toplum agos 12 lefkoşaermenikilisesi’nde …cennetten atılan Âdem ve havva geldi. tasarımımda...

1
16 MAYIS 2014 KARİN BAL [email protected] • Bugüne dek hangi fir- malar için tasarım yaptı- nız? İşin döküm kısmıy- la da ilgilendiniz mi? Sektöre atıldığımdan beri birçok firma için çizim yap- tım. Bunlar arasında Favori Kuyumculuk, Kapalıçarşı’daki Orijinal Pırlanta ve Nişanta- şı’ndaki Karun Kıraç da var. Çalıştığım firmalarda okulda eğitimini aldığım mum mo- delleme de yaptım. Çizimle- rimde ağırlıklı olarak karaka- lem çalışıyorum. Fakat tek- nolojinin gelişmesiyle, sek- törde bilgisayarla modelleme kullanılmaya başlandı. Tasarımlarınızın tarzını nasıl tarif edersiniz? Sektörel çalışıldığı zaman maalesef serbest olamıyorsu- nuz. Firmanın belirli kriterleri oluyor; takılabilirliliği, çar- pıp bir yeri çizmemesi, ağırlığı, ergonomisi... Eğer koleksi- yon çalışıyorsam bana verilen konuyla ilgili detaylı bir araş- tırma yapıyorum, ilham ala- cak pek çok nokta çıkıyor. Bir de, hangi sınıfa hitap ediyor- sanız o tarz şeyler tasarlama- nız gerekiyor. Tasarladığınız şey sizin hiç hoşunuza gitme- yebilir, ama hitap ettiğiniz kesime mükemmel gelebilir. Bu nedenle, sizden istenene göre ve ‘Daha çok ne satabi- lir?’ diye düşünüp, o doğrul- tuda tasarım yapıyorsunuz. Katıldığınız yarışmanın detaylarından bahseder misiniz? Bu sene Mücevher İhra- catçıları Birliği’nin düzen- lediği, ‘doğada aşk’ temalı Mücevher Takı Tasarım Ya- rışması’na katıldım. Temayı duyduğumda, aklıma ilk ola- rak, yasak meyveyi yiyerek cennetten atılan Âdem ve Havva geldi. Tasarımımda bu hikâyeden yola çıktım; toprağın altından başlayan, filizlenen bir aşk kolu sarıyor ve yüzükle son buluyor. ‘Ge- nesis’ adını taşıyan bir şah- meran tasarladım. Tasarımı- mın çizim hali, finale kalan ilk on tasarım arasında yer al- dı. Daha sonra, yarışmaya sponsor olan firmalardan Zergeran, benim tasarımı- ma hayat verdi. Tasarımcı kimliğiniz dı- şında, bir de dansçı yö- nünüz var... Yaklaşık 18 sene Talar Dans Grubu’nda dans ettim. Yedi- sekiz sene de küçüklerin dans ettiği Talarik’te hocalık yap- tım. Şimdi, Maral Dans Gru- bu’nun ‘Aram ve Şamiram’ ad- lı oyununda oynuyorum. Ermeni toplumunda ka- dın takı tasarımcıların sayısında bir artış oldu. Bu konuda ne düşünü- yorsunuz? Eskiden beri kültürümüz- de var olan bir sanat, ku- yumculuk. Bugüne dek hep usta-çırak ilişkisiyle gelişmiş ve aslında, kapalı kapıların ar- dında kalmış. Şimdi kadın tasarımcılar butik takı tasa- rımlarıyla dikkat çekiyorlar. Kapalıçarşı’yla bir tutmuyo- rum yapılan işleri, çünkü da- ha serbest düşünerek, kendi is- tedikleri modelleri yapıyorlar. Günümüzde de insanlar bu- nu bekliyor; kendilerini daha iyi ifade eden, hikâyesi olan ürünler takmak istiyorlar. Ta- kı tasarımındaki bu gelişme- ler benim çok hoşuma gidiyor. Takı tasarlamak isteyen- lere ne tavsiye edersiniz? Hayal gücü geniş olan her- kes takı tasarımı yapabilir. İnsanlar çizimlerimi gördük- leri zaman “Bunu nasıl çizdin? Çok zor” diyorlar. Ben aslın- da, lise sona kadar, derler ya, “çöp adam bile çizemem” di- ye, o vaziyetteydim. Bazı tek- nik detaylar ve bilgileri öğre- nen, biraz da resim dersi alan ve perspektif bilen biri çi- zimleri kurallarına göre kâğı- da yerleştirebiliyor. Tabii, za- manla el alışkanlığı oluşuyor, yapa yapa alışıyorsunuz. Önemli olan hayal gücünü- zün olması ve onu kâğıda dö- kebilmeniz. Gelecekle ilgili hedefle- riniz neler? Sektörde uzun yıllardır ta- sarım yapıyorum. Doğum yaptığım için birkaç yıldır ta- sarımlarımı evden yapıyo- rum; işten kopmamak ve elim soğumasın diye, serbest olarak da olsa, çalışıyorum. Hedefim artık kendi markamı açıp bu- tik takı tasarımları yapmak. Kendi markanızla ne tarz tasarımlar yapacaksınız? Konusu olan şeyler tasar- layacağım ama çiçeklerden ve böceklerden yola çıkma- yacağım. İnsanlar tasarımla- rıma baktıklarında bir kom- pozisyonu ve konusu oldu- ğunu görecekler. Şu an ka- famda çok net değil ne yapa- cağım, ama ne yapmayacağı- mı çok iyi biliyorum. RANA ŞENOL - Lefkoşa L efkoşa’daki Surp Asdvad- zadzin Ermeni Kilisesi’nde 50 yıl aradan sonra ilk kez ayin yapıldı. İki yıl önce, hakkında, Türkoloji Enstitüsü’ne dön- üştürüleceği yönünde söylen- tiler çıkan kilisede yapılan ta- rihi ayinde duygusal anlar ya- şandı. Antilyas’a bağlı Kıbrıs Er- menileri dini önderi Başe- piskopos Varujan Hergelyan tarafından yönetilen ayine, Güney ve Kuzey Kıbrıs’ta ya- şayan Ermenilerin yanı sıra, aralarında Diaspora'dan ge- lenlerin de bulunduğu 500’ü aşkın kişi katıldı. Ayinde, BM Genel Sekreteri’nin Kıb- rıs Özel Temsilcisi Lisa But- tenheim, Hala Sultan Tekkesi İmamı, Din İşleri Başkanlığı Güney Kıbrıs Temsilcisi Şa- kir Alemdar ve bazı yabancı misyon temsilcileri de hazır bulundu. Ayine katılanlardan, Kıbrıslı Ermeni siyasetçi ve iş adamı Vartkes Mahdesyan, yaşadığı duyguları şöyle paylaştı: “Ben ve benim neslimden birçok ki- şi burada vaftiz edildi. An- nem, babam ve pek çok akra- bam bu kilisede evlendi. Bu- radaki anaokulunda ve ilk- okulda eğitim gördük. Burada yeniden ayin yapılabiliyor ol- ması hepimiz için muazzam bir duygu.” Anahid Eskiciyan’ın ailesi de, 1963’ten sonra dünyanın dört bir yanına dağılanlardan. Yıllar sonra bu ayin için kardeşi Amerika’dan, kilisenin oku- lunda eğitim görmüş birçok ar- kadaşı da başka ülkelerden gelmiş. “Karışık duygular için- deyim” diyor; “Heyecanlıyım, mutluyum. Kilisenin bu önemli güne hazırlanmasında katkım olduğu için de gurur- luyum. Birçok arkadaşımla, 50 yıl aradan sonra, bu vesi- leyle buluştuk.” Kilisenin geleceği barış sürecine bağlı KKTC Dışişleri Bakanı Özdil Nami, yıllar sonra Er- menilerin kendi kiliselerinde ibadet edebilmelerini önem- sediklerini kaydederek, Surp Asdvadzadzin Kilisesi’nin ye- niden ibadete açılmasının Kıbrıs’ta devam eden görüş- melere de katkısının olacağı- nı umduğunu ifade etti. Din İşleri Başkanı Talip Atalay ise, Kuzey Kıbrıs’ta yapılan ayinlerin, iki halkın yakın- laşması açısından önemli ol- duğunu belirtti. Geçtiğimiz günlerde, KKTC yönetiminin olumlu yaklaşımları netice- sinde, Mağusa’da Rumlar 58 yıl aradan sonra ilk kez ayin yapmıştı. Surp Asdvadzadzin Kilisesi’nin gelecekte nasıl kullanılacağına dair görüş- meler ise hassas bir şekilde sür- dürülüyor. Beşparmak Dağları’nın bu- lunduğu bölgedeki Antik Surp Magar Manastırı da, Güney Kıbrıs Rum Meclisi’ndeki Er- meni Toplumu Temsilcili- ği’nin Kıbrıs Ermenileri Dini Önderi Mahdesyan’la yaptığı işbirliği neticesinde, 18 Mayıs günü, yedinci kez ibadete açı- lacak. Ermeniler bu manastı- rı 33 yıldan sonra ilk kez 2007’de ziyaret etmiş; geçen yıl ise, çoğunluğu yurtdışın- dan gelen 150 kadar Ermeni, manastırı gezmiş ve dualar etmişti. KADIN ‘Önemli olan hayal hayal gücü gücü’ TOPLUM AGOS 12 Tarihi kaynaklara göre 12. yüzyılda Kudüs Kralı tarafından yap- tırılan ve depremler sonucunda yıkılıp yeniden inşa edilen, pek çok kez restorasyon gören kilise, Ermeniler tarafından 15. yüzyılda kul- lanılmaya başladı. Ada 1571’de Osmanlıların eline geçince, kilise Er- menilerin elinden alınıp bir süre tuz ambarı olarak kullanıldı. Ermenilerin şikâyetçi olması üzerine, II. Sultan Selim’in dönemin Kıbrıs Valisi Mu- zaffer Paşa’ya gönderdiği fermanla, kilise Ermenilere iade edildi. Ermeni Kilisesi Önderliği, Melikian-Uzunyan Okulu, müştemilat ve bir de konağın bulunduğu manastır-kilise kompleksi, 1964’te ta- mamen terk edildi. O tarihte kilisede soykırım kurbanlarının anısı için dikilmiş bir anıt yer almaktaydı. 1974 Kıbrıs Harekâtı öncesinde, adadaki zengin kesimin ikamet ettiği nezih bir mahallede bulunan Surp Asdvadzadzin Kilisesi, 1963'te başlayan çatışmalar nedeniyle terk edildi. 1964-1998 yılları arasında ise Türk ordusu tarafından kışla olarak kullanıldı. Arabahmet Ma- hallesi’nin en güzel şeridi sayılabilecek olan Viktorya Sokağı’nda bu- lunan kilise, barış sürecine de katkı sağlaması amacıyla, 2009-2012 arasında ABD’nin yardım fonu USAID ile, UNDP-ACT kapsamında restore edildi. Restorasyon çalışmaları öncesinde, kilisede bulunan Atatürk büstü ve Türk askerinden kalan izler dikkat çekiyordu. Ki- lisenin 2012'de Yakın Doğu Üniversitesi tarafından ‘Türkoloji Ens- titüsü’ yapılmak istenmesi sert tepkilere yol açmış, ABD’nin diplo- matik müdahalesi sonucunda bu projeden vazgeçilmişti. Lefkoşa Ermeni Kilisesi’nde 50yıl sonra yapılan ilk ayin Doğada aşk’ temasını duyduğumda, aklıma ilk olarak, yasak meyveyi yiyerek cennetten atılan Âdem ve Havva geldi. Tasarımımda bu hikâyeden yola çıktım; toprağın altından başlayan, filizlenen bir aşk kolu sarıyor ve yüzükle son buluyor. Kilisenin 2012’de Yakın Doğu Üniversitesi tarafından ‘Türkoloji Enstitüsü’ yapılmak istenmesi sert tepkilere yol açmış, ABD’nin diplomatik müdahalesi sonucunda bu projeden vazgeçilmişti. Tuz ambarından askeri kışlaya Alida Divanyan İstanbul’da doğdu. İlkokul üçüncü sınıfa ka- dar Nor Tbrotz Hintliyan’a, okulun kapanmasının ardından Özel Bilgi ve Özel Evrim kolejlerine devam etti. Kadırga En- düstri Meslek Lisesi Kuyumculuk Bölümü’nden mezun ol- du. Özel resim dersleri aldı. 2000 yılında Marmara Üniversitesi Uygulamalı Takı Teknolojisi Bölümü’nü bitirdi. 14 yıldır sek- tördeki firmalara çizimler yapıyor. Ayrıca, 18 yıldır Talar Dans Grubu’nda dans ediyor. Yazı dizimizde sona yaklaşırken, bu hafta tasarımcı Alida Divanyan’ı tanıyoruz. 2000 yılından beri sektördeki çeşitli firmalara mücevher çizimleri yapan Alida, bu yıl Mücevher İhracatçıları Birliği’nin düzenlediği, ‘doğada aşk’ temalı Mücevher Takı Tasarım Yarışması’nda finale kalan on isim- den biri oldu. Kendi markasıyla butik tasarımlar yapmayı planlayan Alida Divanyan’la, sektördeki 15 yıllık tasarım serüveni hakkında konuştuk. FOTO⁄RAFLAR • BERGE ARABIAN Alida Divanyan FOTOĞRAFLAR • EROL UYSAL Şahmeran

Upload: others

Post on 20-Jan-2020

5 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: TOPLUM AGOS 12 LefkoşaErmeniKilisesi’nde …cennetten atılan Âdem ve Havva geldi. Tasarımımda bu hikâyeden yola çıktım; toprağın altından başlayan, filizlenen bir aşk

16 MAYIS 2014

KARİN [email protected]

• Bugüne dek hangi fir-malar için tasarım yaptı-nız? İşin döküm kısmıy-la da ilgilendiniz mi?Sektöre atıldığımdan beri

birçok firma için çizim yap-tım. Bunlar arasında FavoriKuyumculuk, Kapalıçarşı’dakiOrijinal Pırlanta ve Nişanta-şı’ndaki Karun Kıraç da var.Çalıştığım firmalarda okuldaeğitimini aldığım mum mo-delleme de yaptım. Çizimle-rimde ağırlıklı olarak karaka-lem çalışıyorum. Fakat tek-nolojinin gelişmesiyle, sek-törde bilgisayarla modellemekullanılmaya başlandı.• Tasarımlarınızın tarzını

nasıl tarif edersiniz? Sektörel çalışıldığı zaman

maalesef serbest olamıyorsu-nuz. Firmanın belirli kriterlerioluyor; takılabilirliliği, çar-pıp bir yeri çizmemesi, ağırlığı,ergonomisi... Eğer koleksi-yon çalışıyorsam bana verilenkonuyla ilgili detaylı bir araş-tırma yapıyorum, ilham ala-cak pek çok nokta çıkıyor. Birde, hangi sınıfa hitap ediyor-sanız o tarz şeyler tasarlama-nız gerekiyor. Tasarladığınız

şey sizin hiç hoşunuza gitme-yebilir, ama hitap ettiğinizkesime mükemmel gelebilir.Bu nedenle, sizden istenenegöre ve ‘Daha çok ne satabi-lir?’ diye düşünüp, o doğrul-tuda tasarım yapıyorsunuz. • Katıldığınız yarışmanın

detaylarından bahsedermisiniz?Bu sene Mücevher İhra-

catçıları Birliği’nin düzen-lediği, ‘doğada aşk’ temalıMücevher Takı Tasarım Ya-rışması’na katıldım. Temayıduyduğumda, aklıma ilk ola-rak, yasak meyveyi yiyerekcennetten atılan Âdem veHavva geldi. Tasarımımdabu hikâyeden yola çıktım;toprağın altından başlayan,filizlenen bir aşk kolu sarıyor

ve yüzükle son buluyor. ‘Ge-nesis’ adını taşıyan bir şah-meran tasarladım. Tasarımı-mın çizim hali, finale kalanilk on tasarım arasında yer al-dı. Daha sonra, yarışmayasponsor olan firmalardanZergeran, benim tasarımı-ma hayat verdi. • Tasarımcı kimliğiniz dı-

şında, bir de dansçı yö-nünüz var...Yaklaşık 18 sene Talar Dans

Grubu’nda dans ettim. Yedi-sekiz sene de küçüklerin dansettiği Talarik’te hocalık yap-tım. Şimdi, Maral Dans Gru-bu’nun ‘Aram ve Şamiram’ ad-lı oyununda oynuyorum.• Ermeni toplumunda ka-

dın takı tasarımcılarınsayısında bir artış oldu.

Bu konuda ne düşünü-yorsunuz?Eskiden beri kültürümüz-

de var olan bir sanat, ku-yumculuk. Bugüne dek hepusta-çırak ilişkisiyle gelişmiş veaslında, kapalı kapıların ar-

dında kalmış. Şimdi kadıntasarımcılar butik takı tasa-rımlarıyla dikkat çekiyorlar.Kapalıçarşı’yla bir tutmuyo-rum yapılan işleri, çünkü da-ha serbest düşünerek, kendi is-tedikleri modelleri yapıyorlar.Günümüzde de insanlar bu-nu bekliyor; kendilerini dahaiyi ifade eden, hikâyesi olanürünler takmak istiyorlar. Ta-kı tasarımındaki bu gelişme-ler benim çok hoşuma gidiyor.• Takı tasarlamak isteyen-

lere ne tavsiye edersiniz?Hayal gücü geniş olan her-

kes takı tasarımı yapabilir.İnsanlar çizimlerimi gördük-leri zaman “Bunu nasıl çizdin?Çok zor” diyorlar. Ben aslın-

da, lise sona kadar, derler ya,“çöp adam bile çizemem” di-ye, o vaziyetteydim. Bazı tek-nik detaylar ve bilgileri öğre-nen, biraz da resim dersi alanve perspektif bilen biri çi-zimleri kurallarına göre kâğı-da yerleştirebiliyor. Tabii, za-manla el alışkanlığı oluşuyor,yapa yapa alışıyorsunuz.Önemli olan hayal gücünü-zün olması ve onu kâğıda dö-kebilmeniz. • Gelecekle ilgili hedefle-

riniz neler? Sektörde uzun yıllardır ta-

sarım yapıyorum. Doğumyaptığım için birkaç yıldır ta-sarımlarımı evden yapıyo-rum; işten kopmamak ve elim

soğumasın diye, serbest olarakda olsa, çalışıyorum. Hedefimartık kendi markamı açıp bu-tik takı tasarımları yapmak. • Kendi markanızla ne tarz

tasarımlar yapacaksınız?Konusu olan şeyler tasar-

layacağım ama çiçeklerdenve böceklerden yola çıkma-yacağım. İnsanlar tasarımla-rıma baktıklarında bir kom-pozisyonu ve konusu oldu-ğunu görecekler. Şu an ka-famda çok net değil ne yapa-cağım, ama ne yapmayacağı-mı çok iyi biliyorum.

RANA ŞENOL - Lefkoşa

Lefkoşa’daki Surp Asdvad-zadzin Ermeni Kilisesi’nde

50 yıl aradan sonra ilk kez ayinyapıldı. İki yıl önce, hakkında,Türkoloji Enstitüsü’ne dön-üştürüleceği yönünde söylen-tiler çıkan kilisede yapılan ta-rihi ayinde duygusal anlar ya-şandı.

Antilyas’a bağlı Kıbrıs Er-menileri dini önderi Başe-piskopos Varujan Hergelyantarafından yönetilen ayine,Güney ve Kuzey Kıbrıs’ta ya-şayan Ermenilerin yanı sıra,aralarında Diaspora'dan ge-lenlerin de bulunduğu 500’üaşkın kişi katıldı. Ayinde,BM Genel Sekreteri’nin Kıb-rıs Özel Temsilcisi Lisa But-tenheim, Hala Sultan Tekkesiİmamı, Din İşleri BaşkanlığıGüney Kıbrıs Temsilcisi Şa-kir Alemdar ve bazı yabancımisyon temsilcileri de hazırbulundu.

Ayine katılanlardan, KıbrıslıErmeni siyasetçi ve iş adamıVartkes Mahdesyan, yaşadığıduyguları şöyle paylaştı: “Benve benim neslimden birçok ki-

şi burada vaftiz edildi. An-nem, babam ve pek çok akra-bam bu kilisede evlendi. Bu-radaki anaokulunda ve ilk-okulda eğitim gördük. Buradayeniden ayin yapılabiliyor ol-ması hepimiz için muazzam birduygu.”

Anahid Eskiciyan’ın aileside, 1963’ten sonra dünyanındört bir yanına dağılanlardan.Yıllar sonra bu ayin için kardeşiAmerika’dan, kilisenin oku-lunda eğitim görmüş birçok ar-

kadaşı da başka ülkelerdengelmiş. “Karışık duygular için-deyim” diyor; “Heyecanlıyım,mutluyum. Kilisenin buönemli güne hazırlanmasındakatkım olduğu için de gurur-luyum. Birçok arkadaşımla,50 yıl aradan sonra, bu vesi-leyle buluştuk.”

Kilisenin geleceği barış sürecine bağlı

KKTC Dışişleri BakanıÖzdil Nami, yıllar sonra Er-

menilerin kendi kiliselerindeibadet edebilmelerini önem-sediklerini kaydederek, SurpAsdvadzadzin Kilisesi’nin ye-niden ibadete açılmasınınKıbrıs’ta devam eden görüş-melere de katkısının olacağı-nı umduğunu ifade etti. Dinİşleri Başkanı Talip Atalayise, Kuzey Kıbrıs’ta yapılanayinlerin, iki halkın yakın-laşması açısından önemli ol-duğunu belirtti. Geçtiğimizgünlerde, KKTC yönetiminin

olumlu yaklaşımları netice-sinde, Mağusa’da Rumlar 58yıl aradan sonra ilk kez ayinyapmıştı. Surp AsdvadzadzinKilisesi’nin gelecekte nasılkullanılacağına dair görüş-meler ise hassas bir şekilde sür-dürülüyor.

Beşparmak Dağları’nın bu-lunduğu bölgedeki Antik SurpMagar Manastırı da, GüneyKıbrıs Rum Meclisi’ndeki Er-meni Toplumu Temsilcili-ği’nin Kıbrıs Ermenileri DiniÖnderi Mahdesyan’la yaptığıişbirliği neticesinde, 18 Mayısgünü, yedinci kez ibadete açı-lacak. Ermeniler bu manastı-rı 33 yıldan sonra ilk kez2007’de ziyaret etmiş; geçenyıl ise, çoğunluğu yurtdışın-dan gelen 150 kadar Ermeni,manastırı gezmiş ve dualaretmişti.

KADIN

‘Önemli olan hayalhayal gücü gücü’

TOPLUM AGOS 12

Tarihi kaynaklara göre 12. yüzyılda Kudüs Kralı tarafından yap-

tırılan ve depremler sonucunda yıkılıp yeniden inşa edilen, pek çok

kez restorasyon gören kilise, Ermeniler tarafından 15. yüzyılda kul-

lanılmaya başladı. Ada 1571’de Osmanlıların eline geçince, kilise Er-

menilerin elinden alınıp bir süre tuz ambarı olarak kullanıldı. Ermenilerin

şikâyetçi olması üzerine, II. Sultan Selim’in dönemin Kıbrıs Valisi Mu-

zaffer Paşa’ya gönderdiği fermanla, kilise Ermenilere iade edildi.

Ermeni Kilisesi Önderliği, Melikian-Uzunyan Okulu, müştemilat

ve bir de konağın bulunduğu manastır-kilise kompleksi, 1964’te ta-

mamen terk edildi. O tarihte kilisede soykırım kurbanlarının anısı

için dikilmiş bir anıt yer almaktaydı.

1974 Kıbrıs Harekâtı öncesinde, adadaki zengin kesimin ikamet

ettiği nezih bir mahallede bulunan Surp Asdvadzadzin Kilisesi, 1963'te

başlayan çatışmalar nedeniyle terk edildi. 1964-1998 yılları arasında

ise Türk ordusu tarafından kışla olarak kullanıldı. Arabahmet Ma-

hallesi’nin en güzel şeridi sayılabilecek olan Viktorya Sokağı’nda bu-

lunan kilise, barış sürecine de katkı sağlaması amacıyla, 2009-2012

arasında ABD’nin yardım fonu USAID ile, UNDP-ACT kapsamında

restore edildi. Restorasyon çalışmaları öncesinde, kilisede bulunan

Atatürk büstü ve Türk askerinden kalan izler dikkat çekiyordu. Ki-

lisenin 2012'de Yakın Doğu Üniversitesi tarafından ‘Türkoloji Ens-

titüsü’ yapılmak istenmesi sert tepkilere yol açmış, ABD’nin diplo-

matik müdahalesi sonucunda bu projeden vazgeçilmişti.

Lefkoşa Ermeni Kilisesi’nde 50yıl sonra yapılan ilk ayin

Doğada aşk’

temasını duyduğumda,

aklıma ilk olarak, yasak

meyveyi yiyerek

cennetten atılan

Âdem ve Havva geldi.

Tasarımımda bu

hikâyeden yola çıktım;

toprağın altından

başlayan, filizlenen

bir aşk kolu sarıyor ve

yüzükle son buluyor.

Kilisenin 2012’de Yakın Doğu Üniversitesi tarafından ‘Türkoloji Enstitüsü’ yapılmak istenmesi sert tepkilere yol açmış,

ABD’nin diplomatik müdahalesi sonucunda bu projeden vazgeçilmişti.

Tuz ambarından askeri kışlaya

Alida Divanyan İstanbul’da doğdu. İlkokul üçüncü sınıfa ka-dar Nor Tbrotz Hintliyan’a, okulun kapanmasının ardındanÖzel Bilgi ve Özel Evrim kolejlerine devam etti. Kadırga En-düstri Meslek Lisesi Kuyumculuk Bölümü’nden mezun ol-du. Özel resim dersleri aldı. 2000 yılında Marmara ÜniversitesiUygulamalı Takı Teknolojisi Bölümü’nü bitirdi. 14 yıldır sek-tördeki firmalara çizimler yapıyor. Ayrıca, 18 yıldır Talar DansGrubu’nda dans ediyor.

Yazı dizimizde sona yaklaşırken, bu hafta tasarımcı Alida

Divanyan’ı tanıyoruz. 2000 yılından beri sektördeki çeşitli

firmalara mücevher çizimleri yapan Alida, bu yıl Mücevher

İhracatçıları Birliği’nin düzenlediği, ‘doğada aşk’ temalı

Mücevher Takı Tasarım Yarışması’nda finale kalan on isim-

den biri oldu. Kendi markasıyla butik tasarımlar yapmayı

planlayan Alida Divanyan’la, sektördeki 15 yıllık tasarım

serüveni hakkında konuştuk.

“FOTO⁄RAFLAR • BERGE ARABIAN

Alida Divanyan

FOTOĞRAFLAR • EROL UYSAL

Şahmeran