255887isamveri.org/pdfdrg/d255887/2016/2016_karadasc.pdf1 eıı-neml 27/9 ı -93. 1 er-rfun, 30/60....

15
};{ 12. ULUSLARARASI . T E B L G L E R Sempozyum. Tarihi : 6 - 7 - 8 2015 Eyüp BelediyesiKültür No: 81 Eyüp Belediyesi Kültür Sahibi : Remzi Proje Sorumlusu : Ahmet Turan Koçer Yaym Yönetmeni : Davut Akgül Editör : Hüseyin Karaca Yayma : Ümit Aksoy, Cemil Abdülbaki Tasanm ve Düzen : N uhun Gemisi Reklam ve Hizmetleri ISBN : 978-975-6087-13-8 : Mavi Ofset Tic. San. Ltd. O.S.B. Mahallesi Heskoop Sanayi Sitesi Modern Merkezi Blok Kat: 1 No: 22/23 Tel: (0212) 549 25 28 (pbx) Fax: {0212) 549 26 84 www.maviofset.com c-mail: [email protected] istanbul, 2016 EYÜP KÜLTÜR MÜDÜRLÜGÜ 444 3000 www.eyup.bel.tr 12. Eyüp Sultan Siycr

Upload: others

Post on 21-Aug-2020

3 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: 255887isamveri.org/pdfdrg/D255887/2016/2016_KARADASC.pdf1 eıı-Neml 27/9 ı -93. 1 er-Rfun, 30/60. Bu ayetin yorumu için bkz. Matüti di, u'vil4til Ehli's-Sumll!, ıışr. Fatıma

~ };{ 12.ULUSLARARASI

::ı:f~~~C8~3~~ . T E B L İ G L E R

Sempozyum. Tarihi : 6 - 7 - 8 Kasım 2015

Eyüp BelediyesiKültür Yayınları No: 81

Eyüp Belediyesi Kültür Yayınlan Adına Sahibi : Remzi Aydın

Proje Sorumlusu : Ahmet Turan Koçer

Yaym Yönetmeni : Davut Akgül

Editör : Hüseyin Karaca

Yayma Hazırlık : Ümit Aksoy, Cemil Nazlı, Abdülbaki Başer

Tasanm ve İç Düzen : N uhun Gemisi Reklam ve İletişim Hizmetleri

ISBN : 978-975-6087-13-8

Baskı : Mavi Ofset

Basım Yayın Tic. San. Ltd. Şti.

İkitelli O.S.B. Mahallesi Heskoop Sanayi Sitesi

Sinpaş İş Modern ݧ Merkezi Blok Kat: 1

No: 22/23 Başakşehir /İSTANBUL

Tel: (0212) 549 25 28 (pbx) Fax : {0212) 549 26 84

www.maviofset.com c-mail: [email protected]

istanbul, 2016

EYÜP BELEDİYESİ

KÜLTÜR İŞLERi MÜDÜRLÜGÜ

444 3000

www.eyup.bel.tr

12. Uluslararası Eyüp Sultan Sernpozyuınu, Siycr Vakfı işbirliğiyle düzenlenmiştir.

Page 2: 255887isamveri.org/pdfdrg/D255887/2016/2016_KARADASC.pdf1 eıı-Neml 27/9 ı -93. 1 er-Rfun, 30/60. Bu ayetin yorumu için bkz. Matüti di, u'vil4til Ehli's-Sumll!, ıışr. Fatıma

. · IV.Oturum: Anadolu'ya Yönelik Fetih Hareketleri

.- e A ... ._ e e • 'l

ISLAM FETIHLERININ • iNANÇ ARKA PLANI

.~ .

-~ . . .. .. . . ~ .

. " ' 1 ·.

\ f

~ d . tiğfar • Ham vels · ..,. . ~ · Iman+

Allah'aSığınma + Fiili Teşebbüs + . Tevekkül +

· ,

Page 3: 255887isamveri.org/pdfdrg/D255887/2016/2016_KARADASC.pdf1 eıı-Neml 27/9 ı -93. 1 er-Rfun, 30/60. Bu ayetin yorumu için bkz. Matüti di, u'vil4til Ehli's-Sumll!, ıışr. Fatıma

Prof. Dr. Cağfer Karadaş •.

1964 yılında Sivas'ta doğdu. 1989'da

Mannara Üniversitesi ilahiyat

Fakültesi'ni bitirdi. 1991'de yüksek

lisansıru, 1997 yılında doktorasım ta­

mamladı. 1992-1993 yıllannda alanıile

ilgili araştırma yapmak için 8 ay Şam'da

bulundu. 1999-2000 öğretim yılın­

da Türkmenistan Devlet Üniversitesi

ilahiyat Fakültesi'nde ders verdi. 1999

yılında yarduncı doçent, 2004 yılında

doçent unvamru aldı. Halen Uludağ

Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Kelam

Anabilim Dahnda öğretim üyesi ola­

rak çalışmaktadır. Çahşmalarını, İslam

düşüncesinde Allah ve alem tasavvuru,

kelam atomculuğu, kelam-tasavvuf-fel­

sefe ilişkisi, kelam okullannın oluşum

ve gelişim süreçleri konulannda sürdür­

mektedir. Evli ve iki çocuk babasıdır.

Page 4: 255887isamveri.org/pdfdrg/D255887/2016/2016_KARADASC.pdf1 eıı-Neml 27/9 ı -93. 1 er-Rfun, 30/60. Bu ayetin yorumu için bkz. Matüti di, u'vil4til Ehli's-Sumll!, ıışr. Fatıma

1 eıı-Neml 27/9 ı -93.

1 er-Rfun, 30/60. Bu ayetin yorumu için bkz. Matüti­di, u'vil4til Ehli's-Sumll!, ıışr . Fatıma Yusuf cl-Haynii, Beyru t ı 425/2004, IV, 61.

İslam, Mekke'de müşriklere karşı sivil bir mücadele şeklinde sürerken Medine

döneminde Allah'ın izin vermesiyle fiili mücadele dönemi başladı. Müslüman lar,

Medine dönemi ile birlikte din lerini, canlaoru ve mallarını düşmana karşı savun­

mak için mukavemet pozisyonu aldılar. Artık Mekke eziyet ve tahkir ortamın­

dan Hicret sayesinde kurtulmuşlardı. Bir daha o ortama dönmernek ve yeni ha­

yatl tahkim etmek için bu mukavemet şarttı. Bunun için ön şart güçlü bir irade

ve irnanru. On yıllık Mekke dönemi bunu fazlasıyla sağlatruşn. Ylice Allah on­

lardan Müslüman olmalannı istemiş ve karşılığını fazlasıyla göreceklerini va­

detmişti. O ilk Müslümanların sözleri Kur'an'da şöyle naklediliyor: "Bu belde­

yi harem sahası kılan ve her şey onun elinde olan bu beldenin sahibi Allah'a iba­

decle ernrolundum. Yine Müslümanlardan/ Allah'a teslim olmuşlardan olmakla

ernrolundum. Kur'an okumakla ernrolundum. Kim hidayete ererse kendi hesa­

bına hidayete ermiştir. Kim de saparsa kendi aleyhine saptruşttr. Onlara de ki :

'Ben ancak uyancilardan biriyirn. ' Yine onlara de ki: 'Allah'a hamdolsun. Allah'ın

iSLAM FETiHLERiNiN • INANÇ ARKA PLANI

Prof. Dr. Cağfer Karada~

196 EYÜP SULTAN SEMPOZYUMU XII

ayetlerini yani hakikatleri ve dehlleri görecek ve tamyacaksıruz. Ylice Allah sizin

yaptığıruzdan habersiz değildir."'' Bu ayetler Mekke'de hem inananların hem

de müşriklerin durumunu çok net anlatmaktadrr. Müminlerin arkasında ilahi

yarrum ve ellerinde biri Kur'an diğeri ise Allah'ın Elçisi olmak üzere iki önem­

li imkan vardı. Kur'an okuyan, içindekileri bildiren yaşayan ve yaşanınası için

yollar arayan ve yön gösteren bir Elçi. Bu iki gücün sağlaruğı teslimiyet ile ina­

nanlar bütün eziyet ve aşağılarnalara karşı koymuş ve buradan çıkış yollan ara­

truştır. Önce Habeşistan arilindan Taif ve son olarak ileride Hicret'le birlikte

ismi "Medine" olacak Yesrib hedef olarak seçilmişti. Çünkü Allah'ın vadi açık­

tı. "(Ey RasUl!) Sa b ret. Allah'ın yarrumı ve nimeti gerçektir ve gerçekleşecektir.

O inkarcıların eza ve cefalan seni aleyhlerine beddua etmeye götürmesin veya

onlar seni cahil yerine koyup hafife almasınlar!"1 Müşrikler, sanki müıninlere

Mekke'den çıkış yok, biz sizi burada boğacağız bavasındaydılar. Diledikleri gibi

ambargo uyguluyor, eziyet ediyor ve hakarete maruz bırakıyorlardı. Yı.ice Allah

Page 5: 255887isamveri.org/pdfdrg/D255887/2016/2016_KARADASC.pdf1 eıı-Neml 27/9 ı -93. 1 er-Rfun, 30/60. Bu ayetin yorumu için bkz. Matüti di, u'vil4til Ehli's-Sumll!, ıışr. Fatıma

ise, "Kim bizim uğrumuzda canını orta­

ya koyareasma mücadele ederse, biz on­

lara birçok çıkış yolu gösteririz. Çünkü

Allah güzelliği ve iyiliği kendisine sıfat

edinmiş kullarıyla beraberdir."3 O müş­

riklere söylenecek söz belliydi: "Sizin di­

ni niz size, benim dini m bana."4

Hicret tamamdı ancak her şey bitmiş

değildi. Maddi güç unsurlannı tedarik et­

mek de önemliydi. Bu dönemde Mekkeli

müşriklerin Şam' dan dönen kervanlan gü­

zel bir fırsat olarak Müslümanların ön­

lerine çıktı. Müşrikler duruma vakıf ol­

duklarında derhal harekete geçtiler ve

kervanlanm kurtarma telaşına düştüler.

Yüce Allah, bu ilk Müslümanlara irade

direnci kazandırmak ve mukavemet sına­

vı olmak üzere kolay olan kervam değil,

zor olan müşriklerle savaşı seçti.

Bu onların ilk ve zorlu imtilıamydı.

Üç yüz imanlı kahramaula yaklaşık bin

kişiJik bir düşman kitlesini yenrnişler, bir­

çoğunu da esir aJmışlardı. Tıpkı üç yüz

imanlı ve sağlam iradeli neferle koca bir

Calut ordusunu yenen Talut gibi.5 Bedir

irrıtilıanından başanyla çıkan mürninler,

Uhud'da aym irade ve başarıyı göstere­

mediler. Ama Uhud, mürninlerin başarı

noktasında her zaman tecrübe kaynağı

oldu. Çünkü başarı tecrübesi kadar ba­

şarısı zlık tecrübesi de hayatta önemliydi.

U hud'daki başarısızlığı iyi değerlendiren

mürninler Hendek ile savaş tecrübelerirıi

ve mukavemet güçlerini en üst düzeye çı­

kardılar. Artık fetih zamamydı.

Mekke' nin fethi, ilk ve esaslı bir zernin

kazanırnıdır. Bu zemin kıbleydi. K.ıbleyi

arkasına alan ona dayanan ve ondan güç

alan fatihler, günün beş vaktinde yine o

kıbleye dönerek güç tazeleyen, rükU ile te­

vazuu, secdesi ile toprakla buluşmayı, kı­

yarın ise düşmana mukavemeti zihninde

hep canlı tuttu. "Muhammed Allah'ın elçi-

/

sidir. Onunla birük-

te olanlar, düşmana

karşı dirençli, kendi

içlerinde ise merha­

metlidir ler. "6 Bu şu­

uru kazanabilmesi

için müıninin kal­

bini tasdik, dilini ik­

rar ile donatmasının

yanında namaz, ol­

mazsa olmaz bir

şarttı. Çünkü onun

kıyama duruşu düş­

mana korku, rükua

eğilmesi dosdara tevazuu, secdesi ise şe­

hit düşeceği toprağa alnıru koyarak Yüce

Yaradan'a tesüm olmasıydı. Bu yüzden na­

maz savaş meydanında bile terk edilmedi.

İman ve ibadet gücüyle donanan ve rab­

bine tevekkül ile yola çıkan İslam ordu­

su, on yıl içinde bütün Arap yarınıadası­

m, bir on yıl sonra ise K.israların İran' ını,

Rumların Bizans'ım, Kuzey Afrika'nın

tamamım teslim almış, Çin Seddi'nden

Atlas Okyanusu'na kadar koca bir dün­

ya Müslüman idaresi altına girmişti. Bu

önünde durulmaz fetihleri n arkasında üç

manevi güç/özellik vardı: İman, fiill te­

şebbüs ve tevekkül.

/

·'· ei-Ankebut, 29/69

<. ei-Kafiri'ın 109/6.

;. ei-Bakara 2/246-252.

6· el-Fetih 48/29.

iSLAM FETiHLERiNiN'iNANÇ ARKA PLANI 197

Page 6: 255887isamveri.org/pdfdrg/D255887/2016/2016_KARADASC.pdf1 eıı-Neml 27/9 ı -93. 1 er-Rfun, 30/60. Bu ayetin yorumu için bkz. Matüti di, u'vil4til Ehli's-Sumll!, ıışr. Fatıma

İman

Savaşmak için öncelilde sağlam bir ira­

de ve sarsılmaz bir imao gerekmekte­

dir. Bunun birisi eksik olduğunda zafer

bir yana, savaşa katılmak bile söz konu­

su olmaz. İmam ve iradesi sağlam olma­

yaniann katıldığı savaş, kaybedilmeye

de mahkumdur. Kur'am bir örnek ola­

rak yurtsuz-yuvasız kalan Yahudilerin

bir yun bulmak içirı Çtktıklan seferde,

198 EYÜP SULTAN SEMPOZVUMU XII

savaşsız bunun olmayacağım bildikle­

ri içirı peygamberlerine savaşma istek­

lerini bildirdiler. Onları çok iyi tanıyan

peygamberleri, "Savaş üzerinize farz ol­

duğunda veya düşmanla karşılaşıp kaçınıl­

maz bir §ekilde savaşmanız gerektiğinde sa­

kın. isyan ve ihanette bulunmayasınız!" diye

uyardı. Onlar, "Biz yurtlarından çıkarıl-

. mış yaşama alanı edinme ihtiyacı içinde olan

insarılarız, bıı haldeyken ııasıl olur da savaş­

tan kaçar, isyan ederiz?" dediler ve ardın­

dan bizim ihtiyacımız bize yol gösterecek,

taktik verecek, dirayetÜ ve gözü pek bir

komutandır diye eklediler. Allah onlara

komutan olarak T'alfit'u gö.nderdi. Onlar

Talut'u komutan olarak beğenmedikleri

gibi, savaş işi ciddiyet kazarnnca içlerin­

den çoğu kararından caydı. Ancak savaş

kaçınılmazdı, geriye dönüş yoktu ve sa­

vaşmadan da buradan çıkılamazdı. Bu du­

rum karşısında Talut önceüği onları savaş

şartlarına hazırlamaya, cesaret ve direnç­

lerinin güçlendirmeye verdi. Bunun için

yapılacak şey İsrailoğulları'nı bir talam

testlerden geçirmekti. Talfit bir ırmak­

tan geçerken bütün askerlere, "Bir avuç

su dışında bu ırmaktan kimse su içmeye­

cek!" diye emir verdi. İş te bu direnç yani

sabır ve sehat testi idi. Güneşin altında

kalmış, çölden gelmiş bir topluluğa, tam

da suya ulaştıkları bir :anda "içmeyin!"

diye emir vermesi, onların sabır ve se­

bat gücünü ölçmenin yanında kişilikle­

rirıin güçlenmesi/özgüven kazanmaları

anlamına geliyordu. Öte yandan burada,

ağır ve zor şartlarda enıre itaatin ölçülme­

si gibi başka bir anlam da vardı. Bu, tam

da bir iman ve irade imtihanıydı. Ancak

bu imtiham sadece üç yüz kadar bir nefer

kazandı. Talut, irade imtihanını kaybe­

den büyük kitleyi arka.da bırakarak sağ­

lam iradeli ve tam imanlı üç yüz kişiyle

savaşa karar verdi. Ordunun düzeninin

sağlanması, çatışma ve çekilme esnasında

Page 7: 255887isamveri.org/pdfdrg/D255887/2016/2016_KARADASC.pdf1 eıı-Neml 27/9 ı -93. 1 er-Rfun, 30/60. Bu ayetin yorumu için bkz. Matüti di, u'vil4til Ehli's-Sumll!, ıışr. Fatıma

altında toplanacakları bir sembol olması

için Allah onlara bir sandık gönderdi. Bu

sand1ğın biri Hz. Musa ve Hz. Harun'un

neslinden kalma bir miras olması diğeri

ise, görenlere sükunet ve temkin telkin

etmesi gibi iki özelliği vardı. Bu onlara

verilmiş bir ınanevi destekti. Onlar şart­

l arı gözettiler, imkanlarını dikkate aldı­

lar, sebeplere tutundular, ardından son

olarak: "Ey Rabbimiz! Bize sabır ver,

ayaklarımızı sabit kıJ ve kandere kar­

Şl bize yardım et." diye dua ettiklerin­

de Allah'ın izniyle başanya ulaştılar ve

düşmanlarını hezimete uğrattılar. "İşte

bunlar, bizim sana okuduğumuz gerçek

anlamda Allah' ın ayetleri/işaretleridir. "7

mealindeki ayet, harp ve fetihte başarı­

nın temeli Allah'a, peygambere ve ahi­

rete imandan geçiyordu. Yüce Allah bu

kıssayı Hz. Peygaınber'e göndermiş ve

onun üzerinden ashabına mesaj vermişti.

Nitekim mürninler başta Bedir,

Uhud, Hendek, Mekke'nin fethi ve

Huneyn gazvesi olmak üzere birçok sa­

vaş ve seriyyede bunun yaşadılar. Tebuk

seferinde iman ve irade imtibam zirveye

çıktı. Sıcağı bahane edenler, Rum kız­

lannın kendilerini baştan çıkaracağını

ileri sürenler, hurma bahçeleri akılları­

nı çelenler türlü yalanlarla seferden kaç­

tılar. Bunların aklını çelen aslında iman

zayıflığı idi. Ancak yalan söylemeyen­

ler de vardı. Kur'an'daki yalan söyleye­

meyen üç kişinin hikayesi kalpteki ima­

mn ne demek olduğunu çok güzel anla­

tır. "Alllret sana bu dünyadan daha ha­

yırlıdır,"8 düsturuna inaoan biri için sa­

vaş ile barış, sefer ile hazar arasında bir

fark yoktur.

İmaııı zayıf olanlar için savaş bir ölüm

gibi görünür. Halbuki Yüce Allah, "Siz

her nerede olursanız olun ölüm sizi bu­

lur ve yakalar. Korunaklı mulıkem kale­

ler içinde olsanız bile."9 buyurmaktadır.

Buna inanan mürnin için yatakta olmak­

la/ölmekleyolda olmak/ölmek arasında

bir fark olmaz. Bu yüzden müınin ölmek

için değil, ölürnü göze alarak savaşa çıkar.

Çünkü onun derdi ölmek veya kalmak

değil, Allah'ın emrini yerine getirmektir.

Bu uğurdayola çıkmak ve yolda olmak­

tır. Sonuç Allah'ın elindedir. "Attığından

onu sen atmadın Allah attı!" 10 emr-i ila­

hisi mürnillin zihııinde hep diridir.

·. Fiili Teşebbüs

Müınin, kalbini tasdik şerhetiyle temizle­

yip şüphelerden arındırdıktan sonra, yani

yakin düzeyinde bir imana erdikten son­

ri, bunun söz ve amel boyutunu da gö­

zetmesi ve ikmal etmesi gerekir: "Yoksa

Allah sizden cibat edenler ile sabredenle­

ri bilip ayırt etmeden cennete gireceği­

nizi mi sanırsınız?" 11 Yüce Allah'ın mü­

minden istediği, yukarıdaki ayette geçti­

ği gibi, canını ortaya koyarak mücadele

etmesidir. Çünkü mürnin için bu dünya

/

1· el-Bakar.ı 2/246-252.

" ed-Duha 93/4.

•· en-Nisa 4/78.

'"· ei-Eotal 8/17.

ı ı. Aı-i İıruao 3/ 142.

iSLAM FETiHLERiNiN INANÇ ARKA PLANI 199

Page 8: 255887isamveri.org/pdfdrg/D255887/2016/2016_KARADASC.pdf1 eıı-Neml 27/9 ı -93. 1 er-Rfun, 30/60. Bu ayetin yorumu için bkz. Matüti di, u'vil4til Ehli's-Sumll!, ıışr. Fatıma

n bkz. Matüridl, Te' vr/aı. lV, 29, 31 (el-Ankebuı 29/64, 69 ayetlerinin tefsiti).

'·'· Al-i İıncln 3/143. Bu aye­ı:in anlamları için Matüridl, Te'vi/81, l. 318; Zemahşeri, Keşşaf, I, 483.

•·•· bkz. er-Ra'd 13/39. Yorumu içüı bk. Matüridl, Te'.,iLıt, Il, 639-640; JV, 559.

ı s. Malik b. Enes, Mımaıl4' (Mu­hammed lı . Hasan eş-ŞeybôrıJ Rivayeti), Mektebetü'r-Ra­

ıid 1409/1989, s. 373.

geçici ve ölümlü, ahiret hayatı ise ölüm­

süz ve meşakkatsizdir. ~2 Çünkü inandım

demekle iş bitmiyor. "Siz savaşla karşı­

laşmadan önce ölümü göze alımştımz,

bunun ne demek olduğunu bile bile ba­

kıp kaldınız." 13 Öyleyse mürnin inandım

demenin bir adım ötesine geçip bunu te­

şebbüs ve fiili ile göstermelidir ki böy­

lece mümin, münafık ve kafir ayırt edi­

lebiJsin. Zira teşebbüs ve 6il kişinin kal­

binde olanı gösteren en önemli amildir.

Tabii ki bu yeterli gösterge değildir, an­

cak bu olmadan da kalpteki imanın bi-• linmesi söz konusu olmaz. Yüce Allah

kişilerin kalbine; insanlar ve hatta me­

lelder ise kişinin davranışlarına ve söz­

lerine bakar. Öte yandan ilahi yargılama

kişilerin arnelleri yani söz ve fiilieri üze­

rinden gerçekleşir. Meleklerin yazdık­

lan amel defteri ilahi huzura geldiğinde

Yüce Allah, kişinin yaptığı ile kalbindeki

niyeti göre değerlendiremeye alır, eğer

kalbindeki ile meleğin yazdığı örtüşmü­

yorsa siler, örtüşüyorsa sevap hanesin­

de bırakır. 14 Nitekim bir savaşta büyük

ba.şan gösteren bir sahabi, yaralanıp öl­

düği.inde Hz. Pcygamber'e haber veril­

miş, Peygamberimiz onun cehennemlik

olduğunu bildirmiştir. Sebebi soruldu­

ğunda ise, yaralarmdan kaynaklanan acı­

ya dayanamadığı için kendisini öldürdü­

ğü yani intihar etmeğini haber vermiştir.

Ancak kalpteki iyi niyet bazen ye­

terli olmaz, onun doğru bir şekilde yan­

sıtılması gere.ldr. Abese Suresi'nin ba­

şında Abdullah İbn Ümrni Mektum'a

Peygamberimizin iltifat etmemesinden

dolayı itaba uğraması, Hz. Peygamber'in

niyetinden değildi. Çünkü O'nun ni­

yetinde şayet Mekke Üeri gelenleri

Müslüman olursa, diğerleri de onları

takip eder düşüncesi vardı. Ancak ola­

yın görüntüsü ve kendisine koşarak ge­

len bir arnaya ilgi göstern:ıemesi doğru

200 EYÜP SULTAN SEMPOZYUMU XII

değildi; tıpkı savaşta cesurca savaşan bir

kahramanın yaralannın acısına dayana­

mayıp intihar etmesinin doğru olma­

ması gibi. Benzer bir durum Usame b.

Zeyd' in, teslim olduğu ve imana geldi­

ğini söylemesine rağmen yakaladığı bir

kişiyi, kendisinden korktuğunu varsaya­

rak öldürmesi de böyledir. Mümin, sa­

vaşta alanında nasıl hareket edeceğini v6

nerede duracağım iyi bilmelidir. Teslim

olana veya mürnin olduğunu bildiren ki­

şiye artık el kalkmaz.

Öte yandan müıninler kadın, çocuk

ve yaşlılara el kaldırmaz. Bu durum Hz.

Peygamber'in emriyle ya$aklanmıştır.

Nitekim Peygamberimiz savaşların bi­

rinde bir kadının öldürüldüğünü gör­

düğünde bu hoşuna gitmedi ve kadınla­

no ve çocukların öldürülmesini yasakla­

dı. İmam Muhammed buradan hareketle

kadın, çocuk ve yaşlı insanların savaşta

hedef yapılmamasını fıkhl hüküm ola­

rak kayda geçirmiştir.l> Anılan kimsele­

rin hedef alırımamaları, silah kullanma­

dıkları ve fiili bir saldırıya girmedikle­

rindir. Bu dururnda savaşta yer almayan .

sivil halk da bu kapsamda düşünülebilir.

Page 9: 255887isamveri.org/pdfdrg/D255887/2016/2016_KARADASC.pdf1 eıı-Neml 27/9 ı -93. 1 er-Rfun, 30/60. Bu ayetin yorumu için bkz. Matüti di, u'vil4til Ehli's-Sumll!, ıışr. Fatıma

Tevekkül

Tevekkül ise iman ile arnelin rabıtası­

dır. İradesini ortaya koyan ve teşebbü­

se geçen müınin bu irade ve teşebbüsün

arkasında yüce Allah'ın olduğunu bil­

diğinde iradesini ve gücünü en yüksek

düzeyde kullanmaya yönelir. Sunuliah

Gaybl'nin dediği gibi insan iradesin­

de muhayyer, istidadında mecburdur.

Bunun anlamı, insanoğlu iradesinde

engelsiz bir özgürlüğe salıipken gücü

sınırlıdır. Dolayısıyla bu sınırlı gücü­

nü hesaba katarak iradesini kullanma­

sı ve gerçekçi kararlara yönelmesi gere­

kir. Gücünü aşan hallerde veya gelecek­

le ilgili planlarında daha büyük bir güce

yaslanması ve ondan yardım talebinde

bulunması gerekir. İşte buna tevekkül

denilmektedir. "Bir kez karar verdin

mi, artık Allah'a dayan. Çünkü AIJah

kendisine dayanıp güvenenleri sever. " 16

mealincieki ayet-i keôme bunu en güzel

ve net olarak anlatmaktacLr. Mü min kul,

iradesini/niyetini ortaya koyup teşeb­

büs aşamasında geçtiğinde sonucun nasıl

olacağım tam olarak bilmesi söz konu­

su değildir. Dolayısıyla gücünü aşan bir

durum karşısında yüce bir güce dayan­

ması, güvenınesi ve oradan destek alma­

sı gerekmektedir. Bunun adı Kur'an ve

sünnette tevekküldür. Mürninler karar

verip Bedir harbine çıktıklarında Yüce

Allah'a dayanmışlar, onlara destck ola­

rak melekler gönderilmiştir. Her ne

kadar melekler fiilen savaşa katılma­

mış olsalar bile mürninleri cesaretlen­

dirmek ve kafırleri korkutmak suretiy­

le ciddi bir psikolojik destek olnıuşlar­

d.ır. Bu sayede mürninler kendilerinin

üç kat düşmanı yenmişler, bir lusmını

da esir almışlardır. 17

/

Al-i İnı.rin 3/ 159.

•· Meleklerin sav~tal.i dunı­mu ile ilgili bkz. M~türidJ,

u 'vilat, I, 305-307.

iSLAM FETiHLERiNIN iNANÇ ARKA PLANI 201

Page 10: 255887isamveri.org/pdfdrg/D255887/2016/2016_KARADASC.pdf1 eıı-Neml 27/9 ı -93. 1 er-Rfun, 30/60. Bu ayetin yorumu için bkz. Matüti di, u'vil4til Ehli's-Sumll!, ıışr. Fatıma

ıu. '~ltı/ı size birçok yerde özellikle deHwıey11'de yarılım etti. Ka­labalıklığmrz aklmrzı başınız­

daıı almıştı. Aırıa o kalabalık ol-11111/ttz sizi lıiçbir şeydeır kom~ rrındı. O kocarnarı ~ryiizil size dar geldi. Arlurmzı dihıiip lurç­tırrız. Sorıra Al/alı, El(isi'11e • ., irıarıarılaragı1•·erı .-.<esaret ver­di . • Si;::irı görrnediğiıriz ordrı/ar

göırdeı·di. Ka.fo·lere de .ızabım irıdirdi. Dır, knfiAcrelusileu bir cez.ı idi." ( et-Tevbe 9/25-26). Geniş bilgi için bkz. İbn Hi­şam, ~.>-Sirctii'u-Ncbeviyyc,

nşr. Ömer Abdusselaın Ted­nıurl, Beyrut 1408/L987, IV. 80 vd.; bk. Matütid'l, Te 'vllôt, ll, 394-396.

••· ei-Babra 2/153.

~··· el-Ankebut, 29/69.

11· Al-i iınf.ln 3/144.

"· el-Kasas 28/56.

~>. er-R.ı'd 13/40.

n Yusuf, 12/67.

~•. Matüridl. Te'ı•iMt. Il, 592.

Tevekkülün olmadığı veya eksik bu­

lunduğu durumlarda, s~zgellmi Huneyn

gazvesiode, mürninler sayıca daha çok

olmalauna rağmen bozguna uğramışlar,

Kur'an'daki ifadeyle, "kaçacak yer araımş­

larclır". 18 Bu durumda tevekkül Allah'ın in­

sana ciddi anlamda manevi bir destcğid:ir.

Bu yüzden Yüce Allah, "Ey iman eden­

ler, Allah'tan sabır ve dua ile yardırı:ı iste­

yin. Muhakkak ki Allah sabredcnlerle be­

rabcrdir."19 buyurmaktadır. Tevekkül as­

lında insanın bir sorumluluğu üsclenmesi

anlamına gelir. Fakat insanın önünde yani .. gelecekte o kadar çok bilinmezler vardır ki

bu bilirırı:ıezleri aşıp her şeyi hesaba katma­

sımümkün değildir. Bu durumdainsanın

yüce bir kudrete dayanması kaçınılmazdır.

Nitekim Allah'a dayanmayanlar, bu konu­

da ya büyücüyakahin ya da medyum gibi

gelecekten haber verdiği iddia edilen bir

takım karanlık şahıslara başvurmaktaclır­

lar. Eıı doğrusu müminin bir sıkıntı veya

karar noktasında yaratıcısı ve rabbi olan

Allah'a dayanması ve ondan yardırı:ı iste­

mesidir. Nitekim namazın her rekannda

okunan Fatiha Suresi' nde, "Biz sadece sana

ibadet eder ve sadece serıden yardım iste­

riz," diye beyan ve ikrarda bulunrnaktayız.

Tarih boyunca fatihler de bu duygu

ve inanç ile hareket ettiklerinde devasa

düşmaıılara karşı zafer elde etmişler ve

aşılmaz denen kaleleri aşarak muazzam

fetihler gerçckleştirınişlerdir. İstanbul'un

fethi bu tevekkülün en güzel örnekleri

ile doludur. Ancak tevekkül azim ve ka­

rarlılık içinde olduğunda yüce Allah'ın

yardımı ve yol göstermesi gerçekleşir.

Nitekim İstanbul'un fatihleri bu kararlı­

lığı ve adanmışlığı gösterdikleri için Yüce

Allah da onlara yenj yollar bulma, mese­

la gemileri karadan götür me fikri bahşet­

ıniştir. "Kim bizim uğrumuzda canını or­

taya koyareasma mücadele ederse, biz on­

lara birçok çıkış yolu gösteririz. Çünkü

202 EYÜP SULTAN SEMPOZYUMU XII

Allah güzelliği ve iyiliği kendisine sıfat

edirırı:ıiş kullarıyla beraberdir. "20

Ancak tevekkül, ihlas ve samllniyetle

birlikte olmalıdır. Allah'a dayamrken asla

bir başkasım ortak kılmak veya başkasına

da biraz dayanmak fikri olmamalıdır. Yani

islam'da lider kültü yoktur. Nitekim Yıice

Allahayeti kerlıne de, "Muhammed ancak

bir elyidir. Ondan önce de peygamberle~ geçmiştir. O ölse ya da öldürülse ökçele­

riniz üzerinde gerisin geriye mi dönersi­

niz. Kim böyle ökçeleri üzerinde gerisin

geriye dönerse Allah'a asla bir zarar ve­

remez. Allah şükredenlere mükafatları­

nı verecektir."21 buyurmak suretiyle Hz.

Peygamber'in bile Allah'ın yanında bir da­

yanak olarak görülmesini istememektedir.

Çünkü Hz. Peygamber bir uyarıcı, tebli­

ğci ve uygulayıcıdır. "Sen istediğini bida­

yete erdiremezsin, dilediğini hidayete er­

direcek olan Yüce Allah'tır!"22 mealinde­

ki ayet, Hz. Peygamber'in görev ve yetki

alanını belirlemektedir. Dolayısıyhı. insan

ancak gücü mjktannda çaba ve çalışma or­

taya koyar, Yüce Allah'a dayanır ve sonuç

Allah tarafından belirlenir: "Ey Nebi! Sana

düşen sadece tebliğ etmektir, hesap gör­

mek bize aittir."23 .Hz. Yakub'un .Mıs.ı.r'a

giden çocuklarına, "Sakın hepiniz bir ka­pıdan girmeyin, farklı kapılardan ayn ayrı

girin!" e.rnir ve tavsiye etmesi ardından da,

"Allah' m takdir ettiği bir şeyi ben sizden gi­

derebilecek değilim. Çünkü hüküm sade­

ce Allah'a aittir. Ben ,allah'a dayanıp gü­

ceniyo.ı:um, siz de O'na dayanın ve güve­

nin, "24 şeklinde açıklama da bulunması as­

lında birbiri ile çelişen iki ayrı durum de­

ğildir. Zira kaygı duymak insamn alışıla­

gelmiş tabü halidir. Nitekim insan arzu­

ladığına yönelir, korktuğundan ise sakı­

nır. Ancak işin sonucunu kestirmesi im­

kin dahilinde değildir. Bu durumda te­

vekkül, işin sonucunu Allah'a havale et­

mek ve O'na dayanmaktır.2s

Page 11: 255887isamveri.org/pdfdrg/D255887/2016/2016_KARADASC.pdf1 eıı-Neml 27/9 ı -93. 1 er-Rfun, 30/60. Bu ayetin yorumu için bkz. Matüti di, u'vil4til Ehli's-Sumll!, ıışr. Fatıma

Haınd ve İstiğfar

Yüce Allah yardım eden, insan ise yardı­

ma m~taç olandır. Mutlak anlarnda yar­

dım eden her türlü noksanlıktan uzaktır.

Yardıma muhtaç ise noksanlıkları, eksik­

likleri ve ihtiyaçları olandır. Her türlü

eksiklikten uzak olan Allah, kendi mü­

kemmelliğini ve bizim noksanlığımJZı

hatırda tutmarnızı istiyor. Bir nimete

erdiğirnizde, bir başarı elde ettiğimiz­

de veya büyük bir fetih gerçekleştirdi­

ğimizde gurur ve kibre kapılıp yardıma

muhtaç olduğumuz günleri unutmama­

mız ihtarında bulunuyor. Yüce Allab'ı

noksanlıklardan uzak görmek anlamına

gelen tesbih işte budur. Diğer bir deyiş­

le tesbih, Yüce Allah'ın her tür noksan­

lıktan uzak olduğu bilincinde olmamız

ve bunu dile getirmernizdir.

Harnd ise, O'nun övgüyelayık oldu­

ğunu hatırlamarnız ve onu dillendirme­

ınizdir. Çünkü eksiği bulunan ve sürek­

li ihtiyaç içinde kıvranan bir varlığının

övgüye layık olması ne kadar doğrudur?

Her an günaha bulaşan veya bulaşma ds­

ki içinde bulunan, sürekli yeme ve iç­

meye ihtiyaç duyan, yalnız kalmaktan

ve yalmz bırakılmaktan korkan insarıın

övgü beklemesi, en hafif tabirle kendi­

sini bilmemesi anlamına gelir. Zaten in­

san kendisini bilse, acziyetini ve muhtaç­

lığını kavrasa Yüce Allalı'ı da hakkıyla

bilir. Övgü ancak alemlerin Rabbi, her

iki dünyanın yegane Hakim'i, kullarına

karşı şefkat ve merhametli Yüce Yarancı

olan Allah aittir.

Yüce Allah, Mekke'nin fethi sonucu

insaniann dalga dalga İslam'a koşcukları o

günde, Hz. Peygamber'den Allah' ı hamdile

tesbih etmesini ve bunu ümmeti ne öğretme­

sini buyuruyor. Nitekim Hz. Peygamber

devesinin üstünde Mekke'ye girerken bir

fatihkomutan gururu içinde değil, bir kul

mütevazılığı içindedir. Devesinin üstünde

başı öne eğik. ulvi bir mahcubiyet içeri­

sindedir. Hamd ve tesbih edilmek Allalı'a

ne kadar yakışırsa, Allah' ı hamd ve tesbih

etmek dekula o kadar yakışır.

/

iSLAM FETiHLERiNiN iNANÇ ARKA PLANI 203

Page 12: 255887isamveri.org/pdfdrg/D255887/2016/2016_KARADASC.pdf1 eıı-Neml 27/9 ı -93. 1 er-Rfun, 30/60. Bu ayetin yorumu için bkz. Matüti di, u'vil4til Ehli's-Sumll!, ıışr. Fatıma

u. Mulıınmed 47/19. İstiğfar, Allah'ın kullarına verdiği ha­

dsiz ve hesapsız nimetin kadrjııj bileme­

rnek ve şükrünü eda edememekten dolayı

Allah'a yönelik mağfiret düemektir. Tövbe

ise, Allah'ın emirlerini yerine getirmernek

ve yasakladıklanndan kaçınmamak sure­

tiyle günaha ginnekten dolayı Allah'tan

af düemek ve bağışJanmak için el açmaktır.

Allah, Hz. Peygamber'denistiğfar etme­

sini isterken, nimetlerini hatırlamasıru ibtar

ediyor. Aslında burada, "Kızım sana söy­

lüyorum gelinim sen anla," atasözündeki

204 EYÜP SULTAN SEMPOZYUMU XII

anlam vardır. Sanki Allah Hz. Peygamber

üzerinden bizlere ihtar etmektedir. Bir ayette

ise Yüce Rabbimiz, Sevgili Peygamberiınize,

"Kendi günahın, mürnin erkeklerin güna­

hı ve mürnin kadınların günahı için bağış­

lanma dile!"'ı6 buyurmaktadır. Öyleyse Hz.

Peygamber'in bağış düemesi sadece kendi­

si için değil, aynı zamanda kadını ve erke­

ği ile bütün müminJer içindir. Bu durumda

bir müminin savaşta ve banşta temel görevi,

nimete ermede şüktü yerine getirmek, bir

musibede karşılaşıldığında sabırlı olınaktır.

Allah'a Sığınma

Hakkın yanında batıl, haynn yanında şer

her zaman vardır. Dünya hayatı bu zıtlık­

lar üzere kurulınuştur. Kuru ve yaş, iyi ve

kötü, dişi ve erkek, az ve çok hep içiçedir.

Bunları ayırt etmek çok da kolay değildir.

Bu yüzden Yüce Allah'a sığınmak, yani

sürekli teyakkuz halinde olmak gerekir.

Nitekim Mekke fethedilmiş ama iş he­

nüz bitmemişti. Kafirler ve müşriklerin

artıkları iş başındaydı. Mekke'nin fethi­

nin sevincini yaşamaya fırsat vermediler.

Havazin ve Sakif kabileleri, Mekke'nin

Page 13: 255887isamveri.org/pdfdrg/D255887/2016/2016_KARADASC.pdf1 eıı-Neml 27/9 ı -93. 1 er-Rfun, 30/60. Bu ayetin yorumu için bkz. Matüti di, u'vil4til Ehli's-Sumll!, ıışr. Fatıma

fethinin ardından sıranın kendilerine gel­

diğini gördüler ve hemen hazırlık yaptı­

lar. Kendilerince zafer sarhoşluğu içinde

olan Müslümanları bir baskıula gafil av­

layacaklardı. Hz. Peygamber bunun ha­

berini aldı ve derhal hazırlık yapddı; on

iki bin kişilik bir ordu ile sefere çıkıldı.

Bu sayıda bir ordu, Müslümardarın o

güne kadar ulaştıkları en büyük rakamdı.

İşte tam bu noktada düşmanın şerri­

nin yanında insanın içindeki şer de or­

taya çıktı. islam askerleri arasında gu­

rur ve kibre kapılanlar oldu. Sayıca çok­

luklarına bakıp düşmanı küçümsediler.

Büyüklük içierini kapladı. Allah'a gü­

venrnekten daha çok, sayısal üstürdük­

lerine güvendiler. Bu güven yetmedi

ve bir anda İslam ordusu dağıldı. Hz.

Peygamber yalnız kaldı. Uahi yardım

geldi ve toparlandılar, düşmana var güç­

leri ile saldırdılar ve sonuçta zafer elde

edildi. Zafer sayıca çok olmaları ile de­

ğil, ilahi yardım ile gerçekleşti.

"Allah size birçok yerde, özellikle de

Huneyn'de yardım etti. Kalabalıklığınız

aklınızı başın ızdan almıştı. Ama o

kalabalık olmanız sizi hiçbir şeyden ko­

rumadı. O kocaman yeryüzü size dar gel­

di. Arkanızı dönüp kaçtınız. Sonra Allah,

Elçisi'ne ve inanardara güven ve cesaret

verdi. Sizin görmediğiniz ordular gönder­

di. Kafidere de azabım indirdi. Bu, kafiele­

rekesilen bir ceza idi." (et-Tevbe 9/25-26).

Savaş bitti ama iş bitmedi. Ganimet

taksimi sırasında şeytan bir harrde daha

yaptı. İnananların içindeki haset duygu­

larını kabarttı. Ganimet taksimi sıraş~nda

yeru Müslüman olanlara Hz. Peygamber'in

fazla mal vermesi, bazı Ensar gençleri­

ni üzdü. Hz. Peygamber'in Mekkeli

yakınlarına ve hemşeriterine iltimas geç­

tiğini düşündüler. Artık Medine'ye de

gelmeyeceğ.ini zannettiler. Kıskandtlar,

hatta kıskançlıklarını söze döktüler. Hz.

Peygamber onları topladı ve "Ey Ensar!

Sizin bir Peygamber ile yurdunuza dön­

meniz, Mekkelilerin mal ile dönmesinden

daha hayırlı değil mi?" dedi. Hepsinin içi­

ni sevinç kapladı. Ne mal kaldı gözlerin­

de ne mülk. Peygamber yanlarında ka­

lacaktı ve yurtlarını şereflendirmeye de­

vam edecekti. Kıskançlık bitti, söndü ve

/

iSlAM FETiHLERiNiN iNANÇ ARKA PLANI 205

Page 14: 255887isamveri.org/pdfdrg/D255887/2016/2016_KARADASC.pdf1 eıı-Neml 27/9 ı -93. 1 er-Rfun, 30/60. Bu ayetin yorumu için bkz. Matüti di, u'vil4til Ehli's-Sumll!, ıışr. Fatıma

gitti. Din kardeşliği yeniden ve daha gür

bir şekilde içlerinde yeşerdi.

Daha bir müddet Önce düşman olup

Hz. Peygamber ve Müslümanlarla sava­

şan Havazinliler geldiler ve yardım iste­

diler. Mallarının ve esirlerinin geri ve­

rilmesini talep ettiler. Hz. Peygamber

mal ve esirler arasında tercih yapın

dedi. Onlar da esirleri tercih ettiler.

Hz. Peygamberi onlarının hepsini bı­

raktı. Özgürlüğe yol verdi. Şer olan esa­

ret kapısını kapattı ve hayır olan öz­

gürlük kapısını açtı. Havazinliler, Hz. • Peygamber'in sütannesi Halime'nin ka-

bilesi i dj. Hatta savaş esirleri arasıııda süt­

kardeşi Şeyma da vardı. Bu olaydan son­

ra, geç de olsa Hz. Peygamber'in süt ak­

rabaları İslam safına geçmişlerdi.

Kalelerine çekilip direnen Taif'in

Sakif kabilesi daha sonra geldi ve

Müslüman oldu. Ama meydana dik­

miş oldukları putlarının yerinde kal­

masını talep ettiler. Hz. Peygamber, o

put orada durduğu sürece onlann kal­

binden şirkin silinmeyeceğini biliyor­

du. Onların rızasını aldı, adam gönder­

di ve putu yıktırdı. Aslında amaç onla­

rın kalbindeki putu yıkmak ve kırmak­

tı. Allah'ın evi olan insanın kalbini şirk­

tç:n anndırmaktı.

Böylece Hicaz bölgesi İslam'a gel­

miş, bütün Araplar dalgalar halinde

İslam'a koşmuşlardı. Ama tehlike bit­

nıiş değildi. Dünya hayatında şerler de­

vam ediyordu. Bu yüzdendir ki Yüce

Peygamber, "Bütün insanlar, 'Allah bir­

dir!" diyenekadar onlarla mücadele et­

mekle emrolundum!" buyurdu. Allah'ın

birliği düşüncesine eren, kurtuluşa ere­

cekti. O'nun mücadelesi insanlığın kur­

tuluş mücadelesiydi.

Hz. Peygamber, Mekke hayatında tev­

hid ve şirk mücadelesi verdi. Medine'ye

vardı, Yahudilerin inkarları ile karşılaştı.

206 EYÜP SULTAN SEMPOZYUMU XII

Onlarla mücadele etti. Yahudiler daha

bilgiç ve daha planlı hareket ediyorlardı.

Müşriklerle işbirliği yaptılar, aralann­

dan münafıldar türeterek içeriden İslam' ı

yıkmayı; hatta bu münafıklara alternatif

mescit inşa. ettirerek, bölücülük yapma­

yı denedilcr. Kudüs'e doğru namaz kıl­

dı, bize uyuyor dediler. Kıble değişip

Kabe'ye yönelince yönünü şaşırdı d6di­

ler. Onlarla anlaşmak neredeyse itnkan­

sız, onlarla baş etmek zordu, onlarla ya­

şamak sıkıntılıydı.

Büyü yapmayı bile denediler .

Kağıtlar yazdılar, bir kuyuya attılar. Hz.

Peygambeır'in hastalığını ona bağladı­

lar. İnsanlar arasında laf yaydılar ve Hz.

Peygamber'i etkisiz hale getirdiklerini

düşündüler. Hasetlerinden ne yapacak­

larını şaşırdılar. Sonra kendi başlarına

çorap ördöler. Müslümanlarm en zor

zama.nlarında, Hendek Savaşı ortasın­

da planlar kurduJar, düşmanla işbirliği­

ne gittiler. Düşman gitti, onlar yapayal­

nız ve desteksiz kaldılar. Bütün planlan

suya düştü. Ve savaş hukuku uygulandı.

Cezalarına razı oldular ve Medine'den çı­

kıp gittiler. Allah onların bütün oyunla­

rını böylece boşa çıkardı.

Sonuç

İnsan yalıuz dünyaya gelir ve yalnız ola­

rak dünyadan ayrılır. Kimse onunla bir­

likte kalınaz. Bu durumunu en çok gece

insana hatırlatır. İnsan, geceleyin yalnız

ve kendisi ile baş başadır. Gece karanlık

gece yalnızlıktır. İşte böyle bir durum­

da yani karanlık çöktüğünde, insan ken­

disiyle yapayalıuz kaldığında güven du­

yacağı, dayanacağı ve imdat bekleyece­

ği bir dayanak ve sığınak arar. İnsanın

"Karanlık çöktüğünde gecenin şerrin­

den" sığınacağı yegane merci Allah'tı.r.

Page 15: 255887isamveri.org/pdfdrg/D255887/2016/2016_KARADASC.pdf1 eıı-Neml 27/9 ı -93. 1 er-Rfun, 30/60. Bu ayetin yorumu için bkz. Matüti di, u'vil4til Ehli's-Sumll!, ıışr. Fatıma

Çünkü başka kapı yoktur. insanlan ra­

hatsız eden, onlara acı çektiren, eşleri

birbirinden ayıran, toplwna fitne sokan

ve arkalanndan her türlü desiseyi çevi­

ren büyücülerden, cincilerden ve med­

yumlardan ancak AJlah'a dayanarak ko­

runmak mümkündür. Yüce Peygamber

de böyle yaptı. O'nun açtığı yolu takip

etmek de bize kaldı. Nitekim O, hasetçi

Yahudilerin şerrinden de Allah'a sığına­

rak korunmuştu. Çünkü "düğüınlere üf­

leyenlerin şercinden ve haset ettiklerin­

de hasetçilerin şerrinden" ancak Allah'a

sığınarak korunabilirdi.

Savaş alanında da Yüce Allah'tan

başka destek, sığınılacak başka melce ve

merci yoktur. Ancak O'nun yardımı ile

bütün zaferleri elde etmek, kalıcı fetih­

leri gerçekleştirmek ve şerlerden korun­

mak mümkündür. Şu da bir gerçektir ki

bu dünya imtihan alamdır. Bazen kötü

olan sav~la da imtihan olunur. Burada

sabır, sehat, metanet, azimet, tevek­

kül çok önemli rol oynar. Bu noktada

. '

sağlam irade ortaya koyarnayan, gerek­

tiğinde canını dahi feda etmeyi göze

alamayan ve bunu sözden fiiliyata ge­

çiremeyen hem bu dünyada hem de ahi­

rette hüsrana uğrar. Bilinmelidir ki her

kazanılan zaferin arka planında/terne­

linde sağlam irade, sarsılmaz iman gücü

ve şüpheye yer bırakmayan yakin bilgi­

si vardır. Bu yüzden Yüce AJlah galip

gelmesi için Hz. Adem'e isimleri, kay­

bettiğinde kendisine gelmesi için tövbe­

yi öğretti.27 İnsana akıl verdi ve bu ak­

lını heva ve hevesi yönünden değil de,

Peygamberin getirdiği hidayet doğrul­

tusunda kullananın kurtuluşa ereceği­

ni müjdeledi. Sözü, İmamMatüridl'nin,

"Biz insanı yaratttk ve kendi kendisine

verdiği vesveseyi biliriz, " 28 mealinde­

ki ayetin yoruınuyla bağlayalım: "Kişi

nefsinin çağrılarına ve arzularına ken­

disinj kapatır; aklının ve zihninin dave­

tine yönelirse kurtuluşa erer ve başarı­

yı elde eder. "29

/

» . bkz. ei-Bahra 2/30-37.

"· IGf 50/16. 29• Matüridi, Te'vi/at, N, 558.

iSLAM FETiHLERiNiN iNANÇ ARKA PLANI 207