni yaşamı müjdeleyen veonu gerçekten ilerleten bir kaynağız. Kim hangi cüretle başka şey-leri bu kaynağa dayatabilir? “Ne de olsa TC’nin ağır baskısı var-dır; toplumsal temellerimiz de bozuktur, kalıntılar çok güçlüdür.Biz de içine savrulmuşuz. Buna izin verilmelidir” diye sızlanma-mak gerekir. Çocukların gösterdikleri erdemi, bu denli büyümüş

177

Page 178: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

öğeler gösteremezler mi? Çocuklar bile bir iki kez ağlar, ihtiyaçla-rını giderirsin, “haydi yavrum” dersin, ayağa kalkıp yoluna gider-ler. İstediklerini bir kez karşılarsan, seni sever ve ayrılırlar.

Açıkça belirteyim, bu ya büyük bir lümpenizm hareketidir, çö-küntü, çürüme ve partiye karşı dürüst davranmamadır, ya da bun-lar art niyetlerle partimize kastetmiş yaratıklardır. Biz kendimizibunlara karşı savunacağız. Tekrar tekrar vurguluyorum, biz parti-mizi savunacağız. Bu kararlılığımızı provokasyon çizgisi karşısın-da da gösterdik. Onlar beynimizin içine girdiler, yüreğimizle oyna-dılar, mevzilerimizden atmak için bizi kışkırttılar. Direnme kararı-mızı o zaman verdik. Kendilerine ricada bulunduk, bütün çabamızıortaya koyduk. Ama biçimsel planda insana benzeyen, din kitapla-rının şeytan diye tanımladığı ve modern siyasal sözcüğüyle opor-tünist olarak adlandırılan bu karanlığın temsilcileri her şeyi yaptı-lar. Kendimizi savunmak zorundaydık. Sonunda biz de zarar gör-dük, onlar da. Şimdi aynı şey ortayolculuk için de söylenebilir. Or-tayolculuk yıllardan beri direnmektedir. Evet, ortayolculuk sağıepey güçlendirdi. Reformizm emperyalizme güç verdi. Osman ileEbubekir Muaviye’ye güç kattılar. Ali ezildi. Ama sonuç ne oldu?Tarih hangi yönde ilerledi? Bugün bir Humeyni vardır; hala birideolojinin inadına direndikçe direnmektedir. Yani tarihten derslerçıkarmasını bilmek gerekir. Biz nereliyiz? Ortayolculuk kime hiz-met etmektedir? Tarih bunun başına neler getirmiştir? Rusya’dadevrim yolunda Lenin’in bir hattı vardır. Bir de Troçki’nin ortay-olculuğu mevcuttur. Troçki sonunda kafasına baltayı nasıl yedi?Ortayolculuk ona da yaramadı. Onca entellektüalitesine, örgütçü-lüğüne ve inşa faaliyetlerine rağmen, sonu kötü oldu. Ortayolculukdaha dün Yemen’de onbin kişinin hayatına mal oldu. Orada devri-min kahramanlarına da kastettiler. Kazanan kim oldu? Yine bir Af-ganistan örneği vardır. Bu tipler orada onbinlerin ölümüne yol aç-tılar. Ama kendilerinin yeri ne oldu? Her yerde böylelerinin duru-muna bakarak ibret alalım.

Partimiz gibi zor bela bir araya getirilmiş, olanakları son derecesınırlı, direnişte başka onu geliştirecek çok az olanağın bulunduğubir hareket içinde, bu biçimde rahatça ve çok nefesli ortayolculukyapmak kabul edilebilir bir şey değildir. Uzun yıllar bunların var-

178

Page 179: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

lığına tahammül ettik. Yedi yıl boyunca kendilerini bir misafir gibibesledik. Şimdi bir eylem ortamına doğru gidiyoruz. Bunu1983’de ve 84’ün başında Gelişme Sorunları broşüründe ortayakoyduk. Bunlar çok az olanaklarla mutlaka tarihe dayatılması ge-reken bir direniş atılımını baltalamak; emperyalizmi, TC’yi ve hertürlü gericiliği arkalarına alarak hançerlemek istediler. Bizi busoylu adımdan geri adım attırmaya çalıştılar. Yapımızın yarıdanfazlasını tereddüte ve ikircikliğe sevkettiler. Hem de bir hiç uğrunabir çoğunun ölümüne yol açtılar. Direniş eylemimizin sınırlı birbaşarıyla gelişmesine neden oldular. Ama kendileri de kaybettiler.

Şimdi yeniden bugünkü tarihsel yönelimin içine giriyoruz. Bukez açık tasfiyecilik ve bozgunculuk kadar olmasa da, yine eylemkarşısında ertelemecilik, eylemi planlama, örgütleme ve yer yönü-nü büyük bir özenle gergef gibi işleme yerine; karışıklık, net plan-lar sunamama ve netleşmeme görülmektedir. Açık ki, bu cehenne-me giden yolun başlangıcıdır. Bu faşizmin ve sağın bizdeki yansı-masıdır. Kürdistan’da, Türkiye’de ve Ortadoğu’da liberalizm nekadar mümkündür? Bu aslında bir hiçtir. O halde aklı başında ol-anların bu tür hafiflikleri dayatmamaları gerekir. Hala bazı öğele-rin bu durumuna bakarak derin bir şaşkınlık geçiriyoruz. Nedirbunlar, anlayamıyorum. Biz insan değil miyiz? Böylelerinin ce-henneme kadar yolu var. Kimse ricayla kendilerine gelin oturundemiyor. Bunların adlarına ve ünvanlarına sığınmalarına gerekyoktur. Biz buna muhtaç değiliz. Ben şimdiye kadar da böyleyaşarım. Kendi emeğime dayanarak yaşadım. Yüz yaşıma kadarda böyle yaşarım. Kendi emeğimle kendime, çevreme, halkıma veyoldaşlarıma yararlı olurum. İlk günden beri kendimde bu gücügörüyorum. Bunu özellikle, bunca yıl partimizde kaldıkları haldehala fazla bir şey öğrenemediğini, sorunlardan, bunalımlardan vebilmem nelerden hala kurtulamadığını söyleyenlere ders olsundiye belirtiyorum. Ben ilk günde iki sözcükle yola çıktığımdataşıdığım ruh halini, coşkumu, çalışkanlığımı ve bağlılığımı her ansürdürüyorum. Hiçbir zaman sorunlarımın olduğunu etrafa yayma-dım. Gözyaşı dökmeden, şikayette bulunmadan, onurumu ve guru-rumu incitmeden, Sovyetler Birliği’nin temsilcilerinden bölgemiz-deki devletlerin yetkililerine, komünist partilerinden komünist ol-

179

Page 180: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

mayan örgütlenmelere kadar herkese aynı tavrı gösterdim. Aynıtempoyla sürekli davamızın emrinde çalıştım.

Bu işe başladığım zaman iki sözcük bilmiyordum. Hiçbir daya-nağım yoktu. Bizi birkaç saat dinleme zahmetine katlananlar bilemevcut değildi. Tek bir broşürümüz, bir tek günlük yol paramızyoktu. Buna rağmen işe başladık ve yürüdük. Bütün yoldaşlarımızda bu temelde geldiler. PKK’nin bu gerçeğine ne denilebilir? HâlâPKK’nin başka türlü olduğunu söyleyenler, ne idüğü belirsiz bazıamaçlar ardında koşmaktadır. Bunlar feodalizmin ve sömürgecikapitalizmin temsilcileridir, küçük-burjuva döküntülerdir. Kişi busınıflardan gelebilir, başka uluslardan da gelinebilir. Biz enternasy-onalistiz, en küçük bir fark gözetmemiz söz konusu olamaz. Bizimbir özümüz vardır. Bize ayrıcalık istenerek gelinemez. O zamaninançlarımızla çelişiriz. O zaman komünizm davası biter. O haldebunun koşullarını bilmemek ve yıllardır bunu anlamamak olanak-sızdır. Hâlâ kendinden, bazı özelliklerden söz edilmektedir. Böyle-leri bunu PKK’ye değil, babasının evine saklamalı, bu özelliklerinibaşka yere satmalıdır. Biz bunlara beş metelik değer vermiyoruz.Ticaret gönüllü olur. Vereceğim bir şey yoksa ve senin malınıbeğenmiyorsam, çekip gideceksin.

Hemen belirteyim, Engels’in deyişiyle siyaset bir anlamda tica-rete benzer. Ustalar bunda doğruluk payını yüksek bulurlar. Tica-retteki tarafların durumunu iyice kavrayalım. Birçok değerli meta-mızı tüccarın çürük malıyla değiştirmeyiz. Çürük mallara fazla pa-ra veremeyiz. Bunu iyi anlamak gerekir. Kaldı ki biz parti içindebirbirimize mal satanlardan değiliz. Bize mal satmak isteyenlerdiğer sınıfların temsilcileridir. Bizim ortamımızda sosyalizmin vekomünizmin ölçüleri egemendir. Sosyalizmde, herkesin emeğinegöre verilir. Bu, parti içinde de geçerlidir. Bu, komünist toplumunkuruluşuna kadar da geçerli olacaktır. O halde küçük-burjuvazinin,feodal-kompradorların ve tüccarların ölçüleriyle bize gelinmemeli-dir. Biz parti içinde böyle bir ticaretin yapılmasına teşvik edilme-meliyiz. Böyle bir ticaret bize fazla dayatılmamalıdır.

Bu kadar konuşmama rağmen, hâlâ aymazlar vardır. Hâlâ bağlı-lık ölçülerini derinliğine kavramayanlar vardır. Hâlâ kendi hafi-fliklerini bize dayatarak yaşayacaklarını sananlar vardır. Bundan

180

Page 181: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

vazgeçilmesini istiyorum. Bu kadar derin değerlendirmelerdensonra, hâlâ anlamayanlar sadece, ne kadar sefil olduklarını kanıt-layabilirler. Bu temelde yoldaşlık yapılmasının gereğini anlamay-anlar, yine anlayamadıklarını ve eksik değerlendirildiğini söyley-enler varsa, bunlar bizden değil, kendi akılları ve insanlıklarındankuşku duysunlar.

Bütün bunlarla partimizin, tarihsel bir yol ayrımında bulun-duğunun ve ortayolculuktan kurtulmak istediğinin açığa çıktığınısanıyorum. Bilerek ya da bilmeyerek ortayolculuğu yaşayanlarvardır. Bazılarının eğitim ve özeleştiri ile düzelebileceğine inanıy-or ve bundan sonra da kendilerine yardımcı olacağımızı söylüyo-ruz. Ama partimiz içinde erimemek isteyenlere ve eriyemeyecek-lerini iyi bilenlere, kendilerini yine ısrarla dayatmaları halinde,mücadelelerini doğru vermelerini anımsatıyoruz. Siz parti içindeetkinlik savaşıyla, tasarruflar ve dayatmalarla uğraşırsanız, prole-taryanın kahredici eli tepenizde patlayabilir. Bunu böyle bilmelisi-niz. Bu parti sahipsiz değildir. Onun kendini koruma hakkı vardır.O kendi içinde haksız bir biçimde etkinlik kurmak isteyen ellerikesecektir. Böylesi bir birlik içinde yaşamaya güç getiremeyenler,halkının ve vatanın özgürlük günlerinde, düşkünler gibi bir köşeyesinip ağlayabilir, sorunlarının bulunduğunu söyleyebilir, düşkünleryurdunda barınanlar gibi düşkünlük yaparak yaşamlarını idareedebilirler. Bunlara böylesi bir yaşantıyı salık veririz.

Evet, karar ve yöntem açıktır. Bir saniye bile geciktirmeden ter-cihin yapılması gerekir. Yüce kongremizin kararlılığının da bir ifa-desi olarak, partimiz görkemli bir pratik dönemin içine girerken,bizi sürekli uğraştıranlar, birçok özellikleriyle kendilerini ele ver-enler, çeşitli nedenlerle bugüne kadar katlandığımız, ama artık kat-lanmamakta karar kıldığımız öğelerle, dürüst, sınırlı da olsa par-tiye ve Parti Önderliği’ne bağlı olanlar, partinin açımlamaları te-melinde zamana bırakmayarak, kendi gerçekliklerini yeniden or-taya koymalıdır. Bütün düşünsel güçlerini ve enerjilerini partininbilinç ve pratik gerçeğine katarak, tarihimizin emrettiği komutan-lar ve halk önderleri haline gelmek için ileri fırlamalıdırlar. Bizbunlarla birlikteyiz, bunların yoldaşıyız. Eğer bizimle birlikte yü-rümek istiyorlarsa, bu konuda çok çeşitli yetersizlikler içinde bu-

181

Page 182: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

lunanları da, kendilerini böylesi özlü bir dönüşüme uğratmaları ge-rektiğini vurguluyoruz. Bunlara da başarılar diliyoruz.

Görevli arkadaşlarımızın, partinin bütün faaliyet alanlarında ol-duğu gibi, merkezi okul alanımızda da, bu süreci başta bölge plan-lamaları olmak üzere, diğer pratik görevlerle bağlantılı ve dengelibir biçimde değerlendireceklerine inanıyor ve kendilerinden bunubekliyoruz. Önderliğimize bağlı olanların, bu kararlara bağlı kalı-narak muhatap kabul edileceklerini, bu temelde desteklenecekleri-ni, bunun dışında kalan eski yöntemlerle birlikte fazla yol ala-mayacağımızı belirtmeliyim. Gerçek mücadele arkadaşlarıyla so-nuna kadar büyük bir azim, çaba ve ustalıkla yürüyeceğimizi söy-leyelim. Bütün arkadaşların bu temel de yolculuk etmelerini diliy-or, bu görevlerinde üstün başarılar temenni ediyorum.

- II -

Şimdi kamp yönetim birimine ve daha çok da bazı pratik sorun-larına değinmek gerekiyor. Faaliyetlerin, derinleştirilmiş parti çiz-gisi temelinde biçime kavuşturularak geliştirilmesi büyük önemtaşımaktadır. Her bakımdan gelişen siyasal bilinç ve örgüt bilincigünlük pratik ifadesini sağlam ve düzenli bir görünüme kavuştur-mazsa, yani özle biçim arasındaki uyuma dikkat gösterilerek, arzu-lanan düzeye getirilmezse, biçimsizlik yüzünden, sağlam özün za-rar görmesi söz konusu olacağı gibi, salt biçimciliğin de özü ge-liştirmeyeceği açıktır. Biz bütün gücümüzle partimizi, özü kadarbiçimi de sağlam olan bir yapıya kavuşturmak, özellikle günlükdavranış kurallarını partinin özlü yaşamına uygun bir biçimde dö-nüştürmek için yoğun çaba harcıyoruz. Bu konuda epey mesafekaydedildiğini biliyoruz. Bunlar partimizin tüzüğünde ifadesinibulmuştur. Biz, tüzüğün bir metin olmaktan çıkarılıp hayata geçi-rilmesi için, yılların faaliyetine dayanmak gerektiğini vurguladık.Bunu kongrede dile getirdik. Çok çeşitli birimlerin doğru bir ör-gütsel işleyişin gereklerini yerine getirmesi için hala bütün gücü-müzü kullanıyoruz. Tüzüksel kuralların yeterince ve özlü olarakişlemeyişinin güç kaybına yol açtığını, işlerin sistemsiz ve dağınık

182

Page 183: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

gelişmesinin nedeni olduğunu unutmamalıyız. Arkadaşlar istedik-leri kadar “Özüm sağlamdır, bana güvenilmelidir, ben her zamanpartinin emrindeyim” desinler, bu fazla bir şey ifade etmez.Önemli olan biçime uygun davranmak, partinin biçimlenişini vedisiplinini tam temsil etmektir.

Biz buna göre yaşıyor muyuz? Günlük davranışlarımızdan he-men hemen yaşamın her alanına kadar bunu dayatabiliyor muyuz?Kısacası PKK’nin itibarını, onurunu ve yüceliğini davranışlarla dasağlam bir biçimde tamamlayabiliyor muyuz? Bu durumu, bu ko-nuda bir gösterge olan rapor sistemine işleyebiliyor muyuz? Buönemlidir, bunun üzerinde büyük bir yoğunlukla duruyoruz vedurmaya devam edeceğiz. Rapor sisteminin, yürütülen çalışmala-rın aynası olduğunu belirttik. Belki rapor sistemi her şey demekdeğildir, belki işlerin tam bir ifadesi olmayabilir, hatta yanılgılı daolabilir. Buna karşılık eğer rapor kurallarına göre düzenlenmişse,mevcut çalışmaları en iyi dile getiren bir belge olacaktır. Talimat-lar da böyledir. Talimatlar, gelişmelere ne kadar egemen olun-duğunu ve gelişmelerin hangi yöne çevrilmek istendiğini açıklay-an yönergelerdir. Bunlara çok dikkat etmek gerekir. Rapor-talimatsisteminin lafta kalmaması, kişiliğin buna uygun hale getirilmesizorunludur.

Bu konuları fazla uzatmadan ve teorik önemini ortaya koyma-dan, kamp yönetimine değinmek istiyoruz. Dikkat edilirse, kongreöncesi ve sonrası dönemde, arkadaşların parti otoritesine ve buotoritenin kurumlaşmasına katkıda bulunmaları için epey desteksunduk. Birbirlerini dinlemeye bile tahammül edemeyenlerin birbirim içinde parti sorunlarını ortaya koymaları, bunların üzerindetartışma yürütmeleri ve bundan sonuç çıkarmaları için elimizdengelen her şeyi yaptık. Güvenliğin sağlanmasından maddi yaşamınsağlıklı bir biçimde düzenlenmesine kadar her konuda yardımcıolduk. Bunların kendiliğinden olmayacağı açıktır, bunlar ancakemek ve çabayla yerine getirilebilir. Bu, her parti üyesinin her yer-de sağlaması ve başarması gereken görevlerin ifadesidir.

İster ülkeden, ister Avrupa’dan gelsinler, ister burada bulunsun-lar, bu süre içinde bazıları yine bilinen fırsatçılığı dayattılar. Etkin-lik kurmaktan kendini biraz daha egemen kılmaya, her türlü gö-

183

Page 184: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

revden kaçmayı ve silikleşmeyi ifade eden davranışlara kadar bir-çok olumsuz tutuma girebildiler. Biz bunları uygun görmedik. Herne kadar herkese sen şunu ya da bunu yaptın demediysek de, bun-ları mahkum ettik. Bunlar zaten her zaman dile getirilmez. Amabazıları bunların normal şeyler olduğunu sanıyorlar. “Demek kiparti bunu kabul ediyor, o zaman kendimizi daha çok dayatalım”düşüncesine kapılıyorlar. Biz parti birimleri içinde bu konudakiuyarılarımızı defalarca dile getirdik. Bu tip şeylerden vazgeçilme-sini istedik. Zaten ülkede ortayolculuğu mahkum eder ve buradaözeleştiri süreçleriyle mevcut bütün yetmezlikleri dile getirirken,amacımız bundan kaçınmayı sağlamaktı. Parti birimleri içinde ha-la bir proleter devrimci gibi değil, bir küçük-burjuva kurnazı gibiyaşamak, bütün çabasını buna hasretmek, görevlerin gerektirdiğiformasyona ulaşmamak ve biçimi konuşturmamak, nereden bakı-lırsa bakılsın, hangi gerekçeyle izah edilirse edilsin, bizi parti bi-çimlenişine ve üslubuna ters düşürmektedir. Bu doğru değildir.

Ben defalarca hal ve hareketlerinize uygun bir ideoloji ve politi-kayı dile getirirseniz ve hatta hizip kurmaya kadar giderseniz, busizin hakkınızdır dedim. Buna saygılı olacağımızı söyledim. Amabunu yatalakça yapmak, bazı sistemleri işlemez duruma getirerekve bir parti içinde yaşama kuralını görünmez bir biçimde kırk yer-den işlemez kılarak, partinin resmi hattını dumura uğratmak çir-kindir. Bu uyanıklık değildir. Şimdi her ne kadar denetim organla-rımız güçlü çalışmasa ve bazı zayıflıkları olsa da, bu konuda enazından müdahale edecek gücümüz vardır. Biz defalarca uyarılar-da bulunduk. Hal ve hareketlerinizle kurmak istediğiniz tasarruf-çuluğun gerektirdiği siyasal anlamlar vardır. Parti içerisinde güçolmaya çalışıyorsunuz. Parti Önderliği’nin doğru çalışma tarzınaomuz silkiyorsunuz. O zaman kendinizi ortaya koymalısınız. Ki-min adına güç olunmakta, bastırma ve bireysel dayatma kimin adı-na yapılmaktadır? Bunun sınıfsal anlamının ortaya konulmasınıistedik. Hizip kurabilirsiniz. Ama bunu gölgemize sığınarak veolanaklarımızı kullanarak yapamazsınız. Yüzlerce kadroyu emrini-ze vereceğiz, orada özde değil, biçimde bazı yöntemler kullanarakbireysel etkinliğinizi geliştirmeye çalışacaksınız. Bu olamaz. Böy-lesi köy kurnazlığına başvuranların arkasına bir teneke bağlar ve

184

Page 185: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

ortalığa salıp, oynatırlar. Böyle politikacılık yapılır mı?Kürdistan halkı şimdi tarihin en ciddi otoritelerinden birini

oluşturmaya çalışmaktadır. Ben bunu defalarca işledim. Daha1984 yılında ülkede bulunan arkadaşlara, merkez olmak demekKürdistan halkının özgür otoritesinin bir adım gelişmesi ve ilerle-mesi demektir dedim. Merkez olmak demek; güç ve önder olmakdemektir; bu aynı zamanda güçlü bir kurumlaşmaya gitmek de-mektir. Bunun için herkes kendisine çok dikkat etmelidir. Bununiçin herkes; çocukluk, ahbap çavuşluk, yarenlik, reislik, aşiretağalığı, ağabeylik, ablacılık türünden şeyleri halkın yüce otoritesi-ni zedelememesi için didinmelidir. Hiç kimse kendisinin cezalan-dırılmayacağı, parti içinde bir yerinin ve ününün olduğu, bununiçin kendisini dayatabileceği düşüncesine kapılmamalıdır. Böylesibir takım öğeler ortaya çıktı. Böylesi tipler hala vardır. Bunlar biz-den hep özel bir yer isterler. Bu feodalizmdir, küçük-burjuvalıktır.Bunların istedikleri şey, bu sınıflara biraz daha rahat yaşama, oto-ritelerini ve etkinliklerini biraz daha geliştirme olanağı tanınması-dır. Hayır, biz bunu kabul etmiyoruz. Halkımız bir otoriteye muh-taçtır. Her şeyle oynanabilir, ama bu otoritenin gelişmesiyle oyna-namaz. Adı üzerinde, bu otorite siyasal niteliklidir ve iktidarı ama-çlamaktadır. Askeri niteliklidir; dolayısıyla şiddeti, yoğunluğu, ku-rumlaşması ve disiplini çok yüksektir.

Her türlü hal ve hareketin bir anlamı vardır. Bunun için her halve hareketi, halkın ve örgütün çıkarlarına uygun hale getirmek ge-rekir. Yazacağımız her satır yazı, ağzımızdan çıkacak her sözcük,her oturuşumuz ve kalkışımız, halkın yüce otoritesi içinde bir an-lamı olan ve öyle ele alınması gereken şeylerdir. Hiç kimse geri veeski olduğunu, yeniye ulaşmaya çalıştığını söylemesin. Hayır, buyapılamaz. Bir mümin bile camiye giderken, rabbinin huzurundaözenle secdeye kapanır, el açıp dua eder ve camiden çıkınca eskidurumuna döner. Bizim de örgüt içinde benzer bir durumumuzvardır. Bütün hareketlerimize dikkat edeceğiz. Huzuruna çık-tığımız halk, onun örgütü ve iradesi kutsallık derecesindedir. Bukonuda herkes elinden gelen özeni göstermek zorundadır. Tersidurumda kişi dar, boş boğaz, ne idüğü belirsiz bir köylü veya basitbir küçük-burjuvadan öteye gitmediğini, otorite ve halkın iradesi

185

Page 186: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

gibi sözcüklerin kendisi, bir anlam ifade etmediğini ortaya koymuşolacaktır. Tabii bunlar da geriliğin ve ilkelliğin ta kendisidir.

Biz bunları da çok uyardık. Maalesef bazı arkadaşlar bireyselüsluplarını dayatmayı marifet saydılar. Böyle davranmak hoşlarınagidiyordu. Bazı bireysel kararlara, emirlere ve güç gösterisinedayanarak, egosunu tatmin ediyorlardı. Ülke içinde de bu böyle ol-du. Biz defalarca hem alınan tavrın hatalı olduğunu ve parti çizgi-siyle uyuşmadığını, hem de üslubun bozuk ve dağıtıcı niteliktaşıdığını söyledik. Ama onlar kendilerine sevdalandılar ve bunuyaptıkça yaptılar. Sonra da kocakarı gibi hüngür hüngür ağladılar.Böyle hafiflik olmaz. Her zaman söylerim, benim bir üslubum var-dır. Defalarca anlattım, hala anlatıyorum. Disipline çok önemveriyorum. Oysa ben de onları hiçe sayabilirim. Ama sınıfsalözüm ve mücadeledeki sorumluluğum bunu kabul etmez. Bütünyaşamım boyunca bunu böyle sürdürdüm. İdare etmede güçlükçektiğim için değil, özüme ters düşmemek için, parti içinde sıra-dan sempatizandan, en çok ilerlemiş öğemize kadar herkese karşıbüyük bir hassasiyet gösterir, durumlarına uygun bir yaklaşım ser-giler ve sonuna kadar konuşurum. Nitekim bunun sonucu olarakönlerine çığır açıcı bir yığın gelişme koydum. Parti içinde doğrubir saygı ilişkisinin gelişmesi için çaba harcıyorum. Birçoklarıdoğru dürüst ağzını konuşturamıyor, doğru dürüst yürümesini bilebilmiyor. Bu insanları, halkımızın kendilerini dinleyeceği ve sine-sine basacağı kişiler haline getirmek için, ellerine çokça silahveriyoruz. Bunlar; sağlıklı bir biçimin ve üslubun geliştirilmesiiçin yıllardan beri harcanan çabalardır. Bunlar; boş adım atmamak,boş bir söz söylememek, yeterince aydınlatıcı olmak, görevleri iyibelirlemek ve bizi ilgilendiren her türlü gelişmeyi iyi izah etmekiçin mutlaka yapılması gereken ve yapılan işlerdir. Hala parti için-de bunu böyle kavrayarak partimizin bu biçimde geliştiğini gör-meyen, politik değeri gerçekten zayıf olan, biçimlendirmeye hiz-met etmeyen, özellikle yüzeysel, kendisini dayatmayı ve kabul et-tirmeyi hedef alan üslup ve faaliyet tarzı terk edilmelidir. Tabii bu-nun özle de ilişkisi vardır. Biri bunda ısrar ediyorsa, onun özü detamamen açığa çıkarılmalıdır.

Şimdi biraz daha somut olarak kamp yönetiminin durumuna

186

Page 187: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

değinelim. Kamp yönetiminin içeriğine ve sayısına değinmedenönce, şunu söylemeliyim ki, ister yazılı ister sözlü olsun, yöneti-min nasıl verimli ve yaratıcı bir çalışma yürüteceğine ilişkin bir-çok değerlendirme yaptım. Bu konuda yüzlerce sayfa tutan, biridiğerini aşar nitelikte, yapının önünü açıcı ve işlerini kolaylaştırı-cı, arkadaşları sıkıntıya düşürmeden çok hızlı bir gelişme seyri içi-ne sokacak ve küçümsenmemesi gereken değerlendirmeler sun-duk. Okul faaliyetinin sağlıklı gelişmesi için, yılların ürünü olantecrübemizi arkadaşların emrine tahsis ettik. Daha sonra arkadaşla-rın nasıl gelişmeleri gerektiğini ve kendilerinden beklenen şeyinne olduğunu ortaya koyduk. Basit gibi görünse de, yine talimat ni-teliğindeki en son yazılarda, rapor sisteminin nasıl geliştirileceğiniaçıkladık. İçeriği, zamanlaması ve biçimi hakkında bilgi verdik.Bütün bunları içtenlikle yaptık.

Şimdi arkadaşların yolladıkları raporlara bakınca, bunların ade-ta dalga geçercesine bir sayfayı aşmadıklarını görüyorum. Rapor-lar birkaç paragrafla geçiştiriliyor ve içeriğinde havadan sudanşeylerden söz ediliyor. İşlerin gelişmesi konusunda kendileri sankibize karşı birinci derecede sorumlu değillermiş gibi, “Ne de olsakendileri biliyor, düzenliyor. Her şeyin en iyisini yapacaklarındankuşku mu duyduk? İkide bir rapor yazmanın ne gereği var?” diyedüşünmek, biçimle oynamak demektir. Bu PKK’nin disiplinli veotoriter gelişmesinin reddidir ve çok tehlikelidir. Madem ki ben si-ze bu kadar hizmet ediyor ve doğru biçim uğruna bu kadar çabaharcıyorum, o halde siz de yapacaksınız. O kadar olumsuzluğarağmen, ben neden bütün arkadaş çevresine hala hep saygı vesevgiyle yaklaşıyorum? Neden hep esenlik duyuyorum? Arkadaşçevremizin daha iyi yaşaması, görevlerine daha iyi sarılması vedaha iyi destek görmesi için böyle hareket ediyorum. Peki, o za-man bizimkilerin hala “Basit sorunlarımız şöyle gelişti” demeleri-nin anlamı nedir? Bunlar içerik olarak uygunsuz şeylerdir. Öteyandan biçim ne demektir? Muazzam bir faaliyetin bir iki paragra-fla geçiştirilmesi ne demektir? Hem de Genel Sekreterliğe karşıböyle yapmanın anlamı nedir? PKK Genel Sekreterliği ve otoritesiöyle basit ele alınacak bir olay değildir. Bu baylara şunu hatırlat-malıyım ki, biz kendilerini yerle bir edecek ve adam ettirecek güç-

187

Page 188: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

teyiz. Bunu zorla da, ikna yöntemiyle de yaparız. Hemen belirtey-im ki, ben saygısız bir adam değilim. İnsanlara değer vermeme gi-bi bir durumum yoktur. Yoldaşlarım için her şeyi yaparım. Bundasınırsız bir gelişme durumum söz konusudur. Benim yaşamım bu-dur. Ama biri kalkıp da benim etkinlik alanımda ve sorumlu ol-duğum örgütte böyle hafiflikler yaparsa, onun arkasını bırakmam.Böylesi tipler nereye giderlerse gitsinler, kendileriyle uğraşırım.Kendileri de benimle uğraşıyorlar. Bunu biliyorum.

Bu arkadaşlar bir direnme tarzıdır tutturmuş gidiyorlar. Ülke-de de böyle yaptılar. Direndiler, ama sonunda ağlayan ve duygu-sallık gösterisinde bulunan kendileri oldu. Ben halkımızın vepartimizin şerefli bir üyesi olarak kaldım. Ama onlar bunu bece-remediler. Ben hizmet ettim, herkese gelişme olanağı verdiğimizive onların onurunu yücelttiğimizi kanıtladım. Faşizmin karan-lığına karşı, onlar için bir aydınlık öğesi olduk. Kendileri de bu-nu itiraf ettiler. Bu hala böyledir. Arkadaşlar bunda sıkıntı mıduyuyorlar? Sıkıntı duyuyorlar ve kendilerinin de bildiği bir şey-ler olduğunu söylüyorlarsa, benim söylenen her şeyi kabul etme-diğimi bilmek zorundadırlar. Böyle konuşanlar, gidip bunu başkayerde uygularlar. Benim etkinlik alanımda ve halkımızın otorite-sinin gelişiminin bu evresinde bu tür soytarılıklar yapılmaz. De-falarca uyardım. Ben her gün her saat kendime yüklenerek, ken-dimi nefes alamaz duruma getirerek, bu otoriteyi tesis etmeye ça-lışıyorum. Bu otoriteyle oynanamaz. Bu halkta sevgi ve saygıduyulması gereken bir gerçeği ifade etmektedir. Onun otoritesivardır ve önemlidir. Kimse “Benim şu ya da bu özelliğim vardır”diyerek, ona kendisini dayatamaz.

Biz neden böyle yaşıyoruz? Ben salt PKK mensuplarının esen-liği için, dost ve düşman çevrelerde saygınlık yaratmak için çabaharcadım ve bunu gerçekten başardım. Bu konuda büyük bir di-rayet gösterildi. Bu baylar, TC’den tutun da Sovyetler Birliği’nekadar nereye giderlerse gitsinler, saygınlık yaratabilirlerse kendi-lerine bravo derim. Bizimle yoldaşlık adı altında kendini büyüte-ceksin, ardından da böylesi densizlikler yapacaksın. Bu olamaz.Bunu kabul etmiyorum. Bir yoldaş olarak saygıda, destek olmada,kendilerinin her türlü ihtiyaçlarını karşılamak için gereken hizme-

188

Page 189: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

ti yerine getirmede kusurlu davranmışsam, bu arkadaşlar beniaçıkça eleştirmelidir. “Yoldaş, sen şu konularda eksiksin; şu ko-nularda bizim için gerekli olan ideolojik, siyasal ve pratik desteğisunmakta yetersiz kaldın. Senden şunları istiyoruz” demelidir. Ye-rine getiremezsek, o zaman diyeceğimiz bir şey kalmayacaktır.Bizim örgüt üslubumuz böyledir. Bu tutumlardan vazgeçilmelidir.Hem de öyle içine atarak ve küserek değil, büyük bir özeleştiriruhuyla vazgeçilmelidir. Vazgeçmeyenler savaşını doğru yürüt-melidir. İsteyen savaş yürütebilir, çatışabilir, hatta silaha sarılabi-lir. Biz bir mücadele örgütüyüz. Bu tür şeyler karşısında hazırlık-sız değiliz. Ama kurallar doğru tutturulmalıdır. Benim en çok ne-fret ettiğim şey düşkünce savaştır, yiğitçe ve mertçe olmayansavaştır. Yoksa her konuda savaşı her biçimiyle kabul ederiz. Bü-tün olanakları da eşit paylaşırız. “Karşı çıkar ve bazı görüşlerimiaçığa vurursam, bana şöyle davranırlar” denilmemelidir. Hayır,herkes sonuna kadar görüşünü açıklayabilir, kendi tezlerini suna-bilir, sonuna kadar yaşam garantisi alabilir. Kurallara bağlı kalın-dığı müddetçe kesinlikle zor kullanılmayacaktır. Ama garip bir di-renme biçimi tutturulamaz. Sistemin gelişmemesi için, sisteminyetersiz gelişmesinin kuralları dayatılamaz.

Bu konuda yürütme adına bana gönderilen raporların, yönetimbirimi tarafından iyice incelenmesini istiyorum. Parti Önderliği’negönderilen bu raporlar bu biçimiyle rapor sistemine uygun mudur,değil midir? Bu raporların hepsini geri yolluyoruz. Genel yöneti-min de bu raporların yeterli olup olmadığını tartışmasını istiyoruz.Özellikle yürütmenin gönderdiği bazı yazıların rapor niteliğindeolup olmadığı ve ne anlama geldiği izah edilmelidir. Bunu şununiçin istiyorum: Bana göre, diğer şeylerde olduğu gibi, tek başına elealınsa bile, bunlar da örgüt içinde kişinin bütün hal ve hareketlerinien iyi bir biçimde dile getiren, onun neyle uğraştığını, neyin inancı-nı ve inançsızlığını yaşadığını ortaya koymaktadır. Kişinin bir oto-rite, bir halk iradesi ve partileşme sorunu olup olmadığını, bunukavrayıp kavramadığını gözler önüne sermektedir. Bu konuda biridiğerine haksızlık yapsın da demiyorum. Herkes kendi payını veeksikliklerini olduğu gibi görsün. Şimdiye kadar bir kişi bir yazıkaleme almakta, diğerleri okumadan, “Bu bizim kurul raporumuz-

189

Page 190: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

dur” demektedir. Üzerinde hiçbir tartışma yapılmadan böyle söyle-mek doğru değildir. Ben her konuyu uzun uzun tartışarak sunuyo-rum. Aynı şey arkadaşlar için de geçerlidir. Bu beraberinde büyü-meyi getirirdi. Sorunlarımızı kapsamlı bir biçimde koymaya ve bir-birimize karşı sorumluluğumuzu arttırmaya yol açardı.

Ben uyduruk bağlılık istemiyorum. Yoldaşlık temelinde arka-daşlarla ilişkiler geliştirmeye çalışıyorum. Görevler temelinde ara-mızdaki bağların gelişmesini istiyorum. Eğer “Biz yine bildiğimizüslubu dayatırız” denilecekse, ben de bunu diyecek tipleri tanıma-dığımı söylüyorum. Yani tarihimizin bu evresinde kişiler banakendi darlıklarını, toyluklarını ve hafifliklerini dayatamazlar. Şim-di ben bu kadar emeği ve çabayı inkar edemem. Bunlara anlam ve-ririm. Bunları yüceltir ve kurumlaştırırım. Benim görevim budur.Arkadaşlar bu göreve yardımcı olmak istiyorlarsa, destek sunmalı-dır. İstemiyor ve verecekleri fazla bir şeyin olmadığını söylüyor-larsa uzak durmalıdır. Eğer “Bu çadır altında biz de bir takım dola-plar çevirir ve etkinlik kurarız” deniliyorsa, bu olamaz. PKK’ninoluşum tarzında buna yer yoktur. PKK’nin oluşum tarzında böyle-si aileciler kurmaya ve ahbap çavuşluklar geliştirmeye yer yoktur.PKK’yi tanıtıyorum. Partiyi her şeyiyle ortak koydum. En son gö-rüşmelerde bütün bunları tek tek ve grup olarak arkadaşlara hisset-tirdim. Bunun anlamı vardır. Kulağını dikip dinlemek, ardındanbildiğini okumak olmaz.

Şimdi uygulamaya geçeceğiz. Bu baylardan bu davranışın hesa-bını isteyeceğiz. Bu konuda genel yönetim kurulumuz doğru hesapvermesini bilmelidir. Kendisini temsil eden bu tür yürütmeciliğinhangi anlama geldiğini ve yürütme adı altında bazı kişilerin sergile-dikleri hafiflikleri her yönüyle bana izah etmelidir. Cemal, ülkedengeldiğinde, kongre öncesinde ve sonrasında her türlü lümpen güçgösterisinde bulundu. Masada otururken bile, el kol hareketleriylemasaya egemen olmaya çalıştı. Özeleştiri sürecinde hatalarını or-taya koyup, biraz geri çekilme gereğini duyanlar oldu; kendisi önefırladı. Böyle davranırken, hiçbir teorik tespiti ve siyasal değerlen-dirmesi yoktu. Sözümona boşluk doğmuştu da, kendisi boşluğudolduracaktı. Neyle? Esnafçılıkla ve üstelik gözümüzün içine bakabaka! Kendisinden derinlik istedik. PKK gerçeğini iyi kavramasını

190

Page 191: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

söyledik. Ben bunları bütün yönleriyle ortaya koydum.Selim’in olayı neydi? O çeşitli yöntemlerle arkadaşlar üzerinde

tasarrufta bulunmaya çalıştı. Bunu çok ince yöntemlerle yaptı. Pe-ki, bu yöntemin ondan hiçbir farkı var mıdır? İkide bir söylenen“Her şeyi olduğu gibi kabul etmek zorunda değilim” sözü ne anla-ma geliyor? Böyle diyen neyi kabul edeceğini anında ortaya koy-malıdır. Aylardır gereksizliği ve disiplinsizliği sergiliyorsun.Doğru kabul etmediğin şey nedir? Bunu ağzından çıkaracaksın. Nederdin var, ne istiyorsun? Bütün davranışlarını izah edeceksin.Partiyi ne sanıyorsun?

Biz diğer arkadaşların durumunu da biraz ortaya koyduk. Yol-daş odur ki, bütün partiyi yüreğinde hissedip, öyle yaşar. Halkımı-zın bütün direniş şehitlerinin anısına yaptığı değerlendirmeleriesas alırken, bunlar yüreğinde halkı taşıyan insanlardır dedik. Par-timiz budur, partimizin ruhu ve büyüklüğü buradadır. Bazı arka-daşlar kongre sırasında bu tavıra karşı koymadılar. Kongre günle-rinde ’silahlı mücadele komisyonu’ kurduk, başka komisyonlar daoluşturduk. Komisyonda yer alan Cemal herkesi bastırdı, kimseyiyeterince konuşturmadı, yazılarını yırttı. Bir arkadaşa küfretti,öbürünü dövdü. Bunlar herkesin gözü önünde oldu. Partimiz say-gıdeğer bir partidir. O bu tür hafiflikleri kabul edebilir mi? Amabizim yatalaklar kabul etti. Bu da kabul edilmemelidir. Kabul etti-ren kadar kabul edenin de düşkünlüğü dile getirilmelidir. Bizdeeleştiri yapılmalı, eleştiri ve özeleştiri gereğince kişi ipe gitmeyibile göze almalı, ama sürekli onurunu yükseklerde tutmasını bil-melidir. O burada ne yapmak istedi? Evet biz A... arkadaşı eleştir-dik, kendisi hâlâ eleştiri sürecindedir. C...’yi de eleştirdik. Bunakarşılık sen Cemal’de hep derinlik göreceksin, Abbas’a karşı isedüşmanlık besleyeceksin. Sorun bu değildir. Biri derin, öbürü çokzararlı biri olabilir. Ama partinin dayattığı bir üslup vardır. Onuesas alacaksın. Yine de “Benim bir bildiğim var, ben adam kurtara-bilirim, PKK’nin pratik yönetimine kadar yükselmiş bir adamı bi-tirebilirim, kişiyi pratik yönetime kadar yükseltebilir veya düşüre-bilirim” diyorsan, yanılıyorsun. Bu güç bende de yoktur. Bu hafi-fliğinle sen bunu nasıl yapacaksın? Biz kırk kez özeleştiri yapmanıistedik. Bunun anlaşılmayacak bir yönü var mı? Ahbap çavuşluk

191

Page 192: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

yapma dedik. Özel olarak C...’yi övmenin bir anlamı yoktur. Ayrı-ca C...’nin de buna ihtiyacı yoktur. Bir yakınlık veya hemşehrilikvarsa, bunun ne değeri olabilir? Bu neden seni böylesi bir tutumagötürsün? Arkadaş daha var. Hala yazıp çiziyor. Ona dayatılan şeynedir? Tam bir bende olmak! Bağımsız ve önde gelen bir parti mi-litanı olmaması için sürekli kendisine bir abicilik ve büyüklükdayatılıyor. Bu doğru değildir. Bunlar halkımızın evlatlarıdır. Var-sın bunlar halkın mücadele saflarında büyüyüp gelişsinler. Özlerivarsa büyür, yoksa kalırlar. Senin basit akrabalık, yakınlık veyaahbap çavuşluk alanında neden kalsınlar? Buna ne senin ne dediğerlerinin ihtiyacı vardır.

“Benim de bildiklerim var, her şeyi kabul etmemek zorundayım”diyorsan, o zaman bildiklerini zamanında ortaya koyarsın. Partimi-zin birliği bunu gerektirir. PKK’miz budur. İşine geliyorsa, kabuledersin; işine gelmiyorsa çekip gider ve ne yapmak istiyorsan onuyaparsın. İster bir korkuluk ister bir polis eskisi olsun, PKK’ninpratik yönetiminde bulunan biri hala bu sıfatı taşıyorsa, ona karşısonuna kadar saygılı davranılır. Onu idam etmek gerekiyorsa partiidam etsin. Parti onu idam edinceye kadar, sen kendisine saygılıdavranacaksın. Partili olmanın koşulu budur. Böyle büyük değeriolan kurumlar ve bu kurumları temsil eden kişiler üzerinde kendikendine bu tür dayatmalarda bulunamazsın. Benim de otoritem var-dır. Ben de bu yöntemleri kullanmış olsaydım, ancak bir kahvehaneişletebilirdim. Ancak bir kumarhane işletir ve bu tür bir kurnazlıklapara kazanırdım. Ama politika yapamazdım. Politikanın bu olma-dığını defalarca belirttim. PKK içindeki yaşamın böylesi kurnazyöntemlerle geliştirilmediğini söyledim. Sen PKK’nin ruhuylabağdaşmayacak bir yığın şey yaşadığını biliyorsun. Bunları öze-leştirinle ortaya koy dedik. Görünürde yanında en yakın yardımcınolan bir arkadaş vardı. Bu kadar zor koşullar altında birazcık eleşti-ri getirildiğinde, hemen hiçbir anlamı olmayan ve hiçbir şeye hiz-met etmeyecek bir biçimde, iki cümlecikle, “Dikkat edin, kaçabilir”diyorsun. Nedir bunlar? Kişileri nasıl bu kadar ucuz harcayabilir-sin? Kişinin zayıflıkları ve bir yığın eksiklikleri olabilir. Bunlar so-run değildir. Kişinin saflarımızda kalıp kalmaması da sorun değil-dir. Madem ki hala partinin saflarındadır, o zaman kendisini böyle

192

Page 193: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

ucuz yargılarla değerlendirmemelisin. İki sözcük söyleyerek, sekizon kişiyi tecrit edip tüymekle, insan etkinlik kuramaz.

Öbür yandan işini sürdürmek için aynı kişiyi kullan, yüzünekarşı dost görün, ama arkasından böyle davran: Peki, bu nedir?Kişiye beş paralık değer verme, ama öbür yandan bir numaralısözcün yap! PKK içinde buna cüret etmek, en büyük alçaklığıyaşamak demektir. Bunun ideolojik ve siyasal anlamını izah et de-dik. Gücün elveriyorsa bunu yap, üstünü cilalama çağrısında bu-lunduk. Bu ruhla devrim kazanılamaz. Bu ruhla yüce sosyalizmkurulamaz. Hayır, bu arkadaşın daha eleştirilecek birçok davranışıvardır. Kendisi de bunu biliyor. Bu arkadaşa da eleştiriler yapıldı.Biz, varsa bir bildiğin ve istemin söyle, PKK’de çalışmak zordur,güç yetiremiyorsan sana yardımcı olalım dedik. İstersen Avru-pa’ya gidebilirsin, burada da kalabilirsin; partimizin bir gelişimhattı vardır, bu hattı ilerletmek istiyorsan üslubuna uygun olarakkal dedik. Ama bu bireyciliği dayatma. Bu bireysel dayatma ve ta-sarrufçuluk adamı ipe götürür. Bu konuda yakın örnekler verdik.Israr edilirse, bundan başka anlamlar çıkacaktır. Bireysel üslupları-nızdan vazgeçin dedik.

Rapor sistemi böyle işletilmez. Ne olduğu belirsiz iki paragraflıkyazacaksın; altında bir saygı ibaresi bile yer almayacak. PartininGenel Sekreterliği’ne karşı böyle yapılmaz, ona böyle rapor yazıl-maz. Onun başında Ali arkadaş ya da Veli arkadaş bulunmuş, buönemli değildir. PKK’nin otoritesi kutsaldır. PKK’nin pratik yöne-tim üyeliği kutsaldır. Herkes ona dürüst ve özlü yaklaşmak zorun-dadır. Bunu kavramayan ve korumayan adamı atarlar. Kişi çok gerive hatta kuşkulu birisi de olabilir. Ama eğer o PKK üyesi ise ken-disini ciddiye alacağız. Ona yoldaşça yaklaşacağız. Ona karşıdeğişik ve ikiyüzlü yöntemler kullanmayacağız. Partileşmek içinbu zorunludur. Halkın otoritesi haline gelmek için bu vazgeçilmez-dir. Biz bu konuda işlerin düzelmesi için büyük çaba harcadık. Ozaman arkadaşlar neden hala bunu dayatıyorlar? Bunlar şunu iyibilmelidirler ki, parti içinde böyle etkinlik kurulamaz. Kişi böylesiyöntemlerle partimizin içinde yer tutamaz. Kendi bireysel çıkarları-na da ulaşamaz. Bazı rahatsızlıkları veya gizli amaçları varsa, onla-rı da gideremez. Ben işleri nasıl ele alıyorsam, benim kadrom ve

193

Page 194: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

bana karşı sorumlu olan adam da böyle ele almalıdır.Günlük olarak bir yığın faaliyet yürütülmektedir. Ben günlük

tutulmasını istedim. Özellikle genel yönetim seviyesinde günlükolarak yürütülen faaliyetlerin kayda geçirilmesini belirttim. Bunla-rın sonuçları nerededir. Biz gelişmek ve kurumlaşmak istiyoruz.Bunlar bunun için gerekli şeylerdir. Bunları yapmayacaksın, amayürütmeden ve genel sorumluluktan söz edeceksin. Bu olamaz.Yıllarca parti içinde kalacaksın ve üstelik eksikliklerinden sözedeceksin. Eksiklik kabul etmiyorum. Gönderilen yazılarla dahabir yığın şeyi reddediyorum. Bu raporlarda kabul etmediğim yığın-la şey vardır. Zaten onlara gerekli cevabı verdim. Şimdiye kadarbeş on talimatlık cevap gönderdim. Son olarak bu değerlendirme-leri sunuyorum. Neyi kabul edip, neyi etmeyeceğim burada dilegetirilmiştir. Benim kabul edeceğim ve onaylayacağım şeyler var-dır, kabul edemeyeceğim şeyler vardır. Ya kabul etmediğim şeylerigiderirsin, emre hazır olmak budur, ya da yapmayacağını belirtirve çekip gidersin. Özeleştirinde samimiysen, özünü buna göre ha-zırlayacaksın. Seninle öyle yürüyeceğiz. Yoksa aramıza mesafekoyacağız. Ben kendi sorumluluğumun gereklerini böyle geliştir-mek zorundayım. Ben sadece birkaç kişinin değil, bir halkın işleri-ni yürütüyorum. Bu, her arkadaş için geçerlidir. Öbür arkadaşlarada söylüyorum: Onlar da en az bu tutum kadar sorumluluk sahibi-dir. Böylesi, bir yığın bireysel şey ortaya çıktığında, parti içinde veonun en yüce kurumuna karşı bu kadar ciddi yetmezlikler sergin-lendiğinde, bir şey bilmemek bu arkadaşları sorumluluk altında bı-rakmıyor mu? Bunlar partinin önderlik hattıyla nasıl ilişkide veişleyiş içinde olunduğunu neden incelemiyorlar? Talimatlar yete-rince hayata geçiriliyor mu? Arkadaşlar bu konuda en azından de-netim görevini neden yerine getirmesinler? Onlar da sorumludur.Hiç kimse çeşitli bahaneler ve bireysel özellikler ileri sürerek busorumluluktan kaçınamaz. Hepiniz gençsiniz. Ben konuşa tartışa,işleri düşüne düşüne, nefes bile alamıyorum. Sizin olanaklarınızçok daha fazladır. Sağlığınız yerindedir. Diliniz az çok konuşuyor.Yumruğunuzu sıkarsanız, birçok şeyi paramparça edersiniz. Dilini-zi işletirseniz, şair gibi konuşabilirsiniz, birer hatip olabilirsiniz.Bu konuda, bazı şeylerin ardına sığınarak, basit izahlara girişmek-

194

Page 195: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

ten kaçının. Buna gerek yoktur.Buradan hemen Cemal için şunu belirtelim: Eğer partiye bağlı-

lıkta kendisine güveniyorsa, kendisini, hatalarını sınıfsal temelle-riyle, ideolojik, siyasal ve örgütsel sonuçlarıyla ortaya koymaya da-vet ediyoruz. Kendisi ciddi bir yetmezliğe ve üslup hatasınadüşmüştür. Partiyle kendisi arasında sağlıklı olmayan bir durumunortaya çıkmasına yol açmıştır. Bundan kendisi sorumludur. Biz Par-ti Önderliği olarak şimdiye kadar kendisine saygıda kusur etmedik.Ağzımızdan bazı sert sözcükler çıksa da, bunu, kendisinin partimi-ze de zarar veren tutumuna derhal son vermesi için yaptık. Bu kötübir gidişi durdurmak içindi. Eleştirilerden gereken sonuçları çıkar-masını, konuya en gerçekçi bir biçimde yaklaşarak, fazla uzatma-dan kişiliğini ortaya koyup, PKK ile ilişkilerini doğru ele almasınıve uygulamasını, ister olumlu ister olumsuz olsun, bu konuda gere-ken çabayı göstermesini istiyoruz. Sorun ister sözle çözümlensin,ister ağır bir cezayla sonuca kavuşturulsun, ister kendini yeniden vegüçlü bir biçimde gerçek bir PKK’li olarak hazırlamaya çalışsın,genel yönetim bütün bunları kendi bünyesinde tartışacaktır. Eleşti-risini veya varsa övgüsünü yapacak, gerekirse cezasını verecektir.Savunmasını alıp inceleyecek, kısacası en doğru sonuca ulaşacaktır.Geçmişi ne olursa olsun, kongre sürecine katılan arkadaşlar vardır.Bunlarla birlikte yapılan şeyler bulunmaktadır. Bütün bunlar birik-miştir. Bunu şimdi açıyor ve sonuca götürüyorlar.

Buna bağlı olarak başta yönetim içindekiler olmak üzere, bütünarkadaşlar kendi özeleştirilerine yönelmelidir. Gözlerinin önündebu kadar olumsuzluklar cereyan etmesine rağmen, bunlara karşıses çıkarılmamıştır. Bazıları onun bir sözcüsü gibi davranmış, ba-zıları nasıl bastırıldıklarını ve dıştalandıklarını söyleyerek, basitbir duruma düştüklerini ortaya koymuşlardır. Bunlar ciddi yetmez-likler ve basitliklerdir. Bunun için güçlü bir özeleştiri süreci yaşan-malıdır.

Özeleştiri süreci özellikle ortayolculukla hesaplaşma içinde ol-malıdır. Hemen belirtelim ki, her arkadaş ortayolculuğu kendi bü-nyesinde dikkatlice ele alacak, genel yönetimden başlayarak he-men hemen bütün öğeler ortayolculuğa ilişkin düşüncelerini, bu-nun tasfiyesine ilişkin kararı ortaya koyacaktır. Bunu fazla ertele-

195

Page 196: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

meksizin ve bir eğitim sorunu olarak değil, bir karar sonucu olarakele alıp işleyecektir. Bu konuda yazacakları rapor, son bir raporolacaktır. Bunu her arkadaştan bekliyoruz. Bu raporlar öğretici ol-malıdır. Bazıları yayınlanabilir. Bu kendi kişilik durumlarına ya dabütün parti bünyesine ilişkin olabilir. Bunlar gelişmeye hizmetedecektir.

Kısacası özeleştiri sürecimizi ortayolculuk temelinde daha daderinleştirerek sonuçlandırıyoruz.

Bütün bu çalışmaları başarıyla yürütmenizi diler, yoldaşça se-lamlarımı iletirim.

Genel sekreterlik26 Ocak 1987

196

Page 197: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

türk solunun tarihi bol demagoji ile yüklüderin bir örgütsüzlük, eylemsizlik

ve tasfiyecilik tarihidir

Altmış yılı aşkın, küçümsenemeyecek bir tarihi geçmişe sahipolan Türkiye sol hareketinin günümüzde içinde bulunduğu içlera-cısı durumu izah edebilmek, bunca yıldır neden bir arpa boyu ka-dar yol alamadığına açıklık getirebilmek ancak ve ancak bu hare-ketin bazı tipik özelliklerini ortaya koymakla mümkün olacaktır.

Eğer benzeri aranırsa, Türkiye solu kadar örgütsüz ve eylemsizbir sol hareket tarihine rastlamak mümkün değildir. Tarihinin han-gi aşamasına bakılırsa bakılsın bu sol, bol laf kalabalığı yapmışama hiçbir zaman örgütlenememiş ve kitleleri de örgütlememiştir.Bunun da ötesinde her dönemde, burjuvazinin kendi üzerine birazyürümesi durumunda mevcut konumunu bile korumakta her za-man aciz kalmış, boyun eğmiş, uzlaşmış ve tasfiye olmuştur. Enbelirgin özellikleri demagoji, örgütsüzlük, eylemsizlik ve tasfiye-cilik olan bu solun durumuna TKP, Dev-Yol ve en son olarak daSol Birlik pratikleri en somut örnekleri oluşturmaktadır. Bunlar vebir yığın grubun durumundan da anlaşılıyor ki, bu “sol” aslında,Türk burjuvazisinin yükseliş ve daha sonra iktidara hakim olma vebugün de tekelci-işbirlikçi iktidarının çürüme aşamasında, önemlibir rol oynamıştır ve oynamaktadır. Bu rol, kendi emekçi halkınıveya adına konuştuğunu iddia ettiği proletaryayı, en kritik anlarda,özellikle de direnmenin ve eylemin en amansızca geliştirilmesianında bırakıp kaçmak ve burjuvazi ile en tehlikeli ve kirli tasfiye-ci ittifaklara girmektir.

197

Page 198: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

Konu biraz daha açılacak olursa, ortam sınırlı bazı demokratikhakların kullanılmasına müsait bir ortam olduğunda bunların neyapması gerekirdi? Belli ki yapılması gereken, doğru bir devrimcianlayış, program, taktik tespit etmek ve bu ortamı kitlelerin örgüt-lenmesi ve demokratik gösteriler için kullanmaktı. Elbette süreklibir barış ortamı olmadığına veya devrim, barışçıl bir mücadele te-melinde gelişmeyeceğine göre, yine faşizm de, Türk burjuvadevletinin, kuruluşunun daha ilk aşamasında bünyesinde gizli vezaman zaman da açığa çıkan bir özelliği olduğuna göre, hazırlıkla-rı buna göre yapmak şarttır. Diğer bir deyişle, faşist teröre karşıdevrimi geliştirmek ve örgütlemek, devrimin şiddetini ortaya çıka-rarak örgütlenmeyi bu konuda derinleştirmek gerekmektedir. Butemelde, faşizm daha açık ve her yönüyle topluma hakim olmayabaşladığında, sonuna kadar devrimci örgütlenme, eylem ve diren-meyi esas almak bir devrim görevidir. Gerçek böyle olmasınarağmen, Türkiye solu ne yapmıştır? Bu sol, sınırlı bir demokratizmveya bazı icazetli adımlar atma olanağı ortaya atıldığında tümü ilegevşemiş, burjuvazinin çağrılarına cevap vermiş ve koşar adımlar-la onunla dostluk kurmaya çalışmıştır. İşte bir M. Suphi’ler olayı:Kemalist burjuvaziden medet uman ve çağrılarına koşarak geldilerve katledildiler. İşte 12 Mart gerçeği; 12 Mart öncesinde 27 MayısAnayasa’sı vardır. Bu anayasa sınırlı bazı haklar tanır, bunlar esasalınarak devrimcilik yürütülür ve sonunda yine katliama uğranılır.12 Eylül öncesi ve sonrası durum ise daha yakından bilinmektedir.Bütün bu olaylarla ortaya çıkan nedir? Birincisi, devrimin kurban-ları; ikincisi ise, geriye kalanların tasfiyeciliğidir. Kısacası bu solçok kuru gürültü çıkarır, demagoji yapar, ama asıl olan bir şeyi as-la yapmaz, bu da devrimci örgütlenme ve eylemi geliştirmedir. O,vebadan kaçar gibi devrimin bu canalıcı sorunundan kaçar, bununpratik çalışması içine girmez. Bu sol, iş devrimci örgütlenme veeyleme geldiğinde durur. Burjuvazinin saldırı hamlesinde, o, ör-gütlenme ve eylemden daha da uzak durur. Bunun yerine işin laf-zına dalar; geçmişi inkar eder, sağ bir şekilde yorumlar ve geç-mişin devrimci özelliklerini suçlar. Bu konuda özellikle 12 Eylülsonrası pratikler daha da belirgindir. Bunlar devrimci olana “mace-racı” derler; her türlü demagoji ve sağ yorumla direnme kaba ve

198

Page 199: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

ince biçimler altında inkar edilir. Bunların yerine olumsuzluk, tas-fiyecilik ve burjuvazi ile uzlaşma yanları öne çıkarılır. Bu konudaişte TKP tarihi, 12 Mart sonrası devrimci gençlik hareketi ve özel-likle Dev-Yol pratiği... Ve işte bugün de aynı hareketlerin daha dakarikatürünün karikatürü olmuş türlerinin yaşadığı gerçekler... Kı-sacası kemalizm bu solun elinden politika ve örgütlenmeyi almışama ağzına kocaman bir dil takarak, ona bol bol demagojik tahrib-atlar yaptırmış ve yaptırmaktadır.

Konunun daha da somutlaşması açısından bu solun yarattığıkişilik özelliklerine de değinmek gerekmektedir. Bu kişilik herşeyden önce, göbekten burjuvazisine bağlı, onunla tümden bağları-nı koparmaktan korkan, gıdasını kemalizmin fikir artıklarından al-mış, şoven, örgütsüz ve yarı aydın veya aydın görüntüyle hareketeden bir tiptir. Bu tip sosyalizmin lafzında ustadır, iyi bir laf kala-balığı yapar. Dünyanın her ülkesine ve olayına tahlil getirir; şuveya bu ülkedeki küçük bir olayı bile nedenleri ile ortaya koymayaçalışır, ama hiçbir zaman Türkiye devriminin sorunlarını gerçekçibir tarzda ele alamaz, örgütlenme ve eylem görevlerini net birşekilde ortaya koymaz. Bu tip, burjuvazisi karşısında korkak, ör-gütsüz ve bilinçsiz, kitleler karşısında sahte bir pehlivan veya ön-der taslağı geçinmeye çalışır. Sahtelik, ikiyüzlülük ve kişisel çıkarendişesini devamlı yaşama ve hatta bir grubun, bir örgütün kaderi-ni buna göre biçimlendirme bu tipin önemli özelliklerindendir.

Bu tip, aydın özelliklere sahiptir, o nedenle bazı kişisel yetenek-leri söz konusudur. Bir yazar veya iyi bir konuşmacıdır ve onun ençok güvendiği de bu bireysel yetenekleridir. Bunun için de bireyci-lik, kolektif olmama, kendi bildiğini okuma bu tipin adeta bir fobi-si durumundadır. Bu aydın bireyci tipin belirtilen bazı yetenekleresahip olması onu birçok konuda kurnaz yapmıştır. Özellikle devri-min canalıcı sorunlarına girmeme, bunu teğet geçmede gerçektenusta bir yeteneğe sahiptir. Dönem örgütlenme ve eylemi dayatır, o,ideolojik tartışma ve çalışma yürütür. Dönem, direnme ve diren-menin çeşitli biçimlerini geliştirmeyi dayatır, o, sosyalizmin teori-sini tartıştırır; doğrular ve artık ilkesel olmuş gerçekleri üzerindedemagoji yürüterek zaman geçirmeye, somut ve güncel devrimcipratik görevleri taliye düşürmeye çalışır. Bu tipin en önemli özel-

199

Page 200: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

liklerinden biri budur. O günün acil görevlerini taliye alır, aldır-maya çalışır, bunun yerine ya geçmiş süreci geçirmeye ya da sahtetartışma platformları koymaya çalışır. Onun gündeminde güncellikve güncel devrimci pratik görevler, bunun yürütülüş biçimi, planı,programı yoktur. O ısrarla bundan uzak durur. Ya artık ilkesel ol-muş doğruları tartışarak ya da çok uzakta bulunan, örneğin komü-nizm aşamasına ait sorunları gündeme alarak, proletaryanın günceldevrim, örgütlenme ve eylem görevlerini unutturmaya, bunlarıgözden kaçırtmaya veya üzerini örtbas etmeye çalışır. Bu tip süre-ci hep geriden, hep sağdan izler, açtığı demagojik tartışmalarla bu-nu yapar. Onun için her sürecin temel çalışması değil, adeta bütünsüreçlerin tek bir çalışması varmış gibi hareket eder. Bu da ağırlık-ta araştırma-inceleme, ideolojik tartışmadır. O, bulunduğu her or-tamda, tartışma açar, tartışmaya çeker, ama niçin? Çünkü elinde vedilinde yetenekleri vardır ve ancak bununla varlığını hissettirebilir.Fakat bu tartışması eylem ve örgütlenmeyi de yaratmaz. Bir tatminaracı, aydın-seçkin özelliği konuşturma ve tasfiye pratiğidir bu tar-tışmalar. Bu nedenle açtığı her tartışma, pratiği durduran, kaosudaha da derinleştiren, bölünme ve ayrılıklar yaratan bir pratik or-taya çıkarmıştır. Özellikle 12 Eylül sonrası, bu tipin tartışma, göz-den geçirme adı altında devrim potansiyelini nasıl erittiği, nasıl ör-güt dağıtıp tasfiyecilik geliştirdiği, özellikle Dev-Yol örneğindeçok somut biçimde görülmüştür.

Bu teğetçi, canalıcı olanı gözardı ettirmeye çalışıcı Türk solkişiliğinin, manevracı özellikleri de vardır. Bu manevracılığı burju-vaziye, onun taktiklerini boşa çıkarmaya yönelik değil, devrimincanalıcı taktiğine, örgütlenme ve eylemliliğine girmemek içindir.Her şeyi yapar, konuşur, tartışır, slogan atar, söz verir; sağından so-lundan atar, söz verir; sağından solundan geçer, önünden arkasın-dan gider, ama hiçbir zaman örgütlenmeye girişmez. Dünyadakibelki de bu tip kadar devrimci örgütlenme hattından korkan, örgüt-lenme yeteneklerinden yoksun başka bir sol tip yoktur. Kemalizm,özellikle örgütlenmede, onu çok yoksul bir duruma sokmuştur. Ör-gütlendiğinde ise, her zaman ya sağ reformist ya da sol sekter birçizgi tutturmuş, sonuçta işbirlikçi-uzlaşıcı bir örgütlenmeye dö-nüşmüştür. Zaten bu tip, hiçbir zaman özgüce güvenmemiş, bağım-

200

Page 201: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

sız bir örgütlenmeye gitmemiştir. Ya Türk liberal burjuvazisinebağlı örgütlenmeler, ya da dünyada şu veya bu merkeze bağlı ör-gütsel yapılara yönelmiştir. Kemalizm onu, aslında çok güçsüz-hal-siz bırakmış, bu nedenle o, hiçbir zaman kendi ayakları üzerindeyürüme gücü ve cesaretini kendinde görmemiş, dış desteklere dörtelle sarılmış, onların bir uzantısı ve papağanı durumuna gelmiştir.Bu anlamda bu tip ya Moskova’ya, Pekin’e, ya Tiran’a ya da libe-ralizme yaslanmış, bunların hayranı ve propagandacısı olmuştur.

Gerçekten bu tip, halkına ve kendi proletaryasının devrim yapa-bileceğine hiçbir zaman inanmamıştır. Aslında devrime köklü birinancı yoktur. Sınıf mücadelesi onu biraz devrime bulaştırmış, o,bol laf öğrenerek, demagoji üstüne demagoji yaparak, solculuk yü-rütmeye çalışmıştır. Propaganda ve dış görünüşünde halkçı, prole-ter devrime tutkun gibi görünür. Kendisine böyle bir süs vermedebu tip ustalaşmıştır. Yıllardır bu usta yanıltıcı ve demagojik görün-tüsü ile halkını ve proletaryayı aldatmıştır. Halkın sorunlarına hepsahip çıkar görünmüştür, ama gerçekte halkın sorunlarını ve acıla-rını bilmemektedir. Halkçılık edebiyatı kuvvetli ama, halk devrim-ciliği özellikleri çok zayıftır. Bunun içindir ki, halkın gerçek öncüörgütünü ve eylemini değil, seçkin aydınların tartışma kulüpleriniteliğindeki örgütler, gruplar ve grupçuklar oluşturur. Seçkin ay-dın özellikleriyle, yaşam, propaganda ve örgütlenme tarzıyla aslın-da halktan kopuktur. Halk saflarından çıkan olsa da, halkla bir-leştirmediği aydın özellikleriyle ondan uzaklaşır, seçkin küçük birgrup yaşamını aşmayan bir yaşam tarzı tutturur.

Bugün, geçmişi reddeden ve tarihi kendinden başlatan Türk soltipine bakıldığında, özellikle adı sanı çıkmış ünlülerinin her biriTürkiye proletaryasını ve sol hareketini kendine mal eder, kendisiile başlatır, merkezine kendini koyar. Evet, bu tip ukala ve her za-man kendini dünyanın merkezine koyan bir kişiliktir. Basitlik vehafiflik bu tipin demagojisi ile birleştiğinde, dışa çok şey bilen,çok şey vaadeden bir görüntü yansıtır. Konuştuğunda büyük iddia-larda bulunur, derin bir felsefik olur ama pratiği ve örgütlenmesibir hiçtir. Evet bu tip, örgütlenmede bir hiçlik yaşar, bu yeteneğiyoktur. İddiaları, lafları, üslubu çok tumturaklıdır, ama direnme,eylem ve örgütlemede bunun kadar yeteneksiz ve cüce başka bir

201

Page 202: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

tip bulmak olanaklı değildir. Pratiği böyle olmasına, örgüt, eylemve direnmede bir yoksul durumunda bulunmasına rağmen, büyükiddialardan ve özellikle proletaryanın öncüsü olduğu, olacağı id-diasından asla vazgeçmez. Gerçeği yoksul, sefil ama iddiası büy-üktür. İşte bu tipin tehlikesi buradan gelir. O, küçük-burjuvazi ay-dın ve özellikle kemalizmin etkisi ve kültürü ile büyümüş olması-na rağmen, kendi adına konuşmaz, proletarya adına konuşur. Yani,proletaryayı önderlikte çarpıtır. Türk sol tipinin en büyük günahıbudur. O, her dönem ve fırsatta proletaryanın bilincini ve özellikleörgütlenme ve eylemini çarpıtmış, bunu gözden düşürmeye ça-lışmıştır. Halka ve proletaryaya sahte bir umut vererek, aslındaonu aldatma, bu tipin adeta sanatıdır. Bu tip aldatır, kurnazdır, dili-ni bunun için iyi kullanır, umut bağlattırır, kurnazca hareket eder,fakat kendine bağlanan umutların karşılığını vermez. Ya tasfiyeyigetirip dayatır, ya bırakıp kaçar, ya da hareketi kendi yaşamına gö-re biçimlendirip, var olan olanakların üzerine oturur.

Türkiye halkı ve proletaryası yıllardır bu tipin sahtekarca yan-sıttığı görünüşe umut bağlamış, ama hiçbir zaman umudununkarşılığını alamamıştır. Bu tip, gerilik ve bilinçsizliklerden deustaca yararlanarak sürekli kendi cüce gerçeğini gizlemeye çalışır.Korkaktır, kendine cesur bir görüntü verir. Bireycidir, kolektiviz-me çok açılmış gibi davranır ama özünde bir jandarmadır. Örgüt-süz ve plansızdır, ama çok planlı ve örgütlü hareket ediyormuş gi-bi görünür. Halkçılık propagandası, proletaryanın mücadelesiağzından eksik olmaz, ama halka ve proleteryaya çok yabancı vebunların gerçek taleplerinden, yaşamlarından habersizdir. Çokağırbaşlı gibi görünür, ama devrim sorunları karşısında hafif vealaycıdır. Çok bilen gibi hareket eder, ama sürekli bir kafaka-rışıklığını yaşar. Bu tip, bastırmacı, kariyeristtir; ne yapar ne deyapılmasına müsaade eder. Yapılmaya çalışıldı mı, demagoji vekafakarışıklığı ile bozmaya, ilerleyeni ayakoyunlarıyla durdur-maya, karşısındakini yöntem hatasına düşürmeye çalışır. Örgütlen-me ve eylemde, önderlik ve örgütsel yönetimde iktidarsızdır, amakendine sevdalıdır. Dil gücüne, kalem yeteneğine ve demagoji sa-natına güvenerek öne çıkmaya, hakim olmaya çalışır. İnsanların,emekçilerin, işçilerin beynine okur; elini tutar, ayaklarını bağlar;

202

Page 203: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

kişiyi, örgütü ve bir halkı olduğu yerde tutma, gelişmelerin sel gibiakıp-gitmesini engelleme, bu tipin büyük bir tahribatıdır.

Bu tip, tarihi boyunca, proletaryanın gizli örgüt ve legal müca-dele biçimlerini, yani illegalizmle legalizmi sürekli birbirine ka-rıştırmış, devrimciler örgütünü, kitlenin örgütüyle birleştirip koor-dineli bir yürütülüşünü sağlayamamış, özellikle legalizm ve kitleörgütü içinde erimiştir. Aslında, nasıl bir örgüt anlayışına sahip ol-duğu da belirgin değildir. Ancak o, kısmi legal olanakları her za-man abartarak ve burjuvazinin “demokrasi”sinden medet umarak,kendisini ve örgütünü legalleştirmeyi, bunun için gizli örgütü, ta-mamen burjuvazinin denetimine açık hale getirmeyi hedef al-mıştır. Niyeti ne olursa olsun, bu tipin örgütsel alanda pratiği, gizlidevrimciler örgütünü legalleştirme, düşmanın denetim ve sızması-na açık hale getirme pratiğidir. Bu onun bir hastalığıdır. Türk solukadar kendi gerçek koşullarını görmek istemeyen, bu nedenle legalolma, legalleşme hastalığını taşıyan bir sol yoktur. O ve onun ya-rattığı tip, legalleşme uğruna, biraz rahat çalışma ve hareket etmeuğruna her şeyini satmaya her zaman hazırdır. Günümüzde bazısol partilerin ve “lider” kesimin bu yönlü çabalarının nasıl bir fü-tursuzlukla sürdürüldüğü çok iyi bilinmektedir.

Sosyalizmin teorisi, pratiği ve örgütlenmesinde doğmatik olan,bu tipin elinde sosyalizm, devrimci bir eylem kılavuzu değil, don-muş, kalıplaşmış, üretmeyen bir doğmalar yığınına dönüşür. Butip, kurutucu, durdurucu, devrimci gelişmeyi kesici ve güdükleşti-ricidir. Adeta, proletarya fazla bir şey anlamasın diye, eklektik, fel-sefik konuşur ve yazar. Onun bu üslubu beyni durduran, ortamakarışıklık yayan, sorunları adeta içinden çıkılmaz bir duruma so-kan bir üsluptur. Üslubu çarpıtmacı, yanıltmacı ve kurnazcadır.Sen günün canalıcı sorununu gündeme korsun, o, üslubuyla hikayeanlatır, başka bir sorunu gündeme getirerek karışıklık yaratır, soru-nu anlaşılmaz kılar. Sen pratiğin canlı gerçeğini ve çözüm yolları-nı dayatırsın, o, dogmaları, genel doğruları tartışarak senin önüneşemalar, planlar, projeler sürmeye çalışır. Şematiktir, onun hasta-lığıdır bu. O, hiçbir zaman canlı eylemin, canlı yaşamın gerçeğiylebütünleşmez. Şemalarla, ütopyalarla işlerin hallolacağını zanneder.

Tüm bu özellikleri örgütsel yönetime çok fena bir biçimde yan-

203

Page 204: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

sıyan bu tipin tarihi boyunca doğru bir yönetim uygulaması ge-liştirdiği görülmemiştir. O, bu konuda çok büyük bir yeteneksizlik,netsizlik ve karışıklık yaratmıştır ve yaşamaktadır. O, yönetimi al-tındaki örgütü ve kitleyi ya kurutur, ya uçuruma yuvarlar, ya daburjuvaziye teslim eder. Ama hiçbir zaman örgütü doğru bir hatüzerinde yürütemez, işletemez, işlettirmez. Aydın bireycilik o den-li ruhuna işlemiş ki, bunun için gerektiğinde örgütü parçalar, kocabir halk hareketini durdurur, fakat kişisel hırsından, düşkünlüğün-den geçmez. Bu tipin devrimci sorumluluk duygusu çok zayıf ol-duğundan çabuk sapıtır. Kendini devrime vermez, kişisel özellikve endişelerini, kariyerizm ve kurnazlıklarını önde tutar. Bu kişiselhırs ve özellikler onu hep grupçuluğa, fraksiyonculuğa götürür.Kendi gerçekliğini görerek, kemalizm ve küçük-burjuva sınıf kö-kenine yönelerek büyümeyi, büyük örgüt ve eylem ortaya çıkar-mayı değil, gerçeğini görmezlikten gelerek, hatta çok görkemli gi-bi göstermeye de özel bir dikkat sarfederek, kişisel endişeler içinörgütü ve eylemi dar tutmaya, etrafında döndermeye çalışır. Onuniçin proletaryanın eylem tarlası değil, küçük-burjuvazinin başınısokacağı tartışma kulübü önemlidir, o burada daha rahat eder vekişiliğini konuşturur.

Bu tip, büyük bir ortayolcudur. Bu onun sınıfsal konumundankaynaklanır. O, sınıf olarak, işbirlikçi-tekelci burjuvazi ile proleta-rya arasında sıkışıp kalmıştır. Yani, bir eliyle halka bulaşmış, bireliyle de burjuvaziye; bir ayağı burjuva saflarında, bir ayağı halksaflarındadır. Propagandada halktan yana konuşur veya böyle ko-nuşmayı tercih eder, legal ve rahat koşullarda halk için çalışır, bur-juvazinin baskı ve terör koşullarında burjuvaziye teslim olur,onunla uzlaşır ve ona hizmete koşar. Bir kulağı ile proletaryanıngür sesine, diğer kulağı ile burjuvazinin sert sesine dikkatini verir.Rahat koşullarda ve masa başında en keskin eylemci gözükür, zorkoşullarda eylem yaptırmaz ve kaçar. Halkçı gözükür, halkı tanı-maz. Biçiminde halka benzemeye çalışır, yaşam ve pratikte seçkinbir bürokrat olmaya kendini adar. Kısacası, onun politika, örgüt-lenme ve eylemde sürekli karışık bir durumda olması, bu ortayol-culuğundan kaynaklanmaktadır.

Bu tipin bir de Kürdistan gerçekliğine nasıl baktığına kısaca da

204

Page 205: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

olsa değinmek gerekir. Bu tip kemalizmin kültürüyle yetiştiğindenve bu kültüre, ideolojiye yönelmediğinden veya köklü bir yönelimsağlayamadığından, tersine buna da “üstün, seçkin kültür” diye birde etiket taktığından dolayı, açık ki şovenist ve en azından da so-syalşovenisttir. Bu tip, bizim halk gerçekliğimizi, bağımsızlık tale-bimizin doğal bir hakkımız olduğunu reddetmekte ve buna her za-man karşı çıkmaktadır. Gerçi son yıllarda biz dayatıkça bu tip, in-ce şoven ve sosyal-şoven manevralara başvurdu. Bu sefer ağzınaKürt, Kürdistan sözcüklerini aldı, ama içinden boşaltmak, edebiyatüslubu haline getirmek için bunu yaptı. Ve o hiçbir zaman halkımı-zı hor gören tutumundan vazgeçmedi. Kendisine “devrimci”, “so-syalist” ve hatta “komünist” sıfatlarını takmasına rağmen, aslındabüyük Türk şovenizmi ruhuna ve beynine sinmiş olarak hareketeder. Halkımızı ve halkımızın mücadelesini küçük görür, bunlarahor bakar. Evet, bu tip, büyük ulus şovenizmini üzerinden atma-mıştır. Onun gözünde halkımız yine beceriksiz, iş yapamaz ve her-kesin kolayca kandırabileceği bir varlıktır. Bu bayların bazı ünlü-lerinin halka yaklaşımı böyledir. Kendine Kürt halkının dostuyuzdiyen bu bayların gözünde, halkımız ve onun öncü örgütü yinekandırılabilecek, küçümsenebilecek bir gerçek olarak görülmekte-dir. Bunlara sorulacak olursa kendileri “seçkin, ileri” kültürdendir.Gerçek bu mudur? Kültür, hem de seçkin kültür, ileri kültür dedik-leri Türk milliyetçiliği, büyük ulus şovenizmi ve bunun dayandığıkirli tarihtir. Başkalarının emeğini gaspetme, halklar üzerinde enbarbar baskıları uygulama mı seçkin kültürdür? Yoksa 60 yıldır ör-gütlenmeme, eylemsiz ve pratiksiz yaşama mı kültürdür? Eğer be-lirtmek gerekirse, aslında ortada kültür adına bir şey yok ve varolanı da çalınmış-toplanmış, binbir kurnazlık ve demagoji ile bira-raya getirilip birbirine yapıştırılmış bir çöplük yığınıdır. Bu yığınıkültür, ileri kültür diye yansıtmak, ancak kişinin büyük ulusşovenizmi ile iliklerine kadar dolmuş olması veya solcu da geçinsebunun etkileri altında yaşaması ile olanaklıdır.

Durumu her yönüyle bu kadar fukara, bu kadar çürük olan butip, bizim halkımızı beğenmiyor, hor görüyor ve beceriksiz buluy-or. Sormak gerekir, kimdir beceriksiz, kimdir kültürsüz? 60 yıldırburjuvazinin kulu bir sol ve solculuk mu kültürdür, yoksa 1000

205

Page 206: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

yıldır her türlü baskıya karşı ulusal varlığını koruyan ve bugündedev gibi bir ulusal kurtuluş hareketi geliştiren Kürdistan halkı mı?60 yıldır bir arpa boyu kadar yol gitmeyen demagoglar ve tasfiye-ciler yığını mı beceriksizdir, yoksa yüzyılların katliamı, terör vebaskısına rağmen bütün bunları seçkin bir modern direnişle yırtanve modern proleter öncü örgüt kurarak, bugün eylemini, örgütlen-mesini dünyanın dörtbir tarafına yayan bir halk ve bunun seçkinmilitan evlatları mı beceriksizdir? Bunlar bugüne kadar demagojive kurnazlıklarıyla kendi halkını ve halkımızı kandırmıştır. Amaartık şapka düşmüş, kel görünmüştür. Bu tipin, dünyanın en bece-riksiz, uşak, demagog ve karmakarışık bir tipi olduğu, bir enkazyığını olarak ortada durduğu açıktır.

İşte bu tip şimdi de, bu enkaz haliyle gerek Türkiye proletarya-sının gelişim yolunu kapatmaya, gerekse Kürdistan halkının ulusalkurtuluş savaşının gelişimi önünde devamlı engel teşkil etmeyeçalışmaktadır. Biz, bu enkaza ve bunun ulusal kurtuluşumuz için-deki yansıma türlerine karşı da yoğun bir mücadele yürüteceğiz.

206

Page 207: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

Parti güvenliği sorunu vedüşman sızmalarına karşı mücadele

Parti ve mücadele saflarımıza sızdırılan düşman ajanlarınınkomplocu girişimleri ve girişimcilerin itirafları üzerine bir değer-lendirme yapmak yerinde olacaktır. Bu girişimler ve yapılan itira-fları yayın yoluyla daha geniş kamuoyuna açıklamanın yararlı so-nuçlar doğuracağına inanıyoruz. Daha önceleri provokasyon olay-ları ve girişimlerini değerlendirirken, bu konuyu belli yönleriyleaçmaya çalışmıştık. Provokatörler bilinçli veya bilinçsiz olarak,düşmanın partiye dayattığı tasfiyeyi yürütmeye çalışan, bilerekveya bilmeyerek buna yol açan kişilerdir. Bunlar, bu temelde dur-umlarının çeşitli yönleriyle ele alınması ve açıklığa kavuşturulma-sının yanısıra, partileşmek açısından üzerinde dikkatle durulmasıve mücadele edilmesi gereken bir yapı niteliğindedir.

Provokasyonun kaynağının tarihte bulunduğunu, toplumsal te-melinin oldukça güçlü olduğunu, düşmanın dolaylı olarak körükle-diği ve proletaryaya yabancı her türlü sınıf etkisine zemin sunduğuyetmez devrimciliğin buna güç verdiğini, kendisine karşı doğru tu-tum alınmaması halinde bunun tek başına partiyi tasfiye etmektengeri durmayacağını ve bu konuda en azından düşmanın bilinçlitahribatları kadar bir tahribata yol açacağını ortaya koymaya ça-lıştık. Kürdistan toplumunun baştan çıkarılarak ve kışkırtılarak yö-netilen bir toplum olduğuna ilişkin belirlememizin doğruluğuçeşitli defalar kanıtlanmıştır. Yine provokasyonun ne denli güçlübir zemine dayandığını ve ne denli bozguncu bir rol oynadığını be-lirtmiş, bu konuda ortaya çıkabilecek gelişmelere karşı daha başın-

207

Page 208: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

dan dikkatli ve duyarlı bir durumda bulunduğumuzu teorik düzey-de de olsa vurgulamıştık. Daha sonraki pratik gelişmeler bu belir-lemelerin ne denli doğru olduğunu ortaya koydu.

TC’nin egemenliği döneminde toplumumuzun daha da kışkırtı-larak çıkar farklılıkları ile ayrımcılığın geliştirildiği; aşiret, kabileve hatta aile içinde bile farklı çıkar grupları yaratılarak birinindiğerine karşı kışkırtıldığı bilinmektedir. Yine burjuva partilerininbunu daha da körükledikleri, geleneksel ağalık kurumu, mezhepçi-lik ve öteki ortaçağ kalıntılarının bunun için sağlam bir zeminoluşturduğu ortadadır. Böylesi kışkırtılmış bir zeminde ulusal bir-likten yana, parti kolektivizmini sürekli öne alan ve birliğe büyükönem veren devrimci bir yaklaşım izlemek oldukça önemlidir.Çünkü bizim insanımız hemen duygularına yenilerek, apolitik ta-vırlara girebilmektedir. Bunu önlemenin yolu politik ve örgütselfaaliyeti derinleştirmekten geçmektedir.

1983 yılından bu yana boyveren çeşitli provokasyon örneklerinioldukça kapsamlı değerlendirdik. Gerek provokasyonun kişilikle-rinde somutlaştığı tipleri, gerek yol açtığı sonuçları çeşitli broşür-lerle açıklığa kavuşturmaya çalıştık. Bütün bunları yaparken, bun-lar objektif olarak düşmanın ajanlığını yapıyorlar dediğimizde,bunların bu tarzda saflarımıza sızdırılmış öğeler olduğu sonucunafazla yer veremiyorduk. Ama bunların içinde saflarımıza sızmala-rın da mutlaka olduğu ve ağırlıklı olasılığın bu olduğu söylenebi-lir. Ama biz gerçeği daha fazla zorlamamak için, bunların esas ola-rak düşmanın dayattığı tutumu dolaylı olarak yansıttıklarını, bunedenle tüm gücümüzle bunlara karşı durmamız gerektiğini, bun-ların örgütlenmede bozgunculuğu, ayrıcalığı ve hizipçiliği geliştir-melerine karşı elimizden gelen her türlü çabayı göstermemizin şartolduğunu, bunların bu tahribatlarına meydan verilmemesi için ça-lışmanın bir görev olarak karşımıza dikildiğini söylüyorduk. Nite-kim o günden bu yana hemen her yıl parti içinde bir provokasyondayatıldı. Biz adeta provokasyonlara karşı bağışıklık kazanan birtutum içine girdik. Birçok bölgede ortaya çıkan bu bozguncu çaba-ları doğru bir biçimde ele alarak, çözümledik ve pratikte çoğunuboşa çıkarabildik.

Bu konuda Türkiye sol hareketinin tarihine bakıldığında, başarı-

208

Page 209: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

dan çok provokasyonun bir örgütü beş-on parçaya bölerek bitirdiğigörülecektir. PKK hareketinin nasıl bir toplumsal zeminde ortayaçıktığı bilinmektedir. Özellikle toplumumuzun parçalanmışlığı,kendi gerçekliğine yabancılaştırılmışlığı ve düşürülmüşlüğü pro-vokasyonun zeminini oldukça geliştirmiştir. İşte böylesi bir zemin-de ortaya çıkan partimizin, bütün provokasyon girişimlerini boşaçıkarması başlı başına bir yenilik ve önemli bir gelişmedir. Bu ko-nuda ortaya çıkan sonuçları iyi bir seri halinde parti basınına yan-sıtmakta yarar vardır. Böylesi tipleri bütün sosyal dayanakları, par-ti içindeki hal ve hareketleri, yol açtıkları tahribatlar ve açık kim-likleri ile teşhir etmek önemli bir görevdir. Kısacası parti tarihimizboyunca ortaya çıkan provokasyon halkalarını iyi bir yazı serisinedönüştürerek kamuoyuna daha iyi tanıtmak gerekir.

Yine girişimleri az tahribatla atlatmak açısından, fazla bilmedenbu tür provokasyonlara alet olanları uyarmak önemlidir. Kısmenyapılan bu yönlü çalışmaları daha kapsamlı hale getirmek ve bazıbroşürlere dönüştürmek yararlı olabilir. Özellikle saflarımıza yenikatılanların iyiniyetli olsalar da farkında olmadan içine girebile-cekleri bu tür provokatif eğilimlere, başından dikkat edilmelidir.Daha başlangıçta kişilerin dikkatini bu tür tehlikelere çekmek, çoksayıda kişinin kurtarılmasını mümkün kılabilir. Ama bu tür tutum-larda ısrar edenler olursa, onları ezmekten çekinmeyiz. Biz bu ko-nuları biraz işlemiştik. Bu temelde birçoğu açığa çıkmıştır. Ge-liştirdiğimiz önlemler sonucunda çoğu etkisiz kılınmıştır.

Düşmanın bilinçli sızmalarına gelince, şimdiye kadar bu konu-da fazla gizli kapaklı olmasa da belli düzeyde bir çalışma yürütül-müştür. Tabii bunları açıklamakta yarar vardır. Sızmaların bütünyönleriyle açığa çıkarılması önemli bir insanlık ve yurtseverlik gö-revidir. Bu, parti örgütlenmesini birçok tahribattan kurtarmanın,bu konuda birçok parti kadrosunu aydınlatmanın ve tedbirli kılma-nın vazgeçilmez bir gereğidir. Hele hele 12 Eylül faşizminin bütünörgütleri gırtlağına kadar sarıp sarmaladığı, kentlerde ve giderekfaaliyetlerimizin olduğu bütün alanlarda çok sinsi ve sistemli birbiçimde birimlerimize sızma çabalarını sürdürdüğü bir dönemde,bu sızmaları bütün yönleriyle açığa çıkarmak, ilan etmek ve bütünmuhalif güçleri ve çalışanlarımızı aydınlatmak büyük önem

209

Page 210: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

taşımaktadır. Eldeki belgeler bu konuda yapılması gereken şeyle-rin çok önemli olduğunu ortaya koymaktadır. Dolayısıyla örgütiçinde gizliliğe daha da dikkat edilmesi ve önlem açısından çokşeyin yapılması gerektiği ortaya çıkmaktadır. Özellikle kent örgüt-lenmelerine giderken, bunların devrimci harekete nasıl sızıp ça-lıştıklarını ve ne kadar değeri tahrip ettiklerini bilerek kendilerineyönelmek gerekir.

Bunlar gelip, sadece birkaç komployla örgüte darbe vurmaklayetinmek istemiyorlar. Örgütleri tamamen ele geçirerek, örgütekarşı örgüt olmaya çalışıyorlar. Belgeler bunu açıkça ortayakoyuyor. Hatta bunlar Türkiye’de bu konuda oldukça başarılı ol-muşlardır. Birçok sol örgütü ele geçirerek üyelerini etkisiz kılma-da, daha çok da uygun olmayan çalışma taktikleriyle, hatta eylem-lerle veya eylemsizlikle bu örgütleri içten içe sürükleyerek, tasfiyeetmede oldukça mesafe almışlardır. TKP tarihinde bunun çok dahakapsamlı yürütüldüğüne ilişkin bazı bilgilerimiz olsa da, özelliklegüncel durum açısından çok sınırlı olan bilgilerimizi genişletmedeşimdi açığa çıkardığımız ajan öğelerin kişiliğinde hayli öğreticiverilerin elde edilmesi söz konusudur. Günümüzde devrimci hare-kete sızdırılan bu tip unsurlardan çok azını biliyoruz. Ama buradanyola çıkarak, solun neden iş yapmadığı, devrimci savaşımın nedengelişemediği ve bunda ajanların rolünün ne olduğu konularında ol-dukça gerçekçi çözümlemelere ulaşmak mümkün olacaktır.

Bu ajanlar gerçekten sadece bilgi toplamak, provokasyon ge-liştirmek ve suikastlere girişmek üzere gelmiyorlar; kurtuluşsavaşı yıllarında Mustafa Kemal’in komünist partisi kurmasınabenzer bir yaklaşımla bugün, gerektiğinde solculuğu temsil ede-ceklerini söylüyorlar. Parti tarihimiz bu konuda oldukça öğretici-dir. Ortaya çıkan provokatörler düşmanla işbirliği yapıyorlardı.“Eğer PKK gerekliyse, yeni bir PKK’de oluşturabiliriz” diyorlardı.Yine düşman kendisine göre nasıl “yeni ve ılımlı bir PKK” yarata-cağının hesabını yapıyor; “Eğer PKK’lilik gerekliyse, onu da bizyaratırız” diyordu. Bu kemalizmin çok köklü bir yaklaşımıydı,özellikle polisin yaklaşımıydı. TC, PKK’lilik toplumda yaygınlıkkazandığında, sahte PKK’liliği dayatarak, kitleleri bilinçli veya bi-linçsiz arkasına takmayı hedeflemekteydi. Bu temelde bazıları

210

Page 211: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

devletin olanaklarına dayanarak PKK’yi tasfiye etmeyi hedefledi-ler. TKP’nin ne duruma getirildiği bilinmektedir. Devlet, resmiTKP’yi, illegal TKP’ye dayatmış ve günümüze kadar TKP’yidevletin bir eklentisi olarak yürütmüştür. Bu Türk devletinin ger-çek TKP’lileşmeyi boşa çıkarmak ve sosyalizmin gelişimini engel-lemek için kullandığı bir araçtır. KDP’lilerede aynı biçimde ya-klaşılmıştır. 1960’larda T-KDP’nin temelleri birkaç dürüst yurtse-ver tarafından atıldığında, MİT’in bu örgütün içine sızarak bazıöğelerini satın aldığı ve 1970’lerden itibaren onlarla sahte birKDP’yi organize ettiği, bütün parçalardaki KDP’leri kendisinebağlayarak, ilkel milliyetçi tarzda da olsa milliyetçiliğin gelişmesi-ne ket vurduğu ve bunları kendi ulusal çıkarlarının araçlarına dö-nüştürdüğü bilinmektedir. Bunların tarihlerinin ciddi bir tarzda in-celenmesi bile, MİT’in ve Türk polisinin bu konuda ne kadar de-neyim sahibi olduğunu çok iyi ortaya çıkaracaktır. Mustafa Suphive yoldaşlarının katledilmesinden sonra TKP’nin sahte önderleri-nin, Sait Elçi ve Sait Kırmızıtoprak’ın öldürülmesinden sonraKDP’nin sahte sekreterlerinin MİT ile nasıl haşır neşir olduklarıve sosyalizmi ve yurtseverliği nasıl tahrip ettikleri ibretle incele-nip, çok dersler çıkarılabilir.

Partimiz hem yurtseverliği ve hem de sosyalizmi birleştirip ge-liştiren bir hareket olarak, düşmanla kıyasıya savaşım sürdür-müştür. PKK’yi organize ettiğimiz sırada her ne kadar düşmanıntahmin etmediği bir gelişmeyi yaşamış olsak ve başında bir sızmaolanağı bulunmasa bile, mücadelemizin dalbudak saldığı ve 12Eylül faşizmiyle önemli bir aşamaya getirildiği bir dönemde,düşmanın bize nasıl yüklendiği bilinmektedir. TC’nin özelliklekontrol altında tuttuğu zindanlarda, karşı bir atakla PKK’yi PKKolmaktan çıkararak, yarattığı sahte PKK’yi zindandan Avrupa’yave Avrupa’dan bütün alanlara taşırmak, böylece TKP ve T-KDP ta-rihinde olduğu gibi, işbirlikçi bir oluşumu dayatarak PKK’nin ger-çek özüne ve muazzam direnişçiliğine daha doğmadan ölümcül birdarbe indirip, böylece sonuç almak istediğini çok iyi biliyoruz.Geçmişte Şahin-Yıldırım çetesinin ve son olarak Avrupa’da ortayaçıkan “PKK-DB” imzalı bildiriler ve broşürlerin sahiplerinin yap-mak istedikleri şey tamı tamına budur. Şahin Dönmez ve avanesi-

211

Page 212: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

nin düşmanla anlaşmalı bir biçimde PKK’yi “ılımlı” bir çizgiyeçekmenin savaşımını verdiğini biliyoruz. 1983’lerde Avrupa’da or-taya çıkan Semir örneği başta olmak üzere, provokasyonun sahip-lerinin -daha sonra bunların birbirleriyle bağlantı içinde olduklarıaçığa çıktı- PKK’yi ılımlı bir çizgiye çekmek istedikleri açıkça,bizzat kendi yazılarına yansıdı. Bunun gibi irili ufaklı daha birçokörnek bulunmaktadır. Bunların hepsi düşmanla anlaşmalıdır ve butip uğraşları bugün de devam etmektedir.

Son olarak saflarımıza sızdırılan bazı ajan unsurların itirafla-rından daha iyi anlaşılmaktadır ki, Tevger adı verilen şebeke buunsurlarla bazı toplantılar organize etmiş, hepsi Türkiye ile an-laşmış ve sözümona otonomiyi kabul ettirmişlerdir. Geriye PKKve PKK Önderliği’ni tasfiye etme sorunu kalmaktadır ve bununiçin de saflarımıza adam sızdırmışlardır. Bazıları PKK Önder-liği’ne suikast düzenlemek üzere gelmiş; bazıları da partiyi içer-den işlemez duruma getirmek, fırsat bulurlarsa partiyi ele geçir-mek ve bilgi toplamak temelinde görevlendirilmişlerdir. Buöğeler bunu çok açık bir biçimde itiraf etmektedir. Bu küçük birörnektir. Biz bunun gibi daha onlarcasını önceleri ortaya çıkar-mıştık. Ama burada önemli olan bunun bir belge değerinde olma-sıdır. Sözde sekiz örgüt biraraya gelerek Tevger’i oluşturmuşlar-dır ve bu örgütlerin bir dizi anlı şanlı liderleri vardır. Bu güçlerTürk konsolosluk yetkilileriyle görüşmeler yapmaktadır. HüseyinYıldırım adı verilen kişi de bunlarla birlikte bu toplantılarda yeralmaktadır. Yine İbrahim Güçlü diye bilinen ve yirmi yıldan berikendini sözümona Kürdistan’ın güçlü direnişçi sosyalisti olaraklanse eden kişi de aralarında bulunmaktadır. Adlarını daha sonrasıralayacağımız daha başka öğeler de vardır. Bunların hepsininönde gelen işi gücü PKK’nin içine nasıl sızılacağı, PKK Önder-liği’nin nasıl tasfiye edileceği ve geriye kalacak yapının nasıl elegeçirileceği konusunda hesaplar yapmaktır. Bu temelde, sözümo-na Türkiye ile anlaşarak bir şeyler koparacaklardır.

Hayır, bir şeyler elde etmek ve dillerine doladıkları kültürelözerklik de dahil herhangi bir hak edinmek şurda kalsın, bunlarınhedefi MİT’in ve polisin bir sızma hareketi olarak son derece kap-samlı faaliyetler temelinde PKK’yi, PKK’nin önderlik ettiği ulusal

212

Page 213: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

kurtuluşçu mücadelenin günümüzde vardığı aşamayı ve hele heleilkel milliyetçiliğin yenilgisinden sonra tamamen partimizin ön-derliğinde gelişen ulusal kurtuluşçuluğu tasfiye etmektir. Son biryıl içinde geliştirilen çabaların esas amacının bu olduğu çok açıkbir biçimde ortaya çıkmıştır. Bu konulardaki belgeler epeyce öğre-ticidir. Bunlar aynı zamanda ibretle değerlendirilmeye değer nite-liktedir. Bu belgeler, yurtsever veya sosyalist olarak bilinen sözdeönderlerin neyle uğraştıklarını ortaya çıkarması açısından önemli-dir. Bu sadece Kürdistan ulusal kurtuluş hareketinde değil, Tür-kiye’nin sosyalist hareketinde de tamamen böyledir. Bunlar sınırlıbilgilerdir. Dolayısıyla bunları açıklamak çok önemli bir devrimcigörev olmaktadır.

Bunlar çok sayıda dürüst insanı aldattılar, birçok insanıkarşıdevrimci bir yaşam içine çektiler. Çoğunu üzerimize saldırta-rak katlettiler. Yine birçoğunu devrimcilerin katledilmesinde kul-landılar. O halde elimizden geldiği ölçüde, bu büyük polis oyun-unu bozmak ve zararlı etkilerini sınırlandırmak çok önemli bir gö-rev olarak karşımıza çıkmaktadır. Her ne kadar olanaklarımız sı-nırlı olsa veya elimizin ulaşamayacağı birçok alan bulunsa bile,olanakları zorlayarak bu alanlara ulaşmasını bilmek ve yapılmasıgerekeni yapmak en doğrusudur.

Tabii bu konu daha birçok nedenle önemli bir konu olarakkarşımıza çıkmaktadır. Kullandıkları insanlara bakıyorum: Ahlakidüşkünlüğü yaşayan veya bu duruma düşürülmüş, yoksulluk veaçlık sınırında dolaşan ve kendilerini en kötü tarzda pazarlayabile-cek insanları kullanıyorlar. Ya da insanları bu duruma getiriyorlar.Cehaleti çok iyi kullanıyorlar. Devrimci örgütleri bir çırpıda yıkı-labilecek, kolay yutulur birer lokma olarak bunların önüne seriyor-lar. Bir de bunlar çok zor duruma düşürülmüşlerdir; açlık ve pe-rişanlık çekmişlerdir. Bunların hayalinden geçiremeyecekleri parave yaşantıyı önlerine koyuyorlar. Bu tipleri İstanbul gibi Türkiyemetropollerinde çokça buluyorlar. İlk aylarda koşullandırıyor, on-dan sonra da örgütün üzerine atıyorlar. Çok vahim ve insanlık dışıbir biçimde bunları böylece örgütlerin içine sızdırıyorlar. Bunlarıçoğunlukla Kürdistanlı işsizlerden seçiyorlar. Tarihi boyunca kul-landıkları “iti ite kırdırtma” tarzındaki anlayışlarına bağlı olarak,

213

Page 214: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

bu insanları böyle kullanıyorlar. Çok zorunlu olmadıkça kendi asılkadrolarını göndermiyorlar, onları emniyete alıyorlar. Kullandıkla-rı daha çok piyonlar oluyor. Kürdistan köylülerinin o saf, bilinçsiz,cahil ve çok yoksul konumlarını iyi gözlemleyerek, kendi çıkarla-rının hizmetine koşturuyorlar. Özel Harp Dairesi’nin o alçak suba-yları hemen her bölgede ve metropol kentlerinde merkezleroluşturmuşlar, ellerine sınırsız para ve yetki verilmiştir. Dolayısıy-la yetki ve paraya dayanarak elde edemeyecekleri insan bırakmıy-orlar. Asıl hedefleri ise sol ve günümüzde PKK’dir. Bu temeldebütün güçlerini kullanıyorlar. Gazeteler, TC’nin, PKK’nin Lüb-nan’daki kamplarına 300 ajan-kontra yollandığını yazmışlardı.Belki de daha fazla yollamışlardır. Biz burada bu türden sayısı100’ü aşkın öğeyi ortaya çıkardık. Yine Botan bölgesine, Avru-pa’ya ve mücadelemizin sürdüğü birçok bölgeye çok sayıda kom-plocu ve suikastçi ihraç edilmiştir.

Her şeyden önce bu faaliyetin altındaki mantığı yakalamak ge-rekiyor. TC’nin genelde kendi tarihi boyunca uyguladığı bu yön-temleri bilince çıkarmak ve hatta bunu Osmanlı tarihine kadaruzatmak gerekiyor. Yeniçeri ocağı nedir? Yeniçeri ocağı bir devşir-me ordusudur. Osmanlı egemenlerinin, kendi egemenlikleri altınaalmış oldukları halkların çocuklarını, daha küçük yaşta alıp eğite-rek, işgalci emellerini gerçekleştirmek için kullandıkları bilinmek-tedir. Cumhuriyet bunu nasıl geliştirmiştir? Cumhuriyet özelliklekendisine rakip olan hareketleri ve komünist partisi örneğinde gö-rüldüğü gibi halkın öncülerini ezmiş, saflarına kendi elemanlarınısokmuştur. Onun Kürt gerçeğine nasıl yaklaştığını da biliyoruz.Cumhuriyet bir yığın sahte milliyetçi işbirlikçi üretmiş, bunlaradayanarak dürüst yurtseverlik yapan bütün insanların canına oku-muştur. Bütün bunları daha fazla açmaya gerek yoktur. ÇünküÖzel Savaş Üzerine kitabımızda bunların işlendiğini sanıyorum.Oradan okunarak bilince çıkarılabilir. Biz daha çok, günümüzkoşullarındaki uygulamalara değinmek istiyoruz.

Günümüzde PKK’ye karşı, özellikle 1980’lerin ortalarından iti-baren geliştirilen özel savaş, bu konuda yeni bir aşama yapma id-diasındadır. Mahir Kaynak gibi bazı MİT uzmanları orduyu, PKKüzerine sürerek savaşı kazanma yönteminin kendi başına tam so-

214

Page 215: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

nuç alamayacağını, yapılması gereken şeyin sızma olduğunu, yaniher türlü piyon ve eğitilmiş komplocu sızdırılarak sonuç almanındaha doğru olacağını söylemektedir. Nitekim bu temelde, bu poli-tikaya ağırlık verildiğini biliyoruz. Bunun için de sahte PKK’lileruzman düzeyinde eğitilmektedir. Yani bazıları suikastler yapma vekomplolar geliştirme amacıyla veya daha uzun vadeli ve köklüamaçlar için gönderilmektedir. Halim selim görünen, çok iyieğitilmiş veya ağzı iyi laf yapan, parti içinde iyi taraftar görünebi-lecek ve iyi hizip kurabilecek olanları da gönderdiler. Bunlar partimerkezine veya partinin ileri noktalarına yerleşerek, orada bir hiz-bin temelini atmak, bir bölünmenin zeminini hazırlamak, bu konu-da ellerinden gelen her şeyi yapmak ve daha çok provokasyonlabunu yürütmek istediler. Bu şimdi biraz daha açığa çıkmış bir ger-çektir. Bu sızmaların bir kısmı böyledir. Bunlar biraz daha özenleeğitilenler olmaktadır. Bunlar daha çok ideolojik, politik ve örgüt-sel sızma olarak gerçekleşmektedir. Zindanlarda Şahin ve Yıldı-rım’ın, Avrupa’da Semir’in geliştirdiği sızmalar bu nitelikteki sız-malardır. Yine Avukat Hüseyin Yıldırım’ın sızmasının bu niteliktebir sızma olduğu anlaşılmaktadır. Daha başka bazı kişiler vardı,bunlar intiharvari tutumlar içinde olanlardı. Bunların görevi silahave komploya başvurmaktan ziyade -tabii bu konuda da ellerindengeleni yaparlar- partiyi ve parti merkezini tutmak, parti merkeziniele geçirmek, Parti Önderliği’ni tutmak veya tasfiye etmektir. Bu-nu dışa yansıttılar. Son olarak “PKK’ye evet PKK Önderliği’nehayır” sloganı ortaya atıldı. Bu provokatörlerin son çırpınışlarınıdile getiren ilginç bir slogandı.

1985’lerden ve özellikle silahlı mücadelemizin geliştiği dönem-den sonra sızdırılanlar daha çok komplocuydu. Lübnan’daki kam-plarımıza ve silahlı birliklerimizin bulunduğu birçok alana yollan-anlar komplocu nitelikliydi. Bunlara “Gidin, fırsat bulursanız ör-gütün önde gelenlerini vurun” denilerek, önlerine suikastler yapmagörevi konulmuştu. Bir de kendilerinden yeni katılan savaşçılarıkaçırtmaları, kafalarını karıştırmaları ve bozgunculuk yapmalarıistenmişti. Kanımca vurma ve kaçırtma en önemli görev olarakönlerine konulmuştu. Tabii bunların önüne görev olarak konulanen önemli şeylerden biri de Parti Önderliği’ne yönelik suikastlerdi.

215

Page 216: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

Bunu bir kez değil, on kez denedikleri anlaşılmaktadır.Bunalımlı insanlar MİT uzmanları ve Özel Harp Dairesi’nin

subayları tarafından hazırlanmaktadır. Çok acıdır ki, bunların he-men hepsi Kürdistanlıdır. Aslında burada bir acıma duygusu dayoktur; her ne kadar kendi adamları olduklarını söyleseler de, bun-ları hayvan gibi değerlendirdikleri açığa çıkmaktadır. Bu çokönemlidir. Ordudan gönderilenlerin, polisin, Özel Harp Dairesi’ninve jandarmanın gönderdiklerinin yüzde doksan dokuzu Kürt, Çer-kez, Arap veya Karadeniz kökenlidir. Devlet böylece kendi açısın-dan azınlık saydıklarını ve daha çok da Kürtleri göndermektedir.Çok sayıda insanla bu ölçüde oynama, kendi vatandaşları ve ordu-suna aldığı insanları bu biçimde kullanma dünyanın başka bir ye-rinde çok ender görülebilir. Bunların hepsi cahil, yoksul ve birazda saftır. Yaptıkları hizmetin büyük olduğuna inandırılmışlardır.Din, devlet ve millet adına yola çıktıklarına ikna edilmişlerdir. Ay-rıca kendilerine yüklü bir para ve gelecek vaad edilmektedir. Bunubaşarırlarsa, aileleri ve sülalelerinin kurtulacağı inancı verilmiştir.Bu insanların hayatta bağlandıkları bir varlıkları da yoktur. Önleri-ne böylesi bir umut serildi mi, biraz da pohpohlandılar mı, bunlarölümün üzerine atılabilirler. Düşman bunları işte böyle bir mantı-kla hazırlamıştır. Bunların çoğu hangi askeri birliklerde eğitil-diğini itiraf etmektedir. Ne amaçla eğitildiğini ortaya koymaktadır.Önlerine dünyalar serilmiş, işin içinden kolayca sıyrılabilecekleri-ne ilişkin kendilerine umut verilmiş; örgüte nasıl sızacakları, nasıleylem geliştirecekleri ve daha sonra nasıl kurtulacakları planlarlaönlerine konulmuştur. Belki onlar da buna inanıyorlar, ama fazlainandıklarını sanmıyorum. Mantık şudur: Yeter ki gitsinler; istervursun ister vurulsunlar, durum değişmez; ne de olsa her iki tarafdüşmandır... Kendi piyonları için bile işte böyle hainane düşünenbir sızma yöntemiyle karşı karşıyayız.

Bu konuda özellikle büyük bir aydınlatma hareketine ihtiyaçvardır. Yani düşmanın insanlarımızı bu biçimde hazırlayarakdevrimci saflara sızdırdığını her tarafa ilan etmeliyiz. İnsanı budenli ucuzca harcayan, bu kadar insana kıyan, bu kadar insanıböyle ateşe atan bir istihbarat örgütlenmesi ve özel savaş yönetimidüşünülemez. Belgeler bu açıdan hayli acı, ama aynı zamanda

216

Page 217: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

öğreticidir. Yapılması gereken şey, bunları Türkiye halkına ve Kür-distan’ın her tarafına iyi bir biçimde aktarmaktır. Çoğu insan,başına bu umutsuz sonucun geleceğini bilse, aslında bu tutumagirmeyecektir. Bu insanların içine sokuldukları yolun cehennemyolu olduğunu ve kendilerini acımasız bir sonucun beklediğini çokyönlü bir biçimde ortaya koyup açıklayabilirsek, polisin kullandığıbu tip piyonlara ve piyon faaliyetlerine bir ket vurabilir ve sınırla-ma getirebiliriz. Dolayısıyla çok sayıda zavallı ve yoksul işsizgüçsüz insan kurtulmuş olacaktır.

Kısacası bunları hazırlayan yönetim, çok vahşi bir yönetimdir.Polis yönetiminin, Emniyet Genel Müdürlüğü’nün, Özel HarpDairesi’nin ve jandarmanın bu işe oldukça bulaştığı ve günümüz-de bunu neredeyse en kolay savaş taktiği haline getirdikleri an-laşılmaktadır. Akıl hocaları da herhalde ABD’dir. ABD’nin yap-tığı bir değerlendirmede -ki bizi sözümona terör örgütü yerinekoymaktadır- “terör örgütleri”ne karşı kullanılacak en iyi yönte-min sızma olduğu belirtilmektedir. Sanırım ABD Dışişleri Bakan-lığı’nın böyle bir değerlendirmesi vardır. ABD emperyalizmi dü-nyada, çoğunlukla böyle yapmış ve bu temelde birçok sol örgüt-lenmeyi boşa çıkarmıştır. ABD’nin PKK’yi de böylesi örgütler-den biri olarak görmeye başladığını anlıyoruz. Kendilerine göresızma yöntemi iyi bir savaş taktiğidir. MİT’in bu konuda bir rapo-ru yayınlandı ve bu rapor vesilesiyle bazı gerçekler ortaya çıktı.Bazıları istifa ettiler. Her ne kadar bu raporu “babalar sorunu”nuişin içine karıştırarak izah etmeye çalıştılarsa da, daha sonra MİTMüsteşar yardımcısı Hiram Abas’ın sözlerinden, gerçekler açıklıkkazandı. Hiram Abas, kendisinin PKK üzerinde çalıştığını, Avru-pa’da önemli sonuçlar aldığını, Ortadoğu’da da sonuç almaküzereyken daha sonra engellendiğini söylüyordu. Bu, yürüttüklerifaaliyetin başarısızlığa uğraması temelinde ortaya çıkan bir ça-tışmaydı. Bazıları kaybetti. Demek ki PKK’ye yönelik çok ciddibir faaliyet söz konusudur. Bu çekişme de tamamen partiye yöne-lik sızma taktikleriyle bağlantılıdır. Sonucun başarılı olmadığınabakılarak bunlar yapılmaktadır. En son olarak jandarma komutan-lığının generalleri emekliye ayrıldı. PKK’ye karşı kullanılan tak-tiklerle çok kayıp verilmesi yüzünden, iki korgeneral istifa etmek

217

Page 218: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

zorunda kaldı. Hatta bize yönelik bu taktikler yüzünden hüküme-tin gitmesi gerektiği söylenmektedir.

Kısacası sızma taktikleri, oldukça bel bağlanan taktikler ol-maktadır. Bu özel savaşın en çok olanak sunarak yürütmek iste-diği bir savaş türüdür. Hele hele çözülen unsurların bu konudakiifadeleri iyi tahlil edilir ve yorumlanırsa, savaşın kaderinin nere-deyse bu sızmalara bağlandığı anlaşılacaktır. Biz şimdiye kadarbu öğeleri küçük-burjuva unsurlar ve ortaçağ kalıntıları olarakdeğerlendiriyor, kemalist etkilerdir diyorduk. Önümüzdeki dö-nemde buna daha çok dikkat etmemiz gerekir. Acaba gerçek sade-ce böyle midir? Yoksa bazı sızmalar mı bu özellikleri tahrik ede-rek, bozgunculuğu ve hizipçi-komplocu çabaları geliştiriyorlar?Bu belgeleri bu açıdan da büyük bir hassasiyetle değerlendirip,yorumlamak gerekir. Bazılarının davranışlarını feodal etkilerebağladık. Ama daha sonra bunu tahrik edenin bir sızma olduğunugördük. Kemalist etkidir dedik, ama arkasından sızma çıktı. Du-rum bu olunca, partiye dürüstçe bağlı olanların bundan derslerçıkarması önem taşımaktadır. Sızmaların, bu tip etkileri çok iyikullandıkları görülmektedir. Parti ne de olsa bunları objektif ola-rak provokasyona uğramış sayıyor ve düzeltilebileceklerini sanıy-or. Bu nedenle bunlar saflara ilk geldiklerinde ortaçağ kalıntıla-rından ve kemalizmden etkilendiklerini söyleyerek, durumlarınıizah etmeye çalışıyorlar. Oysa bu açıklamalar bir tür gömlekoluyor ve sızmalar için maske rolünü oynuyor. Bunun için bu türdurumların parti içinde yaşanmamasına büyük ihtiyaç vardır.

Demek ki sızmaların önemli bir amacı provokasyonu esas almak-tır. Sızma provokasyon ilişkisini çok iyi işlemek gerekir. Sızmalarprovokasyon zeminini nasıl kullanıyor ve bunu nasıl derinleştiriyor-lar? Bu bulanık havada hizip oluşturup, komplo tezgahlayarak örgü-tü nasıl işlemez duruma getirmek istiyorlar? Belgelerde bunu açı-klayacak bir hayli veri vardır. Bunlar fırsat buldukça bazı komplola-ra girişiyorlar. Sanırım ülke zemininde de, öyle kaybetmememiz ge-reken bazı yoldaşlarımızın katledilmesinde, bu tip sızmaların oyna-dığı rolü daha iyi değerlendirmeye ihtiyaç vardır. Bu, olgulara netlikkazandıracak ve beraberinde tedbirli olmayı getirecektir.

Sızmaların ardından en çok koştukları başka bir amaç da Parti

218

Page 219: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

Önderliği’ne ulaşmaktır. Bu özellikle 1985’lerden itibaren dahada hızlandırılmıştır. Bu konu basında da yansıdı. O dönemlerdesuikastlerin planlandığı bilinmektedir. Bazı yapay örgütler oluştu-ruldu. “Kızıl Hareket” vb. türünden Arap veya Lübnanlı geçinenbazı örgütlerle bağlantılar kurarak, onları sıçrama tahtası olarakkullanıp, Akademi’yi ele geçirmek istediler. Buraya özellikle işçistatüsü altında çok sayıda ajan yolladılar. 1985’ten itibaren bu da-ha da yoğunlaştırıldı. Bazıları parti aleyhinde propaganda gelişti-rirken, bazıları saflara sızmıştı. Aslında bunlardan çoğu açığa çık-tı, belki açığa çıkmamış olanlar da vardır. Bazıları saflarımıza ka-tıldılar, ama bunların önemli bir kesimi ülkede kaçtı. Demek kibunlar da birer sızmaydı. Kaçanların öyle küçük-burjuva yapıla-rından ötürü kaçmadıkları, önemli bir bölümünün sızma olduğuanlaşılmaktadır. Özellikle bu alanda saflarımıza katılanların kaç-maları, onların birer sızma olduğunu ortaya koymaktadır. Bazılarıdaha sonra itiraf ettiler. Bunlar yoksuldurlar; kendilerine pasaportve dolar veriliyor, böylece kolaylıkla düşürülüyorlar. ÖzellikleMardin gibi sınır illerinde bunlar daha fazla değerlendiriliyor.Bunlar da önemli bir yekün tutuyordu. Kamp hakkında bilgi top-lamak, kampın girdisini çıktısını öğrenmek ve olası bir kamp bas-kınını hazırlamak için bunlar, yoğun bir biçimde kullanıldılar.Parti Önderliği’ne karşı yöneltilen biraz daha iyi seçilmiş ve ha-zırlanmış durumdaydılar. 1985-86 yıllarında bu faaliyetleri özelli-kle Şam’da geliştirmek istiyorlardı. Ancak, partinin artan etkinliğikarşısında korkarak Avrupa’ya kaçtılar. O zaman böyle kolektifbir çalışma içine girdikleri ve gerektiğinde çok çeşitli güçleri dekullanarak amaçlarına ulaşmaya çalıştıkları bilinmektedir. “KızılHareket” bu temelde oluşturulmak istenmiştir. Bunu daha sonraAvrupa’da Tevger olayında görüyoruz. Bu oluşumun da karıştığıkomplolar ve yolladığı adamlar vardır. Avrupa’da durum biraz da-ha ilginçtir: Bunlar çeşitli araçlar vasıtasıyla PKK’ye katılıyor vePKK’li gibi geliyorlar. Bunların ne yapacakları belirleniyor. Nasılgelecekler, örgüte nasıl sızacaklar, nasıl silah edinecekler ve sonolarak örneğin bir tören esnasında veya bir devre başlangıcındaya da sonunda yapılacak bir konuşma sırasında nasıl saldırıya ge-çecekler? Bütün bunlar planlanıyor.

219

Page 220: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

Tabii bunların üzerinde özenle durulması gerekir. Bu suikastçi-lerden çoğunun gerçekten insanlıktan çıkarılmış durumda bulun-duklarını biliyoruz. Bu adamlar tam bir robot haline getirilmişler-dir. Bunların yaşantılarını ve bu hale nasıl düşürüldüklerini açıkla-mak gerekir. Bunlar bu komplocu ve suikastçi tutumlara, nasıl biraileden, hangi sınıf ve tabakadan gelmişlerdir? Nasıl inandırıl-mışlar, daha sonra hangi taktiklerle partiye sızdırılmışlar, önlerinenasıl bir plan konulmuştur? Suikastleri nasıl gerçekleştirecekler,ardından nasıl kaçacaklar, kime dayanarak nereye kadar gidebile-ceklerdir? Bunların hepsini iyi bir biçimde ortaya koymakta yararvardır. Hem örgütün kendi tedbirlerini geliştirmesi, hem de bu tut-umlara girenlerin nasıl robotlaştıklarını bilmek ve özelliklerini ta-nımak açısından bu böyledir. Ayrıca bu tipleri uyarmak ve çok acı-masız bir sonuçla karşılaşacaklarını önceden vurgulayarak, böylesitutumlara girmelerini önlemek açısından, bunların durumunu kap-samlı bir biçimde açmak gerekir.

Burada parti ne kadar fazla mevzilenirse, bu tür sızmalara karşıkendisini o kadar sağlama alacağı ortaya çıkmaktadır. Yani her şeydüşmanın düşünüp planlandığı tarzda gelişmemektedir. Düşmanınher türlü devlet desteğini arkasına alarak, son derece ince düşünüp,planlamasına ve Türkiye solu başta olmak üzere tarihte ve günü-müzde bu konuda son derece başarılı olmasına rağmen, PKK’yeyönelik çabalarında fazla başarı kazanamamasının nedenleri üze-rinde önemle durmak gerekir. Düşman az mı adam hazırlamış, azmı plan kurmuş, ellerine az mı para vermiştir? Hayır. Bu konudamilyarlık harcamalar vardır. Düşman bütün diplomatik yollar vekanalları kullanmakta, devlet gücüyle en ince ayrıntılarına kadarbağlantıları gerçekleştirmektedir. Yine de başarılı olamamaktadır.Peki, neden bu sonuç ortaya çıkmaktadır? Bu yönelimlerin zararla-rı olmamıştır demiyoruz. Ama bunlar, en azından şimdiye kadarasıl hedefine ulaşmaktan uzak kalmıştır. Biz bunun böyle olmasınıaslında partinin ideolojik ve politik doğrultusunun doğruluğuna,ikincisi ve en önemlisi büyük bir ısrarla doğru bir örgütlenmeyidayatmamıza, son olarak da partinin günlük mevzilenmesini veyürütülmesini, gerekli dikkat ve duyarlılığı elden bırakmadan yü-rütmemize borçluyuz. Bir kere düşmanın ulaşamayacağı mevziler

220

Page 221: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

ve bu mevzilerin günün yirmidört saati boyunca dikkatli ve duyarlıbiçimde kullanılması söz konusudur. Tabii bunlar aynı zamandadoğru bir örgüt anlayışıyla sonuç alabilir. Politika da doğru olduğuzaman, iç içe bütün tedbirler, düşmanın bütün planlarını ve gi-rişimlerini işlevsiz bırakabilir ve bizde de gerçekleşen şey budur.

Kısacası biz düşmanın kucağında hareket etmedik. Onunulaşamayacağı objektif zemini esas aldık. PKK’nin en çok hedefalınan yönü, onun objektif olarak düşmanın ulaşacağı bir zeminolmamasıdır. Ki bu kampta oldukça ısrarlı bir biçimde doğru birörgüt anlayışı yürütülmüştür. Buraya yönelik saldırılar 1985 yı-lından beri ve hatta daha öncesinde bile vardır. 1982 yılından be-ri buraya sızmaların yapıldığını biliyoruz. Bunların çoğu bozgun-culuk yapıyor, ortama tembellik, edilgenlik, ikirciklik ve karar-sızlık aşılıyorlardı. Bunun için ders çıkarmaya önem verilmesigerekmektedir.

Peki, neden sonuç alınamamıştır? Çünkü günün yirmidört saatiboyunca, duyarlı davranma ve tedbirli olmanın da ötesinde, doğrubir yaklaşımımız söz konusudur. Hatırlıyorum, 1980-84 arasındakiyıllarda buraya mecnun gibi tipler geliyordu. Bunlar baştan çıka-rılmış tiplerdi. Ama biz bunlara son derece insanca davrandık,doğru teorik ve siyasal temellerde yaklaştık ve bu yaklaşım bu tip-leri habire ortaya çıkardı. Kişi eğer iflah olabilecek bir konumday-sa, zaten bu yaklaşım onu iflah olmaya doğru götürüyordu. Böyledeğilse iflahını kesiyorduk. Demek ki doğru yaklaşım, bunların or-taya çıkarılmasında çok yaşamsal bir rol oynamıştır. Biz bunlardankaynaklanan sorunlara yaklaşırken, ne sadece bunlar küçük-burju-valardır dedik, ne de böyle olabileceklerini gözardı ettik. Tersinekendilerine ihtiyatlı yaklaştık. Öyle de olabilirlerdi, böyle de. Ken-dilerine şans tanıyalım, eğer eğitimle iflah olacaklarsa bu belli olurdedik. Zaten eğitimden bir şey kavramayan adamın artniyetli olmaolasılığı çok daha yüksektir. Biz elimizden gelen yardımı gösteri-riz, bu da onları açığa çıkartır diye düşündük. Nitekim bazılarıkendilerini inkar etmeye kadar giderken, bu yüzden böyle oldular.Onların duygu ve düşüncede ne olduklarını, amaçlarıyla içine gire-cekleri eylem arasındaki çelişkinin nasıl olduğunu, başlarına nelergelebileceğini ve doğru yolda olurlarsa nelere ulaşabileceklerini

221

Page 222: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

hep ortaya koyduk. Bu onların kararlılıklarını kararsızlığa dö-nüştürüyor. Yani bunlar önceleri kararlı bir biçimde gideceklerinive söylenenleri yapacaklarını belirttikleri halde, bizim doğru ya-klaşımlarımız kendilerini alt üst ediyor. Onların PKK hakkındakiyaklaşımlarının ne denli sakıncalı olduğunu ortaya çıkarıyor.Düşman onlara, PKK’yi kolay yutulacak bir lokmaymış gibi su-nuyor. Bir de PKK’yi insani yanı bulunmayan çok vahşi bir örgütolarak tanıtıyor. Buna karşılık, bu adamlar buraya geldikleri za-man vahşetin gerçekte kimin özelliği olduğunu, PKK’nin nasıl yu-tulmaz bir lokma olduğunu, sızmaları nasıl ortaya çıkarabileceğinihemen kavrıyor ve paniğe kapılıyorlar. İkinci gün bunların kendi-liğinden gerçek kimliklerini ortaya koyduklarını görüyoruz.

Bizim bu yöntemimiz, bunlara karşı mücadelede başarılı olma-mızın en temel nedenidir. Yani partinin güçlü yaklaşımı pratik ted-birlerle birleştirildiğinde, bunlar gerçekten açığa çıkarılabilmekte-dir. Biz bazılarını, bu konuda bize bilgi getirdikleri için değil, budoğru yöntemimizle açığa çıkardık. Kendi ifadelerinde en çok bu-na şaşırdıklarını belirtiyor, “Bizi nasıl açığa çıkardınız?” diye so-ruyorlar. Hemen söyleyeyim, biz burada her şeyi açığa çıkarırız.Bir parti kadrosu bizim yöntemlerimizi iyi takip ederse, burada ki-min ajan, kimin küçük-burjuva, kimin iflah olmaz biri olduğunurahatlıkla ortaya çıkarabilir. PKK’nin bu yönde çok sağlam bir öl-çüsünden söz etmek gerekir; onun oldukça yetkinleşen bir özel-liğinden söz etmek gerekir. Bir kimse kendisini kamufle ederek vemaskeleyerek PKK’ye yutturamaz. Bu kişi bir piyon, bir kariye-rist, bir hizipçi veya bir düşkünse, er ya da geç bu niteliğiyle or-taya çıkar. Demek ki bunlara karşı mücadelemizin başarılı olması-nın başlıca nedeni öncelikle partinin ideolojik ve politik hattındakiihtilalciliği, direnişçiliği, insancıllığı, bundan kaynaklanan doğrubir örgüt ve kadro eğitimi anlayışını ısrarla hayata geçirmesi vetedbirli olmayı bütün bunlarla birleştirmesidir. Bütün bunlar butiplerin kısa bir süre içinde açığa çıkarılmasına olanak sağlan-mıştır. İstediğimiz düzeyde olmasa da, bu bizi, bu konuda önemlioranda başarılı kılmıştır.

Bunların yargılamaları yapıldı. Daha önce soruşturmalar gelişti-rilmişti. Bizim soruşturmalarda yeni bir tecrübe kazandığımız bi-

222

Page 223: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

linmektedir. Burada önemli olan kişiyi fiziksel yönden imha etmekdeğildir. Önemli olan kişide tutulacak bir yan varsa buradan tut-mak ve onu daha çok düzen konusunda aydınlatmaktır. Onu, ken-disini bu duruma düşüren rejim ve arkasındaki devlet konusundabilinçlendirmektir. Kendisinin nasıl robotlaştırıldığını ortaya koy-mak ve bunun için özlü itirafa çekmektir. Eğer kişi kurtarılacak veyeniden topluma kazandırılacak biriyse topluma kazandırmak,eğer bir taraftar ve hatta parti adına savaşacak biri haline gelebile-cekse kendisine bu yolu da açık tutmak, ama bunu çok sistemli, bi-linçli ve gerçekçi yapmak amacımız olmuştur. Her ne kadar bazı-ları bu amacı iyi takip edip uygulayamadıysa ve daha çok işin ka-ba yönüyle uğraştıysa da, bunun, bizim tercih edemeyeceğimiz biryöntem olduğunu veya ancak aşırı karşı-devrimci tutumlar içindebulunanlara uygulanabileceğini; ama çözülüş sürecine girmeklebirlikte kişiyi daha çok topluma kazandırmayı esas alan, onun ger-çeği itiraf etmesine daha çok olanak kazandıran, itirafın dürüstlüğüoranında kendisine yaşam yolunu açık tutan ve bunu dayatan biryaklaşım içinde bulunmanın daha doğru olacağını süreç içinde or-taya koyduk. Özellikle ordudan gelme yoksul köylü kökenli, amakandırılmış ve zorla bu tür işlere sürüklenmiş bazı unsurları, dü-rüstlükleri oranında kazanmaya çalıştık. Yaptıkları işten pişmanlıkduyuyorlarsa, düşman kendi itirafçılarını sekiz yıl içerde tuttuğuhalde, biz böylelerini iki aylık bir eğitimle en azından insanlığakazandırarak, kendilerini serbest bıraktık. Ama suçlarını gizleyen-lere, fırsat bulmaları halinde aynı faaliyetlerini sürdürmede bir anbile tereddüt etmeyenlere karşı, bizim kendilerini affetmemizi be-klememeleri gerektiği biçiminde, politik bir yaklaşım içinde ol-duk. Sorgulama aslında bu temelde geliştirilmesi ve sistemleştiril-mesi gereken bir yöntem olarak devreye sokulmalıydı. Bunu kıs-men uygulayabildik, bu temelde bazı sonuçlara varabildik.

İmha bu konuda izlenecek en kolay yöntemdir. Sorun bu insan-lardan kurtarılabilecek olanların kurtarılmasıdır. Bunlar bizim içingereklidir. Islah olabilecek kişileri eğitime tabi tutmak, sosyaliz-min insanı topluma yeniden kazandırma işlevidir. Bunun içinkişinin psikolojisinden, büyüme tarzına ve bu işlere nasıl bulaştı-rıldığına kadar birçok konuya bilimsel yaklaşmak gereklidir. Salt

223

Page 224: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

birkaç belirleme ile yetinmeden, kişinin durumunu her yönüyle in-celeyip, bütün çelişkilerini çözümleyerek ve bu konuda düşünceyiyoğunlaştırarak, onu gerçek boyutlarıyla ortaya çıkarmak esastır.Açık ki bu konuda soruşturma yöntemini daha da geliştirmemizgerekmektedir. Soruşturma yöntemlerini, hedeflerini ve uygulamainceliklerini giderek bir uzmanlık derecesinde geliştirmek bir gö-rev olarak karşımıza çıkmaktadır. Her şeyden önce bu insanların,bu duruma nasıl düşürüldüğünü, bunlarla ne yapılmak istendiğinive bunun yolu ve yönteminin ne olduğunu açığa çıkarmak, bura-dan kalkarak azami bilgiye ulaşmak, bunların içinde ıslah edilebi-lecek olanlar varsa ıslah etmek, iflah olmaz biriyse ve düşmancatutumundaki kararı kesinse, ona göre tutum belirlemek gerekir.Ayrıca bu sonuçlar temelinde partiyi aydınlatmak ve partinin butür sızmalardan nasıl dersler çıkarması gerektiğini bir rapor halin-de ortaya koyarak, partiye sunmak önemli bir görevdir.

Söz konusu başka bir sorun da yargılama ve infaz sorunudur.Bu da çok sınırlı ölçüde uygulanmaya çalışılmıştır. Bizim yasaları-mıza göre yargılama; gerekirse bir jürinin huzurunda, işlediği su-çların açıkça sanığın yüzüne okunması, suçun biçimine göre öngö-rülen cezanın belirtilmesi ve sanıklara bir son söz hakkının veril-mesi biçiminde işlemekteydi. Bizim öyle uzmanlaşmış mahkeme-lerimiz yoktur. Zaten bu mahkemeler ulusal kurtuluş savaşı aşama-sında kapsamlı mahkemeler olamazlar. Bunlar sıcak savaşım için-deki mahkemelerdir ve kısa süreli olurlar. Soruşturma da durumagöre, koşullar elveriyorsa biraz uzatılabilir. Ama sıcak savaşkoşullarında erkenden sonuç alma ihtiyacı vardır. Başkalarına ibretolması, açık kamuoyu önünde suçluların durumlarının anlaşılması,caydırıcılık ve gerçek adaletin yerini bulması açısından, böyle biryargılamanın doğru yapılmasını ve geliştirilmesini denemeye ça-lıştık. Aslında gerek saflarımıza sızdırılan unsurlara, gerek doğru-dan bize karşı savaşan hainlere ve işbirlikçilere karşı, halkınbağımsızlık mahkemelerinin daha da geliştirilmesi gerektiğini bi-liyoruz. Önemli olan şey, örnek olması kabilinden bu dönemde ba-zı yargılamaların gerçekleştirilmiş olmasıdır. İdam cezası da dahilolmak üzere, verilen cezalardan bazılarının uygulanması, bazıları-nın ise uygulanmaması tamamen baştan takip ettiğimiz anlayışa

224

Page 225: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

bağlıdır. Karşı-devrimin amansız uygulayıcılarına, özellikle bütünpartiyi hedefleyenlere, fırsat bulmaları halinde Parti Önderliğibaşta olmak üzere partiyi imha etmekte bir an bile tereddüt etmey-enlere idam cezası vermek ve cezayı infaz etmek elbette yerindeolacaktır. Af olayı varlığımızı yok etmek isteyen bu unsurlara fazlauygulanamaz. Kişi, tutum ve davranışlarıyla insanlıktan uza-klaşmış biri olduğunu gösteriyorsa, bir halkın ve hareketin var-lığına kastetmekte kararlıysa ve insanlıktan çıkmış ise, kendisineaman verilemez. Bunlar özellikle savaş alanında bulunuyorlarsakesinlikle aman tanınamaz. Ama ciddi bir biçimde oyuna gel-mişlerse ve de pişmanlık içinde bulunma durumları varsa, partininönde gelen kadrolarına suikast düzenlemek için değil de, bilgi top-lamak üzere gelmişlerse, bunu da isteyerek değil, belli ölçüde al-datılarak veya çeşitli şantaj biçimleriyle üzerlerine gidilmesi sonu-cunda yapmışlarsa, kendileri için ıslah olma yollarını açık tutmakyararlı olabilir. Bunları ıslah ederek yeniden topluma kazandır-mak, hatta yanılgılarını köklü bir biçimde düzeltip, devrime hiz-met edebilecek öğeler haline getirmek, bunu sağlamanın yollarınıaçık tutmak gerekir. Biz buna olanak tanıdık. Ordudan geldiklerihalde, samimiyetleri ölçüsünde bazılarını tekrar özgürlüklerine ka-vuşturduk. Bazılarını eğitime tabi tuttuk. Bunun daha da geliştiril-mesi gereken bir yöntem olduğu açıktır.

Kısacası ileride daha hızlı gelişmeler olacağına göre soruştur-ma, yargılama ve infaz kuralları ve kurumlarının daha şimdidenözenle geliştirilmesi büyük önem taşımaktadır. Bu konunun dahaiyi açıklığa kavuşturulması gerekir. Zaten itiraflar bu temelde yay-ınlanmaktadır. İtirafçıların son sözleri basında yer almaktadır.Kendilerini bu tür durumlara sokanlara karşı ve toplumda bu duru-ma düşülmemesi için uyarıda bulunmak açısından, bunlar hayliibret vericidir. Bu konuda yerine getirilmesi gereken görevin çokyönlü olduğu görülmektedir. Her şeyden önce, Türkiye solunun vehatta ilkel milliyetçiliğin tarihinde görüldüğü gibi, PKK’ye kolay-ca ajan sızdırılamayacağı açıklık kazanmıştır. Her alanda olduğugibi, bu sızmalar karşısında da PKK’nin kendisini silahlandırdığınıortaya koymak gerekir. Ortaya çıkarılan bu son sızmalar, polis-leşme ve ajanlaşmanın bütün yönleriyle açığa çıkarıldığını, düze-

225

Page 226: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

nin bu konudaki suçluluğunu, istihbarat örgütlerinin ko-kuşmuşluğunu, çürümüşlüğünü ve zavallılığını ortaya koymakta-dır. Bu gelişme bir kez daha düşmanın nasıl hainane emeller peşin-de koştuğunu, insanları nasıl robotlaştırdığını, nasıl acımasızca,çok tehlikeli trajik sonuçlara götürdüğünü, buna karşılık PKK’ninkendisini nasıl korumaya aldığını, PKK’nin öyle sanıldığı gibi ko-lay yutulur bir lokma olmadığını ve bunun iyi bilinmesi gerek-tiğini ve savaş kurallarına bağlı kalmak istiyorsa, düşmanın da bukurallara göre savaşması gerektiğini göstermektedir.

PKK bu tür kirli savaş yöntemleriyle savaşmak istemiyor. Ken-di saflarına salınan kirli savaşın piyonlarını gerçekten büyük biracıyla ve insanlık adına tiksintiyle karşılıyor. Savaşın bu biçimdesürdürülmemesi gerektiği açıktır. Ama düzenin ve rejimin çürü-müşlüğü ve kendisine olan güvensizliği, kendisini böylesi kirlisavaşım yöntemlerini kullanmaya mecbur ediyor. Tabii bunun so-nucunda bu tip komplocuları ve suikastçileri yolluyor. Bu da, bili-nen nedenlerle buna alet olanların çok hazin bir sonuca uğramala-rına yol açıyor. Devrimin bu konudaki görevi ve sosyalist ya-klaşım, savaşı mümkün olduğu ölçüde kabul edilebilir sınırlariçinde ve kirli olmayan yöntemlerle sürdürmektir. Ama düşman ıs-rarla bunu böyle yürütüyorsa, bizim de bu işlerde uzmanlaşmamızartık kaçınılmaz olacaktır. Sızmalara karşı koymak, istihbaratıkarşı istihbaratla önlemek gibi bir görev de doğmaktadır. Biz bunuparti içinde, esas ilkeleriyle nasıl geliştirebileceğimizi gösterdik.Her an gelişebilecek bir sızmayı fazla ertelemeksizin ortaya çıkar-mak ve hemen gerekli önlemleri almak, her alandaki olası sızma-ların nasıl olabileceğini önceden tespit etmek ve ortaya çıkarmak,örneğin sızmaların kentlerde çok rahatlıkla gelişebileceği konu-sunda örgütü veya temsilciyi sağlamca aydınlatmak, sızmalarınnasıl gerçekleşebileceğine ilişkin olarak kendisini uyanık kılmak,gerilla birliğine nasıl sızılabileceğini tespit ederek, önceden bu ko-nuda aydınlatmada bulunmak ve bazı belirtiler ortaya çıkarsa bun-lara nasıl yaklaşılabileceğini ortaya koymak gibi konularda önemlibir mesafe alınmıştır.

Bunların devrimci kadrolara yönelik olarak nasıl iş yapabile-ceğini ortaya koymak önem taşımaktadır. Bunların hedefinin özel-

226

Page 227: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

likle kadroları, komplolarla tasfiye etmek olduğunu bilerek, kadro-ların ve komutanların çok tedbirli olmalarını sağlamak yaşamsalöneme sahiptir. Kadro ve savaşçılar sızmalarla aynı birim içindeve aynı sığınakta bulunuyor, yatarken kurşunu yiyorlar. Rande-vuya giderken pusuya düşüyorlar. Bunlar önlenemeyecek hususlardeğildir. Bizde verilen kayıpların çoğunda bu tip sızmaların rolüvardır. Bu konuda önlemlerimizi alabildiğine geliştirmek, bütünörgüt ve çalışma birimlerini bu konuda uyanık tutmak, kendi açı-mızdan çıkaracağımız önemli sonuçlardandır. Her şeyden öncesağlam mevzilere dayanmak, tedbirlerimizin sağlam bir politik te-mele ve örgüt temeline dayanması gerektiğini bilince çıkarmak,dolayısıyla sadece tekniğe dayalı tedbirlerle yetinmemek, bu ko-nudaki tecrübelerimizi daha da zenginleştirerek, bütün çalışmalaraegemen kılmak gibi önemli dersler söz konusudur.

Görülüyor ki, düşmanın önemli bir özel savaş yöntemi olan busızma, suikast ve komplo girişimlerine karşı başarıyla mücadelevermek mümkündür. Her alanda bu mücadelenin verilmesi gerekir.Biz bu alanda bunun örnek bir çalışmasını sunduk. Parti kadroları-nın bundan çıkaracağı çok dersler vardır. Bu dersleri mutlakaözümsemek gerekir. Büyük bir güvenin, bir de bu temelde edinil-mesi gerekmektedir. Bunların, bu konuda yolaçmak istedikleri gü-vensizliği bizim nasıl güvene dönüştürdüğümüz, bir kez daha göz-ler önüne serilmiş olmaktadır. Biz aynı şeyleri provokasyonkarşısında da yapmıştık. Provokasyon, parti saflarını bulandır-maya, kararsızlığı ve inançsızlığı geliştirmeye çalışıyordu. Sahtehizipçilik, temel sorunlar yerine basit sorunlarla uğraştırma, taktik-ten saptırma, son tahlilde partinin ideolojik, politik ve örgütseldoğrultusundan, özellikle günlük yaşam tarzından uzaklaştırma gi-rişimlerine karşı partiye nasıl sahip çıkacağımızı, doğru örgütyaşamının nasıl olması gerektiğini, özellikle her türlü hizipçiliğeve bozgunculuğa karşı parti birliğinin nasıl savunulacağını, kap-samlı değerlendirmelerle ortaya koyduk. Bilindiği gibi partimiz buprovokasyonlara karşı mücadeleden güçlenerek çıktı. Hepsi bir ya-na, bir tanesi dayatıldığında bile bir örgütü beş on parçaya bölebi-lecek böylesi provokasyonlara karşı mücadelede birliğimizi dahada güçlendirerek çıktık. Bu komplo ve suikast girişimleri başka ör-

227

Page 228: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

gütlerde ortaya çıkmış olsaydı, belki de o örgütün birçok öğesinive önderliğini götürecekti. Ama bizim bu konuda doğru devrimci-direnişçi ideolojik ve politik hattımızdan kaynaklanan doğru birörgütlenmeyi ısrarla her tarafa dayatmamız ve günlük planda ted-birleri elden bırakmamamız sonucunda, bunlar amaçladıkları bü-tün hususlarda büyük bir başarısızlığa uğradılar ve geliştirmekistedikleri kuşkuculuk ve güvensizlik boşa çıkarıldı. Yine hemprovokasyonlarda ve hem de sızmalar sorununda doğru yaklaşıl-ması halinde parti ortamının nasıl bulandırılacağını, bozguncu-luğun nasıl gelişeceğini, kararsızlık ve inançsızlığın, ortamı nasılavucuna alacağını, bu ortamda sağlıklı bir partileşmenin nasıl ola-naklı olamayacağını, dolayısıyla doğru önderlik edilmemesi vedoğru yürütülmemesi halinde birçok değerin nasıl heba edileceğiniaçıkça ortaya çıkarmış bulunuyoruz. Bu temelde partinin kendinegüveni daha da artmıştır. Partinin, düşmanı teşhis etmesi açıklıkkazandığı için kendine güveni fazlalaşmıştır. Düşmanın dayattığıyöntemler konusunda ne denli bilinç sahibi olunursa, o denli gü-ven kazanılır ve karşı önlemlerle savaşta başarılı olmanın yolu açı-lır. İşte bu da gerçekleştirilmiştir. Yani çoğu kişinin içine düştüğükuşkular ve politik olmayan yöntemlerle alelacele sonuç alınamaz.

Bu konu tam bir özel savaş konusudur. Özel savaşa karşı cesa-ret, güven ve ustalıkla devrimci savaşı dayatarak sonuç alınabilir.Biz burada bunu sunmaya çalıştık. Burada önemli başarılaraulaşıldığı görülmektedir. Bunların birçoğu sözümona bize suikastdüzenlemeye gelmişlerdi. Bir değil, belki beş on teşebbüs söz ko-nusuydu. Ama bize daha ilk yaklaştıkları anda bile cesaretleri yer-lebir oldu. Bu bakış açıları alt üst oldu ve irade olarak kendileriçözüldüler. Daha uygulamaya geçmeden, yakayı ele vermektenkurtulamadılar. Demek ki bir devrimci her alanda kendi devrimci-liğini sağlam konuşturursa, ne denli güçlü olursa olsun, düşmanınbel bağladığı her türlü yöntemi boşa çıkarabilir. Biz burada birçokkişinin düşündüğü yaklaşımlar yerine, yeni ve yaratıcı yöntemlerlesonuç aldık. Biz bugüne kadar başarılı olabilmişsek, bunun nedenidüşmanın ulaşamayacağı ve hatta düşünemeyeceği bir konumdayaşamayı, sürekli esas almış olmamızdır. Düşman nasıl düşünüpyaşadığımızı bilse bile, bu bilgiler düne aittir. Düşman dünü bile-

228

Page 229: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

bilir, ama bugünü bilemez; bugünü bilse bile, yarını bilmez. Yön-tem ve düşünce zenginliğimiz, daralmış ve çürümüş bir rejimin buözel savaş taslaklarına, bize ulaşma olanağını vermez.

Devrimciler bu konuda kendi yaşantılarında çirkin kusurlar işle-mez ve ciddi hatalar yapmazlarsa, komplolara gelemezler.Devrimcilerin komplolara düşmeyeceklerini söylemiyorum,düşebilirler; biz de çokça düşürülmeye çalışıldık. Ama önemlioranda başarılı çıktık. Bu hepimiz için geçerlidir. Kendi devrimciyaşantınıza özen gösterirseniz -ki bunun koşulu da sağlam birideolojik, politik ve örgütsel formasyondur, günlük tedbirleredayalı yaşamdır- komploları boşa çıkarabilirsiniz. Devrimci, er-geç, şu ya da bu alanda vurulabilir, ama çok şeyler kurtararak busonuca gidebilir. Çok şeyi kurtararak, çok şeyler geliştirerek vebüyük başarılar sağlayarak ölüme gidebilir. Bu da bizim için az birkazanım değildir. Kendisiyle oynayan, kendi kendisini kuşkuyadüşüren, tedbirli davranmayan, kendisini kararlı kılmayan, ikirci-kli davranan, her türlü bozgunculuğa alet olabilen ve güçlü bir ça-banın sahibi olmayan bir devrimci, elbette ufak bir provokasyonve basit bir sızmayla yerlebir olur. Bu nedenle sağlam bir militankişilik çizen, günün yirmidört saati boyunca pratiğine egemen olanve bunu da sürekli olarak partinin temel ideolojik ve politikdoğrultusunda sürdüren bir adam kolay kolay yutulmaz, kolay ko-lay oyunlara gelmez. Çare budur.

Nitekim ben, kendi pratiğimde doğruları esas aldım. Bu bütünsavaşım boyunca gösterilmesi gereken bir tutumdur. Yalnızdüşmanın bu tip sızmalarına karşı değil, özel savaş birliklerine, çe-vik kuvvetlere, vurucu timlere, “korucular”a, istihbarat birlikleri-ne, jandarmaya ve polise karşı gösterilecek tutum da bunun dahageliştirilmişidir. Düşman güçlerinin hepsi böyle sızma değildir.Düzen kuvvetleri çeşitli özel savaş birlikleri ve taktikleriyle üzeri-mize gelirler. Bunlara karşı yürütülmesi gereken savaşı da kendikurallarımıza göre yürütmemiz gereklidir ve bu yaşamsal önemde-dir. Bu anlamda savaş bir bütündür. Savaşın kuralları vardır. Kendiiçinde örgütlülük esastır. Bir kere yoldaşlarınızla da çok iyi örgütlüolacaksınız, doğru bir yönetiminiz olacak. Günün yirmidört saatitedbiri elden bırakmayacaksınız. Taktiklere egemen olacaksınız.

229

Page 230: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

Nerede ne kadar hedef konulmuştur, ne kadar gerçekçidir, olumluve olumsuz yönler nelerdir, bu hedeflere nasıl varılacaktır? Bütünbunlar saptanmış olmalıdır. Bu konulardan birini yapıp, öbürüneulaşmamak başarısızlığa götürebilir. Devrimcilik öyle bir olaydırki, hiçbir hatayı, özenli olmayan hiçbir davranışı affetmemektedir.Dürüst ve yetkin olacaksınız, oldukça tedbirli olacaksınız ve bunubütün yaşantınıza egemen kılacaksınız. Kendinizi bu konuda al-datmamalısınız. Bu tür yönelimler ürkütücü de gelebilir, kuşkucu-luk ve güvensizlik gelişebilir. Bu çok tehlikelidir ve oldukça saptı-rılmış bir yöntemdir. Herkesin herkesten kuşkulanması düşmanınistediği bir şeydir. Bu, cesaret bile edilmemesi gereken bir tutum-dur. Panikçi bir ruh haliyle mücadeleye yaklaşmak, mücadeleyikaybetmek demektir. Biz, birçok alanda gösterilmesi gereken gü-veni ve cesareti göstermeseydik, çok şey bitmiş olurdu. Bu tür tut-umlar çok şey kaybettirir ve kişileri tükenişe götürür. Gelişmeleresağlıklı yaklaşmayan birisi, gerçek tehlikeyi bilmez ve ona uyguntedbirler almaz. Bir tehlikeyi görünce paniğe kapılır ve herşeyi altüst eder. Parti bunlarla gelişmez. Bu tutumların fazla bir yararınınbulunmadığı ortaya çıkmıştır. Ne tedbirsiz olmak, ne de tedbir al-ma görünümü altında her şeyden kuşku duymak ve her şeyi işle-mez duruma getirmek değil, tersine her şeyi yerli yerine koymakönem taşımaktadır.

Bizim bu konudaki pratiğimiz aynı zamanda önemli oranda buistihbarat faaliyetlerine çok cesur bir karşı koyuştur. Biz sadecedüşmana karşı değil, dostluk kisvesi altında insanlara boyun eğdir-me veya kendi politik yörüngesine çekme girişimlerine karşı dacesaretle mücadele ettik. Bu da en az düşman cephesi kadar önem-lidir. Buna karşı, dostluğu doğru tarzda dayatmamız PKK’ye çokşey kazandırmıştır. Bugün TKP pratiğinde görüldüğü gibi, ya ka-bak çiçeği gibi kendisini açıp, düşmana sunma ya da sözümonagizlilik adına 50-60 yıldır gerçekte tam bir polislik örgüt yaratma-nın ne kadar tehlikeli sonuçları olduğu gözönüne getirilirse, bu ko-nuda PKK’nin pratiğinin zafer olduğu görülecektir. Çünkü hemuluslararası komünist harekette, hem de ulusal kurtuluş hareketle-rinde çokça görülen ve gizlilik adı altında gerçekte sızmaların birkanalı haline gelme yerine, bizim, kendine güvenen, elden gel-

230

Page 231: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

diğince tedbirlerini alan, ama açıklığı sürekli esas alan ve görevle-rinin üzerine böyle giden tutumumuzun oldukça çok sayıdadevrimciyi ortaya çıkardığı ve düşmanın taktiklerini etkisiz halegetirdiği çok açık bir biçimde ortadadır. Çok az devrimci hareketbizim gibi davranabilmiş, bizim gibi sonuç alabilmiştir.

Kuşkusuz eksikliklerimiz de vardır. Üzerinde daha çokdüşünüp, doğruya yaklaşmamız gereken yönler vardır. Amasağlam ve doğru bir temel atılmıştır. Parti kadroları ve bütün partiçalışanları olarak, bu yönlü sağlam temel üzerinde yürümesini bi-lelim. Bu konuda kendimizi yetkinleştirelim. Bu temelde düşman-dan ve hatta dostlardan gelebilecek zararları önleyelim. Kendi aza-mi gelişmemizi bir de parti ortamının doğru aydınlatılmasına, busızmalar ve provokasyonların açığa çıkarılmasına uygun hale geti-relim. Parti zeminimizi, bütün mücadele zeminini ve mevzilerimi-zi böylece sağlamlaştıralım. Daha güvenli yürüyelim, daha azkayıpla karşılaşalım, yoldaşlarımızı koruyalım ve geliştirelim. Butemelde partinin güvenlik politikasını, onun ideolojik ve politikhattına kararlılıkla bağlı örgütlere kavuşturma ve örgütlenmeyi bü-tün düşman engellemelerine karşı kararlılıkla sürdürme konusundagerekli adımları atalım. Kendi mensuplarına karşı olabildiğinceaçık ve net davranan, onları açık ve net olmaya çağıran, bu konudadostlarını yanlış beklentiler içinde tutmayan, onları da önderliğe,doğru tabi tutmak için özen gösteren, böylelikle partinin stratejikve taktik hattına bağlanmış bir disiplin anlayışı temelinde çalışankadro ve ona bağlı halkın önder gücü olarak yürüyelim. Şimdidengörüldüğü gibi güvenlik politikasının bu temelde geliştirilmesininileride de azami başarılara yol açacağını bilerek kusurlarımızdanarınalım. Hepimizin çokça muhtaç olduğu yetkinleşmeyi ve gü-çlenmeyi sağlayalım. Eksik ve hatalı yaklaşımları aşalım. Hiçbiryüzeyselliğe kaçmadan ve kendini tek yanlılık içinde tutmadan,partinin komple yaklaşımını sürdürelim.

Öyle inanıyorum ki, partimize dürüstçe bağlı hiç bir öğemiz, bi-zim yöntemlerimizle bu iş ve tutumlar içinde bulunamaz. Bu ko-nuda asla herhangi bir kılıf da hazırlayamaz. Parti güvenliği soru-nu hassas bir sorundur. Ben bu konuşmamda bunu biraz açmayaçalıştım. Militanlarımız bunun üzerinde daha kapsamlı düşünmeli

231

Page 232: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

ve kendi pratiğine uyarlamalıdır. Kendileri için azami sonuçlaraulaşmalıdır. Tekrar vurgulamalıyım: Bu konuda yapılacak hatalarsanıldığından daha fazla partiye ve arkadaşlarımıza zarar vermek-tedir. Bu konu öyle fazla özeleştiri de götürmemektedir. Çünkü gü-venlik sorunu, en çok dış düşmana karşı savaşın yoğunlaştığı biralandır. Hatta özeleştiri fazla söz konusu olamaz. Birkaç hatayı ıs-rarla tekrarlayan kişi derhal yargılanır. Yani bu en çok hassas ol-mamız ve en çok dikkat etmemiz gereken bir husustur. Bundansonra inanıyorum ki, arkadaşlarımız ellerinden geleni yapacaklar-dır. Daha çok aydınlanmış ve daha çok güvenliğe kavuşmuş birparti içinde, görevlerine daha fazla egemen olmuş bir devrimciliğibaşarıyla sergileyeceklerdir.

eylül 1989

232

Page 233: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

Partinin savaş çizgisine dayatılan yıkıcı ve tutucu yaklaşımlara karşı duralımsavaş çizgimize yetkince sahip çıkalım

“Bin akıllı bir iş yapmış, bir deli bir taşla hepsini bozmuş” der-ler. Gerçi bizde böylesi bin akıllı yoktur, ama deliler çoktur. Eskiyiyıkmak üzere köklü devrimci yöntemlerle yürütülen mücadeleler-de, mücadele süreci geliştikçe ve eskinin yıkış işlemi ilerledikçe,hareketin başlangıçtaki saflığı ve gerçek gelişmeyi ortaya çıkaranözünü bulandırma çabaları da yoğunlaşır. Üstelik bunu yeninin bi-çimine bürünerek yapmak isteyenler çoğalır. Hareket ideolojikaşamadan maddi bir güç haline geldikçe, onu karmakarışık halegetirmeye çalışan oldukça bulandırıcı ve özden yoksun öğeler deartar. Bu öğeler, fırsat buldukça, eski ile yeniyi değişik bir tarzdakarıştırarak ve hem eskinin hem de yeninin bazı özelliklerini kendikişiliklerinde somutlaştırarak, bir akım haline gelmek isterler. So-mut koşullara göre zaman zaman eskiden medet ummaya ve yeni-nin canına okumaya koyulurlar. Eğer bu hareket amansız koşullarıyaşıyor ve çok zor gelişiyorsa, bunun yanısıra başta kişilik olmaküzere eskiyle bağlarını koparmamış, kendisini ciddi bir dönüşümeuğratmamış ve gerçekliğini maskelemiş öğeler, ciddi ve devrimciolmayan bazı nedenlerle saflara yönelmişlerse, bu tür öğelerin ye-niyi bozma ve yeninin canına okumadaki rolleri daha da belirgin-leşir. Aynı zamanda bunların eskiyi çeşitli biçimlerde ve özelliklekişilik düzeyinde sürdürmeleri giderek güç kazanır. Bütün devrim-ler tarihinde bunu görmek olanaklıdır.

Kendilerini zamanında yeninin ihtiyaçlarına ve emredici özel-

233

Page 234: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

liklerine göre dönüştüremeyenler, ideolojik düzeyden, yaşamalışkanlıklarına kadar eskiyi yaşamaya koyulurlar. Bu konudaözellikle kalpazanlığa soyunurlar. Bunlar demagogdur; çabaları-nın, yeninin zaferi için çalışmakla ilgisi yoktur. Bu tipler yeninineski karşısında katettiği mesafeyi, kendileri için bir hareket alanıhaline getirmektedir. Bunlar kısmen eskiye ve daha çok da yeniyekarşı konumlarını güçlendirerek, yeninin başarısına bütün gücünüvermiş şehitlerin ve güçlü direnişçilerin emekleri üzerine ucuz birbiçimde oturarak yaşamaya çalışırlar. Birçok devrim tarihinde gör-düğümüz gibi, başarıyı daha çok kendi hanelerine kaydederek, ha-klarının bulunmadığı bir konumu tuttururlar. Böyle bir konumuyaşamaya özellikle yatkın olan bu tipler, devrimci ideoloji, politi-ka ve savaşım tarzının kavranıp uygulanmasına güçleri yetmeyen,gücü yetse bile bunu çıkarlarına uygun bulmayan veya çıkarlarınaelverdiği oranda bunlardan birinci planda yararlanmaya çalışan, bukonuda adeta bir orta yol tutturan, öznel niyetlerine göre bir hare-ket hattı geliştiren ve gelişmeler hızlandıkça bunda daha da derin-leşen kişilerdir. Bunların yaptığı hesaplar yeni bir mesafe almış vebir mevziye ulaşmışsa, mevziyi ucuzca ele geçirmek siyasal plan-da güçlenmelerine yol açmışsa, hiç de hakları olmadığı haldedevrimci hareket içinde üstün bir konuma gelebilmişlerse veya ye-ni olanın yenilgiye uğrama ve zor duruma düşme olasılığı fazlaise, o zaman bunlar eski ile uzlaşmaya, ilkin dolaylı ve ardındanbilinçli olarak eskiyle yeniden ilişkiler kurmaya başlarlar. Yeniyeverebildikleri zararlar ölçüsünde, tekrar eski yapı içinde yer alır;devrime ihanet ederek ve onu satarak verdikleri zarar ölçüsündeeski tarafından ödüllendirilirler. Kendilerine göre zor bir durumadüşmüşlerse, o zaman bu durumdan kendilerini kurtarmış olurlar.Salt aşağılık bireysel çıkarları için, haksız bir zararın sahibi olaraktarihin dönekler kervanına katılırlar. Hele hele içinde devrimin ge-liştirildiği somut koşullar çok geri ve devrimci gelişme yaratmakçok zorsa, bunun yanısıra toplumdaki suçlular topluluğu nicelik venitelik olarak yoğunsa, böylesi bir ortamda özlü devrimci gelişme-lere çok kötü bir biçimde musallat olurlar. Ortayolcu bir tutum sür-dürür, gericiliğin şu veya bu yönünü hortlatırlar. Hepsi çoğunluklamüthiş bir kariyerist kesilir. Şu ya da bu düzeyde kendilerini popü-

234

Page 235: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

ler kılacak bir konumu elde etmeye çalışırlar. İşlerine gelmediğizaman, rahatlıkla en aşağılık ihanet biçimine yönelmekte sakıncagörmezler. Ülkelerin geri kalmışlığı, halkların bu konudaki gerilikdüzeyi ve devrimci hareketin yaşadığı zorluklar, bu tiplerin faaliy-etleri için daha elverişli bir ortam sunmaktadır.

Sergiledikleri çabalara biraz dikkat edilirse, bunların devrimdezaferi yaratmak, devrimin zaferini güvence altına alacak önderliğitutturmak ve onun için bütün gücünü harcamak şurada kalsın, adımadım elde edilen mevzileri nasıl ele geçirebileceklerini, hiçbir çabaharcamadan bireysel çıkarları ölçüsünde bunlara ne kadar ulaşabi-leceklerini ve kendilerini tehlikeye kaptırmamak için varolan ola-nakları nasıl oportünistçe bir tarzda kullanabileceklerini düşündük-leri; çizginin çıkarlarını değil de kendilerini konuşturdukları; hare-ketin fedekarlık düzeyine ulaşmak yerine kendilerini korumayı esasaldıkları; giderek fırsat ve ortam bulduklarında kendilerini örgütle-dikçe örgütledikleri görülecektir. Çoğu dürüst öğeler bütün güçle-riyle bir şeyler tutturmaya ve devrime bir mevzi daha kazandır-maya çalışırken, bunlar sinsi hesaplarla varolanı ele geçirmeye ça-lışırlar. Bu bir ideolojik düzey, devrimin gelişmesine rahatlıkla ola-nak hazırlayacak olan bir alan, bir kitle ilişkisi veya bir yoldaşlartopluluğunun önderliği olabilir. Bu tiplerin bütün işi gücü ucuz he-saplarla bunların üzerinde sonuç almak veya bozmaktır. Güçleriyetmediğinde bunları bozarak zayıf düşürmek ve zayıf düşürdükle-ri ölçüde kendilerine tabi kılmak, kendilerinin temel hedefi duru-muna gelmektedir. Bunların çabası varolanın emrinde dürüstçe ça-lışmak ve değer üstüne değer katmak değildir. Bunlar ya zayıfdüşürerek, ya içine sızarak, ya da önüne engeller çıkararak, binbirçabayla elde edilmiş bazı değerlerin üzerinde oynamakta; bazen ol-dukça duygusal ve döneme hiç yakışmayan tavırlar sergilemekte-dir. Bu son tahlilde bireysel beklentilerine göre bir hareketsizlikolabilir; rahat bir ortam veya ertelemecilik olabilir. Kendileri de bu-nun pek farkında değildir. Bazen güdüleriyle ve bazen de keskin birbilinçle bunu tutturmaya çalışırlar. Tabii bunlar kişiden kişiyedeğişir. Ağalık gerekiyorsa ağalık, küçük-burjuvalık gerekiyorsaküçük-burjuvalık, kuyrukçuluk hoşlarına gidiyorsa kuyrukçulukyaparlar. Eğer başa geçme fırsatı varsa kariyerizme tutulurlar. Ta-

235

Page 236: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

rihte bunların örneklerine bol bol rastlamak olanaklıdır.Devrimler, en az kendisiyle savaştıkları dış düşman kadar, içer-

de de bunlarla boğuşurlar. Bu boğuşma çoğunlukla kanlı geçer.Fransız Devrimi’yle, Bolşevik Devrimi örneklerini düşünelim. Da-ha da eskilerden islam devrimini gözönüne getirelim. Bu devrim-lerde bu konudaki boğuşmanın hangi anlama geldiğini daha iyi gö-rebiliriz. İslam devrimi örneğinde, uzun süre eskiyi yaşayan amacahillik çağından koparak islama yönelen güçlerin dah sonra ikti-darı nasıl ele geçirdiklerini ve iktidarın gerçek sahiplerinin başınaneler getirdiklerini iyi biliyoruz. Büyük Fransız Devrimi de böyle-dir. Devrimin en güçlü sürükleyicileri giyotinde can vermektenkurtulamamışlardır. Devrimin boşa gittiği söylenemez, ama devri-min önde gelen birçok adamı bunu yaşamı ile ödemek zorundakalmıştır. Bolşevik Devrimi örneğinde bile, devrimin gerçek emeksahiplerine karşı günümüze kadar bir karalama ve mahkum etmefaaliyeti sürdürülegelmiştir.

Sık sık tarihten bu tür örnekler vermeye çalıştık. Anlamak istey-enlerin gerekli sonucu çıkarmaları için ve daha çok da köklü birdevrim hareketi olan hareketimizin başına bela olmak isteyen ben-zer döneklerin, ortayolcuların, özü ayrı, biçimi ayrı olanların veçoğunlukla iyi niyetle bu duruma düşenlerin sayılarının hiç de azolmadığını bilerek, öğretici ve zengin dersler çıkarılabilecek tarih-sel örnekler verdik.

Bizde işleri ağırlaştıran başka bir husus da şudur: PKK gerçe-kliğine biçare bir katılımı gerçekleştirenler, bazı iyi duyguların sa-hibi olsalar da, bunun için gerekli bilinci edinememiş ve harcan-ması gereken çabanın ölçüsünü fazla kestirememişlerdir. Bunlarbunu fazla düşünemiyorlar. Bilinç düzeyleri geridir. Geri toplum-sal koşullar bu konuda kendilerini adeta en geri düzeyde bir katılı-ma zorlamaktadır. Tabii bunların katılımıyla devrimci hareketinideolojik ve siyasal radikalizmi ters orantılı olacak, ona ters biryaşam biçimini ortaya koyacaklardır. Hareketin büyüklüğü yetkinbir kişilik istiyor ve bu amaçla güçlü bir çaba harcanmasını emre-diyorsa, bunlar bununla ters orantılı bir durumu yaşayacaklardır.Sözünü ettiğimiz devrime özden katılmayan bu tipler, hareketinözünün emrettiği yeni yaşamı sergilemek için her şeyini ortaya

236

Page 237: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

koymak yerine, devrimci hareketi uğraştırmaya, onun içinde ken-dilerine ucuzca yer açmaya, bir vermeden on alan konumu sürdür-meye veya sözümona kendi kişiliklerine uygun bir yaşam biçimitutturarak, bir yerde hareketten intikam almaya çalışırlar. Bir yerde“Ben de varım” derler. “Ben de varım” dediklerinde, devrimci pro-letaryanın özüyle çelişen bir etkiyi bir kişiliğe, bir güce ve politi-kaya dönüştürürler. Bunlar hareketimizin içinde her ne kadar bi-reyci, örgütlenmeye gelmeyen, kendisini alabildiğine konuşturan,kolektivizmden uzak olan, yoldaşlarıyla uyuşmayan ve birleşmey-en, kitlelerle sağlam bağlar kurmaktan uzak, baskıcı, tasarrufçu,emeği geçmediği halde birçok şey üzerinde hak iddia eden ve elegeçirmeye çalışan özellikler sunsalar da, kendilerini sadece bir ya-ramaz kişilik olarak değerlendirmemek gerekir.

Çeşitli değerlendirmelerimizde yaramaz ve ne idüğü belirsizkişilikten söz etmiş olsak da, bunlar fırsat buldukları zaman tekbaşına bütün hareketi kendi sınıf kişiliklerine uygun bir biçime dö-nüştürmekten çekinmezler. Sayısız emekçinin emeğiyle ortaya çı-kan eseri ve değerleri, tek bir kurşun bile sıkmadan ele geçirmekisterler. Hareketimizin henüz zaferi zorlamadığı ve özellikledevletleşmediği bir dönemde bu denli gözükara davrananların var-lığı gözönüne getirildiğinde, gelecekte bunların ne yapacaklarınıkestirebilmek zor değildir. Biz, başlangıcından günümüze kadar,hareketimizin özüne uygun bileşiminden asla ödün vermedik.Onun egemenliği uğruna her şeyi yaptık. Bu işin olumlu yanıdır.Söz konusu tiplerin bu konudaki denemelerini boşa çıkardık. An-cak bu durum, bu tiplerin bilerek ya da bilmeyerek faaliyetlerinisürdürmedikleri anlamına gelmemelidir. Hele hele düzeyin geri-liği, politik olamama ve örgütlenememe durumu da buna eklenin-ce, bu tiplerin şu veya bu alanda ortaya çıkması olasıdır.

Bu tür durumlarda harekete özden bağlı olanlar ne yapmalıdır?İşlerin doğru bir tarzda geliştirilmesine nasıl yön verilmelidir?Düşmanın, sömürgeci baskı altında tanınmaz hale getirilen ve hal-kımızın içinde yaşadığı toplumsal ortamı yönetmesi ve yönlendir-mesi durumu, içimize doğru da yansımaktadır. Düşman etkilerinintoplum üzerindeki doğrudan yansımaları, bu kez daha dolaylı veince bir tarzda devrimci ortamı da etkilemekte; son tahlilde

237

Page 238: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

düşmana hizmet eden ve doğrudan olmasa bile bunu doğuran biryönlendirme ve yürütme durumu ortaya çıkmaktadır. Köklü bir te-melde devrimcileşememe, örgüt çizgisinin sağlıklı olarak yönetile-memesi ve yürütülmemesi, bu durumu kaçınılmaz kılmaktadır. Buanlamda, devrimin ustaları, bir ortayolun bulunmadığını belirtir.Ortaya çıkan şey düşmanın ya doğrudan ya da dolaylı yönetmesive yürütmesidir. Buna burjuvazinin yönetmesi ve yönlendirmesiadı verilmektedir. Biz buna feodal-küçük-burjuva karması diyelim.Bunun karşıtı proletaryanın yönetmesi ve yönlendirmesidir. İdeo-lojik, politik ve örgütsel düzeyde bu hep böyledir. Bizdeki ise dahada böyledir.

Zor koşullarda gelişen devrim hareketlerinde, ‘normal’in dahaçok düşman ve ortayolculuk lehine çalışacağını bilmek gerekir.Birçok gelişme somutunda açıkça ortaya koyduğumuz gibi,devrimci gelişme karşısındaki en büyük tehlike düşmanın yürüt-tüğü özel savaş değil, içimizde parti çizgisine karşı insafsız, hadsizhesapsız ve üstelik iyi niyetlice sergilenen bireyci tutumlardır.Özellikle kendisini hiç terbiye etmemiş, ruhu kapkara, bilinci kar-makarışık, insan tanımını yapmaktan bile aciz ve eline verilen yet-kiyi bir cani gibi kullanmaktan çekinmeyecek kadar değer tanı-mayan tipler söz konusu olunca, bunlardan birinin vereceği zararıdüşman birliklerinin veremeyeceği ortadadır. Halkımızın tarihinebaktığımız zaman, aşiret ağası, şeyh, seyit vb. tiplerin başına çöre-klenmeleri yüzünden, Kürdistan halkının yeryüzünden silinmekleyüzyüze geldiğini görürüz. Kürdistan halkı, bu tipler yüzünden,dünyanın en lanetli halkı konumunu yaşamaktadır.

Saflarımıza gelenler, PKK öncesi toplumda (buna cahiliyetveya karanlıklar çağı diyebiliriz) öyle temiz, ölçülüp biçilmiş vekendilerini oldukça eğitmiş bir kişilik yapısıyla gelmediler. Bizkendi yaşamımızdan örnekler vererek, ki bugünkü düzen bile bunaanlam vermeye çalışıyor, bir devrimcinin nasıl yaşaması gerek-tiğini ortaya koyduk. Çok önemlidir. Bazılarının yapısına veyaşamlarına baktığımız zaman, bir caniden farklı olmadıklarınıgörüyoruz. Bir caniyi önder yaptığımızı veya kendisinin parti de-netiminden sıyrılarak bu duruma geldiğini anlıyoruz. Bu tip nedoğru dürüst bir sınıfsal mücadele, ne de bir ulusal ve sosyal mü-

238

Page 239: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

cadele yapmıştır. Mücadele adı altında kardeş kavgasına girilmiş,halk içinde kan davasını körüklemiş, incir çekirdeğini doldur-mayacak gerekçelerle kan dökmüş ve zulüm uygulamıştır. Bu bi-çimde yetişmiş tiplerden bazıları saflarımıza geldiklerinde, tehli-keli bir öğeyi kendi elimizle başımıza musallat etmiş oluyoruz.Bunlardan devrimci çıkmayacağını söylemek istemiyorum. Amabunlar öncelikle eski yaşama tövbe etmeli ve ona lanet okumalıdır.Bunların devrimciliğe adım atmalarının koşulu budur. Tersine buruh, biraz da böbürlenerek, mevcut yapısından övünç duyacak ka-dar kendinden geçmişse, münafıktan da öteye en büyük baş belasıhaline gelmiş demektir. Zaten böyle bir durumu yaşayan bir hare-ket, en büyük kötülüğü kendi eliyle kendisine yapmış olacaktır.

Biz, daha 1981 yılında Konferans’a sunulan Politik rapor’daörgütlenme sorununa giriş yaparken, devrimci mücadele gelişerekhareket yaygınlık kazandıkça, çok çeşitli öğelerin kirli paslı yapı-larıyla devrimci saflara katılabileceklerini belirtmiştik. Bunun ya-dırganacak bir yönü yoktur. Ama başlangıçta bir yerde meşru vemazur kabul edilmesi gereken bu durum daha sonra süreklileştiri-lir ve özellikle hareketin çizgisi derinliğine özümsetilmezse,devrimci hareketin başına bela olacaktır. Bu, o zaman, meşru gö-rülmek bir yana, mutlaka savaşılması ve tasfiye edilmesi gerekenbir durum olarak karşımıza çıkacaktır.

Geçerken ustalardan alıntı yaptık. Bu, başlangıçta dost ve ol-dukça eski özelliklere bezenmiş tutumlar, davranışlar ve kişiliklerkendilerini daha iyi kamufle etmiş, bu konuda biraz da mesafe al-mış, hatta yerlerini sağlamlaştırmak için bireyciliklerine uygun birpolitika geliştirmişlerse, hareketin içine en tehlikeli tohumlar ser-pilmiştir, dedik. Bunların bütün ilişkileri olumsuzluk üretmektenbaşka bir sonuç veremez. Bu önemli bir saptamadır. Günümüzedoğru gelindiğinde PKK çizgisinin arılığından ve onun bütün yön-leriyle somutluk kazanmasından söz eder, devrimde zaferi gü-vence altına almak için vazgeçilmez bu çizgisinin örgütlenmesineve yürütülmesine önem verirken, bunun bütün çalışmalarımızınönüne alınması gerektiğini vurguluyoruz.

Biz harcadığımız bunca çabalara kıymak istemiyoruz. Arka-daşlarımız gerçekten bir şeyler verdiklerine, yaşamını adadıklarına

239

Page 240: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

ve bu konuda dürüst ve özlü olduklarına inanıyorlarsa, yapmalarıgereken ilk iş çalışma, mücadele ve savaş görevlerini önlerinekoymalarıdır. Özüyle bağlantılı olarak çizginin işlenip işlenme-diği, varsa bu konudaki engellerin neler olduğu, bunun bir bütünolarak yaşamımıza egemen olup olmadığı, yaşamın bu tarzda so-mutluk kazanıp kazanmadığı, bir terslik varsa bunun nereden kay-naklandığı, yetkinleşmek için neyin gerekli olduğu iyice değerlen-dirilmeli; eğitim, yönetim yeniden düzenlenmeli, halkla ilişkiler,düşmana daha ustaca ve cesaretle yönelme vb. bütün bu yönlerdendeğerlendirmeye tabi tutulmalıdır. Eksiklik ya da sapma görürlersegiderilmesine çalışmak, mücadele ve savaş yürütmek gerekir. Ar-kadaşlar bunu yapmazlarsa, bütün çabaları bir hiç olacaktır. Bu ko-nuda hiç olmazsa bunca derslerden sonra çizgi devrimciliğine,doğru karşılık verilmelidir. Bu karşılık verilmezse ne olur? O za-man bundan kaçınanları bir süre daha sırtımızda adeta bir küfe gi-bi taşıyacağız. Ama biz de insanız. Bir yerde yük giderek ağırlaşır-sa, irade gücümüz elvermediği için sırtımızdan atacağız. Bu du-rum bizim bu yapıdaki kişilere kıydığımız, kendilerini her zamanolduğu gibi taşımaktan çekindiğimiz ve artık kendilerine ihtiyaçduymadığımız anlamına gelmez. Bunun anlamı, durumun ve ola-nakların artık bundan başka bir tutuma elvermemesidir. Birçok ar-kadaşın parti içindeki beklentili konumu biraz da böyledir.

Bazı özellikleri sık sık vurgulamaya çalıştık. Arkadaşların gelen-eksel bir yaşantıları vardır. Kendileri özellikle aile ortamında şekil-lenmişlerdir. Bu yaşam kendini sırtta taşımaktadır. Kürdistan’dakiailenin geleneksel bazı özellikleri söz konusudur. Ailede özelliklekabile ve aşiret etkileri yaşanmaktadır. Burada birey fazla kendisorumluluğunun bilincinde değildir. Bu konuda yanlış eğitim dahaçocukluğundan itibaren bireyi oldukça sorumsuz yetiştirmektedir.Bazı arkadaşlar ileri toplumları görmüştür. İster sosyalist, ister ka-pitalist ülkelerde, bir hayli sorumluluk duyan çocuklar vardır. Dahaküçücük yaşlarda kendilerine hak, yetki ve sorumluluk duygularıaşılamaktadır. Neye mensup oldukları ve içine girecekleri toplumakarşı nasıl hareket etmeleri gerektiği gibi konularda eğitilmektedir.Öğretim bunu sağlamaktadır. Bizde böylesi bir durum yoktur. Biz-de ihanetin içine balıklama dalınmasına, “Oğlum yetişiyor, iş güç

240

Page 241: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

sahibi oluyor” denilmektedir. Çocuklar temel toplumsal değerlerekarşı olumsuz koşullandırılmakta, buna da “çocuğu en iyi biçimdekoruma” adı verilmektedir. Herkes bilir: Kürdistan’da çocuk ye-tiştirme tarzı o denli sapıkçadır ki, çocuk büyüdüğünde kendisineve topluma karşı ucube durumuna düşmektedir. Zaten kendisi tarih-ten yoksundur. Ne denli yiğit, gözüpek ve atak olursa olsun, ya birpatronun veya ağanın emrine girmiş, ya da bir polisin veya jandar-manın eline düşmüştür. Onların işbirlikçisi ve ajanı olmuştur. Top-lumumuza egemen olan budur.

Bu nereden ortaya çıkmıştır? İşte bu çokça böbürlenen, “Oğlumsoyumu devam ettirir, bana iyi bir gelecek hazırlar” diyen körcetutumda ifadesini bulmaktadır. Peki, toplumun içine böyle körcesi-ne dalanlar, partimize çok daha mı bilinçli giriyorlar? Hayır. Bun-lar aynı beklentiler ve yetişme tarzı ile saflarımıza geliyorlar. Bukonuda başlangıç için fazla bir şey söylenemez. Ancak bunlareğitim ve tecrübeyle dönüştürülemezse, başa bela olacaklardır.Kaynağını toplumda biraz böyle bulan bir kişilik, bugün hareketi-mizin ağırlığını ve çizgiyle bağlantılı gelişimini tehdit etmektedir.Sorun birkaç suçlu ortaya çıkarmak ve her şeyi çözdüğümüzü ilanetmek değildir. Bunun eğitimle çok sıkı bir ilişkisi vardır. Özelli-kle hareketin önderi konumunda bulunanların mutlak eğitim çaba-larıyla ilişkisi vardır; denetim, tecrübe ve pratik yürütmeyle ilişkisivardır. Bu tür öğeler, özellikle saflarımıza yeni katılanlar ve çiz-giyle bütünleşmeyen kişiler üzerinde günün 24 saati boyunca de-netim ve yürütme eksik edilmezse, doğru yaşamı mutlaka uygula-mak için disiplin kuralları harekete geçirilir ve gerekleri yerine ge-tirilirse, tehlikelerin önü alınabilir ve bir hayli yaygın olan buolumsuzlukların hareketi tehdit etmesi önlenebilir.

Evet, burada harcadığımız bunca eğitim çabalarına rağmen, par-tiye özlü bir katılım gerçekleşemezse, savaş alanlarında bizi be-kleyen görevlerin gereklerini yerine getirmek oldukça zorlaşacak-tır. Özellikle kendilerinden önderlik rolünü oynamaları beklenen-ler, çocuk gibi şikayetçi olmaktan öteye gidemezler, büyük bir di-rayet ve olgunlukla çizgisinin başında olmazlarsa, bütün emekleri-miz heba olacak ve her şey aleyhimize dönecektir. Hele kışkırtıl-mış bir toplum söz konusu olunca, nesnel olarak bireyler, düşma-

241

Page 242: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

nın bugün geliştirdiği kontracılığa hizmet edeceklerdir.Bu genel yaklaşım, bir kez daha somut planda karşımıza çıkan

bazı gelişmelere anlam vermek içindir. Özellikle devrimcisavaşımızın kalbi durumunda olan Botan pratiğimizi daha dadevrimcileştirmek, çizginin gereklerine uygun bir yürümeyi gerçe-kleştirmek ve geliştirmek ve geliştirilen devrimci yaşamı çizgi veçizginin gerekleri ile duyarlı hale getirmek zorunludur. Bunun içinbir kez daha mevcut zaafları, çizgi dışı tutumları ve yetmezlikleriyetkince aşmalıyız. Mücadelemize dayatılan özel savaşın, en kü-çük bir hatamızı vesile yaparak plan ve uygulama geliştirdiğini,bunu tam çökertmeye kadar ilerletmek istediğini ve devletin bütü-nüyle böylesi bir yönelim içine girdiğini gözönüne getirirsek, bi-zim de çizgimizin yetkinleşmesine ve en sıradan olanakları bileonun emrine vermeye büyük önem vermemiz gerektiği kendiliğin-den anlaşılacaktır. Bu konuda herkesin sorumluluğunun gereğiniazami bir biçimde yerine getirmesi, kendi çabalarına duyduğu say-gının vazgeçilmez koşuludur. Bu noktada kişisel yetmezliklerdensöz etmek, kariyerizm duygusuna kapıldığını ya da kölece boyuneğdiğini söylemek, kişinin kendisine yapabileceği en büyük kötü-lük olacaktır.

Ben daha çok partiye dürüstçe bağlı olanların, ona kan ve canverenlerin, kendilerine saygınlıklarını muhafaza etmelerinin nasılmümkün olacağını ve bunun için neler yapmaları gerektiğini ısrar-la ortaya koymaya çalışıyorum. Çünkü bunlar gerçekten acımasızbir yaşam sürdürüyorlar. Soylu bir çıkışın içinde bulunuyor, kut-sallık derecesinde bir mücadelenin militanlığını yapıyorlar. Esası-mız böyledir. Ama sıra somutlaşmaya ve biçimlenmeye gelince,eskinin arkadaşlardaki kalıntıları ve kendileri üzerindeki yönetim,onları özle ters orantılı bir biçimlenmeye götürüyor. Öz biçimlen-meye başladıkça, iyi olan istek ve niyet örgütlenmeye ve eğitimeyolaçar. İster kadrolardan, ister altındakiler ve çevrelerinden kay-naklansın, bu konudaki eğitimsizlik, örgütsüzlük ve yönetimsizlikaşılmadıkça ve görevler yerine getirilmedikçe, ters bir biçimlen-meye uğramak kaçınılmazdır. Örgütlenmemiş ve somut yaşamabüründürülmemiş öz, çırılçıplaktır. Her yerden darbe yemeye, heryerden yara almaya ve ezilmeye mahkumdur. Ne yazık ki birço-

242

Page 243: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

klarının durumu buna benzemektedir. Bu tür olanaklarla PKK çiz-gisini zafere götürmek bir yana, varolan değerleri ve kazanımları-mızı korumamız bile mümkün değildir. Bu durumda halk savaşçı-ları olmak şurada kalsın, son derece zavallı ve kendi başına belabir tip durumuna düşmek işten bile olmayacaktır.

Bu durumları önlemek gerekir. Biz, kendi görevlerimizi yerinegetirdiğimiz ölçüde, vicdanımız huzur bulacaktır. Bunun için dö-nüştüremeyeceğimiz kişilik, başarı için aşamayacağımız engel ola-maz ve herhangi bir yetmezlikten söz edemeyiz. Özünde çok ısrar-lı olanlar ve onun sağlam biçimlenişi için özlü çaba harcayanlar,sadece bununla da kalmaz ve mutlaka başarıya ulaşırlar. Eğer kişikendisini aldatmıyorsa, kural budur. Kişi sefil ve iflah olmaz birideğilse ve eski ortayolculuğu yaşamıyorsa, bunu başarmamasınaolanak yoktur. Ama biraz feodalizm ve küçük-burjuvalık yaşanıy-or, ailedeki yetişme tarzından ve toplumun etkilerinden söz ediliy-orsa, o zaman başarı sağlanamayacaktır. PKK saflarında ihanetedoğru yol almak, ortayolcu olmak, bireyciliğe ve kariyerizme ka-pılmak, düşkünlük göstermek, sonuç itibarıyla ölümdür, partininve halkın çıkarları karşısında ezilmektir. Durumu böyle olanlarınorta yerde ve ayak altında ezilmeleri kaçınılmazdır. Saflarımızdaortaya çıkan ortayolculuk acımasız bir biçimde yenilgiye uğra-maya mahkumdur. Çünkü bizde orta sınıflar gelişme göstereme-mektedir. Orta sınıfların ideolojik veya politik bir hareketi mevcutdeğildir. Gerici ve işbirlikçi feodal kalıntılar zaten ihanetin ba-tağına saplanmışlardır. Küçük ve orta burjuvazi serseridir. Bunlardünyada en çok lanetlenmesi gereken bir konumda bulunmaktadır.Orta yerde yer alanları lanetliyoruz.

İşte bu kesimler adına arzı endam edenler vardır ve bunlar sa-flarımıza da yansımışlardır. Bunlar üslubu, yaşam tarzı, yürüyüşüve her şeyiyle ölgündür, ölmüşlerdir. Biz bunlara karşı olmak iste-miyor değiliz. Tersine kendilerine çok yönlü bir destek sunmayaçalıştığımız bilinmektedir. Buna rağmen, bunlar kendi özelliklerin-den arınmıyorlar. Bunun bir insan doğası olduğuna inanmıyoruz.Bu bir sınıf doğasıdır. Kürdistan somutu söz konusu olunca, budurum, denilebilir ki, kendisini en lanetli, en yaramaz, en sığ veher türlü pisliğe kapılıp gitmiş bir tarzda ortaya koymaktadır. Nite-

243

Page 244: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

kim saflarımızdaki birçok kişinin kaptığı özellikler, bu kesiminözellikleri olmaktadır. Altta ezilenler bir ağanın, orta ve küçük-burjuvanın konumunu tutturmak için buna öykünmektedir. Bir dekemalizm kendilerini bozmuşsa, bu daha da tehlikeli bir hal al-maktadır. Ezilenler başını kaldırdıklarında bunları görür, rezilin re-zili olurlar. Dolayısıyla saflarımıza ezilen kesimlerden gelenlerdebu daha da berbat bir tarzda yansımasını bulur. Bunlar uşağınuşağı olma konumunu yaşarlar. Bunlar, devrimin güzelliğini, ince-liğini ve duyarlılığını yaşamayı bir yana bırakıp, tersine devrimiçin baş belası olurlar. Yaşadığımız durum biraz da böyledir.

PKK tarihinde bu durumu kabul etmeyen soylu örneklerin bu-lunduğunu belirttik. Her büyük devrim hareketinde tanık olunanbüyüklüklerin benzerine, daha da soylu bir büyüklükle karşılık ve-ren örnekler bizde de vardır. Bunlar PKK’nin ruhu, yaşam biçimive gerçek önderleridir. Biz yaşıyorsak, kesinlikle onları temsilediyoruz. Eğer PKK hareketine birincil derecede öncülük yapıyor-sak, onların ve bu özelliklerin egemenliği adına öncülük yapıyo-ruz. Kadrolarımız da dürüst ve özlülerse, çokça verdikleri bağlılıksözü sahte değilse, bu temelde bir bağlılık sergilemek zorundadır.Kadrolarımız o zaman kendilerini gözden geçirmelidir. Onlarlabağlantılarının somut planda hangi düzeyde olduğunu ortaya koy-malıdır. Onlar aynı zamanda başarı demektir, yaşadıkları süreç,çizgi egemenliği ve çizginin özlü yaşama kavuşması demektir.Kimse burada aldanmamalıdır. Çizgiye bağlılığı bu temelde ge-lişmişse, kendisinde, çizginin egemenliğini sağlamalıdır. Çünkükadrolarımız çizginin somutluk kazanmasının militanlarıdır. Başkabir tutumu kabul etmenin bununla bağdaşmayacağını bilerek, onahızla ulaşmak, onu tutturmanın bitmez tükenmez çabası içinde ol-mak zorunludur.

Biz bugüne kadar, birçok eğitici çabada ve yönetim çabaları-mızda bunu sergilemeye çalıştık. Buna karşılık, ortaya çıkan ger-çek, bundan az feyizlenmek ve daha çok da eleştirilen bazı özellik-lerde ısrar etmek biçimindeki bir pratik olmuştur. Böylece bir kezdaha bu tür durumlara yaklaşmaya çalıştık. Biz esas olarak savaşıülkemizin somutuna oturtmuş durumdayız. Bu alanda PKK’ningüçlü özelliklerini yeniden belirleme, bu özellikleri eğitimle

244

Page 245: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

özümsetme ve giderek örgütlendirme çabalarımız, ardı ardına dahada yoğunlaşarak devam etmiştir. Onuncu yılında bu alandaki faa-liyetlerimiz belli bir yetkinliğe ulaşmış, bu anlamda yurt dışı rolü-nü layıkıyla oynamış, kutsallık ölçüsünde bir değer biçtiğimiz ül-kemizin doruklarına ulaşılmıştır. Her büyük devrim hareketininböylesi kutsal ocakları ve Kabeleri vardır. Bizim için de bu anlamagelen bir alanda yoğunlaşma ve kendi savaşımızı geliştireceğimizkutsal ocaklara yerleşme söz konusudur. Biz kendi yaşamımızı ta-mamen buna adadık. Elimizden geleni ortaya koyarak, her türlübaskı ve işkenceyi göze alarak, somut ve olumlu yönden emekleri-mizi kullanarak, çalışmalarımızı ülke zeminine taşırdık. Halkımı-zın bize sağladığı her türlü yardımı ve manevi desteği oraya aktar-dık. Bu bizim için çok gerekliydi.

Biliniyor, bizim yurtseverlik ölçülerimiz vardır. Bugün yurtse-ver olmayan kişinin ne insanlığından, ne onurundan ve ne de mad-di ve manevi kalkınmasından söz edilebilir. Yurtseverliğin bizdekigerçekleşme biçimi, düşmana karşı mutlaka ve mutlaka direnişhattını tutturmak ve bunu da ülke somutunda gerçekleştirmektir.Bunun da en bellibaşlı biçimi bugün silahlı savaşımızın geliştiğimerkezi alanlarda yoğunlaşan çabalarımız, PKK’nin bu alandantekrar ülke somutuna oturtulması, çizginin ve taktiğin pratikte so-mut ifadesini bulmasıdır. Bu konuda oldukça kapsamlı değerlen-dirmeler yapılmış; olanak üstüne olanak, katkı sunulmuştur. Ülkezemininde savaşma olanakları vardır. Küçük adımlarla PKK çizgi-sinin zaferine ulaşmanın muharebeleri olabilir. Bu gerilla savaşıbiçiminde somutlaşır. Halkımız büyük bir birlik isteği duymakta-dır. Bunun cephesi kurulur ve ülkenin kalbinden her yanına yayılır.Yaşamın bundan başka bir amacı olamaz. Kürdistan’da namuslu,özgür ve onurlu bir yaşam için biricik seçenek budur. Halkın ka-rarlılığı da budur. Geriye ne kalmaktadır? Geriye kalan şey, sonderece kutsal bir ruhla, insan soyundan bitebilecek en olgun kişili-kle ve eldeki pratik olanaklarla kendi kaderini özgürce belirleye-bilmektir. Görevimiz buydu. Kürdistan’ı yeniden kendi öz bir-liğine kavuşturmak, özgür savaşımla bunu olanaklı kılmak veyaşamaya hakkımız varsa, bunu sonuna kadar kullanmak zo-rundayız. Savaşımız da bunu kanıtlamıştır. Bütün bunları tarihsel

245

Page 246: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

gerçeklerin ışığında, devrim biliminin çağımız hakkındaki belirle-melerini, kendimiz için uygulayarak ve bunun doğru ifadesine ka-vuşarak yaptık. Mücadele burada ancak böyle yürütülebilir. Adınadevrim denilen kavramın hayata geçirilmesi böyle olabilir. Biz bu-nu sadece ideolojik derinleşme düzeyinde değil, küçümsenmeye-cek örneklerle pratikte de kanıtladık. Bütün bunlardan sonra ortayaçıkması gereken şey, belirlenen doğrultuda özlü bir biçimde yürü-mektir. Çünkü harcanan çabaların büyüklüğü ve bunun için akıtı-lan şehit kanları kesinlikle bunu emretmektedir.

Yalnız başına PKK’nin bu on yıl içinde yaşadıkları ele alın-dığında, bu dünyanın bütün sayılı devrimlerinin ilk on yılından da-ha fazla bir çabaya tanıklık etmektedir. Şimdi kalkıp da “Biz Kür-düz, yetmez bir toplumun bireyleriyiz” demek, içine girilebileceken aşağılık durumlardan birisi olacaktır. Birçok arkadaş geri ve te-crübesiz olduğunu söylemekte, kişisel özelliklerinden söz etmekte-dir. Biz bunun yapılmamasını istiyoruz. Biz bu tür tutum sahipleri-ni feodal gerici güruh ve iflah olmaz tutucu tipler olarak değerlen-diriyoruz. Yine bu lümpenizmin, feodalizmin iflah olmaz karika-türlerinin ve kemalist küçük-burjuva piçleşmesinin boy vermesi-dir. Bu konuda çeşitli tanımlamalar yapılabilir. Bunların hepsi sontahlilde egemen düşmanın ve onun işbirlikçiliğinin dolaylı olarakiçimizde boy vermesidir. Biz daha 1984 yılında, bazılarına, özgür-lük ağacımızın boy verdiğini ve bunların ağacımıza kendi piçlikle-rini aşılamak istediklerini söylemiştik. Özgürlük ağacımız oldukçakök salıyor ve boy atıyor. Bazıları bu ağaca bir aşı yapıyorlar. Buaşı karaçalıdır, zakkum çiçeğidir, kavak ağacıdır; feodal, kemalistveya lümpen birisi, bu ağaca kendisini ekmek istemektedir. Peki,bu bağımsızlık ağacının büyümesini sağlayan bir özsu mudur,yoksa onun güçten düşürülmesi mi? Çünkü yapılan bu aşılama yaağacı çürütür, ya da onda piç sürgünlerin filizlenmesine yol açar,bunlar gerçek bağımsızlığın özsuyunu emer ve başka bir ağaç or-taya çıkarır. Böylesi ağaçlar gerçekten vardır. Bazı ağaçlara bu türaşılar yapıldığında, ağaç biçim değiştirir, başka bir ağaç biçiminedönüşür. Bizim için böylesi bir tehlike az mıdır? Hayır. Düşmanınyabancı özelliklerinin bu kadar egemen olduğu bir ortamda, bunla-rın adına eylem dedikleri şey, özgürlük ağacımızda piç bir filiz gi-

246

Page 247: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

bi bitmektir. Piç bir filizin yeşermesi ve ağacın kökünde yeşermesibüyüklük olabilir mi? Hayır. Bu böyle görünse veya gösterilse bi-le, aslında soy ağacımızın güçten düşürülmesidir. Hatta fırsat bul-unursa, onun başkalaşıma uğratılmasıdır.

Evet, tespitlerimiz ve değerlendirmelerimiz böyleydi. Bu değer-lendirmeye muhatap olanlar, kendilerini çok az tanıyorlar. Bizbunları uyardık. Hiç kimsenin bağımsızlık ağacımızın boy vermesiiçin döktüğümüz kanı ve harcadığımız çabaları kötüye kullanmahakkı yoktur. Bugün bu bağımsızlık ağacının büyüdüğü bilinmek-tedir. Bu silahlı savaşımımızın dağlarımızın doruklarında büyüme-si, bağımsızlık ağacımızın kök salması ve boy atması demektir.Ama orada piçleşme biçiminde kendilerini ekmek isteyenler devardır. Hemen belirteyim; TC’nin tavrı kökümüzü kazımaktır. Do-laylı yollardan ağacımızın dallarını kesenler de vardır. Bunlardüşmanın işbirlikçileridir. “Kök kazımak” sömürgeci devletin po-litikasıdır. Buna karşılık, işbirlikçiler de, “Ağacın şu dalı bana tersgeliyor, çıkarlarıma aykırı düşüyor” diyerek, şu ya da bu bölgedeağacımızın dallarını kesmektedir. Zaten bağımsızlık ağacı, ülkeyesarkan bütün dalların toplamıdır. Adam kendi bölgesinde işbirlik-çidir; “Şu bağımsızlık dalı buraya uzanmasın, başka alanlardabüyüsün” demekte ve onu biçmektedir. Bu yerel gerici bir tutum-dur ve bölgede mücadelenin gelişmesine ket vurmaktır. Aslındabunlar sürgün piçler de değildir; bağımsızlık ağacının içine birkurt gibi girmişlerdir. Ağacın içinde çalışmaktadır. Bu kurtçuklar,ağacın canalıcı kesimlerini yiyerek bir talaş haline getirir ve hepbir delikten dışarı atarlar. İster ağacın köklerine, ister dallarına veyapraklarına girsinler, bu kurtçuklar yaprakları büzer, çürütür vedökerler; dalları çürütür ve düşürürler. Eğer çok kötü bir biçimdeköklere musallat olmuşlarsa, ağacın köklerini oyar ve en sonundaağacı tamamen kırıp dökerler.

Kök ne demektir? Kök, çizgi demektir. Çizgiye musallat olmuşkurtçukların tahribatları önlenemezse, bu imhaya kadar götürür.Örneğin Botan alanında -ki, burada kökler biraz derinliklere uza-mıştır- kurtçuklar köklerin içine girip çürütmüşlerse, ağacın devril-me tehlikesi bile vardır. Belki ağaç yeni filizler verebilir, ama buzaman alacaktır. Bugün birazcık boy atan bu özgürlük ağacımız,

247

Page 248: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

bu tür kurtçuklar yüzünden çürür ve devrilirse, geriye ne kalır?Hiçbir şey! O zaman düşman gelir ve ağacın köklerini de kazır.Sapasağlam bir ağaç haline geldikten sonra, kök kazımanın dahada kolaylaştığı bilinmektedir. Bunlar çizgi anlamına gelen kökleuğraşıyorlar. Dallarla uğraşanlar daha çok kendiliğinden ve dahadolaylı yıkıcılardır. Bugün çizgi ve önderlik üzerinde oynayanlar,ağacın köküne girmiş kurtçuklardır. Bunlar ortaya çıkmaktadır.

Biraz daha somut olarak kavratmak için durumu karikatürizeediyoruz. İşin aslına bakılırsa, bunların durumu biraz da böyledir.Arakadaşlar yoğun bilincinde olmadıkları için -genelde Kürt halkı-nın durumu da böyledir- bağımsızlık sorununu ve özellikle onunörgütsel ve yönetsel sorunlarını dirayetle ele alıp, çözememektedir.Her an rahatlıkla çürütecek ve çizgiyi işlemez duruma getirecektiplerin çokluğu gözönüne getirilirse, bağımsızlık düzeyimizin budurumunun ne denli sakıncalı olduğu rahatlıkla anlaşılacaktır.Büyüklük işte bunun için gerekmektedir. Çizgiye egemen olmakbunun için gereklidir. Sorunlara egemen olmak bunun için zorun-ludur. Çizgiye egemen olunmazsa, başkaları onun içine girecek,oyacak ve çürütecektir.

Biz bunun örneklerini çokça gösterdik. Ama arkadaşlar anla-mıyorlar. Tuhaflık işte buradadır. Siz çizgi devrimciliğini ne sanıy-orsunuz? Özgür yaşamı ne sanıyorsunuz? Biz bu hareketin ilksempatizan çevresini oluşturduğumuz ve ilk gruplaşmasına yolaç-tığımız zaman, birbirimize müthiş bir biçimde bağlıydık. Bütünolanaklara rağmen, bugün bazıları hem de önderlik adına ayda yıl-da bir eğitim yapamıyorlar. Biz 1972’de bu hareketin ilk filizleriolmaya çalıştığımız veya onun ilk belirtilerini ortaya çıkarmakistediğimiz zaman, gecemizi gündüzümüze katıyorduk. Başımızdabize emir veren yoktu. Birkaç gerçeği öğrenmek için gözlerimizikör ediyorduk. Bir tas çorba veya bir tabak pilavla karnımızı doyu-ruyorduk. Elimizde para da yoktur. Yirmi kişi daracık bir eve do-luşuyorduk. Gece gündüz tartışıyor ve böylece bir sempati grubu-nu oluşturuyorduk. Şimdi emirlerine partimizin dev olanaklarınıverdiğimiz kişiler, silah ve para sıkıntısı duymadıkları ve bütüngücünü devrim uğruna harcayacak değerli halk evlatları komutala-rı altında olduğu halde, ne yapıyorlar? Bunlar, bu insanlarla ayda

248

Page 249: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

yılda bir kez bile doğru dürüst ilgilenmiyorlar. “Bana çay yap, ek-mek bul, at getir” diyorlar. Kendilerine küfrediyorlar. İnsanın esefettiği nokta burasıdır. Bu arkadaşlar, PKK’de böylesi tipler ortayaçıktığı zaman, “Bana bunu mu yapacaksın?” diyerek, silahın dip-çiğiyle boyunlarına vurmuyorlar da, korktuklarını ve çekindikleri-ni söylüyor veya kabul edilemez davranışlarına çeşitli özürler bu-luyorlar. Bunun PKK ile bağdaşır bir yanı yoktur. Bu her yerdeböyledir. Biz bir kopuk takımını başımıza bela yapmak için bu ha-reketi inşa etmiyoruz.

Biz arkadaşlara görev verirken, bunu oldukça anlamaya ça-lışıyoruz. Arkadaşlar yüreklerini avuçlarına almış yürüyorlar. Bun-ların hepsi gençtir. Arkalarında aileleri vardır ve gece gündüz ken-dilerini düşünüyorlar. Peki, bu arkadaşlar böylesi belaları başlarınalayık görürlerse, neye yararlar? Bize ve ailelerine layık olabilirlermi? Hayır. Kendilerine layık olabilirler mi? Hayır. Peki, böylesibir devrimcilikten ne anladık? O zaman “Pisi pisine gitti” demez-ler mi? Demek ki çok ciddi eksikliklerimiz vardır. Kaldı ki, PKKhareketi çok terbiyeli bir harekettir, son derece edepli bir hareket-tir. Tarihte kendi halkı için bu denli fedakarlık yapan başka bir ha-reket var mıdır? Bu kadar işkenceye katlanan bir hareket var mı-dır? Çok az bir güç sahibiyken, her şeyini bu biçimde ortaya koy-an bir hareket var mıdır? Bu kadar şehidi bulunan bir hareket varmıdır? Hayır, yoktur. Kutsal bir yaşamı kendi kişiliklerinde budenli somutlaştırmış kahramanlar var mıdır? Hayır, tarihte yoktur.O zaman arkadaşlar kendilerini değerlendirmelidir. Her arkadaşbunların neresindedir ve onları ne kadar temsil etmektedir? Bizimsavunduğumuz ve halkımızın da çok muhtaç olduğu bu devrimciolgu doğru değerlendirilmeli ve ona doğru yaklaşılmalıdır. Yoksabaşımıza bela olanların şöyle suç işlediklerini, çizgiyle şöyle oyna-dıklarını veya taktiği şöyle saptırdıklarını söylemek, tek sözcükleküstahlıktır. Bunların esamesinin bile okunmaması gerektiği çokaçıktır. Tersine her militanımız kendi yaşantısında kutsal, düzenli,örgütlü ve çizgiye müthiş bağlı olmak durumundadır.

Tarih kitaplarını açıp bakalım. Her devrimin özgürlüğe tutkuylabağlılık temelinde geliştiğini görmezlikten gelemeyiz. Hiç kimseiki de bir “Kürt tipi” ya da “Kürt yaramazlığı”ndan söz ederek,

249

Page 250: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

kendi kendisini lanetli duruma sokmamalıdır. Bu biçimde alışıpyetiştiğini ve kişiliğinin yaramaz olduğunu söylemekle hiçbir şeykurtarılamaz. Hiç kimse bizim kendilerine yönelik iyi niyetimizibozmamalıdır. Bugün çizgimizin içini oyanlar ve bağımsızlıkağacımızın piçleri durumuna gelenler, ikiyüzlü ve müraice söz deveriyorlardı. Bunların çoğu aslında iyi niyetliydi. Biz bunları sade-ce cezalandırarak mahkum etmeyeceğiz. Bizim de bir savaş stili-miz vardır. Biz boşuna Kürdistan halkı adına ortaya çıkmadık. El-bette bu ne idüğü belirsiz tiplerde, bu lümpen, serseri, hırsız veyakurtçuk durumunda olanlarda önce saygınlık denilen bir şey bırak-mayacağız. Onların gerçek özlerini ortaya çıkaracağız. Bunlar iste-dikleri yere gidebilirler. Bu bizim için sorun olamaz. Sorun, bunla-rın dürüst ve özlü olanlara zarar vermemeleridir. Bunların ajan ol-duklarını da söylemiyoruz. Buna hiç de gerek yoktur.

Devrimciler kendilerini temiz tutmasını bilen insanlardır. Ge-len raporlara bakıyoruz. “Yanlışlık sonucunda çok dürüst birsavaşçımız öldürüldü” deniliyor. Yanlışlıkla, öyle mi? Hayır, yan-lışlıkla değil; bunun altında suçlu bir kişilik vardır. Bazı bölgeler-de halka zarar verildiğinden söz ediliyor. Hayır, bu zarar da öyleyanlışlık ve hatalar sonucunda verilmemiştir. Burada halka karşısergilenen kör bir karşıdevrimci tutum vardır. Kadro ve savaşçıadaylarının aylarca eğitilmedikleri belirtilmektedir. Bu bir ağalıkuygulamasıdır; bilinçsizlikten ve olanaksızlıktan kaynaklanma-maktadır. Bir yerde ne kadar fazla bilinçsiz insan varsa, orada okadar kolay ağalık yapılacaktır. Bunun anlaşılamayacak bir yönüyoktur. “Bireye tapan kişiler geliştirdik” denilmektedir. Bu kendi-ne hayran kişiler yaratmaktan öteye bir tutum ifade etmemektedir.Adam başkalarını bilinçsiz bırakmakta, bilinçlendirmemekte vekendisine bağımlı kılmaktadır. Böyle olunca, burada particiliktenbaşka bir şey uygulanıyor demektir. Bu tür adamlar başka amaçlarpeşinde koşmaktadır. Partinin olası büyümesini, kendi yıkıcılığıve dağıtıcılığı açısından bir tehdit olarak görmektedir. Sayısız ça-balarla zorbela biraraya getirdiğimiz bazı değerleri elinin tersiylebir kenara itmekte; o köhnemiş ve dikiş tutturamamış yaramaz-lığının at koşturacağı bir ortam yaratmaktadır. Veya böyle birisiyıkıcı, dağıtıcı ve çürütücü bir öğedir. Böyle bir kişinin yapacağı

250

Page 251: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

şey de bu olacaktır.Bunlar toplumda dikiş tutturamamış, çürümüş, kompleksli, bu-

nalımlı, hastalıklı ve herkesin selamı sabahı kestiği tiplerdir. Böy-lesi bir tipin PKK içindeki işlevi ne olacaktır? Onun işlevi çürü-müş yönlerini parti içinde yaşatmaktır. Bu nasıl somutlaşır? Ör-neğin adam kaçırtacak, düşürecek, kolay insan harcayacak, halkıkarşısına alacaktır. Tutarlı bir temelde düşmana karşı tek bir ciddieylem geliştirmeyecektir. Bunlar yıkıcı ve çürütücü öğelerdir. Butipler Kürdistan’da çoktur. Hareketimizin bu tür tiplerden arındırıl-ması büyük önem taşımaktadır. Kendilerini bu biçimde yaşatmakisteyenler nasıl PKK’li olabilirler? PKK’li olmak, bütün bu husus-larda yaman bir pratik sergilemek ve işin erbabı olmak demektir.Arkadaşlarımızın uykusuz kalmaları, soğuğa ve açlığa katlanmala-rı, böylesi kutsal bir amaçla sonuç almak içindir. Tuhaflık burada-dır. Bu konuda sonuç alamazlarsa, bu arkadaşlara zırdeli demekgerekir. Niçin yola çıktığını bilmeyen, kendisine saygısı olmayanve bu anlamda boy veren, değerlere sahiplik edemeyen zavallılarlahiçbir şeyin kurtarılamayacağı açıktır.

Bu değerlendirmelerin söz konusu tutumlarda nasıl somut-laştığını biraz daha iyi görmek gerekir. Bunun özellikle ülke so-mutunda, Botan pratiğimizde ve savaş alanlarımızda kendisini na-sıl gösterdiğine iyi bakmak gerekmektedir. Biz geçmişte parti tari-himizde ortaya çıkan çeşitli sağ, tasfiyeci ve provokatif yaklaşım-ları açtık. Bu konuda tarihsel toplantılarımız vardır. Bu toplantılar-la, bunların önü açılmak istendi. I. Konferans’ın burada ihtiva et-tiği anlam neydi? Daha da öncesinde Kuruluş Toplantımız vardı.Belki bugünkü toplantılar kadar gelişkin değildi; ama bu tarihselsürece kadar oldukça büyük bir adım atıyorduk. Attığımız adım ta-rihsel bir adımdı. Devrimci bir partiye doğru ilk kez ve hem de ta-rihin o döneminde mutlaka atılması gereken bir adım atmıştık.Evet, arkadaşlar da iyi niyetlidir, halka bağlıdır, atılan bu adımakatılmaya ‘evet’ demektedir. Ama durumlarına baktığımızda, ken-dilerinin adeta yenilgiyi peşinen kabul ettiklerini görüyoruz. He-nüz savaşmadan yenilgiyi kabul ediyor ve birer kurbanlık koyungibi boyunlarını uzatıyorlar. Bu bize acı veriyor. Tarihsel bir adımatıldığında, tarihe yaraşır işler yapılır. Biz çok iyi bir iş yapıyoruz.

251

Page 252: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

İlk kez tarihimizin soylu bir adımını atıyoruz.O halde ölgün durmamamız ve kendimize yönelmemiz gerekir.

Eğitimsizlik giderilmeyecek bir şey değildir. Bazı fırsatların or-taya çıkması mümkündür. Daha hızlı gelişmelerin emareleri fazla-dır. Bize ve halkımıza dayatılan insanlık dışı bir yaşamı kabul et-mek zorunda değiliz. Cesaretli olmalıyız. Olanaklarımız vardır.Ama bizdeki o geleneksel tip hala kurbanlık koyun olduğunu söy-lemekte; “Biz bu işin ehli değiliz, bizden adam çıkmaz” demekte-dir. İddiasızlığı, ilgisizliği ve zamana göre adım atmamayıyaşamaktadır. Yüzlerine baktığımız zaman, birçok kişide tanık ol-duğumuz durum budur. Tabii buna karşılık soylu olanlar da yokdeğildir. Bunların durumu daha sonra meydana çıkmıştır. Amaönemli bir kesimi de böyledir.

Eğer bizim önderlik ettiğimiz grup -ki, en ağır sorumluluğu benalmıştım- bu tempoyu tuttursa, kendisini zamanında eğitse ve gö-revlerine sahip çıksaydı, tarihin yazgısı bizim için bugün dahadeğişik olurdu. Belki de kendimize layık olanı bulurduk. Türk sö-mürgeci egemenliğine karşı, şu veya bu düzeyde bağımsızlığımızıtutturabilirdik. Ardı ardına gelen imha tehlikelerine geçit vermez-dik. İki düzine halindeydik. Bu iki düzine kendisine gelseydi neolurdu? Ölüm ve zorluklar her zaman vardır. Kaldı ki, bunlar içindüzen içinde fazla bir çıkar ve itibar da söz konusu değildi. Amainat işte! Bunlar gelişmeye yönelmemekte, basite kaçmakta, ken-dini eğitmemekte ısrar ettiler. Sonuçta Şahin ve Yıldırım örneğin-de görüldüğü gibi, en kariyerist ve en fırsatçı olanlar, provokasyo-na ve düşmanla en aşağılık işbirliğine yöneldiler. Önemli bir kesi-min durumu böyleydi. Kendinde olamayan ve kendilerini kesinli-kle dönüştüremeyenler, ara yerde boğulmaktan kurtulamadılar. Buişte biraz var olduklarını söyleyenler şahadet mertebesine ulaştılar.Böylece son derece önemli bir adımın sonuçları istediğimiz tarzdageliştirilemedi. Daha sonraları giderek ağırlaşan durumları vardı.Zorbela bir nefes alma olanağı açıldı. Örgütlenememekten ve ör-güt sorununu çözememekten dolayı gereksiz tutuklamalar oldu.Bu yüzden korkunç işkenceler yaşandı.

Kurtarabildiğimiz çok az değerimiz vardı. 1980’li yıllarınbaşına gelindiğinde, düşmanın deyişiyle, bizler “kılıç

252

Page 253: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

artıkları”ydık. Daha sonra bu durumları tekrar değerlendirmeyeçalıştık. I. Konferans’ta davamızın geçerliliğini, farklılığını veneden ilerletmemiz gerektiğini iyi ortaya koyduk. Bir kez daha,doğru önderlik edelim ve özellikle örgütsel önderliği doğru tuttu-ralım, dedik. Bu değerlendirmelerin yeni özelliği buradadır. Yaratı-lan bir örgütsel kriz, hatta kriz ve bunalım da değil, sahip çıkıl-mayan görevler vardı. Bundan kimler ne yarar gördü? O zamansorumlu tutulması gereken kişilere karşı sınırlı bir eleştiri geliştir-dik. Tabii o zaman bir kez daha bir yönetim oluşturalım dedik. Ba-zı isimler belirledik. Daha fazla açımlamalar yaptık ve görevleresahip çıkılması zorunluluğunu anımsattık. Aynı tutumlar kendisinibir kez daha gösterdi. İflah olmayan ve gerçekte bize pek dürüstyaklaşmayanların provokatör oldukları açıklığa kavuştu. Bunlarınkişilik olarak provokasyona yol açmaktan öteye gidemeyecekleriniortaya koyduk. Bu gerçekleşti. Özlü olanlar vardı. Bunların biradım daha ilerleyebilecekleri ortaya çıktı. Yine orta yerde seyre-denler, dönemin emrettiği görevleri yapmaktan ziyade, kendini vedurumu kurtarma bir şeyler yapanlar da görülüyordu. Bunları,omuzlarımızda taşıya taşıya buraya kadar getirebildik.

1986’da toplanan 3. Kongre’nin içimizde olup bitenleri birazçözmeye çalıştığı bilinmektedir. Kongre, gelişmemenin en önem-li nedenlerini içte bulmuştur. Burada özellikle 15 Ağustos Atılı-mı’nın 1985 yılı sonlarında yaşadığı ağır bir krizi, hareketinbaşsız bırakılmasını, onun eğitsel ve yönetsel sorunlarına yönel-memeyi -güç getirememe demiyoruz- rahatlıkla yapılabilecekişlerin yapılmamasını ve tutturulabilecek çalışmalara yönelinme-sini, hatta engelleme çabalarını açığa çıkardık. Bir kez daha, bukişiliğin temel aldığı tarihsel ve somut dayanakların yol açtığısonuçları, proletaryaya yabancı etkiler ve düşman etkileri biçi-minde ayrıştırmaya tabi tuttuk. Parti değerlendirmeleri ve kongreplatformunda, tarihimizin kötüye gidişinin ve ilk eylem sorunla-rının kaynağının burada aranması gerektiğini açığa çıkardık. İçortamımızın aydınlatılmasını ve netleştirilmesini sağlayamazsak,hareketimiz bu kez, daha sonraki süreçte büzülecek ve boğulupgidecektir, dedik. Gerçekten de biz burada yeniden partimizininşasına yönelmeseydik, PKK bitmişti.

253

Page 254: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

PKK’nin kuruluş toplantısına gittiği zaman ideolojik propagan-da yapmış, ama kendilerini ondan öteye hazırlamamış ve yorgun-luk aşamasına gelmiş kişilerle bu toplantıyı gerçekleştirdik. O dö-nemin yoğunluğunu ve aciliyetini hala anımsıyoruz. O zaman zor-bela kendimizi bir eve atmıştık. Nefes nefese gerçekleştirdiğimiztoplantıda ileri bir adım daha atalım derken, çoğu yorgun savaşçısanki tarihsel işler yapmış gibi, adeta artık bizden bu kadar diyenbir durumda bulunuyordu. İşler bunların keyfine bırakılmış olsay-dı, daha sonraki baskı dönemlerinde görüldüğü gibi, PKK henüzkendine ad vermeden tasfiye olup gidecekti. O koşullarda diğerbirçok grup hiç de bizim kadar iş yapmadığı ve zorda olmadığıhalde yerle bir oldu. Gerekeni yapmamış olsaydık, bu tutum sahip-leri yüzünden, bizim kaderimiz de bunlardan farklı olmayacaktı.Kaldı ki, biz çok daha tehlikeli işler yapmıştık. Düzen bütünhışmıyla üzerimize geliyordu. Kuruluş toplantısını gerçekleştire-rek bunu önledik. Bütün yetmezliklere, ilgisizliğe ve kendinieğitip örgütlendirmemeye rağmen, buna parti ilanıyla karşılık ver-eceğiz ve bu tarihsel bir adım olacaktır, dedik. Henüz grup aşama-sındayken, kendi kendini iddiasız kılmak düşünülemezdi. Bazılarıdaha o zaman düzenle ilintili olarak yeni yaşam ilişkilerine yönel-mişlerdi. Biz kendilerini biraz tuttuk ve geriye çektik. Bir adım da-ha attıracaktık. O zaman birçoğunun beklediği kendi kendini tas-fiye etmeyi böylece önlemiş olduk.

1981 yılına geldiğimizde, güçlerimizin ancak bir kesimini bu-lunduğumuz eğitim alanına çekebildik. Bu güçlerimize biraz da“kılıç artıkları” diyebiliriz. Burada toplandık, sorunlarımızı çözü-me kavuşturduk, yapımızı tekrar netleştirdik. Bu çalışmamız neyekarşı yapılıyordu? Meğer bazıları yurt dışına çıkışımızı bir ka-çıştan ibaret görüyorlardı. Daha sonra şehit düşen değerli direnişçiyoldaşlarımız vardı. Bunlardan Bedran (Mehmet Sevgat) yoldaş,o döneme ilişkin bir yazısında, “Parti Önderliği ülkeye yönele-ceğimizi ve direnişi yükselteceğimizi anlatırken, biz arkasındangülüyorduk” diye yazıyordu. Kısacası, her şey olup bitti, ne ülkeyeyönelme olacak, ne de gelişme sağlanacak yaklaşımı vardı. Halkıniçinde bulunduğu durum da buydu. Eski olan ve birazcık iş yapmışmilitanlarımızın içine düştüğü durum böyleydi. I. Konferans ve

254

Page 255: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

II. Kongre’nin anlamı ve amacı, yurt dışına çıkışı bir kaçış duru-muna dönüştürmek isteyenlerin tutumlarını engellemek, ülkeyeyeniden yürüme kararlılığını geliştirmek, bunun için eğitimiyoğunlaştırmak ve gerekli bütün çabayı harcamaktı.

Nitekim, bilindiği gibi kaçış eylemi kesildi. Bazıları kendilerinitanınmaz hale getirdi. Provokasyonun temellerini atanlar, bu alan-da ve hem de yanıbaşımızda gizliden gizliye faaliyet yürüttüler.Bunun ürünlerini alarak Avrupa’ya çıkma fırsatını bulduklarında,işi partiyi yerle bir etmeye kadar götürdüler. Bu, düşmanın bilinçliolarak kullandığı bir provokasyon oluyordu. Bunlar Hakkari’de birtek kişinin bile sağ kalmayacağını belirtiyorlardı. Bunu kendi ifa-delerine açıkça geçirdiler. Bütün güçlerini, ülkeye yönelmemiziengelleme üzerinde yoğunlaştırdılar. Zindanlarda da, ihanet yolu-nu seçenler, “PKK nasıl doğduysa, öyle yerin dibine gömmeliyiz”diyorlardı. İçerden ve dışardan bu biçimde imha edilmemizi ama-çlayan güçlere ve kaçış eğilimlerine, dolayısıyla son tahlilde TCile PKK’yi bütünleştirme anlamına gelen çabalara karşı kararlı-lığımızı ortaya koyduk. Parti yaşamı bir kez daha devam edecekti;parti ülkeye dönerek yaşamaya devam edecekti. Bunlar bizim içinölüm kalım anlarıydı. Halk ve ulus olarak ayakta kalıp kalamaya-cağımız, gerçekten de bu adıma bağlıydı. Zindanlarda PKK’yi sa-vunup savunmamak, bir anlamda Kürdistan halkını savunup sa-vunmamaktı. PKK’yi savunmak, Kürt halkının var olmasına kararvermekti. Bu zeminde de PKK’yi savunmak ve ülkeye yönelimigeliştirmek, sadece PKK’nin varlığını veya yokluğunu ilgilendir-miyordu. Bu, gerçekte Kürt halkının varolup olmayacağına kararvermekti. Biz bu kararı verdik. Bütün gücümüzü ortaya koyarakkararımızı uygulamak istedik.

Bu dönemde engellemeler çoktu. Provokasyon kendisini müt-hiş bir biçimde dayatıyordu. Sinsice ve alçakça ağacın kökünüoymaya çalışan kurtçuklar ve çürütücü öğeler epeyce çoktu. Bunarağmen ülkeye ve direnişe yöneldik. Yurt içinden ve yurt dışındangelişen bütün engellemelere rağmen, hazırlıklarımız aslında 15Ağustos Atılımı’ndan kırk kat daha fazlasını yapmaya elverişliy-di. İçerdeki engellemeler olmasaydı, kırk adet Eruh baskınını kırkkez daha başarıyla gerçekleştirebilecek durumdaydık. Ama kendi-

255

Page 256: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

lerine birincil derecede görev verilenler, buna gereken önemi ver-mediler. Partinin hazırladığı bazı savaşçılar, ciddi bir takviye gü-cüyle taktiği rayına oturtmaktan çok, kendiliğinden ses veren bazıeylemler yaptılar. Eruh 70 kişiyle basıldığında, ilçenin altı üstünegetirilirdi. Benzer eylemler ardarda beş on yerde daha da yapıla-bilirdi. Kapasitemiz buna uygundu. Yine de bu partinin hazırla-dığı bir eylemdi. Yine tarihsel bir aşamayı ifade eden bir eylembiçimiydi. Bu eylemi başından sonuna kadar biz hazırladık. Öbür-leri daha sonra şöyle veya böyle yöneticilik yaptıklarını söylemişolsalar da, bu doğru değildi. Bazıları daha ilk günde bu eylemle-rin yarattığı kazanımların üzerine oturmuşlardı. Ne idüğü belirsizyerel işbirlikçilerle anlaşmalı bir biçimde, parti içinde yer edin-mişlerdi. Kör Cemal pratiğinde görüldüğü gibi, daha o zaman bukazanımların üzerine yatanlar vardı.

Biz burada binlerce olanak yaratıp sunduk. Kürdistan’ı ilk defasilahlandırdık. Bombalardan roketatarlara, patlayıcılardan tabanca-lara kadar çeşitli silahlar gönderdik. Ne var ki, adamın bir hırsız veyol kesenin teki olduğu ortaya çıktı. Kendisi bu değerler üzerindebir yaşam tutturmaya çalışmıştı. Ne oldum delisi tipinin ilk örnek-leri böyle ortaya çıktı. Biz, yoldaşlarımız tarihsel bir fırsat yakala-mışlardır, diyorduk. Partinin özlü kadroları ve öğeleri aslında böy-leydi. Onlar gerçekten de böyle çalışıyorlardı. Ancak içlerine bazıtortular karışmıştı. Bunlar başka işlerle uğraşıyorlardı. Ama bunla-ra rağmen atılım sağlandı. Bu atılım çok daha güçlü olabilirdi. Ha-zırlıklarımız buna olanak sağlıyordu. Eylem daha örgütlü olabilir,daha doğru bir yönetim altında çok daha ileri düzeyde gerçe-kleşebilirdi. Biz o zaman bu durumları eleştirmiştik. Dıştan provo-kasyon ve içten bu tiplerin feodal ve küçük-burjuva hesapları sı-nırlı bir başarıyla yetinmemize yol açtı. Halk kitleleri, 1984 yılınınsonlarından itibaren tam bir ayaklanmaya hazırdı. İstediğimiz ka-dar insan eğitebilirdik, bu bizim için çok önemliydi. Birçok bölge-de ilk ateşi yakmıştık. Halk saflarımıza akın ediyordu. Her şeyyaratılan güçlü zeminin sonuçlarının derlenmesine kalmıştı. Amabunun tam tersi yapıldı.

O dönemin gelişmeleri incelenirse iyi görülecektir: Safları git-tikçe daha fazla daraltma çabaları kendisini oldukça dayatıyordu.

256

Page 257: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

Çünkü adam ayaklanmaya hazır değildi. Gerilla da hazırlıktanyoksundu. Önderlik ve yönetim adını verdikleri şey, aslında kendi-leri için birkaç kul köle tutmak ve kendilerini idare edecek ölçüdebir düzeyi tutturmaktı. Devrimden ve isyandan haberleri yoktu.Tutuculuk tehlikesi bu biçimde ortaya çıkıyordu. Daha sonradüşman saflarımıza koşmak isteyen binlerce insanı yakalayıp “ko-rucu” yapmaya çalıştı. “Korucular”ın ezici çoğunluğu başlangıçtaPKK’den umut bekliyordu. İncelenirse durumun bu olduğu tespitedilecektir. Ama zamanında sahip çıkılmadığı için, bu insanlarıdüşman tuttu. “Bir zamanlar siz PKK’ye ilgi duymuşsunuz; ya ko-rucu olursunuz, ya da sizi öldürürüm” dedi. Bu tehditler üzerineinsanlar “koruculuğu” benimsemek zorunda kaldı. Kuşkusuz bun-ların içinde bilinçli bazı hainler vardır. Ama özellikle yoksul kesi-min durumu böyleydi. Biz bunları çekseydik, kendilerini eğitip ör-gütlendirebilseydik, hepsini bir gerilla ordusuna dönüştürürdük.Ama kendilerine yetişen düşman oldu; kendilerini eğitip örgütledi.Karşı-devrimin sağlam dayanaklarından biri durumuna getirdi.

Bundan kimlerin sorumlu olduğunun iyi tespit edilmesi gerekir.Sorumlu eğitici ve örgütleyici, önderliksel görevlerine sahip çık-mamıştır. Tersine kendilerine “Gelmeyin, ben sizleri eğitemem veörgütleyemem, bunu yaparsam başım tehlikeye girer” demiştir.Yaklaşımıyla bunu söylemeye çalışmıştır. Kendisini korumak içinrahatı seçmiştir. Kendisini yorma gereğini duymamıştır. Bu kadarinsan mücadele saflarına geldiğinde, o zaman ayaklanmayı yönet-mesi gerekir. Bunların ayaklanmayı değil, bir ahbap-çavuş çevresi-ni bile yönetemeyecekleri ortaya çıktı. Kendisine böylesi biryaşamı felsefe edinen biri elbette adam kaçırtacak, insanlarıdüşmana peşkeş çekecek ve hareketin bu ilk adımının başına enbüyük belayı getirecekti.

Örnek verirsek, Şeyh sait isyanı’nda hareketin ulaştığı büyü-klüğe rağmen düşman harekete sızdırdığı birkaç provokatör eliyleher şeyi yerle bir etti. Bu provokatörler halkla oynadılar. Sonuçtaisyan, en canalıcı bir dönemde ağır bir yenilgiye uğradı. Bunlariçerden halkın canına ve malına el attılar. Ulu orta yerlerde adamöldürdüler. Böylece hareket kendi içinde provoke edilerek, dağıl-maktan kurtulamadı. Bunun küçük bir örneği de bizde böyle or-

257

Page 258: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

taya çıktı. Tam da böylesi bir dönemde önderlik gerekiyordu. Kit-leler sana yönelmişler, senden yönetim ve eğitim bekliyorlardı.Müthiş bir çaba harcayarak kitlelere sahip çıkacaktın . Yoksa bualanı düşman dolduracaktı. Bu nasıl sonuç verdi? 1985 yılınadoğru geldiğimizde, el attığımız unsurlar “koruculuk yasası”ylakarşımıza dikildi; yanımızda doğru dürüst bir militan kalmadı.Çünkü önderlik ve yönetim yetersizliği yüzünden, dürüst kadrola-rın çoğu biçilmiş, güçlerimiz çarçur edilmişti. Geriye kalanlar sö-zümona kendilerini korumuş olanlardı. Aslında içlerinde en sinsiolanları “Söz konusu olan 12 Eylül’dür, hareket tekrar bitmiştir”diyorlardı. Birbirlerine küfrediyor, birbirlerinin suçlarına ortakoluyorlardı. Yurt dışına kapağı atarak, artık yeter demek istiyorlar-dı. Bu tıpkı 1980’li yılların başında gördüğümüz, içerde Şahin-Yıldırım çetesinin, dışarda Semir ve benzerlerinin durumunu andı-rıyordu. 1985 yılında buna benzer bir provokasyonun kendisinidayatmaya çalıştığını gördük. Bunlar özünde silahlı mücadeleyeve partinin zaferine inanmamışlardı. Güçlerimizin bir an önce har-canıp bitmesini ve bazılarının kurtulmasını istiyorlardı. Bu tutumoldukça etkiliydi. Bazıları da ortayolcuydu. Tipik bir durum sergi-leyen bu unsurlar, kendilerini kurtarmak için ilkel milliyetçiliğesığınıyorlardı. Salt üç aylık çalışmaların boşa çıkarılması için, or-taya ucuz sorunlar atıyorlardı. Militanlarımızı tali sorunlarlauğraştırıyor, uyduruk teorik sorunlar ve uyuşmazlık noktaları or-taya çıkarıyor ve böylece sözümona politika yapıyorlardı.

Son tahlilde parti 1985 yılı sonlarında yeniden bir imha tehli-kesi ile yüzyüze gelmişti. Birinci derecede görevli birçok sorum-luya bırakılsaydı, tası tarağı toplayarak yenilgi bayrağını çekmekçoktan kaçınılmaz olacaktı. Tabii kendilerine toz kondurtmamakiçin sonuna kadar var olduklarını söylemekten öteye gitmeyen butipler, ikiyüzlü bir konum sergiliyorlardı. Bunu farketmediğimizsöylenemez, tersine bütün yönleriyle çok iyi farketmiştik. O za-man, savaşa bu biçimde yaklaşmanın bir yandan inançsızlıktan,öbür yandan gerçek anlamda önderlik edememek ve halka sahipçıkamamaktan kaynaklandığını belirttik. Bu tutum sahipleriylebirlikte düşmanın karşı atılımı, tehlikenin gırtlağımıza kadardayanmasına yol açtı.

258

Page 259: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

Bu tutuma yolaçan kişiliğin tarihsel ve toplumsal temelleriyleifade ettiği şey nedir? Biz, bir kişilikteki çözümleme bir tarihin çö-zümlenmesidir, sonucuna vardık. Bir kişiliğin çözümlenmesi, birtoplumun dile getirilmesidir. 3. Kongre toplantılarımızı çok kap-samlı geliştirdik. Sorunları derinliğine ele aldık. Sonuçta belli biraçımlamayla yeniden ülkeye olanak sunduk; devrimci grupları ye-niden seferber ettik. Bu kez daha yavaş adımlarla da olsa, hareketi1985 döneminin düzeyinden ileriye, onu uygun bir biçimde iler-leyen bir konuma getirdik. Zor olsa ve çok çaba istese de, 1986 yı-lını hem ülke içinde hem de yurt dışında başarıyla hazırlama çaba-larımızı yoğunlaştırdık. Bütün yetmezliklere ve engellemelererağmen, 1986 yılında hareketin büyümesi devam etti. Hareketinhem sürekliliği hem de derinliği oldukça geliştirildi. 3. Kongre so-nuçlarının ülke zeminine aktarılması ile birlikte, bu süreç oldukçahızlanacaktı. Aynı şey Avrupa’da gerçekleşecekti.

Peki, bu durumda ortaya çıkan yeni engeller neydi? Gelişmelervardı. Çünkü biz artık yavaş yavaş gelişmeleri kişilerin doğru yö-neticilik yapıp yapmamalarına bağlamaktan kaçındık. Kadrolarımı-zı hazırladık. Dengeli bir biçimde birçok alana ulaşmaya çalıştık.Halkın partiye doğru katılmasını güvence altına alacak düzenleme-ler yaptık. İdeolojik ve politik düzeyde önderlik söz konusuydu. El-bette bu PKK’yi geliştirecekti. Çeşitli kişilik engellemelerini boşaçıkarabilecekti. Bireysel ve hatta bölgesel düzeydeki provokasyon-ları rahatlıkla engelleyebilecekti. Dolayısıyla, gelişmelerin kesinti-siz olması ve nitelik kazanması kaçınılmazdı. Buna rağmen, kongreçözümlemelerine katılan bazı kişiler, sonraki süreçte eski durumla-rını sürdürmekten geri durmadılar. Daha sonraları, bunların durumukurtarmak için ikiyüzlü bir tutum izledikleri ortaya çıktı. Bazılarıözeleştiri yapmışlar, ama buna içten inanmamışlardı. Bazıları ger-çek durumlarını örtbas etmişlerdi. Bu alanda bazılarının üzerine ol-dukça öğretici gittik. Kendi gerçekliklerini net olarak ortaya koy-duk. Sizin durumunuz budur dedik. Hepsi bunu kabul etti. “Parti-den istediğimiz tek bir şey, bize yeniden mücadele etme hakkı tanı-masıdır” dediler. Biz bunlardan oturdukları yerde oturmalarını iste-dik. Ama onlar kendilerine böyle bir olanak tanınmasında ısrar etti-ler. Biz kendilerine bu şansı tanıdık. Kimi ülkeye, kimi Avrupa’ya

259

Page 260: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

gitti. Ancak eski kişiliklerini yeniden hortlattılar.Avrupa’daki gelişmeler bilinmektedir. Evet, düşman önlemler

alır. Avrupa da da düşman vardır. Ama devrimciler düşmana karşıönlem geliştirir. Kaldı ki, Avrupa’dan daha güvenceli bir alan yok-tu. Bu alanda yaşamak istemiyorlardı. Ülkeye girdiklerinde inançduymuyorlar. İnançları olsa da intiharvari giriyorlardı. “Ya herroya merro” yaklaşımıyla hareket ediyorlardı. Bunun ise hattımızıgeliştiremeyeceği açıktı. Biz, kendinizi en iyi yerde koruyun, de-dik. Ama gittikleri alanda akıl almaz hatalar işlediler. Düşmanıneline öyle belgeler verdiler ki, yargılanmaları kaçınılmazdı. Bizkıyameti koparıyor, bu yaşam biçimi orada bir kez daha imhaya veiflasa götürür, diyorduk. Biz bunları söyledikçe, onlar tersinde de-rinleştiler. O döneme ilişkin değerlendirmeler ve talimatlar okun-ursa, epeyce netleşme sağlandığı görülecektir. Hayır, onlar biraraya geliyorlar, kimin daha yetkili olduğunu tartışıyorlar, boğazboğaza sen-ben kavgasına tutuşuyorlardı. Görevleri basite alıyor,örgütlenmeye ve önderliğe doğru yaklaşmama tutumunu sürdürüy-orlardı. Ne toplantı düzenliyor, ne de kendi aralarında kolektiviz-me ve yoldaşlığa yöneliyorlardı. Kısaca eski kişilik rahatsızlıkları-nı konuşturdular. Son tahlilde büyük bir olasılıkla kendilerine hak-sızlık yapıldığına inanıyorlardı.

Evet, düşünülecek olursa, kendi yaşamlarının sorumluluğunualmak bile büyük bir yoldaşlık örneğiydi. Kendilerinin bize ver-dikleri hiçbir şey yoktu. Biz onların yaşamlarına her düzeyde sa-hip çıkıyoruz. Kendilerini zırnık kadar zor duruma sokmuş olsay-dık, bize etmediklerini bırakmayabilirlerdi. Ama yoldaşlık adınabazı görevlerin paylaşımını kabul ettiklerine göre, hiç olmazsa bu-lundukları alanı korumaları gerekirdi. Elbette üslubumuzun dışın-da adam yargılanır ve emperyalizmin en gelişmiş düzeyiyle oyna-nırsa, bunlar da kötü bir biçimde yöneleceklerdi. Daha sonra, şim-di akıllarının başına geldiğini söylüyorlardı. Gerçekte akılları şim-di de başlarına gelmemişti. Aslında daha önce de böyle konuşuy-orlardı. Gelişmeler olumlu veya olumsuz yönde meydana geldik-ten ve her şey olup bittikten sonra, paylarına düşeni düşünüyorlar-dı. Böylelerinden önder değil, insan bile olunamaz.

Kısacası bu konularda eleştiriler yapılmıştır. Özeleştiriler de or-

260

Page 261: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

tadadır. Dersler çıkarılması açısından bir kez daha değinmek öğre-ticidir. Bunlar yine bizim yoldaşlarımızdır. Yine ölümüne partiyebağlı olan insanlardır. Ve katbekat bilinçli olan arkadaşlarımızdır.Ama bununla durumlarını kurtarabildiler mi? Tarih neyi kanıtladı?Tarih bunların kendi yetmezlikleriyle kendi durumlarını kurtara-mayacaklarını ortaya koydu. Yine bu arkadaşlarımız asıl hesapvermeleri gereken gücün parti olduğunu da bilirler. Yetmezliklerinive yanlışlıklarını da bilirler. Diğer arkadaşlar bu konuda daha toyve daha tecrübesizdir. Dolayısıyla bu yeni bazı yetmelerden sözediyoruz. Bütün bu yetmezliklerine rağmen, yine de bu arkadaşla-rımız denenmiş ve sınanmış kişilikleriyle düşmana karşı durabilir-ler. Bunun da yetmediği bellidir. Ama yine de gerçekler biraz böy-ledir. Evet, PKK’nin tarihinde böyle bir gelişme vardır. Yani tamve yetkin bir uygulamaya gidememe ve sorunlarını kötü bir biçim-de ödeme durumu söz konusudur. Sorumlu olan kimdir? Sorunla-rın müthiş bilinciyle doğru devrimci sözleri zamanında hayata ge-çiremiyor, sorumludur. Biz PKK’lileşin dedik. PKK’li olana biryerde evrensel oportünizm ve daha birçok güç düşmandır. Bunlarkarşısında kendinizi müthiş kılamazsanız, elbette darbe yiyeceksi-niz. Hem PKK’li yiğit ve direnişçi olduğunuzu söyleyeceksiniz,hem de bunun gereklerine gereken yaklaşımı göstermeyeceksiniz.Bu yaklaşımla insan yaşayamaz.

Mevcut gelişmeler bunu biraz ortaya çıkardı. Ülkeye yönelen-lerden bazıları biraz da ikiyüzlülük yaptılar. 1986 yılı sonlarından1987 yılı başına kadar, bütün gücümüzü en etkili ve yetkili kıl-dığımız kişilerin emrine verdik. Ancak bunların döküntü, lümpen,fırsatçı ve yoldaşlarımızın kanı üzerinde hesap yapan tipler olduğuortaya çıktı. Meğer kendilerini örtbas etmişlerdi. Kör Cemal pra-tiğinin özünde ne vardı? Onun pratiğinin özünde işte bu durumvardı. Aslında toplumdan soyutlanmış ve en tortu bir lümpenizmiyaşamış tiplerin tarihin kritik bir anında ne duruma yönelebilecek-lerini bir kez daha duyduk. Tabii aynı zamanda partimiz adınasavaşanların ahmakça yetmezliklerine tanık olduk. Çözümlemelerzamanında ulaştı. Örneğin, Doğu Kürdistan’da 30-40 militan vesavaşçıyla aylarca toplantılar yapıldı. Çözümlemelerin önemli birbölümü ellerindeydi. Ama bunlar değerlendiremediler. Bile bile yı-

261

Page 262: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

kıcılık örgütlendirildi. Devrimci yaşamla çelişen her türlü durumsergilendi. Bizim arkadaşlarımız tecrübeliydi, bunu görmüşlerdi,ama yine de verecek cevapları olmamıştı. Tabii bunların kurnazlı-kları bu tür duyarsızlığı, ilgisizliği ve yetmezliği bize acı bir bi-çimde öğretmeye birebirdi. Sonuçta 1986 çözümlemelerinin ül-keye taşırılması şurada kalsın, bunların zırhına bürünerek ve bir aniçin de olsa bir anlamda bizi de orada işlemez duruma getirerek,kendi kişiliklerini konuşturdular. Örneğin Şemdinli’de onlarcadeğerli yoldaşımızı şehit verdik. Bu zeminde halkın büyük çoğun-luğu “koruculuk” sistemi içine girdi. Çözümlemelere ulaşmayanbirçok militan, henüz rolünü tam oynayamadan şehit düşerek ara-mızdan ayrıldı. Bu ne idüğü belirsiz yaratıklar ise, varlığımıza mu-sallat olmuş birer kan emici gibi, çirkin konumlarına devam ettiler.Sonuçta bunlar hak ettikleri yere ulaştılar. Ama olan partiye oldu.

Salt bu durumun yarattığı tahribatların önüne geçmek ve etkile-rini gidermek için, bugüne kadar ardı arkası gelmeyen çabalarımı-zı sürdürdük. O zaman birçok dürüst militanımız ve savaşçımız bi-raz çizginin neyi emrettiğini, parti çözümlemelerinin neye işaretettiğini, yaptıklarının kendi rolleriyle ne ölçüde uyumlu olduğunuve gerçekte görevleri kimlerin yerine getirdiğini düşünse ve bu ko-nular üzerinde yoğunlaşsaydı, rahatlıkla karşılığını bulacak vebüyük gelişmelere yolaçmak olanaklı hale gelecekti. Fırsatlar veolanaklar ellerindeydi, hazırlanmış güçlerimiz vardı, ama bütünbunları kullanan ve kullanmak için çalışan yoktu. Kendilerine cid-di roller atfettiğimiz kişiler içe büzülüyor, küskün ve edilgen dav-ranıyorlardı. Önderlik sanatında iddiasızlardı.

Sonuçta söz konusu olan, kendi çabalarına en kötü sonucu day-atmaktı. Bunun ardından bizim yeni bir müdahalemiz gündemegeliyordu. Öbür yandan düşman ve üzerimizde oyun oynayan bazıgüçler de süreci biliyorlardı. Düşman tüm gücüyle önlemler alıy-ordu. Birinci derecede partiye sahip çıkması gereken kişilerin ken-di görevlerine yetkince sahip çıkmamaları da buna eklenince,başarı kazanmak bir yana, bir kez daha tasfiyeyi yaşayacağımızaçıktı. Üstelik bu yenilgi bir iki kişi yüzünden başımıza gelecekti.Yüzlerce değerli savaşçımız dururken, iki bozguncu duruma ege-men oluyordu. Böylesi kritik bir yerde sınıf savaşı müthiş olur. He

262

Page 263: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

zaman söylerim: Önemli görev, yetki ve yönlendirme alanlarında,eğitim, görevlendirme ve işbölümünde bütün gücünüzü ortayakoymazsanız, doğan boşlukta sonuç alan karşı-devrim olacaktır.Bu bir devrim yasasıdır. Burada bütün gücümüzü ortaya koyma-mız halinde, sağlıklı bir adım bile atamayacağımızı çok iyi biliyo-ruz. Bunun için de bütün gücümüzü ortaya koyuyoruz. Bu alandakamp işlerinin yürütülmesinde, hem de büyük bir olgunlukla arka-daşlarımızın bütün yanlışlıklarına cevap veremesek, kendilerini bi-le kurtaramayız. Bu, öteki faaliyet alanlarımızda da böyledir. Heleülke somutunda bu daha da böyledir. Kendi görevlerinize hakkıylasahip çıkamazsanız, proletaryaya yabancı sınıf etkileri size bu-laşacak ve size adım attırmayacaktır. Bu ortaya çıkmıştır. Politikave örgütlenme sanatında yetkinleşmek ve çizginin adamı olmakdenilen şey budur. Çizgi adamı olmak demek, bu konulara güç ge-tirmek, zamanında teşhis yapmak ve gerekli tedaviyi uygulamakdemektir. Arkadaşlarımıza söylüyorum: Bunu yapamazsanız, kababir savaşçı olmaktan kurtulamazsınız. Kaba bir savaşçının da ciddişeyler kurtarması söz konusu olamaz. Bu bir yasadır. Örgüt içindesonuç almak istiyorsanız, bu yasaya göre davranacaksınız. Yinebazı özelliklerden söz eder, fark edemediğinizi ya da çekindiğinizisöylerseniz, devrimin yasalarına ters düşersiniz. Nitekim bununsonuçlarına tanık olduk. Birçoğu şehit düştü. Birçoğu etkili bir ça-lışma yapamadı. Zor anlarda değerlerin toparlanmasını sağlayanbiz olduk. Kendileri bunu belki kırk kat daha iyi yapabilirlerdi.Suçlamıyorum, ama bunlar sahip çıkılması gereken görevlerdi. Za-manında yapılması gereken görevler adam ister. Devrimci olmadakararlıysanız, böylesi adamlar olacaksınız.

Burada ortaya çıkan sonuç şudur: “Kürt işi böyle olur, Kürt işihamal işidir, sırtta taşınır” demek doğru değildir. Devrimci politi-kanın leninist evrensel kuralları vardır. Bu kuralları kendi ülkeni-zin somut koşullarına uygulayamazsanız, şu ya da bu özelliğiniz-den söz ederseniz, sadece kendi sonunuzu hazırlamış olursunuz.Bunun için zamanında eğitimden, zamanında gelişme sağlamak-tan, zamanında işler için hazır olmaktan söz ediyoruz. Önderliköğretisinin teorisi ve pratiği böyledir. Geçen yıllarda Mardin pra-tiğini de eleştirdik, Mardin pratiğine de müdahalede bulunduk.

263

Page 264: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

1987 müdahalesinin çok görkemli ve sonuç alıcı nitelikte olduğubilinmektedir. Halk olduğu gibi ayağa kalkmıştı. Ama gidenler ku-ral denilen bir şey bırakmadılar. Bagok’taki olayı tahlil etmeye ça-lıştık. Oradaki büyük kuralsızlık neydi? Orada ne bir gizlenme, nede zamanında bir iş yapma vardı. 50-60 kişiye yakın silahlı milita-nımız düşmanın onbeş dakikada rahatlıkla ulaşabileceği bir nokta-da toplanmıştı. Burada tam bir ay beklemişler, verilen randevuyagitmemişlerdi. Tabii bu imhayı getirecekti. Sözde bu işlerden birazanlıyorlardı. Sıradan bir köylüye bile sorsalardı, orada kalınmaya-cağını söylerdi. Ama önderlik adına hareket edenler, bu kadar gü-cü bir ay burada bekletebiliyorlardı. Sonuçta kendilerini bile kurta-ramadılar. Bu bir yana, çeşitli bahaneler ileri sürebildiler. Birdevrimci, özellikle sıcak savaş alanlarında, bu kadar büyük birkörlük içine düşemez. Düştüğü zaman da böyle sonuçlar hazırlar.Dua edelim ki, bütün militanlarımız imha olmadı, bir kısmı kurtu-labildi. Bunların kurtuluşu aslında bir tesadüftü. Böyle bir topluimha gerçekleşseydi, Mardin diye bir pratik faaliyet alanımız kal-mayacaktı. Daha sonra bizim müdahale üstüne müdahalemiz gün-deme geldi. Dört beş kez gerçekleştirdiğimiz şu müdahaleler ol-masaydı bir tek yurtsever kalmayacaktı.

Evet, önderlik böyle yapılmaz. Kaldı ki alınması gereken ön-lemler basitti. Nerede nasıl dolaşılması gerektiği biliniyordu. Si-lahlı dolaşmakla kendinizi kurtaramıyorsanız, o zaman sıradan birköylü gibi hareket edin. Silahlı dolaşmak istiyorsanız, bunun ku-ralları vardır. “Ne öyle ne de böyle yaparım, ben bir orduyum;düşman gelsin birebir savaşalım” demek ne kadar doğrudur? Bututumla modern donanımlı Türk ordusu karşısında bir dakkika biledayanılamaz. Bu konuda kayıplar vermemize yolaçan ve bizi im-haya götüren kimdir? Olayların altını yokladığınızda, kayıplarındoğru önderlik edememek, güçleri doğru düzenlememek veçoğunlukla eğitmemekten kaynaklandığını görüyorsunuz. Düşmanşu kadar silah ele geçirdiğini söylüyor. Bizde silaha bir sopa kadardeğer vermeyen adamlar da vardır. Adam koca bir BKC silahınıbir çırpıda bırakıp kaçabilmektedir. Bu ne demektir? Helikopteryukarıdan ateş açarken, roketatar silahını bırakıp gidebilmektedir.Adam üstelik bu konuda çok rahattır. Vietnamlıların bir şiarı var-

264

Page 265: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

dır; “Bir silah için on adamımız gidebilir” derler. Sen henüz vur-madan en değerli silahlarını düşmana teslim edersen, bu tutumunhiç de ihanetten daha basit bir tutum olmadığını kabul etmek zo-rundasın. En değerli silahlara bu biçimde sahiplik etmenin, eylemgeliştirmek ve savaşı büyütmekle ilişkisi yoktur.

Örneğin düşmanın kıyamet kopardığı bir silopi olayı vardır.Aslında doğru olmayan bir örgütlenme anlayışından ileri gelmişti.Biz bunu henüz olaylar olmadan açıkladık. Son derece açık ça-lışıyorlar, son derece güvensiz unsurlarla ilişki kuruyorlar, bir köy-de canına okunması gereken bir ağa ile uzlaşma yapıyorlar. Birçokkişi bunların milis olduklarını biliyor. Elbette düşman zorlandığızaman, elde ettiği bilgilere dayanarak katliam gerçekleştirecektir.Hele bir de güvenilemeyecek unsurlara gereğinden fazla bilgi veri-lirse, sonuca kendi eliyle yol açılmış olunacaktır. Raporlar vardırve bunu da anlatıyorlar. Sözümona bazı cezalandırmalar yapılıyor.Evet, cezalandırmalar yapılabilir. Oysa yetmezlikle savaşım adı al-tında, dayatmalar ve gerektiğinde küfretmelerden söz ediliyor. Bu-nun nedeni kişilerin yetmezlikleriymiş, bu kişiler sağlam militan-lar olmuyorlarmış! Hayır, bunlar bizim yöntemlerimiz değildir.Biz şunu da söyledik: Hain olmadıktan sonra kadınlara, çocuklarave yaşlılara karışmayın. Bizim bunlarla çözümlenemeyecek birsorunumuz olamaz. Ancak PKK’nin ruhu ve savaşım tarzıyla ilgisiolmayanlar, körcesine bir terör pratiği içine giriyorlar. Halka zu-lüm etmek kötüdür; halkın da bir sağduyusu vardır. Düşman bunuelbette kullanacaktır. Bir insanı filan kişinin akrabasıdır veya basitbir suç işledi diye idam ederseniz, halk bunu kabul etmeyecektir.Bu halkta tereddüte yol açacaktır. Salt adamı askere alacağını söy-leyerek, onbeş yaşındaki çocukları zorla analarından koparırsanız,onlar kaçıp gidecek ve düşmana sığınacaktır. Böylesi binlerce kişiortaya çıktı. Askerlik yasası böyle uygulanmaz. On-onbeş yaşında-ki çocuklar böyle alınamaz. Rızasını almamışsınız, kendisini bilin-çlendirmemişsiniz; kendinizi bir zorba gibi dayatırsanız, bu provo-kasyon olacaktır. Adalete sadık kalmak gerekir. Biz suçsuz yere birdamla kan bile dökemeyiz, dökmemeliyiz. Suçsuz yere yoldaşınızıkatleder, buna karşılık “araştırma ve inceleme yapmadık” derse-niz, yetmez de demeyeceğim, ne kadar cani olduğunuz ortaya çı-

265

Page 266: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

kacaktır. Devrimcilerin bütün ölçüleri hesaplıdır. Suçluyu doğrubelirleyelim, hain ise kendisini cezalandıralım. Bunu halk daisteyecektir. Ama bu anlaşılamamış ve ortaya çıkmamışsa, başvu-racağınız her öldürme olayı sizi katil yapmaya yetecektir ve suçlu-sunuz. Önderlik adına böyle davranmışsanız en üst düzeyde biryönetici olsanız bile, suçlusunuz. Suçlu katilse, cezası ödettirile-cektir. Bu, tarihte de, dünyada da böyledir.

Bizdeki bunun tersi durum neye yolaçmıştır? Bizdeki tipler sa-flarımızda ölümcül bir dayatmada bulunuyor, insanlara sahip çık-mıyor, kendilerini eğitmiyor ve imhaya terkediyorlar. Ardından dakaç diyorlar. Sonra tutup canına okuyorlar. Aslında insanları kaçır-tan sizsiniz. Devrimci eğitim ve örgütlenme yapacaksınız; bir detecrübeliyseniz, insanlara sahip çıkacaksınız. Biz bile birçok insa-nımızı bu alana getirirken, bu kadar eğitim ve çözümleme yapıyor,eski yaşamdan daha üstün bir yaşamı gözlerinin içine soka soka,kendilerini insan haline getiriyoruz. Bazıları kendi geçmişleriniaraştırırlarsa, bir suçlular yığını olduklarını görecektir. Bunlar bututum sahiplerinin ta kendileridir. Nitekim bu sayede kendilerinide böylesi bir imhaya uğratmışlardır. Devrimde şehitler olamaya-cağını söylemiyoruz, ama böyle olmaz. Kuzey de ise başka dur-umlar ortaya çıkmaktadır. Buna rağmen, biz yine de çizgimizindoğru uygulanması için ve çizgi devrimciliğine ulaşıncaya kadar,bu çabalarımızda ısrarlı olmaya devam edeceğiz. Bilindiği gibi,bütün önderliksel yetmezliklere rağmen, doğru çizgimizi oturt-maya çalıştık. En azından yeniden düzenleme ve takviyeler sonu-cunda, düşmanın beklentilerini boşa çıkardık. Düşmana göre, bubiçimiyle devam edilseydi, mutlaka tasfiye olacaktı.

Önlemlerimiz ve müdahalelerimiz sonucunda, 1987’deOlağanüstü Hal ve yönetim uygulamasına geçişle birlikte, düşmanbu savaşın bitmeyeceğini itiraf etti. Düşman bu yılda çöküşü bek-lerken, gelişmelerin olabileceğini gördü. Bu tamamen kongre çö-zümlemelerinin sonucuydu. Gerçekten de savaş 1986 yılında ke-sintisiz bir biçimde sürdürüldü. Bütün engellemelere rağmen, ge-liştirilen özel savaş bir sonuç alamadı. 1987 yılında böyle yaklaşıl-dı. Düşman açısından 1987 yılı “PKK’nin çökertilmesi” yılıydı.Bunu da oldukça değerlendirdik. Bu yılı da başarılı kılmak için,

266

Page 267: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

her yönüyle oldukça güçlü önlemler geliştirdik. Ülkedeki müdaha-lenin kesintisizliğini ve büyümeyi sağladık. Bilindiği gibi, düşma-nın içteki doğrudan ve dolaylı provokasyonlarına rağmen, ge-lişmeler önlenemedi. Biz bu gelişmeleri daha da derinleştirmek veüzerinde çok yönlü bir biçimde durmak için 1989 yılına oldukçayüklendik. Çizginin her düzeyde derinliğine ele alınması ve uygul-anması için ne gerekiyorsa ortaya koyduk ve bunun bizi gelişmeyegötürdüğünü gördük. Bu anlamda 1989’da eski tutumlarda ısrar et-menin yolaçtığı kayıplar vardır; hedeflediğimiz ve rahatlıklaulaşabileceğimiz kazançlara ulaşmama vardır.

Bütün bunlara rağmen, gelişmelerin ileri boyutlarda olduğu,PKK’yi çöküşe götürmek bir yana, kontrol altına alınamayacakdüzeye ulaştığı ve sömürgecileri umutsuzluğa düşürdüğü bizzatdüşman tarafından itiraf edildi. Bu nasıl sağlandı? Bunun bilinme-si gerekir. Bu herhalde kayıp üstüne kayıp vermemize yolaçankişilerin tutumu sayesinde olmadı. Bazıları son derece tuhaf davra-nıyorlar. Kayıplarımıza olan katkılarını çok az anlayan bu sözdemilitanlarımızın bütün işi gücü güçlerimizi savurmaktır. Bununadına da eylemcilik diyorlar. Tasarrufçulukta bulunmaya yönetici-lik adını veriyorlar. Bastırma ve küfür yağdırmanın adını “acıma-sız önderlik” koyuyorlar. Hayır, bunlar başarılarımızın kırk kat da-ha fazla olmasını engelleyenlerin ta kendileridir. Öyle anlaşılıyorki, bütün bu tarihsel tecrübelere, örgütsel ve yönetsel sorunlarınPKK’nin imhasına nasıl ve kaç kez yol açtığını göstermemizerağmen, kendilerini özlü gelişmelere dayatanlar, hiçbir olumlu ge-lişmeye imzalarını koyamadılar. Kendilerine ister ortayolcu, isterkemalist etki, feodal ve lümpen tortuların şu veya bu kişide yay-gınca ifadesini bulması adı verilsin, bunların kariyerist tutumları,kurnaz hesapçılığı ve özellikle örgütsel yönetim kurumunu işgaletmeleri, güçlerimizin eğitilmesine, örgütlenmesine, yeniden dü-zenlenmesine, taktik planlar doğrultusunda harekete geçirilmesineve kitlelerle ilişkilerimize çok kötü yansımaktadır.

Örneğin 1989 yılının bu son üç ayında daha yüksek bir eylemgücü tutturmak elimizdedir. Aslında alınan önlemlerle gelişmelersürdürülüyor. Ama bazı tipler inadına kendilerini ortaya koyuyor-lar. Bunlar kalıntı biçiminde de olsa, nefes alamaz durumunda da

267

Page 268: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

bulunsalar, yine ellerinden geleni yapıyorlar. Örneğin son zaman-larda bazı bölgelerde verdiğimiz kayıplar, PKK’nin mevcut duru-mu açısından ortaya çıkmaması gereken kayıplardır.

Bizim görevimiz, insanlarımızı suçlu konumlarından ve köhne-miş eski yaşamdan çekip aydınlatmak, kendilerini yüce bir yaşamakavuşturmaktır. Bunun için bütün gücümüzü ortaya koyuyoruz.Yoksa yetmezliklerini bahane ederek, içimizde bulunanların eniyilerini mahkum etmek bile zor değildir. Biz ne yapıyoruz? Biryığın yetmez ve suçlu konumlarına rağmen, insanlarımızı devrim-cileştiriyoruz. Bu bizim görevimizdir. Göstermeniz gereken çaba-nın binde birini bile göstermeyeceksiniz, oldukça rahat eğitebile-ceğiniz bir insana son derece acımasız davranacaksınız, kendisinetam bir feodal tutumu dayatacaksınız. Daha sonra da bu insanınkaçtığını veya başka şeyler yaptığını söyleyeceksiniz. Zaten halkı-mızı bugünkü duruma getiren tutum budur. Çabalarımızı eğitimaçısından özetlersek, biz boğazımızı yırtarcasına neden yüzlercekitap ortaya çıkardık? Bir de bunu sözlü olarak yapıyoruz. Tek tekkişilerle bir kitap dolduracak konuşmalarda bulunuyoruz. Neden?Çünkü Kürt insanı cahildir, yontulmamıştır, şaşırtılmıştır. Bütüngücünüzle bu insanın üzerine eğilmezseniz, onu yürütemezsiniz.Birçok kadromuza biçim vermek için bu kadar çaba yetersiz geliy-orsa, başkalarının daha başından zorbanın ve ağanın kamçısınışaklatarak insanlarımızı korkutmaları ve hatta katletmeleri kor-kunçtur. Böyleleri örgüt kurabilirler mi? Hayır. Tersine bunlaradam kaçırtır ve düşmanın kucağına atarlar. Savaşçılara ve halkayapılan budur. Bunun sonu tasfiyeciliktir. Sadece “Beğendikleriyledirensin” demek olur mu? Peki, sizin göreviniz nedir? Bu durum-lar karşısında, “Diğerleri de hep böyle yapıyor; Kürt halkı zatenadam olmaz, o her şeye müstahaktır” diyebilir miyiz? Bunu zatendüşmanın kendisi yapmıyor mu? Kürdistan halkının sefil ol-duğunu, suçlu ve lanetli bir halk durumuna düşürüldüğünü ve dü-nyada en kötü koşullarda yaşayan bir halk olduğunu biz de biliyo-ruz. Ama biz devrimciyiz. Devrimcilerin görevi, halkı düşürül-düğü utanç uçurumundan çekip kurtarmaktır. Bu neyle olabilir?Bu eğitimle olur, örgütlenmeyle olur, sağlıklı yönetmeyle olur. Bukonulardaki görevlerinizi yerine getirmeyeceksiniz, tersine halkın

268

Page 269: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

canına okuyacaksınız. İşte bu asla kabul edilemez.Bizde işte böylesi suçlular vardır. “Aylarca ve hem de öğrenme

susuzluğu içinde bulunanlara bir sözcük bile öğretmediler” denil-mektedir. Tam bir zorba ve jandarma gibi halka gidilmektedir. Yol-daşlara karşı bir cani gibi davranılmaktadır. Bu tür davranışlarınbizimle uzaktan yakından bir ilişkisi olamaz. Bir de bunlar kendi-lerinin ne denli azgın tipler olduğunu kanıtlamak için insanlarımı-za gözdağı veriyorlar. Böylece etkili ve yetkili olduklarını göste-riyorlar. Bu nedir? Bu, PKK’nin her şeyiyle oynamaktır. BuradaPKK’yi geliştiren bütün değerlerle alay etmek vardır. Bu durumdabulunan birisi bir birimi bozar; bir birimin bozulması da bir yapı-nın bozulmasına yolaçar. Bunun sonuçları düşmana PKK’nin kon-trol altına alınabileceği ve çökertilebileceği izlenimini vermiştir.Neden? Böyle bir yapı içinde halka karşı demokrasi yoktur da on-dan! Bir hareketin içinde demokrasi olmadı mı, o hareketin çök-mesi kaçınılmazdır. Yetmiş yıllık geçmişi bulunan devletler kurankomünist partileri, “Demokrasi değil, oldukça geniş bir bürokra-tizm uygulandı” diyorlar. Bunun sonucu bu tür partilerin tasfiyesioldu. Bu partiler günümüzde hızla çözülüyorlar. Bunlar eğer ken-dilerini dönüştürebilirlerse, bundan sonra toplumu ilerletebilir, de-mokrasiyi ve sosyalizmi geliştirebilirler. Tersi durumda fesh olaca-klardır. Bu partiler böyle bir duruma düştükten sonra, bizim dahadün zorbela biraraya getirdiğimiz örgüt çatısı feodal ve hatta şakitutumlarla bir günde yerle bir edilebilir. Demokrasiye ve halkakarşı bu kadar canice tutumlarla parti içinde hareket edilmesi ha-linde, böyle bir partiden devrim adına bir eser kalır mı? Bu durum-da düşmanın dıştan dayatmalarına gerek var mıdır? Hayır, yoktur.Düşman sadece gözetlese bile, bu tutumlar çöküşe gitmek için ye-terli olacaktır. Kendi tecrübelerimize dayanarak, PKK’nin zaferegitmesini önlemek için, bu tür birkaç olayın içimizde boy vermesi-nin yeterli olacağını söyleyebiliriz.

Salt bu tutumları izaha kavuşturmak ve önlemek için her şeyiyapıyoruz. Biz bunu her zaman yapamayız, her zaman bu fırsatıbulamayız. Arkadaşlar bir zavallı gibi davranıyor ve gittikleri yer-de bu tutumların kurbanı oluyorlar. Hatta partiye yöneliyorlar.“Neden parti içinde beklentilerimize uygun bir önderlik olmuyor?”

269

Page 270: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

diye soruyorlar. Önderlik kendiliğinden olmaz. Önderlik sahip çı-kılarak ve işleri yerine getirilerek elde ediliyor. Bunu yapmıyorlar.Ardından kızıp öfkeleniyor ve bütün hıncını partiden çıkarmakistiyorlar. Kendilerini ulu orta yere atarak bunu yapıyorlar. Bizkendilerine güç vermek ve birazcık yaşatmak için kendilerini dü-zeltiyor ve parti rayına sokuyoruz. Kaldı ki, siyasal görevleri veyoldaşlık görevlerini yerine getirmeyenler kimlerdir? Bu soruyaarkadaşların kendileri cevap vermelidir. Diğerleri kendilerini alda-tıyorlar. Kalkıp söz veriyor, ardından da namussuzluk yapıyorlar.Biz bunlara karşı ne yapacağımızı çok iyi biliyoruz. Ne mi yapa-cağız? Devrimi geliştireceğiz. Bunların idam edilmelerine gerekyoktur. Aşağılık olanlara aşağılık olduklarını göstermek yeterlidir.Ancak bununla sorunlar çözülmüyor. Sorun herkesin dürüst davra-narak kendi rolüne sahip çıkmasıdır. Halkımız hep iyi adam be-kliyor. İyi adam bizden başkası olamaz. Kendiniz, bunu yapan benolmalıyım, demelisiniz. Halkımız yüzyıllardan beri böylesi adam-ları yerden ve gökten bekliyor, ileriden ve geriden bekliyor. Kendigörevlerinize dürüstçe sahip çıkacaksınız. Çıkmazsanız ne olur?Kendi görevlerimize sahip çıkamazsak, iki gün içinde halkımızınyaşadığı duruma düşeriz.

Hayret ediyoruz: Arkadaşlar böyle rahatlıkla çöküşe götürecekdurumlar karşısında sessiz kalmaya ve bu durumlara onay ver-meye alışmışlardır. Kendilerine verdiğimiz emeklere yazık değilmi? Bu yoldaşlarımızın birçoğu da şehit düştü. Onlar şehitdüşecek kişiler değildi. Uygun bir düzenlemeyle yerleri değiştiri-lebilir, tehlikeli alanlardan uzaklaşmaları sağlanabilir, yönetimizayıf olan bölgelere gönderilebilirlerdi. Güçlü önlemlerle yetkinbir çalışma düzeni rahatlıkla tutturulabilirlerdi. Sonuçta kaybedile-cek çok az ve kazanılacak çok şey olurdu.

Savaşın nizamıyla yürütülmesi gerekir. Savaşta çarkın küçük birdişlisi bozuk olursa, bütün makina durur. Yönetim adına tek birkişi ordu bozanlık yaparsa, bütün çarklar işlemez hale gelir. Nite-kim bazı bölgelerimizde benzer durumlarla karşılaştığımız için, ar-darda kayıplar verdik. Hemen çok rahat bir biçimde, elli savaşçı-mızı yitirdik. Burada eli kişiyi konuşturmak için neler yaptığımızbilinmiyor mu? Bu kadar çabaya karşılık, yetmez veya yerinde ol-

270

Page 271: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

mayan bir yönetimle bir çırpıda bu sonuca yolaçmanın kabul edi-lebilir hiç bir yanı yoktur. Biraz daha somutlaştırıldığında görüle-cektir ki, parti hareketimiz kesintisiz bir biçimde gelişerek var-lığını sürdürse de, çöküşe yol açabilecek tutum sahipleri hiç de azdeğildir. Hatta sorun bunların az veya çok olmaları da değildir. Bukonuda bizi bekleyen görevleri yerine getiremezsek, çöküşün te-mellerini kendi elimizle hazırlamış olacağız. Düşman da bununüzerinde politika inşa edecektir. Örneğin bir atılımımız birazbaşarı kazandığı zaman, düşman, ödünler vermek de dahil, birçokkonuda geri adım atmaktadır. Savaşı yönetememe, tökezleme vedüşme durumunu yaşamaktadır. Bu büyük bir gelişmedir. Amadüşman içteki yetmezliğimizi gördüğünde, saldırı düzeyini yüksel-tiyor. Zaten kaçırtılan unsurlar düşmana yeterince bilgi veriyor. Buişin bir yönüdür. İkinci yönü ise, bütün birliğin kaçış sürecine so-kulmasıdır. Bu tip kişilerin yönetimi altında bulunan elli kişidenkırk tanesi kaçma sürecine sokulmuştur. Değme bir kontra bile bu-nu yapamaz. Düşman da biraz üzerine geldiğinde, sonuç çöküşegitmek olacaktır.

Demek ki zamanında yürütülmeyen bir çalışma, bekleme-diğimiz bir yerde ve hiç de hakketmediğimiz bir yenilgiyi bize ra-hatlıkla yaşatabilir. Bu durumda sorumlu kim olacaktır? Sorumlu,hareketin bütün yükünü omuzladığı halde, bunun için parti çizgisi-ne uygun bir duyarlılık göstermeyen, bu konudaki görevlerine sa-hip çıkmayan, hep şikayetlerde bulunan ve şikayet etmesini bilebilmeyen içe büzülen kişilerdir. Kürt halkı yüzyıllardan beri hepbu durum nedeniyle kaybetmektedir. Saflarımızdaki birçok kişininadam olmaması bu yüzdendir. Bu hala PKK’yi tehdit eden enönemli tutumdur. Bu tutumdan provokatör de, kontra da çıkar.Nesnel ve öznel olarak bu böyledir. Bunlar her zaman ortaya çıka-bilecek şeylerdir. Bu işin sahipleri vardır. Bunlar bir olumsuzlukortaya çıktığında anında üzerine giderler. Bir görev belirdiğinde,hemen onu üstlenirler. Hemen belirteyim, merkezi düzeyde görev-ler de içinde olmak üzere, her arkadaşımız bütün görevlere sahipçıkabilir. Ama bu işin bir esprisi ve bir temposu vardır. Görevlerebu biçimde varsa, her arkadaş o zaman merkez komitede de yeralabilir. Bunun bilinçle de ilgisi yoktur. Doğru çalışma temposu,

271

Page 272: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

görevlere doğru sahip çıkma ve kişiliğin buna adanması yeterlidir.Bazıları eski olduklarını söyleyerek, parti içinde kendilerine bir

dokunulmazlık zırhı yaratmışlardır. Bunlar hastadır. Merkez ve ön-der olmak bir yana, baş belasıdır. Biz genç arkadaşların kendi ken-dilerini aldatmamalarını istedik. Bu durumla iki keçi bile idareedilemez. PKK ordusu gibi bir orduyu nasıl idare edersiniz? Böy-leleri var mıdır? Evet, vardır. Onlar bastırmacılıkla, aldatarak veverdiğimiz yetkileri kötüye kullanarak, hoyratça bir durum yarat-mışlardır. Bunlar aslında biraz lümpence ve küçük-burjuva kurnaz-lığı türünden özelliklerle yüklü bir konumda bulunmaktadır. Kim-seyi yanına yaklaştırmamaktadır. “Yaklaştırırsam bana kötü davra-nır, üzerine gidersem o da benim üzerime gelir” demektedir. Vel-hasıl bir öncü yaratılmıştır. Kim olurlarsa olsunlar, bunlara karşıtakınılacak tutum bellidir. Her zaman söylerim: Biz de böylesi yet-mez bir duruma geldiğimizde, “Yoldaş, bu işlerde artık sen de yet-mez bir duruma düştün; ya işgal ettiğin yere layık ol, ya da bırakbu işi başkaları yapsın” denilmelidir. Doğru olanı budur. Yıllarcabaşarılı bir çizgi sergilemelerini bir yana bırakalım, yıllardan beriparti içinde baş belası haline gelmiş olanlar öcü yaratmışlardır veyanlarına yaklaşılamamaktadır. Kaybederseniz, bunların yüzündenkaybedersiniz. Defterleri açıldığında görülecektir ki, bunlar hiçbirbaşarının sahibi değildir. Tersine bütün yaptıkları provokasyonlaramalzeme sunmaktır. İşleri güçleri bir yığın parti aleyhtarı gelişmekarşısında ses seda çıkarmamak, bastırmacılık yapmak, halka tersyaklaşmak, güçleri eğitmemek ve böylece partiyi zayıf düşürerekortayolculuğu tutturmaktır.

Bunları başından açıkladık. Bunlar “Parti önderlik yaptı, özüattı; zayıflar yarın aslan kesilecek ve her şeyi ele alacaktır” de-mektedir. Böylesi kişilerden birkaç tanesi koalisyon yapacak ve oan için hazır ne varsa ele geçirecektir. Bir devlet kurulmuşsa, bu-nu devlette deneyecektir. Birkaç iyi çaba harcansa da, bunun so-nucu imha olacaktır. Burada ister istemez Güney yemen örneğigözümüzün önüne gelmektedir. Güney Yemen’in Abdullah Ka-dah İsmail adında bir önderi vardı. Hareketi örgütlemiş ve zaferekadar götürmüştü. Sonunda Yemen devlet durumuna gelmişti.Ama daha sonra devrimin en değerli önderleri katledilmekten

272

Page 273: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

kurtulamadı. Bunlar başlangıçta bizim ortayolcu dediğimiz tipler-le birlikte yürüdüler ve devlet olmaya kadar gittiler. Ama bunusonuçta yaşamlarıyla ödemekten kurtulamadılar. Buna benzer ör-nekler çoktur. En yakın örnek olduğu için, Yemen’i örnek verdik.Yemen toplumu da Kürdistan toplumu gibi aşiretler ve kabileleredayanmaktadır. Dolayısıyla böylesi durumlar bizde de ortaya çı-kabilir. O dönemde Yemenliler kendi önderlerine bağlıdır; onlaradayanarak ileri bir noktaya gelmişlerdir. Ama günü geldiğinde buduruma da yönelmişlerdir.

Biraz daha somutlaştırılırsa, mücadelemiz gelişecektir. Kendidevrimci savaşımıza doğru yaklaşırsak, dayatılan özel savaşı boşaçıkarmanın olanakları her zamankinden daha fazladır. Bunun enönemli koşulu, örgütsel ve yönetsel sorunlara, özcesi önderlik sor-ununa doğru yaklaşmaktır. Bu sorunu daha da somutlaştırırsak,onu kadro, çekirdek ve komuta örgütlenmesi, özelde ise onun mer-kezi örgütlenmesine indirgemek gerekir. Birçok alanda görevlerparti çizgisine uygun olarak yerine getirilemiyorsa, kadro örgüt-lenmesinde bir yanlışlık vardır demektir. Bu, daha çok da merkeziyapıda yetersizlikler vardır anlamına gelmektedir. O zaman heralana ilişkin görevlere doğru yaklaşılmamakta, tersine bu görevler-den kaçınılmakta ve görevlerin yerine getirilmesini engelleyen birkonum sergilenmektedir.

Bugün bazı bölgelerimizde ve daha çok da Botan’da yoğun-laşan çekirdeğin yönetilmesinde, sınırlı da olsa, böylesi durumlarsöz konusudur. Hemen belirtelim ki, bu sınırlılık öyle partiyebaşkaldıracak ve onu reddedecek durumda değildir. Belki de belir-ti durumundadır ve tek tek kişilerle sınırlı bulunmaktadır. Savaşıntemposuna uymayan, gücümüzün eğitilmesine eğilmeyen bazıkişilerle sınırlıdır. Ama bunlar yine de savaşın temposuna, gücü-müzün eğitilmesine ve çekip çevrilmesine, bilgisiz olan halkımızınyönetilmesine uymayan tutumlardır. Birçok yönüyle gelişmemizeters düşmektedir. O halde sorunu doğru koymak gerekir.

Biz, bu temelde özellikle gelişmelerin hızlandığı bir dönemde,ülke için genişletilmiş bir toplantı, yani bir konferans düzenleye-lim dedik. Bu toplantı ya da atılım önemli sonuçlar ortaya çıkar-mış, gelişmelerin önü açılmıştır. Eğer daha da doğru bir önderlik

273

Page 274: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

dayatılırsa, güz atılımı iki kat daha fazla gelişmelere yol açacaktır.Bu toplantıyla görülen bazı yetmezliklerden kaynaklanan eğilimle-ri ortaya çıkarıp mahkum etmek ve gelişmelerin önünü açarak, da-ha da hızlandırmak amaçlanmıştır.

Başında da açıkladık. Bazı bölgelerde anlamsız kayıplar ortayaçıkmaktadır. Doğru bir önderlik olsaydı, birçok kayıp kesinlikleönlenebilir ve oldukça büyük gelişmelere yol açılabilirdi. Ayrıcakazanmanın güçlü olanakları doğmaktadır. Halkın ilgisi yüksektir.Bizimkiler buna da fazla sahip çıkmak istememektedir. Gerek ge-lişmeleri olumlu yönden hızlandırmak, gerek ortaya çıkan bazıolumsuzlukları gidermek için, böylesi toplantılar yararlı olabilirdiye düşündük ve bu toplantıyı düzenleyelim dedik. Geçen yıliçinde böyle bir toplantımız vardı. Daha çok da belli bir durgun-luk içinde bulunan ve birçok bölgede devrimci eylemi durdurmuşolan, tamamen bireysel ve düşkünce bir yaşam örgütleyen tiplerinsorunlarını çözmek gerekirken, yapılması gereken şeyler zama-nında yapılmadı. Örneğin bir kişi çok kritik bir bölgede ve olduk-ça iş yapabilecek bir güçle konumlanmıştır. Ama aylardan beri bugücün başında dağıtmayı yürütmektedir. Bazı dürüst öğelerimiz,bu unsurun yürüttüğü yıkıcılığı iyi biliyorlar. Adam hem de ensoysuz emeller arkasında koşarak bunu yapıyor. Bu unsurdan kur-tulmak isteyen birçok kişi, durumunu partiye rapor etmek istiyorve bunun için yaşamını ortaya koyuyor. Ancak yakalanıyor.Adam, bu arkadaşın üzerinde bir rapor olduğunu ve raporun uy-gunsuz bir durumu bildirmek üzere yazıldığını ve kendi yıkıcı-lığını partiye iletmek istediğini görünce, bu insanı derhal kurşunadiziyor. Bu da sözümona ileri düzeyde merkezi bir kadromuzmuş!Belki bu olaydan öncedir; bu adam geliyor: Kendisine, “Sen bizieleştirme, biz de seni eleştirmeyeceğiz” deniliyor ve yönetici kılı-nıyor. Ülkedeki pratik merkezimiz bu kadar duyarsızlığı rahatlı-kla sergileyebiliyor. Bu adamın suçu yalnız bu değildir. Kendisisadece bir kişinin değil, birçok kişinin canına okumuştur. Bir ar-kadaşımız, kendi raporunda, bu adam için, “Altı partilinin canınaokuyor, ama altı düşman askerini vurmamıştır; düşman askerleri-ne bir şey yapmıyor” diye yazıyor. Buna rağmen, sözde merkezi-miz ve hatta yürütmemiz araştırma ve inceleme yapma gereğini

274

Page 275: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

duymuyor. Burada sözümona uzlaşma vardır. Bu bir örnektir.1987-88 yılında birçok bölgede herhangi bir gelişmenin olmamasıtamamen bununla bağlantılıdır. Buna çok sayıda değerli kadronunkaçışı da eklenebilir. Böyle bir kişinin, bir hareketin başında ol-ması halinde, yapacağı şey kontracılık olacaktır. TC birliklerininburada iş yapmalarına artık gerek yoktur. Bu hem içte, hem dedışta tehlikeli bir kontradır.

Nitekim bizim daha önce de yönelttiğimiz eleştiriler vardı.“Böyle öğeleri nasıl merkezi kademeye getiriyor, parti içinde nasıltutabiliyorsunuz? Bunları neden yargılamıyorsunuz” diye sor-muştuk. Eleştirilerimiz böyleydi. Maalesef ahbap çavuşluk yapıy-orlarmış, birbirlerini idare ediyorlarmış. “Sen bizi idare et, biz deseni idare edelim” diyorlarmış. Böylece bu adam yönetici yapıiçinde kalmış. Biz bunu sonradan zorbela çektik ve hak ettiği ce-zaya çarptırdık. Düşünelim: Bu adam gözünü bile kırpmadan biryoldaşını katledebiliyor. Demokrasiyi ve sosyalizmi kurmak biryana, böyle bir kişi aşağılık bir şaki bile olamaz. Olsa olsa namus-suzun teki olur. Böylesi bir tip, hem de en ileri görevlerimizde na-sıl bırakılabilir? Diğerleri ise zavallıdır ve kaçıyorlar. Silahlısınız;böyle yapacağınıza, bu nitelikte olduğunu yüzde yüz ortaya çıkar-dığınızda, çeker vurursunuz. Bunu açıkça belirttik.

Bazıları bugün de bu tür faaliyetleri sürdürüyorlar. Kadromuzbunak ve Allah’ın zavallısı olmazsa, bu tür tutumlar boy verebi-lir mi? Bulunduğumuz alana birçok düşman unsuru geldi. Buradabizim de bir yönetim tarzımız vardır. Geldiler, ama nefes bilealamadılar. Buna karşılık oradaki kadro zavallıdır. Her şeyin yo-lunu ve yöntemini gösterdik. Başka ne yapabiliriz? Dediğimizgibi her şey açıktır. Yıkıcılık, hiçbir çekingenlik olmadan ceza-landırılabilir. Böyle önderlik mi yapılır? Sizin göreviniz veişiniz, gücünüz parti işlerinde çalışmaktır. Biz önderliğin koşul-larını kapsamlı olarak ortaya koymadık mı? Kendi pratiğimiziözetlemeye çalışmadık mı? Bunları yaptık. Hizmet neyle ölçü-lür? Hizmet eğitimle, örgütlemekle, silahla, kitle ilişkileri yarat-makla, dostları harekete çekmekle ve düşmanı püskürtmekle öl-çülür. Hizmet böyle yerine getirilir.

Örneğin, biz her zaman tarihin şu aşamasında şu hizmetlerde

275

Page 276: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

bulunduk diyoruz. Örneğin güçlerimizin yiyecek ve giyecek ih-tiyacının karşılanmasından teorik eğitiminin sağlanmasına kadarpek çok konuda asla küçümsenmeyecek bir hizmet sergiliyoruz.Bunun karşısında, kişi dürüst ve iyi niyetli ise, gelişmemesi içinhiçbir neden yoktur. İnkar edilmezse, doğru olan budur. Bu diğeryerler için de geçerlidir. Kendimize gelmek durumundayız. Buyönetici bize ne verdi? Eğitim verebiliyor mu? Bizi büyütebiliyormu? Düşmana karşı bizi iyi koruyabiliyor mu? Bizi çoğaltıyormu? Bizi eyleme iyi seferber edebiliyor mu? Hayır, bu sorularaverilecek cevapların hepsi olumsuzdur. Tersine bu adam her ba-kımdan yıkıcıdır. Tuhaflık da zaten buradadır. Bizimkiler sözü-mona proleter devrimcidir. Hayır, bu tutumu kabul edenlerdevrimci olamaz; onlar köledir, serftir. Nitekim bu tiplerin yarattı-kları statü köle statüsüdür. Bu biçimde haksızlık karşısında sus-kun kalan adam, bir ağa köyünde bile yoktur. Ağa haksızlık yap-tığında bile, köylüler kendisine karşı çıkarlar. Saflarımızda köyağalarından daha tehlikeli ağalar vardır. Kimse bunlara karşı çık-mamaktadır. Düşman bu durumu nasıl değerlendiriyor? Düşmanda demokrasinin bulunmadığı ve diktatörlüğün olduğu bir örgü-tün çökeceğini biliyor. Düşmanın beklentisi budur. Kimin yüzün-den? Ne idüğü belirsiz birkaç soytarı yüzünden! PKK buna mü-stahak görülecek bir hareket değildir. Onun tek bir kahramanı biledüşmanı çıldırtmaya yetecektir.

Günümüze doğru gelirken, bazı örnekler daha vereceğiz. Sözgelimi toplantı gerçekleştiriliyor. Bütün bu tür öğeler hem toplan-tıya alınıyor, hem de en üst düzeyde terfilendiriliyor. Terfi sorun-unu da açacağız. Terfi için bazı ölçüler vardır. Bizde terfi, birliğidağıtmak veya işlemez duruma getirmek midir? Terfi etmeninkoşulu katil olmak ve halkın canına okumak mıdır? Terfi etmeninkoşulu “korucular”la ilişkiler geliştirmek midir? Yoksa bu koşul,düşmana çağrı yapıp, “sen bana karışma, ben de sana” demek mi-dir? Hayır, bunlar asla terfinin ölçüsü olamaz. Bunlar kişinin yerlebir olmasının ölçüleridir. İşte gariplik de buradadır. Sözümona ba-zı iyi niyetlilerimiz de bunların suçlarını ortaya çıkarmıyorlar. Za-ten bu tiplerin bir kurnazlığı da, belli kişilere sus payı vermeleri-dir. Yardımcılarına, “Ben bu alanda böyle yaşıyorum, sen de be-

276

Page 277: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

nim gibi yaşa ve yaptığımı yap” diyorlar. Böyle bir suç ortaklığıda örgütün bitirilmesi için yeterli oluyor.

Evet, bunların durumu tahlil edilmiştir. Bunların kişiliklerini, sı-nıfsal ve ulusal özelliklerini ortaya koymuş bulunuyoruz. Bunlarakarşı nasıl mücadele edilmesi gerektiği de belirlenmiştir. İncelemeyapmayan, bu konuda bir talimat gibi ele alınması gereken çözüm-lemeleri değerlendirmeyen kimdir? Bunlar bizim savaşçılarımız vemilitanlarımızdır. Tabii sonuçta bunun bedelini de yaşamlarıylaödemek durumunda kalıyorlar. Çünkü savaş kuralsızlığı affetmiy-or. Kuralsızlığı ne karşı-devrim, ne de devrim affedebiliyor. Ortayerde bir zavallı gibi duran da, sorumlu yaşamdan kurtulamıyor.Bu tiplerin geliştireceği bir yönetim ve yürütme, gerçek anlamdabir yönetme ve yürütme değil, yönetimsizlik ve yürütmemezliktir.Mevcut gücü düzenleme ve seferber etme değil, karışıklığa boğmave hareketsizliğe çekmedir. 1988 yılında yönetim düzeyinde bu türolumsuzlukların üzerine gittiğimizde belli bir açılım sağlandı, amasınırlıydı. Yine kalıntı ve etkileri vardır. Bu temelde 1989 yılındabiraz açılım oldu. Bu aslında, daha çok bu alanın yönetim gücü veeğitimi sayesinde gerçekleşti. İçerdeki bu engellemeler de birazzayıfladığı için, düşman nefes alamaz bir duruma geldi. Bu tutumısrarla sürdürülür, taktiğin oturtulması dediğimiz olay derinliğineve genişliğine uygulanırsa, daha şimdiden TC’nin içine gireceğidurumun anlaşılması hiç de zor olmayacaktır.

Günümüzde bazıları hala neyle uğraşıyorlar? Bunlara biraz dakonferansımızı değerlendirerek cevap verelim. Konferansımızınhedefi böylesi önemli bir gelişme döneminde olumlulukları iki ka-tına çıkarmak, olumsuzlukların ise önünü kesmek, muazzam birtarzda birikmiş olan gücümüzün doğru düzenlenmesini ve yönetil-mesini sağlamak, hem de hiç zaman geçirmeksizin partinin ge-lişmesine ve güçlü bir yönetim gücü olmaya ulaşmaktı. Görevlerebu kadar anlam verilirse, aynı ölçüde düzenlenip yürütülür. Yineçeşitli yetmezliklere ve özellikle komuta sorunlarına rağmen, par-tinin mevcut gücünün savaştığı anlaşılmaktadır. Gücümüz birazbüyümüştür. Bu konuda önemli gelişme vardır. Öte yandan başın-dan beri parti içinde işi gücü bireycilik ve kariyerizm olan say-dığımız özellikler, feodal ve küçük-burjuva etkiler, toplumdan

277

Page 278: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

soyutlanmış lümpen unsurların özellikleri ve etkileri söz konusu-dur. Bunlar parti içinde kendilerini ayakta tutmayı, feodal despot-çuluğa ve küçük-burjuva kurnazlığına borçludur. İşleri güçleri Par-ti Önderliği’nin talimatlarını sınırlandırmak, dipten gelen eleştiri-leri sınırlamak, etkisizleştirmek, bastırmak ve korkutmaktır. Böy-lelikle ortada sözümona kim vardır? Bunlar, en ileri düzeyde kadroolarak kendilerinin var olduğunu söylüyorlar. Aslında yıllardır bu-nunla uğraşıp duruyorlar. Bir toplantı yapılacak olursa, yine “eniyisi” bunlardır.

Bunlara bir çağrı yapmak gerekir. Çünkü kendileri bu konumubilinçli olarak yaratmışlardır. Üstten engellemeye ve alttan düşür-meye çalışmışlar; partiyi kendilerine muhtaç hale getirmek için negerekliyse onu yapmışlardır. Örneğin beşyüz kadroluk bir alandabeşyüz kadroluk bir yoğunlaşma vardır. Adam bunları öyle savur-maktadır ki, anlaşılması olanaksızdır. Örneğin E. bölgemizde ge-çen bir durumdan söz edelim. Burada tepeden tırnağa silahlı olanbeşyüz kadar savaşçı bulunmaktadır ve hepsi bütün güçleriylesavaşmaya hazırdır. Yardakçılarıyla birlikte bizim önderlik sevda-lıları ne yapıyorlar? Gelişmeler görkemli bir biçimde büyüyor.PKK önderliğine yaraşan durum nedir? PKK önderliğine yaraşansağlıklı bir düzenleme yapmak, iç eğitimi yoğunlaştırmak, en elve-rişli komuta özelliklerini tutmak, araziyi değerlendirmek, dolayı-sıyla “korucu” kalıntılarını silip süpürmek, büyük darbelerledevletin ordu güçlerine yönelmek, mümkün olduğu ölçüde uyguntaktikler ve pusu sistemiyle düşman güçlerini yerle bir etmek üze-re bütün güçlerimizi seferber etmektir. Bunların hepsi yapılabilir.Oysa tam da burada yapılan şey nedir? İkiyüz kişilik bir gücü boşbir alanda avare gibi dolaştırırsanız, muazzam bir hazırlığın teme-line, ağır bir imhanın bütün patlayıcılarını yerleştirmişsiniz de-mektir. Bu güç her şeyden önce savaşmadığı için dağılacaktır. Birde bu gücün kendisini koruma sorunu vardır, bununla uğraşacaktır.Öte yandan küçümsenmeyecek bir ordu gücüdür; günün yirmidörtsaatinde başında olmazsanız için için kaynayacak, yaşanan olum-suz bir durum herkesi etkileyecektir. Çünkü düzen bozulmuştur.Kimin nerede ve nasıl hareket edeceği belli değildir. Üstelik yanlışyapılmıştır. Bu durumda bu birim çözülecek ve çökecektir.

278

Page 279: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

Öbür yandan, sözde durumu kurtarma adı altında, en zayıfkişilerin komutasındaki zayıf birimler, ciddi hedeflerin üzerinegönderiliyor. “Gidin şu hedefe vurun, şu köye saldırı düzenleyin”deniliyor. Yani olmayacak duaya amin dedirtiliyor. Bu da savaşçı-ların tehlikeli bir biçimde harcanmasına yol açıyor. Nitekim bu dayapılıyor. Hedeflere saldırılmaması gereken biçimde saldırılıyor.Her gün, “gidin, Şırnak’ı bombalayın” deniliyor. Şırnak’a ikinci,üçüncü sefer girerseniz, mutlaka imha olursunuz. Şırnak’a giril-mez demiyorum, girilir. Ama gerekli önlemler alınır ve uygun güç-lerle girilir. Uygun hedeflere karşı uygun eylemler yapılır. Hayır,“gidip filan eve bomba attık; filan hedefe uzaktan üç dört saat si-lah sıktık” deniliyor. Bunun, gerillanın silahlı savaşım tarzıyla neilgisi vardır? Birçok gücün durumunun böyle olduğu ortaya çıkıy-or. Gidip düşmana uzaktan kurşun sıkın, düşman da size sıksın!TC’nin mermileri bitmez, ya bizimki öyle midir? Oysa bunlar biz-den ricada bulunuyor. “Bize biraz mermi gönderin” diyorlardı. Bizde hayatımızı ortaya koyarak kendilerine mermi ve erzak ulaştır-dık. Buna karşılık, onlar boş bir ortamda, düşmanı hedeflemeyenve hiçbir sonuç getirmeyen eylemlerde bu değerlerimizi har vurupharman savuruyorlar.

Bizim savaş tarzımız bu değildir. Üstelik ateş etmenin saatlercesürdüğü ve Şırnak halkının durumu seyrettiği belirtiliyor, bundanövünç payı çıkarılıyor. Bu kesinlikle savaş değildir, bu bir komedi-dir. Hatta buna komedi de değil, trajedi demek gerekir. Çünküdüşman çok güçlüdür; birlikleriyle sizi arkadan kuşatır, önünüzükeserek sizi imhaya götürebilir. Bu biçimde beş, on, hatta yirmikayıp vermedik mi? Güçlerimiz bekletilmemesi gereken yerde be-kletiliyor. Düşman bunu tespit ediyor; birimi kuşatıp çember içinealıyor ve ardından operasyona başlıyor. Yanlış tutumu pahalıyaödettiriyor. Çünkü burada araziye göre konumlanılmamıştır. Ne-reye ne kadar güç yerleştirileceği doğru tespit edilmemiştir. Kişile-re en gereksiz bağlarla bağlı olanlar komutan diye atanmış, bunlarda doğru bir yönetim uygulamayarak savaşçıları kendilerine sesçıkaramaz duruma getirmiş, bazıları da buna ses çıkarmamışlardır.Bu etkili bir düzenlemenin tutturulmamasına yol açmaktadır. Etki-li bir düzenleme ve komuta kademesi olmayınca, birimlerden hiç-

279

Page 280: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

bir hayır gelmeyecektir. Birimde zaten işleyiş yoktur. Alttan üsteve üstten alta sonuç ne olur? Düşman herhangi bir yönelmeyle bu-nu pahalıya ödetir.

Düşman bu durumları iyi bilmiyor, bilse mutlaka yönelecektir.Biraz da coğrafyadan çekiniyor, ayrıca savaşçıların kendilerini sa-vunacaklarını biliyor ve bundan ürküyor. Bu tür durumlar lümpenve serseri tipler yüzünden ortaya çıkıyor. “Çingeneye sultanlıkvermişler, ilkin babasını asmış” derler. Bu tam da bu tanıma uygundüşen bir durum oluyor. Adam gereksiz yere elliye yakın savaşçıyıkaybediyor. Nedir, adam borusunu öttürüyor. Bu soysuzlara sor-mak gerekir: İşin acı tarafı neresidir? Elliye yakın kişiyi kaçırtmakveya bu biçimde kaybetmek nasıl izah edilebilir? İşin acı tarafı bukadar ağır kayıplar vermiş olmamız değildir. Beşyüz savaşçımızıda kaybedebiliriz. Bunun savaş meydanlarında olması ve kuralları-na uygun bir biçimde savaşılması sonucunda verilmesi gerektiğiaçıktır. Ama böyle anlamsız bir biçimde kayıplar vermeyi kabuledemeyiz. Buna yol açanları görevlerinde tutamayız. Böyleleri ön-celikle görevlerinden alıkonulmalıdır. Savaşçıların yetenekleri vehalka bağlılıkları varsa, kendilerine bir silah verilmeli ve birsavaşçı gibi savaşmaları istenmelidir. Bunların durumu eylem için-de belli olacak; kariyerist olup olmadıkları, başka beklentilerininbulunup bulunmadığı, kendilerini halka adayıp adamadıkları açığaçıkacaktır. Halka bağlılığı varsa yürüyecek, yoksa kendisi kaça-caktır. Böyle birisi komutan durumundaysa yargılanması gerekenbirisidir. Doğrunun yargılanması işte budur ve bunu sergilemekhiç zor değildir.

Her zaman söylüyoruz. Bulunduğumuz alanda adam kaçırtırsak,ilkin kendimize karşı yöntem geliştiririz. Bugüne kadar bulun-duğumuz alana binbeşyüzden fazla insan geldi ve hepsi de hastay-dı. Çoğu kaçış sürecindeydi. Ajan sızmaları da vardı. Buna rağmençok az sızıntı olmuştur. Her bir savaşçımız deneme ve sınamadangeçmeden buraya geldi. Buna rağmen hemen hepsi savaşçı oldu.Hem de, bölük pörçük özelliklerden sağlam savaşçılar durumunayükseldiler. Bu kanıtlanmıştır. Bir kez denemeden geçirilmiş veeğitilmiş silahlı insanların önemli bir kesimini kaçırtacaksın, bunarağmen önderlik ettiğini iddia edeceksin! Hayır, bu olanaksızdır.

280

Page 281: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

Bir yığın silahı düşmanın eline geçireceksin! Bu noktada kişininkomutanlığı biter. Türk ordusunda bir takımdan bir er kaçarsa, ta-kım komutanının rütbesi düşürülür. Askeri kural böyledir. Bir ko-mutan biriminden dört silah yitirmiş, beş savaşçı kaçırtmış ve hiç-birini eğitmemişse, mutlaka cezalandırılır. Bir de eylem adınasavaş ortamında düşman hedeflerine çok uzaktan kurşun sıkılıyor.Bunun gerilla kurallarıyla hiçbir ilgisi yoktur. Buna neden olan ko-mutanı kulağından tutup atmak gerekir. Böyleleri denenmeli, yü-rekleri varsa savaşmalarına olanak verilmelidir. Ama birliğinbaşına ağalık edeceklerse, “ben size komutanlık yapacağım, siz debana yemek ve çay pişirin, at getirin” diyeceklerse, böylesi komut-anları at yerine koyar ve sırtına binerler.

Biz burada harcadığımız çabalarla ülkeyi besleyebiliriz.Yaşadığımız sürece bunda bir gerileme de olmaz. Ama sorun sade-ce bizim çabalarımız değildir; sorun Kürdistan halkının kendi ken-disine doğru sahip çıkmasıdır. Sorun, militanların ve komutanlarınhalka doğru tarzda sahip çıkması, doğru önderlik etmesidir. Bazı-larının komutanlıktan anladıkları şey, “benim için en güzel şeylerihazırlayın, bana at bulun” demek değil midir? O zaman bunlar da-ha değişik şeylerin ardında koşmaktadır. Biz bugüne kadar harca-dığımız bunca çabaya rağmen, hiçbir arkadaşa özel hizmet teklifetmedik. Bizim için en mutluluk verici şey, yemeğimizi pişirmekde dahil, kendi işimizin kendimizce yapılmasıdır. Kocaman birbirliği uşak takımı gibi kendi işlerinde çalıştırmak, yapılabileceken büyük kötülüktür. Kaldı ki biz arkadaşlarımıza bin veriyoruz.Elbette onlar da borcunu ödemek için bir şeyler vermek isteyecek-lerdir. Bu ayrı bir sorundur. Ama bunlar hiçbir şey vermeden, mil-letin canına okuyor ve her şeyini istiyorlar. Bu, burjuva anlamdabir iş ve ücret verme ilişkisi bile değildir. Bu feodalizmdir. Patronbile işçileri çalıştırırken, onlara belli bir ücret öder. İçimizden ba-zıları, hiçbir şey vermeden, insanların canını almaya gidiyorlar.Evet, bu feodalizmdir, hem de lümpen feodalizmdir.

Bir takım komutanı aylar boyunca hiçbir şey üretmiyor. Yemek,içmek ve sohbet işlerini düzenliyor. Eylem söz konusu olduğundaçok sayıda savaşçı kaçırtıyor, düşmana silah kaptırıyor. Böylesikomutanlar hiç de az değildir. Bunlar komutan değil, ne idüğü be-

281

Page 282: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

lirsiz serserilerdir. Parti yetkileri ve olanaklarının üzerine çöre-klenmiş feodal artıklardır. Tabii bazıları da sözümona aydındır.Bunların işi gücü kendilerini nasıl koruyacaklarını düşünmek vebunu ayarlamaktır. Her biri partinin sırtında nasıl birkaç gün dahayaşayacağını hesaplamaktadır. Kurnaz olanlar ve sözümona kafa-ları biraz çalışanlar da küçük-burjuva kurnazlığını geliştirmektedir.Birbirine dayanmakta, biri öbürüne dayanarak yaşamaktadır.Karşılıklı olarak birbirlerine, “sen benim ayıplarımı söyleme, bende seninkileri söylemeyeceğim” demektedirler. Burada suçlularkoalisyonuna benzer bir birlik vardır. Bu biçimde her şeyi bastır-mışlardır. Bir konferans düşünün ki, çoğunlukla sorumlu tutulma-ları gereken bu tiplerin katılımıyla gerçekleşmektedir. Toplantılar-daki durum da aynıdır. Bunlardan biri, bir diğerinin üzerine gitme-si durumunda, kendi durumunun da tehlikeye gireceğine inanmak-tadır. Tabii diğeri de aynı şeyi tekrarlamaktadır. Çünkü her şeyböyle düzenlenmiştir. Kendilerine ya da o andaki duruma göre al-ternatifleri de yoktur. “Yine bu işleri bizden daha iyi bilen yoktur”diye düşünmektedir. “Birbirimizi idare ettiğimiz zaman, Parti Ön-derliği ne yapabilir? Yine gelip bize müracaat edecektir. Kadrolardenetimimiz altında bastırılmış ve suça bulaşmışlardır. Özellikleönemli düzeyde bulunan birçok kadro suçlarımıza ortak olmuştur.Bunların da söyleyebileceği fazla bir şey yoktur. Durumu kurtar-dık sayılır” demektedir. Bu “durumu kurtarma”nın en alçakça biçi-mi değil de nedir?

Bazılarının raporlarına bakıyoruz; “filan bölgede yıkıcılık yapıl-dı” diye yazıyorlar. Peki, gözünün önünde yıkıcılık yapılıyorsa, sizne güne duruyorsunuz? Adam sözümona politik komiserdir ya daileri düzeyde sorumludur; ama bu yıkıcılık karşısında hiçbir şeysöylememiştir. Niçin? Çünkü kendisi de yüzsüz, zavallı ve kötü-rüm bir tiptir, kendisini devrimcileştirememiştir, bir feodal aydınartığıdır, küçük-burjuva hesapçısı bir tiptir. Proleter devrimcininzindanlarda doğruları savunmak için nelere ve nasıl katlanıldığıkanıtlanmıştır. PKK tarihinde çizgi uğruna savaşımın nasıl yürü-tüldüğü bilinmektedir. Oysa bunlarda zırnık kadar çizgiye bağlılıkyoktur. Bunlar için olumsuzluğun her türünü geliştirmek meşrudur.Osmanlılar bile yeniçeri ordusunu kurarken nasıl kurmuşlar, kendi

282

Page 283: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

askerlerine nasıl değer vermişlerdir? Osmanlı padişahları kendiegemenlikleri altındaki halkları, orduları sayıyorlar. Sultan Selim,ordusuyla bağların içinden geçerken, “kimse bir salkım koparma-sın, koparan bağın sahibine parasını ödesin” diye emreder. Adaletibu biçimde işletir. Kendisi feodal bir imparatorluğun padişahıdır,her şeye kadirdir, ama yine de bu denli hassas davranır.

Geçen bir konuşmamızda Nuşirevan’dan söz ettim. Biz proleterdevrimciyiz, feodalizmle kıyaslanamayacak eşit ve özgür bir top-lumun kurulmasını amaçlıyoruz. Öyle değil mi? Peki, o zamanhalka verilen bu zararlar nedir? Bu bir yana, yoldaşlarımıza veri-len zararları nasıl açıklayacağız? Proleter devrimci olmak neredekaldı? Adam, “ben böyleyim, benim içimde kırk tane sınıf kaynıy-or” diyor. Bu adama, “sen çocuk musun, öyleyse burada ne arıyor-sun” denilir. Bazıları, eğer araştırılırsa hepsinin suçlarının idamlıkolduğunu belirtiyorlar. İdamlık suçlar işlemek ne demektir? Hayır,bazılarının durumları böyle olsa da PKK tarih nezdinde aklanmışbir hareket olarak ortaya çıkmaktadır. Onun saflarında yalnız te-miz insanlara yer vardır. Suçluların yeri onun safları olamaz. Hemkaynağın ve hem de bütün değerlerimizin başında bu tür bir suçlu-lar topluluğunun oluşması çılgınlık olacaktır. Bunu kabul etmek,bir saat için bile buna tahammül göstermek çılgınlıktır.

Yapılması gereken şey nedir? PKK’nin aklanmış ve insanlığagerçekten maledilecek değerleri vardır. Bu değerlere sahip çıka-lım. Hemen belirteyim: İçimizde suça bulaşmamış ve özden kararvermiş on arkadaşı burada tutabilirsek, öteki tiplerin oluşturmuşolduğu yönetim ve yürütmeden bir kat daha başarılı ve kabul ede-bileceğimiz bir yönetim ve yürütmeyi tutturmuş oluruz. Her arka-daş buna adaydır. Bazıları adam bulunmadığını, araştırıp incele-melerine rağmen adam bulamadıklarını söylüyorlar. Hayır, budoğru değildir. Bizim bir özelliğimiz vardır. Biz bu işe başla-dığımızda önderlik esprisiyle başladık. Tarihe alabildiğine yüklen-dik. Her arkadaş önderlik yapabilir. Bunun doğru kuralları vardır.Bunun büyük bir sadakat, bağlılık ve dürüstlükle tutturulması ge-rekir. Her arkadaş kendi yeminine bağlı kalmalıdır. Kaldı ki teorikbirikimimiz yoğundur; Çin Komünist Partisi’ni kurduğu sırada,Mao’nun sahip olduğu teorik birikimden katbekat fazladır. Do-

283

Page 284: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

layısıyla kendinizi gelişmelerin temposuna uydurursanız, hem ko-mutan, hem önder olabilirsiniz. PKK’de herkes buna layıktır. Dü-rüst her PKK’li buna layıktır. Ama feodal kalıntılar ve küçük-bur-juva küstahlığı bunu önlemektedir. Bu ayrı bir sorundur. Dolayı-sıyla sorun ortada az adam olması veya adam olmaması değildir.Sorun, bu işin önünü kesmek söz konusu olduğu zaman, bunakarşı büyük bir duyarlılık göstermek ve parti tavrını sergilemektir.

Evet, bu tiplerin sayısı azdır. Bunlar bir elin parmak sayısınıaşmamaktadır ve çok sayıda kişiyi biraraya getiremezler. Yöntem-leri feodal entrikacılık ve küçük-burjuva kurnazlığıdır. Biz de ken-di işlerimiz konusunda duyarlıyız. Biz merkezileşmeyi 1970’li yıl-larda başarıyorduk. Şimdi PKK’de binlerce kadro vardır ve hergün yenileri yetişmektedir. Bu gücü istediğimiz yerde istediğimizkadar merkezileştirebiliriz. Onu biraz eğitip yönlendirmemiz ye-terli olacaktır. Altı ay çalışmamız halinde, hepimiz bir mıntıkayıyönetecek kadar kadro yetiştirebiliriz. Kaldı ki, biz bunun için ha-zır güçlerimizi vermiş bulunuyoruz. O zaman gerekli olan şeydoğru bir düzenlemedir; kendi sınıf devrimciliğimize uygun birdüzenlemeyi başarmamızdır. Birtakım küçük-burjuva kurnazlıklarısöz konusu olduğunda, kendilerine, “oturun oturduğunuz yerde”denilmelidir. Gerçekte bunlar her bölgede bir kişiyi geçmemekte-dir. Ama kurnazlık, entrikacılık ve bastırmakla ölü yaratmışlardır.PKK, Kürdistan’da bu tip kişilikleri yok etmenin adıdır. PKK’ninözü halkın söz sahibi yapılmasıdır. Parti eğitimimizin bütün özünedir? Onun bütün özü kadrolarımızı ve savaşçılarımızı söz sahibiyapmak, onların kolektif oluşumuna ve yönetimine yol açmak veKürdistan adına bir örgüt olayını yaratmaktır. PKK’nin bütün ta-rihçesi budur. Başımıza bu tür birkaç feodal dikecek olursak, buözü kendi elimizle tahrip etmiş olacağız. Peki, kendi içimizdeki buyeni yetme feodalleri ne yapacağız? Mevcut toplumda kurnazlıklarve hırsızlıklar boldur. Biz bunların Kürdistan’dan kovulması içinörgüt oluşturuyoruz. Demek ki bu tarzda toplantılar düzenlemekle,tarihin emrettiği görevleri yerine getirmek bir yana, bütün gelişmefaktörlerine rağmen, işler gerilemeye ve çürümeye yüz tutacaktır.Bir avuçtan daha az bir sayı oluşturan bu tipler yüzünden, bununbelirtileri oldukça artmıştı. Bugüne kadarki tecrübelerimiz göster-

284

Page 285: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

mektedir ki, ya bu tiplerin kurnaz ve bastırmacı özellikleri, ya damilitanlarımızın çok geri konumu ve kendi rollerine yetkince sahipçıkamamaları, çalışmalarımızı işte bu duruma getirmektedir. Bu daçoğunlukla zamansız kayıplara yol açmaktadır.

Olumlu gelişmenin nasıl sağlanacağı bilinmeyen bir şey değil-dir. Bizim doğru merkezileşme konusundaki teorik ve pratik çaba-larımız belirgindir. Bir merkez üyesinin niteliksel görevleri, ça-lışma ve yaşam tarzının ne olduğu sorularına iyi cevap verilmiştir.Demin olumsuz örneklerden söz ettik. Bir kişiyi ileri görevlere ge-tirmenin nasıl olacağı o kadar zor cevaplandırılacak bir husus ola-maz. Daha başından beri partinin başına bela olmuş bir kişi, sırfaçıkgözlülüğünden ve bilgiçlik taslamasından ötürü merkeze gele-bilir mi? Hayır, gelemez. Düşman subayları da PKK’nin teorik gö-rüşlerini iyi biliyorlar. Teoriyi iyi bilmek ve bununla bilgiçlik tas-lamak, merkez üyesi olmak için yeterli değildir. Merkez üyesi ol-manın gerekleri vardır. Bunun için partinin kişilik yaşamını gide-rek somutlaşan parti çizgisine yaratıcı bir biçimde uygulamak,sağlam bir işleyiş yaratmak, onun eğitim ve kitle politikasına ta-mamen vakıf olmak gerekir. Bunun bir de pratikte başarıyla kanıt-lanması kaçınılmazdır. Ordulaşma söz konusuysa, kişi savaşçılıktailkin manga komutanı olur. Bunda başarı sağlamışsa takım komu-tanı, takım komutanlığından başarı kazanmışsa bölük komutanlığıve daha üst komutanlıklara yükselir. Bu kişinin birlikleri çalıştır-masına bağlıdır.

Adam bir mangayı ve takımı çalıştırmamıştır. Bu adam birdenbi-re tugay düzeyindeki bir askeri kuvvetin komutanlığına yükselirse,ne oldum delisi durumuna düşebilir. Çünkü böyle bir gücün birarayagetirilmesinde ve düzenlenmesinde belki de olumsuz bir rolü vardır.O zaman bu güçle uğraşacaktır. Bir düşman başbakanının sözlerinebakalım. Düşman başbakanı parti işlerini bildiğini söylüyor. “Ben il-kin bir bölgede partinin kuruluşuyla işe başladım. Milletvekili seçil-dikten sonra meclis başkanı, daha sonra başbakan oldum” diyor.Adam partideki işleyişin nasıl olacağını veya olması gerektiğini bi-liyor; parti içinde aşağıdan yukarıya doğru nasıl yükselinebileceğinibiliyor. Yeniden aynı göreve seçilmemesi durumunda, bir parti üyesiolarak çalışmalarına devam edeceğini belirtiyor. Adam düşmandır,

285

Page 286: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

ama parti işleyişi konusunda bir hayli bilinçlidir.Bizim kadromuz da böyle davranmalıdır. Ordu mu kuracağız,

ordunun en üst düzeyinde yer almak mı istiyoruz? O zaman ilkinbir mangayı hangi emekle ve nasıl kuracağımızı, nasıl eğite-ceğimizi bilmek zorundayız. Terfi buradan başarıyla çıkmakoşuluna bağlanmalıdır. Takım için de böyle yapılmalıdır. Kadrotakımı örgütlemeli, eğitmeli ve büyütmelidir. Burada başarı sağla-mışsa, uygun bir süre içinde bölük komutanı olmalıdır. Aynı şeybölük komutanı için de geçerlidir. Bütün bu kademelerde başarıgösteren kişi en üst düzeyde parti görevlerine yükselebilir. Böylebir kadro hep güç toparlayıp büyütmüş, kadro ve silah bulmuş vedolayısıyla kendi özgücü temelinde yükselmiş olacaktır. Bu konu-da şunun ya da bunun omuzuna basarak yükselmeyecek ve çokonurlu bir yol alacaktır. O zaman savaşçılar, “Bravo bu yoldaşımı-za, bizi eğitip yetiştirdi ve savaştırdı. Biz de ilerde bu çekirdektenbir komutanlar ekibi ortaya çıkarabileceğiz” diyeceklerdir. Bu ar-kadaşımız mangadan sonra takım düzeyinde de beyni ve ruhuylabunu başarırsa, terfi etmeye layık birisi haline gelmiş demektir.Yaşamı hep bu biçimde seyreden bir yoldaşımızı merkezimize ala-biliriz. Böyle bir kişiyi merkeze atamanın sakıncası olmayacaktır.Tabii bunların yanısıra kendisinin başka özelliklerine de bakıla-caktır. Böyle bir kişi yaratıcıdır, kolektiftir, coşkuludur; dinamo gi-bi çalışmaktadır; yaşamı ve çalışma tarzı parti ölçülerine uygun-dur. Kitle ilişkileri tamıtamına bizim istediğimiz gibidir. Kısacasıana hatlarıyla belirtilen militan özelliklerimizi sergilemektedir. Buarkadaşımız ileri ve merkezi görevlere gelebilir.

Peki, bugüne kadar yapılan birçok toplantımızda gerçekleşen bumudur? Hayır, toplantının sonuçları bununla çelişmektedir. Kaldıki, çoğu kez bizim onaylayıp onaylamayacağımız da fazladüşünülmemektedir. İçimize nasıl girdiği bile belli olmayan biröğeye ileri görevler verilebiliyor. Adam eylemcilik adı altında sağısolu dağıtmış, kadroları bastırmış, halkı göçertmiştir. Neymiş deadam sözümona eylemciymiş! Oysa bu adamın henüz ne olduğubile ortaya çıkmamıştır, biz de bu kişiyi hiç tanımıyoruz. Bunarağmen, böyle bir kişi merkeze ve hatta yürütmeye getirilebiliyor.Önderlik neyi ve nasıl kabul edebilir? Bir de önderliğin gelişmesi-

286

Page 287: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

nin ölçüsü vardır. Bu ölçüler nasıl gelişmiştir? Adam ne kadar buölçülere bağlıdır? Bunlar hiç mi göz önüne getirilmiyor? Buradamerkeze getirilmeyecek bir kişi varsa, o da bu adamdır. Adam gel-miş, kadroları ve savaşçıları bastırıp sindirmiş, gözüaçık ve kurnazolduğu için eleştirileri kolaylıkla boşa çıkarmış, böylece kendisinikabul ettirmiştir. Bu azılı bir küçük-burjuvanın kendisini dayatma-sından başka bir şey değildir. Biz bunu başka türlü tanımlaya-mayız ve bu adam bu tür parti organlarına gelemez. Bu adamPKK’nin önemli işlerinin başında yer alamaz. Bu tarzda bir yükse-liş, kadroları bastırmak, onları eğitimsiz bırakmak, kısacası “dü-düğünü öttürmek”le gerçekleşen bir yükseliştir. Bu Kürdistan’dakifeodallerin ve yeni yetme küçük-burjuvaların üslubudur.

Hemen belirteyim, bunlar TC’nin düşmanı olacaklardır. Bununtersi olursa, bizim bunları doğduklarına pişman edeceğimiz açıktır.Bunlar bizim sağ gözümüz de olsalar, bu böyledir. Gerek ülkedeve gerekse burada bulunan bu tür kişilere açıkça söyledik: Bizi ta-nıyın ve bizim önderliğimiz altında öyle savaşın. Böyle yapmazsa-nız, siz zırdelisiniz diyeceğim. Bizim kabul edebileceğimiz veedemeyeceğimiz durumlar vardır. Bunların hepsi ne tür savaşçı ol-duğumuzu bilmek zorundadır. Sağı solu bastırarak ve bizi yanılt-maya çalışarak yükselme olamaz. Bizi yanıltmaya çalışanlarınbaşına neler geldiği iyi bilinmelidir. Biz, aradan yıllar geçse de, ki-min haksız ve sahtekar olduğunu açığa çıkarıyoruz. Sözümonakurnazlıklarıyla bizi yanıltıyorlarmış! Yanıltsınlar bakalım. Kürdi-stan’da en çok yanılmayan insan kimdir? Sizler bunu da bizim ön-derliğimiz altında yaşayacaksınız. “Önderlik bana güçlü yetkilerveriyor; bu yetkileri iyi kullanayım da paşa olayım” diye düşünen-lere hatırlatalım ki, biz kendi çabalarımızla yarattığımız değerleresahip çıkamayacak kadar onursuz değiliz. Bize tevcih edilen buncaşehidin kanı vardır. Bu kanları asla boşuna harcatmayız. Bu değer-lerimizin hepsi son nefeslerini verirken, bizden bu görevi iste-mişlerdir. Bizim bu istemi gözardı ederek, böylelerini iki gün için-de paşalığa yükselteceğimiz nasıl düşünülebilir?

Bu adamlar hem bu kadar tahribat yapacak ve bu kadar insanıkaçırtacaklar, hem de ikiyüzlüce partiye bağlı olduklarını, kendile-rini ve önderliği yanıltmayacaklarını söyleyecekler! Böyle adama

287

Page 288: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

ne denilir? Biz bunları zorla parti görevlerinin başına getirmedik.Bunlar ülkeye gitmek ve savaşmak istediklerini üst üste tekrarlıy-or, bunun için bizi sürekli taciz ediyorlardı. Bunun üzerine kendi-lerine görev verdik. Ama gittikleri yerde böyle davrandılar. Kendi-lerine şans tanıdık. Buna karşılık, bizi bile kendilerine hizmet ettir-mek istediler. Daha 1984 yılında böylesi durumlarlakarşılaştığımız zaman, “Çalışmalarımızı bozmaz ve biraz ilerlerse-niz, size iyi hizmet ederiz” dedik. Siz önder olun, biz de sizinemirlerinizi olduğu gibi uygulayalım. Şimdi bazıları bize kendi ta-limatlarının basit bir uygulayıcısı gibi yaklaşmak istiyorlar. Bizbunlara şunu söyledik: Sizin konumunuz parti talimatlarını uygu-lamaktır, ama bunu fark etmiyorsunuz. Talimatları siz veriyorsu-nuz, biz uyguluyoruz. Uygulayabiliriz. Sıradan bir köylü de bizdenbir şey istediği zaman, istemi uygunsa yerine getiririz. Bunda her-hangi bir kötülük olamaz. Bizim önderlik tarzımız böyledir. Amasiz bunu kötüye kullanıyorsunuz; bizi ve partiyi geriletiyorsunuz.Kendi küçük-burjuva özelliklerinize alan açıyorsunuz. Sizin yara-mazlıklarınızı yutabilir miyiz? Bu yaramazlıklar bizim için değil,parti ve halk için zararlıdır. Yaptığınız şey önderlik değildir. Sizbaşka şeylerin peşinde koşuyorsunuz. Bunu yapmayın, dedik.Bunlar yine de şu veya bu oranda hak ettikleri konumda bulunuy-orlar. Kendilerini yine biz ayakta tutuyoruz. Daha doğrusu kendi-lerini biraz partinin genel gelişmesi yaşatıyor.

Kısacası bazıları parti içinde çocukça tutum ve davranışlar ser-gilemekle kendilerini kurnaz sanıyorlar. Bunlar bildiklerini okuyorve kendilerini biraz daha dayatıyorlar. Bu olanaksızdır. Önderlikböyle gelişemez. Geçmiş örneklerden dersler çıkarılırsa, bu işlerdaha iyi halledilecek ve bunlar kendilerini biraz daha dengeye ka-vuşturacaklardır. Dengesizler biraz dengeye ulaşacaklardır.

Kürdistan halkının önderlik gerçeğinin son derece kötürüm ol-duğunu biliyoruz. İşbirlikçilik adına geliştirilen önderlik çok al-çakça ve haincedir. PKK bu tür önderliğin tasfiyesini gerçekleştir-me ve bunun yerine halk önderliğini inşa etme gücüdür. Şimdi kal-kıp da dolaylı olarak çoktan iflas etmiş ve TC’nin kişiliğinde bilekrizi yaşayan bir önderliği, kemalist ve feodal kurnazlıklarla yaşat-maya çalışmak, kendimize asla yakıştıramayacağımız bir durum-

288

Page 289: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

dur. Bu konumda bulunanların ne kadar güçlü olduklarına değil,nasıl bu kadar yaramaz olabildiklerine şaşıyoruz. Bunlara esefediyoruz. Bunlara gerçekten acıyoruz. PKK soylu bir harekettir,herkesin soyluluğunu kabul etmek durumunda olduğu ve gıptaylabaktığı bir harekettir. Bu bir gerçektir. Hem dost ve hem dedüşman güçler nezdinde bu böyledir. Özümüz ve bu öze uygun ge-lişme seyrimiz, PKK’yi bugünkü konumuna ulaştırmıştır.

Aslında bu tiplerin sert bir biçimde cezalandırılmalarına daonay vermiyoruz. Çünkü bunların canına okumak fazla bir işe ya-ramayacaktır. Biz bunları insan yapmaya çalışıyoruz. Onlar ise bu-nu kötüye kullanıyorlar. Partinin bu yaklaşımını, suistimalin deötesinde, bilinçli bir çabayla çarpıtıyorlar. Bunlar, bunun gerçektepartimizin temel politikasının gerektirdiği bir yaklaşım olduğunubiliyorlar. Ama buna rağmen, “her şeyinizle oynarız” iflah olmaz-lığını yaşadıkları için, kendilerini habire dayatıyorlar. Partinin enyüce değerleriyle oynayacaklarını söylüyorlar ve gerçekten de oy-nuyorlar. Bu bir tehdit anlamına geliyor. Biz olumsuzluklarındanvazgeçmeleri için bunları bir kez, iki kez uyaracak ve parti içindegerekli kararlılığı oluşturacağız. Bütün bu açıklamaların anlamınedir? Parti sadece bir kişinin olumsuzluklarına karşı değil, elli yılsonra oluşabilecek olumsuzluklara karşı da silahlanmıştır. Böylele-rinin sayısı yüze çıksa ve hatta yarı yarıya bir niceliksel konumaulaşsa bile, her yönüyle silahlanan ve hazırlanan parti, kendilerinirahatlıkla boğacaktır. Bunun sorumlusu da yine kendileri olacaktır.

Şimdi ülkede bulunan bazılarının dişlerinin takırdadığını biliyo-rum. O zaman küstahlık yapmayın. Beylik peşinde koşacaksanız,hiç olmazsa bunun için kuvvetlerinizi oluşturun. Ama partinin ola-naklarını kullanmayın. Halk da beni dinler, parti de. Öyle olma-saydı bugüne kadar yaşayabilir miydim? O zaman bunu dikkatealın ve hiç olmazsa canınızı kurtaracak kadar bir ölçü tutturun.Yoksa emir verir ve vurun deriz, vurulursunuz. Bu durumda yara-mazlığınız ve düşkünlüğünüzden başka geriye bir şey kalabilir mi?Böylesi bazı horozlanmalar ortaya çıkıyordu. Bu alanda da ortayaçıkıyor. Bunların hiçbir şeyleri yoktur. Kendilerini acınacak dur-umlara sokuyorlar. O zaman ölçülü olun. Bizim gelişme ölçüleri-miz, adalet ölçülerimiz vardır. Bu ölçülere sahip çıkın. Bizim bu

289

Page 290: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

tarzda bir inşa gücü olduğumuz ve böyle bir önderlik temelinde birdüzen tutturduğumuz iyi bilinmektedir.

Demek ki toplumdaki kişiliğin bozuk oluşumu ve çarpık ge-lişiminden bize yansıyan bu kadar şey vardır. Ayrıca yapımızınzayıflıkları ve düşman tehditleri de bunlar tarafından aşırı ölçüdekullanılmaktadır. Herhalde bizim iyiniyetimiz de kötüye kullanıl-maya çalışılmaktadır. Bunlar kendilerini örtbas edebileceklerine veasıl gerçekler konusunda partiyi yanıltabileceklerine inanmaktadır.Tabii bunlar kötü hesaplardır. Bu aşamada, PKK içinde bu tarzdayaşamak ve dikiş tutturmak olanaksızdır. Bunlara şunu söyleyey-im: PKK dağılsa ve bunlar örgüt kurup devletleşse bile, bu yapınıniçinde asla yer almayacağım. Bunlardan bir tanesini tasfiye etmekiçin bütün partiyi kurban etmek gerekse bile, bundan çekinmeye-ceğim. Çünkü bunların oluşturabileceği hiçbir şey yoktur.

Biz PKK’yi yüce bir özgürlük ve eşitlik hareketi, bir aydınlan-ma ve adalet hareketi olarak geliştiriyoruz. İnsanlarımıza en soyludeğerleri aşılamaya çalışıyoruz ve aşılıyoruz. Biz halkımıza kendikimliğini, hakkını, emeğinin karşılığını, vatanını ve muhtaç ol-duğu her şeyi vermek için PKK’yi inşa ettik. Onu, birkaç soytarı-nın kendi egosunu tatmin etmesi için ortaya çıkarmadık. Onu, çe-nesi düşük birkaç lafazana terketmek için bu kadar derinleşmedik.Bu tiplerden bazıları sözümona yiğit kesilir, gerçekte ise çok za-vallıdır. Keşke yiğitliğe güç yetirebilselerdi, keşke en azındandüşman kontraları gibi üzerimize gelselerdi, o zaman çok daha iyiolurdu. Bunların yaptıklarını yoldaşlık adına yapmaları en kötü-südür. Şimdiye kadar yürüttüğümüz PKK faaliyetlerinde sayısızdüşman saldırılarıyla karşılaştık. Burada kusursuz bir tavır söz ko-nusudur. Bizimle bir saat konuşan kırk yıl dost olarak kalma kara-rına varmıştır. Bir resmi yetkiliden dağdaki çobana kadar bu böy-ledir. Biz, PKK hareketine karşı böyle sempati geliştiriyoruz. Kür-distan halkının dostluğunu bu biçimde kazanıyoruz. Buna karşılık,bu adamlar gittikleri yerde günde kırk tanesini biçiyor. PKK’li ol-mak bir yana, bunun sıradan bir dürüstlükle bile ilgisi yoktur. Bin-lerce savaşçımız vardır, ama kimse bunlara bu yaklaşımınPKK’nin oluşumu ve gelişimiyle bir ilişkisinin bulunmadığını söy-lemiyor. Sorun doğrudan sorumlu olmamak da değildir. Sizin sor-

290

Page 291: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

umluluk ve yetki alanınızda ortaya çıkmışsa, bu yaklaşımı sergi-leyen kim olursa olsun, sorumlusu siz olacaksınız.

Şimdi genel planda PKK tehlikeye girerse, bunun sorumlusubiz olacağız. PKK’nin tehlikeye girmesinden provokatörlerle adıgeçen bu feodal ve küçük-burjuva artıkları sorumludur; ama bu bi-zi genel sorumluluktan kurtaramaz. PKK olumsuzluklarıyla tarihegeçerse, biz de olumsuzluklarla tarihe geçmiş oluruz. Bazıları içinbahaneler çoktur. “Falan kaçtı, falan arkadan hançerledi, falankuyumuzu kazdı” türünden şeyler bahanedir ve bizi kurtaramaz.Biz, PKK hareketi şanlı bir hareket olarak tarih sayfalarında kalsındiye, bütün kişiliğimizi ortaya koyuyoruz. Hem yoldaşlık adınabaşımıza her türlü belayı getirmek isteyenlere ve hem de düşmanınher türlü kurnazlığına karşı bu böyledir. Eğer PKK umut vaat ede-mezse, eğer PKK bizi yaşatan ve onore eden bir düzeye getiremez-se, halk bize bir nebzecik destek vermeyecektir. Kitleler bize birsaatini bile ayırmayacaktır. Mücadelemizi, kendisine bir şeylerverecek düzeyde tutturduğumuz için halk desteklemektedir.

Kürt halkının çok yoksul bir halk olduğunu biliyoruz. Bu halkınöyle kişileri fazla destekleme ve pohpohlama durumu da yoktur.Kendisine bir şey verirseniz, sizi anlayacak ve size değer verecek-tir. Tersi durumda nefes almanız bile olanaksızdır. Bu kadar dayat-ma ve olumsuzlukla her şeyin yerle bir edilmesi kaçınılmazdır. El-lerinde biraz malı mülkü olanlar bunu daha iyi bilirler. Bunlar bu-nu korumak ve hatta ailelerini geçindirmek için gecesini gündüzü-ne katarlar. Siz önderliği ne sanıyorsunuz? Gerçekler böyledir.Adam bizim sırtımızda oturarak yaşadığını söylüyor. Evet,yaşadın. Ama nasıl yaşadın? Biz haksız yere bir karıncayı bile ez-memek için bütün gücümüzü ortaya koyarken, sen bu kadar tahri-bat yaptın ve yaşadın. Bunun önderlikle ne ilgisi vardır? Önderlikher şeyden önce bilincin etkinliğidir; bütün davranışların düşmanıöldürücü ve halkı diriltici bir etki yaratmasıdır. Önderlik budur.Peki sen böyle yaptın mı? Başkalarını bastırdığını ve başka çirkintavırlar sergilediğini söylemek kimin tavrıdır? Bu tavırlarla önderdeğil, lümpen ve soytarı olunabilir. Bu tür tavır karşısında susma-kla ve Ezop gibi konuşamadığını söylemekle de, devrimcilik değilkölelik sergilenir.

291

Page 292: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

Anlattıklarımızdan ne demek istediğimiz biraz anlaşılmıştır sa-nıyoruz. Tekrar uygun bir örgütsel önderliğin tabandan tavanadoğru kitle ilişkilerimizin nasıl geliştirileceği, savaşçı alımı, eğiti-mi ve örgütlenmesinin nasıl olacağı konularına değinmek iste-miyoruz. Bütün bu konular çözümlenmiştir. Bizde parti çekir-değinin eğitimi ve örgütlenmesi oldukça netleşmiştir. Biz buradasadece buna doğru yönelip, gereklerinin yerine getirilmesiniisteyebilir ve bu konuda uyarıda bulunabiliriz. Parti çekirdeğimiznicelik ve nitelik olarak ihtiyaca cevap verecek ölçüde gelişmiştir.Bunun ülke somutunda düzenlenmesi gerekecektir. Bu, zor bir gö-rev değildir. Partimizin bir tüzüğü vardır. Eğer istenirse, sıradanbir sorumlu bile bu tüzüğün gereklerini hatırlatabilir ve işletebilir.Üstten alta ve alttan üste bu işleyişin gerçekleşmesi zor değildir.

Botan gibi temel savaş alanlarımızda parti ve ordu iç içedir. Par-ti çekirdeğinin örgütlenmesi, ordunun komuta kademelerinin ör-gütlenmesi demektir. Bu aynı zamanda öncelikle hazır olanın ör-gütlenmesi anlamına gelmektedir. Özellikle bu dönemde, buradaeğittiklerimiz bir yana, sıradan bir savaşçı bile örgütsüz bırakıla-maz. Herkesi manga ve takım düzeni içinde ve en üst kuruluştagörevli, sorumlu ve yetkili kılmak gerekir. Bunlar aynı zamandaalanlara serpiştirileceklerdir. Kastettiğimiz alanlar bellidir. Alanınsorumluları zaman zaman biraraya gelirler. Bu yukarıdan emir-ko-muta düzeni içinde gerçekleşir. Bunların düzenlenmesi de zorunlu-dur. Üst düzeyde bir toplantı, örneğin bir konferans nasıl gerçe-kleştirilebilir? Mevcut birikimlerin, öncelikle tabanda yoğun tar-tışmalarla belli sonuçlara ulaşması şarttır. Örneğin bu bir takımsa,en azından parti düzeyinde bir tartışma yapılır, eleştiri ve özeleştirigeliştirilir ve yazılı hale getirilir. Bunlar bir kişi vasıtasıyla konfe-ransta temsil edilir. Alan itibarıyla bunun takım, bölük veya mıntı-ka düzeyinde mi olacağı kararlaştırılır. Böylesi bir delege sistemiveya temsilcilik ortaya çıkarılabilir.

Bunlar değerlendirme yapmışlar, eleştirilerin hepsini almışlar-dır. Bunların nesnele yakın eleştiriler olup olmaması fazla önemlideğildir. Bu görüşleri ve eleştirileri en uygun bir biçimde savuna-bilecek kişiler, sırf bir boşluğu doldurmak için değil, çok önemlibir görevi yerine getirmek için görevlendirilecektir. Bu hazırlık

292

Page 293: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

birçok birimde yapılacaktır. Örneğin altı ayda toplanması gerekenbir konferans bu temelde gerçekleştirilecektir. Konferansın, bütünsorunlarına vakıf olan bir bileşimle toplanacağı açıktır. Zira hertürlü sorun değerlendirilmiş ve eleştirilmiştir. Öneriler sistem-leştirilmiştir. Dolayısıyla onay gücü duruma egemendir. Başarılarve başarısızlıklar, sorunlar ve çözüm yolları bilinmektedir. Bununiçin böyle bir konferansın genel olarak mıntıkalar ve takımlardangelen bütün bilgileri daha iyi değerlendirmesi zor olmayacaktır.Nerede düzensizlik olduğu; tayin ve terfide, eğitimde, halklailişkilerde ve eylemde hangi başarısızlıklar ve eksikliklerin bulun-duğu görülecek ve doğru olanı belirlenecektir. Konferans bunlarınhepsini tartışacaktır. Hatalı olanlar özeleştiri yapacak, suçlu olan-lar yargılamaya alınacaktır. Ordu örgütlenmesinde birçok suçişlenmiş olabilir. Örneğin idamlık suçlardan, tayin terfide kişininsavaşçı konumuna düşürülmesini gerektiren davranışlara kadarbirçok suç işlenebilir. Bu durumda yargılama ve disiplin kurallarıişletilecektir. Ortada bu kadar olumsuzluğa yol açılmışken, bununsorumlularının olmaması düşünülemez. Bu, savaşı çürütmek içinbire birdir. Konferans bünyesi, kendi merkezi ve üyeleri de dahilolmak üzere, herkes hakkında karar verebilir. Dışarıda da görev-leri dondurabilir. Kişinin işlediği suç idamlıksa, kendisini idamedebilir. Bunun için onay gerekiyorsa onay ister. “Bir merkezüyesini görevden aldık” denilir. İdamlık bir suç işlemişse ve ceza-landırılması gerekiyorsa, onay veririz. Bunlar bizim yargılamayasamızın esaslarıdır.

Birliği dağıtmış ve onlarca savaşçı kaçırtmış bir kişinin bu duru-muyla konferansa katılması, hele merkez ve yürütme üyesi olmasıasla düşünülemez. Bunlara karşı uygulanacak şey yargılama esasla-rıdır. Suçlulardan oluşan bir konferans yapılamaz, bir merkezoluşturulamaz. İnanıyorum ki, PKK’de beynini ve yüreğini bu işlereverecek kişiler çoktur. Bunlar tecrübesiz olabilir, sıradan bir çobanda olabilir. Hepsinin başımızın üstünde yeri vardır. Biz konferansı-mızı bunlarla geliştirebiliriz. Bu en doğrusudur. Bu kadar suçlukişilerin oluşturacağı bir konferans veya merkez bundan daha iyiolabilir mi? Yoksa oldukça temiz, her şeyini partinin ve halkın hiz-metine sunmaya hazır, oldukça insani özelliklere ve güçlü parti

293

Page 294: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

özelliklerine sahip olan kişiler mi tercih edilecektir? Açık ki, tercihedilmesi gereken kişiler bunlardır. Bu çok farklı iki yaklaşımdır.Evet, üst düzeyde bir toplantıya gerek varsa, bu toplantı böyle ger-çekleştirilir. Merkeze seçilecek kişinin bilinç düzeyinin ne olduğu,ne kadar adam asıp kestiği, ne kadar eylemci olduğu yaklaşımıyladeğerlendirilmesi gerçeklerimiz karşısında esas alınamaz. Esas al-mak bir yana, buna yönelmek bile suçtur. Kaldı ki, eylem partinineylemidir. Silah partinindir, kadro ve savaşçı partiye aittir.

Bu tiplerden birçoğunun pratiğine baktığımızda, kadrolarımızıharcamaktan ve kendilerini alçakça gizlemekten başka bir şey yap-madıklarını göreceğiz. Bir de sadece eylemcidir diye, bunlarınhakkında rapor yazılamaz. Biz eylemin ne olduğunu iyi biliriz. Enbüyük eylem en büyük yoğunlaşma, planlama, eğitim ve örgütlen-medir; güçlerimizin düşmana karşı en ustalıklı bir biçimde savaştı-rılmasıdır. Eylem budur. Kendilerini eylemci sanan bazı tipler, gi-dip hikayelerini başkalarına yuttursunlar. Eylem insanlarımızı har-camak, halkı yerinden koparıp, göçe zorlamak değildir. Eylem ka-drolarla oynamak ve kendini saklayarak kadroları başıboş bırak-mak da değildir.

Evet, bizim ölçülerimiz bellidir. Biz bu işe birkaç sözcüklebaşladık ve önderlik ettik. Bugün binlerce savaşçımız Mao’nunbaşladığı yerden daha ileri bir düzeyde bulunmaktadır. Bunlarınhepsi halk savaşında takım komutanı olabilir. Bu güçler doğru dü-zenlenirse, merkez de olabilirler. Bazıları işi ille de laf kalaba-lığına boğuyor, kurnazlıklarını konuşturarak PKK’yi nasıl kandıra-bileceklerini düşünüyorlar. Hayır, böylelerinden hayır gelmez.Büyük çabaların sahibi olan çok sayıda dürüst arkadaşımız vardır.Biz bunlara hizmet ediyoruz. İlle de bir merkez seçilecekse, böyleseçilebilir. Bazıları bunun için adam bulamadıklarını söylüyorlar.Hayır, adam vardır. Biz buradaki güçlerimizden beş tane merkezçıkarabiliriz. Yeter ki güçlerimize doğru yaklaşılsın, yeter kieğitim ve yönlendirme görevi iyi yapılsın. Bunların bulunmaz de-dikleri, kendileri gibi birkaç kişidir. Biz PKK’yi, kendilerini bukadar düşürenlere bırakırsak, PKK bitecektir. Bunun için hiç lütuf-ta bulunmasınlar. Merkezin bileşimi için adam bulmakta zorlukçekiyorlarmış. Hiç zorluk çekmesinler. Dürüst bütün PKK’liler

294

Page 295: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

oradadır. Merkezi düzeyden her türlü komutanlığa kadar görev vesorumluluk üstlenebilecek arkadaşlarımız vardır. Bunun için gere-kli olan ölçüler bellidir. Bu ölçüler bir hafta içinde tutulursa, ikincihaftada biraz daha derinleşilecek, üçüncü haftada ise daha ileri atı-lım yapılacaktır. Önderler böyle çalışırlar.

Daha sonra ne yapılabilir? Biz bu konuları çeşitli raporlarımız-da veya konferanslarda değerlendirmiştik. Her düzeyde işbölümü-nün nasıl yapılacağını tekrar vurgulamaya gerek yoktur. Bunundoğru esasları bilinmek zorundadır. İşbölümünün tabana kadar na-sıl derinleştirileceği bellidir. Takım düzeyindeki birliklerimiz baştaolmak üzere, çeşitli birimlerimizde komutanın yanısıra bir siyasikomiser vardır. Sahtelik bunun içinde gelişmektedir. Siyasi komi-serin bütün işi gücü özerk bir yaşamı geliştirmek olmaktadır.Eğitime, örgütlenmeye ve yönetime yaklaşmamaktadır. Her şey-den ve herkesten önce eğitimsizlik, düzensizlik ve kargaşa içindebulunanlar, düşmanın üzerine yürümeyenler veya yanlış yürüyen-ler siyasi komiserlerdir. Yetmezliklerin altında bunların sorumlu-luğu yatmaktadır. Siyasi komiser, yıkıcılık örgütlenirken, ağzınıbile oynatmamaktadır. Oysa siyasi komiser bunun tam tersi bir ko-numunda gelişmelidir.

Komutan denilen kişiler de adam harcamakta bire birdir. Adetaakıl verme önderleri türemiştir. “Emrediyorum, gidecek ve şu he-defi basacaksınız” demektedir. Bu eylem için gerekli koşullarınbulunup bulunmadığını, askeri açıdan bunun mümkün olup olma-dığını ve düşmanın durumunu hesaba katmamaktadır. Komutanemrediyorsa, emir mutlaka yerine getirilir; emre karşı çıkılmaz de-mek ne kadar gerçekçidir? Hammurabi’nin yasalarında bile budenli katı buyruklar yoktur. Böyle komutanlık olmaz.

Komutanlığın ve komutanın niteliklerinin ne olduğu, görevleri,sorumlulukları ve yetkilerinin neler olduğu, çalışma, hareket vevuruş tarzı yetkin bir biçimde değerlendirilmiştir. Komutanın ikiyardımcısı olacaktır. Komutan ile siyasi komiser birleşince, aslın-da birbirini dengeliyorlar. Biri laf ebeliği, öbürü emir yağdırmaukalalığı yapıyor. Her ikisi birbirini idare ediyor. Hayır, bu sistemeson verilmesi gerekiyor. Komutanın özellikleri siyasidir, askeridir,örgütseldir, kolektiftir. Komutan emri altında bulunanları eğitir ve

295

Page 296: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

üstüne karşı saygılı davranır. Savaşçılar ve özellikle kitlelerleilişkilerinde çekicidir. Nasıl savaşçı alacağını ve yetkinleştire-ceğini bilir. Zaten bütün işi gücü ordu kurmaktır. Var olanı harcat-mak komutanın işi olamaz. O boşuna bir damla kan akıtamaz.Mevcut silahlarını ve savaşçılarını düşmana yem etmez. Bununyerine silahlarını ve savaşçılarını çoğaltır. Yerinde olmayan tek biracı söz söylemez. Oldukça demokrat ve adildir, kimseye haksızlıkyapmaz. Yoldaşlarını asla incitmez. Bizim komutanlık vasıflarımı-zın tamıtamına böyle olduğu bilinmektedir. Bu tarzda, tutum vedavranışlar içinde bulunanlar komutan olabilir.

Tavandan tabana doğru düzenleme bazı alanlarda gelişiyor. Ta-bur, bölük, takım ve manga düzeni gelişme gösteriyor. Birçok güçyoğunlaşıyor. Birimlerin bileşimine ve alanlara göre komutan be-lirlemek, önüne görevler koymak ve işleyiş kurallarıyla donatmakzor değildir. İnsanın savaşa nasıl alınacağı da çokça işlenmiştir.Bir kişinin askere alınmasından, örgütlenmesi sorununa kadar bü-tün sorunlar çözümlenmiştir. Sıra uygulamadadır. Bu konuda ta-limatlar ve çözümlemeler vardır. Askerlik yasaları netleştirilmiştir.Askere alma ikna temelinde olacaktır. İnsanlarımıza yurtseverlikgörevleri kavratılacak, askerlik yasası bu tarzda işletilecektir. Kit-leler sizi tanımıyor; kitlelere hiçbir şey vermeden baskın düzenliy-or ve asker vermesini istiyorsunuz. Bu durumda elbette insanlar si-ze karşı direnecek ve ısrar ederseniz size düşman olacaklar. Böyledavranacağınıza, ilkin insanları etkileyin, kendilerini bilinçlendi-rin. Ardından askerlik yapmanın vatan borcunu ödemek olduğunusöyleyin ve askerlik yapmasını isteyin. Böylesi bir görevi gücüoranında yerine getiremeyecek bir Kürt ailesinin bulunabileceğinisanmıyorum. Siz yeter ki görevlerini kavratmış olun. Yasalar böyleişletilir. Öyle uygulamalara tanık oluyoruz ki, düşman bunlaradayanarak halkı karşımıza çıkarabiliyor. Halkla ilişkilerde olum-suz davranmak ve halka zarar vermek bir yana, eğer yoksulsa, sizkendiniz ona her şeyinizi vereceksiniz.

Rastgele vergi toplamak olmaz. Vergi politikası, halktan askeralmak ve halkın desteğini sağlamaktır. Bu zoraki olamaz. Kaldı ki,halktan topladıkları tonlarca malzemeyi mağaralarda düşmanakaptıranlar vardır. Özellikle Cudi ve Bestler mıntıkasında kaç de-

296

Page 297: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

po düşman tarafından boşaltıldı? Bunun sorumlusu kimdir? Bumalzemenin hepsi yoksul halktan toplanmıştır. Bu durumun kendi-si bile sorumlu olanın yerle bir edilmesi için yeterlidir. Tonlarcamalzemenin yanısıra, TC’ye onlarca silah kaptırıldı. Bu böyle ola-maz. Halktan asla zorla bir şey alınamaz; halktan bir şey alınca da,adeta kılı kırk yarmak gerekir. Bu konuda eleştirilecek yönler çok-tur. Halktan bir alacak ve karşılığında on vereceksiniz. Ancak bun-dan sonra halktan hizmet bekleyebilirsiniz. Bunun için gerekli dü-zenlemeleri yapmak zor değildir.

Tayin ve terfi için ölçüler bellidir. Aşağıdan yukarıya doğruyükselme tamamen belirttiğimiz ölçülerle olacaktır. Kişi ne kadareğitilmiş ve örgütlenmiştir? Ne kadar değer kazanmıştır? Partininruhu bilinciyle ne kadar donanmıştır? Ne kadar özlüdür? Bu konu-larda olumlu bir tablo sergileyen kişiler oldukça yükseltilebilir.Ama değerlerle oynamış, savaşçıları kaçırtmış, fazla ilerlemesağlayamamış ve kaybetmiş tipler altta kalmalıdır. Kurnazlıklayükselme olmamalıdır. Kısacası tayin ve terfi konusu üzerinde bi-raz düşünen kişi, nasıl davranacağını bilir. Bu konudaki gelişmelerhiç de göz önüne getirilmemektedir. Neden? Çünkü tayin ve terfiişini yapacak kişiler, bunun kendilerini de alaşağı edeceğini bildik-leri için, bu sorunu konuşmamaktadırlar. Bu konuda ölçüler ko-nuşulursa, en üste bulunanların er bile olamayacakları görülecek-tir. Bu nedenle bu konuda örtbas etme yaşanmaktadır. Hayır, tayinve terfi bütün koşullarıyla belirlenmelidir. Bu temelde yükselmesigereken yükselecek, düşürülmesi gereken düşürülecektir. Bu kuralişletilmek durumundadır.

Eğitim oldukça önemlidir. PKK, her şeyden önce, başından gü-nümüze kadar bir eğitim olayıdır. Bizim en büyük çabamız eğitimçabasıdır. Hiçbir hareket, PKK kadar eğitime muhtaç değildir. Hiç-bir halk, Kürdistan halkı kadar eğitime muhtaç değildir. Bazıları-nın en çok canına okudukları şey de eğitim olayıdır. Gelen raporla-ra baktığımızda, aradan altı ay geçtiği halde, bir takımın tek birtoplantı bile yapmadığını görüyoruz. Bin kişi mücadele saflarınaalınmış, ama kendileri için temel bir parti değerlendirmesi bile ya-pılmamıştır. Bu çok vahşi ve feodallere özgü bir durumdur. Bazıla-rı eğitim yapmaktan ısrarla kaçınmaktadır. Çünkü savaşçılar bilin-

297

Page 298: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

çlenirse, bunların ağalıkları da son bulacaktır. Çatışma dışındakizamanlarda, yani eylem öncesinde ve sonrasında, birliği eğitimealmamak suçtur. Çarpışma anı dışında kalan bütün süreler, bizimiçin eğitim süreleridir ve bu çok önemlidir. Burada engin bireğitim çabası içinde bulunduğumuz herkesçe görülmektedir. Ülkezemininde bulunan bazı kişilerin, zamanının önemli bir bölümünüyemek işlerine ayırdıklarını sanıyorum. Savaşçılar bir yana bıra-kılmış, geri kalanlar da özel sohbetlere dalmışlardır. Sözümonasiyasi komiserler ve komutanlar bazı işbirlikçileri de bulmuşlar,ben ağa-sen köle diye idare edip gitmişlerdir. Hayır, bu ne demek-tir? Biz dağlardaki ağaç kovuklarında bile her gün eğitim yapabili-riz. Kitaplarımız vardır, bilinçli öğelerimiz vardır, bunlarla gecegündüz eğitim yaparız.

En büyük olumsuzluklardan biri de bu alanda ortaya çıkmıştır.Bu biçimde yıllarını boşa geçirenler vardır. Sözde rapor yazıyorlar,doğru dürüst iki sözcüğü biraraya getiremiyor ve kendi pratikleriniizah edemiyorlar. Bari sözlü anlatabilseler veya kasete konuşsalar,bundan sonuç çıkarabiliriz. Bu adamı komutan yapsanız da kendis-ini geliştiremez. Suçlu kimdir? Suçlu birliğin komutanıdır. Komu-tan partinin eğitim sistemini uygulamamıştır. Bize, “Bu kış boyun-ca eğitim yapacağız” denilmektedir. Sorun kış mevsimi boyuncaeğitim yapmak değildir. Eğitim her zaman ve sürekli yapılmak zo-rundadır. Zafere dek ve zafer sonrasında da eğitim sürdürülecektir.Bu en çok muhtaç olduğumuz bir husustur. Merkezden tutun da sı-radan savaşçılara kadar herkese eğitim uygulanmalıdır. Herkesineğitime ihtiyacı vardır. Biz de kendimizi eğitmeye ihtiyaç duyuyo-ruz ve her gün yoğun bir tarzda yeni şeyler öğrenmeye çalışıyoruz.Teoriyi ve politikayı iyi biliyoruz, ama her gün yeni şeyler öğren-mek istiyoruz. Her gün kadrolarımızı ve savaşçılarımızı dinliyoruz.Raporlarını okuyor ve kendilerine cevap veriyoruz. Siz daha küçükbir birliği yönetiyorsunuz. Her gün tartışın, konuşun, rapor alıp ra-por verin. Biz bir takımı bir hafta içinde muazzam bir savaş gücühaline getirebiliriz. “Bizim takımımız zayıftır, parti bize eğitmengöndersin” diyen adam her türlü hakareti hak etmiştir. Her günsavaşçılarla birliktesiniz, onlarla beraber yaşıyorsunuz. Bu durum-da sizi eğitim yapmaktan alıkoyan şey ne olabilir?

298

Page 299: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

Galiba komutanlarla savaşçılar birlikte kalmıyorlar. Sözümonakomutanlarla siyasi komiserler yanyana geliyor ve savaşçıları biryana bırakıyorlar. Bunu gördüğümüzde, birkaçının kulağından tuta-bilmeliyiz. Bir hafta çarpışmalara girmemişsek, bütün zamanımızıeğitime ayıracağız. Saflarımıza yeni biri geldiğinde, kendisinieğiterek bülbül yapacağız. Onları en azından taktikler konusundagörevlerini yerine getirecek kadar bilinçlendireceğiz. Komutaneğitime yanaşmıyorsa, o zaman birimin başında ne işi vardır?Savaşçılar soru sormasını bilmelidir. Komutanın savaşçının başındabulunması, savaşçıyı ilerletmek içindir. Yoksa savaşçının sırtındaucuz bir yaşam tutturmak için komutan olunamaz. Bu bir eğitimkuralıdır. Birliğini eğitmeyen komutan, birliğinin hizmetine sokula-caktır. Çatışma dışındaki zamanlarda birliğine her şeyini vermeyenve özellikle eğitimlerle ilgili görevlerini yerine getirmeyen komut-anları kesinlikle sorumluluk kademesinde tutmamak gerekir.

Ülke pratiğinden gelen birçok arkadaşı gördük. Savaş ortamın-daki yapımızın durumunu biliyoruz. Gerçekten de savaşçılarımızdüşmanın bile yapamayacağı kadar cahil bırakılmıştır. Düşman hiçolmazsa kendi çıkarları için okul yaptırmakta ve bir şeyler öğret-mektedir. Bizimkiler partinin yüce öğretisini savaşçılara aktarmak-tan kaçıyorlar. Bu bir suçtur, hem de en ciddi suçlardan birisidir.Kaldı ki, biz buradan bu kadar bilinçli insan gönderiyoruz. Bunlarsavaşçıları sözlü olarak da eğitebilirler. Kişinin her düzeyde eğitil-mesine olanak sunan, tonlarca yazılar ve belgelerimiz vardır. Amabunlara en küçük bir işlerlik kazandırılmamaktadır. Kış olsun da,eğitim yapılsınmış! Eylem öncesinde ve sonrasında yapılacakeğitim kışa bırakılıyormuş. Hayır, partimizin kuralları vardır. Bazı-larının kendi kendilerine oluşturdukları feodal ölçüler bile, tekbaşına dağılmaya yol açmak için bire birdir. Burada disiplin esas-ları rahatlıkla uygulanabilmelidir. Suçun ve cezanın ne olduğu ay-dınlatılmıştır. Çizgiyle oynamak, yapısal veya istisnai suçlu olmakbilinçli olarak veya kaza eseri ağır kayıplara yol açmak, taktikveya stratejik suç işlemek vb. türünden bütün suçlar aydınlatıl-mıştır. Bu konuda çözümlemeler vardır. Bunlar göz önüne getiril-diğinde, kimin ne suç işlediği ve karşılığında ne tür bir cezayaçarptırılması gerektiği açıkça görülecektir.

299

Page 300: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

O halde bu kadar açıkça belirlenmiş disiplin ve yargı esaslarımı-zın uygulanması gerekir. Bunlardan en çok haberdar olanlar, kendi-lerinin de suçlu olduğunu bildikleri için, disiplin ve yargı esaslarımı-zı maalesef göz önüne getirmiyorlar. Çünkü bu esasları işletirlerse,öncelikle kendilerini yargılamak zorunda kalacaklardır. Disiplin veyargılama esaslarımızı örtbas etmeye çalışmalarının nedeni budur.Sanki PKK’de hiçbir yargı sistemi yokmuş, herkes istediği suçuişleyebilirmiş ve karşılığında hiçbir yaptırım görmeyebilirmiş gibidavranılmaktadır. Bu, köle Kürdistan halkının, her türlü suç ve suçlukarşısında savunulamaz duruma düşürülmesine yol açmaktan başkabir sonuca götürmeyecektir. Bunu asla kabul edemeyiz. Her suçunbir cezası vardır. Kaldı ki, biz Kürdistan’da düşmana ve hainlereyaptıklarını ödettiriyoruz. Elbette suçluları kendi içimizde de ceza-landıracağız. Suçlu olanlara hak ettikleri cezayı vereceğiz. Bunakarşılık başarılı olanları yücelteceğiz. Bizim yasamız budur. Suçluile doğru birbirine karıştırılmamalıdır. Arkadaşlar “Hepimiz suçlulartopluluğuyuz” diye yazıyorlar. Hayır, suçlular bir yana, doğrular biryana ayrılmalıdır. Bu ayrım kesinlikle yaratılacaktır. Biz bir saat bilebir suçluyla birlikte kalmak istemeyiz. Biz yaşantısını tamamen net-leştirmiş, aydınlatmış ve tarih karşısında alnı ak olan insanlarla bir-likte yaşamak isteriz. İşi gücü bunalım içinde yaşamak ve yapıyıuğraştırmak olan kişilerle merkezi düzeyde birleşmek bir yana, ta-kım ve manga düzeyinde bile birleşemeyiz. Kişinin durumu uygula-mayı gerektiriyorsa, uygulama altına alınır. Cezası neyse kendisineödettirilir. Adalet yerini bulmalıdır. O zaman suçluluktan kurtulur veparti saflarında kendisine bir yer bulur. Bunu özden gerçekleştir-meyenlerin, partimiz bir yana, halkımızın saflarında bile yeri yoktur.Bu da bir kuraldır.

Örgütsel işleyişe ilişkin bu belirlemelerin yanısıra, başka hususla-ra da değinmek gerekir. Hareketimizin taktik planları vardır. Buplanlar uygulamak içindir. Planlamada; hedefler, vuruş tarzı ve ge-nelde gerillanın yaşam tarzı vardır. Bütün bu hususlar oldukça işlen-miştir. Bu nedenle üzerinde fazla durmayacağız. Planlar, keyfi ola-rak uygulatmaya almamazlık edilemez. Planlara yaratıcı yaklaşmakçok önemlidir. Örgüt plan için genel çerçeveyi sunar. Güncel ge-lişmelere paralel olarak, bu planlar her an değiştirilebilir ve geliştiri-

300

Page 301: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

lebilir; planın uygulanmayan yanları atılır, uygulanmaya elverişliyönleri daha da geliştirilir. Örneğin, “daha Eylül ayı gelmeden kışhazırlıklarına başladık” denilmektedir. Kış hazırlıkları dedikleri şeynedir? Kış hazırlıkları denilen şey, aslında geri çekilme, eylemdenuzaklaşma ve büzülmedir. Düşman bunu bildiği için, kışa doğruoperasyonlarını sıklaştırmakta ve darbelerini artırmaktadır. Salt mo-ral düzeyinde bile olsa, “kışa doğru fırtına gibi eseceğiz” denilmeli-dir. Bu en azından düşmanı ürkütecektir. O zaman düşman kolay ko-lay üzerimize gelemez. Bizim kış mevsiminde nasıl yaşayacağımızönceden bellidir. Bazıları üç dört ay çadırlara veya bazı alanlara ka-panacaklarını ve kış mevsiminde bir şey yapmayacaklarını söylüy-orlar. Düşman bunu fark ettikten sonra, bu kez kitlelere yönelecek,kentlere saldıracak, dar boğazları tutacak ve sizi orada boğuntuyagetirecektir. Bunun doğru bir yaklaşım olmadığı iyi anlaşılmak zo-rundadır. Biz kış mevsiminde, yaz mevsiminde olduğundan dahafazla eylem yapabiliriz. Düşmanın dezavantajları bizden daha fazla-dır. Düşman güçleri kış mevsiminde daha fazla hareket edemez du-ruma düşmektedir. Bu konuda bizim birliklerimiz daha avantajlıdır.O zaman neden bu avantajı kullanmayalım, neden durumu tersineçevirmeyelim? Neden kış mevsiminde yazdan daha fazla eylemlilikiçinde bulunmayalım? Düşmanın cephe gerisine sızar, eylem yapa-rız. Bir yerde eyleme girişmez, başka bir yerde girişiriz. Az ya daçok güçle, az ya da fazla vururuz. Bunun için olanaklarımız vardır.Araştırılır ve üzerinde durulursa, kış mevsiminde yazdan daha azbaşarılı olamayacağız görülecektir. Kış mevsimi sadece eğitimdeğil, aynı zamanda eylem anıdır.

Sayısal gücümüz yüz ise bir türlü eylem planı, beşbin ise başkatürlü eylem planı geliştirilir. Beşbin kişilik bir güçle bir bölgedüşürülür. Yüz kişilik bir güçle bir mıntıka denetim altına alınır. Gü-cün büyümesinin neye elverip vermeyeceği haftalık olarak değerlen-dirilmelidir. Komutanlığın ve önderliğin görevi budur. Gücümüzbüyümesine rağmen, bunun farkında olmayan komutanlar hiç de azdeğildir. Beşbin kişilik bir güçle hangi büyük kentin üzerine yürür-seniz, o kenti rahatlıkla düşürebilirsiniz. İşte tam da burada önderdenilen adamlara ihtiyaç vardır. Kürdistan’da bugüne kadar ölümügöze almış ve bu denli eğitilmiş bir gerilla gücünün düşüremeyeceği

301

Page 302: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

hiçbir bölge yoktur. Bazen güçlerini dağıt, bazen birleştir; düşmanınzayıf noktasından vur, gücünü mutlaka parçala ve parçalarına yönel.Bunu yapabilirsiniz. Çünkü gücümüz buna muktedirdir.

Bütün bu hususlardan da görülmektedir ki, önderlik dinamik birolaydır. Önderlik günün yirmidört saatini taktik planlamaya verir.Bu ne demektir? Bu, gücümüzün günlük örgütlenmesini, onu sevkve idare etmesini en verimli tarzda başarmak demektir. Güçler çar-pışma öncesinde ve sonrasında her açıdan hazırlanır. Çarpışmalariçin taktikler geliştirilir. Eğitime ihtiyaç vardır ve yoğun bir eğitimyapılır. Askeri ve siyasal açıdan yapılan eğitimle birlikte güçler ge-liştirilir. Önder her soruna çare bulmak zorundadır. Özellikle genelönderlik, yani genel komite ve yürütme komitesi, eli altında bulu-nan bütün güçleri sevk ve idare etmekten sorumludur. Belki komiteaynı anda her yere ulaşamaz, ama sağladığı koordinasyon sistemiy-le (kurye, telefon, öteki teknik araçlar), aynı günde her yereulaşmayı esas alır. Alanların ihtiyaçlarını tespit eder. Sorunların çö-zümü için uygun zamanlama yapar. Tugay durumuna geldiğimizisöylüyoruz. Tugayın yürütmesi, denetimi altındaki kitlelerin bütünkurumlarını gözden geçirmeli, en ücra köydekine kadar hepsinikontrolü altında tutmalıdır. Köydeki rahatsızlık nedir? Düşmanınişbirlikçileri ve ortayolcular kimlerdir? Köydeki etkinliğimiz ne ka-dardır? Yürütme bunların hepsini düşünmeli, rapor almalıdır. Raporvermek isteyenler çoktur. Öyle ki, kendi ajanlarımızı düşman bir-liklerinin içine bile sızdırabiliriz. Düşman gücünün kaç kişidenoluştuğunu, neyle uğraştığını, nereyi tuttuğunu öğrenebiliriz. Sağlı-klı bir yürütme bütün bunlardan sorumludur. Yürütme, nereye nekadar yönetim gücü gerektiğini, nereye ne kadar kadro yollana-cağını, derinliğine ve genişliğine yayılmanın nasıl olacağınıdüşünür ve kararlaştırır. Bazıları ana birliklerle bir miktar eylemyapmayı önderlik sayıyorlar. Bu yürütmenin bir parçası olabilir,ama yürütmenin kendisi değildir. Genel yürütme, ülkenin öteki al-anları da dahil olmak üzere, gücünün yettiği oranda, bütün olup bi-tenlere yirmidört saat içinde cevap vermektir. Yirmidört saat der-ken, kastımız şudur: Sözgelimi öyle bir düzen kurmuşsunuz ki budüzen üç ay boyunca iyi işleyebilir. Biz PKK’nin bütün faaliyetleri-ni yirmidört saat yönetmiyor muyuz? Henüz ülkeye adım atmış

302

Page 303: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

değiliz, ama ülkedeki işleri idare ediyoruz. Neden? Çünkü ideolojikve politik eğitim sistemini, bütün engellemelere rağmen, PKK’ninsürekli gelişme sağlayacağı tarzda ayarlamışız. Önderlik ve yürüt-me tarzımız bunu olanaklı kılmaktadır. Herkes bizden PKK’yi nasılgeliştirdiğimizi soruyor. PKK’yi geliştirdiğimiz biliniyor. Bizim birtarzımız vardır ve onu yürütüyoruz. Yine nasıl emir verdiğimiz debiliniyor. Bunun tarzını da yaratmış durumdayız.

Kimse PKK’nin savaşmadığını söyleyemez. PKK savaşan birharekettir. Düşmanın bunca olanaklarına ve muazzam teknik do-nanımına rağmen, hiç de ondan geri kalmayan bir savaşın içindebulunuyoruz. Siz aynı tarzı küçük bir bölgede neden uygulamaya-caksınız? Bu tarzı daha da hızlandıracak ve ondan azami sonucuçıkarmasını bileceksiniz. Önderlik böyle yapılır. Yürütme veözellikle günlük yürütme budur. Bölge yürütmesi de aynı şeyi ya-pacaktır. Mıntıka ve köy gruplarının yürütmesi de aynı şeyi gerçe-kleştirecektir. Bizim yürütmemizin bunlarla ilgilendiği söylenebi-lir mi? Hayır. Bölge yürütmesinin, alt yürütmenin ve köy temsil-ciliğinin çalışıp çalışmadığını araştırmak zorunludur. Yürütmebudur. Bir yerde bozukluk varsa derhal giderilmelidir. Biz bura-daki kamp çalışmalarını nasıl yürütüyoruz? Kimse burada işlerinyürümediğini ve yürütülmediğini söyleyemez. Bütün işleri mü-kemmel bir biçimde yürütmeye çalışıyoruz. Bu belki de küçükçaptaki işlerdendir, ama bir iştir ve yürütülüyor. Yürütme böyleolur. Yürütme, bir takım alarak, şu kadar eylem yaptığını söyle-mek demek değildir. Bu bir hiçtir. Bu yürütme anlamına da gel-mez. Yürütme, bütün araç gereçlerin, kadroların, kitle ilişkilerininve coğrafyanın azami ölçüde kullanılması faaliyetlerini günlükolarak sevk ve idare etmesini bilmektir. Yürütme, aynı zamandabunun için istihbaratı ve kurye sistemini harekete geçirmek,olumsuzlukları zamanında fark ederek gidermek ve en önemliside olumlu gelişmelerin önünü yirmidört saat açık tutmak demek-tir. Pratik yürütme budur, pratik önderlik budur.

İşlerin daha olumlu gelişmesine, gelişmelerin hızlanmasına veözel savaşa karşı, devrimci savaşın zafer kazanmasına olanak ha-zırlayan etkenler olduğu gibi, bu olanakları çürüten, çöküşe götü-ren ve olumsuzluklara yol açan etkenlerin de bulunduğu görül-

303

Page 304: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

mektedir. Kendilerini tamamen parti davasına verenlerin olumlulu-kları nasıl ele alıp işletecekleri ve nasıl sonuç alacakları, yol veyöntem sorunlarına kadar açımlanmıştır. Dolayısıyla bunlar bilin-meyen şeyler değildir. Ama bazıları ısrarla duymamazlıktan gel-dikleri ve bunun gereklerini yerine getirmeme durumunda oldukla-rı için, yeniden vurgulama gereğini duyduk. Olumsuzlukların nasılaçığa çıkarılacağı ve tasfiye edileceği, bunun kişiler ve bölge dü-zeyinde nasıl ele alınması gerektiği bellidir. Partiye sıradan bağlıolanların bile bu konuda sonuç almaları olanaklıdır.

Devrim davası büyük bir davadır. Devrime kalkmış bir halk ken-di tarihinin en büyük eylemine kalkmış bir halktır. Kürdistan halkı,kendi kaderini değiştirmek için ilk kez devrim silahına sarılmakta-dır. Bu noktada ciddi olmak ve doğru yürümesini bilmek gerekir.Kişinin devrime böyle bir katkısı söz konusu olduğunda pür dikkatkesilmeli ve yay gibi gerilmelidir. Doğruların bu kadar araştırılma-sından ve incelenmesinden sonra, bir göz atarak doğru olanı seçmekzor değildir. Bu noktadan sonra, yanlışların önünde boyun eğmekbir yana, bir bakışla yanlışları yerin dibine batırmak gerekir. Eylemekalkan ve hele hele eyleme önderlik eden adamın vasfı budur. Bura-da birisi kalkıp karşımda yanlışlığı dayatınca korkabilir miyim?Hayır! Doğruda öyle güçlü bir biçimde seyrediyor ve kendi işlerimkonusunda öyle geriliyorum ki, hiç kimse burada bana yanlış olanıdayatmaz. Nereye gidersem gideyim, ister devlet başkanlarıyla, isterbir çobanla konuşayım, bu hep böyledir. Doğru önderlik etmesinibilmek gerekir. Göremediğini, aldandığını ve doğrusunu yapama-dığını söylemek kimin dilidir? Önderlik kendisini böyle aldatabilirmi? Önderler bir bakışla gerçeği kavrarlar. Bir bakışla yanlış yapan-ları doğruya çekerler. Bana bakmayın, ben kendi alanımı çok çokaşan bir faaliyetin içinde bulunuyorum. Ama önderler böyledir. Ön-derlerin inceleme ve araştırma yapmayacağını söylemek istemiyo-rum. Önder kişi kendine göre bunları da yapacaktır, ama eylemesoktuğu anda yürütmesini de bilecektir. Boyun eğmek ve olumsuz-luklar karşısında ses çıkarmamak, suça ortak olmaktan başka bir şeydeğildir. Böyle bir tutum önderlik adına icra edilemez.

Bizdeki olumsuzluklar çok aşikardır. Yoldaşlar birbirlerini iknaettiklerinde, yapamayacakları bir işbölümü yoktur. İşler bu düzen-

304

Page 305: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

lilikte geliştikten sonra, bu kadar lanetli bir durumdan çıkmak üze-re, önümüze koyduğumuz devrim görevlerinde başarılı olmamakiçin hiçbir neden ileri süremeyiz. Hiçbir güç bizi devrimi ve devri-min tarihsel ve güncel görevlerini yerine getirmekten alıkoyamaz.Davamızın haklılık derecesi göz önüne getirilirse, her şeyin böyle-si bir kalkışa bağlı olduğu bir dönemde, bu lanetli durumun orta-dan kaldırılmasına çalışan bir avuç militanın öncülük ettiği bir da-vanın başarıya gitmemesi için hiçbir neden kalmayacaktır. Bu bü-tün devrimlerin bize öğrettiği bir gerçektir. Devrim bilimi, aynı za-manda kendini bilmez bir avuç kişinin, hem de en yüce değerleradına bu işin içine çöreklenmesi halinde, devrim davasının başınabüyük felaketler gelebileceğini de öğretmektedir. Böyle bir fela-kette düşmanın doğrudan rolünün tali planda ve önemsiz kaldığınıda belirtmek gerekir. Biz kendi halkımızı böyle bir devrimle ayağakaldırıyoruz. Bütün kadro ve savaşçılarımızın, en yüce değer olanyaşamlarını ortaya koyarak böyle bir devrime katıldıklarına ina-nıyoruz. Kadrolarımız ve savaşçılarımızda eksik olan şey, bu sana-tı önderlere yaraşır bir tarzda icra edememeleridir. Bu da eğitim vekısmen tecrübeyle aşılabilir. Bu noktada istenilen düzeyi tutturma-nın olanakları önünüzde durmaktadır. Sıradan bir dürüstlük bu ko-nuda size yol aldırtacaktır. Kürdistan halkını bu tutumdan başkabir tutumla kazanamayacağımız kesinkes bilinmek zorundadır. Bu-nun için de arkadaşlarımız çokça sözünü ettikleri birçok yetmez-liğin nedenlerini idam etmelidirler. Kendilerini geriye çeken ve herbakımdan işlemez duruma getiren damarları kesmeli, kötü kantaşıyan damarları ortadan kaldırmalıdırlar. Kendilerini yaşamabağlayan tek sağlam damar kalsa bile, mutlaka onunla yaşamalı-dırlar. Yeter ki bu tek damar sağlam kan taşıyabilsin. Çünkü yaşamgerçekten son derece değerli bir olaydır. Bütün bunları yaşamaduyduğumuz saygıdan dolayı bu denli vurguluyoruz.

Halkın devrime kalkması önemlidir. Çünkü işin içinde kan veişkence vardır. Yanlış bir kararın ve yetmez bir devrimciliğin Kür-distan tarihinde nelere yol açtığı ve bizi ne hale getirdiği iyi bilin-mektedir. Bunun sorumlusu biz olmamalıyız. Bizim önderliğimizaltında oynanması gereken tarihsel ve güncel rol, halka alabil-diğine işkence çektirip çok kan döktükten sonra, pılını-pırtısını

305

Page 306: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

toplayıp dört bin yıllık yurt topraklarını boşaltmak değildir. Buiçine düşülebilecek en vahim durum olacaktır. Bazılarının böyleyaptıklarına bakmamak gerekir. Onlar bu işin önderleri değildir.Onlar haindir, düşmanın işbirlikçileridir. Onlara söylenecek sözçok daha farklıdır. Ama halkımızın evlatları olarak bütün arka-daşlarımızın bu işe samimiyetle giriştiklerine inanıyorum. O za-man tarih bilincinizi ayaklandırın. Kendi gerçeklerimizi gözünüzüdört açarak görmeye çalışın. Kendinizi halkımızın kurtuluş dava-sına adıyorsunuz. Bu varlığını adamayı önderlere yaraşır bir dü-zeye çıkarın. Bunun dışındaki bir tutumla, bize dayatılan özelsavaşa karşı başarı sağlamak bir yana, halkımızın tarihten silin-mesini bile önleyemeyiz. Aynı biçimde doğrulanan, oldukça açığakavuşan ve ulaşılması artık pek zor olmayan önderlik görevleri-mize bütün gücümüzü verirsek ve her an bu tutumun sürdürücüsüolursak, özel savaş son sınırına kadar götürülse ve dünyanın tümgericiliği karşımızda birleşse bile, devrimde zaferi yaratmamızişten bile olmayacaktır.

Bizi bile yerle bir edebilecek küçük bir dava ile yetinerek, bututumumuzun başına büyük belalar getirmek ister misiniz? Bu tu-tumunuzun böyle bir anlam taşıdığını gerçekten hala anlamamışmısınız? Sözünü ettiğim olumsuz tutumlardan sadece ufak bir ta-nesi bu zaferimize gölge düşürebilir. Bunun böyle olduğunu kendi-niz de görüyorsunuz. Bunun için ısrarla ve üstelik defalarca vurgu-luyorum: Bu yetmezliklerin hepsini devrimci yetki ve üslupta vevuruş tarzında bu düzeyde yaşamak bir yana, ufacık bir yetmez-liğin ortaya çıkması durumunda bile doğruyu dayatmazsanız, hiçhak etmediğimiz ve layık olmadığımız bir biçimde, harcadığımızbunca çabaların boşa akmasına neden olacaksınız. Devrimciliğiöğrenmek ve bizim önderliğimiz altında görev almak istiyorsanız,ancak bu temelde alabilirsiniz. Yoksa görev almayın, gafletedüşmeyin. Sık sık her yönüyle bu değerlendirmelere başvurun.Kulaklarınız sağlamsa, gerçeği tamamen duyacaktır. Yine çözüm-süz kaldığınız türünden şeylerin sözünü etmeyin. Çünkü bu konu-da azami duyarlılığa ve çözüme ulaşılmıştır. İrade sizindir, kararvermek sizin görevinizdir. Korkak değilsiniz. Öyle inanıyorum ki,günümüz dünyasında en fedakar ve en cesur bir çizgide yürüyor-

306

Page 307: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

sunuz. Bunların işleyişe kavuşturulmasında başarı sağlarsanız, buişlerde kolaylıkla yürüyen önderler bile olabilirsiniz. Bizim onay-ladığımız devrimcilik böyledir. Bizde dayatılması gereken devrim-cilik böyle olmalıdır. Bizden bile hesap soran devrimcilik vardır.Şu ya da bu yetmezlikle ilerde çeşitli rahatsızlıklara yol açmak vebunu en kahredici provokasyonlara zemin hazırlayacak ölçüdeilerletmek, bize dayatılacak devrimcilik olamaz. Ne biz buna layı-kız, ne de sizden böyle bir şeyi dayatmanızı bekleyebiliriz.

Bazıları böyle davranacaklarına ilişkin söz verdiler ve kendilerinegüvendiklerini söylediler. Maalesef bunların sözünün eri olmadıkla-rını gördük. Biz verdiğiniz sözlere değer biçtik. Biz kendi sözümü-zün eri olduğumuz gibi sizin de sözünüzün eri olabileceğinize ina-nıyoruz. Dolayısıyla bugün eleştirdiğimiz birçok yoldaşımızın duru-mu böyledir. Bunlar söz verdiler, ancak gereklerini yerine getirmedi-ler. Bizde söz vermek yiğitlerin işidir. Sözlerimize neden bağlı kal-mayalım? Hayır, sözümüze bağlı kalacağız. Bir yoldaşımız söz ver-mişse, sözünün tersini yapabilir mi? Verilen sözü kabul etmek, yol-daşlık anlayışımızın gereğidir. Bunun tersini düşünemeyiz. Sözleoynanmasını ve verilen sözün tersinin yapılmasını düşünemeyiz. Buyoldaşlık yaklaşımımıza ters düşen bir şeydir. Bazıları son derecekurnaz ve aldatıcı olsalar bile, biz yoldaşlık süresi boyunca kendile-riyle yaşam birliği ettikçe, mutlak anlamda sözlerimize değer biçe-ceğiz. Onlar başka türlü söz vermişlerdir. Bu önemli değildir. Biz yi-ne sözümüzün eri olmasını bileceğiz. PKK’de bunu yaşamıylaödeyenler ve gereklerini yerine getirmek için eşine ender tanık olu-nan direnişler sergileyenler vardır. PKK bu tutumu sürdürecektir.Partimiz sözünün eri olanların örgütü olmasını bilecektir. Bunun datamıtamına bizde zafere giden devrimciliğe bağlı olmak ve kendiniher gün, ona bütün yönleriyle katmak anlamına geldiğini bilerek ha-reket edecektir. Biz böyle bir devrimcilikte ısrarlıyız. Sizin de bu te-melde bir devrimcilikle ortaya çıkmanıza ve görev omuzlamanızasonuna kadar varız. Bu tarzda kazanacağımızdan kuşkumuz yoktur.İlk gün de böyleydik, bugün de böyleyiz.

Eğer eğitime ihtiyacınız varsa, her gün bu değerlendirmelerinözünü alabilirsiniz. Buna dayanarak pratikte yol alabileceğinizisöylüyorsanız, bunun nasıl olacağı ortadadır. Bunun sonuçta hangi

307

Page 308: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

anlama geldiği bellidir. Artık günah benden gitmiştir. Kendi kade-rinizi biraz da kendiniz yiğitçe ve önderlere yaraşır bir tarzda çö-zeceksiniz. Kendi kaderinizi tayin etmekten ve kendi kendiniziyönlendirmekten söz ederken, bunu partiyi ilerletmek, halkımızıayağa kaldırmak ve ona önderlik etmek gereğini vurguluyor ve buanlamda konuşuyoruz. Benim bireysel olarak kendimi aklamambir hiçtir. Melek bile olsam bunun anlamı yoktur. Biz PKK’yi za-fere yürüyen bir örgüt haline getirdiğimiz zaman, bu temelde Kür-distan halkının yüzyıllardan beri gaspedilmiş olan kaderini çöz-düğümüzden söz edebiliriz. En önemlisi de, bu tarihsel olayda ro-lümüzü gerektiği gibi oynadığımızı söyleyebiliriz. Doğru önderlikböyledir. Benim buradaki rolüm doğruları belirlemek ve buna gözkulak olmaktır. Siz benden daha fazla bu rolün gereklerini yerinegetirmekle mükellefsiniz. Başka türlü lanetli bir konumdan kurtul-manın olanağı yoktur. Bunun dışındaki başka bir yaşam yolu bizekapalıdır. Devrimci yaşama duyduğumuz saygı ve yoldaşlığa ver-diğimiz yüce değer, bizi mutlaka bu tarzda yürümek zorunda bı-rakmaktadır. YAŞAMIMIZDA HİÇBİR ŞEYİMİZ KALMAYABİ-LİR, AMA EN SON KALACAK OLAN BU DEĞERLER OL-MALIDIR. Bu durumda bütün bağlarımız kopsa ve bütün değerle-rimiz düşse bile, ayakta kalabilen en son dürüst öğemiz, hiçbirumutsuzluğa düşmeden, sonuna kadar birçok gelişmenin kaderiniyeniden çizebilir ve sonuca götürebilir.

PKK’yi anlayıp kavrayamamamız halinde, PKK’nin önünekoyduğu devrimin içinde yer almamız çok zordur. Yanılgı içindebulunanların içine düştükleri tanınmaz durum da zaten buradankaynaklanmaktadır. Bu olayı sıradan herhangi bir eylemcilikle ka-rıştırmamalıyız. Sözünü ettiğimiz ve oynanmasını yaşamsal ilkeolarak gördüğümüz rolün, Kürdistan halkının bugünkü canalıcıdurumuyla yakın ilişkisi vardır. Aynı biçimde, dürüst önder olma-kla, sizin son derece özgür olan böylesi bir olay içinde kendinizitutmanız arasında da ilişki bulunmaktadır. Bunlar bizi mevcutdüşman karşısında başarıyla yürütecek olan ve en çok güvenebile-ceğimiz özelliklerimizdir.

Bu özelliklerimizi bir kez daha böyle açıkça belirtmekle, parti-mizin bu kuruluş yıldönümünde, onun zafere yürüyen bir parti ka-

308

Page 309: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

rakterinde seyretmesi netliğini ve arılığını bozmaması ve bulanı-klaştırıcı etkiler varsa bunları tasfiye etmesi için, büyük katkılarsunduğumuza inanıyorum. Böylesi devrimci bir partinin yürüyüşüancak bu temelde olabilir. Parti davasında iddialıyız ve hepimiziniddiası güçlüdür. Başlangıçta birkaç dost ve çok yetersiz birkaçyoldaşla bu işe başladık. Bize sayısız imha süreçleri dayatıldı.Ama hepsinden güçlü çıkmasını bildik. Bütün bunların tecrübele-rini arkasına alan ve imha olmak bir yana yükselişin bütün koşul-larını elde etmiş olan bir partinin zafere yürüyüşü zor değildir. Busadece bizim bir iddiamız olmaktan çıkmış, oldukça kanıtlanmışve milyonların beklentisi haline gelmiştir. Bu şansın bir kez dahaboşa çıkarılmaması yaşamsal öneme sahiptir. Bunun gereklerinimutlaka yerine getirin demeyeceğiz. Çünkü bundan başka biryaşam seçeneğimiz yoktur ve buna mecburuz. Sadece günümüziçin değil, tarih açısından da bundan daha görkemli ve daha eşsizbir yürüyüş olanağı bulamayacağımız için özgürüz.

Dolayısıyla nerede bulunursak bulunalım ve hangi görevde ol-ursak olalım, tam da partimizin bugüne kadarki gelişimini olanaklıkılan özelliklerine uygun olarak, rolümüzü gerçekleştirme çabasın-dan asla vazgeçmeyiz. Bu konuda harcayacağımız çaba ve göste-receğimiz duyarlılıkla, emredici hususlara bağlı olduktan sonra,neye mal olursa olsun, sonuca gideceğimiz kesindir. Ben böyle yü-rüyeceğim. Hiçbir arkadaşı başka türlü zorlayarak yürütmek niye-tinde değilim. Layık görüyorsanız, bizimle bu biçimde yürümeyeçalışırsınız. Herhangi bir yere gittiğinizde, bizi eseflendirecek tut-umlara girmemelisiniz. Yaşamınıza da mal olsa, böyle yapmamalı-sınız. Yaşayın ve yaşatın. Ölüm de olabilir. Kaldı ki, davamızdabunun hiçbir değeri yoktur. Ölüm önemli bir başarıya mal olarakgerçekleşebilir.

Bu temelde bütün partili militanlarımızı ve savaşçılarımızı par-timizi böyle kavramaya, bu biçimde uygulamaya ve kendileriniyaratıcı kılarak partinin çağrılarına cevap vermeye çağırıyorum.Her militanımız ve savaşçımız partimizin belirlediği tarzda hareketettiği sürece, başarı bizim olacaktır.

Kasım 1989

309

Page 310: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

Parti içinde çizgi dışı anlayışlarakarşı savaşalım

Kürdistan tarihinde ilk kez halkın çıkarlarını esas alan bir çizgitutturmaya çalışırken oldukça zorlanıyoruz. Bu konuda gelenekselKürt tipi bizi zorluyor. Sadece çizgiye dönüşme değil, atadan kalmao bozup dağıtma ve üstüne bir soğuk su içip oturma eğiliminden sözediyoruz. Bu durum karşısında ne yapmalıyız? Çok az sayıda ada-mımız bunu kendisine sorun yapıyor. Kadromuz bir türlü kendisiniözlü çözüme yatırmıyor. En çok da birleştirmek, ordulaştırmak veçizgiyi güçlü yürütmek söz konusu olduğunda, utanılası bir biçimdeyan gelip yatıyor ve kendini koyuverme hastalığına tutuyor. Kimile-ri düşmanın ordularıyla bize vermediği zararı verdiriyor. Hem debunu iyi niyetli bir biçimde yapıyor. Karar vermede yaşamımın engüç anları, bu durumda bulunan tutum ve davranışlara ilişkindir. Bizönümüze çıkan bir hayli karmaşık ve ağır sorunlara ileri ve uygula-nır nitelikte kararlar verirken zorluk çekmedik. Ama bazıları yol-daşlık adına bu ilişkiler çerçevesinde görev alıp da, bunu alçakçayere düşürerek işleri kargaşaya getirmeye, safları bulandırmaya, te-mel halkaları koparmaya ve bundan adeta zevk almaya, güç sahibiolmamaya, özgürlüğe zaferi sunmamaya ve tabii bu anlamda dadevrimcileşemediğini ortaya koymaya bayılıyor. Bu tutumlar, davra-nışlar ve bunların sahipleri veya yoldaşlık sıfatıyla kendilerini mas-keleyenler söz konusu olduğunda, yanlış yapmamak için gerçektende ince eleyip sık dokumak gerekiyor. Bu konuda kestirmeden kararvermek, kolay onaylamak ve sonuçlandırmak hiç de basit değildir.

310

Page 311: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

Biz daha önceleri yapımızın dışındaki çizgiler hakkında birazzorluk çekiyorduk. Ama bunlar artık tarihe mal edilerek halledildi.Bu çizgiler hakkında çoktan karar verildi ve kendileri tarihte hakettikleri yere oturtuldu. Ancak aynı sınıf temeli ve tarihsel hastalıkdolaylı ve daha değişik biçimlerde ve biraz da güncel kurnazlığabürünerek kendisini bir kez daha ortaya koymaya bayılıyor. Bura-da birçok şey aklımıza geliyor. Kendim bile öncülük ettiğim mü-cadelede oldukça hesaplı kitaplı hareket ediyorum. Tarih ve insan-lık, bu mücadelenin günümüzde yabana atılmayacak bir durumagirdiğine tanıktır. Hala özgürlük davamızı dosta ve düşmana karşıtemsil edebilecek durumda bulunuyoruz.

Ama sıra bu öğelerimize gelince işler karışıyor. Devrimcilerkendilerini zamanında eğitmelidir. Bu görev yerine getirilmediğin-de, etkisini gelecek üzerinde de duyuracak ve bir tarih çok kötüyazılacaktır. Bu durumda, birçok gelişmenin başına en kötü sonu-cu getirmiş olacağız. Daha önce şöyle bir belirlememiz vardı:Üzerinde uygulanan yoğun baskı nedeniyle düşüncede ve ahlakialanda tanınmaz hale gelen insanımız, mücadelemiz sayesindesağlanan özgür ortamda öyle kötü açılıyor, safları o kadar bulandı-rıyor ve o kadar kokuşturuyor ki, bunu tahmin etmek bile gerçek-ten çok zor oluyor dedik. Bazıları işleri çok kestirmeden halledebi-liyorlar. Asıp kesiyor, vuruyor, ödün veriyor ve daha çok da teslimoluyorlar. Biz şimdiye kadar bu her iki anlayışa da düşmemeyeözen gösterdik. Ne bu anlayışlara teslim olma, ne de elimizde güçvardır diye hemen canlarına okuma gibi yöntemlere itibar etmedik.Bu dürüstçe yöntemimizin başına getirilmedik şey bırakılmadı.

Bu tutumu sürdürenlere biz de kendi gerçeklerimizi dayattıkçadayatırız. Gerçekte bu tutum ve davranışlar, kendi başlarınayaşamda yaprak bile kıpırdatamazlar, kişilere tek bir söz bile geçi-remezler. Adam ödlektir, korkaktır, esef edilecek ölçüde düşkün-dür; ama saflarımıza geldiğinde despot kesilebiliyor. Bunlardanbazıları, PKK sayesinde ve hem de kendilerini unuturcasına insan-larımızı kolayca ezebiliyor. Tabii aynı zamanda olanakları kolaycapeşkeş çekiyor. PKK somutunda elde edilen olanakları bütün yön-leriyle aktarmaya çalıştık. Buna rağmen bu tür tutumlar kendilerinidayattıkça dayatıyor.

311

Page 312: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

Şehitlerin huzurunda ve kendilerini bütün benlikleriyle partiyeverenlerin anısı önünde çok dikkatli durmak ve dirayetli olmak ge-rekir. Ama tam da yerinde ve zamanında böyle olması gerekenlerve çoğunlukla bu biçimde söz verenler -ağır konuşacağım- yalta-klanma tavrına girebiliyorlar. İsim vermiyorum, isim belirtirsekbunu çoğunlukla kendilerine karşı bir tertip olarak düşünebilirler.Bu tutum sahiplerinin partimize verdiği zararların büyüklüğüneparmak basmak istiyoruz. Bütün bunların yüceliğimizi kendi yara-maz kişiliklerinde bitirmeye çalışmaları, lümpenizmin vardığı enson aşama olmaktadır. Böyle davranan kişilerin verdikleri zararlarsadece bunlarla sınırlı değildir. Bu tutum sahiplerinin, bunun yanı-sıra, başka yönleri de vardır. Bunlar iyi niyetli de olabilirler. Amapolitikada önemli olan sonuç alıcı olmak, belirleyici halkayı tuta-bilmek, yerinde ve zamanında bunu yapabilmektir. Birçok politi-kada olduğu gibi, devrimci politikada da bu böyledir.

Politika yüce bir sanattır. Hele devrim, Kürdistan halkı gibi hal-kın yazgısını devrimle değiştirmek ve onun en nazik mücadele dö-nemi söz konusu olduğunda, bu tutumları yaşamak ve yaşatmakasla kabul edilemez. Bu yetmezliği toplumsal özelliklerin sonuçla-rıyla, yetişme tarzı ve eylemsizlikle açıklamak isteyenler çıktı. Bu-nun da ötesinde, bile bile doğrultumuzla oynama cüretini ve kü-stahlığını gösterenler de az olmadı. Bunlar halkların kaderine kü-çücük bir olumlu özellik kazandırmaktan çok uzaktır. Aslında bun-lar fırsat bulduklarında ondan yemeye ve çalıp çırpmaya teşnedir.Bunlar yarı-feodal ve biraz da küçük-burjuvazinin kurnaz yöntem-lerine bulaşmış tipler oluyorlar. Bunlar aynı zamanda yaltaklanma-da da oldukça kurnazlık kazanmışlardır. Biz başından beri PKKçizgisi denilen olayın gelişiminin tanığıyız. Onunla hangi düzeydeoynayanların ortaya çıktığını biliyoruz. Süfli Kürt tipi bitmiştir.Ama kendilerini bir türlü kof bir yiğitlik ve ağalık havasına kaptır-maktan kurtaramayanlardan niceleri Hint horozu gibi karşımızaçıktı. Bunların birçoğu kof ve bir hiç olduğu halde, karşımızda ala-bildiğine şişiniyordu. Tabii bunu sadece yerli işbirlikçi yapılanma-lardan gelen tipler için söylemiyoruz.

İliklerine dek köleliği yaşayanlar da vardır. Ezilenler içinde debunu adeta tersinden ve hem de en kötü tarzda yaşayanların bulun-

312

Page 313: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

duğunu gördük. Aslında bunlar da bir hiçti. Bunlarla çok konuştuk.Bunlar da bize çokça övgü yağdırdılar. Çeşitli kereler bunların dur-umlarını açmaya çalıştık, münafıklıklarından söz etmek istedik.Münafıklık sözcüğünün İslamlıkta da çokça işlendiği bilinmektedir.Münafıklık islamlıkta dürüst olmama ve dine sağlam yönelmemeanlamına gelmektedir. Biz de bu tür yaklaşım sahipleri için değişiktanımlamalar yaptık, ama özünde hepsi aynıdır. PKK’nin, kendi öz-lü çabası ile halkımızın yegane onuru olabilmek, ona doğru sözü veeylemi sunabilmek, onun insanlık alemi içinde namuslu ve onurlubir yer edinmesini sağlayabilmek için gereken her şeyi yapmanınve bu konuda elinden geleni insan takatinin üzerinde sergilemeninsınırsız çabalarının ürünü olduğu tartışılamaz. PKK, bir tek sözcük-ten tutun da büyük bir çabanın sahibi olmaya kadar, yüreklerindeolumluyu barındıranların ve buna katkı sunanların emellerinin ifa-desi olmaya çalışıyor. Partimiz gerçekten de nitelik ve nicelik ola-rak muazzam bir yüceliği temsil ediyor.

Basit aile ve kabile değerlerinde bile, anılara ve kendi birikim-lerine bağlılığın ve gerektiğinde bu konuda hiçbir şeyi esirgeme-menin önemli bir toplumsal özelliğimiz olduğu söylenebilir. Partiailemiz gibi ülkemizde binbir fedakarlığın, halkımızın en değerlievlatlarını feda etmenin, büyük direnişlerin ve bütünüyle halkımı-zın birleşmiş genel çabalarının ürünü olmaya yüz tutan bir hareke-tin içinde gözükara bir biçimde hareket etmek, küçük-burjuva,feodal ve lümpen özellikler sergilemek ve daha sonra da kendisinitatmin ettiğini söylemek düpedüz namussuzluktur. Çelişkilerini butarzda çözümleyenler ciddi bir problem oluşturmaktadır. Biz zayıfolduğumuz ve güç yetiremediğimiz için değil, bu sahtekarlıklararağmen, hastayı ne kadar kurtarabileceğimiz endişesi içinde bulu-nuyoruz. Yoksa bunları anında ölüme terketmek hiç de zor değil-dir. Hele hele kendilerine bir tekme sallamak hiç zor olmayacaktır.Ama halkımız oldukça hasta düşürülmüştür ve bireylerin bu du-rumdan oldukça etkilendikleri bir gerçektir. O halde tedavi yön-temlerini derinleştirmek zorundayız. Bunlar tedaviyi kabul eder-lerse, iyileşebilirler. Peki, adam hasta durumdayken, tedavi olmakyerine, kendisini hekim olarak ortaya atarsa, ne yapacaksınız? Buadamı orta yerde bırakmak hatadır, hemen kendisini tutacaksınız.

313

Page 314: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

Yoksa adam hekim olduğuna karar verecek ve ameliyat yapacaktır.Oysa bunun bir canlıyı kurtarması olanaksızdır.

Tabii bunların başka yönleri de vardır. Aslında bunlar diğer sını-fların adına iş çeviriyorlar. Bunların hesaplarını daha da açımlaya-biliriz. Bu tiplerin çizgimizin içinde ve onun olanaklarıyla neleryaptıkları biliniyor mu? Şimdi isim vermeden bazı tutumları aça-lım. Daha başında bir kez daha belirtelim ki, bu tutum sahipleri,yalnız başına kaldıkları ve parti silahıyla donanmadıkları zaman,güç sahibi olmaları bir yana, kendilerini satmaktan bile kurtara-mazlar ve kendilerini pazarlamaktan öteye bir istemleri olamaz.İşte başımıza gelen bela buradadır.

Derslerimizde sık sık vurgulamaya çalıştık. PKK hareketinin çı-kışında ailecilik, kabilecilik, aşiretçilik, bölgecilik ve eski toplum-dan edinilmiş değer yargılarıyla yürüttüğümüz mücadelede ne denlihaklı olduğumuz pratiğimiz tarafından kanıtlanmıştır. Bazı devrim-ler tarihini göz önüne getirdiğimizde, bunlara karşı kapsamlı bir mü-cadele yürütmekte ne denli haklı olduğumuzu daha iyi anlıyoruz. İs-lam devriminin en nazik aşamasında da İslamiyetin başına en büyükbelaları getiren kişilerin oğulları, babalarının başlarını kendi kılıçla-rıyla uçurdular. İslam devriminde böyle davrananlar en şerefli saha-be düzeyine getirilmişlerdir. İslam devriminin büyük savaşçısı Ha-lid Bin Velid’in durumu böyledir. Halid Bin Velid, müşrik olduğuiçin, oğlunu bizzat kendi eliyle öldürmüştür.

Bizim tarihimizde de böylesi olayların meydana geldiği bilin-mektedir. Anımsadığım kadarıyla ilk savaşçılarımızdan biri, ki da-ha sonra şehit düştü, ailesinin bazı gerici üyelerini bu temelde ce-zalandırmıştır. Köklü devrimci mücadelelerde bu tür olaylara tanıkolunmaktadır. PKK hareketinin bu özelliği örnekleriyle kanıtlan-mışken, Kürt toplumu ve onun gelenekleri söz konusu olduğunda,bazıları daha değişik önlemlere bürünüyorlar. Bunlarda hesap ki-tap yoktur. Bunlar herhangi bir yolun ve yordamın sahibi değildir.Sabah yatağından kalktıklarında başka, öğle zamanı başka, akşamsaatlerinde başka biçimde konuşurlar. Buna çelişki de diyemeyiz.Bu tür kişilikler son derece boşa savrulmaktadır. Bir hayli yaygınolan bu kişiliklerin yaşamı müflistir; işbirlikçi feodalinden en alt-takine kadar hepsi kişiliksizleştirilmenin en son sınırında bulun-

314

Page 315: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

maktadır. Bu kişilik, PKK’de çözümlenmeye çalışılmıştır. Ama bizhala yaşıyorken, PKK hareketi bütün hışmıyla olağanüstü gelişme-sini sürdürürken ve halkımız bu çizgi temelinde yeniden doğuşubütünüyle yakalamışken, bazılarının ortaya çıkıp bu tür münafıklı-kları geliştirmeleri oportünizmdir. Bunun tasfiyecilik, provokasy-on ve kışkırtıcılık olduğu da söylenebilir. Hepsi son tahlilde müna-fıklık anlamına gelmektedir. Biz bu devrede, donmaya yüz tutmuşve bu temelde bağımsızlığımızı sağlayamamış olsaydık, eminim kibunlar yezit’ten daha kötü davranır ve nice Hüseyin’lerin başınıkesmekte tereddüt etmezlerdi.

O halde bizim kurallarımız olmalı, bu durumlara düşmemek içinelden gelen bütün önlemler alınmalıdır. Tarihten çıkaracağımız enönemli sonuçlardan biri de budur. İslamiyet uğruna en özlü savaşımıverenler, İslamın kılıcı adı verilen İmam Ali ve ailesidir. Muaviyeve yezit hiç de İslamiyet uğruna savaşım vermediler. Ama bunlarfitne fesat yöntemleriyle, eski toplumun kurnazlıkları ve hilekarlı-klarıyla, mükafatlar dağıtarak, gözü para ve iktidar hırsı bürünmüşolanları belli mevkilere getirerek, bireyciliğe ve kabileciliğe (günü-müzde bölgecilik ve hemşehrilik) pay dağıtarak, güçlerini bu temel-de örgütleyerek, Kuran’ı mızraklarının ucuna takarak saflarda ka-rışıklıklar çıkardılar. Böylece kazanılmış bir zaferi kendi lehlerineçevirdiler. İslam devrimi adına gerçekten büyük çaba harcamış veher şeyini ortaya koymuş olanları, henüz kısa bir zaman geçmedenacımasız bir biçimde ezerek, kendi iktidarlarını kurdular. Tarihi iyibildiğimiz için bu örneği veriyoruz. Böylesi örnekler çoktur. Kürtlersöz konusu olduğunda, bu daha da yaramazca geliştirilmiştir. Kürt-lerin bünyesinde sağlıklı bir devrim gelişmemiştir. PKK somutundailk kez böyle bir gelişme gündeme gelmiştir. Devlet olmak için, he-nüz daha yoğun çaba harcamak gerekir. Bu ordu kuruluşunu gerekti-rir, önemli çarpışmalara girilmesini zorunlu kılar. Biz de bunun ha-zırlıkları içinde bulunuyoruz. Böyle bir aşamada bulunmamızarağmen, bazıları aramızda hala yezitliğe tapınıyor.

Burada hemen bir özelliğimizi açmak isterim. Biz PKK’ninkişiliğinde Kürdistan halkının birliğini geliştirmeye çalışırken,milliyet, dil, din, mezhep, cinsiyet ve bölge farkı gözetmeksizininsanlığın en özgür ifadesi olmaya, bunu bir halkın yaşamsal çıka-

315

Page 316: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

rı biçiminde somutlaştırmaya ve PKK adı altında önder bir konu-ma getirmeye, çağımızın temel ideolojik ve politik akımları içindealınabilecek ne varsa özlü bir biçimde almaya ve bozulmuş biçim-lere bulaşmamaya büyük özen gösterdik. Kürt insanını aldatmanınkolay olduğu bilinmektedir. Hele politika adı altında belli bir güçtutturduktan ve biraz isim yaptıktan sonra, bunu yapmak daha dakolay olmaktadır. Bizim yaptığımız şey, her gün amansız bireleştirinin sahibi olmak ve aynı zamanda devrimcilerin büyük bir-liğine yol açmaktır. Eleştiri silahını bizim kadar kullanan insançok azdır. Birlik çabalarımıza yol göstermesi açısından, bunun ta-rihçesini açıklamaya çalıştık. Bazıları gafil olduğu, tek yönlü bak-tığı ve anlık değerlendirmeler yaptığı için, bu çabalarımız çokönemlidir. Ama bugün milyonlarca insanın sözümüzü dinleyebil-diğine herkes tanıktır. Örnek olması açısından belirtelim. Eskidenhiç de bizi sevmeyen ve aleyhimizde sürekli propaganda yapan biryayın organı bize yaklaşmak gereğini duymuştur. Bunun sahiplerihatalarını kavramış olabilir. Bunu, yalnız bunlar için belirtmiyo-ruz. Birçok dost güç buraya geldiğinde çabalarımızın etkisi altındakalıyor. Hiç de iyi niyetli olmayan bazılarının, buraya geldiktensonra iyi niyetlerle ayrıldıklarına tanık oluyoruz. Dostlar çabaları-mıza değer biçiyor ve sonuç çıkarıyorlar. Hele son on yılda Tür-kiye ortamı gibi bir alanda partimize karşı düşmanlaştırılan ve gü-nün yirmidört saatinde ağza bile alınmayacak nitelemelerle saptırı-lan bir kamuoyu bile, hakkımızda kendi resmi şeflerinden çok da-ha hayırlı düşünebilecek bir konuma gelmiş bulunuyor.

Kısacası halkın birlik ve direniş davasını büyük bir özenle ha-zırlıyoruz. Burada hiç kimseden bizimle şöyle anlaşmasını veyauzlaşmasını istemiyoruz. Ama hepinizin niyetleri ve raporlarınızdadile getirdiğiniz sözcükler vardır. Sizi sözlerinizde tutarlı kılmakve sözlerinizle pratiğiniz arasındaki uçurumu kapatmak, en temelgörevlerimizden birisidir. Bütün bunları şunun için belirtiyoruz:Etkili olmak ve önder haline gelmek iyi bir şeydir ve bu konudabirbirimizi teşvik etmeliyiz. Bunun bizdeki başlangıcı ve gelişimiçok önemlidir. Bunun bütün yönleriyle dikkatli bir biçimde kavra-nıp uygulanması ve temsilinin mutlaka yapılması büyük önemtaşımaktadır. Bu bizim için bir yaşam kuralı ve ilkesidir, yaşamın

316

Page 317: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

ta kendisidir. Basitlikleriniz olabilir, aşağılarda seyredebilirsiniz.Ama bu temel ilke söz konusu olduğunda ve böyle yücelik arze-den bir durumla karşı karşıya geldiğinizde, İslamiyetin doğuşununüzerinden 1400 yıl geçtikten sonra bile, ibadet yerinde Rabbininhuzurunda tiril tiril titreyen ve secdeye yatan bir mümin gibi, par-tinin yüceliği karşısında derin bir saygı içinde bulunmalısınız. Bizkişinin gelişmemesi için hiçbir neden görmüyoruz. Zaten Kürt hal-kı düşürüldüğü kadar düşürülmüştür ve bunun aşılması gerektiğiortadadır. Bunu aşmak ve buna karşı yüceliği konuşturmak isteyenparti söz konusu olduğu ve partinin yürüttüğü savaşın esasını buoluşturduğu zaman, en azından bir mümin kadar ciddi olmalı vesoruna böyle yaklaşmalıyız. Bütün varlığıyla halkımızın yaşamsalçıkarlarının bu olduğu ortadadır.

Şimdi, sorun nereden kaynaklanıyor? Sizler oldukça gençsiniz.Siyasal edep ve terbiye okulundan geçmemişsiniz. Okul diye sözü-nü ettiğiniz şeyler aile ve akraba ortamıdır, mahalle ve kahve orta-mı ve kültürüdür, kemalist özümseme yuvalarıdır. Sadece bu alan-larda bile korkunç bir baştan çıkarılma gerçekleşmektedir. Örnek,kanıt ve sonuç mu istiyorsunuz? İşte dünyanın en tanınmaz halegetirilmiş ülkesi ve halkı gözlerinizin önünde durmaktadır. Sizinbu ülkenin ve halkın mensupları olmanız yetmektedir. Yüreksizle-rin ve beyinsizlerin saflarımızda nasıl böyle yaşayabildiklerineşaşıyorum. Biz mi çok iyi niyetliydik, yoksa bunlar mı büyük cü-ret sahibiydiler? Gerçekten siz davamıza layık olamayacak kadarinsani yeteneklerden uzak olabilir misiniz? Bunun çok kötü bir ta-nımlama olacağına inanıyorum. Bunu direniş geleneğimizde, özel-likle kanıtlanmış sıfatlarımıza yakıştırmak korkunçtur. Peki, geriyekalan şey nedir? Eğer bu böyle değilse, geriye kalan şey münafı-klık, sağ sapma ve tasfiyecilik olacaktır. O zaman geriye büyükemeklerle biraraya getirdiğimiz değerlerin üzerinde çok ucuz birbeylik kurmak kalacaktır.

Saflarımızda daha çok güçlü olan kalıntılar, kalıntıdan da öteyeözellikler, üst yapıda çok geçerli olan düşkün ağa tipini yaşamak-ta, bize bunu dayatmaktadır. Tabii bunlar kendilerini biraz da ke-malist ve küçük-burjuva etkilerle bu işe katarak, daha karmaşık birdurumla karşımıza çıkmaktadır. Feodal gelenekler onlarda bir tip

317

Page 318: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

yaratmıştır, ağızları biraz laf yapmaktadır. Bu tip, PKK’yi gençbulmakta, istediği biçimde kullanabileceğini sanmaktadır. Bunla-rın en tipik utanılası yanlarından biri de kendilerini çocukluğa,amatörlüğe ve lümpenliğe vurmalarıdır. Bizde amatörlük ve lüm-penlik çok gelişmiş olan özelliklerdir. Bunlar, karşıt etkilerin bir-leşmesi anlamına da gelmektedir. En önemlisi de, bunlar zor anlarıyakaladıkları zaman bunu yapıyorlar. Örneğin çizgimizin gerekle-rinin hakkıyla uygulandığı yerde ve zamanda bunların sesleri çık-mıyor. Mücadelemizin yetkin temsilinin sağlandığı alanlarda, biz-den daha fazla mücadelenin sahibi olarak görünmeye çalışıyorlar.Zayıf olduklarını hissettikleri anda ise derhal teslim oluyorlar.Bunlar biraz kontrol dışı bir durumun oluştuğunu, anın kontrol al-tına alınamayacağını ve kontrol dışı bir zaman kesitinin belirdiğinikavradıklarında canavar kesiliyorlar. Bir günlük paşalık uğrunayapmadıkları şey kalmıyor. Bütün bunların anlaşılır nedenleri var-dır. Çünkü bunların toplumda gördükleri şey budur. “Oğlum büyü-sün de paşa olsun” terbiyesi ve edebiyatıyla büyümüşlerdir.PKK’de bunun bazı olanakları ortaya çıkmıştır. Bir günlük için deolsa, böyle bir paşalığın keyfine diyecek yoktur. İşte tam da bura-da işlerin ciddi olduğu açığa çıkmaktadır.

Biz daha önce bazı çizgi düşmanlarına da bunu söyledik. Bunun-la ilgili olarak, geçmişte yaptığımız kapsamlı değerlendirmeleri iyiincelemek ve ibret dersleri çıkarmak zorundasınız. O dönem büyükbir özgürlük atılımı dönemiydi. Sadece çizgi dışılık değil, çizgiyedüşmanlığın en gözükara biçimlerinin amansız saldırılarının ge-liştiği ve inanmakta güçlük çektiğimiz entrikaların çevrildiği bir sü-reci yaşadık. Ama doğru tutumumuz ve emek politikasına sahip çı-karak bunu savunmamız sonucunda, bunların yakalarından tutmayıve maskelerini düşürmeyi sağlayabildik. Bunu başarmamış olsay-dık, kendilerinin deyişiyle, çoktan tarihin çöp sepetine atılmış ola-caktık. Bunların yüzyıllardan beri halkımıza karşı çevirdikleri dola-pları durdurmamız, bütün hesaplarını bozdu ve planlarını altüst etti.Ama onlar hala bundan vazgeçmiyor ve soysuzca emellerineulaşma çabalarını sürdürüyorlar. Bu kadar tecrübeden ve altüstoluştan sonra, eylemi bırakarak, bunların yaptıklarının yanına karkalmasına göz mü yumacağız? Bunları nasıl ve ne kadar zararla at-

318

Page 319: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

latacağız? Her dönemde ve her zeminde karşımıza çıkacak çizgidışılık olaylarına ve onun suçlularına karşı nasıl davranacağız? Bi-linçli suçlular vardır, bilinçsiz suç işleyenler vardır. Bunlar karşısın-da yargı esaslarımız ne olmalıdır? Önemini çok iyi bildiğimiz için,bu konuyu geçen devrelerde oldukça kapsamlı olarak açtık. Çok ön-ceden suç ve ceza üzerine sınırlı bilgimize dayanan, ama devrimcitecrübemizi esas alan değerlendirmeler geliştirdik. Parti dışında,ulusal kurtuluş saflarında, nelerin suç sayılacağı ve söz konusu su-çlara ne tür cezalar verileceği sorusuna, daha 1986 yılında açıklıkgetirmeye çalıştık. Yine aynı dönemde, parti içindeki ağır suçlularındurumunu giderek daha derin bir biçimde ele aldık.

Bunlarla Bolşevik Partisi’nde ve hatta İslam tarihinde bile gö-rülmeyecek bir biçimde kıyasıya bir savaşım yaşandı. Bu anlamdaFransız burjuva devrimi vahşi bir devrimdir. Biz ondan daha akıllıbir biçimde örgüt içi durumu netleştirmeye, özlü çabaların ortayaçıkmasına olanak hazırlamaya, saptırıcılar ve entrikacıların hesabı-nı görmeye ve onların yollarını kapatmaya büyük özen gösterdik.Buna yönelmemizin nedeni belliydi. Devrimler tarihinde devrimgüçlerini rahatsız eden ve daha sonra devrimlerin başına olmadıkfelaketlerin getirilmesine yol açan tutumlar ve durumlara düşme-mek için işleri sıkıya aldık. (Bu tür tutumlar ve durumlar bizdeçok daha yakıcı olabilir ve hareketi sonuç almadan yerle bir ol-maya götürebilir.) Burada her şeyden önce yiğitlik taslamıyoruz;buna hem gerek, hem de niyetimiz yoktur. Şimdi her bakımdan ka-nıtlanmış değerlerle ortaya çıkmış olan parti ailemiz içinde, kalkıpda yapmacık şatolar inşa etmek, bazı feodal ve küçük-burjuva aile-cikler yaratmak ve hatta biraz da efendi-köle ailesi oluşturmak sonderece cüret isteyen bir iştir. Eğer biz bile burada yan çiziyor, ör-neğin Kürdistan’da ve hatta insanlık alemi içinde, insan bilincininen soylu ve insan emeğinin en değerli olanı dışında bir oluşuma vegüçlenmeye doğru gidiyorsak, kesinlikle elinizden geleni yapmak-tan kaçınmamalısınız. Her şey çok açıktır. Nitekim biz bunu bütündireniş dönemlerimizde sergiledik. Düşman bütün hışmıyla üzeri-mize yürümesine, elindeki bütün güçlerini kullanmasına, iftiracı-lığı kullanmasına ve dünya gericiliği tarafından desteklenmesinerağmen, temsil ettiğimiz çabalar ve bunların sonuçları bugün sade-

319

Page 320: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

ce aklanmıştır diyoruz. Kürdistan halkı çok sınırlı bir güçle adetagünışığına çıkarılmıştır.

Bu konuda kesinlikle yargılama yapılmalıdır. Şunu açıkça belir-teyim: Eğer yargılama gücünüz varsa, böyle bir yaklaşım yete-neğiniz, mantığınız ve yorum gücünüz mevcutsa, mutlaka yargıla-ma yapın. Olur da bazı hatalarımız ve kusurlarımızı bulabilir vedaha iyisini yapabilirsiniz. Ama bunu yapmıyorsanız, değerleri-mizle oynamamalısınız. Burada çiftlik oluşturma amacımız yoktur.Hepiniz, kendiniz için sığınacak bir yer arayabilir, kendinize göresıcak duygularla bağlandığınız ailenize sığınabilirsiniz. Çoğun-uzun böylesi sıcak duyguları vardır. Biz buna tenezzül bile et-miyoruz. Böyle duygularınız olsa da, bu hususta sizi suçlamıyorve bunu sizin açınızdan normal karşılıyoruz. Siz ihtiyaç duy-duğunuzu ve zorlandığınızı söylüyorsunuz. İçinizden bazılarıağlıyor. Biz, ağlamak ve aile ocağına sığınmak bir yana, Kürdistanhalkının büyük ailesini geliştirmeye çalışıyoruz. Bu çok açıktır.Kürdistan halkıyla bu kadar iç içe karışan başka bir hareket yoktur.Bu kadar omuz ve güç veren, bu kadar kan ve can veren, bu kadardeğer ve mal veren başka bir hareket yoktur. Bu da bir ailedir, hemde seçkin bir ailedir.

Burada neyi söylemek istediğimiz açıktır. Biz kendi adımıza biraile ve sülale geliştirmeyi en aşağılık bir suç sayıyoruz. Bugünkişilik olarak fazla isim yapmış olmamız, irademizin dışında mey-dana gelen bir durumdur. Sizin içinizden halkımızın derinliklerinekadar ad yapmaya ve nam salmaya tenezzül etmedik. Tersine bun-dan sürekli rahatsızlık duyduk. Biz, emeğin özgür düzeni doğrul-tusunda çalışma yürütürken, insanlarımızı kendi kendilerinin efen-disi yapmaya, yaşadıkları toprakları kendi gelişmeleri için imar et-meye, bu uğurda en güzelim dünyayı kurmaya, yaşayanların onurve şerefini elde etmeye büyük özen gösteriyoruz. Herkes kendisiiçin fare deliği kadar bir yuva kurmaya çalışırken, biz herkese hiz-met edecek bir yeryüzü cenneti kurmayı planlıyoruz. Planımız tar-tışmaya açıktır ve nitekim tartışıyoruz. Planımızı, sadece biz değil,halkımız ve dost-düşman herkes tartışıyor. PKK ailesinin bu te-melde gelişen bir halk ailesi olduğu ortadayken, kalkıp da bazı fa-re delikleri açmanın ne gereği vardır? Eski, yaramaz ve kokuşmuş

320

Page 321: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

aile ve sülale geleneklerinin kalıntılarını hortlatmanın ne gereğiolabilir? Daha da kötüsü, düzenden kapılmış ve insanı hiç de birgüç olmaya ve onur kazanmaya götürmeyen özellikleri PKK’deyaşamaya ve yaşatmaya çalışmanın ne gereği vardır? Biz bunlarıbelirtirken, benzer tutumun sahipleri, söylediklerimizi üzerlerinealmak istemiyorlar. Ne münasebet, onlar daha iyisini yaparlar!Kendilerine göre, yapılan işin pek de duyarlı olmadığı ikileminiyaşayarak, bunu nasıl anlatacaklarının hesabını yapıyor ve yaşlıgözlerle bize bakıyorlar. Öbür yandan alttan alta diş biliyorlar.Lenin, bu eğilimin sahiplerinin devrim davası karşısında kara-sevda örneği bağlılıkla en alçakça ihaneti iç içe yaşadıklarını belir-tiyor. Yine de biz, bunları daha doğru bir biçimde açığa çıkarmayave bu sorunu çözmeye başladık. Biz henüz devlet kurmuş değiliz,ama yine de bu kadar dayatma ve tutumu yaşıyor ve görüyoruz.Devlet katına yükselme gerçekleştiğinde, herkesi yaşatan bir çatı-nın kurulmuş olduğu söylenir. Bizim şimdiki durumumuz budeğildir. Biz şimdilik ancak zorbela özgürlük mevzilerini tutabile-cek bir konum yaratmış durumdayız.

PKK’nin mevcut durum ve koşullardaki savaşımı, sadece özgürirademizle davamızın savunulmasına elverecek kadar hassas venazik bir aşamadan geçmektedir. Bu tür mevzilerde dükkancıklaraçmak, ailecikler kurmak, hem çok erken yapılmış bir hesaptır,hem de bunları koruyabilecek bir olanak yoktur. Burada geçerkenbir kez daha bazılarının sülalelerine biraz daha değinmek istiyo-ruz. Bunların babaları ve analarının kimler olduğunu anlamaya ça-lışıyoruz. Böyle evlatları nasıl doğurup yetiştirdiniz? Bunları vur-muş olsak, “vay oğulcuğum” deyip sızlanacaksınız. Peki, bunlarinsan mıdır ki, kendilerine acıyalım? Bunlar insan ise terbiye al-sınlar. Anne ve babalarından terbiye almamışlarsa, parti terbiyesiedinsinler ve iyi bir öğrenci olmaya çalışsınlar. Ama bunlar bunada gelmiyorlar. Kararsız duruyor, karasevda ile ihaneti iç içeyaşıyorlar. Üstelik karşımıza çıkıp gözyaşı döküyorlar.

Evet, sanırım siz de tartışmalarımıza bazı cevaplar vereceksiniz.Çünkü bunlar sizi de yakından ilgilendiren sorunlardır. Yarın ya daöbür gün bunların ihanetine uğrayabilirsiniz, sevdasına da düşebi-lirsiniz. Her ikisi de kötüdür. PKK çizgisinde aşınma, zikzaklar

321

Page 322: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

çizme, halkı mücadeleden koparma, karışıklıklar yaratma ve bula-nıklaştırma türünden hareketler bunlar tarafından gerçekleştiril-mektedir. Tabii öte yandan bir gözleri de düşmandadır ve hızla adyapmaya çalışıyorlar. Biraz ad yapar ve ellerinde bir mevzi olursa,yarın düşmana sığınma durumu ortaya çıktığında, işlerine yarıya-bilir. Bir de “Pişmanlık Yasası” vardır; bu yasaya göre, PKK’yedarbe vuranlara ve PKK savaşçılarını vuranlara “güzel bir yaşam”olanağı sunulmaktadır. Bunlar bu yasayı alçakça başımızda kalkangibi sallıyorlar. Olanak bulurlarsa düşmana kaçıyor ve emperyaliz-min yasalarına sığınıyorlar. Emperyalizmin yasaları sömürgeci-liğin kara yasalarından daha ak değildir. Ama onlar için, bu bir se-çenek oluşturmaktadır. Bu yasayı uygulayanlar da az değildir.Bunlar güç yetiremeyip karşımıza çıktıkları zaman, kölece birbağlılık ortaya çıkıyor. Bunların şu veya bu biçimde yerine getire-medikleri en önemli husus, yiğitçe ve mertçe bu savaşımın sahibiolmaktadır. Mutlaka bir kötülük çıkaracaklardır. İşleri zemzemkuyusunu kirletmektir. Başka bir şey dertlerine derman olmamak-tadır. Zemzem kuyusunu kirleterek nam yapmak istiyorlar. Araptarihinde zemzem kuyusunu pisleten biri vardır. Bizdekiler de illebu temelde nam yapmakla uğraşıyorlar.

Hepinizde biraz gelişkin olan başka bir özellik de hemen hesa-plaşmaktır. Kürt toplumunun kavgacı bir toplum olduğunu biliyor-sunuz. Birisi bize sert davrandığında, biz de kendisine sert davranı-rız. Birisi bize karşı bir numara yaptı mı, biz de aynısını yaparız.Çoğunlukla birbirimize gireriz. Bu siyasal mücadele değildir. Bu türkavgalardan hemen sonra jandarmanın ve polisin geldiğini, kavgaeden tarafları dayaktan geçirdiğini, kendilerini mahkemeye çıkar-dığını, her iki taraftan rüşvet aldığını ve kendilerini yıllarca sürün-dürdüğünü biliyoruz. Sonuç yine düşürülme olmaktadır. Bu konudatoplum olarak, mahkeme önlerinde ve el kapılarında nereye kadargeldiğimiz ortadadır. Bizim de bu tür kavgalara girmemiz çok kötü-dür. Çünkü bu, toplumdaki eski kavga tarzının hortlatılmasıdır. An-cak saflarımızdaki bazı eğilim sahipleri içten içe bunu istiyorlar.

Bir başka olumsuz özellik de uzlaşma’dır. “Sen benim ayıpları-mı ört, ben de senin ayıplarını gizleyeyim. Sen benim açığımı bi-liyorsun, ben de senin açıklarını biliyorum; ne sen benim açığımı

322

Page 323: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

söyle, ne de ben seninkini söyleyeyim” denilmektedir. Bu en kötü-südür ve çok yaygın bir biçimde karşımıza çıkan bir özelliktir. İştetam da burada, kişinin hatası ne olursa olsun, yüzde yüz savunula-cak bir yanı varsa, gerçek mutlaka haykırılmalıdır diyoruz. Gerçekkesinlikle haykırılmalıdır, gerçeği haykıran yerle bir olabilir, buciddi bir sorun değildir. Bu tutumlar karşısında ucuz ve apolitikkavga savunulamaz. Sözünü ettiğimiz bu özellikte çok rezilce biruyuşma vardır. Bu uzlaşma da değildir. Çizgiyi ve siyasal mücade-le yolunu öne çıkararak, buna son vermek çok önemlidir. İştebaşımıza getirilmek istenen en soysuz yaklaşımlardan birisi de bu-dur. Suç ortakları koalisyonunu yaratmak böyle olur.

Biz bugüne kadar PKK’yi merkezileştirmeye çalıştık ve ça-lışmaya devam ediyoruz. Bu çabalarımız çok büyük bir anlam ifa-de ediyor ve oldukça uzun bir süreyi kapsıyor. Merkezileşmeyegelememek ve merkezileşmeye eski tarzda yaklaşmak, bu çabala-rımıza zarar veriyor. Merkezileşmenin en yüksek noktasının ko-lektivizmi ifade ettiğini biliyorsunuz. Merkezileşme parti çizgisi-nin temel temsilini ifade eder, mücadelenin kaderini tamamenelinde bulundurur. İçerde ve dışarda çizgisinin yürütülmesinintemsilciliğini yapar. İşte bu denli önemli bir kuruma yaklaşma sözkonusu olduğu zaman, bunlar fitne fesat tohumları ekmeye başlar-lar. Horoz döğüşü türünden apolitik kavgalarda görüldüğü gibi,dediğim dediktir diye diretir ve onu kabul ettirmek isterler. Yara-maz bir sözcükle de olsa, kendilerini bu biçimde dayatırlar. Tabiiöbürleri de aynı şeyi yaparlar. Çocuklar bile bu kadar inatçılık ya-pamaz. Sonunda ise, “artık yorulduk, kavga ikimizin de çıkarınadeğildir” diyerek en kötü bir uzlaşma içine girmek, Kürt tipinindevrimci politikaya en kötü bir biçimde yansıması olmaktadır. Busadece bizde değil, ulusal kurtuluş saflarında görülen en oportünistbir kavgacılık ve uzlaşma türüdür.

Bu durumun Güney Kürdistan’da ve özellikle KDP pratiğindeçokça ortaya çıktığını biliyorsunuz. I-KDP ne kadar boş kavgalaryaptı ve boş uzlaşmalara girdi? Hiçbir sonuç getirmeyen bu kavga-lara Barzani-talabani kavgası adı verildi. Kuşkusuz bunun tarih-sel kökenleri vardır. Şu veya bu aşiretin anlamsız çatışma ve uz-laşmalarına, bizde gerçekleştiği kadar başka yerlerde tanık oluna-

323

Page 324: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

maz. Ulusal kurtuluş saflarında da bu böyledir. Sözgelimi bir yığınsakat ve sahte birlikler kurulmaktadır. Bunlar birbirlerine karşı enufak bir iyi niyet beslememektedir. En aşağılık çıkarlar temelindeuzlaşmak ve en basit çıkarlar temelinde kapışmak, toplumumuzdaoldukça yaygın olan bir durumdur. Çokça bildiğimiz bu eski hi-kayeyi bir kez daha tekrar etmemize gerek yoktur.

Bazıları bunu bize nasıl yansıtmak istiyorlar? Biz, devriminkurmayını, devrimci örgütlenmenin yüksek bir merkezini oluştu-ralım diyoruz. PKK yüceliyor, güç sahibi oluyor, ordulaşıyor. Dünteorik bir olgu iken, bugün pratik bir olgu olarak yükseliyor. Ohalde, bu yüceliğin bütün gereklerine sahip çıkarak onu koruma-mız zorunludur. Bunun için bu kadar eğitim veriyoruz. Bu kadarkavrayıştan sonra, onu aşağı düşürmeye ve eski özelliklerlebozmaya olanak tanımayalım diyoruz. Ama bunların eski damarla-rı depreşiyor. Değerleri yatıran müflis tipler gibi, ayaklanmış gü-düleriyle, düşünce bile denilemeyecek düşüncesizlikleri ve politiktavır sayılamayacak tavırsızlıklarıyla, bu yüce kurumumuzu bu-landırmak ve tutturmaya çalıştığımız düzeyi bozmak istiyorlar. Ar-tık bunlara en yaramaz çocuklar da diyemiyoruz. Bunlar daha çokbir hortlak veya türedi gibi ikiyüzlülük ve sahtekarlık yaparak, hertürlü kılığa bürünüyorlar. Evet, merkezileşmede bu tür tutumlaragirildiğinde, çizgi bozuluyor.

Parti çizgisi, parti merkezi tarafından yürütülür. Parti merkezide, kendisinin bütün özellikleri en olgun tavırlarla, büyük bir di-rayet ve uygulama ferasetiyle temsil edildiği zaman geçerlilik ka-zanır. Bu tür iflas etmiş tutumlar bulaştığında, çizgi bozulmuş veçizginin başına olmadık felaketler getirilmiş demektir. Bunlar çok-ça ortaya çıktı. Bazılarına ricalarda bulunduk. Rica da değil, herbiri birer broşür değerindeki değerlendirmelerle yol ve yöntemönerdik. Pratiğe girdikleri zaman çizgiyi uygulamadılar, tersinekendilerini konuşturdular. Bazıları şimdi zor duruma düşmüştür.Yine de kendilerinin umutlarını biz temsil etmeye çalışıyoruz. Za-manında böyle yapılmasını istedik. Biraz olsun yaşamınızı bağla-dığınız ve emanet ettiğiniz değerler sistemini temsil etmeye çalışındedik. Hayır, adam eski tarz önderlikte, devrimin ihtiyaçlarına ce-vap veren önder haline gelmemekte, dönemin emrettiği örgütsel

324

Page 325: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

çözüm yollarına girmemekte ve kendisini konuşturmakta ısrarediyor ve bundan zevk alıyor. Yine isim yaparak, “ben de varım”diyor. Evet, sen de var ol, ama iyi bir biçimde yaşayarak ve özgür-leşerek var ol, eski biçimiyle var olmaktan uzaklaş! İşte buradadevrimcileşememe olayı, eğitimsizlik ve tecrübesizlik vardır. Enkötüsü de proleter devrimciliğe değil, bazı sınıf kalıntılarına sarıl-ma söz konusudur. Merkezileşmeye bu biçimde yaklaşım, çizgiyiboşa çıkarmanın ikinci yönünü oluşturmaktadır. Bunun birinci yö-nünden söz ettik. Birinci yönüyle çizgiye yaklaşmanın, başındanitibaren bir küçük-burjuva ve feodal gibi yaklaşmak olduğunu be-lirttik ve bunlar aslında münafıktır dedik. Bu münafıklık, bu işinbir bölümüdür ve birinci yönünü teşkil etmektedir. İkinci yön ise,harekete bağlandığı halde kölelikten fazla çıkamamak veya bunudeğişik sınıfsal özelliklerle karıştırarak, dönem için zorunlu vedoğru olan kolektif bir önderliği tutturamamaktır. Bu yönüyle çiz-giyi boşa çıkarmak, zayıf düşürmek ve aşındırmaya çalışmaktır.

Çizgiyi zayıf düşüren bir başka önemli husus da köleler toplu-luğunun durumudur. Bunlar kimlerdir? Bunlar kadro adaylarıdır.Bunların hepsi iyi niyetli olduğu halde, apolitiktir. Bir türlü yerin-de ve zamanında takınılması gereken tutuma ulaşmazlar. Buncaeğitici çabalarımıza ve bu kadar derinleşmeye rağmen, en olmadıkhatalara düştüğünüzü kendiniz de biliyorsunuz. Bunları basite al-mamalıyız. Temsil etmeye çalıştığınız ve yaşamınızı adadığınızşeyler çok önemlidir ve kaderinizi ilgilendirmektedir. Tutarlı ol-mak zorundasınız. Gerçekten de sakat bir çizgi dışılık, çizgidekibir sakatlık ve bu sakatlığın etkisini yaşamanız, safları terk etme-nin de ötesinde, sizi yerle bir olmaya götürecektir. Bu dönemlerdene kadar kadro adayı yitirdik? Bu kayıplarla bütün emeklerimizeve size yazık olmuyor mu?

Yiğit olmanız ve önder bir kişiliğe ulaşmanız iyi bir şeydir.Ama bunun da gerekleri vardır. Bunun gereklerini yerine getire-mezseniz, başkaları size kendi gereklerini dayatacak ve uygulata-caklardır. Bunlara gerektiği biçimde karşılık vermezseniz, “biz debiraz horozlanır ve güçlü birinin koltuğunun altına sığınırız” der-seniz, en kötü tercihi yapmış olacaksınız. Bu tür bağlılıkları yık-mak için, her gün nasıl kılıç salladığımızı görmüyor musunuz?

325

Page 326: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

Buna rağmen, yine de köleliği ve feodalizmi mi uygulayacaksınız?Bunların hiçbirinin sonuç alamayacağını kırk kez belirttik. Kişile-re bağlanmak, bölgeci ve kişisel bağlılıklar bir hiçtir. Bunlar aslagüçlenmeye götürmez. Ama buna rağmen, bu özelliklere yatkınsı-nız. Kendinizi zayıf gördüğünüz yerde, mutlaka birilerine sığınıy-orsunuz. Bizim en büyük savaşlarımızdan biri de, bu tür zayıflarınsığınağı olmaktan uzak durmaktır. Bu olumlu özelliklerimizden bi-risidir. Ben aynı zamanda bu özelliklerin ayrılıkçısıyım. Böyle ol-masaydı, bizim bir güç haline gelmemiz düşünülemezdi. Tabii herşey mücadele istemektedir. Bunun adı çelişkilerin mücadeleyle çö-zülmesidir. Diyalektiğe göre bu böyledir. Bunun ülke somutunda,geçmişte ve günümüzde örnekleri vardır.

Bu kadar yoğun eğitime rağmen, çok az bir süre içinde sesi so-luğu kesilenler, despotizme boyun eğenler ve teslimiyete yatanlaraz değildir. Sömürgecilik bunlara dayanarak hesap yapmakta vetaktik geliştirmektedir. Bunlar kendilerini yaşatabilselerdi çok iyiolurdu. Ama kendilerini de yaşatamazlar ve düşman da bunlarıyaşatmayacaktır. Bunlar gafil bir hesabın sahibi oldukları için hiçyaşayamazlar. Dikkat edilirse, çizgi olayı mükemmel bir biçimdeseyretmeyi zorunlu kılmaktadır. Bütün bu tarihsel çağrışımları yap-mamın ve güncel örneklendirmeler yoluyla aydınlatmada bulunma-mın nedeni budur. Yaşamınız tehlikelidir. Kaçsanız da, olmadıkyerde boyun eğseniz de, olmadık yerde başkaldırsanız da, uzlaşsa-nız da, “bu kadar bana, bu kadar sana” deseniz de paçayı kurtara-mazsınız. Biz, en azından yaşadığınız sürece ilkelere bağlı kalma-nızı istiyoruz. İlkeler kişilerin yaşamıyla sınırlı değildir. Partilerkişilerin yaşamına bağlı olmadıkları için, yaşam bulmuş ve somut-laşmış ilkeler, etkilerini yüzyıllarca sürdürürler. Bu bir gerçek ol-duğuna göre, bütün PKK mensupları ve özellikle bu mücadeleyiönder ve militan düzeyinde götürmek isteyenler, çizgi olayındasavaşımı mükemmel yürütmek zorundadır. Sizler sıradan bir tabakadeğil, parti çizgisinin sürükleyici gücüsünüz. Çizgiyi hayata geçi-ren temel güçsünüz. O zaman görevlerinizi bilmek zorundasınız.

İşte biz güçlerimizi bu konuda eğitmeye çalışırken, bazıları dabunu boşa çıkarmanın savaşımını derinleştiriyorlar. Mücadeleninçeşitli yolları bulunmaktadır. Biz bunları izlemeye dikkat edeceğiz.

326

Page 327: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

Bunlar zayıftır, bir hiçtir, ama tilki kadar kurnazdır. Meşhur olmakiçin, kurnazca yöntemlerle delikten deliğe girerler. Değişik seslerçıkarır ve şaşırtmaya çalışırlar. Bu tilkiler kendilerini bey yerinekoysalar da, artık beylikleri kalmamıştır. Tek sözcükle bunlar tilki-dir. Bunların bazıları da efelik yapmak istemektedir. ÇakırcalıMehmet Efe iyi bir efeydi herhalde, kendi bölgesinde iyi bir namyapmıştı. Yüzlerce kişilik birlikler kurmuştu. Kendisine yardımedenler de yoktu. Çakırcalı ve öteki efeler yöresel gelenekler teme-linde yiğitlik gösterileri yaptılar, nam saldılar ve iyi şeylere yadedi-liyorlar. Bizimkiler Çakırcalı olabilirler mi? Hayır. Çakırcalı bizzatkendi kendisini silahlandırdı. Çakırcalı’nın kendi kızanlarını köle-ler gibi kendi otoritesi altında tuttuğunu hiç sanmıyorum. Belki dekızanlara oldukça büyük değer veriyordu. Kürdistan’da böylesi efe-ler çıkmaz. Geçmişte Kürdistan’da bir yado Ağa vardı. YadoAğa’yı kendi efemiz sayabiliriz. Ama onun da bir sonuca gitmediğibilinmektedir. Kürdistan tarihinde bu tür eşkıyalar çok çıkmıştır.Halk onların adına türküler de yakmıştır. Belki yiğitlik de yap-mışlardır. Çünkü bunlar tek başlarına devlete karşı çıkmışlardır.

PKK saflarında ortaya çıkan yiğitlikleri iyi özümsemek gerekir.İlk birkaç sözcükten tutun da, bir sopa edininceye kadar hangi var-diyalardan geçtiğimiz bilinmek zorundadır. Bu konuda partimizintarihini inceleyelim. Bugün PKK içinde nasıl güç olunabilir? Nasılbu güç haline gelinmiştir? Bu konuda hepinizde tutarlı olma na-musluluğunun bulunduğuna inanıyorum. Bu değerlerin birikiminenasıl ulaşıldığını görmek için parti tarihini biraz inceleyelim. Bunanasıl önderlik edilmiştir? Bunun anlamı nedir? PKK’de gücün, po-litikanın ve ordulaşmanın ne pahasına, neye karşı ve nasıl adımadım oluştuğunu, kimin ne kadar katkıda bulunduğunu, baştaşehitlerimiz olmak üzere herkesin hakkını vererek öğrenmek gere-kir. PKK tarihini incelemek budur. Şimdi bazıları, bütün bu değer-lerin sahiplerinin olduğunu unutarak, daha dün ortaya çıktıkları vehiç de soylu bir çabanın sahibi olmadıkları halde, bir baş olmayaçalışıyorlar. Bu konuda kendi pratiğimi şöyle özetledim: İyi birhizmetkarlık yapıyorsam, bunun bir anlamı vardır. PKK’nin işleri-ni toparlamada ve ilerletmede destekleniyorum. Halk da, kendile-rini PKK’li sayanlar da beni destekliyor. Ben de, ister normal öl-

327

Page 328: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

çülere, ister tarihsel ölçülere göre olsun, bu işlere belli ölçüde iler-leme olanağı sunuyorum. O halde bu görevi sonuna kadar götür-mek zorundayım. Kaçmak namertlik olacaktır.

Kürdistan insanını ikna etmenin büyük bir yük olduğunu biliyor-sunuz. Bu insan bizim açımızdan eğitilmiştir. Sömürgeciliğinvahşetinden geçilmediği ve kimsenin Kürdistan’ın adını bile ağzınaalmadığı bir ortamda, hemen hemen bütün düşünce sistemi bizimbaşımıza yıkıldı. Kürdistan adına bunlardan bir şeyler çıkarmak, da-ha da önemlisi atılan ilk adımda kişiyi yakabilecek zorba bir sistemeve barbarlığa karşı adım atmak son derece önemli olduğu kadar ol-dukça zordu. Bunun öncülüğü de bize düştü. Bunca emeği yabanaatacak değiliz. Bir adım attığımızda bile, kırk kez ölçüp biçerek ata-cağız. Ama buna rağmen kaçarsak, bu namertlik olacaktır. Bu, özün-de insanlık davasını kahretmek anlamına gelecektir. Bu yüzden,bundan kaçmamak zorunda kaldığımızı söylüyoruz. Adımızın çık-masına ve ünümüzün yayılmasına meraklı değiliz. Ama bayılanlarda az değildir. Dünyada bizim kadar endişelenen birinin bulunabile-ceğini sanmıyorum. Buna yol açan şey, karşımıza aldığımız gücünözellikleri, karanlığa boğdurulmuş Kürdistan’ın ve iradesi param-parça edilmiş Kürt halkının durumudur. Biz bu ülkenin ve halkınbağrından en yaman savaşçılığı çıkaracağız. Bunun hangi anlamageldiğini bilmez olur muyuz? Başlangıçta kanını dökmek bir yana,hiç kimse bir kuruş parasını bile vermek istemiyordu. Mücadelemi-zin başlangıcı tamamen böyledir. Bütün bu zorlukları bilmeden mibu işe atıldık? Hayır! Maceracı mıydık? Asla!

Biz geçmişte, normal ölçülerde çok başarılı bir öğrenciydik. Bizitutmayan, sevmeyen ve iyi değerlendirmeyen bir öğretmen yoktu.Bu, dinsel alanda da, burjuva okullarında da böyleydi. Ama bunarağmen, kaçmayacağımızı söyledik. Kaçsaydık, bu doğru olmazdı.Bizim bu işe öncülük etmemizin özü budur. Zaman geçtikçe, bizeinanarak güç verdiler. Son derece değerli bir bağlılık sergileyenlerve anında her şeyini ortaya koyanlar ortaya çıktı. Ama bu işin özünühiç bilmeyenler ve sanki temel özümüz bu değilmiş gibi, “Kapanınelinde ne kalırsa kardır” zihniyetiyle değerlerimizin içine dalış yap-anlar da az çıkmadı. Yetkiyle oynamanın anlamı budur. Adamın sila-hı vardır, bir de PKK’den yetkiyi kaptığında kendisini kral sanmak-

328

Page 329: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

tadır. PKK’nin biraz olanakları varsa, bunların üzerine yatmaktadır.Peki, biz PKK’yi böyle mi inşa ettik? Biz böyle mi hizmet veriyo-ruz? Bence bunları fazla açmamıza da gerek yoktur. Her şey bütünkapsamıyla bilgilerinize sunulmuştur. Buna rağmen, halihazırda ba-zıları neden güç yetiremiyorlar? Neden tek kalıyor ve uzaklaşıyor-lar? Neden sessiz kalıyorlar? Neden doğrunun yaman bir sözcüsü vePKK’nin yetkin bir temsilcisi olamıyorlar? Biz bunlara boyuneğmeyeceğiz. Boyun eğersek, birçok değerimize de ters düşmüş ola-cağız. Bu sadece bir kişiye değil, bir anlayışa boyun eğmemektir.Asıl sorun buradadır. Bulunduğumuz yerde doğrunun temsilcisi ol-mayı başarmakta oldukça kararlı olduğumuza herkes tanıktır. Dostda düşman da bunu çok iyi bilmektedir.

Ama adımıza hareket ettiklerini ve bu hareketin temsilciliğinesoyunduklarını iddia eden bazı tiplerin ne münafıklıklar, küstahlı-klar, yaramazlıklar ve düşkünlükler sergilediğini görüyoruz. He-men belirteyim ki, bu konuda en yaman direnişçiliği yaşayan zin-dan pratiğindeki yoldaşlarımıza çok az şey verdiğimiz halde, ken-dilerinde en küçük bir şikayet emaresi görmedik. Tersine, size deyansıyan yazılarda gördüğünüz gibi, onlar büyük bir bağlılıkolayını, hem de ölümleri pahasına savundular. Bu önemlidir. Ger-çekten de biz bu yoldaşlara parti terbiyesini hiç vermedik. Çoğun-lukla görüşme olanağımız olmadı. Ama onlar kapmış olduklarısoylu değerleri müthiş bir dirençle savundular. Bazılar bunu hiçgörmek istemiyor. Başka cephelerde de sessiz bir emeğin sahibiolan savaşçılarımız vardır. Ama kendilerinin herhangi bir ünü yok-tur ve ad yapmamışlardır. Ses vermek isteyenler, PKK ile pençe-leşmek isteyenlerdir, soylu bir emeğin ve çabanın sahibi olmayan-lardır. Bunlar ses yapmak ve ün sahibi olmak istiyorlar. Keşkegüçlerini büyütebilselerdi, keşke bir devlet olabilselerdi ve biz dekendilerini alkışlayabilseydik! Hayır, böyle yapmıyorlar. En kötü-sü de budur. Bu, parti yıkıcılığının en kötü biçimlerinden birisidir.Bunlar partinin yetkilerine dayanarak, ne kadar etkili kişiler oldu-klarını göstermek istiyor ve çevrelerini köleleştiriyorlar. Değerlen-dirmeler yapıyor, raporlara bakıyorlar. Kendilerine boyun eğmey-en ve kendi hesaplarına göre köleleşmeye karşı direnen kişilerlekarşılaştıklarında, bu kişlerin disipline gelmediğini, emirleri çiğne-

329

Page 330: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

diğini veya kuşkulu olduğunu yayıyor, ardından düşürüyor ve da-ha sonra bir komployla işini bitirmeye çalışıyorlar. Yönteme bakında hizaya gelin demek gerekir.

Çok sınırlı da olsa, bunlardan bazılarına ne yapmalıyız? Sorunburadadır. Biz, halkın sıradan bir evladını PKK saflarına almanınzorluklarının ne olduğunu, Kürdistan’da bir ailenin evladını hangizorluklarla büyüttüğünü, anne ve babaların çocuklarına ne denlimüthiş bağlı olduklarını biliyoruz. Özellikle gözükara davranan bualçaklara sesleniyorum: Halkımızın bu konuda harcadığı emeklereve çektiği acılara birazcık kulak verin. Biz size bu kadar hizmetsunarken, siz de hiç olmazsa insanlarımıza sıradan bir ilgiyle ya-klaşın. Vurmasını ve asıp kesmesini biz de biliriz. Ama biz harca-dığımız inanılmaz çabalarla sadece ve sadece bunlara büyüme ola-nağını vermeyi esas alıyoruz. Bunların hataları çoktur. Zaten bu-raya gelenler yoğun hatalarla gelmektedir. Harcadığımız sürekliçabalarla bu insanlara ancak birkaç adım attırabiliyoruz. Ama bubaylar ne yapıyorlar? Gerçekte buraya gelen insanlarımız fedakar-dır ve çok şey vaat edebilecek bir durumda bulunmaktadırlar. Sö-zünü ettiğimiz baylar, bunların büyüyerek kendilerini geçecekleri-ne inanıyorlar. Bu PKK’de sergilenen eski bir hikayedir. “Kimse-nin beni geçmesine izin vermeyeceğim; benim PKK’de yapabile-ceğim devrimcilik efendi-köle devrimciliğidir; ya mutlaka ahbap-çavuş birliğim ve bir avuç bağlı taraftarım olacak, ya da bir hiçolacağım” yaklaşımı, eski kabile ve aşiret kültürümüzün tekerrü-ründen başka bir şey değildir. Bunun örgütçülükle ilgisi yoktur.Bunların güçten ve birlikten anladıkları şey budur.

Birisinin gelip bizim yerimize geçerek, PKK’nin gücüne hük-metmesini istediğimizi her zaman söylüyoruz. Biz herkese, düşün-ceden maddi-manevi alana ve her yönüyle silahlanmaya kadar ola-nak ve yetki sunuyoruz. Size oldukça değer veriyoruz. Buraya gel-diğinizde iki sözcüğü biraraya getirmesini bile bilmiyordunuz.Ama şimdi teorisyen kesiliyorsunuz. Elinizde bir sopanız bile yok-tu. Burada en ideal silahlarla yola çıkıyorsunuz. Bir hiç iken etkilive yetkili kişiler haline geliyorsunuz. Gerçekten de sizi güçlendi-rebiliyoruz. Bunun kanıtları çoktur. Hepinizin yaşamında belli kat-kılarımız vardır. Bu insanlardan bir köleler ordusu yaratmak müm-

330

Page 331: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

kün müdür? Yetiştirdiğimiz insanlar tarihte kahramanlara yaraşırbir emeğin sahibidirler.

O halde, bütün bu gerçeklerimize rağmen, bazılarının çok ısrarlafare delikleri açmalarına olanak tanımak, parti binamızda çok sayıdadeliğin açılmasına neden olacaktır. Bu tipler bu deliklerden su sızdı-racak, pislik akıtacak ve parti ortamını yaşanamaz hale getirecekler-dir. Bunlar yuva kurmasını bilselerdi, kendilerine yardımcı olurduk.Bu tipler güç sahibi olmak istediklerinde kendilerine güç veriyoruz;kadrolarımız halk etkinliğimiz ve silahlarımızla kendilerini güçlen-diriyorlar. Tam da bu noktada çizgi dışılık; verdiğimiz kadroların veönderliğimize bağlı olan halkın canına okumak, savaşçıları kaçırt-mak, silahlarımızı atmak veya düşmana teslim etmek biçiminde or-taya çıkmaktadır. Bunun içinde düşmanın, ortaçağın etkisi, kemaliz-min ve köleliğin etkileri ile eğitimsizlik ve tecrübesizliğin rolü devardır. Ama bütün bunlar bizi, bu tutum sahiplerini lanetli tipler vealçaklar tayfası olarak değerlendirmekten alıkoyamaz. Devrimcilik,doğru icra edilmesi gereken bir sanattır. Özellikle günlük olarak in-san yaşamıyla, son derece ilgili olan bir sanattır. Küçücük bir yan-lışlık en değerli varlıklarımızı elimizden çekip götürebilir. Bu değer-leri biraz yaşatmamız ve büyütmemiz büyük bir başarıdır. Bizi bun-dan başka bir şey kurtaramaz.

Evet, çizgi ile oynama bu biçimde somutlaşmaktadır. Ülke ze-mininde, hem geçmişte ve hem de günümüzde hortlatılan bu türtutumlar vardır. Kuşkusuz bu tutumlar egemen değildir ve istisna-dır; ama yine de önemlidir ve dikkate alınması gerekir. Bu konudaözellikle yaklaşım yöntemlerinde ustalaşmamız zorunludur.

Bizim hala en çok zorlandığımız bir husus da, netleşmiş veyakendilerini oldukça ele vermiş tiplere karşı nasıl yaklaşacağımızsorundur. Her şeyi sadece partinin disiplin kurallarına havale ede-rek, işin içinden sıyrılmak istemiyoruz. Ama öbür yandan bunlarınyol açtığı ciddi tahribatları gözardı etmemiz de olanaksızdır. Suçve ceza, birbirinden ayrılmaz iki husustur. Kürdistan’da en ağır su-çların bağışlandığını biliyorsunuz. Ama biz en ağır suç olan vatanave özgürlüğe ihanet suçunu bağışlaya bağışlaya adeta insan ol-maktan çıktık. Bizim de böyle davranmamız veya davranmama-mız ne kadar doğru olur? Bizde, sözümona partiyi en ileri düzeyde

331

Page 332: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

temsil edenler, “suçlarımız açılsa, acaba hangileri affedilebilir”diye soruyorlar. Bu çok alçakça bir sıfat ve sözdür. Kendini, hemde en ileri düzeyde suçlu haline getirmek alçaklıktır. SözümonaPKK adına işleri organize edecekler de, bu durumda idam edil-mekten kurtulacaklar! Böyle bir küstahlığa çok ender tanık oluna-bilir. PKK hareketi, aynı zamanda kendi kişiliğinde, halkımızıkendi kendisine karşı işlediği suçlardan arındırma hareketidir.PKK, kendisini suçlardan arındırdıkça yücelen bir harekettir. Def-terler açılsa ve bir yargılama yapılsa, bunlardan hangisi kurtulabi-lir? Bu çok alçakça, küstahça bir yaklaşımdır; asla kişiyi büyütmezve önder haline getirmez. Bu yaklaşım birlikte güçlenmeye yol aç-maz, hele hele zaferi hiç yaratmaz.

Hemen belirtelim ki, bunların başında oldukları hareket, aslındasığ bir lümpenizmi ve yaşam düşkünlüğünü kurtarmaktan başkabir şey değildir; büyük çabalarla hazırlanan bazı olanakların üzeri-ne yatarak ve bunun politikasını yaparak yaşamadır, mücadelemi-ze karşı çıkma veya uzlaşmadır. Ama bunlar bir şey yapamazlar,zafer kapısını aralayacak tutumu sergileyemezler. Onun olgun-luğunu ve dirayetini gösteremezler. Onun için suçu açığa çıkara-maz ve yargılama yapamazlar. Aynı zamanda bizi de zor durumlar-la karşı karşıya bırakırlar.

1986 yılında buraya, hesap vermesi gereken bazıları gelmişti.Yine de bunlara karşı doğru tavır göstermeye çalıştık ve çalışıyo-ruz. Burada sorun, sizin ülkeye giderek orada iş yapıp yapmamanızsorunu değildir. Kendinizi bir suçlu gibi karşımıza çıkarmayın. Bizbir suçluyla karşılaşmak istemiyoruz. Suçlu adam, düşman katego-risine girer veya en azından yargılanması gereken birisidir. Dolayı-sıyla özgür bir tutumun sahibi olamaz. Buna rağmen cüret gösteripkarşımıza çıkabiliyorsunuz. Bu durumda, bizim de kendimizi sa-vunmamızın gereği doğacaktır. Suçlulara alet olmayacağımız bilin-melidir. Hem suçlu, hem de güçlü olduğunuzu söylüyorsunuz. Ozaman gücünüzü ortaya çıkarın; birkaç silah bulun ve gücünüzüdeğerlendirin. Bunu da yapmıyorsunuz. Hem suçlu hem de güçlüolduğunuzu söyleyeceksiniz, “hem bizi dinleyecek ve anlayacaksı-nız, hem de ses çıkarmayacaksınız” diyeceksiniz, o zaman yakamı-zı bırakın, nereye giderseniz gidin. Size ihtiyacımız yoktur. Harca-

332

Page 333: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

dığınız çabalar olumsuzdur. Bunun, kırk cepheden kırk türlü kanıtıvardır. Gidin, kendinizi suçlular topluluğunun üyesi olmaktan kur-tarabilirseniz, ne mutlu size! Yine size her türlü yardımı yapmaktançekinmeyeceğiz. Biz zorlu koşulları ve süreçleri yaşayan bir hare-ketiz. Bizim öyle güvenlik içinde olma durumumuz da yoktur. Ger-çeklerimize doğru yaklaşın ve doğru kavrayın diyoruz.

Arkadaşlar yaşadıkları durumu genellikle çok sonradan anlıyor-lar. Ancak o zaman da iş işten geçmiş oluyor. Oysa devrim, hare-ketli ve önderlik işlerinin anında icra edilmesini gerektiren birolaydır. Bunlar bu konuda da çok gafildir. Önderleşmemek veonun gereklerine ulaşmamak işte budur. Bunlar yine çıkacaklar veçıkıyorlar. PKK’nin niceliksel ve niteliksel olarak büyüyüp ge-liştiğini belirtiyoruz. Yoksa çok zor durumda olduğumuzu söyle-mek istemiyoruz. İşlerimizin bunlara kalması halinde başımıza ne-lerin gelebileceğini göstermek daha çok da partili olmakta iddialıolanların ve çözümleyici olmak isteyenlerin zengin dersler çıkar-malarını sağlamak için bunları belirtiyoruz. Yine bunlara benzertemsilciliklere haksızlık edecek değiliz. Tersine, bunlara oldukçahizmet edildi ve hala da ediliyor. Halkımızı bunların emrineveriyoruz. Halkımızın en değerli evlatlarını bunların eline teslimediyoruz. Kendilerine rüyalarında bile göremeyecekleri bir etki veyetki sunuyoruz. Acaba bunları yapmamız suç mudur? Bunlar içinböyle yapmakla günah mı işliyoruz? Kendileri görevlere ve sor-umluluğa talip oluyorlar, şeref sözü veriyorlar. Ama buna rağmenkendilerini suçlu durumuna düşürüyorlar. Üstelik nasıl suç orta-klığı yaptıklarını da yazıyorlar. Bunlar suçu ya basit bir sözcükolarak kullanıyorlar, ya da kendileri birer serseri ve lümpendir.

Bunları, sadece hukuksal anlamda ve vicdanımızı rahatlamak,kendimizi tarih, toplum ve halk karşısında aklamak için söyle-miyoruz. Bu davanın, bu biçimde temsil edilmesinden başka biryolun bulunmadığını belirtmek istiyoruz. Kendimizi aklamamız dabasit değildir. Biz hala kendimizi nasıl aklayacağımızı düşünüyorve bunun için yoğunlaşıyoruz. Ne kadar aklandığımızı bilemiyo-ruz. Bu konudaki kararı tarih, halk ve PKK’nin kitlesi verebilir.Onurlu kişilik böyledir. Kendimizi suçlu olarak görmek, tarihe vehalka karşı çok büyük bir saygısızlık olacaktır. Sizler ileri düzeyde

333

Page 334: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

birer PKK’liyseniz, o zaman ikide bir suçlu olduğunuzu söyleye-rek, kendinizi ortaya atmamalısınız. Kendisini suçlu diye ortayaatıp, arz-ı endam etmek namussuzluk ve alçaklıktır. Suçlu çıkmakne demektir? PKK içinde ve hem de en ileri düzeyde böyle dav-ranmak en büyük alçaklıktır. Ve bunu da söylüyorlar. Galiba söyle-dikleri, kendilerine sadece basit bir sözcük gibi geliyor. Bu aymaz-lar herhalde kendilerini bilirler. Bunlara, eğer böyleyseniz, ne diyeher gün “Yaşasın Apo, sevgili Başkanım diyorsunuz” diye sormakgerekir. Bu tür hitaplara ne gerek vardır? Biz bu kadar basit bir in-san mıyız? Biz, lümpenlerin ve önderlik sevdalılarının, dillerinedolayacakları kadar zayıf bir duruma düşmüş olabilir miyiz? Hay-ır. Bu anlamda, düşmanımız bile bize daha adil bakıyor.

Sıradan dostların buraya, bizi görmeye geldiklerini ve coşkuylaayrıldıklarını biliyorsunuz. Ama kendilerine aylarımızı verdiğimizbazı kişiler, birer döküntü gibi ikide bir bağlılık andı içerek ve ge-reklerini yerine getirmeyerek, olumsuz ve zarar verici pratiklerinsahibi oluyorlar. Kaldı ki, siz bağlılık andının anlamını bilmiyor-sunuz. Bizim de bir bağlılık andımız vardır ve bunu kanıtlamayaçalışıyoruz. Bunu ne kadar başarıp başaramadığımız ayrı bir so-rundur. Ama bunu, hem çeşitli yönleriyle açığa çıkarmaya ve hemde pratikte kanıtlamaya çalışıyoruz.

Kölelik kötü bir olaydır; suçlu olmak da kötü bir olaydır. Birtoplumsal suç yığını oluşturduğumuz açıktır. Bizim devrimci-liğimizin temelinde, bu suçluluk konumunun aşılması yatmaktadır.Suçlu psikolojisinden ve suçluluk özelliklerinden kurtulamamaksizi yaşatmayacaktır. Sağa sola saklanmak bir yana, intihar etsenizbile bundan kurtulamazsınız. Böbürlenerek de bir yere ulaşamazsı-nız. Kürdistan’da lanetli tip olmaktan kurtuluşun yolu, PKK’de iyiformüle edilmiş ve somutlaştırılmaya çalışılmıştır. Bundan sonra,“Defterlerimiz açılırsa, hepimiz idamlığız” diyen bazı baylarlakarşı karşıya geldiğimizde, kendilerine, “siz sözünüzün adamıdeğilsiniz, şerefsizin birisiniz” diyeceğiz. Çünkü böyle söyleyenle-rin, daha yeni gelen haberlerde, “partiye bağlıyız ve parti çizgisi-nin kusursuz bir uygulayıcısı olacağız” türünden sözcükleri yanyana dizmeyi alışkanlık haline getirip de, pratikte oldukça ters uy-gulamalar içinde bulundukları açığa çıkmaktadır. Bu neye benziy-

334

Page 335: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

or? Bizde bazı feodal münafıkların var olduğunu biliyorsunuz. Yi-ne mahallelerde lümpenler birbirlerine söz verirler. Bunlar tama-men karşıdakini aldatmayı amaçlayan sözlerdir. Bu tür söz verme-ler toplumda da oldukça yaygındır. Bazıları bu tür sözleri bizekarşı da sık sık tekrarlıyorlar. Biz bu sözlere asla aldanmayız. Bi-zim temel özelliklerimizden birisi de budur. Kendinizi ne kadarboyamış olursanız olun, asıl renginizi ortaya çıkarmakta zorlukçekmeyiz, çekmeyeceğiz.

İddia ediyoruz ki, PKK Kürdistan halkının yüz akıdır, şeref veonurudur; PKK temize çıkmış bir harekettir. En azgın düşman sal-dırıları karşısında, en azılı düşman mahkemelerinde, halkın safla-rında ve tarihin huzurunda bu kadar aklanmış olan bir hareketinmensupları da aklanmış olmak durumundadırlar. Hem PKK’nin buözelliğine evet diyeceksiniz, hem de iflah olmaz suçlar işleyecek-siniz! Gidin, bunu başkalarına anlatın, gidin bu düşüncelerinizibaşkalarına kabul ettirin; bunları bize kabul ettiremezsiniz. Vicda-nınıza ve kişiliğinize karşı dürüst olmalısınız. Haliyle kendinizi al-datırken, bizi de aldatmaya çalışacaksınız. Demek ki hareketimizintemsili çok önemlidir. Kürdistan halkını, içinde bulunduğu suçluve lanetli yaşamdan çekip kurtarmak, bunu partide temsil etmekve bunun militanı olmak çok önemlidir. Çeşitli gevezeliklerle buişi bulanıklaştırmamak gerekir. Bahaneler bulup ikiyüzlülük yapıl-mamalıdır. Bugüne kadar verdiğimiz mücadele sonucundaulaştığımız mevzi, küçük bir mevzidir. Bu mevzide davamıza lay-ık olmanın çabalarını yönetiyoruz. Biz de burada bir yöneticiyiz.Uzun bir süreden beri harcadığımız emeklerin nelere yol açtığınıgörüyorsunuz. Bunun hesabını verdik ve veriyoruz.

Sizler en son gruplardan birini oluşturuyorsunuz. Mücadeleninnasıl yönetileceğini ve gelişmeye nasıl hizmet edileceğini değerlen-diriyoruz. Eleştiri özgürlüğü vardır. Tartışın ve eleştirin; bizim eli-mizden geleni sunmadığımıza inanıyorsanız ve eksiklikler varsasöyleyin. Maddi ihtiyaçlarınızı karşılamak üzere elden gelenin ya-pılmasının yanısıra, teorik ihtiyaçlarınız için ciltler dolusu materyalile teknik donanım sunulmuştur. Burası küçük bir mevzidir. Bura-nın konumunu abartmamalısınız. Ama tutarlı olmaya çalışmalısı-nız. Bizim elimizden gelen budur. Olanaklarımız şimdilik ancak

335

Page 336: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

buna elveriyor. Sizler de bir şeyler yapın, sizleri alkışlayalım. Yara-mazlık edeceğinize ve lanetli özelliklerle yaşayacağınıza, gerçektengörkemli eserler ortaya çıkarın ki, bunları gıptayla seyredelim vebravo diyelim. Böyle yapamaz da, zorbela tutturduğumuz birmevzide, verdiğimiz silahları çingene hikayesinde olduğu gibi kul-lanacak ve önce babanızı vuracaksanız, buna izin vermeyeceğimizibilmelisiniz. Gerçekten de böyle davranan ve daha sonra da paşaolduklarını söyleyerek övünenler vardır. Bizde de tamıtamına çin-gene hikayesindeki paşalaşmaya benzeyen paşalar ortaya çıkmıştır.

Demek ki, önemli bir güçlenmeye ve ordulaşmaya doğru gi-diyoruz. Bu önemli bir siyasallaşmaya yol açıyor veya buna ola-nak hazırlıyor. O halde işin bu aşamasında çözüm gücü olmak, öz-de çizgiyi temsil etmek, bunu içeriden ve dışarıdan gelebilecek hertürlü tehlikeye karşı korumak, pratikte bunun uygulayıcı gücü ol-mak ve verilen sözlere bağlılığımızı bu temelde kanıtlamak gere-kiyor. Birbirimize karşı tutarlı davranmamız zorunludur. Buradabize sövseniz de, böyle bir davranışı sahte bağlılıklardan daha an-lamlı buluruz. Kendisine güvenen ve bizimle çatışmak isteyen ça-tışabilir. Bu bir anlam ifade edecektir. Ama sahte sözün hiçbir an-lamı yoktur. Bu kadar çok söz verildiği halde, bu kadar ters pratikiçinde bulunanlara güvenmemekte haksız değiliz. Siz burada kal-kıp da bütün içtenliğinizle söz verseniz, elbette size inanacağız.Biz yoldaşız, yoldaşlar neden birbirlerine inanmasınlar? Biz birbi-rimize, hem de en yüce sıfatlarla bağlı olduktan sonra, inancımızsonsuz olacaktır. İşte böylesi kötü bir geleneği, soylu geleneğimi-zin yerine geçirme çabaları, çizgimiz açısından önemli sorunlar vesuçlar ortaya çıkarmaktadır. Bunların küçük örnekler olduğu söy-lenebilir, ama bu doğru değildir. Çünkü suçun küçüğü ya dabüyüğü olamaz. Çizgi açısından küçük suçların önünü alamazsa-nız, bu büyük suçlara yol açacaktır. Küçük bir alışkanlık süreklitekrarlanırsa, önüne set çekilemez bir akım haline gelecektir. Tabiibütün bu konularda tecrübesizsiniz. Ayrıca sizlerde eski toplumunbağışlayıcı özellikleri de vardır. Kürdistan halkı bu kadar lanetli vesuçlu koşulları yaşayan bir halk olduğu halde, hepsi bir münafıktır.Sahte barıştan sahte kavgalara kadar olumsuz bir yaşam geleneğinisizler de yaşıyorsunuz. Bu uzlaşma mantığının özünde, suçlu ve

336

Page 337: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

lanetli geçmişin hortlatılması vardır. En kötüsü de budur. Bunlarsize basit gelmektedir.

Öbür yandan kötü tarzda bir kavgacılık yürütüyorsunuz. Sizde,hem birliği dıştalayan ve hem de ideolojik ve politik anlamda yerliyerinde yürütülmeyen kavgacılık egemendir. Her ikisi de birbirin-den kötüdür. Peki, bunlar nasıl halledilecek diye soracaksınız. Bizbu konuda da örnek olmaya çalıştık. Gerçekten bunu hiç mi gör-müyorsunuz? PKK tarihinde, başından günümüze kadar kızıl birşerit gibi sürdürülegelen bu ulvi tutumun ne olduğunu anlamaya-cak kadar duyarsız ve zeka yoksulu olabilir misiniz? Bu kadariflah olmaz, bu kadar değer tanımaktan yoksun ve kendisini aldat-ma durumunda olan insanlar olabilir misiniz?

Hemen belirteyim ki, sorumluluğunu yürüttüğümüz mücadele-nin gerçek ölçüleriyle, halkımızı bu utanılası suçlu konumdan çık-armaya özen göstereceğiz. Bu temelde aklanmış insanı yaratmaya,tarihin huzurunda bütün çabanızı harcamaya ve bunun militanınıoluşturmaya büyük özen göstereceksiniz. Kendimizi aldatmaya-lım. Bu konularda ve özellikle bağlılık olayında özlü olalım. Kür-distan toplumunun bütün gözeneklerinde, bağlılık adına birbirleri-ni ne kadar kemirdiklerini ve paramparça ettiklerini, sadakat adınaihanetin içine ne kadar battıklarını iyi biliyoruz. Biz bu durumlaradüşmeyeceğiz. Ama sizler bu konularda sözünüzün eri olamıyor-sunuz. Tabii, sadece burada bulunan yoldaşlar topluluğunu kastet-miyorum. Daha çok da temel mücadele alanımızda bulunan arka-daşları göz önünde bulunduruyorum.

Biz, PKK olayını inşa ettiğimizde de, yoldaşlarımız son nefesle-rini verirken, bir değeri temsil ettiler. Biz, onların yoldaşları olma-sını bileceğiz. Bu önemlidir. PKK tarihinde; Haki’lerin, Maz-lum’ların, Kemal’lerin, Hayri’lerin, Agit’lerin yoldaşları olmasınıbileceğiz. Bunun ne anlama geldiğini düşünmeli ve sonuç çıkar-malısınız. Biz bu değerleri bir yana bırakarak, bazı sahtekarlar,düşkünler ve ne idüğü belirsiz tiplerle uzlaşabilir miyiz? Bu müm-kün müdür? Ortada büyük bir yaramazlık vardır. Gerçekten debaşarı kazanan çizgimizin tarihin oldukça büyük iddiası ve Kürdi-stan halkının da öfkesi olan utanılası geçmişten kopmanın umuduhaline gelen gelişimine karşı kendisini dayatanlar vardır. Bu çiz-

337

Page 338: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

giyle oynayanlar vardır. Kendileri beş para etmedikleri ve hiçbirdeğerin sahibi olmadıkları halde, alabildiğine utanılmaz tavırlarsergileyenler az değildir. Bunların bir değeri olsa bile, bu ne ifadeedebilir? Hiçbir şey! Biz bile değerlerimize bu kadar hizmet et-mekten başka ne yapabiliriz? “Bizim bu kadar payımız var mı”diyeceğiz? Bu alçaklık olmaz mı? Bazıları, “biz filan bölgede büy-ük gelişmelere yol açtık” diyorlarmış. Böyle bir söz hiçbir PKK’li-nin diline düşemez. Ama adamlar bunda yarışıyorlarmış. “Benşöyle açılım yaptım, şu kadar gelişme sağladım” denilebilir mi?Hayır. Düşünüyoruz da, acaba biz bu konularda bir şeyler söyleye-bilir miyiz? Hayır! Söylesek bile, sözümüz zaten Kürdistan halkı-nın adına olacaktır. Bu söz, aynı zamanda insanlık ve halklar adı-nadır. Son derece mütevazi de olsa, bu anlamda bir şeyler söyle-meye çalışıyoruz. Kendi adımıza ne münasebet!

Birey olarak biz hiçbir şeyiz. Belki de birey olarak bizden çokdaha güçlü yönleriniz vardır. Kendimizi, halkımızın sözcüsü kıl-mamız böyledir. Bazıları ortaya çıkıyor; dağları yaratan, ırmaklarıakıtan, astıran ve kestirenin kendisi olduğunu söylüyor. Burada,nedir bu başımıza gelen diyeceğiz. Dediğimiz gibi tarihte böylekrallar da vardır, tabii köle orduları da vardır. Ama bunların devriçoktan geçti. Günümüzde insanlık yeni bir aşamaya girmiş bulu-nuyor. Geçmişin bu kalıntılarını tekrarlamak son derece kof olanbir böbürlenmedir. Ama en kötüsü de, kölece kaderine rıza göster-mektir. Bu da en az diğeri kadar tehlikelidir. Bizde sessiz, çözüm-süz ve boyun eğmeci özelliklerden eser var mıdır? PKK militan-lığında direnmenin büyüklüğü bilinmektedir. Evet, bu tutum sahip-leri çoktur. Yaygınca görülen bir özelliğimiz olan PKK militanlığıçözümsüz değildir. Bunun için yönetime nasıl yanlış yaklaştık, ör-gütlenmeye ve eyleme nasıl yanlış yaklaştık? Bunlar da en azdiğeri kadar kötüdür. Sürekli inisiyatif kuramadığını, etkin olama-dığını, zamanında tavır koyamadığını söylemek ne demektir? Budaha da kötüdür.

Biz ilk iki sözcüğü biraraya getirip ortaya koyduğumuz zaman,kendimiz da dahil olmak üzere, ne kadar çözüm gücü olabile-ceğimizi düşünüyorduk. Ama iddiamız çok iyiydi. O gün için çö-züm iki sözcüktü. 1970’lerde ilk iki sözcük bir çözümdü. Aynı

338

Page 339: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

tempoyu sürdürmek, aynı ruhu taşımak ve aynı çabayı harcamakbugün de bizde ne artan ne de eksilen bir yöndür. O dönemin ala-cakaranlığında kimse Kürdistan’ın adını bile ağzına almıyordu.Bir kuruş paramız, tek bir mermimiz bile yoktu. Ama biz, sömürgeKürdistan’ın bağımsız olacağını söylüyorduk. İddiamız büyüktüve o zaman için bir çözümdü. Bu iddiamız şimdi daha değişik biraşamada varlığını sürdürüyor. O halde sorun az bilinçlenmiş olma-nız değildir. Biz ilk iki sözcükle böyle bir çözüm gücü olduğumuzhalde, bu kadar bilinçlenmeden sonra, sizin parti sorunlarında veçeşitli mevzilerde çözüm gücü olamamanız, PKK’yi özden yaka-layamadığınızı göstermektedir; başından beri bunun üslubuna vetemposuna ulaşamadığınızı ortaya koymaktadır. Bu, PKK’ye entehlikeli bir katılım biçimidir. Bunun derhal açılması gerekir.PKK’nin özüne uygun bir katılımı sağlamak, temponuzu ve çaba-nızı buna göre ayarlamak zorundasınız. Bu anlamda dürüstseniz veiddianız tam ise, çözüm gücü olmamanız için hiçbir neden ol-mayacaktır. Kişinin geçmişi ne olursa olsun, samimi olarak ve öz-lü bir biçimde bu tempoyu yakalamış ve bu çabayı sergilemişse,PKK içinde el atacağı bütün işlerde çözüm gücü olabilir ve olmak-tadır. Eğitimin özü de zaten buydu.

Dikkat edilirse, değindiğimiz bütün bu sorunlar, bizim içinbaşından beri çözümlenmiş olan sorunlardır. Sorun daha çok sizinve mücadele alanlarındaki yoldaşlarımızın durumudur. Bazılarıişleri ağırlaştırmak istiyor, bazıları da uzlaşarak bu ağırlaştırmayakatkı sunuyorlar. Burada ulaşmaya çalıştığımız sonuç, bunlar hak-kında şu ya da bu karara varmaktan çok, durumlarını sergilemek-tir. Biz bugüne kadar, hem PKK bünyesinde ve hem de halkın hu-zurunda hiçbir zaman gerçeklerin ortaya serilmesine kendi başımı-za karar vermedik. Bu da çok önemli bir özelliğimizdir. Sadecekendi kararımızla içinizden tek bir kişiye bile adım attıramayız.Dikkat edelim, bu oldukça önemlidir. Eğer bir gerçeği tamamenbilincinize sunmasak ve kendi öz gerçekleriniz konusunda sizi gü-çlü bir kanala götürebilecek gerçekleri sergilemesek, içinizden birkişiyi bile yürütmek mümkün olabilir mi? Sizler mutlak anlamdatakip edilmesi gereken gerçek bir yaşamın var olduğunu görmez-seniz, bir adım bile atamazsınız. Bunlar, kararlarımızı nasıl

339

Page 340: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

oluşturduğumuzu bilmeniz açısından söylüyorum. Biz hiçbir za-man kararsız biri durumuna düşmedik. Ama kararımızı partininkararı haline getirmek için, gördüğünüz gibi görülmemiş açıkla-malar yapıyor, gerçeklere bütün yönleriyle dokunuyor ve bir karargücü haline geliyoruz. Biz gücümüzü buradan alıyoruz. Gerçeklerimuazzam bir biçimde aydınlatmaz, doğruları ortaya çıkarmaz,yanlışları ortaya koymaz ve bütün bunları partinin kararına dö-nüştüremezsek, gücümüz yok demektir. Sizler biraz da gelişen par-ti kararlarını göremiyorsunuz. Kendi kararlılık durumunuzu, parti-nin kararlılığına dönüştüremiyorsunuz. İşte burada kaybediyorsu-nuz. Birçok parti görevi konusunda sizleri kararlı kılmaya ça-lışıyoruz. Son tahlilde bu çabaların amacı karar sahibi insanları or-taya çıkarmaktır. Size başka türlü adım attıramıyoruz. Çaba sahibiolan arkadaşlarımız vardır, ama en yakınını bile yürütemiyor, hattaolumsuzluğun önüne bile geçemiyorlar.

Peki, nasıl oluyor da, bu kadar insanı yürütebiliyoruz. Bununkendiliğinden gerçekleştiğini söyleyemezsiniz. Kendiliğindencilikdünyanın her tarafında vardır. Ama Kürdistan’da kendiliğindenci-lik yoktur. Bu kadar parçalanmış ve güçten düşürülmüş bir halkınsırtında kendiliğindencilik olamaz. Olsa bile bu çok cılızdır, tama-men subjektiftir. Yani insan bilinci ve iradesiyle karara ulaştırılırve yürütme sorumluluğu ister. Tabii gerçeklerin bu kadar açığa çı-karılması, bütün görevlere karşı olduğu gibi, çizgi dışılığa karşı dakolektif bir karar gücü durumuna gelecek ve bütün partiye yan-sıyacaktır. Suç işleyenlerin suçlarını ortaya çıkarmak görevimizdir.Bu tip tutum sahiplerini tehdit etmiyoruz. Bunun gereği de yoktur.Biz, her şeye rağmen, elimizden ne geliyorsa onu sunacağız. Var-sın kendileri utansın ve yeri dibine girsinler. Bu tutum sahiplerininbizim özel çabalarımızla boğulmalarına gerek yoktur. Çünkü onla-rı, gelişen halkın iradesi boğacaktır. Biz bütün gücümüzle partiyidaha da büyüteceğiz. Bütün dürüst öğelerimizi daha yetkin bir ka-rar gücüne ulaştıracağız. Sahte önderlik yapanlar, çizgimizle oy-nayanlar ve bu temelde suçlu durumuna düşmüş olanlar sonuçtaboğulacaktır. TC’yi bile boğabiliyoruz da, bu silik ve onun kırk el-den geçmiş karikatürlerini mi hizaya getiremeyeceğiz? Bu müm-kün müdür? Bunlar sapıktır ve bu durumlarına rağmen kendilerine

340

Page 341: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

son derece eğitici yaklaşıyoruz. Lümpenizm ve bastırmacılık tü-ründen tutum sahipleri, eğitici yaklaşımlarımıza rağmen, bu özel-liklerini bize satmaya kalkışmamalıdır. Kürdistan’da herkes bozukeşyalarını herkese satabilir, ama hiç kimse bozuk mallarını bize sa-tamaz. Bizim adımıza da kimseyi aldatamaz. Biz kendi sorumlu-luğumuz üzerinde yürümesini biliriz. Düşmana kaçmak bir kurtu-luş değildir. Bazı aşağılık yöntemlere sarılmak yiğitlik olamaz. Ar-kadan hançerlemek de yiğitlik değildir. Biz de o zaman kendimizisavunacağız. İşte kavga buna denilir. Biz kavga için yaratılmış birhalk konumundayız. Bizimle birlikte yol almaya var olduğunuzusöylüyorsanız, desteğimiz ve yoldaşlığımız sonuna kadar olacaktır.Tersine bazıları bizim adımıza oyun yapmak istiyorlarsa, böylele-rine ölüm bile çok gelecektir.

Tercihin doğru yapılması gerekir. Bizim felsefemizde basitliğe,aldatmaya ve uzlaşmaya yer yoktur. Yüceliklerde birleşmek durur-ken, sokak serserileri gibi birbirini kandırmaya ne gerek vardır?Büyük bir yoldaşlar topluluğu olarak, kararlarımızla Kürdistan’ıayağa kaldırır, bir önderler topluluğu oluşturmak için yoğun çabaharcar ve bunun büyük terbiyesini-eğitimini vermeye çalışırken, buserserilerin sözümona bizi ifsat etmeleri, arkamızda oyun oynamala-rı ve bizi boşa çıkarmaları kolay mıdır? Bunlar kendilerini aldatabi-lirler, ama bizi asla aldatamazlar. Çizgiyi ve parti ahlakını savunmakgerekir. Eğer çizgiyi savunamaz, bunda ısrarlı olamaz ve bunu bir-liğe hizmet eder bir biçimde son derece ustaca yapamazsanız, böyle-lerinin ne de olsa PKK üyesi olduğunu düşünerek önlemi elden bıra-kırsanız, kendi sonunuzu getirmiş olursunuz. Bazı yoldaşlarımızdoğruyu görüyor ve partiye iletmek istiyorlar; ama başlarında bulu-nan bazı müfritler bunların canına okuyorlar. Bazıları da aslında ha-taları gördüklerini, ama ses çıkaramadıklarını söylüyorlar. Sağlamve yaman PKK’lilik bu değildir. Bu çok kötüdür. Ama ikide bir kötübir biçimde ortaya çıkararak, masaya yumruğunu vurmak da çözümgetirmemektedir. Yine kişinin tek durumuna düşmesi ve kendisiniimhaya götürmesi de doğruyu temsil etmek olamaz. Hayır, doğru-nun doğru bir biçimde temsil edilmesi tek başına olamaz. Doğruyutemsil eden sessiz kalmaz, boyun eğmez, yerinde ve zamanında güçolmasını ve ses vermesini bilir. Bütün bunlar için gerekli önlemleri

341

Page 342: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

alır. Bir şey söylediği ya da vurduğu zaman ses çıkarır ve sonuç alır.Doğrunun temsili budur. Kendini bir zavallı durumuna düşürerekyenilgiye götürdükten sonra, “aslında doğruyu fark etmişim” denilsede, bu hiçbir şeyi kurtaramaz.

Bu konuda temsil ettiğimiz doğrultu nedir? Bu konuda temsilettiğimiz doğrultu, yerinde ve zamanında doğru bir söz söylemekve doğru adım atmaktır. Bunu yapamadığımız bir yer ve zaman ol-duysa söyleyin. Biz eleştirilere açığız. Filan yerde ve filan zaman-da yapabileceğiniz bir şeyi yapmadınız deyin. Düşünün, bu konu-da bir hatamızı bulup çıkarabilirseniz, size bravo diyeceğiz. Bukonudaki her türlü eleştiri yüksek bir değer ifade edecektir. Bu si-zin için de geçerlidir. Sıradan bir görev karşısında bile boyun bü-ker ve kendinizi en donanımsız ve savunmasız bir biçimde orta ye-re koyarsanız, bizim savaşma tarzımızla savaşmadığınız ortaya çı-kacaktır. Tabii bu da yenilginin kendisi olacaktır.

Doğruları bu kadar ortaya koymamıza rağmen, yine de ortayaçıkıp kendilerini doğru olmayan bir tarzda dayatanları kabul et-meyeceğiz. Bu konuda bize doğru olmayan tarzda yazılan raporla-rı ve mektupları sahiplerine iade edeceğiz. Biz, doğrularımızı tem-sil edebilen ve bunun savaşım tarzı üzerinde yoğunlaşan militanla-rımız üzerinde duracağız. Bütün bunları belirlerken, yine PKK’ninbütün belli başlı temel özelliklerini hatırlatmaya, hatta devrimlerinesasını göstermeye ve daha çok da doğru pratiğin nasıl gelişmesigerektiğini ortaya çıkarmaya çalıştığımızı görüyorsunuz. Buradaulaşamamak ve yetişememek denilen bir durumdan söz edilemez.Biz burada işler için belli bir üretici güç olmaya çalışırken, baştakamp faaliyetlerimiz olmak üzere, parti adına yürütülen bütün faa-liyetlere en ileri düzeyde ulaşıyor, bu faaliyetleri temsil ediyor veilerletiyoruz. Kamp çalışmalarında yetişemediğini ve temsil ede-mediğini söylemek olur mu? Henüz kendini veremediğini ve bunabiraz daha ihtiyacı olduğunu söyleyen baylara hatırlatayım: Bizmücadelemize başlarken iki sözcükle bir çözüm gücüydük, bugünde öyleyiz. Sözünü ettiğimiz tutum sahiplerinin hiç kuşkusu ve en-dişesi olmasın; hesapları varsa, bunu bilerek ona göre kendileriniayarlasınlar. Yetişemediklerini söyleyenlere içimizde artık fazlayer yoktur. Ulaşamadığını ve kendisini katamadığını söylemenin

342

Page 343: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

gerçeklerimizle fazla bir ilgisi olamaz. İşlerimiz konusunda biz herzaman hazır ve nazırız.

Sizin için ne gerekiyorsa onu yapmaya ve yerine getirmeye hazırolduğumuzu görüyorsunuz. Bu da bir mevzidir. Avrupa’da ve ülkezemininde de yaklaşımımız budur. Mücadele herhangi bir alandageriledi mi? Bu kadar engellemelerine ve karşı inatlarına rağmen,bazıları bizi bir mevzide birkaç milim geriletebildiler mi? BunlarPKK’yi ve PKK önderliğini geriletmeyi başarabilirler mi? Tersinemevzilerimiz daha da çoğalıyor ve derinleşiyor Gerçeğimiz işte bu-dur. Peki, sizler nasılsınız? Ulaşamadığınızı belirtirken vicdanınızrahat mıdır? Hala çekindiğini ve olumsuzluklar karşısında ses çıka-ramadığını söylemenin devrimle ve devrimci onurla ne ilgisi var-dır? Bunu bize ve tarihimize yakıştırmak ne kadar şerefli bir davra-nış olabilir? PKK’nin kendi tarihsel çıkışıyla çoktan mahkum ettiğibu suçluluğu ikide bir saflarımızda hortlatmanın size kazandıracağışey nedir? Tekrar vurguluyorum: Belirttiğimiz bu olumsuzluklarahiçbir zaman boyun eğmeyeceğiz. Kendimizi büyük de görmüyo-ruz. Bize böyle davranmamızı vasiyet edenlerimiz vardır. En azın-dan onların vasiyetlerini saygıyla karşılayacak kadar onur sahi-biyiz. PKK adına direnenlerin beklentileri ve emirleri vardır. Bun-ların gereklerini temsil etmek zorundayız. Bu baylar bunları mıçiğnemek istiyorlar? Hayır, bu olamaz. Bu baylar başka işler yap-sınlar. Açıkça karşımıza geçerek bize karşı cepheden savaşsınlar.Ama küstahça, PKK’nin birliği ve yüceliğiyle oynayarak bize karşısavaşmaktan vazgeçsinler. PKK içinde köstebek yuvaları kazarak,tilki kurnazlığı yaparak, gözyaşı edebiyatına sarılarak ve arkadanihanetler tezgahlayarak bize karşı savaşmak yerine, TC ile bir-leşerek ön cepheden savaşsınlar. Bu daha iyidir. PKK’nin işlerinidoğru yürütmemek ve ifsat etmek, cepheden savaşmaktan daha kö-tüdür. Başka sınıfların ahlakını ve yaşam tarzını mümkün kılacakaşındırma hareketlerinde bulunmak, cepheden savaşmaktan dahaiblisçe bir harekettir. Biz bu konuda da uyanığız. Bu baylara doğrusavaşmalarını söyleyeceğiz. Özellikle bağlılık maskesi altında işle-rimizi bozmaya hiç kimsenin hakkı yoktur. Bunlar, kendi canlarınadüşkünlerse ve yaşamak istiyorlarsa, gelsinler, kendilerini yaşata-lım. PKK, zengin bir harekettir. Bunlar dağlarda üşüyorlarmış. Ora-

343

Page 344: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

da yaşamın alası olmasına rağmen gözleri doymuyormuş. O zaman,gelin de gözünüzü doyuralım. Daha ne istiyorsunuz? İlle de hembozacağınızı, hem de saflarımızda kalacağınızı söylüyorsanız, karşıcepheye geçin deriz.

Şimdi siz de burada kalkıp böyle yaparsanız kötü olacaktır. Hay-ır, buna cesaret bile edemezsiniz. Düşmandan gelenler bile, buradaher gün ibadet eder gibi emirlerimize uyuyorlar. Peki, bu serserilerkim oluyor? Bazıları da bunları kolluyor ve kendileriyle uzlaşıyor.Bu büyük bir terbiyesizliktir. Politikada bu, tek sözcükle ahlaksız-lıktır. Kürdistan’da yüzyıllardan beri süregelen “kim kimi kullanırve aldatırsa” tarzındaki lanetli yaşama ve bu geleneğin içimizdehortlatılmasına karşı çok yönlü bir savaş açıyoruz. Savaşımız ol-dukça çok yönlüdür. Bunları cepheden savaşa çekmek bizim içinbaşarıdır. Cephede az mı savaştılar? Biz henüz savaşı yitirmedik.Aslında en kötü savaş tarzını deniyorlar. Bunlar PKK adına, halkakarşı en kötü savaş tarzını kullanmayı marifet edinmişlerdir. Böyle-leri düşman basınının manşetlerine bile geçti; bizim yüceliğimizibile lekeleyecek kadar ileri gitti. Zaten soruşturmalarla, bunlardanbazılarının düşmanın bilinçli öğeleri olduğunu, ama birçoğunun daöznel olarak ajanlığa oynadıklarını ortaya çıkardık.

Suç ve yargı sorununun çözümünü oldukça ilerlettik. Bunu dahada derinleştireceğiz. Öbür yandan uzlaşmacılığı da açığa çıkardık.Bazıları bizim önderlik yetkilerimizi nasıl tanınmaz hale getirdi-ler? Bununla uğraşanlar çok oldu, bununla tilki gibi oynayanlarıgördük. Ama sonunda ne duruma geldiklerini kendileri de çok iyibiliyorlar. Bizim hayatta en büyük arzumuz, müthiş bir mücadelebirlikteliğini dayatmak ve kolektif çalışmaktır. Önemli görevleri-mizde, muazzam bir duygu ve düşünce birliğini yaratmak kadarhiçbir şeye ihtiyaç duymuyoruz. Bizimle çalışmak isteyenlerlemüthiş bir şevkle çalışırız. Sadece talimatlarımız dinlenmelidir tü-ründen bir yaklaşımdan nefret ediyoruz. Doğrular üzerinde olduk-ça düşünmek, karar vermek ve yürütmek temel arzumuzdur. Bizburada çocuklarla bile bunu yapıyoruz. Hemen hemen hepiniz ye-nisiniz. Sizinle olan ilişkilerimiz bile emir ve talimat düzeni altın-da bulunan ilişkiler değildir. Tersine, sizleri de bir tartışma ve ka-rar gücü düzeyine çıkarmaya çalışıyoruz. Buna karşılık, bazıları

344

Page 345: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

gidiyor, en değerli karar gücümüz yerine despotizmi uyguluyorlar.Kendilerine köle olmamakta direnenleri tasfiye ediyorlar. Hareke-timize bunu yakıştırmak, işlenebilecek suçlardan en büyüğüdür.Bu, PKK’yi hiç anlamamaktır. Neden bunları bu kadar vurguluyo-ruz? Çünkü bunların özgürlük anlayışımızla yakın ilişkisi vardır.Bu özellik, özgürlüğü tanımamaktadır, özgürlükten habersizdir.Hep boyun eğmiştir ve boyun eğdirmeye çalışmaktadır. Bu anlam-da çok tehlikelidir.

PKK hareketi bir bütün olarak özgürleşen halk gerçeğidir. Bu-nu, sosyalizmin önderliğinde, en doğru ve eşit bir temelde yürütenharekettir. Bunlar bunu bozmaya çalışıyorlar. Gelin de kıyametikoparmayın! Bunlar bir de şu kadar yetkili olduklarını, filan böl-gede şu kadar açılım yaptıklarını ve bilmem ne kadar ün kazandı-klarını söylüyorlar. Gidin de bu hikayeleri başkalarına anlatın, de-mek gerekir. Bu ne küstahlıktır? Parti çizgimizi, onun ahlaki özel-liklerini ve esas çalışma tarzını ifsat etmeye yönelik tutumlara veetkili-yetkili makamlar adı altında bunu yürütme küstahlığını gö-sterenlere karşı savaşmakta kararlı olduğumuzu görüyorsunuz. Bukararlılık daha da gelişecektir. Bunları ya mutlak anlamda doğruhatta savaştıracağız, ya da karşı cepheye çekip kendilerine karşısavaşacağız. Bunlar yaramazlıklarıyla bozgunculuğa devam eder-lerse, orada herhalde partiyi savunacak birileri çıkacak ve PKK’yisavunmasını bilecektir.

Burada belli isimler vermeden, bazı çizgi dışı anlayışlar ve tutu-maların nasıl ele alınması, nasıl yaklaşılması ve üzerine nasıl gi-dilmesi gerektiğini bir kez daha açmaya çalıştık. Kuşkusuz siz debu yaklaşımların üzerinde duruyorsunuz. Bütün partililer bu ya-klaşımların üzerinde duracak ve bunları somut olaylara uygulama-sını bileceklerdir. Kimlerin suçlu olduğunu ve çizgiye karşı hangidüzeyde suç işlediklerini ortaya çıkaracak, oldukça ileri düzeydeüzerine gitmeye çalışacaklardır.

Yine bu açıklamaların ışığında daha somut talimatlar hazırlanabi-lir. Dolayısıyla bütün partililer, parti içinde çizgiye son derece duy-arlı yaklaşmaya, onu sağlam bir biçimde temsil etmeye, partiyaşamının ahlaki ilkelerinden ödünler vermemeye ve neye mal olur-sa olsun çalışma tarzını tutturmaya büyük özen göstereceklerdir. Su-

345

Page 346: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

çluluk özelliklerini konuşturmak bir yana, bu özelliklerin esamesinibile yaşatmamaya çalışacaklardır. Bunun için, eğitime oldukça ağır-lık vererek ve eğitimi tecrübeleriyle birleştirerek kendi çevrelerini,her an işlenebilecek suçları yerle bir etmeye hazır hale getirecekler-dir. Bütün bunlar yapıldığında, partimiz bu tutumlara karşı bir kezdaha yerinde ve zamanında anlamlı bir tutumu başarıyla geliştiripuygulatmış olacaktır. PKK’nin önde gelen bütün sorumluları bunun-la mükelleftir. Bunlar, bu temelde gelişmeleri dikkatle değerlendir-meye, parti çizgisi doğrultusunda özü ve biçimiyle sağlam yürüt-meye yüksek bir duyarlılıkla yaklaşacaklardır. Nerede olursa olsunve kimlerden gelirse gelsin, çizgi dışına çıkıldığı ve parti çizgisigüçten düşürülmeye çalışıldığı zaman, doğru yaklaşımı göstermekiçin her şeyini ortaya koyacaklardır. Zeminini ve zamanını iyi kol-layarak, bunun örgütlenmesinde sonuç almaya gideceklerdir.

Bu temelde partiye özden bağlı militanların, şimdiye kadar birtürlü yerine getiremedikleri görevlerini derhal yerine getirmeleriher şeyden önce gelmektedir. Militanların bütün yaşamları boyun-ca bu konuda yoğunlaşmaları esastır. Militanlarımız çabalarının enözlü ifadesini, bu biçimde başarı yolunda sergileyeceklerdir. Bun-dan yoksun olan bir çabanın boşa gideceğini unutmamak gerekir.Bu unutkanlık ve duyarsızlık, kendilerinin kaybetmesi anlamınageldiği gibi, fiziksel ve daha çok da siyasal anlamda kayıplara yolaçacak, kendileriyle birlikte hiç de hak etmediğimiz bir biçimdedeğerlerimizi yitirmemize neden olacaktır. Dolayısıyla başta ken-dimize olan saygımızın ve çabalarımızı başarıya götürme tutumu-muzun bir gereği olarak, bunun da ötesinde bizden kaynaklanabi-lecek bir zararın parti ortamına olumsuz bir biçimde yansımamasıiçin, olumlu yaklaşımlarla çevremizi daha da ilerletmenin yarışıiçinde olacak ve sağlam bir parti militanı olmanın ölçülerini tuttur-arak, sonuç almayı sürekli bir çalışma tarzı haline getireceğiz.

Partimizin bütün değerli militanlarının, bu konuda var olan yet-mezliklerini hızla aşacaklarına ve bundan sonra çizgiye bağlılıkla-rının gereklerini bu temelde yerine getireceklerine ve bundabaşarılı olacaklarına inanıyoruz.

Kasım 1989

346

Page 347: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

PKK’yi tasfiye etme hareketi üzerine birkaç söz

Hamza (Hasan Bindal) arkadaşın şehit düşmesi olayına ilişkinsoruşturmayı derinleştiriyoruz. Ulaştığımız somut sonuca göre,nesnel olarak en azından kuralları dinlememekten ve yaşamsal birtehlikenin varlığı bilinmesine rağmen kurallarla oynamaktandoğan bir suç vardır. Nesnel olarak durum budur. Tabii durum so-ruşturmayla daha iyi anlaşılacaktır.

Aslında üzerinde en çok durulması gereken konuyu kapsamlıcaaçtım. Kasım ve kısmen Aralık konuşmalarında, feodal ve küçük-burjuva eğilimlerinin parti içindeki direnişinden söz ettim. Öznelanlamda bunların düşmanla bağlantılarının olup olmaması pekönemli değildir. I-KDP’nin bize karşı yürüttüğü savaşta komplo-larla birçok değerli arkadaşımızı katlettiği gibi, kendi içinde debinlerce yurtsever aydını yok ettiğini biliyorsunuz. Yine ilkel mil-liyetçilikle küçük-burjuva oluşumlar arasındaki çatışmalar sonu-cunda, halkımızın en yurtsever kesimleri pervasızca harcandı. Bukesimler içinde çok değerli insanlar vardı. Sizin sergilediğinizsavaştan çok daha ileri düzeyde bir savaşçılık ve komutanlık sergi-leyenler bulunuyordu. Barzani-Talabani çatışmasında kurban edi-lenlerin hepsi yurtseverdi. Bunlar daha çok halkımızın yoksul ke-siminden geliyorlardı. Üstelik feodal klik veya önderlik tamamenailesel, feodal ve aşiretsel çıkarlarını egemen kılmanın savaşımınıveriyordu. Onun ulusal kurtuluşçuluk ve emekçilerden yana tavıralmakla ilişkisi yoktu. Bunların ulusal ve demokratik kurtuluşdoğrultusunda hiçbir çabaları bulunmuyordu. Bütün amaçları hem

347

Page 348: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

kendi içlerinde hem de başka saflarda yer alan olumlu her türlüyurtsever ve demokratik gelişmeyi komploculukla boğmaktı. Bun-ların kırk yıldan beri yaptıkları şey budur. Kürdistan tarihindekidurum eskiden beri böyledir.

Sık sık, biz ortaya çıktığımızda, ilkel milliyetçiliğin Türkiyetemsilcisinin bize söylediklerini anımsatıyorum. 1975 yılıydı. Bizievine davet etmişti. Ankara koşullarında oldukça iyi yaşıyordu.Bizim sınıf silahıyla Kürdistan’a girmemizin en büyük tehlike du-rumuna düşmemiz anlamına geleceğini söylüyordu. Hatta “SizKürdistan’ın üzerinde sallanan Demokles’in kılıcısınız; halkımızıbölüyorsunuz” diyordu. Bu cümleyi aynen kullandı. O zaman ken-dilerini ve milliyetçi safları çok yadırgamıştım. Biz henüz çok kü-çük bir adım atıyorduk. Halkı neden ve nasıl bölebilirdik? Amaaradan yıllar geçtikten sonra, savaş bir gerçeği doğruladı. Bunlargerçekten de hazırlıklıydı. Ölüm pahasına da olsa kendi önderlik-lerini konuşturmaktan ve gerektiğinde adam katletmekten çekin-miyorlardı. 12 Eylül öncesinde KUK örneğinde gördünüz. Buoluşum Mardin bölgesinde en az 75 devrimci ve yurtseveri katlet-ti. KUK’un parolası PKK’yi Mardin’den öteye geçirtmemekti. 12Eylül darbesine kadar yürüttü.

Daha sonrasını biliyorsunuz. İlkel milliyetçiliğin bize yansıttığıuç KUK ucuydu. Sözümona T-KDP’den söz ediyordu. Yurtsever-liği çok kötü bir biçimde kullanıyorlardı. O zaman MİT’in kendi-lerine verdiği bir görev vardı. I-KDP, 1972 yılında Dervişê sadodenilen adamı bizzat çağırmış; kendisini Türkiye ilişkilerini ge-liştirmekle görevlendirmişti. İki Sait’i; sait elçi ve sait Kırmızı-toprak’ı komployla birbirine vurdurttuktan sonra, Dervişê Sa-do’ya Türkiye’de temsilcilik oluşturma görevini vermişti. Buadam Diyarbakır’da MİT Bölge Müsteşarı ile ilişki kuracaktı. Ger-çekten de bu ilişkiler geliştirilecekti. Bu, 1975 yılında bize de yan-sıdı. Bunlar stêrka sor adında bir kol oluşturmuşlardı. Biz bunla-ra “Beş Parçacılar” diyorduk. Sovyetler Birliği’nin sosyal-emper-yalist olduğunu söylüyorlardı. Aslında bu CIA’nın ve MİT’inuzantısıydı. I-KDP’den de çok güç alıyordu. Bu provokasyon çete-sinin ilk işi Haki Karer yoldaşı katletmek oldu. O zamanki tem-silcileri PKK’den intikam aldığını söylüyordu. Biz buna karşı ha-

348

Page 349: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

zırlıklı olmadığımız bir dönemde Haki yoldaşı kaybettik. Hakiyoldaşın anısına tutarlı bağlılığımız, bizi sınıf savaşımını yetkinceyürütmeye zorladı.

Ne yazık ki, PKK tarihini biraz daha iyi izleyemiyorsunuz. Stêr-ka Sor neydi, “Beş Parçacılar” kimdi? Bazılarınız bunları hiçanımsamayabilir. Ama bunlar gerçekten de ilkel milliyetçiliğe, I-KDP’ye dayanıyorlardı. Ondan güç alıyorlardı. Bunlar, PKK’ninyayıldığı Antep ve Adana gibi alanlarda üsleniyorlardı. Haki yol-daşı tartışmaya çağırıyorlardı. Tartışma içinde, kaza süsü vererekkatliamı gerçekleştirmişlerdir. Olay kaza değildi. Çatışma bunuaçıkça doğruluyordu. Ama biz hazırlıksızdık. Çünkü, tartışmadabir şey olamaz diye düşünüyorduk. Biliyorsunuz, Haki yoldaşınşehit düşmesini kaldırmak bizim için çok zor oldu. Bu yoldaşımı-zın anısını yaşatmak, mücadeleyi geliştirmekle mümkündü. Müca-deleyi geliştirmek için de, o zaman bu ajan-provokatör çetesinitasfiye etmek gerekiyordu. Tersi durumda grubu geliştirmek ola-naksızdı. Aylarca bu çetenin tasfiye edilmesi sorunuyla uğraştık. Ozaman silahımız da yoktu. Bu oluşum bizi çok uğraştırdı. Anım-sayanlar bilirler, çok da tehlikeliydi. Daha sonra bunların ulusalkurtuluşçulukla bir ilgisinin bulunmadığı anlaşıldı. Hepsi lümpenve parayla tutulmuş maşalardı. Bunlardan bazılarını cezalandırdık.Geride kalanların daha sonra sergiledikleri pratik, gerçeğin, değer-lendirdiğimiz biçimde olduğunu doğruladı. Katliam planlıydı. Yol-daşımızın şehit düşmesi, hazırlıklı olmadığımız bir dönemin kay-bıydı. Bize yararı şu oldu: Düşmanı daha iyi kavradık ve üzerinegittik. Örgütlülüğü ve eylemliliği geliştirerek, yoldaşımızın anısınıyaşatmaya ve kaybımızı gidermeye çalıştık. Bu olay karşısındasinmedik, tersine devrimci intikam yönelimi içine girdik.

Yalnız bizi boğmak isteyen güçlere, kişilere ve anlayışlara karşıkaba bir intikama yönelmekten ve “bizi vuranı vururuz, bu iş olurbiter” demekten kaçındık. Özellikle “Beş Parçacılar”ın kimler ol-duğunu, “beş parça”nın hangi anlama geldiğini ve dünya gö-rüşünün ne olduğunu araştırdık. O zaman bunun, ilkel milliyetçi-liğin bizi barajlamak amacıyla ortaya çıkardığı bir araç olduğunugördük. Bunların hedefi şuydu: PKK solculukla geliyordu; kendi-leri de “solcu”ydu. Ama kendileri “beş parçacı solcu”ydu. PKK

349

Page 350: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

daha sonra biraz KUK’a dönüşecek ve KUK da yaygınlık kazana-caktı. Sonuçta çatışmalar tırmandı. Bunlar savaşı geliştirdiğimizMardin’de, onlarca yurtseverin katledilmesinde büyük rol oynadı-lar. O zaman “UDG” (“Ulusal Demokratik Güç Birliği”) vardı.“UDG”, PKK’ye karşı sözümona ünlü bir vurucu güçtü. Demirelbile ondan söz ediyordu. Bunları kullanmakla tehlikeli bir iş yapıl-dığını, bu güçleri PKK’ye karşı çıkarmanın devletin ağırlığıylabağdaşmadığını söylüyordu. Demirel sanırım 1980 başında böylebir değerlendirme yapmıştı. Ama onlar da epeyce kayıp verdiler.Ortada büyük bir kalkışma ve gelişme vardı. Mardin’deki büyükyurtseverlik çıkışının darbelenmesi hedeflenmişti.

Bu çıkmazı, çok yönlü faaliyetlerle zorbela aştık. Bu öyle ken-diliğinden olmadı. Epey müdahalede bulunduk. Yüzlerce kadro,savaşçı ve olanak sunarak, Mardin bölgesindeki yurtseverliği diritutmaya çalıştık. Büyük bir sınıf savaşımı sonucunda bunları tas-fiye etmek mümkün olabildi. tekoşîn de aynı ajan-provokatöroluşumun değişik bir varyasyonuydu. “Beş Parçacılar”ın dayattığıprovokasyon başarılı olamayınca, hareketimizin karşısına Tekoşînkliği çıkarıldı. Haki yoldaşın katledilmesinden sonra “Beş Parça-cılar” teşhir olmuş ve bu nedenle fazla iş yapamaz durumadüşmüşlerdi. Haki yoldaşın katledilmesi olayının bir ucu da içi-mizde bulunan Mehmet Uzun’a dayanıyordu. Haki’nin olay yeri-ne götürülmesinde bu adam vardı. Kendisi daha sonra Tekoşîniçinde çalışmaya başladı. Haki yoldaş o zaman Antep sorumlumuzve en değerli militan arkadaşımızdı. Oldukça örgütleyici ve eylem-ciydi. Bu dönem olanaklarımızın çok kıt olduğu bir dönemdi. Bu-gün birçoğunuzun sahip olduğu olanaklar o dönemde yoktu. Bunarağmen, sizin pratiğinize ve içinde bulunduğunuz duruma bak-tığımızda hayretler içinde kalıyoruz. Haki yoldaş hamallık yapa-rak biraz para kazanıyordu. 20-30 kişilik eğitim grubunun gereksi-nimlerini bu parayla karşılıyordu. Bir gün kaldığı eve gittik. Yeniyapılmış betonarme bir evdi ve oldukça soğuktu; evin içi buz gi-biydi. Çay ve zeytinle karnımızı doyurmuştuk. Şimdi çok zor ha-tırlanacaktır. Haki yoldaş, Antep’teki bu ilk gruplaşmayı tamamenhamallık yaparak oluşturdu. Gençlerden bir grup yarattı. Birkaçeylem yaptı. Düşmandan birkaç kişi vurdu. Antep’teki çalışmalara

350

Page 351: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

iyi öncülük etti. Daha sonra sabotajlar gerçekleştirdi. BunlarPKK’de ilk yapılan işlerdi. Antep alanında bu tür bir militan faa-liyeti oldukça ileri götürmüştü.

MİT de o zaman bunun farkındaydı. Haki yoldaşı bu yüzdenhedefledi. Onun hedeflenmesi son derece bilinçliydi. Düşman bir“beş parçacı”yı Antep örgütümüzün içine sızdırarak, PKK’nin enmilitan temsilcisi olan Haki yoldaşı durdurmaya çalıştı. Başarıyaulaşması durumunda bunun ürününü de Tekoşîn kaldıracaktı. Yol-daşımızın şehit düşmesinin ardından, bunlar önderliğin gittiğini vemirasın kendilerine kaldığını söylüyorlardı. “PKK hareketinin ger-çek yaratıcıları imha edilirse, öbürleri korkup uzaklaşır” diyorlar-dı. Zaten Haki’nin şehit düşmesinden sonra, geri kalanlardan bir-çoğu korkup kaçtı ve bizi epey uğraştırdı. Bazıları Tekoşîn’e katıl-dı ve bize verdikleri zarar az olmadı. İyi anımsıyorum, o zaman buhizbi tasfiye etmek için kendim Antep’e gittim. İçlerinde onyediarkadaş vardı. Kendilerine göre önemli bir kesimini ele geçir-mişlerdi. Aslında içlerinde çok dürüst ve dayanıklı arkadaşlar davardı. Bazıları sömürgeciler tarafından idam cezasına çarptırıldı.Biz bunları kazandık. Hizbin bir-iki elebaşısını tecrit ettik. Geriyekalanları yeniden saflarımıza çektik. Ama bunlar mantık olarak ka-droları birbirine düşürmüş ve kuşkulu hale getirmişlerdi. Onları ikikampa bölerek birbirine vurdurtmayı hedefliyorlardı.

Yine anımsadığım kadarıyla bir evde 17-18 dolayında kişininkatılımıyla bir toplantı yaptık. O zaman biri vardı, tam hatırla-mıyorum, herhalde adı Ahmet’ti, hatta daha sonra vuruldu. Bizotururken, kendisi sözümona çalışıyordu. Bu hizip denetimimiz-den uzak olduğunda, işi yumuşak bir biçimde halletmek istiyordu.Daha sonra Baki provokatörü de bazı değerli arkadaşları tehlikelibir konuma itiyordu. Baki’nin daha bilinçli provokatörlüğü, aileci-lik eğilimi biçiminde gelişti. Ali Çetiner'in durumu da aynıydı.Almanya’da tutuklu arkadaşları ihbar eden Ali Çetiner’in 400 say-falık itirafnamesi vardır. Şahin Dönmez kadar itiraflarda bulun-muştur. O zaman bu da vardı. Kendileri karşılıklı vuruşarak sorunuçözeceklerdi. “İki PKK”den birisinin içinde Tekoşîn bulunuyordu.Tekoşîn henüz resmen ilan edilmemişti, ama çalışmaları vardı.Provokasyonu boşa çıkardık. Ama bu provokatörlere göre aslında

351

Page 352: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

birbirimizle vuruşmamız gerekiyordu. Karar alıyor ve bazı kişile-rin vurulmasını istiyorlardı. Bunu önledik. Bunların hedef halinegetirmek istediği kişiler arasından büyük direnişçiler çıktı. Ör-neğin biri Mahmut Aktaş arkadaştı. Hala cezaevindedir. Onu dabize tam düşman yapmışlardı. Bugün zindanlarda PKK adına dire-niş sergileyen arkadaşlardan biridir. Bu süreçte bu tip arkadaşlarıkazandık. Tekoşîn daha sonra da çalışmalarını sürdürmekle birlik-te, etkili olamadı. Bu tam bir provokasyon örgütüydü. Şefleri şuanda İsveç’te bulunan seyfi Cengiz adlı biriydi.

Tekoşîn, sömürgecilik konusundaki düşüncelerimizi olduğu gibisavunuyordu. Arkasında Türkiye solundan bir grup vardı, sözümo-na ondan kaynaklanıyordu. İlkel milliyetçilik “Beş Parçacılar”ı or-taya çıkarırken, Kurtuluş denilen grup da bunlardan yararlanmayaçalışıyordu. Sanırım düşman da bu olayları izliyordu. Düşman, il-kel milliyetçilik ve sol maskeli gruplarla birlikte PKK’nin o dö-nemdeki gruplaşmasını sabote etmeye yönelik çabalar harcıyordu.Daha sonra bu adam çeşitli teoriler üretti. Zaza Kürtlerinin bir“ulus” olduklarını iddia etti. Alevistancılık vb. girişimlerin hepsinekarıştı. Şimdi Londra’da yaşadığını duydum. Orada resmen PKKkarşıtlığını örgütlemeye çalışıyor. Aslında orada büyük bir potan-siyel vardır. Son göçe zorlananlar önemli bir potansiyel oluşturuy-or. Adam bunların arasında çalışıyor. Kürdistan açısından bir çaba-sı bulunmamakla birlikte, aslında gereksiz birisidir. Dediğim gibianti-PKK’ci bir faaliyet yürütüyor. Aynı kişi, 1975 yılında ilkelmilliyetçiliğin temsilcisinin sözlerine benzer bir biçimde, “Sömür-gecilik tezleriyle Kürdistan’ın üzerine yürümek CIA’nın işidir”diyordu. Daha sonra sömürgecilik tezini bizden daha iyi savun-maya başladı. Kısacası Tekoşîn’in görüşlerini bu unsur oluşturuy-ordu. Bir de Alaattin Kapan vardı. Haki yoldaşın katili olduğuiçin cezalandırıldı. Bunların Kürdistan’la hiçbir ilgisi yoktu. Birgünde birkaç görüş değiştirebilirlerdi. Kısacası Tekoşîn pratiği ba-zı kayıplara yol açtı; uzun bir süre bizi uğraştırdı. Örneğin An-tep’te zayıf kalınmasına ve birçok değerli kadronun savaş dışı kal-masına en azından neden oldu.

KUK’un devreye girmesi ise 1979-80 yıllarında epeyce hızlan-dı. KUK neydi? KUK; Tekoşîn ve “Beş Parçacılar”la alınamayan

352

Page 353: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

sonucu alma çabasıydı. Aslında KUK’un temel görevi buydu.Yurtseverleri kullanarak bunu yapmaya çalışıyordu. Epeyce insanvurdu; çok değerli arkadaşlarımızı katletti. KUK’un Diyarba-kır’da, Mardin’de ve Siirt’te katlettiği insanlar arasında çok değer-li arkadaşlarımız vardı. Benzer faaliyetlere bu zeminde de devamedildi. Lübnan alanında KUK’u peşimize taktılar. Arkasından bu-raya “UDG”yi, Komünist Partisi’ni ve Peşeng’i gönderdiler. Ken-dilerini bu zeminde Irak Komünist Partisi himaye etti. Uzun sürebize adım attırmadılar. Gittiğimiz her yerde, o zaman sahte Kürdi-stan İşçi Partisi adını kullanan Peşeng burnumuzun dibine dikiliy-ordu. IKP (Irak Komünist Partisi) ve fKDC (Filistin Kurtuluşuİçin Demokratik Cephe) dahil hepsi, “sizi tanımıyoruz” diyordu.Bu uzun bir süre böyle devam etti.

Bunların 1982 yılında denedikleri bir komplo vardı. Onu da açı-kladığımı sanıyorum. Bu komplo, FKDC bünyesinde gündemegelmişti. O zaman Mehmet sait (Ethem Akçan) yoldaşla birlikteFDKC bürosuna oturmaya gitmiştik. Sözümona onlardan ayrılmışbir grup vardı. Kendilerine öncü hareket adını takmışlardı. Adam-lar bizden de yararlanmak istiyorlardı. Yöneticisi sözümonaIKP’den ayrılmıştı. Herhalde IKP’nin ajanıydı ve bizi kontrol et-mek için gönderilmişti. Bizim ilişki kurduğumuz kişi FKDC’ninpolitik bürosundan bir kişiydi. Adı ebu Leyla’ydı. Hatta merkezkomitesi sekreteriydi. Öbürü de bunun yakın arkadaşıydı. Sözü-mona Irak’ta yirmi yıl birlikte Komünist Partisi’nin içinde kal-mışlardı. Biz oraya gittikten sonra, bu adam da damladı. Kuşkulutavırlarla yarım saat kadar konuştu. Herhalde bizi öğrenmeye gel-mişti. Bizimle görüşmeden sonra, biraz da garip bir biçimde ayrıl-dı. Evimize yakın bir yerde de kalıyordu. Sanırım 1982’dePKK’nin bağımsızlık çizgisini terk etmeyeceği ve IKP’nin güdü-müne girmeyeceği tespiti yapılmıştı. Çünkü KUK, Peşeng ve öte-kiler IKP’nin güdümündeydi. Onun bir dediğini iki etmiyorlardı.Kendilerine yer ve olanak tahsis edilmişti. Bizim kendileri için nedenli engel olduğumuzu tespit etmişlerdi. Herhalde TKP’nin debunda kesin onayı vardı. Yani cephe gerisi bu kadar kapsamlı birbirikime dayanıyordu. Kanımca uygulama görevini de FKDC’yevermişlerdi. Tabii FKDC’nin dürüst adamları da vardı. Örneğin,

353

Page 354: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

kamp ilişkilerini geliştirdiğimiz askeri sorumlunun durumu buydu.Bu tür başka adamları da vardı. Bunların bize dost olduklarına ina-nıyorum. Ama Irak kökenli olanlar büyük bir olasılıkla dürüstdeğildi. Bunlar IKP’nin adamlarıydı. TKP’ye sonuna kadar bağlı-lık duyuyorlardı. Daha o zaman TKP ile ilişki kurmamızın çok iyiolacağını belirtiyorlardı. Behice Boran henüz sağdı. Bize bir ada-mı gelmişti. Kendisiyle ilişki kurduk. Kendilerine bakılırsa, IKPbizi “ılımlılaştıracak” ve TKP’ye teslim edecekti. Böyle ilişki kur-duk. Ama dürüst olmadıkları gibi, niyetleri de değişikti. Yine sözü-nü ettiğim adama döneceğim. Adam epeyce kuşkuluydu. Arabaylaönümüzden geçti. Tuhaf şeylere tanık olduk. Bu bir komplo ya daşantaj olabilirdi. Kendisi evimize yakındı. Dolayısıyla o zaman ol-dukça dikkatli davrandık.

O zaman KUK ve Peşeng, IKP ile birlikte aldıkları ortak ka-rarla Kürdistan’ı bize kapatmak istiyorlardı. Hazırlıklarımız var-dı; Hakkari’ye girmek istiyorduk. Önümüze oldukça ciddi engel-ler çıkardılar. IKP bize bu adımı attırmamak için bir görevlisiniMardin’e kadar gönderdi. Adı herhalde ebu Şoreş’ti. Adam sö-zümona PKK’yi durduracaktı. Güneyli Kürtleri iyi kullanıyordu.I-KDP, Sami Abdurrahman çevresi ve Yekiti ile çelişkilerimizvardı. Yekiti’yi biraz değerlendirmeye çalışıyorduk. Yani bizimHakkari’ye girişimiz öyle kendiliğinden, basit ve provokasyon-suz gerçekleşmedi. On yoldaşımız Hêzil çayında şehit düştü. Bugrubumuza kılavuzluk eden kişi, I-KDP’nin en meşhur kılavu-zuydu. Adam komplocuydu. Başta Mehmet Karasungur ve Ha-mit Avcı yoldaşlar olmak üzere, Doğu Kürdistan’da bulunan ar-kadaşlar bunların denetimi altındaydı. 1982 yılına kadar arka-daşlarımıza adım attırmadılar. Daha sonra bu grubumuz Lolan’aindiğinde, üzerlerinde tam denetim kurdular ve kendi çizgileridahilinde tutmak istediler.

Bu güçlere karşı büyük bir mücadele verildi. İçimizden bazılarıonların kuyrukçuluğuna soyundu. Biz bağımsız tutuma yönelinme-sini istedik. 1985’lere doğru gelindiğinde, bizde ortaya çıkan ısrar-la silahlı savaşım çizgisine gelememe ve onu uygulamama, I-KDP’nin dayatmalarının sonucuydu. Bazıları bu dayatmalaraepeyce inanmışlardı. Bu oldukça belirgindi. Bunların arkasında I-

354

Page 355: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

KDP vardı. Sıkışmaları durumunda I-KDP’ye gideceğini düşünen-ler de mevcuttu. Daha sonraları otuza yakın kişinin bunlara sığın-dığını biliyorsunuz. Gücü bunlara kim verdi? IKP, I-KDP ve CUDbizden az adam kaçırtmadı. İlkel milliyetçilik tamamen tasfiyeedilmemizi hedeflemiştir. Bu da çok büyük bir dayatmaydı.Düşmanın da körüklediği ve özellikle düşman öğelerin tahribat ya-parak kaçtıkları bir karargah onların platformuydu. İlkel milliyet-çilik bu alanda mücadelemizi epeyce engelledi. Kaçanlar hep bugüce sığınarak, atacağımız adımları engellemeye çalıştılar. Bu du-rum nedeniyle 15 Ağustos Atılımı’nı zorbela başlatabildik.

İçimizdeki savaşa inanmayanlar ne yapıyorlardı? IKP’nin duru-mu zaten belliydi, engellemeleri ortadaydı. IKP ile çok yersiz birçatışma ortamı yaratılınca, sekiz değerli yoldaşımızı şehit verdik.Aslında 1985 yılı kışını çıkarmak çok zordu. Neredeyse ciddi biryenilgiyle karşı karşıya gelmişken, belimizi zor doğrultabildik. Buduruma düşmemiz, bu provokasyonla çok yakından bağlantılıydı.İçimizden bazıları, arkadaşlara, “Bunların üzerine gidin ve ölün”diyorlardı. Grubun içine çekildiği çatışma ortamı, gerçekte bir bi-tirme projesiydi. Bunlar, dışarıdan içimize dayatılmış feodal veküçük-burjuva serserileri kullanarak intikam alıyorlardı. Bizi Mar-din’e ve Hakkari’ye sokmama iddiasında bulunanlar, aslında geri-sinde düşmanın oldukça planlı ve örgütlü faaliyetlerinin olduğusızmalar, dayatmalar ve gruplar oluyordu. On-onbeş tanesiyleuğraştık. Bu size basit gelmemelidir. Yani bunlara karşı verilenideolojik ve politik mücadele çok kapsamlıdır. Bu mücadele bir-çok yoldaşımızın yaşamına mal olmuştur. Ulusal kurtuluş safların-da PKK’nin ideolojik ve politik etkinliğini sağlamak baş lıbaşınabir tarih konusudur.

Birçok arkadaşımız safça bu güçlerin komplolarına kurban gitti.Bazıları kaldıramayıp terk etti. Zorlamalarımız karşısında sınırlıbir kesimi durumu kurtarabildi. 1985’lere doğru geldiğimizde, da-ha çok etkili olan bunların bu cephedeki konumuydu. Tabii Türksolu da devredeydi. Türk solu içinden Dev-Yol ve Kurtuluş, 1985yılına kadar provokasyonu dayattı. “Beş Parçacılar” biraz da Hal-kın Kurtuluşu’ndan yüz alıyorlardı. Bunlar hem ilkel milliyetçilik-ten, hem de Türk solundan destek buluyorlardı. Bu konuda her iki

355

Page 356: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

gücün de tam kullanılma durumu vardı. Çünkü PKK, yurtseverliğive sosyalizmi birlikte uyguluyordu. PKK’nin sosyalizmine Türksosyal-şovenizminden, yurtseverliğine de ilkel milliyetçilikten birkol dayatılıyor; hem sosyalizm hem de yurtseverlik boşa çıkarıl-mak isteniyordu. Bunlar bu biçimde bize karşı çok kullanıldı.Başlangıçta IKP, I-KDP, Kurtuluş ve Tekoşîn, daha sonra Rizgarîve Dev-Yol başımıza bela edilmek istendi. Hala birbirleriyle ilişki-leri vardır. Sözümona Kürt temsilciliğini bunlar yapacaktır. Bunla-rın hepsi TKP’nin işbirlikçileriydi.

Sorun şuydu: Sosyal-şovenizmin PKK’nin tarihsel çıkışındanzarar görmemesi gerekiyordu. Öbür yandan ilkel milliyetçilik dezarar görmemeliydi. PKK hareketinin sosyal-şovenizmi yok et-mesi, TKP'nin iflası demekti. Günümüzde bu iflas tarihsel plandagerçekleşti. Bu büyük bir olaydı. Geçen yıl ilkel milliyetçiliğiniflası da kesinleşti. Ama bu öyle sıradan bir iflas değildi. Bu, on-binlerce insanımızın, binlerce aydının ve yüzlerce sosyalistinyaşamına ve Kürdistan’ın boşaltılıp viraneye çevrilmesine malolmuş bir tasfiyeydi.

Dayatmalar, 1985 yılına kadar ulusal kurtuluş saflarında ve da-ha çok da dışımızda ağırlık kazanıyor; içimize provokatif bir bi-çimde yansıyordu. Bizde MİT’in doğrudan PKK’nin adını kulla-narak provokasyon geliştirmesi, zindanlarda Şahin-Yıldırım çetesiöncülüğünde başladı. Bunun dışarıdaki kolunu da Semir-Seher iki-lisi yönetiyordu. Zindanlarda yoldaşlarımızın büyük direnişi ve bi-zim 1983 yılından itibaren yoğunlaşan kapsamlı çabalarımızla buprovokasyon açığa çıkarıldı ve giderek etkisiz kılındı. Yalnız bura-da farklılık şuydu: MİT daha önce, genellikle dışımızdaki ve dahaçok da ulusal kurtuluş saflarındaki provokatif unsurları kullanıyor;ilkel milliyetçi ve sosyal-şoven çizgiyi canlı tutmaya çalışıyor;kendi elemanlarını bu temelde çeşitli adlar altında kullanma pra-tiği içinde bulunuyordu. Diyarbakır zindanlarında sergilenen veAvrupa’da devam ettirilmek istenen durum daha değişikti. 1987yılından itibaren burada da denenmek istendi. Ama cesaret edeme-diler.

PKK zindanlarda bitirilmek istendi. Bildiğiniz gibi düşmanişbirlikçilerini belirlemişti. Bazıları teslim olmuş, bazılarını satın

356

Page 357: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

almış ya da şu veya bu biçimde kendisine kazanmıştı. Bu kesim,içeride neredeyse ezici bir biçimde yapıya egemen olmuştu. Maz-lum Doğan yoldaşın direnişinin anlamı biraz da bu boğulmayı ön-lemekti. Hemen belirteyim; gidişat bu denli kötüye gidiyor ve iha-net tutsakların gırtlağına kadar yapışıyorsa, bu durumda yapılacaktek iş en son eylemi sergilemektir. Sergilenen de zaten budur. Ey-lem kesinlikle bu dayatmaya karşıdır. Tutsaklar üzerinde baskıvardır, ama tutsakların üzerine ihanetle gidilmektedir. Bu direniştecanını ortaya koyarak partiye sahip çıkma örneği sergilenmiş vebaşarılı olunmuştur. Bunu daha sonraki süreçte Hayri, Kemal veferhat yoldaşlar devam ettirdiler. Bu direnişler görünürde TC’ninişkencelerine ve insan onurunu çiğneyen uygulamalarına karşı ge-lişmiştir; ama özünde ihaneti silip süpürmüştür.

Arkadaşlar mektuplarında, düşmanın adım adım üzerlerine gel-diğini ve kendilerini ihanete çekmek istediğini belirtiyorlardı. Par-tiyi, bu eylem biçiminden başka koruyacak bir seçeneklerinin bu-lunmadığını söylüyorlardı. Düşman, PKK’yi sözümona ılımlı birçizgiye çekmek istiyordu. Bugün hala bunu devam ettirmek istey-enler vardır. Düşman, “ılımlı PKK” adına teslim olmuş PKK’lilerive ihanet etmiş PKK’liliği kullanarak, PKK’den intikam almakistiyordu. Semir, açıklamalarında, “1973’te bu örgütün temellerinasıl atıldı? Onun nerede ve nasıl doğduğunu tespit etmeli ve yeni-den toprağa gömmeliyiz. İnsanlık için onun günyüzüne çıkmasınaizin vermemeliyiz” diyordu. Onun böyle bir cümleyle PKK’nin çı-kışına karşılık verdiğini, ilgili yazılarda okuduğunuzu sanıyorum.Bunlar kara kara düşünüyorlardı. Yıldırım Merkit, savunmasında,Dersim’de kendisine Kürdüm diyen bir kişinin bulunmadığını,hepsinin kemalist olduklarını, en iyi Türkçeyi kendilerinin ko-nuştuğunu belirtiyordu. Daha sonra “Genç Kemalistler Birliği”de bu temelde kuruldu. Artık kendilerini bu adla adlandırıyorlardı.Yine Şahin Dönmez, kendilerine önce sosyalizmin anlatıldığını,daha sonra ulusal sorundan söz edildiğini ve sonunda da PKK’ninortaya çıktığını söylüyordu. Bunlar Dersim’de sonuç almak istedi-ler. Bu hainler, kemalizme karşı gelişen hareketin can düşman-lığının nasıl yapılacağı konusunda teorisyen kesildiler. Bunu önceüstü örtülü, sonra açıkça yaptılar. Sonuçta değerli yoldaşlarımızın

357

Page 358: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

kanları pahasına dehşetli bir mücadele geliştirildi. En değerli yol-daşlarımızın nasıl şehit düştüklerini iyi anımsayalım.

Mücadele tarihimizi iyi öğrenmenizi istiyoruz. İhaneti ve pro-vokasyonu iyi tanıyın. Önemli olan bunun arkasındaki dünya gö-rüşü ve onu yönlendiren güçtür. Bu konuda birkaç çakalın maşaolması fazla önemli değildir. Zindanlarda gelişen direniş, Kürdi-stan tarihine en soylu ve onur verici örneklerden birisini kazandır-dı. Dünyada ve Türkiye’de ölüm orucunu tutsak yoldaşlarımız ka-dar uzun süre gerçekleştirenler çok az ya da yoktur. Yoldaşlarımı-zın kendilerini yakma eylemi de o denli büyük bir eylemdir. Dü-nyada buna benzer bir eylem tarzıyla zulmü durdurmanın başarıl-dığını sanmıyorum. PKK içinde ortaya çıkan ihanete ve onu besle-mek isteyen düşmana karşı, bu direnişlerin böylesi görkemli birkarşı koyuşu vardır.

1983-85 yıllarında içeriden dayatılan provokasyon bir hayli so-nuç almak istiyordu. O zaman da provokatörler, “PKK Hakkari’yegidemeyecektir” diyordu. Dışardan IKP ve I-KDP’nin hedefi Lo-lan’daki saldırılarla PKK’yi boğmak ve bitirmekti. Bazılarının bunayatmaları, onların PKK’li olmalarından değildi. Bunlar özündePKK’ye inanmayan, ama görüntüyü kurtarmak için PKK’ye sahi-plenmek durumunda kalan kişilerdi. İçeriden ve dışarıdan yürütülenPKK’yi bitirme çabaları, 1982’de hızla günyüzüne çıkıyordu.Düşman ve yardakçıları, PKK taktiğini Kürdistan’a yansıtmamakiçin bütün güçlerini ortaya koydular. Kenan Evren 1978 yılında Sa-rıkamış’ta subaylarla yaptığı bir toplantıda, “Cesedimi çiğnerler, yi-ne de ülkeyi bunlara böldürtmeyeceğim” diyordu. Bu deyimin anla-mı açıktı: Düşman PKK güçlerinin Güney’den Kuzey Kürdistan’ageçmesini önlemek için bütün gücünü harcayacaktı. Destekçileriylebirlikte, güçlerimizi “Dicle’den öteye geçirmemek” için elinden ge-leni yapacaktı. Düşman, böylesi bir hareketin elli yıldan beri ilk kezortaya çıktığını, bu hareketi boğacaklarını, Kürdistan sorunununüstünün yeniden betonlanacağını ve meydana gelen çatlaklığın yeni-den onarılacağını belirtiyordu. Sonuç, büyük bir mücadele oldu.

1985’lere geldiğimizde parti taktiği ve partiye dürüst bağlılıkkendisini kısmen konuşturabildi. En acımasız koşullarda imhalıksüreçleri yaşaya yaşaya bu döneme ulaştık. 1985 yılında da karşı

358

Page 359: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

çabalar bir hayli etkiliydi. TC’nin başbakanlık düzeyinde ilkel mil-liyetçi güçlerle toplantıları vardı. Özal hükümetinin bu güçlerleilişkileri ve toplantıları sıklaşmıştı. Şefleri Mesut Barzani, TC’yekarşı savaşmanın zamanı olmadığını söylüyordu. Hatta “Türkiye,Libya’ya bildirmişti, Libya da bana söyledi. Bizim otonomiyi ge-liştirme sorunumuz var. Tarihsel bir aşamadayız. Gelin bizimlebirlikte hareket edin” diyordu. Sanırım sözümona o küçük aklıylaTürkiye’yi de kandıracak ve daha o zaman bizi denetimi altına ala-caktı. Kendince bizi maşa olarak kullanacaktı. Ona göre kendileriotonomi elde ederlerse, Türkiye’de de benzer gelişmeler gündemegelecekti. TC son derece yumuşak yöntemlerle sorunu halledecek-ti! O zaman ağzımızı yokluyordu. Sözümona beni de ihanete çek-mek istiyordu. 1985 yılının bahar-yaz aylarında bu alana gelmişti.Kendisiyle beş altı kez görüştük. Tabii sonucu anladım. Adam tekbir TC karakoluna baskın düzenlenmemesini ve tek bir düşman as-kerinin vurulmamasını istiyordu. Rahatsızlığını açıkça belli ediy-ordu. Tabii onlar da akıllıdır, pratikte önlem alırlar. Nitekim ön-lemlerini aldılar. Bu önlemler çok somuttu. İşte IKP operasyonubu önlemlerin bir parçasıydı.

Bizde bazılarında silahlı mücadeleye inançsızlık, feodal ve kü-çük-burjuva isyancılığı vardı. Arkadaşları ateşin ortasına attılar.İşleri tam bir kargaşa içinde yürütüyorlardı. Bunlar özeleştirilerdeiyi ortaya çıktı. Geliştirilen bu provokasyona alet olmaları çok in-safsızcaydı. Daha sonra bunların üzerine sistemli bir biçimde yü-rüdük. Bu konuda alınan mesafeyi biliyorsunuz. 3. Kongre çözüm-lemeleri ve tartışmalar bu tehlikenin büyüdüğünü ve hem de içeyansıtılarak sonuç almak istediğini ortaya çıkardı. Dışarıdaki pro-vokasyon, ulusal kurtuluş saflarındaki işbirlikçilik, boyun eğmeci-lik ve sahte milliyetçi anlayışlar tasfiye olduğu ve bizim bunlarakarşı bağımsızlığımızı koruyacağımız kesinleştiği zaman, sınıfsalçıkarları gereğince bunlar işi yokuşa sürüyorlardı. İşleri yokuşasürmenin nedenleri epeyce boldur. Bunun nedeni her şeyden öncesınıfsaldır. Yani hepsinin düşmanla bağlantıları vardır diyemeyiz.Buna gerek de yoktur. PKK’nin sınıf çizgisi güç kazanmaktadır.Daha doğrusu bizim önderlik ettiğimiz çizginin özellikleri bellidir.KDP’ye, Yekiti’ye ve her türlü küçük-burjuva yapıya karşı yürüt-

359

Page 360: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

tüğümüz mücadele son derece açıktır. Bu netleşmiştir. 1985’lerdeherkes, PKK’ye boyun eğdirmenin kolay ve mümkün olmadığınıanladı. Ne ideolojik ne de siyasal yönden bunun mümkün olma-dığını iyi kavradı. Bunlar, 15 Ağustos Atılımı’nın ilk üç ayı içindeyok olmamızı beklemişlerdi. Ne kadar tasfiye olacağımızın be-klentisi içine girmişlerdi. Bu gerçekleşmedi.

Sanırım 1985 yılında CUD olayı ortaya çıktı. Özellikle I-KDPve IKP, CUD olgusunu çok dar ve sistemli ele alıyorlardı. CUDolayı özünde, Güney’in PKK hareketine tamamen kapatılması an-lamına geliyordu. Bunu da TC ile çok sıkı bir işbirliği içinde ya-pıyorlardı. Bizdeki bazı öğeler de buna yattı. Samimi olarak itirafetmeseler de, bunlar “Güney Kürdistan’ı Güney Vietnam’a çevire-ceğiz” diyorlardı. O dönemde savaşımızı en üst düzeyde geliştir-mesi gerekenler bunu söylüyorlardı. Hemen belirteyim, bunlar buarkadaşların mektuplarında da vardı. Sözümona I-KDP ile birliktesavaşacaklar, Güney Kürdistan’ı Güney Vietnam’a çevirecekler vedaha sonra buraya dayanarak Kuzey Kürdistan’daki direnişi ge-liştireceklerdi. Tabii biz çok yaşamsal bir konumda olduğumuzuve I-KDP ile bunu başaramayacaklarını belirttik. Bunlar, I-KDP’nin emperyalizm ve sömürgecilikle içine girdiği binbir bağıgöremeyecek kadar bilinçsizdiler. Kanımca biraz da politikleşme-mişlerdi. Kendi kafalarına göre konuşuyorlardı. Sonuçta yine bizkendilerini zorbela kurtardık. Demek istediğim, bunlarla mücade-lemiz şiddetliydi. Bu içe de yansıyordu.

Bunlarla oynayan ilkel milliyetçilik ile bizdeki o feodal ve kü-çük-burjuva karması tipler, bu dönemde başını biraz uzatarak ade-ta şunu demeye getiriyorlardı: PKK öteki grupları bitirdi. KUK,“Beş Parçacılar”, Peşeng, DDKD, Tekoşîn varlık gösteremez oldu.Gerçekten de 1985’lere gelindiğinde ortaya çıkan durum buydu.Devrimci atılımımızın durumu bunu belirliyordu. I-KDP’nin almışolduğu önlemler sonuçsuz kalıyordu. Bu en üst düzeyde bize ka-dar yansıdı. O zaman klasik komünist partileri hakkında ilginç vegerçekçi açıklamalarımız vardı. Bu partiler ya kendilerini feshet-meli, ya da yenilemelidir demiştik. Bunların artık komünizm veyurtseverlikle bir ilgilerinin kalmadığını söylemiştik. KDP’ler üze-rine de çözümlemelerimiz vardı. Bu konuşmaları sadun (İsmet

360

Page 361: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

Doğru) arkadaş düzenlemişti. İyi bir broşürdü. Yeniden okuyabi-lirsiniz. Bu broşür sanırım 1985 yılında yazılmıştı.

Kısacası bunlar biraz etkisizleştirilmişti. Bunlara rağmen, 15Ağustos Atılımı başlatılmıştı ve yürütülüyordu. Yine de işler kritikbir noktada yürüyordu. Partimizin atılımından içerideki feodal veküçük-burjuva yapılar da rahatsızdı. En çok üzerinde durulmasıgereken feodal ve küçük-burjuva karması yapılar oldukça rahatsız-lık duyuyorlardı. Sözümona ellerindeki bazı etkinlik alanlarıkayıyordu. Bunu açıkça konuşmuşlar; hatta klik ve hizip oluştur-muşlardı. Bizim burada yaptığımız bunca hizmetler sözümonasembolüktü; bizim hareketi yürütmemiz ve yetiştirmemiz artık pekönemli değildi. PKK saflarında bazı aydınlar vardı; kullanabildik-leri kadar onları kullanacaklardı. Geriye zavallı yoksul ve bilinçsizköylüler kalıyordu. Onların üzerinde sultanlık ve egemenlik kura-caklardı. Bu adamlar gerçekten bir çorbacı bile olamazken, kom-ploculukla uğraşmışlardı. Örneğin Kör Cemal’in pratiği eşkıyalık,hatta eşkıyalık da değil çapulculuktu. Eşkıyalar biraz da haksızlığakarşıdır. Büyüklerinin bir anlamı vardır. Kör Cemal geçmişte ikidebir kamyonların önünü kesip cebini dolduruyormuş. Bunu sonra-dan öğrendik. Midyat yolunda ikide bir yol kesmeye alışmıştı. Za-vallı ve suçsuz insanları soyup soğana çevirerek yaşamaya çalışıy-ordu. Eline tarihsel bir fırsat geçtiği zaman da, yerli işbirlikçilerlealçakça ilişkiler kurarak hareketi bitirmeye çalıştı. 1982 yılından1985’e kadarki durumu buydu. Buraya çağırmıştım. Partinin bütünkadrolarıyla uğraştı. O zaman çok sayıda silah yollamıştık. Bu si-lahların sayısı onbine yaklaşıyordu. Hepsini ne yaptığını bilmiyo-rum. Çok sayıda silahımız vardı, değerli yurtseverler çalışıyorlar-dı. O dönemde epeyce şehit verdik. Meğer o bunların hepsininüzerine kurulmuş ve iki üç yıl çapulculukla yaşamıştı. Kendisinegöre sürdürdüğü çapulculukla, PKK’yi istismar ederek bitirmekistemişti. Bu adamın birkaç tane uşağı vardı. Bunların yaptıklarıbütün iş birkaç çömez bulmak ve bunlara birazcık düşkün yaşamolanağı sunmaktı. En çok zevk aldıkları şey, böylesi alçakça vegayri-meşru bir yaşam tarzıydı.

Adam daha sonra buraya gelerek, özellikle 3. Kongre çözümle-melerini görünce, durumun farklı olduğunu sezmişti. Kendisinin

361

Page 362: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

gerçek konumunun açığa çıkmaması için müthiş çaba harcamıştı.Daha sonra, “Parti Önderliğini gerçek kişiliğimiz konusunda uy-artmamak için bütün gücümle olağanüstü bir pozisyona girdim”diyordu. Gerçekten de durum buydu. Burada çok iyi pozisyon ta-kınıyordu. Sonra Doğu Kürdistan’a gitti. O zaman “Başardım” de-mişti. Bazı arkadaşlar bilirler; kadrolar üzerinde feci bir tahribatyaratmıştı. Bu unsur ve şürekasının alçakça yaşamları uğruna yap-madıkları pislik kalmamıştı. Orada iki üç kafadar bulmuştu.“Önemli olan burasıdır; iktidar fırsatı elimize geçti. Kullanabilir-sek ne ala, kullanamazsak gittik. Aradan yüzyıl da geçse, bir dahaböyle bir fırsatı yakalayamayız” diyordu. Şimdi düşünüyorum da,bu sözlerin bir anlamı vardı. Çünkü bazıları partiye adeta kene gibiyapışmışlardı. Onlarca kadro vurmuş ve birçoğunu ölümün üzeri-ne göndermişlerdi. PKK’nin savaş gücünü başarı olanağı bulun-mayan eylemler üzerine göndererek bitirmeyi hedefliyorlardı. Buarkadaşlar ya kaçacak ya da öleceklerdi. Başka seçenekleri yoktu.Birileri kaçtığında “hain” deyip vuruyorlardı. Bunlar vurulunca da,tasfiye edilen PKK oluyordu. Bunlar bu denli kör taktiklerle yapı-mız üzerinde oyun oynuyorlardı. Aslında kongre çözümlemlerinide yapıya yansıtmamışlardı. Tamamen bilinçli bir biçimde yapımı-zı son derece gergin, kuşkulu ve birbirini izleyen ajanlar durumu-na düşürmüşlerdi. Birbirinden kuşkulanmayan, birbirini kuşkuluolarak değerlendirmeyen neredeyse kalmamıştı. Tabii dediğim gibiçömezleri de vardı. Sözümona iktidarı ve denetimi ele geçirmişler-di. Geriye kalan zavallılar da çoğunuzun yaşadığı durumda bulu-nuyorlardı; onları da idare ediyorlardı. PKK’nin parasını, silahınıve sözümona nimet saydıklar değerlerini kullanarak taraftar kazan-maya çalışıyorlardı. Böylesi düşkünler varsa, onlara düşkün biryaşam olanağı sunarak, kendilerini idare ediyorlardı. Bu düşkün-lük biraz gelişmişti.

Peki, yoldaşlıkta bu tür ilişkiler olur mu? Yoldaşlar birbirini budenli kötü kullanabilirler mi? Partiyi, kadroları, maddi ve manevideğerleri bu biçimde harcamak, onuru böyle şerefsizce çiğnemekdevrimciliğe sığar mı? Size göre bu olanaksızdır. Ama onlarındüşüncesi, yüreği ve kişiliği böyle yoğrulmuştu. Kendileri sözü-mona önderliği elimizden kurtarıyorlardı. Kendilerini orta sınıf ha-

362

Page 363: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

reketi sayıyorlardı. Gerçekte bunlar orta sınıf filan da değildi. Kıs-men feodalizmi temsil ediyorlar, onun çıkarlarını savunuyorlardı.Bunlarda ağır basan yan lümpenizmdi. Ama feodal çıkar hasta-lığına da iyice yatmışlardı. Kanımca bunlar, kendilerini PKK’yi butarzda kullanabilecekleri hesabına yatıran bir kesim oluyordu. Ya-ni, KDP Kuzey Kürdistan’da iflas edince veya açığa çıkartılınca,gerek onun MİT ile işbirliği içinde olan eski işbirlikçi öğeleri -kikomploculukta bunların rolleri belirgindir- gerekse PKK’ye dişgeçirememiş olan, ama ailesel ve kişisel çıkarlara sonuna kadarbağlı çevreler, PKK’yi tutarak, buradan bir parça koparmak istiy-orlardı. Başlangıçtaki amaçları buydu.

Dediğim gibi, bunların yarı yarıya TC ile ilişkileri vardır. Aile-nin bir kesimi devletten, öbür kesimi sözümona bizden yanadır. Bubiçimde PKK’ye yaslanmışlardır. Ama PKK’nin çizgisi direniyor.Bilmeniz gereken en önemli yön burasıdır. Bunlar ise bakıyorlar.Ayaklarının altındaki toprak kayıyor. Tam da bu noktada ne yapıy-orlar? PKK’nin kadro yapısını düzensiz bir biçimde düşmanınüzerine sürerek kırdırtmak istiyorlar. Örneğin Agit ve erdal yol-daşların katledilmesinde bu tutum çok belirgindir. Bu arkadaşlarataktı. Gruplarını ve kendilerini oldukça yaşatabilirlerdi. Öyle ko-lay kolay düşman pususuyla gidecek kişiler değildi. Onları tanıyanherkes bunu söylüyordu. Kısacası bu tutuma düşmüyorlardı. Ağaartığı çete diyebileceğimiz klik, bu arkadaşlara müthiş öfke duyuy-ordu. Bazılarında şunu biraz somutlaştırmıştım: Agit yoldaş şehitdüştüğünde, parti sözümona itiraz edecekti; O partiyi biraz ayaktatutuyordu. O gittikten sonra, sözümona hiç kimse partiyi ayaktatutamazdı. erdal yoldaşın şehit düşmesi olayı da öyledir. Zatenolay biraz araştırıldığında, bunların erdal yoldaş için, “Bizimsiyasal yaşamımızla oynuyor, biz de onun siyasal yaşamıyla oy-nayacağız” dedikleri görülecektir. Bu sözleri söyleyenler, dahabaşka arkadaşların da canına okuyorlar. Bunların gücü partiye yet-miyor, ama partiye son derece bağlı, dürüst ve değerli arkadaşlarıbizzat katlediyorlar.

Bunlar 3. Kongre süreci sonuçlarını tamamen Güney Kürdi-stan’ı boşa çıkarmakta kullandılar. Aslında Güney Kürdistan’daçok iş yapılabilirdi. Orada tahrip etme temelinde kadroları

363

Page 364: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

kuşkuya düşürerek, kaçırtmaya çalıştılar. Bu konuda bazı arka-daşların yaşamı oldukça acılı, ama aynı zamanda oldukça kahram-ancadır. Bu arkadaşlar partiye çok bağlı oldukları halde çaresizkalmışlardı. Örneğin bir Mazlum (Vahap Çolak) arkadaşımız var-dı. Yine kendilerini bir türlü kuşkuculuktan kurtaramamış bazısavaşçılar vardır. Bunların çoğu işlemez duruma getirilmiştir. Bizalana birçok arkadaş yollamıştık. Bizimkileri kara vurmuşlar. Ör-neğin F... arkadaş vardı; Allahın zavallısı olmasa, bunu kabul edermiydi? Kongre sonuçlarını aktarma görevi öne sürülerek, kışın or-tasında, “bu görev gereğince Çukurca’ya gideceksin” demişlerdi.Bir yılda ancak kendine gelebildi. Kuşkusuz görev bölümü içingerekirse ölüme de katlanılır. Ama görev bölümünü bu biçimdekabaca anlama durumu da vardı.

Kongre sonuçlarının aktarılacağı ve Kürdistan’ı en çok etki-leyecek alan orasıydı. Çünkü, kadroların ezici çoğunluğu oradabulunuyordu. Askeri Konseyimiz oradaydı. Buna rağmen, oradasağlam bir adam bırakmadıkları gibi, kendi kliklerini ve çetelerinigeliştirmişlerdi. Onlara göre Kürdistan’da her şeyi belirleyenPKK’ydi; PKK içinde her şeyi tayin eden de kendileri olacaktı.Kürdistan’da geçerli olan güç PKK idi; PKK içinde geçerli olangüç de kendileriydi. Kendilerine göre bir görev bölümü de yap-mışlardı. Hüseyin yıldırım provokatörünün, “ülke içinde deadamlarımız var” demesi tesadüfi değildi. Hem de bunlar somutbilgiler dahilindeydi. Yani 1987-88’de ülke zemininde ve Botan’dada bu tür şeyler vardı. Bunlar aslında kendi varlıklarına kastediy-orlardı. Adamlar gerçekten çete oluşturmuşlar, kendilerine göre biriktidar kurmuşlardı. Bunlar orta sınıfın ve köylülüğün daniskasınıyaşıyorlardı. Kendilerinden daha iyi köylü bulunmadığını söylüy-orlardı. Halbuki bunların köylülükle bir ilgisi yoktu. Bu tipler fe-odalizmin ve küçük-burjuvazinin en soysuzlaşmış kesimiydi. Bun-lar içeriden bir şeyler hortlatarak, I-KDP’den daha fazla PKK’yiboşa çıkarmak istiyorlardı.

Adamlar çete kurmuşlardı. Bu çetenin yaptığı şey neydi? Duru-mu yakından bilen arkadaşlar, anılarını derhal iyi bir biçimde ede-bi yazıya dökebilirler. Birkaç yer vardı, bu tipler buraları tut-muşlardı. Sözümona bazı akıllı bayan arkadaşlarımız da, “Kral,

364

Page 365: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

Cemal mi, yoksa Şexmus mu olacak” beklentisine yatmışlardı. Çe-te, bayan arkadaşları evlere çekiyor ve çok alçakça dolaplar çevi-riyordu. Bu konunun iyi açılması gerekir. Bu arkadaşlar arasındakuşkuculuğu geliştirme, kendilerini etkisizleştirme ve onurlu hiç-bir şeye yaklaştırmama yöntemine yaygınca başvurulmuştu. Partitamamen unutulmuştu.

Bunlar 1982’de tıkandıklarını ve adım atamayacaklarını söylüy-orlardı. Biz her şeyi kontrol altına aldık ve düzelttik. I-KDP herşeyin kendi egemenliği altında olduğunu iddia ediyordu. “APOŞam’da tek kalır ve nefes bile alamaz” diyordu. Bu, ta Şam’a ka-dar yansımıştı. Buradaki yetkililer de Lolan’da bulunan PKK yapı-sının “I-KDP’nin malı” olduğunu ve IKP’nin egemenliği altındabulunduğunu belirtiyorlardı. Sözümona biz Lübnan’da yalnızbaşımıza kalmıştık, hiçbir şeyimiz yoktu. İlkel milliyetçilik kendişefini de göndermişti. Adam “her şey biziz” diyordu. Kendilerinegöre politika yapıyorlardı. Sözümona PKK’yi ele geçirmişlerdi.1982-84 yıllarında buradaki yapıya ilişkin düşünceleri böyleydi:Yapı kendi mallarıydı!

Burada “PKK biziz” diyen klik tam bir çeteydi; sözümona herşeye el koymuşlardı. Daha sonra birkaç bin dolar kaçırdılar. Buda bizimkilerin zavallılığından kaynaklandı. Çünkü kadro politi-kası iyi takip edilmezse, alıp kaçarlar. Kadroları yerle bir ederler.Onlar parayı alıp kaçınca, bizimkiler de aç kalmışlardı. Arka-daşlarımız da Allahın zavallısı gibi davranıyorlardı. Bu çete dahasonra işlerini geliştirmişti. Bu tipler, “Birisi otoritenizi sarsıyor vekendisiyle başedemiyorsanız, çatışmada veya başka bir yerde ka-rambole getirerek kendisini vurun ve olaya kaza süsü verin” diy-orlardı. Aslında erdal yoldaş tamamen bu mantık sonucunda git-ti. Büyük bir olasılıkla Agit yoldaşın durumu da buydu. Böylesidaha yüzlerce olay vardır.

Kasım ve Aralık çözümlemelerinde, halihazırda PKK içindekiavare dolaşan asi çeteyi biraz genelleştirerek izah etmiştim. Buçözümlemeleri yeniden okursanız, gerekli sonuçları çıkarırsınız.Buna tanık olan arkadaşlar da vardır. Bunlar ölümlük şeylerlekendilerini bile nasıl tüketiyorlar? Bunları herhalde gördünüz.Tam bir köle haline gelmişlerdi. Tam bir çete despotizmi uygu-

365

Page 366: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

lanmış; gençliğe ve yoksul köylülüğe çok kötü davranmışlardı.Yoksul köylüler bunlardan birinin adını duyunca ürküyorlardı.Kadroların ve savaşçıların durumu da bundan farksızdı. Buradabazı arkadaşların da bunu dile getirdiklerini sanıyorum. Adetaşoke olmuş tipler vardı. Burada gerekli güveni vermemize, zen-gin tartışma özgürlüğüne ve PKK’yi kavrama ve özümsemeolayına rağmen, hala köle gibi davranan arkadaşlar az değildi.Özellikle o alandan gelenlerin durumu buydu.

Bunlar kendine gelememenin nedenlerini bulabilirlerse, demo-krat özelliklerini hızla geliştirebilirler. Çünkü özellikle yoksulköylülüğün izlerini taşıyorlar. Demokrasiye ve yurtseverliğe enyatkın kesimler bunlardır. Fazla bozulmamışlardır. Ama parti için-de kendilerine karşı ezici bir politika izlendiği için yaşayamaz du-ruma gelmişlerdir. Bunları görür görmez şaşırdım. PKK’nin öz-gürlük savaşçıları bunlar mıdır, diye sordum. Bu kadroları ne halegetirmişlerdi? Talimatlarımız vardı, ama işletilmemişti. İnsan bun-lardan birisini gördüğünde ürküyordu. Bu insanları ne hale getir-mişler diye sormamak elde değildi. Şunu da belirtmeliyim: Bunlarinsanlarımızı, TC’nin düşürdüğünden daha kötü durumlara düşür-müşlerdi. Bunların örnekleri vardı, burada kalkıp konuştular. Çete,parti içinde anlayış düzeyinde biraz kendisini geliştirmişti. Taktikyürütebilecek kadar bir kurnazlıkla kendisini yetkinleştirmişti.Komploculuğu ve tasfiyeciliği, hangi taktiğin kadroyu tükete-ceğini biliyordu. Kadroyu tüketme politikasından çok iyi anlıyor-du. Kadroları çatışmalarda harcamayı da! Bu konuda bazı örneklerverdik. Uygun olmayan bir çatışmada yirmi kişilik bir grubun ya-rısı imha oluyor veya yaralanıyor, yarısı kaçıyor. Günün militanınızorla kapalı bir çatışmaya sürmek büyük bir darbedir. Bu hem deen uygun alanlarda yapılmaktadır. Böylece yüzlerce kişi kaçırtıl-maktadır. Sonradan TC’nin söyledikleri de aynıdır. Düşman,“Bunlar halkın kalan bölümünü de kaçırttılar” demektedir.

Şimdi TC bunların hepsini yeniden örgütlüyor. 1985’lerin buduruma düşürülen adamları şimdi “koruculuk” yapmaktadır. Tah-ribatlar sonucunda kaçırtılanlar, bugün “korucu” olmuşlardır. Yok-sa “koruculuk” mu ortaya çıkardı? Bunların uygulamalarının birsonucu da, Kürdistan genelinde aşiretlerin yeniden can bulması ol-

366

Page 367: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

du. Aslında kendilerine karşı hata yapılmasa, bu aşiretlerden bir-çoğu yanımızda yer alacaktı. Hepsi kazanılabilecek insanlardı.Bunların üzerine çok kötü bir biçimde gidildi. Bunlardan birisi,“Bölgede filan kişi varsa, ben oraya gitmem” diyordu. Böyle beşon kişi kaçtı. Kimi Avrupa’ya gitti, kimi başka bir alana sığındı.Birkaçını zorbela gördük. Bazıları da şehit düştü. Bunlar, salt buçetenin dehşetinden kurtulmak için böyle yapmışlardı. Bu çeteninmarifetleri böyle ortaya çıktı.

Aslında çete sayı olarak fazla değildir. Zaten çoktan teşhir vetecrit olmuştur. Bu tiplerin uzun süreli bir politika oluşturması vebir hizip durumuna yükselmesi olanaksızdır. Bunlara hizip de de-meyeceğiz. 1988 yılında Avrupa’da ortaya çıkan provokasyon bi-raz bunları temsil etmek istedi. Bazıları cezaevlerinde de aynı du-rumu yaratmaya çalıştılar. Kürdistan’ın bazı bölgelerinde ses çık-armaya yöneldiler. Beklenen şey, daha çok bize yönelik tasfiyeydi.Esas olarak bizim tasfiye edilmemiz temelinde yeniden örgütlen-meyi hedefliyorlardı. Beklentileri biraz da buydu. Kadro politika-sını sürekli canlı yürütmemiz ve taktiklerde gittikçe yetkinleşme-miz, bunların başarısız kalmasında temel rol oynadı. Bunlar kadropolitikasını saptırıyorlardı. Kendilerinin görevli oldukları süreiçinde bile sürekli bunu dayatıyorlardı. Değişik alanlarda ve hattabu zeminde bile birkaç ay bağımsız kaldılar mı, PKK’nin kadropolitikasını yerle bir edebiliyorlardı. Bu gücü gösterebilecek kadaryetkinleşmişlerdi.

Kısmen bunların tahribatlarının dökümünü yaptık. Çözümleme-ler ve talimatlar bunun siyasal, örgütsel ve eylemsel sonuçlarınıaktarmaya yönelikti. Bunların daha da ayrıntılı hale getirilmesininönemli olduğunu sanıyorum. Aynı çetenin bir elemanı Garzan böl-gesinde otuza yakın arkadaşın şehit düşmesine yol açtı. Bu olaylarkaranlık yönleriyle hala ortada durmaktadır. Bu adam hiç vurulma-ması gerekenleri kendi elleriyle vurdu; geriye kalanlar da imha ol-dular. Yüzlerce kadro ve savaşçı bu biçimde tüketildi. Güçlerimi-zin bu tarzda tüketilmesi başka bölgelerde de vardı. Bu en çok daBotan alanında gerçekleşti. Temel bölge olan Botan’da bunu sonu-na kadar sürdürenler, oldukça ağır tahribatlar yarattılar. Onlarca dadeğil, yüzlerle ifade edilecek kayıplara neden oldular. Hesap, aynı

367

Page 368: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

şeyi Avrupa’da da yaparak, PKK’yi tamamen işlevsiz bırakmaktı.Şimdi bu çete bilinçsiz değildi, çok örgütlüydü, anlayışları ve

bu konuda kurnazlık bilenleri vardı. Bunlarda ruh olup olmadığıtartışması bile yapılamaz. Bunlar ruhsuzdur. Bu kadar yoldaşınıimhanın içine atabilenlerde yürek ve vicdan aranabilir mi? İnsanınyüreği ve beyni bunları kaldıramaz. Bu kadar yüreksizlik olur mu?Oluyor, hem de çok sayıda oluyor. Çünkü bunların insanlıkla birilgisi kalmamıştır. Bizim yüreğimiz pırlanta gibidir, ama bunlarcanavardır. Bunlar katildir; insanları düşmanın üzerine göndere-rek, tavuk gibi kırdırmaya yürekleri elveren tiplerdir.

Devrimcinin yüreği ve beyni konusunu epeyce açtım. Nedenyaşamı bu denli açmaya çalıştık? Özellikle buradaki çözümleme-lerde neden kıyamet kopardık? Devrimcinin yaşamı ve vuruş tarzı,olaylara ve insanlara yaklaşımı nasıl olmalıdır? PKK’de soylu biryaşam nasıl tutturulur? Bunları neden açtık? Bazıları canınızaokuyor ve buna karşılık siz oldukça kaybediyorsunuz da ondan.Her zaman söylüyorum. Aşiret reisi var oldukça, aşiretin deyaşayacağı eski bir mantıktır. İçinizden bazıları hemen ortaya çı-kabilir. Bu da çözüm değildir. Çözüm, bunlar nerede ve nasıl or-taya çıkarsa çıksın, anlayış temelinde anında üstesinden gelmektir.Çözümlemeler aslında bunu olanaklı kılmaktadır. Bu işlerde birazısrarlı ve kararlı olanların büyük sonuçlara ulaşmaları zor değildir.

Bu konuda yaşadığımız ciddi bir eksiklikten söz etmek gerekir.Tahribatlara neden olan yetmezlikleri daha başından görmek vebertaraf etmek en doğrusudur. Çünkü bunlar öyle es geçilmesi ge-reken türden eksiklikler değil, tehlikeli anlayışlardır. Ucu düşmanakadar uzanmaktadır. Karşımızda hiç de inanılmak istenmeyen vekendi sınıf mevzilerini terk etmek niyetinde olmayan çetin ceviz-ler vardır. Bunların arasında intikamcı öğeler vardır. Bunu PKK ta-rihinden bazı somut olaylarda gösterdim. Bunu biraz daha açıp tar-tışabiliriz. Bu tipler öyle tahribatlar yapıyorlar ki, kaldırılması ger-çekten de çok zor oluyor, insanın yüreği sızlıyor. Bakıyorsunuz,bir yoldaşınız da böyle kötü davranıyor. Yoldaşlığı içine sindire-memiştir. Yoldaş dediğiniz kişi, sizi arkadan komployla götürmeyeçalışıyor. On-onbeş yıl sonra bile böyle olabiliyor. Adam sınıfsavaşımından söz ediyor. I-KDP örneğinde neden bu tür komplo-

Page 369: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

culuk sergileniyor? Adam bugün hiç de hakkı olmadığı halde ken-di ailesel çıkarları için Kürdistan’ı satıyor. Sizi neden vurdurtma-sın? Aile çıkarları için, kör bir çıkar uğruna bile olsa, komploculukve çapulculukla yaşamaya alışmıştır. PKK’de vurmuş ve bazıdeğerleri gaspetmiştir. Bizdeki çapulcu komploculuk ve çapulculu-kla sağı solu tehdit ederek yaşamaya çalışıyor. Adam PKK’nin va-tan ve özgürlük için savaştığını biliyor. Bunun karşısında kişiselve ailesel çıkarlarını ve feodal konumunu korumak istiyor. “Benimağalığım asla yıkılmamalıdır” diyor.

Çetenin artıklarının buraya kadar sökün ettiklerini biliyorsu-nuz. Durumu çözümlemelerde biraz ortaya koymaya çalıştık. Ka-nımca biraz yaşadınız, bu tiplerin düşürmeyi ve bitirmeyi nasılgerçekleştirdiklerini gördünüz. Durumu size biraz yansıttık.Başka türlü anlamıyorsunuz. Bunları anlayarak doğal sonuçlaragötüremiyorsunuz. Tabii bunların durumunu görüp yorumlayanarkadaşlar da vardır. Kimi sınıf savaşımında altta kalmıştır; kimiproleter, kimi de ağadır. Bu ortamda kimin hangi kumaştan do-kunduğu daha iyi açığa çıkar. Aslında bu iyi bir öğrenme metodu-dur. Herhalde sizin için en yararlısı olmaktadır. Bunların marifet-lerine baktığınızda, tüyleriniz diken diken oluyor. Ama biz bunla-rı aştık. Bunları düşüncede daha iyi kayrayarak zamanında tavırkoyabilmeniz için sizi uyandırdık. Siz parti içinde bu tür şeylerinolabileceğine kendinizi inandıramadınız. Diyarbakır zindanların-da parti içinde başgösteren ihanete de ilk etapta çoğu inanma-mıştı. Bunlar “Yıldırım böyle olabilir mi” diye soruyorlardı. Ben,burada ve başka alanlarda bulunan arkadaşlara, zor günlerde ol-duğumuzu ve bir ölüm kalım sürecini yaşadığımızı söylüyordum.Bunlar burada iğne ucu kadar bir fırsat yakaladıklarında, bunu iyideğerlendirdiler. Biz kendilerine ev tutmak için koştururken,meğer onlar kendilerini satmışlardı.

Biz, Avrupa’da nasıl yaşanacağını da ortaya koymuştuk.1980’lerin başında Avrupa’nın bizim için tarihsel bir rolü vardı.Bunlar o zaman burayı bile içinden boşaltarak bitirmeyi kafalarınakoymuşlardı. Bazılarına eşlerini veya nişanlılarını da Avrupa’yaaktaracaklarını vaat etmişlerdi. Bunun koşulu ise PKK’ye gitme-mekti. Yani savaşı bitirmek istiyorlardı. Sözümona bizi tek başımı-

Page 370: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

za bırakmaya çalışıyorlardı. Tabii bazı zavallılar da buna inan-mışlardı. Bu kadar düşkünlüğe pes doğrusu! Bunlar hiçbir değeryaratmamışlardı; sırtımızda bir asalak gibi yaşıyorlardı. 1981-82’de, Avrupa’da bunun için her gün adam baştan çıkarmaya vebiraz da kızlarla oynamaya çalıştılar. Daha sonra o denli baştançıkmış ve güçsüz düşmüşlerdi ki, kendi deyişlerine göre, yüzdeyetmişbeşinin kafası karışıktı. Yine de bazıları ülkeye ulaştılar.

Adamın çalışma tarzına bakın. Bütün çabalarımıza rağmen,baştan çıkardığı ve bozduğu kişileri hala kendilerine getiremiyo-ruz. En çok da Botan’da görülen durumları göz önüne getirin.Adam, en gözde arkadaşlarımızı, “önünde engel oldukları” ge-rekçesiyle, hem de tek kurşunla alnından vurarak öldürdüğünüsöylüyor. Neden, bu arkadaşların “engel” olmalarıymış! Sözü-mona onlar etkilidir ya, kendilerini daha fazla zorlarsanız inti-kam alacaklardır. Burada kendilerinin, sözümona bayağı çıkarlarıvardır. Biz ortaya çıktığımızda, I-KDP Kürdistan’ın kendi mali-kanesi olduğunu, Kürdistan’ın hükümdarlığını başkalarına bırak-mayacağını, kendilerinin ağa, bey ve paşa sülalesinden geldikle-rini söylüyordu. Bunlar Kürdistan’ın, TC egemenliği altındakibazı bölgelerine de yerleştirilmişlerdi. “Buranın paşası ve efendi-si de biziz, sizin burada ne işiniz var” diyorlardı. Bu alana gel-miştik. Burası ve Güney Kürdistan da öyleydi. PKK, kendi ege-menlik alanlarına elini uzatırsa, onu yakacaklarını belirtiyorlardı.Nitekim yaktılar da.

İçimizde bulunanların durumu da buydu. Bunlar iktidarı ellerinegeçirdiklerine inanmışlardı. Tabii bizi de defterden silmişlerdi. Fu-kara köylü savaşçılar üzerinde korkunç bir imha uygulamışlar veonları köle yaparak kendi çömezleri haline getirmişlerdi. Göze ke-stiremediklerini ise çatışmalarda imha ediyorlardı. Zaman zamanen gözde arkadaşları vurdurmayı, sözümona kendi iktidarsavaşımlarının bir aracı haline getiriyorlardı.

Komplo deyip geçmemek gerekir. Bunlar için, komplo, kendile-rini iktidarda tutmanın en seçkin metodudur; iktidarda kalmanınve iktidarını sürdürmenin doğal bir metodudur. I-KDP hala böyleyapıyor. Komploculuk, doğası gereği bu sınıf için çok doğaldır.Biz nasıl işbirlikçi ve hain ağaları hedefliyor ve onlara yaşam hak-

Page 371: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

kı tanımıyorsak, tamamen düşmana hizmet eden bir uşaktır diye-rek kendisini cezalandırıyorsak, bunlar da aynısını uyguluyorlar.“İktidar ve alan bizimdir, biz PKK’de iktidarı ele geçirmişiz” diy-orlar. Bunlar PKK önderliğinin zaten sembolik olduğuna inanıyor-lar. Kadrolar biraz aydınlanmıştır. Ancak onları da rahatlıkladüşürebileceklerini düşünüyorlar. Sözümona kontrol ettikleriöğeleri ayarlayarak sonuç alacaklarını umuyorlar. Sınırlı bir yet-kiyle şurada veya burada, şu veya bu bölgede, hatta bu zemindeegemen olduklarını sanıyorlar.

Burada ortaya çıkan durumu biraz daha değerlendireceğiz. Bü-tün özelliklerini ortaya çıkaracağız. Adam sözümona iktidar sahi-biymiş. İktidardan edilince kin ve öfke duyuyor. Bu kadar yetkilive iktidarda olan birisi iktidardan nasıl alınabilir! Büyük bir gafle-tin içinde bulunmasının yanısıra, kendisini buna oldukça inandır-dığını sanıyorum. Bunların bize çöp kadar bir hizmeti olsaydı, ger-çekten gam yemezdik. Bize hiçbir şey kazandırmadıkları halde,böylelerini yıllarca besledik. Hala besliyoruz. Aslında bunlarbaşlangıçta çapulcuydu. Kimse kendilerine selam bile vermiyordu.Buna karşılık bizim kendimize güvenimiz sonsuzdu. Bunları eğite-rek değiştirebileceğimize inanıyorduk. Ne de olsa insanlığı kurta-racağız diyorduk. Biz her gün bu tipleri dönüştürmekten söz eder-ken, onlar da kendilerini, bizi uğraştıracaklarına ve kullanacakları-na inandırmışlardı. Bunlar belki de küçük bir çeteydi. Gaspetmeişinde ilerlemişlerdi. Bunu inanarak yapıyorlardı; ama gerçektekendilerini kandırıyorlardı.

Bunların hemen hemen bütün belli başlı tipleri, PKK’de önder-lik olayının kendileri demek olduğu yaklaşımı içindeydi. Kendilerialaşağı edilirlerse, o zaman ellerinden geleni yapacaklardı. Birazda yetenekleri vardı. Buraya yeni bir insan geldiğinde, kendisiniPKK’nin sağlam bir kadro adayı durumuna getirmek için yoğunçaba harcıyoruz. Ne yapalım da, burada size hizmet edelim? Amaonlar bunu çok kötüye kullanıyorlar. PKK’nin kurallarına göre in-sana güvenmek ve değer vermek zorundayız. Bu kadar hizmeterağmen, yine de istismar ediliyor. Örneğin biri kendisini konuştur-duğunda, oldukça etkili olabiliyor. Bunun üzerine, biz, bunlareğitime doğru yaklaşır ve doğru katılım sağlarlar diye düşündük.

371

Page 372: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

Bu konuda demokrasiyi müthiş işlettik. Ben bunların gaspçı özel-liklerini ve sahtekarlıklarını görmüyor değilim. Bunlar üfürüşüm-de bile boğulacak tiplerdir. Ama sorun benim üfürmem değildir;sorun sizin üfürmesini bilmenizdir. Biz bu konuda büyük bir de-mokrasi savaşımı veriyoruz.

PKK’ye bu temelde katılmasını bilmek gerekir. Bunun için bukonular üzerinde kapsamlı olarak durduk. Ortaya çıkan şey şudur.Birçok kişi bize söz verdiği biçimde davranmıyor. Özeleştirilerin-de dile getirdikleri tutumun sahte olduğu açığa çıkıyor. Bizim bu-nu anlamadığımız söylenemez. Yine de bu kadar söz verdiklerinegöre, önlerini biraz daha açalım diye düşündük. Bu çözümlemele-re biraz da bunun için yüklendim. Hem bunların durumunu netliğekavuşturmak, hem de kendilerini dönüştürmek için, son çözümle-melerde ağırlığı buna verdik. Bunun parti tarihinde, bugüne kadarsergilenen en büyük çaba olduğunu sanıyorum Sadece buradakile-rin durumunu değil, ülkedeki durumu da netleştirmek ve dönüştür-mek istiyoruz. Bu kez durumu tamamen netleştireceğiz ve çöze-ceğiz. Gerçek PKK militanlığını mutlaka oluşturacağız. Bu konu-daki ikna çabasının güçlü olduğuna inanıyorum. Sizin yetkin birdönüşümü yaşamanızın da hızlandığını umuyorum. Bu bütün par-tiye yansıyacaktır.

Ortaya çıkardığımız şey neydi? Bütün bunlar, ülke içinde eleşti-rilerde dile getirilen anlayışları ortaya çıkardı. Bunlar kötü vuruyorve kötü harcıyorlardı. Bunların üzerine gidiliyor, kendilerinden he-sap soruluyor. Bazılarının hesabı soruldu. Öbürlerinin de soruluy-or. Ama bunlar kaçış halindedir. Avrupa’da da aynı şeyi yaptık.Burada da aynı şeyi yapıyoruz. Bunların durumu, kendisini tama-men ele verme ve parti tarafından çözülmeyle yüz yüzedir. Şuradaburada bazı öğeler kalmış olsa da, bunların fazla bir şey yapabile-ceğini sanmıyorum.

Bu akımın esas oluşumu veya bu tür çetecilik 1985’lerden itiba-ren ortaya çıkmış ve etkinlik sağlamıştı. Daha o zaman bu işe gö-zükara bir biçimde dalmışlardı. 3. Kongre çözümlemeleriyle birazbunların üzerine gidildi; bazıları tasfiye edildi. Bunların durumubiraz netliğe kavuşturuldu. Bu anlamda çözümlemeler önemli birsınıf mücadelesi aracıydı ve PKK’de yabancı sınıf etkilerini ortaya

372

Page 373: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

çıkarma yönteminin doğru ve tutarlı bir faaliyeti oldu. Kanımcadaha sonra yeni bir adım atmışlardı. Zaten bazılarını burada tecritealdık. Bazıları kaçmaya çalıştı. Birkaç kişi biraz olsun kendisinigizlemeyi başarmıştı. Çözümlemelerin doğru olduğunu ve bunlaratamamen katıldıklarını söylemelerine rağmen, özünde bunun tersibir konumu ustalıkla yaşamışlardı. 1978 yılında, Doğu Kürdistanüzerinden bunu ülkeye taşırmışlardı. Kendilerine göre bazı değer-leri kurtarmışlardı. Sözümona iktidarı ele geçirmişlerdi. Avrupa’dadarbe yaptıklarını söylüyorlardı. Kendilerine göre, darbe yaparakPKK’yi ele geçirmişlerdi. 1987-88 döneminde ülkeye biraz yayıl-mışlardı. Örneğin Garzan’da, Orta Bölge’de, Dersim’de ve başkayerlerde dolaylı etkileri vardı. Dediğim gibi, bu etkileme çok açık-tı. Ama daha çok Botan’ı tutmuşlardı.

Buna karşılık bizim de güçlü bir müdahalemiz vardı. Bu mü-dahale çok kötü bir yönetimle, adeta eritilmek istendi. Bunu daişledik. Özellikle Kasım ve Aralık çözümlemelerinde buna ağır-lık verdik. Bunlar arkadaşları en tehlikeli taktiklerle eyleme sok-muş; eyleme sokmak da değil, adeta düşmana yem olarak sun-muş; “ya ölün, ya da kaçın” anlayışı içinde tutarak, tasfiye et-meye çalışmışlardı. Gönderdiğimiz bütün gruplar üzerinde ısrar-la bunu deniyorlardı. Bazıları bunu çok açık ve çok tehlikeli birbiçimde yapıyordu. Sonuçları şimdi ortaya çıkıyor. Tabii biz demüdahale üzerine müdahale yaparak, aydınlatma üzerine aydın-latmada bulunarak, bunların tahribatlarını durdurmaya çalıştık.Ama biz bunlara esasında iyi niyet yanı ağır basan kuralları day-attığımız ve özellikle parti militanları kuralları sağlıklı uygula-madıkları için, zamanında çok değer kurtarabileceğimiz ve bir-çok gelişme sağlayabileceğimiz halde, bunu sağlayamadık. Böy-lesi bir yetmezlik içine girildi. Göçme vardı, rahatsızlık kesindi.Ama olumsuzlukları gidermede ve uygulamada kadroların yeter-sizliğe düşmesi, bunları biraz rahatlattı.

Bunlar dayatmacı ve komplocudur. Daha önce davranıyorlar.Bazı talimatları boşa çıkarıyorlar. Yine bunların bazı taktikleriniaydınlatmaya çalıştık. En önemli durum, kadro ve savaşçıların ül-ke zemininde köle boyunduruğu altına alınmasıdır. Yani parti yet-kisinin, kadro ve savaşçılar üzerinde çok kötü bir biçimde kullanıl-

373

Page 374: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

masıdır. Onlar, bununla birlikte, kadroları ve savaşçıları hiçbirmantığın kabul edemeyeceği eylem biçimleri içine sürerek imhaettirmek ve kaçırtmak istediler. Aynı biçimde kaldıramayacağı tut-umlar içinde tutarak, halkı da kaçmaya zorladılar. Bazıları ısrarlakendilerine engel oluyorsa ve onları egemenlikleri altına alamıyor-larsa, katledip, kaza süsü vererek bu işi tamamladılar.

Peki, bunlarda vicdan yok mu? Neden böyle yapıyorlar? Yol-daşlar böyle davranabilir mi? Evet, kuşkusuz yoldaşlar böyle dav-ranamaz. Ama PKK tarihi, yoldaşlık kisvesi altında sergilenen ca-navarlıkların hiç de az olmadığını göstermektedir. Şahin Dönmezve Yıldırım Merkit hainlerinin canavarlıkları az değildir. Yine avu-kat Hüseyin Yıldırım’ın provokasyonu vardır. Hem de sözümonabize en çok bağlı olanlardı. Kör Cemal ve hempaları da görünürdebu zeminde en iyi hizmet vermeye çalışan ve temsil etme iddiasın-da olan kişilerdi. Bu durumda olanlar çoktur.

Bunlar kuşkuculuğu geliştiriyorlar. Bu konuda siz de epeycezayıfsınız. Bu tiplerden biri üzerinizde tehlikeli bir oyun oyna-dığında kuşkuculuğa düşmeye yatkınsınız. Çünkü, siyasetten pekanlamıyorsunuz; sağlam ölçüleriniz yoktur. Özellikle taktiğin uy-gulanmasında sağlam ölçüleriniz olursa, kesinlikle kuşkuyadüşmezsiniz. Tersine ben iki gün düşünür, doğru düşüncemde ısrarederim. Bunun çabasını harcar ve doğruluğunu kanıtlarım. Doğrutavır budur. Sizlerde bu tavır yoktur. Bu tiplerin bunu kötüye kul-landıklarını sanıyorum. Bu temelde yetkiyi kötüye kullanma tutu-mu ve partiyi kötüye kullanma durumu açıkça görülüyor. Bu duru-mu, parti içinde, partinin bir kıstası olarak ele almak doğru değil-dir. Bunun altında komplocu, aşağılık, feodal ve biraz da gözleriyeni açılmış küçük-burjuva militanlığı yatmaktadır. Sözümona,PKK’de iktidarı ele geçirmişlerdir ve bu yüzden bizim eleştirileri-mizi, iktidarın kendilerinden geri alınması girişimi olarak yorum-luyorlar. Bunun için tepkilerini alçakça bir biçimde kusmaktan ge-ri durmuyorlar.

Burada vuku bulan Hamza yoldaşın şehit düşmesi olayı, kör birfeodal mantığın, bilerek ya da bilmeyerek yarattığı bir olaydır. Buolayda, parti kurallarının dinlenmediği ve olaya yol açan kişininkendisini konuşturduğu kesindir. Bu kanıtlanmıştır. Bu unsurun

374

Page 375: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

partiye karşı ne kadar militan büyüdüğü, partide nasıl sözümonaegemenlik kurduğu, intikam temelinde de olsa bu egemenlik uğru-na kendisini ne kadar konuşturduğu devam eden soruşturmada bi-raz daha iyi ortaya çıkacaktır. İtirafları biraz daha netleşecektir.Oldukça önemli itiraflarda da bulunabilir. Öyle anlaşılıyor ki, butip, feodalizme bürünmüş küçük-burjuva aydın çıkışını çok sinsive maskeli bir biçimde sürdürmüş; böyle gözükara bir biçimde or-taya çıkmıştır. Ayrıca kendisinin yalnız olmadığını sanıyorum.Agit yoldaşın şahadeti üzerine biraz gittik. O zaman da komplocu-luğun üzerine gittiğimizde, bazı gerçekleri ortaya çıkardık. Bu yol-daşımızın anısına bağlılığın gerekleri yerine getirildi ve gelişmesağlandı. erdal yoldaşın şahadetinde rol oynayan alçağı da ortayaçıkardık. Kendisine hak ettiği cevabı verdik. Bunun benzeri başkabir dizi olay vardır. Feodal çeteciliğin tahribatları göründüğündençok daha kapsamlıdır.

Bunlar PKK’ye karşı çok öfkelidirler. Ama orta yerdePKK’den başka bir güç yoktur. PKK saflarına sızmışlardır.Başka gruplardan, başka anlayışlardan ve aile çıkarlarıyla yoğunyüklü çevrelerden geliyorlar. Bir de, PKK’de “önder” oldukları-na inanmışlardır. Veya PKK’de sözümona iktidarı ele geçir-mişlerdir. Bazıları kendilerini iktidardan düşürmek istiyor veyakendileri buna inanıyorlarsa, hemen öldürüyorlar. Agit ve erdalyoldaşları düşünelim. Onlar parti militanlarıydı. Partinin işleriniyürütüyorlardı. Bir de bu yoldaşlara karşı olanlar yoktu. Bu tip-lerde, bu yoldaşlara karşı, “Sen benim siyasal hayatım ve gü-cümle oynuyorsun, ben de senin hayatınla oynarım” yaklaşımıvardı. Birisi, PKK içinde sözümona bir baş olmuştu; kendisinibir güç sanıyordu; PKK militanları ise kendisine engel oluyordu.Bunlar pek olumlu bir şey yapmadıkları gibi, bazı şeyleri de elegeçirmişlerdi. İşte çetecinin sonu buradadır. Eşkıya, ağa veya çe-te diyeceğim bu tip, sözümona burayı ele geçirmiştir.

Şimdi bu anlayışı daha derin ele alabilirsiniz. Edebiyata ve psiko-lojiye vurabilirsiniz. Zihniyetini ve anlayışlarını daha iyi açabilirsi-niz. Yaşantısının ne kadar tehlikeli, karanlık ve kompleksli olduğunuinceleyebilirsiniz. Ailesinin düşmanla bağlantısını ortaya koyabilir-siniz. Zaten bunların hepsi iç içedir. Sonuçta ortaya çıkacak durum

375

Page 376: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

bellidir. Bizim geliştirmek istediğimiz PKK, önderlik ve taktik ge-lişmeyle bunlar birbirine tam düşmandır. Daha kapsamlı çözümle-melerimiz vardır. Bunlar bu çözümlemelerin doğru olduğunu söy-lüyorlar. Ama pratikleri tamamen buna ters düşmektedir.

Ben, sizin durumunuza biraz daha sert değindim. Neden budenli ters doğmuşsunuz, neden bu denli ters büyümüşsünüz? Tersdoğmadan söz ederken, kastetmek istediğim şey şudur: Kendi çı-karlarını müthiş bir biçimde dayatarak, doğruların canına okuyan-lar vardır. Bunu sonuna kadar açmaya çalışıyoruz. Sizler kuşkucutiplersiniz. Politikayı kavramıyorsunuz. Ulusal kişilikten anlamıy-orsunuz. Hatta bir arkadaşa şu cümleyi kullandım: Onbeş yaşında-ki kızlar gibisiniz; birisi sizinle oynadığı zaman aklınızı bile yiti-riyorsunuz. Buradakilerin yarısı kuşkuculuğa düşmedi mi? Sizi bi-raz da kuşkulu duruma düşürdüler. Üstelik militan olduğunuzusöylüyorsunuz; yaşamınızı ortaya koymuş durumdasınız. PKK’ninçizgisi net ve doğrudur diyorsunuz. Ama sonradan devrimle oy-nayanlar, tam da onbeş yaşındaki kızlara benzemiyorlar mı? Ne-den başkaları sizinle oynasınlar? Yiğitlik ve mertlik nerede kaldı?Adam kurallarla oynuyor. Kurallarla nasıl oynanabilir? Biz buradahayatımızı ortaya koymuşuz. Bir yaşam biçimimiz ve yaşam ku-rallarımız vardır; yürekliliğimiz de vardır. Müthiş zorluklara katla-narak yürüyoruz. O zaman bizimle neden oynasınlar? Bu kadardüzenli bir yaşamı sürdüren sizleri neden kuşkuya düşürsünler?Yoldaşlara bağlılığınız bu kadar zayıf mıdır? Amaçlarınız konu-sundaki bilinciniz bu kadar zayıf mıdır? Yol, yöntem, karar ve uy-gulama konusunda bu kadar zayıf mısınız? Hayır, zayıf değilsiniz.Ama daha önce de söylediğim gibi, partinin militan hattına tam gi-rememişsiniz. Birinin, eskiden olduğu gibi sizi kullanmasını ya daher şeyi sonuna kadar benim size yaptırmamı istiyorsunuz.

Bu konularda sürekli bir yetmezliği yaşarsanız hep kaybedersi-niz. Yönetimde ortaya çıkan durum budur; ülkede yaygınca ortayaçıkan durum budur. Ben kendi gücümü kullanabilirim, kendi ko-numumu kullanabilirim. Ama siz de savaş hattında işleri, en azın-dan iyi götürmelisiniz. Oysa siz kendi mevzinizde bile savaşçılığıve militanlığı iyi yürütemiyorsunuz. Bu konuda sonuna kadar ku-ralların uygulayıcısı olabiliyor musunuz? Her şeyden önce parti

376

Page 377: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

yaşamını uygulayabiliyor musunuz? Her gün haber alıyorum; filankoğuşta bulunan arkadaşlar kendileriyle şöyle oynuyorlar deniliy-or. Bu ne demektir? Bazı arkadaşları uyardım. Kimse kurallarlaoynayamaz. Bu kadar zorluklara katlanarak buraya gelmişsiniz.Kendi kendinizle dalga geçebilecek ve bu basit oyuna gelebilecekkadar zayıfsanız, en ağır cezayı çoktan hak etmişsiniz. Böyle parti-cilik ve önderlik olmaz.

Aslında bu konuları açtık. Ama fazla bir şey kavramadınız. As-lında kavrayabilirsiniz, belki bundan sonra daha iyi yaparsınız.Yine de bunlar yaşadığınız acı gerçeklerdir. Eğer, partiye ve parti-nin önderlik hattına sahip çıkmazsanız, bazıları kendilerinin ön-der olduklarını söyleyecektir. Bakın, size her zaman söylüyoruz.Bırakın bu genç arkadaşlarımız önderler haline gelsin diyoruz.Bunların ihtiyaçları vardır; kendileri savaşa gidecektir; en azındanher biri taktik önderlik hattını tutturmalıdır. Aslında engel olanbudur. Bu parti politikası olmadığı gibi, eğitim politikası da değil-dir. Talimatlarda ortaya çıkmıştır. Örneğin, biz feodal ve küçük-burjuva artıklarının nasıl oynadıklarına ilişkin talimatlar yolla-mıştık. Siz bu talimatları okudunuz. Peki, bunlardan ne kadar so-nuç çıkardınız? Bizim bir savaşı geliştirme taktiğimizin olduğunubiliyorsunuz. Bu taktiği geliştirdiğimizde açıkça ifade ettik. Biz,Sovyetler Birliği’nde ve Doğu Avrupa ülkelerinde olduğu gibi, sı-nıf savaşımını anında bastırmayı ve birisi canımıza okusa bile,onu derhal sert yöntemlerle ezmeyi tercih etmeyiz. Ne zamanakadar? Sonuna kadar, kurallı parti yaşamını egemen kılıncaya ka-dar. Eğitime doğru ve demokratik bir biçimde katılma budur.Beyninizi ve yüreğinizi sonuna kadar geliştiremezsek, sizi köle-likten kurtaramayız. Asıl sorun insanımızı demokratik tarzda mi-litanlaştırmak ve partinin hattına oturmuş kadrolar haline getir-mektir. Bu da sonuna kadar tartışmada açıklık ve içten katılımı-nızla başarılacaktır. Bu konuda henüz rolünüzü tam oynayamayanbir konumda bulunuyorsunuz. Her gün konuşa konuşa boğazımızkuruyor. Gruplarla ve yönetimle ilgileniyoruz. Buna karşılık sizde parti hattının militanı olmalısınız.

Kuralların tamıtamına uygulanması gerekli ve zorunludur. Ku-rallar tam uygulanırsa, eğitim atışlarında gerçek mermiler kullanıl-

377

Page 378: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

maz. Kullanıldığı zaman da mermiler havaya atılır. Bu kuralıçiğneyen düşmanımızdır. Eskiden bu tür durumlar oldukça yaygın-dı. Örneğin taktik eylemler vardı. Bile bile insanı harcayan ve gö-türen eylemi militan neden kabul etsin? Bizde çok rahatlıklabaşarılabilecek eylem türleri vardır. Neden bu tür eylemler düzen-lemeyelim? En tehlikeli eylemlerde çok değerli savaşçılarımızıkaybediyoruz. Bunların yerine büyük bir başarıyla gerçekleştirebi-leceğimiz eylem biçimlerini, yani partimizin taktik hattını uygu-layabiliriz. O zaman kayıplarımız da olmaz. En temel sorunları-mızdan biri budur. Siz savaşa hazır olduğunuzu ve ülkeye gitmekistediğinizi söylüyorsunuz. Ama bu konuda adeta bir hiç durumun-da olduğunuzu biliyorum. Gönderdiğimiz yüzlerce savaşçı bir çe-teyle bile başedemedi. Üç çete üçyüz savaşçıyı parmağına dolandı-rabildi; buna karşılık hiçbirinin sesi bile çıkmadı. Hepsi müthişsavaşçı olmasına karşılık, yönetim olgusunda bir köle gibi davran-dı. Demokrasinin, komite ve toplantı düzeninin uygulanmasınıistedim. Bunlar bizim temel yaşam ölçülerimizdir, dedim. Bunlaruygulanmadı. İlle de bir “ağaları” olsun istiyorlardı. Başında ağagörmek isteyen, bunun için kendisine yanaşacağı adamı her zamanbulur. Eğer iyi dursalar, bunlar belki size iyi bir şey verebilirler.Ama böyleleri çoğunlukla kötüdür. Kendinizi böyle birisine temsiledemezsiniz, etmemelisiniz.

Partinin önderlik ölçüleri olmasa, yönetici size her şeyi yapabi-lecek demektir. Siz kendiniz gafilsiniz. Parti ölçülerini her günkırk kez tekrarlıyoruz. Parti taktiklerini de iyi uyguluyoruz. Birönder olarak parti ölçülerini ve taktiklerini tutturabilirsiniz. İşte ozaman partiyi çiğnememe ve parti değerleriyle oynamama kesin-likle gerçekleşecektir. Size şunu da söyledim: Bu tip, birkaç ey-lemle sizi bitirir, dedim. Bu bayların çoğu burada bunu ağzına do-ladı. Bu adam bunlara hizip diyor. Ama PKK’yi tehdit etmek içinbunları yaşatmaya çalışıyor. Sözgelimi bunlardan biri, bir bölgedeyönetimin başındadır. Kendisi adına çalışma yürüttüğünü biliyor.Bunun için üzerine gidilmemesi gerektiğini söylüyor. “Üzerinegidersek, kendisini partiye karşı tahrik etmiş oluruz” diyor. Bubölgelere bile yansımıştır. Düşman da bunları izliyor. Ama sizinağzınız hala açık kalıyor. “Aman dokunmayalım, belki tehlikeli-

378

Page 379: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

dir, tehlike çabuk gelir” diyorsunuz. Gelir tabii. Tehlike geldiğizaman da kaybedersiniz.

Ulusal kurtuluş mücadelesinde sınıf savaşımı daha şiddetlidir.Hele bizdeki sınıf mücadelesi çok daha şiddelidir. Siz kendi sınıfçıkarlarınızı ve militanlığınızı konuşturamazsınız, çete sizi kısa birsüre içinde yerle bir edebilir. Bunun için günün yirmidört saatinde,partinin militan konumunu ve vuruş tarzını yaşamanız gerekir.Başka türlü sizi idare edemeyiz. Sorumluluğunuzu üstleneceksi-niz. Bu biçimde düşmana karşı savaşmak bir yana, birkaç kuraldışıtutum sizi bitirmeye götürebilir. Sizleri çok uyardık. Uyarılarımızarağmen, yine de ahbap-çavuşsunuz ve yoldaşınız olduğunu söy-leyerek bu tiplere kölece teslim olacaksınız. Adam iyi çıkarsa şan-sınız vardır, kötü çıkarsa canınıza mal olacaktır. Bunun da partiyeiyi bir katılım olmadığını görüyorsunuz. Partiyi doğru yaşamak,partiyi kurallarla yaşamak bu değildir. Burada amatörlük vardır;başına buyrukluk, çetecilik ve provokasyon vardır. Uyanık davran-anlar bir vermeden on alacak ve sizi canınızdan edeceklerdir. Yanı-mıza gelmeyin demiyorum. Geliyorsunuz, ama ne tür bir savaşçı-lık içinde bulunduğunuzu bilmiyorsunuz. Benimle mücadele veyol arkadaşlığı yapmak istiyorsunuz. Benim, neyin önderliğiniyaptığımı göremiyor musunuz?

Bütün bu konularda hiç kimse ne bizim kadar yazıp çizdi, ne deçözümleme yaptı. Sürekli çözümlemelere bakıp okuyun. İş yürüte-bilecek kapasiteye ulaştığınızda bizden görev isteyin Burada sizeyedirip içiriyoruz. Aslında başka bir şey de yapamayız. Savaşa ya-kın hale geldiğinizde, bizden alelacele görev isteminde bulunmay-ın. Görev üstlendiğiniz zaman ateş hattında olacaksınız. Gününyirmidört saati boyunca fırtına gibi esecek bir yürüyüş ve harekettarzını yaşayacaksınız. Parti içi ve dışı bir bütündür; düşman ce-phesi ve düşmanın uzantıları bir bütündür. Hepsiyle karşı karşıyageleceksiniz. Siz her an kucağınızda duran bir yılanla birlikte ya-tıyorsunuz. Yılan yine kucağınızda kalabilir. Ama onun sizi ısır-maması için kuyruğunu daima tutacaksınız. Yaşadığınız ülke, tari-hin en lanetli ülkesi durumuna düşürülmüş Kürdistan’dır; içindengeldiğiniz toplum, tarihin en çok inkar edilmiş toplumudur. Bu du-rumu biz yaratmadık. Ülkemiz bu duruma getirilmiş; insanlarımız

379

Page 380: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

bu denli düşürülmüştür. Bunları epeyce açtım ve çözümledim. Ba-zılarını suçlamak için söylemiyorum; gerçeklerimizi müthiş bir bi-çimde öğrenelim ve kavrayalım diyorum. Kendi konumumuzu öy-le sağlamlaştıralım ki, dürüst olmayan küçük bir şey boyverdiğin-de bile, kendisini hemen ezebilelim. Çünkü bu olumsuz yapı büyü-düğünde, felaketlere yol açacaktır.

Size en yakın olan insanlara bile doğru yaklaşmalısınız. Her-hangi bir yerde, herhangi bir zeminde her şey olabilir. Kişi önceiyi, sonra kötü olabilir. Çünkü Kürdistan’da her şey hızla biçimdeğiştirmektedir. Yurtseverlikten ihanete ve hatta ihanetten yurtse-verliğe dönenler bile görülebilmektedir. Önce ihanete sonuna ka-dar vuralım demek doğru değildir. Çünkü bir hain gider, geriye ka-lan on tanesi ibret alarak dönüş yapabilir. Başlangıçta sülalesihaindir, ama bunların yarısı kazanılabilir. Adam çok yurtseverdir,ancak düşman kendisini sıkı tutar ve iyi yönlendirirse, ihanete sa-pabilir. Aslında bunların hepsini açtım. Parti tarihini ve edebiyatınısizler de inceliyorsunuz. Ama pratiğini hiç uygulamıyorsunuz.Taktiklerin ne olduğu, nerede ve nasıl savaşılacağı, nerede ve nasılörgüt kurulacağı, neye ve nasıl önderlik etmek gerektiği türündenkonuları hiç kimse bizim kadar açmadı.

Biz bu durumları ortaya koyacağız. Siz de yetkinleşeceksiniz.Düşman ve sınıf karşıtlarımız yine bildiklerini yapacaklardır. Bizhaklı olsak bile, içimizde de dışımızda da böyle davranacaklardır.Hemen söyleyeyim; bunlarla ilişki kuracağız. Canıma okumakisteseler bile, bunlarla ilişki kurmaktan geri durmayacağım. Onlarbu zemini kullanmak isteyeceklerdir. Ben de onları emekçi sını-fların çıkarları doğrultusunda kullanacağım. İlkel milliyetçisini deulusal kurtuluş saflarına çekeceğim. Yarın bunlarla ilişki de kura-biliriz. Bir maç oynamak istiyorsanız, rakibinizi sahaya çekersi-niz. Bunlar belki aleyhinizde daha fazla çalışırlar; o zaman ara-nızdaki mesafeyi açarsınız. Mesafe açtığınız zaman, kendileri yo-rulacak ve düşecektir. Arkada kötü işler yaptığını gördüğünüzde,saflara getireceksiniz. Bütün bunlar mücadele taktikleridir. Partiiçinde muazzam bir sınıf savaşımı vardır. Burada çok şey düzele-bilir, çok şey tasfiye edilebilir. Bu vazgeçilmezdir. Yoksa, yanlışegemen olacaktır.

380

Page 381: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

Ortayolculuk denilen olay aslında bir sahtekarlıktır; son tahlil-de ya düşmanca konuşan bir eğilime dönüşecek, ya da intiharedecektir. Sizin yaşadığınız kişilik oldukça karışık, inisiyatiftenyoksun ve her tarafa çekilebilen bir kişiliktir. Biz buna ortayolcukişilik adını versek bile, pek buna benzemiyorsunuz. Daha çokkendinizi militan hatta oturtamamış ve çizgiyi tutturamamış birkonumda bulunuyorsunuz, sonuçta muazzam bir yetmezliğiyaşıyorsunuz. Bu ortayolculuğun sizi etkisi altına alması ve ortay-olcu bir kargaşa içinde yaşamanız anlamına gelmektedir. Yoksabilinçli bir ortayolculuktan bir şey kavrayabileceğinizi sanmıyo-rum. 1986 yılından beri bu konuda epeyce çözümlemeler yaptıkve aydınlattık. Bu, bizi epeyce toparlanmaya götürdü. Şimdi aza-mi sonuçları alabilecek durumdayız.

Bu konuda sınıf savaşımının gelişmemiş olması, bize hiç de haketmediğimiz kayıplar verdirebilmektedir. Neden? Çünkü asıl sınıfmantığında bir şey vardır: Adam sizin en gözde kadrolarınızı har-cayacaktır, zira kendisi yaşamak zorundadır. Burada sonuna gel-miş bir sınıf savaşımı söz konusudur. Adam bir de iktidara sevda-lanmışsa, bir günlük paşalık uğruna bir orduyu boğmakta sakıncagörmeyecektir. Nitekim bazılarının pratiğine bakarak, bu sapta-mayı yaptık. İşin uygulaması da buydu. PKK’nin gelişim hattıadamın önünde engel olmaktadır. Bu yüzden bu hattı tersyüz et-mektedir. Bu tipler PKK’nin dürüst kadrolarını tehlike içine attılar.Çünkü bu kadrolar kendileri için çok ciddi bir tehdit unsuruydu.PKK’nin dürüst kadrosu yaşadıkça, sayısı ve niteliği çoğaldıkça,bunlar için yaşam yolu daralıyordu. Bu durum karşısında kimisinikurşuna dizdiler, kimisini harcadılar. Yaptıkları şey korkunçtu.Ama bizim dürüst kadromuz bu durumu kavrayamıyor.

Tabanda bu tür bir harcama yaygındır. Adam, sözümona iktidar-da kalmak için tehditler savuruyor. Bir olasılıkla önderliği elindenalabileceğimizi düşünüyor. En çok yaptığı şey ise, doğru hattı söz-de kabul ettiği halde, pratikte 180 derecelik ters bir uygulama içinegirerek, onu boşa çıkarmak oluyor. Bunu belki de biraz kanıtla-mışa benziyor. Feodal güruhun bu son kalıntıları, Kürdistan’da sı-nıf savaşımında direndiler. Kendilerine göre iyi bir direniş sergile-miş oluyorlar. Tabii zarar da veriyorlar. Dışımızdakiler hala varlı-

381

Page 382: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

klarını sürdürmeye çalışıyorlar. Emperyalizmle tam bir işbirliğineve uşaklığa oynayarak, kendilerini “Kürdistan Konferansları”ndaveya Tevger biçiminde yaşatmak istiyorlar. Tabii bunların sergile-dikleri pratik tamamen PKK’ye karşı olmaktır. ABD bunlara “terö-rün kitleselleştiğini” söylüyor. Dışişleri Bakanlığı’nın raporundabu vardır; ilerde yayınlanabilir. ABD emperyalizmi, “terör”ün kitletemeli kazanmasının iyi bir şey olmadığını, buna karşılık Kürtlerinkültürel kimliklerinin tanınması gerektiğini belirtiyor. Bu konfe-ranslarda (Kürt konferansları), Dışişleri Bakanlığı’nın raporundabelirtilen gelişmenin önlenmesi gerektiği vurgulanıyor; “Bu ge-lişmeyi engelleyebilirseniz, size kültürel kimlik haklarınız verile-cektir” deniliyor. Bunlar bu temelde çalışmaya biraz daha devamedeceklerdir. Bu içimize de biraz yansıyacaktır. Ama emperyalizmve sömürgecilik bu konuda fazla umutlu değildir. Yani işbirlikçiKürt çevrelerinin bunu başarabileceklerine inanılmamaktadır. İçi-mizdeki benzer tiplerin durumu da içaçıcı değildir. Botan’da dire-nişin gelişmesiyle birlikte Mardin’de, Dersim’de, Orta Bölge’deve başka alanlarda bulunan bu tiplerin konumları iyice açığa çık-mıştır. Bunlar teşhir olmuş ve dolayısıyla kalmamıştır. Bize zararvermiş olmakla birlikte, bunların kolu kanadı bağlanmıştır.

Bunlar, “acaba kendimizi ne kadar kurtarabiliriz” diye düşünüy-orlar. “Kendimizi daha ne kadar partiye yutturabiliriz? Parti duru-mumuzu ne kadar kavramıştır” diye kendi kendilerine soruyorlar.Buna göre hesap yapıyorlar. Partiyi kandırarak kendilerini kurtara-bilecekler mi? Birkaç tanesinin hesabı da budur. Bu yüzden kaçıpkaçamayacaklarını, kaçarlarsa nereye kaçacaklarını, saflarda kalır-larsa nasıl kalacaklarını hesap ediyorlar. Cüretkar bazı tipler, bazıkurnazlıklar da yapabilirler. Yani kendileri grup sorumlusu iselergrupları kırdırırlar; bazı yetkilerin sahibi iseler, az da olsa yetkile-rini kötüye kullanma durumunu sürdürebilirler.

Aslında bunların oyunları tamamen teşhir edildi ve açığa çıka-rıldı. Bunların iktidar dedikleri şey, partimizin ve halkımızın büy-ük emekleriyle biraraya getirilmiş değerler ve bu değerlerin gaspı-dır. Bunlar, parti çatısı altında tıpkı birer asalak gibi yaşamaktadır-lar. Bu tipler iktidar olmak bir yana, iktidarın hayaline bileulaşamazlar. Ama kene gibi yapışır ve kan içerler. Tabii böylelerini

382

Page 383: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

içimizden söküp atacağız. Keneye nasıl davranılıyorsa, biz de ken-dilerine öyle davranacağız.

Tabii parti etkilidir. Bu kadar çabayı boşuna harcamıyoruz.Parti bunların bu küçük dünyaları da değildir. Bunlarda yürekyoktur, ihtiras vardır. Gerçekten de bunlar bambaşka tutkularınsahibidir. Bunların pratiğinde ortaya çıktığı için söylüyoruz; butiplerin özellikle köylülere ve kadınlara ilişkin yaklaşımı, feodalveya eşkıya bile denilemeyecek, tamamen çürümüş bir feodalinyaklaşımıdır. Gelişmemelerinin nedeni de budur. Bunlar zayıfkişileri ve kişiliği fazla gelişememiş olanları çok kötü bir biçimdekullanıyorlar. Bazılarını kendilerine çömez yapıyor, bazılarını kö-leler halinde tutuyorlar. Uşak, köle veya serf-köylü politikası uy-guluyorlar. Ama bunlar sınırlıdır ve hızla aşılabilir. Bunların par-tiye verdikleri zararlar bilinçlidir. Bu tipler aslında kör güdüleriyüzünden bu duruma düşmekte ve zarar vermektedir. Kendileri-nin neden olduğu acılar az değildir. Bunlar PKK’yi dağıtmak iste-diler. Kendilerinin belirttiği gibi, bunları içimizde tutmak hayal-dir. Kendilerini partiye körce dayatmışlardır. Kendilerinde göz ol-madığı için, bütün aydınlatma çabalarımıza rağmen, gerçeklerimi-zi görmemişlerdir. Köre istediğiniz kadar aydınlığı tanımlamayaçalışın, o aydınlığı göremeyecektir. Yüreksiz olana istediğiniz ka-dar duygudan ve düşünceden söz edin, o duymayacak ve anla-mayacaktır. Bunlar çoktan beri kendilerini bu biçimde kemi-kleştirmiş ve bir kene gibi asalakça yaşamışlardır.

Öte yandan bu zemini iyice netleştirmiş oluyoruz. Kuşkusuz ka-zanan parti olmaktadır. Bundan sonra daha iyi kazanacağız. Çekin-diğimiz husus şudur: Yetersizliğimizi ve hatalı yanlarımızı göre-memek, en çok da kendi yaşamımıza sahip çıkamamak, en fazlakabul edilmemesi gereken bir durumdur. Tersine devrimci savaşıbütün yönleriyle yürütebilirsek, ölüm nereden gelirse gelsin, bizimiçin bir hiç olacaktır. Bunu başarabilirsek, sonuna kadar doğru yo-lun yetkin bir uygulayıcısı olacağız. Bir bütün olarak parti bu tarz-da yürürse, 1990 yılı atılımına daha da derinlik kazandırarak kö-kleşmesini sağlayabileceğiz. Bu arada ciddi bazı hatalara düşme-me, özellikle taktik önderlikte hata yapmama ve hatta hataları dü-zeltme şansımız artmıştır. Ulaşabilirsek, bunun sağlayacağı kaza-

383

Page 384: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

nımlar hiç de az olmayacaktır. Özellikle kadro yapımız rolüne tamulaşır, hem yönetimdeki, hem de orta düzeydeki kadrolar kendirollerine sahiplik yaparlarsa, sağlayacakları kazanımlar zengin ola-caktır. Böylece çok şey düzeltilmiş olacak ve savaşın kaderideğişecektir. Hem kitlesel ayağa kalkışta, hem de gerillanın ge-lişmesinde ve kitle bağlarının sağlamlaşmasında kesinlikle ge-lişme olacaktır. Yine kayıpler verilmekle birlikte, partiye dayatılantehlikeli bir tasarrufçuluk, provokasyon ve çetecilikten oldukçakurtulmuş olduğumuz için, büyük bir açılım gerçekleşecektir. Çö-zümlemeler bunu oldukça netleştirdi. Buradaki çabalar bunu birazdaha uygulanabilir hale getirmektedir. Bunu yayabilirsek, ülke dü-zeyinde ve bütün çalışma alanlarında, PKK tarihinin nicel ve niteldüzeyde en yüksek büyümesine ulaşacağız.

Bütün bunların başarılması, görevlerimize sahip çıkmamızabağlıdır. Hem ileri ve orta düzeydeki kadrolar, hem de savaşçılarmutlaka parti yaşamına ulaşır, kendi görevlerine sürekli yüksek birsorumluluk ve duyarlılıkla bağlı kalırlarsa, başarı kaçınılmaz ola-caktır. Kısacası sınıf savaşımına ve onun ulusal kurtuluştaki ifade-sine her zamankinden daha doğru ve yetkin yaklaşmak gerekmek-tedir. Bir kez daha PKK’nin kanıtlanmış gerçekliğine hak ettiğigüveni vermek zorunludur. Nerede olurlarsa olsunlar, bu temeldepartiye bağlı olanların başarılı olmamaları için hiçbir neden yok-tur. Bu temelde bir kez daha kazanacak olan, PKK ve onun öner-liğindeki ulusal kurtuluş mücadelesi olmaktadır. Partiye dayatılankomplolar her zaman iyi bir biçimde ve zamanında açığa çıkarılırve üzerine gidilirse, bundan çıkarılacak dersler, hazırlıklı olmadığıbirçok durum karşısında partiyi hazırlıklı olmaya götürecektir. Bu,çokça işlenebilecek hatalara düşmemek anlamına gelecektir. Geç-mişimizde bunlar oldukça yaygındır ve bize büyük zarar vermiştir.Bu iki temel derslerle daha şimdiden, bundan sonra ortaya çıkabi-lecek bu tür yaklaşımlara ve uygulamalara karşı hazırlıklı olmak,bunları boşa çıkarmak, bu temelde başarılar kazanmak ve gelişmişbir örgüt düzeyine ulaşmak elimizdedir.

PKK’nin işlerini bir kez daha böyle yürüteceğiz. İçinizde ve ül-ke zemininde kendine güvenenler varsa, bunlar böyle yürümesiniiyi bilmelidir. Başarmak istediğimiz birçok görev vardır. Başarı,

384

Page 385: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

böylesi bir yürüyüşe sıkı sıkıya bağlıdır. Kendi tempomuzu şim-diye kadar bundan daha aşağı düşürmedik. Bundan sonra da hiçdüşürmeyeceğiz. Tempomuzu gittikçe daha fazla şiddetlendire-ceğiz. Savaşta şiddetleniyoruz. Savaş şiddetlendi ve işler biraz iyigelişti mi, bunun yurt dışına yansıması da güzel olacaktır. Kendile-rini buna layık görenler, en anlamlı yaşamın savaşçı yaşamı ol-duğunu bilmeli ve onu mutlaka uygulamalıdır.

Partiye bağlısınız; bütün zorluklara katlanıyorsunuz, bunu ka-nıtlıyorsunuz. Ama yapılması gereken işler, sizden daha iyi bir gö-rev adamı olmanızı istemektedir. Başarı için kendinizi, sandığınız-dan daha güçlü bir konuma ulaştırmalısınız. İşlerimizi bu temeldetamamlayacağız. Bütün engellemelere rağmen, sizinle birlikte tak-tik atılımlarımızı ısrarla gerçekleştireceğiz. Bunun için size azamibilinç ve duyarlılık sunuldu. Parti hattına ve kurallara bağlılık katıbir biçimde yaşanabilir. Bu, yaşanması ve sürekli bağlı kalınmasıgereken bir disiplin özelliğidir. Böyle olursanız, görevlerin üzerineyürüyebilir ve beklenmedik durumlara cesaretle katlanabiliriz. Si-zin de en çok ihtiyaç duyduğunuz şeyin bu olduğunu sanıyorum.

Bu anlamda her zamankinden daha güçlüyüz. PKK’nin yürüt-tüğü ulusal kurtuluş mücadelesi, onun enternasyonalizmi kendisinipratikte ifade etme aşamasına gelmiştir. Aynı biçimde taktiği ilkkez derli toplu tutabilecek durumu yakalamış bulunuyoruz. Bunlarbizim için en çok arzu edilen sonuçlardır. Yaşantımızdan çıkar-dığınız derslerle, gerisini tamamlamasını bilmeniz gerekir. Yinebiz de kendi payımıza düşeni yerine getireceğiz.

Ocak 1990

385

Page 386: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

Partinin egemen kişiliğine ulaşalımve kaybettiren kuralsız yaşamı

mahkum edelim!

Biz, devrimci mücadelede doğabilecek kazaların olumsuz etki-lerini bertaraf etmek için, Ocak Çözümlemeleri’nde bu konuyaen üst düzeyde ağırlık verdik. Beklenmeyen kazalar da umulmadıksonuçlar yaratabilir. Hiç kuşkusuz biz kaderci değiliz. Bunu kanıt-lamanın yolu, gerekli önlemleri sonuna kadar almaktır. Hemen he-men bütün konuşmalarımızın ağırlık noktasını parti içi yaşam, ku-rallı yaşam ve savaş oluşturdu. Hatta en ağır sıfatları kullanarak,beklenmedik kayıpları önlemeye çalıştık. Şehit düşmelerin bile, bukonuda bizi anında eleştiriye geçmekten alıkoymaması gerektiğinisöyledik. Bunun nedeni; bizde toplumun adeta kör raslantılarlaçok şeyler yitirmesini ve çok kan kaybetmesini, hiç olmazsa parti-mizin somutunda engellemek, elimizden geldiğince bunun önünegeçmekti.

Biz daha önce, kendi hatalarımız yüzünden çektiğimiz acıyı,düşman karşısında hiçbir zaman çekmediğimizi belirtmiştik. Birkişinin en çok korkması gereken yanı, kendi hatalarıdır demiştik.Dışımızdan kaynaklanan birçok olumsuzluğa çare bulunabilir.Ama insanın kendi hatalarından kaynaklanan kayıpları karşılamasıçok daha zordur. Biz bu konuyu çok iyi açtık. Ağır sözcüklerlezincirleme gelişen hatalı ve yetersiz kişilik üzerinde durduk. Defa-larca bu kişiliğin kir pas içinde olduğunu, bunun felakete götüre-ceğini ve biz de bu kişiliğin her türlü olumsuzluğun kaynağı ol-duğunu vurguladık. Sanırım en çok üzerinde durduğumuz konu bu

386

Page 387: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

oldu. Sanki, bu talihsizliklerin başımıza geleceğini önceden biliy-ormuşuz gibi bir espriyle bu konulara girmeye çalıştık. Biz düşma-nın hiçbir dayatmasından korkmuyoruz. Hemen belirtelim, çok sı-nırlı da olsa kendimize geldiğimizde ve birkaç sözcükle kendimiziyaşatabilecek bir olanağı bireysel olarak yakaladığımızda, bu dire-nişe karar verdik. Kendi gidişatımızı belirlemek açısından, soru-nun düşman olmadığını, daha da tehlikeli olan şeyin kendi içimiz-de iç düşmanımızın harap hali olduğunu dile getirdik. Daha da teh-likeli olan, kör bir aymazlık ve gaflet durumunun yaşanmasıdır.

Sovyetler Birliği’nde yaşanan olayların son derece hızlı ge-liştiği ve Litvanya’nın SSCB’den ayrılmasının gündeme geldiğibir sırada, M. Gorbaçov, “Bir yapmadan bin düşünün” diyordu.Biz, bunun bizim için de geçerli olduğunu söyledik. Bir pratikyapmadan önce, en azından on kez düşünelim. Bu pratiğin nereyegötüreceğini anlamaya çalışalım. Ben bu konuda biraz da sert uya-rılarda bulundum ve çok acı konuştum. Çözümlemeleri bir kez da-ha okursanız iyi görürsünüz. Bizde bunun bir sınıf temeli var de-dim. Geri toplumsal zemin, feodal etkiler ve düşmanın yol açtığıetkiler kişiliğinizi oldukça hatalı bir şekillenmeye ve yaşamı bu te-melde üretmeye zorlamıştır. Bu durumu fark edemiyorsunuz; iyiniyetli olduğunuz halde, bunun yol açtığı sakıncaları ve olumsuz-lukları peşinen göremiyorsunuz. Bir türlü kendinize yedirememe-nize rağmen, bu bir gerçektir.

Şimdi ortaya çıkan olay, bizim için anlamı büyük olan ve bu dö-nemde kesinlikle kaçınmamız gereken Hasan Bindal gibi değerlibir yoldaşımızın şehit düşmesi olayı, tamamen parti yaşamına,onun profesyonel, sürekli yaşanması ve işletilmesi gereken kurallıyaşamına kendisini veremeyen kişiliklerin nelere yol açabileceğiniaçıkça göstermektedir. Bunlar iyi niyetli olsalar da, böyle bir ge-lişmenin ortaya çıkmasına niyetleri bulunmasa da, tersine “en iyi-sini biz yapıyoruz, ama böyle oluyor” deseler de, en iyi eğitimikendilerinin yaptığını ve buldukları biçimlerin çok sonuç aldığınısöyleseler de, son tahlilde geçerli olan şeyin, partinin geliştirmekdurumunda olduğu örgütlü ve kurallı yaşam olduğunu, ne denliakıllı olurlarsa olsunlar, bu tür bireylerin yol açacakları sonuçlarınkendilerinin altından kalkamayacakları bir nitelik taşıyacağını iyi

387

Page 388: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

görüyoruz. Kuşkusuz hiçbiriniz böylesi acı olaylar ve gelişmelerinortaya çıkmasına göz yumamazsınız; en azından bütün gücünüzlepartinin oldukça net, profesyonel ve kendine egemen kişiliğineulaşmayı esas alırsınız. Şimdi hepinizin yaşadığı acılara bakarakhemen şunu belirtmeliyim: Vereceğiniz en iyi cevap kesinliklekendisine egemen kişiliğe, ölçüleri ve örgüt işleyişini tutturankişiliğe ulaşmaktır. Tutarlı olmanın çıkar yolu budur. Kendi niyet-lerine takılan bir yaşamın iflas etmesi kaçınılmazdır. Bu sizi,yaşamınızda kaldıramayacağınız durumlarla karşı karşıya getire-cektir. Bu gerçekler hangi ölçüde kavranıp uygulanabildi? Şimdiyekadar belki birkaç örnek ortaya çıktı; yarın başka cephelerde dahafazlası ortaya çıkabilir. Siz yaşamınızın değerini bilmiyor, kendiyaşamınıza vermeniz gereken anlamı çok geriden ele alıyorsunuz.İnanıyorum ki kişi olarak kendinize egemen olabilirsiniz. Partininbütününe egemen olursanız, kendinizi doğru işletme ve yönetmeyerahatlıkla gücünüz yetebilir.

Biz kazaya yol açan kişiliği eleştirdik. Hatta bunun gafil ol-duğunu ortaya koyduk. Kendine aşırı güven duymanın anlamsız-lığını ve ortaya çıkarabileceği tehlikeli sonuçları gözler önüne ser-dik. Bu, zaman zaman özeleştirilerle daha da açığa çıkarılmakta-dır. Benzer durumlara yol açan kişiliklerin birçok özelliği ülke ze-mininde de ortaya döküldü. Bunu yeniden açmayacağım. Çok çar-pıcı bir biçimde kendini ortaya çıkaran ve hepimizi oldukça etki-leyen bu tür gelişmelerin önüne geçmenin yolu, başta canınıza, di-linize, elinize ve beyninize egemen olmasını bilmenizdir. Özelliklesilah konusunda daha kesin konuştum. Silahınıza tamamen ege-men olmalısınız. Yoksa kendinizi vurursunuz. Bu işte yetkin-leşmeyi, profesyonelleşmeyi, gerçek anlamda kuralların ve disipli-nin adamı olmayı başarmalısınız.

Tabii bu işin bir yönüdür. Dediğim gibi, siz büyük bir düşmanıkarşınıza almışsınız. Bu düşmanın çıplak yüzü savaş cephemizinçok sınırlı bir hedefini teşkil etmektedir. Onun dolaylı olarak içi-mize yansıyan etkileri, hedefin daha büyük bölümünü oluştur-maktadır. Biz asıl tehlikeyi biraz da düşmanın beslediği, yaşattığıve körüklediği etkilerde görmeliyiz. Bu savaşımın gelişmesiylebirlikte PKK denilen olgu ortaya çıktı. Hatta bu temelde size, ne-

388

Page 389: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

den buraya geldiğinizi, kendinizle savaşma cesaretiniz yoksa ne-den bu ortama adım attığınızı sorduk. Kendinize hükmedemiyor,iradenize egemen olamıyor ve bir bütün olarak kuralları an be anuygulama gücünü kendinizde göremiyorsanız, buraya gelmenizanlamsızdır dedik. Burayı kendisi için yaşam alanı olarak seçenkişi, gerçek anlamda militanlık sanatını ve onun bütün gerekleri-ni peşinen kabul etmeyi göze alan kişidir. Bu, geçerliliğini sürdü-ren bir sorundur.

Biz bütün gücümüzü ortaya koyarak, bazı çözümlemelerde si-ze mesafe aldırmaya büyük özen gösterdik. Buna karşılık bazıla-rınız oralı olmuyorsunuz. Ama bu yanlış bir tutumdur. Var olankişilikler yaşatmaz, tersine, ancak başa bela olabilir. Bizimkişiliğimizde çözümlenen sadece birey değildir, kocaman bir ta-rih ve toplumdur. Onun ileriye açık bütün yönlerinin açığa çıka-rılması ve kazanmak için hazırlanmasıdır. Eğer kurallı yaşam ko-nusunda eksikliklerinize karşı bütünüyle iyi savaşmasını bilirse-niz, bu konuda gerçek bir arınmayı başarırsınız. Bu elim olay-dan, bu biçimde gerektiği kadar sonuç çıkarılabilir ve yoldaşımı-zın anısına iyi bir karşılık verilebilir.

Bugünkü konuşmamda bir kez daha özet olarak ve toparlayıcıbir biçimde önderlik ve kadro politikamız üzerinde durmayı ama-çlamıştım. Özellikle bir kez daha partinin iç yaşamı ve kadro yapı-sı üzerinde durmak, dış etkilerin ve en başta mahalli, aşiretsel vekültürel özelliklerin ve hatta düşmanın yaşam tarzına nasıl etkidebulunduğuna değinmek; tekrar niteliğinde de olsa yararlı olabile-ceği inancıyla bu konulara dokunmak istiyorum. Aslında konuaçılmıştır. Üzerinde oldukça yoğunlaşarak durmanız gereken ka-dro biçimlenmesi, onun önderliği ve yürütme tarzı önceki ko-nuşmalarda kapsamlı bir biçimde ele alınmıştır. Bu konuda doğrubir araştırma içinde bulunmamak kendi eksikliğinizdir. Ama bueksikliği mutlaka aşmanız gerekir. Kendinizi yenilemeyi mutlakabaşarmanız zorunludur.

Gelişmeler yoğundur ve önderliksel gelişme, bu gelişmeleriniçinde belirleyici bir rol oynuyor. Bu rol gerek ulusal kurtuluş sa-flarında, gerekse parti yaşamında etkili oluyor. PKK’nin önderlik-sel yükselişi, hem ulusal düzeyde önderlik sorununa çözüm getir-

389

Page 390: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

mede ve hem de sosyalist nitelikli militanların oluşumunda gittik-çe önem ve başarı kazanan bir hal alıyor. Gerek ulusal kurtuluş sa-flarında, gerekse parti içinde, gelişen bu önderlikle oldukça çelişenolumsuz etkilenmeler söz konusudur. Egemen yön her ne kadarpartinin temel gelişme yönü olsa da, doğru önderlik hattının ısrarlakonuşturulmaması durumunda, bu olumsuz etkilenmeler çok çetingeçen ulusal ve sınıfsal mücadelede bize mevzi kaybettirebilir;içerde ve dışarda mevzilerin yitirilmesine yol açabilir. Adım adımkazandığımız mevziler, bizden adım adım koparılabilir.

İlkel milliyetçiliğin ulusal kurtuluş saflarındaki çözülüşü ar-tıyor. Her ne kadar İçine girmek istediği tehlikeli yönelimler ka-dar onu oldukça güç yitirmeyle karşı karşıya getirse de, bu tehli-ke tamamen bitmiş değildir. Kuşkusuz son yıllarda ve özelliklegeçtiğimiz yılda Kürdistan ulusal kurtuluş mücadelesinde önemlibir mesafe alınmıştır. Bunun kendiliğinden gerçekleştiği sanıl-mamalıdır. PKK önderliği dışında, diğer güçlerin gerçekten bumücadeleye karşı yoğun çalışmaları olmuştur. Kürt işbirlikçiliği,başta ABD ve Avrupa olmak üzere emperyalizmle ve yine Türksömürgeciliğiyle tehlikeli ilişkilere yönelmiş; kültürel kapsamdason derece sınırlı bazı amaçlar için, PKK’de somutlaşan stratejikönderliği tasfiye etmeyi gözüne kestirecek kadar tehlikeli bir roloynayabileceğini açıkça ortaya koymuştur. Hala PKK önderliğin-de gelişen ve bu temelde halkın özgücüne dayalı olarak halksavaşımını uygun bir taktikle götürmeyi esas alan PKK yolunakarşılık, halkı bir yana bırakan, hiçbir zaman halka dayanmayan,ama Kürdistan halkının devrimci potansiyelini kendi gelenekselaşiretçi-feodal çıkarları yolunda kullanmak isteyen kesimleringeliştirmek istedikleri bir yol vardır. Bu kesimler, emperyalizmleher türlü gerici ilişkilere girmekte ve sömürgeci ülkelere sonunakadar bağımlılık temelinde geliştirdikleri ilişkilerle hayatta kal-maya çalışmaktadır.

Bunlar yöntem olarak sözümona diplomasiyi kullanıyorlar. Buda önderliksel bir çabadır, ama işbirlikçilik temelindedir ve sahte-dir. Bunun zararı sanıldığı kadar az değildir. Önümüzdeki dönem-de bunlardan gelebilecek olası tehlikeleri hesaba katmamız gere-kir. Teşhir ve tecrit çalışmalarımızı giderek geliştirmenin yanısıra,

390

Page 391: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

bunlarla gerektiğinde çeşitli düzeylerde taktik ilişkiler de geliştire-biliriz. Ancak hangi biçimde olursa olsun, bunları en az zarar ver-ebilecekleri bir konumda tutmaya büyük özen göstermemiz öne-minden hiçbir şey yitirmeyecektir. Bunlar ulusal kurtuluş safların-da her türlü öze inançsızlığı, özgüce güvensizliği, boyun eğmecive teslimiyetçi düşünceleri ve örgütlenmeleri yaygınca geliştirirlerve geliştiriyorlar. Ortaya çıkan devrimsel gelişmeleri bile kendiiğrenç konumlarına basamak yapmaktan çekinmiyorlar, çekin-meyecekler. Düşman da bunların aşiretçi-feodal özelliklerini bes-liyor. Gerçekte dünyanın belki de çok az yerinde var olan bu özel-likleri kışkırtıyor ve hatta silahlandırıyor. Sorun daha çok bunlarınulusal kurtuluş saflarında teşhir ve tecrit edilmesidir. Bunların yoluyol değildir; bunların yolu tehlikeli bir işbirlikçi konumdaki ihanetve buradaki tükenmedir. Partimizin başından beri ideolojik, politikve giderek eylemsel olarak ortaya koyduğu, hem eleştiriyle vehem de pratikte gereklerini yerine getirdiği bu güçlerin mevcut ya-pılarını çözümleme ve giderme politikası hayli doğru ve sonuç alı-cıdır. Önümüzdeki dönemde bunu daha da akıllıca yürütmek ge-rektiğinin bilincindeyiz.

Bunlarla ulusal kurtuluş saflarındaki önderliksel çekişme diplo-matik alanda da sürdürülmelidir. Bunlar için diplomatik alanı kul-lanılmaz hale getirmeliyiz. Aynı şekilde ülke zemininde payandaolmak istedikleri birçok ilişkiyi de işlemez kılmak durumundayız.Bunlarla bazı taktik ilişkilere girilse de, bu ilişkilerin genelde te-crit amacına bağlı olarak geliştirildiğini göz önünde bulundurma-lıyız. Bu, daha çok, başını ilkel milliyetçiliğin ve küçük-burjuvareformizminin çektiği sahte milliyetçi yapılanmalara karşı,PKK’nin önderliksel konumu kararlıca sürdürme görevidir; bu ko-nudaki görevlerin sağlamca gerçekleştirilmesidir.

PKK ne kadar gelişiyor ve çeşitli kesimleri ne kadar içine alıy-orsa, sınıfdışı etkiler, hatta her türlü olumsuzluğa batmış, ulusalkurtuluşçulukla fazla ilgisi bulunmayan maceracı yaklaşımlar veözünde partiye karşı tutumlar da o kadar yuvalanıyor. PKK ge-lişme gösterdikçe, şimdiye dek dikiş tutturamayan, kendi kişilikçözümlemelerini yapamayan, hatta çıkarlarının nerede yattığınıgöremeyen, bunun bilincini ve eylemliliğini geliştiremeyen çok

391

Page 392: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

sayıda çevre, hatta sınıf ve tabaka, PKK’nin etkilemesi altındadurumlarını daha yakından kavrıyorlar. Buradan, içimizdeki sınıf-sal savaşımın gelişmesi gerektiği karşımıza çıkıyor. Dışımızda körkütük olan, kendi adını bile ifade etmekten aciz, eylemi bir yanabırakın, biraraya gelmeyi bile başaramayan bir yapı oldukça yay-gındır. Tamamen dağılmış ve boyun eğmeye alışmış kesimler, buetkilenmeyle birlikte adeta yeniden diriliyorlar. Bu bir anlamdadoğaldır. Çünkü PKK gerçek anlamda Kürdistan’ın diriltici gücü-dür. PKK sadece kendi öz değerlerine, kendi militanlarına gerekenbilinci ve örgütlülüğü vermekle yetinmiyor; belki de daha fazla-sıyla sahte dostlarına bilinç veriyor, onları güçlendiriyor. Dışımız-daki ilkel milliyetçilik ve küçük-burjuva reformizmi kendi sınıf te-meline bir şey vermediği için, onların sınıf temelini de yine bizuyandırıyoruz. Onlar bu temeli örgütleyip eylem içine çekemedik-leri için, kimi iyi niyetli ve kimi art niyetli içimize sızıyor. Bunlargeniş katmanlardır. Bunun da ötesinde, bu kendiliğinden iyi niyetligözüken, ama kişilik itibarıyla hiç de PKK kişiliğine uymayan, so-nuna kadar bu kişilikle çelişen, ama kendisini her zaman potansiy-el bir güç olarak tutmaya özen gösteren bir yapıdır. Bunu da, ken-dine göre, sözümona akıllı politika olarak takip etmektedir. Bu ke-simler ve kişilikler az değildir.

Bizim işlerimiz biraz da burada zorlanıyor. Saflarımıza çoksayıda böylesi öğe gelince, bunların hepsini eğitmek, kendileriniPKK’nin ideolojik, politik ve örgütsel yapısıyla kaynaştırmak zor-laşıyor; oldukça kabarık sayıda sivri uç ortaya çıkıyor. Bu konudapartimizin tarihini oldukça açmaya çalıştık. PKK’nin yaratmakistediği önderlik tipini bozmaya çalışan, kendine sevdalanan, enkeskin PKK’li havasına giren, ancak PKK’lilikten uzak olan butipler, bu konudaki gerçek gelişmelerin canına okuyorlar. Bu bizimiçin son derece dikkat edilmesi gereken ve kesinlikle fazla tahribatyaratmaması için çalışacağımız bir mücadele görevidir. Şimdiyedek az veya çok böyle bir mücadelenin verildiğini belirtmek gere-kir. Çabalarımızın ağırlıklı bölümünün bu doğrultuda sergilen-diğini gösterdik.

Parti içindeki sınıf mücadelesi, bir bakıma parti dışındaki müca-deleden daha zordur. Bizde sınıf mücadelesinin, bir anlamda tehli-

392

Page 393: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

ke içindeki mücadele olduğu unutulmamalıdır. Biz dışımızda dahaçok ulusal kurtuluşçuluğu geliştirirken, içimizdeki savaşımın dasınıfsal temelde yürütülmesini esas alıyoruz. Bunlar birbirine sıkısıkıya bağlıdır. Parti içindeki sınıfsal ayrışma ve netleşme -bunabir anlamda PKK’lileşme diyoruz- ulusal kurtuluş mücadelesiyükseldikçe daha da gelişmektedir. Sizin yapmanız gereken şey,parti tarihini iyi bir şekilde incelemesini bilmektir. Bu konudakiveriler bir hayli kapsamlıdır. Kişilikler iyice ortaya çıkarılmıştır.Eleştiriler ve özeleştiriler muazzam bir birikim sunmaktadır.

Biraz daha somutlaştırılırsa, mahalli etkiler parti içinde her angruplaşma eğilimi göstermektedir. Bazı bölgeler üzerinde çok dur-duk; örneğin Dersim’den ve Mardin’den söz ettik. Bu hangi anla-ma gelir? Aslında mahalli özelliklerin, kendilerini PKK içinde erit-medikleri, orada edinilen kişiliğin ağırlıkta olduğu ve partinin bü-tün olanaklarını arkasına alarak, bir yerde kendilerini konuşturdu-kları görülmektedir. Böylece mahalli bir özelliğin PKK’ye dayana-rak ve onu basamak yaparak kendisini biraz daha kemikleştirmesive hatta adeta parti içinde bir üslupmuş gibi karşımıza dikilmesisöz konusu olmaktadır.

Buna bölgesel özellik ve hatta biraz da kültürel farklılık adı ver-ilmektedir. Hayır, bölgesel ve kültürel farklılık düşmanın beslediğive ayakta tutmaya özen gösterdiği özelliklerdir. Bunun toplumsalzemini ve ulusal özelliği nedir? Aslında yoğun asimilasyonla bir-likte, işbirlikçiliğin ve feodal özelliklerin iç içe geçirilerek, son de-rece tutucu ve gerici yaşam tarzının egemen kılınmasıdır. Mahalliözellik ve mahalli kültür denilen şey budur. Buna kesinlikle tarihi-mizin iyi ve olumlu bir özelliği olarak sarılmamak gerekir. Tarihi-miz bu değildir. Bugün bizi en çok tutan ve tutuculaştıran bu ma-halli kişiliklerin kendisidir. Bunlar düşmanın sıkı beslemesi ve ko-ruması altında bulunmaktadır. Dolayısıyla bunları kendimize ba-samak yapmak, nesnel planda bizi parti içinde ajanlaşmaya kadargötürecektir. Gerçek anlamda ulusal kurtuluşun gerekleriyle -kiPKK sınıfsal temeli esas alan bir harekettir- sınıfsal perspektifleriesas alınmazsa, konuşturulacak zemin yarı yarıya düşmana ve yarıyarıya işbirlikçilere hizmet eden bir zemin olacaktır. Bu zemininkendisi hortlatılacaktır. Bu konuda bazı kişiliklerin kendine

393

Page 394: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

sevdalanmaları söz konusudur; bunlar çok belirgindir.Bunlar en çok da ortayolculuğu denemektedir. Bu, geçmişte da-

ha çok yaygındı. Bunlar bölgesel özellikleri iyi biliyorlar; bölgeselbazı ilişkileri de var ve partinin etkinliğini iyi hesaba katıyorlar.Bunları iyi birleştirerek, önder diye ortaya çıkıyorlar. Sözümonapartiye dayattıkları önderlik bu oluyor. Bunlar son derece bireyci-dirler; var olan değerlerin üzerinde politika yaparlar. Gerçekte budeğerleri üretmenin, korumanın ve partinin emrettiği tarzda işle-menin değil, değerlerle ne kadar yaşayabileceklerinin ve kendileri-ni ne kadar konuşturabileceklerinin hesabını yapıyorlar. Bununlauğraşıyorlar tabii. Bu da partiye çok şey kaybettiriyor. Üzerine gi-dilmemesi durumunda düşman bunu iyi fark ediyor ve körüklüyor.Çünkü böyle bir yaklaşım ulusal kurtuluş savaşını geliştiremez.Dolayısıyla gelişen düşman eğilimi ve düşmanın dayatmaları olur.

Düşman bunun bilincindedir. Örneğin, düşman birçok bölgeninönder kadroları için, “Kendilerine dokunmayalım, bunlar bölgeninbaşında kaldıkça bizim için bölgeden ciddi bir tehlike gelmez; do-layısıyla bunları cezalandırmamıza da gerek yoktur” diyor. Aslın-da bunlar ajan da değildir; ancak nesnel olarak düşmana hizmet et-mektedir. Bunlar belgelere de yansımıştır. “Falan bölgede falankişi yöneticidir, onun için üzerine gitmeye gerek yoktur” denil-mektedir. Bazı ajanların itiraflarında bunu açıkça gördük. Bir böl-gede sağlıklı bir önderlik geliştiğinde, düşman derhal bunun üzeri-ne yürümekte ve öncelikle bunu bertaraf etmeye çalışmaktadır.Düşman bölgelerde böylesi bir ayrım yapmaktadır. Nitekim bizdeparti yaşamını ve onun kurallı savaşımını esas almayan bir önder-liğin, düşmanın bu tanımını adeta beslediğini çok iyi biliyoruz.Dolayısıyla mahalli özelliklerin PKK’nin etkinliğiyle birleştirile-rek sahte bir önderlik tipinin ortaya çıkarılması çabalarına şiddetlekarşı koymalıyız. Bu konuda uyanık olmalıyız. Gerçek militan ti-pini köylere ve hatta mıntıkalara oturturken, sonuna kadarPKK’nin kanıtlanmış önderlik esaslarını egemen kılmalıyız.

Bugün bizi en çok uğraştıran bir sorun da budur. Birçok böl-gede böylesi son derece kariyerist, çoğunlukla ortayolculukta ıs-rar eden ve üzerine gidilmemesi halinde daha çok karşımıza çı-kacak olan parti temsilciliklerini, ya özeleştiriyle kendine getire-

394

Page 395: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

rek bu çitlerden arındırmak ya da alaşağı edip yerlerine parti hat-tını temsil edebilecek militanları atamak kaçınılmazdır. Buönemli bir görevdir. Mahalli özellikler denilince, doğal olarakbunun içine mezhepsel, aşiretsel ve hatta belli ölçüde sınıfsal et-kilemeler de yansımaktadır. Her bölgede biraz da kendine özgüayrı kişilikler oluşmuştur. Hatta yaşam tarzları bile birbirindenfarklıdır; lehçeleri ve şiveleri birbirinden farklılık arzetmektedir.Kimileri yabancı dili, yani egemen ulusun dilini çok iyi ko-nuşmakta; kimileri Kürtçenin değişik lehçe ve kültür çerçevesiiçinde kalmaktadır. Bütün bunlar kişiyi dargörüşlülüğe götürür.Bu dargörüşlülük kırılmalıdır. Mahalli özellikler diyerek tapın-mamak gerekir. Tersine bu özellikler bizi ulusal zeminden uza-klaştırmaktadır. Kendimizi sınıfsal zemine oturtmanın uzağındatutmaktadır. Dolayısıyla gerçek anlamda ulusu temsil edecek veona en uygun sınıf temelini verdirecek tutumda ısrar etmemiz vebunu uygulatmamız gerekmektedir.

Bu sanıldığından da önemlidir ve gerekleri yerine getirilmediğitaktirde gerici mahalli özellikler hortlayacaktır. Bu durum çoğun-lukla kayıplara yol açacaktır. Kayıpların en önemli nedenlerindenbiri de, mahalli özelliklere gömülen tipin ortayolculuğudur; onungafil ve aymaz yaşam tarzıdır. Son tahlilde gelişmeleri etkileyendurumun kendisi budur. Oluşan çarpık kişilik, partinin bütün atı-lımlarını, yenileştirici ve ayağa kaldırıcı bütün özelliklerini göm-mekte ve işlemez duruma getirmektedir. Savaşın bu yönünü kesin-likle ihmal edemeyiz. Yoksa tanık olduğumuz ve bizi oldukça zorduruma düşüren durumlarla karşı karşıya gelmekten kurtulamayız.

Ulusal ölçüleri konuşturmak basit bir iş değildir. Onun kitle veemekçi sınıf temelini sürekli kollamak çok önemlidir. Ulusal kur-tuluşta sınıfsal kurtuluşu yaratmak, onu ideolojik, politik ve dahaçok da örgütsel çalışmalarda iyi geliştirmek ve yürütmek büyüköneme sahiptir. Günümüzde savaş, daha çok PKK’nin ideolojik-politik çizgisinde değil, onun örgütlenme ve eyleme yansıma tar-zında ortaya çıkmaktadır. PKK’nin doğru örgüt ve eylem an-layışına gelmeyen, onun yerine gerçekte örgütlenme ve eylemliliğidurduran, geliştirmeyen ve fırsat bulduğunda tasfiyeye götürentutumların dayatması biçiminde karşımıza çıkmaktadır. Günümüz-

395

Page 396: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

de sorun gerçekten de ideolojik, politik ve hatta askeri çizginin ka-bul edilip edilmemesi değildir, daha çok bunun örgütlenme ve ey-lem alanına yansıtılmasıdır. Hepiniz bunu çok iyi biliyorsunuz.Hatta denilebilir ki, eylem alanına yansıması daha da önem kazan-makta; bu noktada daha çok tutuculukla giderek tasfiyeci oluşum-lara yol açan ve dolayısıyla PKK’yi en çok zorlayan eylem hattı-nın uygulanıp uygulanmaması durumuna indirgenmektedir.PKK’ye gerçekten mesafe mi aldırtmak istiyoruz? Örgütlenme vedaha çok da eylemlilik alanında ne kadar yürütücü olabiliyoruz?Belirleyici olan budur. Bunun en somut ifadesi halk kitleleri ilemilitanların ve savaşçıların eylemliliğidir. Ayaklanma da dahil ol-mak üzere, halkın siyasal zorunu geliştirmek, bir eylemlilik içinealmak ve onu geliştirip korumakla mükellefiz. En önemli görevi-miz budur. En önemli görevimiz gerilla faaliyetlerinin, gerillanınhem örgütlenmesi ve hem de eylemliliğinin geliştirilmesidir.

Oportünizm, kendini dayatma veya PKK’nin gerçek örgüt veeylem hattını işlemez duruma getirip getirmeme, kendini buradaele vermektedir. Dolayısıyla bunu çok iyi ortaya koymalıyız. Partiiçinde proletaryaya yabancı öğeler teoride, siyasal ve askeri çiz-giyi iyi biliyorlar. Ama bunu pratiğe dökemiyorlar; pratikleri başkaşey söylüyor. Bunlar örgütlemiyor ve eyleme geçmekten alıkoyuy-orlar. Şu anda muazzam örgütsel olanaklarımız vardır. Siyasal et-kimiz o denli büyüktür ki, hangi çevreye gidilirse gidilsin, örgüt-lenmeye açık bir ortam bulunacaktır. Yine yüzbinlerce insan eylemistemektedir; eylem olanaklarımız da gelişkindir. Sempatizanları-mız çoktur, mücadeleye katılmak isteyenlerin sayısı bir hayliyoğundur. Maddi sorun yoktur. Ancak bütün bu olumlu koşullarave olanaklara rağmen, örgütlenme gerektiği gibi geliştirilememek-te, insanlarımız eyleme geçirilememektedir. Burada sorun kiminörgütlemek istemediğini, kimin pratiğin ardına sığınarak örgütlen-meyi geliştirmediğini görmek ve çözüme bağlamaktır. Bu ortamdave koşullarda örgütlülüğü ve eylemliliği geliştirmeyenlerin, buoportünistlerin kafalarını kırmak gerekir. Örneğin binlerce gerillavardır, ama eylem çıkarılamamaktadır. İşte oportünizm budur.PKK’nin gerçek militan çizgisini geliştirmeme, tam da bu noktadakendisini ele vermektedir. Adam eylem geliştirmiyor ya da eylem

396

Page 397: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

adı altında intiharvari girişimlerde bulunuyor; kimi zaman incirçekirdeğini doldurmayan gerekçelerle eylem düzenliyor. Aslındaeylemi sabote ediyor ya da bekletiyor. Birimi tam bir avare gruppratiği içinde tutuyor. İşte bunlar bugün özellikle PKK’nin taktikönderlik alanındaki gelişmesini tehdit eden tutumlar oluyor.

Son dönemlerde açtığımız önderlik sorunlarını bu çerçevedeişlemeye çalıştık. Sanırım Kasım Çözümlemeleri’nde ve özellikletalimatlarda bunu iyi ortaya koyduk. Yine bu aynı çözümlemelerdeağırlık verilen bir yaklaşım oldu. Eylemsizliğe yönelik eleştirileri-miz kapsamlıdır ve yerindedir. Parti içinde kendini bir türlü örgütve eylem hattına vermeme noktasında sınıf savaşımı bir sorun ola-rak karşımıza çıkabilir. Bu noktada küçük-burjuva ve feodal etki,işleri yokuşa sürmekte, oldukça amatörlüğe sevdalanmakta, res-miyete ve profesyonelliğe gelmemektedir. Ama kuralsız yaşamdave kendini konuşturmada öne fırlamaktadır. Bugün bile karşımızaçıkan olumsuzlukların ve acıların kaynağı burasıdır. Sizler dürüst-sünüz. Özellikle akıllı davranmanızı istiyorum. Hepinizin yaşadığırahatsızlıkların ve acıların çözümü doğru örgüt ve eylem hattınıuygulatmaktır. Bu çok önemlidir. Oysa kişinin keyfine göre bir ha-reket tarzı tutturulmaktadır. Örneğin bulunulmaması gereken yerdekalınmakta, yürünmemesi gereken yerde yürünmektedir. Bu da bi-zi kayıplar vermeye götürmektedir. Kişi kaçınması gerektiği bi-çimde eylem düzenlemektedir. Basit bir eylem için, belki de birajanın cezalandırılması için bir grubun yaşamını tehlikeye atmak-ta, açık hareket etmekte, kolektif değil bireysel davranmaktadır.

Bu nereye götürür? Bunun ya imhaya ya da kendi kendini tas-fiye etmeye götüreceği açıktır. Kurallı yaşamın esas alınması vehem askeri hem de siyasal profesyonel yaşamın gereklerinin so-nuna kadar yaşanması durumunda, bu kayıpların karşımıza çık-ması mümkün müdür? Amatör değil, profesyonel örgüt ilişkile-riyle birbirimize bağlı kalmamız ve bu bağlılığı sempatiyle değilresmi örgüt ilişkileriyle sürdürmemiz halinde, eminim ki böyleolmayacaktır. Bizi birbirimize bağlayan siyasal görevler vardır.Bu görevlere sonuna kadar bağlı kalırsak ve bunu her yerde ege-men kılarsak, bu kayıplar kesinlikle olmayacaktır. Hataların kur-banı olanlar aslında biraz da amatördür. Eğer bunlar ölçülere ta-

397

Page 398: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

mamen egemen olsaydı, doğru örgüt ve eylem anlayışını özüm-seyerek bunda ısrar etselerdi, “PKK’de yaşama ve çalışma tarzıböyle çözümlenmiştir, sonuna kadar buna bağlıyım” deselerdi,bunu kadro ve savaşçılara da sonuna kadar dayatsalardı, işleri-miz sonuna kadar sağlam yürürdü. Hem kendileri çok yaşar hemde yaşatırlardı; çok kazanır, az kaybederlerdi.

Bazı kişilikler, ilgili değerlendirmelerde de açımlanmaya ve çö-zümlenmeye çalışılmıştır. Bu çözümlemeler ışığında kendi duru-munuz üzerinde durabilirsiniz ve durmalısınız. Üzerinizden atma-nız gereken birçok olumsuzluk olabilir, ama kazanacağınız çokşey de vardır. Aslında biz militan için gerekli olan her şeyi ver-meye çalışıyoruz. PKK’nin yaşamına bu denli katlanabilen biradam, bunun örgüt ve eylem hattını tam tutturabilirse, çok sağlambir önder olabilir ve çok iş başarabilir. Hiçbir düşman subayındabulunmayan cesaret sizde vardır. Emek de harcıyorsunuz. Amataktik yoktur; örgüt ve eylem düzenleme olayı yoktur; onun yöne-timi ve denetimi yoktur. Bunların hepsini birleştirirseniz, işlerimizgerçekten sağlam yürüyecektir. Neden eylemlerin yönü sağlam ol-muyor, neden eylem doğru düzenlenemiyor ve yapılmıyor? Nedenyönetilemiyor ve sonuçları denetlenemiyor? Bizi en çok şaşırtanbir nokta budur. Neden bu denli atıl kalıyorsunuz? Aslında bu ön-derlik konusunda çok ciddi bir eksikliktir ve aşılmak zorundadır.

Bunu anlayışta belki biraz görüyorsunuz, ama pratik dönüşüm-de yaşamıyorsunuz. Dönüşümü pratikte de yaşayamazsanız, bununyol açtığı dehşet verici durumlara düşersiniz. Oysa devrimcilerplanlıdır ve attıkları adımların sonuçlarına katlanmasını bilenadamlardır. O halde bizi oldukça uğraştıran ve bizi hak etme-diğimiz acılara ve kayıplara mahkum etmek isteyen tutum ve dav-ranışlara oldukça öfkeyle yaklaşmalı; onları adım adım geriletme-nin göreviniz olduğunu unutmamalısınız. Bu temelde, özelliklePKK tarihini incelemelisiniz. İncelemesini bilirseniz, aslında çokveri sunulmuştur. İlk adımların atılmasından, yaşanan her önemliaşamaya kadar kendini dayatan sahte önderlik tipinin ne olduğu,tembel ve tutucu tipin kim olduğu ve nelere yol açtığı iyi konul-muştur. İdeolojik grup döneminde bile birkaç ay birlikte yol al-dığımız çok sayıda feodal ve küçük-burjuva tip tanıdık. Bunların

398

Page 399: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

yol arkadaşlıkları birkaç ayla sınırlıydı. Ama biri gitti, öbürü geldi;daha ileri aşamalarda biraz daha kalıcı da olsa, bu etkiler yine var-lığını duyurmaktan geri kalmadı. Günümüze doğru gelindiğinde,bunlar bize, görkemli parti eserimize, her şeyimizi ortaya koyarakgeliştirdiğimiz ve insanlık tarihinde ender rastlanan kutsal dire-nişimize öyle bir dayatmada bulundular ki, kendimize egemen ol-masaydık, içlerinden bir tanesi bile bu kocaman varlığımızın altınıüstüne getirebilirdi. Hani yapmak ne kadar zorsa, yıkmak da o ka-dar kolaydır derler. Bunlar da çok zor yapılanı çok kolay bir bi-çimde yıkabilirlerdi.

Biz burada ideolojik ve politik formasyonumuzu, biçimlenme-mizi ve yeni kişilik dönüşümümüzü oldukça güçlü bir aşamayayükseltmek için çok çaba harcadık. Ama bir kaza -ki bunun arka-sında bir kişilik vardır- moralinizi ve hatta birçok kazanımlarınızıtehlikeye atabiliyor. Görevlere militanca sahip çıkmak öyle basitdeğildir. Her kazanın arkasında yetersiz, sorunlu, çözümlenmemişveya proletaryaya yabancı bir kişilik vardır. Bu kişilikler beklen-medik durumlara yol açarlar. Bunlar hak etmediğimiz kayıplardır.Bu olaylar kader değildir. Ortaya çıkan kazalar rastlantı eseri ola-rak görülemez. Görünürde böyle olabilir; ama son tahlilde bir-leşilen yer kazaya yol açan kişiliktir. Belki de kendini son derecebeğenen, kendini konuşturan, kendi ölçülerini parti ölçülerininüstünde tutan ve kendisini partiyle eşleştiren tutumlar bu durumla-ra yol açmaktadır ve bunlar yaygındır. PKK içindeki sınıf savaşımıtam da buradadır. Görünüşe aldanmamak gerekir. Kendini dö-nüştüremeyen kişilik taşındığı sürece, partiye karşı savaş yürütüle-cektir. Kendini geliştiremeyen kişilik, Kürdistan’da aşılması gere-ken yaşamla özdeştir. Tıkalı kalırsanız gelişmeyi yaşayamazsınızve savaş kaçınılmaz olacaktır. Bu durumda siz kazanırsanız tas-fiyeciliği geliştirirsiniz. Partinin hattı egemen olursa, ya sizi kaza-nacak ya da tasfiye edecektir. Parti tarihimizde, özellikle 1983’tenitibaren provokasyonun bilinçli olarak kullanmak istediği geri ya-pımız, hiç ummadığımız veya görmek istemediğimiz bir biçimdetehlikeli bir konum arzediyordu. Yani provokasyonun umut bağla-masını olanaklı kılan yapısal özellikleriniz vardır. Nedir bu özel-likler? Çizgiyi derinliğine kavrama ve uygulama şurada kalsın,

399

Page 400: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

kimliği tamamen açığa çıkmış bir provokatör ses verdiğinde, bazı-ları rahatlıkla ona bakmakta, aylarca dinlemekte ve etkisinde kala-bilmektedir. Örneğin o dönemde provokatörler, “Yüzde yet-mişbeşinin kafası karışıktı, bizi dinliyorlardı; üzerinde çalışmış ol-saydık, daha çok çekebilirdik” diyorlardı.

Bu bir gerçeği ifade etmektedir ve daha sonra bu yönlü çabalarhiç de az olmamıştır. Bugün düşman da toplumsal yapının geri ol-duğunu söylüyor. Biraz maddi teşvikte bulunursa halkı yanına çe-kebileceğini ve pişmanlık yasasıyla bazılarının üzerine yürürse,düşürebileceğini düşünüyor. Düşman böylesi birçok yöntem gelişti-rerek, bu geri özelliklere hitap etmek ve onları partinin başına belayapmak istedi, istiyor. Bu en dehşetli biçimiyle zindanda yaşandı.Zindanlardaki provokasyonun özünde bu yatıyor. Eğer büyük birdireniş gösterilmese ve partiye sahip çıkarak buna karşılık verilme-seydi, zindanlarda egemenliğini kuracak ve orada her şeyi bitire-cekti. Yurt dışında büyük bir mücadele verilmeseydi -şimdi hala et-kileri yargılanıyor- parti şiddetli bir savaşım içinde sonuna dek di-renmeseydi, kendilerine göre belki orada de partiyi bitireceklerdi.Bu sanki ülke zeminindeki mücadelede daha az mı ortaya çıktı?Orada da partiyi oldukça işlemez duruma getirmek isteyen tutumve davranışlar çokça görüldü. Bütün bunlardan çıkarılacak derslerşunlardır: Belli ölçüde egemen ulus bünyesinde, yani Türkiye orta-mında şekillenen ulusal kişilikle, bizde daha çok sömürgeci kapita-lizmin etkisi altında oluşan küçük-burjuva ve yarı-feodal kişilik,militan gelişme üzerinde sanıldığından daha fazla etkili olmakta vegelişmemizi frenlemektedir. Hemen belirtelim ki, bunlar art niyetlide değildir; yüzde doksandokuzu iyi niyetlidir; ama bu bir gerçek-tir. Bizdeki toplumsal zemin herhangi bir ülkede olduğundan çokdaha fazla nesnel olarak ajanlaştırılmıştır. PKK’nin ortaya çıkışındakullandığı ilk sloganlardan biri de; “Ajan kurumlara ve kişilerekarşı mücadele” idi. Bu yerinde bir slogandı. Biz daha sonra bu-nun açılımını da yaptık. Toplumun, kendisinin teslim alındığını vehatta çoğumuzun mensup olduğu ailelerin bile yarı yarıya düşman-laştığını gördük. Düşman, ailelerimizi bile zorla ve özendirici bazıönlemlerle önemli oranda işgal etmiştir. Bu bir gerçektir.

Kürt toplumunun önemli bir gerçeğini oluşturan bu durumun

400

Page 401: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

ancak mücadeleyle aşılacağı çok açıktır. Herbirinizin sosyal ve ai-lesel durumunuzu değerlendirdiğimizde, iki büyük kuvvetin üzeri-nizde etkili olduğunu göreceğiz. Bunlardan biri partinin çekimkuvveti, öbürü ailenin ve çevrenin çekim kuvvetidir. Bunlardanhangisinin kazanacağı tamamen çözümlenmiş değildir; ama müca-deleyle bunu kazanacak taraf biz olacağız. Şimdiye kadar bu mü-cadeleyi köklü bir biçimde geliştirememişseniz, bundan böyle ge-liştirmelisiniz. Kürdistan’da aile içindeki savaşımı kazanamazsak,toplumun içinde kazanamayız. Savaşı halkın içinde kazanamaz-sak, düşmana karşı savaşı hiç kazanamayız. Demek ki bizde ön-derlik savaşımının en önemli yönü, içinden gelmiş olduğumuz top-lumsal zeminin çok etkili olan özelliklerini durdurabilmek, fren-leyebilmek ve giderebilmektir.

Bunlar bizde, kendisini partinin örgütsel yapısına ve eylem biçi-mine tam bir tutucu ve geriye çekici kuvvet biçiminde yansıtmak-tadır. Bu konuda özellikle örgütlendirmeme, örgütlendirse bilekendi tıkayıcı kişiliği içinde potansiyel bir hizip haline getirme, bireyleme girişmek istiyorsa, eylemi ya intiharvari bir tükeniş ya dahedefe teğet geçme biçiminde geliştirme yaygınca yaşanmaktadır.Eylem anında eylemsizliği geliştirme, olmayacak yerde ve zaman-da eylem koyma işleri geliştirmemektedir. Bu tipler, partinin ön-derliksel gelişimini özellikle taktikte engellemektedirler. Özellikle1986’dan sonraki çözümlemelerde buna büyük ağırlık verdik.Ama etkileri henüz tam olarak ortaya çıkmış değildir. 1986, 1987ve 1988’deki çözümlemelerin etkileri örgütsel ve eylemsel hattı-mıza yeterince yansımamıştır. 1989’da kısmen yansıtabildik. Amayine de bu yönlü yansıma çok sınırlıdır. Önümüzdeki dönemdePKK’nin ideolojik, politik ve askeri çizgisini ve bunun pratik ola-naklarını daha güçlü yansıtma göreviyle karşı karşıyayız. Büyükgelişmeler sağlamak bu görevlerin başarılmasına bağlıdır. PKK’yiörgütsel ve eylemsel alanda gerçek kişiliğine kavuşturmak gerekir.Bu, birçok bölgede var olan tıkayıcı öğeleri görevden almak veyaköklü bir özeleştiriyle düzeltmek biçiminde olabilir. Özellikle ko-lektif örgütlenmeyi dayatarak denetim altında tutmak bir önlemyöntemi olarak düşünülebilir. Ama mutlaka doğru örgütlenme veeylemliliği götürecek bir kurumlaşmayı sağlamak -bu komite,

401

Page 402: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

temsilcilik, hatta grup olabilir- bunları sağlıklı bir biçimde geliştir-mesini bilmek büyük önem taşımaktadır. 1990 eylemliliğine yöne-lirken, kesinlikle başarılması gereken görev budur. Eyaletlere, böl-gelere ve hatta mıntıkalara kadar örgütsel kurumlaşmaya gitmek;doğru çalışma, eylem ve vuruş tarzıyla buna ulaşmayı olanaklı kıl-mak zorunludur. Bunu, mutlaka başarılması gereken bir görev ola-rak göz önünde bulundurmak, bu görevin başarılması için eldengelen fedakarlığı göstermek bize büyük gelişmeler yaşatacaktır.

Bu konudaki görevler başarılamazsa, yani örgütsel kurumlaşmave bunun da doğru eylemliliği planlanıp bir görev olarak götürüle-mezse, şimdiye kadar olduğu gibi bütün çabalar heba olup gidebi-lir. Çoğunuzun büyük emeklerle yaşadığınız mücadele, hiç umma-dığınız bir biçimde karşınıza dikilebilir. Bunun içindir ki, örgütselgörevlerinize doğru yaklaşmalısınız diyoruz. Bireycilik kesinliklesonuç veremez. Bütün gelişmeler, bu yönlü görevlerimize ne denliegemen olursak, o denli çizgimize başarı şansı kazandıracağımızıgöstermektedir. Bu yönlü görevlerimizi yerine getirmedeki ihmal-karlığımız oranında, kayıplarımızın da artacağı ortaya çıkmaktadır.

Özellikle parti ortamına yeni gelen yoldaşlar, belki yeterince in-celeme olanağına kavuşmamışlardır. Ama onlar olanakları iyideğerlendirerek PKK’lileşmeye özen göstereceklerdir. PKK’dekigelişim sadece ideolojik ve politik gelişim değildir. Bugün en çokyaşanan gelişme, örgütsel hat’ta tam oturup oturamamak, onun ey-lemini, en azından ilkede yaşanıldığı ölçüde yaşayıp yaşayama-maktır. Gerçekten de ilke esastır, ama onun pratiği de çok gerekli-dir. Bugün en önemli sorun, ilkelerde, yani teorik olarak oldukçagelişim gösterilmesine rağmen pratikte doğruyu yaşayamamaktır.Hepiniz anlayışta iyi gelişiyorsunuz, ama sıra pratikle bütün-leşmeye gelince ortaya ucubeler çıkıyor. Bunu gidermenin temelyöntemi örgüt olayı üzerinde yoğunlaşmaktır; pratikte işlerin nasıladım adım geliştirileceğini büyük bir disiplinle ortaya koymaktır.Bunu yaparsanız, teori ile pratik arasındaki çelişkiyi olumlu yön-den çözersiniz. Bu çelişkiyi çözemezseniz, tuhaf hatalar sergile-mekten kurtulamazsınız. Bununla kendinizi bile tasfiye olmaktankurtaramadığınız gibi, partiye de büyük zararlar vereceksiniz. De-diğim gibi bu anlamda hep iyi niyetlisiniz, ama iyi niyetle hiçbir

402

Page 403: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

şey kurtarılamaz. Tarihe baktığımızda, ilkelerin inşa edildiği döne-min, geniş propaganda yapılan bir dönem olduğunu görürüz. Budönemin böyle kazanılması da olanaklıdır. Ama daha sonraki pra-tik, yani savaşçılık dönemi, bir anlamda insanları eğitip savaştırmagörevini dayatan bir dönemdir. Bu görevi yerine getirmeyen bir-çok güç tasfiye olmakla karşı karşıya gelmiştir. İlkede ve propa-gandada büyümeyi sağlayıp da savaşı geliştirememek, daha sonra-ki başarısızlıkların ve büyük kayıpların nedeni olmaktadır.

Bugün şu olay karşımızda belirgin ve tarihsel bir olgu olarakdurmaktadır: Biz ideolojik ve politik olarak oldukça büyük bir ge-lişmeyi yaşadık. Kürdistan halkı bizi dinlemektedir. Ama bir yerdedışımızda bir olay gelişiyorsa, ciddi bir eksikliğimiz var demektir.Biz onu aynı etkinlikle örgütlülüğe ve eylemliliğe götüremiyoruz;onu yönetemiyor ve yürütemiyoruz. Yani tam anlamıyla dalga dal-ga savaşçılığına oturtamıyoruz. Şu anda bu görev, can alıcı bir ni-telik taşımaktadır. Kadro birazcık yürüse de, kitleyi yürütemiyo-ruz. Gerilla grupları savaşsa da, geniş kitle savaşımına götüre-miyoruz. Geniş kitleleri savaşmak için ayağa kaldırmazsak, savaşıkazanamayız. Halk savaşı halkın eseridir, her düzeyde halkın katı-lımıyla yürütülür. Bunu başaramazsak tasfiye kaçınılmazdır. Ohalde bütün gücümüzle bu görevin üzerine yürümesini bilmeliyiz.Ancak bu temelde günümüzdeki mevcut gelişmelerle birlikte, ol-dukça ileri düzeyde üzerimizde etkili olmaya başlayan proleta-ryaya yabancı her türlü hatalı, tutucu ve geriye çekici özelliklereve kişiliksizleşmeye karşı başarıyla mücadele edebiliriz. Yine butemelde partinin olumlu özelliklerine ulaşabiliriz. Ve kişilik gere-kli dönüşümü sağlayabilir; böylelikle PKK’nin eylem hattınıbaşarıyla yürütür, örgütler ve eyleme kavuşturur.

PKK’de önderlik ve kadro politikasının bazı yönlerine kısa ola-rak değindim. Ama bu konular üzerinde gerek son konuşmaları-mızda, gerekse daha önceki çözümlemelerde çok özlü ve kapsamlıbir biçimde durulmuştur. Bunları yeniden incelemenize sunma ge-reğini duyuyorum. Buradaki faaliyetlerimizin temelinde aslındakadrolaşma yatıyor. Bu faaliyetlerin özü, sıradan bir savaşçılığınkazanılması değildir. Çok muhtaç olduğumuz kadroları ortaya çık-armak büyük önem taşımaktadır. Teoride ve pratikte önderlik ol-

403

Page 404: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

gusuna çok yönlü yaklaşılmıştır. Önderliğe doğru yaklaşmak ka-dro politikasının özüdür. Yani PKK’de gerçekleşen önderlik olgu-sunu ne denli kapsamlı olarak görür, onun içinde kendi eksiklikle-rinizi, yetmezliklerinizi, hatalarınızı, sahtelikleri ve sakatlıkları gö-rüp giderirseniz, kadrosal biçimlenmenizi de o ölçüde gerçekleşti-rirsiniz. Aslında PKK’de kadro politikası çok belirgindir ve önem-lidir. Kadro politikasını sağlıklı olarak çözmemiz demek, bütüngelişmeleri şimdiden güvence altına almamız demektir. Bu da ni-celikle değil, daha çok niteliksel gelişmeyle ölçülür.

Hepiniz, PKK’nin kadro politikasının sağlam bir uygulayıcısıolmalısınız. Genç olmanız kesinlikle bunun önünde engel değildir;hatta bu sizi daha da avantajlı kılmaktadır. Çünkü geçmişte içinedüşülen hataları yaşamayacaksınız. Yine partinin size kazandıra-cağı muazzam bir birikim vardır. Bu birikim emekle kazanılmıştır.Bunu iyi özümserseniz, gelişme temponuz daha hızlı olacaktır.Daha öncekilerin on yılda sağladığı gelişmeyi siz bir yıl içinde ka-tedebilirsiniz. Kadro politikamıza -ki bu son tahlilde önderlikselgerçeğimizdir- ulaşmanız, onu kavrayışta ve daha çok da uygula-mada yaşamanız sizden beklenen temel görevdir. Bunu ne dar bireylemlilik biçiminde saptırmalı, ne de son derece edilgen ve tem-bel bir kişilik biçiminde boşa çıkarmalısınız. Sizin bazı özellikleri-niz vardır. Bu devre münasebetiyle bunu daha fazla açtık. Kadro-laşma bu temelde olabilir. Görevli birçok eski öğemiz de, aslındatamamen yeniden kadrolaşmakla yüz yüzedir. Böyle bir görev on-lar için de geçerlidir.

Bazılarınız zindandan, bazılarınız ülkeden geldiniz. Yeniden ka-drolaşma sorunu sizin için de canalıcı öneme sahiptir. Edindiğinizbazı yapısal özellikler, belki PKK’nin şu anda sonuç alan ve ge-lişmelere damgasını vuran özellikleriyle çelişebilir. Dolayısıylabunlar, atmanız ve aşmanız gereken özellikler olabilir. Bunlarıöğreneceksiniz. Özellikle darlık ve haddinden fazla amatörlük var-dır ve bu biraz da kemikleşmiştir. Bu özellikleri atacaksınız. Ka-drolaşmayı aslında kendi ellerinizle boğuyorsunuz. Bunun çokyönlü belirtilerini ortaya koyduk. Hantal davranışlarınızdan olay-ları ele alış tarzınıza, düşünceyi kullanamamanızdan pratikle oyna-maya kadar içerikte ve biçimde oldukça ciddi yetersizlikler ve bi-

404

Page 405: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

çimsizlikler yaşanmaktadır. Bunları gidermek elinizdedir. Size su-nulanı özümseyeceksiniz. Örneğin eleştirilerde, bazılarının nedenve nasıl gelişemediklerinin teorisini yaptıkları ortaya çıktı. Bu sa-kat bir durumdur ve kabul edilemez. Bu biçimde burada yoğun-laşanlar için hem gönüllülük ve hem de zorunluluk temelinde hertürlü gelişme olanağı vardır. Bazıları istisnai olarak belki ge-lişmeyebilir. Ama esas yönelim gelişmedir. Israrla vurguluyoruz:Sorunumuz adam veya savaşçı azlığı değildir. Bunların hepsi var-dır. Ama önderler yoktur. Sizde en az bulunan şey cesaret, fedakar-lık ve dayanıklılık değildir; bunlar sizde mevcuttur. Ama kadrodaönderlik vasıflarını kavrama olsa da, özümseme yoktur. Bu önem-lidir. Kürdistan toplumunun düşmanı işte budur. Yine sürekli tes-lim olmayı kendisi için bir kurtuluş yolu olarak yaşama, kendisiniasla önder yerine koymama ve önderliği bir türlü kendisine layıkgörmeme tutumu, sadece bizde değil, bir bütün olarak toplum için-de de yaşanmaktadır. Bu özellik daha da tehlikeli bir biçimde partiortamına yansımaktadır. “Bizden önder olamaz, ancak bazıları biziyönetebilir” anlayışı bizde vardır. Hatta “bizim için önderlik ge-rekmez, herkes bildiği gibi yaşasın, bu da keyfimize göre gerçe-kleşsin” anlayışından bile söz edilebilir. Bu eskinin hortlatılması-dır ve bir hayli yaygındır. Bu özellikler bazılarının işine gelebilir,bazılarının hoşuna gidebilir, ama bununla kolektif bir önderliğeulaşılamayacağı gibi, parti merkezinde kolektif bir önderlik deoluşturulamaz. Önderliğin gereklerini kendinizde somutlaştıracak-sınız; bu temelde görevlere sarılarak, kolektif önderliği yakala-maya çalışacaksınız.

İstediğimiz kadar çok sayıda isyan düzenleyelim, hatta gerilla-cılık yapalım; bazen bunların hepsinin yenilgiyle sonuçlanması ka-çınılmaz hale gelebilir. Önderlik sağlam yapılmadı mı, harcananbütün çabalar da boşa gidecektir. Tarihimiz bu tür olaylarla dolu-dur. O halde bunun yolunu ve yöntemini de kendinize kabul ettire-ceksiniz. Bunun hangi pratikle ve hangi pratik çalışma tarzıylasağlanacağını bileceksiniz ve yoğun çaba sergileyeceksiniz. Partiişlerini ilerletmek ancak böyle mümkün olabilir. Bizde çok yaygınve etkili olan amatörlükle bir yere varılamaz. Savaşta, kesinlikleiyi niyetlerle ve özlemlerle mesafe alamayız. Sanırım sizin de en

405

Page 406: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

çok tercih edeceğiniz şey, kendi elinizle hazırladığınız son derecezengin bir parti içeriği, onun kullandığı ve bizi kazanmaya götür-düğü sağlam bir biçimleniş ve örgütlenmedir. Bizde içerik zengin-dir, bu hepinizde vardır; ama biçimlenme, örgüt düzeyine ulaşmave örgütün kurallı yaşamıyla bütünleşme çok zayıf kalmaktadır.Bu duvarları var olan, ama çatısı bulunmayan bir binaya benzem-ektedir. Biçim sorununu mutlaka çözüme kavuşturacaksınız; bu-nun örgüt düzeni, çalışma ve eylem tarzı olduğunu iyi bileceksi-niz. Hem de bunu iyi özelliklerin bütünlüğü olarak kendinizde so-mutlaştıracaksınız.

Ben yine örgütlenmenin önemi üzerine kapsamlı değerlendir-meler yaptım. Şu formülü ileri sürdüm ve bütün yaşamımız bizeşunu öğretti dedim: Bütün gücünle örgütlenmeye yönel, örgütbağlarını geliştir ve sürekli kıl! Biliyorsunuz, bizim yaptığımızbaşka birçok çalışma da vardır, ideolojik ve politik faaliyetlerimizmevcuttur. Ama bunların altında en temel olanı örgütsel bağlarüzerindeki savaşımdır. Ben sıradan bir örgütsel bağ için son dereceduyarlı ve istekli davrandım; bunun için çok çaba harcadım. Ger-çekte birçoğunuzun tenezzül etmediği bir ilişkiye ben büyük değerverdim. Örneğin bir dostluk ilişkisine olağanüstü değer biçerim.Bu bende adeta bir hastalık halindedir. İnsanları ilişkiye çekmeye,hatta sığ bir biçimde de olsa, düşmanı bile, lehimize işleyecek tersbir ilişki durumu içine atmaya çalışırım. PKK’nin etkinliği nedir?PKK’nin etkinliği, son tahlilde dünyayla bağlarını biraz geliştir-mesini bilmesidir. Çeşitli yurt dışı alanlarına attığımız bağlar, sontahlilde örgütsel bağlardır.

Partinin ideolojik ve politik etkinliğini örgütsel düzeyde temsiletme görevi yeterince başarılamamaktadır; ama bu yine de bizi ge-lişmeye götüren bir örgütsel bağdır. Bu bağ aslında çok gereklidir.Bizim ilişkilerimizde daha çok amatörlük vardır. Siz biraz da eskitoplumsal özelliklerle ahbap-çavuş grupları biçiminde kalmakistiyorsunuz. Buna hayret ediyorum: Nasıl acı duymuyorsunuz?Hayır, yaşamın ayrılmaz bir parçası olarak örgütlülüğü sürekliyaşayacaksınız. Bunun için ölçü şudur: PKK’nin örgütlülük dü-zeyi yetersizse, en üst düzeye kadar görevlerinin bilincinde ol vegereklerini yerine getir! Somut planda bir bölgede görev almışsan,

406

Page 407: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

orada ne kadar örgütsel eksiklik varsa gider! Bu görevi başarın-caya dek, eylem de dahil olmak üzere hiçbir görevi ciddiyetle yeri-ne getiremeyeceğini unutma! Yaşamın bütün çalışma olanaklarıiçinde en çok örgütsel olanağa yer ver! Daha çok dost güç örgüt-lendir; daha çok öncü gruplar oluştur, bunları en uygun bir biçim-de yaşat; onları güçlendir, koru ve eylemlilik içinde tut! İşte tecrü-belerimizden çıkarabileceğiniz en yaşamsal ders budur. Ben buderse nereden ulaştım, biliyor musunuz? Kürdistan’ın gerçekten li-me lime olmuş yapısından! Bir de zor anlarda insanı ne kurtarır,bilir misiniz? Zor anlarda insanı örgütsel bağlar kurtarır. Sağlamörgütsel bağlar, sağlam örgüt elemanlarından ve örgütsel görevle-rini her şeyin önüne koyan militan yapıdan şekillenir. Bu yapınınbüyük gelişmelerin yaratıcısı olduğu bilinmektedir. Bu yapıda bu-lunmayanlar belki birçok alanda iyi eylem ve propaganda yapabi-lirler, ama temel örgütsel görevlerini yerine getirememişlerse, as-lında bütün çalışmalar boşa gitmiştir. Çünkü örgütsel bağları yok-tur. Örgütsel bağlar gelişmeleri tutan kanatlar gibidir. Siz büyükhatalarla birçok olguyu birleştiremezseniz, paramparça olmayı veuçurumlara yuvarlanıp gitmeyi durduramazsınız. Böyle bir tehli-keyi ancak sağlam örgüt bağlarıyla durdurabilirsiniz.

Ben bu işe başladığım ilk günlerde bile, her zaman, bizi sürekliayakta tutacak kapsamlı bağlarla bağlı bir örgütlenmemiz olmalı-dır diyordum. Gittiğiniz her yerde örgütsel bağlara en büyükdeğeri verin. Sıradan bir örgüt ilişkisi olmasaydı, biz burayı ça-lıştıramazdık. Burası askeri eğitim alanıdır; temel ve merkezdir.Ama sıradan bazı dostluk ilişkileri olmasaydı, daha güneye ine-mezdik. Bir örgütle örgütsel ilişkiler kurmasaydık, buraya gele-mezdik. Bütün bu gelişmelerin altında yatan vazgeçilmez gerçekbu bağlardır. Bu konuda ciddi eksikliklerinizin bulunduğunu gö-rüyorum. Özellikle PKK’nin hazır örgüt ilişkilerinin sizi tembel-liğe sevkettiği kanısındayım. Yani sizin için her şey biraz hazırdır;gittiğiniz yerde örgütlülük vardır; gittiğiniz alanlarda rahat yürüy-orsunuz. Bu sizi yanılgılı bir pratiğe götürüyor. Her şey adeta ken-diliğinden gelişip örgütleniyormuş anlayışına kapılıyorsunuz. Bukesinlikle yanlıştır. Bizde en zor geliştirilen ilişki örgütsel ilişkidir.Bu konuda ciddi bir eksikliği yaşıyorsunuz. Bunun nedenlerini an-

407

Page 408: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

lamaya çalışıyorum. Neden kendinizde bu kadar örgütsüzlüğe mü-samaha gösteriyorsunuz? Buna izin vermemelisiniz. Özellikledevrimi sürdürmede çok samimi ve dürüstseniz, o zamanyaşadığınız muazzam örgütsüzlüğü bütün gücünüzle yaşamamayaçalışmalı ve gidermelisiniz.

Demek ki şu andaki en önemli sorun, önderliksel sorun ve ör-gütsel önderliktir, eylemsel önderliktir. Buna çok muhtaçsınız; bukonuda oldukça yetersizsiniz ve yanılgılı yaşıyorsunuz. Esas ola-rak kadrolaşmada gidermeniz gereken yönünüz budur. Örgütselbağlara çok büyük bir önem vermelisiniz. En çok da kadrolarınilişki tarzına ve komiteleşmesine özen gösterilmelidir. Merkez ko-mitesinden eyalet, bölge ve mıntıka komitelerine, köy topluluklarıve hücre gruplarına kadar gerekli örgütlenme sonuna kadar gelişti-rilmelidir. Bu örgütlenmeler gerektiğinde açık ve yarı-açık olmalı-dır. Örgütlenmenin işleyişi çok önemlidir. Bu amatörce değil, pro-fesyonelce olmalıdır; mevcut çalışmalara göre yaratıcı bir işleyişgerçekleşmelidir. Her militanımız örgütsel işleyiş çarkını çevirenkişi haline gelmelidir. Bireylerin tıkayıcılıklarını -ki bu çok yay-gındır- örgütü geliştirmemelerini ve örgüt olanaklarını çarçur et-melerini hiç kabul etmemelisiniz. Tersine kim mevcut olanaklarıen iyi örgütlüyorsa, örgütün esas sorumlusu olarak onu görevlen-dirin. Kim en iyisini yapıyorsa, temel örgütsel görevi mutlaka onaverin, onu en etkili görevlerin içine çekin. Bunu kendinizde başla-tın. Bu dönüşüm sizi PKK’nin militan kişiliğine ulaştırır. Kuşku-suz bunların birçok özelliği de vardır. Doğal olarak sizden fedakar-lık, dayanıklılık, esneklik ve yaratıcılık istenmektedir. Eğitim sizebelli bir mesafe aldırtmaktadır. Mücadele pratiği gelişmenize yolaçmaktadır; ama dediğim gibi esasında örgütsel gelişme ve yöne-tim belirleyici olmaktadır. Kişiliğinizi bu konuda yetkinleştirmeli,görevlerinizi sıkıca kavramalı, en çok muhtaç olduğunuz ça-lışmayı kendinizde yürütmeli ve bunu bütün parti ortamına yay-dığınız ölçüde partinin doğru çalışma tarzını oturtarak, gelişmeleriçin son derece elverişli bir ortam hazırlamalısınız.

Önderlik konusunda yapılan kısa açıklamaların yeterli olduğunusanıyorum. Önemli olan doğrularımıza layıkıyla sahiplik yapmak-tır. Tek doğru yönelim tarzı da budur. Bu bizi mutlaka doğru ve

408

Page 409: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

haklı olana götürecektir. Sonuna kadar hatalı tutuma karşı çıkmalı;hak ettiği neyse kendisine onu vermelisiniz. Bundan sonra bütünyaşamınızı böyle götürün. Yani hatalara izin vermeyen ve sonunakadar doğruluğun egemenliği için çalışan bir yaşam tarzını esas al-malısınız; bu biçimde yaşamaya hakkınız vardır. Hatalarda ısrareden yaşayamaz. Böyleleri kurbanlara yol açabilir; ama buradançıkaracağımız en anlamlı sonuç parti doğrultusunda kurallı yürü-meyi daha da kesinleştirmek, kimden kaynaklanırsa kaynaklansın,hatalı gidişatlara karşı durmak ve bütün gücümüzle bunların tas-fiyesine çalışmak olmalıdır. Bu bizi, sonuçta bundan sonrası içinhazırlıklı halde tutacak, beklenmedik olaylar karşısında bizi tedbir-li kılacak ve duyarlı yapacak; bu tutumlar sayesinde kazana-cağımız çok şeyler olacaktır.

Koşullarımız zordur, ama bu zorluklar bizi yıldıramaz. Zorlu-klar bizim için sadece yürümenin bir aracıdır. PKK’nin daha zorgünleri de olmuştur. Zindandaki yoldaşlar iyi bilir. Yaşamı daha daanlamlı kılmak ve güzelleştirmek elimizdedir. Çabalar hep karşılı-klı olmalıdır. Birbirinizi zenginleştirmeli, yaşamı birbiriniz içindaha da anlamlı hale getirmelisiniz. Oldukça içten ve son derecehizmet eden bir tavır içinde olmalısınız. Bu yönlü eksikliklerinizvardır, içinizde zayıf durumda ve ilgiye muhtaç olanlar vardır.Kendi kişiliğinizi ilgi kaynağına dönüştürün. Bu konuda kendinizibaşkalarına verme, ışık saçma, aydınlatma ve canlı bağlar geliştir-me işine katın ve geliştirin.

Hasan Bindal yoldaşın şehit düşmesi olayı bizi etkilemiştir.Ama biz, şehit yoldaşımızı bütün yönleriyle kavratmaya ve özüm-setmeye çalışıyoruz. Onun kişiliğinde bir kez daha şehitlerimizibütün haşmetiyle içimize sığdırmaya çalışıyoruz. Şehitlerin anıla-rına bağlılık sadece onları anmak değildir, bütün hizmetleri veözellikleriyle partiden ibaret olan bir yaşama ulaşmaktır. Denilebi-lir ki, bu yaşamı daha da zenginleştiren şehitlerimiz, en küçük birkişisel kaygı ve çıkar düşünmeden şahadete erişmişlerdir. Onlarvatan ve özgürlük şehitleridir ve PKK’yi PKK yapan gerçekdeğerlerdir. PKK’ye bağlı olan bir militan, şehitlere dayanarakpartiyi yeniden ve yeniden yaratabilir. Onları küçük ve yetersizgörmeyelim, ama anılarının etkisi altında da ezilmeyelim. Çıkarı-

409

Page 410: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

lacak tek doğru sonuç bağlılıktır. Oldukça zorlu bir yaşamın için-den geliyor ve yaşıyorsunuz. İşkenceden geliyorsunuz. İçinizdeşehitlerin anılarıyla yüklü olarak gelenler az değildir. Hepsini birkez daha birlikte yaşayalım diyoruz. Hiçbir toplum bizim toplu-mumuz kadar insani, vatansever, özgürlüğe susamış ve bağlı değil-dir. Gerçekte özgürlük adına insanı yücelten bir tutum kadar yücebir tutum yoktur. Dolayısıyla güvenimiz tamdır. Soylu bir yaşam,tamamen insanlığa, vatanseverliğe ve özgürlüğe adanmış biryaşam, elbette en güçlü yaşamdır. Bu konuda alnımız açıktır. Butemel ve esas olduğuna göre, geriye kalan şey nedir? Geriye kalançırak da olsak ustalaşmasını bilmektir. Bu elimizdedir ve mutlakaustalaşmalıyız. Çıraklar iyi eser yaratamaz, ustalar zafere gider.

Bizim yaşamımız, şehidiyle birlikte var olan bir yaşamdır;şehidi ve geride kalan dava arkadaşlarıyla iç içe olan bir yaşam-dır. Bu iç içelik o kadar belirgindir ki, kimin şehit düştüğü ve ki-min geride kaldığı ayrımı bile öyle pek anlamlı olmamaktadır.Çünkü biri diğeri içindir. Biz şehitlerimizi tamamen içimize ala-rak yaşıyoruz. Bu PKK’de kesindir. Dolayısıyla ne bir arka-daşımız şehit düştüğünde kaybolup gideceğini düşünebilir, ne degeride kalan tek başına kaldığını söyleyebilir. Hayır, bizde birinbütünde ve bütünün birde gerçekleşmesi esastır. Egemen olanıbudur. Buna özen göstereceğiz. Şehitlerin anısına yapabile-ceğimiz en büyük hizmet, yaşamımızı daha da özgürlüğün bedelive somutlaşmış ifadesi haline getirmek olacaktır. Bu biçimdekaynaşmış bir yoldaşlar topluluğu haline geldikten sonra, katla-namayacağımız hiçbir zorluk olamaz. Yoldaşlar topluluğu olarakbu temelde ne kadar dürüst, samimi ve sonuna kadar bağlı olur-sak -ki öyleyiz- erişemeyeceğimiz ve zaptedemeyeceğimiz he-defler de o denli azalacak ve kalmayacaktır.

Biz kendi görevlerimizi istediğimiz biçimde yaptığımız zaman,ölüm nereden gelirse gelsin, vız gelecektir. Gerçekte her PKK’libu slogana ulaşabilmelidir. Buna ulaşılamazsa zafer yakalanamaz.Bu zorluklar karşısında tam sonuca ulaşır ve bunun kişiliğini kaza-nırsak, amaca ulaşmışız demektir. Neye mal olursa olsun, bunaçok sınırlı bir temelde ulaşılsa bile, PKK’nin edinebileceği en an-lamlı kazanıma ulaşılmış olacaktır. Bir kez daha, gerek son şehidi-

410

Page 411: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

mizin ve gerekse bütün şehitlerimizin anılarına yüksek bir değerbiçerek ve gerekirse yaşamlarını yeniden araştırıp inceleyereközümsemeye, onların büyüklüğünü yüreğimize ve beynimizenakşetmeye, bunun için yoğun çaba harcamaya ve onların anısınalayık olmaya çalışacağız. İlk şehidimizin anısını hala yaşamayaçalışırken zorlanıyoruz. İlk şehit verişimiz Haki Karer yoldaş ilebaşladı, Hasan Bindal yoldaş ile bu noktaya vardı. Ama araya ne-leri sığdırmadık ki? Bundan sonrasını da bu esas dahilinde yürü-türsek, kuşkusuz bu bizi en anlamlı bir zafere götürecektir. Ha-ki’nin şahadeti karşısında çökmedik. Hala çok iyi anımsarım: Di-renmek için tek bir olanağımız yoktu; bir tabancamız bile bulun-muyordu. Yerine neyi koyacağımızı bilmiyorduk, ama inancımızve anıya samimi bağlılığımızla ondan destan yarattık. Hem de birdeğil, birçok destan yarattık. Şimdiye kadar şehit düşen yoldaşları-mızın anılarına böyle karşılık verdik. Yine içimizdeki yetmezkişiliklerden kaynaklanan ve onun bir sonucu olarak ortaya çıkanbütün kayıplara büyük bir çözümlemeyle karşılıkta bulunduk. Herçözümleme büyük kazanımlara yol açtı. Dolayısıyla yetmezlikleri-mizin sonucu olan kayıpları da iyi telafi ediyoruz. Bu kayıplarımı-zı kazanç kaynağına dönüştürebiliyoruz.

Bu temelde, sizleri üstün bir moralle ve görevlerin adamı olma-nın bilinciyle hareket etmeye, böylesi bir günü kendi yaşamınızdabüyük bir büyüme günü ve bir kilometre taşı haline getirmeyeçağırıyoruz. Bu konuda oldukça büyük bir sorumluluk ve coşkuylagörevlerinizde sürekli ve her zamankinden daha fazla geleceğizapteden bir yürüyüşün sahibi olmak için her şeyinizi ortaya koy-maya; bu konuda hiçbir insani fedakarlığı sergilemekten kaçınma-maya ve böylelikle zor günlerde büyümeyi bir kez daha en anlamlıbir biçimde yaşayarak size layık olana ulaşmaya davet ediyoruz.

26 Ocak 1990

411

Page 412: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

Ulusal kurtuluş mücadelemize dayatılan komplocu ve tasfiyeci harekete karşı

parti silahıyla savaşalım!

Kürdistan’da gerek faşist sömürgeciliğin imhacı politikaları-nın ve bu politikaları savunanların, gerekse Güney Kürdistan’da-ki işbirlikçiliğin halkın ulusal ve sosyal yaşamı üzerinde yarattığıtahribatları, bunların kurtuluş harketimiz ve onun önder gücüolan partimiz üzerindeki etkilerini, en önemlisi de partinin doğrusiyasal hızına ve alabildiğine sınırlı olanaklarla pratikte adımadım gelişme çabalarına karşı, dolaylı olarak düşmanın ve içerdeise işbirlikçilerinin tehlikeli yaklaşımları ve uygulamalarının so-nuçlarını bütün derinliğiyle ve çok yönlü olarak görmek gerek-mektedir. Bunun da ötesinde bunlardan kaynaklanan, tasfiyeci-liği ve yıkıma yol açan, başından beri her türlü yenilgiyi daveteden ve belki de düşmanın yapamayacağını içerden gerçekleştir-menin zeminini hazırlayan olumsuzluklarını bertaraf etmek büy-ük önem taşımaktadır.

Bu tahribatlara önderlik eden çetenin tutum ve davranışlarını birkez daha değerlendirmek gerekir. Bu çete bize öyle bir çamur at-maktadır ki, bu, çamur ve pislikten de kalıcı ve çok daha kirli biriz bırakmaktadır. Bizde düşmanın doğrudan faaliyetleri değil, onuaratmayan türünden dolaylı bir faaliyet, beynimizi parçalamaktandaha fazlasını alıp götürebilmektedir. Biz bunları duymuyor vefark etmiyor değiliz. Bunlar başından beri bizi en çok uğraştıranhususlardır. Bunların kökenleri derindir. Son tahlilde tasfiye süre-cini yaşayan, tamamen yenilgili olan, karanlıklar altında boğulmuş

412

Page 413: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

ve kendini ayakta tutamayan durum budur. Bu, her türlü davranışve düşünce özgürlüğünden yoksun kalmaktır. Bu, kendimizi savu-namamamız yüzünden yanıbaşımızda gelişen komploya alet ol-maktır; bilerek ya da bilmeyerek her türlü değeri düşmana satmadurumudur. Bu çok yaygındır. Bunların durumu, PKK içinde ge-liştirilmek istenen özgürleştirme hareketine tamamen ters düşmek-tedir. Yüzyılların kirleri ve tahribatlarının bütün sonuçlarını yaşay-an, ülkeyi ve toplumu düşmanın sınırsız sömürü ortamı içinde gü-çlü bir biçimde taşıyan, en kokuşmuş pislikten gelse de onu gülkokusu gibi içine sindiren durumlar oldukça konuşturulmaktadır.Birbirimizle yol almayı zorlaştırmaya çalışmakta ve bu konuda hiçde iyi olmayan kokular yaymaktadır. Hasan Bindal yoldaşın şehitdüşme olayını değerlendirirken, bunun kokusunu duymaktayız.Böylesi yüzlerce durum ortaya çıkmıştır. Çok pislik atılmakta vebunlar öldürücü bir etki yaratmaktadır. Yine de bunun farkında ol-mama ve kendine gelememe durumu yaşanmaktadır.

Ben bütün bunlara cevap bulmak ve önlemek için, kendiyaşamımı olağanüstü bir örnek olarak göstermeye çalışıyorum. Bukonuda duyarlılık gösteriyorum. Yıllarca Kürdistan’ı kanıtlamanınve Kürt halkının ulusal kimliğine sahip çıkmasının propagandasınıyaptım. Saygı ve sevgi toplayan kişilik özellikleri neyse, onlarıkendimde olağanüstü bir biçimde somutlaştırmaya çalıştım.PKK’nin oluşumunu biraz olsun ete kemiğe büründürürken, bir in-sanı yüceltecek ne varsa onları sergilemeye büyük özen duydum.Bütün bunların en önemli nedenlerinden biri; Kürdistan’da çok et-kili olan bu havayı biraz olsun dağıtmak, herkesi özgürlük olayınabiraz ortak etmek, halkımızın özlem duyduğu bağımsızlık, özgür-lük ve demokrasinin filizlenişini sağlamak, halkın ulusal bütün-lüğünü yaratmak, kendi kimliğine sahip çıkmasını gerçekleştirmekve buna öncülük etmekti.

Doğru bir örgütlülüğü, halkın ulusal bütünlüğünü ve özgürlükatılımını her gün kendi kişiliğinizde yaşayamazsanız, elbette ken-dinizi yaşatamazsınız. Düşmanın kalın baskı ve sömürü tabakası,daha da inceltilmiş kılcal damarlar biçiminde her yanınızı sar-mıştır. İşbirlikçi saldırıları dağıtma ve yaşatmama yönelimleri,sandığınızdan daha fazla nefes alamaz duruma getirmektedir.

413

Page 414: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

PKK’nin, Kürdistan’ın bağımsızlığı ve özgürlüğü kavgasında netür çabaların sahibi olduğunu biliyoruz. Ama bu kadar çözümle-melere rağmen, en son bu yaklaşımla birlikte, partimizin ortamın-da özgürlüğün ne kadar savunulduğu ve gerçekte bunun ne kadartemsil edilebildiği tartışılabilir. Hala parti olmaktan uzağız. Özel-likle kendinize yakıştırdığınız yaşam tarzına, parti içinde gününügün etme biçimindeki tutumunuza, ilkelerin ve değerlerin koru-nup geliştirilmesi çabalarınıza ve kendi pratiğimize baktıkça, du-rumunuzun umut vermediğini anlıyoruz. Bu halinizle kendinizibile kurtaramazsınız. Halka sahiplik yapmalarını bir yana bırakın,buradaki yoldaşlar kendilerini ne kadar kurtarabilir? Arkadaşlarbiraz bizim geliştirmek istediğimiz bazı değerlerle yaşıyorlar.Ama bununla ne kadar yaşayabilirler? Bu küçük bir mirastır. Bumirasla birkaç gün idare edebilirler? Ama sonrası nasıl getirile-cektir? İster istemez aklımıza geçmişte olduğu gibi bunların ken-dilerini satabileceği düşüncesi geliyor. İçeriden ve dışarıdan ge-lişen tehlikeler karşısında bunların canlarına okunacak ve yokolup gideceklerdir. O zaman yazık olacaktır. Ama siz bunların far-kında değilsiniz. PKK’nin savaştığı ve geliştiği havasına kapılma-nız, tehlikenin sanıldığı kadar çok yönlü olmadığını ve sizi yaka-lamayacağını söylemeniz, “tehlikenin geleceği varsa, göreceği devardır” demeniz etkili olabilir, ancak gerçekçi değildir. Bu ya-klaşım şehit düşme olaylarında çok somuttur. Yürütülen militan-lık tarzında da bu çok etkilidir.

Ben kendimi bundan arındırmayacağım. Ama benim bir farkımvardır. Ben de böylesi tehlikeler içinde boğuşuyorum. Ama tehli-keler karşısında çabasız durmuyorum. Tehlikeleri görüyor ve bü-tün çabamla aşmaya çalışıyorum. Sizde bu tutum yok. Bir hayli sı-nırlıdır; kendinizi savunma durumunuz zayıftır. Bireysel savunmakonumuna geçiyorsunuz. Bu hiçbir şeyi kurtaramaz. Bu yaklaşımtoplumdaki aile namusunun kurtarılmasına benzemektedir. Bizdeaile namusunu kurtarmakla gerçekte hiçbir şeyin kurtarılamadığınıbiliyorsunuz. Birçoğunda bu tür bir gaflet durumu söz konusudur.Zaten kapsamlı bir biçimde bunun farkında olsaydınız, bizde işlerçok daha farklı olacaktı.

Bizde yüzlerce kadro ve savaşçıyla oynayan, bilerek veya bil-

414

Page 415: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

meyerek değerleri tahrip eden, örgüt ve eylem önünde engeloluşturan tiplerin bulunduğu somut olarak ortaya çıkmıştır. Bunla-ra en çok dur demesi ve doğru bir tavır sergilemesi gerekenlerinsesini bile çıkarmamalarına ne demeliyiz? Bu arkadaşlar, partiyive değerleri savunmalarını bir yana bırakalım, kendilerini bile sa-vunmaktan uzaktır. Böylesi bir devrimcilikte umut yoktur. Fazlaisim belirtmeden, zaman zaman sizlere bunun örneklerini sunuyo-rum. Ancak bunları izlemesini ve sonuç çıkarmasını fazla bilmiy-orsunuz. Dedim ya, bu, toplumdaki gaflet durumunu anımsatmak-tadır. Burada militanca özgürlükçü davranan, hem kendisini, hemde partiyi ve halkı savunan bir durumu görmek şurda kalsın, hal-kın bile bugün partiyi savunmakta takındığı sorumluluğu takına-mama durumu vardır. Bunu aşamazsak, özlemleriniz ve iyi niyet-leriniz sadece bir hiç olacaktır. Bu konuda parti için harcadığınızçabaların tümü boşa gidecektir. Amatörlük hiçbir şeyi kurtarama-dığı gibi, kendinizi aldatmanızın gerekçesi de olmamalıdır. Halaülke zemininde, Avrupa’da ve başka alanlarda parti adına yürütü-len faaliyetlerde gördüğümüz duyarsızlığı, gaflet durumunu ve öz-gürlük savaşına yaraşır bir tavır takınamamanın etkin örneklerinisembolik olarak vermekten öteye, bunların anlamının derinliğineulaşmak gerekir.

Biz işe, sadece eski savaş tarzı ve intikam anlayışıyla başlama-mayı, bu biçimde yol almama yetisini bir yöntem olarak geliştir-dik. Bu tür tutumlar karşısında, birçok ülkede ortaya çıkan oldukçaanlamlı durumların bir benzerinin bizde de yaşanması için, sorun-ları kökten ele aldık. Bu tür anlayışları kökeninden yakalamayı,bunlara yol açan kişiliği ve tutumu tasfiye etmeyi ilke edindik. As-lında çözümlemelerin amacı da budur. Özellikle son birkaç yıliçinde geliştirdiğim çözümlemeler esas olarak bunu amaçlamakta-dır. Bu konuda bazı tiplerin cezalandırılmasının sadece sembolikbir anlamı vardır. Partinin taktiği ve bütün yaşam tarzı yerle biredilirken, biz hala acaba hedefi tam onikiden mi, yoksa bir karışaltından mı vuralım diye soruyoruz. Bu mantığın kendisi de hasta-lıklıdır. Bu bizim henüz net ve keskin bir ifadeye sahip olma-dığımızı ortaya koymaktadır. Böylesi binlerce örnek mevcuttur.Biz, bunlar her şeyimizi bitirsin, sonra kendilerini anlarsak daha

415

Page 416: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

iyi olur diyoruz. Karşıtlarımız boğazımızı sıkmaya başlasın, o za-man kendimize gelelim! Bu, yaşadığımız gaflet durumunun başkabir örneği olmaktadır.

Bu kadar gafil olmasak, rahatsızlık bu kadar büyüyebilir mi?Örneğin son olayın, Hasan Bindal yoldaşın şehit düşmesi olayı-nın gelişmesine yol açan mantık ve kişiliğe ilişkin bir yaklaşımı-mız vardır. Bu mantığın sahibi için bütün partiyi koşturuyoruz.Halkımızın bağrından yüzlercesini alıyor ve onun için ölümünüzerine gönderiyoruz. Kendisini sedyeyle buraya kadar getiriyo-ruz. En zor anlarımızda milyonlara varan harcamayı göze alıyo-ruz. Daimi hizmetçiler bulunduruyoruz. Bütün ihtiyaçlarını gide-riyor ve sonra en güzide yapımızın başına bir sorumlu olarak yol-luyoruz. Herkes kendisine saygı ve hürmet göstermede kusur et-miyor. Ama söylediği her söz ve attığı her adım adeta bir kurşungibi bedenimize saplanıyor. Tek bir arkadaşa bile yerinde bir mer-haba demiyor; nasıl olduğunu sormuyor. Ailesine ve kardeşlerinebile başka türlü davrandığını sanmıyorum. Bu bir mantık vekişiliktir. İnsanlar nasıl yaşıyorlar, kendilerine nasıl hizmet etmekgerekir? Bunun da farkında değildir. Kısa bir süre içinde yapımı-zın yarısını çok ucuz bir biçimde kuşkulu olarak göstermeye cesa-ret edebiliyor. Birkaç dalkavuk bulup çıkarıyor; öbürlerinin nasılçiğnenmesi gerektiğini düşünüyor. Kadrolarla alay ediyor. Ken-disinde parti yaşamı ve ahlakının zerresi bulunmuyor ve bunu bü-tün yaşama yansıtabiliyor.

Bir talimatla bu tutuma müdahale ettiğimizi biliyorsunuz. Butalimatta, feodal güruhun anlayışları her yönüyle ortaya konul-muştu. Yönetim ve parti adına içine girilen durumu kapsamlıolarak ele almıştık. Aslında daha sonra, buna benzer çok sayıdaörnek ortaya çıktı. Kuşkusuz buraya düşman ajanları da gelebilir.1985 yılından beri bunlardan bazılarını açığa çıkarıyoruz. Eğerbu konuda ihtiyatı elden bırakmış olsaydık, buradaki yapımızınyarısı aynı duruma düşürülecekti. Hem de bunu mutlaka itiraf et-tirerek yapacaklardı. İnsan baktığında, aslında burada bir kölelikdurumunun bulunmadığını bir çırpıda görür. Ne var ki, bu man-tığa bulaştırılmamış tek bir kişi bile kalmamıştır. Bir yöneticininbu kadar yoldaşa göstermesi gereken sevgi, saygı ve hürmet var-

416

Page 417: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

dır. Benim yoldaşlara gösterdiğim onurlu bir sevgi, saygı ve hür-met vardır. Çünkü biz burada halkın özgür yaşamını temsilediyoruz. Bir PKK militanı bundan daha aşağısını ne kabul ede-bilir, ne de ettirebilir. Çözümlemelerin başında da söyledim; buçok ilkesel bir tutum ve davranıştır.

Bu son olayda bir gaflet durumunun yaşandığını söyleyenlerolabilir. Ancak ortaya çıkan gerçekler, ortada böyle bir gaflet duru-munun olmadığını göstermektedir. Binlerce örnek; onun söylediğiher sözün, attığı her adımın ve kullandığı silahın, kendini partideğerlerini onikiden vurmaya götürdüğünü kanıtlamaktadır. Silahbunun sadece yüzde biridir; yani gerçek mermi, işin sadece yüzdebirini oluşturmaktadır. Ama sözcükler ve davranışlar biçiminde çı-kan mermiler, hiç de gerçek mermilerden daha az tehlikeli değil-dir. Onun, benim üzerimde denemek istediği tavırları ve davra-nışlarını biliyorsunuz. Yine daha önceki değerlendirmelerde de be-lirttim: Bu alan bizim için yaşamsal bir önem arzetmektedir. Amayaratılan imajla, buranın düşman tarafından adeta ele geçirildiği veadım atılamaz bir durumda olduğu şeklinde gösterilmeye çalışıldı.Burada emeğimin bulunduğunu söyledim. Buraya gelemeyecekdurumda bulunuyorsam, o zaman benim önderliğim nerede kalır?Önderlik ediyorsak, bu çabamız devam ediyorsa ve kamp bizimsorumluluğumuz altında ise, bu çabamıza sahip çıkacağız. Yanlışdüşündüğünü, kampı öyle kolayca bırakmayacağımızı ve ajanlarladolu olsa bile oraya gitmemiz gerektiğini belirttim. Ve geldim. Is-rarlara rağmen gelmem gerekiyordu. Mevziler öyle kolayca bırakı-lamaz. Böyle bir durum varsa, bu bende ciddi eksikliklerin ol-duğunu gösterir. Bu eksikliğimin faturasını ödemek zorundayım.Neye mal olursa olsun, bunun faturasını ödemeliyim. Ve gerçektende böyle yaptık. Doğru olanı buydu.

Önceden de belirttim: Çok açık bir durumla karşı karşıyaydım.Beni bile yolumdan alıkoymak istiyordu. Aslında hizmet etmekgerekiyor. Ne pahasına olursa olsun, hizmetten kaçabilir miyiz?Önderliğin önemli olduğunu, önderliğin attığı her adımın önemliolduğunu biliyorsunuz. Önderlik gelişmeler karşısında bir sapmayıyaşadı mı, bunun etkileri çok daha kapsamlı olacak ve kolay kolaygiderilemeyecektir. Niyet ne olursa olsun, yapılan şey bizi kendis-

417

Page 418: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

ine göre bir pozisyon içine almaktır. Aslında bu da bir mermidir,bizim gerçek bir mevziden alıkonmamızın çabasıdır. Bu bize kadaryansıdığına göre, başka sayısız durumlar da vardır. Ona karşı he-men hemen yirmi kadar talimat yolladık. Bu süre içinde yollanantalimatları incelerseniz, bizim bu mantık ve kişiliğe muazzam biryol gösterdiğimizi, durumunu çözümlediğimizi ve biraz da PartiÖnderliği’ni ve militanlığını savunduğumuzu göreceksiniz. Oysaher zaman söylediğim gibi, incelemesini bilmiyorsunuz. Yirmiyeyakın talimatın içerisinde bu mantık ve kişiliğin yürüttüğü tahrib-atlara, partiyi sindirme, parti değerlerine boyun eğdirme, onlarıköleleştirme, parti değerlerini özgürlükten yoksun kılma ve özelli-kle nefes alamaz duruma düşürme tutumlarına karşı sürekli olarakpartinin savunulması vardır. Kendisine “Aman etme, biraz dahadüşün, mantığını birazcık gözden geçir ve tutumunu düzelt” denil-miştir. Bütün talimatlarda bu tür şeyler çok açık işlenmiştir. Yanibenim de bir mücadelem vardır. Biraz akıllı olur ve biraz da okur-sanız, bunu iyi görürsünüz. Aslında saygıyla dopdolu yaklaşımlarsergilenmiştir. Ortada bir hizmet vardır. Hatalar ve mantık çok netolarak ortaya konulduğu gibi, düzeltme yolları da gösterilmiştir.

Bu alanda olup bitenler ortadadır. Ülkede olup bitenler de bütünyönleriyle açığa çıkmaktadır. Yedi-sekiz aylık bir süre içinde, sa-dece bu kamp alanındaki parti değerlerini savunmaya yönelik ardarda talimatlar sıralanmıştır. Bir de konuşmalar vardır. Bazı sonu-çlar çıkarmak açısından bunları benimsemeniz gerekir. Bu, önder-liğin bir gereğidir. Dikkat ederseniz, bizim pozisyonumuz güçlü-dür. İstesek bazılarını bir anda yerle bir edebiliriz. Ama bizim partideğerlerini eğitme tarzımız vardır. Bizde bastırma durumu yoktur.Ama kendisi yapının yüzde doksandokuzunu bastırmayı deniyor;değerleri tahrip ediyor ve insanları kişiliksizleştiriyor. Biz böyleyapamayız. Bizim büyük bir adalet anlayışımız, büyük bir yol gö-sterme, aydınlatma ve düzeltme çabamız söz konusudur. BunuKürdistan için, Kürdistan halkı için yapacağız. Kişi buna uyarveya uymaz, bu kendisinin bileceği şeydir. Bu bizde dikkat edilenbir yöntemdir. PKK’nin resmi ve fiili önderliği düzeyinde işlerböyle yürütülmektedir. Bunların pratik örneklerini de sunuyoruz.Sana bu kadar hizmet ediliyor. Senin için neden bu kadar harcama

418

Page 419: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

yapalım? Neden bu kadar insanı hizmetine koşturalım? Buna mec-bur muyum? Sana ve ailene yaptığım hizmeti aileme yapmıyorum.Birçok yoldaşımız belki de yaralı haliyle inim inim inleyerek şehitdüşmüştür. Ama parti sana bu fırsatı tanıyabiliyor. Tabii o bunugörmüyor bile.

Arkasındaki sınıf anlayışı ne olursa olsun, ki bu önemli değildir,buna eşkiya anlayışı adını veriyoruz. Daha başka şeyler de söyle-nebilir, örneğin lümpenizm de denilebilir. Ancak ne denilirse de-nilsin, bu fazla önem taşımıyor. Adam hizmet tanımıyor. Bir kah-venin bile kırk yıl hatırı vardır derler. Biz kahve değil, her şeyimi-zi sunuyoruz. Buna karşılık bize verdiği şey yoktur. Açıp bakılın-ca, ülkedeki pratiğinin de yıkım olduğu görülecektir. Özeleştiriler-de dile getirilmiştir. Siz bir evde bir bardak çay içersiniz, yıllarcaonun anısını sorarsınız. Bizdeki halk geleneği de böyledir. Partimi-zin geleneği de budur. Doğrusu böyledir. Bizde yaşamın ne kadarzor üretildiği bilinmektedir. Ben bu kadar size baktığım halde,yaptıklarımı hiçe sayacaksınız. Yoldaşlığı bir yana bırakın, halkı-mızın geleneklerinde böyle bir şey var mıdır? Bu çapulcu lüm-penizmin çalıp çırpan kişiliğinden daha tehlikeli değil midir?

Aç insanlar ve yoksullar bir yerde çalmak durumunda kalırlar.Çünkü ihtiyaçları vardır. Ancak lümpenler ve mahalle kabadayılarıbile, öyle her şeye el koymazlar. Söz gelimi bazı zenginlerin evle-rine girerler, korku ya da şantajla para koparırlar. Onların da birazolsun bağlı oldukları yasalar vardır. Lümpenlerin arkadaşlıklarıgörkemlidir. Arkadaşlık deyip, onun için öldüklerini bilirsiniz.Bunda o da yoktur. Bu kadar insan kendisine hizmet ediyor. Amaadam kendi havasındadır. “Teşekkür ederim yoldaşlar, zor günler-imde bana bu kadar hizmette bulundunuz, yaptıklarınızı unut-mayacağım ve sonsuza kadar size bağlı kalacağım” demiyor. İşiniyürütüyor, biraz daha mesafe almak istiyor, kendisine göre yükse-liyor, sözümona iktidar olduğunu sanıyor. Bizim burada imhayıönlemek istediğimiz biliniyor. Düşman her şeyi yerle bir etmekistiyor. Buraya kadar uzanıyor. Bizi imha etmeye çalışıyor. Adam,insanlık adına kurtarılabilecek ne varsa kurtarmak için çaba harca-dığımız değerlerin üzerine tırmanıyor; onların üzerinde, hem debitirici bir egemenlik kurmak istiyor.

419

Page 420: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

Şimdiye kadar gözükaralığın böylesine tanık olmadım. Buradadüşmanın çok iyi bir adamı yoktur, hatta feodal işbirlikçiliğinçok sıkı eğittiği bir tip de söz konusu değildir. Aslında, dünyadaörneklerine az rastlanan daha fazla bir şey vardır. Bizde özelliklePKK geliştikçe, bu tür kişiliklerin daha fazla görüleceğini sa-nıyorum. Ülkedeki pratiğini mahkum ettiğimiz benzer bir öğe,“Bende dokuz tür sınıf ve tabakanın tortusu gelişmiştir” diyordu.Herhalde böylesi bir deyimi vardı. Kendisinde proleter özellikle-rin de bulunduğunu söylüyordu. Bazen proleter özellikler de ko-nuşmaktadır. Ancak bu çok azdır. Aslında bu o kadar kolay izahedilecek bir durum da değildir. Bu fazla ciddiye alınamaz. Amabir şeyi izah edebilir: Bu kişilik, her çeşit toplumsal sınıfın veher türlü pisliğin kenefidir. Bu kenef, parti içinde etkili olmak,tırmanmak ve hatta iktidar olmak istedi mi, korkunç bir durumortaya çıkacaktır. Aynı alanda bir eşkıya Hamido vardı sanıyo-rum. Şimdi eşkıya Hamido’yu bu alanın başına getirseniz, bun-larla kıyaslandığı zaman sağlıklı denilebilecek bir kişiliğikarşımıza çıkarmış olursunuz. Eminim ki, onun esas alacağı bazıkurallar olacaktır. Dedim ya, ona hizmet ederseniz, sizi unut-mayacaktır. Ama bu kişilik böyle değildir.

Yapılan hizmetin çok somut olduğunu belirttim. Biz bir şeylersunmadığımız zaman saygıda kusur etseniz, haydi neyse deriz.Ama son derece büyük hizmetlerde bulunduğumuzu biliyorsunuz.Firavunlar döneminde köleler vardır. Köleler çalışmaya mecbur-dur. Firavunlar da firavunluk yapar. Bu durumda belki de daha fi-ravunca bir bakış vardır. Biz insanları tanırız. Emeğimizi özgürlükiçin harcadığımızı bilen insanlar durumundayız. Şimdi adam kal-kıp, firavunun kölesinden daha çok kölece baksın ve ben yükse-liyorum desin. İşte böylesi son derece çarpık yapıda kişiler gel-mektedir. Diktatörlük biçimleri günümüze kadar gelmiştir. Dikta-törlüğün çeşitli biçimleri mümkündür. Egemen sınıfların duyduğuihtiyaçlar gereğince, eski çağ firavunlarından daha firavun olanlargünümüzde de çıkabilir. Bunun ölçütü şudur: Biri emeği ayaklaraltına alıyor ve hele hele özgürlük için verilen emekleri kolaycaçiğniyorsa, firavunculuğun kopyasını yapıyor demektir. Bu bizdeçok yaygın bir tehlikedir. Tehlikesi sanıldığından da fazladır.

420

Page 421: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

Bir olgunun izahına doğru geliyoruz. Bunu biraz daha yakındangöstermek gerekir. Çünkü darlıklar üzerinizde epeyce etkilidir.Bunları aşmaktan başka çarenizin olmadığını biliyorsunuz. Şimdikendisine yapılan hizmet arttıkça, bu tip kendinde sınırsız egemenolma hakkını görüyor. Daha fazla hizmet etmeyi düşünmek ve ya-pılan hizmete teşekkür etmek bir yana, bir dakika içinde insanlarıkuşkulu ilan diyor. Bunu aslında boyun eğdirmek için yapıyor.Kendisine yalvaracaksın, çünkü kuşkulusun. Öyle değil mi? Bizajanlara karşı PKK’nin yasalarına göre hareket yürütüyoruz. Adambunu çok tehlikeli bir biçimde saptırıyor. Aslında bilinçlidir de.Kişi için her ne kadar kuşkuludur dese de, gerçekte öyle değildir.Örneğin bazı arkadaşların bir çırpıda tespit edebilecekleri bir duru-mu, bu tipin bu kadar bilinçliliğiyle tespit etmemesi olanaksızdır.Gerçekte bu çok etkili bir yöntemdir. Bir dakikada bir kişiyikuşkulu ilan edersin, yarısı kendiliğinden koşa ve kendisinin ajanolmadığını söyler. Öbürleri de yalvarır, affedilmelerini isterler. Buçok etkili bir egemenlik yöntemidir.

Adam bu yöntemle yüzlerce kişiyi düşürmüş, yüzlercesineboyun eğdirmiştir. Kendisine olan güvenin de buradan kaynak-landığını sanıyorum. Herhalde bu durumu yaşamış birkaç örnekde ortaya çıktı. Bunları tam bir kölelik altında tutmuş ve beş yıl-dır mücadele sürdürmüştür. Zavallılar nefes bile alamıyorlar. Bu-rada köle olmuş tipleri görüyorum. Aslında sınırsız bir bağlanmave köleleştirilmenin izlerini taşıyorsunuz. Başka yöntemler devardır. Yapıyı kendine köle etmenin ve kendine bağlamanın yön-temini sizlere göstermeye çalışıyoruz. Adam gerçekten de bunuyapıyor. Bana bile söylendi; “İflah olmazlarsa tutuklama yönte-mine başvururuz” denildi. Yani sadece kuşkulu olanları değil,eğitimle kendine gelebilecek durumda bulunanları da tutuklaya-caktı. Düşünüyorum da, otoritemiz ve partinin yakın denetimi ol-masaydı, böyle yapılacaktı. Çok kısa bir süre içinde egemenlikkurmak için tasarrufta bulunacaktı. Mutlaka egemenlik kuracak,bununla birazcık çelişenleri derhal tasfiye edecekti. Her türlüyöntemi kullanarak, sözümona iktidarı ele geçirdi. Burada da ik-tidar olmak istedi. Ülkedeki pratiği de tamamen böyleydi. İktida-rı bu temelde ele geçirmişlerdi.

421

Page 422: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

Buna şaka diyelim. Çirkef bir kişilik, dokuz başlı ucube, yedibaşlı canavar, ne denilirse denilsin, sözümona iktidar olmuşlardı.Kürdistan ölçülerinde bir feodal bile kendi gücüyle savaşır. Herfeodal egemenliğin altında bir savaş vardır. Ailesi ve aşiretiylesavaşmışlar ve kan dökmüşlerdir. Bütün olumsuzluklarına rağmen,yine de Kürt feodalinin bağlı kaldığı bazı değerler vardır. Bunda oda yoktur. Yani egemenliğini sürdürüyor. Ben bile kendimi bu ka-dar zor savunulabilecek bir durumda görmüyorum; kendimi önder-lik pozisyonunda değil, savunma pozisyonunda görüyorum. Oysabenim bir rolüm varsa, o da yılmadan Kürdistan halkının bağım-sızlık ve özgürlük mücadelesini sürdürmektir. Düşman karşısındakonuşmayı sürdürmemize rağmen, bize en çok yardımcı olmasıgereken kişilerin davranışlarıyla bu duruma düşersek, bu bizi ne-reye götürür? İyi ki gafil değiliz. Ben bazıları gibi kolayca sinipdağılmıyorum.

Aslında bu gelişmiş bir eğilimdir. Öyle kavranmadığı da söyle-nemez, kavranmıştır. Bir olaya açıklık getirmek için, doğru temel-de yol almak istiyoruz. Oysa oldukça fazla değerlendirmeler veuyarılar vardır diyeceksiniz. Bunun nedenini soracaksınız. Biz birinsanı kazanmak için sınırsız çaba harcıyoruz. İnsanı doğruya çek-mek ve düzeltmek için üstlendiğimiz büyük görevler vardır. Kür-distan’ın ve Kürdistan’daki kişiliğin durumunu biliyoruz. Müthişbir çabayla bu kişiliği eğitmek ve düzeltmek gerekiyor. Ben, bütünolanakları sunarak, bir kişinin kurtarılmasına çalışıyorum. O bun-dan ters sonuçlar çıkarıyor. Ben de dahil olmak üzere herkes hiz-met etmek zorundadır. Her birimiz üzerimize düşen hizmeti yerinegetirmek zorundayız. Firavunların bile köle emeği karşısında budenli sorumsuzca davrandıklarını sanmıyorum. En zalim firavun-ların bile özellikle boyun eğdirme yöntemlerinde bu kadar ileri git-tiklerine inanmıyorum.

Bu tipler bilinçsiz değil, oldukça bilinçlidirler. Sayısız değerlereboyun eğdirmeye çalışırken, bunu bilinçli olarak yapıyorlar. So-ruşturmanın derinleştirilmesiyle bu, belgelere de yansıyacaktır.Kadrolara öyle tutumlar dayatıyorlar ki, onları ölüme gönderiyor-lar. Dayattıkları tutumlarla en güzide arkadaşları intihara sürüklüy-orlar. Ya da kaçırtıyor ve yakalıyorlar, ardından kurşuna diziyorlar.

422

Page 423: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

Yirmi yaşındaki pırlanta gibi gençleri nasıl kurşuna dizebildikleri-ni anlayamıyorum. Bu insanlara sıradan bir ilgi gösterilmesi halin-de, her türlü hizmeti ifa edeceklerdir. Bunları ölümün üzerine gön-deriyorlar, “kaçtı” diyerek gerisini tamamlıyorlar. Şimdi bu man-tığa ve vicdana çok şey sorulmalı, ondan çok şey öğrenilmelidir.

Bu mantık ve tutum, Kürdistan halkını ve gençliğini yıkıma gö-türmek için yeterlidir. Burada insanlık dışı bir durum yatıyor. Bumantık iktidar olursa sonuçlarını kestirmek zor değildir. Tutumlarışudur sanırım: Birkaç çete olarak kendilerine göre iktidarı ele ge-çirdikleri ve fırsatı elden kaçırmamaları gerektiği havasındalar.“İktidar elimizden kaçarsa, yüz yıl sonra da yakalayamayız” diyedüşünüyorlar. Bunlar herhalde kendi aralarında konuşmuş, tar-tışmış ve buna inanmışlardır. Örneğin ben iktidarda olduğumusöylemiyorum. Biz iktidarı değil, kurtuluş hareketini yürütüyoruz;kurtuluş hareketini yürütmenin amansız çabasını veriyoruz. Ortadabir iktidar yoktur ve biz iktidarda değiliz. Halkımızın üzerindefaşist-sömürgeci güçlerin iktidarı yürürlüktedir. Biz, bu iktidardankurtulmaya çalışıyoruz. Halkımızın ulusal ve toplumsal kurtu-luşuna yön vermek, savaşçı adımlarını biraz geliştirmek istiyoruz.Hareketimiz bir kurtuluş hareketidir. Bundan başka bir çabanız dasöz konusu olamaz. Herkes buna hizmet ediyor; halkımız da bu te-melde bize destek sunuyor. PKK’nin özü de zaten budur. PKK’ninesasına bakacaksınız, onun bir kurtuluş hareketi olduğunu göre-ceksiniz. Bunu düşman da kabul ediyor.

Oysa bunlar, hem dostun, hem de düşmanın çok kolay gördüğübir durumu kabul etmiyorlar. Bunlar durumun böyle olmadığınısöylüyorlar. Durum, aslında bizim iktidara gelme durumudur. İkti-darda düşman vardır. PKK, düşmanın iktidarını yıkmak istiyor.Biz başarıya ulaşıp iktidar olsaydık, buna karşılık onlar darbe ya-parak iktidarı ele geçirselerdi, durum biraz daha değişik olurdu.Sözgelimi; biz ülkemizi düşmandan kurtardık, halkın iktidarınıkurduk. Bunlar da bir gruptu; hizip olarak örgütlendiler. Komploy-la bazılarını temizlediler, geriye kalanları sindirdiler ve iktidarıgaspettiler. Bu anlaşılır bir şeydir. Bunlar başka türlü de yapabilir-ler. Bunlar PKK’yi ele geçirmek istiyorlar. Partinin bazı değerlerivar ve kendilerine göre bu değerleri gaspetmeye çalışıyorlar. Bu-

423

Page 424: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

nun için de iktidara gelmeleri gerekiyor. Burada durum biraz dahadeğişik oluyor. Sen hareketi ölümüne durdurmak istiyorsan, darbeburada hareketi hiçe saymak ve durdurmak anlamına gelir.Düşmanın yaptığı da bundan farklı değildir. Düşmanın, güçleriniharekete geçirerek, çeşitli yöntemler kullanarak ve ajanlar sızdıra-rak yapmak istediği şey de budur. Ama bunu başaramıyor. Sen,harcadığı bunca çabaya rağmen, düşmanın yapamadığını yapmakistiyorsun. Neden? Çünkü kurtuluş hareketimizin üzerinde iktidarolmayı amaçlıyorsun.

Dönem, iktidar olma dönemi değildir. İktidar olmanın da yollarıvardır. Toplantı yaparsın, çoğunluğu sağlayıp iktidar olursun. Benısrarla belirttim; bu tür itirazlarınız varsa, hizbinizi kurun dedim.Çete olarak da, hizip olarak da örgütlenebilirsiniz. Biz partiyi elegeçirmek ve iktidar olmak istiyoruz diyorsanız, o zaman bununmeşru yolları vardır. Gerçekte bunların meşruiyetle fazla bir ilişki-leri yoktur. O zaman komplolarını daha akıllı geliştirmeleri gere-kir. Bunlar komployu partinin sempatizanlarına dayattılar; partininkitle temeli içinde binlercesini yerle bir ettiler; yüzlerce savaşçıyıkaçırttılar. Sözümona kurnazlık dolu komplo yöntemlerini uygula-dılar. Bunlar kurnazca değil, aşağılık yöntemlerdir. Sözümona bu-nunla etkili bir konumu sürdürmek istiyorlar ve bu biçimde bazımilitanları safdışı etmeyi deniyorlar. Zaten bunu da çok açık birbiçimde belirtmişlerdir. Bakıyorlar, önlerinde birinin sivrildiğinive yükselmelerine engel olduğunu görünce, hakkında vur emri çı-karıyorlar. Kaza süsü vererek, çatışma yaratarak, karambole geti-rerek emri uyguluyorlar. Buradaki olaya da kaza süsü verdiler vebunu açıkça belirttiler. Birine boyun eğdirmeyi gözünüze ketire-miyorsanız, çatışma sırasında vurun: Yapılan budur. Bazı değerleriarkadaşlar bu biçimde katledildi.

Daha da fazlası, partimizin kadrosal gelişmesi vardır. İnsanlarPKK’yi biraz olsun canlandırmak ve geliştirmek için gelmişlerdir.Onlar ölümcül bir eylemin içine sürülmektedir. Bu konuda örnek-ler boldur. Örneğin taburun içinde bir helikopter pisti vardır; “Git,pistteki helikopteri tahrip et” denilmektedir. Yani orta yerde tepe-den tırnağa donanmış düşman gücü vardır. Bu güç her açıdan du-ruma egemendir. Grup helikopteri nasıl tahrip etsin? Böyle bir ey-

424

Page 425: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

lemde grup imha olacaktır. Verilen emri mi çiğneyeceksin? Hayır,yapacaksın! Sözümona bu tür pek çok eylem düzenliyorlar. Bu bircinayettir ve ürkütücüdür. Binbir zorlukla boğuşarak biraraya ge-tirdiğimiz bir grubu, bu biçimde bitirmek korkunç bir şeydir. Tabiibu tür emirler yüzünden, arkadaşlar intiharvari eylemlere girişiyor-lar. Sonuçta kaybediyorlar.

Her şey bununla da sınırlı değildir. Daha çok da partinin kitle-lere yönelik gücü hiç kullandırılmamaktadır. Kitlelerle uyumsağlamak ve savaşçı gücümüzü olumlu yönde kullanmak istesek,çığ gibi büyüyen bir ordu oluruz. Yolumuz ve hazırlıklarımız bu-na olanak vermektedir. Ama adam bunu olumlu geliştirmiyor,buna ket vurmayı sonuna kadar güvence altına alacak bir konum-da ısrar ediyor. Kitleyi dağıtıyor, kadro yapısını işlemez durumagetiriyor. Geride ne kaldı? Geriye çete kaldı. Çete ne yapıyor, bi-liyor musunuz? Çetenin iktidar dediği şey, aslında çingene çadı-rında bile yaşanamayan bir durumdur. Keşke iktidar olsalardı,keşke bir köy ağasınınki kadar kendileri için bir yaşam alanı aça-bilselerdi! Çapulcu çingenelerden de özür dilemek gerekir. Onla-rı çingenelerle kıyaslamayalım. Bu kadar tahribata yol açan birmantık ve kişilik bir düzen kurabilir mi? Bir aile düzeni bile ya-ratabilir mi? Kesinlikle hayır.

Bu tür çapulcuların uzanmak istedikleri bir konu da kadın olayı-na ilişkin yaklaşımlarıdır. Bu, burada ortaya çıkmıştır. Örneğinbunların 1987 kışında Kürdistan’da parti içinde ve evlerde yaptı-kları şeyler bir hayli ibret vericidir. Bu anlayış raporlara da yansı-mıştır. Raporlara yansıyan şeyler lümpenlerde bile yoktur. Burjuvagazetelerini okursanız görürsünüz. Kabadayılar, babalar vardır.Bunların artistlerle ne tür ilşkileri vardır? Babaların da artistlerleolan ilişkilerinin kendine özgü kuralları mevcuttur. Bu kurallar ko-lay kolay çiğnenemez. Bu kuralları sonuna kadar konuştururlar.Şimdi bu kadar olabilir mi diye soracaksınız. Bu mantık yapar.Çünkü bu kadar caniyane bir mantık ve kişilik, toplumsal ilişkilereçok tehlikeli bir biçimde yansıyacaktır. Devrim olayı içinde buböyle olacaktır. Olayı çeşitli boyutlarıyla çözümlemeye çalışıyo-rum. Bazı arkadaşların oldukça dar yaklaşımları olabilir. Genelolarak sizin yaklaşımlarınıza egemen olan yan biraz da budur. Ül-

425

Page 426: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

kedekiler daha çok böyledir.Burada anlam kazandırmak için yine bu tiplere söylüyorum.

Bakın, adam bir yılı aşkın süreden beri buradadır. Müthiş çözüm-lemeler yapıyor ve taş da olsa, insanın yüreğini eritecek hizmet ör-nekleri sunuyoruz. Şunu açıkça belirttim; egemenlik sevdasınday-sanız, bunun örneklerini daha önce de yoğun olarak yaşadık de-dim. Adam benim durumumu ayarlamak istiyordu. En son olaydaolduğu gibi, Hasan yoldaşla manevi arkadaşlığımızı bildiği için,onu düşürmekle beni düşüreceğini sanıyordu. Bilerek ya da bil-meyerek, ki bu önemli değildir, buna ulaşmaya çalışıyordu. He-men belirteyim, bunun bilinçli olması veya olmaması hiç önemlideğildir. Bu binlerce örneğin küçük bir parçasıdır. En büyük tahri-bat, burada yapının tamamen düşürülmesinin göze kestirilmesidir.Ben burada, düşünce işinde başarılı olamayacağını ve egemen-liğini yerleştiremeyeceğini açıkladım. Çünkü burada büyük değer-lerin savaşımı vardır. Biz bu savaşıma sadakatle bağlı kalmasay-dık, Kürdistan halkı bize bir kuruş yardım yapmayacaktı. Tek birevladına bir adım attırmayacaktı. Bu alanın egemen güçleri bizesoluk aldırtmayacaklardı. Bu kadar uğursuz işlerle uğraşmış olsay-dık, burada kimse bizi yaşatmayacaktı.

Adam bunları görmüyordu. Daha da egemenlik kurmak istiy-orsun, bu işi kökünden çözeceksin dedim; egemenlik planını tamkuracaksın; bunun bir yolu da bana karşı tavır almaktır; bunusağa sola yönelerek değil, doğrudan bana yönelerek yapmaya ça-lışacaksın. Geçmişte de bazılarına aynı şeyleri söyledim: Bu ka-dar sürat yapacağınıza, genç arkadaşları bu kadar uğraştıra-cağınıza ve partinin değerleriyle cebelleşeceğinize, silahınızı alıpmasanın başına gelseniz daha iyi olmaz mı? Ben silahsız ola-cağım, siz silahlı gelin ve yiğitçe konuşun, derdiniz neyse ortayadökün. Çatışmak istiyorsanız çatışalım. Benimle bunu yapacaksı-nız. Siz partiyi halletmek istiyorsunuz. O halde önce benim işimihalletmelisiniz. Korkmadığımı ve en küçük bir tehditte de bulun-madığımı belirttim. Mert olun ve doğruyu söyleyin; kavga yap-sanız bile mertçe yapmalısınız. Gelmediler, yan çizdiler. Dolaylıyollarla partiyi uğraştırmaya ve demagoji yapmaya devam ettiler.Hepsinin içi başka dışı başkaydı. Çeşitli maskelemelerle gerçek

426

Page 427: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

durumlarını gizliyorlardı. Hemen söyleyeyim, bunlar düşmandır.Ama düşmanın doğrudan ajanları filan değiller. Çok geniş birolumsuzluklar zincirinin son derece kemik bağlamış mantık vekişilik temsilcileridir. Kendini açmayan adamın eninde sonundavaracağı nokta burasıdır. Bu tipler sanatlarını sonuna kadar icraetmeye devam ederler. Adam boğulmuş, çırpınıyor; ama ben ikti-dar olacağım diye tutturuyor. Bacakları titriyor, el üstünde tutupayakları üzerinde durdurmaya çalışıyoruz. Adam kalkıp yapımız-la oynuyor. TC bile bunu yapmıyor.

Kürdistan’da, Türk egemenliğine karşı değerler kurtarılama-mıştır. Örneğin Dersim’de sağlam tek bir direniş öğesi bırakılma-mıştır. En son isyanlardan birisinin geliştiği Güney Kürdistan’da,sağlam bırakılanlar teslim olmuştur. Emperyalizme ve sömürgeci-liğe teslim olunarak, sağlam tek bir özgürlük değeri bırakılma-mıştır. Buna karşılık biz bu kadar değeri kurtarırken, o bacaklarınıoynatacak ve iktidara oynadığını söyleyecek! Dokuz türlü an-layışın kenefi olmasına rağmen iktidarla oynuyor. Bunlar nedenbizde bu kadar ortaya çıkabiliyor? Kuşkusuz bu özgürlük hareketi-nin mantığı ve sınıf savaşımının düzeniyle yakından bağlantılıdır.Biz işbirlikçiliği dışarda yaşanamaz duruma getirdik, içeride deaynı duruma getiriyoruz. Bu durum karşısında bunlar da çılgın-laşacaklardır. Böyleleri aranızdan çıkarsa, kendileriyle savaşmakzorunda kalacağız. Çünkü PKK’nin soylu değerler ortaya çıkar-dığını biliyorum. Gerçekten maddi ve manevi özgürlük değerleri-miz vardır. Bunun yanısıra, çılgınca bu değerlerin gaspedilmesiiçin çaba harcayan mantık ve kişilikler de vardır. Bunlar son dere-ce saldırgandır, çapulcudur, kalleştir, kıskançtır; hiç vermeden al-ma özellikleri oldukça gelişkindir. Kısacası ulusal kurtuluş teme-linde bir emeğin sahibi değildir. Emekle sonuç almayı değil, varolan değerlerin üzerine hırsla yürümeyi marifet saymaktadırlar. Bututumlar birleşerek bu olayı yarattı.

Bu kişiliği biraz daha incelersek, zaten geçmişte de hırsızlık veçapulculuk yaptığını görürüz. Daha çocukluğundan itibaren kom-plo yöntemlerini bir yaşam yolu olarak seçmiştir. PKK’ye yönel-diklerinde, bunların durumu biraz daha güç kazanmaktadır. Geç-mişte bunlar adi işlerle uğraşırken, PKK’de çok büyük değerler bi-

427

Page 428: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

rikmiştir; PKK oldukça geniş alanlar üzerinde otoritesini tesis et-miştir. Onlara göre, bu değerler insanlar üzerinde egemenlik kuru-larak sağlanmıştır. Bu mantık ve kişilik bize göre değildir. Bu birgaflet durumudur. Adam kendisine inanmaktadır; belki de inanma-makta, ama inandırmaktadır. Çoğu olayda bu mantık vardır. Yalnızbu mantık, burada böyle karşımıza çıktığı gibi bir durumla somut-laşmamaktadır. Eninde sonunda parti içinde emeğe değer vermey-en, bu temelde bir değer geliştiricisi ve koruyucusu olmayan, basityetkiye ve otoriteye dayanan, basit olanakları kendi eline alan veufak bir tehlike gördüğünde hemen sıvışabilen bir duruma gelin-mektedir. Bunlar bağımsızlık mücadelesinin değerlerini ele geçir-mekte ve imha etmekten zevk almaktadırlar.

Bizim değerleri koruma mücadelemiz, değerleri gaspetme mü-cadelesi değildir. Bunların üzerinde tekel kurma mücadelesi değil-dir. Mücadelemizde bunlara en küçük bir yer yoktur. Her zamansöyleriz; bizim için sınırsız hizmetten başka etkili olmayı olanaklıkılacak bir özellik olamaz. Bugüne dek sergilediğimiz mantığın te-meli budur. En gereksiz olana bile, en büyük hizmeti yapmaklamükellefiz. Buraya her çeşit sınıf ve tabakadan, her cinsiyetten vemezhepten insanlar geliyor. Sınırsız hizmetten başka bir şey onlarıburada tutamaz. Çünkü bu insanlar zayıftır; bazıları belki kendile-rini rahatlıkla satabilecek durumdadır. Biz bunlara itibarlarını iadeetmek için büyük bir hizmet sunduk. Beyni ve gözleri açılsın, bu-rada kendi işini biraz tuttursun ve kişiliğini biraz geliştirsin diyeböyle yaptık. Dikkat ederseniz, biz insanlara “Yoldaş, sana şu ka-dar yaşama olanağı sunuyorum. Sana şu kadar maaş bağlıyoruz,bununla kendine bir ev kurabilirsin. Ailen ve belki de çoluk ço-cuğun vardır. Sana bir ev kurman için yardım edelim” demiyoruz.Aslında bu normaldir. Olanağımız ve zamanımız olsa da bunuyapabilsek. Sözgelimi biraz maaşınız olur, biraz da izin hakkı tanı-rız, gider yaşarsınız. Biz bunları hiç yapamıyoruz. Neden? Çünküşu anda imha sürecini durdurmakla mükellefiz. Şu anda değerleri-mizi bu biçimde maaşlı ve izinli düzenlemeye tabi tutmamız ola-naksızdır. Şu andaki temel görevimiz, hareketin imha edilmesiniönlemek, direnme olanaklarını yaratmak, mevzileri yıkılmayacakölçüde onarmaktır. Bundan başka çaremiz yoktur. Ben bunca yıldır

428

Page 429: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

burada bunları sağlamakla mükellefim.Her türlü normal yaşamdan adeta vazgeçirilmiş olduğunuzu bi-

liyorum. Bunu bazılarınız gönüllü, bazılarınız sıkılarak yapıyor.Ama bu bir gerçektir. Halkımızın içinde bulunduğu durum bizi bu-na zorunlu kılıyor. Şunu da söyledim: Burada mezar kadar yatacakbir yer bulursak, bunu nimet bileceğiz. Çünkü düşman bu dünyadabize başka bir yaşam olanağı tanımıyor. Ülkede küçük bir dağmevzisini yakalamak, benim için en büyük kazanımdır. Bundanbaşka bir yaşam olanağımız mevcut değildir. Hatta zindandakilerebile, birazcık insanlığımızı savunacak durumu yakalamışsınız, busizin için en büyük nimettir dedik. Bundan daha fazla değer bulu-namaz. Yaklaşımımız buydu. Bir bütün olarak gerçeklerimize ba-karsanız, başka bir seçeneğin bulunmadığını kabul edersiniz. Do-layısıyla anlamsız istemlerde bulunmazsınız. Belki bu konuda so-rumlu ve etkilisiniz; ama ben kendime de, bundan yana aşırı hiz-met etme olanağını devretmekten başka bir davranış türünü ya-kıştırmıyorum. Temel önderlik böyle icra edilmek zorundadır. Ba-zı değerleri paylaşmamı uygun görüyorsanız tartışalım. Parti kon-gresi toplanır, toplantılar yapılır. Bazı şeylerin daha değişik bir bi-çimde ele alınmasını istersiniz. Başka değerlerimiz vardır. Görev-leri bölüşelim. Bu konuda örnekler verilebilir, tartışma yapılabilir,doğru olan neyse ortaya konulur. Biz bunu anlarız. Yarın devletdüzenine geçtiğimizde yeni bir düzenleme yaratılır. Toprak üzerin-de bir reform gerçekleştirilir. İlişkilere yeni biçimler verilir. Aileve devlet yeni bir biçime sokulur. Halk demokrasisini kurmakistiyoruz. Bu konuda yapılacak düzenlemeler bellidir sanırım.Şimdi bazı sembolik örnekler verebiliriz. Şimdiden bunların plan-larını ve programlarını geliştirebiliriz.

Ama şu anda yaptığımız şey bu değildir. Bu tiplerin ele geçir-dikleri düzen ve sözümona egemenlik diye tutturdukları şeyler,bunlar değildir, bunlarla ilgisi yoktur. Dedim ya, bunlar ne bir top-lantı, ne meşruiyet arıyorlar, komployla kurnazca düşürmeye ça-lışıyorlar. Biraz da buna açıklık getirmek istiyoruz. Bunlara, eğerçabalarımıza ortak olmak istemiyorsanız, o zaman kendi hizbinizikurun dedik. Düello istiyorsanız, size silah verelim. Ama önce be-nim işimi halletmeniz gerekir. Partinin istediği biçimde yapamıy-

429

Page 430: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

orsanız, hizbinizi kurun. Hizip kurma özgürlüğü de tanıyoruz. Da-ha 1980’de bunları belirttik. Burada da benzer bazıları varsa, onlarda isterlerse hiziplerini kursunlar. Düşüncelerinin farklı olduğunu,politikalarının değişik olduğunu ve bunların propagandasını yap-mak istediklerini söylesinler. Kurallara uymak koşuluyla bunuyapsınlar. Biz de ilerde kongremizi yaparız. Sorunlarımızı tar-tışırız. Çoğunluk hangi doğrultuda karar verirse, ona uyar ve sonu-çlarına katlanırsınız. Katlanmak istemiyorsanız, ayrılma özgür-lüğünüz de vardır. Bunları bilirseniz, hizip olabilir. Bu bir kuraldır.Ama bu komploculuk, tasfiyecilik, kadrolarla oynama ve samanaltından su yürütme biçiminde olmamalıdır. Yani düşünce ve dav-ranışlarımızla oynanmamalı, temelimiz oyulmamalı, çabalarımızboşa çıkarılmamalı ve bundan başka bir yöntem tanınmamalıdır.En azından meşruiyet olmalıdır.

Feodal entrikacılık ve komploculukla yoğrulmuş kişilik, kesin-likle bütün faaliyetlerinde sinsidir. Bu tip işler öyle kazara elindençıkmamaktadır. Şimdi düşünüyorum: Bu son olayda milyonda birde olsa tesadüf olabilir mi? Ülke içindeki durumlar tesadüf olsa vebu kadar eleştiride bulunulmasa bile, adam yöntem olarak bile bilekendisini konuşturuyor. Bu mantık ve kişilikle, bir birimin yaşamı-nı aylarca kendi aşağılık güdülerini tatmin edecek bir konumda tu-tabiliyor. Halkın değerlerini kendi kirli emellerine alet edebiliyor.Kendi kötü emellerine alet ettiği kişileri anında katledebiliyor. So-kak serserileri bile bunu yapmaz. Lümpenlik alanında bile böylele-ri kolay kolay ortaya çıkmaz. Adam bu mantık ve kişilikle ortayaçıkıyor. Buradaki gerekçesi ise, o kişinin örgütü ele geçirmeninaracı olmamasıdır. Ona göre bu yöntemleri örgüte dayatmak, ikti-dar olmak ve bunun için her şeyi yapmak meşrudur. Komplo dü-zenlemek, insanlara her türlü çamuru atmak, ölümüne de mal olsabu konuda her şeyi yapmak mübahtır.

Machiavelli’nin Hükümdar adlı kitabını okursanız, orada ikti-dar olmak için her yöntemi kullanmanın mübah olduğunun yazıl-dığını görürsünüz. Burada, her yöntem mübahtır denilirken, pren-sin nasıl iktidar olacağı ortaya konulmaktadır. Prens, iktidara gelir-ken durumlar çok daha farklıdır. Özellikle Osmanlı prensleri ikti-dara geldiklerinde kardeşi kardeşe vurdurturlar. Yine de bu konuda

430

Page 431: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

önceden belirlenmiş kurallar vardır. Bu kuralları uygularlar. Öylebüyük entrikalar da çevirmezler. Bizdekilere de, sultan, emir ya dahükümdar olmak istiyorlarsa, meşru yollara başvurarak hizip kur-mayı ve darbe yapmayı denemelerini söyledik. Hata kendilerine,entrikacılık ve komploculukla sonuç almak istiyorsanız, o zamankomplolarınızı tam kurmanız gerekir dedik.

En kötüsü de işte burasıdır. Bana aynen şu sözcüklerle, “sizi ne-zaketle öldürüyoruz” diye yazıyorlar. Bu çetenin bir elemanı ta-mıtamına bu sözcükleri kullanıyor. Lafa bakın! Yani kendisi sözü-mona bir güçtür ve adım adım nezaketle öldürüyor. Peki, nasıl öl-dürüyor? Orada kadroları düşürüyor, ölçüsüz tahribatlar yapıyorve ister istemez bu duruma yol açıyor. Ona göre bu nezaketle öl-dürmektir. Çetenin çapulcularından biri görev aldığı zaman, sonu-na kadar partiye ve Parti Önderliği’ne bağlı kalacağına söz veriy-or. Onların gösterdikleri bağlılık azınızda bulunur. Çünkü bunlarsahtekarca söz veriyorlar. Çünkü işlerini yürütmeleri için bize ih-tiyaçları vardır. Olayın izahı budur. Yine bunlar bize doğrudankomplo düzenlemiyorlar. Sözümona iktidarı ele geçiriyorlar. Sözü-mona, ben burada sembolik lider olarak duruyorum. Benim onlaraverdiğim yetki kendilerini sınırsız bir egemenlik içinde tutuyor.Bunun için beni bırakıyorlar. Adam “Siz burada kalın, her şeyi ba-na bırakın, ben hepsini halledeceğim” diyordu. Bu anlamda “Yı-kım hareketi için sen bize lazımsın” demek istiyordu. Beni kullan-maya çalışmak çılgınca bir şey, ama bu gerçekti. Bunun için kom-plolara başvurmaya cesaret edemiyorlar. Çünkü ben olmasam bu-nu iki gün bile yürütemeyeceklerini çok iyi biliyorlar. Aşağılıkdurumlarına, düştükleri düzeye, çılgınca hareketleri için bizi budenli kullanmaya cüret etmelerine bakın!

Bunlar görünürde saygıda kusur etmiyorlar. Sözde çok bağlıgörünüyorlar. İçtenlikle inanarak “Sen bize lazımsın” diyorlar.Çünkü ben kendisini yaşatması için gerekli oluyorum. Önder-liğim bu biçimde suistimal ediliyor. Bireysel komploculuğu banakadar uzatmıyor. Öbür yandan bunlar korkaktır. Korkak oldukla-rı için doğrudan yönelerek ve hizip savaşımı vererek ortaya çık-mıyorlar. Bunların en bilinçli olanlarıyla da epeyce uğraştık. Bukonuda sözümona, emirlik ve hükümdarlıkta iddialı olanlarla yıl-

431

Page 432: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

larca yaşadım. Beni sadece ve sadece gerekli olduğum için kull-anmak istiyorlar. Bunların Kürdistan’daki otoritesi azalmıştır,sözleri fazla dinlenmiyor. Uşaklık ettikleri devletler ve çevrelerkarşısında zayıf düşmüşlerdir. Eğer bana yaslanırlarsa güç kaza-nacaklar. Bizde bazı ağalık ve aşiret çevrelerinin yitirdikleri gücüyeniden kazanmak için PKK’ye yaslanmak istediklerini biliyor-sunuz. Böylesi aşiretler ve aileler çok basittir. Tekrar eski güçle-rini kazanmaları için biz bunlara gerekli oluyoruz. Böylesi ka-dınlar da gördük. Bunlar korkunç bir biçimde güçten düşürülmüşiktidarsız varlıklardı. Ancak iktidara tırmanırken, gözükara birbiçimde önderliğimizi kullanmaya çalışıyor ve böylece mesafealmak istiyorlardı.

Şimdi bunu daha somut olarak görüyoruz. Bugün Türkiye’de veKürdistan’da çeşitli sınıflar ve tabakalar bize karşı politikalarınıyeniden ayarlıyorlar. Bazıları karşımızda yer alıyor. Bazıları da yabizi kullanma, ya da bizden yararlanma temelinde bir yaklaşım içi-ne giriyorlar. Bunların büyük bir bölümü bize ihtiyaç duyduğu içinyakınımızda durmaya çalışıyor.

Yeniden bizdeki tiplere dönebiliriz. Bunlar karşılayabilecekleriölçüde ihtiyaçlarını karşılamak gibi bir tutumla, önderliğe karşıikiyüzlü bir bağlılık gösterisinde bulunuyorlar. Bunu çok somutolarak gördük. Bazıları ileri düzeyde bizimle çalışıyorlardı. Bun-lardan herkese karşı komploya yönelmekten başka bir sonucunçıkmayacağı görüldü. Bunlar fırsat bulsalardı, hem doğrudan, hemde dolaylı komplolara girişeceklerdi. Çoğu bunu dolaylı yapıyor-du. Tamamen yalan ve sahtekarlık üzerinde yükselen bir komplo-culuğu geliştirmek istiyordu. PKK önderlik gerçeği yetkin bir te-melde incelenirse, PKK’nin önderliksel gelişmesinin önemli döne-meçlerinde bu tür durumların yaygınca yaşandığını görmek zor ol-mayacaktır. En çapulcu, en iktidarsız ve köle kesimler birdenbireözgürlük delisi oluyorlar. Bunların bu temelde önderliğimizebağlılıkları sahte esaslara dayanıyor. Biz her gün kendilerine ön-derlik olayına ilişkin yaklaşımlarını, en azından bizim kadar has-sas ele almaları gerektiğini söylüyoruz. Deneyimimizi göz önünegetirerek ve fazla sapmayarak bunu yapın diyoruz. Çünkü bizdekisınıf zemini yoğun bir biçimde hata yapmaya ve sahteliğe götür-

432

Page 433: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

mektedir.Tabii bütün bunları hala sizin için söylüyoruz. Zaten savaşı ba-

sit bir olay sanıyorsunuz. Savaşçılıkta, adeta kılı kırk yararak buişe mükemmelce sarılma gibi bir derdiniz pek yoktur. Çoğunluklabunun tersi yapılmaktadır. Hızla bu tür klikler ve çetelere kul köleoluyor ya da onların karşısında bir pasif savunma durumunda ka-lıyorsunuz. Bu savaşçılık değildir, aslında bu PKK değerlerindenvazgeçmektir. Devrimcilikte iddialı yaşamak bu olabilir mi? Mili-tanlık böyle olur mu?

Dikkat edilirse, bizim bunlara karşı tutumumuz sınırsız açıkla-malarda bulunmak, netleştirmek ve yol göstericilik olmaktadır. Buanlayış ve tutum, olumlu yönde bir düzeltmeye olanak sunmakta-dır. Yine de bunlar tutumlarına devam ediyorlar. Bu kadar insanındüşürülmesi ve bitirilmesi karşısında kendilerine yapılan uyarıları,sözümona bir tehdit olarak görüyorlar. Bize nasıl böyle söylersindiyorlar. Biz çoğuna olanak sunduk; onlarca defa özeleştiri yapa-rak kendilerini düzeltme olanağı tanıdık. Onlar kendileri için bunubir hakaret ve iktidarlarını frenleme tutumu olarak değerlendiriy-orlar. Kendileri iktidardadır ya, başlarındaki sevda çok büyüktür.Çok önceden de böyleleri vardı. Günlük olarak karınlarını doyur-mamış olsaydık, aç kalacaklardı. Nerede kaldı sizin otoriteniz veiktidarınız? Avrupa’da ortaya çıkan gelişmelerde çok belirgindir:Aynen, “darbe yaparak partiyi ele geçirdik” diyorlar. Ama darbeyaptıklarını kim gördü? Halk yığınları bunları görürlerse lime limeedeceklerini söylüyorlar. Bunlar birkaç kişidir ve nerede olduklarıda bilinmiyor. Darbe yaparak iktidarı ele geçiren böyle davranabi-lir mi? Ama bunlar hep aynı kişiliğin temsilcileridir. Bunlar iktida-rı ele geçirmeseler de, onun hayalini kafalarında mükemmel ku-ruyorlar. Kendileri iktidar sevdalısıdır. Darbe dedikleri şey de ça-pulculuktur; varsa örgütün parasını alıp kaçmaktır; örgütün kadro-larını zor duruma düşürme, ihbar etme ve hapse attırmadır. Onlarböyle darbe yaptılar. Kitlesi ve çalışmalarıyla parti, eskisinden da-ha çok önderliğe bağlıdır.

Örneğin, buradaki her türlü düşürme yöntemlerine rağmen, bualanı ele geçirebildiler mi? Onlara göre ele geçirilmiştir. Kendileri-ni buna inandırmamış olsalar, partinin talimatlarına ve bunca te-

433

Page 434: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

crübeye rağmen, böyle davranabilirler mi? Bir kadromuz partiyitanımadı diyelim; o zaman bunlar bir kenarda oturur ve kendileri-ne göre keyiflerine bakarlardı. Ama yapılan şeylerin bununla ilgisiyoktur. Bunlar hiçbir değer yaratmadan ve partinin yarattığı değer-ler üzerinde sırtını emperyalist ağababalarına dayayarak, iktidarıele geçirdik diye en alçakça bir durumu yaşıyorlar. İnsanlarımızabir çöp kadar değer vermiyorlar. Silahlarını partililere doğrultuyor-lar. Ben şimdiye kadar silahı elime bile almadım. İnsanların bulun-duğu bir ortamda silahı tek bir arkadaşa bile çeviremem. Namlu-dan çıkan merminin havayı dövmesi için ne gerekiyorsa onu yapa-rım. En az on kez sağıma soluma bakarım. İnsan bir yana, silahınzarar verebileceği bir şeyin olup olmadığını araştırırım. Sorumlubir kadro da daha başından bunu en detaylı bir biçimde göz önün-de bulundurmak zorundadır. Kişi, karşıdakini bilinçli ya da kastenhedeflememiş olabilir. Ama yoldaşlarına bağlılık konusunda has-sas olmalı ve onlara zarar vermemelidir. Bunu bir tutum olarakkendisinde somutlaştırmalıdır. Bu bir militan tarzıdır ve mutlakaulaşmamız gerekir.

Ama karşımızda duran mantık ve kişilikte bu yoktur. Bu olaysemboliktir diyoruz. Bu tiplerin bütün yaşamları boyunca Kürdi-stan insanına hiçbir faydası olmamıştır. Bunlar çalıp çırpmış, hır-sızlaşmıştır. PKK ile birlikte yol aldığı süre içinde, daha fazla ça-lıp çırpmayı bir mantık ve kişilik yasası haline getirmiştir. Bununiçin muazzam tahribatlar yaratmıştır. Fiziksel imha sadece bununyüzde biridir. Özellikle emrederek, karar çıkartarak, olumlu partizemininin meşruiyetini yerle bir ederek, parti taktiğini her günçiğneyerek böylesi cinayetlerin yüzlercesini işlemektedir. Bu onunküçük bir parçasıdır. Hep öyle yaptığı ve öyle alıştığı için, “Bir ka-rış yakınına atarım, hiçbir şey olmaz” demiştir. Onun bütünyaşamı bundan ibarettir. Neden içinizden bir kişi bu tür bir tutumagirmemektedir? Neden herkes havaya ateş ederken, bu adam gru-bun içine ateş açmaktadır? Tesadüfi olsa ve bilinçli olmasa da,şimdiye kadar böyle alışmıştır. Değerlere hep bu biçimde saldırmışve yıpratmıştır. “Burada yüz kişiyi kuşkulu ilan eder, ardından daasarım” demeyi bir alışkanlık haline getirmiştir. Bu durum sonolayda çok somuttur. Bu tutum her açıdan sinsi ve komplocu bir

434

Page 435: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

tutumdur. Bu tutumlar ülke zemininde de sergilendi.Biraz mantıklı davranan insan, işlerin böyle olamayacağını ve

insanları böyle kullanmanın, onları harcamak anlamına geldiğinibilir. Nitekim buraya gelen bazı arkadaşlar ortamın boğucu halegetirildiğini söylediler. Ben ortalığı epeyce düzelttim. Siz daha datehlikelisini görmeliydiniz; öyle ki, kendisinden kuşkulanmayanadam kalmamıştı. Sadece ajanlık ithamı altında tutulmak anlamın-da değil, daha başka nedenler yüzünden sağlam bir adam bırakıl-mamıştı. Evet, ajanlar da olabilir. İnsan bir çırpıda ajanları açığaçıkarabilir mi? Oysa insanlara anında ajanlık damgası vurulmuş veadeta bir tanrı buyruğu gibi bunu kabul etmeleri istenmiştir.Kişiliği ve tutumu böyle olan bir kişinin silahı da rahatlıkla burayasavrulur. Gerçekte burada bir dehşet durumuyla karşı karşıyayız.Adam bütün yaşamı boyunca hep vurup kırmış, döküp dağıtmış,küfretmiş ve bununla da yetinmeyerek en sonunda değerli bir yol-daşımızı şehit etmiştir.

Dolayısıyla bu sorunu daha köklü bir biçimde ele almaya ça-lışacağız. Bütün iyi niyetimize ve harcadığımız çabalara rağmen,bunlar yola gelmemektedir. Bunlara hizmetin en iyisi sunuldu.Kendilerine kusursuz bir biçimde hizmet edildi. Bunun karşısındaküçük de olsa bir geri adım attılar mı? Hayır. Tersine mülayimceve sinsice en hassas yerimizden vurdular. Bir düşman öğesine buhizmeti yapmış olsaydık, eminim ki sonuna kadar bizimle yol alır-dı. Bazı ajanların bu tür istemleri vardı; biz bunları fazla dikkatealmadık. Düşman cephesinin bir sorumlusunu tutalım, buraya geti-relim ve kendisine böyle hizmet edelim; o zaman bu adam savaştasonuna kadar bizimle beraber yol alabilir. Bunun örnekleri de var-dır. Düşmanın konumunu göz önüne getirdiğimizde, bunların ko-numunu biraz daha iyi kestirebiliyoruz. Kürdistan’ın bir harabeyedönmesinin ve namussuzların cirit attığı bir zemine dönüşmesininnedeni budur. Çünkü her yerde sömürgecilik vardır. Ama hiçbirsömürge ülkede, bizde olduğu kadar namussuzluk cirit atmamıştır.Hiçbir yerde bizde görüldüğü kadar sapık mantık ve kişilik yoktur.Çok acı bir gerçek olsa da, Kürdistan devriminin gelişmesinde bukişiliklerin varlığı ve uygulamaları ortaya çıkabilmektedir.

Partimiz, bunlar karşısında yerine getirilmesi gereken görev ve

435

Page 436: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

sorumlulukları belirlemiştir. Özgürlük mücadelemizde görevlerinmilitanca yerine getirilmesi zorunluluğu açıklık kazanmıştır. Soru-na bu temelde yaklaşılmalı ve buna ulaşılmalıdır. Sizler kendinizikurbanlık koyun örneği parti içinde tutmakla disiplini yaşadığınızısöyleyemezsiniz. Bu durumda düşmanın dayattığı özel savaş,düşmandan hiç de aşağı kalmayan bu tiplerin entrikacı yöntemle-riyle birleşerek, partiyi işlemez duruma düşürür. Sizi de işlemezduruma getirir ve götürür. Geriye bir tek seçenek kalmaktadır: Buişte var olduğunuzu söylüyorsanız, elinizden geleni ardınıza koy-mamak zorundasınız. Elinizden geleni sonuna kadar yapacaksınız.Bireysel konumlara düşerek ve küserek, sadece sonunuzu biraz da-ha erken hazırlamış olursunuz. Size yazık olur. Buraya gelmişsi-niz; bize hayran değilsiniz, ben de hayran olunacak birisi değilim.Teorik ve pratik olarak sergilediğim özellikler ve savaşçılığımlamücadele tarzımı yansıtabildiğimi sanıyorum. Çoğunuzun hayalettiği gibi ben ne bir hükümdar, ne aşiret reisi, ne de manevi birkuvvetim. Sizler bu tür şeylere hayran olabilirsiniz. Böyleleri var-sa, gider başka yerlerde saf tutarlar. Böyleleri vardır. Bunlar giderbazı yerlerde birini bulup, tapar ya da taptırırlar. Onların sayesindebelki yükselebilirler. Ama kendi çevremde, önderlik ettiğim, mili-tanlık yaptığım ve bunun çabasını sergilediğim alanlarda böyle birşeyi göremezsiniz. Duygu ve düşünce, çalışma ve uygulatma tar-zım nettir. Kendinizi dayatırsanız, böyleleri de ortaya çıkacaktır.Bunlar iyi niyetlerle de ortaya çıkabilir, bu önemli değildir.

Kendi yaşamımı bu biçimde değerlendirdiğim gibi, başkalarınınyaşamını da bu temelde tutmaya dikkat edeceğim. Hiç kimseyi kö-tü yararlandırmayacağım. Bizden yararlanmak isteyen art niyetli-ler çoktur. Ama ben buna olanak tanımayacağım. İçinizde iyi niy-etliler de vardır. Bencil, çıkarcı ve belki de dikiş tutturamamışkişiler de bulunabilir. Parti içinde dikiş tutturmak isteyen kişilerolabilir. Bunlara yaşam şansı tanımayacağız. Özlemleriniz, küçük-burjuva hayalleriniz, ağalık sevdalarınız olabilir. Bunlara da fırsatvermeyeceğiz. Belki bazılarınız bizden yararlandığı kadar yarar-landı. Ama önderlerin ve partilerin de kendilerine göre güçleri veyasaları vardır. Bunlar ergeç yakanıza yapışır. Birileri içimizde bu-nu yaparsa, yakasına yapışırız. Çete başlarından bazılarını uygula-

436

Page 437: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

maya aldığımızı ve hesap sorduğumuzu biliyorsunuz. Bunların so-nu hazindir. Bunlar belki daha fazlasını da hak ettiler. Biz kendile-rine karşı çok insaflı davrandık. Bu hareket bu kadar savunmasızdeğildir. Bunlar en gözde varlığımıza yöneldiler. Bunu bilerekveya bilmeyerek yapmış olmaları önemli değildir. Bu kadar so-rumsuzca, kurallara aykırı hareket ederek adam vuracaksın; bir ol-du bittiye getirerek buna kaza süsü vereceksin: Bu konuda bir duy-arsızlık içine girersek, önderliğimize ve militanlığımıza çok yazıkolacaktır. Bu her yerde geçerlidir. En değerli varlıkları yanıbaşındadüştüğü halde, buna göz yumandan daha alçağı yoktur. Bu konudaderin üzüntü duyuyorum. Birçok mücadele alanında yanıbaşınızdaen seçkin değerler kayboluyor, ama militanlar sesini bile çıkarmıy-or. Militan için bu utanılası bir yüzkarasıdır.

Kürdistan söz konusu olduğunda, bu yüz kat daha geçerlidir.Bu insanı dehşete düşürür, acıya ve öfkeye boğar. Hatası sonu-cunda ortaya çıkan vahim olaylara öfke duymayan lanetli biridir.Bütün bunlar özgürlük kavgamızın doğal bir sonucudur; bu pra-tiğin zorunlu kıldığı acı bir gerçektir. Hala yüzeysellikten, hafi-flikten ve duyarlı olamamaktan söz ediyorsunuz. Bunlar söylene-cek sözler olabilir mi? Bu kabul edilemez bir durumdur. Özelli-kle kendi alanımızda insan biraz kendisine gelir. Diyelim ki zor-dasınız, her şeyden vazgeçmiş ve sersemlemişsiniz. Ama yine debiz kendimize egemeniz. Kendinize egemen değilseniz, mantıkbozukluğunu ve ruh hastalığını yaşıyorsanız, sizi hak ettiğinizyere oturtalım. Kendinizi savunamayacak durumdaysanız, söy-leyin, en azından biraz daha yakından size yardımcı olalım. Çün-kü yaşanacak durumlara bir gün dahi dayanamazsınız. Militan-lığı bir yana bırakın, bu işin kuyrukçusu bile olamazsınız. Zatenbirçoğunuzun yaşadığı durum kötü bir kuyrukçuluktur. Militan-lık görkemli bir olaydır. Ancak buradaki militanlık ardına kadarcinayetlere ve tahribatlara açıktır. Kendilerinden en çok görevbeklediklerimiz, aykırı tiplerin eylemleri karşısında kılını bile kı-pırdatmamakta, onlarla uzlaşmaktadır. Bu son olayın üzerine çokyönlü bir biçimde gitmeseydim, kendisiyle uzlaşacaktınız. Belkiadam şeflik durumunu yaşatacaktı. Peki, o zaman kaybeden yal-nız siz mi olacaktınız? Hayır. Kürdistan’da olumluluk ve insanlık

437

Page 438: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

adına ne varsa hepsinin canına okunacaktı.Ben durumu hem tekleştirir, hem de çok genelleştiririm; sorun-

ları tek olarak da, genel olarak da hallederim. Ama bu benim yapa-bileceğim bir iştir. Her şey bununla halledilemez. Militan, geneldedeğerlerin savaşımını kendisinde sonuna kadar sağlayan adamdır.Bunun için bütün meşru yolları zorlayın; düşünün ve karar çıkarın.Ortada örgüt ve meşru yollar yoksa, kendi bildiğinizi yaparsınız.Olumluluk adına bunlardan oldukça uzaksınız. Evet, egemenlikkuran açımladığım bu mantık ve kişilik, bütün çabalarımızarağmen barajlanmasaydı, sizden bir eser kalır mıydı? Hayır. Bu-nun, yetkiyi benden aldığını söyleyeceksiniz. Ama ben size de yet-ki verdim. Partiye doğru katılım üzerine yapılan çözümlemeleriaçıp okuyun; orada size verilen görevleri ve yetkileri görürsünüz.PKK içindeki bir militanın görevleri ve yetkilerini inceleyin. Sizde en azından onun kadar yetkilisiniz. Kendinizi savunma, korumave bir bütün olarak gelişmelere egemen kılma hakkınız vardır. Bu-nun sorumlusunun kim olduğunun farkında değilsiniz. Kaldı ki,bazılarına yanlışlıkla yetki vermiş olabilirim. Yetki verdiğimkişiler arasında kötüler çıkabilir. En tehlikeli düşman unsurlar enüst düzeye kadar yükselebilir. Bu böyledir diye her şeyden vaz mıgeçeceksiniz? Kendinizi, sizi yerle bir edecek tutumlar, yetmezlik-ler ve kuraldışı bir yaşam içinde tutamazsınız. Bu örnek bir kezdaha göstermektedir ki, içine girilmemesi gereken tutum umur-samazlıktır. Örneğin en zayıf öğeler duygusallığa düşebilmektedir.İkincisi sorumsuzluk ve darlıktır. Böylesi olaylar yaşanmaktadır.Olaylara derinliğine yaklaşılamamaktadır.

Bilirsiniz, ben sizden biraz daha vicdanlıyım; en az sizinki ka-dar benim de vicdanım vardır. Bir kişiye bu kadar hizmet et-mişseniz, çıkış olasılığı milyonda bir olsa da, ona bu çıkışı sağla-tırsınız. Çünkü muazzam bir maddi ve manevi destek sunmuşsu-nuz. Kendi elimizle bu denli geliştirdiğimiz, kendi hizmetimizlebu denli büyüttüğümüz bir kişiyi haksızlığa uğratmamak ve ye-tersiz bir anlayış sonucunda mahkum etmemek için dişimizi tır-nağımıza takacağız. Çünkü bizzat emek veren ve hizmet sunanbiziz. Bunu da düşünüyoruz. Yani bu, kendi elimizle yarattığımızbir ucubedir. Büyük hizmetler sonucunda buraya gelindi. Bu hiz-

438

Page 439: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

metimizi de göz önüne getireceğiz. Ama öbür yandan oldukçahatasız bir durumda seyreden bir çalışma vardır, bir parti vardır.En azından doğru seyreden durum nedir? Bütün bunların üzerin-de yoğunlaşacaksınız. Bunlar parti yasaları ve parti yaşamıdır.Yeniden her şeyin dökümünü yapacaksınız. Dedim ya, sizler ol-dukça yüzeyselsiniz, kavrayışınız derin değildir. Ufak bir kuşku-culukla sizi ters kararlara itmek zor olmamaktadır. Hatta siziduygusallık içinde boğmak da zor değildir. Kolayca eğiliyor vekendinizi kolayca dağıtıyorsunuz. Bütün bunların da göz önünegetirilmesi gerekir. Zaten sağlam militanlar olsaydınız, sorunlarçok kısa bir süre içinde çözümlenebilirdi.

Evet, her şeyin doğrusu anında kestirilemez. Ama biraz daha iz-lemek ve biraz daha yoğunlaşmak gerekir. Samimiyseniz ve değer-lere sonsuz bir bağlılığınız varsa, doğru sonuçlara ve varılması ge-reken kararlılığa ulaşırsınız. Biz bu sonuca biraz ulaştık. Bilginizdahilinde siz de mutlaka bazı sonuçlara ulaşmışsınız. Ama yine deörneğin biz burada olmayabilirdik, olay yine böyle gelişebilirdi. Ozaman egemen olan yan kanımca bu kahrolası mantık ve kişiliğinegemenliği olacaktı. Ülkede egemenlik sağlanmış; bazı arkadaşla-rın aktardıkları deneyimlerinden anlaşıldığına göre, birçok değerincanına okunabilmiştir. Militanlar rollerini tamamen konuşturama-mıştır. Burada da yaygın olarak yaşanacak şey bu durum olacaktı.Zaten bu alçakça mantığın biraz cesaretlenmesi de bu yüzdendi. Neyapmışsa yanına kar kalmış. Böyleleri vardır. Daha da kötüsü, böy-leleri yine ortaya çıkabilir. Aslında PKK’de düşmana karşı barajla-ma iyidir; genelde ideolojik ve siyasal zeminde ilerlemeler vardır.Buna karşılık sıra günlük parti yaşamına hükmetmeye ve taktiğigünlük olarak yürütmeye geldiğinde, kopukluk ve boşluk doğmak-tadır. Bu tipler en çok bunu kullanıyorlar. Dürüstlük ve güvenbağlarını çok tehlikeli bir biçimde kullanmaya çalışıyorlar. Bizdesaflık had safhada olunca, bu tiplerin başarı olasılığı da yükseliyor.

Kurallara daha fazla bağlılık, günlük taktik yaşama sıkı birbağlılık şarttır. Silah böyle kullanılmayacak, mermi böyle atıl-mayacak deniliyorsa, buna mutlaka uyulmalıdır. Bu konudaki duy-arlılık, karar ve talimat tamsa, bunların çiğnenmesinin de olmama-sı gerekir. Bu basit bir örnektir. Belki de binde bir olasılıkla ortaya

439

Page 440: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

çıkabilir. Ama ülkede yaygın olarak yaşanan budur. Birçok ça-lışma alanında sayısız kural ihlallerine göz yumulmaktadır. Veha-met buradadır. Sömürgecilerin bazı değerlendirmeleri ele geçirdik-lerini biliyorsunuz. Sömürge valisi, “Bunlar çetecilikten ve tem-bellikten söz ediyorlar hizipler var; bu sorunların altından kolaycakalkamazlar” diyordu. Adam bunları söylerken basit bir propagan-da yapmıyor. Ardından şunları da kendi belgelerine yansıtıyor:“Filan bölgede işleri dağıtan bazı tipler vardır. Şimdilik bunlarınüzerine gitmeyelim. Bunların partiye verdikleri zararı biz ver-emeyiz. Kendilerini serbest bırakın” deniliyor. Bunlar adına bildiride kaleme alıyor. Burada düşmanın zayıflıklarımıza nasıl umutbağladığını ve onları nasıl kullanmak istediğini göreceksiniz. Butür tutumları görmemezlikten gelebilir miyiz? Hayır, tersine bir anönce bunları tasfiye etmenin yollarını bulacağız. Bu konuda partiyioldukça silahlandırmak için bütün çabamızı sergileyeceğiz.

Özellikle temel savaşım alanlarımızda ağır görev ihlalleri sözkonusudur. Kurallar ağır bir biçimde ihlal edilmektedir. Birçokbölgede ve ülke dışında kurallara uygun çalışmalarda ciddi ihlallergörülmektedir. Bunlar sürdükçe, bu tür olaylar daha tehlikeli birbiçimde karşımıza çıkacaktır. Görevler bu biçimde ihlal edilerekboşa çıkarılamaz. Görevler doğru kavranmak ve gerekleri yerinegetirilmek isteniyorsa, militanın kendisini derinleştirmesi, ayak-landırması ve içine girdiği bataklığı kurutması gerekir. Savaşımı-mızı bu biçimde yürütmekten başka çareniz yoktur. Partiye hizmetetmek istiyorsanız, gerekli olan neyse onu yapacaksınız. Yeni bazımevziler yaratmak mı gerekiyor? Genel anlamda parti, doğru yö-netimin stratejisi ve taktiklerini belirlemiştir. Halkın mevzilendiril-mesi görevini doğru bir biçimde ele almış; partinin kadro politika-sını bu temelde yaymış; küçümsenmeyecek bir eğitim ve tecrübey-le işleri yoluna sokmuştur. Ama yine de bozguncular vardır. Bile-rek veya bilmeyerek güçlerimizi yoldan çıkarıp yerle bir etmekisteyenler ve buna hizmet edenler vardır. Bunlara dur diyeceğiz.Bunların bütün belirtileriyle tasfiye edilmesi olanaksız değildir.PKK çizgisinde inatla yürüyenlerin, daha bu mantık ve kişilikleriyerle bir etmemiş olması doğru değildir. Partinin doğru yönteminikendisinin de yöntemi haline getiren bir militan, herhangi bir böl-

440

Page 441: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

gede sonuca ulaşabilir.Bunların arkasında öyle herhangi bir güç yoktur. Bunları öyle

fazla uzun ömürlü kılacak ne bir teori ne de pratik vardır. Saklana-cakları bir durum da bulunmamaktadır. Bunların arkasına sığındı-kları tek şey, yoldaşça iyi niyetimiz ve güvenimiz olmuştur. Bun-lardan ciddi bir tehlike gelmeyeceği biçimindeki iyi niyetli düşün-cemiz kendilerince kötüye kullanılmıştır. Kimi zaman bunların kö-rükledikleri bir durum vardır. Kuşkuculuğu ve kendine güvensiz-liği derhal terk etmek gerekir. Ne o kadar saf olalım, ne kendimiz-den kuşkulanalım, ne de güvensizlik yayalım! Bunlar bir militaniçin tehlikeli uç noktalardır. Yılgınlık da hiç olmamalıdır. Biz sah-te önderlik anlayışının nasıl aşılması gerektiğini ortaya koyduk.Önderliği kendinize yedireceksiniz. Militanın olumlu özellikleriniiçtenlikle benimseyeceksiniz. Bunları partinin meşru platformundauygulayacaksınız. Partinin toplantı sistemini, onun eylem öncesive sonrası kurallarını, bir bütün olarak parti ahlakını, yaşam tarzınıve bu net görünüm gücünü kendinizde göstereceksiniz. Bir saldırıgeliştiğinde, istisnai bir olay olduğunu söyleyerek kendinizi unut-mayacaksınız. Küçük bir ayrıntıda üstünüze bir derya gelir. Küçükve istisnai olarak gördüğünüz bir olay, gerisinde büyük bir tarihselve toplumsal döküntüyü barındırır. Kaldı ki bizim düşünce siste-mimiz ve bakış açımız tesadüfe yer vermez. Her istisnanın dayan-dığı bir yükümlülük, mantık ve kişilik vardır.

Eğer düşünceniz sistematik değilse, o zaman PKK’nin felsefesi-ne uzanmanız gerekir. Ben burada işleri tesadüflerle halletmeyeçalışsaydım, kendimi aldatmış olurdum. Örneğin aklıma geldi; bu-nun bir kader olması mümkün müdür diye düşündüm. Bir kez bu-raya geliş amacımız bellidir. Eğitim amacımız, çalışma düzenimizve talimatlar ortadadır. Kader demekle kendimizi aldatıyoruz. Amabirçoğunuzun durumu biraz da böyledir. Yani düşüncenizde boşlukvardır. Bu boşluklar size kendisini kader biçiminde hissettirmekte-dir. Doğru bir mantık sonuna kadar sistematik bir diyalektik bü-tünlük içinde çalışmazsa, örgüte sahip çıkamaz ve önderliği ko-nuşturamazsınız. Gerektiğinde bakış açımızı yenileyerek ve milita-nın sağlam bakış açısına ulaşarak olayları doğru ele almak zo-rundayız. En değerli varlığımız olan parti yaşamına göz kulak ol-

441

Page 442: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

mak kaçınılmazdır. Siz buraya kendinize bir yer kapmak için gel-miyorsunuz. Sorumlu militanlar için bu özellikle böyledir. Halkı-mızın savunulabilecek ve savunulması gereken ne kadar değerivarsa hepsini korumak zorundasınız. En başta halkın en gözdedeğerleri olan kadro ve savaşçı varlığını korumakla yükümlüsü-nüz. Militanları savaştırabilmeniz için bu şarttır. Militanlarısavaştırdığınızda halkımızın vazgeçilmez özgürlüğüne bir adımyol aldırabileceksiniz.

Kadronun, sonucu belirleyen parti varlığı olduğunu herkes bilir.Yönetimin canalıcı kısmı kadroların doğru yönetimidir. Kadronunparti taktiğini uygulaması, bütün çalışmaların başarısını tayin edenen yaşamsal ve belirleyici ölçüttür. Burada kadro politikasınadayatılan anlayışlar kadroların boşa çıkarılması ve işlemez durumagetirilmesidir. Bunu kadrolarda bir kader gibi görürseniz, parti hiç-bir görevini yerine getiremeyecektir. Siz de bu zihniyetle partiiçinde bulunuyorsanız, yani işiniz gücünüz yer edinmek, köşe kap-mak ve kariyer yapmaksa, o zaman iflah olmaz biri durumundası-nız. Bu anlayışları yerle bir etmeliyiz. Bizim kadro anlayışımız veyönetimimizle, bazılarının yaşadığı bu anlayışlar arasında hiçbirbağlantı yoktur.

PKK’nin son derece diri olan ve gelişen özelliğine bir kez dahadikkat çekmek önem taşımaktadır. Duyarsızlığımız ve güç yetire-memiş olmamız nedeniyle birçok kayıplara yol açmış olsak da,önleyebileceğimiz zararları şimdiye kadar önleyemesek de, bununmanevi ıstırabını çekiyor olsak da, hiç olmazsa bundan sonrasıiçin kurtarılabilecek çok şeyin olduğunu bilerek kendimizi yetkin-leştirir, yeniden düzenler ve kendimizi yenileme görevini hakkıylabaşarırsak, verdiğimiz zararları yeterince telafi edememiş olsak bi-le, kendimizi affettirebiliriz. Bunun dışında parti içinde yer tutmaolanağı bulamaz ve parti görevlerinizi gerçekleştiremezsiniz. Gö-revlerinizi yerine getiremediğiniz zaman, parti içinde yer edinmekbir yana, parti ortamını kendinize zindan edersiniz. Görevlerkarşısındaki başarımız, partiye layık olup olamadığımızı kanıtlar.Partiye layık olduğunuz oranda parti içinde saygınlık kazanırsınız.

Çeşitli derslerde sizleri bekleyen temel görevler ortaya konuldu.Teorik gerekçeler oldukça açılmıştır. Bütün alanlara yönelik ça-

442

Page 443: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

lışmalar ve olumsuzlukları bertaraf etmenin hem teorik, hem depratik çözümleri konulmuştur. Taktiği olumlu yönde işletmeninnetleşmesi bütünüyle sağlanmıştır. O zaman sorunun çözümünükendimizde aramalıyız. Partinin genel politikasında herhangi biryetmezlik bulamazsınız. Kendinize yüklenmek zorundasınız. Bunuyapamadığınız taktirde, birileri gelip sizi en kötü durumlaradüşürecektir. Bunun sorumlusu ben olmayacağım. Defalarca söy-ledim: Benden ne istediğinizi iyi bileceksiniz. Benden yanlış birşey istememelisiniz. Benden isteyebileceğiniz önderlik bütün yön-leriyle sergilenmiştir. Gerekleri ve bununla nasıl yol alınacağı or-taya konulmuştur. Çocukça beklentiler içinde olursanız, sizde say-gınlık denilen bir şey kalmayacaktır. O zaman ben de size değerveremem. Aileleriniz bile sizi koruyamıyorsa, bu halinizle ben sizinasıl koruyabilirim? Benim bir savaşçılık tarzım vardır. Bunca hiz-met ettiğim halde, bunu görmüyorsunuz. Hiç olmazsa sizinle bir-likte hizmet yapmak istediğimi anlamıyorsunuz. Hiç olmazsa onunsavaşçılık ve yürütülüş tarzını dikkatle izlemelisiniz. Yine eskisigibi, “nasıl duyup düşünüyorsam öyle yaparım” derseniz, olana-klarımız buna elvermeyecektir.

Militan yaşamı yenileyerek ona hakkını verelim. Eğitime yenibaşlayan arkadaşlarla her gün yeni bir başlangıç yapıyoruz. Bu ko-nuda görev daha çok size düşüyor. Kuşkusuz burada yapılan şey,bir grubun yeniden düzenlenmesi değildir. Yine burada yapılanşey, bu çerçevede sizin yeniden yetkinleşmeye tabi tutulmanız daolamaz. Özellikle önümüzdeki dönemin üzerine yürürken,PKK’nin bünyesinde açmaya çalıştığımız mantık ve kişiliği yerlebir etmeyi, bunun kararlılığına ulaşmayı ve gereklerini pratiktegerçekleştirmeyi öngörüyoruz. Şimdiye kadar bu konuda yoğunbir mücadele verilmiştir. Bu alanda gelişmeler yaşanmaktadır.Ama bunu tamamlanma anlamında söylemiyorum. Özellikle bura-dan yola çıkarak varmış olduğumuz sonuçları, talimatlar biçimin-de yansıtacak ve bu talimatların gereklerini bütün alanlara taşıra-rak tamamlayacağız.

1990 atılımının üzerine gitmeden ve onun tarihsel eylemliliğineyönelmeden önce, parti içinde düşman artıklarının verebileceği za-rarları önleyerek, bu konuda birçok bölgeyi olumsuzluklardan

443

Page 444: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

arındırmaya çalıştık; çeşitli biçimlerde sergilenen anlayışlara vepratiklere dikkat çektik. İsim vermekten dikkatle kaçınıyoruz. Bu-na gerek yoktur. Biri gider, yerine bir başkası gelir. Burada esasolarak bu mantık ve kişiliği, onun tarihsel ve toplumsal zemininiaçmak istedik. Yine talimatlarla, parti içi aydınlatmayı sağlamayaçalışıyoruz. Bu bir kişinin görevidir demiyoruz. Bir bütün olarakmilitanların görevlerine nasıl sahip çıkacakları, bu mantık vekişiliklerin üzerine nasıl yüklenmeleri gerektiği belirlenmiştir.Kuşkusuz herkes bundan dersler çıkaracaktır.

Öyle anlaşılıyor ki, mutlaka başarmamız gereken görevler ken-disini dayatmaktadır. Ortaya çıkan son olayları vahim ve alçakçaolaylar olarak değerlendiriyoruz. Bunları tasfiye etmeyi ve bunlar-dan arınmayı sağlamalıyız. Burada ulaşmamız gereken doğru an-layış, temkinli davranmak ve kararlılıktır. Önümüzdeki günlerdeyola çıkarak mücadele alanlarına ulaştığımızda, parti içi netleşme-nin sağlanmasında büyük özen göstermeliyiz. Hepimiz son dereceyoldaşça bir yaşam tarzına ulaşmalıyız. Halkımızın çok büyük ih-tiyaç duyduğu halk demokrasisine sürekli bağlı kalmak yaşamsalöneme sahiptir. Militanlar, bunu, kendilerini kuşatan bir yaşam tar-zı olarak kabul edecekler; onun yaşama tamamen egemen kılınma-sı için her şeylerini vereceklerdir. Sergilediğimiz bütün çabalar,ertelemeksizin mutlaka tutturmamız gereken özgür yaşam tarzınıtutturmak içindir. Bu konuda öyle ciddi tehlikeler ve ağır hatalıboyutlar olduğunu sanmıyorum. Parti bu konuda oldukça çaba har-camış, kendisini çok sağlam hazırlamış ve kurallarını oldukça yet-kinleştirmiştir. Karşımızda tehlike oluşturan mantık ve kişilik bi-reysel düzeyde bile kendisini savunacak durumda değildir. Entri-kalar ve komplolar bütün yönleriyle açığa çıkarılmıştır. Tehlikelimantık ve kişilik bütün yönleri ile sergilenmiştir. Bu biraz da bi-zim görevimiz oldu.

Sizler parti çizgisinin sıradan uygulayıcılarısınız. Uygulamadayaratıcılığa kesinlikle dikkat edeceksiniz. PKK çok şeyler kazan-mıştır. PKK tarihinde TC’ye ve onun taktiklerine karşı sağlananbaşarılar çok daha anlamlıdır. PKK, kendi içinde beliren bu türdayatmalara karşı zafer kazanacak, hem de kolay kazanacaktır.Daha önce de vurguladığımız gibi yetmez kişiliği, saflığı ve

444

Page 445: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

kuşkuculuğu atmalı; bunun yerine temkinliliğe, kararlılığa ve duy-arlılığa ulaşmalısınız. Parti içinde parti taktiklerinin doğru savaşımyöntemleriyle büyük başarılar kazanacaksınız. Bunun koşulları ha-zırlanmıştır. Biz düşman taktiklerine ve düşmanın özel savaş yön-temlerine karşı taktiklerimizi oldukça geliştirir ve bu temelde par-tiyi hazırlarken, bu adımı engellemek isteyenler de ortaya çıkabi-lir. Ama düşmanın açık dayatmalarından daha tehlikeli olan taktik-lere karşı da partiyi iyi hazırlıyoruz. En zor olan şeyi, yani bunla-rın mantığını ve tarzını yakalamış durumdayız. Bunların kişilikoluşumu yakalanmıştır. Bu anlamda kendilerini teslim aldığımızısöyleyebiliriz. Geriye kalan şey basit bir uygulamadır.

Bütün alanlar için söylüyor ve bir kez daha vurguluyorum: So-runu birkaç kişiye veya olguya indirgemek çok yetersiz bir ya-klaşımdır. Geçmişte ve günümüzde çeşitli alanlarda ortaya çıkanbirçok olayı ve olguyu, bunların temsilcilikleri temelinde ele al-mak zorunludur. Bu olayların şeflerinin yanısıra, bir de çömezlerivardır. Öte yandan bunlara karşı görevlerini yerine getiremeyen verollerine bir türlü sahip çıkamayan militanlar bulunmaktadır. Enazından çözümlemeler temelinde gerçekleştirilen eğitime sadakatve yaratıcılıkla bağlı kalarak çalışabilirlerse, bu işlerde üstün birbaşarının sahibi olmamak için hiçbir neden kalmayacaktır. PKKmilitanlığı bu aşamada bir nitelik sıçraması yapmakla karşıkarşıyadır. Bu, sadece bir parti içi yetmezliğin giderilmesi değildir.Parti militanlığı için iddialı olduğunuzu sanıyorum. Sorunların kö-keni tarihin derinliklerine dayanmaktadır. Kendimizi, toplumsalçürümenin derinliklerine inen ve bizleri kötü bir biçimde tutan ha-stalıktan koparmamız zorunludur. Bu bir yetmezlik ve aymazlıktır;genelde partiyi yaşamamaktır; dar ve çıkarcı yaklaşmaktır; kısaca-sı kendisini partinin yaşam tarzına uyarlamamaktır. Bunlar da sö-mürgecilerin dayatmalarının etkili olması anlamına gelmektedir.Dolayısıyla bunlardan tam kopuş yapılamamaktadır. Militan bukopuşu tam yaparsa, zaptedeceği şey, parti yaşamı ve parti kişiliğiolacaktır. Böyle bir kişiliğe ulaşan militan, bu tür dayatmaların ar-kasında bulunan mantık ve kişilikler daha sistemli bir örgütlülüğegeçseler bile, onları yerle bir etmesini bilir. Militan bunu şimdiyekadar yapamamış ve kendisini kollayamamışsa, bu onun zavallı-

445

Page 446: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

lığından ileri gelmektedir. Bunun nedeni, militanın kendi görevle-rine ve özellikle önderlik gerçeğimize sorumsuzca yaklaşmasıdır.

Aslında bütün bu konuları değerlendirdik. O halde kendinizdeniteliksel bir dönüşümü sağlamanız zorunludur. Partimizin içyaşamına ilişkin olarak, sonuna kadar kurallı yaşamayı uygulamave uygulatma gücünü kendinizde yaratacaksınız. Kadrolar örgütiçi yaşamı düzenlemek ve yürütmekten sorumludur. Sıradan birsavaşçıysak, yapmamız gereken şey parti adına savaşımı bilinçliolarak yürütmesini başarmaktır. PKK’nin içteki görünümü budur.Örgütlenmenin taktik eylemsel yönetimi olarak, örgütsel yöneti-min kendisini mutlaka yenilemesi gerekir. Dolayısıyla bundansonrasının kazanılması ve başarılarla zafere kadar gidilebilmesiiçin zaptedilmesi gereken görevler bunlardır. Eğer bundan sonraparti bünyesinde bu görevleri karşılayabilecek bir yetkinleşmeyeulaşırsak, yetmez devrimciliğimiz sonucunda meydana gelen endeğerli militanların kaybı karşısında yaşadığımız acıları hafiflet-miş olacağız. Bu temelde onların anılarına bir karşılık vermekistiyorsak, bunu başarmamız kaçınılmazdır. Bu durumda yenilemeolayını başarmış ve geçmişin bizi etkisi altına alarak düşürdüğüzor durumları aşmış olacağız. En çok muhtaç olduğunuz husus bu-dur. Siz buna benden daha çok muhtaçsınız. En azından bizim ka-dar sizler de bu çabalara karşılık verirseniz, bu çok daha büyük biranlam ifade edecektir.

Dolayısıyla bundan böyle militanlığınızı yüksek bir tempodaseyrettirmeli ve bunun büyük çabasını sergileyerek iyi birer yoldaşolmalısınız. Buna layık olmak hem sizin için, hem de partimiz içingereklidir. Gerekli olana ulaşmak ise hepimizin tutkusu olmalıdır.

Bu konuya ilişkin çözümlemelerin yeterli olduğunu sanıyoruz.Bu aydınlatmanın ışığında son olayın soruşturmasını yeniden tar-tışabilirsiniz. Yargılamayı kendiniz yürütebilirsiniz. Çünkü bizdeher şey açık yürütülmek zorundadır. Düşmana karşı verdiğimizsavaşı çizgi savaşımı temelinde en azından kendi içimizde de açıkyürüteceğiz. Bu kadar açıklıktan ve çözümleme gücünden sonra,parti içinde böylesi olayların gelişmesi bir yana, benzer zayıf olay-lara karşı soruşturmalar yürütmek ve yargılamalara girişmek ye-rindedir. Bu soruşturma ve yargılamalar hem açık hem de son de-

446

Page 447: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

rece yetkin olmalıdır. Bunlar her yerde geliştirilmelidir. Böylelerikolaylıkla yargılanmalıdır.

Bizim yargılamalarımız farklıdır. Hem soruşturmayı, hem deyargılamayı kökten değiştiriyoruz. Sorgulamayı geliştirirken, buçözümlemelerin ışığında arkadaşların yeni yaklaşımlar uygulaya-caklarını sanıyorum. Yani partinin doğrultusu netçe görülmeli veyaşatılmalıdır. İster düşman ajanları, ister dolaylı olarak kendisinidayatan kişilikler biçiminde olsun, buna bir saldırı olursa, saldırg-anların hepsini soruşturmaya alırken kendi tarzımıza ulaşmalıyız.Soruşturma ve yargılamayı yenilemeye ihtiyacımız vardır. Dikkatederseniz, bunlar hepinizi yargılamak durumundaydı, yargıla-mışlardı. Ben çözümleme ve talimatlarla sürekli bunların uygula-malarına karşı koydum. Son aşamada bu yeni bir sorgulama veyargılama olayının gelişmesine de yol açıyor. Bu yenilenme hemdüşman ajanlarına, hem de içimizdeki en tehlikeli partiye yabancıanlayışlara karşı gelişiyor. Dolayısıyla daha iyi bir soruşturma veyargılama sistemini oturtacağız. Bu vahim olaydan sonra soruştur-ma ve yargılamayı yetkince sağlayabilirsek, partinin kazanacağıçok şey olacaktır. Böylece değerli bir yoldaşımızın yaşamı parti ta-rihimizde iyi bir anlama kavuşacaktır. Şehit verdiğimiz yoldaşımı-zın yaşamı ve partiye bağlılığı büyük alçakgönüllülüğe, dürüstlüğeve hizmete dayanmaktadır. Dolayısıyla hiç de kusurlu değildir. Ye-tersiz olsa da kursurlu sayılamaz. Onun şehit düşmesi hem partiiçinde yenilenmeye yol açıyor, hem de yıkıcılığa, insanlık dışı tut-umlara ve partiye düşman bütün anlayışlara karşı bir sorgulamayıbütün parti bünyesinde geliştiriryorsa, son derece anlamlıdır veboşa gitmemiştir.

Bu durumda uygulama başarısı daha da geliştirilirse, bu şahadetparti tarihimizde yeni bir dönüm noktasını teşkil edecektir. Ger-çekte daha şimdiden geldiğimiz nokta böylesi bir dönüm noktası-dır. Herhalde bundan sonra değer kaybetmeyeceğiz. Ulaşacağımızyargı sistemiyle bu tiplerin bize verebilecekleri zararları önleye-ceğimiz gibi, kendilerinin silinip süpürülmesi çalışmalarına da hızverecek ve bunda başarı kazanacağız. Belki bunun küçük bir ör-neği bugün gerçekleşiyor. Militanlar, bundan sonra her yerde gö-revlerine tamamen bağlı kalır ve bu ilkeyi sonuna kadar konuştu-

447

Page 448: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

rurlarsa, halkımızın binlerce değerini kurtaracaklardır. Bunlar dazaferi ve giderek özgürlük tarihini belirleyecektir. Dolayısıyla ni-teliksel anlamı, tam hak edildiği gibi yerinde de olacaktır.

Çok tehlikeli bir mantık ve kişilik, oldukça dürüst, sade ve par-tiye bağlı bir değerimize bu biçimde yönelirken, acı da olsa tarihbu temelde kendimizi yeniden gözden geçirmemizi, böylece bireksikliğin bertaraf edilmesini, hepimizin kendisine gelmesini vetoparlanmasını ortaya çıkarmıştır. Tarihimizin açık düşmanındanhiç de daha az tehlikeli olmayan bu yıkıcılıkları kendi kişiliğimiz-de behemehal giderme görevini yerine getirir ve bu görevebaşarıyla yüklenirseniz, kazanan biz olacağız. Dolayısıyla Kürdi-stan tarihinin en kördüğüm olmuş ve çoğunlukla kader dediğimizbir duruma kökten son vermiş oluyoruz. Dışımızdakilerin böyleyansıtmak istedikleri ve amaçlarında feodal sinsilik ve mürailikbulunan kördüğüm de böylece çözümlenmiştir. İşte, bir halkınyaşamını insanlık defterinden silebilecek düzeye kadar getiren birduruma son veriyoruz.

Tabii bu az bir şey değildir. Bu kadar tahammül göstermemizerağmen, başarmaları halinde, bunların başımıza getirecekleri şey,gerçekte çingenelerin bile iki gün yaşayamayacağı bir yaşam biçi-midir. Bunların bize layık gördükleri şey budur. Bunların üzerineacımasız bir biçimde gitmeli ve silip süpürerek yok etmeliyiz.Olay burada başlıyor ve buna yol açıyor; Kürdistan ve Kürdistantarihi için iyi bir dönüm noktası oluyor. Gerçekten sözümüzün eriolacaksak, savaşçılığımızı bütün boyutlarıyla sürdürmenin bilinci-ni taşıyorsak, bunun etkileri geniş olacaktır. Sadece parti içindedeğil, ulusal kurtuluş mücadelesi saflarında da birçok el tarafındanbugünkü atılımın önünde engeller örülmek istenmektedir. Şimdiyekadar bu engeller parti içinde de örüldü. Buna karşı hatalar yaptıkve çok değer kaybettik. Hiç olmazsa bundan sonrası için değerkaybımız olmamalıdır. Hiçbirimizin daha fazla kayıplar verilmesi-ne tahammül edemeyeceğini sanıyorum. Buna tahammül edemiy-orsak, o zaman bunun pratikte gerçekleşmesi için de o denli ilgigöstermeliyiz.

Devrimcilikten korktuğunuzu sanmıyorum. Görevlerin üzerinegitmekten korkmuyorsunuz. Bildiğim kadarıyla hepiniz görev al-

448

Page 449: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

maya hazır olduğunuzu söylüyorsunuz. O zaman tarzınızı doğruseçmeniz gerekir. Görevler karmaşık ve kapsamlıdır. Bir de bu yö-nüyle bir yetkinleşmeyi sağlarsanız, görevlerde üstün başarılarsağlamış olacaksınız.

Tarihsel 1990 atılımına yönelirken, bu elim olayla en kritik biranda ve yerde bize ağır bir darbe vurulmak istenmiştir. Söz konusumantık ve kişiliğin bunu bilinçli veya bilinçsiz yapmış olması pekönemli değildir. Bu mantık ve kişilik sinsidir ve aslında önemlioranda ne yaptığının bilincindedir. Bu devreyi başlatır ve sonucadoğru giderken, müthiş bir çaba ile bir iş yaptığımızda bin defadüşünmemiz gerektiğini vurguladık. Çünkü 1990 atılımıyla; “HalkDemokrasisi İçin İleri” sloganını haykırdığımız ve başarıya gidenyolu çarpıcı bir biçimde aydınlattığımız bir anda, bunu karartmayayönelik hareket başladı. Tam bir karartmada iyi yol alınamayacağıgibi, aydınlattığımız bir dönemin üzerine çöken böyle bir karartmabizi karmaşıklığa düşürecekti. Bununla sarsıldım, kendime yü-klendim ve biraz yoruldum. Bu çok önemlidir. İlk şehidimizi ver-diğimiz dönemi de anlatmaya çalıştım. Haki yoldaş şehitdüştüğünde, Ankara’dan yola çıktık. Ankara’dan hareket ederkendünyamız adeta karartılmıştı. Bundan sonra ne yapacağız diyedüşünüyorduk. Aslında durum iyi gelişiyordu. İki aylık Kürdistangezimizden sonra, aslında ideolojik tohumlanma anlamında Kürdi-stan’ın düzeleceğini söyledik. Bundan sonra Kürdistan’ın herköşesinde yeşerecek olan, bizim tarihimizi de belirleyecektir diy-orduk. Kendimden çok emindim. Özellikle Haki yoldaşla birlikteseksene yakın kişinin katıldığı Antep toplantısını gerçekleştirdik-ten sonra, işler daha da sağlam bir temele kavuşmuştu. Aradan he-nüz iki-üç gün geçmeden Haki yoldaşın şehit düştüğü haberi geldi.

Olay bir devrimcinin vurulması gibi görünse de, gerçekte çokkapsamlıydı. Yoldaşımızı katledenler “Beş Parçacılar” denilen birçeteydi. Sözümona bunlar da Kürdistan adına hareket ediyorlardı.Gerçekte ise Kürdistan’la hiçbir ilgileri yoktu. Alaattin denilen ka-tili iyi tanırdım. Lümpen biriydi. Bir gün Ankara’ya gelmişti. Çiz-meleri ve parkasıyla adeta dağdan inmiş gibiydi. Siyasal BilgilerFakültesi’ne uğradı. Soygun planları geliştiriyordu. Kitleleri biraraya getiremeyen birisi, sözümona Ankara’da yüksek öğrenim

449

Page 450: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

gençliğini örgütleyecekti. Son derece provokatif yöntemlerle hük-metmeye ve gençliği ele geçirmeye çalıştı. Bu tür olayları geliştir-di. Kürdistan ile hiçbir ilgisi yoktu; ama birdenbire Kürdistancı-Beş Parçacı kesildi. Görünürde tam bir lümpen serseriydi, gerçek-ten de hırsızdı. Her gün Antep’te şurada burada banka soyuyor;böylece yaşamını idame ettiriyordu. Ahlaksızdı. Sonunda Hakiyoldaşın katledilmesi olayını gerçekleştirdi.

Bu adam aslında düşmanla ve ilkel milliyetçilikle bağlantı için-deydi. En azından vurulacağını iyi biliyordu. Çünkü en zayıf noktakendisiydi. Bunun gerçekleştirdiği Haki yoldaşın katledilmesiolayı, bizi gerçekten üzmüştü. Ama yolumuz biraz aydınlatılmıştı.Başarılı bir grup pratiği vardı. Bu pratik hızla sonuca doğru gidiy-ordu. Önemli bir aşamanın sonuna doğru gelmiştik; artık parti-leşecektik. Aynı zamanda yeni bir aşamanın başlangıcındaydık.Kendimize güvenimiz oldukça gelişmişti. Bu tarihsel atılımı ger-çekleştirirken, söz konusu komplo ortaya çıktı. Biraz da duygusal-lık vardı. Kemal Pir yoldaşı hatırlarım. “O zaman var olan kadrogücümüzle gidip polisle şiddetli bir savaşıma tutuşalım” diyordu.Sonra bunun doğru olmadığını anladık ve vazgeçtik. Yani hareke-timizin bütün varlığını bir şiddet gösterisi içine çekecektik. Acımı-zı bu biçimde giderebileceğimizi düşünüyorduk. Ama buna yönel-medik. Şehidin anısına bağlılık kolay değildi.

Düşman bizi sarsmaya ve yolumuzu karartmaya çalışıyordu.Atılacak adım belliydi. 1977-78’de parti ilanını göze alacak kadarbir programa yönelmek istedik. 1997 yılında Parti Programı’nıhazırladık. Belki de bu kadar acele etmeyecektik; ama Haki yol-daşın anısı bizi buna zorladı. Program taslağı üzerinde toplantılaryaptık. Bir yıl sonra partinin kuruluşunu ilan etmeye gidecek ka-dar yolumuzda kararlıca yürüdük.

Bu kez, feodal gericiliğin saldırısıyla Halil Çavgun yoldaşınşahadeti gündeme geldi. O zaman Hilvan, çalışmalarımızın kitle-selleştiği bir alandı. Haki yoldaşın anısına bağlılığın gereği olarak,şahadetinin yıldönümünde artan faaliyetlerimizle polise ve feodalkliğe cevap verdik. O zaman da işbirlikçiler vardı. Sahte küçük-burjuvalar bizi vurmaya çalıştılar. Bunlar kitleselleşmemizi iste-miyorlardı. Bu bir tehditti, yolumuzun karartılmak istenmesiydi.

450

Page 451: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

Hilvan’da buna silahlı eylemlerle karşılık verdik. Kemal Pir yol-daş yine devredeydi. Eylemiyle bu kliğe bizzat darbe vurdu. Bilin-diği gibi bunun ardından Siverek’te de eylemler geliştirildi. Feodalgericiliğe daha büyük darbeler vurmaya çalıştık. Bu da PKK tari-hinde önemli bir atılıma yol açtı. Daha sonrasını biliyorsunuz. Bir-çok elim olay meydana geldi. Bunlar feodal entrika ve komplolartemelinde gelişiyordu. Açık polis saldırıları değildi. Feodal kliğinhazırladığı komplolardı. Daha sonraları değişik komplolarlakarşılaştık. Biz tarihsel atılımımızda kararlıydık. Her kararlı yü-rüyüşle bu aşamayı geride bıraktık.

Komplolar, 15 Ağustos Atılımı’nda da devreye girdi. Agit(Mahsum Korkmaz) yoldaşın şahadetinden sonra, bazılarının,“Bu işler yürümez. En çok güvendiğin adamlar da gitti. Bir dahanefes aldıramazlar” dediklerini hatırlıyorum. Bizim, Agit yoldaşınşahadetine ilişkin bir yaşam tarzımız vardı. Silahlı bir kavgayıfrenlemek istediklerine göre, biz de birliklerimizin sayısını enazından elli kişiye çıkaracağız dedik. Agit yoldaşın komutasındakibirliğin sayısı otuzdu. Bu sayıyı hem nitelikçe geliştirerek ve hemde yaygınlaştırarak karşılık vereceğimizi söyledik. Ulaşan sonu-çları biliyorsunuz. Şehitlerin anısına bağlılığın gerekleri böyle ye-rine getirildi ve daha ileri bir aşamaya ulaşıldı.

Bu dönemde de silahlı mücadelemize yönelik komplolar gelişti-rildi. Geri dönmemiz ve silahlı mücadeleden vazgeçmemiz iste-niyor, yürüyemeyeceğimiz söyleniyordu. Tehdit bu biçimde yapı-lıyordu. Bunu da boşa çıkardık. Şimdi çok daha ileri düzeyde birhareketliliğe ulaşmış bulunuyoruz. Düşman, zindanlarda da savaştutsaklarına PKK’ye sahip çıkmamalarını dayatıyordu. “PKK, 12Eylül darbesiyle birlikte mahkum edilmiştir. Yaşamayacaksınız,yer yarılacak ve içine gireceksiniz” diyordu. Bu da bir komploydu.Komplonun bazı elebaşıları PKK’li maskesi altında çalışıyorlardı.Ama bunlar daha sonra açık çalışmaya başladılar. 1983 yılındadışarıda da komplolar dayatıldı. Bunların üzerine yürüdük, başları-nı ezdik. Daha sonra bilinen gelişmeler ortaya çıktı. Bu anlamdaPKK tarihi biraz daha iyi irdelenirse, onun sürekli komplolar vekomploculukla mücadele tarihi olduğu görülecektir. BunlarPKK’lilik ya da Kürtçülük maskesi altında yürütülüyordu. Bu ko-

451

Page 452: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

nuda düşman işbirlikçilerini harekete geçirebiliyordu. Düşman es-kiden, daha çok PKK dışındaki güçleri kullanıyordu. Şimdi içinde-ki güçleri de biraz olsun kullanabiliyor. Bazı kişilikleri teşvik ede-rek ve olanak hazırlayarak kullanmaya çalışıyor.

I-KDP komploculuğunu biliyorsunuz. Hamit Avcı yoldaşı kat-lettikleri zaman, “Güney Kürdistan’da hareket edemezsiniz, Hak-kari’de eylem yapamazsınız” diyorlardı. Böyle bir komployudayatıyorlardı. Hamit yoldaş temsilcimizdi, iyi bir değerimizdi.Partiye son derece bağlıydı. Onu hedeflediler. Bu komploya karar-lılıkla karşılık verecektik. Nitekim ilkel milliyetçiliğin bu komplo-suna kararlılıkla karşılık verdik. Onlar bizi orada savaşamaz duru-ma düşürmeyi amaçlıyorlardı. Daha sonra saldırılar da oldu. Yineısrarla bize bazı tutumları dayattılar. Komplolara karşı yürüt-tüğümüz mücadele ulusal kurtuluş mücadelesinin genişliğine vederinliğine kök salmasına yol açtı. Daha sonra tasfiyeci çabalariçimizde ardı ardına gelişti. Genellikle çok sinsi bir komploculukdayatıldı. Bunlar 1986’da tamamen açığa çıkarıldı ve tavır alındı.Komplocuların bazıları cezalandırıldı, bazıları kaçtı.

Bunların dayatmak istedikleri karanlık neydi? Bunların bu tu-tum ve davranışlarıyla kanıtlamak istedikleri şey, bundan sonrayürüyemeyeceğimizdi. Bazıları tamamen yıpranmış olarak burayakadar geldiler. Her şeye rağmen, 1986’da yapılması gereken şeyartık bu durumdan kurtulmak, dayatmak ve yaşamamaktı. Bazıla-rının yüzünden bunlar okunuyordu. Bunlar daha da tehlikeli dur-umlara yöneldiler. Ellerine fırsat geçseydi, komplolara yönelecek-lerdi. Bazıları bunu da yaptılar. Bazı kişileri intihara zorlayacak öl-çüde ileri gittiler. Bu durum henüz tam netleşmemiş olsa da, kom-plocu, ülkede olduğu gibi burada da kampımızın sorumlusuydu.Abdullah ekinci arkadaşın üzerinde durmak gerekir. Yetersizlik-leri vardı; durumu pek net değildi. Ama o kadar kötü birisi de sayı-lamazdı. Belki de zayıflıkları vardı. Yaşadığı eziklik durumunuçok kötü bir biçimde kullanarak, kendisini intihara götürdüler.Tıpkı ülkede bazı arkadaşların başına getirdikleri gibi buna yol aç-tılar.

Bakın, en iyi temsilciniz bile burada yaşayamıyor. O zamankitutum ve davranışlarıyla belirgin olan unsuru hatırlıyorum. Sanki

452

Page 453: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

büyük bir yükten kurtulmuş gibi “öldüm” diyordu. Bunları ne ya-pacaksınız? En çok güvenebileceğiniz bir kişi intihar edecek kadarzayıflık gösterebiliyor. Gerçekten de bu o zaman için karartıcı birolaydı. Bu beklenmedik olayları önleyebilirdik, öyle olması gere-kirdi. Her ne kadar net bir kişilik olmasa da, bu duruma düşebile-cek birisi de değildi. Ama mevcut tutumlarıyla bu durumu yarattı-lar. Ardından daha değişik kargaşalar çıkardılar. Muğlaklık gelişti-rildi. İkiyüzlülük ve sinsilik boy gösterdi. Biliyorsunuz, bizim bu-na karşı verdiğimiz bir mücadele vardı. Başlangıç kabilinde de ol-sa 3. Kongre çözümlemeleriyle bu yönelimlerin üzerine yürüdük.Sonunda bunlar kaybetti. Sınırlı bir pratik yönelmeyle 3. Kon-gre’nin önemli gelişmelere yol açabileceği kanıtlandı. Bunlarınbazıları kaçtı, bazıları açık düşmanlık yapmaya başladı. Bazılarıyetmezliklerinde ısrar ettiler ve kendilerini zor duruma düşürdüler.Ama kazanan parti oldu. Daha sonraki gelişmeler bunu net bir bi-çimde ortaya koydu.

1987 yılında 3. Kongre sonuçları ülkeye aktarılırken komplocubir yaklaşım vardı. Özellikle temel siyasal faaliyetlerimizin yön-lendirildiği alandaki durum buydu. Burada komplocu yaklaşımlarsinmiş, kendilerini gizleyebilmişti. Ama orada açığa vuruyorlardı.Bizim istediğimiz kişiliğe ulaşılmadı. Görevler gerektiği gibi yeri-ne getirilmedi. Bunlar da hak ettikleri yeri buldular. Birisi kaçtı,şimdi akıl hastasıdır; belki de insanların arasına çıkamayacak du-rumdadır. Birkaç tanesi sağa sola çekildi. Sonuçta kazanan yineparti taktiği oldu. Benzer gelişmeler başka bölgelerde de ortayaçıktı. Benzer kişilikler zararlara yol açtılar. 1989 yılında en büyükatılımı yapabileceğimiz bir zeminde, komplocu yönü ağır basanbir durum yaşandı. Yönetim, değerleri taşa çalarak çarçur etmeyebaşladı. Hoyrat bir harcamayı ısrarla sürdürdü. Belki de onlarcakadro ve savaşçı harcandı. Ama yine de genelde partinin gelişkinyapısı gelişmeleri kendi doğrultusunda sürdürebileceğini gösterdi.

Bütün bu tahribatlara rağmen, büyüyen parti oldu. Esas olarakparti kitlesi ve savaşçılar savaşmaktadır. Eskiden olduğundan dahafazla gelişme yaratılmıştır. Parti bu tür olaylar karşısında günlükolarak daha iyi mesafe alabilecek durumdadır.

Yaratılan bu son karartma hareketi bizi burada, ana karargah ve

453

Page 454: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

hareket merkezimizde vurmaya çalıştı. Kendisine göre küçük birfırsat yakalamıştı ve kullanıyordu. Bu kişiliğin ister bilinçsiz, isterbilinçli olması önemli değildir. O kendi mantığını ve kişiliğini ko-nuşturmaktadır. Bir kez daha en kritik ve en can alıcı yerimizdenvurmaya çalıştı. 1990 atılımının üzerine yürürken, böyle bir kayıpvermemizin ne koşulları, ne de zemini vardı. Bunu söylemek ola-naksızdı. Ama bu mantık ve kişilik hep “ben” diyordu. Bütünyaşamı boyunca işini böyle yürütmüştü. PKK’nin taktiği ve yürü-me gücünün değil, kendi taktiği ve yürüme gücünün son sözü söy-leyeceğini belirtiyordu. Mantığı ve kişiliği buydu; şimdiye kadarhep böyle yapmıştı. Elbette bu elim bir durumdur. Ortaya çıkandurumun küçümsenmemesi gerekir. Olaya duygusal olarak ya-klaşmadık. Ama onun vehametini gözardı edecek durumda dadeğiliz. Hem kişiliğin niteliği, hem de dayatılan ortam ve eldeedilmek istenen sonucu belirlemek açısından bu olayı küçümseye-meyiz. Atılım iyi bir biçimde konuluyor. Parti giderek yetkinleşiy-or. Burası belirleyici bir rol oynuyor.

Önderlik çabalarını boşa çıkarmak deyip geçmemek gerekir. Butür olaylar tarihte bile çok önemlidir. Önlemler olmasa bunlar ol-dukça gerilemelere yol açar. Eğer olayı bütün yönleriyle görerekdeğerlendirebilecek ve önlemler alabilecek durumda olmasaydık,belki de 1990 atılımımızın yönü tamamen değişirdi. Gelişmelerpartiye karşı işlerdi. Olayın gerçekleştirmiş olduğu zemin vekoşullar işte bunlardır. Ben fiziksel olarak burada bulunmasaydımve kaldırabilecek gücüm olmasaydı, sizin ve dolayısıyla partininüzerinde gerçekleşecek olan ters bir durum olacaktı. Bu terslikle,1990 atılımını başarıya götürmek bir yana, elimizde ne varsa onuda kaybederdik. Tereddütsüz bu böyle olacaktı. Bu olaya yol açanmantık, daha kırk tanesini ortaya çıkarabilirdi. Maharet buradanileri gelmektedir. Bunun benzerlerini de göreceksiniz.

Ben şimdiye kadar sayısız komployu boşa çıkardım. Ama benher şeyin güvencesi olamam. Zaferin güvencesi partidir, bizzatpartinin önderliğinde örgütlenen halktır. Benim önderliğim, örnekkabilinde, onun temel çözümlemelerini ve yönünü belirler. Sizlerbu konuda zayıfsınız. Dolayısıyla bu olayın yol açtığı ve kaybet-tiği şey bir kişiyle sınırlı değildir. Bunun anlamı oldukça yüklüdür.

454

Page 455: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

Burada yaratılan kararsızlık ve karartma durumu daha da yüksele-bilirdi. Evet bu sorgulama ve yargılama olayı gelişir ve geliştirilir-ken dar olmayalım. Olaya tekil yaklaşmayalım. Bu durumları dagöz önünde bulunduralım. Bu mantığın ve uygulamaların önü alı-namaz ve bütün çabalarımıza rağmen bizi aşarsa, geriye elde nekalabilir? Varlığınızı önemli oranda partinin ve halkın varlığınınkesin koşulu haline getirerek konuşturmalı, bir yoldaşa dayanarakyaşamasını ve yaşatmasını bilmelisiniz. O zaman varlığınızın üze-rinde fazla etkili olmayacağız.

Dolayısıyla, çapı çok büyüdüğünde tehlike gözardı edilemez.Nitekim geçmişte yaşanan vehametteki payınızı da iyice ortaya çı-karabilirsiniz. Benim açımdan bu olay hangi anlama geliyor? He-men belirteyim ki, kaybettiğimiz yoldaşımız ideolojik ve politikolarak fazla yetkin değildi. Ama manevi anlamda oldukça olgun-du. Halka sınırsız bağlılığıyla, halkın bağrında gelmiş dürüst birinsandı. Kişinin partiye, önderliğe, yoldaşlarına ve halkına nasılbağlı olabileceğini gösteren biriydi; yani halk geleneğinin somutbir ifadesiydi. Bu anlamda önemli bir halk geleneğimiz hedeflen-miş, önderlik önemli bir gelenekten yoksun bırakılmak istenmiştir.Halkımızın böylesi dürüst ve sadakatle bağlı insanlara ihtiyacı var-dır. Yoldaşlarına tek bir acı söz söylememiş olmak önemlidir. Biz-de bu geleneği sürdürenler çok azdır. Çoğu arkadaş birbirine karşısurat asmakta, diken gibi birbirine batmaktadır. Bu yoldaşımız dabelki önderlik rolünü tam konuşturamıyordu, ama ona zarar davermiyordu. Tek bir kişiye küçük bir acı verme durumu yoktu.Gerçekten de partide böyle halim selim, herkese hizmet etmekisteyen bir kişi olmak çok önemlidir. Onun, PKK’yi PKK yapandeğerlerden olan kitlelerle ilişkileri de olumluydu.

Sanırım Botan’da da bu tiplerin edindikleri özellikler budur. Ör-neğin bazı arkadaşlarla konuşmalarımdan bu sonucu çıkarıyorum.Orada son derece dürüst ve halkın geleneklerine bağlı gençler var-dır. Bunların en küçük bir sorun çıkaracaklarına inanmıyorum.Hepsi ne derseniz onu yapacak ve sonuna kadar hizmet edecek tip-lerdir. Bu mantık ve kişiliğin ülkede en çok yöneldiği tipler bun-lardır. Bunların sadakat, dürüstlük ve direngenlik ifade eden, he-nüz yeterince bilinçlenip önderlik pozisyonuna ulaşmamış, ama

455

Page 456: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

olumlu bir potansiyel vaat eden ve gelişme olasılığı bulunan özel-liklerine vuruldu. Bu mantık ve kişilik onların bu özelliğini hedefaldı. Bunun izahı şudur: Aslında bunlar feodalizmin entrikacılığıy-la birlikte kemalizmin yarattığı sahte aydınlanmayı ve küçük-bur-juva kurnazlığını iyi tespit etmişlerdir. Feodal ihtiraslarla küçük-burjuva ihtiraslarını veya uyanıklığını sinsi ve kurnaz bir biçimedönüştürerek, henüz fazla uyanmamış ve örgütlenmemiş olan, sonderece dürüst ve Kürdistan’da ulusal kurtuluşun temeli olarakişlenmesi gereken geleneksel özü buluyorlar. Bu durum buradasergilenen olayda bir kez daha ortaya çıkıyor. Bu onların en çokvurdukları bir özdür. Bu PKK’de dile gelen ve direnmek isteyenen önemli özdür. Öbür yandan bunun gelişmiş militan ifadesini devuruyorlar. Böylece kendi kişiliklerini, sözümona sonuna kadarkonuşturuyorlar. Tutumları budur. Sonunda iktidarda olan yinekendi mantığını konuşturan bu anlayıştır.

Şimdi bunlardan birkaç tanesi ülkede birçok bölgeyi işlemezduruma getiriyor. Örnekleri çoktur. Bunların tehlikelerinin çapı daaz değildir. Her gün birkaç kaza yapılmaktadır. Bu kazaların çoğubilinçsizdir. “Kazaya geldi” adı altında şimdiye dek ne kadar ka-dro kaybedildi? Bir kadronun yetiştirilmesi beş-on yılımızı almak-tadır. Halkımızın yoksulluğunu göz önüne getirirseniz, bir savaşçıçıkarmanın ne denli önemli olduğunu görürsünüz. Bunların hergün var olanları kaçırtması ve kazaya uğratması vahim bir durum-dur. Geçmişte bunu yeterince önleyememiş olduğunuz için hayıf-lanabilirsiniz. Ama önümüzdeki dönemin üzerine giderken, budayatma ve yıkımın tek bir değerimizi bile almaması için elimiz-den gelen her şeyi yapacağız.

Olayın gerçekleştiği zeminde önderlik çapında en ileri düzeyde-ki kararlılığı ve netliği, kararsızlığa ve karartmaya dönüştürmekistediniz. Belki de gafil olabileceğimizi sandınız. Çünkü bu yapı-nın ezici çoğunluğu gafleti yaşamaya yatkındır. Biz bile doğru ya-klaşımı ancak birkaç gün sonra geliştirebiliyoruz. Bu, hem de engüçlü olduğumuz zeminde içine girdiğimiz büyük bir zayıflıktır.Dediğim gibi yine duygusallığa ve darlığa düşebilir, soruna eski-den yaklaştığımız gibi yaklaşabilirdik. Bu konuda ben bile gü-vence olmayabilirdim. Ben de insanım. Duygular ve düşünceler

456

Page 457: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

beni de bazı olumsuz ve yetersiz sonuçlara itebilirdi. Dolayısıylabunu öyle basite almıyoruz. Bu kadar etkili olabilen bir olayınveya tutumun, bu biçimde ortaya çıkarılması gerçekten cüret istey-en bir şeydir ve üzerinde ısrarla durmayı gerektirir. Olayın sıra-danlığına inanmak ve bir tesadüf olarak değerlendirmek gerçekçideğildir. Durumun bize yansıyan biçimiyle bu olay, bizi işlemezkılmaya çalışmanın son derece cüretkar ve alçaklıktan başka türlüdeğerlendirilmemesi gereken bir biçimidir. Bize dayatılan dünyabaşka bir dünyadır. Hayır, bizim de kendi dünyamız vardır.

Kısacası bunun öyle kolay bir şey olmadığını görüyorsunuz. Birolguda, bütünüyle bir yaşamı netleştirmeye neden ihtiyaç duyuyo-ruz? Bu çözülen ve çözümlenen bir kişilik değildir. Burada karma-karışık ve karartılmış bir kişilik, entrika ve hile vardır. Olay bizibu sonuca vardırtmaktadır. Kendisi hala sorgulamadadır; ne kadarbilinçli, ne kadar bilinçsiz olduğu, olayın ne kadar kaza olup olma-dığı ortaya çıkacaktır. Böylesi pek çok olay vardır. Birçok yol-daşımız intihara sürüklenmiştir. En değerli varlıklarımızdan birielimizden alınmıştır. Bunda kasıt var mıdır, varsa ne kadardır? Buadam kendisini taş gibi dayatmıştır. Tutum ve davranışlarıyla git-tiği her yeri yıkmaktadır. Girdiği her yerde iz bırakmaktadır. Buöyle bir günde ortaya çıkan bir durum da değildir. Kürdistan tari-hinde ne kadar olumsuzluk varsa hepsini biriktirerek parti içindeısrarla yürütmenin kördüğümüdür. Bunun büyük kargaşasının ıs-rarla sürdürülmesini halletmeye çalışıyoruz. Bu anlamda Kürdi-stan gerçeğinin yüzde doksanını çözmek için çaba harcıyoruz. Ra-kam verirken kesin konuşmuyorum. Ama bu çok önemli bir du-rumdur. Bunun olumsuz özelliğini çözümlemeye çalışıyoruz.Yaşamamız kesinlikle bunu aşmamıza bağlıdır.

Hemen belirteyim ki, bu sadece içimizdekilerle sınırlı değildir.Böylesi durumlar ulusal kurtuluş saflarında daha da yaygındır.Böylesi komplocu yaklaşımlar, hırsızlıklar ve çapulculuklar epey-ce yaygındır. Bugün bu anlayış ve mantık bütün değerleri emper-yalizme ve faşizme satmaktadır. Dolayısıyla çözümlenen kişilikbiraz da budur. Savaşta kaybetmek istemiyorsak, bu tutuma yük-selmemiz şarttır. Tarihsel kişilik, aldatmayan, kargaşada ve karart-mada yolunu şaşırmayan kişilik ortaya çıkmak durumundadır. Si-

457

Page 458: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

zin yaşam tutkularınız vardır. Bu tutkulara gerçeklik kazandırıl-mak istenmektedir. Bu da sadece bu durumdan kurtulmaya değil,bir kurtarıcı gibi seviye tutturmanıza bağlıdır. Yine belirteyim; he-men hemen hepinize ya büyük bir duyarsızlık ya da kocakarı duy-gusallığı egemendir. Bu kurtarıcılıkla ilgisi olmayan düşkünce birtutumdur. Temel bir eğitim devresine bir kez daha böylesi hatalıbir yaklaşım yeniden iflas etmeniz demek olacaktır.

Ülkemize bağlıyız. Halkımızın da saygı duyulacak değerleriolduğuna inanıyoruz. Bütün yetmezliklerine, bataklığa düşmesineve her türlü pisliğin izlerini taşımasına rağmen, yine de bu halkadeğer verilecek, onuruna savaş yürütülecek ve bu halk kurtarıla-caktır. Bu devrede değerlere sahip ve bağlı savaşçılar olduğunainanıyoruz. Bütün kirletme, karartma ve bu bataklıkta bizi boğmagirişimlerine rağmen, yaşamak isteyen soylu tutkulara ve buyaşam tutkularının giderek gerçekten savaşabilen ve kurtarabilenbir duruma geleceklerine ilişkin inancımız kesindir. Bütün bunlardoğruysa, görevler son derece anlamlıysa ve bu görevleri başar-mak için gerekli olanaklara sahipsek, doğru yolda yürüyüşümü-zün bir aşamasını daha başarıyla kapatabileceğiz. Sadece yaratıl-mak istenen kararsızlık ve karartma durumunu anında bertaraf et-mekle kalmıyor, çıkarılan tarihsel dersler temelinde Kürdistan’ınbüyük bir zayıflığının üzerine yürüyoruz. Büyük bir azim ve ka-rarlılıkla bize dayatılan ve mutlaka bertaraf edilmesi gereken, ta-mamen düşmüş ve tortulaşmış kişiliğin ve soysuz mantığın bütünyıkıcılıklarını bertaraf ediyoruz. Bunda Kürdistan halkı kesinliklekazanacaktır. Partimizin sağladığı bu çok yüksek kazanımlarla,adına yola çıktığımız değerlere gerçek anlamda layık olmuş ola-cağız. Özgürlük savaşımızın zaptetmek istediği de budur. HasanBindal yoldaşın şahadeti vesilesi ile bir kez daha halkımıza veonun önder gücü olan partimize karşı görevlerimizi böylece net-leştiriyor, görevlerimizin üzerine bu biçimde yürüyor ve son dere-ce anlamlı bir aşamayı başarıyla yürütmenin kararlılığına ulaşıyo-ruz. Kuşkusuz bu temelde çok daha kesin bir yürüyüşe geçeceğizve başarı bizim olacaktır.

458

Page 459: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

Halkımızı tasfiye etme tarihinePKK’de verdiğimiz cevap

PKK tarihinde ve özellikle son beş yılı aşkın süreden beri yürü-tülen silahlı faaliyetler içerisinde, kendisini en değme kontralarınbile gerçekleştiremeyeceği bir karşı faaliyet, ruh hali, yaşam vevuruş tarzı içinde tutan kişiliğin pratiği üzerine bir toplantı yaptı-nız. Toplantı fazla kapsamlı gelişmemiş olsa da, biz burada kap-samlı bir biçimde partiye karşı duran yaşam ve vuruş tarzı üzerin-de durmak istiyoruz.

Öyle anlaşılıyor ki, gelişen silahlı mücadelede devrimcisavaşımımıza yönelik genel saldırılar içinde, düşmanın doğrudan“özel savaş” yönelimleri kadar, dolaylı ama nesnel ve öznel plandaonunla bağlantılı olan saldırılar ve gelişmeler yaşanmıştır, yaşan-maktadır ve yenileri de beklenebilir. Türk egemenlerinin tarihselsüreç içinde Kürdistan’a yönelik saldırıları tekrar gözden geçiril-diğinde, dışarıdan geliştirilen saldırılarla birlikte içeriden de yıkıcıetkileri çok daha fazla olan komploların tezgahlandığı görülecek-tir. Bu konuda somut örnekler oldukça bol ve çarpıcıdır.

Kürdistan üzerinde Türk egemenliğinin kuruluşunun temel dö-nemeci olan ve Osmanlı İmparatorluğu’nun kökleşmesinde büyükrol oynayan “Doğu’ya Yönelim” politikasıyla Kürt beylerinin ka-zanılmasında son derece belirgindir. Osmanlı İmparatorluğu’nunsabırlı olma durumu yoktur. Çünkü İran’da yükselen diğer bir im-paratorluk baş tehlikeyi oluşturmaktadır. Osmanlı İmparatorluğutaktik planda Kürt beylerini kendisine müttefik kılmak istemiştir.Böyle olunca, yaklaşımını onları kazanma temelinde geliştir-

459

Page 460: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

miştir. Ama bu yöntem bugüne kadar değişmiş değildir. SultanSelim son derece dolaylı bir biçimde kendi egemenliklerini nasıldaha fazla geliştirebileceğini tasarlamış ve buna göre bir yaklaşımbenimsemiştir. Bütün Kürt beylerinin hoşnutluğunu kazanabile-cek ajanlar bulmuştur. İdris-i Bitlisi’nin durumu böyledir; olduk-ça iyi bir arabulucu ve çıkarları iyi bütünleştiren bir tiptir. SultanSelim, Kürt beyliklerini kazanmak için uzun yıllar çalışmış, hey-beler dolusu altın dökmüş ve onları armağanlara boğmuştur. Son-unda irili ufaklı yirmiüç Kürt beyliğini Osmanlı İmparatorluğu’nabağlamıştır. Doğu’da Türk egemenleri için en az Malazgirt Savaşıkadar önemli olan Çaldıran Savaşı’nın kazanılmasında, bu beylik-ler önemli rol oynamışlardır. Aynı şey daha sonra Arap kesimineyönelik olarak da geliştirilmiştir. Tampon bir alan olarak Kürdi-stan’a böyle bir politika oturtulunca ve Kürt beylikleri bu biçimdeyardımcı bir güç olarak kullanılınca, bu beylikler Mısır seferindeve Halep yakınlarındaki savaşlarda da önemli rol oynamışlardır.Dolayısıyla, Mısır kapısı da açılmış ve İmparatorluk bir kaç katdaha büyümüştür.

Kürt beylerinin bu politikayla kazanılması, tamamen Türk ege-menlerinin çıkarına olmuştur. Onların beylikler olarak varlıklarınısürdürmelerine rıza göstermiş ve kendilerini daha da teşvik et-miştir. Türk egemenliği, Kürt beyliklerinin anlayacakları dili iyitespit etmiş; bu durumu kabul edeceklerini bilerek, ona göre dav-ranmıştır. Kürdistan tarihindeki o büyük başaşağıya gidişi bu bi-çimde başlatmıştır. Böylece Kürt beylikleri, Türk egemenliğinintarihsel temellerinin atılmasında, bu egemenliğin oturmasında veyükselişinde ciddi katkılarda bulunmuşlardır. Mustafa Kemal’inpratiğine bakıldığında, aynı durumun tekrarlandığı görülecektir.

Buna geçmeden önce, bugün silahlı savaşımı yürüttüğümüzCizre-Botan alanında, beş-on yıl süren ve güçlü bir beylik kuranBedirhan Bey’in durumuna bakarsak, gerçekleri biraz daha iyikavrarız. Bedirhan Bey de kendi beyliğini geliştirmeye çalışmıştır.Bu dönem Osmanlı İmparatorluğu’nun zayıflama dönemidir. Aynışekilde ilkel kapitalizm ticarete ve sermaye birikimine yolaçmıştır.Dolayısıyla bu dönem, ilkel milliyetçi düşüncelerle buluşma döne-midir. Bedirhan Bey, çok cılız da olsa, daha sonra bugünkü ilkel

460

Page 461: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

milliyetçiliğin geliştireceği yaklaşımı 1830’larda geliştirmiş; on-onbeş bin kişilik ordu kurabilecek bir duruma gelmiştir. Van’danMardin’e ve Diyarbakır’dan Musul’a kadar uzanan alanda otorite-sini pekiştirmiştir.

Bildiğimiz gibi, daha sonra Osmanlı devleti bu büyümeyi veotorite haline gelmeyi kabul etmez. Batı’nın da desteğini alarak,Bedirhan Bey’in üzerine yürür. Bununla birlikte yine gelenekselkazanma politikasıyla hareket eder. Bu sefer de dönemin önemlibir ismini Erzurum’dan yola çıkarır. Bu da tıpkı İdris-i Bitlisi gibi-dir. Osmanlı devleti, Bedirhan Bey’in amcasının oğlu olan yezdanŞêr’i tutar. Yezdan Şêr ayaklanmanın en kritik anında teslim olur.Bedirhan Bey Eruh kalesine sığınır. Burada üç gün kadar direnirve ardından teslim olur. Birkaç gün içinde bütün güçleri dağıtılır.Yükseliş parça parça bozguna uğratılır. Mustafa Kemal gibi zorbayaklaşımlara sahip olan Sultan Mahmut’un çabalarıyla, tamamenaleyhte olan bir durum yaratılır.

Ardından Kürdistan’da daha sert bir askeri uygulama ve vergiuygulaması gündeme gelir. Burada hareketin en kritik anında birbölünmenin yaratılması başarılmış, öteki beyler de bu biçimde bö-lünerek elde edilmiştir. Sonuçta, bu denli büyük bir direnme,doğru dürüst bir kazanım bile sağlamadan kısa bir süre içinde ye-nilgiye uğratılmış, mensuplarının önemli bir bölümü teslim alın-mış ve Türk egemenliğine kul köle yapılmıştır. Yani bunlar hemenöldürülmemiştir. Ailelerinin bir kesimi İstanbul’da tutulmuştur.Günümüzde Girit, Şam vb. alanlarda hala bunların kalıntılarınarastlanmaktadır.

Mustafa Kemal’in uygulamaları da buna benzemektedir. O za-man Koçgiri’de ve Dersim’de Kürt hareketi henüz diri özellikleresahiptir ve başkaldırılar vardır. Mustafa Kemal başta Dersim alanıolmak üzere Adıyaman, Diyarbakır, Van ve Bitlis gibi alanlara el-çiler yollar. Tarihin en kritik anında Türklük, bir yandan kendi gü-cünü iyi toparlayıp, merkezileştirir ve kendi ulusçuluğunu gelişti-rirken, öbür yandan Kürt işbirlikçilerini de iyi kollar. Onların bazıçıkarlarını gözönünde bulundurur. Ermeni ve Rum tehlikesini ön-ce çıkararak, bu temelde kendilerini etrafında toplamaya çalışır.Böylece ağalar ve şeyhlerin önemli bir bölümünü çevresinde top-

461

Page 462: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

lamayı başarır. Cılız olan Kürt direnişçiliği, fazla örgütlü bir dü-zeye ulaşmadan, birkaç provokasyonla ve daha çok da uzlaşma vesatın almayla dağıtılır. Aşiret reisleri ve aşiretçi kişilik satın alınır.Bunlar iş işten geçtikten sonra karşı koymaya çalışırlar. Amauğranılan korkunç yenilginin ardından, işbirlikçilere dayananTürk egemenleri Kürdistan’ı tamamen ele geçirir. Kürdistan adımadım kırım ve katliamlara sahne olur. Daha sonra ana kucağındanalınan bebeler asimilasyondan geçirilir. Günümüze doğru gelin-diğinde en çarpık kişiliklerin ortaya çıktığı tamamen düşmüş birtoplum yapısına ulaşılır.

Bu birkaç tarihsel örneği neden veriyoruz? Biz benzer bir ge-lişmeyi kendi parti tarihimizde de gördük. Dıştan da saldırılar var-dı, ama en büyük saldırı içtendi. Çeşitli çözümlemelerimizde degösterdiğimiz gibi, düşmanın doğrudan saldırılarıyla bize verdiğizarar yüzde beş ise, içeriden yükselişimize dolaylı olarak dayattığıve yarattığı kişilikle sergilediği tahribatlar yüzde doksanbeştir. Bu-nu hemen hemen bütün çözümlemelerimizde belirtmiştik. Biz ta-rih karşısında gafil avlanmak istemiyoruz. Bir kez daha, düşmanınbu tür oyunlarıyla kaybetmek istemiyoruz. Siz ne denli kötürümolursanız olun, benim buna niyetim yoktur. Dolayısıyla, bu konudaedindiğimiz tarih bilinciyle birlikte, güncel planda toplumumuzundüşürülüşünü de gözönüne getirerek, sağlıklı bir devrimciliği yü-rütmeye çalışıyoruz. Sorun bizimle çözümlenemeyeceğine göre,sizleri yenilmeyen bir konuma ulaştırmak ve bu konumda savaştır-mak PKK’nin önderlik görevidir. Tekrar da olsa bazı konuları bu-nun için açıyoruz. Çünkü bir çoğunuzun durumu sonuna kadar ye-nilgiye açıktır. Ne tarihten o kadar güçlü yararlanabiliyorsunuz, nede günceli tespit edebiliyorsunuz.

Size, PKK tarihinden birkaç örnek vereyim, bize kendilerinidayatanları anlatayım. Hemen söylemek gerekir ki, bana kadaruzanan ajanlar bilinçli temelde bir yönelim gösterdiler. Ama bun-lar daha çok kişilik veya bir sınıf eğilimi olarak, düşmanın ortayaçıkarıp, beslediği bir eğilimin ve ortamın sahipleri olarak kendile-rini nasıl dayatıyorlardı? Bunlar henüz birkaç yıllık gelişimimiziçinde de bize yöneldiler. Genelde bunlar birkaç doğruya sahip çı-kabiliyorlardı. Ama işleri biraz sıkıya aldığımız zaman sıvışıp, git-

462

Page 463: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

tiler. Yani işlerin biraz gelişme eğilimi gösterdiğini farkettiklerindehemen ayrıldılar. İşler biraz daha geliştiği ve ehli olanlar bu işlerekendilerini daha iyi verdikleri zaman, bunlar da açığa çıkıyorlardı.Ama sınıf, ulus ve enternasyonalizm temeli güçlü olmayanlar dahadeğişik hareket ediyor; özellikle PKK gruplaşması güç kazanıncave gelişme şansı olan bir grup haline gelince sinsiliğe yöneliyor-lardı. Daha sonra gelişme sağlanacağı kesinleştiğinde, bu kezyakamızı tutarak, bırakmama tutumunu sergilemeye başladılar.Çoğunda görünen şey buydu. Bu durum farklı tiplerde de ortayaçıkıyordu. Bazıları hemen ayrılmayı tercih ediyor, bazıları dayakamızı bırakmama konumuna düşüyorlardı.

1970’lerde PKK’nin etkin bir grup olarak, artık Kürdistan’dakökleşeceği anlaşılınca, kendini dayatmalar daha da tahammüledilemez bir hal almaya başladı. Bu dönemin belirgin bir eğilimiolarak, belki başlangıçta hareket üzerinde fazla iddialı olmayan,hareketin fazla gelişme göstereceğini tahmin etmeyen, bir olasılı-kla Türk solunu Kürdistan’da temsil ettiklerine inanan ve bu alan-da kalmanın kendi solculukları ya da misyonları için daha uygunolacağı inancını taşıyanlar, bize o denli yüklenmiyorlardı. Kendi-lerini fazla dayatmıyorlardı. Ama gelişmemiz kesinleşince, özelli-kle Dersim alanında bu durum daha belirgin olarak kendisini or-taya koydu. Bu tipler hareketin en ileri düzeyine tırmanmaya, par-tinin bütün yükünü omuzlarına almaya ve işleri gerçekten iyi yap-maya çalışıyorlardı. Şahin-Yıldırım pratiğinde bu oldukça açıktı.Bu Fatma’nın pratiğinde de vardı. Bunlara göre ben gidici olabi-lirdim. Ama daha o zaman, hareket önemli bir potansiyel güç du-rumuna gelmişti; giderek güçlü bir potansiyel açığa çıkıyordu.Biz sembolik, onlar da fiili lider olabilecekler; hareketin kontrolükendilerine kalacaktı. Bunlar o zaman bu sevdayla yanıp, tutuşuy-orlardı. O dönemde böylesi tipler yavaş yavaş ortaya çıkıyordu.Bunlar hal ve hareketleri ile fazla umut vermiyorlardı. Ama sınıfkonumları, özellikle ruh ve yaşam tarzları bizimkiyle oldukça çe-lişki arzediyordu.

Bunların çoğunu siz de biliyorsunuz. Bunlarla yirmidört saatyaşamak bile zordu. Aklınıza şöyle bir soru gelebilir: Peki, o zamanneden bunlarla yaşamayı kabul ettiniz, diye sorabilirsiniz. Bunlar o

463

Page 464: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

dönemde benim en yakın yardımcılarımdı. Gerçekten de bunlarla işyürütebiliyorduk. Bugün için bu belki önemsiz olabilir, ama ben buhareketi ortaya çıkarırken, biraz da bu tipleri kullandım. Tabii onlarda bizi kullanmak istediler. Buna karşılık biz de onları kullanmak vedeğerlendirmek istedik. Madem ki çalışmak istiyorlar, belirlenen he-defler temelinde bizim sorumluluğumuz altında çalışabilirler dedik.Bu hem hakkımızdı, hem de kendilerine karşı görevimizdi. Eğer dü-rüstlerse, elbette bunlar da sorumluluğumuz altında belirlenen he-defler temelinde çalışacaklardır. Burada anlaşılmayan ve dürüstsayılamayacak bir durum söz konusu değildi. Yaklaşımımız dürüsttüve tamamen yapılması gerekeni yaptık.

Burada hemen üzerine basa basa belirtmek gerekir. Bunlarınniyetleri ve bu niyetlerin dayandığı ortam ve sınıf zemini vardı.Ama bu bizimkinden çok daha değişiktir. Sanırım Lenin, Rus pra-tiğinde temel çok farklıdır, demiştir. Bizde de böyledir. Onlarla ay-nı sözcükleri kullanıyoruz. Ama niyetler ve zemin onları farklıyönlere götürüyor. Bunlar faaliyetlerini tırmandırdılar. 1980’leregeldiğimizde zindan pratiği bu tipleri net bir biçimde ortaya çıkar-dı. Bunlar çok kısa bir süre içinde kendilerini ortaya koydular.Zindanlara binlerce kişilik bir potansiyel taşınmıştı. Düşman bupotansiyel üzerinde oyun oynamak ve onu etkisiz kılmak istiyor-du. Bu potansiyelden bir “Hain PKK” çıkarmaya çalışıyordu.“Hain PKK” olur mu diyeceksiniz. PKK devrimci özünden boşal-tılır, ruhu ve yaşam tarzlarıyla daha çok düşman olanların yöneti-mine sokulursa, “Hain PKK” olur. Aslında bir “Polis PKK’si”oluşturulmak isteniyordu. Başlangıçta yavaş yavaş geliştirilmekistenen ve sonraları açıkça ortaya çıkarılan “Ilımlı PKK” denilenolgu buydu. Adam resmen düşmana teslim olmuş ve düşmanla fiilibağları gelişmişti. Ama bunu gizliyordu. Bir kesimi de direnmeyanlısı değildi. Bu durumda “Savunmalarımızı PKK’yi gözdendüşürecek tarzda yapalım” diyordu. Kısacası “Bizim PKK ile ilgi-miz ve ilişkimiz yoktur, Kürt halkı, Kürdistan ve sosyalizm yok-tur” diyor ve savunmasında bunları söylüyordu. Bunlar “Genç Ke-malistler Birliği”ne karar kıldıklarına göre, en iyisi kemalizmdirdiyerek işin içinden sıyrılacaklardı.

Bu hangi anlama gelir? Bu tamıtamına bir polis örgütü olmak

464

Page 465: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

anlamına gelir. Bu pratik yaşandı. Başlangıçta bunların polis oldu-klarını söylemek olanaksızdı. Ama sınıf temelleri ve niyetleri ken-dilerini hızla polisle bütünleştirdi. Daha sonra en tehlikeli kontra-lar haline geldiler. Zindanlarda insanların üzerine yürüdüler, katli-amlar yaptılar. Eğer bunlar tutsakların üzerine yürümemiş olsalar-dı, Mazlum, Hayri ve Kemal yoldaşlar böyle direnmeyeceklerdi.Bu yoldaşlarımızın öncülük ettiği direnişler bu saldırılara karşı ge-lişen direnişlerdi. Daha sonra bildiğimiz gibi korkunç bir boğuşmaortamında can pahasına değerlerin korunmasına çalışıldı. PKK’ninruhu biraz da böyledir ve böyle bir mücadeleyle kurtuldu.

Zindanda bunlar olurken, biz dışardakiler boş mu duracaktık?Hayır, dışarıda da zor bir dönem yaşanıyordu. Zindanlardayaşanan sıkıntılar ve acıların benzeri dışarıda da vardı. Bunlar da-ha sonra düşmanla doğrudan bağ içine girdiler. Özellikle partininyaşam tarzına ve militan yapısına saldırdılar. Biz burada küçük birev, bizi barındıracak bir ortam ve bizi böyle yaşatabilecek en kü-çük bir olanak yakaladığımıza şükrediyorduk. Bunlar ise arkamız-dan korkunç dolaplar çeviriyorlardı. Yaptıkları tartışmalarla kadroyapımızın kafasını bulandırmaya çalışıyorlardı. Yaşamımızı kendi-lerine göre bir yaşam saymıyor ve yetersiz buluyorlardı. Bazıları-nın duyguları ve tutkuları vardı. Bazıları da partinin kendilerine evtutmasını, içlerinde nişanlı olanları evlendirmesini ve kendileriniAvrupa’ya göndermesini istiyorlar ve bunları geliştiriyorlardı. Bizise sıkıntılarla boğuşuyorduk. Daha sonra, biraz üzerlerine git-tiğimizde ve bazılarını cezalandırdığımızda, birçoğu korkup kaçtı.Kendi tutkuları için ta Avrupa’ya kadar gitti. Daha o zaman, ger-çekten son derece kutsal olarak değerlendirmemiz gereken direnişruhumuz ve çabalarımız bunlar tarafından boğuntuya getirilmekisteniyordu. Değerlerle oynanıyor ve bu temelde bir kaçışın gerçe-kleşmesine çalışılıyordu.

Bunların çoğu kaçıp, Avrupa ortamına sığındı. Orada emperya-lizmin kendilerine verdiği güveni ve dolaylı yollardan sağladığımaddi yardımı gözönüne getirerek, zindanda olduğu gibi orada da“Ilımlı PKK”yi yaratmaya yöneldi. Gerçekte bunlar, vebadan ka-çar gibi PKK’den kaçıyorlardı. 1973 ruhunun açılıp görülmesi ge-rektiğini ve bunun çok tehlikeli olduğunu söylüyorlardı. Bu temel-

465

Page 466: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

de provokasyon geliştirdiler. Buna da “ılımlı, demokratik veyaşamaya açık PKK” adını verdiler. Oysa bize dayatılan şey im-haydı. Bunlar, binbir eziyetle biraraya getirdiğimiz birkaç olanağıbirgün içinde yiyip, bitirmek istediler. Bunlar burada yemek bilebeğenmiyorlardı. Yumurtanın akını atıp, sarısını yemek gerek-tiğine ilişkin düşünceler üretecek kadar kendilerini yitirmişlerdi.Ama yine de PKK’li olduklarına inanıyorlardı. Daha sonra bunla-rın Şahin-Yıldırım çetesiyle ilişki içinde olduklarını gördük. Bun-lar aslında düşmana çalışan tiplerdi. Bunlar daha o zaman düşma-nın sağladığı olanaklarla telefon konuşmaları yapabiliyor ve bunuda hareketi geliştirmek ve desteklemek amacıyla yaptıklarını iddiaediyorlardı. Bunların, düşmanın sicilli ajanları olmalarına gerekyoktu. Düşmana dayanarak, düşmanın sağladığı ve açtığı olanakla-rı kullanarak, PKK’yi imha etme çabalarını bu denli pervasızcasürdürebiliyorlardı.

Sınırlı bir biçimde de olsa, bunların üzerine yürüdüğümüzü biliy-orsunuz. Bu PKK’nin çeşitli değerlendirmelerinde ifadesini bul-muştur. Bu konuda Gelişme sorunları ve Görevlerimiz adlı broşürincelenebilir. Yine fazla somut olmasa da, Her türlü Bozguncu-luğa ve yıkıcılığa Karşı Parti Birliğini yükseltelim başlığı altındabir değerlendirmede bulunmuştuk. Bu değerlendirme, bunların ge-liştirmek istediği şeylere verilmiş bir karşılıktı. Sorunu daha çoksoyut olarak ele alıyorduk. Elimizde bugünkü kadar somut bilgiyoktu. Buna rağmen, bu eğilime karşı partinin ruhunu, yaşam tarzınıve bir bütün olarak parti taktiğini yetkinleştirmek istiyorduk. Ülkeyeaktardığımız silahlı savaşım gücümüze kendilerini dolaylı olarakdayatanları da biliyoruz. Çok dolaylı gibi gözükse bile, bunlar da bukez daha değişik bir alanda PKK’nin belirli bir aşamaya ulaştırılansilahlı direniş gücünü ilkel milliyetçilikle bağlantılı hale getiriyor,ona umut bağlıyor, ondan ötesini aşamıyor; PKK’nin bağımsızlığa,özgüce ve güvene dayanan çalışmalarını görüp, katılmak ve PKKtaktiklerinin bir yedek gücü olarak kalmak yerine, o an ilkel milliy-etçiliğin yürüttüğü mücadelenin bir yedeği olmakla yetiniyor, rahat-lıkla bunun kuyrukçusu olmayı kabul ediyor; sözde ise PKK’liliğibenden daha iyi savunuyorlardı.

Evet, bu tutumlar sergileniyordu. Gerçekten de PKK’nin somut

466

Page 467: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

savaşım gücünün, fiiliyatta ilkel milliyetçiliğin taktiklerine kurbanedildiğini ve onun yedeği yapıldığını görüyorduk. Buna karşı ül-keye dönüş eylemine ilişkin bir değerlendirme sunmuştuk. Dahasonra ardarda talimatlar geliştirdik. Bu aşamada PKK’nin gerçekdirenişçi ruhunun saptırıldığını söyledik. Bu konuda olanaklarınçarçur edildiğini, içine girilen tutumun üstü örtülü bir tasfiyecilikolduğunu, bunun PKK’nin ortaya çıkarılan olanaklarıyla çe-liştiğini, sorunun olanaksızlıklar olmadığını, son derece gelişmişolanakların da heba edildiğini belirttik. Bu durum daha sonra,inançsızlık olduğu ve güç getirilemediği türünden bahanelerle izahedilmek istendi. Ama daha sonra partinin, teoride yaşansa da özdeve pratikte yaşanmadığını gördük. Bunun verdiği yetmezlikle güç-lerimiz ilkel milliyetçiliğin egemenlik alanında tutuldu. İlkel mil-liyetçiliğe partinin taktiklerini dayatmak yerine, onunla uzlaşmave giderek ona teslim olma konumunda işler idare edilmek istendi.Ülkeye yönelim söz konusu olduğunda bozgunculuk yapıldı. Yanitaktiklerin yürütülemeyeceği ve silahlı savaşımın gelişemeyeceğiiddia edildi. Zaten ilkel milliyetçiliğin istediği de buydu. Eylemyapmaktan kaçınıldı; eylem yapıldığında da eylemle oynandı.Böylece bununla, işler, silahlı savaşımın yürüyemeyeceği ve tak-tiğin doğru olmadığı noktasına kadar getirildi. O kadar açık olma-sa da, dolaylı olarak yapılan şey buydu.

Biz bunu da gördük. Gerçekten de bunların 1985 yılı içinde bü-tün belirtileriyle bize yaşattıkları şey “taktiğinyürüyemeyeceği”ydi. Bir önder gibi taktiğe sahip çıkmak bir yana,başta kadro gücümüz olmak üzere ortaya çıkardığımız olanaklarüzerinde, ilgisizlik veya ters akıtma da diyemeyeceğim en serserive karanlık bir ruhla, inançsız, bol bol dağıtan, değerleri kemirenve böylece partimizin direnişçi yaşamını boğan bir konumu ısrarladayattılar. Gördüğümüz zarar büyüktü. Hepsi olmasa da, kendileri-ni merkezi konumda tutanların sergiledikleri bu tutum, belki tambir tasfiyeye yolaçmadı, ancak atılımın büyük başarılar kazanama-masında çok etkili oldu. Bunda bizim çabalarımız da önemli yertuttu. Bunların, tasfiyeyi tamamen başarmamış olmalarının nedeni,bizim direnişçi bir tutum izlemiş olmamızdı. Ama yine de verilenzarar tarihseldi.

467

Page 468: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

Biz bunları 3. Kongre çözümlemelerinde dile getirdik. Bununiçin yeniden açmaya gerek duymuyoruz. Burada anlaşılması gere-ken şey şudur: Partimiz kendi içinde ciddi bir atılıma hazırlan-dığında, bazıları doğrudan ve çoğunlukla dolaylı olarak parti tak-tiğine ve onun oturtulduğu ilişki, yaşam ve vuruş tarzına bir ya-bancılığı yaşamakta; onunla tamamen çelişen, onu boğan biryaşam ve çalışma tarzını dayatmaktadır. Kayıplarımızın ağırlıklınedeni budur. Daha sonra düşman bunu nasıl ele aldı? Sandığımkadarıyla 1985’de, düşman, sol içinde uzman olarak çalışmayabaşlamıştır. 12 Mart darbesi döneminde ve darbenin gelişmesinde,solda önemli bir rol üstlenmiş olan Mahir Kaynak’ın bir değer-lendirmesi vardır. Değerlendirme aynen bu tür hareketlere ilişkin-dir. Kaynak, ordu gücüyle, gerilla savaşına karşı sonuç alınamaya-cağını; yapılması gereken şeyin partiye sızmak, içeriden parti orta-mını karartmak, parti ruhunu gevşetmek ve bozmak olduğunu, içe-riden bozmayı geliştirmek gerektiğini belirtir. Aslında bütün bun-ları, sadece kaba bir bilgilenme anlamında söylemez. Önemli ola-nın içeriden bozmayı geliştirmek olduğunu dile getirir. Böyleliklebu hareketlerin üstesinden gelineceğini açıklar.

Öyle anlaşılmaktadır ki, özellikle 15 Ağustos Atılımı’ndan son-ra, atılımın yaşama şansının bulunduğu açıklık kazanınca, düşma-nın en çok geliştirdiği taktik bu olmuştur. Yani, dışarıdan ordu gü-cüyle PKK’yi ezebileceğin kadar ezsen de, bununla tam bir başarısağlayamazsın. Bunun için içeriden bazı düzenlemelere ihtiyaçvardır. PKK’yi içeriden doğru çalışma, yaşam ve vuruş tarzındanuzaklaştıracaksın; bunun yerine ona yabancı bir ruhu, yaşam tarzı-nı ve kişiliği dayatacaksın. Şimdi MİT’in bütün bunları düşüneme-diği ve düşünemeyeceği söylenebilir mi? Türk haberalma örgütleriyüzyıllardan beri uzmanlaştıkları bir dal olarak burayı kullanmazolurlar mı? Açık ki kullanacaklardır. Tarihte, 1925 isyanı sırasındagüneye geçmek isteyen iki kişinin yanında bitiveren üçüncü birkişinin, MİT ajanı olduğu söylenir. Yine Avrupa’da bulunan birKürt entellektüeli Kürtçülük yapmak üzere İstanbul’a gelirken, da-ha havaalanında bulunduğu sırada, bir MİT elemanı uçağın kalkışsaatini merkezine bildirir. MİT’in konumunu abartmıyorum. Bura-da da MİT’in elemanları olabilir. Bundan çekinmiyoruz. Ama bu

468

Page 469: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

bir gerçektir ve bu gerçeği hesaba katacağız.PKK gibi Türk egemenliğine karşı tarihsel bir kalkışmayı ve

TC’nin sonunu getirecek olan bir direnmeyi gerçekleştiren bir ha-rekete karşı, egemen sınıf bu tarihsel yöntemi neden kapsamlı birbiçimde kullanmasın? Mevcut durumu biraz daha iyi aydınlatmakiçin bir giriş yaptık. Belli ki MİT, bunun için bütün gücünü kulla-nacaktır. Buna bir de CIA’nın deneyimlerini eklemeliyiz. Bu ta-rihlerde ABD Dışişleri Bakanlığı Haberalma Komitesi’nin debenzer bir raporu vardı. Orada da benzer bir değerlendirme yapı-lıyordu. Yapılması gereken şeyin bu hareketin içeride deformeedilmesi, temel niteliklerinin şekilsizleştirilmesi, ruhunun ve bi-çimlenişinin bozulması olduğu belirtiliyordu. Bu çok uygun birtaktik olarak geliştirildi. Bu taktik günümüze doğru gelindiğindeCIA tarafından uygulandı. Dünyanın birçok yerinde geliştirilenkontra hareketleri, sözümona ulusal kurtuluş hareketleri halinegetirildi. Örneğin, Afganistan, Angola ve Mozambik’deki durumbudur. Bunların içlerinde solcu ve yurtsever olanları da vardır.Ancak CIA’nın örgütlenmesi o kadar güç kazanmaktadır ki, bun-ların önemli bir kesimi kontra hareketi olarak kalmaktadır. BugünEl Salvador ve Nikaragua’da faaliyet yürüten kontralar başlangıç-ta direnişçiydi. Önemli bir kesimi direnişin önderleriydi. Amabunlar bugün kontra hareketi haline gelmişlerdir. Filistin hareketiiçinde de aynı durum söz konusudur. Başlangıçtaki sınırlı etkile-me sonradan bir harekete dönüşmüştür. Hatta ulusal kurtuluş te-melinde bir devletin kurulması halinde, bir kuvvet haline gelerekiktidarı paylaşabilecek ve belki onu düşürebilecek bir düzeyeulaşmıştır. Bu bir gerçektir. Bu CIA’nin son yıllarda ulusal kurtu-luş hareketlerine karşı mücadelede kullandığı ve sonuç aldığı biryöntemdir. CIA bu konuda sosyalizmin sorunlarını da iyi değer-lendirip, kullanarak ve enternasyonalizm konusundaki sapmayıdeğerlendirerek başarılı olabilmiştir.

Türk egemenliği tarihsel planda işbirlikçiler yaratma deneyimi-ne sahip olacak, CIA ile iç içe geçen MİT ulusal kurtuluş hareket-lerini bastırmada kazanılan deneyimlerle donanacak, yine Türkdevleti bunca yıldan beri PKK ile amansız bir savaşım içinde ola-cak, buna rağmen tarihsel atılımımızın üzerine sadece kaba ordu

469

Page 470: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

gücüyle gelecek, polis gücünü kullanacak, ama öteki çalışmalarıgözardı edecek: Bu düşünülebilir mi? Ne tarihsel ve güncel ulusalve uluslararası durum, ne de partimize yönelik sızma, yıpratma veboşa çıkarma çabaları bunu olanaklı kılabilir. Şehit düşen bir hare-ketin direnişçileri, her zaman en kutsal değerler olarak, belki dedirilerden daha fazla halkı beslemek durumundadır. Yani sadeceadam vurarak bir hareketi tasfiye etmek olanaksızdır. Bu belki dedaha fazla gelişmeye yolaçacaktır. Bizde bu, özellikle böyle ol-muştur. Dolayısıyla düşman önlemlerini PKK kadrolarını vurma-kla sınırlandıramaz. Dışarıdan ve içeriden istihbarat toplamak vekomplolar düzenlemek bir hareketin sonucunu belirleyemez. Tersi-ne bu gelişmeleri alevlendirir. Nitekim biz de olan şey de budur.

Dikkat edin, son yıllarda bizi en çok uğraştıran şey nedir? Bura-dan bu konuda yaşadığınız son derece yetmez, yenilgili ve partiyeçok yabancı olan ilişkilerinize, yaşam ve vuruş tarzınıza gelmekistiyorum. Bunu en büyük tehlike olarak görüyor ve öncelikle ber-taraf edilmesi gereken bir tehlike olarak değerlendiriyorum. Buadamlar kesin bir biçimde dışarıdan ve içeriden PKK’yi vurmakla,bol bol tutuklamalara girişmekle ve işkencelere başvurmakla buhareketin bitmeyeceği sonucuna varmışlardır. Tersine bunlar ge-lişmeleri daha da alevlendirmektedir. Bu yerinde bir saptamadır.Parti eğer içeriden deforme edilirse, bozguncu bir yaşam tarzı tut-turulursa, parti ruhu ve yaşam tarzıyla ve özellikle taktiklerle oy-nanırsa, PKK’nin tasfiye edilmesi daha gerçekçi olacaktır. BaştaBotan alanı olmak üzere, Avrupa’da ve bu zeminde bu tip ya-klaşımlarda bir tırmanma vardır. Bunların tamamen bir rastlantıeseri olarak ortaya çıktığını düşünmek için aptal olmak gerekir.Olumsuz toplumsal zemin, ulusal ve toplumsal çürümüşlük vezayıflık, oldukça bilinçsiz ve örgütsüz olan durumumuz bununmaddi zeminini beslemektedir. Ama bu yalnızca bir zemindir. Par-tiye zarar verebilmek için, birilerinin bu zemini işlemesi, parti içi-ne taşırması ve uygulaması gerekir.

Bu bir yöntem olarak, “özel savaş”ın tarihinde bir dönüm nok-tası olan olağanüstü hal yönetiminin, PKK’yi ve onun direnişinigündemine aldığı 1987 yılından itibaren daha da tırmandırıldı.1988 yılı bunun doruk noktasıydı. 1988 yılı sonlarında ya da 1989

470

Page 471: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

yılı içinde PKK’nin bitirileceği hayalleri güçlüydü. Bu bitirmesorunundan, PKK’yi yozlaştırmak ve onu gerçek ruhundan kopa-rıp, bitirmek anlaşılmalıdır. Çünkü bu düşmanın elinde en çok gü-ven duyulan bir yöntemdi, bir kozdu. Daha somut bir iki örnekverelim. Örneğin 1988 yılının ortalarında Avrupa’da ortaya çıkanprovokasyonun yabancı ruh ve yaşam tarzına bakmak gerekir.Avukat Hüseyin yıldırım deneyimi bize neyi gösterir? Bu, dörtbeş yıl boyunca çok bağlı göründü. Disiplinde kusursuzdu; kendis-ini zindanın avukatı durumuna getirmişti. 1988 yılının ortalarındabunlar, önderlikle oynayarak çıkış yapmak istediler. Kendilerinibana dayatırken, açık vermemeye büyük özen gösteriyorlardı.Ama bütün bu yaşam ilişkilerinde tahripkar tutumlar içinde bulu-nuyorlardı. Bu adam ikiyüzlüydü; görünürde bağlılık sergilerken,özde o denli karanlıktı. Kendisi bir amaç peşinde koşuyordu. Ailebireyleri burjuva partileri içinde en üst düzeyde sorumluluk al-mışlardı. Düşmanla yoğun bir bağlantı kurmuşlardı. Düşman ken-dilerini alabildiğine besliyordu. Bu işin sadece bir yönüydü. Bunaobjektif ajan demeye de gerek yoktur. Bağlantıları, SHP içinde yö-netim kuruluna kadar yükseldiler. SHP yarın iktidar olabilir vebunlara bakanlık görevi verilebilir. Düşman bunlara güvenmese,neden devletini kendilerine teslim etsin? TC bu kadar aptal davra-nabilir mi? Ben karşı-devrimci bir aileden devrimci çıkmayacağınıiddia etmiyorum. Bu mümkündür. İstisnalar genelde kurallarıbozmaz. Aslında bu adam dürüst de değildi. Yaklaşımı tamamensahteydi. Biz bunu ortaya çıkarmaya çalışıyorduk.

Devrimci hareketler gelişme dönemlerinde her sınıf ve tabaka-dan insanları saflarına çekebilir. Bu dönemlerde ajanlar da sızabi-lir. Ama daha sonra yapılması gereken şey işleri ince eleyip sık do-kumak, örgütün özgün yaşamını ve kurallarını bir bütün olarakbunlara dayatmak, böylece bu tür olası bozuşma örneklerini mah-kum etmektir. Bu örnek Avrupa’da bize, 1983’de gelişen provoka-syonuna benzer çok ters bir yaşamı dayattı. Bu, ülkeden tamamenkopuk ve partinin olanaklarını yerle bir eden bir tutumdu. Siyasalolarak da içeride sözümona sosyal-demokratlarla ilişkiler, Avru-pa’da ise emperyalist haberalma örgütleriyle sıkı bağlantılar içindePKK’yi eritmek ve bitirmek istiyordu. Bunun dört beş yıllık bir ta-

471

Page 472: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

rihi vardır. 1982-83 provokasyonu başarısızlıkla sonuçlanınca, tas-fiyeci eğilim 1985 yılından itibaren kapsamlı bir hazırlıktan sonra,1988 yılında kendisini açığa vurdu. Bütün gücünü ortaya koyaraksavaştı ve ancak bu kadarını yapabildi. Botan’da ve Dersim’de debuna benzer durumlar vardı. Bunları ancak sonuna kadar partiyebağlı olan biri ortaya çıkarabilir. Burada suçlu vardır, doğrudanveya dolaylı oyuna gelme vardır, abartma vardır. Bütün bunlar gözönüne getirildiğinde, insan saptamalar yapmakta zorluk çekmekte-dir. Israrla partiye yabancı tutumlar dayatılmaktadır. İdeolojik vepolitik açıdan bakıldığında, adam benden daha iyi çözümlemeleryapmaktadır. Bu sorun değildir. Ama pratik yaşamına baktığınız-da, özellikle partiyi pratikte yürütecek değerlerin canına oku-duğunu görürsünüz.

Bu, 1988-1989 yıllarında oldukça tırmandırıldı. Bu yıllardayaptığımız çözümlemelerde hep bunu işledik. Onları açıp tekrartekrar okumalısınız. Partinin yaşam, çalışma ve vuruş tarzı üzerinesöylediğim şeyler yarı yarıya buna yöneliktir. Bunun bir anlamınınolması gerekir. Hareketin en üst düzeydeki sorumlusu neden bunabu kadar önem vermektedir? Çünkü partinin yaşam tarzı saldırı al-tındadır. Ben burada bunun suçlularını da ilan edemem. Buradayarınız partinin yaşamıyla çelişiyorsunuz. Şimdi burada kalkıp,herhangi birinize ajan desem, düşmanın oyununa gelmiş olabili-rim. Burada belki bir kişi ajan olabilir, ama yüzde doksandokuzuajan değildir. Hepiniz dürüstsünüz, ajan yaşam tarzınız gerçektenifsat edilmiştir. Dolayısıyla, benim yapabileceğim tek şey, partininseçkin ve kurallı yaşam tarzını müthiş bir biçimde aşmaktır. İçiniz-de dürüst olanlar bu işte mesafe alabilir. Dürüst olmayanlar zatengeride kalacak ve oyunları açığa çıkacaktır. Son dönemlerde ge-lişmeyi sağlayan ve durumları biraz kurtaran bizim çabalarımızdır.Eğer mevcut durumunuz içinde kalsaydınız, devrimcilik yapmakbir yana, provokasyonların basit birer aleti olmaktan kurtulamazdı-nız. Şimdi belki uyanmışsınız, ama çok şey kaybettiniz. Yine deuyanmış olsanız ve kendinizi çok uyanık görseniz bile, bu tür şey-ler ortaya çıktığında, bunları ne kadar başarıyla aşabileceksiniz?

Hemen belirteyim: Kürdistan’da herkes kavga eder, herkes öl-üme gider; ama herkes yeniktir. Bu anlamda yürüteceğiniz kavga-

472

Page 473: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

nın hiçbir anlamı yoktur. Kavga siyasal olmalıdır; kavga yeninindoğmasını olanaklı kılan, başarıya yolaçan siyasal ve örgütsel içe-rikte olmalıdır. Benim görevim ajanları ortaya çıkarmak değildir.Buna soyunursam, bazı ajanları ortaya çıkarabilirim, ama benimgörevim bu değildir. Benim görevim esas olarak partinin ezici kit-lesini doğru bir yaşam tarzına kavuşturmaktır. Bu nasıl sağlanabi-lir? PKK’yi PKK yapan değerler vardır. Biz boşuna Haki, Maz-lum, Kemal yoldaşlar ve diğer şehitlerimizin ruhundan söz et-miyoruz. Silahlı direniş hareketi içerisinde, Agit ve erdal yol-daşlar silahlı direniş atılımının şehitleridir. Bunlar kanıtlanmışdeğerlerdir. Bunların yaşam ve konuşma tarzlarına, ilişkilerine,cesaret ve fedakarlık düzeylerine, en başta yoldaşlarına nasıl sa-hip çıktıklarına, onları geliştirmedeki tavırlarına, insan yaşamınaverdikleri öneme, ülkelerini ne kadar sevdiklerine ve nasıl son de-rece dürüst parti değerleri olduklarına ilişkin çok kapsamlı çö-zümlemelerin yapıldığını sanıyorum. Bunlardan her biri için nere-deyse bir kitap çıkarılmıştır. Herhalde bu değerlerin ardındankoşanlar vardır. Bundan daha iyi hizmet sunulamaz. Biz bu yıllar-da bunu çok iyi yaptık. Ama bundan yararlanmasını bilmeyenlerkimlerdir? Bu temelde kendi yaşamlarını düzenlemeyenler kim-lerdir? Yine bu temelde partinin ruhunu, partinin oldukça somut-laşmış çalışma, yaşam ve vuruş tarzını yeterince konuşturamayan-lar kimlerdir? Dolayısıyla bunun tersi söz konusu olduğunda kay-bedenler kimlerdir? Temel savaşım alanlarımızda parti yaşamınıyerlebir eden, partinin taktiklerini çarpıtan tutumların sahiplerikimlerdir? Teker teker bunların eleştirisini yapmaya gerek yokturve bu kısmen yapılmıştır.

Burada tekrarlamama gerek yok; yüzde doksanbeşinde taktikdışı bir çalışma ve yaşam tarzı egemen olmuştur. Belki de bunlarınbir kaçının bilinçli olduğunu, bir kaçının dolaylı yaptığını, ezicikesiminin ise dürüst parti çalışanlarımız olduğunu söyleyeceksi-niz. Ama onlar bu konuda kendilerini parti taktiğine hükmedecekbir konuma getirmedikleri, onun formasyonuna ulaşmadıkları, onuher yerde ve her zaman, tamamen partiye egemen kılacak ölçüdeyetkin, çözümleyici ve uygulayıcı olamadıkları, yaşamlarının heralanında partiyi yaşatamadıkları için, provokasyon yaşam olanağı

473

Page 474: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

bulmaya çalıştı. Bu durum, hak etmediğimiz halde, çalışmaları-mızda bunca kayıplar vermemize ve daha da kötüsü insanlıkdışıdurumların ortaya çıkmasına yol açtı.

Belki de düşmanın dilindedir; “Bu kadar becerikli polisimizinverdiği zarar bir ise, sizinkilerin verdikleri zarar bindir” denil-mektedir. Yani, biz düşmandan bin kat daha fazla kendimize za-rar veriyoruz. Düşman bununla, bizi bu kadar etkisizleştirebile-ceğini ifade etmek istemektedir. Bu deyimler aynen kullanıl-mıştır. Sömürge valisi yaptığı son basın toplantısında, çeteleşmedurumundan söz etmekte, bunu kendisinin yarattığını ima etmek-tedir. Bunun hepsini kendisinin yaptığını söylememektedir, amaortamı açmış ve belki de birkaç yönlendirmeyle böyle bir durumyaratmıştır. Son olarak 1990 yılının başında yaptığı basın toplan-tısında yıllık değerlendirmede bulunmakta ve bu saptamayı yap-maktadır. Aslında ben de onun, bizim yaptığımız çözümlemeleridiline doladığının farkındayım. Kendisi Parti Önderliği’nin bukonuda zor durumda olduğunu belirtmektedir. Çetelerin duru-mundan kendisi de ürkmektedir. Bu içte çeteleşmenin olduğunukanıtlamaktadır. Kimi yerlerde avare dolaşan asi çetelerinin du-rumu yaşanmaktadır. Aslında bu doğrudur. Bizde çeteler vardı.Bazılarını ortaya koyduk.

Peki, burada ortaya çıkan şey nedir? Burada yapılan soruştur-maların sonucunda bilinçli bir hedeflemenin olduğu kanıtlandı.Bunu da bir yana bırakalım. Hepiniz bu gözükaraların durumunaşaşıyorsunuz. Bunları dehşetle karşılıyorsunuz. Nasıl bu kadar gö-zükara olabilirler diye soruyorsunuz. Olayı böyle karşılamak ye-rindedir. Bu işlere kafa yormak gerekir. Sık sık daha amansız tiple-rin de ortaya çıkabileceğini söylüyoruz. Bu konuda kendinizde enazından yenilgiyi yaşamayacak bir gelişme sağlamalısınız. Sizedehşet veren bir durumu sağlam derslere dönüştürmekte kararlı ol-malısınız. Parti açısından bundan tarihsel dersler çıkarmak hemgerekli hem de zorunludur.

Olanak varken yapılması gereken şey nedir? Bu kez birkaç ol-guya takılmamalı, olguları sistematik olarak ele almalısınız. Benimgörebildiğim kadarıyla parti son beş altı yıldan beri bu temelde birsaldırı altındadır. Belki içeride bilinçli saptırma azdır. Ama bu, do-

474

Page 475: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

laylı olarak düşmanla bağlantılıdır. Bu bağlantının bilinçli ol-duğunu söylemiyorum. Ortam gözlenmekte, PKK’nin gelişimi iz-lenmekte, PKK’yi geliştiren özellikler iyi tespit edilerek onlara yü-klenmekte ve kontracılık bu temelde geliştirilerek, yetkinleştiril-mektedir. Olayları daha önce de değerlendirmiştim. Düşmanınulaşamayacağı ve yenemeyeceği tek bir özelliğimiz vardır. İlgilideğerlendirmeleri çok iyi okursanız, yaşam tarzımın TC’nin ufku-nun çok çok üstünde olduğunu görürsünüz. Benim yaşam ve müca-dele tarzım ve dolayısıyla PKK’ye malettiğim yaşam tarzı, düşma-nın asla ulaşamayacağı ve egemenlik altında tutamayacağı biryaşam tarzıdır. Hatta savaş ve vuruş tarzı da demedim, yaşam tarzıdedim. Yaşamı düşmanın ulaşamayacağı biçimde düzenliyorum.PKK içinde ve halka karşı çok az kusurlu olan ve biraz da olağanü-stü özellikler arzeden bir önderlik sergiliyorum. Nüfuz etmek biryana, düşman onun üzerinde seyredemez, onu kavrayamaz ve onaulaşamaz. Kavrasa bile onu etkisi altına alamaz. Ruhta, düşüncedeve örgütlenmede bu sürekli böyledir. Gerçekten de düşmanı bozgu-na uğratan şey budur. Bu bizim en büyük silahımızdır.

Biz öyle başarılı askeri taktiklerle sonuç almadığımızı da belirt-tik. Halihazırda dağlarda sonuç alan PKK’nin durumudur;PKK’nin fedakarlığı, cesareti ve yüce tutkularla yüklü yaşam tar-zıdır. Bunu kişiliklerinde somutlaştıran savaşçılar PKK’yi yaşat-maktadır. Yoksa bizi yaşatan şey, PKK taktiğine hükmeden ve onabüyük anlam veren taktik önderlik değildir. Bizi yaşatan ve sonderece yüksek değer biçilmesi gereken yaşam tarzımızı taktik mü-cadele tarzıyla, yani günlük eylem ve örgütlülükle doğru bir bi-çimde birleştirirsek, zaferimiz kesin olacaktır. Bu tarzı doğru birbiçimde halkımızın örgütlenmesiyle birleştirirsek, düşman onu vu-ramayacak ve yakalayamayacaktır. Yakalayıp vursa bile, bu ge-lişmeleri daha da hızlandıracaktır. Bugün düşman bunu çok iyi te-spit ettiği için, ağacın dallarını kesmek ve yapraklarını dökmek ye-rine köke vurmakta, yani öze yönelmek istemektedir. Her dönem-de PKK’yi PKK yapan değerleri düşünelim. Birkaç kişi zindanlar-da, dağlarda, şurada burada bu işe özlüce katıldı. Bu tarihsel birdirenmeye yolaçtı. İşte düşman bu köke ve öze yönelerek, bunamüdahalede bulunmaktadır.

475

Page 476: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

Biz bunları dile getirdikçe, bazıları kendilerini daha çok day-attılar. 1986 yılında Çernobil nükleer sızıntısına benzer bir duru-mun yaşandığını söyledik. Partimizin içinde de bu tür bir radya-syonla bizi nefes alamaz ve parti ortamını yaşanamaz bir durumagetirmek isteyen tutum ve davranışlar vardır dedik. Eskiden bubiçimde kendilerini bize diken gibi batıranlar vardı. Bunlar kara-çalı cinsinden dikenlerdi. Her gün beynimizi ve yüreğimizi tır-malıyorlar ve bazıları şiddetli bir provokatif yaklaşımla sonuç al-mak istiyorlardı. Bu tür örnekleri ortaya serdik. Bu çalı gibi bat-ma, diken gibi yırtma hareketiydi. Daha da kötüsü el kol hareket-leri ve mimiklerle partinin seçkin, net, açık ve halkın hayran-lığını kazanmış yoldaşlarımızın, büyük yaşam aşkını yaşatanözelliklerini boğmaya çalışıyorlardı. Buradan sonuç çıkaracaksı-nız. Biz, yaşamla oynayanları asla affetmeyeceğimizi söyledik.Burada kendilerine çekidüzen vermeyenleri ve en büyük tahrib-atların nedeni olabilecek olumsuzlukları aşmayanları en tehlikelikontralar olarak değerlendireceğiz. Bunu özden geliştireceksiniz;kendinizi gizleyemezsiniz.

Biz en büyük tarihsel dersleri bu olaylar ve olgular sayesindeçıkaracağız. Yine darlıklardan söz etmemeli, şu ya da bu özelliğesığınmamalısınız. Gidin bunları başkalarına anlatın. Hal ve hare-ket, düşünce, davranış ve savaşçılık gibi konular tamamen işlen-miştir. Bunun kavranması ve özümsenmesi için zaman ve incele-me fırsatı isteyin. Hepiniz iyi niyetlisiniz. Ama PKK’nin temelyaşam özelliklerini boğacak bir gelişmenin aleti olmak kişiyi kur-taramaz. İşler iyi niyetle kurtarılamaz. Burada herkes düşmanı ye-necek özelliklerle yaşamak zorundadır. Kendine egemen olamay-anlar, kendi kendilerini aldatanlar ucube, arsız ve ipe sapa gelmeztiplerdir. Bu tür tutumlar ve davranışlarla kendilerini dayatanlarıneden tutalım? Bunlara karşı neden bu kadar vicdanlı davrandık?Partinin yaşamı, taktiği ve talimatlarıyla oynayanları gördükçe, ne-den daha katı uygulamalara yönelmedik? Bunun nedeni, bunu ya-pacak güçten yoksun oluşumuz değildi. Ben pratik yaşantımla ör-nek olmaya ve muazzam çözümleyici gücümle bunları önlemeyeçalıştım. İçinizde avareler vardır; bunlar hem dağlarda ve hem deAvrupa’da bir hayli fazladır. Böyleleri bir sigaraya, bir sohbete da-

476

Page 477: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

lıyorlar. Yaşam denilen şey bu mudur? Bu kölece bir yaşam değilmidir? Tehlikeler benim için de her zaman mevcuttur. Tehlikelerisizden fazla yaşıyorum. Ama şimdiye kadar benim kişiliğimde ka-zanan Kürdistan oldu. Benim kişiliğimde Kürdistan halkı ve PKKkaybetmemiştir. Buna karşılık sizin kişiliğinizde günümüze kadarçok şey kaybedilmiştir. Bunun nedeni kendinizi netleştirip güçlen-dirememiş olmanızdır. Sizi oyuna getirebilecek bütün dayatmala-ra, hem de dolaylı dayatmalara karşı kendinizi sağlama alama-dığınız için kaybediyorsunuz. Kendinizi sağlam ve kurallı biryaşamın ifadesi haline getiremediğiniz, bizi son derece çocukca veamatörce uğraştırdığınız için halka ve partiye kaybettiriyorsunuz.

Evet, son şahadet olayından çıkarabildiğim en önemli sonuçbuydu ve bunu bütün partiye maletmek için elimden geleni yap-tığımı belirttim. Bu ne anlama gelir? Bu, sizi zafere ulaştıracak birtutumun sahibi olmanız, bunun düşünce ve pratiğine mutlakaulaşmanız anlamına gelir. Bundan sonra günah artık bizim ol-mayacaktır; sorumluluk bunun tersini yapanlara ait olacaktır. Do-layısıyla bunun sonuçlarına katlanacaksınız. Açık ve yoldaşça birtutum sergilemelisiniz.

Saldırıların odağı haline gelen ve PKK’yi PKK yapan yaşam-sal özellik nedir? Son eylemi yaratan kişiliğin yürüttüğüsavaşımın özelliği budur. Bunu ne kadar bilinçli, ne kadar bi-linçsiz yaptığını belki hiçbir zaman söylemeyecektir. O yalancı-nın biridir. Çünkü hiçbir tasarımının bulunmadığını iddia etmek-tedir. PKK üzerinde bu denli büyük oynayacaksın, ama hiçbir ta-sarın ve projen olmayacak! Bunun yalan olduğu açıktır. Projesibüyük olduğu için bu kişilik oldukça kudurgandır. Bunundüşmandan ne kadar talimat aldığını ve düşmanla ne kadar bağiçinde olduğunu bilmek iyidir. Ama asıl sorun şudur: Bu konuda-ki ilişikiler somut planda nasıl gelişir? Bu tür kişilikler nasıl or-taya çıkar? Bunların poliste sicilleri yoktur. Polis, iki yönlü ça-lışır, kendi sicilli elemanlarını çalıştırır. Polisin Kürdistan tari-hindeki gelişmeleri kendi lehine çözmekte en çok kullandığıyöntem; ortamı uzlaşmaya çekmek, direnişi kırmak, bu ortamıbeslemek ve direniş güçlerini oyuna getirmektir. Biz buna provo-ke etmek diyoruz. Ama bu sözcük olguyu yeterince karşılamıyor.

477

Page 478: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

Polisin yaptığı sadece provoke etmek değil, ortamı her bakımdankontrol edilebilir ve denetlenebilir hale getirmektir.

Bu tarz, Türk egemen sınıflarının tarihte ve günümüzdebaşvurdukları temel tarzdır. Bu daha çok istihbarat yöntemi nite-liğindedir, ama politik olarak en bitirici olanıdır. Türk egemengüçlerinin en çok bel bağladıkları yöntem budur. Bunun için so-mut bulgular gerekir, bu konuda fazla bilgimiz olmayabilir; amatahmin ettiğiniz gibi ortaya çıkan eğilim kesinlikle bel bağlananbir eğilimdir. Her şey çok açıktır. İstediğiniz kadar Kürdistanhalkını içeriye doldurun; o içeriden daha alevlenmiş olarak çıka-cak ve daha çok iş yapacaktır. Bu kadar korkunç işkenceler gö-ren PKK’li savaş tutsakları, zindanlarda tarihsel bir dönemi ger-çekleştirdiler. Bu kadar savaşçı şehit verdik. Savaşımımızı halkı-mıza ve ulusal kurtuluşa malettik. Bu anlamda bitmeyeceğimizortadadır. Bu kanıtlanmıştır. O zaman düşmanın bizi yaşatan özeyönelmesi gerekir. Saldırı ve saldırı tehditi altında olan da budur.Peki, bu son tip nedir? Son tip böylesi bir uygulamanın en üstdüzeyde ve en kapsamlı ifadesi olmuştur. Her ne kadar bu tipler,kendilerini bu duruma getiren şeyin sınıfsal temelleri ve ağa hali-ne gelme istemleri olduğunu söyleseler de, bu çok dar bir ya-klaşımdır. Ben bunu fazla inandırıcı bulmuyorum.

Biz çoğu zaman durumu çok dar ele alıyor ve tali şeylerle an-lamaya çalışıyoruz. Yalnız sizin böyle yaptığınızı söylemiyorum.Ben de zaman zaman durumları böyle yaşamak zorunda kalıyo-rum. Ama burada önemli olan sonuca gitmenin düşünce ve pra-tiğini sürekli kılmaktır. Bizim birbirimizden farkımız ve ayrıl-dığımız yön burası olmaktadır. Özellikle pratikte, mücadeleyi sü-rekli ve acımasız kılmak hususunda ayrılıyoruz. Önemli olan bu-na ulaşabilmektir. Dikkat edilmesi gereken şey neydi? Bu olaydabilinçlilik var mıdır, yok mudur? Kendine göre son derece iyiniyetlidir; sözümona PKK’ye en üst düzeyde hizmet etmiştir.Kullandığı tabir aynen budur. Yani sergilediği yaşam tarzıylaruhta ve pratikte PKK’yi boğduğu halde, partiye hizmet etmek-ten başka bir amacının bulunmadığını iddia ediyor. En çok ko-runması gereken varlıklarımız olan kadrolarımıza kurşun sıkıyor.“Silahı sıktım, sonra sıktığım yerde bir grubun olduğunu gör-

478

Page 479: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

düm; kurşun gidip değmiş; bakmadan sıkmıştım” diyor. Aslındadurum böyle değildir, ama varsayalım ki böyle olsun. Karşıda,hem de bilinen ve tanınan en değerli varlıklarımız varken, birazbakmak gerekmez mi? Bir hayvana kurşun sıktığınızda bile, on-dan sakınmak için silahın namlusunu doğrulttuğunuz yere bakar-sınız. Bunlar ise PKK’liler, PKK’nin savaş kadrolarıdır, gözbe-beğimiz gibi korumamız gereken değerlerdir. Bunlara hiç bak-madan nasıl kurşun sıkılabilir? Varsayalım içimizden biri böyleyaptı: Bu adamın insanlıkla ilişkisi olabilir mi? Böyleleri de or-taya çıkıyor işte, diyeceksiniz. Evet, çıkıyor, ama bunlar ne kadarinsandır? Bunlar canavar mıdır? Hayır, canavar deyimi de çokyetersizdir. Teoriyi çok iyi bilen, yorum gücü bu denli mükem-mel olan ve bir olayı sizden bin kat daha yüksek bir keskinliktedeğerlendirebilen biri, insan yaşamına nasıl kastedebilir? İnsanyaşamına bu kadar ucuzca kastedilmesine ne ad vereceğiz?

Bu sadece bir olguda kendisini gösteren bir durum değildir. Ra-dyasyon gibi yayılan ve canlılık belirtisi gösteren ne varsa hepsinibitiren özelliklere sahiptir. Neresinden bakarsanız bakın, bunda in-sanlık kokusu bulamazsınız. Bunu tek bir kişilik için de söyle-miyorum. En azından on-onbeş yıldan beri bu tiplerin yaşattıklarıve bana dayattıkları ruhu ve yaşam tarzını gözönüne getirerek bun-ları belirtiyorum. Kemal Pir yoldaş bu konuda küçük bir tutumlakarşılaştığında, “Bunu hemen cezalandırmalıyım” der. Gerçektende hemen cezalandırılması gerekir. Siverek’te sergilenen savaşçı-lığa ilişkin olarak bize yolladığı bir mektubunda, Kemal Pir yol-daş, “Bu işin sorumlularının yakasına yapışıp hesap soracağım.Bunlar pratiği nasıl bu hale getirebilirler?” diye yazıyordu. Böylebir ortamda bu pratiği sergileyenlerden hesap sorma sürecindey-ken, düşmana tutsak düştü. Ama durumu tamamen böyleydi. O,partinin ruhu ve kişiliği nasıl bu kadar boğulabilir, partinin yaşamtarzı nasıl bu kadar deforme edilebilir diye soruyordu. Bazı sahtekişilikler kendilerini partiye dayatırken, O, son nefesinde bile butiplerin partinin ruhunu ve yaşamını ne kadar boğduklarınıdüşünüyordu. Çünkü ortada bir tehlike vardı. Partiye ciddi bir teh-like dayatılıyordu. Bir devrimcinin son nefesinde bu tehlikeyi gör-mesi, onun ne denli büyük olduğunu kanıtlar. İşte burada kanıtla-

479

Page 480: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

nan şey biraz da budur. Endişe duyduğum tipler ve bu tiplerin day-attıkları yaşam tarzı, gerçekten de en çok dikkat edilmesi gerekenhusus olmaktadır. Bu da kendi bilincimizde, ruhumuzda ve yü-reğimizde her an duyduğumuz bir saldırıdır. Bu geçmişte henüzbelirti biçiminde ortaya çıkıyordu. Daha sonra ezici bir biçimdePKK’yi etkisi altına almaya başladı.

Avrupa pratiği gözönüne getirildiğinde, partiye dayatılan ruh veyaşam tarzının partiyi bitirmenin eşiğine getirdiği görülecektir.Herkes, genelde PKK’nin etkisi olmasa, fazla bir şeyin ayakta kal-mayacağını belirtiyordu. Botan’da ortaya çıkarılan örneklere ba-kıyorsunuz; herkes bizzat kendi pratiği sonucunda ortaya çıkan budurumdan dehşet duyuyor. Bunun nasıl ortaya çıktığını soruyor.Aslında bu tesadüf değildir. Son tahlilde tesadüfün altında bilinçli-lik yatmaktadır. Birileri bunun mekanizmasını kurmuştur. Amapek çoğu dolaylı bir biçimde alet olmaktadır. Mekanizma çalıştırıl-makta ve değişik bir ürün ortaya çıkarılmaktadır. Bu ürün ortayaçıkarılırken çokça hammadde kullanılmıştır. Ama mekanizmayıçeviren, daha çok da onu yağlayan ve benzinini dolduran düşmanolmaktadır. Düşman böyle çalışmaktadır. Bundan kuşkumuz ola-maz. Düşman daha çok deformasyonla uğraşmaktadır.

PKK’yi PKK yapan temel ruhu ve yaşam tarzını bozan ruhabozguncu ruh diyoruz. Aslında biz bozgunculuğun ve provokasyo-nun yabancısı değiliz. Provokasyonun sınırlı kazanımlara ulaşmasıkendi iç gericiliğimizden, her türlü oyuna gelebilecek kadar kar-makarışık özellikler sunan kafa yapımızdan kaynaklanmaktadır.Yani sizler rolünüzü tam oynarsanız, bilinciniz aydınlık ve netolursa, bunlar karartma hareketini ve lekelemeyi başaramayacak-tır. Buna olanak sunan kendi konumunuzdur. Zemin bunun içinson derece uygundur. Adam bunu tespit etmiştir. “Bu adamları birçorbaya düşürebilirim” diye düşünmektedir. Örneğin “PişmanlıkYasası” bu iş için bir ön hukuksal gerekçe yaratmaktır. “PişmanlıkYasası” neydi? Bu yasa, “PKK’ye zarar verdiğin oranda yarar gö-rürsün” demektedir. Bunu savaşmamaktan tutun, birimi tahrip et-meye kadar çeşitli biçimlerde gerçekleştirmek mümkündür. Peki,düşman bir de PKK’nin genelinin bozulmasını, onun genel ruhu-nun ve somut fiili önderliğinin bozulmasını istemez mi? Bunları

480

Page 481: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

sadece dağdaki silahlı birimler için mi öngörür? Sadece savaşçılariçin mi böyle bir yasa çıkarır? Hayır! Düşmanın en çok hedefleye-ceği şeyin en kritik noktadan ve en üstten vurmak olacağı açıktır.Düşman bunca deneyimden sonra bunu hiç düşünmez ve aklınagetirmez olur mu? Elbette düşünür. Peki, bu kesinse, böyle bir pro-je oluşturmayacak mıdır? Eli altında MİT’in bunca deneyimini bu-lunduran düşman, bunu uygulamaz olur mu? Onda projeler ge-liştirmeyecek, PKK’yi stratejik yerinden vurmayacak, onu en ca-nalıcı yerinden vurmayı planlamayacak kadar vicdan var mıdır?Yoksa aciz midir, olanakları mı azdır, adam mı bulamamaktadır?Bu eğilimi körüklemez mi, ortamı geliştirmez mi, sağdan ve sol-dan hareketi kuşatma altına almak istemez mi? Bunları yapamazmı? Düşman bunların hepsini yapabilir ve yapmaktadır.

TC, benim birçok eğilimime göre üzerime gelmek istedi. Ka-nımca kişisel özelliklerime göre eğilim geliştirdi. Bazı tipler yolla-dı. Daha sonra geneli de böyle ele almaya çalıştı. En önemlisi de,özellikle uyuşmadığım özellikleri körükledi. Kimi isimleri lanseetmekten tutun, bunlara ortam açmaya kadar binbir yöntem ge-liştirdi. Bu belgelere de geçmiştir. Hatta böylelerine uzlaşma ka-nalları açmıştır. Bunun doğrudan veya dolaylı yapılmış olmasıönemli değildir. Örneğin, I-KDP’nin içimizde sağ eğilime yatkıntiplere nasıl yaklaştığını ve onların üzerinde nasıl oynamak iste-diğini birazcık anlatayım. Siz düşüncede ve politik ilişkileri kavra-makta çok darsınız. Özal, 1986-87’de yaptığı bir açıklamada, I-KDP önderliğinin bunlarla uğraşma sözü verdiğini, bu sözü cid-diye aldıklarını, ama I-KDP’nin büyük bir olasılıkla buna güç geti-remediğini belirtiyordu. Bu doğruysa, o zaman bu ilişki nasıl işler?Bir kez üstten mekanizma kurulmuştur. Bu orada, biraz da I-KDP’nin etki alanına giren ve PKK’yi onun kuyruğunda yürütmekisteyenlere nasıl yansır? Bunların açık ajan olmalarına gerek varmı? I-KDP, güçlerimizin güneye çekilmesini ve Hakkari’ye giril-memesini dayatıyordu. Bizim aynı alanda bulunan pratik önder-liğimiz bu konumu yaşamadı mı? Evet, yaşadı.

Sınırda ve özellikle Hakkari’de arkadaşlar kendiliğinden bazıeylemler yapsalar da, kendilerini bu işten sorumlu görenler bun-dan rahatsızlık duyuyorlardı. Bunlar eylem yapmadılar ve yaptır-

481

Page 482: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

madılar. KDP’nin istemi dikkate alındı. I-KDP’nin eğilimini yön-lendiren kimdi? Onu yönlendiren düşmanın en üst düzeydeki sor-umlusuydu. Zaten bir yığın gizli ilişki de vardı. Sonuçta nereyegelindi? Sağ sapma beslendi. Bu sapma, I-KDP ile ilişkiler sürdü-rülerek beslendi. Bunun ortamı ve koşulları vardı. I-KDP belli al-anlarda, belli eylemlerin geliştirilmemesini istiyordu. Hakkari’deeylem geliştirilmeyince PKK az mı zarar gördü? 1985 yılında ta-mamen tasfiye olma aşamasına gelindi. Eğer biz orada gelişen du-ruma müdahalede bulunmasaydık, tasfiye kaçınılmaz olurdu.1982 yılı sonlarından itibaren o alanlara girilebilse ve kıyamet ko-parılsaydı, bugün Kürdistan ne duruma gelirdi? Bu yapılabilseydi,şimdi Kürdistan kurtulmuş olurdu. İlkel milliyetçilik bu konular-da ustaydı. Ortam açıktı. Biraz yaşayabilirsiniz dedi. Hakkari’yefazla karışılmamasını istedi. 1985’te başkanları bize kadar geldi.Altı kez toplantı yapıldı. Mevcut durumda fazla silahlı eylem ge-liştirilmemesinin daha iyi olacağını söyledi. Bunu kardeşlik adınayapıyordu. Bana “Siz kardeşimsiniz” diyordu. Ben buna aldanma-dım. Tabii izlenimi aldım. O alanlara yüklenilmesini istedim.Ama tümüyle bunun tersi yapılacaktı.

Bizim TC ile ilişkiler yaratmamız Kürdistan’ın hayrına olabilirmi? Ama bazıları zor durumdaydı, endişeleri vardı. Güçleri yet-miyordu, inançları yoktu. Başka nedenler de sıralayabilirsiniz.Bunlar düşkündü. Sonuç ortadadır: PKK’nin bu kadar kadrosusavaş dışı kaldı, taktiğe oturtulamadı, sağlam bir önderliğe ka-vuşturulamadı. Güçlerimiz başıboş ve taktiksiz kaldı. Çünkü tak-tiği biraz da yöneticiler uygular. Grupların ardarda düşmesi sonu-cunda, 1985 yılı sonlarına doğru neredeyse boğuntuya gelebilecekbir durum yaratıldı. Boğuntudan PKK’nin çalışma ve yaşam tar-zından uzaklaşmayı kastediyoruz. PKK’nin çalışma ve yaşam tarzıelimizden giderse, geriye hiçbir şey kalmaz. Burada MİT doğru-dan işin içinde olabilir mi? Hayır. Tamamen üstten bir ayarlamavardır; bir ayartma ve sapma vardır; bizden bazılarının dolaylı ola-rak buna yatırılması durumu vardır. Taktiğin uygulanmasına ya-naşma, PKK’nin direnişçi, inançlı ve kararlı silahlı savaşımyaşamına girme, daha güvenilir görünen güneye çekil, zamanınıboşa harca, gücünü doğuya çek, o zaman fazla rahatsız edilmezsin,

482

Page 483: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

üstüne üstlük eğitimi ve yönetimi bir yana bırak! Bunlar zincirle-me birbirine bağlı sonuçlardır.

Partinin direnişçi ruhu, yaşam ve vuruş tarzı ikinci plana itildiğiiçin, partimiz hem de çok dürüst arkadaşların eliyle çok şey yitirdi.Hemen belirtelim ki, bu çok dolaylıdır ve geneldir. Bundan dahatehlikeli olanı nasıl gelişir? Bu konuda bütün belgeleri ele alıp, ye-niden incelemek ve işlemek gerekir. Sizler bir görev olarak bölgeplanlamalarını yapar, önümüzdeki dönemin görevlerine yaklaşırve olup bitenleri en azından kendi somut pratiklerinize yansıtırken,hiç olmazsa bunlardan azami dersler çıkarmalı, bu ruhu boğmalıve özellikle yaşam tarzınızla bunun taktiğe yansıyan olumsuzlu-klarını bertaraf etmelisiniz. PKK merkezinde kendisini bu biçimdedayatanları etkisiz duruma getirmek için sabırlı olmalısınız. Siz sa-bırlı olmanın, tahriklere kapılmamanın ve kendini savunmanın nedemek olduğunu biliyor musunuz? Bu konularda ana kuzususu-nuz. Tabii sadece okşanmaktan anlıyorsunuz, böyle büyütülmüşsü-nüz. Benim ne böyle anam oldu, ne de PKK’de sizin gibi yaşadım.

En değerli yoldaşlarımızdan Kemal Pir’in tutumunu gör-müştük. Yıllarca birlikte yaşadığım kişiler bugün sapma içindedir-ler. Bunları yıllarca koruyarak birlikte yaşamak zorunda kaldık.Neden? Bunları tutmak ve idare etmekle neyi sağlamış oluyorum?Her şeyden önce bunların ardındaki dünyayı, yani düşmanı kontrolaltında bulunduruyorum. Bu çok mu bilinçli yapıldı? Çok bilinçliolmasa da, ciddi bir sezgiden yola çıkarak böyle davrandık. Ya-nımdaki adam kendisini bu kadar dayattığına ve bu kadar terslikçıkardığına göre, bunun bir anlamı olmalıdır. Bunların amaçlarınınne olabileceğini ortaya çıkar, kendini sağlama al, bunların etkilerialtında yıkılma, dayatmalarını partiye yansıtma, bu konuda önlem-ler geliştir! Yapmak istenilen buydu. Ama öyle bir ortam açıldı ki,bunlar korkudan kaçmak zorunda kaldılar. Bu tipler PKK’yi bu bi-çimde çekip boğmak istiyorlardı. Politikacı ve örgütçü olduğumiçin, ben de bir ortam açtım. Kendilerini bu ortama bağladım. Bubağlama neydi? Öncelikle kendi olumsuzluklarını partiye yansıt-mayacaklardı. Atılımımızı boşa çıkarmayacaklardı. Yani bir türgözaltı konumunda tutulacaklardı.

Çoğunuz özeleştiri sürecini yaşıyorsunuz. Çünkü sizi başka tür-

483

Page 484: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

lü frenlemek mümkün olmuyor. Başka yöntemlerle sizi sadeye ge-tirmek ve provokasyondan kurtarmak mümkün görünmüyor. Ça-lışma süremizin önemli bir bölümünü neredeyse bu alıyor. Bu ya-pılmak zorundadır. Burada kalkıp, suçsuz yere bir adamı hemenajan ilan edemem. Ajan ilan etsem, çoğunuz size haksızlık yapıl-dığını söyleyeceksiniz. Başta sizler olmak üzere, genelde Kürt in-sanına yerinde olmayan bir söz söylendiği zaman, hemen kendisiniyere atar. Uygun olmayan bir bakış bile onu çok kötü etkileyebilir.Hepinizin durumu budur. Hepiniz nazlısınız ve en büyük silahınızküskünlüktür. Bu oyunlarınıza gelmemek için adeta akla karayı se-çiyorum. Yapımızın bünyesinde bulunanların yanısıra, Kürdistanhalkının kendisi de böyledir. Çocuklar gibi sevilmek ister, nazlanırveya küser. Bizim insanımızda yiğitlik, mertlik, sağlam duruş vesağlam söz zayıftır. Bunu bildiğimiz için, herkese kendisini düzelt-me olanağı tanıyoruz. Bir kişinin peşinen mahkum edilmesi doğrudeğildir. Adamda çok sınırlı bir gelişme olasılığı bulunsa bile, ken-disine değer vereceksiniz. Çünkü adam kendisini buna yatırmıştır.Ben o zaman bizim sorumlumuza, sen otuzbeş yaşında bir çocuk-sun, dedim. Tıpkı yaramaz bir çocuk gibi kendini dayatıyorsun.Otuzbeş yaşına gelmişsin, ama evin kaba ve hoyrat çocuğu olmak-tan kurtulamamışsın. Yönelimin ve ilişki tarzın siyasal değildir,yoldaşlığı fazla temsil etmiyorsun. Bu davranışları sergileyen ada-mın emrine üçyüze yakın savaşçı ve militan veriyoruz. Ama o buinsanlara hiçbir şey vermiyor. Bunun yerine ikide bir kusur buluy-or. Bu çocukluktur.

Tavrınızı iyi belirleyeceksiniz. Numara yapmayacaksınız. Canı-nızın sıkıldığını, şunu veya bunu istediğinizi söylemeyeceksiniz.Bunlar ayıp şeylerdir. Biz bu tür tavırları kocakarılara özgü tavır-lar olarak değerlendiriyoruz. Bu yoldaşça bir istem de değildir.PKK’nin yiğit militan deneyiminden bir yoldaşın neyi isteyebile-ceğini çıkarmak mümkündür. Bu konuda ölçüler vardır ve bunlarkanıtlanmıştır. Tabii diğerleri kabadayıca yaklaşıyor ve ruhumuzlaoynuyorlar. Her biri değişik telden çalıyor. Kimi yetkisiyle oynuy-or. Nitekim yetkiyle çok oynadılar. Biz, düşmanın provokasyontezgahı kırk gün çalışsa, bu tür tutumlar gelişemez dedik. Siz ken-diniz de söylediniz. Polisin, “Sizinle kırk gün uğraşsak, kendi ken-

484

Page 485: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

dinize verdiğiniz zararı verdiremeyiz; bizim verdiğimiz zarardankat be kat fazlasını siz kendi kendinize veriyorsunuz” dediğini be-lirttiniz. Bu, kişilikten ileri geliyor. Bir kişilik kendisini siyasalplanda ve örgüt adamı olarak hazırlayamazsa, her zaman tehlikelitutumlara girebilir. Düşman da bunu körüklemektedir. Zaten şu an-da TC’nin körüklediği şey budur.

“Pişmanlık Yasası” bunun temel yasasıdır. Şimdi bu yasanınönü genişletildi. TC, aşiretleri birbirine kırdırtmak için yasa çıkar-dı, herkese silah verdi. Türk sömürgeciliği kalleşçe eski oyunlarıbir kez daha tekrarlıyor. Para vererek insanları düşürmeye çalışıy-or. Kürdistan’da aileciliğin güçlü olduğunu biliyor, ailelerin yarısı-nı kendisi besliyor. Bu Kürdistan’ın ezeli hastalıklarını ve zayıflı-klarını sonuna kadar kullanma taktiğidir. Hemen belirtelim; sizleriyi niyetlisiniz, ama geride anneniz, babanız veya kardeşlerinizinbir bölümü düşürülmüştür. Bazıları insanın kabul edemeyeceğipisliklere bulaşmıştır. Kimi içkici, kimi serserinin tekidir. Bazılarıbilinçli ajanlık yapmaktadır. Bu gerçektir. Peki, bu durumda ne ya-pacaksınız? Aile değerlerine kısmen bağlı olduğunuzu biliyorsu-nuz. Aile ilişkileri tehlikeli bir mayındır. İçimizde, bu durumu bi-raz dikkate aldığınız ve ailenizi kollamak istediğiniz zaman neyikollamış oluyorsunuz? Kollanması gereken bu kadar değer kollan-mazken, dolaylı ya da dolaysız düşmana hizmet eden değerlerikollamak ne demektir? Aileye böylesi sağlıksız bir yaklaşım doğrudeğildir. Aslında aileleriniz ne kadar düştüklerini bilmemektedir.Aileleriniz ve yakın akrabalarınızın nasıl bir duruma düştüklerinisiz bu bilincinizle anlayamazsanız, onlar nasıl anlayabilir?

Dedim ya, Kürdistan’da gaflet ve ihanet yaşanmaktadır. Kürdi-stan’da ihanetin ulaştığı boyutlara dünyanın başka bir yerinde rast-lanabilir mi? Ülkemizde devrimcileşme nasıl olmalıdır? TersineKürdistan’da ihanet güçlüdür. Bu geleneksel ruhtur; klan, kabileve aşiret ruhudur ve oldukça gelişkindir. Amatör ilişki, grup vesempati ilişkisi çok güçlüdür. Siyasal ve örgütsel ilişkiler oldukçazayıftır. Hemen söyleyeyim, hiçbiriniz buna gelemiyorsunuz. Hergün üzerinizde bu kadar durmamıza rağmen, sizi bir türlü dahasağlam siyasal ve örgütsel ilişkilere getiremiyoruz. Buna karşılıköbür yanınız güçlüdür. Sizleri etkisi altına alan amatörlük, yakın

485

Page 486: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

sempati ilişkileri ve daha çok da ilişkisizlik ve ilgisizlik durumuoldukça etkindir. Bu ilişkisizlik veya ilişkide ilgisizlik, zayıflık,buna uygun davranmama ve örgütlü ilişkilere yüklenmeme kişiyinereye götürür? Bu yaklaşım taktiğe nüfuz edemez, taktiği ko-nuşturamaz. Taktik konuşturulmayınca, taktiksizlik ve taktikle oy-namak konuşur. İşte düşmana en büyük hizmet budur.

Düşmanın PKK’yi kendi ilişki ve yaşam tarzından koparmakiçin çaba harcamasının bir nedeni de, bizdeki ilgisizlerin, ilişkilive ilişkilere egemen olamayanların amatörlüğü, duygusallığı veakrabalığı hesaba katarak ilişkilere yaklaşanların bu tutumudur.Yıkım hareketi bunun üzerinde kendisini daha da pekiştirebilmek-tedir. Şimdi kendilerini bana dayatanlar da vardır. Bir kez daha ba-kalım. Bu son örnek aslında neyi gözetliyor? Bir devrimci kendis-ini gözden geçirmeli ve yedi yaşından itibaren nasıl büyütül-düğüne anlam verebilmelidir. Size kendi örneğimi açmak istedim.Çünkü bizde yedi yaşından itibaren ihanet kulaklardan beyinlereve oradan yüreklere damlatılır. Herkes böyle büyütülür. Dolayısıy-la kendinizi gözden geçirme işini ev edebiyatından başlatmanızgerekir. Bu kaçınılmazdır. Sizin kişiliğiniz tesadüfen oluşmamıştır.Yedi yaşınızdan itibaren kulaklarınıza okunan ninniler siziuyuşturmuştur. Ebeveynlerin oğullarına veya kızlarına sözde öğüt-leri onları köleleştirmiştir. Bu tür şeyler bireyleri basit çıkarlarkarşılığında, kendilerini rahatlıkla satabilecek kişilikler haline ge-tirmiştir. Ben bunu kanıtlamaya çalıştım. Kendi savaşçılığımı dabu temelde geliştirdiğimi anlattım. Bunun anlamı vardır.

Kürdistan’da bir devrimci nasıl yetişmelidir? Bir önder nasılyetişmeli, kendisini nasıl yeniden yoğurup yaratmalıdır? Biz busoruya açıklık getiriyoruz. Bunu yapamazsanız, PKK’ninyaşamını tutturamazsınız. PKK’nin yaşamını tutturamadığınıziçin de başka bir yaşam sizi silip, süpürebilir. Zaten eskiden du-rumunuz buydu. Eğer yine eskiyi yaşamak isterseniz, PKK için-de çalışmanız, nesnel olarak düşmanın truva atı işlevini görme-niz anlamına gelecektir. Kendilerini dayatanlardan bazıları da,daha somut olarak özeleştirilerinde kendi durumlarını açtılar.Çocukluklarından itibaren nasıl yetiştirildiklerini ortaya koydu-lar. Bunlar Kürdistan ölçülerine göre ancak bir hainin yaşayabi-

486

Page 487: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

leceği bir ortamda büyümüşlerdi. İnsanın böyle büyüyemeye-ceğini söylemiyorum, büyüyebilir. Kaldı ki bir çocuk suç işleye-cek değildir. Onun için daha sonrası önemlidir. Başlangıçta şekerşerbetle büyütülmüş, daha sonra paşa edebiyatıyla yetiştiril-miştir. Ardından okullara gönderilmiş; hep başkaları arasında eniyisi olarak değerlendirilmiştir. Aslında bizler dünyanın en talih-siz çocuklarıydık. Böyle doğduk. Bize söylenen şeyler yüzdeyüzyalandı. Kişiliğimiz böyle şekillendi.

Şimdi bunun PKK’ye yansımamazlık edeceği düşünülebilir mi?Bizde kendilerini en erkenden eleverenler konumlarını burayadayandırdıkları zaman doğruyu söylüyorlardı. Aslında bunun terside geçerlidir. Kişi çok yoksul yetişmiş, gözü açılmamıştır. Konu-mu biraz da burada ifadesini bulmaktadır. Belki de PKK’de bir tasçorbaya kendisini peşkeş çekebilir. Bu tipler PKK saflarına geldik-lerinde, gözükara bir biçimde PKK’nin değerlerini zaptetmeye gi-rişirler. Adam bir maaşa talim yapıyor, gözü bir şeye takıldığındakendisini yitiriyor. Bir ziyafet çekin, kendisini satın alırsınız. Bun-lar PKK gibi kendileri için olanak, mevki ve başka şeyler vaateden güvenilir bir yer bulduklarında, bunun üzerinde kıyameti ko-parmaktan geri dururlar mı? Belli ki durmayacaklardır. Bir çapul-cu ve eşkıya gibi basit bir şeye saldıran biri hesabı büyük yap-mayacak mı? Yapacaktır. Hırsız karakterli birinin parti içindekipolitikası hırsız politikacılığıdır. PKK içindeki hırsız tip kimdir?Bu konuda değerlendirmeler yaptık. Siz bu değerlendirmeleri nekadar kavrayabildiniz? Bunu bilmiyorum, ama bizde hırsız tiplervardır. Köle tipler de vardır. Bunlar hamal gibi çalışır, ama ça-lışmasının ürününü alamaz. Kimin ne yaptığını sormayan tip, köleve hamal tiptir. Bu tip çalışmasının ürünlerinden, yani yürüttüğüsavaşımın sonuçlarından habersizdir. Yürüttüğü savaşımın düşma-na mı, yoksa partiye mi hizmet ettiğini göremez. Bu hesabı yap-mayan devrimci hamal devrimcidir. Bunlar daha çok emeğinin so-nuçlarıyla ilgilenmeyen kaba hamallardır. Devrimde kendisavaşımının sonuçlarıyla ilgilenmeyenler, gerçekten de savaş ha-mallarıdır. Bu da çok tehlikelidir.

Düşman 1978-80 yılları arasında ülke dışına çıkmayacağımısanıyor, diğer bütün sol grupların liderleri gibi büyük bir olasılı-

487

Page 488: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

kla ülkeden ayrılmayacağıma inanıyordu. İkincisi, geleneksel birdeneyimi vardı. Baskı altına almakla birlikte, ortam açma yolunada gidiyordu. Teslim alma ve ortam açmanın her ikisini de gün-deme getirmiştir. Benim yanımda bir provokatör vardı. Bir gün,dört beş katlı bir binada bulunuyorduk. “Kendimi buradan aşağıatayım” diyordu. Atabilirdi. Bazı eylemlere girişmek ve güvenyaratmak istiyordu. Ölümüne tehlikelere atılıyordu. Az eylemciolan, içimizde güçlü bir eylemliliği konuşturmayanı düşman san-mayın. Düşmanın taktiğinde bunlar da vardır. Bu 1976-77’de or-taya çıktı. Daha çok eylemci yönüyle hareket ediyordu. Öbür yö-nüyle yaşantımı düzenlemeye çalışıyordu. Bundan sonra nasılyaşayacağımı soruyordu. İşte o zaman evlilik senaryosu üzerindeduruldu. Ankara’da yaşanacaktı; bunun için altın gerekliydi, buz-dolabı gerekliydi. Bu da bir senaryoydu. O bu senaryonun içindeçok iyi oynamaya çalışıyordu. Ev bulma işine bayağı inandı.Sezgimiz vardı, ona bu izlenimi verdim. Şimdi TC bunu kavra-mıştır, ama iş işten geçti.

Bazıları Ankara’da kalıp grupçuluk yapmamızı, bir yayınevikurmamızı ve 1979 yılını böyle geçirmemizi istiyorlardı. Bizdebunlar gidip, düşmana çıkar. Evi Ankara’da tutacak, yayın yeriAnkara’da kurulacaktı. 1979 planlaması böyleydi. Bundan kuşku-su yoktu. Çünkü benden başka kimse bilmiyordu. Bu nedenleMİT’in bilmesi de olanaksızdı. Benim ayrılmayacağımı sanıyordu.Bana birkaç aylık fırsat tanımıştı. Hem de önemli bir dönemde bu-nu yapıyordu. 1978’in sonlarında partimizin kuruluşunu ilan etmeolanağımız vardı. Birkaç eylemle partinin kurulduğunu kamuoyu-na ilan edebilirdik. Bundan sonrası tufan olacaktı. Bu adımı attır-mak ve sonrasını kurtarmak da bir başarıydı. Sanırım durum farke-dilmişti. Beni arıyorlardı, deli olmuşlardı. O zaman birkaç arka-daşın genel bilgisi dahilinde parti tarihimizde önemli bir aşamayayol açan yurt dışına çıkışı gerçekleştirdik. Bunun, sonuçta nelereyol açtığını biliyorsunuz.

Bu hangi anlama gelir? Düşman dolaylı olarak bir ortam hazır-lıyor. Bu henüz PKK’nin adını bile kamuoyuna duyuramadığımızbir ortamdı. Haki yoldaşı şehit vermiştik. Büyük bir olasılıkladüşmanın bilgisi dahilinde katledilmişti. Bu çok ürkütücü bir etki

488

Page 489: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

yaratacaktı. Hatırlıyorum, Haki yoldaş vurulduğunda adeta göküzerimize yıkıldı. Ne kadar yaşayabileceğimizi düşündük.Yaşamak öyle kolay değildi. Bizim için yaşamak, hareketin bir dö-nemecini sağlıklı yaşamaktı. Siz de can telaşına düşüyorsunuz. Ör-neğin burada bir arkadaş, son olayı yaratan kişiden korktuğunu vekendisini savunamadığını söylüyor. Savunmasızsın, çünkü bireyci-sin. Bireysel savunma hangi anlama gelir? Burada bireysel savun-maya değil, partinin savunmasına geçeceksiniz. Hem de partiyeaşama yaptırmanın hesabı içine gireceksiniz.

Geçmişte biz yalnızdık. Siz burada öyle pek tek başınıza değil-siniz. Arkanızda bizim desteğimiz vardır. Haki yoldaş şehitdüştüğünde pes idip yerimize mi oturacaktık? Devlet komploculu-kla üzerimize geliyordu. Bizim bir eğilimimiz vardı, sözümona bueğilimi yakalamaya çalışıyordu. Yanımda bulunan provokatör, ma-lını mülkünü sattığını, babasının Ağrı’dan Denizli’ye gittiğini,elinde yüklü bir mirasın bulunduğunu ve bunun hepsini harcayabi-leceğimizi söylüyordu. Para bol, istediğin gibi harca demek istiy-ordu. Aslında yaşam yolu açıktı. Benim de bırazcık zaaflarım ol-saydı, bu yola girebilirdim. Ben de insanoğluyum, zaaflarım olabi-lirdi. Ankara’da bulunan bütün solcular yaşıyordu. Hepsi ev barksahibi olmuşlardı. Ben de yaşamayı planlayabilirdim. Böyle yap-tım diye suçlanan birisi de olmamalıydım. Ama taktiğe bağlılığımvardı. Bizimkiler taktik adına güneyde I-KDP kuyrukçuluğunu ge-liştirdiler. Bunlarda yaşam endişesi vardı. Aslında tavırlarında öylehainane bir şey yoktu. Ama aramızda bir fark bulunuyordu. BizAnkara’ya dayanarak bir grup ortaya çıkardık. 1982 yılında da il-kel milliyetçiliğe dayanarak bir adım ileri atılabilirdi.

Benim müthiş bir taktikçi olduğumu söylüyorlardı. Busavaştır, kuşkusuz taktikte başarılı olan kim ise, o kazanacaktır.Onlar bizi ihanete çekerken, biz de onları özgürlüğe çekiyorduk.Bunun için sonuna kadar taktik yapılacaktı. Ben de Ankara’dakaldım, ama grup çıkardım. Kalınmaması gerektiği anda da, An-kara’yı bir daha görmedim. Yine de Ankara’da bekleniyordum.Düşmanın hesaplı bir beklentisi vardı. Biz biraz da bilinçli ola-rak bu ortamdan kaçıyorduk. Ama yurt dışına çıkışımızı kimse-nin ruhu bile duymadı. Bu düşmanın ne aklında, ne bilincinde,

489

Page 490: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

ne de planında vardı. Bu tarihsel adımı bir yaşam tarzı olarakseçtik. Biz bazı arkadaşları zorla dışarı çekmek istiyorduk, onlargelmiyorlardı. Arkadaşlara ikiyüzelli kişilik bir isim listesi ver-miştim. Bunların 1979 yılına kadar yurt dışına çıkarılmasınıistiyordum. Bunun doğru olacağını söylüyordum. Hareketin bu-nu kaldıramayacağını iddia ediyorlardı. Zaten henüz birkaç aybile geçmeden hepsi yakalandı veya imha oldu.

O dönemde çok değişik bir karar veriliyordu, çok değişik biryaşam tarzı benimseniyordu. Bu hiç kimsenin aklına gelmeyecekolan bir tercihti. Onlar bundan kaçtılar. Sonuçta Kürdistan tarihin-de en önemli aşamalardan birinin temelleri atıldı. Düşmanın dayat-mak istediği ve bir devrimcinin kendisini kandırarak rahatlıkla içi-ne girebileceği bir ortam vardı. Bu özellikle benim konumumdabulunan birinin kolay kolay kaçamayacağı bir ortamdı. Amadüşmana yakalanmamak ve onun tuzağına düşmemek için bu orta-mı iyi değerlendirdim. Oysa önceki durum bambaşkaydı. Ben pro-vokatörün evine de gittim. Bu adamın evinde 1 Ocak 1977 tarihin-de ileri bir toplantı gerçekleştirdik. Sobanın ağzı açıktı. Polisintoplantımızı basması durumunda, belgelerimizi sobaya atacaktık.Evin basılması halinde, polise basit bir yılbaşı gecesi düzenle-diğimizi söyleyecektik. Toplantı düşmanın bilgisi dahilindeydi.Ama yakalanmak gibi bir durumumuz hiç yoktu. Ortamı kullana-bileceğim kadar kullandım. Provokatörün parasıyla yüzlerce arka-daşa yemek yedirdim. Öyle ki, arkadaşlar acıktıklarında, “Filanadam nerede, bana bir yemek yedirsin” diyorlardı. Ama ben fazlaileri gidilmemesini istiyordum.

Daha sonra, düşman yaptığı değerlendirmede, 1978 yılındabüyük bir hata işlediklerini açıkladı. Asayiş Kolordu Komutanı veözel savaşın yöneticisi Korgeneral İsmail selen, PKK’ye karşı sü-rekli hata yaptıklarını belirtti. Bu adam haberalma servisinin başyöneticilerinden biriydi. Şimdiye dek PKK’ye karşı mücadeledebaşarılı olamadıklarını kendisi itiraf ediyordu. Başından beriPKK’nin ve PKK taktiğinin gelişmesi karşısında hatalı davrandı-klarını belirtiyordu. Bu öyle kendiliğinden yapılmış bir hata değil-di. Eğer yaşama verdiğimiz anlamı dayatmasaydık, düşman sizibir kaşık suda boğacaktı. Kürt isyanlarından örnekler verdik.

490

Page 491: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

Düşmanın eli nefesinizdedir, sizi dakikası dakikasına kontrol et-mektedir. Bin yıldan beri yaşanan hep aynı hikayedir. Kürdistantarihinde taş çatlasa üç ayı geçen bir isyan yoktur. Bedirhan Beyisyanında Eruh kalesi ancak üç gün direnebildi. Onbine yakın isy-ancı askeri güç vardı. Herkes silahlıydı, topları da vardı. Ama üçgün sonra teslim oldular. Aradan altı yıl geçtiği halde, biz halasavaşı geliştirmeye devam ediyoruz. Siz iyi savaştığınızı sanıyor-sunuz. Hayır, biz mücadeleyi PKK’nin yaşamı ve taktikleriyle ka-zanıyoruz. Mücadelenin gelişimi ve sürekliliği, bizim bu hareketikonuşturma ve büyük bir inatla ileriye götürme gerçeğimizdenkaynaklanıyor. Bizim öyle onbin kişilik bir askeri gücümüz deyoktur. Zorbela ayakta kalan birkaç grupla işleri ilerletiyoruz.

Siz bütün bunları da anlamıyorsunuz. Savaşın ne olduğunu,nasıl geliştirileceğini bilmiyorsunuz. Ben her şeyi kazanacağımısöylemiyorum. Ama elimdeyken bazı durumları ne kadar iyideğerlendirdiğimi belirtmek istiyorum. Ben bunu yaparken, beniyok etmek isteyenlere karşı art niyetli değildim. Sonuna kadarbağlıydım. Amaçlarımı açıkça ortaya koyuyordum. Bu amaçlariçin kendileriyle ilişkide olduğumu söylüyordum. Tamamenbağımsızlık düşüncesi içindeydim. Tabii onların da sözümonakendilerine göre amaçları vardı. Onların amacı beni bu alana çe-kip boğmak, benim amacım ise onları kullanarak ileri bir adımatmaktı. Burada kim kazanabilir? Burada kazanacak olan kritikanda hata yapmayandır. Ben, bunlarla çalışmayın demiyorum.Nasıl çalışıldığını gördünüz. Hem de bu çalışmalarla tarihselbaşarılar sağladık. Ama bu herkes için söylenebilir mi? Bunlarbu biçimde kullanılmasaydı, PKK diye bir şey de olmazdı. 1977yılında Haki yoldaşın katledilmesinden sonra geride hiçbir şeykalmazdı. Bunların iyi incelenmesi gerekir.

Yiğitliğiniz, cesaretiniz ve çabanız var; benden daha fazla feda-karlık gösteriyorsunuz. Ama politikayı ve taktiği inceliklerine uy-gun olarak uygulayamıyorsunuz. Müthiş ölçüde taktiksizsiniz.Günlük yaşantınızda devrim denilen olayı yaşamıyorsunuz. Başkatutkulara sarılıyorsunuz. Devrim tutkunuz, devrimde zafer yaratmatutkunuz güçlü değildir. Bu güçlü olmazsa yaşayamazsınız.Devrim tutkusunda müthiş olacaksınız. Bunun başka bir yolu yok-

491

Page 492: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

tur. Her şeyi kendi zafer olanaklarınız için kullanacaksınız. Gözü-nüz bir mevkiye, kariyere ve rahat bir yaşam takılırsa kaybedersi-niz. Yani sizi geriye çeken tutkularınızı ve duygularınızı öldüre-ceksiniz. Bu da sizin terbiyenize bağlıdır. Bunları ezeceksiniz. Buhep bilinçle olmaz; çünkü bir devrimcinin sezgisi de bilinci kadarönemlidir. Düşman ortam hazırlar. Kendim için söylüyorum: Gü-zel bir yaşam tarzımız vardı. Bunda yürünürse, sonu imhaydı. Ozaman da söyledim; düşman parti taktiğini bana karşı kullanmıştı.Beni teslim almaya çalışıyordu. Bu hala böyledir. Düşman bir öl-ümü dayatıyor, teslim olunmasını istiyor; buna karşılık yaşam ola-nağı sunuyor. “Pişmanlık Yasası”yla hepinize dayatılan şey budur.Bu bütün PKK’ye dayatıldı.

Bazı çorbacılar vardı; teslim olan Tilki kardeşler, “TC’nin böyleolduğunu bilseydik, böyle davranmazdık” diyorlardı. Rahat yatakve güzel yemek dedikleri şey aslında bir hikayedir. Düşman sonrahepsine istediğini yapacaktır. Bazıları da Tilki kardeşler gibidüşünebilir. Kendisini satan adam devrim yapabilir mi? Rahat biryaşamı nefsine yediren ve örgütü kendi çıkarı için kullanan kişiadam olmaz. Dedim ya, kendilerini bir kemik parçasına satan aç-gözlüler vardır. Bunlardan her türlü tehlike gelebilir. Şimdi bu türortamlar yaratan düşmanın hem dolaylı olarak ve hem de doğru-dan hareketi değiştirme taktiği ağır basmaktadır. Bu taktiğin herbölgede az ya da çok uygulandığını belirtmeliyim.

Bu son durum büyük bir olasılıkla nasıl olabilir? Biraz da bu ör-neği aydınlatmak için tamamlayalım. Bu adamın özellikle ailekoşulları her yana yatkındır. Elkoyma temelinde bir yaşam tarzınasahiptir. Gözü açtır. Onu yönlendirenler bazı coğrafi özellikleri degözönüne getirmişlerdir. Bunun yaşadığı alanda eşkıyalık oldukçayaygındır; bir sürü mahkum vardır. Eşkıyalığın kökenleri yüzyılla-ra dayanmaktadır. Ölçüsüz bir biçimde gaspla yaşama kültürü ege-mendir. Öbür yandan düşmanla bağlantı içindedir. Bir kesimi bunugeliştirirken, mahkum kesimi de gaspa yönelmektedir. Mahkumolan resmi ilişki kanalını dikkate almaktadır. Çünkü böyle birbaşkaldırıya yönelemezse gaspçılığı yürütemeyecektir. Yani bualandaki ilişkiler hem işbirlikçilik, hem eşkıyalık ve hem degaspçılık biçiminde gelişmektedir. Bu temel özellik partiye de bi-

492

Page 493: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

raz yansımaktadır. Bu, Agit yoldaşın şehit düşmesi olayına nasılyansıdı? Agit yoldaşın büyük bir olasılıkla bunlar eliyle katledil-diğini söyledik. Başka bazı olaylardaki durum da budur. Başlang-ıçta bir işbirlikçi milliyetçilik vardır. Dürüst yurtseverler demevcuttur. Bazıları mücadeleye kazandırılmaktadır. Daha sonradüşman bunu gözden geçiriyor. Bir olasılıkla eylem içindeki kişimuhtar olan babasıdır. Orada kendisiyle ilişki kuruluyor. Köydençıkıyor ve tekrar köye gönderiliyor. Kendi akraba çevrelerindenbazılarını parti saflarına gönderiyor. Bu biçimde gönderdiği altıkişi vardı. Altısının da tehlikeli provokasyonlara yönelme olasılığıyüksekti. Mektuplarında da bunu belirtiyorlardı. Gerçekte hepsininajan olma durumu yoktu. Bunlarda ailecilik ruhu gelişkindi. Babagitmelerini istiyor, ayarlama oradan yapılıyor. Bunlar öyle eğitil-miş adamlar da değildir. Bir özellik olarak ihtiraslıdır. Aile kültü-rüne son derece bağlıdır.

Bu konuda edindikleri izlenim şudur: Bir kişi gelişiyor, siziaşıyor ve otoritenizi sarsan bir duruma yöneliyorsa, kendisini vu-run. Taktik olarak kaza süsü verip, kendisini çatışmalarda öldü-rün. Adam bu izlenimi almış ve birkaç yerde uygulamıştır. Zatenbu hareketin taktiği de budur. Bu katliam komutana karşı da ger-çekleştirilebilir. Son dönemlerde çetecilik üzerine yaptığımızdeğerlendirmelerde, bunun bir bütün olarak partiye karşı engeloluşturduğunu görüyoruz. Zaten çetenin bir özelliği de, bütünBotan alanına ve mümkünse öteki alanlara uzanarak, henüz halataşırılıp örgütlendirilmeden, PKK’nin ruhuna ve yaşamına tama-men el koymaktır.

Geçmişte bu alan mahkumlarla doluydu. Biz alana girdiğimizzaman, TC bu mahkumları çekti. Eski mahkumları kendine kazan-dı. Şimdi bunlardan birçoğu İstanbul’da krallar gibi yaşıyor. Bun-lar helikopterlerle arkamızda dolaşıyorlardı.

Örneğin biz bir değer yaratıyoruz. Bazıları gözükara bir biçim-de bu değeri gaspetmeye çalışıyor. Adam dolaylı olarak hareketesızmıştır. Ortam da bunun için elverişlidir. Bu tip, Botan beyliğiniistiyordu. Peki, bu beyliği ne yapacaktı? Daha sonra TC ile ma-saya oturacak ve MİT elemanı olacaktı. MİT’in güvenliğini bu tip-ler sağlayacaktı. Bunlar şu anda Botan alanındaki ağalardan kırk

493

Page 494: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

kat daha etkindir. Bazıları belki başlangıçta böyleydi. Bazıları do-laylı olarak buna açıktı. İtiraflardan da görüleceği gibi, bu tip ala-na gideceğini, grupların kontrolünü eline alacağını ve kendisinekarşı çıkanları tasfiye edeceğini belirtiyordu. Tasfiyeyi kaza süsüvererek gerçekleştirecekti. Bu açık bir taktiktir. Önemli bir kesimede bunu kabul ettirmekte ve yürütmektedir. Kendisinin bu tür çö-mezleri de vardır.

Geriye kalan şey nedir? TC zaten anlaşmaya açıktır. Bu, TC’ninbölgede sürdürdüğü bir gelenektir. Mahkumlar tehlikeli bir hal al-maya başladıkları zaman, TC kendileriyle uzlaşmaya yönelmekte-dir. Örneğin çetebaşı tahir Adıyaman TC’nin bir çok askerinivurmuştu. Şimdi altında devlet helikopteriyle dolaşmaktadır. Bun-lar “Pişmanlık Yasası”nı herkesten daha iyi izlerler. PKK’nin oto-ritesini üst düzeyde ele geçirmeye çalışırlar. Bu çete başlarındanbiri, denetim ve örgüt sorumluluğunun kendisine verilmesini istiy-ordu. Bundan başka bir görev kabul etmiyordu. Kendisine göre bu,sonuç alabileceği bir görev oluyordu. Denetim ve örgüt sorumlu-luğunu kendisine verdiğinizde, bütün kadroları avucuna almış ola-caktı. O zaman bunları istediği biçimde değiştirecek, vuracak, vur-durtacak ve bitirecekti.

Adamlar öyle eylem planları geliştirmişlerdi ki, gerçekten buplanlar uygulansa, iki ay içinde her şey yerle bir olurdu. Biz bunla-ra karşı kıyasıya bir savaşım verdik. Bunlara, “Siz çılgın mısınız?”diye sordum. Bunlar ilgili değerlendirmelerde de vardır. Açıpokursanız, anlarsınız. Bu tip dünyalara ve kişiliklere karşı kıyame-ti koparın.

Biz, çok belirgin bir biçimde ortaya çıkarıncaya dek, hiç kim-seyi ajan ilan etmedik. Bizim yönelimimizde kişileri düşürmekyoktur. Tersine kendilerini sonuna kadar kazanmaya çalışıyoruz.Aralarında biri art niyetli çıkar; on tanesi iyi niyetlidir. İyi niyetliolanları kazanacaksınız. Art niyetli tipler de müthiş çalışıyorlar.Art niyetli olanları nasıl açığa çıkaracaksınız? Bunlara ısrarla ku-ralları dayatırsınız. Israrla, “Parti yaşamı ve taktiği budur” dersi-niz. Onlar canları pahasına bunun tersini dayatacaktır. Bunlarınbaşka projeleri ve beklentileri vardır. Bu kadar düşkün olmasalarve başka projeleri olmasa, neden tersini yapsınlar? Bunlar bir ege-

494

Page 495: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

menliğe ulaşmak istiyorlar. Üstelik bir de egemenliği ele geçirdik-lerini iddia ediyorlar. Ama bunlar egemenliği asla ele geçirmişdeğildir. Çünkü hepsi çapulcudur; egemenliği ele geçirmesini bil-mezler. Orada görevi ele geçirmiş, hem de beni kandırmaya ça-lışarak bunu yapmıştır. Belki görevi nasıl kullandıklarını kavra-maya çalıştınız. Anlatımlarda da bunu görebilirsiniz. Sonuç belli-dir: Bunlardan bir tanesi bile birkaç ay serbest kalabilse, bu hare-ketin özüne kirli sular salacak ve onu bitirecektir. Bu anlatımlariçinde bu yeni olgu ifadesini nasıl bulabilir? Şimdi anlaşılmaktadırki, daha kapsamlı bir proje, daha gözükara bir uygulama, teorikolarak PKK’yi iyi özümsemiş ve uygulamada oldukça başarılı ol-muş bir mantık ve kişilikle karşı karşıyayız. Sizin de, benim de de-neyimlerimiz vardır. Hepinizle konuşur, bütün sorunları tartışırım.Bununla da çok ve hem de yoldaşça konuştuk. Sözümona o dakendisine göre bir şeyler yapıyor. Kendine göre ölçüyor, kendinegöre konuşuyor, kendine göre taktik uyguluyordu. Yapabilir, hak-kıdır diyelim. Başarabilirse, kullanmak ve vurmak isteyen bir tipti.Madem ki savaşı kabul etmişiz, o halde sonuçlarına katlanacağız.Madem ki yoldaşlık anlayışımız budur, sonuçlarına da katlanmakzorundayız. Ama akıllı olanların da bu konuda güçlerini sonunakadar akıllıca kullanmaları gerekir. Bizim yöntemimiz budur. Bu-na sonuna kadar bağlı kalmalısınız. Yoksa boğulursunuz.

Dürüst olanlar için ortaya çıkan sonuç şudur: Çok açık ve çokyaman olacaksınız. Yoksa ya alaşağı edilirsiniz, ya da PKK’de ge-lişen yaşam sizleri boğacaktır. Bu kişiliği boğacağımızdan en ufakbir kuşkuya düşmemelisiniz. Daha sonra, “Bendeki kişilik feoda-lizm ve kemalizm kokuyordu” dememelisiniz. Bu kişilik idamamahkum edilmiş bir kişiliktir. Kişiliklerinde feodalizm ve kema-lizmin karmaşasının yaşandığını söyleyenler idam edilecektir.Hem kemalizm, hem de feodalizm bizim can düşmanlarımızdır.Nasıl olur da bu ikisi sizin kişiliğinizde kaynaşabilir? Nasıl halabu kişiliği konuşturabilirsiniz? Herhalde böylelerinin de en erken-den tasfiye edilmeleri gereklidir. Bu kadar halkın canına okumuşkişilikleri karıştır; feodalizmden entrikacılığı ve kurnazlığı, kema-lizmden sinsiliği, sahteliği ve sahte aydınlanmayı devral; kendifeodal yapını daha kurnaz ve daha bilinçli kılabilecek özellikler

495

Page 496: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

edin; ondan sonra da kişilik diye ortaya çık!.. Böyle davranan kişiya gafildir, ya da kendisine göre PKK ile karşıtlık halindedir.

Zindanlarda ihaneti seçenler, “Başlangıçta biz de PKK’liydik”diyorlardı. Avrupa’dakiler yaptıklarının “Demokratik PKK’lilik”olduğunu iddia ediyorlardı. Çoğu buna inanıyordu. Çevrelerinebir sürü kişi de toplanmıştı. Çoğu sözümona daha da yaşanabilirve katlanılabilir bir “PKK” istiyordu. Son olarak ortaya çıkan vePKK’nin başına bela olmak isteyenlerin silahı da “Daha demo-kratik ve özgür bir PKK” idi. Şimdi bunların hepsi düşmanın si-lahı olmuştur. Yaşadıkları şey özgürlük değil, maşa olmak ve hal-kı satmaktır.

Örnek verelim: Bir olasılıkla veya biraz ayırarak söylenirse,adam ülke genelinde partinin yarattığı büyük etkiyi görüyor. Hemde bunu hepinizden çok daha iyi görüyor. Kendisinin bir de de-neyimi vardır. Alanın olanaklarını, yani coğrafyasını ve insanınıiyi tanıyor. PKK’nin atılımını bütün yönleriyle tanıyabiliyor. İler-leyebileceğine inanıyor ve iki yoldan bunu olanaklı görüyor. Birin-cisi, aile yolundan çıkar temelinde yükselmektir. İki yoldan bunundaha olanaklı olduğunu biliyor. İkincisi, düşmanla sağlam bağlarkurup, bütünleşmek ve gaspçılık yapmak oluyor. Araçlar biraz daböyle oluşuyor. PKK’nin alana girmesiyle birlikte, güçlü bir otori-te oluştu. Yaşamak istiyorsan, iki otoriteden birine yaslanacaksın.Bir grup biçiminde ara yerde durmanın olanağı yoktur. Şu anda birkesimi düşman, öbür kesimi de devrimci otorite içinde yükseliyor.Ailesinin ezici bir kesimi bu biçimde yaşıyor. Kendisi de tercihiniPKK’den yana yapıyor. Bu tercihin dürüst mü olduğu, yoksa artniyetlice mi yapıldığı bizim için fazla değer taşımıyor. Ama şu gö-rülüyür: Bu hareketin içinde artık büyüme olanağı doğuyor. Bu he-men çıkara dönüşüyor. Adam, “Mademki burayı, kendi çıkarımı vekişiliğimi iyi tanıyorum; o halde kendimi sonuna kadar ko-nuşturayım” diyor.

Bu izlenim gelişir. Hele birkaç yıllık pratiğin sonunda çok dahagüçlü bir biçimde boyverir. Hele hele partinin olanakları arttıkça,bu konuda partinin damgasını vurduğu gelişmeler büyüdükçe,kendisi de gaspedecektir. Kendisinde sadece bögede değil, geneldehükmedecek bir konuma ulaşma ve büyük oynama düşüncesi ge-

496

Page 497: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

lişecektir. Büyük oynamak ne demektir? PKK’nin kendine göremevzileri ve kontrol noktaları vardır. Bunları ele geçirmek isteye-cektir. Adam düşmanın olduğu gibi ailenin de zaafını tespit ediyor.Bir parti biriminin nasıl yıkılacağı ve insanın nasıl köleleştirileceğikonusunda deneyim sahibidir. Bu deneyimi yüzlerce kezyaşamıştır. Sınırsız bir uygulama kendisine sınırsız bir güç veriyor.Parti ruhuna aykırı ve parti taktiğiyle çelişen bu kadar yaklaşım veuygulamadan sonuç da almıştır. Bunun altındaki mantığın dürüstveya bilinçli sonuçları fazla farklı görülmemelidir. Her ikisi deolabilir. Bunlar kesinlikle olasılıktır. Düşünebiliyor musunuz?Adam insanlara silah doğrulturken, onbeş yaşındaki çocuklarıkurşuna dizerken, yüreğinde en küçük bir acı bile duymuyor. Birhiç uğruna çocuk yaştaki insanları kurşuna diziyor. Bu yaştaki ins-anlardan öyle hain çıkmaz. Düşman buraya göndermiş olsa da,hain olmaz. Bu mümkün değildir. Bindebir böyle olsa da, bununfazla bir anlamı yoktur.

Ama bunlar bizimle savaşıyorlar. Halkın çocukları, eğitmemizve sevgiyle büyütmemiz gereken değerlerdir. Bunlar bu çocukla-rı işkenceye alıyor, darağaçlarına çekiyor, kurşuna diziyorlar. Bucanavarın yüreği değil de kimin yüreğidir? Bunun ruhu kimin ru-hudur? Düşman da demeyelim, burada bir karşı saldırı ruhu var-dır. Ruhu en azından bir karşı saldırı ruhudur. Bu ruh, PKK ruhu-na karşı bir saldırıdır. Bu uygulamalar PKK taktiğinin boşa çıka-rılmasıdır. Bu saldırı gelişmiştir. Bunu geliştirirken, PKK tak-tiğini bilmediği söylenemez. PKK, insana dünyada hiçbir hare-ketin vermediği değeri vermektedir. Değerlendirmelerde vardır:Bize, “Parayı ve silahı nereden bulacaksınız, teknik olmazsa, si-lah ve para olmazsa ne yapacaksınız?” diye soruyorlardı. Biz enbüyük teknik olarak insanı gördüğümüzü söylüyorduk. Bizimsloganımız buydu. Gerçekten de en büyük teknik insandır. İnsanıiyi değerlendirebilirseniz, atom bombasından çok daha güçlü birtekniğin sahibi olabilirsiniz. Bu slogan doğrudur. Buradan çıkansonuç, insanı işlemesini iyi bilmektir. PKK içinde bu hangi anla-ma gelir? PKK kendi saflarına aldığı insanları eğitir ve savaştırır.Onları üstün yeteneklerle donatır.

Gerçekten de halk savaşı atom savaşından çok daha tehlikelidir.

497

Page 498: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

Amerika bunun değişik bir örneğidir. İnsanı bir halk savaşçısı hali-ne getirebilirseniz, onu atom bombasından daha güçlü bir silah ha-line getirmiş olursunuz. Bu insan da yıkacaktır. İşte PKK’nin insa-nı atom bombası haline getirme görüşüne, tersinden dayatılan birgörüş vardır. Bu görüşün sahipleri PKK içinde insanlara hiç değervermiyorlar. İnsanı en tehlikeli bir biçimde harcama yoluna gidiy-orlar. Yüzdeyüz bizi imhaya götürecek bir yaklaşımla karşıkarşıyayız. Tesadüf bu kadar mı olur, diyeceksiniz. Yüzdeyüz biziimhaya götürecek yaklaşım düşmanın yaklaşımı değil midir? Buyalnız onun ailesindeki feodal özelliklerden kaynaklanabilir mi?Gözü dönmüşçesine insanlara kasteden böyle bir tip düşmanlabağlantısız olabilir mi? Kafirler vardır. Ama bunlar birini öldürür-ken veya malını gaspederken, fazla parası olmasına dikkat ederler.Yani ortada bir değer olmalı ki, onu gaspetmek için, adam öldüre-sin. Buna gelince, bir hiç uğruna kendi yoldaşını ölüme gönderiy-or. Kendi insanımıza verdiğimiz değerin tersi yaklaşım, düşmanınjenosid politikası ve uygulamalarıydı. Bu, düşmanın katletme ru-huna ulaşmıştır. Bunun için de bu kadar tezgah düzenlemektedir.

Bu tip PKK’yi boşa çıkarmaya çalışıyor; PKK’nin halk kitle-lerine yaklaşımını yerle bir etmenin çalışmasını yürütüyor. İns-anlara, köle olmazlarsa imha olacaklarını söylüyor. Yirminci yü-zyılda kölelik mi kaldı? Bu alandaki arkadaşlara, “Dediklerimiyüzdeyüz yapmazsanız, canınıza okurum” diyordu. Bu, PKK’nininsana yaklaşımını yüzdeyüz boşa çıkarmak demektir. Partininkadrolara yaklaşımını tamamen boşa çıkarmak demektir. Bu te-sadüf olabilir mi?

Ailenin bazı kesimleri veya ortamın kendisi düşman tarafındanbesleniyor. Bazıları böyledir, bazıları bunu böyle tamamlayabilir.Bunun doğrudan veya dolaylı olması önemli değildir. Olayı görüy-or; PKK’yi zaptetmek, PKK’nin geneline egemen olmak istiyor.Daha önceki çetebaşlarından biri, bunun TC’ye karşı kulanılabile-ceğini söylüyordu. Akıllarından geçirdikleri şey şuydu: PKK’yigenelde sözümona etkisizleştireceklerdi. PKK’nin bütün gücünüetkisiz hale getirdiler mi, düşman zaten kendilerini affediyor. Hattakendilerine ev bark sunuyor. Bunlar PKK’yi genelde etkisizleştir-diklerinde ne yapacaklar? Yine politika yapacaklar, milletvekili

498

Page 499: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

olacaklar. Büyük bir sermaye birikimi sağlayacaklar. Örneğin kö-mür ocakları vardır. Başka sanayi kolları da gelişebilir. Bunlarınhepsi üzerinde yükselen bir burjuva ailesi haline gelebilir. Bunlaryok mudur? Kuşkusuz vardır. Kürdistan’daki işbirlikçilerin tarihi-ne bakın, hepsinin temelleri böyle atılmıştır. Eğer PKK içinde da-ha başından itibaren bu tür tutkuları ve burjuva özentilerini gemle-memiş olsaydım, bunlardan kırk tane ajan çıkardı. 12 Eylül koşul-larında aileleri en çok palazlanan ve Kürdistan’da işbirlikçi ser-mayeyi temsil eden kesimler olurlardı.

Şimdi bu bilinçli midir? Başlangıçta değildir. Adam tamamenyükselmek istiyor. Egemenlik ve otorite iki şeye, yani ya halka yada düşmana hizmet eder. Egemenlik ve otorite tamamen kolektifbir biçimde halka hizmet etmekte kullanılabilir. Örneğin ben otori-temi örgüt çıkarları için kullanıyorum. Yapabildiğim kadarıyladevrimci direniş ve halkın savaşımı için kullanıyorum. Egemenlikve otorite başka türlü nasıl kullanılabilir? Başka türlü, kişisel çıkariçin kullanılabilir. Biliyorsunuz, adam bir kez otorite uğrunasevdalanıyor. Bu bölgede çok güçlüdür. Otorite oldun ve otoriteyiele geçirdin mi, onu sermayeye dönüştür! Eskiden feodal güçlertoprağa ve köylere sahip olmaya çalışır; insana ve toprağa sahipolmak için otorite kurardı. Bu da bu zeminde otoriteyi biraz elegeçirdi. Bir de kendisinin bir koşulu vardı: Kimse kendisini gem-leyip sınırlandırmamalıydı. Başından sonuna kadar yaptıklarındaözgür olacak bir konuma ulaşmak istiyordu. Aslında projeninbüyüklüğü ve değişik yönü biraz da buradadır. PKK üzerinde büy-ük oynamaya çalışıyor; birbirini tasfiye etme biçiminde de oynuy-or. Bunların hepsi yapılmış ve başarı da sağlanmıştır.

Buraya gelen bazı dostlarımız, bu zeminin PKK’nin temel kararve irade merkezi olduğunu söylerler. Onlar bunu biliyor da, buadam bilmez olur mu? Adamın temel karar ve irade merkezinekendisini oturtması gerekiyor. Burada her şeyi zapturapt altına al-ması gerekiyor. Bu zemini kontrol altına alan, Kürdistan’ı da kon-trol altına alacaktır. Tabii akıllıysa buna ulaşacaktır. Projesinin bu-lunmadığını iddia ediyor. Gerçekte ise müthiş bir projesi vardır.Çünkü düşman bunu çok iyi biliyor. Düşman basını her günPKK’nin dışarıdan beslendiğini yazıyor. Buradaki karar ve irade

499

Page 500: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

merkezi gerçekten de Kürdistan’daki mücadeleyi yürütüyor. Gaze-teciler ve daha değişik güçler geliyor, bunu bir çırpıda farkediyor.Bu kadar büyük oynayan biri bu gerçeği bilmez olur mu? Sizlerbunu bilmez olur musunuz? Öyleyse, o zaman ben ne söyledim?Yaz döneminden beri gelişen şey nedir? Beni bile kontrol altına al-maya çalışması hangi anlama gelir? Beni kontrol altına almak,Kürdistan’ı kontrol altına almak demektir; insanları aldatmak, on-lara boyun eğdirmek ve komplolar geliştirmek demektir. Aynışekilde bir arkadaşa yönelmiştir. Bu başka bir arkadaş, örneğinöteki yönetici arkadaş da olabilirdi. Yani aynı şeyi, kendisine göreanlam ifade eden başka birine karşı da gerçekleştirebilirdi.

Siz bu konularda fazla bir şey bilmiyorsunuz. Bu son olaylabelki bana kadar uzanamadı; ama bu bana bir karış yakın olmasıanlamına gelir. Bir yoldaşına bu biçimde yönelen bir kişi çok tehli-kelidir. Hemen belirteyim, böyle bir şey kendiliğinden de olabilir.Siz çevremde bulunan çok değerli ve korunması gereken birine si-lahınızı doğrultarak yönelirseniz, bu bir karış yakından banakurşun sıkmanız anlamına gelir. Bunu yapan iyi niyetli birisi deolabilir, herhangi biriniz de olabilirsiniz. Bazıları aymaz olabilir,ama ben aymaz değilim. PKK ortamında hiç düşünmeden ve ta-limatları çiğneyerek silahını bu biçimde kullanan adam, PKK’nintemel karar ve irade merkezine de rahatlıkla kurşun sıkabileceğiniifade etmiş olmaktadır. Ben bu olayın üzerine giderek derinliğineele almasam, “Bizimki hata yaptı” diyecektiniz. “Allah kahretsin!Zaten kişiliğinde biraz feodalizm ve kemalizm vardı. Neredeysebu kaza yüzünden ben de gidecektim, neredeyse beni de götüre-cekti. Götürmediğine şükürler olsun” demekle yetinecektiniz. Buson derece çarpık bir yaklaşımdır. Değerlere bu biçimde yaklaşır-sanız, büyük bir hatayı ve kendi yaşamınızda derin bir gaflet duru-munu yaşamış olursunuz. Buradaki sıradan bir gasp değildir. Bura-daki gaspın özü geneli de ilgilendirmektedir. Bazı yönetimler bu-rada kendi yetkilerini kullanmazlarsa, bu hangi anlama gelir? Bu,yetkiye hak ettiği değeri vermemenin çarpıklığını gösterir. Kendi-leri de çok iyi bilirler ki, bunlar PKK’nin karar ve irade gücünükavramamışlardır. Kurallar ve talimatlar tam uygulanmaz vedevrimci yaşam burada tam oturtulamazsa, sonuç ne olur? Bur du-

500

Page 501: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

rumda PKK’nin temel eğitim, karar ve irade merkezi büyük birdarbe yiyecektir. Bunu yapanlar belki de iyi niyetli kişilerdir. Amaortaya çıkan sonuç kötüdür. Düşman buraya ulaşmak ve zarar ver-mek için çok çaba harcadığı halde, bize zarar vermeyi başarama-maktadır. Buna karşılık, iyi niyetli kişiler bu tutumlarıyla düşman-dan çok zarar vermektedir.

Şimdi olgunun kendisi bu kadar kapsamlıysa ve bu kadar büy-ük bir projeyi gerektiriyorsa, bunun üzerinde ciddiyetle durmakgerekecektir. Parti açısından çıkarılması gereken sonuçlar çokbüyük bir ciddiyet kazanacaktır. Bu konuda bindebir tesadüf olsabile, üzerinde durup düşünmek zorunludur. En önemlisi de parti-nin kendisi üzerinde durulmalıdır. Burada üzerinde durulması ge-reken konu, PKK’nin her şeyin üzerinde tutulması gerekenyaşam tarzıdır. Adam en kutsal yerde en kutsal kişiliklere nedenyönelmiştir? Bu soru temel bir sorudur. Karşısında tiril tiril titre-men ve gözbebeğin gibi koruman gereken bir değere, sağına so-luna hiç bakmadan nasıl silah sıkabilirsin? Evet, bu sorulara ce-vap verilemez. Bunun cevabı olsa olsa, “Ben senin amansızdüşmanınım; gözünü oyar, yüreğini yakarım” demek olacaktır.Bu davranışın anlamı budur.

Önceden de belirttiğim gibi, arkadaşlar savaşçılık sanatındazayıftır. Burada arkadaşları kendi hallerine bırakmış olsaydık, sa-dece bu olay karşısındaki tutum yetersizliği bile hepsini bitişegötürürdü. Adam zaten biraz da bu durumu kestirerek olayı ger-çekleştiriyor. On kez bu tür uygulamalara başvurmuştur; onbirin-cisinde de başarılı çıkacağına inanıyor. Benim yaz mevsimindenberi bu anlayışa karşı somut olarak geliştirdiğim talimatlar ve çö-zümlemeler vardır. Olay benim geliştirdiğim çözümlemelerdenbir saat sonra gerçekleşiyor. Israrla, büyük bir çabayla ve özgünbir yaklaşımla bir şeyi önlemeye, yani partinin soylu yaşamınıkurtarmaya çalışıyorum. Bu tamamen kavranıp uygulanabilecekbir yaşamdır ve anlamlıdır. Siz bunu da çok az kavradınız. Herzaman bu olmaz ve böyle davranmazsanız, fazla bir şey kurtara-mazsınız. Şimdi hala bunun mantığını ve gerisindeki projeyi ya-kalamaya çalışıyoruz. Bu insanlıkdışı bir durum olduğu için üze-rine bu ölçüde yürüyoruz. İnsana ve insanlığa kastetmek isteyen

501

Page 502: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

bir kişiliğin kapsamını anlamak ve onu Kürdistan’dan uzaklaştır-mak az mı önemlidir?

Şimdi bu kişiliğin Kürdistan’da PKK’nin en ileri düzeyineulaşmasıyla doğabilecek sonuçları düşünüyorum. Bu kadar in-sanlıkdışı bir tutum PKK’de egemenliğini tam tesis edecek olur-sa, geriye ne kalır? Biz de her an gidebiliriz. Burası ele geçirile-cektir. Çok sayıda düşman buraya akacaktır. Söz konusu tutumbu zemine egemen olursa, zaten bunun gereği de kalmayacaktır.Her şeyi avucunun içine alacaktır. İstediği her şeyi dakikasındagerçekleştirebilecektir. Düşman da buraya gelirken, bunu yap-mak istiyordu. Adam sözümona parti içini denetim altına almayaçalışıyordu. PKK bu mevzide denetim altına alınırsa, Kürdi-stan’da da bitmiş demektir. Böylece bir taşla on kuş vurulmuşolacaktır. Hem de çok rahat bir biçimde! Neden bu tür bir be-klentisi olmasın? Bu mevziyi bu kadar gözükara bir biçimdekontrol altına almaya çalışmak, büyük bir projenin temel halka-larından biri değil midir? Adam gözükaradır, kural ve talimat ta-nımıyor, bir de ısrarla tutmak istiyor. Kendisine yapılan bu kadarhizmeti, kendisine bahşedilen bu kadar onuru gözönüne bile ge-tirmiyor. Tamamen sonuca gitmek istiyor. Amacı ve projesi zayıfolursa, kişi kendisini bu denli çılgınca bu işe verebilir mi? Budurum tesadüflerle açıklanabilir mi?

İnsanlık tarihinde sorunlar böyle izah edilemez. Hele hele ol-gular diyalektik materyalist yöntem ve bilimsel sosyalizmin kıla-vuzluğuyla bu biçimde açıklanamaz. Dolayısıyla karar çıkartıla-maz. Olsa olsa metafiziğin ve kaderciliğin derin etkisi altındabulunanlar böyle davranabilir. İşin beni ilgilendiren yönü nedir?Aslında bu tür kişilikler karşısında hazırlıksız değilim. Buradakırk kişi de olsalar, bu tiplerin tarzını fazla ciddiye almıyorum.Ama genelde yapabileceğim işler vardır. Bunun dikkate alınmasıgereken yanları nelerdir? Bana yönelik olduğu, bana yakın bir ar-kadaşı ya da bir parti değerini hedef aldığı, beni de yakından et-kilediği ve hatta bana karşı komploya girişebileceği için değil,bu tip unsurların yaymak istediği ruh ve kişilik partinin bakışaçısını ve yaşam tarzını dağıttığı için bunu dikkate alıyorum.Bunlar zehirli iğneler fırlatır gibi insanlara yaklaşıyorlardı. Elle-

502

Page 503: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

rinden gelen buydu ve bunu yapıyorlardı. Sizi silahlarıyla öldü-remiyorlarsa, bakışlarıyla öldürmeye çalışıyorlardı. Canavar birruh ve buz gibi bir kişilikle buna yöneliyorlardı.

Bu bir savaşım tarzıdır, hem de en tehlikeli savaşım tarzıdır.Çünkü PKK’nin ruhuna, dünyasına ve onun kendi halkına sun-duğu umutlu yaşama darbe vurmaktadır. Yaşam umudumuz deyipgeçmemek gerekir. Kürdistan halkı için geliştirdiğimiz yaşamaumudu, bir imhadan kurtulmak demektir; insanlık adına ulaşılabi-lecek ne varsa ona ulaşmak demektir. Boğulmak istenen şey budur.Peki, bu tam da düşmanın yüzyıllık uygulamalarının felsefesi değilmidir? Buz gibi bir kişilikle ve canavar gibi korkutarak, yaşamıboğmaya çalışmak ne demektir? Feodal artıklardan söz edecektir.Bunları ayakta tutan da düşmanın kendisidir. Unutmayın ki, bugünfeodalizmi bu biçimiyle ayakta tutan, günlük ilişkileriyle onu bes-leyen, silahlandırıp “korucu” yapan ve üstümüze saldırtan sömür-geciliktir. Burada da bu tutumu dolaylı olarak besleyen düşmandır.

Düşmanın istihbarat çalışmalarında bir şeyi daha gözönüne ge-tirmek gerekir. Haberalma örgütleri bir elemanını kullanır, yüz kişide farkında olmadan bu örgütlerin hesabına çalışır. Düşman örgütiçinde bir kişiyi ayarlar, bununla o örgütün tamamını kullanır. Biryerde örgütün taktiğini vurur ve bütün taktiği boğar. Adam taktiğiters uygulayan biridir; bu durumda on ajan kullanmaya gerek yok-tur. Bu, parti tutumunu yerle bir eden bir tutumdur. Belli ki bu ko-nularda biraz saf ve zayıfız. Şu kesindir: Adam kendine göre PKKçapında düşünüyor. PKK üzerinde tam bir egemenlik kurma hissimutlaktır. Bunun için bütün insanlıkdışı tutumları dayatmaktan vekuralları çiğnemekten geri durmuyor. Gözünü kırpmadan PKK ça-pında gaspçılığa yöneliyor. PKK çapında önderliğe soyunuyor vebunun için kendisini kamufle ediyor. Müthiş bir demagoji yaparakkendisini gizliyor. Uygulamaları tamamen insanlıkdışıdır. Sonuçbaşarısız kalırsa her şey gidecektir. Bu durumda tarihin en lanetlitiplerinden biri olarak kalacaktır. Büyük oynamak biraz da böyle-dir. Kumar oynuyorsunuz; her şeyinizi ortaya koyuyorsunuz; iste-diğiniz zar tutarsa iyi, tutmazsa her şeyin sonu gelecektir.

Gerçekte işler bu kadar basit değildir. Adam bu konuma gel-mek için bütün gücünü toparlamıştır. Örneğin bu kadar tutku ney-

503

Page 504: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

le geliyor? Bu kadar egemen olma iflasını neyle besliyor? Bir ver-meden milyonlar almak istiyor. Bu hiç hesapsız olur mu? Adamteorinin doğru yorumunu güçlü geliştirebiliyor. Buna karşılıkokun ucuyla değerlerimizi hedefliyor. Bunu neden hesaplamıyor-sunuz? Bu tutumu tamamen aşmak gerekiyor. Bu mantık vekişiliğin durumunu başından günümüze kadar böyle ele almak veyargılamayı bu biçimde geliştirmek zorunludur. Sorgulama birkişiye özgü değildir. Bu örnek bizi biraz daha uyandırdı. Bu man-tık ve kişilik karşısında sorumluluğumuzun bilincine ulaşmışsak,partiyi bütünüyle yeniden gözden geçirmek, partiye yönelen buyaşam tarzını ve uygulamalarını bir kez daha değerlendirmek zo-rundayız. Yine bütün alanlarda ortaya çıkan sonuçlar yenidengözden geçirilmelidir. Sorumluluk alan bütün parti değerleri vebirimleri, her alanda ortaya çıkabilecek bu ve benzer gelişmeleri,bilerek ya da bilmeyerek parti ruhunu ve yaşamını hedef alan bü-tün tutum ve davranışları mutlak anlamda değerlendirebilmeli vekontrol altına alabilmelidir. Bundan sonra hesap hatası içindeolunmamalıdır. En önemli sonuç, bu konuda eğer varsa, her arka-daşın öngörüsüz, yetmez ve dar kalan devrimciliğine yönelmesi-dir. Her arkadaş buna derinliğine ve genişliğine yetkinleşmiş birdevrimcilikle karşılık verebilmelidir.

Burada şunu açıkça belirtebiliriz: Önderlik her zaman gerekli-dir. Bu sadece fiziksel olarak yaşayıp, önderlik etmek demekdeğildir. Bazı önderlikler, aradan yüzyıl da geçse, kendi rollerinikonuşturmasını bilirler. PKK’yi bu temelde geliştiriyoruz. Ama yi-ne de görev başında bulunduğumuz zaman yenilgiye götürenyaşamı aşmak ve günlük planda taktik önderliği tutturmayı, gün-lük yaşam tarzımızın bir parçası haline getirmek zorundayız. El-bette bu konuda sorumluluğun en büyüğü bana düşmektedir. Bu-nun gereklerini yerine getirmekle yükümlüyüm. Temel açıklamave yönlendirmeyi sağlamalıyım. Siz de bunları sonuna kadarözümsemesini ve görev anlayışınızla uygulamasını bilmelisiniz.

Sorunlara ne duygularla, ne de bazı yanları abartarak yaklaşma-nın olanaksızlığı açıkça görülmektedir. Ağalık eğilimlerini artıkyakalamış durumdayız. Bunun anlamı şudur: Yüzyıllardan beriüzerinde uygulanan baskı ve sömürü nedeniyle halkımızı dünyanın

504

Page 505: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

en tanınmaz halkı haline getiren insanlıkdışı ruhu, tutumu veyaşam tarzını yakalamışız. Değerli bir yoldaşımızı şehit verdik. Buhem bilinçli, hem de bilinçsiz gerçekleştirilmiş olabilir. İkisi iç içede olabilir. Birbirini besleyen güçler böyle bir ortamı hazırlayabi-lir. Önemli bir kesimi böyledir. Kemalizmin ve feodalizmin bir-leştiği bir nokta tehlikeli bir biçimde kendisini dayatmışken ve çokkötü bir biçimde vurmaya çalışırken, kendisine dur diyoruz. Bukadar vurdunuz, bu kadar ezip baştan çıkardınız ve sonunda kendi-nizi ele verdiniz. Artık yeter!

Burada biraz da sembolik olaylar gelişti. Gerçekte sembolik dedeğildi. Tam da en üst düzeyde uygulamalar gerçekleştirdiniz.Bunları her yerde uygulayabilirsiniz, uygulamalarınız çok şanlı daolabilir. Bu temelde ister kemalizm ve feodalizmden kaynaklansın,ister sağcılık veya solculuk adına ortaya çıksın, ister din veya ma-teryalizm adına sergilensin, Kürdistan halkına boyun eğdirmeyeçalışan bu insanlıkdışı tutuma başarıyla karşılık verirseniz, yamanbir savaşçı özelliğini kazanmış olursunuz. PKK somutu söz konu-su olduğunda, parti içinde kendisini bu biçimde dayatan, önlene-memesi durumunda imhamıza yolaçacak olan bu mantık vekişiliğe dur diyebilir ve etkilerini giderebilirsek, PKK’de gerçe-kleşen zafer, Kürdistan halkı için de gerçekleşmiş olacaktır. Bu za-fer insanlığa düşman güçlere karşı insanlığın zaferi anlamına gele-cektir. En önemlisi de, bu, hepimizin günlük yaşamının büyük birsaldırıdan ve boğulmadan kurtulması anlamını taşıyacaktır.Devrimci başka türlü, bir saat bile yaşayamaz. Devrimcininyaşaması için müthiş bir biçimde direnmesi gerekir. Bu Diyarbakırzindanlarında sergilenen direnişten çok daha amansız bir diren-meyi gerektirir. Bunu gerçekleştirebilirseniz, devrimci ruhunuzu,devrimci yaşam ve savaş tarzınızı sağlam tutturabilirsiniz.

Düşman başka türlü yaşatmıyor. Halkımız TC’ye az mı hizmetetti? Yine de yaşatmamak istiyor. Bir hiç oldukları halde, bu tipleriaz mı yaşatıyoruz? Ama onlar bizi yaşatmak istemiyor. Bu bir si-stemdir, kökü tarihin derinliklerine ve düşmana kadar uzanan silikbir sistemdir. Önemli olan bir dürüstlüğümüz varsa ve insanlıkkavgasında bir damla kadar yerimiz olacaksa, bu sistemlerle sonu-na kadar savaşmak, kendimizi sürekli sağlama almak, gücümüz ve

505

Page 506: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

ruhumuz oranında özgür yaşamımız olan değerlerimizi temiz tut-mak ve onları düşmanın asla ulaşamayacağı yere yerleştirmek,değerlerimizi diri tutmak biçimindeki görevimize öncelikli yerivermek, düşmanın bütün saldırı kollarına bunu dayatmak, partiningünlük savaşım taktiklerine nüfuz etmek, şimdiye kadar bir türlüistediğimiz gibi gerçekleştiremediğimiz bu ikili görevimizi başar-mak, bunun için gerekli olan parti içindeki büyük yoldaşlığaulaşmak, parti içinde ve halkımız karşısında kendimizi yenidengözden geçirerek, doğru ilişkilere kavuşmak zorundayız. Bununiçin parti içi demokrasiyi sonuna kadar doğru geliştirmeli; aynı za-manda onu katlanılabilir kılmalı ve gereklerini mutlaka yerine ge-tirmeliyiz. Bunu disiplin ve otorite altında yürütmek, bununlaoturmuşluğun kesinleşeceğine inanmak, söz konusu ettiğimiz veyargıladığımız tutumlar ortaya çıktığında, bunları ezerek aşmasınıbilmek tek yaşam seçeneğimizdir. Tek yaşam yolumuz budur. Buşansınızı hiç olmazsa bundan sonra üstün bir sorumlulukla ve mut-laka başararak kullanmalı ve kendinizi yaşatmalısınız.

30 Ağustos 1990

506

Page 507: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

Parti yürüyüşündeiç engellemelerin durum

Parti hareketimizde daha çok iç yapıya ilişkin olarak ortaya çı-kan gerçekler, genel olarak parti teorisi ve bunun bizdeki gerçe-kleşmesi, başarı için savaşımın ağırlıklı bir bölümünün bu cephedeverilmesi gerektiğini iyice ortaya çıkarıyor. Hele hele Kürt halkı-nın durumu değerlendirilmek istendiğinde, asıl savaşımın öncü dü-zeyinde çok büyük bir duyarlılıkla ve peşinen halledilmesi gerek-tiğini ortaya koyuyor. Mevcut yapımızın partileşmeyi biçimde ka-bul etse de, bu konuda özde sahte davrandığı ve doğrudan veyadolaylı olarak rahatlıkla düşmanı yaşayabileceği açığa çıkıyor. İç-teki devrimcileşmenin büyük önem taşıdığı, dış engellemelerkarşısında iç engellerin zaman zaman neredeyse belirleyici rol oy-nadığı anlaşılıyor.

Bugün hem sıradan bir yargılamanın ortaya çıkardığı durum vehem de Agit yoldaşın şahadetinin beşinci yıldönümü nedeniylesağlam yürüyüşün kendisini oldukça dayatması, bizi doğrularımızkonusunda oldukça derinleşmeye ve daha emin yürütmeye zorla-maktadır. Bunlar çözümleme ve uygulamada döneme mutlaka ge-rektiği gibi karşılık vermenin hiçbir gerekçeyle ertelenemeye-ceğini ortaya koymaktadır. Öncü düzeyinde dönüştürme eylemibaşarı için, en tayin edici aşamaya varmış bulunmaktadır. Düşmanetkileriyle kurtuluşun etkileri en çok öncünün bu yoğunlaşmasındakendini göstermektedir. Köleliğimizin esas nedeninin içeride hal-kımızın ve şimdi de partimizin gerçekliği içinde mevcut düşürül-müşlük düzeyinin varlığına bağlı kaldığı, bir gerçek olarak

507

Page 508: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

karşımıza dikilmektedir. Bunu aştığımız ölçüde çözümleme veilerleme gelişecek, tersi durumda yenilgi kaçınılmaz olacaktır.

Tabii dış etmenlerin yoğunlaştırdığı baskılar da vardır. Günü-müzü değerlendirirken buna özen göstermek, bunun da ötesindeçok duyarlı olmak ve hesabı iyi yapmak gerektiği açıktır. En irihükümran güçler ve devletler doğrudan ve dolaylı baskılarıylaöncülük düzeyimiz üzerinde etkili olmaya çalışmaktadır. Yinekendisine karşı açık cepheden savaştığımız baş düşmanımız bileeski yöntemlerini aşan yaklaşımlar içine girmenin sinyallerinivermektedir. Bu, geleneksel yöntemlerle devrimci hareketinboğulamayacağı ve gelişmesinin engellenemeyeceğinin anlaşıl-ması üzerine varılan bir durumdur. Aynı şekilde, dost konumundaolması gereken güçlerin çeşitli çıkar yaklaşımları da kendisinidaha etkili kılmaya çalışmaktadır. Bunlar yeni durumlar yarat-makta, durum değerlendirmesinin daha yoğun yapılmasını, özel-likle taktik ilişkiye dikkat edilmesini ve taktikte yaratıcı olmazorunluluğunu beraberinde getirmektedir. Fazla yaratıcı değeriolmayan istekler ve kısaca üretmeyen taktiklerle günümüzün ge-lişime tabi tutulamayacağını ve her dönemin kendine özgü tak-tiklerinin mutlaka ustaca devreye sokulmasını gerekli kılmakta-dır. Baş düşman da bile görülse, ortaya çıkan değişikliği isabetlideğerlendirmeyi, yanılmayacak ve özü zedelemeyecek yaklaşım-ların behammehal gösterilmesini önemli hale getirmektedir. Böy-lece bu aşamada iç ve dış frenleme ve kendi çıkarlarını biraz da-ha yayma biçiminde ortaya çıkan yeni durumu değerlendirerek,yürüyüşü daha etkili kılmak ve engellerden başarıyla çıkış yap-tırmak bir görev olmaktadır.

Bundan sonra yürüyüşümüz biraz daha hız kazanacak, çeşitlimücadele alanlarında gelişmeler ortaya çıkaracak, daha genişyığınları etkisi altına alacak, toplumsal alanımızı olduğu kadaruluslararası alanı da daha fazla etkileyecektir. O halde yapılmasıgereken şey, geçmişten çıkarılacak derslerle öncüye yaraşır düzeyintutturulmasını başarmaktır. Bugünlerde özenle yapmamız gerekeniş budur. Eğer önemli işlerden gerçekten ders çıkarmak, ayrışmakve netleşmek, düşmanın dolaylı etkilenmelerinden kurtulmak vekendimizi kendi gelişme yönlerimize layıkıyla vermek istiyorsak,

508

Page 509: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

öncüye yaraşır düzeyin tutturulması kesinleşmelidir. Döneme layı-kıyla cevap vermekte iddialı olduğunu söyleyenlerin bu düzeyimutlaka tutturması kaçınılmazdır. Bunun kavranması gerekir.

Anlamak, es geçmek veya kendini kandırmak için değildir. An-lamak; gerçekten yapılması gereken şeye anlayış düzeyinde açı-klık getirmektir. Anlamasını bilmek en az halledilen sorunlarımız-dan biri olmaktadır. Bu aslında önemlidir. Bu aynı zamanda sözü-nün gereğini yerine getirme gücünde olmak demektir. Öyle sa-nıyoruz ki, “Anlıyorum, ama gereğini fazla yapmıyorum” demek,her türlü olumsuzluğun, düşkünlüğün, iflah olmazlığın, çapsızlığınve kişilik olarak utanmazlığın başladığı noktadır. Arkadaşlar büy-ük ölçüde “Anlıyorum, ama gereğini yapmıyorum” noktasındakaybetmektedir. Anlayış biraz gelişmekle birlikte, bunun pratikdüzeyini tutturamamak kötüdür. Anlayabilmek kesinlikledeğişebilmekle birlikte olmalıdır. Gerçeklerimiz söz konusu ol-duğunda, büyük anlama beraberinde büyük değişmeyi getirmekdurumundadır. Çarpıcı anlamalar, mutlaka çarpıcı gelişmelere yan-sımalıdır. Arkadaşlar işte burada kendilerini çözümleyeceklerdir.

Biz gerçekleri çok tartıştık ve birçok doğruyu ortaya çıkardık.Şimdi bunlar etkilidir. Ama doğru yürüyüşün komutası hala ol-dukça hastalıklı, yetersiz ve gafildir. Kuşkusuz bu durum insanı-mızın içine düşürüldüğü ortamın etkilerine bağlanabilir. Ancakönderler de daha attıkları ilk adımdan itibaren bu etkileri başarıy-la göğüsleyebilen adamlardır. Bunu anlamak zorundayız. Kişi buetkileri göğüslediğinde önder olabilir.Yoksa ortada engellerin bu-lunduğunu, içerden ve dışarıdan bazı engellerin hep kendisini oy-aladığını söyleyen adam önder olamaz. Ne yazık ki iç ve dış en-geller bir çırpıda bütün arkadaşlarımızı alabildiğine etkilemekte,bunlar daha başından önderlik şansını kullanamama durumunadüşmekte ve üstelik bunu normal karşılamaktadır. İşin asıl tehli-keli yönü de buradadır.

Biz Kürt sorununun çözümünü belli bir noktaya kadar getirdik.Daha çok da kendi sorumluluğumuzu kullanarak, geldiğimiz nok-taya kadar olan durumu hem anlaşılır kılma ve hem de pratik birolgu olarak dayatma gücünü gösterdik. Ancak arkadaşlarımızınbundan gerçekten ne kadar pay çıkardıklarını söylemek güçtür.

509

Page 510: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

PKK’nin gelişimini bir yoğunluk olarak kavramaları hayli tar-tışmalıdır.Önemli ölçüde iflah olmazlık ve gaflet yaşanmaktadır.

Öyle anlaşılıyor ki, partimizin örgütsel gelişmesi üzerindedüşmanın gölgesi bazı öğelerce sanıldığından daha çok temsiledilmektedir. Görünürde düşmana karşı şiddetli bir direnme içindeolunmasına rağmen, gölgelerinin farkedilmesi zor olmaktadır.Düşmanın gölgeleri, etkileri ve yansımalarıyla mücadele çok zayıfkalmakta ve bu konuda gafil davranılmaktadır. Açık cephedekisavaşta belli ölçüde direngenlik gösterilmekle birlikte, düşmanındaha dolaylı ve kendini biraz daha gizlemiş biçimlerine karşı ga-flet gerçekten büyüktür. Hele düşmana hizmet eden etkiler söz ko-nusu olduğunda, yüzyılların bu etkilerini ayrıştırmak ve bu etkiler-den uzaklaşmasını bilmek daha da zor olmaktadır.

Kendisini özellikle PKK’nin örgütsel gelişmesine dayatan tas-fiyecilik çabalarının durumunu çok kısa bir biçimde özetlemekgerekir. Kuşkusuz tasfiyecilik başlangıçta düşmanın tek yanlıiradesinin gerçeklerimiz üzerinde her düzeyde tek söz söylemeve yaptırım gücünde olması biçiminde başlar. Açık bir biçimdegerçekleştirilmek istenen ulusun ve halkın tasfiyesi çabaları mü-cadeleyle aşıldığı oranda, tasfiyecilik içe yansır ve dolaylı biçim-lere bürünür. Bir öncü ortaya çıktığında, öncü üzerinde gölgesinibırakır. Bilinçli olarak hazırladığı bazı öğeler veya dolaylı etkile-meler yoluyla etkinliğini sağlamaya çalışır. Düşmanın dolaylı et-kilemeleri bilinçli bir biçime dönüşebilir. Düşman bunu her ce-phede geliştirebilir. Kürt gerçeği söz konusu olduğunda, bu dahada ağdalı ve yoğun bir hal alır. Birçok özgürlük atılımı boşa çı-karılır. Kendi deneyimimizde de oldukça anlamlı bir biçimde butür durumlarla karşılaşıyoruz.

Şimdi uzun boylu değerlendirmelere girmeden önce şunu söy-leyeyim ki, partimizin temel alanlarda yoğunlaşan mücadelesineparalel olarak, tasfiyecilik de benzer bir yoğunlaşmayla etkisinigöstermiştir. Tasfiyecilik dağda, zindanda, silahlı mücadelede veyurt dışında uygun biçimlenişler tarzında hayli çaba harcamıştır.Tasfiyeciler iç içe veya aralarında bağlantı olmaksızın, değişik ge-rekçelerle ortaya çıkıyor, kimi zaman kendi aralarında uzlaşıyor,kimi zaman ayrışıyorlar. Ama bir bütün olarak partinin özünü dö-

510

Page 511: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

nüşüme uğratmada ve boşa çıkarmada ortak bir rol oynuyorlar.Bazen aralarında birleşerek, bazen karşıt kutuplarda seyredip bir-birlerine karşı tavır alarak bunu yapıyorlar.

Biz her önemli gelişme aşamasında bunları gördük. Bu tip tas-fiyeci eğilimler PKK’nin kuruluş aşamasında kendilerini nasılgösteriyorlardı? Bunlar ya gözükara bir kariyerizm biçiminde, yailgisiz ve iddiasız bir yaklaşım sergileyerek, ya da kendilerini hertürlü yetmezliğe açık tutup, bunu normal sayarak kendilerini or-taya koyuyorlardı. Zamanında işe doğru yaklaşmak ve işi doğrukavramak yerine, en az bilinç ve çabayla işe koyulmak, kapıyısonuna kadar tasfiyeciliğe açık bırakır. Aşırı kariyerist duygular-la işin içine yerleşmek kesin olarak tasfiyeciliğe götürür.İnançsız ve iddiasız bir konumda olmak da yine her türlü tasfiye-ciliğin temeli olur.

Bunları baştan itibaren gördük. Dökülmeler ve kolay çözülme-ler daha çok bu temelde ve bu özellikleri gösteren öğelerdeyaşandı. Bunlarla grup aşamasında, partinin kuruluşunu ilan et-tiğimiz dönemde ve bazı eylemleri gerçekleştirme dönemlerindekarşılaştık. Böylesi dönemlerde ne düşmanın bilinçli çabalarınıfazla arayabiliriz, ne de bu çabaları çok önemli görebiliriz. Buanlamda 1978 yılındaki parti ilanı biraz daha yoğunlaşma, partiyibiraz daha yoğunlaşmış olarak karşılamaydı. Ama bu tasfiyecilikiçin de bir dönüm noktasıydı. Israrla devrimci örgütlenme hattınagelememe, hiç de emeği ve çabası olmadığı halde var olan ge-lişmeyi kendi tasarrufu altına alma veya atılan adımın ciddiyetinibile kavrayamama ve bunun inancını gösterememe kendini eleveriyordu. 1982 yılında ülkeye yeniden dönüş atılımını yapma-nın çabalarını yoğunlaştırdığımızda da ortaya anlamlı gelişmelerçıkıyordu. Cezaevlerindeki direniş ölüm kalım aşamasına gelipdayanmıştı. Yine ülkeye dönüş hareketi çok önemli bir aşamayaulaşmıştı. Burada karşımıza çıkan tasfiyecilik, özellikle yurtdışında ülkeye adım attırmama konusunda çok iddialıydı. Özelli-kle II. Kongre’de sinsi ve planlı hareket etmiş, başarı için olduk-ça çaba harcamıştı.

O dönemin tasfiyeciliğini ve provokasyonunu incelediğimiz-de, bunun esas amacının özellikle yurt dışında ülkeye yönelmek

511

Page 512: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

için sağladığımız gelişmeyi boşa çıkarmak, “Ülkeye tek bir adambile göndertmeyiz” sloganında ifadesini bulduğu üzere ülkeyeadım attırmamak için özen göstermek, bunun için zorbela bira-raya getirdiğimiz birkaç parti olanağını oldukça sinsi bir biçimdeiçin için kemirmek, kişilerle oynamak ve onların zayıflıklarınıalabildiğine kullanmak, kendi deyişleriyle o dönemdeki yapınındörtte üçünü baştan çıkarmak, bunu II. Kongre’de resmileştire-rek, sözümona merkezi yapıya egemen olma, böylece istenilenbiçimde kararlar çıkartmak, ülkeye yönelme ve direnmenin za-manı olmadığını ilan etmek biçiminde karşımıza çıktığını görü-rüz. Daha sonra bunların zindandaki tasfiyeci akımla bağlantıla-rının olduğu açığa çıktı. Zindanda direnişe geçilmek isteniyordu.Tarihsel bir dönüm noktasıydı. Ya direniş parti hareketini içeridekurtaracak, ya da teslimiyet büyük bir darbe indirecekti. Böylesibir ölüm kalım anında bağlantılar ilkin gizli kurulmuştu. Dahasonra bunlar açık bir biçimde engellemelere girişmişlerdi.Başlangıçta direnişten uzak, “ılımlı PKK” biçiminde bir oluşum-la kafaları karıştırmaya çalışmışlar, ama bunu başaramayıncaaçıktan cephe alma durumuna geçmişlerdi.

Cezaevindeki o büyük direniş içeride böyle başladı. Yine II.Kongre sonrasında hızlanan ülkeye dönüş kararlılığıyla bu tip tas-fiyeci ve provokatif girişimlere karşılık verildi. Bilinçli olmasa da,bu konuda karar verildi ve yürütüldü. Cezaevlerinde de yapınındörtte üçü bu tiplerin etkisi altına girmişti. Direnenler partinin endeğerli varlıklarıydı. İnsanlığın kurtarılması, teslimiyeti yaşamak-tansa ölmeyi tercih edenlerin varlığı sayesinde oldu. Ülkeye dönüşhareketi de bu eylemde, devrimci-yurtsever tutkuları güçlü olankişilerin inancıyla yürütüldü. Ama önemli bir kesimin bu olumsuztiplere angaje olduğu ortaya çıktı. Bu da tasfiyecilikte ikinciönemli bir aşamaydı. Tasfiyeciler çok bilinçli ve planlı bir çabayürütüyorlardı. Etkilemeleri hayli güçlüydü. Ama devrimci öncü-nün kararlılığı karşısında fazla başarı sağlayamıyorlardı. Bunlarıntahribatları olsa da, belirleyici olan devrimci kararlılık, tutum vedavranıştı. Bilindiği gibi ülkeye dönüş hareketi çeşitli engelleme-ler yüzünden arzulanan düzeyde olmasa bile 15 Ağustos Atılı-mı’na ulaşıldı. Yine ağır kayıplara rağmen, zindandaki direniş tes-

512

Page 513: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

limiyeti yendi; dayatılan teslimiyeti ve imhayı boşa çıkardı.Öyle anlaşılıyor ki, bu dönemin tasfiyecileri buradan dersler

çıkarmak yerine, faaliyetlerini daha sinsi bir biçimde geliştirmeyive bu konuda kendilerini oldukça incelterek sürdürmeyi maharetbellemişlerdi. 1986’da partinin yeni bir hesaplaşma, kendisini göz-den geçirme, biraz daha netleşme ve gelişmenin olanaklarını yarat-ma aşamasına gelindiğinde, tasfiyecilik tarihi de kendisini birazdaha geliştiriyor, alanların özgül durumuna göre bağlantılarını veçalışmalarını düzenliyor, zindanda ve dağda belli bir aşamaya gel-mek istiyordu. Gerçekten bu tasfiyecilik açısından da, 15 AğustosAtılımı sonrası önemli bir sınav oluyordu. Kongreye doğru yönel-diğimizde tasfiyeciler açıkça bir şeyler yapabileceklerine inanıyor-lardı. Daha sinsi bir biçimde bazı provokasyonlar tezgahlayarak veçeşitli sorunları bahane ederek çıkış yapabileceklerini sanıyorlardı.Doğrudan veya dolaylı olarak tasfiyecilik içinde yaşanan durumöz itibarıyla böyleydi.

15 Ağustos Atılımı bir başarısızlıkla karşı karşıya getirilmişti.Onu yenilemek mümkün değildi. Bu atılım, 1985 yılının sonların-da kendini yeniden üretemez duruma getirilmişti. Kongrede yapıl-ması gereken şey bunu “normal” karşılamaktı. Kongrenin işleviadeta yenilgiye resmiyet kazandırmaktı. Bunun için oldukça öfkelitutumlar ve kendini dayatmalar sergileniyor; hesap vermesi gere-kenlerin ısrarla bu işin yürümeyeceği ve gelişme sağlamanınmümkün olmadığı biçiminde bir yargıyla, kendileriyle birlikte bü-tün yapıyı mahkum etmek istedikleri gözleniyordu.

Aslında zindandaki durum da aşağı yukarı böyledir. Belli bir di-reniş gösterilmiş ve belli bir gelişme sağlanmış olmakla birlikte,tam da bu yıllarda tasfiyecilik duruma biraz daha egemen ol-muştur. Herhalde düşmanın açık kapı bırakması sayesinde dahafazla fırsat ve inisiyatif kazanarak yapıyı kıskıvrak bağlayabilmiş,direnişin etkilerinin bütün partiye yayılması için yapıyı oldukçakuşatmıştır. Hatta düşman, tasfiyeciliğin dışarıyı etkilemesi içinkapıları açmıştır. Bazı öğeler hazırlanmış; sadece direniş etkilerinikırarak değil, onu tasfiyecilik biçimine dönüştürerek, dışarıyı datasfiye etmenin sinsi hesapları yaygınca geliştirilmiştir.

Yine partiyi bölme ve parçalama çabaları bunun bir parçasıdır.

513

Page 514: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

Düşmanın en amansız baskı dönemlerinde bile, yargılamalarda enbüyük direnişi gösteren direngen öğeler hedef seçilmiştir. En çokyargılanan özellikle Siverek, Hilvan pratiği olmuştur. Düşmanınmahkum edemediği bu pratiği ve önderlerini mahkum etme çaba-ları yoğunlaştırılmış, hatta bunların hain ilan edilmesine kadar va-ran tehlikeli bir girişime yönelinmiştir Bu merkezi düzeyde, sözü-mona karar haline getirilebilmiştir. Bunu yapan sözümona cezaevimerkezi olmuştur. Tabii bu çok tehlikeli bir parçalama girişimidir.Gerçekler burada tersyüz edilmiş, direngenlik ihanetin yerine ko-nulmuştur. Buna karşılık özünde direnmeyen, tasfiyeci ve provo-katif nitelikte olan ise önderlik düzeyine yükseltilmiştir. Partinindirenen ezici yapısı bununla uzlaştırılmaya çalışılmıştır. Düşmanındolaylı etkileriyle de olsa -ki düşman bu tutumlara kapıyı her za-man açık bırakır ve destekler- böyle bir gelişme yaşanmıştır.

Kongre sürecinde böyle bir durum yaşanırken, Kongre ger-çeğinde atılan adımın arkasını getirmek şurada kalsın, yapıyıpişman ettirme girişimlerinde bulunulmuş ve bu çok çeşitli biçim-lerde yansıtılmaya çalışılmıştır. Bilinen o çözümlemeleri işte bizbunun için yaptık. Hareket, 3. Kongre sürecinde gerçekten nere-deyse bitirilmenin eşiğine getirilmiştir. Agit yoldaş tam da bu dö-nemde şehit düştü. Şahadet tarihi 28 Mart 1986’ydı. Agit yoldaşaslında silahlı mücadelenin doğru tarzda sürdürülmesinin öncü-süydü. Partiyi öncü düzeyde gerçekten temsil edecek konumdaydı.O’nun şimdiye kadar netleşmeyen ve büyük olasılıkla düşmanıngeliştirdiği kontra pratiği sonucunda etkisizleştirilmesi, silahlı mü-cadelenin soysuzlaştırılmasında önemli bir aşama olacaktı. Ger-çekten bu şahadetin ardından dağdaki mücadele önemli ölçüdeyozlaşmaya başladı; öncünün esaslarından uzaklaştı ve ardına ka-dar tasfiyeciliğe açık hale geldi. Bazı sahte önderler dağ mücade-lesinde etkili olmaya başladı veya bunun zemini doğdu.

Bizim burada yaptığımız çözümlemeler, aslında direnişin müm-kün olduğunu ve yeni bir atılımın yaratılabileceğini kanıtlıyordu.Yine burada da yapı önemli oranda yetmezlik ve gaflet içindeydi.Doğru devrimci çözümlemeyi ve kararı kesin olarak yakalayamıy-or ve gereğini yapamıyordu. İkircikli ve ertelemeci davranıyordu.Tabii bu birçok şeyi alıp götürüyordu. İçeride de inanılmaz ölçüde

514

Page 515: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

gaflet örnekleri vardı. Tasfiyecilik, zindanda, bölüp parçalama te-melinde egemen olma yolunda ilerleme kaydetmiş, dağda silahlımücadelenin yozlaştırılması için en önemli adımlar atılmış, ikirci-klik ve kararsızlık kongrede de alabildiğine sergilenmişti. Kurtarıl-mak durumunda olan şey buydu. Biz buna yüklendik ve bilinenbazı adımları attık.

1987 yılına yöneldiğimizde bile nasıl büyük engellemelerlekarşılaştığımız bilinmektedir. Avrupa’ya el attık. Ama provokasy-on ve tasfiyecilik ilerlemeye engel oldu. Tasfiyecilik gerillayı deli-lerin bile düşünemeyeceği olumsuzlukların içine sokmaya, mevcutdireniş potansiyelimizi tahrip etmeye ve zindandaki direniş üzerin-de de önemli ölçüde etkinlik kurmaya çalıştı. Rehabilitasyon yön-temlerinin etkilerini de buna eklemek gerekir. 1987 yılının başla-rında karşımıza çıkan durum biraz da böyleydi. Her ne kadar tas-fiyecilik, karar düzeyinde kongrede yenilmiş ve sesini çıkaramazduruma getirilmiş olsa da, fiiliyatta oldukça iddialı ve hırslı hare-ket ediyor, taktiklerini daha da incelterek partinin merkezileşeme-diği alanlarda ilerleme gösteriyordu. Her üç cephede de işlerdevrimci kararlılık temelinde değil, tasfiyeciliğin giderek azıtmasıbiçiminde seyrediyordu. Biz bir devrimci adım atarken, tasfiyeci-lik üç adım atarak çabalarımızı boşa çıkarmaya çalışıyordu.

Tasfiyecilik ve provokasyon çok kötü birer illettir. Hele yapıçok geri olduğu ve bu güçlerin etkisi altına girdiği ve amansız zor-luklara özel savaş eşlik ettiği zaman, işleri yürütmek için muaz-zam bir sabır ve direnme gücüyle işlerin başında olmak gerekir.Bu dönemin kurtarılması için sabırlı olmak, büyük bir duyarlılıkve ertelenemez bir görev anlayışıyla bunun pratik çabası içindebulunmak şarttır. Bu dönem incelenirse, çözümleme ve pratik uy-gulama anlamında hayli derslerin olduğu görülecektir.

1988 yılına yöneldiğimizde, tasfiyecilik bu kez yeni bir ham-leyle tam sonuca gitmek istiyordu. Sanırım biraz daha merkezi-leşmişti. Özellikle silahlı mücadeledeki yozlaşma artmış; zindan-daki büyük direnişlere rağmen, sinsi bir biçimde kendisini ya-pıya egemen kılmada ilerleme sağlamış ve yurt dışında emperya-lizmin de desteğiyle işi, kendi varlığını açıkça ilan etmeye kadargötürmüştü. Bu kez herhangi bir kongre olmadan da kendilerini

515

Page 516: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

ciddi almamız gerektiğini dayatıyorlardı. “Bundan sonrasını bizgötürmeliyiz” diyorlardı. “PKK’ye evet, Apo’ya hayır” sloganıbu dönemde ortaya atıldı. Bu slogan çeşitli düzeylerde basına dayansıtıldı. Gerçekten özel savaş, 1988 yılında kendisini biraz da-ha kurumlaştırmış ve uygulamaya geçirmişti. Özellikle silahlımücadele pratiği sanıldığından daha fazla yozlaştırılmış ve halkakarşı bir hal almıştı. Bazı tasfiyeci önderler cezaevinden salınmışve bunun için hazırlanmak istenmişti. Bizi dünya çapında ger-çekten çok zor duruma düşüren anlamsız eylemler geliştiriliyor-du. Merkezi düzeyde silahlı mücadelenin başı provokatörlercetutulmuş ve hatta burada, önderlik alanında önemli oranda yansı-malarda bulunmuştu.

O zaman tasfiyeciler Avrupa’ya çıkış yapabileceğimizi söylüy-orlardı. Eğer buna alet olsaydık, bu tasfiyecilik için önemli birbaşarı sayılabilirdi. Bunlara göre silahlı mücadelede artık umutyoktu, çünkü bu mücadele yozlaştırılmıştı. Halka oldukça zararveriliyordu. Bu açıdan yenilenmek zordu. Gerçekten provokasyonsilahlı mücadele aracını partinin aleyhine çevirmişti. Onlara göreartık bu araçtan hayır gelmeyecekti. Zindandakiler de tasfiyeciler-ce önemli ölçüde bağlanmıştı. Kendi deyişlerince, Apo tek başınakalmıştı. Açıkça, “Partiyi ele geçirdik, Apo gidicidir; cezaevinde-kiler bizim denetimimiz altındadır; dağdaki mücadeleye egemenolan da bizim adamlarımızdır” diyorlardı. Bu yılda bunlar açıkaçık konuşuluyordu. Özellikle bu yılın Ağustos ayına gelindiğinde,onlar açısından mücadeleyi bitirme ve PKK’yi kendi önderlik hat-tından uzaklaştırarak tasfiyeci bir hat’a sokma işlemi tamamlanmışolacaktı. Aslında böylesi bir karar ve bunun pratik uygulaması var-dı. Burada engel olarak görülen tek kişi bendim.

Eğer bunlara Avrupa’ya çıkış olanağını vermiş olsaydık, oradaetkisizleştirilirdik. Burada da düşman sızmaları vardı. Bunlarıntezgahlayacağı provokasyonlarla bizi tasfiye ettirmek istiyorlardı.Avrupa’ya da gidilse, burada da kalınsa, kendilerine göre tasfiyeolmamız gün sorunuydu. Bu tür gelişmelerin üzerine yoğunca git-tik. Dağ mücadelesinin üzerine çeşitli müdahale grupları yollandı.Çok zor durumda bulunmamıza rağmen, 1988 yılı Temmuz’undaönemli birkaç grubu Botan’a ulaştırmaya çalıştık. Aslında işler

516

Page 517: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

doğru ele alınıyordu, talimatlar vardı. Ama bunlar yapıyı kontrolaltına almışlardı veya talimatlar kesinlikle yapıya ve gelişmelereyansıtılmıyordu. Bu anlamda Agit yoldaşın şahadeti iyi değerlen-dirilmelidir. Partiyi doğru dürüst yürütecek bir tek adam yoktu.Her türlü kural dışı gelişme ortaya çıkıyor, ama hiç kimse buna sesçıkaramıyordu. Bu konuda 1988 yılı doruk yılıydı.

Zaten yurt dışı çalışmaları bunlar tarafından, sözümona ele ge-çirilmiş durumdaydı. Zindanda bu oluşuma sözcülük edebileceköğeler de peşpeşe dışarı salınıyordu. Biz PKK’nin direndiğini,savaştığını ve gelişme katettiğini söylesek de, -belki bu obejektifolarak böyleydi- karşımızda zannedildiğinden daha fazla derinliğeve genişliğe sahip bir tasfiyecilik bulunuyordu. En önemlisi de tas-fiyeciliğin etkisi altına girmeyen yapı kalmamıştı. İyi niyetlisavaşçılar, kadrolar ve direnişçiler bunların etkisi altına girmişti.Yine bir tasfiyeci zindanda tam bir merkezi rol oynuyordu. Dağdabir provokatör bütün çabaların başına yerleşmişti. Yurt dışında biriki provokatör bütün çalışmaları işlemez duruma getirmişti. Bu birgerçekti. En çok çaba harcayanlar ve partiye dürüstçe bağlı olanlarise bunların kumandası altında bulunuyor, bir türlü parti talimatla-rını anlamıyor ve partinin doğru yaşam tarzına karşılık veremiyor-lardı. İkirciklik ve ertelemecilik sonuna kadar normal bir durumolarak kabul görüyordu. Biz buna rağmen partiyi ilerletmeye ça-lıştık. Buna bir de Avrupa’daki tutuklamaları eklemek gerekir.

İşte bu durumda Apo’nun “gidici” olduğunun söylenmesi ve“PKK’ye evet, Apo’ya hayır” sloganında ifadesini bulan gerçekçok önemlidir. Tasfiyecilerin hesaplarında yanılgılı davrandıklarıpek söylenemez; çünkü kendilerinin kontrol ettikleri güçler azdeğildi. Tuttukları mevziler önemli ve etkiliydi. Bu çapta görülme-se de, bizim buna karşı direnişimiz vardı. Çünkü biz parti hattınabağlıydık. Partinin hattında sapma değil, kararlılık vardı. Bunlarınengellemelerinin bu denli köklü olduğunu bilmesek bile, yine dekarşı koyuşumuz söz konusuydu. Bu engellemelerin sınıfsal yapı-dan kaynaklandığını ve olumsuzlukların eğitimle giderilebile-ceğini düşünüyor, bunları düşmanın dolaylı etkileri biçimindedeğerlendiriyorduk. Aslında bu konuda bir yanılgı vardı. Sorunudaha köklü yakalayıp bir değerlendirme yapabilirdik. Ancak do-

517

Page 518: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

laylı da olsa bunların durumunu meşru olarak kabul etmiyorduk.İstenen kararlılıkta ve kurallar dahilinde yönelmesek bile, durum-larını meşru olarak kabul etme yoktu. Yaptığımız şey daha çokdoğruları kavratmak ve çözümlemeleri geliştirmekti. Aslında bun-lar tasfiyeciliğe verilen dolaylı cevaplardı. 1989 yılının çözümle-meleri incelendiğinde, bu olgunun kesinlikle gözönünde bulundu-rulması gerekir. Bu denli bilinçlice kavrayamadığımız tasfiyecile-rin bu durumuna karşı dolaylı da olsa büyük bir karşı koyuş vardır.Özellikle parti hattını aydınlatıyor, kavrayış düzeyinde de olsa tas-fiyeciliği çözümlüyorduk.

Akademimizin bulunduğu bu alanda 1989 yılının sonlarında ve1990 yılının başlarında bazı gelişmeler vardı. Bunları anlatmayaçalıştım. 1989 yılı çözümlemeler yapma ve peşpeşe müdahale gru-pları oluşturma biçimindeki çabalarla tasfiyeciliğe cevap vermey-di. Bu anlamlıydı. Mücadele aslında belli bir gelişmeyi yaşıyordu.Tasfiyecilerin umduklarının tersine bir sonuç ortaya çıkarıldı. Niy-etleri kursaklarında bırakıldı. Buna rağmen bunlar çabalarını azalt-mamışlar, daha değişik yöntemlerle hareket etmekten alıkonula-mamışlardı. Özellikle bulunduğumuz bu alanda daha değişik yön-temlerle yönelme kararlaştırılmış olabilir. Sadece cezaevinden çı-kan kişileri kastetmiyorum. Kanımca bugünkü yargılamadan daaçığa çıkmış olmalıdır: Mehmet Şener denilen unsur 1989 güzün-de buraya ulaştı. Yine Metin adındaki unsur da buraya ulaşmış bu-lunuyordu. Herhalde başka türlü sızmalar da mevcuttu. Geliştiril-mek istenen, mücadeleyi önderlikle sınırlandırmaktı. Yapı üzerin-deki çalışmalarda başarılı olmak için önderliğe egemen olmak veönderliğin çevresini biraz daha daraltmak gerekirdi. Bence yargıla-manın ortaya çıkardığı bir gerçek budur. Bunun için de her türlüyöntem mübah görülmektedir. İçinde komplo yöntemi de vardır.Bu biçimdeki çeşitli gizli örgütlenmeler ve bozguncu faaliyetlerleetkiyi sınırlandırma söz konusudur. Buna hız verilmiştir. Partiningündeminde bulunan şey de 1990 yılını başarılı kılmaktır. Bu te-melde yılbaşından itibaren kongre yapma hazırlıklarına giriştik.Bunlar da yılbaşından itibaren kendilerini inatla dayattılar.

Sanırım burada yapılan bugünkü yargılamada Şener olayı birazdaha iyi açığa çıkıyor. Bu olayı çok kısaca değerlendirmek gere-

518

Page 519: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

kiyor. Bu değerlendirme, daha çok bu pratiği birlikte yaşayanlarınraporlarında ve cezaevi yapısında geliştirilecektir. Biz, Metin pro-vokatörünün durumunu ortaya koyduk. Tekrar bunu açma gereğiniduymuyorum. Ama bağlantı kurmak açısından şunu rahatlıkla söy-leyebilirim: Bunun 1989’un sonları ve 1990’ın başlarında sonucagitme isteyen bir tip olma olasılığı yüksektir. Partinin bazı zayıfnoktaları vardır. Tarihsel olarak oluşmuş bazı farklılıklar mevcut-tur. Kemalizm kendi tarihi boyunca bu farklılıkları çok kullandı.PKK ortaya çıktığında “kuzey” ile “güney” ayrımı yapılıyordu.Düşman aslında her iki alanı kendi denetimi altında bulunduruyor-du. Birine aleviliği, öbürüne nakşibendiliği dayatmıştı. BirineKDP’cilik türünden bir ilkel milliyetçiliği, öbürüne TKP ve CHPsolculuğu tarzındaki sahte solculuğu empoze etmişti. Düşman bu-nunla bölücülüğü hem parti bünyesine, hem de sol hareketin içineuzatıyordu. Özellikle partinin kuruluş dönemindeki durum buydu.Şimdi buna eklenen yeni bir şey vardır: Parti güneyi etkisi altınaalınca ve öteki parçalardaki halk yığınlarının özlemlerine de cevapverince, güneyciliğe bunu kattılar. Buralarda KDP’nin etkisi var-dır, bu etkiyi PKK’nin içinde biraz daha yaygınlaştırma çabalarınagirişilmiştir. MİT güneyde KDP’cilik, kuzeyde ve özellikle aydın-lar arasında sahte solculuk biçimindeki bir etkilemeyi esas al-mıştır. Türk egemen sınıflarının bu emellerinin çoktan beri var ol-duğunu biliyoruz. Buna bu alanı da katmak ve burada bu zayıflıküzerinde durmak başvurdukları bir yoldur. İnsanlar yeniydi; parti-nin tarihini ve kişiliğini yeterince kavrayacak durumda değillerdi.Bunun yerine kendini dayatmanın uygun bir zemini vardı. Bu te-spit ediliyor ve dayatılıyordu.

Yine zayıf öğeler vardı; çeşitli bireysel rahatsızlıkları olan vepartide umduğunu bulamayanlar vardı. Bunlarla ilkesiz birlikleregidiliyor ve bundan medet umuluyordu. Bu temelde çeşitli öğele-ri oldukça etkiliyorlardı. Aynı şeyi parti içinde daha ileri düzeydesorumluluk almış ve görevlerini yerine getiremeyen çeşitlikişilikler için de uygulamışlar, bunlarla koalisyonlar kurup, uz-laşmışlardır. Bu da ileri düzeydeki kişilerle gerçekleştirilenbaşka bir engelleme biçimiydi. Bu da bir tasfiyecilik türüydü veoldukça ileriydi. Partinin özlü değerlerini açmaz içine sokma;

519

Page 520: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

ikircikliği, kararsızlığı ve kuşkuculuğu geliştirme en çok işlenenyöntem oluyordu. Partinin değerleri alaya alınıyor, bu değerlerhiçe sayılıyor, bunlar daha da düşürülmek ve ezilmek isteniyor-du. Bu konuda çok çeşitli yöntemler dayatılmıştı. Bazıları bile-rek, bazıları da partiden hoşlanmadıkları ve parti kendi dünyala-rına cevap vermediği için buna destek oluyorlardı. Yeter ki arzu-ları tatmin olsundu. Bu yaygındı.

1990 yılı başlarında gelişen o komplo olayı bununla bağlantılı-dır. Eğer önü alınmamış olsaydı, daha da ilerletilecekti. Bu yüksekbir olasılıktı. Kaldı ki, sözünü ettiğimiz bu öğeler yönetimin bü-nyesinde birarada bulunuyorlardı. Bu kampta bile önderlik hattınıişlemez duruma getirmek için yoğun bir karşı faaliyet sürdürülüy-ordu. Biz burada onca çaba harcadığımız ve her şeyi karşıla-dığımız halde, yürütülen bunların tutumuydu. İyi dersler çıkarma-sını bilmek gerekir. Biz o yargılamanın sonuçlarını ülkeye taşır-mak istedik. 1989’da feodal kalıntıların çok tehlikeli olduğunusöylemiştik. İlgili talimatta vardı, Kasım talimatında bu eğilimleredokunulmuştu. Ama ülkedeki mücadele gerçekten bunlar tarafın-dan işlemez duruma getirildiği ve provokatif öğeler bir yerdeyozlaşmayı egemen kıldıkları için, talimatların yürüme şansı yok-tu. Adam burada, neredeyse egemen hale gelecekti. Yani fiiliyattabizi işlemez duruma sokarak, tasfiye etme noktasına getirdiktensonra, sözümona artık bir nolu yetkili olarak ortaya çıkacaktı. Bu-nun ardından tasfiyeciliği istediği biçimde yürütebilecekti. Buradadoğru dürüst bir adam çıkıp buna karşı tavır alamıyordu. Bunundüşmanla doğrudan bağlantı içinde olması da, dolaylı bağlantısı-nın bulunması da mümkündür. Kaldı ki KDP ve TKP gerçeği, yinebunların deyişlerine göre, kırk yıldan beri düşmana hizmet teme-linde bir rol ifa ediyor. Bunlar da oradan geliyorlar. Gerçekten debiri TKP’den, öbürü KDP’den geliyor. Yani düşmanla bağlantılarısomut da olabilir.

Biz burada 1990 yılının başlarında bir provokasyonu yargıladıkve bütün sonuçlarını partiye yansıttık. Yine çeşitli uzlaşmacı tiplerve kendilerini korumak isteyen kişiler bulunmasına rağmen, silahlımücadele içindeki bazı provokatörlerin üzerine gittik. Bunlardanbazıları cezalandırıldı, bazıları kaçtı. Ama etkileri önemli ölçüde

520

Page 521: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

kırıldı. 1990 baharına doğru geldiğimizde bunların etkisi hareketikural dışına ittiği, gerillada kural dışılığı geliştirdiği ve yapıyı ku-ral tanımaz duruma düşürdüğü için, bilinen büyük kayıplar yaşan-mıştı. Şurada veya burada 20-30 kişi birden düşüyordu. Bu kayıp-ların provokasyonla doğrudan bağlantısı vardı. Aslında gerilla ku-ralları dışında bir üslenme ve hareket tarzı dayatılmıştı. Yetmezlikve gaflet de bunlara en büyük desteği sunuyordu.

Burada şu da önemlidir: Kurallarla çelişmeyi zamanında göre-mez ve devrimci yaklaşımı gösteremezseniz, objektif olarak pro-vokasyona alet olursunuz. 1990 yılı içinde olan şey de budur. Bir-kaç yüz değerli kadro ve savaşçının anlamsız bir biçimde şehitdüşmesi hemen hemen tamamen iç hataların sonucunda olmuştur.Mevcut kural dışılık nedeniyle provokasyonun etkileri karşısındasessiz kalan, provokasyona karşı çıkmayan ve önderlik vasıflarınısergilemeyen en iyi niyetli arkadaşlarımız da buna yardımcı ol-muşlardır. Bu durum görülmek zorundadır.

Yenilenmek ve kendinizi düzeltmekten söz ediyorsunuz. Dolay-lı olsa da partiye ve parti çizgisine doğru sahip çıkamamanın,devrimci silahlı mücadelenin kurallarını konuşturamama ve yürü-tememenin vebalinin sizde olduğunu bilerek bunu yapacaksınız.Bunun kendinizdeki çözümlemesini yaparak, çıkarılması gerekensonuçları mutlaka çıkaracaksınız. Botan’dan ve ülkemizin öteki al-anlarından buraya gelmiş bulunuyorsunuz Burada kendi yakın pra-tiğinizi sağlıklı bir biçimde gözden geçirmeniz olanaklıdır. Bunumutlaka yapacaksınız. Özünde düşmanın kontra türü dayatmala-rıyla suç ortaklığı halindesiniz. Bunu göremez ve olumsuzluklar-daki payınızı çıkaramazsanız, doğru parti hattında yürümeniz zorolacaktır. Dediğim gibi biraz vicdan azabı çekmeniz gerekir. Ar-dından bunu güçlü bir devrimciliğe dönüştürerek yükünüzü hafi-fletecek ve rolünüzü oynayarak mutlaka karşılık vereceksiniz.Çıkarmanız gereken önemli derslerden biri budur.

Biz çeşitli alanlara dayatılan tasfiyeciliği boşa çıkarmaya ça-lıştık. Kısmen Avrupa da buna dahildir. Yaptığımız müdahalelerleAvrupa’da parti hattını sınırlı da olsa uygulattık. Aynı şekilde partihattını cezaevlerine de yansıttık. Şimdi cezaevleri yavaş yavaş tas-fiyeciliğin etkilerinden kurtulmaktadır, ama henüz tam ürün ver-

521

Page 522: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

ememektedir. İşte dağda ve zindandaki tasfiyeciliği birazcıkaşmak istediğimizde, bu kez bütün hızıyla Şener tasfiyeciliğidevreye girdi. Bu aslında PKK tarihinde tanık olunan en kapsamlıtasfiyecilik olayıdır. Bu tipin ailesi nasıl bir ailedir? Bu aile nasılşekillenmiştir? PKK’ye nasıl bulaşmış ve PKK’yi nasıl kullanmakistemiştir? Aile ve bireylerinin içerideki durumu, yurt dışına çıkışve buraya geliş hikayeleri nedir? Hala bu konuların üzerindeyoğunlaşmaya çalışıyoruz.

Bugünkü duruşmadan da açıkça ortaya çıkmaktadır ki, bu adamgerçekten çılgınca ve gözükara bir biçimde sonuç almak istemiştir.Bunun için her çeşit yöntemi kullanmayı mübah görmüştür. Kürdi-stan’daki kişilikleri biraz tanırım. Ama bununki kadar küstah ola-nını hiç görmedim. Bizi adeta tanrı katına çıkarıyordu. Bir kişiyikandırmak için ne lazımsa onu yapıyor, aynı anda bitirici çabaları-nı da eksik etmiyordu. Kendi niteliğine göre kendisini oldukça iyiyetiştirmişti. Cezaevinin o büyük direnişçilerini bile kullanabil-diğine göre, sanırım bizi kullanması da zor değildi. Hayri ve Ke-mal yoldaşların ölüm orucunda bulundukları sırada, ölüm orucu-nun 45. gününde eyleme katılma sahtekarlığını gösteren biriydi.Yine 1984 yılı Ocak direnişinde bir yandan yapıyı imhaya sürük-lerken, öbür yandan açıkça teslim olunmasını istiyordu. Bu aslındabir kontradır. Hilvan ve Siverek direnişinin önderlerini hain ilanedecek kadar etkili olabildiğine göre, hiç de küçümsenecek biradam değildi. Bu denli korkunç bir yağcılıkla, korkunç bir ihanetiniç içe geçtiği bir kişiliği tanımak gerçekten zordur.

Adam cezaevi temsilciliğini elde etmiş, büyük direniş önderleri-nin mirasçısı olduğunu söyleyerek ortaya çıkmış ve buraya kadargelmişti. Bizim burada harcadığımız çabalara “Konferans’ı benyaptırdım” biçiminde sahiplenme küstahlığını ve gözüaçıklığınıgösterebiliyordu. Hemen hemen el attığı her öğeyi kendisinebağlayabiliyordu. Aslında burada her şeyi yapan bizdik. Soluk so-luğa gece gündüz bir şeyler oluşturmaya çalışıyoruz. Ama o bunla-rı alıp götürmüştü. Yöntemleri müthiş ölçüde etkiliydi. O da enazından bizim kadar etkili olmaya çalışıyor, yöntemlerimizi bizekarşı kullanıyordu. Benim PKK’yi TC’ye karşı geliştirmek içinkullandığım bütün yöntemleri o fiiliyatta PKK’ye karşı geliştiriy-

522

Page 523: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

ordu. Yani bu aslında biraz TC’nin içteki intikam aracı oluyordu.Biz, TC’ye karşı PKK’yi nasıl oluşturduysak, TC de içeriden aynıyöntemleri kullanarak, “Bunu bize yapan sen misin? Bu yöntem-lerle cumhuriyetimize karşı PKK’yi ortaya çıkardın. O zaman bi-zim nasıl adamlar yetiştirdiğimizi, PKK’ye nasıl bir tasfiyeciliğidayattığımızı ve fiiliyatta bunlarla nasıl bir bozgunculuğu egemenkılmaya çalıştığımızı gör” dercesine hareket etti. İşte bu küstahtam da bu işin adamıydı. Tuhaf ama gerçek.

Adam kandırmacı mı kandırmacıydı. Gazeteye de yansıyanhakkımdaki en büyük övgüleri yapan oydu. Provokatör HüseyinYıldırım da bunu yapmadı mı? O da büyük bir disiplinle bağlılıkgösteriyordu. Bizim komutanlarımızın gösteremediği disiplini vebağlılığı sergiliyordu. En değme önderlik değerlendirmeleriniŞener denen adam yapıyordu. Ama aynı anda ihaneti de örgütleye-biliyordu. Karasevda örneği bağlılıkta kendisinin üstüne yoktu.Ama ihanetinin bir örneği de bulunmuyordu. Kanımca soruştur-malar bu konuyu biraz daha açıklığa kavuşturacaktır. Cezaevi pra-tiği biraz daha kapsamlı ele alınacaktır. Biz bu işi cezaevinden çı-kan arkadaşlarımıza bırakacağız. Yine hala zindanda bulunan ileridüzeydeki arkadaşlara devredeceğiz. Ben bu yargılama dolayısıylabazı sonuçları aktarmaya çalışıyorum. Aslında bu değişik bir olgu-dur. Adam sıradan bir ajan değildir. Bugün bizzat Özal’ın ağzındanKürt sorunundan, Kürtçenin serbestliğinden ve tecil yasasındansöz edilmektedir. Bütün bunlar büyük bir olasılıkla içimizdeki tas-fiyecilerin önceden anlaştıkları hususlar olmaktadır. Bu konudabasına da yansıyan gelişmeler vardır. MİT içinde brifingler düzen-lenmekte, PKK’nin nasıl tasfiye edilebileceği konusunda tartışma-lar yapılmaktadır. Burada da uzlaşmacılık veya tasfiyecilik vardır.Bazıları zaten açıkça yaptı. Hatta cezaevlerinde işkence uygulama-nın hata olduğu, bunun direnişe yol açtığı, teslimiyeti egemen kıl-mak için daha ince yöntemler kullanılabileceği, yine dışarıda özelsavaşı dizginsiz bir biçimde uygulamakla hata yapıldığı vePKK’nin reformize edilmesiyle mücadelenin önlenebileceği söy-lendi. Bu tür tartışmalar yapıldı.

Biz, TC’nin 1990’lı yıllarda mutlaka büyük bir tasfiyeciliğe yö-neleceği ve tasfiyeci bir çabanın mutlaka boyvereceği beklentisi

523

Page 524: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

içindeydik. Nitekim böyle bir çaba vardı, ama bizim haberimizyoktu. Bu çabanın bu denli gözükara olacağını tahmin etmiyorduk.Adam PKK’yi PKK yapan değerleri gerçekten çok iyi biliyordu.Hepinizden çok daha iyi biliyordu. Siz dağınık ve sistemsizsiniz,çizgide yoğunlaşmanız zayıftır. Bu adam çizgide müthiş yoğun-laşıyordu. Ama bunu çizgiyi boşa çıkarmak için yapıyordu.

Yıldırım Akbulut’un “Apo kesinlikle cezalandırılacaktır” sözle-rinin altında şu gerçek vardır: Devlet benim dışımdaki bütün PKKmensuplarını etkisizleştirebilir; affedebilir veya imhaya götürebi-lir. Bunu neye dayanarak söylüyor? Bunu bu tür öğelerin almış ol-dukları sonuçlara bakarak söylüyor. Düşman tek engel olarak benigörüyor. Benim aşılmam halinde, PKK sorununun halledileceğin-den emin görünüyor. Bu öğe de biraz böyledir. Daha öncekiler devardı; uygun bir tarzda “Bu işi bize bıraksan” demelerinin ardındayatan şey buydu. Büyük olasılıkla kendisinden öncekilerin başarı-sız kalmalarının nedenleri üzerinde derin düşünmüştü. Yani tas-fiyecilik tarihini çok iyi özümsemişti. Birey olarak anasının gözüderken bunu kastediyorum.

Adam müthiş bir aileci yapı içindedir. Ailesinin yükselmesi içinher şeyi göze almıştır. Zaten başından itibaren PKK’ye dayanarakkendi mahalli çelişkilerini çözmek istemiştir. “Ramanlardan filankişiler öldürülmelidir” biçiminde bana kadar ulaştırdıkları talimat-lar vardır. Tamam, bir ailenin içinde bir tane hain çıkar, iki hain çı-kar: Ama böyle bir ailenin tümüyle karşımıza çıkarılması ne de-mektir? Öyle anlaşılıyor ki, bu bir saptırmadır. Daha o dönemdeböylesi bir mahalli çelişkiyle PKK’nin yoldan çıkarılmaya çalışıl-masıdır. 1982 yılında parti daha doğru dürüst iki adam bile hazırla-mamışken, “Diyarbakır’ı basın, tutsakları kurtarın” demesi bile birprovokasyondur.

“Saliha ana” denilen kadın Diyarbakır’da dalgalandırılıp dur-duruluyor. Aslında bu TC’nin pohpohlamasıdır. Hiçbir ana ayaktakalmazken, bu nasıl kalabildi? Hayır, TC tarafından kendisine ba-zı olanaklar bahşediliyor. Dışarıyı o kontrol ediyor. İçeride arka-daşlar şehit düşmüş. Adam ölüm orucunun 45. gününde eylemekatılıyor. On günlük bir eylemden sonra arkadaşlar şehit düşecek-ler. O zaman bunun adı direnişçiye çıkacaktır. Hatta adam “Hayri

524

Page 525: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

vasiyetinde sorumluluğu bana bıraktı” diyor. Bu aslında yalandır.Şahin ve Yıldırım gibi tasfiyeciler içeride yapıyı açıktan karşıları-na alıp tasfiye etmeye çalışırken, Şener de sızma biçiminde öncü-lüğü ele geçiriyor. Sanırım bu adam daha önce “ılımlı PKK” işinihalletmek için Kolordu Komutanı Cemalettin Altınok’la görüşüy-or. Kemal Yamak daha çok teröre sarılıyor. Saldıraner adındakiişkenceciyle götürebildiklerini götürme ve kalanları denetim altı-na almayı deniyor. 1984 yılına geliniyor. Şener barikatlar kurdur-tarak arkadaşları askerlerin üzerine saldırtıyor. Hemen anında“Tek tip elbise giyin, marş söyleyin” diyerek yapıyı teslimiyeteyöneltiyor. Arkadaşlar bunu açıkça söylüyor; “O dönemde büyükbir direniş yapısını teslimiyete götürüyordu” diyorlar. İstediğiniyapamıyor. Bu konuda cezaevlerindeki birçok arkadaşın gözlem-leri var. Bu bitmiyor, bu kez bununla sonuca gidemiyor. En önem-lisi PKK direnişinin zindanda dayandığı Hilvan-Siverek pra-tiğinin öncülerini hain ilan ettiriyor. Bölücülüğü bizzat yaratıyor.En önemli öğelerin yanına gidiyor; bir bölümünü yanına, bir bö-lümünü karşısına alıyor. Bu arada kendisini birbuçuk yıl dışarıdatutuyor. Kendisi iyi bir ayarlamacıdır, karşı karşıya getirdiktensonra sıyrılıyor. Bir kesimi zayıf düşürdükten sonra bu kez diğer-lerinin başına geçiyor. Hemen TKP’lileri buluyor ve onların ya-nında kalıyor. TKP’nin yayın organına yardım ediyor. Yani Hay-dar Kutlu takımının TC ile icazetinin adımlarını atıyor. Sözümonaönder olduğu için TKP ile ilişkiler geliştiriyor.

TKP o zaman PKK’ye karşı olduğunu ve NATO ile AET’yekarşı olmadığını açıklıyordu. PKK’nin silahlı mücadeleden vazge-çirilmesi için yoğun çabalar vardı. Şener gidip bunlarla temasa ge-çiyor. 1988 yılına gelindiğinde PKK’yi TKP’lileştirme faaliyetleri-nin yoğunlaştığını sanıyorum. Yine o zaman bazı öğeler SosyalistParti’yle ilişkiye geçiyorlar. Yani kendilerine göre dış ilişkileri de-netimleri altına alıyorlar. O zaman TKP’liler zaten sosyal-demo-krat bir yapıya dönüşmüş bulunuyor. İcazet verilmiştir, yöneticileriyurt dışından dönmek üzeredir. Bir tek eksiklik vardır: PKK tas-fiye edilmemiştir. PKK henüz direnişten vazgeçirilememiştir. Bunoktada bu adam imdada koşuyor. TKP’nin kendi başına yapama-dığını, “Sol Birlik” biçimindeki oluşumlarla başaramadığını bu

525

Page 526: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

adam başarmaya çalışıyor. İçerisi yetmezmiş gibi dışarıyı da hal-letmek itiyor. Tabii bunun için öncelikle önderlik düzeyinde etkiliolması ve bizden fetva alması gerekiyor.

Buraya gelir gelmez, abuk sabuk bir biçimde, “Ben korkuyo-rum, benim farklı görüşlerim var” diyordu. Tabii biz de biraz dersalmışız. Korkmasına hiç gerek olmadığını, burada hiç kimsenin kı-lına dokunamayacağını söylüyorduk. Aslında ortada bir suçlamave töhmet altında bırakma vardır. İkidebir farklı görüşlerinin ol-duğunu söylüyor. Peki, senin görüşlerin nedir? Söyle, biz de yarar-lanalım. Hala bu görüşlerini açıklamış değildir. Görüşlerini açıkla-maktan korktuğunu söylemesi gerçekte bir tehdittir ve bizi uz-laşmaya zorlamadır. Adam aslında bizi inceliyor, dikiş tuttur-amayacağını anlıyor. Görüşlerinden bir iki tanesini açsa, kendis-inin ne mal olduğunu anlayacağız. Bunun için korkuyor ve saklıy-or. Kendisine bir şey olursa, görüş farklılıklarına sahip olduğununortamını hazırlamak istiyor. Bu görüşlerini her yerde açıklayabilir,kitaplar da yazabilirdi. Öyle anlaşılıyor ki, düşüncelerini önceliklebizim onayımızdan geçirmeyi tasarlıyor. Yani biz oturup kendisiy-le anlaşacağız. Bunu daha önceki tasfiyeciler de söylüyorlardı.Ama o bundan korkuyor. Görüşleriyle bizi etkileme veya bizi ken-di görüşlerine çekmenin olanaksızlığını görür görmez, derhal zayıföğeleri yokluyor. PKK’nin kadro politikasını boşa çıkaracak yo-klamalarda bulunuyor. Kendi başına hızla örgütlenmeyi deniyor.PKK’den rahatsız ve PKK içinde özümsenmemiş unsurları buluy-or. Bunları adeta eliyle koymuş gibi bulabiliyor. Kendi deyimiylebu alanı Diyarbakır Cezaevi’nden farksız görüyor. Kendisine göreburada çok farklı bir PKK vardır. Bunu küçük görüyor ve kendin-ce dalga geçiyor. En küçük bir olumlu çaba harcamıyor. Zayıföğelere dayandırdığı örgütlenmesini hızla geliştirmeye çalışıyor.

Biz aslında onun bu yaklaşımını biliyoruz. Onun ailesi vasıta-sıyla TKP ve Avrupa ile bağlantılarının farkındayız. İçerideki du-rumu zaten kuşkuludur. O da bunu biliyor. Yapı kendisini birazkontrol altında bulunduruyor. Çok tedirgindir. Konuşurken duda-kları titriyor, dişleri birbirine çarpıyor. İçindeki ihanet güçlü olma-sa böyle davranmaz. Öteki bazı oportünist önderlerin suratları dabu biçimde kızarıyordu. İhanetleri o kadar büyüktür ki, kan yüzle-

526

Page 527: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

rine vuruyor. Sonuçta, kanımca gizli bir örgütlenmeyle yürümenindaha akıllı olacağına hükmediyor. Daha 1978’lerde Şahin de böy-leydi. Semir de 1982’de böyle davranıyordu. 1986’da Fatma sonsözünü söylemek istiyordu. Kendisiyle uzlaşmamız açısından bu-nu yapıyordu. Tabii bunun geçerli olmadığını anladıkları zamankomploya yöneliyorlardı. Bu da her türlü bozgunculuğu yapıyor-du, ama daha akıllıca yapıyordu. Daha gözükara hareket ediyordu.Kişilik açısından gerçekte öl denilse ölecek kadar zayıftı. Ama id-diası büyüktü veya içine girdiği rol tehlikeliydi.

Cezaevi direnişinin önderlerine bu denli melaneti yapan biri bu-rada haydi haydi yapar. Sonuç belliydi: Kendisini pratikte dene-mek zorundaydık. Durumunun oldukça tedirgin edici olduğu orta-daydı. Yapıya hiçbir şey vermediği gibi, ne olacağı kestirilemezbir durumda bulunuyordu. Adeta kendisini idare etmeye çalıştık.Birkaç aylığına Güney Kürdistan pratiğine yolladık. Bugünkü yar-gılamada da ortaya çıktığı gibi, orada çok kısa bir süre içinde par-tiye karşı farklı emeller besleyen ve çeşitli bireysel yaklaşımlariçinde bulunan öğeler buluyor. Kanımca içeride devlete dayalı ge-lişmesini burada kurduğu dolaylı ilişkilerle güçlendirmeye çalışıy-or. Partiye karşı öfke duyanları biliyor, bunları hızla etkisi altınaalmak için çaba harcıyor; kendilerini bir yandan Parti Önder-liği’ne, öbür yandan halka karşı yöneltme çabası içine giriyor. Ta-bii her şey istediği gibi olmuyor. Çünkü kendisine zaman gerekiy-or. Aslında örgütlenme yapıyor. Çeşitli kanallarla ilişkiler kuruyor.Mardin’e el atmaya çalışıyor. Örneğin Mahmut Tanrıkulu arka-daşın şehit düşmesi olayı vardır. Aslında bu arkadaşın Mardin’dekalmaması gerekiyordu. Ama Şener Mardin’i halletmek için Mah-mut arkadaşı ve cezaevinden çıkan bazı arkadaşları Mardin’de tu-tuyor. Batmanlı bazı öğeler de olabilir. Onları sözümona kentlerdegüçlendirmeyi tasarlıyor. Güney’de kendine göre sözde bazı köprübaşları kuruyor. Bunun yansımalarının Avrupa’ya kadar uzandığısöyleniyor. Gizli yazışmalar yapıyor. Yani böylesi ilişkiler kurabi-liyor. Tabii sıra kongreye geliyor. Biz kongre için ülkeye yöneliyo-ruz. Bunu fark ediyor; kuryeleri ayarlamaktan buradaki temsilcile-ri belirlemeye kadar pek çok şey yapıyor. Etkilediği bazı kişilerinsözleriyle ifade edilecek olursa, bir ay sonra her şeyi halledeceğini

527

Page 528: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

söylüyor. İnsanları neredeyse “Kongreyi ele geçiriyoruz” havasıiçine sokuyor. “Bu kongreyi alırsak, her şey halledilmiş olur. Sizde özlediklerinize kavuşur, dilediğinizi yapabilirsiniz” diyor.

Aslında adam iddialıdır, bir komployla bu işi tamamlayabilir.Dolaylı olarak bunun için bazı öğeleri hazırlıyor. Hatta bazı top-lantılar yapılıyor sanırım. Böylece kongrede işin tamamlanacağınıve yeni bir önderliğin çıkacağını düşünüyor. Arkadaşlar bilirler,kongre sırasında gözükara çalışıyor. İmzasını atıyor. Bunu hiçbirarkadaşın yapamayacağı yoğunlukla yapıyor. Birçok belgenin altı-na imzasını atıyor. Aslında bunlar parti değerlendirmeleri olduğuhalde bundan geri kalmıyor. Kendine göre yükseliyor ve egemenoluyor. Bilindiği gibi bu kadar hızlı yükselenler çok kötü düşerler.Her yükselişin bir de düşüşü vardır. Yükseliş sağlam olmayınca,düşüş kötü olur. Gelinen noktada bu oluyor.

Tasfiyeciliğin en üst düzeydeki bir ifadesi de böyle oluyor.Şimdilik sorgu altındadır. Bütün bu melanetini itiraf etmesini be-kliyoruz. Burada sizin vardığınız da bu oldu. Bizim bu yargı içinsöyleyebileceğimiz fazla bir şey yoktur. Bunlar PKK’nin dire-nişçi ve dönüşümcü durumunu anlayıp kavrayamamışlardır. Çokgeriden yaşıyorlar. Kişilikleri zayıftır, PKK’nin direniş gerçe-kliğini kavrama ve uygulamada yetmiyorlar. Henüz kendilerinidevrimcileştirememişlerdir. “Ilımlı PKK” bunların ardında ençok koştukları bir tutum oluyor. Bu aslında orta sınıfların damga-sını taşıyan bir gelişmedir. Kişiliklerine en uygun düşen araç“ılımlı PKK”dir. Bu bizde çokça ortaya çıktı. Baştan beri bu böy-le oldu. Bu tip öğeler çoktu. Ama sürekli tasfiye oldular. Ortayol-cu bir PKK’nin mümkün olmadığını, bu konuda yaşanan tasfiye-ciliğin tasfiyesinin sonuçları açıkça gösteriyor. Bu bizim için öy-le fazla anlamlı bir gelişme veya zorlukla üstesinden gelinebile-cek bir iş değildir. Daha yüzeysel ve zayıf bir eğilim olarak ken-disini yüzeye vuruyor. Devletle dolaylı etkilenmeler olabilir. Sı-nıf yapılanmaları çok daha etkileyicidir.

Yargılamada da gösterildiği gibi, bunları açığa çıkardıktan sonradüzeltmeye almak, kendilerine şans tanımak ve tabii yaşamlarıpartiyle bağdaşmayanları uzak tutmak biçiminde bir yönelim var.Sanırım şimdilik bu yeterli görülüyor. Parti tarihini iyi tanıyacak

528

Page 529: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

olursak, bu tip etkilenmelerin sürekli ortaya çıktığını görürüz. Bizbir yandan bunların içyüzünü açığa çıkartan, öbür yandan iknaylagelişmelerine ağırlık veren bir yaklaşım içindeyiz. Bu yargılamakonusuna da böyle yaklaşıyoruz. Ama temelde hepsinin çok katıbir tasfiyeciliğe bağlı olduklarını da gösteriyoruz. Bu doğrudandüşmanı dayanak alan, düşmanı kendisine böyle arka zemin olarakseçen bir tasfiyeciliktir. Esasta bununla uğraşıyoruz. Dolaylı ürün-lerini ve yan etkilerini ise ikinci planda ele alıyoruz. Etkiledikleri-ni, güçten düşürdüklerini ve kendileriyle oynadıklarını esas olarakıslah etme, bu yöntemle kendilerine gerçekleri kavratma ya-klaşımımız vardır. Kişilik olayında, PKK tarihi, özgürlükler veilişkiler konusunda bunlara gerçekleri göstermemiz gerekirdi vebunu yapmaya çalıştık. Pratikte bunları biraz daha kendilerine ge-tirme temelinde ve eğitici yanı ağır basan çabalar içinde tutmayaçalışacağız. Ama bu tür şeyler bitmez. Mücadele tarihimiz boyun-ca bu tür şeyler kendilerini bazen daha da incelterek, bazen kababiçimde sürdürmeye çalışacaklardır.

Görülüyor ki iç engellemeler sandığımızdan daha fazla etkilidirve partiyi açık cepheden daha fazla uğraştırıyor. Yine uzun yıllarbu etkilemelerin altında kalan arkadaşlarımızın ne kadar partiye nekadar tasfiyeciliğe çalıştıkları belli değildir. Bunu netleştirmek ge-rekiyor. Şimdi her zamankinden daha fazla bu netliği görebiliyor-sunuz. Sanırım kendinizi netleştiriyorsunuz. Bununla da yetinmiy-or, kendinizi tam bir karar durumuna getiriyorsunuz. Şimdi artıksağlam partili olmanın zamanıdır. Sağlam partili olamazsanız,düşmanın sizin için biçtiği şey yenilgidir. Pratik bunu bütün çıpla-klığıyla göstermiştir. Bizim müdahalelerimiz olmasa, en azındanşimdiye kadarki görünümüyle düşman sizi yenilgiye uğratacaktır.Yani düşman kişiliğiniz üzerinde başarılı olma da iddialıdır. İddialıolmasının yanısıra, bu konuda sonuç almıştır. Burada kendi kendi-nize düşmanın yengisini kişiliğinizde neden bu kadar ucuzcayaşattığınızı sormalısınız. Bu benim değil, sizin sorunuzdur. Be-nim işlerin altından kalkabildiğimi görüyorsunuz. İşlerin altındankalkabiliyor ve Kürt halkının adına geliştirebiliyorum. Şimdi be-nim tam zaferi sağlayıp sağlayamamam hiç önemli değildir.Önemli olan sorumluluğum altında bugüne kadarki gelişmeleri

529

Page 530: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

başarıyla sağlayabilmemdir. Çalışma tarzım, yönelimlerin veilişkilerim bu sonuçta anlamını bulur. İçeride ve dışarıda düşmanınbütün hamlelerini boşa çıkarma düzeyine ulaşmışım. Dolayısıyladüşman henüz bende kendi başarısını görememektedir. Beni ancakaçık bir tasfiye hareketiyle halledebileceğini itiraf etmektedir. Amadüşman sizin için aynı şeyleri söylememektedir. Daha doğrusumevcut pratik sizin aynı başarılı yürüyüş durumunda olmadığınızıgöstermektedir.

Gerek iç engellemelerin üzerinizdeki yansımaları, gerek düşma-nın doğrudan yürüttüğü özel savaşın sonuçları kendinize gelmenizişart koşmaktadır. Benim bir yürüyüş ve çalışma tarzım vardır vebu tarz yenilmemiştir. Hemen şunu da söyleyeyim: Bu noktadadüşman üzerime nasıl geliyor? Düşman açıkça benimle uzlaşma-nın sinyallerini veriyor. Son gelişmelerle birlikte ortaya çıkan birgerçek de şudur: Düşman ilke düzeyinde temel devrimci taktiklerüzerinde beni ne kadar yumuşatabileceğini ve bunun mümkünolup olmadığını araştırıyordu. Ama bunun pek mümkün olma-dığını gördü. Tersine tedirgin olan kendisidir. Düşman, bizi kulla-nayım derken, kullanılma durumuna düşme olasılığının yüksek ol-duğunu itiraf etti. Kendi çizgimde kararlı ve usta olduğum itirafediliyor. Günlük gelişmelerden düşmanın yeni açılımlarının dikiştutturamayacağını görüyoruz. Bunlar halihazırda benim taktik po-zisyonda ne olduğumu ve ilkesel düzeyde ne durumda bulun-duğumu gösteren gelişmelerdir.

Sizler şimdi kendiniz için acaba neler yapabilirsiniz? Bu önem-lidir. Dürüst olduğunuzu ve mücadele etmek istediğinizi sanıyo-rum. Hem de PKK’ye yaraşır bir biçimde mücadele etmek istiyor-sunuz. O halde bunun nasıl yapılacağı sorusuna cevap vereceksi-niz. PKK tarihi bir hayli zengindir, verileri boldur; incelemesinibileceksiniz. Bu konuda yüzeysellik olamaz. Ciddi olmamak vesonuca gitmemek kabul edilemez.

Şimdi önemli bir atılımın öngünündeyiz. Her düzeyde 1991 yılıatılımının kıpırdanışları yaşanıyor. Newroz kutlamaları bir patlamabiçiminde hala sürüyor. Partinin ısrarlı eğitici çabaları yine ileridüzeyde bir öncülüğe ulaştırdı. Ama acaba bütün bunlar sizin ko-muta ve militan rolüne sahip çıktığınızı gösteriyor mu? Bunu bura-

530

Page 531: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

da tartışıyoruz. Sizinle burada bunu halletmek istiyoruz. Sağlambir yürüyüşün temel koşulunun bu temelde kendinizi halletmenizolduğu ortaya çıkıyor. Düşman da en hassas sorunun bu olduğunubildiği için, bir yandan açık saldırı cephesi ve öbür yandan dolaylıetkileme yöntemleriyle yenilginizi neredeyse bir kader gibi göster-meye çalışıyor. Şimdi şu “affetme” sorunundan, çeşitli alanlardakizımni uzlaşmaları normal göstermeye olanak sunacak tavırlarıngeliştirilmesine kadar çeşitli olguları gözönüne getirelim: Bütünbunlarla başarıya gitmeyi ve hatta kendinizi yaşatmayı olanak da-hilinde görüyor musunuz? Kesinlikle hayır! Ancak bu konudakigafletin varlığından söz edilebilir. Böylesi bir gaflet durumu ileparticilik yürütülemez.

Birçok nedenler gösterebilirsiniz; yetmezliğin birçok gerekçesisıralanabilir. Ama bunlar hiçbir şeyi kurtaramaz. Kültürsüz-lüğünüzden tutun da doğru dürüst politik hat’a girememenizi, ör-güt hattına girememenizi ve kendinizi şekillendirememenizi ge-rekçe olarak gösterebilirsiniz. Ama bunlar gerçekten yenilginiziönleyemiyor. Gerçekten tasfiyeciliğin bütün belirtileri açıkça or-taya çıktığı halde, hiçbir alanda ve cephede buna başarıyla karşıkoyamamış olmanızın sorumluluğunu kimin üstüne yıkacaksınız?Önderliğe mi? Asla! Halk kitlelerine mi? Kesinlikle hayır! Araçgereç yokluğuna mı! Asla! Sorumluluğu kendinize yıkacaksınız.Sorun siz kendinizsiniz. Şimdi siz militan olduğunuzu söyleyerekişin içinden çıkmak istiyor, hatta önderliğe soyunuyorsunuz. Bu-nun sağlam duruşunu tutacaksınız. Kaldı ki ne tecrübeniz, ne desize sunulan destek azdır. Bu konuda dikiş tutturmak sizin işiniz-dir. Ne kendinizle, ne de partinin size sunduğu yetkiler ve verdiğideğerlerle oynamaya hakkınız vardır. Kendinizi düzeltme işini er-teleyemezsiniz. Komuta düzeyinde işlere karşılık vermek hiçbirgerekçeyle savsaklanamaz ve ertelenemez.

Dolayısıyla bütün partililer için çıkarılması gereken sonuç belli-dir: Tutarlı devrimcilik ve önderlik hattında yürüyen militan açı-sından, hiçbir bahaneye sığınmadan ve herhangi bir yetmezliği sa-vunmadan, bundan sonrasını sağlam götürebilecek bir çalışma tar-zına, üsluba ve vuruş tarzına ulaşmak, işlere hakim olmak, bu ko-nuda gerçekten bir iktidar savaşçısı, bir ordu kurucusu, kısacası

531

Page 532: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

bütün işlere kumanda edebilen, bunun için görüş üretebilen, kararçıkartabilen ve düzeltme yaptırabilen bir konuma ulaşmak zorun-ludur. Devirmcilik şimdi böyle yapılabilir. Demin başında sözünüettiğim anlama işini artık layıkıyla ve beraberinde değişmeyi desağlayacak biçimde halletmek durumundasınız. Anlayışlı olun der-ken, gereken değişikliği mutlaka anlamakla iç içe götürmeniz ge-rektiğini belirtiyoruz. Yani anlamakla uygulamayı birleştireceksi-niz. Buna teori ile pratiğin birliği adı verilir. Bu çok geneldir. Çiz-giyi kavramanın biraz var olduğunu söylüyoruz. Artık çizginin uy-gulanması gerekir. Öyle bir uygulama dışı kalınmaktadır ki, bu du-rum açık kontralara destek sunmaya kadar gidebilmektedir. Sizde-ki uygulama yanlışlığı veya düşkünlüğü bu kadar gelişmişse,başka zeminlerde bunun karşılığının çok ağır bir cezalandırma ol-duğunu unutmayın. Eğer şimdi cezalandırılmıyorsanız, bunudoğru yolda oluşunuza değil, tersine içinde bulunulan durumunnazikliğine ve biraz da kendi gafletinize borçlusunuz. Yoksa bukadar kural dışılık, bu ölçüde pratiğe egemen olamamak sizi yaşat-maz ve şu ya da bu biçimde tasfiye olmaya götürür. Önderlikolayına cevap verememede eksiklik üsluptaysa düzeltmek, yet-mezlik çalışma tarzındaysa kendinizi burada kanıtlamak zorunda-sınız. Bunu yapamazsanız suçlusunuz. Bahane aramamalıyız. Ön-derlikte bahane olmaz. Aşağı yukarı hepinizin konumu budur.

Önderliğin anlamı şudur: Önderlik, savsaklamadan, ertelemedenve herhangi bir zayıflık belirtisi göstermeden günün emredilen gö-revlerine güç getirebilmektir. Burada bahane aramak bile suçtur,güç getiremediğinizi söylemek suçtur. Yanıldığını ve oyuna getiril-diğini söylemek ise çok daha ağır suçlardır. Hele gücünüz yettiği veolanaklarınız elverdiği halde bile bile yapamamak çok ağır bir suçoluşturmaktadır. Askerlik söz konusu olduğunda ve önemli görev-lerin içinde bulunduğunuzda, bunların sonuçlarının çok ağır bir ce-zalandırma olduğunu biliyorsunuz. Kanımca şimdi bunu biraz gö-rüyorsunuz. Haydi şimdiye kadar bu konumdaki olumsuzlukları ço-cukluğunuza, amatörlüğünüze ve biraz da gafletinize verdik diye-lim. Bugüne kadar bunların karşısında tahammül gösterdik. Amabu kadar tecrübeden sonra sonuç alıcı bir dönemin içine girmeyineyle geçiştirebilirsiniz? Çizgiye egemen olmamayı ve çizgiyi her

532

Page 533: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

koşul altında yürütmemeyi neyle izah edecek ve kendinizi nasıl sa-vunabileceksiniz? Her şeyden önce tasfiyecilikte ısrar edersenizyargılanırsınız. Bugünkü küçük yargılama örneğinde görüldüğü gi-bi teşhir ve tecrit edilirsiniz. Bu siyasal yaşamınız açısından yıllar-ca tedavi edilemeyecek geri bir adım olacaktır. Böylesi adımlarıkendinize layık gördüğünüz zaman ise devrimciliğiniz bitmiş de-mektir. Bu temelde önderlik ve siyasal savaşım sanatını artık kav-rayacaksınız. Kürt özelliklerinin alabildiğine geri olması ve önder-likteki acemiliğiniz, artık bu denli gafil duruma düşmenizin izahedici bir nedeni olamaz. Bunu ileri sürmeniz uygun değildir.

Politika yapmasını bileceksiniz. Çeşitli iç sorunlarınız olabilir,psikolojik sorunlarınız olabilir. Hepimizin böylesi sorunları olabi-lir. Önderlik sanatı psikolojik sorunları, iç rahatsızlıkları ve sub-jektif niyetleri acımasız bir biçimde önlemeyi de içerir. Yani sonnefesinize değin bu işlere layıkıyla eğilmeniz önderliğin gerekle-rindendir diyoruz. Benim üzerimdeki baskılar ve iç sıkıntılarımherhalde sizinkinin bin katıdır. Buna rağmen önderliğin icrası halaisim üzerindedir. Sizin de en azından görevleriniz çapında böyleseyretmeniz gerektiği açıktır.

Bundan sonraki yürüyüş üzerine bazı değerlendirmeler yapmakistedik. Özellikle silahlı savaşım konusunda gerek burada gerekseülke içinde sağlam gruplar hazırlanıyor. Bunların yürüyüşünün tamda gerillamıza yaraşır nitelikte olması ve yine parti öncülüğününsağlam tutturulması için hayli kapsamlı değerlendirmeler yaptık. Budeğerlendirmeleri talimatlara kadar dönüştürüyoruz. Eklemeyi fazlayararlı görmemekle birlikte, yine de bazı uyarılar yapmaktan kendi-mi alamıyorum. Şimdi sizler fazla uyarılar almadan, bundan sonra-sını sağlam kılmak için kendinize, birliğinize ve mümkünse bütünpartiye doğru yüklenmesini bilin. Bundan sonraki gidişatınız bunabağlıdır. Oldukça amatör heveslerden vazgeçin. Ardına kadar tas-fiyeciliğe açık ve onu yürüten tutum ve davranışları bir kenara atın.Parti tarihimizde gerçekten küçümsenmeyecek bir mücadeleyle va-rılan önemli sonuçlar sizi de saygıdeğer bir militan yapabilecek, do-sta düşmana karşı güçlü kılabilecektir. Bir devrimci için bundan da-ha arzu edilir bir sonuç olamaz. Hiç olmazsa bunca gelişmeden son-ra bunu edinin. Belki hak etmemiş olabilirsiniz, ama yine de bunu,

533

Page 534: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

partinin size verdiği bir değer olarak hazmedin.Bu aşamadan sonra her birinizin çözümleyici niteliği ve çizgiyi

yürütme gücü artık tam, sağlam ve yeterli olmalıdır. Bunun tersinidüşünmek insana çok saçma geliyor. Ancak kendisini çözümleye-memiş hastalıklı bir kişi bundan sonrasını olumsuz götürebilir. He-men söyleyeyim, bunlar da fazla yaşayamaz. Bunları ne düşmanne de PKK’nin yürüyüşü yaşatabilir. Çocukça hesaplardan vazge-çeceksiniz. Kural dışılıklardan, keyfi davranışlardan, silahla vebirlikle oynamaktan, görevlerinize karşı kayıtsızlıktan ve görevle-re gafilce yaklaşmaktan vazgeçeceksiniz. Yani bundan sonra şukuralı işleteceğiz: Bizim de onurla yürütülecek bir mücadelemizve onun çizgisi vardır. Bunu her şeyden üstün tutacağız. Hiçbir he-ves, kişisel niyet ve keyfilikle değerden düşürülemeyecek kadarkurallı, disiplinli ve kendine saygılı bir yürüyüşümüz ve bir komu-tamız olacaktır. Kişisel arzular, istekler, ve gerilikler bir yana itile-cek, hatta “hakkımı alamadım” ve “haksızlığa düştüm” türündensızlanmalar bir yana bırakılacaktır. Bir politik öncü olduğumuzuunutmuyoruz. Biz psikolojik veya hukukla uğraşmıyoruz, siyasalsavaşımla uğraşıyoruz. Bu savaşımın yasaları vardır. Artık bunlarıkendinize yedireceksiniz. Biz bu konuda gerekli olan desteği sun-duğumuza inanıyoruz. Hiç olmazsa bu dersleri iyi belleyeceksiniz.Bellemezseniz söz söyleme hakkınız fazla olamaz. Belki sonuçtapartiye de zarar verirsiniz, ama en büyük zarar kişiliğinize doku-nacaktır. Kendi siyasal kişiliğinize kastederseniz yazık olur. Bunada hakkınız yoktur.

Bizim olanaklarımız çok sınırlıdır. Aslında sizin kadar özgürdevrimcilik yapma şansımız olmamakla birlikte, şimdiye kadar ta-viz vermedik. Muazzam bir ısrarla kendimizi müthiş bir biçimdeaçarak, yoğunlaştırarak ve keskinleştirerek işleri yeterli hale getir-dik. Devrimcinin sözünün nasıl olması gerektiğini bugün bir kezdaha gösterdik. Şimdi söz söyleme ve sözünün adamı olma sırasısizdedir. Şehitlerin anısına bağlılık gerçeği ve tasfiyecilik tarihin-den çıkarılması gereken gerçekler, nereden bakılırsa bakılsın, par-tiye dürüstçe bağlı olanlara ve varım diyenlere önemli görevler yü-klemekte, hem de bu görevleri mutlaka başarılması gereken birstilde yerine getirme koşulunu dayatmaktadır. Bu gerçekler

534

Page 535: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

yaşamınızın artık buna bağlı olduğunu ortaya koymaktadır. Bencedoğrusunu seçeceksiniz; bu kez artık yenilmeyen, düşmankarşısında yenilgiyi aşmış ve yengi yolunda olanı seçeceksiniz.Bunun başarısı için, hem sistematik yoğunlaşma, hem de sağlambir üsluba ve biçime kavuşma anlamında çabanızı yeterli ve düzel-tilmiş hale getireceksiniz. Yani artık düşmanın üzerinde başarısıiçin hesaplar yapmadığı, tersine sizin, yenmenin hesabını yap-tığınız ve yürüttüğünüz bir devrimcilik türüne ulaşacaksınız. Bu-nun çok ince bir ayrımı vardır. Yenilgili devrimcilikle kişiliğinizve birçok yönüyle yenilgiye açık devrimciliği bu ince yol ayrımın-da artık yengiye giden devrimciliğe dönüştüreceksiniz. Bence çık-armanız gereken en önemli dersler bunlardır.

Biz önümüzdeki dönemin üzerine tamamen kendi kişiliğindeher düzeyde yengiyi yakalamış bir devrimcilikle yürüyeceğiz.Şimdiye kadar yenilgiye yolaçan nedenler ne olursa olsun, bunla-rın çözümlemesini iyi yapmışsanız, doğruları tutturmuşsanız, bun-da samimiyetiniz ve çabanız kesinse, yürüyüşünüze onay verebili-riz. Ama dikkat edin, bunu önemli bir koşula bağlıyoruz. Çözüm-lemeler, talimatlar ve bitmez tükenmez pratik destekle yenilgidenyengiye gidecek kişilik, bizim öncülüğümüzde yakalayabile-ceğiniz bir aşamaya getirilmiş ve bu temelde size sunulmuştur.Bunu doğru yakalarsanız, götürme sözünüz anlık pratiğinizle tutar-lılık içinde olursa, her türlü görevi almanıza peşinen onay ver-eceğimizi söylüyoruz. Bu koşulun gereklerini kim yerine getir-mişse, o alıp götürmelidir. Samimi, bağlı ve gerçekten sözününadamı ise, her türlü görevi üstlenmelidir. Eğer bu ince ayrımı iyiyakalamışsanız ve bundan sonrasını bu temelde götürecekseniz,gidişatınız doğru yoldadır. Parti öncülüğü sağlam tutturulmuştur.Başta gerilla olmak üzere, öncülüğün etkisi altına aldığı her ça-lışma alanı iyi ve sağlam yürütülecektir. Dolayısıyla başarı vardır.PKK’nin tarihi bunun sınırlı bir kanıtı olmuşsa, bundan sonrakiyürüyüşün ve zaferin de kesin teminatı olacaktır.

O halde bundan sonraki yürüyüşün, zaferin teminatı olması içinbundan sonrasını çok yönlü ve tutarlı yakalamaya çalışalım. Geç-mişteki hiçbir olumsuz nedene dayanmadan ve geleceğin hesa-planmasını oldukça iyi bilerek, bir anlamda zafer dönemi olacak

535

Page 536: ABDULLAH ÖCALAN · 2014-08-25 · Önsöz Tasfiyecilik, devrim hareketlerinin yenilgili yollara sapma-larında, dolayısıyla yok edilmelerinde en etkili silahların baAında gelir

dönemin üzerine yürüyelim. Kavrayış büyüklüğü kadar, uygulamabüyüklüğünü de gösterelim. Yürüyüşü böyle olanlar, geçmiştekibütün hatalarını telafi edebilirler. Kanımca en ağır suçları işlemişolanlar bile zor da olsa bu telafi sayesinde onurlu bir yaşamın sahi-bi olabilirler. Bunun çok önemli olduğunu, bu olmaksızın yaşamınolamayacağını bilerek, böylesi bir layık olma işine sarılırlar. Bun-dan sonrasında bu biçimde önderlik etmeye çalışacağız. Kesin ka-rarlı ve daha güçlü uygulamacı olacağız. Partiye bağlılık kesinse,bilerek çıkış yapmayı önemli görüyorum.

Önderlik olayı deyip geçmeyin. Bu öyle salt fiziksel yaşamla sı-nırlı bir olay değildir. Önemli oranda yaşamınızı adamışsınız. Butartışma götürmez biçimde karşımızdadır. Ama bunun gerekleriniyerine getirme işinde çok zayıftınız. Hiç olmazsa bundan sonrasıiçin önderlik olayına katılımı başarmaya çalışın. Mücadeleyi de ar-tık yalnız bizim kişisel rolümüzle sınırlandırmayın. Bunun ne ba-na, ne de size yararı vardır. Hatta şimdiki aşamadan sonra bu ol-dukça sakıncalıdır. Biz yine üzerimize düşen rolü başarıyla yerinegetirebiliriz. Ancak bu tek başına mücadelenin güvencesi olmaz.Bugün kitleler sizden daha fazla başarı yolunda yürüyüşe geç-mişlerdir. Bu iyi bir kavrayış ve ayağa kalkıştır. Siz de buna öncü-lük edecek kadar bir yürüyüşün sahibi olabilirseniz, bu işler dahasağlam bir güvenceye kavuşmuş olacaktır. Bu açıdan biz de rolü-müzü oynamış kabul edeceğiz. Bu bize de daha fazla rahatlık vebundan sonrasını başarıyla götürme şansı verir. Bence devrimcile-rin bu biçimde birbirlerine başarı şansı vermek gibi vazgeçilmezgörevleri vardır.

Bundan sonra görevlerimizi bu temele kavrıyoruz. Görevlerimi-zin üzerine böyle gitmemiz halinde başaracağımıza inanıyoruz.Önümüzdeki dönemi her zamankinden daha başarılı bir dönem ha-line getirebileceğimiz gibi, onu sonuca gitmede ve hatta zaferikazanmada tarihsel bir döneme dönüştürebiliriz. Fırsat eldedir. Sa-dece buradaki hazırlıklarımız bile bu başarıyı sağlayabilecek nite-likte ve niceliktedir. O halde bundan sonrası için şansımızı olduk-ça yerinde ve hesaplı kullanalım ve bizden beklenen başarıyı mut-laka gösterelim.

536