velÂyet-i fak h · 2018-05-25 · los un (golos) 20 km. kuzeybatýsýnda yer alan bir kasaba ve...
TRANSCRIPT
22
VELÂYET-i FAKœH
3103); Ýsmail Safa Üstün, Humeynî’den Hama-ney’e Ýran Ýslam Cumhuriyeti Yönetim Biçimi,Ýstanbul 1999, tür.yer.; Ferah Mûsâ, Mebdeßü’þ-þûrâ beyne velâyeti’l-faš¢h ve velâyeti’l-ümme,Beyrut 1421/2000; Seyyid Ali Âþûr, Velâyetü’l-faš¢h: ed-Düstûrü’l-ilâhî li’l-müslimîn, Beyrut1422/2001; Humeynî, Velâyet-i Faš¢h, [baský ye-ri ve tarihi yok] (Ýntiþârât-ý Kumeyl); N. Calder, “Za-kat in Imami Jurisprudence from Tenth to Sixte-enth Century A.D”, BSOAS, XLIV (1981), s. 468-480; a.mlf., “Legitimacy and Accomodation inSafawid Iran; The Juristic Theory of MuhammadBaqir Sabzawari (d. 1090/1679)”, Iran: Journalof the British Institute of Persian Studies, XXV,London 1987, s. 91-105; Ahmad Kazemi Mous-savi, “The Establishment of the Position of Mar-jaiyyat-i Taqlid in the Twelver-Shii Community”,Ir.S, XVIII/1 (1985), s. 35-51; a.mlf., “A New In-terpretation of the Theory of Vilayat-i Faqih”,MES, XXVIII/1 (1992), s. 101-107; Ümeyye Hü-seyin Ebü’s-Suûd, “Velâyetü’l-fakýh ve nizâmü’l-hükm fi’l-Ýslâm”, Mecelletü Merkezi’l-ve¦âßišve’d-dirâsâti’l-insâniyye, I/1, Katar 1989, s. 285-316; Mohsen M. Milani, “The Transformation ofthe Welayat-e Faqýh Institution: From Khomeinito Khamanei”, MW, LXXXII/3-4 (1992), s. 175-190; R. P. Mottahedeh, “Wilayat al-Faqýh”, TheOxford Encyclopedia of the Modern IslamicWorld (ed. J. L. Esposito), Oxford 1995, IV, 320-322.
ÿÝsmail Safa Üstün
– —VELED ÇELEBÝ
(bk. ÝZBUDAK, Veled Çelebi).˜ ™
– —VELED-i ZÝNÂ
(bk. ZÝNA).˜ ™
– —VELESTÝN
Yunanistan’da tarihî bir kasaba.˜ ™
Yunanistan’ýn orta kesiminde büyük Te-salya ovasýnýn güneydoðusunda, Larissa’-dan 40 km. uzaklýkta ve liman þehri Vo-los’un (Golos) 20 km. kuzeybatýsýnda yer
alan bir kasaba ve tarým ticaret merkezi-dir. Antik dönemdeki adý Pherai, bugün-kü adý Velestino’dur. Burasý Almiros, Cu-mapazarý, Karditsa, Týrnova ve diðerleriy-le birlikte Neolitik çaðdan beri yerleþimalaný olan bir yörede Osmanlý dönemindeortaya çýkan veya kurulan, Tesalya’ya bað-lý pek çok kasabadan biridir. Bu yerleþimbirimleri, özellikle XVII ve XVIII. yüzyýllar-da Osmanlýlar tarafýndan geliþtirilerek bi-rer müslüman-Türk kasabasý haline dö-nüþtürülmüþtür. Velestin’de yapýlan kazý-larla Bronz çaðýna ve daha sonrasýna aitkalýntýlar ortaya çýkmýþtýr. Pherai þehri, an-tik yazar Apollodorus’a göre Argonaut-lar’ýn Truva’yý kuþatmak için Çanakkale’-ye doðru denize açýlmasýndan önce TanrýKretheus’un oðlu Pheres tarafýndan ku-rulmuþtur. Bu þehir, Jason ve Alexandergibi zalim idarecilerin yönetimi altýnda mi-lâttan önce 360 civarýnda yüksek bir refahseviyesine ulaþmýþtýr. Surla çevrili þehir,kenar uzunluðu 1 km. olan düzensiz birüçgen biçimindedir. Pherai, 90 × 90 m. bü-yüklüðünde bir dikdörtgen havza teþkileden tatlý suyun civarýnda (Hypereia kay-naðý) yer alýr. Bu su kaynaðý Homer’inÝlyada’sýndan itibaren yüzyýllar boyuncaövülmüþtür.
Antik Pherai 600 yýlý civarlarýnda Slaviþgalleri sýrasýnda ortadan kalktý. Uzun birsüre sonra ayný yerde Velestino adlý Slavkabilesinin buraya yerleþmesiyle tekrar or-taya çýktý. Bu ad altýnda ilk yerleþim birimiolarak 1208 yýlýna ait bir papalýk mektu-bunda zikredilir. Bu da Velestino’nun 1208’-den çok önce yerleþim yeri haline geldiði-ne iþaret eder. 1213, 1259 ve 1280’lerdeadý kayýtlarda tekrar geçer. Ancak XIV.yüzyýlda ismine rastlanmaz. Osmanlýlar Te-salya’nýn doðu ovasýna vardýklarýnda (1388-1389) Franklar, Sýrplar, Arnavutlar, Kata-lanlar ve Bizanslýlar arasýnda bitmeyen fe-odal savaþlar sebebiyle yýkýlmýþ ve boþal-týlmýþ bir alan buldular. 1320 civarýnda Do-ðu Tesalya’nýn terkedilmiþ olduðuna dairkayýtlara rastlanýr. Tesalya bölgesinin 859(1455) yýlýndan kalma en eski tahrir kayýt-larý Volos kesimini göstermez. Burasý 871(1466-67) yýlýna ait Tesalya Ýcmal Def-teri’nde Velestin adýyla küçük bir kasa-ba þeklinde zikredilir, ayrýca daha önce-ki tahrirde kaydedilmediðine de vurgu ya-pýlýr (BA, MAD, nr. 66: “hâric ez-defterî-iatîk”). Velestin civarýndaki arazinin tama-men düz olmasý, tahrir heyetinin bu ye-ri göz ardý etme ihtimalini ortadan kal-dýrdýðýndan Velestin’in 1455’ten sonra bir
gibi köklü Þiî kurumlarýný temelinden sars-mýþtýr. Bununla birlikte döneminde bütünhükümetleri gayri meþrû telakki eden Þiîsiyasî düþüncesinin Humeynî’nin velâyet-ifakýh kavramý ile birlikte meþrû bir devletanlayýþýna kavuþtuðu söylenebilir. Bundandolayý velâyet-i fakýh teorisinin on ikinciimamýn gaybetinden sonra bütün Þiî si-yasî düþünce tarihinde meydana gelmiþen önemli geliþme olduðunu ileri sürmekmümkündür.
BÝBLÝYOGRAFYA :
Molla Ahmed en-Nerâký, Velâyetü’l-faš¢h (nþr.Yâsîn el-Mûsevî), Beyrut 1410/1990; M. CevâdMuðniyye, el-ƒumeynî ve’d-devletü’l-Ýslâmiyye,Beyrut 1979; Ýran Ýslâm Cumhuriyeti Anayasa-sý (trc. Ömer Okumuþ), Ýstanbul 1980; M. Bâkýres-Sadr, el-Ýslâm yeš†dü’l-¼ayât, Beyrut 1980;Gregory Rose, “Velayat-e Faqih and the Reco-very of Islamic Identity in the Thought of Aya-tollah Khomeini”, Religion and Politics in Iran(ed. N. R. Keddie), New Haven 1983, s. 166-188;Ni‘metullah Sâlihî Necefâbâdî, Velâyet-i Faš¢h¥ükûmet-i Øâli¼ân, Tahran 1363 hþ.; Said AmirArjomand, “Ideological Revolution in Shi’ism”,Authority and Political Culture in Shi’ism (ed.Said Amir Arjomand), New York-Albany 1988, s.178-209; Ýrfân Abdülhamîd, Na¾ariyyetü’l-velâ-yeti’l-faš¢h: Dirâse, ta¼lîl ve našd, Amman 1989;Hüseyin Ali Muntazýrî, Dirâsât fî velâyeti’l-faš¢hve fýšhü’d-devleti’l-Ýslâmiyye, Kum 1411/1990;A. Matsumoto, “A Survey on the Concept ‘Vela-yat’ of ‘Velayat-e Faqýh’”, Nature of the IslamicCommunity (ed. T. Kuroda – R. Lawless), Tokyo1991, s. 143-165; Ahmed Âzerî Kummî, Velâyet-iFaš¢h ez Dîdegâh-ý Fušahâ-yý Ýslâm, Kum 1372hþ.; Chibli Mallat, The Renewal of Islamic Law:Muhammad Baqer as-Sadr, Najaf, and the Shi’iInternational, Cambridge 1993, s. 27, 59-107;Abbas Ali Amîd Zencânî, Fýšh-ý Siyâsî: Ni¾âm-ýSiyâsî ve Rehberî der Ýslâm, Tahran 1373 hþ.;M. Hüseyin Hüseynî Tahrânî, Velâyet-i Faš¢h der¥ükûmet-i Ýslâm, Meþhed 1414-15, I-IV; Abdül-cebbâr er-Rifâî, Mevsû£atü me½âdiri’n-ni¾âmi’l-Ýslâmî, Kum 1375 hþ., VIII, 344-350; Ahmed el-Kâtib, Te¹avvürü’l-fikri’s-siyâsiyyi’þ-Þî£î mine’þ-þûrâ ilâ velâyeti’l-faš¢h, London 1997, s. 269-447; Muhsin Kedîver, Na¾ariyehâ-yý Devlet derFýšh-ý Þî£a, Tahran 1376 hþ.; a.mlf., ¥ükûmet-iVelâyî, Tahran 1377 hþ.; a.mlf., “Velâyet-i Fakýhve Demokrâsî”, (http://www.kadivar.com/?p=
1805 yýlýnda
Velestin’i
tasvir eden
ressam
Edward
Dodwell’in
bir tablosu(BonnÜniversitesi Ktp.)
23
büyümesini sürdürerek bir kasabaya dö-nüþtü. Kasabada yaþayan zengin müslü-man çiftlik sahiplerinin yardýmlarýyla okul-lar ve camiler yapýldý. 1668’de Evliya Çele-bi buradan çok güzel küçük bir kasaba di-ye bahseder, ancak binalarý ve ahalisi hak-kýnda bilgi vermez. Bu sýrada Velestin birsipahi kethüdâ yeri, bir yeniçeri serdarý vebir muhtesibi olan kaza merkeziydi. 1078(1667-68) tarihli resmî kadýlýklar listesi Ve-lestin’i Rumeli’nin 361 kadýlýðýndan 165numarada zikreder. XVII. yüzyýlda küçükbir hýristiyan cemaati kasabaya geldi vezaman içerisinde Varousi denilen kendimahallelerini kurdu. 1054 (1644) tarihli Ýc-mal Avârýz Defteri’nde Velestin’de on üçmüslüman, yirmi beþ zimmî avârýz hâne-sinin bulunduðu zikredilir (BA, MAD, nr.6630, s. 87). Doðu Tesalya’nýn çoðu yerin-de olduðu gibi XVII. yüzyýlýn ortalarýndadört gerçek ev hâne halký bir avârýz hâne-si teþkil ediyordu. Bu rakamlardan hare-ketle elli müslüman ailenin avârýz öde-mekle mükellef tutulduðu, onlarýn yanýn-da 100 zimmî ailesinin bulunduðu anlaþý-lýr. Müslümanlarýn önemli bir bölümününavârýz vergisi ödemediði için kayýtlarda yeralmadýðý tahmin edilebilir. Böylece muh-temelen bu küçük kasabada toplam 200hânelik ya da yarýsý müslüman 1000 kiþi-lik bir nüfus mevcuttu.
1801-1806 yýllarý arasýnda Yunanistan’ýgezen Ýngiliz seyyahý E. Dodwell, Velestin’ibir ticaret merkezi olarak tasvir eder; “ro-mantik bir yer, en güzel aðaçlarla, özel-likle çýnar, kavak, selvi ve birkaç palmiyeile çevrili büyük bir göletin etrafýnda mer-kezleþmiþ ve aralarýnda çok güzel bir bi-çimde evler yerleþmiþ bir kasaba” diye ta-
nýmlar. Kasabanýn nüfusunu da 250 Türkhânesi diye hesaplar ve yine bu kadar daRum evinin bulunduðunu belirtir. AncakRum cemaatinin ekonomik bakýmdan za-yýflýðý sebebiyle bu evlerin pek çoðununboþ ya da yýkýk olduðunu ifade eder. 1815’-te Argyris Philipidis, “Velestinos”u 300’-den fazla evi bulunan önemli bir yerleþimmerkezi þeklinde zikreder. Bu hânelerinçoðu Türk’tür, bunlarýn yanýnda hýristiyan-lar da mevcuttur; güzel bir pazar yeri, ca-mileri ve bir mahkeme ile bir kilisesi var-dýr. 1836’da coðrafyacý Ioannis A. Leonar-dos, Velestin’i küçük bir kasaba olarak an-mýþ ve müslümanlardan söz etmeden 300Rum evinin yer aldýðýný yazmýþtýr. 1249(1833-34) tarihli vakýf kaydýna göre bura-da üç cami, beþ mescid, bir medrese, ikimektep, bir zâviye, bir saat kulesi bulunu-yordu (BA, EV, 9442). Günümüze ulaþma-yan bu eserler Kançe Camii, Ömer Aða Ca-mii ve Câmi-i Su (Sulucami), Dede mahalle-sinde Abdullah Aða Mescidi, Alâeddin ma-hallesinde Hasan Aða, Hýzýr Bâlî ve Mur-taza Aða mescidleriyle Ýskender EfendiZâviyesi idi. Bu arada Mümin Aða Medre-sesi ve Hacý Yâkub ile Mustafa Aða mek-teplerinin ismi de verilmiþtir. Bunlarýn dý-þýnda adý geçen camilerde mevlit okut-mak için üç ayrý vakýf kurulmuþtu, bir va-kýf da Velestin’in saat kulesinin bakýmýnatahsis edilmiþti. 1870’li yýllara ait Yanyavilâyeti salnâmeleri o dönemde Golos ka-zasýna baðlý Velestin hakkýnda bilgi içer-mez. 1880’de Albay Kokkidis’in Odoipori-ka’sýnda Velestin 1500 kiþilik Türk ve 300kiþilik Rum nüfusuyla dört haný bulunanküçük bir kasaba þeklinde tanýmlanýr. Ki-liseler ve camiler kaydedilmemiþtir. Veles-
Türk yerleþmesi halinde teþekkül ettiðisöylenebilir.
1570’lerde Velestin sadece yirmi birmüslüman hânesi, bir cuma camisi veönemli bir pazar yerine sahip bir Türk ka-sabasý olarak görünür (BA, TD, nr. 1060, s.420-421, 657). Pazar vergisi yýllýk 15.000akçeydi ve kasabanýn toplam vergisinin %79’unu teþkil ediyordu. Cuma camisi Ye-niþehirli Hacý Muammer tarafýndan yap-týrýlmýþtý ve pazar gelirlerinin bir kýsmý, ba-zý su deðirmenlerinin vergi gelirleriyle var-lýðýný sürdürüyordu. 1570 defterinde Ve-lestin, Çatalca (Pharsala) kazasýnda elli ye-di köyü bulunan büyük bir nahiyenin mer-kezi diye gösterilir. Çatalca kazasý, 1540’-ta Ýnebahtý sancaðýnýn kurulmasý sonucuGolos ve Kerpiniþ ile (Karpenisi, Krenbeþ)birlikte Týrhala’dan ayrýlýp bu yeni sanca-ða baðlanmýþtý. Velestin nahiyesindeki köy-lerden otuz dördü Yunanca ad taþýmaktave buralarda, aralarýnda bazý küçük müslü-man gruplarýn da yaþadýðý hýristiyan aha-li oturmaktadýr. On dokuz köyün adý iseTürkçe idi ve tamamýyla müslüman nü-fustan teþekkül etmekteydi. Dört köy adýSlavca olmakla beraber Rum hýristiyanahaliyi barýndýrmaktaydý. Nahiyenin nü-fusu içinde müslümanlarýn oraný dörttebirdi.
XVII. yüzyýlýn baþlarýna kadar Velestinnahiyesi, bir liman þehri olan Golos dahilpek çok büyük ve müreffeh Rum köyünesahip Pelion bölgesini de kapsamakta, gü-neydeki Türk ve Rum ahalisiyle birlikte Er-miye (Almiros) bölgesi de Velestin nahiye-sinin içinde bulunmaktaydý. XVII. yüzyýlýnbaþlarýnda Golos / Pelion ve Ermiye kazastatüsü kazandý. Ayný yüzyýlda Velestin
VELESTÝN
Velestin’den bir görünüþ
24
VELESTÝN
– —VELÎ
א���� ) )
Allah’ýn isimlerinden(esmâ-i hüsnâ) biri.
˜ ™
Sözlükte “bir þeye çok yakýn olmak, birkimseyle yan yana bulunmak” anlamýnda-ki vely ile “birinin iþini üstlenmek; bir ül-keyi yönetmek; yardým etmek, sevmek”mânalarýndaki velâyet (vilâyet) kökündentüreyen velî “yardýmcý, dost” demektir(Lisânü’l-£Arab, “vly” md.; Kåmus Tercü-mesi, IV, 1223-1226). Kur’ân-ý Kerîm’de yir-miyi aþkýn âyette (bir yerde “vâlî”) Allah’anisbet edilerek O’nun müminlerin dostu,koruyucusu olduðu bildirilmekte, bunla-rýn bir kýsmýnda peygamberlerin ve mü-minlerin Allah’ý velî edindikleri belirtilmek-tedir. Bir kýsmýnda ise velî kelimesinin ya-nýnda “nasîr” (yardýmcý), ayrýca “þefî‘, vâký”(koruyan) sýfatlarý yer almaktadýr. Dokuzâyette velînin çoðul þekli evliyâ da bu ma-hiyette geçmektedir. Kur’an’da ayný kök-ten türeyen “mevlâ” da zât-ý ilâhiyyeyenisbet edilmiþtir. Bundan baþka kelime-nin köklerinden birini teþkil eden velâyet,ayrýca evlâ ile tevellî (dost edinmek) kö-künden türemiþ iki muzâri sîgasý Allah’ýnve müminlerin fiili olarak zikredilmektedir(M. F. Abdülbâký, el-Mu£cem, “vly” md.).
Velî ile vâlî isimleri Tirmizî ve Ýbn Mâce’-nin esmâ-i hüsnâ listelerinde yer almak-tadýr (“Da.avât”, 82; “Du.â,”, 10). Kur’an’-da inanç birliðinin soy birliðinden öncegeldiðini bildiren âyetlere paralel olarak(et-Tevbe 9/24; el-Mücâdile 58/22) Hz.Peygamber þöyle buyurmuþtur: “Babamýn-müslüman olmayan- soydaþlarý dostlarýmdeðildir; benim dostum Allah ve sâlih mü-minlerdir” (Buhârî, “Edeb”, 14; Müslim,“Îmân”, 366). Resûlullah’ýn, Ahzâb sûre-sinde yer alan (33/6), kendisinin mümin-lere öz varlýklarýndan daha yakýn (evlâ) ol-duðu þeklindeki ifadeyi teyit eden beyanýAhmed b. Hanbel’e ait el-Müsned’in yanýsýra Kütüb-i Sitte’de mevcuttur (Wen-sinck, VII, 332). Hz. Peygamber en çok öze-nilecek dostu þöyle tasvir etmiþtir: Bu kiþibasit yaþantýlý, namaz kýlmaktan zevk alan,ibadetini elinden geldikçe güzel ifa eden,rabbine gizlice itaat eden, insanlar tara-fýndan önemsenmeyen, genç yaþta Allah’akavuþan, mirasý ve aðlayanlarý az olan kim-sedir (Müsned, V, 252; Ýbn Mâce, “Zühd”, 4;Tirmizî, “Zühd”, 35; rivayetin zayýf olduðuda kaydedilmektedir; bk. Müsned [Arnaût],XXXVI, 498-500).
Zeccâc, “Allah iman edenlerin velîsidir”meâlindeki âyette (el-Bakara 2/257) ge-çen velî kelimesine “yardýmcý” mânasý ve-rip çocuðun bakýmý ve yetiþtirilmesini ve-lisinin üstlenmesi gibi Cenâb-ý Hakk’ýn damüminlere dünyada yardým ettiðini, âhi-rette de mükâfatlarýný bizzat vereceðinisöylemiþtir. Ebû Mansûr el-Mâtürîdî, ay-ný yorumu yaptýktan sonra velînin “en ya-kýn, en münasip” anlamýndaki evlâ mâ-nasýna da gelebileceðini belirtmiþtir, çün-kü müminlerin bütün ümit ve yöneliþleriAllah’adýr (Teßvîlâtü’l-Æurßân, I, 161-162).Ebü’l-Kasým ez-Zeccâcî velî kelimesinin onanlamda kullanýldýðýný ve bunlarýn tama-mýnýn “aralarýnda engel bulunmadan iki þe-yin yan yana olmasý” mânasýndan çýktýðýnýkaydettikten sonra Allah Teâlâ’nýn inkâr-cýlara da nimet verdiðini, bununla birlik-te O’nun “kâfirlerin velîsi” diye nitelendiri-lemeyeceðini söyler. Çünkü müminler Al-lah’ýn nimetlerini þükür, itaat ve tevhidlekarþýlar, kâfirlerse inkârla mukabelede bu-lunur. Bu da Hz. Peygamber’e hitap eden,“Sen ancak kýyametten korkanlarý uyarabi-lirsin” âyetine (en-Nâziât 79/45) benzemek-tedir. Bilindiði üzere Resûlullah’ýn uyarýlarýherkese yönelikti, fakat kâfirler bunlar-dan faydalanmamýþtýr. Esasen Bakara sû-resindeki “Allah iman edenlerin velîsidir”meâlindeki âyetin devamýnda (2/257) inkâredenlerin dostlarýnýn Allah deðil tâgut ol-duðu ifade edilmiþtir (Ýþtišåšu esmâßillâh,s. 113-114). Abdülkerîm el-Kuþeyrî velînin“yardýmcý” þeklindeki anlamýný, “Allah ve-lîlerinin O’nun dinine yardým etmeleri vekendisine itaati temsil eden gruplar için-de bulunmalarý” þeklinde yorumlamýþtýr.Kurþeyrî’ye göre Allah’ýn dost edindiði kim-senin alâmetlerinden biri O’nun tarafýn-dan kötülüklerden korunup arzularýnýn ye-rine getirilmesi, diðeri de Hak dostlarýnýngönüllerine sevgisini yerleþtirmesidir. Fah-reddin er-Râzî, kulun velî isminden nasi-binin Allah ile müþterek dostluðunun de-vamýný saðlamak için kendisine düþen gö-revi yerine getirmesi olduðunu belirtir. Bugörev de Allah’tan baþka her þeyden yüzçevirmek ve bütün varlýðýyla O’nun aza-met nuruna yönelmekle yerine getirilebi-lir. Allah’ýn insanla ilgili isimlerinden olanvelî esmâ-i hüsnâdan hafîz, hasîb, nasîr,rahmân, rezzâk, vedûd ve vekîl isimleriy-le anlam yakýnlýðý içinde bulunur.
BÝBLÝYOGRAFYA :Râgýb el-Ýsfahânî, el-Müfredât, “vly” md.; Kå-
mus Tercümesi, IV, 1223-1226; Wensinck, el-Mu£cem, VII, 332; Müsned, V, 252; a.e. (Ar-naût), XXXVI, 498-500; Buhârî, “Edeb”, 14; Müs-lim, “Îmân”, 366; Zeccâc, Tefsîru esmâßillâhi’l-¼üsnâ (nþr. Ahmed Yûsuf ed-Dekkak), Beyrut 1395/
tinos vilâyetinin kýrk altý köyü, bir kasaba-sý, 14.195’i müslüman, 9745’i hýristiyanolmak üzere yaklaþýk 27.000 kadar birnüfusu vardý.
Osmanlýlar’ýn Tesalya’yý Yunanistan’adevretmeye zorlanmasýndan sonra (1881)hemen hemen bütün Türkler Velestin’i ter-ketti, yerleri yakýnlardaki köylerde oturanRumlar tarafýndan iskân edildi. Osmanlýbinalarý tamamen yýkýldý. Sadece klasikOsmanlý tarzýnda yapýlan uzun bir mina-re ayakta kaldý. Alfred Philippson tarafýn-dan tesbit edilen bu minare göletin ke-narýnda 1930’lu yýllara kadar saðlam þe-kilde gelebilmiþti. Ancak II. Dünya Sava-þý’nýn hemen öncesinde burasý da orta-dan kaldýrýldý. Saat kulesi 1954 ve 1956 yýl-larýnda meydana gelen depremlerde bü-yük hasar gördü ve yýkýldý. 1889’da Veles-tin 2389 kiþilik bir nüfusa sahipti. Bu ta-rihten itibaren nüfus artýþý duraganlaþtý.1928’de bu rakam 2603’ten fazla deðildi.Yunan tahriki neticesinde meydana gelenOsmanlý-Yunan savaþýnda “30 Gün savaþ-larý” süresinde Velestin kýsa bir süre içinyeniden Osmanlýlar’ýn eline geçti ve savaþalaný haline geldi. Osmanlý ordusunun Ça-talca zaferi sonrasýnda 6 Mayýs 1897’deVelestin tepeleri ve istasyonu ele geçiril-di, 8 Mayýs’ta Volos Limaný’na girildi. Os-manlý-Yunan barýþ antlaþmasýnýn ardýn-dan Osmanlý ordusu Tesalya’dan çekildi.2001’de 6116 nüfusu bulunan Velestino,modern Yunanca’yý (Dimotiki) ilk kullananyazarlardan tanýnmýþ siyasî eylemci RigasVelestinidis’in (ö. 1798) doðum yeri olarakda öne çýkar.
BÝBLÝYOGRAFYA :Evliya Çelebi, Seyahatnâme (Daðlý), VIII, 91; E.
Dodwell, Klassische und topographische Reisedurch Griechenland während der Jahre 1801,1805 und 1806, Meiningen 1822, II, 173-176;Odoiporika Ipeirou kai Thessalias, ipo tin parato Ipourgeio ton Stratiotikon, Athinais (Athens)1880, s. 155, 195-196; Friedrich Stählin, Das hel-lenistische Thessalien, Stuttgart 1924, s. 104-107;A. Philippson, Die Griechischen Landschaften,I, Thessalien und die Spercheios-Senke, Frank-furt 1950, s. 121-122; J. Koder – F. Hild, TabulaImperii Byzantini I: Hellas und Thessalien, Wi-en 1976, s. 133; M. Kemal Özergin, “Rumeli Ka-dýlýklarý’nda 1078 Düzenlemesi”, Ýsmail HakkýUzunçarþýlý’ya Armaðan, Ankara 1976, s. 251-309; Ta perisothenta erga tou Argyris Philipidi(ed. Theodosi Sperantza), Athens 1978, s. 129-130; S. Lauffer, Griechenland, Lexikon der his-torischen Stätten, München 1989, s. 700-702.
ÿMachýel Kýel
– —VELÝ
(bk. VELÂYET).˜ ™