İ Ç İ ndekİ ler sayfa - - tmmob harita ve kadastro ... · harita yüksek mühendisi...

69
İ Ç İ NDEK İ LER Sayfa Karadeniz Teknik Üniversitesi'nde Jeodezi Enstitüsü ıldı ............... 3 Haldun ÖZEN Mesleğimizin İnsanı ................ ..................................................................... 24 M. Emin ERTÜRK Harita Kadastro Sektöründe Mühendislik Eğitimi ...................................... 32 Hüseyin ERKÂN Bat ı Almanya'da Harita Yüksek Mühendisli ği Öğrenimi ................... 45 Ömer D E M S R A Ğ Harita - Kadastro Problemi ve Yurt Kalkınmasında Yeri ........................... 49 Yi ğ it AYAZ ^Logaritma Veya Tabiî Değerler Cetvellerinden Alınan Değerlerin Hassasiyeti ............................................................................................... ... 63 M. ŞERBETÇİ Haberler .......................................................... ....................................... ... 66

Upload: others

Post on 20-May-2020

8 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

İ Ç İ N D E K İ L E R

Sayfa

Karadeniz Teknik Üniversitesi'nde Jeodezi Enstitüsü Açıldı ............... 3 Haldun ÖZEN

Mesleğimizin İnsanı ................ ..................................................................... 24 M. Emin E R T Ü R K

Harita Kadastro Sektöründe Mühendislik Eğitimi ...................................... 32 Hüseyin ERKÂN

Batı Almanya'da Harita Yüksek Mühendisliği Öğrenimi ................... 45 Ömer D E M S R A Ğ

Harita - Kadastro Problemi ve Yurt Kalkınmasında Yeri ........................... 49 Y iğ i t AYAZ

^Logaritma Veya Tabiî Değerler Cetvellerinden Alınan Değerlerin Hassasiyeti ............................................................................................... ... 63

M. ŞERBETÇİ

Haberler.......................................................... ....................................... ... 66

TMMOB Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası tarafından üç ayda bir Ocak, Nisan, Temmuz, Ekim aylarında yayınlanır.

Sahibi : Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası Adına

Başkan M. Emin E R T Ü R K

Sorumlu Müdür : Kadir P Â L Â

'-Yayın Kurulu : Yiğit AYAZ

Hüseyin ERKAN İ - * Erdoğan Ö R Ü K L Ü

■ ' -* Haldun ÖZEN , * Kad i r PALA

'■ .Kapak , Kompozisyonu : Hüsnü G Ü R S E L

Yönetim ve Müracaat yeri : Dem ir tepe - Sümer Sok. No.: 12/2

. _ Yenişehir - ANKARA © : 17 95 42

Fîatı : 5 TL. Yıllık Abonesi : 15 TL.

Dizildiği ve Basıldığı yer ; ONGUN Kardeşler Matbaası — Ankara

Arka dış kapak = 600 TL. Ön iç kapak = 500 "

Arka iç kapak = 450 " İç sahifeler = 40© " Yarım sahifeler = 250 " 1/4 sahlfe = 150 "

Devamlı ilân verenlere % 20 indirim yapılır.

Yayınlanan bütün yazılara telif ve tercüme hakkı ödenir.

Gönderilen yazılar yayınlansın yayınlanmasın geri verilmez.

Yazı ve ilânlardaki fikirler yazarlarına aittir. Odayı ve Dergiyi sorumlu kılmaz.

Çevirilerden doğacak her türlü sorumluluk çevirene aittir.

Dergide yayınlanmak üzere gönderilen yazıların daktilo ile seyrek satır olarak yazılması, şekillerin aydıngere çini mürekkeple çizilmesi, şekil yerlerinin be-lirtilmesi ve yazıların imzalanmış olarak iki nüsha gönderilmesi lâzımdır. Kısa yazılar tercih edilir.

KARADENİZ TEKNİK ÜNİVERSİTESİNDE

JEODEZİ ENSTİTÜSÜ AÇILDI

Haldun ÖZEN (Ankara)

GİRİŞ

İstanbul Yüksek Teknik Okulu Harita ve Kadastro Şubesi, bundan 20 yıl ön-ce, 1949 yılında eğitime açılmıştı. Böylece, Türkiye'de ilk defa harita mühendisi yetiştirme işi gerçekleşmiş oldu. 1959 yılında da İYTO Harita ve Kadastro Şubesi İhtisas Bölümü açıldı. Harita yüksek mühendisi yetiştirmeye başladı. O yıllarda kadastro işlerine verilen özel önem dolayısıyla Şubeyi bitirenlere harita ve kadastro mühendisi, İhtisas Bölümünü bitirenlere de harita ve kadastro yüksek mühendisi sanı verildi.

1969 yılı Türkiye'de harita mühendisliği eğitiminin başlamasının 20. nci, ha-rita yüksek mühendisliği eğitiminin başlamasının 10. uncu yıldönümüdür. Bu uzun süre içinde, ne teknik üniversitelerimizde, ne de diğer yüksek teknik okullarında harita mühendisliği bölümleri açıldı. 1969 yılına özellik kazandıran çok önemli olay, Karadeniz Teknik Üniversitesi İnşaat ve Mimarlık Fakültesi içinde bir Jeodezi Enstitüsü'nün açılması olayıdır.

Bugün Türkiye'de jeodezi konusunda eğitim yapan birçok üniversite, yüksek okul vardır. Ancak bu üniversitelerde, yüksek okullarda jeodezi eğitimi, diğer tek-nik mesleklere yardımcı bir eğitim olarak görülmektedir. Jeodezi eğitiminin sa-dece yardımcı bir eğitim olarak kalamıyacağı, kendi başına bir meslek olduğu, Türkiye'nin birçok harita mühendisine, harita yüksek mühendisine ihtiyacı oldu-ğu eğitim kurumlarınca yeterince anlaşılmış değildir. Bu ihtiyacı ilk duyan İstan-bul Yüksek Teknik Okulu, hâlâ akademik olanaklara kavuşamamıştır. TBMM gün-deminde olan hükümet tasarısı kanunlaşmadığı taktirde, mesleğin bu mutlu yılı gölgelenecektir.

Harita yüksek mühendisi yetiştirecek olan KTÜ Jeodezi Enstitüsü 6 Ocak 1969 günü açılmıştır. Açılış törenine katılmak üzere Başbakanlık Tapu ve Kadastro Ge-nel Müdürlüğü ile imar ve İskân Bakanlığı Trabzon'a temsilciler göndermişlerdir. TMMOB Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası Başkanı ile dergimin Yayın Ku-rulu üyeleri de toplantıya katılmışlardır. Ankara'dan gelenler, açılış töreninden sonra Rektör Sayın Prof. Ahmet Özel'i ziyaret etmişlerdir. Akşam Türk Jeodezi Derneği bir kokteyl düzenlemiştir. Ertesi günü Jeodezi Eğitimi Nasıl Olmalı? ko-nulu bir simpozyum düzenlenmiştir. Enstitünün ilk öğrencileri ile bir toplantı ya-

.3

pılmış, dilekleri, ihtiyaçları öğrenilmiştir. Trabzon gazeteleri Jeodezi Enstitüsünün açılışı ile ilgili haberlere geniş yer vermişlerdir.

Dergimiz Yayın Kurulu Jeodezi Enstitüsü'nün açılışı ile ilgili konuşmaları, iz-lenimleri toplamıştır. Bu sayımızda yayımlamaktadır. Bu konuşmaların, izlenim-lerin toplanmasında emeği geçen bütün arkadaşlarımıza teşekkürlerimizi sunarız. Karadeniz Teknik Üniversitesi Jeodezi Enstitüsü'nün yurdumuza, ulusumuza ha-yırlı olmasını dileriz.

JEOPEZİ ENSTİTÜSÜ AÇİLİŞ TÖRENİ

Jeodezi Enstitüsü açılış töreni 6.1.1969 Pazartesi günü saat: 14.00'de baş-ladı. Karadeniz Teknik Üniversitesinin ilk mezunlarından, Yapı Malzemesi Kür-süsü Asistanı Y. Müh. Taner Sevgül'ün yönettiği törende Rektör Prof. Ahmet Özel, Prof. Dr. Halis Duman, İnşaat ve Mimarlık Fakültesi Dekanı Prof. Orhan Bolak, Jeodezi Enstitüsü Sorumlu Yöneticisi Doç. Dr. Erdoğan Özbenli, TMMOB Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası Başkanı Emin Ertürk, Jeodezi Enstitüsü öğrencile-rinden Tahir Özdil konuştular. Bu konuşmalar aşağıya alınmıştır.

• KTÜ BEKIÖRÜ PROF. AHMET ÖZELİN KONUŞMASI

Çok Muhterem Davetliler, Muhterem Öğretim Üyeleri ve Yardımcıları, Sevgili Öğrencilerimiz,

2 Aralık günü üniversitemizin açılışı hem de ilk mezunlarımızın diploma tö-reni yapıldı. Bu topfantıdâ üniversitemiz bünyesinde yeni bir akademik organın açılacağını haber vermiştim. Bu ünitenin adı Jeodezi Enstitüsü'dür. Bu enstîtü jeo-

4

dezi yani harita yüksek mühendisi yetiştirecektir. Böylece üniversitemize katilmiş bulunan dördüncü bölümle ve bu bölüme kaydolan 46 öğrenci ile üniversitemiz altıncı öğretim yılına sekiz yüzü aşan öğrenciyle başlamış bulunmaktadır. Bu bö-lümün üniversitemizde bir akademik organ, bir meslek organı olarak açılmasının ayrı bir özelliği bulunmaktadır. Özellikle 2 Aralık'ta açılış konuşmamızda belirt-tiğimiz gibi yüksek mühendis yetiştirme seviyesinde, Altıncı yılını henüz idrak et-miş bulunan üniversitemizde, üniversitelerimizde mevcut olmayan bir akademik organın açılmış olması üniversitemizin geleceği bakımından her türlü takdirin üs-tünde bir gelişme kaydettiğini göstermesi bakımından ayrıca özel bir önem taşı-maktadır.

Rektör

Prof.

AHMET

ÖZEL

Nitekim üniversitemizin bu seneki açılışında, üniversitelerimizin bütün rek-törleri burada bulunuyorlardı. Üniversitemizde yapılan tetkik ve incelemeler ne-ticesinde, üniversitemizin gelişmekte olduğunu gördüler..Takdirlerini bir bildiriyle efkârı umumiyeye, Türk milletine bildirmiş oldular. Bu üniversitemiz için bir ma-nevi destek olması itibariyle hususî bir önem taşır.

Üniversitemiz bu dördüncü yüksek mühendis yetiştirme bölümünün açılma-sıyla kalmayacak, bir yıl içinde yeni akademik kuruluşların açılması sağlanacak-tır. Nitekim Makina Elektrik Fakültesinin bu yıl üniversitemizde açılması imkâ-nını bulduğumuz vakit bu bizim için hususî bir bahtiyarlık, hususî bir mutluluk olacaktır. Biz bu çabanın ve bu gayretin içindeyiz. Ayrıca gelecek yıl Orman Fa-kültesinin de üniversitemize katıldığını, üniversitemizin biraz daha geliştiğini gör-mek bizim için ayrı bir bahtiyarlık teşkil edecektir.

Jeodezi Bölümünün memleketimizde ilk defa üniversitemizde açılmış olması dolayısıyla bu töreni tertiplemiş bulunmaktayız. Bu, memleketimizin muhtaç bu-lunduğu yüksek seviyeli insan gücünü yetiştirme bakımından ayrı bir önem, ayrı bir hususiyet taşımaktadır. Nitekim Devlet Plânlama Teşkilâtının tesbit ettiği ih-tiyaca göre bu bölüm açılmıştır. Bu bölüme, Temel Bilimler Fakültesi içinde olan

5

Jeoloji Yüksek Mühendisliği bölümünü de katarak, Jeofizik Bölümüyle birlikte üç bölüm halinde Yer Bilimleri Fakültesi olarak teşekkül etmesi üniversitemizin ge-lişmesi bakımından yerinde olacaktır. Bu konudaki çabalarımız, vaki temaslarımız meyvasını vermiş bulunmaktadır. Nitekim Devlet Plânlama Teşkilâtı tarafından Yer Bilimleri Fakültesi'nin üniversitemiz bünyesinde açılması hususu karar altına alınmış bulunmaktadır. Millî Eğitim Ba'tanlığı tarafından da kabul edilmiş bulun-maktadır. Bundan sonraki çalışmalarımız Yer Bilimleri Fakültesi'nin kadrolarını teşrii organdan istemekten ibaret olacaktır. Böylece üniversitemiz hem memleke-timizin muhtaç olduğu yüksek sev- 3de insan gücünü yetiştirmenin, hem de İstan-bul Teknik Üniversitesi seviyesine1-' bir üniversite olmanın bahtiyarlığı içindedir.

Bu alanda, benden sonra konuşacak olan diğer arkadaşlarımız size daha ge-niş bilgiler vermiş olacaktır. Biz üniversite yöneticileri olarak bu bölümün eğiti-me başlamasının sevinci, kıvancı içindeyiz. Jeodezi Bölümünün genç üniversitemiz için hayırlı ve feyizli olmasını diler, hepinizi hürmetlerimle selâmlarım.

Prof. Dr, HALİS DUMAN'm KONUŞMASI

Sayın Vali, Sayın Rektör, Sayın Arkadaşlarım, Sevgili Öğrenciler,

Müsaade ederseniz ben bu sefer konuşmıyayım. Yalnız şunu bütün kalbimle söyliyçyim ki, Jeodezi Bölümü'nün açılması bende sonsuz mutluluklar yaratmış-tır, Bunun açılışı demek üniversitemizin günden güne inkişafı için en büyük hat-velerden birisinin atılmış olması demektir. Elbette ki bu yalnız beni değil, benimle beraber, sizleri, Trabzonluları ve milletimi sevindirecektir. Müsaade ederseniz ben bugün çok konuşmıyayım. Size en büyük saygılarımı sunarak huzurunuzdan ayrı-'■ layım.

İNŞAAT ve MİMARLIK FAKÜLTESİ DEKANI

Prof. ORHAN BOLAK'm KONUŞMASI

Sayın Rektör, Sayın, Misafirlerimiz, Sayın Öğretim Üyeleri, Sevgili Öğrenciler,

Bugün ikinci defa bir açılış yapmanın sevinci içindeyiz. Jeodezi Bölümü öğ-retim üyesi ve yardımcıları bize bu bölümü açmak cesaretini vermişlerdir. Sayın Rektörümüze, Sayın Millî Eğitim Bakanına ve İstanbul Teknik Üniversitesi İnşaat Fakültesi Genel Kuruluna bu konudaki çalışmalarından, yardımlarından dolayı te-şekkür ederim. Jeodezi alt yapının planlanmasında önemli yer tutar. Bu yeni, yav-ru Enstitü üniversitemizin gelişmesine de yardımcı olacaktır. Memleketimizin bu konudaki personel ihtiyacını karşılamak bakımından ilk adımı üniversitemiz at-mıştır. Bu bölümü İstanbul Teknik Üniversitesi yıllardan beri açmak istemektey-di. Devlet Plânlama Teşkilâtının rakamlarına göre, bu meslek dalında işgücü açığı vardır. Fakültemiz, Jeodezi Enstitüsünü açmış olmaktan mutluluk duymaktadır. Enstitünün memleketimize hayırlı olmasını dilerim.

6,

Dekan

Prof.

ORHAN

BOLAK

♦ . JEODEZİ ENSTİTÜSÜ DİREKTÖRÜ

Doç. Dr. EBDOĞAN ÖZBENLfnin KONUŞMASI

Sayın Rektör, Sayın Dekanım, Çok Kıymetli Hocalarım ve Sevgili Öğrenci A^ kadaşlarım, Sayın ve Kıymetli Davetliler, .

KTÜ ve TÜRK JEODEZİSİ tarihinde önemli bir dönüm noktası teşkil edecek olan bir kuruluşu kutlamak üzere burada toplanmış bulunuyoruz. Jeodezi Ensti tüsünün kuruluşu KTÜ tarihi bakımından önemli bir noktadır, çünkü bu kuru-' luşla Üniversitemiz ilk defa kendi inisiyatifi ve gücü ile memleketimizin diğer üni versitelerinde olmayan bir kuruluşa sahip olmaktadır. Türk jeodezisi için bu ola yın önemi de aynı noktada, yani jeodezinin memleketimizde ilk defa bir üniver site bünyesinde öğrenime açılmasındadır. Hem K T Ü'nin mensubu ve hem de Türk jepdeziyenleri olarak enstitü mensuplarının mutluluğu sonsuzdur. Enstitünün ku rulmasında emek ve gayretten çekinmeyen KTÜ yöneticilerine ve müsbet mütalâa larını esirgemeyen İTÜ İnşaat Fakültesi Genel Kuruluna huzurunuzda teşekkür et meyi bir borç biliriz, ~

Bu vesile ile memleketimizde diğer mühendislik branşları kadar tanınmamış olan JEODEZİ'yi kısaca tanımlamak ve memleket ekonomisi içindeki yer'rni belirt: mekte fayda mütalâa ediyorum.

Encyclopaedia Brittanica'da jeodezi için [Jeodezi dünyanın en eski bilimle rinden biridir] denildikten sonra jeodezinin bilimsel ve pratik amaçları şöylece tanımlanmaktadır : [Bilimsel amacı dünyanın şekli ve büyüklüğünü tayin etmek,

7;

diğer bilimlerle ortaklaşa dünyanın iç yapısını araştırmak, pratik amacı ise dün-yanın, (veya parçalarının) hassas ve maksada uygun haritalarını elde etmek ve bunun içirt gerekli ölçü ve hesapları yapmaktır.]

IEODEZİ

ENSTİTÜSÜ

MÜDÜRÜ Doç.

Dr. ERDOĞAN

ÖZBENLÎ

Birleşmiş Milletler Ekonomik ve Sosyal Konseyi jeodezinin önemini şu cümle ile pekiştirmiş bulunuyor: [Jeodezi - en geniş anlamı ile-ekonomik kalkınmanın sadece ilk araçlarından birisi değil aynı zamanda diğer araçların kullanılmasına başlamadan önce başvurulacak ilk araçtır.]

Jeodezinin bilimsel amacı birçok yönü ile diğer bilimlerin sınırlarını zorla-mıştır. Bilimsel jeodezide üç büyük isim olan LAPLACE, LAGRANGE, LEGENDRE aynı zamanda üç büyük [L] diye tavsif edilen büyük matematik üstatlarıdırlar. Bunların matematikçi olarak mı jeodezide at oynattıkları veya jeodezici olarak mı matematik deryasında yüzdüklerinin münakaşasını yapmak istemiyorum. Zira jeo-dezinin dün olduğu gibi bugün de, yarın da matematikle olan bilimsel alış verişi devam edecektir. Ancak büyük deha CARL FRIEDRICH GAUSS için daha kıskanç olduğumuzu ve onun hareket noktasının sadece ve sadece jeodezi olduğunu iddia etmemize sayın matematikçi ve elektrikçiler müsaade buyursunlar.

Dünyanın şekli olarak düzlemden küreye, küreden elipsoide ve elipsoidden jeoide geçiş ilgili bilim ve teknik dallarındaki gelişmeleri takip etmemiş bilâkis bu gelişmelerle kolkola yürümüştür. Nevvton'un dört duvar arasında elde ettiği çekim kanunundan dünyanın ekvatorda daha şişkin ve kutuplarda daha basık ol-ması gerektiği sonucunu çıkaran jeodeziciler bu sonucu vakit geçirmeksizin o za-manın şartlarında kutup ve ekvator bölgelerine heyetler göndererek tahkik etmiş-lerdir. Araştırma konusu edilen basıklık bugün bile birçoğumuza gülünç gelecek kadar* küçük bir miktardır. 15 cm. yarıçapında bir küre düşünün, aşağı yukarı bir futbol topu büyüklüğüdür, bunu yer elipsoidi olarak düşünürsek, kutuplar yönün-deki yarıçapının ekvator yarıçapından yarım milimetre daha kısa olması gerek-mektedir. Bunu gözle farketmemiz mümkün değildir. Çok doğru olarak yapıldığı-na güvendiğimiz bir kürede dahi çok daha büyük farklar ölçülebilir. İşte bu kü-çük miktarları jeodezi ölçmek, dikkate almak mecburiyetindedir. Bunu sadece ken-

8

disî için değil bilim ve tekniğin diğer dallarriçin de yapması gerekiyor. Jeodezinin bu konudaki verilerinin kullanılmaması halinde, çağımız teknolojisinin en büyük eseri olan uzay araçlarının iri birer serseri kurşundan farklı olmayacağı kesinlik-le ifade edilebilir.

Üzerinde yaşadığımız dünyanın güneş sistemi içindeki hareketi öylesine karışık bir mekanizma göstermektedir ki, ister istemez jeodezide 4. boyut olarak zaman önemli bir yer işgal eder. Dünyanın güneş etrafındaki dönüşünü, dünya ekseninin yalpalamasını ve nihayet sabit kabul edilen kutup^ noktasının gezinmesini dikkate almazsak bile sadece dünyanın kendi etrafında dönmesinden dolayı şu anda oturduğumuz yerde takriben saatte 1200 km. den fazla bir hızla hareket ediyoruz. İçimizden birinin bu gidişe ayak uydurmak istemediğini ve buna muktedir olduğunu düşünürsek ortaya çıkacak durum bir anda bu gibi istekleri söndürecek niceliktedir. Şöyle ki bu zat salonun en doğu köşesinde bile olsa 0.03 saniyeden kısa bir zaman içinde büyük bir hızla batı duvarına çarpacaktır. Bu gerçek jeodezik mevki tayinlerinde 0.1 saniyelik bir zaman hatasının takriben 35 metre-% ye tekabül ettiğini ve saniyenin onda birinden çok daha hassas zaman ölçmemiz gerektiğini göstermesi bakımından dikkate değer.

*' Bunları anlatmaktan maksadım mesleğimize yeni intisap etmiş genç öğrenci arkadaşlarımın gözünü korkutmak değil bilâkis onlara, teknolojinin sınırlarını zorlamaktan ilerde duyacakları haz ve gururun küçük bir örneğini vermektir. Teo-rik jeodezinin problemlerini sıralamakla başınızı ağrıtmak istemiyorum. Biraz da geleceğin genç harita mühendislerini bekleyen pratik jeodezi problemlerinden bah-setmek isterim.

t' 5 Konuşmamın başında işaret ettiğim Birleşmiş Milletler Ekonomik ve Sosyal

Konseyinin jeodezinin ekonomik kalkınmada müracaat edilecek ilk araç olduğu görüşünü bir kere daha belirtmek isterim.

Bir bölgenin haritasının hazırlanması, sadece o bölgede neler yapılabileceğinin tesbiti için değil, aynı zamanda neler yapılamıyacağının tesbiti için de ilk ve önemli bir kademe teşkil eder. Bu anlamda, belli bir amaca yönelmeksizin, sadece ara-ziyi masanın üzerine getirmek için, bütün memleketin ölçek ve doğruluk bakımın-dan yeteri vasıfta haritalarının hazırlanması harita sektörünün belli başlı ana he-defi olarak ortaya çıkmaktadır. Memleketimizde askerî maksatlar için yapılmış olan 1/200 000 ölçekli haritaların yapımı 19 yıl sürmüş ve yine askerî maksat-lar için yapılan 1/25 000 ölçekli haritaların yapımı 1909 dan beri süregelmekte-dir. Bir zamanlar sivil sektörün ihtiyacına da cevap veren bu haritaların bugünkü teknik problemlerin çözümünde ölçek ve sıhhat derecesi bakımından yetersiz kal-dığı görülmüştür. Genellikle bugün büyük yatırımların projelerinin hazırlanmasın-da 1/5000 ve daha büyük ölçekli haritalar kullanılmaktadır. Bugün için mem-leketin toptan harita problemi 1/5 000 lik haritalarının tamamlanmasıdır. Bugü-ne kadar memleketimizin onda birinden daha küçük bir alanının 1/5 000 lik ha-ritaları yapılmıştır. Burada bir noktayı belirtmekte fayda vardır. Görev, haritanın tamamlanması île bitmemekte ve zamanın getirdiği değişikliklerin haritaya işlen-mesi haritanın yapımı kadar önemli ve sürekli bir iş olmaktadır.

Memleket kalkınmasında kaynak ve imkânların tesbiti ve değerlendirilmesi is-tenen vasıfta haritalar olmadan mümkün değildir. Bu gerçek, bütün dünyada ol-duğu gibi memleketimizde de kabul edilmiş ve kalkınma plânlarında önemle üze-rinde durulmaktadır. Bir bölgenin haritasının hazırlanması için gerekli olan za-

9

man esas projelerin temposunu firenlemekte ve lüzumsuz zaman kaybına sebep olmaktadır. Meselâ, 100 milyonluk bir projenin gerçekleştirilmesi için esas işlem -misal olarak söylüyorum-5 senede tamamlanabildiği halde, aynı projenin - belki-da 1 milyon değerindeki - alt hizmetini teşkil eden harita alımı işi iki yıldan fazla sürmektedir. % 1 oranındaki bir işin iş süresini % 50 artırması gerçekten uygun olmayan bir orandır. Bu sebeple ötedenberi jeodezide harita alım metodlarının sıhhatine zarar vermeden süratlerini artıracak gelişmeler olmuş ve modern me-todlar, özellikle fotogrametri harita alımına 40 yıl önce tasavvuru dahi mümkün olmayan bir hız kazandırmıştır. Ancak, tekniğin diğer alanlarında da gelişme dur-madığından yukarda bahsedilen uygun olmayan oran hâlâ devam etmektedir.

Demek ki iyi harita yapmanın yanı sıra süratli harita yapma problemi var- , dır. Bu problemlerin çözülmesini harita teknisyenleri ve topoğraflardan beklemek

mümkün değildir. Çağımızın imkânlarını memleket şartlarına en iyi bir şekilde uygulamak, gerekirse bunları geliştirmek harita mühendislerine düşen en önemli

• görevlerden biridir.

Bu salt harita problemi yanında memleketin iktisadî ve sosyal problemlerin-den harita mühendislerini bekleyen daha birçok problemler vardır. Bunların başında

memleketin kadastrosu gelmektedir. Kadastro teknik yönü ile harita mü-, ' hendisinin plânlayacağı, organizasyonunu yapacağı, metodlarım geliştireceği ve yö-'

neteceği önemli bir konu olarak memleketimizde çözüm safhasına yeni girmiş bir konudur. Doğrudan doğruya ve dolaylı olarak sınır ihtilâfları ve bu yüzden çıkan cinayet ve diğer ihtilâflar milletimizin sosyal yapısını kemirmekte ve Türk adliye-sinin mesaisinin % 70 ini işgal etmektedir. Büyük reform projelerinin de al t ya-

pmışını teşkil eden kadastronun modern tekniğin bütün imkânları kullanılarak bir an Önce tamamlanması gerekmektedir.

Bölgs ve şehir plânlaması, imar plânı uygulaması ve belediye hizmetleti yoğun bir harita ve ölçü faaliyeti gerektiren ve bu yüzden de harita mühendisini i bekleyen çalışma sahalarıdır. Amerikan üniversitelerinden birinde birkaç yıl önce yapılan bir

araştırma ile şehirlerin gereği gibi ölçülemediğinden ve haritalarının yapılamadığından milyonlarca doların heba olduğu ortaya çıkmıştır.

Bunun yanında yeraltı ve yerüstü tabiî kaynaklarının tesbiti ve değerlendi-rilmesinde harita mühendisi ve haritanın payı küçümsenmiyecek kadar çoktur.

Yol etüd ve projelerinin ağırlık merkezi de harita ve ölçü işlerinde toplan-maktadır.

Büyük yatırım projelerindeki ölçme ve aplikasyon işlemleri ve büyük sıhhat isteyen daha bir takım özel ve Endüstriyel ölçme problemleri vardır ki, ölçme tek-niğinde iyi yetişmemiş elemanlar tarafından yapıldığında büyük masraf ve emek-lerin heba olduğu sık sık görülen olaylardandır.

Toprak reformunun uygulanması ve meliorasyon gibi işlemler büyük oranda ölçme işlemlerine dayanırlar ve bu yüzden Orta Avrupa memleketlerinde Harita Mühendislerinin organizasyon ve yönetiminde yapılmaktadır.

Turizm plânlaması, navigasyon, radar, telsiz ve televizyon şebekelerinin ku-rulması da Jeodezi formasyonunu gerektiren işlemlerdendir.

Bütün bu hizmetleri yürütecek Harita Mühendisinin formasyonunu verecek gerekli öğretim çeşitli ülkelerde bir takım farklılıklar göstermektedir. Her ülke-

10

nin tarihi ve sosyal gelişimi içinde farklı çözümlere varılması tabiîdir. Memleke-timiz için herhangi bir sistemin olduğu gibi kopya edilmesi elbette ki söz konusu değildir. Ancak oturmuş, fayda ve zararları tecrübe edilmiş sistemlere genel hat-ları ile de olsa uymakta ve uluslararası formasyon standardının altında kalma-makta fayda vardır.

Karadeniz Teknik Üniversitesi Jeodezi Bölümü öğrenim plânının hazırlanma-sında Orta Avrupa jeodezi öğrenim sistemleri ile İYTO Harita Şubesi öğrenim programından geniş ölçüde yararlanılmıştır. Çeşitli sistemler arasında en eski ve başarılı olanı Orta Avrupa sistemi olup diğer sistemler de son yıllarda bu sisteme yönelmişlerdir. 20 yıldır başarı ile öğretim yapan İYTO Harita Şubesi öğrenim programı da yurt gerçeklerine uygun bîr formasyon vermektedir.

Jeodezi Enstitüsünün bu şekilde ortaya çıkan öğrenim programı gelişmeye açık bir özellik göstermekte ve rutin işlere göre hazırlanmış bir meslek adamın-dan ziyade araştırma ve geliştirme sahasına yönelmiş, karar verme yeteneğinde meslek adamı yetiştirmeyi hedef olarak seçmiş bulunmaktadır.

KAYNAK : MUELLER, Ivan I., Conclusions from the Geodetic Education in some other eountries, Symposium : Geodesy in the space age, Institute of Geodesy, Photogrammetry and Cartography, Ghio State University, Publication Number 15, 1961, S. 196-197 (*) Türkiye rakamları, ayrıca hesaplanmıştır.

11

Yurdumuzda bugün TMMOB Harita Mühendisleri Odasına kayıtlı Mühendis ve Yüksek Mühendis sayısı 500 civarındadır. Büyük harita problemlerini geçen asırda tamamlamış olan ve alanı Türkiyenin yaklaşık olarak üçte biri kadar olan Batı Almanyada 1945 yılından bu yana 2212 harita yüksek mühendisi ve 6642 harita mühendisi yetişmiş olduğu dikkate alınırsa ikinci beş yıllık kalkınma plâ-nında ısrarla belirtilen harita sektörü insan gücü açığının yurt kalkınmasında na-sıl bir dar boğaz meydana getirdiği ortaya çıkar.

Çizelgenin tetkikinden anlaşılacağı gibi ülkelerin nüfusları ile jeodezi ve ha-ritacılık sahasındaki insangücü arasında belli bir korelasyon vardır. Burada gös-terilen ülkeler Bulgaristan, Çekoslovakya, Doğu Almanya, Finlandiya, İsviçre ve' Batı Almanya'nın birinci sütunda nüfusları, ikinci sütunda bu konuyla ilgili öğre-tim üyesi sayıları bulunmaktadır. Diğer sütun milyon nüfusa düşen öğretim üye-si sayısını göstermektedir. Doğu Almanya'daki durum istisna edilirse diğer oran-

? I arda bir sabitlik göze çarpmakta ve bunların ortalaması 2.0 olarak görünmekte-ndir. Diğer sütun her yıl harita mühendisi olarak mezun sayışım gösteriyor. Son

, ■" sütun ise 1 milyona düşen mezun miktarın! göstermektedir. Yine bu mezun mik-'farjarı da nüfusla orantılı olarak sabit bir faktöre göre değişmektedir. Bu faktör-lerin ortalaması da 6.3 dür. Buradan elde ettiğimiz 2.0 ve 6.3 sabit faktörlerini ■Türkiye nüfusu ile ilişkilendirirsek Türkiye'de bu konuda 73 öğretim üyesinin bu-lunması gerektiği ortaya çıkıyor. Halbuki bugün bu rakam takriben 20 civarın-dadır. Yine aynı şekilde mezun olan harita mühendisleri sayısı da aynı oranla 208 olması lâzım, her yıl mezun olan öğrenci sayısı yani. Gerçek ise yılda 30 mezun-dur. ' O da yalnız Yıldız Yüksek Teknik Okulu'ndan. KTÜ Jeodezi Bölümünün mezun vermeğe başlaması ile bu rakam en çok 70 i1 bulacaktır. Bu demektir ki mevcut insan gücü açığını dikkate almasak bile aradaki mesafeyi muhafaza et-mek için bugünkü kapasiteyi üç misline çıkarmak zorunluğu vardır. Önümüzdeki yıllarda İTÜ ve diğer yüksek öğretim kurumlarımızda Jeodezi öğreniminin başlaması ile söz konusu insangücü açığının kimsen de olsa kapatılmasına büyük katkıda bulunulmuş olacaktır. Jeodezi öğrenimi bütün dünyada çok masraflı bir öğrenim olarak kabul edilir. Bu bakımdan Üniversitemizde Jeodezi laboratuvar-larının tamamlanması için daha pek çok tahsisat ve emeğe ihtiyaç vardır. Söz buraya gelmişken büyük düşünür : «Henri Poincare'nin Bilim ve Metod isimli kitabından şu satırları aktarmadan geçemiyeceğim :

«Küremizin şeklini ve boyutlarını bilmekte ne menfaatimiz olduğunu herkes anlıyor; fakat bazı kimseler belki de aranılan sıhhat ve vuzuhtan hayrete düşe-ceklerdir. Jeodezicilerin sarfettikleri gayretler neye yarar?

Bu soru bir parlâmento üyesine sorulsaydı onun : Jeodezinin en faydalı bilim-lerden biri. olduğuna inanmak isterim; çünkü bu bize en çok pahalıya oturan bi-limlerden biridir» cevabını vereceğini tasarlıyorum.

Jeodezi Enstitüsünün Üniversitemize ve milletimize hayırlı olmasını temenni eder, Jeodezi Bölümü öğrencilerine seçtikleri öğrenim ve meslek hayatlarında ba şarılar dilerim. . ..

12

. HABtTA ve -KADASTRO MÜHBNDtSILEBl ODASI BAŞKANI M.

ESÖN ERTÜBK'ün KONUŞMASI

Sayın Vali, Sayın Rektör, Sayın Dekan, Karadeniz Teknik Üniversitesinin

Güzide Öğretim Üyeleri ve Yardımcıları, Değerli Öğrenci Kardeşlerim

Kıymetli Misafirler,

Sözlerime başlamadan evvel bendenize bir davetli olarak söz fırsatını veren tertipçi arkadaşlarıma huzurlarınızda aleni teşekkür ederim.

Harita Mühendisleri Odası Başkanı olarak, İnşaat ve Mimarlık Fakültesi De-kanı Prof. Sayın Orhan Bolak beyefendinin, Fakülteleri bünyesinde bir «Jeodezi Enstitüsü» açılması münasebetiyle yapılacak tören için bendenize vaki nazik da-vetlerine adeta koşarcasına yetişmeyi ve bu mutlu olaya iştiraki hayatımın en mesut ve zevkli anı telâkki etmekteyim.

Muhterem Üniversite, mensuplarına, Oda Yönetim Kurulu ve bütün mühen-dis meslektaşlarım adına en samimi tebriklerimi iletir, Enstitünün, memleketimiz ve sinesinde yetiştireceği kıymetli genç kardeşlerim için hayırlı ve başarılı olma-sını temenni ederim.

Bu, benim ve bütün meslektaşlarım için gerçekten mutlu bir olaydır. Mem-leketimizin büyük ihtiyacını duyduğu bir ihtisas alanına gerektiği şekilde değer verilmeye başlanmış ve Türk gençleri için ihtisas ufukları genişletilmiştir.

Bunu düşünen, takdir eden ve gerçekleştirenleri ne kadar alkışlasak azdır. Jeodezi mühendisliğinin, harita mühendisliğinin veya başka bir deyimiyle ölçme mühendisliğinin köklerinin, tâ milâttan önceki devirlere kadar uzandığı ve o gün-den bugüne insan yaşantısıyla birlikte gelişerek çağımıza kadar ulaştığı ve insan-lık var oldukça ihtiyacının duyulacağı bir meslek olduğu hepimizce malûmdur.

Bir atom mühendisliği, bir elektronik mühendisliği, bir tekstil mühendisliği gibi yeni mühendislik branşlarına benzemîyen bu kadar eski bir mühendislik ko-lunun memleketimizde niçin gecikmelere uğradığı ve bu branşta yetişen pek çok .sayıdaki mühendisin neden Avrupalarda yetiştirilmesine devam olunduğu üze-rinde durarak sizlerin kıymetli vakitlerini almak istemiyorum. Geç de olsa, veri-len kararlar, at ı lan adımlar memleketimiz için büyük bir kazanç olmaktadır. Bunda rolü olanları yürekten tebrik eder ve alkışlarım. Bu parlak kıvılcımın, diğer Teknik Üniversitelerimize de sıçramasını samimi olarak temenni etmekteyim.

D. P. T. yayınlarından elde ettiğimiz bilgilere göre, Harita Sektöründeki mü-hendis niteliğinde yüksek teknik nitelikteki insangücü açığının, IV. beş yıllık dev-re sonunda yani 1982 de 1500 civarında olacağı belirtilmektedir. Bu açık pek ta-biîdir ki, kademeli ve belirli bir hedefe yöneltilmiş, mühendislik öğreniminden geçmemiş ve bu formasyonu almamış olanlara, bir çırpıda, mühendissiniz demek-le kapatılamaz.

Kanaatimizce, ancak, mevcut ve açılacak teknik üniversitelerimizde ve mü-hendislik akademilerinde, sistemli ve programlı bir şekilde ihtisas kollarını Ka-radeniz Teknik Üniversitesinde olduğu gibi açmak ve gerçek mühendisleri yetiş-tirmekle kapatılabilir.

13

Karadeniz Teknik Üniversitesinin ileri görüşlü teşebbüsünü tekrar takdir ve kıvançla anar, kendilerini tebrik eder, Odamız İhtisas Komisyonlarının, her türlü yardım ve işbirliği hususunda emirlerinde olduklarını ifadeden gurur duyarım.

Sözlerime burada son verirken, hepinize sonsuz saygı ve şükranlarımı arze-derim.

JEODEZÎ ENSTİTÜSÜ ÖĞRENCİLEBÎ ADINA TAHfR ÖZDÎMii KONUŞMASI

. Sayın Vali, Sayın Belediye Reisi, Sayın Rektör, Sayın Dekan, Kıymetli Misafir-lerim ve Sevgili Arkadaşlarım,

t Beş yıllık çeşitli aşamalardan sonra bugün bünyesinde yepyeni bir filiz veren KTÜ'ne en son katılan bizler şu anda duyduğumuz içten mutluluğu belirtmek is» tsrken günümüzü şereflendiren siz saygıdeğer konuklarımıza hoşgeldiniz deriz.

'. Yalnızlığımızı yitirme çabalarında olduğumuz bir sırada Enstitümüzün kurulması şerefine bugünü düzenliyen jeodezi Enstitüsü mensuplarına, gösterdikleri yakın il-

, giden dolayı teşekkürlerimizi sunarız. Yeni kurulmuş bir üniversitenin çok yönlü 'derslerinin yanısıra iki hafta önce öğrenime başlayan Jeodezi Enstitüsünün bundan böyle karşılaşacağımız kendi müşküllerine gerekli çözüm yollarını kısa zamanda bulması bizlerin kaçınılmaz dileği olacaktır. Bu nedenledir ki İnşaat ve Mimarlık Fakültesinin bünyesi içinde Jeodezi öğreniminin nekadar güç olduğunu kabullenerek bize mesleki desteği sağlayacak Jeofizik ve diğer bölümlerin açılıp ve yine kendi şahsiyetimizi kazandıracak olan Yer Bilimleri Fakültesi'nin en kısa zamanda kurulmasını genel dileklerimiz arasında sıralamak isterim.

Problemlerimizin çözümü her zaman olduğu gibi, yine idaremiz, hocalarımız ye biz öğrenciler arasındaki anlayış ile dayanışmaya bağlıdır. Bu koşullar altında bizlere düşen görevi başarıya ulaştıracağımıza inanıyoruz. Pek yakında kuracağı-mız öğrenci örgütünün de gerçek amacı bu olacaktır. Bütün bunların yanı sıra üniversitemizde şimdiye kadar halledilemeyen sosyal imkânsızlıkların giderilmesi uğraşında kendi çapımıza düşeni yapmaktan hiç bir kez kaçınmıyacağımız gibi memleket sorunları karşısında daima uyanık ve bilinçli olabilen Atatürk ilkelerine sadık üniversiteli arkadaşlarımızın saflarında yer alıp onlarla güç birliği yapmak-ta hiç bir hata yapmayacağız.

Her şeyden önce geleceğin Türkiyesinde bizlere düşecek görevler, yüklenece-ğimiz sorumluluklar karşısında, başarının zirvesine erişebilmek için çalışmak, çok çalışmak düsturlarımızın en öncüsü olacaktır.

Kalkınma uğraşımızda tekniğin önemini idrak ederek bu dalda yeni bir istik-bal hazırlayan Jeodezi Enstitüsü'nün vatanımıza hayırlı olmasını diler, huzurları-nızdan saygı ile ayrılırım.

14

JEODEZİ ENSTİTÜSÜNÜN AÇILIŞI DOLAYISIYLA ÇELEN TELÇRAFLAR, MEKTUPLAR

KTU Jeodezi Enstitüsü'nün açılışı dolayısıyla sayın Dekan Prof. Orhan Bolak'a, Türk Jeodezi Derneği Başkanı Sayın Doç. Dr. Erdoğan Özbenli'ye gelen telgraflar, mektuplar yüzden fazlaydı. Bunların çoğu yurdun çeşitli yerlerindeki meslekdaş-lardan gelmişti. Telgrafların, mektupların bazılarını buraya alıyoruz.

SAYIN CUMHURBAŞKANI CEVDET SUNÂY ÂDINA, GENEL SEKRETER CİHAT ALPÂN'İN TELGRAFI :

Telgrafınızı Sayın Cumhurbaşkanına arz ettim. Memnun oldular. Harita Hiz-k metleri dalında ihtiyaç duyulan elemanları yetiştirecek olan Jeodezi Enstitüsü'nün öğrenime açılması dolayısıyla ilgilileri tebrik ettiklerini ve bu enstitüde okuyacak gençlerimize başarılar dilediklerini saygılarımla arz ederim.

SAYIN BAŞBAKAN VE ADALET PARTİSİ GENEL BAŞKANI SÜLEYMAN DEMİR-EL'İN TELGRAF» :

f ■ Fakültenizin Jeodezi Enstitüsünün hayırlı uğurlu olmasını temenni eder başarı dileklerimle selâm ve muhabbetlerimi sunarım.

SAYIN CUMHURİYET HALK PARTİSİ GENEL BAŞKANI İSMET İNÖNÜ'NÜN TELGRAFI :

Nazik davetinize teşekkür ederim. Yeni Enstitümüzün başarılı olmasını diler saygılar sunarım.

SAYIN TÜRKİYE İŞÇİ PARTİSİ GENEL BAŞKAN! MEHMET ALİ AYBAR'SN TELGRAFI :

Fakültenizde bu yıl öğrenime başlıyan Jeodezi Enstitüsü'nün açılışı dolayısiyle vaki nazik davetinize teşekkür ederim. Gerçekte bu mutlu gününüzde aranızda bu-lunmaktan büyük şeref duyacaktım, ancak yoğun bir çalışma içinde bulunduğumu takdir edersiniz. Öğrenci kardeşlerimin Anadolumuzun bağrında teknik bilgilerle donatılmasında Enstitünün bir aşama olması dileğiyle sizlere ve öğrencilere içten-likle başarı dileklerimi sunarım. Saygılarımla.

SAYIN CUMHURİYETÇİ KÖYLÜ MİLLET PARTİSİ GENIL BAŞKANI ALPASLAN ÎÜRKEŞİN TELGRAFI :

Yeni öğrenime başlayan Fakültenizin açılış töreninde bulunmayı çok istiyor-dum. Fakat işlerim dolayısiyle imkân bulamadım. Enstitünüzün memleketimize ha-yırlı ve uğurlu olmasını dileyerek başta siz olmak üzere bütün öğretim üyeleri ile öğrencilere sağlık ve başarılar dileyerek sevgilerimi saygılarımı sunarım.

15

SAY9M İMAR VE İSKAN BAKAN! HALDUN MENTEŞEÖĞLU'NUN TELGRAFI :

Fakültenizde bu yıl öğrenime başlayan Jeodezi Enstitüsü'nün açılışına tebrik-lerimi ve nazik davetinize teşekkürlerimi bildirir, bu vesileyle başarılar temenni eder, saygılar sunarım.

SAYIN ULAŞTIRMA BAKANI Dr. SADETTİN BİLGİÇ'İN TELGRAFI :

Bugün yapılacak olan Jeodezi Enstitüsü açılış törenine ait davetinizi aldım. Teşekkür ederim. Bakanlık bütçesi hazırlıkları münasebetiyle davetinize katılamı-yacağım için özür diler, saygılar sunarım.

SAYİN ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI REFET SEZGİNİN TELGRAFI :

Davetinize teşekkür ederim. Mazeretime binaen Fakülteniz Jeodezi Enstitüsü-nün açılış merasimine katılamıyacağımı bildirir, Enstitünün hayırlı ve uğurlu ol-/nasını temenni ederim.

» SAYIN TRABZON MİLLETVEKİLİ ALİ RIZA UZUNERİN TELGRAFI :

Jeodezi Enstitüsü'nün açılışı dolayısiyle vaki nazik davetinize teşekkürler. Tebriklerimle başarı dileklerimin kabulünü istirham ederim. Saygılarımla.

SAYIN ATATÜRK ÜNİVERSİTESİ REKTÖRÜ Prof. Dr. REŞİT SÖNMEZİN TEL-GRAF! :

'Fakültenize bağlı Jeodezi Enstitüsü'nün açılış törenine ait nazik davetinize çok teşekkür ederim. İşlerimin çokluğu yüzünden katılamıyacağımı üzülerek bildirir hayırlı ve uğurlu olması temennisiyle başarılar dilerim.

MESLEĞİMİZİN KURUCUSU SAYIN İSTANBUL YÜKSEK TEKNİK OKULU ÖĞRE-TİM ÜYESİ MACİT ERBUDAK'SN TELGRAFI :

Tebriklerimle başarı dileklerimi sunarım.

SAYIN DEVLET PLÂNLAMA TEŞKİLÂTI UZMANİ MÜHENDİS ÖZKAN TURUNÇ'-UN TELGRAFI :

Mutlu günde aranızda bulunamadığımdan üzgünüm. Şahsınızda, diğer arka-daşlarımın da başarısını tebrik eder, muvaffakiyetler dilerim.

SAYIN HARİTA GENEL MÜDÜRÜ KORGENERAL KEMALETTİN EKENİN TEL-GRAF! :

Fakültenize bağlı bir Jeodezi Enstitüsünün açılacağını nazik davetinizden mem-nuniyetle öğrenmiş bulunuyorum. Daha önce planlanmış görevlerim dolayısiyle Ens-titünün açılış törenine katılamıyacağımı üzülerek bildirir, başarı dileklerimi suna-narım.

SAYIN TAPU VE KADASTRO GENEL MÜDÜR YARDIMCISI YÜKSEK MÜHiN-DİS TEVFİK ÂTEŞİN TELGRAFI :

İlme ve yurdumuza büyük yararlar sağlıyacağına inandığımız Jeodezi Enstitü-sü'nün açılmasını kıvançla karşılamakta ve mutluluk duymaktayız. İlgililere şük-ranlarımızla birlikte başarılar dileriz.

16

İSTÂMBUL ÜNİVERSİTESİ JEOFİZİK KÜRSÜSÜ'NDEN SAYIN Prof. Dr. İHSAN ÖZDÖĞAN'SN MEKTUBU :

Nazik davetinize teşekkür ederim. Açılışa katılamamaktan çok üzgünüm.

Jeodezi Enstitüsünü mutlu bir teşebbüs olarak karşılar, uzun yıllar payidar ol-masını, en halisane dileklerimle, temenni ederim.

Hürmetlerimle.

İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ ANALİZ KÜRSÜSÜN'DEM SAYIN Prof. NAZIM TERZİ-ÖĞLU'NUN MEKTUBU :

fi

Fakültenizde açılan Jeodezi Enstitüsü için sizi tebrik eder ve yeni Enstitüye başarılar dilerim.

Bu vesile ile saygılarımı tekrarlarım.

İSTANBUL TEKNİK ÜNİVERSİTESİ TOPOGRAFYA KÜRSÜSÜNDEN SAYIN Prof. ' GÜNDOĞDU ÖZGENİN TELGRAFI :

Jeodezi Enstitüsünün açılışını tebrik ederim. Daima başarı temennisiyle.

İSTANBUL YÜKSEK TEKNİK OKULU ÖĞRETİM ÜYESİ SAYIN Doç. Dr. AHMET /AKSOY'UN TELGRAFI :

Enstitünüzün açılış töreni için nazik davetiyenizi aldım. Törene katıiamıya-cağımdan üzüntü duyuyorum. Enstitü mensuplarına teşekkürlerimle başarılar dî-ler, açılışın meslek ve memleketimiz için hayırlı olmasını temenni ederim.

' SAYIN Prof. ZİYA PAYZIN İLE SEVİM PAYZIN'IN TELGRAFI :

Jeodezi Bölümünün açılış töreninde bulunamadığımızdan üzgünüz, memleket için çok yararlı olan bu bölümün açılışını en iyi dileklerle kutlar, Erdoğan Beyin başarısını da ayrıca tebrik ederiz. Saygılarımızla.

ORTA DOĞU TEKNİK ÜNİVERSİTESİ TOPOGRAFYA KÜRSÜSÜNDEN. Doç-. Dr. KASIM YAŞAR İLE, Asisî. Prof. A. FAHRETTİN AYDININ MEKTUBU :

Göndermek lûtfunda bulunduğunuz açılış töreni davetiyelerine teşekkür ederiz.

Değerli mesleğimiz üzerinde emellerinizi gerçekleştirerek memleketimizin en mühim ihtiyacı olan böyle bir mühendislik branşının sür'atle tarafınızdan inkişaf ettirilerek mevki tatbike konmasına çok memnun olduk.

Siz ve kıymetli mesaî arkadaşlarınızı candan tebrik eder ilerdeki temaslarımı-zın sıklaştırılmasının kabulünü derin saygılarımızla istirham ederiz.

SAYIM MÜTEAHHHİT MÜHENDİS MUZAFFER ERSAN'İN TELGRAF! :

Jeodezi Enstitüsü'nün açılış kokteyline davetiniz için teşekkür edsrim. Bu vesile ile öğrenmiş olduğum mutlu hadiseyi şahsınızın azimkar çalışmalarının, müs-bet eseri olarak alkışlıyorum. Üniversitenizin bünyesini tamamlıyan Jeodezi Ens-titüsünün memleketimiz için hayırlı olmasını diler, iyi dileklerimi sunarım.

17

REKTÖRLE TOPLANTI

Açılış töreninden sonra Jeodezi Enstitüsü Direktörü Doç..Dr. Erdoğan Özbenli i le TMMOB Har i ta ve Kadast ro Mühendis ler i Odas! Başkan ı M. Emin Ertürk, Başbakanlık Tapu ve Kadastro Gn. Md. Fen Müşaviri A. Rıza Yurdakul'un başkanlığı altında Erdoğan Örüklü, Erdal Koçak, A. Hamdi Huysal, Hüseyin Erkan, Kadir Pala, S. Galip Varilci'den kurulu Tapu ve Kadastro temsilcileri, İmar ve İs-kân Bakanlığı temsilcisi Haldun Özen KTÜ Rektörü Sayın Prof. Ahmet Özel'i ma-kamında ziyaret ettiler. Bu toplantıda, Ankara'dan gelen temsilciler adına yapılan konuşmalarla, Sayın Rektörün konuşmasını aşağıya alıyoruz.

İ Rektör, Prof. Ahmet Özel — Meslekdaşların toplantıya katılması bizi çok

memnun etmiştir. Bu ilginizin devamı bizi sevindirecektir. Biz önemli bir işe baş-ladığımız kanısındayız. Elbirliğiyle Jeodezi Bölümü'nü geliştirmeye çalışacağız. İl-giniz Müessesemize kuvvet vermektedir.

z Başbakanlık Tapu ve Kadastro Gn. Md. Temsilcisi Y. Müh. Âli Rıza Yurdakul —

' Türkiye'de ilk defa bir Üniversite bünyesi içerisinde, mesleğimiz Geodezi Ens-titüsünün açılışı kıvancı ve sizlerin de böyle bir gündeki çok meşguliyetiniz neden-leri ile, ziyaretimizi geciktirdiğimiz için bizleri hoş göreceğiniz kanısı ve inancı içersindeyiz.

Gerek başta Genel Müdürümüz sayın Galip Esmer ve Genel Müdürlüğümüzün diğer ilgilileri ve gerekse şahsım adına ve burada bulunan Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü mensubu arkadaşlarım adına, mesleğimize olan yakın ilginiz ve yar-dımlarınız için şükran hislerimizi sunmak isterim.

Bu vesile ile, Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü, imkânları içersinde sizlere yardımcı olmaktan, samimi ve gönülden belirterek sunmak isterîm, kıvanç duya-caktır.

Bununla birlikte Geodezi Enstitümüzün geliştirilmesi, burada görevli ve gayretli meslektaşlarımızın olduğu kadar, bundan evvel olduğu gibi, bundan sonra da devam edeceğine inandığımız değer verdiğimiz sizlerin ilginiz ve yardımlarınızın eksilmemesi ile mümkün olabilecektir.

Bizlere, göstermiş olduğunuz yakın ve samimi ilginiz için arkadaşlarımla bir-likte teşekkürlerimi sunarım.

İmar ve İskân Bakanlığı Temsilcisi Haldun Özen —■ İkinci Beş Yıllık Kalkın-ma Plânı ile 1968, 1969 yıllan programları İmar ve İskan Bakanhğı'na «şehirleş-me olayının tümüne sahip çıkma» görevini vermiştir. Halen Bakanlık bu yolda, bir yeniden düzenleme çalışmasının içindedir.

Şehirleşme olayına sahip çıkma konusunda harita mühendisine daima ihtiyaç vardır. Şehirlerimizin planlama hizmetlerinde kullanılacak haritaların hazırlanması,

18

bu haritaların dayandığı ölçü tesislerinin korunması, değişikliklerin izlenmesi işleri yoğunlaştıkça Bakanlığın harita mühendisi ihtiyacı artmaktadır.

Bakanlık belediyelerin teknik hizmetlerinin yürütülmesinde bir teknik yardım, denetleme organı olarak çalışmak yolundadır. Belediyelerin plan uygulaması hiz-metleri, teknik personel yetersizliği yüzünden büyük ölçüde ele alınamamaktadır.

İmar ve İskân Bakanlığı, bugüne kadar harita mühendisi ihtiyacını İstanbul Yüksek Teknik Okulu'ndan karşılamaktaydı. Son yıllarda istenen sayıda mühen-dis bulamamaktayız. Bu sebeple, Karadeniz Teknik Üniversitesi Jeodezi Enstitüsü'-nün açılışını büyük bir memnunlukla karşılıyoruz.

, Enstitü'nün yetiştireceği yüksek nitelikli personel harita, tapu, kadastro sek- törünün en önemli dar boğazının ortadan kalkmasını sağlayacaktır.

Sayın Rektör, başta siz olmak üzere Jeodezi Enstitüsü'nün açılışında emeği ge-çenlere teşekkürlerimizi, tebriklerimizi sunarız.

Rektör, Prof. Ahmet Özeî — Erdoğan beyin büyük tecrübesiyle, bilgisiyle bu * jş yürüdü. Birkaç defa, bana, bu bölümün açılması için teklifte bulundu. Son defa, ' gene, meslekdaşların arzusu olarak, bölüm talebini iletti.

Üniversitemiz bir ara kapanma tehlikesi geçirdi, öğrenciler yürüyüşler yaptı-lar. Clemanceau'nun dediği gibi, basın her işin kötü taraflarını belirtir, iyi taraf-ları üzerinde durmaz.

/ Mart 1967'de sayın Abdi İpekçi Rektörleri radyoda açık oturuma davet etti. Yalnız Kurdaş, bir de ben katıldık. İstanbul Teknik Üniversitesi, burayı okul olarak telâkki ediyordu. Bu açık oturumda ispat ettim ki Orta Doğu Teknik Üniversitesi bizim üniversitemizi yürütebilecek seviyede değildir. Master seviyesinde çok az personel yetiştiriyor. Bu müesseseyi Millî Eğitim Bakanı iken ben kurmuştum. s Maçka Teknik Okulunu da açtım. İki müessesede de iki kademeli eğitim düşün-düm. Bunu gerçekleştirdim. Karadeniz Teknik Üniversitesi de iki kademeli mühendis yetiştirecektir. Yakında yörüngesine girecek, ideale yaklaşacaktır.

Karadeniz Teknik Üniversitesinin kanunî düzeni kuruldu. Erdoğan Bey gene İsrar ediyor. Geleceğin Rektörüdür, o. Ben «Mevcut iki elemanla nasıl açalım? Bu-rada işi yürütecek bir kadro teşekkül ederse, bu olur. Bir de İstanbul Teknik Üni-versitesi yardımı öngörmeli,» dedim. Erdoğan Bey bana hemen dört kişi teklif etti. Onları aldık. İş kanalına girdi. Ben de bölümü açmak cesaretini buldum.

İstanbul Teknik Üniversitesinde olduğum sıralarda, orada bir Harita Bölümü açmayı düşünmüştüm, yakın arkadaşım olan Ekrem Ulsoy'Ia temas ediyordum. 1954'de İtalya'dan Prof. Nistry'yi çağırdım. O da beni İtalya'ya davet etti. Orada harita mühendisliği eğitimini tetkik ettim. Sonra politikaya atıldık. İş yarıda kal-dı. Orada yapamadığımız işi, burada yapmış olduk.

■19

TÜRK JEODEZİ DERNECİ'NİN KOKTEYL'!

6.1.1969 günü saat: 18,00'cb Türk Jeodezi Derneği'nin Kokteyli vardı. Kok-teyl neşeli bir hava içinde 22.30'a kadar sürdü. Arkadaşımız Erdal Koçak'la Hü-seyin Erkan toplantıya katılanların Jeodezi Enstitüsü'nün açılışı ile ilgili izlenimle-rini topladılar. Bu izlenimleri de alıyoruz.

Vali Kemal Gazezoğiu — Muhterem hanımefendiler ve beyefendiler,

Bugün Karadeniz Teknik Üniversitesi Jeodezi Enstitüsü'nün açılışı dolayı-sıyla buradayız. Bu bölümün açılmasından dolayı duyduğumuz mutluluk sonsuz-dur. Bilhassa Trabzon'un, daha doğrusu Karadeniz'in en büyük iftihar vesilesi, mazisi arsa varan bir İstanbul' Teknik Üniversitesi memlekette en çok lüzum ve ih-tiyaç hissedilen bir bölümü açamamışken kısa ve altı senelik bir dönem içerisinde bu bölümü açmış olması ve ilk defa da bu üniversiteye nasip olması dolayısıyla üniversite öğretim üyeleri kadar Trabzonlular ve onun dışında bizler de çok mut-luluk duyuyoruz. Bu bölümün memleket sathındaki faydasını izaha lüzum görmü-yorum. Bilhassa buradaki iki aya varan hizmet dönemimde bir köylü vatandaşın vermiş olduğu dersi naklederek izah etmek isterim.

* Biliyorsunuz hizmetlerimizde ellerimizde bir tak ım haritalarımız vardır. Be-nini de var. Bunun üzerinde okullar, yollar, suyu bulunan köyler, belediyesi bulu-nan köyler kayıtlıdır. Bilhassa Trabzon'da yola karşı olan heves çok büyük. Gün-de en aşağı üç - beş tane köy heyeti ziyaret eder. Köylü yol yapacağı zaman, bu-nun kısa olması, kolay yapılması, az zaman alması için benden motorlu vasıta is-ter. Ben haritayı tetkik ederim. Onun kısa dediği yer on-oniki kilometredir, be-nim hesabımca. Adam yaklaşır yanıma : Falanca köy neresi, şurası, falanca köy neresi, burası, ben yerini gösteririm. Kendisinin belki okuması yazması da yok. Fakat bir mesafe tahminiyle, iki köy arasındaki mesafenin bu kadar olamıyacağını, bu haritanın yanlış olduğunu ifade eder.

Arazi üzerindeki tatbikatımız da köylü vatandaşı haklı bulur. Bugün memle-ketteki haritacılığın gerçeği budur. Bu bölümün üniversitemizde kurulmasıyla yan-lış haritalardan, yanlış tatbikattan biz de kurtulacak ve erkanı harp köylülerimize mahcup olmaktan sıyrılacağız.

Bu vesile ile, Karadeniz Teknik Üniversitesi'nin öğretim üyelerine, başta sayın rektörleri, dekanları, öğretim üyeleri bulunmak şartıyla çok teşekkürlerimi, bize bu teknik bölümü kazandırmış olmaları dolayısıyla da minnetlerimi ifade etmek iste-rim. İyi geceler hepinize.

K.T.Ü. Rektörü, Prof. Ahmet Özel — Çok muhterem misafirler,

Bu gecenin tertipcileri olan, yeni açılan bölümümüzün başkan ve üyelerine, huzurunuzda, çok güzel tertip edilen bu gece için, teşekkürlerimi ifade ederken şehr imiz in , Trabzon 'umuzun muhterem ve çok değer l i va l is in in , bö lü-mün aç ı lmas ı münasebetiyle üniversitemize yönelmiş teveccühkâr ve lu-tufkâr beyanlarından dolayı huzurlarınızda kendilerine teşekkür ederim.

20

Şüphesiz ki KTÜ yeni kuruluşlarla memleket hizmetinde kendi rolünü ve va-zifesini ifaya devam edecektir. Bu bölüm hakikaten önemlidir. Memleketimizin son derece muhtaç bulunduğu bir bölümdür. Bu bölüme, bu yüksek mühendislik ko-luna ilk defa üniversitemizin başlamış bulunması, üniversitemiz için hakikaten bir bahtiyarlık teşkil etmektedir. Nitekim, İTÜ iki yüz yıllık bir müessesedir, bu müessese ancak gelecek sene bu bölümde tedrisata başlayacaktır. İTÜ, yani iki yüz yıllık millî müessesemizin üniversitemize müteveccih yardımlarından, üniversite-mize yönelmiş hizmetlerinden dolayı daima o üniversitenin mensuplarına son de-rece müteşekkir, hattâ minnettarız. Bu itibarla bizim üniversitemizde açılmış bu-lunan bu bölüme yardımlarını esirgemeyeceklerini ifade ettiklerinden dolayı ve yazılı bir belge elimizde bulunduğundan dolayı ayrıca müteşekkir bulunmaktayız.

Bu geceyi, bu münasebetle tertipleyenlere huzurunuzda teşekkür ederim. Bu gecenin, şimdiye kadar olduğu gibi, bundan sonra da çok neşeli geçmesini dilerim.

Tekrar ediyorum. Bu bölümün, KTÜ'nde bir fikir meşalesi olarak doğması memleketimiz için, üniversitemiz için bir büyük bahtiyarlıktır. Bu fikir meşalesiy-le genç kuşaklar kendi meşalelerini yakacaklar ve memleket sathına bu fikir me-şalesiyle hizmetler götüreceklerdir. Bu itibarla, son derece önemli bulunan bu bö-Jümümüzün yine hayırlı ve feyizli olmasını dilerken bu gecenin daha da neşeli geçmesini diler, saygılar sunarım.

Dekan, Pırof. Orhan Bolak — Çok sevgili misafirlerimiz,

Bukadar sevgi halesi içinde, bukadar, samimi, bukadar memnun bir hava içinde insan hitap etmekte endişe ediyor, korkuyor doğrusu. Ben şunu söylemek istiyorum *'ki, hayatımın en mesut, en tatlı günlerinden birini yaşıyorum. Sevgi her şeyin üstün-dedir. Bir şey sevilirse o şey başarıya ulaşır. Yoksa iş olsun diye, vazife olsun diye bir şey yapılırsa o angaryadır, o çok rutin bir iştir. Binaenaleyh, hep beraber, sevgiyle, belli bir gayeye, belli bir hedefe, bir istenen neticeye varmış olmanın se-vinci içindeyim. Mutluluk içindeyim. Neşe içindeyim. Çok memnunum. Fakültemiz yeni bir bölüm kazanmakla, memleket için faydalı bir unsur kazanmakla bahtiyardır. Hepinizi tekrar sevgiyle kucaklarım. Sağ olun.

Türk Jeodezi Derneği Başkanı, Doç Dr. Erdoğan Özhenli — Muhterem misafir-ler, sevgili dostlarım,

Bundan beş yıl önce, KTÜ'nde görev almak üzere yola çıktığımda aklımda, fikrimde bugün vardı. Meslek ve memleketimiz için çok mutlu bir neticenin alın-dığı bu günde maalesef fikirlerimi derleyip, toplayıp size arz etmekten acizim. Bu mutluluk içinde boğulmuş durumdayım. Bu mutlu güne erişilmesinde büyük hiz-metleri olan sayın üniversite yöneticilerine ve sayın mesai arkadaşlarıma teşekkür-lerimi huzurlarınızda arz etmeyi bir borç bilirim. Hürmetlerimle.

Bayan Sevim Bilgin —• Efendim, bu geceyi tertiplediğiniz için üniversite adı-na bütün arkadaşlarıma çok çok teşekkür ederim. Çok heyecanlıyım, efendim. Bu güzel gecede bütün arkadaşlarımı ve büyüklerimi gördüğüm için heyecanlanıyorum. Bu açılış, inşallah üniversitemiz adına hayırlı ve uğurlu olur. İyi geceler, efendim, iyi eğlenceler.

Bay Böleni Tuncay — Sayın davetliler,

Ben de sizlere tercüman olarak konuşmak görevini almış bulunuyorum. Bu mutlu gecede, çok kıymetli KTÜ camiasına misafir olmakla bahtiyarız. KTÜ'nin

21

her geçen gün, her geçen ay ve yıl daha kuvvetleneceğinden ve memleket irfanında büyük görevler ifa edeceğindn en ufak bir şüphemiz yoktur. Kıymetli hocalarımızı ve sevgili öğrencilerimizi bu yeni müessese dolayısıyla tebrik eder, hepinize hayırlı günler, Türkiye'ye mutlu yarınlar dilerim.

Bolüme yanlan ilk kız öğrencinin, babası Y. Müh. Mesut Erden — Sayın

Vali Beyefendi, Rektör Beyefendi, KTÜ'nin muhterem öğretim üyeleri,

Hepinizi hürmetle selâmlarım. Bendenize de Jeodezi Bölümü'nün ilk kız öğ-rencisi olan Güner Erden'in velisi olarak söz verilmiş olması hayatımın en mutlu bir anını teşkil etmektedir. Hakikaten, bunu samimi olarak ifade etmek istiyorum ki, hayatımın en mutlu bir anını şu anda yaşamaktayım. Şu güzide topluluğa hi-tap etmek benim için büyük bir mutluluktur. Bana bu imkânı veren tertip komi-tesine şükranlarımı bilhassa arz etmek isterim. Bundan sonra da artık söylenecek bir şey yoktur. Hepinizi hürmetle selâmlar, huzurunuzdan hürmetle ayrılırım, efen-dim. Sağ olun.

* Bayan Özbenli — (adına Hüseyin Erkan...) Efendim, bayan Özbenli şu anda salonda değillermiş. Sizden özür diliyorlar.

, '' Yusuf Başlamışla — Değerli konuklar, Sayın Öğretim Üyeleri ve arkadaşlarım,

Kıymetli hocalarımız ve konuklarımız kendi duyduklarını en güzel cümlelerle ifadeye çalıştılar. Ben de bir şeyler ifadeye çalışacağım ama bu bîr tek lisanla ol-mıyacak. Beş dilden bahsedeceğim. Şair bir cümleyi beş dille talim ediyor.

Bu senin gözlerinin elinden Bu memleketi terkedip gideceğim Alp dağlarına varacağım dördüncü Henri misali Yalınayak karlarda tırmanacağım^ tırmanacağım Ve zirvede seni bulacağım Çok şeyler istiyorum senden, çok şeyler 1 Aşktan ve sevgiden yana

Ti vogli o bene

Işıklar yeşilliklerde erimiş Kuşlar insanlarla haşır neşir Bu insanlar, bu kuş, bu yeşillik ayrılamazlar birbirlerinden Oysa biz ayrıyız sebepsiz

Bîr bira kadehinde büyüyor gözlerim İçimde ümit büyüyor leh liebe Dich

Sen Trabzon akşamlarını bilmezsin Şarap şarap batar ufukta güneş, Bir damla içemezsin Sonra bir gece başlar şen şakrak

Bir şarkı yükselir uzaklardan Ve sen gelirsin aklıma Yaşadığımı o zaman anlarım Je t'aime

22

Sisler ikliminden bir mektup alacaksın Mektubu akşam üzeri alacaksın Ellerin titreyecek açamiyacaksın Ve anlayacaksın I love you

Daha ne isyorsun yavrum daha ne istiyorsun Kaldır artık şüpheci bakışlarını Ne olur kaldır Seni seviyorum.

Bayan Âyzer Görkan — Efendim,.

Ben de bu gece çok mutluyum, çok sevinçliyim. Başka hiçbir şey söyleye-mîyeceğim. Affedin.

Bayındırlık Müdürü Y. Müh. Ali Cengiz — Sayın Valimiz, Muhterem Rektö-rüm, Dekanlar, Sayın Doçent ve Kıymetli Öğretim Üyeleri ve Kıymetli Yardımcı-ları ve hülâsa bizim bu toplantı içinde cem olduğumuz ve birbirinden tefrik ede-miyeceğim, kıymetli, mühendisliğe aşık, mühendisliğin kıymetli gününe katılmış kardeşlerim,

Bana da burada söz verilmiş olmasından büyük bahtiyarlık duyuyorum. Yal-nız bugün açılışıyla çok derinden haz duyduğumuz jeodezinin bu Üniversite-de temsil edilmesiyle çok mutluyuz. Bir çocuğun konuşmasından annesi, babası ne kadar haz duyar, baba olanlar bilir. Baba olacaklar da bu sözümle herhalde anlayacaklardır. Biz öyle istiyoruz ki, biz duyuyoruz, konuşuyoruz. Yalnız yarın o konuşacak olan bugünün tomurcuğu ve bugün temeli atılmış olan Jeodezi me-zunlarının konuşmasını istiyoruz. Konuştukları gün biz daha çok mutluyuz. Ne-tice itibariyle mühendislik jeodeziye de uygun, her branşa da uygun olarak benim anlamımda şu demektir. Biraz dağ, biraz deniz, biraz nehir, biraz gök, velhasılı kainat mühendislik demektir. Hepinizi saygıyla sevgiyle selâmlarım.

ÖĞRENCİLERLE TOPLANTI

7.1.1968 Salı günü M. Emin Ertürk, Ali Rıza Yurdakul, Haldun Özen öğren-cilerle bir toplantı yaptılar. Öğrenciler bu toplantıda burs isteklerini belirttiler. Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası'nın devamlı yardımlarını, ilgisini istediler, Oda başkanı da odamızın daima yardıma hazır olduğunu, dileklerini ilgililere ile-teceğini belirtti.

SİMPOZYUM

Aynı gün, yeni kurulan Jeodezi Enstitüsü'nün düzenlediği Birinci Harita Sim-pozyumu da yapıldı. Sîmpozyumun konusu «Jeodezi formasyonu verecek bir Ha-rita Mühendisliği eğitimi nasıl olmalı?» idi. Enstitü öğretim üyelerince hazırlanan bir teklif Simpozyumda incelendi, tartışıldı, geliştirildi. Simpozyumdan sonra Jeo-dezi Enstitüsü'nün laboratuvarları gezildi.

Trabzon gezisinden mutluluk içinde döndük. Enstitüdeki meslekdaşlanmız yorulmak bilmeden çalışıyorlardı. Tek amaçları mesleğe yeni katkılarda bulun-maktı, nicelik yönünden, nitelik yönünden aksayan hizmetleri yapacak yeni adam-ları yetiştirmekti.

Bu amaca ulaşacaklarına inanıyorlardı. Biz de Ankara'ya bu inançla döndük.

23

MESLECIMİZ'İN İNSANI (•)

Yazan : Çev i r en :

M.OLDENSTÂDT M. Emin ERTÜRK (Ankara)

1.1 — G i r i ş :

Evvelce yapılan görüşmelere göre, bildirimin otomatların (kompü-terlerin) hizmete sokulması hakkında olması gerekirdi. Ancak, elektronik hesap *

makineleriyle diğer otomatik aletlerin, meslekî alanımızda az bir yer tutması ne-deniyle, bana verilen görevi, genel teknik gelişmelerin geniş çerçevesi içinde ele

^Imayı uygun buldum.

1.2 — Tekniğin üç olası problemini ve sonuçlarını ele alıp, bunların mes- leğimizdeki etkilerini araştıracak ve sorunların, çözümüne hizmet edecek yolları göstermeye çalışacağım.

. Bunlar :

■ , — İş gücünün özerkliği

— İş gücünün başka alanlara kaydırılması

— İnsanların, işlerine karşı daima gelişerek değişmekte olan ilişkileri dir.

8 2. — Çözümleme 2.1 — İş gücünün ©zerküği : 2.1.1 — Teknik gelişmenin iş alanındaki etkilerine ait bilgiler henüz tam

değildir.

İş gücü özerkliğinin, kaçınılmaz ve devamlı büyümekte olan tekno-lojik işsizlik tehlikesine kadar, uygun bahaneler bulunmak suretiyle engellenmesi, geciktirilmesi veya kısıtlanması, nesnel görüşte olanların doğal karşıladıkları za-rarın iyimser yönden kabulüyle, kuramsal olarak yerinde görülebilir.

İyimser görüşte olanlar kendi kendilerini, korkulan işsizliğin mad-deten gelemiyeceği hususunda inandırırlar. İş gücü özerkliğinin yeni, önceden bi-linmeyen yahut o ana kadar kontrol altında bulundurulması gereken ihtiyaçları doğuracağına ve bu ihtiyaçların karşılanmasının sermayeyi ve aynı şekilde işgü-cünü zorunlu kılacağına inanırlar.

Nesnel görüşte olanlar, doğal kabul edilen zararın, mutlaka gelmesi gerekmediğini ayrıca ileri sürerler. Onlara göre, düşünülebilen bütün gelişmeleri

(*) ((Londra'da 2-12 Eylül 1968 tarihleri arasında yapılan Uluslararası Öeo- mçtrfler- Kongresin© yazan tarafından verilen Tebliğ)

24

kontrol altında tutabilmek için tedbirler aranmalı ve herşeyden önce olası piyasa düşüşleri hesaba katılmalıdır.

2.1.2 — Teknik gelişmeler, bütün bilim kollarını özdeş oranda etkilemiye- ceklerdir. Bu nedenle dolaysız sonuçlar en azından farklı olacaklardır.

2.1.3 — Collin Clark ve Jean Fousratie'nin araştırmalarına göre, bilim dal ları üç sektörde sıralanırlar :

2.1.4 — Birinci sektör ki, tarım bilimi bu sektörde ele alınır. Bu sektördeki gerçekleşme olanakları sınırlıdır. Bununla beraber, yükselen hayat standardı ile birlikte tarım maddesi istemleri oranlı olarak azaldığından, tarım verimi, istem lere göre daha fazla artmaktadır. Tarımla uğraşanların sayısı devamlı olarak azal maktadır.

2.1.5 — İkinci sektör ki, dev adımlarla ilerleyen teknik ve prodüktivitenin muazzam artışı bunun karakteristikleridir. Bu sektörde istem verim ve tüketime göre, aynı oranda yükselir. Yararlanılan güç, genellikle makine gücüdür. İnsan gücü, geçmişe oranla gittikçe azalmakta ve yerine makineler konulmaktadır.

2.1.6 — Üçüncü sektör ki, bu en geniş anlamiyle hizmetlerin gerçekleştiği bütün alanları kapsamına almaktadır. Bu sektörde, sınırlı teknik olanakların yanı sıra, hayat standardının derece ve yüksekliğine bağımlı olarak, artan bir istem varolmaktadır. Bizim mesleğimiz de, bu sektörün kapsamına girnrtektedir

Mesleğimiz de :

a) Tam otomasyon'un sağlanması mümkün değildir.

■i Elektronik işlemler ve herşeyden önce bunların programlarının hazırlanması, yüksek nitelikli personeli zorunlu kılmaktadır. Di-ğer taraftan hesapların otomatik yürütülmesi, insan müdahalesi ve belirli aşamalardaki özel kontrolları olmaksızın henüz yapı lamamaktadır.

b) Artan nüfus, gelişen teknik ve yükselen gönenç düzeyi, endüstri ve tarım alanlarındaki bizlerce gerçekleştirilecek hizmet istem lerini çoğaltmaktadır. Buna karşılık personel sorunu kaygı ve ricidir. Almanya'da, gelecek yıllardaki etkin meslekdaşların sa yısı ayrıca donmak tehlikesiyle karşı karşıyadır.

2.1.7 — Bu nedenle teknikleşmede, özerkliğe doğru kaymada korkulacak bir husus olmadığı açıktır. Bilâkis tüm teknik araçların, ivedilikle bizim hizmetleri mizi görecek duruma getirilmesi için gerekli çalışmaların yapılmasında zorunluk vardır.

Teknik bize herşeyden önce, plânlar için alt gereçlerin ve teknik ihtiyaçların en, kısa zamanda, istenilen sayıda ve nitelikte sağlanmasını mümkün kılmaktadır.

Biz gerçekte, başkalarına hizmet eden bir bilim olarak kalıyoruz. Bundan böyle varlığımızı duyurmaya ve unutulmaz yapıtlar ortaya çıkarmaya ça-lışmalıyız. Daha büyük bir güven ve daha değerli başarı sağlayacak ortamı hazır-lamalıyız. Bu uğurda şans bizden yanadır. Ondan yararlanmasını bilmek gerektir. Böylelikle çalışmalarımızın verimini görmüş ve mesleğe gerçek kimliğini kazan-dırmış oluruz.

25

2.2 — İşgücünün başka alanlara kaydırılması.

2.2.1 — Sanayide işgücünün, meslek yönünden yabancı iş alanlarına kaydı rılması zorunludur. Bunun için, branş değiştirmeye elverişli olanların, belirli bir kurstan geçirilmek suretiyle, yeni iş alanlarına aktarılmaları uygun görülebilir. Ancak benim, gözlem ve incelemeler sonucunda edindiğim yargı, bizim mesleği mizde, işgücü akımının doğrudan doğruya mümkün olmayacağı yönündedir. En iyimser bir görüşle, uygun kurslara sokulmuş insanlardan, mesleğimizde yararla nılması düşünülebilir. O halde bizim mesleğimizde işgücü akımı tamamen ayrı bir anlam kazanmaktadır.

Gerçekten, endüstri alanındaki akımın tipik bir durum gösterdiğini ve otomasyon sonucunda iş bölümünün daha da ayrıntılara indiğini saptamak il-ginçtir. Bizde ise ancak pek yeni ve o da ikinci derecede kalmak üzere bir oto-masyon görülmektedir.

Jeodezik çalışma yöntemlerinin gelişimini, bu açıdan değerlendi rir-'\sek aşağıdaki tablonun ortaya çıktığını görürüz:

2.2.2 — Jeodezik görevlerin büyükten küçüğe gelişerek yapılması eskiden- , -beri yürürlükte olan esaslara göredir. Bu çalışmalar geçmişte de, geniş sınırları ' içine almakta idi. »

, ' Çalışmaların taslak durumundan sonuç durumuna gelmesine kadar, '' -işi yapan ve yönetenler için manevi bir yük her zaman bulunmaktadır. Tasarlanan

projenin, çalışmaların akışı anında gereğe göre değişmesi her an mümkündür. Ani kararlar, sadece olağan işlerden olmayıp, bunlar aynı zamanda bilimin bir silâhı ve özel uzmanlaşmanın birer göstergesi sayılmaktadır. Sonuç olarak yönet-meliklere göre ve devamlı kontrol altında çalışmakta olan yardımcı elemanlar da, kendilerini, kendi öğeleri içinde tamamen işçi olduklarını sezmeye başladılar.

2.2.3 — Bugünkü iş hacmi sürgit büyümekte ve aynı zamanda kısa bir za mana bağlı kalmaktadır. Bu durumda, yalnız bir kimse tarafından çok yönlü bir faaliyet olarak bitirilmesine imkân olmamaktadır. Çalışmaların yürütülmesi ön ceden programa bağlanmakta, sorumlu kişiler ve hizmeti yürütenler bu programa ve onun uyumuna uymaktadırlar.

2.2.4 — Dış hizmetlerde çalışan yardımcılar için aşağıdaki durumlar ortaya çıkmaktadır :

a) Bir çalışma grubunun sorumlu yöneticisi, iki misli yüklüdür. O kendisini, personel ve gereç giderlerinin yerinde olacağı ve sürtüşmesiz uygulanabilecek bir programın havasına sokar. Ka rarları, o andan itibaren bağımsız olmayıp, bağımlı olmaktadır. İşin genel görünüşü ve sonucu, tüm çalışma yükümlülüğü altın da onun tarafından daima gözönünde bulundurulmalıdır.

b) Teknikerlerin aletlerdeki işi meleke özelliğini taşımakta ve hiz mete sokulan aletlerin otomatik kayıtları aracılığıyla görevi ha fiflemektedir. Onun görevi, dar bir alanda sınırlanmış olan işinin, program gereğince yürümesini sağlamak ve belirlenmiş hedefe tek taraflı olarak ulaşmaya kendini tamamiyle vermektir.

c) Yardımcı personel, sadece jalon, çelik şerit ve kürekle uğraşan birer yalınç işçi durumunda değildirler. Onlar da, yalınç bir mer kezlendirme, yataylama ve cihetlendirme tekniğini becerebilen kimselerdir.

26

Onların yetişmeleri ve kavrayışları ne kadar iyi olursa, sorumlu olan kişilerin genel hizmetin yürütülmesindeki yükleri o kadar hafiflemiş olur. Artık, yardımcı personelin devamlı uyarma ve kontrolü pratik bir yol olmayıp, onlara da kendi işlerinin sorumluluğunu duyurmak ve ödevleriyle sıkı bağlantılarını sür-dürmek gereklidir.

2.2.5 — Çalışmaların yapılmasında, ortaya çıkan olaylar aşağıdaki durum ları göstermektedir :

a) Mühendislerden meydana gelen üst güç, kontrol fonksiyonunu üzerine almakta, yahut da organizasyon ve koordinasyonla uğ raşmaktadır. Sayısız hesapların bolluğu karşısında, sayısız bil gilerle donanmış plân ve haritaların çokluğu karşısında, işe top luca hâkim olmak ve sonucunu daima gözönünde bulundurmak için, mühendislere salt zorunluk vardır. Aynı şey, örneğin, bü yük bir kadastro işinde, yeni ölçü sonuçlarını eski altlıklarla ir- tibatlandırmak durumunda olan bir yüksek tekniker için de ge çerlidir. Onlar, artık problem olarak görevlerinden sayılan ön ceden hazırlanmış hesaplarla ve koordimatlarla uğraşmazlar. Ter sine özet biçimine sokulmuş çizelge, fihrist ve protokollerle uğ raşırlar.

b) Orta dereceli teknikerler, otomasyona sokulmuş çalışma düze ninde, örneğin yeni ölçmelerdeki kendi kendine kaydeden alet lerle yapılan çalışmalarda, mükemmel hizmet görürler. Onların görevleri, ölçülerin olageldiği biçimde hazırlanması, çizimsel bü tünleme işleri, ya otomatik olarak çizilmiş, ya da büyüklüğü, içerikliği ve amacı yönünden çok harcama gerektirmeyen plân ların sonuçlandırılması şeklinde sınırlanmıştır.

c) Ücret statüleriyle ilgili durumlarına göz atıldığında, ölçme yar dımcı elemanlariyle, aynı gruba giren büro yardımcı elemanla rının karşılaştırılabileceği görülür.

Yalınç çizim işleri, ozalit ve fotokopi işleri ile diğer yardım fonksi-yonları büro yardımcı elemanlarının görevlerindendir. Bu gruba, son olarak, ta-mamen şematik ve bilinçsiz çalışıldığından, otomasyona eğilimli kart delicileri gi-rerler.

2.2.6 — Özetlenecek olursa, tekniğin, bizim mesleğimizde de değişik etkileri olduğunu söyleyebiliriz.

Bu etkiler, sadece eğitim koşullarına ve kişisel yeteneklere bağlı olma-yıp, daha çok uygulanmak zorunluğunda bulundukları iş dalına bağlı bulunmak-tadırlar.

Hizmet içi eleman kaydırmaları, zaman zaman yararlı olabilir. Böy-lelikle memnun olunmayan tek yönlülük tehlikesi giderilmiş olur.

2.3. — İş ilişkileri 2.3.1 — Endüstri devrinden önceki zamanlarda, işler, insanlara, aşama, aşa-

ma öğretiliyor ve insanlar da öğrendiklerini yaptıklarıyla gösteriyorlardı. Böyle-likle aynı işin devamlı tekrarı, o insan için bir meslek halini alıyor ve bir zenaatı veya mağazayı kendi başına yürütecek hale geliniyordu. Bu sadece, o insan için hayatını kazanmış olmakla kalmayıp, aynı zamanda, yeteneklerini tanıtlamak ve ortaya çıkarmak fırsatını da veriyordu. Bu ise aynı zamanda ona, kendi işiyle ilgilenenler yüzünden sorumluluk duygusunu aşılıyordu.

27

2.3.2 — Bireysel verimden, toplumsal verime geçiş, çapraşık olan meslekî İşlerin sonu demek oluyordu.

2.3.3 — Bölünen işler, çok insana ihtiyaç göstermediği gibi, mesleğin tama mının gerektirdiği eğitim ve pratiği de gerektirmiyordu. Mesleğin küçük, hattâ çok küçük bir kısmını öğrenmek, o alanda çalışmak için yetiyordu. Bunun sonunda, iş bireysel çekiciliğini yitirdi. Çalışan kişilerle olan sıkı bağı koptu ve iş uzmanlaş ması ile iş bulma şansları art t ı .

2.3.4 — Bu kişilik kopması yalnız otomasyona karşı tepki göstermeli ve Nor- bert Wiener'in dediği gibi — insan için insan emeğinin değerlendirilmesine ulaşıl malıdır.

2.3.5 — Otomatların, insandan birçok monoton işleri ve mekanik işleyen operasyonları almaları, iyimserlerce olumlu karşılanmaktadır.

2.3.6 — Her karmaşık eylemin bileşenleri olarak, durumun inceliği ve yü rütülmesi için gerekli olan güç kabul edilecek olursa, her ikisinin bileşkesinin el-

yerişsiz konuma doğru itildiği görülür. İşlerin kısım kısım yapılışı günden güne , «otomatikleşmekte, insan ise, otomatiğin düşünürü ve otomasyonla yapılamıyanın ' -yapıcısı olarak kalmaktadır. Bununla beraber, yalınç sonuçlar için, pek az kimse

kafa yormaktadır. Böylelikle, bilim sahnesinde oynayanlarda, çalışan kimselerin • pek çoğunun kişisel rolleri olmamaktadır.

' > ■ > İş, otomasyondan sonra bile, insanın, kendi varlığından kopmasına

göz yumduracak, bir alın yazısı gibi öğrenilmeye devam edilecektir. 2.3.7 — Teknikleşmenin başka bir biçimi, bizim mesleğimiz için büyük an-

larfi taşımaktadır. Yapılan araştırmalar sonucunda, jeodezik çalışmalar süresince yönetim gücüne aşırı yüklenildiği ve beraber çalışanların ise yapageldikleri sabit işi daha çok genişletmedikleri anlaşılmıştır. Aşırı istemle, çok az istem her ikisi de insanlık için aynı ölçüde zararlı görülmektedir. Bu arada, yer değiştirme, de ğer ölçüsü duygusunu kesinlikle öldürdüğünden, az yüklenme sorunu belki bu yüz den zorca çözülür. Çünkü herkesin kendisini haklı gösterme eğilimi hayret edile cek derecededir. Akıllıca yapılacak iş, kendimizi yalnız örgütün gücüne karşı de ğil, kendimize karşı da, korumak olmalıdır.-

2.3.8 — Yüksek hayat standardı ve sosyal güvenlik, insanları, daima büyü yen bir erince değil de, tersine artan bir sosyal erinçsizlige itmektedir. Buradan da, özdeksel erinçten doğan kaygının, insanlığın evriminde bir ölçüt olduğu söy- ienebilir.

3 — İnsan sorunlarının çözümü önerileri 3.1 — Organizasyon olanakları

3.1.1 — İşgücünün kayması zorunluluğu ile işçilerin, daha büyük hareket liliğe doğru olan yakınmaları birleşmektedir. Bu durumda insanın aklına şu soru gelmektedir : «Yaşamak için bir mesleği öğrenmek mi daha doğrudur, yoksa öğ renme sanatını ve böylelikle öğrenmemek sanatını öğretmek mi daha iyidir?» Bu radaki gerçek, sorunun içinde yatmaktadır. Yani, Teknik sadece yöntemleri değil, onların içerik ve hedeflerini de değiştirmektedir. Bunun sonucunda, bizim bugün için bir kere olsun düşünemediğimiz gerçekler ortaya çıkmaktadır.

3.1.2 — Bu gelişmeden bizim mesleğimize düşen pay, muhtemelen yarı oto masyonlu iş akımı olan yeni çalışma yöntemleri olacaktır. Daima artan bir uzman laşma tehlike olacak ve bu, ne teknik ilerlemede, ne de istem piyasasında karşı-

28

lığını bulamıyacaktır. Bizim büroların boşlukları, değişik zamanlarda ve değişik durumlarda, aynı kişiler tarafından doldurulmayacak kadar karmaşık değildir.

3.1.3 — Bu yüzden biz uzmanlarımıza, yoğun bîr matematik ve ölçme tek niği temel formasyonunu kazandırmalıyız. Böylelikle, zamanın tekniğini ve mev cut aletlerini kullanmak suretiyle pratik çalışmalar yapmaları kolaylaşmış olur.

3.1.4 — Geleceğin pratisyenlerini, aynı zamanda, sıkışık durumları ilgilen diren uygulayamıyacakları kuramsal eğitimle doldurmak yanlıştır. Eleştirmek ge rekirse, bu, onların kendilerine olan güvenlerini sarsar.

3.1.5 — Katı bir temel formasyonu gerektiren ussal davranış yeteneği mü hendis ve teknikerlerimizde varolmakta devam etmelidir. Hizmet içi bir kayma bu yüzden yalnız mümkün olmakla kalmaz, birinin, uğraşacağı işini bilmesf, ve bü tün işlerden sorumlu ve yetkili tutulması için, kişisel inisiyatifi ve bireysel koşul lar çerçevesinde, uygulanabilir.

3.1.6 — Bu nedenle, en azından Almanya'da, büro ve arazi hizmetlerindeki, genellikle mevcut katı personel ayırımı ortadan kaldırılmalıdır. Almanya'da yasa ile öngörülen ölçü işlerinin, bürolardaki yaşlı elemanlar için devamlı ayrılması ve bu yüzden genç ve yetişmekte olan elemanlara arazi hizmetlerinin bırakılması hiç de iyi değildir. Açıkça söylemek gerekirse, büro şefinin, kısıtlanmamış yetki leri sadece sınırlandırılabilmiş olsa idi, yapılagelen işlerin maliyet esaslarındaki belirgin farklar ortaya çıkabilirdi. En iyi elemanların arazi hizmetine ayrılması ve bu yüzden en çok ödeme şeklindeki eski tutum artık geçerli değildir.

3.1.7 — Bazılarımız, yepyeni bîr büro idaresi için gerekli koşulları, yalınç anlaşmalarla gerçekleştirmektedir. Bir parçacık ortak iş için yürürlükte olan yönergeler yerine, ortak çalışma esaslarındaki yönetim geçerli olmaktadır. Böyle likle, insanın kendi işine karşı olan kaçınılmaz bağlılığı ile kendi görüşüne göre sınırsız özerkliği arasındaki varolan aykırılık azaltılmıştır.

3.1.8 — Hizmet içinde kişiliği sayılan kimselerin olumlu bir düzen kurma ları mümkündür.

3.2 — İnsanlar arasındaki bağıntıların değişmesi

3.2.1 — Teknikleşmedeki insan sorunlarının çözülmesi için, sadece organi zasyon tedbirleri yeterli olmamaktadır. Başka kuruluşlarda ortaya çıkan aksak lıkların giderildiği gibi, kanıtlı hizmet içi tedbirler de aynı şekilde geçerlidir.

Örneğin : Bir meslek sendikasındaki üyeler, kendilerini hiçbir şe-kilde sorumlu ve içten bağlı duymadıklarından, buradaki ortak kararlar güven ve-rici değildir. Herşeyin çözümlenme olanağı yoktur. Bu durumda, teknik çalışma koşullarının düzeltilmesi ile, yapılabilecek şey, insanları tekrar kendi hakları çer-çevesine sokucu bir yol olmamalıdır. Bu yol, insanı, işgücü ve fonksiyonları itiba-riyle en iyi şekilde tutmak yolu olmalıdır.

3.2.2 — Bizler düşünce biçimimizi kökten değiştirmek durumundayız. Bu nu başarırsak, doğacak işler ve var olma koşullarındaki büyük devrime yönvere- bilir ve bizim tanınmamış olan iş alanlarımızdaki çalışma özgürlüğünü kazanabi liriz:. Bu değişikliğin gerçekleşmesinde, diğer fikri mesleklere, bizzat kendi durum larına sadakat göstermeleri halinde, baş rolü oynamak düşecektir. Bu durum, top lumda iki türlü yararı olan özgür fikirlerin değiştirilmesiyle sağlanacaktır : 1 — Özel meslekî çalışmaların gelişmesi, 2 — Fikir özgürlüğünün diğer mesleklerde de desteklenmesi.

29

3.2.3 — Özgürlüğe çağrı, bütün insanlığa yönelmiştir. Ancak gerçekçi ol makla özgürlük mümkündür. Tarihe bakılacak olursa, insanlığa ait her gelişme nin başlangıcında, gerçeği arama sırrının yattığı görülür. Bugün ise aynı şey, in sanlığın hayatını devam ettirme zorunluğu şeklindedir.

3.2.4 — Zamanımızın temel duygusu, nedenleri bütün insanlığı sarmış ak- töresel bunalımda olan, güvensizlik duygusudur. Bunalım, kendisini somut olarak göstermemekte, ancak, dairelerde, genel alış verişlerde, özel ilişkilerde ve bizzat kendi içimizde farkedilmektedir.

3.2.5 — Bizim başarılı çalışmalarımızın semeresi, genel durumun etkisiyle her an için yok, edilmeye mahkûm olacağından, durum, ekonomik olarak da önem kazanmaktadır. Bu yüzden üst üste koymak bir budalalıktır ve şu an için hayat, -ağır bir yüklenim ve tüketimin sadece boş bir çabası biçiminde görünmektedir.

3.2.6 —■ Karşı konulmaz bir düzen içinde, bireylerin artan özgürlük kısıtlan ıp maları aracılığıyla, durum politik olarak da tanımlanabilir. Özgürlük adına bun lar olmaktadır. Bu öyle bir özgürlüktür ki, halk bunu, kendisine karşı bile olsa gerçeğin savunması şeklinde anlamıyorsa, demokrasiler için bu tarz özgürlük sa- ' kıncalıdır.

, ' * 3.2.7 — Bize düşen görev, bu aktöresel bunalımı ortadan kaldırmaktır. Bu- - nu istemek, karşılığında gerçekçi yönergeleri elde etmek, bizi salt bir düşünceye

rfgötürür. Kurtuluş, yalnız ve yalnız (itaat) la mümkündür. İç çekişmelerle geçen sıkıntılı günlük yaşantımızdaki kaçınılmaz

üzüntüler ve art niyetsiz düşünceler de bizi başarılı kılabilir. Bunun için, kendi-mize ve başkalarına karşı olan davranışlarımızda gerçekçi olmak şarttır.

3^2.8 — Bütün insanların çaba ve çalışmalarıyla, teknikleşmeye aynı oran-da katılmalarını ileri sürmek doğru değildir. Öte yandan, varolan toplumsal iliş-kilerin, sadece değişik hizmetlerin doğal sonucu olduğunu ve onların haklı bir nedenle de olsa, asla değişmeyeceğini kabul etmek de doğru bir davranış değildir « 3.2.9 — Buna karşılık, her insanın, insanca yaşaması için ihtiyaç duyduğu şeyi elde etmesi de, en normal sayılabilecek bir gerçektir.

3.2.10 — Bu ihtiyacı ortaya koymak için yapılacak iş, karşılıklı oturup ko-nuşmak ve tartışmaktır. Bu tartışma, karşıdakinin, sadece belli bir sınıfın men-subu veya toplumsal bir mesleğin temsilcisi olarak değil de; herşeyden önce in-san olarak, ideolojik olmayan anlayışı, çok yönlü görüşü ve herşeyi bütünüyle kavraması halinde olumlu olabilir.

3.2.11 — Konuşmalarımız karşılıklı güvene dayanmalıdır. Düşünce ve söz-ler arasındaki aykırılık sanısını ve sorulan soruları kendine göre yanıtlıyor kay-gısını içimizden silip atmamız ve bunun için gerekli güvene kavuşmamız zorun-ludur. Dar bir açıdan ileri sürülen düşüncelerdeki olabilecek gizli amacın anla-şılması gereklidir.

3.2.12 — Bu durumlarda, karşımızdakinin yalnızca iyi niyetinden kuşkula-nılmayıp, onun, düşüncelerindeki içten direnmesi de bizi kuşkulandırır ve bu yüz-den beklenilen amaca varılamaz.

3.2.13 —> Pek doğaldır ki, insanlar başkaları tarafından onaylanmaya ruhen muhtaçtır, İnsanın kendi kendisini onaylaması sonuç vermez. Toplumlar, insan-ları, sadece kişilikleri yüzünden değil de, toplum için yararlı gördükleri düşünce-lerinden dolayı takdir ederler.

Dürüst, yani herhangi art düşünce ve peşin yargıdan arınmış bir tartışma için, ilk önce gerçek ihtiyaçları ortaya dökebilir ve kendimizi aşırı istem-

30

lerden uzak tutabiliriz. Ancak bu sayede, anlaşmazlık yaratan konuların çözüm-lenme olanağı doğabilir.

4, — Daha iyi bir geleceğin ümidi :

4.1 — Şu anlaşılmıştır ki, bizim mesleğimizin insanla ilgili sorunları sa-dece organizasyonla çözümlenemez. Biz, insanî ilişkilerin, bütün özü ve genişliğiy-le açık tartışmasına gidilmek suretiyle çözümün gerçekleşmesini denemek zorun-dayız. Göstereceğimiz çabalar, öznel olmaktan çıkar ve modern toplumlara erişir-se, başarıya ulaşmak ve insanlar arasındaki ilişkilerin gerçekten değişmesine ön ayak olmak olanağı sağlanabilir.

4.2 — Modern bir toplumun fonksiyonları, verim, tüketim ve alım-sa- tımden oluşmaktadır. Başlıca özelliği, değer ve din ölçülerinde tarafsız olmasıdır.

Yapılan iş bölümleri sonucu, her türlü ihtiyaçların karşılanması mümkündür. Ancak, bunun da ötesinde olan kültür, din, örf, milliyet ve mane-viyat gibi hayati hususlar, zorunlu olan toplumsal ilişkilerde terkedilir ve her-kesin kişisel özgürlüğü bunun yerini alır.

Hayatımızdaki maddiyatı, ortak insanlığı yeniden kazanmakla elde edebileceğimiz şeklindeki anlayış yanlıştır. Bu anlayış, toplumun iki ana prensi-binin, öznel olma ve maddiyatçı olma şeklindeki gerçeğini yadsımak demektir.

■ " Çağımızın sorunu, insanın, bölük ve belli fonksiyonlar içinde çalış- tırılması sorunu değildir. Esas çözümü zorunlu olan sorun, bir taraftan kendi . toplumsal yaşantısının maddileştirilmesine, diğer taraftan özgür ve sonsuz olarak değişen bencilliğe, insanın nasıl dayanabileceği sorunudur.

Olayların, kişilerin bireysel özgürlüğü içinde tanımlanmasının sos- .yal bir anlamı olmadığından, buna son verilmelidir. Daima teknik alanda gelişen iş dünyasını kınayan, bunu insanlık için bir hata olarak gören ve kurtuluşu kendi iç alemlerine kapanmakta bulanlar, bu dünyayı bir ihmalin eşiğine itiyorlar ve acele ihtiyaç duyulacak güçlerden, onu yoksun ediyorlar demektir.

«Parçalanmaya karşı romantik çareler aranacağı yerde, manevi güç-lerin de destekleneceği inanışla ona teslim olmak daha yerinde olur» (Moltmann)

Daha iyi bir gelecek bekliyorsak, bütün sorunlarımızı ortaya dök-meye mecburuz. Böyle bir geleceği hayalimizde yaşatmalıyız. Böylece gelecek ümidi zamanımızı değiştirecek ve parçalanmaya karşı koyma ve daima yaratıcı olma yönünden geleceğe hizmet edecektir. Bu ümit ışığında,, meslekler de apayrı havaya bürünmeli, kendilerini şekillenmeye götürecek olanakları araştırmalı ve özgürlük-lerini yeniden kazanmalıdırlar.

4.3 — Meslekler çok sayıda olup, değişken bir özelliğe sahiptirler. Mo dern toplum, değişen işlerin toplumudur. Buna rağmen meslek edinme, bir defa ya mahsus olup, kendine özgü bir ereği vardır.

4.4 — Bizim mesleğimizi de, bu mşslek edinme şeklinin kapsamına sokar sak, o zaman : «Dünyayı, kendinden bezmişlerin cehennemi ve tatmin edilmiş olanların cenneti olmaktan kurtaramayız» (Moltmann)

Bu dünyayı, henüz gelişmesi tamamlanmamış, olanaklarla dolu, ge-leceğin gerçeklerine, eşitliğe ve barışa hizmet edilen bir dünya olarak görecek ve kabul edeceğiz.

31

HARİTA KADASTRO SEKTÖRÜNDE MÜHENDİSLİK

ECÎTİMİ

1. GENEL BİLGİLER

'/* Yazan:

' * , Hüseyin ERKAN * (Ankara)

G İR İ Ş

1968 Yılı Kasım ayı sonlarında Trabzon Teknik Üniversitesi İnşaat ve Mimar-lık Fakültesine bağlı Jeodezi Enstitüsü açılması ve 1968-69 öğretim yılı için öğ-renci alınmasına başlanması mesleğin gelişmesi yönünde önemli bir adım olarak nitelen'miş, meslektaşlar arasında sevinç yaratmıştır.

Bu mutlu olaydan yararlanarak harita kadastro sektöründeki öğrenim soru-nuna değinmek, mesleğin geliştirilmesi, ülkemiz koşullarına uygun nitelik ve nice-likte öğrenim sağlanması konularındaki görüş ve düşünceleri ortaya koymak, so-runa en uygun çözüm sağlanabilmesi için, ilgi uyanırsa, tartışma ortamına belge (doküman) hazırlamak yararlı bîr davranış olacaktır. Yazı, bu amaçla hazırlan-mıştır.

Eğitim konusunun çok geniş kapsamlı olduğu bilinmektedir. Bu'durumda in-celeme ya da yazı kapsamının konunun belli bir alanını içine alması gerekir. Bu nedenle, yazının harita ve kadastro sektörünün yalnız yüksek öğrenim düzeni üze-rindeki' görüş ve düşünceleri kapsaması, yüksek öğrenim alanında harita ve ka-dastro mühendisliği bölümünü içine alması uygun bulunmuştur. Kaldı ki sadece bu bölümdeki eğitim sorunu bile çok geniş kapsamlıdır ve genel düzeyde yapıla-bilecek bir inceleme birçok hata ve noksanlarla dolu kalır.

Bir diğer önemli konu da, bu alanda yapılacak incelemede, eldeki bilgilerle, uygulama için yeterli öneriler getirmenin güçlüğü, hattâ imkânsızlığıdır. Bu du-rumda inceleme, daha çok bundan sonra yapılacak araştırmaların yöntemi ve göz önünde tutulması gereken ilişkileri kapsar nitelikli olacaktır.

Bu çerçeve içinde ele alınan yazıda öncelikle eğitim hakkında genel bir bilgi verme, mühendislik mesleğinin görev düzenindeki yerini saptama ve sonra da harita ve kadastro sektöründeki mühendislik eğitimi sorunu üzerinde durmanın en uygun yol olacağı düşünülmüştür.

32

Eğitimin Anlamı ve Önemi

Eğitim bir çelişme ve geliştirme işidir (1), daha genişçe anlamda kişilerin düşünce, karakter, gövde ve ruh güçlerinin geliştirilmesi işidir. Bireyin yaradılış-tan var olan yetenekleri ancak eğitimle gelişebilir.

Eğitimin üç önemli işlevi (fonksiyonu) vardır ( 2 ) :

1 — Bilgi vermek,

2 — Beceri (hüner) kazandırmak,

3 — Davranış değiştirmek.

Hollanda'nın hiç bir temel hammaddesi, önemli enerji kaynakları olmaksızın ekonomisini geliştirmeyi, sanayileşmeyi başarmasının temel nedeni, ondokuzuncu yüzyılın ortalarında başlayarak eğitim düzenini geliştirmesi, genişletmesi olarak gösterilmektedir (3 ) .

■s TÜRK KALKINMA PLANLARINDA EĞİTİM

Kalkınma, gelişme çabalarında temel öğe olarak belirlenen eğitim konusu, Türk kalkınma plânlarında da gereken önemle ele alınmış ve işlenmiştir. Birinci Beş Yıllık Kalkınma Plânında eğitim «istenilen bir yaşama düzeyine ulaşmak ça-bası olan kalkınmanın en etkili araçlarından biri olarak görülmüştür.

/ ' Ulaşılmak istenen düzenin değerlerini yerleştirmek, toplumu bir hedefe yönel-tecek kişi ve grup davranışlarını yaratmak, buna engel olabilecek değer ve davranışları değiştirmek eğitim yoluyla olur. Eğitim aynı zamanda kalkınma çabasının başarıya ulaşması için gerekli nitelikte ve sayıda elemanların yetiştirilmesinde de başlıca yoldur. Ayrıca eğitim insanlara doğal ve toplumsal çevrelerini tanımak, , bilinçli hareket etmek imkânlarını veren, refah ve mutluluklarını artıran en önemli sosyal hizmettir. (4)

İkinci! Beş Yıllık Kalkınma Plânında :

«Gerçekten kalkınmanın en önemli unsuru insan gücüdür. Kalkınma plânla-rının başarıya ulaşması, gerekli sayıda ve nitelikte insan gücünün kalkınma çaba-sına gereken zamanda katılmasına bağlı bulunmaktadır.

Vasıflı insan gücü- hem diğer kıt kaynaklan en rasyonel kullanması gereken bir kaynaktır, hemde kendisi bir kıt kaynaktır.» (5)

«Eğitimin gayesi vatandaşlara çevrelerini tanımak, şuurlu davranmak, toplum yapısı değişmelerine uyabilmek, kazanılan bilgi ve maharetlerle kendisinin ve çev-

1 — Türkiye Eğitim Millî Komisyontaı rapora. Viyana, 1959. S. s 11. 2 — Eğitim ihtiyaçlarının tesbiti semineri DPD yayım Ankara. 1S68. S. % g —. Sosyal ve Ekonomik E-aidler Konferans Heyeti. Ekonomik gelişmeyi toz-

landıran etken olarak eğitim., istanbul 1966. [Prof. Hendricus C. Bos (Hollanda) ntm tebliği]

4 — Birinci Beş Yıllık Kalkınma Plânı S. 441. 5 — ÎMnci Beş Yıllık Kalkınma Plânı "S. 145.

33

resinin refah ve mutluluğunu, moral değerlerini artırmak kabiliyetini veren sosyal bir hizmet sağlamasıdır.» (6)

Eğitimsiz kalkınma sağlanamıyacağı gibi, diğer herhangi bîr kaynakla biran için sağlansa bile bu sürekli olamaz. Bunu bir eğitim uzmanı şöyle anlatmıştır. (7)

«İnsan, kaynaklarının geliştirilmesi ile dengeli olamadıkça, diğer bütün yatı-rımlar yarım bir köprü yapmaya benzer»

Gerek Türk kalkınma plânlarında ve gerekse eğitim uzmanlar! arasında eğiti-min amacı yalnızca ekonominin soyut insan gücü ihtiyacının karşılanması, yani : belirli sayıda mühendis, mimar, genel yönetici, öğretmen, doktor, veteriner v.b. uzman kişilerin yetiştirilmesi olarak görülmemekte; birey ve toplum değer sistem-lerinin, davranışlarının kalkınmanın hedefleri yönünde değiştirilmesi ya da yara-tılması ve bireylerin mutlu kılınmasında baş vurulacak tek araç olarak düşünül-mektedir.

Eğitim ve sosyal - ekonomik gelişme düzeyi % Ülkelerin eğ itim düzenleri ile sosyal - ekonomik gelişme düzeyleri arasında ft çok yakın bir bağıntı vardır ya da olması gerekir. Örneğin tarım ülkesi durucunda olan bir ülkede eğitim düzeni sanayi toplumlarının teknolojisini, değer yargıları sistemini sağlıyacak biçimde ise bu eğitim tam anlamıyla bir boşa harcama (israf) dır; hatta daha da ileri bu biçim eğitim kaçınılmaz toplumsal çalkantıların, huzursuzlukların kaynağı, nedeni olur. Bunun yanında ülkenin teknik düzeyinin üstünde ya da altındaki teknoloji aşamasının bilgi ve becerilerini sağlamaya yönelmiş bir eğitimde boşa harcamadır. Teknik düzeyin üstünde yetişmiş elemanların bu teknik düzeydeki ülkelere göçünün (Beyin göçü) önüne geçilemez; Tekrlik düzeyin altındaki teknoloji aşamasına göre yetiştirilmiş elemanların da yararlı çalışmalar yapması, kendi aşamasına düşen görevleri yürütmesi sağlanamaz. (8)

Eğilim ve Teknoloji'de Gelişme

Dünya'daki bilgi hazinesinin son zamanlarda büyük bir hızla akmakta oldu-ğu, her on yılda bir iki katına vardığı söylenmektedir (9) . Bu hızlı gelişmeye paralel olarak bulgular da artmakta; deneysel bilimlerde bile dünün değişmez yasaalrı en azından bu niteliğini, dokunulmazlığını yitirmektedir. Buna atom çe-kirdeğinin parçalanması, Einstein'ın görecelik (İzafiyet - rötativite) kuramı ko-layca örnek gösterilebilir.

Öte yandan eğitimin niteliğinden doğan önemli bic özellik daha vardır. En önemli eğitim düzeninin kurulmuş olduğu bir toplumda bile öğrencilere teknolojik gelişmenin içinde bulunduğu dönemin bilgi ve becerileri aktarılır. Bu durumda öğrencilere verilen bilgi ve beceriler öğrenciler uygulama alanına geçtiklerinde, belki geçerliğini yitirmiş olabilirler. Kaldıki bugün teknolojik gelişmelerin, araş-

6 — a. g. e. s : 158. 1 — Eğitim yönetselleri semineri DPD yayını Ankara 1961, Jerry B.

HÖPFER'ta Kamu personelinin eğitimi adlı tebliği 8 __ Memduh Aytlir. Plânlı ekonomide mühendislik mesleği Ankara 1068

(Teksir)

B —• a. g. e. s ! 4® Prof. Dr. Cemal Mıhcioğta'nun tebliği. 34

tırmaların uygulama alanında yapılması, yürütülmesi sonucu, ders araçları günün teknolojik gelişme aşamasını bile yakından izlemekten uzaktırlar.

Eğitimin hemen etkilenebilmesi de mümkün değildir. Eğitim düzeni başlangı-cından (bir ölçüde ana okulundan) son aşamaya kadar bir bütündür. Bu düzen ülkenin özel koşullarını kapsayacak, teknoloji ve eğitim tekniği konularında di-ğer ülkelerdeki gelişmeleri de emecek bir biçimde olmak zorundadır. Verilecek her bilginin, sağlanacak her davranış biçiminin belli bir amaca yönelmiş olması gerekir. Eğitim aşamaları (İlk, orta, yüksek) birbirlerini tamamlar, destekler, üst aşamaların ihtiyaçlarını karşılar biçimde olur. Böyle bir düzende bir bölüm ya da aşamadaki eğitim düzenini, programını ya da eğitim tekniğini değiştirmek diğer bölümleri de etkiler; dikkatli davranılmadığında eğitimin bütünlüğü bozulabilir.

Öğrencilere bugün verilecek eğitim, öğrencilerin uygulama alanına geçtikleri andaki toplumun bilgi, beceri ve davranışlarına uygun bilgi, beceri ve özellikle

davranışları sağlar biçimde olması gerekir. Bunun anlamı yukarda biraz sözü edilen durumun tersine, eğitim, toplumun bulunduğu gelişmişlik aşamasının değer-* ler

sisteminin belli süre ilersindeki durumunu sağlıyacak biçimde ilerden gitme-ft lidir ya da ileriyi görücü olmalıdır.

ı ' Bu nedenlerle, eğitim o günün kurum ve kuralları hakkında bilgi sağlamak-

tan çok genel bilgiler verme; genel teknikler üzerinde yetenekler kazandırma; geliştirme, soyutlama yetenekleri kazandırma; araştırma yöntemleri hakkında bilgi sağlama amaçlarına göre düzenlenmek durumundadır. Öğrencilerde geliş-mekte olan bilgilere karşı ilgi uyandırma; yeni bilgileri kavrama yeteneği kazan-/ dırrrta yolları; yaratıcılık, geliştiricilik istek ve gücü kazandırılması, bu gelişmiş orsamda, belki eğitim düzenine en uygun çözümü getirir.

Diğer yandan insanların anlama, uyma benimseme ve üstlenme (kabul etme) dönemlerinden sonra çalışmalara bütün güçleri ile katıldıkları kesinlikle saptan-mıştır. Eğitim düzeninin bu esası da göz önünde tutması, ezberciliğe kesinlikle yer bırakmaması gerekir.

Hizmet Öncesi ve Hizmet - İçi Eğilim

Eğitim konusunu

1 — Hizmet-öncesi eğitim: Eğitilenin uygulama alanına geçinceye kadar alacağı, akademik nitelikli eğitim,

2 — Hizmet - içi eğitim : Eğitilenin uygulama alanındaki hızla artan bilgi hazinesi karşısında geliştirilmesi, yenilenmesi için gerekli eğitim,

olarak iki konu biçiminde ele almak uygun olur. Hizmet-içi eğitim konusunu, hiz-met öncesi eğitim ya da genel öğretim konusundan kesin çizgileri ile ayırma ola-nağı yoktur. Hizmet- iç i eğitimi, başlangıçta verilen eğitimden, genel öğretimden ayrı almak, ayrı düşünmek mümkün olabilir, ancak bu anlamlı ve ekonomik ola-maz, bu nedenle hizmet - içi eğitim hizmet öncesi eğitimin devamı biçiminde ol-malıdır.

Bunlar yanında, hizmet öncesi eğitim de hizmet-içi eğitim gözönünde tutul-madan düzenlenemez, programlanamaz. Genellikle aynı meslek dalının ayrı çalış-ma alanları gözönünde tutularak ve bu alanlarda verilecek hizmet - içi eğitim dü-şünülerek, hizmet öncesi eğitimin programlanması; öğrencilerin uygulama alanına

35

geçtiklerinde verilecek hizmet içi eğitimi kolaylıkla izleyebilecek, anlayabilecek ya da kendi kendilerini yetiştirebilecek, geliştirebilecek düzende ve güçte eğitilmeleri önerilebilecek ve öğütlenebilecek yol olarak görülmektedir. Şu kadarını kesinlikle belirtmek mümkündür, gelişen teknoloji ve hızla zenginleşen bilgi hazinesi karşı-sında hizmet - içi eğitim hizmet öncesi eğitim kadar bir zorunluluk, gerekliliktir.

Mühendislik Mesleğinin Doğuşu : (10)

Batıda sanayi devriminden, yani onyedinci yüzyıldan sonra ortaya çıkan yeni toplumda eski kurum, kural ve siyasal güçler de değişmeye başlamış; eskiden lonca ustaları ile askerî uzmanların yürüttüğü işler, değişen toplumda yeni bir teknikci tipine geçmiştir. Bu teknikçi tip mühendistir. Mühendislik mesleği XVIII nci yüzyılda yarı sivil bir meslek kolu biçiminde doğmaya başlamış; o günün dev-let anlayışı ve politikasına uygun olarak öncelikle limanlar, yollar, köprüler ya-pıldığı için ilk sivil mühendisler bu alanda isim yapmışlar ve sivil mühendislik «Yapı (inşaat) mühendisliği» anlamını kazanmıştır.

Batıda mühendislik ağır makina anlamına gelen «engine» teriminden türe-tilmiştir. Türkiyede ise geometri anlamında olan «hendese» teriminden türetil-miştir.

Şimdiye kadar da bu anlamını korumuş; çok yaygın bir anlayış içinde şimdi de mühendisler, matematik bilimlerini iyi kavramış kişiler, meslek sahipleridir.

Bugünün Mühendislik Anlayışı :

Bilindiği gibi, ekonomide insan unsurunun üretici yanı emektir. Üretimde eme-*ğin iki önemli işlevi (fonksiyonu) vardır :

— Yaratıcı çabalar,

— Tekrarcı çabalar.

'■ Öte yandan bütün girişim (teşebbüs) lerde düşünce, gerçekleştirme ve işlet- me ödevleri vardır. Düşünce, projelendirme, yöntem bulma ve koyma ile ilgili ödevler genellikle mühendislik alanında görülmekte; gerçekleştirme az ya da çok nitelikli însangücü gerektirmekte; işletme ödevleri de tekniker, teknisyen görev-leri olarak alınmaktadır. (11) Bunlar yanında bilimle tekniğin işbirliği sonucu, günümüzde çok hızla gelişen teknolojinin geliştirdiği işbölümü aşaması da mü-hendisin görev alanını etkiler olmuştur.

Bu oluş ve öğeler göz önünde tutularak, mühendislik mesleğinin ödev ala-nını şöylece çizmek mümkündür : Mühendislik, deneysel bilimin görüntülü sonuca çıkacak biçimde uygulanması (proje, yapım, işletme) ve uygulama sonuçlarının bilimin ışığında değerlendirilmesidir.

Bu tür anlayış içinde mühendislik mesleği : a — düşünce, b — yaratıcılık,

10 _ M. Ayfcür a. g. e. s t 32 11 — Fransada Endüstri alanında teknisyenlerim yetiştirilmesi ve ve istihdamı

M. E. B. yayını. Ankara 1968 S. 1

36

c — bilimsel yöntemlerden yararlanma,

d — bilgiden yararlanma,

e — değerlendirebilme için işe yakın olma ve izleme öğelerini kapsar. Bu kapsamdaki mühendislik bilim adamlığı değ i ldir, bilime açıklık ve dönüklük-tür. (12)

Bu açıklama ve öğelerine ayırmadan mühendisin yol yöntem bilmesi gerektiği de anlaşılmaktadır. Gerçekten araştırıcılık, geliştîricilik çalışmalarının hızlı ve ekonomik, düzenli yürütülebilmesi için araştırma geliştirme yöntemleri, tahlil ve sonuç çıkarma yolları hakkında bilgi sahibi olmak gerekir. İleri gelişmiş ülke-> lerde yöntem (metodoloji) konusu toplumsal bilimler için, deneysel bilimler için ayrı ayrı olmak üzere önemle ele alınmış, ayrıntılıca işlenmiştir.

UZMANLIK ALANLARI

Görev Aşamalarında Mühendisliğin Yeri

Bir ülkedeki teknik görevleri şöylece biçimlendirmek mümkündür.

Yüksek teknik eğitim görmüş teknik elemanlar (mühendis ve mimarlar) bu görev piramidinin üst aşamasındadırlar. Bu aşamanın görevleri de teknolojideki ve işbölümündeki gelişmeye paralel olarak başlangıcından bu yana gelişmiş, ge-lişmektedir. Başlangıçta mühendislik alanındaki bilgi hazinesi pek yüklü olma-dığından bu alan elemanları için çok uzun süreli eğitim gerekmemekte; mühen-dislik dalları pek az sayıda, az uzmanlaşma olduğu dönemlerde tekrarcı çabaların önemli bir kısmı da bu aşama elemanlarınca yürütülmekte idi. Bugün gelişmiş ülkelerde zorunlu eğitim 10 yıla kadar çıkmıştır. Bu, teknik görevlerin en alt aşa-masında bulunanların 10 yıllık bir eğitim gördüğünü anlatır. Oysa belki daha 50 yıl kadar önce mühendislik eğitimi de içinde olmak üzere, tüm eğitim 10 yıl ka-dardı. Eğitimdeki bu gelişmeye uygun olarak bugün hemen bütün tekrarcı çaba-

12 — M. AYTÜE. a. g. e. S. 34

37

lâf artık mühendislik görev alanının dışında anlaşılmakta, mühendislik görev alanı emeğin yaratıcı çabalar yanı olarak görülmektedir.

II. HARİTA, KADASTRO SEKTÖRÜNDE MÜHENDİSLİK EĞİTİMİ DÜZENİ

Ktsaf Tarihsel Bilgr .

Türkiyede Harita ve Kadastro mühendisi yetiştirmeye 1949 yılında İstanbul Teknik Okulunda başlanılmıştır. Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün duyduğu , ihtiyaca karşılık vermek üzere ve bu genel müdürlüğün büyük desteği ile öğretime başlanmış; yerleşmemiş, anlaşılmamış ve tanınmayan bir mühendislik dalına ilginin saptanabilmesi için ve özellikle bir alt eğitim kurumu olan kadastro meslek okuluna alınan öğrencilerin mali güçlerinin yüksek öğrenime elverişli olmaması dolayısıyla öğrencilere burs imkânları sağlanması yolu tutulmuştur.

,ft Tamamen günün ihtiyacına, yani Tapu ve Kadastro Hizmetlerinin, günün tek- ?nik olanaklarından yararlanılarak, yürütülebilmesi için hazırlanmış olan eğitim düzeni daha sonraları diğer kurum ve kuruluşların Harita ve Kadastro mühendisi

' ihtiyacını da karşılamıştır. Eğ itim düzeni ve eğ itim programlarında eğ iticilerin kendi güçleri ile yaptıkları geliştirmeler dışında, özellikle ortaya çıkan yeni hizmet alanlarının ve kurumların ihtiyaçlarının tesbitine yönelen araştırmalar yapılmamıştır. Bu durumda sağlanan eğitimin ülkemiz koşullarına uygun ve doğan ye-*ni ihtiyaçları karşılar biçimde olup olmadığının tartışılması mümkündür. Bir yandan* plânlı kalkınma dönemine girilmiş olması dolayısiyle eğitimin en ekonomik ve en akılcı (rasyonel) biçimde ele alınması, plânlı kalkınmanın hedeflerine ulaşılabilecek nitelik ve sayıda eğitim sağlanması gerekliliği; diğer yandan gelişen teknoloji ve bilgi hazinesinin çok hızlı zenginleşmesi sonucu eğitim düzen ve prog-2 ramlarının devam eden ve yeni ortaya çıkan hizmetlerin ihtiyaçlarını karşılayacak biçimde hazırlanması zorunluğu ve yeni bir eğitim kurumunun açılmış olması dolayısiyle Harita ve Kadastro Mühendislik eğitimi düzeninin geliştirilmesi üzerinde düşünceleri toplamak yararlı sonuçlar sağlayacaktır.

Eğitim İhtiyacının Tesbiil; ,

Gelişen eğitim anlayışı uyarınca gerekli, yeterli ve ekonomik bir eğitimin sağ-lanması söz konusudur. Özellikle az gelişmiş ülkelerin kalkınma, gelişmiş ülkelerin geçtiği aşamaları geçmek zorunluluğu olamayacağına, bu ülkeler kendi koşulları-na uygun kalkınma yöntemleri geliştirmek zorunda, bulunduklarına göre, buna uygun olarak eğitim düzenlerini de kendi koşullarını, kendf ihtiyaçlarını yanıtla-yacak biçimde kurmaları, geliştirmeleri gerekecektir. Ancak bu sözler az gelişmiş ülkelerin, yalnız bir ortamda imiş gibi, tamamen yeni buluşlar yapmaları gerek-tiği, her şeyi yeni baştan kuracakları anlamını da taşımaz. İleri ülkelerin geliştir-dikleri tekniklerden, kurdukları düzenlerden yararlanacaklar, ancak kendi koşul-larına, kendi ihtiyaçlarına karşılık verecek düzen ve teknikler geliştireceklerdir.

Harita ve Kadastro sektöründeki eğitim düzen ve programlarının da ülkemiz koşullarına uygun olarak hazırlanması gerekir; diğer ülkelerdeki düzen ve prog-ramların aynen alınması düşünülemez. Sektörde yüksek öğrenim sorununun can damarı bu aşamada toplanmaktadır. Gerçek eğitim ihtiyacını saptama, soruna ya-rıyarıya çözüm getirmedir; çünkü diğer bütün çalışmalar hep buna dayanacaktır.

38

Bu nedenle bu aşamadaki araştırmanın doğru, yeterli ayrıntıhlıkta ve tümü kap-sar nitelikte olması zorunludur.

Eğitim ihtiyacının saptanmasında çeşitli yöntemler kullanılabilir. Yöntemler-den yalnız biri kullanılabileceği gibi birkaçı da aynı zamanda kullanılabilir. Bir-den çok yöntem aynı zamanda kullanıldığında sonuçların kontroilu olarak elde edilmesinin sağlanması önerilebilir.

Eğitim ihtiyacının saptanmasında kullanılabilecek tekniklerin bazıları şun-lardır :

a — S o r u ş t u r m a :

Yönetenlere ve yönetilenlere aynı amaçlı sorular yöneltmek ve böylece elde edilecek bilgileri ayrı kaynaklardan ve birbirini denetler biçimde sağlamaktır. Bu yöntemde daha çok anketlerden yararlanılır; birçok bilginin hızlı ve ucuz biçim-de toplanması sağlanır.

b — G ö z l e m :

* İş ve işlemlerin, yapılış yollarının yakından görülmesi, öğrenilmesi ve bazan anket sonuçlarının anlaşılamayan noktalarının açıklığa kavuşturulması gibi amaç-larla bu yöntem kullanılır. Ayrıca gözlemlerle çalışanların moral durumlarının, meslek ve genel davranış bilgilerinin de saptanması mümkün olur.

c — A r a ş t ı r m a : i

■ % Geç, güç ve fakat güvenilir sonuç alınabilecek yöntemdir. Hizmetlerin ama-cından başlayarak yöntemleri, eğitilenlerin hizmeti en iyi yürütüp yürütemedikle-rini, eğitim düzen ve tekniklerini, verilen bilgilerin yeterlilik derecelerini değer-lendirmeye kadar geniş kapsamlı araştırmalar yapılabilir.

Eğitim ihtiyacının saptanması bir araştırmaya bağlandığında, öncelikle Hari-ta ve Kadastro sektörünün genel tanımını yapmak, hizmetin genel amacını belir-lemek gerekir. «Yer yuvarlağının, yerüstü ve yeraltı taşınmazmailaırının (toprak, su, madenler, yapılar, v.b.) mülkiyet ve görüntü (harita, tapu, kadastro, plân v.b.) yanına ilişkin tüm çalışmalar» biçiminde yapılacak bir genel tanım çok hatalı olmayacaktır. Ülke çapında bu tanım içinde kalan hizmet ve görevlerle yü-kümlü bulunan kurum ve kuruluşların şöylece saptanması mümkündür. (13)

S Devlet Plânlama Teşkilâtı,

? Tapu ve Kadastro Gn. Müd.

? Türkiye Bilimsel ve Teknik Araştırma Kurumu,

? İmâr ve İskân Bak.,

H İller Bankası Gn. Müd.,

M Belediyeler,

■ DSİ Gn. Müd.,

18 —• Haldun özen, Harita ve Kadastro Mühendisliği Dergisi, Sayı 11-12, s. 5

39

Ü Karayolları Ğn. Müd.,

M Toprak ve İskân İşleri Gn. Müd.,

? Yol Su ve Elektrik İşleri Gn. Müd.,

? Toprak Su Gn. Müd.,

? Harita Gn. Müd.,

B Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Seyir ve Hidrografi D. Bask.

■ Orman Gn. Müd.,

M Turizm ve Tanıtma Bakanlığı,

■ Elektrik İşleri Etüd İdaresi,

M Maden Tetkik ve Arama Enstitüsü,

« İÜ Kömür İşletmeleri Kurumu,

'* M Devlet Demiryolları,

■ Maliye Bakanlığı,

H Türkiye Petrolleri,

M Devlet Üretme Çiftlikleri,

'" ■ Devlet Meteoroloji İşleri Gn. Müd., *- ■ Bayındırlık Bakanlığı,

Bu kurum ve kuruluşlarda, yukarda geçen tanım içindeki hizmetlerin ayrın-tılıca neler olduğu, nasıl yürütüldüğü, gerçekleşmede darboğazlar, gereken davra-nış biçimleri v. b. konular saptanır. Araştırmada sadece bugünkü durumun sap-tanması yeterli olamaz; hizmetlerin gelişme yönü ile ortaya çıkabilecek yeni hiz-metlerin de, bir oranda kalkınma plânlarının perspektif hedeflerinden yararlanı-larak, saptanması uygun olur.

Araştırmada iş değerlendirilmesi yönteminden yararlanılarak hizmetlerin belli bir düzen içerisinde ortaya konulması öğütlenebilir. İş değerlendirilmesi, yetkili-lere göre (14), bir kurumdaki herhangi bir işe özgü bütün temel etken-lerin düzenli bir biçimde düşünülmesi, bunlara ait oransal değerlerin saptanması ve bu değerlerin biraraya toplanması ile yapılan işler arasında matematik bir ilişki kurulmasıdır. Bu çalışmadaki işlemler sırasıyla :

a — İş Analizi :

İşin nitelikleri, nasıl yapıldığı zorluğu ve sorumluluğu gibi hususların ortaya konulmasıdır.

b — İş Tanımı :

Yapılacak işin tanımlanması ve bu işi yapacak elemanların sahip olması gerekli niteliklerin saptanmasıdır.

14 — ■ Evner Ergim, Eğitim yöneticileri semineri, DPD yayını. Ankara 196?

40

e — İş Değerlendirilmesi :

Kurum ya da kuruluşlarda görevlerin sorumluluk, önem ve güçlük basa-

maklarının uygun bir biçimde saptanmasıdır.

Araştırma sonucunda Mühendislik alanına girecek görev ve hizmetler ortaya çıkacaktır. Her durumda, kurumların hizmetleri arasında amaç ya da yöntem yö-nünden az veya çok ayrıcalıklar vardır. Bu hizmetlerin, ayrıntıları üzerindeki bil-gileri hizmet içi eğitime bırakarak ve her eğitilen, herhangi bir alanda çalışacak-mış gibi düşünülerek, öğrencilerin ortak eğitim yanları saptanır ve bunu gerçek-leştirecek eğitim programı hazırlanır.

Hizmeîiçi Eğitim :

Harita ve Kadastro sektöründe alet, gereç ve yöntemlerde bilim ve teknikteki genel gelişmeye paralel olarak, önemli ve hızlı gelişmeler olmaktadır. Bu nedenle de sektörde hîzmetiçi eğitim önemli ve zorunludur.

Yukarda açıklanmaya çalışılan düzen içinde bir eğitim düzeni ve program» hazırlandığında, kurum ve kuruluşlarda ekonomik ve başarılı çalışmalar için hız-1 metiçi eğitim zorunludur. Ocak/1968 durumuna göre Harita ve Kadastro mühen-dislerinin kurumlara dağılımı şöyledir :

Sayı Oran

Tapu ve Kadastro Gn. Müd. 196 % 46,3 • İmar ve İskân Bakanlığı 35 % 8.3

Devlet Su İşleri Gn. Müd. 35 % 8.3 Karayolları Gn. Müd. 34 - % 8.1 İller Bankası Gn. Müd. 29 % 6.9 Özel Sektör 28 % 6.6 Belediyeler , 17 % 4.0 Yol Su ve Elektrik İşleri Gn. Müd. 15 % 3.5 Öğretim Kurumları 10 % 2.4 Devlet Demiryolları Gn. Müd. 8 % 1.9 Diğer Kurumlar 15 % 3.5

422 % 100.0

Bu kurumların amaçları değişik olduğundan, Kurumlarda Harita ve Kadastro mühendislerinin yürüttükleri hizmetler az veya çok ayrıcalıklar göstereceğinden, hizmetiçi eğitimi her kurumun kendi ihtiyaçlarına göre düzenlemesi gereklidir. Hizmetiçi eğitim yapılmadığı taktirde mühendislerin başlangıçta işe intibakları, hizmet verme sırasında kendilerini yenilemeleri ve gelişmelerden bilgi edinmeleri için zaman kaybtmeleri en azından hizmette verimliliği azaltır.

Sektörün yöntem ve aletlerindeki gelişmeler genellikle ileri batı ülkelerinde sağlanmaktadır. Bu gelişmelerin izlenmesi, hizmetlere aktarılarak kullanılır hale getiirlmesi, bu gelişmelerden yararlanılarak kullanılan alet ve yöntemlerin geliş-tirilmesi hızlı ve ekonomik hizmet sağlanması için gereklidir.

Batı ülkelerindeki gelişmelerin izlenebilmesi ve bu gelişmelerden yararlanıla-bilmesi için bu ülkelerin dillerini bilmek gereklidir. Yukarda, mühendisin görev piramidinde yeri araştırıcılık, geliştiricilik, genel düzeyde yürütücülük biçiminde belirlendiğine göre, araştırma, geliştirme çalışması yapacak bir mühendisin en az

41

bir batı dilini tam bilmesi gerekir. Yüksek öğrenim kurumlarında edinilen dil bil-gisinin geliştirilmesi, tamamlanması gereklidir. O halde mühendislik mesleğinde, belki diğer meslek dallarından daha önemle, hizmetiçi eğitim, yabancı dil eğitimi ile başlamalıdır, denilebilir. Özellikle sektörde şimdiye kadar sağlanan imkânlar-dan yararlanma oranının düşüklüğünün temel nedeni yabancı dil eğitimine verilen önemin azlığıdır.

Eğitimin Programlanması :

Eğitim ihtiyacı herhangi bir yöntemle saptandıktan, hizmetiçi eğitime bırakı-lacak konular belirlendikten sonra, istenen mühendis tipinin yetiştirilmek üzere eğitimin programlanması gerekecektir. Burada programlamadan amaç, belli dü-, zeyde eğitilmiş, belli bilgi, beceri ve davranışları kazanmış öğrencilere, istenen mühendis tipini yetiştirmek üzere gereken bilgi, beceri ve davranışların sağlan-ması düzenidir.

İstenen mühendis tipi, yukarda, günün olması gereken mühendis anlayışına ., uygun olarak araştırıcı, geliştirici niteliklere, belli davranış ve değer yargılarına )Jt sahip insan tipi, teknikçi tip olacaktır. Bu amaçla verilecek eğitimde, hizmetlerin

yürütülmesi (araştırıcılık, geliştiricilik) için gerekli mühendislik bilgi ve beceri-leri ile kalkınmanın perspektif hedeflerine uygun olarak kişilere kazandırılacak

' anlayış, kültür ve toplumsal değerler sistemi arasında iyi bir dengenin kurulması gerekir. Çünkü kalkınma için, bütün ve güçlü bir ulus olabilmek için, mevcut dünya ulusları ailesinde onurlu yer alabilmek için hem gereken teknik bilgi ve be-cerilere, hem de toplumsal değerler sistemine sahip olmak gerekir. Teknik bilgi ve becerileri en iyi düzeyde kazanmış, ancak ulus olma bilincinde, günün uygun değerler sisteminde eğitilmemiş bir tip herhalde ülke yararına çok az şeyler ya-pabilir. İleri ülkelere göç ederek kendisine yapılan yatırımın boşa gitmesine; ülke içinde çalışması halinde belli toplumsal çalkantıların, huzursuzlukların kaynağı ol-masına ya da, daha az zararlı olarak, mutlu olmayan bjr çalışma sonucu, gereğince başarılı hizmetler verememesine neden olur.

Bu dengenin tüm millî eğitim programında aynı güçte kurulması ve dengenin ilk öğretimden başlayan eğitimle tutarlı biçimde olması gerekeceği açıktır. Konu yönünden bu dengede yer alması gereken toplumsal değerler genel değerler ya-nında diğer meslek dallarından ayrı olarak verilmesi gereken değerler olacaktır. Örneğin, tapulama çalışmalarına katılacak bir Harita ve Kadastro mühendisinin taşınmazmal anlayışı, sınır kavramı, toplumda önemi, bu konuda devletin ve va-tandaşların hak, yetki, sorumlulukları v.b. konularında özel sektör alanında ça-lışacak bir mühendisin harita ve plân yapımının amaç ve gerekleri hakkında bilgi ve anlayış sahibi olması gereklidir.

Mühendislik mesleğinin yürütülmesi için gerekli teknik bilgi ve beceriler gu-rubunun da kendi içinde bir dengesinin kurulması gereklidir. Hanhi bilgiler han-gi ayrıntı da verilecektir? Kadastro hizmetlerinden, harita yapımı hizmetlerinden imar uygulama, harita uygulama çalışmalarına, kurutma, sulama, karayolu, demir-yolu arazi etüdü çalışmlarına kadar çok geniş alanda çalışmakta olan bir Harita ve Kadastro mühendisine kadastro tekniği, taşınmazmal mevzuatı, şehircilik bilgi-leri, yol inceleme bilgileri hangi ayrıntılılıkta verilecektir; özellikle toplumsal bi-limler alanındaki yasalarda değişme teknik bilimlere göre değişik biçimde ve hız-lılıkta olduğuna göre taşınmazmal mevzuatı ile ilgili bilgiler nasıl bir düzende olacaktır?

42

Gelişmiş ülkeler eğitim programlarından yararlanma imkânlannın çok sınırlı olduğu yukarda kısaca açıklanmaya çalışılmıştır. Ancak belli konuların işlenme düzenlerinden yararlanma yolu düşünülebilir. Örneğin fotogrametri bilgileri hangi bilgi ve beceriler kazanıldıktan ve nasıl bir sırada verileceği konusunda bu programlardan yararlanmak mümkündür.

Eğitim programları alt kademeler eğitim programlarını da gözönünde tutmak zorundadır. Harita ve Kadastro Mühendisi yetiştirilmek üzere Tapu ve Kadastro Meslek Okulu, Liseler ve Sanat Enstitülerinden öğrenci alındığına göre verilecek bilgilerin bütün öğrenciler için aynı çekicilikte ve yenilikte olması nasıl sağlana-caktır? Örneğin, kadastro tekniği ile ilgili bilgiler meslek okulunu bitirmiş öğren-ciyi sıkmadan, onu tembelliğe alıştırmadan nasıl bir düzende verilmelidir? Ma-tematik bilgileri, belki liseyi bitirmiş öğrenciler için yeni ve çekici olmayacaktır. Liseyi bitirmişler için bir hatırlatma biçiminde geçilirse bu defa da meslek oku-lunu ve sanat enstitülerini bitirmiş olanlara ağır gelmesinin önüne nasıl geçilecek-tir? Bu nedenlerle alt eğitim kurumlarında verilen eğitim gözönünde tutularak ko-nuların işlenme düzeyi ve düzenlerinin saptanması gerekir.

Eğitim programlarının, eğitimden uygulama alanına geçiş için bir ile beş yıl gibi bir ara gerektiğinden, bu süreleri gözönünde bulunduran bir ileriye dönüklük içinde bulunması gerekecektir. Bu konu, özellikle teknolojik gelişme hızı ile oran-tılı olarak önem kazanmaktadır.

Eğitim programlaması sırasında, uygulanacak eğitim tekniğinin de gözönünde bulunması gerekeceği ortadadır. Eğitim tekniği, ülkemizin toplumsal ve ekonomik •koşullan ile, a l t eğitim kurumlarında uygulanan eğitim teknikleri ile tutarlı bir biçimde olacaktır.

Eğitim programlarının hazırlanmasında, öğretmenlerle, eğitim uzmanları ve uygulayıcılar arasında bir işbirliği ve ortak anlayışın kurulması en azından başarılı ve amaca yönelmiş bir eğitim sağlanması bakımından zorunludur. İşbirliğinin programların hazırlıklarından başlayarak, arada bir, sağlananlar ve ihtiyaçlar arasında karşılaştırmalar yapılarak sürdürülmesi gerekir.

Gereken nitelikleri taşıyan bir Harita ve Kadastro mühendisinin yetiştirile-bilmesi için eğitim programları hazırlamak ya da gelişmeleri gözden geçirmek üzere Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü, İmar ve İskân Bakanlığı, DSİ Genel Müdürlüğü, Kara Yolları Genel Müdürlüğü, Özel Ssktör temsilcisi ile yüksek okul ya da Üniversitelerin öğretim görevlileri, eğitim uzmanları ve Millî Eğitim Uzman-ları arasında bir işbirliği kurulması önerilebilir.

Eğitimin Değerlendirilmesi :

Eğitim çalışmalarının başarısı amacın gerçekleştirme oranında toplanır.

Sektörün belli amacı yanında kalkınmanın hedeflerini sağlıyacak belli dav-ranışların, belirli bir. insan tipinin sağlanma oranı bu konuda kurulacak eğitim düzeninin başarısını gösterecektir.

Eğitimden beklenenin sağlanıp sağlanamadığı konusunda :

1 — Eğitime sokulanların, yetiştirilen mühendislerin genel izlenimleri ve ça-lışma alanındaki başarı oranları,

43

2 — Öğrencilerin genel öğrenme dereceleri,

3 — Eğitime girenlerin davranışlarında oluşan değişmeler,

4 — Harita ve Kadastro mühendisi çalıştıran kurum ve kuruluşların görüş leri,

5 — Daha önce saptanmışsa, sektörün belli süreler sonunda alması gerekli hedeflerin gerçekleşme oranları,

Saptanarak değerlendirmeye geçmek gerekir. Bu öğelerin genel değerlendirme içindeki ağırlıkları eğitim uzmanlarının ve öğretmenlerin bilecekleri konudur. An-cak değerlendirmeye gitmeden önce, değerlendirme yönteminin saptanması gerekir.

III. SONUÇ

Kasım 1968 ayı sonlarında Harita ve Kadastro Mühendisliği eğitimi yapmak , üzere açılmış bulunan Trabzon Teknik Üniversitesindeki Jeodezi Enstitüsünün açıl-' reası nedeniyle Yüksek Öğrenim konusundaki görüş ve tecrübelerin ortaya konul-

madı ve tartışılması Harita ve Kadastro Mühendisliğinin geleceği yönünden büyük -önem taşımaktadır.

Bir ön inceleme ya da araştırma henüz yapılmamış ve bu konudaki tecrübeler de yeterli olmadığından söylenecekler daha çok genel sözler olacak, yöntemler üzerinde görüş belirtmek ve konunun önem ve ilişkileri hakkındaki düşünceleri ortaya koymak biçiminde olacaktır. Böyle de olsa bir tartışma ortamı yaratılması, herhalde bazı düşüncelerin ortaya çıkmasını, açıklığa kavuşmasını sağlar ve daha iyiye doğru adımlar atılmasına nedenler olabilir. Bu durum ise hem Harita ve Kadastro sektörü ihtiyaçlarına ve kalkınma çabasına uygun ve yararlı eğitim ya-pılması yolunu açar, hem de mesleğin geliştirilmesine, hizmetler alanında gereken yerini almasına yardım eder.

44

BATİ ALMANYADA HARİTA YÜKSEK MÜHENDISLİOİ Ö'ORENlMİ

Ömer DEMİRAĞ (İstanbul)

ı Batı Almanya'da ölçme mühendisliği adi altında isim yapan Jeodezi öğrenimi

iki üniversite ve yedi yüksek teknik okulunda yapılabilir. Öğrenim süresi 8 sö-mestredir.

Batı Almanya'da halen Geodezi öğrenimi yapılabilen üniversite ve yüksek f ok'ullar şunlardır :

Aachen (Yüksek Teknik Okulu)

Berlin (Teknik Üniversite )

Bonn (Üniversite )

Braunschweig (Yüksek Teknik Okulu)

Darmstadt (Yüksek Teknik Okulu)

Hannover (Yüksek Teknik Okulu)

Karlsruhe (Yüksek Teknik Okulu)

München (Yüksek Teknik Okulu)

Stutgart (Yüksek Teknik Okulu)

Geodezi öğrenimine başlamadan evvel lise mezunu aday öğrencilerin Kadastro Müdürlüklerinde 6 aylık bir pratik yapmaları gerekmektedir. Bu pratik özel ölçme mühendisliği bürolarında da (Öffentlich besteller Vermessungingenieur bü-roları) yapılabilir. Aday öğrenciler bu pratik zamanı içinde büroda, tersîmat, yazı çeşitleri, basit hesapları; arazide ise teodolit ve nivelman aletlerinin kullanılma-sını, kadastro ölçülerinin nasıl yapıldığını, aplike çeşitlerini öğrenirler. Adaylar bu 6 aylık devre içinde istikbaldeki mesleğinin iyi ve kötü taraflarını öğrenerek, meslekte daha başlangıcda iken kalıp kalmamakta karar verir. Böylece aday öğ-renci Geodezi öğrenimine başladığı zaman ilk başlarda, alet ve basit hesaplara, tersimat araçlarına yabancı kalmaz,

45

Üniversite ve Yüksek Teknik Okullara müracaatlar Nisan ve Mayıs aylarında yapılır. Kesin açılış tarihleri her eyalette değişiktir. Ecnebi aday öğrencilerin Üni-versite ve Yüksek Okullara girebilmeleri için 6 aylık pratikten başka 2 sömestre-lik bir ön öğrenim belgesine ihtiyaçları vardır. (Bu belgenin Almanya'dan olması zorunludur.)

Bu iki sömestrelik devre içinde, öğrencinin gireceği fakülteyi başarıp başa-ramıyacağı araştırılır. Eksik tarafları tamamlanır. Bilhassa Matematik, Latince ve Lisan dersleri üzerinde durulur. 2. sömestrinin sonunda yapılan sınavı başarı-ile verenler gireceği Fakültenin I. sömestrisine kaydedilirler. 2. sömestrinin so-nunda sınavı kazanmayanlar. I. sömetri daha öğrenime tâbi tutulurlar. Alman Liseleri 13 senedir böylece diğer memleket öğrencileri de aynı seviyeye getirlir. X3eodezi Fakültelerinde öğrenim yapan öğrenciler iki ana sınava tâbi tutulurlar. I. sınav 4. sömestrinin sonunda yapılır ki buna ön sınav denir. II. de 8. sö-mestrinin sonundadır. Buna da bitirme sınavları denir.

Ön sınavlardan evvel öğrenci, verilen ödevleri ve arazi çalışmalarının he- ,.■« sap ve tersimatlarını neticelendirerek ilgili profesörlere teslim ederek sınava ' -girme vizesi alır. (Cetvel : 1 de gösterilen derslerden) Başarı gösteren öğrenciler .üst sömestriye devam edebilirler. Bitirme sınavlarına girmeden evvel diploma

,' projesi hazırlanıp ilgili profesöre verilir. Arazide yapılan ölçülerin hesapları, laboratuvar çalışmaları ve hesapları istenen gsodezi ödevlerinin sonuçlandırılmış hesapları ilgili profesörlere verilerek sınava giriş vizesi alınır.

(Cştvel : 2) de gösterilen derslerden yapılan sınavlar da başarı gösteren-ler, Harita Yüksek Mühendisi olurlar.

Üniversite ve Yüksek Okul Harita bölümünü bitiren yüksek mühendisler dev-let dairelerinde memur olabilmeleri için 27 aylık bir yüksek meslekî staja tâbi tutulurlar (uzmanlık s t a j ı ) bu staj 35 yaşından evvel olması gerekmektedir.

Çeşitli dairelerde yapılacak uzmanlık staj müddeti şöyledir :

5 ay Tapu dairelerinde

4 " Meliorasyon dairesi teknik işlerinde

1 " " " idari işlerde

4 " Meliorasyon dairesi teknik işlerinde 3

" Memleket harita dairelerinde

2 " Kadastro Müdürlüklerinde

2 " Spesial bir konu üzerinde çalışma (bu spesial konu müdürler sevi-yesindeki bir toplantıda anlatılır.)

6 ay Hesap İşleri ve sınav hazırlıkları 27 ay

Bu 27 ayın sonunda profesör ve uzmanlar kurulu huzurunda yapılan sınav-larda başarı gösterenler Asasör Yüksek Mühendis (uzman yüksek mühendis) un-vanını alırlar. Bu yüksek ölçme stajını yapamayanlar yalnız özel firmalarda ça-lışabilirler, devlet memuru olamazlar. Yani kendilerine Kadastro Müdürü veya Fen Amiri olarak imza yetkisi verilmez.

46

CETVEL : 1

İLK DÖRT SÖMESTREDE OKUNAN DERSLER 1. Sem. 2. Sem. 3. Sem. 4. Sem.

Ders Tat. ^DersJTat^ ___De£s__Taîı_ Ders Tat.

1. Yüksek Matematik 3 2 3 1 3 1 — —

2. Tasarı Geometri 22 22 — — — —

3. Differansial

geometri — — — — — — 3 2

4. Trigonometri 2 — 2 — — — — —

5. Fizik, 2— 2— — 3 _ _

A OnHlr __ _ 1 __ _ _

* 7. Jeoloji 4 — — — — — — —

j 8. Jeomorfoloji — — 1 — — — — —

9. Jeoloji Eskusyon — — — 3 — — — —

10. Teknik kültür

botaniği ■— — — — — — 1 —

,. 11.-Ziraî arazi tasnifi — — — — — — 1 —

12. Teknik Mekanik 22 — — — — __ _

13. İnşaat Müh. Tekniği I — — 32 — — _ _

14. İnşaat Müh.

Tekniği II — — — — 22 — —

15. İdarecilik __ 2 — — — — —

16. Hukuk — — 2 — _ _ ____

17. Ekonomi — — 2 — — — — —

18. Ölçme bilgisi l-ll 22 2 4 _ _ ___

19. Arazi tatbikatı nün — — — A —— O — —

20. Plân tersimi — 1 — — — — — —

21. Topografya haritaları tersimi — — — 2 — 2 — —

22. Geodezi aletleri

tersimi — — — — — 1 — —

23. Fotoğrametri I — — — — — — 1 1

24. Ziraî işletmecilik — — — — 1 — 1 2

47

M

C E T V E L : 2 5. Sem. 6. Sem. 7. Sem. 8. Sem.

Ders Tat. Ders Tat. Ders Tat. Ders Tat.

1. Dengeleme 22 22 — — — —

2. Yüksek Gsodezi 2 1 2 2 — — — —

3. Harita

Projeksionları 2 2 — 2 — — — —

4. Astronomi 3 1 — 3 — — — —

5. Geofizik tat. — — — — 2 — — —

6. Gene! Geofizik — — — — 2 — — —

7. Fotoğrametri (havaî fotoğram.) 22 22 — 2 — 2

8. Kadastro tekniği —- — 22 — — — — i

• 9. Arazi tatbikatı

(6. sömestri sonun da 14 gün) — — — 3 — 4 — —

10. Köy Meliorasyonu — — — — 22 — —

11. Şehir Meliorasyonu — —- — — 1- — — —

12. Reproduksion tekniği — — — — 2 — 2 —

t 13. Haritacılığın tarihçesi — — — — — — 1 —

14. Arazi tatbikatı hesapları — 2 — — — — — —

15. Geodezi hesapları I ____ — _ 4— _____4 __ — 4 — —

■ \ A " " i l ___ ___. ____ ___ ____ A _____ R

17. Geodezi semineri — — — — — 3 — 3

.18. Ziraî işletmecilik — — 1 — — — -̂ — —-

19. Taşınmazmal kıymet fa İffll Y"\ , _____ 1.. , , _______ , , , „ lUl\UI I I ——. — — I , _ _ _ • __—— _____ _•__ ——

20. Hukuk 2 — — — — — — —

21. İnşaat Müh. ligi İli (trafik yolları) 2 — — — — — — —

22. Şehircilik — — — . — — — 2 —

23. Modern aletleri tanıtma — — — — 1 — — —•

48

HARİTA - KADASTRO PROBLEMİ VE YURT KALKINMASINDA YERİ (*)

Y azan:

Yiğit AYAZ (Ankara)

1. KONUNUN TANITILMASI

Konumuz «Harita - Kadastro hizmetleri ile tüm kalkınma açısından çeşitli sektörlerdeki etkisi» ni incelemek olacaktır. Bu itibarla fazla dağılmadan ve ay-rıntıya inmeden bazı önemli örneklerle mesele ortaya konacaktır.

Harita - Kadastro konusu bugün her hizmetin içine girmiş ve yaşayan bir unsur olmuştur. Gerek teknik işlerde, gerekse gayrimenkul hukukuna dayanan işlerde yeter incelikte harita ilk duyulan ihtiyaçtır. Acele çözüm bekliyen köy, ta-rım, ormancılık, madencilik, toprak ve su kaynaklarının muhafaza ve işletilmesi, bölge plânlaması, şehirleşme, konut, arsa, gecekondu, inşaat, elektrifikasyon, ulaş-tırma, turizm, belediye hizmetleri, imar plânları, yatırım projeleri, kredi mües-sesesi ve devlet gelirlerinin arttırılması, adli olayların azaltılması konuları bu sek-törle çok yakından ilgilidir.

Harita; hiçbir geometrik şekle benzemiyen geoid diye isimlendirdiğimiz ve takriben bir küre şeklinde olan dünya yüzeyinin tamamının veya bir kısmının çeşitli özellikleriyle birlikte, tabiî ve sun'î şekillerin yapılan ölçü ve hesaplara is-tinaden ve ortalama bir oran dahilinde küçükülmüş olarak çizgiler ve özel işa-retler ile bir düzlem üzerine izdüşürülmüş bir benzeridir. Tanımdan anlaşılacağı üzere haritada arazinin fiziki özelliklerinin bir kısmını bulma imkânına sahip bu-lunuyoruz.

Diğer taraftan «kadastro, taşınmaz malların (gayrimenkullerin) hukuki ve geometrik durumlarını tesbit etmek» için yapılan işlerin tamamını kapsamak-tadır. Tanımdan anlaşılacağı üzere kadastro terimi harita teriminden farklı-d ı r ve ik i yönü vard ı r . Hukuki ve teknik yönü. Hizmet in tam o lab i lmesi için her iki faktörün mükemmelen icrası gerekir. Bir taşınmaz malın dünya üzerindeki yeri yani konumu, geometrik şekli, üzerindeki tesislerin durumu ve

(*) TMMOB I. Teknik Kongresine yazarının verdiği tebliğdir.

49

özejlikleri, izdüşüm yüzölçümü, taşınmazmalın sathı ile allında ve üstündeki mül-kiyet ve diğer aynî hakların tesbiti bu iki faktörü teşkil eder. Bu halen yurdu-muzda tatbik edilen ve mülkî kadastroda denilebilecek en basit bir kadastrola-ma şeklidir. Modern memleketlerde bununla yetinilmeyip toprağın değeri, cinsi ve yapısı, yeraltı suyu, üzerinde yetişebilecek bitkiler ve benzeri özellikler de yu-kardakilerin yanısıra tesbit edilmektedir. Böylece toprakla ilgili bütün bilgiler toplanmış ve değerlendirilmiş oluyor.

Harita ihtiyaçları çeşitli ölçek ve buna bağlı incelikte olmakla beraber, işin icabına göre muhtelif özellikleri de kapsamaktadır. Bu arada deniz dibi ve yeraltı haritalarının özel tekniklerle ve değişik şekilde, çeşitli maksatlara uy-gun olarak yapıldığını hatırlamakta fayda vardır.

Bugün yurdumuzun 1 : 50.000 ve daha küçük ölçekli haritaları ta-mamlanmış olup 1 : 25000 likler kısa zamanda bitirilecektir. Bu cins haritalar . askerî amaçlarla ve büyük alanlarda düşünülen yol, sulama, baraj gölü v.s. gi-,.

bi projelerin genel plânlamasında kullanılabilir. Ayrıntılı projeler daha büyük ölçekli ve projenin amacına göre çeşitli özellikleri taşıyan haritalar üzerinde ■

•geliştirilir. Bir tünel projesi ile yol projesinin istinat edeceği haritaların bu .amaçlara en uygun şekilde yapılmış olması zorunludur. Kadastro çalışmaları

da 1 : 5000 ve daha büyük ölçekli haritaları gerektirmektedir.

2. KISA TARİHÇE (1)

İnsanlar mülk edinmeye başladıkları yeri tarif ve tesbit etmeye, etrafını çevreleyen meçhul bölgeleri merak etmiye başladıkları çok eski zamanlardan-berî kroki mahiyetinde dahi oisa yeryüzünün belirli kısımlarını kâğıt veya ben-zerî malzeme üzerinde çizgilerle göstermeye yani ilkel ve basit bir cins harita ter-simine mecbur olmuşlar ve bu suretle arazi işlerini, seyahatlarını daha munta-zam ve emin bir şekle sokmayı yararlı ve zorunlu bulmuşlardır.

; Meçhul bölgelerin keşifleri ve fetihleri genişledikçe, seyahatler arttık- ça, arazi sahibi olarak daimi mülk ve iskân istekleri fazlalaştıkça bu ihtiyaç da-ha da artmış ve o oranda daha sıhhatli, daha güzel ve daha esaslı haritalar yapmak zaruret halini almıştır. Nihayet medeniyetin yüksek seviyeye eriştiği za-manımızda sayılamıyacak kadar fazla iktisadi, teknik ve askeri gelişmelere pa-ralel olarak gayet sıhhatli ve çeşitli evsaftaki haritalar meydana getirilmeye başlanmış, ekonomik ve askeri uygulama alanında da haritasız verimli ve sıhhatli bir iş görmek hemen hemen imkânsız bir hale gelmiş bulunmaktadır.

Son zamanlarda havadan alınan fotoğraflarla sıhhatli ve süratli harita yapımına başlanmış, dünyada ve yurdumuzda büyük başarı sağlanmıştır.

Harita ve ölçme sahasındaki ilk adımların Türkler tarafından atıldığı çeşitli araştırmalarla ortaya çıkarılmıştır .

Milâttan 4000 yıl önce Babil şehrinin haritası mermer üzerine ve ka-dastro maksadi için Türkler taraf ından yap ı lm ış t ır. Hattâ birçok matematik ve astronomik gerçekleri gösteren Mısır piramitlerinin mühendisliklerini de Türkler yapmışlardır. Piramidin çevresinin yüksekliğinin iki katına bölümü % (pi) sayısını verişi dört yan yüzeyinin toplamının yüksekliğinin karesine eşit olduğu,

(1) (İstanbul Yüksek Teknik Okulu Ders Notlara, Macît Erbudak 195?) den özetlenmiştir.

50

piramidin tepesinden geçen meridyenin Nil deltasını ikiye bölüşü gibi bağlantı-lar dikkati çekmektedir.

Uygarlık ilerledikçe, fetihler ve keşifler çoğaldıkça dünyada haritacılık ilkellikten kurtularak büyük ilerlemeler kaydetmiştir.

1456 da İbrahim Mürseli Akdeniz haritasını, 1513 de Piri Reis Ameri-ka, Afrika ve Atlas Okyanusu haritasını, bu arada Şeydi Ali Reis Basra Körfezi ve Hint Denizi haritalarını ihtiva eden Mir'etül Kâinat adlı çalışmaları yapmış-lardır.

Kara haritalarımızın öncüsü, Kanuni devrinde yetişmiş bilginlerimiz-den Nasuhi Matrakçı da güzel eserler meydana getirmiştir.

Nirengiye dayanan ilk topoğrafik harita Snelyus tarafından 1615 te ya-pılmıştır.

1793 te Fransızlar taramalı, 1864 te İsviçreliler düzeç eğrili haritalara * başlamışlardır.

* Bizde bu cins haritaların yapımına 1841 de başlanmış 6 paftalık ' 1 : 400 000 ölçekli harita yapılmış, uzun bir fasıladan sonra 1902 yılında tek-

rar başlanmış, Anadoluda oldukça büyük alanları kapsıyan haritalar yapılmıştır.

Daha sonra 1909 da resmen Harita Komisyonu kurularak Genel Kur-may Başkanlığına bağlanmıştır. Bundan sonra memleketin 1 : 200 000 lik harita çalışmalarına başlanmış, bu iş 1929 da bitirilmiştir.

* 1925 te Harita Komisyonu Harita Genel Müdürlüğü haline getirilmiştir.

1936 da Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü kurularak memleketin en önemli problemlerinden birine eğilinmiştir. 1945 te İller Bankasının kuruluşuyla & halihazır harita ve imar plânlarının belediyeler adına yapılması, yaptırılması işi bankaya, verilmiş ve daha geniş çalışmalara geçilmiştir. İhtiyaçlar arttıkça diğer teknik kuruluşlar kendi bünyelerinde harita üniteleri meydana getirmişler ve büyük ilerlemeler kaydetmişlerdir.. Halen ilgili dairelerin hepsinde harita üniteleri mevcut olmakla beraber 203 Sayılı Kanunla fotogrometrik çalışma ve malzeme edinme yetkisi Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü ile Harita Genel Müdürlüğüne verilmiştir. Diğer kuruluşlar bu cins ihtiyaçlarını bu iki Genel Müdürlük aracılığıyla karşılamaktadırlar.

3. MIVCUT DURUM

Süratle kalkınma çabasında bulunan yurdumuzda harita ve kadastro taleplerinin karşılanması son yıllarda bir problem halini almıştır. Büyük yatı rım projelerinin uygulamaya konmasıyla geniş alanların haritalarına ihtiyaç duyulmaktadır. Arazi - insan ilişkisi, mülkiyet ve diğer haklar muvacehesinde ise bu talepler kadastro isteği haline dönüşmektedir. Böylece harita ve kadastro bü yük küçük her cins yatırımın ve kalkınma hareketinin altyapısı olarak karşımıza çıkmaktadır. -->

Yukarıda kısaca değinildiği üzere halen harita yapımı ihtiyaca göre ve genellikle ihtiyaç sahibi kuruluşlar tarafından sağlanmaktadır. Ancak 1 : 5000 ölçekli topoğrafik haritalar belli bir standarda göre Tapu - Kadastro ile Harita

51

Genel Müdürlükleri tarafından yapılmaktadır. Bunun dışındaki haritaların belli bir standardı olmadığı gibi bir disipline de bağlanmış değildir.

Halen aynı yere ait ve fakat birbirine uymayan muhtelif haritalara raslamak mümkündür. Her teşkilât tamamen müstakil olarak ve bir koordinas-yona dahi gitmeksizin harita imâl etmektedir. Bunu önlemek amacıyle Devlet Plnlama Teşkilâtınca çalışmalara başlanmış olup ilk olarak Tapu ve Kadastro Ge-ne] Müdürlüğü ile İller Bankası Genel Müdürlüğü belirli standartlara, tek bir teknik yönetmeliğe uygun şehir haritaları yapmak üzere bir araya getirilmişler-dir. İlerki tarihlerde Toprak ve İskân Genel Müdürlüğü ve diğer kuruluşlar için de metot ve koordinasyon geliştirilmesine girişilecektir.

Bu, mükerrerliği önleme çalışmaları ve standardizasyona gitme meseleleri gerekli ağırlığı kazanmış ve 1969 İcra Plânına : «Tapu ve Kadastro Genel Mü-dürlüğü ile İller Bankası ve Toprak İskân Genel Müdürlükleri arasında koordi-nasyon sağlayacak ve mükerrer harita yapımını önleyecek tip yönetmelikler ha-zırlanıp yıl içinde uygulamaya konacaktır.» ve

«Haritaların, işaret ve gereçlerini standardlaştırma çalışmaları ilgili bü-tün kuruluşların katılmasıyla süratlendirilecektir» (2) şeklinde girmiş bulunmak-ladır. Bu tedbirler gerçekleştirildiği takdirde haritacılık açısından önemli bir aşama yapılmış olacaktır.

Türkiye'nin çeşitli harita ihtiyaçları ve kadastro talepleri karşılanamamakta-dır. Kadastro iş leri müzmin bir dert gibi yıl lardır devam etmekte ve daha çok süreceği sanılmaktadır. Böylece en tabii ve Anayasa teminatı altında bulunan /mülkîyet hakkı askıda durmaya devam edecektir.

' Birinci Beş Yıllık Plâna göre yurdumuzda tapulamaya konu olan köy arazileri sahası 560 000 km2 olup; tapulamanın başladığı 1950 yılından 1967 sonuna kadar bunun 75 000 km2 si (tamamın % 14'ü) yapılmış olup 485 000 km2 (% 86) kalm ış t ır. 1968 y ı l ında 6 000 km2 l ik bir saha daha ikmal edi lecek-1 tir. (3) Genel Müdürlük organizasyon, metod, teknoloji msselelerine bilimsel yoldan kısa zamanda eğilerek günümüzün olanaklarını uygulamaya intikal etti-remezse 1968 hızıyla tapulamayı 80 yılda belki tamamlıyabilecektir. Kesin bir rakam verilemez. Çünkü ilk yapılan işlerin birçokları 7 - 1 0 yıl gibi kısa bir zamanda yenilemeye ihtiyaç göstermektedir. Bu bize, eski plânların gerekli nitelikte yapılmadığını ifade etmektedir.

Diğer taraftan şehir kadastrosuna konu olan şehir ve kasabaların belediye hudutları içinde 3 500 000 parsel bulunduğu tahmin edilmekte olup 1967 sonu-na kadar 1056 000 parseli (tamamın % 30'u) tamamlanmış, 2 444 000 parsel kalmıştır. 1968 yılında 70 000 parsel daha ikmal edilecektir. (4) Kadastro işleri de gerekli tedbirler alınmazsa ve 1968 hızıyla 35 yılda bitirilebilecektir.

Ekonomik ve sosyal durumumuzun bu kadar uzun zaman beklemeye taham-mülü olmadığına göre hükümetler ve yetkililer elbette bu meselenin kısa za-manda çözümünü gerçekleştirecek olanakları sağlayacak ve gerekli tedbirleri ala-caklardır. Bu düşüncemizi doğrulayacak ilk ve en kuvvetli deliller Sayın Başba-kanımız Süleyman Demirel'în kadastro meselesinin en kısa zamanda çözümlen-

(2) 12 Aralık 1968 tarih ve 130?5 sayılı Besini Gazete. (3) Kalkmma Plânı 1968 Programı S. 42SÎ DPT. Yayını, 543/1968 (4) Kalkmma Plânı 1968 programı. S : 423 DPT - S43/1968

52

mesi için ilgililere verdiği emirlerde ve konuya verdiği Önemde açıkça görün-mektedir. Gerçekten şimdiye kadar kadastro meselesine böylesine eğilen ilk başbakan Sayın Demirel olmuştur.

Buna paralel olarak Devlet Plânlama Teşkilâtı da konuya gereken önemi ver-miş; İkinci Beş Yıllık Plân 20 yılda kadastro ve tapulama hizmetlerinin ikmal edilmesini hedef olarak almıştır. 1968 İcra Plânında da «Türkiye'nin tüm kadast-ro sorununun mevcut bütün olanaklardan yararlanarak plânda öngörülen 20 yıllık süreden önce halledilmesi için bir program hazırlanacak ve 1968 yılında uygulamaya konacaktır.» ( 5 ) şeklinde bir tedbir yer almıştır.

Hal böyle iken Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünce araştırma ve proje çalışmalarına yeni başlanmış olması ve meselenin çözüm yolları ve koşulları açık-lıkla ortaya çıkarılamaması nedenleriyle kadastrolama işlerinin ne zaman bitiri-bileceği ilgililerce açıklanamamaktadır.

Diğer taraftan Devlet Plânlama Teşkilâtı Yeniden Düzenleme Grubu Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü Merkez ve taşra teşkilâtını işlerin süratini arttıracak şekilde yeniden düzenleme çalışmalarına geçen Temmuzdan itibaren devam et-mektedir.

Bütün etkenlerin tesiri dikkate alınarak hizmetin İkinci Beş Yıllık Plânda öngörülen sürede bitirilmesi için yapılması gerekli çalışmaları bilimsel yoldan or taya çıkarabilmek için bir proje çalışması Devlet Plânlama Teşkilâtınca lüzumlu görülmüş ve 1969 İcra Plânına : «İkinci Beş Yıllık Plân'da öngörülen 20 yılda tapulama ve kadastro ilk tesis hizmetlerinin bitirilmesine dair hükmün uygula-maya intikalini sağlayacak ve beşer yıllık dönemleri kapsayan proje çalışmaları ilgili genel müdürlük tarafından bütün yönleriyle bitirilerek 1969 yılı sonuna kad,ar Devlet Plânlama Teşkilâtına verilecektir.» (6) şeklinde bir tedbir de kon-muştur.

Gerek harita ve gerekse kadastro işlerinin çokluk ve müstaceliyetine ve bu hizmetlerde teknik insangücünün fiili hizmet ve maliyet yönünden tamama naza-ran % 80 oranı civarında bulunmasına karşılık mevcut eleman sayısı işin hac-mine nazaran çok az ve büyük bir kısmı yetersizdir.

(Not : Bu rakamlara Oıel Sektör dahildir.)

(5) 1968 yılı icra plânı. S : 127 DPT - 544/1968 (6) 12 Aralık 1968 tarih ve 13015 sayılı Resmî Gazete. S : 101

53

Görülüyor ki sektörün en büyük sıkıntısı çok sayıda ve kaliteli eleman te-mininden gelmektedir. Süratle bir insangücü projesi geliştirilerek uygulamaya kon-malı ve eleman problemi halledilmelidir.

4. HARİTA VE KADASTRONUN ETKİLİYiCEĞİ SEKTÖRLER ;

Bu sektörün teknik ve hukuki bakımlardan araziyi tesbit ve garantiye bağlaması, toprağı her yönden yararlanılabilir hale getirmesi gibi fonksiyonları olduğundan önemi ortadadır.

Etkiliyeceği diğer sektörler de oldukça yaygındır. Hattâ her sektöre az veya çok katkısı vardır dersek yanılmayız. Zira gayrimenkul, uygulamada paranın gir-diği her işin içinde var sayılır. Ancak tapulu olması şartıyla.

Kadastro her şeyden önce gayrimenkullerin mülkiyet hakkını tescil etmek suretiyle emniyetini sağlamaktadır. Ancak haritasız ve plânsız kadastronun ola-mıyacağı da bir gerçektir.

*. Bu gün Devletin plân ve program ı dolayısiyle yat ır ımların hemen hemen hepsi az veya çok harita ve kadastroya ihtiyaç gösterir. Hen türlü hazırlığı ya-$pıldığı halde kamulaştırma işleri yapılamadığından geciken veya başlanamıyan birçok proje olmuştur. Kadastro olmadığından kamulaştırma yapılamamıştır. Bu çok basit fakat çok önemli işlem gene de kadastro-yatırım ilişkisinin en zayıf bağlantısıdır.

Şimdi Harita - Kadastro Sektörünün etkiliyeceği diğer sektörlerin bazılarına ^değinelim.

a. İstatistik

Teknik, ekonomik, sosyolojik ve diğer bütün proje ve çalışmalarla her türlü araştırma ve incelemelerin genellikle modern ve sıhhatli istatistiklerden bü-e yük ölçüde yararlandığı çağımızda, üzerinde en fazla durulması gereken mües-seselerden biri ve belki de birincisi istatistiktir. Bütün sanayileşme çabalarımıza rağmen iktisadi bünyemiz halen tarıma bağlılığını devam ettirdiğine ve sosyal bünyemiz bundan çok büyük ölçüde etkilendiğine göre ona ait bilgilerin de mü-kemmel olması zorunludur. Bilhassa plânlı dönemde istinad ettiğimiz varsayımlar yanıltıcı olmamalıdır. Halbuki arazi ve dolayısiyle tarımla ilgili İstatistikler güven verici olmaktan oldukça uzaktır. Bu gerçeğin pek çok delilleri vardır.

Tarıma ait istatistiki bilgiler genellikle köylülerimizin beyanlarına istinad etmektedir. 1927, 1950 ve 1963 tarım sayımları bu yolla tahakkuk ettirilmiştir.

Diğer taraftan, yurdumuzda alan ölçü birimi olarak psk çok sayıdai büyük-lükler kullanıldığı herkesçe bilinmektedir. Bunlardan 1950 tarım sayımında tes-bit edilebilen değişik isim ve değerdekilerin sayısı 82'dir. Keza bu birimlerin vasati ve asgari 8 - 1 0 alternatifi olduğu gene aynı sayıma ait bültende görül-mektedir. Buna göre Türkiye'de en az 700 civarında değişik alan ölçü birimi ol duğu neticesine ulaşabiliriz. (Bazı yerlerde de ölçü mefhumunun olmadığı acı bir gerçektir.) Örneğin: Yurdumuzun hemen hemen her yerinde kullanılan DÖ-

(7) Çeşitli kaynaklardan derlenmiştir. (8) Bugünkü iş taleplerine göre hesaplanmıştır. Hesaplamada burada ay

rıntılarıyla verilemiyen bazı kabuller yapılmıştır.

54

NÜM 0.01 dekar ile 15 dekar arasında birçok değerleri ifade etmek için kulla-nılmaktadır. Örnek olarak Malatya ilinde dönüm 24 köyde 0.01 -0.49 dekar, 42 köyde 0.50-0.99 dekar, 160 köyde 1 dekar, 55 köyde 1.01-1.50 dekar, 39 köy-de 1.51-2.00 dekar, 28 köyde 2 .01-3 .00 dekar, 4 köyde 3.01-5.00 dekar, ve bir köyde 10 dekardan fazla değeri ifade etmek için kullanılmaktadır. Bunun gi-bi pek çok örnek vermek mümkündür. ( 9 )

Durum böyle olunca istatistikleri kullananlar rakamları şüphe ile karşıla-maktadırlar.

İşletme büyüklüğü ortalaması 1963 sayımına göre 49 dekar iken köy envan-teri etüdleri (yayınlanan 26 il) ortalaması 70.4 dekardır. (10)

Keza 1963 sayımı (11) neticelerine göre Türkiye'de ortalama parsel büyük-lüğü 7.8 dekar, 1967 yılı sonu itibariyle tapulama yapılan alanlarda ortalama 10.6 dekardır.

1963 sayımına göre meraların genişliği 283 000 km2, Tarım Bakanlığı tes-bitlerine göre 118 000 km2dir.

Bütün bunlardan şu sonuçları çıkarmak mümkündür :

Türkiye'de gerçek olarak; a. Kültür arazisinin miktarı ve

cinsleri, . b. Arazilerin mülkiyet itibariyle dağılımı, i c.

Her cins tarım ürününün ne kadar yetiştirildiği,

ç Hangi cins zirai mücadelenin ne kadar alanda ve nasıl bir ekipmanla ve elemanla yapılabileceği,

d. Tarım için âlet, makina ve teçhizata olan ihtiyacın nitelik ve niceliği,

e. Hangi cins ve ne kadar hayvan yetiştirmeye elverişli mera ve otlak mev cut olduğu, v.b. sıhhatli olarak bilinmemektedir.

O halde ne yapmak gerekir?

Yapılacak iş, memlekette kullanılan ölçü birimlerini tek'e irca etmek ve ara-zileri ölçerek büyüklüklerini ve özel durumlarını bir bir ortaya koymaktır. Bu-nun tek yolu ise memleketin kadastrosunu yapmaktır. Aksi takdirdş istatistik' bültenleri tutarsız rakamlardan kolaylıkla kurtulamaz.

(9) 1950 Ziraat sayımı sonuçları D. t. E. Yay. No.: 371/1956, S: 102-111 (10) Yayınlanan Köy Envanteri Mtüdlerî il ismi vö yaym mımaralart: Ma-

raş - 65, Antalya - 76 Gazlaarcep - 64, Adana - 69, Erzincan - 48,» İspar ta-67, Ankara-68, Niğde - 75, Burdur - 74, Kars-41, Erzurum-4% Van - S, Bingöl-12, Mardin - 35, Muş-6, Ağra-4, Siirt - 45, Hatay-31, Bitlis-13, İçel-66, Tunceli - 13, Malatya-46, Adıyaman - 47, Elâzığ - Urfa-48, Diyarbakır - 42.

(11) 1963 Tarım sayımı örnekleme sinuçları D. î. E. Yayın No. : 477, Anka ra 1965.

55

b. Tanıtı ve Toprak Reformu Bugün aktüel halini muhafaza eden «Tarım reformu», toprak rejimi, zi-

raat şekli, tasarruf durumları, arazi islâhı, sulanması v.s. içine alan çok yönlü bir operasyon olarak ortaya çıkmaktadır. Bu kapsam içine Toprak Reformu sözünü de girmiş görüyoruz. Bütün bunların cevaplarının bulunabilmesi için öncelikle arazi varlığının, hangi cins ziraat yapıldığının verimlerinin, parsellerin büyük-lüklerinin ve geometrik şekillerinin bilinmesi gerekir. Ancak tarım veya toprak . reformu üzerine isabetli sözler bundan sonra söylenebilir. Özellikle bugünkü ak-tüel anlamdaki toprak reformu sözünü edebilmek için topraklarımızın tasarruf ve mülkiyet durumlarının ve dağılımının sıhhatli olarak bilinmesi gerekir.

Sözü edilen bu bilgileri mevcut istatistik bültenlerinde bulmaya imkân yok-tur. Bulunan rakamların sıhhat derecelerinden de yukarıda anlatılan nedenler-den dolayı emin değiliz. Tarım sayımları da yeterli açıklığı ortaya koyamamış-tır. İstatistik bültenlerinde işletme sözünün tanımı da verilmediğinden hangi iş-

«*,letmelerin optimum büyüklükte, hangilerinin büyük işletme sayılabileceği belli değildir. Dolayısiyle halen halka' toprak dağıtmak şeklinde anlatılan toprak re-.formunun nerelerde, nasıl ve hangi çapta uygulanabileceği de bilinmemektedir.

- .Örneğin : Türkiye'de 1000 dönümün veya 5000 dönümün üstünde araziye sahip kaç işletme olduğu ve bunların bölgelere dağılımını yanlış veya doğru olarak

, hiçbir yerde bulma olanağı yoktur.

Bütün gerekli bilgiler ve rakamların bir an için doğru olarak bilindiğini farzetsek, reform için lüzumlu her hususu vazetsek dahi bunun uygulamaya inti-kali sağlanamıyacaktır.

O halde reformun sözünü etmek için de, ilkelerini vazetmek için de, uygu-lamaya- intikal ettirmek için de ilk atılacak adım kadastro olmaktadır. Aksi tak-dirde bütün söylenenler politika edebiyatı hudutlarını aşamıyacaktır.

c. Meliorasyon - Arazi Tevhidi - Arazî Düzenlemesi

s Meliorasyon, dar anlamda bir tarım reformu olarak özetlenebilir. Bunda da kültür cinsine uygun olarak arazilerin optimum büyüklükte, çiftçilerin ola-naklarına uygun, yol, sulama, pazara sevk durumları ile esaslı bir işletme dü-zeni sağlamak gibi gayeler güdülür. Sıhhatli kadastro plânlarına ihtiyaç gösteren bu iş lem Avrupa memleketlerinde verimi % 25 ilâ % 100 arttırmış, ihtilâfları büyük ölçüde azaltmıştır.

Esas itibariyle Meliorasyon, deyimi «arazi tevhidi» ve arazi düzenleme-sini de içine almakta ise de, bunlar münferiden araziye uygulansa dahi büyük faydalar sağlanmaktadır. İsviçre'de ve Almanya'da yalnız arazi birleştirmesinden dolayı verimde % 25 artma olmuştur. (12) Bu oran yurdumuzda % 50 - 75 e kadar yükselebilir. Çünkü bizde arazi parçalanması veya iyi şekillere kavuşturul-ması hususu hiçbir kayda tâbi değildir.

Halen Toprak-Su Genel Müdürlüğü tarafından yürütülmek istenen arazi tevhidi çalışmaları tecrübe niteliğini aşamamıştır. Güdülen gaye parsel sayısını % 25-30 azaltmak ve düzgün şekiller yapmaktan ibaret görünür. Çalışmalar kadastrosu tamamlanmış köylerde yürütülmekte olup münhasıran Ziraat'cı ele-manlar çalıştırılmaktadır. Halbuki bu işlerde büyük başarılar elde edilen memle-ketlerde ağırlığı harita ve kadastrocular teşkil etmek kaydiyle (işlerin % 70 - 80 i

(12) T. M. M. O. B. Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası.

56

topografya ve kadastro işi olması dolayısiyle) Ziraatçı ve Hukukçular müşterek çalıştırılmaktadır. Tecrübeler böyle tertiplenmiş ekiplerin faydalı olabileceğini ortaya koymuştur.

Görülüyor ki Meliorasyon veya toplulaştırma çalışmalarının da ilk koşulu kadastro ve kadastrocu eleman olmaktadır.

ç. Sulama • Su Tesisleri - Finansmanı

Bir sulama projesinin mükemmel olarak yapılabilmesi için kullanılacak suyun özellikleri yanında arazinin topografyası, toprak karakterleri, parsel şekil-leri ile mülkiyet ve işletme durumlarının da bilinmesine ihtiyaç vardır. Bu bil-gilerin eksik olması halinde şebeke tesis ve inşaasında zorluklar çıkabileceği gi-

- bi tam randımanlı bir şebeke de elde edilemez, işletilemez ve dolayısiyle yete-rince istifade edilemez. İşletme kontroPaltına alınamazsa yanlış sulama yüzün-den toprakta erozyon, tuzlanma, kireçlenme gibi olaylarla karşı karşıya kalına-

■ bilir.

. * Bütün bular sıhhatli bir harita ile birlikte çok yönlü kadastro plânları- ,* na ihtiyaç gösterir.

■i ' Diğer taraftan geri ödeme sureti ile devletin gayrimenkul sahiplerinden ■> para alması, su şebekelerinin faydalananlara devri kadastrosuzluktan yapılamaz

ve yapılamamaktadır. •

İkinci Beş Yıllık Plân Toprak ve Su Kaynaklarını Geliştirme Özel İhtisas .Komisyonu Raporuna göre mevcut su kaynaklarından sulamada yararlanabilmek için İkinci Beş Yıllık dönemde sulanacak arazilerin tapulamasının tamamlanması gerektiği öngörülmektedir. Bu da bize sulama işlerinin kadastroya mutlaka ihtiyaç duyduğunu ifade etmektedir.

d. Kurutma İşleri ve Problemleri t

Kurutma projesi mevcut suyun mahallinden uzaklaştırılması ile beraber, yeniden birikmeyi önleyecek, tarım için gerekli rutubeti muhafaza edecek şekilde tedbirleri de ihtiva edecektir. Bu ise yörenin (gerek su toplama alanı itibariyle gerekse akıtılacak su alanı itibariyle) haritacılık ve topografya yönünden hassas ve yeterli çalışmaların sonucu olan haritalar üzerine geliştirilir.

Kurutmadan sonra doğacak, mülkiyet, intifa ve diğer hususlarla tasarruf durumlarının tayini ise ikinci ve çok önemli hususu teşkil etmektedir. Yağmacı-lık ve vatandaşın birbirine düşmesini önleyebilmek için kurutulan yerin en kısa zamanda kadastrosu yapılarak tasarruf durumları tesbit edilmelidir. Şimdiye ka-dar yapılan kurutmaların arkasından büyük problemler çıkmıştır. Ancak bunlar süratle kadastrolamakla önlenebilecektir.

e. Orman Meselesi

Yurdumuzun en kolay yararlanılabilecek doğal zenginlik ve ekonomik potansiyeli ormanlarımızda gizli durmaktadır .Süratli kalkınmaya büyük katkısı bulunabilecek ormanlardan yeteri kadar yararlanılamamaktadır. Çünkü ormanla-rımızı henüz1 tanıyamadığımız gibi, kısa zamanda tanıma olanağına da sahip de-ğiliz. Ormanlarımızın genel alanı ve miktarı, cinsleri, yapılabilecek her nevi is-tihsal, yeniden yetiştirilmesi gerekli yer, miktar ve bunlara benzer amenajman ve developmanla ilgili bilgileri eksiktir.

57

Modern memleketlerde gayet sıhhatli haritalara dayanan orman kadast-rosu yapılmakta ve mülkiyet dahil hukukî ve teknik hususlar ile ormana ait bü-tün bilgiler gösterilmektedir.

Halbuki bizde henüz orman kadastrosu değil, sınır krokileri bile tam değildir. Orman tahdit işleri bir esasa bağlanamamıştır.

Son zamanlarda havadan alınan fotoğraflardan yararlanarak amenajman çalışmalarına girişilmiştir. Uçakla 1 : 20.000 - 22.000 ölçekli fotoğraflar alınarak bunlar 1 : 10.000 ölçeğine büyütülmekte ve stereoskopik görüş temin eden âlet-lerle değerlendirilerek gerekli bilgiler sağlanmaya başlanmıştır.

Hava fotoğrafı çekilecek alan toplamı 180.000-200.000 km2 civarında - olup, halen tahminen 105-125 000 km2 alanın hava fotoğrafı çekilmemiş du-rumdadır.

Halen fotoğraf alma işi Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü ile Harita Genel Müdürlüğü tarafından 203 sayılı kanun gereği olarak yapılmaktadır. Her

• ne kadar Orman Genel Müdürlüğünün yıllık fotoğraf ihtiyacı 60.000 km2 ise de •* kurul bu miktarı sağlayamamakta ve 20.000 km2 olarak (13) düşünülen yıllık , ^amenajman işi de bu rakamı bulamamaktadır.

' Orman hava fotoğrafları ve amenajman işleri tamamlanabilirse şimdi 7 milyon m3 olan istihsal üç misline yakın artarak 18.000.000 m3 e yükselebile-cektir. O zaman Türkiye kendi ihtiyacını karşılayabilecek ve orman ürünleri de-ğerlendirilmiş olacaktır. .«■

' . Bu itibarla ormanlar için harita - fotoğraf ve kadastro işlerine ağırlık ve-rerek sür'at kazanmak gerekir.

Diğer taraftan orman içinde yaşayan 10.000.000 kişiden orman ürünle-s riyle geçinebilecek 6 milyonundan geriye kalan 4 milyon miktarındaki fazla halkın orman

dışı bölgelere aktarılması keza bir kadastro meselesi olarak karşımıza çıkmaktadır. İskân bölgelerinin kadastrosu yapılmadan bu yolda hiçbir işlem

yapılamaz. Kaldı ki iskân bölgelerinin tayini için de kadastro şarttır.

f. Madencilik '

Kalkınmamızda birinci derecede rol oynayabilecek yeraltı hazinelerimiz olan madenlerimizin keşfi, tesbiti, işletilmesi ve ekonomik bir şekilde taşınabil-mesi için yapılacak çalışmalar geniş harita çalışmalarına ihtiyaç göstermektedir. Orman konusunda olduğu gibi madenciliğe yönelgin harita çalışmaları yetersiz ve çok eksiktir. Madenlerin tescili ve hukuki durumlarının tesbiti mesele ol-makta, uydurma masabaşı krokileriyle ruhsat dağıtılmakta ve çeşitli hatalar ya-pılmaktadır. Zemine aplikasyon kabiliyeti olmayan bu krokiler büyük ihtilâflara yol açmakta, işletme olanaklarını da zaman zaman tehlikeye düşürmektedir.

Kıymetlendirildiği takdirde yurdumuzun çehresini değiştirebilecek olan yeraltı servetlerimizin de harita ve kadastro ile çok yakın ilişkisi olduğu böylece kısaca anlatılmış olmaktadır.

(18) Bakanlıklar arası harita işlerini plânlama ve koordinasyon korulu ka-Türkiye Kadastrosu hakkında rapor, Ankara 1962 S : 6

58

g. Hazine ve Vakıf Arazileri

Memleketin dört bucağına yayılmış olan hazine ve vakıf arazilerin mik-tarı hakkında kimsenin kesin bilgisi bulunmamaktadır. Zira büyük bir kısmının tahdid ve tesbiti yapılmamıştır. Kadastrosu yapılan yerlerden edinilen bilgilere göre hazine arazileri tüm mülkiyet mevzuu arazinin % 7,5 u civarındadır. As-lında bu rakamın çok üstünde hazine arazisi mevcuttur, fakat büyük kısmı ka-panın elinde kalmaktadır. Hazine ve vakıf araziler ilgili idarelere pahalıya malol-makta ve muhafazaları problem teşkil etmektedir. Her gün J^-sdut tecavüzleri ve adlî olaylar zuhur etmekte, vatandaşlar bu araziler için suj işlemektedir. Fakat kadastro gören yerlerde bütün bunlar kalkmaktadır.

g. Adliye İlişkisi

Türkiye Cumhuriyeti mahkemelerini işgal eden davaların % 60 ını gay-rimenkul anlaşmazlıkları teşkil etmektedir. 1968 yılı bütçesi görüşmeleri sıra-sında Adalet Bakanı adliyeye yılda 5 milyon dosya intikal ettiğini bunun 3 mil-yonunun gayrimenkule istinat ettiğini, temyiz dahil hukuk mahkemelerindeki da-vaların % 80 inin, ceza mahkemelerindeki büyük suçların yarıdan fazlasının gay-rimenkul anlaşmazlıklarından doğmakta olduğunu ifade etmiştir. Bunlardan do-ğan maddi kaybın miktarı maalesef hesaplanamayacak kadar çoktur.

Davaya konu olan olayların başlangıcı sınır ve mülkiyet anlaşmazlıkları ile tecavüzler ve ortak kullanmalar ve. düzensiz yararlanma haklarına dayan-

maktadır. Bunların ortadan kaldırılmasını sağlayacak müessese de Kadastrodur. Kadastro yapılan yerlerde ihtilâfların büyük ölçüde azaldığı ve diğer taraftan ve-•

rimin arttığı görülmüştür.

h. İmar Plânı - Gecekondu

Memleketimizde şimdiye kadar bazıları mükerrer olmak üzere binden fazla şehir haritası ve imar plânı yapılmıştır. Çeşitli nedenlerle bunların çok büyük bir kısmı rafa kaldırılmak kaderini yenememiştir. Bunun başlıca sebeple-rinden ikisi : Plânı uygulayacak ehliyette yeteri kadar harita mühendisi ve tek-nisyenlerinin olmayışı ile aynı yerin kadastrosunun yapılmamış olmasıdır. Halen ve maalesef şehircilik denince caddeleri süsleyen güzel görünüşlü binalar akla gelmektedir. Hiçbir şehrimizde gecekondunun, gelişigüzel inşaatın, gayrimunta-zam yolların önüne geçilememiştir. Elektrik, su> kanalizasyon gibi sorunlar ise kangren durumundadır. Yalnız Ankara'nın yıllık arsa ihtiyacı 15 -20 bin parsel civarındadır.

Bütün bunlar tamamen haritaya, kadastroya ve haritacı elemana ihtiyaç göstermektedir.

Köyündeki arazisine kadrosuzluktan dolayı emniyetle bağlanamayan va-tandaş onu elden çıkarıp şehre koşmakta, bir sürü sosyal problem yanında kor-kunç gecekondu yığınını süratle büyütmektedir. Onu köyündeki toprağına bağla-mak için de, şehirde toprak vermek için de kadastro şarttır. Muntazam plânlar şarttır.

Diğer taraftan sanayileşme ve şehirleşme hareketleri de gecekondu yapı-mının artmasını büyük ölçüde etkilemektedir.

Çeşitli faktörlerin tesiri altında gecekondu sayısı 1950 den bu yana sü-

59

ratle artmaktadır. Bu artış 1960 tan sonra ise daha büyük sayılara ulaşarak de-vam etmiştir.

Yapılan bir araştırmaya (14) göre :

a — İki büyük şehrimizde gecekondu sayısı :

1950 1968 % artış

Ankara'da 5.000 65.531 1.300

İstanbul'da 12.000 100.912 840

b — Türkiye'de tesbit edilebilen gecekondu sayısı

1960 senesinde 240.000 iken

1968 » 465.000 e yükselmiştir.

c — 1968 yılında 465 000 gecekonduda yaşayan nüfus sayısı 2.225.000 "kişi olup, toplam şehirli nüfusunun % 20 sini teşkil etmektedir. ' ' " " ■ .

• ' •* . d — Dört büyük şehrimizin 1968 deki gecekondu ve gecekonduda yaşa-yan nüfus oranları şöyledir :

Toplam Şehirli nüfusu / Gecekondu Şehir adı Gecekondu/konut Toplam / Nüfusu

Ankara , % 65 % 59

İstanbul » 40 » 45

izmir , » 2 4 » 33

Adana » 49 » 45

i. Vergi ve Harçlar

Tahminlere göre eski ve yeni kayıt olmak üzere gayrimenkullerin % 25- 30 u tapuya kayıtlıdır. Bu kayıtların büyük bir kısmı kasaba ve şehirlerdeki gay- rimenkullere aittir. Köy ve şehirlerdeki eski kayıtlı parsellere ait işlemlerin ço ğunluğu kişiler arasında haricen yapıldığından bunlardan harç ve vergi alınama dığı gibi istatistiki biigi olarak dahi faydalanılamaz. Esasen kadastro tesbitleri sırasındaki bütün gayretlere rağmen şehirlerde % 94.. köylerde % 10 kaydın zemine tatbiki yapılabilmektedir. (15) Bu bize köydeki işlemlerin aşağı yukarı % 95 inin tapu dairesi dışında yapıldığını gösterir. Tapulamadan sonra bu oran ters dönecektir. 55-60 milyon parsel civarında bulunan köy arazîsi tapuya bağ lanınca işlem sayısında, dolayısiyle vergi ve harçlarda çok büyük değişmeler ola caktır. . / .

Yapılan işlem sayısı ve alınan harç ve vergileri gösteren bir tablo aşa-ğıdadır. (16)

(14) TfS78 sayılı Milliyet gazetesi. (İS) «Harita ve Kadastro Mühendisliği dergisi Sayı: İl S t 52 (16) İstatistik bültenlerinden derlenmiştir.

60

YıS İşlem Sayısı Alınan Harç ve Vergi

1960 877.000 94 Milyon 1962 1.000.000 103 » 1964 910.000 140 » 1966 1.096.000 236 » 1967 1.155.000 277 » 1968 1.250.000 Tah.310 » Tah.

1968 yılında 300.000.000 TL. nın üstünde olan bu miktar gayrimenkul-lerin fiatları dondurulsa dahi kadastro ve tapulama işlerinin sonunda en aşağı 2-2,5 milyar TL na ulaşacaktır. Kaldı ki tapu işlemlerinde çok büyük vergi ka-çırılmakta ve gayrimenkul fiatları süratle artmaktadır.

Tapuda alınan bu harçlara paralel olarak diğer harç ve vergiler, arazi ve bina vergileri büyük meblâğlara ulaşacaktır.

Tarımsal vergi sözü ile birlikte arazinin miktarı da hatıra gelmektedir. ı Eğer birgün tarımsal vergi uygulanmak istenirse kadastrosuz muvaffak olunamı-yacaktır.

ı. Resmi Krediler - Kontrolsuz Krediler

İktisadî ve sosyal hayatımızı büyük ölçüde etkileyen kredi müessesesi • esas itibariyle ve çoğunlukla tapulu gayrimenkuller karşılık gösterilerek işliyebil-mektedir. Bu cins mallar ise genellikle şehirlerde ve zengin bölgelerde bulundu-ğundan çok daha fazla ihtiyaçlı olan köylülerimiz resmî kaynaklardan kredi ala-mamaktadırlar. Dolayısiyle kontrolsuz kredi denilen kişi kredilerine yani tefeci-lerin eline düşmektedirler. Peşin alınan korkunç faizlerle büyüyen borç sonunda nikâhsız karı gibi iğreti duran tapusuz mallarını da maalesef yok pahasına elden çıkarmaktadırlar. Çoğu kere bu felâket büyük suçların işlenmesine sebep olmakta hattâ yuvalar yıkmaktadır.

Bunun sonucu olarak devletin elini uzatamadığı yerlerde (ve bu iktisadî sebepten dolayı) kişi otoritesi doğarken bir zümrede boynu büküklüğe düşmüş olmaktadır. Bunu da yapamıyanlar veya varını yoğunu kaybedenler yollara düşüp kent kent dolaşıyor, müşkül ve sefil bir hayata atılıyor. En muvaffakları ise şe-hirlerin ve devletin en baş problemleri arasına giren gecekonduları yapıyor. Yarı aç, yarı çıplak insanlar; elektriksiz, susuz, kanalizasyonsuz ve ışıksız bir odada barınan 3 - 5 kişiyi temsil eden gecekondu.

Arazileri tapulu olsa idi ve normal yollardan kredi alabilselerdi belki bu kişiler toprakları üstünde çok daha rahat yaşayabilirlerdi.

Bu arada köy ve köylü hayatına çok büyük etki yapabilecek olan tarım sigortasını da hatırlamak gerekir. Halen tarımımız büyük çoğunlukla bulutlara bağlıdır. Kırlarımızı iyi niyetli bulutlar ziyaret etmezse yağsa da, yağmasa da fe-lâket olur. Köylümüzün yapacağı hiçbir şey yoktur. Tarım sigortası bu felâketi hafifletebilir. Ancak böyle bir şeyin uygulanması içinde arazinin büyüklüğü, cinsi ve maliki resmen bilinmelidir. Bu ise kadastronun kendisidir.

61

5. SONUÇ

Kısaca değinilen konulara daha çok sayıda örnek eklemek mümkündür. Yurdumuzda bu işlerin ne kadar geri kaldığını son bir eleman karşılaştırmasiyle özetleyebiliriz : Kadastro ve Harita işlerini çözümlemiş, düzene sokmuş olan Al-manya'da 7500 civarında Harita ve Kadastro mühendisi varken, bizde bunun 15 te biri; Batı Berlin Belediye hizmetlerinde 400 civarında harita mühendisi çalışır-ken Ankara Belediyesinde bir kişi çalışmaktadır. (17)

Diğer taraftan, memleketin Harita ve Kadastro hizmetlerinin tamamlanması çeşitli sosyal problemlerin çözümünü etkiliyeceği gibi vatandaşın ve devletin

gelirlerinin artmasını da büyük ölçüde etkiliyecektir. Yatırımların en çabuk ; rneyva vereni olduğu gibi bütün yatırımların alt yapısı olmak özelliğiyle de ge-

rekli bir unsurudur.

Her türlü olanaktan yararlanarak bu hizmetin garekli hassasiyette ve en kısa zamanda bitirilmesi kaçınılmaz bir zorunluluktur.

'*. * 6. YARARLANILAN KAYNAKLAR

, 1. Kalkınma Plânları ve Yıllık Programlar (DPT)

2. İstatistik Bültenleri (DİE)

3. Teknik Haber' (Orman Genel Müdürlüğü)

4. Toprak ve Su Kaynaklarını Geliştirme Özel İh. Kom. Rap. (DPT)

5. Harita-Tapu-Kad. Öz. İh. Kom. Rap. DPT

6. Köy envanteri etüdleri (Köy İşi. Bak.)

"■ 7. Türkiye Kadastrosu hakkında rapor (Har.-Kad. Müh. odası)

8. Toprak Reformu Kanun tasarısı (Tarım Bakanlığı)

9. Harita Kadastro Mühendisliği (TMMOB. Harita ve Kadastro Mühen disleri Odası yayın organı)

(17) Rakamlar çeşitli kaynaklardan derlenmiştir.

62

LOQARİTMA VEYA TABİÎ DEQERLER CETVELLERİNDEN ALINAN DEQERLERİN

HASSASİYETİ

M. ŞERBETÇİ (Trabzon)

» ■ ■ 5 haneli bir cetvelin 5. hanesinde en fazla dF = ± 0,5 , 10"5 kadar bir hata

olabileceği bilinen bir gerçektir.

I — Böyle bir 5 haneli tabiî değerler cetvelinde,

a) sin a verilmişken a aranıyorsa: I*

t F = sin a her iki tarafın türevi alınırsa dF = cos a da /p

p -dF d a = ---------

cos a

bu formülde dF = 0,5 . 10"5 ve pcc = 6,37 105 değerleri yerine konsa

1 da = ± 3,2CC . ------------ bulunur.

cos a

b) cos a = verilmişken a aranıyorsa aynı şekilde:

1 da = ± 3,2CC ------------------

sina

c) tan a verilmişken a aranıyorsa

da = ± 3,2CC . cos2a

d) cot a verilmişken a aranıyorsa

da = ± 3,2cc.s in2a II —

5 haneli logaritma cetvelinde,

a) 1g x verilmişken x aranıyorsa : F = lg x = M . Ln x

63

burada M Modül ve Ln x , x'in tabiî logaritmasıdır. Yine her iki tara-fın türevi alınırsa :

dx dF = M. — ve buradan dF = 0,5.10'5 ve M = 0,4343 olduğu göz

x

önünde tutularak

dx — ± 1,2.10"5 x bulunur.

b) Ig since verilmişken a aranıyorsa : F = 1g sina = M. Ln sina

da dF = M. cota ------ buradan

2

P-dF da = --------- tana bulunur. Bu formülde de bilinen değerler

M yerine konsa : da = T 7,3CC tan a

c) 1g cosa verilmişken a aranıyorsa aynı şekilde da = ± 7,3CC cota

d) 1g tana verilmişken a aranıyorsa : da = ± 3,7CC Sin2a

e) Ig cota verilmişken a aranıyorsa : da = ± 3,7CC Cos2a

, Bu değerleri bir cetvel halinde gösterirsek

5 haneli tabiî değerler cetvelinde : 5 haneli logaritma cetvelinde

64

Misal olarak aşağıdaki açılar için 5 haneli tabiî değerler ve logaritma cet-vellerindeki maximum hatalar :

Eğer cetvelimiz 5 haneli değilde n haneli ise o zaman yukarda verilen değer-lerin 105'n ile çarpılması icap eder.

Netice olarak :

1) a açısı aranıyorsa bu takdirde formüllerde bu açının sinüs ve cosinüs yerine tangent veya cotangentlerle ifade edilmesi daha uygun olur.

2) Hesap makinaları için lâzım olan tabiî dâğerler genellikle âyıîi haneli logaritma cetvelinden daha doğru dâğerler verir.

65

Haberler, Ankara'da elde edilen bilgilere göre düzenlenmektedir. Herhangi bir aksaklığa meydan verilmemesi için, mcslekdaşiarımı-zın dergide yayınlanmasını uygun buldukları haberleri odamız merkezine zamanında bildirmelerini önemle rica ederiz.

YAYIN KURULU

KONGRE

2 - 1 2 Eylül 1968 günleri arasında Londra'da Uluslararası Kadastrocular Kongresi yapılmıştır. Meslek" statüsü, fen elemanları için eğitim ve öğretim, meslek için yararlı yayınlar, Tapu ve Kadastro, Alet, ölçü ve kontrol metod-ları; Harita ve Kadastrocunun sivil mühendislik alanındaki yeri. Ekonomik ve fizik plânlama, şehir plânlamasında rol oynayan faktörler, gayrimenkul kıymetlerîndeki artış eğilimleri, hidrografik ölçüler gibi konuların tartışıldığı kongreye meslekdaşiarımızdan M. Emin ERTÜRK ve Sudi TÜREL katılmışlar-dır.

DERNEKLER

TÜRKİYE ULUSAL GEODEZİ — GEOFİZİK BİRLİĞİ (TUGGB) Birliğin kurul-masına ait yönetmeliğin yürürlüğe konulması ile ilgili Bakanlar Kurulu ka-rarı 16 Eylül 1968 gün ve 18002 sayılı Resmî Gazetede yayınlanmıştır. Birliğe çalışmalarında başarılar dileriz.

TÜRK JEODEZİ DERNEĞİ (TJD) Trabzon'da görevli olan üyelerimiz Türk Je-odezi Derneği adı ile bir dernek kurmuşlardır. TJD nin mesleğimize hayırlı olmasını dileriz.

YENİ YAYINLAR TatMki Topografya

Prof Mustafa AYTAÇ (İstanbul Teknik Üniversitesi, İnşaat Fakültesi) Uzunluk ve açı ölçmeleri, geometrik nivelman va düzey eğrileri konularında 126 problemin çözümleri ile verilen kitap 244 sayfadır. Arı Kitabevi mat-baasında basılan kitabın fiyatı 25 TL. dır.

ÇÖZÜLMÜŞ GEODEZİ PROBLEMLERİ

Doç. Dr. Tahsin TÖKMÂNOGLU. (İstanbul Üniversitesi Orman Fakültesi Ge-

odezi ve Fotogrametri Kürsüsü) Çeşitli konulardaki 180 geodezi problemini

içine alan kitap 393 sayfa olup, fiyatı 42.10 TL. dır.

66

Üyelerden Haberler :

ATANMA, YÜKSELME VE YER DEĞİŞTİRMELER Tapu ve

Kadastro Genel Müdürlüğünde : Servet ÇETİNTÂŞ, Merkez Kadastro Müdür

Muavinliğine, Kadir PALA, Merkez Kadastro Müdürlüğü Plânlama Gurup

Amirliğine, İbrahim İNAN, Merkez Kadastro Müdürlüğü Teknik İşler Grup

Amirliğine, . Cemal GÖKGÖZ, Merkez Kadastro Müdürlüğü Afet İşleri Gurup

Amirliğine, Mehdi BATÜR, Arazi Kadastro ve Fotogrametri Dairesi

Stereokıymetlendirme Şubesi Müdürlüğüne,

Orhan KALIPÇI, Arazi Kadastro ve Fotogrametri Dairesi Fotoğraf İşleri Şubesi Müdürlüğüne,

A. Hamdî HUYSAL, Arazi Kadastro ve Fotogrametri Dairesi Plânlama Şubesi İç İlişkiler Müdür Muavinliğine,

Hikmet ASMAN, Arazi Kadastro ve Fotogrametri Dairesi Fotoğraf İşleri Şu-besi Müdür Muavinliğine,

Yılmaz ERKÂMLI, Arazi Kadastro ve Fotogrametri Dairesi Stereokıymetlen- . dirme Şubesi Müdür Muavinliğine,

Kemal SARAL, Arazi Kadastro ve Fotogrametri Dairesi Stereokıymeflendirme Şubesi Gurup Amirliğine,

Mehmet YERCİ, Arazi Kadastro ve Fotogrametri Dairesi Stereokıymetlendirme Şubesi Gurup Amirliğine,

Necati İRTURAN, Arazi Kadastro ve Fotogrametri Dairesi Stereokıymetlen-dirme Şubesi Gurup Amirliğine,

Bekir MARAL, Arazi Kadastro ve Fotogrametri Dairesi Tapulama Şubesi Koordinasyon İşleri Müdür Muavinliğine, !

Ayhan KALYONCU, Arazi Kadastro ve Fotogrametri Dairesi Teksif Nirengi Şubesi Gurup Amirliğine,

Halil KOCATEPE, Arazi Kadastro ve Fotogrametri Dairesi Havai Nirengi İş leri Şubesi Müdür Muavinliğine, - ., : :■-.■■■:•

Ahmet KARACADAĞ, Arazi Kadastro ve Fotogrametri Dairesi Havai Nirengi İşleri Şubesi Baş Uzmanlığına,

İsmail KUTLUER Fen Müşavirliği Tetkik ve Kontrol Gurup Amirliğine,

Yüksel AKİN, Fen Müşaviri Toplulaştırma Gurup Amirliğine,

Yaşar Nuvit ©RAL Kdz. Ereğli Kadastro Müdürlüğü görevine,

Yaşar ŞAHİN, Edremit Kadastro Müdürlüğü görevine,, •''■■'"

Refik DIMİR, İğdır Tapulama Müdürlüğü görevine, ;•-■•-- "-;•<"-'

Tayyar ERDAL, Karasu Tapulama Müdürlüğü Kontrol Mühendisliği görevine,

Muhittin U2AJN, KiSt^monu Tşpulama Müdürlüğü Kontrol Mühendisliği gö-revine,

Oktay DİNÇER, Kayseri Tapulama Müdürlüğü Kontrol Mühendisliği görevine,

Dursun ÂKGÜN, Akçaabat Tapulama Müdürlüğü Kontrol Mühendisliği göre-vine,

Ahmet COŞKUN, Kemalpaşa Tapulama Müdürlüğü Kontrol Mühendisliği gö-revine,

Musa Zeki ASLAN, Manavgat Tapulama Müdürlüğü Kontrol Mühendisliği görevine,

Nuri GÜL Acıpayam Tapulama Müdürlüğü Kontrol Mühendisliği görevine,

Yetkiner ERİŞ, Tokat Tapulama Müdürlüğü Kontrol Mühendisliği görevine,

Ahmet GÜRSU, Maraş Tapu Fen Amirliği görevine

Yakup ESEN, Edremit Kadastro Müdürlüğü Fen Amirliği görevine, İmar ve İskân Bakanlığında :

Celâlettin SONGU, Bakanlık Müşavirlik görevin©,

Talât ÖZTÜRK, Plânlama ve İmar Genel Müdürlüğü Harita Dairesi Başkan-lığına,

Arif ÇAKIROĞLU, Mesken Genel Müdürlüğü Yapı Kooperatifleri ve Toplu Konut Kuruluşları Dairesi Başkan Yardımcılığına,

Erdoğan KARADAĞ, Mesken Genel Müdürlüğü Gecekondu Dairesi Başkanlığı Harita Müdürlüğü emrine, İller Bankasında :.

Aydın, BAYDAR, Kayseri Bölgesi Kontrol Mühendisliği görevine Karayolları Genel Müdürlüğünde :

Nurettin ÇIKRIKÇI, Etüd Plân Dairesi Özel Yollar Etüd Proje Müdürlüğü e/n r ine,

Diğer Kurum ve Kuruluşlarda :

Hüseyin UĞURLU, Ankara'da Maden Dairesi Reisliği emrine, Özet Sektörde :

Zülfü İRTfitt, Müteahhittik yapmaya başlamıştır.

EVLENENLER

Bayan Sevgi ŞEN ile Ş*yfi ATALAY 27.7.1968 günü Çaycuma'da,

Bayan Sevgi UNSAL ile, Lütfü BUİŞUK 17.11.1968 günü,

Bayan YILMAZ ile İhsan YILMAZ 20.12.1968 günü Ankara'da evlenmişler-dir. Kutlar, mutluluklar dileriz.

DOĞANLAR

Bayan MİNSİN ile Alaattin MİNSİN'in 9.12.1968 de oğulları Teoman Haluk,

Bayan Işıl TERCAN ile Orhan TERCAN'ın 8.1.1969 da oğulları Hakan, Bayan

Hatice FİDAN ile Sami FİDAN'ın 12.1.1969 da oğulları Çağatay Fidan Bayan

ALTSNÖRS ile Hüseyin ALTINÖRS'ün 4.2.1969 da kızları Şebnem,

dünyaya gelmişlerdir. Anne ve babaları kutlar yavrulara uzun ve mutlu yıl-lar dileriz.

SOYADI DEĞİŞİKLİĞİ Üyelerimizden Ali

ÖKSÜZ soyadını ARliY olarak değiştirmiştir. Duyurulur.

D U Y U R U

MÜHENDİS ARANIYOR

İmar ve İskân Bakanlığı Plânlama ve İmar Genel Müdürlüğü Harita Da-iresi Başkanlığında, Belediyelerin halihazır haritalarının kontrolü ve Bele-diyelere teknik yardım olarak yapılacak imar plânı uygulaması işlerinde, 10195 sayılı kararname esaslarına göre çalıştırılmak üzere Harita ve Ka-dastro Yüksek Mühendis veya Mühendislerine ihtiyaç vardır.

Üyelerimize duyurulur.