02 kapak 30 - zorlu.com.tr · serkan bengin, emre ergül teknik koordinasyon İrma ersan başaran...
TRANSCRIPT
Zorlu Grubu olarak, faaliyette bulunduğumuz her sektörde, ülkemize ve insanımıza değer katarak fark yaratmayı
hedefledik. Gururla söyleyebilirim ki, altına imzamızı attığımız her işte bunu başardık. Zorlu Tekstil’de yenilikçi,
kaliteli ürün ve hizmetlerimizle ülke sınırlarını aştık. Zorlu Enerji’de, çevreyle uyumlu, yenilenebilir enerji yatırım-
larımızla, enerji kaynaklarını çeşitlendirmeye yöneldik. Vestel’de, yaptığımız ihracat ile ülkemizin lokomotifi olduk.
Şimdi gayrimenkul sektöründe yeni bir dönem açıyoruz. Zorlu Gayrimenkul’ün en önemli projesi Zorlu Center’ın
İstanbul kadar eşsiz, İstanbul kadar renkli, İstanbul kadar zengin, İstanbul kadar benzersiz olması için tüm imkan-
larımızı seferber ediyoruz.
İstanbul Boğazı’na ve kentin manzarasına 360 derece hakim bir konumda inşa ettiğimiz Zorlu Center, Türkiye’de
ilk kez, rezidans, performans sanatları merkezi, alışveriş merkezi, otel ve ofisten oluşan 5 ayrı fonksiyonu aynı çatı
altında buluşturuyor.
Rezidanslar, konumu ve sahip olduğu özeliklerle İstanbul’un en seçkin yaşam alanları arasında yer alacak.
Kültür ve sanatın tüm kollarını kucaklayacak 3 bin 50 kişi kapasiteli Performans Sanatları Merkezi, İstanbul halkına
armağan edilecek.
Zorlu Center’ın, İstanbul’un yeni lezzet ve moda merkezi olacağına da inanıyoruz. Alışveriş merkezimiz, dünyaca
ünlü, şık ve lüks moda markalarına, sıra dışı lezzetler sunan restoranlara ve yaşamımızı zenginleştirecek diğer
mekanlara ev sahipliği yapacak.
Zorlu Center’ın yeşil alanlarla bezenmiş ofisleri, İstanbul’un tam merkezinde, çalışma hayatında konforu yeniden
tanımlayacak.
Konumu ile İstanbul’u kanatları altına alacak otel ise iş, eğlence ve sanat hayatının tam orta noktasında olmanın
avantajını sunacak.
Şimdiden çok sayıda mimari ödüle değer görülen Zorlu Center’ın, İstanbul’un kalbinde, çağdaş mimari anlayışıyla
bir sembole dönüşeceğine inanıyoruz. İleri teknolojiyi çevreci bir yaklaşımla sunan projemiz, yeşil alanları ve geniş
meydanı ile İstanbulluların nefes almasını sağlayacak.
Zorlu Center’ın “İstanbul’un değer”i olması için verdiğimizin emeğin ve gerçekleştirdiğimiz yatırımın karşılığını,
yerli ve yabancıların yoğun ilgisi ile şimdiden almaya başladık.
Zorlu Center’da hayat başladığında, İstanbul için yarattığımız değer daha yakından hissedilecek. Bu projeye emeği
geçen tüm ekibimizi gönülden tebrik ediyor, birçok İstanbullu gibi bizler de Zorlu Center’ın yaşam bulmasını büyük
bir heyecanla bekliyoruz.
Sevgi ve saygılarımla,
Ah met ZOR LU
İstanbul kadar renkli, İstanbul kadar benzersiz…
editör 01
Zorlu Holding A.Ş. Adına SahibiOlgun Zorlu
Genel Yayın Yönetmeni ve Sorumlu Yazı İşleri MüdürüYaprak Özer
Yayın KuruluVedat Aydın, Lale İlalan, Necmi Kavuşturan
Yayın türü: Yerel, süreli, 3 aylık
Yayın DirektörüFülay Yaşa
Yayın EditörüUmut Bavlı
EditörlerTaner Gezer
Yazı İşleriEsra Melek Yiğitsözlü,
İsmail Polat, İrma Ersan Başaran
İçerik ve Tasarım Uygulama
indeks içerik-iletişim danışmanlıkKore şehitleri Cad. Atılım İş Merkezi No: 28 K: 4 D: 4 34397
Zincirlikuyu-İstanbulTel: 0212 347 70 70 Faks: 0212 347 70 77
e-mail: [email protected]: www.indeksiletisim.com
Kapak04 İstanbul kadar eşsiz bir proje
18 Valeron, Maison Objet Paris’teydi24 Zorlu Çocuk Tiyatrosu, 2010-2011 sezonunda 8. kez perdelerini açtı26 Etkinlik korsan, eğlence orijinal34 Karbon karnemizi paylaşıyoruz36 Çok özel bir iftar akşamı39 Lüleburgaz’da verimlilik artacak44 Ödüller Vestel’in45 Vestel mağazası bir tık uzakta46 Vestel, IFA Fuarı’na çıkarma yaptı50 Taç’a büyük ödül54 Gökçedağ RES basına tanıtıldı56 Zorlu Enerji’ye dev yatırım desteği
58 Zorlu Enerji Grubu ve İTÜ işbirliği59 Zorlu Enerji, elektrik ticaretinde güçlü adımlarla ilerliyor60 Sağlık66 Leyla Umar’ın adası68 Çevre70 Kişisel gelişim72 Belgesel mi, çok severim74 Damak tadı76 Kısa kısa78 Astroloji80 Kültür sanat82 English summaries
02 içindekiler
Türkiye’de ve Dünya’da Zorlu Dergisi, Zorlu Holding A.Ş. yayınıdır. Para ile satılmaz.
Fotoğraflar İdari İşlerAslı Bilgiç
Katkıda bulunanlarMetin Salt
Hamza Cihan Sarı
Görsel Yönetmen Esen Ataman Kürklü
Grafik TasarımSerkan Bengin, Emre Ergül
Teknik Koordinasyonİrma Ersan Başaran
Renk Ayrımı ve BasımMüka Matbaacılık
İkitelli Organize Sanayi BölgesiEskop Sanayi Sitesi
C 7 Blok No: 410 İkitelli / İstanbul
Telefon: 0 212 549 68 24
Dergi Yönetim YeriZorlu Plaza, 34310 Avcılar - İstanbul
Telefon: 0212 456 2000Faks: 0212 422 0049
e-posta: [email protected]
22 Taç’tan muhteşemhediyeler
26 Etkinlik korsan, eğlence orijinal
48 Korteks Expofil 2010’daydı
52 İstanbul’da dev akvaryum
62 İstanbul’un renklidurakları
32 Yenilikçi ve köklü küresel güç
38 Zorlu O&M ve THY işbirliği
20 Linens büyümeye devam ediyor
”Zorlu” Dergisi’nin içerik ve tasarımı İndeks İçerik İletişim Danışmanlık tarafından yaratılmış olup,
Fikir ve Sanat Eserleri Yasası kapsamında eser olarak koruma altındadır. “Zorlu” Dergisi’nde
yayınlanan yazı ve fotoğrafları yayma hakkı ve “Zorlu” markası ve logosu Zorlu Holding A.Ş.’ye ait-
tir. Kaynak gösterilse dahi, hak sahiplerinin yazılı izni olmaksızın ticari amaçlarla kullanılamaz.
Dergide yayınlanan yazılar, yazarların kişisel görüş, yorum ve tavsiyelerini içermektedir, İndeks
İçerik İletişim Danışmanlık veya Zorlu Holding A.Ş., yazılarda yer alan bilgi, görüş ve tavsiyeler
nedeniyle doğabilecek maddi veya manevi zararlardan hiçbir şekilde sorumlu değildir.
03
04 kapak
İstanbul kadar eşsiz bir proje Zorlu Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Zorlu’nun, Türkiye’ye ve İstanbul’a dünya çapında bir yaşam anıtı kazandırma hayali gerçeğe dönüşüyor. İstanbul’un en değerli arazisi üzerinde, Zorlu’nun “Beşi bir yerde” olarak tanımladığı en değerli projesi yükseliyor.
05
Dünya kültürünün merkezi İstanbul, yıllar boyu konuşu-
lacak, kendisi kadar eşsiz bir cazibe merkezine kavu-
şuyor. İstanbul’un tam kalbinde yer alan, Asya ve Av-
rupa kıtalarının buluştuğu noktada konumlanan Zorlu Cen-
ter yakın bir gelecekte kapılarını konuklarına açıyor. Alışveriş
merkezi, rezidans, performans sanatları merkezi, otel ve ofis-
lerden oluşan Türkiye’nin ilk beş fonksiyonu bir arada bulun-
duran projesi Zorlu Center’daki yaşam 2012’nin ilk çeyreğin-
de AVM fonksiyonunda başlayacak. 2012 son çeyreğinde ta-
mamlanacak rezidans, performans sanatları merkezi, otel ve
ofis ile birlikte Zorlu Center, İstanbul için paha biçilemez bir
değer halini alacak.
Emre Arolat Mimarlık Ltd. Şti. ve Tabanlıoğlu Mimarlık Or-
tak Girişim Grubu tarafından hayata geçirilen ve mimar Emre
Arolat’ın liderliğinde yürütülen Zorlu Center projesi, 615 bin
885 metrekarelik inşaat alanına sahip. Geçmişten günümüze,
hem İstanbul’un simgesi olan meydanlardan hem de dünyanın
her yerindeki şehirlere ait, ünlü meydanlardan yola çıkılarak
tasarlanan Zorlu Center, çağdaş mimari anlayışıyla şekille-
nerek Asya ve Avrupa kıtalarının birleştiği noktada adeta bir
sembol niteliği taşıyacak.
Zorlu Center’da olmak bir ayrıcalık
Zorlu Gayrimenkul’un 4. kuruluş yıldönümü de olan 26 Ekim
günü Four Seasons Bosphorous Otel’de gerçekleştirilen basın
toplantısıyla Zorlu Center kamuoyuna tanıtıl-
dı. Zorlu Gayrimenkul Genel Müdür Yardımcısı
Mehmet Even’in gerçekleştirdiği açılış konuş-
masının ardından gösterilen, Zorlu Holding Yö-
netim Kurulu Başkanı Ahmet Zorlu’nun projeye
yönelik hayallerini, hedeflerini ve heyecanını
aktardığı duygusal yönü öne çıkan film, izle-
yenlerden alkış aldı. Zorlu Center’ın, yıllardır
kurduğu bir hayalin ürünü olduğunu anlatan
Zorlu, her şeyden önce Türkiye’ye ve İstanbul’a
böyle bir değer kazandırıyor olmanın sevincini
ve gururunu yaşadığını söyledi. Tanıtım toplan-
tısında bir konuşma da gerçekleştiren Zorlu, rezidans satışla-
rının başladığı bilgisini kamuoyuyla paylaştı ve Zorlu Center
hakkında detaylı bilgiler aktardı. Konuşmanın ardından Zorlu
Center’ın tüm unsurlarının sanal olarak gezilebildiği animas-
yon basınla paylaşıldı.
Zorlu Holding Yönetim Kurulu Üyesi Olgun Zorlu, Zorlu Gay-
rimenkul ve Vestel Şirketler Grubu İcra Kurulu Üyesi Necmi
Kavuşturan, Zorlu Holding Yönetim Kurulu Üyesi Emre Zorlu,
Zorlu Gayrimenkul Grup Başkanı Mesut Pektaş, Zorlu Gayri-
menkul Proje Direktörü Seha Tekinalp ve Zorlu Gayrimenkul
Genel Müdür Yardımcısı Ali Fahri Gürsoy’un da katıldığı top-
lantıya yoğun ilgi gösteren basın mensuplarının sorularını ce-
vaplandıran Zorlu, “İstanbul kadar eşsiz, İstanbul kadar ben-
zersiz bu projeyi gerçekleştirmek için daha güzel bir İstanbul
hayaliyle yola çıktık. Bir iş adamı olarak hayal kurarım ama
hayalci değilim. İstanbul’un ilk beşi bir yerde projesi Zorlu
Center’da hayalimi gerçekleştirmek için hiçbir yatırımdan ka-
çınmadık. Tercihimizi hep en iyi teknolojiden yana kullandık.
Yeşil ve çevreci unsurlara büyük önem verdik. Zorlu Center’ın
İstanbul’un değeri olması için 2,5 milyar Dolar’ın üzerinde bir
yatırım gerçekleştiriyoruz. Zorlu Center’da
yer almanın da bir ayrıcalık olacağına eminim.
Emin olduğum için de kendimi bu ayrıcalıktan
mahrum bırakmaya niyetim yok. Siz dostla-
rımla bugün paylaşacağım bir başka gelişme
de inşaatın bitiminden sonra yeni ev adresi-
min Zorlu Center olacağıdır” dedi.
Zorlu Holding’in, Mart 2007’de ihaleye girip
800 milyon Dolar bedelle aldığı, İstanbul’un
en değerli arazisi olarak kabul edilen Zincir-
likuyu’daki eski Karayolları arazisi üzerinde inşa edilen Zorlu
Center’ın rezidans fonksiyonunda, büyüklükleri 117 ila 733
metrekare arasında değişen rezidansların metrekare satış fi-
yat aralığı net 9 bin 500 Dolar ile 18 bin Dolar arasında olacak.
Tüm fonksiyonları için inşaat aşamasında bile yerli ve yabancı
yatırımcıların yoğun ilgisi ile karşılaşan Zorlu Center’da top-
lam yatırım bedeli 2,5 milyar Dolar’ın üzerine çıkacak.
Hayalim gerçek oldu
Zorlu, “Bu çok özel arazide inşa edeceğimiz Zorlu
Gayrimenkul’ün ilk projesinin, İstanbul kadar özel ve ben-
kapak06
İstanbul’un kalbinde, iki kıtayı birleştiren iki köprünün arasında, Türkiye’de ilk defa rezidans, performans sanatları merkezi, alışveriş merkezi, otel ve ofislerden oluşan beş ayrı fonksiyonu bir araya getirerek, adeta yeni bir kent meydanı yaratacak.
zersiz olmasını istedim. Bu yüzden de yola bir hayalle çıktım.
Hem İstanbul hem Türkiye hem de dünya için; İstanbul kadar
eşsiz, İstanbul kadar renkli, İstanbul kadar zengin, İstanbul
kadar benzersiz bir projeye imza atmalıydık. Bu büyük hayali-
mizi gerçekleştireceğimize inancımız tamdı. Kendimize verdi-
ğimiz söz büyüktü. Projemiz de aynı oranda büyük, benzersiz
ve değerli olmalıydı. Zorlu Center, bu hayalimizi gerçeğe dö-
nüştürmeliydi. Bu süreçte, bana ‘Yapamazsın’ dediler. Bense
yaptım, hayalim gerçek oldu” dedi.
Ödüllü bir proje
Zorlu Center projesinin detaylarına ilişkin de bilgi veren Zorlu,
henüz proje aşamasında uluslararası tasarım ödülleri kazan-
masından duyduğu memnuniyeti de dile getirdi. “İstanbul için
kültür ve sanatın tüm kollarını kucaklayan Performans Sanat-
ları Merkezi’ne, Zorlu Center içerisinde önemli bir yer ayırdık.
Bunu, İstanbul ve ülkemiz için sosyal sorumluluğumuz olarak
gördük. Bunun karşılığını ise daha inşaata başlamadan pro-
je aşamasında aldık. Projemiz, 2008 yılında Cityscape Dubai
Kentsel Tasarım Peyzaj Mimarlık Yarışması’nda geçen yıl ise
Avrupa ve Afrika Gayrimenkul Ödülleri 2009 yarışmasında Ti-
cari Mimarlık Ödülü kategorisinde uluslararası ödülün sahibi
oldu. İnşaat aşamasında ise yerli ve yabancıların büyük ilgisi
ile karşılaştık. Bu ilgi, inşaat yükseldikçe giderek artıyor. Zorlu
Center çatısı altındakileri, hem şehrin merkezinde olup hem
de yeşil alanları ile şehirden uzaktaymış hissiyatını veren bir
yaşam modeli ile tanıştıracak. İstanbul ile özdeşleşen fıstık
çamları, erguvan ağaçları yaşayanları kucaklarken, 50 farklı
türde bitki ve ağaçla İstanbul içerisinde bir adeta cennet ya-
ratacak. Boğaz’ın benzersiz güzelliği ile uyum içindeki rezi-
dans dairelerinde yaşamak ise gerçekten bir ayrıcalık olacak.
İstanbul’un yeni lezzet ve moda merkezi olacak alışveriş mer-
kezimiz 100 bin metrekare alan üzerine kurulacak olup 200’e
yakın seçkin mağazaya ev sahipliği yapacak. Zorlu Center’ın
ofis fonksiyonu ise 22 bin metrekare üzerine yatay kurulmuş
bir sisteme sahip olacak. Yatay düzenin tercih edilme nedeni
ise çalışanlara üst üste yığılmış bölümlerden kurtarıp yeşilin
içinde daha rahat çalışma imkanı vermek” dedi.
Şehrin kalbinde
Sahip olduğu teknoloji, mimari düzen, şehrin kalbinde yer
alan konumu ile Zorlu Center ofisleri Türkiye’de faaliyet göste-
ren ya da gösterecek olan uluslararası şirketlerin şimdiden yo-
ğun ilgisiyle karşılaşıyor. Eşsiz Boğaz manzarasıyla iş, finans,
eğlence ve sanat hayatlarının birleştiği noktada İstanbul’a
yakışır nitelikteki otel fonksiyonunun da hizmete girmesiyle
Zorlu Center standartlarını çok daha yukarılara taşıyacağını
vurgulayan Zorlu; “Türkiye’ye olan borcumuzu bir nebze de
olsa ödemek için, Türkiye’ye yakışır şekilde inşa ediliyor. 3 bin
50 kişi kapasiteli Zorlu Center Performans Sanatları Merkezi,
dünyanın önde gelen gösterilerine de ev sahipliği yapacak”
diye konuştu.
07
Rezidans: Kule Rezidans ve Teras Ev olmak üzere, iki farklı
konsept altında planlanan 584 rezidans, İstanbul’un en pa-
halı ve seçkin yaşam alanları arasında yer alacak. 140 bin
metrekare alan üzerine planlanan rezidans bölümünde, daire
büyüklükleri 117-733 metrekare arasında değişecek. Rezi-
dans sakinleri üç açık, bir kapalı yüzme havuzu ve 2 bin met-
rekarelik spor merkezinden yararlanmanın yanı sıra kişiye
özel hobi ve ayrıcalıkların da sahibi olacak.
Performans Sanatları Merkezi: 3 bin 50 kişilik kapasitesiy-
le Türkiye’nin en büyük performans sanatları merkezi ola-
rak dünyanın önde gelen gösterilerine ev sahipliği yapacak.
Merkez müzikal, konser, dinleti, tiyatro ve dans gösterisi,
resim sergisi ve müzayedeler gibi birçok sanatsal faaliyete
ev sahipliği yapacak. Merkez, kültür ve sanat dallarının tü-
münü kucaklayacak şekilde, toplam 50 bin metrekare alanda
hizmet verecek. Merkez biri 2 bin 300 kişi kapasiteli iki bal-
kondan oluşan zenginleştirilmiş (amplified) akustik özellikle
tasarlanmış büyük ve 750 kişi kapasiteli tek balkondan olu-
şan doğal akustikli küçük olmak üzere iki ana salona sahip.
Dört farklı kotta her türlü ihtiyaca yönelik irili ufaklı salon ve
fuaye alanlarında etkinlik ve sergilere ev sahipliği yapacak.
Performans Sanatları Merkezi tüm katlarındaki bağlantılar
ile kompleksin diğer kısımlarıyla devamlı ilişki içinde olacak.
Alışveriş merkezi: Zorlu Center AVM fonksiyonu yarı açık,
yarı kapalı yaklaşık 100 bin metrekarelik alana sahip. AVM
yerli ve yabancı yaklaşık 200 seçkin mağazayı aynı çatı al-
tında toplayacak. AVM projesi kapsamında ayrıca 2 bin 500
kişilik 12 adet sinema salonu, çocuk eğlence alanı ve 8 bin
metrekarelik ana mağazaya yer alıyor. Dünyaca ünlü, şık ve
lüks moda markalar, genç ve lezzet konseptini bütünleyen
ayrıcalıklar, gündelik ve kültürel yaşam için gerekli her ay-
rıntı 40-1300 metrekare arasında değişen mağazalarda yer
alacak. Merkezin yeme-içme üniteleri ise dünyaca ünlü ve
ödüllü aşçıları ağırlayan bir gurme merkezi olarak da konum-
lanacak. Zorlu Center AVM’sini sosyal aktivite alanları ile bir-
likte yılda 18 milyon kişinin gezeceği tahmin ediliyor.
Otel: Konumu ile İstanbul’u kanatları altına alacak otel İstan-
bul iş, finans, eğlence ve sanat hayatının tam orta noktasında
olmanın avantajı ile hizmet verecek. Otel 58 bin metrekare
alan üzerine kurulan otel projesinde, 55-350 metrekare bü-
yüklükteki odalar olacak. 70 ile 200 metrekare arasında de-
ğişecek 16 adet toplantı odası ve 1280 metrekare büyüklü-
ğünde balo salonu mevcut. Balo salonu 1100 kişi olan otelin
birbirinden farklı konsepte sahip 3 adet restoranı bulunacak.
Ofis: Yatay düzlemde 22 bin metrekare alana sahip ve yeşil
alanlarla bezenmiş Zorlu Center Ofis’leri, İstanbul’un tam
merkezinde, ticaret ve hizmet fonksiyonlarının en yoğun
olduğu bölgede çalışma hayatını yeniden tanımlayacak.
250 ila 700 metrekare arasında değişecek büyüklükleri ile
İstanbul’da işe bakış açısını değiştirecek olan Zorlu Center
ofislerine, özellikle uluslararası şirketlerin yoğun ilgi göster-
diğini belirtiliyor.
Beşi bir yerde…
kapak08
“Hayallerimin fazlasını yaptık”Zorlu Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Zorlu’nun “beşi bir yerde” olarak tanımladığı Zorlu Center, İstanbul’un gözbebeği bir eser olmanın ötesinde Zorlu’nun Türkiye’ye ve İstanbul’a armağanı. Zorlu Center, yıllardır süren bir hayalin gerçeğe dönüşmesini de ifade ediyor.
Zorlu Holding’in, Mart 2007’de ihaleye girip 800 mil-
yon Dolar bedelle aldığı Karayolları arazisi üzerinde
inşaatına başladığı ‘Zorlu Center’ın proje lansmanı,
Zorlu Gayrimenkul’un dördüncü kuruluş yıldönümü olan 26
Ekim’de Four Seasons Bosphorous Otel’de düzenlenen basın
toplantısı ile gerçekleştirildi. Zorlu Holding Yönetim Kurulu
Başkanı Ahmet Zorlu, Zorlu Center’de yer alan rezidans bö-
lümü için satış sürecini başlattıklarını açıkladı.
Zorlu Gayrimenkul’ün kuruluşundan itibaren, İstanbul’a
“değer” katacak “benzersiz” projeleri geliştirmeyi önceliği
olarak gördüğünü vurgulayan Zorlu, “Zorlu Gayrimenkul’ün
ilk projesinin, İstanbul kadar özel ve benzersiz olmasını
istedim. Bu yüzden de yola bir hayalle çıktım. Hem İstan-
bul hem Türkiye hem de dünya için; İstanbul kadar eşsiz,
İstanbul kadar renkli, İstanbul kadar zengin, İstanbul kadar
benzersiz bir projeye imza atmalıydık. Bu büyük hayalimizi
gerçekleştireceğimize inancımız tamdı. Kendimize verdiği-
miz söz büyüktü. Projemiz de, aynı oranda büyük, benzersiz
ve değerli olmalıydı. Zorlu Center, bu hayalimizi gerçeğe dö-
nüştürmeliydi. Bu süreçte, bana yapamazsın, dediler. Ben-
se yaptım, hayalim gerçek oldu” dedi. Zorlu Dergi olarak
Ahmet Zorlu’ya gittik ve tüm Zorlu çalışanları için projeye
ilişkin detayları, hayalleri ve görüşlerini sorduk.
09
“Projemiz şehrin merkezinde olduğu için İstanbul’a büyük değer katacak. Bir semt haline gelecek. Kapalı bir kutuyken biz
burayı halka açık 5 fonksiyonlu bir yer haline getiriyoruz. Benim düşündüğümün içerisinde kültür merkezi ve otel yoktu. Çok daha
fonksiyonlu oldu ve hayallerimizin ötesine geçtik.”
kapak10
Z: Bu projeye gönül verdiniz, bunu yalnızca sözlerinizle ifa-
de etmiyorsunuz aslında her yönden çok hissediliyor. Bu
projenin sizin için ifadesi nedir?
Yurtdışına gittiğimde çok güzel iş merkezleri, insanların hafta-
sonları vakitlerini keyifle geçirebilecekleri alışveriş merkezle-
rini görüyordum. Benim de böyle bir hayalim vardı. Türkiye’de
ulaşım önemli bir problem, şehir dışında yapıldığında ulaşımı
zor olacak, insanlar nasıl gidip gelir diye düşünüyordum. Bu
proje kursağımda kalmıştı. Ama karayolları arazi ihalesi çıkın-
ca hayallerimi belki burada gerçekleştiririm diye düşündüm.
Kafamdaki projeyi burada yapmak için yola koyulduk. Burası
5 fonksiyonlu; kültür merkezi, alışveriş merkezi, konutlar, iş
merkezi ve otel. İki ödül alan bu proje Türkiye’de konuşulan
bir proje haline geldi. Türkiye’nin en büyük 5 fonksiyonlu
projesi, hatta Avrupa’da da yok, İngiltere’de böyle bir proje
üstünde çalışmalar var. Projemiz şehrin merkezinde olduğu
için İstanbul’a daha büyük değer katacak. Bir semt haline
gelecek. Biz ne yaparsak bu ülke için yapmak istiyoruz. Yeşil
alana çok önem verdik çünkü insanlar için uğrak yeri olması
çok önemli. Bu nedenle bizzat ben bu projeyle ilgileniyorum
ve de inşallah 2012’nin sonunda bu projeyi İstanbul’a arma-
ğan edeceğiz.
Z: Şu ana kadar projenin geldiği nokta hayallerinizle bir mi?
Yapamadığınız bir şey var mı?
Hayalimizdekinin daha fazlasını yaptık. Bir kere şehir dışında
değil şehrin merkezinde olan bir lokasyon. Bu da çok önem-
li. Kapalı bir kutuyken biz burayı halka açık 5 fonksiyonlu
bir yer haline getiriyoruz. Benim düşündüğümün içerisinde
kültür merkezi ve otel yoktu. Çok daha fonksiyonlu oldu ve
hayallerimizin ötesine geçtik. Tümüyle faaliyete geçtiğinde
İstanbul’a çok büyük bir değer katan ve günün her saati ya-
şayan bir yer halini alacak.
Z: Mimari sürece müdahale ettiniz mi? Projede özellikle is-
tediğiniz şeyler olduğunu biliyoruz… Özellikle çevreci yak-
laşım konusundaki hassasiyetiniz biliniyor.
Tabii ki bizim için çevre çok önemli. Pojenin etrafında yer al-
ması zorunlu ring yolunu yer altına alarak 10 bin metrekare-
lik ekstra bir yeşil alan kazandırdık. Altını çizerek söylüyo-
rum bu toplumsal bir projedir. Bu proje İstanbul’a çok daha
değer katacaktır. Niye bugün Paris’e daha fazla turist gidiyor
da İstanbul’a gelmiyor? Paris, İstanbul’dan büyük değil ki,
İstanbul’un dünyada olmayan boğazları birçok güzelliği var
ama biz bunu çarpık yapılaşmayla öyle bir hale getiriyoruz ki
yurtdışındaki yapılaşmaya insan imreniyor. Niye bizim böy-
le bir şehrimiz yok? Zorlu Grubu olarak buna katkıda bulunu-
yorsak bizim için büyük bir mutluluk.
Z: Sonuçta büyük bir yatırım yaptınız. Bu yatırımın karşılı-
ğının ne kadar süre içerisinde geri dönmesini hedefliyorsu-
nuz?
Aşağı yukarı 2,5 milyar Dolar’ı aşan bir yatırımdır.
Z: Projenin pahalı olduğu, hatta daha satışa çıkmadan met-
rekare fiyatları efsane gibi kulaktan kulağa dolaşıyordu...
Bu projede yok yok. Buradaki insanların gelişinin gidişinin,
oturan konut sahiplerinin ulaşımına kadar düşünüyoruz.
Çevre yolunu alta aldık. Metroyu bağladık, metrobüsü bağ-
lıyoruz. Tüm bunlar tabii ki maliyetleri artırıyor. Yeşil alan
dediğimiz, daha önce görülmemiş bir peyzaj yapılıyor. Bura-
sı bittikten sonra değerinin daha iyi anlaşılacağını düşünü-
yorum. Piyasada birçok fiyat söylüyorlar ama tabii ki burası
lüks bir yerdir. Burada her şeyin kalitelisi kullanılıyor. Gayri-
menkul projelerimiz de de diğer tüm sektörlerdeki gibi en iyi-
sini yapmayı amaçlıyoruz. Türkiye’de Zorlu Grubu her zaman
ilkleri yapmıştır. Biz bu ilkleri gayrimenkulde de yapıyoruz.
İnsanlar Zorlu’ya güveniyorlar. Bu güvenin karşılığını daha
önceki işlerimizle verdiğimize inanıyorum. Tabii ki bundan
sonraki işlerimizde de güveni korumaya devam edeceğiz.
“Biz ne yaparsak bu ülke için yapmak istiyoruz. Yeşil alana çok önem verdik çünkü insanlar için uğrak yeri olması çok önemli. Bu nedenle bizzat ben bu projeyle ilgileniyorum ve de inşallah 2012’nin sonunda bu projeyi İstanbul’a armağan edeceğiz.”
“Biz ne yaparsak bu ülke için yapmak istiyoruz. Yeşil alana çok önem verdik çünkü insanlar için uğrak yeri olması çok önemli. Bu nedenle bizzat ben bu projeyle ilgileniyorum ve de inşallah 2012’nin sonunda bu projeyi İstanbul’a armağan edeceğiz.”
11
Z: Bu projede ev almak için zorlu bir süreçten geçiliyor.
Randevusuz tanıtım yok. Basında “Aile olmayana Zorlu
Center’da ev yok” şeklinde haberler yer aldı. Bu doğru mu?
“Bekara ev yok” derken biz burada stüdyo daire yapmadık.
Bunu ifade etmeye çalıştım. Ama başka biçimde anladılar.
Biz burasını bir semt haline getiriyoruz. “Sen bekarsın otura-
mazsın” diye bir kuralımız olamaz. Burası, değeri her zaman
artan bir yer olacak. İşin özünde burayı satın alanların sürekli
oturabilecekleri, hayatlarını geçirebilecekleri nezih bir semt
haline getirmek istiyoruz.
Z: Şu an ki durum nedir, kimler ilgi gösteriyor?
Talep var, yurtdışından da var. Üst düzey kişiler ve Türkiye’nin
güzide kişileri burayı tercih ediyorlar. Görüşmeler devam
ediyor. Şu ana kadar 3 bin kişi ön başvuruda bulundu.
Z: İlginin nedeni nedir sizce, insanlar Zorlu markasına mı
güveniyorlar?
Zorlu yaparsa en iyisini yapar, o güven var insanlarda. De-
mek ki bir şeyler yapmışız ki insanlar güveniyor. “Sen yap-
tıktan sonra biz sana güveniyoruz” diyorlar. Biz de bu sefer
daha seçici, daha titiz oluyoruz. Projenin adını duyup hiçbir
şey sormadan talep edenler var. Bu güven meselesi çok
önemli benim açımdan.
Z: Projede kendinize bir yer ayırdınız mı?
Mütevazı bir yer ayırdık tabii ki. Parasıyla alacağız.
Z: Gayrimenkulde kısa ve uzun vadede büyüme hedefiniz
nedir? Yeni yatırım planlarınız var mı?
Tabii ki var. Şimdi Deva Holding arazisine başlıyoruz. Ondan
sonra İzmir’de başlayacağız. Bunlar tabii zaman alıyor. Bili-
yorsunuz burası dört yıl oldu daha yeni inşaat işlerine baş-
layabildik. Bütün bunlar bir süreçtir. Türkiye’de iyi yerlerde
gayrimenkul yapıp ülkeye kazandırmayı istiyoruz. Yurtdışın-
da şu anda bir projemiz yok.
Z: Sizi gayrimenkulde “ülkemizi güzelleştirelim” felsefesi
heyecanlandırıyor, doğru mu?
Yurtdışından döndüğümde “Biz onlar gibi neden olamıyo-
ruz?” diye üzülürdüm. Bina yapıyorsunuz, aynı parayı har-
cıyorsunuz. Ama düzgün yapmıyoruz. O adamlar planlamayı
yapmışlar, standardını da koymuşlar. Diyorlar ki sen bura-
ya beş katlı yaparsın ya da 150 kat yaparsın. Bizde her şey
bireysel. Almanya’dan çok sevdiğim bir arkadaşım gelmişti.
Havaalanından onu aldım ve sonra gittik bir yere oturduk ve
bana şunu sordu: “Türkiye’de işler çok mu kötü?” Ben de “iyi
gidiyor” dedim. O da “bu binalar hep yarım ama” dedi. İşte
bizim Türkiye’ye böyle standartlar getirmemiz lazım.
Z: Bir daha böyle bir proje olsa girer miydiniz?
Burada 3-3,5 sene bir uğraş verdik. Her zaman şunu söyle-
dim: Ben ülkeme inanıyorum, Türkiye hukuk devleti. Bunla-
rın olmaması gerekir, çünkü bir işadamının önünün açılması
gerekir. Bir işadamı burada ne yapıyor? Parası var, ülkesine
yatırım yapıyor. Bu yatırımı yaptığımız zaman burada 3 bin
500 kişi istihdam edilecektir. Biz diyoruz ki Türkiye’nin hiz-
met sektöründe de var olması lazım. Hizmet sektörü dediği-
miz de bu işte. 25 sene önce Honkong’a gittiğim zaman aynı
Tahtakale gibiydi. Daha sonra 2006-2007’de gittim, tama-
men yıkılmış, mağazalar, alışveriş merkezleri olmuş. Mağa-
zalar metrolara bağlanmış vs. Peki, İstanbul’la Honkong’u
karşılaştıralım. Orası tamamen turizm üzerine kurulmuş bir
yer. Sanayisi yok. Biz ülke olarak bunu yapsak, işte o zaman
işsizlik sorunumuz olmaz. Bugün İstanbul’da otellerde yer
yok. 1000’lerce otel olması lazım ki insanlar buraya gelip ta-
rihi yerlerimizi gezebilsinler. Biz tarihi yerlerimizi yok etmi-
şiz. Paris’teki eski kültür varlığının 10 misli daha fazlasının
İstanbul’da olduğunu söylüyorlar. Biz görebiliyor muyuz bu
kültür varlığını? O kadar çok ki, hepsini yıkmışız, yıkmaya da
devam ediyoruz... Bu anlayışın değişmesi gerekiyor. Değer-
lerimize sahip çıkmayı öğrenmeliyiz.
kapak12
Eşsiz projeye eşsiz geceZorlu Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Zorlu, Zorlu Center Lansmanı için Four Seasons Bosphorous Otel’de iş ve cemiyet hayatının önemli isimlerini ağırladı. Ahmet Zorlu’nun yanı sıra Zorlu Ailesinden Zeki-Türkan Zorlu, Emre-Zeynep Zorlu, Selen Zorlu Melik-Bakır Melik, Olgun-Berrin Zorlu davetlileri karşıladı.
Zorlu Gayrimenkul, iş ve cemiyet hayatının temsilcile-
rine “İstanbul’un 5’i bir yerde”sini tanıttı. İstanbul’un
en değerli arazisi olarak kabul edilen Zincirlikuyu’daki
eski Karayolları arazisi üzerinde yeni bir “Kent Meydanı” ya-
ratma hedefi ile inşa edilen Zorlu Center projesinde yer alan
Türkiye’nin en değerli rezidanslarının satış sürecini de başla-
tan bu özel davet, Zorlu Gayrimenkul’ün dördüncü kuruluş yıl-
dönümünde gerçekleştirildi. Ahmet Zorlu’nun yanı sıra Zorlu
Ailesinden Zeki-Türkan Zorlu, Emre-Zeynep Zorlu, Selen Zor-
lu Melik-Bakır Melik, Olgun-Berrin Zorlu davetliler ile ilgilen-
diler.
Zorlu Center’ın renklerini simgeleyen siyah ve bakır renklerle
dekore edilen mekanda tüm detaylar düşünüldü. Zorlu Hol-
ding ve Zorlu Gayrimenkul adına bir gurur gecesine dönüşen
lansmanda Four Seasons Bosphorous Oteli’nin girişi adeta
Oscar törenlerini andıran şıklıktaydı. Magazin ve cemiyet bası-
nı, davetlileri siyah halıda karşıladı ve tek tek görüşlerini aldı.
Davet mekanının girişindeki dev video balon ise tüm katılımcı-
ları henüz girişte etkilemeyi başardı.
Zorlu Grubu şirketlerinden Jules Verne Travel & Event organi-
zasyon tarafından gerçekleştirilen gecenin sunuculuğunu ise
Türkiye eski güzellerinden Jülide Ateş yaptı. Zorlu Center pro-
jesinin çıkış hikayesini anlatan etkileyici filmin ardından Zor-
lu Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Zorlu, yaptığı ko-
nuşmada Zorlu Center’in kendisi için ne ifade ettiğine değin-
di. Zorlu Center, hakkında detaylı bilgilendirme de yapan Ah-
met Zorlu, gece boyunca konukları ile birebir ilgilenerek, on-
ların Zorlu Center hakkında merak ettikleri soruları yanıtladı.
Yoğun ilgi gösterildi
Zorlu Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Zorlu ve ailesi
ile Zorlu Gayrimenkul yöneticilerinin ev sahipliğinde Four
Seasons Bosphorous Otel’de düzenlenen geceye, iş ve cemi-
yet yaşamının önde gelen isimleri katıldı. Aralarında Ümit &
Cem Boyner, Abdullah Kiğılı, Abdurrahim & Fatma Albayrak,
Ali Ağaoğlu, Hüsnü Özyeğin, İmam Altınbaş, Osman Çarmıklı,
Sinan Gürsoy, Yalçın Ayaydın, Zafer Civelek, Can Has, Ahmet
& Mehmet Hotiç, Nihat Gökyiğit, Haydar Akın, Belkıs-Erdal
Aksoy, Hülya Kalyoncu, Süleyman Kosif, Bilgün Sazak & Ayşe
Boyner, Linda & Kerim Kuyumcuyan, Emin & Şükran Güzeliş,
Haşmet Bedii & Melek Kürüm, Rana & Osman Esen, Fikret &
Melike Önder, Burak & Nazlı Öztarhan, Mehmet & İpek Hattat,
Rasim & Suna Özkanca, Sevan & Ani Bıçakçı, İlhan Molu gibi
isimlerin bulunduğu seçkin davetliler Zorlu Center rezidansla-
rına büyük ilgi gösterdiler.
Zorlu Center’a özel beste
Zorlu Ailesi temsilcilerinin konuklarıyla birebir ilgilendiği ge-Ümit Boyner, Ahmet Zorlu, Cem Boyner, Ayşe Boyner
13
cenin sürprizi ise dünyaca ünlü sanatçımız Fahir Atakoğlu’nun,
Zorlu Center için yaptığı beste oldu. Zorlu’nun anonsuyla Ata-
koğlu, perdenin açılmasıyla birlikte piyano başında eserini
canlı olarak çalmaya başladı. Zorlu Center için hazırladığı özel
bestesini projenin İngiltere’de hazırlanan 14 dakikalık üç bo-
yutlu proje filmi eşliğinde davetlilere seslendiren Atakoğlu,
muhteşem müziği eşliğinde Zorlu Center’ı yakından görme
şansı yakalayan davetlileri adeta büyülendi. Gecenin devam
eden dakikalarında perdelerin arkasından adeta bir mücevher
gibi açılan Zorlu Center maketi ise tüm konukların ilgi odağı
oldu. Maket üzerinde gerçekleştirilen tanıtımların ardından
davet, Four Seasons Bospohorus Oteli’nin özel menüsü ve
DJ’ler eşliğinde devam etti.
İstanbul’un 5’i bir yerdesi olacak
Konumu ve sahip olduğu özelliklerle Türkiye’nin en değerli
rezidansı olan ve büyüklükleri 117 ila 733 metrekare arasın-
da değişen Zorlu Center Rezidans projesinde, Kule Rezidans
ve Teras Ev olmak üzere 584 özel konut bulunuyor. Uluslara-
rası yatırımcıların da büyük ilgi gösterdiği projenin tamamlan-
ma tarihi ise 2012 yılının son çeyreği. Zorlu Gayrimenkul’ün
kuruluşundan itibaren, İstanbul’a “değer” katacak “benzer-
siz” projeleri geliştirmeyi önceliği olarak gördüğünü vurgula-
yan Ahmet Zorlu gecede yaptığı konuşmada “İstanbul kadar
eşsiz, İstanbul kadar renkli, İstanbul kadar zengin, İstanbul
kadar benzersiz bir projeye imza atmalıydık. Bu büyük hayali-
mizi gerçekleştireceğimize inancımız tamdı. Kendimize verdi-
ğimiz söz büyüktü. Projemiz de, aynı oranda büyük, benzersiz
ve değerli olmalıydı. Zorlu Center, bu hayalimizi gerçeğe dö-
nüştürmeliydi. Bu süreçte, bana yapamazsın, dediler. Bense
yaptım, hayalim gerçek oldu” dedi.
Tasarımı ile dikkat çekiyor...
İstanbul’un kalbinde, iki kıtayı birleştiren iki köprünün ara-
sında, Türkiye’de ilk defa rezidans, performans sanatları
merkezi, alışveriş merkezi, otel ve ofislerden oluşan 5 ayrı
fonksiyonu bir araya getirerek, adeta yeni bir kent meydanı
yaratacak. Zorlu, hayallerini gerçekleştirdiği Zorlu Center hak-
kında ise şunları söyledi: “Bir iş adamı olarak hayal kurarım
ama hayalci değilim. İstanbul’un ilk 5’i bir yerde projesi Zorlu
Center’de hayalimi gerçekleştirmek için hiç bir yatırımdan ka-
çınmadık. Tercihimizi hep en iyi teknolojiden yana kullandık.
Yeşil ve çevreci unsurlara büyük önem verdik. Zorlu Center’in
İstanbul’un ‘değer’i olması için 2.5 milyar doların üzerinde bir
yatırım gerçekleştiriyoruz. Zorlu Center’da yer almanın da bir
ayrıcalık olacağına eminim. Emin olduğum için de kendimi bu
ayrıcalıktan mahrum bırakmaya niyetim yok. Siz dostlarımla
bugün paylaşacağım bir başka gelişme de, inşaatın bitimin-
den sonra yeni ev adresimin Zorlu Center olacağıdır.”
Zorlu Center’daki ilk yerleşimin 2012 ilk çeyreğinde AVM fonk-
siyonunda başlayacağını dile getiren Ahmet Zorlu, 2012 son
çeyreğinde tamamlanacak diğer fonksiyonlarla (rezidans, per-
formans sanatları merkezi, otel ve ofis) birlikte İstanbul için
İstanbul’un içinde yaratıkları “değerin” çok daha net görüle-
ceğini söyledi. Emre Arolat Mimarlık Ltd. Şti. ve Tabanlıoğlu
Mimarlık Ortak Girişim Grubu tarafından hayata geçirilen ve
Emre Arolat’ın liderliğinde yürütülen Zorlu Center projesi,
615.885 metrekarelik inşaat alanına sahip. Geçmişten günü-
müze, hem İstanbul’un simgesi olan meydanlardan hem de
dünyanın her yerindeki şehirlere ait, ünlü meydanlardan yola
çıkılarak tasarlanan Zorlu Center, çağdaş mimari anlayışı ile
şekillenerek; Asya ve Avrupa kıtalarının birleştiği noktada
adeta bir “sembol” niteliği taşıyacak.Fahir Atakoğlu
Zeki Zorlu, Ahmet Zorlu
14 kapak
Zorlu Center’ın yaratıcılarıZorlu Center’ın tanıtımı, Zorlu Gayrimenkul’ün dördüncü kuruluş yıldönümü olan 26 Ekim’de düzenlenen basın toplantısıyla gerçekleştirildi. İnşaatı rekor bir hızla devam eden, bu süreçte uluslararası ödüllerle taçlandırılan Zorlu Center ile ilgili ayrıntıları, projenin mimarları Emre Arolat ve Murat Tabanlıoğlu ile konuştuk.
İstanbul’un ‘en değerli arazisi’ olarak kabul edilen
Zincirlikuyu’daki eski Karayolları arazisi üzerinde inşa
edilen Zorlu Center’ın rezidans fonksiyonunda satış dö-
nemi başladı. Zorlu Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet
Zorlu’nun 26 Ekim’de düzenlenen basın toplantısıyla kamu-
oyuna duyurduğu Zorlu Center projesi, İstanbul’un kalbin-
de, Türkiye’de ilk defa rezidans, performans sanatları merke-
zi, alışveriş merkezi, otel ve ofislerden oluşan 5 ayrı fonksiyo-
nu bir araya getiriyor. Tamamlandığında toplam yatırım bede-
linin 2,5 milyar USD’nin üzerine çıkması beklenen, Emre Arolat
Mimarlık Ltd. Şti. ve Tabanlıoğlu Mimarlık Ortak Girişim Gru-
bu tarafından hayata geçirilen ve Emre Arolat’ın liderliğinde
yürütülen Zorlu Center projesi, İstanbul’un kamusal hayatın-
da önemli bir dönüm noktası olarak tanımlanıyor. Projeyi, ge-
çirdikleri zorlu fakat bir o kadar heyecan veren süreci, projenin
İstanbul’a katkılarını projenin mimarları Emre Arolat ve Murat
Tabanlıoğlu bizlerle paylaştı.
Z: Zorlu Center projesinde son aşamaya ulaşmış olmak neler
hissettiriyor?
Emre Arolat (E.A.): Uzun bir seçim dönemi sonrasında da
kendimizi çok kapsamlı bir projelendirme hizmetinin tam gö-
beğinde bulduk. Yaklaşık iki yıldır, büyük bir bölümü inşaat
faaliyetiyle paralel olarak yürütülen bu hizmeti sürdürüyoruz.
Bunun hayli zor ve yıpratıcı, ama benim gibi iddia sahibi bir
mimar için o denli de kışkırtıcı, heyecan verici ve tatmin edici
olduğunu söyleyebilirim. İçinde bulunduğumuz günlerde tüm
projelerin yüzde doksanından fazlasını teslim etmiş durumda-
yız. İnşaat da rekor bir hızla devam ediyor. Yapı yükseldikçe ve
kağıt üzerinde ince ince tasarladığımız mekanlar ete kemiğe
büründükçe, az önce sözünü ettiğim heyecan, yanına biraz da
gurur katarak artıyor.
Murat Tabanlıoğlu (M.T.): Bir mimar için inşa edilen bir proje,
zor bir hayalin gerçekleşmesi kadar değerlidir. Özellikle de,
bu kentte doğmuş, yaşayan mimarlar olarak İstanbul’da bina
yapmak bizler için çok değerli.
Z: Zorlu Center başlangıçtaki hayallerinizi karşıladı mı?
E.A.: Proje tamamlanmadan bunu söylemek kolay değil. Uma-
rım pek yakında, büyük bir titizlikle tasarladığımız performans
sanatları merkezinde şahane bir müzikal izledikten sonra, Zor-
lu Center meydanında oturacağımız şık bir lokantada, itina ile
aydınlatılmış bir ağacın yapraklarından aşağı süzülen pırıltının
altında, bu projede emeği geçen ve gönülleriyle çalışan her-
kesin şerefine bir kadeh kaldıracak ve “İşte oldu!” diyeceğim.
M.T.: Öncelikle bu proje için çok heyecanlı, nitelikli bir ulusla-
rarası yarışma süreci yaşandı. Projeye hazırlık aşaması, birçok
disiplinle işbirliği yaptığımız yaratıcı bir dönem oldu. Netice-
de, Türkiye’den iki mimari grubun bu projeyi gerçekleştirmek
üzere görevlendirilmeleri, mesleğimizin ulusal standardının
tespiti açısından onur verici.
Z: Zorlu Center’ın kariyeriniz açısından önemi nedir?
E.A.: Dev bir ölçeğe sahip olan ve bünyesinde bulundurduğu
farklı işlevler nedeniyle koca ve karmaşık bir organizmaya dö-
nüşen böylesi bir projenin altından yerli bir mimarlık bürosu
tarafından bu denli beceriyle kalkılmış olmasını hayli dikkat
çekici buluyorum. Böylesi kompleks bir projenin bu coğrafya-
da gerçekleştirilemeyeceğini düşünen bazı üst düzey yöneti-
cinin söyledikleri geliyor ara sıra aklıma. Bu projenin aslında
İngiltere’de çizildiğini iddia edenler bile olmuştu. Şimdi bunla-
rı söyleyenlerin şaşkınlıkları, beni içten içe sevindiriyor.
M.T.: Çağdaş kentsel yapılanmanın bugün önemli bir unsu-
ru karma projeler. Kent içinde kendine yeterli kent birimleri
oluşumunu aynı zamanda tüm kentin yararlandığı bir kamusal
alan olarak açmak fikrini gerçekleştiren bir projenin hayal ve
üretim ortağı olmak, meslek pratiği açısından da tatmin edici.
Böyle büyük bir projenin kurgulanması interdisipliner bir yak-
laşım gerektirdiğinden kazanılan tecrübe çok değerli.
Z: Zorlu Center’ın avantajları neler?
E.A.: Bir yandan kentin merkezinde konumlanması, öte yan-
dan hayli geniş bir Boğaziçi ve tarihi kent panoramasına
Emre Arolat, Murat Tabanlıoğlu
15
sahip olması, Zorlu Center’ı bu anlamda tartışmasız olarak
İstanbul’un en değerli alanı haline getiriyor. Böylesine büyük
bir tutku ile her işin en iyisini yapmayı kendisine hedef belirle-
miş bir yatırımcı grubun varlığı da bu alanda ortaya çıkmakta
olan kompleks için büyük bir şans. Öte yandan pek çok ödül
alan bir proje, titizlikle inşa ediliyor. Tüm bu nitelikleriyle, sa-
nırım Zorlu Center’ın bu yüzyılın dünyadaki en önemli projele-
rinden biri olduğu kolaylıkla iddia edilebilir.
M.T.: İstanbul Boğazı’na ve kentin manzarasına 360 derece
hakim, bağlantı yolları üzerinde, hem iş hem konut alanlarına
erişimi kolay, İstanbul’un profili en yüksek noktalarından bi-
rinde konumlanan Zorlu Center; kentin cazibe merkezlerinden
birini oluştururken çevreye duyarlı bir insan yerleşimi alanı
açıyor. Projenin peyzaj yaklaşımı, kent estetiğine ve yaşamına
artı değer kazandırıyor; bu kent terası, performans salonuyla
birleşerek kentle nitelikli ilişkisini güçlendiriyor. Merkez, bul-
var üzerinde Boğaz’a bu derece hakim tek nokta olarak açık
meydanları ve kapalı mekanları, farklı fonksiyonları ile her
mevsim, 365 gün kullanılacak bir şehir ikonu olacaktır.
Z: Zorlu Center’ın bölgede nasıl bir etki yaratacağını öngö-
rüyorsunuz?
E.A.: Zorlu Center Projesi’nin, mimariye ve çevreye, sadece
iyi tasarlanmış ve güzel yapılar inşa etme edimi çerçevesin-
den bakmak yerine; onu insana, kente ve doğaya dair bir gö-
rüş üretme, mekanı kurmaya yönelik bir düşünce geliştirme
yolunda kullanmayı tercih eden bir görüşün ürünü olduğunu
söyleyebilirim. Bu bağlamda, bu projenin ne denli anıtsal bir
yapı oluşturduğunu söylemenin, projenin ana tasarımcısı ola-
rak bana düşmeyeceğini belirtmeliyim. Ancak bu projenin hem
uzak hem de yakın çevreye çok önemli ve olumlu katkılarının
olacağına, İstanbullu için de yeni bir destinasyona, çok cazip
bir buluşma alanına dönüşeceğine gönülden inandığımı söy-
lemeliyim.
M.T.: Sosyal, işlevsel ve fiziki katmanlarıyla geçişken bir proje
olarak, zeminini belirleyen kabuk üzerinde oluşan yeşil mey-
dan ve altında kurgulanan yarı-açık alışveriş alanı ile proje,
dengeli bir açık/kapalı ve özel/ kamusal bağlantısı kuruyor.
Özel alanlarla kamusal alanın, alışveriş ve sokak hayatının bir-
birini tamamladığı karma yapıda faklı fonksiyonların bir arada
olmasını sağlayan ve bireysel olarak da çeşitliliğe yer ayıran,
alternatif katmanlar öngörülüyor.
Z: Bu projede sizi zorlayan ne tür konular oldu? Zorluklarla
nasıl mücadele ettiniz?
E.A.: Yürütmekte olduğumuz her projede kişisel olarak nere-
deyse tüm ayrıntıların içinde bulunma yönündeki takıntım, bu
denli büyük ölçekli ve karmaşık bir projede de hiç istisnasız bir
biçimde sürüyor. Bu bile kendi başına hayli zorlayıcı, hatta dö-
nem dönem yıpratıcı bir durum. Her anlamda beklentilerin en
üst düzeyde olduğu karma fonksiyonlu bir proje bu. İşverenin
şimdiye dek yapılmışların en iyisi olma yönündeki talebinin
mimar için bir yandan büyük bir fırsat, diğer yandan da altın-
dan kalkması pek de kolay olamayan bir sorumluluk olduğunu
söylemeliyim.
Z: Projenin tamamlanmasında kaç kişilik bir ekibin emeği
var?
E.A.: EAA’da yalnızca bu işte çalışan yaklaşık 80 kişilik bir
mimari ekip bulunuyor. Benimle birlikte bu işe gönül vermiş
ve gece gündüz demeden çalışan bu arkadaşlarım olmasaydı
bu işin altından kalkmak pek mümkün olmazdı. Mimari ve iç
mimari hizmetlerin yanı sıra statik, mekanik, elektrik, altyapı
ve peyzaj projeleri, yangın güvenliği, cephe mühendisliği ve
aydınlatma danışmanlığı gibi hizmetleri bir bütün olarak kap-
sayan bir çalışma bu ve toplam yaklaşık 250 kişinin çok ciddi
emeği var.
M.T.: Sürece gruplarımızda çalışan birçok mimarın, danışma-
nın, mühendisin katkısı oldu. Bu bağlamda yüzden fazla bire-
yin emeği geçti. Tasarım kadromuzun tamamı Türkiye’den mi-
marlardan oluşmasına rağmen projenin yarışma aşamasından
itibaren, Buro Huppold gibi dünyanın en yetkin mühendisle-
rinden ve AMPC (Anne Minors Performance Consultants) gibi
danışmanlarından destek alındı.
Z: Zorlu Center’ın İstanbul’da nasıl bir yer edineceğini öngö-
rüyorsunuz?
M.T.: Zorlu Center’da kamusal alanla özel alanların geçişken-
liği artırılarak, sosyal yaşam doğal bir biçimde canlandırılıyor.
Kamusal alanların “yaşanan mekanlar” olmaktan çıkıp “gelip
geçilen yerler”e dönüşmesiyle özel hayatına kapanan kent
insanını, seyreden değil katılan insan olmaya, yeniden bir-
likte olmaya teşvik eden bir yaklaşım öneriyor Zorlu Center.
İstanbul’un zaman içerisinde kaybolan meydanlarına bir nazi-
re olarak burada çağdaş bir kesişme alanı yaratılması hedef-
leniyor.
kapak16
Zorlu Gayrimenkul’un yeni yüzüYenilenen Zorlu Gayrimenkul web sitesi, ziyaretçilerine kullanım kolaylığı sağlayan bir görünüme kavuştu. İçeriği de zenginleştirilen web sitesinde Zorlu Gayrimenkul tarihçesine, grup şirketler bilgisine, Zorlu Gayrimenkul proje detaylarına ve görsellerine, basın içeriklerine ve sosyal sorumluluk projelerine de yer veriliyor.
Flash yazılım kullanılarak inşa edilen Zorlu Gayrimenkul
kurumsal web sitesini ziyaret edenler şirketin tarihçe-
si, basın içerikleri ve grup şirketlerine ait bilgilerin yanı
sıra Zorlu Gayrimenkul’un devam eden projeleri hakkında da
detaylı bilgiye ulaşabiliyorlar. Beşi bir yerde olarak dikkatle-
ri çeken Türkiye’nin ilk 5 fonksiyonlu karma kullanım projesi
olan Zorlu Center’a dair bilgi ve görsellerin yanı sıra Levent,
Konak, Bebek, Alaçatı ve Marmaris projeleri hakkında da bil-
giye ulaşılabiliyor. Sitenin tasarımında, işlevselliğini artıra-
bilmek ve kullanım kolaylığını sağlayabilmek açısından mobil
cihazlara yönelik versiyonlar da geliştirilmiş durumda. Site-
nin, popüler iletişim aracı olan iPhone’a uyumlu versiyonu ve
mobil site için özel yazılımsal çalışması gerçekleştirildi. Tüm
içeriklerin güncellenebilmesi için Asp, Net 2.0 ve MsSql üze-
rinde içerik yönetim paneli geliştirildi.
Zorlu Gayrimenkul web sitesine “http://www.zorlugayrimen-
kul.com.tr/” adresinden ulaşmak mümkün.
17
Günümüzde artık, gayrimenkul projelerini tüm detayları
ile geniş kitlelere ulaştırmanın en doğru aracı web si-
teleri. Zorlu Center gibi Türkiye’nin ilk ve tek 5 fonksi-
yonlu karma kullanım projesi için hazırlanan web sitesi de bu
ilk ve tek projeyi karşılayacak üst düzey teknolojiler ve kulla-
nışlılık öğeleriyle planlandı.
Siber gezinti mümkün
Zorlu Center’ın en önemli özelliklerinden biri konumu. Nere-
deyse şehrin tam ortasında yer alan Zorlu Center için konu-
munu en iyi şekilde anlatmaya yarayacak etkileşimli bir harita
hazırlandı. Harita sayesinde İstanbul’daki önemli noktalardan
Zorlu Center’a olan uzaklıklar ayrı ayrı hesaplanabiliyor.
5 fonksiyonlu karma kullanım projesi olan Zorlu Center’ın tüm
bu 5 fonksiyonu tek tek menüye yerleştirildi. Bu sayede hem
farklı hedef kitleler için kullanım kolaylığı sağlanmış oldu,
hem de her bir fonksiyon hak ettiği derinlikte bir bilgi mima-
risine kavuştu.
Her fonksiyon için hazırlanmış ayrı fotoğraf ve resim galerile-
ri haricinde, özellikle rezidanslar için özel hazırlanmış daire
planlarına da etkileşimli olarak erişmek mümkün. İnteraktif
gezi bölümünde, sağ altta, sadece bu proje için özel geliştiri-
len 3 boyutlu navigasyon sayesinde Zorlu Center’ın tüm fonk-
siyonlarına kolayca erişim imkanı sağlandı.
Genel tasarım olarak büyük görsellerin tercih edildiği Zorlu
Center sitesinde kullanıcılar, tek bir tuşla tam ekran moduna
geçip, projenin ve İstanbul’un en güzel görsellerini tam ekran
keyfinde izleyebiliyorlar. Hem Türklerin hem de yabancıların
kullanımı için sitedeki tüm içerikler Türkçe ve İngilizce olarak
hazırlandı.
Tüm cihazlardan erişilebilir
Zorlu Center web sitesi flash alt yapısıyla Action Script 3.0
üstünde Robotlegs kullanılarak geliştirildi. Günümüzde inter-
nete bağlanabilen akıllı mobil cihazların her geçen gün kul-
lanımının arttığı göz önünde bulundurularak, hem iPad hem
iPhone hem de diğer mobil cihazlar için geliştirilen özel ara-
yüzler sayesinde tüm site içeriğine bu cihazların ekranlarına
uygun şekilde erişmek de mümkün hale getirildi.
Altyapısı gereği her türlü ilerlemeye açık olan Zorlu Center
web sitesinde, Proje’nin hayata geçmesiyle birlikte online
rezervasyonlardan, performans sanatları merkezine özel bi-
let satışına kadar pek çok etkileşimli bölümün de eklenmesi
planlanıyor.
Zorlu Center web sitesine “http://www.zorlucenter.com.tr/”
adresinden ulaşmak mümkün.
Sanal dünyada da eşsizPek çok farklı fonksiyonu barındıran Zorlu Center projesinin web sitesi de üst düzey beklentiler göz önünde bulundurularak hazırlandı. Zorlu Center web sitesinin hem görsel kodları, hem de bilgi mimarisi farklı hedef kitlelerin kolayca aradığını bulacağı ve doğru konumlandırmayı ayrı ayrı hissettirebilecek şekilde tasarlandı.
haber18
Valeron, Maison Objet Paris’teydi Zorlu Tekstil Grubu’nun bilinen en özgün uluslararası markalarından biri olan Valeron, koleksiyonlarıyla 3-7 Eylül 2010 tarihlerinde “Maison&Objet Paris Fuarı”na katıldı. Valeron, tasarım ve tekstil dünyasının en prestijli fuarı Maison&Objet’de büyük ilgi gördü.
Tasarım, sürekli yenilenen ve hızla değişen günümüz
şartlarında her geçen gün daha da ön plana çıkan bir
kavram. Tekstilden mimariye, teknolojiden modaya,
otomotivden gıdaya kadar hayatın her alanında önemli bir
unsur olarak vurgulanıyor. Öyle ki, artık tüketiciler ürün ter-
cihinde marka, kalite, fiyat gibi özelliklerin yanı sıra ürünlerin
dış görünümleriyle yani tasarımlarıyla da yakından ilgileniyor
ve satın alma kararını vermelerinde tasarım etkin rol oynuyor.
Fark yaratan, yenilikçi özelliğiyle önemli bir rekabet aracı ola-
rak görülen ve şirketler açısından büyük önem taşıyan tasa-
rım, büyük rekabetin yaşandığı iş dünyasında bir adım daha
öne çıkmanızı kolaylaştırıyor. Özellikle tekstil dünyasında
fark yaratmak ve öne çıkmak için tasarımın gücü katlanarak
artarken, firmaların tasarıma olan ilgisi de güçleniyor. Her yıl
tasarım dünyasına ilişkin önemli fuarlar düzenleniyor, ünlü ta-
sarımcılar markalarını tanıtmak için ülke ülke geziyor ve firma-
lar en yaratıcı halleriyle yıl içerisinde birçok fuarla tüketicinin
karşısına çıkıyor.
En prestijli fuar
Paris’te düzenlenen ve her yıl yüz binlerce kişinin ziyaret ettiği
Maison&Objet fuarı tasarım alanında dünyanın en prestijli fu-
arları arasında ilk sıralarda yer alıyor. Katılımcı firmalar, mar-
kalar, ünlü tasarımcılar kadar fuar; mekan ve stand konsept-
leriyle de çok konuşuluyor. Büyük ilgi gören fuar, özellikle ev
tekstili sektörü tarafından yakın markaja alınıyor. Bu yıl ikinci
defa kapılarını açan ve 3-7 Eylül tarihleri arasında dünyanın
ünlü markalarıyla tasarımcılarını ağırlayan Maison&Objet her
yıl Paris’e büyük bir hareket getiriyor.
Zorlu Tekstil Grubu her yıl olduğu gibi tasarım dünya-
sının bu en prestijli fuarına yine Valeron markasıyla
katıldı. Ev tekstili dünyasına tanıtıldığı 2005 yılından
bu yana farklı renk ve desen seçenekleri; yenilikçi ve
sade koleksiyonlarıyla yaşam alanlarına özgün bir
stil kazandıran Valeron, “kalite ve zarafeti” çağrış-
tıran özel koleksiyonlarıyla fuar alanında 2. Salon,
A10-B9 standında sergilendi.
Ulaşılabilir Lüks
Zorlu Tekstil Grubu’nun bilinen en özgün uluslararası
markalarından biri olan Valeron, ilk olarak Avrupa ev
tekstili pazarında adını duyurdu. Bugün dünya çapın-
da Avrupa başta olmak üzere Çin ve Rusya’da 50’ye
yakın ülkede tüketiciyle buluşan Valeron, Avrupa
pazarında tanıtıldıktan sonra iç pazarın beğenisine sunuldu.
Tasarım konusundaki iddiasıyla “ulaşılabilir lüks” kavramını
yaşatan Valeron, yalın ve duru yaşam alanları yaratmaya de-
vam ediyor. Nevresim takımlarından bornozlara, havlulardan
farklı perde çeşitlerine kadar oldukça zengin ürün yelpazesine
sahip olan Valeron, sezonun trendlerinden aldığı izlenimler ve
farklı tasarımcıların özel olarak tasarladığı ürünlerle özel ko-
leksiyonlara imza atıyor. Bugüne kadar ev tekstili modasına
damgasına vuran değişik stillerin yeniden ele alınışın-
dan yola çıkan Valeron, özel koleksiyonlarıyla değişik
stiller yaratarak günümüzün moda renkleri ve malze-
meleriyle buluşturuyor.
Bu durumda klasik ve modern tarzlar arasında köprü
olarak yorumlanan bir koleksiyon ortaya çıkıyor. Vale-
ron koleksiyonu, canlı renkleri ve dinamik desenleriyle
modern; dantel, güpür işlemeleri ve altın renginin ha-
kim olduğu nevresim takımlarıyla klasik bir çizgi yara-
tarak her zevke göre farklı yaklaşımlar sunuyor. Böy-
lece ilk bakışta kalitesi ve tasarımlarındaki ince işçilik
ve zarafetiyle dikkat çeken Valeron, yaşam alanlarını
değiştiren sade ve şık tarzıyla ev tekstilinde rakiple-
rinden ayrılıyor.
20 Linens
Linens büyümeye devam ediyorEv Güzellik Merkezi Linens, yeni mağaza açılışlarıyla büyümeye devam ediyor! Zorlu Tekstil Grubu İcra Kurulu Üyesi Fatih Dereköylü, yurtiçinde ve yurtdışında toplam 80’i aşkın mağazayla hizmet veren Linens’in gelişimini ve Linens yönetimindeki sayıları 23’e ulaşan mağaza konseptini anlattı.
Zorlu Grubu’nun yarattığı “ev tekstilinde moda” kavra-
mından sonra sektöre kazandırdığı bir başka yenilik
olan “Ev Güzellik Merkezi” konseptiyle geliştirdiği ev
tekstili mağazalar zinciri Linens, kuruluşunu takip eden ilk on
yıl içinde yurtiçi ve yurtdışında 80’i aşan mağaza sayısıyla bü-
yümeye devam ediyor.
Linens, özgün mağaza konsepti ve koşulsuz müşteri mem-
nuniyetini esas alan hizmet kalitesiyle evlerinde nitelik, öz-
günlük ve şıklığı bir arada yaşamak isteyenler için ev tekstili
alışverişini keyfe dönüştürmeyi amaçlıyor. Linens mağazala-
rı; üstün kaliteli ev tekstili ürünlerine tek çatı altında erişme
olanağı, ödeme kolaylıkları, zengin ürün ve desen çeşitliliği,
A’dan Z’ye perde hizmetleri ile ön plana çıkıyor. Linens mağa-
zalarında perdeden nevresime, havludan uyku setlerine, züc-
caciyeden ev aksesuvarlarına kadar evleri güzelleştirecek pek
çok ev tekstili ürünü aynı çatı altında sunuluyor.
Linens markalı ürünlerin yanı sıra Taç, Valeron, Arzu Kaprol
Home, Brinkhaus, Pierre Cardin, Barbie, Disney gibi uzman
markalar da satışa sunuluyor. 2010 yılı başlangıcı itibariyle
Ankara’da Çankaya, Kentpark, Esat; İstanbul’da Starcity, Via-
port, Göztepe, Galleria mağazaları; Balıkesir, Sivas, Adana ve
Gebze mağazaları olmak üzere 11 yeni mağaza açılışıyla müş-
terilerine hizmet vermeye devam ediyor.
2001’de Ukrayna Kiev’de açılan Linens mağazasıyla zincir,
yurtdışına da ilk adımını attı. Yurtiçinde 62 mağazayla hiz-
met veren Linens, yurtdışında da çeşitli lokasyonlarda top-
lam 22 mağazayla hizmet veriyor. Kıbrıs’ta Lefkoşe, Girne
ve Magosa’da, Kazakistan’da Karaghanda ve Astana’da,
Azerbeycan’da Bakü’de, Romanya’da Köstence’de,
Arnavutluk’ta Tiran’da, Libya’da Tripoli’de ve Ukrayna’da ise
Khmel’nitsk, Krivoyrog, Lvov kentlerindeki birer mağazanın
yanı sıra Dnepropetrovsky’de 4, Donetsk’te 3 ve Kiev’de 3 ma-
ğazayla tüketicilerle buluşuyor.
Z: Linens XL konseptinin detayları nelerdir?
Linens XL mağaza konsepti, bulunduğu bölgenin ölçeğiyle
ilgili. Metropol ve büyük ölçekli şehirlerde 750 metrekare ve
üzeri mağazalar XL mağaza olarak anılırken, orta ve küçük öl-
çekli şehirlerde 500 metrekare ve üzeri mağazalar XL mağaza
olarak anılıyor. Konseptin amacı, ürün çeşitliliğini arttırarak
tüm ev dekorasyon ürünlerini tek çatı altında tüketicilerimizin
beğenisine sunmak.
Z: Linens XL konseptine geçiş yapacak mağaza sayısı nedir?
Şu anda Türkiye genelinde XL konseptine geçecek mağaza
sayısı 2.Bunlar mağaza olarak hazırlanmış yalnızca konsept
geçişi yapılmamış olan Adana ve Balıkesir Linens mağazaları.
Z: Mevcut XL mağaza sayınız nedir?
Mevcut XL mağaza sayımız şu anda 12. Bu mağazalar Edirne
XL, Bursa XL, Gaziantep XL, Kayseri XL, Cevahir XL, Samsun XL,
Alanya XL, Ümitköy XL, Bodrum XL, Uşak XL, Antalya Kalekapı-
sı XL ve Mersin XL mağazaları.
Z: Mağaza seçiminde kriterleriniz nelerdir?
Mağaza seçiminde öncelikle açılacak bölgenin demografik
yapısına ve gelir düzeyine bakılıyor. AVM içinde açılacak ma-
ğazalarda AVM projesinin büyüklüğüne, AVM içindeki mağaza Fatih Dereköylü
21
Linens, yurtiçinde 62, yurtdışında ise 22 mağazayla toplam
31 bin 871 metrekare satış alanıyla dünya çapında hizmet
veriyor.
Ukrayna
• Kiev 1
• Kiev 2
• Kiev 3
• Dnepropetrovsky 1
• Dnepropetrovsky 2
• Dnepropetrovsky 3
• Dnepropetrovsky 4
• Donetsk 1
• Donetsk 2
• Donetsk 3
• Khmel’nitsk
• Krivoyrog
• Lvov
Yurtdışında Linens…
Kıbrıs
• Lefkoşe
• Girne
• Magosa
Kazakistan
• Astana
• Karaganda
Azerbeycan
• Bakü
Romanya
• Köstence
Arnavutluk
• Tiran
Libya
• Tripoli
sayısına, AVM’deki marka yoğunluğuna ve rekabet durumuna
dikkat ediliyor. Bunun yanı sıra mağaza konumu olarak giriş
kapılarına ve merdivenlere yakın, geniş vitrin cephesine sa-
hip mağazalar seçiliyor. Kira kriterleri de seçimde önemli bir
etken. Cadde mağazalarında, bölgenin en işlek caddesi ol-
masına, alışverişin yoğun olduğu bir bölge olmasına ve geniş
cephesi olmasına dikkat ediliyor. Cadde mağazalarında dikkat
edilen diğer hususlar; yaya trafiği, araç trafiği, otopark duru-
mu, ürün lojistik kolaylığı ve depo büyüklüğü.
Z: Linens XL mağazalarının bölgesel dağılımı hakkında bilgi
verir misiniz?
Linens XL mağazalarının 3 tanesi Marmara Bölgesi’nde, 2 ta-
nesi İç Anadolu Bölgesi’nde, 2 tanesi Ege Bölgesi’nde 3 tanesi
Akdeniz Bölgesi’nde,1 tanesi Karadeniz Bölgesi’nde ve 1 tane-
si Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde yer alıyor.
Z: Mevcut mağazaların XL konseptine geçişinin yanı sıra yeni
XL mağazaları açılacak mı?
Şu anda Türkiye genelinde 5 adet daha XL mağaza açılması
planlanıyor. Bu mağazaların 2 tanesi Ege Bölgesi’nde (İzmir
Karşıyaka, Balçova), 2 tanesi Akdeniz Bölgesi’nde (Antalya
Lara, Konyaaltı), 1 tanesinin de İç Anadolu Bölgesi’nde (Kon-
ya) açılması planlanıyor.
Z: Sistemin işleyişini anlatabilir misiniz?Mağaza sahipleri
talepte bulunabiliyor mu?
Mağaza sahipleri XL konseptine geçmek için talepte buluna-
biliyorlar. Çünkü büyük mağazaların çekiciliği fazla oluyor,
bunun sonucunda müşteri sirkülasyonu da artıyor. Tüketici
gözüyle bakıldığında ise büyük mağazalarda daha çok ürün
çeşidine daha ferah bir ortamda ulaşmak mümkün oluyor. Bu
durumun sonucunda mağazadaki müşteri trafiği de pozitif an-
lamda artıyor. Maliyetlerin yoğunluğu ve müşteri istekleri op-
timum düzeyde buluştuğunda, mağaza sahiplerinden de talep
geliyor. Böyle bir talep geldiğinde mağaza sahibinin Linens
özgeçmişi ve finansal gücü incelenerek uygunluk durumuna
karar veriliyor.
Z: Projenin amaçları ve beklentiler nelerdir?
Projenin en büyük amacı ürün çeşitliliğini artırmak ve ev de-
korasyonuyla ilgili her türlü ürünü tek çatı altında toplamak,
daha geniş bir yelpazede hizmet verebilmek. Marka değerini
güçlendirirken karlılığı da artırmayı amaçlıyoruz.
Z: Bayilerden beklentileriniz nelerdir?
Bayilerden beklentilerimiz Linens’in marka değerini koruya-
rak kazan-kazan mantığını benimseyip Linens kuralları çer-
çevesinde satışları artırmaları ve müşteri memnuniyetini üst
düzeyde tutmaları.
Z: Projenin genel maliyeti nedir?
Projenin genel maliyeti mağaza ve dekorasyon giderleri açı-
sından metrekare başına 350 Dolar. Açılış operasyon giderleri
ise yaklaşık 20 bin Dolar.
Z: Tekstil sektörü açısından 2010 yılını değerlendirir misiniz?
Dünya pazarında pamuk fiyatlarında yaşanan artışlar, tekstil
piyasasındaki herkesi etkiledi. Bu zamanlardaki en önemli dö-
nüm noktası en az zarar ile durgun dönemlerin atlatılmasıdır.
2010 yılındaki durgun dönem bir toparlanma ve yeniden ya-
pılanma olarak değerlendirilmeli. Sektör cirolarının beklenen
düzeyde tutulması için yoğun perakende ve pazarlama uygu-
lamaları gerçekleştirildi. Bu durum da, 2010 yılı içerisinde kar-
lılığın belli bir oranda gerilemesi olarak sektöre yansıdı.
22 haber
Taç’tan muhteşem hediyelerTaç’ın, 15 Mayıs - 25 Haziran 2010 tarihleri arasında düzenlediği büyük çekiliş sonuçlandı. Türkiye genelinde Taç ve Linens markalı perde ve ev tekstili ürünlerinde 500 TL ve üzerinde alışveriş yapanların katıldığı çekilişte 6 otomobil, 66 plazma ve 666 nevresim takımı dağıtıldı.
Milyonlarca evi güzelleştirerek ev tekstilinde önem-
li yeniliklere ve başarılara imza atan Taç, bahar ve
yaz dönemini kapsayan büyük çekiliş kampanyasını
sonuçlandırdı. Kampanya, 15 Mayıs - 25 Haziran 2010 tarihleri
arasında Türkiye genelinde belirlenen Taç ve Linens mağaza-
larında gerçekleşti. Taç ve Linens markalı perde ve ev tekstili
ürünlerinde 500 TL ve üzerinde alışveriş yapanların katıldığı
çekilişte 6 otomobil, 66 plazma TV ve 666 nevresim takımı he-
diye edildi.
Her 500 TL alışverişin ardından verilen şifreli kartın üzerindeki
şifreyi, ad, soyad ve adres bilgilerini cep telefonundan gönde-
ren ya da www.tac.com.tr web sitesindeki kampanya sayfasın-
dan doldurarak katılan herkes büyük çekilişe katılma imkanını
yakaladı.
Nevresim takımı ve plazmaların ardından sırada büyük ödülle-
rin dağıtımı vardı. Otomobiller, Türkiye’nin dört bir yanından
gelen şanslı müşterilere törenle teslim edildi. İstanbul, İzmir,
Nevşehir, Zonguldak ve Batman’dan gelen talihliler büyük se-
vinç yaşadı. Böyle bir şey beklemediklerini ve çok şaşırdıkları-
nı belirten talihliler “Taç’a çok teşekkür ederiz. Alışveriş yap-
maya ve çekilişlere katılmaya devam edeceğiz” dedi.
Türker Turalı – İzmir
“Düğün hazırlıkları yaparken, perdelerimi Taç’tan almıştım.
Çekilişe katıldım ama çok umutlu değildim. Kazandığımı öğ-
rendiğimde çok şaşırdım, şaka yapıyorlar diye düşündüm.
Şimdi arabamı teslim alıyorum. Taç’a çok teşekkür ediyorum
ve her zaman Taç diyorum. Bundan sonraki çekilişlere de ka-
tılmaya devam edeceğim.”
İlknur Özhan – Nevşehir
“Anneme Taç’ın perde koleksiyonundan çok beğenerek bir
perde satın aldım. Seçmiş olduğum ürünü annem de çok be-
ğendi ve mutlu oldu. Daha sonra çekilişe katıldım ama araba
kazanacağımı hiç düşünmüyordum. Öğrendiğimde çok büyük
bir sürpriz oldu. Şu anda bir kez daha Taç sayesinde büyük
bir mutluluk yaşıyorum. Hayalimdeki arabaya kavuştum. Taç’a
çok teşekkür ediyorum.”
Şermin Keleş – Zonguldak
“Oğlumun düğünü için Taç’tan perde aldım. Araba kazanaca-
ğım aklımdan bile geçmiyordu. Öğrendiğimde çok şaşırdım,
büyük bir sürpriz oldu. Şu anda arabayı almaya geldik. Çok
sevinçliyim. Taç’tan alışveriş yapmaya ve çekilişlere katılmaya
devam edeceğim.”
Ahmet Ersoy – İstanbul
“Evlilik nedeniyle Taç’tan perde almıştık. Evlendik, araba da
bizim için çok güzel bir evlilik hediyesi oldu. Aslında biz nev-
resim bekliyorduk, araba çıktı. Bunun için Taç’a çok teşekkür
ediyoruz. Bundan önce hiçbir çekilişe katılmıyordum ama artık
tüm çekilişlere düzenli bir şekilde katılacağım.”
Ahmet Ok – Batman
“Ben de evin perdelerini Taç’tan aldım. Araba aklımın ucun-
dan bile geçmiyordu. Çok büyük sürpriz oldu. İnanılmaz mut-
luyum. Bundan sonra hiçbir kampanyayı kaçırmam, muhakkak
tüm çekilişlere katılacağım.”
Metin Kuruoğlu – İzmir
“Büyük oğlumu evlendirdim. Onun evi için perde almıştım.
Araba kazandığımı öğrenince çok şaşırdım. Önce şaka oldu-
ğunu düşündüm. Böyle bir şeyi hiç beklemediğim için inan-
makta da büyük zorluk çektim. ‘Kuponu okuyun’ dediklerinde
inandım. Çok büyük bir sürpriz oldu. Yakında küçük oğlumun
da düğünü olacak. Onun da evinin tüm perdelerini kesinlikle
Taç’tan alacağım. Taç’ı tercih etmemizin birçok nedeni vardı,
bir neden daha eklenmiş oldu. Tüm çekilişlere kesinlikle ka-
tılacağım. ”
Şermin Keleşİlknur ÖzhanTürker Turalı
23
Taç ve Linens markalı perde ve ev tekstili ürünlerinde 500 TL ve üzerinde alışveriş yapanların katıldığı çekilişte 6 otomobil, 66 plazma TV ve 666 nevresim takımı hediye edildi. 6 otomobil, Türkiye’nin dört bir yanından gelen şanslı
müşterilere törenle teslim edildi. Tüm talihliler büyük sevinç yaşadı.
Ahmet Ok Metin KuruoğluAhmet Ersoy
24 tiyatro
Zorlu Çocuk Tiyatrosu, 2010-2011 sezonunda 8. kez perdelerini açtıYeni sezonda, Kediler ve Fareler Mutfağı, Bremen Mızıkacıları ve Oz Büyücüsü oyunları ile 32 ilde 100 oyun sahneleyecek olan Zorlu Çocuk Tiyatrosu’nun yeni sezon turne programını Zorlu Tekstil İletişim YönetmeniErtuğrul Işık ile konuştuk.
Mehmet Zorlu Vakfı tarafından 2003 yılında kurulan
ve bugüne kadar tüm Türkiye’yi dolaşarak yaklaşık
400 bin çocuğa tiyatro aracılığıyla ulaşmayı başa-
ran Zorlu Çocuk ve Gençlik Tiyatrosu, yeni sezonda üç oyunla
32 ilde 80 bine çocuğa ulaşmayı hedefliyor. Kediler ve Fareler
Mutfağı, Bremen Mızıkacıları ve Oz Büyücüsü adlı oyunlarla
Bingöl’den Çanakkale’ye, Tekirdağ’dan Bitlis’e uzanan tur-
ne ekim ayından nisan ayına kadar devam edecek. Toplam
100 gösterinin sahneleneceği turnenin detaylarını Ertuğrul
Işık’dan dinledik.
Geleceğimizi sağlam temeller üzerinde inşa etmenin yolunun
eğitimli, kültürlü ve sanatsever bir toplumdan geçtiğine dik-
kat çeken Işık, “Ülke genelinde bunun oluşması için elimizden
gelenin en iyisini yapmaya çalışıyoruz ve her çocuğun mutlaka
tiyatro ile küçük yaşlarda tanışması gerektiğine inanıyorum”
diyor. Yayınladıkları masal kitaplarının da büyük ilgi gördü-
ğünü vurgulayan Işık, “Bu kitapların satışlarından elde ettiği-
miz gelirlerle doğuda gösteriler düzenliyoruz. Ayrıca Kediler
ve Fareler Mutfağı adlı ilk hikaye kitabımızı da Anadolu’daki
gösterilerimizde 5 bin adet ücretsiz olarak dağıttık. Bu şekilde
hikaye kitaplarının anlamı bizim için daha da artıyor” diyerek
çalışmalarının önemini vurguladı.
Z: Turne kapsamında hangi oyunlar sergilenecek?
Zorlu Çocuk ve Gençlik Tiyatrosu olarak 2010-2011 sezonunda
Kediler ve Fareler Mutfağı, Bremen Mızıkacıları ve Oz Büyü-
cüsü adlı üç oyunla tüm Türkiye’de gösterilerimizi sahneleye-
ceğiz.
Z: Turne hangi tarihler arasında gerçekleştirilecek?
Bu yılki turnemiz 13 Ekim 2010-24 Nisan 2011 tarihleri arasın-
da gerçekleşecek.
Z: Turne boyunca kaç oyun sergilemeyi hedefliyorsunuz?
Bu sezon üç oyunla toplam 32 şehirde 100 gösteri sahnele-
meyi planlıyoruz. Turne programı dışında da İstanbul’da özel
okullarda gösterilerimiz olacak. Özel okullara gitmemizdeki
temel amaç gösterilerden sonra kitap satışından elde edilen
gelirle daha fazla çocuğa ulaşmak için katkı sağlamak.
Z: Bu yıl hangi şehirlere gidilecek?
13 Ekim 2010’da Erzincan’da başlayan turnemiz Tunceli, Bin-
göl, Muş, Bitlis, Siirt, Mardin, Şırnak, Viranşehir, Adıyaman,
Ankara, Kırıkkale, Yozgat, Amasya, Çorum, Çankırı, İstanbul,
Lüleburgaz, Edirne, Kırklareli, Tekirdağ, Çanakkale, Balıkesir,
Bursa, Kütahya, Uşak, Afyon, Burdur, Denizli, Muğla, Aydın,
İzmir ve Manisa illerinde gerçekleşecek.
Z: Bu şehirler neye göre belirlendi?
Çalışanlarımızın çocuklarını düşünerek, her yıl düzenli gittiği-
miz ve onların yoğun olduğu iller dışındaki gidilecek şehirleri
25
son üç sezon gidilmeyen iller olarak planlama yapıyoruz. Böy-
lelikle en geç her üç yılda bir o şehirde gösterilerimizi sahne-
lemiş oluyoruz.
Z: Kaç çocuğa ulaşmayı hedefliyorsunuz?
Bu sezon hedefimiz 80 bin çocuğa ulaşmak. Bugüne kadar 400
binden fazla çocuğa ulaştık ve önümüzdeki yıllarda artarak
devam edecek.
Z: Anadolu turnelerinde edindiğiniz izlenimler nelerdir?
Turnemizin tamamını Mehmet Zorlu Vakfı’nın katkılarıyla ço-
cuklara ücretsiz olarak sunuyoruz. Anadolu’da çocukların ti-
yatro olanaklarının büyük şehirlerdeki çocuklara göre daha
kısıtlı olduğu bir gerçek. Ancak oyunlara gösterilerin ilgi,
İstanbul’daki seyircinin gösterdiği ilgiden daha az değil, hatta
daha fazla diyebilirim. Her şeyden önce Anadolu’daki seyirci-
nin gösteriye çok daha erken gelerek hazır beklemesinden ve
oyunları izlerken gözlerindeki ışıltıdan bunu anlayabiliyorsu-
nuz. Bunun dışında Anadolu’da uluslararası çocuk tiyatroları
festivallerinin çok daha fazla yapılıyor olması gerektiğini dü-
şünüyorum. Ekip olarak geçtiğimiz yıl Devlet Tiyatroları Ge-
nel Müdürlüğü’nün Ankara’da düzenlediği “Küçük Hanımlar,
Küçük Beyler” uluslararası çocuk tiyatrosu festivaline katıl-
dık. Bu vesileyle devlet tiyatrolarından teşekkür plaketi aldık.
İstanbul’da da geçtiğimiz yıllarda ilki Kağıthane Küçük Kemal
Çocuk Tiyatro Sahnesi olarak açılan çocuk tiyatroları sahnele-
rinin ülke genelinde en azından her ilde bir tane olarak açılma-
sı gerektiği kanaatindeyim.
Z: Anne ve babalardan, öğretmenlerden ne tür geri bildirim-
ler alıyorsunuz?
Gösterilerimizden sonra bizi ilk tebrik edenler genelde ebe-
veynler oluyor. Gösterileri düzenlediğimiz birçok Anadolu ken-
tinde bizleri telefonla arayıp ya da e-posta göndererek olumlu
görüşlerini bildiriyorlar. Ayrıca bunu www.zorlucocuktiyat-
rosu.com’dan gelen çok olumlu mesajlardan görebiliyoruz.
Ayrıca toplumun çok farklı kesimlerden bu ilgi ve beğenilerin
geliyor olması da bizi çok mutlu ediyor. Gittiğimiz tüm illerdeki
gösterilerimize gelen seyirciler en kısa zamanda tekrar gelme-
mizi rica ediyorlar. Bu da ne kadar doğru bir iş yaptığımızın en
önemli göstergesidir.
Z: Çocuklar en çok hangi oyunlara ve kahramanlara ilgi gös-
teriyor?
Bu konuda bir kıyaslama yapmak gerçekten çok zor. Genellikle
çocuklar kendi hayatları ile özdeşleştirdikleri için iyi karakter-
lere daha fazla ilgi gösterebiliyor. Özelikle oyunlardan birkaç
karakter belirtmem gerekirse Kediler ve Fareler Mutfağı’ndaki
aşçılar ile kedi ve fare, Oz Büyücüsü’ndeki eşek, horoz ve kedi
ilgi görüyor. Ayrıca en son oyunumuzda Oz Büyücüsü’nde
Doroty karakterine büyük ilgi vardı. Tabii çocuklar bunun bir
tiyatro oyunu olduğunun çok farkında oldukları için kötü ka-
rakter de ilgi görüyor. Mesela Kediler ve Fareler Mutfağı’ndaki
kötü karakter aşçı Kırık Çatal ile Bremen Mızıkacıları’ndaki hır-
sız karakterlerine de çocuklar ilgi gösteriyor.
Z: Çocukların, Mehmet Zorlu Vakfı’nın desteğiyle yayınlanan
masal kitaplarına ilgileri ne yönde?
Tiyatro oyunlarımıza olan yoğun ilgiyi zaten görüyor ve bili-
yorduk. Bu oyunlarımızın çocuk kitaplarına da yansıyacağını
öngörmüştük ama tahminimizin çok üstünde bir ilgiyle karşı-
laştık. Kitabı okuduktan sonra e-postayla çok olumlu görüşler
aldık. Biz de bu ilgiden cesaret alarak ikinci ve üçüncü hikaye
kitaplarımızı çıkardık. Şu an “Oz Büyücüsü” ve “Bremen Mızı-
kacıları” hikaye kitaplarımız tüm kitapevlerinde satışa sunul-
du. Bu kitapların satışından elde edilen geliri doğudaki gös-
terilere aktarıyor olmamız hikaye kitaplarını bizim için daha
fazla anlamlaştırdı.
Ertuğrul Işık
26 gezi
Etkinlik korsan, eğlence orijinalAdı “korsan” olabilir, ancak başardıkları çok doğru ve legal bir yolda ilerlediklerinin göstergesi. Gerçekleştirdikleri “korsan” faaliyetlerle Zorlu Holding bünyesinde sinerji yaratmayı başaran “Korsan Gezi Timi”, legalleşme yolunda da çalışmalarını sürdürüyor.
Her şey küçük bir kıvılcımla başladı. Bugün Zorlu Hol-
ding içerisinde “Korsan Gezi Timi” olarak anılan gru-
bun ortaya çıkışının öyküsü de adı gibi bir korsanlık
hikayesi. Grubun resmi bir adı yok, üye sayısı yok, kesin akti-
vite programları yok, grubun sürekli bir destek mekanizması
da yok… Tüm bunlara rağmen bugüne kadar gerçekleştirdik-
leri etkinliklere Zorlu Holding çapında katılım sağlayabilmiş,
herkesin bütçesine uyacak kadar maliyeti düşük etkinlikleri
organize edebilmişler. Üstelik maliyeti düşürürken etkin-
liklerin kalitesini üst düzeyde tutmayı da başaran bir grup
Korsan Gezi Timi. Düşük maliyetli etkinlikler denilince akla
piknikler, hafta sonu yürüyüşleri ya da brunchlar gelme-
sin! Korsan Gezi Timi’nin düşük maliyetlerle organize ettiği
etkinlikler; konaklama, yiyecek, ulaşım gibi masrafların da
maliyete dahil olduğu rafting ve çadır kampı gibi, tur organi-
zasyon şirketlerinin bile daha düşük maliyete çıkaramadığı
ekstrem kaçamaklar.
Korsan Gezi Timi’nin bunu nasıl başardığı ise gönüllülük ve
tutku ile açıklanabilir. Grubun sahip olduğu dayanışma ruhu,
birlikte eğlenebilme ve adrenalin tutkusu, zor organizasyonla-
rın altından başarıyla kalkabilmelerini sağlıyor. Herhangi bir
etkinlik öncesi uzunca bir süre araştırmalara girişen ekip, tüm
alternatifleri ölçüp biçtikten sonra en uygununa karar veriyor.
Sıkı birer pazarlık uzmanı olmaları kaliteden ödün vermeden
maliyetleri en alt seviyelere çekebilmelerini sağlıyor. Gerçek-
leştirdikleri adrenalin dolu aktivitelerle Zorlu Holding’e bağlı
farklı grup şirketleri arasında bilgi alışverişi ve sinerji yara-
tılmasına olanak tanıyorlar. Düzenledikleri tüm etkinliklerin
sonrasında işin peşini bırakmayan Korsan Gezi Timi, etkinlik
sırasında katılımcıların çektiği fotoğrafları arşivliyor ve en gü-
zel karelerden slayt gösterileri hazırlıyor. Hazırlanan sunumu
katılımcılarla paylaşan Korsan Gezi Timi, ancak bu noktadan
sonra yeni etkinliklerin hayaliyle işe girişiyor.
Zorlu Holding bünyesinde sinerji yaratan çalışmalara imza
atan ekip, etkinliklerinde farklı olanı bulma, hep birlikte de-
neme ve eğlenme prensibiyle hareket ediyor. Kişisel gelişim
açısından da yararlı etkinliklere imza atan grubun çalışmala-
rı gönüllülük çerçevesinde gerçekleştiğinden birçok zorlukla
mücadele etmeleri de gerekiyor. Bugüne kadar tüm zorlukla-
rın üstesinden gelen ekibin yeni hedefi “korsan” faaliyetlere
son vererek Korsan Gezi Timi’ni legalleştirmek ve holding
bünyesinde “legal” bir organizasyon grubu olarak varlığını
sürdürmek.
Z: Grubun adının “Korsan” olmasının özel bir nedeni var mı?
Holdingimiz bünyesinde bu tarzda bir kulüp uygulaması olma-
dığı için korsan faaliyetlere başladık. Dolayısıyla grubumuzun
adında da “Korsan” sözcüğüne yer verdik.
Z: Grup kurma fikri nasıl oluştu?
“Neden sadece biz bize gezelim? Yaşatmak, yaşamak kadar
değerlidir” dedik ve grup kurmaya karar verdik. İlk birliktelik
Vestel Pazarlama bünyesinde gönüllü çalışanların katılımıyla
2007’de gerçekleştirildi. Streetball Turnuvası, Trekking orga-
nizasyonları, Sapanca’da Brunch, Abant Gezisi, Eurasia Ku-
rumsal Oyunlar organizasyonu gibi güzel organizasyonlara
şirket çalışanlarının katılımıyla imza atılmıştı. Ancak holding
bünyesindeki şirketlerin de organizasyonlarımıza katılımıyla
Umut Bozkuş, Didem Ergezer, Hande Şavata ve Gürkan Coşkun
27
Korsan Gezi Timi kurulmadan önce Hande Şavata, Gürkan Coşkun, Didem Ergezer ve Umut Bozkuş ilk organizasyonlarını Zorlu Grubu’ndan
katılımcılarla Düzce’deki Melen Çayı’nda gerçekleştirdiler.
28 gezi
Aktivitelerimiz genellikle doğaya yönelik olduğundan, tercihlerimizi de doğa belirliyor. Çünkü yılın hangi döneminde hangi doğa aktivitesinin yapılacağı belli. Buna göre ince eleyip sık dokuyarak nereye gidebileceğimizi araştırıyoruz. Birlikte karar verip organizasyonu gerçekleştiriyoruz.
grubun kapsamını genişlettik. Böylece grup içerisinde, farklı
şirketlerde görev alan çalışanların kaynaşmasını sağlayarak
sinerji yaratacak ortamlar oluşmasını hedefledik. Tüm bu ge-
lişmelerin ardından Korsan Gezi Timi’ni kurduk.
Z: Grup ilk olarak ne zaman kuruldu?
Korsan Gezi Timi kurulmadan önce Hande Şavata, Gürkan
Coşkun, Didem Ergezer ve Umut Bozkuş ilk organizasyonları-
nı Zorlu Grubu’ndan katılımcılarla Düzce’deki Melen Çayı’nda
gerçekleştirdiler. 18 Nisan 2009 tarihinde adrenalin yüklü
günübirlik bir rafting etkinliği düzenledik. Bu etkinlik, büyük
ilgi üzerine 10 Nisan 2010’da katılımcı sayısını ikiye katlayarak
yeniden düzenlendi. Artık rafting, ekibin geleneksel etkinliği
oldu ve her yıl Nisan ayında yapılır hale geldi. Daha sonrasın-
da ise raftingi düzenleyen ilk ekibin aldığı bir kararla Korsan
Gezi Timi 10 Nisan 2010’da kuruldu. Hayatı güzellikleriyle ya-
şamayı ilke edinip kendini doğaya adadı.
Z: Şu anda toplamda kaç kişiye ulaştınız?
Korsan Gezi Timi her geçen gün büyüyen grubuyla ve değerli
katılımcılarıyla yoluna devam ediyor. Yeni bir grup olmamıza
rağmen en geniş katılımlı gezimizi 40 kişiyle Düzce’ deki Me-
len çayında düzenlediğimiz rafting etkinliyle sağladık. Gele-
cekte daha geniş çaplı katılıma sahip aktivitelerimize devam
edeceğiz.
Z: Ne tür aktivitelere ağırlık veriyorsunuz?
Doğa, insana mutluluk ve huzur veriyor. Bu yüzden daha çok
doğa gezileri yapıyoruz. Doğa, doğallığımızı ele veriyor. Hiç ol-
madığımız kadar kendimiz oluyoruz.
Z: Aktivite seçimine neye göre ve nasıl karar veriyorsunuz?
Aktivitelerimiz genellikle doğaya yönelik olduğundan, tercih-
lerimizi de doğa belirliyor. Çünkü yılın hangi döneminde hangi
doğa aktivitesinin yapılacağı belli. Buna göre ince eleyip sık
dokuyarak nereye gidebileceğimizi araştırıyoruz. Birlikte ka-
rar verip organizasyonu gerçekleştiriyoruz. Herkesin ilk defa
yapacağı, farklı ve yeni aktiviteleri keşfetmesini sağlamayı
amaçlıyoruz.
Z: En kalabalık katılım ne tür aktivitelere oluyor?
Korsan Gezi Timi kurucuları deli dolu kişilerden oluşuyor. Bu
yüzden genellikle adrenalin yüklü doğa aktivitelerini tercih
ediyoruz. Ama istekler ve öneriler doğrultusunda çok değişik
aktivitelere de açığız. En kalabalık aktivitemiz rafting olduğu-
na göre katılımcılarımızın da en az bizim kadar deli dolu kişiler
olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz.
29
Z: Şu ana kadar kaç aktivite gerçekleştirildi?
Şu ana kadar iki kez düzenlenen ve geleneksel hale dönüşen
Melen Çayı’nda rafting, Durusupark’ta nilüfer tarlaları ve saz-
lıklar arasında yapılan kano ve piknik, Bulgaristan sınırına
yakın İğneada’da Çadırlı Kamp organizasyonu ile her biri bir-
birinden keyifli toplam 4 geniş kapsamlı büyük aktivite ger-
çekleştirdik.
Z: Kimler katılabiliyor?
Gezilerimize Zorlu Holding’in tüm çalışanları ve yakın tanıdık-
ları katılabiliyor.
Z: Aktivitelerin kişi başı yaklaşık maliyeti nedir?
Aktivitelerimizi mümkün olduğunca düşük maliyetlerde tut-
maya ve profesyonel yapmaya gayret gösteriyoruz, böylece
katılımı artırıyoruz. Günübirlik aktivitelerimizin kişi başı ma-
liyeti, her şey dahil yaklaşık 70 TL. Bir gece konaklamalı akti-
vitelerimiz ise her şey dahil yaklaşık 180 TL. Hiçbir kar amacı
gütmeksizin, piyasanın çok altında fiyatlarla geziler düzenle-
yebiliyoruz.
Z: Aktiviteler için belli bir bütçeniz mevcut mu?
Kulübümüzün herhangi bir bütçesi henüz yok, ancak katılım-
cı sayısıyla doğru orantılı olarak firmalardan grup indirimleri
alıyoruz. Bu sayede faaliyetlerin uygun fiyatlarla gerçekleşti-
rilebilmesini sağlıyoruz. Kulübümüzü temsil eden bayrak ve
logoları ise kendi imkanlarımızla hazırladık.
Z: Grubun amaçları nelerdir?
Korsan Gezi Timi’nin hedefleri arasında, doğa turlarının yanı
sıra sosyal sorumluluk projeleri ve kültürel aktiviteler de yer
alıyor. Değerli büyüklerimizden destek gelirse korsanlığı bıra-
kıp Zorlu Grubu’ un resmi kulübü olmak, sosyal ve kültürel ak-
tivitelerle holding çalışanlarımıza farklı deneyimler yaşatmak
ve yaşamak istiyoruz.
Z: Aktivitelere katılanlardan ne tür geri dönüşler alıyorsu-
nuz?
Holding bünyesinde büyük ses getirdik. Tim’in düzenlediği
organizasyonların çok eğlenceli ve dolu dolu geçtiği söylenti-
leri çok kısa zamanda çok geniş bir topluluğa yayıldı. Bu kadar
kısa süre içerisinde böyle bir ilgi beklemiyorduk. Gezilerimize
bir kez katılan arkadaşlarımız, düzenlediğimiz her organizas-
yonun müdavimi oluyor. Herkesin dilindeyiz. İnsanlar sürekli
gezilerimiz hakkında sorular soruyor. Gezilerimize katılan ar-
kadaşlarımızın teşekkürleri ve yüzlerindeki gülümseme her
şeyi özetliyor. Bizleri çok mutlu ediyor.
30
IBM’in şoföründen eğitim almakBizim itici gücümüz deneyimden çok değişim heyecanımız. İşte aynı heyecandır ki Kristof Kolombları, Evliya Çelebileri yollara düşüren. Hedefimiz Türkiye’nin bu alandaki ilklerini yaşamaktı.
köşe yazısı/hamza cihan sarı
Bazı taşlar zamanla yerine oturuyor. Zorlu şirketlerimi-
zin Bilgi Teknolojileri alt yapı yönetimi 2001 yılında,
Vestel Danışmanlık şirketinin T-Systems’a satılması
ile birlikte başlamış oldu. Bizim arkadaşlarımızın tümünü ala-
rak işe başladıkları için pek yabancılık çekmedik. İç kaynakmış
gibi iyi niyet ve arkadaşlık çerçevesinde süreci yönetmeye ça-
lıştık. Gerçek anlamda dış kaynak kullanımının perdesini 2005
yılı Aralık ayında tedarikçi seçimini sonlandırarak açtık. Seçim
süreci, daha dün yaşanmış gibi, heyecanlı ve önemli günler-
di. Bilgi Teknolojileri dalında ve gerçek anlamda Türkiye’nin
en büyük dış kaynak projesinin tedarikçi seçimini sonlan-
dırmak üzereydik. Zorlu proje ekibi olarak bizler üç kişiydik
(Halil Aydın, Kenan Büyüközer ve ben). Yedi ay gibi kısa bir
zaman diliminde görüşme ve değerlendirme yaptığımız teklif
veren şirket sayısı altı idi. Bu şirketlerin oluşturduğu ekipler
en az 10-15 kişilik ekiplerdi. Özetle yorucu ve yoğun çalışma
günleri geçirdik. Çok kıymetli deneyimler edindik. Bizim itici
gücümüz deneyimden çok değişim heyecanımızdı. İşte aynı
heyecandır ki Kristof Kolombları, Evliya Çelebileri yollara dü-
şüren. Hedefimiz Türkiye’nin bu alandaki ilklerini yaşamaktı.
Bu ilkler; Projenin parçası olmak ve yönetmek. Geniş kapsamlı
dış kaynak hizmeti kullanmak. Kapsamlı değişim ve dönüşü-
mü yönetebilmek. Bilgi Teknolojileri hizmetini yapılandırarak
ölçümlemektir.
Tedarikçi seçimin algoritmasında teknolojik ve ekonomik pa-
rametreler kadar çalışan faktörü de önemlidir. Bu faktörün
etkisini anlatmak için Akşam Gazetesi yazarı ve aynı zaman-
da, Zorlu Grubu’na iletişim danışmanlığı yapan Ali Saydam’ın
Akşam Gazetesi’nde çıkan yazısı ile başlayalım.
IBM’in şoföründen eğitim almak ister misiniz?
Hasbelkader Zorlu Grubu’nun çalışanları için çıkardığı dergiye
yazı yazarım. Gelecek sayıya yazacaklarımı gözden geçirirken,
arkadaşlar bir süre önce düzenlenmiş olan basın toplantısın-
da Zorlu Holding Bilgi Teknolojileri Direktörü Hamza Cihan
Sarı’nın anlattığı ilginç bir olaydan söz ettiler. Son zamanlarda
‘çalışan markası’ (employee brand) konusunda duyduğum en
ilginç örneklerden biriydi. Hemen anlatalım, sonra yorumla-
rız... Zorlu Grubu BT altyapısı konusunda dış kaynak kullanım
anlaşmasını, çetin bir ihale sürecinden sonra IBM ile yapma-
ya karar vermiş. Bu, alanında Türkiye’nin en büyük anlaşması
imiş ve IBM için de büyük bir başarıymış. Cihan Sarı, bu an-
laşmanın kamuoyuna duyurulması amacıyla gerçekleştirilen
toplantıda IBM’in şoföründen nasıl etkilendiğini anlatmış: ‘El-
bette IBM’i seçmemizde uluslararası ismi, bu alandaki geçmiş
başarıları, bize sunduğu teklif gibi birçok faktör etkili oldu,
ama ihaleyle ilgili başvuruların sonuçlanmasına çok kısa bir
süre kala teklif dosyasını bize ulaştıran IBM şoförünün ‘geç
31
kalmadık değil mi, teklifimizi değerlendireceksiniz değil mi,
bu iş bizim için çok önemli’ demesini de hiç aklımızdan çıkar-
madık; İşte çalışan markası budur. Bu yazıyı okuyanlar şimdi
dönüp kendilerine sormalılar: ‘Çalıştığım şirkette durum ne-
dir? En alttaki eleman kurumsal markaya ne kadar sahip çı-
kar. Bu sahiplenme nasıl sağlanır?’ Eğer tatmin edici yanıtlar
alamıyorsanız, IBM’in şoförünü eğitime çağırmanızda yarar
olabilir...”
Üzerinden beş yıl geçti, geldi yine kontrat değerlendirme ve
yenileme zamanı. İnsan kendisini böyle zamanlarda ölçme ve
değerlendirme fırsatı buluyor. Eğrisiyle doğrusuyla her şeyi
masaya yatırıp bir güzel analiz etme fırsatı elde edebilmek,
bulunmaz nimet. Zevkle kendi deneyimlerimizi ve süreci ana-
liz etmeye başladık. Sonunda damdan düşmenin ne olduğunu
gayet iyi kavradık. Büyüklerimiz derdi “hatalardan ders alın”.
İşte bu derslerin nasıl alındığına bilfiil şahit olduk. Her zaman,
atılan yeni adım daha iyi gelecek için sloganıyla özdeşleşen
hedefimiz; daha kolay ve başarılı geçecek bir süreç, kullanıcı-
larımız için daha iyi ve kesintisiz hizmet, şirketlerimiz için daha
verimli ve yöneticilerimiz için yönetilebilir sade kontrat. Bunlar
bizim damdan düşmenin özeti. Değişim devam etmekte, her
karar aşamasında şartların en iyisini gerçekleştirmeye çalışıyo-
ruz. Bu bizim yönetim stratejimiz oldu. Öğrendiğimiz en güzel
derslerden biri de, kurumları sadece yazılı bilgi ve belgeler de-
ğil, asıl çalışanları temsil eder. Çalışanların kimyası, stratejik
kararları olumlu veya olumsuz etkiler. Kapıdaki güvenlik görev-
lisinden karşılaştığınız şoföre kadar. Yani, bizim beş yıl önce
IBM şoföründen etkilendiğimiz gibi. Kişinin şirketinin hedefle-
rine içten sahip çıkmasını hala aklımızdan çıkarmadık.
Bugün kulağımıza küpe olan, çalışmalarımıza yön veren tec-
rübe ve deneyimlerimiz; hizmetin değerlendirilmesindeki en
güzel ölçütün hizmeti alanların beklentilerinin karşılanma-
sı olduğunu öğrendik. Beklentilerimizle hayalimizi karıştır-
madık. Kurumsallıktan şaşmadık. Değişim ve dönüşümden
korkmadık. İç müşteri yönetimine değer verdik. Salt altyapıyı
yönetmedik, hep iş süreçlerine destek olduk. Geçtiğimiz yol-
lardaki dikeni sayıklamadık, hep ayıkladık. Topladığımız bilgi
ve deneyimleri yapılandırdık ve yarınlara sakladık. Sonuç ola-
rak, çalışanların kurumlara katkısının, biriktirdikleri kişisel ha-
zinelerini kurum yararına kullandığı kadar olduğunu öğrendik.
Bu değerli hazineyi yeni kontrat aşamasında güvenle kullanı-
yoruz. Biliyoruz ki her aşama, yeni deneyimlere ve kazanım-
lara açıktır, bu nedenle hazine sandığımızın yanına yenisini
ekledik. Doğru yolun tarifi için, Vestel’in yönetici adayı pa-
nelinde “hayal kurarım ama hayalci olmadım” diyordu Sayın
Ahmet Zorlu.
32 haber
Yenilikçi ve köklü küresel güçZorlu Tekstil Grubu Başkanı Vedat Aydın, tekstil sektöründeki gelişmeleri aylık iş ve ekonomi dergisi Capital’e anlattı. Aydın; Avrupa ve Ortadoğu’nun en büyük entegre polyester iplik üreticisi ve ihracatçısı olan Korteks ile 10 yılı aşkın süredir dünya üçüncüsü ve Avrupa birincisi olan Zorluteks Tekstil’in başarısının detaylarını aktardı.
Aylık iş ve ekonomi dergisi Capital’de yer alan söyleşide
Zorlu Tekstil Grubu Başkanı Vedat Aydın, ev tekstili ve
entegre üretim kapasitesi açısından dünyada üçüncü
sırada yer alan Zorluteks Tekstil’in gelişimini, Avrupa liginde
ilk sırada yer alan Korteks’in global konumunu ve öyküsünü
anlattı. Gerçekleştirilen projelerle tekstil sektöründe öncü ko-
numa gelen Korteks’in farklı sektörler açısından da örnek alın-
dığını belirten Aydın, “Korteks, yüksek kalitesi yanında gerek
satış sonrasında gerekse teknolojik bilgi birikimini müşterile-
riyle paylaşarak onların vazgeçilmek tedarikçisi oldu” dedi.
Zorluteks Tekstil’n kapasitesi ve global konumu hakkında
bilgi verir misiniz?
Zorluteks Tekstil, ev tekstili üretim ve entegre üretim kapasi-
tesi olarak 1998 yılından beri 3. sırada yer alıyor. 1995-1996
yıllarında yapılan yatırımlarla günde 2 milyon metrekare üre-
tim kapasitesine ulaşıldı. ABD’deki iki büyük üreticiden sonra
Zorluteks Tekstil, modernlik ve teknoloji olarak en üst ligde
yerini aldı. Üretim ve ciro kapasitesi olarak Avrupa’da birin-
cilik konumunu muhafaza ediyor. Dünyada, özellikle Çin ve
Hindistan’da daha büyük üretim kapasiteleri devreye girmeye
başladı. Zorluteks Tekstil, alanındaki engin tecrübe ve geniş
müşteri portföyü sayesinde cirosunu artırmayı başardı. 10
yıldır ilk üç büyük ev tekstili şirketi arasında olmayı başardı.
Üretim tesisinin büyüklüğü 5.-6. sıralarda olsa da ciro açısın-
dan dünya üçüncülüğü devam ediyor. Mevcut pazarlarımızda
kendi markalarımızı da kullanarak pazar payımızı artırmaya
devam ediyoruz.
Avrupa ve dünya pazarı için Zorluteks Tekstil’in hedefleri ne-
lerdir?
Bölgesel olarak Taç markamızı yaygın, tanınan ve beğeni-
len marka yamaya devam edeceğiz. Zorluteks Tekstil olarak
özellikle AB ve ABD pazarlarında üretici markası olmaya de-
vam edeceğiz. Ülkemizde ise katma değeri yüksek ve yeni-
likçi ürünler yapmayı sürdüreceğiz. Standart ve klasik ürün-
leri Uzakdoğu’da daha rekabetçi maliyet yapılarıyla ürettirip
Pazar payımızı artırmaya çalışacağız. İlk üçe girmek başta
yüksek yatırım bütçeleriyle mümkün oldu. İlk üçte kalmak
için ise satış kadar satın alma, üretim kadar ürün geliştir-
me ve mevcut pazarlarımızdaki raf paylarımızı artırma gibi
önemli misyonlarımız bulunuyor. Markalarımızın gücü ve onu
geliştirme-pazarlama ekiplerimizin sürekli gayret içinde olma-
sı sayesinde zirvede kalmak mümkün olacak.
Korteks, ne zamandan beri Avrupa’da ilk sırada yer alıyor?
Şirketimiz 1998 yılına kadar Avrupa’nın en önemli perde mef-
ruşat tedarikçilerinden olup tek çatı altında en büyük doku-
ma ve örme üretimini gerçekleştiren konuma geldi. Bu derece
önemli bir üreticinin en önemli ihtiyacı olan yüksek kaliteli
polyester ipliğini kendi kendine üretme projesini 1989’da ha-
yata geçirdi ve 1995’e kadar geliştirdi. İç piyasanın da tekstil
hammaddesi olan polyester ipliğin önemli bir kısmı ithal yo-
luyla sağlanıyordu Avrupalı üreticiler de bu piyasada rekabet
yeterliliğini kaybetmeye başlamışlardı. Bunu çok iyi değer-
Vedat Aydın
33
lendiren Korteks, 1997 yılında günlük 550 ton kapasiteyle
Avrupa’nın en büyük polyester iplik üreticisi konumuna geldi.
O günden bugüne 20 denye monoflaman iplikten 6 bin denye
1920 flamana kadar eriyikten boyalı, karışım, renkli, parlak
ve mat olmak üzere standart 1500 farklı ipliği üretme niteliği
kazandı. Gerçekleştirdiği projelerle her zaman tüm sektörlere
örnek oldu ve tekstil sektöründe öncü olmayı başardı. Yüksek
kalitesi yanında gerek satış sonrasında gerekse teknolojik
bilgi birikimini müşterileriyle paylaşarak onların vazgeçilmek
tedarikçisi oldu.
Korteks’in şu andaki global konumu nedir?
Şirketimiz üretim, ciro, satış, tesis büyüklüğü bakımından
Avrupa ve Ortadoğu’da en büyük polyester iplik üreticisi ko-
numunda. İhracatta ise özellikle Çin, Hindistan, Güney Kore,
Malezya ve Uzakdoğulu diğer üreticilerin gerek Türkiye’ye
gerekse Avrupa’ya yönelik haksız rekabet stratejileri nede-
niyle Korteks, farklı sektörler için özel nitelikli yüksek katma
değerli üretim yapma yolunda önemli bir değer haline geldi.
Coğrafya ve kültürel anlayış yanında geçmiş tecrübeleri ve
bıraktığı olumlu izler her zaman ilk aranan üretici olmasını
sağladı.
Korteks’te hedefleriniz nedir? Bu hedefe nasıl ve ne kadar
zamanda ulaşacaksınız?
Bugüne kadar doğru olarak yaptığımız çalışmaları bundan
sonra da yapmaya devam edeceğiz. Bunları günün ve yarı-
nın şatlarına göre geliştiriyoruz. Dünyada bu alanda özellikle
Çin ve Hindistan’da da çok büyük tesisler kuruluyor. Ancak
değişen şartlara ve kısa süreli, değerli siparişleri almak ko-
nusunda çok büyük öneme ve avantaja sahibiz. İç pazarda
haksız rekabetin etkilerini azaltmak için sektörümüzün des-
teğe ihtiyacı var. Yüksek kalitemizle en kısa sürede, en özel
ipliği üretebilecek teknoloji ve birikime sahibiz. Aynı konumu
Avrupa ve dünyaya taşımış bulunuyoruz. Yetkinliklerimizin
farkındayız.
34 haber
Karbon karnemizi paylaşıyoruzZorlu Enerji Elektrik Üretim A.Ş. dünyanın 60 ülkesinde uygulanan ve en kapsamlı çevre projelerinden biri olarak kabul edilen, gönüllülük ilkesine dayalı Karbon Saydamlık Projesi (Carbon Disclosure Project-CDP)’ne Türkiye’den katılan tek enerji şirketi oldu.
Zorlu Enerji Elektrik Üretim A.Ş., Carbon Disclosure Pro-
ject (CDP) Londra Merkezi’nin davetiyle, karbon salım
oranlarını ve iklim değişikliği politikalarını açıklayarak
Karbon Saydamlık Projesi’ne katılmaya karar verdiğini açıkladı.
Zorlu Enerji Elektrik Üretim A.Ş., Karbon Saydamlık Projesi’ne
katılarak sera gazı salımları ile iklim değişikliğine yönelik stra-
tejilerini, kamuoyu ve yatırımcılara açıklamış olacak.
İklim değişikliğiyle müdacedele büyük önem taşıyor
Zorlu Enerji Elektrik Üretim A.Ş. Genel Müdürü Arif Özozan,
iklim değişikliğiyle mücadelede tüm sektörleri kapsayacak
uluslararası projelerin ve yaptırımların zorunluluğuna dikkat
çekti ve kaybedilen her günün iklim değişikliğinden doğacak
sorunların çözümünü zorlaştırdığını söyledi.
Enerji sektöründe mevcut anlayışın devam etmesi durumun-
da, iklim değişikliği ve benzer çevresel değişimlerle dünyanın
giderek daha da ısınabileceğinin öngörüldüğüne dikkat çeken
Özozan, iklim değişikliğinde önemli payı bulunan enerji sek-
törünün, yeni teknoloji ve temiz enerji kaynakları arayışına
yönlenmesinde Karbon Saydamlık Projesi’nin belirleyici bir
rol oynayacağını vurguladı.
Bir gönüllülük projesi
Karbon Saydamlık Projesi, 2000 yılında şirketlerin, yatırımcı-
ların ve hükümetlerin iklim değişikliği tehdidine karşı önlem
almalarını sağlayacak bilgileri toplamak ve paylaşmak ama-
cıyla başlatıldı. 10 yıl içinde, 64 trilyon Dolar değerindeki var-
lığı yöneten 534 kurumsal yatırımcının katılımıyla hızla tüm
dünyaya yayıldı.
Küresel platformda raporlanıyor
Karbon Saydamlık Projesi, iklim değişikliğinden kaynaklanan
risklerin şirketler tarafından yönetiliş biçimlerini küresel plat-
formda raporlayan tek bağımsız uluslararası proje olma özel-
liğine sahip.
Proje, halka açık şirketlerin sera gazı salım miktarlarını ve
iklim değişikliğiyle ilgili risk yönetim politikalarını; kurumsal
yatırımcıların, şirketlerin, kamu kuruluşlarının ve akademis-
yenlerin de dahil olduğu geniş bir kitleye duyuruyor.
Zorlu Enerji, Avrupa limitlerinde
Zorlu Enerji Elektrik A.Ş., doğal gaz santralleriyle gerçekleştir-
diği elektrik üretiminde kWh başına 488 gram karbondioksit
emisyon yoğunluğuyla, Avrupa ülkelerinin emisyon yoğun-
luğu limitlerinin içinde, düşük sayılabilecek bir seviyede yer
alıyor.
Karbon Saydamlık Projesi’nin küresel boyutta “düşük karbon
ekonomisi”ne geçişte önemli bir araç olacağını vurgulayan
Özozan, “Projeye katılan şirketler, iklim değişikliğini önleme-
ye yönelik çalışmaları fırsata çevirerek, değer artışı sağlaya-
cak” diyor.
Arif Özozan
35
Karbon Saydamlık Projesi, 2000 yılında şirketlerin, yatırımcıların ve hükümetlerin
iklim değişikliği tehdidine karşı önlem almalarını sağlayacak bilgileri toplamak ve
paylaşmak amacıyla başlatıldı.
Karbon Saydamlık Projesi (Carbon Disclosure Project-CDP)
Karbon Saydamlık Projesi, düşük karbon
ekonomisine geçiş sürecinde şirketlerin
emisyon saydamlığını sağlamak ve ulus-
lararası yatırımcılara, iklim değişikliğiyle
mücadele konusunda çalışmalar yürüten
şirketlerin çevre karnesini açıklamayı
amaçlıyor. Karbon Saydamlık Projesi, ik-
lim değişikliğini küresel iş sistemi ile bü-
tünleştiren bir süreci yönetiyor ve dünya-
nın en büyük sera gazı salımı veri tabanını
yatırımcılara açıyor. Karbon Saydamlık
Projesi’ne katılan şirketlerden, sera gazı
salımları ile iklim değişikliğine tepkilerini
ölçen bir anketi yanıtlamaları isteniyor.
Anket sonucunda yapılan raporlamayla
şirketlerin karbon künyesi çıkartılıyor. Ya-
kın zamanda Çin, Hindistan, Güney Kore
ve Brezilya gibi gelişmekte olan piyasala-
rın da dahil olduğu proje; iklim değişikliği
ve sera gazı salımları konusunda Türk şir-
ketlerine yönelik bilgi eksikliğinin gideril-
mesi açısından da önem taşıyor.
36 haber
Çok özel bir iftar akşamıZorlu Enerji Grubu, faaliyet gösterdiği illerde düzenlediği geleneksel iftar yemeği kapsamında, 21 ve 22 Ağustos 2010 tarihlerinde Ankara İncek’te bulunan, Can Dündar’ın “Maskeli Çocuklar Köyü” diye adlandırdığı Lösemili Çocuklar Köyü’nde lösemi hastası çocuklar ve aileleriyle birlikte oldu.
Zorlu Enerji Grubu, Ramazan ayında işletmelerinin yer
aldığı illerdeki çocuk yuvaları, yetiştirme yurtları ve hu-
zurevlerinde ilgi ve katkıya ihtiyaç duyan kişilere iftar
yemeği verilmesi uygulamasını Ankara’da Lösemili Çocuklar
Köyü’nde sürdürdü.
21 ve 22 Ağustos 2010 tarihlerinde Ankara İncek’te bulunan
Lösemili Çocuklar Köyü’nde, lösemi hastası çocuklar ve ailele-
riyle iftar sofrasında buluşuldu.
Maskeli Çocuklar Köyü
Yapımı bu yıl tamamlanan ve Can Dündar’ın “Maskeli Çocuk-
lar Köyü” diye adlandırdığı merkez, kan kanseri tedavisi için
Ankara’ya gelen yoksul çocuklarla ailelerine ücretsiz hizmet
verecek 24 haneli bir yaşam köyü. 2010 yılı içerisinde tüm
eksikleri tamamlanarak hizmet vermeye başlayacak Lösemili
Çocuklar Köyü’ndeki ilk etkinliği Zorlu Enerji Grubu, Mehmet
Zorlu Vakfı ile birlikte gerçekleştirdi.
“Önce Çocuklarımız”
Program, çocuklarımızı enerji tasarrufu ve yenilenebilir enerji
alanında bilgilendiren bir sunum ve atölye çalışmasıyla baş-
ladı. Akşam ise iftar yemekleri düzenlendi. Yemeğe iki günde
toplam 110 çocuk, aileleri ile birlikte katıldı. Zorlu Enerji Grubu
ile Lösev yöneticileri ve aileleri de yemeğe eşlik ettiler. Yemek
sırasında bir konuşma yapan LÖSEV Başkanı Dr. Üstün Ezer,
Zorlu Enerji Genel Müdür Yardımcısı Gökmen Topuz’a bir te-
şekkür sertifikası takdim etti. Dr. Ezer konuşmasında, Lösemili
Çocuklar Köyü’ndeki ilk organizasyonun böyle anlamlı bir dö-
nemde ve çocukların keyif aldığı etkinlikler eşliğinde gerçek-
leştirilmesinden büyük memnuniyet duyduklarını ifade etti ve
Mehmet Zorlu Vakfı ile Zorlu Enerji Grubu’na teşekkür etti.
Çocuklarla birlikte eğlendik
Gökmen Topuz, bu sıcak ortamda Lösev Ailesi ile birlikte ol-
maktan mutluluk duyduğunu ve doğal kaynaklarla üretim yap-
mak kadar, ülkemizin asıl doğal kaynakları olan çocuklarımıza
güzel bir gelecek sunulmasının çok önemli olduğunu ifade
etti. Topuz, Lösev’i çalışmalarından dolayı kutladı. Konuşma-
ların ardından iftar yemeği, Hacivat-Karagöz ve müzik gösteri-
leriyle çocuklar için tam bir eğlenceye dönüştü.
Enerji alanındaki başarılı faaliyetlerinin yanı sıra toplumsal
açıdan değer yaratacak projeleri de hayata geçiren Zorlu Ener-
ji Grubu, gelecek yıllarda da bu geleneğini sürdürmeye devam
edecek
38 haber
Zorlu O&M ve THY işbirliğiZorlu O&M, THY Teknik A.Ş. ile yürütülen 6 yıllık işbirliğini yeni bir noktaya taşıdı. İmzalanan “Ortak Girişim Şirketi Genel Prensipleri Anlaşması” ile kurulacak yeni yapıda, şirketlerin oluşturacağı sinerji ve bilgi birikimi enerji sektörüne uçak sanayinin teknolojisini ve standartlarını sağlayacak.
Zorlu O&M Enerji Tesisleri İşletme ve Bakım Hizmetleri
A.Ş. ile THY Teknik A.Ş., imzaladıkları “Ortak Girişim
Şirketi Genel Prensipleri Anlaşması” ile mevcut işbir-
liklerini geliştirdiler. İmzalanan anlaşma kapsamında Zorlu
O&M, bazı uçak motorları ve enerji santrallerinde kullanılan
endüstriyel gaz türbinlerinin bakım, onarım ve revizyonlarını
gerçekleştirecek.
Anlaşma ile teknik bilgi, uluslararası deneyim, uzman teknik
personel ve güçlü marka temelleri üzerine kurulu bir işbirliği
oluşturulması hedefleniyor. Yarı yarıya ortaklıkla kurulacak
şirket için prensip anlaşması, THY Teknik A.Ş. merkezinde
düzenlenen basın toplantısında Zorlu Holding Yönetim Kurulu
Başkanı Ahmet Zorlu, Zorlu O&M Genel Müdürü Mehmet Erdo-
ğan Güneş, THY Yönetim Kurulu Başkanı Hamdi Topçu ve THY
Teknik A.Ş. Genel Müdürü İsmail Demir tarafından imzalandı.
Zorlu Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Zorlu yaptığı
konuşmada, enerji sektörünün öncü kuruluşlarından Zorlu
Enerji Grubu ile Türkiye’nin ismini dünyaya taşıyan Türk Hava
Yolları markasının işbirliğinden duyduğu memnuniyeti ifade
ederek, “Zorlu Enerji Grubu ve THY arasındaki işbirliği iki güç-
lü markanın rüzgarını arkasına alarak ülkemizin uluslararası
arenadaki başarılarını artıracaktır. Bu işbirliğinin oluşmasına
destek veren herkese teşekkür ederim” dedi. Zorlu Enerji Gru-
bu bünyesinde faaliyetlerine devam eden Zorlu O&M Enerji
Tesisleri İşletme ve Bakım Hizmetleri A.Ş.’nin, enerji tesisleri
işletme ve bakımı alanında kurulan ilk ulusal şirket olduğuna
dikkat çeken Zorlu, revizyon ve onarım faaliyetleri için 2004
yılından bu yana THY Teknik ile süren başarılı işbirliğini ortak
bir şirket altında topladıklarını belirtti ve “Türkiye’nin köklü
ve güvenilir şirketlerinden olan THY ile imzalanan işbirliği
çerçevesinde uluslararası deneyimimizi ve bilgi birikimimizi
sektörde daha geniş bir kitleye aktarmaktan mutluluk duyu-
yoruz” dedi.
Dünya endüstriyel gaz türbini pazarına bakıldığında 2009 yılı
itibariyle 46 bin 455 adet çalışır durumda türbin bulunuyor. Bu
türbinlerin toplam bakım pazarı ise yaklaşık olarak 18,3 mil-
yar Dolar. Türkiye’nin çevresinde bulunan bölgeler bu pazarın
yüzde 20’sini oluşturuyor.
THY ve Zorlu O&M işbirliği ile kurulan bu şirket, özellikle Tür-
kiye ve çevre ülkelerde son yıllarda ortaya çıkan endüstriyel
gaz türbini bakım ihtiyacına cevap veren bir şirket olmayı he-
defliyor.
39
Lüleburgaz’da verimlilik artacakZorlu Enerji Elektrik Üretim A.Ş.’nin, Türkiye Kalkınma Bankası (TKB) ile imzaladığı, 23 milyon Dolar tutarındaki “Enerji Verimliliği Kredisi” anlaşmasıyla, Lüleburgaz kojenerasyon santralinde gerçekleştirilecek ek yatırımlarla verimlilik artışı sağlanacak.
Zorlu Enerji Elektrik Üretim A.Ş., Türkiye Kalkınma Ban-
kası (TKB) ile 23 milyon dolar tutarında “Enerji Verimli-
liği Kredisi” anlaşması imzaladı. 14 Eylül 2010 Salı günü
gerçekleştirilen imza törenine Zorlu Enerji Yönetim Kurulu
Üyeleri Olgun Zorlu, Selen Zorlu Melik ve Zorlu Enerji Grup
Başkanı Murat Sungur Bursa ve TKB yöneticileri katıldılar.
Lüleburgaz Santrali için kullanılacak krediyle kurulu gücü
115,3 MW olan Lüleburgaz kojenerasyon santralinin kapasi-
tesinin, 140 MW’a ulaştırılması hedefleniyor. Lüleburgaz’da
bu ek yatırımın hayata geçmesiyle atık ısıdan elektrik enerjisi
üretilebilecek. Bu çerçevede, Türkiye Kalkınma Bankası tara-
fından verimlilik artırıcı olarak değerlendirilen projenin yatırı-
mını desteklemek amacıyla 23 milyon Dolar’lık bir kredi paketi
sunuldu.
Zorlu Enerji Elektrik Üretim A.Ş.’nin Türkiye Kalkınma
Bankası’ndan sağladığı ortalama yüzde 3 değişken faizli kre-
dinin vadesi, üç yıl geri ödemesiz, 12 yıl olarak belirlendi.
Kredi Avrupa Yatırım Bankası Çevre ve Enerji Kredisi, Dünya
Bankası Temiz Teknoloji Fonu ve Dünya Bankası Enerji Verim-
liliği Kredisi olmak üzere 3 ayrı kaynaktan temin edilecek.
42 köşe yazısı/metin salt
Tablet bilgisayar (mı?)Masaüstü, dizüstü derken 10 yıllık bekleyiş sona erdi ve tabletler gitmemek üzere geldiler. Cep telefonu ile bilgisayar karışımı bu cihazlar bugüne kadar bilgisayar ile ilgili bildiklerimizi değiştiriyor. Mobilite kavramını tam anlamıyla hayatın içine taşıyorlar.
Popüler bilgisayar dünyası için 3 Nisan 2010 bir dönüm
noktası oldu. Uzun süredir merakla beklenen iPad,
Apple mağazalarında ilk kez görücüye çıktı. Sabahın
ilk ışıklarıyla Apple mağazalarının önünde toplanan yüzlerce
kişilik kalabalığın içinde “Apple ne yapsa alırım” diyenlerden
olduğuna eminim. Ancak kalanlar ellerine aldıkları tablet bil-
gisayarlar ile masaüstünden sonra dizüstü bilgisayar için de
sonun başlangıcına tanık olmaya gelmişlerdi.
iPad satışları bir ay geçmeden bir milyon sınırını geçti. Market
araştırma firması iSupply’a göre 2011 yeni yıla girerken toplan
satışı 12 Milyon adet olacak. Kendi mağazalarında satışta olan
iPad için, Best Buys CEO’su Brian Dun, iPad’in dizüstü bilgi-
sayar satışlarını %50 oranında düşürdüğünü söylüyor. Peki
nedir bu tablet? Bilgisayar mı yoksa, irileşmiş akıllı telefon
mu? Tablet aslında klavye ve fare yerine dokunmatik ekran
ile kullanılan bir bilgisayardır. Ancak elbette artık teknoloji
müzelerinde yerini almaya hazırlanan masaüstü ve 2-3 kiloluk
heybetli kütleleriyle tuğla misali pek de taşınabilir sayılama-
yacak olan dizüstü bilgisayarlara benzemiyorlar. Cep telefonu
kavramına daha yakın olmakla birlikte işlem yetenekleri açı-
sından saygın bilgisayarlardan da geri kalmıyorlar. iPad’in en
ciddi rakiplerinden olan Samsung Galaxy Tab tabletlerin geldi-
ği son noktaya iyi bir örnek oluşturuyor. Samsung’un 2010 IFA
tüketici elektroniği fuarında ilk kez görücüye çıkardığı Galaxy
Tab, avuca ve ceket cebine sığan boyutlarda ancak 1 GHz’lik
iPad ile aynı özelliklere hatta fazlasına sahip. Galaxy Tab cep
telefonu ile tablet bilgisayar arasındaki ayrımı zorluyor.
Yeni bir dokunma deneyimi
Tabletlerin en ayırıcı özelliği dokunmatik hatta çoklu dokun-
matik olmaları. Dokunmatik kavramı ekranda tek bir noktada
dokunma algılamasıdır. Bilgisayar faresi kullanımının birebir
yerini alır. Fareyi bir noktaya çekip tıklamak yerine, parmağı-
nızla ekranın istediğiniz noktasına gidip dokunmanız aynı işi
yapar. Ancak çoklu dokunmatik (multitouch) ile yepyeni bir
deneyim yaratılmıştır. Ekranda birden fazla noktada dokunma
algılanır. Böylelikle iki parmağınızla bir resmin üzerine gidip
parmaklarınızı açtığınızda resim büyür veya tersi harekete
resim küçülür. Bu ve benzeri hareketler (gesture) bilgisayar
dünyası dağarcığında yerini alıp, hatta standart olmaya baş-
ladı. Çoklu dokunma hareketlerinin yaratıcı kullanımı ile tüm
kullanıcı arayüzü ve işlevler dokunma olgusuyla yönetilebilir.
Ancak yazı yazmak istediğinizde ekranda beliren bir klavye
resmi üzerine yine parmakla gerçek bir klavye tuşlarına basar
gibi dokunarak yazı yazarsınız. Aslında otomatik el yazısı ve
ses tanıma algoritmalarının yüzde yüz başarı sağlamaya baş-
ladığı gün tarihe karışacak olan klavye için geriye sayım baş-
ladı. Ancak ilk aşamada klavyenin sanallaşması ile yetinmek
zorundayız. İlk olarak cep telefonlarında hayran kaldığımız bu
özellikler tabletlere de gelişerek taşınmış.
Dokunarak yönet
Apple’ın iPhone ile efsaneleştirdiği dokunarak yönetme kav-
ramı aslında Apple’ın bir buluşu değil. Bütün büyük firmala-
rın yaptığı gibi gücünü başarı gösteren küçük firmaları alarak
arttıran Apple, Fingerworks adlı bir firmayı 2005 iPhone çık-
madan önce alarak firmanın kurucuları Elias ve Westerman‘ın
dokunma olgusuna dayalı tüm çalışmalarını ve patentlerini
de devralmış oldu. Wayne Westerman doktora öğrencisi iken
43
dokunmatik ekranlardaki hareketler ile kontrol yapma üzerine
tez hazırlıyordu. Westerman’ın çalışması başarılı olunca tez
danışmanı Elias ile Fingerworks’u kurdular. Apple zora düşen
firmayı alana kadar bilgisayar dünyasını değiştiren çalışmaları
ile adsız kahramanlar oldular. Çoklu dokunmatik özelliğinden
önce tabletlerin atası olan cihazlardan birini Microsoft 2001
Comdex fuarında Windows XP tablet PC sürümü ile birlikte
tanıttı.
Kurgudan gerçeğe
Tarihsel bir rastlantı veya inanılmaz bir öngörü ışığında 1968
yılında çevrilen, yönetmen Stanley Kubricks ve yazar Arthur C.
Clarke’ın hayal gücüne dayanan “2001:Space Odyssey” adlı
kurgu bilim filmde; geleceğin insanları 2001 yılında ellerinde
tutabilecekleri kadar ince ve hafif ekranlar üzerine dokunarak
çalışıyor ve video seyrediyorlardı. İlk tabletler stylus denen
kalemler ile kullanılıyordu. Seçilen teknolojiye göre bu kalem-
ler aktif elektronik devre içerdiği gibi sadece bir metal çubuk
da olabiliyordu. Bu fikrin temelleri 1940 yılında alınan bir pa-
tente kadar uzanır. Gerçi “Telautograph” olarak adlandırdığı
buluşunda Hannah C. Moodey bir kalemin tüplü televizyon
benzeri bir ekran üzerinde gezinerek yaptığı hareketleri uzak
bir noktada yeniden yaratmaya çalışıyordu. O dönemin kalem-
li telgraf fikri; 60 yıl sonra stylus ile kullanılan tablet bilgisaya-
rın doğmasına zemin hazırladı.
Bugünlerde bütün büyük markalar tabletlerini bu yıl içerisinde
satışa hazırlamak için bel büken bir yarış içindeler. Bu yarı-
şa katılanla arasında Cisco gibi bilgisayar veya cep telefonu
işinde olmayanlar bile var. Cisco Cius adını verdiği bu tablette,
içinde gömülü gelen telekonferans özelliği ile diğerlerinden
ayrılmayı planlıyor. RIM Blackberry’de çok yakında bir tablet
piyasaya çıkarmaya hazırlanıyor. Cep telefonuna elektronik
postayı getirerek çoğumuz için özel hayat bırakmayan Black-
berry, iPhone ve Android bazlı cep telefonlarına kaybettiği
Pazar pozisyonunu PlayBook olarak adlandırması beklenen
bu yeni tablet ile geri kazanmaya çalışacak. Diğerlerine kıyas-
la eğlencenin yanı sıra iş dünyasına yönelik bir ürün olacağı
duyuruldu. Ancak tabletler dünyasının bombasını Samsung
patlattı. Birkaç ay önce piyasaya çıkan Galaxy Tab hayranlık
uyandırıyor. Bir ceket cebine sığacak boyuttaki Galaxy Tab,
firmanın Android bazlı Galaxy serisi cep telefonlarıyla birlikte
Android uygulamaları çalıştıran Galaxy serisini tamamlıyor.
Bütün saygın markaların birbiri ardına tabletlerini satışa sun-
duğu bu günlerde, en önemli sorulardan biri “hangi tablet
daha iyi?” olacaktır. Küçüklüğü ve hafifliği ile gerçek taşına-
bilirlik sağlayan tabletler için en önemli özelliklerden biri 3G
bağlantısı olup olmadığıdır. Sıkı bir Internet kullanıcısı iseniz,
flash desteği ön plana çıkıyor. iPhone ve iPad ilk günden beri
flash desteği sağlamaz iken, Samsung Galaxy flash desteği ile
geliyor. Tabletlerin işletim özelliklerine bakıldığında iPad’ler,
iPhone gibi iOS ile gelirken Samsung Galaxy ve Cisco Cius
Android ile geliyor.
Ama asıl konuya gelecek olursak, iş dönüp dolaşıp tek bir
yerde düğümleniyor: hangisinde daha çok ve yararlı uygula-
malar var. Bu konuda cep telefonundaki savaş tabletlere de
birebir yansımış. iPhone efsanevi iTunes ve AppsStore ile tüm
dünyayı elinde tutarken Google bu düzeni bozmaya başladı.
Masaüstü ve dizüstünde Microsoft’un tahtını sallayan Google,
Android ile Apple’ın da baş belası oldu. Android (http://www.
androidturkiye.info/) Google tarafından geliştirilen bir mobil
işletim sistemi. İlk olarak Android Inc. adlı firma tarafından ge-
liştirilen bu OS, sonrasında firmanın Google tarafından satın
alınmasıyla bir dünya standardı haline dönüşüyor. Amerikan
market araştırma şirketi NPD’nin araştırmasına göre Google,
RIM ve Apple arasındaki mobil OS ve cihaz yarışında Android
%33, Blackberry OS %28 ve iPhone iOS ise %22 Pazar payına
sahip. Satılan her üç akıllı cihazdan biri Android işletim siste-
mi ile geliyor. Appcelerator ve IDG adlı sektör analisti firma-
ların araştırmasına göre Android çalıştıran cihazların çokluğu
ve çeşitliliği nedeniyle onun için uygulama geliştirmek isteyen
yazılımcıların sayısı hızla artıyor ancak hala AppleStore için
uygulama geliştirenler çoğunlukta olduğunu belirtmek gere-
kir. Bu yarışın kısa sürede bir galibi olmayacağı görülüyor. Ke-
sin olan tek olgu; özellikleri, uygulamaları ve alıcıları her gün
katlanarak artan tabletler gitmemek üzere geldiler.
Bütün saygın markaların birbiri ardına tabletlerini satışa sunduğu bu günlerde, en önemli sorulardan biri “hangi tablet daha iyi?” olacaktır. Tabletler için en
önemli özelliklerden biri 3G bağlantısının olup olmadığıdır.
44 haber
Ödüller Vestel’inVestel’in 2 çamaşır makinesi modeli Aramides ve Lissotis, Avrupa’nın en saygın teknoloji ve tasarım ürünleri yarışması “Plus X Award”da 3 ödüle layık görüldü. Aramides “Tasarım” ve “Kullanım Kolaylığı” ödüllerinin sahibi olurken, Lissotis de “Kullanım Kolaylığı” kategorisinde ödüle değer bulundu.
Vestel Endüstriyel Tasarım
Bölümü Müdürü Burak
Emre Altınordu, tasarım
ödülleriyle beyaz eşyada dünya
markaları arasında Vestel’in yerinin
güçlendiğini vurguladı. Altınordu, bu-
güne kadar pek çok uluslararası tasarım
ödülüne layık görüldüklerini hatırlatarak
“Bu yarışmada 32 ülkeden 144 jüri üyesi-
nin değerlendirmesi sonucu üç ödül kazan-
maktan gururluyuz. Ödüller, beyaz eşyada
Vestel’in dünya markaları arasında eriştiği
güçlü konumun tescili” diye konuştu. Vestel
Aramides ve Lissotis çamaşır makineleri Ocak ayında da
iF International Forum Design’ın düzenlediği iF Product De-
sign Award’da “iF Product Design Award 2010” ödülünü ka-
zanmıştı. Ödüllü çamaşır makinesi modelleri, bu yıl Türkiye
pazarında da satışa sunulacak.
Tasarımın üstünlüğü, fonksiyonellikle buluştu
Kullanıldıkları ortama şıklık katacak detaylara sahip olan
çamaşır makinelerinin her ikisinde de asilliği yansıtan siyah
renk kullanıldı. 8 kg yıkama kapasiteli
Vestel Aramides, gri çerçeveli geniş
kapağı ile dikkat çekiyor. Tasarım üs-
tünlüğünün yanı sıra fonksiyonelli-
ğiyle de beğeni gören ürün, yıkama
süresini 12 dakikaya düşüren ve
enerjiden yüzde 35 tasarruf sağ-
layan TwinJet teknolojisine sahip.
Vestel Aramides, hayatı kolaylaş-
tıran TwinJet teknolojisi sayesinde,
hem kullanıcısına zaman kazandırıyor, hem de
ev ekonomisine katkıda bulunuyor. Vestel Lissotis ise
kolay kavranabilen kapağı ve şık dizaynıyla kullanım keyfini
artırıyor. 5 kg. yıkama kapasitesine sahip Vestel Lissotis, gri
renk çamaşır yıkama ve deterjan kapağıyla estetik bir görü-
nüm taşıyor.
Vestel tasarımdaki iddiasını uluslararası ödüllerle tescilliyor
• 2008 yılında iki LCD TV, bir dizüstü bilgisayar, bir klima ve bir
çamaşır makinesi olmak üzere tam beş ürünü ile Design Tur-
key Endüstriyel Tasarım yarışmasında İyi Tasarım Ödülü’ne
layık görüldü.
• Endüstriyel tasarım alanında dünyanın en önemli birliklerin-
den Uluslararası Endüstriyel Tasarım Kuruluşları Konseyi’ne
Türkiye’den kabul edilen ilk ve tek kurumsal üye olan Vestel,
beyaz LCD modeli ile 2006 yılında Endüstriyel Tasarımcılar
Meslek Kuruluşu tasarım ödülünü kazanmıştı.
• 2009’da Slim and Thin LCD TV ile Chicago Mimarlık ve Tasa-
rım Müzesi’nin verdiği dünyanın en prestijli tasarım ödüllerin-
den Good Design Award’ı kazandı.
• Aynı yıl Red Dot Design Award’da iki uzaktan kumandası ile
tasarım ödülü aldı.
• 2010’da dünyaca ünlü tasarım yarışması iF Product Design
Award’da 2 çamaşır makinesiyle ödüle layık görüldü.
• Gene bu yıl 2 LCD TV, uzaktan kumanda ve TV arayüzü olmak
üzere dört ürünüyle de Good Design Award ödülünü kazandı.
• Ayrıca bu yılın Mayıs ayında Plus X Award’da Vestel’in üç TV,
üç uzaktan kumanda, iki TV arayüzü ve bir bilgisayar modeli,
kullanım kolaylığı, ergonomi ve tasarım özellikleriyle ödüle
layık görüldü.
• Ürünlerinde tasarıma verdiği önemle tüketicilerin beğenisini
kazanan Vestel, Ipsos KMG tarafından yapılan “Türkiye 2010
Beklentiler Beğeniler” araştırmasında Türkiye’nin en beğeni-
len ilk 10 şirketi arasında yer alıyor.
45
Yapılan araştırmalar son bir yılda alışveriş yapanların
yüzde 28’inin online alışverişi tercih ettiğini ortaya
koyuyor. Ayrıca online alışveriş yapan bu yüzde 28’lik
kesimin büyük çoğunluğu yılda en az 2-3 kez sanal alışveriş
gerçekleştiriyor. Sanal alışveriş sektörünün hızla büyüdüğü
günümüz dünyasında bu değişimin dışında kalmak düşünüle-
mez. Vestel, değişimin Türkiye’deki öncüsü olarak “sanal alış-
veriş” alanında da öncü konumunu sürdürdü. “Dost teknoloji”
Vestel, internet üzerinden ürün satışını başlatan ilk dayanıklı
tüketim markası oldu.
Vestel ürünlerine sahip olmak için artık mağazaya gitmeye ge-
rek yok. Türkiye genelinde 1000’i aşkın satış noktasının yanı
sıra artık “emagaza.vestel.com.tr” adresinde de tüketicilerle
buluşan Vestel, sanal ortamda yüzlerce elektronik, beyaz eşya
ve bilişim ürününü satışa sunuyor. Kullanıcı dostu tasarımıyla
dikkat çeken sitede en büyük ilgiyi LCD TV ve çamaşır makine-
si modelleri görüyor. Vestel e-mağaza ziyaretçilerine sunulan
özel fırsatları, Twitter üzerinden ve “vestelemagaza” hesabın-
dan takip etmek mümkün. Kullanıma açıldığından bu yana bü-
yük ilgi gören Vestel e-mağazanın şimdiden 2 bine yakın üyesi
bulunuyor.
Vestel mağazası bir tık uzakta Vestel ürünlerine sahip olmak için artık mağazaya gitmeye gerek yok. Türkiye genelinde 1000’i aşkın satış noktasının yanı sıra artık “emagaza.vestel.com.tr” adresinde de tüketicilerle buluşan Vestel, sanal ortamda yüzlerce elektronik, beyaz eşya ve bilişim ürününü satışa sunuyor.
46 haber
Vestel, IFA Fuarı’na çıkarma yaptıAlmanya’nın başkenti Berlin’de düzenlenen Avrupa’nın en büyük elektronik fuarı IFA’ya 16. kez katılan Vestel, 530 farklı elektronik ve beyaz eşya ürünüyle tüketicilerle buluştu. Vestel, 2 bin 600 metrekarelik alanda OLED TV, Music-On-Demand TV, DLNA TV ve Vestel Portal’ı ilk kez görücüye çıkardı.
Avrupa’nın en büyük elektronik fuarı IFA’ya bu yıl 530
farklı elektronik ve beyaz eşya modeliyle katılan Ves-
tel, göz kamaştırdı. Vestel Dış Ticaret Başkanı Turan
Erdoğan, elektronikte Türkiye’nin ihracat şampiyonu Vestel’in
2010’un ilk yarısında 974 milyon dolarlık ihracatla bir önceki
yıla göre yüzde 22 artış kaydettiğini ve yıl sonunda 2,4 mil-
yar dolar hedeflediğini belirtti. Vestel’in OLED TV, Music-On-
Demand TV, DLNA TV ve Vestel Portal modelleri fuarın yıldız
ürünleri olarak dikkat çekti. Elektronik sektöründe 12 yıldır
ihracat şampiyonluğunu koruyan Vestel’in büyük müşteriler-
le temas kurduğu en önemli fuarın IFA olduğuna dikkat çe-
ken Erdoğan, fuardaki Vestel standında yaptığı konuşmada,
“IFA’nın, LCD TV için yüksek sezon olan 4. çeyreğin başında
düzenlenmesi bizim için büyük avantaj. Bu sayede yılın son
çeyreğinde kapasitemizi tamamen dolduruyoruz. Bu yıl da
Vestel teknolojisini mevcut ve potansiyel müşterilere tanıtma-
yı ve yeni iş bağlantıları kurmayı hedefliyoruz” dedi. Erdoğan,
Vestel’in 2010’un ilk yarısında ulaştığı 974 milyon Dolar’lık
ihracatla bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 22 artış
kaydettiğini ifade etti. Dış pazarlara satışların yüzde 70’inin
elektronik ürünlerden sağlandığını belirten Erdoğan, ihracatta
yıl sonu hedefinin 2,4 milyar Dolar olduğunun altını çizdi.
Vestel Avrupa sınırlarını aştı
Elektronikte CRT TV’lerden LCD’ye hızlı geçiş nedeniyle
2010’un ilk yarısında Vestel’in ana pazarı olan Avrupa’nın
yanında Rusya, Ortadoğu, Afrika ve Hindistan’da da hızlı bü-
yüdüğünü belirten Erdoğan, “Büyümenin önümüzdeki 5 yıl
devam etmesini bekliyoruz. En hızlı gelişen pazarlarımızdan
Kuzey Afrika’da satışlarımızı üçe katladık. Angola, Kongo, Be-
nin, Fildişi Kıyısı ve Tanzanya’ya ilk defa LCD TV ihracatı ger-
çekleştirdik. 2010’un ikinci yarısında Nijerya, Etiyopya, Sudan
ve Uganda gibi yeni pazarlarda LCD TV satışına başlamayı ve
Hindistan’daki satışlarımızı artırmayı planlıyoruz” dedi.
“Japonya’ya da LCD satacağız”
Vestel’in 2010’un ilk yarısında Rusya’daki TV fabrikasını ye-
niden açarak LCD üretimine başladığını hatırlatan Erdoğan,
“Yıllık 1 milyon adet üretim kapasitesine sahip fabrika saye-
sinde Rusya’nın yanı sıra Ukrayna, Beyaz Rusya, Baltık Cum-
huriyetleri ve Türki Cumhuriyetlerde de satış yapmayı planlı-
yoruz. 2010’un ikinci altı ayında Japon müşterilerimiz için de
üretim yapmaya başlayacağız” dedi. Vestel’in iki önemli Japon
markasına yeniden LCD TV satışı yapmaya başladığını aktaran
Erdoğan “2010’un ikinci yarısında ve 2011’de bu markalara Ku-
zey Avrupa’nın yanı sıra Doğu Avrupa, Afrika ve Avustralya gibi
yeni pazarlar için de ihracat yapacağız” diye konuştu.
Vestel’den dünyanın en çevreci çamaşır makinesi
Erdoğan, beyaz eşyada Avrupa’ya ek olarak, gelişmekte olan
Balkan ülkeleri, Afrika, Asya ve Güney Amerika pazarlarına
konsantre olduklarını belirterek hedeflerini şu sözlerle dile
getirdi: “Özellikle Fas, Romanya, Bulgaristan, Mısır, Hindis-
tan, Yemen ve Birleşik Arap Emirlikleri’ne yaptığımız satış-
larda yeni müşteriler sayesinde önemli artış kaydettik. İkinci
yarıda, bu bölgelere olan satışlarımızı artırmayı planlıyoruz.
Beyaz eşyada yeni ürün geliştirme çalışmalarına da ağırlık
veriyoruz. Bu yönde yaptığımız çalışmalar sonucunda, yıkama
kalitesinden taviz vermeden, en düşük su sarfiyatı, en düşük
enerji ve en kısa sürede yıkama performansı ile Avrupa’nın en
47
çevreci çamaşır makinesini ürettik. Buna ek olarak, 2010’un
ikinci yarısında yeni tasarımlar, 70 santimetrelik no-frost
modeller, indüksiyonlu ankastre ocak serisi, enerji tasarruf-
lu çamaşır makineleri satışlarımızın artmasında önemli katkı
sağlayacak. Yılın son çeyreğinde pişirici cihazlar fabrikasının
kapasite artırımı da tamamlanacak, böylece bu alandaki kapa-
sitemiz yıllık 1,75 milyon adede ulaşacak.”
Vestfrost ve Finlux’ta da pazarlar ve hedefler büyüyor.
İskandinavya’nın popüler ve saygın ev elektroniği markası
Finlux’u 2006 yılında bünyesine katan Vestel, IFA’da Fin-
lux markalı ürünleri de tüketicilerle buluşturdu. Erdoğan,
Vestel’in Finlux’le büyük atılım yaptığını ifade ederek “Bu
markayla yaptığımız satışları 2010’un ilk yarısında bir önceki
yıla göre yüzde 42 artırdık; bugün 18 ülkeye Finlux satıyoruz.
Hedefimiz bu yıl 200 bin adet TV satmak” dedi.
2008’de Avrupa ve Rusya’nın en prestijli beyaz eşya marka-
larından Vestfrost’u satın alan Vestel, beyaz eşya standında
Vestfrost markalı ürünlerinin de tanıtımını yapıyor. Erdoğan,
Danimarka pazarında A sınıfı kategorisinde yer alan Vestfrost
ile buzdolabı satışlarına 2009 yılında başladıklarını belirterek
şunları söyledi: “2010’un ilk yarısında buzdolabı model ga-
mımızı genişleterek Danimarka pazarında payımızı yüzde 8’e
çıkardık. Ayrıca Vestfrost markası ile tam boy vitroseramik fı-
rın, ankastre vitroseramik ocak ve çamaşır makinesi satışına
başladık. Finlandiya, Almanya, Çek Cumhuriyeti ve Malta’ya
da Vestfrost markasını sunuyoruz. 2010’un ikinci yarısında
Vestfrost markası ile yaptığımız satışları yüzde 10 artırmayı
planlıyoruz.”
48 haber
Korteks Expofil 2010’daydıTekstildeki en yeni gelişmelerin tanıtıldığı ve alanında dünyanın önemli organizasyonlarından biri olarak kabul edilen Expofil Paris, bu yıl 14-16 Eylül 2010 tarihleri arasında gerçekleştirildi. Korteks bu yıl, sertifikalı performans kumaşı DRY TOUCH®, TAÇ Fonksiyonel İplikleri ve TAÇ Polyester İplikleriyle fuara katıldı.
Dünyanın en büyük iplik ve kumaş üreticilerinin en yeni
ürünlerini sergilediği Expofil Paris Fuarı’na Korteks bu
yıl, sertifikalı performans kumaşı DRY TOUCH®, TAÇ
Fonksiyonel İplikleri ve TAÇ Polyester İplikleriyle katıldı.
Performansın doruk noktası DRY TOUCH®
DRY TOUCH®’ın en önemli özelliği kumaşta nem ve hava
transferi sağlayan kanal kesitli iplikten üretiliyor olması. Bu
kanallar aracılığıyla hava dışarıdan içeriye, nem ise içeriden
dışarıya aktarıldığı için DRY TOUCH® kumaşlarla üretilen giy-
siler bir yandan nem yönetimi sağlarken bir yandan da cilt üze-
rinde oluşan birçok problemin ve iritasyonun önüne geçiyor.
İlk çıkış noktası aktif spor giyim olan DRY TOUCH® markası
bugün outdoor giyim-iş kıyafetleri, takım elbise, iç çamaşırı,
çorap, askeri ve tıbbi kıyafetler, denim giyim gibi geniş bir kul-
lanım alanına yayıldı.
Korteks’e büyük ilgi
Standı ve ürünleri oldukça ilgi toplayan Korteks, fuar süresin-
ce çok sayıda ülkeden potansiyel müşterilerle iletişime geçti.
Expofil Paris Fuarı’nda; DRY TOUCH®, TAÇ Fonksiyonel İplik-
ler, monofilaman iplikler, otomotiv iplikleri, shaggy iplikler, ev
tekstiline uygun ATY-DTY iplikler, Sparkling Yarn, Milpa Like-
Linen like, Two Tone, ITY, Tight Spot, Slup Like, Melanj İplik-
ler, Dum Set, High Visible, gibi birçok ipliğin tanıtımı başarıyla
gerçekleştirdi. Korteks standı fuar ziyaretçiyerinin yoğun ilgi-
sini çekti.
Korteks’in Expofil’de sergilediği diğer bir ürün grubu ise TAÇ
Fonksiyonel İplikler oldu.
TAÇ Flame Retardant: TAÇ Flame Retardant İplikler ile yapılan
kumaşlar herhangi bir yangın anında kendi kendini söndürü-
cü özellik gösterir, alev almaz, yavaşça erir ve duman çıkışını
azaltır.
TAÇ Antimikrobiyel: Korteks tarafından geliştirilmiş olan
TAÇ Antimikrobiyel İplikler, tekstil ürünlerinde geniş spekt-
49
rumlu ve kalıcı antimikrobiyel etkiyi sağlayabilen polyester
ipliklerdir. Antimikrobiyel aktivitesi Alman Hohenstein Hij-
yen ve Bioteknoloji Enstitüsü tarafından onaylanarak serti-
fikalandırıldı.
TAÇ Antistatic: TAÇ Antistatic İplikler sürtünme kaynaklı her
türlü statik elektriklenmeyi, kumaşın toz toplamasını ve insan
vücuduna yapışmasını etkin şekilde önler.
TAÇ Cottonlike: Bu iplikler, Korteks tarafından geliştirilen bir
yöntemle yüzde 100 polyester (PET) mikro ve süper mikro POY
ipliğin tekstürize edilmesi sonucu oluşan doğal elyafa benze-
yen yüksek filamanlı ipliklerdir. Bu sayede kumaş yüzeyinde
kesik elyafın oluşturduğu yumuşak dokunuş sağlanır.
TAÇ UV Protection: TAÇ UV Protection insan vücudunu güneşin
zararlı ışınlarından korumak için geliştirildi. Standart polyester
iplikler sadece UV B ışınlarını absorbe ederken TAÇ UV Protec-
tion insan sağlığına zararlı UV A ışınlarını da absorbe eder.
TAÇ UV Resistant: TAÇ UV Resistant iplikler dış ortam teks-
tillerinde (tente, branda, bahçe mobilyası) kullanılmak üzere
geliştirildi. Bu iplikler ile yapılan kumaşlar solma, mukavemet
kaybı ve degredasyona uğrama açısından yüksek dayanıklılık
sağlar.
TAÇ Micromuss: TAÇ Micromuss İplikler yüksek elastikiyet ve
streç özelliğiyle iplikte esnekliğin arzu edildiği durumlarda en
doğru seçenek.
Standı ve ürünleri oldukça ilgi toplayan Korteks, fuar süresince çok sayıda ülkeden potansiyel müşterilerle iletişime geçti. Korteks’in Expofil’de
sergilediği diğer bir ürün grubu ise TAÇ Fonksiyonel İplikler oldu.
Taç’ın ürettiği Cars Çift
Desenli Nevresim Takımı,
Amerika’da gerçekleşti-
rilen Disney Global Ev ve Moda
Kategorileri Toplantısı’nın ödül
bölümünde, “Yılın En İyi Ev Teks-
tili Ürünü” ödülüne layık bulundu.
Daha önce de “Gelişmekte olan” pazarlar arasında düzenle-
nen organizasyonda “Erkek Çocuk Kategorisinde En İyi Ürün”
ödülü alan bu ürün, başarısını perçinleyerek, kalitesini bir kez
daha kanıtladı.
Yüzde 100 organik pamuktan üretilen Cars Çift Desenli Nev-
resim Takımı, iki yüzündeki iki farklı desenle, müşteride iki
farklı ürün aldığı hissi uyandırıyor. Desenlerin ve renklerin
orijinal tasarımla uyumu, nevresim takımının yüksek kalitesi
de ürünün ödüle layık görülmesini sağlayan etkenler arasında
yer alıyor.
Taç’a büyük ödül“Gelişmekte olan” pazarlar arasında düzenlenen organizasyonda “Erkek Çocuk Kategorisinde En İyi Ürün” ödülü alan Taç Cars Çift Desenli Nevresim Takımı, başarısını perçinleyerek, kalitesini bir kez daha kanıtladı. Disney Global Ev ve Moda Kategorileri Toplantısı’nın ödül bölümünde, “Yılın En İyi Ev Tekstili Ürünü” ödülüne layık bulundu.
haber50
İstanbul’da dev akvaryumDünyada alışveriş merkezi içerisinde yer alan ilk akvaryum olan Turkuazoo, açıldığı günden beri büyük ilgi görüyor. 8 bin metrekarelik bir alanda her gün binlerce kişiyi ağırlayan dev akvaryumda yaklaşık 20 bin su canlısı yaşıyor.
İstanbul’da dev akvaryumDünyada alışveriş merkezi içerisinde yer alan ilk akvaryum olan Turkuazoo, açıldığı günden beri büyük ilgi görüyor. 8 bin metrekarelik bir alanda her gün binlerce kişiyi ağırlayan dev akvaryumda yaklaşık 20 bin su canlısı yaşıyor.
öneri52
Açıldığı günden beri büyük ilgi gören Türkiye’nin ilk ve
tek modern akvaryumu Turkuazoo, dev akvaryum key-
fini şehrin ortasına taşıyor. Dünyada alışveriş merkezi
içerisinde yer alan ilk akvaryum olan Turkuazoo, Avrupa’nın
en büyük alışveriş merkezi Forum İstanbul’un içinde yer alıyor
ve 8 bin metrekarelik bir alanda her gün binlerce konuğunu
ağırlıyor.
İster devasa akvaryum deyin, ister sualtı hayvanat bahçesi.
Kocaman köpekbalıklarıyla tanışmak için aklınıza gelebile-
cek en son yerlerden, bir alışveriş merkezinde yer alan Tur-
kuazoo; denizi çağrıştıran adını Türkiye ile özdeşleşen hari-
kulade renkli turkuaz taşından alıyor. Turkuazoo, okyanusu
İstanbul’a taşıyor.
Sualtı hayvanat bahçesi
17 milyon Euro yatırımla tamamlanan dev akvaryumda kö-
pekbalıkları, dev vatozlar, piranalar, denizatları ile dünyanın
çeşitli yerlerinden getirilen ve bugüne kadar varlığından dahi
haberdar olmadığınız yüzlerce deniz canlısı bulunuyor.
Büyük ilgi gören dev akvaryuma son olarak dikenli köpek ba-
lığı, dev siyah vatoz, renk değiştiren büyük karınlı denizatları,
deniz canlılarının üzerindeki bakterileri temizleyen temizlikçi
karidesler, kırmızı renkli ateş karidesleri, dekoratör yengeçler
ve kam kaplanı köpek balıkları da katılmış oldu. Yedi kişilik
dalgıç kadrosunun gün boyunca akvaryumdaki bölümlerin te-
mizliğini yaptıkları dev akvaryumda, köpek balıkları elle diğer
balıklar da yukarıdan yem dökme yöntemiyle besleniyor.
Dev akvaryumda ayrıca ziyaretçiler 270 derecelik su altı görüş
açısına sahip gözlem salonlarında köpekbalıklarını ve diğer
deniz canlılarını yakından izleme fırsatı yakalıyor. Cesaretini
toplayabilen ziyaretçiler ise Turkuazoo’nun eğitmenleriyle bir-
likte köpekbalıkları ile dalış bile yapabiliyor.
20 bin su canlısı
Türkiye’nin ilk modern akvaryumu olan Turkuazoo, dev ak-
varyum yatırımı ve işletmeleri konusunda faaliyet gösteren
Global Aquarium firmasının Türkiye temsilcisi İstanbul Sual-
tı Dünyası tarafından işletiliyor. 7 bin tür balığın bulunduğu
Turkuazoo’da toplam 20 bin su canlısı yaşıyor. Bir ana akvar-
yum ve 23 küçük akvaryumdan oluşan dev akvaryumda dört
de köpek balığı bulunuyor. Özel olarak Güney Afrika’dan geti-
rilen Kam Kaplan cinsi köpek balıkları 2.05 boyunda ve ortala-
ma 70 kilo ağırlığında. Köpek balıklarının her birinin yıllık yem
ve bakım maliyeti ise 5 bin Euro’yu buluyor.
5 ayda 500 bin kişi
Geçen yıl ekim ayında kapılarını açan ve kısa zamanda çok sa-
yıda insanın akınına uğrayan Turkuazoo’yu ilk beş ayda 500
bin kişi ziyaret etmiş. Böylece binlerce insan sualtı canlıları-
nı izlemek için dev akvaryumun renkli dünyasında buluşmuş
oldu. Turkuazoo’nun şöhreti Türkiye ile sınırlı değil. Dev ak-
varyum, Türkiye’nin değişik şehirlerinin yanı sıra Bulgaristan,
Yunanistan, Romanya ve Nijerya başta olmak üzere yurt dı-
şında bulunan yaklaşık 500 Türk okulundan 250 bin öğrenci
tarafından ziyaret edildi.
• Akvaryum için 17 milyon Euro harcandı. 70 kişilik bir ekip
hizmet veriyor.
• 7 bin ayrı türde toplam 20 bin deniz canlısı bulunuyor.
• 4 adet köpekbalığının tanesi 20 bin Dolar’a mal oldu.
Köpekbalıkları için yılda 20 bin Euro harcanıyor.
• Turkuazoo’da 1 ana akvaryum ve 23 küçük akvaryum
bulunuyor.
• İlk beş ayda 500 bin kişi tarafından ziyaret edildi.
Rakamlarla Turkuazoo
53
54 haber
Gökçedağ RES basına tanıtıldıGökçedağ Rüzgar Santrali, 24. türbinin geçici kabulünün de gerçekleştirilmesiyle, tam kapasiteyle faaliyete geçti. Zorlu Enerji Grubu, bu gelişmeyi duyurmak ve projeyi daha ayrıntılı tanıtabilmek amacıyla 25 – 26 Ekim 2010 tarihlerinde gazeteci ve köşe yazarlarını Gökçedağ Rüzgar Santrali’nde ağırladı.
Aralarında Cumhuriyet gazetesi köşe yazarı Özlem Yü-
zak, Vatan gazetesi ekonomi yazarı Necla Dalan, Ak-
şam gazetesi ekonomi yazarı Esin Gedik, Türkiye ga-
zetesi yazarı Metiner Sezer ve Bugün gazetesi yazarlarından
Perihan Çakıroğlu’nun bulunduğu köşe yazarları ve gazeteci-
lerden oluşan medya mensupları 25- 26 Ekim tarihinde Gökçe-
dağ Santralini ziyaret ettiler.
Şantiyede yenen öğlen yemeğinin ardından, Zorlu Enerji Grubu
yöneticileriyle birlikte santral alanını gezdiler ve türbinleri in-
celediler. Zorlu Enerji Grup Başkanı Murat Sungur Bursa, Zorlu
Enerji Elektrik Üretim A.Ş. Genel Müdürü M. Arif Özozan, Zorlu
O&M Genel Müdürü Mehmet Erdoğan Güneş, Zorlu Enerji Ge-
nel Müdür Yardımcısı Gökmen Topuz, Zorlu Endüstriyel Rus-
ya Genel Müdürü Cengiz Akın, Rotor Osmaniye Saha Müdürü
Halil Çınar, Zorlu O&M Saha Bakım Müdürü Oktay Ertuğrul,
Hasanbeyli ve Bahçe Belediye başkanları ile Gökmustafalı ve
Savranlı muhtarlarının katıldığı santral gezisi sırasında Gökçe-
dağ RES projesinin tamamlanma süreci detaylarıyla anlatıldı.
Santralde gerçekleştirilen sunumla, Gökçedağ RES projesi ile
ilgili yatırım, eğitim ve ARGE faaliyetleri özel olarak hazırlanan
belgesel film ve sunum eşliğinde katılımcılarla paylaşıldı. Zor-
lu Enerji Genel Müdür Yardımcısı Gökmen Topuz tarafından
yapılan sunumla proje detaylarıyla birlikte; çevreye ve yöre
halkının sosyal yaşamına katkı sağlamaya yönelik çalışmalar
hakkında bilgi verildi. Kuşların yaşamının korunmasına yöne-
lik gerçekleştirilen “ornitolojik izleme çalışması” , “kuş izleme
radarı” ve yöre halkıyla bütünleşmeyi sağlayan projeler basın
mensupları tarafından ilgi ve takdirle karşılandı. • Gökçedağ Rüzgar Santrali Osmaniye’nin Bahçe ilçesi’nde,
Amanos Dağları’nda Seyranlı, Kırcalar, Karafenk ve Aslanlı-
beltepe bölgeleri üzerinde yer alıyor.
• Yol ve inşaat çalışmalarının başlangıç tarihi: 20 Haziran
2008
• Türbin temel inşaat çalışmalarının başlangıç tarihi: 26
Ağustos 2008
• İlk türbin montajı başlangıç tarihi: 27 Ocak 2009
• Proje bitiş tarihi: 05 Haziran 2010
• Santralin tamamının devreye alınma tarihi: 15 Ekim 2010
• Yıllık 500 milyon kWh elektrik üretimi ile yaklaşık 43 bin
haneyi aydınlatacak kapasiteye sahip.
• Gökçedağ RES yıllık 300 bin ton karbondioksit eşdeğeri
sera gazı azaltımı sağlayacak.
Gökçedağ Rüzgar Santrali
55
• Doğaya duyarlı tasarlanan Gökçedağ RES, göçmen kuş-
ların uçuş rotalarından 50 kilometre uzakta yer alıyor. Buna
rağmen, kuşların göç sırasında olumsuz etkilenip etkilenme-
diğini izlemek amacıyla, ornitologlar (kuş bilimci) tarafından
düzenli kuş gözlemleri gerçekleştiriliyor.
• Rüzgar santralini kurarken her avuç toprak, tüm ağaçlar ve
bitki örtüsü ait oldukları doğaya yeniden kazandırılarak, “ha-
bitat restorasyonu” gerçekleştirildi.
• “Sürdürülebilir Kalkınma”, “Çevreye Duyarlılık”, “Yerel
Paydaşlar tarafından kabul görme”, “Bağımsız kuruluşlar
tarafından onaylanma” koşullarını yerine getirerek Gönüllü
Emisyon Azaltımı piyasasında Gold Standard ile tescil edilen
dünyanın en büyük projesi oldu.
• EcoSecurities Group ile 2008 yılında, Karbon Emisyon Satış
Sözleşmesi imzalandı.
• Santral alanında bir yıl içinde 23 bin fidan dikildi. Yöredeki
tarımsal faaliyetlere ve arıcılığa destek olmak amacıyla ticari
değeri olan tıbbi ve aromatik bitkilerle meyveli ağaç türlerine
ağırlık verildi.
• Zorlu Enerji Grubu adına ayrı bir alanda 3 bin ağaçlık hatıra
ormanı oluşturuldu.
• Bağımsız araştırma şirketleriyle bölgede iki farklı inceleme
gerçekleştirildi. İlçeler ve tüm köylerinde “insan gücü araş-
tırması” yapıldı. İlçeler ve üç köyde “sosyo-ekonomik durum
araştırması” yapıldı.
• Hasanbeyli ve Bahçe ilçelerindeki tüm ilköğretim okulla-
rında 1.500 çocukla, yenilenebilir enerji kaynakları ve enerji
tasarrufu konusunda atölye çalışmaları yapıldı.
• Mehmet Zorlu Vakfı aracılığı ile Bahçe ve Hasanbeyli ilçele-
rinde 2009 yılında 82 üniversite ve yüksek okul öğrencisinin
eğitimine katkı sağlandı. Bu sayı 2010 yılında 100 öğrenciye
ulaştı.
• Gökçedağ RES projesi çeşitli platformlarda ödüller kazan-
dı. Bunlar; “Çevre Ödülü” – Doğa Savaşçıları Derneği, “Doğa,
Çevre ve Hayvan Haklarına Saygılı Yatırım Ödülü”- İstanbul
Çevre Konseyi, “2009 Yılının En İyi RES Finansmanı Ödülü” –
Euromoney Project Finance Dergisi, “Yılın Yeşil Enerji Girişimi
Mükemmellik Ödülü” – Platts.
Gökçedağ RES’in fark yaratan özellikleri
56 haber
Zorlu Enerji’ye dev yatırım desteğiZorlu Enerji Grubu iştiraklerinden Zorlu Doğal Elektrik Üretim A.Ş, Akbank ve Garanti Bankası ile 410 milyon Dolar değerindeki kredi anlaşmasını imzaladı. Kredi ile Kızıldere’deki yatırımlar uzun vadede hem yöresel istihdamı hem de doğal tarımı geliştirebilecek.
Zorlu Enerji Grubu iştiraklerinden Zorlu Doğal Elektrik
Üretim A.Ş, Akbank ve Garanti Bankası ile 410 milyon
Dolar tutarında kredi anlaşmasına imza attı. Zorlu Doğal
Elektrik Üretim A.Ş’nin yüzde 50’sini Akbank ve yüzde 50’sini
Garanti Bankası’ndan sağladığı kredinin vadesi 12 yıl olarak
belirlendi. Düzenlenen kredi törenine; Zorlu Enerji Grubu Baş-
kanı Murat Sungur Bursa, Zorlu Holding Mali İşler Kordinatörü
Cem Köksal, Zorlu Enerji Genel Müdürü Mehmet Arif Özozan,
Zorlu Enerji Mali İşler Genel Müdür Yardımcısı Sinan Ak, Ak-
bank Kurumsal Bankacılıktan Sorumlu Genel Müdür Yardımcı-
sı Cem Mengi ve Garanti Bankası Genel Müdür Yardımcısı Ebru
B. Edin ile projede emeği geçenler katıldı.
Zorlu Doğal Elektrik Üretim A.Ş.’nin Kızıldere’deki yatırımla-
rı uzun vadede hem yöresel istihdamı hem de doğal tarımı
geliştirebilecek.Santralde üretilecek elektriğin yanı sıra elde
edilecek ısı ve termal kaynak ile bölgede seracılık ve termal
turizm başta olmak üzere yeni iş alanlarının oluşmasına da
katkı sağlanacak.
Zorlu Enerji Elektrik Üretim A.Ş Mali İşler Genel Müdür Yar-
dımcısı Sinan Ak yaptığı açıklamada, kredinin 2008 yılında
ADÜAŞ (Ankara Doğal Elektrik Üretim ve Ticaret A.Ş) özelleş-
tirme ihalesi ile devralınan 8 santralin ve Kızıldere Jeotermal
Santrali’nin satınalım, iyileştirme ve kapasite artırım çalışma-
larında kullanılacağını belirtti. Kızıldere’de 77 MW’lık kurulu
57
güce ulaşan Türkiye’nin en büyük jeotermal santralini hayata
geçirmeyi hedeflediklerini belirten Ak, “Zorlu Doğal Elektrik,
Kızıldere Jeotermal Santrali’nin çağdaş bir teknoloji ile hem
yüksek kapasiteye ulaşmasını hem de kaynağın verimli ve sür-
dürülebilir şekilde geleceğe taşınmasını sağlayacağız” dedi.
Kızıldere, 77 MW’a çıkarılacak
Ak açıklamasında, özelleştirme ihalesinden önce kurulu gücü
15 MW olan Kızıldere Jeotermal Santrali’nin kapasitesinin, tek-
nolojisinde yenilemeye gidilmemesi nedeniyle son dönemler-
de 6 MW’a kadar düşmüş olduğunu aktardı.
Ak, santralin kapasitesinin Zorlu Doğal Elektrik tarafından
verimliliğin artırılması amacıyla yapılan çalışmalarla, yeniden
15 MW’a yükseltildiğini söyledi. 2010 yılında artan özelleştir-
me ihaleleri ile ülkemizde, enerji talep artışının karşılanması,
yeterli yatırımların yapılması ve verimliliğin arttırılması için
önemli adımlar atıldığını belirten Ak, “Hızla artan elektrik ta-
lebini karşılamak ve dışa bağımlılıktan kurtulmak için devletin
yaptığı çalışmaların yanında biz özel sektör oyuncularına da
görev düşüyor. Grubumuz Türkiye’nin ilk elektrik üretim özel-
leştirme ihalesini kazanarak bu konuda önemli bir adım attı.
Ülkemizin doğal kaynaklarını en verimli şekilde enerjiye dö-
nüştürmek ve kullanıma sunmak için çalışmalarımıza devam
edeceğiz” dedi. Akbank Kurumsal Bankacılık Bölümü Genel
Müdür Yardımcısı Cem Mengi, “Proje finansmanı ve kurumsal
krediler alanında Türkiye’nin lider bankaları arasında yer alan
Akbank’ın, ADÜAŞ Enerji Portföyü Özelleştirmesi finansma-
nında yetkilendirilmiş bankalar arasında yer almasından mut-
luluk duyuyoruz” dedi.
Zorlu Enerji’nin temiz enerji kaynaklarına dayalı portföyü, bilgi
birikimi ve devam eden önemli yatırımları ile Türkiye’nin önde
gelen enerji şirketlerinden biri olduğunu belirten Mengi; 141
MW kurulu güce sahip ADÜAŞ Enerji Portföyü Özelleştirmesin-
de sağlanılan finansmanın yapılandırma anlamında öne çıkan
projelerden biri olduğunu ifade etti.
Projenin Türkiye’nin jeotermal enerji potansiyelinin değerlen-
dirilmesine de önemli katkıda bulunduğunu ifade eden Men-
gi, “Enerji kaynaklarının artan talebi karşılayamama noktası-
na ulaşmakta olduğu günümüzde, enerji sektörünün, yalnızca
Türkiye çapında değil, global olarak stratejik öneme sahip
sektörler arasında yer aldığının bilincindeyiz. Önümüzdeki
yıllarda, enerji sektöründe gerçekleştirilecek tüm yatırımlar,
sürdürülebilir enerji üretiminin artırılabilmesi açısından kritik
önem taşıyor. Akbank’ın üretim, dağıtım ve özelleştirme anla-
mında sektörün lider bankası olmak konusunda mutlak hedefi
bulunuyor. Akbank olarak enerji sektörüne sağlamış olduğu-
muz kredi limiti 3 milyar Dolar düzeyinde” dedi. Garanti Ban-
kası Genel Müdür Yardımcısı Ebru. B. Edin, “Garanti Bankası
olarak, Türkiye’nin ilk elektrik üretim portföyü özelleştirmesi
olan ADÜAŞ projesine uzun vadeli kredi desteği vermekten
mutluluk duyuyoruz. Proje, devredilen santrallerin rehabili-
tasyonu ve kapasite artışı açısından da çok önemli ve başarılı
bir örnek teşkil ediyor.
Rehabilitasyon yatırımlarından sonra mevcut santraller daha
verimli çalışabilecek. Ayrıca proje, Türkiye için önemli bir yeni-
lenebilir enerji kaynağı olan 60 MW’lık yeni jeotermal yatırımı-
nı da içeriyor. Mevcut yatırımla birlikte santral, 77 MW’lık ku-
rulu güce ulaşacak ve Türkiye’deki en büyük jeotermal santrali
olacak. Bu büyük ve önemli projenin finansmanını yapılandır-
mak, uzun bir çalışma dönemi gerektirdi. Konusunda uzman
yerli ve yabancı danışmanlarla çalıştık. Zorlu Grubu ile yoğun,
uyumlu ve verimli bir çalışma dönemi geçirdik. Hazırladığımız
finansman paketi, sadece satın alım kredisinden oluşmuyor.
Köprü kredileriyle oluşturmaya başladığımız pakette, yeni ya-
tırımlar için uzun vadeli yatırım kredisi, kısa vadeli ihtiyaçları
için işletme kredisi, türev kredisi, gayrınakit krediler de bu-
lunuyor. Uluslararası standartlarda komple bir çözüm paketi
sunduk. Projeye sağlanan finansman, Türk bankalarının proje
finansmanı alanındaki uzmanlığını bir kez daha ortaya koydu.
Uzmanlığımızı ve bu projedeki tecrübemizi, bundan sonraki
elektrik üretim özelleştirmeleri için de kullanacağız ve sektöre
tam destek olmaya devam edeceğiz” dedi.
58 haber
Zorlu Enerji Grubu ve İTÜ işbirliğiAlternatif kaynakların değerlendirilmesi kapsamında ARGE çalışmalarını hızlandıran Zorlu Enerji Grubu, 17 yıllık sektör deneyimi ve bilgi birikimini genç mühendislere aktarmak amacı ile İTÜ Enerji Enstitüsü Sektörel Danışma Kurulu’na katıldı.
Zorlu Enerji Grubu, İTÜ Enerji Enstitüsü Sektörel Danış-
ma Kurulu üyesi olarak yeni derslerin açılması, yüksek
lisans ve doktora öğrencilerinin tez konularının sektö-
rün problemlerine odaklanması ve ortak ARGE projelerinin
geliştirilmesi gibi çalışmaların şekillenmesine ve hayata ge-
çirilmesine destek verecek. Zorlu Enerji Grubu’nun Sektörel
Danışma Kurulu’na katılmasına ilişkin anlaşmaya Zorlu Enerji
Elektrik Üretim A.Ş. Genel Müdürü Arif Özozan, TÜGİAD Yöne-
tim Kurulu Başkan Yardımcısı Nurettin Varol ve İTÜ Rektörü
Prof. Dr. Muhammed Şahin imza attı. İmza törenine; İstanbul
Teknik Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Mehmet Kara-
ca, TİYEP Başkanı İlker Aydın ve İTÜ Enerji Enstitüsü Müdürü
Prof. Dr. Altuğ Şişman katıldı.
Türkiye Genç İş Adamları Derneği (TÜGİAD) ile İTÜ Enerji Ensti-
tüsü işbirliği sonucunda ivme kazanan bu anlaşma kapsamın-
da Zorlu Enerji Grubu; yeni derslerin açılması, yüksek lisans
ve doktora öğrencilerinin tez konularının sektörün problemle-
rine odaklanması ve ortak ARGE projelerinin geliştirilmesi ko-
nusunda destek ve danışmanlık verecek. İTÜ Enerji Enstitüsü
Sektörel Danışma Kurulu, sektörün ihtiyaç duyduğu donanıma
sahip gençlerin yetiştirilmesinde, sektörün teknik problemle-
rinin çözümünde ve ARGE projelerinde İTÜ Enerji Enstitüsü ile
özel sektör arasında etkin çözüm ortaklığı oluşturmayı hedef-
liyor.
Üniversitelerle işbirliği
İTÜ Rektörü Prof. Dr. Muhammed Şahin, enerji teknolojilerinin
sanayi ve üniversitelerle işbirliği için yeni fırsatlar sunduğu-
nu belirterek “Üniversiteye yatırım yapan, profesyonel ARGE
ilişkileri geliştiren, eğitimi kritik edebilen, üniversite ile içi içe
geçmiş, ortak hedefler ve paydalar geliştirebilen bir sanayiyle
birlikte yeni bir gelecek yaratmak istiyoruz” dedi. Şahin, üni-
versitelerdeki ARGE faaliyetlerinin; temel olarak endüstrinin
problemleri üzerine odaklanmış, lisanüstü öğrenciler ve öğre-
tim üyeleri ile endüstrinin oluşturduğu araştırma grupları tara-
fından yürütülen ve endüstri tarafından desteklenen süreçler
olması gerektiğini vurguladı.
Bu doğrultuda son yıllarda enerji alanında önemli adımlar
atıldığını ve İTÜ Enerji Enstitüsü’ne enerji sektörü tarafından
önemli yatırımlar yapıldığını ifade eden Prof. Dr. Şahin, lisan-
süstü öğrencilerin de ARGE projelerinde sektör tarafından
desteklenmeye başlandığını söyledi. TÜGİAD’ın bu ilişkilerin
güçlendirilmesine önemli katkılarda bulunduğunu, Zorlu Ener-
ji Grubu’nun katılması ile Danışma Kurulu’nun daha da güçle-
nerek yoluna devam edeceğini kaydetti.
İmza töreninde konuşma yapan Özozan, 21. yüzyılda enerji
alanında yaşanan çevresel ve ekonomik gelişmelerin, enerji
sistemlerine yönelik araştırmaların ve çözümlerin önemini ar-
tırdığını söyledi. Türk enerji sektörünün uluslararası arenada
rekabet gücünün gelişmesinde, yetişecek enerji mühendisi
ve yöneticilerine büyük ihtiyaç duyulduğunu belirten Özozan,
İTÜ Enerji Enstitüsü ile yürütecekleri çalışmaların hem genç-
lere hem de özel sektöre artı değer kazandıracağını söyledi.
Özozan, Zorlu Enerji’nin, bir yandan mevcut yatırımlarda mak-
simum verimliliği getirecek yenilikçi teknolojilerin kullanımına
öncelik verirken, diğer yandan da alternatif enerji kaynakları-
nın değerlendirilmesini sağlayacak ARGE çalışmaları yürüttü-
ğünü belirtti. Özozan, “Son dönemlerde dikkatleri üzerine çe-
ken ve büyük bir potansiyel vadeden güneş enerjisinin verimli
kullanımı konusunda aktif iş geliştirme projeleri yürütüyoruz.
Bu çalışmaların yanı sıra, kömürün gazlaştırılması ile temiz
enerji üretilmesi konusundaki ARGE faaliyetlerimiz de hızla
devam ediyor” dedi.
59
Zorlu Enerji, elektrik ticaretinde güçlü adımlarla ilerliyor Zorlu Enerji Grubu, ilk sekiz ay içerisinde 1 milyar 890 milyon 913 bin kWh elektrik satışı gerçekleştirdi. Zorlu Enerji Elektrik üretim A.Ş. Genel Müdürü Arif Özozan, yaptığı açıklamada aralarında gıda, enerji, emlak, sanayi ve turizm sektörünün bulunduğu geniş bir yelpazede 650 aboneye elektrik sağladıklarını söyledi.
Zorlu Enerji Grubu bünyesinde faaliyetlerini sürdüren
Zorlu Enerji Elektrik Üretim A.Ş., Zorlu Doğal Elektrik
Üretim A.Ş. ve Zorlu Elektrik Enerjisi İthalat ve Toptan
Ticaret A.Ş., 2010 yılının ilk sekiz ayında toplam 1 milyar 890
milyon 913 bin kWh elektrik satışı gerçekleştirdi. Aralarında
gıda, enerji, emlak, sanayi ve turizm sektörünün bulunduğu
geniş bir yelpazede 650 aboneye elektrik sağlayan Zorlu Ener-
ji Grubu’nun müşteri portföyünde Develi Restaurant, Avrupa
Konutları Sitesi, Schltozky’s, Unilever ve Algida Distribütör-
lükleri, Tesco Kipa, Electrolux, Migros, Mercedes Benz, Metro
Grosmarket, Magic Life, Ulusoy Deniz Taşımacılığı, Memorial
Hastaneleri, Hisar Sağlık Hizmetleri, Türk Böbrek Vakfı gibi
sektörlerinin öncü kurum ve kuruluşları yer alıyor.
Zorlu Enerji Elektrik Üretim A.Ş. Genel Müdürü Arif Özozan
yaptığı açıklamada, elektrik ticaretinin Zorlu Enerji Grubu’nun
önümüzdeki dönem büyüme alanlarının başında geleceğini
söyledi. Özozan, “Türkiye’nin, uluslararası enerji sektöründe
pazar payını güçlendirmesinde elektrik ticaretini geliştirmesi-
nin önem kazanacağına inanıyoruz” dedi.
Özozan açıklamasında EPDK’nın yıllık 100 bin kWh ve üzeri
tüketimi olan aboneleri serbest tüketici kapsamına sokma
kararını da değerlendirdi ve kararın elektrikte tam rekabetçi
bir piyasa oluşumu için önemli bir gelişme olduğunu söyledi.
Özozan, elektrik ticaretinde özel sektöre önemli görevler düş-
tüğüne dikkat çekti ve “Özel sektör oyuncuları olarak bizlerin,
halka en iyi hizmeti en uygun fiyatlarla verebilmek için, istih-
dam politikalarımızdan, iş yapış biçimimize ve yapılanmamıza
pek çok alanda iyileşmeye ve yenilenmeye gitmemiz gereki-
yor” dedi.
Özozan, Zorlu Enerji’nin elektrik ticaretinde müşteri odaklı ça-
lışarak, en uygun hizmeti sunmayı hedefleyen güçlü bir orga-
nizasyon ve bilişim altyapısı oluşturduğunu belirtti.
Zorlu Enerji, serbest tüketici sayısındaki hızlı artışa paralel
olarak ikili anlaşmalar ile saatlik, dönemlik ve piyasa fiyatla-
rına uyarlanmış alternatif fiyatlandırma seçenekleri oluşturu-
yor.
Şeker diş çürütür mü, çok
kahve içenlerin kalp krizi
geçirme ihtimali daha mı yük-
sek, alerjiler ömür boyu devam eder
mi, burun kanamasında baş geriye mi
yaslanmalı, sabahları gözlerin kenarın-
da biriken çapak, toz ve pislik midir, rüya
görenler daha derin mi uyur? Hayatın için-
de bitmek bilmeyen sorular… İnsan tıpla ne
kadar çok ilgilenirse, karşısına o derecede
fazla soru çıkıyor. Ve ilginçtir ki, bu durum
yalnızca tıp konusunda uzman olmayanların yanlış bildik-
leri için değil, doktorların inandığı birçok şey için de geçerli.
Aradaki tek fark şu: Konunun uzmanı olmayanlar iyi argüman-
larla karşılaştıklarında nispeten daha çabuk ikna olurken, tıp
uzmanları daha şüpheciler.
NTV Yayınları, Cahillikler Kitabı 3’te sağlık konusunu masaya
yatırıyor. Tıp doktoru, tarihçi, gazeteci ve yazar Dr. Werner
Bartens’ın kaleminden sağlıkla ilgili bilmediklerimiz ve yanlış
bildiklerimiz sıralanıyor. Bunlardan bazıları şöyle:
Alerjiler ömür boyu devam eder mi?
İyi ki öyle değil. Özellikle küçük yaşta ağır alerji rahatsızlık-
ları gösteren çocuklar, yaşları ilerledikçe alerjiye sebebiyet
maddelere genellikle hiç tepki vermezler ya da en azından
daha zayıf tepkiler gösterirler. Bu tezi kanıtlamak için, ABD’de
Baltimore’da John Hopkins Üniversitesi’nden çocuk doktorları
yaklaşık 280 çocuk üzerinde fıstık alerjisinin gelişimini incele-
diler. Sonuçlar, çocukların yaklaşık yüzde 9’unun büyüdükçe
alerjiden kurtulduğunu gösterdi.
Küçük çocuklar yumuşak yatakta mı uyumalı?
Küçük çocukların, içinde yumuşacık battaniyesi,
pofuduk oyuncakları ve yastık gibi diğer yumu-
şak nesneleri olan yatakları göze çok rahat gö-
rünür, ama bu sağlıklı değil. Aksine çok sağ-
lıksız. Çocukların tek başına yatması, emzik
kullanması ve sırtüstü yatırılması dışındaki
ani bebek ölümü sendromunu önlemek için
küçük çocukların mümkün olduğunca sert
ve üzerine sadece çarşaf geçirilmiş olan bir yatakta
yatırılması tavsiye ediliyor. Ayrıca yataklarında ağır battaniye-
ler, yorganlar ya da örtüler de olmamalı. En doğrusu, çocukları
fazla dar olmayan bir uyku tulumunda uyutmak.
Burun kanamasında baş geriye mi yaslanmalı?
Anne babalar ve öğretmenler nesillerdir böyle yapsalar da bu
tavsiye edilir bir davranış değil. Çünkü baş geriye yaslanırsa,
burundaki kan boğaza, oradan da yemek borusu üzerinden
mideye akar. Bunun bir zararı yok ama yutulan kan bazı insan-
larda hemen mide bulantısı ve kusma ihtiyacını tetikler. Bu-
run kanamasında enseye soğuk bir bez koymak ve başı nor-
mal dik pozisyonda tutmak daha doğru. Kanama hemen dur-
mazsa burna bir bezle bastırmak ve böylece kanamanın kay-
nağına basınç uygulamak tavsiye edilir.
Zehirli bir yılan soktuğunda yara emilmeli mi?
Bu, ilkyardım uzmanlarının ve acil doktorlarının tıbbi önerisi-
ne uygun değil. Yaranın emilmesi, ısırılması, kesilmesi yılan
sokmasından sonra durumu daha da kötüleştirir. Isırılan ye-
rin etrafındaki bölgenin hareket ettirilmemesi ve oradaki kan
dolaşımının daha da hızlanmamasını sağlamak daha doğru.
Hastanın durumu giderek kötüleşiyorsa, yılanın ısırdığı organı
bağlamak faydalı olabilir. Ardından yılan zehrini etkisizleştir-
mek için hastaya mümkün olduğunca çabuk antiserum vermek
gerekir.
Dilimizle dört farklı tadı mı algılarız?
Doğru sayı beştir. Bilinen tatlar, tatlı, ekşi, acı ve tuzlunun yanı
sıra “umami” tadını algılayan tat alıcılar vardır. Bu Japonca
sözcük, baharatlı bir et tadını ifade eder ve dilimizdeki bu tadı
algılayan alıcılar ancak birkaç yıl önce keşfedildi.
Gözlerin kenarında biriken çapak, toz ve pislik midir?
Bunun nedeni hijyen eksikliği değildir. Göz kenarlarında olu-
şan bu birikintinin asıl sebebi kurumuş gözyaşıdır.
Şeker, dişleri çürütür mü?
Hayır. Şeker ve diğer tatlılar diş çürümesine neden olmaz. Diş-
lerdeki delikler daha çok bakteriler nedeniyle oluşur.
Tırnaklardaki beyaz lekeler kalsiyum eksikliği midir?
Tırnaklarda ara sıra beyaz lekecikler görünen kişiler bu sözü
sık duyarlar, ama bir insanın tırnaklarında görünen açık renk
lekelerin, o kişinin yeterince süt ürünleri ya da kalsiyum yö-
nünden zengin besinler alıp almamasıyla ilgisi yoktur. Lekeler
daha çok, tırnak yatağındaki minik zedelenmelerden ya da tır-
nakların maruz kaldığı çarpmalardan kaynaklanır; tırnak do-
kusunun oluşumu esnasında hava girmesiyle ilgilidir.
Çok kahve içenlerin kalp krizi geçirme ihtimali daha mı yük-
sek?
Çok kahve içenlerin kalp krizi geçirme riskinin daha yüksek ol-
Şeker, dişleri çürütmezSağlığıyla ilgilenmeyen insan yoktur. En kötü ihtimalle sağlığımız tehlikeye girdiğinde ilgilenmeye başlarız. Ancak sağlığımız hakkında bilmediğimiz ya da yanlış bildiğimiz çok şey var. Cahillikler Kitabı 3’te sağlık konusundaki pek çok soru işareti aydınlatılıyor.
sağlık60
duğu, kahvenin tansiyonu kronik olarak yükselttiği inancıyla
birlikte, popüler bilgilerdendir. Ancak bu konuda şimdiye ka-
dar yapılan en büyük araştırma, böyle bir bağlantının varlığını
kanıtlayamadı. ABD’de 1980 ile 1990 yılları arasında 87 bin
hemşireden defalarca kahve tüketimleri hakkında bilgi alındı.
Günlük uyarıcı alışkanlıklarında çok büyük farklılıklara (araş-
tırmaya katılanların yüzde 20’si hiç kahve içmiyor, yüzde 10’u
ise günde beş fincandan fazla tüketiyordu) karşın, geçirilen
kalp hastalıklarının sıklığında kayda değer bir farklar yoktu.
10 yıllık araştırma sırasında yaklaşık 750 kalp krizi görüldü.
Bunlar kahve içenler ve asla ağzına kahve koymayan kişiler-
den oluşan gruplarda eşit dağılmıştı.
Annenin emzirmesi yalnızca çocuğun yararına mı?
Emzirme yalnızca çocuğa değil, anneye de yarar sağlıyor.
Daha önce emziren kadınlarda, örneğin meme kanseri daha
ender görülüyor. Emzirmenin kadınlar için bir diğer avantajı
ise ilerleyen yaşlarda şeker hastalığına yakalanma risklerinin
azalması.
Rüya görenler daha derin mi uyur?
Aslında tam aksi geçerlidir. Rüyalarını hatırlayan insanların
uykusu daha hafiftir. Çoğunlukla hatırlamasak da herkes her
gece rüya görür. Rüyalarımızı hatırlayıp hatırlayamamak ne
kadar derin uyuduğumuza bağlıdır. Ayrıca herkes geceleri bir-
kaç kez uyanır, ama bunu ertesi sabah hatırlayabilmemiz için,
uyanık kaldığımız sürenin en azından iki, üç dakikayı bulması
gerekir. Uykusu hafif olanlar rüyalarını daha iyi hatırlar. Uyku-
su ağır olan kişiler ise sanılanın aksine rüyalarını daha zor ha-
tırlar. Uykunun rüyasız geçen son aşamaları o kadar baskındır
ki, bu kişiler rüyalarını hatırlayamaz.
61
NTV Yayınları, Cahillikler Kitabı 3’te sağlık konusunu masaya yatırıyor.
Tıp doktoru, tarihçi, gazeteci ve yazar Dr. Werner Bartens’ın kaleminden
sağlıkla ilgili bilmediklerimiz ve yanlış bildiklerimiz sıralanıyor.
gezi62
İstanbul’un renkli duraklarıİstanbul’un karmaşasından bunalıp arada nefes almak istiyorsanız mutlaka adalara uğrayın. Prens Adaları olarak da bilinen büyüklü küçüklü bu renkli duraklar, yaşadığınız şehirden çok fazla uzaklaşmadan rahatlamanızı sağlıyor.
İstanbul’un renkli duraklarıİstanbul’un karmaşasından bunalıp arada nefes almak istiyorsanız mutlaka adalara uğrayın. Prens Adaları olarak da bilinen büyüklü küçüklü bu renkli duraklar, yaşadığınız şehirden çok fazla uzaklaşmadan rahatlamanızı sağlıyor.
Megakent İstanbul’un kargaşasından bunalıp uzak-
laşmak istediğinizde soluğu nerede alıyorsunuz?
Büyük çoğunluğun aklına Ege ya da Akdeniz gele-
bilir. O kadar uzağa gitmeye vaktim de sabrım da yok diyenler
ise genelde Şile tarafına kaçmayı planlıyor… Aslında Kabataş
iskelesine inip vapurla yol aldığınızda çok daha renkli ve hu-
zurlu limanlara sığınabilirsiniz. Prens Adaları olarak da bilinen
büyüklü küçüklü adalar, kafa dinlemek için oldukça ideal. De-
nizin ortasında, her şeyden yalıtılmış rengarenk bir dünyada
yeniden nefes almak istiyorsanız mutlaka adalara uğrayın.
İşte Büyükada, Heybeliada, Kınalıada ve Burgaz Adası’ndan
oluşan renkli duraklar rehberi. Keşfetmek için şimdiden hare-
kete geçin.
Büyükada
Prens Adaları olarak da bilinen İstanbul açıklarındaki ada-
ların en büyüğü olan Büyükada’nın eski Yunancadaki adı
Prinkipos’dur. Prinkipos da prens anlamına geliyor. Yüzölçü-
mü 5,4 km2 olan adada, evlerin çoğunun yazlık şeklinde yapıl-
ması nedeniyle adanın yaz nüfusu kış nüfusundan çok daha
fazladır. Büyükada’da biri güney, diğeri kuzeyde olmak üzere
iki tepe bulunur. Güneydeki tepe 203 metre yüksekliğindeki
Yücetepe’dir. Kuzeydeki tepe ise 164 metre yükseklikteki Ma-
nastır Tepesi’dir.
63
64 gezi
Köklü bir tarihçesi olan Büyükada da diğer İstanbul Adaları
gibi yaklaşık yedi yüzyıllık Bizans döneminde hapishane ve
manastırlarıyla ün kazanmış.
Bu dönemde Bizans’ta ortaya çıkan taht kavgaları, siyasi ve
dini içerikli anlaşmazlıklar sonucu Büyükada’ya prensesler,
prensler, din adamları sürgüne gönderilmiş ve korkunç işken-
celer yapılmış. Adanın en yüksek tepesinde Aya Yorgi Kilisesi
ve Aya Yorgi Manastırı bulunuyor. Buradaki ilk yapı, M.S. 6.
yüzyılda inşa edilmiş.
Adada birçok kilise ve manastırın kalıntıları da bulunuyor.
Bunlardan bazıları günümüze kadar ulaşmış, bazıları ise yı-
kıntı olarak kalmış. Günümüzde tarihi ve doğal güzellikleriy-
le yerli ve yabancı turistlerin uğrak noktalarından biri olan
Büyükada’da, motorlu taşıtlar yasak. Bu yüzden adayla öz-
deşleşen bisiklet ve faytonlarla ulaşım sağlıyorsunuz. Denize
girmek isteyenlerin de büyük ilgi gösterdiği adada Yörükali,
Prenses, Nakibey ve Kumsal Plajı gibi dört ayrı plaj bulunuyor.
Havalar güzelleştiğinde Büyükada birçok İstanbullunun uğrak
noktalarından biri oluyor.
Heybeliada
Prens Adalarının en yeşil adası olan Heybeliada, adını eski
Yunancada bakır anlamına gelen Halki’den alıyor. En yükseği
140 metreye ulaşan dört tepesi bulunan Heybeliada, yaz kış
nüfusunun en kalabalık, gidiş gelişin en yoğun olduğu ikinci
adadır.
Tarihi iskelesinden inilince solda Deniz Lisesi ve ona bağlı
olan binalar uzanır. Bu binaların arasından geçerek arkada
Çam Limanı tarafında bulunan Sanatoryum’a gidilir. Deniz
kuvvetlerine ait olan arazide geçmişten günümüze uzanan iki
ilginç eser bulunur.
İlki Türklerin fethinden önce yapılmış son ve adalardaki tek
Bizans kilisesi olan Kamariotissa’dır. İkinci ilginç kalıntı ise
İngiltere Kraliçesi I. Elizabeth’in elçisi Edward Barton’ın me-
zar taşıdır. Üzerinde Latince bir kitabe ve Barton’ın aile arması
Köklü bir tarihçesi olan Büyükada da diğer İstanbul Adaları gibi yaklaşık yedi yüzyıllık Bizans döneminde hapishane ve manastırlarıyla ün kazanmış. Bizans’ta ortaya çıkan taht kavgaları, siyasi ve dini içerikli anlaşmazlıklar sonucu Büyükada’ya prensesler, prensler, din adamları sürgüne gönderilmiş ve işkenceler yapılmış.
65
yer alıyor. İskelenin sağında ise çarşı, meyhane ve kahveler
yer alır. Büyük Rum Kilisesi Aya Nikola da buradadır. Adalarda
kışın da açık kalan otel Panaroma’nın yanından geçip yürüdü-
ğünüzde çamlık piknik alanına ulaşırsınız. Piknik alanlarının
hemen ilerisinde de Değirmen Burnu denilen bölgeye ulaşılır.
Bölgeye adını veren değirmen kalıntıları hala ayaktadır.
Fazla yapılaşmamış olan diğer tepede ise Bizans’a kadar uza-
nan Ayia Manastırı ve Rum Ortodoks Ruhban Okulu yer alıyor.
Heybeliada, fetihten bir süre sonra, Rumların başlıca dini eği-
tim merkezi olur. Din adamı adayları Yunanistan’dan ve Rum-
ların bulunduğu her yerden buraya eğitime gelirdi. 1970’lerde
Türk hükümetiyle Rum Ortodoks Patrikhanesi arasındaki bazı
anlaşmazlıklardan ötürü buradaki eğitim faaliyetlerine son
verildi.
Kınalıada
Kınalıada, Prens Adaları olarak bilinen ada topluluğu içinde
İstanbul’a en yakın olan adadır. Belki de bu yüzden, Bizans
döneminde ada sürgünlerinin çoğu buraya getirilmiş. Bu sür-
günlerin en önemlisi ise Romen Diyojen’dir. Eski adı Proti olan
Kınalıada en çıplak adalardan biridir ve en az ağaç burda gö-
rülür. Adı, demir ve bakır madenlerinin etkisiyle kızılımsı olan
toprağının renginden gelir. Tarihi dokusu da oldukça fakirdir.
Adadaki tek Ermeni Kilisesi Surp Krikor Lusavoriç’tir. Manastır
Tepesi diye bilinen yerde de Rum Ortodoks Hıristos Manastırı
bulunur. Ada betonlaşmayla adeta İstanbul’un küçük bir kop-
yası haline gelir.
Adanın tek tesisi Ayazma Plajı oldukça popüler. Plaja giderken
yolda dantel gibi işlenmiş birkaç ev dışında diğer adalardaki
gibi, pek fazla tarihi bina göremezsiniz. Daha çok yeni binalar
var ama her tarafı çiçeklerle kaplı Kınalı sokakları her zaman
gezmeye değer.
Su Sporları Kulübü de Kınalıada’nın simgelerinden biri. Bura-
daki olimpik yüzme havuzu, her yıl birçok yarışa sahne oluyor.
Tam denizin üstünde yer alan ve adanın en eski lokantası ola-
rak ün yapan Mimoza’ya uğramadan dönmeyin. Kınalıada’yı
diğerlerinden ayıran bir diğer özellik ise bu adada kalacak yer
yok. Bu yüzden akşam olunca ya son vapuru kaçırmadan şehre
dönmek ya da diğer adalara gitmek gerekiyor.
Burgaz Adası
Yunanca adı Antigoni olan Burgaz Adası, büyüklük olarak üçün-
cü sırada yer alıyor. Büyük İskender’in generali Demetrios’un
babası Antigone buraya büyük bir kale yaptırınca ada önce
onun adıyla anılmış ama sonra Yunanca kale anlamına gelen
Burgaz adını almış. Yuvarlak biçimde olan adanın genişliği
yaklaşık iki kilometredir.
Ada üzerindeki tek tepe ise Bayrak Tepe’dir. Ada, bir kısmı
2003’te yanmış olan kızılçam ormanıyla kaplıdır. En az bir kilo-
metre genişliğindeki boğaz Heybeliada’yı Burgaz Adası’ndan
ayırıyor. Ayrıca Ortodoks kilisesinin en saygın patriklerinden
Metodios’un ikona kırıcılar tarafından adadaki bir mahzende
yedi yıl hapsedildiği de söylenir. Bugün bu mahzenin üzerinde
Ayios Ioannis Kilisesi bulunmaktadır.
Burgaz Adası, ağaçlarla kaplı olan Heybeliada ve Kaşık
Adası’na baktığı için manzara açısından oldukça avantajlı bir
ada. Bugün de popülerliğini koruyan ada çam ormanları, sahil-
leri ve zarif ahşap köşkleriyle de İstanbul’un sevilen yerlerinin
başında geliyor.
Vapurdan indikten sonra sola dönüp ilerlediğinizde adanın
eski plajına ulaşırsınız. Günbatımı manzarasıyla meşhur olan
Kalpazankaya adanın batı yönünde, Hristos Manastırı 176
metre yükseklikteki Bayrak Tepe’de yer alıyor.
Yunanca adı Antigoni olan Burgaz Adası, büyüklük olarak üçüncü sırada yer alıyor. Büyük İskender’in generali Demetrios’un babası Antigone buraya büyük bir kale yaptırınca ada önce onun adıyla anılmış ama sonra Yunanca kale
anlamına gelen Burgaz adını almış.
66 röportaj
Leyla Umar’ın adası Tarih 01 Ağustos 2010… Uzun bir tekne turunun ardından Büyükada’ya yanaşırken Leyla Umar anılarını toparlamaya başlamıştı bile. Karaya adım attığımızda özenle saklanan anılar bir bir ortalığa saçıldı. Biz Umar’ın siyah beyaz hallerini hayal ederken; o, tatlı diliyle tane tane anlatmaya başlattı. Böylece ada güncesini büyük bir keyfe dönüştürdü.
Ahmet Tanrıverdi, nam-ı diğer Fıstık Ahmet’in kaleme
aldığı “Büyükada’nın Solmayan Fotoğrafları” adlı kitap
için hazırlanan kültür turunda Tavşan Adası, Yassıada,
Kınalıada, Heybeliada ve Burgazada’ya uğradıktan sonra solu-
ğu en sonunda Büyükada’da aldık. Geziye usta gazeteci Leyla
Umar da katıldı.
Fıstık Ahmet’ten adalara ilişkin bilgileri dinledikten sonra
kendisinin de adalı olduğunu söyledi. Biz de Fıstık Ahmet’in
rehberliğinden sonra Büyükada’yı bir de Leyla Umar’dan din-
ledik. Büyükada’nın kendisi için her zaman çok özel olduğunu
söyleyen Umar, çocukluk yıllarını özlemle hatırlıyor.
Ada kültürünün çok önemli olduğunu ve insan hayatına sağlam
değerler kattığını belirterek söze başlayan usta gazeteci, tüm
yaşadıklarını dün gibi hatırlıyor… Leyla Umar’la Büyükada’nın
tarihi sokaklarını arşınlarken; solmayan anılar eşliğinde geç-
mişten günümüze unutulmaz bir yolculuk yaşadık. Vapur is-
kelesinden adanın renkli sokaklarına uzanırken babasıyla ya-
şadığı güzel anıları hatırlayan Umar, nasıl saatlerce babasının
dönmesini beklediğini anlattı.
Babası adadan ayrıldığında, küçük Leyla’ya okuması için ki-
taplar verirmiş. O da kitapların hepsini okumaz, gezer tozar
eğlenirmiş fakat babası döndüğünde bunu hiç belli etmezmiş.
Babasının ne zaman döneceğini bildiği için de o saatte mut-
laka iskelede olur ve babasını karşılarmış. Sonra da boynuna
zıplayıp bütün gün kitap okuduğunu ve hiç yaramazlık yapma-
dığını en sevimli haliyle anlatırmış… Ve baba kız her zamanki
gibi el ele tutuşup evin yolunu tutarmış.
Troçki’nin evi
Büyükada denince akla ilk gelen yerlerden biri de Troçki’nin
evidir. Turistik gezilerin önemli duraklarından biri olan bu ev,
1917 Rus Devrimi’nin önde gelen isimlerinden Troçki’nin anıla-
rını özenle saklıyor. Sovyetler Birliği’nin kurulmasında, ihtilâl
sonrası iç isyanların ve ayaklanmaların bastırılmasında birinci
derecede rol oynayan Troçki, ülkesinde dengeler değişinde
Stalin tarafından sürgün edilir. Gizlice Türkiye’ye gelen Troçki
için en uygun yer olarak Büyükada seçilir.
Umar’dan öğreniyoruz ki, Troçki için uygun görülen yer de-
desinin eviymiş ve dede bu işe ilk önce hiç sıcak bakmamış.
Çünkü evi kiraya vermeyi düşünmüyormuş. Ancak karşı taraf
pes etmemiş ve fazla ısrarcı olmuş. Hatta aylık 5 bin lira kira
röportaj: ismail polat
67
teklifinde bile bulunmuşlar. Bir türlü razı olmayan dede, so-
nunda bir şekilde ikna olmuş ve hiç para almadan evi Troçki’ye
vermiş. Böylece adanın en güzel evlerinden biri bu şekilde ef-
saneleşmiş.
Nerede o eski günler...
Adaya hazırlıklı gelen Umar, yüzmek için sahile baktığında bir
anda vazgeçti. Çünkü plaj öyle kalabalıktı ki, iğne atsanız yere
düşmezdi. Hafta sonu serinlemek için herkesin soluğu adada
aldığını gören Umar, eski günlerin sessizliğini ve kendine has
havasını özlediğini söyledi. Yüzmeyi çok sevmesine rağmen
havlusunu ve mayosunu çantasından bile çıkarmayan Umar,
sahilden denizi izlemekle yetindi.
Fidel Castro efsanesi
Çok sevdiği limonlu dondurmalardan yemek için iskeleye doğ-
ru yürürken, birçok kişi Leyla Umar’ı durdurup soru yağmuru-
na tuttu. Tabii en çok merak edilen konu Fidel Castro röportajı
oldu. Bilindiği gibi, Umar birçok gazeteciyi atlatıp Küba’nın ef-
sane lideri Castro ile görüşmüştü. Söyleşi büyük ses getirmiş
ve dünya çapında birçok dergiye ve gazeteye konu olmuştu.
Bir anda o günlere uzanan Umar, Castro’yu ne kadar sevdiği-
ni ve yeniden Küba’ya gitmek istediğini söyledi. İnsanların bu
şekilde ilgi göstermesinin kendisini mahcup ettiğini söylese
de, sevgi sözcükleriyle ne kadar mutlu olduğunu söylemeden
geçemedi.
Bir ada akşamı
Adanın en güzel zamanı akşama doğru yaşanır diyen Umar,
güneşin batışını büyük bir hayranlıkla izliyordu. Yanındakilere
sürekli “Bakın güneş nasıl güzel batıyor. Muhteşem bir gö-
rüntü” diyerek çocuklar gibi seviniyordu. Sonrasında güneşin
batışının çocukluğundan beri ilgisini çektiğini söyledi. Çünkü
güneş batarken sürekli hayallere dalarmış…
İskele önünde toplanan kalabalığı görünce eski günlerin şık-
lığını da özlediğini söyleyen Umar, o günleri şöyle anlattı:
Biz en şık kıyafetlerle sahile iner, akşam serinliğinde keyif
yapardık. Bir yanda güzel müzik, diğer yanda eşsiz sohbetler
ve yıldızlı akşamlar. Şimdi bakıyorum da ne çalınan müzik bir
şeye benziyor, ne kıyafetler… Bizim zamanımızda her şey çok
başkaydı. Çok özlüyorum o günleri…
Geçmişi özlemle yad ettiğimiz günü geride bırakırken, artık
dönme vakti gelmişti. Hava karardıktan sonra, her şey daha
çekici olurken herkesin ruh hali de bir anda değişti. Turnike-
lerden geçerken duyduğu müziğin etkisiyle aniden bir şarkı
tutturan ve manevi oğlum dediği gazeteci Ahmet Tulgar ve
Buket Aşçı ile dans etmeye başlayan Umar, kaybolan yıllara
inat her zamanki gibi en neşeli haliyle nostaljik ada sefasını
noktaladı.
Artık daha sık gelmek istiyorum dese de, şehrin karmaşasına
karıştığında yine uzun bir ara vereceğini o da bizim gibi bili-
yordu. Biz yine de Büyükada’da aynı yerde buluşmak için söz-
leştik… Ve günün son vapuruna binip hep birlikte İstanbul’a
doğru yol aldık.
68 çevre
Çevre kirliliği ve yeşil yaşam konusunda toplumun en
küçük birimi olan aileden eğitimcilere, yerel yönetim-
lerden vatandaşlara kadar toplumun her kesiminden
ve her yaştan insana görev ve sorumluluklar düşüyor. Şim-
diki neslin ve gelecek kuşakların temiz hava soluyabilmeleri,
sağlıklı ve temiz su içebilmeleri, topraklardan bol ve bereket-
li ürün alınabilmesi için herkesin çevreyi temiz tutması ve ko-
ruması gerekiyor. Su kaynaklarını, doğal madenleri, tüm do-
ğal kaynakları korumak, çevre kirliliğini azaltmak, yeni kirlilik
kaynakları yaratmamak, karbon salınımını azaltmak için işte
yapabilecekleriniz…
Torbaları yeniden kullanın
Ortalama olarak bir insan günde bir ya da iki plastik torba
tüketiyor ve bunlar yalnızca bir kez kullanılıyor. Bu torbalar
doğada tam olarak yok olmadığı için çevre açısından önemli
sorunlara yol açıyor. Alışveriş yaparken, file kullanın ya da ye-
niden kullanabileceğiniz bir torba tercih edin.
Cihazları kapatın, fişleri çekin
Kullanmadığınız zamanlarda TV, DVD player, müzik seti ve
bilgisayarlarınızı kapatın. Böylece yılda binlerce kilo karbon-
dioksitin çevreye yayılmasını önlemiş olursunuz. Bazı cihaz-
ların kapalı olsalar dahi elektrik sarf ettiklerini unutmayın ve
mutlaka fişlerini çekin.
Işıkları söndürün
Odadan çıkmadan önce ışıkları söndürmenin tek amacı tasar-
ruf değil, aynı zamanda elektrik kullanımının çevresel etki-
lerini azaltmak. Bu sayede çöp dağları oluşturan ampullerin
kullanımı da azalmış oluyor.
Açık havada kurutun
Çamaşırlarınızı kurutma makinesi yerine dışarıya asarak rüz-
gar ve güneş yardımıyla kurutun. Bunun iyi bir tarafı da ça-
maşırlarda kurutma makinesi kokusu hissetmeyecek olmanız.
Organik ürünleri kulanın
Evlerde kullanılan temizlik malzemeleri ve cilt bakım ürünleri
kimyasallar ve toksinler içerir; bunlar da hem sizi hem de çev-
re sağlığını tehdit eder. Temizlik yaparken yeşil ürünleri dene-
yin ve mutlaka etiketlerin üzerini okuyun. Çevrenizde sağlıklı
ürünler satan yerleri araştırın, daha çevre dostu alışveriş alter-
natiflerinizi çoğaltın.
Suyun değerini bilin
Yağmurun bol olduğu sulak bölgelerde yaşayanlar bilmeliler
ki, su çok büyük bir ekolojik sorun. Temiz içme suyu değerli ve
en etkin şekilde kullanılmak zorunda. Kullandığımız her damla
suyun filtrelenmesi, temizlenmesi ve ulaştırılması için de fosil
yakıt salınımı yapılıyor. Daha kurak bölgelerde yaşayanlar ise,
suyun daha da kıt bir kaynak haline geldiğini iyi biliyor. Ama
yine kolay alınabilir tedbirler olduğu için şanslıyız. Su tasarru-
fu sağlayan duşbaşlıkları ve diğer gereçler kullanabiliriz, diş
fırçalarken musluğu kapalı tutabiliriz, bahçe işlerinde kullan-
mak için yağmur suyunu biriktirebiliriz.
Su şişelerini yeniden doldurun
Yalnızca bir kez kullanılan milyonlarca plastik su şişesinin yüz-
de 80’i çöp dağları yaratmaya devam ediyor. Bu şişeleri atma-
yın ve yeniden kullanın. Ya da cam gibi daha güvenli bir malze-
meden yapılan su şişelerini kullanmayı seçin.
Sıcaklığı azaltın
Bulunduğunuz ortamın sıcaklığını mümkün olan en düşük se-
viyesinde tutun ve sıcaklığı artırmadan önce üzerinize daha
kalın bir şeyler giymeyi deneyin.
Küçük tasarruflar, büyük kazançlar Küresel ısınma, sanayi, nüfus gibi nedenler çevre sorunları tüm dünyada giderek artıyor. Bunlara karşı önlem almak, dünyayı yaşanılır bir yere dönüştürmek hepimizin sorumluluğu. Haydi hep beraber sahip çıkalım…
Satın alırken düşünün
Alışveriş yaparken daha bilinçli olun. Bir şeyi satın almadan
önce ekolojik etkinizi düşünün ve bunu hafifletmeye çalışın.
Bir ürün ya da hizmet satın alırken, kendi kendinize şu soru-
ları sorun: Buna gerçekten ihtiyacım var mı? Bu ürün nereden
geliyor? Hangi malzemelerden yapılmış? Bu ürün yeniden kul-
lanılabilir ya da dönüştürülebilir mi?
Atık üretirken de bilinçli olun
Atık miktarınızı azaltın, uzun süre kullanabileceğiniz uzun
ömürlü ürünler alın. Örneğin yeniden şarj edilebilir piller, içi
değiştirilebilir tıraş bıçakları gibi. Eğer bunları yapıyorsanız,
bu kez de güvendiğiniz üreticilerin ürettiği çevre dostu mal-
zemelerle yapılanları tercih edin. Her yıl atıklarınızı yüzde 10
azaltsanız yılda yaklaşık 600 kilo kadar karbondioksit salını-
mını önlemiş olursunuz.
Atıklarınızı doğru yönetin
Atıklarınızı ayırın, örneğin mukavvalar, şişeler ve tenekeler
gibi... Yolda yürürken de elinizdeki çöpü mutlaka bir çöp kutu-
suna atın. Başkalarının sizden sonra toplamasını beklemeyin.
Çevrenizi temiz tutun ve yaşadığınız yerin güzelleşmesine kat-
kıda bulunun.
Yerel olanları satın alın
Yerel, organik ve mümkün olduğunca çevre dostu üretimle yetişti-
rilmiş gıdaları satın alın. Böylece bağımsız yerel üreticileri destek-
lemiş, yerel ekonomiyi güçlendirmiş ve temiz sağlıklı ürünler almış
olursunuz. Bunun amacı üretimden alışveriş çantanıza gelene kadar
mümkün olduğunca daha az kaynak kullanımını desteklemektir.
Birkaç ipucu
• Bu yıl bir ağaç ekin ve küresel ısınmaya karşı harekete geçin.
Bu yılın sonuna kadar dünyaya bir ağaç armağan edin.
• Evde ve işyerinde ampullerinizi tasarruflu olanlar ile değişti-
rin. Tasarruflu ampuller uzun ömürlü olup daha az enerji tüke-
tir ve dünyamıza daha az ayak izi bırakır.
• Bilgisayardaki metinleri basılı hale getirmekten vazgeçin.
Mümkün olduğunca kağıtları çift taraflı kullanın. Üretimi sıra-
sında daha az enerji ve hammadde gerektiren kağıtları tercih
edin. Unutmayın. 1 ton atık kağıt, 17 ağaç kurtarır.
• İşyerinizin mümkün olduğunca gün ışığı ile aydınlatılması-
nı sağlayın. Gerekmeyen zamanlarda bir dakika için bile olsa
ışıkları kapatın.
• Su tesisatınızda kaçak olup olmadığını tespit edin.
• İş seyahatlerinizi azaltın. Telefonla görüşme ya da video
konferans yapma seçeneğini kullanın.
• İşyerine ulaşımda mümkün olduğunca toplu taşıma araçları-
nı veya servisleri tercih edin.
• Isı yalıtımı için çift cam kullanın. Eşyalarınızı radyatörleri ka-
patacak şekilde yerleştirmeyin. Evinizi güneşin direkt ışığın-
dan koruma yollarını araştırıp klima kullanımını azaltın.
• Bulaşık ve çamaşır makinenizi yalnızca tam dolu iken çalıştı-
rın. Daha az sıcak su kullanın.
• Daha az su tüketen sifon sistemlerini tercih edin. Küveti dol-
durmak yerine duş alın. Su tasarruflu duş başlıkları kullanın.
• Gereksiz olan hiçbir şeyi satın almayın. Hem cebinizi hem de
çevreyi koruyun.
• Gereksiz tüm ambalajlardan kaçının. Organik pamuktan üre-
tilmiş alışveriş çantalarından satın alın.
69
Atık pil için:
www.tap.org.tr
Geri dönüşüm için:
www.cevko.org.tr,
www.istac.com.tr
Atık kağıt için:
www.cevko.org.tr,
www.cekulvakfi.org.tr
www.tema.org.tr
Cam şişe atıkları için:
www.cevko.org.tr
Evde enerji verimliliği için:
www.cevredostubinalardernegi.org
Elektronik atıklar için:
www.turcek.org.tr
www.doganentegre.com,
www.evcilerkimya.com
www.exitcom.com,
www.snh.com.tr
Banyo ve mutfakta su tasarrufu için:
www.suyunubosaharcama.org
Yararlı siteler
kişisel gelişim
Bir ekibin performansının niteliği, ekip liderliğinin nite-
liğiyle yakından ilgili. İyi performans gösteren ekipler,
ekip liderinin, yönetiminin ve ekip üyelerinin çabaları
sonucunda oluşur. Ekip kuruculuğunun getirdiği en önemli de-
ğişiklik, işini yapmakta kişiyi gereksiz sıkı kontrollerden kur-
tarmasıdır. Ekip kuruculuğu ve ekip liderliği, liderleri ve izleyi-
cileri sonunda bir işe ortak amaçların, hedeflerin ve niyetlerin
başarıyla gerçekleştirilmesine katılan partnerlere dönüştürür.
Bir ekip ne zaman oluşturulmalı?
Ekipler her zaman uygun düşmeyebilir. Bazı işler tek başına
çalışan bir kişinin teknik becerilerine ihtiyaç duyar. Örneğin,
karmaşık bir bilgisayar programı üretilmesi ekip çalışmasına
pek uygun değil. Şu koşullar bir ekibi başarıyla oluşturmakta
oldukça önemli:
• Özel bir iş konusunun bir ekip yaklaşımını gerektirmesi.
• Kararları tartışma ve görüşmeye zaman olması.
• Bir kişinin tek başına sağlayamayacağı bilgi ya da becerilere
ihtiyaç duyulması.
• Ekip çalışmasının kararların benimsenmesini sağlaması ya
da morali yüksek tutması.
• Ekibin veriminin organizasyon içindeki yatay ve dikey ilişki-
leri etkileyebilmesi.
• Ekip çalışmasının alınan kararların ve yapılan işlerin niteli-
ğini artırması.
• Ekip çalışmasının başarısızlık riskini azaltması.
Bireylere sağladığı yararlar
Ekiplerde çalışan bireyler işlerini daha az stresli bulur. Paylaşı-
lan sorumluluk, tek başına çalışan işçinin çok yüksek hedefler
ya da zorluklarla karşılaştığı zaman yaşadığı panik ve çaresiz-
liği hafifletir. Ekip içindeki statü bir bütün olarak organizasyon
içindeki statüye dönüşür. Ekip üyeleri ekibe olan katkı ve etki-
lerini görür ve bununla tanınır. Ekip bütün organizasyona olan
katkı ve etkisini görür ve bununla bilinir. Ekip çalışmasının bi-
reye sağladığı yarar organizasyona da fayda sağlar.
Organizasyona sağladığı yararlar
Ekipler karlılığa, büyüme ve gelişmeye önemli katkılarda bu-
lunur. Sonuçta iş yaptığı pazar ve sektörlerde lider konumuna
yükselir. Bazı ekip üyelerinin diğerlerinden daha fazla kazan-
dığı durumlarda bir ekip çalışması ruhu yaratmak zor. Birçok
profesyonel spor takımı böylesi eşitsizliklerin yarattığı stresi
yaşar. Ekibin verimliliğini sadece yapısal engeller kısıtlamaz.
Kötü tasarlanmış ya da kötü yürütülen yönetim sistemleri de
-işe alma, ücret, politika ve prosedürleri, hedef koyma, ileti-
şim sistemleri- aynı sonucu doğurabilir.
Ekip gelişimi
Başlangıç: Bir grup halinde bir araya gelmek; personel eklen-
mesi veya değiştirilmesi, birbiri hakkında bilgi edinmek.
Kaynak: Donald H. WEISS, Başarılı Ekip oluşturma, Rota Yayınları
Doğru ekip başarı getirirYüksek performanslı ekipler ve takım çalışması bugünün rekabetçi iş dünyasında giderek yükselen eğilimler. Firmalar sorunlarının çözümünü takım çalışmasında arıyor, çalışanlar ise bir takımın parçası olmak istiyor.
70
Sahnenin düzenlenmesi: Ana kuralların ortaya konması, at-
mosferin yaratılması. Liderler ekibin rengini ya da atmosfe-
rini oluşturduğu için, onun yaptıkları ve söyledikleri ekibin
davranışına yön verir. Lider davranışlarıyla, ekip liderinin
ekip üyelerinden ne yapmalarını istediği, nasıl davranmalarını
beklediği ve ekibin misyonunun gerçekleşmesindeki rollerin
ne olacağı konusunda eğitir. Ekibin görevinin ne olduğundan
çok bunun nasıl yerine getirileceği üzerine yoğunlaşmak, ekip
üyelerinin ekibin başarısını etkileyecek kararlara katılmasına
olanak tanır.
Sondaj/Deneme: Birbirini tanıma, grup içinde konumlanma,
güven ve samimiyetin gelişmesi. İnsanlar her zaman araştırır
ve denerler. Örneğin, güçlü fikirleri olan konuşkan bir kişi,
öteki ekip üyeleri onu geveze ya da ben merkezci biri olarak
görse bile, aslında ekibin rızasını sınıyor olabilir. Öte yandan,
içine kapanık bir kişi tartışmalara girmemekle grubun ihtiyaç
ve hedeflerine ilgisiz gibi görünebilir. Oysa bu kişi sadece ris-
ke girmekten çekiniyor ya da korkuyor olabilir. Ya da pek açık
sözlü olmayan bir ekip üyesi, ekibe değerli katkılarda bulu-
nabilen, dikkatli ve titiz bir üretici olabilir. Bir liderin görevi
ise samimiyet ve açıklığı teşvik edip geliştirmektir. Bu tür ki-
şilerarası etkinliklerin farkında olmak önemlidir, çünkü ekibin
büyümesini engelleyen koşullar önemsenmez ya da kendi ha-
line bırakılırsa grubu parçalayabilir. Yakınlaşma ihtiyacı ekip
üyeliğinin ötesinde bir şeydir. Liderler bir ekibi başarılı kılan
davranışlara dayalı ekip performansı standartlarını yaratmak
ve güçlendirmek için ekiplerini teşvik etmelidir. Her insan
gruptaki etkilenmelerin tam olarak sınanması ve ölçülmesi
konusunda kişisel sorumluluk üstlenmelidir. Olumlu karşıtlık
yüksek performanslı ekiplerin bir normudur.
Yaratma: Hedefleri belirleme, problemleri çözme, iş yapma
yöntemlerini tasarlama, yenilik ve üretkenliğe ortam oluştur-
ma.Yeni bir ekibin oluşturulması ya da bir ekibin yeni hedef-
lerle yüz yüze gelmesi yaratıcı düşünce ve yenilik gerektirir.
Üyeler ekibin niteliğinin (ya da kültürünün) yaratılmasında
yer aldıkları zaman kendilerini ekibin hedef ve amaçlarına
adamakta daha hevesli davranırlar: Ekip kendi ekipleri olur,
ekibin hedef ve amaçları (üst yönetimce empoze edilmiş olsa
dahi) daha kolay benimsenir ve sonuçlarla ödüller birer gurur
vesilesi haline gelir. Yenilikçiliğin teşvik edilmesi ise yenilikçi
düşünceyi yaratacak, ekip üyelerini ekibin üretim problemleri-
ni çözmeye yöneltmek daha üretken bir ekip ortaya çıkaracak-
tır. Öte yandan, emirler yağdırmak bütün soruları cevaplandır-
mak ve bütün problemleri çözmek ya da sadece dizginleri sıkı
tutar gibi görünmek ekibin yaratıcı enerjisini kurutacak, bir
öfke ve küskünlük atmosferi yaratacaktır.
Üretim: Ekibin işlevlerini yerine getirmesi. Bir yüksek perfor-
manslı ekip ne kadar yaratıcı ve enerjik olursa olsun, kendi
varlık nedenlerini oluşturan hedeflerini asla akıldan çıkarma-
malıdır.
Sürdürme: İhtiyaçların sürekliliğine dikkat gösterme. Ekip
lideri, ekibi başarıya götüren sürekli fonksiyon ve dinamik-
leri, görevin sürdürülmesini (yönetimsel ayrıntılar, üretim ve
dağıtım ihtiyaçları gibi) ve sürecin sürdürülmesini (grup dina-
mikleri ve iletişim ihtiyaçları gibi), destekleyecek önlemler al-
malıdır. Ekip içinde olup biteni gözlemleyecek ve onu düzeltip
ayarlayacak bir lidere ihtiyaç vardır. Ekibin işleyişini ya ekip
lideri ya da ekibin kendisi izleyebilir, ama izleme sorumluluğu
kimde olursa olsun, ekibin sürekliliğinden asıl sorumlu olan
kişi liderdir. Dinamiklerden birini yönetmekte başarısız kal-
mak ekibin “yerle bir olması”na yol açabilir. Sürdürme, başa-
rıda önemli bir unsurdur.
Görev dinamiği
Verimli olmak için, ekip kendisine verilen direktifi alıp kendi
vizyonunu (ya da amaçlarını) ve taktik hedeflerini (misyonunu
nasıl yerine getireceğini) tanımlamalı ya da anlaşılır hale ge-
tirmelidir. Lider, gerek vizyonu yaratıp taktikleri belirleyerek
gerekse vizyonun ve taktiklerin oluşturulmasında ekibi teşvik
ederek ekibe yardımcı olabilir. Hiç kimsenin bütün işleri yap-
ması gerekmez. Değişik insanlar değişik roller üstlenir ve her-
hangi bir kişi farklı zamanlarda birkaç rol üstlenebilir.
Süreç dinamikleri
Hiç kimse bir ekibin bütün isteklerini karşılayamaz. Bir ekip
oluşturulmasının birinci nedeni budur. Katılım belki de ekip
üyeliği için en önemli özendiricidir. İnsanlar, kendilerini ada-
dıkları ve ekip arkadaşlarının da aynı derecede adamış ol-
duklarına inandıkları zaman, bir karşılıklı bağımlılık duygusu
edinirler.
71
1. Öncelikleri belirlemek için beraber çalışarak işin sonuçla-
rını iyileştirmek, problemleri çözmek, kararlar almak ve grup
içindeki çalışma ilişkilerini düzeltmek.
2. Grup üyeleri arasındaki kişisel ilişkileri düzelterek, grup
üyelerini gereksiz yakın gözetimden kurtararak, yaşamlarını
zenginleştirerek, yaptıkları işin efendisi olmalarına izin vere-
rek, işleri başarıyla yapmaktan elde edilen yararlara katılma-
larını sağlayarak çalışma yaşamının niteliğini iyileştirmek.
Ekip oluşturmada gerçek bir başarı için sizin, yönetimin ve
grup üyelerinin bu iki amaca bağlanması bir zorunluluk.
Araştırmalara göre, okumak yüzde 10, duymak yüzde 20,
okur ya da dinlerken seyretmek yüzde 30, bir işin yapılma-
sını izlemek yüzde 50 kavrayış sağlarken işin yapılmasına
katılmak yüzde 70 oranında kavrayış getirir. İşin kendisini
yapmada (ya da taklit etmede) ise yüzde 90’a çıkar.
Ekip nedir
Ekipler, görece küçük bir insan grubudur. Ortak çıkarlar ve
değerler etrafında biçimlenir, görece kısa erimli bir dizi özgül
amaç ve hedefin yerine getirilmesi için oluşturulur. Ekip üye-
leri birbirlerinin ve ekibin ihtiyaçlarına karşı duyarlı olmalı.
Ekip üyeleri sahip oldukları bilgileri “istif etmek” yerine baş-
kalarıyla paylaşarak (bildiklerini ya da yapabileceklerini ak-
tararak) birbirleriyle işbirliği yapmaya ve tüm ekip faaliyet-
lerinde birlikte çalışmaya istekli davranmalı, ama hepsinden
önemlisi, etkili bir iletişimin var olması için ekip üyelerinin
birbirlerine saygı ve güven duyması gerekir.
Ekip oluşturmanın gerekçesi
konsept72
Belgesel mi, çok severim!Reyting ölçümleri aksini söylese de Türkiye’de herkes sıkı birer belgesel izleyicisi. İşin doğrusu, söylendiği kadar yoğun biçimde izlemiyor olsak da potansiyelimiz var. Yapımların kalitesi arttıkça, tematik yayınlar çeşitlendikçe Türkiye’de belgesele olan ilgi ve belgesel yapımların çeşitliliği de artış gösteriyor.
Belgesel izlemek Türk insanının genlerinde doğuştan
getirdiği bir özellik. Sokak röportajlarında, yapılan
araştırmalarda, sohbetlerde kiminle karşılaşılsa en
çok izledikleri yapımların başında belgeseller geliyor. Buna
rağmen reyting ölçümlerine bakıldığında belgesellerin ilk 100
içerisinde yer alması istisna olarak karşımıza çıkıyor. Sonuç
itibariyle Türkiye belgeseli seviyor, ama pek izlemiyor. Tek ka-
nallı dönemlerde yayınlanan didaktik yapılı belgesellerin bu
antipatide rolü olabilir.
Oysa ki sinema tarihi temelinde belgesele dayanan bir geçmi-
şe sahip. Belgesel filmin önemli bir fonksiyonu adı üzerinde
belgeleme. Belgesel, insanoğlunun yüzyıllardan beri gerçek-
leştirmeye çalıştığı “gerçekliği yakalama çabasının” en son
halkalarından biri. 1895’te Lumierre Kardeşler’in çektiği ve
dünya sinema tarihinin başlangıcı kabul edilen ilk film olan
“Trenin Gara Girişi”, adı üstünde bir yapımdı. Yaklaşık bir da-
kika uzunluğundaki film, trenin istasyona gelişini ve yolcular
ile bekleyen kalabalığı gösteriyordu.
Türk sinema tarihinin başlangıcı kabul edilen ilk sinema filmi
de yine bir belgesel çalışması olarak kayıtlara alındı. Aynı za-
manda bir subay olan Fuat Uzkınay tarafından 1914’te ordu-
nun desteğiyle kayda alınan “Ayastefanostaki Rus Abidesi’nin
Yıkılışı”, belgesel niteliği de taşıyor. Savaş zamanında
Yeşilköy’e (Ayastefanos) kadar ilerleyen Rus askerlerinin za-
ferini simgeleyen Rus anıtının yıkılışı bir propaganda unsuru
olarak kayda alınmıştı.
Günümüzde ise belgesel yapımlar içerik yönünden zenginle-
şen bir yapıya sahip. Dünya çapında birer marka olmuş bel-
gesel kanalları National Geographic ve Discovery örneklerin-
de görüldüğü üzere, tek bir araba modelinden eski binaların
yıkımına, uçak kazalarından dövme kültürüne kadar geniş bir
yelpaze içerisinde dinamik belgesel yapımlar dikkat çekiyor.
Ülkemizde ise özellikle Anadolu insanına, tarihimize, gezi nok-
talarına ve portrelere yönelik belgesellerin yoğunluğu göze
çarpıyor.
İndeks Konuşmacı Ajansı üyelerinden, gazeteci Coşkun Aral’ın
önderliğinde 6 Şubat 2006’da kurulan İZ TV, ülkemizde belge-
selin geniş kitlelere sevdirilmesi yönünde tematik yayın yapan
ilk kanal olma özelliğini taşıyor. Türkiye’de belgesel alanında
marka haline gelen ilk ve tek belgesel kanalı İZ TV, 2007’de
Avrupa’nın en iyi belgesel kanalı ödülüyle de onurlandırıldı.
Dünyada belgesel
Lumiereler’in ardından belgesel film alanında göze çarpan
ilk gelişme, 1913 ve 1914 yıllarında ABD’li yönetmen Robert
Flaherty’nin gezilerini görüntülemesiyle ortaya çıkan keşif
yöntemli belgesellerle oldu. Doğayı ve gezileri konu alan Fla-
herty, önceden yazılmış senaryoların yerine, gezileri sırasında
73
çevrede tanık olduklarını kayda alarak doğa ve gezi belgesel-
lerinin yolunu açmış oldu.
I. Dünya Savaşı’ndan sonra ortaya çıkan ve II. Dünya Savaşı
ile birlikte büyük önem kazanan bir film akımı da propagan-
da amaçlı belgesel filmler oldu. İlk olarak, Rus halkını devrim
konusunda bilgilendirmek ve rejimi benimsetmek amacıyla
Sovyet sinemacılarının yoğun çabalarıyla ortaya çıkan bu tür;
II. Dünya Savaşı ile birlikte özellikle Almanlar, Fransızlar, İngi-
lizler ve ABD tarafından benimsendi. Savaş sonrasında ABD bu
alanda yoğun çalışmalara girişti.
II. Dünya Savaşı’ndan sonra hızlı bir şekilde gelişen televiz-
yon, belgesel filmleri de değişik yönlerden etkiledi. Onları
çeşitli ülkelerdeki büyük izleyici kitlelerinin önüne çıkardı.
Televizyon aracılığıyla birçok ülkedeki izleyici kitlesi, sınırlı
amaçlar için yapılan belgesel film deneylerini ve filmleri izle-
me olanağına kavuştu.
1950’li yıllarda televizyonda gösterilen ilk belgesellerin çoğu
II. Dünya Savaşı ile ilgili derleme filmlerdi. Belgeselin televiz-
yona transferiyle birlikte sinema, haber verme işlevini radyo
ve televizyonlara bırakarak bugün karşımıza çıkan dev yapımlı
kurgu prodüksiyonlara doğru emin adımlarla yürümeye baş-
ladı.
Kökten değişen sinema anlayışının yanı sıra televziyonda ya-
yınlanan belgeseller de değişim içine girdi. İzlenme ve eğlen-
dirme amaçlarına öncelik veren televizyon, belgesellerde de
değişime neden oldu. Zaman içinde belgesel filmlerin her türü
televizyon, uydu, kablolu yayınlar, video, bilgisayar ve gelişen
kayıt sistemleriyle yeni boyutlar kazandı. Belgesel yapımlar,
sinema salonlarında geçmişe oranla kendilerine çok daha az
yer bulsa da hem Türkiye’de hem dünyada televizyon belgesel
için bir çıkış noktası olmaya devam ediyor.
Belgeseller ticari açıdan çok fazla getirisi olan bir tür olmasa
da toplumsal işlevleri ve etki alanlarının güçlü oluşu nedeniyle
piyasanın eğlenceye yönelik kurallarına yenik düşmemek için
kurum ve kuruluşların desteğiyle ayakta durmaları gerekiyor.
Belgesel sinemanın özellikle ülkemizde ticari başarı kazanma-
sı zor olduğu için kurumsal destekler önem kazanıyor.
Türkiye’de belgesel alanında marka haline gelen ilk ve tek
belgesel kanalı İZ TV. “Türkiye’nin ilk ve tek bilgi-belge
kanalı” olarak yoluna devam eden İZ TV, İndeks Konuşma-
cı Ajansı üyelerinden, gazeteci ve belgesel denildiğinde
Türkye’de akla gelen ilk ismlerden olan Coşkun Aral’ın ön-
derliğinde kuruldu. 6 Şubat 2006’da, “Her Şey Ardından Bir
İZ Bırakır” sloganıyla yola çıkan İZ TV’nin kuruluşundan bu
yana 60 kişilik dinamik çekirdek kadrosuna, 100’ü aşkın ba-
ğımsız belgeselci katkı verdi. İZ, uluslararası uydu platformu
Hotbird tarafından, 2006’da mansiyon, 2007’de Avrupa’nın
en iyi belgesel kanalı ödülüyle onurlandırıldı. Türkiye’nin
saygı değer ödüllerinden Çağdaş Gazeteciler Derneği ve Tür-
kiye Gazeteciler Cemiyeti Sedat Simavi ödüllerini de yayın
hayatının ilk iki yılı içinde kazanmayı başardı. Yurt içinde
sayısız festivale katıldı; uluslararası festivallerde Türkiye’yi
temsil etti. Türkiye’nin ilk belgesel kanalı, Türkiye’de 16/9
formatında ilk yerli yayını gerçekleştirdi; ilk 3 boyutlu yerli
yapıma da imza attı.
İZ TV
74 damak tadıWhirlpool Mutfak Sanatları Akademisi’nin Zorlu dergisi için özel olarak hazırladığı bu sayfada, yemeye ve pişirmeye doyamayacağınız çok özel tarifler yer alıyor. Birbirinden leziz bu ta rif le ri de ne yen le rin fi kir le ri ni ve kendi ta rif le ri ni zi zor lu der gi si@zor lu.com ad re si ne bek li yo ruz. He pi ni ze afi yet ol sun.
Kremalı ve zeytinsoslu piliç butMalzemeler / 2 kişilik
• 2 adet tavuk but • 50 gr. siyah zeytin • 50 gr. yeşil zeytin
• 4 adet kuru domates • 200 ml. krema • 4 dal mercanköşk
• 10 gr. zencefil rende • 1 dal biberiye • 2 diş sarımsak
• 100 gr. orzo makarna • 20 gr. tereyağı • Tuz, karabiber
• Zeytinyağı
Hazırlanışı
Bir tencere içerisine haşlama suyu koyun, kaynadığında orzo
makarnaları ekleyin ve haşlayıp süzün. Tereyağıyla tavada
soteleyin. Tavuk butlarının kemiklerini çıkartın, önlü arkalı
tuz ve karabiber ile tatlandırın. Çok az sıvı yağ ile tavuk but-
larının derili kısmından başlayarak tavada pişirin ve kenara
alın. Kremayı aynı tava içerisine ekleyin, kısık ateşte bir ta-
şım kaynatın. Kuru domates, zeytinler, zencefil, mercanköşk,
sarımsak, biberiye, tuz ve karabiber ekleyip bir dakika kadar
pişirmeye devam edin. Pişen tavuk butlarını ekleyin ve kısık
ateşte 2-3 dakika daha pişirip orzo makarna ile servis edin.
Afiyet olsun!
75
Vanilyalı dondurma ile Volcano
Peynirli avokadolu salata
Malzemeler / 2 Kişilik
• 1 adet avokado
• 150 gr. yeşillik
• 2 dal taze nane
• 2 dal taze kekik
• 2 dal taze kişniş
• 100 gr. keçi peyniri
• 20 ml. şeri sirkesi
• 10 ml. limon suyu
• 10 gr. bal
• Tuz
• Karabiber • Zeytinyağı
Hazırlanışı
Şeri sirkesi, limon suyu, bal, zeytinyağı, tuz ve karabiberi
karıştırma kabı içinde karıştırın. Avokadoyu soyun, çekirdek
kısmını çıkarın ve küp şeklinde doğrayın. Bir karıştırma kabı
içerisinde endivyen yeşillikleri, avokadoyu, enginarı ve taze
baharatları karıştırın. Sosu ilave edin ve iyice harmanlayın.
Servis tabağına alın ve üzerine keçi peyniri serpiştirip servis
edin. Afiyet olsun!
Malzemeler / 2 Kişilik
• 200 gr. tereyağı • 200 gr. bitter kuvertür
• 4 adet yumurta sarısı
• 2 adet bütün yumurta
• 45 gr. un
• 70 gr. şeker
• 1 çimdik vanilya
• 2 top vanilyalı dondurma
• 6 adet sufle kalıbı
• 50 gr. oda sıcaklığında tereyağı
Hazırlanışı
Bir tavada tereyağını eritin ve ocaktan alın. Doğranmış çiko-
latayı içine ilave edin ve karıştırarak eritin. Şekeri ve yumur-
tayı da ekleyip karıştırın. Son olarak unu ve vanilyayı da ilave
ederek bütün malzemeyi birbirine yedirin. Kalıpları yağlayıp
unlayın. Malzemeyi kalıbınızın yarısını aşacak şekilde doldu-
run. 200 derece önceden ısıtılmış fırında 10-12 dakika kadar
pişirin. Sıcak olarak ters çevirerek kalıptan çıkartın. Vanilyalı
dondurma ile servis edin. Afiyet olsun!
76 kısa kısa
Bursa, krizde başarılı CEO’lar arasında
Petrogas ve Amity Oil devredildi
CNBC-e Business dergisi Temmuz sayısında, Türkiye’de
krizin en başarılı 100 CEO’sunu seçti. Zorlu Enerji Grup
Başkanı Murat Sungur Bursa, “Krizin En Başarılı 100 CEO’su”
listesinde 12. sırada yer aldı. CNBC-e Business Dergisi, başarılı
CEO’lar listesini oluştururken finans hariç tüm sektörlerde faa-
liyet gösteren halka açık şirketleri yöneten 236 CEO’nun 2009
yılı performanslarını inceledi ve şirketlerinin önceki beş yıllık
performanslarıyla kıyasladı. Verileri bağımsız analiz şirketi
Finnet’in sağladığı araştırmada CEO’ların performansını be-
lirlemek için 7 temel parametre seçildi. Söz konusu paramet-
reler, CEO’ların yönettikleri şirketlerin cirosundaki, karındaki,
nakit varlıklarındaki artışlar ile özkaynak, satış ve istihdam
verimliliğindeki yükselişler ile borç yapısındaki iyileşmeler
şeklinde belirlendi. Bursa, bu parametrelerde “Karlılıktaki
Artış”a göre 3. sırada, “İstihdam Verimliliğindeki Artış”a göre
ise 5. sırada yer aldı.
Zorlu Enerji Grubu bünyesinde petrol ve doğal gaz arama,
üretim ve satış faaliyetlerini yürüten Zorlu Petrogas Petrol,
Gaz ve Petrokimya Ürünleri İnşaat Sanayi ve Ticaret A.Ş. ile
Amity Oil International Pty. Ltd.’nin ABD’nin önde gelen pet-
rol ve doğal gaz şirketlerinden TransAtlantic Worldwide Ltd.’e
satışı ile ilgili işlemler 25 Ağustos 2010 tarihinde tamamlan-
dı. Hisselerinin tamamı Zorlu Enerji Elektrik Üretim A.Ş.’ye ait
olan Petrogas ve Amity Oil’in satışı ile ilgili olarak 2010 yılı
ikinci çeyreğinde başlayan görüşmelerde kısa zamanda muta-
bakat sağlandı. Şirketlerin ağırlıklı olarak Trakya’da süren fa-
aliyetleri ve Türkiye’nin çeşitli bölgelerindeki arama ve üretim
ruhsatları TransAtlantic Worldwide’a devredildi
Pakistan’a yardım eli
Zorlu Enerji Grubu, Pakistan’da yaşanan büyük sel felaketi-
nin ardından Pakistan halkına yardımcı olabilmek amacıy-
la 250 çadırı felaketzedelere iletti.
Zorlu Enerji Grubu’nun Pakistan’da yer alan santraline yakla-
şık 20-25 kilometre uzaklıkta, Pakistan Silahlı Kuvvetleri ve
yerel yönetimin öncülüğünde Petarian Vakfı tarafından kuru-
lan afet kampı, çadırların kurulmasıyla selzedeler için bir ya-
şam alanına dönüştürüldü. Zorlu Enerji Grubu’nun desteğiyle
kurulan kampa “Zorlu” adı verildi.
Taç, bayilerini Bangkok’ta ağırladı
Ev tekstili sektörünün lider markası Taç’ın Bangkok’a dü-
zenlediği bayi gezisine, Türkiye’nin dört bir yanından katı-
lan Taç bayileri yoğun ilgi gösterdi.
Uzakdoğu’nun egzotik ülkelerinden Tayland’ın en büyük şeh-
ri ve başkenti olan Bangkok’a düzenlenen geziye katılan Taç
bayileri, doğası ve turistik güzellikleriyle dikkat çeken kentte
yaptıkları yolculuktan büyük memnuniyet duyduklarını ifade
ettiler.
77
Mehmet Zorlu Vakfı’na altın madalya
Mehmet Zorlu Vakfı, çocuk esirgeme kurumlarında yaşa-
yan çocukların gelişimine ve eğitimine yönelik yaptığı
katkılar ve çalışmalar nedeniyle Türkiye Cumhuriyeti Başba-
kanlık Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Genel
Müdürlüğü tarafından altın madalya ile ödüllendirildi. Kurum
tarafından Mehmet Zorlu Vakfı’na takdim edilen plakette, “Ku-
rumumuza yapmış olduğu değerli katkıları ve göstermiş oldu-
ğu yakın ilgi nedeni ile Mehmet Zorlu Vakfı altın madalya ile
onurlandırılmıştır” ifadeleri yer alıyor.
Fashion TV by Vestel” serisi erkeksi tasarımı ile dikkat çe-
ken 40 inçlik LED TV ve kadınsı tasarımı ile göze çarpan
22 inçlik LCD TV modellerinden oluşuyor. Kabin üzerindeki
ışıklı Fashion TV logosu ise karanlık ortamlarda da ürüne dik-
kat çekiyor. Vestel’in bu renkli ürününü tercih eden herkes 12
ay bedava Fashion TV Club üyeliği ve satın aldığı ürünle bir-
likte DVD ya da flaş bellekte Fashion TV içeriği almaya hak
kazanıyor. “Fashion TV by Vestel” modelleri, kısa süre önce
Bodrum’da Fashion TV’nin hizmete açtığı Fashion Havana Be-
ach Club&Lounge’ta da kullanılıyor.
Kulüpte, gün ve gece boyunca
Fashion TV defileleri yayınla-
nıyor. “Fashion TV by Vestel”,
Avrupa’da ise Fashion TV’nin
gitgide popülarite kazanan Fas-
hion Bar’larında kullanılacak.
Ürün modayı yakından takip
eden son tüketicilere ulaşabil-
mek amacıyla Fashion TV ma-
ğazalarında ve Avrupa genelinde elektronik mağazalarında da
satılacak.
Fashion TV by Vestel 40” LED
• Çözünürlük: 1920 x 1080 • Dinamik Kontrast: 100000 • HD:
Full HD • HDMI Bağlantı: 4 • USB Bağlantı: 2 • Program Ha-
fızası: 1.000 • Stand-By Güç Tüketimi: 1W • Voltaj Aralığı:
220V-240V AC 50Hz • Resim Formatı: Otomatik / 16:9 / 4:3 /
Panoramik / 14:9 / Sinema / Altyazı / Zoom • Yükseklik: 344
mm(Ayaklı) - 312 mm(Ayaksız) • Genişlik: 459 mm(Ayaklı)
- 459 mm(Ayaksız) • Derinlik: 118
mm(Ayaklı) - 39 mm (Ayaksız) • Ağır-
lık: 3,35 kg (Ayaklı) - 3,1 kg (Ayaksız)
• USB, PC Girişi, Komponent Girişi,
S-Video Girişi • USB Video Dokun-
matik Tuşlar, Movie Sense, ECO TV,
Zero Watt, Renk İyileştirme Algorit-
ması, Kontrast İyileştirme Algorit-
ması, Keskinlik Artırma Algoritması,
Ten Rengi Algılama ve Düzeltme.
Tasarım ödüllü Vestel Aramides
Teknoloji modasının yeni yıldızı
Tasarım kalitesi uluslararası ödül-
lerle tescillenen Vestel Aramides
çamaşır makinesi, Türkiye pazarına su-
nuldu. Asaleti yansıtan siyah rengiyle
dikkat çeken ürün, kullanıldığı ortama
şıklık katacak detaylarıyla farklılık ya-
ratıyor. A enerji sınıfına göre yüzde 50
enerji tasarrufu sağlayan Aramides,
Türkiye’nin en tasarruflu çamaşır maki-
nesi unvanını taşıyor. Sekiz kilogram ça-
maşır yıkama kapasitesine sahip ürünün
12 dakikalık hızlı programı da bulunuyor.
Uluslararası iF Design ve Red Dot tasa-
rım yarışmalarında tasarım kalitesiyle
ödüller kazanan Aramides çamaşır ma-
kinesi, Vestel mağazalarında satışa su-
nuldu. Aramides, tasarımıyla olduğu ka-
dar üstün tasarruf sağlama özelliğiyle de
farklılık yaratıyor. Siyah rengiyle
asil bir görünüm taşıyan ürün, gri
çerçeveli geniş kapağıyla dikkat
çekiyor. Yüzde 50 enerji tasarrufu
sağlama özelliği ile Türkiye’nin en
tasarruflu çamaşır makinesi unva-
nını taşıyan Aramides, sekiz kilog-
ram çamaşır için sadece 49 litre su
kullanıyor.
Tasarım üstünlüğünün yanı sıra
fonksiyonelliğiyle de beğeni topla-
yan ürün, yıkama süresini kısaltan
ve enerjiden tasarruf sağlayan Twin-
Jet teknolojisine sahip. Aramides,
hem teknolojik, hem tasarruflu hem
de tasarım açısından iddialı özel-
likleriyle bir çamaşır makinesinden
beklenenleri fazlasıyla karşılıyor.
Burçları simgeleyen sabit yıldız kümelerinin astroloji-
de kullanılmaları Sümerlere dek uzanır. Çünkü kalan
belgelerden çeşitli yıldız kümelerinin adlarının Sü-
merce olduğu görülmektedir. Bu alanda en şaşırtıcı gerçek
bilimsel araştırmaların henüz bilinmediği bir çağda insan-
ların astroloji zihniyetinde bir determinizm fikrinin bulun-
masıdır. Çünkü, gök aleminin olaylarının dünyadaki yaşamı
yönlendirdiğine inanmışlar ve göksel tanrıları bu yüzden
benimsemişler.
Astroloji, başlangıçta gökyüzü olaylarının dünya olaylarını
etkilemesi ve kaderi oluşturması düşüncesi ile başlamış ve
determinizmden kuvvet almış bir yaşam tarzı olarak serpil-
miş. Gök olaylarının ve gezegenlerin hareketlerinin dünya
ve insan yaşamı üzerindeki etkileri ve neden oldukları deği-
şimlerin karakterleri kronolojik olarak tutularak ortaya bilgi
kadastroları çıktıkça astrolojinin teknik yapısının güçlenmesi
gereği de hissedilmeye başlanmış. Bu alanda Yunan bilgin ve
astrologların hizmeti sıkça görülüyor. Mezopotamya kaynaklı
astrolojik verileri matematiksel işlemler sonucunda daha ya-
rarlı ve doğru sonuca ulaşan bilim kimliğine sokmuşlar.
Matematiksel astroloji geleneği
Yunan çevrelerinde hakim olan matematiksel astroloji yön-
temleri Hintlilere geçtiği ve orada daha sağlam temellere
dayanan ve uzun ömürlü bir ekol olarak kabul görmüştür. O
devirde Hint Astrolojisi de kökü çok eskilere dayanan zengin
bir sisteme sahipti ama matematiksel kurgusu ile gök hare-
ketlerinin yansıtılmasında kullanılan yöntemler konusunda
eksik sayılırdı. Temel olarak Mezopotamya sistemindeki Ay
özelliği Hint sisteminde de göze çarpmaktadır. Hint astroloji-
sinde de Ay çok önemlidir ve zaman ölçüsü olarak da Ay günü
kullanılarak adına “Tithi” denmiştir. Zodyak burçlarının ve tu-
tulma düzlemine dayanan koordinat sisteminin de Hintlilere
Mezopotamya yolu ile geçtiği bilinmektedir.
Batı astrolojisi zaman içerisinde daha matematik ve kurgu yö-
nünden zenginleşerek ortaya çeşitli ev sistemlerini çıkartmış.
Bunlar arasında “Eşit Ev Sistemi, Placidius Ev Sistemi, Koch
Ev Sistemi ve Regiomontanus Ev Sistemi” en çok kullanılan
sistemlerdir.
Batı astrolojisinin karakteri
Batı astroloji sisteminde Tropik Zodyak’a göre hazırlanan Do-
ğum horoskopu için üç temel koordinat bilgisine gerek du-
yulur.
• Doğum tarihi: Gün/Ay/Yıl
• Doğum zamanı: Saat/Dakika
• Doğum yeri: Enlem/Boylam
Bu bilgilerin doğruluk yüzdesi haritanın doğruluğunun ve
yapılacak yorumların isabetli olmasının garantisidir. Zaman
olarak dört dakikalık hata horoskopta 1 derecelik yanılgıya
neden olur. Batı Astrolojisi sistemi genel olarak kişilik ve mi-
zaç analizlerinde ve insanı yorumlamakta kullanılır.
Batı AstrolojisiBatı Astrolojisi, horoskop kurgusu Tropik Zodyak yöntemine dayanan astroloji uygulamasıdır. Başlangıcı Mezopotamya’ya uzanır ve günümüze ulaşan eski tabletlerden elde edilen bilgilerden geçmişteki önemi kavranabilir.
78 gökyüzünün getirdikleri
KOÇ 21 Mart / 20 Nisan
BOĞA 21 Nisan / 20 Mayıs
İKİZLER 21 Mayıs / 21 Haziran
YENGEÇ 22 Haziran / 22 Temmuz
Tesadüflere inanmasanız bile yeni dönemde yaşayacağınız önemli bir olay
sizi birçok konuda hayrete düşürebilir. Maddi alacaklarınızın peşine düşün
ve durumunuzu karşı tarafa net olarak aktarın. Sevdiğinizle yaşadığınız so-
runlarınızı bir an önce çözmeye bakın.
Samimi olmayan ve sadece çıkar güden ilişkilere her durumda aşırı tepki
gösteriyorsunuz. Yeni dönemde hoşnut olmadığınız ortamlardan uzak dur-
mak sizin elinizde. Sevdiğinizle birlikte çıkacağınız yeni yolculuklarda yeni
dostlar edineceksiniz.
Zor beğenen bir kişiliğiniz var. Sevdiğiniz insanın sizin için yaptığı jestler
hep bu sebeple boşa gidiyor. Bundan vazgeçin. Standartlarda düzenleme
yapmanız onun da hoşuna gidecektir. İşinize ve hayatınıza yeni teknolojileri
uygulamanız size ekonomik anlamda kazandıracaktır.
Ayrıntılara fazla takılmadan hayatı olduğu gibi görmeye çalışırsanız gözden
kaçan şeyleri daha net yakalama fırsatı elde edersiniz. Sizi beğenen ama bir
türlü açılamayan kişiye bu dönem içerisinde şans verin.
Sorun yaşadığınızda kabuğunuza çekilmeyin ve araması için sürekli karşı
tarafı beklemeyin. Küçük de olsa hediyeler verip sevdiğinizin gönlünü alın.
İş yerinizdeki arkadaşlarınızla inatlaşmayın. Bu size zarar verebilir. Her şeyi
ben bilirim havasından artık vazgeçin.
ASLAN 23 Temmuz / 23 Ağustos
Yaşayacağınız sağlık sorunlarını hafife almayın ve mutlaka bir doktora görü-
nün. Gayrimenkulünüz için pazarlık teklifi gelebilir. Mantıklı bir tutum izle-
yerek bu fırsatı değerlendirebilirsiniz. İşlerinizi bahane ederek sevdiklerinizi
ihmal ediyorsunuz, yapmayın.
BAŞAK 24 Ağustos / 23 Eylül
TERAZİ 24 Eylül / 23 Ekim
AKREP 24 Ekim / 22 Kasım
YAY 23 Kasım / 21 Aralık
OĞLAK 22 Aralık / 20 Ocak
KOVA 21 Ocak / 19 Şubat
Farklı meslek kollarındaki insanlarla bir araya gelerek genel kültürünü-
zü artıracağınız bir döneme giriyorsunuz. Yakın akrabalarınızı bu sıralar
çok ihmal ediyorsunuz. Onları ziyaret ederek gönüllerini almalısınız. Şans
oyunlarında yeniliklere açık olun.
Sevdiğiniz kişiye kendi doğrularınızı empoze etmeye çalışmanız ilişkinizi
çıkmaza sokuyor. Dargın olduğunuz birinden çok yakında haber alacak-
sınız. Maddi durumunuzu düzeltene kadar harcamalarınıza dikkat etme-
lisiniz.
Maceracı yönünüzü dizginlemek hem cebinize hem sağlığınıza fayda sağ-
layacak. Uzun süredir ihmal ettiğiniz sağlık sorununuz için doktora görü-
nün. Evinizi yeniden dekore etme isteğiniz artıyor. Sağlıklı beslenme ko-
nusunda özenli davranın.
Karmaşık duygulardan uzaklaşmaya başlıyorsunuz. İşteki başarınızın
meyvesini yakın dönemde toplayacaksınız. Yeni bir iş teklifi alabilirsiniz.
Bunu değerlendirin. Paraya ihtiyacı olan bir yakınınız destek isteyebilir.
Mutlaka yardım edin.
Yoğun iş gezileri sizi bir hayli yıpratıyor. Dostlarınızla bir araya geldiğiniz-
de bu yoğunluğunuzu üzerinizden atabilirsiniz. Ödemelerinizdeki tıkanık-
lığı ummadığınız bir yerden gelecek parayla aşacaksınız.
Çok güvendiğiniz iş partnerinizin sizi maddi zarara uğratması söz konusu
olabilir. Kontrolü elinizde tutun. Kredi almak için yaptığınız başvurunuza
olumlu cevap gelecek. Sevdiğiniz kişinin sorunlarını çözmesine yardımcı
olmalısınız.
BALIK 20 Şubat / 20 Mart
79
Yazar: Onur Albayrak
Yayınevi: Sokak Kitapları Yayınları
Yazar: Orhan Pamuk
Yayınevi: İletişim Yayınları
Pamuk, çocukluğundan
başlayarak hayatından,
yaşadıklarından bütün içtenliğiyle söz ediyor.
Kitapta yazarın babasının ölümü, siyasi dert-
leri, futbol oynarken ya da romanlarını ya-
zarken hissettikleri, annesinin sigara böreği
yapması, yaz gecesi bir sivrisineğin hareket-
leri ve Boğaz gemileri hakkındaki gözlemleri,
büyük bir manzaranın parçası olarak dikkatle
işleniyor. Pamuk İstanbul’dan, Adalar’dan,
New York’tan, Venedik ya da Kalküta’dan söz
ederken yaptığı gibi, kendi suçluluk duygula-
rından, rüyalarından, eski berberlerden ya da
çocukluğunda sokaklarda atıştırdığı şeyler-
den de bütün dikkatiyle hikayeler çıkarıyor.
Tersi Seni Anlatan Bir Dünya
Eylem Eğin/DnD/Seyhan Müzik
Devlerin bir araya gel-diği, Eylem Eğin’in Sen/Siz albümü tüm müzik marketlerde dinleyicisi ile buluştu. Yönetmenliğini Erdinç Buruç’un yaptığı 13 eserden oluşan Sen/Siz albümünde, müzik dünyasının değerli üstatları da vokalleri ve enstrümanları ile katkıda bulundu.
Birbirinden değerli beste sahipleriyle ve müzis-yenlerle çalışılan Sen/siz albümünde, yalnızca Türk Halk Müziği değil, müziğin tüm renkleri yer alıyor. Perküsyon, bağlamalar, elektro ve akustik gitarlar, perdesiz gitar, kopuz, mey, ba-laban, zurna, ney, kavala, çello, kemanlar ve vi-yolalarla albümde, Eylemce adı verilen bir tarz ortaya kondu. Sen/siz; Türk Halk Müziği ezgile-rinin farklı tınılarla buluştuğu Türkiye’nin etnik pop tarzındaki ilk albümlerinden biri.
Manzaradan parçalar
Toygar Işıklı/Sony Müzik
Türkiye’nin en çok sevi-
len ve izlenen dizilerinin
arkasındaki gizli isim-
lerden biri olan Toygar
Işıklı, “Sonunda” adını verdiği albümüyle
“sonunda” hayranlarıyla buluştu. Yaprak
Dökümü, Ezel, Aşk-ı Memnu, Menekşe ile
Halil, Samanyolu ve Dudaktan Kalbe gibi
izlenme rekorları kıran dizilerin müziklerine
imza atarak müzikseverlerle buluşan Toygar
Işıklı, “Sonunda” adlı ilk solo albümünü çı-
kardı.
17 parçadan oluşan albümde daha önce Yap-
rak Dökümü, Samanyolu, Menekşe ile Halil ve
Dudaktan Kalbe dizilerinde kullanılan şarkı-
larının yeni sözleri ve aranjeli versiyonlarının
yanı sıra yeni şarkılar yer alıyor.
Yazar: Ayfer Tunç
Yayınevi: Can Yayınları
Ayfer Tunç’tan bugünün
romanı… Yeşil Peri Gecesi,
güzelliğini zehirli bir sermaye olarak kulla-
nan genç bir kadının hayattan öç almak için
soyunmasıyla başlayan bir düşüş hikayesi-
dir. Modern toplumun ikiyüzlülüğüne, gele-
neklerin, alışkanlıkların zorbalığına direnen,
farkına varmış ve bu nedenle acı çeken bir
kadının, annesiyle hesaplaşamayan bir kız
çocuğunun, okuyanı rahatsız eden ve belki de
bu nedenle elinizden bırakamayacağınız öy-
küsü. Cumhuriyet elitlerinin düşkün kuşakları
ile orta sınıfın can çekişen tutunamayanları-
nın karşılaştığı trajik bir karnavala dönüşen
kapak kızının romanı.
Yeşil Peri Gecesi
Yazar: Celil Oker
Yayınevi: Turkuvaz Kitap
Çıplak Ceset ile okuyucu-
nun büyük beğenisini top-
layan Celil Oker, adında ceset olmayan ilk
kitabı Bir Şapka, Bir Tabanca’dan bu yana beş
yıldır yeni bir Remzi Ünal macerası sunmu-
yordu. Oker, Yenik ve Yalnız’da yeniden Rem-
zi Ünal’la karşımıza çıkıyor… Özel dedektif
Remzi’nin telefonuna bırakılan onlarca sesli
mesajın sahibiyle sonunda karşılaşır. Karşıla-
rındaki kararlı ses ona belki de bir dedektiften
istenmeyecek kadar kolay bir iş yapmasını
teklif etmektedir. Ancak Remzi Ünal bu kadar
basit bir işin arkasında çok daha karmaşık bir
hikayenin olduğunu hisseder ve hislerinde
yanılmayacaktır.
Yenik ve Yalnız
İstanbul Modern Fotoğraf Galerisi, Ani Çelik
Arevyan’ın gündelik nesnelerden yola çıka-
rak yeni bir anlatım dili oluşturduğu ‘Görün-
düğü Gibi Değil’ başlıklı sergisine ev sahip-
liği yapıyor. Arevyan, birbirinden tamamen
farklı ortamlarda ve ışıkta çekilmiş, günde-
lik hayatın yaşamsal, sıradan nesnelerinden
oluşan fotoğraflarında, “Baktıklarımız, gör-
düklerimiz ve yaşadıklarımızın, yakından da
bakılsa, uzaktan da bakılsa göründüğü gibi
olmadığını” gösteriyor.
Sergi, doğa ve objelerin yalın detayları ya
da birlikteliklerinden oluşan bir yorumlar
zincirinin görsellerini içeriyor. Sanatçı, fo-
toğraflarıyla insan, doğa ve hayattan oluşan
bütünün, ancak kendini gösterdiği ve bizim
gördüğümüz, anladığımız, algıladığımız ka-
dar olduğunu vurguluyor. Gerçeği aramayı
ve yargılamayı değil, yorumuyla farkındalığı
sağlamayı amaçlıyor. Arevyan, insan, hayat
ve doğadan oluşan “Bütünün içinde yer alır-
ken” kişinin kendini düşünmesini istediğini
belirtiyor: “Bazen duygularımızı da örtmek
zorunda kalabiliriz. Tıpkı örtünmek gibi. As-
lında işte tam da burada gördüğümüz, baş-
kaları tarafından bize gösterilen ve bizim al-
gıladığımız şekil/durum/hal göründüğü gibi
olmayabilir.”
Sergideki fotoğraflarda da bu karmaşa ve
sadeliğin olduğuna değinen Arevyan, “Bir
yandan karışık, bir yandan da yalın ve sade
ve net görüntüler. Anlatımı oluştururken
kullandığım nesnelerin formları, birbirinin
benzeri gibi görünseler de aynı değildir, in-
sanlar gibi. Tekrar gibi görünseler de tekrarı
değildir, yaşam gibi. Ancak bir sürekliliği
ifade ederler; tıpkı yaşam gibi, tıpkı insanlar
gibi” görüşünü dile getiriyor.
Göründüğü Gibi Değil SonundaSen/siz
İlk kitabıyla edebiyat dünya-
sında dikkatleri çeken yazar
Onur Albayrak, “Tersi Seni Anlatan Bir Dün-
ya” adını verdiği, deneme yazılarının yer aldı-
ğı eserinde, kendine özgü üslubuyla hayatın
farklı noktalarına dokunuyor. Meraklı okuyu-
cular için kitaptan bir bölüm; “Şehir senden
düşmüştü. Şehir, ilk ve unutulmaz yorgun-
luğunu sende görmüştü. Matrak cinayetler
işler gibi adımlıyordun öykünde, ardında ge-
reğinden ‘ciddi’ ayak izleri kalıyordu. Ardında
üzerinden sanat geçmiş gereğinden ‘ciddi’
binalar kalıyordu. Ardında kitabın soluksuz
yüzü, şairin bitkin avucu, can verenin ölüm
emri kalıyordu.”
80 kültür-sanat
Yazar: Feridun Zaimoğlu
Yayınevi: İmge Kitabevi
Her şey, sona en yakın ol-
duğu yerde başlıyor. Kah-
ramanın, o zamana kadar istemediği şekilde
düzgün giden hayatı, Türkiye’de geçirdiği bir
otobüs kazasıyla birlikte ciddi bir değişime
uğrar. Kazadan kurtulmayı başarır ve meleğe
benzer bir kadınla karşılaşır. Kadın önce ona
yardım eder ve sonra Almanya plakalı bir ara-
baya binip ortadan kaybolur. Kahraman, o an-
dan itibaren kontrol edemediği bir aşk ateşine
tutulur. Almanya’ya dönerken aklında sadece
arabanın plakası, kadının parmağında gördü-
ğü mine kaplı yüzük, elinde kadının son anda
düşürdüğü saç tokası ve yüzünde kazadan ka-
lan belirgin yara izleri vardır.
Yazar: Kiran Desai
Yayınevi: Can Yayınları
Man Booker Ödüllü ya-
zar Kiran Desai, Kaybın
Türküsü’nde köhnemiş bir düzenden çıkart-
tığı karakterlerini umulmadık vaatler sunan
yepyeni bir dünyaya taşıyarak, Batı-Doğu
çelişkisinin aynasında gerçeğin boyutlarını
görmek isteyen sorulara yanıt arıyor. Yoksul
bir ülkenin insanlarını alıp zengin bir ülkeye
götürdüğünüzde değişen duygular ve düşün-
celer, zaman içinde bireysel ve siyasi boyutta
nasıl evrilir? Değişim, yolculuğun neresinde
başlar ve ne kadar kabul edilebilir? Kaybın
Türküsü, 2006 yılında Man Booker Ödülü’nü
ve Ulusal Kitap Eleştirmenleri Çevresi Roman
Ödülü’nü kazandı.
Aşk Yanığı Kaybın Türküsü
Yazar: Ernle Bradford
Yayınevi: Doğan Kitap
Akdeniz ve denizcilik
tarihi konularında uz-
man olan; İkinci Dünya Savaşı’nda Kraliyet
Donanması’nda görev yapan Ernle Bradford,
“Padişahın Amirali – Barbaros Hayreddin” ki-
tabında Midillili gözü pek bir korsanın tarihin
seyrini nasıl değiştirdiğini anlatıyor. Amiral
deniz kahramanı korsan savaşçı ve imparator-
luk kurucusu Hayreddin ya da batıda tanın-
dığı adıyla Barbaros efsanevi bir şahsiyetti.
Yunanistan’ın Midilli Adası’nda doğup Os-
manlı donanmasının kaptan-ı deryası Cezayir
sultanı Kanuni Sultan Süleyman’ın dostu ve
danışmanı oldu. Yaşamı on XXI. yüzyıl Akde-
niz tarihine damga vurdu.
Barbaros Hayreddin
Yazar: Esra Ceyhan
Yayınevi: Alfa Yayınları
Televizyon ekranlarının
sevilen sunucularından
Esra Ceyhan’ın yeni kitabı “Esra Ceyhan’ın
Mutfağından” 200’den fazla yemek tarifiyle
okuyucuyla buluştu. “Beni televizyon ekran-
larından takip eden çoğu izleyicinin şaşıraca-
ğını biliyorum” diyen Ceyhan, programlarında
sağlık, beslenme, yeme-içme konusunu ko-
nuklarıyla sürekli işlemesine rağmen aşçılık
yönünün pek bilinmediğine dikkat çekiyor.
İşte deneyimli sunucu bu kez de özenle ha-
zırladığı yemekleriyle sevenleriyle buluşuyor.
Ceyhan, Türk mutfağının en güzel ve en çok
merak edilen tariflerinin yapılışını, sade bir
anlatımla, adım adım yazıyor.
Esra Ceyhan’ın Mutfağından
Yönetmen: Louis Leterrier
Oyuncular: Sam Worthington,
Liam Neeson
Titanların Savaşı’nda
güçlü adamlar krallara,
krallar tanrılara karşı. Tanrıların arasında-
ki savaş tüm dünyayı yok edebilecek kadar
şiddetli. Tanrı olarak doğan ama insanoğlu
gibi yetişen Perseus, ailesini yeraltı dünya-
sının intikamcı tanrısı Hades’ten kurtarma
konusunda çaresizdir. Kaybedecek bir şeyi
kalmayan Perseus, gönüllülerden oluşan bir
ordu kurar ve Hades, Zeus’un tüm gücünü ele
geçirmeden önce onunla savaşmak için yola
çıkar. Bu savaş cehennemin dünya üzerindeki
yansımasıdır.
Titanların Savaşı
Yönetmen: Fatih Akın
Oyuncular: Moritz Bleibtreu,
Birol Ünel
Hayat sen başka planlar
yaparken başına gelen-
lerdir… Hamburg’da Soul Kitchen adlı bir res-
toranın sahibi olan Zinos’un talihi yaver git-
memektedir. Kız arkadaşı Nadine, Şanghay’a
taşınma kararı almıştır. Restoranda işler iyi
gitmemekte müşterileri yeni gurme şefini
boykot etmektedir. Bütün bunlar yetmezmiş
gibi bir de belini incitir ve sık sık nükseden
ağrısıyla “Pisa Kulesi” gibi yaşamaya başlar.
Ama kısa sürede modaya düşkün bir müşteri
kitlesi yenilenen mutfak konseptini benimse-
yince restoranda işler düzelmeye başlar.
Soul Kitchen
81