vedâ hutbesý - · pdf file592 vedâ hutbesý emaneti olarak...

3
591 ¥umeyd (nþr. Subhî es-Sâmerrâî – Mahmûd M. Halîl es-Saîdî), Beyrut 1408/1988, s. 270-271; Ýbn Sa‘d, e¹-ªabašåt, II, 172-189; Bîrûnî, el-¦â- rü’l-bâšýye £ani’l-šurûni’l-Åâliye (nþr. C. E. Sac- hau), Leipzig 1878, s. 62-63; Ýbn Abdülber en- Nemerî, ed-Dürer fi’Åti½âri’l-me³åzî ve’s-siyer (nþr. Þevký Dayf), Kahire 1386/1966, s. 266-268; Ahmed b. Muhammed el-Kastallânî, el-Mevâhi- bü’l-ledünniyye (nþr. Sâlih Ahmed eþ-Þâmî), Bey- rut 1412/1991, IV, 402-464; Ýbrahim Sarýçam, Hz. Muhammed (s.a.s.) ve Evrensel Mesajý, An- kara 2001, s. 351-356. ÿBünyamin Erul VED HUTBESÝ ( אאÀ ) Hz. Peygamber’in Vedâ haccýnda okuduðu hutbeler. ˜ Resûl-i Ekrem Vedâ haccý (10/632) sýra- sýnda Arafat, Mina ve Akabe gibi yerler- de ashaba hitap etmiþ ve kýsa, veciz bir þekilde tavsiyelerde bulunmuþtur. Bu hi- tabeler, Câhiz’in el-Beyân ve’t-tebyîn (II, 31-33) adlý eseri baþta olmak üzere bazý tarih kitaplarýnda derlenerek uzunca bir Vedâ hutbesi metni teþkil edilmiþtir. “Hut- betü’l-vedâ” ifadesini ilk defa Câhiz kullan- mýþ, bu ifade daha sonraki müelliflerce de benimsenmiþtir. Resûlullah’ýn arefe günü Arafat’ta irat ettiði ilk hutbe Cübeyr b. Mut‘im, Câbir b. Abdullah ve Abdullah b. Mes‘ûd gibi sa- hâbîler tarafýndan nakledilmiþtir. Câbir b. Abdullah’ýn anlatýmýna göre Hz. Peygam- ber Arafat’a gelince Nemire’de kendisi için kurulan çadýra yerleþmiþ, güneþ batýya doðru kayýnca devesiyle vadinin ortasýna gelmiþ ve deve üzerinde ashaba hitap et- miþ, Rebîa b. Ümeyye b. Halef adlý sahâbî de söylediklerini tekrarlamýþtýr. Süleyman b. Amr b. Ahvas, Ebû Bekre ve Ýbn Ab- bas’ýn naklettiklerine göre Resûl-i Ekrem bayramýn birinci günü Mina’da da halka hitap etmiþtir. Ýbn Abbas’ýn hutbeyi nak- lettikten sonra, “Allah'a yemin ederim ki bu sözler Resûlullah'ýn ümmetine vasiye- tidir; burada hazýr bulunanlar bulunma- yanlara teblið etsin” þeklindeki sözleri ma- nidardýr. Hadis kaynaklarýndaki bazý riva- yetlere göre Hz. Peygamber yine bayra- mýn birinci günü þeytan taþlama yerleri- ne gittiðinde halka tekrar hitap etmiþtir. Bayramýn ikinci veya üçüncü günlerinde ayný mevkide irat ettiði hutbeyi Abdullah b. Ömer, tâbiînden Ebû Nadre ve Ebû Hür- re er-Rekkaþî amcasýndan naklen anlat- maktadýr. Ýbn Ömer’in bu rivayetine göre Nasr sûresi Vedâ haccý esnasýnda Mina’- da teþrîk günlerinin birinde nâzil olmuþ, Resûlullah bunun vedalaþma anlamýna gel- diðini anlamýþ, devesine binerek Akabe’- ye gelmiþ, sahâbîler onun etrafýnda top- lanýnca tekrar bir hutbe irat etmiþtir. Ba- zý rivayetlerde ise hitabelerin zamaný ve- rilmemektedir. Muhtemelen yine bayram günlerinde Mina’da gerçekleþen hemen hemen ayný içerikteki bir hitabeyi de Amr b. Hârice ile Ebû Ümâme el-Bâhilî naklet- miþtir. Hz. Peygamber’in bu hutbelerinde söylediði sözler âdeta bir vedalaþma gibi- dir. Orada bulunanlarýn þahsýnda bütün ümmetine mesajlar veren Resûlullah, hi- tabelerinin sonunda ashaba Allah’ýn ken- disine verdiði teblið görevini yerine geti- rip getirmediðini sormuþ ve “evet” cevabý- ný alýnca, “Teblið ettim Allahým, þahit ol!” demiþtir. Resûl-i Ekrem’in birkaç yerde yaptýðý bu konuþmalarda soru-cevap tarzýný kullandý- ðý, çok kalabalýk olan cemaatten birçoðu- nun duymasý için ayný sözleri tekrar tek- rar söylediði anlaþýlmaktadýr. Konuþmala- rýn sonunda tebliðini ulaþtýrdýðýný onaylat- masý iletiþim açýsýndan ayrý bir önem ar- zetmektedir. Hutbe metinlerinde görülen farklýlýklarýn mâna ile rivayet edilmesin- den, râvi tasarruflarýndan veya mezhep faktöründen kaynaklandýðý söylenebilir. Hz. Peygamber’in miras olarak býraktýðý þeyin rivayetlere Kur’an veya Kur’an ve Sünnet yahut Kur’an ve Ehl-i beyt þeklin- de yansýmasýyla ilgili ihtilâf bu þekilde açýk- lanabilir. Ayrýca hadis usulüne göre ferd, garîb, hatta þâz kalan bazý rivayetler de söz konusudur. Vedâ hutbelerinde bütün insanlara yö- nelik evrensel mesajlar olduðu gibi kul hak- larýný ilgilendiren konular da ele alýnmýþ- týr. Dolayýsýyla Vedâ hutbesinin alternatif bir insan haklarý beyannâmesi niteliðinde sayýlmasý isabetli olmamakla birlikte Al- lah’ýn affetmeyeceði iki günahtan biri olan kul hakkýna büyük önem vermesi dikkat çekicidir. Resûlullah Vedâ hutbelerinde can ve mal dokunulmazlýðý, Câhiliye âdetlerin- den olan ribânýn ve kan davalarýnýn kaldý- rýlmasý, suçun þahsîliði, karý-koca arasýn- daki haklar ve sorumluluklar, çocuðun ba- basýndan baþkasýna nisbet edilmemesi, müslüman kardeþliði, müslümanlarýn bir- biriyle savaþmamasý, emanetlerin sahiple- rine iade edilmesi gibi doðrudan kul hak- kýný ilgilendiren hususlar yanýnda kendisi- nin son peygamber olmasý, ümmetine mi- ras olarak Allah’ýn kitabýný ve sünnetini bý- rakmasý gibi temel esaslara vurgu yap- mýþtýr. Vedâ hutbesiyle Birleþmiþ Milletler Genel Kurulu’nun 1948’de yayýmladýðý Ýn- san Haklarý Evrensel Beyannâmesi’ni kar- þýlaþtýran çalýþmalar yapýlmýþtýr (bk. bibl.). fi‘in çadýrý kurduðunu görünce inip orada konakladý. Öðle, ikindi, akþam ve yatsý na- mazlarýný kýldýrýp bir müddet uyudu. Ge- ce bineðiyle Mekke’ye gitti, vedâ tavafýný yaptý. Ardýndan sahâbîlere hareket edile- ceðini duyurdu. Zilhicce’nin 14. günü yo- la çýkýp 29 Zilhicce’de (27 Mart) Medine’- ye ulaþtý. Resûl-i Ekrem dönüþünde de ay- ný güzergâhý takip etti. Kaynaklarda dö- nüþ yolculuðuyla ilgili fazla bilgi verilme- mekte, sadece Medine’ye varýþý ve giri- þi anlatýlmaktadýr. Buna göre Mekke’den dönüþünde âdeti olduðu üzere Zülhuley- fe’de kaldý ve geceyi orada geçirdi. Sabah- leyin Muarris yolundan Medine’ye tekbir getirerek, hamd ve senâ ile dualar ede- rek girdi. Daha sonra devesini mescidinin önünde çöktürdü, önce mescide girip iki rek‘at namaz kýldý, ardýndan evine geçti. Hz. Peygamber, Vedâ haccýyla teblið göre- vini yerine getirmiþ, 100.000 civarýndaki ashabý da buna þahitlik etmiþtir. Resûl-i Ekrem üç ay kadar sonra da dünyaya ve- da etmiþtir. Kaynaklar, Hz. Peygamber’le birlikte haccedenlerin sayýsýný 100.000, 114.000, 124.000 civarýnda, hatta daha fazla gös- termektedir. Resûlullah’ýn ilk defa bu ka- dar kalabalýk halkla birlikte yaptýðý hac, gerek hac vazifelerinin öðretilmesi gerek- se Vedâ hutbelerindeki tebliðleriyle büyük önem arzetmektedir. Vedâ haccýyla ilgili birçok eser kaleme alýnmýþtýr. Bunlarýn bir kýsmý þöylece sýralanabilir: Ýbn Hazm, ¥accetü’l-Ved⣠(nþr. Memduh Hakký, Beyrut 1966); Ebü’l-Fidâ Ýbn Kesîr, ¥ac- cetü’l-Ved⣠(nþr. Mustafa Abdülvâhid, Beyrut 1986); Muhammed Zekeriyyâ el- Kandehlevî, ¥accetü’l-Ved⣠(Beyrut 1997); Nâsýrüddin el-Elbânî, ¥accetü’n- nebî kemâ revâhâ £anhü Câbir (r.a.) (Beyrut 1983; Dýmaþk 1987); Rýfat Oral, Hz. Peygamber’in Veda Haccý (Ýstan- bul 2006), Peygamberimizle 27 Gün: Vedâ Haccý (Ankara 2010); Abdülazîz b. Merzûk et-Tarîfî, Øýfatü ¥icceti’n-nebî (s.a.v.) (Riyad 2004); Camilla Adang, “The Prophet’s Farewell Pilgrimage (Hijjat al- Wada‘): The True Story, According to Ibn Hazm” (Jerusalem Studies in Arabic and Is- lam, XXX [Jerusalem 2005], s. 112-153); R. Blachère, “L’allocution de Mahomet Iords du pèlerinage d’adieu” (Mélanges Louis Massignon, Damas 1957, I, 223-249). BÝBLÝYOGRAFYA : Müsned, IV, 186; V, 31, 72, 251, 267, 411; Dârimî, “Mukaddime”, 24; Müslim, Hac”, 147; Tirmizî, Hac”, 57, “Tefsîrü’l-Kur,ân”, 9; Nesâî, “Menâsikü’l-hac”, 211; Vâkýdî, el-Me³åzî, III, 1088-1115; Ýbn Hiþâm, es-Sîre 2 , II, 601-606; Abd b. Humeyd, el-MünteÅab min Müsnedi £Abd b. VED HUTBESÝ

Upload: voxuyen

Post on 31-Mar-2018

235 views

Category:

Documents


5 download

TRANSCRIPT

Page 1: VEDÂ HUTBESÝ - · PDF file592 VEDÂ HUTBESÝ emaneti olarak aldýnýz. Onlarýn namus ve iffetini Allah adýna söz vererek helâl edin-diniz. Dikkat edin! Sizin kadýnlar üzerinde

591

¥umeyd (nþr. Subhî es-Sâmerrâî – Mahmûd M.Halîl es-Saîdî), Beyrut 1408/1988, s. 270-271;Ýbn Sa‘d, e¹-ªabašåt, II, 172-189; Bîrûnî, el-¦â-rü’l-bâšýye £ani’l-šurûni’l-Åâliye (nþr. C. E. Sac-hau), Leipzig 1878, s. 62-63; Ýbn Abdülber en-Nemerî, ed-Dürer fi’Åti½âri’l-me³åzî ve’s-siyer(nþr. Þevký Dayf), Kahire 1386/1966, s. 266-268;Ahmed b. Muhammed el-Kastallânî, el-Mevâhi-bü’l-ledünniyye (nþr. Sâlih Ahmed eþ-Þâmî), Bey-rut 1412/1991, IV, 402-464; Ýbrahim Sarýçam,Hz. Muhammed (s.a.s.) ve Evrensel Mesajý, An-kara 2001, s. 351-356.

ÿBünyamin Erul

– —VEDÂ HUTBESÝ

����Àא���א� ) )

Hz. Peygamber’inVedâ haccýnda okuduðu hutbeler.

˜ ™

Resûl-i Ekrem Vedâ haccý (10/632) sýra-sýnda Arafat, Mina ve Akabe gibi yerler-de ashaba hitap etmiþ ve kýsa, veciz birþekilde tavsiyelerde bulunmuþtur. Bu hi-tabeler, Câhiz’in el-Beyân ve’t-tebyîn (II,31-33) adlý eseri baþta olmak üzere bazýtarih kitaplarýnda derlenerek uzunca birVedâ hutbesi metni teþkil edilmiþtir. “Hut-betü’l-vedâ” ifadesini ilk defa Câhiz kullan-mýþ, bu ifade daha sonraki müelliflerce debenimsenmiþtir.

Resûlullah’ýn arefe günü Arafat’ta iratettiði ilk hutbe Cübeyr b. Mut‘im, Câbirb. Abdullah ve Abdullah b. Mes‘ûd gibi sa-hâbîler tarafýndan nakledilmiþtir. Câbir b.Abdullah’ýn anlatýmýna göre Hz. Peygam-ber Arafat’a gelince Nemire’de kendisi içinkurulan çadýra yerleþmiþ, güneþ batýyadoðru kayýnca devesiyle vadinin ortasýnagelmiþ ve deve üzerinde ashaba hitap et-miþ, Rebîa b. Ümeyye b. Halef adlý sahâbîde söylediklerini tekrarlamýþtýr. Süleymanb. Amr b. Ahvas, Ebû Bekre ve Ýbn Ab-bas’ýn naklettiklerine göre Resûl-i Ekrembayramýn birinci günü Mina’da da halkahitap etmiþtir. Ýbn Abbas’ýn hutbeyi nak-lettikten sonra, “Allah'a yemin ederim kibu sözler Resûlullah'ýn ümmetine vasiye-tidir; burada hazýr bulunanlar bulunma-yanlara teblið etsin” þeklindeki sözleri ma-nidardýr. Hadis kaynaklarýndaki bazý riva-yetlere göre Hz. Peygamber yine bayra-mýn birinci günü þeytan taþlama yerleri-ne gittiðinde halka tekrar hitap etmiþtir.Bayramýn ikinci veya üçüncü günlerindeayný mevkide irat ettiði hutbeyi Abdullahb. Ömer, tâbiînden Ebû Nadre ve Ebû Hür-re er-Rekkaþî amcasýndan naklen anlat-maktadýr. Ýbn Ömer’in bu rivayetine göreNasr sûresi Vedâ haccý esnasýnda Mina’-da teþrîk günlerinin birinde nâzil olmuþ,Resûlullah bunun vedalaþma anlamýna gel-

diðini anlamýþ, devesine binerek Akabe’-ye gelmiþ, sahâbîler onun etrafýnda top-lanýnca tekrar bir hutbe irat etmiþtir. Ba-zý rivayetlerde ise hitabelerin zamaný ve-rilmemektedir. Muhtemelen yine bayramgünlerinde Mina’da gerçekleþen hemenhemen ayný içerikteki bir hitabeyi de Amrb. Hârice ile Ebû Ümâme el-Bâhilî naklet-miþtir. Hz. Peygamber’in bu hutbelerindesöylediði sözler âdeta bir vedalaþma gibi-dir. Orada bulunanlarýn þahsýnda bütünümmetine mesajlar veren Resûlullah, hi-tabelerinin sonunda ashaba Allah’ýn ken-disine verdiði teblið görevini yerine geti-rip getirmediðini sormuþ ve “evet” cevabý-ný alýnca, “Teblið ettim Allahým, þahit ol!”demiþtir.

Resûl-i Ekrem’in birkaç yerde yaptýðý bukonuþmalarda soru-cevap tarzýný kullandý-ðý, çok kalabalýk olan cemaatten birçoðu-nun duymasý için ayný sözleri tekrar tek-rar söylediði anlaþýlmaktadýr. Konuþmala-rýn sonunda tebliðini ulaþtýrdýðýný onaylat-masý iletiþim açýsýndan ayrý bir önem ar-zetmektedir. Hutbe metinlerinde görülenfarklýlýklarýn mâna ile rivayet edilmesin-den, râvi tasarruflarýndan veya mezhepfaktöründen kaynaklandýðý söylenebilir.Hz. Peygamber’in miras olarak býraktýðýþeyin rivayetlere Kur’an veya Kur’an veSünnet yahut Kur’an ve Ehl-i beyt þeklin-de yansýmasýyla ilgili ihtilâf bu þekilde açýk-lanabilir. Ayrýca hadis usulüne göre ferd,garîb, hatta þâz kalan bazý rivayetler desöz konusudur.

Vedâ hutbelerinde bütün insanlara yö-nelik evrensel mesajlar olduðu gibi kul hak-larýný ilgilendiren konular da ele alýnmýþ-týr. Dolayýsýyla Vedâ hutbesinin alternatifbir insan haklarý beyannâmesi niteliðindesayýlmasý isabetli olmamakla birlikte Al-lah’ýn affetmeyeceði iki günahtan biri olankul hakkýna büyük önem vermesi dikkatçekicidir. Resûlullah Vedâ hutbelerinde canve mal dokunulmazlýðý, Câhiliye âdetlerin-den olan ribânýn ve kan davalarýnýn kaldý-rýlmasý, suçun þahsîliði, karý-koca arasýn-daki haklar ve sorumluluklar, çocuðun ba-basýndan baþkasýna nisbet edilmemesi,müslüman kardeþliði, müslümanlarýn bir-biriyle savaþmamasý, emanetlerin sahiple-rine iade edilmesi gibi doðrudan kul hak-kýný ilgilendiren hususlar yanýnda kendisi-nin son peygamber olmasý, ümmetine mi-ras olarak Allah’ýn kitabýný ve sünnetini bý-rakmasý gibi temel esaslara vurgu yap-mýþtýr. Vedâ hutbesiyle Birleþmiþ MilletlerGenel Kurulu’nun 1948’de yayýmladýðý Ýn-san Haklarý Evrensel Beyannâmesi’ni kar-þýlaþtýran çalýþmalar yapýlmýþtýr (bk. bibl.).

fi‘in çadýrý kurduðunu görünce inip oradakonakladý. Öðle, ikindi, akþam ve yatsý na-mazlarýný kýldýrýp bir müddet uyudu. Ge-ce bineðiyle Mekke’ye gitti, vedâ tavafýnýyaptý. Ardýndan sahâbîlere hareket edile-ceðini duyurdu. Zilhicce’nin 14. günü yo-la çýkýp 29 Zilhicce’de (27 Mart) Medine’-ye ulaþtý. Resûl-i Ekrem dönüþünde de ay-ný güzergâhý takip etti. Kaynaklarda dö-nüþ yolculuðuyla ilgili fazla bilgi verilme-mekte, sadece Medine’ye varýþý ve giri-þi anlatýlmaktadýr. Buna göre Mekke’dendönüþünde âdeti olduðu üzere Zülhuley-fe’de kaldý ve geceyi orada geçirdi. Sabah-leyin Muarris yolundan Medine’ye tekbirgetirerek, hamd ve senâ ile dualar ede-rek girdi. Daha sonra devesini mescidininönünde çöktürdü, önce mescide girip ikirek‘at namaz kýldý, ardýndan evine geçti.Hz. Peygamber, Vedâ haccýyla teblið göre-vini yerine getirmiþ, 100.000 civarýndakiashabý da buna þahitlik etmiþtir. Resûl-iEkrem üç ay kadar sonra da dünyaya ve-da etmiþtir.

Kaynaklar, Hz. Peygamber’le birliktehaccedenlerin sayýsýný 100.000, 114.000,124.000 civarýnda, hatta daha fazla gös-termektedir. Resûlullah’ýn ilk defa bu ka-dar kalabalýk halkla birlikte yaptýðý hac,gerek hac vazifelerinin öðretilmesi gerek-se Vedâ hutbelerindeki tebliðleriyle büyükönem arzetmektedir. Vedâ haccýyla ilgilibirçok eser kaleme alýnmýþtýr. Bunlarýnbir kýsmý þöylece sýralanabilir: Ýbn Hazm,¥accetü’l-Ved⣠(nþr. Memduh Hakký,Beyrut 1966); Ebü’l-Fidâ Ýbn Kesîr, ¥ac-cetü’l-Ved⣠(nþr. Mustafa Abdülvâhid,Beyrut 1986); Muhammed Zekeriyyâ el-Kandehlevî, ¥accetü’l-Ved⣠(Beyrut1997); Nâsýrüddin el-Elbânî, ¥accetü’n-nebî kemâ revâhâ £anhü Câbir (r.a.)(Beyrut 1983; Dýmaþk 1987); Rýfat Oral,Hz. Peygamber’in Veda Haccý (Ýstan-bul 2006), Peygamberimizle 27 Gün:Vedâ Haccý (Ankara 2010); Abdülazîz b.Merzûk et-Tarîfî, Øýfatü ¥icceti’n-nebî(s.a.v.) (Riyad 2004); Camilla Adang, “TheProphet’s Farewell Pilgrimage (Hijjat al-Wada‘): The True Story, According to IbnHazm” (Jerusalem Studies in Arabic and Is-lam, XXX [Jerusalem 2005], s. 112-153); R.Blachère, “L’allocution de Mahomet Iordsdu pèlerinage d’adieu” (Mélanges LouisMassignon, Damas 1957, I, 223-249).

BÝBLÝYOGRAFYA :

Müsned, IV, 186; V, 31, 72, 251, 267, 411;Dârimî, “Mukaddime”, 24; Müslim, “Hac”, 147;Tirmizî, “Hac”, 57, “Tefsîrü’l-Kur,ân”, 9; Nesâî,“Menâsikü’l-hac”, 211; Vâkýdî, el-Me³åzî, III,1088-1115; Ýbn Hiþâm, es-Sîre2, II, 601-606; Abdb. Humeyd, el-MünteÅab min Müsnedi £Abd b.

VEDÂ HUTBESÝ

Page 2: VEDÂ HUTBESÝ - · PDF file592 VEDÂ HUTBESÝ emaneti olarak aldýnýz. Onlarýn namus ve iffetini Allah adýna söz vererek helâl edin-diniz. Dikkat edin! Sizin kadýnlar üzerinde

592

VEDÂ HUTBESÝ

emaneti olarak aldýnýz. Onlarýn namus veiffetini Allah adýna söz vererek helâl edin-diniz. Dikkat edin! Sizin kadýnlar üzerindehakkýnýz olduðu gibi onlarýn da sizin üzeri-nizde haklarý vardýr. Sizin onlar üzerinde-ki hakkýnýz iffet ve namuslarýný koruma-larýdýr. Kadýnlarýn sizin üzerinizdeki hak-larý geleneklere uygun biçimde yiyecek vegiyeceklerini saðlamanýzdýr. Kadýnlar hu-susunda Allah’tan korkun ve onlara en iyiþekilde davranýn. Ashabým! Bugün þeytansizin þu topraklarýnýzda yeniden saltanatve nüfuz kurma ümidini ebediyen kaybet-miþtir. Fakat size yasakladýðým þeyler dý-þýnda küçük gördüðünüz þeylerde þeyta-na uyarsanýz bu da onu sevindirir ve cesa-ret verir. Sözümü iyi dinleyin ve belleyin.Müslüman müslümanýn kardeþidir. Birmüslümanýn malý rýzasý olmadan diðer birmüslümana helâl olmaz. Sakýn zulmetme-yin. Herkes ancak kendi iþlediði suçtan so-rumludur. Baba oðlunun, oðul da babasý-nýn suçundan sorumlu tutulamaz. Allahher vârisin mirastan payýný tayin etmiþtir.Artýk bir vârisin diðer mirasçýlarý mahrumedecek þekilde vasiyette bulunulmasý he-lâl deðildir. Çocuklar babalarýndan baþka-sýna nisbet edilemez. Ödünç alýnan þeylersahibine geri verilmelidir. Yararlanýlmaküzere alýnan þeyler de sahiplerine iade edil-melidir. Borçlar ödenmelidir. Birinin bor-cunu üstlenen kefil de o borcu ödemeli-dir. Kimin yanýnda bir emanet varsa onusahibine iade etsin. Rabbiniz olan Allah’-

tan sakýnýn, O’na kulluk edin. Beþ vakit na-mazýnýzý kýlýn. Ramazan ayýnda oruç tu-tun, hac ibadetini yerine getirin, mallarý-nýzýn zekâtýný gönül hoþluðuyla verin. Yö-neticilerinize Allah’ýn kitabýna uyduklarý sü-rece itaat edin ve böylece rabbinizin cen-netine girin. Benden sonra küfre ve sap-kýnlýða düþüp birbirinizin boynunu vurma-yýn. Benden sonra hiçbir peygamber gel-meyecektir. Ey müminler! Size iki ema-net býrakýyorum. Onlara sýmsýký sarýldýðý-nýz takdirde bir daha asla yolunuzu þaþýr-mazsýnýz. Bunlar Allah’ýn kitabý Kur’an’lapeygamberinin sünnetidir (veya Ehl-i bey-ti). Daha sonra Resûlullah, “Ey insanlar!Yarýn beni sizden soracaklar. O zaman nediyeceksiniz?” deyince ashap, “Allah’ýn ri-sâletini teblið ettin, görevini yaptýn, bizenasihatte bulundun diye þahitlik ederiz”dediler. Bunun üzerine Resûlullah þehâdetparmaðýný semaya doðru kaldýrdý, sonrada insanlara doðru çevirip indirerek, “Þa-hit ol yâ rab, þahit ol yâ rab, þahit ol yârab!” dedi (Müsned, VII, 307, 330, 376; Bu-hârî, “Hac”, 132, “Megazî”, 78; Müslim,“Hac”, 147; Ebû Dâvûd, “Menâsik”, 56, 61;Tirmizî, “Tefsîrü’l-Kur,ân”, 10; Ýbn Mâce,“Menâsik”, 76, 84; Vâkýdî, III, 1103, 1110-1111; Ýbn Hiþâm, IV, 259-261; Ýbn Sa‘d, II,183-186; Câhiz, II, 31-33; Taberî, III, 150-152; ayrýca bk. Gökalp, s. 35-96). Vedâ hut-beleriyle ilgili muhtelif çalýþmalar yapýlmýþ-týr (bk. bibl.).

BÝBLÝYOGRAFYA :

Müsned, IV, 186; V, 31, 72, 251, 267, 411;VII, 307, 330, 376; Dârimî, “Mukaddime”, 24;Tirmizî, “Hac”, 57, “Tefsîrü’l-Kur,ân”, 9; Nesâî,“Menâsikü’l-hac”, 211; Vâkýdî, el-Me³åzî, III,1103, 1110-1111; Ýbn Hiþâm, es-Sîre 2, IV, 259-261; Ýbn Sa‘d, e¹-ªabašåt, II, 183-186; Abd b.Humeyd, el-MünteÅab min Müsnedi £Abd b.¥umeyd (nþr. Subhî es-Sâmerrâî – MahmûdM. Halîl es-Saîdî), Beyrut 1408/1988, s. 270-271; Câhiz, el-Beyân ve’t-tebyîn, II, 31-33; Ta-berî, TârîÅ (Ebü’l-Fazl), III, 130-152; Ýbn Hazm,¥accetü’l-ved⣠(nþr. Memdûh Hakký), Beyrut1966; Ebü’l-Fidâ Ýbn Kesîr, ¥accetü’l-ved⣠(nþr.Mustafa Abdülvâhid), Beyrut 1986; MuhammedHamîdullah, el-Ve¦âßišu’s-siyâsiyye, Beyrut1405/1985, s. 360-368; Cihan Aktaþ, Veda Hut-besi: Ýnsanýn Temel Haklarý, Ýstanbul 1992; Ebü’l-Hasan en-Nedvî, Rahmet Peygamberi (trc. Ab-dülkerim Özaydýn), Ýstanbul 1996, s. 366-369; Hâ-þim Sâlih Mennâ‘, ƒu¹betü’r-Resûl fî ¼acceti’l-vedâ£, Dübey 1416/1996; Mehmet Þener, “VedaHutbesinin Ýnsan Haklarý Yönünden Kýsaca Tah-lili”, Doðuda ve Batýda Ýnsan Haklarý (KutluDoðum Haftasý: 1993-94), Ankara 1996, s. 125-130; Osman Þekerci, Ýnsan Haklarý AlanýndaTemel Belgeler ve Ýslam, Ýstanbul 1996; Muham-med Zekeriyyâ el-Kandehlevî, ¥accetü’l-ved⣠vecüzßü £umrâti’n-nebî ½allallåhu £aleyhi ve sel-lem, Beyrut 1418/1997; Vehbi Ünal, PeygamberEfendimizin Veda Hutbesi, Ýstanbul 1998; Mu-rat Gökalp, Ýlk Dönem Hadis ve Ýslam Tarihi Kay-

Güvenilir kaynaklardaki rivayetlerdenderlenen Vedâ hutbeleri metni ana hatla-rýyla þöyledir: Hz. Peygamber Allah’a hamdve senâdan sonra þöyle buyurdu: Ey insan-lar! Bilmiyorum, belki de bugünden son-ra burada sizinle bir daha buluþamayaca-ðým. Allah’ýn rahmeti bugün sözümü iþi-tip onu iyice kavrayanlarýn üzerine olsun!Benim bu sözlerimi burada bulunanlar bu-lunmayanlara bildirsin. Olabilir ki bildirilenkimse burada bulunandan daha iyi anlarve itaat eder. Ey insanlar! Biliniz ki rabbi-niz birdir, atanýz da birdir. Bütün insanlarÂdem’den gelmiþ, Âdem de topraktan ya-ratýlmýþtýr. Arap’ýn Arap olmayana, Arapolmayanýn Arap’a, beyazýn siyaha, siyahýnda beyaza hiçbir üstünlüðü yoktur. Allahkatýnda üstünlük ancak takvâ iledir. Bili-niz ki bu þehriniz Mekke, bugününüz are-fe ve bu ayýnýz zilhicce nasýl mukaddes vedokunulmaz ise mallarýnýz ve canlarýnýz daayný þekilde dokunulmazdýr. Câhiliye dev-rindeki her türlü ribâ kaldýrýlmýþtýr, ayaðý-mýn altýndadýr. Fakat ana paranýz sizindir.Ne haksýzlýk edin ne de haksýzlýða uðra-yýn. Kaldýrdýðým ilk faiz amcam Abbas b.Abdülmuttalib’in faizidir. Câhiliye devrininkan davalarý da kaldýrýlmýþtýr. Kaldýrdýðýmilk kan davasý akrabalarýmdan Rebîa b.Hâris b. Abdülmuttalib’in oðlu Âmir’in kandavasýdýr.

Ey insanlar! Kadýnlarýn haklarýna riayetetmenizi ve bu hususta Allah’tan korkma-nýzý tavsiye ederim. Siz kadýnlarý Allah’ýn

Hz. Peygamber’in Vedâ haccý sýrasýnda konakladýðý ve Vedâ hutbesini okuduðu alanda yapýlan Mescid-i Nemire (Fatma – Or-han Durgut fotoðraf arþivi)

Page 3: VEDÂ HUTBESÝ - · PDF file592 VEDÂ HUTBESÝ emaneti olarak aldýnýz. Onlarýn namus ve iffetini Allah adýna söz vererek helâl edin-diniz. Dikkat edin! Sizin kadýnlar üzerinde

593

lerde baþlayan daðýlma ve göçleri sonu-cunda Hindistan’a inerek orayý ele geçir-me sürecinde teþekkül ettiðini kabul eder-ler. Birçok Hint kökenli bilim adamý iseböyle bir göç dalgasýnýn meydana gelme-diðini, Hint-Avrupalýlar’ýn ve dolayýsýyla Ve-dalar’ýn anavatanýnýn Hindistan olduðunuileri sürer.

Hinduizm’e göre ezelî ve ebedî (ananthave anadi) olan Vedalar tanrýlar tarafýndanriþilere vahyedilmiþ ilâhî kitaplardýr. Bu-gün Brahmoism adýný alan Hindu grupla-rýyla Güney Hindistan’daki bazý kabilelerhariç bütün Hindular, Vedalar’ýn vahiy ese-ri kutsal kitap niteliði taþýdýðýný kabul et-mektedir. Vedalar’ýn Hint literatüründekiresmî adý Veda Samhita’dýr (düzenlen-miþ Veda). Vedalar’ý teþkil eden her cüm-le “mantra” adýyla bilinir ve bunlar melo-diyle okunur. Vedalar Sanskritçe’den fark-lý bir dille okunamaz, okumaya da bir türbesmele olan “om” kelimesiyle baþlanýr.Her Veda kendi içinde “mandala” denilenkitapçýklara bölünmüþtür. Ayrýca her birVeda kitabý dört kýsýmdan oluþur: Mantra(Samhita), Brahmaran, Aramyaka ve Upa-niþad. Bugün konularý ve ortaya çýkýþ za-manlarý itibariyle Rig, Yacur, Sama ve At-harva olmak üzere dört çeþit Veda kolek-siyonu mevcuttur.

Vedalar’ýn baþlangýçta Aryen din adam-larýnýn ritüel esnasýnda söylediði sözler-den derlendiði düþünülmektedir. Bunla-rýn yazýlý olmasa bile þifahî bir külliyat ha-linde milâttan önce 1000’li yýllarda bir ara-ya getirilmiþ olmasý ihtimali yüksektir. Buderlemelerin milâttan önce VI. yüzyýl civa-rýnda yazýya geçirildiðini düþündüren bir-takým deliller bulunmaktaysa da bugün iti-bariyle en eski yazýlý Veda nüshasý milâttansonra XI. yüzyýldan önceye gitmemekte-dir. Vedalar, günümüze Sâkhâ adý verilenbrahman çevreleri tarafýndan ulaþtýrýlmýþ-týr. Rig Veda’yý zamanýmýza ulaþtýran altýSâkhâ vardýr. Bunlar aracýlýðýyla intikal edenRig Veda nüshalarý birbirinden kýsmen fark-lýdýr. Bugün mevcut en popüler Rig Vedanüshalarý Þakala ve Baþkala’dýr. Þukla veKriþna þeklinde iki farklý edisyonu bulunanYacur Veda yedi Sâkhâ tarafýndan günü-müze ulaþtýrýlmýþtýr. Özellikle Taittiriya Sâk-hâ oldukça iyi korunmuþ bir nüshadýr. DörtSâkhâ’sý bulunan Sama Veda’nýn en iyi veen popüler versiyonu Kauthama Sama Ve-da’dýr. Atharva Veda’nýn iki versiyonundanen iyi korunaný da Þaunaka’dýr.

Rig Veda. Vedalar içinde en eskiye uza-nanýdýr (m.ö. 1500 civarý). Rig Veda aslýn-da muhtelif ilâhlara niyaz ve yakarýþ içe-

ren ilâhilerden oluþur. Kendisine en fazlailâhi atfedilen tanrýlar Ýndra (250 ilâhi), Ag-ni (yaklaþýk 200 ilâhi) ve Soma’dýr (100 ilâ-hi). Rig Veda’nýn yarýsý bu üç tanrýya at-fedilmiþtir. Bu Veda’da yer alan otuz civa-rýndaki ilâhi ise hiçbir tanrýsal varlýða aitdeðildir. Bunlarýn yarýya yakýný X. kitaptayer alýr ve Atharva Veda ilâhilerinde oldu-ðu gibi büyü amaçlý uygulamalarda (zarar-lý böcek zehirlemeleri, akrep-yýlan sokma-larý, uykusuzluk, düþmana galip gelme gi-bi) kullanýlýr. Diðerleri ise bölgenin coðrafîdurumuna, dönemin âdetleri, ahlâkî prob-lemleri ve sýkýntýlarýna veya kozmogonikdüþüncesine dair dünyevî þiirlerdir. Ârî-ler’in Dasyu / Dasa diye isimlendirdikleriyerli halkla mücadeleleri ve Ýndra’nýn yar-dýmýyla onlara galip gelmeleri de bu ilâhi-lerde anlatýlýr. Bu arada siyasî kavgalarýnve topluluklarýn birbiriyle yaptýðý ardý arka-sý kesilmeyen mücadeleler de kutsal me-tinlerde hikâye edilir. Yine bu ilâhilerdenÂrîler’in henüz yerleþik hayata geçmeyipgöçebe halinde yaþadýklarý, kumara, iç-kiye düþkünlükleri ve o dönemde hayvanhýrsýzlýðýnýn yaygýn olduðu öðrenilir. Siya-sî mücadeleler için atlarýn beslenmesi deen önemli uðraþýlarýndan biri olarak zik-redilir.

Rig Veda’daki Agni, Surya, Varuna, Ýndra,Maruti gibi tanrýsal varlýklarýn her biri mut-lak güç ve kudrete sahip tanrýlar þeklin-de ele alýnmakta (Rig Veda, I, 32; II, 28; IX,15), bu yüzden de Rig Veda politeist birtanrý anlayýþýný savunur görünmektedir.Ancak ayný metnin diðer ilâhilerinde za-man zaman, “Ýnsanlar onu Ýndra, Mitra,Varuna ve Agni, hatta güzel Garutmandiye adlandýrdýlar. Halbuki hakikat tektir,azizler onu farklý isimlerle çaðýrmaktadýr”gibi beyitlere rastlanmakta (Rig Veda, I,169; ayrýca bk. X, 121) ve Rig Veda’nýn tan-rý anlayýþýnýn bir çeþit politeizm olarak ta-nýmlanmasý güçleþmektedir. Bundan do-layý M. Müller, Rig Veda’daki tanrý anlayý-þýný “kathenoteizm” veya “henoteizm” þek-linde adlandýrmýþtýr. Müller’e göre kathe-noteizm, çok tanrýcý bir yapý içerisindekiher tanrýnýn ayný tek tanrýya ait farklý isim-lerle anýlmasý veya bu tanrýlardan her bi-rinin farklý zaman ve ortamlarda yüce tan-rý diye algýlanmasý demektir (A Dictionaryof Comparative Religion, s. 324). Rig Ve-da günümüz Sanskritçe’sinin oldukça es-ki lehçelerinden biri ile kompoze edilmiþ-tir. Bütün ilâhileri manzumdur ve çoðun-luðu dört veya beþ dizelik mýsralardan olu-þur. Dördüncü dize genelde sekiz, on birveya on iki heceli vezni gösterir. Ýlâhiler-deki on beþ farklý vezinden yedisinin daha

naklarýna Göre Veda Hutbesi Rivayetlerinin Tet-kiki (yüksek lisans tezi, 2001), AÜ Sosyal Bilim-ler Enstitüsü; Yavuz Ünal, Hz. Muhammedin Va-siyeti (Veda Hutbesi), Çorum 2006; Ýbrahim Bay-raktar, “Ýslam’ýn Ýnsana Tanýdýðý Bazý Temel Hak-lar ve Vedâ Hutbesi”, EAÜÝFD, sy. 9 (1990), s.245-269; sy. 10 (1991), s. 221-231; H. AhmetÖzdemir, “Son Peygamber’in Son Mesajý OlarakVedâ Hutbesi”, Dinbilimleri Akademik Araþtýr-ma Dergisi, V/1 (2005), s. 95-112.

ÿBünyamin Erul

– —VEDALAR

Hinduizm’in kutsal metinlerine verilen ad.

˜ ™

Sanskritçe’de vid (bilmek) kökünden tü-reyen veda “ilâhî ya da kutsal bilgi” anla-mýna gelir ve genellikle Hinduizm’in RigVeda, Yacur Veda, Sama Veda ve AtharvaVeda’dan meydana gelen kutsal metinle-rini ifade eder. Asýllarý Sanskritçe olan bukitaplarýn genelde milâttan önce 5000-2000 yýllarý arasýnda oluþturulduðu kabuledilse de ne zaman düzenlenip yazýya ge-çirildikleri kesin þekilde bilinmemektedir.Vedalar’ýn kökenini çok eskiye (m.ö. 6000/4000’ler) götürenler vardýr. Geleneksel Hin-du inancýna göre bu metinlerin tamamýdumanýn ateþten çýkmasýna benzer biçim-de Brahma’dan bir nefes þeklinde sudûretmiþ, önce eskiden yaþamýþ azizlere (riþi)bildirilen metinler uzun yýllar nesilden ne-sile aktarýldýktan sonra yazýya geçirilmiþ-tir. Vedalar insan elinden çýkmamýþtýr vevahiydir (þruti). Tarihçilere göre Vedalar, Hin-distan’ý iþgal eden Ârî ýrklarýn dinî inançla-rýný yansýtan geleneklerin derlenerek ya-zýya geçirilmesiyle teþekkül etmiþtir.

Vedalar dinler tarihi açýsýndan Hindu-izm’in kutsal kitabý olma baðlamýnda önemarzederken Hint-Avrupa ýrkýna ait en eskidokümaný meydana getirmesi bakýmýn-dan da dil bilimi ve kültür tarihi açýsýndanbüyük öneme sahiptir. Vedalar’ýn dili Fars-ça, Grekçe, Latince, Almanca, Litvanca, Hi-titçe, Ermenice, Frigce, Rusça gibi pekçok Avrupa, Anadolu ve Asya dilleriyle or-tak olup proto-Hint Avrupa dili denilen vebu dillerin tamamýný içine alan bir ana dilgrubundan kopan ilk kollardan biridir.Bundan dolayý Hitit, Grek, eski Ýran ve Al-man kültürlerindeki pek çok inanç biçi-minde mevcut tanrý isimlerinin (Zeus,Mitra, Frdra ...) Vedalar’da ortaya çýkmasý(Dyaus, Mitra, Vritra ...) þaþýrtýcý deðildir.Vedalar’ýn nasýl oluþtuðu konusu hâlâ açýk-lýk kazanmamýþtýr. Batýlý araþtýrmacýlarVedalar’ýn, Pencap civarýnda yaþayan Hint-Avrupalý kabilelerin milâttan önce 2000’-

VEDALAR

42. CÝLT 6. FASÝKÜL (263) 8. Forma / 2. Kontrol26 Nisan 2012