4 aylık İlmî dergi •temmuz’08 - diyanet-sen · 7. makale gönderim adresi:...

81

Upload: others

Post on 14-Nov-2020

6 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: 4 Aylık İlmî Dergi •Temmuz’08 - Diyanet-Sen · 7. Makale gönderim adresi: dinvetoplum@hotmail.com 8. Makalelere telif ücreti ödenir. YAYIN HAKKI 1976 Copyrigth Act’e göre,yay›nlanmak
Page 2: 4 Aylık İlmî Dergi •Temmuz’08 - Diyanet-Sen · 7. Makale gönderim adresi: dinvetoplum@hotmail.com 8. Makalelere telif ücreti ödenir. YAYIN HAKKI 1976 Copyrigth Act’e göre,yay›nlanmak

ve4 A y l ı k İ l m î D e r g i • T e m m u z ’ 0 8

SAYI:04

Page 3: 4 Aylık İlmî Dergi •Temmuz’08 - Diyanet-Sen · 7. Makale gönderim adresi: dinvetoplum@hotmail.com 8. Makalelere telif ücreti ödenir. YAYIN HAKKI 1976 Copyrigth Act’e göre,yay›nlanmak

Diyanet-Sen Ad›na Sahibi:Ahmet YILDIZ

Sorumlu Yaz› ‹flleri MüdürüMehmet Ali GÜLDEM‹R

Genel Yay›n KoordinatörüRecep EKMEKÇ‹

Yay›n ‹dare MerkeziGMK Bulvar›, fiehit Danifl Tunal›gil Sk.

No: 3/10-11-12 Ankara

Tel: 0312 230 46 86Faks: 0312 232 13 99

Büro Cell: 0533 657 70 21 - 22www.diyanet-sen.org.tr

Yay›n Periyodu: Y›lda 3 say› yay›mlan›r.Yay›n Türü: Yerel Süreli / Ücretsiz Da¤›t›l›r.

20 Haziran 2008

Grafik-Tasar›mHangar Marka ‹letiflimi ve Reklam HizmetleriCevizlidere Mah. 7. Sk. No:5 Balgat-Ankara

Tel: 0312 472 07 90www.hangarreklam.com

Bask›Öncü Bas›mevi

Kaz›m Karabekir Cad. Ali Kabakç› ‹flhan›No: 85/2 ‹skitler-Ankara

Tel: 0312 384 31 20www.oncubasimevi.com

Din ve Toplum, Diyanet-Sen’inilmî, bilimsel, akademik ve sosyal hayata katk›s›d›r.

ve4 Ayl ık İ lmî Dergi • TEMMUZ’08

Page 4: 4 Aylık İlmî Dergi •Temmuz’08 - Diyanet-Sen · 7. Makale gönderim adresi: dinvetoplum@hotmail.com 8. Makalelere telif ücreti ödenir. YAYIN HAKKI 1976 Copyrigth Act’e göre,yay›nlanmak

YAYIN ‹LKELER‹

A. YAYINLANACAK ÇALIfiMALAR

‹slam dini,tarihi,co¤rafyas›,bilimi,sanat›,esteti¤i alanlar›nda yap›lan orijinalaraflt›rma-inceleme yaz›lan;‹slam’›n temel dini,ilmi,sosyal ve kültürel meseleleriy-le ilgili,‹slam’› gerçek kimli¤iyle tan›tmay› hedefleyen önceden hiçbir yerde yay›m-lanmam›fl ilmi makalelerin çevirileri.

Türkiye’de ve dünyada oluflan gündemleri takip eden,bunlar› irdeleyenönerilerde bulunan ve günümüz insan›n›n ve toplumlar›n›n sorunlar›na çözümyollar› arayan yaz›lar, klasik ve modern dönem ilim adamlar›n› çal›flmalar›yla tan›-tan yaz›lar, Türkiye’de veya yurtd›fl›nda yay›nlanm›fl her çeflit kitap hakk›nda il-mi tan›t›m ve tenkit yaz›lar›, sempozyum,panel ve konferans gibi ilmi faaliyet-lerin tan›t›m,tahlil ve tenkidi ile ilgili yaz›lar, ilmi muhteval› röportajlar.

B.MAKALELER‹N YAZIM VE YAYIM ESASLARI

1. Yay›n için kabul edilen yaz›lar›n her türlü yay›n hakk› dergiye aittir.Ya-z›lar›n daha önce hiçbir yerde yay›nlanmam›fl ve yay›n için bir baflkayere verilmemifl olmas› gerekmektedir.Yaz›lan›n ilim ve dil yönündensorumlulu¤u yazarlar›na aittir.

2. Derginin yay›n dili Türkçe’dir.Arapça,‹ngilizce,Frans›zca,Almanca gibidillerdeki özgün yaz›lar da Türkçe’siyle birlikte veya orijinal dilinde ya-y›nlan›r.

3. Yaz›lar 3 nüsha olarak,1.5 sat›r aral›kl› Times New Roman veya Arialfontlar› ile 12 punto,ka¤›tlar›n tek yüzüne üst 4,sol 3,5,alt 3.sa¤ 2,5 cmboflluklu en az 5.000 en fazla 8.000 kelime olacak flekilde düzenlenme-lidir.Daha uzun makalelerin bölünerek yay›nlanmas› hususu dergi yöne-

timinin takdirindedir.Yaz›lar›n bir nüshas›n› elektronik ortamda da gön-derilmesi gerekmektedir.

4. Makaleye eklenen ilave bir sayfada makalenin/yaz›n›n bafll›¤›,yazar›nad› ve akademik unvan›,yaz›flma adresi,telefon numaras› ve e-postaadresi belirtilmelidir.Dergiye ilk defa yaz› gönderen yazarlar k›sa haltercümelerini de eklerler.

5. Ön sayfada makalenin ‹ngilizce bafll›¤›,toplam 400 kelimeyi aflmayanTürkçe ve ‹ngilizce özetiyle iki dilde anahtar kelimeler de bulunmal›d›r.

6. Makalede kullan›lan kaynaklar›n künyeleri dipnotlarda ilk geçtikleriyerlerde-örneklerdeki gibi-tam olarak verilmeli,sonraki geçifllerindeat›f ile yetinilmeli,makale sonuna bibliyografya eklenmemelidir.Eserad› ve k›saltma yaz›mlar›nda ‹slam’i ilimler için TDV ‹slam Ansiklopedi-sininin(D‹A)ve TDK ‹mla K›lavuzunun yaz›m ve referans kurallar› esasal›nmal›d›r.

7. Makale gönderim adresi: [email protected]. Makalelere telif ücreti ödenir.

YAYIN HAKKI

1976 Copyrigth Act’e göre,yay›nlanmak üzere kabul edilen yaz›lar›nher türlü yay›n hakk› dergiyi yay›nlayan kuruma aittir.

Bu dergide yay›nlanan makalelerin ilim ve dil yönünden sorumlulu-¤u yazarlar›na aittir.Fikirlerden yay›nc› ve editörler sorumlu tutula-maz.Din ve Toplum Dergisinde yay›nlanan yaz›lar bilimsel amaçlarla(kaynak göstermek kayd›yla özetleme ve al›nt› yap›labilir.)Dergide ya-y›nlanan yaz›, flekil ve resimlerden yazarlar› ilan ve reklamlardan firma-lar› sorumludur.

DANIfiMA KURULUProf. Dr. Yasin Aktay(Selçuk Üniversitesi, Sosyoloji Bölümü)

Doç. Dr. Ömer Mahir Alper(‹stanbul Üniversitesi, ‹lâhiyat Fakültesi, ‹slâm Felsefesi)

Doç. Dr. Halil Altuntafl(Tefsir, Din ‹flleri Yüksek Kurul Üyesi)

Prof. Dr. Mehmet Ayd›n(Selçuk Üniversitesi, ‹lâhiyat Fakültesi, Dinler Tarihi)

Yrd. Doç. Dr. Ayfle Canatan(Gazi Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Felsefe)

Doç. Dr. ‹brahim Coflkun(Dicle Üniversitesi, ‹lâhiyat Fakültesi, Kelâm)

Prof. Dr. ‹brahim Çal›flkan(Ankara Üniversitesi, ‹lâhiyat Fakültesi, ‹slâm Hukuku)

Yrd. Doç. Dr. Süleyman Dönmez(Çukurova Üniversitesi, ‹lâhiyat Fakültesi, Felsefe Tarihi)

Prof. Dr. Ali Durusoy(Marmara Üniversitesi, ‹lâhiyat Fakültesi, Mant›k)

Yrd. Doç. Dr. ‹smail Erdo¤an(F›rat Üniversitesi, ‹lâhiyat Fakültesi ‹slâm Felsefesi)

Doç. Dr. Osman E¤ri(Hitit Üniversitesi, ‹lâhiyat Fakültesi, Din E¤itimi)

Doç. Dr. Mehmet Nuri Güler

(Harran Üniversitesi, ‹lâhiyat Fakültesi, ‹slâm Hukuku)

Doç. Dr. Mehmet Katar(Ankara Üniversitesi, ‹lâhiyat Fakültesi, Dinler Tarihi)

Prof. Dr. Mustafa Kara(Uluda¤ Üniversitesi, ‹lâhiyat Fakültesi,Tasavvuf)

Prof. Dr. M. Fatih Kesler(Çanakkale Üniversitesi, ‹lâhiyat Fakültesi, Tefsir)

Doç. Dr. Hüseyin Karaman(K.T.Ü. Rize ‹lâhiyat Fakültesi, ‹slâm Felsefesi)

Doç. Dr. Üzeyir Ok(Cumhuriyet Üniversitesi, ‹lâhiyat Fakültesi, Din Psikolojisi)

Yrd. Doç. Dr. Ayfle S›d›ka Oktay(Süleyman Demirel Üniversitesi, ‹lâhiyat Fakültesi, ‹slâm Felsefesi)

Prof. Dr. Mevlüt Özler(Atatürk Üniversitesi, ‹lâhiyat Fakültesi, Kelâm)

Prof. Dr. Kaz›m Sar›kavak(Gazi Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi, Felsefe)

Prof. Dr. Ali Seyyar(Sakarya Üniversitesi, ‹.‹.B.F.)

Prof. Dr. Mehmet fieker(Dokuz Eylül Üniversitesi, ‹lâhiyat Fakültesi, ‹slâm Tarihi)

Dr. Mehmet Vural

YAYIN KURULU

Yrd. Doç. Dr. Kaz›m Ar›can (Cumhuriyet Üniversitesi, ‹lâhiyat Fakültesi, Din Felsefesi)Prof. Dr. M. Naci Bostanc› (Gazi Üniversitesi, ‹letiflim Fakültesi)Yrd. Doç. Dr. Zülfikar Güngör (Ankara Üniversitesi, ‹lâhiyat Fakültesi, Türk-‹slâm Edebiyat›)Doç. Dr. ‹brahim Paçac› (‹slâm Hukuku, Din ‹flleri Yüksek Kurul Üyesi)Doç. Dr. Mehmet Sait Reçber (Ankara Üniversitesi, ‹lâhiyat Fakültesi, Din Felsefesi)Dr. ‹hsan Toker (Ankara Üniversitesi, ‹lâhiyat Fakültesi, Din Sosyolojisi)Prof. Dr. ‹smail Hakk› Ünal (Ankara Üniversitesi, ‹lâhiyat Fakültesi, Hadis, Din ‹flleri Yüksek Kurul Üyesi)

ED‹TÖRProf. Dr. Mehmet Bayrakdar (Ankara Üniversitesi, ‹lâhiyat Fakültesi)

Page 5: 4 Aylık İlmî Dergi •Temmuz’08 - Diyanet-Sen · 7. Makale gönderim adresi: dinvetoplum@hotmail.com 8. Makalelere telif ücreti ödenir. YAYIN HAKKI 1976 Copyrigth Act’e göre,yay›nlanmak

21 Değişme ve DinDr. ‹hsan TOKER

15Din ve Değişim ÜzerineBir Çözümleme

Doç. Dr. Mehmet Sait REÇBER

07 İslam ve Sosyal Değişim

Prof. Dr. Mehmet BAYRAKDAR

31Eğitimin ve Dinin

Benlik Gelişmesiyleİlişkisi

Doç. Dr. Ali KUfiAT

İİÇİNDEKİLER

04

Page 6: 4 Aylık İlmî Dergi •Temmuz’08 - Diyanet-Sen · 7. Makale gönderim adresi: dinvetoplum@hotmail.com 8. Makalelere telif ücreti ödenir. YAYIN HAKKI 1976 Copyrigth Act’e göre,yay›nlanmak

Prof. Dr. Mehmet BAYY‹⁄‹T

72

56Dinin Bireyselve ToplumsalBoyutlarıProf. Dr. Ünver GÜNAY

38Göç Sosyal Değişmeve DinDoç. Dr. Abdulvahap TAfiTAN

47

Kuran’ın Ehli KitapEleştirisi

Yrd. Doç. Dr. Fuat AYDIN

Din Siyaset İlişkileri Bağlamında Seçmen

Davranışları ve Din

Page 7: 4 Aylık İlmî Dergi •Temmuz’08 - Diyanet-Sen · 7. Makale gönderim adresi: dinvetoplum@hotmail.com 8. Makalelere telif ücreti ödenir. YAYIN HAKKI 1976 Copyrigth Act’e göre,yay›nlanmak

Din Birey ve Toplum

Din bireysel oldu¤u kadar toplumsald›r. Her devirde dinlerintoplumsal hayat›n her sahas›na do¤rudan veya dolayl› etkilerioldu¤u gözlemlenmifltir. Din sosyologlar›, din psikologlar› vedinler tarihçileri bu etkilerin tespitinden hareketle bireysel vetoplumsal dinî de¤iflimlerin insan zihnini ve toplumsal bilincinas›l flekillendirdiklerine dair nazariyeler ortaya atm›flt›r. Farkl›din anlay›fllar›nda toplumsal ve kültürel geleneklerin de olduk-ça büyük rol oynad›¤›n› tespit etmifllerdir.

‹nsan›n bulundu¤u her yer ve zamanda var olagelmifl bir ku-rum olan din, insan›n ruhi yap›s›nda var olan "inanma arzu-su"nun toplumsal yani sosyolojik yans›mas›d›r. ‹nanma birey-sel, din ise toplumsal bir olgudur. Hem inanma duygusu hemde din kurumu insanla birlikte do¤mufltur. ‹lk insan›n bir dinitebli¤ edip yaflayan peygamber oluflu, dinin kökeni veya insa-no¤lunun günümüze gelene kadar hangi evrelerdern geçti¤iyönündeki teorilere ›fl›k tutmaktad›r. Dinin hem bireysel hemde sosyal ve toplumsal bir ihtiyaç oldu asla inkâr edilemez.

‹flte bunun için tarihin herhangi bir kesitindeki veya günümüz-deki dinî hayat› ve toplumsal olaylar› gerçekçi bir flekilde ana-liz edebilmenin temel parametresi karfl›l›kl› din-toplum etkile-flimlerinin iyi bilinmesiyle mümkündür. S›rf dinî gibi veya s›rfsosyal gibi görünen birçok meselenin temelinde gizli olarakbulunan din-toplum etkileflimi vard›r. Bunlar a盤a ç›kar›lma-dan sorular tam çözüme kavuflturulamaz.

‹nsanl›k tarihinde sürekli güncel olan dinler, sadece ilk ça¤lar-da de¤il günümüzde de birçok aç›dan düflüncelerimizi ve gün-lük hayat›m›z› belirleyici olmaktad›r. Dünyada oldu¤u gibi Tür-kiyemiz’de de birçok siyasi ve sosyal olay müspet veya menfiolarak dinle iliflkilendirilerek tart›fl›lmaktad›r.

Din bu toplumun en önemli gerçe¤idir, her zaman ülkenin giz-li gündeminde yer almaya devam etmektedir. Gerek siyaset bi-limciler gerek sosyal bilimciler bu toplum gerçekleri ile yüzle-flerek yeniden ‹slam dini, tarihi, ilimleri ve varolan durum ko-nusunda yeniden bir de¤erlendirme yap›p gerçekçi bir okumayapmal›d›rlar.

Popüler kültür ve magazinel bak›fl aç›s›ndan ç›k›larak mahal-le bask›s›, irtica, Malezyalaflmak, laiklik gibi konular bu yeniyaklafl›m tarz›yla yeniden de¤erlendirilmelidir. Böyle bir de-¤erlendirme ülkemizin geçmekte oldu¤u sosyo- ekonomikkültürel süreç hakk›nda daha sa¤l›kl› bilgi edinmemizi sa¤la-yacakt›r.

Toplumumuzun birbirini anlamaya, tan›maya çal›flmaya vebirbirine karfl› önyarg›s›z yaklaflmaya ihtiyac› var.

Özellikle bilim adamlar›m›z›n bu konular› ön yarg›s›z ve top-lumla bütünleflerek empati yaparak yeniden de¤erlendirme-leri gerekir.

Zira ülke gündemimizdeki bu sun’i kümeleflmeler milli ma-nevi de¤erlerimize oldu¤u kadar ülkemizin huzuruna ve ge-lece¤ine de zarar vermektedir.

Önemine binaen dergimizin bu say›s›n› din, birey ve toplumiliflkileri konusuna ay›rd›k. De¤erli bilim adamlar›m›z›n katk›-lar›yla faydal› bir çal›flma olaca¤›n› umut ediyorum.

Ahmet YILDIZD‹YANET-SEN GENEL BAfiKANI

Page 8: 4 Aylık İlmî Dergi •Temmuz’08 - Diyanet-Sen · 7. Makale gönderim adresi: dinvetoplum@hotmail.com 8. Makalelere telif ücreti ödenir. YAYIN HAKKI 1976 Copyrigth Act’e göre,yay›nlanmak

nsandan kaynaklanan her türlü

de¤iflim, bafllang›çta duygu ve fi-

kir de¤iflimidir; buna sosyal de¤i-

flim de dahildir. Her ne kadar sos-

yoloji aç›s›ndan sosyal de¤iflim sosyal olan›n de-

¤iflimi ise de, esas olan sosyal de¤iflim de¤il de-

¤iflim olgusunun kendisidir. De¤iflim, bizatihî

sosyal bir hâdise de¤ildir; çünkü biz de¤iflimi sa-

dece sosyal olan da de¤il, her alanda görüyo-

ruz; zihinde, kültürde, din anlay›fllar›nda, sanat-

ta, vb. O halde de¤iflim insan›n salt varoluflsal

özelli¤inden kaynaklanmaktad›r; ki bu yukar›da

İ

İSLAM VE SOSYALDEĞİŞİMProf.Dr.Mehmet BAYRAKTARAnkara Üniversitesi ‹lahiyat Fakültesi

Page 9: 4 Aylık İlmî Dergi •Temmuz’08 - Diyanet-Sen · 7. Makale gönderim adresi: dinvetoplum@hotmail.com 8. Makalelere telif ücreti ödenir. YAYIN HAKKI 1976 Copyrigth Act’e göre,yay›nlanmak

iflâret etti¤imiz gibi duygu ve fikir ile bafllar; zih-niyet tutumu haline gelir. Sonra da uygun or-tamda çeflitli durumlarda de¤iflim olgusu olarakgerçekleflir. Bütün farkl› de¤iflim olgular›n›nmuayyen bir zamanda bileflen halinde toplan-mas› sosyal de¤iflimi ortaya ç›kar›r. Tarihte gö-rülen, Frans›z devriminden Bolflevik devriminehiçbir büyük devrim, san›ld›¤› gibi bir anda olanbüyük sosyal ve siyasî de¤iflimler de¤ildir; böyledevrimlerin arkas›nda en az bir as›rl›k farkl›alanlardaki zihniyet de¤iflimleri vard›r. Aynenevrenimizin uzun devirlerde geçirdi¤i do¤al de-¤iflimler gibi.

Do¤adaki her do¤al de¤iflim bir geliflimdir.Geliflim bizatihi iyidir. Do¤an çocu¤un bedenselolarak belirli evrelerden geçerek de¤iflmesi geli-flimidir. Ancak sosyal de¤iflim gibi insan›n duy-gu ve fikrinden kaynaklanan, düflünce ve eylemdünyas›ndaki her de¤iflim geliflim olmayabilir.Dolay›s›yla insanî alandaki de¤iflim her zamangeliflim de¤ildir. De¤iflimin geliflim olabilmesiiçin, de¤iflimin âmili olan duygu ve düflüncenindo¤ru olmas› gerekir; hak ve hakikati ifade et-mesi gerekir.

Do¤adaki do¤al de¤iflim ve geliflim, Al-lah’›n vaz etti¤i kurallara, sünnetullaha göre do-¤al bir seyir içerisinde ve süreçte cereyan eder.‹nsan›n düflünce ve eylem dünyas›ndaki de¤i-flim, iyi yöndeki anlam›yla geliflim ve kötü yön-deki anlam›yla bozulma, birey ölçe¤inde veyaküçük çapta kendili¤inden gerçekleflebilir isede, belirli bir toplumda ve co¤rafyada büyük öl-çekte gerçekleflmesi ancak güç ile olur.

Sünnetullah, sadece do¤a yasalar›n› ifadeetmez; öncelikle de¤iflmeyen tarih ve toplumyasalar›n› ifade eder.1 De¤iflme, insanlar›n ilâhîyasalardan uzak olarak kendi edindikleri yasa-larda olur. Çünkü insan cehaleti sebebiyle yan-l›fl fleyleri do¤ru kabul etse de, f›trat› gere¤ido¤ruyu ve iyiyi arar; iflte bu tabii aray›flt›r ki,de¤iflimin ve geliflimin en temel ilkesidir.

‹nsanl›k tarihine bakt›¤›m›zda, büyük tarihisosyal veya toplumsal de¤iflimlerin, devrimlerin,evrimlerin güç ile gerçekleflti¤ini görürüz. ‹nsan-l›k tarihine dinler tarihi aç›s›ndan olmak üzere

DİN

VE

TO

PL

UM

8

DİYANET-SEN

Page 10: 4 Aylık İlmî Dergi •Temmuz’08 - Diyanet-Sen · 7. Makale gönderim adresi: dinvetoplum@hotmail.com 8. Makalelere telif ücreti ödenir. YAYIN HAKKI 1976 Copyrigth Act’e göre,yay›nlanmak

daha dar bir kesitten bakt›¤›m›zda da ayn› fleyigörüyoruz. Dinler güçlü oldu¤u zaman toplum-lar› de¤ifltirmifllerdir, Musevilik ve ‹slâm bununen iyi örnekleridir; dinler zay›f oldu¤u zamantoplum dinleri de¤ifltirmifltir, H›ristiyanl›k da buikinci durumun en iyi örne¤idir. Burada dinleringüçlülü¤ünden kast›m›z âkide ve inanç de¤ildir;akide ve inanca ba¤lanan bireylerin oluflturdu-¤u güçtür. Hz. Musa (s.a.v.) ve Hz. Muhammed(s.a.v.), di¤er peygamberlerin peygamberlik sü-relerine göre daha uzun bir süre peygamberlikyapm›fllard›r ve bu sürede büyük kitleleri yanla-r›na çekebilmifllerdir; böylece de ilâhi vahyintoplum taraf›ndan kabulü sa¤lanm›flt›r. Hz.‹sâ’n›n peygamberli¤ine gelince, bu iki-üç y›l gi-bi çok k›sa sürmüfltür ve zaman›nda ilâhî vahyeinananlar›n say›lar› “Havâriler” olarak bilinenon iki kifliyi geçmemifltir. Bu say› zamanla art-m›flt›r; ancak devrin siyasî gücü olan Roma ‹m-paratorlu¤u içerisinde H›ristiyanl›¤›n ve H›risti-yanlar›n yaflamas›, baflta Pavlos olmak üzere di-¤er önemli H›ristiyan düflünürlerinin ve liderleri-nin H›ristiyanl›¤› Roma-Yunan gelenekleriyle uz-laflacak tarzda yorumlamalar›yla sa¤lanabilmifl-tir. Bu da, H›ristiyanl›kta inançtan ayinlere bü-yük de¤iflime sebep olmufltur.

Dolay›s›yla tarih bize dinlerin köklü de¤ifli-min âmili oldu¤u kadar sosyal de¤iflimin konu-su da oldu¤unu göstermektedir. Dinlerin bu ikiflekildeki konumu, güçle aç›klanabilir. NitekimH›ristiyanl›k 4. yüzy›lda Roma’n›n imparatorlukdini haline gelince, ancak siyasî güçle AvrupaH›ristiyanlaflt›r›labilmifltir. Baflta Germenik kabi-leler, Vizgotlar ve Vikingler olmak üzere birçokAvrupa halklar› silah zoruyla H›ristiyanlaflt›r›lm›fl-lard›r.

Tarihe dair bu kadar aç›klamadan sonra,tekrar esas konumuza ve günümüze dönelim.Burada üzerinde durmak istedi¤imiz iki konuylailgili baz› sorular soral›m. Bu iki konudan birin-cisi ‹slâm aç›s›ndan de¤iflim ve geliflim konusu-dur. Burada sorulabilecek önemli sorular flunlarolabilir: ‹slâm’›n bu konuda ö¤retisi var m›d›r?Varsa, bunun ilkeleri ve yasalar› nelerdir? ‹kinci-si, sosyal de¤iflim de dahil insanl›k dünyas›nda-

DİN

VE

TO

PL

UM

9

DİYANET-SEN

Page 11: 4 Aylık İlmî Dergi •Temmuz’08 - Diyanet-Sen · 7. Makale gönderim adresi: dinvetoplum@hotmail.com 8. Makalelere telif ücreti ödenir. YAYIN HAKKI 1976 Copyrigth Act’e göre,yay›nlanmak

ki di¤er de¤iflimlerin dini hayata etkisinin olupolmayaca¤› konusudur. Burada sorabilece¤imizbaz› önemli sorular da flunlard›r: De¤iflim ve ge-liflim dinî anlamaya ve yorumlamaya etki edermi? Dînî hayat›n veya dindarl›¤›n dinî de¤erlerinde¤iflmesi söz konusu olabilir mi? fiimdi bu ko-nular ve sorular üzerinde k›saca dural›m.

Kur’ân-› Kerim’deki k›ssalar, Hz. Peygam-ber’in baz› hadisleri, ‹slâm’›n insan ve toplumhayat›nda de¤iflimin tabiî bir olgu oldu¤unu ka-bul etti¤ini göstermektedir. Ancak ‹slâm bu de-¤iflimin, geliflim olmas›n›, yani de¤iflimin Al-lah’›n ve akl-› selîmin do¤ru, iyi ve güzel dedi¤ifley yönünde olmas›n› istemektedir. Ancak in-sanlar her zaman tutucu olmufllard›r; eskiyeba¤l›l›k tutuculu¤un sebebidir. Hz. ‹brahim’inputperestler ile diyalo¤unda Hz. ‹brahim’in on-lara puta tapmamalar› konusunda uyarmas›nakarfl›n onlar flöyle cevap verdiler: “Hay›r! Amabiz babalar›m›z› böyle yapar bulduk. ‹brahimdedi ki: Siz ve önceki atalar›n›z›n neye tap›nd›k-lar›n› iyi düflündünüz mü?”2

Hz.Muhammed’in müflrikleri ‹slâm’a dave-tine karfl›n, onlar flöyle demifllerdi: “Hay›r! Bizbabalar›m›z› sadece bu din üzerinde bulduk, bizde onlar›n izinde gidiyoruz, dediler… Ben size,babalar›n›z› üzerinde buldu¤unuz (din)den da-ha do¤rusunu getirmiflsem deyince, dediler ki:Do¤rusu biz sizin tebli¤ etti¤inizi inkar ediyo-ruz.”3

Benzer ayetlerden bir baflkas› da fludur:“Onlara: Allah’›n indirdi¤ine ve Resûl’e gelindenildi¤i vakit, babalar›m›z›n takip etti¤i yol bi-ze yeter, derler. Atalar› hiçbir fley bilmiyor vedo¤ru yol üzerinde bulunmuyor iseler de mi?”4

Bu ve benzeri ayetlerden de anlafl›laca¤› gi-bi ‹slâm insanlar›n ve toplumlar›n baflta inançkonusunda olmak üzere bat›ldan hakka de¤ifli-mini istemektedir. Kur’ân-› Kerim’in vurguyuinanç de¤iflimine yapmas› ayr›ca önemlidir.Çünkü geçmiflte oldu¤u gibi bugün de dinlertoplumlar›n en önemli kimliklerini oluflturmak-tad›r; kültürel ve toplumsal de¤iflim gibi her tür-lü de¤iflim ve geliflim önce inanç üzerine olmak-tad›r. Putperest cahiliye bedevî Araplar› ancak

‹slâm ile büyük medeniyete kavuflabilmifller vegüçlü devlet kurabilmifllerdir. Ayn› flekilde put-perest Avrupa, H›ristiyanl›k sayesinde bir arayagelebilmifllerdir. Türkiye’nin AB’ye üyeli¤i içinher giriflimine karfl› olumsuz tav›rlar›n› “Biz H›-ristiyan toplulu¤uyuz” diyerek belirtmektedir-ler.

Kur’ân-› Kerim’de sosyal ve siyasî de¤ifliminiki temel ilkesi ve âmili anlat›lmaktad›r. Birincisi,insan›n ve toplumun kendisidir; ikinci Allah’t›r.Allah flöyle buyurur: “Bir toplum kendisindeolan› de¤ifltirmedikçe, Allah o toplumda olan›de¤ifltirmez…”5; “Bir toplum kendinde olan›de¤ifltirmedikçe, Allah o kavme verdi¤i nimetin-de de¤ifliklik yapacak de¤ildir.”6

Bu iki ayet üzerinde dikkatlice düflünüldü-¤ünde, bir toplumda iyi yönde veya kötü yönde,yani yenileflme ve geliflme anlam›nda veya bo-zulma anlam›nda bir sosyal ve toplumsal de¤i-flikli¤in olabilmesi için önce insanlar›n kendileri-ni de¤ifltirmeleri veya de¤ifliklikleri istemelerigerekir; sonra Allah bu de¤iflikliklerin gerçeklefl-mesi için onlara yard›m edecektir.

Kur’ân-› Kerim’de defaten ifade edilmifltirki, yukar›da zikretti¤imiz ayetlerde oldu¤u gibiinsanlar›n istemesine ve düflüncesine göre Allahtoplumlar› iyiden kötüye veya kötüden iyiyedo¤ru de¤ifltirmek için tarihe müdahale etmek-tedir. O halde Allah, sadece do¤an›n yarat›c›s›de¤il, bir aç›dan ayn› zamanda tarihin de yara-t›c›s›d›r. Bir aç›dan dedik, çünkü Allah’›n evreniyaratmas› ile tarihi yaratmas› aras›nda bir farkvard›r; bu da fludur: Allah evreni kendi isteminegöre yarat›r; tarihi insan›n istemine göre yarat›r.

Bu flu anlama gelmez; Allah bütün insanla-r›n dilemesini ve irâdesini tarih yapar. Allah ken-di dilemesine göre ya bir kavmin, ya tek bir in-san›n, ya da bir s›n›f insan›n dilediklerini tarihyapar. Hz. Musa’ya Firavun’a karfl› veya Hz. Mu-hammed’i Arap müflriklerine karfl› Allah destek-lemeseydi; bugün tarihte ne Musevilik ne de ‹s-lâm olabilirdi.

Burada dikkate almam›z gereken ikinci birhusus da, Allah’›n adaleti ve hikmeti gere¤i ta-

DİN

VE

TO

PL

UM

10

DİYANET-SEN

Page 12: 4 Aylık İlmî Dergi •Temmuz’08 - Diyanet-Sen · 7. Makale gönderim adresi: dinvetoplum@hotmail.com 8. Makalelere telif ücreti ödenir. YAYIN HAKKI 1976 Copyrigth Act’e göre,yay›nlanmak

rihi yarat›rken, haks›zl›k yapmad›¤›d›r. Hz. Mu-sa ve Hz. Muhammed örneklerine geri dönecekolursak, Allah, bir s›n›f insan›n zihniyet tutumuolarak firavunculu¤u, müflrikli¤i ve cahiliyeyi ta-mamen ortadan kald›rm›yor; onlara karfl› sade-ce Hz. Musa’n›n ve Hz. Muhammed’in risâletiy-le ö¤retti¤i Hakk’›n da tarihte yer almas›na im-kân veriyor. Tarihî, siyasî ve sosyal de¤iflimin,geliflim olmas›na imkân tan›yor. Tarihin ak›fl›n›sa¤l›yor. Nitekim Allah bu gerçe¤i flöyle anlat›-yor: “E¤er Allah (kötülükleri sebebiyle) insanlar-dan bir k›sm›n› bir k›sm›yla def etmeseydi, flüp-hesiz yeryüzü fesâda u¤rard›. Oysa Allah, alem-ler (toplumlar) için merhamet sahibidir.”7

Tarih, hak ve bat›l mücadelesidir; flüphesizAllah nurunu tamamlamak için hakk› savunan-lar›n saf›nda yer al›r ve onlar› destekler: “Ey Pey-gamber! Sana ve sana tâbi olan müminlere Al-lah yeter. Ey Peygamber! Müminleri savafla tefl-vik et. E¤er sizden sab›rl› yirmi kifli bulunursa,ikiyüz kâfire gâlip gelirler. E¤er sizden yüz kifliolursa, bin kâfire gâlip gelirler. Çünkü onlar dü-flünmeyen bir kavimdir. Siz de flimdi savafla kar-fl› bir zaaf oldu¤unu bildi¤i için Allah, yükü ha-fifletti. O halde sizden sab›rl› yüz kifli olursa, on-lar›n ikiyüzüne gâlip gelir. E¤er sizden bin kifliolursa, Allah’›n izniyle onlardan ikibin kifliyi gâ-lip gelirler. Çünkü Allah sabredenlerle beraber-dir.”8

Anlafl›laca¤› gibi, Allah büyük toplumsalde¤ifliklik yapmak istedi¤inde yani yeni bir pey-gamber ile dinini yenilemek istedi¤inde, pey-gamberi ve ona tâbi olanlar› maddî ve manevîaç›dan güçlendiriyor. Bir ölçüde ve bu anlamdahakka ve hakikate inanmak, kendili¤inden güç-lü olmak demektir.

Birinci konuyla ilgili örne¤in Allah’›n bozul-ma gibi geri dönüfl de¤iflimine niçin imkân tan›-d›¤›yla ilgili sorulmas› ve tart›fl›lmas› gerekenbaflka sorular da vard›r; ancak meselenin bütünyönleriyle ele al›nmas› bu makalenin s›n›rlar›n›aflacakt›r. fiimdi ikinci konumuza ve onunla ilgi-li sordu¤umuz sorulara gelelim.

Geçmiflten günümüze bilindi¤i kadar›yla nekadar güçlü olursa olsun, tabiat› ne olursa ol-

sun, hiçbir siyasî ve sosyal geliflim hiçbir dini or-tadan kald›ramam›flt›r. Bilinen en eski dinler veinan›fllar bugün hala varl›klar›n› devam ettir-mektedirler; zerdûfllük, maniheizm, mecûsilik,sâbiîlik gibi; buddizimi, hinduizmi, musevili¤i veh›ristiyanl›¤› zikretmeye bile gerek yoktur.

Nevar ki, tarihte görüldü¤ü flekliyle, siyasî,sosyal ve kültürel ortamlar ve de¤iflimler, h›zl›veya yavafl olsun, dinleri çeflitli flekillerde etkile-mifllerdir. Bu etkiler, bazen dinlerin âkidesine ve

inanç esaslar›na de¤ifltirecek kadar da güçlüolabilmifltir. H›ristiyanl›k bunun en iyi örnekle-rinden birisidir. Kendisinden önceki Musevilikve kendisinden sonraki ‹slâm gibi bafllang›çtatevhitçi bir din olan H›ristiyanl›k, M.S. 1. yüzy›-l›n ortalar›ndan itibaren Yunanl› ve Romal› put-perest dünyaya yay›lmaya bafllay›nca, Yunan veRoma putperest düflünceyle yetiflmifl ilk H›risti-

DİN

VE

TO

PL

UM

11

DİYANET-SEN

Page 13: 4 Aylık İlmî Dergi •Temmuz’08 - Diyanet-Sen · 7. Makale gönderim adresi: dinvetoplum@hotmail.com 8. Makalelere telif ücreti ödenir. YAYIN HAKKI 1976 Copyrigth Act’e göre,yay›nlanmak

yan düflünürler H›ristiyanl›¤› yeni ortam›nda budüflünce temelinde anlat›mlar› ve yorumlar› so-nucu teslis (üçleme) inanc› ortaya ç›km›flt›r.9

Roma imparatorlu¤unun kendi kültür ve diniortam›na uygun hale gelen teslisçi H›ristiyanl›¤›siyaseten desteklemesiyle H›ristiyanl›k bir yan-dan kendisi de¤iflirken di¤er yandan da dahaönce de belirtti¤imiz gibi Avrupa’n›n kültürel vesosyal hayat›nda büyük de¤iflime sebep olmufl-tur.

Dolay›s›yla sosyal de¤iflimler, dinlerin anla-fl›lmas›nda ve yorumlanmas›nda ça¤a ve co¤raf-yaya ba¤l› olarak de¤iflken olsa da belirli ölçü-lerde etkili olmufllard›r. Bu etki H›ristiyanl›kta ol-du¤u gibi bazen dinin özünü ve ibadet tarz›n›de¤ifltirecek kadar derin olmufltur; bazen dedo¤rudan dinin kendisini de¤il, din anlay›fllar›n›etkilemifltir.

‹slâm aç›s›ndan, ‹slâm’›n imân ilkeleri, iba-det esaslar› ve ahlâk de¤erleri gibi temel ö¤reti-lerine ters olan düflünceler ve din anlay›fllar› de-¤iflim ve geliflim say›lamaz; çünkü ‹slâm’a inan-man›n anlam› bunlar›n do¤ru oldu¤unu ve ha-kikat oldu¤unu kabul etmek demektir. Bir Müs-lüman ‹slâm’›n do¤rulu¤una sadece mant›ksalve zihni do¤ruluk olarak bakmaz, olgusal do¤-ruluk olarak da bakar. Bu aç›dan geçmiflte vegünümüzde bizzat ‹slâm’›n kendisini reform et-me, yani sosyal ve kültürel de¤iflimler ile ‹slâm’›

aç›klama veya ‹slâm’› onlar ile güncelleme gibigiriflimler varsa da, bu tür giriflimler do¤al ola-rak baflar›s›z kalm›fllard›r. ‹slâm’›n herhangi biremri veya yasa¤›n›n reformu ne anlama gelebi-lir? Söz gelimi, namaz emri veya flarap yasa¤›nas›l reform edilebilir? Namaz› reform etmek,ya namaz k›lmay›n, ya da befl vakit de¤il, bir- ikivakit k›lan yeter demek olabilir. fiarap yasa¤›n›,reform etmeyi düflünürseniz, en fazla ne diyebi-lirsiniz? Sarhofl olmayacak kadar az içersenizgünah olmaz veya bugün flarap içmek art›k gü-nah say›lmaz diyebilirsiniz. Böyle bir reform, biz-zat ‹slâm’a inanm›fl olmaya ayk›r› olabilece¤i gi-bi, akla ve olguya da ayk›r›d›r. Çünkü flarab›n in-sana her yönden zararl› oldu¤u bilinen olgusalbir gerçektir.

Bu örnekle flunu demek istiyoruz; her türlüsosyal veya kültürel de¤iflimlerin ‹slâm’›n özünüve kendisini de¤ifltirme gibi bir imkân› olamaz.Di¤er dinlerden ve inançlardan farkl› olarak, ‹s-lâm’›n en temel kayna¤› Kur’ân’›n yaz›l› olarakbugüne kadar gelmifl olma flans› buna manidir.Ayn› flekilde Hz. Peygamber’in ‹slâm’a dair söy-ledikleri ve uygulamalar› da yaz›l› olarak günü-müze gelmifltir. Dolay›s›yla ‹slâm’›n temel kay-naklar›n›n sâbitli¤i, ‹slâm’›n özünü hedef alande¤iflmelere mânidir.

Di¤er taraftan, her türlü etkileflim ve de¤i-flimin yo¤un oldu¤u günümüzde, dahili ve hari-

DİN

VE

TO

PL

UM

12

DİYANET-SEN

Page 14: 4 Aylık İlmî Dergi •Temmuz’08 - Diyanet-Sen · 7. Makale gönderim adresi: dinvetoplum@hotmail.com 8. Makalelere telif ücreti ödenir. YAYIN HAKKI 1976 Copyrigth Act’e göre,yay›nlanmak

ci düflünceler tesiriyle oluflabilecek de¤iflimlerolsa olsa, geçmiflte de görüldü¤ü gibi, ‹slâm’›anlama ve yorumlama noktas›nda etkili olabilir-ler.

Anlama ifli esasen zihnî veya aklî bir etkinlikolmas›na ra¤men, ço¤u zaman insanlar, isterKur’ân metni olsun veya herhangi bir metin ol-sun, içinde bulunduklar› kültürel miras etkisiyleanlamland›rm›fllard›r. Kur’ân’› anlafl›lmas› gerek-ti¤i gibi anlasalar bile, yorumlarlarken, yorumla-r›ndan düflünmeye ve uygulamaya yönelik kelâ-mî, ahlakî ve f›khî hükümler ç›kar›rken, s›kl›klatarihi miras›n etkisinde kald›klar› görülür. ‹flte buaç›dan ‹slâm bir oldu¤u halde, insanî unsurlar-dan dolay› farkl› ‹slâm anlay›fllar› ortaya ç›km›flt›rki, biz bunlara mezhepler, f›rkalar ve meflreblerdiyoruz. Bunlardan kimileri zamanla yok olmufl-tur; kimileri bugüne kadar yaflaya gelmifltir. Ba-t›’dan veya Do¤u’dan gelebilecek fikirlerin vesosyo-kültürel ak›mlar›n etkisiyle baz› Müslü-manlar ‹slâm’› anlamada yeni fikirler ortaya ata-bilirler; nitekim son zamanlarda “‹slâm moder-nizmi” ad›yla Bat›’da ortaya ç›kan ça¤dafl tarih-selci ve hermenötik ak›mlar› baz› MüslümanlarKur’ân-› Kerim’i anlamaya yeni yöntemler olarakuygulamak istemifllerdir. Ne bunlar›n, ne de or-taya ç›kabilecek di¤er farkl› yöntemlerin ‹slâmanlay›fl›n› de¤ifltirebilecek, köklü de¤iflmelere yolaçabilecekleri düflünülemez. Zira, hiçbir Müslü-man›n, di¤er din mensuplar›n›n kendi temel kay-

naklar›nda yapt›klar› ve yapabildikleri “oynamaflans›” yoktur; Kur’ân-› Kerim ve hadisler tespitedilmifltir. ‹nciller’den ve Tevrat’tan Kur’ân’›nfarkl› her yönüyle tek kitap ve kaynak olufludur.Bunun için Müslümanlar için onun d›fl›nda farkl›Kuran’lar olarak ne baflka bir malzeme vard›r; nede yeni malzeme üretme flans› vard›r. Müslü-manlar›n yeni yöntem ad›yla Kur’ân-› Kerim’e veSünnet’e uygulayabilecekleri herhangi bir yön-

DİN

VE

TO

PL

UM

13

DİYANET-SEN

Müslüman, İslâm’ındoğruluğuna sadece

mantıksal ve zihnidoğruluk olarak bakmaz,olgusal doğruluk olarak

da bakar. Bu açıdangeçmişte ve günümüzdebizzat İslâm’ın kendisini

reform etme, yani sosyalve kültürel değişimler ile

İslâm’ı açıklama veyaİslâm’ı onlar ilegüncelleme gibi

girişimler varsa da, butür girişimler doğal

olarak başarısızkalmışlardır.

Page 15: 4 Aylık İlmî Dergi •Temmuz’08 - Diyanet-Sen · 7. Makale gönderim adresi: dinvetoplum@hotmail.com 8. Makalelere telif ücreti ödenir. YAYIN HAKKI 1976 Copyrigth Act’e göre,yay›nlanmak

tem, bunda onlar samimi olsalar bile, bu temel-de yeni bir anlay›fl getirmeyecektir; çünkü herke-sin kulland›¤› “malzemeyi” onlar da kullanaca¤›için beklenen “yeni” anlay›fl, var olan anlay›fllar-dan birisi gibi olman›n ötesinde “yeni” olma gi-bi bir flans› olmayacakt›r. E¤er uygulay›c›lar sa-mimi de¤illerse, neticede bu, ‹slâm’› bozmayayönelik olacakt›r; bunun da ‹slâm toplumlar›ndataraftar bulma flans› olmayacakt›r.

Tarihselci ve hermenötik ak›mlarla Kur’ân-›Kerim’i anlamaya çal›flanlar, de¤iflimi zihinlerin-de arayacaklar› veya ‹slâm anlay›fllar›nda araya-caklar› yerde, do¤rudan ‹slâm’a yans›tarak, san-ki Allah, ‹slâm’› insanlar› de¤ifltirmek için de¤il,insanlar ‹slâm’› de¤ifltirsin diye göndermifl flek-linde anl›yorlar.Bu yaklafl›m içinde olanlar,Kur’ân-› Kerim’in emirlerinin ve yasaklar›n›n ol-du¤u flekliyleki hükümlerini ve uygulanmas›n›Hz. Peygamber dönemiyle s›n›rl› görmektedir-ler. Bu insanlar san›yor ki, zaman›n de¤iflmesiy-le ahkâm de¤iflir; hatta ahkâm› de¤ifltirmezisek, bugün haks›zl›k yapm›fl oluruz diye kendi-lerini savunuyorlar.

Bu anlay›fllar, sabit hakikat›n olmad›¤›n› iddi-a eden çok ilkel sofist anlay›fl›na dayan›r. Bununda dayand›¤› iki temel anlay›fltan birisi zaman›nher fleyi de¤ifltirdi¤ine inan›lan dehriliktir. Oysazaman ne fâildir, ne mefûl; zaman hiçbir fleyi de-¤ifltirmez; zamanda görülen de¤ifliklikler insanla-r›n yapt›klar› de¤iflimleridir; olgusal de¤iflimlerdir.Di¤er anlay›fl, putperestlik anlay›fl›d›r; eskiden pu-ta tapanlar, dilek ve isteklerinin, günlük arzular›-n›n gerçekleflmesi konusunda putlarla pazarl›¤agiriflirlerdi. Hatta putlar isteklerini gerçeklefltirme-dikleri zamanlar, ya yeni putlar edinirlerdi; ya daputlara zarar verirlerdi, Hz. Ömer’in hurmaunundan yapt›klar› putlar›, ac›kt›klar› zaman ye-diklerini söylemesi gibi. Burada Allah ile insan› di-kotomik gören anlay›fltan do¤an gizli bir çekifl-me ve rekabet söz konusudur ki, gerekKur’ân’da ve gerekse Tevrat’ta baz› YahudilerinHz. Musa zaman›nda böyle bir tutum içerisindeolduklar›n› gösteren ifadeler vard›r.

Gelelim üzerinde durmak istedi¤imiz sonnoktaya. Sosyal ve her türlü di¤er de¤iflimler vegeliflimler Müslümanlar›n ‹slâm yaflant›lar›nda

ve dindarl›klar›nda, yani “Müslümanl›kta” de¤i-flime neden olabilir mi sorusuna. De¤iflimin vegeliflimin tabiat›na ve niteli¤ine göre iyi veya kö-tü yönde Müslüman›n yaflant›s›nda ve dindarl›-¤›nda bir etkiye sebep olabilir; geçmiflte oldu¤ugibi bugün de böyle bir de¤iflim vard›r. Ancakbu de¤iflim dindarl›¤›n kendisinde de¤il fleklin-dedir. Dindarl›k de¤iflmez; ancak dindarl›¤›nflekli ve ifade tarz› de¤iflebilir.

Bugün dünyadaki teknolojik, bilimsel vesosyal geliflmeler insanlar›n genel hayat tarz›ndabüyük de¤iflmelere neden olmufltur. Eskiden tar-las›nda çal›flan bir Müslüman befl vakit için cami-ye gidebiliyordu; flimdi fabrikada çal›flan birisininher vakit camiye gitme imkân› yoktur; bu insa-n›n, istedi¤i zaman camide olmasa da namazla-r›n› müsait vakitte ve yerde k›labilir. Camide beflvakit k›lmak eskiden bir dindarl›k alâmeti olarakgörülüyordu; bugün bu, birçok insan için de¤ifl-mifl oldu; ancak sonuçta gerçek dindarl›k befl va-kit namaz k›lmak oldu¤undan, çal›flanlar çal›flt›k-lar› yerde namazlar›n› k›ld›klar›nda dindarl›klar›n-dan hiçbir fley kaybetmemifl olurlar.

Sonuç olarak ‹slâm’›n varolufl amac› insan›do¤asal halinden ç›kar›p gelifltirmektir; manevîvarl›k yapmakt›r. Sosyal de¤iflimler de dahil hertürlü de¤iflim, ne ‹slâm’›, ne de dindarl›¤› de¤ifl-tirebilir. Çünkü ‹slâm, özü itibariyle, iman, iba-det ve ahlâk ilkeleri olarak bireyin hür iradesinehitap eder; ‹slâm bu aç›dan di¤er dinler gibi de-¤ildir. Müslüman Allah’a karfl› do¤rudan bireyolarak sorumludur. Birey kendi Müslüman kim-li¤ini de¤ifltirmedikçe, ne ‹slâm anlay›fl›, ne dedindarl›¤› de¤iflir.

D‹PNOTLAR1 ‹srâ: 88; Ahzâb: 38, 62; Fât›r: 43; Gâfir: 85; Fetih:232 fiuarâ: 74-763 Zuhrûf: 22-244 Mâide: 1045 Radd: 136 Enfâl: 537 Bakara: 2518 Enfâl: 64-669 Bayrakdar (M.): Bir H›ristiyan Dogmas› Teslis, Anka-ra, Ankara Okulu, 2008, s. 70-88

DİN

VE

TO

PL

UM

14

DİYANET-SEN

Page 16: 4 Aylık İlmî Dergi •Temmuz’08 - Diyanet-Sen · 7. Makale gönderim adresi: dinvetoplum@hotmail.com 8. Makalelere telif ücreti ödenir. YAYIN HAKKI 1976 Copyrigth Act’e göre,yay›nlanmak

odern zamanlarda kendisini daha çok

hissettirmekle beraber daha önceki dö-

nemlere kadar uzanan ‘din ve de¤iflim’

konusu günümüzde de önemini koru-

yan ve de¤iflik aç›lardan tahlile muhtaç görünen bir

meseledir. Öyle ki böyle bir konu felsefî, tarihî, siyasî,

sosyolojik, ekonomik, psikolojik vb. farkl› boyutlar›yla

ele al›nabilir. Burada konuyu bütün bu yönleriyle ele

alma imkân›m›z bulunmad›¤›ndan ilgimizi daha çok

‘felsefî’ olarak adland›r›labilecek kavramsal yönüyle

s›n›rland›raca¤›z. Öyle görünüyor ki ‘din’ ve ‘de¤iflim’

kavramlar›na iliflkin böyle bir çözümleme bir bak›ma

konuya iliflkin di¤er tart›flmalara mant›ksal öncelik

teflkil etti¤inden bu düzlemdeki bir bak›fl aç›s› di¤er

düzlemlerdeki yaklafl›mlar›/ aç›l›mlar› da önemli ölçü-de etkileyecektir.

Evvela, ‘din ve de¤iflim’ üzerine yap›lacak bir de-¤erlendirmede ‘din’ kavram›n›n anlam ve referans›-n›n nas›l belirlendi¤inin hayatî bir öneme sahip olaca-¤› aç›kt›r. Burada yan›tlanmas› gereken en temel so-ru fludur: Dinin kayna¤› ve mâhiyeti nedir? Böyle birsorunun yan›t›n›n farkl› dinî ve felsefî yaklafl›mlaraba¤l› olarak de¤iflece¤i de bir gerçektir. Bu konudabütün dinlerin tek bir yan›t› olmad›¤› gibi, farkl› felse-fî yaklafl›mlar›n da birleflik bir yan›t› olmayacakt›r. An-cak öyle görünüyor ki konuya iliflkin yaklafl›mlar› entemelde dinin kayna¤› ve mâhiyetini ‹lâhî, dolay›s›ylainsanüstü bir düzleme dayand›ranlar ile ‹lâhî-olmayan

M

DİN VE DEĞİŞİMÜZERİNE BİR

ÇÖZÜMLEMEDoç. Dr. Mehmet Sait REÇBER

Ankara Üniversitesi ‹lahiyat Fakültesi

Page 17: 4 Aylık İlmî Dergi •Temmuz’08 - Diyanet-Sen · 7. Makale gönderim adresi: dinvetoplum@hotmail.com 8. Makalelere telif ücreti ödenir. YAYIN HAKKI 1976 Copyrigth Act’e göre,yay›nlanmak

veya k›saca beflerî bir düzlemle dayand›ranlarfleklinde s›n›flamak do¤ru olacakt›r.1

Semavî olarak da adland›r›lan ‹slam, Yahudi-lik ve H›ristiyanl›k gibi teistik dinlerin kendilerinitemelde vahye dayand›rd›klar› bilinmektedir. Tan-r› ve vahiy tasavvurlar› bazen bir ölçüde farkl›lafl-sa da, bu dinlerin her biri kendisini nihaî anlamdaTanr›’dan geldi¤ine inan›lan bir vahye dayand›r-makta ve böylece dinin kayna¤›n› aflk›n (insanüs-tü) olarak aç›klamaktad›r. Yani, gerçek anlamdateistik bir din tasavvuruna göre din en basit ifade-siyle evrenin eflsiz Yarat›c›s›n›n s›rf iyili¤inin/ rah-metinin bir gere¤i olarak insanlar›n nihaî kurtulu-flunu temin etmek için gönderdi¤i, do¤ru yolugösteren bir hakikâtler manzumesidir. Böyle birteistik din anlay›fl›n›n bir anlamda paradigmas›n›teflkil eden ‹slam’a göre dinin kayna¤› Allah’›n ta-rih boyunca peygamberlerine gönderdi¤i vahiydirki tarihte farkl› peygamberlere/ toplumlara gön-derilen bu vahiylerin mesaj› özde ayn› olup, de-¤iflmezdir. Öyle ki, buna göre, ilk peygamber Hz.Âdem’den son peygamber Hz. Muhammed’e ka-dar bütün peygamberlere gönderilen vahyin me-saj› özde ayn› olup, bir tahrife u¤ramad›klar› sü-rece aralar›nda herhangi bir çeliflki veya anlamsalk›r›lma söz konusu olamaz.

Teistik dinlerin vahiy tasavvurunda ve içeri-¤inde tarihsel ve toplumsal koflullara ba¤l› olarakbir tak›m farkl›laflmalar›n meydana geldi¤i feno-menal bir gerçeklik oluflturmaktad›r. Bu meselebafll› bafl›na ele al›nmas› gereken oldukça geniflbir tart›flman›n konusudur. Burada amac›m›z bukonuya girmek de¤il, kayna¤›n› ve mâhiyetinido¤rudan Allah’tan alan bir din tasavvurunun öz-sel bileflenlerine ve bu ba¤lamda farkl› düzlemler-de cereyan eden de¤iflimlerle olabilecek iliflkisiniirdelemektir.

Teistik din tasavvuruna karfl›n, onu natürel,tarihî, sosyolojik, psikolojik gibi farkl› düzlemler-deki olgulara referansla aç›klamaya çal›flan ve ‘in-dirgemeci’ olarak adland›r›labilecek bir tak›myaklafl›mlar bulunmaktad›r. Bu yaklafl›mlar›n izle-rini tarihin eski dönemlerine kadar götürmekmümkün olmakla beraber onlar›n özellikle mo-dern Bat› düflüncesinin geliflimine paralel olarak

DİN

VE

TO

PL

UM

16

DİYANET-SEN

Page 18: 4 Aylık İlmî Dergi •Temmuz’08 - Diyanet-Sen · 7. Makale gönderim adresi: dinvetoplum@hotmail.com 8. Makalelere telif ücreti ödenir. YAYIN HAKKI 1976 Copyrigth Act’e göre,yay›nlanmak

DİN

VE

TO

PL

UM

17

DİYANET-SEN

‘insan-merkezli’ bir din anlay›fl›yla daha belirginve etkin bir hale geldi¤ini belirtmek gerekir. Öyleki bu dönemlerde Tanr›’n›n âleme müdahalesinigenelde reddeden deizm, do¤al olarak, vahyi dekabul etmedi¤inden dini befleri bir entelektüel fa-aliyet alan›yla s›n›rlarken daha sonra özde ateistolan bir tak›m yaklafl›mlar dinin kayna¤›n› tarihî,siyâsî, sosyolojik, psikolojik olgulara veya süreçle-re indirgeyerek aç›klama yoluna gitmifllerdir.

Dinin kayna¤›na ve mâhiyetine iliflkin bufarkl› ve hatta birbirine z›t yaklafl›mlar›n ‘din vede¤iflim’ tart›flmas› üzerinde ne gibi hayatî etkile-re sahip olabilece¤ini kestirmek güç de¤ildir. Di-nin kayna¤›n› bir tak›m do¤al veya beflerî unsur-lara indirgeyen yaklafl›mlar için, di¤er do¤al vebefleri olgular gibi, dinin de biteviye bir de¤ifliminkonusu olmas› son derece do¤ald›r. Din de olu-flan gerçekli¤in bir parças› oldu¤undan kaç›n›l-maz olarak de¤iflime konu olacakt›r. Bu durumdazorunlu olmayan (dolay›s›yla baflka türlü olabilen)bir tak›m koflullar›n ürünü olan dinin veya dinle-rin ne aflk›n bir kayna¤›ndan ne de de¤iflmez birmahiyetinden söz edilebilir; ilgili koflullar›n de¤ifl-mesiyle dinin içeri¤i/ mahiyeti de de¤iflecektir. Di-nin böyle olmas›n›n en temel nedeni, basit bir de-yiflle, varl›¤›n› de¤iflken (olumsal) nedenlere/ ko-flullara borçlu olmas›d›r.

Oysa ‹slâm’a göre, din kayna¤›n› ve mahiye-tini belirleyen fley evrende meydana gelen baz›de¤iflken olgular de¤il, bu olgulara hitap edenVahiy/ ‹lâhî Kelam’d›r. Böylece dinin kayna¤›n›nvahiy oldu¤unu kabul eden bu yaklafl›m dininmâhiyetinin sadece Allah taraf›ndan belirledi¤iniöngördü¤ünden dindeki herhangi bir de¤iflimiancak böyle bir metafiziksel çerçeveye ba¤l› kala-rak aç›klanabilecektir. Peki dinin kayna¤›n›n vemâhiyetinin ‹lâhî Vahiyle belirlendi¤ini öngörenbir yaklafl›m›n ‘din ve de¤iflim’ noktas›ndaki tutu-mu ne olabilir?

Kayna¤› itibariyle ‹lâhî olan bir dinin mâhiye-tinin ‹lâhi-olmayan bir dinin mâhiyetinden bütü-nüyle farkl› olaca¤› kaç›n›lmazd›r. Bunun en te-mel nedeni vahyin her türlü eksiklikten münez-zeh, bütün mükemmel s›fatlara sahip Allah’›n ke-lâm› olarak düflünülmesidir. ‹lâhî Kelâm ise nihâî

Page 19: 4 Aylık İlmî Dergi •Temmuz’08 - Diyanet-Sen · 7. Makale gönderim adresi: dinvetoplum@hotmail.com 8. Makalelere telif ücreti ödenir. YAYIN HAKKI 1976 Copyrigth Act’e göre,yay›nlanmak

DİN

VE

TO

PL

UM

18

DİYANET-SEN

anlamda Allah’›n mutlak ilminin bir yans›mas› (te-zahürü) oldu¤una göre böyle bir kelâm›n mâhiye-tinin, bilgisi eksik ve yan›labilen insan kelâm›ndanfarkl› olmas› zorunludur. Esasen de¤iflimin teme-linde de böyle bir eksiklikten kaynaklanan gelifl-me/ mükemmelleflme süreci bulunmaktad›r.Çünkü de¤iflimin oldu¤u her yerde bir tür eksikli-¤in, mükemmeliyetsizli¤in bulunmas› mant›ksalaç›dan kaç›n›lmaz görünmektedir. Dolay›s›yla,kayna¤› itibariyle Mükemmel Varl›¤a dayanma-yan her fleyde (din de dâhil) bir eksikli¤in bulun-mas› kaç›n›lmaz oldu¤undan de¤iflim de kaç›n›l-mazd›r. Buna karfl›n tan›m› gere¤i bütün mükem-mel s›fatlara sahip olan Allah’ta herhangi bir ek-siklik olamayaca¤›na göre O’nda herhangi bir de-¤iflmenin veya geliflmenin olmas› da düflünüle-mez. Bu durumda gerçek anlamda vahye daya-nan bir dinde bir eksikli¤in ya da yanl›fll›¤›n olabi-lece¤ini düflünmek esasen bir çeliflkiden baflka birfley ifade etmeyecektir.

Nas›l ki bir eksikli¤in bulunmad›¤› yerde de-¤iflim/ geliflim düflünülemiyorsa, gerçek anlamdamükemmelli¤in bulundu¤u yerde de bir de¤iflim/geliflim söz konusu olamaz. Bir din gerçekten ‹lâ-hî vahye dayan›yorsa bu onun de¤iflmez bir mâ-hiyete sahip oldu¤unu düflünmek için a priori bir

gerekçe oluflturmaktad›r. Burada ‘semâvî dinler’olarak adlar›ndan dinlerin böyle bir de¤iflimdenne ölçüde korunabildikleri sorusuna girmemeklebirlikte insan-merkezli varl›k, hakikat, bilgi ve de-¤er anlay›fl›n›n Bat› düflüncesinin din veya teizmalg›s›nda ne tür etkiler ve dönüflümler yaratt›¤›;dinî düflüncenin sekülerleflmesine nas›l katk›dabulundu¤una dikkat çekmek yerinde olacakt›r.2

Kayna¤› itibariyle ‹lâhî de olsa vahyin belli birtak›m tarihsel ve toplumsal koflullarda yaflayan in-sanlara hitap etti¤i bir gerçektir. Bu husus ‘din vede¤iflim’ aç›s›ndan bak›ld›¤›nda bir tak›m kar›flt›r-malara neden olabilen oldukça hassas bir noktagibi görünmektedir. Kayna¤› itibariyle mükem-mel ve de¤iflmez olan bir kelâm›n de¤iflen, dola-y›s›yla mükemmel olmayan bir düzlemle iliflkisinas›l olabilir? Ya da de¤iflmezin de¤iflenle; mü-kemmellin eksik olanla iliflkisi nas›l anlafl›labilir?

Her fleyden önce kesin bir epistemik niteli¤esahip bir kelâm›n de¤iflen bir düzleme referanstabulunmas› önünde herhangi bir mant›ksal bir engelbulunmad›¤› gibi, böyle bir fleyin söz konusu kelâ-m›n mükemmelli¤ine bir halel getirece¤ini düflün-mek için de bir neden görünmemektedir. Olgusalaç›dan de¤iflen de¤iflmeyeni öngördü¤ü gibi, bafl-ka türlü olabilen eylemlerin de de¤iflmeyen de¤er-lerle belirlenebilmesi de onlar›n ahlâkî birer eylemolmalar›n›n bir gere¤idir. Dolay›s›yla vahyin de¤iflendüzleme hitab›n›n temelinde de¤iflenin de¤iflmeye-ne dayanmas› veya dayanmas› gerekti¤i düflüncesibulunmaktad›r. De¤iflik tarihsel ve toplumsal düz-lemlerde meydana gelen hâdiselerin farkl› olmas›kaç›n›lmazd›r, fakat bu hâdiselerin ortak olan, dola-y›s›yla do¤ruluk ve de¤er aç›s›ndan de¤iflmeyen birtak›m niteliklere sahip oldu¤u da bir gerçektir. Bu-nu basit bir örnekle aç›klayacak olursak, evreninbafllang›c›ndan beri ‘2 +2 = 4’ fleklindeki matema-tiksel bir önermenin say›s›z de¤iflik olgu için do¤ruoldu¤unu söyleyelebiliriz. Böyle bir matematikseldo¤rulu¤un farkl› say›s›z örne¤inin olmas› ve bu ol-gular›n de¤iflkenli¤i (olumsall›¤›, zorunsuzlu¤u) sözkonusu önermenin de¤iflmez ve hatta zorunludo¤rulu¤una bir halel getirmez. Ayn› fleyi di¤er birtak›m önermeler için de düflünebiliriz. Örne¤in,‘Yalan söylemek kötüdür’ fleklindeki bir ahlâkîönermenin say›s›z birçok hâdise için geçerli olmas›

Kaynağı itibariyle İlâhî de

olsa vahyin belli bir takım

tarihsel ve toplumsal

koşullarda yaşayan

insanlara hitap ettiği bir

gerçektir. Bu husus ‘din

ve değişim’ açısından

bakıldığında bir takım

karıştırmalara neden

olabilen oldukça hassas

bir nokta gibi

görünmektedir.

Page 20: 4 Aylık İlmî Dergi •Temmuz’08 - Diyanet-Sen · 7. Makale gönderim adresi: dinvetoplum@hotmail.com 8. Makalelere telif ücreti ödenir. YAYIN HAKKI 1976 Copyrigth Act’e göre,yay›nlanmak

DİN

VE

TO

PL

UM

19

DİYANET-SEN

böyle bir önermenin do¤ruluk de¤erinin baflka tür-lü olabilece¤ini gerektirmez. Di¤er yandan, do¤ru-luk de¤eri de¤iflmeyen bu tür önermelerin belli birtak›m tarihsel ve toplumsal koflullarda yaflayan in-sanlar taraf›ndan bilinmesi/ keflfedilmesi de onlar›ndo¤ruluklar›n›n tarihsel ve toplumsal bir düzlemedayand›¤› sonucuna götürmez. Aksine, do¤rulu¤ukesinleflmifl bir önermenin do¤rulu¤unun her za-man keflfedildi¤i ba¤lam› aflan bir do¤ruluk boyutuvard›r. (Sözgelimi ‘Dünya yuvarlakt›r’ fleklindeki birdo¤rulu¤un referans› (bu önermeyi do¤ru k›lan ol-gu) böyle bir do¤rulu¤un keflfedildi¤i tarihsel vetoplumsal ba¤lamdan ba¤›ms›z oldu¤u gibi, sözkonusu keflifle a盤a ç›kan bu do¤ruluk da böyle birba¤lamla s›n›rl› de¤ildir).

De¤iflime konu olan olgular›n de¤iflmeyenözelliklerinin varl›¤›n› göz önüne ald›¤›m›zda son-ra ‹lâhî vahiyle ortaya konulan bir tak›m do¤ru-luklar›n/ de¤erlerin de temelde de¤iflen olgular›nbu de¤iflmeyen niteliklerine referansta bulundu-¤unu; olufla konu olan varl›klar›n veya hâdiselerinolmas› gereken yönüne hitap etti¤ini düflünebili-riz. ‹lâhî vahyin hedefi böylece bir yandan varl›k-lar›n/ hâdiselerin de¤iflmeyen özelliklerine iliflkinbilgi vermek, di¤er yandan da olan› olmas› gere-

ken de¤erler istikametinde de¤ifltirmektir, denile-bilir. Nitekim ‹lâhî vahyin temel hedefi olufl düzle-minde meydana gelen de¤iflimlere tabi olmak de-¤il, tam aksine bu düzlemdeki hâdiseleri de¤ifl-mez do¤rulara/ de¤erlere ba¤l› olarak de¤ifltir-mek; onlar› kendine tabi k›lmakt›r. De¤iflenin de-¤iflmeyene veya de¤iflmemesi gerekene tabi ol-mas›ndan daha do¤al bir fley olamaz. Kald› kiböyle bir dönüflümü amaçlamayan bir vahye an-lam vermek pek mümkün görünmemektedir.

‹lâhî vahyin içerdi¤i do¤rular/ de¤erler ile hi-tap etti¤i de¤iflen varl›k düzlemi aras›ndaki bir et-kileflime ba¤l› olarak bir tür de¤iflimden söz edi-lemez mi? Her fleyden önce, ‹lâhî vahyin anlafl›la-bilmesi için gönderildi¤i toplulu¤un dilini ve bir öl-çüde kültürünü dikkate ald›¤› teslim edilmelidir.Muhatab›n›n anlama s›n›rlar›n› bütünüyle aflanbir vahyin hedefledi¤i entelektüel ve ahlâkî dönü-flümü gerçeklefltirmesi zaten beklenemez. An-cak, ça¤dafl baz› düflünürlerin iddia etti¤inin aksi-ne, ‹lâhî vahyin insana hitap etmesi onun içerdi¤ido¤rular›n/ de¤erlerin bir bak›ma insanîleflti¤i an-lam›na gelmez; t›pk› s›rf insan›n bilgi ve yorumu-na konu oluflundan dolay› d›fl dünyan›n insanîlefl-medi¤i veya insanîleflmeyece¤i gibi. Ne de vahyinbu flekilde gönderilmesi onun vazetti¤i do¤rula-

Page 21: 4 Aylık İlmî Dergi •Temmuz’08 - Diyanet-Sen · 7. Makale gönderim adresi: dinvetoplum@hotmail.com 8. Makalelere telif ücreti ödenir. YAYIN HAKKI 1976 Copyrigth Act’e göre,yay›nlanmak

r›n/ de¤erlerin ilgili tarihsel, toplumsal ve kültürelba¤lama indirgenebilece¤i anlam›na gelir. Bir ha-kikatin veya de¤erin farkl› zamanlarda, toplum-larda ve dillerde ifade edilmesi onun do¤rulu¤uy-la özsel bir iliflkisi bulunmayan niteliklerinde birtak›m de¤iflikliklere neden olsa da bunlar›n ikin-cil/ ilintisel bir ehemmiyete sahip oldu¤u da birgerçektir. Daha önce de de¤indi¤imiz gibi, bir en-dekslilik ifade etmeyen herhangi bir önermeninfarkl› zamanlarda, toplumlarda veya dillerde ifa-de edilmesi onun do¤ruluk de¤erini de¤ifltirmez.

Özde ayn› olmas›na karfl›n tarihsel süreç içe-risinde farkl› peygamberlere gönderilen vahyin il-gili tarihsel ve toplumsal olgulara referansla birtak›m de¤ifliklikler içerdi¤i söylenebilir. Yaln›z bu-radan vahyin böyle olgulara/ hâdiselere gönder-mede bulunmas› ilgili do¤rulu¤un/ de¤erin sade-ce söz konusu olgularla/ hâdiselerle s›n›rl› oldu¤usonucuna var›lmas› için bir neden yoktur. Böylebir do¤ruluk/ de¤er söz konusu olgunun/hâdise-nin ilintisel yönüne hitap etmedi¤inden tümel yada tümellefltirilebilir bir niteli¤e sahiptir. Allah’›nfarkl› peygamberler yoluyla farkl›laflabilen kimiyükümlülükler ise getirmesi O’nun hikmetinin verahmetinin bir gere¤i olarak düflünülebilir ki bufarkl›l›klar›n ise vahiy kaynakl› din(ler)in kayna¤›n-da veya mâhiyetinde bir de¤iflikli¤e neden oldu-¤u söylenemez. De¤iflik peygamberlere gönderi-

len fakat mâhiyeti itibariyle ayn› olan vahiyler ara-s›nda söz konusu bu farkl›l›klar da temelde hitapetti¤i tarihsel ve toplumsal düzlemle de iliflkilen-dirilebilir.

Ancak, do¤rudan bir de¤iflime konu olmayanvahiyden farkl› olarak epistemik yetkinli¤e sahipolmayan insan›n vahyi anlamak sürecinde entelek-tüel bir de¤iflkenlik göstermesi ola¤an karfl›lanma-l›d›r. Böyle bir de¤iflkenli¤in do¤urdu¤u episte-mik, semantik ve hermenötik dinamizmin verimli-li¤i ise önemli ölçüde vahyin sundu¤u de¤iflmezle-re gerçekçi bir eriflimle mümkün olacakt›r. Asl›ndavahyin temel hedeflerinden birinin de de¤iflken in-san anl›¤›n›n do¤urdu¤u entelektüel istikrars›zl›¤›de¤iflmez do¤rulara/ de¤erlere erifltirerek aflmakoldu¤u söylenebilir. Burada da söz konusu olande¤iflkenlik dinin kendisinde de¤il, epistemik biryetkinli¤e sahip olmayan insan›n do¤as›nda vevahyi anlama sürecinde aranmal›d›r. Böyle bir de-¤iflkenlik de sonuçta vahyin sundu¤u de¤iflmezdo¤rulara/ de¤erlere eriflmekle afl›labilir.

O halde, sonuç olarak diyebiliriz ki, ‘din vede¤iflim’ ba¤lam›ndaki bir iliflkinin niteli¤i en te-melde dinin kayna¤› ve mahiyetine iliflkin tasav-vurumuzla belirlenmektedir. Kayna¤› ve mahiyetiitibariyle de¤iflken bir din ancak kayna¤› tarihî, si-yâsî, sosyolojik, psikolojik olgulara veya süreçlerereferansla aç›klanabilecek bir din tasavvuruyla te-mellendirilebilir. Bunun ‹slam’›n öngördü¤ü an-lamda kayna¤›n› vahiyden alan bir din anlay›fl›ylaçeliflti¤i aç›kt›r. Yani, dinin kayna¤›n›n ‹lâhî oldu-¤unu ve mahiyetinin böylece yegâne mükemmelvarl›k olan Allah taraf›ndan belirlendi¤ini dikkateald›¤›m›zda dinde herhangi bir özsel de¤iflikli¤inolmas› beklenemez. Bu durumda ‹lâhî kald›¤› sü-rece bir dinin de¤iflimden uzak, insanîlefltirildi¤iölçüde de de¤iflime konu olaca¤› aç›kt›r.

D‹PNOTLAR

1 Krfl. John Hick, An Interpretation of Religion, (London:Macmillan, 1989), s. 1-2.

2 Bu konuda genifl bir de¤erlendirme için bkz. Mehmet SaitReçber, ‘Realizm, Din ve Dünyevileflme’, ‹slâmiyât, c. 4, s. 3(2001), s. 19-33.

Özde aynı olmasına

karşın tarihsel süreç

içerisinde farklı

peygamberlere

gönderilen vahyin ilgili

tarihsel ve toplumsal

olgulara referansla bir

takım değişiklikler

içerdiği söylenebilir.

DİYANET-SEN

20

DİN

VE

TO

PL

UM

Page 22: 4 Aylık İlmî Dergi •Temmuz’08 - Diyanet-Sen · 7. Makale gönderim adresi: dinvetoplum@hotmail.com 8. Makalelere telif ücreti ödenir. YAYIN HAKKI 1976 Copyrigth Act’e göre,yay›nlanmak

Bilindi¤i gibi de¤iflme, toplumsal yaflam›ngöz ard› edilemeyecek yönlerinden birini olufl-turmaktad›r. ‹nsani gruplaflmalar›n gerek za-man, gerekse mekan aç›s›ndan incelenmesiiflinde bu faktörün büyük önem tafl›d›¤› görül-mektedir. Ancak flu da bir gerçektir ki, de¤iflme-nin ne flekilde anlafl›ld›¤› ve kavramsallaflt›r›ld›-¤›n›n da, onun toplumsal iliflkilerde ne gibi so-nuçlar do¤urdu¤u hususunda belirleyici bir bo-yutu bulunmaktad›r.

Bu bak›mdan öncelikle bu hususun aç›kl›¤akavuflturulmas›nda fayda bulunmaktad›r. Her

fleyden önce bu konuda sorunsuz bir yaklafl›m›nbulunmad›¤›n› ak›ldan ç›kartmamak gerekmek-tedir. fiimdiye kadar oldukça hakim ve yayg›nhale gelen yaklafl›m biçimi Bat› merkezli top-lumsal bilim çerçevelerinden hareket eden tah-lil biçimleri olmufltur. Bunlar, insanl›¤›n toplum-sal sürecini bir skala üzerine yerlefltirerek, ilkel-den moderne do¤ru bir evrimleflme durumunuvarsaym›fllard›r. Nitekim sosyolojinin ortaya ç›k›-fl› da büyük ölçüde bu tasavvurla yak›ndan ilgiliolup bu beklentiye meflruluk kazand›rma aray›-fl›n›n bir sonucudur. Erken ve orta dönemlerdesosyolojik literatürde bu yöndeki toplum s›n›fla-

DEĞİŞME VE DİNDeğişmenin Dini-Toplumsal

Olgulara EtkisiDr. ‹hsan TOKER

Ankara Üniversitesi ‹lahiyat Fakültesi

Page 23: 4 Aylık İlmî Dergi •Temmuz’08 - Diyanet-Sen · 7. Makale gönderim adresi: dinvetoplum@hotmail.com 8. Makalelere telif ücreti ödenir. YAYIN HAKKI 1976 Copyrigth Act’e göre,yay›nlanmak

malar›n›n yayg›nl›¤› bir tesadüf de¤ildir. Özellik-le Auguste Comte’un teolojik, metafizik ve po-zitif fleklindeki üçlü toplum s›n›fland›rmas› ol-dukça çarp›c›d›r.

Bu yönelim, daha yak›n zamanlardaki mo-dernizasyon ve sekülerleflme kuramlar› ile dedevam etmifltir. ‹lk kurama göre Bat›l› toplumlarsanayi devrimi flartlar›n› yaflayarak yeni bir top-lumsal dönüflümle karfl› karfl›ya kalm›fllar ve bu-

nun sayesinde de bir üstünlük ve geliflmifllikflans› elde etmifllerdir. Bu süreci henüz ya-flamayan tüm toplumlar, bu geliflme veilerleme e¤ilimini zorunlu olarak yaflamakdurumdad›rlar. Sonuçta bütün insanl›¤›nayn› flekilde yani Bat›l› standartlarda birde¤iflimden geçmesi bir zorunluluk olarak

kendisini göstermektedir.

Di¤er yandan ikincisi, yani ortodoks se-külerleflme kuramlar› da, benzer flekilde böyle

bir tektiplili¤i din kurumu ve dinle ilgili olgularbak›m›ndan formüle etmenin yollar›n› aram›flt›r.Bu do¤rultuda modern flartlarda dinin bir düflüflsürecine girece¤i, toplumsal yaflamda eskisininaksine bir daralma ve marjinalleflme yaflayaca¤›varsay›lmaktad›r. Bu, ilerlemeci anlay›fl›n dinalan› bak›m›ndan en uç sonuçlar›na kadar vard›-r›lmas› anlam›na gelmektedir.

Ne var ki son otuz k›rk y›l içerisinde yafla-nan beklenmedik geliflmeler, her iki kuramsalçerçeveyi de sorunlu hale getirmifl ve toplumsalçözümleme güçlerini büyük ölçüde yok etmifltir.Ayr›ca bu tür çözümleme çabalar›nda bulunur-ken ortaya ç›kan bir problem de, kullan›lan kav-ramlarla ilgilidir. Sözgelimi modernlik ve mo-dernleflme kavramlar›n›n herkes taraf›ndan ayn›flekilde anlafl›lacak flekilde bir delaletlerinin bu-lundu¤undan söz edilemez. Yine ayn› fley, dinve onunla ilgili di¤er kavramlar için de söz ko-nusudur. fiimdiye kadar görülen durum, bu türkavramlar›n hep Bat›l› kültürler ve diller temelin-de gönderi noktalar› bulmufl olmalar›d›r. Bu dahaliyle yap›lan çözümlemelerin kusurlu bir du-ruma gelmesine yol açmaktad›r.

Do¤al olarak buras› tüm bu çözümlemeçerçevelerinin tüketilebilece¤i bir yer de¤ildir.D

İNV

ET

OP

LU

M

22

DİYANET-SEN

Son otuz kırk yıliçerisinde yaşananbeklenmedikgelişmeler, her ikikuramsal çerçeveyi desorunlu hale getirmiş vetoplumsal çözümlemegüçlerini büyük ölçüdeyok etmiştir. Ayrıca butür çözümlemeçabalarında bulunurkenortaya çıkan birproblem de, kullanılankavramlarla ilgilidir.

Page 24: 4 Aylık İlmî Dergi •Temmuz’08 - Diyanet-Sen · 7. Makale gönderim adresi: dinvetoplum@hotmail.com 8. Makalelere telif ücreti ödenir. YAYIN HAKKI 1976 Copyrigth Act’e göre,yay›nlanmak

DİN

VE

TO

PL

UM

23

DİYANET-SEN

Bu k›sa de¤ininin amac›, sadece de¤iflme ve dinkonusunun basit ve pürüzsüz bir alan olufltur-mad›¤› ve flimdiye kadar gerçeklefltirilen ele al-ma biçimlerinin sak›ncal› yönlere sahip oldukla-r› cihetle, dikkatle ve elefltirel bir tarzda de¤er-lendirilmeleri gerekti¤inin alt›n›n çizilmesidir.

DE⁄‹fiME VE D‹N, GELENEKSEL KÖKEN-LER

Daha önce de vurguland›¤› gibi de¤iflmetoplumsal yaflam›n ayr›lmaz bir yönüdür. Din detoplumsal yaflam›n ayr›lmaz bir parças› oldu¤u-na göre o da flu veya bu flekilde, flu veya bu h›z-la de¤iflme durumuna maruz kalacakt›r. Buradaönemli olan, dinin Comtegil ve benzeri flekiller-de s›rf bir insani ve yatay bir tecrübe durumunaindirgenmemesidir. Nitekim dini bu flekilde elealanlar›n kendi görüflleri çoktan tarihteki miad›-n› doldurmufl ve raflara kald›r›lm›fl durumdad›r-lar. Bir baflka deyiflle dinin dikey boyutunu bi-limci bir yaklafl›m içerisinde bir güçlülük ve ke-sinlik aray›fl› ile ele alanlar›n paradoksal bir bi-çimde zaman içerisinde kendilerinin bu olgukarfl›s›nda aciz kald›klar› görülmektedir. Çünkümetafizik ve bilimd›fl› olarak gördükleri ve dinikesinlik olarak resmettikleri fleyin yerine geçerlioldu¤unu varsayd›klar› bilimsel kesinli¤in de¤ifli-me daha az dirençli oldu¤u, bugün ortaya ç›k-m›fl bulunmaktad›r. Bu konuya hitap ederkenbu noktay› dikkate almakta büyük fayda vard›r.

Bununla birlikte bu ilerlemeci ve “bilimsel”yaklafl›mlara benzer kavram ve yöntemler kul-lanma izlenimi vermeyi göze alarak, buradamodern ve modern öncesi ekseninde bir de¤ifl-me ve din iliflkisi kurma yollar›n› denemek duru-munday›z. Çünkü dinin, ne kadar dikey boyutasahip olursa olsun, insani tecrübeler çerçevesin-de dünyevi ve anl›k düzeyde bir tak›m tezahür-lere konu oldu¤u da bir gerçektir. Bize düflen,afl›r› indirgeme ve genellemelere maruz b›rak-madan makul ve ölçülü bir iliflkiye dair bilgileri-mizi gelifltirmeye çal›flmakt›r.

Bu aç›dan bak›ld›¤›nda dinin flimdi oldu¤ugibi eskiden de toplumsal görünümleri itibariylede¤iflme olay›ndan hiçbir flekilde uzak bulun-mad›¤› aç›kt›r. ‹lerlemeci ve modernist düflünce

Page 25: 4 Aylık İlmî Dergi •Temmuz’08 - Diyanet-Sen · 7. Makale gönderim adresi: dinvetoplum@hotmail.com 8. Makalelere telif ücreti ödenir. YAYIN HAKKI 1976 Copyrigth Act’e göre,yay›nlanmak

ve ideolojilerin etkisiyle dinin belli bir de¤iflmez-lik niteli¤i içerisine hapsolundu¤unu biliyoruz.Asl›nda bu yan›lsamay› hakl› ç›kartacak baz› du-rumlar›n varoldu¤unu da söylemek gerekmek-tedir. Modernlik öncesi toplumlarda modernolanlara göre daha sabit, daha az de¤iflen yön-ler bulundu¤u da varsay›labilir. Nitekim sosyalbilimcilerin büyük bir k›sm›n›n ilgili toplumlarayönelik tasvirleri de bu yönde olmufltur. Bunlarherfleyden önce bu tür toplumlarda esas olan‘düzen’ ilkesine dikkat çekmektedirler. Meselabizde Niyazi Berkes bu düzen esas› üzerine ku-rulu olan geleneksel toplum tipini ve onun din-le ilgili eflzamanl› sonuçlar›n› ele almaktad›r.Berkes, Ortaça¤ toplum hayat› örne¤inde, yafla-m›n de¤iflmeyen, oldu¤u yerde duran ve de¤ifl-memesi gereken bir düzen oldu¤u fleklindekianlay›fla temas etmektedir. Ona göre Ortaça¤düflüncesinin temelini bu tutum oluflturmakta-d›r.1 O, bu toplumsal yap›y› flöyle tasvir etmek-tedir:

“...Normal ve ideal toplum, düzeni denge-lilik içinde tutan toplumdur. Tanr› toplumun bö-lümlerini ayr› ayr› yerlere koymufl, her birine ver-di¤i görevlerle onlar› yerlerine yerlefltirmifltir. Butopluma reaya, yani sürü denir. Tanr›’n›n seçti¤ivekili (gölgesi) bu sürünün çoban›d›r. Hayat›nkanunu de¤iflme (ink›lap) de¤il, düzen (ni-zam)d›r. ‹deal, de¤iflme, evrim, ilerleme de¤il,dengedir. Dengenin tecellisi adalettir. Bunlaraayk›r› olan her fley ihtilaldir, anarflidir; çünkü de-

¤iflme (ink›lap) bozulmaya (ihtilal haline) yolaçar. Padiflah›n ödevi âlemin nizam›n›, toplu-mun düzenini tutmakt›r. (...)” 2

Bu anlay›fla göre mevcud düzen, yani Ni-zam-› Âlem, Tanr›’n›n takdir etti¤i bir düzen-dir.3 Nitekim yönetim, toplumdaki unsurlar›nde¤iflmelerine mani olucu tedbirler al›n›p, düze-nin oldu¤u gibi sürdürülmesi çerçevesinde ifller-lik göstermektedir. Toplumun de¤iflmesi bir bo-zulma, anarfli say›lmakta; ihtilal, bu aç›dan çokolumsuz bir anlam tafl›maktad›r.4 Yine Ber-kes’in ifadesiyle 1908’deki olaya kadar ink›lapkelimesi kullan›lmam›flt›r ve toplumsal devrimkavram› da yoktur. Ancak bu olaydan sonra bukelime kullan›lmaya bafllanm›flt›r.5 Bugün ihtilalolarak nitelenen hadiseler, eski toplum yap›s›n-da vak’a olarak an›l›yorlard›. Islah ve tanzim te-rimleri, de¤iflmeye direnen bu yap›sal özelli¤ink›smî olarak tadilini hedefleyen giriflimleri ifadeetmektedirler. Terakki kelimesinin kullan›mageçirilmesi ise Berkes’e göre art›k, “de¤iflmezdüzen” kavram›n›n sona eriflini simgelemifltir.6

Berkes, Ortaça¤ olarak ifade etti¤i gelenek-sel toplum yap›s›n›n irade aleyhindeki s›k› hiye-rarflik yap›s›n› da tasvir etmektedir. Ona göre buaç›dan Ortaça¤ aç›k bir egemenlik anlay›fl›na sa-hip de¤ildir. Bu yap›daki anlay›fl, insanlar› en alt-tan bafllayarak en üste do¤ru aflamal› olarakyükselen bir kanunlulu¤u kabul etmeye zorla-maktad›r. Bu hiyerarflik yap›n›n tepesinde Tanr›yasas› bulunmaktad›r. Bu, yasa bak›m›ndan s›-n›rs›z bir irade peflinde olan modern düflünceyetamamen yabanc› bir durumdur.7 Bu yap›salözellik, geleneksel toplumlarda yafl gruplar› ara-s›ndaki kategoriyel farkl›l›k ve s›ralanmayla daparalel haldedir. Berkes, eski yap›larda, gençler-den çok yafll›lar›n sayg› görmeleri ve toplumdaas›l konumlar› iflgal etmelerinden de söz etmifl-tir. Sanayiin geliflmedi¤i, geleneklere dayanan,kolay kolay de¤iflme kabul etmeyen toplumlar-da güç ve de¤er, yafll›lar›n tekelinde olmak du-rumundad›r. Tipik ifade tarzlar›n› Çin ile Orta-ça¤ Hristiyan ve ‹slam medeniyetlerinde bulanbu özellik, asl›nda hemen tüm tarih medeniyet-lerinde aç›kça görülmektedir. Ancak modern

DİN

VE

TO

PL

UM

24

DİYANET-SEN

Berkes, Ortaçağ olarak

ifade ettiği geleneksel

toplum yapısının irade

aleyhindeki sıkı hiyerarşik

yapısını da tasvir

etmektedir. Ona göre bu

açıdan Ortaçağ açık bir

egemenlik anlayışına

sahip değildir.

Page 26: 4 Aylık İlmî Dergi •Temmuz’08 - Diyanet-Sen · 7. Makale gönderim adresi: dinvetoplum@hotmail.com 8. Makalelere telif ücreti ödenir. YAYIN HAKKI 1976 Copyrigth Act’e göre,yay›nlanmak

hayat tarz›n›n getirdi¤i yeni flartlar, gelenekselyap›larla birlikte bu özelli¤i de etkilemifl, yafll›laryerine gençleri önceleyen durumlar oluflmufltur.Berkes, bunun nedeni olarak, toplum hayat›n›ngiderek daha çok artan ölçüde sadece gençlerinyapabilecekleri, ya da erken yafllarda ö¤renil-meyi gerektiren ifllere dayanmas›n›; sanayi top-lumlar›n›n, üretim biçimlerinde getirdi¤i de¤i-fliklikler paralelinde genç kufla¤›n gerek üretimpay›n›n, gerekse üretimdeki öneminin artmas›n›göstermektedir. Berkes buna ra¤men moderndönemde varl›klar›n› belli ölçülerde sürdürenyap›larda, mesela köy tipi topluluklarda, gençli-¤in hala ikincil konumda oldu¤unu belirtmifltir.Onun zaman›nda köylerle ilgili olarak yapt›¤›çal›flmalarda gözlemledi¤i fley, o dönemde OrtaAnadolu köylerinde hâlâ gençlerin, ancak yafll›erkek ve baz› yafll› kad›nlardan sonra geldikleriolmufltur.8 Öte yandan Berkes’e göre din, esasitibariyle, kendisini rasyonel k›lma ihtiyac› his-setmeyen bir kurumdur. Bu da geleneksel biryap›da dile iliflkin baz› konular› ve felsefesizli¤inkökenlerini izah etmektedir. Ona göre Bat›’dada, Do¤u’da da modern ça¤lardan önceki dö-nemlerde devlet ve din kurumlar›, devlet ile halkaras›ndaki kapat›lamaz farkl›l›¤› sürdürmeye yö-nelik tutumlarda olmufllard›r. Geleneksel or-tamda halk ile devlet aras›nda aslolan, anlamade¤il, anlamamad›r. Aksi durum ise bir suç vegünah olarak görülegelmifltir. Bu da devletlebirlikte dînin seçkin kesimin tekelinde kalmas›-na matuf olarak hareket etmelerinden kaynak-lanm›flt›r. Nitekim o, Katolikli¤in hâlâ din diliolarak halk›n anlamad›¤› Latince olmas› husu-sundaki ›srar›n› buna ba¤lamaktad›r. Yine Arap-ça konuflmayan toplumlarda Arapça konusun-daki ›srarlar da böyledir.9 Asya Mektuplar›ndaNiyazi Berkes, Hindistan’daki gezileri s›ras›ndabir evliya merkadinde yer alan mermer levhaüzerindeki Arap harfleriyle Urduca yaz›lm›fl, Ni-zamettin Evliyâ silsilenamesinin, halk taraf›ndanKur’an san›ld›¤›na dair bir gözlemini anlatmak-tad›r.10

Devlet ve din adamlar›n›n dili ile halk›n diliaras›ndaki derin ayr›l›k, Osmanl› toplum yap›s›n-da da, hem de çok uyumlu bir olay olarak yer

alm›flt›r. Berkes’e göre halk›n ne devleti, ne demedreseliyi anlamas› söz konusu de¤ildir Aksi-ne, anlamas› ne beklenmifltir, ne de istenmifltir.Medresenin kulland›¤› dil, Türkçeyle ilgisi bu-lunmayan yabanc› bir dildir. Berkes Ortaça¤›ntemel görüflünün, ‘Allah’›n hikmetinden sualolunmazl›k’ oldu¤u noktas›na iflaret etmifltir.Halk›n yabanc› bir dil çerçevesinde dinle muha-tap olmas›, siyasî sistem için büyük faydalar te-min eden bir korkutuculuk özelli¤i ortaya ç›kar-

m›flt›r. Halk›n engelsiz ö¤renmesine imkan tan›-nan durum ise Berkes’in ifadeleriyle insanlar›nuyutulmalar› ya da sersemlefltirilmelerine vesöylenenlerden anlam ç›karmamalar›na yolaçan vâiz dili olmufltur.11 Nitekim daha sonrakidüflünce hareketlerinde dîne öncelik tan›yanak›mlar›n afl›r› Arapçac› özellikler göstermelerisöz konusudur.12

DİN

VE

TO

PL

UM

25

DİYANET-SEN

Page 27: 4 Aylık İlmî Dergi •Temmuz’08 - Diyanet-Sen · 7. Makale gönderim adresi: dinvetoplum@hotmail.com 8. Makalelere telif ücreti ödenir. YAYIN HAKKI 1976 Copyrigth Act’e göre,yay›nlanmak

‹slâmî kültürel tarihin rasyonalite karfl›s›ndagelifltirdi¤i tutumlar, felsefenin bu dünyadakinegatif anlaml›l›¤›yla da uyum halindedirler.Berkes, her ne kadar bir ‹slam felsefesi düflünü-nün varl›¤›ndan bahsetmiflse de, en az›ndan budüflünün sönmesi neticesinde felsefeye bir din-den ayr›lma, hatta dinsizli¤e yönelme olarak ba-k›ld›¤›n› ifade etmektedir. Daha sonra durumbiraz de¤iflmiflse de, felsefe bu sefer de en faz-la, bir züppelik, fantezi veya yar›-kaç›kl›k olarakgörülmekten kurtulamam›flt›r.13

Görüldü¤ü gibi Niyazi Berkes örne¤indedin, temelde Ortaça¤, geleneksellik ve Do¤ulutoplumsal özellikler ba¤lam›nda incelenmekte-dir. Bu çerçevede din, gelenekten ve onun tafl›-d›¤› özelliklerden etkilenmekte ve bu da dinüzerinde flekillendirici bir sonuç do¤urmaktad›r.Burada gelenek ile dinin farkl›l›¤› vurgulanmak-la birlikte bir gelenekleflen din ya da din halinegelen gelenek fleklinde tasvvir edilebilecek du-rumun varl›¤› dikkati çekmektedir.

Tabii burada Berkes’in yazd›¤› kimi hususaelefltiriler getirilebilir. Herfleyden önce onun ge-leneksel ortamda da olsa dini rasyonalite ile kar-fl› karfl›ya getirmesi yanl›fl sonuçlar› içerisindebar›nd›rmaktad›r. Mesela ‹slam toplumlar›n›ntarihinde bunun geçerli bir durum oldu¤u her-halde söylenemez. Nitekim temel ‹slam bilimle-rinden biri olan kelam›n varl›¤› bile bu argüma-

n›n ya da genellemenin yanl›fll›¤›n›n bir kan›t›-d›r. Aklili¤in dar bir anlama s›k›flt›r›lmas› gayre-ti, yap›lan çözümlemeleri de olumsuz olarak et-kilemektedir. Bunun do¤ru olabilmesi için her-fleyden önce tüm bir dini alan›n tamamen ak›ld›fl› oldu¤unun ortaya konmas› gerekmektedirki, bu da bilimsel bir hakikatten çok bir Ayd›n-lanma yan›lsamas›n› ifade ediyor görünmekte-dir. Berkes de bu gelene¤in uzaktan taraftar›olarak bu yanl›fla düflmüfltür.

Herfleye ra¤men, modern öncesi toplum-larda dinin konumu ile ilgili olarak, afl›r› genelle-melere gitmemek kayd›yla flu hususun ön planaç›kt›¤› söylenebilir: Düzen düflüncesi ve dolay›-s›yla de¤iflmeye karfl› olumsuz tav›r, Tanr› mer-kezli dünya görüflü, din ile ilgili s›n›flar›n top-lumsal sayg›nl›klar›, dinin devletle daha yak›n yada do¤rudan iliflkili olmas›, dinin di¤er toplum-sal kurumlar karfl›s›nda büyük ölçüde kontrolsahibi olmas› vs. Bu tür hususun bir karfl›laflt›r-ma temelinde ele al›nmas› çabas› ise moderndönemde din alan›nda yaflanan de¤iflmelerintakdirinde z›ddiyeti kural haline getirme al›fl-kanl›¤›n› da beraberinde getirmektedir.

MODERN TOPLUMLAR VE D‹N

Yukar›daki bilgiler ›fl›¤›nda, modern top-lumlardaki de¤iflme flartlar›na geçmeden öncebir konunun alt›n› çizmek gerekmektedir: Mo-dernlik ve din iliflkisini kurmak her zaman kolay

DİN

VE

TO

PL

UM

26

DİYANET-SEN

Modernlik ve din

ilişkisini kurmak her

zaman kolay bir iş

değildir ve bu ilişkiyi ele

almayı zorlaştıran bir

faktör, modernliğe

ilişkin herkes tarafından

kabul edilmiş bir

tanımın mevcut

olmayışıdır.

Page 28: 4 Aylık İlmî Dergi •Temmuz’08 - Diyanet-Sen · 7. Makale gönderim adresi: dinvetoplum@hotmail.com 8. Makalelere telif ücreti ödenir. YAYIN HAKKI 1976 Copyrigth Act’e göre,yay›nlanmak

DİN

VE

TO

PL

UM

27

DİYANET-SEN

bir ifl de¤ildir ve bu iliflkiyi ele almay› zorlaflt›ranbir faktör, modernli¤e iliflkin herkes taraf›ndankabul edilmifl bir tan›m›n mevcut olmay›fl›d›r. Yi-ne modernli¤in ya da modern dünyan›n bafllan-g›ç tarihi üzerinde de görüfl birli¤i bulunma-maktad›r. Çünkü modern dönemin tarihinin be-lirlenmesi, neyin modern say›laca¤›yla yak›ndanilgilidir. Modern dünya, yeryüzünün farkl› ke-simlerinde farkl› k›l›klarda ve farkl› zamanlardaortaya ç›km›flt›r. Dini bir bak›fl aç›s›ndan -ki, buda küresel bir bak›fl aç›s› anlam›na gelecektir-yaklafl›ld›¤› zaman, modernlik konusundaki ge-nellemelerin baflar›s›z kalmaya bafllad›klar› vetüm kültürler ve toplumlar›n kaç›n›lmaz olarakmodern öncesinden moderne do¤ru tek tip ge-liflim aflamalar›ndan geçmek suretiyle ilerleye-cekleri yönündeki Bat›l› yayg›n varsay›mlar›n ar-t›k pek de savunulamaz hale geldikleri görül-mektedir.14

Bu durum karfl›s›nda Linda Woodhead,dünyan›n de¤iflik zamanlar›nda ve de¤iflik k›-s›mlar›ndaki flartlar bak›m›ndan modernli¤in de-¤iflik süreçlerle iliflkisini ortaya koyman›n dahafaydal› olaca¤› önerisini getirmektedir. Bu gelifl-meler ulus devletin hakimiyeti, sömürgecilik vesömürge sonras› durum, kültürel ve ekonomikrasyonelleflme, evrensellik ve farkl›l›k, öze ve ya-flama dönüfl ile sekülerleflme ve kutsallaflma sü-reçleridir.15

Di¤er taraftan Lester R. Kurtz ise moderniz-min geleneksel dinler karfl›s›ndaki meydan oku-yufllar›n› befl bafll›k alt›nda s›ralamaktad›r.16

Bunlar: Dini geleneklerin yerini ak›lc›l›¤›n, bilim-cili¤in ve bireyselcili¤in almas›; kamusal yaflam›nsekülerleflmesi ve dini olan›n özelleflmesi, bu fle-kilde farkl› inançlardan olan insanlar›n ortak birsosyal yaflam› paylaflabilir hale gelmeleri; gele-neksel formlar›n yeniden hayata geçirilmesi; si-vil din ve ulusçuluk gibi, geleneksel dinlerin top-lumsal ve psikolojik ifllevlerini üstlenen din ben-zeri (quasireligious) fomlar›n infla olunmas›; vesenkretizm süreçleri yoluyla meydana gelen, ye-ni dini inanç ve pratik biçimlerinin ortaya ç›kma-s›.

Her iki liste de de¤iflme ve din iliflkileri ba-k›m›ndan kullan›fll› unsurlar tafl›maktad›r. Kufl-kusuz bu konuda baflka listeler de vard›r. Ancakburas› bu tür bafll›klar›n tümünün ele al›nmas›-na uygun de¤ildir. Bundan dolay› bunlardan sa-dece bir kaç› seçilerek, bunlar üzerinden konu-nun baz› boyutlar›n›n ortaya ç›kart›lmas›na çal›-fl›lacakt›r.

Bu bafll›klar aras›nda ulus devletin ortayaç›k›fl› ve bunun getirdi¤i de¤iflim koflullar› yer al-maktad›r. Herfleyden önce ulus devletlerin orta-ya ç›k›fl›ndan derin bir flekilde etkilenmemifl birdin ya da kültürün hemen hemen bulunmad›¤›-n› vurgulamak gerekmektedir. Seküler ulus dev-

Herşeyden önce ulus

devletlerin ortaya

çıkışından derin bir

şekilde etkilenmemiş

bir din ya da kültürün

hemen hemen

bulunmadığını

vurgulamak

gerekmektedir.

Page 29: 4 Aylık İlmî Dergi •Temmuz’08 - Diyanet-Sen · 7. Makale gönderim adresi: dinvetoplum@hotmail.com 8. Makalelere telif ücreti ödenir. YAYIN HAKKI 1976 Copyrigth Act’e göre,yay›nlanmak

let, toplumsal ve siyasi yaflama iliflkin çok geniflbir alan üzerinde kontrol kurma durumundakikapsaml› bir güç olarak karfl›m›za ç›kmaktad›r.

Bununla birlikte ulus devletlerle dinler ara-s›ndaki etkileflim her yerde ayn› olmam›flt›r. Ba-z› devletlerin derin ve fliddetli bir flekilde dinedüflmanl›k gösterdikleri görülmektedir. Bu,özellikle bir çok komünist devlet için do¤rudur.Baz› devletler ise kendi yönetimlerini meflrulafl-t›rmak üzere dini liderler ve mensuplar›n deste-¤ini almaya çal›flm›fllard›r. Nitekim bu çokçarastlanan bir durumdur. Baz› uç durumlardadinler ulus devletlerin meflruluk veya siyasetleri-ne karfl› muhalefet gelifltirmektedirler. Bunun ti-pik bir örne¤i Polonya’da Katolik kilisesinin or-taya koydu¤u durumdur. Ancak daha da uç du-rumlarda dini ulusçuluk denilen durum ortayaç›kmaktad›r. Dini gruplar bu tür durumlardakendilerini seküler ulus devlete karfl› dini alter-natifler olarak örgütlemektedirler. Nitekim butür gruplar›n baflar› kazanmalar› dinin ulus dev-letler döneminde art›k siyasi bir öneminin kal-mad›¤›na inanan yorumcu ve analistler taraf›n-dan flaflk›nl›kla karfl›lanm›flt›r. ‹ran’da yaflanan1979 devrimi bu örneklerin en bafl›nda gelmek-tedir. Ayr›ca dini ulusçuluk olgusu Hindistan, ‹s-rail, eski Yugoslavya gibi örneklerde, bu yönde-ki potansiyeli ortaya koymufl durumdad›r.17

Kültürel ve ekonomik rasyonelleflme demodernlikle ilgili olarak öne ç›kan konular ara-s›nda yer almaktad›r. Avrupa’da yaflanan tecrü-beler sonucunda Ayd›nlanma döneminde gele-neksel Hristiyanl›¤›n yan›lsamalar› ve keyfi otori-tesinin yerini bilime dayal› olarak rasyonel birnormlar ve de¤erler sisteminin ald›¤› belirtil-mektedir.18 Toplumsal bilimler bunun bafl›n›çekti¤i gibi, bilimsel bir psikoloji ve ekonomi–Adam Smith ve ‹ngiliz faydac›lar›- ya da bilim-sel bir sosyoloji –Auguste Comte ve Frans›z po-zitivistleri- üzerine yeni bir bilimsel ahlak kurula-bilece¤i konusunda iyimser tutumlar uzun birsüre ortama hakim olmufltur. Kurtz, bunun enuç biçimlerinde din benzeri bir inanç olarak ni-teledi¤i bilimcili¤in geliflmesi sonucunun ortayaç›kt›¤›n› belirtmektedir.

Bu süreçte çeflitli dini geleneklerin farkl› ce-vaplar verdi¤i görülmektedir. Tarihi ba¤lam, dinadamlar› s›n›f›n›n yap›s›, ö¤reti yönelimlerininesnekli¤i verilecek cevaplarda etkili olabilmekte-dir. Ço¤u din içerisinde hem gelene¤in direnifli-ni, hem de modern bilim anlay›fl›na uyum sa¤-lanmas›n› ifade eden görüfller bir arada bulun-maktad›r. Mesela Buddizm’de gelene¤in güçlükonumu ve içselli¤i sonucunda bilimsel paradig-malar›n Buddist dünya görüflü do¤rultusundabir araya getirilmesinin söz konusu olmas›nakarfl›l›k bu dinde bile farkl› görüfller varl›klar›n›sürdürmektedirler.

Bu boyutun da öne ç›kmas›n›n ard›nda yineBat› (Avrupa) tarihindeki güçler aras› savafl vebunun sonuçlar› yatmaktad›r. Bu bak›mdankendi ba¤lam›nda özel boyutlar kazanan bu ko-nunun tüm dünya ba¤lamlar›na ve dinlerine ay-nen aktar›lmas›n›n hiçbir makul yan› bulunma-maktad›r.19 Her bir dinin kendi tarihi süreçleriiçerisinde kendilerine özel cevap ve tutumlar›-n›n varl›¤›n› hesaba katmadan bu tür genelle-melere gitmek bir çözüm olmam›flt›r. Baflka birdeyiflle modern dönemde dinlerin bilim konu-sundaki cevaplar› bir standard oluflturmaktançok uzakt›r.

Modernleflmenin din üzerinde ortaya ç›kar-d›¤› de¤iflmelerin en çok tart›fl›ld›¤› ve ciddiproblemler içerdi¤i as›l boyutunun sekülerleflmeve dinin özelleflmesi (privatization) oldu¤u söy-lenebilir. Bu ikisi çifte bir süreç olup, ikisinin detemelinde toplumsal farkl›laflma bulunmakta-d›r. Sekülerleflme süreci Frans›z Devrimi ard›n-dan siyasi ve dini reformun bir damgas› olmufl-tur. O dönemde kilise, monarfliyle ittifak halin-de kamu yaflam›n›n düzenlenmesini tekeli alt›n-da tuttu¤u için, eski rejimi y›kmak isteyenler ki-lisenin kontrolünü de elinden almak istemifllerve bunu gerçeklefltirmifllerdir. Ancak dinin yeri-ne bilimsel aklili¤i geçirme çabas› içindeki Ay-d›nlanma projesinin kalbinde yatan kültürelyanl›l›¤a karfl› nesnel bak›fl aç›s›n› yakalama ilke-si, dini bak›fl aç›lar› karfl›s›nda zorluklar yaflamakdurumundad›r. Çünkü dini bak›fl aç›lar›n›n her-fleyi kuflatan do¤as›, kamu alan›na girildi¤inde

DİN

VE

TO

PL

UM

28

DİYANET-SEN

Page 30: 4 Aylık İlmî Dergi •Temmuz’08 - Diyanet-Sen · 7. Makale gönderim adresi: dinvetoplum@hotmail.com 8. Makalelere telif ücreti ödenir. YAYIN HAKKI 1976 Copyrigth Act’e göre,yay›nlanmak

onlar› kap›da b›rakmay› zorlaflt›rmaktad›r. Yinedini bak›fl aç›lar›, di¤er yaflam alanlar›n›n tümü-ne uygulanan ahlaki ölçütleri içerisinde bar›n-d›rmaktad›r. Tarihi aç›dan ço¤u insan için din,günlük yaflam›n her boyutuna yay›lm›fl durum-dad›r. Özellikle de bu konu sekülerleflme teori-sinin eski ve itibarl› temsilcilerinden birinin keli-meleriyle çok s›k› bir flekilde teyid ediliyorsa, bu-nun çok ciddiye al›nmas› gerekiyor demektir:

Dini itki, bu dünyan›n s›n›rl› ampirik varl›kuzay›n› aflan anlam aray›fl›, insanl›¤›n sürekli biryönü olagelmifltir (Bu iddia ilahiyata dayal› birifade de¤il, bir agnosti¤in, hatta bir ateist filo-zofun üzerinde fikir birli¤i edebilece¤i bir ifade-dir). Bu, sonunda bu itkiyi imha edecek bir, tür-lerin dönüflümüne yak›n bir fleyler gerektirmek-tedir. Ayd›nlanma’n›n daha radikal düflünürlerive onlar›n çok daha son zamanlardaki entelek-tüel kuflaklar› tabii, tam da böyle bir dönüflümüümid ediyorlard›. fiimdiye kadar bu gerçeklefl-medi ve görülebilir bir gelecekte olmas› da ihti-mal d›fl›. Aflk›n boyuttan mahrum b›rak›lm›flolan insani varl›¤›n fakirleflmifl ve sonuçta kabuledilemez bir hal oldu¤u fleklindeki sekülerlikelefltirisi, tüm uyan›fl hareketlerinde ortak birhusustur.20

Tabii bütün bunlar, modern dönemde ya-flanan flartlar›n dinleri hiçbir flekilde etkileme-dikleri anlam›na gelmemektedir. Tam aksine,özellikle küreselleflmenin art›k gündelik bir keli-me haline geldi¤i günümüzde dinle ilgili olarakde¤ifliklikler kendisini daha fazla göstermekte-dir. Sözgelimi dünya dinlerinin teolojileri küre-selleflme, dolay›s›yla modernleflme e¤ilimindenbüyük ölçüde etkilenmifllerdir. Girilen ticari ilifl-kiler, giderek artan düzeyde insanlar ve toplum-lar›n birbirlerine daha çok ba¤›ml› hale gelmele-rinin bir sonucu liberal teolojiler olmufltur. Bun-lar di¤er dinleri eflde¤er unsurlar olarak görüp,di¤er geleneklerin de ilahi hakikat do¤rultusun-da vukuf noktalar› sa¤layabilecekleri konusun-da müsamahal› bir tutum gelifltirebilmektedir-ler. Di¤er taraftan dini organizasyonlar›n üyelikbileflimlerinin küresel hale gelmesi de, teolojikgörüfller ve ahlak bak›m›nda da bir de¤iflikli¤eneden olabilmektedir. Üçüncü dünya ülkelerin-

DİN

VE

TO

PL

UM

29

DİYANET-SEN

Page 31: 4 Aylık İlmî Dergi •Temmuz’08 - Diyanet-Sen · 7. Makale gönderim adresi: dinvetoplum@hotmail.com 8. Makalelere telif ücreti ödenir. YAYIN HAKKI 1976 Copyrigth Act’e göre,yay›nlanmak

deki Roma Katolikli¤ine ait kapitalizm karfl›t›Kurtulufl Teolojisi bunun bir örne¤idir.21 Ancakbunlar›n kendi s›n›rlar›nda b›rak›lmas› ve z›t ni-telikte örneklerin de her zaman bulunabilece¤iak›ldan uzak tutulmamal›d›r. Çünkü bugünkütoplumsal bilim tart›flmalar›nda fundamenta-lizm, dini radikalizm ya da ‹slamc›l›k gibi vukuubeklenmeyen bafll›klar, gerçekleflti¤ine ve ge-çerli oldu¤una inan›lan sekülerleflme kuramla-r›ndan daha fazla yer bulmaktad›rlar.

SONUÇ

Toplumsal düzeyde yaflanan de¤iflme sü-reçlerinin manevi boyutlar› kapsayan din kuru-mu ve dinle ilgili alanlarda bir tak›m sonuçlaryaratt›¤› hususunun tart›flma götürür bir yan›yoktur. Bununla birlikte bu, mutlak ve zorunlutürden bir etkilenme tarz›n› ifade etmemekte-dir. Sekülerleflme ile ilgili tart›flmalar›n da gös-terdi¤i üzere, zaten ne modernlik, ne sekülerlikve ne de dinin kendisi üzerinde bir görüfl birli¤ibulunmamaktad›r. Bundan dolay› de¤iflme vedin iliflkisinin de¤erlendirilmesinde art›k makulve ölçülü yeni bir tak›m yaklafl›m biçimlerininvarl›¤›na ihtiyaç duyulmaktad›r. Eski yaklafl›mla-r›n Avrupa-merkezci, dualist ve pozitivist nitelik-leri halihaz›rda onlar›n aç›klay›c› güce eriflmele-rini engellemektedir.

Modernlikle birlikte dinin toplumsal süreçlerüzerindeki aç›klay›c› gücüne halef olma duru-mundaki sosyolojinin de daha farkl› ve kapsaml›ama en önemlisi daha mütevazi bir sosyal bilimanlay›fl› do¤rultusunda de¤iflme konusunda cid-di meydan okuyufllarla karfl› karfl›ya kald›¤› anla-fl›lmaktad›r. Bu bak›mdan onun art›k eski kesin-li¤ini yitirdi¤ini ileri sürdü¤ü din konusuyla ilgiliolarak tart›fl›rken, ayn› kesinlik yitimini kendisi-nin yaflamakta olup olmad›¤› sorusunu sormas›-n›n vakti gelmifltir. Nitekim bunun sonuçlar› ya-vafl yavafl ortaya ç›kmaktad›r. Kesinlik yitimindekimin zamana karfl› daha dayan›kl› oldu¤unutart›flma sorumlulu¤u da yine herfleyden önceonu temsil eden bilim çevrelerine aittir.

D‹PNOTLAR

1 Niyazi Berkes, Türk Düflününde Bat› Sorunu, Ankara: Bilgi Ya-

y›nevi, 1975, s.18.2 N.Berkes, ‘Teokrasi ve Feodalizm’, s. 90.3 N. Berkes, Türk Düflününde Bat› Sorunu, s. 18.4 N. Berkes, a.g.e., s. 22.5 N. Berkes, a.g.e., s. 225.6 N. Berkes, “‹htilal”, “‹nk›lap” ve Devrim”, Atatürk ve Devrim-

ler, ‹stanbul, 1992, Adam Yay›nlar›, s. 144.7N.Berkes, ‘Antik Ça¤dan Bat› Siyasal Düflününe’, Felsefe ve

Toplumbilim Yaz›lar›, ‹stanbul,1985, Adam Yay›nlar›, s.47.8 N. Berkes, ‘Savafl Sonras› Gençli¤i’, Felsefe ve Toplumbilim

Yaz›lar›, 1985, s.278.9 N.Berkes, ‘Anlam Sorunu ve Dil’, Felsefe ve Toplumbilim Ya-

z›lar›, s.324.10 N.Berkes, Asya Mektuplar›, ‹stanbul: Ça¤dafl Yay›nlar›,

1976, s. 75.11 N. Berkes, ‘Dil Sorununun Devrimsel Nedenleri’, Felsefe ve

Toplumbilim Yaz›lar›, s.301-302.12 N. Berkes, ‘Üç Dil ‹deolojisi’, Felsefe ve Toplumbilim Yaz›la-

r›, s.327.13 Niyazi Berkes, ‘Modern Türkiye’de Felsefenin K›sa Bir Tari-

hi’, N. Berkes, Felsefe ve Toplumbilim Yaz›lar›, 1985, s.127-

128.14 Linda Woodhead, ‘Studying Religion and Modernity’, Wo-

odhead et al., (eds), Religions in the Modern World. Traditi-

ons and Trasformations, London and New York: Routledge,

2002, s.3 vd.15 Woodhead, a.g.m., s.4.16 Lester R. Kurtz, Gods in the Global Village. The World’s Re-

ligions in Sociological Perspective, Thousand Oaks: Pine For-

ge Press, 1995, s.159.17 Woodhead, a.g.e., s.5.18 Kurtz, a.g.e., s.159 vd.19 Bunun olumsuzluklar› Türkiye’de derinden yaflanmaktad›r.

Ayd›nlanmac› söylem, dini makul olmayan bir dogmalar ala-

n›na hapsetmek istedi¤i gibi, bilime de s›n›rlar›n› aflan bir

misyon yükleme itiyad›ndad›r. Bu tür tutumlar›n sürdürül-

mesi herfleyin çözüme kavuflturuldu¤u bir durumun tam ak-

sine bilimin kendisini bir dogma haline getirerek toplum

üzerindeki özgür düflünme yollar›n›n önünü t›kayan bir bilim

kilisesinin fiilen varoldu¤u anlam›na gelmektedir. Din alan›n-

da reform ad› alt›nda afl›r› istekler, bu tür bir naifli¤in do¤al

sonucu olarak dile getirilmektedir. 20 Peter L. Berger, The Desecularization of the World. Resur-

gent Religion and World Politics, Grand Rapids: William B.

Eerdmans Publishing Company, 1999.21 Keith A. Roberts, Religion in Sociological Perspective, 4’th

ed., Belmont, CA: Wadsworth/Thomson, 2004, s.397.

DİN

VE

TO

PL

UM

30

DİYANET-SEN

Page 32: 4 Aylık İlmî Dergi •Temmuz’08 - Diyanet-Sen · 7. Makale gönderim adresi: dinvetoplum@hotmail.com 8. Makalelere telif ücreti ödenir. YAYIN HAKKI 1976 Copyrigth Act’e göre,yay›nlanmak

Benlik ve Sosyal Çevre

‹nsan kiflili¤inin oluflmas›nda, do¤ufltan getir-

mifl oldu¤u e¤ilimlerinin yan›nda, yetiflti¤i çevre ve

bu çevrenin ona yaklafl›m› da önemli rol oynamak-

tad›r. Bu sebeple bilhassa ilk çocukluk yallar›nda

çevrenin etkisi daha da bir önem kazanmaktad›r.

Aile çocuk iliflkisi ve ailenin dini durumunun kiflili¤in

bir alt birimi olan benlik sayg›s›n›n geliflmesine olan

etkisi bu makalemizde incelenecektir.

Kiflili¤imizin öznel bir yan› olarak bilinen benlik;kendi kiflili¤imize iliflkin kan›lar›m›z ve kendi kendi-mizi görüfl ve alg›lay›fl ve de¤erlendirifl biçimimizdir(Köknel, Ö., 1997, 64). Benlik geliflimi, her ne kadartensel özellikler tafl›sa da benli¤in oluflmas›nda insa-n›n içinde yaflad›¤› çevreyle olan iliflkileri ve yaflad›¤›tecrübeleri de büyük rol oynamaktad›r. Sa¤l›kl› veolumlu bir benlik geliflmesi kiflinin hayat›n›n ilk dö-nemlerinden itibaren fizyolojik, sosyal ve ruhsal ihti-yaçlar›n›n zaman›nda karfl›lanmas› ile iliflkilidir.

EĞİTİM VE DİNİN BENLİK GELİŞMESİYLEİLİŞKİSİDoç. Dr. Ali KUfiATErciyes Üniversitesi ‹lahiyat Fakültesi

Page 33: 4 Aylık İlmî Dergi •Temmuz’08 - Diyanet-Sen · 7. Makale gönderim adresi: dinvetoplum@hotmail.com 8. Makalelere telif ücreti ödenir. YAYIN HAKKI 1976 Copyrigth Act’e göre,yay›nlanmak

Sosyal psikolojinin verileri ve benlik konu-suyla ilgili yap›lan çal›flmalar ›fl›¤›nda denebilirki, kifli kendisini ço¤u kez baflkalar›n›n kendisinialg›lad›¤› gibi alg›lar. Yani kiflilerin kendi benlik-lerini oluflturmalar›nda içerisinde yaflad›klar›toplumun etkisi hayli bask›nd›r. Böylece, keflininkendisi ile ilgili kan›s›, toplumun onun hakk›n-daki kan›s›na uygunluk sa¤lam›fl olur.

Goldman (1966, 4057; Agyle, M., 1975)çocuklar›n benlik duygusunun geliflmesindeönemli rol oynayan üç temel çevresel faktörünoldu¤undan bahseder.

1- Yak›n›nda bulunan kiflilerin çocu¤a karfl›yaklafl›mlar›: Çocu¤un psikolojik geliflimi üzerin-de çal›flan psikologlar, ‘kendisini kabiliyetsiz ifleyaramaz olarak gören çocuklar›n ayn› anda aile-leri taraf›ndan da çok sevilmedikleri ortak sonu-cuna varm›fllard›r (Bourgeous, V., 1985). Bilhas-sa, gözünde büyüttü¤ü babas›n›n de¤erlendir-mesi önemlidir. Devaml› aptal ve beceriksiz ol-du¤u söylenen bir çocu¤un düflük seviyede birbenlik, zeki ve baflar›l› oldu¤u söylenen bir ço-cuk da yüksek seviyede bir benlik gelifltirdi¤ibellidir. Bu sevgisizlik ve düflük seviyede bir alg›-

lama biçimi çocu¤un bilincinde daha sonraki y›l-lara; gençlik ve yetiflkinlik dönemlerine tafl›n›r vesonuçta kiflilik problemlerine sebep olabilir.

Özellikle okul öncesi ve ilkokul y›llar›ndaçocuklar çevresindeki kiflilerin kendilerine nas›lbakt›¤› ile yak›ndan ilgilenirler. Bu ça¤da çocukkendi kendisini de¤erlendirecek durumda olma-d›¤› için çevresindekilerin de¤erlendirmesi birgerçek olarak çocu¤un zihninde yer eder.

2- Bir çocuk yeni okula bafllad›¤› zamançevre faktörü olan ö¤retmen ve arkadafl gru-bunun çocuk üzerindeki etkisi artar. Bu sosyalçevrenin de çocu¤un benlik geliflmesine etkisiçok büyüktür. Bugün Avrupa da yap›lan arafl-t›rmalar yüksek seviyede benlik duygusuna sa-hip genç çocuklar okullar›nda daha baflar›l›,arkadafl grubu daha genifl, bunun aksine dü-flük seviyede benlik gelifltiren çocuklar ise da-ha baflar›s›z ve arkadafl grubundan ayr› oldu-¤u tespit edilmifltir. Bunun yan›nda yüksek se-viyede benlik gelifltiren çocuklar›n da aileleriy-le yap›lan görüflmelerde bu ailelerin çocuklar›-na daha sevecen ve yak›n olduklar› görülmüfl-tür.

3- Di¤erleriyle k›yaslanma da benlik gelifli-mi aç›s›ndan hayli önemlidir. Baflka önemli birhusus da ilkokul çocuklar›n›n baflar›lar›n›n ço¤ukez di¤er çal›flkan çocuklarla ölçülmesidir. De-¤erlendirme kriteri daha çok di¤er çocuklar›nde¤erleri olmaktad›r. Böyle bir de¤erlendirmehem çocuklar aras›ndaki ba¤› zay›flamakla hemde bir çocu¤un di¤er çocuk ve arkadafllar›nakarfl› afla¤› düzeyde duyars›z bir kiflilik gelifltir-mesine götürür. Bu uygulama çocukta utangaç-l›k güvensizlik, endifle ve arkadafllarla iliflki kur-mada zorluklara sebep olur (Oktay, A., 1995,96).Afla¤›l›k duygusu ço¤u kez küçük çocuklar-da “benim di¤er insanlara oranla daha düflükbir flahsiyetim var” anlam›na gelmektedir. Top-lum içerisinde ve ailesinde sevilmedi¤ini hisse-den kimseler bunu aç›kça ifade etmeseler bilebunun s›k›nt›s›yla yaflamaya devam ederler.t

Bourgeous (1985), benlik olgusunun olufl-mas›nda iki kutuplulu¤un söz konusu oldu¤unubelirtir. Toplum ve fert bir paran›n farkl› yüzleri

DİN

VE

TO

PL

UM

32

DİYANET-SEN

Sosyal psikolojinin verileri

ve benlik konusuyla ilgili

yapılan çalışmalar

ışığında denebilir ki, kişi

kendisini çoğu kez

başkalarının kendisini

algıladığı gibi algılar. Yani

kişilerin kendi benliklerini

oluşturmalarında

içerisinde yaşadıkları

toplumun etkisi hayli

baskındır.

Page 34: 4 Aylık İlmî Dergi •Temmuz’08 - Diyanet-Sen · 7. Makale gönderim adresi: dinvetoplum@hotmail.com 8. Makalelere telif ücreti ödenir. YAYIN HAKKI 1976 Copyrigth Act’e göre,yay›nlanmak

DİN

VE

TO

PL

UM

33

DİYANET-SEN

gibidir. Biri olmadan di¤eri de olamaz. Bunungibi benli¤in oluflmas› ve geliflmesi de toplum-daki di¤er akranlar›yla karfl›laflt›r›lmas› sonucuortaya ç›kar. Mesela, bir uzun boylu k›sa boylu-ya göre belirlenir. Güzellik çirkinli¤e göre vs.

Bu aç›klamalar›n ›fl›¤›nda, denilebilir ki, birçocu¤un benlik gelifltirmesinde onun di¤erleriy-le k›yaslanmas› büyük rol oynar. Normalin üstübir zeka seviyesine sahip bir çocuk e¤er kendi-sinden daha üstün birisiyle devaml› karfl›laflt›r›l›rve düflük zeka seviyeli gösterilmeye çal›fl›l›rsa, ozaman normal durumlarda baflar›l› olmas› gere-ken bu çocuk bu yanl›fl k›yaslaman›n bir sonucubaflar›s›z hale gelebilir.

Bilhassa ilkokullarda çocuklar›n baflar› sevi-yeleri ölçülürken daha çok çal›flkan çocuklar bazal›narak yap›lmaktad›r. Halbuki bir çocu¤un ba-flar›s› o çocu¤un yol bafl›ndaki kendi baflar› dü-zeyine göre ölçülüp çocu¤un ald›¤› mesafe gözönünde tutularak yap›lsa okullardaki baflar› se-viyesi daha yüksek olabilecektir. Bir ‹ngiliz ata-sözü: “Baflkas›ndan üstün olmam›z önemli de-¤ildir. As›l önemli olan fley, dünkü halimizdenüstün olmam›zd›r” insan›n baflkalar›yla karfl›lafl-t›r›lmas›n›n do¤ru olmad›¤›n› belirtir. Çocuklar›ngeliflimini k›yaslarken kendi kabiliyet ve istidat-lar› do¤rultusunda de¤erlendirmek daha yerin-de olur. Aksi takdirde çocuk baflar› yerine bafla-r›s›zl›¤a itilmifl olur.

E¤itim-ö¤retim için çocu¤un haz›rl›k ça¤›nagelmesini beklemek te yanl›flt›r. ‹yi bir ö¤renmeve dengeli özgüvenin oluflmas›na yard›mc›olunmas› için çocu¤un ö¤renme ça¤›na do¤rugeliflmesinin desteklenmesi gereklidir. ‹yi oku-ma kitaplar› çocu¤un tabiata ve topluma olan il-gisini artt›r›r ve bu konulardaki kelime hazinesi-ni ve çocu¤un bu dünyalarla olan tecrübesinigelifltirir (Goldman, 1966, 42, 43). Bu cümledenolarak, iyi anne-baba ve ö¤retmen de çocu¤unö¤renme ça¤›na göre ona uygun konular ve ki-taplar seçip onun ö¤renme kabiliyetini gelifltir-mesine yard›mc› olur (43). Bunun için de özellik-le anne-baba adaylar›na çocu¤un fiziksel, zihin-sel ve ruhsal geliflimi konusunda özel kurslardüzenlenmesi, onlar›n bu konularda bilgilendi-rilmesi yerinde bir uygulama olacakt›r.

Page 35: 4 Aylık İlmî Dergi •Temmuz’08 - Diyanet-Sen · 7. Makale gönderim adresi: dinvetoplum@hotmail.com 8. Makalelere telif ücreti ödenir. YAYIN HAKKI 1976 Copyrigth Act’e göre,yay›nlanmak

DİN

VE

TO

PL

UM

34

DİYANET-SEN

Bu sebeple, her e¤itîm-ö¤retim faaliyeti ço-cukta kendisine maksimum güvenlik duygusu-nu gelifltirmek için kullan›lmal›d›r (Erikson,1995, 129). Çünkü kendine güven ve hürmetbenli¤e ulaflmada önemli bir yoldur. Bunun ge-liflmesi için de ö¤rencinin e¤itiminde baflar›y›yakalamas› gerekir. Baflar›n›n oluflmas› ve iyi birbenlik duygusuna sahip olmas› için de onun ba-z› yönlerden olgunlafl›p buna haz›r duruma ge-lebilmifl olmas›yla mümkündür.

Benlik ve Haz›rolufl

Çocuklar›n ö¤renmeleri için fiziksel, zihin-sel ve duygusal aç›lardan haz›r olmalar› flartt›r.Baz› durumlarda fiziksel baz› durumlarda ise zi-hinsel geliflme daha öne geçer (Goldman,1966, 42).

Çocu¤un ö¤renmeye elveriflli hale gelebil-mesi için flu üç yönden haz›r olmas› gerekir:

1-Fiziksel

2-Duygusal

3-Zihinsel

1- Fiziksel Haz›rl›k: Fiziki güvenilirlik, güç vefiziki eksersizler benlik geliflmesini olumlu yön-de etkiler. Bu haz›r olufl onlara yapacaklar› ifller-de güven duygular›n›n artmas›na sebep olur.Benlik geliflmesine önemli oranda olumlu katk›sa¤lar.

2- Duygusal Haz›rl›k: Çocuklar erken yafl-larda sevme, sevilme, güven vs. duygularaönemli dercede ihtiyaç duyarlar. Güven duygu-su çocu¤un en temel duygular›ndand›r. Onlarbu yafllarda ayr›ca dine ve dini e¤itime çok du-yarl›d›rlar. Bu da onlar›n dine karfl› duygusal ola-rak haz›r olduklar›n› gösterir. Allah’a iman te-melde bir güvenme duygusunun varl›¤›ndan ile-ri gelir ki çocuk do¤du¤unda buna haz›rd›r. Buduyarl›l›klar›ndan dolay›d›r ki çocuklar›n kendiailelerini ve etraf›ndaki leri memnun etme veonlara güvenme içgüdüsü vard›r. E¤er bu istek-leri büyükler taraf›ndan engellenirse o zamanda içlerinde büyükleri k›rma duygusu geliflir.Ebeveynin yapaca¤› en önemli fley çocuklar› içintehlikeli olan durumlarda bir tampon bölge du-

Page 36: 4 Aylık İlmî Dergi •Temmuz’08 - Diyanet-Sen · 7. Makale gönderim adresi: dinvetoplum@hotmail.com 8. Makalelere telif ücreti ödenir. YAYIN HAKKI 1976 Copyrigth Act’e göre,yay›nlanmak

DİN

VE

TO

PL

UM

35

DİYANET-SEN

rumunda olmas› laz›md›r ki onlarda geliflebile-cek zararl› duygulardan onlar› korusun.

3- Zihinsel haz›rl›k: Çocuk ilk defa duyumsaltecrübelerle yaflar. Bunlar, görmek, iflitmek, do-kunmak, koklamak vs. dir. Daha sonra bu duyu-lardan kendisi için önemli olanlar›n› seçmeyebafllar. ‹flte bu seviyeden sonra onda alg›lama(perception) süreci bafllar (Goldman, 1966, 45).

Alg›lama, fark›na varma sürecidir. Bu datecrübeleri bilmeye do¤ru gider. Bu tecrübelerinkarfl›laflt›r›lmas›ndan da kavramlar (concept) olu-flur. Mesela, görmüfl oldu¤u bütün annelerin tu-tum ve davran›fllar›ndan çocukta bir “anne”kavram› oluflur. Bu kabilden olarak çocu¤un ge-lifltirece¤i ilk önemli kavram benlik kavram›d›r kidi¤er bütün kavramlar› tesiri alt›na al›r. Benlikkavram›, kiflinin kendisini nas›l de¤erlendirdi¤ikendi de¤er ve yerinin nerede ve nas›l oldu¤u-nun bilinmesidir (Goldman, 1966,45-46).

Benlik ve Temel ‹htiyaçlar›n Karfl›lan-mas›

Sa¤l›kl› bir toplumun geliflebilmesi için o top-lumun gelete¤i olan genç neslin bedensel, sosyalve duygusal yönden bir denge içerisinde en üst se-viyede dengeli biçimde geliflimlerinin sa¤lanmas›gerekmektedir (Oktay, Ayla, 1995, 93).

Ça¤dafl anlamda e¤itim amac› ferdin fiziki,sosyal ve ruhsal yönden dengeli kifliler yetifltir-mek ve böylece topumun gelece¤ini garanti al-t›na almakt›r.

Bu geliflim özellikleri ›fl›¤› alt›nda yap›lma-yan bir e¤itim ve ö¤retime tabi olmufl bir çocuk-tan üstün bir baflar› beklemek kusuru ortadad›r.Dolay›s›yla çocuk baflar›s›z olacak ve bu baflar›-s›zl›k onun benlik geliflmesini de olumsuz yöndeetkileyecektir. Bu aç›dan ilkokul evresi çocu¤unsa¤l›kl› bir özsayg› (self-esteem) oluflturma vebunun temelinin at›ld›¤› yer olmal›d›r. Verilen bugüven duygusu sayesinde gelecek e¤itim haya-t›nda çocuk daha baflar›l› olacakt›r.

Psikolog Abraham Maslov/a göre bütün in-sanlar her geliflim dönemlerinde baz› temel fley-lere ihtiyaç duyarlar. Bunlar›n birincisi fiziksel ih-tiyaçlar olan yemek ve bar›nmak gibi ihtiyaçlar-

Page 37: 4 Aylık İlmî Dergi •Temmuz’08 - Diyanet-Sen · 7. Makale gönderim adresi: dinvetoplum@hotmail.com 8. Makalelere telif ücreti ödenir. YAYIN HAKKI 1976 Copyrigth Act’e göre,yay›nlanmak

d›r. ‹kincisi ise duygusal ihtiyaçlard›r. Bu ihtiyaç-lardan her biri giderildikçe di¤er ihtiyaç s›ras› ta-kip eder. Fiziksel ihtiyaçlardan sonra fert psiko-lojik ihtiyaçlar için de tatmin olmas› laz›m ki buda daha sa¤l›kl› bir benlik gelifltirmesi için flart-t›r. Bu ihtiyaçlar giderilmedi¤i zaman s›k›nt› bafl-lar ve verimsiz sonuçlar›n elde edilmesine sebepolur. Böylelikle stres ve moral çöküntüsü içeri-sinde olan bir kiflinin de çevresindeki problem-lerle bafl edebilmesi zorlafl›r. Daha çok fizikselihtiyaçlar› kifli kendi bafl›na giderebilir fakat psi-kolojik ve duygusal ihtiyaçlar ancak baflkalar›n›nyard›m›yla giderilebilir. Bu ihtiyaç da ancak kifli-nin çevresi taraf›ndan sevilip say›lmas› ve takdirgörmesiyle mümkün olur.

Bir kimse kendi öz baflar›lar›n›n ve neticedegüven duygusunun geliflmesine ba¤l› olarak birgüvenlik duygusu anlam›na gelen özsayg› (self-esteem) geliflip Böylece aile kendi çocuklar›naözgüvenini gelifltirmeleri yönünde yard›mc› ol-ma;, l›d›r ki çocu¤un küçüklükten sahip olabile-ce¤i afla¤›l›k duygular›n› atabilsin. Çünkü bütünçocuklar övgü ve güven kabul görmeye ihtiyaçduyarlar (Goldman, R-. 1966, 45).

Ailesi taraf›ndan itip kak›lan veya varl›¤›görmezlikten gelinen bir ailede yetiflen çocuk

kendi özel kabiliyetlerini de ortaya koyamaz vekoyma imkan› da bulamaz. Otoriter bir baba ve-ya anne de buna imkan sa¤layamaz. Böylece buortam içerisinde yetiflen çocuk ta daha sonrakihayat›nda yani gençlik döneminde ailesine kar-fl› bir reaksiyon bafllar ve neticede aile ile gencinyollar›n›n ayr›lmas›na ve gencin de daha kötüyollara itilmesine sebep olur.

Yukar›da verilen bilgiler ›fl›¤›nda olaya ba-kacak olursak, ailenin çocuk e¤itimindeki rolü-nün ne kadar önemli oldu¤u ortaya ç›kmakta-d›r. E¤er aile, bu kritik dönemde çocu¤una iyiyaklafl›p onun benlik sayg›s›n› yüksek tutarsa ozaman genç, arkadafl grubunun toplumunnormlar›na ayk›r› tutum ve davran›fllar›na (siga-ra, içki, uyuflturucu vs.) itibar etmeyecektir. Ya-p›lan araflt›rmalarda görülmüfltür ki ailesiylearas›ndaki iliflkiden memnun olan gençlerinhem özgüvenleri yüksek ç›kmakta hem de aile-lerini her yönüyle daha olumlu özellikleriyle al-g›lamaktad›rlar (Kuflat, Ali, 1996).

Din ve Benlik Sayg›s›

Çevrenin çocu¤a karfl› tutumunun özsayg›-s›n›n gelifltirilmesindeki öneminin yan›nda,onun sahip oldu¤u dini ve kültürel de¤erlerinde öz sayg›n›n oluflmas›ndaki rolünü unutma-mak gerekir. Bilhassa içsel bar›fl›n ve huzurunsa¤lanmas› aç›s›ndan dini inanc›n yeri ve önemiyads›namaz. Psikanaliz ve dini iç bar›fl›n sa¤lan-mas› konusunda uzlaflt›rma çabalar› içerisindeolan J. Liebman, dinin iç bofllu¤un doldurularakbilincin bar›fl›¤›n›n sa¤lanmas› aç›s›ndan flöyleder; bir toplumun bireyleri fert fert içsel bar›fl›sa¤layamad›¤› sürece toplumsal bar›fl sa¤lana-maz (Liebman, J., 1952, 1). O halde toplumsaluzlaflma ve bar›fl aç›s›ndan dinin yeri önem ka-zanmaktad›r.

Dinde, bilhassa ‹slam dininde sevgi iman›nolgunlu¤a eriflmesinin bir göstergesi olarak eleal›n›p ifllenmektedir. Ayr›ca bu sevgi kifliler aras›güven ve sayg›n›n geliflmesi için de önemlidir.Psikologlar da olumlu bir benlik geliflimi için,sevginin en önemli bir koflul oldu¤unu belirtirler(Cücelo¤lu, D., 1994, 428). “Seni sevip göze-tenleri sen de sev ve gözet” vecizesi insan›n top-

DİN

VE

TO

PL

UM

36

DİYANET-SEN

Çevrenin çocuğa karşı

tutumunun özsaygısının

geliştirilmesindeki

öneminin yanında, onun

sahip olduğu dini ve

kültürel değerlerin de öz

saygının oluşmasındaki

rolünü unutmamak

gerekir.Bilhassa içsel

barışın ve huzurun

sağlanması açısından

dini inancın yeri ve önemi

yadsınamaz.

Page 38: 4 Aylık İlmî Dergi •Temmuz’08 - Diyanet-Sen · 7. Makale gönderim adresi: dinvetoplum@hotmail.com 8. Makalelere telif ücreti ödenir. YAYIN HAKKI 1976 Copyrigth Act’e göre,yay›nlanmak

lum taraf›ndan takdir edilmesinin kifliler aras›olumlu alg›lama ve bunun neticesi üstün bir öz-güvenin geliflmesi aç›s›ndan önemlidir. Mesela“Ben onlarla oldu¤um zaman mutlu oluyorum,onlar beni mesut ediyorlar veya onlarla oldu¤umzaman s›k›nt›ya düflmüyorum dedi¤in kimselerisen de ayn›s›yla gözet, sen de onlar›n mutlulu¤uiçin psikolojik ihtiyaçlar›n› gider” anlay›fl› insan›nbenlik geliflmesine en yak›n yaklafl›md›r.

E¤er kendisini toplumuna sevdiren bir örnekaraflt›r›rsan o zaman aç Hz. Peygamberin* haya-t›n› oku hadislerini ö¤ren. Di¤er büyük dinler gi-bi Hz. Muhammet flöyle buyurur. “Kendiniz içinistedi¤inizi kardefliniz için istemedikçe birbirinizisevmedikçe gerçekten iman etmifl olamazs›n›z”1

hadisi yine kifliler aras› o lumlu etkileflim, sayg› vebunun neticesi olarak ta olumlu bir özgüveningeliflmesi için önemli bir dini buyruktur.

Bunun yan›nda, aileleriyle iliflkileri zay›folan lise ça¤› gençlerinde hem özgüven zay›fla-makta ve hem de dini tutum ve anlay›fllar›n dabir dengesizlik göze çarpmaktad›r. Bu çeflitgençler ya radikal bir din anlay›fl›na sahip ol-maktalar veya dini ve toplumsal norm ve davra-n›fllardan tamamen uzaklaflarak terör örgütleri-nin tuza¤›na düflebilmededirler. Bu verilerin ›fl›-¤› alt›nda denilebilir ki, özgüvenin öncelikle aileiçerisinde verilmesi gerekmektedir. Bu özgüveniçerisinde yetiflen geçlerde daha dengeli bir dinitutum ve davran›fllar›n ortaya ç›kt›¤› görülmek-tedir. Bu özsayg›n›n eksikli¤i gençlerin Tanr› ta-savvurlar›nda da kendisini aç›kça ortaya koy-maktad›r. Yine özgüveni düflük ve çevresiylearas›nda sayg› ve sevginin eksil-di¤i durumlardagençlerde daha çok cezaland›r›c›, kahrediciTanr› tasavvurunun olufltu¤u bu da dini olarakdaha dengesiz durumlara tutum ve davran›flsergilemeye sebep oldu¤u ortaya ç›kmaktad›r(Kuflat. Ali, 1996).

Çocu¤un büyütülüp olgunluk seviyesine ç›-kar›lmas›nda dinin flu yard›mc› fonksiyonlar›n-dan da faydalan›labilir. Birincisi, din daha sa¤-lam bir aile temelinin at›lmas›na yard›mc› olur.Din bu konuda bir genel standart oluflturur kibu standartlar genelde bir ailenin yap›lanmas›n-

da etkili olur. ‹kincisi ise, din, normal toplumsalhayatta bir normal yaflama standard› gelifltirir vegençlerin buna uymalar› hususunda teflvik eder.Yap›lan araflt›rmalarda bilhassa Bat›da daha di-ni ve toplumsal normlar›n hayatlar›nda dahaçok egemen olmas›na çal›flan ailelerin çocuk vegençleri daha disipline içerisinde olduklar› buflekil ailelerin çocuklar›na daha çok sahip ç›kt›k-lar› ve onlar› daha çok sevdikleri ortaya ç›km›fl-t›r. Dolay›s›yla dini de¤erlerin de yard›m›ylaoluflturulmufl bir aile ortam›nda ki genç çocukdaha dengeli bir özgüven gelifltirecek ve arka-dafl gruplar›n›n olumsuz tutum ve davran›fllar›-na kat›lmayacakt›r.

Bu aç›klamalar bize Din Kültürü ve AhlakBilgisi derslerinin ne kadar önemli oldu¤unu or-taya koymaktad›r. Burada ö¤retmenlere düflengörevler; Atatürk’ün dedi¤i gibi ‘fikri hür, vicda-n› hür, kendine güven duyan’, ‹slam’›n da üze-rinde önemle durdu¤u yüksek ahlaki meziyetle-re haiz kendine, milletine ve devletine karfl› so-rumluluk duygusuyla mücehhez benlik sayg›lar›yüksek kendilerine güvenen gençler yetifltir-mektir.

B‹BL‹YOGRAFYA

Argyle, Michael & Benjamin Beit-Hallahmi, The Social Psycho-logy of Religion, Routledge and Kegan Paul, London, 1975.

Bourgeous, V., The Quest for Love & Self-Esteem, New insightsfrom psychology and religion, Horizon Publ. 1985, (2. bas.).

Cücelo¤lu, Do¤an, ‹nsan ve Davran›fl›; Psikolojinin temel kav-ramlar›, ‹stanbul, 1994.

Erikson, Erik, ChildhoodandSociety, Vintage, U.K., 1995, (l.bas.1951).

Goldman, Ronald, Religious Thinkingfrom Childhood to Adoles-cence, Routledge and Kegan Paul, Londra, 1965, (2. bas.).

Readiness for Religion, A basic for developmental religious cdu-cation, Routledge and Kegan Paul, Londra, 1966.

Köknel, Özcan, Kayg›dan Mutlulu¤a Kiflilik;, ‹stanbul, 1997.

Kuflat, Ali, The Concept of God Among adolescencets ‹n relati-on to fielf Esteem, Familiy Background School Difeerences an-da Social Environment, (bas›lmam›fl doktora tezi), Birming-ham (U.K), 1996.

Liebman, Joshua Loth, Kalp Huzuru (Çev. Sofi Huri), ‹stanbul,1952.

Oktay, Ayla & Necla Tuzcuo¤lu, “‹lkokullarda Rehberlik Hiz-metlerinin Önemi”, Din E¤itimi Araflt›rmalar› Dergisi, 2,1995, 93-99.

D‹PNOT:

1. Tirmizi, fleybani, II/23.

DİN

VE

TO

PL

UM

37

DİYANET-SEN

Page 39: 4 Aylık İlmî Dergi •Temmuz’08 - Diyanet-Sen · 7. Makale gönderim adresi: dinvetoplum@hotmail.com 8. Makalelere telif ücreti ödenir. YAYIN HAKKI 1976 Copyrigth Act’e göre,yay›nlanmak

Günümüzde göç olay›, göçmenle-rin sosyo-kültürel hayat›nda köklüde¤iflikliklere sebep olan karmafl›kbir süreç olarak de¤erlendirilmek-

tedir. De¤iflme, dini sembol sistemlerinde dahaa¤›r fakat bireysel düzeyde daha büyük ölçüdegerçekleflmektedir. Bu de¤iflme sürecindeönemli bir nokta, göçmenler aras›nda dini inançve pratikler ac›s›ndan radikal de¤iflmeler bir ku-

flaktan di¤er kufla¤a geçerken olmaktad›r.1 Bu

bak›mdan Bat› Avrupa’da dini aç›dan de¤iflme

için önemli bir temsil gücüne sahip olan ikinci

kuflak Türk gençleri, özellikle birinci kuflakla ilifl-

kileri çerçevesinde de¤erlendirilmek suretiyle,

yurtd›fl›nda “Kuflaklar aras› iliflkilerin/çat›flmala-

r›n” tahlilinde karmafl›k fakat mühim bir rol oy-

namaktad›r.

G

GÖÇ, SOSYAL DEĞİŞME

VE DİNKuşaklar Açısından Bir Değerlendirme

Doç. Dr. Abdulvahap TAfiTANE.Ü. ‹lahiyat Fakültesi Ö¤retim Üyesi

Page 40: 4 Aylık İlmî Dergi •Temmuz’08 - Diyanet-Sen · 7. Makale gönderim adresi: dinvetoplum@hotmail.com 8. Makalelere telif ücreti ödenir. YAYIN HAKKI 1976 Copyrigth Act’e göre,yay›nlanmak

Göç olay›n›n her halükarda karmafl›k birsüreç olarak dikkate al›nmas›, onunu tahlilinide karmafl›k bir duruma sokmakta, dolay›s›ylaaraflt›r›c›lar için ana kal›p oluflturacak teorik birçerçevenin kurulmas›n› zorlaflt›rmaktad›r. Bu-nunla birlikte göç olaylar› birtak›m temel kav-ramlar çerçevesinde ele al›nmak suretiyle izahedilme yoluna gidilmektedir. Bu do¤rultuda bi-zim de amac›m›z, Almanya, Fransa, Hollandave Belçika gibi Avrupa toplulu¤unun üyesi olanülkelerde k›sa bir süre sonra 40. Y›l›n› doldura-cak olan ve bu ülkelerde kal›c› bir sosyal kimlikkazanm›fl bulunan” Türkler aras›nda din ve di-ni kimlik problemi kuflaklar boyutunda ele al-makt›r.

1. Göçle ilgili Araflt›rmalar için TemelKavramlar :

a. Asimilasyon:

Bir göçmenin baflka bir toplumun hayattarz›n› kabulü fleklinde tan›mlanan asimilasyon,Germani’ye göre, birbiriyle iliflkisi içinde üç saf-hay› kapsar: Kültürleflme, uyum ve kat›l›m.

Kültürleflme (acculturation): Roller, al›flkan-l›klar, tutumlar, bilgi ve de¤erler dahil, göçme-nin hakim toplumun davran›fl modellerini ö¤-renme ve elde etme süreci.

Uyum (adjustment): Göçmenin kat›lm›fl ol-du¤u çeflitli faaliyetler alan›nda rollerini yapabil-mesi durumu.

Kat›l›m (participation): Hakim toplumunkurumlar, sosyal gruplar ve çeflitli alanlarda ifaetti¤i rolünü gerçeklefltirme derecesi.3

Genel olarak, asimilasyon sürecinin afla¤›-daki flekilde oldu¤u gibi, tedrici oluflumunun ti-polojisini vermek suretiyle onun göç olay›ndakiyerini tespit etmek mümkündür.

Burada belirtilmesi gereken nokta, asimi-lasyon unsurlar›n›n hepsinin zorunlu olarak efl-zamanl› meydana gelmedi¤idir. Yani bu s›rala-ma zorunlu bir takibi gerektirmez. Uyumun bel-li bir derecesi (acculturation veya participation)bir faaliyet alan›nda olabilir, di¤erinde olmaya-bilir, örne¤in, bir göçmen yeni iflinin gereksin-melerine uyum sa¤layabilir ve bununla birlikte,yeni toplumdaki anonim iliflkilerden do¤an psi-kolojik bask›lara tahammül edemeyebilir. Bu türörneklere Türk iflçileri ve çocuklar› aras›nda s›k-ça rastlamak mümkündür.5 Fakat yine de, enaz›ndan belli faaliyet alanlar›nda akkültürasyon,uyum ve kat›l›m süreçlerinin birlikte gitti¤i6 söy-lenebilir.

Bu süreçte önemli iki kavram da önyarg›(prejudice) ve ayr›mc›l›k (discrimination)’t›r. Ge-leneksel olarak, akkültürasyonla ilgili araflt›rma-larda normlar, de¤erler ve adetlerdeki farkl›l›k-tan dolay›, yine gelenlerin ev sahibi toplumdatecrit edilmesine dikkat çekilir. Bu da, göçmen-lerin en çok muhatap olduklar› önyarg› ve ay-r›mc›l›¤›n sebep oldu¤u bir durum olarak de¤er-lendirilmifltir. Sald›rgan düflmanl›k da dahil ol-mak üzere faktörler göçmenler aras›nda uyum-suz davran›fllar›n ve hatta zihni bozukluklar›nortaya ç›kmas›na neden olmaktad›r.7

Duncan’a göre, asimilasyon süreci en az›n-dan üç kufla¤› içerir:

a) I. Kuflak : Pek az› ta-mamen asimile olmufltur.Asimile olmamay› baflaranlar›n ço¤u, ev sahibi toplu-mun sosyal ve ekonomik de-¤erlerinden yaln›zca s›n›rl›bir k›sm›n› kabul etmifltir. Et-nik grup ve kurumlar aslikültürünü devam ettirmifltir.

b) Köprü Kuflak : Aile-nin etkisiyle evde (eski) kül-

DİN

VE

TO

PL

UM

39

DİYANET-SEN

Alt süreçler ya da flartlar1. Kültürel kal›plar›n hakim Kültür yönünden de¤iflmesi............2. Hakim toplumun birincil Gruplar›na genifl ölçüde girifl.........3. Genifl ölçüde karma evlilik............4. Hakim toplumun lehine vatandafll›k duygusunun geliflmesi.........5. Önyarg›n›n yoklu¤u..........6. Ayr›mc›l›¤›n yoklu¤u........7. De¤er ve güç çat›flmas›n›n................ kaybolmas›

Asimilasyon tipiKültürel ya da davran›flsalasimilasyon (acculturation)Yap›sal asimilasyon(participation).Marital asimilasyon.Aidiyet süreci(adjustment)Tutum de¤iflmesi.Davran›fl de¤iflmesi.Sivil asimilasyon.4

Asimilasyon Süreci

Page 41: 4 Aylık İlmî Dergi •Temmuz’08 - Diyanet-Sen · 7. Makale gönderim adresi: dinvetoplum@hotmail.com 8. Makalelere telif ücreti ödenir. YAYIN HAKKI 1976 Copyrigth Act’e göre,yay›nlanmak

türünü koruma temayülünde olup, ev d›fl›ndahakim toplumun kültürünü elde etme temayü-lündedir. Dolay›s›yla kar›fl›k de¤erleri ve iki kül-türü birlikte yaflamaktad›r.

c) Asimile Olmufl Kuflak : Ev sahibi toplu-mun sosyal bask›lar›yla bu kuflak eski kültürünüreddedip, evsahibi toplumun bütün kültürel de-¤erlerini kabul etmifltir.8

Kuflaklar için çerçevesi çizilen bu asimilas-yon süreçleri bir çoklar› taraf›ndan tenkide tabitutulmufltur. Baz›lar›na göre, III. Kuflakta eskikültüre geri dönme e¤ilimleri mevcuttur. Bu du-rumu da dikkate alarak Glaner ve Magnihan(1963) afla¤›daki asimilasyon sürecini tesbit et-mifltir:

Birinci evre: Etnik grup ve kurumlar›n yara-t›lmas›, fakat etnik kültür ve dilin tedrici olarakkaybolmas›.

‹kinci evre: Etnik gurubun renk ve din ilefarkedilen e¤itim, siyaset ve aile hayat› ile ilgilitutumlar›nda ilgi gruplar›na dönüflümün baflla-mas›.

Üçüncü evre: Etnik guruplar›n renk ve dinebölünerek kaybolmas›.9

Eisenstadt ise, asimilasyon (absorptioa)kavram› alt›nda üç evreden oluflan tedrici bir sü-reç olarak dikkate alm›flt›r.

a.Yeni toplumun alternatif rolleri ile kendi-lerini uyumlu yapabilmek için eski rollerin yeni-den tan›m›.

b.Yeni topluma kat›lmak için zorunlu ön-koflullar olarak görülen yeni rollerin kazan›lma-s›.

c.Yeni toplumla ve onun ortaklafla paylafl›-lan de¤erler ve idealleriyle aynileflme süreci.10

Asimilasyon ve akkültürasyon için ikinci birmodel, çift kültürlü ya da iki boyutlu modeldir.Bu model, ev sahibi kültürü ve kaynak ülke kül-türünü ayr› boyutlar olarak kabul edip kimliküzerinde odaklafl›r. Bu anlay›flta her bir kültürtek süreklilikte vard›r ve bireyler sadece iki kül-türün üyesi olmakla de¤il, ayn› zamanda ikigrup içindeki sosyal birliklerinde de farkl›lafl›rlar.

Birey, hakim kültür ya da sosyal yap›ya efllikeder ve ayn› zamanda etnik kültür normlar›n› dadevam ettirir.11 ”Bu model, son zamanlarda“çok boyutlu” ya da “pluralistik” modele yerinib›rakm›flt›r denilebilir. Bu son modelde, akkül-türasyon ve asimilasyon karmafl›k ve çok yönlübir fenomen olarak de¤erlendirilmifltir.

Karfl›t - Kültürel Uyum : Yeni bir bilinmeyenkültürel ortamda, hayatta kalabilmek için, bi-reylerde içsel de¤iflim sürecine iflaret eder. Busüreçte, pek çok fert özellikle göçün bafllang›çy›llar›nda kültür flokuna maruz kal›r. Bununlabirlikte, tedrici olarak eski kültürel al›flkanl›klar›-n› ayarlamak zorunda olduklar›n› ö¤renirler vegittikçe yeni toplumun davran›fl kal›plar›n› be-nimsemeye bafllarlar. Bu uyum süreci eski kültü-rün bir k›sm›n›n kaybolmas› (deculturation) veyeni kültürün kabulü (acculturation) fleklinde birde¤iflmeyi beraberinde getirir.12

Kuflak Kavram› : Kuflak, yaklafl›k ayn› za-manda do¤an toplum fertlerinden oluflan biryafl grubunu ifade eder. Sosyal de¤iflme ba¤la-m›nda ele al›nd›¤›nda, dünyay› çok farkl› aç›lar-dan alg›layan gruplara iflaret eden bir kavramolarak tan›mlanmaktad›r.13 Kuflaklar›n sosyal-leflme çerçevesinde mütalaa edilmesinde temelproblem kuflaklar aras› çat›flma konusunda top-lanmaktad›r. Bu süreçte, her kuflak bir öncekinesilden de¤iflik bir hayat anlay›fl› gelifltirir; de-¤er yarg›lar›yla, inançlar›yla, görüflleriyle vezevkleriyle önceki kuflaklardan ayr›l›r.14

Konu ile ilgili literatürde, çal›flmak için yada baflka amaçlarla yetiflkin yafllarda yurt d›fl›nagidenlere I. kuflak denilmektedir. Okul öncesiveya okula bafllama ça¤›nda ebeveyni taraf›n-dan yurt d›fl›na götürülmüfl olanlarla, yurt d›fl›n-da do¤up büyüyenler II. kuflak ad›n› almaktad›r.‹kinci kuflaktan do¤an çocuklar›n oluflturdu¤uyeni nesle de III. kuflak ad› verilmektedir.15

d) Kimlik : Kimlikle ilgili çal›flmalar iki temelnoktada dikkate al›nm›flt›r: psikodinamik vesosyolojik. Psikodinamik teori genelde çat›flma-c› bir kimli¤i yans›tan fiziki yap›n›n iç dinamikle-rini vurgular. Bu yaklafl›mda kimlik, bireyin içya-p›s›nda ve ayn› zamanda cemaat kültürünün

DİN

VE

TO

PL

UM

40

DİYANET-SEN

Page 42: 4 Aylık İlmî Dergi •Temmuz’08 - Diyanet-Sen · 7. Makale gönderim adresi: dinvetoplum@hotmail.com 8. Makalelere telif ücreti ödenir. YAYIN HAKKI 1976 Copyrigth Act’e göre,yay›nlanmak

özünde yerleflmifl bulunan ve böylece fert ve ce-maat aras›nda bir iliflki do¤uran bir süreç olarakgörülür. Modern sosyolojide ise, kimlik aç›k ol-mayan bir kavram gibi dikkate al›nm›flt›r. Bu-nunla birlikte, kimli¤in sosyalleflme sürecindeoluflan bir kavram oldu¤u vurgulanm›flt›r. Bunagöre kimlik, birey ve toplum aras›ndaki diyalek-tik etkileflimden do¤an bir fenomendir.16

Yurtd›fl›nda bu problem daha çok kiflilik so-runu olarak dile getirilmifltir. Bireyin kendi ülke-sindeki kiflili¤i ile yeni ülkedeki kiflili¤i çat›fl›r.“Ben neyim” duygusu içinde dönüp durur. ‹kiayr› kültürün kiflinin benli¤inde çat›flmas›, göç-men çocuklar›n giderek yeni toplumun bir par-ças› olmas›yla derinleflir. Bu kavram yaln›zl›kduygusu, köksüzlük, afla¤›l›k duygusu gibi17 birgöçmenin iç dünyas›nda yer alan duygular çer-çevesinde oluflur. Ayn› zamanda sosyo-kültürelfarklaflman›n bir neticesi olarak (ve onun karfl›-s›nda) kültürel bütünleflmeyi temsil eder.

2. Kuflaklar ve Din :

Daha önceki çal›flmam›zda s›k s›k vurgulan-d›¤› üzere, I. kuflak memleketinde oldu¤undandaha aktif bir dindarl›¤› temsil etmektedir. Din,izolasyon ve düzensizlik duygular›n›n tatminiiçin imkanlar yaratmakta ve büyük ölçüde sos-yo-psikolojik rahatl›k sa¤lamaktad›r.18 Bu ara-da flunu da belirtmek gerekir ki, göçmen iflçileraras›nda nispeten ekonomik geliflme ve bat›l›de¤erlerin günlük hayatlar›n daki etkisi, onlar›nkendi kültürel de¤erlerini elefltirel bir biçimdeyeniden irdelemesinde belli derecede rol oyna-m›flt›r.

‹kinci kuflak için ise durum ebeveynlerindeoldu¤u kadar yal›n ve aç›k de¤ildir. Bu zorluk, II.kufla¤›n içinde sosyalleflti¤i yeni kültürel ortam-dan kaynaklanmaktad›r. Bir kere onlar iki kültüraras›nda kalm›flt›r. Evde ana-baba kültürünü ya-flamakta, okulda, iflyerinde ve komfluluk/arka-dafll›k iliflkilerinde ise farkl› bir kültürle temashalinde bulunmaktad›rlar. Onlar›n dünyas› ne‘eski’ ne de ‘yeni’ fakat ikisidir.19 Her ne kadar,bu tedirgin konumlar› ve buna ba¤l› olarak ana-babalar›n kayg›lar› çerçevesinde göçmenlerinhayat›nda kurumsallaflma olgusu büyük ölçüde

gerçekleflmiflse de20 II. kuflak için dine dönme-

nin sosyo-kültürel flartlar› daha karmafl›k gözük-

mektedir. E¤er çocuklar erken dönemlerinde

gelmifllerse o vakit göç hayatlar›nda ani bir kop-

ma meydana getirmiyor demektir. Halen gelifl-

me y›llar›nda olduklar›nda, ebeveynlerinin du-

rumlar›ndan farkl› olarak, ev sahibi toplumun

kültürünü tecrübe ederek kiflilikleri oluflacak-

t›r.21

DİN

VE

TO

PL

UM

41

DİYANET-SEN

Page 43: 4 Aylık İlmî Dergi •Temmuz’08 - Diyanet-Sen · 7. Makale gönderim adresi: dinvetoplum@hotmail.com 8. Makalelere telif ücreti ödenir. YAYIN HAKKI 1976 Copyrigth Act’e göre,yay›nlanmak

Bu ba¤lamda II. kuflak göçmenler için fluproblem ortaya ç›kmaktad›r. Dini de¤iflmeninkarakteristik bir veçhesi Bat› dünyas›ndaki din-darlar aras›nda gözlemlendi¤i üzere, gelenekseldualistik dünya görüflünün bu dünyaya yönelikolarak de¤iflmesidir.22 Buna paralel olarak, evsahibi toplumun kültürü karfl›s›nda, II. kuflakiçin ebeveynin dini modeli alternatif bir hayattarz› olarak sunulmaktad›r. K›sacas›, moderntoplumda, çocuklu¤unu dualistik dini doktriniö¤renerek geçirmifl olan her bir birey az ve yaçok, gerçekli¤in dini oluflumu ile seküler dünyagörüflünün z›tl›¤›n› birlikte yaflayacakt›r.23

Bu durum, H›ristiyan bir geçmifle sahipolanlarda oldu¤u gibi, genç Türk göçmenleraras›nda da böyle olacakt›r. Evde, Kur’an kurs-lar›nda geleneksel ‹slam’› ö¤renecekler, di¤ertaraftan Bat› Avrupa e¤itim kurumlar›nda vemedya vas›tas›yla mataryalist, dind›fl› ve hattadin karfl›t› kültürel bir iklimle24 karfl› karfl›ya ge-leceklerdir. Nesnel olarak, bu kültürel alternatif-lik ve bir bak›ma kimli¤ini devam ettirme ve kül-türel uyum aras›ndaki dilemma durumu, genç-leri seçmek zorunda olduklar›yla aileden devral-d›klar› dini miras aras›nda b›rakacakt›r.

Genel olarak, ebeveyn-çocuklar aras›ndabu farklaflma, e¤itim ve farkl› sosyo-kültürel birçevrede sosyalleflmeden kaynaklanmaktad›r. Zi-ra göçmen çocuklar› için e¤itim çift yönlü birfonksiyon görmektedir ki, bunun neticesi niha-yetinde asimilasyona kadar varabilir. NitekimAlmanya’da yap›lan bir araflt›rma sonucuna gö-re, Alman okullar›nda gittikçe pozitivist bir zih-niyet kazanan Türk ö¤renciler evlerinde yafla-nan geleneksel ‹slam’la zaman zaman çeliflkiyedüflmektedirler. 16 yafl›ndan yukar› %58 ora-n›nda genç, ailesinin dinine karfl› kendini yaban-c› hissetmekte, dolay›s›yla geleneksel ‹slam› Al-manya’daki yaflant›lar›yla ba¤daflt›ramamakta-d›rlar. Ayn› flekilde, gençlerin %12’si ebeveyn-leri gibi ‹slami yaflay›fl› temsil etmektedir.25

‹kinci kuflak için evdeki dünya okul ve top-lumdaki dünyadan farkl›d›r. Gençler bu iki dün-yan›n da parças›d›rlar. Bu durum aileleri dahaçok endifleye sevk etmekte ve onlar› aile, akra-

bal›k ve dini-kültürel ba¤larla kontrol etmeyeyönetmektedir. Ayn› flekilde, ‹slami olmayan birçevrede çocuklar›n› yetifltirmek sorumlulu¤uçok önemli bir mesele olarak karfl›m›za ç›kmak-tad›r. ‹nançlar›yla seküler Avrupa toplumununkültürel de¤erlerinin çat›flmas›yla karfl› karfl›yakalan Müslümanlar bu duruma genel olarak üçyolla tepkide bulunmaktad›rlar: gettolaflma, si-yasal kurumsallaflma ve liberalleflme.26

3. Bir Avrupa Toplumunda De¤iflim, ‹s-lam ve ‹slami Kimlik :

Türk iflçi göçünün en önemli yönü bir Avru-pa toplumunda gerçekleflmifl olmas›d›r. Bu du-rum, kültürel karfl›tl›ktan kültürel bütünleflme-ye, daha do¤rusu çok kültürlülük atmosferindekendi varl›¤›n› korumak suretiyle (bir bak›made¤iflerek, yeniden) varolman›n flartlar›n› tafl›-makta ve tafl›maya devam etmektedir. Buradasöz konusu olan temel problemlerden biri dedin yani ‹slam d›r. Çünkü, her fleyden önce ‹sla-m›n dinamik karakteri ev sahibi toplumlara kar-fl› bir referans noktas› olarak dikkat çekmekte-dir.

Genellikle kültür ve din statik fenomenlerde¤ildir. Onlar sürekli olarak, halk›n içinde yafla-d›¤› aktüel durumlarda insani pratiklerle yeni-den flekillenir ve yeniden üretilir. De¤iflme sü-reçleri ve yeni tecrübeler ‹slam’a karfl› tutumlar›etkiler. Zira göç olay› göçmenlerin hayat›nda birk›r›lma ve kültürel kopma durumudur. Bu k›r›l-ma ‹slam›n anlam›nda da bir de¤iflmeye nedenolur. ‹lk planda, dinin statik olarak kavranmas›gittikçe azal›r. ‹ster tamamen kültürel ve dini

DİN

VE

TO

PL

UM

42

DİYANET-SEN

Page 44: 4 Aylık İlmî Dergi •Temmuz’08 - Diyanet-Sen · 7. Makale gönderim adresi: dinvetoplum@hotmail.com 8. Makalelere telif ücreti ödenir. YAYIN HAKKI 1976 Copyrigth Act’e göre,yay›nlanmak

DİN

VE

TO

PL

UM

43

DİYANET-SEN

geçmifle s›k› s›k›ya yap›fls›n, ister yeni toplumaasimile olmufl olsun, bu durumda arka plan kay-bolur.27

Göç sürecinde ‹slam’›n anlam›ndaki de¤ifl-meyi iki noktada tahlil etmek mümkündür. Bi-rincisi, Toplumsal modernleflme ve arka planakarfl› ‹slam›n manas›n›n de¤iflmesi; ikincisi iseözellikle Bat› Avrupa’da oldu¤u flekliyle, ‹slam›nifade etti¤i anlam›n, ev sahibi toplumun fonksi-yonel farkl›laflmas›na karfl› de¤iflmesidir.28 Zirabu, göç olay›n›n sebep oldu¤u de¤iflikliklerleiliflkilidir. Genel manada göç ekonomik ve top-lumsal aç›dan modernleflmenin bir sebebi ola-rak görülmekte ve büyük ölçüde flehirleflmeyeneden olmaktad›r. Bunun önemli sonuçlar›ndanbiri, flehir alanlar›yla k›rsal kesim aras›nda gele-nekselli¤in k›r›lmas›d›r.

O halde, ‹slam örne¤inde oldu¤u gibi, bude¤iflim sürecinde dinin durumu ne olacakt›r?Konuyla iliflkisi aç›s›ndan modernleflmeyle ilgilibat› teorileri belirtmekte yarar vard›r. Genellikle,modernleflmenin dinin önem ve etkisinde birazalmaya sebep oldu¤u ifade edilmektedir. Bu-na göre, rasyonel ve bireyselleflmifl bir toplum-da “irrasyonel” dini inançlar›n pek yeri olmaya-cakt›r. Kimilerine göre ise, dinin öneminde birazalmadan ziyade bir de¤iflme söz konusudur.Voli, ‹slam dünyas›nda, son zamanlarda flehir-lerde ‹slam’›n öneminin artmas›n› “fundaman-

talizm” çerçevesinde toplumsal modernleflmeyeba¤lamaktad›r. Ona göre, fundamantalizm ge-leneksel ‹slam Toplumunu geri getirme tefleb-büsü de¤il, fakat daha çok, kökleri derin bir fle-kilde var olan gelenekten faydalanmak suretiylepost modern bir toplum kurma gayretidir.29 Bude¤iflimin önemli bir veçhesi de ‹slam›n rolündeortaya ç›kmaktad›r. O, art›k kapal› bir toplumiçin müeyyideler toplam› de¤il, daha ileri birtoplum için bir model teflkil etmektedir.

Bir baflka yaklafl›ma göre, modern toplum-da dinin etkisinin temel önemi dini fonksiyonde¤il, dini performanst›r. Zira dini fonksiyontoplumda dini alt-sistemlerle ilgilidir ve genellik-le s›k› bir dinlili¤e, kutsal alana ve tümü ile dinikomünikasyonlara ba¤l›d›r. Di¤er taraftan diniperformans, dini alt-sistemin di¤er alt-sistemler-le iliflkisinde ve buna paralel olarak din, ekono-mi ve siyaset gibi de¤er alanlara uyguland›¤›n-da ortaya ç›kar.30

Beyer’e göre modern toplumda din için ikiseçenek vard›r: Liberal ve Muhafazakar. Liberalseçimde dini performans esâs olmaktad›r.Anahtar kelimeler: pluralizm, aç›kl›k, kapsam-l›hk ve bu dünyaya yönelme. Di¤er tarafta mu-hafazakar seçim, gelene¤in yeniden meydanokumas› ve modern toplumda dini daha görü-nür bir hale getirme çabas›d›r. Kendinden farkl›bir yolda olan topluma karfl› normatif bir cevap-t›r. Bu söylemde anahtar kelimeler: seçkinlik vefarkl›l›k.31

Beyer’inde fikri dayana¤› olan Niklas Luh-mann’›n sistemler teorisini Avru-pa’daki Müslü-manlar için uygulamaya çal›flan Michael King,‹slam› aile ve moral de¤erlerin temel dayana¤›ve hatta bu yönü ile Avrupal›lar için de bir cazi-be unsuru olarak tan›mlay›p buna hasretmeksuretiyle, getto ‹slam›na karfl› bir Avrupal› Müs-lüman kimli¤inden söz etmektedir. Ona göre,bu yolla Avrupa’daki Müslüman göçmenlerhem ‹slami kimliklerini koruyacak hem de mo-dern toplum de¤erleri çerçevesinde bir Avrupa-l› gibi hareket edecektir.32

Burada belirtmek gerekir ki, yukar›daki te-oriler tek yönlü ele almak, mesela ‘muhafaza-

Genellikle kültür ve din

statik fenomenler

değildir. Onlar sürekli

olarak, halkın içinde

yaşadığı aktüel

durumlarda insani

pratiklerle yeniden

şekillenir ve yeniden

üretilir

Page 45: 4 Aylık İlmî Dergi •Temmuz’08 - Diyanet-Sen · 7. Makale gönderim adresi: dinvetoplum@hotmail.com 8. Makalelere telif ücreti ödenir. YAYIN HAKKI 1976 Copyrigth Act’e göre,yay›nlanmak

kar’ kelimesinin de¤iflmeye karfl› olumsuz birmana ifade etti¤ini dikkate al›rsak, bunun Avru-pa’daki Müslüman göçmenlerin tahlilinde pekyeterli olmad›¤› görülür.

Bat› Avrupa’da ‹slam, Müslüman ülkeler-den gelen göçmenlerin kültürel arka plan›n›nbir parças› olarak görülmüfltür. Bu durum Müs-lüman nüfusunun artmas› (örne¤in bugün Al-manya’da mensuplar›n›n say›ca artt›¤› tek din‹slam’d›r) ve aile birleflimlerinin bir sonucu ola-rak ‹slami kurulufllar›n ço¤almas›na sebep ol-mufltur. Camiler ve di¤er ‹slami kurulufllar kül-türel, dini ve siyasi de¤erlerin göç veren ülkedenev sahibi ülkelere geçifli olarak görüflmüfltür.Olay›n bu flekilde kültürel izah›nda ‘Müslümanolmak’ genellikle dini görev ve yükümlülükleriyerine getirmek fleklinde tan›mlanm›flt›r. Bu an-lamda, müminler cemaatine mensup olmak di-ni pratiklerin teflvik edici sebebi say›lmaktad›r.

Bu çerçevede, ev sahibi toplumla bütünlefl-me, göçmenlerin kültürel ba¤lar›nda bir gevfle-meye neden olabilir. Bu konudaki çal›flmalar ge-nellikle göçmenlerin etnik ve dini ba¤l›l›klar›ylakültürel geçmifllerine ba¤l›l›k ve ev sahibi toplu-ma karfl› tutumlar› aras›nda do¤rudan bir iliflkioldu¤unu ortaya oymaktad›r. Bundan dolay›,göçmen gruplarda kültürel mesafe ne kadarbüyükse ev sahibi topluma karfl› tutumlarda oderece çözülme söz konusudur.33

Nitekim, kendi dini ve kültürel hayat tarz›-na gittikçe daha h›zl› bir flekilde sar›lan yafll› ku-flak, II. kuflak üzerindeki otoritesinin yavafl yavaflkayboldu¤unu görerek onlar› Bat›l›laflmaklasuçlamakta ve hatta “kay›p nesil” olarak nite-lendirmektedir. Gerçekten de, gelecek kuflaklariçin bir sekülerleflme söz konusu olabilir. Fakatbu, otomatik olarak onlar›n ‹slam’dan uzaklafl-malar› anlam›na gelmez. Aksine, aralar›nda ‹sla-mi anlay›fl farkl›l›klar›na ra¤men, ‹slam onlar içingittikçe hakim farkl›l›klar›n› ortaya koyan ortakbir kimlik olma durumundad›r.34 Bir baflka de-yifl le, göçmen kuflaklar için ‹slam sadece bir di-ni ibadet ve davran›fllar toplam› de¤il, fakat da-ha çok ayr› bir kimli¤in sembolü olarak ortayaç›kmaktad›r.

DİN

VE

TO

PL

UM

44

DİYANET-SEN

Page 46: 4 Aylık İlmî Dergi •Temmuz’08 - Diyanet-Sen · 7. Makale gönderim adresi: dinvetoplum@hotmail.com 8. Makalelere telif ücreti ödenir. YAYIN HAKKI 1976 Copyrigth Act’e göre,yay›nlanmak

Bu çerçevede, II. kuflakta dini kimli¤in bo-yutlar›n› belirtmeden önce, Almanya’da Türkler-le ilgili yap›lan bir araflt›rman›n ortaya koydu¤usonuçlara k›saca bir göz atal›m. Bu araflt›rmadaüç tür ‹slami kimlikten söz edilmektedir:

a. Oldukça küçük bir grubu oluflturan libe-raller. Bunlar dinle aralar›na mesafe koymakta-d›rlar. Onlar›n günlük hayat›nda hemen hemendinin hiçbir rolü yoktur.

b. Yine küçük bir grup olan radikal ‹slamc›görüflü benimseyenler. Bunlar, Türklerin Almantoplumuna entegre olmalar›na karfl› ç›karak, di-ne dayal› bir devlet kurmak için çal›flmaktad›rlar.

c. Bunlar›n d›fl›nda kalan büyük ço¤unlukise, dini vecibeleri sessizce yerine getirmekteolup, geleneksel ‹slami kimli¤i temsil etmekte-dir.35

4. Uygulama Örnekleri ve De¤erlendir-me:

M. Rooijackers, Hollanda’da II. kuflak Türk-lerde dini kimlik konusunda yapt›¤› araflt›rma-s›nda, dini yaflay›fl›n boyutlar›ndan36 ibadet vedinin etkileme boyutunu esas alm›fl ve 55 (26’s›k›z) Türk genciyle yapt›¤› mülakatlarda önemlisonuçlara dikkat çekmifltir. ‹badet boyutundanamaz ve orucu, etkileme boyutunda ise diniinanç, pratik ve tecrübelerin seküler çevre ileiliflkisini incelemifltir. Burada Türk-‹slam norm vede¤erleri, bunlardan kad›n-erkek, ebeveyn-ço-cuk münasebetleri, giyim tarzlar› ve bekaret ko-nular› dikkate al›nm›flt›r.

Araflt›rmaya kat›lanlar›n %60’n›n hayat›ndadin önemli ya da çok önemli bir rol oynamakta-d›r, %18’i ise belirsiz bir tutum içinde olduklar›-n› belirtmifllerdir. %22’si ‹slam’›n kiflisel hayatla-r›nda önemli olmad›¤›n› söylemifl, geri kalanlarise dinin flimdilik hayatlar›nda aktif bir rol oyna-mad›¤›n›, fakat dinin önemsiz de say›lamayaca-¤›n› ifade etmifltir.37 Bizim Almanya’da 59’u k›zolmak üzere 116 genç ile yapt›¤›m›z görüflme-lerde %68’i dinin kendileri için çok önemli oldu-¤unu ifade etmifl, %65’i ise kendilerini “dindar”olarak taktim etmifltir. Ayr›ca %60 oran›ndagenç, camileri Almanya’daki varl›klar›n›n bir gü-

DİN

VE

TO

PL

UM

45

DİYANET-SEN

Page 47: 4 Aylık İlmî Dergi •Temmuz’08 - Diyanet-Sen · 7. Makale gönderim adresi: dinvetoplum@hotmail.com 8. Makalelere telif ücreti ödenir. YAYIN HAKKI 1976 Copyrigth Act’e göre,yay›nlanmak

vencesi olarak gördüklerini, %48’i ise, Türk ol-man›n Almanya’da temel bir farkl›l›k olarak dik-kat çekti¤ini vurgulam›fl, böylece Türk-‹slamnorm ve de¤erlerinin farkl› bir kimli¤in temel un-surlar› oldu¤unu göstermifllerdir.

‹badetlerin yerine getirilmesinde, Rooijac-kers’in çal›flmas›nda uygulamaya kat›lanlar›n%55’i Ramazan boyunca oruç tuttuklar›n› be-lirtmifltir. Bizim çal›flmam›zda ise bu oran%78’dir. Bizim çal›flmam›zda befl vakit namazk›lanlar %32, Rooijackers’in çal›flmas›nda isesadece %14’dür.38

Dinin etkileme boyutu ile ilgili sonuçlar dayaklafl›k ayn› neticeyi vermektedir. Kad›n-erkek,ebeveyn-çocuk münasebetleri gibi konularda ‹s-lami norm ve de¤erlere ba¤l› olduklar›n› ifadeedenlerin oran› %60’d›r. Bunlardan %13’ü ‹sla-mi de¤erlere karfl› bir tutum, %27’si ise ortagörüfllü olduklar›n› belirtmifltir.”

Buradan hareketle, farkl› flekillerde de olsagöçmenlerin hayat›nda ‹slam’›n Önemli derece-de etkisinden söz etmek mümkündür. ‹kinci ku-flakta dini de¤iflme yavafl da olsa bir ilerlemekaydetmektedir. Bir baflka nokta ise, göçmenkuflaklar›n hakim kültürle çok yönlü münase-betleri çerçevesinde ve burada alm›fl oldu¤u ye-ni flekiller kapsam›nda, de¤iflmenin kimlik boyu-tunda ortaya ç›km›fl olmas›d›r. Pek çok Türkgencinin, özellikle üniversite e¤itimi görengençlerin yeni toplumun bir çok kültürel de¤er-lerini benimsemek suretiyle hem kültürel zen-ginli¤e, hem de bu yolla kendi kültürlerininfarkl›l›¤› bilincine sahip olduklar›n› söyleyebiliriz.

D‹PNOTLAR1. J. M. Van der Lans-M.Rooijekers,”Types of religious Belief

and Unbelief among Second

Generation Turkish Migrants”, ‹slam in Dutch Society (eds. W.A. R. Shadid- P.S. van

Kaningsueld) Kampen: The Netherlands, 1991, s.56.

2. Faruk Sen - Sedef Koray, Türkiye ‘den Avrupa Toplulu¤unaGöç Hareketleri, Önel - Verla¤,1997, s.5.

3.G. J. Lew›s, Human Migration - A Geographical Perspective,Croom Helm, London - 1982, s. 182.

4. Lew›s, 183.

5. Gönül Göhler. “Bat› Almanya’da Yaflayan ve Çal›flan Türkle-rin Sa¤l›k Yönünden Konumlar› ve Sorunlar›”, Federal Al-

manya’da Türk Göçmenler (Ed. Sami Kara), Önel - Verlag,Köln-1990. s.90.

6. Lew›s, 184.

7. Göhler, 90.

8. Levv›s, 187.

9. Levv›s. 187.

10. Muhammed Anvar, Pakistanis in Britain- AsociologicalStudy, London, 1985. s.8.

11. J.R. Porter - R.E. Washingonton “Minority ‹dentity andSelf-esteem”, Annual Rev›ews of Sociology, 1993, v.19.,s.143.

12. Young Yan Kim “Cross-Cultural Adaptation”, Eneyelope-dia of Human Behaviour, v.2. Academic Press, 1994, s.31.

13. The Concise Oxford Dictionary of Sociology, Ed. G. Mars-hall, Oxford University Press, 1994, s.199.

14. Atalay Yörüko¤lu, “Gençler ve Yetiflkinler: Kuflaklar Çat›fl-mas›” , Aile Yaz›lan-3, Ankara 1990, s. 316.

15. Kadir Turan, Almanyada Türk Olmak, istanbul-1992.s. 18.

16. p.Berger-T.Luchmann, The Social Contruction of Real›ty,London 1971, s. 195.

17. Göhler, 94

18. a.Vahap Tafltan, De¤iflim Sürecinde Kimlik ve Din, Kayseri1996.

19. Anwar, 59

20. Jeroen Doomernik, ‘The Institutionalization of Turkish is-lam in Germany and the Netherlands” Ethnic and Racial Stu-dies (18), 1995, s.48.

21. Lans and Rpoijackers, 56

22. Lans and Rooijackers, 57

23. Lans and Rooijackers, 57

24. M.Rooijackers, “Religious identity, Integration and Subjec-tive Well-Being among Young Turkish

Muslims” islam in Dutch Society (1992), s.66.

25. M.Salim Abdullah, “Muslims Minorities in The West, Lon-don-1985, s.76.

26 C.Peach and G.Glebe, “Müslim Minorities in Western Eu-rope”, Ethnic and Racial Studies (18), 1995, s.41

27. Th. Sunier, “‹slam and Ethnicity among Turks-The Chan-ging Role of ‹slam and Müslim Organization”, ‹slam inDutch Society, 144..

28. Sunier, 148

29. Sunier, 14830. Sunier, 15031. Sunier, 150

32. Michael King, “Muslims in europe: A New Identity for is-lam”, Working Paper ECS, No. 93/1, s.33.

33 Hans Mol, “Theory and Data on the Religious Behaviour ofMigrants”, Social Compass, XXVI, 1979/1, s.32 34. W.A.Shadid and P.S. van Koningsueld, “Blaming the System orBlaming the Victim?” the Intagration of islam and H›nduismin Western Europe, Kampen: the Netherlands 1991, s.3.

35. Ingman Karlsson, ‹slam ve Avrupa, çev. Gülseren Ergün, ‹s-tanbul 1996, s.211.

36. Dini yaflay›fl›n boyutlar› için bkz. Münir Kofltafl, ÜniversiteÖ¤rencilerinde Dine Bak›fl, Ankara 1995, s. 12, 13.

37. Rooijackers, 68-69.

38. Rooijackers, 70.

DİN

VE

TO

PL

UM

46

DİYANET-SEN

Page 48: 4 Aylık İlmî Dergi •Temmuz’08 - Diyanet-Sen · 7. Makale gönderim adresi: dinvetoplum@hotmail.com 8. Makalelere telif ücreti ödenir. YAYIN HAKKI 1976 Copyrigth Act’e göre,yay›nlanmak

bstract Voter’s Attitudes andReligion Within the Contextof Religion-Politics Relations

Religion-Politics relations are stili proble-matic field in the process of transformation ofthe traditional societies into modernity andeven in the contemporary westem societies.Putting aside the debates within the context ofreligion-politics relations, I wonder if there playrole the religious attitudes in the political activi-ties of the individuals. The researches of Electi-on Sociology in the West have shown that reli-gious factor has impact on the election and it isknown that the religion is also the effective fac-

tor among the factors which determine the po-litical attitudes of the body politic in the democ-ratic administrations. in our country, as a resultof reseaches made on the various social secti-ons it has been found out that religion had ro-le in political preferances. in these researches, ithas been found out the relations between thereligious beliefs and attitudes of the universityyouth and their voting attitudes.* That’s why itcan be said that the religious beliefs and attitu-des of the university youth who are the mostdynamic and more concerned for the adminis-tration of the country and its problems haveexplicit role in their attitude of voting.

A

Din-Siyaset İlişkileriBağlamında Seçmen

Davranışları ve DinProf. Dr. Mehmet BAYY‹⁄‹T

Selçuk Üniversitesi ‹lahiyat Fakültesi Ö¤retim Üyesi

Page 49: 4 Aylık İlmî Dergi •Temmuz’08 - Diyanet-Sen · 7. Makale gönderim adresi: dinvetoplum@hotmail.com 8. Makalelere telif ücreti ödenir. YAYIN HAKKI 1976 Copyrigth Act’e göre,yay›nlanmak

DİN

VE

TO

PL

UM

48

DİYANET-SEN

Dindevlet/ siyaset iliflkileri tarih boyuncafarkl› flekillerde tezahür etmifl, bu iliflkilerin tipo-lojik ve toplumsal sonuçlan ise, her toplumunkendine özgü sosyokültürel yap›s› içinde biçim-lenmifltir.

Ancak, gerek geleneksel toplumlarda, ge-rekse modern toplumlarda, problematik biralan olarak önemini korumufl, bu ba¤lamda va-r›lan sonuç itibariyle laik anlay›fl› benimsemiflça¤dafl toplumlarda bile, bu iliflkinin biçimi, içe-ri¤i, s›n›rlan her zaman tart›flma konusu olmuflve öyle görünüyor ki, bundan böyle de tart›fl›l-maya devam edilecektir.

Kuflkusuz, modern bat› devletlerinde oldu-¤u gibi, ülkemizde de hatta dünyan›n di¤er ül-kelerinde de uzun ve karmafl›k bir tarihsel vetoplumsal süreç ve süreçler toplam› sonucundaortaya ç›kan, bir toplumdan di¤erine farkl› geli-flim seyirleri takip eden bir toplumsal kurum vesistem olan laiklik, bu tart›flmalarda eriflilmifl birmerhaleyi ifade eder. * Geleneksel toplumlar›nmoderniteye geçifl sürecinde, hatta ça¤dafl mo-dern bat› devletlerinde de bu dönüflüm/geliflimsüreci farkl› boyutlarda kendini göstermektedir.

Sosyolojik perspektiften, din ve toplumkarfl›l›kl› etkileflim içindedir. Toplum dini, din detoplumu etkilemektedir. Bu sebeple toplumudinden, dini de toplumdan tümüyle soyutlaya-bilmek mümkün görünmemektedir. Di¤er birifade ile, toplumsal talepleri olmayan bir din iledinden büsbütün ba¤lar›n› koparm›fl bir toplumolamayaca¤›na göre, iliflkilerdeki problematikalanlar›n varl›¤›n› sürdürece¤i de söylenebilir.

Çok yönlü ve genifl bir alan teflkil eden butart›flmalar konumuz d›fl›ndad›r. Kurumsal iliflki-lerin tart›flmas› bir yana, acaba bireylerin siyasaldavran›fllar›nda dini tutumlan rol oynamakta m›-d›r? fiu hususu aç›kça belirtmek gerekir ki, birülkenin siyasal sistem olarak laikli¤i kabul etme-si baflka, devletin anayasal ilkelerine göre kurul-mufl siyasal partilerden birini desteklemekte di-nin etkili olmas› baflka bir fleydir.2 Dinde ço¤ul-culuk zorunlu olarak inançta tarafs›z bir devleteöncülük etmifltir. Ancak, devletin bu tarafs›zl›¤›,

dinin harekete geçirme gücünün siyaset içinönemsiz oldu¤u anlam›na gelmez. 3 Siyasaldavran›fl ile dindarl›k aras›ndaki iliflki, devletindin konusundaki tavr›na ba¤l› de¤ildir. Devletinlaik olmas›, ülkede yaflayan insanlann siyasaltercihlerinde din faktörüne önem vermeleriniveya inanç ve tutumlar›n› siyasal tercihlerineyans›tmalar›n› engellemez. 4

Bat›’da seçim sosyolojisi araflt›rmalar›, se-çimlerde dini faktörün etkisini gösterdi¤i gibi, 5

dini inanç ve görüfllerin oy verme analizinin bafl-ka faktörlere indirgenmesi mümkün olmayanönemli bir tortu kategorisini oluflturdu¤u datesbit edilmifltir. 6 Yine ça¤dafl bat› ülkelerinde,partilerin toplumsal temellerine ve parti bölün-melerine bak›ld›¤›nda, din ile iliflkilerinin derece-sine göre, partilerin üye ve seçmen taban›n›nolufltu¤u görülmektedir. Yani, dindar bir H›risti-yan kolay kolay Sosyal Demokrat partiyi benim-semedi¤i gibi, ateist biri de H›ristiyan partilere

Page 50: 4 Aylık İlmî Dergi •Temmuz’08 - Diyanet-Sen · 7. Makale gönderim adresi: dinvetoplum@hotmail.com 8. Makalelere telif ücreti ödenir. YAYIN HAKKI 1976 Copyrigth Act’e göre,yay›nlanmak

DİN

VE

TO

PL

UM

49

DİYANET-SEN

genelde oy vermemektedir. 7 Muhakkak, bireyisiyasal kat›l›ma / parti tercihine sevk eden, sos-yoekonomik (gelir, e¤itim, meslek, cinsiyet, et-nik, bölgesel...), psikolojik, siyasal bir çok etken-den sözedilebilir. Bunlar›n yan›s›ra, siyasal kat›l-man›n yönünü etkileyen faktörlerden biri de, ki-flinin dindarl›k düzeyi ile ilgilidir. Birey, dini de-¤erlere yaflant›s›nda a¤›rl›k veriyorsa, bu de¤er-lere daha yak›n gördü¤ü siyasal partilere yatk›n-l›k gösterebilir. Nitekim, Bat› Avrupa ülkelerininço¤unda rastlad›¤›m›z H›ristiyan partileri bu ilifl-kinin kan›t›d›r. 8

Din ve siyasal davran›fl iliflkileri söz konusuoldu¤unda, demokratik yönetimlerde kitlelerinsiyasal davran›fllar›n› belirleyen faktörler aras›n-da dinin de etkin bir faktör oldu¤u bir gerçek-tir. Siyasal yap›ya yans›yan toplumsal olgulararas›nda dini de saymam›z gerekir. 9 Ne yaz›kki, Türkiye ba¤lam›nda bu gerçek uzun y›llarfark edilememifltir. Ülkemizde dinsiyaset iliflkile-ri/din eksenli tart›flmalar Osmanl›’dan günümü-ze sürekli gündemi iflgal etmesine ra¤men, bualanlardaki bilimsel çal›flmalar›n son y›llarda art-makla birlikte yeterlili¤inden sözetmek müm-kün de¤ildir.

Dini inanç ve tutumlarla oy verme davran›fl›aras›ndaki iliflkilerle ilgili yap›lan araflt›rmalardanyeri geldi¤inde, bulgular›yla karfl›laflt›rmalar ya-p›lacakt›r. De¤iflik toplum kesimleri üzerinde ya-p›lacak bu tür araflt›rmalar konunun ayd›nlan-mas›na katk› sa¤layacakt›r.Biz bu araflt›rmam›z-da üniversite gençli¤inin10 dini inanç ve tutum-lar›yla oy verme davran›fllar› aras›ndaki iliflkileritesbit etmeye çal›flaca¤›z.

Örneklerimize “Seçim zamanlar›nda oy ve-rirken, oy verilen partinin/ politikac›n›n dineönem verip vermedi¤ine dikkat eder misiniz?”diye sordu¤umuzda, % 41.5’inin olumlu yaklafl-t›klar›, % 39.3’ünün bu özelli¤e dikkat etme-dikleri anlafl›lm›fl, % 19.2’sinin ise, bu konudadüflüncelerinin olmad›¤›, yani karars›z bir tutumiçinde olduklar› görülmüfltür. Genel olarak ba-k›ld›¤›nda, örneklemin birbirine çok yak›n oran-larda olumlu ve olumsuz görüfl bildirdikleri gö-rülmüfltür. Ancak ilgisiz / karars›z olanlar›n befl-

te bir oranda olmalan dikkat çekicidir.

Ünver Günay’›n 11 Erzurum ve çevre köyle-rinde yapt›¤› bir araflt›rmas›nda; örneklemin ge-nifl bir bölümü % 49.7, politikac›lar hakk›ndakarar verirken onlann dindar olup olmad›klann›

gözönüne al›rken, dikkat etmeyenler % 29.4,cevaps›zlar ise, % 20.9’dur.

Celalleddin Çelik’in 12 Konya örne¤i üzeri-ne yapt›¤› bir araflt›rmas›nda, araflt›rmaya kat›-lanlar›n % 58.9’u oy verdikleri partinin dineönem vermesine dikkat ettiklerini belirtirkenolumsuz cevap verenler % 30.8 oran›nda olup,fikri olmad›¤›n› belirten karars›zlar % 10.3’tür.

M. Emin Köktafl’›n 13 ‹zmir örne¤i üzerin-deki araflt›rmas›nda ise; oy verdi¤i partinin dineönem vermesine de dikkat edenlerin oran› %38.1, dikkat etmeyenlerin % 49.6, fikri olmad›-

¤›n› söyleyenlerin oran› %11 olarak tesbit edil-mifltir.

Page 51: 4 Aylık İlmî Dergi •Temmuz’08 - Diyanet-Sen · 7. Makale gönderim adresi: dinvetoplum@hotmail.com 8. Makalelere telif ücreti ödenir. YAYIN HAKKI 1976 Copyrigth Act’e göre,yay›nlanmak

Araflt›rmam›z aç›s›ndan dikkate de¤er di¤er bir araflt›rma ise, Münir Kofltafl’›n 14 Ankara Üni-versitesi Gençli¤i üzerindeki çal›flmas›d›r. Buna göre örneklemin % 63.3’ü oy verdikleri veya vere-cekleri partinin dine önem vermesine dikkat etmezken, % 24.2’si dikkat etmektedir. Fikri olmayan-lar ve cevaps›zlar ise, % 12.4’dür.

De¤iflik bölgelerde ve toplumsal kesimlerde yap›lan bütün bu araflt›rmalar›n oransal farkl›l›kla-r›n›n zaman, bölge, siyasal ortam , sosyoekonomik ve kültürel flartlar... gibi birçok nedenlerle ana-lizlerini yapabilmek mümkündür. Ancak, ortak olan bir husus vard›r ki, o da; dinin siyasal tercihler-de rolünün oldu¤udur.

Araflt›rmalar›n gerek oy verilen partinin dine önem vermesi, gerekse politikac›lar›n dindarl›¤›nabak›lmas› hususundaki olumlu davran›fllar›n, de¤iflkenler aç›s›ndan elde edilen bulgular›nda ortaknoktalar vard›r. Bu olumlu davran›fl k›rsal kesimde kendisini daha güçlü gösterirken, e¤itim düzeyiaç›s›ndan, e¤itim düzeyi yükseldikçe azalmaktad›r. Gelir düzeyine göre de, üst sosyo ekonomik dü-zeyden alt tabakalara do¤ru inildikçe, oy verilen partinin dine önem vermesine dikkat etmede art›fl,olumsuz tutumda da düflüfl vard›r.

Bu araflt›rmada de benzer sonuçlar elde edilmifltir. Ayr›ca, örneklemimizin özellikleri itibariyle;bilim alanlar›, yafl, cinsiyet, sosyoekonomik düzey, aile dindarl›¤› ve dini pratikleri yerine getirme flid-detiyle, siyasal davran›fllar› aras›nda anlaml› iliflkiler tesbit edilmifltir.

Dine önem veren parti veya adaya oy verip vermemeyle, ö¤rencilerin ö¤renim gördükleri bilimalanlan aras›ndaki iliflkilere bak›ld›¤›nda; yüksek din ö¤renimi gören ve dini iletiflimin en yo¤un birflekilde yafland›¤› ‹lahiyat ö¤rencilerinin, dine önem veren parti veya politikac›lara oy vermeye dahafazla (% 62.1) e¤ilimli olduktan gözlenmektedir. Olumsuz (% 40.2) ve karars›z (% 22.4) tutumda

DİN

VE

TO

PL

UM

50

DİYANET-SEN

Page 52: 4 Aylık İlmî Dergi •Temmuz’08 - Diyanet-Sen · 7. Makale gönderim adresi: dinvetoplum@hotmail.com 8. Makalelere telif ücreti ödenir. YAYIN HAKKI 1976 Copyrigth Act’e göre,yay›nlanmak

ise Fen Bilimleri ö¤rencileri di¤erlerine göre da-ha fazlad›r. Bu ö¤rencileri, Sosyal Bilimler veSa¤l›k Bilimleri ö¤rencileri izlemektedir.

Yafl de¤iflkenine göre; ö¤rencilerin yafllar›ilerledikçe karars›z/ilgisiz tutumlar›n (21 ve alt›% 24.3 ; 25 ve üzeri % 12.0) önemli orandakararl›l›¤a dönüfltü¤ü, yine 25 ve üzeri yafl gru-bunun olumlu tutumda (% 49.2) di¤erlerinegöre daha fazla olduklar› gözlenmifltir.

Cinsiyetle dine önem veren parti veyaadaylara oy verip vermeme aras›nda da anlaml›bir iliflki vard›r. Erkekler olumlu tutumda (%42.2) daha fazla iken, k›zlar›n karars›z/ilgisiz tu-tumda (% 22.5) erkeklerden daha fazla olduk-lar› dikkati çekmektedir. Genel olarak k›zlar›npolitikaya erkeklere göre daha az ilgi gösterdik-leri söylenebilir.

Ailelerin sosyoekonomik düzeyleri itibariylekonumuza bak›ld›¤›nda, üst (zengin) aile çocuk-lar›n›n olumsuz tutumda (% 60.0) ve karars›z-l›kta (% 20.0) en yo¤un olduklar›, alt (fakir) ta-bakalara inildikçe kademeli bir flekilde, olumlututumlann artt›¤› gözlenmifltir.

Dine önem veren parti veya adaylara oy ve-rip vermeme ile ö¤rencilerin ailelerinin dindarl›kdüzeyleri aras›nda anlaml› bir iliflki bulunmufl-tur. Dindar ailelerin çocuklar› olumlu tutumda(% 52.0) en yüksek oran› olufltururken, din leaz ilgili veya ilgisiz ailelerin çocuklan olumsuz(% 71.4) ve karars›z/ilgisiz (% 23.8) tutumdadaha fazlad›r.

Di¤er önemli bir farkl›laflma da, ö¤rencile-rin hayatlar›n›n en uzun dönemini geçirdiklerive üniversite ö¤renimi d›fl›nda halen ikamet et-tikleri yerleflim birimleriyle ilgilidir. Konyal› ö¤-renciler hariç, di¤er büyük flehirlerden gelenlerolumsuz, küçük flehir veya kasabalardan gelen-ler olumlu tutumda daha fazlad›r. Yaflanan yer-leflim biriminin Türkiye genelindeki bölgelereda¤›l›m› aç›s›ndan bak›ld›¤›nda, oyunu verirkenpartinin veya aday›n dine önem verip vermedi-¤ine dikkat etmedi¤ini belirtmede, s›ras›yla Ege,Do¤u ve Güneydo¤u Anadolu ile Akdeniz böl-gelerinde yo¤unlafl›rken, olumlu görüfl belirten-

DİN

VE

TO

PL

UM

51

DİYANET-SEN

Page 53: 4 Aylık İlmî Dergi •Temmuz’08 - Diyanet-Sen · 7. Makale gönderim adresi: dinvetoplum@hotmail.com 8. Makalelere telif ücreti ödenir. YAYIN HAKKI 1976 Copyrigth Act’e göre,yay›nlanmak

DİN

VE

TO

PL

UM

52

DİYANET-SEN

ler yo¤unluk s›ras›na göre, ‹ç Anadolu, Marma-ra ve Karadeniz bölgelerinde yaflayanlard›r.

Konumuzun de¤iflkenler aç›s›ndan göster-di¤i bu farkl›laflmalar›n yan›s›ra, acaba gençlerinseçmen olarak davran›fllar›nda dindarl›klar›n›nbir rolü var m›d›r? Gençlerin Allah’a inanç ve di-ni pratikleri yerine getirme dereceleriyle, siyasalpartilere oy verme davran›fllar› aras›nda bir iliflki-nin oldu¤u varsay›m›ndan hareketle, öncelikleAllah’a inanç durumlar› ile dine önem verenparti veya politikac›lara oy verip vermeme ara-s›ndaki iliflkilere bakabiliriz.

Örneklemi oluflturan ö¤rencilerin Allahinanc›yla ilgili tutumlar›yla, dine önem verenparti veya politikac›lara e¤ilim göstermeleri ara-s›nda yak›n bir iliflki bulunmaktad›r. Gençlerininanç prototipleri perspektifinden bak›ld›¤›nda;Taklitçi (% 80.0), ‹nançs›z (% 71.9), fiüpheci (%66.4), ‹lgisiz (% 60.0) bir tutuma sahip olanlar,dine önem veren parti/politikac›lara, ço¤unluklailtifat etmediklerini belirtirken, karars›z ve ilgisizcevaplarda da yine ayn› gruplar daha fazlad›r.Olumlu cevap verenler daha çok Allah’a ina-nanlard›r (% 49.5). ‹man esaslar›na inanmainanmama bak›m›ndan elde edilen veriler de ay-n›d›r. Allah’a inand›¤›n› belirtenlerin yaklafl›k üç-te birinin, oy verirken parti veya politikac›lar›ndine önem vermelerine dikkat etmem fleklindegörüfl belirtmeleri de dikkat çekicidir.

Namaz k›lma ve s›kl›¤› kriterine göre ölçü-len dindarl›kla dine önem veren parti tercih et-me aras›ndaki iliflkilerde; hiç namaz k›lmayanla-r›n ço¤unlu¤u (% 64.4), parti/politikac›n›n dineönem vermesine dikkat etmedikleri, devaml›namaz k›lanlar›n (% 59.1)’i bu hususu dikkateald›klar›n›, aras›ra namaz k›lanlar›n ise, her ikidurumda yaklafl›k oranlarda olup, karars›zl›ktadi¤erlerine göre daha fazla olduklan tesbit edil-mifltir.

Oruç tutma ve s›kl›¤› ile dine önem verenparti tutma iliflkilerinde de durum namazla ben-zerlik arz etmektedir. Yine, hiç oruç tutmayan-lann (% 66.3)’ü, aras›ra oruç tutanlarn (%79.1)’i olumsuz görüfl belirtmekte, Ramazanay›n›n tamam›nda oruç tutanlar›n ise yaklafl›k

Page 54: 4 Aylık İlmî Dergi •Temmuz’08 - Diyanet-Sen · 7. Makale gönderim adresi: dinvetoplum@hotmail.com 8. Makalelere telif ücreti ödenir. YAYIN HAKKI 1976 Copyrigth Act’e göre,yay›nlanmak

yans› (% 47.7) dine önem veren parti ve politi-kac›lar› tercih etme e¤ilimi göstermektedir.

“Dini inanç ve pratiklere s›k› bir biçimdeba¤l› olanlar›n daha çok dine de¤er verdi¤i içinparti tutma e¤ilimi gösterdiklerini” belirten Ün-ver Günay, 15 araflt›rmas›nda, deneklerin dineba¤l›l›klann›n fliddetiyle, siyasal davran›fllanndadini inanç ve kanaatlardan etkilenme durumlanaras›nda yak›n bir iliflkinin bulundu¤unu göz-lemlemifltir. Benzer bir sonuç Celalettin Çelik’in16 araflt›rmas›nda da görülmektedir. Örnekle-min kendi dindarl›klanyla, partilerinin dineönem vermesine dikkat etme tutumuyla bir kar-fl›laflt›rmas›n› yapan araflt›rmac›, partilerinin dineönem vermesine dikkat edenlerin en yayg›n ol-du¤u kategori, kendilerini “çok dindar” olaraktan›mlayanlarda % 71.4, “orta derecede din-dar” olarak tan›mlayanlarda % 63.2 ile “dinekarfl› az ilgili” olanlarda % 22.9 oran›nda oldu-¤unu tesbit etmektedir.

“Dine ba¤l›l›k ve dini pratikleri yapma dü-zeyi insan›n siyasal hayata kat›lmas›n›n yönünüve siyasal partilerden beklentilerini etkileyenönemli bir faktör” oldu¤unu belirten M.EminKöktafl, 17 dini pratikleri yerine getirme s›kl›¤›ile parti üyeli¤i aras›nda anlaml› iliflkiler bulun-du¤unu dönemin siyasal partileri nezdinde ay-r›nt›l› olarak anlatmaktad›r.

Konumuzla ilgili verece¤imiz di¤er bir ör-nek, Üstün Ergüder’in araflt›rmas›d›r. 18 Ülke-mizde 1950’lerde çok partili demokratik siyasaldüzene geçilmesiyle, destek sa¤lamak için poli-tik partilerce dini sembollerin s›kça kullan›lmayabaflland›¤›n›, 1970’lerdeki Türk siyaset hayat›n›nilginç bir boyutunun da dinin öneminin gittikçeartmas› oldu¤unu ifade eden Ergüder, 1977 se-çim öncesi yapt›¤› araflt›rmada parti tutma üze-rinde dinin etkisini de araflt›rm›fl, namaz k›lmave s›kl›¤› ile parti tercihi aras›nda anlaml› sonuç-lar bulmufltur. Araflt›rmaya göre, daha dindarolanlar AP’yi desteklemekte ve dindarl›k faktö-rü azald›kça AP’nin deste¤i de bununla do¤ruorant›l› bir flekilde azalmakta fakat bunun yan›-s›ra.CHP destek kazanmaktad›r. Bu bulguCHP’nin laik ve kemalist gele ne¤ine uygun bir

görüntü çizmektedir. Ayn› araflt›rmaya göre,toplam oyun % 16.4’ünü oluflturan dindar ke-simin küçük partilere destek verdi¤i ve bunlar›niçinden % 63.3’ünün ise MSP’yi destekledi¤ianlafl›lmaktad›r.

Burada önemli bir hususa iflaret etmede ya-rar vard›r. Bireylerin oy verirken dine önem ve-ren parti veya politikac›lara e¤ilim göstermesi,baflka bir ifade ile bireyin dini inanç ve tutumla-r›n›n siyasal tercihlerinin yönünü etkilemesi ayr›,politikac›lar›n parti veya kiflisel ç›karlar› için dini/ dince kutsal say›lan de¤erleri kullanmas› ayr›bir durumdur. Toplumun bilinçlenmesiyle bukonudaki duyarl›l›klar› artmaktad›r. Nitekim,toplumun en dinamik kesimlerinden olan üni-versite gençli¤i üzerine yap›lan bir araflt›rmada,19 bu konu, örneklem grubunun din ve siyasetanlay›fl›n› anlamaya yönelik sorulan iki farkl› so-ruya verilen cevaplarda belirginlik kazanmakta-d›r. “Nas›l bir din tercih edersiniz?” sorusunadinin siyasi ve ideolojik yan›na önem verdikleri-ni belirtenlerin oran› % 17’dir. Buna karfl›l›k de-neklerin geri kalan› yani büyük ço¤unluk dininsiyasete alet edilmesinden yana de¤ildir. “Se-çimlerde siyasi tercihinizi kullan›rken oy verece-¤iniz siyasi partinin dinle ilgili tutumunu gözö-

DİN

VE

TO

PL

UM

53

DİYANET-SEN

Page 55: 4 Aylık İlmî Dergi •Temmuz’08 - Diyanet-Sen · 7. Makale gönderim adresi: dinvetoplum@hotmail.com 8. Makalelere telif ücreti ödenir. YAYIN HAKKI 1976 Copyrigth Act’e göre,yay›nlanmak

nünde bulundurur musunuz?” sorusuna verilencevaplar ise; Her zaman % 10, Ço¤u zaman %56, Aras›ra % 29, Hiçbir zaman % 5’dir. Bunagöre; yukar›daki bulgunun aksine, siyasi partile-re oy verirken onlar›n dine karfl› tutumlan daönem tafl›maktad›r. Araflt›rmac› birbirine ters gi-bi görünen sonuçlar›n, deneklerin bu konudakitutars›zl›¤›ndan çok tutarl›l›¤›n› gösterdi¤ini, ya-ni deneklerin dinin siyasete alet edilmesine kar-fl› olduklar› gibi, din düflmanl›¤› yap›lmas›na dakarfl› olduklar› yorumunu yapmaktad›r.

Yine benzer bir araflt›rmada20 da, dinindevlet sistemini yönlendirmesini zararl› bulanla-r›n oran› % 67.91’dir. Bu görüfle kat›lmayan-lann oran› % 18.39’dur. Araflt›rmac›, “yukar›-daki verilere göre, din devlet iliflkileri yönündenlaikli¤in büyük bir ço¤unluk taraf›ndan kabuledilmifl oldu¤u anlafl›lmaktad›r.” de¤erlendir-mesini yapt›ktan sonra, farkl› düflünenlerin ol-mas›n›n yan›s›ra, ö¤rencilerin fikri geliflimlerinitamamlamam›fl olmalar›n› da unutmamak ge-rekti¤ini vurgulamaktad›r.

Sonuç olarak, öncelikle belirtmeliyiz ki buve benzeri araflt›rmalarda elde edilen bulgular›genellemek do¤ru de¤ildir. Ancak, ülke çap›ndayap›lacak emprik araflt›rmalarla genel hükümle-re ulaflmak mümkün olabilecektir. Yine de buaraflt›rmalar›n sonuçlar›, yap›ld›¤› zaman dilimiile s›n›rl›d›r. Ayn› türden araflt›rmalar›n artmas›oran›nda, daha ayd›nlat›c› bilgi ve bulgulara ula-fl›labilecektir. Ülkemizdeki araflt›rmalar›n önemlibir eksi¤i, birçok alanda oldu¤u gibi siyasal dav-ran›fllarda da din faktörünün yeterinde incelen-memifl olmas›d›r. Modern bat› ülkelerinde oldu-¤u gibi ülkemizde de kitlelerin siyasal davran›fl-lar›n› belirleyen faktörler aras›nda dinin de etkinbir yeri vard›r. Toplumun en dinamik, ülke yö-netim ve sorunlar›na daha duyarl› bir kesim olanüniversite gençli¤inin de oy verme davran›flla-r›nda dinin belirgin bir rolü vard›r. Kiflinin din-darl›k düzeyinin fliddeti, oy verme davran›fl›n›nyönünü de etkilemektedir.

D‹PNOTLAR1 Ünver Günay, Harun Güngör, Vehbi Ecer, Laiklik Din

ve Türkiye, Ad›m Yay., Ank.1997, s. 9

DİN

VE

TO

PL

UM

54

DİYANET-SEN

Page 56: 4 Aylık İlmî Dergi •Temmuz’08 - Diyanet-Sen · 7. Makale gönderim adresi: dinvetoplum@hotmail.com 8. Makalelere telif ücreti ödenir. YAYIN HAKKI 1976 Copyrigth Act’e göre,yay›nlanmak

2 Münir Kofltafl, Üniversite Gençli¤inde Dine Bak›fl, TDVyay., Ank. 1995, s. 94.

3 Günter Kehrer, Din Sosyolojisi, Çev. Semahat Yüksel,Kubbealt› Neflriyat, ‹st. 1992, s. 9798.

4 M.Emin Köktafl, Din ve Siyaset Siyasal Davran›fl ve Din-darl›k, Vadi yay.; Ank. 1997, s. 252.

5 Günter Kehrer, a.g.e., s. 252.6 fierif Mardin, Din ve ‹deoloji, ‹letiflim yay., ‹st. 1983, s.

2526.7 M.Emin Köktafl, a.g.e., s. 215.8 ‹lter Turan, Siyasal Sistem ve Siyasal Davran›fl, Der yay.,

‹st. 1996, s. 839 Binnaz Toprak, “Türkiye’de Dinin Denetim ‹fllevi”,

Türkiye’de Politik De¤iflim ve Modernleflme, Alfa yay.,‹st. 2000, s. 310.

10 Araflt›rma, 2000 / 2001 ö¤retim y›l›nda Selçuk Üni-versitesi’nin çeflitli fakülte ve yüksekokullar›nda ö¤re-nim gören son s›n›f ö¤rencilerinden al›nan bir örnek-lem (2040) üzerinde yap›lm›flt›r.

11Ünver Günay, Erzurum ve Çevre Köylerinde DiniHayat, Erzurum Kitapl›¤› yay., ‹st. 1999, s. 229.

12 Celallettin Çelik, fiehirleflme ve Din, Çizgi Kitabeviyay., Konya 2002, ss. 314 315.

13 M.Emin Köktafl, Türkiye’de Dini Hayat, ‹flaret yay. ‹st.1993, s. 185.

14 Münir Kofltafl, a.g.e., s. 97.15 Ünver Günay, a.g.e., s. 230 231.16 Celalettin Çelik, a.g.e., s. 318.17 Bkz. M.Emin Köktafl, Din ue Siyaset, s. 206, 229232.18 Üstün Ergüder, “Türkiye’de De¤iflen Seçmen Davra-

n›fl› Örüntüleri”, Türkiye’de Politik De¤iflim ue Mo-dernleflme, Alfa yay., ‹st. 2000, s. 302 303.

19 Zeki Arslantürk, Kutsal›n Dönüflü Yeni Toplum Aray›fl-lar›, Ay›fl›¤› yay. , ‹st. 1998, ss. 94 95.

20 Münir Kofltafl, a.g.e., s. 95.

DİN

VE

TO

PL

UM

55

DİYANET-SEN

Page 57: 4 Aylık İlmî Dergi •Temmuz’08 - Diyanet-Sen · 7. Makale gönderim adresi: dinvetoplum@hotmail.com 8. Makalelere telif ücreti ödenir. YAYIN HAKKI 1976 Copyrigth Act’e göre,yay›nlanmak

ntik dönemde, flüpheci filozoflarolarak bilinen Sofistler, toplumhayat›n›n, güçlünün zay›f› ezmesi-ne karfl› bir çeflit sözleflme sonucu

ortaya ç›kt›¤›n› düflünmek suretiyle bireye önce-lik vermifllerdi. Esasen sofistler, her fleyin ölçüsüolarak insan› ald›klar›nda da, birey olarak insanaöncelik ve a¤›rl›k veriyor görünüyorlar. Aristoise, tersine toplumu do¤al bir olay olarak gör-müfltü. Bu gün de toplum felsefesinin temel ha-reket noktas›n› oluflturan “‹nsan›n do¤al vezorunlu olarak toplumsal oldu¤u” düflünce-

A

DİNİN BİREYSEL VE TOPLUMSALBOYUTLARI

Prof. Dr. Ünver GÜNAYErciyes Üniversitesi, ‹lahiyat Fakültesi

Page 58: 4 Aylık İlmî Dergi •Temmuz’08 - Diyanet-Sen · 7. Makale gönderim adresi: dinvetoplum@hotmail.com 8. Makalelere telif ücreti ödenir. YAYIN HAKKI 1976 Copyrigth Act’e göre,yay›nlanmak

si Aristo’da “Anthropos zoon politikon” flek-lindeki veciz anlat›m›n› bulmufltu. Ancak, neAristo’da ve ne de onu takip eden dönemlerdeve hattâ tüm Orta Ça¤ boyunca fert-bütün veözellikle de bizim burada ele almak istedi¤imizbirey-toplum dikotomisi henüz sosyolojik bir ze-mine oturmak imkân›na kavuflmad›.

Bu arada, ‹slâm bilginleri ve meselâ fakih-ler, insan›n f›traten toplumsal oldu¤u fleklindekiAristo’dan beri gelmekte olan ve ifl bölümünedayal› “natürist toplum” görüflünü “‹nsan’›ntabiat› icab› medenî oldu¤u” ifadesi ile for-müle ettilerse de, yine de onlar problemi sosyo-lojik bir temele oturtma yolunda öyle pek deönemli bir çaba içerisinde görünmediler. Onlar,normatif esaslar› daha çok geleneksel F›k›h veKelâm ilimleri taraf›ndan belirlenmifl bulunan,evrensel ve ideâl bir “‹slâm sitesi” veya “Fazi-letli Toplum”un aray›fl› içinde oldular. Gerçek-te ise, böylesine bir “ideal toplum” aray›fl›n›biz bir flekilde hemen bütün ‹slâm bilgileri ve

mezhebî ve fikrî hareket ve ak›m mensuplar›ndas›n›rlar› az çok belirlenmifl bir vaziyette bulmak-tay›z.

Böylece, meselâ X. yüzy›l›n müslüman Türkfilozofu Farabî, toplum felsefesi konular›ndakaleme ald›¤›, el-Medine’t-ül-Faz›la ve es-Si-yase’t-ül-Medeniyye gibi eserlerinde, Eflatunve Aristo’dan beri gelmekte olan fikirleri nisbe-ten daha çok gözleme dayal› tecrübî bir zemineoturtma gayreti gösterdi ise de, spekülasyonmerak› çerçevesinde oluflturulan ideal bir “Faz›lMedine” aray›fl› yine de onda oldukça bask›ngöründü. Öte yandan Farabî, Sofistler gibi, tabi-atta güçlü ile zay›f aras›nda sürekli bir mücade-le oldu¤unu düflünmekte ve toplumsal hayat›bu ikisi aras›nda var›lan bir “sözleflme nazariye-si”ne ba¤lamaktayd›.

Zorunlu bir ifl bölümünün do¤al sonucufleklindeki toplum telâkkisinin ise, XI. yüzy›lda,de¤iflik bir yaklafl›m, ancak daha normatif birçizgide, Gazalî’de sürdürüldü¤ünü görmekte-

Page 59: 4 Aylık İlmî Dergi •Temmuz’08 - Diyanet-Sen · 7. Makale gönderim adresi: dinvetoplum@hotmail.com 8. Makalelere telif ücreti ödenir. YAYIN HAKKI 1976 Copyrigth Act’e göre,yay›nlanmak

yiz. Buna karfl›l›k, XII. yüzy›lda, üstün gerçe¤eeriflmede nazar yolunu tercih eden Endülüslüdüflünür ‹bn Tufeyl, toplumdan kaç›fl, inziva veinfirad› toplum halinde yaflay›fltan daha üstüntutmaktad›r.

Anlafl›lan, birey-toplum dikotomik proble-mati¤i aç›s›ndan ‹slâm bilginleri daha çok toplu-ma a¤›rl›k ve öncelik veriyor gibi görünmekte;ancak onlarda yerine göre bireyci e¤ilim de dik-kati çekmektedir. fiüphesiz, bu çerçevede, mis-tik tecrübenin bireysel temsilcileri olduklar› öl-çüde ‹slâm Suf›lerinin ilk s›ray› almakta oldukla-r›na önemle iflaret etmek gerekir. Buna karfl›l›k,XIV. yüzy›lda ‹bn Haldun, oldukça toplumcubir e¤ilim sergilemek suretiyle karfl› kutba mey-lediyor. Her halükârda, toplum meselelerini mo-dern sosyolojinin deneysel ve objektif yöntemi-ne yak›n bir anlay›flla ele almay› baflaran ve do-¤al ve zorunlu gördü¤ü toplumsal gerçekli¤i de-terminist bir devri toplum nazariyesi çerçevesin-de analize tabi tutan ‹bn Haldun, Orta Ça¤’inkaranl›¤›nda, uzun süredir fikrî bir durguluk dö-neminden geçmekte olan ‹slâm dünyas›nda pekbir ilgi ve takipçi bulabilmifl de de¤ildir.

Böyle olunca da, birey-toplum dikotomisi-nin, metafizik mahiyetinden s›yr›larak sosyolojikbir hüviyet ve önem kazanmas› için modern dö-nemde Bat› dünyas›nda bafllayan ve oradan tümdünyaya yay›lan geliflmeleri beklemek gerek-mektedir. Rönesans ve Reform, Büyük Co¤rafîKeflifler, Ayd›nlanma, Sanayi ‹htilâli, Frans›z veAmerikan Devrimleri gibi geliflmeler, Bat›’dabafllayan ve geleneksel toplum, kültür ve mede-niyetler üzerindeki etkileri tüm dünyay› saranköklü de¤iflimlere kap› açt›lar.

Bu geliflim ve de¤iflim süreci çerçevesinde,düflünce tarihi bak›m›ndan, Hegel’in “objektifruh” ve “sübjektif ruh” ay›r›m›, fert-bütünprobleminin sosyolojiye tafl›nmas›nda önemli birad›m oluflturmufl görünüyor. Nitekim, Hegel’itakiben bir çok düflünür, bir “cemaat ruhu”(Völker Geist) ndan söz eder oldu. Ayn› çizgi-deki geliflmesini, Wundt’ta belli bir sosyal psi-kolojik olgunlu¤a erifltiren “içtimaî ruh” telâk-kisi, E. Durheim’da her fleyi topluma ba¤layan

Page 60: 4 Aylık İlmî Dergi •Temmuz’08 - Diyanet-Sen · 7. Makale gönderim adresi: dinvetoplum@hotmail.com 8. Makalelere telif ücreti ödenir. YAYIN HAKKI 1976 Copyrigth Act’e göre,yay›nlanmak

DİN

VE

TO

PL

UM

59

DİYANET-SEN

ve bireyi âdeta orada eriten bir “Sosyolo-jizm”e eriflti ve XX. yüzy›l›n bafllar›nda Frans›zSosyoloji Ekolü’nün görüfllerini Vahdet-i Vü-cud’çu anlay›flla ba¤daflt›rmaya meyleden ZiyaGökalp’in “ma’flerî fluur” görüflü arac›l›¤›ylaTürkiye’ye kadar uzand›.

5. ‹slâm Dünyas›nda, Gelenek ve De¤i-flim Ba¤lam›nda, Dinî Yaflay›fl›n Bireysel veToplumsal Boyutlar›

Sosyolojik olarak, islâm dininin ortaya ç›kt›-¤› eski Arabistan’›n toplumsal yap›s›, organizas-yonu ve kültürü, ekolojik çevresinin derin izleri-ni tafl›yor. ‹slâmiyet’in ortaya ç›kt›¤›, milâdî VII.yüzy›l›n bafllar›ndaki flekli alt›nda, segmanter ka-bile düzenindeki bu toplumsal yap› ve kültür,göçebe bir hayat düzeni ve sözlü .kültüre daya-l› “Bedevî Ümran”dan “Hazar› Ümran”a ya-ni yerleflik hayata, yaz›l› kültüre ve flehir mede-niyetine geçifl sürecindeki bir toplumsal düzenintüm özelliklerini bize’sunuyor. ‹slâm’dan öncekiArabistan’›n, animist ve natürist inançlar› ile bir-likte, bir tür Sami politeizminin tüm özelliklerine

sahip görünen, ancak içine düfltü¤ü çöküntühalinin tüm arazlar›n› sergilemekten de geridurmayan dini de, ayn› flekilde, çevresindeki bü-yük medeniyetler, imparatorluklar ve evrenseldinlerinin tehdidinin do¤urdu¤u ahlâkî, manevî,toplumsal ve kültürel bunal›m ile, geçifl sürecin-deki toplumsal yap›n›n da¤›n›k parçalardan olu-flan mozaik manzaras›n› tipik bir biçimde yans›-t›yor.

Böylece, VII. yüzy›l›n bafllar›nda, Arabis-tan’›n Hicaz Bölgesinin de¤iflim sürecindeki buparçal› ve çalkant›l› ortam›nda, önemli bir tran-sit ticaret flehri olan, ancak dikkate de¤er top-lumsal çarp›kl›klar› da sergileyen Mekke flehrin-de, Hz. Muhammed’in, orijinal ve ilk plandasübjektif dinî tecrübesini, yak›n çevresinden bafl-layarak topluma açmaya bafllamas› ile birlikteobjektifi eflmeye ve bu amaçla insanlar›n aras›n-da yay›larak bir cemaat oluflturmaya yönelen ‹s-lâm dini, ruhlarda meydana getirdi¤i manevî-di-nî ve toplumsal devrim sayesinde, çok k›sa süre-de o zamanki dünyan›n çok büyük bir bölümü-nü kendi nüfuz dairesine almay› baflard›¤› gibi,aradan geçen uzun zaman içerisinde de o, özel-likle ilk birkaç yüzy›ldaki dinamik ruhu sayesin-de oluflturdu¤u îslâm medeniyeti ile, genifl ‹slâmümmeti içerisinde belli bir inanç birli¤i, dünyagörüflü ve hayat düzeninin sa¤lanmas›na da im-kân vermifl ve bu flekilde günümüze kadaruzanm›fl bulunmaktad›r.

Hz. Muhammed’in peygamberlikle görev-lendirilmesi ve özellikle de O’nun kendisine ge-len ilâhî mesaj› insanlara tebli¤ etmeye baflla-mas› an›ndandan itibaren, modern bir müslü-man düflünür ve araflt›r›c› olan M. Arkoun’undeyifli ile, Vahiy, Gerçek ve Tarih’in1 karfl› kar-fl›ya gelmesi ba¤lam›nda, ilâhî bir mesaj olarak‹slâm dini, tarihin rastlant›lar›, toplumsal durumve zamanla orada meydana gelen de¤iflimlerleolan karfl›l›kl› bir etkileflim çerçevesindeki dün-yevî ve beflerî ortamda hayatiyet bulmufltur.Böyle olunca da, ne kadar aflk›n olursa olsun vehangi ölçüde tarihten soyutlanmak suretiyle“zaman-üstü”, “tarih-üstü” ve “toplum vekültür-üstü ve ötesi”nde alg›lanmaya çal›fl›l›rsa

Modern bir müslüman

düşünür ve araştırıcı

olan M. Arkoun’un deyişi

ile, Vahiy, Gerçek ve

Tarih’in karşı karşıya

gelmesi bağlamında, ilâhî

bir mesaj olarak İslâm

dini, tarihin rastlantıları,

toplumsal durum ve

zamanla orada meydana

gelen değişimlerle olan

karşılıklı bir etkileşim

çerçevesindeki dünyevî

ve beşerî ortamda

hayatiyet bulmuştur.

Page 61: 4 Aylık İlmî Dergi •Temmuz’08 - Diyanet-Sen · 7. Makale gönderim adresi: dinvetoplum@hotmail.com 8. Makalelere telif ücreti ödenir. YAYIN HAKKI 1976 Copyrigth Act’e göre,yay›nlanmak

çal›fl›ls›n, insan topluluklar›nda yaflanan toplum-sal ve kültürel bir olgu olarak anlafl›lan Müslü-manl›k, t›pk› öteki bütün dinler gibi, zaman içe-risinde, bir yandan toplumsal ve kültürel etkilermeydana getirirken, öte yandan de¤iflim ve sü-reklili¤in çift yönlü etkilerine u¤ramaktan da ge-ri durmam›flt›r. Zaten bizzat Vahyin, “esbab-inüzul” denilen belli birtak›m olaylarla ilintiliolarak, 23 y›la yak›n bir süre boyunca parçalarhalinde inmifl olmas› vak›as› da, onun dünyevîtoplumla olan karfl›l›kl› ba¤l›l›k ve etkileflimininanlafl›lmas› bak›m›ndan bize oldukça önemli gö-

rünmektedir. Esasen, ‹slâm dini, müteakip dö-nemlerdeki hayatiyeti boyunca da, süreklilik vede¤iflimin çift yönlü etkileri alt›nda oldukça ha-yatî sorunlarla karfl› karfl›ya kald› ve dikkate de-¤er de¤iflik yorum, e¤ilim, geliflme ve de¤iflme-lere sahne oldu. Çeflitli alt-grup, mezhep, f›rka,ak›m ve oluflumlar, ‹slam ümmetinin bünyesi

içerisinde, bu çerçevede hayatiyet kazand›. Bubak›mdan ‹slâmiyet’i, tek tarafl› olarak, zamanve mekânla kay›tl› olmayan, standart ve monob-lok bir olgu, de¤iflmez ölçülere göre haz›r birkal›p model, bütüncül bir sistem ve gerçeklikolarak alg›lamak ve bu arada ‹slâm kültürü içe-risinde toplumsal de¤iflmenin etkilerini, bunauyum ve uyumsuzlu¤un yol açt›¤› olgular› gör-mezlikten gelmek, kanaatimizce oldukça hatal›ve yan›lt›c› olmaktad›r.

Gerçekten de, ‹slâmiyet’in Mekke dönemiile Medine dönemindeki flartlar, birbirlerindenoldukça farkl› idi. Ayn› flekilde, Hz. Peygamberdönemi ile, Dört Halife dönemi yahut Emevî,Abbasi, Selçuklu, Mo¤ol, Osmanl› dönemleriveya modem dönem; Arabistan’›n flartlar› ile M›-s›r’›n, Kuzey Afrika’n›n, Endülüs’ün, Anado-lu’nun, Orta Asya’n›n, Hindistan’›n, Endonezyave Malezya’n›n, Zenci Afrika’n›n durum ve flart-lar› oldukça farkl›d›r ve zamana, mekâna, top-lumsal ve kültürel farkl›l›klara ba¤l› bütün bu vebenzeri de¤iflik durum ve flartlar, baflka her di-ne oldu¤u gibi, ‹slâmiyet’e de, gitti¤i her yerdeyeni etkileflim ve uyum süreçlerini empoze et-mifltir ve etmeye de devam etmektedir.

fiüphesiz, ‹slâm tarihi bize orada, bir çokbak›mlardan, sürekliliklerin varl›¤›n› da göster-mektedir. ‹flte bu flekildedir ki, ‹slâm dini, müs-lüman topluluklara belli bir inanç ve ibadet bir-li¤i, bir hayat tarz›, dünya görüflü ve hattâ bellibir dönemde bir medeniyet birli¤i sa¤lam›flt›r.Fakat, anlafl›lan orada de¤iflimin empoze etti¤ifarkl›l›klar da bize göz ard› edilebilecek gibi gö-rünmüyor. Esasen, süreklilik ve de¤iflimin karfl›-l›kl› etkileflimi ba¤lam›nda süreç, daimî suretteifllemeye devam etmektedir ve iflte bu bak›m-dan, ‹slâm’›n bireysel ve toplumsal boyutu vebunun dikotomik yans›malar› meselesini, böyle-sine dinamik bir perspektiften yaklaflmak sure-tiyle ele almak, kanaatimizce konunun hakk›ylaayd›nlat›lmas› bak›m›ndan yerinde olacakt›r.

Nitekim, böylesine dinamik bir perspektif-ten yaklafl›ld›¤›nda, anlafl›lan Mekke döneminde‹slâmiyet, küçük bir karizmatik yeni dinî cemaa-tin tüm özelliklerine sahiptir. Hz. Muham-

DİN

VE

TO

PL

UM

60

DİYANET-SEN

Page 62: 4 Aylık İlmî Dergi •Temmuz’08 - Diyanet-Sen · 7. Makale gönderim adresi: dinvetoplum@hotmail.com 8. Makalelere telif ücreti ödenir. YAYIN HAKKI 1976 Copyrigth Act’e göre,yay›nlanmak

DİN

VE

TO

PL

UM

61

DİYANET-SEN

med’in, “Tevhid” akidesini merkez alan evren-sel ve eflitlikçi, orijinal dinî ça¤r›s›, ilk etapta, yal-n›zca inanç, ibadet ve ahlâkla ilgili münhas›rendinî bir oluflum fleklinde kendini göstermifltir.Nitekim, Kur’an-› Kerim’in Mekkî sûreleri üzeri-ne yap›lan incelemeler, o dönemde nazil olanâyetlerde ço¤unlukla, Allah’›n varl›k ve birli¤ine,peygamberli¤e, k›yamet, ahiret ve hesaba imanile flirke yöneltilen tenkitler gibi itikad› ve uhrevîkonulara vurgular yap›lm›fl oldu¤unu gösteri-yor. Böylesine bir ça¤r› çerçevesinde, dinî ve ah-lâkî sorumluluk da belli ki birinci derecede bire-ye yüklenmifl bulunmaktad›r. Zaten, hitap da,ço¤unlukla inananlara yahut genel olarak in-sanlarad›r ve orada vicdanî karakter a¤›r bas-maktad›r. Bu durum aç›kça gösteriyor ki, ötekibenzeri monoteist, evrensel ve ahlâkî dinler gi-bi, ‹slâm dini de, birinci derecede bireyi muha-tap ve hedef almakta, onun gönlü ve vicdan›nayönelerek onu uyarmaya ve kazanmaya çal›fl-makta, sorumlulu¤u da ona yüklemektedir. Esa-sen o, bu özelli¤ini bafllang›çtan itibaren de ko-rumufltur ve korumaya da devam etmektedir.Bu bak›mdan da, denebilir ki ‹slâm dini, her fley-den önce bireysel seçim ve sorumlulu¤a dayal›bir “vicdan din’dir. Zaten, öyle oldu¤u içindirki, müteakip geliflmeler alt›nda sistemleflen vetopluma ve dünyevî düzenlemelere yönelikönemli normlar› ihtiva eden ‹slâm Hukuku bilesonuçta bir tür “kazüvistik hukuk” yani “vic-

dan hukuku” olarak karakterize olmufltur. Üs-telik orada “diyanî” hükümler ve ifller ile “ka-zaî” olanlar da zamanla birbirinden ayr›lm›fl ve“vicdanî” olan birinciler “ifta” ve “icraî” olanikinciler de “kaza” makamlar›na tevdî edilmifl,bu çerçevede müftülerin verdikleri fetvaya uy-mak ise son tahlilde vicdanlara emanet edilmifl-tir.

Ancak anlafl›lan, ‹slâmiyet’in bu önceliklebireysel fluur ve vicdana hitap eden yönü onunyaln›zca bir veçhesini yahut madalyonun sadecebir yüzünü teflkil etmektedir. Zira, bir kere, herdin ve her orijinal dinî tecrübe, onu yaflayanla-r›n sübjektif iç dünyalar›nda kald›klar› sürece,onu bu flekilde yaflayanlarla beraber yok olupgitmeye mahkûm olmaktad›r. Bir din, ça¤lar bo-yunca hayatiyetini sürdürebilmek için, onu bafl-lang›çtaki orjinal formunda tecrübe eden kiflininbireysel vicdan›n› aflarak baflkalar›n›n gölüne yö-nelmek, onlar› fethetmek ve fertler aras› bir gö-rünüm ve köprü oluflturmak suretiyle objektif-leflmek, bir topluma, bir dinî cemaat ve ümme-te mal olmak zorundad›r. Öyle ki, bunu baflara-mayan dinî tecrübeler ölü do¤mufl “cenin”ebenzetiliyor. Nitekim, hangi ölçüde vicdanî olur-sa olsun, ‹slâm dini, bafllang›çtan itibaren toplu-ma da yönelerek karizmatik bir dinî cemaatoluflturmay› temel hedef edindi ve hattâ o bunudaha Mekke dönemindeki oldukça s›n›rl› ilkmüslüman cemaat ile gerçeklefltirmeyi de ba-

Page 63: 4 Aylık İlmî Dergi •Temmuz’08 - Diyanet-Sen · 7. Makale gönderim adresi: dinvetoplum@hotmail.com 8. Makalelere telif ücreti ödenir. YAYIN HAKKI 1976 Copyrigth Act’e göre,yay›nlanmak

DİN

VE

TO

PL

UM

62

DİYANET-SEN

flard›. Üstelik, yeni din, karizmatik bir önder et-raf›ndaki dinî ve toplumsal bir tenkit, tepki, pro-testo ve reform hareketinin tüm özelliklerine desahip görünmekteydi.

Ancak, bu durum ve yeni dinin afliret düze-ninin geleneksel inançlar›na yönelik tenkitlerininyan› s›ra, ayn› zamanda onun giderek yay›l›p ge-niflleme ve geleneksel yap›y› bölüp da¤›tmayabafllam›fl olmas›, Kureyfl’in ileri gelenlerinin tep-kilerinin de fliddete dönüflmesi ile sonuçland›. Buson durumda ise, yeni din, ilk ç›k›fl ve faaliyetmekân›n› terk ederek yak›ndaki bir baflka flehirolan Medine’yi merkez edindi. Bu mekân de¤i-flikli¤i, yeni dinin kaderi üzerinde, çok olumlu birgeliflmeyi de beraberinde getirdi. Zira, Medinedöneminden itibaren o, s›n›rlar› gittikçe geniflle-yen ve oraya çeflitli milletler, kültürler, bölgelerve çevrelerden insanlar›n dahil olduklar› çok bü-yük bir ümmetin dini haline geldi. Bu çerçevedeorada, bafllang›çtaki duruma göre, çok önemligeliflme ve de¤iflmeler gözlendi.

‹slâm›n ilk ç›kt›¤› ve yay›lmaya bafllad›¤›Mekke’ye göre Medine’de durum ve flartlar ol-dukça farkl› idi. Nitekim, Medine’de flekillenenyeni din ve cemaat de buna göre bir geliflimgösterdi. Öyle ki, do¤rudan do¤ruya Medenîsûrelerin muhtevas›, daha çok toplumsal iliflki-ler, hukuk, aile, pratik ahlâk gibî dünyevî vetoplumsal konulardaki düzenlemelere yöneldi.

Böylece, birey-toplum dikotomisi aç›s›ndan bafl-lang›çta birincisi ön planda iken, müteakip dö-nemdeki de¤iflen flartlarda ikincisi ilk s›ray› al-maya bafllam›flt›. Bu de¤ifliklik, Medine döne-minde, kurulufl halinde olan ‹slâm ümmetininana dokusunun at›lmas›na da imkân verdi. Al-lah’›n varl›k ve birli¤ine olan inanç etraf›nda fle-killenen yeni din, dünyan›n sonu, ahiret, kifliselve toplumsal sorumluluk konular›nda önemliuyar›lar› içermekte; toplumsal dayan›flma veyard›mlaflma gibi yükümlülükler temel esaslararas›nda yerini almaktayd›. Bu flekli alt›nda yenidinî cemaat, her fleyden önce dinî inançlara, ki-flisel ve toplumsal yükümlülüklere dayal› ruhî veahlâkî bir karaktere sahipti. Üstelik o, yeni inan-c›n* beraberinde getirdi¤i son derecede yüksekbir heyecan ve dinamik bir ruhu da içeriyordu.Nitekim ‹slâmiyet’in, çok k›sa zamanda, ortayaç›kt›¤› Arabistan’›n Hicaz bölgesinin s›n›rlar›n›taflarak, o zaman bilinen dünyan›n oldukça bü-yük bir bölümünü kapsayacak bir yayg›nl›¤aeriflmifl olmas›n›n yan› s›ra, ayn› zamanda oradabüyük ‹slâm Medeniyetinin tesisini de baflarm›flolmas›nda bu dinamik ruhun “lokomotif’ rolü-nü oynad›¤›na flüphe yoktur. Zaten, müslümanbilinç ve vakar› da, temelde bu dinamik ruh veonun ortaya ç›kard›¤› parlak medeniyet gerçe¤iüzerine temellenmifl bulunmaktad›r. Bu ruh, te-melinde, eskinin geleneksel ve bireyi kör bir ka-ranl›k ve ç›kmaza sürükleyen inan›fl ve ahlâkî çö-

Page 64: 4 Aylık İlmî Dergi •Temmuz’08 - Diyanet-Sen · 7. Makale gönderim adresi: dinvetoplum@hotmail.com 8. Makalelere telif ücreti ödenir. YAYIN HAKKI 1976 Copyrigth Act’e göre,yay›nlanmak

küntüsüne karfl› dinamik bir özgürlük hamlesiniiçermektedir.

fiu halde, ‹slâmiyet, s›rf dinî planda, herfleyden önce, animist ve politeist inançlar›n yerald›¤› ve organik cemaate dayal› geleneksel veçöküntü halindeki bir din ve ahlâk sisteminden,tek Allah inanc› etraf›nda flekillenen monoteistve evrensel bir dine, özgürce bir ruhî at›l›mla ge-çifl olarak kendini göstermektedir. Fakat, ‹slâmi-yet’in beraberinde getirdi¤i de¤iflim, müslü-manlar için, flartlar gere¤i ayn› zamanda kültü-rel, medenî, toplumsal ve siyasal bir de¤iflimi deberaberinde sürüklemifltir. Böylece, ümmet dinive hilafet rejimi çerçevesinde, din ve devleti birflekilde birlefltiren Orta Ça¤›n “‹slâm sitesi” fle-killendi. Ancak bunda, ‹slâmiyet’in ortaya ç›kt›¤›toplumun o zamanki durum ve flartlar›n›n birin-ci dereceden bir rol oynad›¤› anlafl›lmaktad›r.Zaten, bu anlamda ‹slâm dini haz›r ve standartbir toplum projesi olmad›¤› gibi, anlafl›lan o,mevcut toplum yap›s›nda de¤iflimler ve yeni dü-zenlemeler suretiyle hareket etmifl, bir çok eskikültür unsurlar› ve kurumlar aynen veya de¤iflti-rilerek korunmufltur.

Bu bak›mdan da, belirtmek gerekiyor ki,fazla geliflip farkl›laflmam›fl bir toplumsal yap›daortaya ç›kan ‹slâm dini, Orta Ça¤da flekillenen

geleneksel ve klasik formu alt›nda, mevcut yap›içerisinde tamamlay›c› toplumsal fonksiyonlarüstlenmek suretiyle ifl görmüfltür. Her ne kadar,pek çoklar› ‹slâmiyet’i, din ve devleti ve siyasetibirlefltiren bir kapal› ve bütüncül standart vestatik sistem fleklinde görüyorlarsa da, onun buanlamda bir siyasal ve toplumsal sistemi içerme-di¤i, ‹slâm tarihi boyunca, bir ‹slâm siyaset na-zariyesinin oluflturulamam›fl olmas›ndan anlafl›l-maktad›r. Nitekim, tarih boyunca Müslümanla-r›n aras›nda bu konularda, durum ve flartlaragöre birbirlerinden çok farkl› e¤ilimler ve olu-flumlar kendilerini gösterebilmifller, hattâ bu ko-nu kanl› çat›flmalara ve kesin bölünmelere yolaçmak suretiyle ‹slâm›n kaderi üzerinde geri dö-nülmez bir biçimde etkili de olmufltur ve olma-ya devam etmektedir. ‹slâm ümmeti içerisinde-ki çeflitli mezhep, f›rka, ekol, cemaat ve ak›mlarkanaatimizce bunun aç›k göstergeleridir.

Öte yandan, baz›lar›n›n sand›klar› ve önesürdüklerinin aksine ‹slâmî bir ekonomik sistemde hiçbir zaman var olmam›flt›r. Ayn› flekilde, sa-n›lan›n ve özellikle de modern dönemde Siyasal

DİN

VE

TO

PL

UM

63

DİYANET-SEN

İslâm Medeniyetinin

tesisini de başarmış

olmasında bu dinamik

ruhun “lokomotif’ rolünü

oynadığına şüphe yoktur.

Zaten, müslüman bilinç

ve vakarı da, temelde bu

dinamik ruh ve onun

ortaya çıkardığı parlak

medeniyet gerçeği

üzerine temellenmiş

bulunmaktadır.

Page 65: 4 Aylık İlmî Dergi •Temmuz’08 - Diyanet-Sen · 7. Makale gönderim adresi: dinvetoplum@hotmail.com 8. Makalelere telif ücreti ödenir. YAYIN HAKKI 1976 Copyrigth Act’e göre,yay›nlanmak

‹slamc›lar›n iddialar›n›n tersine, ‹slâmiyet, hiçbirzaman, bireyin ve toplumun hayat›n›n tamam›-n› kucaklamak isteyen bütüncül bir sistem deolmam›flt›r. Her fleyden önce fakihler, insan fiil-lerini befle taksim ederken, dinin düzeleme ala-n›n›n d›fl›nda “mubah” (serbest) bir alan b›rak-t›lar. Kald› ki ‹slâmiyet’te din ve dünya ay›r›m›temelde mevcuttur. Bu bak›mdan, sosyal birergerçeklik olan ve tüm insan topluluklar›n›n za-man içerisinde flu ya da bu flekilde maruz kal-maktan kurtulamad›klar› toplumsal farkl›laflmave ifl bölümü olgular›n› görmezlikten gelerek, ‹s-lâmiyet ad›na, din ve siyaseti birbirinden ay›ranlâiklik karfl›t› fikirler öne sürmelerinin de bilimselya da dinî herhangi bir ciddî dayana¤› mevcutde¤ildir. Anlafl›lan ‹slâm dini, siyasal ve ekono-mik konularda Müslümanlar›, zaman ve flartlaragöre do¤rusunu bulma hususunda serbest b›-rakm›fl; müslüman topluluklar›n kendi durum veflartlar›, tarihin rastlant›lar› ile birleflince, bu ko-nulardaki tarihî düzenlemeler ortaya ç›km›flt›r.

Esasen, ilk birkaç yüzy›l› içerisinde, h›zla de-¤iflen toplumsal bünye ve büyüyen sorunlar,çok çeflitli alanlarda, yeni bir çok düzenlemeler-de bulunma ihtiyac›n› da beraberinde getirince,‹slâmiyet’te ilim hareketi de, h›zla geliflen ve de-¤iflen oluflum halindeki yeni ümmetin sorunlar›-n›, yeni dinin beraberinde getirdi¤i dinamik ruhçerçevesinde bir çözüme kavuflturma ihtiyac›n-dan kaynakland›. Böylece, dinamik din, karfl›la-fl›lan tüm olumsuz flartlara ve s›k›nt›lara ra¤menve bir ölçüde sanc›l› da olsa, akl›n ve bilimin reh-berli¤inde ilk kurumlaflmas›n› gerçeklefltirdi.

Ancak, ‹slâm dünyas›nda kurumlaflma, ge-lenekleflmeyi de beraberinde getirmekteydi. As-l›nda, ‹slâm dini ve onun beraberinde sürükledi-¤i kültür ve medeniyetin ve nihayet ‹slâm üm-metinin hayatiyetinin süreklili¤i aç›s›ndan, buçok önemli idi. Bununla birlikte, hemen her ge-lenekleflmenin bir ad›m ötesinde, de¤iflime di-namik bir biçimde akl›n ve bilimin rehberli¤indeayak uydurulamad›¤› sürece, standartlaflma vedura¤anlaflma olgular› yer al›yor; ve nitekim birdönemden itibaren ‹slâm dünyas›nda da vaziyetöyle olmufl; gelenekleflme, standardizasyon ve

DİN

VE

TO

PL

UM

64

DİYANET-SEN

Page 66: 4 Aylık İlmî Dergi •Temmuz’08 - Diyanet-Sen · 7. Makale gönderim adresi: dinvetoplum@hotmail.com 8. Makalelere telif ücreti ödenir. YAYIN HAKKI 1976 Copyrigth Act’e göre,yay›nlanmak

statikleflmeyi de beraberinde sürüklemifl; buarada toplumsal bünye ve kültür, yarat›c›l›ktangittikçe uzaklaflm›fl, yenili¤e ve de¤iflime kapan-m›fl, dinamizm yitirilmifltir.

Konumuz bak›m›ndan kayda de¤er olanönemli bir husus, böylesine bir kurumlaflma, ge-lenekleflme ve standartlaflman›n, bireyin kiflili¤i-nin özgür geliflimi aç›s›ndan çok olumsuz so-nuçlar› beraberinde getirmifl olmas›d›r. Öyle ki,bu ölçülerde standartlaflm›fl ve zamanla dura-¤anlaflarak kemikleflmifl bir yap›da art›k, yarat›c›ve özgür flahsiyet geliflimi söz konusu olamaya-cak, kifliler kör bir gelene¤in (otoritesi ve taklitortam›nda giderek âdeta tek tip bir modeldeeriyip gideceklerdir.) Nitekim, ‹slâm âlemindegeliflmeler bu yönde seyretmifl; fakihler kendimodellerinde her fleyi ve hattâ vukuu muhtemelolanlar› dahi önceden haz›r çözümler fleklindeüretmifller ve sonuçta ideal müslüman toplum,otoriter, bask›c›, özgür kiflilik ( geliflimine ve do-lay›s›yla da yenilik ve de¤iflime büyük ölçüde ka-pal› bir normlar toplumu ve ‹slâmiyet de “no-mistik” bir din hüviyetine bürünmüfl; de¤er aç›-l›mlar›na nerede ise hiçbir olanak b›rak›lmam›fl-t›r. Öyle ki, ak›l, irade ve özgür davran›fl aç›s›n-dan bu toplumda bir dönemden itibaren, Ceb-riyeci e¤ilimler bask›n hale gelmifl, fatalizm yay-g›nlaflm›flt›r. Müdahaleci zihniyetin, din ad›na,kiflinin Rab’b›na yakarmas› ve ibadet konular›n-da dahi nas›l flekilci ve ayinci standartlar üreti-mine yöneldi¤i ve bu amaçla adetâ Allah ile kularas›na girmek suretiyle nerede ise vicdanlaraipotek konulmak istendi¤i, bu konulardaki say›-s›z tarihî ve aktüel örneklerden anlafl›lmakta;anlafl›lan böylesine bir modelde müslüman ne-rede ise adetâ “robotlaflt›r›lmak” istenmekte-dir. Meselâ, “fieyhin önünde mürit, gassalinelindeki meyyit gibi olmal›d›r” diyerek mü-ritlerini âdeta hipnotize edip medyumlaflt›ran veböylece her türlü istismara kap› açan tarikat ol-gusu kanaatimizce bunun kayda de¤er bir ör-ne¤idir.

Gerçekte, Alman din sosyologu Max We-ber’e göre, dinlerin ve dinî bünyelerin geliflimsüreçleri aç›s›ndan, bafllang›çtaki dinamizmin

DİN

VE

TO

PL

UM

65

DİYANET-SEN

Page 67: 4 Aylık İlmî Dergi •Temmuz’08 - Diyanet-Sen · 7. Makale gönderim adresi: dinvetoplum@hotmail.com 8. Makalelere telif ücreti ödenir. YAYIN HAKKI 1976 Copyrigth Act’e göre,yay›nlanmak

kaybolarak onun yerini kurumlafl›p geleneklefl-menin ve nihayet statikleflmenin almas› do¤altoplumsal bir süreçtir ve hemen her dinî bünye-de gözlenir. fiüphesiz, burada yine de, ‹slâmdünyas›n›n neden bir dönemden itibaren gele-nekleflme ve dura¤anlaflmaya sürüklendi¤ini

sormak gerekmektedir. Esasen, bilimsel olarakbu soru bir çok defalar sorulmufl ve mesele çokçeflitli yönleri itibariyle tart›fl›lm›flt›r. Burada,bunlar›n detaylar›na dalmak, konumuzun s›n›r-lar›n›n d›fl›na taflmak olacakt›r. Biz sadece, sü-reçte çok de¤iflik iç ve d›fl etmenlerin rolününbulundu¤una iflaret etmekle yetinelim.

Her halükârda, Weber’in “karizman›nrutinizasyonu” dedi¤i olgu2 ‹slâm dünyas›ndada, Abbasiler döneminin ortalar›ndan yani ‹s-lâm’›n ilk üç yüzy›l›n› müteakip, net bir flekildekendini gösterdi. fiüphesiz bunun belirtileri ön-ceki yüzy›llarda çoktan ortaya ç›km›flt›. Ancak,süreç bu dönemden itibaren belirginleflti ve h›z-land›. Önceki zamanda de¤iflime ak›l ve biliminönderli¤inde dinamik bir biçimde ayak uyduru-lurken, bu dinamizm zamanla kayboldu ve böy-lece meselâ F›k›h alan›nda mezheplerin ilk te-flekkül döneminin dinamizmi yerini giderek bir“taklit” dönemine b›rakmaya yöneldi. ‹çtihatkap›s›n›n kapand›¤› kanaatine eriflildi. Bilimdederlemecilik ve eskinin tekrar› yarat›c› düflünce-nin yerini ald›. Öyle ki, ancak flerhler ve hafliye-ler düzeyinde düflünce üretilebiliyordu. E¤itim-ö¤retim de eskiye ait y›¤›n halindeki yahut an-siklopedik veya el kitaplar› ya da popüler düzey-deki ilmihal kitaplar›ndaki bilgilerin nakli ve ez-berlenmesinden ibaretti. Dogmatizm ve skolas-tik düflünce bilime ve ö¤retime hakim olmufltu.Orada araflt›rma, gözlem, analiz, sorgulama veelefltiriye yer yoktu. Savunmac›l›k (apoloji), mez-hep taassubu ve hoflgörüsüzlük ise giderek yay-g›n ve hakim bir konuma eriflmekteydi. Dura-¤an, standart ve kendi içinde kendi kendine ye-terli bir dünya görüflüne yönelindi; ve hattâ omükemmellik anlay›fl› çerçevesinde idealize edil-di.

Esasen, tüm bu gelenekleflme ve dura¤an-laflmaya ra¤men, de¤iflim de ‹slâm dünyas›ndakendi iç ve d›fl dinamikleri çerçevesinde olgusalplanda sürekli olarak varl›¤›n› sürdürdü. Ancakbuna uyum dinamik bir biçimde sa¤lanamay›n-ca, bir yandan gelenek varl›¤›n› a¤›rl›kl› bir bi-çimde sürdürürken öte yandan “ideal” ile “ger-çek” aras›ndaki farkl›l›k da gittikçe aç›lmayabafllad›. Ancak bu durum, daha erken dönem-lerden itibaren tepkisel geliflmelere yol açmak-tan da geri durmad›. Böylece, meselâ yenili¤i“bid’at” fleklinde damgalayan zihniyet ve tav›ral›fl ‹slâm dünyas›nda güçlenerek varl›k alan›natafl›nd›. Keza, de¤iflen durum ve flartlarda onauyum çerçevesinde, normatif düzeleme ve stan-dartlardan bir flekilde s›yr›lma e¤iliminin bir an-

DİN

VE

TO

PL

UM

66

DİYANET-SEN

Page 68: 4 Aylık İlmî Dergi •Temmuz’08 - Diyanet-Sen · 7. Makale gönderim adresi: dinvetoplum@hotmail.com 8. Makalelere telif ücreti ödenir. YAYIN HAKKI 1976 Copyrigth Act’e göre,yay›nlanmak

lat›m› olan “hile-i fler’iyye” anlay›fl› ve olgusuda bu flekilde geliflip güçlendi. De¤iflimeuyum/uyumsuzlu¤un de¤iflik birer tepkisel anla-t›m›n› ve bir tür kaç›fl› da biz, bir yandan ‹slâmdünyas›nda tasavvuf ve tarikatlar›n, felsefe veherçeflit mezhep hareketlerinin ortaya ç›k›p ge-liflmesinde ve öte yandan da onlara karfl› yükse-len tepkilerde bulmaktay›z. Ancak bafllang›çta,standardizasyona ve formalizme karfl›, bireyselözgürlü¤ü kurtarma ad›na bir tepki fleklinde ge-liflen Tasavvuf, XI. ve XII. yüzy›llardan itibarenpopülarize olarak tarikat cemaatlerinin halkdindarl›¤› ve bu meyanda oraya giren pagan un-surlar çerçevesinde, yeni bir ritüalizm ve safsatagirdab›nda âdeta bo¤uldu. Asl›nda, ‹slâm dün-yas›nda eski Yunan kaynakl› olan felsefe ise,‹bn Rüfld’den sonra hemen tamamen kaybol-du. Bu da fikrî durgunlu¤u art›rd›. Osmanl›’n›ngücünün ve ihtiflam›n›n en yüksek noktas›naeriflti¤i dönemin, felsefeye karfl› reddiyelerin bü-yük oranda art›fl› ile karakterize oluflu kayda de-¤erdir. Dogma gittikçe akla egemen olmakta,mezhep taassubu ve çat›flmalar artmaktayd›.Müsbet bilimler ise ancak asgarî bir düzeydegeliflme gösterebildiler. Buna karfl›l›k, bu dö-nemlerde, Müslümanlar›n aras›nda, büyücülük,muskac›l›k, okkültizm, astroloji, falc›l›k, misti-sizm, spiritizm, kehanet, simya ve hurafelereinanç ve uygulamalar›n, bu konularda kalemeal›nm›fl bulunan literatürün, bunlar›n uygulay›c›-lar› ve müflterilerinin giderek art›fl göstermifl ol-mas›, dura¤anl›¤›n kanaatimizce bir baflka gös-tergesi oluyor.

Bu fikrî ve kültürel durgunluk, ‹slâm dünya-s›nda erken dönemlerden itibaren bi açmazdankurtulufl beklentilerini de art›rm›flt›r. Böylece,önce fiiî çevrelerde yer eden “Mehdî” beklenti-si, Sünnî çevrelerde de güçlü bir akîde olarakyer tutmakta gecikmedi¤i gibi, kendilerinin bek-lenen kurtar›c› Mehdî olduklar›n› öne sürenlerinsay›s› da bir hayli yekûne eriflmifltir. Dura¤anl›kve toplumsal de¤iflmelere uyum ihtiyac›n›n telâ-fisi çerçevesinde geleneksel ‹slâm dünyas›ndakarfl›m›za ç›kan önemli bir olgu da “tecdit” ve“ihya” yani dinî yenileflme e¤ilimidir ve bu çer-çevede ortaya ç›kan “müceddid”lerin say›s› da

dikkate de¤erdir. Onlar›n aras›nda, Sultanlar›nyer almakta oluflu da beklentilerin göstergesi ol-mak bak›m›ndan kayda de¤erdir.

Buna karfl›l›k, Orta Ça¤ boyunca karanl›klarve dinî fanatizm içerisinde yüzen Bat›’da, Röne-sans, Reform, Büyük Co¤rafî Keflifler, Ayd›nlan-ma, bilimsel ve teknik geliflmeler ve özellikle deXVIII. yüzy›ldaki Sanayi devrimini takiben ortayaç›kan ve k›sa zamanda tüm dünyay› saran bü-yük geliflme ve de¤iflmeler ‹slâm dünyas›n› daetkisi alt›na al›nca, geleneksel ‹slâm kültür vemedeniyeti de, dura¤anl›ktan yeni flartlar›n zor-lamas› alt›ndaki bunal›ml› ve zorakî bir de¤iflimsürecinin içerisinde kendini buldu. Ancak o,böylesine bir zoraki de¤iflime haz›r de¤ildi.

Buna karfl›l›k, el iflçili¤inden makineye ge-çiflle karakterize olmaya bafllayan, kutsalla kut-sal-d›fl›n› daha net bir biçimde ay›rma e¤ilimin-de olan ve orada toplumsal farkl›laflman›n veuzmanlaflman›n çok h›zland›¤› yeni bir toplumtipinin oluflumuna imkân veren modern Bat›medeniyetinin yeni bir dünya görüflü, demokra-

DİN

VE

TO

PL

UM

67

DİYANET-SEN

İslâm dünyasında erken

dönemlerden itibaren bi

açmazdan kurtuluş

beklentilerini de

artırmıştır. Böylece,

önce Şiî çevrelerde yer

eden “Mehdî” beklentisi,

Sünnî çevrelerde de

güçlü bir akîde olarak yer

tutmakta gecikmediği

gibi, kendilerinin

beklenen kurtarıcı Mehdî

olduklarını öne sürenlerin

sayısı da bir hayli yekûne

erişmiştir.

Page 69: 4 Aylık İlmî Dergi •Temmuz’08 - Diyanet-Sen · 7. Makale gönderim adresi: dinvetoplum@hotmail.com 8. Makalelere telif ücreti ödenir. YAYIN HAKKI 1976 Copyrigth Act’e göre,yay›nlanmak

DİN

VE

TO

PL

UM

tikleflme, parlamenter rejime geçifl, insan hakla-r›na ve vicdan özgürlü¤üne sayg›, yenili¤e aç›k-l›k gibi özellikleri, tüm dünyada oldu¤u gibi, ge-leneksel kütür ve medeniyetleri ile karakterizeolan müslüman topluluklar›n toplum yap›lar›için de büyük bir tehdit oluflturmaktayd›.

Has›l›, sanayileflmenin, h›zl› üretim ve nüfusart›fl›n›n, köyden kente göçün, modern ve lâike¤itim ve ö¤retimin, kitle iletiflim araçlar›n›ndünya ölçüsünde ya y›l›fl›, ticarî iliflkiler, sömür-gecilik, misyoner faaliyetler gibi bir çok yollar vefaktörler, tüm dünyada oldu¤u gibi, gelenekseldüzen içerisindeki bir dura¤anl›k dönemindengeçmekte olan ‹slâm âlemini de çok derindenetkiledi ve onu çok köklü de¤iflim sorunlar›ylakarfl› karfl›ya b›rakt›. Modern Bat› Medeniyetinin‹slâm dünyas› üzerindeki floku öylesine güçlü ol-du ki, Bat› ile karfl›laflt›r›ld›¤›nda bir “gerikal-m›fll›k” durumunda oldu¤unu fark eden ‹slamâlemi, aradaki mesafe fark›n› bir türlü, istenenve beklenen ölçüde gerçeklefltiremedi; e¤itim-ö¤retim, sanayileflme, kentleflme gibi devasasorunlar› çözme konusunda bocalamalara sah-ne oldu ve as›l önemlisi, de¤iflime uyumsuzluk,“eski” ile “yeni” yahut “geleneksel” ile“modern” aras›nda hayatî bir diyalektik ikilemyarat›r, kültürel kimlik aray›fllar› ve toplumsalbunal›mlara yol açarken o sorunlar› aflmak üze-re ak›lc› ve bilimsel ciddî çözümler üretmek ye-rine, bask›n flekli alt›nda tepkisel tutum ve dav-ran›fllara yöneldi.

Gerçi, ‹slâm dünyas›nda, bafllang›çtan itiba-ren de¤iflime karfl› uzlaflmac›, uyarlamac› vesentezci e¤ilimler de eksik olmad›3 . Üstelik ora-da, gördü¤ümüz gibi, özellikle ilk dönemde, ak-l›n ve bilimin rehberli¤inde, kayda de¤er bir di-namizmle karakterize olan bilimsel ve kültürelbir geliflmeye, bir medeniyet hamlesine de tan›kolundu. Ancak, ‹slâm dünyas›nda geleneklefl-me, dinamizm kayb› ile birlikte dura¤anl›¤a yö-nelince, orada statik bir muhafazakârl›k her fle-ye bask›n hale geldi. Bu çerçevede, ‹slâmiyet’esonradan ilâveleri oradan temizleme anlay›fl› ilegeleneklefltirilip standartlaflt›r›lan ve idealizeedilip kutsallaflt›rman ilk dönemlerin Müslü-manl›¤›na dönüfl, ‹slâm dünyas›nda, de¤iflime

68

DİYANET-SEN

İslâm dünyasında,başlangıçtan itibarendeğişime karşıuzlaşmacı, uyarlamacıve sentezci eğilimlerde eksik olmadı.Üstelik orada,gördüğümüz gibi,özellikle ilk dönemde,aklın ve biliminrehberliğinde, kaydadeğer bir dinamizmlekarakterize olanbilimsel ve kültürel birgelişmeye, birmedeniyet hamlesinede tanık olundu.

Page 70: 4 Aylık İlmî Dergi •Temmuz’08 - Diyanet-Sen · 7. Makale gönderim adresi: dinvetoplum@hotmail.com 8. Makalelere telif ücreti ödenir. YAYIN HAKKI 1976 Copyrigth Act’e göre,yay›nlanmak

karfl› hemen her aray›fl e¤ilimi yahut hareketininana temas›n› oluflturmufltur. Öyle ki, biz bunu,‹slâm dünyas›ndaki Modernizm öncesi dinîTecdit, ‹hya ve Islahat hareketlerinde de, XIX.ve XX. yüzy›llar›n Reformizm ve Selefiyye ha-reketinde de ve nihayet XX. yüzy›l›n özellikleikinci yar›s›ndan sonra geliflen Radikal yahut Si-yasal ‹slamc›l›k hareketlerinde de hep tipik birbiçimde bulmaktay›z.

Anlafl›lan, geleneksel toplumsal kal›plar›nzay›flamas› ve de¤iflimin h›zlanmas›, savunmapsikolojisi ile, ‹slâmî fluurda bir yo¤unlaflmay› daberaberinde getirmifl; bu da, ‹slâm dünyas›n›nde¤iflime karfl› genel tepkisel ortam›nda, kendi-ni yeniden flekilci, normatif, kat› ve yüzeyselnasç› (kitabî) yorumlar yahut ço¤u zaman öfke-li ve hattâ flizofrenik siyasal ve ideolojik ifadeyeve eyleme a¤›rl›k verilmesi ile sonuçlanm›flt›r.

fiüphesiz, modern dönemde, Tönnies’indeyifli ile, “Gemeinschaft” iliflkilerden “Ge-sellschaff’iliflkilere bir türlü geçip ça¤dafllaflama-yan ‹slâm dünyas›, tüm geleneksel görünümünera¤men, önemli de¤iflme ve hattâ liberal gelifl-melere de sahne oldu. Bu çerçevede orada k›s-mî lâik uygulamalar da gözlendi. Ancak, gele-neksel bak›fl aç›lar› ile modernlik aras›nda boca-layan ‹slâm âlemi, din-birey-toplum iliflkilerin-de dengeyi bir türlü sa¤layamad›, dini bireyin vetoplumun ya flant›s›nda tam anlam› ile nereyeyerlefltirece¤i ve bunun s›n›rlar›n›n ne olaca¤›konusunda tereddütler ve çeliflkiler aras›nda bu-nal›mlara düfltü ve özgürlük içerisinde yarat›c›yeni hamlelere yönelemedi. Esasen, anlafl›lankör bir gelenek zincirini k›rarak, bilimin ve akl›nönderli¤inde e¤itilmifl kaliteli insan sorununuçözüme kavuflturmad›¤› sürece, bu dengeyi, enaz›ndan k›sa ve hattâ orta vadede, öyle pek sa¤-layabilecek ve yarat›c› yeni hamlelere yönelebi-lecek gibi de görünmüyor.

Türk toplumu henüz geleneksellikten mo-dernli¤e geçifl sürecini de tamamlayamad›. Bubak›mdan da, ikilemler ve bunlar›n beraberindesürüklendi¤i bunal›mlardan bir türlü s›yr›lam›yor.Bunun istenilen ve beklenilen düzeyde gerçek-leflmesi an›ndan itibaren flüphesiz yap› oturacak

DİN

VE

TO

PL

UM

69

DİYANET-SEN

Page 71: 4 Aylık İlmî Dergi •Temmuz’08 - Diyanet-Sen · 7. Makale gönderim adresi: dinvetoplum@hotmail.com 8. Makalelere telif ücreti ödenir. YAYIN HAKKI 1976 Copyrigth Act’e göre,yay›nlanmak

ve denge daha iyi bir konumuma gelecektir.

fiu halde Ülkemizde, hemen her düzeydekidin e¤itimi ve ö¤retiminin, modern bilimsel vepedagojik esaslara göre yeniden düzenlenmesi-nin önemi bir kez daha a¤›l›kl› bir biçimde ken-dini hissettiriyor.

Dinî tecrübe alan›nda dinin her fleyden ön-ce ferdin mi yoksa toplumun mu ifli oldu¤u flek-lindeki individüalizm-kollektivizm yahut sübjek-tif din-objektif din dikotomisi bunun en tipik birtezahürü olmakta; din tarihi yahut çeflit dinlerintarihleri bunun yol .açt›¤› gerilimler, çat›flmalar,evrimleflmeler ve de¤iflimlerle bunlar› bir flekildeaflma-gayretlerinin pek çok ve hattâ ço¤u za-man tipik örnekleri ile adetâ dolup taflmaktad›r.“Aç›k toplum-kapal› toplum”, yahut “cemaat-cemiyet” gibi çift kutuplu ve hattâ evrimsel top-lum tipolojileri ile “statik din-dinamik din” ya-hut “kollektivizmden individüalim”e seyredendaha evrimsel bir flema alt›nda “ilkel ya da millîdin ve evrensel din veya ilkel, arkaik, tarihî, mo-dern ve hattâ postmodern din ve dindarl›k”formlar› biçimindeki olgular, süreçler veya alg›-lamalar bunun tipik tarihsel ve aktüel tezahürle-ri olmaktad›rlar. Her halükârda, kollektivizmdenindividüalizme seyreden uzun evrimsel süreçtetam anlam›yla bir türlü toplumdan kopamayanancak kendi bireysel varl›¤›n›n da daha güçlü birbilincine eriflle kendi kaderine bizzat kendisiegemen olma yolunda önemli geliflmeler göste-ren ye bu çerçevede yeni sorunlarla karfl›lafl-maktan da kurtulamayan insan, anlafl›lan dinîtecrübe alan›nda da sorunu tüm sonuçlar› alt›n-da yaflamaya devam etmektedir.

Nitekim, bu çerçevede, tarihsel olarak Ortazamanlardan Modern zamanlara geçifl ayn› za-manda geleneksel toplum tipinden yeni ve mo-dern bir toplum formuna geçiflle de karakterizeolmakta; dinî tecrübe alan›nda ise, böylesine birgeçiflin, geleneksel ve kurumlaflm›fl ve büyük öl-çüde kollektif dindarl›klar›n yerini giderek dahabireysel dindarl›klara b›rakmas› yahut din ve top-lum iliflkileri aç›s›ndan toplumsal farkl›laflma, iflbölümü ve uzmanlaflmaya paralel olarak dininde sosyokültürel faaliyet alanlar›n›n pek çokla-

70

DİN

VE

TO

PL

UM

DİYANET-SEN

Page 72: 4 Aylık İlmî Dergi •Temmuz’08 - Diyanet-Sen · 7. Makale gönderim adresi: dinvetoplum@hotmail.com 8. Makalelere telif ücreti ödenir. YAYIN HAKKI 1976 Copyrigth Act’e göre,yay›nlanmak

DİN

VE

TO

PL

UM

71

DİYANET-SEN

r›ndaki mevcut etkilerinden giderek s›yr›lmak vekendi öz alan›na ve özellikle de bireysel vicdanaçekilerek orada derinleflmeye bafllamas› yahutsekülerleflme, vs. flekilleri alt›nda kendilerini gös-teren yeni süreçlere kap› açt›¤› gözlenmektedir.

Mamafih, bütün bu süreçler dünyan›n heryerinde ve tüm toplumlarda benzer h›z ve oran-larda seyretmemekte; özellikle ‹slam dünyas› veonun içinden tipik bir örnek olarak meselâ Türktoplumunda durum geleneksellik ile modernlikaras›nda yer alan tranzisyonel toplumlar›n karfl›karfl›ya kald›klar› gel-gitler, gerilimler, ikilemler,uyum ve uyumsuzluklar›n ve bunlar›n berabe-rinde sürükledikleri sonuçlar›n kayda de¤er ör-neklerini bize tipik bir biçimde sunmaktan geridurmamaktad›r. Ancak, de¤iflim olgusu da, gi-derek küreselleflen bir süreç ve ba¤lamda de-vam etmektedir.

Her halükârda, büyük din sosyologu J.Wach’›n gayet yerinde olarak iflaret etti¤i üze-

re4 kollektivizmden individüalizme do¤ru sey-

reden süreçte, daha ferdiyetçi bir din ve dindar-

l›¤›n do¤uflunda, anlafl›lan bireyin kültürel ve

toplumsal çevrenin etkilerinden kademeli olarak

kendini s›y›rmay› baflarmas› önemli bir etken ol-

maya devam etmekte; buna bizzat medeniyetin

ve hattâ onun üreticisi ve tafl›y›c›s› olan toplu-

mun kendi içerisindeki farkl›laflmas› ile dinî ce-

maat yahut ümmet ya da toplulu¤un tabiî ce-

maat yahut topluluktan artan farkl›laflmas› ek-

lenmektedir.

D‹PNOTLAR

1. M. Arkoun, “Comment Lire Le Coran”, Le.Coran,Paris, Garnier-Flammarion, 1970, p. 26-27.

2. Bk.: M. Weber, The Theory of Social Organisati-on. (Translated by A. M. Henderson and T. Parsons), NewYork, Oxford University Press, 1947, p. 363-386.

3. Bk.: O. J. Voli, ‹slâm: Süreklilik ve De¤iflim (Çev.: C.Ayd›n, C. fiiflman, M. Demirhan), ‹stan- bul, 1991, 2C.

4. Krfl.: J. Wach, Din Sosyolojisi, s. 58-59.

Page 73: 4 Aylık İlmî Dergi •Temmuz’08 - Diyanet-Sen · 7. Makale gönderim adresi: dinvetoplum@hotmail.com 8. Makalelere telif ücreti ödenir. YAYIN HAKKI 1976 Copyrigth Act’e göre,yay›nlanmak

llah’›n Hz. Peygambere kendisi-ne indirilen fleyi, insanlara tebli¤etmeye bafllamas› emrindensonra, zaman içinde muhatap-

lar aras›nda konjonktürel olarak, vahyi birgeçmifle sahip olanlar ve böyle bir geçmiflesahip olmayanlar fleklinde bir ay›r›m ortayaç›km›flt›r. Kur’an, köken olarak kendisiyle ay-n› kaynaktan gelen bir kitab›n sahipleri ola-rak kabul eder ve öbürlerine tercih etti¤i vesöz konusu bu özelliklerinden dolay› genelolarak ehl-i kitap olarak isimlendirir. Bu gru-bu hem kendisini en iyi anlayanlar›/anlayacakolanlar›, dolay›s›yla da destekleyenleri hemde müstakbel inananlar› olarak görmüfltür.

Ancak onlarla Hz. Peygamberin yaflad›¤› ilifl-kilerin bir sonucu olarak Kur’an’da önemli biryer tutan ve kendisini desteklemeleri/kabuletmeleri beklenen bu grup hakk›nda çizilenportre tam olarak olumlu olmam›fl, iliflkilereba¤l› olarak ikili bir nitelik göstermifltir: Di¤ermuhataplara karfl› tercihin bir sonucu olarakolumlama ve söz konusu tercihin devam›ylabirlikte elefltiri.

Bu yaz›, tedahüller kaç›n›lmaz olsa da,Kur’an’›n ehl-i kitap portresini, her biri birinci-si olumlad›¤› ikincisi ise elefltirdi¤i konulara yerveren iki alt bafll›k alt›nda olmak üzere üç anabafll›k alt›nda ortaya koymaya çal›flacakt›r. Bi-

A

Yrd. Doç. Dr. Fuat AYDINSakarya Üniversitesi ‹lahiyat Fakültesi

KURAN’IN EHLİKİTAP ELEŞTİRİSİ

Page 74: 4 Aylık İlmî Dergi •Temmuz’08 - Diyanet-Sen · 7. Makale gönderim adresi: dinvetoplum@hotmail.com 8. Makalelere telif ücreti ödenir. YAYIN HAKKI 1976 Copyrigth Act’e göre,yay›nlanmak

rincisinde genel olarak ehl-i kitaba yönelikolumlama ve elefltiriler; ikincisinde ehl-i kitab›oluflturan iki gruptan birincisi olan Yahudilere;üçüncü ve son bafll›k alt›nda ise, ikinci grubuoluflturan H›ristiyanlara yönelik olanlar ortayakonulmaya çal›fl›lacakt›r. Burada, yukar›da ifadeedilen yaflanan iliflkilerin metne yans›mas› ola-rak adland›r›labilecek olan Kur’an’›n diyalojikniteli¤i göz önünde bulundurularak olumlananve elefltirilen konular›n ele al›n›fl›nda, aç›kça ifa-de edilmese de mümkün oldu¤u ölçüde nüzuls›ras› gözetilmeye çal›fl›lacakt›r1. Bununla karfl›-l›kl› iliflkilerden yani konjonktürden kaynaklananifadelerin yan› s›ra, Kur’an’›n ehl-i kitaba yöne-lik tavr›n›n bu konjonktürü aflan bir taraf›n›n dabulundu¤u gösterilmifl olacakt›r.

I. KUR’AN’IN EHL-‹ K‹TABA BAKIfiI

Kur’an’›n ehl-i kitap genel bafll›¤› alt›ndagönderme yapt›¤› yerlerde, bazen bununla ikiehli kitap grubundan hangisinin kastedildi¤itespit edilmeye çal›fl›l›r ve ifadeler, kendileriylekast edildi¤i düflünülen grupla s›n›rland›r›l›r. An-cak biz, do¤rudan Yahudiler ve H›ristiyanlarayönelik ifadeleri, onlarla ilgili müstakil bafll›klaralt›nda ele almay›, ay›r›m yapmayan ifadeleri iseehl-i kitap genel bafll›¤› alt›nda ele almak istiyo-ruz.

A. Onaylanan Yanlar›

Ehli kitap Hz. Peygambere indirilenKur’an’›n Rabbin kat›ndan indirilmifl oldu¤unubilir (Enam 6/114); ona inan›p onu kabul eder-ler (Ankebut 29/47). Onlar›n ilah› ile Müslüman-lar›n kabul ettikleri ayn› ilaht›r (Ankebut 29/46).Bu yüzden, Kur’an’›n ayetlerini ancak inanma-yanlar, zalimler inkar ederler (Ankebût 29/47-49). Onlar›n içinde emanete h›yanet etmeyen,gece geç vakitlere kadar Allah’›n ayetlerini oku-yan; secde eden, ahireti kabul eden, iyili¤i ya-yan ve kötülükten al›koyan, hay›rl› ifller peflindekoflan iyi insanlar vard›r (Al-i ‹mrân 3/75,113).Bunlar, hem kendilerine hem de Hz. Peygambe-re indirilene inan›rlar; Allah’›n ayetlerini az birpaha karfl›l›¤›nda satmazlar (Âl-i ‹mran 3/199;Nisa 4/162). Ehli kitaptan inananlar, kendilerineindirilen kitab› gere¤i gibi okurlar (Bakara

2/121). Onun içindir ki, kendilerine kitap veri-lenlerden bir grup d›fl›nda, Hz. Peygamber’e in-dirilen Kur’an’dan dolay› memnun olurlar (Ra’d13/36).

Allah ehli kitaba, insanlar için birer hidayetolan Tevrat ve ‹ncil’i indirmifltir (Ali ‹mran 3/3-4).Onlardan bir k›sm›, bu kitaplarda yaz›l› bulduk-lar› Resule uyan kimselerdir (Araf 7/157).

Kendilerine kitap verilenlerin yiyecekleri gi-bi, zina etmemek, gizli dost tutmamak ve me-hirlerini vermek flart›yla kad›nlar› da inananlarahelaldir; bunun inkâr› amellerin ahirette boflagitmesine sebep olur (Mâide 5/5).

B. Elefltirilen Yanlar›

Ehli kitap, ne Yahudi ne de H›ristiyan olma-y›p, hanif bir Müslüman olan ‹brahim hakk›nda

DİN

VE

TO

PL

UM

73

DİYANET-SEN

Page 75: 4 Aylık İlmî Dergi •Temmuz’08 - Diyanet-Sen · 7. Makale gönderim adresi: dinvetoplum@hotmail.com 8. Makalelere telif ücreti ödenir. YAYIN HAKKI 1976 Copyrigth Act’e göre,yay›nlanmak

DİN

VE

TO

PL

UM

74

DİYANET-SEN

bilgi sahibi olmaks›z›n tart›fl›rlar (Ali ‹mran3/65). Bile bile yalan söylerler ( Ali ‹mran 3/74)

Kitap ehli, kendileri sapk›nl›¤› sat›n ald›kla-r› gibi; Müslümanlar›n da sapmas›n› isterler (Ni-sa 4/44; Ali ‹mran 3/69). Müslümanlar› dinlerin-den döndürmek için, önce iman ederler, sonrada inkâr ederler (Ali ‹mran 3/72; 119). Oysa on-lar, hakikati bildikleri halde inananlar› Allah yo-lundan çevirmek için u¤rafl›rlar (Ali ‹mran 3/99-100). Bunu içlerindeki k›skançl›ktan dolay› ya-parlar (Bakara 2/109) A¤›zlar›ndan sad›r olanlar,inananlar›n kötülü¤ünü istediklerinin göstergesiolan fleylerin daha kötüsünü kalplerinde saklar-lar (Âl-i ‹mran 3/118). Onlara bir iyilik gelmesin-den dolay› üzülür; kötülük geldi¤inde ise sevi-nirler (Ali ‹mran 3/120) Bu yüzden, inananlar›b›rakarak, Müslümanlara rablerinden bir iyilikgelmesini istemeyen, müflriklerin taraf›nda yeral›rlar (Bakara 2/105); inkâr edenlerin inananlar-dan daha do¤ru yolda oldu¤unu söyler ve“cipt”e ve “ta¤ut”a inan›rlar (Nisa 4/51)

Onlar gerçe¤i, Hz. Peygamberin gelece¤igerçe¤ini bile bile gizlerler (Ali ‹mran 3/71). OysaAllah, kendi yanlar›nda bulunan kitab› do¤rula-yan bir peygamber geldi¤inde ona kabul edecek-lerine dair onlardan söz alm›fl, onlar da bunu te-yit etmifllerdir (Ali ‹mran 3/81). Bu peygamberonlar›n yanlar›ndaki Tevrat ve ‹ncil’de yaz›l›d›r(Araf 7/157). Bu yüzden onu o¤ullar›n› tan›r gibitan›d›klar› halde (Enam 6/20), baz›lar› bu gerçe¤ibile bile gizlerler (Bakara 2/146). Allah’›n indirdi-¤i bu gerçe¤i gizleyenlerden tövbe edip, gerçe¤i

ortaya koyanlar d›fl›ndakilere hem Allah hem delanet etme konumunda bulunanlar lanet ederler(Bakara 2/159-160). Onlar›n içlerinde bir k›s›minananlar olsa da, ço¤unlu¤u fâs›klardan olufl-maktad›r (Âl-i ‹mran 3/110). Allah’›n o¤ullar› vesevgili kullar› olma iddialar›na ra¤men Allah, budünyada yapt›klar›n›n bir sonucu olarak onlar›öte dünyada cezaland›racakt›r. Bunu bildiklerin-den, ölümü kendilerinden olabildi¤ince uzaklafl-t›rmaya ve dünyada ebedi olarak yaflamaya çal›-fl›rlar (Bakara 2/94-95; Mâide 5/18).

Onlardan bir grup, Allah’›n kendilerine ver-di¤i kitaptan olmayan fleyleri, Allah’›n kat›ndan-d›r diye insanlar› inand›rmak için sahtekârl›klaryapt›klar› gibi (Âl-i ‹mran 3/78); Allah’›n indirdi-¤i bu kitab›n aralar›nda hakem olmas›n› da iste-mezler. Bunu da, cehennem ateflinin kendileriniancak birkaç gün yakaca¤› gerekçesiyle yapar-lar. Oysa bu son sözleri kendilerinin uydurdu¤ubir kuruntudan baflka bir fley de¤ildir (Âl-i ‹mran3/23). Bir baflka kuruntular› da, insanlar›n ötedünyada kurtulmak için yegâne sebebin Yahudiveya H›ristiyan olmak oldu¤u hususundaki iddi-alar›d›r (Ali ‹mran 3/135)

Ehli kitap, hiçbir flekilde, isterse kendilerineher türlü mucize getirsin Hz. Peygamberden,kendi dinlerine uymas› d›fl›nda ondan raz› olma-yacak ve onun k›blesine uymayacaklard›r (Baka-ra /120); bu flimdi böyle oldu¤u gibi gelecektede böyle olacakt›r. Zaten onlar kendi aralar›ndada birbirlerinin k›blesine uymamaktad›rlar (Ba-kara 2/145). Onlar kendi aralar›nda da birbirle-riyle tart›flma halindedirler (Bakara 2/113).

II. KUR’AN’IN YAHUD‹LERE BAKIfiI

Kur’an’da ehli kitap oldu¤u hususundaherhangi bir tereddüt bulunmayan iki gruptanbirincisi, tarihsel ve kendisine verilen yer bak›-m›ndan öne ç›kar›/t›/lanlar; benî ‹srail ve yehûd2

adlar› alt›nda zikredilen Yahudilerdir. Yukar›dazikretti¤imiz üzere, onun da Kur’an’da yer alanportresi ikili bir görünüm; onaylanma ve eleflti-rilme ortaya koymaktad›r.

A.Onaylanan Yanlar›

Allah, Salih amel iflledikleri müddetçe,mahzun olmayacaklar›n› söyleyerek müflrikler

Page 76: 4 Aylık İlmî Dergi •Temmuz’08 - Diyanet-Sen · 7. Makale gönderim adresi: dinvetoplum@hotmail.com 8. Makalelere telif ücreti ödenir. YAYIN HAKKI 1976 Copyrigth Act’e göre,yay›nlanmak

DİN

VE

TO

PL

UM

75

DİYANET-SEN

karfl›s›nda, inananlarla ayn› grup içinde yer ver-di¤i (Mâide 5/69); namaz k›lmak, zekat vermek,elçilerini desteklemek, Allah’a güzel bir borçvermek flart›yla ‹srail o¤ullar›n› seçerek onlar›âlemlere üstün k›lm›fl (Maide 5/12; Bakara 2/47;A’râf 7/140; Câsiye 45/16); bunun bir gösterge-si olarak, onlar› M›s›r’dan esirlik evinden ç›kar-m›fl, vaad etti¤i topraklara ulaflmalar›n› sa¤lam›fl(Bakara 2/49); onlara pefli pefline peygamber-ler/nübüvvet göndermifl, içlerinden hükümdar-lar/hükümdarl›k ç›karm›fl, baflka hiçbir toplumavermedi¤i fleyi onlara vermifl (Mâide 5/20; Câsi-ye 45/16); içinde Allah’›n hükmü; hidayet venur bulunan; Allah’a teslim olmufl olan nebile-rin kendisiyle hükmettikleri Tevrat’› (Mâide5/43) ve yeryüzünde Salih kullar›n mirasç› oldu-¤unun yaz›ld›¤› Zebur’u vermifl olmas›d›r (Enbi-yâ 21/105-106). Bu yüzden, Musa’n›n önder verehber olan kitab›n› ellerinde bulunduranlar, in-karc›lar gibi de¤ildir (Hûd 11/17). Yahudileriniçlerinde geceleyin ibadet için ayakta duran,secde eden; Allah’›n ayetlerini okuyan bir toplu-luk vard›r. Bunlar, Allah’a, ahirete inan›rlar; iyili-¤i emredip insanlar› kötülük ifllemekten al›ko-yup hay›r hususunda birbirleriyle yar›fl›rlar (Âl-i‹mrân 3/110, 113; Nisâ 4/162). Kendilerine veMüslümanlara indirilene inan›rlar; Allah’›n ayet-lerini az bir paha karfl›l›¤›nda satmazlar (Âl-i ‹m-rân 3/199; Nisâ 4/162) ve onlar› hakk›yla okur-lar (Bakara 5/21). Onlar›n içlerinde orta yolu tu-tanlar vard›r (Mâide 6/66).

B. Elefltirilen Yanlar›

1.Allah Anlay›fllar› Hususundaki eleflti-riler

Yahudiler, Allah’› hakk›yla takdir edememifl(Enam 6/91); O’nun fakir oldu¤unu, ellerininba¤l› oldu¤unu söyleyerek (Âl-i ‹mrân 3/181;Mâide 5/64) Allah hakk›nda apaç›k yalanlar uy-durmufllard›r (Nisa 4/50). Allah’tan baflkas›naibadet etmeme hususunda kendilerinden sözald›¤› halde (Bakara 2/83) M›s›r’dan ç›k›flta Sinada¤›nda buza¤› yap›p ona tap›nmakla ( Bakara2/54)ve 3Üzeyir’in O’nun o¤lu (Tevbe 9/30) ol-du¤unu söyleyerek Allah’a ortaklar koflarak(Hicr 15/10) ve hahamlar›n› Allah’tan baflka rab-ler edinerek verdikleri sözden dönmüfllerdir.Bundan dolay›, Allah’tan indirilmifl olan bir kita-ba sahip olmak önemli olmakla birlikte, O’naverilen sözü yerine getirmek ve Allah’a karfl› sa-k›nmak daha önemlidir (Âl-i ‹mran 3/76)

2.Peygamberlerle, Hz. Peygamberle veKitaplar/Kur’an ilgili Tutumlar›na yönelikelefltiriler

Hz. Peygamberden önce kendilerine pey-gamberler gönderilmifl ve gönderilen bu pey-gamberlerle alay etmifl olan (Hicr 15/10) Yahu-dilerden Allah, ‘Andolsun, size verece¤im herkitap ve hikmetten sonra, elinizdekini do¤rula-yan bir peygamber geldi¤inde mutlaka onaiman edeceksiniz ve mutlaka ona yard›m ede-ceksiniz’ (Âl-i ‹mran 3/81) diye söz alm›flt›. Sonpeygamberin özellikleri kendi kitaplar›nda yerald›¤›ndan (Araf 7/157) onun gelece¤ini kesinolarak biliyor, onu kendi öz evlatlar› gibi tan›-yorlard› (Enam 6/20); kâfirlere karfl› zafer kazan-mak için onun ad›yla (ahir zaman Peygamberihakk›, için) dua ediyorlard›; ancak beklenen bupeygamber gelince, onu inkâr ettiler (Bakara2/89). Yaln›zca inkar etmekle de yetinmediler,onun gelece¤inin bilgisini gizlediler (Bakara2/146). Bu gizlemelerinin bir sonucu olarak Al-lah ve lanet etmeye yetkili olan herkes onlar› la-net etmifltir (Bakara 2/159-160). Onlar kendile-rine hangi mucize, delil gösterilirse gösterilsin,Hz. Peygamberi kabul etmeyecek (Bakara2/145; Al-i ‹mran 3/73; Hicr 15/10); ona asla

Kur’an’da ehli kitapolduğu hususundaherhangi bir tereddütbulunmayan iki gruptanbirincisi, tarihsel vekendisine verilen yerbakımından öneçıkarı/tı/lanlar; benîİsrail ve yehûd adlarıaltında zikredilenYahudilerdir.

Page 77: 4 Aylık İlmî Dergi •Temmuz’08 - Diyanet-Sen · 7. Makale gönderim adresi: dinvetoplum@hotmail.com 8. Makalelere telif ücreti ödenir. YAYIN HAKKI 1976 Copyrigth Act’e göre,yay›nlanmak

76

inanmayacaklard›r (Bakara 2/75). Çünkü bu on-lar›n yaln›zca Hz. Peygambere de¤il, geçmifltekibütün peygamberlere karfl› gösterdikleri inkârtavr›d›r (Bakara 2/87). Hz. Peygamberi kabul et-memek için, ona Kur’an’› getiren Cebrail’e biledüflman olmufllar; ancak böylesi bir düflmanl›-¤›n bizatihi Allah’a karfl› bir düflmanl›k 4oldu¤u-nun fark›nda bile de¤illerdir (Bakara 2/97). Ken-dileri kabul etmedikleri gibi, inananlar› da Al-lah’›n yolundan döndürmeye çal›flmaktad›rlar(Al-i ‹mran 3/98). Bu bak›mdan, inananlara düfl-manl›k edenler aras›nda en fliddetli olanlar, Ya-hudilerdir (Mâide 5/82).

Onlar›n Hz. Peygamberin peygamberli¤inibile bile inkâr etmeleri Allah’›n kendilerindenbaflkalar›na lütufta bulunmas›n› k›skanmala-r›ndan baflka bir fley de¤ildir (Nisa 4/54). Onunpeygamberli¤ini kabul etmemek için bahane-ler iler sürmüfller ve gökten bir kitap indirme-sini istemifllerdir. Bu onlar›n ilk defa yapt›klar›bir fley olmay›p önceki peygamberlerden de

bundan büyük fleyler yapmalar›n› istemifllerdir(Nisa 4/153). Daha da ileri giderek, Allah’›nMusa’ya indirdi¤i kitab› görmezden gelerek,O’nun kimseye bir fley indirmedi¤ini ileri sür-düler (Enam 6/91). Geldi¤inde kabul edenlerinilki olma hususunda söz vermifl olmalar›nara¤men, Hz. Peygamberi ve onun getirdi¤iKur’an’› kabul etmeyerek sözlerini yerine ge-tirmemelerinden dolay› Allah onlar› lanetmifl;bu yüzden de kalpleri tafl kesilmifltir (Mâide5/13).

Yahudiler tarihi süreç içinde de, kendilerinegelen peygamberleri kabul etmemekle yetinme-mifl, onlara karfl› ç›km›fl, onlar›n getirdiklerini ya-lanlam›fl ve hatta onlar› öldürmüfllerdir (Âl-i ‹mran3/112; Bakara 2/61; Mâide 5/70; Nisa 46, 155).Bu tür isyanlar›ndan dolay›, Hz. Davud ve Hz.‹sa’n›n diliyle de lanetlenmifllerdir (Mâide 5/78)

Hz. Peygamberi inkâr etmelerinin yan› s›ra,verdikleri sözün bir gere¤i olarak, ona indirilen

DİN

VE

TO

PL

UM

DİYANET-SEN

Page 78: 4 Aylık İlmî Dergi •Temmuz’08 - Diyanet-Sen · 7. Makale gönderim adresi: dinvetoplum@hotmail.com 8. Makalelere telif ücreti ödenir. YAYIN HAKKI 1976 Copyrigth Act’e göre,yay›nlanmak

ve onlar›n ellerinde bulunan Tevrat’› do¤rulayanKur’an’a iman etmeleri ve bu hususta ilklerdenolmalar› gerekirken, onu inkârda ilk olmufllar(Âl-i ‹mran 3/3, 4, 77; Bakara 2/40, 89) bahaneolarak da kendilerine indirilenden baflkas›n› ka-bul edemeyecekleri gerekçesini ileri sürmüfller-dir. Gerçekte ise, bu yaln›zca bir bahanedir.Çünkü e¤er öyle olsayd›, Allah’›n kendilerinegöndermifl oldu¤u peygamberleri öldürmeme-leri (Âl-imran 3/98, 112; Nisa 4/46, 155); Tev-rat’› yerine getirme hususunda verdikleri söz-den vazgeçmemeleri (Bakara 2/63) gerekirdi.Oysa peygamberlerin bir k›sm›n› yalanlay›p birk›sm›n› öldükleri gibi, Tevrat’›n da bir k›sm›n›kabul edip uygularken di¤er k›s›mlar›n› uygula-mamaktad›rlar (Bakara 2/84)

Yahudiler Tevrat’› yerine getirme hususun-da verdikleri sözü tutmad›klar› gibi, onun birk›sm›n› da (hem Hz. Peygamberin s›fatlar› hemde Kur’an’›n Tevrat’a yönelik at›flar›n›n ondabulundu¤unu söylemeyerek) gizlemifller (Bakara

2/76, 174). Ayr›ca, kitaptan olmad›¤› halde birtak›m fleyleri kitaptan gibi göstermek için dille-rini e¤ip bükmüfller (Âl-i ‹mran 3/78); kelimele-rin yerlerinden kayd›rarak onu tahrif etmifl; da-ha da ileri giderek kendi elleriyle yazd›klar› fley-leri, dünyevi menfaatler için onun Allah kat›n-dan oldu¤unu da ileri sürmüfllerdir (Bakara2/79).

3.Yahudilerin Tutumlar›na YönelikElefltiriler

A. Dünyaya ba¤l›l›klar› ve bunun sebebi

Yahudilere yönelik bu ana konulardakielefltirilere ilave olarak, Allah nezdinden üstünbir makama sahip olduklar› için cennete yaln›z-ca kendilerinin girecekleri; cehennem girselerbile, ateflin kendilerine birkaç günden fazla do-kunmayaca¤› fleklindeki iddialar›n›n do¤ru ol-mad›¤›; e¤er öyle olsayd› hemen ölmeyi isteme-leri gerekti¤i; oysa iflledikleri günahlardan dola-y› cehennemde ebedi olarak kalacaklar› bu yüz-

DİN

VE

TO

PL

UM

DİYANET-SEN

77

Page 79: 4 Aylık İlmî Dergi •Temmuz’08 - Diyanet-Sen · 7. Makale gönderim adresi: dinvetoplum@hotmail.com 8. Makalelere telif ücreti ödenir. YAYIN HAKKI 1976 Copyrigth Act’e göre,yay›nlanmak

DİN

VE

TO

PL

UM

78

DİYANET-SEN

den de, dünyada ayr›lmay›5 istemedikleri ifadeedilir (Cuma 62/6-8;Bakara 2/80, 94,211; Mâi-de 5/18). Bu yüzden insanlar içinde dünya ha-yat›na en düflkün olanlar onlard›r; binlerce y›lyaflamak isterler. Ancak ne kadar uzun yaflarlar-sa yaflas›nlar, bu onlar› hak ettikleri cezaya ma-ruz kalmalar›na engel olmayacakt›r (Bakara2/96).

B.Zalim, Bozguncu vs. olufllar›

Yahudiler, bozgunculuk yaparlar (‹sra 17/4)ve dini iyi bilenler olan hahamlar›n kendileri in-sanlar›n mallar›n› haks›z yedikleri gibi (Enfal8/34), içlerinde yanl›fl yapanlara da engel ol-mazlar (Mâide 5/78).

Yahudiler, kendilerine söylenen sözleri de-¤ifltirdikleri için zalimlerdir (Bakara 2/59); onla-r›n kalpleri tafl gibi kat›d›r ve kat›l›k hususundatafltan daha beterdirler (Bakara 2/74).

Müslümanlar›n bafl›na gelen kötü fleyler-den dolay› sevindikleri gibi (Âl-i ‹mran 3/119) ta-raf olmak durumunda kald›klar›nda ise müna-f›klarla birlik olmufllar (Haflr 59/11-12); bununlada yetinmemifl müflriklerin inananlardan dahado¤ru yola olduklar›n› söylemifllerdir (Bakara2/89; Nisa 4/51).

Birçok kimseyi Allah yolundan al› koymala-r›, haram oldu¤u halde faiz almalar› ve insanla-r›n mallar›n› haks›z yere yemeleri sebebiyle Al-lah onlara helal olan baz› fleyleri haram k›lm›flt›r(Nisa 4/160, 161).

Hz. Meryem’e att›klar› iftira ve yapmad›kla-r› halde Hz. ‹sa’y› öldürdük demelerinden dola-y› Allah onlar›n kalplerini mühürlemifltir. Onlar›nbu konudaki bilgileri, kesin bir delile de¤il, ta-mamen zandan kaynaklanmaktad›r ve bununböyle olmad›¤›n› ölmeden önce göreceklerdir(Nisa 4/156, 157).

III. H›ristiyanlar

Kur’an’›n Yahudilerden sonra en çok yerverdi¤i, ehl-i kitap gruplar›n›n ikincisini, nasâraolarak adland›r›lan H›ristiyanlar oluflturmakta-d›r. Onlar›n Kur’an’daki portresi de; yek pare ol-may›p ikili bir karakter göstermektedir.

A.Olumlanan Yönleri

Allah insanlara do¤ru yolu göstermek için,‹ncil’i (Âl-i ‹mran 3/3) daha önceki peygamber-lerin bir devam olmak üzere Meryem o¤lu ‹sa’yavermifltir (Hadid 57/27). O Allah’tan sak›n›nlariçin hidayet ve ö¤üt olsun diye gönderilmifl birkitap olup, içinde hidayet ve nur vard›r (Mâide5/46). Allah, onu kabul edenlerin kalbine, flef-kat ve merhamet yerlefltirmifltir (Hadid 5/27).Onlar›n içlerinde Kur’an’›n Hak oldu¤unu bilen,büyüklük taslamayan; onu duyunca gözyafllar›-na bo¤ulan; ona inanan keflifller ve rahipler gibiinsanlar oldu¤undan, inananlara sevgi bak›m›n-dan insanlar›n en yak›n olanlar› “biz H›risti-yan’›z” diyenlerdir (Mâide 5/82-83).

B. Elefltirilen Yönleri

Allah Yahudilerden oldu¤u gibi, H›ristiyan-lardan da, gelecek olan peygamberlerini kabuletmeleri hususunda söz alm›flt›; ancak onlar daunutmamalar› gereken bu fleyleri unuttular(Mâide 5/14). Oysa Hz. ‹sa, kendisinden öncekiTevrat’› tasdik ve kendisinden sonra gelecekolan, ‹ncil’de yaz›l› bulduklar› (Araf 7/157) “Ah-med” ismindeki bu peygamberi müjdelemekmaksad›yla gönderilmiflti (Saf 61/6). Verdiklerisözü unutmalar› sebebiyle Allah onlar›n aralar›-na k›yamete kadar sürecek olan düflmanl›k vekin koydu (Mâide 5/14); onlar da f›rkalara ayr›l-d›lar (Zuhruf 43/65).

Allah bütün peygamberler gibi Hz. ‹sa’y› da“fiüphesiz benden baflka hiçbir ilah yoktur; öy-leyse bana ibadet edin” diye vahyetti¤i halde(Enfâl 8/30), H›ristiyanlar O’na çocuk isnat et-mifller (Meryem 19/88) ve Yahudiler “Üzeyir,Allah’›n o¤ludur dedikleri” gibi onlar da “‹saMesih, Allah’›n o¤ludur” demifllerdir. Mesih’indo¤um fleklinden kaynaklanan bu ifade, inkâr-c›lar›n söyledikleriyle ayn› fleyi ifade eden bu söz(Enfâl 8/30); göklerin param parça olmas›na;da¤lar›n y›k›l›p çökmesine yol açacak kadar çir-kin bir iftirayd› (Meryem 19/90-93; Tevbe 9/30).Onlar yaln›zca Allah’›n çocu¤u dedikleri Mer-yem O¤lu Mesih’i de¤il, rahiplerini de Rab edin-mifllerdir (Mâide 5/15).

Page 80: 4 Aylık İlmî Dergi •Temmuz’08 - Diyanet-Sen · 7. Makale gönderim adresi: dinvetoplum@hotmail.com 8. Makalelere telif ücreti ödenir. YAYIN HAKKI 1976 Copyrigth Act’e göre,yay›nlanmak

Oysa Mesih’in Allah kat›ndaki durumu,“Ol!” emriyle topraktan yaratt›¤› Âdem’in du-rumu gibidir (Âl-i ‹mran 3/59). O, Allah’›n dahaönce nicelerini gönderdi¤i peygamberlerindenbiri, Meryem’e ulaflt›rd›¤› kelimesi; kendisindenbir ruhtur (Nisa 4/171).

Bu yüzden “Allah üçtür”, “Allah Meryemo¤lu Mesih’tir”; “Allah, üçün üçüncüsüdür” di-yenler, kesinlikle kâfir olmufllard›r (Nisa4/171;Mâide 5/75, 72, 15). ‹sa, yaflarken hiçbirzaman kendisini ve anas›n› Allah’tan baflka ilah-lar edinmesini söylememifltir (Mâide 5-116). H›-ristiyanlar, onun vefat›ndan sonra bunu uydur-mufllard›r. Ayr›ca, ‹sa ne çarm›ha gerilmifl ne de.Öldürülmüfltür; bu sadece onlara öyle gösteril-mifl; Allah onu kendi kat›na alm›flt›r. H›ristiyan-lar bu konuda, kesin bir fley bilmedikleri içinflüphe içindedirler ve bu konuda ancak zannatabii olmaktad›rlar (Nisa 4/156-159).

H›ristiyanlar, yaln›zca ‹sa’n›n vefat›ndansonra onu ve annesini iki ilah edinmemifller, ay-n› zamanda Allah’›n kendilerine emretmedi¤iruhbanl›¤› da, O’nun r›zas›na nail olmak içinicat etmifller; fakat onu da gere¤i gibi yerine ge-tirmemifllerdir (Hadid 57/27).

Sonuç

Kur’an Yahudilerin ve H›ristiyanlar›n vahyibir kaynaktan geldikleri ve bu vahyden kaynak-lanan bir kitaba sahip olduklar›na dair iddialar›-n› tasdik etse ve zaman zaman kendisinin ilahibir kaynaktan geldi¤ine bir tan›¤› olarak ayn›gelenekten gelen Yahudi ve H›ristiyanlar› flahitgösterse de; bu onlar› her fleyleriyle sahih vahyibir gelene¤i devam ettirdiklerini kabul etti¤i an-lam›na gelmemektedir. Kur’an onlar›n bu iddi-alar› d›fl›nda hemen hemen ço¤u özelliklerinielefltirmektedir. Elefltirilen konular aras›nda, Ya-hudiler durumunda, Allah’› hakk›yla bileme-me/O’nu gere¤i gibi takdir edememe; peygam-berlere karfl› öldürmeye var›ncaya kadar göste-rilen olumsuz tav›rlar; Allah’a verilen sözlerinsürekli olarak yerine getirilmemesinin de içlerin-de yer ald›¤› ferdi ve toplumsal bak›m›ndan uy-gun olmayan davran›fllar ve mesela, Allah’tanolmad›¤› halde kendilerinin kaleme ald›¤› me-

Page 81: 4 Aylık İlmî Dergi •Temmuz’08 - Diyanet-Sen · 7. Makale gönderim adresi: dinvetoplum@hotmail.com 8. Makalelere telif ücreti ödenir. YAYIN HAKKI 1976 Copyrigth Act’e göre,yay›nlanmak

DİN

VE

TO

PL

UM

80

DİYANET-SEN

tinleri O’ndan gelmifl gibi gösterme ya da me-tinleri tahrif etme, sözlerin konuldu¤u yerleride¤ifltirme gibi kötü özellikler zikredilebilir.

Ancak, Allah’› hakk›yla bilemedikleri, Üze-yir’in O’nun o¤lu oldu¤u söyledikleri ve haham-lar›n› rabler edindiklerini söyledi¤i ve bu husus-ta onlar› ciddi bir flekilde elefltirdi¤i halde, onla-r›n kâfir, müflrik oldu¤unu do¤rudan ifade edenbir ifadeye yer verilmez.

H›ristiyanlar durumunda ise elefltiriler, ahla-ki bozukluktan ziyade inanç bak›m›ndan olansapmalar üzerine yöneltilir: Teslis ve rahiplerinRab edinilmesi. Bunlardan özellikle teslis, Al-lah’›n tekli¤ini inkâr eden; insanlar› ilahlaflt›ranbir olgu olma bak›m›ndan yukar›da da gösteril-di¤i üzere, H›ristiyanlara yönelik Kur’an’daki enciddi, en temelli elefltiridir. Tanr›’y› üçlü bir bü-tün olarak kabul edenlerin kâfir; bunun da Al-lah’a ortak koflmak oldu¤u aç›k bir flekilde ifadeedilir.

Ancak Kur’an’›n her iki ehl-i kitap grubunubu flekilde elefltirmesi; onlar›n dost edinilmeme-si ve Hz. Peygamberden/Müslümanlardan dinle-

rini kabul etmeleri d›fl›nda raz› olmayacaklar›n›ndile getirilmesi; ‹slam karfl›s›nda dinlerinin duru-munu tespite yönelik olup; bireysel ve toplum-sal iliflkiler bak›m›ndan onlar› toptan d›fllamak;izole etmek anlam›nda kabul edilmemifltir. Bu-nun böyle oldu¤unun en büyük göstergesi, Hz.Peygamberin, on befl as›rl›k Müslümanlar›n on-lara yönelik tav›rlar›d›r. Bu tavr›n muhtemel kay-na¤› ise Kur’an’da yer alan hicretin 8. y›l›n›nbafllar›nda nazil olan flu ayetin olmas› muhte-meldir:

“Allah sizinle din hakk›nda savaflmayan vesizi yurtlar›n›zdan ç›karmayan kimselere iyilik et-mekten, onlara adaletli davranmaktan menet-mez. Çünkü Allah adalet yapanlar› sever.

Allah sizi ancak sizinle din hakk›nda sava-flan, sizi yurtlar›n›zdan ç›karan ve ç›kar›lman›ziçin yard›m eden kimselerle dost olmaktan meneder. Kim onlarla dost olursa iflte zalimler onlar-d›r (Mümtehine 60/8-9)”

D‹PNOTLAR1 Kur’an ayetlerinin nüzul s›ras›n›n tespit edilmesinde,

Ömer Özsoy, ‹lhami Güler, Konular›na Göre Kur’an(Sistematik Bir Kur’an Fihristi), Fecr Yay›nlar›, Ankara1996, s. 861-863’dei “Bazergan’a Göre Kur’an Pasaj-lar›n›n Nüzul S›ralamas›” kullan›lm›flt›r.

2 Yahudileri ifade etmek için kullan›lan bu iki ismin Ya-hudi tarihindeki kullan›mlar› için bkz. Fuat Ayd›n, Ya-hudilik, ‹nsan Yay›nlar›, ‹stanbul.

3 Baki Adam, “Müslümanlar›n Yahudilere YönelttikleriTeolojik Elefltiriler”, Müslümanlar ve Di¤er Din Men-suplar›, Türkiye Dinler Tarihi Derne¤i Yay›nlar›, Anka-ra 2004, s. 115-118.

4 Kur’an’›n Yahudilerin Cebrail düflmanl›¤› için bkz.Adam, a.g.m, s. 104.

5 Yahudilerin cehennemde görecekleri azap ve bununsüresi hakk›ndaki yukar›daki inançlar› hk. bkz. Adam,a.g.m, s. 104.

“Allah sizinle din hakkında

savaşmayan ve sizi

yurtlarınızdan

çıkarmayan kimselere

iyilik etmekten, onlara

adaletli davranmaktan

menetmez. Çünkü Allah

adalet yapanları sever.