vaklflar n·ergi si İÇİndekİler -...

17
VAKlFLAR n·ergi si XXIV. ISBN 975-19-0.900-7 200.000 TL. KDV Dahil 1 20 $ 1 SAHIBI Genel ÜNVER SORUMLU YAZ! MÜDÜRÜ INCELEME KURULU Prof.Dr .Bahaeddin YEDiYILDIZ Prof.Dr.Refet Dr.Mehmet ÖNDER Mehmet TEKNIK YÖNETMEN Sadi BAYRAM Mehmet TASHIH Hüseyin YA ileri sürülen fikir ve beyanlardan sahipleri sorumludur. Makaleler kaynak gösterilmek ile iktibas edilebilir. Ön Kapak Genel bulunan 1682 tarihli silsilenamenin sayfa (Foto: Sad i BAYRAM) Arka Kapak Genel bulunan silsilenamenin son Bu sayfada Sultan IV. Mu- rad Sultan ve Sultan IV. Mehmed'in minya- ile ressam Hüseyin'in mührü (Foto: Sadi BAYRAM) Telefon (Ankara) 311 34 63- 324 48 16 1 233-238 BASILDIGI YER: Sanayii Tel: ANKARA Mescid-i Nebevi'nin Günden Bu Yana .............................. 5 SadiBAYRAM Silsile-nameler ve lrlanda-Dublin, Chester Beatty Library'de Bulunan Tarihli Zübdetü't-Tevarih .............................. Doç.Dr.Hasan YÜKSEL Kafkas Göçmen .................................... ll 7 Dr .Ali ÖN GÜL Tarih-i Cami-i Nuruosmanl .. ................................ Yrd.Doc.Dr Bcdemli i'khmet Camii .............................................. 7 Deniz AYDA XIX. Çanakl<ale Seramiklerinden, Ördek .............................................. ÖZBEK .. Son Dönem Medreselerine Bir Ornek: Hamidiye Medresesi ................................... Erol YURDAKUL Amasya- Köyünde Bulunan Islami .......................... 77 Dr .Saim To kat'ta Hoca Sünbül Zaviyesi.. ........................... 99 ÖZBEK lbrahim Tekke Veya Manzumesi.. ........ 209 Yrd.Doç.Dr.Ali lnay Köyü Manzumesi.. ....................................... Fatih Bir Olarak Belen ................... 237 Doç .. Dr .Nusret _ . 273 Islam Sanata ve .................... . Dr .Mehmet Eski Yugoslavya Dahilinde Tarikat Tarih Içindeki ve On em ............................. ················ Doc.Dr .Hüseyin Bulgaristan Dini ve Düzenleyen Nizarnname.············· .307

Upload: others

Post on 09-Jul-2020

2 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: VAKlFLAR n·ergi si İÇİNDEKİLER - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D00143/1994_24/1994_24_IBRAHIMM.pdfVAKlFLAR n·ergi si XXIV. Sayı ISBN 975-19-0.900-7 Fiatı: 200.000 TL.KDV

VAKlFLAR n·ergi si

XXIV. Sayı

ISBN 975-19-0.900-7

Fiatı: 200.000 TL. KDV Dahil 1 20 $

1 SAHIBI Vakıflar Genel Müdürlüğü Adına

Fadıl ÜNVER

SORUMLU YAZ! IŞLERI MÜDÜRÜ İbrahim ATEŞ

INCELEME KURULU İbrahim ATEŞ

Prof.Dr .Bahaeddin YEDiYILDIZ

Prof.Dr.Refet YİNANÇ Dr.Mehmet ÖNDER Mehmet NARİNCE

TEKNIK YÖNETMEN Sadi BAYRAM

Mehmet NARİNCE

TASHIH Hüseyin BAŞKA YA

Yayınlanan yazılarda ileri sürülen fikir ve beyanlardan yazı sahipleri sorumludur.

Makaleler kaynak gösterilmek kaydı ile iktibas edilebilir.

Ön Kapak

Vakıflar Genel Müdürlüğü Arşivi'nde bulunan 1682 tarihli silsilenamenin baş sayfa tezyinatı.

(Foto: Sad i BAYRAM)

Arka Kapak

Vakıflar Genel Müdürlüğü Arşivi'nde bulunan silsilenamenin son sayfası Bu sayfada Sultan IV. Mu­rad Sultan İbrahim ve Sultan IV. Mehmed'in minya­türl~ri ile ressam Hüseyin'in mührü bulunmaktadır.

(Foto: Sadi BAYRAM)

Telefon (Ankara)

311 34 63- 324 48 16 1 233-238

BASILDIGI YER:

TİSAMAT Basım Sanayii

Tel: 4ı8 ıo ı9

ANKARA ı994

İÇİNDEKİLER

Dr.İbrahim ATEŞ Mescid-i Nebevi'nin Yapıldığı Günden Bu Yana Geçirdiği Genişletme Girişimleri. .............................. 5

SadiBAYRAM Silsile-nameler ve lrlanda-Dublin, Chester Beatty Library'de Bulunan ı598 Tarihli Zübdetü't-Tevarih .............................. 5ı

Doç.Dr.Hasan YÜKSEL Kafkas Göçmen Vakıfları .................................... ll 7

Dr .Ali ÖN GÜL Tarih-i Cami-i Nuruosmanl.. ................................ ı27

Yrd.Doc.Dr .İnciKUYUW Bcdemli kıicızade i'khmet Ağa Camii (Ödemiş/lzmir) .............................................. ı4 7

Deniz AYDA XIX. Yüzyıl Çanakl<ale Seramiklerinden, Ördek BaşlrTestiler .............................................. ı59

Yıldıray ÖZBEK .. Son Dönem Osmanlı Medreselerine Bir Ornek: Şıhlı Hamidiye Medresesi ................................... ı65

Erol YURDAKUL Amasya-Yolpınar (Hakala-Kağla-Kağala) Köyünde Bulunan Islami Yapılar .......................... ı 77

Dr .Saim SAVAŞ To kat'ta Hoca Sünbül Zaviyesi.. ........................... ı 99

Yıldıray ÖZBEK Şeyh Hacı lbrahim Tekke Veya Manzumesi.. ........ 209

Yrd.Doç.Dr.Ali BAŞ lnay Köyü Manzumesi.. ....................................... 22ı

Fatih MÜDERRİSOGLU Bir Osmanlı-Türk Şehri Olarak Belen ................... 237

Doç .. Dr .Nusret Ç~ _ . 273 Islam ın Sanata ve Mımarıye Bakışı. .................... .

Dr .Mehmet İBRAHiM Eski Yugoslavya Sınırları Dahilinde Tarikat _Har~_ketle~inin Tarih Içindeki 29 ı Gelişiını ve On em ı. ............................. ················

Doc.Dr .Hüseyin MEMİŞOGLU Bulgaristan Müslümanlarının Dini Teşkilatlarını ve Kurumlarını Düzenleyen Nizarnnam e.············· .307

Page 2: VAKlFLAR n·ergi si İÇİNDEKİLER - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D00143/1994_24/1994_24_IBRAHIMM.pdfVAKlFLAR n·ergi si XXIV. Sayı ISBN 975-19-0.900-7 Fiatı: 200.000 TL.KDV

~~l[fi WTIJ(G@~ILA WW. A ~ICWITliiLAliiT IfD AIHifilLfiNITD 1E

~

:~ ·=··

ır AlifilKA ır IHIAlilElKIEırl11ElifiNfiN ır AlifiiHI fi CÇfiNITD 1ElKfi (G 1El1fi~fiJOOfi

w~ @NJEWJfi

··~······'··

I. GİRİŞ:

A) Eski Yugoslavya'da Tarikatierin Tarihçesi:

ünümüze kadar Yugoslavya'da tarikatler hakkında derli toplu bir araştırma yapıl­mamıştır. Yapılan araştırmaların çoğu, ta­rikat veya tekkelerin son faaliyet durumla­

rını ve tekke şeyhlerini tanıtınakla yetinmişlerdir. Nitekim bir çok araştırmacının Osmanlı Impara­torluğunun çekirdeğinin oluşmasında, Avrupa'ya açılmasında, Islamın Balkanlar'da kalıcı olarak yer­leşmesinde aktif rol alan tarikatierin asıl gaye, he­def ve felsefelerini incelemeden, sadece son dö­nemlerde dejenerasyona uğramış şekliyle var olan tarikatierin zikir şekillerinden, mensup olduğu tari­katın dahi gerçek felsefesini tam anlamıyla kavra­maktan uzak şeyhlerin dedikleriyle yetinmeleri ko­nuya ne kadar yüzeysel yaklaştıklarının açık bir ifadesidir. Bu arada şunu da belirtmek gerekir ki; son dönemde bu konuyla ciddi şekilde ve derinliği­ne meşgul olan Alexandre Popoviç'in çalışmalanı Balkanlarda tasawufi hareketin gerçek manada anlaşılmasında genç araştırmacılara ışık tutacak niteliktedir. Bizim ise bu kısa etüt çalışmamızda daha ziyade, Balkanlarda ve bilhassa eski Yugos­lavya sınırları dahilinde tarikatierin rağbet görme­lerindeki sebeblerden, yayılış gayelerinden, özellik­lerinden, felsefelerinden ve halk üzerindeki tesirle­rinden ve bu tesirierin ne şekilde günümüzde yan­sıdığından söz etmeğe gayret sarf edeceğiz.

Bilindiği gibi her tarikatın temelinde "İsla­mı yaymak" ve "insan nefsini terbiye etmek" bulunmaktadır. Bu iki temel unsura öncelik verme oranı tarikatıere göre değişmektedir. Bazı tarikat­lerde Islamı yaymak birinci derecede önem taşır­ken, bazılarında aksine insan nefsini terbiye etmek hususunun ön planda geçtiği görülmektedir. Tari­katlerde görülen bu farklı anlayışın önemi üzerin­de durmak ve elde edilen olumlu veya olumsuz so-

Dr.Mehmet İBRAHİM

nuçları tesbit ederek, bugüne kadar gözardı edilen bazı ihtimaliere işaret etmek istiyoruz.

Yugoslavya'nın herhangi bir bölgesinde be­lirli halk kitlesi tarafından benimsenen tarikat, bir başka bölgede kökeni ayrı olan diğer bir halk kitle­si tarafından hor görülebiliyor. Buna biraz daha açıklık getirecek olursak, Arnavut'lar tarafından benimsenen tarikat, Boşnaklar, Pomak'lar-Torbeş­Jey-2 ve Türkler arasında pek benimsenmiyar veya bunun bazen aksi de olduğu görülebiliyor. Yugos­lavya'da farklı milli kökeniere sahip bu halk toplu­luklarının tarikatları seçmelerinde; önceden sahip oldukları kültür birikimi, örf, adet ve geleneklerin önemli ölçüde etki ettikleri görülmektedir. Bu say­dığımız milli değerlerin Balkanlar'da ve bilhassa Yugoslavya'da Islamın yayılmasında ve yerleşme­sinde ne derece önemli rol aldıklarını son zaman­larda yapılan ilmi çalışmalar da açık şekilde ortaya çıkarmıştır.

Bütün tarikatierin temelinde Allah'a ulaşma ve yaklaşma felsefesi bulunmaktadır. Ancak, bu tek hedefe ulaşmak için farklı methodlara başvur­dukları görülmektedir. Nitekim, "Allah'a giden

1. POPOVİÇ, A., L'islam Balkkanique- "Les musulman du Sud-est eurropeen la periode post- ottoman, üsteuro­pa institut, Berlin-ı986; Popoviç, A.-Veınsten, G., Les ordres mystıques dans !'islam,- "Les ordres mystiques musulmans du sud-est eurpeen dahs la periode post-ot­toman e", s.83-99, Paris-ı 986; Popovıç, A., "Les mu­sulmans du sud-est europeen dans la periode post-otto­mane", journal Asiatique, CCL.Xlll/3-4, Paris, ı975, s.3ı 7-360.

2. TORBEŞ-POMAK: Halk arasında islamiyeti kabul edip Makedonca ve Bulgarca konuşan halk topluluğuna ve­rilen addır. Devlet tarafından ise resmi olarak "Make­don veya Bulgar Müslümanlan" adlandırılmaktadır. Bu­na karşılık Pomak veT orbeşlerin çoğu kendilerini Türk olarak hissetmektedirler. Ancak son dönemlerde yapı­lan bilimsel araştırmalar gerek Pornaklarn gerekse Boş­nakların X-XL yüzyılda Balkaniara göçeden peçenek, Kuman Türk boylarından olduğu görüşü yaygındır.

Page 3: VAKlFLAR n·ergi si İÇİNDEKİLER - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D00143/1994_24/1994_24_IBRAHIMM.pdfVAKlFLAR n·ergi si XXIV. Sayı ISBN 975-19-0.900-7 Fiatı: 200.000 TL.KDV

292 Dr.Mehrnet İBRAHIM

yollar, varlıkların sayısı kadar çoktur"3 denil­mektedir. Bu yaygın olan deyimi, Kur'an da ; "AI-Iah'a varl?lak için vesilelere sarılın"4 ayetiyle aniatılmak istenen hususun bir başka ifadesi ola­rak görmek mümkündür.

Insanların yaratılışlarında kainatın sırrı ola­rak her ferd birbirinden farklı bir mizaca, düşünce­ye, duyguya ve şekle .sahip olarak yaratılmıştır. In­san şahsiyetinde kudret ve yaratıcılık derinleşip ·enginleştikce, bir ferdin ötekilerden farklılığı da fazlalaşır. Her birimizin bağımsız bir alem olduğu­muz fikri kendimizde hasıl olur.5 Ancak bunun ka­dar gerçek olan bir diğer husus ta insanın sosyal bir varlık olduğu gerçeğidir. Diğer bir deyişle, insa­nı toplum dışı bir varlık olarak görmek veya dü­şünmek mümkün değildir. Insan kendi fikir, duygu ve düşüncesini toplurnun diğer fertleri tarafından paylaşılmasını ve benimsenmesini de ister. O hal­de insan şahsiyetinin farkına varmak, hem de bir­liğin tadını çıkarmak ihtiyacını hissetmektedir. 6

Buraya kadar yaptığımız izahatlarla sergile­rneye çalıştığımız bu inceliği çok iyi kavrayan ta­sawuf ehli, tarikatler aracılığıyla bir yandan ferdin müstakil dünyasına (personalite, individualite), bir yandan da insanın sosyal varlık yapısındaki birlik ve beraberlik ünitesine halk kitlelerini peşine tak­ınayı başarmışlardır. Buna göre "tarikat" şeriat (Islam hukuku)'ın gösterdiği hedefe varmak için bir vesile veya takib edilen "yof', kişisel karektere gö­re de bir vaziyet veya tutumdur? Bundan dolayı "şeriat" asıarn hukuku) tek olmasına rağmen tari­katler çoktur.

Tarikatierin takib ettikleri method,8 zikir usulleri,9 siyasi (politik) tavırları 10 açısından bir ta­kım sınıflandırmalara tabi tutulduğu da görülmek­tedir. Fakat tarikatların sınıflandırılmasında temel ölçü olarak "bir tek Allah'a, Hz.Muhammed'in Peygamberliğine ve Kur'an-ı Kerim'in Allah'ın kitabı olduğuna" inanılması hususları alınmakta­dır. Bu üç esası temel alan tarikatlar "ehli kıble" (ehli sünnet) olarak kabul edilirken, bunun dışında kalanlar ise "batini" (ehli sunnet dışı) tarikatlar olarak görülmektedir. 11

Tarikatlarda görülen bu farklılıklara rağmen "ehli kıb/e" ve "batini" ayrımı yapmadan bütün tarikat hizmetlerinin iki noktada yoğunlaştığını söyliyebiliriz. Birincisi, Islamı yaymak, ikincisi fer­din (insanın) nefsani ve ruhani eğitimini sağlamak. Bu iki unsurdan birincisinin asli, ikincisinin de va­sıta unsuru olduğu görülmektedir.

Tarikatların asi! hedef olarak seçtikleri Islamı yayma hususunda oldukça başarı kazandıkları, bil­hassa son zamanlarda yapılan araştırmalarla orta­ya illnmuş durumdadır. Daha doğrusu bunların ba­şarısında, Islamı karşı tarafa tebliğ etme noktasın­da savaş ve kılıç yerine, gönüle hitabı tercih etme­lerinin önemli bir etken olduğu gözlenmektedir.

Tarikat mensupları islamı benimsetmek ve sevdirrnek için güzel konuşma, güzel davranış ve örnek yaşayış gibi her türlü meziyetlerini azami bir şekilde ön plana çıkarınışiard ır. 12 Bunların ikna yoluyla kabul etiirdikleri lslam kılıçtan ve vergiden kaçma gibi usullere dayalı suni davranışları aşarak samimi inanç şeklinde kendini göstermiştir.13 Bal­kanlar'da islamın kısa zamanda benimsenmesinde tarikat mensuplarının önemli ölçüde etkili olduğu irıkar edilemez bir gerçektir. Ne var ki, başlangıçta tarikatlar, Osmanlı devletinin Balkanlar'a yerleş­mesinde olumlu yönden hizmet etmişken, daha sonraki dönemlerde ise bazı tarikatlar onun çökü­şünü hıziandırma rolü almışlardır. 14 Nitekim bun­lardan biri Bektaşi tarikatıdır. Ondokuzuncu yüz­yılda Osmanlıların hasta olduğu bir dönemde orta­ya çıkan otorite boşluğundan istifade ederek bir takım isyanlara, suikastiere ve tertipiere öncülük ettikleri bilinmektedir. 15 Son zamanlarda ise tari­katları yücelten "i/mi" değerlerin yerine, hayalleri, hisleri ön plana geçirerek ve gerçeklik dünyası bir tarafa bırakılarak her şeyi keramet anlayışıyla açıklamaya çalışmaları, tarikatların gerilemesine ve yozlaşmasına sebep olmuştur.

B. Eski Yugoslavya'da Tarikat Hare­ketleri ve İslamın Yayılması:

Osmanlıların Balkanlar'a yerleşmesinde tek­kelerin ve tarikat şeyhlerinin üstlenmiş oldukları

3. Hadis (Hz.Muhammed'in sözü ve işi) olduğu söylen­mektedir. Bunun yanında tasavvuf ehlinin yaygın ola­rak kullandığı bir deyimdir.

4. Kur'an-ı Kerim, 5/3, Suudi Arabistan Krallığı bası­mevi, Medine 1987.

5. Hamidullah, Muhammed, Initiation a l'islam, Paris-1970, s.67.

6. Öztürk, Yaşar Nuri, Tasavvufun Ruhu ve Tarikat­ler, Sidre yayıncılık, lstanbul-1988, s.104.

7. Arnold, T.W., lntişarı Islam Tarihi, (Tercüme, A.Y.Ocak), Türk Tarihi Kurumu Basımevi, Ankara-1971, s.86.

8. Tarikatler izledikleri metocilara göre üçe aynlmaktadır: Tarik-i Ahyar, Tarik-i Ebrar, Tarik-i Şuttar . Bu esasa dayanarak "Ruhani" ve "Nefsani" olmak üzere de ikiye aynidıkları bilinmektedir.

9. Tarikatler zikir usullerine göre: Kıyam-i (zikirlerini ayak­ta yapanlar). Kuud-i (oturarak zikir yapanlar), Haf-i (zi­kirlerini gizli yapanlar), Cerh-i (zikirlerini sesli yapanlar) diye dörde ayrılmaktadır.

10. Politik esasa dayanan sınıflandırma da ise: Ortodoks (Ehli sünnet içi) ve Heterodoks (Ehli sünnet dışı) olarak aynlmaktadır. .

ll. Qzürk, Y.N., Tasavvufun Ruhu ......... s.l07.

12. Barkan, Ömer Lutfi, "Istila Devrinde Kolonizatör Türk Dervişleri ve Zaviyeler", s.279-353, Vakıflar.Dergisi, Sayı II, Ankara-1964.

13. Osmanlı idare sisteminde, Islamı kabul edenler "öşür", kabul etmeyenler gayr-ı müslim ise "cizye" vergisine ta­bidirler.

14. Öztürk, Y.N.,"Yugoslavya'da Tasavvufi Hayat ve Tek­keler", s.223-238, Türkiye Yazarlar Birliği Yıllığı, Ankara-1986.

15. Barkan, Ö. L, a.g.m., s.186.

Page 4: VAKlFLAR n·ergi si İÇİNDEKİLER - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D00143/1994_24/1994_24_IBRAHIMM.pdfVAKlFLAR n·ergi si XXIV. Sayı ISBN 975-19-0.900-7 Fiatı: 200.000 TL.KDV

ESKl YUGOSLAVYA SINIRLARI DAHILINDE TARtKAT HAREKETLERİ 293

görevler ve yaptıkları faaliyetlerin önemi ve derin­liği bilhassa son zamanlarda yapılan araştırmalarla gün ışığına çıkmaktadır.

Osmanlı fetihlerinin Balkanlardaki öncüleri ve ilk mimarları tarikat şeyhleri olmuştur. Türk­lslam tarihi bakımından büyük önem taşıyan Bal­kanlar'ın fetihinde çok dikkat çekici olan bir nokta vardır ki o da şudur; Balkanlar Osmanlı ordusu­nun gelip askeri açıdan feth etmesinden çok daha önce tarikat akıncıları tarafından bir anlamda feth edilmiş, diğer bir deyişle Osmanlı buraya geldiğin­de yerli halkın psikolojik olarak bu fethe hazır hale getirildiği son derece elverişli bir ortamla karşılaş­tı.16 Balkanlar'da Türk-lslam adına bir gönül fethi gerçekleştirenlerin başında özellikle Bektaşi'lerin önemli rol oynadığını, günümüzde dahi yol kav­şaklarında yüzlerce Bektaşi tekkesinin varlığın ko­ruması tle açıklamak mümkündür.

Bunun yanında yeni feth edilen topraklar­da, hırıstiyan halkın Osmanlı idaresiyle uyum sağ­lamasında tarikatierin kaynaştırıcılık (katalisatör) görevi yaptıkları söylenmektedir.17

Osmanlıların Balkanlarda kısa zamanda köklü bir şekilde yerleşmesini sadece buraya kadar bahsettiğimiz tarikatierin faaliyetlerine bağlamak, doğru değildir. Balkanlarda Osmanlı'larla birlikte Islam'ın yayılmasında tarikat şeyhlerinin önemi ol­duğu kadar, burada IX. ve X. asırda Orta As­ya'dan göç etmiş Peçenek, Kıpçak, Kuman, Avar ve Vardcrlot gibi Türk boylannın halen eski anane­lerini ka)betmedikleri, sahip olduklan bu örf, adet ve geleneklerin de Islamı kabul etmelerinde önemli katkıları olduğu görüşü yaygındır. 18 Çünkü, aynı milli değerlere bağlı birbirinden habersiz iki kardeş topluluğun karşılaşmasında ortaya çıkabilecek bir çok sorunun hallikolayca mümkün olabilmiştir.

X'dan XIV. yüzyıla kadar Balkanlarda Slav akıniarına maruz kalan bu Türk boyları büyük öl-çüde lisanlarını kaybetmişler, 19 fakat eski örf, adet ve geleneklerini devam ettirmişlerdir. 20

Onların bu şekilde örf, adet ve gelenekleri­ne sıkı sıkıya bağlı kalmaları onların kolayca Os­manlı idaresini ve Islam dinini benimsernelerine yol açmıştır. Nitekim özellikle B:ışnak w Pomak­lar'ın Islamı kabul etme hususu bu sebebiere bağ­lanmaktadır.21

Eski Yugoslavya'da Islamın yayılması hadi­sesinde bu yukarda saydığımız iki görüşün yanında üçüncü bir görüşe de yer verildiği görülmektedir. Nitekim bu görüşe göre; XIII-XIV. yüzyılda eski Yugoslavya topraklarının büyük bir bölümünde hakimiyetini sürdüren Bizans'ın zayıflamış olma­sıyla ortaya çıkan otorite boşluğu, toplumda kar­gaşa, yolsuzluk ve bir çok anarşi olaylarının yaşan­masına sebeb olmuştur.22 Bu kargaşa ve anarşi döneminde Slavların baskı ve yağmalarına maruz kalan Arnavutlar Osmanlıyı bir kurtarıcı olarak

görmüşlerdir. Bundan dolayı huzur ve sükünetin sağlanması için Osmanlı idaresine yardımcı olan Arnavutların büyük bölümü lslamiyetikabul etme­lerine vesile olduğu söylenmektedir.23

II. ESKi YUGOSIA VY A'DA OSMANLI DÖNEMİNDE TARİKATLERİN FAALİYET DURUMU:

Osmanlı Imparatorluğunun batıya· doğru fu­tuhatta gazilerle birlikte tarikat şeyhlerinin katıldı­ğını, yol kavşaklarında, boş ve tenha arazilerde tekke ve zaviyelerini kurarak, kısa zamanda bu bölgeleri dini, sosyal ve kültür merkezi haline ge­tirdiklerini söylemiştik. Görünüşte sadece bir dini kuruluş gibi sanılan tekkelerin, aslında yöre halkı­nın sosyal ve kültürel ihtiyaçlarını karşılayan bir kurum olarak ta faaliyet yaptıkları görülmekte­dir.24 Tarikatierin halk üzerine çok yönlü faaliyet­lerini gören zamanın Osmanlı idarecileri, tarikat şeyhlerine araziler bağışiayarak kendi bölgelerine yerleşmelerini istemişlerdir.25 Osmanlı dönemin­de tarikatierin dini, sosyal sanat ve eğitim alanla­rında yaptıkları çok yönlü faaliyetlerini ayrı nokta­lar halin&le izah etmeye çalışacağız.

A. Tarikatierin dini faaliyetleri:

Buraya kadar yaptığımız izahatlardan kolay­ca anlaşıldığı üzere tarikatler, Islamiyelin yerli halk tarafından benimsenmesiride önemli rol oynamış­lardır. Çoğu tarikat şeyh ve dervişlerinin "tekkeye gelen yol camiden geçer' prensibine bağlı kal­dıklarını göstermektedir.26

16. Okiç, Tayyib, ''Bir Tenkidin Tenkidi" ,s.221-255, A.Ü. tlahiyat Fakültesi Dergisi, Sayı 2, Ankara 1953.

17. Okiç, Tayyıb"Sarı Saltuk'a Ait Bir Fetva",s.43-59 ,A.Ü. Ilahiyat Fakültesi Dergisi, Sayı 1, Ankara 1952.

18. "Sari Saltuk" Bektaş-i müridi olduğu, asıl isminin Mu­hammed Buhari olarak söylendiği bilinmektedir. Okiç, T., "Sarı Saltuk .... s.46.

19. Hasluck, F. W., Bektaşi Tetkikleri, (Tercüme, Ragıp Hulusi), İstanbul Devlet Matbaası, İstanbul 1928, s.36.

20. Köprülü, Fuad, İslam Ansiklopedisi "Bektaşilik" maddesi, vol. 2, Ankara-1976.

21. Gölpınarlı, Abdülbaki,"İslam-Türk İllerinde Fütüwet Teşkilatı ve Kaynakları," (5.3-354), Lü. İktisat Fakül­tesi Mecmuası, yıl 1949-1950, sayı l-4,İstmbul 1951

22. Palikruşeva, -Tomovskki, K., "Les Tekkes en Macedo­ne aux XVIII et XIX siecle", s.203-211, Atti del seeon­do congresso internazionale di orte Turcka, (26-29 semtembre 1 963-Venezia) İn5titut universitario orienta­le, Napoli-1965.

23. Ha5luck, F.W., ............. 5.85. 24. Handziç, Mehmed, "İslamizacija Bosne i Hercegovine"

lslam5ka Dioniçka Ştamparija, posebno izdanije, 5.3-34, Sarejevo 1940.

25. Truhelka, Ciro, "Joş o testamentu gosta radina i o pa­tarenima", 5.363-382, Glasnik Zemaljskg Muzeja u Sa­rajevo, br. XXV, Sarajevo 1913; Okiç, T., "Bir Ten­kid ...... 5.232.

26. Handziç, M., ....... s.l8.

Page 5: VAKlFLAR n·ergi si İÇİNDEKİLER - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D00143/1994_24/1994_24_IBRAHIMM.pdfVAKlFLAR n·ergi si XXIV. Sayı ISBN 975-19-0.900-7 Fiatı: 200.000 TL.KDV

294 Dr.Mehmet IBRAHIM

Eski Yugoslavya'da tekke mimarisini incele­diğimizde, Bektaşi tekkeleri dahil içinde mescidi bulunmayan bir tekke mimarisine rastlanmamış­tır. 27 Osmanlının en uç köşelerine kadar teşkilati­nı götürmeyi başarmış olan tarikatler, insanın ru­hani ve nefsani değerleririe önem vererek, Islamın çevre halkı tarafından kolayca kabul edilmesine vesile olmuştur. Dini, ·rengi, ırkı ve düşüncesi ne olursa olsun, insan denilen varlığı laikiyle sevmek, hakkına saygı göstermek, hata ve kusurlarını hoş­görmek tekkenin en başta gelen gayelerinden biri olmuştur. Islamın insanlara karşı olan sevgi bağı­nın en açık şeklini tarikatlerde görüyoruz.

Nitekim, Kalkandelen (Tetova) Harabati Baba Bektaşi tekkesi külliyesinin (kompleksinin) mescid kapısı üzerinde yazılı "Bektaşi nefesi" bu-nun güzel bir örneğini teşkil etmektedir28 (Res. 1).

Nefes'in transkripsiyonu:

Talib isen ey üm mi eren/erin gel iıfanına

Olma nôdane mükaren gerçegin gel yanına

Can kulagınz aç ue mükemmel olanı dinle

Yaptıgın hayır duaları cihan sultanı kabul bu­yursun.

Günümüz Türkçesiyle :

Ey cahil, eger deruişlerin bilgisine ulaşmak istersen

Onlara (cahi/Jere) yakın olma gerçege dogru yak/aş

Ka/b kulagrnı aç ue mükemmel olanı dinle

Yaptıgın hayır duaları yaratıcın (Sultanın) kabul etsin.

Balkanlar'da yakın tarihlere kadar müslü­manların dini, sosyal ve kültürel yaşayış tarzını in­celediğimizde tasawufi motiflerin belirgin şekilde bulunması, çoğu ailede tarikat anlayış ve geleneği­nin devam ettiğini göstermektedir. Son dönemler­de yapılan araştırmalar, Osmanlıların Avrupa'ya açılmasında Bektaşi müridi "Sarı Saltuk"un çok önemli rol oynadığını29 hakkında hala bir çok ef­sanenin dilden dile dolaştığı görülmektedir. Sarı Saltuk (öl. 1264)30 tarihi olduğu kadar efsanevi bir şahsiyet olarak tanınması Balkanlarda yaşayan halk üzerinde ona atfedilen kerametten kaynak­lanmaktadır. Sarı Saltuk'un müslümanlar arasında sevildiği kadar hırıstiyanlarca da benimsenmiş ol­ması, mezarının yedi ayrı yerde olduğunun söylen­ınesi ve hatta kilise avlularında mezarının bulundu­ğundan bahsedilmesi, tarikat şeyhlerinin sahip ol­dukları yüksek hoşgörüyü göstermektedir.31

Balkanlarda tarikatların yayılmasında en önemli dervişlerden biri olarak zikrettiğimiz Sarı Saltuk'la başlayan gayret, Seyit Ali (ÖI. 1300) gibi bir çok tarikat şeyhi tarafından devam ettiril­miştir.32

Osmanlı Imparatorluğunun Balkaniara yap­tığı akınlar esnasında, gazilerle birlikte tarikat şeyhlerinin de bulunduğu bilinmektedir.33 Tarikat şeyhleri futuhat hareketlerine katılmanın yanında boş ve tenha arazilerde mürşitleriyle beraber yer­leşerek zaviye ve tekkelerini de inşa etmişlerdir. Tekkelerin çoğunlukla yol kavşaklarında, şehir çı­kışı ve girişini sağlayan yollar üzerinde kurulmuş olması bilhassa dikkat çekicidir. Buralarda her ge­çen yolcuya barınak ve yemek imkanı sağlanmış olması tarikatların insanlar arası dayanışmaya ne ölçüde önem verdiklerini göstermektedir.

Balkanlarda islamiyetin ilk tohumlarının ta­rikatlar tarafından atılması, tarikatların temel ilke­lerinden sayılan "derin insan seugisi, yüksek hoşgörü ue karşılıksız hizmeti" esas almış olma­ları ve bu hususun halkın dikkatini büyük ölçüde çekmiş olmasıyla açıklanabilir. Genelde bütün tari­katlar, ilkeleri itibariyle çok geniş ufuklu, insana sevgi ve saygıyı temel esas olarak göstermektedir. Tarikatlardaki bu özellik ve ta-rikat erlerinin bun­dan kaynaklanan tavırları, Müslümantarla Hıristi­yanlar arasında sevgi ve kaynaşma zeminin kurul­masında önemli rol oynamıştır.34 Özellikle tekke­lerin iktisadi ve sosyal alana önem vermeleri, din, dil, ırk farkı gözetmeksizin herkese toleranslı ve dürüst davranmaları yerli halk tarafından rağbet görmelerine vesile olmuştur. Tekkeler "hangi di­nin mensubu olursa o/sun"halkla karışıp kayna­şarak halk kitlelerini yönlendirmede önemli ölçüde rol oynamışlardır. Nitekim tarikatierin çevre halkı üzerinde tesirlerini gören zamanın Osmanlı dev­leti idarcileri, bu tür kolonizatör dervişlere ara­ziler bağışiayarak kendi topraklarında yerleşme-

lerini sağlamışlardır.35

Yukardaki "Nefes"in ilk dörtlüğünden ko­layca anlaşılacağı üzere;tekkelerin cehalete şiddet­le karşı çıktıkları, gerçeğe ve mükemmeliteye ulaş­manın sadece ilim ve irfan ile olabileceği, Allah'a karşı yapılacak her çeşit duanın ancak bu şekilde kabul olacağı fikri herkese tavsiye edilmektedir.

Tarikat şehleri halkın ilgisini çekebilmek için, tekketerde belirli günlerde herkese açık va­ziyette merasimler ve eğlenceler düzenlemişler-

27. Okiç, T., '"Sarı Saltuk. ............ s.51. 28. Radiç, A., "Naşi Turci", s.7-8, Novi Behar, XIII/19-22,

Sarajevo-1940. 29. Palikruşeva, G.-Tomovski K, "'Les Tekkes ....... s.22. 31. Lalaj, P., "Feja dhe gjuha Shqiiptare, s. 105-123, Stu­

dime Historike,nu.39, Triane-1969. 32. Hasluck, F.W., ........... s.885. 33. İbrahimi, Mehmet, "'Kalkandelen (Tetovo)"de·Harabati

Baba (Sersem Ali Baba) Bektaşi T ekkesi, s.42-56, Mil­li Kültiir, sayı 46, Ankara-1985.

34. İbrahimi, M., "Prilog kon teketo kako kulturno pros­vetna institucija vo zapadna Makedoniji ", s.87-98, Bi­orski Nauçni Sobiri, Xl, Zbornik, Tetovo-1991.

35. lbrahimi, M., Prilog kon ......... s.89.

Page 6: VAKlFLAR n·ergi si İÇİNDEKİLER - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D00143/1994_24/1994_24_IBRAHIMM.pdfVAKlFLAR n·ergi si XXIV. Sayı ISBN 975-19-0.900-7 Fiatı: 200.000 TL.KDV

ESKI YUGOSLAVYA SINIRLARI DAHILINDE TARIKAT HAREKETLERI 295

dir.36 Bu merasimler esnasında herkese parasız yemek dağıtıldığı ve ikramlarda bulunduğu bilin­mektedir.37

Tekkelerin bu gibi faaliyetleri Hıristiyan hal­kın dahi büyük ilgisini çekmiştir. Bu sebebiedir ki, tekkelerin Hırıstiyanlar tarafından ziyaret edilmesi geleneği günümüzde dahi devam etmektedir.

B. Tarikatierin Sosyal ve Eğitim Al­nındaki Faaliyetleri:

T ekkeler halk arasında dini yapılar olarak tanınmasına rağmen sosyal alanda faaliyet göste­ren kurumlar olarak da bilinmektedir. Nitekim, tekke komplekslerinde (külliyelerinde) semahane (zikir yapılan yer)'nin türbenin yanında aş evinin, misafir hanenin, konak yerlerinin yiyeceklerin de­po edildiği yerler ve hayvanları barındırmak üzere ahırların bulunuşu, tekl<elerin dini yapılar kadar aynı zamanda sosyal yapı özellikleri taşıdıklarını da göstermektedir. Tekkelerin bu çok yönlü faali­yetlerini günümüzde en iyi şekilde aksettiren Kal­kandelen (Tetova) Harabati Baba Bektaşı tekkesi ile Ohri'de Z"'ynel Abidin Halveti tekkesi (Res.2) sayılmaktadır. Bu iki tekkede geçtiğimiz yüzyıl, herkese günde bir defaya mahsus olmak üzere ye­mek dağıtıldığı söylenmektedir. 38

Bu gelenek Yugoslavya'da diğer tarikatiere ait tekkelerde bayram günleri, ramazan ve aşure aylarında din, dil, ırk gözetmeksizin arzu eden herkese iftar sofraları kurulduğu ve aşurenin dağı­tıldığı bilinmektedir.39 Günümüzde bazı tekketerde Ramazan aylarında halk tarafından iftar getirilme­si ve aşure aylarında aşurenin dağıtılması eski ge­leneğin hala devam ettiğini göstermektedir. Belirli köy ve kasabalarda halk kendileri arasında bir sıra koyarak tekkeye iftar götürme geleneğini devam ettirmektedirler. Tekkeye götürülen bu iftar yeme­ğinden sadece tekke hizmetinde bulunanlar, kasa­ba veya köyde misafir olanlar faydalanabilirler.

Tekkelerin bu gibi sosyal hizmetleri yanın­da, yolda kalmış, fakir ve kimsesizlere de kapısını açık tuttuğu, bunlara tekke şeyhleri tarafından me­ziyetlerine (becerilerine) göre görev verildiği bilin­mektedir.40 Nitekim tekketerde buna bağlı olarak çeşitli zanaat ve sanat faaliyetlerine de yer veril­miştir. T ekkeler aynı zamanda, ölüm hastalığına yakalanan, ruhani bunalım geçiren ve çaresizlik içinde kalan kimselerin derdine derman arayan hayır kuruluşları gibi de faaliyet göstermişlerdir.

Tekkelerin din, dil, ırk farkı gözetmeksizin herkesin derdine çareler araması, farklı din men­supları tarafından da ziyaret edilmesine ve ilgiyle izlenilmesine de vesile olmuştur.

Osmanlı döneminde Yugoslavya'daki mev­cut tekketerde eğitim alanına büyük ölçüde önem verildiği görülmektedir. Tekketerde kalabalık sayı­da Derviş ve müridierin bulunması belirli bir tasav-vufi eğitime tabi tutulduklarını göstermektedir.41

Nitekim tekke kütüphanelerinde zengin bir kitap katalogunun bulunması bu düşüncemizi doğrulaycı niteliktedir. Te kk e kütüphanelerinde tasawuf eser­lerin yanında, tefsir, hadis, edebiyat, coğrafya, ta­rih ve hatta astroloji kitaplarının dahi bulunması, ilmin her çeşidine önem verdiklerini hatırlatmakta­dır. Fakat buna rağmen, tekkelerde sıralı bir eğiti­min yapıldığından söz etmek imkansızdır. Sadece "Asitane" statüsünde olan tekkelerde sıralı bir eğitimden söz etmek mümkündür. Bektaşi tekke­lerinden görev yapan şeyhlerin büyük bir ihtimalle Dirneteka (Yunanistan) Bektaşi asitanesinden,42

Halveti tekkelerinde görev yapanların ise Prizren Halveti asitanesinden, diğer tarikatiere ait tekke şeyhterin ise Istanbul, Konya ve Bursa asitanele­rinde eğitim gördükleri kaynakların verdiği bilgiler arasındadır. 43

C. Tarikatierin Kültür ve Sanat Alan­larındaki Faaliyetleri:

Osmanlı döneminde Yugoslavya'da tekkele­rin kültür ve sanat merkezi olarak faaliyet göster­diklerini, günümüzde en bariz bir şekilde aksetti­ren Kalka.ı:ıdelen (T etova) H arabati Baba Bektaşi Tekkesi, Usküp (Skopje) Rufai T ekkesi (Plan 1), Prizren Halveti T ekkesi ve Struga Hayati Baba Halveti T ekkesi sayılmaktadır. Bütün bu tekketer­de tarikat felsefelerini ifade eden şiirlerin değişik yazı çeşitleri (Sülüs, Nesih, Talik,)'yle yazılmış ol­ması gelişmiş bir edebiyat ve hat sanatının var ol­duğunu göstermektedir. Özellikle Harabati Bektaşı tekkesinin duvar yüzeylerinden Bektaşi nefesleri­nin, panolar içinde yer alan yazılış şekli, edebiyat ve hat sanatının en güzel örneklerini teşkil etmek­tedir (Res.3). Turabi44 gibi meşhur Bektaşi şairle­rinin "Nefes" leri bulunması ilgi çekicidir. T ekke yapılarının inşa tarihleri rakamlarla değil, ebcet hesabıyla verilmiş olması, Bektaşilerin şiirde ne kadar usta olduklarını göstermektedir.

Bazı tekketerde süsleme ve resim sanatına da önem verildiği görülür. Ahşap, alçı ve taş üzeri­ne işlenen bitkisel motifler ve geometrik figürler­den tekke şeyhlerinin ince ruhlu bir şahsiyete sa-

36. Hafı;;, Nimetuİlah, "Yugoslavya'da Bektaşi Tekke­leri", s.57-66, "Çevren", N/11, Priştine -1976.

37. Palikruşeva, ".-Tomovski, K., "L~s Tekkes .... s.206. 38. Oy, Aydın, "Kalkandelen'de Harabati Baba Tek­

kesi", s.18-29, "Çeviren" 8/4, Priştiııe 1980. 39. Palikruşeva, ".-Tomovski, K., Les Tekkes ....... s.208. 40. Kara, Mustafa, Tekkeler ve Zaviyeler, Dergah ya­

yınları, İstanbul 1980, s.126. 41. T rifunovslli, J.F., "O tekijaına u donjem slivu Bregalni­

ce", s.255-258, Prilozi za Orientalnu Filozofiju, nu. 12-13, 1962-1963, Sarajevo 1965.

42. Okiç, Tayyib, "Bir Tenkid ........... s.231. 43. Elezoviç, Glişa, "Dervişki Redovi Muslimanski Tekije u

Skoplju'·, s. 9-19, Glasnik Stara Srbija, Skopje 1925. 44. Ergun, Saadettİn Nuzhet. Bektasi Sairleri, Devlet

Matbası, İstanbul 1930, s.37. · ·

Page 7: VAKlFLAR n·ergi si İÇİNDEKİLER - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D00143/1994_24/1994_24_IBRAHIMM.pdfVAKlFLAR n·ergi si XXIV. Sayı ISBN 975-19-0.900-7 Fiatı: 200.000 TL.KDV

296 Dr.Mehmet IBRAHIM

hip oldukları anlaşılmaktadır. Bunun yanında tek­keterde duvar resimlerine rastlanması resim sana­tına da verilen önemi hatırlatrnaktadır.

Yugoslavya'da hemen hemen bütün Mevle­vi tekkelerinde ve bazı Bektaşi ve Rufa! tekkelerin­de dahi musik! aletlerine rastlanmış olması geliş­miş bir musiki sanatının 'Zarlığını işaret etmekt~dir.

Tekkelerin bu çok yönlü faaliyetlerine ce­vap verecek bir tekke mimarisinin de kendiliğin­den geldiğini söylüyebiliriz. T ekke kililiyesi içinde­ki yapılar, bazen gelişi güzel bazen de sistematik bir proğrama tabi tutularak inşa edilmişlerdir.45 Nitekim, Ha ra bati Baba Bektaşi T ekkesi içindeki yapıların dini ve sosyal amaçlı olmak üzere iki bö­lümde inşa edildiğini ve dini yapıların güneyde, sosyal yapıların da kuzeyde oluşu, bu iki hedefe yönelik belirli bir plan ve proğrama göre inşa edil­diklerini göstermektedir.

Sonuç olarak tekkelerin, o dönemde vermiş oldukları bu çok yönlü hizmet ve faaliyetlerin gü­nümüzde bir çok sosyal kuruluş tarafından ancak karşılanabildiğini söylemek gerekir.

III. ESKİ YUGOSLAVYA'DA MEVCUT TARiKATLER VE TEKKELER:

Eski Yugoslavya sınırları dahilinde tarikat, tekke ve tasawufi hayatın belkide en hareketli ol­duğu kısımlar Bosna-Hersek, Makedonya ve Ko­sova bölgeleri sayılmaktadır. Bu bölgelerde tari­katierin yayılış ve yerleşme hadisesinin temelinde burada var olan milli unsur ve karakterlerin önem­li tesirleri görülür. Örneğin, bilhassa Arnavutlar ta­rafından benimsenen Bektaşi tarikatı, istisnaları dışında Boşnaklar, Türkler ve Pomaklar arasında hor görülmüştür. Buna karşılık Boşnaklar tarafın­dan rağbet gören Mevlevi, Halveti, Kadiri ve Nakşibendi tarikatleri Arnavutlar arasında pek rağbet görmemiştir. Türkler ve Pomaklar arasında bilhassa Halveti, Rufa!, ve Nakşibendi tarikatleri daha yaygındır.

Tarikatierin milli unsur ve karektere göre bu dağılım şeklinin tesadüfi olmadığı kanatindeyiz. Bu halk topluluklarının tarikatleri seçmelerinde milli değerler, örf, adet ve gelenek gibi kültür biri-kimleri önemli derecede rol oynamışlardır.46 Aynı zamanda bu halk topluluklarının Osmanlı idare sisteminde üstlendikleri görevlerin de, tarikat seç­melerine tesir ettiği görülmüştür. Tarikatierin milli ve kültür birikimlerine göre dağılım şeklini daha iyi anlayabilmek için, Osmanlı'dan önce eski Yugos­lavya'da hangi milli ve kültür değerlerinin bulundu­ğu, siyasi ve sosyal hayatın ne durumda olduğunu iyi bilmek gerekir. Yoksa bu gibi değerleri göz önünde bulundurmadığımız takdirde tarikatierin farklı milletler arasındaki dağılımı hakkında yapa­cağımız tespitler pek isabetli olmayabilir.

Arnavutların büyük çoğunluğu Bektaşi tari­katini ve bu tarikat aracılığıyla Islamı benimsemiş olmaları, onların Osmanlılar döneminde, Bektaşi

tarikatinin bir uzantısı olan "yeniçeri" müessese­sinde aktif rol almış olmalarıyla açıklanabilir.47 Bunun yanında uzun zaman Slav akıniarına maruz kalan Arnavut'ların Osmanlıyı kurtarıcı bir unsur olarak görmeleri, islamı kitleler halinde kabul et­melerine vesile olmuştur.48

Buna karşılık Boşnaklar ise; Mevlevi ve Halveti tarikatının hakim olduğu Osmanlı saray çevresiyle yakın ilişki içinde olmaları sebebiyle, bunların daha ziyade Mevlevi ve Halveti tarikatle­rini seçmelerine sebep olmuştur. Boşnakların Os­manlı idaresinde bu üst görevlere getirilmeleri ge­rek savaş kabiliyetleri ve fiziki yaratılışlarının uy­gun olması, gerekse Osmanlıya karşı sadakatların-dan kaynaklanmaktadır.49

Türklerin büyük bir kısmının Halveti tarika­tına rağbet göstermesi, Türk insanının anlayış ve geleneğine Halveti tarikatının yakın oluşu ve Os­manlı padişahlarının çoğunun Halveti tarikatında olmasıyla izah edilebilir. Türkler -arasında Bektaşi tarikatına karşı tavır alanların bulunması, Bektaşi şeyhi Balım Sultan ile başlayan Osmanlı-Bektaşi çekişmesinden kaynaklandığı kanatindeyiz. Günü­müzde Türkler arasında Bektaşi tarikatı ve hatta Bektaşi mensubları dahi hor görülmektedir.

Yugoslavya'da tarikatierin coğrafi bölgelere göre dağılımı biraz önce bahsettiğimiz milli unsur­ların yerleşim bölgelerine göre farklılık göstermek­tedir. Bosna-Hersek'te Boşnak'ların yaşadığı böl­gede Mevlevi, Nakşibendi ve Halveti tarikatının yaygın olduğu görülmektedir. Dolayısıyla bu böl­gede inşa edilen tekkelerin çoğunluğu bu tarikatle­re aittir. Çoğunlukta Arnavut'ların ve Türk'lerin yaşadığı Kosova bölgesinde Bektaşi ve Halveti ta­rikatinin Ticani, Sa'di, Sinani ve Hayati şubelerine ait tekkeler yaygındır. Türklerin, Arnavutların ve Pornakların yaşadığı Makedonya bölgesinde ise; Halveti tarikatının Hayati kolu, Bektaşi ve Rufa'i tarikatleri yaygın bir şekilde bulunmaktadır.

Osmanlı döneminde eski Yugoslavya top­raklarında yayılan ve faaliyet gösteren tarikat ve tekkelerin sayısı hakkında kesin bir bilgiye sahip değiliz. Evkaf kayıtlarından, vakfiyelerden, tekke yapılarının kalıntılarından müslümanların yaşadığı hemen hemen her köy ve kasabacia bir tekkenin var olduğu anlaşılmaktadır. Bugün ise Yugoslav­ya'da 144 adet tekkenin faaliyet göstermesi,50

45. İbrahimi, M., "Harabati Baba Tekke vo Tetovo", "El­Hilal, İslamski Kulteren i informativen vesnik, god.3,br.l3, Mart-1990, Skopje, s.7.

46. Hafız, N., ''Yugoslavya'da ... s.59. 47. Öztürk, Y.N., "Yugoslavya'da Tasavvufi.. ..... s.235. 48. Hafız, N., "Yugoslavya'da Mevlevi Tekkeleri", s.l73-

178, Mevlana ve Yaşama Sevinci, Konya Turizm Derneği Yayını, Ankara- 1978.

49. Ayverdi, Ekrem Hakkı, Avrupa'da Osmanlı Mimari Eserleri, cilt 3, kitap 3, Fetih Yayınlan, Istanbul -ı 981, s. 108.

50. "Yugoslavya İslami Tarikat ve Dervişler Birliği" başkan-

Page 8: VAKlFLAR n·ergi si İÇİNDEKİLER - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D00143/1994_24/1994_24_IBRAHIMM.pdfVAKlFLAR n·ergi si XXIV. Sayı ISBN 975-19-0.900-7 Fiatı: 200.000 TL.KDV

ESKI YUGOSLAVYA SINIRLARI DAHILINDE TARIKAT HAREKETLERI 297

zengin bir tasawufi hayatın burada var olduğunu göstermektedir.

Yaptığımız inceleme sonucu faaliyetlerine devam eden tarikatierin sayısı sadece 8'dir. Bazı araştırmacılar ise Sa'di, Sinani ve Ticani gibi Hal­veti tarikatinin şubelerini bir başka tarikatmış gibi düşündüklerinden tarikat sayısını ll olarak ver­mektedirler.51 Kanaatimizce bu tespit doğruyu yansıtmamaktadır. Tarikatler, gerek Osmanlı dö­neminde (1385-1812) gerek Krallık Yugoslav­ya'sında (1918-1941) gerekse Komünist dönemi Yugoslavya 's ında (1945-1990) yaşayan Boşnak, Arnavut, Türk, Pomak ve Hatta islamiyeti kabul eden çingeneleri siyasi, sosyal, kültürel bakımın­dan etkisi altında tutmuşlardır. Müslüman halkın üzerinde günümüzde dahi tesirleri hissedilen tari­katler arasında; Bektaşi, Halveti (Sa'di, Sinani, Ticani, Hayati), Rufal, Mevlevi, Nakşibendi, Kadiri ve Melami tarikatlerini sayabiliriz. Fakat, faaliyet yönünden daha aktif ve belirli bir kalabalık halk kitlesini peşinde sürükleyen tarikatler arasında Bektaşi, Rufal, Halveti, Mevlevl ve Nakşibendi ta­rikatlerini gösterebiliriz.

1. Bektaşi Tarikatı: Osmanlı siyaset taı'lhine damgasını vuran

ana kuruluşlardan biri Bektaşi tarikatıdır. Osmanlı Imparatorluğunun kuruluşu, yükseliş ve düşüş dö­nemlerinde Bektaşi tarikatının aktif rol aldığını, Yeniçeri Ocağının da Bektaşilerio fikri ve ürünü olduğunu yukarıda söylemiştik. Osmanlının ilk dö­nemlerinde, Yugoslavya'da diğer tarikatiere göre halkın büyük çoğunluğunun Bektaşi tarikatına mensup olduğu görülmektedir. Başlangıçta, Bek­taşi tarikatına gösterilen bu yakın alaka, bu bölge­lerde islami hareketin ilk olarak Bektaşi misyoner­leri ile başlatılmasından kaynaklanmaktadır. Bu­nun yanında diğer bir görüş te, Yeniçeri ocağına alınan gençlerin çoğunun bu bölgelerden seçilme­si, Yeniçeri müessesesinin ise Bektaşi tarikatının bir uzantısı olması sebebi, Bektaşi tarikatının ter-cih edilmesine vesile olmuştur. 52 Her iki görüşü savunanlann ortaklaşa kabul mikleri lusus; XVIII. yüzyıl sonuna !<adar Yugoslavya'da bilhasa Makı­danya ve Kosova bölgeS.nde halkın büyük çoğunlu­ğu Bekiaşi tarikatine mensup olduğu fikridir. Evkıf kayıtları ve tarihi belgEler üzerine yapılan araştırma­lar, hemen hemen her l<öy ve kısabada bir Bektaşi tekkesinin gösterilmesi, biraz ön:e bahsettiğimiz gö­rüşleri doğ~ulamaktadır XIX yüzyılın sonuna kadar Makedon)a ve Kosova bölgesinde Bektaşi tekkaleri­nin Dimetoka (Yunanistan) Bektaşi asithanesine bağlı olarak faali)et yaptıkları bilinmekta::lir. 53

Bektaşi tarikatının ikinci Pir! olarak tanınan Balım Sultan (ÖI.1516) ile baş gösteren Osmanlı­~-ektaşi sürtüşmesi, II.Sultan Mahmut (01.1745)'un Yeniçeri ocağını kapatması ve Bek­taşi tarikatını yasaklaması, daha önce baş göste-ren sürtüşmeler silahlı çatışmalara dönüşmüştür.54 XVIII. yüzyıldan sonra Osmanlı Imparatorluğu'nun

zayıflamaya yüz tutrnası, bu bölgelerde devlet oto­rite boşluğunun baş göstermesine sebeb olmuş­tur. Bunu fırsat bilen bazı bölge idarecileri Osman­lı devletiyle Bektaşi anlaşmazlığını körüklüyerek Bektaşi tekketerini kendi siyasi ve şahsi amaçları doğrultusunda yönlendirmeye çalışmışlardır. Bu gibi hadiselerin en güzel örneğini Kalkandelen Harabati Baba Bektaşi tekkesinde görmekte­yiz(Res.4). Zamanın Kalkandelen idarecisi Recep Paşa-bey kendi siyasi emelleri için Harabati baba tekkesini bir askeri üs olarak kullandığı bilinmekte­dir. Kalkandelen'de Osmanlı devletine karşı Recep Paşa ile başlayan i_~yan haraketleri; Oğlu Abdür­rahman Paşa-bey (01.1838) döneminde de devam etmiştir.55 Bu ve benzeri gibi Bektaşi tekketerinin düzenledikleri isyanlar daha ziyade batı Makedon­ya, Kosova ve Arnavutluk'ta baş göstermesi bil­hassa dikkat çekicidir. Osmanlı'nın Balkanlardaki son dönemlerinde Arnavutların Osmanlıya karşı başlattıkları isyanlarda Bektaşi tekkalerinin parma­ğı olduğu fikri yaygındır. 56 Nitekim, XIX. yüzyılın sonlarına doğru Bektaşi tarikatına mensup olanla­rın büyük bir çoğunluğu Arnuvat asıllı olduğu söy­lenmektedir.57 Bu dönemde Bektaşi tekketerinin üniversel anlayıştan belirli bir milli kisfeye bürün­dükleri görülmektedir. Bu gibi hadiseler, Bektaşi tarikatının Arnavutlar dışında bir çok taraftarını kaybetmesine vesile olmuştur (Res.5).

XIX. Yüzyılda Makedonya ve Kosova böl­gelerinde siyasi ve sosyal alanda halkı büyük ölçü­de yönlendiren Harabati Baba Tekkesi (Res:3) XX. yüzyılda halktan gereken desteği görarneyin­ce halk üzerinde eski otoritesini yitirmiş, zamanla şeyh ve dervişlerin 1920 yılında tekkeyi terketme­leriyle faaliyeti son bulmuştur. T ekke 1968'de onarılarak turistik amaçlar için kullanılmaya baş­lanmıştır (Res.6,7). Devlet tarafından 1949-1950 yılları arasında kamulaştırılan Vakıf malları son za­manlarda çıkan yeni bir kanunla asıl sahiplerine iade edilmesi söz komısudur. En kısa zamanda T ekkenin eski faaliyetine döneceğini zannediyo­ruz. Bektaşi tekkalerinin kapanmalarındaki sebeb, Bektaşi şeyhlerinin ilmi gerçeklerden ve halkın di­ni ihtiyaçlarına cevap vermekten uzak oldukların­dan kaynaklanmaktadır.

lığını ve aynı zamanda Prizren Rufai T ekkesi şeyhliğini yapan Cemali Efendi'nin bize sunmuş olduğu kayıtlar-dan tesbit edilmiştir.

51. Popoviç, A., "Les ordes mystiques musulmans du sud­es! evropeen dans la period e post - ottoman", s. 63-95, Popoviç A-Venstein, G; Les Ordes Mistiques Dans L"islam, Paris 1986.

52. Hasluck, F.W., a.g.e., s.86. 53. Morina, İrfan, "Kosova Salnamesinde Kalkande­

len Kazası-1894", s.73-85, "Çeviren", yıl V, No.16, Priştine 1977.

54. lbrahimi, M., "Prilog kon ......... s.91. 55. Hasluck, F.W., a.g.e., s.56. 56. Palikruşeva, ".-Tomovski, K., "Les Tekkes ..... s.208. 57. Hasluck, F.W., a.g.e., s.51.

Page 9: VAKlFLAR n·ergi si İÇİNDEKİLER - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D00143/1994_24/1994_24_IBRAHIMM.pdfVAKlFLAR n·ergi si XXIV. Sayı ISBN 975-19-0.900-7 Fiatı: 200.000 TL.KDV

298 Dr.Mehmet IBRAHIM

Osmanlıların 1912 yılında Yugoslavya top­raklarını terk etmesiyle burada yaşamına devam eden müslümanların Bektaşi tarikatına karşı rağ­betinin azaldığını görmekteyiz. Çoğu Bektaşi tekke­sinin Nakşibendi veya Halveli tarikatine dönüştürül­mesi bu görüşümüzü doğrulayıcı niteliktedir.

Kırallık dönemi Yugoslavya'sında (1918-1941) Bektaşi tekkeleri halk üzerindeki tesirini kaybetmeye devam etmiş ve bir çok tekkenin şeyhler tarafından terkedilmesiyle harabeye dön­müşlerdir. Bektaşi tekkelerini ayakta tutabilecek maddi gücü temin edemeyen şeyh ve dervişler ya­şadıkları evlerinde faaliyetlerine devam ettikleri bi­linmektedir.

Komünist dönemi Yugoslavya'sında (1943-1990) Bektaşi tekkelerinin etki alanı daha da da­ralmaya devam etmiştir.58 Bu dönemde Bektaşi tekkeleri Arnavutlar arasında da büyük ölçüde desteğini kaybetmiş, buna karşılık çingeneler ara­sında rağbet görmeye başlamıştır.

Günümüzde Yugoslavya'da faaliyetine de­vam eden Bektaşi tarikatlarından Dzakovica Üs­küp (Skopje), Manastır (Bitola) (Res.8), Pirlepe'ye bağlı Kanatlar köyü tekkelerini sayabiliriz. Üs­küp'teki Bektaşi tekkesi burada yaşayan Çingene­ler (Romlar) tarafından faaliyeti devam ettirilmek­tedir. Çingenelerin sembolu haline gelen bu tek­ke, diğer iki Bektaşi tekkesine nazaran daha fazla mensubu ve daha aktif bir rol oynadığını söyliyebi­liriz. Nitekim bu tekkede çingenelerin siyasi ve kültürel faaliyetlerini yürüttüğü bilinmektedir.

Dzakovica'daki Bektaşi tekkesinin de belirli günlerde zikirlerine devam ettiği, ancak halk ara­sında gereken ilgi gösterilmediği bilinmektedir. Son yıllarda Kosova Islam Birliği Meşihatının bu bölgelerde başlatıldığı yoğun faaliyetler sonucu bir­çok Bektaşi tarikatı mensubunun tekkeyi terk edip cami ile yakın alaka kurmasına sebep olmuştur.

Pirlepe'ye bağlı Kanatlar köyündeki Bektaşi tekkesi, son şeyhin 1988 yılında ölmesiyle kapan­mış durumdadır. Bu tekkenin sadece belirli günler­de açıldığı (aşure ayında), diğer zamanlarda ise ka­palı olduğu söylenmektedir.

Son dönemlerde halkın Bektaşi tarikatını küçük görme ve alaycı gözle bakma hadisesi var­dır. Bundan dolayı Bektaşi tarikatı mensuplarının dahi Bektaşi mensubu olduklarını halk arasında gizledikleri görülmektedir.59 Bunun sebebi de, halk arasında Bektaşi tarikatı Aleviliğin bir uzantısı olduğu fiki hasd olmuş, bu da Eektaşilerin diğer müslümanlararasında dı~ anmasına vesile olmuştur.

2. Halveti tarikatı:

Halveti tarikatı, adını kurucusu Ebu Abdul­lah Siracuddin Ömer b. Ekmeluddin El-Halveti (Öl.1349)'den almaktadır.

Yugoslavya'da Halveti tarikatı diğer tarikat­Iara nazaran halk üzerinde etkisi daha fazla görül-

m ektedir. T ekkeler üzerine yaptığımız incelemeler burada en hakim tarikatın Halveti'lik olduğunu göstermiştir. Esasen Bektaşi tarikatının ardından Yugoslavya'da en büyük hizmetleri Halveti ve Rufal tarikatlerinin verdiği bilinmektedir. Halveti tekkeleri Yugoslavya'nın her bölgesinde ve her halk kitlesinde taraftar bulması, bu tarikatın ne ka­dar yaygın olduğunu göstermektedir. Yugoslav­ya'da Halveti tarikatının Sa'di, Ticani, Hayati ve Sinani kollarının (şubelerinin) rağbet gördüğü an­laşılmaktadır.

Halvetilik Yugoslavya'da farklı zümreleri te­siri altına alabilme özelliğini gösteren ender tari­katlerden biri sayılmaktadır.

Halveti tarikatı Yugoslavya'ya yerleşmesi, tarikatın ikinci piri Seyid Yahya Şirvani (Öl.1457) döneminde olduğu söylenmektedir.60 Günümüzde Yugoslavya'da 27 halveti tarikatına mensup tekke­nin faaliyetine devam ettiği bilinmektedir. Bu söy­lediğimiz tekke sayısı Halveti tarikatının değişik şubelerine aittir. Bu tekkelerden 10'u Sa'di, 9'u Hayati, 6'sı Ticani ve 3'ü Sinani gibi Halveti şube-lerinden sayılmaktadır.61

Halveti tarikatına ait bu şubelerin bölgelere göre dağılımı şöyledir: Hayati koluna ait tekkelerin çoğu Batı Makedonya ve Kosova bölgesinde bu­lunmaktadır. Bu şubelere ait tekkelerden gerek fa­aliyetleriyle gerek mimarisiyle en önemli olarak gördüğümüz Ohri "Zeynel Abidin" Tekkes'dir (Res. 9). Ohri'nin merkezinde külliye (kompleks) ha­linde olan bu tekke geniş bir alanı kapsamaktadır. Külli~ içinde cami, semahane, türbe, misafirhane, şadırvan ve derviş evi gibi yapılar bulunmaktadır.

T ekkelerde belirli günlerde yapılan zikir ayinleri halk arasında ve hatta yabancı turistler ta­rafından ilgiyle izlenmektedir. T ekkenin halk ara­sında ilgisi gün geçtikçe çoğaldığı ve gençleri ken­di safına çekmeyi başardığı ve yeni yeni üyelere sahip olduğu gözlenmektedir.

Hayati kolunun ikinci önemli tekkelerinden biri Struga'daki Halveti Tekkesi sayılmaktadır (Res. 10, ll). Bu tekkenin de büyük bir canlılıkla faaliyetine devam ettiği görülür. Tekkede mescid, semahane, türbe ve misafir odası bulunmaktadır. T ekkede belirli günlerde tasavvufi sohbetler ve zi­kirler yapılmakta, halk tarafından da ilgiyle izlen­mektedir. Kırçova (Kiçevo)'da Halveti tarikatının Hayati koluna bağlı olan tekke, belirli aralada faa­liyetine devam etmektedir. Halk üzerine etkisi bi­raz önce saydığımız Ohri ve Struga tekkelerinden daha azdır. Kırçova tekkesinde ilginç olan husus semahanenin yazlık ve kışlık bölümlerinin olması­dır. Yaz mevsimlerinde yapılan zikirler, tekke avlu-

SS. Palikruşeva, G.-Tomovski, "Les Tekkes .... s.206.

59. Gölpınarlı, A., Türkiye'de Mezhepler ve Tarikat­ler, İstanbul 1969, s.l38.

60. Öztürk, Y.N., 'Yugoslavya'da Tasavvufi. ........ s.234.

61. Hafız, N., 'Yugoslavya'da Mevlevi. ..... s.l76.

Page 10: VAKlFLAR n·ergi si İÇİNDEKİLER - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D00143/1994_24/1994_24_IBRAHIMM.pdfVAKlFLAR n·ergi si XXIV. Sayı ISBN 975-19-0.900-7 Fiatı: 200.000 TL.KDV

ESKI YUGOSLAVYA SINIRLARI DAHILINDE TARIKAT HAREKETLERI 299

suncia şadırvan etrafında sedirlerle çevrili ve ahşap çıtalarla örtülü semahanede yapılmaktadır. Rodo­viş'te Hayati koluna bağlı bir tekkenin olduğu an­cak maddi imkansıziıkiardan tekkenin onarılama­dığı ve zikirlerin şeyhin evinde yapıldığı söylen­mektedir. Makedonya'da Hayati koluna bağlı tek­keler merkezi, Kırçova'daki şeyhe bağlı olarak faa­liyetine devam etmektedir.

Ticani koluna ait Halveti tekkeleri ise daha ziyade Kosova ve Doğu Makedonya'da yaygındır. Kosova bölgesinde, Prizren, Dzakoviça ve Mamu­şa'da faaliyetlerine devam eden Ticani koluna ait Halveti tekkeleri, Makedonya'daki tekkelerden da­ha aktif durumdadırlar.

Halveti tarikatının Sinani koluna ait tekke­ler Pirizren ve Dzakovica'da bulunmaktadır. Sinani kolunun şeyh silsilesi, Halveti Şeyhi Yusuf Sünbül Sinani'ye (Öl. ı529) bağlanmaktadır. 62

Halveti tarikatının Sa'di koluna ait tekkeler de Bosna Hersek ve Kosova bölgelerinde daha yaygındır. Sarayeva'da "İskender Paşa Tekkesi", Bjelina'da "Şeyh Seyfina Tekkesi" Prizren'de Sa'di tekketeri bunların en güzel örneklerini teşkil etmektedir.

Halveti tarikatınında toplu olarak yapılan zi­kirlerine "devran" denilmektedir.

Halveti tarikatının yukarıda saydığımız şu­beleri bir felsefeyi ve aynı manayı ifade etmekte­dirler. Farklı isimlerde adiandıniması da tekkenin kurucusu olduğu şeyhin isminden kaynaklanmak­tadır. Halveti tarikatının şubelerini farlı bir tarikat­mış gibi göstermek bizce yanlıştır. Nitekim bazı araştırmacılar bu hatayı bilerek veya bilmeyerek tekrarladıkları görülür.

3. Rufai tarikatı:

Rufal tarikatı en eski tasavvuf kuruluşların­dan biri olduğu ve kurucusunun Ahmet Rifa! (ÖI. ı ı82) olduğu söylenmektedir.63

Rufa! tarikatı, eski Yufoslavya'da bilhassa Makedonya ve Kosova bölgesinde yaygındır. ı 939 yılında sadece Makedonya'da Kalkandelen, Üsküp, lştip, Manastır ( Bitola), Köprülü (Veles), Kumanova ve Ohri'de 9 Rufa! tekkesinin varlığın-dan bahsedilmektedir.64 Günümüzde ise faal du­rumda olan Rufa! tekketerinin sayısı sadece 5 tir. Bunlardan 2'si Makedonya'da 3'ü de Kosova'da bulunmaktadır. Makedonya'da faaliyetine devam eden Rufa! tekkelerin başında "Şeyh Meh Jet ls­mail Efendi" tekkesiyle, Radoviş Tekkesini saya­biliriz. Kosova'da Rufa! tekkelerinden bulunan Prizren, Orahovac ve Ipek (Peç)'teki tekkelerdir. Bosna-Hersek'te ise sadece Sarayeva'da bir Rufa! tekkenin faal olduğu söylenmektedir.65

Rufa! tarikatı da diğer bütün tarikatlar gibi kurucusunun ardından bazı bozulma ve yozlaşma­lara maruz kalmıştır. Bugün Rufallik dendiğinde

akla bazı garip gösteriler gelmektedir. Ateşle oy­nama, vücuda şiş ve hançer saplama gibi halkın il­gisini çekebilecek bir çok acayip hareket yapıl­maktroır. Bu gibi zikir çeşitleri, tarikalın sonradan malettiği özelliklerdir. Nefsi terbi)e etmek, nefsani duygulara \e vücuda ızdırap çektirme fikri en belir­gin haliyle Rufa! taril<atında görülmektedir.

Yugoslavya'da Rufa! tekkelerinin gerek mi­marisiyle gerek faaliyeti ile en iyi temsil eden Üs­küp (Skopje)'deki Şeyh Mehmet Isınail Efendi tek­kesidir. Tekkede belirli günlerde yapılan zikirleri halk büyük ilgi ile izlemektedir. ı978 yılında Var­dar ve Morava film şirketleri Rufa! zikirlerini bel-gesel yayın olarak hazırladılar.66 Üsküp'teki Rufa! külliyesi içinde semahane, mescid, türbe, misafir odası ve Derviş evi bulunmaktadır. T ekkenin ı830 yılında geniş çaplı bir tamirden geçtiği söy-lenmektedir. 67

Rufa! tarikatına ait ikinci tekkenin ise Priz­ren'de bütün Yugoslavya tarikatlar ve Dervişler birliğinin reisliğ ini ve aynı zamanda Te kk e Şeyhli­ğini yapan Cemali Efendi'nin tekkesidir.

4. Kadiri tarikatı:

Eski Yugoslavya'da Halveti tarikatı kadar yaygın olan ikinci tarikat Kadiri tarikatıdır. Bu tari­katın kurucusu olarak Islam tarihinin meşhur mu­tasawıflarından Abdulkadir Ebu Muhammed Gey-lani (ÖI. ı077) gösterilmektedir.68 Kadiri tarikatı­nın, Bektaşi ve Halveti tarikatı ardından bu bölge­lerde Islamın gönül ve sevgi yoluyla yayılmasında önemli rol üstlendiği bilinmektedir.

Eski Yugoslavya'da Halveti tekkelerin sayı­sından sonra ikinci sıra tekkeye sahip olan Kadiri tarikatıdır. Kosova, Bosna-Hersek ve Makedon­ya'da ı5 tane Kadiri tarikatına ait tekke vardır. Sarayeva'da "Si/ahtar Mustafa Paşa" ve "Hadım Ali Paşa" tekkelerini sayabiliriz. Make­donya'da Kadiri tarikatına ait 3 tekkenin faaliyet gösterdiği bilinmektedir. Geriye kalan tekkeler ise Kosova bölgesinde bulunmaktadır. Kadiri tekkele­rinin sayısı çok olmamakla beraber etkin bir faali­yetlerinden söz etmek zordur.

62. Palikruşeva, G., ''Dervişkiot red Halveti vo Makedoniji", s.105-ll 9, Zbornik na Ştipskiot Naroden Muzey, br.1,Ştip 1959.

63. Boşkov, V.-İshak, F., "Rufaiskoto Tekke vo Skopje", s.179-191, Glasnik na institutot za nacionalna istorija, br.l, kn.2, Skopje 1958.

64. Popoviç A., "Les ordes mystique ........ s.79.

65. Hasluck.F.W., a.g.e., s.88.

66. Tanaskoviç, D., "Presentation de cınq temoıgnages fil­mes sur les ordes mystiques Yougoslave", s.101-104, Popoviç, A.-Vernsteın, G.; Les ordes Mystiques dans L'islmn, Edidon de L'ecole des hautes, Paris 1986.

67. Boşkov, V.-İshak, F., a.g.e., s.184.

68. Köprülü, F., Türk Edebiyatında Ilk Mutasavvuf­lar, Ankara- 1984, s.181.

Page 11: VAKlFLAR n·ergi si İÇİNDEKİLER - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D00143/1994_24/1994_24_IBRAHIMM.pdfVAKlFLAR n·ergi si XXIV. Sayı ISBN 975-19-0.900-7 Fiatı: 200.000 TL.KDV

300 Dr.Mehmet İBRAHIM

5. Nakşibendi tarikatı: Nakşil)endi tarikatı Balkanlar'da Osmanlının

son dönemlerinde rağbet görmeye başladığı bilin­mektedir. Nitekim, XVIII. yüzyılda bir çok Bektaşi ve Halveti tekkesinin Nakşibendi tekkesine dönüş­tüğünü daha önce söylemiştik.

ı938-ı939 yılına kadar Makedonya ve Ko­sova'da 4 Nakşibendi tekkesinin faaliyet gördüğü bilinmektedir.69 Bosna Hersek'te Sarajevo'da Ye­diler tekkesi {Res. ı2), Fonica'da Şeyh Sırri Baba tekkesi, Oglavak'ta Şeyh Hüseyin Baba tekkesi ve Viseka'daki Nakşibendi tekkeleri günümüzde dahi faaliyetlerine devam etmektedir.

Son dönemlerde halk arasında diğer tari­katlardan bir uzaklaşma sezilirken, buna karşılık Nakşibendi tarikatine rağbet artmaktadır?0 Nakşi­bendi tarikatına yeni yeni giren şahısların mevcu­diyeti az değildir. Nakşibendi tarikatında görülen bu gelişmeler Bosna Hersek'teki gibi Makedonya ve Kosova'da daha az görülmektedir. Sarajevo ve Viseka'daki Nakşibendi tekkeleri en aktif olanlar­dan sayılmaktadır.

6. Mevlevi tarikatı: Osmanlı döneminde Makedonya'da Üs­

küp'te, Manastır {Bitola)'da, lstip'te, Veles {Köprü­lü)'de, Kosova'da, Prizren'de, Bosna-Hersek'te, Sarajevo'da kayda değer üç tanınmış Mevlevi tek­kesinden bahsedilmektedir. 71 Günümüzde Make­donya ve Kosova'da Mevlevi tekkelerinin izine da­hi rastlamak mümkün değildir. ı939 yılında bu bölgelerde ortaklaşa olarak tek bir Mevlevi tekke­sine sahip oldukları söylenmektedir.72 Bunun ya­nında Üsküp'te "bitpazara" karşı ı954 yılına ka­dar faaliyet gösteren bir Mevlevi tekkesinden bah­sedilmektedir. T ekke Şeyhinin Türkiye'ye göç et­mesiyle tekkenin faaliyeti durduğu halk arasında söylenmektedir.

Bosna Hersek'te Sarajevo'da ı 959 yılında yıkılan Bendbaşı Mevlevi tekkesinden söz edil­mektedir. Bu tekkenin de faaliyeti ı 924 yılında durmuştur.73

Günümüzde Makedonya ve Kosova bölge­sinde Mevlevi tarikatına ait ne bir tekke)X'! ne de bir tarikat mensubuna rastlamak mümkün değildir. Buna karşılık Bosna-Hersek'te Mevlevi Tarikatına ait izleri günümüzde dahi görmek mümkündür.

IV. YUGOSIAVAYA'DA TARiKAT VE TEKKELERiN ORGANizASYON ŞEKLİ:

Osmanlı döneminde,tarikat ve tekkeler"Me­şihat-ı Celile-i lslamiye' veya devletin dini ve şer'i hükümlerini yerine getiren resni en yüksek kurulu­şa bağlı olarak f:ıaliyetlerine devam etmiŞerdir. Bu dönemde tarikat ve tekkclerde kendilerine mahsus bir teşkilatianmadan bahsetmek mümkün değildir.

Osmanlı'ların ı 9 ı2 yılında Yugoslavya'dan çekilmesi, burada yaşarnalarına devam eden müs­lümanların yeniden teşkilatianmasına ihtiyaç du­yulmuştur.

Avusturya-Macaristan idaresi altında yaşa­yan Bosna-Hersek müslümanlarının, 24.ıO.ı882 tarihinde özel bir beyanatla Islami teşkilatlarını kurmalarına müsade edilmiştir. Müslümanların oluşturdukları bu dini teşkilat Reis ve dört meclis üyesinden ibarettir74 Tekke ve tarikatler bu islami teşkilatın içinde faaliyetlerini devam ettiklerini bi­linmektedir.

Makedonya, Kosova ve Sancak bölgesinde yaşayan müslümanların durumu, ı4.03. ı9ı4 ta­rihinde Sırbistan-Türkiye barış anlaşmasıyla belir­lenmiştir. Bu anlaşmaya göre merkezi Niş'te olan bir "Başmüftülük"ün olmasına' karar verilmiş­tir.75 Kırallık dönemi Yugoslavya'sına {ı9ı8-ı94ı) müslümanların teşkilatlanması bu "Baş­müftülük" statüsünde devam etmiş, ancak mer­kez, Niş'ten Belgrad'a taşınmıştır. ı924 yılına ka­dar dini kararları başmüftü Istanbul'daki hilafete {Halife-Şeyhü'l-Islam) bağlı olarak karar getirme imkanına sahiptir. ı 924 yılında Türkiye'de hilafet ortadan kalkınca burada yaşayan müslümanların yeniden teşkilatianmasına ihtiyaç duyulmuştur?6 ı 930 Yugoslavya Kırallığı anayasasının 64. mad­desine, başmüftülük yerine "Yugoslavya ls/am Birliği" adını alması öngörülmüştür. 77

Krallık dönemi Yugoslavya'sında tarikat ve tekkelerin faaliyeti resmi bir kanuna göre faaliyet yapmadığı görülmektedir. Devletin tarikat ve tek­keleri Islam teşkilatının içinde değerlendirdiği bilin­mektedir. Bu dönemde tekkeler tarikat şeyhlerinin şahsi gayretleriyle faaliyetine devam etmişlerdir. T ekkeler, devlet tarafından resmi bir legimiditete sahip değildirler?8

Komünist dönemi Yugoslavya'sı {ı 943-1990) anayasasında ı952 yılına kadar tarikat ve tekkelerin faaliyetlerini belirtecek bir madde bu­lunmamaktadır.79 Tarikat ve tekkeler Islam teşki­latma ait bir birim olarak görülmektedir. ı952 yı­lında ilk olarak sadece Bosna Hersek bölgesinde 69. Palikruşeva, G.-Tomovski, K., a.g.e., s.262. 70. Öztürk,Y.N., 'Yugoslavya'da .......... s.109. 71. Chajiç, Cemal, "Dzemaluddin Rumi i Mevlevizam u

Bosni i Hercegovini", (p.85-108), Prolozi za oıijentalnu Filozofiju, XXIV, Sarajevo 1976.

72. Palikruşeva, G., "Dervişkiot red ......... s.106. 73. Hafız, N., '"Yugoslavya'da Mevlevi ............ s.l74. 74. Hadziç, O. N., "Boıba Muslimana za \erska i vakufsko­

mcrifetsku autonomju, Bosna-Hercegovina u Austrrun­garskom upravom,(s.56-101),Geca Kon, Belgrad-1938.

75. Karçiç, F., Poçetokot i oblikuvanjeto na sevremenata Muslimanska vjerska administracija vo Jugoslovenskite zemji, "El-Hilal" islamski kulturen informatium vesııik, god. 4, l:r. 22, Oktom.ıri-Noemvı:i-1991, Skopje,s.7.

76. Popoviç, A., L'islam Balkanique s.316. 77. Şukriç, N., "İslamska Zaednica u Bosni i Hercegovini

nakon oslobodzenja" (s. 153-168), İslam i Muslimani u B i H, Sarajevo 1977.

78. Begoviç, M., 'Orgaııizadja lsl:ıms~ vjerske zaedııice u Kragelhııi Jugoslalhji" (s.375-387), arhiv za pravne i druşt­\ene nau~, god, X:Xlll, kn.X:XVll, Br.5, Belgmd 1933.

79. Begoviç, M.; a.g.e., s.378.

Page 12: VAKlFLAR n·ergi si İÇİNDEKİLER - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D00143/1994_24/1994_24_IBRAHIMM.pdfVAKlFLAR n·ergi si XXIV. Sayı ISBN 975-19-0.900-7 Fiatı: 200.000 TL.KDV

ESKl YUGOSLAWA SINIRLARI DAHlLlNDE TAR1KAT HAREKETLERİ 301

Resim ı: Kalkandelen Harabali Baba Tekkesi'ndeki Bektaşi nefes i.

Resim 2: Ohri Zeynel Abidin Halveli Tekkesi.

Resim 3: Harabali Baba Türbesi'ndeki bir başka Bektaşi nefesi.

Resim 4: Kalkandelen Harabali Baba Bektaşi Tekkesi'nde hazire kısmı ve türbe yapılan.

Page 13: VAKlFLAR n·ergi si İÇİNDEKİLER - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D00143/1994_24/1994_24_IBRAHIMM.pdfVAKlFLAR n·ergi si XXIV. Sayı ISBN 975-19-0.900-7 Fiatı: 200.000 TL.KDV

302 Dr.Mehmet IBRAHIM

Resim 5: Arnavutluk- Korça Turan Baba Bektaşi Tekkesi (F. Yenişehirlioğlu).

Resim 6: Harabali Baba Bektaşi Tekkesi'nde gözetierne kulesi ve günümüzde molel olarak kullanılan bir yapı.

Resim 7: Harabali Baba Tekkesi'nde harem dairesi.

Page 14: VAKlFLAR n·ergi si İÇİNDEKİLER - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D00143/1994_24/1994_24_IBRAHIMM.pdfVAKlFLAR n·ergi si XXIV. Sayı ISBN 975-19-0.900-7 Fiatı: 200.000 TL.KDV

ESKI YUGOSLAWA SINIRLARI DAHILINDE TARIKAT HAREKETLERI 303

Resim ı 0: Slruga HalveU Tekkes i' nde cami yapısı.

Resim 8: Manastır Hasan Baba Tekkesi. Resim 9: Ohri HalveU Te kısmı.

Page 15: VAKlFLAR n·ergi si İÇİNDEKİLER - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D00143/1994_24/1994_24_IBRAHIMM.pdfVAKlFLAR n·ergi si XXIV. Sayı ISBN 975-19-0.900-7 Fiatı: 200.000 TL.KDV

304 Dr.Mehmet IBRAHIM

Resim 12: Saraybosna Yediler Tekkesi.

Resim 13: Blagay Halveli Tekkesi. Resim ll: Struga Halveti Tekke yapısı.

Page 16: VAKlFLAR n·ergi si İÇİNDEKİLER - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D00143/1994_24/1994_24_IBRAHIMM.pdfVAKlFLAR n·ergi si XXIV. Sayı ISBN 975-19-0.900-7 Fiatı: 200.000 TL.KDV

ESKI YUGOSLA WA SINIRLARI DAHILINDE TARIKAT HAREKETLERI 305

tarikat ve tekkelerin faaliyetleri yasaklanır. Bu böl­gelerde tarikat ve tekke faaliyetleri kanunen yasak olmasına rağmen, tekkelerin yine de gayri kanuni olarak faaliyetlerine devam ettiği bilinmektedir.

Makedonya, Kosova ve Sancak bölgesinde ise tekkelerin faaliyetlerini resmi kılacak bir kanu­nun olmadığı, gelişi güzel olarak faaliyetlerine de­vam ettikleri görülmektedir. 80

Tarikat ve tekkelerin kendileri arasında kur­dukları bir organizasyona ilk olarak 1970 yılında rastlıyoruz. Bu tarihte Yugoslavya tarikat ve tekke dervişleri ortaklaşa olarak yaptıkları ilk toplantıda "Yugoslavya Islami Tarikat Deruişleri Federas­yonu" (Union des Ordes De Dervisches lslamique En Yugoslavie)'nu kurdular.81Bu organizasyon bü­tün mevcut tarikat, şeyh ve tekkeleri bir çatı altın­da toplamayı başarmıştır. Aradan 2 yıl geçmeden 1974 yılında bu teşkilat genişletilerek "Yugoslav­ya ls lam i ve Tarikat ve Dervişler Birliği" (Co-· munaute des ordes de Dervisches lslamique En Yu­gosavie) adıyla faaliyetine devam etmiŞ:ir. 82Tarikat ve tekkelerin bir organiza~on altında 1Dplanmalan, faaliyetlerine belirll bir hareketlilik ve canlılık kazan­dırdı. Nitekim, 1978 yılında müstakil olarak ''Hu" adında !<endi bültenlerini çıkarmaya başladılar. 83

Yugoslavya'da son dönemlerde yaşanan de­mokratik hareketlerden sonra müslümanların da­ha önce sahip oldukları Islami teşkilatlarında bazı değişikler yapılması ihtiyacı görüldü. 1990 yılında Yugoslavya Islam Birliği Riyasetinin çalışma proğ­ramını belirleyecek yeni bir anayasa hazırlandı. Hazırlanan bu yeni anayasa taslağı orada yaşayan müslümanların oluşturduğu kamuoyu yoklamasın­dan sonra yürürlüğe girdi. Tarikat ve tekkelerin oluşturdukları organizasyonda bu yeni anayasının kapsamı içinde tutulmuştur. Buna göre; eski Yu­goslavya Islam Birliği Meclisinde, Meşihat ve Müf­tülük meclislerinde ve bütün çalışma organlarında tarikat ve tekke mensuplarının da üyeleri olması şartı konulmuştur.84 Tekkelerde görev yapan gö­revliler de, Islam Birliği Riyaseti kadrosunda sayı­lıp, maaşlarını bu kuruluştan almaktadırlar.85

Yugoslavya'nın dağılmasıyla ortaya çıkan yeni devletler, burada Islam Birliği teşkilatının ye­niden gözden geçirilmesi ihtiyacı doğacaktır. An­cak, şimdiden bu değişikliğin nasıl olacağını kestir­rnek çok zordur. Önümüzdeki günler bu yeni yapı­lanınayı gösterecektir.

V. DEGERLENDİRME: -Osmanlı'ların Balkanlar'da ilk yerleşme dö­

neminde tarikatierin önemli roller üslendiklerini, Osmanlı döneminde de din, dil, ırk farkı gözet­meksizin halka dini, sosyal ve kültürel faaliyetlerde bulunduklarını daha önceki bölümlerde söylemiş­tik. Buraya k,adar yaptığımız açıklamalardan ko­layca anlaşıldığı üzere eski Yugoslavya'da gelişmiş bir tasavvufi hayatın olduğu görülmektedir.

-Osmanlıların 1912 yılında Balkanları ter­ketmesiyle, burada yaşamlarını sürdüren müslü-

manların dini ihtiyaçlarına tarikat ve tekkeler tara­fından cevap verilmeye çalışılmıştır.

-Bugün Yugoslavya'da tasawufi hayatı ayakta tutan ve yürüten Bektaşi Tarikatı dışındaki tarikatlardır. En yaygını olan tarikatlar arasında sı­rasıyla Halveti, Rufa!, Kadiri ve Nakşibendi tari­katlarını sayabiliriz. Makadonya ve Kosova bölge­sinde Halveti, Kadiri ve Rufal tarikatları baş sıra­larda yer almaktadır. Buna karşılık .Bosna-Her­sek'te ise Nakşıbendi ve Halveti tarikatı ön sıralar­da bulunmaktadır. Gerçek anlamda tasavvufi ha­yatın ve anlayışın Bosna Hersek'teki tekkelerde olduğunu söyleyebiliriz (Res. 13).

-Kosova ve Makedonya'daki tekkelerde, şeyhliğin babadan oğula geçmesi usulü, tarikat şeyhlerindeki kalitenin düşmesine sebep cilmuştur. Tarikatlerde "Şeyhliğin eviadiyelik oluşu" tekke şeyhlerinin ehliyetli eller yerine, miras sahiplerine geçmesine sebep olmuş ve bu gelenek korkunç bir seviye düşüklüğüne yol açmıştır. Makedonya ve Kosova bölgesinde tekke mühitlerinde bu gelenek daha yaygın bir şekilde görülmektedir. Buna karşı­lık Bosna-Hersek'te tarikat şeyhinde aranan vasıf­larda bilgi birinci derecede önemlidir. Buna göre Makedonya ve Kosova'da tekke şeyhlerinin kanti­te bakımından çok olmasına rağmen, kaliteli bir tasawuf şeyhine rastlamak zordur. Buna karşılık Bosna Hersek'te ise durum tamamen farklıdır. T ekke şeyhlerinin sayısı az olmasına rağmen kali­teli tarikat şeyhlerine rastlamak mümkündür. Hat­ta, fakültede profesör olarak çalışan bazı Tarikat Şeyhlerinin de olduğu bilinmektedir.

Geçen yıl, Makedonya İslam Birliği Meşiha­tı adına Makedonya bölgesinde tekke şeyhlerinin kazetlerini bizzat yaptığım incelemede, sadece Makedonya'da 60 tane şeyhin olduğu ortaya çıktı bu tekke şeyhlerinin çoğu, Islami ve tasavvufi bil­giler bakımından son derece yetersiz seviyede sa­yılmaktadırlar. Tekke şeyhleri içinde okuma-yaz­ma bilmeyenler, namaz sürelerini layıkıyla okuya­mıyanlar, tasawufi ve tarikat konusunda en iptidai bilgilerden habersiz olanlar çoktur.

Kosova bölgesinde ise 55 tekkenin faaliyet gördüğünü ve bu tekkelere bağlı 60 bin dervişin veya müridin olduğu bilgilerimiz arasındadır.

T ekke ve dervişler kabarık bir sayıya sahip olmasına rağmen, halkın genç ve entellektüel ke­simi üzerine tesiri azdır.

Sonuç olarak Makedonya ve Kosova bölge­sinde halk tarafından tarikat ve tekkelere rağbetin gün geçtikce azaldığı görülürken, buna karşılık Bosna-Hersek'te tarikat ve tekkelere genç nesUier arasındarağbet artmaktadır.

80. Silajdziç, K., Proho, l., et ex .... " La Coummunaute İsla­mique en Yuougoslavie, Documents Nord-Africains, Etude sociales Nord- Africanes, (Traduit., J.V.de Pe­ınille) 16.06.1952.

81. Şukriç, N., a.g.e. s.159. 82. Popoviç, A., "Les Ordes ....... s.83. 83. Popoviç, A., a.g.e., s.83, 84. Hafız,N., 'Yugoslavya'da Mevlevi ............. s.176. 85. "Ustav Rijaseta islamske Zajednice u Jugslaviju" Sareje­

vo 1990.

Page 17: VAKlFLAR n·ergi si İÇİNDEKİLER - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D00143/1994_24/1994_24_IBRAHIMM.pdfVAKlFLAR n·ergi si XXIV. Sayı ISBN 975-19-0.900-7 Fiatı: 200.000 TL.KDV

306 Dr.Mehmet IBRAHIM

Çizim : Üsküp (Skopje) Rifai Tekkesi (E. H. Ayverdi'den).