ziraimasraflarınzekâtmatrahından düæürülmesilabilmektedir.5kullanım açısından masraflara...

19
enelde tüm malların özelde tarımsal ürünlerin zekâtını konu edi- nen nasslar diğer ibadet esaslarını konu edinen nassların aksine, farklı içtihatlara imkân veren bir yapıyı haizdir. Nitekim zekâtla il- gili ayet ve hadislere bakıldığında bunların, farklı ihtimallere açık âmm ve Journal of Islamic Research 2014;25(2) 55 Zirai Masrafların Zekât Matrahından Düşürülmesi ÖZET Sulama dışındaki ziraî masrafların zekât matrahından düşürülmesi meselesi, ilk ve klasik dö- nemlerde ihtilafa konu olduğu gibi, günümüzde de tartışılmaya devam etmektedir. Atâ b. Rebâh’tan (ö.114/732) aktarılan ve “her türlü ziraî masrafın zekât matrahından düşürülmesi gerektiğini” ifade eden görüş, rivayet açısından zayıf olduğu gibi, diğer fakihler tarafından da kabul görmemiştir. Bazı çağdaş fetva kurullarının bu görüşü esas almaları sağlam bir temele dayanmamaktadır. Dört mez- hebe mensup olanlar başta olmak üzere fakihlerin kahir ekseriyeti, sulama dışındaki tarımsal mas- rafların matrahtan düşürülmemesi gerektiğini savunmaktadır. “Dört fıkıh mezhebinde itimada şayan olan görüş, sulama dışındaki masrafların da matrahtan düşürülmesidir” şeklindeki iddia ger- çeği yansıtmamaktadır. Sulama dışındaki tarımsal masrafların zekâttan düşürülmesi gerektiğini ileri süren çağdaş çalışmalar, nasslara dayanmaktan ziyade reel durumu esas almaktadır. Diğer ziraî mas- rafların sulama masraflarına hamledilmesi, usulî bir kıyas olmaktan ziyade, hikmetle ta’lîl kapsamına girmektedir. Taabbudîlik esasına dayanan ibadetlerde kıyas ve/veya hikmetle ta’lîle başvurulma- ması ve ziraî masrafların zekât matrahından düşürülmemesi hem nasslara hem de zekâtın temel es- prisine daha uygun düşmektedir. Anahtar Kelimeler: Zekât, tarımsal ürünler, ziraî masraflar, sulama masrafları ABSTRACT The problem of reductıon of the agricultural expenses from the tax assessment (zakat) except watering, was a subject matter in the first and classical age, and remains being a matter of debate nowadays as well.. The opinion delivered by Atâ b. Rebâh (ö.114/732) and expressing '' it is a must to deduct all kinds of agricultural expenses from alms' is reportedly weak and also not ac- cepted by other jurists. Some contemporary fatwa rules based on this view are not predicated on a solid foundation. Overwhelming majority of Islamic jurisprudents, mainly the jurists who are the members of four communions claim that agricultural expenses except for irrigation must not be deducted from alms amount. “The statement that is presented as ''the common opinion from four figh communions is deduction of expenses except for irrigation'' does not reflect reality. Modern studies arguing that agricultural expenses in addition to irrigation must be deducted from alms are based on reality/given situation rather than dogma. Attribution of agricultural expenses except for irrigation to irrigation cost is included in reasoning rather than procedural comparison. As Taab- budilik is essential in worship, non-appliance of comparison / reasoning and non-deduction of the mentioned expenses from alms amount are more suitable for both dogma and alms issue. Key Words: Alms, agricultural products, agricultural expenses, irrigation expenses Journal of Islamic Research 2014;25(2):55-73 İbrahim ÖZDEMİR a a İslam Hukuku AD, Bingöl Üniversitesi İlahiyat Fakültesi, Bingöl Geliş Tarihi/Received: 18.08.2015 Kabul Tarihi/Accepted: 15.10.2015 Yazışma Adresi/Correspondence: İbrahim ÖZDEMİR Bingöl Üniversitesi İlahiyat Fakültesi, İslam Hukuku AD, Bingöl, TÜRKİYE/TURKEY [email protected] Copyright © 2014 by İslâmî Araştırmalar ARAŞTIRMA VE İNCELEME

Upload: others

Post on 10-Jul-2020

4 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: ZiraiMasraflarınZekâtMatrahından Düæürülmesilabilmektedir.5Kullanım açısından masraflara ba- kıldıbında ise æu iki masraf türüyle karæılaæılır: Su ve gübre

enelde tüm malların özelde tarımsal ürünlerin zekâtını konu edi-nen nasslar diğer ibadet esaslarını konu edinen nassların aksine,farklı içtihatlara imkân veren bir yapıyı haizdir. Nitekim zekâtla il-

gili ayet ve hadislere bakıldığında bunların, farklı ihtimallere açık âmm ve

Journal of Islamic Research 2014;25(2)

55

Zirai Masrafların Zekât MatrahındanDüşürülmesi

ÖÖZZEETT Sulama dışındaki ziraî masrafların zekât matrahından düşürülmesi meselesi, ilk ve klasik dö-nemlerde ihtilafa konu olduğu gibi, günümüzde de tartışılmaya devam etmektedir. Atâ b. Rebâh’tan(ö.114/732) aktarılan ve “her türlü ziraî masrafın zekât matrahından düşürülmesi gerektiğini” ifadeeden görüş, rivayet açısından zayıf olduğu gibi, diğer fakihler tarafından da kabul görmemiştir. Bazıçağdaş fetva kurullarının bu görüşü esas almaları sağlam bir temele dayanmamaktadır. Dört mez-hebe mensup olanlar başta olmak üzere fakihlerin kahir ekseriyeti, sulama dışındaki tarımsal mas-rafların matrahtan düşürülmemesi gerektiğini savunmaktadır. “Dört fıkıh mezhebinde itimadaşayan olan görüş, sulama dışındaki masrafların da matrahtan düşürülmesidir” şeklindeki iddia ger-çeği yansıtmamaktadır. Sulama dışındaki tarımsal masrafların zekâttan düşürülmesi gerektiğini ilerisüren çağdaş çalışmalar, nasslara dayanmaktan ziyade reel durumu esas almaktadır. Diğer ziraî mas-rafların sulama masraflarına hamledilmesi, usulî bir kıyas olmaktan ziyade, hikmetle ta’lîl kapsamınagirmektedir. Taabbudîlik esasına dayanan ibadetlerde kıyas ve/veya hikmetle ta’lîle başvurulma-ması ve ziraî masrafların zekât matrahından düşürülmemesi hem nasslara hem de zekâtın temel es-prisine daha uygun düşmektedir.

AAnnaahh ttaarr KKee llii mmee lleerr:: Zekât, tarımsal ürünler, ziraî masraflar, sulama masrafları

AABBSS TTRRAACCTT The problem of reductıon of the agricultural expenses from the tax assessment (zakat)except watering, was a subject matter in the first and classical age, and remains being a matter ofdebate nowadays as well.. The opinion delivered by Atâ b. Rebâh (ö.114/732) and expressing '' it isa must to deduct all kinds of agricultural expenses from alms' is reportedly weak and also not ac-cepted by other jurists. Some contemporary fatwa rules based on this view are not predicated on asolid foundation. Overwhelming majority of Islamic jurisprudents, mainly the jurists who are themembers of four communions claim that agricultural expenses except for irrigation must not bededucted from alms amount. “The statement that is presented as ''the common opinion from fourfigh communions is deduction of expenses except for irrigation'' does not reflect reality. Modernstudies arguing that agricultural expenses in addition to irrigation must be deducted from alms arebased on reality/given situation rather than dogma. Attribution of agricultural expenses except forirrigation to irrigation cost is included in reasoning rather than procedural comparison. As Taab-budilik is essential in worship, non-appliance of comparison / reasoning and non-deduction of thementioned expenses from alms amount are more suitable for both dogma and alms issue.

KKeeyy WWoorrddss:: Alms, agricultural products, agricultural expenses, irrigation expenses

JJoouurrnnaall ooff IIssllaammiicc RReesseeaarrcchh 22001144;;2255((22))::5555--7733

İbrahim ÖZDEMİRa

aİslam Hukuku AD,Bingöl Üniversitesi İlahiyat Fakültesi,Bingöl

Ge liş Ta ri hi/Re ce i ved: 18.08.2015Ka bul Ta ri hi/Ac cep ted: 15.10.2015

Ya zış ma Ad re si/Cor res pon den ce:İbrahim ÖZDEMİRBingöl Üniversitesi İlahiyat Fakültesi,İslam Hukuku AD, Bingöl,TÜRKİYE/[email protected]

Copyright © 2014 by İslâmî Araştırmalar

ARAŞTIRMA VE İNCELEME

Page 2: ZiraiMasraflarınZekâtMatrahından Düæürülmesilabilmektedir.5Kullanım açısından masraflara ba- kıldıbında ise æu iki masraf türüyle karæılaæılır: Su ve gübre

mutlak nasslar olduğu görülür.1 Bir örnek vermekgerekirse“…ve onlara şunu bildir ki: Allah (c.c.)zenginlerinden alınıp fakirlerine verilen sada-kayı(zekâtı), mallarında farz kılmıştır”2 mealindekihadise bakmak yeterlidir. Zira burada zikredilenzenginlik, fakirlik ve mal gibi kavramlar hemzaman hem mekân bakımından farklılık gösterebi-len birer mahiyeti ihtiva etmektedir. Bu da zekâtibadeti ile iktisadî hayat arasında sıkı bir müna-sebetin varlığını göstermektedir. Fakihlerin ilkdönemlerden itibaren zekâtla ilgili birçok fer’îmeseleyi, meydana gelen iktisadî gelişmeler ışı-ğında ele alıp farklı görüşler ileri sürmeleri de bu-radan ileri gelmektedir.3

Zekâtla ilgili ihtilaflı konulardan biri de ziraîürünlerin elde edilmesi ve/veya verimliliğin artı-rılması için yapılan masrafların, bu ürünlerden alı-nan zekât miktarına etki edip etmediğidir. Bumesele ilk ve klasik dönemlerde tartışıldığı gibi, gü-nümüzde de tartışılmaktadır. Bunu biraz önce işa-ret edildiği üzere, iki temel nedene dayandırmamızmümkündür. Bunlardan biri, zekâtı konu edinennassların farklı içtihatlara zemin teşkil eden umumve ıtlak niteliklerine sahip olmasıdır. Diğeri de ge-nelde tüm hayat alanlarında özelde tarımsal alandayeni yöntemlerin, modern araç-gereçlerin ve de-ğişik gübre ve ilaçların ortaya çıkmasıdır. Nite-kim bugün tarımsal alanda kullanılan modernyöntemlere, yeni teknolojilere, gübre ve ilaçlamatürlerine ve yapılan ziraî mücadele faaliyetlerinebakıldığında, eski tarımsal yöntemlerle mukayeseedilmeyecek kadar farklı bir durumla karşılaşıl-maktadır.

Çiftçi ve üreticilere ağır masraflar yükleyen veçoğu zaman borçlanmalarına yol açan bu durum,günümüzde birçok kolektif fıkhî çalışmalara konuolmaktadır.4 Ancak aşağıda beyan edileceği üzere,bu çalışmalarda ileri sürülen şer’î çözümler ve va-rılan fıkhî sonuçlar, bazı noktalarda önceki dö-nemlerde verilen hükümlerden ayrıştığı gibi, kendi

içinde de birtakım farklılıklar barındırmaktadır.Günümüzde değişik İslam beldelerinde faaliyetgösteren fetva ve fıkıh kurullarının konu hakkın-daki fetva ve kararlarına bakıldığında bunu görme-miz mümkündür. Bu da tabiatıyla üretici veçiftçilerde zihin karışıklığına yol açmakta ve on-ları, ibadet esaslarından birini oluşturan zekât ko-nusunda tatmin edici dinî-fıkhî bir çözümdenmahrum bırakmaktadır.

Çalışmamızda önce ilk ve klasik dönemlerdeyaşayan fakihlerin konuya ilişkin görüşleri incele-necektir. Akabinde günümüzdeki fetva ve fıkıhkonseylerinin mesele hakkındaki fetvalarına/ka-rarlarına yer verilecek ve bu fetva ve kararlarla ilkve klasik dönemlerde yaşayan fakihlerin görüşleriarasında var olan ihtilaf noktalarına temas edile-cektir. Sonunda da mesele hakkında ortaya konandeğişik hüküm ve çözümlerden hangisinin nass-lara daha uygun olduğu tespit edilmeye çalışıla-caktır. Konumuza geçmeden tarımsal ürünlerinzekâtına etkisi tartışılan masraflardan neyin kastedildiği hususuna değinmekte fayda mülahaza edil-mektedir.

I. ZİRAÎ MASRAFLAR

Tarımsal ürünlerin elde edilebilmesi veya bu ürün-lerde verimliliğin artırılabilmesi için çiftçi ve üre-ticiler tarafından birtakım masrafların yapıldığıbilinen bir durumdur. Teknolojinin ilerlemesiylebirlikte diğer alanlarda olduğu gibi, bu alanda dabazı modern yöntemler ve araç-gereçler kullanıl-maktadır ki, bunların ziraî alanda yapılan masraf-lara yansıması hatta ilave birtakım masraflargerektirmesi kaçınılmazdır. Tarımsal alanda yapı-lan bu masrafları mahiyet, malî imkân ve kullanımaçısından üç ana kısma ayırmamız mümkündür.Mahiyet açısından ziraî masraflar iki kısma ayrıl-maktadır: Su ve tohum temini gibi örneklerde gö-rüldüğü gibi, tarımsal ürünlerin aslına/varlığınayönelik yapılan masraflar. Gübre, ilaç, yerin ıslahı,çapa, ziraî mücadele, vb. örneklerde görüldüğüüzere, bu ürünlerin gelişmesine dönük olan mas-raflar. Malî imkân bakımından da masraflar ikiyeayrılmaktadır. Zira masrafların bir bölümü çiftçi-lerin kendi imkânlarıyla gerçekleşebilirken diğerbir bölümü de onların borçlanmaları yoluyla yapı-

İbrahim ÖZDEMİR ZİRAİ MASRAFLARIN ZEKÂT MATRAHINDAN DÜŞÜRÜLMESİ

Journal of Islamic Research 2014;25(2)

56

1 Bkz. el-Bakara 2/267;et-Tevbe 9/103;el-En‘âm 6/141;Buhârî, “Zekât”, 1, 42,55, 63;Müslim, “Zekât”,1,7; Ebû Davûd, es-Sünen, “Zekât”, 15/1605.2 Buhârî, “Zekât”, 64.3 Bu bağlamda ele alınan zekât konuları için bkz. Abdullah b. Mansûr el-Ğufeylî, Nevâzilü’z-Zekât, Dârü’l-Meymân Riyad 2008.4 Konuyla alakalı yapılan ferdî çalışmalar makalemizde incelenmemektedir.

Page 3: ZiraiMasraflarınZekâtMatrahından Düæürülmesilabilmektedir.5Kullanım açısından masraflara ba- kıldıbında ise æu iki masraf türüyle karæılaæılır: Su ve gübre

labilmektedir.5 Kullanım açısından masraflara ba-kıldığında ise şu iki masraf türüyle karşılaşılır: Suve gübre örneklerinde olduğu gibi, doğrudan ziraîürünler için yapılan masraflar. Arkların açılması veçift sürme araç-gereçlerinin temin edilmesi vb. ör-neklerde görüldüğü üzere, doğrudan tarlaya, do-laylı olarak ziraî ürünlere dönük olan masraflar.Kullanım açısından söz konusu olan bu masraflarıbirincil ve ikincil masraflar veya doğrudan ve do-laylı masraflar şeklinde de bir taksimata tabi tut-mak mümkündür.6 Bütün bu hususları dikkatealdığımızda çalışmamızın başlığında yer alan ziraîmasraflar kavramını, “tarımsal ürünlerin varlığı,gelişmesi ve bekası için doğrudan veya dolaylı ola-rak yapılan tüm harcamalar”7 şeklinde tanımlama-mız mümkündür. Bu tanımın, yukarıda zikredilentüm masraf kategorilerini kapsadığı ise açıktır.Şimdi ilk dönemlerde yaşayan fakihlerin konuyailişkin görüşlerine yakından bakmaya çalışalım.

II. SAHABÎ VE TABİÎN FAKİHLERİN MESELE HAKKINDAKİ GÖRÜŞLERİ

Kaynaklara bakıldığında bazı sahabî ve tabiîn fa-kihlerin ziraî ürünler için yapılan masrafların, buürünlerin zekât miktarına etkisi konusunda ihtilafettikleri görülür. Bu fakihlerin konuya dair görüş-lerini şöyle sıralayıp değerlendirmemiz mümkün-dür:

A) ZİRAÎ ÜRÜNLER İÇİN YAPILAN HER TÜRLÜ MASRAF DÜŞÜRÜLDÜKTEN SONRA BU ÜRÜNLERİN ZEKÂTI VERİLİR

Bu görüşe göre tarımsal ürünler için yapılan tümmasraflar ister üreticinin kendi malî imkânındansağlanmış olsun ister borçlanma yoluyla yapılsınelde edilen üründen (gayr-i safî) düşürüldüktensonra ürünün zekâtı verilir. Kaynaklarda bu görüşAtâ b. Rebâh, ‘İkrime (ö.105/723) ve Kâdı Şerîk(ö.177/794) gibi tabiîn bilginlere nispet edilmekte-

dir.8 Bu bilginlere nispet edilen ve mezkûr görüşüiçeren ifadelerden biri şöyledir: ”İsmail b. Abdül-melik şöyle dedi: Ata b. Rebâh’a şunu sordum:Cereş bölgesinde bulunan arazimizde ekin ekiyor,bunun için işçi tutuyor ve birtakım harcamalardabulunuyoruz. Ekin ürün verince, yaptığımız mas-rafların ve tuttuğumuz iççilerin ücretlerini çıkar-dıktan sonra geriye kalandan zekâtı çıkartıp devletgörevlisine teslim ediyoruz. Bu geçerli midir? O,evet dedi.”9 Ancak bu görüşü bize aktaran nakillerincelendiğinde bunların hem rivayet bakımındanbazı problemler içerdiği hem de muhteva açısındanyorumlanmaya muhtaç olduğu görülecektir. Şöyleki; sözü edilen rivayetler cerh ve ta’dîl kriterleri ışı-ğında irdelendiğinde her üç tabiînden yapılan ri-vayetlerin sahih olmadığı ortaya çıkmaktadır.Nitekim cerh ve ta’dîl perspektifinden Atâ b. Re-bâh’dan yapılan rivayete bakıldığında ondan bu gö-rüşü aktaran râvînin, İsmail b. Abdülmelik (ö. ?)olduğu görülür ki, bu râvî cerh ve ta’dîl bilginleritarafından yerilmiş ve zayıf görülmüştür.10 Mezkûraçıdan ‘İkrime’den yapılan rivayete bakıldığındaonun da zayıf olduğu anlaşılır. Çünkü bu görüşüondan nakleden râvî hem zatı hem vasfı bakımın-dan meçhul bir kişidir.11 Kâdı Şerîk’ten yapılan ak-tarıma gelince bu rivayetin de kendi içinde ızdırabve muhalefet barındırdığını söylememiz gerekir.Zira anılan görüşü Şerîk’ten nakleden râvî, başkabir rivayetinde bu görüşün zıddını ona nispet et-mektedir. Yahya b. Âdem (ö. 203/818) ona atfedi-len bu zıt görüşü şöyle dile getirmektedir: “Şerîk’e:Ekin sahibi bir kişinin, borçlarını çıkardıktan sonrazekât vermesi caiz olur mu diye sordum. O banaşöyle cevap verdi: Hayır! Tüm mahsulün zekâtı ve-rilir.”12 Bunun yanı sıra, Şerîk’in hıfzının çok kötüolduğu birçok cerh ve ta’dîl bilgini tarafından dilegetirilmektedir.13 Binaenaleyh her üç tabiîne nis-pet edilen ve her türlü masrafın matrahtan düşü-

İbrahim ÖZDEMİR ZİRAİ MASRAFLARIN ZEKÂT MATRAHINDAN DÜŞÜRÜLMESİ

Journal of Islamic Research 2014;25(2)

57

5 Çalışmamızda genel anlamdaki borçların zekâta etkisi ele alınmadığı gibi,zirai ürünlere ait olmayan borçların bu ürünlerin zekâtına etkisi de konuedinilmemektedir.6 Tarımsal masraflarla ilgili farklı tasnifler için Bkz. Eymen Abdülhamîd, el-Külefü’l-İntâciye ve Eserüha fî Tahfifi Zekati’s-Serveti’z-Zirâ’iyye, Dârü’s-Selam, Kahire 2013, s. 25-32.7 Bu tanım asıl itibariyle İbnü’l-Hümâm tarafından nafaka için yapılan

şeklindeki tanımın geliştirilmiş halidir.Bkz. İbnü’l-Hümâm, Fethü’l-Kadîr, Dârü’l-Fikr, t.y., Beyrut, IX/378.

4

bu masrafları mahiyet, malî imkân ve kullanım açısından üç ana kısma ayırmamız

mümkündür. Mahiyet açısından ziraî masraflar iki kısma ayrılmaktadır: Su ve tohum temini

gibi örneklerde görüldü�ü gibi, tarımsal ürünlerin aslına/varlı�ına yönelik yapılan masraflar.

Gübre, ilaç, yerin ıslahı, çapa, ziraî mücadele, vb. örneklerde görüldü�ü üzere, bu ürünlerin

geli�mesine dönük olan masraflar. Malî imkân bakımından da masraflar ikiye ayrılmaktadır.

Zira masrafların bir bölümü çiftçilerin kendi imkânlarıyla gerçekle�ebilirken di�er bir bölümü

de onların borçlanmaları yoluyla yapılabilmektedir.5 Kullanım açısından masraflara

bakıldı�ında ise �u iki masraf türüyle kar�ıla�ılır: Su ve gübre örneklerinde oldu�u gibi,

do�rudan ziraî ürünler için yapılan masraflar. Arkların açılması ve çift sürme araç-

gereçlerinin temin edilmesi vb. örneklerde görüldü�ü üzere, do�rudan tarlaya, dolaylı olarak

ziraî ürünlere dönük olan masraflar. Kullanım açısından söz konusu olan bu masrafları birincil

ve ikincil masraflar veya do�rudan ve dolaylı masraflar �eklinde de bir taksimata tabi tutmak

mümkündür.6 Bütün bu hususları dikkate aldı�ımızda çalı�mamızın ba�lı�ında yer alan ziraî

masraflar kavramını, “tarımsal ürünlerin varlı�ı, geli�mesi ve bekası için do�rudan veya

dolaylı olarak yapılan tüm harcamalar”7�eklinde tanımlamamız mümkündür. Bu tanımın,

yukarıda zikredilen tüm masraf kategorilerini kapsadı�ı ise açıktır. �imdi ilk dönemlerde

ya�ayan fakihlerin konuya ili�kin görü�lerine yakından bakmaya çalı�alım.

II. Sahabî ve Tabiîn Fakihlerin Mesele Hakkındaki Görü�leri

Kaynaklara bakıldı�ında bazı sahabî ve tabiîn fakihlerin ziraî ürünler için yapılan

masrafların, bu ürünlerin zekât miktarına etkisi konusunda ihtilaf ettikleri görülür. Bu

fakihlerin konuya dair görü�lerini �öyle sıralayıp de�erlendirmemiz mümkündür:

A) Ziraî ürünler için yapılan her türlü masraf dü�ürüldükten sonra bu ürünlerin

zekâtı verilir.

Bu görü�e göre tarımsal ürünler için yapılan tüm masraflar ister üreticinin kendi malî

imkânından sa�lanmı� olsun ister borçlanma yoluyla yapılmı� olsun elde edilen üründen

(gayr-i safî) dü�ürüldükten sonra ürünün zekâtı verilir. Kaynaklarda bu görü� Atâ b. Rebâh,

5 Çalı�mamızda genel anlamdaki borçların zekâta etkisi ele alınmadı�ı gibi, zirai ürünlere ait olmayan borçların

bu ürünlerin zekâtına etkisi de konu edinilmemektedir. 6 Tarımsal masraflarla ilgili farklı tasnifler için Bkz. Eymen Abdülhamîd, el-Külefü’l-�ntâciye ve Eserüha fî

Tahfifi Zekati’s-Serveti’z-Zirâ’iyye, Dârü’s-Selam, Kahire 2013, s. 25-32. 7 Bu tanım asıl itibariyle �bnü’l-Hümâm tarafından nafaka için yapılan ���� ���������������������: ����� �eklindeki

tanımın geli�tirilmi� halidir. Bkz. �bnü’l-Hümâm, Fethü’l-Kadîr, Dârü’l-Fikr, t.y., Beyrut, IX/378.

8 Bkz. İbn Zenceveyh, el-Emvâl, thk. Şâkir Zîb Feyyâd, Merkezü’l-MelikFaysal, Riyad 1987, II/1045; III/1045; Yahya b. Âdem, el-Harâc, thk. HüseyinMûnis, Dârü’ş-Şurûk, Kahire 1987, s.178.9 İbn Zenceveyh, el-Emvâl, II/1045; III/1045.10 Bkz. Alaeddin Moğultay b. Kılıc, İkmâlu Tehzîbi’l-Kemâl fî Esmâi’r-Ricâl,thk. Âdil b. Muhammed-Usâme b. İbrahim, y.y., t.y., Dâru’l-Farûk el-Hadîse,2001, II/190-191; İbn Hibbân, Kitabü’l-Mecrûhîn, thk. Hamdî AbdülmecidSelefî, Dâru’s-Samî’î, y.y., 2000, I/127.11 Bkz. İbn Zenceveyh, a.g.e., II/1075, (dipnot: Şâkir Zîb Feyyâd, Muhakkik).12 Yahya b. Âdem, a.g.e., s.178.13 Bkz. Mizzî, Ebü'l-Haccâc Cemaleddin Yusuf b. Abdürrahman, Tehzîbu’l-Kemâlfî Esmâi’r-Ricâl, thk. Beşşâr Avvad, Müessesetü’r-Risâle, Beyrut 1980, XII/471.

Page 4: ZiraiMasraflarınZekâtMatrahından Düæürülmesilabilmektedir.5Kullanım açısından masraflara ba- kıldıbında ise æu iki masraf türüyle karæılaæılır: Su ve gübre

rülmesi gerektiğini ifade eden görüş, rivayet açı-sından makbul değildir.

Sözü edilen nakillere muhteva açısından ba-kıldığında ise şunları söylememiz mümkündür:Bunlardan yorumlanmaya ihtiyaç duyan ‘İkrime veŞerîk’e nispet edilen nakillerdir. Çünkü Atâ b. Re-bâh’tan aktarılan görüş rivayet açısından çok zayıfolsa da muhteva bakımından yorumlanmaya ihti-yaç duymayacak kadar vazıhtır. ‘İkrime’den akta-rılan görüş rivayet açısından zayıf olmakla beraberşöyle değerlendirilmelidir: Bu görüş tüm ziraîürünlerin zekatından ziyade, zekatı verilmek iste-nen meyve türü ürünlerin miktarının bilirkişi ta-rafından belirlenmesine (hars) ilişkindir.14 Nitekim‘İkrime’nin, “Ziraî ürünlerin zekâtı hesaplandı-ğında, bu ürünlerin miktarını belirlemeye çalışanbilirkişilerce tüketilen miktar ile ürün sahibi ve evhalkı tarafından tüketilen miktar hesaba dâhil edil-mez. Dolayısıyla bu ürünlerden sadece ev halkı içingıda niteliğini taşıyan kısmın zekâtı verilir”15 şek-lindeki ifadeleri bu hususu açıkça göstermektedir.Çünkü tarımsal ürünlerin miktarını belirleme iş-leminde bulunan bilirkişiler, buğday, pirinç vb.hububat türlerinden değil, hurma ve üzüm gibimeyve çeşitlerinden yiyebilmektedirler. ‘İkri-me’nin bu ifadelerinde görüldüğü gibi, zekât mat-rahından düşürülmesi istenilen masraflardan sözedilmemektedir. Bilakis bilirkişiler tarafından tü-ketilen miktarın zekât hesabına dâhil edilip edil-memesinden bahsedilmektedir. Bu nedenle‘İkrime’nin bu görüşü tüm tarımsal ürünler ile tümmasrafları değil, meyve türü ürünlerin zekâtı ilebilirkişiler tarafından tüketilen miktarı ilgilen-dirmektedir.16 Şerîk’e nispet edilen görüşün yo-rumlanmasına gelince, bu görüşü aktaran rivayetlerkendi içinde çelişkili olmakla birlikte bir bütün ola-rak ele alındığında şöyle bir neticeyle karşılaşıl-maktadır: Şerîk, “mezkûr ifadelerinde tarımsalürünler için yapılan masrafları borç olan ve borçolmayan masraflar şeklinde iki kısma ayırmakta vebu ürünlerin zekât hesabından düşürülmesi gere-ken kısmın sadece borç yoluyla yapılan masraflar

olduğunu” ifade etmektedir. Binaenaleyh Şerîk dediğerleri gibi tarımsal ürünler için yapılan tümmasrafların zekât matrahından düşürülmesinideğil, borç niteliğini taşıyan masrafların bu mat-rahtan düşürülmesi gerektiği görüşünü savunmak-tadır.17

B) TARIMSAL ÜRÜNLER İÇİN YAPILAN MASRAF DÜŞÜ-RÜLMEDEN BU ÜRÜNLERİN ZEKÂTI VERİLİR

İlk dönemlerde yaşayan fakihlerin ekseriyeti tara-fından dile getirilen bu görüşe göre ziraî ürünleriçin yapılan masraf, çiftçi ve üreticinin kendi malîimkânından sağlanmış olsun veya borç yoluylatemin edilsin zekât matrahından düşürülmez.18 Bugörüşü benimseyenler arasında Hasan b. Salih(ö.169/786), Hammâd b. Ebî Süleyman (ö.120/737),İmam Zührî (ö.124/741), İbn Sîrîn (ö.110/729), Ab-durrahman b. Ebi’z-Zinâd (ö.174/790) ve diğer bir-çok fakih yer almaktadır.19 Mezkûr fakihlerin bugörüşü yansıtan bazı ifadeleri söz konusudur.Bütün bu ifadeleri burada zikretmek yerine İmamZührî’nin bu konudaki ifadelerine yer vermekle ik-tifa etmek istiyoruz. İmam Zührî bu görüşü şöyledile getirmektedir: “Nebevî sünnette, borçlu bir ki-şiye ait ekin veya meyvenin zekâttan muaf tutul-duğunu bilmiyoruz. Bilakis ekin sahibi olan kişi(yapılan masraftan ötürü) borçlu olsa bile zekâtınıverir.”20 Bu görüş aşağıda beyan edileceği üzere,dört mezhebe mensup fakihlerin kahir ekseriyetitarafından benimsendiği gibi, Zahirî, Zeydî vd.mezhep fakihleri tarafından da benimsenmektedir.

C) ZİRAÎ ÜRÜNLER İÇİN BORÇLANARAK YAPILAN MASRAFLAR DÜŞÜRÜLÜR DİĞERLERİ İSE DÜŞÜRÜLMEZ

Bu görüşte olan fakihler ziraî ürünler için yapılanmasrafları borç olan ve borç olmayan şeklinde ikikısma ayırmakta ve sadece borç niteliğini taşıyanmasrafların zekât matrahından düşürülmesi gerek-tiğini söylemektedirler. Bu görüşü benimseyenlerarasında İbn Abbâs (ö. 68/687), Abdullah b. Ömer(ö.73/693), Şerîk, Mekhûl (ö.112/730), Tavûs

İbrahim ÖZDEMİR ZİRAİ MASRAFLARIN ZEKÂT MATRAHINDAN DÜŞÜRÜLMESİ

Journal of Islamic Research 2014;25(2)

58

14 Bkz. Abdullah ez-Zübeyir Abdurrahman, Hasmu’t-Tekâlîfi’z-Zirâ’iyye, el-Ma’hedu’l-Âlî li Ulûmi’z-Zekât, Sudan, t.y., s.11.15 İbn Zenceveyh, a.g.e., II/1075.16 Bkz. Zübeyir Abdurrahman, a.g.m., s.11.

17 Bkz. Zübeyir Abdurrahman, a.g.m., s.11.18 Yahya b. Âdem, a.g.e., s.178.19 Bkz. Yahya b. Âdem, a.g.e., s.178-179; İbn Zenceveyh, a.g.e., II/1047; Bey-hakî, es-Sünenü’l-Kübrâ, thk. Muhammed Abdülkadir Atâ, Dârü’l-Kütübi’l-İlmiye, Beyrut 2003, IX/251-252; Ebû Ubeyd, Kasım b. Sellâm, el-Emvâl, thk.Halîl Harrâs, Dârü’l-Fikr, Beyrut, t.y., s. 631.20 Yahya b. Âdem, a.g.e., s.179.

Page 5: ZiraiMasraflarınZekâtMatrahından Düæürülmesilabilmektedir.5Kullanım açısından masraflara ba- kıldıbında ise æu iki masraf türüyle karæılaæılır: Su ve gübre

(ö.106/725) vd. sahabî ve tabiîn bilginler yer al-maktadır. İbn Zenceveyh’in (ö. 251/865) aktardı-ğına göre İbn Ömer, ziraî ürünü veya aileningeçimi için borçlanan kişinin durumu hakkındaşöyle demektedir: “Bu kişi önce elde edilen mah-sulden borçlarını düşürür. Sonra geriye kalanın ze-kâtını verir.”21 Başta İbn Abbâs olmak üzere anılandiğer fakihler tarafından da benzer ifadelerin dilegetirildiği kaynaklarda yer almaktadır.22 Ancak bugörüşü savunanların ifadelerine bütüncül bir bi-çimde bakıldığında bu ifadelerden bir kısmınıntüm borçların düşürülmesi gerektiğine delaletederken, diğer bir kısmının ise sadece ziraî ürün-ler için yapılan borçların düşürülmesi gerektiğiniifade etmektedir.23 Ebû Ubeyd (ö. 224/838) konuylailgili şu bilgilere yer vermektedir: “Günümüzde ta-rımsal ürünlerin zekâtı hakkında insanların be-nimsedikleri görüş, Hicaz ve çoğu Iraklılarınsavundukları görüştür. O da şudur: “Üreticiden dü-şürülen borç, tarımsal ürünlere ait olan borçtur.Diğer borçlar ise bütün ürünü tüketecek kadar çokolsa bile düşürülmez.”24 İbn Abbâs tarafından be-nimsenen bu görüş Evzâî (ö.157/774) tarafından dasavunulmaktadır.25 Buna karşın bazı Iraklılar hertürlü borcun (masrafın değil) zekât matrahındandüşürülmesi gerektiğini ifade eden ve İbn Ömer,Atâ b.Rebâh, Tâvûs ve Mekhûl gibi fakihler tara-fından benimsenen görüşü savunmaktadırlar.26 İbnRüşd’ün (ö.520/1126) ifade ettiğine göre Ebû Sevr(ö.240/854), Abdullah İbnü’l-Mübârek (ö.181/797)ve diğer bazı fakihler de bu görüşü benimsemişler-dir.27

İlk dönemde yaşayan fakihlerin, ziraî ürünleriçin yapılan masrafların bu ürünlerden alınan zekâtmatrahından düşürülmesi konusunda dile getirdik-leri görüşler genel itibariyle yukarıda zikredilen üçgörüşten ibarettir. Bu görüşler birlikte mülahazaedildiğinde ilk dönemlerde, borç olsun olmasınziraî ürünler için yapılan her türlü masrafın zekât

matrahından düşürülmesi gerektiğini söyleyen ye-gâne fakihin, Atâ b Rebâh olduğu görülür. İbnHazm’in (ö.456/1064) bu görüşü sadece ona nispetetmesi de bu hususa delalet etmektedir.28 Ancakona nispet edilen bu görüş, yukarıda beyan edildiğiüzere, iki olumsuz yönü barındırmaktadır. Biri,sahih delillerden yoksun şaz bir görüş olarak gö-rülmesidir. Diğeri de sahih rivayetlerle nakledil-memiş olmasıdır. Aşağıda beyan edileceği gibi, bugörüşü esas alan bazı çağdaş fetva ve fıkıh kurulla-rının verdikleri fetva ve kararların zayıf olması daburadan kaynaklanmaktadır. İlk dönemlerde yaşa-yan fakihlerin görüşlerini zikrettikten sonra klasikfıkıh mezheplerine mensup fakihlerin mesele hak-kındaki görüşlerini ele almaya çalışalım.

III. FIKHÎ MEZHEPLERİN KONUYA DAİR GÖRÜŞLERİ

A. HANEFÎ MEZHEBİ

Hanefî mezhebinin fıkıh eserlerine bakıldığındatarımsal ürünler için yapılan masrafların düşü-rülmeden zekâtının verilmesi gerektiğini savunangörüşün benimsendiği görülür. Hemen her Hanefîfıkıh eserinde bu görüşü gösteren bazı ifadelererastlamak mümkündür. Bu eserlerden bir alıntıyapmamız gerekirse Zeylaî’nin (ö.743/1343) konuhakkındaki ifadelerine yer vermemiz yerinde olacaktır. Zeylaî, Nesefî’nin (ö.710/1310)

“masraflar düşürülmez” 29 şeklindeki sözünüşerh ederken şöyle demektedir: “Yani yerin bitir-diği her mahsulde işçilerin, çift süren hayvanların,su arklarının, bekçilerin ve sair şeylerin masrafları(matrahtan)düşürülmez. Bazı insanlar şöyle diyor-lar: Elde edilen mahsul için yapılan masraflar dik-kate alınmalıdır. Bu masraflar ekin sahibinin lehinedüşürüldükten sonra geriye kalan kısımdan ondabiri zekât olarak verilmelidir. Bunun nedeni demasraflara tekabül eden miktarın, ekin sahibinebedel karşılığında/ivazlı verilmiş olmasıdır. Âdetaekin sahibi bu kısmı satın almıştır.30 Ancak bizim

İbrahim ÖZDEMİR ZİRAİ MASRAFLARIN ZEKÂT MATRAHINDAN DÜŞÜRÜLMESİ

Journal of Islamic Research 2014;25(2)

59

21 İbn Zenceveyh, a.g.e., II/1044; Beyhakî, a.g.e., IX/249.22 Bkz. İbn Zenceveyh, a.g.e., II/1044; Beyhakî, a.g.e., IX/249.23 Bkz. Zübeyir Abdurrahman, a.g.m., s.14.24 Ebû Ubeyd, a.g.e., s.631.25 Bkz. Ebû Ubeyd, a.g.e., s. 631.26 Bkz. Ebû Ubeyd, a.g.e., s. 631; San’ânî, Abdürrazzâk b. Hemmâm, el-Mu-sannef, thk. Habîburrahman el-A’zemî, el-Mektebü’l-İslâmî, Beyrut 1403,IX/93.27 Bkz. İbn Rüşd, Ebu’l-Velîd Muhammed b. Ahmed, Bidâyetü’l-Müctehid veNihâyetü’l-Muktasid, Dârü’l-Hadîs, Kahire 2004, II/6.

28 Bkz. İbn Hazm, el-Muhallâ, Dârü’l-Fikr, Beyrut, t.y., IX/66.29 Ebü’l-Berekât Nesefî, Kenzü’d-Dekâik, thk. Sâid Bektaş, Dârü’l-Beşâir, y.y.,2011, s. 214.30 Yusuf el-Karadâvî bu argümanı ileri sürerek masrafların düşürülmesi gerek-tiğini savunmaktadır. Bkz. Karadâvî, Fıkhu’z-Zekât, Müessesetü’r-Risâle,Beyrut 1991,I/396.

9

mümkündür. Bu eserlerden bir alıntı yapmamız gerekirse Zeylaî’nin (ö.743/1343) konu

hakkındaki ifadelerine yer vermemiz yerinde olacaktır. Zeylaî, Nesefî’nin (ö.710/1310) ��� !��

"#��� “masraflar dü�ürülmez” 29 �eklindeki sözünü �erh ederken �öyle demektedir: “Yani yerin

bitirdi�i her mahsulde i�çilerin, çift süren hayvanların, su arklarının, bekçilerin ve sair

�eylerin masrafları (matrahtan)dü�ürülmez. Bazı insanlar �öyle diyorlar: Elde edilen mahsul

için yapılan masraflar dikkate alınmalıdır. Bu masraflar ekin sahibinin lehine dü�ürüldükten

sonra geriye kalan kısımdan onda biri zekât olarak verilmelidir. Bunun nedeni de masraflara

tekabül eden miktarın, ekin sahibine bedel kar�ılı�ında/ivazlı verilmi� olmasıdır. Âdeta ekin

sahibi bu kısmı satın almı�tır.30 Ancak bizim delilimiz, (yukarıda) okudu�umuz ayetlerin ve

rivayet etti�imiz hadislerin mutlak olu�udur. Kaldı ki, Peygamber(s.a.v.) tarımsal masrafların

farklılı�ına göre bu ürünlerden alınan vacibin/zekâtın farklılı�ına hükmetmi�tir. Dolayasıyla

yapılan masrafların dü�ürülmesinin bir anlamı(illeti) yoktur. Nitekim masraflar dü�ürülmü�

olsa tüm ürünlerdeki vacib tek bir �ıkka yani onda bire indirgenmi� olur.” 31Aynı görü�ü di�er

Hanefî eserlerinde de görmek mümkündür.32 Bu alıntıya bakıldı�ında Hanefî mezhebinin

konuya dair görü�ünü �öyle özetlememiz mümkündür: �âri’, ziraî alanda faaliyet gösteren

üretici ve çiftçilerden dü�ürülmesi gereken masrafları dü�ürmü�tür. Bu nedenle ba�ka

masrafların nisaptan dü�ürülmesi caiz de�ildir. Hanefi fakihlerden bu görü�e aykırı olan bir

görü� beyan eden fakih, bildi�imiz kadarıyla Sayrefî’dir (ö.596/1200). Nitekim bu fakih,

tohumun temini için yapılan masrafın zekât matrahından dü�ürülmesi gerekti�ini

söylemektedir. Onun bu görü�ünü yansıtan bazı ifadeleri Hanefî kaynaklarında yer

almaktadır.33 Ancak ona atfedilen bu görü� di�er Hanefî fakihler tarafından kabul

edilmemi�tir.

B) Malikî Mezhebi

�mam Malik (ö.179/795) ba�ta olmak üzere Malikî fakihler Hanefî fakihlerde oldu�u

gibi, ziraî ürünler için yapılan masrafların matrahtan dü�ürülmemesi gerekti�ini

29 Ebü’l-Berekât Nesefî, Kenzü’d-Dekâik, thk. Sâid Bekta�, Dârü’l-Be�âir, y.y., 2011, s. $�%. 30 Yusuf el-Karadâvî bu argümanı ileri sürerek masrafların dü�ürülmesi gerekti�ini savunmaktadır. Bkz.

Karadâvî, Fıkhu’z-Zekât, Müessesetü’r-Risâle, Beyrut 1991,I/396. 31 Zeylaî, Osman b. Ali Fahreddin, Tebyînü’l-Hakâyık �erhu Kenzü’d-Dekâik, el-Matbaatü’l-Emîriyye, Kahire

1313, I/294. 32 Burhaneddin Mer�înânî, el-Hidâye fî �erhi Bidâyeti’l-Mubtedî, thk. Tallal Yusuf, Dârü �hyâi’t-Türasi’l-Arabî,

Beyrut, t.y., I/109; Alâuddin Kasânî, Bedâi’u’s-Sanâi’, Dârü’l-Kütübi’l-�lmiyye, Beyrut 1986, II/62; �bn Âbidîn,

Reddü’l-Muhtâr, Darü’l-Fikr, Beyrut 1992, II/328. 33 Bkz. �bn Âbidîn, a.g.e., II/329.

9

mümkündür. Bu eserlerden bir alıntı yapmamız gerekirse Zeylaî’nin (ö.743/1343) konu

hakkındaki ifadelerine yer vermemiz yerinde olacaktır. Zeylaî, Nesefî’nin (ö.710/1310) ��� !��

"#��� “masraflar dü�ürülmez” 29 �eklindeki sözünü �erh ederken �öyle demektedir: “Yani yerin

bitirdi�i her mahsulde i�çilerin, çift süren hayvanların, su arklarının, bekçilerin ve sair

�eylerin masrafları (matrahtan)dü�ürülmez. Bazı insanlar �öyle diyorlar: Elde edilen mahsul

için yapılan masraflar dikkate alınmalıdır. Bu masraflar ekin sahibinin lehine dü�ürüldükten

sonra geriye kalan kısımdan onda biri zekât olarak verilmelidir. Bunun nedeni de masraflara

tekabül eden miktarın, ekin sahibine bedel kar�ılı�ında/ivazlı verilmi� olmasıdır. Âdeta ekin

sahibi bu kısmı satın almı�tır.30 Ancak bizim delilimiz, (yukarıda) okudu�umuz ayetlerin ve

rivayet etti�imiz hadislerin mutlak olu�udur. Kaldı ki, Peygamber(s.a.v.) tarımsal masrafların

farklılı�ına göre bu ürünlerden alınan vacibin/zekâtın farklılı�ına hükmetmi�tir. Dolayasıyla

yapılan masrafların dü�ürülmesinin bir anlamı(illeti) yoktur. Nitekim masraflar dü�ürülmü�

olsa tüm ürünlerdeki vacib tek bir �ıkka yani onda bire indirgenmi� olur.” 31Aynı görü�ü di�er

Hanefî eserlerinde de görmek mümkündür.32 Bu alıntıya bakıldı�ında Hanefî mezhebinin

konuya dair görü�ünü �öyle özetlememiz mümkündür: �âri’, ziraî alanda faaliyet gösteren

üretici ve çiftçilerden dü�ürülmesi gereken masrafları dü�ürmü�tür. Bu nedenle ba�ka

masrafların nisaptan dü�ürülmesi caiz de�ildir. Hanefi fakihlerden bu görü�e aykırı olan bir

görü� beyan eden fakih, bildi�imiz kadarıyla Sayrefî’dir (ö.596/1200). Nitekim bu fakih,

tohumun temini için yapılan masrafın zekât matrahından dü�ürülmesi gerekti�ini

söylemektedir. Onun bu görü�ünü yansıtan bazı ifadeleri Hanefî kaynaklarında yer

almaktadır.33 Ancak ona atfedilen bu görü� di�er Hanefî fakihler tarafından kabul

edilmemi�tir.

B) Malikî Mezhebi

�mam Malik (ö.179/795) ba�ta olmak üzere Malikî fakihler Hanefî fakihlerde oldu�u

gibi, ziraî ürünler için yapılan masrafların matrahtan dü�ürülmemesi gerekti�ini

29 Ebü’l-Berekât Nesefî, Kenzü’d-Dekâik, thk. Sâid Bekta�, Dârü’l-Be�âir, y.y., 2011, s. $�%. 30 Yusuf el-Karadâvî bu argümanı ileri sürerek masrafların dü�ürülmesi gerekti�ini savunmaktadır. Bkz.

Karadâvî, Fıkhu’z-Zekât, Müessesetü’r-Risâle, Beyrut 1991,I/396. 31 Zeylaî, Osman b. Ali Fahreddin, Tebyînü’l-Hakâyık �erhu Kenzü’d-Dekâik, el-Matbaatü’l-Emîriyye, Kahire

1313, I/294. 32 Burhaneddin Mer�înânî, el-Hidâye fî �erhi Bidâyeti’l-Mubtedî, thk. Tallal Yusuf, Dârü �hyâi’t-Türasi’l-Arabî,

Beyrut, t.y., I/109; Alâuddin Kasânî, Bedâi’u’s-Sanâi’, Dârü’l-Kütübi’l-�lmiyye, Beyrut 1986, II/62; �bn Âbidîn,

Reddü’l-Muhtâr, Darü’l-Fikr, Beyrut 1992, II/328. 33 Bkz. �bn Âbidîn, a.g.e., II/329.

Page 6: ZiraiMasraflarınZekâtMatrahından Düæürülmesilabilmektedir.5Kullanım açısından masraflara ba- kıldıbında ise æu iki masraf türüyle karæılaæılır: Su ve gübre

delilimiz, (yukarıda) okuduğumuz ayetlerin ve ri-vayet ettiğimiz hadislerin mutlak oluşudur. Kaldıki, Peygamber (s.a.v.) tarımsal masrafların farklılı-ğına göre bu ürünlerden alınan vacibin/zekâtınfarklılığına hükmetmiştir. Dolayasıyla yapılan mas-rafların düşürülmesinin bir anlamı (illeti) yoktur.Nitekim masraflar düşürülmüş olsa tüm ürünler-deki vacib tek bir şıkka yani onda bire indirgenmişolur.”31 Aynı görüşü diğer Hanefî eserlerinde degörmek mümkündür.32 Bu alıntıya bakıldığındaHanefî mezhebinin konuya dair görüşünü şöyleözetlememiz mümkündür: Şâri’, ziraî alanda faali-yet gösteren üretici ve çiftçilerden düşürülmesi ge-reken masrafları düşürmüştür. Bu nedenle başkamasrafların nisaptan düşürülmesi caiz değildir.Hanefi fakihlerden bu görüşe aykırı olan birgörüş beyan eden fakih, bildiğimiz kadarıyla Say-refî’dir (ö.596/1200). Nitekim bu fakih, tohumuntemini için yapılan masrafın zekât matrahındandüşürülmesi gerektiğini söylemektedir. Onun bugörüşünü yansıtan bazı ifadeleri Hanefî kaynak-larında yer almaktadır.33 Ancak ona atfedilen bugörüş diğer Hanefî fakihler tarafından kabul edil-memiştir.

B. MALİKÎ MEZHEBİ

İmam Malik (ö.179/795) başta olmak üzere Malikîfakihler Hanefî fakihlerde olduğu gibi, ziraî ürün-ler için yapılan masrafların matrahtan düşürülme-mesi gerektiğini savunmaktadırlar. İmam Malik bukonuda şunları söylemektedir: “Bize göre icmaakonu olan durum şudur ki, bilirkişinin belirleme-sine(hars) tabi olan meyveler, hurma ve üzümdenibarettir. Bu meyveler olgunlaşmaya başladığındatahmini ölçmeyle miktarı belirlenir ve böyleceüründe tasarrufta bulunulması caiz olur. Nitekimbu meyveler kurumadan yenilir. Bu nedenle mik-tarı belirlenerek sahibi üzerine kaydedilir ki, in-sanlar için kolaylık olsun ve hiç kimse zor durumda

kalmasın. Bu meyveler tahmini ölçmelerle belir-lendikten sonra sahiplerine teslim edilir ve onlarda diledikleri gibi bu meyveleri tüketebilirler.Ancak sonunda tüketilen kısım da hesaba dâhiledildikten sonra ürünün zekâtı verilir.”34 İmamMalik’ten yapılan bu alıntının son cümlesi, tarım-sal masrafların zekât matrahından düşürülmemesigerektiğine delalet etmektedir. Çünkü ürün sahibitarafından tüketilen kısım hesaba dâhil ediliyorsa,bundan, hiçbir masrafın düşürülmemesi ve zekâtınürünün tümünden verilmesinin gerekli olduğuevleviyetle anlaşılmaktadır. İmam Malik’in ziraîmasrafların düşürülmeden zekâtının verilmesi ge-rektiğini açıkça gösteren ifadeleri de söz konusu-dur. Nitekim İmam Malik’e sorulan: “Zeytindenverilen zekâtın, onda bir mi yirmide bir mi olduğuve bunun masraflardan önce mi sonra mı verilmesigerekir?35 şeklinde ki bir soruya verdiği: “Yapılanmasraflar itibara alınmaz/düşürülmez”36 biçimin-deki cevap bu hususu açıkça ifade etmektedir.

Malikî mezhebinin fıkıh eserlerine bakıldı-ğında mezhep müntesiplerinin de İmamı tarafın-dan benimsenen bu görüşü savundukları görülür.İbn Rüşd bu konuda şu bilgilere yer vermektedir:“Tarımsal ürünler olgunlaştığı zaman zekâtı farzolur. Bu da safi halinin ya onda biri veya yirmidebiridir. Yapılan masraflar ise sahibine aittir. ZiraPeygamber (s.a.v.) şöyle buyurmaktadır: “Gökteninen yağmurun ve kaynak suların suladığı ekindeveya kökünün su emmesiyle yetişen veya su biri-kintilerinden beslenip yetişen ekinde onda birzekât verilir. Herhangi bir hayvan veya alet ile birkaynaktan su çekilerek sulanan ekinden yirmidebir zekât verilir.”37 Başta İbnü’l-Mevvâz (ö.269/882) olmak üzere birçok Malikî fakih, sahibitarafından sadaka olarak verilen kısmın bile -değertaşıyan bir yekûna ulaşmışsa- zekât hesabına dâhiledilmesi gerektiğini söylemektedir.38 Ancak İbnü’l-Arabî (ö.543/1148) Malikî fakihlerin ziraî masraf-ların zekât matrahından düşürülmesi konusundaittifak halinde olmadıklarını söylemekte ve şu ifa-

İbrahim ÖZDEMİR ZİRAİ MASRAFLARIN ZEKÂT MATRAHINDAN DÜŞÜRÜLMESİ

Journal of Islamic Research 2014;25(2)

60

31 Zeylaî, Osman b. Ali Fahreddin, Tebyînü’l-Hakâyık Şerhu Ken-zü’d-Dekâik, el-Matbaatü’l-Emîriyye, Kahire 1313, I/294.32 Burhaneddin Merğînânî, el-Hidâye fî Şerhi Bidâyeti’l-Mubtedî,thk. Tallal Yusuf, Dârü İhyâi’t-Türasi’l-Arabî, Beyrut, t.y., I/109;Alâuddin Kasânî, Bedâi’u’s-Sanâi’, Dârü’l-Kütübi’l-İlmiyye, Beyrut1986, II/62; İbn Âbidîn, Reddü’l-Muhtâr, Darü’l-Fikr, Beyrut1992, II/328.33 Bkz. İbn Âbidîn, a.g.e., II/329.

34 Malik, Muvatta, “Zekât”, 931.35 Malik, Muvatta, “Zekât”, 941.36 Malik, Muvatta, “Zekât”, 941.37 İbn Rüşd, el-Beyan ve’t-Tahsîl, thk. Heyet, Dârü’l-Ğarbi’l-İslâmî, Beyrut1988, II/48038 Bkz. İbn Rüşd, el-Beyân, II/480.

Page 7: ZiraiMasraflarınZekâtMatrahından Düæürülmesilabilmektedir.5Kullanım açısından masraflara ba- kıldıbında ise æu iki masraf türüyle karæılaæılır: Su ve gübre

delere yer vermektedir: “Âlimlerimiz tarımsalürünler için yapılan masrafların zekât matrahındandüşürülmesi konusunda ihtilaf etmişlerdir. Sahiholan görüş odur ki, masrafların düşürülmesi ve ze-kâtın geriye kalandan çıkarılmasıdır.”39 Görebildi-ğimiz kadarıyla Malikî fıkıh eserlerinde bu ihtilafıyansıtan veya doğrulayan herhangi bir ifade yer al-mamaktadır. Bununla birlikte burada şunu da ifadeetmemiz gerekir ki, İbnü’l-Arabî’nin bu sözlerinindevamında yer verdiği: “Bu nedenledir ki Peygam-ber (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:”… Üçte veya dörttebirini de (sahibine) bırakın. Zira bu oran, yapılanmasraflara tekabül etmektedir. Nitekim biz bu hu-susu tecrübe ettik ve bunun doğru olduğunu bizzatmüşahede ettik”40 biçimindeki ifadeler ve bu ifade-lerde delil olarak gösterdiği hadis, savunduğu mu-halif görüşü desteklememektedir. Çünkü buradaistidlal edilen hadis, birçok eserde beyan edildiğigibi, ziraî masrafların hesaptan düşürülmesindendeğil, bilirkişi tarafından yapılan tahmine dayalıölçmeden sonra tüketilmek ve/veya fakirlere dağı-tılmak üzere ürün sahibine bırakılan miktardanbahsetmektedir.41 Bu hususu hadisin baş tarafındayer alan ifadelerden de anlamak mümkündür.42

Dolayısıyla İbnü’l-Arabî’nin bu ifadelerini şöyleyorumlamamız gerekmektedir: İbnü’l-Arabî bu ifa-deleriyle Malikî fakihlerin, bilirkişinin yaptığı tah-mini belirlemeden sonra ekin sahibi tarafındantüketilen kısmın hesaba dâhil edilip edilmemesihususundaki ihtilafına işaret etmektedir.43 Nitekimkaynaklara bakıldığında Malikî fakihlerin bu ko-nuda ihtilaf ettikleri görülür.44 Binaenaleyh İbnü’l-Arabî bu ifadelerinde miktarı belirlenen mahsulünüçte veya dörtte birinin ekin sahibine bırakılması-nın ve bunun zekât hesabına dâhil edilmemesininsahih kabul edilmesi gerektiğini savunmaktadır.Tarımsal masrafların zekât matrahından düşürül-memesi gerektiğini ifade eden görüş, klasik Malikîmezhebi müntesipleri tarafından savunulduğu gibi,

çağdaş Malikî fıkıhçılar tarafından da savunulmak-tadır.45

C. ŞÂFİ’Î MEZHEBİ

Şâfi’î mezhebinin ziraî ürünler için yapılan mas-rafların zekât matrahından düşürülmesi konusun-daki görüşü, yukarıda beyan edilen Hanefî veMalikî mezheplerinin görüşleriyle örtüşmektedir.Bu konuda İmam Mâverdî (ö.450/1058) şunlarısöylemektedir: “Elde edilen mahsul için hasat vak-tinden son işlemine kadar yapılan tüm masraflarzekâtta payı olan fakirlere değil, ekin sahibine ait-tir.” 46 İmam Nevevî (ö. 676/1277) Şâfi’î mezhebininkonuya ilişkin görüşünü detaylandırarak şöyle ak-tarmaktadır: “Ashabımız şöyle demektedir: Hurmamahsulünün toplanma ve kurutulması, hububatınhasadı, taşınması, tarlada dövülmesi, tasfiyesi, bek-çiliği ve sair işlemleri için yapılan tüm masraflartartışmasız olarak sahibine ait olan kısımdan çıka-rılır. Bu masraflardan hiçbiri zekât malından karşı-lanmaz. Ekin sahibi bu masrafları zekâttandüşürürse onları kendi malından telafi etmek zo-rundadır. Bu konuda biz Şâfi’îlerde herhangi birmuhalif görüş de söz konusu değildir. el-Hâvî adlıeserin sahibi, Atâ b. Rebâh’ın şöyle dediğini nak-letmektedir: Masraflar ekin sahibine ait kısımdandeğil, mahsulün tümünden çıkarılır. Zira ekin sa-hibi ile fakirler bu malda ortaktırlar. Zekâtın da or-taklar arasında bölüşülmesi gerekir. el-Hâvî sahibibu görüşün yanlış olduğunu, zekatın eda edilmevaktinin hasat öncesine ait olduğunu hasattan son-raya bırakılmasının ise menfaatlerin tekamül et-mesinden kaynaklandığını ve bunun da ekinsahibine vacib olduğunu söylemektedir.”47 Bu alın-tılara bakıldığında Şâfi’î fakihlerin tarımsal masraf-ların zekât matrahından düşürülmesi hususundakitutumunun, Hanefî ve Malikî fakihlerle aynı ol-duğu açıkça görüldüğü gibi, bu konuda Şâfi’î fakih-ler arasında herhangi bir ihtilafında da söz konusuolmadığı anlaşılır. Nitekim Nevevî’den önce Cü-

İbrahim ÖZDEMİR ZİRAİ MASRAFLARIN ZEKÂT MATRAHINDAN DÜŞÜRÜLMESİ

Journal of Islamic Research 2014;25(2)

61

39 İbnü’l-Arabî, Âridetü’l-Ahvazî, Dârü’l-Kütübi’l-İlmiyye, Beyrut t.y, III/143.40 İbnü’l-Arabî, a.g.e., III/143.41 Bkz. İbn Rüşd, el-Beyân, II/505; İbn Abdilber, el-İstizkâr, thk. SalimMuhammed-Muhammed ‘İvad, Dârü’l-Kütübi’l-İlmiyye, Beyrut 2000, III/223;Askalânî, Ebü'l-Fazl Ahmed b. Hacer, Fethü’l-Bârî, thk. Abdülaziz b. Bâz,Dârü’l-Ma’rife, Beyrut 1379, III/ 347.42 Bkz.Tirmizî, Sünenü’t-Tirmizî, “Zekât”, 643.43 Bkz. Zübeyir Abdurrahman, a.g.e., s.35.44 Bkz. İbn Abdilber, a.g.e., III/223; İbn ‘Useymîn, eş-Şerhü’l-Mumti’ alâ Zadi’l-Mustakni’, Dâru İbni’l-Cevzî, y.y.,1422, XI/91.

45 Bkz. Sadık Abdurrahman el-Ğereyânî, Mudevvenetü’l-Fıkhi’l-Malikî veEdilletuh, Müessesetü’r-Reyyan, Beyrut 2002, II/36; Habib b. Tahir, el-Fıkhü’l-Malikî ve Edilletüh, Dâru İbn Hazm, Beyrut 1998, II/33.46 Ebü’l-Hasan Ali el-Maverdî, el-Hâvi’l-Kebîr, thk. Ali Muhammed-AdılAhmed, Dârü’l-Kütübi’l-İlmiyye, Beyrut 1999, II/243.47 Nevevî, Ebu Zekeriyya Muhyiddin, el-Mecmu’ Şerhü’l-Muhezzeb, Dârü’l-Fikr, Beyrut, t.y., X/467.

Page 8: ZiraiMasraflarınZekâtMatrahından Düæürülmesilabilmektedir.5Kullanım açısından masraflara ba- kıldıbında ise æu iki masraf türüyle karæılaæılır: Su ve gübre

veynî (ö.478/1085) de bu konuda imamların ittifakettiğini söylemektedir.48 Ancak Şâfi’î fıkıh eserle-rine bakıldığında İmam Nevevî tarafından aktarılanittifakı nakzeden bir görüşün bazı Şâfi’î fakihler ta-rafından dile getirildiği görülür. Bazı Şâfi’î fakihlertarafından “ikinci kavil”,49 bazıları tarafından da“kîle”50 şeklinde ifade edilen bu görüşe göre, kat-kısı doğrudan ziraî ürüne yönelik olan ağır mas-raflar da sulama masrafı konumunda kabuledilmelidir.51 Celâleddîn Mahallî (ö. 864/1459),Şemseddîn Remlî (ö.1004/1596) ve Hatîb Şirbînî(ö.977/1570) gibi Minhâc şarihleri tarafından nak-ledilen bu görüş, herhangi bir fakihe nispet edil-meden reddedilmektedir.52 Ancak İmam Râfi’î(ö.623/1226) Ebû Âsım el-Abbâdî’den (ö.458/) bugörüşü benimseyen Şâfi’î fakihin, Ebû Sehl es-Sa’lûkî (ö.369/979) olduğunu nakletmektedir.53

Öyle görülüyor ki, bu muhalif görüş, İmam Nevevîtarafından ya ittifaka halel veren bir konumda gö-rülmemiş veya vâkıf olunmamıştır.54 Cüveynî’ninbahsettiği ittifaka gelince bu muhalif görüşün var-lığı ile bu ittifak arasında herhangi bir çelişki sözkonusu değildir. Zira Cüveynî, Şâfi’î fakihlerin it-tifakından değil, imamların ittifakından bahset-mektedir.

D. HANBELÎ MEZHEBİ

Hanbelî fakihler de diğer üç mezhep fakihleri gibi,ziraî ürünler için yapılan masrafların düşürülme-den zekâtının verilmesi gerektiğini savunmakta-dırlar. İbn Kudâme (ö.620/1223) bu konuda şunlarısöylemektedir: “Meyve mahsulü elde edilinceyedek yapılan tüm masraflar sahibine aittir. Zira bumahsul, beslenen küçükbaş hayvanlar gibidir ki,

bunların masrafları, bekçiliği, güdülmesi vs. hiz-metlerin bedeli sahibine aittir.”55 Behûtî (ö.1051/1641) de söz konusu ürünler için yapılan masrafla-rın zekât matrahından düşürülmemesi gerektiğinişu ifadelerle dile getirmektedir: “Hububat olsunmeyve olsun tüm mahsuller için sahibi tarafındanyapılan hasat vb. masraflar nisabı eksiltmez. Zirabu ürünlere düşen zekât bu masraflardan öncevacib olmaktadır.”56 İbnü’n-Neccâr (ö.972/1564) ta-rımsal masrafların borç yoluyla temin edilmiş olsabile bu ürünlerin zekâtından düşürülmeyeceğinidile getirmektedir.57 Bu görüşü diğer Hanbelî fıkıheserlerinde de görmek mümkündür.58

Fıkhî mezheplerin konuya dair görüşlerini içe-ren bütün bu alıntılara bakıldığında her dört mez-hebe mensup fakihlerin (Hanefîlerden Sayrefî,Malikîlerden İbnü’l-Arabî ve bazı Şâfi’îler hariç) ta-rımsal ürünler için yapılan masrafların düşürülme-den bu ürünlerin zekâtının verilmesi gerektiğikonusunda ittifak ettikleri görülür. Fıkıh kaynak-larına bakıldığında mezkûr fakihlerin, bu görüşüispat sadedinde şu temel argümanlara başvurduk-ları görülecektir: Ziraî ürünlerin zekâtı hakkındavarid olan nasslar âmm ve mutlak olup zekâtınürünün tümünden verilmesi gerektiğine delaletetmektedir. Tarımsal ürünlerden alınan zekât oran-larının farklılığı ve bunun bağlandığı illet, aletleyapılan sulamadır. Bu da nass yoluyla belirlenmiş-tir. Sulama dışındaki masraflar nitelik bakımındansulama masrafı konumunda değildir. Çünkü su,ziraî ürünlerin varlık bulmasını sağlarken, diğermasraflar bu ürünlerin artmasını/nemalanmasınısağlamaktadır. Dolayısıyla diğer masrafların, su-lama masrafına kıyas edilmesi, usulî açıdan müm-kün değildir. Çünkü bu unsurlar arasında nitelikbirlikteliği bulunmamaktadır. Ziraî ürünlerden alı-nan zekât, ürünün olgunlaşmasıyla birlikte farz ol-duğundan zekât, ürünün tümüne taalluk etmiş

İbrahim ÖZDEMİR ZİRAİ MASRAFLARIN ZEKÂT MATRAHINDAN DÜŞÜRÜLMESİ

Journal of Islamic Research 2014;25(2)

62

48 İmamu’l-Haremeyn el-Cüveynî, Nihâyetu’l-Matleb fî Dirâyeti’l-Mezheb,thk. Abdülazîm Dîb, Dârü’l-Minhâc, Cidde 2007,III/268.49 Bkz. Şemseddîn Remlî, Nihâyetü’l-Muhtâç ilâ Şerhi’l-Minhâc, MatbaatuMustafa’l-Bâbî el-Halebî, Mısır 1938, III/77.50 Cemâleddîn Mahallî, Kenzü’r-Râğibîn, nşr. Mahmûd Salih, Dârü’l-Minhâc,Cidde 2011, I/412.51 Bu görüş günümüzde de bazı fıkıhçılar tarafından itibara alınmakta ve bunadayanılarak zirai ürünler için hayatî önem taşıyan ve çokça masraf gerektirengübre ve traktör harcamalarının zekâttan düşürülmesi gerektiği ileri sürülmek-tedir. Bkz. Halil Gönenç, Günümüz Meselelerine Fetvalar, İstanbul, YasinYayınevi, t.y., I/239.52 Bkz. Mahallî, Kenzu’r-Râğibîn, I/412; Hâtîb eş-Şirbînî, Muğni’l-Muhtâc,Dârü’l-Kütübi’l-İlmiyye, Beyrut 1415/1994, II/87; Remlî, a.g.e., III/77.53 Bkz. Râfi’î, Ebü'l-Kasım Abdülkerim, el-Azîz Şerhü’l-Vecîz, thk. AliMuhammed-Adil Ahmed, Dârü’l-Kütübi’l-İlmiyye, Beyrut 1997, III/71.54 Râfi’î’nin Muharrer adlı eseri ihtisar eden ve görüşlerine vakıf olduğu bili-nen Nevevî’nin eserlerinde yer alan bu görüşe vakıf olmaması uzak bir ih-timaldir.

55 İbn Kudâme, el-Muğnî, Mektebetü’l-Kahire, Kahire, t.y., III/18.56 el-Buhûtî, Mansûr b. Yûnus, Keşşâfu’l-Kınâ’ ‘an Metni’l-İknâ’, Dârü’l-Kütübi’l-İlmiyye, Beyrut, t.y., II/209.57 Bkz. İbnü’n-Neccâr, Takiyyüddin Muhammed. Müntehe’l-İrâdât, thk. Ab-dülğanî Abdülhâlık, Âlemu’l-Kütüb, t.y., y.y, I/175.58 Bkz. İbn Kudâme, eş-Şerhü’l-Kebîr Âlâ Metni’l-Mukni’, Dârü’l-Kitabi’l-Arabî, y.y., II/566; el-Makdisî, Musa b. Ahmed, el-İknâ’ fî Fıkhi’l-İmamAhmed, thk. Abdüllatif es-Sübkî, Dârü’l-Ma’rife, Beyrut, t.y., I/265; el-Merdâvî, Alaeddin Ali b. Süleyman, el-İnsâf fî Ma’rifeti’r-Râcihi mine’l-Hilâf,Dâru İhyai’t-Türâsi’l-Arabî, y.y., t.y., III/113.

Page 9: ZiraiMasraflarınZekâtMatrahından Düæürülmesilabilmektedir.5Kullanım açısından masraflara ba- kıldıbında ise æu iki masraf türüyle karæılaæılır: Su ve gübre

olmaktadır. Bütün bu hususları yukarıda yapılanalıntılarda da görmek mümkündür.59 Bu nedenle,masrafların-özellikle borç niteliğini taşımayanmasrafların- zekât matrahına dâhil edilmesi gerek-mektedir.

Şimdi de günümüzdeki kolektif çalışmalarınkonuya yaklaşımlarını incelemeye çalışalım.

IV. GÜNÜMÜZDEKİ FETVA VE FIKIH KONSEYLERİNİN KONUYA İLİŞKİN GÖRÜŞLERİ

Bu başlık altında ulaşabildiğimiz fetva ve fıkıh kon-seylerinin, tarımsal masrafların zekât matrahındandüşürülmesine dair verdikleri fetva ve kararlara yerverilecek ve her bir fetva veya karar ile ilgili bazıdeğerlendirmelerde bulunulacaktır.

A. ULUSLARARASI İSLAM FIKIH KONSEYİNİN KONUYADAİR FETVASI

İslam İşbirliği Teşkilatı’na bağlı bulunan bu kuru-luşun Aralık 2001’de Kuveyt’te düzenlediği otu-rumda almış olduğu120 (13/2) nolu karardakonumuzla alakalı şu bilgilere yer vermektedir:

“1. Ziraî ürünler için yapılan sulama masraf-ları bu ürünlerin zekâtından düşürülmez. Çünküİslam hukuku bu ürünlerden alınan zekâtın oranınıbelirlerken bu masrafları dikkate almıştır. 2. Yer ıs-lahı, su kanallarının açılması ve toprağın nakli gibihususlar için yapılan masraflar da bu ürünlerin ze-kâtından düşürülmez. 3. Tohum, gübre ve ziraî mü-cadelede kullanılan ilaçların alımı ve bu mevsimdevuku bulan ziraî afetler için yapılan harcamalar,çiftçinin malî imkânından karşılandığı takdirdezekât nisabına etki etmez. Ancak çiftçi ve üretici-ler bu masrafları borçlanmak zorunda kalırlarsabunlar hesaptan düşürülür. Bunun dayanağı ise İbnAbbas ve İbn Ömer başta olmak üzere bazı sahabî-lerden gelen rivayetlerdir. 4.Tarımsal ürünlerdenalınan zekâtın hak sahiplerine ulaştırılabilmesiamacıyla yapılan taşıma masrafları ise düşürülür.”60

Konsey üyeleri verdikleri fetvayı gerekçelen-dirirken iki temel argümana dayanmaktadırlar:Bunlardan biri, tarımsal ürünlerin zekâtı hakkındavarid olan nassların âmm olmasıdır. Diğeri de buürünler için yapılan masrafların Şâri’ tarafındandikkate alınmış bulunmasıdır. Bu iki argümandanhareket eden katılımcılar tarımsal ürünlerin zekâtıiçin yeni bir düzenlemeye gerek olmadığı kanaa-tini benimsemişlerdir. Üyeler zaruret halindeborçlanarak yapılan masrafların ise matrahtan dü-şürülmesi gerektiğini söylemektedirler. Onlar buhükmü verirken İbn Abbâs ve İbn Ömer gibi saha-bîlerden gelen bazı rivayetlere dayanmaktadırlar.Konsey üyeleri tarafından benimsenen bu görüş,mezkûr rivayetlerin yanı sıra, hem İslam hukuku-nun temel prensiplerine hem de İslam’ın genel he-deflerine de uygun düşmektedir. Nitekim baştaHanefîler olmak üzere çoğu fakihler genel anlam-daki borcu bile zekâtın mânileri arasında görmek-tedirler.61

B. DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI DİN İŞLERİ YÜKSEK KU-RULU’NUN KONUYA DAİR FETVASI

Kurulun konuya dair kararı şöyledir:

“Din İşleri Yüksek Kurulu 07.08. 2001 tari-hinde toplanmış ve “Günümüz Şartlarına GöreÖşür Oranları ve Yapılan Masrafların ziraî Mah-sulden Düşürülmesi” konusu görüşülmüştür. Yapı-lan müzakereler sonucunda;

1) Türkiye topraklarının mülk arazi olduğu, bunedenle elde edilen ziraî mahsulden öşür verilme-sinin gerektiği,

2) Tarımsal ürünlerin zekâtında, elde edilenhasılattan (gayr-i safî) ürün için yapılan günümüztarım şartlarının getirmiş olduğu ekstra masraflarçıkarıldıktan sonra, geriye kalan ürünün nisap mik-tarına ulaşması halinde, tabii yollarla sulanan ara-zide 1/10, masraf veya emekle sulanan arazide 1/20oranında zekât verilmesi gerektiği karara bağla-mıştır.”62

İbrahim ÖZDEMİR ZİRAİ MASRAFLARIN ZEKÂT MATRAHINDAN DÜŞÜRÜLMESİ

Journal of Islamic Research 2014;25(2)

63

59 Bkz. Nevevî, el-Mecmu’ Şerhü’l-Muhezzeb, X/467; Buhûtî, a.g.e., II/209.60 Kararâtu ve Tavsiyâtu Mecme’i’l-Fıkhi’l-İslâmî ed-Düvelî, “Munazzametü’l-Mü’temeri’l-İslâmî”, Karar no: 120,13/02, (1988-2009), s. 245., http://iefpedia.com/arab/wp-content/uploads/2013/08/ (erişim: 07. 08.2015).

15

�slam ��birli�i Te�kilatı’na ba�lı bulunan bu kurulu�un Aralık 2001’de Kuveyt’te

düzenledi�i oturumda almı� oldu�u1$' (13/2) nolu kararda konumuzla alakalı �u bilgilere yer

vermektedir:

“1. Ziraî ürünler için yapılan sulama masrafları bu ürünlerin zekâtından dü�ürülmez.

Çünkü �slam hukuku bu ürünlerden alınan zekâtın oranını belirlerken bu masrafları dikkate

almı�tır. 2. Yer ıslahı, su kanallarının açılması ve topra�ın nakli gibi hususlar için yapılan

masraflar da bu ürünlerin zekâtından dü�ürülmez. 3.Tohum, gübre ve ziraî mücadelede

kullanılan ilaçların alımı ve bu mevsimde vuku bulan ziraî afetler için yapılan harcamalar,

çiftçinin malî imkânından kar�ılandı�ı takdirde zekât nisabına etki etmez. Ancak çiftçi ve

üreticiler bu masrafları borçlanmak zorunda kalırlarsa bunlar hesaptan dü�ürülür. Bunun

dayana�ı ise �bn Abbas ve �bn Ömer ba�ta olmak üzere bazı sahabîlerden gelen rivayetlerdir.

4.Tarımsal ürünlerden alınan zekâtın hak sahiplerine ula�tırılabilmesi amacıyla yapılan ta�ıma

masrafları ise dü�ürülür.”60

Konsey üyeleri verdikleri fetvayı gerekçelendirirken iki temel argümana

dayanmaktadırlar: Bunlardan biri, tarımsal ürünlerin zekâtı hakkında varid olan nassların

âmm olmasıdır. Di�eri de bu ürünler için yapılan masrafların �âri’ tarafından dikkate alınmı�

bulunmasıdır. Bu iki argümandan hareket eden katılımcılar tarımsal ürünlerin zekâtı için yeni

bir düzenlemeye gerek olmadı�ı kanaatini benimsemi�lerdir. Üyeler zaruret halinde

borçlanarak yapılan masrafların ise matrahtan dü�ürülmesi gerekti�ini söylemektedirler. Onlar

bu hükmü verirken �bn Abbâs ve �bn Ömer gibi sahabîlerden gelen bazı rivayetlere

dayanmaktadırlar. Konsey üyeleri tarafından benimsenen bu görü�, mezkûr rivayetlerin yanı

sıra, hem �slam hukukunun temel prensiplerine hem de �slam’ın genel hedeflerine de uygun

dü�mektedir. Nitekim ba�ta Hanefîler olmak üzere ço�u fakihler genel anlamdaki borcu bile

zekâtın mânileri arasında görmektedirler.61

B) Diyanet ��leri Ba�kanlı�ı Din ��leri Yüksek Kurulu’nun Konuya Dair Fetvası

Kurulun konuya dair kararı �öyledir:

60 Kararâtu ve Tavsiyâtu Mecme’i’l-Fıkhi’l-�slâmî ed-Düvelî, “Munazzametü’l-Mü’temeri’l-�slâmî”, Karar no:

120,13/02, (1988-2009), s. 245., http://iefpedia.com/arab/wp-content/uploads/2013/08/��������-���.jpg, (eri�im:

07. 08. 2015). 61 Bkz. Nesefî, a.g.e., s. $03; �bn Rü�d, Bidâyetü’l-Müctehid, Dârü’l-Hadis, Kahire 2004, II/6;.Abdürrahman

el-Cezerî, el-Fıkhu ale’l-Mezâhibi’l-Erba’a, Dârü’l-Kütübi’l-�lmiyye, Beyrut 2003, I/540-541; Vehbe Zühaylî,

el-Fıkhu’l-�slamî ve Edilletuh, Dârü’l-Fikr, Dıma�k, t.y., III/1806-1807.

61 Bkz. Nesefî, a.g.e., s. 203; İbn Rüşd, Bidâyetü’l-Müctehid, Dârü’l-Hadis,Kahire 2004, II/6;.Abdürrahman el-Cezerî, el-Fıkhu ale’l-Mezâhibi’l-Erba’a,Dârü’l-Kütübi’l-İlmiyye, Beyrut 2003, I/540-541; Vehbe Zühaylî, el-Fıkhu’l-İslamî ve Edilletuh, Dârü’l-Fikr, Dımaşk, t.y., III/1806-1807.62 Diyanet İşleri Başkanlığı, Din İşleri Yüksek Kurulu, Sayı: B.02.1.DİB.0.10.212/ Karar no:95.

Page 10: ZiraiMasraflarınZekâtMatrahından Düæürülmesilabilmektedir.5Kullanım açısından masraflara ba- kıldıbında ise æu iki masraf türüyle karæılaæılır: Su ve gübre

Kurul üyeleri tarafından alınan bu kararın ko-numuzu ilgilendiren kısmına bakıldığında birçok ka-palı yönünün bulunduğu görülür. Şöyle ki; karardayer alan “ürün için yapılan günümüz tarım şartları-nın getirmiş olduğu ekstra masraflar ”şeklindekiifade, hukuki açıdan büyük bir kapalılık içermekte-dir. Zira ekstra masraflar niteliğini taşıyan harcama-ların belli bir standardı veya net bir tanımı yoktur.Nitekim tarımsal masraflar bu alanda yapılan faali-yetlerin varlık bulduğu ilk zamanlardan itibaren bir-çok değişime uğradığı gibi, günümüzdeki teknolojikimkânlarla birlikte farklı gelişmelere ve modernyöntem ve araç-gereçlere da konu olmaktadır.

Kararda yer verilen “masraflar çıkarıldıktansonra geriye kalan ürünün, nisap miktarına ulaş-ması halinde tabii yollarla sulanan arazide 1/10,masraf veya emekle sulanan arazide 1/20 oranındazekât verilmesi gerektiği” şeklindeki ifadeler, ge-nelde tüm ziraî masrafların özelde sulama masraf-larının zekât matrahından düşürülmesi gerektiğiniifade etmektedir. Bu da yapılan masrafların iki kezdüşürülmesi anlamına gelmektedir. Oysa ziraî mas-raflar mutlaka dikkate alınacaksa, bu masraflarındüşürülmesi yerine, bunların, nasslarda belirtilensulama masraflarına kıyas edilip onlar için de zekâtmiktarının 1/10’dan 1/20’ye çıkarma hükmünün ta-nınması daha uygun olacaktı. Diğer bir anlatımla,sulama dışındaki masrafların ziraî ürünlerin zekâ-tına bir etkisi olacaksa bunun, sulama masraflarınatanınan zekât miktarını azaltma etkisinden farklıolmaması gerekir. Nitekim Şâri’ tarafından sulamamasrafı için tanınan bu etkinin temel nedeni deonun fazla masraf gerektirmesi ve çiftçiler için eko-nomik sıkıntılar oluşturmasıdır. Oysa Kurul kara-rına bakıldığında sulama dışındaki masraflaratanınan etkinin sulama masrafları için tanınan et-kiden daha fazla olduğu görülür. Çünkü ekstramasrafların zekât matrahından düşürülmesi bazenzekât miktarını azaltırken, bazen de bizzat zekâtıdüşürebilmektedir. Bunun nedeni ise ziraî masraf-ların düşürülmesinin, ürünün nisaba ulaşmasınaengel olabilmesidir. Kaldı ki, sulama masrafları içintanınan etkinin/işlevin sulama dışındaki tarımsalmasraflar için de tanınması, başka bir ifadeyle, su-lama dışındaki masrafların sulama masraflarınakıyas edilmesi, illet birlikteliğini taşımadığından

ötürü fasit bir kıyas niteliğini taşımaktadır. Şöyleki; her iki masraf türü nitelik/işlev açısından aynıkonumda değildir. Çünkü su, tarımsal ürünlerinvarlık bulmasını/vücuda gelmesini sağlarken, diğerziraî masraflar bu ürünlerin artmasını sağlamakta-dır. Dört mezhep fakihleri başta olmak üzere İslamfakihlerinin kahir ekseriyetinin sulama dışındakimasrafları nisaptan düşürmemeleri de bu mülaha-zaya dayanmaktadır. Aksi halde sulama masrafındaolduğu gibi, diğer masrafların da düşürülmesinicaiz görürlerdi. Binaenaleyh bazı çağdaş araştırma-cılar tarafından da başvurulan63 bu kıyas, usul il-minde ma‘al fârık adıyla anılan fasit bir kıyasolmaktan öteye geçmemektedir. Kurul kararındayer verilen “masraflar çıkarıldıktan sonra geriyekalan ürünün, nisap miktarına ulaşması halinde”şeklindeki ifade, ziraî ürünlerde nisap şartını ara-mayan İmam Ebû Hanife’nin (ö. 150/767) görüşüneaykırılık teşkil etmektedir.

Kurul, fetvasında zekât matrahından düşürül-mesine karar verilen ekstra masrafların borç olupolmama durumlarına ve/veya ihtimallerine yöne-lik herhangi bir açıklık da getirmemektedir. Bu dayukarıda zikredilen ifadeye ayrı bir kapalılık kat-maktadır. Oysa hukukî ifade ve kurallarda aslolankapalılık ve mutlaklık değil, netlik, takyit ve tah-dittir. Bu fetvanın omurgasını oluşturan “ürün içinyapılan günümüz tarım şartlarının getirmiş olduğuekstra masraflar” ifadesi, ziraî masrafların zekâtmatrahından düşürülmesinin yegâne gerekçesinin,bu alanda meydana gelen yeni gelişmeler olduğunuima etmektedir. Bu ise nassların anlaşılması ve yo-rumlanmasında reel durumlara belirleyici bir rolverilmesi anlayışına kapı aralamaktadır ki, bu husus,günümüzde şer’î hükümlerin değiştirilmesini teklifeden tarihselci yöntemin ana argümanlarından bi-rini oluşturmaktadır. Bütün bunların yanı sıra, fet-vada varılan hüküm Kurul üyeleri tarafındanherhangi bir delile de dayandırılmamaktadır.

C. el-BARAKA KONGRESİNİN KONUYA İLİŞKİN KARARI

Bu kuruluş 1990 yılında Cezayir’de düzenlemiş ol-duğu 6. kongresinde tarımsal ürünlerin zekâtıylailgili 6/17 nolu şu kararı almıştır:

İbrahim ÖZDEMİR ZİRAİ MASRAFLARIN ZEKÂT MATRAHINDAN DÜŞÜRÜLMESİ

Journal of Islamic Research 2014;25(2)

64

63 Bkz. Karadâvî, a.g.e., I/396; Eymen Abdülhamîd, a.g.e., s.87.

Page 11: ZiraiMasraflarınZekâtMatrahından Düæürülmesilabilmektedir.5Kullanım açısından masraflara ba- kıldıbında ise æu iki masraf türüyle karæılaæılır: Su ve gübre

“Günümüzde tarımsal ürünlerin elde edilmesive verimliliğin artırılması için çiftçi ve üreticilerbirçok masrafa katlanmak zorundadırlar. Katılım-cılar söz konusu masrafların zekât matrahından dü-şürülüp düşürülmemesi konusunda şu üç görüşüortaya atıp tartışmışlardır:

1. Bütün masraflar düştükten sonra kalan kıs-mın zekâtı verilecek.

2. Masrafları düşmeden ürünün tamamı zekâtatâbi tutulacak.

3. Toplam ürünün üçte birini düşüp, geriye ka-lanın zekâtı sulama biçimine göre verilecek. Kon-greye iştirak eden katılımcılar yapılan müzakere vetartışmalardan sonra üçüncü görüşü benimseyipkarara bağlamışlardır.”64

Bu fetva temelde Malikî fakih İbnü’l-Arabî ta-rafından benimsenen ve yukarıda beyan edilen gö-rüşe dayanmaktadır. Ancak bu görüş ifade edildiğigibi, hem dört fıkıh mezhebine hem de diğer mez-heplere mensup fakihlerin kahir ekseriyeti tarafın-dan benimsenmemektedir.

D. ÜRDÜN UMUMÎ FETVA DAİRESİNİN MESELEYE DAİRGÖRÜŞÜ

Bu kuruluş tarımsal ürünler için yapılan masrafla-rın düşürülmesi konusunda 23.8.2009 tarihinde 326nolu bir fetva vermiştir. Fetvada şu hususlara yerverilmektedir: “Çiftçinin tarımsal ürünü için yap-tığı masraflar -ürün nisaba ulaştığı takdirde- dü-şürülmez. Bilakis çiftçi bu masrafları karşılar veherhangi bir masrafı düşürmeksizin ürünün ze-kâtını vermelidir. Zira tarımsal ürünlerin zekâtınasslarla sabittir. Dolayısıyla herhangi bir delilsöz konusu olmadan Şâri’in vacib kıldığı bir hakkıortadan kaldırmak caiz değildir. Bu görüş hem Şâ-fi’îler hem de Hanefîlerin konuya ilişkin ifadele-rinden de anlaşılmaktadır.”65

Üyeler verdikleri fetvanın ispatı sadedindezekâtla ilgili nasslara atıfta bulundukları gibi, bunassları yorumlayan fakihlerin fetvadaki hükmügösteren ifadelerine de atıfta bulunmaktadırlar.

Böylece üyeler, verilen fetvanın hem nasslarauygun olduğunu hem de fakihlerin kahir ekseriye-tinin anlayışlarıyla örtüştüğünü ifade etmiş olmak-tadırlar.

E. SUDAN ŞER’Î FETVA MECLİSİNİN MESELEYE İLİŞKİN GÖRÜŞÜ

Sudan’da dinî konularla ilgili görüş belirten bumeclis, tarımsal ürünler için yapılan masrafın buürünlerden alınan zekâta etkisi konusunda değişiktarihlerde aşağıda yer verilen şu fetvaları vermiş-tir:

1. Fetva: 1.10.1985 tarihinde verilen bu fetvapamuğun zekâtıyla ilgili şu hükmü içermektedir:“Pamuk zekâtı çiftçinin eline geçen kârın %5 ‘i -nisaba ulaştığı takdirde- verilir.”66

2. Fetva:6.1.1990 tarihinde verilen ve genel iti-bariyle birinci fetvanın bir devamı konumundaolan bu fetva da pamukla ilgilidir. Burada birincifetvaya ilave olarak şu bilgiye yer verilmektedir:“Zekâtın pamuk ürünün tümünden verilmesimümkün değildir. Zira bu, insanın güç yetireme-diği bir şeydir.”67

3. Fetva: 1.4.1990 tarihinde verilen bu fetvaise şöyledir: “Çiftçi ve üreticiler tarafından tarımsalürünler için yapılan çift sürme, tohum, gübre, hasatvb. masrafların tümü düşürüldükten sonra buürünlerin zekâtı verilir. Bankalardan alınan kredi-ler ekin için harcandığı takdirde(başka kalemlereharcanmaması durumunda) matrahtan düşürülür.Ailenin geçimi için yapılan harcamalar zekâttandüşürülmez. Bahsedilen masrafların düşürülmesin-den sonra ürün, nisap miktarına ulaşıyorsa zekâtıverilir.”68

Şer’î Meclis üyeleri tarafından verilen mezkûrfetvalardan ilk önce üçüncüsünü değerlendirmeyeçalışalım: Bu fetvada bahsedilen çift sürme masra-fının matrahtan düşürülmesi hükmü, görebildiği-miz kadarıyla herhangi bir fıkhî kaynakta yeralmamaktadır. Bilakis yukarıdaki alıntılarda görül-düğü gibi, Hanefî, Malikî ve Hanbelî fakihler bumasraf türünün zekâttan düşürülmemesi gerekti-

İbrahim ÖZDEMİR ZİRAİ MASRAFLARIN ZEKÂT MATRAHINDAN DÜŞÜRÜLMESİ

Journal of Islamic Research 2014;25(2)

65

64 Kararâtu ve Tavsiyâtu Nedevâti’l-Bereke li’l-İktisadi’l-İslâmî (1981-2001),nşr. Abdüssetâr Ebû Güdde-İzzeddin Muhammed, Cidde 2001, s.100.65 Bkz. “Dâiretü’l-İftâ”, Hasmu Masarîfi’z-Zira’a mine’z-Zekât, http://www.alif-taa.jo/Question.aspx?QuestionId=326#.VZ6ESMuJjIU.(Erişim: 05. 08. 2015).

66 Zübeyir Abdurrahman, a.g.m., s.4767 Zübeyir Abdurrahman, a.g.m., s.4768 Zübeyir Abdurrahman, a.g.m., s.46.

Page 12: ZiraiMasraflarınZekâtMatrahından Düæürülmesilabilmektedir.5Kullanım açısından masraflara ba- kıldıbında ise æu iki masraf türüyle karæılaæılır: Su ve gübre

ğini sarahaten ifade etmektedirler. Fetvada zikre-dilen tohum masrafının matrahtan düşürülmesi,daha önce ifade edildiği üzere, Hanefî fakih Sayrefîhariç diğer fakihler tarafından kabul edilmemekte-dir. Fetvada yer verilen gübre masrafının nisaptandüşürülmesi de fakihler tarafından benimsenmişdeğildir. Hatta Malikî bilgin Habib b.Tahir’inbeyan ettiğine göre, Malikîler bu masrafın zekât-tan düşürülmesinin caiz olmadığını açıkça zikret-mektedirler.69 Aynı şekilde fetvada yer alan hasatmasrafının düşürülmesi gerektiğine dair hüküm detespit edebildiğimiz kadarıyla herhangi bir fıkıheserinde yer almamaktadır. Bilakis Malikî ve Şâfi’îfakihler bu masrafın zekât matrahından düşürüle-meyeceğini açıkça ifade etmektedirler.70 Kanaati-mizce bu fetva her türlü masrafı değil, çiftçininbankadan aldığı kredilerle/borçlarla yaptığı mas-rafları konu edinmektedir. Nitekim fetvada zikre-dilen “yapılan masraflar borç yoluyla teminedilmişse bankaların verdiği krediler de düşürülmeiçin engel teşkil etmez” şeklindeki ifade bu hususugöstermektedir.

Meclis üyeleri tarafından verilen birinci veikinci fetvalara gelince, bunlar hakkında da kısacaşu değerlendirmelerde bulunmamız mümkündür:Bu iki fetvada yer alan “pamuktan elde edilen ka-zancın %5’ inden zekâtın verilmesi” hükmü, nass-larla bağdaşmadığı gibi, fıkhî anlayışla dabağdaşmamaktadır. Bu hükmün şer’î delillerle bağ-daşmadığını söyle ifade edebiliriz: Anılan hükümKur’an’da yer alan “Ey iman edenler! Kazandıkla-rınızın iyilerinden ve yerden sizin için çıkardıkla-rımızdan Allah yolunda harcayın”71 mealindekiayetle örtüşmemektedir. Zira bu ayet zekâtın, yer-den çıkarılan mahsulün kazancından değil, bizzatelde edilen mahsulün kendisinden verilmesini em-retmektedir. Nitekim bu hükmü ayetin lafız örgü-sünden de anlamak da mümkündür. Bu hükümmezkûr ayetle örtüşmediği gibi, ziraî ürünlerin ze-kâtını konu edinen: “Gökten inen yağmurun vekaynak suların suladığı ekinde veya kökünün suemmesiyle yetişen veya su birikintilerinden besle-nip yetişen ekinde onda bir vardır. Herhangi bir

hayvan veya alet ile bir kaynaktan su çekilerek su-lanan ekinden yirmide bir zekât verilir”72 anlamın-daki hadisle de bağdaşmamaktadır. Çünkü bu hadisde zekâtın, mahsulün kazancından değil, mahsulünkendisinden çıkarılacağını ifade etmektedir. Kaldıki, ziraî ürünlerin zekâtının %5’i çıkarılacağını her-hangi bir fıkhî mezhep veya fakih tarafından ilerisürülmüş değildir.

Söz konusu hükmün fıkhî anlayışa aykırı ol-duğuna gelince bunu da şöyle temellendirebiliriz:Zekâta tabi olan bütün mallara bakıldığında zekâ-tın, mallardan elde edilen kazanca bağlı olarakdeğil, bizzat malların kendisine dönük olarak teşrikılındığı görülmektedir. Bundan dolayıdır ki, hiç-bir mal türünde zekâtın farz olabilmesi için o malınkâr etme şartı nasslarda yer almamaktadır. Bilakistarımsal ürünlerin zekâtı bu ürünlerin nisap mik-tarına ulaşma şartına bağlanmaktadır. Bu hususuşöyle de ifade edebiliriz: Ziraî masraflar çiftçi veüreticilerin sermayesini oluştururken, bu ürünler-den elde edilen hasılat sermayenin kârına tekabületmektedir ki, sermaye ile kârın birlikte zekâta tabiolduğu fıkıhta bilinen bir durumdur. Bu nedenle-dir ki, fakihlerin kahir ekseriyeti, borçlu olmayıziraî ürünlerde zekâtın farz olması için bir engelolarak görmemektedir.73 Borçluluk halini ziraîürünlerde zekâtın bir mânii olarak görmeyen fa-kihlerin, zekâtı salt ürünlerin kârına bağlamalarıdüşünülemez.

F. SUDAN ÂLİMLER HEYETİNİN MESELEYE DAİR FETVASI

Bu kuruluş ziraî ürünlerin zekâtıyla ilgili iki fetvavermiştir. Bunlardan biri, 27.4.2011 tarihinde ve-rilen fetvadır. Bu fetvada mezkûr ürünlerin zekâ-tıyla alakalı şu hükümler yer almaktadır: “Meselehakkında değişik mezheplere mensup fakihleringörüşleri ele alınmış ve aşağıda zikredilen gerek-çelerden ötürü masrafları dikkate alan Hanbelîmezhebinin görüşü fetva üyeleri tarafından be-nimsenmiştir. Dikkate alınan gerekçeler şunlardır:1. Yağmurla sulanan tarımsal ürünler yağmurunyağmaması, ziraî afetler, verimin sekteye uğramasıvb. birçok afete maruz kalmaktadır. 2. Ürünü ekme

İbrahim ÖZDEMİR ZİRAİ MASRAFLARIN ZEKÂT MATRAHINDAN DÜŞÜRÜLMESİ

Journal of Islamic Research 2014;25(2)

66

69 Bkz. Habib b. Tahir, a.g.e., II/33.70 Bkz. Nevevî, a.g.e., X/467; Habib b. Tahir, a.g.e., II/33.71 el-Bakara 2/267.

72 Ebû Dâvûd, es-Sünen, “Zekât”, 15/1605.73 Bkz. İbn Rüşd, Bidâyetü’l-Müctehid, Dârü’l-Hadis, Kahire 2004, II/6; VehbeZühaylî, a.g.e., III/1806-1807.

Page 13: ZiraiMasraflarınZekâtMatrahından Düæürülmesilabilmektedir.5Kullanım açısından masraflara ba- kıldıbında ise æu iki masraf türüyle karæılaæılır: Su ve gübre

ve biçme aletlerinin alımı, işçilere verilen yüksekücretler, fiyatların düşüklüğü vd. hususlar büyükbir masraf yekûnuna yol açmaktadır. 3. İslam hu-kuku, üreticileri sıkıntıya düşüren bir özelliğe sahipdeğildir; bilakis onları teşvik eden bir karakteri ha-izdir. Bu gerekçelerle birlikte tarımsal ürünler içinyapılan masraflar ve alınan borçlar da dikkatealınmış ve elde edilen mahsulün üçte birinin dü-şürülmesine karar verilmiştir. Verilen bu karardaŞafi’îlerin ürünün üçte birinin üreticilere bırakıl-ması yönündeki görüşü esas alınmıştır. Bütün buhususların dikkate alınmasının temel gerekçesi iseüreticinin zekâta muhtaç bir konuma düşmemesive aile düzenini sarsacak borç batağına sürüklen-memesidir.”74

Yukarıda Din İşleri Yüksek Kurulu’nun ko-nuya ilişkin fetvası için yapılan değerlendirmeninbüyük bölümü bu fetva için de geçerlidir. Zira bufetvada da Kurul üyeleri tarafından ileri sürülen ge-rekçeden hareketle bir standardı bulunmayan ucuaçık masrafların düşürülmesine karar verilmekte-dir. Bu fetvada ayrıca Kurulun fetvasında söz ko-nusu olmayan farklı bir husus da yer almaktadır.O da elde edilen toplam ürünün üçte birinin çı-karılmasından sonra geriye kalan kısımdan zekâ-tın verilmesidir ki, bu hüküm, şer’î bir deliledayandırılmamakla beraber, büyük bir müphemlikbarındırmaktadır. Zira toplam ürünün üçte birlikdiliminin hangi ölçütlere göre belirleneceği konu-sunda herhangi bir bilgi zikredilmediği gibi, bu hu-susun bütün çiftçileri kapsayacak şekilde mutlakbırakılması da makul bir gerekçeye bina edilme-mektedir. Burada sözü edilen üçte birlik dilimdenmaksat, nebevî hadiste yer alan: “üçte veya dörttebirini ürün sahibine bırakın”75 şeklindeki bir ifadeise, bu ifade, mezkûr dilimin düşürülmesi için birdayanak teşkil etmemektedir. Çünkü bu hadis,fetva sahiplerinin düşündükleri gibi, bu dilimin ze-kâttan düşürülmesinden değil, bunun fakirlere da-ğıtılmak üzere ürün sahibine bırakılması veya ekinsahibi tarafından tüketilen bu dilimin zekât hesa-bına dâhil edilip edilmemesinden bahsetmektedir.76

Âlimler heyetinin, burada benimsedikleri görüşü,

Hanbelî mezhebine dayandırmaları, yukarıda bumezhebin eserlerinden aktarılan görüşle çeliştiğigibi, Şafi’î fakihlere nispet ettikleri ve “ürünün üçtebirlik diliminin üreticilere bırakılmasını ”ifadeeden görüşü temel almaları da doğru değildir.Çünkü Şafi’î fakihler “ürünün üçte birlik dilimininüreticilere bırakılmasından” değil, bilirkişi tarafın-dan miktarı belirlenen zekâtın üçte veya dörtte bir-lik diliminin akraba ve komşu fakirlere zekât olarakverilmek üzere üreticiye bırakılmasından söz et-mektedirler.77

Âlimler heyetinin fetvayı gerekçelendirme sa-dedinde yer verdiği: “Üreticinin zekâta muhtaç birkonuma düşmemesi ve aile düzenini sarsacak borçbatağına sürüklenmemesi ” şeklindeki argüman isekonunun fıkhî boyutunu değil, sosyal yönünü ilgi-lendirmektedir. Olanı ifade etmekten ziyade ola-cak olanı ilgilendiren bu argüman, yukarıda ifadeedildiği üzere, şer’î hükümlerin değişmesini teklifeden ve reel durumu temel alıp nassları ona göreyorumlayan tarihselci yöntemin ana dayanakların-dan birinin teşkil etmektedir.

Fetvanın şer’î delillerle bağdaşmayan bütün buyönlerinden olacak ki, bu kuruluşa bağlı bulunanve Kadarif vilayetinin âlimlerinden oluşan birheyet, yukarıdaki fetvanın aksi istikametinde fetvavermiş ve şöyle demiştir: “İslam hukuku tarımsalürünler için yapılan masrafları dikkate almış ve buürünlerin zekâtını masraflar bağlamında onda birile yirmide bir arasında belirlemiştir. Bu nedenlesöz konusu masrafları düşürmek hadislerde beyanedilen bu farklılığı ortadan kaldırmaktadır. Nite-kim ilk dönemlerde hububat ve meyve türü ürün-lerin zekâtı görevliler tarafından toplatıldığındaürün sahibinin yaptığı masraflar borç olsa dahi dik-kate alınmazdı. Zira harcama ve masraflar tarımsalfaaliyetin tabiatında yer almaktadır. Şâri’in vacibkıldığı bir hakkı herhangi bir delile dayanmaksızındüşürmek ise caiz değildir. Ürünün üçte veyadörtte birinin ürün sahibine bırakılmasına gelincebu, sadece ürününün tahmini miktarını belirle-meye çalışan bilirkişilerce tüketilmesi için ürün sa-hibine bırakılmasıyla ilgili bir durumdur. Meyve

İbrahim ÖZDEMİR ZİRAİ MASRAFLARIN ZEKÂT MATRAHINDAN DÜŞÜRÜLMESİ

Journal of Islamic Research 2014;25(2)

67

74 Zübeyir Abdurrahman, a.g.m., s. 50.75 Ebû Dâvûd, es-Sünen, “Zekât”, 1605.76 Bkz. İbn Rüşd, el-Beyân, II/505; İbn Abdilber, a.g.e., III/223; Askalânî, III/ 347. 77 Bkz. Remlî, a.g.e., III/80; Şirbînî, a.g.e., II/90.

Page 14: ZiraiMasraflarınZekâtMatrahından Düæürülmesilabilmektedir.5Kullanım açısından masraflara ba- kıldıbında ise æu iki masraf türüyle karæılaæılır: Su ve gübre

ve hububat türü ürünlerden alınan zekât miktarıbu ürünlerde aranan nisap matrahına nispetle azbir miktara tekabül etmektedir. Zekât olarak alınanbu miktar, işini iyi yapan çiftçi ve üreticilerin du-rumunu olumsuz anlamda etkilememektedir.”78

Görüldüğü gibi burada Sudan Âlimler Heyeti fet-vasında yer alan ve çoğu fakihlerin görüşlerine ay-kırılık teşkil eden hususların aksi istikametindehükümler yer almaktadır. Sudan’da faaliyet göste-ren ve aşağıda yer verilen iki ayrı kuruluş da SudanÂlimler Heyetinin fetvasının aksi istikametindefetva vermişlerdir.

G. SUDAN SOSYAL PLANLAMA BAKANLIĞI FIKIH KONSEYİNİN KONUYA DAİR FETVASI

Bu kuruluş 1994 yılının Ağustos ayında konuyla il-gili düzenlemiş olduğu geniş kapsamlı bir toplan-tıda şu kararlara yer vermiştir: “Konsey üyelerimeseleyi bütün yönleriyle ele almış ve şu kararlaravarmıştır: Üreticilerin malî imkânlarıyla yapılan ta-rımsal masraflar bu ürünlerin zekâtından düşürül-mez. Fakihlerin çoğunluğu tarafından benimsenenbu görüşü şöyle gerekçelendirmek mümkündür:Tarımsal ürünlerin zekâtı hakkında varid olannasslar âmmdır. Şâri’ bu ürünler için yapılan mas-rafı dikkate almış ve aletle sulandığı için çok mas-raf gerektiren kısmın zekâtını yirmide bir olarakbelirlemiştir. Dolayısıyla yapılan diğer masraflaritibara alınmaz. Bu konuda İmam Ahmed’e(ö.241/855) ait olduğu ifade edilen bir görüş (kavil)hariç, herhangi bir ihtilaf da söz konusu değildir.Nitekim zekât gelişmeye elverişli olan mal türündesöz konusudur. Bu tür bir mal, sahibi tarafından ne-malandırılmış olmasa bile zekâtı verilmelidir. Kişibu kabil bir malı geliştirmeye çalıştığında yapmışolduğu masrafları düşürmeden zekâtını vermeli-dir.”79 Bu kuruluş biraz önce belirtildiği üzere,Sudan Âlimler Heyetinin fetvasında zikredilen veçoğu fakihlerin görüşlerine muhalif olan aykırı un-surlara yer vermemiştir. Bu kuruluşun bazı çağdaşfıkıh konseyleri tarafından verilen fetvalar yerine,fıkhî mezheplere bağlı fakihlerin konuyla alakalıgörüşlerini esas aldığı görülmektedir.

H. SUDAN ZEKÂT FONU/DİVANI FIKIH KONSEYİNİN KONUYA İLİŞKİN KARARI

Bu kuruluş 1996 Ocak ayında vermiş olduğu fet-vada şunlara yer vermektedir: “Komisyon üyeleri,tarımsal ürünlerin zekâtı konusunda Sosyal Plan-lama Bakanlığı’na bağlı bulunan Fıkıh Konseyitarafından verilen fetva ile Sudan Şer’î Fetva Mec-lisi’nin 1985 yılında meseleye ilişkin verdiği fetvayıbirlikte mülahaza etmiştir. Kuruluşumuz bu tarım-sal ürünlerin zekâtı konusunda Sosyal Planlama Ba-kanlığı Fıkıh Konseyi tarafından kabul edilengörüşü esas almış ve şu karara varmıştır: “Pamukürünü de diğer tarımsal ürünler gibi, herhangi birmasrafı düşürülmeden zekâtı verilir.”80 Bu fetvayıveren fıkıhçılar da bir önceki fetvada olduğu gibi,klasik dönemlerdeki fakihlerin konuyla alakalı gö-rüşlerini temel almaktadırlar.

I. SUUDİ ARABİSTAN’IN DAİMİ FETVA KONSEYİNİN KONUYA DAİR GÖRÜŞÜ

Bu kuruluş ziraî ürünler için yapılan masrafların buürünlerden alınan zekâta etkisi konusunda yönel-tilen bazı sorular üzerine aşağıdaki iki fetvayı ver-miştir.

6592 nolu birinci fetvasında şu bilgiler yer al-maktadır: “Hububat olsun meyve türü olsun tümtarımsal ürünler nisaba ulaştıktan sonra tümününzekâtı verilir. Bu ürün sahibinin borçlu olması veyaekilen tarlanın ipotekli olması alınan zekâta etkietmez. Zira bu konuda varid olan nasslar genel-dir.”81

7496 nolu ikinci fetvasında ise şu hükümlereyer vermektedir. “Zekâtın ayette zikri geçen sekizsınıfa eksiksiz olarak ulaştırılması gerekir. Bu sınıf-lara zekât verilirken bunlar arasında herhangi birtertip söz konusu olmadığı gibi, bütün sınıflara ve-rilmesi de gerekli değildir. Zekâtın bu hak sahiple-rine ulaştırılması için yapılan ulaşım masraflarınınzekâttan düşürülmesi de caiz değildir.”82 Suudi Ara-bistan’da faaliyet gösteren bu kuruluşun geneldeHanbelî mezhebinin fıkhî görüşlerini dikkate aldı-

İbrahim ÖZDEMİR ZİRAİ MASRAFLARIN ZEKÂT MATRAHINDAN DÜŞÜRÜLMESİ

Journal of Islamic Research 2014;25(2)

68

78 Zübeyir Abdurrahman, a.g.m., s. 51.79 Zübeyir Abdurrahman, a.g.m., s.54.

80 Zübeyir Abdurrahman, a.g.m., s.55.81 Fetâva’l-Lecneti’d-Dâime li’l-Buhûs ve’l-İftâ, nşr. Ahmed b. Ab-dürrazzâk, Dârü’l-‘Âsime, Riyad,1996, IX/247.82 Fetâva’l-Lecneti’d-Dâime li’l-Buhûs ve’l-İftâ, IX/432.

Page 15: ZiraiMasraflarınZekâtMatrahından Düæürülmesilabilmektedir.5Kullanım açısından masraflara ba- kıldıbında ise æu iki masraf türüyle karæılaæılır: Su ve gübre

ğını düşündüğümüzde, ziraî masrafların zekâtmatrahından düşürülmesi yönündeki görüşün, bumezhebe nispet edilmesinin doğru olmadığı anla-şılacaktır.

İ. MISIR FETVA DAİRESİNİN KONUYA DAİR GÖRÜŞÜ

Ezher Şeyhi Cadulhak Ali (ö.1996) dönemindeMısır Fetva Dairesi, tarımsal ürünler için yapılanmasraflarla ilgili şu fetvayı vermiştir: “Tarımsalürünler için alınan borç ve yapılan masraflar düşü-rüldükten sonra bu ürünlerin zekâtı onda bir olarakverilir. Alınan arazi vergisi düşürüldükten sonrageriye kalanın -nisaba ulaşması halinde-zekâtı çı-karılır. Kiralanan arazinin zekâtı verilen ücretindüşürülmesinden sonra verilir.”83 Fetvada tarımsalürünler için yapılan tüm masrafların düşürülme-sine karar verilmektedir. Ancak verilen bu karariçin herhangi bir delile veya delillere başvurulma-maktadır. Çoğu fakihlerin, burada ifade edilen hük-mün aksini benimsemiş olmaları, bu fetvanın sahihkanıtlara ve sağlam fıkhî anlayışa bina edilmediğinigöstermek için yeterli bir kanıt oluşturmaktadır.

Yukarıda zikredilen fetva ve/veya kararlara vebunlarla ilgili yapılan değerlendirmelere bakıldı-ğında şunları söylememiz mümkündür: Sulama dı-şındaki ziraî masrafların zekât matrahındandüşürülmesi yönünde görüş belirten çağdaş kuru-luşlar, nasslardan ziyade tarımsal sektörün içindebulunduğu verili durumu gerekçe olarak ileri sü-rerken, ürünün üçte veya dörtte birlik diliminindüşürülmesi gerektiğini söyleyenler, İbnü’l-Ara-bî’nin yukarıda beyan edilen görüşünü esas almak-tadırlar. Ancak delil gösterilen ve yukarıda yerverilen hadis bu görüş için delil teşkil etmemekte-dir. Nitekim bu husus kanıtlarıyla birlikte yukarıdazikredilmiştir. Sulama dışındaki ziraî masraflarınmatrahtan düşürülmemesi gerektiğini savunanlaragelince bunlar da klasik dönemlerdeki fakihlerinyaptıkları gibi, konuyla ilgili umum ifade edennasslarla istidlal etmektedirler.

Şimdi de ziraî ürünler için yapılan masraflarınbu ürünlerden alınan zekâta etkisi konusunda yu-karıda bahsedilen görüşlerden hangisinin nasslara

ve Şâri’in maksadına daha uygun olduğuna yakın-dan bakmaya çalışalım.

V. TERCİHE ŞAYAN OLAN GÖRÜŞ

Tarımsal masrafların zekât matrahından düşürül-mesi konusunda yukarıda zikredilen bütün görüş-lere ve bu görüşlerin dayandırıldığı argümanlarabakıldığında, borç niteliğini taşımayan ziraî masraf-ların zekât matrahından düşürülmemesi gerektiğinisavunan görüşün84 nasslara daha uygun olduğu gö-rülür. Bunu şöyle temellendirmemiz mümkündür:

Kitap ve Sünnette yer alan birçok nass ziraîmasrafların zekât matrahından düşürülmemesi ge-rektiğine delalet etmektedir. Nitekim “…hasatgünü de hakkını/ zekâtını verin”85 mealindeki ayetbu hususu göstermektedir. Zira burada sözü edilenhakkın, ziraî ürünün yağmur suyuyla sulanıyorsaonda biri, aletle/masrafla sulanıyorsa yirmide biriolduğu ittifakla kabul edilmektedir. Mezkûr ayetbu görüşe delalet ettiği gibi, Buhârî (ö.256/870),Müslim (ö.261/875) ve Ebû Dâvûd (ö. 275/889) gibimuhaddisler tarafından rivayet edilen “gökten inenyağmurun ve kaynak suların suladığı ekinde veyakökünün su emmesiyle yetişen veya su birikintile-rinden beslenip yetişen ekinde onda bir vardır.Herhangi bir hayvan veya alet ile bir kaynaktan suçekilerek sulanan ekinden yirmide bir zekât veri-lir”86 anlamındaki hadis de bu görüşü ifade etmek-tedir. Çünkü bu hadiste de sulama dışındakitarımsal masrafların matrahtan düşürülmesi gerek-tiğine yönelik herhangi bir delalet yer almamakta-dır. Nitekim bu hususu, ziraî masrafların matrahtandüşürülmemesi gerektiğini söyleyen dört mezhepfakihlerinin bu hadisle istidlal etmelerinden de an-lamamız mümkündür.

İbrahim ÖZDEMİR ZİRAİ MASRAFLARIN ZEKÂT MATRAHINDAN DÜŞÜRÜLMESİ

Journal of Islamic Research 2014;25(2)

69

83 http://islamport.com/w/ftw/Web/953/179.htm (Erişim: 05. 05.2015).

84 Borç niteliğini taşıyan zirai masraflarla ilgili yukarıda bilgi yer al-maktadır. Zirai kaynaklı olmayan borçların zekât matrahındandüşürülmesi meselesi ise daha önce ifade edildiği gibi çalışmamızınkonusu dışında kalmaktadır. Bu konu ayrı bir çalışmayı hak et-mektedir. Konuya dair genel bir bilgi için bkz. İbn Rüşd,Bidâyetü’l-Müctehid, II/6-7; Karadâvî, a.g.e., I/155-161;TeysîrBermû, “Hasmu’n-Nefekât ve’d-Duyûn fi’l-Muhasebeti’z-Zekaviyye li’s-Serveti’z-Zira’iyye Beyne’l-Mutekaddimîn ve’l-Muteahhirîn”, Mecelletu Câmiati Dımaşk li’l-Ulûmi’l-İktisadiyyeve’l-Kanuniyye, c.30, sayı:1,2014, s.407-414.85 el-En‘âm 6/141.86 Buhârî, “Zekât”, 1, 42, 55, 63; Müslim, “Zekât”,1,7; Ebû Dâvûd,es-Sünen, “Zekât”, 15/1605.

Page 16: ZiraiMasraflarınZekâtMatrahından Düæürülmesilabilmektedir.5Kullanım açısından masraflara ba- kıldıbında ise æu iki masraf türüyle karæılaæılır: Su ve gübre

Yukarıda zikredilen ayet ve hadisle yapılan is-tidlale bakıldığında bu istidlalin yerinde bir istidlalolduğu ve dolayısıyla ona dayandırılan mezkûr gö-rüşün nasslara uygun olduğu anlaşılmaktadır.Çünkü bu istidlal, sözü edilen ayet ve hadisin za-hirini esas almaktadır ki, nassları anlama ve yo-rumlama konusunda aslolan da -aksi bir delil sözkonusu olmadıkça-nassların zahirini esas almak-tır.87

Söz konusu görüşün Ümmet bilginlerininkahir ekseriyeti tarafından benimsenmesi, onungüçlülüğünü göstermesinin yanı sıra, nasslara dahauygun olduğuna da delalet etmektedir. Nitekim bugörüş hem dört mezhep fakihleri tarafından savu-nulmakta hem de Zahirî, İbadî, Zeydî ve Ca’ferîgibi diğer mezhep müntesipleri tarafından da be-nimsenmektedir.88

Ziraî masrafların matrahtan düşürülmemesigörüşü aynı zamanda tarımsal ürünlerde zekâtınfarz olma hükmünün bina edildiği illete de dahamünasip görünmektedir. Şöyle ki; ziraî ürün-lerde zekât miktarının illeti, salt masrafların çok-luğu değil, yukarıda zikredilen hadiste yer alan

ifadesinden de anlaşıldığı üzere,aletle yapılan sulama masrafıdır. Başka bir anla-tımla Şâri’, tarımsal ürünlerden alınan zekât mik-tarını, aletle yapılan sulama illetine bağlamaktadır.Binaenaleyh diğer ziraî masrafları sulama masraf-larına kıyas edip onları da zekât matrahından dü-şürmek, fasit bir kıyasta bulunmak anlamınagelmektedir. Çünkü her iki masraf türü daha öncebeyan edildiği gibi, tarımsal ürünler açısından aynıişlevi görmemektedir. Zira su, tarımsal ürünlerinvarlık bulmasını sağlarken, gübre başta olmaküzere diğer masraflar bu ürünlerin nemalanmasınakatkıda bulunmaktadır. Fakihlerin kahir ekseriye-tinin ziraî ürünler için yapılan sulama dışındakimasrafları matrahtan düşürmemeleri de bu hususiçin bir kanıt teşkil etmektedir. Kaldı ki, sulama dı-

şındaki masrafların tümünü aynı konumda görmekde mümkün değildir. Çünkü gübrede olduğu gibi,bu masrafların bir bölümü doğrudan ziraî ürünleriilgilendirirken; traktör, arkların açılması vb. birçokmasraf ise bu ürünleri dolaylı olarak ilgilendir-mektedir. Tarımsal masrafların aynı işlevi görme-mesi, bunların aynı noktada buluşmaması anlamınagelmektedir ki, bu da kıyasın ana rüknü olan illetbirlikteliğinin var olmadığını beraberinde getir-mektedir. Bu tür bir kıyasta bulunmak ise, illetinyokluğunda hükmün varlığını kabul etmek anla-mına gelmektedir. Oysa şer’î hükümler, şer’î il-letlerin varlığıyla birlikte var oldukları gibi,yokluğuyla birlikte de yok olmaktadır.

Sözü edilen görüş, tarımsal ürünlerden alınanzekâtın farz olma illetine daha uygun düştüğü gibi,bu illete illet olma vasfını kazandıran teşri hikme-tine de daha uygundur. Bu hususu şöyle dile getir-memiz mümkündür: Tarımsal ürünlerin zekâtı buürünlerin olgunlaşmasıyla birlikte farz olmakta-dır. Diğer bir ifadeyle, fakirlerin hakkı olan zekâ-tın farz olma vakti, bu ürünlerin olgunlaşma anına

denk gelmektedir. Dolayısıyla zekât,ürünün tümüne taalluk etmektedir. Bu da zekâtın,masrafların düşürülmeden çıkarılmasını berabe-rinde getirmektedir. Zekâtın, masrafların çıkarıl-masından sonra verilmesi halinde ise fakirlerinhakkı tam olarak eda edilmemektedir. Bu ise, fakir-lerin hakkının tastamam verilmesini ve bu hakkıntitizlikle korunmasını emreden sayısız nasslara ay-kırılık teşkil etmektedir. Binaenaleyh çiftçi ve üre-ticilerin fakirlerin hakkını tam olarak eda edipzimmetlerini bu haktan kurtarabilmeleri için yapı-lan masrafları düşürmeden önce bu hakkı vermelerigerekmektedir. Aksi takdirde üreticinin zimme-tinde herhangi bir hakkın kalmadığını söylemekmümkün değildir. Meseleye buradan bakıldığındatarımsal masrafların matrahtan düşürülmemesi ge-rektiğini savunan görüşün aynı zamanda ihtiyatlıbir görüş olduğu da ortaya çıkmaktadır.

Zekâtın tarımsal ürünlerden çıkarılması pra-tiği bakımından meseleye bakıldığında da masraf-ların düşürülmemesi gerektiğini savunan görüşündaha uygun olduğu anlaşılmaktadır. Zira çaba sarfetme ve birtakım harcamalarda bulunma işi tarım-sal faaliyetin ayrılmaz bir parçasıdır. Şu var ki, ta-

İbrahim ÖZDEMİR ZİRAİ MASRAFLARIN ZEKÂT MATRAHINDAN DÜŞÜRÜLMESİ

Journal of Islamic Research 2014;25(2)

70

87 Bu hususu Usul-i fıkıh eserlerinde yer alan lafızların delaletibahsinde görmek mümkünüdür.88 Bkz. İbn Hazm, a.g.e., IX/66; Ahmed b. Hamed el-Halîlî, el-Fe-tavâ el-Kitabü’l-Evvel, s.172, www.istiqama.net, (erişim: 05. 08.2015); Şevkânî, es-Seylü’l-Cerrâr, Dâru İbn Hazm, y.y., t.y., s. 245;Hüseyin Muntazarî, Kitabu’z-Zekât, ed-Dârü’l-İslâmiyye, Beyrut1989, II/39.

26

anla�ılmaktadır. Çünkü bu istidlal, sözü edilen ayet ve hadisin zahirini esas almaktadır ki,

nassları anlama ve yorumlama konusunda aslolan da -aksi bir delil söz konusu olmadıkça-

nassların zahirini esas almaktır.87

Söz konusu görü�ün Ümmet bilginlerinin kahir ekseriyeti tarafından benimsenmesi,

onun güçlülü�ünü göstermesinin yanı sıra, nasslara daha uygun oldu�una da delalet

etmektedir. Nitekim bu görü� hem dört mezhep fakihleri tarafından savunulmakta hem de

Zahirî, �badî, Zeydî ve Ca’ferî gibi di�er mezhep müntesipleri tarafından da

benimsenmektedir.88

Ziraî masrafların matrahtan dü�ürülmemesi görü�ü aynı zamanda tarımsal ürünlerde

zekâtın farz olma hükmünün bina edildi�i illete de daha münasip görünmektedir. �öyle ki;

ziraî ürünlerde zekât miktarının illeti, salt masrafların çoklu�u de�il, yukarıda zikredilen

hadiste yer alan �)����*��� +,� ifadesinden de anla�ıldı�ı üzere, aletle yapılan sulama

masrafıdır. Ba�ka bir anlatımla �âri’, tarımsal ürünlerden alınan zekât miktarını, aletle yapılan

sulama illetine ba�lamaktadır. Binaenaleyh di�er ziraî masrafları sulama masraflarına kıyas

edip onları da zekât matrahından dü�ürmek, fasit bir kıyasta bulunmak anlamına gelmektedir.

Çünkü her iki masraf türü daha önce beyan edildi�i gibi, tarımsal ürünler açısından aynı i�levi

görmemektedir. Zira su, tarımsal ürünlerin varlık bulmasını sa�larken, gübre ba�ta olmak

üzere di�er masraflar bu ürünlerin nemalanmasına katkıda bulunmaktadır. Fakihlerin kahir

ekseriyetinin ziraî ürünler için yapılan sulama dı�ındaki masrafları matrahtan dü�ürmemeleri

de bu husus için bir kanıt te�kil etmektedir. Kaldı ki, sulama dı�ındaki masrafların tümünü

aynı konumda görmek de mümkün de�ildir. Çünkü gübrede oldu�u gibi, bu masrafların bir

bölümü do�rudan ziraî ürünleri ilgilendirirken; traktör, arkların açılması vb. birçok masraf ise

bu ürünleri dolaylı olarak ilgilendirmektedir. Tarımsal masrafların aynı i�levi görmemesi,

bunların aynı noktada bulu�maması anlamına gelmektedir ki, bu da kıyasın ana rüknü olan

illet birlikteli�inin var olmadı�ını beraberinde getirmektedir. Bu tür bir kıyasta bulunmak ise,

illetin yoklu�unda hükmün varlı�ını kabul etmek anlamına gelmektedir. Oysa �er’î hükümler,

�er’î illetlerin varlı�ıyla birlikte var oldukları gibi, yoklu�uyla birlikte de yok olmaktadır.

Sözü edilen görü�, tarımsal ürünlerden alınan zekâtın farz olma illetine daha uygun

dü�tü�ü gibi, bu illete illet olma vasfını kazandıran te�ri hikmetine de daha uygundur. Bu

87 Bu hususu Usul-i fıkıh eserlerinde yer alan lafızların delaleti bahsinde görmek mümkünüdür. 88 Bkz. �bn Hazm, a.g.e., IX/66; Ahmed b. Hamed el-Halîlî, el-Fetavâ el-Kitabü’l-Evvel, s.172,

www.istiqama.net, (eri�im: 05. 08. 2015); �evkânî, es-Seylü’l-Cerrâr, Dâru �bn Hazm, y.y., t.y., s. 245; Hüseyin

Muntazarî, Kitabu’z-Zekât, ed-Dârü’l-�slâmiyye, Beyrut 1989, II/39.

27

hususu �öyle dile getirmemiz mümkündür: Tarımsal ürünlerin zekâtı bu ürünlerin

olgunla�masıyla birlikte farz olmaktadır. Di�er bir ifadeyle, fakirlerin hakkı olan zekâtın farz

olma vakti, bu ürünlerin olgunla�ma anına( -./�012��� ) denk gelmektedir. Dolayısıyla zekât,

ürünün tümüne taalluk etmektedir. Bu da zekâtın, masrafların dü�ürülmeden çıkarılmasını

beraberinde getirmektedir. Zekâtın, masrafların çıkarılmasından sonra verilmesi halinde ise

fakirlerin hakkı tam olarak eda edilmemektedir. Bu ise, fakirlerin hakkının tastamam

verilmesini ve bu hakkın titizlikle korunmasını emreden sayısız nasslara aykırılık te�kil

etmektedir. Binaenaleyh çiftçi ve üreticilerin fakirlerin hakkını tam olarak eda edip

zimmetlerini bu haktan kurtarabilmeleri için yapılan masrafları dü�ürmeden önce bu hakkı

vermeleri gerekmektedir. Aksi takdirde üreticinin zimmetinde herhangi bir hakkın

kalmadı�ını söylemek mümkün de�ildir. Meseleye buradan bakıldı�ında tarımsal masrafların

matrahtan dü�ürülmemesi gerekti�ini savunan görü�ün aynı zamanda ihtiyatlı bir görü�

oldu�u da ortaya çıkmaktadır.

Zekâtın tarımsal ürünlerden çıkarılması prati�i bakımından meseleye bakıldı�ında da

masrafların dü�ürülmemesi gerekti�ini savunan görü�ün daha uygun oldu�u anla�ılmaktadır.

Zira çaba sarf etme ve birtakım harcamalarda bulunma i�i tarımsal faaliyetin ayrılmaz bir

parçasıdır. �u var ki, tarımsal alanda yapılan masraflar ve harcanan çabalar zamandan zamana

ve mekândan mekâna hatta tarladan tarlaya farklıla�abilmektedir. Farklı masrafların söz

konusu oldu�u bir alanda masrafların dü�ürülmesi i�leminin pratik açıdan sa�lıklı bir biçimde

yapıldı�ını iddia etmek pek mümkün de�ildir.

Tarımsal masraflar mahiyet, kemiyet ve keyfiyet bakımından birtakım fıkhî ihtilaflara/

ictihad farklılıklarına konu olmaktadır. Bu ihtilaf ve farklılıklarla birlikte söz konusu

masrafların tam olarak matrahtan dü�ürülmesi, i�in mahiyeti bakımından mümkün olmadı�ı

gibi, tüm fıkhî ihtilaflar/içtihadî görü�ler açısından da mümkün de�ildir. Zira masrafların

dü�ürülmesi gerekti�ini savunan fakihlerden bir kısmı, tüm masrafların dü�ürülmesi

gerekti�ini söylerken, bir kısmı bazı masrafların dü�ürülmesini istemektedir. Bu ikinci

kategoride yer alan fakihler de kendi içinde iki kısma ayrılmaktadırlar. Bazıları bir kısım

masrafların dü�ürülmesi gerekti�ini savunurken, di�erleri ise farklı masrafların dü�ürülmesi

gerekti�ini ileri sürmektedirler. Daha kısa bir ifadeyle söylemek gerekirse, masrafların

dü�ürülmesi konusunda farklı fıkhî anlayı�ların ve ictihadî görü�lerin söz konusu olması,

masrafların matrahtan dü�ürülmesini savunan görü�lerin birlikte uygulama prati�ini ortadan

kaldırmaktadır.

Page 17: ZiraiMasraflarınZekâtMatrahından Düæürülmesilabilmektedir.5Kullanım açısından masraflara ba- kıldıbında ise æu iki masraf türüyle karæılaæılır: Su ve gübre

rımsal alanda yapılan masraflar ve harcanan çaba-lar zamandan zamana ve mekândan mekâna hattatarladan tarlaya farklılaşabilmektedir. Farklı mas-rafların söz konusu olduğu bir alanda masraflarındüşürülmesi işleminin pratik açıdan sağlıklı bir bi-çimde yapıldığını iddia etmek pek mümkün değil-dir.

Tarımsal masraflar mahiyet, kemiyet ve key-fiyet bakımından birtakım fıkhî ihtilaflara/ icti-had farklılıklarına konu olmaktadır. Bu ihtilaf vefarklılıklarla birlikte söz konusu masrafların tamolarak matrahtan düşürülmesi, işin mahiyeti bakı-mından mümkün olmadığı gibi, tüm fıkhî ihtilaf-lar/içtihadî görüşler açısından da mümkün değildir.Zira masrafların düşürülmesi gerektiğini savunanfakihlerden bir kısmı, tüm masrafların düşürülmesigerektiğini söylerken, bir kısmı bazı masraflarındüşürülmesini istemektedir. Bu ikinci kategorideyer alan fakihler de kendi içinde iki kısma ayrıl-maktadırlar. Bazıları bir kısım masrafların düşü-rülmesi gerektiğini savunurken, diğerleri ise farklımasrafların düşürülmesi gerektiğini ileri sürmek-tedirler. Daha kısa bir ifadeyle söylemek gerekirse,masrafların düşürülmesi konusunda farklı fıkhî an-layışların ve ictihadî görüşlerin söz konusu olması,masrafların matrahtan düşürülmesini savunan gö-rüşlerin birlikte uygulama pratiğini ortadan kaldır-maktadır.

Tarımsal masrafların zekât matrahından düşü-rülmemesi gerektiğini savunan görüşün nasslarauygun olmasının bir göstergesi de, bu görüşün,diğer mallardan alınan zekât miktarlarıyla da ör-tüşmesidir. Şöyle ki; zekâta konu olan diğer maltürleri için de birtakım masraflar yapılmaktadır.Nitekim bu günkü ticaret, sanat, turizm ve diğer işalanlarına bakıldığında buralarda faaliyet gösterenfert ve şirketlerin araç-gerek, tasarım, işçi, proje,işletme, pazarlama vb. birçok masrafta bulunduk-ları görülmektedir. Binaenaleyh ziraî ürünler içinyapılan masrafların düşürülmesi gerektiğini söyle-mek, bütün bu alanlarda da yapılan masraflarınmatrahtan düşürülmesi gerektiğini söylemeyi ge-rekli kılmaktadır. Diğer bir anlatımla, tarımsalalanda sulama dışındaki masrafların sulama mas-raflarına kıyas edilip matrahtan düşürülmesini sa-vunanlar, diğer iş alanlarında yapılan masrafların

da bu alandaki masraflara kıyas edilip matrahtandüşürülmesini savunmak durumundadırlar. Oysaziraî alanda yapılan kıyasın fasit olması, bu alan-larda yapılan masrafların tarımsal masraflara kıyasedilmesinin de fasit olmasını doğal olarak berabe-rinde getirmektedir.

Kanaatimizce ziraî ürünler için yapılan mas-rafların zekât matrahından düşürülmesini savu-nanların başvurdukları işlem, usulî bir kıyasolmaktan ziyade hikmetle ta’lîl kapsamında değer-lendirilmelidir. Zira yapılan işlemin kıyas oldu-ğunu kabul ettiğimiz takdirde iki temel hatayadüşmemiz kaçınılmaz olacaktır. Bunlardan biri,aletle yapılan sulama masrafı şeklindeki mürekkepilletin bir cüzünün(masraf) itibara alınıp diğer cü-zünün(sulama) itibara alınmaması. Diğeri de su-lama dışındaki masraflar ile sulama masraflarınınaynı konumda kabul edilip her iki masraf türü ara-sında var olan yapısal farkın/niteliğin dikkate alın-maması. Mantık ilminin terminolojisiyle ifadeetmek gerekirse, aynı cinste buluşan farklı mahi-yetlerin mümeyyiz fasıllarının göz ardı edilmesi-dir. Yapılan işlemin hikmetle ta’lîl olduğunu kabulettiğimiz takdirde ise sözü edilen her iki hata da sözkonusu olmayacaktır. Bunu şöyle temellendirme-miz mümkündür: Nasslarda ziraî ürünlerden alınanzekât miktarının bağlandığı illet, aletle yapılan su-lama masrafı olsa da, masrafların matrahtan düşü-rülmesi hükmü, bu illete değil, onun arka planındayer alan ve masrafların çokluğundan kaynaklananekonomik sıkıntıya bağlanmalıdır. Zira Şâri’in,aletle yapılan sulamayı dikkate almasının temelmaksadı da bu sıkıntının giderilmesidir. Dolayısıylaziraî masrafların matrahtan düşürülmesi görüşünübenimseyenler, aletle yapılan sulama şeklindekimürekkep illeti değil, onun arka planında yer alanhikmeti (masraf kaynaklı sıkıntıyı) dikkate almışolmaktadırlar. Nitekim fakihler her ne kadar zekâtmiktarını sulama masrafı şeklindeki nass kaynaklıbir illete bağlamışlarsa da, bu ürünlerin zekâtı bağ-lamında kullandıkları bazı ifadeler, çiftçilerin sı-kıntıya düşmesine neden olan tüm masrafların illetolarak görülebileceğine ve dolayısıyla bu masrafla-rın da zekât matrahından düşürülebileceğine dela-let etmektedir. Diğer bir deyişle, fakihler her nekadar ziraî masrafların zekâta etkisi konusunda

İbrahim ÖZDEMİR ZİRAİ MASRAFLARIN ZEKÂT MATRAHINDAN DÜŞÜRÜLMESİ

Journal of Islamic Research 2014;25(2)

71

Page 18: ZiraiMasraflarınZekâtMatrahından Düæürülmesilabilmektedir.5Kullanım açısından masraflara ba- kıldıbında ise æu iki masraf türüyle karæılaæılır: Su ve gübre

hikmetle ta’lîle başvurmamışlarsa da, bu ta’lîle baş-vurulabileceğini gösteren birtakım ifadeler kullan-mışlardır. Nitekim bazı fıkıh eserlerinde yer alan:

(vacibin mik-tarı yapılan masrafın miktarına göre değişir),89

90 (bunun anlamı/illetimasrafın çok ve az olmasıdır) şeklindeki ifadeler buhususu göstermektedir. Yusuf Karadavî sulama dı-şındaki masrafların hesaptan düşürülmesi gerekti-ğini savunanların hikmetle ta’lîlde bulunduklarınıgösteren şu bilgilere yer vermektedir: “Şâri’ külfetve masrafın çokluğunu itibara almaktadır. Bu ne-denledir ki aletle sulama yapıldığında üründen alı-nan zekât miktarı azalmaktadır. Hatta masrafınçokluğu bazı durumlarda zekâtın tamamen düşü-rülmesine bile neden olabilmektedir. Nitekim se-nenin tamamında veya büyük bölümünde sahibitarafından beslenen hayvanlardan zekât alınma-maktadır. Binaenaleyh çokça masrafa konu olanziraî mahsulden zekâtın düşürülmesinde garipse-necek herhangi bir şey yoktur.”91 Bu ifadeler ilk ba-kışta ziraî ürünler için yapılan masrafların zekâtmatrahından düşürülmesi konusunda kıyasa baş-vurulduğu gibi bir izlenim veriyorsa da, sulamamasrafı ile diğer tarımsal masraflar arasındaki mez-kûr yapısal farkın varlığını düşündüğümüzde, ya-pılan işlemin bir kıyas olmasından ziyade hikmetleta’lîl olduğu ortaya çıkmaktadır. Yukarıda zikredi-len ve her türlü ziraî masrafın nisaptan düşürül-mesini savunan fetva ve fıkıh konseyleri tarafındanverilen fetva ve kararlara bakıldığında bütün bun-ların da hikmetle ta’lîle başvurduklarını görmemizmümkündür.

Burada şunu da ilave etmemiz gerekir ki, ge-nelde tüm şer’î hükümlerde özelde ibadetlerdehikmetle ta’lîle başvurmak çokça tartışılmış bir ko-nudur.92 Şer’î hükümlerde hikmetle ta’lîlin caiz ol-duğunu savunan görüş burada tercih edilse bile,

ibadetlerde bu ta’lîle başvurmak pek vaki değildir.Zira ibadet konularında aslolan, illetin/hikmetinakıl tarafından idrak edilememesidir. Usuldeki ifa-desiyle taabbudîliktir.93 “Temel ibadetlerde kıyasyapmak veya hikmetle ta’lîlde bulunmak mümkünolmasa da fer’î ibadetlerde bu mümkündür. Hattavakidir” şeklindeki bir argüman ileri sürülerekkarşı itirazda bulunulabilir.94 Ancak ibadetlerdeaslolanın taabudîlik olduğu hususunu dikkate al-dığımızda, ziraî masrafların zekât matrahındandüşürülmesi konusunda kıyas veya hikmetle ta’lîlebaşvurulmamasının hem nasslara hem de zekâtıntemel esprisine daha uygun olduğunu söylememizmümkündür. Nitekim Serahsî (ö.483/1090), hik-metle ta’lîli çağrıştıran: “Masrafların çokluğu zekâ-tın miktarını etkilemektedir”95 şeklindeki bir deliliileri sürerek sulama dışındaki masrafların da mat-rahtan düşürülmesi gerektiğini savunanların bu id-diasını şöyle reddetmektedir: “Bu güçlü bir delildeğildir. Zira şeriat, ganimetlerde vacib olan mik-tarı beşte bir olarak belirlemiştir. Oysa ganimetler-deki masraf ve külfetler ziraî ürünlerdeki masraf vekülfetlerden daha fazladır. Masraf çokluğunun ze-kâtın miktarını etkilemesine gelince bu, şer’î birtakdirdir/belirlemedir. Dolayısıyla bizim bu takdirve belirlemeye uymamız ve bunun -bilmesek de-bir maslahat içerdiğine inanmamız gerekmekte-dir.”96 Serahsî’nin bu cevabı, yukarıda yer verilen:“masrafın çokluğu zekâtın miktarını etkiler”, “va-cibin miktarı yapılan masrafın miktarına göre de-ğişir”, “bunun anlamı/illeti masrafın çok ve azolmasıdır” vb. ifadelerin bazı fakihler tarafındanhikmetle ta’lîl için dayanak kılındığına işaret et-mektedir. Ancak fıkıh eserlerine bakıldığında butür ifadeleri kullanan fakihlerin, pratikte kıyasave/veya hikmetle ta’lîle başvurmadıkları görüle-cektir. Bu da mezkûr ifadelerin salt nazarî plandakaldığını ve meselenin anlaşılması amacıyla dile ge-tirildiğini ortaya koymaktadır. Bu ise yukarıda ter-cih edilen ve sulama dışındaki masrafların zekât

İbrahim ÖZDEMİR ZİRAİ MASRAFLARIN ZEKÂT MATRAHINDAN DÜŞÜRÜLMESİ

Journal of Islamic Research 2014;25(2)

72

89 Kasânî, a.g.e., II/62.90 Zekeriyya el- Ensârî, Esne’l-Metâlib fî Şerhi Ravdi’t-Tâlib, Dârü’l-Kitabi’l-İslâmî, t.y., I/371.91 Karadâvî, a.g.e., I/396.92 Bkz. Fahreddîn er-Râzî, el-Mahsûl fî İlmi’l-Usûl, thk. Taha Alavânî, Müess-esetü’r-Risâle, Dâru’s-Selâm, Kahire 2011, III/1323; Seyfeddîn el-Âmidî, el-İhkâm Fî Usûli’l-Ahkâm, thk. Abdurrezzâk Afifî, el-Mektebû’l-İslâmî,y.y,1403, III/203. Hikmetle ta’lîl konusunda daha geniş bilgi için bkz. İbrahimÖzdemir, Usûl-i Fıkıhta Ta’lîl Tartışmaları(Hicri IX-XIII Asırlar), (BasılmamışDoktora Tezi), Dicle Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2013, s.310-329.

93 Bkz. Gazalî, Şifâu’l-Ğalîl, thk. Hamed Kubeysî, Matbaatu’l-İrşâd, Bağdat1390, s. 203.94 Bkz.Abdürrahman Bennânî, Hâşiyetü’l-Bennânî alâ Şerhi’l-Mahallî alâCem’i’l-Cevâmi’, Matbaatu Mustafa el-Halebî, Mısır 1937, II/206.95 Serahsî, Şemsü’l-Eimme Muhammed, el-Mebsût, Dârü’l-Ma’rife, Beyrut1993, III/IX.96 Serahsî, a.g.e., III/IX.

29

matrahından dü�ürülebilece�ine delalet etmektedir. Di�er bir deyi�le, fakihler her ne kadar

ziraî masrafların zekâta etkisi konusunda hikmetle ta’lîle ba�vurmamı�larsa da, bu ta’lîle

ba�vurulabilece�ini gösteren birtakım ifadeler kullanmı�lardır. Nitekim bazı fıkıh eserlerinde

yer alan:“3! 45� .� �6#���� ���� 78�9��� :�;<)�� ” (vacibin miktarı yapılan masrafın miktarına göre

de�i�ir)89, “3;�=. �6#���� > 45� )�� ��?���.”90 (bunun anlamı/illeti masrafın çok ve az olmasıdır)

�eklindeki ifadeler bu hususu göstermektedir. Yusuf Karadavî sulama dı�ındaki masrafların

hesaptan dü�ürülmesi gerekti�ini savunanların hikmetle ta’lîlde bulunduklarını gösteren �u

bilgilere yer vermektedir: “�âri’ külfet ve masrafın çoklu�unu itibara almaktadır. Bu

nedenledir ki aletle sulama yapıldı�ında üründen alınan zekât miktarı azalmaktadır. Hatta

masrafın çoklu�u bazı durumlarda zekâtın tamamen dü�ürülmesine bile neden olabilmektedir.

Nitekim senenin tamamında veya büyük bölümünde sahibi tarafından beslenen hayvanlardan

zekât alınmamaktadır. Binaenaleyh çokça masrafa konu olan ziraî mahsulden zekâtın

dü�ürülmesinde garipsenecek herhangi bir �ey yoktur.”91 Bu ifadeler ilk bakı�ta ziraî ürünler

için yapılan masrafların zekât matrahından dü�ürülmesi konusunda kıyasa ba�vuruldu�u gibi

bir izlenim veriyorsa da, sulama masrafı ile di�er tarımsal masraflar arasındaki mezkûr

yapısal farkın varlı�ını dü�ündü�ümüzde, yapılan i�lemin bir kıyas olmasından ziyade

hikmetle ta’lîl oldu�u ortaya çıkmaktadır. Yukarıda zikredilen ve her türlü ziraî masrafın

nisaptan dü�ürülmesini savunan fetva ve fıkıh konseyleri tarafından verilen fetva ve kararlara

bakıldı�ında bütün bunların da hikmetle ta’lîle ba�vurduklarını görmemiz mümkündür.

Burada �unu da ilave etmemiz gerekir ki, genelde tüm �er’î hükümlerde özelde

ibadetlerde hikmetle ta’lîle ba�vurmak çokça tartı�ılmı� bir konudur.92 �er’î hükümlerde

hikmetle ta’lîlin caiz oldu�unu savunan görü� burada tercih edilse bile, ibadetlerde bu ta’lîle

ba�vurmak pek vaki de�ildir. Zira ibadet konularında aslolan, illetin/hikmetin akıl tarafından

idrak edilememesidir. Usuldeki ifadesiyle taabbudîliktir.93“ Temel ibadetlerde kıyas yapmak

veya hikmetle ta’lîlde bulunmak mümkün olmasa da fer’î ibadetlerde bu mümkündür. Hatta

89 Kasânî, a.g.e.,II/62. 90 Zekeriyya el- Ensârî, Esne’l-Metâlib fî �erhi Ravdi’t-Tâlib, Dârü’l-Kitabi’l-�slâmî, t.y., I/371. 91 Karadâvî, a.g.e., I/396. 92 Bkz. Fahreddîn er-Râzî, el-Mahsûl fî �lmi’l-Usûl, thk. Taha Alavânî, Müessesetü’r-Risâle, Dâru’s-Selâm,

Kahire 2011, III/1323; Seyfeddîn el-Âmidî, el-�hkâm Fî Usûli’l-Ahkâm, thk. Abdurrezzâk Afifî, el-Mektebû’l-

�slâmî, y.y,1403, III/203. Hikmetle ta’lîl konusunda daha geni� bilgi için bkz. �brahim Özdemir, Usûl-i Fıkıhta

Ta’lîl Tartı�maları(Hicri IX-XIII Asırlar), (Basılmamı� Doktora Tezi), Dicle Üniversitesi, Sosyal Bilimler

Enstitüsü, 2013, s.310-329. 93 Bkz. Gazalî, �ifâu’l-�alîl, thk. Hamed Kubeysî, Matbaatu’l-�r�âd, Ba�dat 1390, s. 203.

29

matrahından dü�ürülebilece�ine delalet etmektedir. Di�er bir deyi�le, fakihler her ne kadar

ziraî masrafların zekâta etkisi konusunda hikmetle ta’lîle ba�vurmamı�larsa da, bu ta’lîle

ba�vurulabilece�ini gösteren birtakım ifadeler kullanmı�lardır. Nitekim bazı fıkıh eserlerinde

yer alan:“3! 45� .� �6#���� ���� 78�9��� :�;<)�� ” (vacibin miktarı yapılan masrafın miktarına göre

de�i�ir)89, “3;�=. �6#���� > 45� )�� ��?���.”90 (bunun anlamı/illeti masrafın çok ve az olmasıdır)

�eklindeki ifadeler bu hususu göstermektedir. Yusuf Karadavî sulama dı�ındaki masrafların

hesaptan dü�ürülmesi gerekti�ini savunanların hikmetle ta’lîlde bulunduklarını gösteren �u

bilgilere yer vermektedir: “�âri’ külfet ve masrafın çoklu�unu itibara almaktadır. Bu

nedenledir ki aletle sulama yapıldı�ında üründen alınan zekât miktarı azalmaktadır. Hatta

masrafın çoklu�u bazı durumlarda zekâtın tamamen dü�ürülmesine bile neden olabilmektedir.

Nitekim senenin tamamında veya büyük bölümünde sahibi tarafından beslenen hayvanlardan

zekât alınmamaktadır. Binaenaleyh çokça masrafa konu olan ziraî mahsulden zekâtın

dü�ürülmesinde garipsenecek herhangi bir �ey yoktur.”91 Bu ifadeler ilk bakı�ta ziraî ürünler

için yapılan masrafların zekât matrahından dü�ürülmesi konusunda kıyasa ba�vuruldu�u gibi

bir izlenim veriyorsa da, sulama masrafı ile di�er tarımsal masraflar arasındaki mezkûr

yapısal farkın varlı�ını dü�ündü�ümüzde, yapılan i�lemin bir kıyas olmasından ziyade

hikmetle ta’lîl oldu�u ortaya çıkmaktadır. Yukarıda zikredilen ve her türlü ziraî masrafın

nisaptan dü�ürülmesini savunan fetva ve fıkıh konseyleri tarafından verilen fetva ve kararlara

bakıldı�ında bütün bunların da hikmetle ta’lîle ba�vurduklarını görmemiz mümkündür.

Burada �unu da ilave etmemiz gerekir ki, genelde tüm �er’î hükümlerde özelde

ibadetlerde hikmetle ta’lîle ba�vurmak çokça tartı�ılmı� bir konudur.92 �er’î hükümlerde

hikmetle ta’lîlin caiz oldu�unu savunan görü� burada tercih edilse bile, ibadetlerde bu ta’lîle

ba�vurmak pek vaki de�ildir. Zira ibadet konularında aslolan, illetin/hikmetin akıl tarafından

idrak edilememesidir. Usuldeki ifadesiyle taabbudîliktir.93“ Temel ibadetlerde kıyas yapmak

veya hikmetle ta’lîlde bulunmak mümkün olmasa da fer’î ibadetlerde bu mümkündür. Hatta

89 Kasânî, a.g.e.,II/62. 90 Zekeriyya el- Ensârî, Esne’l-Metâlib fî �erhi Ravdi’t-Tâlib, Dârü’l-Kitabi’l-�slâmî, t.y., I/371. 91 Karadâvî, a.g.e., I/396. 92 Bkz. Fahreddîn er-Râzî, el-Mahsûl fî �lmi’l-Usûl, thk. Taha Alavânî, Müessesetü’r-Risâle, Dâru’s-Selâm,

Kahire 2011, III/1323; Seyfeddîn el-Âmidî, el-�hkâm Fî Usûli’l-Ahkâm, thk. Abdurrezzâk Afifî, el-Mektebû’l-

�slâmî, y.y,1403, III/203. Hikmetle ta’lîl konusunda daha geni� bilgi için bkz. �brahim Özdemir, Usûl-i Fıkıhta

Ta’lîl Tartı�maları(Hicri IX-XIII Asırlar), (Basılmamı� Doktora Tezi), Dicle Üniversitesi, Sosyal Bilimler

Enstitüsü, 2013, s.310-329. 93 Bkz. Gazalî, �ifâu’l-�alîl, thk. Hamed Kubeysî, Matbaatu’l-�r�âd, Ba�dat 1390, s. 203.

Page 19: ZiraiMasraflarınZekâtMatrahından Düæürülmesilabilmektedir.5Kullanım açısından masraflara ba- kıldıbında ise æu iki masraf türüyle karæılaæılır: Su ve gübre

matrahından düşürülmemesi gerektiğini savunangörüşün daha uygun/sahih olduğunu göstermekte-dir. Çünkü fakihler bu konuda kıyas veya hikmetleta’lîle başvurmuş olsalardı, sulama dışındaki mas-rafların da zekât matrahından düşürülmesi gerek-tiğini ifade etmiş olmaları gerekirdi. Oysa yukarıdadört mezhebe ait fıkıh eserlerinden yapılan alıntı-lar, onların bu konuda kıyasa ve/veya hikmetleta’lîle başvurmadıklarını göstermektedir.

SONUÇ

Çalışmamızda elde ettiğimiz neticeleri şöyle ifadeetmemiz mümkündür:

İlk dönemlerde ziraî masrafların matrahtandüşürülmesi meselesi hakkında ileri sürülen ve gü-nümüzde bazı araştırmacı ve fetva kurulları tara-fından sıklıkla referans gösterilen görüş, Atâ b.Rebâh’a nispet edilen ve “her türlü tarımsal masra-fın zekâttan düşürülmesi gerektiğini” ifade edengörüştür. Bu görüş ilk dönemlerde yaşayan diğerfakihler tarafından kabul görmediği gibi, onu akta-ran rivayet de cerh ve ta’dîl bilginleri tarafındankabul görmemiştir. Bazı çağdaş fetva ve fıkıh ku-ruluşlarının bu görüşü esas almaları sahih temel-lere dayanmamaktadır. Dört mezhebe mensupolanlar başta olmak üzere fakihlerin kahir ekseri-yeti, sulama dışındaki ziraî masrafların matrahtandüşürülmemesi gerektiğini savunmaktadır. Sayrefî,İbnü’l-Arabî ve bazı Şâfi’îler tarafından ileri sürü-len muhalif görüşler kendi mezhebine mensup fa-kihler tarafından destek görmediği gibi, diğer

mezhep fakihleri tarafından da benimsenmemiştir.Dört fıkıh mezhebine bağlı fakihler arasında ter-cihe şayan olan görüş, sulama dışındaki masrafla-rın zekât matrahına dâhil edilmesidir. Sulamadışındaki tarımsal masrafların da zekât matrahın-dan düşürülmesi gerektiğini ileri süren bazı çağdaşfetvalar, nasslara dayanmaktan ziyade realiteyi esasalmaktadırlar. İbn Abbâs ve İbn Ömer gibi bazı sa-habîlere nispet edilen ve sulama dışındaki ziraîmasrafların da matrahtan düşürülmesini ifade edenrivayetler, gerçekte her türlü masrafı değil, borç ni-teliğini taşıyan masrafları ilgilendirmektedir. Ziraîalanda yapılan masraflar çiftçilerin sermayesinioluştururken, elde edilen ziraî ürünler bu serma-yenin kârını oluşturmaktadır. Diğer mal türlerindekârla sermaye birlikte zekâta tabi olduğu gibi, ziraîürünlerde de kârla sermaye birlikte zekâta tabidir.Sulama masrafları, ziraî ürünlerin varlık bulmasınısağlarken, diğer ziraî masraflar bu ürünlerin geliş-mesine katkı sağlamaktadır. Sulama dışındaki ziraîmasrafların sulama masraflarına kıyas edilmesi, heriki masraf türü arasında var olan yapısal farkı gözardı etmektedir. Sulama dışı masrafların sulamamasraflarına hamledilmesi, usulî bir kıyas olmak-tan ziyade, hikmetle ta’lîl işlemini andırmaktadır.Bazı şer’î illetlerin akıl tarafından idrak edilmez-liği (taabbudîlik) esasına dayanan ibadetlerde, kı-yasa/hikmetle ta’lîle başvurulmaması ve sulamadışındaki ziraî masrafların matrahtan düşürülme-mesi, hem nasslara hem de zekâtın temel maksa-dına daha uygun düşmektedir.

İbrahim ÖZDEMİR ZİRAİ MASRAFLARIN ZEKÂT MATRAHINDAN DÜŞÜRÜLMESİ

Journal of Islamic Research 2014;25(2)

73