1. haftaacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/30599/alm_317_ceviri_v_dursun_zengin.pdf · 1. hafta dİl ve...

18
1. HAFTA DİL VE DİLİN ÇEŞİTLERİ Yeryüzündeki Dillerin Sınıflandırılması Almanca ve Türkçenin Dilbilimsel Özellikleri Almanca ve Türkçenin Kendine Has Bazı Özellikleri ÇEVİRİ Çevirinin Tarihi Çeviribilim ve Çeviri Çeviri ve Çeviri Türleri Yazılı Çeviri Sözlü Çevri EDEBİ ÇEVİRİ VE EDEBİ ÇEVİRİNİN ÖZELLİKLERİ Edebi Eserlerin Dili Edebi Eserlerde Anlam Edebi Türler Dilin İşlevleri Edebi Metinlerin Çevrilebilirliği Edebi Bir Çeviride Kaybolan Unsurlar İyi Bir Çeviri Nasıl Olmalı? Bir Çevirinin Kalitesi Nasıl Ölçülür? Çevirmen ve Çevirmen Türleri İyi Bir Çevirmenin Özellikleri Çeviriyi Etkileyen Faktörler Hangi Durumlarda Çeviri Daha Zordur? Çeviri Sürecindeki Aşamalar Çeviride Kullanılan Araç ve Gereçler Çeviride Önemli Bazı Kavramlar Eşdeğerlik Eşdeğerlik ve Çeviride Karşılaşılan Sorunlar Uygunluk Kabuledilebilirlik Çeviri Yöntemleri Çeviri Kuramları Çeviri Süreci İçin Kuramsal Modeller Çeviride Strateji ve Teknikler Bilgisayarla Yapılan Çeviri Çeviri Eleştirisi Dil ve Dilin Çeşitleri Çeviri yapan birinin her şeyden önce dilin çeşitlerini, yani ne tür dillerin söz konusu olduğunu bilmesi lazım. Dilleri ait oldukları gruplara göre de sınıflandırmak mümkün: 1. İnsanların dili 2. Hayvanların dili 3. Nesnelerin dili İnsanların kullandığı diller oluşma biçimine göre iki gruba yarılır: 1. Doğal diller 2. Yapma diller Doğal diller doğal ortamda oluşan dillere denir. Örneğin Almanca, Türkçe vs. Yapma diller ise insanlar tarafından belli bir amaç için bilinçli bir biçimde oluşturulan dillerdir. Örneğin Esperanto, fizik, kimya, matematik, mantık gibi alanlarda kullanılan özel formüller ve diller, bilgisayar programlarında kullanılan özel diller vs. Belirtmiş olduğumuz bu diller ifade edilirken veya algılanırken belli kanallar ve duyu organları kullanılır. Bunları genel olarak şöyle gruplandırabiliriz: 1. Görsel (Göz) 2. İşitsel (Kulak) 3. Görsel-İşitsel (Göz-Kulak) 4. Dokunsal (Deri) 5. Kokusal (Burun)

Upload: others

Post on 06-Jan-2020

19 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: 1. HAFTAacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/30599/ALM_317_ceviri_V_Dursun_Zengin.pdf · 1. HAFTA DİL VE DİLİN ÇEŞİTLERİ Yeryüzündeki Dillerin Sınıflandırılması Almanca ve

1. HAFTA DİL VE DİLİN ÇEŞİTLERİ Yeryüzündeki Dillerin Sınıflandırılması Almanca ve Türkçenin Dilbilimsel Özellikleri Almanca ve Türkçenin Kendine Has Bazı Özellikleri ÇEVİRİ

Çevirinin Tarihi Çeviribilim ve Çeviri Çeviri ve Çeviri Türleri

Yazılı Çeviri Sözlü Çevri

EDEBİ ÇEVİRİ VE EDEBİ ÇEVİRİNİN ÖZELLİKLERİ Edebi Eserlerin Dili Edebi Eserlerde Anlam Edebi Türler Dilin İşlevleri Edebi Metinlerin Çevrilebilirliği Edebi Bir Çeviride Kaybolan Unsurlar İyi Bir Çeviri Nasıl Olmalı? Bir Çevirinin Kalitesi Nasıl Ölçülür? Çevirmen ve Çevirmen Türleri İyi Bir Çevirmenin Özellikleri Çeviriyi Etkileyen Faktörler Hangi Durumlarda Çeviri Daha Zordur? Çeviri Sürecindeki Aşamalar Çeviride Kullanılan Araç ve Gereçler Çeviride Önemli Bazı Kavramlar

Eşdeğerlik Eşdeğerlik ve Çeviride Karşılaşılan Sorunlar Uygunluk Kabuledilebilirlik

Çeviri Yöntemleri Çeviri Kuramları Çeviri Süreci İçin Kuramsal Modeller Çeviride Strateji ve Teknikler Bilgisayarla Yapılan Çeviri Çeviri Eleştirisi

Dil ve Dilin Çeşitleri

Çeviri yapan birinin her şeyden önce dilin çeşitlerini, yani ne tür dillerin söz konusu olduğunu bilmesi lazım. Dilleri ait oldukları gruplara göre de sınıflandırmak mümkün: 1. İnsanların dili 2. Hayvanların dili 3. Nesnelerin dili İnsanların kullandığı diller oluşma biçimine göre iki gruba yarılır: 1. Doğal diller 2. Yapma diller Doğal diller doğal ortamda oluşan dillere denir. Örneğin Almanca, Türkçe vs. Yapma diller ise insanlar tarafından

belli bir amaç için bilinçli bir biçimde oluşturulan dillerdir. Örneğin Esperanto, fizik, kimya, matematik, mantık gibi alanlarda kullanılan özel formüller ve diller, bilgisayar programlarında kullanılan özel diller vs. Belirtmiş olduğumuz bu diller ifade edilirken veya algılanırken belli kanallar ve duyu organları kullanılır. Bunları genel olarak şöyle gruplandırabiliriz:

1. Görsel (Göz) 2. İşitsel (Kulak) 3. Görsel-İşitsel (Göz-Kulak) 4. Dokunsal (Deri) 5. Kokusal (Burun)

Page 2: 1. HAFTAacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/30599/ALM_317_ceviri_V_Dursun_Zengin.pdf · 1. HAFTA DİL VE DİLİN ÇEŞİTLERİ Yeryüzündeki Dillerin Sınıflandırılması Almanca ve

Dolayısıyla bazı diller görsel, bazıları işitsel, bazıları görsel-işitsel, bazıları dokunsal ve bazıları da koku duyusuyla ifade edilir ya da algılanır. Örneğin bizim kullandığımız dili biz görsel ve işitsel olarak ifade ederiz ya da algılarız. Diğer bir anlatımla, bir şeyi yazıp okuduğumuz zaman görsel, dinlediğimiz ya da konuştuğumuz zaman işitsel olarak ifade etmiş ya da algılamış oluruz.

Bizim konumuzu oluşturan insan dili üç şekilde ifade edilebilir: 1. Yazılı olarak (Yazı dili) 2. Sözlü olarak (Konuşma dili) 3. Beden dili şeklinde (Beden dili)

Biz burada daha çok yazılı ve sözlü dil üzerinde duracağız. Dolayısıyla yazılı ve sözlü çeviri, özellikle de yazılı çeviri

üzerinde duracağız. Yazılı ve sözlü dilde, yazı dili ve konuşma dili söz konusudur. Sözlü ve yazılı dil arasında benzerliklerin yanında önemli farklılıklar da söz konusudur. Örneğin kullanılan sözcükler, yapılar, kalıp ifadeler, cümle yapıları ve bunların ifade ediliş biçimleri vs. Dolayısıyla iyi bir çeviri yapmak isteyen bir çevirmenin buna dikkat etmesi ve hem yazılı hem de sözlü dile çok iyi hakim lazım.

Bir ülkede ya da bir toplumda kullanılan çeşitli diller vardır.

Yeryüzündeki Diller

Yeryüzündeki dillere genel olarak bakıldığında, bazı dillerin birbirine benzediğini, bazılarının az, bazılarının ise hiç benzemediğini ve çok farklı olduğunu görürüz. Kuşkusuz bu özellikler çeviri için çok önemlidir, çünkü bir çeviri yaparken diller birbirine ne kadar benzer ise çeviri o derece kolay, birbirinden ne kadar farklı ise o derece zor yapılır

Almanca ve Türkçenin Dilbilimsel Özellikleri Almanca ve Türkçe hem yapı hem de akrabalık derecesi bakımından birbirinden farklı dillerdir. Daha önce de

belirtildiği gibi, farklılıklar ne kadar fazla ise çeviri de o denli zorlaşır. Almanca ve Türkçe arasında birçok farklı özellik söz konusudur, ancak benzer özellikler de bulunur.

Almanca ve Türkçenin Kendine Has Bazı Özellikleri 1. Anlambilimsel özellikler 2. Sözdizimsel özellikler 3. Biçimbilimsel özellikler 4. Sesbilimsel özellikler 5. Kullanımdilbilimsel özellikler 6. Yazım kuralları ile ilgili özellikler

Page 3: 1. HAFTAacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/30599/ALM_317_ceviri_V_Dursun_Zengin.pdf · 1. HAFTA DİL VE DİLİN ÇEŞİTLERİ Yeryüzündeki Dillerin Sınıflandırılması Almanca ve

ÇEVİRİ Çevirinin Kısa Tarihi Çeviri doğrudan dille ilgili bir şey olduğu için dil ile çok sıkı bir ilişkisi vardır, çünkü çeviri ancak dille mümkündür ve ona bağımlı olarak ortaya çıkmıştır. Çevirinin oluşması dilin ve yazının oluşma evresine kadar uzanır. Dilin yaklaşık 100.000 yıl, yazının da 5000 yıl önce oluştuğu düşünülürse, çevirinin epey bir eskiye dayandığı görülür. Yazı daha sonra bulunduğu için doğal olarak sözlü çeviri yazılı çeviriden daha eskidir. Ancak sözlü çevirinin geçmişi konusunda çok az araştırma yapılmıştır.

En eski kaynaklara göre, çeviri işinin MÖ 2000’li yıllarda bir meslek olarak icra edildiği görülmektedir. Eski Asur, Babil ve Hititlerin hüküm sürdüğü dönemlerde, bu devletlerin Mısır ve İbrani devletleri arasında yaptıkları yazışmalar için hükümdarlar tarafından sekretarya işlerinde özel olarak görevlendirilen kâtipler bulunurdu ve bu katipler hem gönderilecek mesajları ya da mektupları yazar, hem de onlardan gelecek olan cevapları çevirirdi. Bu nedenle çeviri sözcüğünün kökeni de ta İbranice (targum), Asurca (ragamû) ve Arapçaya (tarcüman) dayanır. Eski Mısır’da “baş tercüman” unvanıyla babadan oğla geçen yüksek dereceli memurlar vardı. Çevirmenlik mesleğinin eski Çin ve Hindistan’da da çok eskilere dayandığı belirtilmektedir. Ancak Avrupa dışındaki kültürlerde ya da dillerde çeviri konusunda çok az şey bilinmektedir. Antik dönemde kilden yapılan levhalar üzerinde iki ya da daha fazla dilde yazılmış olan sözcük listelerinin bulunması çeviri faaliyetinin yapıldığını göstermektedir.

Bilinen en eski çevirilerin önemli bir bölümü dini alanda yapılan çevirilerdir. Örneğin Septuaginta (MÖ 3.yy.) bilinen en eski dini çeviridir. Bu çeviri Tanah’ın (Tevrat ve Zebur) eldeki en eski Antik Yunanca çevirisidir. Mısır'da yaşayan Yahudiler için çevrilmiş, daha sonra ilk Hıristiyan kiliseleri tarafından da kullanılmıştır.

Çeviriyle ilgili diğer önemli bir belge de Rosetta Taşı’dır (MÖ 196). Napolyon'un 1798 yılındaki Mısır Seferi sırasında, kale yapımındaki bir kazı esnasında rastlantı eseri bir Fransız askeri tarafından bulunmuştur. Yüzyıllar boyunca çözülemeyen bir sır olarak kalan Hiyeroglif bu taşın yardımıyla çözülür. Mısır kralı V.Ptolemaios, eşi ve atalarının onuruna yazılan bu taş, belli başlı üç Mısır tapınağına gönderilmek amacıyla üç dilde yazılmıştır (Demotik, yani Mısır'da halkın kullandığı dil, Hiyeroglif ve Antik Yunanca). Böylece Mısır halkı, Mısır asilleri ve Yunanlar yazılanları rahatlıkla okuyup anlayabilmişlerdir.

Rosetta Taşı’dır (MÖ 196)

Çağımızda kitle iletişim araçlarının gelişmesi ve artması (örneğin internet, akıllı cep telefonu vs.), küreselleşmenin etkisiyle uluslararası ilişkiler artmış ve bunun sonucunda çeviri ile ilgili birçok kurum, kuruluş ve dernekler oluşmuştur. Ayrıca tatmin edici sonuçlar elde edilmese de, internette çeviri yapan çeşitli programlar da mevcuttur. Çeviriler daha çok yazılı metin

Page 4: 1. HAFTAacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/30599/ALM_317_ceviri_V_Dursun_Zengin.pdf · 1. HAFTA DİL VE DİLİN ÇEŞİTLERİ Yeryüzündeki Dillerin Sınıflandırılması Almanca ve

üzerinden yapılmaktadır, ancak “Google translate” gibi bilgisayar tabanlı çeviri sistemleri de yaklaşık 10 yıldır hayatımızda yer almaktadır. Söz konusu kuruluşlara ya da programlara ilişkin şu örnekler verilebilir:

- International Federation of Translators/ Uluslar-arası Çevirmenler Federasyonu

- International Association of Conference Translators/Uluslararası Yazılı Konferans Çevirmen-leri Birliği

- International Association of Conference Interpreters/Uluslararası Konferans Çevirmenleri Birliği

- European Union of Associations of Translation Companies

- EuroDicAutom: AB Komisyonu Çokdilli Terim Veritabanı

- UNESCO Clearing House for Literary Translation/UNESCO Yazın çevirisi veritabanı

- Avrupa Kitap Çevirmenleri Birlikleri Konseyi (CEATL)

- Üniversite Mütercim-Tercümanlık Bölümleri Uluslararası Konferansı (CIUTI)

- Tüm Çeviri İşletmeleri Derneği (TÇİD)

- Çeviri İşletmeleri Derneği (ÇİD)

- Kitap Çevirmenleri Birliği (ÇEVBİR)

- Türkiye Çevirmenler Derneği (TUÇED)

- Çeviri Derneği (ÇD)

- Türkiye Konferans Tercümanları Derneği (TKTD)

- Birleşik Konferans Tercümanları Derneği (BKTD)

- Çeviri-Wiki - Wikia üzerinde

- http://www.ceviriblog.com/

Page 5: 1. HAFTAacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/30599/ALM_317_ceviri_V_Dursun_Zengin.pdf · 1. HAFTA DİL VE DİLİN ÇEŞİTLERİ Yeryüzündeki Dillerin Sınıflandırılması Almanca ve

Çeviribilim ve Çeviri

Çeviribilim (Alm. Übersetzungswissenschaft/ Translatologie), çeviriyle ilgili her şeyi ele alıp inceleyen bir alandır, diyebiliriz. Yani çevirinin geçmişi, gelişim süreci, evreleri, bugünkü durumu, çevirmen, çevirmenlerin yetişmesi, özellikleri, çeviri kuralları, yöntemleri, teknikleri, kuramları, çevirinin öncesi, çeviri süreci, çevirinin sonrası, çevrilen ya da çevrilecek eserler, çevrilen eserlerin eleştirisi, çeviride kullanılan yardımcı araç gereçler gibi birçok konuyu kapsar. Bu nedenle çeviribilimi genel olarak, kuramsal, betimlemeli ve uygulamalı olmak üzere üç büyük gruba ayırabiliriz. Daha önce belirttiğimiz gibi, çeviribilim hem yazılı hem de sözlü çeviriyi kapsar.

Çeviri ya da çeviribilim başlangıçta sadece dilbilimle ilgisi olan ya da dilbilime ait olan bir alan olarak görüldü. Ancak çeviri ya da çeviribilimin en önemli özelliklerinden biri interdisipliner yani disiplinler arası bir alan olmasıdır. Başka bir ifadeyle, çeviri ya da çeviribilimin başta dil, dilbilim ve dilbiliminin alanları olan anlambilim, sözdizimi, sesbilgisi/sesbilim, biçimbilim, sözcükbilim, etimoloji, dil öğretimi, karşılaştırmalı dilbilim, genel dilbilim, uygulamalı dilbilim, dil tipolojisi, dil tarihi, adbilim, metindilbilim, kullanımdilbilim vs. olmak üzere, edebiyat, edebiyat bilimi, üslup, tarih, kültür, sosyoloji, dil coğrafyası, psikoloji, felsefe, ilahiyat, iletişim, göstergebilim, bilgisayar gibi birçok alanla yakından ilgisi vardır. Bunlara daha birçok alan eklenebilir, çünkü çevirinin neredeyse her alanla ilgisi söz konusudur. Diğer bilim dalları gibi çeviribilim de tarihsel süreç içinde geçirdiği birtakım gelişmelerden sonra bugünkü noktaya ulaşmıştır. Yıllardan beri çeviribilim ile ilgili yayınların yapılmasına ve yüzyılımızın ikinci yarısında çeviribilim adıyla özel bir alanın kurulmasına rağmen birçok sorunu olan bu alanın görevlerinin ne olduğu, hangi yöntemlerle çalıştığı, yapılan çalışmaların bilimselliği ve diğer alanlarla sınırlarının nasıl belirleneceği gibi sorular genellikle cevapsız bırakılmış ve tam bir açıklık getirilmemiştir. Bu nedenle çeviribilimin ne olduğunu kapsamlı bir biçimde ele alıp olaya açıklık getiren, herkes tarafından benimsenen ve bütün çeviri etkinliğini kapsayacak bir kuramı geliştiren bir çalışma ortaya konmamıştır. Çeviri konusunda her alan kendi bakış açısına göre kuramlar oluşturmuştur. Örneğin dilbilim, edebiyat bilimi ve tabii bilimler kendilerine göre bir tanımlama getirmişlerdir. Bu yüzden her alan çeviri işleminin iletişimsel, işlevsel, dilbilimsel, anlamsal, biçimsel, edebî, metin türü ve hatta dil dışı özellikler gibi boyutlarına ya da bu boyutlardan birkaçına birden önem vermiştir. Söz konusu kuramlar birtakım sorunlarla yüklüdür. Her şeyden önce çeviribilimin hangi bölümlerden oluştuğu (genel, özel ve uygulamalı çeviribilim), neyi araştıracağı (yazılı, sözlü metinler, mors alfabesi, mimik), hangi kavramların herkes tarafından kabul edilip ortak kullanılacağı gibi birtakım sorunlar hâlâ çözümsüz kaldığından kuram ve uygulama arasında bir denklik ve bütünlük sağlanamamıştır. Bu nedenle kavramlar, kurallar ya da kuramlar tam olarak oturmamış ve herkes tarafından ortak bir biçimde tam olarak benimsenmemiştir. Örneğin bazıları çeviribiliminin alanlarını üç gruba ayırmaktadır:

1. Kuramsal çeviribilim 2. Betimleyici çeviribilim 3. Uygulamalı çeviribilim

Çeviri ve Çeviri Türleri

Çeviri dendiğinde genel olarak iki şey anlaşılır: 1.Sözlü ya da yazılı bir metnin bir dilden başka bir dile aktarılması olayı

2.Çeviri süreci, yani çevirinin yapıldığı an 3.Çevrilen bir metnin son hali, yani çeviri sonucunda ürün olarak elde edilen metin

Kaynak Dil Hedef Dil Analiz Çevirmen Sentez Bir çeviride, çevirisi yapılacak olan dile kaynak dil, hangi dile çeviri yapılacaksa o dile de hedef (erek) dil denir.

Örneğin herhangi bir metni Türkçeden Almancaya çevirmek istediğimiz zaman, kaynak dil Türkçe, hedef dil ise Almanca olur. Bu nedenle çevrisi yapılacak olan orijinal metne kaynak metin, yabancı dile aktardığımız metin de hedef metin olarak tanımlanır. Bunu kültüre uygularsak, birincisine kaynak kültür, ikincisine de hedef kültür denir. Çeviri işlemi sırasında çevirmen önce kaynak metni anlamaya ve inceliklerini öğrenmeye çalışır, yani analiz eder, çözümler, sonra da hedef dildeki karşılıklarını yani eşdeğerlerini bularak bir araya getirir, yani sentez yapar ve metni yeniden oluşturur. Dolayısıyla bir çeviri süreci genel olarak üç aşamadan oluşur:

1. Kaynak metnin çözümlenmesi 2. Hedef dile aktarılması 3. Hedef metnin oluşturulması

Sonuç olarak çeviriyi şöyle ifade etmek mümkün: Çeviri ya diller arasında ya da dil ile farklı göstergeleri ve ifade biçimleri olan yapılar veya alanlar arasında gerçekleşir. Sonuncuya göstergelerarası çeviri de diyebiliriz. Bütün bunları şöyle gruplandırmak mümkün:

Page 6: 1. HAFTAacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/30599/ALM_317_ceviri_V_Dursun_Zengin.pdf · 1. HAFTA DİL VE DİLİN ÇEŞİTLERİ Yeryüzündeki Dillerin Sınıflandırılması Almanca ve

A-Dilden dile yapılan çeviriler (Dillerarası çeviri) 1. Yazılı çeviri a-Bir dilden başka bir dile yapılan yazılı çeviri b-Bir dilin kendi içinde yapılan yazılı çeviri 2. Sözlü çeviri a-Bir dilden başka bir dile yapılan sözlü çeviri b-Bir dilin kendi içinde yapılan sözlü çeviri

B-Dilden başka bir gösterge sistemine yapılan çeviriler (Göstergelerarası çeviri) Yazılı Çeviri Yazılı çeviri ile yazılı olan şeylerin, yani yazılı dilin çevirisi kastedilir. Yazılı olan her şeyin çevirisi yapılabilir. Yazılı çeviriyi alanlara göre gruplandırabiliriz:

1. Edebi çeviri 2. Sosyal, kültürel ve sanatsal alanlarla ilgili çeviriler

3. Teknik alanlarla ilgili çeviriler 4. Sağlık alanıyla ilgili çeviriler

5. Ticaret ve ekonomi alanlarıyla ilgili çeviriler 6. Hukuk alanıyla ilgili çeviriler 7. Mültimedya alanıyla ilgili çeviriler 8. Diğerleri

Sözlü Çeviri Sözlü çeviri, konuşulan ya da sözlü olarak ifade edilen bir metnin bir dilden başka bir dile çevrilmesidir. Almancada sözlü çeviri için dolmetschen / verdolmetschen / Verdolmetschung gibi farklı terimler kullanılmaktadır. Dolmetschen sözcüğü köken olarak Türkçe bir sözcük olan dilmaç sözcüğünden gelir. Sözcük geçmişte Türkçeden Slavcaya, oradan da Almancaya geçmiştir.

Sözlü çevirinin çok eskilere dayandığı tahmin ediliyor. Dilin yaklaşık 100.000 yıl önce oluştuğu düşünülürse, sözlü çevirinin de dilin oluşmasından hemen sonraki evreye kadar uzandığı tahmin edilmektedir. Dolayısıyla sözlü çeviri yazılı çeviriden daha eskidir. Ancak sözlü çevirinin geçmişi çok az araştırılmıştır. Bununla ilgili ilk bilgileri Eski Mısır’da, sonra da Antik Yunan’da görmekteyiz. Sözlü çeviride bilinen en eski çevirmen Aztek Marina‘dır (La Malinche) (1505-1529).

Avrupa’da iletişim için yüzyıllar boyu çeşitli diller kullanılır. Sözlü çeviri, diller göz önüne alındığında genel olarak iki türlü yapılır. Ya diller arasında ya da dil ile farklı göstergeleri ve ifade biçimleri olan yapılar arasında gerçekleşir. Sonuncuya göstergelerarası çeviri de diyebiliriz. Bütün bunları şöyle göstermek mümkün:

1-Dilden dile yapılan sözlü çeviriler (Dillerarası çeviri) a-Bir dilden başka bir dile yapılan sözlü çeviri b-Bir dilin kendi içinde yapılan sözlü çeviri

2-Dilden başka bir gösterge sistemine yapılan sözlü çeviriler (Göstergelerarası çeviri) Bir dilden başka bir dile çeviri yapılırken ya sadece bir dile ya da birden fazla dile çeviri yapılabilir. Dil içinde de çeviri yapılabilir. Örneğin yerel ağızların ya da lehçelerin standart dile çevrilmesi gibi. Sözgelimi İç Anadolu’da ve özellikle de Kayseri civarında söylenen “Nörüyon?” ifadesinin standart Türkçeyle “Nasılsın?” şeklinde ifade edilmesi gibi. Sözlü çeviri dilden başka bir gösterge sistemi arasında da yapılabilir. Örneğin beden dili, film, tiyatro, müzik, fotoğraf, sanat eserinin sözlü olarak ifade edilmesi veya sözlü olarak ifade edilen bir şeyin bunlara dönüştürülmesi.

Page 7: 1. HAFTAacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/30599/ALM_317_ceviri_V_Dursun_Zengin.pdf · 1. HAFTA DİL VE DİLİN ÇEŞİTLERİ Yeryüzündeki Dillerin Sınıflandırılması Almanca ve

2. / 3. HAFTA EDEBİ ÇEVİRİ VE EDEBİ ÇEVİRİNİN ÖZELLİKLERİ

Edebi Eserlerin Dili Edebi bir metin nasıl olur, yazılı bir metni edebi yapan şey nedir? Örneğin bir yemek tarifi de yazılı olan bir şeydir,

ama edebi bir değeri yoktur. Edebi bir eserde insanın neyi değil, neyi nasıl anlattığı önemlidir. Dolayısıyla konudan ziyade anlatma tarzı, yani dil ve üslup önemlidir. Edebi eserlerin kendine özgü bir dili ve üslubu vardır. Üslup edebi eserlerde en önemli unsurlardan biridir ve çok basit bir tanımlamayla, bir şeyi sözlü ya da yazılı olarak anlatma ve ifade etme biçimidir. Üslup dendiğinde hemen bir kişinin sözlü ya da yazılı olarak dili nasıl kullandığı, yani sözcükleri, ifadeleri, cümleleri vs. nasıl kullandığı akla gelir. Genel olarak üç gruba ayrılır:

1) Sade üslup: Yapmacıksız, süssüz, günlük konuşma dili temel olarak alınır.

2) Süslü üslup: Mecaz ve söz sanatlarına, anlama önem verir.

3) Yüksek üslup: Düşünce ve duyguların yüceliğine, anlamın sağlamlık ve doğruluğuna, sözcüklerin seçkinliğine önem verir.

Edebi Eserlerde Anlam Edebi çevirilerin en önemli özelliklerinden biri, sözcüklerin, deyimlerin, kalıp ifadelerin, atasözlerin, cümlelerin

anlam yönüdür. Örneğin bir sözcüğün birçok anlam yönü söz konusudur. Sözlükteki anlamı var, cümledeki anlamı var, metindeki anlamı var:

1. Sözlükteki anlam 2. Çağrışımsal anlam 3. Duygu değeri 4. Bağlama göre anlam Örneğin “aslan” sözcüğünün esas anlamı dört ayaklı güçlü bir hayvandır, yan anlamı ise “güçlü kuvvetli” olmayı

ifade eder. Çağrışımsal anlam, sözcüğün insanda çağrıştırdığı şeyler ya da anlamlardır. Örneğin Türkçe “doktor” sözcüğü

insanda hastalığı, iğneyi, ameliyatı ya da tedaviyi çağrıştırabilir. Tabi bu çağrışımlar kişiden kişiye göre değişebilir. Sözgelimi bende iğneyi çağrıştırırken, bir başkasında ameliyatı çağrıştırabilir.

Sözcüklerin bir de duygu değerleri vardır. Örneğin bazı sözcükler bazı insanlarda güzel, bazılarında ise kötü duyguların oluşmasına neden olabilir. Sözgelimi “doktor” sözcüğü birinde tedavi, kurtarıcı gibi özellikler nedenlerle güzel duygular uyandırırken, bir başkasında hastalık, iğne, ameliyat nedeniyle kötü duygular uyandırabilir.

Bir sözcük ya da ifade asıl anlamını bir cümle, metin veya bağlam içinde kullanıldığı zaman alır, çünkü belli bir cümle ve bağlam içinde kullanılmadan anlamı, daha doğrusu hangi anlamda kullanıldığı belirlenemez. Örneğin “evet” normal olarak olumlu bir cevabı ifade eder, ancak:”Ali sen yarın bana gelmeyecek misin?” sorusuna Ali: ”Evet.” diye cevap verirse, “evet” sözcüğü olumlu değil, olumsuz bir anlam içerir.

Edebi eserlerin diğer ilginç bir yönü, yazarın kendisi yeni sözcükler türetebilir, var olan sözcüklere yeni anlamlar yükleyebilir ya da alışılmamış bağdaştırmalar yapabilir. Alışılmamış bağdaştırmalarda sözcükler alışık olmadığımız sıra dışı anlamlarda kullanılır ve kulağa tuhaf gelir. Örneğin sessiz çığlıklar, sıcak renkler, gürül gürül akan bir dünya gibi. Alışılmamış bağdaştırmalara özellikle şiir dilinde sıkça rastlanır.

Sonuç olarak, edebi metinlerde yukarıda anlattığımız bütün anlam yönlerinden yararlanıldığı için edebi eserlerin anlam yönü oldukça karışık ve karmaşıktır. Çevirmenin bütün bu özellikler konusunda bilgi sahibi olması, bu da yetmez bunlara çeviride dikkat etmesi ve mümkün olduğu kadar bunları yansıtması lazımdır.

Edebi Türler Nazım Nesir Edebi bir eserde çok önemli dört unsur vardır. Bunlar: 1. İçerik 2. Biçim 3. Üslup 4. İşlev

Dilin İşlevleri

Page 8: 1. HAFTAacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/30599/ALM_317_ceviri_V_Dursun_Zengin.pdf · 1. HAFTA DİL VE DİLİN ÇEŞİTLERİ Yeryüzündeki Dillerin Sınıflandırılması Almanca ve

Dil, her zaman aynı şekilde ve aynı işlevde kullanmaz. Dilin işlevi insanın dili kullanma amacına göre değişir. Dilin işlevleri genel olarak altı gruba ayrılır: 1. Göndergesel işlev 2. Dil ötesi işlev 3. Alıcıyı harekete geçirme işlevi 4. Duygu ve heyecanı dile getirme işlevi 5. Şiirsel (sanatsal) işlev 6. Kanalı kontrol işlevi

Kuşkusuz burada edebi eserlerin çevirisi söz konusu olduğu için dilin sanatsal yani şiirsel işlevi bizim için önemlidir.

Edebi bir eserde amaç bilgi ya da anlam aktarmak değil, birtakım söz sanatlarıyla okuyucuda yan anlamlar ve çağrışımlar, daha doğrusu estetik duygular uyandırmaktır. Örneğin büyük ozan Aşık VEYSEL “İki kapılı bir handa, gidiyorum gündüz gece” dediği zaman, edebi ya da sanatsal bir anlatım söz konusudur. Dolayısıyla edebi eserlerin sanatsal bir işlevi vardır ve bu sanatsal işlevin çeviride mümkün olduğu kadar yansıtılması lazım. Çevirmen edebi eseri yabancı dile öyle çevirmeli ki, çevrilen metni okuyan kişi aynı yan anlamları, çağrışımları ve duygu değerlerini, yani aynı etkiyi ve sanatsal değeri hissetmeli, diğer bir anlatımla orijinal metindeki işlev çeviride de sağlanabilmelidir. Böylece edebi bir eserin sanatsal işlevi çeviride sağlanmış olur.

Edebi Metinlerin Çevrilebilirliği

Çeviriyle uğraşan çevirmenler ve bilim adamları tarafından şu soru sorulmuştur: Gerçekten metinleri çevirmek mümkün mü? Ne derece çevirebiliriz? Hangi metinleri çevirebiliriz? Hangi metinleri çeviremeyiz? Bunun nedenleri nelerdir?

Edebi metinler göz önüne alındığında bazı metinlerin çevrilebildiğini, bazılarının kısmen, bazılarının ise hiç çevrilemediğini kolaylıkla görebiliriz.

Edebi Bir Çeviride Kaybolan Unsurlar Edebi eserlerin hammaddesi dildir ve her dilin kendine özgü yapısı, anlatım biçimi ve kullanımı olduğu için

farklılıkların olması kaçınılmazdır ve doğaldır da. Örneğin Türkçe ile Almancanın özelliklerini şöyle bir gözünüzün önüne getirin, benzer yönlerin yanında birçok farklı yönün olduğunu hemen görebilirsiniz. İki dil arasında farklı yönler ne kadar çoksa çeviri o derece zorlaşır ve kaybolan şeylerin sayısı o derece artar. Dilin hangi alanlarının olduğunu söylemiştik. Örneğin anlambilim, sözdizim, biçimbilim, sesbilgisi/sesbilim, kullanımdilbilim, yazım kuralları vs. Dille ilgili bütün bu alanlarda kaybolmalar söz konusu olur.

İyi Bir Çeviri Nasıl Olmalı?

İyi bir çeviri, mümkün olduğu kadar orijinal metnin bütün özelliklerini yansıtan, orijinal metnin okuyucu üzerinde bıraktığı etkiyi çeviride de sağlayan, orijinal metnin iletmek istediği mesajı çeviride de ileten ve işlevini yerine getiren çeviridir.

Bir Çevirinin Kalitesi Nasıl Ölçülür? 1. Yöntem: Buna ilk dile tekrar çevirme testi de diyebiliriz. Yabancı bir dile çevrilen bir metin, başka bir çevirmen tarafından

tekrar ilk dile çevrilir. İlk orijinal metin ile yapılan çeviri karşılaştırılır. Yapılan çeviri ile ilk metin birbirine ne kadar yakınsa ya da benziyorsa, çeviri o derece başarılı demektir. Örneğin Türkçeden Almancaya çevirdiğimiz bir romanı başka bir çevirmen alıp tekrar Türkçeye çeviriyor. Sonra Almancadan Türkçeye yapılan çeviri ile orijinal Türkçe romanı karşılaştırıyoruz. Bakıyoruz çeviri ile orijinal metin birbirine ne kadar benziyorsa ya da ne kadar aynı ise, Almancaya yapılan çeviri de o derece başarılı demektir.

Çevirmen ve Çevirmen Türleri 1. Kullandığı dile göre 2. Alana göre 3. Mesleğe göre 4.Yeminli çevirmen 5. Diplomalı çevirmen

Page 9: 1. HAFTAacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/30599/ALM_317_ceviri_V_Dursun_Zengin.pdf · 1. HAFTA DİL VE DİLİN ÇEŞİTLERİ Yeryüzündeki Dillerin Sınıflandırılması Almanca ve

İyi Bir Çevirmenin Özellikleri Söz çeviriden açıldığı zaman akala gelen soruların başında, iyi bir çevirmen nasıl olmalıdır ya da iyi bir çevirmenin

özellikleri nasıl olmalıdır, sorusu gelir. Bu konuda genel olarak şunları belirtmek mümkün. Çeviriyi Etkileyen Faktörler

Çeviri işlemi çok karmaşık ve komplike bir iştir. Basit bir uğraş değildir, çünkü onu etkileyen birçok faktör vardır. Bütün bu faktörler çeviri işlemini doğrudan etkiler ve çevirinin başarılı olması bu faktörlere bağlıdır.

Hangi Durumlarda Çeviri Daha Zordur? Anadilinden yabancı dile yapılan çeviriler kuşkusuz daha zordur. Her iki dil birbirine yapı ya da akrabalık açısından

ne kadar yakınsa çeviri o derece kolay, ne kadar uzaksa o derece zor yapılır.

Çeviri Sürecindeki Aşamalar

Bir çeviriyi yaparken birtakım aşamalar söz konusudur ve bu aşamaları genel olarak üç gruba ayırabiliriz: 1. Çeviriden önce 2. Çeviri sırasında 3. Çeviriden sonra

Çeviride Kullanılan Araç ve Gereçler 1. Sözlükler 2. Ansiklopediler 3. Konuyla ilgili yerli veya yabancı kitaplar, dergiler, gazeteler, broşürler vs. 4. Teknik araç ve gereçler Çeviride Önemli Bazı Kavramlar

Bir çeviri işleminde önemli bazı kavramlar vardır. Bir çevirmenin bunlardan mutlaka haberdar olması gerekir. Bu kavramlar şunlardır:

- Eşdeğerlik (Äquivalenz) - Uygunluk (Adäquatheit) - Kabuledilebilirlik (Akzeptabilität)

Eşdeğerlik

Eşdeğerlik çok basit bir tanımlamayla, bir dildeki bir ifadenin yabancı bir dildeki karşılığıdır, diğer bir deyişle bir şeyin

aynısı değil, onun eşdeğeri demektir. Bunu şu şekilde açıklayabiliriz: Deyimlerden örnek verecek olursak. Örneğin Almancada “mit einer Klappe zwei Fliegen schlagen”(‘Bir sinek

öldürücüyle iki sinek öldürmek’) deyimi vardır. Tutar bu deyimi Türkçeye ‘Bir sinek öldürücüyle iki sinek öldürmek’ şeklinde çevirirsek birebir çeviri yapmış oluruz ve bu aynı zamanda deyimin eşdeğeri değildir. Eşdeğeri olabilmesi için her şeyden önce bir deyimi bir deyimle çevirmek lazım. Dolayısıyla deyim olarak Türkçe eşdeğeri, “bir taşla iki kuş vurmak” demektir.

Eşdeğerlik ve Çeviride Karşılaşılan Sorunlar Bir çeviri yaparken çevirisini yaptığımız şeyin yabancı dildeki karşılığını yani eşdeğerini bulmaya çalışırız, ancak

bunu bazen buluruz, bazen kısmen buluruz, bazen de hiç bulamayız.

Çeviride karşılaşılan sorunları genel olarak şöyle gruplandırmak mümkün: 1. Metinden kaynaklanan sorunlar 2. Dillerden kaynaklanan sorunlar 3. Kültürlerden kaynaklanan sorunlar 4. Çevirmenden kaynaklanan sorunlar 5. Yayınevinden ve şartlardan kaynaklanan sorunlar 6. Diğerleri

Uygunluk

Çeviride eşdeğerliğin yanında bir de uygunluk (Alm. Adäquatheit) kavramından bahsedilir, yani yapılan bir çeviride üç

faktör çok önemlidir: Zamana, amaca ve hedef kitleye uygunluk. Eğer bir çeviride bu üç faktör yerine getirildiyse, o çeviri uygun bir çeviridir.

Page 10: 1. HAFTAacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/30599/ALM_317_ceviri_V_Dursun_Zengin.pdf · 1. HAFTA DİL VE DİLİN ÇEŞİTLERİ Yeryüzündeki Dillerin Sınıflandırılması Almanca ve

Kabuledilebilirlik

Kabuledilebilirlik kriteri bir metnin akla gelebilecek bütün özellikleriyle ilgili olabilir. Yani metnin türü, biçimi, içeriği ve anlatım şeklinden tutun, anlambilimsel, sözdizimsel, sesbilimsel, kullanımdilbilimsel gibi her tür özellikle ilgili olabilir.

Bu nedenle bir çeviri okuyucu için kabuledilebilir olmalıdır, yani okuyucuya tuhaf, garip, acayip, yadırgatıcı veya saçma gelmemelidir.

uçan bir inek, köşeli bir daire Masa yemeğini yedi.

Verilen örneklerde de görüldüğü üzere, mantıken uçan bir inek ya da köşeli bir daire olmaz ya da cansız olan masa bir şey yiyemez, sadece canlı olan bir şey herhangi bir şeyi yiyebilir. Yani anlam açısından bir tuhaflık vardır. Bu nedenle insana tuhaf gelmektedir, değil mi?

Kabuledilebilirlik olayı aslında birçok alanla ilgili bir husustur.

Çeviri Yöntemleri Çeviri yapılırken genel olarak üç türlü çeviri yöntemi vardır: 1. Kelimesi kelimesine çeviri yöntemi

2. Kaynak dilinden hareket edilerek yapılan çeviri yöntemi

3. Serbest çeviri yöntemi 4. Yapısal çeviri yöntemi 5. İletişimsel çeviri yöntemi 6. Filolojik çeviri yöntemi

Çeviride Strateji ve Teknikler

Strateji, önceden belirlenen bir amaca ulaşmak için tutulan yol anlamına gelir. Teknik ise herhangi bir alanda uygulamaya ilişkin olarak kullanılan yol, yöntem ve becerilerin tümüne denir. Daha da netleştirmek istersek, bir çeviri yaparken çevireceği metni baştan sona okuyup anlamak, çeviriyi yorgun olmadığı zamanlar yapmak ya da önce basit sonra zor cümleleri çevirmek birer stratejidir, ancak hangi cümleyi nasıl çevirmek gerekir ya da uzun cümleleri parçalara veya cümlelere ayırıp çevirdikten sonra tekrar birleştirmek tekniğe girer. Strateji ve teknikler bir çevirmenin çeviriyi daha iyi, daha kolay ve daha hızlı yapabilmesi için izlediği yol ve ortaya koyduğu becerilerdir. Bir çeviriyi yaparken kuşkusuz bazı stratejiler ya da tekniklerden yararlanmak gerekir. Söz konusu strateji ve teknikler çevirmene, çevirmenin bilgisine, deneyimine, çevireceği metnin türüne ve özelliğine, çeviri şekline göre değişir. Ancak ne yazık ki bu konuda da tam bir birliktelik söz konusu değildir ve herkesçe kabul gören çeviri strateji ve teknikleri yoktur.

Bilgisayarla Yapılan Çeviri

Bilgisayar günümüzde birçok alanda olduğu gibi, çeviri alanına da büyük katkılar ve kolaylıklar sağlamaktadır.

Bilgisayara çeşitli programlar yükleyerek ya da internetten birçok sözlük ve programı kullanarak çeviri yapmak ya da arama motorları sayesinde kolaylıkla ve hızlı bir biçimde sınırsız bilgiye sahip olmak ve onu kullanmak mümkün

Çeviri Eleştirisi Peki bir çeviri eleştirisinde nelere dikkat edilmeli ve eleştiri nasıl ve neye göre yapılmalı, neler göz önüne alınmalı? Çeviri eleştirisi yapacak bir kişinin –ki burada edebi çeviriyi kastediyoruz- her şeyden önce hem edebi eser hem de

çeviri konusunda bilgi ve tecrübe sahibi olması gerekir. Bu alanlarla ilgili hiçbir bilgisi olmayan veya yarım yamalak bilgiye sahip olan bir kişinin çeviri eleştirisi yapması mümkün değildir.

Bir çeviriyi eleştirirken her şeyden önce metin içi ya da metin dışı faktörleri göz önüne almak gerekir. Örneğin metin ne zaman, kimin tarafından, hangi şartlarda, kimin için ve ne amaçla yazılmıştır ya da edebi türü, içeriği, yapısı, dili ve üslubu nasıldır, konusu nedir, sanatsal ve iletişimsel işlevi nasıldır, nasıl bir etki bırakmak istemektedir vs.

Çeviri eleştirisini yaparken kuşkusuz belli kriterlere göre yapmak lazım. Daha önce de belirttiğimiz gibi, edebi bir metinde dört şey çok önemlidir: - Biçim - İçerik - Üslup - Sanatsal işlev Bahsedilen bu kriterler açısından bir eşdeğerlik sağlanabilmiş mi, sağlanamamış mı, ona bakmak lazım. Eğer bu kriterler

mümkün olduğu kadar sağlanabilmişse çeviri iyi ve başarılı, sağlanamamışsa başarısız demektir. Edebi bir eserde bir taraftan biçim, yani edebi eserin türü, yapısı, olay örgüsü, üslubu, edebi eserdeki ritim, ölçü, kafiye, aliterasyon, mısra, dize, beyit,

Page 11: 1. HAFTAacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/30599/ALM_317_ceviri_V_Dursun_Zengin.pdf · 1. HAFTA DİL VE DİLİN ÇEŞİTLERİ Yeryüzündeki Dillerin Sınıflandırılması Almanca ve

bent, dörtlük vs., diğer taraftan içerik, yani edebi eserin konusu, anlamı, motifleri vs. çok önemlidir ve bunların mümkün olduğu kadar çeviride eşdeğerinin sağlanması lazım.

Hepimizin bildiği gibi, edebi bir eserde söz sanatları ve üslup çok önemlidir ve edebi bir eseri edebi yapan unsurların başında gelir, çünkü edebi bir metinde neyin değil, neyin nasıl anlatıldığı konusu önemlidir. Bir eserin edebi değeri ve sanatsal işlevi bunlarla ortaya çıkar. Bu nedenle birçok söz sanatının yer aldığı bir eseri çevirirken aynı söz sanatlarını çeviride de yansıtmamız gerekir, aksi halde söz sanatları, üslup ve dolayısıyla sanatsal işlev açısından bir eşdeğerlik sağlanmamış olur ve bu da çevirinin başarısız olduğunu gösterir. İşte bir eleştiri yaparken bu açılardan bakarak eleştirmek gerekir.

Page 12: 1. HAFTAacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/30599/ALM_317_ceviri_V_Dursun_Zengin.pdf · 1. HAFTA DİL VE DİLİN ÇEŞİTLERİ Yeryüzündeki Dillerin Sınıflandırılması Almanca ve

KAYNAKÇA AKSAN, Doğan (1987): Her Yönüyle Dil, Cilt: I, Ankara. AKSAN, Doğan (1980): Her Yönüyle Dil, Cilt: II, Ankara. AKSAN, Doğan (1982): Her Yönüyle Dil, Cilt: III, Ankara. AKSAN, Doğan (1982): Dilbilim Seçkisi, TDK Yay., Ankara. AKTAŞ, Tahsin (1996): Çeviri İşlemine Genel Bir Bakış. Orsen Matbaacılık, Ankara. BÜNTING, K. D. (1984): Einführung in die Linguistik, Königstein. CONRAD, Rudi (1981): Kleines Wörterbuch sprachwissenschaftlicher Terimini, Leipzig. DILLER, H.J.-J. Kornelius (1978): Linguistische Probleme der Übersetzung, Tübingen. DİNO, Güzin (1978): Sabahattin Eyüboğlu ve Türkiye’de Çeviri Hareketleri: Türk Dili Çeviri Sorunları Özel Sayısı, Temmuz. DİZDAROĞLU, Hikmet (1976): Tümcebilgisi, TDK Yay., Ankara. HÖNIG, G. Hans (l982): Strategie der Übersetzung. Ein Lehr-und Arbeitsbuch. Gunter Narr Verlag,Tübingen. HÖNIG, Hans G./ KUßMAUL, Paul (l982): Strategie der Übersetzung. Gunter Narr Verlag, Darmstadt. HÖNIG, Hans(1995): Konstruktives Übersetzen. Stauffenburg, Tübingen. HORNBY, Mary Snell (l994): Übsersetzungswissenschaft. Eine Neuorientierung. 2.Auflage, France Verlag, Tübingen und

Basel. İPŞİROĞLU, Zehra (1989): “Probleme der Dramenübersetzung am Beispiel Bertolt Brecht”. In: Übersetzer-Workshop,

Deutsches Kulturinstitut, Ankara, s. 113-117. KADE, Otto Adolf Wenzel (1971): Studien zur Übersetzungswissenschaft. Leipzig. KIRAN, Zeynel (1986): Dilbilim Akımları, Ankara. KLOEPFER, Rolf (1967): Theorie der literarischen Übersetzung. W. Fink, München. KOLLER, Werner (1992): Einführung in die Übersetzungswissenschaft. Quelle & Meyer, Heidelberg. KOLLER, Werner (1972): Grundprobleme der Übersetzungstheorie. Unter besonderer Berücksichtigung schwedisch-

deutscher Übersetzungs-fälle. Francke, Bern/München. KURULTAY, A.Turgay (1989): Çeviri Dersinde Yapılaşma (Uygulama Sorunları- Yöntem Önerileri). Doktora Tezi, İstanbul

Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü. KURULTAY,A.Turgay (1985): Çeviri Yöntemi Üzerine Düşünceleriyle F.Schleiermacher, Dün ve Bugün Çeviri l.Kitap. LEVY, Jiyvî (1969): Die literarische Übersetzung- Theorie einer Kunstgattung, Athenäum, Frankfurt a.M. LUCKHARDT, H.-D. (1987): Der Transfer in der Maschinellen Sprachübersetzung. Tübingen: Niemeyer. MAGLOIRE Kengne Fokoua (2009): Methodische Probleme der Übersetzung. Unter besonderer Berücksichtigung der

Übersetzungsprozeduren. Verlag Dr. Kovac, Hamburg. MOUNIN, Georges (1967): Die Übersetzung. Geschichte Theorie Anwendung, München. NEUBERT, Albert (1968): “Theorie und Praxis der Übersetzungswissenschaft”. In: Beiträge, S. 120-140. NEUBERT, Albert (1985): Text and Translation. (= Übersetzungswissenschaftliche Beiträge. Band 8). Enzyklopädie, Leipzig. NEUBERT, Albert / JÄGER, Gert (1982): Äquivalenz bei der Translation. (= Übersetzungswissenschaftliche Beiträge. Band 5).

Enzyklopädie, Leipzig. NEUBERT, Albert / JÄGER, Gert (1983): Semantik und Übersetzungswissenschaft. (=Übersetzungswissenschaftliche

Beiträge. Band 6). Enzyklopädie, Leipzig. NEUBERT, Albert / JÄGER, Gert (1984): Varianz und Invarianz im semantisch-syntaktischen Bereich. (=

Übersetzungswissenschaftliche Beiträge. Band 7). Enzyklopädie, Leipzig. NEUBERT, Albert / JÄGER, Gert (1986): Bedeutung – Translation. (= Übersetzungswissenschaftliche Beiträge. Band 9).

Enzyklopädie, Leipzig. NEUBERT, Albert / JÄGER, Gert (1988): Semantik, Kognition und Äquivalenz. (=Übersetzungswissenschaftliche Beiträge.

Band 11). Enzyklopädie, Leipzig. NIDA, Eugene A./ R., Taber Charles (1969): The Theory and Practice of Translation. Brill, Leiden. NIDA, Eugene A. (1975): Language Structure and Translation: Essays. Stanford University Press. NIDA, Eugene A. (1982): Translating Meaning. English Language Institute, san Dimas, ca. NORD, Christiane (1994): Textanalyse und Übersetzen. Heidelberg. NORD, Christiane (2001): Lernziel: Professionelles Übersetzen Spanisch - Deutsch. Wilhelmsfeld: Egert Verlag. PRUNČ, Erich(2007): Entwicklungslinien der Translationswissenschaft. Frank&Timme, Berlin. REISS, Katharina (1976): Texttyp und Übersetzungsmethode. Groos, Heidelberg. REISS, Katharina / VERMEER, Hans J. (1984): Grundlegung einer allgemeinen Translationstheorie. Niemeyer, Tübingen. REISS, Katharina (1986): Möglichkeiten und Grenzen der Übersetzungskritik. Kategorien und Kriterien für eine sachgerechte

Beurteilung von Übersetzungen. Hueber, München. REISS, Katharina (1986): Übersetzungstheorien und ihre Relevanz für die Praxis. Lebende Sprachen I. RIEKEN-GERWING, Ingeborg (1995): Gibt es eine Spezifik kinderliterarischen Übersetzens? Frankfurt am Main. RISKU, Hanna (2004): Translationsmanagement. Interkulturelle Fachkommunikation im Informationszeitalter. Gunter Narr

Verlag, Tübingen. SAVORY, Theodore (1992): Tercüme Sanatı. (Çev. Hamit Dereli). MEB Basımevi, İstanbul. SCHWANKE, Martina(1991): Maschinelle Übersetzung - Ein Überblick über Theorie und Praxis. Springer Verlag Berlin

Heidelberg. SCHMITT, Peter A. (1999): Translation und Technik. Stauffenburg, Tübingen.

Page 13: 1. HAFTAacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/30599/ALM_317_ceviri_V_Dursun_Zengin.pdf · 1. HAFTA DİL VE DİLİN ÇEŞİTLERİ Yeryüzündeki Dillerin Sınıflandırılması Almanca ve

SNELL-HORNBY, Mary (Hrsg.)(1986): Übersetzungs-wissenschaft. Eine Neuorientierung, Tübingen. SNELL-HORNBY, Mary et al. (1999): Handbuch Translation. Stauffenburg, Tübingen. STEUERWALD, Karl (1998): Almanca Türkçe Sözlük. ABC Kitabevi Yayın ve Dağıtım A.Ş., İstanbul. STEUERWALD, Karl (1998): Türkçe Almanca Sözlük. ABC Kitabevi Yayın ve Dağıtım A.Ş., İstanbul. STOLZE, Radegundis (1992): Hermeneustisches Übersetzen. Gunter Narr Verlag Tübingen. STOLZE, Radegundis (1994): Übersetzungstheorien. Eine Einführung, Tübingen. STÖRIG, H. J. (Hrsg.)(1963): Das Problem der Übersetzung, Darmstadt. STÖTZEL, G. (1970): Ausdruckseite und Inhaltseite der Sprache, München. VERMEER, Hans J./REISS, Katharina(1984): Grundlegung einer allgemeinen Translationstheorie. Niemeyer, Tübingen. VERNAY, H. (1979): Çeviri Sürecinin Dilbilimsel Bir Tanımına İlişkin Olanaklar ve Sınırlar: Bağlam 1, İ.Ü.Y.D.Y.O. Almanca Böl.

Yay., İstanbul. WAHRIG, Gerhard (2000): Deutsches Wörterbuch, Bertelsmann Lexikon Verlag. München. WILLS, Wolfram (1977): Übersetzungswissenschaft, Probleme und Methoden. Stuttgart. WILLS, Wolfram (1988): Kognition und Übersetzung. Tübingen. WILLS, Wolfram (1996): Übersetzungsfertigkeit. Gunter Narr Verlag,Tübingen. WILLS, W. (1980): “Perspektiven der modernen Übersetzungswissenschaft”: Bağlam 2, İ.Ü.Y.D.Y.O. Almanca Böl. Yay.,

İstanbul, s. 149-158. YÜCEL,Tahsin (1980): Çeviri ve Biçem. Bağlam, 2-80, İstanbul. YÜCEL, Tahsin (1986): “Çeviri ve Sorunları”: Gösteri, İstanbul , s. 84-85. ZENGİN, Dursun (2009): Türkçenin Tersine Sözlüğü, Kurmay Yay., Ankara. ZENGİN, Dursun (2014): Türk Toplumunda Adlar ve Soyadları. Dilbilimsel ve sosyo-kültürel Bir Yaklaşım. Kurmay Yay.,

Ankara. ZENGİN, Dursun (2000): Çağdaş Alman Edebiyatından Kısa Hikâyeler, Kültür Bakanlığı Yay., Ankara. ZENGİN, Dursun (2010): Her Yönüyle Modern Almanca, Kurmay Yay., Ankara. ZENGİN, Dursun (2006): Almancaya Çevrilen Türk Masallarında Çeviri Sorunları, TDK Yay., Ankara. ZENGİN, Dursun (2008): Almanca ve Türkçede Sıfatlar ve Sıfatlara Yabancı Dil Öğretimi Yönünden Bir Yaklaşım, TDK Yay.,

Ankara. ZENGİN, Dursun (2009): Almancanın Temel Kuralları ve Özeti. Kurmay Yay., Ankara. ZENGİN, Dursun (2011): Alman Edebiyatı. Başından 19. Yüzyıla Kadar. Edebi Devirler, Önemli Yazarlar, Eserleri ve Eserlerden

Okuma Parçaları, Pelikan Yay., Ankara. ZENGİN, Dursun (2011): Alman Edebiyatı. 19. Yüzyıldan Günümüze Kadar. Edebi Devirler, Önemli Yazarlar, Eserleri ve

Eserlerden Okuma Parçaları, Pelikan Yay., Ankara. ZENGİN, Dursun(1994): Deutsche und Türkische Vornamen. Ein Beitrag zur kontrastiven Vornamenforschung, DTCF, Alman

Dili ve Edebiyatı Anabilim Dalı, Ankara. (Doktora Tezi) ZÜLFİKAR, Hamza(1995): Türkçede Ses Yansımalı Kelimeler, TDK Yay., Ankara. Uluslararası Konferans Tercümanları Derneği AIIC: http://www.aiic.net Konferans Tercümanı Eğitim Merkezleri EMCI: http://www.emcinterpreting.net/aboutemci.htm ESIT (Fransa): http://www.univ-paris3.fr/esit/ ISIT (Fransa): www.isit.icp.fr ITIRI (Fransa): http://u2.u-strasbg.fr/itiri/ EII (Belçika): http://w3.umh.ac.be/~eii/ HA (Belçika): http://www.ha.be/ IUED (Almanya): www.iued.uni-heidelberg.de JGU (Almanya): http://www.uni-mainz.de/ UNİGE (İsviçre): http://www.unige.ch/ UW (İngiltere): http://www.westminster.ac.uk/page-0 http://www.ceviriblog.com/ (30.08.2015) http://tktd.org/wp/?page_id=33 http://www.dgud.org (30.08.2015) http://www.cevirikitabi.com/cevirmenler-ne-isler-ceviriyor/icindekiler/ (17.10.2015) http://tdkterim.gov.tr/bts/ http://www.seslisozluk.com/ http://www.zargan.com http://tureng.com/ http://www.dragomanos.com/ http://www.btbtercume.com http://www.smyrnatercume.com http://www.borkay.com.tr http://www.aiic.net/en/serv/standard/default.htm www.iso.org www.tse.org.tr

Page 14: 1. HAFTAacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/30599/ALM_317_ceviri_V_Dursun_Zengin.pdf · 1. HAFTA DİL VE DİLİN ÇEŞİTLERİ Yeryüzündeki Dillerin Sınıflandırılması Almanca ve

[email protected]

4. / 5. HAFTA

Der Wolf und das Lamm

Der Starke hat immer recht. Das werden wir sogleich sehen.

Ein Lamm löschte seinen Durst in einem klaren Bache. Dabei wurde es von einem hungrigen Wolf

überrascht.

»Wie kannst du es wagen«, rief er wütend, »mir meinen Trank zu trüben? Für diese Frechheit mußt

du bestraft werden!«

»Ach, mein Herr«, antwortete das Lamm, »seien Sie bitte nicht böse. Ich trinke ja zwanzig Schritte

unterhalb von Ihnen. Daher kann ich Ihnen das Wasser gar nicht trüben.«

»Du tust es aber doch!« sagte der grausame Wolf. »Und außerdem weiß ich, dass du im vergangenen

Jahre schlecht von mir geredet hast.«

»Wie soll ich das wohl getan haben«, erwiderte das Lamm, »ich war da ja noch gar nicht geboren.«

»Wenn du es nicht tatest, dann tat es dein Bruder!«

»Ich habe aber keinen Bruder.«

»Dann war es eben irgendein anderer aus deiner Familie. Ihr habt es außerdem immer auf mich

abgesehen, ihr, eure Hirten und eure Hunde. Dafür muß ich mich rächen.«

Mit diesen Worten packte der Wolf das Lamm, schleppte es in den Wald und fraß es einfach auf.

6. / 7. HAFTA

Die Verwandlung

Als Gregor Samsa eines Morgens aus unruhigen Träumen erwachte, fand er sich in seinem Bett zu

einem ungeheueren Ungeziefer verwandelt. Er lag auf seinem panzerartig harten Rücken und sah,

wenn er den Kopf ein wenig hob, seinen gewölbten, braunen, von bogenförmigen Versteifungen

geteilten Bauch, auf dessen Höhe sich die Bettdecke, zum gänzlichen Niedergleiten bereit, kaum

Page 15: 1. HAFTAacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/30599/ALM_317_ceviri_V_Dursun_Zengin.pdf · 1. HAFTA DİL VE DİLİN ÇEŞİTLERİ Yeryüzündeki Dillerin Sınıflandırılması Almanca ve

noch erhalten konnte. Seine vielen, im Vergleich zu seinem sonstigen Umfang kläglich dünnen Beine

flimmerten ihm hilflos vor den Augen.

»Was ist mit mir geschehen?« dachte er. Es war kein Traum. Sein Zimmer, ein richtiges, nur etwas zu

kleines Menschenzimmer, lag ruhig zwischen den vier wohlbekannten Wänden. Über dem Tisch, auf

dem eine auseinandergepackte Musterkollektion von Tuchwaren ausgebreitet war - Samsa war

Reisender -, hing das Bild, das er vor kurzem aus einer illustrierten Zeitschrift ausgeschnitten und in

einem hübschen, vergoldeten Rahmen untergebracht hatte. Es stellte eine Dame dar, die, mit einem

Pelzhut und einer Pelzboa versehen, aufrecht dasaß und einen schweren Pelzmuff, in dem ihr ganzer

Unterarm verschwunden war, dem Beschauer entgegenhob.

Gregors Blick richtete sich dann zum Fenster, und das trübe Wetter - man hörte Regentropfen auf

das Fensterblech aufschlagen - machte ihn ganz melancholisch. »Wie wäre es, wenn ich noch ein

wenig weiterschliefe und alle Narrheiten vergäße«, dachte er, aber das war gänzlich undurchführbar,

denn er war gewöhnt, auf der rechten Seite zu schlafen, konnte sich aber in seinem gegenwärtigen

Zustand nicht in diese Lage bringen. Mit welcher Kraft er sich auch auf die rechte Seite warf, immer

wieder schaukelte er in die Rückenlage zurück. Er versuchte es wohl hundertmal, schloß die Augen,

um die zappelnden Beine nicht sehen zu müssen, und ließ erst ab, als er in der Seite einen noch nie

gefühlten, leichten, dumpfen Schmerz zu fühlen begann.

8. ARA SINAVI

9. / 10. HAFTA

Warum fliehen Menschen nach Europa?

Millionen Flüchtlinge machen sich auf den Weg nach Europa und nehmen dafür den gefährlichen

Weg über das Mittelmeer in Kauf. Täglich riskieren Tausende von Menschen ihr Leben, um in die

Europäische Union einzureisen. Aus ihren Heimatländern sind sie vor Krieg geflohen, vor Vertreibung,

Armut und Unterdrückung. Statt mehr Demokratie herrscht heute Gewalt. Und die Zahl derer, die

aus Krisengebieten fliehen und nach Europa wollen, steigt beständig an. Den Menschen dort bleibt

oft nichts anderes übrig, als ihre Heimat zu verlassen. Nichts hält die Menschen mehr in ihrem

Heimatland.

Viele Flüchtlinge entscheiden sich für den gefährlichen Wasserweg, gilt er doch als der schnellste

Weg, um ohne Einreisegenehmigung nach Europa zu kommen. Weil es keine legalen

Page 16: 1. HAFTAacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/30599/ALM_317_ceviri_V_Dursun_Zengin.pdf · 1. HAFTA DİL VE DİLİN ÇEŞİTLERİ Yeryüzündeki Dillerin Sınıflandırılması Almanca ve

Zuwanderungsmöglichkeiten gibt, sind sie häufig auf teilweise skrupellose Schleuser angewiesen, die

ihre "Kunden" mitunter in seeuntauglichen oder überladenen Schiffen transportieren. Im

Wesentlichen gibt es vier Hauptrouten, um die Flüchtlinge übers Wasser nach Europa zu bringen.

11. / 12. HAFTA

Parzival (Versroman, Epos)

Höfischer Epos: Im Mittelpunkt steht meist ein adliger Ritter, der viele Abenteuer bestehen und seine

Ideale beweisen muss, damit er die höchste Ritterwürde erhält. Die Aufnahme in die Tafelrunde am

Hofe des Königs Arthus. z.B. Parzival, Erec oder Iwein. DerHöfische Epos zeigt die Vorstellung des

Lebensideals und der ritterlichen Tugenden.

Wolfram von Eschenbach (1170-1220)

Parzival (Versroman, Epos)

Parzival ist ein Versroman der mittelhochdeutschen höfischen Literatur, der im ersten Jahrzehnt des

13. Jahrhunderts entstand. Das Werk umfasst etwa 25.000 Verse und das Original ist in

mittelhochdeutscher Sprache und in paarweise gereimten Versen verfasst. In dem höfischen Epos

"Parzival" geht es um die Darstellung einer idealen Lebensform, die des Gralsritters. Die Handlung

basiert auf dem abenteuerlichen Leben der historischen Gestalt Parzival. Durch die Epen der

mittelalterlichen Dichter Chrétien de Troyes sowie Wolfram von Eschenbach wurde dessen

Lebensgeschichte überliefert.

Inhaltsangabe

Parzival hat keinen Kontakt mit Rittern oder höfischem Leben, bis ihm eines Tages vier Ritter

begegnen. Parzival ist der Sohn des mächtiges Herrschers Gachmuret und seiner Gemahlin

Herzeloyde. Sein Vater stirbt als Ritter auf dem Kreuzzug. Seine Mutter will den Sohn vor dem

gleichen Schicksal bewahren, lebt fern vom Rittertum im tiefen Wald. Daraufhin verlässt er seine

Mutter, um das Rittertum kennen zu lernen und selbst Ritter zu werden. Mit vierzehn Jahren läuft er

davon. Er kommt zunächst an den Hof des König Artus und schlägt dort den Roten Ritter Ither im

Zweikampf. Trotz dieses erfolgreichen Kampfes wird er nicht im Kreis der Artusritter aufgenommen,

denn ihm fehlt die ritterliche Erziehung. Er kommt eines Tages zu einem alten und welterfahrenen

Ritter namens Gurnemanz. Die ritterlichen Tugenden erlernt Parzival von Ritter Gurnemanz. Dieser

Page 17: 1. HAFTAacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/30599/ALM_317_ceviri_V_Dursun_Zengin.pdf · 1. HAFTA DİL VE DİLİN ÇEŞİTLERİ Yeryüzündeki Dillerin Sınıflandırılması Almanca ve

lehrt ihn das Benehmen eines Ritters, das Wesen wahrer Minne und das höfische Gebot. Zu diesen

ritterlichen Tugenden gehörte es, nicht all zu viele Fragen zu stellen. Er gibt ihm den Rat, sich das

abzugewöhnen. Dieser Rat wird Parzival zunächst zum Verhängnis, denn als er zur Gralsburg kommt,

wohin nur Berufene finden, unterlässt er es den Gralskönig Amfortas nach dem Grund seines

qualvollen Lebens zu fragen. Wenn er diese Frage gestellt hätte, so wäre Amfortas von seinen

Schmerzen erlöst und Parzival des Königamtes würdig gewesen.

Parzival kennt zwar mittlerweile die Tugenden der weltlichen Ritter, nicht aber die Ideale der

geistlichen Gralsritter. Hier verkörpert nämlich derjenige das höchste Ideal, der zur rechten Zeit die

richtige Frage zu stellen vermag. Damit erweist sich Parzival als unwürdig, weshalb er sowohl aus der

Gralsrunde als auch aus der Tafelrunde des König Artus verstoßen und sogar von der Gralsbotin

Kundrie verflucht wird. Fünf Jahre zog Parzival verzweifelt umher, ohne zu wissen, welchen

Vergehens er sich schuldig gemacht hat. Während dieser Zeit reift er jedoch innerlich heran und

erkennt mit Hilfe der Worte des Einsiedlers Trevrizent, der sein Onkel ist, das wahre Wesen Gottes.

Er erfährt viel über sich und seine Vorfahren und Verwandten. Inzwischen hat er viel gelernt, sowohl

wie man sich als Ritter zu verhalten hat, als auch über seinen eigenen Stand. Er ist nun über das auf

weltliche Ehre ausgerichtete Artusrittertum hinaus gewachsen und dadurch fähig geworden, das

höchste ritterliche Amt, das Amt des Gralsritters, zu übernehmen. An jedem Karfreitag schwebt eine

weiße Taube am Himmel hernieder und legt eine kleine weiße Oblate auf den Stein. Durch

Inschriften, die auf dem Stein sichtbar werden und wieder vergehen, tut Gott kund, wen er zum

Gottesdienst beruft.

Parzival findet den Weg zur Gralsburg wieder und erlöst dort durch die Frage Amfortas von seinem

Leiden und wird Gralskönig.

13. / 14. HAFTA

Nachts schlafen die Ratten doch

Mitten in der Schuttwüste nach einem Bombenangriff wartet ein kleiner Junge. Er muß hier

aufpassen, das erklärt er dem Mann mit dem Korb voller Kaninchenfutter. Und deswegen kann er

auch nicht mit ihm mitkommen und sich seine Kaninchen anschauen. Der Mann merkt, daß sich der

Junge nicht helfen lassen will, nicht einmal mit seinen Kaninchen ködern und will gerade gehen, als er

doch noch mit dem Grund herausrückt: "es ist wegen den Ratten." Die Ratten essen doch die Toten,

das hat ihm sein Lehrer einmal erzählt. Und deswegen muß er jetzt hier aufpassen. Denn unter der

Page 18: 1. HAFTAacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/30599/ALM_317_ceviri_V_Dursun_Zengin.pdf · 1. HAFTA DİL VE DİLİN ÇEŞİTLERİ Yeryüzündeki Dillerin Sınıflandırılması Almanca ve

Schuttwüste liegt sein Bruder. "Er war viel kleiner als ich. Erst vier. Er muß hier ja noch sein. Er ist

doch viel kleiner als ich."

Einen Moment sieht der Mann ihn an, dann fängt er plötzlich an: "Ja, hat euer Lehrer euch denn nicht

gesagt, daß die Ratten nachts schlafen?" Der Junge sieht auf einmal ganz müde aus, und der Mann

fährt fort: "Nachts schlafen die Ratten doch. Nachts kannst du ruhig nach Hause gehen. Nachts

schlafen sie immer. Wenn es dunkel wird schon." Langsam bröckelt der Widerstand des Jungen.

"Wenn sie wirklich nachts schlafen." Und nun interessiert er sich doch für die Kaninchen. Ob er sich

eins aussuchen dürfe? Der Mann verspricht wiederzukommen, sobald es dunkel wird, und ihn dann

nach Hause zu begleiten. Er müsse dem Vater des Jungen doch zeigen, wie man einen Kaninchenstall

baut. Der Junge ruft ihm hinterher: "Ich warte. Ich muß ja noch aufpassen, bis es dunkel wird. Ich

warte bestimmt." Und als der Mann weggeht, schwenkt sein Korb aufgeregt hin und her.

"Kaninchenfutter war da drin. Grünes Kaninchenfutter, das war etwas grau vom Schutt."