tongue fu - sam horn

311

Upload: others

Post on 11-Sep-2021

13 views

Category:

Documents


1 download

TRANSCRIPT

Page 1: Tongue Fu - Sam Horn
Page 2: Tongue Fu - Sam Horn

S Ö Z L Ü D Ö V Ü Ş S A N A TSam Horn Tongue Fu 

Sözlü Dövüş Sanatı 

Çeviren Zülfü DicleliCopyright © 1996, Sam HornCopyright © 1997, Boyner Holding A.Ş.Türkçe yayın haklan Kesim Ajans tarafındansağlanmıştır. Orijinal adı ve yayıncısı:    Tongue Fu

St. Martin s Press, New York Yapım  : BZD Yayıncılık Haziran 1997, İstanbul ISBN 975-7004-02-MÜ-KA Matbaacılık 0212 51125 99 Örnek Mücellithanesi  0212 62901 74

Page 3: Tongue Fu - Sam Horn

"EN ÎYÎ ÖĞÜT İYÎ BÎR ÖRNEKTİR." -BEN FRANKLİN

Bu kitaptaki ilkeler için bana ilk kaynağı veörneği sunmuş olan anne ve babam Ruthve Warren Reed'e... ve hayatı bir yük değilbir nimet olarak yaşamak için bu ilkelerikullanacaklarını umduğum oğullarım Tomve Andrew Horn'a...

Page 4: Tongue Fu - Sam Horn

 İçindekiler

 Teşekkürler       11Giriş       13Yazarın Notu       17

 Birinci Kısım Tepki Değil YaklaşımGösterin.

1.       Kızgýnlýðı Hýzla Aşmak       232.       Zorluklan Nükteyle Karşılayın       343.       insanlarla Onların Dertlerini Konuşun       444.       ªikâyetleri Anında Sona Erdirin       515.       Münakaşalardan Zarif Bir Şekilde Sıyrılın      616.       Oyunun Adını Koyun       707.       Dilinizi Tutun       788.       Ne Söyleyeceğinizi Bilmediğinizde       869.       Hata Değil Çözüm Bulun       94

 Ýkinci Kısım Unutulacak SözlerKullanılacak Sözler

10.       Kabul Edin, Münakaşaya Girmeyin       10511.       Eleştirmenlik Değil Koçluk Yapın       11212.       Emretmeyin Rica Edin       11813.       "Yapamam Çünkü" Engelini Kaldırıp Atın      12514.       Problem'sizleşin       13215.       Aºırılıða Gitmekten Sakının       138

 

Page 5: Tongue Fu - Sam Horn

Üçüncü Kýsým Çatışmaları İşbirliğineDönüştürün

16.       Kulak Verin       14917.       Hayâsız Davranışa Karşı Kurallar       15718.       Kavgaları Yatıştırın       16719.       Açık Bir Kafayla Yaklaşın       17220.       Kontrolü Paylaşın       179Dördüncü Kısım; İstediğinizi, İhtiyaç Duyduğunuzu veHak Ettiğinizi Fazlasıyla EldeEdin21.       Muharebelerinizi Kendiniz Seçin       18922.       Hayır Deyin       19723.       Ustaca Çıkın       20724.       Güven Duyun ve Öyle Davranın       21625.       Ýkna Etmenin Beş ilkesi       22726.       Zorbalardan Kopun       23627.            Ýnsanlara Taze Bir Başlangıç OlanağıVerin       24628.       Duygularınızın Yönetimini Üstlenin       25329.       Olumlu Bir Bakış Açınız Olsun       26030.       Nezaketten Yaşatın       270HYPERLINK \l "bookmark24"Sonsöz. NiyetleriEyleme Dönüştürün       281

Page 6: Tongue Fu - Sam Horn

"ZENGİNLİĞİNİZ DOSTLARINIZ OLSUN." -WILLIAM SHAKESPEARE

Dostlarım bakımından gerçekten de zengin sayılırım veTongue Fu'yu hayata geçirmede bana yardımcı olmuş bazıinsanlara teşekkür etmek isterim.

Hawaii Üniversitesinden program uzmanı Dr. Ray Oshi-ro'ya, konferansçılık kariyerimde bana en başından destekolduğu ve 1989'da benden zor insanlarla başa çıkmakonusunda bir kurs hazırlamamı isteyerek beni bu yolayönlendirdiği için şükran duyuyorum.

Action Seminar'm değerli yöneticisi Karen Waggoner'efirmayı yönettiği ve bana sinerjiyle ilgili her şeyi öğrettiğiiçin teşekkür ediyorum, iki akıl (hele biri Karen'inkiyse)her zaman tek akıldan daha iyidir.

Mau Yazarlar Konferansı kurucu ve yöneticileri John veShannon Tullius'a yazarlık kariyerimde esin kaynağı olanbu dünya kalitesindeki olayı yaratacak vizyona sahipoldukları için müteşekkirim.

Olağanüstü ve saygın koruyucu meleklerim, yayıncılarMichael Larsen ve Elizabeth Pomada'ya, bu kitabınmüsveddelerini "Çok daha iyisini yapabilirsin" diyerekbirkaç kez geri çevirdikleri için hayranlık duyuyorum.

Her yazarın hayalindeki editör olan St. Martin's Press'denJennifer Enderlin'e bu projeye gösterdiği çoşku ve ısrardandolayı teşekkür ediyorum.

Ve kızkardeşim Cheri Grimm'e teşekkür ediyorum.Hayatımdaki değişmeyen olan Mahalo'ya minnettarım.Birlikte yaptığımız kırk yılı aşkın yolculuk ve hiçbir zamaneksik etmediğin destek benim için hazine değerindedir.

Page 7: Tongue Fu - Sam Horn

Giriş

Bu kitabın nasıl yazıldığını merak ediyor musunuz?1989'de, eğitim programları uzmanı olan Dr. Ray Oshiro

benden Hawaii Üniversitesi için zor insanlara nasıldavranmak gerektiği konusunda kamuya açık bir atölyeçalışması düzenlememi rica etmişti. İkimiz de aynı eğilimisaptamıştık: Kuruluşlar, işgörenlerinin kaba müşterilerle veişbirliğine açık olmayan çalışma arkadaşlarıyla başaçıkmayı öğrenmesi için giderek daha çok eğitim talepediyorlardı.

Bu kursun programını oluştururken, çoğu insanın zordavranışlarla uğraşmaya niçin son derece hazırlıksızolduğunu anladım. Çatışma çözümü, tarih, matematik yada fen bilgileri gibi okullarda öğretilmiyordu. Bu yüzden,birisi kendilerine kötü davrandığında insanlar neyapacaklarını ya da ne söyleyeceklerini bilemiyorlar. Çoğuzaman ya aynıyla mukabele ediyor ya da sessiz kalıp acıçekiyorlar. Her ikisi de bir işe yaramıyor.

Amacım, insanlann günlük temelde karşılaştığı meydanokumalara anında yanıt vermede kullanabileceği gerçekyaşam seçenekleri geliştirebilmekti. Teorilerle zamanharcamak istemiyordum. Birisi size bağırdığında ya dailginiz olmayan bir konuda sizi suçladığında bayağı sözlerleyanıt vermenin bir yararı olmaz.

Seminere başladığımızda daha ilk derste doğru yoldaolduğumuzu gördüm. Kahve molasında katılımcılardan biriyerinden kalkmamıştı. Sandalyesinde oturmuş başınısallıyor ve uzaklara bakıyordu. Yanına yaklaşıp nedüşündüğünü sordum."Sam" dedi, "ben emlakçıyım. Bazı müşterilerim çok ken

Page 8: Tongue Fu - Sam Horn

dini beğenmiş ve aşırı talepkârdır. Bana istedikleri gibidavranabileceklerini düşünürler. Ben artık bundan bıktım.Bu seminere onlara karşılık vermede ve hadlerinibildirmede kullanabileceğim birkaç yöntem öğrenmekumuduyla katılmıştım. Ama sizin konunuz galiba bu değil,öyle değil mi?"

Kursun özünü bu kadar çabuk kavramış olmasındanduyduğum sevinçle kendisini onayladım. "Doğrusöylüyorsunuz. Eğer insanlar zorsa, onlara karşılık vermekveya buna sinir olmak ya da kızmak hiç bir işe yaramaz."

Sözlerini şöyle sürdürdü: "Ben dövüş sanatları kurslarınadevam ediyorum. Karate, Tai Çi, aikido ve judo öğrendim.Sizin önerdiğiniz aslında kung fu'nun sözlü biçimi, değilmi?" "Doğru" diye yanıtladım, "bu bir tür... sözlü dövüşsanatıdır, adına tonguefu! diyebiliriz." Birbirimize baktıkve aynı anda kahkahaya boğulduk. Evreka! Doğru adbulunmuştu.

O tarihten bu yana, Genç Başkanlar Örgütüne üyeyöneticilerden ve Ulusal Vergi Bürosu müfettişlerindenHonolulu polis teşkilatının üyelerine kadar çok değişikgruplar için yüzlerce atölye çalışması düzenledim.Katılımcılar hep konuyla ilgili bir kitap olup olmadığımsoruyorlardı; bu fikirleri birlikte eve götürmek, tekrartekrar okumak ve arkadaşları, aileleri ve çalışmaarkadaşlarıyla paylaşmak istiyorlardı.Tongue Fu'nun Özeti "Gönüllüler olmaksızın kurbanlar da olmaz"- ANONİM 

Page 9: Tongue Fu - Sam Horn

Kung fu'nun (insanın iç gelişimini vurgulayan bir Çin dövüşsanatı) amacı fiziksel bir saldırıyı etkisiz hale getirmek,silahsızlandırmak ya da caydırmaktır. Tongue Fu'nun(insanın iç gelişimini vurgulayan zihinsel bir sanat) amacıise psikolojik bir saldırıyı etkisiz hale getirmek,silahsızlandırmak ya dacaydırmaktır. Özsavunmanın sözlü biçimidir; acı sözlersöylemek ya da susup kalmak yerine başvurulabilecekyapıcı bir seçenektir.

Sözlü dövüş sanatının asıl amacı, kendinizi sözlüsaldırılara hedef olmaktan koruyacak şekilde nasıl güveniçinde davranacağınızı öğrenmektir. Ama kışkırtıldığınızdada, bu zihinsel ve dilsel dövüş sanatlarını ustaca kullanarakkendinizi koruyabilmelisiniz. Bundan böyle bir saldırıkarşısında hiçbir zaman kendinizi yıkılmış ve çaresizhissetmeyeceksiniz.

Tongue Fu, sadece adil ya da dürüst olmayandavranışlara karşı koymakla ilgili değildir. Aynı zamandabir yaşam felsefesi; hem işinizde hem de dışarıda herkesledaha iyi geçinmenize yardımcı olabilecek bir iletişimtarzıdır. Çatışmaları nasıl önleyeceğinizi, nasıl işbirliğioluşturacağınızı ve başkaları düşüncesiz ya da kabadavrandığında bile nasıl nazik kalmayı tercihedebileceğinizi öğreneceksiniz.

Zor insanlarla uğraşmaktan hiç kimse hazzetmez. Ne ki,bu günlük yaşamın ayrılmaz bir parçasıdır. Bu fikirler sizeanlaşması zor insanları ustaca silahsızlandırarak kişisel vemesleki ilişkilerinizi daha az gerilimli ve daha tatmin edicikılmada yardımcı olabilir. İnsanlar sizi ayakları altınaalmaya çalışırken kendinizi yüceltmenizi sağlayacakonlarca zeki ve nükteli, dövüşken olmayan yanıt

Page 10: Tongue Fu - Sam Horn

öğreneceksiniz. Son olarak, başkalarının parmaklarınabasmadan kendi ayaklarınız üzerinde nasıldurabileceğinizi, yara almanıza izin vermeden ve kimseyiyaralamadan nasıl var olabileceğinizi göreceksiniz.

!Yazarın Notu

Babam, "İyi fikirlerin düzinesini beş paraya alabilirsiniz vekullanmadığınızda bir teneke parçası kadar bile değerleriyoktur" dereli. Tongue Fu teknikleri de, ancak onlarıizleyip davranışlarınıza temel yaptığınızda size yararsağlayabilir.

Bu fikirleri yaşamınıza kararlılıkla uygularsanızniyetlerinizi muhtemelen daha kolaygerçekleştirebileceksiniz. Sevilen bir öğretmenimizşöyle derdi: "Kısa bir kurşunkalem uzun bir hafızadançok daha iyidir." Lütfen, Tongue Fu'yu elinizde birkalemle okuyun (tabii, kitap bir kütüphaneye ya da birbaşkasına ait değilse). Önemli noktaların altını çizin.Sayfa kenarına kendiniz için notlar alın. Sizinaçınızdan özellikle önem taşıyan ya da güncelgörünen bir öneriyle karşılaştığınızda, bunu bir kartayazıp aynanıza ya da ilan tahtamza iliştirin. "Gözdenırak olan akıldan da ırak olur" derler. Eğer eylemplanlarınızı gözünüzün önünde tutarsanız, aklınızda datutarsınız. Bu görsel hatırlatırların sürekligözününüzün önünde durması öğrendiklerinizikullanmanıza yardımcı olacaktır.

Bu Konuda Size Atıfta Bulunabilir miyim?"Bilge kişilerin aklı ve yılların deneyimi atıflardaebedileşir."

Page 11: Tongue Fu - Sam Horn

- BENJAMIN DISRAELI Disraeli doğru söylüyordu. Bu kitapta sık sık atıflarlakarşıla-caksmız; bu ebedi gözlemleri günlükyaşamınıza uygulayacağınızı umuyorum. Mümkünolan yerde, alıntıyı yaptığım yazarın adını verdim.Ama göreceğiniz gibi, bu atıfların çoğu Ano

nim olarak adlandırılan o üretken âlime aittir. Bazılarınırastladıkları kaynağı hatırlayamayan atölye katılımcılarısağladı, bazıları belli bir kişiye atıfta bulunmayan alıntıkitaplarından alındı, bazılarını da bilgisayarımın belleğindebuldum.

Kitapta ayrıca birçok tanımla karşılaşacaksınız. Tanıdıkbir sözcüğe sözlükten bir kere daha bakmak çoğu zamantaze bir bakış açısı sağlar. Sözcüklerin anlamının dahaderin bir kavrayışım keşfetmek genellikle çok hoşumagider. Umarım sözcüklere gösterdiğim özen sizin için deaydınlatıcı olur.Başkalarından Öğrenin

"Başkalarının yanlışlarından öğrenmeliyiz. Hepsinikendimiz yapacak kadar çok zamanımız yok."- GROUCHO MARX Bu kitapta bulacağmız birçok örneği bana gönüllü olaraksağladıkları için atölye katılımcılarına teşekkür etmekisterim. "Doktor sağlığa, koç üstün performansa, öğretmende bilgiye ulaştıran kestirme yoldur" denir. Tongue FuHazinesinin kat-kıcılanysa, içten bir yaklaşımla, deneme veyanılma yöntemiyle öğrenmenize ihtiyaç kalmadan kendideneyimlerinden yararlânabilmeniz için, öykülerini sizlerle

Page 12: Tongue Fu - Sam Horn

paylaşmayı kabul ettiler. Getirdikleri yorumlarının sizi zorinsanlarla başa çıkmada başarıya ulaştıracak bir kestirmeyol olacağını umuyorum.

Cavaharlal Nehru, "Bizden alınması mümkün olmayantek şeyin, cesaret ve onurla davranmak ve yaşamımıza biranlam veren ideallere bağlı kalmak" olduğunuvurgulamıştı. İdeal, "mükemmellik standartı, gayret veçabanın nihai hedefi ya da amacı" olarak tanımlanır.

Tongue Fu'nun idealistçe bir yaklaşım olduğunudüşünebilirsiniz. Öyledir ve işlerlidir. Tongue Fuseminerlerinden mezun olan binlerce kişi, saygısız insanlara onurlu bir şekildedavranma cesaretini gösterebilirseniz çok daha anlamlı veödül dolu bir yaşam sürdürebileceğinizin kanıtıdır.Kendinize, günlük yaşamınızda bu ideallere bağlıkalacağınıza söz verin. Göreceksiniz ki, işiniz, eviniz vesemtinizdeki bütün ilişkilerinizde çok daha iyi sonuçlarelde edeceksiniz.BİRİNCİ KISIM

Page 13: Tongue Fu - Sam Horn

TepkiDeğilYaklaşımGösterin 

"Öfkeyle tehlike arasındaki mesafe kıldanincedir." -ANONİM

Birinci Bölüm

Page 14: Tongue Fu - Sam Horn

Kızgınlığı HızlaAşmakBirisi size hoşunuza gitmeyen bir şey söylerse neyaparsınız?

Ne cevap vereceğinizi bilemediğiniz için susup kalırmısınız? Yoksa ağzınıza geleni söyleyip sonra pişman mıolursunuz? Yoksa vermeniz gereken tam cevabı evinizedönerken yolda mı düşünürsünüz?

Birisi size bağırdığında ya da sorumlu olmadığınız birkonuda sizi suçladığında savunmaya geçmeniz doğaldır."Bu haklı değil!" diye düşünürsünüz ya da "Görgüsüzünbiri!" veya "Bana bununla uğraşacak kadar çok paraödemiyorlar" dersiniz. Bu tepkiler, anlaşılabilir olmaklabirlikte sadece durumu daha da kötüleştirir. Niçin?Hissettiklerinizi hiç düşünmeden dışa vurmak bir karşıtlıkortamı yaratır ve olumsuz duyguları tırmandırır. Gerçekte,duyduğunuz ilk tepkinizden yol çıkmak her zamanfaydadan çok zarar getirir.

Bu andan itibaren, hedefiniz konuşmadan öncedüşünmektir. Bu bölümde sunulacak bazı tekniklersayesinde, sözlü saldırıya uğradığınızda otomatik olarakkötü sözler sarf etmekten kendinizi alıkoyacak ve önce neyapmanız gerektiğini düşüneceksiniz.

  Kendinize Önce Şunu Sorun: "BenOlsam Ne Hissederdim?"

 "Yapmış olduğum bütün yanlışlar, tanık olduğum bütünsaçmalıklar, işlediğim bütün hatalar düşünmedendavranmış olmamın sonucudur."

Page 15: Tongue Fu - Sam Horn

- ANONİM Düşünerek davranmayı nasıl öğrenebilirsiniz? Birisinekızdığınızda, muhtemelen olayları kendi bakış açınızdangördüğünüzü bilirseniz, bu hiç de zor değildir. Olaylarıöteki kişinin bakış açısından görebilmek için şu EmpatiCümlesini kullanın: "Ben olsam ne hissederdim?" "Onunyerinde ben olsam, ne hissederdim?" "Eğer bu banaolsaydı, ben ne hissederdim?" Bu cümlenin gücü, size olayıöteki kişinin tarafından yaşamak fırsatı vererek husumetiortadan kaldırmasındadır.

Öteki kişinin davranışından hoşlanmayabilirsiniz, EmpatiCümlesi onu anlamanıza yardımcı olur. Konfüçyüs'ündediği gibi, "Kişi ne kadar çok bilirse, o kadar affeder."Hoşa gitmeyen davranışa neyin yol açtığını bulmayazaman ayırmak, onu affetme yolunda atılmış bir adımdır.  Hiddeti Empatiye Dönüştürün "Empati olgunluğun en iyi göstergelerinden biridir."-TONGUEFU DÜŞÜNCESİ

Atölye çalışmalarına katılanlardan biri, EmpatiCümlesinden nasıl yararlandığını şu sözlerle anlatıyor:

 Annem üç yıldır huzurevinde kalıyor. Her cumartesi

kendisini ziyarete gitmek bana çok zor geliyordu. Bütünyaptığı her şeyden şikâyet etmekti. Oda arkadaşındanşikâyet ediyordu. Kendisini kimsenin görmeye

Page 16: Tongue Fu - Sam Horn

gelmediğinden şikâyet ediyordu. Ağrı ve sızılarındanşikâyet ediyordu.

Sonra kendime şunu sordum: "Haftanın yedi günü,günde on sekiz saat yatakta yatıyor olsam, ben nehissederdim? Bir metre ötemde, televizyonu kendidüşüncelerimi bile duyamayacağım kadar çok açan, hiçhoşlanmadığım birisiyle yaşasam, kendimi nasılhissederdim? Günler geçip gitse ve çocuklarımın hiçbiribir saat olsun beni görmeye gelmese neler hissederdim?Her sabah uyandığımda içim acı dolsa ve bu durumunhep böyle devam edeceğini düşünsem, ben nehissederdim?"

"Ben olsam ne hissederdim?" sorusu bencilsıkıntımdan kurtulmama yardımcı oldu. Annemingünlerinin neye benzediğini gözden geçirmeye zamanayırdığımda ve bir an için durup onun benim için bütünyapmış olduklarını düşündüğümde, onunla birkaç saatgeçirmenin ve ona destek olmanın yapabileceğim en azşey olduğunu anladım.

 İnsanların size davranış tarzından hoşlanmıyorsanız,

tercih edebileceğiniz iki yol vardır. Ya hiç düşünmedenkarşılık verirsiniz ve aklınızın bir parçası onlarda kalır, yada bir saniye durup olayları onların açısından gözdengeçirirsiniz ve akimiz huzur içinde kalır.Savunmaya Geçmek mi, Sevecen Olmak mı? "Başkalarına özenli davranmak için bilinçli ve sürekliçaba gösterir olsaydık, bunun kendimiz ve toplumüzerinde hayranlık verici etkileri olurdu."- HENRY CHARLES LİNK

Page 17: Tongue Fu - Sam Horn

 Büyük bir otelin rezervasyon sorumlusu eğitimden sonrakiizleme toplantısında Tongue Fu Hazinesine şu katkıyıyaptı: "Resepsiyonda çalışmak kimi zaman çok asapbozucudur, çünkü müşterinin ilk temas noktası biz oluruz.Yani kötü giden her şey bize söylenir. Rötar yapan uçaklar,kaybolan bagajlar, kiralık araba kuyruğunda yitirilenzaman hep bize anlatılır. Kötü havayı bile bize şikâyetederler!

"ilk dersimizin ertesi günüydü; sabah erkendensırılsıklam ıslanmış bir çift karşıma dikilip kayıt yaptırmakistedi. Kendilerine, saat 15.00'den önce otele girişyapılamayacağını, odalarının hazır olması için birkaç saateihtiyaç olduğunu söyledim. Yorgunluğu yüzünden okunangenç adam kendini kaybetti: 'Odamıza çıkamamak nedemek? Biz balaymdayız! Ve otuz altı saattir ayaktayız. Birdakika bile ayakta duramayacak kadar yorgunuz.'

"Otelde büyük bir toplantı olduğu için yüzde yüz doluolduğumuzu ve grubun ancak kapanış yemeğinden sonraodalarını boşaltacağını anlattım. Yeni evli genç öfkeylepatladı. Göründüğü kadarıyla, benimle bir süre yükseksesle münakaşa ederse, kendilerine bir şekilde boş bir odaayarlayabileceğin^ düşünüyordu. O ısrarını artırdıkça,benim de öfkem tepeme çıkıyordu.

"Tam kontrolümü kaybetmek üzereyken bir gün öncekiatölye çalışmamızı hatırladım ve sadece kendimin nehissettiğini düşündüğümün farkına vardım. Kendime şunusordum: 'Ayakta duramayacak kadar yorgun olsam veodama çıkabilmek için altı saat daha beklemek zorundaolduğumu duysam,

Page 18: Tongue Fu - Sam Horn

acaba ben ne hissederdim? Murphy Yasası romantikbalayımı bir karabasana çevirmeye karar vermiş olsaydı,ben kendimi nasıl hissederdim?'

"Olayı onun tarafından yaşar yaşamaz, içim damat vegelin için sempatiyle doldu. Bir dakika önce benim içindayanılmaz bir başağnsı gibiydiler, şimdi ise durumlarıylaempati içinde olduğum için onu affedebilirdim.Kendilerine kahvaltı büfesi için bir kupon verdim vesahilde biraz olsun kestirmek üzere mayolarını giymeleriiçin konuk odamızı kullanabilmelerini sağladım. Akşamüstü tekrar uğrayıp böyle yardımcı olduğum için teşekkürettiler."

Bu otel yöneticisi Empati Cümlelerinin ne kadar değerliolduğunu yaşayarak öğrenmiştir. Bu sorunlu insanlarahadlerini bildirmek yerine, kendisini onların yerine koymuşve onları aşağılamak yerine sevecen bir yaklaşımgösterebilmiştir.Kendinize Şunu Sorun: "İnsanlar Niçin Bu KadarZor?" "Zayıflar hiçbir zaman affedemez. Affedebilmekgüçlülere özgüdür- MAHATMA GANDΠAffetmede ve unutmada size yardımcı olabilecek bir başkasoru daha öğrenmek ister misiniz? Kendinize sadece,"İnsanlar niçin bu kadar zor?" diye sorun.

Geçenlerde oğlum Andrew ile birlikte doğum günüpartisi için dondurma almak üzere mahallemizdekidondurmacıya gittik. Dükkân; kimi dondurma, kimi sütlü

Page 19: Tongue Fu - Sam Horn

muz, kimi de daha karmaşık şeyler sipariş edenmüşterilerle doluydu. Tezgâhın arkasındaki lise öğrencisisatıcı kız yorgunluktan bitmişti. Elinden geldiği kadar hızlıçalışıyor, ama acele etmeye çabaladıkça eli ayağı birbirinedolanıyordu.

Bize ancak otuz dakika sonra sıra geldi. Kendisine birbuçuk kilo çikolata parçalı dondurma istediğimizisöylediğimde,bu yorgunluktan tükenmiş kız için bardağı taşıran sondamla gibi oldu. Ellerini beline dayayıp inanılmaz bir tonla,"Bir buçuk kilo çikolata parçalı dondurma mı?" diyebağırdı. "Dondurmayı bu kaplardan çıkarmak ne kadarzor, biliyor musunuz?"

Tongue Fu'nun inanmış bir yandaşı olmasaydım, diliminucuna gelmiş olan oldukça acımasız yorumu serbestbırakır ve "Affedersiniz, küçük hanım... Ben burasını birdondurmacı dükkânı sanmıştım" derdim. Bu alaycıtepkinin kendimizi daha iyi hissetmede ikimize de biryaran dokunmazdı. Bunun yerine, dilimi tutup kendime,"Niçin böyle bir şey söyledi?" diye sordum. Oldukçapişman olduğunu da görerek, sevecen bir tonla kendisineşöyle bir soru yönelttim: "Bütün gün hep böyle kalabalıkmıydı?"

Düşmanlığı bir anda yok oldu. Büyük bir of çekerek,"Evet, evet" dedi, "bütün gün burada tek başımaydım,sabah saat ondan beri aralıksız çalışıyorum. Bir saat önceayrılmam gerekiyordu, ama dükkân sahibi hâlâ gelmedi."Bir yandan dondurmamızı paketlerken, bir yandan da içiniboşaltıyordu. Ayrılırken gülümseyerek bizi uğurladı; dönüpbaktığımda arkamızdan el sallıyordu, işte Tongue Fu'nun

Page 20: Tongue Fu - Sam Horn

gücü böyledir. O soru, her ikimizin de yeniden olumlu birbakış açısı kazanmasına yardımcı olmuştu.Bu Teknikler Size Nasıl Yarar Sağlayacak?

"Bir öfke anında sabır gösterirsen, yüz gün üzüntüçekmekten kurtulursun."-ÇIN ATASÖZÜ "Ben olsam ne hissederdim?" ve "Niçin böyledavranıyorlar" sorulan, alay ve küçümseme yerineduyarlılıkla yaklaşmanıza yardımcı olur. Birisinin saldırgandavranışının ardında neyin yattığı konusunda eminolmasanız hile, motivasyonu üzerindedüşünmeye ayıracağınız birkaç saniye, sizi daha sonrapişman olacağınız şeyler söylemekten alıkoyar.

Bir atölye katılımcısı bu fikre karşı çıktı. "Bunakatılmıyorum. Birisi beni sinirlendirirse, bunun bedeliniödemelidir. Eğer çizgi dışına çıkmış olan öteki kişiyse,barış yapıcı rolünü niye ben oynayayım?"

Bu katılımcı örnek olarak, karikatürcü Ashleigh Brilli-ant'm bir karikatüründe değindiği soruyu gündeme getirdi:"Haklı olan bensem, uzlaşması gereken niçin ben olayım?"

Gerçekten de; başka birisinin nezaketsiz davranmasınınnedenini bulmak için gerekli zaman ve çabayı niçin sizinharcamanız gerekiyor! Gerekiyor, çünkü bu sizinyararınıza olacaktır.

Zor insanlar dünyada her zaman olmuştur ve olacaktır.Virginia Satir, "Başka insanların sınırlı algılamalarının bizitanımlamasına izin vermemeliyiz" der. Aynı şekilde kendisınırlı algılamalarımızın da başka insanları tanımlamasınaolanak tanımamalıyız. Sabırsızlık çoğu zaman cehaletin bir

Page 21: Tongue Fu - Sam Horn

yan ürünüdür. Sabrınızı sınayan birisine aynıyla mukabeleetmek üze-reyseniz, onu hor görmenizin nedeninin içindebulunduğu duruma ilişkin sınırlı bilginiz olabileceğimunutmayın. Sizi rahatsız eden birisine bunun faturasınıödetirseniz, onunla birlikte siz de bir fatura ödersiniz. BirEmpati Cümlesine başvurmak ise moralinizin bozulmasınıönler ve sizi kazananı olmayacak bir çatışmaya girmektenalıkoyar.Ya Hata Onlardaysa?

"Bir hakareti görmezden gelmek çoğu zaman öcünüalmaktan daha iyidir."- SENECA Bir başka kuşkucu da şu görüşteydi: "Ben ikna olmadım.Ya eğer dondurmacı kız yoğun bir çalışma günügeçirmemiş olsaydı? Sorun asıl kendi beceriksizliğindenkaynaklanıyorsa? Kötü hizmetini görmezden gelmem migerekiyor?"

İyi bir nokta. Eğer kötü hizmeti tersine çevirmeçabalarınız başarısızlıkla sonuçlanırsa, önünüzde iki yolvardır. Ya kişinin eylemlerinin karşılık vermeye değerolmadığına karar verip aldırmaz ve kendi yolunuzagidersiniz. Ya da bu kötü davranışı görmezden gelerekdestekler duruma düşmek istemediğinize karar verirsiniz.Eğer kişiyi kendi eylemlerinden sorumlu tutma yolunutercih ederseniz, yapıcı bir şekilde şikâyette bulunmanınaşağıdaki dört adımını uyguladığınızda tatmin edici birsonuca ulaşma olasılığını artırabilirsiniz.

Page 22: Tongue Fu - Sam Horn

1.            ADIM. Terbiyesiz işgörenin davranışını yüzünevurma itkisine karşı direnin. Azarlamadan eldeedebileceğiniz her türlü tatmin çok kısa ömürlüolacaktır. Patlamamz sadece onun insanların domuzolduğu şeklindeki görüşünü pekiştirecek, size daha iyidavranmaya esinlendirmeyecek ve probleme dostça birçözüm bulma şansını toptan yok edecektir.

2.            ADIM. Kibarca sorun: "Adınızı öğrenebilirmiyim?" Bu basit soru genellikle işgörenin size dahanazik davranmaya başlamasını sağlamaya yeterli olur.Niçin? Artık anonim olmaktan çıkmıştır. Nazik olmayanhizmetinden sorumlu tutulabileceğinin farkına varmıştır.

3.            ADIM. Kendisine Müşteri Olarak Hak veİsteklerinizi hatırlatın. "Uzun süredir bu kuruluşunvelinimet-liğini yapıyorum ve size iş vermeye devametmek istiyorum. Bir daha gelmeyi arzu etmem için,lütfen benimle saygılı konuşun."

4.            ADIM. Eğer daha olumlu bir atmosfer yaratmaçabanız boşa çıkarsa, o zaman amirini görmek istediğinizi belirtin. (Eğer yönetici orada bulunmuyorsa, dahasonra telefon ya da mektupla izlemek üzere adını sorun.)

 Amir geldiğinde, işgörene yüklenme arzunuzu gemleyin.

Kaba davranıştan şikâyetçi olurken kendiniz de kabadavranırsanız, söz konusu kişi muhtemelen işgöreneinanacak ve ona arka çıkacaktır. Olayı cana yakın birşekilde naklederseniz ciddiye alınacağınız kesindir.

Soğukkanlılığınızı muhafaza edin ve kibarca ama amacayönelik olarak konuşun. "Dükkânınızdan onurduyduğunuzu biliyorum ve bu kişinin hareketlerinin

Page 23: Tongue Fu - Sam Horn

bununla çeliştiğini bilmek istersiniz diye düşünüyorum."Olan biteni anlatın ve sonra da yöneticinin işininsaygınlığını korumadaki çıkarma hitap edin. "Temsilettiğiniz kaliteyle uyum içinde olmadığı için bu durumudikkatinize sunmaya karar verdim. Bu konuda neyapılabilir?"

Rahatsızlık verici işgörenlerle ilgili ölarak ben de birkaçkez yönetimlere şikâyette bulunmak zorunda kaldım. Herseferinde yukarıdaki temanın değişik biçimlerini kullandımve her seferinde amir, elemanının utanç verici davranışınınetkisini giderebilmek için geri adım atmak zorunda kaldı.

Merhametli Olmayı Tercih Edin"Haklı olabiliriz ya da mutlu olabiliriz."- A COURSEIN MIRACLESTongue Fu, aksi kişilere sevecen davranmanın sadecemümkün değil aynı zamanda tercih edilir olduğu felsefesiüzerinde kuruludur. Ya da Dalay Lama'nm önerdiği gibi,"Eğer başkalarının mutlu olmasını istiyorsanız,merhametli davranın. Eğer kendiniz mutlu olmakistiyorsanız, merhametli davranın."Eğer birisi sizi yaralarsa, karşılık olarak onu yaralamak budurumu gidermez. Böyle yapmak sadece ikinizi de mutsuzkılar.

Goethe şöyle demişti: "İnsanlara olmaları gerektiği gibidavranın, böylece yeteneklerinin elverdiği kişi halinegelmelerine yardımcı olmuş olursunuz." Hoşa gitmeyeninsanlara kızgınlıktan çok empatiyle yaklaşmayı tercihederek, çoğu zaman düşmanlığı uyuma dönüştürebilir,öfkenin çevresinden dolaşabilir ve süreç içinde kendinizive başkalarını mutlu kılabilirsiniz.

Page 24: Tongue Fu - Sam Horn

KIZGINLIĞI HIZLA AŞMAK İÇlN EYLEM PLANI Sinemaya gittiniz; arada içecek bir şeyler almak içinkuyrukta bekliyorsunuz. Tezgâhın arkasındaki ikisatıcı talebi karşılamaya yetişemiyor. Filmneredeyse başlamak üzere ve sıra size gelecek gibigörünmüyor. Yavaş işleyiş hiç hoşunuza gitmiyor,filmi kaçıracaksınız. Nasıl bir tepki göstermeyitercih ederdiniz?

UNUTMANIZ GEREKEN SÖZLERKendinizden emin bir şekildekonuşabilirsiniz."Yönetim niçin daha çok adamtutmuyor? Bu çok komik!"  Sabırsız ve öfkeli davranabilirsiniz."Niçin acele etmiyorlar? On dakikadır bekliyorum."  Yanlış davranışları yüzünden kendilerinisuçlayabilirsiniz. "Bunun çok seyirci çekecek bir filmolduğunu düşünüp yardım talep edebilirdiniz."

Olayı kendi açınızdan görmeye devam edebilirsiniz."Ne kadar iğrenç bir servis. Bir daha burayagelmeyeceğim. On beş papeli kuyrukta beklemek içinödemedim."

 KULLANMANIZ GEREKEN SÖZLER

Page 25: Tongue Fu - Sam Horn

Yaklaşım gösterip sempatik davranabilirsiniz."Ellerinden geldiği kadar hızlı çalışıyorlar. Ama azadam koymuşlar."

Anlayışlı ve empatik davranabilirsiniz."Böyle bir kalabalıkla başa çıkmak zorunda kabaydım,ben ne hissederdim?"

Gevşeyerek merhametli davranmayı tercihedebilirsiniz. Dostça gülümseyerek, "Bir kutu patlamışmısırla iki kola rica edebilir miyim? " dersiniz. Kendinizi onlann yerine koyarak kızgınlığınızıçabucak aşıp onları affedebilirsiniz. "Bu küçük olayyüzünden huzurumu bozmama hiç gerek yok. Bu, okadar da önemli bir sorun değil."

       

"Ona gülebiliyorsanız, onunla birlikteyaşayabilirsiniz." - ERMA BOMBECK

İkinci Bölüm

Page 26: Tongue Fu - Sam Horn

Zorlukları NükteyleKarşılayınSize sorulmasından nefret ettiğiniz bir soru var mı? Sizeendişe veren olaylar oluyor mu?

Nükteli dövüş sanatında usta olun. Endişe verici soru vedurumların asabınızı bozmasına izin vermemek için,kendinize hazır cevaplardan bir repertuvar oluşturun.

San Fransisko havaalanında karşılaştığım genç bir adambana neşeli dövüş sanatının çok güzel bir örneğini sundu.Havaalanının uzun koridorlarından birinde yürüyenkaldırımın üzerinde giderken, karşı yönden gelen bandınüzerindeki bir hareket dikkatimi çekmişti. Çok uzun boylubir adam bana doğru geliyordu ve arka tarafta bazıinsanlar elleriyle ona doğru işaret ederek kıkır kıkırgülüyorlardı. Terbiyesizce davranışları beni çok rahatsızetmişti.

Genç adam daha yakınıma geldiğinde niçin güldüklerinianladım. Üzerindeki tişörtte şöyle yazılıydı: HAYIR, BAS-KETBOLCU DEĞİLİM. Yanımdan geçerken bir şeylersöylemek üzere kendisine doğru döndüğümde, birdenyüksek sesle gülmeye başladım. Tişörtünün arkasındaşunlar okunuyordu: SİZ JOKEY MİSİNİZ?

Bu genç adamla mutlaka tanışmalıydım. Yürüyenkaldırımdan inip peşine düştüm. Kendisine yetiştiğimdenefes nefese şunu sordum: "Bu harika gömleği neredenbuldunuz?"

Ağzı kulaklarına varıncaya kadar gülümseyerek, "Buhiçbir şey" dedi, "evde bir dolap dolusu daha var. En çokhoşuma gidenin üzerinde şöyle yazılı: 'Boyum 2.12 veburada yukarıda hava çok iyi.' " Açıklamaya devam etti:"On altı yaşımdan on sekizime kadar yılda neredeyse otuz

Page 27: Tongue Fu - Sam Horn

santim boy attım. Sokağa bile çıkmak istemiyordum,gittiğim her yerde insanlar ukalaca sözler sarfediyordu.Sonunda annem şöyle dedi: 'Eğer onları alt edemiyorsan,sen de onlara katıl.' Bu yazıları akıl eden annem oldu.Şimdi dışarı çıkmaya can atıyorum, çünkü uzun boyumdanutanmak yerine artık zevk alıyorum."

Ne kadar bilgece! Size sıkıntı veren bir özelliğiniz ya dadurumunuz varsa, onun sizi kızdırması yerine, sizin ondanneşe duymanız daha anlamlı olmaz mı?  Bamtelleriniz Hangileri? "Nasıl oluyor da annemle babam hâlâ bamtellerimedokunabiliyorlar?" "Çok basit. Onları sana kendilerimonte ettiler."- BİR DUVAR YAZISI Bamtellerinizi saptayın. Kendinizi kaybetmenize ya dadengenizi yitirmenize neler sebep oluyor? Yogi Berra şöylediyor: "Kahkaha hayatın darbelerini azaltan bir şokemicidir." O hiç de komik olmayan şakalara karşı nüktelertoplamaya başlayın.

Yanında gerektiğinde kendisine muşta işlevi görecekhazır cümleler sunacak birisi olmasını kim istemez?1974'de Oscar Ödüllerinin dağıtılacağı töreni David Nivensunacaktı. Şovunprodüktörü davetsiz bir misafire karşı kendisini öncedenuyarmıştı (o yıl kalabalık yerlerde çırılçıplak koşarakdikkat çekmeye çalışmak modaydı). Niven de her olasılığakarşı birkaç nükte hazır etmişti. Gerçekten de programın

Page 28: Tongue Fu - Sam Horn

ortasında çıplak bir adam sahneye doğru koşmaya başladıve Niven sanki o anda aklına gelmiş gibi hemen nüktesinipatlattı: "Düşünün bir kere! Bir insanın... kısa kaldığı yerinigösterdiği için alkış aldığı başka bir durumla bir dahahiçbir zaman karşılaşamayabi-lirsiniz." Bravo!

Çoğumuz profesyonel bir espri yazarının yardımınıalamayacağı için, kendi muşta cümlelerimizi kendimizingeliştirmesi gerekiyor.

Sözlü dövüş sanatı seminerlerimizde katılımcılar, enkâbus dolu senaryolara uygun düşecek nükteli yamtlarbulmak üzere mutlaka beyin fırtınaları düzenlerler. Birkeresinde, başarılı bir işkadmı kendisinden hangi yükseköğrenim derecesine sahip olduğunun sorulmasından nefretettiğini anlattı. "Üniversiteye gitmemiştim, o yüzden busoru beni her zaman telaşlandırıyordu/Bir keresinde birsektör konferansında bir rapor sunuyordum ve bir dinleyicibana hangi okulu bitirdiğimi sordu. Önce ne söyleyeceğimibilemedim. Sonra içimden, SDÜ'yü efendim, diye kaçamakbir cevap vermek geldi. Kafası karışan soru sahibi, "O daneresi?" diye sormak zorunda kaldı. Gülümseyerek, 'SertDarbeler Üniversitesi' dedim. İçin için gülüyordum;yakalandığım çengelden mizah yoluyla kurtulmuştum. Ogünden beri bu soruyu hep böyle yanıtlıyorum."

Bir keresinde de yaşlıca ama hayat dolu bir beyefendikendisine kaç yaşında olduğunun sorulmasından hiçhoşlanmadığını itiraf etmişti. "Bu beni çok rahatsız ediyor.Benim yaşım benden başka hiç kimseyi ilgilendirmez.İnsanlar bu tür kişisel sorular sormaktan ne zamanvazgeçecekler?" Çalışma grubumuz kafa kafaya veripdilinin ucuna hemen gelebilecek bazı hazır cevaplar üretti.

Page 29: Tongue Fu - Sam Horn

Söz konusu kişi aktif bir golf oyuncusu olduğu için, enhoşlandığı yanıt şu oldu: "Diyelim ki, aşağı dokuzdayım."

Otuzlarının ortasındaki evli bir çift, "Siz ikiniz ne zamançocuk sahibi olacaksınız?" sorusunun artık kendilerinebıkkınlık verdiğinden söz etmişti. En çok, şoka uğramışgibi yapıp, "Aman Tanrım" diye çığlık atarak"Unuttuğumuz bir şey olduğu belliydi!" diye haykırmaönerisini tuttular. Aşırı kişisel sorulan, "Bunu niçinsoruyorsunuz?" diye sorarak da savuştur-malanmümkündü. Bu sert karşı hamle genellikle insanlannsorgulama sınınnı aştıklarının hemen farkma varmasınısağlar.Şoka Uğramak mı, Hafife Almak mı?

"İnsanın, şoka uğramak yerine hafife almayıöğreninceye kadar belki de oldukça yaşlanmasıgerekiyor."- PEARL S. BUCK Tongue Fu ise, birisi duyarsız davrandığında şoka uğramakyerine hafife almayı şimdi öğrenmenin önemli olduğundanyola çıkar. Uygunsuz şeyler söyleyecek insanlar herzaman olacaktır. İğnelerini, siz izin vermediğiniz sürecesize batırmalan söz konusu olmayacaktır. Kendinize kaimbir zihinsel deri yaratın.

"Birisi, 'Üff... amma da kilo almışsın!' dediğinde nediyeceğimi bilemiyorum. İnsanlar 'Birkaç kilo dahayüklenmişsin galiba, ha?' diye yorum yaptığında bu benigerçekten üzüntüye boğuyor. Ne diyebilirim?" Bir kadınınsesinde bunu sorarken yansıyan ıstırabı hiçbir zamanunutmayacağım.

Page 30: Tongue Fu - Sam Horn

Eğer size bu eziyeti reva gören kişinin dedikleridoğruysa, hafifçe gülümseyerek "Doğru söylüyorsun"dedikten sonra, konuyu değiştirebilirsiniz. Kendi kendinizialaya alan bir mizaha başvurarak şöyle deyanıtlayabilirsiniz: "Evet, rejime girince böyle oluyor!" yada "Şişman değilim, sadece ben enime uzanm." Eğer kişiözellikle kaba davranıyorsa, "Bunu hepimiz yapmıyormuyuz?" diyerek, kendisini de sorumlu tutmayıdeneyebilirsiniz. İşin sırrı, diğer kişinin konu dışı sözlerinekapıhp ona ikinci bir yorumda bulunarak devam etme fırsatınıvermemektir. Sadece dengeli bir yaklaşımla yanıtlayın vesohbeti başka bir konuya kaydırın.

İkinci çocuğunu doğurduktan birkaç ay sonra hâlâoldukça kilolu olan. bir bayan, sık sık "Çocuğunu doğurdunsanıyordum" ya da "Gene mi hamilesin?" türünden yersizyorumlar yapan kişilerle karşılaştığını anlattı. Söylediğinegöre, bu üzücü sözler karşısında susup kalmak yerine,karama hafifçe vurarak ve bir yandan da Groucho Marxgibi kaşlarını oynatarak, "Bunlar geriye kalanlar, tatlım!"diye mukabele ediyor ve sonra başka bir konuyageçiyordu.

Ulusal Vergi Bürosu için düzenlediğim bir eğitimtoplantısında, bir müfettiş kendisinin ve arkadaşlarınınhoyrat davranışlara karşılık vermede nükteli dövüşsanatım nasıl kullandıklarını anlatmıştı. "Büromuzunkapısından içeri adımını atan hemen herkes bizimleuzlaşmaz bir karşıtlık içindedir. Bizi düşman gibi görürlerve burada bulunmaktan hiç hoşlanmazlar. Haketmediğimiz bu husumeti (Biz de insanız!) bir saldın olarakkabul etmek yerine, biz ilan tahtasını gelir vergisiyle dalga

Page 31: Tongue Fu - Sam Horn

geçen karikatürlerle doldurduk. Bunlardan birinde birvergi müfettişi bir yurttaşa şöyle diyordu: 'İşin sırrıgelirinin kendi paran olduğunu düşünmektenvazgeçmektedir.' Bu karikatürler kamuoyuna bizlerin debirer insan olduğunu hatırlattı. Vergi mükellefleri buşakalan ve alttaki, 'IN olduğumuz için özür dileriz' yazısınıokuyunca, bütün tutumlan değişiyor ve ilişkilerimizde iyibir gelişme oluyor."

Kahkaha atmanın gücünü öğrenmenin yaşı yoktur. Bununiçin hiçbir zaman çok yaşlı ya da çok genç sayılmazsınız.Horn (boynuz) gibi bir soyadımız olduğu için, her ikioğlumuzla da okulda çok dalga geçtiler. Sınıfarkadaşlarının kendilerine "horny" (şehvetli) diye takılmasıonlara çok utanç veriyordu. Eğer buna karşı nükteli bircevap bulabilsek, sözlü darbelerin hemen duracağını çokiyi biliyorduk. Gerçekten de, oldukça uzun süren bir beyinfırtınasından sonra Tom ile Andrew mükemmel bir yanıtbuldular: "Bizim soyadımız böyle.Buyrun, istediğiniz gibi tüketin!" Takılmalar şıp diyekesiliverdi. Size utanç veren bir özelliğiniz varsa, bununladalga geçenlere söylenecek en doğru şeyi bulabilmek içinarkadaşlarınızın yardımına başvurun ve hüznü sevincedönüştürün.Yorum Yok "Kapalı bir ağız yekûn biriktirmez."-TONGUE FU DÜŞÜNCESİ Örneğin, "Karını dövmekten ne zaman vazgeçtin?"türünden açık saldırılara hiçbir zaman itibar edip yanıt

Page 32: Tongue Fu - Sam Horn

vermeyin. Niçin? Bunu en iyi Bob Monkhouse açıklamıştır:"Sükût sadece altın olmakla kalmaz, aynı zamanda nadirenyanlış yorumlanabilir." Hatta, "Buna bir cevapvermeyeceğim" bile demeyin. Zokayı bir kez yutarsanız,sizi hemen iğneli sözlerin oltasında sallandmverirler.

Bunun yerine imayı bağlantılı başka bir konuyayönlendirin. Ünlü bir film yıldızı televizyondaki bir geceyarısı sohbetinde bunun harika bir örneğini vermişti. Evsahibi sunucu yıldızın film kariyeri hakkında son dereceyersiz bir imada bulunmuştu. "Bütün filmlerinizde hep birtaşbebek olarak gölündünüz, öyle değil mi?"'Bütün sanat yaşamını bir çırpıda süpürüp atan bu

nitelendirmenin artisti son derece üzdüğü açıktı, amakendisi on beş dakikayı bu kalıp üzerinde tartışarak ziyanetmeye hiç de niyetli değildi. Filmlerde oynadığı rollereilişkin değerlendirmesini tartışmak (ve böylece daha dapekiştirmek) yerine, hafifçe sunucuya dönerek açık birifadeyle, "Söz filmlere gelmişken, son filmimden bir parçagörmeyi arzu eder miydiniz?" diye sordu. Ev sahibinin rezilolmasına yol açmadan, getirdiği yorumun bir kısmınıdoğrudan alıp çok daha yapıcı bir konuya atlayıvermişti.Hayata Gülmeyi Öğrenin

"İnsanları güldürdüğümde benden hoşlandıklarınınçok çabuk farkına vardım. Bu dersi hiçbir zamanunutmayacağım."- ART BUCHWALD Kuzey Kaliforniyalı profesyonel bir konuşmacı olandostum Jim Pelley nükteli dövüş sanatında kara kuşaksahibidir. Bütün ülkeyi dolaşarak Fortune 500 şirketlerindeişyerinde mizah konusunda programlar düzenler ve

Page 33: Tongue Fu - Sam Horn

y gLaughter Works adlı mizahi ve bilgilendirici dergisininabonelerine düşündürücü katkılar sunar. Hayata gülerekyaklaşan ve başkalarına da böyle yapmada yardımcı olanbir kabin görevlisine ilişkin öyküsünü herkese anlatmamiçin, Jim iznini benden esirgemedi.

Kıyıdan kıyıya uzun bir uçak yolculuğunda Jim'inyanında Özgün Zor İnsan oturmaktadır. Bu mutsuz yolarkadaşı her şeyden şikâyet etmektedir. Çantası yukarıdakirafa sığmamaktadır. Orta sıramn orta koltuğuna sıkışıpkalmıştır. Yemeğin gelmesi iki saat sürmüştür. Üstelikverdikleri de sıcak yemek değil soğuk sandviçlerdir. BayZorluk sandviçinden bir diş aldıktan sonra tepsinin üstüneatıp çağırma düğmesine basar.

Kabin görevlisi bayan hemen belirip kibarca sorar: "Evetbayım, size nasıl yardımcı olabilirim?" Adam sandviçigörevlinin yüzüne doğru uzatarak, "Bu çok kötü birsandviç" diye homurdanır.

Kabin görevlisi bakışlarım adamdan sandviçe doğruçevirir.

Sonra gene adama ve tekrar sandviçe bakar.Dönüp bir kere daha adama bakar, sonra parmağını

sandviçe doğru sallayarak yüksek sesle azarlar, "Kötüsandviç, kötü sandviç!"

Adam birden silkinerek koltuğunda dikilir. Jim kendisinitutamayıp kahkaya boğulmuştur. Kısa bir sessizlik anındansonra, canı oldukça sıkılmış olan yolcu da gülmeye başlar.Odakikadan sonra sessizliğini muhafaza eder ve işbirliğiyapmaya başlar.

Jim daha sonra uçağın mutfak bölümüne giderek kabingörevlisini tebrik eder. "Harika bir yanıt verdiniz. Bunu

Page 34: Tongue Fu - Sam Horn

önceden mi düşünmüştünüz?" Kadın şöyle cevap verir:"Yirmi beş yıldır uçuyorum. Uzun süre önce zor insanlarlabaşa çıkmayı öğrenmemin en iyisi olacağım keşfettim.Çünkü her uçuşta böyle en az bir kişi oluyordu. Onlarınasıl değiştirebileceğimi öğ-renemezsem, hem benim hemde uçaktaki diğer herkesin huzurunu kaçıracaklardı.

"Öteki hosteslerle - o zamanlar kendimizi böyleadlandırırdık - konuştum ve bu tür sorunlu durumlarda neyaptıklarını sordum. Eğer uçağımız iniş için on yedincisıradaysa ve herkes bağlantılı uçuşlarını kaçırmaküzereyse ne yapabilirdik? Teknik bir sorun çıkmış ve uçuşkapısına geri dönmemiz gerekiyorsa, ne diyebilirdik?Böylece bir dizi keyifli yanıt topladım ve bu sayedekarşılaştığım her durumla başa çıkabiliyo-rum."

Görevli şöyle devam eder, "Ne olursa olsun bir mizahduygusunu korumaya hep çalıştım. Hiç kimsenin -davranışı ne kadar saldırgan olursa olsun - gücününuçuşumu yıkıma uğratmaya yetmeyeceğine karar verdim.Bu beni kaç kez kurtardı, bilemezsiniz."

Mark Tvvain'ın dediği gibi, "Mizah büyüktür, her şeydenönce kurtarıcıdır. Ortaya çıkar çıkmaz huzursuzluğumuz veöfkemiz uçup gider ve yerini güneşli bir ruha bırakır." Neolursa olsun mizah duygunuzu kaybetmeyeceğinize sözverebilir misiniz? Bu size, meydan okumalara lanet etmekyerine içinizden gülerek karşı koyma yeteneğinikazandıracaktır.  Hafif Yaşayın 

Page 35: Tongue Fu - Sam Horn

"Hayatın matemini tutmaktansa ona gülmek insanadaha yakışır."-SENECA

Ulusal Konferansçılar Birliğinin yıllık toplantısından sonraotelden ayrılmak üzereyken Teksas, Nacogdoches'den eskieyalet senatörü Bob Murphy ile karşılaştım. Kendisi,yakından tanıma ayrıcalığına sahip olduğum en neşeliinsanlardan birisidir. Biz resepsiyonun önünde dururken,yammızdan üzerinde kocaman bir bitki saksısı bulunanbüyük bir el arabasını iten bir oda hizmetçisi geçti. Bob,arabanın geçişini seyrettikten sonra ağır ağır konuştu:"Herhalde köpeğin biri oda servisi talep etmiş."Çevredekilerin kahkahaları dindikten sonra, Bob'a şunusordum: "Bu kadar komik sözleri nereden buluyorsun?"Yanıtı şöyleydi: "Dünyaya gülümseyen gözlerle bakmakgerekir."

Bu andan itibaren gözünüz hep çevrenizdekikomikliklerde olsun. Mel Brooks, "Etrafınıza o gözlebakarsanız, hayatın kelimenin gerçek anlamındakomediyle dolu olduğunu görürsünüz" derken doğrusöylüyordu. Tonight şovunun sunucusu Jay Leno'nun,birisi tarafından sıkıştırıldığında bunu espri dolu bir yanıtlanasıl geri püskürttüğüne dikkat edin (ve kendisini takdiredin). Televizyonda Komedi Kanalını izlerken ya da gazeteve dergi okurken yüksek sesle güldüğünüz bir şakayarastladığınızda, bunu bir yere yazın (ve kaynağını notedin). Bir yanlış yaptığınızda, yanılgının mizah demekolduğunu hatırlayın ve kendinizle dalga geçin. Çevrenizdegülünecek şeyler arayarak, gerilimli durumlara sinirlenmekyerine itidalli bir şekilde yaklaşabilirsiniz.

Page 36: Tongue Fu - Sam Horn

Zorluklara nükteyle yaklaşmak konusunda daha fazlabilgi edinmek istiyorsanız, mizah ustası Allen Klein'm TheHealing Power of Humor (Mizahın İyileştirici Gücü) adlıkitabını alıp inceleyebilirsiniz. Bu mükemmel başvurukitabı, size herhangi bir dezavantajı avantaja çevirmedekullanabileceğiniz ve hayata gülümseyen gözlerlebakmada yardımcı olacak onlarca teknik sunacaktır.

ZORLUKLARI NÜKTEYLE KARŞILAMAK İÇİNEYLEM PLANI

İşsizsiniz ve iş arıyorsunuz. Birkaç ay iş ilanlarınıtakip edip terletici mülakatlardan geçtikten sonra,sonunda karşınıza iki ciddi olanak çıktı, ama ikiside henüz resmileşmiş değil. Tam bu sırada genebirisi masumca, "Daha henüz bir iş bulamadın mı?"diye sorarsa, göstereceğiniz tepkinin sonuçlarındansorumlu tutulup tutulamayacağınızdan emindeğilsiniz. Nasıl bir tepki gösterirdiniz?UNUTMANIZ GEREKEN SÖZLERİnsanların bamtelinize basmasına izin verirsiniz."Hâlâ bir iş bulup bulamadığımı soracak bir kişi daha çıkarsapatlayacağım." Talihsizliğiniz sizi öfkelendirir ve bunu kader olarakkabul edersiniz."Hiçbir zaman iş bulamayacağım. Günlerdir bütün zamanımıiş bulmaya harcıyorum ama ortada hiçbir sonuç yok"Hayata lanet okursunuz ve insanların sizikızdırmasına izin verirsiniz."Ne demek istiyor, param kalmadığını mı ima ediyor?"

Page 37: Tongue Fu - Sam Horn

Düşüncesiz sorulara kızıp duyarsız imalaraöfkelenebilirsiniz. "Böyle aptalca bir soruya ne cevapverebilirim? Eğer iş bulmuş olsaydım, bundan kendisine sözedeceğimi bilmiyor mu?" KULLANMANIZ GEREKEN SÖZLEREndişe yaratıcı sorulara cevaplarhazırlayabilirsiniz."Birisi bana kapı kapı dolaşıp IŞI OLMAYAN GİREMEZlevhaları satma işi önerdi, ama ben kabul etmedim."Talihsizlikle dalga geçebilirsiniz. "Bu kadar erkenemekli olmayı planlamamıştım. Ama iyi olan tarafı, şimdihafta içi günlerim de boş ve gidip oğlumun yüzme takımınakoçluk yapabiliyorum." Ne olursa olsun mizah duygunuzu muhafazaedersiniz. "Param kalmamış olamaz. Çek defterim duruyor."- Gracie AllenSizden yana espriler toplar ve bunları kullanarakdünyaya gülümseyen gözlerle bakabilirsiniz. |"Bugün birfirmanın önünden geçerken pencerelerine asılı ikiilan \ gördüm. Birinde ELEMAN ARANIYOR, ötekinde deSELFSERViS yazıyordu. Ben de içeri girip kendimi işe aldım."- Steven Wright 

"insanların yanlış yanlarını tartışmak bunlarıderinleştirmekten başka bir işe yaramaz."

-TONGUEFU DÜŞÜNCESİ Üçüncü Bölüm

Page 38: Tongue Fu - Sam Horn

İnsanlarlaOnlarınDertleriniKonuşunMutsuz bir insan size içini dökmeye başlarsa neyaparsınız? Onu rahatlatmaya mı çalışırsınız?

Ama, "O kadar da kötü olamaz" ya da "Gel bir de iyitarafından bak" gibi iyi niyetli sözlerin kendini kötühisseden birisini yüreklendirmekten çok felce uğratacağınıbilmiyor olmayabilirsiniz. Mantık yürütme denemeleri -"ilk seferinde mükemmel yapmayı bekleyemezsin" ya da"Yarın kendini daha iyi hissedeceksin" - sadece acıyı dahada pekiştirir, insanların bir derdi olduğunda, aradıklarıçözüm değil sempatidir.  Terapistin Yöntemini Kullanın "Hiç kimse akıl almak istemez, istedikleri sadece teyitedilmektir."- JOHN STEINBECKBir dahaki sefere, dertli birisiyle karşılaştığınızda TerapistinYöntemini kullanın, onu problemlerinden uzaklaştırmayaçalışmak yerine kendisiyle problemlerini konuşun.

Terapistin Yöntemi nedir? Bu yöntem, birisinin açıklama,onay alma ve düşünce geliştirme çabasıyla söylediğişeyleri benzer cümlelerle kendisine geri aktarmayı içerir.Terapistler söylenen şeylere katılıp katılmadıklarınıbelirtmezler, sadece daha yüksek bir sesle tekrarlarlar.

Hasta terapiste, "Hiç arkadaşım yok" dediğinde, terapist"Mutlaka en az bir arkadaşınız vardır" diye bir yanıtvermez. Hastanın kendisini daha az yahfianmışhissetmesini sağlamak yerine, iyi niyetle de olsa böylesi bir

Page 39: Tongue Fu - Sam Horn

gerçek testine başvurmak, hastada sadece bir azarlanmaetkisi yaratır ve hiç kimsenin kendisini anlamadığıdüşüncesi daha da pekişir.

Terapist, hastasımn kendisini nasıl hissettiğiniaraştırmasına yardımcı olur. Bunu, söylenenlerin öneminiazaltarak değil aynen geri yansıtarak yapar. Yalnızlık çekenhasta örneğinde terapist, "Kendinizi hiç arkadaşınızyokmuş gibi mi hissediyorsunuz?" diyecektir.

Hasta heyecanla devam edecektir: "Evet, yüzden fazlakişinin çalıştığı bir büroda görevliyim ve iş dışında hiçkimse benimle bir kelime olsun konuşmuyor. Sanki benyokmuşum gibi davranıyorlar."

Bir kere daha, tepki göstermek ya da tavsiyedebulunmak yerine, terapist yalnızca söylenenlerionaylayacaktır: "İşyerinizdeki insanlar demek size fazladikkat vermiyorlar. Öyle mi?"

"Evet, aynen. İn olan grubun üyesi değilseniz, sanki sizmevcut değilmişsiniz gibi davranıyorlar." Böylece hasta,ka-tarsise, yani içindeki gizli kalmış reddedilme veyalnızlık duygularını boşaltmaya devam edecektir.

Katarsis terimi psikoterapide, manevi yenilenmesağlayan ve gerilimi kaldıran bir boşalma anlamındakullanılır. Aynı zamanda, bilince çıkararak ve ifadeedilmesini sağlayarak birkompleksi (korku ya da paniki) ortadan kaldırmakanlamına da gelir. Hastanın moralini düzeltmeye ya daproblemlerini çözmeye çalışmadan sadece söylediklerinitekrarlayarak, terapist hastasının kendisine sıkıntı verenşeyin bilincine varmasına yardımcı olur. Psişik acısınısempatik bir kulağa boşaltarak, hasta içine hapsettiği

Page 40: Tongue Fu - Sam Horn

gerilimi serbest bırakır. Artık düzeltici önlemlere hazır halegelmiştir.  

Çürütmeyin, Yansıtın "Anlaşılmak bir lükstür."- RALPH WALDO EMERSON Oğlumuz Andrew'un geçenlerde artık gözlük takmakzorunda kalması, Terapistin Yöntemini uygulamak içinbana iyi bir fırsat sundu. Gözünde yaşlar ayaklarınısürüyerek gözlükçüden çıkarken, "Palyaço gibi oldum"diye söyleniyordu.

"Hiç de değil. Gayet iyi görünüyorsun" demek istedim.Ama bu sözler onu teselli etmek anlamına gelecek vekendi görüşüyle çelişecekti.

Kendisini temin etmeye çalışmak yerine, sadecesöylediklerini aynen yansıttım: "Yeni gözlükleriningörünüşünden hoşlanmadın galiba?" "Okuldaki bütünçocuklar bana gülecek" diye hayıflandı.

Tongue Fu'dan önce olsa onu yatıştırmaya çalışırdım."Andrew, aptal olma. Arkadaşların muhtemelen gözlüktaktığının farkına bile varmayacaktır." Oysa benim objektifolma çabam sadece onu daha da yabancılaştıracaktı. Onudestekleme çabalarım içine kapanmasına yol açacaktı.Bunun yerine dediklerini aynen tekrar ettim:"Arkadaşlarının gözlüklerin yüzünden seninle dalgageçmesinden mi korkuyorsun?"

Page 41: Tongue Fu - Sam Horn

"Evet! Zaten bu çirkin şeyleri niçin takmam gerekiyorki?"Dilimin ucuna ilk gelen mantıki bir cevaptı: "Daha iyi gö

rebilmek için takmaksın." Ama duygular mantıksal değildirve mantığa yanıt vermezler. Niçin gözlük takmasıgerektiğini açıklamaya çalışmak onu aydınlatmayacaksadece daha da si-nirlendirecekti. Fikir yürütmeyeçalışmak yerine arzularına hitap ettim: "Gözlük takmakistemiyor musun yani?"

"Elbette!" dedikten sonra derin bir nefes alıp duygulanüzerinde düşünmeye başladı.

Eve geldiğimizde, Andrew bana sevgiyle sarılarak,"Sağol, anne!" dedi. "Niçin?" diye sordum. "Biliyorsun"dedi utangaçça. Sanıyorum şöyle diyordu: "Söylev çekmekyerine beni dinlediğin için teşekkür ederim. Bana değilbenimle konuştuğun için teşekkür ederim."

  Benzer Cümlelerle mi, Yoksa PapağanGibi Tekrarlamak mı?

"İçine fikir yürüterek girmedikleri bir durumdaninsanları fikir yürüterek çıkaramazsınız."- JONATHAN SWIFT Atölye çalışmalarımızın katılımcılanndan biri olan Barbarayansıtma fikrine itiraz etti: "Eğer elemanlarımdan biri birproblemini bana açtığında söylediklerini kelime kelimetekrar edersem, bana kafayı oynatmışım gibi bakıp, 'Zatenben de bunu diyorum' demez mi?"

Page 42: Tongue Fu - Sam Horn

Barbara doğru bir noktaya temas etmişti. Papağan gibideğil, benzer cümlelerle tekrarlamak çok önemlidir.Birisinin dediklerini kelime kelime tekrarlamak tavsiyeedilmez, çünkü böyle konuşmak aşağılama ya dahükmetme izlenimi doğurur. Benzer cümlelerletekrarlamaksa, birisinin söylediklerinin özünü kendisözcüklerinizi kullanarak özetlemektir. Söyledikleri şeyinanlamını paylaşmak için böyle ciddi çaba gösterilmesi,insanları inciltmeyecek tersine hoşlarına gidecektir.Söylediklerini doğru anlamak için özen gösterdiğinizionlara kanıtlayacaktır.

Barbara'nın sayesinde şu önemli özdeyişi gündemegetirme fırsatını da buldum. "Kurallar iyi uşaklar ve kötüefendiler yaratır."

Dedim ki, "Terapistin Yöntemi (ve bu kitaptaki bütünöteki teknikler) efendiniz değil uşaklannızdır. Bunlar, herzaman her yerde herkesle işlerli olacak, her derde devaevrensel formüller değildir. Mutlaklıklardan söz etmekhiçbir zaman gerçekçi değildir."

Lütfen Tongue Fu'yu bir fikir şöleni olarak kabul edin. Herdurum için ona uygun düşen şeyi alın. Eğer kapınızda onkişi bekliyorsa, her biriyle dertlerini konuşacak zamanı yada isteği bulamayabilirsiniz. Eğer birisiyle iyi ilişkinizyoksa, onun size içini dökmesine yardımcı olacak özenigösteremeyebilir-siniz. "Şikâyetleri Anında Sona Erdirin"başlıkla 4. Bölümde özetlenen teknikler, bu tür senaryolarayaklaşımda size yardımcı olacaktır.

Paylamayın, Ses Verin

"İnsanların bizim için harekete geçmesinden çokduygularımızı paylaşmasını isteriz."

Page 43: Tongue Fu - Sam Horn

- GEORGE ELIOTBir dahaki sefere, size yakın insanlar kendilerini mutsuzhissettiğinde, endişelerini fikir yürüterekgideremeyeceğinizi unutmayın. Kendilerini hemenkorkularından kurtarmaya çalışmak yerine, hissettiklerinisabırla geri yansıtın. Yapmak istemedikleri bir şeyi niçinyapmalan gerektiğini kendilerine açıklamaya çalışmakyerine - bu sadece dirençlerini daha da artırır - neyinolmasını istediklerini anlamaya çalışın.Bu yaklaşımın ne kadar işine yaradığını bir bayan şöylenakletti: "Kızım bu yıl katıldığı ilk futbol maçından sonraeve geldiğinde takımdan ayrılmak istediğini söyledi. Çokşaşırdım, çünkü futbol en sevdiği spordu. Geçen sezondanberi maçların başlamasını dört gözle bekliyordu. Tam,'Hayır, bunu yapamazsın' demek üzereyken, birdenoğlunuzla ilgili öyküyü hatırladım.

"Kendisine gülünç duruma düşeceğini söylemek yerine,'İlk maç senin için iyi bir deneyim olmadı mı?' diyesordum. Ve arkası geldi. Koçu kendisini savunmayakoyduğu için altüst olmuştu. Geçen yıl birçok gol atmıştıve bu yıl da forvette oynamaya devam edeceğiniumuyordu. Kendisine, futbolun bir takım oyunu olduğunuve herkesin her zaman istediği yerde oynayamayacağımanlatmak üzereyken, aklıma gene sizin, 'Dertli insanlarınihtiyacı köşeye sıkıştırılmak değil, hislerine kulakverilmesidir' sözleriniz geldi.

"Sözlerini yanıtlama içgüdümü bastırıp sadeceanlattıklarını geri yansıtmakla yetindim. Koçunun aldığıkararın ardında yatan nedenler ve bunu olgunluklakarşılaması gerektiği üzerine saçmalamak yerine, 'Geneeski yerinde oynamak istiyorsun galiba?' dedim. İçini

Page 44: Tongue Fu - Sam Horn

boşattıktan sonra kendisini topladı ve tıpkı oğlunuz gibi,bana sarılarak kendisiyle sorununu konuştuğum içinteşekkür etti."

Mutsuz insanların, ne yapmaları ya da ne hissetmelerigerektiğine ilişkin söylevler dinlemek değil, göğüskafeslerinin içindeki şeyi dışarı çıkartmak istediğiniunutmayın. Anlattıklarını çürütmeye çalışmak yerine geriyansıtarak, kendilerine sıkıntı veren şeyi açığa vurmalarınayardımcı olabilirsiniz. Kendilerini daha iyi hissedecek veen nadir rastlanan insanlardan biri, empatik bir dinleyiciolduğunuz için size teşekkür edeceklerdir.

İNSANLARLA ONLARIN DERTLERİNİKONUŞMAK İÇİN EYLEM PLANI

Yeni doğmuş oğlunuzu eve getireli birkaç haftaolmuş ve kızınızın kardeşinin isteklerikonusundaki kızgınlığı giderek artmaktadır. Birgün, o anda kendisine masal okumaya zamanınızolmadığını söylediğinizde, hıçkırarak ağlamayabaşlıyor ve burnunu çekerek, "Brian'ı benden dahaçok seviyorsun" diyor. Bu durumda ne yaparsınız?

UNUTMANIZ GEREKEN SÖZLERHemen kendisini ne kadar sevdiğiniz konusundaonu temin etmeye çalışırsınız, o da yanlış bir şeysöylediği hissine kapılır."Canım, bu doğru değil ve sen de bunu biliyorsun." Onurahatlatmaya çalışırsınız, o da kendisiyle çeliştiğinihisseder."Saçmalama, sana da zaman ayırıyorum. Daha dün parkagitmedik mi?"Mantık yürütmeye çalışırsınız, o da taciz edildiğinihisseder. "Kendilerine bakamayacakları için bebeklere çok

Page 45: Tongue Fu - Sam Horn

dikkat göstermek gerekir." Kendisine ne hissetmesi gerektiğini söylersiniz, o dakendisine kulak verilmediğini düşünür."Her istediğinde seninle oynamak için işlerimi bir kenarabırakamayacağımı anlaman gerekir"KULLANMANIZ GEREKEN SÖZLERSöylediklerini geri yansıtırsınız, o da kendisinekulak verildiğini düşünür."Brian 'ı senden daha çok sevdiğimizi mi düşünüyorsun? "İçini dökmesine yardımcı olmak için yorumunukendi cümlelerinizle tekrarlarsınız. "Artık sana fazlazaman ayırmıyorum gibi mi geliyor? "

Bir şeyleri açıklamaya çalışmak yerine isteklerinidile getirirsiniz."Eskiden olduğu gibi birlikte daha fazla zaman geçirmemizi miistiyorsun?"İsteğini geliştirerek ifade edersiniz, o da kendisininanlaşıldığını düşünür."Birlikte en sevdiğin kitabı okuyabilmemiz için benden zamanayırmamı mı istiyorsun? "

 'Lisanı geliştirmiş olmamızın nedeni, benceiçimizin en derinlerinde yatan şikâyet etmeihtiyacımızdır."

- JANE WAGNER VE LILY TOMLIN

Dördüncü Bölüm

Page 46: Tongue Fu - Sam Horn

ŞikâyetleriAnındaSonaErdirinBirisi şikâyet etmeye başladığında ne yaparsınız? Almakistedikleri şeyi almak istedikleri zamanda niçin alamamışolduklarını açıklamaya mı çalışırsınız? Bu yaygın birtepkidir. Ne yazık ki, genellikle şikâyetçiyi yumuşatmakyerine daha da tahrik eder. Niçin? Açıklamalar gerekçe gibialgılanır. Şikâyetçi sizden hesap sormasının mümkünolmadığını görünce daha da öfkelenir.

Diyelim ki, işyerinizdesiniz ve telefon çalıyor. Ahizeyielinize ahr almaz karşınızdaki şikâyete başlıyor: "Ne biçimbir firmasınız siz, kardeşim? Üç hafta önce sizden birkatalog talep ettim, hâlâ elime geçmedi. Niçin bu kadaruzun sürüyor?"

Arayanın gerçekte niçin uzun sürdüğünü öğrenmek gibibir niyeti olmadığını anlamalısınız. Eğer, "Bazıelemanlarımız grip salgını yüzünden işe gelemiyor, biz deyazı-çizi işlerine boğulup kaldık" derseniz, müşterisöylediklerinizi durumuhaklı gösterme çabası olarak algılayacaktır, "işyerinizinsağlık öyküsünü dinlemek gibi bir ihtiyacım yok" diyesesini yükseltebilir, "Bütün bilmek istediğim; katalogu banagönderecek misiniz, göndermeyecek misiniz?"İnsanlar Şikâyet Ettiğinde Açıklama Yapmayın"Açıklama yapmaktan daha büyük bir zaman israfıolamaz."- BENJAMIN DISRAELIBugünden itibaren insanlar şikâyet ettiğinde, öncekendinize, söylediklerinde genelde doğru bir şey var mı,

Page 47: Tongue Fu - Sam Horn

diye sorun. Eğer öyleyse, şu sihirli sözcüğü söyleyin:"Haklısınız!"

İnsanların kafası kızmışsa, genellikle bunun meşru birnedeni vardır. Yanlış giden şeyleri özetlemeye çalışmakyerine, söylediklerini kabul edin ve bu konuda neleryapılabileceği konusuna geçin. Açıklama yapmak fikiryürütmeyi genişletir, kabul etmek ise sona erdirir.

Bir grup işgörenle yaptığımız bir seminerde bu anlayışıözetlemek için şöyle dedim: "İnsanlar şikâyetçi olduğundayapacağımız her açıklama boşuna olacaktır." İşgörenlerdenbiri bunu şöyle geliştirdi: "Müşteriler şikâyetçi olduğundayapacağımız her açıklama sadece öfkelerini daha daartıracaktır." Bir diğeri şunu ekledi: "Müşteriler şikâyetçiolduğunda, açıklama yapma, hemen KÖH Trenine atla!"Kabul Et, Özür Dile, Harekete Geç!

"Bütün büyük hatalarda ortada bir yerde, hatayı gerialmanın ve belki de gidermenin mümkün olduğu birkaçsaliselik minicik bir an hep vardır."- PEARL S. BUCKGeçenlerde şikâyetçi bir müşteriye muhatap olan birişgören KÖH Trenine atladığında neler olabileceğine tanıkoldum. Daha önce aldığım randevu üzerine doktorumunmuayenehanesine gittiğimde, hasta kabul odasındakibütün koltukların biri hariç dolu olduğunu gördüm vehemen bu boş koltuğa oturdum. Bir saat geçti ve biz hâlâbekliyorduk. Karşımda oturan bey, görüldüğü kadarıyladurumdan hiç de hoşnut değildi. Durmadan sehpanınüzerindeki sayfalan dağılmış eski tarihli dergilerikarıştırıyor, koltuğunda kıpırdanıp duruyor, sabırsızcaayaklarım sağa sola hareket ettiriyor, birkaç dakikada bir

Page 48: Tongue Fu - Sam Horn

kızgınlıkla saatini kontrol ediyordu. Sonunda ayağa kalkıpardında hasta kabul görevlisinin oturduğu küçükpencerenin yanma gidip hızlı hızlı cama vurdu.

Doktorun yardımcısı pencereyi açıp nazik bir şekildesordu: "Evet efendim, size nasıl yardımcı olabilirim?"

Adam sert bir sesle konuştu: "Ne Oluyor? Saat üçterandevum vardı. Şimdi saat dört ve hâlâ doktorugörebilmiş değilim."

Neyin yanlış gittiğini açıklamak yerine (bu sadece zatenkızmış kişiyi daha da kışkırtırdı), yardımcı KÖH Trenineatlamayı tercih etti.

            Kabul Et: "Haklısınız, efendim. Randevunuz saatüçteydi."

       Özür Dile: "Bu kadar beklemek zorunda kaldığınıziçin özür dilerim. Doktor ameliyathaneden bir türlüçıkamadı."

          Harekete Geç: "İzin verirseniz hastaneye telefonedip, hemşireye ne zaman çıkabileceğini sorayım.Gösterdiğiniz anlayış için teşekkür ederim. Böylesabırlı olmanız çok güzel."

 Tahmin edebileceğiniz gibi, adam öfkesini işgörenin

üzerine boşaltmaktan vazgeçti ve dönüp yerine oturdu.Böylesine cana yakın bir yaklaşım karşısında başka neyapabilirdi ki?Şikâyetleri Sonuçlandırmayı Çabuklaştırın

"Bir şeyi doğru yapmak niçin yanlış yapüdığınıaçıklamaktan daha az zaman alır."- HENRY WADSWORTH LONGFELLOW 

Page 49: Tongue Fu - Sam Horn

Bugünden itibaren gerekçe aramak yerine çaba harcayın.Birisine işlerin niçin yanlış gitiğini açıklamaya zamanayırmak yerine, zamanı yanlışı doğru yapmaya harcayın.

Bir keresinde bu fikri gündeme getirdiğimde,katılımcılardan biri pişmanlıkla güldü: "Bunu geçen Cumabiliyor olmayı ne kadar isterdim" dedi, "Akşam işten sonraeşimi alıp yemeğe götürecektim. Büromdan zamanlıayrıldım, ama trafik o kadar yoğundu ki yol herzamankinin üç misli zaman aldı. Kapısında beklemekteolduğu binaya yaklaştığımda, daha iki blok öteden sinirlibir şekilde kaldırımı arşınlamakta olduğunu gördüm.Dokunsan patlayacak gibiydi.

"Önünde durduğumda, hızla kapıyı açıp bağırdı: 'Neredekaldın? Beş buçukta burada olman gerekmiyor muydu?'

"Ne diyeceğimi şaşırmıştım, onun için açıklamayaçalıştım. 'Kabahat bende değil. Trafike takılıp kaldım.'

"Hemen karşı hücuma geçti: 'Bunu ben nereden bileyim?Unuttun ya da başına bir şey geldi sandım, sıkıntıdandeliye döndüm.'

"Beni suçlamasının doğru olmadığını söyledim. Yolboyunca tartıştık durduk. Sonunda tepem attı ve yemeğegitmekten vazgeçtiğimi söyledim. Aramızdaki anlaşmazlıkhoşça geçireceğimizi umduğumuz bir akşamı berbatetmişti. Şimdi görüyorum ki, eğer KÖH Treni yönteminiuygulayabilseymişim bu talihsiz olayı kolaycaönleyebilirmişim. 'Haklısın, karıcığım' demeliydimkendisine, 'Beş buçukta burada olmam gerekiyordu, senibu kadar beklettiğim için özür dilerim. Bir kaza yüzündenbütün yol kilitlenmişti. Bundan böyle seni alacağım zaman,trafik yoğun olsa bile zamanında yetişmek için daha erkenyol çıkacağım.' "

Page 50: Tongue Fu - Sam Horn

Ya Hata Sizde Değilse?

"Çoğu insan problemlerin çevresinden dolaşmaya,onları çözmeye çalışmaktan daha çok zaman ve enerjiharcıyor."- HENRY FORDMotorlu Taşıtlar Dairesinden bir eleman duyduklarındanpek hazzetmedi: "Kendi hatamız olmayan bir şeyyüzünden niçin özür dileyelim ki? Dün oğlanın biri sigortaevraklarını getirmediği için sürücü belgesini yenileyemedive işlemlere yeni baştan başlamak zorunda kaldığı içinbütün öfkesini benden çıkarmak istedi, inanılacak gibideğildi. Dışarıda, üzerinde gerekli bütün belgelerinlistesinin yazılı olduğu büyük bir ilan tahtası dururken beninasıl suçlayabilir? Hiç de 'Özür dilerim' diyemem doğrusu;yazılanları okumamış olan kendisi."

Taşıt Dairesinde görevli delikanlıya şunları söyledim:"Sorun, senin özür dilemek zorunda olman değil; önemliolan, en azından uğradığı düş kırıklığını kabul etmişolmanın sana sağlayacağı üstünlüktür. Zaten bildiği bir şeyikendisine söylemen - 'Arkadaşım, gerekli belgelerigetirmemiş olman benim hatam değil!' - onu daha daöfkelendirecektir, bu ise sadece senin gününü daha dastresli hale getirir.

"Var sayalım ki şöyle diyorsun: 'Gerekli evraklarınyanında olmamasının gerçekten moral bozucu olduğunuanlıyorum. Eğer şu başvuru formunu şimdi doldurursanyarma kadar bekletirim. Yarın, işlerimizin en az yoğunolduğu zaman olan saat ikiyle üç arasında sigorta belgenigetirirsen, hemen onaylar işini tamamlarız.' "

MTD görevlisi gence sonra şunu sordum: "Kendisine buşekilde yardımcı olma yolunu seçmiş olsaydın, belgesini

Page 51: Tongue Fu - Sam Horn

getirmemiş olan delikanlı o zaman nasıl davranırdı?""Herhalde bana bağırıp çağırmaktan vazgeçerdi" dedi.Tam da öyle olurdu!

Çeşitli örnekleri inceledikçe, sınıf KÖH trenine atlamanınyararına giderek daha çok ikna oldu. James MatthewBarrie şu gözlemde bulunmuştur: "Başkalarının yaşamınaışık kattığınızda bu ışık size de yansır." Katılımcılar,olanlardan dolayı insanlardan özür dilemenin suçluolduğunuzu kabul etmek anlamına gelmediğinivurguladılar. Bu sadece onların kederini paylaşmanın biryoludur, dertlerini dikkate alan birisinin var olduğunuhissetmelerini sağlar. Sınıf şu sonuca vardı: Eğer "Bu sizinprobleminiz, benim değil" şeklinde bir tutum alırsanız,öfkesi zaten burnunda olan kişi onu kolaylıkla sizinprobleminiz haline getiriverir.

Bir keresinde, acil servis tıp elemanları için düzenlenenbir Tongue Fu atölye çalışmasında bu fikri sunarken,yardımcı elemanlardan biri bana karşı çıktı: "Amirimizbize, sorumlu olduğumuz anlamına geleceği için hiçbirnedenden dolayı özür dilememiz gerektiğini söyledi. Dün,ambulans ekibimiz suda boğulmuş bir kurbanı hayatadöndürmeyi başaramadı ve eşi hatanın bizde olduğunuöne sürdü. Oysa bunu kabul etmek hiçbir şekilde mümkündeğil. Yoksa haklı olduğu izlenimini edinmesi işten biledeğil."

Önemli bir noktaya temas etmişti. Eğer birisi yanlışverilere dayanarak şikâyetçi oluyorsa, onun ilerisürdüklerini düzeltmenin bir amaca hizmet edipetmeyeceğini düşünmeniz gerekir. Çoğu zaman veriler asılolgunun dışında kalır. Suçun kimde olduğunu tartışıpdurmak, olmuş olanı değiştirecek değildir. Bir şikâyetçiye

Page 52: Tongue Fu - Sam Horn

hak vermenin uygun düşmeyeceği durumlarda, en azındanduygularını anladığınızı ifade edebilir ve kendisineyardımcı olacak adımlar atabilirsiniz. "Yapabileceğimizhiçbir şey yoktu. Biz olay yerine vardığımızda çoktan vefatetmişti" demek yerine, sağlık yardımcısı Ekspres KHTrenine atlayıp dul kadının acısına daha duyarlıyaklaşabilirdi:

            Kabul Et: "Hanımefendi, kaybınızdan dolayı çoküzgünüm. Başınız sağ olsun."

       Harekete Geç: "Size nasıl yardımcı olabilirim? Siziniçin arayabileceğim bir yakınınız var mı?"

Çözüme Kavuşturmak mı, Çevresinden Dolaşmakmı? "Gerekçe üretme, düzelt!"- FRANK HUBBARD Ekspres KH Trenine (Kabul Et, Harekete Geç) atlamakşikâyetçinin duygusal saatli bombasını anında etkisiz halegetirir ve durumun patlayıcı bir hal almasının önüne geçer.Daha önce yapılması gereken ama yapılmamış olan şeyleryerine şimdi yapılması gerekenler üzerinde odaklanırsanız,çoğu zaman bir hatayı daha patlak vermeden gidermenizmümkün olabilir.

Bu fikri geçenlerde kendim kullandım. Cumartesi akşamıarkadaşlarımızı yemeğe davet etmiştik. Ben de evde kalıphazırlık yapmayı kabul etmiştim. Eşim zorlu bir çalışmagününün ardından eve geldiğinde saat akşamın beşbuçuğu olmuştu. Etrafa bir göz attıktan sonra, "Sam, heryer darmadağınık" dedi.

Page 53: Tongue Fu - Sam Horn

Daha bir gün önce bir Tongue Fu semineri vermemişolsaydım, hemen kendimden geçip açıklama yapmayabaşlayabilirdim: "Biliyorum, ama mahallenin bütünçocukları bütün gün buradaydı. Telefon da durmadançaldı. Arada bir de iş için çıkmam gerekti..."

Bu gerekçeler bir işe yaramayacaktı. Bunun yerinekendisine bakıp şöyle dedim: "Haklısın, evin içidarmadağınık... ama süpürgeyi eline alıp etrafıtemizlemeye başlarsan, eminim ki Dianne ile Geraldgeldiklerinde her şeyi hazır etmiş oluruz."

Durum çözüme kavuşturulmuştu.Şikâyetçi Oldukları İçin İnsanlara Teşekkür Edin (?!)

"Başardı bir kuruluşun göstergesi, problemleri olupolmadığı değil, problemlerinin geçen seneninkilerinaynısı olup olmadığıdır."- JOHN FOSTER DULLESBir supermarket yöneticisi şöyle kışkırtıcı bir görüş önesürdü: "Perakendeci devi Stu Leonard'm bir konferansta,'Şikâyetçi olan bir müşteri benim en iyi dostumdur'dediğini duydum. Bu basit açıklama benim eleştirilereyaklaşımımı bütünüyle değiştirdi. Eskiden şikâyetçilerdenbüyük endişe duyardım, şimdi ise kendilerine hoşgeldinizdiyorum. Bay Leonard sayesinde, insanlar bana problemgetirmediğinde bunun işlerin iyi gittiği anlamınagelmediğini anladım. Bu sadece, yanlışlarımıza ilişkin birşey duymadığımız, dolayısıyla onları düzeltemediğimiz vesonuçta müşteri kaybettiğimiz anlamına geliyor. Birisihoşnut olmadığında bunu bilirsem, durumu tersineçevirme şansım olur. Müşteriler, bir şey yanlış olduğundaağızlarına geleni söylemeye alışmıştır. Şikâyette

Page 54: Tongue Fu - Sam Horn

bulunduklarında kendilerine teşekkür edersek, etkilenirlerve silahsızlanırlar. Amacımız müşterilerimizin bir dahakisefere gene bizden alışveriş etmesini sağlamaktır. Bupolitika sayesinde bunu başarabiliriz."

Parlak bir fikir. Bu bölümün başındaki, istediği katalogbir türlü eline ulaşmamış olan müşteriyle ilgili öyküyüanımsıyor musunuz? Broşürün niçin gönderilmemişolduğu konusunda bir sürü gerekçe anlatmak yerine,telefondaki görevlinin derhal KÖH Trenine atlayıp,müşteriye hatalarım hatırlattığı için teşekkür ettiğini, busayede yanlışı gidermek için harekete geçebileceğinisöylediğini düşünün; bunun arayıcı üzerindeki etkisi sonderece olumlu olmaz mıydı?

            Kabul Et: "Haklısınız, bayan. Siz katalogumuzutalep edeli birkaç hafta olmuş..."            Özür Dile: "Henüz elinize ulaştıramamışolduğumuz için özür dilerim."       Harekete Geç: "Adınızı ve adresinizi bir kere dahaalabilirsem, paketi kendi ellerimle hazırlayıp bugünhemen postaya vereceğim."

• Değer Biç: "Bu durumu dikkatimize sunmuş olmanızabüyük değer biçiyoruz. Ürünlerimize ilgigöstermenizden onur duyuyoruz. İstediğinizenformasyonu zamanında size ulaştıracağımızdan artıkemin olabilirsiniz. Aradığınız için teşekkür ederiz."

 Hizmet sektörüyle ilgili en sevdiğim alıntı, Michael LeBo-

uef'imHow To Win Customers and Keep Them For Life(Müşteri Kazanmak ve Bir Ömür Boyu Tutmak) adlıkitabında rastladığım şu cümledir: "Fazladan gideceğiniz

Page 55: Tongue Fu - Sam Horn

bir milde o kadar fazla trafik yoktur." Müşterinin satın almakararım belirleyecek olan belki de elemanın harcayacağıbu fazladan çaba olacaktır. Şikâyetine değer biçilmesimüşterinin beklentilerini aşacağı için bir güven duygusuyaratacaktır. "Verdiğimiz sözü tutacağımızagüvenebilirsiniz."

Beyaz Saray Tüketici İşleri Bürosu, getirdikleri şikâyetleriolumlu karşıladığınızda insanların, ilk başta hiçbir şeyinyanlış olmadığı bir duruma oranla, sizin hakkınızda dahaiyi düşüneceğini bulmuştur. Bugünden itibaren birisişikâyette bulunduğunda, açıklama yapmayın, beyninizikullanın.

ŞİKAYETLERİ ANINDA SONA ERDİRMEK İÇİNEYLEM PLANI

Bir restoranda garson olduğunuzu düşünün. Yoğunbir akşamın tam ortasında müşterilerden biri sizimasasına çağırıyor .ve önündeki yemeğe işaretederek şöyle diyor: "Bunu mönüde taze olduğuyazılı olduğu için özel olarak ısmarladım. Ama busomon balığının tadı dondurulmuş balığı andırıyor.Bu balık su yüzü görmeyeli herhalde epeyi zamangeçmiş olmalı." Ne yapardınız?

UNUTMANIZ GEREKEN SÖZLERHatanın nereden kaynaklandığını anlatabilirsiniz."Bu akşam için taze somon bekliyorduk, ama balık pazarındahiç kalmamış. O nedenle biz deyeni dondurulmuşlardan almakzorunda kaldık." Açıklamayı çeşitlendirebilir ve genişletebilirsiniz."Şef bize bunların da tazeleri kadar lezzetli olduğunu söyledi.Bizzat kendisi tattı ve arada hiçbir fark olmadığını söyledi."

Page 56: Tongue Fu - Sam Horn

 Kendi hatanız olmayan bir şeyin sorumluluğunuüstlenmeyi reddedebilirsiniz. "Bu benim kararım değildi.Mönüden çıkartmaları gerekirdi." KULLANMANIZ GEREKEN SÖZLERKendi kendinize söylediklerinin temelde doğru olupolmadığını sorar ve öyleyse müşteriye hakverebilirsiniz. "Haklısınız, efendim. Mönüde somonun tazeolduğu söyleniyor..." Özür dileyerek münakaşayı daha başlamadan sonaerdirebi-lirsiniz."...arzu ettiğiniz şeyi alamadığınız için özür dilerim. Yerinetercih ettiğiniz başka bir şeyi size sunabilirim."

Duruma dikkatinizi çektiği için kendisine teşekküredebilirsiniz."Bunu bana belirtmiş olmanıza büyük değer biçiyorum. İyi birakşam geçirmeniz için elimden geleni yapacağım. Umarım bizigene ziyaret edersiniz."

 

"Her kanıtın iki yanı olduğunu düşünmeyen birisi,muhtemelen bunlardan birine takılıp kalmıştır."

-TONGUEFU DÜŞÜNCESİBeşinci Bölüm

Page 57: Tongue Fu - Sam Horn

MünakaşalardanZarifBir ŞekildeSıyrılınHiç kimsenin kazançlı çıkamayacağı bir tartışmayadahil olursanız ne yaparsınız?Karşı tarafın fikrini hiçbir zaman değiştiremeyeceğiniz,onun da sizin fikrinizi değiştiremeyeceği aşikârdır. Bubeyin düellosunu sürdürürseniz birbirinizin duygularınızedeler ve ilişkilerinize onanlamayacak zararlar verecekşeyler söylersiniz.

Bir Rus atasözü şöyle der: "Ağzınızdan çıkan söz uçargider, onu bir daha yakalayamazsınız." Bu bölümün amacı,kötü sözleri daha ağzınızdan çıkmadan yakalamayıöğrenmede size yardımcı olmaktır. Her ikinizi de sonradanpişman olacağı bir şey söylemek zorunda bırakmadan, birmünakaşadan kibarca kaçınmanın değişik yollarımgöreceksiniz.Uzlaşmaz Görünmeden Uzlaşmaym

"Hayatta mutluluk kısmen kavga vermekten değilkavgadan kaçınmaktan gelir. Ustaca bir ricat kendibaşına bir zaferdir."- NORMAN VINCENT PEALEAçmaza düşmekten kaçınmanın etkili bir yolu, "Her ikimizde haklıyız" saptamasını yapıp daha emniyetli bir konuyageçmektir.

Hemen her karşıtlıkta bütün tarafların meşru kanıtlanvardır. Bu; biri doğru öteki yanlış, biri kötü öteki iyi demekdeğildir. İki "taraf" da geçerli görüşlere sahiptir. Birbiriniziölümcül düşmanlar olarak görmek yerine, sadece duygusalbir konuda karşıt görüşlere sahip olduğunuzu anlamanızgerekir.

Page 58: Tongue Fu - Sam Horn

Bir keresinde bir seminer katılımcısı, "Bu tekniki keşkegeçen hafta sonu biliyor olsaydım" dedi. Pazar akşamıkanınla birlikte ailesine yemeğe gitmiştik. Yemektekarayolu inşaatının gene durmuş olduğundan söz ettim.Etmez olaydım! Ka-ymbabam, bundan çok memnunolduğunu söyledi. 'O yola daha en baştanbaşlamamahydılar. Tarihi bir vadiyi baştan aşağı tahripediyorlar.'

"Bense işe gidip gelirken haftanın beş günü her gün ikisaatimi yolda geçiriyordum. Kendisine, yollar aynı kalırkenaraba sayısının on yıl öncesine oranla dört kat artmışolduğunu ve yeni karayolunun zorunlu bir kötülüksayılması gerektiğini düşündüğümü anlattım. Kaymbabamise homurdana homurdana, önemli bir arkeolojik sitalanından çok kendi işe gidip gelme süresini düşünmeninbenim bencil kuşağımın tipik bir göstergesi olduğunubelirtti.

"Sabrım tükenmişti. Kendisine 'İlerlemeyidurduramazsınız' dedim. Bu bardağı taşıran son damlaoldu. Karımın babası peçetesini yere savurup kalkıp gitti.Son sözü, 'Burada kendi yemek masamda oturup busözleri işitmek zorunda değilim' oldu.

"Bütün bunlar hiç olmasın isterdim. Bu konunun onunaçısından ne kadar önemli olduğunu önceden bilseydim,"Haydi gelin, bu konuda görüşlerimizin uzlaşmaz olduğuüzerine uzlaşalım" deyip sohbeti kibarca bir başka konuyakaydırarak bütün bu talihsiz olayı önleyebilirdim."

Doğru söylüyordu. George Bernard Shaw'un dediği gibi,"Kibarlık kadar elde edilmesi kolay ve bir o kadar da kârlıbir başka kazanım yoktur."

Page 59: Tongue Fu - Sam Horn

Her İki Tarafın da Onurunu Korumasına YardımcıOlun"İyi davranışlar küçük fedakârlıklardan oluşur."- RALPH WALDO EMERSONKötü davramşları olan çocuğunuzu nasıl disiplineedeceğiniz konusunda eşinizle anlaşmazlığa düştüğünüzüvar sayın. Sizce eşiniz çok sert. O da sizin çokmüsamahakâr olduğunuzu düşünüyor. Bu konudakitartışmanız sonunda bir aile kavgasına dönüşüyor.

Hayat arkadaşınız, "Bu evi kimin yönettiğini kendisinegöstermeye başlamazsak bizi hiçbir zaman ciddiyealmayacaktır" diyor. Sizse, "Haddini bildirecek olursakdaha da isyankâr hale gelir" diyorsunuz. Eşiniz devamediyor: "Burası bizim evimiz. Burada yaşamak istiyorsa,kurallarımıza boyun eğmelidir." "Artık on yedi yaşında,yetişkin hale geldi" diye karşılık veriyorsunuz, "onaçocukmuş gibi davranamazsın." Böyle sürüp gidiyor.

Evi ikiye bölmeden önce yeniden bir perspektifkazanmak için şu üç sözcüğü kullansanız: "Biz aynıtaraftayız." Bu cümle karşı karşıya gelmek yerine yanyana çalışmanıza yardımcı olacaktır.Sam Levenson şöyle demiştir: "Her zaman göz göze gelmeyebiliriz. Ama kalp kalbe bakmayı deneyebiliriz." Başkabir deyişle, bir konuda fikir birliği içinde değilseniz,düşman olmanız gerekmiyor. "İkimiz de aynı şeyiistiyoruz" demek bile, nihai hedefinizin aynı olduğunuhatırlamanıza yardımcı olabilir, sadece oraya ulaşmayollarınız farklıdır. Bu tür cümleler sizi karşıtlık havasındançıkarır ve ortak bir sorunu çözmek için yeniden işbirliğiyapmaya yöneltir.

Page 60: Tongue Fu - Sam Horn

Bir bayan bıkkın bir tonla, "Bu teknikler güzel, amakocama işlemez. Kendisini her münakaşayı kazanmakzorunda hisseder."

Siz de bu hanımın açmazını paylaşıyorsanız, endişeetmeyin. Tek yanlı konuşmaları uygun bir şekilde nasılsona erdirebileceğinizi kitapta daha ileride ayrıntılı olarakele alacağız. Aslında, evrensel bir açmaz olduğu için, bukonuya bütün bir bölüm ayrılmıştır.

 Sonuçsuz Kalacak Tartışmalardan OnurunuzuKoruyarak Uzaklaşm

"Tartışmacıların fikirleriyle birbirlerini ikna etmeyibaşardığı bir münakaşaya daha hiç tanık olmadım."- THOMAS JEFFERSONBir sözleşmeyi müzakere ediyorsunuz ve iş açmaz birnoktaya vardı. Ne olacak? Diğer taraf yerindenkımıldamaya niyetli değil. Siz de öyle. Eğer bu noktayabastırmaya devam ederseniz, o ana kadar eldeettiklerinizin tümünü kurban verebilirsiniz.

"Bu konuya sonra geri dönelim" deyin ve sözleşmenindaha az problemli bir başka yanma geçin. Bu cümle,görüşünüzü değiştirmeden konuyu değiştirmede kilitöneme sahiptir. İleride, yeniden dostça bir atmosferoluşturduktan sonra engel yaratan soruna geri dönüp, onudaha olumlu koşullarda yeniden ele alabilirsiniz.

Birkaç arkadaşımla birlikte yemek yerken konu dönüpdolaşıp valilik seçimlerine geldi. Seçim kampanyası çokçirkin gelişiyordu, taraflar birbirlerini kirli işlerlesuçluyorlardı. Arkadaşlarım politik çitin karşıt yanlarındayer alıyordu, tartışmalarının harareti giderek artıyordu,

Page 61: Tongue Fu - Sam Horn

içlerinden birisi dönüp bana, "Sence kim vali seçilmeli?"diye sordu. Hiç kimsenin kazançlı çıkmasının mümkünolmadığı bu tartışmaya dahil olmaya hiç niyetim yoktu, ikielimi havaya kaldırıp gülümseyerek, "Ne olur, beni bu işekarıştırmayın" dedim.

Konumları Değiştirmek mi, Yoksa Uzlaştırmak mı?

"İnsan iletişiminin en genel amacı uzlaşmadır; ya daöyle olması gerekir."- M. SCOTT PECK "Düşünmek farklı olmak demektir" demişti ClarenceDarrow. Ne var ki, farklı düşünen insanlar çoğu zamankendi konumlarına sıkı sıkı sarılır ve kendilerinideğiştirmek istemezler. Ayaklarını betona gömüpdirenmekte ısrar ederler. Bu bölümde ve kitabın diğersayfalarında yer alan, "herkesin derdi kendine" ya da"birinden altı tane, ötekinden yarım düzine" türündendeyişler, aslında hep katılımcılara onurlarını zedelemedenmünakaşalardan kaçınma fırsatı veren kibar yollardır.

Bir keresinde, bir arkadaşımla birlikte ünlü bir yönetimdüşünürünün (o zamanlar seksenli yıllarındaydı) birseminerine katılma olanağımız oldu. Program ilerledikçebu parlak öncü düşünürün zihinsel becerilerinin tamyerinde olmadığı belir-ginleşti. Bir an için berrak ve kıvrakbir zekâ sergiliyor, bir sonraki anda tamamen ilgisiz birkonu içinde kaybolup gidiyordu.

Bir noktada önceki konumunun tam tersi bir konumusavunmaya başladı. Katılımcılardan biri bu değişimedikkat çek

Page 62: Tongue Fu - Sam Horn

tiğinde, konuşmacı ilk baştaki açıklamasını şiddetle inkâretti ve katılımcının kendisine meydan okumaya cüretetmesinden çok alındığını ima etti. Kendisinin haklıolduğundan emin olan katılımcı ise görüşünde ısrarediyordu.

Bir müzakere uzmanı olan arkadaşıma sorsalardı, buirade sınavının salondaki kimseye bir yararı olmayacağınısöylerdi. İki taraf da kendi konumundan gerilemeyecek veçatışmaları hiçbir zaman bir sonuca ulaşmayacaktı. Onedenle, ayağa kalkıp nazik ama kararlı bir sesle, "Herikiniz de haklısınız" dedi ve devamla her iki bakış açısınıda destekleyen örnekler sundu. Sonra, önceden dağıtılmışolan konuşma programındaki bir sonraki konuya ilişkinyönlendirici bir soru sorarak, konuşmacıyı nazik bir şekildeyeniden doğru hatta çekti.Kadın ve Erkek Tarzları

"Yanlış bir şekilde; kendimiz birisini sevdiğimizde nasılhareket eder ve davranırsak eşimiz bizi sevdiğindeonun da öyle hareket edeceğine ve davranacağınainanırız."- JOHN GRAYMen Are from Mars, Women Are from Venus (ErkeklerMars'dan, Kadınlar Venüs'den) ve You Just Don'tUnderstand (İşte Sen Anlamıyorsun) adlı kitaplarında JohnGray ve Deborah Tannen, çiftlerin niçin sürekli münakaşaettiğini açıklamada mükemmel bir adım attılar. Erkeklerlekadınlar, farklı iletişim tarzlarına sahip oldukları için, çoğuzaman birbirlerinin söylediğini yanlış yorumlamaktadır.Karısı mutsuz olduğunu iddia ettiğinde, erkek içindekibuharı boşalttığını anlamaz, bunu kişisel olarak alır.

Page 63: Tongue Fu - Sam Horn

Kocasının iyi niyetle getirdiği tavsiyeler, bütün istediğisempatik bir destek olan kadını çileden çıkartır. Sevgi doluniyetlere rağmen bu iletişim kopuklukları kırıcı çatışmalarayol açar.İyi haber, erkek ve kadınların, farklı frekanslarda işliyor olmalarına rağmen aynı dalga boyunda iletişim kurabilecekolmalarıdır. Kadınlar homurdanmanın iyi olduğunuöğrenebilir (Gray bunun, erkeğin kadının talebini kendiihtiyaçları karşısında dikkate almakta olduğu anlamınageldiğine işaret etmektedir). Erkekler de, bir kadının kendidertlerinden söz etmesinin mutlaka erkeğinden bunlarıçözmesini istediği anlamına gelmediğini öğrenebilirler.Eğer bir ilişki içindeyseniz, bu kitapları alıp okuyun.İçlerindeki fikirler sizin ve eşinizin evliliğin sihirinikorumanıza yardımcı olacaktır.Kültürel Farklılık İletişim Farklılığı Demektir"İngiltere ve Amerika aynı dilin ayırdığı iki ülkedir."- GEORGE BERNARD SHAW Aynı zamanda uluslararası protokol konusunda uzman olanprofesyonel konuşmacı bir arkadaşım, bir keresindekültürel âdetlere saygılı olmanın ne kadar önemliolduğundan söz etmişti. Çeşitlilik konusunda yüzlerceeğitim programı düzenlemiş olan Sondra, başka ülkelerdeninsanlarla karşılaşmalarda nasıl davranmak gerektiğikonusunda Amerikalıların ne kadar az şey bildiğinigördükçe şaşkınlığa düşmektedir. "İş ya da gezi içinyurtdışına seyahat etmeden önce, kültürel normlarınıçiğneyerek istemeden insanları inciltmemek için, sözkonusu ülkenin âdetlerini incelemeye mutlaka zamanayırın."

Page 64: Tongue Fu - Sam Horn

Sondra şunu da ekliyor: "Firmanızdaki ya damahallenizde-ki farklı etnik gruplara duyarlı olun. Birçokanlaşmazlığın nedeni, insanların çocuksu bir anlayışlakendi iş yapma tarzlarının tek doğru tarz olduğunainanmasıdır. Danışmanlık yaptığım bir şirketin yöneticisiyeni mezun yetenekli bir kızı, sadece bütün mülakatboyunca gözlerini yere dikerek oturduğu gerekçesiyle işealmamıştı. 'Yüzüme bile bakmadı' diye homur-danıyordu,'Ona nasıl güvenebilirim?' Bilmediği ise, birçok Asyakültüründe gençlere karar almayı yaşlılara bırakmalarıve saygılarını ifade etmek için yere bakmaları gerektiğininöğretilmiş olmasıydı."

Shaw'un da gözlemiş olduğu gibi, aynı dili paylaşmak sözya da davranışın aynı yorumunu paylaşmak anlamınagelmez. İnsanların farklı olduğunu kabul edin. Farklı ise,yanlış demek değildir.

Bu andan itibaren farklılıkların anlaşmazlık halinegelmesine izin vermeyin. Onurunuzu zedelemeyencümlelerle münakaşalardan uzaklaşm ve nesneleri aynıgözle görmediğiniz için insanlarla düşman olmanızgerekmediğini unutmayın.MÜNAKAŞALARDAN ZARİF BİR ŞEKİLDE

SIYRILMAK İÇİN EYLEM PLANIAnne ve babanızın ellinci evlenme yıldönümleri içinsemtteki parkta yer ayırttınız. Siz piknik masalarınıhazırlar ve çevreyi süslerken başka bir aile geliyorve oğullarının mezuniyet partisi için parkıkendilerinin ayırtmış olduğunu öne sürüyor. Sizipavyona el koymakla suçluyor ve dışarı attırmakiçin güvenliği çağırmakla tehdit ediyor. Neyaparsınız?

Page 65: Tongue Fu - Sam Horn

UNUTMANIZ GEREKEN SÖZLER Hemen münakaşaya başlarsınız."Bir dakika. Sizin kadar bizim de burada hakkımızvar."

Bir karşıtlık atmosferi yaratıp münakaşayıtırmandırırsınız. "Masaları kullanmak istiyorsanızdaha önceden gelmiş olmanız gerekirdi."

Karşınızdakilere siz diye hitap ederek onları daha dakızdırırsınız."Böyle paldür küldür gelip bizi sepetleyeceğinizidüşünüyorsanız yanılıyorsunuz." Kendi konumunuza kilitlenip onları düşman gibigörürsünüz. "inanamıyorum. Bunu aylardırplanlıyoruz. Her şeyi berbat ettiler."KULLANMANIZ GEREKEN SÖZLER

Münakaşadan kaçınırsınız. "Buna bir çözümbulabiliriz sanıyorum." 

Bir anlaşma atmosferi yaratıp münakaşayıönlersiniz. "ilave birkaç maşa bulupbulamayacağımızı bir araştıralım."  Biz sözcüğünü kullanarak darboğazı aşmayaçalışırsınız. "Yerleri nasıl dağıttıklarının bir kaydınınolup olmadığına daha sonra bakabiliriz. Ama şimdi..."

Page 66: Tongue Fu - Sam Horn

Sonuç almaya yönelik olarak işbirliği yaparsınız."Konuklarımız geldiğinde hazır olacağımız şekilde buyeri nasıl paylaşabileceğimize bakalım, ikimiz de aynışeyi istiyoruz."

       ! "İncelik, düşman yaratmadan sözünüsöyleyebilme sanatıdır"

- ANONİMAltıncı Bölüm

Page 67: Tongue Fu - Sam Horn

OyununAdını KoyunBirisi bilinçli bir şekilde sizi yönlendirmeye çalıştığında neyapacağınızı biliyor musunuz?Müzakerenin temel yasalarından biri, "Farkına varılan birtaktik etkisiz hale gelir" der. Kasıtlı olarak altınızı oymayaçalışan birisini yakaladığınızda, vicdan dışı taktikleriniaçığa vurarak etkisiz hale getirin.

Bu günden itibaren size oyun oynamaya çalışan birisinisezdiğinizde, oyunun adını koyarak saf dışı edin. Bunuyapabilmek için, zihninizde kendinizi durumun dışınaçıkarıp, ne oluyor diye sorun ve sonra gözleminiziaçıklayın.Kapalıyı Açık Edin "Düşmanımı dostum haline getirerek imha ederim."- ABRAHAM LINCOLNTongue Fu, bir kavga değil incelik sanatıdır. Amacımızsaldırganları imha etmek değil, olumsuz taktiklerini günışığına çıkararak etkisizleştirmektir.

Kocam bir aile arabası almak istiyordu. Birkaç hafta sonuotomobil galerilerini dolaştıktan sonra tam istediği arabayıbulmuş. Sözleşmeyi imzalamak üzereyken satıcı, "Birdakika, hemen geliyorum. Şefime sorup fiyatıkesinleştirmeliyim" demiş.

Yirmi dakika kadar bekledikten sonra, kocam satışelemanın iyi adam/kötü adam oyununu oynadığını farketmiş. Satıcı Les'in arabayı ne kadar beğendiğini görünce,kendisini bir süre bekletmeye karar vermiş olmalı.Herhalde, bekledikçe satışın onaylanıp onaylanmayacağı

Page 68: Tongue Fu - Sam Horn

endişesinin Les'in sinirlerini bozacağını, böylece sonundadaha fazla ödemeye istekli hale geleceğini düşünüyordu.

Satış elemanının niyeti kuşkusuz buydu. Sonunda gerigeldiğinde yarım ağız bir özürden sonra şunları söylemiş:"Çok uzun sürdü, affedersiniz. Şefimle boğuşmak zorundakaldım, ama bu araba için 16 bin dolar almakta ısrarediyor. Bunun zaten indirimli bir fiyat olduğunu, dahaaşağısına inmemizin mümkün olmadığını söylüyor."

Eşim oyunun adını koymuş. Amacı düşman yaratmakdeğil sözünü söylemek olduğu için, satıcıya soğukkanlı vekararlı bir şekilde şöyle demiş: "Fiyatı belirlemeye yetkiliolduğunuzu biliyorum. Eğer bu arabayı satmak istiyorsanız14 bin 500 dolara sözleşmeyi hemen imzalamaya hazırım.Eğer istemiyorsanız başka bir yere gitmem gerekecek."

Satıcı itirazsız ilk fiyatı kabul etmiş, ama bir yandan daalçak sesle şefinden fırça yiyeceğini mırıldanıpduruyormuş. İş üzerinde yakalandığının çok iyifarkmdaymış.Taktikleri Açığa Vurun"Sabır, en çok onu yitirmenin eşiğinde olduğunuzdaönemlidir."-ANONİMİnsanlar sizi bir karar almaya zorluyorsa ne yaparsınız?Belki de aceleyle karar aldığınızda tersi durumda kabuletmeyeceğiniz ödünleri verebileceğinizi düşünüyorlardır.Böyle bir hileye, "Beni hemen karar almak zorundabırakmak istemiyorsunuz, herhalde?" diyerek karşıkoyabilirsiniz. Bu durumda geri adım atmaktan başkaçareleri kalmaz.

Bir seminerden önce bir kadın yanıma gelerek şöylededi: "Bu seminere katılmamın nedeni işimden ayrılmayı

Page 69: Tongue Fu - Sam Horn

düşünüyor olmam. Bir baba-oğulun firmasındaçalışıyorum. Yaşlı Bay Murphy benden faturalarıhazırlamamı istiyor, on beş dakika sonra oğlu gelip davadosyalarını yerlerine koymamı söylüyor. Bir saat sonrafaturalar zamanında postalanmadı diye baba kızıyor. GençBay Murphy ise bu kez dosyaların yerini öğrenmek istiyor.Bu duruma daha fazla dayanamayacağım, çıldırmaküzereyim."

Kendisine objektif bakabilmesi için, zihninde kendisinidurumun dışına çıkartmasını önerdim. Kendi kendisineşunu sormasını söyledim: "Burada olan nedir?" Şu gözlemiyaptı: "Ben ikisinin arasında kalıyorum."

O zaman, bunu söylel Bir dahaki sefere, ikisinden biridiğeriyle çatışan bir görev verdiğinde, bunu kendisinebelirt! Sessiz kalıp sıkıntı çekeceğine kibar bir şekildeşöyle konuş: "Beni arada bırakmayın, oğlunuz (babanız)benden başka bir proje üzerinde çalışmamı istedi.Hangisinin önceliği olduğu konusunda aranızda bir kararavarırsanız, ben hemen ona başlamaya hazırım."Kafa Karışıklığı mı, Sebat mı? "Sebat bilgeliğin yoldaşıdır."- SAINT AUGUSTINEAtölye çalışmalarımın birinde, bir barmen işinin en güçyanlarından birinin ilave içki taleplerine muhatap olmakolduğunu belirtti. "Bu beleşçiler beni münasebetsiz birduruma soktukları için sabrım tükenirdi. Şimdi birisi banayaltaklanıp beleş içki sızdırmaya yeltendiğinde hemen,'Yoksa benden ücretsiz içki mi talep ediyorsunuz?' diyesoruyorum. Ya da yaşı küçükler kendilerine içki vermemiçin bana baskı yaptıklarında şöyle diyorum: 'Yaşı küçük

Page 70: Tongue Fu - Sam Horn

olanlara içki sattığım için işimi kaybetmemi istemezsiniz,değil mi?' Şimdi ne söylemem gerektiğini bildiğim için,birisi beleş bir bira için beni cendereye soktuğunda artıksinirlerim bozulmuyor."

Bir polis şunları ekledi: "Biz bu Oyunun Adını Koyfikrinden çok yararlanıyoruz. 'Herhalde bir emniyetgörevlisine rüşvet vermeye çalışmıyorsunuz, değil mi?'demek, yasa dışı bir öneride bulunmanın eşiğindeki birisinidurdurmaya çoğu zaman yetiyor."

Hiç, birisine kötü bir haber vermek zorunda kaldınız mı?Kötü haberi alan kişi, olayla hiç ilginiz olmamasınarağmen, haberi getirdiğiniz için hoşnutsuzluğunu sizinüzerinize mi boşalttı? Bunun önüne nasıl geçebileceğinizibiliyor musunuz?

"Bunu niçin bana yansıtıyorsunuz?" tutumu alın.Omuzlarınızı geri çekip avuçlarınızı açıp yukarı kaldırarak"Niçin ben?" pozu alın ve sızlanarak şöyle deyin: "Elçiyezeval olmaz."

"Öfke anlık deliliktir" demişti büyük şair ve hiciv ustasıHorace. Delilikleri kendilerine hatırlatıldığında, insanlaröfkelerini sizin üzerinize boşaltmaktan vazgeçecektir."Biliyorum, seni suçlamam doğru değil. Ama bugün enson işitmek isteyebileceğim şey buydu" türünden şeylersöyleyeceklerdir. Ya daözür dileyip, "Sana kızdığım için kusura bakma, aklagelebilecek en kötü zamanda bu haberi aldım"diyeceklerdir.Çekişmeye İzin Vermeyin"Kuvvetlerle mücadele etmeyin, onları kullanın."- R. BUCKMINSTER FULLER 

Page 71: Tongue Fu - Sam Horn

Bucky Fuller'ı değişik bir şekilde tekrarlarsak; kuvvetlerlemücadele etmeyin, adlarını koyun. Hiç ailenizle birlikteuzun bir araba yolculuğuna çıktığınız oldu mu? Neşeiçinde başlayan yolculuk sonunda cehennem azabınadöndü mü? Eğer herkes çekişmeye başlarsa, olan biteneöfkelenmek yerine yönlendirmeye çalışmanız gerektiğinisakın unutmayın. "Saatlerdir arabada gittiğimiz içinhepimiz sıcaktan piştik ve yorulduk. Birkaç dakika sonraotelde olacağız. O zamana kadar birbirimize medeni birşekilde davranalım."

Bir bayan şunu anlattı: "Nişanlımla ben Oyunun AdınıKoy fikrinin değişik bir biçimini kullanıyoruz. İlkkarşılaştığımızda bana daha önce kimlerle çıktığımı sordu.Kıskançlık yapıyordu. Kendisiyle konuşmak istediğim ilkşey olmayan bir konuda beni zorlaması asabımı bozmuştu.Neredeyse ilişkimiz kopuyordu.

"Geçen ay daha önce çıktığımız insanları tartışmamakonusunda anlaşmaya vardık. Artık eski kız ve erkekarkadaşlar gündeme gelmediği için ilişkimiz gayet iyigidiyor. Şimdi bir yerde bu eski arkadaşlardan birinerastladığımızda, birbirimize bakıp, 'Tarih' diyoruz. Bu teksözcük bizi eski alışkanlıklarımıza geri dönmektenalıkoyuyor."

"Tarihimizden ders çıkarmadığımız sürece onutekrarlamaya mahkûm oluruz" özdeyişini duymuşolmalısınız. Bu çift sadece tarihten ders çıkarmaklakalmamış, tarihlerinin adını koymanın kendilerini onutekrarlamaktan alıkoyduğunu da öğrenmişler.Bedensel Olanı Seslendirin "Zekâ, bizimle karanlık arasındaki yegâne duvardır"

Page 72: Tongue Fu - Sam Horn

- MARK VAN DOREN Oyunun Adını Koy'un en güzel örneğine sanıyorum ünlüradyo sunucusu Kari Haas'da tanık oldum. Haas, çoksayıda yerel radyo istasyonu tarafından yayınlanan İyiMüzikte Serüvenler adlı bir program sunmaktadır.Haas'm tonu zengin ve yankılı kaim bas sesi kendi başınaharika bir müzik aletidir, hemen tanınan sesli bir imzagibidir.

Birkaç yıl önce Haas çok sayıda hayranı için bir konserinsunuculuğunu yapmak üzere Hawaii'ye gelmişti. Hepsi deradyo kahramanlannı bir an önce şahsen görebilmek içinsabırsızlanan yüzlerce sadık dinleyicisi tiyatro binasınıdoldurmuştu. Salon karardı, sahne aydınlandı, çoşkuluçığlıklar her tarafı kapladı ve... o kısacık boyuyla Kari Haassahneye yürüdü. Kalabalık şaşkınlıktan dilini yutmuş gibikalakaldı.

Herkesin nefesi kesilmişti. Ünlü radyocu benzerdurumlarla herhalde daha önce de karşılaşmıştı, o nedenlezekâ dolu yanıtı çoktan hazırdı. Pırıltılı gözlerle izleyicileredoğru eğildi ve bir sır veriyormuşcasma, "Ben de sizinnasıl göründüğünüzü daha önce bilmiyordum" dedi.

Bütün salon bir anda kahkahaya boğuldu. Potansiyelolarak rahatsızlık verici bu duruma akıllıca yaklaşımıylasalondaki herkesi kazanmıştı. Haas'm nükteliyaklaşımındaki güzellik, herkesin aklından geçeni dilegetirerek oyunun adını koymuş olmasıydı.

Söylenemeyecek olanı söyleme tekniki özellikleçocuklarda çok başarılıdır. Oğullarımızın ilk dişçiyegidişlerini hiç unutmayacağım. İkisi de korkuyordu. Dişçiiçeri gelip kendilerini selamladı, boylarının hizasına

Page 73: Tongue Fu - Sam Horn

gelecek şekilde önlerinde diz çökerek, "İddiaya girerim kiburada olmak istemezdiniz, değil mi?" dedi.

Hislerini böyle tam olduğu gibi dile getirmesi karşısındaikisinin de gözleri faltaşı gibi açıldı. "İddiaya girerim kiaklınızdan dönüp hemen kapıdan fırlayıp gitmek geçiyor,değil mi?" Dişçi korkularını seslendirmeyi sürdürürkenikisi de onaylar şekilde başını sallıyordu. Bir dakikageçmemişti ki, her biri doktorun bir elinden tutmuşmuayene odasına yöneldiler. Çocukların duygularını çokiyi anlamış olan doktor, endişelerini seslendirerek korkuyuyenmelerine yardımcı olmuştu.

OYUNUN ADINI KOYMAK İÇİN EYLEM PLANIDaha önce sadece erkeklerden oluşan bir ekipteçalışan ilk kadın sizsiniz. Sizi sınıyorlar. Bazılarıkalitesi tartışmalı şakalar yapıyor, diğerleri kasıtlıolarak size teknik hatamdan zor işler veriyor. Neyaparsınız?

UNUTMANIZ GEREKEN SÖZLERTaktiklerine boyun eğer ve sinirlenirsiniz."Bu çocukça bir davranış. Ne zaman yetişkin halegeleceksiniz?"

Sizi kızdırmalarına izin verirsiniz."Buna daha ne kadar dayanabileceğimi bilmiyorum.İşe gelmekten nefret ediyorum."  Sesinizi duygusallaştırırsınız, onlar da galipgeldiklerini anlarlar.

"Bu işi ben de sizin kadar yapabilirim. Niçin bu kadarzorlaştırıyorsunuz?"

Page 74: Tongue Fu - Sam Horn

Kendinizi zayıf bir konumdan savunursunuz,kabalıkları ödüllendirilmiş olur."Haydi, çocuklar. Biraz mola 1 verin. Niçin beni yalnızbıraktı mıyorsunuz? Bırakın işimi yapayım." KULLANMANIZ GEREKEN SÖZLERAmaçlarını fark eder ve soğukkanlılığınızıkorumayı tercih edersiniz."Bu tam bana göre bir iş, kolaylıkla halledebilirim."

Sizi kurban etmelerine izin vermemeye kararverirsiniz. "Yapabileceğim çok katkı var. Kaldı ki buişe hazırlanmak için az zaman ve para harcamadım.Beni korkutup kaçırmalarına izin vermeyeceğim."Soğukkanlı, güvenli bir sesle ve bir tutam mizahkatarak konuşabilirsiniz."Beni sınıyor değilsiniz, herhalde?"  Oyunun adını koyup yapmaya       çalıştıkları şeyinfarkında olduğunuzu gösterirsiniz.       -"Beni deniyorsunuz, değil mi?            Sanıyorum 'küçükhanımın'bu            işe uygun olup olmadığını görmekistiyorsunuz."      

  "Gerçek konuşma sanatı sadece doğru şeyi doğruyerde söylemek değil, aynı zamanda yanlış şeyidilin ucuna geldiği anda söylenmemişbırakmaktır."

- DOROTHY NEVILL

Page 75: Tongue Fu - Sam Horn

Yedinci Bölüm

Page 76: Tongue Fu - Sam Horn

DiliniziTutunVermont'da çok tutulan bir tişört belgisi şöyledir:SUSKUNLUĞU İYİLEŞTÎREMEYECEKSEN KONUŞMA!Bilgece bir tavsiye, değil mi?

Haksızlığa uğradığınızda sessiz kalmak çok zordur. Sankikarşınızdakini sorumluluktan azade ediyormuşsunuz gibihissedersiniz. Ama, Henry Ward Beecher'in de dediği gibi,"Öfkeliyken konuşun; bütün zamanlar için pişmanolacağınız en iyi konuşmayı yapmış olursunuz." Bubölümde, başınızı belaya sokmaması için dilinizi tutmayıöğreneceksiniz.Zarafet Dilin Kontrol Altında Tutulmasıdır

"Sözcükleri ağzınızdayken yutmak onları daha sonrayemekten daha iyidir."- FRANKLIN D. ROOSEVELTRoosevelt'den bu alıntıyı yaptığımda seminerkatılımcılarından biri gülmekten kırıldı. Bu sözündoğruluğunu zor yoldan öğrenmişti. "Yeni tanıştığım birkızla ilk çıktığımızda birbirimize hayat hikâyelerimizianlatırken onunla aynı kentten olduğumuz ortaya çıktı.Bana Bayan Waldorf'u tanıyıp tanımadığımı sordu. Ben dehiç düşünmeden, 'O yaşlı kocakarıyı mı diyorsun? Lisedeİngilizce hocamdı' dedim.

"Derslerinden nefret ettiğimi, onun da sınavda beniçaktırdığını anlattım. Kız arkadaşımın yüzünde gülünç birifadenin belirdiğini çok geç fark ettim. Sonunda sözümübitirdiğimde, 'Bayan Waldorf benim üvey annemdir' dedi.Kahretsin! O noktadan sonra akşam berbat oldu, ikimiz debir an önce sona ermesini bekledik."

Page 77: Tongue Fu - Sam Horn

Keşke, bu genç adam kız arkadaşıyla çıkmadan önceOscar Wilde'i okumuş olsaydı. Wilde bir kitabındakarakterlerinden birini şöyle tarif eder: "Hiçbir şeysöylememek gereken psikolojik anı çok iyi bilirdi." Onedenle, ağzınızı açmadan önce, söylemek istediğinizşeyin sonra dönüp hayalet gibi sürekli yanınızdadolaşmasının mümkün olup olmadığını bir düşünün.Dönüp size vurma olasılığı varsa sözünüzü kendinizesaklayın.

Diplomatça Bir Yöntem Olarak Suskunluk"Diplomat hiçbir şey söylemeden önce iki kere düşüneninsandır"- ANONİMDüşüncenizi kendinize saklamanın niçin ve ne zamanyerinde olacağını gösterebilmek için bir iş mülakatıörneğini kullanalım. Görüşmecinin size eski şefinizibeğenip beğenmediğinizi sorduğunu düşünün. Var sayınki, firmadan ayrılmanızın nedeni de eski şefinizlearanızdaki sürtüşmeydi.Eski patronunuz hakkında kötü şeyler söylemeniz, bunu nekadar hak ediyor olursa olsun, sizin için hiç de olumlu birpuan olmayacaktır. Will Durant'ın belirttiği gibi, "Başkalarıhakkında kötü konuşmak kendimizi övmenin onursuz biryoludur." Mülakatı yapan kişi gözlemlerinizi paylaşsa bile,sizin geveze olduğunuzu düşünecektir. Günün birindekendisi hakkında da küçük düşürücü benzer şeylersöyleyebileceğinizi aklından geçirecektir. Bir kilisenin ilantahtasında asılı bir özdeyişte şöyle deniyordu: "Sizededikodu yapan birisi başkalarına da sizin hakkınızdadedikodu yapacaktır."

Page 78: Tongue Fu - Sam Horn

Bu durumda sessiz kalmak mertliğin daha iyi bir yanıdır.Mertlik, kişinin tehlikeyi metanetle karşılamasını mümkünkalan zihinsel ya da manevi güç olarak tanımlanmaktadır.Ciddi olun. Kötü konuşma dürtüsüne boyun eğmeyireddedin. Eski işvereninizi aşağıladığınız için kimse sizesaygı duyacak değildir. Bir şey söylemek istiyorsanız, bunuyapıcı bir şekilde ifade edin. Her şeyi, "Kendisinden çokşey öğrendim" diye özetleyebilirsiniz. Bu ifadenindoğruluğu kuşku götürmez ve duygularınızı dilegetirmenin çok daha zarif bir yoludur.Suskun Kalın"Suskunluk güç kaynağıdır."- TONGUE FU DÜŞÜNCESİ Suskun kalmanm bir başka yararını daha görmek istermisiniz?

Eğer birisi söylediklerinize direniyorsa, kısa bir aradansonra kendisine, "Peki, siz ne öneriyorsunuz?" sorusunuyöneltmek, o kişiyi önerinizi dikkate almaya ikna etmeninmükemmel bir yoludur.

Yıllarca önce Los Angeles'deki Kaliforniya Üniversitesibenden yoğunlaşma konusunda bir atölye çalışmasıörgütlememi talep etmişti. Programdan bir gün önce oteleindim ve personelden önceden gelmiş olması gereken veiçinde ertesigün seminerde dağıtılacak özetlerin bulunduğu kutuyuvermelerini rica ettim. Uzun süre aradıktan sonra, kutuyubulamadıklarını söylediler. Önümdeki tek seçenek özetleriyeniden hazırlayıp o gece çoğaltmaktı.

O zamanlar yirmi dört saat açık fotokopi dükkânlarıhenüz yoktu. İki elim böğrümde kalakalmıştım. Sonunda

Page 79: Tongue Fu - Sam Horn

otelin ofisinde bir bilgisayarla bir fotokopi makinesibulunduğu gözüme çarptı. Durumumu açıkladım vealetleri kullanıp kullanamayacağımı sordum. Mallarınaözen göstereceğimi ve kullanım karşılığında bir ödemeyapmaya hazır olduğumu söyledim.

Ofis yöneticisi talebimi geri çevirdi; öne sürdüğügerekçeyi tahmin edebilirsiniz: "Eğer size bilgisayarımızıkullanma izni verirsek, herkese vermek zorunda kalırız."

Çekingenliğinin nedenini anlamıştım. Aletleri iyi kullanıpkullanamayacağımdan emin değildi ve hayır demek evetdemekten çok daha kolaydı. Kibarca ısrar edersem her ikitarafın da kazançlı çıkacağı bir sonuca ulaşabileceğiminfarkmday-dım. İnsanları sabitlendikleri bir konumdançıkarma gücüne sahip bir teknike başvurdum. "Peki, siz neöneriyorsunuz?" diye sordum ve sustum.

Yönetici mırın kırın etmeye başladı; bense dilimi tutmayadevam ediyordum. Suskunluğum onu duruma bir debenim açımdan bakmaya zorladı. Artık beni düşüncesiz birredle başından savmak yerine soruna sahip çıkmak,çözümü için sorumluluk üstlenmek zorundaydı.

Sonunda yumuşadı. "Peki, bilgisayarı ve fotokopimakinesini kullanabilirsiniz. Ama lütfen özen gösterin."Kullandım ve özen gösterdim.

Ayrıca zaman ayırıp, otelin genel müdürüne elemanınınözel hizmetini vurgulayan ve zor durumumda banayardımcı olduğu için şükranlarımı sunan bir mektupyazdım. Arkadan yazılan bu mektup sürecin önemli birparçasıydı. Size suskun kalmayı, isteğinizi haksız birşekilde elde etmede kullanmanız için önermiyorum. "Sizne öneriyorsunuz?" ya da "Benim ye

Page 80: Tongue Fu - Sam Horn

rimde siz olsanız ne yaparsınız?" veya "Siz olsanız nehissederdiniz?" gibi sorular sorup sonra susmak, benimgörüşüme göre, ancak sağlayacağınız yararın pahasınıödemeye hazırsa-nız dürüst yöntemlerdir. Diğer kişiyikendisini sizin yerinize koymaya zorladığı için, bunlar tersEmpati Cümleleridir. Öteki kişinin katkısına değerbiçtiğiniz ve cömertliğini kötüye kullanmadığınız sürece,bu yöntemle istediğiniz her şeyi elde edebilirsiniz.

Suskun kalmak en dokunaklı konuşmadan bile daha iknaedici olabilir. Eğer oteldeki yöneticiyi, bilgisayarını niçinkullanmam gerektiğini kanıtlayacak nedenleri sayıpdökerek zorlamaya çahşsaydım, sadece direncini daha dapekiştirmiş olurdum. Ne kadar çok sözlü atak geliştirirsemo kadar inatlaşa-caktı. Israr yararlı olabileceği gibi, geri detepebilir. Gıcırdayan tekerleği bazen yağlamak, bazen detümden değiştirmek gerekir.Suskunluk mu, Silahlanmak mı?"Çok konuşmama konusunda konuşulacak çok şeyvardır."- FRANK TYGER Bir süre önce ofisini yeni bir iş merkezine taşımış olan birportre fotoğrafçısı bu tekniki nasıl başarıyla kullandığınıanlattı. Sue, yeni halıların döşenmesi için halıcıyla iki kezrandevu belirlemişti, ama her ikisinde de halıcı sondakikada telefon ederek randevuyu iptal etmişti. Sonunda,işin açılıştan üç gün önce yapılması konusundaanlaşmışlardı. O gün Sue gene sabırla işçileri beklemiş,randevu saati gelip geçmiş, ama kimse görünmemişti, ikisaat sonra ekip şefi telefon ederek bir sürü gerekçe saymışve ancak pazartesi günü gelebileceklerini söylemişti.

Page 81: Tongue Fu - Sam Horn

Sue, tam ağzına geleni söylemek üzereyken aklına, birsoru yöneltip susup bekleyerek adamı sorumlu tutmak gibidahaiyi bir yol gelmiş. Soğukkanlılığını yitirmeden ama kararlıbir ses tonuyla yeni bir gecikmenin kabul edilemeyeceğinibelirttikten sonra, sormuş: "Ben sizin üç kere randevunuzuiptal etmiş olsaydım kendinizi nasıl hissederdiniz?" vesusup beklemeye başlamış.

Usta, yeni bir gecikmenin kabul edilmesinin mümkünolmadığını anlamaya başlamış olsa da, gene gerekçelerinitekrarlamaya çalışmış. Bu kez Sue şunu sormuş: "Pazartesiiçin yedi foto randevum varken, ne yapmamı önerirsiniz?"Bu tür sorulan kibarca sürdürüp ardından suskun kalaraksonunda ustayı işi o gün tamamlamayı kabul etmekzorunda bırakmış.

Sue, "Tongue Fu'dan önce bu noktaya baskı uygulamayaçekinirdim" dedi, "geri adım atar, ertelemeyi kabul eder vegene kendimi feda etmiş olurdum. Atölye çalışması, sesboşluğunu hemen doldurmaya çalışmak yerine bundanrahatsız olmamayı bana öğretti. Sonuç olarak, artıkinsanların yakasını hemen bırakmıyor, yumuşakbaşlılığımdan yararlanmalanna izin vermiyorum."  

Suskunluğa Ne Zaman Başvurmalı? "Suskunluk çürütülmesi en güç kanıtlardan biridir"-ANONİM 

Page 82: Tongue Fu - Sam Horn

Uzun bir sessizlik arasından rahatsız olmamak özelliklemüzakerelerde önemlidir. Gene bir iş mülakatındaolduğunuzu ve size ne kadar ücret talep ettiğinizinsorulduğunu var sayın. Hemen, deneme kabilinden "Otuzbeş bin dolar olur mu?" derseniz, karşınızdaki pazarlıklabunu daha aşağı indirmenin mümkün olduğunuanlayacaktır. Susup, size hiçbir cevap vermeden "Şaka mıyapıyorsun?" der gibi kaşlannı yukarı kaldırıpbekleyecektir.Bu tepki karşısında gerileyip zayıf bir sesle, "Burada çalışmayı gerçekten istediğim için otuz bini de kabuledebilirim" demeniz pekâlâ mümkündür. Ya da talebinizihaklı göstermek için, "Eski işyerimde aldığım para da bukadardı" ya da "Başka firmalarda benzer görevdebulunanlar da bu kadar alıyorlar" türünden şeylersöylemeye başlarsınız. Telaşınız kesinlikle daha azma razıolacağınızın açık bir göstergesi olarak yorumlanacaktır.

Bunun yerine, "Otuz beş bin" yanıtını kendinizden eminbir sesle telaffuz eder ve cümlenin sonuna noktakoyarsanız, talebiniz adil bir talep olarak algılanacaktır.Eğer görüşmeci hiçbir şey söylemeyip sizi sınamayıdenerse, görünümünüzü muhafaza edin. Deneyimligörüşmeciler, basınç altında suskun kalma yeteneğinin,firmalarına kazandırmada yarar olan güçlü bir karakterinve olgunluğun göstergesi olduğunu iyi bilirler.

Dilini tutmayı bilmek sözlü dövüş sanatının en önemlibecerilerinden biridir. Konfüçyüs, "Suskunluk hiçbir zamanihanet etmeyen gerçek bir dosttur" demişti. Konuşmamnyarardan çok zarar getireceği durumlarda sessiz kalmayıöğrenerek kendinize bir dost daha edinebilirsiniz.DİLİNİZİ TUTMAK İÇİN EYLEM PLANI

Page 83: Tongue Fu - Sam Horn

Bir yüzme havuzu inşaatı için fon bulmaya çalışanbir semt demeğinin üyesisiniz. Aylık toplantıyakatılıyorsunuz. Yönetim kurulu üyeleri başkanıneylemsizliğinden şikâyetçi oluyorlar. Başkanınperformans eksikliğinin tartışılması kişiselleşiyor,bazı katılımcılar başkanın iflas etmek üzereolduğuna ve boşanacağına ilişkin kulaktan dolmabilgileri gündeme getiriyorlar. Size başkanhakkındaki görüşünüz soruluyor. Ne yaparsınız?

UNUTMANIZ GEREKEN SÖZLERSöyleyeceklerinizin kişiyi incitip incitmeyeceğinidüşünmeden konuşursunuz. "Sanıyorum bu projeylehiç ilgilenmiyor. Çok zaman kaybettik." Dedikoduları onaylayarak kendi olumsuz katkınızıyaparsınız.

"Karısının üç çocuğunu ve köpeği alarak evi terkettiğini duydum."  Hakkında, yann dönüp hayalet gibi yanınızdadolaşacak beş para etmez kötü şeyler söylersiniz.

"Güvenilmez bir adamdır. Ka-A rısı onda ne bulmuş,hiçbir zaman anlamadım." KULLANMANIZ GEREKEN SÖZLERileride pişman olacağınız bir şey söylememek içinkonuşmadan önce düşünürsünüz. "Görüşümübelirtmemin bir yararı olacak mı?" 

Page 84: Tongue Fu - Sam Horn

Dürüst davranmayı ve kötü sözler sarf etmemeyitercih edersiniz."Susmalıyım. Bu konuda bir ilerleme sağlayamamışolmasının nedenlerine ilişkin birinci elden bilgi sahibideğilim."

Tartışmayı daha yapıcı bir konuya kaydırabilir vegrubun dikkatini gündemdeki bir başka sorunaçekebilirsiniz. "Sadece yarım saatimiz kaldı.İsterseniz, bir sonraki noktayı tartışmaya başlayalım."

 "Söylememiş olduğum bir şeyin zararını dahahiç görmedim."

- CALVIN COOLIDGESekizinci Bölüm

Page 85: Tongue Fu - Sam Horn

NeSöyleyeceğiniziBilmediğinizdeNeSöylemelisiniz?Üzerinde oturduğunuz söz sandalyesini birisi anidenaltınızdan çekiverse ne söylemeniz gerektiğini biliyormusunuz?

Birinci olarak, birisi yaralayıcı bir sözle kafanızı allakbullak ettiğinde ne söylememek gerektiğini bilmeniz çokönemlidir. "Bu doğru değil" türünden şeyler söyleyerekkendinizi savunmaya ya da olumsuz açıklamayı, "Bunukabul etmiyorum" türünden bir yalanlamayla reddetmeyeçalışmayın.

Niçin? Birisi size beklenmedik bir sözlü darbeindirdiğinde siz infial içinde bunu reddederek karşısaldırıya geçerseniz, zokayı yutmuşsunuz demektir. Eğerbirisi, "Niçin hep savunmadasın?" derse ve siz de, "Hayır,hiç de savunmada değilim!" diye karşılık verirseniz, sadeceonun açıklamasını pekiştirmiş olursunuz. Eğer birisi birbayanı aşırı duygusal olmakla itham ediyor ve o da "Benduygusal değilim" diye itiraz ediyorsa, ister istemez iddiayıkanıtlamış olur.Yapma Demeye Son Verin

"Akıl her şeyi harfiyen alır ve bir fikrin tersi üzerindeodaklanma yeteneği yoktur."-TONGUEFU DÜŞÜNCESİ Atölye çalışmalarımızdan birinde bir katılımcı itiraz etti:"Bu bana saçma geliyor. Bir şeyin doğru olmadığınısöylemek nasıl olur da onu teyit eder? Büyük soru! Aklınsöylenen bir şeyin tersini tahayyül etmediğini anlamak

Page 86: Tongue Fu - Sam Horn

gerekiyor. Sadece işittiğini duyar. Ona bir şeyi yapmadediğinizde, tam da önlemek istediğiniz şeyi yapar. Basitbir örnek bunu gözler önüne serer:

 Lütfen, ağzımın suyunu akıtacak kadar tatlı, kaymaklıdondurmayla dolu bir cam kâseden söz etme. Vanil-yahdondurmanın iki yanından aşağı süzülen lezzet dolu erimişçikolata kümelerini tasvir etme. Üstünde kiraz taneleribulunan çalkalanmış köpüklü beyaz krema tepecikleriniartık düşünme. Uzun saplı kaşığını o hoş tatların lezzet dolukarışımına daldırıp dudaklarına götürdüğünü ve dilininucuyla tattığını hayal etmeye son ver.

 Son verebilir misiniz? Aklınız sözcüklerin çağrıştırdığı

resimler üzerinde odaklamr ve etme, düşünme, son ver gibitalimatlara kulak asmaz. Sporcular bu yüzden hayallerindearzu etmedikleri şeyleri ("İkinci kez gene ağa takma!")değil, arzu ettikleri şeyleri ("İlk servisi karşıya geçir!")canlandırırlar. Profesyonel koçlar bu yüzden, "Bu kadarhızlı sallanma!" demez, "Daha yavaş sallan!" derler.Müzisyenler bu yüzden kendilerine "Yüksek sesleçalmamalıyım" yerine, "Yumuşak çal-malıyım" derler.

Başkalarıyla konuşurken ya da kendi kendinizlekonuşurken sadece olumlu kelimeler kullanın. Çalışmaarkadaşınız, "Niçin sinirleniyorsun?" dediğinde, "Ben sinirlideğilim" derseniz izlenimini daha da pekiştirirsiniz. Bir dostunuz, "Bukadar ürkek olma" dediğinde, "Ben ürkek değilim"derseniz, kelimeyi böyle olumsuz kullanmanız hoşagitmeyen görünümü daha da güçlendirir.

Page 87: Tongue Fu - Sam Horn

Richard Nixon bunu zor yoldan öğrendi. Mevkiinikullanarak kişisel yarar sağladığı yolundaki ithamlara,televizyonda da yayınlanan bir röportajda, "Ben düzenbazdeğilim" sözleriyle karşılık vermişti. Olumsuz suçlamalarıgeri püskürtmek amacını taşıyan bu sözler aslındakonumunu daha da zayıflatmış ve kendisine duyulantepkiyi pekiştirmişti.

Bu çok önemli ilke her türlü iletişimde geçerlidir. Yereltelevizyonların birisinin sunucusu, bir gece programını şudeyişle kapatmıştı: "İnsanları huzursuz etmenin engüvenilir yolu yapmayın demektir." Aynı şey başka arzuedilmeyen davranışlar için de geçerlidir. Sokaktabirbirleriyle dalaşan çocuklara "Kavga etmeyin"dediğinizde ne olur? "Ağlamayacağım" diye kendinize güçvermeye çalıştığınızda bunun etkisi nasıl olur?Elemanlarınıza, "İşe geç gelmeye artık bir son verin"dediğinizde ne olmaktadır?

Bugünden itibaren kendinizle ve başkalarıya iletişimkurarken hep olumlu cümleler kullanın. "Birbirinize saygılıdavranmanız gerekir." "Yüzümde bir Mona Lisa tebessümüolacak." "Pazartesiden itibaren işe zamanında gelin.Zamanında derken, saat sekizde aşağıdan kahvenizi alıyorolmanızı değil, masanızın başında telefonları yanıtlamayahazır olmanızı kas-dediyorum."  Soruya Soruyla Cevap Verin "Öfkenin en iyi ilacı geciktirmedir"- SENECA 

Page 88: Tongue Fu - Sam Horn

Birisi beyninizdeki düşünceleri okursa nasıl tepkigösterirsi-njz? Böyle bir durumda, "Ne demekistiyorsunuz?" sorusuylatopu hemen karşı tarafa geri atın. Bu sorunun güzelliği çokçeşitli düzeylerde işlerli olmasındadır. "Ne demekistiyorsunuz?" sorusu:

       Bir şeyler söylemiş olmanızı sağlar.

       Öfkenizi geciktirir ve sizi saldırıya tepki göster-       mekten alıkoyan       Temelde yatan konuyu açığa çıkararak size gerçekdurum üzerine konuşma fırsatı verir.

            Kendinizi toparlamanız için zaman kazandırarakdüşüncelerinizi ileride pişman olmayacağınız bir şeylersöyleyecek şekilde düzenlemenizi mümkün kılar.

       Ham değil tersine zekice bir tepki işlevi görür. Kıskançlığın hemen her zaman diğer kişinin durumunu

bütünüyle yanlış yorumlamaktan kaynaklandığı söylenir.Öfke de öyledir. Bu konu bir seminerde gündemegeldiğinde, katılımcılardan biri gönüllü olarak söz alıpşöyle dedi: "Ben bu yöntemi geçen hafta farkında olmadankullandım. Tek bildiğim çok iyi işe yaradığı." Şunlarıanlattı:

"Çalıştığım işyerinde altı ay önce terfi ettim, şimdi eskiarkadaşlarımın şefiyim. Kibarca söylersek çok hassas birdurum. Cuma günü tam paydostan önce en beğendiğimelemanlarımdan biri odama geldi, kapıyı kapatıp koltuğaoturdu ve bana hiç de iyi bir şef olmadığımı söyledi.

Page 89: Tongue Fu - Sam Horn

"Afallamıştım. İnsan ilişkilerindeki becerileriyle övünenbirisiyim. Önce, elimden geleni yapmaya çalışıyorumdemek istedim, ama sonra bunun kendimi haklı göstermeçabası olarak algılanabileceğini düşündüm. Bunun yerinene demek istediğini sordum.

"O zaman şunu dedi: 'Kimse ne olup bittiğini bilmiyor.Haftalardır ekip toplantısı yapmadık.' Bu sayede asabınıbozan şeyin iletişim bozukluğu olduğu ortaya çıktı.Böylece, benim iyi bir şef olup olmadığım yerine, herkesibilgilendirebil-mek için neler yapmamız gerektiği üzerindekonuşmaya başladık.

Cahil mi, Bilgili mi? "Her münakaşanın temelinde birisinin cahilliği yatar."- LOUIS D. BRANDEIS Bir süre önce bir arkadaşım teşekkür etmek için aradı."Altı yaşındaki oğlum geçen gün karşıma dikilip bendennefret ettiğini, annesi olmamı istemediğini söyledi. Çokkırılmıştım. îlk düşüncem, 'Nankör çocuk, senin için bütünyaptıklarımdan sonra bana bunu nasıl söylersin?' demekoldu. Ama bunun bir faydası olmayacağını düşündüm veaklıma sizin ithamlara soruyla karşılık verme önerinizgeldi. 'Ne demek istiyorsun?' diye sordum.

"İçini çekerek anlatmaya başladı: 'Jim'lerdeki partidensonra bütün arkadaşlarım gece yatıya kalacak, bir ben evedöneceğim. Bu çok kötü.' Sinirini bozan gerçek nedenortaya çıkmış olduğu için, ertesi gün kendisinin hokeymaçına yetişmek üzere sabah erkenden yola çıkmakzorunda olduğumuz için yatıya kalmasının mümkün

Page 90: Tongue Fu - Sam Horn

olamadığını anlattım. Bu soru sayesinde ağzımdan kötüsözler çıkmasını önleyebildim. Oğlumun kırıcı yorumunakörü körüne tepki göstermek yerine kendisiyle durumuaçık bir şekilde konuşabildim."

Kaynağı Aramak mı, Yüzeysel Tepki mi? "Cehalet gönüllü talihsizliktir."- ANONİM

Aşağıdaki öykü, sorunlu bir duruma yol açan nedeniaçığa çıkarmanın niçin önemli olduğunun başka birörneğini sunmaktadır.

Öğretmenin biri yağmurlu geçen bir hafta sonundansonra sabah içeri girdiğinde sınıfın ortasında yerde bir subirikintisi görür. Hademeyi çağırıp birikintiyi gösterir, o dabir bez getirip suyu kurular ve yeri siler. Ertesi sabah aynısenaryo tekrarlanır.

Öğretmen üçüncü gün sınıfa girdiğinde gene su birikinti-siyle karşılaştığında bina amirini arayarak, "Üç gündür aynıdurumla karşılaşıyorum. Lütfen gelip bir bakar mısınız?"der. Yaşlı teknisyen birkaç dakika sonra kapıdagöründüğünde elinde bez yoktur. Öğretmen şaşkın birbakışla, "Yeri nasıl sileceksiniz?" diye sorar. "Silmeyeceğim"der usta, "Ben sızıntıyı gidereceğim."

Birisi yanlış ya da kaba bir şey yaptığında, insanlar çoğuzaman "su birikintisini silmeye" çalışıyor. Probleminkaynağını arayıp tamir etmek yerine yüzeyde görünenşeye tepki gösteriyorlar.Akıllarından Geçeni Okuyun "İncelik aslında bir tür ahi okumadır."

Page 91: Tongue Fu - Sam Horn

- SARAH ORNE JEWETT Birkaç yıl önce kilisedeki bir düğün provasına katılmıştım.Koridordaki kafilede yer alan ve ellerinde çiçek buketitaşıyan beş yaşındaki kız birden huysuzlaştı ve devametmek istemediğini söyledi. Annesi, kızını disipline etmeçabasıyla hemen dışarı çıkardı.

Birkaç dakika sonra kiliseye yeniden girdiklerinde kızgene aynı huysuzluğu yaptı. Utanç içindeki anne, usludavranması için kızını azarlamakla yalvarmak arasındagidip geliyordu.İki yaklaşım da işe yaramadı ve çocuk surat asmayadevam etti.

Tam gelinle damadın sabrı tükenmek üzereyken kızınbüyükannesi yavaşça sordu: "Lisa, sen bugün yemektensonra uyudun mu?" Küçük kız hayır anlamında kafasınısalladı. Huzursuzluğunun asıl sebebi işte ortaya çıkmıştı.Yaşlı kadın, yorgun ve aşırı heyecanlı torununun azaradeğil uykuya ihtiyacı olduğunu biliyordu. Kızı kollarına alıparkada bir yerdeki bir sıraya yatırdı ve sakinleştirici birninni söylemeye başladı. Kız birkaç dakika sonra uykuyadalmıştı.

Büyükannenin gergin bir duruma böyle bilgeceyaklaşmasına tanık olduğum için kendimi çok talihlihissettim. Kızın davranışı karşısında anne sadece subirikintisini siliyor, o yüzden de birikinti yeniden ortayaçıkıyordu. Küçük kızın "aklını okuyan", onun nehissettiğine duyarlı olan büyükanne ise, gerçekte neolduğunu tahmin edip arızayı giderebiliyordu.

Bu, sizin açınızdan ne anlama gelebilir? Birisi yanlış birdavranış içindeyse iki tercihiniz olabilir. Ya şikâyet

Page 92: Tongue Fu - Sam Horn

edersiniz ya da soru sorabilirsiniz. Çoğu zaman söz topunukonuşma sahasının karşı tarafına geri atarak sorununnedenini açığa çıkarabilirsiniz. "Niçin böyledüşünüyorsunuz?" ya da "Ne demek istiyorsunuz?" gibisorularla, arzu edilmeyen davranışların kaynaklarınısaptayarak giderme yolunda adımlar atabilirsiniz.       .

NE SÖYLEYECEĞİNİZİ BİLMEDİĞİNİZDESÖYLENEBİLECEK ŞEYLER İÇİN EYLEM PLANI

Çalışma gününüz oldukça zorlu geçti. Bütünarzunuz bir an önce evde olmak, ayaklanma uzatıpdinlenmek. Eve vardığınızda karınızı sinirli birhalde buluyorsunuz. Yemekte ne olduğunusoruyorsunuz, o da öfkeli bir şekilde, "Bir yeregitmez olduk, çok sıkılıyorum" diyor. Böyle bir sözbu akşam en son duymak istediğiniz şey ve nesöyleyeceğinizi bilemiyorsunuz.

UNUTMANIZ GEREKEN SÖZLERDuygusal red tepkisi gösterirsiniz. (Bu ise, "Evetgidiyoruz/Hayır gitmiyoruz" münakaşasınıbaşlatabilir.) "Geçen hafta sonu panayıra gitmedikmi?" 

Olayı önemsizleştirir bir yanıt verirsiniz."Başkalarından çok daha fazla çıkıyoruz."

Yanlış olduğunu kanıtlamaya çalışır ve söz savaşınıbaşlatırsınız."Seni yemeğe çıkarıp sonra da istediğin filmegötürmedim mi?"

Page 93: Tongue Fu - Sam Horn

Bilgi almaya çalışırsınız. "Niçin böyle diyorsun,sevgilim?"

Yüzeyde olana tepki gösterir işin özünü gözdenkaçırırsınız."Bak, haftada elli saat çalışı-     yorlarmış ve ..."yorum. Dışarı çıkmaya, orada burada dolaşmayahiç halim yok." KULLANMANIZ GEREKEN SÖZLERGerçekte ne olduğunu araştırırsınız."Bununla ne demek istiyorsun?"

Kendinizi savunmaya çalışmayarak söz savaşındankaçınırsınız."Böyle düşünmenin sebebi nedir?" 

Sinir boşalmasının nedenini bulup sızıntıyıgiderirsiniz,nız. "Barb'la Bili dans dersi alıyorlarmış ve..” 

 ————      -      

"İşimiz geçmişin sorumluluğunu değil,geleceğin rotasını belirlemektir."

- JOHN F. KENNEDY

Dokuzuncu Bölüm

Page 94: Tongue Fu - Sam Horn

HataDeğilÇözümBulunSonuçta insan suçlama ve hata bulma yarışına dönüşen birgrup tartışmasında bulunduğunuz hiç oldu mu? Hoşolmuyor, değil mi?

Bir hanım birkaç gün önce insanların bütün gün birbirinisuçladığı bir toplantıya katılmış olduğunu anlattı: "Aylıkkadro toplantımızı yapıyorduk. Patron bütçe raporlarınıgörmek istedi. Muhasebecimizin yüzü asıldı ve çekineçekine raporların elinde olmadığını söyledi. Genel müdürbunun nedenini sordu.

"Muhasebeci bunun kendi hatası olmadığını ileri sürdü,pazarlama bölümü nihai rakamları vermemişti. Pazarlamamüdürü işi aksatanın kendisi olmadığını, tahminlerinkendisine ulaşmadığını, bir haftadır veri işlemdebeklediğini söyledi. Veri işlem temsilcisi taslakların birkaçgün önce eline geçtiğini, şefi şehir dışında olduğu içinrakamlara ilişkin nihai onayı alamadığını anlattı... ve böylesürüp gitti." Husumeti Bir El Hareketiyle Durdurun

"Sorunları yerdeki delikler gibi görün. Kazıpderinleştirebileceği-niz gibi üzerine toprak atıpkapatabilirsiniz de."-ANONİM Bugünden böyle münakaşa etmenin yapıcı bir değertaşımadığını görün. Eğer kendinizi bir söz kavgası içindebulursanız, elinizi kaldırın (parmaklarınız yukarı, avuç

Page 95: Tongue Fu - Sam Horn

içiniz karşıya bakar şekilde) ve "Gelin, böyle yapmayalım"cümlesiyle gelişmeyi durdurun.

Eli kaldırmak niçin? Çünkü bu dikkat çekmenin en etkiliyoludur. Herkes aynı anda konuşuyorsa kimse aklın sesiniduymaz. Trafik polisi gibi elinizi kaldırmak, durmak vevazgeçmek için evrensel olarak anlaşılır bir işarettir. Spordünyasında kuralsız davranışı durdurmak için düdükçalınır. Koçların ya da takım kaptanlarının mola almak içinelleriyle yaptıkları T işareti de hareketi durdurmanın birbaşka biçimidir.

Çözümler üzerinde odaklanarak grubu daha yüksek birdüzeye çıkarmaya çalışın. "Bütün öğleden sonramızı buişin niçin tamamlanmamış olduğunu tartışarakgeçirebiliriz, ama bunun bütçe raporlarının zamanındaelimizde olmasına hiçbir bir faydası olmaz. Bunun yerinebugün raporları nasıl tamamlayabileceğimiz üzerindeyoğunlaşalım."

Bir belediye meclisi üyesi şöyle dedi: "Genel olarak bunakatılıyorum, ama sorumlunun adını koymanın zorunluolduğu durumlar da yok mudur? Kentimiz geçenlerdeutanç verici bir mali skandal yaşadı. Fonların zimmetegeçirilmesinden kimin sorumlu olduğunu belirlemezsek,hepimiz okkanın altına gideriz.

Bu kamu görevlisi önemli bir noktaya parmak basmıştı.Bazı kamu görevlerinde, aleyhinize dava açılmasına olanakvermemek için dolaylı olarak suçlu duruma düşmemeyedikkat etmeniz gerekir. Böyle bir duruma düşerseniz,mecburensöz almak zorunda kaldığınızı ve bunun sizin olağantarzınız olmadığını belirtmeyi ihmal etmeyin. Şöylediyebilirsiniz: "Bunu yapmak zorunda kalmış olmayı hiç

Page 96: Tongue Fu - Sam Horn

istemezdim, böyle davranmaktan hiç hoşlanmam. Ama butalihsiz koşullar, eylemlerinin hesabını vermesi için bütünbu yasadışı işlerden kimin sorumlu olduğunubelirlememizi gerektiriyor. Daha sonra saygınlığımızı gerikazanabilmemiz için, bunun bir daha tekrarlanmamasınıönleyecek ne gibi önlemler alabileceğimizi tartışmayıöneriyorum."Geçmişi Cezalandırmak mı, Ondan Kâr Sağlamakmı?

"Bilgeliğin zirvesi bugünde yaşamak, geleceğiplanlamak ve geçmişten kâr sağlamaktır."- ANONİM Münakaşa etmek boşa zaman harcamaktır, çünkü geçmişideğiştiremezsiniz. Geçmişten sadece ders alınabilir.Bugünden sonra, insanlar ağız dalaşma başladığındahemen elinizi kaldırıp, "Bunun bir faydası yok" deyin.Kavgaya yol açmadan husumeti durdurun. Sözleyumruklaşmanın bir amaca hizmet etmediğini, ilk baştakihedefe ulaşmanın yollan üzerinde odaklanmanın zamanıçok daha iyi kullanmak anlamına geleceğini belirtin.Grubun zihinsel çerçevesini "Kim yaptı?" sorusundan "Bukonuda ne yapabiliriz?" sorusuna kaydırmaya çalışın.

Eski bir katılımcı bu fikri çok iyi bir şekilde uyguladığınıyazdı. Bahar tatilinden sonra ailesiyle birlikte evedöndüklerinde burunlarına korkunç bir koku çarpmış.Sonunda kokunun kaynağını mutfakta bulmuşlar. Tatileçıkarken birisi buzdolabının kapısını sonuna kadar açıkbırakmış ve içindeki her şey kokmuş.

Page 97: Tongue Fu - Sam Horn

Eşinin, "Buzdolabını en son kim açmıştı?" diyesormasıyla karşılıklı ithamlar başlamış. "Yolda yemeküzere sandviçlerisen hazırlamıştın." "Bu daha önceydi, kapıdan çıkarkenmaden suyu almak üzere geri dönen sen değil miydin?""Hayır, evden en son çıkan ben değildim." Herkes birisinisuçlu taraf olmakla itham ediyormuş.

"Sonunda" diyor bu arkadaşımız, "Sizin geçmişi geçmiştebırakma teknikinizi hatırladım. Elimi kaldırıp bağırdım:'Bunun bir yararı yok. Kapıyı kimin açık bırakmış olduğunusabaha kadar tartışabiliriz, ama bunun mutfağın temiz halegelmesine hiçbir yararı olmaz. Bunun yerine gelinelbirliğiyle bu pisliği ortadan kaldıralım. Daha sonra birdaha seyahate çıkarken her şeyin kapalı olup olmadığınıkontrol etmemizi sağlayacak bir sistem geliştirmeyeçalışırız.' "Sözel Trafik Polisi İşlevini Üstlenin

"Bir münakaşadan kazançlı çıkmanın tek yolu ona hiçgirişmemektir."- DALE CARNEGIEMünakaşaların nasıl önlenebileceği konusuna bir katılımcışu katkıyı yaptı: "Sanki sözel trafik polisleri gibi işlevgörmemiz gerekiyor. Eğer insanlar bir iletişimçarpışmasına doğru gidiyorsa birbirlerine taslayıp, birhitabet enkazına dönüşmeden önce onları durdurmamızgerekir."

Bu doğrudur. Bir tartışma ateşli bir münakaşayadönüştüğünde taraflar birbirlerini kırmaya yönelir. Sizmasum bir izleyici olabilirsiniz, ama çarpışmayı önlemenizherkese yarar sağlayacaktır.

Page 98: Tongue Fu - Sam Horn

Bunu düzgün bir şekilde - kimseyi suçlamadan -yapmanın yolu biz sözcüğünü kullanmaktır. Siz sözcüğünükullanmanız ("Çocuklar bu işi durdurun" ya da"Sorumluluğu birbirinizin üstüne atmaya son verin.") sözkonusu kişi ya da kişileri arkadaşlarının gözünde küçükdüşürebilir ve sizin kendini beğenmiş olduğunuz, kendinizionlardan ayırdığınız gibi bir izlenimdoğurabilir. Yapalım, bulalım gibi kollektif sözcüklerkullanmanız ise grubun çıkarma davrandığınızıngöstergesi olur. Kendi yararlarına müdahale etmenizedeğer vereceklerdir.

Nedenlerden Sonuçlara Geçin“Hakikat anında ya nedenler ya da sonuçlar vardır"- CHUCK YEAGER Akıllı bir anaokulu öğretmeni olan Glenda, banaoğullarımın ağız dalaşlarını çözmek için gösterdiğim iyiniyetli çabaların aslında onları ödüllendirmek anlamınageldiğini öğretti. Anlaşmazlıklarına ne kadar çokarabulucuk edersem o kadar çok kavga ediyorlardı. Niçin?Çünkü atışmaları annelerinden çok ilgi görüyordu.Oğullarım bana nasıl davranmam gerektiğini öğretmekiçin az çaba harcamadılar!

Glenda, kimin sorumlu olduğunu bulma çabasınınkurban ve ihbarcı sendromu oluşturarak geri teptiğinikavramama yardımcı oldu. Ayrıntıları araştırmak, busağlıksız oluşumu ortadan kaldırmak yerine daha dapekiştiriyordu. Anaokulunda çocuklar kavgayabaşladığında, Glenda elini kaldırıp "Sessiz olun" diyordu."Sessiz olun", "Konuşmayın" talimatına oranla çok daha

Page 99: Tongue Fu - Sam Horn

etkilidir, çünkü çocukların ne yapması gerektiğini açıklıklaifade eder ve arzu edilen davranışı dile getirir. Glendasonra kavga eden çocukları ayırıyor, davranışlarının doğruolmadığını anlatıyor ve birbirlerine saygılı davranmayahazır hale gelinceye kadar tek başlarına oynamalarınıistiyordu.

Birçok ana-baba çocukları kulak verene kadar bir şeyiüç-dört kez tekrarlamak zorunda kaldığından şikâyetetmektedir. Oysa, kendilerini tekrar etmeseler bu durumukolaylıkla tersine çevirebilirler. "Çocuklar, gözünüzü banaçevirir misiniz?" demek, o soyut "Beni dinler misiniz?"sözünden çok daha çekici ve somuttur. Sonra hepsi susupsize bakmcaya kadar sessiz kaim. Ardından kararlı bir sesle şunları söyleyin: "Bunubir kere söyleyeceğim. Ya oyuncakları paylaşırsınız ya dahepsi gider. Şimdi birbirinize yer verin ve arkadaşçaoynayın."

Eğer çocukların biri sesini yükseltip, "Ama bu haksızlık.O ... " derse, sesinizi değil kaşlarınızı kaldırın. Elinizi yukarıkaldırıp, sanki "Gerçekten bunu yapmak istemiyorsun,değil mi?" demek istiyormuşsunuz gibi gözlerinizi açın.Çocukların ciddi olduğunuzu anlaması için bu kadarıgenellikle yeterlidir. Kavganın niçin başladığınısorgulamaya yanaşmamanız, çocuklara gerekçelere değildavranışa değer verildiğini gösterir.Kardeşler Arasında Husumet mi, Ahenk mi?

"Çocuklarınızın gelişme göstereceğini bekliyormusunuz, yoksa bunu umuyor musunuz?"- JOHN ROSEMOND 

Page 100: Tongue Fu - Sam Horn

Mutlu bir anne bu tekniki kullanarak kızları arasındakikardeş husumetini kardeş ahengine dönüştürdüğünüanlatıyordu. "Kızlarım durmadan atışırdı. Kavgalarınahakemlik yapmaya çalışırdım, ama bu işleri iyileştirmekyerine, her birinin ötekinin tarafını tuttuğum gerekçesiyledaha da öfkelenmesini getirirdi.

"Sizinle birlikte katıldığım seminerin ertesi günü bir ailetoplantısı düzenledim ve anlamsız kavgalarına artıkmüsamaha göstermeyeceğimi açıkladım. Hata yerineçözüm bulmaya ilişkin sözünüzü tekrarladım ve bir dahane zaman kavgaya başlarlarsa kendilerini durduracağımısöyledim. O zaman önlerinde iki tercih olacaktı: Ya bırakıpbaşka bir yere gideceklerdi ya da birbirlerinden neistemedikleri değil, ne istedikleri üzerindeyoğunlaşacaklardı.

"Kuşkusuz beni sınadılar. Ertesi gün küçük kız, ablasıkendisine sormadan eteğini giydiği için bağırıp çağırmayabaşladı. Büyük ise, ötekini en sevdiği kazağını okula götürdüğüiçin haşlıyordu. Ağız dalaşı gene başlamıştı.

"Elimi kaldırıp, 'Kızlar... ' dedim • inanır mısınız, birkelime daha söylememe gerek kalmadı. Daha fazlauzatmadan atışmayı bir kenara bırakıp birbirlerinden giysiödünç almayı düzenleyecek kurallar saptamaya koyuldular.Elimi kaldırmam, nedenlerle değil sonuçlarla uğraşmayailişkin kararımızı hatırlamaları için yeterli olmuştu."

"Benim çocuğum yok, onun için bunlar beniilgilendirmez" diye düşünüyor olabilirsiniz. Oysa buteknikin değişik bir biçimi her yaştan insan için geçerlidir.İki arkadaş arasındaki bir ağız kavgasında arabuluculukyapmaya kalkıştığınızda sonuçta kafanızı kayaya

Page 101: Tongue Fu - Sam Horn

çarpabileceğinizi unutmayın. Kimin kime ne yaptığınıbulmaya çalışmak yerine anlaşmazlığı rafa kaldırmayayardımcı olursanız, bundan herkes yarar sağlar. Elinizikaldırın ve şunu deyin: "Durun arkadaşlar, eski olaylarıtemcit pilavı gibi çiğneyerek zamanımızı öldürmeyelim."Eğer mümkünse, hep beraber odadan dışarı çıkın; böylecekelimenin her iki anlamında da olayın dışına çıkıp onugeride bırakmış olurlar.HATA DEĞİL ÇÖZÜM BULMAK İÇİN EYLEMPLANISüpermarkette alışveriş yapıyorsunuz.Arabanızdaki mallan kasada boşaltıyorsunuz,görevli kişi gerekli işlemi yaptıktan sonra kredikartınıza provizyon verilmediğini söylüyor.Yanınızda çek ya da nakit para da yok. Aldığınız herşeyi raflara geri koymak zorunda kalıyorsunuz. Sözverdiği halde ödemeyi yapmamış ve sizi bu utançverici duruma düşürmüş olan eşinize kızıyorsunuz.Ne yaparsınız?

UNUTMANIZ GEREKEN SÖZLERGeçmişe ve hatalara yönelirsiniz ve bunun hiçbiryaran olmaz."Söz verdiğin halde ödemeyi niçin yapmadın?" Gerekçeler ararsınız: Ödemeyi acaba niçinyapmadı? "Zamanım yoktu ne demek? Parayı geçenhafta yatırman gerekiyordu?" Suçun kimde olduğu konusunda atışırsınız.

Page 102: Tongue Fu - Sam Horn

"Herkesin önünde rezil olmamın sorumlusu sensin.Önce bana sorsaydın, ne demek? Nereden bilebilirdimki? " Hatanın nedenleri üzerine münakaşa edersiniz."İşinin çok olması bir bahane olamaz." KULLANMANIZ GEREKEN SÖZLERGeleceğe yönelir ve hatayı gidermeye çalışırsınız,bunun yapıcı bir değeri olur. "Kartımızıkullanabilmem için kredi kartı borcumuzu bugünödeyebilir misin?"Bundan böyle ne yapılabileceği konusunabakarsınız. "Gelecekte ödemeyi geciktirecek olursak,kredi kartımızı kullanmamam için beni haberdar edermisin? "Elinizi kaldırarak husumete son verir ve "Bunuyapmayalım" dersiniz."Birbirimizi suçlamanın bir faydası yok. Bunun yerineböyle bir durumla bir daha karşılaşmamamız için neyapmamız gerektiğini konuşalım."Sonuçlan ve ikinizce de arzu edilen davranışıtartışırsınız. "Aynı  taraftayız.  İkimiz de hesabımızınsorunsuz olmasını istiyoruz."İKİNCİ KISIM

Page 103: Tongue Fu - Sam Horn

Unutulacak SözlerKullanılacak Sözler"Taş ve sopalar kemiklerimi kırabilir, amasözler kalbimi kırar."

- ROBERT FULGHUM

Onuncu Bölüm

Page 104: Tongue Fu - Sam Horn

Kabul Edin, MünakaşayaGirmeyinRobert Fulghum'un da belirttiği gibi, çocuk şarkısındaki o,"Taş ve sopalar kemiklerimi kırabilir, ama sözler hiçbirzaman beni yaralayamaz" dizesinin gerçekle pek ilgisiyoktur. Sözler yaralayabilir. Aslında belli sözler insanlarınkendilerini azarlanmış, utanmış, yargılanmış ya dareddedilmiş hissetmesine neden olur. O zaman da onagöre tepki gösterirler.

Kitabın bu kısmındaki bölümler silah işlevi görensözcüklerle ilgilidir. Silah; savunma ya da saldırı savaşındakullanılan bir alet, mücadelede başvurulan bir araçdemektir. Düşmanca tepkilere ve söz savaşma yol açacağıiçin kavgacı sözcükleri kullanmak istemezsiniz.

Atölye çalışmalarımızda bu bölümü "Unutulacak Sözler,Kullanılacak Sözler" olarak adlandırıyoruz. Atölyelerekatılan binlerce kişi kavgacı cümleler yerine dostçacümleler kullanmanın günlük iletişimlerinde - evde,işyerinde ve sosyal çevrelerinde - muazzam bir farkyarattığını söylüyor.Yardımcı Olan Sözler ve Yaralayan Sözler

"Sözcükler, ipte asılı çamaşırlar gibi aklınrüzgârlarında uçuşurlar. "- RAMESHWAR DAS Geçenlerde bir araba kiralarken bir kelimenin yolaçabileceği tahribatı belirgin şekilde gözler önüne serenbir durumla karşılaştım.

Kiralama bürosuna gelen bir kadın, "Adım Evelyn Jones,bir Ford Mustang ayırtmıştım" dedi. Görevli kayıtlarına

Page 105: Tongue Fu - Sam Horn

bakıp, "Evet Bayan Jones, rezervasyonunuz burada" diyeyanıt verdi, sonra sesini biraz indirerek ekledi: "Ama şuanda elimizde hiç Ford Mustang yok."

Kadın şaşkınlık içinde, "Nasıl olur? Bir Mustang ayırtmakiçin kaç hafta önce aramıştım" dedi. Görevli cevap verdi:"Ayırtmış olduğunuzu görüyorum, ama elimizdekilerinhepsini bu sabah kiralamış bulunuyoruz."

Müşterisi hiç de mutlu değildi. "Anlamıyorum. Zamanayırıp telefon ettim, siz de tamam dediniz."

"Biliyorum, ama bu sabah yeni bir arkadaş görevliydi verezervasyon listesine bakmayı unutmuş."

Ayrıldığımda münakaşaya devam ediyorlardı. Niçin?Araba kiralama görevlisi sürekli ama sözcüğünükullanıyordu. Bu, bir önce söylenen sözü inkâr eden vehemen bir karşıtlık ilişkisi doğuran bir sözcüktür. Amasözel bir balyozdur ve tartışmaları münakaşayadönüştürür.Açıklamaları Bağlantılandırmak mı, İptal Etmek mi? "Balyozla ilişki inşa edemezsiniz."- ANONİM Konuşmalarda harika bir barış ortamının nasıl inşaedilebileceğini öğrenmek ister misiniz?

Bugünden itibaren yıkıcı ama sözcüğünün yerine yapıcıve sözcüğünü kullanmaya başlayın. Bu sözcüğün güzelliği,bir önce söylenen sözü bloke etmek yerine onun üzerineinşa etmesindedir. Tartışmaları münakaşaya dönüştürmekyerine ilerletir.

Yukarıdaki örnekteki görevli şöyle deseydi nazikçedurumu düzeltebilirdi: "Haklısınız Bayan Jones. Bir Ford

Page 106: Tongue Fu - Sam Horn

Mustang almanız gerekir ve ne yazık ki şu anda elimizdebir Mustang yok ve ben size daha üst bir modelsunacağım..."

Bunu biraz düşünün. Ama sözcüğü genellikle olumsuz birhaberden önce gelmez mi? "Bunu iyi hazırlamışsın, ama...""Sadece on beş dakika alır demiştik, ama..." Bu sözcükhemen bir Ooo! tepkisi doğurur, çünkü dinleyici arzuetmediği bir şeyi duymak üzere olduğunu anlar. "Bukrediye ne kadar çok ihtiyacınız olduğunu anlıyorum,ama..." demek "Krediyi alamayacaksınız" anlamına gelir.İnsanlar ama 'dan önce söylenenleri dikkate almazlar,çünkü kendilerini asıl etkileyecek olanın sözcüğünardından gelecek şey olduğunu bilirler. Ama daha öncesöylenenleri iptal eder.

Ve sözcüğü ise her iki açıklamayı da, tamamenbirbirlerine ters bile olsalar, ortada bırakır. "Bunu iyihazırlamışsın ve lütfen... soran bir cümle daha eklermisin?" "Sadece on beş dakika alır demiştik ve maalesefdaha uzun sürüyor. Bilgisayarlarımız kısa süre içindeaçılacak ve o zaman... yapabiliriz" "Kredi talebinizionaylamaktan yanayım ve bunun için vergi kayıtlarınızıgetirebilir misiniz?"Ama Siler, Ve Kabul Eder"Elbette bağırıyorum. Çünkü yanlışım!"- LESLIE CHARLES Bu alıntı şu şekilde değiştirilebilir: "Elbette bağırıyorum.Çünkü beni yanlış yapan sensin!" Ama sözcüğü kişininbirazönce söylediği şeyin önemini en aza indirir. "Bu iyi birnokta, ama..." demek, aslında "Sen yanılıyorsun" demektir.

Page 107: Tongue Fu - Sam Horn

Açıklaması böyle indirime tabi tutulan kişi muhtemelenprotesto edecektir.

Bir İngilizce öğretmeni bunun kendi açısından ne kadarçarpıcı bir keşif olduğunu şöyle anlatıyor.

Yirmi yıldır öğretmenlik yapıyorum. Hep "ama"sözcüğünün cümleleri birleştiren bir bağlaç olduğunuöğrettim. Sizse bana bunun cümleleri birleştirmediği-nitersine çatıştırdığını, uyumsuzlaştırdığını gösterdiniz."Ama" açıklamaları birbirine bağlamıyor, aralarındaçatışma çıkarıyor, çünkü önce söylenenle sonra söyleneneeşit değer tanımıyor.

Sınıfta bu sözcüğün nasıl kullanıldığını inceledik ve bütünöğrenciler aynı sonuca vardı: "Ama" kötü haber demektir."Arabayı almak istediğini biliyorum, ama..." "Seni detakıma almak isterdim, ama..." "Sınavı neredeysegeçiyordun, ama..." "Seninle konsere gitmek istiyorum,ama..."

Öğrencilerimle birlikte "Kötü Haber Ama"dan kurtulmayakarar verdik. Haftalık toplantımızda konuyumeslektaşlarıma da açtım. Hepsi bu "devrimci yaklaşımı"müfredatlarına katmayı kabul ettiler. Dil öğretmegörevimizin imla, telaffuz ve gramerden ibaret olmadığınainanıyorum. Yapıcı iletişim kurma çabalarımızı saboteetmekten çok destekleyecek sözcükleri seçmeyi dekapsamalıdır.  Görüş Farklılığı mı, Anlaşmazlık mı?

"Birinci sınıf bir zekânın göstergesi, iki karşıt görüşüaynı anda akılda tutabilme yeteneğidir."

Page 108: Tongue Fu - Sam Horn

- F. SCOTT FITZGERALDFitzgerald'ın gözleminin değişik bir biçimiyle şöyle dediyebiliriz: Birinci sınıf bir ilişkinin göstergesi, taraflarınhasım haline gelmeden karşıt görüşleri savunabilmeyeteneğine sahip olmasıdır. Bu ancak taraflar ve sözcüğünükullandığı sürece mümkündür. Birisi ama sözcüğünükullandığı anda, bu "benim yolum seninkinden iyidir vesenin yolun yanlıştır" anlamına gelir.

Bazen atölye çalışmalarımızda katılımcılardaneşleşmelerini ve bir taraf yalnız yaşamanın iyi olduğunusavunurken diğer tarafın da evliliğin en iyi yol olduğunuileri sürmesini istiyorum. "İdeal olanı tartışın ve diğertarafı görüşünü değiştirmeye ikna etmeye çalışın"diyorum. Tipik bir münazara şöyle cereyan ediyor:

"Sürekli aynı kişiyle birlikte yaşamayı nasıldüşünebilirsin? Bu çok sıkıcı değil mi? Tek başınayaşadığında canın kimle isterse istediğin zaman istediğinyere gitmede özgür olursun."

"İyi ama, bir süre sonra bunun tadı kalmaz. Güzel olan,gece eve gelsen de gelmesen de seni düşünen birisininolduğunu bilinendir."

"Ama evlilik tuzağa tutulmuş olduğun anlamına gelir.Kurtulmaya çalışırsan karşına ipotekler, faturalar ve nafakaçıkar."

"Olabilir, ama senin yuppi yaşam tarzın uçarılıktan ibaret.Oysa hayat her akşam bir başka partide olmaktan dahafazla bir şeydir."

Beş dakika sonra alıştırmayı kesip katılımcılardandüşüncelerini alırım. Genellikle, rol yapıyor olmalarınarağmen tartışma sürecinde giderek eşlerine öfke duymayabaşladıklarını hissettikleri söylerler. Ben de tartışmada

Page 109: Tongue Fu - Sam Horn

ama sözcüğünün kaç kere geçtiğini sorarım. Çoğu hemenher söz aldığında en az bir kere kullanmış olduğunuhatırlar. Farkında olmadan, kendi görüşlerini açıklamadanönce diğer tarafın söylediği şeyi reddetmektedirler. Amasözcüğünü kullanmanın tarafların birbirine kulak asmadığıpingpong maçına benzer bir konuşma oluşturduğunu farkederler.

Daha sonra kendilerinden ama'wn yerine ve'yi geçirerektartışmaya devam etmelerini isterim. Özel bir çabagöstermeksizin konuşmalarının giderek dahanazikleştiğini, gerilimin kalktığını görürler.

"Haklısın, kendi başına olmak ve arzu ettiğini canınınistediği an yapabilmek hoştur ve senin dünyadaki enbüyük şey olduğunu düşünen çocuklara sahip olmak dahoştur."

"Yerleşik olma ve hayatında bir süreklilik olmasıihtiyacını anlıyorum ve sen başıboş ve özgür olmayı tercihetmez misin?"

Aradaki fark katılımcıları hayran bırakmaktadır. Karşıtarafa "kendi yolunun yanlış olduğunu" göstermeyeçalışmak yerine, birbirlerinin inançlarını kabul etmeye vesaygıyla yaklaşmaya başlamaktadırlar.

Birisiyle bir anlaşmazlığınız varsa, muhtemelen her ikinizde ama sözcüğünü kullanıyorsunuzdur. Ama çatışmayıkışkırtır, ve önler. Ama öfkelendirir, ve yatıştırır. Bundanböyle söylenenleri birleştirmek için ve'yi kullanın. Ozaman, karşıt fikirlerinizi konuşmayı münazarayaçevirmeden tartışabilirsiniz.      

 

Page 110: Tongue Fu - Sam Horn

MÜNAKAŞAYA GİRMEK YERİNE KABULETMEK İÇİN EYLEM PLANI

Siz eve köpek almak istiyorsunuz, eşiniz ise bunakarşı. Bu aranızda hararetli bir tartışma halinegelmiş ve siz köpek sahibi olmanın iyi bir fikirolduğunu kanıtlamak için son bir çaba göstermeyekarar vermiş bulunuyorsunuz. Tartışmayı nasılgötürürsünüz?

UNUTMANIZ GEREKEN SÖZLEROlumsuz bir tepki doğuran silah sözcüklerkullanırsınız. "Köpek sevmediğini biliyorum, ama benseviyorum."

Hemen bir karşılık ilişkisi yaratan ama sözcüğünükullanırsınız."Uğraşmak istemediğini söylüyorsun, ama köpektensorumlu olacak olan benim."

Eşinizin söylediklerini iptal ettiği için tartışmayıkilitleyen ama sözcüğünü kullanmayısürdürürsünüz."Dediğini anlıyorum, ama bu konuda niçin böyle inatettiğini anlamıyorum."

Eşinizin bakış açısını ortadan kaldıran amasözcüğünü kullanmayı sürdürürsünüz. "Veterinerfaturalarının pahalı olduğunu söylüyorsun, amahastalanacak değil, kendine dert etme."

 KULLANMANIZ GEREKEN SÖZLER

Page 111: Tongue Fu - Sam Horn

Konuşmayı yapıcı kılmak için olumlu cümlelerkullanırsınız. "Köpek istemediğinin farkındayım vebuna önem veriyorum." Eşinizin bakış açısını kabul eden ve sözcüğünükullanırsınız."Onu dolaşmaya çıkaracak zamanın olmadığınıbiliyorum ve bunu ben üstleneceğim."

Tartışmayı ilerleten ve söylenenleri birleştiren vesözcüğünü kullanmayı sürdürürsünüz. "Nehissettiğini anlıyorum ve sanıyorum bu işi endişeleriniboşa çıkaracak şekilde yürütebiliriz."

Eşinizin bakış açısını kabul eden ve sözcüğünükullanırsınız."Dediğini anlıyorum ve sağlıklı kalması için aşılarınızamanında yaptırmalıyız diye düşünüyorum."

 Yanlışlar keşiflere açılan kapılardır.' -TONGUE FU DÜŞÜNCESİ

On Birinci Bölüm

Page 112: Tongue Fu - Sam Horn

EleştirmenlikDeğilKoçlukYapınBirisi bir yanlış yaptığında ne yaparsınız? Ne yapmasıgerektiğini söyleyerek düzeltir misiniz?

Aşağıda size, yapmak gerekir sözcüğünün tahripkâretkisiyle alternatif bir sözcük kullanma arasındakimuazzam farkı gözler önüne seren bir öykü sunuyorum.

Dostum Charlie kentteki lisenin futbol koçudur. Birkaç yılönce takımı lig şampiyonluğu için bir başka takımlaiddiaya girmişti. Ligin son maçını tesadüfen bu iddialaşılantakımla oynadılar. Heyecan dolu maçta dördüncü çeyrektedurum 14-14'dü. Top Charlie'nin takımmdaydı ve hücumageçmişlerdi. Arka dörtlüden uzun bir pas geldi, en iyiyakalayıcıları (Charlie'nin oğlu Johnny) topu yakalamakiçin yan çizgiden hızla koşuyordu.

Tam topu tutmak üzereyken, kendisine yüzlerce kezhiçbir zaman yapmaması gerektiği söylenmiş olan bir şeyiyaptı; rakip savunmanın ne kadar yakınında olduğunugörmek için omuzunun üstünden arkaya baktı. Neolduğunu tahmin edebilirsiniz. Top kendisine uzanmışparmaklara ineceği yerde yere düştü. Yılgın genç, başıönüne eğik ve omuzları aşağı düşmüş bir şekilde ayaklarınısürüyerek kenardaki banka doğru yürüdü.

Charlie kendini oyunun heyecanına kaptırmıştı; oğlununbaşına dikilip bağırdı: "Seni gidi aptal herif ! Gözünün toptaolması gerekiyordu. Aklın neredeydi? Tam gollük bir pastı.Oyun senin elindeydi ve sen bunu mahvettin."

Oğlan dayanamayacak hale gelinceye kadar azarlamayısürdürdü. Sonunda Johnny ayağa kalkıp babasına, "Benimkaydımı silebilirsin, baba. Bunu isteyerek yapmadım. Birdaha senin takımında oynamak istemiyorum" dedi.

Page 113: Tongue Fu - Sam Horn

Aşağılanmış genç oyundan sonra eve bir arkadaşınınarabasıyla döndü, babasıyla tek kelime konuşmadandoğrudan yukarı odasına çıktı.

  İnsanlara "Yapmalıydın, Etmeliydin"Demeye Son Verin

"Deneyimden bilgece yararlanırsanız hiçbir şey zamankaybı değildir"- AUGUSTE RODIN Charlie ertesi gün olanları konuşmak üzere beni aradı."Biliyorum, her şeyi berbat ettim, ama bu kadar aptalcaoynayan birisine sen ne diyebilirdin?" diye sordu.

Charlie'ye şunu sordum: "Geçmişi geçmemiş yapabilecekbirisini tanıyor musun? Birisi bir yanlış yaptığında bunuyüzüne vurduğumuzda haklı bile olsak kızgınlıkduyacaktır, çünkü yapacak bir şeyi yoktur, olan olmuştur.

"Şöyle yapmalıydın sözünü lütfen lügatmdan çıkar,çünkü hiçbir yapıcı değeri yoktur. Onuru zedelenmenin nedemek olduğunu bilirsin. Birisine şöyle yapmalıydın dediğinde,yanlışı ortadan kaldıramayacağı için kendisini çaresizhissedecek ve onuru zedelenecektir.

"Birisi bir yanlış yaptığında, ya ağzına geleni söylersin yada bir ders çıkarmaya çalışırsın. Oğlun kaçırdığı pası gerialamayacağı için yapabileceği tek şey bundan bir şeyöğrenmektir. Olup bitmiş şeye takılıp kalmak ve bundandolayı geri çekilmek ya da içine kapanmak yerine, bu

Page 114: Tongue Fu - Sam Horn

utanç verici anın içindeki değeri süzüp ileri yönelerek onuyararlı bir deneyime dönüştürebilirsin."

Birkaç hafta sonra kendisiyle gene karşılaştığımdaCharlie, kendisini incittiği için oğlundan özür dilediğini vebu umut kırıcı olaydan yararlanarak hem takımıyla hem deailesiyle olan ilişkilerini yeniden biçimlendirdiğini anlattı."Hepimizin zaman zaman yanlış yaptığını gördüm. Senintavsiyen ise bana koçlukla eleştirmenlik arasındaki farkıgösterdi. Şimdi birisi bir yanlış yaptığında, şöyleyapmalıydın diye üstüne yürümüyorum. Hemen bir dahakisefere ya da bundan böyle nasıl doğru yapabileceğinianlatmaya başlıyorum."Ders Çıkarmaya Çalışın"Üzüntüye düşünce bir şey öğrenin."-MERLINBirisinin size şöyle dediğini düşünün: "Önce bu raporuhazırlamanız gerekiyordu." "Bu gündemi bana fakslamışolmanız gerekiyordu." "Arabanızı daha önce getirmişolmalıydınız."

Kendinizi azarlanıyormuş gibi hissetmez misiniz? Bu türolay sonrası tavsiyeler kızgınlık yaratır, çünkü iş iştengeçmiştir. Söylenenler doğru bile olsa inceliktenyoksundur. Şöyle yapmalıydın sözü, baba ya da anneninortalığı altüst etmiş olan çocuğunu işaret parmağınıkaldırıp kınamasının sözel bakımdan aynısıdır.

Sizi geçmiş için cezalandırmak yerine, o kişi gelecekeylemlere yönelse kendinizi çok daha iyi hissetmezmisiniz? Önce sizi yanlış yaptığınız için cezalandırmakyerine, gelecekte aynı yanlıştan kaçınmak için neleryapabileceğinizi size anlatsa? "Bir dahaki sefere raporuönceden hazırlarsanız işleminizi çok daha çabuk

Page 115: Tongue Fu - Sam Horn

sonuçlandırabiliriz." "Gelecekte lütfen gündemi banaönceden fakslayın." "İleride yağ göstergeniz yandığındaarabanızı getirirseniz motorun bir ziyan görmemesi içinelden geçiririz."Utandırmak mı, Davranışı Biçimlendirmek mi?"Eğitimin sırrı öğrencilere saygı duymakta yatar"- RALPH WALDO EMERSON Bir seminerde katılımcılardan biri şöyle dedi: "Kınamakyerine koçluk etmek, sanıyorum liderliğin önemli birözelliğidir. İlk şefimin masasının üzerindeki bir levhadaşöyle yazılıydı: HER DENEYİM RUH İÇİN BİREĞİTİMDİR. Şefim bana insanları utandırmak yerinedavranışlarını biçimlendirmeyi öğretti. Elemanlarım biryanlış yaptığında kendilerine söyleneni niçinyapmadıklarını dilime dolamak yerine, yanlışı gidermekiçin şimdi ne yapabileceklerini kendilerine soruyorum.

"Geçen hafta bunun bir başka örneğini yaşadım. Yenielemanlarımızdan biri yazılım programını yanlış kullanarakbilgisayar sistemimizi felce uğrattı. Üstüne üstlük dahaönce ye-dekleme disketlerine kaydetmemiş olduğu içinbütün dosyalarımız silinmişti. Şöyle yapmalıydın cümlelerihemen dilimin ucuna geldi: 'Veri tabanına nasıl girileceğinibilmediğini önceden bize söylemen gerekirdi.' 'Ekrankarıştığında bilgisayarı kapatmak yerine açık bırakmangerekirdi.'"Ne iyi ki, hemen aklıma şefimin 'Utandırma, biçimlendir"sözü geldi. Kızı parçalamak ve asabını bozmak yerine,kendisine bundan ne ders çıkardığını sordum. Bilgisayarınasıl kullanması gerektiğini bilmediğini itiraf etti, yapmış

Page 116: Tongue Fu - Sam Horn

olduğu tuzlu hata için özür diledi ve hatasını düzeltmekiçin mümkün olan her şeyi yapmaya hazır olduğunusöyledi. Kendisine, "kırılan vazonun ardından ağlamanın"bir faydası olmadığını, dosyalarımızı yeniden elde etmekiçin ne yapabileceğimize bakmamızı söyledim.

"Aynı gün daha sonra büroma gelip yaptığı hataya butarzda yaklaştığım için teşekkür etti ve sistemimizi birdaha tehlikeye atmamak için bir eğitim kursunakatılmasının mümkün olup olmadığını sordu. Şöyle dedi:'Böyle bir şeyi eski işye-rimde yapmış olsaydım, patronumhâlâ arkamdan küfrediyor olurdu. Zaten bu nedendenoradan ayrıldım. Kaba davranışlarına katlanamaz halegelmiştim. Bana insan gibi davrandığınız için size teşekkürederim.' "

"Hatanın başarının düşmanı olduğunu düşünmek çokyaygın bir yanlıştır" demişti Thomas J. Watson, "Hata biröğretmendir, acımasızdır ama en iyisidir. Hatalarınızı siziniçin çalışır hale getirin." Bir dahaki sefere, kendiniz ya daçevrenizdeki birisi bir hata yaptığında, bunun size karşıçalışmasına izin vermek yerine sizin için çalışmasınısağlayın. Can sıkıcı olayları öğretmenler haline getirin, ozaman tatsız birisi olmak yerine çok daha iyi bir insanolabilirsiniz.

ELEŞTİRMEN DEĞİL KOÇ OLMAK İÇİN \EYLEM PLANI

Çocuğunuz karnesini eve getiriyor. Matematiktençakmış olması si- § zi şaşkına çeviriyor.Matematikte sorunları olduğu konusunda hiç birfikriniz yoktu ve aldığı kötü karne notununüniversiteye kabul edilmesini etkileyeceğinden

Page 117: Tongue Fu - Sam Horn

endişe ediyorsunuz. Bu konuda çocuğunuzla nasılkonuşursunuz?

UNUTMANIZ GEREKEN SÖZLERHata üzerinde yoğunlaşır ve yaptığı yanlış içinkendisini paylarsınız."Matematikte sorunların olduğunu bana niçinsöylemedin? " Şöyle yapmalıydın sözünü kullanır ve davranışındandolayı kendisini utandırırsınız. "O kadar televizyonseyredeceğine daha çok çalışmalıydın." Şöyle gerekirdi sözünü kullanır ve geçmiş davranışıiçin kendisini cezalandırırsınız. "Eğer anlamıyorsunöğretmeninden yardım istemen gerekirdi." Onu eleştirerek kendisini zavallı gibi hissetmesineneden olursunuz."Derslerinde gerilediğin için beni düş kırıklığınauğrattın."KULLANMANIZ GEREKEN SÖZLERÇıkarılacak ders üzerinde yoğunlaşır ve durumunasıl düzelteceğini sorarsınız. "Notunu düzeltmekiçin ne yapmayı düşünüyorsun?" Bundan böyle sözünü kullanır ve davranışınıbiçimlendirirsiniz."Bundan böyle ev ödevini bitirmeden televizyonunbaşına oturmak yok." 

Page 118: Tongue Fu - Sam Horn

Bir dahaki sefere sözünü kullanır ve onu geleceğehazırlarsınız."Bir dahaki sefere ödevlerini nasıl yapacağından eminolmadığında lütfen yardım talep et."Ona koçluk eder, durumdan değerli bir dersçıkarmasına yardımcı olursunuz. "Matematiködevlerine artık daha sorumlu yaklaşacağına eminim."

'Kendi iradesine rağmen ikna olmuş birisi, ikna olmamışdemektir."

- LAURENCE J. PETER

On İkinci Bölüm

Page 119: Tongue Fu - Sam Horn

EmretmeyinRicaEdinEmir almaktan hoşlanan birisini tanıyor musunuz?Herhalde, hayır.

Şu cümlelere bir bakın: "Sonra geri arayın!" "Bana hesapnumaranızı verin!" "Bunu George'a sor!" Bu tür emirkiplerini duyduğunuzda içinizden kükremek gelmiyor mu?Bunun niçin böyle olduğunu hiç düşündünüz mü?Mecbur Olmak mı, İstemek mi?"Kendi iradesine rağmen ikna olmuş birisi hâlâ aynıgörüştedir."- ANONİM Sabah uyandığınız andan gece yatana kadar geçen süreiçinde sadece iki nedenden dolayı herhangi bir şeyiyaparsınız. Bunubir düşünün. İnsanlar bir şeyi ya mecbur oldukları ya daistedikleri için yaparlar.

Eğer bir şeyi yapmaya mecbursanız (yoksa sonuçlarınakatlanmanız gerekecektir) yaparsınız. Yaparsınız amaisteksizce, içerleyerek ve direnerek yaparsınız. İnsan birşey yapmaya zorlandığında bazen bundan büyük öfkeduyar. Hatta acısını çıkarmak ister. Bir şeyi ancak isteyerekyaptığınızda gönüllü olarak harekete geçersiniz.

O nedenle talimatları ricalar ya da öneriler şeklindesunmak büyük önem taşır. Bir emri öneriye dönüştürmek,insanların zihinlerinde bir burgaç gibi işleyen mecburiyetçerçevesinden rahatlatıcı istek çerçevesine geçmesinimümkün kılar.

İnsanlar talimatlarını sorular şeklinde ifade etselerkendinizi ne kadar rahat hissedeceğinizi düşünün. "Kendisi

Page 120: Tongue Fu - Sam Horn

şu anda dışarıda. Sonra geri arar mısınız, yoksa bir mesajmı bırakmak istersiniz?" "Bana hesap numaranızı verebilirmisiniz?" "Bu projeden George sorumlu. Şu numaradankendisini ararsanız size gerekli bilgileri verebilir."

Özerklik; "kendi kendini yöneten özgürlük" ya da "kendikendini yönetme niteliği veya durumu" olaraktanımlanmaktadır. Herkes özerk olmak ister ve hiç kimsebunun elinden alınmasını hoş karşılamaz. Yukarıdakiörneklerdeki soruların size kendi kararınızı verme veeylem hattmızı seçme fırsatı tanıdığını saptayabilirsiniz.Kendinizi sorumlu hissettiğiniz için işbirliği yapmaya çokdaha açık olursunuz.Kontrol mü, Tercih mi?"Sıradan nezaket nezaket değildir."- TONGUE FU DÜŞÜNCESİ Bir atölye katılımcısı söz alıp şunları söyledi: "Ya eğerseçme olanakları yoksa ne olacak? Elemanlarımatalimatlara lütfen uymalarını rica edemem ki! Bu bir tercihdeğil, emirdir." Birbaşka katılımcı kendi görüşünü ekledi: "Eğer odasınıtoplamayı kendi tercihine bıraksam, oğlum bunu hiçbirzaman yapmaz."

Bu kitaptaki diğer tekniklerde de olduğu gibi, bu fikir deefendiniz değil uşağınız olmalıdır. Kuşkusuz kontrolü elealıp insanlara yapmaları gerekeni söylemek zorundakalacağınız anlar olacaktır. Ne var ki, bu talimatlarıçatışmayı en aza indirecek bir şekilde aktarmak herkesinyararına olacaktır. Eğer komutları kibar bir şekildeiletirseniz, insanlar genellikle onlara ayak uydurmayı tercihedecektir.

Page 121: Tongue Fu - Sam Horn

Ayak uydurmak, eylemlerini bir başkasının isteklerine,bir kurala ya da zorunluluğa uyarlamak demektir. Eğer birbuyruğu özenli bir şekilde ifade etmek için çabagösterirseniz, diğer insanların otoritenizi kabul etmesi çokdaha olasıdır. İşbirliği yapmaya esinleneceklerdir, çünkükural kendilerine dayatıl-mamakta, bir rica olaraksunulmaktadır.Komuta mı, Nezaket mi?

"Hayat o kadar kısa değildir, nezaket için her zamanzaman bulunabilir."- RALPH WALDO EMERSON Aşağıdaki örnekleri inceleyin. Tatsız bir talebi yenidenformüle etmenin hazmını nasıl kolaylaştırdığınıgöreceksiniz.EMİR "Cuma günü eğitim toplantısına gelmeniz gerekiyor.Bütün yeni başlayanlar için zorunludur."   "Bu projede Vern'le birlikte çalışacaksınız." "Arkadaşlarınla oyuna gitmeden önce çöpü boşalt."  "İzin bürosuna gidip şu formu onaylatacak ve sonraimza için bize getireceksiniz."RİCA - ÖNERİ

Page 122: Tongue Fu - Sam Horn

 "Çalışma planınızı lütfen Cuma günkü eğitimtoplantısına katılacak şekilde düzenler misiniz?Yeni başlayan bütün arkadaşlar hazırbulunacaklar." "Bu projeyle ilgili olarak lütfen Ven'le temasa geçermisiniz? "Çöpü boşalttıktan sonra arkadaşlarınla oynamayagidebilirsin." "İzin bürosu üçüncü kattadır. Orada bu formuonaylatıp bize geri getirirseniz hemen imzalarız."

Bir sekreter kız yazdığı mektupta şefinin atölyeçalışmalarımıza katıldığından ve öğrendiklerini içtenlikleuygulamaya başladığından söz ediyordu. Sekreter kızyıllardır bu saldırgan adamla çalıştığını ve onun yükseksesle yağdırdığı emirlerin ve ikide bir bağırmasınınkendisini tükettiğini anlatıyordu. Her sabah önüne uzun biryapılacak işler listesi koyuyor ve gün boyu talimat üstünetalimat yağdırıyormuş. "Bana Manu-el'in telefonnumarasını bul." "Angie, toplantı gündemi on dakika sonraönümde olmalı." "Bana o taslakları getir."

Şöyle yazıyordu: "Programınızın ertesi günü yapılacakişler listesinin başına şöyle yazmıştı: 'Angie, lütfen...' Sonrada yapılacak işleri ayrı ayrı paragraflar halindedüzenlemişti. Odasından bana bağırmak yerine artık dahilihattan arıyor ve'Manuel'in telefon numarası sende var mı?' 'Lütfen,öğleden sonraki toplantının gündemini hazırlayabilir

Page 123: Tongue Fu - Sam Horn

misin?' 'Taslakları getirebilir misin, lütfen?' diye soruyordu.Birkaç kere de yerinden kalkıp isteğini belirtmek içinmasama geldi.

"Bu değişim beni hayrete düşürmüştü. Sonunda neolduğunu sordum. Bana Unutulacak Sözler, KullanılacakSözler'i anlattı. Kursunuz kendisini elemanlarıyla veailesiyle nasıl iletişim kurduğunu gözden geçirmeyeesinlendirmiş. Yıllar içinde şefliğe, işitme mesafesindekiherkese bağıra çağıra emirler yağdırmayı âdet halinegetirecek kadar alışmış olduğunu fark etmiş. Bu diktatörcetarzın kendisini birlikte çalıştığı ve yaşadığı insanlara nasılyabancılaştırmış olduğunu görmüş. Ama hakkını vermekgerekir ki, yaşlı bir köpeğe yeni numaralar öğretmek içinvaktin hiç de geç olmadığına karar vermiş bulunuyor vebaşkalarıyla iletişim kurarken daha kibar davranmak içinbilinçli çaba gösteriyor, inanınız ki, kendisiyle çalışmakşimdi çok daha zevkli."

İkaz Etmek mi, Sormak mı?

"Öğretmen olmayı arzu edenlerin gerçek amacı kendigörüşlerini aktarmak değil, kafaları tutuşturmakolmalıdır."- FREDERICK ROBERTSONikaz etmek aslında dırdır etmekten başka bir anlamagelmez. Ebeveynler ve eşler, çoğu zaman çocuklarının yada birbirlerinin peşine düşüp neyi ne zaman yapmalarıgerektiğini "hatırlatma" tuzağına yakalanırlar. "Yarın resimdersine bir çalışma götürmen gerektiğini unutma.""Resitale hazır olman için piyano çalışman lazım.""Akşamdan benzin alsan iyi edersin, ibre deponunboşalmak üzere olduğunu gösteriyor." "Çiçekleri sulasan

Page 124: Tongue Fu - Sam Horn

iyi olur, solmak üzereler." Bu hatırlatmalar yardımcı olmaamacını taşıyor olsa da, paylama etkisi yapar. Bu tür tavsiyeler alıcı kişiyi tepki göstermeye ve talebe uyumgöstermede ayak sürümeye kışkırtır.

Daha ince bir yaklaşım, atılması gereken adımaulaşmalarına yardımcı olacak yönlendirici sorularlainsanların kendilerinin keşfetmesini kolaylaştırmaktır. Buönceden düşünmeyi gerektirir, ama eğitimciylebuyurucunun arasındaki fark da buradadır. Eğitimyetiştirmek demektir. "Yarın resim dersine hangi çalışmayıgötüreceksin?" "Resital hazırlıkların nasıl gidiyor?""Arabada yarın seni işe götürecek kadar benzin var mı?""Sence çiçekleri sulamak gerekiyor mu?"

Bu tür soruların atılması gereken adımı nasıl "kibar venazik" bir şekilde aydınlığa kavuşturduğuna dikkat edin.Şu andan itibaren onurlu bir şekilde yönlendirin. Burnubüyük bir şekilde başkalan adına düşünmek ve onlarıntepkisini çekmek yerine, kendi sonuçlarını çıkarmalarınayardımcı olun. Komutlarla girişimciliklerini öldürmekyerine, sorularla akıllarını tutuşturun.

EMİR DEĞİL RİCA ETMEK İÇİN EYLEM PLANIÜyesi olduğunuz bir grubun destek verdiğiyoksullara yemek dağıtan bir mutfağın gönüllükoordinatörlüğüne getirildiğinizi düşünün.Herkesin yapması gerekenleri bildiğine eminolmanız gerekiyor. Bu rolü nasıl yerinegetirirsiniz?

UNUTMANIZ GEREKEN SÖZLERYetkili olmanın emirler yağdırmak ve yapılmasıgerekenleri dikte etmek anlamına geldiğini

Page 125: Tongue Fu - Sam Horn

düşünürsünüz."Bakın. Burada önümüzdeki iki saat içinde yapılmasıgereken işlerin bir listesi var. Zamanında yetiştirmekiçin acele etmeniz gerekiyor."

İnsanlara ne yapmaları gerektiğini anlatmayabaşlarsınız, onlar da direnç gösterir. "Kathy, senhavuçları soy. George, sen çorbaya başla. Alejandra,sen de tabakları hazırla." Komutlarınızı yapmalısın, etmelisin şeklinde formüleedersiniz, insanlar da sizi patron olarak görür."Anthony, yemekleri ısıtabilmek için saat beş buçuktafırınları hazır etmelisin, dörtte de sandviçleri yapmayabaşlamalısın."KULLANMANIZ GEREKEN SÖZLERYönetmenin, insanları ayak uydurmayı tercihetmeleri için nazikçe esinlendirmek demekolduğunu bilirsiniz. "Bugün gelmiş olduğunuz içinteşekkür ederim. Gelin saat altıda hazır olabilmemiziçin yapılması gerekenleri saptayalım."

Buyrukları rica şeklinde formüle ederek insanlarınsaygı duymasını sağlarsınız. "Kathy, havuçlarısoymaya başlayabilir misin? George, çorbayıhazırlamaya başlasan..." Önerilerde bulunursunuz, böylece insanlarkendilerini özerk hisseder ve isteyerek işbirliğiyaparlar."Anthony, önce sandviçleri bitirebilir misin? Böylecefırınlar da zamanında hazır olmaz mı?"

Page 126: Tongue Fu - Sam Horn

"Yapamam sözcüğünü aklınızdançıkarın." - SAMUEL JOHNSON'vari BirDeyiş

On Üçüncü Bölüm

Page 127: Tongue Fu - Sam Horn

"YapamamÇünkü"EngeliniKaldırıpAtınBirisi ricanızı reddederse ne hissedersiniz? Örneğin,"Ücret çekimi biraz erken alabilir miyim? Hafta sonu LasVegas'a gideceğim" diye soruyorsunuz ve şefiniz kabacayanıtlıyor: "Hayır, alamazsınız çünkü bordro daha henüzonaylanmadı."

Hayır ve alamazsınız çünkü sözcüklerinin nasıl yüzünüzekapatılan sözel kapılar gibi olduğunu görüyor musunuz?Bu sözcükler sizinle öteki kişi arasında bir karşıtlık ilişkisidoğurmaktadır, çünkü istediğinizi vermemektedir.

Size ne yapamayacağınızı söylemek yerine şefiniz neyapabileceğiniz üzerinde odaklansaydı, kendinizi çok dahaiyi hissetmez miydiniz: "Evet, bordro onaylanıronaylanmaz ücret çekinizi alabilirsiniz." Evet ve onaylanıronaylanmaz sözcükleri kapıyı yüzünüze kapatmak yerineaçmaktadır.

Bu andan itibaren, birisi sizden bir şey rica ettiğinde,istenilen şeyi genellikle küçük bir koşulabağlayabileceğinizi hatırlaym. Neyin niçin yapılamayacağı üzerinde yoğunlaşmakyerine, nasıl ve ne zaman yapılabileceğini bulmaya çalışın.

"Hayır, hakemin gelmesini beklediğimiz için oyunu henüzbaşlatamayız" demek yerine, "Hakem gelir gelmez oyunubaşlatacağız. Beş dakika içinde gelmezse de ne olursaolsun oyuna başlayacağız" deyin. Birisine, "Bilgisayarımızdevre dışı kaldığı için bu malın stokta olup olmadığını sizesöyleyemiyorum" demek yerine, "Bilgisayarımız tamir olurolmaz bu malın stoklarımızda olup olmadığını sizesöyleyebileceğim. Şu anda üzerinde çalışıyorlar ve

Page 128: Tongue Fu - Sam Horn

sanıyorum birkaç dakika içinde devreye girecek"diyebilirsiniz.  Yoksun Bırakmak mı, Tasarlamak mı?

"İnsanın kendisine yardım etmeden başkalarınayardım etmesinin mümkün olmaması bu hayattaalınabilecek en güzel karşılıklardan biridir."- RALPH WALDO EMERSON Yoksun bırakmak birisinin elindeki bir şeyi almak, onaulaşmasına imkan vermemek demektir. Birisine bir şeyiyapamayacağını söylerseniz, onu bundan yoksunbırakırsınız ve o da buna kaçınılmazlıkla öfke duyar.Tasarlamak elde etmeyi ya da yapmayı planlamakanlamını taşır. Neyin yapılamayacağını açıklamak yerine,nasıl yapılabileceğini gösterin. İnsanları yabancılaştırmakyerine onlara destek olun. Yardım için içten çabalarınızınsize de yararı olacaktır.

Üç çocuğuna kendisi bakan bir baba bu yaklaşımınailesinde ne kadar etkili olduğunu anlattı. "Çocuklarımlabir türlü an-laşamıyordum. Benden bir şey için izinistediklerinde reddediyordum. Kendimi bütün istekleri geriçeviren kötü bir baba gibi hissediyordum. 'Hayır, arabayıalamazsın, bana lazım.' 'Hayır, arkadaşlarını çağıramazsın,çünkü daha ev işlerini tamamlamadın.' 'Hayır, videoseyredemezsin, çünkü daha ev ödevlerini bitirmedin.' 'Hayır, dondurma yiyemezsin, daha yemekyemedim'

Page 129: Tongue Fu - Sam Horn

"Semineriniz bana bu kadar sert olmamam gerektiğiniöğretti. Pazarlığın ilk bölümünü yerine getirdikleri takdirdeistediklerini yapabilmeleri için, yapar yapmaz ya daardından gibi sözcükler kullanabileceğimi gördüm. 'Elbette,ben alışverişten döner dönmez arabayı alabilirsin.' 'Evet,ev işlerini tamamlayınca ardından arkadaşlarınıçağırabilirsin.' 'Ev ödevini bitirir bitirmez videoseyredebilirsin.' 'Elbette, yemeğini yedikten sonradondurma yiyebilirsin.' "  İtici Değil Sevimli Sözcükler Kullanın

"Nazik sözlerin söylenmesi çabuk ve kolay olabilir,ama yankıları gerçekten sonsuzdur"- TERESA ANA Peki, ama "Elbette, bitirir bitirmez..." ya da "Evet, hemenardından..." demenin olanağı yoksa ne olacak? isteği kabuletmeniz hiçbir şekilde mümkün değilse, ne yapabilirsiniz?Onlara yardımcı olmak için yapabileceğiniz hiçbir şeyyoksa? Gene de bilmeniz gerekiyor ki, "hiçbir şekildemümkün değil" ya da "yapacak hiçbir şey yok" gibicümleler kullanmanız her iki tarafı da düş kırıklığınauğratacaktır. Siz onlara yardımcı olamadığınız içinkendinizi güçsüz hissedecek, onlar da sizin içine düştükleriaçmaza duyarsız kaldığınızı düşünecektir.

Bundan böyle, "Umarım" ve "dilerim" gibi sözlerle kötühaberlerin etkisini yumuşatmaya çalışın. "Mümkün değil"ya da "yapacak bir şey yok" gibi cümleler iticidir."Umarım" ya da "dilerim" gibi sözler ise sevimli gelir,

Page 130: Tongue Fu - Sam Horn

insanlara istediklerini her zaman veremezsiniz. Amailginizi verebilirsiniz, onları düşündüğünüzü ifadeedebilirsiniz. Nazik sözcükler kullanmanızın yankısı,Teresa Ana'nın dediği gibi sonsuza kadar sürebilir.

"Yazınızı bu ayın bültenine koyamam, çok geç oldu"demek yerine, "Yazınızı bültene koyabilmeyi çok isterdimve baskıya girmiş bulunuyor. Arzu ederseniz bekletipgelecek ayın bülteninde iyi bir yere koyabiliriz"diyebilirsiniz. "Siparişlerinizi öğlene kadar yetiştirmemizhiçbir şekilde mümkün değil, mallar daha henüz gelmedi"demek yerine, "Siparişinizi bugün yerine getirmeyi çokisteriz, kamyonlarımız henüz depodan çıkmamış, gelirgelmez sizi telefonla arayacağım" diyebilirsiniz.

Düşünün, bayram tatili için evinize gitmeyeçalışıyorsunuz ve havaalanı kar fırtınası yüzünden kapalı.Havayolu görevlisi şöyle diyor: "Bakın, bütün uçuşlar iptaledildi. Yapabileceğim hiçbir şey yok. Bugün uçmanızmümkün görünmüyor." Veya şöyle diyor: "Bu havadauçakların kalkabilmesi hiçbir şekilde mümkün değil. Havaaçılıncaya kadar beklemeniz gerekiyor." Bu tür sözlerkızgınlığınızı azaltmaz daha da artırır. Görevlinin içindebulunduğunuz güç duruma tamamen kayıtsız olduğunudüşünürsünüz.

Şimdi bir de görevlinin şöyle konuştuğunu düşünün: "Siziuçuşa çıkarabilmeyi çok isterdim. Bayramda evde olmayıçok istediğinizi biliyorum. Yapabileceğim tek şey havaaçılır açılmaz anons etmek" ya da "Kar yüzünden uçağınızkalkamadığı için çok üzgünüm. Yapabileceğim bir şey var,size yemek kuponu verebilirim, böylece havanın açılmasınıbeklerken karnınızı doyurabilirsiniz." "İsterdim" ve"yapabileceğim bir şey var" sözleri kapalı kapıları açarken,

Page 131: Tongue Fu - Sam Horn

"mümkün değil" ve "yapabileceğim bir şey yok" sözleriçıkmaz sokağa götürür.

  Yapacak Bir Şey Yok mu, YoksaYapabileceğim Bir Şey Var mı?

 "Karanlığa lanet okumaktansa bir mum yakmakevladır."- CHRISTOPHER CEMİYETİNİN SLOGANIBir anne bir oturumda şunları anlattı: "Kızım geçen gecesoluk soluğa eve geldi, çevremde fırıl fırıl dönerek okulpiyesinde baş rolün kendisine verildiğini anlattı. Galagecesinin tarihini verdi ve bir yere not etmemi rica etti.Ajandama baktığımda o akşam bir konferans için kentdışında olacağımı ve oyuna katılmamın mümkünolmadığını gördüm. Kızım bu kötü haberi duyduğundabenden iş programımı değiştirmemi rica etti. Kendisineseyahatimi ertelememin hiçbir şekilde mümkün olmadığınısöyledim.

"Daha önce de iş gezilerim yüzünden kızım açısındanönem taşıyan birçok olayda bulunamamıştım ve bubardağı taşıran son damla oldu. Beni işime kendisindendaha çok önem vermekle suçladı. Kendisini bunun doğruolmadığına ikna etmeye çalıştım, ama beni dinlemiyordubile.

"Şimdi görüyorum ki, kendisi açısından önem taşıyan birolay konusunda benim katı ve duyarsız olduğumudüşünmesinin nedeni, yapabileceğim hiçbir şey yokdemekte ısrar etmiş olmam. Bunun yerine, 'O akşam seninharika oyununu izleyebilmek için ilk sırada oturabiliyor

Page 132: Tongue Fu - Sam Horn

olmayı ne kadar isterdim, bilemezsin' demiş olsaydım,kayıtsız bir şekilde sıvışıp gittiğimi düşünmezdi.

"Şimdi yapabileceğim bir şey olduğunu kavradım. Buakşam eve döndüğümde kendisine, geziden geridöndükten sonra evde kendimize özel bir gösteridüzenleyebilmemiz için, oyunu videoya çekecek birarkadaş bulup bulamayacağımızı soracağım, ikimiz birliktekoltuğa otururuz ve bütün oyun boyunca benimlekonuşabilir. Böylece benim onun başarısını paylaşmayı vekutlamayı gerçekten arzu ettiğimi görecektir. Alaycı Değil, Duyarlı Olun

"Birisiyle derdini paylaşmak bazen ona bir şeyvermekten daha değerlidir, çünkü para insanınbenliğinin dışındaki bir şeyken, anlayış armağanetmek onun ruhuyla iletişim kurmak anlamına gelir."- W. H. MOUNTFORDBir park bekçisi şunları anlattı: "Bu fikir bizlerin çok işineyarayacak. Parklarda insanların tek muhatap olduğu kişibiziz, o yüzden bütün şikâyetlere biz hedef oluyoruz. Gezialanlarının kalabahkhğı, dinlenme yerlerinin pisliği, patikalevhalarının tahrip edilmiş olması, hatta sivrisineklerdenbiz sorumlu tutuluyoruz.

"İnsanlar kızgınlıklarını niçin bizden çıkarıyorlar,anlamıyorum. Ne sivrisinekleri biz davet ediyoruz, ne desuçluluğun önüne geçebilecek olan biziz. Bizdenbekledikleri nedir?

"Ama şimdi görüyorum ki, omuzumuzu silkip'Sivrisinekler için yapabileceğimiz hiçbir şey yok. Şimdiyaz zamanı, bunda şaşıracak bir şey yok' demek yerine,

Page 133: Tongue Fu - Sam Horn

'İlerideki bahçıvan kulübesinden biraz böcek kovucu teminedebilirsiniz, sivrisinekleri uzak tutmanıza yardımcıolabilir' demek çok daha duyarlı olacak. Alaycı bir şekilde,'Eğer müdüriyet tatil günü buraya üç yüz kişiyisıkıştırmanın mümkün olup olmadığım deniyorsa, bizimyapabileceğimiz bir şey yok' demek yerine, 'Daha az insanolmasını biz de tercih ederdik. Eğer başka bir gün yenidengelebilirseniz çok daha az ziyaretçi olur ve gezintinizi daharahat yapabilirsiniz' demek çok daha yapıcı olur. 'Neyapalım, tuvaletleri her dakika kontrol edemiyoruz' deyiplafı ağızlarına tıkmak yerine, 'Tuvaletler böyle berbat birdurumda olduğu için özür dilerim' demek dertlerinipaylaşmak anlamına gelecektir."

Christopher Cemiyetinin sloganını biraz değiştirerekşöyle diyebiliriz: İnsanlara neyi yapamayacağınız ya daneyi elde edemeyeceklerini söylemek karanlığa lanetokumak anlamına gelir. Neyi yapabileceğiniz ve neye sahipolabilecekleri üzerinde odaklanmak ise sevecenlikle birmum yakmaktır.

"YAPAMAM ÇÜNKÜ" ENGELİNİKALDIRIP ATMAK İÇİN EYLEM PLANI

Çok yoğun bir seyahat acentasmda görevlisiniz.Masanızın üstü iş dolu. Bir müşteriniz anyor vekarmaşık bir gezi programı için en ehven fiyatlarıaraştırmanızı ve uçuş programını en kısa zamandakendisine bildirmenizi istiyor. Önünüzde bekleyençok fazla iş var ve gerekli enformasyonu kendisineaynı gün sağlamanızın mümkün olmadığınıbiliyorsunuz. Bu haberi müşterinize nasıl verirsiniz?

 

Page 134: Tongue Fu - Sam Horn

UNUTMANIZ GEREKEN SÖZLER Müşterinize neyi yapamayacağınızı anlatırsınız, oda isteği reddedildiği için kızar. "Sizin için bunuşimdi araştı-ramam, çok yüklüyüm. Yarına kadarbeklemeniz gerekiyor."

İsteğinin olanaksız olduğunu söyleyerek moralinibozarsınız.

"Size bu enformasyonu şu anda temin etmem hiçbirşekilde mümkün değil. Sırada biletlerini bekleyenbaşka müşterilerim var."

 Kendisine niçin yardım edemeyeceğiniziaçıklarsınız. Sizi itici bulur. "Her şeyi bırakıp sizinişinizi öne alamam. Bu doğru olmaz." KULLANMANIZ GEREKEN SÖZLERMüşterinize ne yapabileceğinizi söylersiniz, o daisteğine saygı gösterildiğini düşünür. "Yarın sabahilk iş olarak programınız için en iyi fiyatları bulmayaçalışacağım."

Kendisine yardımcı olacağınızı bildirirsiniz, o dakendisini ciddiye alınmış hisseder. "Elimdeki işleribitirir bitirmez ilk işim sizin gezinizi planlamakolacak."   Ne yapabilmek istediğinizi söylersiniz, o da sizisevimli bulur.

Page 135: Tongue Fu - Sam Horn

"İsteğinizi hemen şimdi karşılamak isterdim ve önceelimdeki diğer işleri tamamlamam gerekiyor."

 "Şeyleri oldukları gibi görmeyiz, kendiolduğumuz gibi görürüz.

- ANAIS NIN 

On Dördüncü Bölüm

Page 136: Tongue Fu - Sam Horn

Problem'sizleşinSorun yaratan bir başka sözcüğü daha öğrenmek istermisiniz?

Bu problem ya da sorun sözcüğüdür. Bilimciler vematematikçiler açısından bu sözcük sadece "araştırılması,üzerinde düşünülmesi ve yanıtlanması gereken bir soru"anlamına gelir ve olumsuz bir çağrışım yapmaz.

Çoğu insan için ise, problem sözcüğü dert anlamına gelir.Sözlükler problemi, "kafa karışıklığı, sıkıntı ya da rahatsızlıkkaynağı" olarak tanımlamaktadır. Bu kelimeyi günlükkonuşmalarda kullandığınızda, diğer kişi, öyle olmasa bile,bir şeylerin yanlış gittiğini düşünecektir. Dinleyicinin kafasıkarışacak, canı sıkılacak, rahatsız olacak ve işinizzorlaşacaktır. Problem Yanlış Bir Şey Var Anlamına Gelir

"Eğer elinizdeki tek alet bir çekiçse, her problemi birçivi olarak görmeye başlarsınız:'- ABRAHAM MASLOVV

Bu Unutulacak Söz'den ilk bahsettiğimde butik sahibi birkatılımcı gülmeye başladı. Şunu anlattı: "Geçen ay birgirişimcilik kursuna katılmıştım ve dolaşarak yönetimanlayışı üzerine konuşuyorduk. Konuşmacı, eğer bütüngün masamızın üzerindeki yazı-çizi işlerinin ardınasaklanırsak, ön cephedeki elemanlarımızla temasıyitireceğimiz için yöneticilik görevimizi yerinegetiremeyeceğimizi anlatıyordu.

"Bu benim açımdan da geçerliydi, gerçekten bütün günbir kağıt yığını altında gömülü kalıyordum. O yüzden,kendi kendime, birkaç saatte bir odamdan dışarı çıkıp satış

Page 137: Tongue Fu - Sam Horn

bölümüne inmeye ve elemanlarımla görüşmeye sözverdim. Yanlanna gittiğimde onları nasıl selamladığımıtahmin edebiliyor musunuz? 'Bir problem var mı?' Budurumda devamlı yakınmalarla karşılaşmamda şaşılacakbir şey yok. Bundan böyle iletişimi başlatabilmek ve banasadece eksiklikleri değil, olan biten her şeyi anlatmalarınıyüreklendirmek için şöyle diyeceğim: 'Ne var, ne yok?' yada 'Gününüz nasıl geçiyor?' "Açık mı, Yoksa Baskıcı İletişim mi?

"Güçlü bir etken yerinde bir deyiştir. Böyle son dereceyerinde deyişlerle karşüaştığımızda üzerimizde hemfiziki hem de manevi etkileri olur."- MARK TWAIN Ebeveynler için düzenlediğimiz bir seminerde bir adampişmanlık içinde başını sallayarak şunları anlattı: "Keşkebunu dün gece biliyor olsaydım. Yetişkin oğlumla fazla birşey konuşmaz olmuştuk. Telefon edip, 'Baba, seninlekonuşabilir miyiz?' diye sordu. Ne cevap verdim dersiniz?'Tabii, oğlum. Sorun ne?' Şimdi görüyorum ki, bu yanıttanbenim yaşlı babasını ancak bir şey yanlış gittiğindearadığını düşündüğümü sanmış olsa gerektir."Twain'in de gözlediği gibi, sözcüklerin fiziksel olduğu kadar manevi etkileri de vardır. Problem sözcüğünü aşırıkullanmanız insanların şevkini kırabilir ve sizden uzakdurmaya başlamalarına yol açabilir. En iyisi bu kelimeyiidareli olarak ve sağduyulu kullanmaktır.

  

Page 138: Tongue Fu - Sam Horn

Hem Kelimelerinizi, Hem de DışGörünüşünüzü Değiştirin

 "Hayatımız düşüncelerimizin eseridir'- MARCUS AURELIUS Dış görünüşümüz de kelimelerimizin eseridir. Birperakende satış uzmanı şunları anlattı: "Bizim mağazadabu fikrin değişik bir biçimi çok başarılı bir şekildekullanıldı. Şikâyet Bölümümüzün adını değiştirdik ve KaliteGüvencesi adım taktık. Bu ad değişikliği bu bölümdeçalışan insanların hem moralini hem de performansınıyükseltti. Önceden bütün işleri problem saptamak veçözmekle ilgili olduğu için yıpratıcı geliyordu, şimdi iseişlerini mükemmeliyeti sağlamak olarak görüyorlar.Aldıkları her yorum hizmet ve ürünlerimizin kalitesiniartırmak için bir fırsat oluyor. Çabalarını artık şirketimizinsaygınlığına olumlu bir katkı olarak gördükleri için,yaptıkları işten onur duyuyorlar."

Problem sözcüğünü olumlu cümlelerle ikame ederekherhangi bir görüşmeyi olumlu bir yöne kanalizeedebilirsiniz. Aşağıda bazı örnekler bulacaksınız:ÖNCE"Shirley, sekreterim aradığını söyledi. Sorun ne?" "Artık işimize dönelim. Toplantıya son vermeden,tartışmamız gereken bir problem kaldı mı?" "Cuma öğleden sonra erken çıkmanızda sorungörmüyorum."

 

Page 139: Tongue Fu - Sam Horn

"O müşteriye davranışınızla ilgili bir problemimvar." "Sorun değil, sadece görevimi yaptım." "Senin problemin ne, bilmek istiyor musun?Sadece kendini  düşünüyorsun."

 SONRA"Merhabe Shirley, hangi konuda konuşmakistiyordun?""Toplantıya son vermeden önce, dikkate almamızgereken başka bir konu var mı?""Elbette, Cuma öğleden sonra erken çıkabilirsiniz.Bunu hak ettiniz.""Bay Mappano ile ne oldu?""Rica ederim, yardımcı olabildimse ne mutlu" ya da"Benim için bir zevktir.""Çevrendeki insanlara biraz daha özen gösteremezmisin?"

Kocasıyla birlikte küçük bir çiçekçi dükkanı işletenKathryn, bu fikrin kocası üzerinde kalıcı bir etki yarattığınıanlattı: "Problem sözcüğünü sık sık kullanmasının hayatıalgılayışını nasıl kararttığının hiç farkında değildi. Harryiçin her şey bir problemdi.

"Teslimattan dönüp işler nasıl gidiyor diye sorduğumdahep, 'Problem üstüne problem çıktı' derdi. Ya da 'Niçinherkes kendi problemlerini benim üstüme yıkıyor' diyesöylenirdi. Elemanlarımızdan biri yanma gidip kendisiyle

Page 140: Tongue Fu - Sam Horn

bir şey konuşmak istediğini söylediğinde, hemen 'Sorunne?' diye sorardı. Konuşmalarımızı her zaman, 'Tartışmamız gerekenbaşka problem var mı?' sözüyle bitirirdi. Bir müşteriısmarladığı buketi aynı gün eline ulaştırıpulaştıramayacağımızı sorduğunda, 'Bu benim için birproblem değil' ya da 'Bunda problem var' diye yanıtverirdi. Dün akşam üstü, kızımız erken ayrılmasına izinverdiğimiz için teşekkür ettiğinde, kendisini üstün körü bir'Problem değil' ile uğurladı."

Kathryn'in anlattığına göre, eşi problem sözcüğünükullanmayı masum bir alışkanlık haline getirmişti, bununsonuçtaki zararlı etkisinin bilincinde değildi.

Şöyle devam etti: "Sizin bir kasetinizi satın aldım ve işegiderken yolda dinledik. Problem sözcüğünden söz ettiğinizbölümde, Harry hiç sesini çıkarmadan dinledi. Sonra banadönüp, 'Ben de böyle yapıyorum, değil mi?' diye sordu.Bundan böyle 'problemsizleşmeye' söz verdi ve bununetkisi çok büyük oldu. 'Takip edilme kompleksiniz vardiye, herkesin sizi yakalamak için sokağa çıktığını mı kabuledeceğiz?' deyişini duymuşsunuzdur. Harry'nin durumu daböyleydi. Bu 'problemli' kelimeyi çok sık kullanması, hayatıbir yük gibi görmesini, kendisine yüklenmek için ortayaçıkmış didişmelere galebe çalmak için verilen aralıksız birmücadele gibi almasını getiriyordu. Bu karamsar kelimeninortadan kalkmasıyla daha olumlu bir görünüm kazandı.Değişimi ailemiz kadar müşteriler de fark etti."

Çektiklerimi Kimse Bilemez "Tutumumuz dünyamızı renklendiren tebeşirlerdir."-ALLEN KLEIN

Page 141: Tongue Fu - Sam Horn

 Klein'ın sözlerine katılıyorum ve kullandığımız sözcüklerinde tutumumuzu renklendiren tebeşirler olduğunudüşünüyorum.PROBLEM'SİZLEŞMEK İÇİN EYLEM PLANIHer zaman kendi işinizin sahibi olmak istemiştinizve sonunda evinizden yürüttüğünüz bir bilgisayartamir firması kurdunuz. Bazen telefonla teşhiskoyabiliyorsunuz, kimi zaman da müşterileriniziziyaret etmeniz gerekiyor. Telefon çalıyor ve birmüşteriniz yardım rica ediyor. Nasıl yanıtverirsiniz?

UNUTMANIZ GEREKEN SÖZLERMüşterinizin aramasını olumsuz çağrışımları olansözcükle yanıtlarsınız."Bilgisayarınızdaki problem ne?"Problem sözcüğünü kullanmaya devam eder vegerilimini daha da artırırsınız. "Geçen ayki probleminaynısı gibi görünüyor. Acaba gene ne oldu?"Arızayla ilgili konuşmaya devam ederek durumudaha da kötüleştirirsiniz. "Bilgisayarınızda başka neproblem var? Yazıcınızdaki arıza ne oldu?" KULLANMANIZ GEREKEN SÖZLEROlumlu ve açık bir şekilde konuşursunuz."Merhaba Paul, sana nasıl yardımcı olabilirim?" Çözümlere odaklanmasına yardımcı olursunuz."Sanıyorum ne olduğunu anladım. İstersen öğledensonra uğrayıp bir bakayım."

Page 142: Tongue Fu - Sam Horn

 Diplomatik bir şekilde, olumsuz bir nitelendirmeyapmadan enformasyon almaya çalışırsınız."Ayrıca, bilgisayarın nasıl çalışıyor? Nazik yazıcın senidesteklemeyi sürdürüyor mu? "

 "Abartı kendini kaybetmiş hakikattir."- KAHLIL GIBRAN

 

On Beşinci Bölüm

Page 143: Tongue Fu - Sam Horn

AşırılığaGitmektenSakınınBirisi abartılmış kelimeler kullandığında ne hissedersiniz?"Beni hiç dinlemiyorsun?" "Hep geç kalıyorsun." "Her şeysenin istediğin gibi olsun istiyorsun."

Aşın sözler aşırı tepkileri kışkırtır. Gibran'm da belirttiğigibi, herkes, bütün, her zaman ve hiç kimse gibi kuvvetlikelimeler genellikle hakikate dayalıdır. Hakikatabartıldığında diğer kişiler kendini kaybeder, ya hep ya hiçnitelendirmelerini adil bulmayarak şiddetle protesto ederve hemen istisnalara işaret etmeye başlarlar. Somut mu Öznel mi?

"İletişimde kesinlik önemlidir; yanlış ya da eksikanlaşılan bir kelimenin düşüncesiz ani bir eylemkadar çok felakete yol açabildiği şimdiki pamukipliğine bağlı dengeler çağında bu çok daha önemlihale gelmiştir."- JAMES THURBERTartışmalarınızı öznellikten koruyup nesnel kılabilmek içingözlemlerinizi somut gerçek yaşam olaylarına dayandırın:"Kediye yemek vermeyi her zaman unutuyorsun. Açlıktanölsün mü istiyorsun?" türünden kesin olmayan bir ithamöfkeli bir tepki yaratacaktır. İfade iki kere kışkırtıcıdır,çünkü aşırı sözcük aynı şekilde aşırı bir sonuçlabağlantılıdır. Oysa çocuğunuzun kediye yemekvermemesinden şikâyetçi olmak bir şeydir, onu kediyisevmemekle itham etmek başka bir şey. Öfkeli bir itirazlakarşılaşacağınız kesindir.

Page 144: Tongue Fu - Sam Horn

Bunun yerine şöyle diyemez misiniz: "Bu hafta kediüçüncü kezdir yemeksiz kalıyor. Ne oluyor?" Açıklamatalebiyle bağlanmış bu somut gözlem, konuşmayı kişidençok olay üzerinde yoğunlaştıracaktır. Çocuğunuzu birkavga havasına sokmak yerine, ona bir açıklama getirmeve tutumunu düzeltme fırsatı verin.

Atölye çalışmalarından birinde tam bu noktayageldiğimizde, bir bayanın yüzünün kızardığını görerekkendisine ne düşündüğünü sordum. Şöyle dedi:"Çocuklarımın niçin sözümü dinlemediğini şimdi anladım.Sanıyorum her şeyi abartarak kendi inanılırlığımızedeledim. Her şeyi abartmayı alışkanlık halinegetirmiştim: 'Jeffrey, taraçadan içeri girdiğinde tel kapıyıkapatmanı sana milyon kez söyledim.' Ya da 'Lisa, sana binkeredir söylüyorum, sütü buzdolabına geri koy.'"

Sonra şunu sordu: "Bu alışkanlıktan nasılvazgeçebilirim?" Kendisine, şikâyetlerini çocuklarını cevapvermeye zorlayacak sorular şeklinde formüle etmesiniönerdim. Çocuklara sürekli ne yapmaları gerektiğinisöylemek yerine, "Jeffrey, taraçadan içeri girince neyapmak lazım?" ya da "Lisa, bardağını doldurduktan sonrasüt şişesini ne yapmayı düşünüyorsun?" gibi sorularla çokdaha iyi sonuç alabileceğini anlattım.

Bir başka katılımcı, bir öğrenci olan Rita, "Keşkekolejdeki oda arkadaşım da şimdi burada olsaydı" dedi."Benim tembel olduğumu düşünüyor. Geçen gece benihiçbir zaman odamızı temizlememekle itham etti,kendisinin her zaman arkamdan toplamak zorunda kaldığını, odaya bakan tek kişininkendisi olmasından artık yorulduğunu söyledi."

Page 145: Tongue Fu - Sam Horn

Kendisine oda arkadaşının söylediklerinin doğru olupolmadığını sordum. "Tabii ki hayır. Tozu benim aldığımı,yemekleri benim pişirdiğimi ve her akşam bulaşığı benimyıkadığımı unutmak işine geliyor."

Rita, ya hep ya hiç türü açıklamaların duyguları niçintahrik ettiğinin üçüncü bir nedenine işaret etmişbulunuyordu. Bu, bu tür ifadelerin çoğu zaman eskieylemleri ya da eylemsizlikleri hedef almasıdır. Bu ise üçlübir saldırı ortaya çıkarmakta, aşın bir suçlamayı adilolmayan bir hüküm ve geçmişin hesabının sorulmasıizlemektedir.

Rita'ya, aşın sözleri sorular şeklinde sahibine geriyansıtmasını önerdim. Suçlayıcı sözleri saldırgan olmayanbir şekilde geri aktarması oda arkadaşına ithamlarınıyeniden tartma ve değerlendirme fırsatı verecek veböylece münakaşa önlenebilecekti. Rita, kibarca amakulaklanna inanamıyormuş gibi, "Ben hiçbir zaman evitemizlemiyorum?" diyerek oda arkadaşının yüzeyselithamını tekrarlarken, bir yandan da "Bunu gerçekten dekasdetmiyorsun, değil mi?" der gibi kaşlarını kaldırabilir.Bu durumda oda arkadaşı belirsiz ithamlanm muhtemelenhomurdanarak desteklemeye çalışacak, "İyi ama, dün gecebir saatim etrafı toplamaya gitti" diyecektir. Demek sorunbu. Oda arkadaşının kızgınlığının nedenini açığa çıkaranbu olgusal muhasebe, Rita'nm duygusallıktan uzak nesnelbir yaklaşım göstermesini sağlayacaktır. Ortalığı dağınıkbıraktığı için özür dileyebilir ve odayı topladığı içinarkadaşına teşekkür edebilir.

  

Page 146: Tongue Fu - Sam Horn

İthamların Çevresinden Dolaşmak mı,Uzun Uzadıya Yanıtlamak mı?

"Bilgelik sanatı, neyi görmezden gelmek gerektiğinibilme sanatıdır."-WILLIAM JAMESEğer Rita oda arkadaşının geri adım atmayacağını vehemen "Hayır, olamaz! Bir kere olsun etrafı topladığınıhatırlamıyorum, kaldı ki..."diyerek saldırıyı devamettireceğini öngörmüş olsaydı, yapabileceği en iyi şey,karşı kanıtlar öne sürmeye çalışmak yerine, suçlamanınçevresinden dolaşmak olurdu. Uzun uzadıya yanıtlamayaçalışmak, açıklamalar getirmek yerine, bilinçli olarakgörmezden ya da duymazdan gelmek çok daha bilgecedir.Rita, oda arkadaşının ithamına karşı çıkmak yerine ("Senkim oluyorsun da bana tembel diyorsun?"), çevresindendolaşırdı.

Sandor Minab, "Nasıl bir insan olduğumuzu, görmezdengelmeyi tercih ettiğimiz şeyler kadar çok belirleyen başkabir şey yoktur" diyor. Rita, hakaret içeren tembelsözcüğünü duymazdan gelmeyi tercih ederek konuşmayısomut çözümlere yöneltebilir. Şöyle diyebilir: "Dairemizinasıl temiz tutabileceğimizi tartışmak istiyorsan, bunu seveseve konuşmaya hazırım."  Dehşet Dolu Sözcükler Felakete Yol Açar

"Hayatımda çok felaket acısı çektim. Çoğu hiçbirzaman gerçekleşmedi."- MARK TWAIN 

Page 147: Tongue Fu - Sam Horn

Dostlarımdan Bili, bu fikri kullanarak nişanlısının abartılısözcüklerle konuşma alışkanlığını değiştirmeyi başardı."En kötü, korkunç ve imkânsız gibi sözcüklerin de aşırısözcükler olduğunu düşünüyorum. Winona çok hareketlibir kadındır ve bu diline de yansır. Sık sık şöyle şeylersöylerdi: 'Bu yediğim en kötü yemekti.' 'Bu elbiseniniçinde korkunç görünüyorum.' 'Seninle konuşmakimkânsız.' 'Hiçbir yere gitmez olduk." Bu tür rahatsız edicisözcükleri kullana kullana kendini sinir küpüne çevirmişti."Bili, doğru bir saptamada bulunmuştu. Stres araştırmacıHans Selye şunu bulmuştur: "Strese yol açan olaylardeğildir, stresin nedeni sizin olaylan yorumlayıştarzmızdır." Aşağıdaki diyagram size bunun nasıl işlediğinigösterecektir.

  Fiziki olaylar (örneğin ayak parmağınızı incitmeniz,

soğuk suya atlamanız) doğrudan duygu üretirler. Neolduğunu düşünme ya da deşifre etme ihtiyacıduymazsınız. Parmağınız acır. Bedeniniz ürperir.

 

Bütün öteki olaylar (örneğin televizyonunuzunbozulması) zihninizde işlemden geçer ve zihniniz; değer,düşünce, beklenti, deneyim ve alışkanlıklarınız ve sözcük

Page 148: Tongue Fu - Sam Horn

hazinenize dayalı duygular üretir. Öfke duyabilirsiniz ("Tambozulacak zamanı buldu! En sevdiğim program başlamaküzere"), istemeden rahatlayabilirsiniz ("Aerobik dersinegitmek için işte sana bir fırsat!"), sinirlenebilirsiniz ("Allanıncezası çocuklar gene uzaktan kumandayla hepsinibirbirine karıştırmışlar") ya da genel bir umutsuzluğakapılabilirsiniz ("Bu evde de her şey bozuluyor").Duygularınız Olgulara Uygun Olsun

"Kendi başına iyi ya da kötü olan bir şey yoktur, bunudüşüncelerimiz yapar."- WILLIAM SHAKESPEARE Shakespeare'in saptamış olduğu gibi, koşullar kendibaşlarına iyi ya da kötü değildir. Bu, nasıl yorumladığınızabağlıdır. O nedenle, duygularınızın duruma uygunolabilmesi için olan biteni kendinize çok iyi tarif etmenizgerekir. Tarifinizi abartırsanız, duygularınızı ve belkiçıkaracağınız sonuçlan da abartırsınız. Çizimleriniz aşırıolumsuzsa görünümünüz de öyle olacaktır.

Duygulannızm olgulara uygun olmasını nasılsağlayabilirsiniz? Bir şey olduğunda derhaldüşüncelerinizin kesinliğini sınamak için kendinize şunusorun: "Bu doğru mu?" Önünüzde bir fatura yığını duruyorve siz de "Bunlan ödeyebilmek için yüz yıl çalışmam lazım"diye düşünüyorsanız, kendinize bunun doğru olupolmadığını sorun. Eğer doğru değilse (aşırı ifadelernadiren doğrudur), bu kez kendinize şunu sorun: "Doğruolan hangisi?" Kesin olun. O zaman, belki de bütün buborçlan ödemenin ancak üç ayınızı alacağını göreceksiniz.

Page 149: Tongue Fu - Sam Horn

Şimdi, felaket tellallığı yapmak yerine durumu doğrudeğerlendirmiş bulunuyorsunuz.

 Bili, kendisiyle bu konu üzerine konuştuğumuz günün

akşamı Winona'yla buluştuğunu anlattı. Daha arabayabiner binmez alışılmış şikâyetlerine başlamış: "Hiçbir şeyyolunda gitmiyor..." Bili dönüp sormuş: "Winona, bu doğrumu? Hiçbir şey iyi gitmiyor mu?" Bu soru, tiradını anındakesmiş.

Önce bir süre sessiz kalmış. Sonra başını sallayarak,"Hayır doğru değil. Doğru giden birçok şey var."

"Bu 'dehşetlileştirme' alışkanlığı ve dehşetli sözcüklerinişleri nasıl olduğundan da kötüleştirdiği üzerinekonuşmaya devam ettik. Durumlara tepki göstermetarzında düzgün kalmada birbirimize yardımcı olmaya sözverdik. Bir şeyi korkunç olarak yorumladığımızdakendimize, 'Bu doğru mu? Doğru olan hangisi?' diyesormayı kararlaştırdık. Gittiğimiz filmdenhoşlanmadığımızda, bu bir felaket değildir. Pizzamızımantarlı söylemeyi unuttuğumda, bu idamlık bir suçdeğildir. Tırnağını kırdığında dünya batmaz. Korkunç veaffedilmez gibi olumsuz sözcüklerin yerine ilginç veelverişsiz gibi sözcükler geçirmeye karar verdik.

"Nefret etmek ve canına okumak gibi sözcükleri kullanmayıda durdurduk. Bir şey yanlış gittiğinde, 'Böyle bir şeyolduğunda nefret ediyorum' ya da 'Bunun için onun canınaokuyacağım' demek bugünlerde moda oldu. Bunlar şiddetdolu sözler; bu acımasız sözcüklerin dilimizde yer

Page 150: Tongue Fu - Sam Horn

etmesine izin vermemeye karar aldık. Şimdi her şeyi birtalihsizlik olarak nitelemek yerine, olayları daha açık birgözle görebiliyoruz. Böylece ilişkimiz ve birliktegeçirdiğimiz zaman çok daha zevkli hale geldi."

Lügatimize ne kadar da çok şiddet dolu olumsuz sözcükgirdi! Bu olumsuz imajların sinsi etkisi insanları, Gals-worthy'nin "havaya zindanlar kuranlar" olarak tarif ettiğikaramsarlar haline getiriyor. Daha çok olumlu imajlarkullanmaya özen gösterirseniz, o zaman kendi inşaettiğiniz zindanlardan dışarı tırmanabilir ve dünyanın nekadar harika bir yer olduğunu görebilirsiniz.      

AŞIRILIĞA GİTMEKTEN SAKINMAK İÇİNEYLEM PLANI            Hafta sonu için birkaç film kiralamak üzereçocuklarınızla birlikte videocuya gidiyorsunuz.Çocuklarınız şiddet dozu yüksek bir filmi seçiyor,siz ise bundan vazgeçmelerini öneriyorsunuz. Hiçbirzaman istedikleri filmi seyretmelerine izinvermediğinizi söylüyorlar. Nasıl tepkigösterirsiniz?      

UNUTMANIZ GEREKEN SÖZLERİthamlarını reddeder ve kendinizi hasım halinesokarsınız. "Hiç de öyle değil, bunun doğru olmadığımbiliyorsunuz. Geçen hafta iki filmi de siz seçmiştiniz."

Çocuklarınız, "Bize hep Disney filmleri seyrettirmekistiyorsun" der, siz de reddedersiniz."Bu gülünç. Aylardır bir Disney filmi görmedik."

Page 151: Tongue Fu - Sam Horn

Abartılı bir şekilde sizin hiçbir zaman onlarınisteklerini dikkate almadığınızı söylerler, siz dehaksız yere itham edildiğiniz duygusuyla öfkeyletepki gösterirsiniz. "Elbette isteklerinizi dikkatealıyorum. Bu videocuya benim canım film seyretmekistiyor diye mi geldik sanıyorsunuz?"

 KULLANMANIZ GEREKEN SÖZLERAbartılı sözlerini vurgulu bir ifadeyle tekrarlarsınız."Hiçbir zaman istediğiniz filmi seyretmenize    izinvermiyorum?"

 Ya hep ya hiç şeklindeki ithamlarını kendilerine geriyansıtır, sonra susarsınız. "Size hep Disney filmleriseyrettirmek istiyorum? "  İthamlarını yanıtlamak yerine duymazdan gelerekçözümler üzerinde odaklanmaya yönelirsiniz."Zevkle seyredebileceğiniz bir şey bulabilirsinizsanıyorum. Yaşınıza uygun filmler arasındanseyretmek istediğiniz hangisidir?"

 Üçüncü Kısım

Page 152: Tongue Fu - Sam Horn

Çatışmaları İşbirliğineDönüştürün|"Bir dost, bizi gerçekten anlayan, sorunlarımızı gözdengeçirirken bize kulak verme sıkıntısına katlanan bir kişi,dünyaya bakışımızı bütünüyle değiştirebilir."

- ELTON MAYO 

On Altıncı Bölüm

Page 153: Tongue Fu - Sam Horn

KulakVerinSize gerçekten kulak veren birisini biliyor musunuz? Bu kişiniçin bu kadar iyi bir dinleyici? Size bölünmeyen dikkatiniarmağan ettiğinde kendinizi nasıl hissediyorsunuz?Hakkında ne düşünüyorsunuz?

Tanıdığınız yüzlerce insan arasında en çok bir ya da ikikişinin size gerçekten kulak verdiğini düşüneceğinizitahmin ediyorum. Bu kadar enderdir. Birisinin kendisiniönemli hissetmesi için yapabileceğiniz en iyi şeyintamamen onun üzerinde yoğunlaşmak olduğunun farkındamısınız? Dikkatinizi tamamen bir kişiye odaklandırmanın,"Şu anda dünyada benim için en önemli olan şey sensin"demenin bir başka biçimi olduğunu biliyor musunuz?

Ne var ki, çoğu insan dikkatini bütünüyle bir kişiyehasre-demeyecek kadar meşguldür. Bir münakaşadaki ikitarafa da kulak verenler sadece komşulardır, derler. Yanlışanlamalar,duyguların çiğnenmesi, çatışmalar ve anlaşmazlıklar çoğuzaman dinleme eksikliğinin bir sonucudur.  Kısmi Dikkat mi, Sabırlı İhtimam mı? "Öfke çoğu zaman ilgi için atılan bir çığlıktır"- TONGUE FU DÜŞÜNCESİ Önümüzdeki beş bölümde insanlara gerçekten kulakvermek için atabileceğiniz somut adımlan özetleyeceğim.Bu önerileri izlerseniz, çoğu durumda insanlann sizinlemünakaşaya girmesinin önüne geçebilirsiniz, çünkü onlara

Page 154: Tongue Fu - Sam Horn

istediklerini, kulağınızı vermiş olacaksınız. Bu tekniklersize ayrıca öfkesi tepesine çıkmış birisini yatıştırmada dayardımcı olacaktır.

Nasıl? insanlar dikkatinizi çekebilmek için kendilerini zorhale getirirler. Kişi, ilettiği ivedi mesajı almadığınızıgördüğünde, kendisine sıkıntı veren şeye özengöstermenizi sağlamak için daha zorlayıcı davranışlarabaşvuracaktır. Yüksek sesle konuşabilir, sert bir dilkullanabilir ya da sizi, kendisinin ne kadar sıkıntı içindeolduğunu kabul etmeye zorlamak için, yüzünüzebağırabilir.

Öfkeli bir insana kulak verirseniz, genellikle sesinialçalta-cak ve daha mantıklı hale gelecektir, çünküdikkatinizi çekebilmek için abartılı davranışlarabaşvurmasına gerek kalmamış olacaktır. İngilizmatematikçi ve fizikçi Isaac Newton şöyle demiştir: "Eğerherhangi değerli bir keşif yapmışsam, bunu şu ya da buyeteneğimden çok sabırlı bir ihtimam göstermemeborçluyum." Sabırlı ihtimam karşınızdaki kişinin duyduğuhusumetin ardında yatan gerçek nedenleri keşfetmenize veböylece bu husumeti ortadan kaldırmaya başlamanızayardımcı olur.

Kendinizi bu beceriyi geliştirmeye adarsanız bütünilişkileriniz çok daha iyileşecektir. Daha iyi bir yönetici,ebeveyn, işgören, eş, çocuk ya da arkadaş olacaksınız. Size gerçektenkulak veren kişi hakkında hissettiklerinizi hatırlayın.Yaşamınızda bir yeri olduğu için ona müteşekkir değilmisiniz? Siz de aynı şeyi başka insanlar için yapmayaçalışın. O zaman, onlar da size öyle yüksek bir değerbiçeceklerdir.

Page 155: Tongue Fu - Sam Horn

  Özensiz Dinleme Çatışmalara Neden Olur

"ABD'de sohbet, soluk almak için duraklayanın anındadinleyici haline geldiği rekabetçi bir alıştırmadır"-NATHAN MİLLER Nathan Miller'in vurguladığı gibi, çoğu insan dinlemez,sadece kendi konuşma sırasının gelmesini bekler. Ne varki, bir şeyi dile getirmek için bekleyemeyecek kadar yoğunbir şekilde hissediyorsanız, diğer kişinin görüşünüdinlemek için düşüncelerinizi bir süre kendinizesaklamanız çok zordur. Diğer kişi söylemek istediğinizşeyin önüne dikiliyormuş gibi hissedersiniz.

Eski bir donanma pilotu olan kocam, bunu "telsizkilitlenmesi" olarak adlandırıyor. Pilotların telsizmesajlarım aynı anda hem vermesi hem alması mekanikolarak imkânsızdır. Önce konuşmak sonra dinlemekzorundadırlar.

Günlük sohbetlerinizde iki yönlü iletişim sağlamak içinbu iki yönlü telsiz iletişimi imajından yararlanabilirsiniz.Sözünüzü bitirdiğinizde telsizin düğmesini kapattığınızıdüşünün ve sonra dikkatinizi gelen mesaja yoğunlaştırın.Her sözcüğü özümseyin. Ancak diğer taraf sözünü bitiriptamam mesajını verdikten sonra, telsizinizin düğmesiniaçıp söylenenlere yanıtınızı verin.İlginizi Harekete Geçirin

"Hissediyormuş gibi yapmak, rol yapıyormuş gibihissetmekten daha kolaydır."- WILLIAM JAMES

Page 156: Tongue Fu - Sam Horn

 Kendi söylemek istediğiniz şeye başka birisinin söylemekistediği şeyden daha yüksek değer biçme dürtüsünüaşmanın bundan daha elle tutulabilir bir yolunu biliyormusunuz? İşin sırrı, diğer kişiyi dinlemekten hoşlandığınızıhissetmeyi beklememektedir. Görüşlerini hiçbir zamanduymak istemeyebile-ceğinizi önceden kabul edin.Dikkate almaya çalışın. Aşağıda özetlenen üç yöntemledikkatinizi verebilmek için ilginizi harekete geçirmeyiöğrenebilirsiniz.

       Öteki kişiye bakın. M. Scott Peck, "Aynı anda başkabir şey yapıyorsanız birisini gerçekten dinlemenizmümkün değildir" diyor. Yapmakta olduğunuz işi birkenara bırakın. Elinizdeki kalemi masanın üzerinekoyun. Bu beden hareketleriyle şunu demiş olursunuz:"Bunlar bekleyebilir. Siz daha önemlisiniz." Bu türdavranışlar karşınızdakine fiziksel ve psikolojik olarakkendisinin sizin birinci önceliğiniz olduğu hissini verir.

            Kaşlarınızı kaldırın, göz teması kurun ve ilgiduyduğunuzu gösteren bir yüz ifadesi takının. Yüzünüzkayıtsızsa ilgi düzeyiniz de öyle olacaktır. Gözlerinizbaşka tarafa bakıyorsa, zihniniz de öyle yapacaktır.Diğer kişinin yüzüne odaklanmanız ve kaşlarınızıyukarı kaldırmanız rehavete düşmenizi önler vemerakınızı uyandırır.

       Öne doğru hafifçe eğilin ve dikkatli bir poz takının.Kendisine doğru eğilerek karşınızdaki kişiye bedendilinizle, "Sizin için buradayım" mesajını aktarmışolursunuz. Böyle belirgin şekilde ona doğru eğildiğiniziçin size bağırmak istemeyecek, buna ihtiyaç

Page 157: Tongue Fu - Sam Horn

duymayacaktır. Ona doğru uzanarak, onun kendisinizor hale getirmesini zorlaştırmışsmızdır.

  Dinlemeyi Öğrenin, Öğrenmek İçin Dinleyin "Dinlemiyorsanız öğrenemezsiniz."- LYNDON BAINES JOHNSON Bir programdan sonra katılımcılardan biri gelerek şunlarısöyledi: "Beden dilimin yönettiğim elemanları ne kadaryabancı-laştırdığmm hiç farkında değildim. Her zamanaçık kapı politikası uygulamakla övünürdüm. Bugün ise,kapımın açık olabileceğini ama zihnimin kapalıkalabileceğini öğrendim.

"Elemanlarım benimle konuşmak istediğinde bengenellikle başka bir işle uğraşıyor oluyorum. Farkındaolmadan onlara işimdeki istenmeyen bir kesinti gibidavranıyorum. Başımı yapmakta olduğum işten kaldırıpkayıtsız bir şekilde, 'Evet, ne var?' diye soruyorum. Budavranışım onlar tarafından 'Canımı sıkıyorsunuz. Aceleedin ve bırakın gene işime döneyim' demek istediğimşeklinde algılanıyor.

"Ofise döndüğümde saat onla on bir ve üçle dörtarasında Dinleme Saatleri getirmeyi düşünüyorum.Böylece gün boyu, bir yandan ivedi talepler veyetiştirilmesi gereken işlerle ilgili hokkabazlık yaparken,bir yandan da kafa karışıklığı içinde elemanlarımınsorunlarını dinlemek zorunda kalmayacağım. Bu bellisaatlerde bütün öteki işleri bir kenara bırakıp elemanlarımıve sorunlarını birinci önceliğim haline getireceğim."

Page 158: Tongue Fu - Sam Horn

Kadrosuna daha çok özen göstermeye karar vermişolduğu için genç bayanı takdir ettikten sonra, kendisine"Şefinizden hoşlanıyor musunuz?" sorusu çevresinde çokdeğişik sektörlerden işgörenlerle yapılmış bir araştırmadansöz ettim. Araştırmanın sonuçları çok şaşırtıcıydı. "Evet,şefimden hoşlamyorum" diyenler, bunun birinci nedenini, "Bana kulakveriyor" diye açıklıyorlardı. Tahmin edebileceğiniz gibi,"Hayır, şefimden hoşlanmıyorum" yanıtını verenleröncelikle, çünkü "Bana kulak vermiyor" diyorlardı.

Down Time adlı komik kitabında Ron Dentinger şöylediyor: "Karım kendi kendisiyle konuşmaya alışmıştı.Çünkü, kendisini dinlemekte olduğumu sanırdı." Gerçekyaşamda ise insanlar kendilerini dinleyip dinlemediğinizinfarkındadır. Dikkatinizin başka bir yerde olduğunu görürve bunu bir ilgi eksikliği olarak yorumlarlar. Çoğudurumda, bir işe yaramayacağını düşündükleri içiniletişimi sürdürmeye çalışmayı durdururlar.

Yönetici bayan, işgörenlerini dinlemek için zamanayırmazsa onların kendilerinin ihmal edildiğinidüşüneceklerini, morallerinin bozulacağını ve kritikkonulan gündeme getirmekten geri duracaklannı bilecekkadar akıllıydı. Verecekleri geri iletime kulak vererekbozuk giden işleri öğrenebileceğini ve gerekli önlemlerialabileceğini biliyordu. Sözlerini şöyle sürdürdü: "İlkbaştan doğru yapmaya zaman ayırmazsak, daha sonra birdaha doğru yapacak zamanı nereden bulabiliriz?" Şunuanlamıştı: En başta dinlemeye zaman ayırmamış, dikkatinidaha baştan yoğunlaştırmamış olduğu için, tırmanmış olansorunlan çözmeye ileride çok daha fazla zaman harcamakzorunda kalacaktır.

Page 159: Tongue Fu - Sam Horn

  

Hükmetmek mi, Eşit Konum mu? "Kendinizi yükseltmek istiyorsanız, başka birisiniyükseltin."- BOOKER T. WASHINGTON Washington'un sözünü biraz değiştirerek şöyle dediyebiliriz: Birisini yükseltmek istiyorsanız, kendinizialçaltın. Bir ilkokul öğretmeni şöyle diyordu: "Çocuklarınkendilerini gerçektendinlediğinize emin olmalarını istiyorsanız, diz çökün.Konuşurken başlarını yukarı kaldırıp size bakmak zorundaolduklarında, en içten düşüncelerini sizinle paylaşmayaçekinirler, çünkü tepenizde duran birisine içinizi açmakkorkutucudur. Kelimenin her iki anlamında da onlarınhizasında olmadığınız için, ne hissettiklerini anladığınızahiçbir zaman inanmayacaklardır. Ama eğer şeyleri gözgöze görebileceğiniz şekilde aşağıya eğilirseniz,kendileriyle aynı bakış açısından baktığınızı sezgisel olarakbilecekleri için, sizinle daha serbest konuşacaklardır."

Hiç, bir toplantı yönetmek zorunda kaldığınız vetartışmayı başlatmaya çalıştığınızda derin bir sessizliklekarşılaştığınız oldu mu? Eğer siz ayakta duruyor ve diğerherkes oturuyorsa, ister istemez "Ben patronum, siz deırgatsınız" şeklinde bir atmosfer yaratmış olursunuz.İnsanlara yukarıdan bakmak hükmetmeyi çağrıştırır.Hükmetmek, yüksek bir düzeyden bakmak ya da yüksekdüzey ya da konum nedeniyle komuta etmek şeklinde

Page 160: Tongue Fu - Sam Horn

tanımlanmaktadır. Konumunuz oturmakta olanlarıngözünü korkutabilir ve onları serbestçe konuşmaktanalıkoyabilir.

Diyalogu geliştirmek istiyorsanız, siz de oturun. Ozaman, kendileriyle aynı düzeyde bir oyun sahası meydanageldiği için, katılımcılar görüşlerini bildirmede kendilerinidaha rahat hissedeceklerdir. Roller eşitlenmiş olduğu için,grup üyeleri muhtemelen daha aktif bir rol alacak vebirbirlerini dinleyeceklerdir. Gergin ilişkileri ya da gerilimiortadan kaldırmış, yumuşama sağlamış olacaksınız.

Sizin tarafınızdan dinlenilmeye en çok kimin ihtiyacı var?"Şimdi olmaz", "Kısa tut", "Acele et", "Seni sonra ararım"demelerinizden en çok pay almış olanlar kimler? Bu kişiyibir daha ne zaman göreceksiniz? Ona en az beş dakikabölünmemiş bir dikkat ayıracağınıza, hemen şimdi kendikendinize söz verin. Aklınızdaki diğer her şeyi uzaklaştırınve o birkaç dakika için onu dünyanızdaki en önemli şeyolarak kabul edin. Önceki sayfalarda özetlenen üç yöntemikullanarak önyargıları dışlayın. Dikkatinizi kendisineyoğunlaştırmanız, ona "Sana değer veriyorum" demeninsözel olmayan bir yoludur ve kendisine özen göstermemiş,yarım kulak dinlemiş olduğunuz diğer zamanları dengeler.   

KULAK VERMEK İÇİN EYLEM PLANIArkadaşınız kendi terfisini kutlamak üzere siziöğle yemeğine davet ediyor. Yemekte sizeheyecanla üstleneceği yeni sorumluluklarıanlatıyor. Onun adına çok sevinmekle birliktezihniniz daha çok öğleden sonraki performans

Page 161: Tongue Fu - Sam Horn

değerlendirmesi görüşmesiyle meşguldür. Neyaparsınız?

UNUTMANIZ GEREKEN SÖZLERPerformans değerlendirmesi görüşmenizidüşünmeye devam edersiniz."Bakalım patron proje raporunu nasıl bulacak? Yabeklediğim primi alamazsamT Giderek huzursuzlaşırsımz, içiniz kurtlanmayabaşlar. "Keşke bu yemeğe gelmeyi kabul etmeseydim." Gözünüz çevrede dolaşır, içeri giren işarkadaşlarınızı görürsünüz."Acaba değerlendirmeleri nasıl geçti? Çok mutlugörünmüyorlar." KULLANMANIZ GEREKEN SÖZLERArkadaşınızın sizin açınızdan önemli olduğunu vebütün dikkatinizi hak ettiğini düşünürsünüz."Değerlendirme toplantısını ofise döndükten sonradüşünürüm. Şu yarım saatte bütün dikkatimi Max'avermeliyim."

Dikkatinizi yoğunlaştınrsınız. "Dik oturup, masayadoğru eğilip  kaşlarımı kaldırarak kendisini dinlediğimibelli etmeliyim."

Bakışlarınızı Max'm yüzünden ayırmadığınız içinakimiz da başka yerde olmaz. "Max'in terfi etmesibana da kıvanç veriyor. Bunu hak etmişti."

 

Page 162: Tongue Fu - Sam Horn

 "Değerler bir toplumun çevresinde örgütlendiği vekendini disipline ettiği duygusal kurallardır. Değerlerolmazsa uluslar ve bireyler - cinnet geçirebilir."

JAMES A. MICHENER 

On Yedinci Bölüm

Page 163: Tongue Fu - Sam Horn

HayâsızDavranışaKarşı KurallarArabanızla yolda giderken, birden bütün şeritlerin, trafikışıklarının, kaldırımların ve trafik levhalarının yok olmuşolduğunu görseniz neler hissedersiniz?

Büyük bir kaos olur, değil mi? Hiç kimse kendiniemniyette hissedemez.

İnsan davranışının çoğunun kuralları vardır. Trafikkuralları sayesinde karşı yönden gelen arabaların yanındanhiç çekinmeden geçebilirsiniz, çünkü öteki sürücülerin dekurallara uyacağına inanırsınız.

Bütün sporların kuralları vardır. Futbolda rakip oyuncuyaonsekiz içinde faul yaparsanız penaltı olur. Hakemesövemez-siniz. Boksun bile kuralları vardır, enseye ya dabelden aşağı yumruk atamazsınız, gong çaldıktan sonrayumruk vurmaya devam edemezsiniz.Ne var ki, ilginç bir şekilde, çoğu iletişimde (bireyler arasında ortak bir sembol, işaret ya da davranışlar sistemikullanılarak enformasyon değiş tokuş edilmesi süreci)kural yoktur. Neyin uygun olduğunu, neyin olmadığınıbelirleyen üzerinde anlaşmaya varılmış rehber ilkeleryoktur. Her şey mübahtır. insanlar birbirlerinin sözünükeser, sohbetleri tekellerine alır ve kişisel saldırılardabulunur. Yerleşik davranış kuralları olmadığı için bireyler,Michener'in deyişiyle, "cinnet geçirir".  İletişimde Rehber İlkeler

"Gerçeklik vahşi bir orman gibiydi; hiçbir işaretlevhası, kilometre taşı ya da sınır yoktu."

Page 164: Tongue Fu - Sam Horn

- HELEN HAYES Uzun vadeli bir ilişkiye girecek olanların huzur ve güvenlikiçinde bir arada var olmasını sağlamanın bir yolu, dahabaştan iletişim için rehber ilkeler belirleyip üzerindeanlaşmaya varmaktır. Eşiniz, oda arkadaşınız ya da aileüyelerinizle bir araya gelip neyin mübah sayılacağı, neyinsayılmayacağı üzerinde anlaşın. Belki çocukluğunuzdaanne-babamzm herkesin içinde kavga ettiğini acıylahatırhyorsunuzdur ve birbirinize aynı şeyi yapmama sözüverirsiniz.'Sorunları biriktirmek yerine, daha çıktığındaayrıntılı olarak görüşüp çözmeye çalışmaya kararalabilirsiniz. Bir keresinde, "Münakaşa ettiğimizdebirbirimizi boşanmakla tehdit etmeyeceğiz" diyeanlaşmaya varmanın evlilik için iyi bir temel kuralolacağını söylediğimde, dinleyiciler arasındaki bir kadınınelini alnına vurarak, "Çok geç!" diye bağırdığını hiçunutmuyorum.

Çalışma arkadaşlarımdan Karen Waggoner'in evindeduvarda asıh bir kuralda şöyle yazılıdır: "Sıfat takmak yok -aptal, angut, ahmak demek yok!" Daha önce özür dilenmişbir konuyu bir daha gündeme getirmemeye söz verin.Taraflardan biri hassas bölgeye adım attığında onuuyaracak bir işaret ("Mola!") üzerinde anlaşın, iletişimsözleşmeleri yaparak sevdiğiniz insanlarla ilişkilerinizi iyi niyet ve huzur dolu birşekilde sürdürebilirsiniz.  Barışı Muhafaza Edin

Page 165: Tongue Fu - Sam Horn

"Eğer barış istiyorlarsa, uluslar top atışlarına öngeleniğnelemelerden vazgeçmelidir."- NAPOLEON BONAPARTE ABD'de her gün on milyonun üzerinde toplantıyapılmaktadır. Bu rakam kendi başına dehşet vericideğildir, ama 1986'da yapılan bir araştırmaya göre, butoplantılara katılanların çoğu yarı zamanlarının boşageçtiği görüşündedir. Kontrol dışına çıkan toplantılarinsanları birbirine düşürerek ve işbirliğinden çokbölünmeyi kışkırtarak yarardan çok zarar vermektedir.

Aşağıdaki basit yönlendirici ilkeler, toplantı yöneticilerinetoplantıları ağız dalaşma dönüşmesine izin vermedenbaşarıyla yönetmede yardımcı olabilir. Bu temel kurallarıyerleştirerek, tırmanarak söz savaşı haline gelebilecekküçük iğnelemelerin önüne geçebilirsiniz.

 1. Aynı anda ancak bir kişi konuşur. Eğer birisi

konuşmayı keserse ya da birkaç dinleyici kendiaralarında konuşmaya başlarsa, şu yöntemlerikullanarak bu kuralı pekiştirin.

• Gözünüzü söz sırasına sahip konuşmacıdanayırmadan, elinizi müdahale eden kişiye/kişileredoğru kaldırarak kibarca şöyle deyin: "Affedersi-niz...(konuşmacının adını söyleyin), herkes dikkatiniverinceye kadar biraz bekler misiniz?" Cümlenizikararlı bir ses tonuyla bitirmeye dikkat edin.Konuşmayı bölen kişiyi işbirliğine zorlamak içinyakınıyormuş ya da tereddüt içindeymiş gibi birizlenim vermekten kaçının.

Page 166: Tongue Fu - Sam Horn

       Konuşmayı kesen kişiye bakmayın. Siz bakarsanızherkes ona bakacaktır. Utanacak ve bu yüzden deherkesin içinde kendisini rezil ettiğiniz duygusuylasize öfkelenecektir.

            Eğer kişi müdahale etmeyi sürdürüyorsa,konuşmacıya bakmaya devam ederek düzene uymaçağrınızı daha yüksek ve emredici bir ses tonuylatekrarlayın.

            Ancak herkes yeniden sessiz olduğunda, elinizleişaret ederek ve "Teşekkür ederim, ...(konuşmacınınadını söyleyin) şimdi devam edebilirsiniz. Bize...anlatıyordunuz" diyerek konuşmacıya yeniden sözverin.

 Yıllardır sayısız toplantı ve konferans yönettiğim için, bu

kuralları toplantının erken bir aşamasında anında ve kararlıbir şekilde uyguladığınızda, bütün tartışma boyuncasürecek olumlu bir ortam yaratmayı başaracağınızıgüvenle söyleyebilirim. İlke, konuşmacının dinlenmehakkını vurgulamak olmalıdır. O zaman, insanlar akıllarınaestiğinde düşüncesizce söze karışmak yerine birbirlerinedikkat verecek ve nazik davranacaktır.

 2. Katkıda bulunmak isteyen herkes bir kere söz alma

olanağına sahip oluncaya kadar katılımcılar bir gündemmaddesi üzerine ancak bir kere konuşabilir. Bu kural,çekingen kişiler sözü ele geçirmek üzere inatçı kişilerleboğuşmayı göze almayacağı için, zorlayıcı kişiliklerintartışmaya egemen olup onu kendi gösteri alanınadönüştürmesine engel olur.

Page 167: Tongue Fu - Sam Horn

Bu kuralı nasıl uygulayabilirsiniz? Örneğin, eğer Marydiğerleri söz almadan ikinci kez konuşmaya başlarsa,elinizi kendisine doğru kaldırarak şöyle

deyin: Mary, senin görüşünü dinlemeyi elbette isteriz veönce müsaade edersen grubun geri kalan bölümünün bukonuda düşündüklerini öğrenelim. Evet Bob, şimdi sırasende."

Kullanılacak Sözleri kullanmayı ihmal etmeyin. Amaçkatılımcıları utandırmak değil sorumlu davranmalarınısağlamaktır. "Mary, herkes bir kere söz alıncaya kadarbeklemen gerekiyor" ya da "Mary, biliyorum bu konudaçok hassassın, ama bırak önce herkes konuşsun" demekyerine, "Mary, herkes kendi görüşünü bir kez açıklamafırsatına sahip olur olmaz, görüşünü seve sevedinleyeceğiz" diyebilirsiniz.

3. Her söz alan en çok iki dakika (ya da sizinbelirleyeceğiniz belli bir süre) konuşabilir. Bu gereksizbir kısıtlama gibi görünse de, önemli bir amaca hizmeteder. Annem bana şunu öğretmişti: "Herhangi birzamanda yapılabilecek şeyler nadiren yapılır." Birzaman sınırlaması olmazsa insanların özlü konuşmaihtiyacı hissetmesi için bir neden olmaz. Kendilerinitekrarlar, gelişigüzel konuşur ve daldan dala atlarlar, buarada dinleyiciler de zihinlerinde Tahiti'ye giderler.Elements of Style (Stilin Esasları) adlı ünlü kitaplarında,

Strunk ve White "Güçlü yazı kısa olur" diye yazıyorlar.Güçlü konuşma da kısa olur. En çok iki dakikakonuşulması sıkıcı oturumları hızlı ve üretici toplantılarhaline getirebilir.Bu kuralı yerleştirmek için bir grup üyesini saat tutmakla

görevlendirin. Görevi sürenin

Page 168: Tongue Fu - Sam Horn

bitimine on saniye kala "uyanda bulunmak" olmalıdır.Süre dolduğunda kibar ama kararlı bir          şekilde,"Önerilerin için teşekkürler, Brad" deyin, "Başka söz almakisteyen var mı?"Hoşa Gitmeyecek Şeyleri Hoşça Yapın. "Yasaların bittiği yerde Uranlık başlar"- WILLIAM PITT Bir keresinde Eğitim Bakanlığı benden yıllıkkonferanslarına başkanlık etmemi istemişti. Butoplantılarda öğrenciler, öğretmenler, idareciler vebakanlık yetkilileri bir araya gelerek kamu okullarınınsorunlarını tartışırlar.

Konferans gündeminde; özel eğitim alan engelliçocukların diğerleriyle kaynaştırılması, spor dersinekatılabilmek için gerekli asgari not ortalaması ve zorunluuyuşturucu ve seks eğitimi gibi duygu yüklü konularbulunuyordu. Günün sonunda katılımcılar birbirlerinialkışlarla uğurladılar. Konferansta bütün konularıngerektiği gibi ele alındığı ve herkesin önerilerini açıklamakiçin eşit fırsata sahip olduğu ortak görüşleriydi. Toplantıyısürükleyici somut kişisel öneriler gündeme gelmemiş deolsa, katılımcılar sürecin adil işlediğini, ortak birmutabakata ulaşıldığını ve bu sonucudestekleyebileceklerini düşünüyorlardı.

Geçmişte bu yıllık konferanslar her seferinde gürültülübir maç havasında geçerken bu kez böyle başarılı bir sonuçnasıl elde edilebilmişti? Bunun nedeni, çalışma gruplarındatartışmaların, daha oturumların başında temel kurallarıbelirleyen ve herkesin bunlara uymasını sağlayan eğitimli

Page 169: Tongue Fu - Sam Horn

medyatörler tarafından yönlendirilmesiydi. Toplantıdansonra yanıma gelen bir medyatör şunu dedi: "Biraz öncemuazzam bir iltifat aldım. En inatçı katılımcımız kapıdançıkarken beni durdurup elimi sıktı ve oturumu düzgünyönettiğim için beni şu sözlerle övdü: 'Hiç hoşagitmeyecek şeyleri bile hoşça yapıyordunuz.' "

Bu nitelendirmeyi hep beğenmişimdir. Bu kurallarıuygulamaya çalışırken bir toplantı başkanı "hoşagitmeyecek şeyleri hoşça yapmak" zorunda kalabilir..Görüşünü çoşkulu bir şekilde açıklamakta olan bir konuşmacının elinden mikrofonualmak her zaman kolay değildir. Ateşli bir tartışmayı sonaerdi-rip odak noktasını eylem planlarına kaydırmakkimilerinin tüylerini diken diken edebilir, ama sonucaulaşmak için bunu yapmak zorundasmızdır. Kurallarauyulduğunda toplantıya katılan herkes kendi hakkına saygıgösterildiğini, sadece birkaç atak kişinin arzularına boyuneğilmediğini düşünecektir.  Başkalarının Hakkına Saygı Gösterin

"Uluslar arasında olduğu gibi bireyler arasında dabarışı sağlayan şey herkesin hakkına saygılıolunmasıdır."-BENITO JUAREZ En tartışmalı konuların bile barışçı bir şekilde elealınmasını sağlamak için üç kurala daha dikkat etmekgerekir.

Page 170: Tongue Fu - Sam Horn

            Diğer katılımcıların görüşlerini reddetmek yasaktır."Böyle olmamıştı" ya da "Bu doğru değil" denmesineizin verilemez. Birisine doğru söylemediğini ya dayanlış olduğunu söylemek, onu kızdırmanın en kısayoludur. Anlaşmazlığınızı birinci tekil şahıstakonuşarak diplomatik bir şekilde ifade edin. "Ben bugörüşe katılmıyorum" ya da "Olayla ilgili benim farklıbir izlenimim var" deyin. Farkı görüyor musunuz?"Ben" diye konuştuğunuzda, karşıt görüşteki kişiyesaldırmadan kendi konumunuzu açıklayabiliyorsunuz.

            Yüksek sesle konuşulmaz. Bağırmak yasaktır. Bukural gülünç görünebilir, ama bir tartışmayı mantıklıtutmanın anahtarıdır. Stanley Horowitz şöyle diyor:"Bir sohbetin düzeyini sesi yükseltmek kadar alçaltanbaşka bir şey yoktur." Doğru söylüyor.İnsanlar ne kadar yüksek sesle konuşursa o kadar azdinleyebilir. Normal bir tonda konuşmak insanlarıntarafsız bir şekilde etkileşim içine girmesine yardımcıolur.

• Geçmişle boğuşmak yerine gelecek üzerinde odaklanın.Daha önce 9. ve 10. Bölümlerde de değinilmiş olan buçok önemli anlayışı burada bir kez daha tekrarlamaktayarar vardır. Geçmişte yapılmış olması gereken şeylere(ve niçin yapılmadığına) zaman harcamak yerine,atılması gereken adımlara ve durumun bundan böylenasıl ele alınması gerektiğine yönelin.

  Kuralları Koyun 

Page 171: Tongue Fu - Sam Horn

"insanlar melek olsaydı devlete hiçbir zaman gerekolmazdı."- JAMES MADISON Eğer insanların birbirlerine nazik davranacağına güvenduyulabilecek olsaydı hiçbir düzenlemeye gerek olmazdı.Ne yazık ki, çoğu grupta kendi başına bırakıldığındadüşüncesizce başkalarının haklarını çiğneyecek tıynette,duyarsız en az bir kişi bulunur. O nedenle, katılımcılarınkorunabilmesi için kurallar konması gereklidir.

Kırk daireli bir apartmanda oturan bir arkadaşımgeçenlerde telefonda şunları anlatıyordu: "Bizde apartmansakinlerinin yıllık toplantısı her seferinde bir karabasanadönüşür. Bazı sakinler haklı olarak katılmayı reddeder.Geçen yıl kurul başkanı toplantının kontrolünü tümdenkaybetti. Sonunda, bir yandan elindeki çekici şiddetlemasaya vururken, bir yandan da düzen sağlamak içinbağırıyordu. Komşular birbirleriyle ağız dalaşmatutuşmuştu, bir kısmı da protesto ederek salondançıkıyordu. Tam bir fiyaskoydu.

"Son gönderdiğin Tongue Fu bültenini okuduktan sonra,bunun hiç de böyle olmak zorunda olmadığını gördüm vetarafsız bir toplantı yöneticisi tutmayı önerdim. Yönetimkurulu bu öneriyi benimsedi ve sonuçta bu yılki genelkurul düzgün bir şekilde olaysız sona erdi.

"Yönetici bizleri selamladıktan sonra, dostça bir tartışmayürütebilmek için gerekli işleyiş tarzı konusundagörüşlerimizi aldı, belirlenen temel kuralları ve gündemiaçıkladıktan sonra, tartışmayı kişisel çekişmeler batağınasaplanmasına izin vermeden ilerleterek yürüttü. Her şeyiki saatte bitti. Geçen yılsa beş saat sürmüştü. Birisi çizgi

Page 172: Tongue Fu - Sam Horn

dışına çıkmaya yeltendiğinde, yönetici duvarda asılı temelkurallara işaret etmekle yetiniyor ve söz konusu kişininbireyler üzerinde yoğunlaşmak yerine yeniden gündemmaddesine dönmesine yardımcı oluyordu. Bu toplantı,geçen yılki rezaletin başlattığı olumsuz gidişi tersineçevirerek binada dostane bir birlik havası yaratmayıbaşardı."

HAYÂSIZ DAVRANIŞA KARŞIKURALLAR İÇİN EYLEM PLANI

Okul-Aile Birliği toplantısına başkanlıkediyorsunuz. Okul yönetimi kaynak yokluğunedeniyle mezuniyet törenini iptal ettiğiniaçıklamış olduğu için toplantının hararetligeçeceğini daha baştan biliyorsunuz. Toplantıyınasıl yönetirsiniz?

UNUTMANIZ GEREKEN SÖZLERKararı açıklamak üzere müdüre söz vererekbaşlarsınız. "Mezuniyet programının niçin iptaledildiğini bizlere açıklaması için ilk sözü sayınmüdürümüze vermek istiyorum."Öfkeli bir veli bağırarak müdürün sözünü keser veonu susturur."Lütfen çizgi dışına çıkmayın. Yerinize oturup herkesgibi sıranızı bekleyin."Bazı ana-babalar kendi aralarında konuşmayabaşlarlar, siz de kendi kendinizi yersiniz. 'Ne kadarkaba insanlar. Oysa fukaraya bir şans tanımalarıgerekir." KULLANMANIZ GEREKEN SÖZLER

Page 173: Tongue Fu - Sam Horn

Toplantıyı herkese hoş geldiniz diyerek açar vetemel tartışma kurallarını belirlersiniz. "Sizi buakşam burada görmekten mutluyuz. İsterseniz buönemli konuyu düzgün bir şekilde tartışabilmek içinönce bazı temel kurallar belirleyelim."  Temel kurallara atıfta bulunarak katılımcıyı nazikdavranmaya davet edersiniz. "Beyefendi, sizin dekonuşma olanağınız olacak, ama önce izin verinMüdür Bey sözlerini bitirsin."

Elinizi kaldırıp konuşmacıdan herkes susuncayakadar beklemesini rica edersiniz. "Özür dilerimMüdür Bey, herkes dikkatini toplayıncaya kadar birazbekleyelim."

  "Kelimeler tahripkâr olabilir. Birbirimize nasılhitap ediyorsak, sonunda birbirimiz hakkında daöy1e düşünürüz. Ve bunun etkisi olur."

- JEANNE KIRKPATRICK On Sekizinci Bölüm

Page 174: Tongue Fu - Sam Horn

Kavgaları YatıştırınBir kavgayı ayırmak zorunda kaldığınızda diplomatik birşekilde nasıl müdahale edebileceğinizi biliyor musunuz?

Bir keresinde Honolulu polis teşkilatına bir Tongue Fusemineri sunarken, deneyimli bir polis memurukatılımcılara ka-rı-koca kavgasına tutuşmuş çiftleri nasılyatıştırdığını anlattı. Şöyle konuştu: "Ben olay yerinevardığımda söz konusu kişiler genellikle çılgına dönmüşhaldedir. İki taraf da olayla ilgili olarak önce kendianlatımını dinlememde ısrar eder. Sinirleri gerilmiş,sabırları tükenmiş durumdadır.

"Zamanla, insanların birbirlerinin boğazına sarılmışolduğu durumda yapabileceğim en iyi şeyin not almakolduğunu gördüm. Not defterimi çıkarıp şu sihirlisözcükleri söylüyorum: 'İkinize de sıra gelecek. Şimdisayın bayan (ya da bay), önce siz buyrun. En baştanbaşlayarak ne olup bittiğini bana anlatın.' "Atıp Tutmak mı, Rapor Etmek mi?

"Tartışma bilgi değiş tokuşu; münakaşa ise duygu değiştokuşu-dur."- ROBERT OUILLEN Polis memuru sözlerini şöyle sürdürdü: "İnsanlarbirbirlerine bağırırken olumlu bir sonuca ulaşmakmümkün değildir. Oysa, olanları en baştan kronoloji çıkarırgibi anlatmak zorunda kaldıklarında, kavganın taraflarıönce durup düşünüyor, yavaşlıyor ve olaylar zinciriniyeniden kuruyorlar. Birbirlerine atıp tutmak yerine rapor

Page 175: Tongue Fu - Sam Horn

etmeye başlıyorlar. Böylece kızgın kafalar duygusal mantıkçerçevesinden uzaklaşıyor.

"Ağızlarından çıkanları bir başkasımn yazmakta olması,onları ağzı bozuk olmalarının başka insanlar tarafındannasıl algılanacağı konusunda da uyarıyor. Yakası açılmadıksözlerinin kayda geçmesinin kendi çıkarlarınaolmayacağının farkına varıyorlar. Böylece sövmeye sonvermeye yöneliyorlar.

"Not tutmak, insanları düzensiz bir şekilde konuşmak veaynı şeyi tekrar tekrar söylemekten de alıkoyuyor. Aynışeyi üçüncü kez yinelemeye kalktıklarında şöyle diyorum:'Bunu şuraya not etmiştim, daha sonra ne oldu?' Sonundaher şeyi yazdıktan sonra, kendi anlatımlarının doğrudinlenmiş olduğundan emin olmaları için, hepsinikendilerine bir kere daha okuyorum."  Aşağılanmayı Sineye Çekmeyin "Kabalık, zayıf adamın güçlü taklidi yapmasıdır."- ERIC HOFFER Atölye çalışmalarıma katılan bayanlardan biri, avukatınınkendisine, eski eşi kendisini ne zaman rahatsız etmeyeçalışırsa hemen not tutmasını önerdiğini anlattı. "Eskikocam çok ağzıbozuk birisiydi. Kendimi hep parmaklarımın ucunda yürürgibi hissederdim, ne zaman neye kızacağı hiç belliolmazdı. Kendimi savunmaya çalıştığımda daha dasaldırganlaşırdı. Ben boyun eğip istediğini yapıncaya kadarküfürlerini sürdürürdü.

Page 176: Tongue Fu - Sam Horn

"Avukatım yanımda her zaman kağıt kalembulundurmamı ve dediklerini not etmemi önerdi. Bundansonra, bana ilk saldırdığında hemen not defterimiçıkardım. 'Allanın belası, sen ne yaptığını sanıyorsun?' diyehaykırdı. Sakin bir şekilde, 'Söylediklerini yazıyorum.' 'Busaçmalığı niçin yapıyorsun?' 'Niçin dersin?' dedim veçenesi kapandı. Hezeyanlarının bu tutanaklarınınmahkemede kendisine karşı delil olarak kullanılabileceğinikavramıştı. Böylece, öfkesini benden çıkartmaktanvazgeçti."

Bu kadının durumu aslında aşırı bir örnektir, ama öyküsüsöylenenleri kaydetmenin ne kadar yararlı olduğunu gözlerönüne sermektedir. Not tutmanın sadece cezalandırmaamacıyla yapılması gerekmiyor. Not tutulması insanlara,"Söyledikleriniz size karşı kullanılabilir ve kullanılacaktır"diye hatırlatarak onları gaddarca sözler söylemektenalıkoyar ve nazik konuşmaya davet eder.

Geçenlerde havaalamnda bu tekniki kullanma fırsatımoldu. Arabamı sinyal lambaları yanar şekilde yolunkenarına çekmiş bagajımı yüklüyordum. Bir güvenlikgörevlisi yaklaştı. Görünüşünden kafasının bir şeye kızmışolduğu belliydi. Yumruğuyla kaportaya vurarak, "Bukahrolası arabayı kaldırım kenarından çek! Burada parkedemezsin" diye bağırdı. Kendisine arkadan eşimin birkaçbüyük bavulla gelmekte olduğunu, sonra hemenkalkacağımızı açıklamaya çalışırken, hiddetle gözlerinidevirerek, "Saçma!" diye püskürdü, "Levhayı görmüyormusun?"

Stresli çalışma koşullan yüzünden sabrının son sınırınakadar gerilmiş olduğunu anlıyordum, ama bu gene deböyle bir lisan kullanmasını, benimle bu tonda

Page 177: Tongue Fu - Sam Horn

konuşmasını haklı göstermezdi. Önce şaşkınlığa düştüm,sonra çantamı açıp içindenbir kalem ve bir parça kağıt aldım ve kibarca ama net birdille, "Affedersiniz, biraz önce ne demiştiniz?" diyesordum. Göz göze geldik. Bu kötü davranış örneğininamirine şikâyet edilmesinin işine gelmeyeceğini vekesinlikle haksız olduğunu fark etti. Yüz ifadesi değişti."Lütfen, bagajlarınızı yükler yüklemez bu şeridi boşaltın"dedi ve gitti.Yanlış Davranışları Belgeleyin "Eylem, umutsuzluğa kapılmanın karşı kutbudur."- JOAN BAEZ Joan Baez'in sözünü biraz değiştirerek söylersek,belgelendirme saygısızlığın karşı kutbudur.Seminerlerimizden birinde bir personel yöneticisi yasadışıya da uygunsuz davranışları kaydetmenin önemine işaretetti. "Işgörenlerimizden biri bir başkası hakkında birşikâyette bulunduğunda, saldırgan davranışın kesin tarihi,saati ve niteliği belgelenmemişse harekete geçmek zoroluyor. Çalışma arkadaşlarınızdan biri diğer elemanlara yada müşterilere kötü davrandığında bunu hemen şefinizebildirmeyin. Sizin ağzınızdan dinleneceği için öznelliğinizeverilebilir. İddialarınızı yazılı hale getirin, kimin ne zamannerede kime ne söylediğini olduğunca aynen yansıtmayaçalışın. O zaman, şefinizin araştırma yapabilmesi için elletutulur kanıtlan olacaktır."

Aynı oturumdaki bir öğretmen bunu onayladı: "Eskidençocukları yanlış bir davranışta bulunduğunda velilerinetelefon edip durumu anlatırdım. Genellikle çocuklannı

Page 178: Tongue Fu - Sam Horn

savunur ve on-lan haksız yere suçladığım gerekçesiylebana kızarlardı. Şimdi öğrencilerimden biri terbiyesizlikettiğinde olanlan aynntı-h şekilde bir kağıda yazıp velisinegöstermesi için yanma veriyorum. Not, olan bitenin nesnelbir dökümü oluyor ve velilerin benimle dalaşmak içinbahane aramak yerine somut olgulara yönelmesineyardımcı oluyor."

"KAVGALARI YATIŞTIRMAK İÇİN EYLEM PLANI"Yolda arabanızla giderken iki aracın karıştığı birkazaya tanık oluyorsunuz. Yardıma ihtiyacı olanbirisi var mı, diye bakmak için yavaşlıyorsunuz vetarafların ikisinin de komşunuz olduğunugörüyorsunuz. Birbirlerine edebe aykırı şeylersöylüyorlar. Ağız kavgasının yumruklaşmayadönüşmesini önlemek için hemen arabanızdaniniyorsunuz. Bu durumda ne yaparsınız?

UNUTMANIZ GEREKEN SÖZLERMantıklarına hitap ederek onları yatıştırmayaçalışırsınız. "Hey, lütfen buna bir son verin. Bağırıpçağırmanız sadece durumu daha da kötüleştirir."Birbirlerini suçlamaya ve lanet okumaya devamederler. "Kahrolası ağızlarınızı kapatır mısınız?Küfredip durmak sadece işi daha da zorlaştırır."Komşularınız her seferinde seslerini daha dayükselterek aynı sözleri tekrar edip dururlar."Cari, kabahatin Dan da olduğunu onuncu defadırsöylüyorsun." KULLANMANIZ GEREKEN SÖZLER

Page 179: Tongue Fu - Sam Horn

Not tutmaya başlayarak didişmelerinidurdurursunuz. "İkiniz    de konuşacaksınız. Şimdi,Cari sen başla ve olanları bana anlat."

Düşmanca sözlerinin kayda geçmesiniistemeyecekleri için, kendilerinden söyledikleriniaçıklamalarını istersiniz. "Dan, ne demiştin, bir dahatekrarlar mısın? Doğru not ettiğimden emin olmakistiyorum."

Aynı enformasyonu defalarca tekrarlamalarınıönlemek için notlarınızdan yararlanırsınız. "Tamam,bunu daha önce şuraya yazmıştım. Peki, sonra ne oldu?

 "Önyargı ne demektir? Önyargı; mantığa dayalı olmayanbir görüş, kanıtlar dinlenmeden verilmiş bir hüküm, ilkne zaman oluştuğunu bilemediğiniz bir duygudur."

- CARRIE CHAPMAN CATT 

On Dokuzuncu Bölüm

Page 180: Tongue Fu - Sam Horn

AçıkBirKafaylaYaklaşınKendisini görür görmez kafanızı hemen öbür yanaçevirmenize neden olacak kadar sevimsiz birisini tanıyormusunuz? Hayatınızda, sadece adlarının geçmesi bilegözünüzde olumsuz bir imajın canlanmasına yeten,kendileriyle anlaşması olanaksız kişiler var mı?

Aşağıdaki örnek, insanlar birbirlerine önyargılıyaklaştığında ne olduğunu göstermektedir. LaurenceOlivier, Akademi Ödüllerinde bir onur ödülü aldığındaparlak bir teşekkür konuşması yapmıştı. En azındansalondaki dinleyicilerin çoğu bunun parlak bir konuşmaolduğunu düşünüyordu. Televizyon kameraları Olivier'insözlerinin duygulandırdığı gözü yaşlı insanlarıgösteriyordu.

Ardından, bir sonraki ödül sahibi Jon Voight, Olivier'ekonuşmasından dolayı iltifat etti. Olivier itiraz ederek,konuşmasının hiç de anlamlı olmadığını söyledi, söylemekistediklerinin çoğunu unutmuştu. Voight bunu kabuletmeye yanaşmayarak konuşmanın harika olduğu üzerinde ısrar etti. Dahasonra Olivier'in konuşmasını yeniden videodaizlediklerinde, Voight da konuşmanın hiç de o kadarmükemmel olmadığını gördü.

Bu nasıl olmuştu? Eğer Voight ve öbür dinleyicilergerçekten dinliyor olsalardı, başlarını kaşıyarak Olivier'inneler söylediğine şaşırırlardı. Ama dinlemiyorlardı.Olivier'e ilişkin bir önyargıları vardı ve üslubu onlarıbüyülemişti.  

Page 181: Tongue Fu - Sam Horn

Hüküm Vermeyin

"Birçok insan düşündüğünü sanar, aslında yaptıklarısadece önyargılarını yeniden düzenlemektir."- WILLIAM JAMES İnsanlar hakkında; görünüşlerine, usullerine, kendileriyleyaşadığımız deneyimlere ve o tür insanlara ilişkinönkabullere dayalı olarak hüküm verme eğiliminde oluruz.Bu doğal eğilimi aşmak iletişimin en güç yanlarındanbiridir. Olivier'le ilgili öykünün de gösterdiği gibi, insanlarkendilerini konuşmakta olan kişinin şahsiyeti (olumlu yada olumsuz) tarafından etkilenmeye açık tutarlarsa, kişiningerçekte ne söylediğine dikkat etmezler. BenjaminFranklin'in şu bilgece sözlerini hatırlayalım: "Barış ve huzuriçinde yaşamak isteyen, ne bütün bildiklerini söyler, ne debütün gördükleri hakkında hüküm verir."

Bir yönetici hüküm verme tuzağına nasıl düştüğünü şöyleanlattı: "Kendimi suçlu görüyorum. Elemanlarıma hep;Sorun Üretici, Problemli Çocuk, Sulu Göz, Cadı gibi adlartakardım. Sorun Üretici odama geldiğinde hemen kavgaetmeye hazırlanırdım. Telefon eden Problemli Çocuksa,gene hangi felaketle karşılaşacağımı düşünürdüm. Şimdi,insanların üstüne bu şekilde çizgi çekmenin doğruolmadığını anlıyorum, ama ben de bu adları havadabulmadım, bunları hak ediyorlardı. Bu tutumusürdürmemin önüne nasıl geçebilirim?"Onlara Bir Şans Tanıyın

"Görüşlerini hiç değiştirmeyen, yanlışlarını hiçdüzeltmeyen, yarın bugünden daha bilge olacakdeğildir"

Page 182: Tongue Fu - Sam Horn

- TYRONE EDWARDS Edna Ferber, "Kapalı bir akıl ölmekte olan bir akıldır"derken bu fikri değişik bir biçimde dile getiriyordu. Herduruma kapalı değil açık bir kafayla yaklaşın. Karşınızdakikişinin ne demek istediğini, o sözlerini bitirinceye kadarbilemeyeceğinizi kabul edin. Bir hüküm vermedensözlerini tamamlamasını bekleyin.

Bunu nasıl yapabilirsiniz? Şu dört sözcüğü aklınızdan hiççıkarmayın: "Onlara bir şans tanıyın." Kendisindenhoşlanmadığınız için birisine kapandığınızı hissettiğinizdehemen bu dört kelimelik sözü hatırlarsanız, o kişi hakkındahatalı değil kesin sonuçlara varabilirsiniz.

Sorun çıkaranları zihninizden silmek yerine açık birkafayla dinleyin. Sizi şaşırtabilir ve beklenmedik şekildehareket edebilirler. Eğer onlara bir şans tanımazsanız bufarklı davranışa tanık olamazsınız. Eğer Sulu Gözgerçekten sızlanıp duruyorsa, bu kişinin fikirlerini dahabaştan reddetmek yerine, getirdiği yorumlara içkinerdemlerine dayalı yanıtlar verebilirsiniz.

Seminerlerimizden birinde, bir bayan ağlamaklı bir sesleşunu sordu: "Bunun mantıklı olduğunu biliyorum, ama benyirmi beş yıldır aynı adamla evliyim. Onlara kaç kere şanstanımamız gerekiyor?" Herkes gülmeye başladı; o şöyledevam etti: "Kocam akşam işten geldiğinde kendisinegününün nasıl geçtiğini sorarım. Ama on saniyegeçmeden, 'İşte gene aynı şeyler' ya da 'Benim bunukaçıncı dinleyişim?' diye düşünmeye başlarım."

"Pollyanna rolü" oynayıp insanlara sonsuza kadar şanstanımanızı önerecek değilim. Bu kadının kocasının benzerşikâ

Page 183: Tongue Fu - Sam Horn

yet nakaratlarını defalarca dinlemiş olduğu herhaldedoğrudur. Kendisine sorması gereken, her somut olaydaeşini yeni bir kulakla dinleyebilecek kadar ilgi ve enerjitoplayıp toplayama-yacağı ya da bunu yapmasının gerekliolup olmadığıdır. Bazı günler bunu yapması gerekli olabilir,bazı günler de olmayabilir. Bazı günler kocasının işiyle ilgilisövgülerine fazla kulak asmayabilir. Ama bazı günler eşiözellikle yılgın düşmüş olabilir, o zaman kendisinisevecenlikle dinleyebilir. Kadın kendisine, "Böyle birdurumda ben kendimi nasıl hissederdim?" diye soraraksabırsızlığını yenebilir ve kocasına bir kez daha kulakverme gücünü kendisinde bulabilir.  

Nitelendirmelerinizi Gevşetin "İnsan ne kadar çok hüküm verirse o kadar az sever."-HONORÉ DE BALZAC Bir öğretmen bir keresinde Balzac'm bu sözünü masasınınarkasına asacağını söyledi. "Bu yıl sınıfımda yirmi beşçocuk var ve bunlardan birine bu kez gerçekten haksızlıkettim. Joey, sık sık dersi bozan, arkadaşlarına sataşan,ödevlerini genellikle eksik yapan ve nadiren ders dinleyenbir çocuktur. Bu kadar zamanımı aldığı için ona çokkızıyordum.

"Sonra, haftalık öğretmenler toplantılarının birinde okulhemşiremiz bize hiperaktif dikkat yoğunlaştırmadüzensizliğinin ne demek olduğunu açıklayan bir filmgösterdi. Film hiperaktif bir kişinin bakış açısındançekilmişti ve ben ilk kez Joey'nin 'dünyasını' anladım.

Page 184: Tongue Fu - Sam Horn

y yOnun yerinde olmanın, kelimenin gerçek anlamındadurdurmanın mümkün olmadığı kadar çok enerjiye sahipolmanın ne demek olduğunu kavradım. Çevreye karşı,kendisini sürekli bir ses ve ışık bombardımanı altındahissedecek kadar aşırı duyarlı oduğunu gördüm. Altı saatokulda kalmanın ne anlama geldiğini onun gözünden izledikten sonra, Joey'i başka bir gözle görmeye başladım.Dersi bozmasının nedenini artık yaramazlık değilhormonal bir olay olarak nitelendiriyor ve onu çok dahakolay kabul edebiliyordum."  Sevgi mi, Nitelendirme mi?

"Hoşgörü, başkalarının inanç, uygulama vealışkanlıklarını, onları mutlaka paylaşmaya da kabuletme gereği olmadan, anlamak için gösterilen olumluve nazik çabadır."- JOSHUA LIEBMAN Etnik düşünce kalıpları özellikle zehirleyicidir, çünkü butür önkabullere sahip insanlar duydukları her şeyiönyargılarına uyacak ve bunları destekleyecek şekildeçarpıtırlar. Kari Men-ninger'e göre, "Korkular bizeöğretilmiştir, istersek onlardan kurtulmayı daöğrenebiliriz." Eğer önyargıların çocukluğunuzda sizeöğretilmiş olduğunu bilirseniz, isterseniz onlardankurtulmayı da kendinize öğretebilirsiniz, insanların sizeanlattıklarını aktif bir şekilde dinleyin ve sonuçlarınızı eskitutumlara ve aceleci ilk izlenimlere değil, onlarınsöylediklerine dayandırın.

Page 185: Tongue Fu - Sam Horn

Genç bir bayan bir keresinde şu dokunaklı öyküyüanlattı: "Kırsal bir kasabadan bir üniversite kentinegelmiştim. Oda arkadaşım, kendi deyimiyle kuş uçmazkervan geçmez bir bölgeden geldiğimi duyunca, benikanatları altına almaya karar verdi. Beni okuldaki bellietnik gruplar konusunda uyardı ve onlarla ilişkikurmamamı söyledi. Lisede klarnet çalardım ve okulbandosuna girmek istiyordum, ama oda arkadaşımbandocuları işe yaramazlar sürüsü olarak nitelendiriyordu.

"Saf olduğum için fazla bir seçeneğim yoktu, onundediklerini harfiyen kabul ettim. Benden bir sınıf yüksekolduğu için her şeyi daha iyi bildiğini düşünüyordum, ilkyarıyıl onun grubuyla arkadaşlık ettim ve pişman oldum.Hep insanlarlaalay ediyorlardı. Güvenilmez ya da işe yaramaz olmaklaitham ettikleri insanlar hakkında söyledikleri şeylerin dahaçok kendileri hakkında bir fikir verdiğini öğrenmem içinbirkaç ay geçmesi gerekti.

"Sonunda dar görüşlü tutumlarından bıktım ve kendiyoluma gittim. İkinci yarıyılda bandoya katıldım ve busayede geçit törenlerine ve futbol maçlarındaki devre arasışovlara katılmak üzere bütün ülkeyi dolaştım. Odaarkadaşımın uyardığı etnik gruptan olan birinci klarnetçien iyi arkadaşım oldu, kendisiyle hâlâ görüşüyoruz. İlkbaştaki grubun ilginç inançlarına takılıp kalsaydım o dörtyıl herhalde cehenneme dönerdi. Çok önemli bir dersaldım. İnsanlar hakkında kendi fikrimi kendim oluşturuyor,bunu benim adıma başkalarının yapmasına izinvermiyorum."

"Zindanların en kötüsü kapalı bir kalptir" demişti Papa II.John Paul. Hapislik bir kapatılma, tutsaklık durumudur.

Page 186: Tongue Fu - Sam Horn

Başkaları onlar hakkında iyi şeyler söylemediği içinhayatınızdan sildiğiniz insanlar hiç oldu mu? Bu adil birşey mi? Kendisini yakından tanımadığınız birisinin değerliolup olmadığı sonucuna nasıl varabilirsiniz? Kalıp veönyargılara takılıp kalbinizi ve aklıma insanlarakapatmayın. Eğer amacınız insanları nitelendirmek değilde sevmekse, onlara bir şans tanıyın.

AÇIK BİR KAFAYLA YAKLAŞMAK İÇİN EYLEMPLANI

Altmış yaşındaki dul babanız yeniden evlenmiş vesiz üvey annenizle ilk kez karşılaşacaksınız.Kızkardeşiniz babanızın yeni eşiyle daha öncetanışmış ve kendisinden hoşlanmamış. Kadının çokbencil ve asalak olduğunu söylüyor. Bu ilkkarşılaşmada nasıl davranırsınız?

UNUTMANIZ GEREKEN SÖZLERKadını hiç görmeden kızkardeşinizin görüşünübenimsersiniz."Babam böyle birisiyle niçin evlendi?"Gözünüze çarpan ilk şey, babanızın kolunu bir dahahiç bırak-mayacakmış gibi tuttuğu olur. "Kardeşimhaklı galiba, babamın koluna nasıl da yapışmış."Söylediği ve yaptığı her şeyi önkabullerinizeuydurmaya çalışırsınız."Babam bu kadını nereden buldu? Bu, onun attığı heradıma karışacak." KULLANMANIZ GEREKEN SÖZLERKendisini daha hiç görmeden üvey annenizidefterden silmenin adil olmayacağını

Page 187: Tongue Fu - Sam Horn

düşünürsünüz."Bir süre birlikte olmadan herhangi bir hükümvermekten uzak duracağım." Kendilerine yaklaşıp babanızın kendisine eş olarakseçtiği kadını içtenlikle selamlarsınız. "Kendisine birşans tanıyacağım. Kendisini tanımadan nasıl birisiolduğunu bilemem." Kafanızı açık tutarak sonuçlara erdem temelindevarabilirsiniz. "Birlikte çok mutlu görünüyorlar.Babamın kendisini sevdiği aşikâr olan birisini bulmuşolduğuna seviniyorum."

"Çatışma kontrol uğruna verilen birmücadeledir." - TONGUE FU DÜŞÜNCESİ

    

Yirminci Bölüm

Page 188: Tongue Fu - Sam Horn

KontrolüPaylaşınKontrol mücadelelerini nasıl aşabileceğinizi bilmek istermisiniz?

Kontrolü ele almak yerine paylaşmak fikriyle beni ilktanıştıran akıllı bir taksi şoförü oldu. Waikiki'dekiseminerimiz geç saatte sona ermiş ve Maui'ye dönüşuçağına yetişmek için sadece bir saatim kalmıştı. Hemenbir taksiye atlatıp sürücüye acelem olduğunu söyledim.Civarı benden çok daha iyi bildiği aşikârdı. Ama dönüpsaygılı bir şekilde bana sordu: "Anayoldan da Nimitzotoyolundan da gidebiliriz. Hangisini tercih edersiniz?"

"En çabuk hangisinden gidebiliriz?" diye sordum. Başınıkibarca sallayarak, "Siz seçeceksiniz" dedi. Birini tercihettim ve yola çıktık. Kararı niçin benim vermemi istediğinimerak etmiştim., Bunu kendisine sordum.Şöyle açıkladı: "İnsanların acelesi olduğunda güzergâhı benim seçmemin yanlış olduğunu öğrendim. Yolcular trafiketakılıp geç kaldıklarında, bunun benim yüzümdenolduğunu düşünüp bana kızıyorlar. Eğer hangi yoldangideceğimizi yolcu seçerse ve herhangi bir nedenden geçkalırsak, beni suçlamak yerine sorumluluğu ister istemezkendileri üstleniyor."  

Seçenekleri Koyun ve Karar Almalarını İsteyin

"Bir kararı destekleyip desteklemeyeceğimiz bizimadımıza mı, yoksa bizimle birlikte mi alındığıyla çokilgilidir."-TONGUEFU DÜŞÜNCESİ

Page 189: Tongue Fu - Sam Horn

 Bugünden itibaren, başkalarını da ilgilendiren önemli birkarar almak zorunda olduğunuzda, bunu tek başınızasonuçlandırıp bir oldu bitti halinde sunmayın. Böyleyaparsanız, başka bir seçenek olmasa bile, etkilenecekinsanlar karşı çıkacaktır. Niçin? Çünkü kendileriyle birliktedeğil, kendilerine rağmen yapılmaktadır.

Bunun yerine, her ikisi de aynı şekilde kabul edilebilirolan iki farklı seçenek saptayın, gruba her ikisini de sununve bir karar almalarını isteyin, ilgili kişiler kendileri almışolduğu için karardan çok daha mutlu olacaklardır.

İşiniz halkla ilişkilerle ilgiliyse, bu tekniki hiç akıldançıkarmayın. Müşterilere ne yapmaları gerektiğini söylemekyerine, onlara iki seçenek sunun ve hangisini tercihettiklerini sorun. "Gelecek Pazartesi saat birden önce birrandevu vermemiz mümkün değil" demek yerine, "SizePazartesi saat bir ya da üç için bir randevu verebiliriz.Hangisini tercih edersiniz?" diye sorun. "Konser iptaledildiği için paranızı geri ödemek zorundayız" demekyerine, "Paranızı geri mi ödeyelim, yoksa bu hakkınızısonbahar konserleri dizisinde kullanmayı mı tercihedersiniz?" diyebilirsiniz. İnsanlara tercihte bulunmaolanağı vermeniz kendi adımlarının sorumluluğunuüstlenmelerini mümkün kılar ve gelişmeden daha büyükbir tatmin elde etmelerini sağlar.  

İnsanları Sürecin Bir Parçası Haline Getirin

"İnsanlar, başkalarının bulmuş olduğu nedenlereoranla kendi keşfettikleri nedenlerden daha çok ikna

Page 190: Tongue Fu - Sam Horn

olurlar."- BLAISE PASCAL Bir seminer grubunda bu kontrol konusu tartışılıyordu. Birbey, siz grubun çıkarına davranıyor bile olsanız, insanların,kendilerini dışlanmış hissedecekleri için liderliğinizi takdiretmeyeceği ve karar alma sürecine katkıda bulunmaolanağına sahip olmadıkları için muhtemelen ayakdireyecekleri düşüncesinden özellikle etkilenmişebenziyordu.

Şöyle dedi: "Bunu geçen yıl bilmiş olmayı çok isterdim.Büyük oğlum sonbaharda üniversiteye başlayacaktı ve bende, hep sözünü edegeldiğimiz uzun bir tatil gezisineçıkacaksak bunu ancak bu yaz yapabiliriz, diye düşündüm.Karayolları haritasını önüme serip Amerika'daki bütün gezigüzergâhlarını inceleyip seyahat programımızı belirlemekve gerekli rezervasyonları yaptırmak için saatlerimiharcadım.

"Sonunda büyük gün geldi. Karavanımıza atlayıpKaliforniya'dan yola çıktık. Daha on kilometre gitmemiştikki, küçük kızım, 'Disneyland'e ne zaman gideceğiz,babacığım?' dedi. Kendisine gitmeyeceğimizi, çünkütemmuzda çok kalabalık olduğunu, saatlerce kuyrukbekleyemeyeceğimizi anlattım.

"İnanamadı, 'Disneyland'e yarım saat mesafedeyiz vegitmeyeceğiz?' Kendisine, iki gün sonra Büyük Kanyon'daolmamız gerektiğini, bu yüzden şimdi zamankaybedemeyeceğimizi söyledim. Tahmin edebileceğinizgibi, bu karar hiç hoşuna gitmemişti, bütün günhomurdandı durdu."Öyküsünü şöyle sürdürdü: "Hiç Los Angeles'den doğu

Page 191: Tongue Fu - Sam Horn

tarafından çıktığınız oldu mu? Gözünüzün görebildiği heryer kızgın çölden ibarettir, eriyen asfaltın üzerinde sıcakhava dalgaları titreşir. Bütün arzumuz bir an önce kampyerine varıp yüzme havuzunun sularına dalıp serinlemekti.On iki saat yolculuktan sonra nihayet kamp yerinevardığımızda, kaydımızı yaptırıp hemen havuza koştuk...ve bir de ne gördük: Havuzun dibi çatlamış ve içinde birdamla su kalmamıştı!

Sonunda Büyük Kanyon'a vardığımızda büyük arabamızıpark edecek bir yer bulamadık. Her tarafı dolaşıp park yeriaradım, sonunda canıma tak etti ve ben de arabayı yolunkenarına bıraktım. O an çekip çekmeyecekleri umurumdabile değildi. Onların olsundu!

"Yürüyerek kanyonun kenarına gittik. Küçük kızım büyükyanğa bir göz attıktan sonra dönüp bana baktı. Yüzünden,'Bunun için mi Disneyland'e gitmedik?' sorusunu okumakzor değildi."Eğlenebiliyor muyuz? "Başka birisinin başına geldiği sürece her şeyeğlencelidir."- WILL ROGERS Baba, tatil öyküsünü anlatmayı şöyle sürdürdü: "O andansonra her şey ters gitmeye başladı. Ertesi gün arkakoltuktan duyduğum tek şey sürekli şikâyetlerdi: 'Nezaman varacağız?' 'Daha ne kadar gideceğiz?' Beni takdiretmediklerini, bana kızdıklarını hissediyordum. Oysatatilimizi planlamak için ben saatlerimi harcamıştım.Birlikte eğlenebilmek için üç hafta işten ayrılmıştım.

Page 192: Tongue Fu - Sam Horn

Sonunda dayanamayıp, karayolları haritasını alıp ikiyekatlayıp havaya fırlattım. 'Ben vazgeçiyorum, alın tatilikendiniz planlayın.'

"Sonra gerçekten de öyle yaptık. Günleri paylaştık. Birgün kızımın, bir gün oğlumun, bir gün karımın, bir gün debenimoldu. Herkes kendi gününde, akşam saat yediden öncevarmamız ve önceden saptanan miktarda paraharcamamız koşuluyla, nereye isterse hepimizi orayagötürebilecekti. Eğer birimiz o günü uyuyarak geçirmekisterse, herkes uyuyacaktı. Eğer yolda giderken bir canlıyılan şovunu izlemek isterse, durup hepimiz izleyecektik.

"Biliyor musunuz? Bu tatilde aile olarak birliktehayatımızın en güzel zamanını geçirdik. Geç de olsatatillerden niye zevk almadıklarını öğrenmiştim. Çünkükendi tatillerine değil, benim tatilime çıkıyorlardı."

Bu beyin öyküsünü birçok kez anlattım ve bir tepkialmadığım hiç olmadı. Aynı şey birçok insanın başındangeçmiş. Bir seferinde, gene bu öyküyü canlandırırken, birbayan kızgın bir tonla söze girdi: "Bizim ailemiz de işte tamböyleydi. Aynı şeyi biz de yaşadık. Babamız NewEngland'da gezip güz yapraklarını seyretmemiz için birkaravan kiralamıştı. Babamın şanssızlığına, arabada birtelevizyon da vardı ve General Hospital dizisindeki Luke ileLaura'nm düğünü bizim açımızdan ağaç kümelerinden çokdaha ilginçti. Babamın ön koltuktan arkaya dönüp, 'İki binpapeli ben bu uyduruk dizileri sey-redesiniz diyesaymadım, şimdi o aleti kapatın ve gelip yapraklara bakın'diye bağırmasını hiç unutmayacağım."

Bu öykülerdeki ebeveynler gibi, sizin de, bir şeyiörgütlemek için bir sürü zaman ve çaba harcadıktan sonra

Page 193: Tongue Fu - Sam Horn

teşekkür yerine sadece şikâyet ve sızlanmalarlakarşılaştığınız hiç oldu mu? Eğer durumun kontrolünükendileri değil de siz elinizde tutuyorsanız, insanlargenellikle şükran duymayacaktır. Eğer kontrolü eldetutmak yerine paylaşmayı öğrenebilirseniz, o zaman bununkendi tatilleri olduğunu düşüneceklerdir.

Bir durumun sorumluluğunu taşımanız bütün kararlarıkendinizin alması gerektiği anlamına gelmez. Anlaşmazlıkkonularını çözüme ulaştırmak için durumu araştırın, adililkeler belirleyin, mantıklı seçenekler sunun ve ilgilikişilerin karan almasını sağlayın. Nihai sonuç bazılarınınhoşuna gitmeyebilir, ama kararı ortaya çıkaran sürecin birparçası olmuş oldukları için, onu kabul etmeye daha istekliolacaklardır. Mevcut koşullarda bunun mümkün olan en iyikarar olduğunu kendi gözleriyle göreceklerdir.Kontrolü Vermek ve Almak

"Hepimiz beklenmedik bir karşüaşmada üstte kalmayaçalışırız. Öteki kişiye galebe çalmayı başarır ve bizimgörüşümüz egemen olursa, kendimizi güçlü hisseder vepsikolojik bir üstünlük duygusu yaşarız."- JAMES REDFIELD İkili ilişkilerde öteki kişinin üstüne çıkma dürtüsüne, buyıkıcı arzuya karşı uyanık olun. Başka birisinin zararınaelde edebileceğiniz herhangi bir psikolojik üstünlüğüntamamen geçici olduğunu hiçbir zaman aklınızdançıkarmayın. Odetta'nm dediği gibi, "Kendimizi ne kadar iyihissedersek, uzun görünmek için başkalarının tepesinevurmaya o kadar az ihtiyaç duyarız." Bunun tersi dedoğrudur. Başkalarına vurmak yerine onlara yardımcı

Page 194: Tongue Fu - Sam Horn

olmaya ne kadar çok çalışırsanız, kendinizi o kadar iyihissedersiniz.

Öteki insanları rakip değil ortak ve yoldaş olarak görün.Klasik tarzda tepeden bakarak iletişim kurmak yerine,işbirlikçi çözümler arayın. Öteki insanlara galebe çalmayaçalışmak yerine, kendinizi herkesin kazançlı çıkacağısonuç ve durumlar yaratmaya adayın. Bertrand Russell'ındediği gibi, "Ya birlikte var olacağız ya da hiç varolmayacağız."

Seminerlerimin birinde bir borsa brokeri söz alıp şunlarıanlattı: "Ben buna inanıyorum, ama çevremdeki insanlarbunu kesinlikle kabul etmiyor, işletmecilik okullanndaşirket merdiveninin tepesine tırmanma konusundaöğretilenlerin ışığında, sizin anlattıklarınız boş laftanibarettir. Finans sektörü son derece rekabetçidir. Benimçalıştığım firma bir kurtlar sofrasidir. Üretmezseniz kendinizi kapının önünde bulursunuz.Hepimiz aynı müşteriler ve aynı promosyonlar için rekabetediyoruz. Bir yerde, Wall Street filmindeki "Hırs iyidir"diyen o Gordon Gecko gibi olmak zorundasınız.

Aynı seminerdeki bir kadın söze katılarak, "Ben de aynışekilde düşünüyorum" dedi, "Eğer başkaları bizi kontroletmeye çalışıyorsa elimizden ne gelebilir? Biz herkesinkazançlı çıkacağı hayatlar yaşamak isterken, çevremizdekiinsanlar aynı ilkeleri benimsemiyorsa ne yapabiliriz?"

Bu kitabın dördüncü kısmı bu konulan ele alıyor.Başkaları kaba ve rekabetçi davranırken sizin kibar veişbirlikçi olmayı nasıl sürdürebileceğiniz ve nasıl kendiadınıza ayağa kalkıp hayır diyebileceğiniz üzerindeduruyor. Etrafınızdakiler tersini yaparken değerlere dayalıbir yaşamı nasıl sürdürebileceğinizi öğreneceksiniz.

Page 195: Tongue Fu - Sam Horn

KONTROLÜ PAYLAŞMAK İÇİN EYLEM PLANIBir arkadaşınızla birlikte hafta sonunda kayakkaymak için dağa çıkıyorsunuz. Sizden çok daha iyikayıyor ve hemen zor eğimlere yöneliyor. Zordönüşleri başarabilmek için daha çok çalışmanızgerektiğini biliyorsunuz, ama arkadaşınız sizikendisine eşlik etmeye zorluyor. Bu işin içindennasıl çıkarsınız?

UNUTMANIZ GEREKEN SÖZLERDuruma hâkim olmaya çalışmasını takdiretmezsiniz. 'Mark, beni hazır olmadığım bir şeyiyapmaya zorlayamazsın."Mark, ödlekliğe son vermenizi, size dikkatedeceğini söylüyor. "Endişe edecek bir şey olmadığınınasıl iddia edebilirsin? Yukarıdaki dev gibi yarıklarıgörmüyor musun?"Arkadaşınız, soruna bir ya hep ya hiç durumuolarak bakmaya devam ediyor."Bana huzursuzluk verecek bir şeyi yapmaya zorlamabeni. O kadar yolu bütün günümü seninle kavgaetmekle geçirmek için gelmedim." KULLANMANIZ GEREKEN SÖZLERDurumu her ikinizin de kazançlı çıkacağı bir şekildeyönlendirebileceğinizi bilirsiniz. "Gel, bu işikaymaktan ikimizin de zevk alacağı bir şekilde nasılhalledebileceğimize bakalım." Her ikinize de bir miktar kontrol sağlayacak birçözüm ararsınız.

Page 196: Tongue Fu - Sam Horn

"Senin alçak tepelerde kaymamak istemen ne kadaranlaşılır bir şeyse, benim de bacağımı kırmakistememem o kadar anlaşılır değil mi?"' Her ikinizin de arzu ettiğini elde edebilmesi içinseçenekler sunarsınız."İstersen sen karşıdaki yüksek tepelere bir gözatarken, ben de kolay eğimlerde biraz çalışayım.İntihalarımızı yemekte değiş tokuş ederiz."

Dördüncü Kısım

Page 197: Tongue Fu - Sam Horn

İstediğinizi, İhtiyaçDuyduğunuzu ve HakEttiğiniziFazlasıylaEldeEdin

 "Hayatta öğrenmesi en zor şey, hangi köprüden geçmekhangi köprüyü yakmak gerektiğine karar verebilmektir."

- DAVID RUSSELL Yirmi Birinci Bölüm

Page 198: Tongue Fu - Sam Horn

MuharebeleriniziKendinizSeçinBir şeyin, açığa çıkarmak gerekecek kadar önemli olupolmadığına nasıl karar verebilirsiniz? Ne zaman kapalıtutmak, ne zaman açığa çıkarmak gerektiğini nasılbilebilirsiniz?

Karşı karşıya gelmek ya da gelmemek, işte bütün meselebundadır. Birisini sadece size karşı davranışındanhoşlanmadığınızda karşınıza almak zekice bir yaklaşımdeğildir. Zekice olan, birisini karşınıza almadan önce bununbütün olası sonuçlarını gözden geçirmektir.

Büyük bir tıbbi grubun hasta bakım müdürü olan dostumTherese ancak kırk yaşma geldiğinde hamile kalabildi.Sorunlu bir dokuz ay geçirdi ve bunun son üç ayında evdeyatmak zorunda kaldı. Sağlıklı bir oğlan çocuğu dünyayagetirdi, ama yeniden işe başlayabilmesi için görece uzunbir istirahat dönemi geçirmesi gerekti, işvereni doğum iznikonusunda cömert davrandı ve hem yerini açık tuttu, hemde işe gelmediği aylar için de maaşını ödedi.

İşe başladıktan bir süre sonra, Therese bir rastlantısonucu maaşının öteki bölüm şeflerine oranla yılda 10 bindolar daha düşük olduğunu öğrendi. Yetenekleri,sorumlulukları ve kıdemi ötekilerden daha aşağı olmadığıiçin, bu farkın adil olmadığını düşünüyordu. Bu rahatsızedici olguyu öğrenmiş olduğu günlerde kendisini ziyaretegitmiştim. Ertesi gün genel müdürle bu sorunu görüşmekve bu haksızlığın giderilmesini talep etmek niyetindeydi.

Kendisine tek bir soru sordum: "Therese, bu iyi birzamanlama mı?" Duruma bu açıdan baktığında,işvereninin son aylarda kendisine birçok ödün vermişolduğunu hatırladı. Odasına girip maaş sorununu

Page 199: Tongue Fu - Sam Horn

gündeme getirseydi, şefi muhtemelen artışı onaylayacakbir ruh hali içerisinde olmayacak, daha çok, "Sen işeyaramaktan çok sorun çıkarıyorsun" deme eğilimindebulunacaktı.

Therese, buna öfkelenmek yerine, birkaç ay örnek bir işperformansı göstererek kendi değerini firmasınakanıtlamaya karar verdi. Bunu başardıktan sonra,kendisiyle maaş konusunu konuştuğunda genel müdürtalebine muhtemelen daha olumlu bir açıdan yaklaşacaktı.Riskleri Hesaplayın

"Tanrı bize; değiştirilmesi mümkün olmayan şeylerisükûnetle kabul etme inayetini, değiştirilmesi gerekenşeyleri değiştirme cesaretini ve ikisini birbirinden ayırtedebilme bilgeliğini bağışlamıştır"- REINHOLD NIEBUHR Canımzı sıkan bir kişiyi ya da durumu düşünün. AşağıdakiMuharebelerinizi Kendiniz Seçin ölçütlerini kullanarak,buna karşı çıkmanın akıllıca mı, yoksa riskli mi olduğunakarar verin. Kendinize şunları sorun:1.            Bu sıradan bir olay mı? Belki tezgâhtarın biri sizetatlım diye hitap etmiştir ve siz de bundanhoşlanmamış-smızdır. Kendinize sorun: "Bu kişiyihayatta bir daha görecek miyim?" Açık ki, bu konudünya barışını tehdit edecek değildir. Aldırmadanyürüyüp geçebilirsiniz.

2.            Bu direngen bir rahatsızlık mı? Ya aynı işyerindebirlikte çalıştığınız bir tezgâhtar size günde yirmi keretatlım diye hitap ediyorsa? Şimdi çıta daha yükselmiştir.Bu bir kerelik kızgınlık değildir. İş bu noktaya

Page 200: Tongue Fu - Sam Horn

vardığında söz konusu kişiyle bir görüşmekte yararvardır.

3.       Olayını tarihsel arkaplanı nedir! Hafifletici sebeplerideğerlendirin. Belki siz işe daha yeni girmişken, sizetatlım diye hitap eden kişi yirmi yıllık bir elemandır.Belki son zamanlarda başka konularda şikâyetçi olarakhoşgörü kredinizi doldurmuşsunuzdur. Bu durumdansizden başka rahatsız olan kimse var mı?

4.            Davranış kasıtlı mı, yoksa masum mu? Bunu sizikarşısına almak için kasıtlı olarak mı yaptığınıdüşünüyorsunuz, yoksa bu şefkatli bir muhabbet ifadesimi?

5.            Bu durum değişebilir mi? Kişi davranışınıdeğiştirebilecek durumda mı? Size değişik davranmayaaçık mı? Belki de, bu kişi size kendi adınızla hitapedebilirdi (zaten adınız yakanızda asılı), ama bütünyetişkin yaşamı boyunca kadınlara hep tatlım diye hitapetmeye alışmıştır ve bunu değiştirmek için şimdi birneden görememektedir. Belki şöyle düşünüyordur:"Ben böyleyim. Beğenmiyorsan, sen bilirsin."Bir keresinde bir duvar yazısında şunları okumuştum:

"Hiçbir zaman bir domuza şarkı söylemeyi öğretmeyekalkışmayın. Hem vaktinizi boşa harcamış, hem dedomuzu boşuna taciz etmiş olursunuz." Bu kişiyi insanlaratatlım diye hitap etmekten vazgeçirmenin domuza şarkıöğretmekle eşanlamlı olacağı sonucuna varabilirsiniz.

6. Söz konusu olan uzun vadeli bir kazanım ile kısa vadeli birkayıp mı? Kendinize şunu sorun: "Bu konuda kavgayatutuşursam ne olur? Muharebeyi kazanıp da harbikaybedebilir miyim? Daha büyük bir amaç uğruna bu

Page 201: Tongue Fu - Sam Horn

küçük konuya gözümü kapatabilir miyim? GeneralGeorge S. Patton şunu önermişti: "Hesaplı riskler alm. Buihtiyatsız olmaktan çok farklıdır." Belki, bu somutköprüyü geçmenin bedeli gerilimli bir çalışma ilişkisiolabilir ve siz bu bedeli ödemeye razı değilsinizdir.

Ağzınızı Harekete Geçirmeden Önce AklınızıVitese Takın

"Ancak aptallar suyun derinliğini iki ayağıyla birdenkontrol eder."-AFRİKA ATASÖZÜ Yukarıdaki kontrol listesini gözden geçirdikten sonra, yaşimdi sesinizi yükseltmeye ya da bütün zamanlar için barışiçinde yaşamaya karar verebilirsiniz. Bu faktörleri dikkatealıp suyu kontrol ettikten sonra, konunun peşine düşmeyedeğmeyecek kadar önemsiz olduğu sonucunavarabilirsiniz. Ya da öbür yanağınızı da çevirmekistemediğinizi, konunun diğer kişinin dikkatinesunulmasını gerektirecek kadar önemli olduğunudüşünebilirsiniz. Her iki durumda da, aklınızın el frenitakılıyken ağzınızı harekete geçirmemiş, düşünerekdavranmış olacaksınız.

Bir arkadaşım kendisini yıllardır meşgul eden küçük birkonuyu Muharebelerinizi Kendiniz Seçin ölçütlerinikullanarakhallediyor. Arkadaşım kendisine tam adıyla, Robert olarakhitap edilmesini ister. Önceleri, birisi kendisine Bob ya daRob diye seslendiğinde için için kızardı. Şimdi, birisikendisine böyle hitap etme densizliğini gösterdiğinde,önce kendisine bu kişiyi bir daha görüp görmeyeceğini

Page 202: Tongue Fu - Sam Horn

soruyor. Eğer görmeye-cekse, hiç aldırmıyor. Eğer okişiyle birlikte olmak durumun-daysa, sakin bir şekilde,"Bana Robert diye hitap edilmesini tercih ederim" diyor.Dırdır Etmek mi, Etmemek mi?

"Uzun vadeli ilişkilerimizde diğer tarafın eksiklikleriniabartır üstünlüklerini küçümseriz."-ANONİM Eşler için düzenlediğimiz Tongue Fu seminerlerindekatılımcılardan eşlerinin hoşlanmadıkları bir yanlanüzerinde düşünmelerini istiyorum. (Çok bilmişin biri birkeresinde, "Sadece bir yanlarını mı?" diye espriyi patlattı.)Sonra, bu rahatsız edici davranışın sorun etmeye değipdeğmeyeceğini belirlemek için altı ölçütü kullanmalannısöylüyorum. Eğer arzu edilmeyen bu nitelik hiçbir zamandeğişmeyecekse ve eşleri bu kusurlarını bağışlatacakbaşka yanlara sahipse, kendilerine bu eksikliğe takmakyerine eşlerini bir bütün olarak ele almayı öneriyorum.

Bir kadın bu fikrin evliliğini kurtardığım anlattı: "Kocamgolf oynamayı çok sever. Aslında golf için yaşar demeklazım. Her cumartesi, gökten yağmur bile boşansa, sabahsaat yediden öğleden sonra ikiye kadar birkaç kafadar hepgolfte olurlar. O nedenle, çocuklarımızın hiçbir sporkarşılaşmasına katılamaz. Onları müsabakalara hep bengötürürüm ve babalarının kendilerini seyretmeye niçingelemediğini açıklamaya çalışının."Bunun çocukları (ve beni) incittiğini kaç kez anlattımsa dabir faydası olmadı. Golf onun için tartışılmaz bir konuydu.Bütün hafta çok yoğun çalıştığını ve yarım günü olsunistediği gibi geçirmeye hakkı olduğunu düşünüyordu. Bu

Page 203: Tongue Fu - Sam Horn

içimde o kadar öfke biriktirmişti ki, sonunda kendisine birültimatom vermeye karar verdim: Eğer golf ailesindendaha önemliyse, biz onsuz da yapabilirdik.  Ültimatom mu, Anlayış mı?

"Çoğu insan birisinin kendisini çüdırtmasını beklemez.Bunu kendisi yapar."-ANONİM Golf dulu bayan, eşine bir ültimatom verip vermemeyekarar vermek için altı ölçütü gözden geçirdiğini anlattı."Golf oynamaktan vazgeçmeyeceğini düşündüm. Golfunruh sağlığını koruduğunu ve topa kendi başına vurabildiğisürece hiçbir şekilde bırakmaya niyeti olmadığını dahaönce birkaç kez belirtmişti.

"Sonra kendime şu önemli soruyu sordum: 'Bu konuevliliğimizi tehlikeye atmaya değecek kadar önemli mi?'Austin'in bu eksisine karşı sahip olduğu bütün artıları tektek gözümün önünden geçirdim. Sonuçta, bu tek konununbenim gözümde oransız bir boyut kazanmış olduğunu veyirmi yıllık bir ilişkiye son vermeye değmeyeceğinigördüm.

"Tersine, bu hobisine çıldırmak yerine, buna ilişkintutumumu değiştirmeye karar verdim. Delirmek yerine,kendisine arkadaşlarıyla dışarı çıkma olanağı veren busporda becerikli olmasına sevinmeliydim. Çocuklara, butek eksikliği yerine babalarının kendileri için yaptığı bütünöteki şeyler üzerinde yoğunlaşmalarında yardımcı olmayakarar verdim. Ve hafta sonlarından payımı alamamış

Page 204: Tongue Fu - Sam Horn

olmamak için, pazar sabahları en iyi arkadaşımla buluşupgezmeye çıkmaya başladım. Kaybedeceğim baştan belliolan bu muharebeye girmemeyi tercih ettim ve sonuçtahepimiz kazandık."

Yeni Manzaralar Aramak mı, Yeni BirGözle Bakmak mı?

"Herkes dünyayı değiştirmeyi düşünüyor, kimse kendinideğiştirmeyi akıl etmiyor."- LEO TOLSTOY Sizi mutsuz kılan bir durumu düşünün. Bu konudayapabileceğiniz başlıca üç şey vardır. Şunları yapabilirsiniz:

1.       Diğer kişiyi değiştirmek. Bu pek mümkün olmaz.2.       Durumu değiştirmek. Büyük çaplı bir adım (örneğin,işten ayrılmak, boşanmak ya da okuldan ayrılmak)atmadan önce kendinize şunu sorun: "Tasarladığım budeğişikliğin karşılığını alabilecek miyim?" Eğer birdengeleme olmayacaksa bu adımı atmak akıllıcaolmayacaktır. Sizi mutsuz kılan bu durumdankurtulmakta acele ederken, sizi belki daha da mutsuzedecek bir başka duruma yuvarlanabilirsiniz.

Dorothea Dix'in dediği gibi, "Boşanmanın her derdedeva olduğunu düşünenlerin çoğu, bunudenediklerinde ilacın hastalığın kendisinden daha beterolduğunu görür." Başka bir deyişle, çitin öbürtarafındaki otun gerçekten daha yeşil olduğundan eminolmadan üzerinden sıçramayın.3.       Kendinizi değiştirmek. Bu seçenek her zaman vardırve her zaman iyi sonuç verir. Kendinizi değiştirmesürecinde (ya iddianızı daha belirgin kılmaya çalışır ya

Page 205: Tongue Fu - Sam Horn

da ilişkinin olumlu yanlarıyla yetinmeyi tercihedersiniz), genellikle diğer tarafın size karşı davranışınıda etkilersiniz ve bu durumu iyileştirir. Kendinizideğiştirerek dünyanızı da daha iyi bir yöndedeğiştirebilirsiniz.

"Yeni manzaralar aramak yerine" demişti Marcel Proust,"yeni gözler geliştirin." Eğer harekete geçmenin sonuçlarıyıkıcı olacaksa, o zaman yeni gözler geliştirmeyeçalışmakta yarar vardır. Mevcut manzaranıza yeni biraçıdan bakmayı tercih ederek görüşünüzüiyileştirebilirsiniz.

  MUHAREBELERİNİZİ KENDİNİZİNSEÇMESİ İÇİN EYLEM PLANI

Komşunuzun genç oğlu yüksek sesle rock müziğiçalmayı çok seviyor. Saat gecenin on biri ve sizuyumaya çalışıyorsunuz. Sonunda canınıza takediyor ve "Bu lanet zırıltıya bir son verin artık!"demek üzere telefona sarılıyorsunuz. Neyapardınız?UNUTMANIZ GEREKEN SÖZLERSonuçlan hiç dikkate almadan konuşur ve bütünduygularınızı komşunuza aktarırsınız. "Saatin kaçolduğundan haberiniz var mı? Ya bu gürültüyü yokedersiniz ya da gelip bunu kendim yaparım."

Rahatsız edici müzik konusunda dırdır etmeyedevam edersiniz."Bu çöplükten böyle bangır bangır sesler yükselirkeninsanlar huzur içinde uyuyabilir mi sanıyorsunuz?

Page 206: Tongue Fu - Sam Horn

Tehditte bulunursunuz. "Müziği kapatmazsanızhemen polis çağırıyorum."KULLANMANIZ GEREKEN SÖZLERMuharebenizi kendiniz seçersiniz."Bu sıradan bir olay mı? Direngen bir dert mi? Hiç hoşdeğil ama, haftada en çok üç gece oluyordu konuyadeli olmaya değip değmeyeceğini değerlendirmeyedevam edersiniz. "Kasıtlı olarak mı, yoksa farkındaolmadan mı yapıyorlar? Bu değişebilir mi? Arkaplanıne? Zamanlama iyi mi?" Ele almaya değecek kadar önemli olduğuna kararverirsiniz."Jerry, lütfen oğluna müziği biraz kısmasınısöyleyebilir misin?" "Size başarının değil ama başarısızlığın formülünüverebilirim: Herkese hoş görünmeye çalışın."

- BILL COSBY

Yirmi İkinci Bölüm

Page 207: Tongue Fu - Sam Horn

HayırDeyinİşinizi ya da dostluklarınızı riske atmadan nasıl hayırdiyebileceğinizi öğrenmek ister misiniz? Tongue Fu büyükölçüde, hem kendi haklarınıza hem de aynı zamandabaşkalannınkine saygı göstermeyi öğrenmekle ilgilidir. Bukolay değildir. Ne zaman kendinizi, ne zaman başkalarınıbaşa alacaksınız?

Eğer başka insanlara sürekli boyun eğip evet dersenizilişkileriniz pek sağlıklı olamaz. Eğer sadece kendiduygularınızı dikkate alırsanız da sağlıklı ilişkilerbeklemeyin. Başarılı ilişkiler kurup sürdürebilmeninanahtarı ihtiyaçları dengede tutabilmektedir. Bunuyapmak kuşkusuz söylemek kadar kolay değildir. Onedenle, ne zaman insanların isteklerine ayak uydurupevet demenin, ne zaman da kendi görüşünüzde ısrar ediphayır demenin uygun olduğunu açıklığa kavuşturmada sizeyardımcı olabilecek elle tutulabilir bir araç geliştirdim.Sizi karşıt yönlere çeken zorlu bir kararla karşı karşıyakaldığınızda, yanda görülen eski moda teraziyi gözünüzünönüne getirin. Karşılanmakta olan ve karşılanamayanihtiyaçları belirleyip ayrı ayrı terazinin kefelerineyerleştirin. Böylece kime özen gösterdiğinizin ve kimegöstermediğinizin nesnel bir muhasebesini elde etmişolursunuz. Eğer terazi sizden yana ağır basıyorsa, o zamandiğer kişiye de istediklerini vermenin zamanı belki gelmişdemektir. Eğer sürekli kendi ihtiyaçlarınızdan ödünveriyorsanız, o zaman bir isteği geri çevirmek bencillikdeğil akıllılık olur.Bencil mi, Özverili mi?

Page 208: Tongue Fu - Sam Horn

"Bencillik; canınızın istediği gibi yaşamak değil,başkalarından sürekli kendi istediğiniz gibiyaşamalarını talep etmek demektir."- OSCAR WILDE Örneğin, birisi size bir şey yapmanız için yalvarıyor ve siziki karşıt yöne çekildiğinizi hissediyorsunuz. Birkaç dakikaara verip terazinin kefelerini doldurun. Tamamlanmışresim kabul edebileceğiniz bir yanıta ulaşmada sizeyardımcı olacaktır. Eğer kendi çıkarlarınızı dışlamapahasına diğer kişinin çıkarlarını dikkate aldığınız aşikârsa,o zaman hayır demeniz yerinde olacaktır. Yok eğer sondönemde diğer kişinin istekleri ihmal edilmişse, belki deşimdi evet demenin zamanıdır.

Atölye çalışmalarımızdan birinde, Glenn adında birisi sözalıp teorik olarak bu yaklaşımı onayladığını, ama gerçekyaşamda uygulamada oldukça zorluk çektiğini belirtti."Ben her zaman müzikaldeki 'Hayır diyemem' şarkısınısöyleyen o karaktere benzedim. İşleri hep en meşgulinsanlara verirseniz yapılmasını güvence altına almışolursunuz, şeklindeki tavsiyeyi duymuşsunuzdur. İşte benöyle birisiyim. Haftanın her akşamı bir toplantım var. Okadar çok örgüte üyeyim ki artık izleyemez oldum. Motorçoktan teklemeye başladı, ama ne zaman geri durmayaçalışsam, birisi gelip yeni bir projeyi üstlenmemi ricaediyor."

Page 209: Tongue Fu - Sam Horn

Sınıfımız Glenn'in durumunu sınıf projesi olarak elealmayı benimsedi. Bir katılımcı, kendisinden değişikyükümlülüklerini saymasını isterken, diğeri bunlarıresimde gördüğünüz gibi terazinin üzerine çi-ziktirdi.Glenn gerçekten de birçok örgüt için çalışıyordu. Ya kendiihtiyaçları? Sağlığı nasıl gidiyordu? Dostları ve ailesiyleilişkileri nasıldı? Hobileriyle uğraşacak zamanı oluyormuydu? Zamanını gerçekten istediği gibi mi geçiriyordu,yoksa hayatı kontrolden çıkmış mıydı?

Glenn, terazinin bir kefesindeki sosyal yükümlülüklerininuzun listesini diğer kefedeki kişisel faaliyetlerinin sıska

Page 210: Tongue Fu - Sam Horn

listesiyle karşılaştırdığında, kendi açısından sorunun bütünzamanlar için çözülmüş sayılabileceğini belirtti. "Bunuzihnimden yapmaya çalıştığımda kafam karışıyordu.Üzerinde düşünmek işi daha da karmaşıklaştırıyordu, oysakağıda dökmek her şeyi açıklığa kavuşturdu. Bu andanitibaren bu teraziyi kullanarak, anın baskılarına boyun eğipfaturasını ileride ödemek yerine, bilgiye dayalı kararlaralacağım."

İşinizi, Dostunuzu ya da AileniziKaybetmeden Hayır Deyin

"Kişilerarası ilişkileri yürütmede başlıca üç olasıyaklaşım vardır. Birincisi sadece kendinizi dikkatealmak ve ötekileri hiçe sayarak sırtlarına binmektir.İkincisi her zaman kendinizden önce başkalarına yervermektir. Üçüncü yaklaşım orta yoldur; birey öncekendisine yer verir ve ötekileri dikkate alır."- JOSEPH WÖLPE Glenn sözünü şöyle sürdürdü: "Şimdi bu ağır programıbirlikte çalıştığım öteki arkadaşlara ters düşmeden nasılhafifletebileceğim sorusu var." Önemli bir nokta. İstekleri,kişisel ya da mesleki ilişkilerinize zarar vermeden nasılgeri çevirebilirsiniz? Aşağıdaki dört adımı kullanarak hiçendişeye kapılmadan hayır diyebilirsiniz.

 1. "Bu konuda düşünmek için biraz zamana ihtiyacım var"

deyin. Eğer baskı altında kaldığınızda evet deyip sonra"Nereden bu işe karıştım?" diye pişman olmak gibi birhuyunuz varsa, zaman tüketici ek sorumluluklarıanında kabul etmeyeceğiniz konusunda kendinize söz

Page 211: Tongue Fu - Sam Horn

verin. Müzakereciler, insanların hemen cevap vermeyezorlandıklarında olağan durumda kabul etmeyeyanaşmayacakları ödünleri verdiklerini iyi bilirler.Zihinsel atak taktiklerine hazırlıksız yakalanmayın.Hangi ihtiyaçları karşılamayı tercih edeceğinize,kendinizle baş başa kaldığınızda duru bir kafayla kararverin.

Geri durmanızı önermediğimi anlamanızı isterim.Vurgulamaya çalıştığım, gerçek yaşamda insanın birgecede kesin kararlı hale gelmesinin kolay olmadığıdır.Yıllardır öyle olmuşlarsa, insanların anında paspasolmaktan çıkabileceğini söylemek gerçekçi değildir. Builk adım, sırtınıza ek sorumluluklar yükleyip kendiniziçökertmeden önce iki kez düşünmenize olanak verir.

2.       Hayır ve evet deyin. Söz konusu istemi geri çevirinve işinize daha çok gelen bir alternatif önerin. Örneğin,eğer Glenn'e meslek örgütünde yöneticilik önerilseydi,bu emek yoğun görevden affedilmesini rica edip,bunun yerine örgütün aylık dergisine makale yazarakkatkıda bulunmayı önerebilirdi. Bu işi diğeryöneticilerle işbirliğine gerek kalmadan evinde deyapabilirdi.

3.            Hayır deyin ve sorunu başka araçlarla çözün.Kendinizin söz konusu olamayacağmı belirtin veyerinize iyi iş çıkarabilecek bir başkasını önerin. Siz de,olayın bizzat içinde bulunmasanız bile, uzmanlığınızladestek olup arzu edilen sonuçların üretilmesineyardımcı olabilirsiniz.

4.            Kibarca, nazik bir şekilde ve suçluluk duygusunakapılmadan hayır deyin. Eğer hep veriyor ve hiç

Page 212: Tongue Fu - Sam Horn

almıyorsanız, hiç düşünmeden hayır deme hakkınasahipsinizdir. "Öneriniz beni çok mutlu kılıyor ve benakşamlarımı ve hafta sonlarımı aileme ayırmaya sözvermiş bulunuyorum."

Israr ederlerse konuşmayı yapıcı şekilde sürdürmek içinKullanılacak Sözleri uygulayın. "Örgütü yürütmek içingönüllülere ihtiyacınız olduğunu biliyorum ve ben eşimeverdiğim söze bağlı kalmak istiyorum" demeniz, hemonların duygulanna saygı gösterdiğinizi, hem de sizinkendi ihtiyaçlarınızı ortaya koyar. Unutulacak Sözlerkullanarak - "Özür dilerim, ama bunu yapmam hiçbirşekilde mümkün değil. Bu son yıllarda ne kadar çok şeyyüklenmiş olduğumu görmeniz gerekir"- insanları geriçevirmek sadece yabancılaşma yaratır.

Nezaket Sürekli Boyun Eğmek Demek Değildir

"Alçakgönüllü olmak altta kalmak zorunda olmakanlamına gelmez."- MAYA ANGELOU Nazik olmak, her zaman yol alabilmek için ayak uydurmakzorunda olduğunuz anlamına gelmemelidir. Her ikisi de evkadını olan Ann ile kapı komşusu Jackie beş yıldır iyiarkadaştılar, birlikte oyun gruplarına katılır, arabagezilerine çıkar, sinemaya giderlerlerdi. Daha sonra Jackiebir pastanede iş buldu; sabah dokuzdan öğleden sonraikiye kadar çalışacaktı. Üç çocuğu okuldan döndüğündeevde olabileceği için çok memnundu.

En azından teoride durum böyleydi. Birinci haftanınsonunda Jackie telefon edip Ann'e pastane sahibininkendisinden saat ikiden sonra bir süre daha çalışmasını

Page 213: Tongue Fu - Sam Horn

istediğini söyledi; acaba kendisi dönünceye kadar Annçocuklara göz kulak olabilir miydi? Ann seve seveyardımcı olacağını söyledi.

Sonraki hafta bir başka acil durum, daha sonraki haftagene bir başka olay Jackie'yi işte alıkoydu ve Ann farkınavarmadan neredeyse her gün Jackie'nin çocuklarına bakarhale geldi. Jackie onun yardımseverliğinden yararlanıyorve her zaman kendisi için hazır olacağını var sayıyordu.

Ann, bu açmazını benimle tartıştı. Dadı rolünden artıkbıkmıştı ama arkadaşını kaybetmek de istemiyordu.Kendisine ihtiyaçlarını tartıp karşılaştırmasını ve dengeninne kadar bozuk göründüğüne bakmasını önerdim.Jackie'nin ihtiyaçlarını karşılayabilmek için çabagösterirken kendisinin ve çocuklarının çıkarları ihmalediliyordu. Bu konuyu açık olarak konuşmayı duyarsızlıksaymamalı, tersine akılı bir davranış olarak görmeliydi.

Ann, hem kendi hakkını korumaya, hem de aynızamanda Jackie'nin durumuna bir çözüm getirmeye kararverdi. Aynı mahalledeki bir genç kıza Jackie'ninçocuklarına göz kulak olup olamayacağını sordu. Liseli kızharcayacak bir miktar para kazanma olanağı çıkmışolmasına çok memnun oldu. Ann, sonra oturup Jackie ilekonuştu; ona kendisine yardımcı olmaktan mutluolduğunu, ayın birinden itibaren dışarıdaki işleriniyapabilmek ve çocuklarıyla meşgul olabilmek için öğledensonralarının boş kalmasını arzu ettiğini anlattı. Kendisineçocuk bakıcısı genç kızın adını ve telefon numarasını verdive iki blok ötede oturan kızın, zaten Jackie'nin çocuklarınıtanıdığı ve onlardan hoşlandığı için istekli ve ucuzaçalışmaya hazır olduğunu belirttiğini söyledi.

Hayır Diyemem

Page 214: Tongue Fu - Sam Horn

"Bir zaman, para, enerji ya da destek talebine herhayır dediğinizde, başka bir şeye evet diyorsunuzdur."- MAGGIE BEDROSIAN Bu noktada her zaman dinleyicilerden birisi şunu sorar:"Talebini reddettiğimde kişi bana kızarsa ne olacak?" LifeIs More Than Your To-Do List (Hayat Yapılması. Gerekenİşler Listenizden Daha Fazla Bir Şeydir) adlı harikakitabında Maggie Bedrosian, eğer her hayınn ardında birevet yattığını, bir şeye sırtınızı çevirdiğinizde her zamanyüzünüzü başka bir şeye döndüğünüzü bilirseniz, "maalesef"derken kendinizi çok daha rahat hissedeceğinizi söyler.Bazı insanlar çılgınca herkes için her şey olmaya çabalar,ama sonunda en özen gösterdikleri insanlar için hiçbir şeyolamadıklarını görürler. Sizin için gerçekten önemli olanne? Zaman ve enerjiniz sınırlı kaynaklardır. Onları önemsizşeyler için heba etmeyin. Sizi değerli zamanınızı gerçekönceliklerinize hasretmekten alıkoyacak taleplere "Özürdilerim" diyebilmek için, en kuvvetle hissettiğiniz varlıknedeninizi belirleyin.

Kendisine bu tekniki öğrettiğim için bir bayan bana çokteşekkür etti, aşırı talepkâr bir kadın olan annesine kendinikabul ettirmede çok yararını görmüş. Rhoda gülerekşunları anlattı: "Şu deyişi hiç duydunuz mu: 'Annemin işisuçluluk seyahatleri için seyahat acenteliğidir.' Benimannem de böyledir. Her gün telefon edip bir şey ister.Kendisine hayır demekten çekindiğim için beni istediğigibi kullanmaya alışmıştı. Geçen hafta telefon edipkendisini alışverişe götürmemi istedi. O gün hiç vaktimyoktu, cumartesi günü kızlarımla birlikte çıktığımızda

Page 215: Tongue Fu - Sam Horn

kendisini almamızı teklif ettim. Bu hoşuna gitmedi ve oalışılmış tiratlarına başladı.

"Terazinin kefelerini karşılaştırma tekniki yıllar içindeannemin isteklerine nasıl sürekli boyun eğmiş olduğumugörmemi sağlamıştı. Annemi çok severim, ama budurumda isteğini karşılayamayacağımı söylemek dürüstdavranmak olacaktı. Kendisine yapmam gereken işlerianlattım, onu ancak hafta sonu alışverişe çıkarabileceğimiya da mutlaka o gün gitmeyi zorunlu görüyorsa kendisinebir araba çağırabileceğimi söyledim. Biraz homurdanıpbazı şeyler söyledi, ama ben kendimi hiç suçluhissetmedim, çünkü terazi sayesinde isteğini geriçevirmekte haklı olduğumu görmüştüm.  Ne İçin Israr Edeceğinizi İyi Bilin "Bir şey için dik duramazsanız her şey için yeredüşersiniz:'- ANONİM Ne için ısrarlı olacaksınız? îlk yüzyılın Yahudi bilgelerindenHillel şöyle demişti: "Kendim için değilsem, kim benimiçin? Sadece kendim içinsem, ben neyim? Şimdi değilse,ne zaman?" Bu ebedi sözler, başkalarına hizmet ederkenkendimize hizmet etmenin önemini özlü bir şekilde dilegetiriyor. Eğer ne zaman ve nasıl hayır diyeceğiniziöğrenemezseniz, kendinizi feda etmenizin faturası çokyüksek olacaktır.

The Joy Luck Club (Neşeli Talih Klübü) adlı çok satankitabın yazan Amy Tan şunu gözlemlemiş: "Kendimi

Page 216: Tongue Fu - Sam Horn

yitirmem birden bire olmadı. Yüzüm yıllar içinde gidereksilindi." Karşılamanız gereken ihtiyaçlan adil bir dengedetutmaya özen gösterirseniz, evet demeye zorlandığınızdayere serilmek durumunda kalmazsınız.

HAYIR DEMEK İÇİN EYLEM PLANIFirmanız yerel hayırseverlik işlerine en çok katkıdabulunanlardan biri olmakla övünüyor. Bu yılkatkılarını yüzde yüz artırmak istiyor ve bölümbaşkanınız bürodaki herkesi yüksek bir bağıştabulunmaya zorluyor. Çabalarına değerveriyorsunuz, ama maaşınızın hiç de küçükolmayan bir bölümünü daha önce bir başka gönüllükuruluşa bağışlamış bulunuyorsunuz. Yöneticinizsizden para istediğinde nasıl bir yanıt verirsiniz?UNUTMANIZ GEREKEN SÖZLERKampanya liderinin ricada bulunmasının sizi zorduruma düşürdüğünü düşünürsünüz. "Nasıl hayırdiyebilirim? Büroda benden başka herkes bir şeyveriyor."Aforoz edilme endişesi düşüncelerinize egemenolur, sürüden ayrılmak istemezsiniz. "Çalışmaarkadaşlarım ne der? Cimri olduğumu düşünecekler."Kampanya başkanı hayır yanıtı almakistememektedir. "Bağışta bulunmadığım için kötübirisi olduğumu düşünecek. En iyisi biraz veripbaşımdan savayım." KULLANMANIZ GEREKEN SÖZLERİhtiyaçlar terazinize bir göz atıp dengede olupolmadığına bakarsınız.

Page 217: Tongue Fu - Sam Horn

"Hayır işlerinin desteklenmesi gerektiğini biliyorum vebağışta bulunacağım grubu kendim belirlemek hakkınasahibim." Saygılı bir şekilde hayır demenin kendi açınızdanyerinde olacağı sonucuna varırsınız."Kampanyanızın başarılı olmasını diliyorum ve benönceden başka bir hayır işini desteklemeye söz vermişbulunuyorum." En kuvvetli hissettiğiniz varlık nedeninizihatırlayarak bencil davranmadığınızı düşünür vebaskıya boyun eğmezsiniz. "Yerel hayır işlerinidesteklemenin önemli olduğuna katılıyorum ve kenditercih ettiğim bir kuruluşa bağışta bulunmuş olmamınnedeni de bu."

  "Sohbetlerdeki talihsizlik şudur ki, insanlarsözlerini nasıl sona erdireceklerini bilmedensürdürürler."

- SAMUEL JOHNSONYirmi Üçüncü Bölüm

Page 218: Tongue Fu - Sam Horn

UstacaÇıkınKarşınızdaki sözünü bir türlü sona erdirmiyorsa neyapmanız gerektiğini bilmek ister misiniz?Neredeyse her Tongue Fu seminerinde bu açmaz dilegetirilir. Herkes, kaba birisi gibi görünmeden birkonuşmadan nasıl sıyrılabileceğini öğrenmek ister. Ünlüköşe yazan Abigail Van Buren, 1995 yılında yayınlanan biryazısında bu yaygın soruya değinmişti. Kendisine yazan birokuyucusu, sevdiği bir arkadaşının haftada en az dört güntelefon ederek her seferinde en azından bir saat kendisinimeşgul ettiğinden şikâyet etmektedir. Okuyucu zatenhayatını günde sekiz saat konferans vererek kazananbirisidir ve telefonda konuşmak akşam eve geldiğinde enson isteyeceği şeydir. Çeşitli imalara ya da "Yapacak işimvar" gibi açık ifadelere rağmen, arkadaşı konuşmasınıhararetle sürdürmektedir. Okuyucu arkadaşınınduygularını incitmek istemez, ama iş artık kendisiyletelefonda konuşmaktan nefret ettiği noktaya varmıştır.

Abby kadına, "Özür dilerim, seninle şimdi konuşamam,seni daha sonra arayacağım" deyip ardından telefonukapatmayı önermişti. Daha sonra'nm ise yarın, ertesi haftaya da bir sonraki ay anlamına gelebileceğini eklemişti.Ayrıca okuyucusunun telesekreterli bir cihaz alabileceğini,böylece arayanları istediği gibi yanıtlayabileceğimbelirtmişti. Son olarak, "Ben kendim yere yatmadan hiçkimse üzerimden geçemez" şiarını kafasına kazımayıöğütlemişti.

Sevgili Abby'nin tavsiyesi bu yaygın problemi ele almanınbir yoludur. "Problem" sözcüğü burada bilinçli olarakkullanılmıştır, çünkü bu kadar densizlik yapan, diğer

Page 219: Tongue Fu - Sam Horn

kişinin anlattıklarına ilgi duyup duymadığına aldırmayanbir insanda mutlaka bir yanlışlık var demektir.Aralıksız Konuşanları Durdurun

“Başkasının canını sıkmasına izin veren birisi canınısıkan kişiden daha da sefildir."- SAMUEL BUTLER Gevezeleri etkisizleştirmenin çok çeşitli yollan vardır. Butekniklerle bitmek tükenmek bilmeyen monologlan,sadece kendilerini dinlemekten hoşlanan insanlanninsafına kalmadan, ustaca sona erdirebilirsiniz.

1.            Karşılanması gereken ihtiyaçları gözden geçirin.Sevgili Abby'nin okuyucusu örneğinde ihtiyaçlarındengeden çıktığı ve bunun uzun zamandır devam ettiğibelirgindi. Buna bir son verme zamam artık gelmişti.

2.       Karşınızdakinin sözüne son vermesini bekleyerekkendinize işkence etmeyin. Hiç susmayabilir. Sözünükesin, ama bunu mutlaka adını söyleyerek yapın. Evet,sözünü kesin dedim. Adını söylemeniz konuşmasınabirkaç saniye ara vermesine neden olacak, bu ise sizesözel ayağınızı kapının arasına sokmak için bir fırsatsunacaktır. Size insanların sözünü kesmenin ayıpolduğunun öğretilmiş olduğunu biilyorum ve bu genelolarak doğrudur. Ama bu durumda kabalık yapankimdir? Tek yanlı bir sohbeti nazikçe sona erdirmenizduyarsız olduğunuzu göstermez, düşüncesiz olankendisi hakkında sonsuza kadar konuşup durmayaçalışan haddini bilmez kişidir.

Page 220: Tongue Fu - Sam Horn

3.            Anlatmakta olduğu şeyi özetleyin. Söyledikleriniözetlemeniz kendisini dinlemekte olduğunuza iknaolmasını sağlayacaktır. Bu, saldırıya geçmeden çe-kilebilmede anahtar rol oynar. Söylediklerini geriyansıtmak görüşmenin sona ermekte olduğu izleniminiyaratır.

4.            Toparlayıcı bir sözle görüşmeyi geride bırakın. Aşınuzayan iş görüşmelerini sona erdirmenin mükemmelbir yolu, "Telefonu kapatır kapatmaz hemen...yapacağım" ya da "Görüşmemiz sona erdikten sonra...için hemen harekete geçeceğim" demektir. Kişiselgörüşmeleri kibar bir Kullanılacak Sözle bitirin: "Seninledaha uzun konuşacak zamanım olsun isterdim, yemeğihazırlamak zorundayım." "Oğlunun piyano resitalihakkında anlatacaklarını da dinlemek isterdim veşimdi... işime geri dönmem gerekiyor."

5.            Kesin bitişi ifade eden dostça bir cümleyle son verin."Bunu dikkatime sunduğun için çok mutlu oldum" yada "Bu önerini seve seve uygulayacağım" veya "İyiolduğuna çok sevindim" gibi hoşa gidecek cümlelersesinizin haşinleşmesinin önüne geçer. Sesinizin sıcakama kararlı bir tonda olmasına dikkat edin. Çekinerekkonuşur ya da sonunda "Tamam mı?" gibi bir ifadekullanırsanız, topu gene karşı tarafın ayağına atmışolursunuz.

 

Telefon - Dost mu, Düşman mı?

"İnsanın kendisini sıkıcı hale getirmesinin sırrı nezaman duracağını bilmemesindedir."- ANONİM

Page 221: Tongue Fu - Sam Horn

 Bir seminerde tam bu noktada, bir üniversite danışmanıiçten bir sesle şunları söyledi: "Bu fikir benim gözümde bindolar değerindedir." Gülümseyerek, niçin diye sordum.

"Öğrencilerimin çoğu hayatlarında ilk defa evlerindenayrılmış oluyor, kendilerini şaşkın ve yalnız hissediyorlar.Bir destek jesti olarak çoğuna ev telefonumu verdim.Hikâyenin gerisini tahmin edebilirsiniz. Her gece iki üçsaatim telefonun başında geçiyor. Suratlarınakapatamıyorum, içim buna elvermiyor, işin korkunçluğu,kendime ayıracak hiç zamanımın kalmamış olması, ayrıcaeşim de bütün gece telefonda konuşmama sinir olmayabaşlıyor.

"Öğrencilerimin ihtiyaçlarına hizmet ediyorum, amakendi ihtiyaçlarımızı dikkate alamaz oldum. Artıköğrencilerim acil durumlarda evimden beni genearayabilecekler, ama fazla uzattıklarında Ustaca SonVerme teknikine başvuracağım: 'Profesörünübeğenmediğini duyduğuma üzgünüm. Telefonu kapatırkapatmaz bölümden başka bir öğretmen ayarlamak üzerebakmak için not alacağım. Yarın sabah boş zamanım var.İstersen gel, seni başka bir hocaya aktarmak için birliktene yapabileceğimize bakalım. Yarın sabah görüşmeküzere.' "Aşırı Uzayan Görüşmeleri Kibarca Kapatın

"Dünyanın yarısı söyleyecek bir şeyi olan amasöyleyemeyen, öteki yarısı da söyleyecek bir şeyiolmayan ama durmadan konuşan insanlardan oluşur."- ROBERT FROST 

Page 222: Tongue Fu - Sam Horn

Aynı oturumda bir başka kadın şunları anlattı: "İşhayatında bu fikir uygulanabilir ama ya sosyal ilişkilerde?Geçen hafta tek başıma dansa gitmiştim. O kendine âşıktiplerden biri beni köşeye sıkıştırdı. 'Kendi hakkımda bukadar anlattım, yeter. Şimdi de sen benim hakkımda nedüşünüyorsun, onu anlat' diyen egoistle ilgili nükteyiduymuşsunuzdur. Bu adam da tam öyleydi. Bu görgüsüzünsohbet anlayışı, kendisi hakkında birkaç şey dahasöyleyebilmek için ağzımı kapatmamı beklemektenibaretti. Elinden kurtulmanın yolu yoktu."

Söyleyecek bir şeyi olmayan ama durmaksızın konuşanbirisine yakalanma talihsizliğine uğramışsanız, ihtiyaçlarterazisini hatırlayın. Eğer karşınızdaki zamanınızı tekelinealacak kadar duyarsız birisiyse, bu eşitsiz sohbeti sonaerdirmek kabalık değil akıllıca bir iş olur. Bu hanım şöylediyebilirdi: "Craig, internetle ilgili önerilerin için teşekkürederim. Doğru söylüyorsun, bakmak isteyebileceğim birşey gibi görünüyor. Gidip şu içecekleri bir denemekistiyorum. Benimle konuştuğun için teşekkür ederim."Sonra da, yüzünde nazik bir tebessüm kararlı adımlarlauzaklaşabilirdi.

Bu teknikin bir tür saldın olduğunu mu düşünüyorsunuz?Robert Fulghum'un Maybe, Maybe Not adlı ünlü kitabınınbaşlığında dendiği gibi, Belki Öyledir, Belki Değildir. Buöyküyü bir toplantıda aktardığımda, bayanlardan biriyüksek sesle gülerek, "Dün gece bu fikirdenyararlanabilirmişim" dedi. "Tam yemeğin ortasında birsatıcı arayarak beni telefona bağladı. Hep şimdi kapatacakdiye bekledim, ama nefes almadan konuşmayısürdürüyordu. En sevdiğim televizyon şovunu bilekaçırdım."

Page 223: Tongue Fu - Sam Horn

Gruptan başkaları da başlarından benzer şeyler geçtiğinianlattılar. Kendilerine şunu sordum: "Telefona yanıt veripvermeyeceğimize karar verecek olan kim? Telefonda nekadar kalacağımızı kim belirleyecek? En sevdiğimiztelevizyon şovunu kaçırıp kaçırmayacağımızı kim kontroletmeli?" Eğer telepa-zarlamacmm sunduğu ürün ya dahizmeti satın almak istemediğinizden eminseniz, soluğukesilinceye kadar beklemeyin. Kibarca, "Teşekkür ederim,teklifinizle ilgilenmiyorum" diyerek bu davetsiz misafirliğeson verip telefonu nazikçe kapatın. Böylece, hem satışelemanınm sonuç alamayacağı bir iş için boşuna zamanharcamamasını sağlamış, hem de kendi zamanınızı dahaçok değer verdiğiniz kişi ya da şeylere ayırma imkânıbulmuş olursunuz.  Diplomatça Çevirin "Siz mi atı sürüyorsunuz, yoksa at mı sizi sürüyor? "- TONGUE FU DÜŞÜNCESİ Birisini sözü önce kapmaktan nasıl alıkoyabileceğinizibiliyor musunuz? Bir başka seminerde Lenora adında birresepsiyo-nist bu sorunu şöyle koydu: "Bazı işgörenler yada konuklarımız, canları benimle laflamak istediğinde,yapmakta olduğum işi bir kenara bırakıp kendilerinekatılmamı bekliyorlar. Sohbetten hoşlanmayan birisideğilim, ama orada oturup uzun uzadıya onları dinlemekde istemiyorum. Yapmam gereken işler var. Sevimsizgörünmeden konuşmaya zamanım olmadığını onlara nasılanlatabilirim?"

Page 224: Tongue Fu - Sam Horn

Gereksiz sohbetlerden kaçınmanın yolu, atm sizisürmesine izin vermeden sizin atı sürmenizdir.Concentration: How to Focus for Success (Yoğunlaşma:Başarıya Nasıl Odaklanabilirsiniz?) adlı kitabımda, bir ofisortamında nezaketi elden bırakmadan etkin olmak için,"neyin önemli olduğu ve önce gelmesi gerektiği konusunda kendi iradenizi zamana,insanlara ve olaylara diplomatik bir şekilde dayatmanız"gerektiğini savunmuştum. Aşağıdaki Diplomatik Çevirmetekniki sayesinde çalışma ortamınızda etkin olabilirsiniz.

1.            Bir şey söylemek ya da anlatmak için birisi siziböldüğünde hemen niyetini anlamaya çalışın. Sonrakendinize şunu sorun: "Bu, yapmakta olduğum iştendaha mı önemli?" Eğer öyleyse, her şeye rağmen,dikkatinizi verin.

2.            Eğer değilse, bölünmeyi başka bir zamanaerteleyecek cesareti gösterin. Elbette rahat erişilebilirbirisi olmak önemlidir, ama ne pahasına? Eğer herzaman başkalarının isteklerini kendinizinkilerin önünealıyorsanız, performansınız bunun sonuçlarındanmutlaka zarar görecektir. Kimin ve neyin üstünde nezaman ve ne kadar süreyle odaklanacağınıza siz kararvermelisiniz. Tersi durumda hoyratça bir reddedönüşebilecek şeyi diplomatik bir tarza yöneltebilmekiçin olumlu cümleler kullanmaya özen gösterin.

 

            Kişinin adını söyleyerek başlayın (bu dikkatiniçekmenizi sağlar) ve durumla ilgilenmeye niyetliolduğunuzu ifade edin. "Şu anda sizinle konuşamam"diyerek sırtınızı dönmek ya da "Bunun beklemesi

Page 225: Tongue Fu - Sam Horn

gerekiyor" diyerek başınızdan savmak yerine, "Bunusizinle görüşmek isterim" ya da "Buna bir yanıtbeklediğinizi anlıyorum" gibi cümleler kullanarakdurumun öneminin farkında olduğunuzu anlatın.

            Konuşmaya "ve" sözcüğüyle başlayarak, daha öncebir başkasına söz vermiş bulunduğunuzuya da tamamlamak zorunda olduğunuz bir görevolduğunu açıklayın. Şöyle deyin: "ve ben beş dakikaiçinde Bayan Moore'u geri arayacağıma sözvermiştim" ya da "ve ben saat ondaki ekip toplantısıiçin gündemi hazırlamak zorundayım."

• Ardından, "Öğleden sonra tekrar gelebilir misiniz? " yada "... yapar yapmaz sizi arayabilir miyim?" diye sorun,işbirliği talep etmeniz, örneğin "Şimdi gidin, burasıbiraz tenhalaşmca gelirsiniz" diye insanlara buyrukyağdırmaya ya da "Önümde çok iş birikti, şimdisizinle uğraşa-mam" diye yakınmaya oranla çok dahaiyi karşılanacaktır. Sonunda, "Anlayış gösterdiğiniziçin teşekkür ederim. Önerimi benimsediğinizememnun oldum" diyerek kibarca kapatın.

 Ustaca Çıkma ve Diplomatça Çevirme tekniklerini

kullanmayı alışkanlık haline getirmiş eski katılımcılar,bunun verimliliklerinde gözle görülebilir bir fark yarattığınısöylüyorlar. Bir müdür şunu anlattı: "Sabah erken gelipakşam geç çıkmayı âdet haline getirmiştim, çünkü güniçinde hiçbir iş yapamı-yordum. Şimdi kendime, diğerkişinin istediği şeyin zamanım ve dikkatim açısından en iyikullamm olup olmadığını soruyorum, ilk başta insanlarıgeri çevirmenin onları incitebileceğinden endişe

Page 226: Tongue Fu - Sam Horn

duyuyordum, ama tam tersi doğru çıktı. Birçok çalışmaarkadaşım önceliklerime sadık kalmak için gösterdiğimkararlılığı takdir ettiklerini söylediler ve bunu nasılbaşardığımı kendilerine de öğretmemi istediler."

USTACA ÇIKMAK İÇİN EYLEM PLANIAlışverişe gittiniz ve geçmişte birlikte çalışmışolduğunuz birisiyle karşılaştınız. Kendisinigörmekten mutlusunuz ama fazla vaktiniz yok. Sizikucaklıyor ve heyecanla yeni sevgilisini anlatmayabaşlıyor. Ne yaparsınız?

UNUTMANIZ GEREKEN SÖZLERİçinizden kızarak satın almak istediklerinizi almayazamanınız kalmayacağını düşünürsünüz."Merhaba Jennifer, görüşmeyeli çok uzun zaman oldu,değil mi?" Tersini tercih etmenize rağmen birlikte bir fincankahve içmeyi kabul edersiniz. "Çok güzel, birlikteoturup bir fincan kahve içmek çok hoş olur." Pişmanlık içinde saatinize bakar ve alışverişmerkezine bir kere daha gelmeniz gerekeceğinidüşünürsünüz. "Buraya başka zaman bir dahageleceğim herhalde." KULLANMANIZ GEREKEN SÖZLERİhtiyaçlar terazisini hatırlayıp kefeleri dengedetutmaya karar verirsiniz."Jennifer, harika görünüyorsun. Gelecek hafta birsohbet yürüyüşü için vaktin var mı? Seninle birlikte

Page 227: Tongue Fu - Sam Horn

olmayı çok özlemişim." Öncelikleriniz açık olduğu için, bir fincan kahveönerisini diplomatça çevirirsiniz. "Kahve içmek içinzamanım olmasını çok isterdim ve oğluma bir hediyealmak için sadece bir saatim kaldı."

Hem onun duygularına saygı gösterip, hem de kendiihtiyaçlarınızı dikkate alarak sohbete ustaca sonverirsiniz. "Gene karşılaştığımız için çok sevinçliyim.Seni mutlaka arayacağım."

  "Güç ve güveni hep kendi dışımda arardım, ama bunlarinsanın içinden gelir. Her zaman oradadırlar."

- ANNA FREUD Yirmi Dördüncü Bölüm

Page 228: Tongue Fu - Sam Horn

GüvenDuyunveÖyleDavranınİnsanların saygısını çekebilmek için etrafınıza nasıl güvensa-çabileceğinizi bilmek ister misiniz?

Rehabilite olmuş birçok suçlu kullandıkları yöntemin,gözünü korkutmanın kolay olduğu çelimsiz görünen(omuzlan öne eğik, gözleri yere bakan, adımlannı çekineçekine atan) ve kolay lokma izlenimi veren insanlanavlamak olduğunu anlatmıştır. Buna karşılık kung fuustalannm bizzat duruş ve yürüyüşü fiziksel saldırılancaydırıcı bir özgüven sergiler. Tongue Fu ustalan da bununsözel benzerini izlemeli, konuşmalarını başkalannı hertürlü hakaretten geri durmaya zorlayacak ama gösterişekaçmayan bir özgüvenle yürütmelidir.Çökmek mi, Dikilmek mi?

"İnsan bir korkuya kapıldığında, bu bütündüşüncelerine sirayet eder, kişiliğini zedeler, onuhayalete çevirir."- HENRY WARD BEECHER Aşağıdaki beş saniyelik alıştırmayla korkuya kapılmaklakendinizi kuvvetli hissetmek arasındaki muazzam farkıkeşfedebilirsiniz. "Zavallı" ile "gururlu" görünümünüzarasındaki farkı kendi gözlerinizle görebilmek için birbaşkasından yardım isterseniz özellikle etkili olur.

Lütfen ayağa kalkın. Şimdi omuzlarınızı hafifçe öne eğipaşağı sarkıtın, sonra göğsünüzü içinize çekin, başımzıindirip yere bakın. Ayaklarınızı birbirine yaklaştırın ve"incir yaprağı" konumuna geçin (ellerinizi önünüzde

Page 229: Tongue Fu - Sam Horn

kavuşturun). Kendinizi ikircimli ve güvensiz hissetmiyormusunuz?

Şimdi de omuzlarınızı yukarı kaldırıp geri çekin (böylecebaşınız da kendiliğinden yukarı kalkmış, duruşunuzdüzgün-leşmiş ve elleriniz yanlara gelmiş olacaktır).Bacaklarınızı biraz açarak ayaklarınızı bütün tabanıyla yerebasın. Şimdi kendinizi daha güvenli ve emin hissetmiyormusunuz?Beş Saniyede Özgüven Sağlama "İnsan inançlarının eseridir. Nasıl inanıyorsa öyledir."- BHAGAVAD GITA Beş Saniyede Özgüven Sağlama güven içinde davranarakkendinizi emin hissetmenizi sağlar. Canınız sıkkınsamuhtemelen kederli bir görünümünüz vardır. Bel kemiğinizve omurgalarınız bükük durur. Omuzlarınızı dikleştiripçenenizi kaldırarak ve ağırlığınızı ayaklarınız üzerindedengeleyerek atletik bir görünüm almanız, sizi bezginlik veendişeden kurtaracaktır. Şimdi, kelimenin her ikianlamında da yukarıdan baktığınıziçin, kendinizi anında daha iyimser hissedeceksiniz.Başınızı dik tutarsanız, kendilerine kurban arayan akılyağmacıları sizi incitemeyecektir.

Beş Saniyede Özgüven Sağlamanın gerçek yaşamdaharikalar yarattığını söyleyebilirim. Oğullarımız Tom ileAndrew, Maui'de sahneye konacak Peter Pan oyunundarol almak istiyorlardı. Gerekli formları hevesle doldurmuşsınav sıralarının gelmesini bekliyorlardı.

Çoğu oldukça başarılı görünen yirmi kişi dinlendiktensonra sıra Tom'a geldi. Sahneye çıktı ve şarkısını

Page 230: Tongue Fu - Sam Horn

söylemeye başladı, ilk dörtlüğü okudu ama sonra birdensusup kaldı, gerisini unutmuştu. Şarkının sonunu güç belagetirdikten sonra ıstırap içinde yerine gitti ve göz yaşlarınızorla tutarak çöküp kaldı.

Uğradığı başarısızlığı düşündükçe koltuğun içinde dahada küçülüyordu. Ağlamak üzere olduğunu görerek, "Dikotur, Tom" dedim. Kendisini yukarı çekti ve bütün tutumudeğişti. Yıkılmış bir görünümden güvenli bir duruşa geçti.

Eğer Tom fiziki duruşunu değiştirmesiydi, rezalet olarakgördüğü şeyi düşünmeyi sürdürecek, gelecekte bir dahadenemeye asla cesaret edemeyecekti. Bunun yerine, aynıgün akşam, üstü kardeşiyle birlikte ikinci bir sınavın nezaman açılabileceğini tartışıyorlardı.

Bir şeyi deneyip başaramadığınızda bu örneği düşünün.Bezgin bir şekilde duruyorsanız, bedeninizin şeklinideğiştirdiğinizde duygularınız da değişecektir. BeşSaniyede Özgüven Sağlamayı kullanarak asık suratlı veüzgün bir görünümden mutlu ve ferah bir durumageçebilirsiniz.  Her Şey Kafanızın İçindedir

"Tereddüt, itimadın kendisine kardeş olduğunubilemeyecek kadar yalnızdır."- KAHLIL GIBRAN

Dizlerinizi titreten ve avuç içlerinizi terleten beklediğinizbir olay var mı? Eşinizin işyerindeki yılbaşı partisine siz demi katılacaksınız? Satranç turnuvası finallerindeklasmanda sizden daha yukarıda olan birisiyle mi

Page 231: Tongue Fu - Sam Horn

karşılaşacaksınız? "Bu benim iş tarifimde yazmıyor"tutumu içinde olan bir işgörenle görüşmeniz mi gerekiyor?

Bu olayla paniklemiş bir halde değil de kendinizden eminbir görünümde karşılaşmayı ister misiniz? Eğer gözünüzdecanlandırma teknikini kullanarak tereddürü kararlılığadönüş-türürseniz bunu başarabilirsiniz. Gözünüzdecanlandırma herhangi bir alandaki performansınızıiyileştirmede yapabileceğiniz en etkili şeydir. Bu cesur biriddia, değil mi? İnsan davranışına ilişkin aşağıdaki dörtsaptama, gözünüzde canlandırmanın niçin ve nasıl etkiliolduğunu açıklamaktadır.

1.       Özgüven aralıksız, sık ve başarılı pratike dayalıdır. Birşeyi iyi yaptığınızda ve bu başarıyı sık sıktekrarladığınızda yeni bir duruma kendinizden eminbir şekilde yaklaşmaz mısınız? Özgüven, kanıtlanmışbir yetkinliğe bağlı olarak, "Ben bunu yapabilirim"hissini taşımak değil midir?

2.            Sinirlilik, kuşku ve endişeleriniz üzerindeyoğunlaşmanın bir sonucudur.Eğer, "Bunu nasıl becereceğim? Ya bütün bu insanlarınönünde sesim soluğum kesilirse?" diyedüşünüyorsanız, endişe dolu bir hale gelirsiniz.Sinirlilik, kaygılanmanın bir görünümüdür.

3.       İnsanlar yabancısı oldukları durumlarda rahatsızlıkhissederler.Dövüş ya da kaç tepkisi içgüdüsel bir var kalmamekanizmasıdır. Yabancısı olduğunuz bir ortamda,kendinizi savunmanız ya da kaçabilmeniz için gereklienerjiyi sağlamak üzere, vücudunuz sistemi

Page 232: Tongue Fu - Sam Horn

nize adrenalin pompalar. Çevreyi tanımıyorsanız,bilmemenin sonucu olarak güvensizlik hissedersiniz. Oyerde ancak bir süre bulunup emniyetli olduğunuöğrendikten sonra, yeni koşulların getirdiği gerilimdüşer ve rahatlayabilirsiniz.

4. Zihinsel idman gerçek pratikten çok daha hızlı ve iyiolmanızı sağlayan mükemmel bir pratiktir. Gerçek yaşampratiki kuşkusuz yararlıdır, ama faaliyeti her seferindemükemmel gerçekleştirmek imkânsızdır, yanlışlaryapar performansınızı düşürürsünüz. Zihinselcanlandırma idmanının mümkün kıldığı mükemmelpratik ise gelişmeyi ve beceri kazanmayı hızlandım;çünkü her seferinde doğru yapabilirsiniz.

Endişelenmek mi, Prova Yapmak mı? "Korku, dostunuz olabilecek insanlara yabancıkalmanızı getirir."- SHIRLEY MACLAINE Bir seminerde bu gözünde canlandırma fikrinianlattığımda, Martha adında bir kadın itiraz etti. "Oğlumgelecek ay evleniyor. Bu büyük günü her düşündüğümdekurdeşen döküyorum. Gözümde canlandırmak beni iyideğil daha kötü yapıyor, neredeyse bu düğünden nefretedecek hale geldim."

Martha'nm oğlunun düğününden böyle söz etmesi banatuhaf geldiği için, sordum: "Gelini mi beğenmiyorsun?""Hayır, sorun bu değil" dedi. "Oğlumun nişanlısı tatlı birkız. Ama kendisi kentimizdeki ünlü bir ailenin tek kızı vegösterişli bir düğün hazırlığı içindeler. Anne-babası zengin

Page 233: Tongue Fu - Sam Horn

ve sosyetik tipler, ortak hiçbir yanımız yok. Nişanyemeğinde beraberdik, ama ben bütün akşam kendileriylekonuşacak tek bir kelime bulamadım. Şimdi, bu tantanalıtoplantıda da üç yüz davetlinin arasında kendimi tamamen yabancı hissedeceğimi çokiyi biliyorum.

Kendisine düğün törenine ne kadar zaman kaldığınısorduğumda, "Üç hafta" diye yanıt verdi. Şöyle dedim:"Bak Martha, önündeki üç haftayı endişelenerekgeçirebilirsin, ama istersen bu üç haftayı prova yaparak dadeğerlendirebilirsin. Kendine vesvese telkin edebileceğingibi, gelişmeleri öngörmeye çalışmayı da telkin edebilirsin.Hangisini tercih edeceksin?"

Gözünde canlandırmayı olumlu bir hazırlık halinegetirebilmek için, kendisine aşağıdaki yol gösterici ilkelerikullanmasını önerdim. Gözünde canlandırmanın yararlı yada zararlı olmasımn kendi bakış açısına bağlı olduğunuaçıkladım. Doğru tutumları tekrar tekrar gözünün önündecanlandırarak özgüven biriktirebileceğini ve böylecekorkusunu kararlılığa dönüştürebileceğini anlattım.

1.            Gerçek yaşam durumunu mümkün olduğu kadaraynen hayal edin.Kilise nasıl görünecek? Nereye oturacaksınız?Mümkün olduğu kadar çok ayrıntı düşünün veduygularınızı işin içine katın. Zihninizde kendinizitören yerine götürün. Eğer sahneden sahneyeatlarsanız zihinsel idmanın yararı daha az olur. Olayıbaşından sonuna kadar sırasıyla takip ederseniz birakış hissi oluşturabilirsiniz. Böylece o gün olacaklarla

Page 234: Tongue Fu - Sam Horn

yakından tanışmış olur, "Orada bulundum, şunu şöyleyaptım" diye düşünebilecek hale gelirsiniz.

2.       Olmasını istemediğiniz şeyleri hayal edin ve nasıl tepkigöstereceğinizi planlayın."Bu çelişkili değil mi? Eğer korkularım üzerindeyoğunlaşırsam, bu beni daha sinirli yapmaz mı?"diyeceksiniz. Eğer sadece olabilecek bütün korkunçşeyler üzerinde yoğunlaşırsanız gerçekten öyle olur. Ama bir adım daha atıp, en kâbuslusenaryonuzda bile özgüvenle ne yapabileceğiniziplanlamaya çalışın. Nelerin kötü gidebileceğini tahminetmeye ve her durumda soğukkanlılığınızı yitirmemekiçin neler yapabileceğinizi bulmaya çalışın. Kendinizi,bütün o yabancılar tarafından aşağılanan birisi yerine,yeni dostlar arayan ve davetli aile üyelerine iyikarşılandıkları hissini veren kibar bir hostes olarakhayal edin. Gelinin ailesinden uzak durmak yerine,kendinizi onlara yaklaşıp ellerini sıkarken ve bugünüböylesine özel kılmak için harcadıkları zaman ve çabaiçin iltifatta bulunurken düşleyin.

3. Nasıl davranmak ve konuşmak istiyorsanız, bunun tekrartekrar provasını yapın. Arzu ettiğiniz davranışı olumluterimlerle ifade etmeye özellikle özen gösterin."Kendimden emin görüneceğim" demek yerine, "Buözel günde varlıklarıyla oğlumu onurlandırmaya özengösteren kişilere hürmet edeceğim" deyin. "Bugösterişli tören bana ürküntü veriyor" diye düşünmekyerine, "Burada olduğum için çok mutluyum ve töreninher anının tadını çıkaracağım" diye düşünün.

 

Page 235: Tongue Fu - Sam Horn

Düğünden sonra yazdığı bir mektupta Martha şunlarıanlatıyordu: "Harika bir gündü. Meğer, bütün o talihsizlikve kasvet öngörüleriyle kendime ne kadar büyük bir korkutelkin etmişim. Birisi bir keresinde bana, 'Endişelenmekaslında olmasını istemediğiniz bir şey için dua etmenin biryoludur' demişti. Şimdi ise, gözünde canlandırmanınolmasını istediğiniz bir şey için dua etmenin ve bunu gerçekkılmanın bir yolu olduğunu anladım."Aklınızdakileri Güvenle Söyleyin "Konuşmanızı bir parça düzeltmezseniz talihinizisakatlarsınız."- WILLIAM SHAKESPEARE Shakespeare'in sözünü geliştirebileceğimi düşünecekkadar haddimi bilmez değilim, ama konuşmanızı bir parçadüzeltirseniz talihinizi de düzeltebileceğiniz fikrinekatılmaz mısınız? Güç, işleri yaptırtabilme yeteneğidir.Gücünüz, sözlerinizle eğitme ve esinlendirme yeteneğinizebağlıdır. Etkili olmak istiyorsanız, kendinizi güvenle ifadeetme sanat ve becerisinde ustalaşmanız önemlidir.

Ama birçok araştırma insanların çoğunun toplulukönünde konuşmaktan ölümden daha çok korktuğunugöstermektedir. Seminerlerimizden birinde bir katılımcı,"Böyle bir şey nasıl olabilir?" diye sorduğunda, bir başkasıatılıp öyle dedi: "Çok basit, çünkü insan bir kere ölür." Heryaştan ve her deneyim düzeyinden çok değişik insanlar,topluluk önünde konuşma düşüncesinin kendilerini felceuğrattığını itiraf etmektedir.

Önceki sayfalarda anlatılan üç canlandırma ilkesinikullanarak ve etki uyandırmaktan çok enforme etmeye

Page 236: Tongue Fu - Sam Horn

çalışarak bu korkuyu aşabilir ve düşüncelerinizi ifadeetmeyi öğrenebilirsiniz. Düşüncelerinizi kendiniz üzerindeyoğunlaştırırsanız ("Nasıl görünüyorum? Hakkımda nedüşünecekler?"), endişelenirsiniz. Eğer dikkatinizidinleyicilere yöneltirseniz ("Bu zamanı onlar için en iyişekilde nasıl değerlendirebilirim? Bu fikirlerden nasılyararlanabilirler?"), endişeden kurtulursunuz. Değer katmamisyonu duygusu kaygılarınıza ağır basar.Paniki Dengeye Dönüştürün

"Kısıtlılıklarınıza gerekçe bulmaya çalışırsanız, hiçkuşkunuz olmasın, kendi malınız haline geleceklerdir."- RICHARD BACH

Aşağıdaki başarı öyküsü zihinsel provanın korkuyu nasılgüce dönüştürdüğünün güzel bir örneğidir. Kevin'denmeslek örgütünün kongresine bir rapor sunması istenmişti.Büyük bir korkuya kapıldığını itiraf ediyordu: "Hayatımdaelli kişiden büyük bir topluluğun önünde hiç konuşmadımve kongreye beş yüz kişinin katılması bekleniyor.Meslektaşlarımın önünde rezil olacağım endişesi beni birtürlü terk etmiyor."

"Kevin" dedim kendisine, "kısıtlılıklarına ya gerekçebulmaya çalışırsın ya da onları tasfiye etmeyeçalışabilirsin. Gelecek on gün içinde her akşam şu beşdakikalık canlandırma alıştırmasını yapmayı bir dene.Akşam geç vakti tercih et ki başka yükümlülükler aklınımeşgul etmesin. Sakince oturup kongrenin yapılacağısalonu hayal et. Eğer daha önceden tanımadığın bir yerse,telefon edip salonu sana tarif etmelerini rica et.

"Seni dinleyicilere takdim ettiklerini ve kararlı ve enerjikadımlarla kürsüye doğru yürüdüğünü hayal et. Kendini

Page 237: Tongue Fu - Sam Horn

dinleyicilere bakıp gülümserken, salonun her bölümündenen az bir kişiyle göz teması kurarken düşün. Fikir vegörüşlerini dile getirmek üzere sana bu fırsatı verdikleriiçin kendilerine şükran duyduğunu düşün.

"Gözünde, herkesin dikkati senin üzerinde toplanıncayakadar sessizce beklediğini, sonra fikirlerini düzenli veanlaşılır bir şekilde anlatmaya başladığını, sesini salonunen arkasına kadar ulaştırdığını canlandır. Dinleyicilereetkili bir şekilde seslendiğini ve sunuşundan bir şeyleralmaları için çaba gösterdiğini düşün. Herkesi fikirlerinipaylaşmaya esinlendiren bir eylem çağrısıyla sözlerine sonverdiğini hayal et."

Kongrenin ertesi gün beni aradığında, Kevin telefondaşunları anlattı: "İşe yaradı. Kendimi kürsüde o kadar rahathissettim ki, sanki daha önce yüzlerce kez oraya çıkmışgibiydim." Aslında, gerçekten de daha önce yüzlerce kez okürsüye çıkmıştı; zihninde!Gözünde canlandırmak başarıyı garanti eder mi? Hayır, sadece daha iyi bir performansı garanti eder. John F.Kennedy şöyle demişti: "Üzerine gittiğiniz her şeyideğiştiremezsiniz, ama üzerine gitmediğiniz şeyleri hiçdeğiştiremezsiniz." Gerçek yaşamda olaylar sizin hayalettiğiniz senaryolara göre gelişmeyebilir, ama öncedengözünüzde canlandırmışsanız, tersi duruma oranlamutlaka daha başarılı ve düzgün gidecektir. Canlandırmayöntemiyle korkularınızın üzerine giderek potansiyeltravmatik olayları zafere dönüştürebilirsiniz.

GÜVEN DUYMAK VE GÜVENLİDAVRANMAK İÇİN EYLEM PLANI

Yirmi beşinci mezuniyet yıldönümü partiniz birhafta sonra. Uzun zamandır görmediğiniz

Page 238: Tongue Fu - Sam Horn

arkadaşlarınızla karşılaşacağınız içinheyecanlısınız, ama geçen yıllar içinde oldukça kiloalmış durumdasınız. Herkesin şaşkın bakışlarınahedef olmaktansa partiye hiç katılmamayı biledüşünüyorsunuz. Önünüzdeki bir haftayı nasılgeçirirsiniz?

UNUTMANIZ GEREKEN SÖZLERKendinize korku ve endişe telkin edersiniz."Herkes gözlerini ne kadar şişmanladığıma dikincekimbilir nasıl utanacağım?"

Endişe ve kaygılarınız üzerinde yoğunlaşarak dahada sinirlenirsiniz."Başka herkes kimbilir ne kadar hoş görünecek? Banada başımı öne eğip kalmaktan başka yapacak bir şeykalmayacak"

Her şeyin kötü gideceğini düşünürsünüz. Aklınızhep bu konuya takılıdır. Sonunda gitmemeye kararverirsiniz. "Boş ver. Buna katlanmak zorunda değilim.Kendimi aşağılanmış hissedecek ve hiçbir şeyden tatalamayacağım."

 KULLANMANIZ GEREKEN SÖZLERKendinize kararlılık ve öngörü telkin edersiniz. "Biran önce arkadaşlarımı yeniden görmeye canatıyorum." 

Zihninizde akşamın nasıl geçmesini istediğinizinprovasını yaparsınız. "Joyce ve Kelly'nin ne

Page 239: Tongue Fu - Sam Horn

yaptıklarını öğreneceğim için çok mutlu olacağım.Kesinlikle her dansa kalkacağım."  Partinin yapılacağı yeri gözünüzde canlandırır,kendinizi başınız dik salona girerken hayaledersiniz."Dik duracağım ve okul arkadaşlarımla yenidenkarşılaşacağım bu harika fırsattan mümkün olduğukadar yararlanacağım."

 "Cesaret, hayatın huzur bağışlamak için talepettiği fiyattır." - AMELIA EARHART

 

Yirmi Beşinci Bölüm

Page 240: Tongue Fu - Sam Horn

İknaEtmeninBeş İlkesi    

İsteklerinizi savunmaya hazır mısınız? Sadece geçerli birnedeniniz olması yeterli değildir. Önce kendi adınızakonuşabilecek cesareti toplamanız ve sonra fikirlerinizi,karşınızdakini evet demeye yöneltecek bir zamanlama,duyarlılık ve maharetle sunmanız gerekir.

Amerikalı denemeci Joseph Wood Krutch, "Kediler sizene istediğinizi sormanın bir zararı olmadığı ilkesini izliyorgibidirler" diyor. Eğer kedilerin işine yarıyorsa, belki sizede yararı olur.

Atletik dostlarımdan biri olan Shelley, Washington'da birhukuk bürosunda çalışır. Öğle aralarında Smithsonian'açıkan yan yollarda koşuya çıkıyor. Açık havaya çıkmaktançok hoşlanıyor, ama sonra duş almadan iş giysilerinigiymek zorunda olması kendisini rahatsız ediyor.Bürodakilere, tıpkı erkekler için olduğu gibi kadınçalışanlar için de küçük bir duş kabiniyapılmasını önermiş, ama yer darlığı, masraflar vb.gerekçelerle bu isteği geri çevrilmiş. Shelley beni arayıpkendisine yardımcı olmamı rica etti.

İlk yaptığım, hülyasından vazgeçmediği için kendisinitebrik etmek oldu. Eğer önerisini aşağıdaki İkna EtmeninBeş İlkesini kullanarak sunarsa, kendi kaderinietkileyebileceğini ve düşünü gerçekleştirebileceğinisöyledim.Talih mi, Kader mi?

Page 241: Tongue Fu - Sam Horn

 "Talihimizi kendimiz yapar sonra buna kader deriz."- BENJAMIN DISRAELI

1.       Duruma olumlu beklentilerle yaklaşın.Bu önerinin aşikâr bir şey olduğunu düşünebilirsiniz.Gruplardan birinde bir katılımcı, "Bu sağduyugereğidir, bunu biliyoruz" demişti. Ben de cevap olarakbabamın bir sözünü aktardım: "Bir şeyin sağduyugereği olması, onun herkes tarafından uygulandığıanlamına gelmez." Birisine bir talep ilettiğinizdeiçinizden, "Boşuna zaman harcıyorum, bunu hiçbirzaman kabul etmezler" dediğiniz hiç olmadı mı? Eğersiz kendiniz önerinizin şansı olmadığınıdüşünüyorsanız, onlar nasıl tersini düşünsünler?Dwight D. Eisenhower bir keresinde şöyle demişti:"Karamsarlık daha hiçbir savaşta galip gelmemiştir."Kendinize iyimserlik telkin ederseniz ("Bunun değerlibir öneri olduğuna eminim"), inancınız sizi cesaretlikılacaktır.

2.            İtirazlarını önceden tahmin edip seslendirin. Niçinhayır diyebileceklerini tahmin etmeye çalışın. Hangigerekçeyle sizi geri çevirebileceklerini

bulmaya çalışın. Olası itirazlarını belirleyin. Eğer önesüreceğiniz fikirler itirazlarını karşılamıyorsa size kulakbile vermeyecek, önerinizin niçin işe yaramayacağını sizeanlatabilmeleri için söz sırasının kendilerine gelmesinibekleyeceklerdir. Eğer "Bütçemizde bunun için bir fonyok" diyeceklerini tahmin ediyorsanız, o zamanağzınızdan çıkacak ilk söz şöyle olabilir: "Mevcutfonlarımızın yetersiz olduğunu düşünüyor olabilirsiniz ve

Page 242: Tongue Fu - Sam Horn

bana on dakika dikkat ayırırsanız, ben size operasyonunilk üç haftasında bu miktarda bir parayı nasıl tasarrufedebileceğimizi anlatabilirim."

3. Bütün noktaları tek tek numaralandırın ve belgeleyin.Lisedeki münazara hocamız şöyle derdi: "Ustalığınızıbelirleyecek olan düşüncelerinizin nasıl düzenlendiğidir."Temsil ettiğiniz konuda dünyanın en önde gelen otoritesiolabilirsiniz, ama eğer kanıtlarınız düzenli değilse,dinleyicileriniz ne konuştuğunuzu bilmediğiniz sonucunavaracaktır. Öne süreceğiniz noktalara meşruiyetkazandırmanın en kolay ve çabuk yolu onlarınumaralandırmaktır. "Üç nedenden bu artış çok yararlıolacaktır. Birincisi,... ve ikincisi,..." Kanıtlarınnumaralandı-rılması materyalin görüşten çok bir olgu gibialgılanmasını sağlar ve ağırlığını artırır. Ayrıca yapınınbelirginliği nedeniyle dinleyenler söylenenleri çok dahakolay anlar ve hatırlar. Ulusal Konuşmacılar Birliğinin birüyesi ve on beş yıllık bir konuşmacı olarak, bir mesajıaktarmanın en etkili yolunun bir fikir öne sürmek sonrabir örnek vermek, sonra bir fikir daha öne sürüp birörnek daha vermek olduğunu öğrendim. Örnekler ikitürlü işe yarar. Dinleyiciler örneği hatırlar, böylece

öne sürdüğünüz fikri de unutmazlar. Örnekler ayrıcaönerdiğiniz şeyin yararlarına ilişkin kanıt sağlarlar.

4,       İhtiyaçlarına yanıt verin ve onların dilini konuşun.

"Ben işgörenler için bir duş odası olmasının iyi olacağınıdüşünüyorum" örneğinde olduğu gibi, ben kelimesinikullanmaktan kaçının. İnsanlar bir şeyi sizin gerekçeleriniziçin yapacak değillerdir, kendi gerekçeleri için yaparlar.

Page 243: Tongue Fu - Sam Horn

Paul Harlan Collins bir yazısında ana-babalara şöylesesleniyordu:

"Oğlunuzun garaj yolundaki karları küremesini sağlamanınen iyi yolu, ona arabayı alabileceğini söylemektir." Birbaşka önerisi de şöyleydi: "Çocuklarınıza sayı saymasınıöğretmek istiyorsanız, kendilerine aynı harçlığı vermeyin."

Kendinize, ikna etmeye çalıştığınız kişi açısından neyinönemli olduğunu sorun. Para, güvenlik, itibar, konum, güç;hangisine önem veriyor? Önerinizin ona ne yararsağlayabileceğini çıkarmaya çalışın ve bu yararlara hitapedin. Eğer önem verdiği şey alanındaki lider olaraksaygınlığı ise, ona bu yenilikçi fikri ilk uygulayanın kendisiolacağını ve bu öncü çabalarıyla gelecek yıllardakistandardı belirleyeceğini anlatın.

5.       Onları fikirlerinizi "denemeye" esinlendirin.

 Ralph Waldo Emerson, "Bir fikri nasıl aşılayacağını bilmek obüyük öğretme sanatını oluşturur" demişti.

    Aynı şey ikna etmek için de geçerlidir. Eğer insanlarıkanıtlarınızın doğruluğunu görmeye zorlarsanız, sizi geriçevireceklerdir, çünkü hiç kimse nasıl fikir yürüteceğininkendisine dayatılmasından hoşlanmaz. Hedef, sizin nesöylediğinizi kendilerinin görebilmesi için, sorular ve küçüköykülerle onları aktif olarak dahil etmek olmalıdır.Zihinlerinde önerilen şeyin resmini çıkardıklarında, pasifdirenme durumundan çıkıp fikrinizi gözlerindecanlandırmaya ve benimsemeye başlayacaklardır.

 Redleri Tersine Döndürün

Page 244: Tongue Fu - Sam Horn

"Kazanmakta olduğunuz bir oyunu hiç bir zamandeğiştirmeyin, kaybetmekte olduğunuzu değiştirin."- VİNCE LOMBARDI Arkadaşım Shelley şunu söyledi: "İlk önerimi bu beş ilkeyikullanarak getirmiş olsaydım, muhtemelen kazanırdım.Şimdi sanıyorum iş işten geçti, kaybettim. Talebimi birkere reddetmiş oldukları için ikinci bir şansım yok."

İyi bir noktaya temas etmişti. İnsanlar bir kere hayırdediğinde, olay genellikle kapanır. Ne var ki, eğerüzerindeki toprağı kazıp yeni bir kanıt öne sürerseniz, ölübir konuyu yeniden gündeme getirebilirsiniz. İlkmüzakerede tartışılmamış olan yeni bir bakış açısınıdikkatlerine sunun. Böylece, fikirlerini değiştirmek vefarklı bir karara varabilmek için bir gerekçe bulabilirler.Kendilerine kararlarını dayandıracakları yeni ölçütlersunmuş olduğunuz için, onurları zedelenmeden eskikararlarından dönebilirler. Ünlü futbol koçu Vince Lombar-di'nin dediği gibi, eğer ilk taktikleriniz başarılı olmamışsa,yenilerini denemenin zamanı gelmiş demektir.

Shelley'e, aşağıdaki yöntemleri kullanarak teklifini birkere daha gündeme getirmesini önerdim. Geri çevrilmişbir isteğinizin tekrar dikkate alınmasını istediğinizde şuyolu izleyebilirsiniz.

 

Geri çekilin: Olaydan nazikçe çıkın. Çıkarken kapıyıçarpmayın, ileride belki gene çalmak isteyebilirsiniz. Bir daha denemek istediğinizde kapının gene açıkolması için durumu kabul edin.

Page 245: Tongue Fu - Sam Horn

Yeniden değerlendirin: Niçin hayır dediler?İhtiyaçlarına hitap edemediniz mi? Kanıt sağlamaküzere öne sürdüğünüz noktaları numaralandırmayı mıunuttunuz? Zayıf olduğunuz alanları güçlendirin ve ilkseferinde kullanmadığınız yeni kanıtlar bulmaya çalışın.

Yeni bir yaklaşım gösterin: Yeni bir randevu saptayıpsöze, "Bu konuda daha önce konuşmuş olduğumuzubiliyorum ve duruma yeni bir gözle bakmamızı mümkünkılacak yeni bazı bilgiler buldum" diyerek girin.Ardından, İkna Etmenin Beş İlkesinden ve KullanılacakSözlerden yararlanarak görüşlerinizi sunun.

 Shelley duş kabinini ikinci kez gündeme getirdiğinde

isteği kabul edildi, çünkü ev ödevini iyi yapmıştı. Birjimnastik örgütüyle ilişki kurup öğle aralarında idmanyapan işgörenle-rin firmalara sağladığı mali avantajlarailişkin veriler toplamıştı. Elemanları için duş olanaklarısağlamış olmalarının tazminat ödemede getirdiğiavantajlardan söz etmekten hoşlanan başka şirketlerbulmuştu. Shelley, yer darlığı gerekçesini de az kullanılanbir toplantı odasında tadilat yapmamn yararlarınıgöstererek etkisizleştirdi. İyi haberi vermek için dahasonra beni aradığında sözünü şöyle bitirdi: "Maharetlibayan son sözünü söylemeden demek ki iş bitmiyormuş."Baskı Yapmayın, İkna Edin

"Öğretmede mesaj içerikte değil yöntemde; öğrenciyebir şeyler pompalamada değil onun ağzından bir şeyleralmadadır." .- ASHLEY MONTAGU

Page 246: Tongue Fu - Sam Horn

Oturumlarımızdan birinde bir katılımcı, "Beşinci İlkedışında hepsini anlıyorum. Birisinin sizin fikirlerinizi'denemesini' tam nasıl sağlayabilirsiniz?" dedi.

İyi bir noktaya değinmişti. İnsanların fikirlerinizi yenidengözden geçirip benimsemesini nasıl sağlayabilirsiniz?Bunun için, insanların kendilerine zorla dayatılanlaraoranla kendi öğrendikleri şeyleri daha kolay hatırladığınıbilgece anlamış olan Sokrates'e kulak verelim.

Sokrates'in, ifadeleri yanıtı içinde sorulara dönüştürmeyöntemi başarılı bir ikna çalışması için esastır. Bu, birisinibir fikri kabul etmeye zorlamakla, fikirleri ona kendine birfikir oluşturmasına olanak verecek şekilde kışkırtıcı tarzdasunmak arasmdaki farktır. İnsanları aktif bir şekilde dahiledip onları direksiyon başına oturtarak dirençlerinikırabilirsiniz. Örneğin, "Kadın elemanlarımızın işten sonraüstlerini değiştirecekleri bir yeri hak ettiklerinidüşünüyorum" demek yerine, "Kadın işgörenlerimiz içinbir duş kabini ayırdığımızda hastalık nedeniyle işegelmemeyi ve işçi tazminat harcamalarını nasılazaltabileceğimizi görmek ister misiniz?" diye sorun.Öykü Anlatın

"Fıkralar bazen hakikatin en etkili araçlarıdır veçarpıcı ve yerinde olduklarında çoğu zamankanıtlardan çok daha güçlüdürler."- TYRONE EDWARDS Duyarlı ayrıntılara sahip sorular ve başarı öyküleri,dinleyicilerin mantıksal sol beyinlerinden duygusal sağbeyinlerine geçiş yapmalarını sağlar. İyi anlatılmış ilginçbir öykü en sert eleştirmenlerin bile hoşuna gider. Eğer

Page 247: Tongue Fu - Sam Horn

anlattığınız fıkranın sonucuna ilgi duyarlarsa, fikrinizi depaylaşırlar. Canlı sözcüklerle çizilen resimler lafları kişiselgerçekliğe dönüştürme gücüne sahiptir.

Bir arkadaşım emlakçilik kursunu başarıyla bitirip emlak-çıhğa başlamıştı. Uzun süre tek bir ev bile satamamıştı.Sonra bir gün şefinin odasına girip masasının önündekikoltuğa çökmüş ve "İşten ayrılıyorum!" demiş.

Şefi, "Nasıl olur?" demiş, "Bu işe gireli daha birkaç ayoldu." Umutsuzca açıklamış: "Arabamla dört bin mil yolkat ettim, düzinelerce müşteriye ev gösterdim amakarşılığında ortaya koyabileceğim hiçbir şey yok. Sonunda,'Atı suya götürebilirsiniz ama ona zorla su içiremezsiniz'deyişinin doğru olduğu sonucuna vardım."

Tecrübeli şefi yanıtlamış: "Maria, sen onlara su içirtmekzorunda değilsin. Senin yapman gereken onları susatmak"

Bir gün öğle yemeğinde Maria'yla İkna Etmenin Beşİlkesini ve Redleri Geri Döndürmedeki üç tekniki (geriçekilme, yeniden değerlendirme, yeni bir yaklaşımgösterme) emlakçilik mesleğinde nasıl kullanabileceğinikonuştuk. Şimdi, pazarlama çalışmalarının önemli birbölümünü öykü ve sorular oluşturuyor. Artık, "Ben busemti çok seviyorum" demek yerine, "Ne kadar sevimli birmahalle değil mi?" diyor. "Bu bence çok şirin bir oda"demek yerine, "Burası kimin odası olacak, Tina'nm mı,yoksa Dolores'in mi?" diye soruyor. Evin eskisakinlerinden evle ilgili ilginç öykü ve anılar öğrenipbunları müşterilerine göre kişiselleştiriyor. Müşterilerini suiçmeye zorlamak yerine susattığı için, eskisine oranla çokdaha başarılı olmaya başladığını söyleyebilirim.

      

IKNA ETMENIN BEŞ ILKESI IÇIN EYLEM PLANı

Page 248: Tongue Fu - Sam Horn

Çocuklarınızın tatil sonu havuz partisi yapılıyor. Küçüklerazgınca oradan oraya koşuşturuyorlar. Kendilerinedefalarca hızlı koşmamalarını söylediniz, amamaskaralıklarım sürdürüyorlar. Onları sakinleşmeye nasılikna edersiniz?

UNUTMANıZ GEREKEN SÖZLEROnlara bağırır, sabrınızın taşmakta olduğunu söylersiniz."Atlar gibi koşuşturmaya son vermezseniz, hepinizi dışarıatacağım ve parti bitecek." Kendinize boşuna zaman harcadığınızı söylersiniz."Sözümü dinlemeyecekler. Öyle azgınlar ki, bunlara HunlarınAt-tila'sı bile söz geçiremez."

Onları önünüze alıp ne istediğinizi ve niçinsakinleşmelerini arzu ettiğinizi anlatırsınız. "Çocuklar biryerinize bir şey olacak. Bu güzel partiyi hazırlamak için okadar çalıştım, sizse her şeyi berbat ediyorsunuz." Dikkat etmenin ne kadar önemli olduğuna ilişkin birsöylev verirsiniz.“Bunu size bir kere daha tekrarlamak istemiyorum. Duydunuzmu? " KULLANMANıZ GEREKEN SÖZLERİkna edici olabilmek için ne söylemeniz gerektiğinidüşünürsünüz."Bunun kendilerine yarar sağlayacağını onlara nasılgösterebilirim?"

Kendinizi bunun önemli ve yapılabilir olduğunainandırırsınız. "Çocuklar, lütfen gelip masaya oturun ve

Page 249: Tongue Fu - Sam Horn

gözlerinizi bana verin. Sizinle konuşmak istediğim önemli birkonu var."

Sakinleşmenin kendi çıkarlarına olduğunu gösterebilmekiçin onlara bir öykü anlatırsınız. "Geçen yıl Kevin'in başınane geldiğini biliyor musunuz? Koşarken ayağı kaymış ve..." Kendilerine varılan anlaşmadan ne anladıklarım sorarsınız."Peki, burada yüzmek istiyorsanız, havuz kuralları neymiş,sayın bakalım."

"Dost köpekler bile bazen hırlamak için bir nedenbulurlar." TONGUEFU DÜŞÜNCESİ

   Yirmi Altıncı Bölüm

Page 250: Tongue Fu - Sam Horn

ZorbalardanKopun Ya bütün bu teknikleri uygulamanıza rağmen bir şeyolmazsa? O zaman zorbanın biriyle, bilinçli ve kasıtlıolarak insanları ayaklarının altına almak isteyen birisiylekarşı karşıyasmız demektir.

İnsanları acımasızca suiistimal eden zorbalarabulaşmamak en iyisidir. Onlara benzemek ve ruhunuzutehlikeye atmak istemiyorsanız öfkeli, kızgın insanlardanuzak durun. Gerçekçi olmak gerekirse, bu her zamanmümkün değildir. Eğer başkalarını yönlendirmek vekontrol etmek için bilinçli olarak saldırganca davrananbirisiyle birlikte çalışıyor, yaşıyor ya da iş yapıyorsanız, bubölüm sizin için demektir.

Masumca mı, Kasıtlı mı?

"Bütün vahşet taş yüreklilikten ya da zayıflıktankaynaklanır."- SENECAKitabın bu satırlarına kadar anlatılan Tongue Fu teknikleriinsanların çoğunda işler. Bence sorunlu davranışlarınyüzde 90'ı durumsaldır, kişiyi mutsuz kılmış bir başkaolayın yan ürünleridir. Eğer bu insanlara duyarlı ve ustacayaklaşırsanız, çoğu zaman durumu dostça bir çözümekavuşturabilirsiniz. Sorunlu davranışların geri kalan yüzde10'u ise masum olmaktan çok kasıtlıdır. Genelliklemantıksız davrandıkları ve akla tepki vermedikleri için, butür insanlara özel bir yaklaşım göstermek gerekir.

Kişinin zalimliği alışkanlık haline getirmiş birisi mi, yoksasadece o an için kafası karışık birisi mi olduğunu nasıl ayırt

Page 251: Tongue Fu - Sam Horn

edebilirsiniz? Muhtemelen bunu sezgiyle çıkarabilirsiniz.İnsanlar bazen son derece sevimsiz görünürler, ama sizgerçekten vuku bulmuş bir başka olayla bağlı olarakolumsuz duygulara kapılmış olduklarını ve kendinizin birtalihsizlik eseri tesadüfen zaten patlamak üzere olanbenzini tutuşturan kibrit rolü oynadığınızı farkedebilirsiniz. Bu insanlara karşı insani bir duyguhissedersiniz. Böylelerini yatıştırmak bile mümkün olabilir.

Buna karşılık zorbalar kendi amaçlarına ulaşmak için sizitaciz ederler. Üstlerinden çevrelerine hesaplı bir hainlikyayıldığını hisseder ve belli bir düzeye geldiğinde,kendilerini üstün hissetme çabasıyla sizi kastenaşağıladıklarını algılarsınız. Kıvranmanızdan belki zevk bilealırlar ve size acı vermek için çabalarını artırırlar.  Davranışları Bilinçli ve/ya da Tehlikeli mi?

"Karşınızdaki zavallının belirgin şekilde acı çekmesinisağlayamazsanız kendi üstünlüğünüzden emin olmanızzordur."- MAX RADIN Zorbalarla nasıl başa çıkabileceğiniz konusunu biraz ilerideele alacağız. Ama önce, bu sorunlu yüzde 10'un küçük birbölümünü oluşturan patalojik tiplere ne yapabileceğinizebakalım. Bu tür kişiler sonuçlarını hiç düşünmedenönlerine çıkan herkesi ezip geçmek ister. Muhtemelençocukluklarında o kadar çok ihmal edilmiş ve ezilmişlerdirki, öteki insanları şöyle ya da böyle düşünebilecek

Page 252: Tongue Fu - Sam Horn

durumda değillerdir. Uyuşturucu bağımlıları ve akılhastaları da bu grupta yer alır. Karşınızdaki kişininuyuşturucu bağımlısı olduğunun göstergeleri; genişlemişgöz bebekleri, boş bakışlar ya da vahşice yuvarlanangözler, derbeder görünüm, aşırı hantallık ya da sakarlık veözensiz, kötü konuşmadır.

Bu bölümde yer alan tehlikeli tiplere kesinliklebulaşmayın. Örneğin, bir kuyrukta beklerken haydutun birizorla önünüze geçerse, kendisiyle çatışıp sağlığınıza zararvermenin bir anlamı olup olmadığını düşünün. Buz tutmuşbir yolda yürürken bir çocuk çetesi sizi kartopuna tutarsa,onları vazgeçirmek için bağırıp çağırmaya başlayıpgüvenliğinizi tehlikeye atmanın doğru olup olmadığınıkendinize sorun. Önünde beklemekte olduğunuz parkyerini sizden önce bir başkası kapar ve bir de eliyle hoşolmayan bir işaret yaparsa, ona uymakla kendinizitehlikeye atıp atmayacağınızı önce bir düşünün.

Silahlı fiziksel saldırıların ve şiddetin olağan hale geldiğigünümüz dünyasında pasifist bir tutum almak ürkeklikdeğil akıllılık demektir. Hayatınızı kaybetmektenseonurunuzdan ödün verin. Savaşlarınızı kendiniz seçerseniz,bu tür olaylara değişik bir açıdan bakabilir ve birisininsıranızı kapmasının ya da önünüze geçmesininesenliğinizle kumar oynamaya kalkışmayıgerektirmeyeceğini görürsünüz.  Zorbaları Davranışlarından Sorumlu Tutun "Kabul ettiklerimizi öğretiriz."- ANONİM

Page 253: Tongue Fu - Sam Horn

 İflah olmaz bir zorbayla birlikte yaşıyorsanız, PatriciaEvans'ın şu sözlerine kulak vermenizi öneririm:

Sözlü taciz bir başkasının üzerinde iktidar sahibiolmanın bir aracıdır. Ne kadar acı verse de, fiziksel kanıtbırakmayan bir tür hırpalama ve yumruklamadır. Zorba,iktidara ihtiyaç duyduğu için öteki kişinin algılama,deneyim, değer, kazanım ve planlarını reddetme, süreklibunların gerçekliğini geçersiz kılma eğilimindedir. Sözlütaciz üstü örtülü, kurnazca ve beklenmedik olabilir, amaher zaman sinsicedir, kurbanın beynini yıkar, onukoşullandırır, çektiği acının ciddiyetinin farkına varamazhale getirir.

 O nedenle, küçük düşürücü imalara izin vermemek içinilişkinize bir sınır koymanız ve haklarınızı korumanızgerekir.Sen mi, Ben mi?

"Beklediğinizi elde edemeyip yüz üstü yere serilmişolabileceğiniz gibi, elinizden gelen her çabayıgösterebilmek için çok fazla arkaya bükülmüş deolabilirsiniz."- JAMES THURBER Davranış psikologları, zorbaların çoğunun kendilerineolanak verildiği ölçüde kötü davrandıklarını bulmuşlardır.Eylemlerinden dolayı kendilerini sorumlu hissetmezler, onedenle bunu onlar için başkasının yapması gerekir. Buısrarcı kişileri zararlı davranışlarından nasıl sorumlututabilirsiniz? Kendileriyle ikinci tekil ya da çoğul şahısta

Page 254: Tongue Fu - Sam Horn

konuşun. Davranış uzmanları, duygularınızı ifade ederkenbirinci tekil şahısta konuşmanın, ben kelimesinikullanmanın önemini vurgularlar ve bu doğrudur."Benimle bu tonda konuşmandan hoşlanmıyorum" veya"Randevumuzu unuttuğun için düş kırıklığına uğradım"demeniz beklenir. Olağan durumlarda kendiduygularınızdan kendinizi sorumlu tutmanız, kendinizikötü hissettiğiniz için başkalarını suçlamamanız yerindeolur.

Ne yazık ki, birinci tekil şahısta konuşmak zorbalarıetkilemez. "Bana davranma tarzınız hoşuma gitmiyor"derseniz, "Bu senin problemin" diye cevabıyapıştıracaklardır. "Bu tondan hoşlanmıyorsa umurumdabile değil" diye düşüneceklerdir. Ya da sizi geri püskürtmekiçin daha saldırgan bir tutum alacaklardır. "Bir randevuyuatladım diye bu kadar tantana yapma!"

Bunun yerine, taleplerinizi sen/siz kelimesini kullanarakbelirtin ki, onlar da kendi eylemlerinin yanıtını vermekzorunda kalsınlar. Şöyle deyin: "Benimle saygılı bir şekildekonuşmalısınız." Ya da "Bundan böyle, buluşmayagelemeyeceğin zaman önceden telefon et."İçine Atmak mı, Harekete Geçmek mi?

"Sorunlarımdan biri de her şeyi içime atmamdır.Öfkemi ifade edemiyorum. Bunun yerine tümörbüyütüyorum."- WOODY ALLEN Bu, içine atmak yerine harekete geçmek fikri, bu konuüzerinde okuduğum, konuştuğum ve yazdığım yıllar içindeöğrenmiş olduğum en önemli fikirlerden biridir. Verdiğim

Page 255: Tongue Fu - Sam Horn

hemen hemen her seminerde mutlaka arada birisi yammagelip kendisine kötü davranan bir kişiden söz eder. Kalbimher seferinde bu vicdanlı ve iyi niyetli insanlardan yanaolur, çünkü genellikle hep en büyük fedakârlıkları yapmış,ama karşılığında vicdansız bir zalim tarafmdantekmelenmiş ya da kötüye kullanılmış kimselerdir.Durumun haksızlığından incinmiş ve kendilerine kötüdavranıldığı için öfke duyan insanlardır. Ama genellikle,eğer daha ısrarlı olurlarsa sadakat, katkı ve iyiliklerininkabul edilip ödüllendirileceğine inanırlar.

Psikolojik tacize hedef olan bu insanların ortak birözelliği vardır. Çoğu harekete geçmek yerine korkularınıiçselleştirmiştir. Kendilerine, durum hakkında hiç işkencecileriylekonuşup konuşmadıklarını sorduğumda, yanıt genelliklehayır olur. Seslerini biraz olsun yükseltmenin karşılarındakizorbayı daha da saldırganlaştıracağından korkarlar.

Böylelerine sen/siz kelimelerini kullanmayabaşlamalarını öneriyorum. Başlangıçta kulağa yanlışgelebilir, ama zorbalara insanları dikkate almayıöğretmenin tek yoludur. Kendilerine, hatayı kendilerindearamak yerine, sorumluluğu ait olduğu yere, zorbayahavale etmelerini öneriyorum. Örneğin, "O kadar çok işimvar ki hiçbirine yetişemiyorum" demek yerine (bu,sızlanma gibi algılanacak ve "O zaman akşam daha geççık" şeklinde acımasız bir yanıt alacaktır), "Bugünbitirilebilecek birçok proje var. Asıl önceliğin hangilerindeolduğunu ve hangilerinin yarma kadar bekleyebileceğinibana söyleyebilir misiniz?" diye sorun.

"Terfiyi Barry'nin almış olmasını adil bulmuyorum"diyeceğiniz yerde (bu durumda alacağınız "Hayatın adil

Page 256: Tongue Fu - Sam Horn

olduğunu kim söyledi?" gibi bir yanıttır), "Bana bu üçaymsonunda terfi sözü vermiştiniz ve bu sözünüze sadıkkalmalısınız" deyin. "Öğle tatilinde dışarıda uzun kalıpbenden yerini doldurmamı beklemeni doğru bulmuyorum"demeyin; bunun yerine, "Saat birde randevu verdiğinmüşteriler geldiğinde yerinde olabilmen için, öğleleri işezamanında dönmen gerekiyor" deyin.Nefret Sağlıksızdır

"Tıpkı kontrol dışına çıkmış bir kanser gibi, nefretkişiliği çürütür ve onun yaşamsal bütünlüğünü yiyipbitirir."- MARTIN LUTHER KING, JR. Sizi taciz eden birisinden nefret etmenin bir faydası yoktur.Lily Tomlin'in dediği gibi, "Kalleşlik yarışında, kazansanızbile kalleş kalmaya devam edersiniz." Sağlık, mutluluk vehuzurunuzu düşünüp kalleşlerle yarışa tutuşmayın. Sizeeziyet eden kişiyle çatışmanın sağduyuya uyupuymadığına karar vermek için, Muharebelerinizi KendinizSeçin bölümündeki ölçütleri kullanın.

Bir dostum öfkesi burnunda bir kişinin başkanlığındakibir teftiş kuruluna atanmıştı. Les, önceki amirlerininçoğuna saygı duymuş ve onları kendisine örnek almış birkişiydi. Ama bu adam kadrosunu acımasızca azarladığısöylevlerle ün kazanmış birisiydi. Les bu yaratıkla birkaçhafta birlikte çalışacaktı, bu yüzden onun sözlü tacizlerinealdırıp aldırmayacağına baştan karar vermesi gerekiyordu.İş o raddeye vardığında bu kişiye haddini bildirmesi,ordudaki yirmi yedi yıllık meslek hayatını riske atmasına

Page 257: Tongue Fu - Sam Horn

değecek miydi? Les, olası sonuçları gözden geçirip kararınıaldı.

Sonunda brifing günü geldi. Les subayın makam odasınagirip tekmilini verdikten sonra haritalarını tahtaya asıpsunuşunu yapmaya başladı. Daha ilk noktayıtamamlamamıştı ki, amiri kavgacı bir üslupla söze giripileri geri konuşmaya başladı. Les, tahtadan uzaklaşıpsubaya dönerek kararlı bir ses tonuyla şunları söyledi:"Bayım, eğer bu brifingle ilgili sorularınız varsa, eğer buteftişle ilgili yapıcı uyanlarınız varsa, hepsini dinlemeyehazırım. AMA.. BANA... HAKARET... ETMEYECEKSİNİZ."Sonra sunuşuna devam etti. Sözü bir daha kesilmedi.

Kuşkusuz, öykünün devamını merak ediyorsunuzdur.Les, yani brifingi veren kişi, kocamdı. Bu olaydan birkaç aysonra bir açık hava konserine gitmiştik. Kuyruktabeklerken adamın biri geldi ve yüzüme bakarak boğuk birsesle, "Bu seninki esaslı bir adam" dedi. Kim olduğunubilmeden onayladım, "Evet, haklısınız. Onun hayranlarıkulübünün başkanlığını yapıyorum" dedim. Adamyanıtımdan tatmin olmamıştı. Biraz daha yaklaşıp gürledi:"SENİNKİNİN ESASLI BİR ADAM OLDUĞUNUSÖYLEDİM" ve hemen topuklannm üzerinde dönüpyürüdü gitti.

Les'e dönüp baktığımda yüzünde derin bir hayret ifadesivardı. "Bu adam da kim?" diye sordum. Ağzından,inanması zor bir tonda "İşte, o amiral" sözleri döküldü.

  Zorbalar Ancak "Yeter!" DemesiniBilenlere Saygı Duyar

Page 258: Tongue Fu - Sam Horn

"İnsanların bize öyle davranmasının nedeni, bazenkendilerinin öyle olması değil, bizim öyle olmamızdır."- TONGUE FU DÜŞÜNCESİ Zorbalar atak üstüne atak geliştirerek aslında sizinölçünüzü alırlar. Hangi malzemeden yapıldıklarını görmekiçin insanları testten geçirirler. Sapık bir şekilde ancak,"Bunu böyle yapamazsın" diyenlere hayranlık duyarlar.

Bir zorba açısından sükût kabul etmek anlamına gelir.Tacizcinin aklının başına geleceği, hatasını görerek özürdileyeceği ve size daha saygılı davranacağı umuduyla ötekiyanağınızı uzatmak ilkellik olur. Zorbanın iyi niyetineseslenmek nadiren işe yarar; böyle bir şeye belki de sahipdeğildir.

İnsanlara göstermek istediğiniz davranışa ters düşüyorolsa da, saldırgan kişilerle karşı karşıya olduğunuzda bazenen iyi savunma iyi bir saldırıdır.

Birisi gelip de, "Eskiden öyle bir adamla birlikteçalışıyordum" ya da "Öyle bir adamla evliydim" demeden,Les'in öyküsünü hiç anlatmamışımdır. Sonunda artıkdayanılmaz hale geldiği için daha fazla taşımamaya kararverdiklerini anlatırlar. Sert bir uyarıda bulunduklarında yada bir ültimatom verdiklerinde sataşmalar durmuştur.Aylarca ya da yıllarca katlandıkları sözel şiddete gemvurmanın bu kadar "kolay" olması hepsini şoke etmiştir.Bazıları işkencecilerinin garezle karışık bir saygı duymayave kendilerini başkalarına methetmeye başladığını bileanlatmıştır. "O mu, o palavraya metelik vermez."

Katılımcılar bazen, kendilerine kötü davranan kişininkariyerlerini kontrol altında tuttuğu ve işlerinikaybetmelerine neden olabileceği için, iş yaşamlarındaki

Page 259: Tongue Fu - Sam Horn

haksız durumları değiştirmede güçsüz kaldıklarındanşikâyetçi olmaktadır. Daha işe başladığı ilk gün şefi hızlaodasına dalıp tamamen önemsiz bir nedenden kendisinebağırmaya başlamış olan bir sekreterin öyküsününakletmek istiyorum. Ayağa kalkıp eliyle kapıya doğruişaret ederek, "Benimle hiç kimse böyle konuşamaz " demişve şefi uysal bir şekilde dışarı çıkmış. Anlattığına göre, ogünden bu yana, yirmi beş yıldır kendisine son derecekibar davranıyormuş.

Sonuç olarak, zorbaların yol açabileceği kâbusuküçümse-yin demek istemiyorum. Ayrıca sözlü tacizcilerlegirişeceğiniz her çatışmanın mutlaka Les'inki ya dasekreterinki gibi sonuçlanacağını da söylemiyorum.Söylemek istediğim, böyle bir durumda bir tercihtebulunmanızın mümkün olduğudur. Tacizi kabul edipsessizce acı çekmek yerine, size arzuladığınız ve hakettiğiniz şekilde davranılması için, riskleri dikkate alarakkendi hakkınızı savunmak üzere sesinizi yükseltin, sınırlargetirin ve harekete geçin.

ZORBALARDAN KOPMAK İÇİN EYLEM PLANIAğabeyiniz çocukken size hep sataşırdı ve bu kötüalışkanlığını büyüyünce de sürdürdü. Sık sıkbaşkalarının önünde sizi azarlamaktadır. Gözünüzükorkutmuş olduğu ve aynı taktikleri kullanmakistemediğiniz için, şimdiye kadar kendisine hiçkarşı durmadınız ama artık buranıza geldi. Neyaparsınız?

UNUTMANIZ GEREKEN SÖZLERBir daha sizi küçük düşürdüğünde, ağzınıza gelenisöylersiniz;

Page 260: Tongue Fu - Sam Horn

Bana hep böyle davranmandan artık bıktım." Söze ben diye başlarsınız ve zayıf ve sızlanan birizlenim bırakırsınız."Beş yaşımdan beri hephakkımda söylediğin bu korkunç şeyleri dinliyorum."Neden hoşlanmadığınızı ve davranışının sizi nasılincittiğini anlattığınızda, ağabeyiniz suratınızagüler.“Beni ciddiye almamandan nefret ediyorum. Bununbeni ne kadar üzdüğünü anlamanı istiyorum.” KULLANMANIZ GEREKEN SÖZLERKendisiyle çatışmaya girişmeden sonuçlandeğerlendirerek muharebenizi kendiniz seçersiniz."Bu önemsiz değil, kalıcı hale geldi ve kasten yapıyor." Kabul edilemez davranışını sahiplenmesi için sözesen diye başlarsınız."Bugünden itibaren bana saygılı davranmayabaşlamalısın." Davranışına artık hoşgörü gösterilmeyeceğiniaçıklarsınız. Bundan böyle ne istediğinizi ve nebeklediğinizi vurgularsınız."Ya olumsuz yorumlarını kendine sakla ya da bir dahabu eve adımını atma."

  "Görüşünüzün çürütülmesi bir şey değildir; tabiieğer hatırlamaya devam ederseniz."

-KONFÜÇYÜS

Page 261: Tongue Fu - Sam Horn

 Yirmi Yedinci Bölüm

Page 262: Tongue Fu - Sam Horn

İnsanlaraTazeBirBaşlangıçOlanağı Verinİçinizdeki hınçtan nasıl kurtulabileceğinizi biliyormusunuz?

Birkaç yıl önce koridorun duvarlarını resimlerledonattığında, sekiz yaşındaki oğlum Andrew'm başıoldukça derde girmişti. Olaydan dolayı aldığı mola sonaerip de yanıma geldiğinde, ayağıyla önündeki halınınüstünde daireler çizmeye başladı. Affedilmiş olduğundanve kendisini hâlâ sevdiğimizden emin olmak istiyordu.Sonunda başını kaldırıp tatlı bir sesle, "Anneciğim" dedi,"taze bir başlangıç yapabilir miyim?" Bu basit söz dahasonra evimizde bir gelenek haline geldi. Belki sizin evdede olabilir.

İnsanlar birlikte yaşar ve çalışırken hatalar yaparlar.Kendilerini kaybedip ileride pişman olacakları şeylersöylerler, sinirlenirler ve kötü günler yaşanır. Elinizde,çatışma defterlerinikapatıp atmada kullanacağınız sözel bir alet yoksa, buüzücü öykü tekrar tekrar sizi rahatsız edecektir. Haftalar,aylar, hatta yıllar önce olmuş olayları bir türlü kafanızdanatamayacaksı-nızdır. Yazar David Viscott'un özlü birşekilde ifade ettiği gibi, "İncinme yaşlandıkça öfkeyedönüşür." Bu dertler birikir, söz konusu kişiye karşınormalde beslediğiniz saygı ve ilginin yerini alır vebenzersiz üzüntülere yol açar.Çatışmalar Defterini Kapatın

"Hayattan bir kere geçmeyi bekliyorum. O nedenle,eğer gösterebileceğim bir nezaket ya da diğer insanlariçin yapabileceğim iyi bir şey varsa, bunu ertelemek ya

Page 263: Tongue Fu - Sam Horn

da ihmal etmek yerine şimdi yapmalıyım, çünkü buyoldan bir daha geçmeyeceğim."- WILLIAM PENN Kendinizin ve sevdiklerinizin sağlığı için, sizi üzüntüyeboğmadan bu dertlerden bir an önce kurtulun. Yeni birsayfa açın ve insanlara taze bir başlangıç yapma fırsatıverin.

Andrew'un sanat serüveninden birkaç hafta sonra, birgün Maui'den Honolulu'ya uçmak için sabah erkendenyola çıkmam gerekiyordu. Evden çıkmadan çocuklaraseslenerek okula gitme vaktinin geldiğini söyledim, amahiçbir yanıt alamadım. Baktım, bahçede komşununköpeğiyle oynuyorlar. Üstleri köpek tüyleri ve çimlekeleriyle dolmuştu, bu şekilde okula gidemezlerdi. Gidipüstlerini değiştirmede acele etmelerini söyledim. Bu aradagözüm de devamlı saatteydi.

Arabayı garajdan çıkarırken Tom cıyak cıyak bağırmayabaşladı: "Okul çantamı unuttum!" Fırlayıp evden çantasınıalıp geldi, ama oldukça geç kalmıştık. Uçağı kaçırmakistemediğim için arabayı deli gibi sürüyordum. Okulunönünde acı bir fren yaptım, çocuklar dışarı fırlar fırlamazgaz pedalını yeniden kökledim. Alana vardığımda uçağınkalkmasına birkaç saniye kalmıştı.

Aynı gün akşam geri dönerken pervaneli uçağımız büyükbir fırtınaya tutuldu. Uçak gökte savrulup duruyordu. Heran her şey olabilirdi. O durumda bütün düşündüğüm,çocuklarımın beni hep son anılarıyla, sabahki gibi gerginve asabı bozuk birisi olarak hatırlayabilecekleriydi.

Böyle durumlarda genellikle olduğu gibi, birden erdim vehayatın gerçek anlamını kavradım. Sonra Tanrı'ya söz

Page 264: Tongue Fu - Sam Horn

verdim. Yere sağ inebilirsek aileme bir daha hiçbir zamanböyle aceleci davranmayacaktım. Bir dahaki seferedüzeltirim diye düşünmeyecektim. Vedalaşmalarımızatelaş değil sevgi egemen olacaktı. Tabii, yere sağ salimindik. Ama ölümlülükle bu yakın tanışma sonraki bütünvedalaşmalarımıza damgasını vurdu.

Bir zamanlar aranızın çok iyi olduğu ama sonra pek dehoş olmayan koşullarda ayrıldığınız birisi var mı? Hata"onda" olduğu için özür dilemediğiniz? Aptalca gururunuzyüzünden bir daha aramadığınız? Elinizin birkaç keztelefona gittiği, ama kaba sözlerini ya da davranışlarını birtürlü affedemediği-niz için sonra geri çektiğiniz? Kini Erteleyin "Gurur yıkımın, kibir düşüşün önünde gider"-İNCİL Dürüst olun. İleride bir gün bu durumu düzeltirim diye midüşünüyorsunuz? Ya bu fırsat elinize geçmezse? Ya aradageçecek sürede sizin ya da o kişinin başına bir şey gelir vehatayı tamir etme şansınız kalmazsa?

Samuel Butler, "Dostluklarınızı bakımda tutun" diyordu.Tongue Fu felsefesi ilişkilerinize değer biçmenizi vebozulmuş olanları yarına bırakmadan bugün tamiretmenizi söyler. Beklemeyin ya da gelecekte bir gün nasılolsa bir yerde rastla-şırız, diye düşünmeyin; bu hiçolmayabilir. Henry David Thoreau'nun son sözleri, "Budünyadan hiç pişmanlık duymadan ayrılıyorum" olmuştu.Aynı şeyi söyleyebilir misiniz? Eğer bir yanlış anlama

Page 265: Tongue Fu - Sam Horn

aranızda soğukluğa yol açmışsa, haklı olma isteğinizi aşınve geçmişi geçmişte bırakın.  Dünyanın Nasıl Olmasını İstiyorsanız Öyle Olun

"Eğer bir problem görüyorsanız, bu sizinprobleminizdir. Eğer birisinin bu konuda bir şeyleryapması gerektiğini düşünüyorsanız, unutmayın ki sizde herkes kadar birisisiniz:'- ZEN BUDİZM MERKEZİ "Ama işi başlatan onlardı" diye mi düşünüyorsunuz?Kendinize, onurumu mu yoksa dostluğumu mu korumakdaha önemli, diye sorun. Bilge Martin Luther King şöyledemişti: "O eski 'göze göz, dişe diş' yasası herkesi gözsüzve dişsiz bırakıyor." Gururunuzu aşıp zeytin dalı uzatan sizolun. Öfke başınızı derde sokar, gurursa onu derttenkurtaramamanıza neden olur..

Anne Frank, "İnsanın karakterinin nihai olarakbiçimlenmesi kendi ellerindedir" diyordu. Kendinizi kindeğil maneviyat dolu bir kişi olarak biçimlendirin. "Neoldu, niçin oldu sorularını bir kenara bırakalım. Tekistediğim yeniden dost olmamız. Taze bir başlangıçyapabilir miyiz?" deyin.

Oturumlarımızın birinde bir katılımcı, bu fikrinkendileriyle on yıldır konuşmadığı iki kızkardeşiyleyeniden birleşmesine nasıl yardımcı olduğunu anlattı."Ebeveynimiz bir vasiyetname bırakmamıştı. İki ablamkimin ne alacağı konusunda birbirlerine düştü. Ben bu işekarışmak istemiyordum, ama annemle babamın evini

Page 266: Tongue Fu - Sam Horn

satmaya karar verdiklerini söylediler. Buna izinveremezdim, çünkü kırk yıl o evde yaşamışlardı. İsteristemez hepimiz birer avukat tutmak zorunda kaldık.Mülkün nasıl dağılacağı konusunun çözülmesi iki yıl aldı.Sonunda, ancak avukatlarımız aracılığıyla iletişim kurabilirolmuştuk.

"Siz, o fırtınaya tutulmuş uçakta nasıl çocuklarınızı birdaha görüp göremeyeceğinizi düşündüğünüzüanlattığınızda, aramızdaki bu soğukluk henüz giderilmişdeğildi ve sizi dinlerken ne kadar büyük bir risk almışolduğumuzu, her an birimizin başına benzer bir şeygelebileceğini fark ettim. Bu maniayı bu kadar uzun süreortada bırakarak ne kadar büyük bir hata işlemişolduğumuzu anladım. Aynı akşam her iki kardeşimi dearadım. Her ikisine de ilk sözüm, 'Sakın telefonu kapatma'demek oldu. Kendilerine geçmişi geçmişte bırakıp yenidenbir aile olmamızı teklif ettim. Bu hikâye sayesinde yıllarönce kopardığımız bağlan şimdi yeniden kuruyoruz."  İlişkilerinizde Pişmanlığa Yer Vermeyin

"Yaptığımız şeylerden duyduğumuz pişmanlıkzamanla yatışabilir; asıl teselli bulmayanyapmadığımız şeylerden duyduğumuz pişmanlıktır."- SYDNEY J. HARRIS Yakınlarda bir akrabanız ya da dostunuzla görüştüğünüzoldu mu? Yoksa, uzun zamandır özlediğiniz halde, birliktebir akşam geçirmeye zaman ayıramayacak kadar meşgulmusunuz? Beklemeyin.

Page 267: Tongue Fu - Sam Horn

Babam, ben bu bölümü yazarken öldü.Ben kitaba başlamadan birkaç hafta önce ailemiz Noeli

kutlamak üzere Kaliforniya'da bir araya gelmişti. Babamınbütün çocukları ve torunları uzun yıllardan sonra ilk kezbir araya geliyordu. Etrafı torunlarıyla çevrili koltuğunaoturmuş hali hiç gözümün önünden gitmiyor. Birliktegeçirdiğimiz bu birkaç gün gerçek bir armağan oldu.Morro Körfezinde ka-nuyla dolaştık, atlara binip kumtepeciklerine gittik, yürüyüşlerde sohbetler ettik. Kendievinde sevdikleriyle kuşatılmış gururlu bir baba olmanınbütün tadını çıkardı.

Hawaii'ye döndüğümüzde, babama bir mektup yazıpbirlikte ne kadar güzel bir zaman geçirmiş olduğumuzukendisine anlatmaya karar verdim. Bu birkaç günün bukadar hoş ve anlamlı geçmesi için yapmış olduklarını nekadar takdir ettiğimizi bilmesini istiyordum. Birkaç kez bumektubu yazmayı aklımdan geçirdim, ama her seferindeyapmam gereken başka bir iş çıktı. Şükran notu hiçbirzaman yazılmadı.

Sonra babamın ölüm haberi geldi. Onun onuruna sahildetek başıma uzun bir yürüyüşe çıktım. Onunla ilgili ilkanılarımı düşündüm, bütün yaşamını zihnimden geçirdim,benim için bütün yaptıklarını ve taşıdığı anlamı bağrımabastım. Aklımdan ona bir mektup gönderdim.

Sizin yaşamınızda kim teşekkürü hak ediyor? Onarılmasıgereken ilişkiler yok mu? "Barışı kurmaya son tahlildetabandan başlamak gerekir" diyordu M. Scott Peck."Sizinle başlamalıdır!" Ertelemekten vazgeçin. Şimdi beşdakikanızı ayırın ve telefonu alıp bir arkadaşınızı arayın yada uzun zamandır yazmanız gereken bir tebrik kartını

Page 268: Tongue Fu - Sam Horn

kaleme alın. Bunu yaptığınız için hiçbir zaman pişmanolmayacaksınız; yapmazsanız pişman olursunuz.

İNSANLARA TAZE BIR BAŞLANGıÇ OLANAĞı VERMEKIÇIN EYLEM PLANı

En iyi arkadaşınız yeni bir eve taşınıyor ve sizinyeni minibüsünüzü kullanmak istiyor. Öte berisinitaşımak için hafta sonunda arabayı alabileceğinisöylüyorsunuz. Kapısını kilitlemeyi unutuyor vearaba çalınıyor. Arkadaşınızın sigortası var veödemeyi kabul edecek, ama polis ve sigortadakiişlemleri tamamlayıp yenisini alıncaya kadar birkaçhafta geçmesi gerekiyor. Bu durumda neyapardınız?

UNUTMANıZ GEREKEN SÖZLER

Öfkenizi boşaltır ve tam ne hissettiğinizi kendisineaktarırsınız."Nasıl bu kadar dikkatsiz olabilirsin, inanamıyorum.İnsan nasıl minibüsü kilitlemeden bırakacak kadaraptal olabilir? "

Bu "affedilemez" hata ve bunun başınıza açacağıdertler üzerinde yoğunlaşırsınız. "Sigorta acenteniaraşan iyi edersin, çünkü bunu senin ödemen gerekiyor.Senin dikkatsizliğin yüzünden benim sigortaprimlerimin artması söz konusu olamaz."

Özürünü kabul etmezsiniz. "Yarın sabah işe gitmemgerektiğinde senin özürün bir işime yaramayacak,değil mi?  Keşke arabayı sana vermez olaydım."

KULLANMANıZ GEREKEN SÖZLER

Page 269: Tongue Fu - Sam Horn

Pişman olacağınız bir şey söylememek için öfkelisözleri ağzınızdan çıkmadan yakalarsınız."Bu nasıl oldu?" Çok mahcup olduğunu, elinden gelse olayı olmamışyapmak istediğini görürsünüz. "Bunu düzeltmek içinne yapabiliriz? Şimdi bir sürü evrak doldurmakgerekecek, ayrıca sigorta primlerinin artacağındanendişe ediyorum." Sonuçlan ne kadar hoş olmasa da, bunun bilinçli birhata olmadığını bilirsiniz. "Bu işi halLedebilirsen,olaya kapanmış gözüyle bakabiliriz. Arkadaşlığımızbenim için arabadan daha önemli."  

"Rızamız olmaksızın hiç kimse aşağılık duygusunakapılmamıza yol açamaz."

- ELEANOR ROOSEVELT Yirmi Sekizinci Bölüm

Page 270: Tongue Fu - Sam Horn

DuygularınızınYönetiminiÜstlenin "Bana gerçekten korkunç bir şey yapmış olan birisini nasılolur da aklımdan çıkarabilirim?" diye düşünebilirsiniz.

Bir seminerde Eleanor Roosevelt'in sözünü duvarda asılıbir pankartta ilk gördüğüm günü hiç unutmayacağım.Deyişini biraz değiştirip şöyle demiştim: "Rızamızolmaksızın, hiç kimse öfke duygusuna kapılmamıza yolaçamaz."

Bir katılımcı itiraz etmişti: "Ne tür insanlarla birlikteçalışıyorum bilemezsiniz. Birisi yüzüme bağırdığında bubeni çıldırtmamalıdır mı demek istiyorsunuz?"Sizi Kim Çıldırtıyor? "Duygularınızı kontrol edin, yoksa onlar sizi kontroleder"-ÇİN ATASÖZÜAynı oturumdaki bir kadın kendi görüşünü şöyle dilegetirdi: "Roosevelt'in deyişine katılıyorum, çünkü aynı şeybenim başımdan geçti. Ben ameliyathane hemşiresiyim.Birlikte çalıştığım cerrah gördüğüm en rahatsızlık vericiinsandır. Mükemmel bir doktordur, ama insani becerilerinyanından bile geçmemiştir.

"Geçen yıl bir ameliyat sırasında benden neşteristediğinde, saniyenin onda biri kadar bir süre geciktim.Herkesin önünde beni azarladı. Arkadaşlarımın gözündebeni gülünç duruma soktu. Kendimi o kadar aşağılanmışhissediyordum ki, mesleki sorumluluğum olmasaameliyathaneden çıkıp giderdim.

Page 271: Tongue Fu - Sam Horn

"Daha sonra akşam arabamla eve dönerken banasöylediklerini düşünmeye başladım. Eve vardığımda kanbeynime sıçramıştı. Yemek hazırlamaya başladım;buzdolabının kapısını şiddetle çarpıyor, sebzeleri intikamalırcasma doğruyordum. Yemeğe oturduğumuzda olanlarıkocama anlatmaya başladım. Olayın yeniden canlanmasısinirlerimi daha da bozdu. Sonunda, 'Bu doktor beniçıldırtıyor!' diye haykırdığımı hatırlıyorum.

"Kocam bu sözleri daha önce de duymuştu. Sakin birsesle, 'Judy, saat kaç?' diye sordu. Nereye varmakistediğini pek anlamadan, kendisine bakarak 'Saat yedi'diye yanıtladım. 'Peki, bu olay saat kaçta oldu?' diye sordu.Hâlâ bilmeceyi çözememiş bir şekilde, 'Sabah saatdokuzda' dedim.

"Kocam gene sakin bir şekilde, 'Judy, seni çıldırtangerçekten o doktor muT diye sordu ve ayağa kalkıp odadançıktı.

"Oturup düşünmeye başladım ve beni çıldırtanın doktorolmadığım fark ettim. Doktor odada değildi ki? O adamıarabama alıp evime getiren bendim. Kendisini evime davetedip soframızda bir yer sunan benden başkası değildi.Orada oturmuş, on saat önce olmuş bir olaya takılıpkalmıştım.

"O akşam, bu cerrahın özel hayatımı zehirlemesine birdaha izin vermemeye karar verdim. O günden itibaren onuhastanede bırakacaktım. Evimde sevgi dolu akşamlarımıbozmasına izin vermeyecektim."Düşman Kim?

"Duygularınızı kontrol edememek küreksiz bir kayıktagitmeye benzer; karşınıza çıkacak ilk kayaya çarpıpparçalanmaya mahkûmsunuz demektir."

Page 272: Tongue Fu - Sam Horn

- MAHATMA GANDİ Eve kimleri birlikte getiriyorsunuz? Yemek masanızdakimlere yer ayırıyorsunuz? Sadece yaptığınız yanlışlarıgören ve doğru yaptıklarınızı hiç fark etmeyen aşırıeleştirel şefinizi mi? Huysuz çalışma arkadaşınızı mı?Ağaçlarınızın dallarının kendi bahçesine doğru uzamasınakızan komşunuzu mu?

Sally Kempton'a göre, "Kafanızın içinde ileri karakollarasahip bir düşmanla mücadele etmek zordur!" Zor insanlarıkafanıza ve evinize sokmayacağınıza, onlara huzurunuzuyıkma gücünü vermeyeceğinize söz verin. Bu andanitibaren, huzurunuzu olası bir yıkıcının ellerine teslimetmektense, duygularınızın yönetimini üstlenin.

Charles Darwin şunu saptamıştı: "Ahlak kültüründekiolası en yüksek aşamaya düşüncelerimizi kontrol etmekzorunda olduğumuzu kavradığımızda ulaşırız." Hayatın çokdaha hoş başka yanları üzerinde odaklanmak varken, asapbozucu durumlara boğulmanın bir anlamı var mı?

Psikologlar, kendinizi nasıl düşünürseniz öyle olacağınızısöylerler. José Ortega y Gasset aynı şeyi şöyle ifade eder:"Bana dikkatinizi neye ayırdığınızı söyleyin, size kimolduğunuzu söyleyeyim." Eğer kafanızı hayatınızdaki nefretedilecek insanlara takarsanız, siz de nefret edilecek birinsan haline gelirsiniz.Etrafınıza Bir Huzur Duvarı Çekin

"Kendine saygı duyan başkaları karşısındaemniyettedir, hiç kimsenin delemeyeceği bir zırhkuşanmıştır."- HENRY WADSWORTH LONGFELLOW

Page 273: Tongue Fu - Sam Horn

Genç bir kadın söze girerek şunları anlattı: "Ben de ocerrah gibi birisiyle çalışmak zorunda kaldım. Geçen yazüniversitede okurken bir fabrikada çalıştım. Atölyedekinezaretçimiz hayatımızı cehenneme çevirmek için elindengeleni eksik etmiyordu. Kasıtlı olarak bizi iğneliyor,protesto ettiğimizde de masum rolü oynayıp, 'Hiç şakadananlamıyorsunuz' ya da 'Sadece şakaydı' diyordu.

"Kadını gittiğim her yere birlikte götürmeyi âdet halinegetirmiştim. Arkadaşlarıma, birlikte çalıştığım kişilere,dinlemeye hazır herkese kendisini şikâyet edipduruyordum. İzin günlerimde de yanımda oluyordu, hattahafta sonuna bile birlikte çıkıyorduk. Şimdi, kendimi böylekötü hissetmeme neden olanın o kişi olmadığınıgörüyorum. Kendimi ve çevremdeki herkesi kötü bir ruhhaline sokan benden başkası değildi. Çizgi romandaki,peşinde hep bir toz bulutuyla dolaşan o felaket tipgibiydim, ama benim peşimdeki bir nefret bulutuydu.

"Babam, birlikte çalıştığım herkesten hoşlanmayıbeklemenin gerçekçi olmadığını fazla geç olmadanöğrenmem gerektiğini söyledi. Nezaretçinin davranışlarınıdeğiştirmek için yapabileceğim bir şey olup olmadığınısordu. Bunun pek mümkün görünmediğini söyledim. Aynıvardiyadaki bazı arkadaşlar şikâyette bulunmuş, amageçici işçi oldukları için ciddiye alınmamışlardı. Babam, yabir şey yapmam ya da sesimi kesmem gerektiğini söyledi,muharebelerini kendin seç demek istiyordu. Kadınındavranışını değiştiremeyeceğimi düşündüm. Çok kıdemliolduğu için sendika da onun yanındaydı. İşten ayrılmayı daistemiyordum, çünkü okul için paraya ihtiyacım vardı.Böylece kendimi değiştirmeye karar verdim.

Page 274: Tongue Fu - Sam Horn

"Onun yanmdayken etrafıma huzur duvarı olarakadlandırdığım şeyi çekiyordum. Ne derse desin ya dayapsın, mızrakları bu duvara çarpıp geri dönüyordu.Yapabileceğim en iyi şey, sızlanıp durmak yerine onunzalimliğine aldırmadan kendi işimi yapmaktı."Zamanı Çarçur Etmek mi, Zevkini Çıkarmak mı?

"Hayatı seviyor musun? Öyleyse, zamanı çarçur etme,çünkü o hayatın yapıldığı kumaştır."- BENJAMIN FRANKLİN Al adında bir seminer katılımcısı bu fikri nasıl hayatageçirdiği konusunda bir rapor hazırlamıştı. Şöyleyazıyordu: "Karım da, ben de son derece stresli işlerimiziher akşam birlikte eve taşımaya alışmıştık. Semineriniz,hep işlerimizdeki sıkıntılardan söz ettiğimiz içinakşamlarımızın tadını çıkaramadığımızı görmemde banaçok yardımcı oldu. Karımla, evimizi cennete çevirmeküzere Eleanor Roosevelt'in fikrinin değişik bir biçiminikullanmaya karar verdik.

"Akşam eve geldiğimizde her birimiz on beş dakikagününün nasıl geçtiğini anlatabiliyor. Sonra tamam! Kimkime ne kötülük yapmış gibi intikamcı anlatımlar kesiliyor.Zaten günümüzün on iki saati işyerinde ve yolda geçiyor.Bu kadar yeter. Psikolojik sancılan devam ettirmenin negereği var? Birlikte konuşabileceğimiz çok daha ilginç okadar başka konu var ki! Artık ikimiz de dört gözleakşamın gelmesini bekliyoruz."Huzur Bir İç Meseledir "Çoğu insan zihninde olduğu kadar mutludur."

Page 275: Tongue Fu - Sam Horn

- ABRAHAM LINCOLN Lincoln'un deyişini başka sözlerle tekrarlarsak, çoğu insanzihninde olduğu kadar mutsuzdur.

Bu felsefeye gözümü açan bilge bir tenis hocasına ömrümün sonuna kadar müteşekkir kalacağım. Takımımız okulminibüsüyle ağır bir hezimete uğradığı bir maçtandönüyordu. Herkes rakip takımdakilerin uyguladığıpsikolojik taktiklereöfkesini kusuyordu. Bizi yenmek için her yolabaşvurmuşlardı; oyunu yavaşlatmış, içeri düşen toplaradışarı düştü diye itiraz etmiş, kritik anlarda konuşmayabaşlamışlardı.

Koçumuz birden minibüsü yol kenarındaki bir parkyerine çekip kesin bir dille hepimizin aşağıya inmesiniistedi. Bizi oradaki bir banka oturtup konuşmaya başladı:"Bir saattir siz küçükhanımlann yakınma ve inlemelerinidinliyorum ve bu beni hasta etti. Başınıza gelen bir şeydendolayı başkalarım suçlamaktan vazgeçin. Evet, dürüstdeğillerdi... ama hayat böyle. Ya böyle sızlanıp durur vemankafalar olarak kalırsınız ya da büyür ve şampiyonlargibi davranırsınız.

"Bu andan itibaren, rakipleriniz ne yaparsa yapsın,kendinizden gurur duyacağınız bir şekilde davranmanızıistiyorum. Siz izin vermediğiniz sürece hiçbir takımmoralinizi bozamaz. Ancak sizi kendi düzeylerine çekmeyibaşarabilirlerse kaybedersiniz. Şimdi arabamıza binelim;artık tek duymak istediğim şey bir sonraki maçı dürüstçeoynayarak nasıl kazanacağınız."

"Sorun şudur" diyor, psikolog B.F. Skinner, "Bizi kimyönetecek; rastlantılar ya da tiranlar mı, yoksa kendimiz

Page 276: Tongue Fu - Sam Horn

mi?" Rastlantılara ve tiranlara sizi mutsuz kılma gücünüvermeyi durdurun ve işler yanlış gittiğinde suçubaşkalarında ya da hayatta aramaktan vazgeçin.

"Bunu söylemek kolay da yapmak o kadar değil" diye midüşünüyorsunuz? Haklısınız. Bu insanlığın ezelisorunlarından biridir ve ebediyen bir meydan okumaolarak kalacaktır. Bu nedenle bir sonraki bölüm bazı büyükdüşünürlerimizin geliştirdiği çeşitli tutum uyarlamafelsefelerini ele alacaktır. Onların bilgece yaklaşımlarınıbenimseyerek ya da kendi yaklaşımınızı geliştirerek,sızlanıp durmak yerine yaşamdaki adaletsizliklere onurlubir şekilde karşı koyabilirsiniz.

DUYGULARINIZIN YÖNETİMİNİÜSTLENMEK İÇİN EYLEM PLANI

Kız arkadaşınız sizi terk etti. İki yıl birlikteçıktıktan, birlikte o kadar şey yaşadıktan sonrabunu nasıl yaptığına inanamıyorsunuz. Neyin yanlışgittiğini, niçin önceden sinyal alamadığınızıbulmaya çalışıyorsunuz. Bu olayı geride bırakmadazorluk çekiyorsunuz ve kendinize saygınız iyiceyıpranmış durumda. Ne yapardınız? UNUTMANIZ GEREKEN SÖZLERAklınızı olan şeye takar ve sizi nasıl mutsuz ettiğinidüşünürsünüz. "Bana bütün söyledikleri yalanmıydı? Kendimi çok kötü hissediyorum."

Kendisini ne kadar özlediğinizi ve onsuz hayatın nekadar boş olduğunu düşünürsünüz. "Cuma akşamıne yapacağım?Birlikte hep güzel yerlere giderdik. Bunu bana nasılyaptı?"

Page 277: Tongue Fu - Sam Horn

 Kafanızı bu olaya takmayı sürdürür ve giderekkendinizi daha kötü hissedersiniz. "Yıldönümümüzede ne kadar . az kalmıştı. Acaba bu akşam nerede?" KULLANMANIZ GEREKEN SÖZLERKendinize, duygularınızı kontrol etmeyi telkinedersiniz. Siz izin vermediğiniz sürece sizi mutsuzedemez. "Asıl, hayatımda kötü değil iyi giden şeyleridüşünmeliyim."

Hayatınızın daha yapıcı yanlan üzerinde düşünmeyitercih edersiniz."Üniversitedeki oda arkadaşımı arayıp bu akşambirlikte bir yere gidip gidemeyeceğimizi sorayım."

Zihninizi ve hayatınızı daha olumlu faaliyetlerledoldurmayı tercih edersiniz. "Sağlığım yerinde, iyi birişim var ve canımın istediğini yapma özgürlüğünesahibim"

 "En büyük özgürlüğümüz tutumumuzu seçme

özgürlüğümüzdür."

- VICTOR FRANKL 

Yirmi Dokuzuncu Bölüm

Page 278: Tongue Fu - Sam Horn

OlumluBirBakış AçınızOlsunİşler istediğiniz gibi gitmediğinde kendinize ne dersiniz?

Yıllar önce bir devlet kuruluşu için bir eğitim çalışmasıyürütmekle görevlendirilmiştim. Kadrosu az, işyükü çokolan bölümün müdürü, bazı formların kayıt vedosyalanmasında on sekiz ay geriden gittiklerini anlattı.Haftanın her günü dairenin önünde uzun kuyruklaroluşuyor, insanlar daha mesai saati başlamadan gelipellerinde evrakları beklemeye başlıyordu. Kendisine bukadar bunaltıcı koşullara nasıl dayanabildiğim sordum."Bunun için bir felsefenizin olması gerekir" dedi. ;

Akıllı kadın. Bu çalışkan yöneticiyle tanışma zevkinitattığım günden beri, insanlara "Felsefeniz nedir?" diyesormak hoşuma gidiyor. Çünkü bu, hayatı yaşamatarzlarını anlamanın anahtarını oluşturuyor. FriedrichNietzsche şöyle demişti: "Yaşamak için bir nedeni olan herşeye katlanır." Sizin yaşama nedeniniz nedir? İnsanların vezamanın sınavından geçebilmekiçin bir felsefeye özellikle ihtiyacınız vardır. Duygusaltepkilerinizi, sizi sabote etmek yerine desteklemeleri içinyeniden programlamanız önemlidir. Olumsuz bir şeyolduğunda yapıcı felsefeniz devreye hemen girer vemeydan okumalara öfkeyle değil, itidalle yaklaşmanızayardımcı olur.

Felsefeniz Size Hizmet mi Ediyor,Yoksa Stres mi Veriyor?

"Kişinin felsefesini en iyi şekilde sözleri değil, yaptığıtercihler ifade eder. Uzun vadede yaşamlarımızı vebenliğimizi kendimiz biçimlendiririz. Bu süreç ölünceye

Page 279: Tongue Fu - Sam Horn

kadar devam eder. Ve yaptığımız tercihlerden sontahlilde kendimiz sorumluyuzdur." :- ELEANOR ROOSEVELT Holocaust'dan sağ çıkabilenlerden birisi olan Victor Franklyaşadıklarım Man 's Searchfor Meaning (însanm AnlamArayışı) adlı kitapta toplamıştır. Bu ince kitap, AmerikanKütüphaneler Birliği tarafından bütün zamanların en iyi onkitabından biri olarak seçilmiştir. Frankl, kitabındayaşadıklarınızı seçme ve kontrol etmenin her zamanmümkün olmadığı, ama nasıl tepki göstereceğiniziseçmenizin her zaman mümkün olduğu sonucuna varır. Birtoplama kampında tutulmayı kuşkusuz kendisi seçmemiştive kendisine yapılanları kontrol edebilecek durumdadeğildi, ama bu korkunç yaşantıdan birlikte alıpgötürebileceği tutumu kendisi seçebilmişti. Nefretbeslemeyi tercih etmemişti. Hayatını sürdürmeye vekendisini öteki insanlar için olumlu bir fark yaratmayaadamaya karar vermişti.

Ruhi bakımdan sağlıklı bir yaşam tarzının köşe taşınıoluşturduğuna inandığım için, Frankl'm felsefesini herTongue Fu çalışma grubunda gündeme getiriyorum. Sizeyapılanları seçme olanağınız her zaman olmaz - bir arabakazasında yaralanabilirsiniz, evinizi sel alıp götürebilir,işyeriniz kapatılabilir -,ama nasıl tepki göstereceğinizi seçebilirsiniz. Bu felsefeninürkütücü ama son tahlilde heyecan verici bir örneğinioğlum Tom'un sağlayacağı, ne kadar düşünsem aklımagelmezdi.

Beyzbol Yıldızlar Ligindeki sezonun son maçını kutlamaküzere ailecek bir restorana akşam yemeğine gitmiştik. Biz

Page 280: Tongue Fu - Sam Horn

çocukların birbirlerinin maçtaki vuruşlarıyla eğlenmesiniizlerken, garson kahve fincanımı yeniden doldurmak üzeremasamıza geldi. Tam o sırada ayağı kaydı ve elindeki içikaynar kahve dolu kap üzerimize boca oldu. Üstümesıçrayan damlalardan acıyla haykırdım. Sıcak kahvebeyzbol giysilerinden süzülüp vücudunu haşladığı içinTom da ağlamaya başlamıştı.

Sıcak sıvı bacak derisini kavurup ikinci derece bir yanığayol açmasın diye, Tom'un pantolonunu hemen çıkardık.Ambulansta hastaneye giderken Tom, "Niçin ben? Nesuçum vardı? Niçin böyle oldu?" diye ağlamaya devamediyordu. Biz kendisini rahatlatmaya çalışırken acilbölümündeki doktorlar da ilaçlarını verip yaralarınısardılar.

Manley Hail, "Bir ilke eylemde cisimleşmedikçe hiçbirzaman yararlı ya da canlı veya yaşamsal olamaz" demişti.Tom işte tam bunu yaptı. Talihsiz kazanın ertesi günüküçük kardeşi okula gitmeyip onunla birlikte evde kaldı(büyük fedakârlık) ve Tom'un her ihtiyacını karşıladı,birlikte çeşitli oyunlar oynadılar. Bir sonraki gün sınıfarkadaşlarından üzerine süslü harflerle "Seni özlüyoruz","Çabuk dön", "Sensiz tadı yok" yazıları yerleştirilmiş harikabir paket aldı. Arkadaşlarından kendisini ne kadarsevdiklerini gösteren böyle beklenmedik bir armağanalmasının Tom için anlamı çok büyüktü. Oysa daha ikihafta evde kalması gerekiyordu.

Ne mutlu ki, Tom hiçbir yara izi kalmadan iyileşti. Şimdidönüp bu deneyimine baktığında kötü şeylerden iyi şeylerçıkabileceğini ve çıktığını çok iyi biliyor. Bu dersi bütünhayatı boyunca birlikte taşıyacak.

Page 281: Tongue Fu - Sam Horn

"Niçin Ben?" Demek "Bela Benim"Demekle Eşanlamlıdır

"Hayat bir iskambil oyununa benzer. Elinize gelenkartlar determinizmi temsil eder; onları nasıloynadığınızsa özgür iradenizi."- CAVAHARLAL NEHRU İşler yanlış gittiğinde evrensel otomatik tepki "Niçin ben?"sorusu olur. "Ben bunu hak etmedim" ya da "Bu adil değil"gibi kızgın yakarmalarla kaderinizi suçlamaya devamederseniz, kendinizi kurban gibi hissetmeyi sürdürürsünüz.Dünyayı, masum insanların kötü şeylerle kuşatılmış olduğuacımasız bir ortam olarak algılarsınız.

Elinize "kötü kartlar" gelmişse, "İyi nerede?" diye sorarakçok daha olumlu bir oyun çıkarabilirsiniz. Hayattaki enönemli içgörülerden biri, kötüden iyi şeyler çıkabileceğine,şimdi Tom'un yaptığı gibi, bütün kalbiniz ve ruhunuzlainanmanız-dır. Bu, kötü şeylerin iyi olduğunu söylemekanlamına gelmez. Size, hiçbir şekilde olumlusayılamayacak cesaret kırıcı koşullar sunulmuş olabilir,ama bunlar üzerinden olumlu sonuçlara ulaşmanızmümkündür. İyi o an göze görünmeyebilir, ama ararsanızkendini gösterecektir.

No Ordinary Moments (Olağan Olmayan Anlar) adlıdüşünce kışkırtıcı kitabında yazar Dan Millman, asılsorunun kendimizi güçlendirmek için kaldırdığımız maneviağırlıklar olduğunu öne sürmektedir. Yaşamımızın küçükayrıntılarına takılıp kalmak yerine onların içinden ileriyebakmamızı öneriyor. "Ölüm anınızda bütün yaşamınız birfilm şeridi gibi gözünüzün önünden geçecektir. Saniyenin

Page 282: Tongue Fu - Sam Horn

binde biri kadar bir süre içinde - çünkü zamanın artık birhükmü kalmamıştır - hayatınızın birçok olayını bir dersçıkarabilmek için yeniden göreceksiniz. Aklınızda şu ikisoruyla hayatınızı gözden geçireceksiniz: O anda birazdaha cesur olabilir miydim? Biraz daha sevgiyledavranabilir miydim?"

Dinleyicilerim yıllar içinde bana, tersliklere cesaret vesevgiyle yaklaşmada kendilerine yardımcı olmuş birçokdeğişik felsefe aktardılar. Öğretmen bir arkadaşım, bir düşkırıklığıy-la karşılaştığında oynak bir havayla "Oh, ne âlâ!"deyip hemen başka faaliyetlere yönelir. Ebeveyni birbakkal dükkânı işleten bir kadın, annesinin kendisine kabamüşterileri cezalandırmayı ("İstediğin peyniri almak içinsen daha çok beklersin.") düşünmemesini, onlaramerhamet duymasını ("Kendisine daha iyi davranmayıöğretecek bir ana-babasmm olmamış olması ne kadarkötü, değil mi?") söylediğini anlatmıştı.

"Başkalarına, sana nasıl davranmalarını istiyorsan, öyledavran" şeklindeki altın kural, birçok insan için bir eylemkılavuzudur. Feel the Fear and Do It Anyway (Korkun AmaGene de Yapın) adlı kitabında Susan Jeffers, bir tersliklekarşılaştığınızda kendinize, "Bununla başa çıkabilirim"sözünü tekrar etmenizi öneriyor. Bu cümle tehdit edicikoşullar karşısında soğukkanlılığınızı muhafaza etmenizisağlayacak sihirli bir söz işlevi görür. Bu üç kelimekaramsarlığa ("Yapamam") kapılmanızı önler, bir güvenhissi ("Yaparım") doğurur.

Ann Landers okuyucularına şunu tavsiye ediyor:"Dertleri hayatınızın kaçınılmaz bir parçası olarak kabuledin ve kendinize şu en rahatlatıcı sözü söyleyin: Bu dageçer." İşler yanlış gittiğinde umutsuzluk içinde

Page 283: Tongue Fu - Sam Horn

debelenmek yerine, bu sıkıntının geçici olduğunu ve dahaiyi yarınlar ummak için sayısız neden olduğunuhatırlamalısınız.Tersliklere Geniş Açılı Bir Mercekten Bakın

"Hayatı art arda gelen bir dizi dert ve sıkıntı olarakgörebileceğimiz gibi, bir hazine birikimi olarak dagörebiliriz. Bu tercihimize kalmıştır:'-ANONİM Kendinizi iyi hissetmediğinizde nasıl anında perspektifkazalabileceginizi biliyor musunuz? Şunu anlamalısınız: Eğeriçiniz sıkılıyorsa, zihinsel merceklerinizi tamamen kendidert ve sıkıntılarınıza odaklandırmışsınız demektir. Zor birinsan ya da rahatsız edici bir duruma takılıp kalmışsımzdır.Daha geniş açılı bir merceğe geçip dünyanızdaki yanlışdeğil de doğru giden şeylere odaklanırsanız, tutumunuzuanında değiştirebilirsiniz. Sıkıntılarınıza takıp kalmakyerine, çevrenizdeki ferahlıkların farkına varırsınız.

"Söylemesi kolay, ama uygulaması hiç de öyle değil" diyemi düşünüyorsunuz? Haklısınız. Onun için zihinsel genişaçılı merceğinizi birikmiş hazinelerinize odaklandırmadasize yardımcı olabilecek daha elle tutulur bir yöntemönereceğim.Gözünüzü Çevrenizdeki Harikalara Açın

"Evren, daha da belirginleşmek için bıkmadan bizimilgimizi bekleyen harika şeylerle doludur."- EDEN PHILLPOTTS 

Page 284: Tongue Fu - Sam Horn

Güzel bir duvar takvimi alıp mutfağınıza asm.Çevrenizdeki harika şeylere daha çok ilgi gösterirseniz,katlandığınız adaletsizlikleri dengeleyebilirsiniz. Her gün, ogün iyi gitmiş olan bir şeyi not edin. Sabah kahvaltıdaattığınız kahkahayı, gün doğuşunda yaptığınız dinçleştiriciyürüyüşü, nihayet ödeyebil-diğiniz bir faturayı, duymazdangeldiğiniz gülünç bir sataşmayı, bahar günününmuhteşemliğini, mutlu bir rastlantıyı ya da izlediğiniz güzelfilmi kaydedin. O gün olan güzel bir şeyi not etmek için onsaniyenizi ayırın.

Frank Lloyd Wright'm dediği gibi, "Güzellikleri aptalcagörmezden gelirseniz, bir süre sonra onları hiç göremezhale gelirsiniz. Hayatınız yoksullaşır. Ama güzelliklereakıllıca yatırım yaparsanız, bütün hayatınız boyunca sizeeşlik ederler." Dünyanızdaki güzellikleri kaydedin, ozaman size hep refakat edeceklerdir.

Happiness Is a Serious Problem (Mutluluk Ciddi BirProblemdir) adlı eserinde Dermiş Prager ilginç birsaptama yapar. Uzun yıllar bu konuyu araştırdıktan sonraPrager, insanları sadece tek bir şeyin mutlu ettiği sonucunavarmıştır. Bunu bir düşünün. Para insanları mutlu etmez.Şöhret de öyle. Mutsuzluk içinde boğulan ün ve servetsahibi o kadar çok kişi var ki. Hatta sevgi ve sağlık bileinsanları mutlaka mutlu kılmaz.

İnsanların mutluluğunu doğrudan belirleyen tek şeyminnettarlık duygusudur. Prager'in vurguladığı gibi,minnetkarlık ve şükran, içinde bulunduğunuz koşullardanbağımsız olarak duyabileceğiniz bir duygudur. Her şeyesahip olabilirsiniz, ama sahip olduklarınıza değerbiçmiyorsanız kendinizi çok kötü hissedersiniz. Çok azşeye sahip olabilirsiniz, ama bunlara değer veriyorsanız

Page 285: Tongue Fu - Sam Horn

kendinizden hoşnut olursunuz. Çok basittir: Ne kadarminnettar olursanız, o kadar mutlu olursunuz. Ne kadar azşükran duyarsanız, o kadar mutsuz olursunuz.

Eğer her gün güzel şeyleri mutfağmızdaki takvimekaydetmeye zaman ayırırsanız, haftalar ve aylar geçtikçeneye sahip olursunuz, biliyor musunuz? Şunlara:

       birikmiş hazinelerinizin yazılı bir kaydına       dünyanızdaki doğru giden her şeyin bir kanıtına            minnettar olmanız gereken her şeyin görsel birgöstergesine       güzel anlarınızı size sürekli hatırlatan bir arşive

 Teresa Ana bir keresinde şaka yollu, "Tann'mn beni başa

çıkamayacağım bir şeyle karşılaştırmayacağını biliyorum.Keşke, bana bu kadar güvenmeseydi" demişti. Eğer hayatsizi başa çıkmanız gereken çok şeyle karşı karşıyabırakıyorsa, duvar takviminiz sayesinde, hayatın sefilyanlan yerine mucizeleri üzerinde odaklanabilirsiniz.Zor Zamanlar mı, Mutlu Zamanlar mı? "Güzel hatıralar mutluluk için ikinci bir şanstır."- KRALIÇE İKINCI ELIZABETH Eğer çocuk sahibiyseniz, çocuklarınızın hayatını kontroledemeyeceğinizi ya da onların başına gelen her şeyibelirleyeme-yeceğinizi mutlaka öğrenmiş olmalısınız.Onlara güzel hatıralar kazandırabilirsiniz, zor zamanlarınıdengeleyecek iyi zamanlar yaşatabilirsiniz. Aristoteleshaklı olarak, "Mutluluk bize bağlıdır" demişti.Mutluluğunuz, size her zaman sırtınızdaki yüklere karşı

Page 286: Tongue Fu - Sam Horn

sahip olduğunuz nimetleri hatırlatacak bir günlüktutmanıza bağlıdır.

Eğer talihliyseniz, çocuklarınız size, "Haydi, yemektensonra takvimimize bir bakalım" diyecek ve siz de mutluanlarınızın ikinci ya da üçüncü kez canlanması için birfırsat bulmuş olacaksınız. Ailecek en hoşlandığımızanılardan biri, bir Noel akşamına aittir. Andrew, Noelhediyesi olarak aldığı ambalajı son derece şık paketiheyecanla açmış ve içindeki oyuncak motorlu kamyonugördüğünde bir sevinç çığlığı atmıştı. Fakat kamyonuçalıştırmak için birkaç dakika uğraştıktan sonra,beceremeyince suratını asarak, "Bu çalışmıyor" diyesızlanmaya başlamıştı. Ağabeyi Tom sevecen bir sesle,"Tabii çalışmaz" dedi, "demonte etme talimatlarınıokumadın ki!"İş Hayatındaki Terslikleri Dengelemek

"Eğer herhangi dışsal bir olgu size sıkıntı veriyorsa,çektiğiniz acı o şeyden değil, sizin ona ilişkintasavvurlarınızdan kaynaklanıyordur; ve siz her anbunu iptal etme gücüne sahipsinizdir"- MARCUS AURELıUS Eğer bir büroda çalışıyorsanız, bir takvim daha alın veherkesin erişebileceği bir yere asm. Çalışmaarkadaşlarınızdan, günlük girişleri yapmak üzere aralarında işbölümü yapmalarınırica edin. Firmanızın kazandığı bir ihaleyi, şefiniz içindüzenlediğiniz sürpriz bir doğum günü partisini, birmüşterinizin sizi teşekkür etmek için aramasını, zamanında

Page 287: Tongue Fu - Sam Horn

yetiştirilmiş önemli bir projeyi, üstün hizmet için aldığınızbir ödülü kaydedin.

Tersliklerle karşılaştığınızda, zor müşterilere muhatapolduğunuzda, bilgisayar sisteminiz kilitlendiğinde,takviminize bakıp bu sinir törpüleri yerine zaferlerinizihatırlayın. Takvim sayesinde çalışma ekibiniz karşılaştığıbelalardan çok elde ettiği kazanımlarüzerinde"yoğunlaşabilir. Böylece, iş hayatımn günlük birparçası olan krizleri dengelemesi mümkün olur. Ekiptoplantılarında ayda bir takvimi öne koyup elemanlarınızakaydettikleri ilerlemeyi, yarattıkları farkı hatırlatın,çabalarının bir anlam taşıdığım görmelerini sağlayın. OLUMLU BİR BAKIŞ AÇISI İÇİN EYLEM PLANIPara çekmek için bankanıza gidiyorsunuz ve sizeelektriklerin kesildiğini söylüyorlar. Ne bilgisayarlarne de otomatik para çekme makinesi çalışıyor. Buaksiliğe karşı ne yaparsınız?

UNUTMANIZ GEREKEN SÖZLERMoraliniz bozulur."Buraya kadar boşu boşuna geldim." Olumsuz düşünceleriniz asabınızı bozmaya devameder. "Bütün öğleden sonram altüst olacak. Oturuparızayı gidermelerini mi bekleyeceğim? " Durumun size verdiği sıkıntıyı düşünür ve canınızıdaha da sıkarsınız."Böyle aksiliklerden nefret ediyorum. Sanki çok boşzamanım var..."

Page 288: Tongue Fu - Sam Horn

  Zihinsel merceklerinizi bu sıkıntıya odaklandırmayısürdürürsünüz."Bu durumu bankaya şikâyet edeceğim. Niçin birjeneratör almıyorlar?" KULLANMANIZ GEREKEN SÖZLERİşler ters gittiğinde devreye giren bir felsefenizvardır. "Bu durumla başa çıkabilirim. O kadar dabüyük bir sorun değil."

Olumlu düşünceleriniz size yardımcı olur."Belki bir başka otomatı kullanıp kredi kartıhesabımdan para çekebilirim."

Terslikleri hayatın bir parçası olarak kabul edipgeçici olduklarını düşünürsünüz. "Bu da geçer. Bir yılsonra bu olayı hatırlamayacağım bile. Gidip ötekiişlerimi halledeyim."

Geniş açılı bin merceğe geçip anında perspektifkazanırsınız. "Etrafına bak. Hayatında ne kadar çokdüzgün giden şey var. Minnettar olmalısın."

 "Gelin, birbirimize karşı daha nazikolalım." - ALDOUS HUXLEY'İN SONSÖZLERİ

Otuzuncu Bölüm

Page 289: Tongue Fu - Sam Horn

NezakettenYaşatın"Nezaketten öldürmek" deyişini hiç duydunuz mu?

Nezaket ve öldürmek gibi birbiriyle zıt ve çelişkilianlamları olan kelimelerle bir şey anlatmaya kalkışmakpek de hoş olmasa gerektir. İnsanları yaşatmaya çalışmakçok daha uygun olmaz mı?

Hangi inanç ya da dinden olursanız olun, maneviyatınızıifade eden bir sözcük mutlaka vardır. Bu göze görünmezyaşama kudreti Japonca'da ki sözcüğüyle ifade edilir.Çinliler ise bu enerjiye çi derler. Dövüş sanatlarında eksi kiile artı ki'den söz edilir, dışarıya hangisini yansıtacağımızıntercihi bize aittir. Ki'niz ne kadar pozitif olursa, başkainsanların negatif enerjisine karşı o kadar bağışıkolursunuz. Yıldız Savaşları filmindeki Luke Skyvvalker'ındeyişiyle söylersek, karanlık taraftan çok aydınlık taraf içinçalışan bir kuvvet olabilmek için kudretli bir maneviyatınasıl geliştirebilirsiniz?

Pygmalion İlkesinin (bazen Bumerang Yasası de denir)size karşı değil, sizin için çalışmasını sağlayabilirsiniz.Bunun anlamı şudur: "Ne verirseniz, onu alırsınız." Eğerinsanlara kuşku ve küçümsemeyle davranırsanız (karanlıkya da eksi ki), onlar da size aynı şekilde davranır.Gösterdikleri tepki sizin algılamanızı doğrular, böyleceaynı tutumu sürdürürsünüz ve dünyanın husumetle doluolduğuna ilişkin görüşünüz için daha çok kanıt ortayaçıkmış olur... karamsar kısır döngü sürüp gider.

Tersine eğer insanlara onur ve saygıyla davranırsanız(aydınlık ya da artı ki), aynı şekilde yanıt vermeleri çokdaha muhtemeldir. Dostça tepkileri dünyanın ihtimam dolubir yer olduğu görüşünüzü kuvvetlendirir, bu da sizin

Page 290: Tongue Fu - Sam Horn

davranışınızı destekleyip pekiştirir ve iyimser döngüyukarıya tırmanmaya devam eder.Ki Kavşakları

"Huzurlu olmak, içe dönük örgütlü olabilmeyeteneğidir; kafa karışıklığı, güçlük, çatışma ya dakarşıtlıklar ortasında iç sükûnetinizi koruyabilmekdemektir"- NORMAN VINCENT PEALE Bu ilkeyi günlük yaşamınızda nasıl uygulayabilirsiniz? Birterslikle karşılaştığınızda kendinizi bir ki kavşağına gelmişgibi düşünerek. Aşağıya giden yolu ya da yukarıya gidenitercih etmek elinizdedir. En azından, hangi yoluseçeceğinize karar vermek için birkaç saniyedüşünebilirsiniz.

Hemen tepki gösterip birkaç seviyesiz söz söylemenizeizin verirseniz, aşağıya giden yola sapmışsınız demektir veağzınızdan çıkan sözler sizi daha da hızlandırır. Bu yoluseçmek çoğu zaman daha kolaydır ve çok daha caziptir.Ne var ki, çığ çabucak hız kazanır, eksi ki'niz giderekyoğunlaşır ve sizi iyice aşağıya, insan ruhunun karanlıkyanma götürür.

Eğer birkaç saniye düşünüp olayla ilgili birkaç iyi söz sarfetmeyi başarabilirseniz (kökleşmiş sevecen felsefenizindevreye girdiği yer burasıdır), çok daha olumlu bir eylemhattı tuttu-rabilirsiniz ve artı ki'niz sizi hemen çekişmeninüstüne yükseltir. Bu yolu tercih etmek genellikle daha çokçaba gerektirir, ama hepsini aşıp tepeye vardığınızdagözlerinizin önüne serilen manzara tırmanmaya değecekkadar güzeldir.

Page 291: Tongue Fu - Sam Horn

İdeal durumda, çevrenize barışseverlik yansıtmayakararlı olmanız, insanları size kaba davranmaktan alıkoyanÇicero, "Nezakette ısrar etmek kötü huyluları fetheder"demiştir. Ama gerçekte bunun her zaman böyleolmayacağını bilirsiniz. Ne var ki önemli olan, karşınızdakiinsanı olumlu yönde etkileyin ya da etkilemeyin, onurludavranmada ısrarlı olmanızın kendi açımzdan bir ödülanlamına gelmesidir.

Kurt Vonnegut, "Ancak fikirlerimiz insani olduğu kadarsağhklıyızdır" diye yazar. Düşmanca olmak yerineinsansever olmayı tercih ettiğinizde, bütün zamanlar içindurumsal olmayan bir konum almış olursunuz. Ne olursaolsun olumlu enerji yansıtmayı seçerseniz, akimiz ya daruhunuz kışkırtmalardan uzak sakin kalır. Bu sayede içhuzurunuz nerede bulunduğunuz, kiminle karşı karşıyaolduğunuz ya da ne olduğundan bağımsız kalır, onugittiğiniz her yere birlikte götürebilirsiniz.Sürekli İyilik "İyilik, ne kadar küçük de olsa, hiçbir zaman boşagitmez."-EZOP Hayat bana iç huzuruyla ilgili bu düşüncelerimi sınamakiçin birçok kez fırsat sundu. Bir keresinde, bir Tongue Fuseminerinin ardından yanıma gelen bir beyefendi, banailtifat etmek amacıyla, "Şu hemşireyle cerrah öyküsünüçok beğeniyorum. İnsan ikinci kez dinleyince daha iyianlıyor" dedi.

Kendisine, "Seminerlerime daha önce de katılmışmıydınız?" diye sordum.

Page 292: Tongue Fu - Sam Horn

"Hayır" dedi, "ama aynı öyküyü son eyalet kongremizdekelimesi kelimesine bir başka konuşmacıdan dinledim.Yaptığı sunuş aslında sizinkine çok benziyordu. KÖHTrenine atlamaktan, Unutulacak ve Kullanılacak Sözlerdenve Ustaca Çıkmaktan söz etti."

Şaşırmıştım. Bunlar benim öykülerim ve benimfikirlerimdi. Bunları geliştirmek ve inceltmek için çokzaman harcamıştım. Bu kişinin bunları alıp bana hiç atıftabulunmadan kullanması ne kadar büyük bir küstahlıktı.Çok kızmıştım. Akşam bir başka konuşmacı dostumuarayıp bana akıl vermesini rica ettim.

Maggie şöyle dedi: "Sam, bu durumda ne yapmangerektiğine iyi karar vermelisin, çünkü bizim işimizde butür şeyler çok sık olur." Sonra, "Yılda kaç konuşmayapıyorsun?" diye sordu. "Yaklaşık yetmiş beş" dedim."Ortalama kaç dinleyicin oluyor?" Cevap verdim: "Otuzdanüç bine kadar değişiyor." Maggie rakamları çarpıp toplayıpşu sonuca vardı: "Demek ki, anlattıklarını yılda en az yirmibeş bin kişi dinliyor. Bunların bazılarının senin tekniklerinialıp kendilerininmiş gibi başkalarına anlatmasındaşaşılacak bir şey yok. Ya bunların peşine düşüp onları ikazedeceksin ya da ne halleri varsa görsünler diyeceksin.

"Sen niçin bu iştesin?" diye sordu Maggie. "Mümkünolduğu kadar çok insan için bir fark yaratmak için elbette"diye yanıtladım. "Öyleyse" dedi, "birisi senin öykünüanlatıyor ve insanlar bundan yarar sağlıyorsa, bu seninarzu ettiğin şey olmuyor mu? Cimri ve mülkiyet düşkünüolabilirsin, ama bu seni sadece sinirli yapar. Devamlı,birilerinin senin fikirlerini çalmakta olduğundan endişeeder durursun.

Page 293: Tongue Fu - Sam Horn

"Bunun yerine bolluk içindeki bir yerde yaşadığını düşün.Elindeki materyal konusunda cömert ol. Bunlarıyaygınlaştırmaları için insanları yüreklendir. Uzun vadedebu seni çok daha mutlu edecektir."

Daha sonra Maggie'nin öğütlerini (bütün yazar vekonuşmacılar öğüt verir) hayata geçirmek için birçok kezfırsatım oldu ve onun haklı olduğunu gördüm. Hangimeslek ya da işte olursanız olun, her zaman sizinmalzemenizi çalacak kendini bilmezler olacaktır. Aşağıyagiden yolu seçip kafanızı buna takarsanız, kendinizi kötühisseder ve değerli zamanınızı küçük mülkiyetkavgalarında boşa harcarsınız. Onun yerine yukarı gidenyolu seçin, elinizdeki malzemeyi paylaşın, değer katmadayoğunlaşın ve "insanlara iyi niyetle yaklaşma" tutumunudevam ettirin. Maggie'nin bilgece önerdiği gibi, bu sizedaha iyi bir varoluş sunacaktır.Aloha Sunun "Seven bir yürek en hakiki bilgeliktir."- CHARLES DICKENS Hawaii adasında yaşayanlar iyi niyeti kendilerine özgü birşekilde tarif ederler, onu aloha diye adlandırırlar.Hawaii'de genellikle içten bir selamlama ve yolcu etmesözcüğü olarak kullanılan aloha, başkalarının iyiliği içinbencil olmayan, diğerkâm bir kaygı anlamına gelir. Alohakoşulsuz sevgi demektir. Marie Curie şuna inanırdı:"Bireyleri geliştirmeden daha iyi bir dünya inşa etmeyiumamazsmız. Bunun için her birimizin, hem kendisinigeliştirmek için çaba harcaması, hem de bütün insanlıkiçin genel bir sorumluluk duyması gerekir. Kendileri için

Page 294: Tongue Fu - Sam Horn

daha yararlı olabileceğimizi düşündüğümüz insanlarayardımcı olmak görevimiz olmalıdır."

Kendisini içi geçmiş bir otobüs sürücüsü olarak tarifedenMae, benim Tongue Fu seminerime parasını kendicebinden ödeyerek katılmıştı. Emekliliği gelinceye kadardaha üç sene bu işi götüremeyeceğine inanıyordu. "Buseminere ihtiyacım var" demişti, "artık dayanamıyorum,para bozmamızın mümkün olmadığı orada koskocaharflerle yazılı olmasına rağmen, insanların benden paraüstü istemesinden bıktım usandım.Trafikin en kalabalık olduğu saatte, adamın biri burnumabir harita uzatıp bana gitmek istediği yeri gösterip neredeinmesi gerektiğini soruyor. Sırt çantalarını ve çocukarabalannı otobüslere almamız yasak; bunlara izinvermeyince insanlar öfkelerini benden çıkarıyor. Gençler,o büyük müzik kutularının sesini kısmalarını istediğimde,bana ağızlarını geleni söylüyorlar. Ne yapabilirim?Otobüsler hayvanat bahçesinden farksız."

Seminerin sonuna doğru, Victor Frankl'm felsefesindenve Pygmalion İlkesinden söz ettikten sonra, bu belediyeişgöreni söz alıp şunları söyledi: "Aloha ruhunu tam olarakne zaman yitirdiğimi hatırlamıyorum, ama şu anda gelmişolduğum durumdan hiç memnun değilim. Fakat yolcularınkabalıklarına nasıl son vereceğimi artık biliyorum.Yapmam gereken tek şey, onlara kaba davranmaya sonvermektir."

Mae, eksik olmasın, daha sonra bana kaydettiğiilerlemeyi anlatan bir mektup yazdı. "Eskiden sabahları işezorla, istemeye istemeye giderdim. Şimdi bir an önce işebaşlamayı gözlüyorum. Sabahları göreve giderken artıkboynuma bir çiçek çe-lengi takıyorum ve gün içinde bu

Page 295: Tongue Fu - Sam Horn

çiçekleri işine yarayacak gibi görünen birisine hediyeediyorum. Dün, çiçekleri her zaman otobüse tek başınabinen yaşlı bir bayanın boynuna taktım. Bunun üzerine,yıllardır kendisine çiçek veren hiç kimse olmadığını,kendisini "Bir Günlük Kraliçe" gibi hissettiğini söyledi.Çelengimi önceki gün de bir Japon çifte armağan ettim.Çok sevinen çift bir başka yolcudan, 'otobüs sürücüsüsevimli bayanla' birlikte bir resimlerini çekmesini ricaettiler. Bu çelenkler benim sembolüm haline geldi. Banaalohayla davranmam gerektiğini hatırlatıyorlar; vebiliyorsun, insan bunun karşılığını alıyor."

Bu bayan otobüs şoförünün heyecanla keşfetmiş olduğugibi, insanların size davranış tarzını değiştirmenin en iyiyolu kendi davranış tarzınızı değiştirmektir. Aloha sunmayıtercih etmesi, hem kendi dünyasını hem de temas ettiğiöteki insanların dünyasını zenginleştirmiştir.Bir İyilik Kozası Oluşturmak

"Kalite arzu ediyorsanız, ona sahipmişsiniz gibidavranın. '- mış gibi' teknikini deneyin."- WILLIAM JAMES Böyle bir iyilikseverlik ruhuna ulaşamayacağınızı mıdüşünüyorsunuz? Ünlü Nike reklamında dendiği gibi,"Sadece yapın!"

Davranışlarınızın "münasebetsiz mi, yoksa hoş mu"olduğunu görmek için ilk başta kontrol etmeyeçalışmaktan başka bir yol yoktur. Eğer söylemek ya dayapmak üzere olduğunuz şey başkalarına karşı soylu birtutum içermiyorsa, o zaman en iyisi susun. Yücegönüllülük, gönül zenginliği, duygu asaleti ve ruhcömertliği sıkıntılara soğukkanlılıkla göğüs germeyi

Page 296: Tongue Fu - Sam Horn

ğ ğ g ğ g ymümkün kılar, adiliğe ve intikamcılığa tenezzül etmemeyigetirir ve değerli amaçlar için özveride bulunmayı sağlar.

Bu sözleri lütfen bir kere daha okuyun. Çünkü bunlarlongue Fu'nun esasını özetlemektedir. İyiliksever olmayankavramları kişisel felsefenizden uzaklaştırmaya karar verin."İyi olmayı tercih ediyorum" ya da "Soğukkanlı ve sevecenolacağım" diyerek, İntikamcı tepkilerin kökünü kurutun.Kindar duygulara kapılmak yerine, aklınızı nasıldavranmak istediğinize yöneltin.

Bir yoga öğretmeni iç huzura ulaşmak için '-mış gibi'teknikini kullanmaktadır. Çevresine huzurlu ve sakin birruh hali yansıtan bu bayan, kendisine gurusunu (bilgeöğretmen, sözlük anlamı "daha önce doğmuş olan") modelalmaktadır. Anlattığına göre, ne zaman sıkıntıya düşerse,kendisine gurusu-nun böyle bir durumda nasıldavranacağını sormakta ve ona göre davranmaktadır.Gurusu hiçbir zaman sinirlenmemekte, her zaman ruhukötülüklerden arınmış gibi durmaktadır. Ruhukötülüklerden arınmış demek, rahat görünmek, düşüncelive özenli bir izlenim vermek, iyiliksever bir mizaçsergilemekdemektir. Yoga öğretmeni bayan gurusunu örnek alarakfelsefesini böyle bir mizaç üzerinde kurmaya karar vermiş.

Takdir ettiğiniz bir kişiyi kendinize örnek almak, birbeceriyi hızla kazanmanın zamanın sınavından geçmiş biryoludur. Yogi Berra şöyle der (zaten bunu başkasıdiyemezdi): "Sadece bakarak birçok şeygözlemleyebilirsiniz." iyilik timsali birisini gözleyerekbirçok şey öğrenebilirsiniz. Ateş altında soğukkanlılığınıkoruyabilen tanıdığınız kimler var? Zor bir durumda

Page 297: Tongue Fu - Sam Horn

kaldığınızda onların yaklaşımını benimseyin ve onlarındavranacağı gibi davranın.Ki’nizi Geliştirin "Batı uygarlığı hakkında ne düşünüyorsunuz? "-MUHABİRİN SORUSU"Sanıyorum, iyi bir fikir."- MAHATMA GANDİ'NIN YANITI Atölye çalışmalarımızdan birinde bir mühendis söz alıpşunları söyledi: "Bunlar bana göre biraz New Age'ciliğiandırıyor. Kan basıncımızın kaynamasına imkânvermeyecek pratik yöntemleriniz yok mu hiç?"

İyi bir soru. Yoga öğrenmek, meditasyon yapmak veaikido hafif dövüş sanatını öğrenmek barışçı bir ruh haligeliştirmek için mükemmel yollardır. Kaos anlarındasoğukkanlılığınızı muhafaza etmenize yardımcı olacak ikiözel teknik daha vardır.

Şu sözü duymuşsunuzdur: "Ruhunuz kısa kalıyorsa uzunbir yürüyüşe çıkın." Ruhunuz sıkışmışsa ve uzun biryürüyüşe çıkamıyorsanız derin bir nefes alın. Düzensiz vesığ nefes almak panikleme getirir, kafa karıştırır. Yogaustaları ve dövüş sanatçıları ritmik ve derin nefes almayıöğrenerek kilerini ve ruh hallerini kontrol altında tutarlar.Nefessiz kalırlarsa neşelerini yitireceklerini ve kontrolükaybedeceklerini bilirler.

Her gün beş dakika yoğun alıştırma yaparak karnınızdansolumayı öğrenebilirsiniz. Sakin bir yer bulun vedikkatinizi çekebilecek şeyleri çevrenizden uzaklaştırın.Bütün dikkatinizi hava alıp vermeniz üzerinde

Page 298: Tongue Fu - Sam Horn

yoğunlaştırm. Havayı burnunuzdan içinize çekerkenoksijeni dörde kadar sayıp karnınıza doldurun. Soma,aikido ustası Tohei'nin tavsiye ettiği gibi, "nefesinizi öyledışarı verin ki cennetin sahillerine gitsin. İlk başta rahatsızolabilirsiniz, ama bu alıştırmayı yapmaya devamederseniz, kendi bedeninizi unutacağınız ve soluk alıpverme dışında hiçbir şeyin olmadığı, huzur dolu birdünyaya adım atacağınız bir aşamaya ulaşırsınız."

Bunun tehdit edici bir durumla karşılaştığınızda size nasılyardımcı olacağını mı düşünüyorsunuz? Karından nefesalmak, doğal kaç ya da dövüş tepkisine karşı koyan elletutulur bir araçtır. Törenleştirilmiş nefes alma sizi fiziksel(nabzınız ve kan basıncınız düşer) ve zihinsel (zihninizdurulur ve sakinleşir) olarak gevşetir. Eğer kuşkuduyuyorsanız, bir kere deneyin. Korkunuzdan başkakaybedeceğiniz bir şey yok.O Noktanızda Bir Bütün Haline Gelin

"Herkes huzuru kendi içinde bulmalıdır. Ve bunungerçek bir huzur olması için dış koşullardanetkilenmemesi gerekir."- MAHATMA GANDİ Dövüş sanatçıları "kafalarının içinde" olurlarsa, kafalarınınkarışacağını ve istikrarsızlaşacaklarım bilirler. Saldırıyauğradıklarında enselerinin üzerinden tepki gösterirlersezihinsel ve fiziksel bakımdan dengelerini kaybederler vedaha güçlü kuvvetler karşısında zayıf kalırlar.

Bunun yerine, bilinçlerini aşağıya indirmeyi ve"karınlarından düşünmeyi" öğrenirler. En eskizamanlardan beri karın boşluğu - o nokta olarak da

Page 299: Tongue Fu - Sam Horn

adlandırılır - gerçek insan gücünün doğduğu yer olarakkabul edilir. O noktanızı korursanız,ayağınızın yere sağlam bastığını ve dengenizi muhafazaettiğinizi hissedersiniz. Bu kulağa gizemli gelebilir, amadövüş sanatçıları bunu binlerce yıldır uygulamaktadır veen korkunç koşullarda bile sıkı ve odaklanmış durabilmeyeteneklerinin özünde yatan budur.

Belki de bunun bir gösterisine tanık olmuşsunuzdur. Birdövüş sanatçısı izleyiciler arasından birkaç kişiyi sahneyedavet eder ve onlardan kendisini havaya kaldırmalarını yada dengesini bozmalarını ister. Bunu yapmak ilk başta çokkolaydır, çünkü gösterici o noktasını uygulamaz. Bir izleyicitek parmağıyla ustayı geri iter ya da iki izleyici birlikte onukolaylıkla havaya kaldırır.

Sonra usta zihnini aşağıya indirir ve ağırlığını hara'srnda(vücudun karın boşluğuna denk gelen ağırlık merkezi içinbaşka bir terim) toplar. Ayakları yere o kadar sağlam basarki, izleyicilerin onu yerinden kıpırdatması, ne yaparlarsayapsınlar mümkün olmaz.

O noktanızla nasıl bir bütün haline gelebileceğinizianlamak için dövüş sanatları eğitimi görmüş olmanız şartdeğildir. Oğullarım bunu daha ilk aikido derslerindeöğrendiler. Kavramın basitliğinden ve getirebileceğisonuçlardan hayranlığa kapılmış bir şekilde, "Gerçekten deişe yarıyor!" diye nara atı-" yorlardı. Okulda oyunsahasındaki kabadayılar tarafından yere savrulmalarınaartık izin vermeyecekleri için sevinçten uçuyorlardı.Kendilerini dengeleyerek, onları itip kakacak ya da yereserecek bela arayan çocuklar karşısında sağlamdurabileceklerdi.

Page 300: Tongue Fu - Sam Horn

Bu andan itibaren, bir meydan okumayla karşı karşıyakaldığınızda, karından nefes almak şeklindeki fizikseleylemle bütün ağırlığınızı o noktanızda toplamakşeklindeki zihinsel eylemi birleştirin ve bunu alohasunmak şeklindeki manevi kararınızla bütünleştirin.İnsanları, size davranış şekillerinden bağımsız olaraknezaketten yaşatmayı tercih ederseniz, bu dünyada nasılolmak istediğinizi belirlemeyi başkalarına bırakmadankendiniz karar vermiş olursunuz. Thomas Cariyle şusonuca varmıştı: "İyiden yana manevi bir kuvvet olmakararlılığınız, bütün karşılaşmalarınızı olumlu bir şekildeetkileyecek ve her günkü yaşamınıza çok daha fazla neşekatacaktır."

  

İNSANLARI NEZAKETTEN YAŞATMAKİÇİN EYLEM PLANI

Apartmanınızdaki huysuz bir bayan dünyayaküsmüş gibidir. Ters tavırlarını kaldırmak sizeoldukça zor gelmektedir ve bazen içinizden suratınaçenesini kapatmasını haykırmak gelmektedir.Mümkün olduğu kadar yoluna çıkmamayaçalışıyorsunuz, ama zaman zaman asansörde ya dakoridorda kaçınılmaz olarak kendisinerastlıyorsunuz. Bu (Çicero'nun deyimiyle) "kötühuylu" kişiye nasıl davranmayı tercih edersiniz?UNUTMANIZ GEREKEN SÖZLERDavranışları sizi rahatsız eder ve bu gösterdiğiniztepkiden belli olur."Büyücü karı! Bu, tavşanı bile üzerine saldıran"

Page 301: Tongue Fu - Sam Horn

Kendisine "haddini bildirerek" olumsuz birbumerang etkisi yaratırsınız."Hanımefendi, siz tanıdığım en münasebetsiz kişisiniz.Niçin dırdır etmekten bir türlü vazgeçmiyorsunuz?"

Sizi etkilemesine izin verir, eksi ki ile tepki gösterirve düşmanlığı beslersiniz. "Burada durup bulakırdıları dinleyecek halim yok. Niçin şikâyetlerinizikendinize saklamıyorsunuz? "

 KULLANMANIZ GEREKEN SÖZLERKendisi geri yansıtmayacak da olsa, ona nazikdavranmayı tercih edersiniz."Ne olursa olsun kibar ve sevecen olacağım."

Kendinizi "onun yerine koyarak" olumlu birbumerang etkisi yaratırsınız."iddiaya girerim ki, hiç dostu yok ve çok yalnızlıkçekiyor."   İyilik kozanızı muhafaza eder ve olumlu kiyansıtmayı sürdürürsünüz."Yavaş ve derin soluk alarak sağlam duracağım. Biraloha  insanı olmayı tercih edeceğim."

  "İnsanlar kendi durumlarıyla ilgili olarak her zamankoşulları suçlar. Ben koşullara inanmam. Bu dünyada yolalan kişiler, ayağa kalkıp istedikleri koşulları arayan vebulamadıklarında yaratan insanlardır."

Page 302: Tongue Fu - Sam Horn

- GEORGE BERNARD SHAW Sonsöz

Page 303: Tongue Fu - Sam Horn

NiyetleriEylemeDönüştürün 

Hiç, bir kitabı bitirdikten sonra dünyayı değiştirmek üzereheyecanla harekete geçtiğiniz, ama iki hafta sonra her şeyigene "eskisi gibi, aynen eskisi gibi" yapmaya başladığınızoldu mu? Lütfen, bu kitabın başına da aynı şeyingelmesine izin vermeyin.

Firmamın adı Action Seminars'dır (Eylem Seminerleri).Çünkü bence eğitimin hedefi bilgi değil eylem olmalıdır.Enformasyon, kullanılmadığı sürece bir güç sayılmaz.

"Nereden başlayacağımı bilemiyorum" diye midüşünüyorsunuz? Kafa karışıklığı insanı hareketsizleştirir.Açıklık eyleme yöneltir. Bu son bölümün amacı, sizeönceliklerinizi eyleme dönüştürmek üzere açıklığakavuşturmada yardımcı olmaktır.Önceliklerinizi Belirleyin "Nereden başlayacağınızı bilmiyorsanızbaşlayamazsınız."- GENERAL GEORGE S. PATTON Kuşkusuz, bu kitaptaki bütün tavsiyeleri aynı andauygulamaya başlayamazsınız. Daha mantıklı bir yaklaşım,en önemlilerinden ikisini seçmeniz, bunları nasılkullanmayı planladığınızı tam olarak yazmanız ve buuyanyı, yeni iletişim alışkanlıkları benimseme kararlılığınızısize sık sık hatırlatacak şekilde, görünür bir yereasmanızdır.

Montaj hattının babası Henry Ford'un saptamış olduğugibi, "Parçalara ayırırsanız hiçbir şey olağanüstü zor

Page 304: Tongue Fu - Sam Horn

değildir." Bu teknikleri adım adım günlük yaşamınızlabütünleştirerek bir Tongue Fu siyah kuşak ustası olmanızişten bile değildir.

Lütfen, kitabı bir kere daha gözden geçirin. Sayfalara birgöz atıp sizin için özellikle önemli ve güncel olan iki fikriseçin. Bu fikri niçin beğendiğinizi yazın. (Örneğin,"İnsanlarla onların dertlerini konuşmak fikrinibeğeniyorum, çünkü bu çocuklarımı daha iyi dinlememisağlayacaktır.") Bunun için aşağıdaki satırlarıkullanabilirsiniz. Kitabı kirletmekten çeki-niyorsanız,sayfaların fotokopisini çıkarıp doldurmayı da tercihedebilirsiniz. BİRİNCİ ÖNCELİKLİ FİKİR Beğendiğim fikir:        Beğenme nedenim:              İKİNCİ ÖNCELİKLİ FİKİRBeğendiğim fikir:        Beğenme nedenim:    

Bilgiyi Güce Dönüştürün

Page 305: Tongue Fu - Sam Horn

"Bilmek yetmez, uygulamamız gerekir. İstemek yetmez,yapmamız gerekir."- JOHANN GOETHE Şimdi, bu ilkeleri nasıl hayata geçireceğinizi tam olarakyazm. Örneğin, "Ne söyleyeceğimi bilmediğimde ileridepişman olacağım bir şey söylememek için, 'Bununla nedemek istiyorsunuz?' diye soracağım." Ya da "Birisişikâyetçi olduğunda hatanın nedenini açıklamaya çalışmakyerine KÖH Trenine atlayacağım." Veya "Ne olursa olsun,insanların günümü berbat etmesine izin vermemek için,her zaman bir mizah duygusuna sahip olmayı felsefemolarak benimseyeceğim."

Kim, Ne, Niçin, Ne Zaman, Nerede sorularını dahiletmeyi ihmal etmeyin. Eylem planınızı ayrıntılandırmayane kadar özen gösterirseniz, onu uygulama olasılığınız da okadar artar. BİRİNCİ ÖNCELİK İÇİN EYLEM PLANI. Şunuyapacağım:       İKİNCİ ÖNCELİK İÇİN EYLEM PLANI. Şunuyapacağım: Karamsarlığa Direnin

"irade karşısında hiçbir şey imkânsız değildir."- HAN HANEDANININ KİTAPLARI "Ahşkanlıklanmı değiştirebileceğimden emin değilim" diyemi düşünüyorsunuz? Helen Keller şunu kendi

Page 306: Tongue Fu - Sam Horn

deneyiminden biliyordu: "Yeterince ısrar ettiğimiz takdirdeistediğimiz her şeyi yapabiliriz."

Bir keresinde, bir seminerde UnutulacakSözler/Kullanılacak Sözler bölümünü tam bitirmiştik ki, biradam söz alıp kışkırtıcı sözlerle ilgili olarak şöyle dedi:"Ben bu kelimeleri hep kullanıyorum. Bu sabah hepsini bircümle içinde söyledim."

Şöyle devam etti: "Başmühendise, bazı elektriksorunlarını çözmesi için hafta sonunda fazla mesaiyapması gerektiğini söyledim. Kendisi bunun mümkünolmadığını, hafta sonunda anne-babasınm ziyaretegeleceğini ve bir gezi planı yapmış olduklarını anlattı.Şöyle dedim: 'Hafta sonunda çalışma konusunda birproblemin olduğu için üzgünüm, ama bunu yapmakzorundasın, çünkü sistemi bilen tek kişi sensin.Gelemeyeceğini bana daha önceden söylemiş olmangerekirdi. Bu konuda yapabileceğim hiçbir şey yok.Başkasından isteyemem, çünkü sistemi tanımıyorlar.' "

Çaresiz bir şekilde başını salladı, "Hiçbir işe yaramadı,tabii. Ne yapabilirim ki, bütün bu sözleri avucumun içinemi yazayım? Yapmak ve yapmamak gereken bütün buşeylerin hepsini nasıl hatırlayabilirim?"

Haklıydı. Derinlemesine yer etmiş alışkanlıklarıdeğiştirmek çok zor olabilir. Öğrencilere, yeni becerilerelde etmede üç adımlık bir prosesi gösteren bir alıştırmayapmaya istekli olup olmadıklarını sordum. Bu basitalıştırmayı yapmaya otuz saniyenizi ayırırsanız, siz de hertürlü kuşkudan kurtulabilirsiniz.

Beceri Kazanma Yöntemi

Page 307: Tongue Fu - Sam Horn

"İlk seferde başaramadıysanız, ortalamanınüzerindesiniz demektir"-ANONİM Lütfen, en güzel elyazınızla şu cümleyi yazın: "TongueFu'da iyiyim" (Aşağıdaki satıra yazabileceğiniz gibi, birkağıda da yazabilirsiniz.)    

Şimdi aynı cümleyi öteki elinizle yazın.    

Öteki elinizle yazarken ne hissettiniz? ikinci cümle nasılgörünüyor? Çoğu insan diğer eliyle yazmanın zamantüketici ve rahatsızlık verici olduğunu düşünür.

Buradaki anafikir ne? Elyazısmm bir beceri olduğunukabul ediyor musunuz? Ya tenis oynamak? Bilgisayarkullanmak? Elbette, bunların hepsi birer beceridir. İnsanlarbunları yapmayı doğuştan biliyor değildir. Bunları adımadım öğrenirler. Herhangi bir beceride ustalaşmak içininsanın üç adımdangeçmesi gerekir. İkinci cümleyi yazarken yeni alışkanlıklarkazanmanın ilk aşamasına birinci elden tanık olmuşoldunuz. Bu üç aşamayı şu şekilde özetleyebiliriz.

 

Page 308: Tongue Fu - Sam Horn

Acemilik. Yeni ya da değişik bir şeyi denerkengenel¬likle ilk başta bunu iyi yapamazsınız. Arabakullanmayı öğrenirken ilk vites değiştirmenizi hatırlıyormusunuz? Motoru kaç kez stop ettirdiniz, kimbilir? Düşkırıklığına uğrayıp vazgeçmek yerine ("Bunu bir daha hiçdenemeyeceğim"), ilk başta başaramamış olmanızdaşaşılacak bir şey olmadığını düşündünüz ("Elbette, arabayıiyi kullanamıyorum. Çünkü bunu daha önce hiçdenemedim"). Ama bu beceriyi kazanmak istiyordunuz,onun için çalışmaya devam ettiniz ve böylece öğrenmeninikinci aşamasına geçtiniz.

Uygulama. Bu aşamada size öğretilmiş olan teknikleriuygular ve elde ettiğiniz sonuçları giderek iyileştirirsiniz.Gaz ve fren pedalı ile debriyajı koordine eder, vites kolunudüzgün bir şekilde hareket ettirirsiniz. Bir kazaya yolaçmadan kavşakları geçebilir ve dönüş yapabilir halegelirsiniz. Daha iyi bir sürücü olmak ister ve temelleriuygulamaya devam edersiniz.

Otomatik. Bu noktada artık yapmakta olduğunuz şeyidüşünmezsiniz, doğal gelmeye başlar. Yanındaki kişiylesohbet ederken ya da radyo dinlerken A noktasından Bnoktasına gidebilen tecrübeli bir sürücü olmuşsunuzdur.Arabayı emniyetli bir şekilde sürer, performansınızıyaratan süreci bir an için olsun düşünmezsiniz. Temellerbilincinde olmadan ve etkin şekilde uygulanır. Alıştırma ve Israrın Karşılığını Alırsınız "Hata, sebatkâr olmamanın vardığı yerdir."- ANONİM 

Page 309: Tongue Fu - Sam Horn

"Bütün bunların Tongue Fu ile ne alakası var?" diye midüşünüyorsunuz? Tongue Fu'nun bir beceri olduğunukabul ediyor musunuz? Bütün becerilerde olduğu gibibunda ustalaşmak da zamana ihtiyaç duyar. İlk başta amayerine ve kullanmak sıkıntı verebilir. Geçmişte bunu pekyapmamış olduğunuz için isteğinizi yüksek sesle ifadeetmekten ilk başta rahatsızlık duyabilirsiniz. Kimi zamansabrınız tükenebilir ve sevecen olma niyetinizi bir an içinunutabilirsiniz. Bu başarısız olduğunuz anlamına gelmez.Bu Tongue Fu'nun işe yaramadığı ya da onuöğrenemeyeceğiniz anlamına gelmez. Bu sadece, eskialışkanlıklarınızı terk edip yenilerini kazanmanın ilk doğalaşamalarında olduğunuz anlamına gelir.

Satchel Paige, "Bazen kazanırsınız, bazen kaybedersiniz,bazen de maç yanda kalır" demişti. Mükemmel olmayansonuçlar elde ettiniz diye, ilk acemilik aşamasında sakınvazgeçmeye kalkmayın. Sebat edin. Kendinize acımasızdavranmayın ve bu kitapta keşfettiğiniz teknikleriuygulamaya devam edin. Zor insanlarla karşılaştığınızdakendinize giderek daha çok güven duyduğunuzugöreceksiniz. Sonunda, stres durumlarında sözlü dövüşsanatı becerilerinizin otomatik olarak devreye gireceğinoktaya ulaşacaksınız.  Tongue Fu Bir Yan Üründür "Mutluluk bir amaç değildir. Bir yan üründür"- ELEANOR ROOSEVELT 

Page 310: Tongue Fu - Sam Horn

Tongue Fu bir amaç değildir. Bu kitapta anlatılan fikirleritakip etme ve uygulamanın bir yan ürünüdür. Hazmetmekgereken çok fazla şey olduğunun farkındayım, onun içinçatışmaları işbirliğine dönüştürmede kullanacağınız sekizkavramı hatırlamanıza yardımcı olacak basit bir özetçıkarma yoluna gittim.

 

Terapistin aletini uygulayın       Açıklamayın, geriyansıtın. Nutuk atmayın, dinleyin.Zihninizi açık tutun            İnsanlara taze bir

başlangıç ve şans tanıyın.

İhtiyaçları dengeleyin            Terazinizi dengedetutun ve hayır deyin.

Onurla sıyrılın            Münakaşaları, "Bunuyapmayalım" diyerek sona erdirin.

Anlayın            "Ben olsam ne hissederdim?" diyesorarak öfkeyi empatiyedönüştürün.

Şikâyetlere son verin            Açıklama yapmayın,KÖH

Trenine atlayın.

Dostça cümleler kullanın       Kullanılacak Sözlerleaksilikleri yakın ilişkiyedönüştürün.

Felsefenizi devreye sokun            Ne olursa olsunolumlu bir bakış açısı muhafaza edin.

 

Page 311: Tongue Fu - Sam Horn

Tarifler Pasta Yapmaya Yetmez

"Yaşamınızı değiştirmek istiyorsanız hemen başlayın,hiçbir istisnaya izin vermeyin, atak olun."- WILLIAM JAMES Elinizdeki, çatışmaları giderme tarifleriyle dolu bu yemekkitabı ancak siz isterseniz işe yarar. Thomas Edison'undediği gibi, "En büyük zayıflığımız kolay vazgeçmemizdir.Başarının en emin yolu her zaman bir kere dahadenemektir." Zor insanları diplomatik bir şekildesilahsızlandırmaya çalışacağınızı ve insanları nezakettenyaşatma kararlılığınızdan hiç vazgeçmeyeceğiniziumuyorum.

Adlai Stevenson'un dediği gibi, "Tek başına bilgi yeterlideğildir. Bilgelik haline gelebilmesi için gönül zenginliğiyleyıkanması gerekir." John Ruskin de, "Sevgiyle beceribirlikte olduğu zaman bir şaheser bekleyebilirsiniz"dediğinde, benzer bir şeyi kastediyordu.

Bu Tongue Fu becerilerini günlük temeldeuygulayacağınızı ve bunları bilgece, sevgi dolu bir gönülzenginliğiyle yıkayacağınızı umuyorum. Eğer bunuyaparsanız, gerçek bir huzur ustası olabilirsiniz.