thomas hobbes - leviathan

498

Click here to load reader

Upload: lanara123

Post on 26-Nov-2015

250 views

Category:

Documents


95 download

TRANSCRIPT

  • AydnTypewriterDijital Mrekkep Di eM

  • ngiliz filozof ve siyaset kurarncs Thomas Bobbes'un (1588-1679) bayapt kabul edilen Leviathan, zellikle, bir "din ve dnya devleti"nin oluturulmasnda bireyler aras toplumsal szlemeye verdii nem ve ahlak kurallarn tamamen laik ve doal bir temele oturtuuyla dikkat eker. Hobbes, 165l'de yaymlad bu kitabnda, "Tanr'nn buyruklar" olan doa yasalarndan yola karak, ideal devletin oluturulmas yollarn gsterir; ayrca hem dinsel, hem de toplumsal-

    eitimsel gerekelerle ann niversite sistemine eletiriler yneltir. Leviathan, Bat siyaset biliminde Machiavelli'nin Hkmdar' lsnde nemli bir ba yapttr.

  • Thomas Hoh!bes LEVRA TJHIAN

  • KAZIM TAKENT KLASiK YAPITLAR DZS

    JLEVKATHAN vey& Biir Diin ve Dt1ny& Devletiinin

    Keriiii 9 Biiiirr_ii ve Kudretii eviren:

    Semih Lim

    O III O iSTANBUL

  • Yap Kredi Yaynlar- 319 Kazm Takent

    Klasik Yaptlar Dizisi - 9

    Leviathan veya Bir Din ve Dnya Devletinin erii, Biimi ve Kudreti/ Thomas Hobbes zgn ad: Lcviathan; or the Matter, F orme, and Power of a

    Commonwealth, Ecclesiasticall and Civil eviren: Semih Lim

    Redaksiyon: Selahattin zpalabyklar

    Kitap Editr: Selahattin zpalabyklar

    Kapak Tasarm: Mehmet Ulusel

    Bask: -Er Ofset Yzyl Mah. Massit S. Cad. No: lS Baclar 1 stanbul

    ngilizce lk Bask: 16Sl eviriye Temel Alnan Bask: Collier Books

    (Macmillan Publishing Co., Ine.), 13. Bask, New York, 1977 1. Bask: stanbul, Aralk 1993 6. Bask: stanbul, Ocak 2007

    ISBN 97S-363-138-3

    Yap Kredi Kltr Sanat Yaynclk Ticaret. ve Sanayi A.. 1992 Btn yayn haklar sakldr.

    Kaynak gsterilerek tantm iin yaplacak ksa alntlar dnda yayncnn yazl izni olmakszn hibir yolla oaltlamaz.

    Yap Kredi Kltr Sanat Yaynclk Ticaret ve Sanayi A.. Yap Kredi Kltr lVIerkezi stiklal Caddesi No. 28S Beyolu 34433lstanbul

    Telefon: (0 212) 252 47 00 (pbx) Faks: (0 212) 293 07 23 http://www. yapikrediyayinlari.com

    e-posta: [email protected] nternet sat adresi: http://yky.csrore.com.tr

    http://www.yapikredi.com.tr

  • nsz (Mehmet Ali Klbay) 9

    Yazarn Sunuu 17

    Birinci Ksm 1 insan zerine 1. Alg zerine 23

    2. Tahayyl zerine 24 3. Tahayyllerin Birbirini zlemesi zerine 29

    4. Konuma zerine 33 S. Akl ve Bilim zerine 41

    6. radi Hareketlerin, Genellikle Duygular Denilen, sel Balanglar ve Bunlarn fade Edildii

    Szler zerine 46 7. Diskur Sonlar zerine SS

    8. Genellikle Dnsel Denilen Erdemler ve Bunlarn Kart Olan Kusurlar zerine S8

    9. Deiik Bilgi Konular zerine 67 1 .'Kudret, Deer, Haysiyet, eref ve

    Liyakat zerine 6R

  • 1. Davranlarn Farkll zerine 76 2. Din zerine 82 3. Mutluluu ve Mutsuzluu Bakmndan

    nsanln Doal Durumu zerine 92 4. Birinci ve kinci Doa Yasalar ve

    Szlemeler zerine 96 s. Dier Doa Yasalar zerine o6

    6. Kiiler, Arniller ve Kiiletirilmi Nesneler zerine 7

    evirmetit Notlar 2

    kinci Ksm 1 Devlet zerine 7. Bir Devletin Nedenleri, Douu ve

    Tanmlanmas zerine 27 8. Szleme ile Kurulmu Egemenlerin

    Haklar zerine 3 9. Szlemeyle Kurulmu Deiik Devlet Trleri ve

    Egemenliin Tevars Edilmesi zerine 39 20. Pederahi ve Despotik Hakimiyet zerine 47

    21. Uyruklarn zgrl zerine 54 22. Siyasal ve zel Baml Sistemler zerine 64 23. Egemen Gcn Kamu Grevlileri zerine 74

    24. Bir Toplumun Beslenmesi ve remesi zerine 78 25. Tavsiye zerine 83

    26. Toplum Yasalar zerine 89 27. Sular, Mazeretler ve

    Hafifletici Nedenler zerine 205 28. Cezalar ve dller zerine 28

  • 7

    29. Devleti Zayflatan ve kmesine Yol Aan eyler zerine 225

    30. Egemen Temsilcinin,Grevi zerine 234 31. Tanr4n Doal Krall zerine 247

    evirmenin Notlar 257

    iincii KtStm 1 Hristiyan Bir Devlet zerine 32. Hristiyan Politikasnn lkeleri zerine 263

    33. Kutsal Kitab'n Gzlerinin Says, Eskilii, Amac, Otoritesi ve Yarumcular zerine 267

    34. Kutsal Kitab'n Gzlerinde Ruh, Melek ve lhamn Anlam zerine 276

    35. Kutsal Kitap'ta Tanr'nn Krall, Kutsal, Mukaddes ve Ayinin Anlam zerine 286 36. Tanrnn Sz ve Peygamberler zerine 292

    37. Mucizeler ve Onlarn Faydas zerine 305 38. Kutsal Kitap'ta Ebedi Hayat, Cehennem,

    Kurtulu, Ahiret ve Gnahtan Kurtulmann Anlam zerine 311

    39. Kutsal Kitap'ta Kilise Kelimesinin Anlam zerine 324

    40. brahim, Musa, Yksek Rahipler ve Yahuda Krallar'nda, Tanr'nn Krall'nn

    Haklar zerine 326 41. Mbarek Kurtarcmz'n Makam zerine 334

    42. Ruhani ktidar zerine 341 ~ 43. Bir nsann Gkyz Krall'na

    Kabul Edilmesi in Gerekenler zerine 403 evinnmin Notlar 415

  • 8

    Drdiincii Ksm 1 Karanln Krall zerille 44. Kutsal Kitab'n Yanl Yorumlanmasndan Gelen

    Manevi Karanlk zerine 421 45. Demonoloji ve Pagan Dininin

    Dier Kalntlar zerine 442 46. Beyhude Felsefe ve

    Sama Geleneklerden Gelen Karanlk zerine 459 47. Bu Karanlktan Elde Edilen Kazan ve Bu Kazancn Kime Gittii zerine 474

    evirmmin Notlar 482

    Deerlendirme ve Sonu 487 evirmenin Notlar 495

  • NZ

    Aimez done la raison; que toujours vos ecrits Empruntent d'el!e seufe et leur lustre et leur prix

    Nicolas Boileau

    Boileau, Klasik tarzn birinci ilkesini (yleyse akl seviniz; yazlarnz hep 1 Hem ltlarn, hem de deerlerini ondan alsnlar) byle koy-

    maktayd. Ama Klasisizm bir geceden ertesi sabaha olumam ve or-taya kmamtr. Bobbes'un yaad ve eserlerini verdii dnem (1588-1679), Klasik tarzn belrnesine ve pekinesine tank olmutur. Daha ak bir ifadeyle, Thomas Hobbes, Rnesans ile Aydnlanma arasndaki gei, fermantasyon ve balant dnemine rastgelmitir.

    Rnesans, bireyi kefetmesine karlk, Machiavelli'nin hemen her zaman yanl anlalan Hkmdarnda altn izmesine ramen, ne modern ulus kavramna, ne de modern ulus-devlet oluumuna ulaa

    bilmitir. Bu kavramlarn olumas iin, alet kutusu yeteri kadar dona-nml deildir. Bu eksiklikleri, Aydnlanma'ya giden yol zerindeki bu ara dnem veya mutlaka bir ad vermek gerekirse, "akln kefedildii dnem" tamamlayacaktr. Tpk, bu ad ilk tayannn da yapt gibi, kopuu bu "Orta a" salayacaktr.

    Taril~yle yol almyor olmakla birlikte, sahne klarnn zerleri-ne evrildii kiiler, bu dnemin tiyatrosu hakknda kabaca bilgi vere-bilirler. 'ice bli dnyann ulular. ngiltere'de "Byk Kralie" veya "tatl Bess" adlaryla anlan, Mavi Sakal'n cisimlemi biimi olan ba-

  • bas VIII. Henry'nin ralle-i tedrisinden gemi I. Elizabeth; nce skoya. sonra ngiltere kral olan I. James, kafasn eellada teslim eden Charles ve ikincisi, ve her ikisinin dneminde birer i sava. spanya'da nl Charles Quint'in "temkinli kral" nvanl olu IL Felipe ve onun ardndan III.'s ve Velazquez ile iflaslarn nl kld IV.'s. Fransa'da Catherine de Iv!edicis, Valoislarn sonuncu krallar olan olu, Paris uruna din deitiren IV. Henri, Richelieu ve J\!Iazarin, on-larla birlikte, nce glgede, sonra nde Louisler, XIII.'s silike, XIV.'s iki kardnaiden kurtulduktan sonra ar parlak, gne kadar parlak.

    Sonra devirlerini gelecee aktaranlar, alarnn tanklar ve yar-glar. ngiltere'de Shakespeare ve yalnzca o. talya'da Tasso, Berni-ni, Galileo, Giordano Bruno, Vanini ve Campanella. spanya'da Cer-vantes, Lope de Vega, Calder6n, EI Greco, Veh1zquez, I\1urillo. Flandre'da Rubens, Van Dyck. Ve Fransa'da Montaigne, Corneille, Poussin, Bodin ve Descartes. Nihayet, Polonyal Copernicus, ek Kepler ile Bollandal Hugo Grotius ve Rembrandt.

    ngiltere'de parlamento ile ta arasnda; Fransa'da protestanlada katalikler arasnda i sava. Alak lkeler ayaklanmas ve Hollanda'da cumhuriyet iHin. Atiantik devrimlerinin ilki ve khne spanya'nn -

    k srecine girmesi. Ulus-devlet bu hercmer iinde ortaya kacaktr; zaten bu kar-maa, onun doum sancsdr. XI. yzyldan itibaren balayan, XVI. yzylda hzlanan sre iinde, kapitalizm nce belirmi, sonra kendi-ni kantlamtr; Bobbes'un dneminde ise, ana varolu koulu olan ulusal pazar ina etmektedir. ngiltere, kklnn ve adasall

    nn da yardmyla, bu oluumun ban ekmektedir. yleyse, yeni ekonomi yeni siyaset olduundan, eski siyasal sekinlerin tasfiyesi ge-rekmektedir. ou zaman olduu gibi, bu noktada da iktisat siyaseti ncelemitir. Yani, kapitalizm ekonomik alanda feodaliteyi rastiye et-mitir, ama kapitalistler feodalleri siyaset sahnesinden silememilerdir. ngiliz i savalar, bu dengesizliin bedeli ve sonucudurlar.

    Dnce alannda, Rnesans fermantasyonu esnasnda belirmeye balayan ve elyordamyla tanmlanmaya allan dnsel aletler, ar-tk kavramsallatrlma noktasna gelmilerdir. Yani felsefe artk sz-n sylemektedir. Kartezyen kukuculuk akl ne kartrken, doal hukuk retisi Hugo Grotius'Ia zirvesine ulamaktadr. I\bchiavelli ve Bodin tarafndan gelitirilen ulusal ve mutlak devlet doktrini, artk birok cephede taraftar bulmaktadr. Galileo ve Kepler'de ifadelerini

  • bulan cisim ve hareket evreleri, Newton ve Einstein'a giden yolu d-emektedirler. Btn bunlar, Bobbes'un escrini hem oluturmakta, hem de aklamaktadrlar.

    Bobbes'un ilk kez 165 l'de yaynlanan Leviathm adl eserinin i kapak resmi, lkenin ut1mndan itibaren domakta olan, ok byk boyutlardaki bir kral temsil etmektedir. Yakndan bakldnda, bu kraln birok ins:mdan meydana geldii grlmektedir. Bir vatandalar topluluunun simgesi (rommomttealth) olan bu kraln bir elinde kl, dier elinde bir meale bulunmaktadr. Eski Msr firavunlarnn bir ellerinde kam, dierinde kancayla temsil edilmeleriyle yakn bir benzerlik gsteren bu simgeselletirmenin atf noktas, ilahi devletle-rinkinden ok farkldr. ncelikle, Bobbes'un Leviathan' bir yurttalar irketinin (commmwea!th, res pub!ica), bu irketin kurucularnn kar-lkl anlamalarnn sonucu ortaya kmtr. Yani kkeni tanrsal de-il, insanidir. Hobbes, Leviathan' toplumsal szlemenin rn ola-rak sunarken, siyaseti tanr katndan insan katna indirmekte ve Rne-sans bireyselliini ulusal bireysellik haline getirme konusunda bir

    adm daha atarak, klasik ulus-devlet anlayna yaklamaktadr. kincisi, Bobbes'un Leviathan'nn elinde tuttuu kl, bireyi toplumsal szleme yapmaya yneiten en temel ihtiyacnn, yani gvenlik ihti-yacnn garantisidir.

    Hobbes bir topyalar ann ocuu ve rndr. Yurtta ve bu tre adn veren eserin sahibi Thomas Morus bir yana, Campanella gi-bi daha birok topyac bu dneme damgasn vurmutur. Her topya, bir cennet veya bir cehennem senaryosudur ve modelini, haritada ter-ra incognita diye gsterilen yerlerden alr. XVI. yzyl topyalarnn !erra incognita's Amerika olmutur, tpk daha nceki yzyllarnkilerin bilinmeyen Asya olduu gibi. Aydnlanma'nnkiler ise Gney de-nizleri ve Afrika olacaktr. Gei dnemi insan olan Bobbes'un zama-

    nnda, Amerika artk yeteri kadar tannmakta ve incognita'lktan cogni-ta'la gemekte, ama buna karlk Gney denizleri ve Afrika henz hayallerde bile yer almamaktadr. Bobbes'un topyasnn atif noktas olan doal durum soyutlamas, bir cehennem tasvir etmek zorunda kalmtr. Eit, ama gvenlikten yoksun insanlarn ortam, tek bana ve toplumdan yoksun insanlarn alemi, "homo homini !upus".

    Hobbes'un, bu balang noktasndan hareketle, toplumu tanmlamak zere elinde tek bir alet bulunmaktadr. Orta adan gelme

    szleme k~vra~; .. te yandan, doal duruma ikin gvensizlik de, fe-odal siyasal atomizasyona yaplan bir gndermedir. Veya yle syle-

  • 12

    meliyim, Bobbes'un doal durumu, feodalitenin allegorisinden baka birey deildir. Bu iki unsurun birlemesiyle, Hobbesgil toplumsal szleme teorisi ina edilecektir. nsanlar anari ve gvensizlikten kurtulmak zere, yani feodal kiisel bamllk ilikilerinden kurtula-rak, modern devletin gayriahsi ilikilerini kurmak Zere, zgrlkle-rinden vazgemekte ve devleti kurmaktadrlar. Ama burada vurgulan-

    ' mas gereken iki noktadan biri, Bobbes'un ana kavramnn doal yasa-dan ok doal hak olmasdr. Bu, esas olarak, insann varln srdr-me hakkdr. Hibir insan, eer kendi gvenliine aykr gryorsa,

    doa yasasna uymak zorunda deildir. Doa yasalar tanrnn emri ol-duuna gre, insan buna uymama hakkn kendine alarak, bir yandan siyaseti kurmakta, te yandan da sivil toplumu ina ederken, ynetim olgusunu laikletirmektedir. Alt izilecek ikinci nokta ise, szlemeye taraf olmayan Leviathan'n lml bir tanr olmasdr. Szlemenin feodal uygulamadan gelen bir kavram olmas, bylesine bir dzey far-kn zorunlu klmakta, ancak lmsz tanrnn dnyevi alandan uzak-latrlarak, yerine lml bir tanr ikame edilmesi, devletin sivil ve dnyevi kimliini ne kartmakta, onun byle yaplanmas gerektiini iddia etmektedir. Leviathan'n elinde tuttuu meale ise, uzaktan Aydnlanma'nn "aydn despot"unu haber vermektedir.

    Bobbes'un siyasal adan bir mutlakiyeti olduunu sylemek adet olmutur; bu yanl deildir, ama nerme bu haliyle eksik kal-

    maktadr; nk dnr ayn zamanda ve bizatihi bu tutumundan tr, liberalizmin kurucular arasnda yer almaktadr. Siyasal ve ahlaki kurumlarn varolu nedeninin ve ilk varolu devlerinin vatan-

    dalarn gvenliini salamak olduu konusundaki srar, onun hare-ket noktasnn birey olduunu gstermektedir. Ancak, birey tek bana yalnzca zgr olabilmekte, gvenli olamamaktadr. Burada devre-ye, Calileo'nun mekanik alanndaki varglarndan etkilenmesi sonucu,

    hereyi hareket ve beden terimleri iinde aklama gayreti girmekte-dir. Birey esastr, ama bireyin srebilmesi iin beden haline gelmesi gerekir. Leviathan, bireyin bedensellemi biimidir. Ama bu ayn Leviathan, yapay bir bedendir. Zaten toplumun bizzat kendi de, bire-yin mal ve hizmet mbadelesinde bulunabilecei ortam yaratmak zere varolan, yapay bir bedendir.

    Hobbes, tam bir Orta a ve dolaysyla feodalite kartdr. Bu balamda, Orta a ideolojisinin balca mimar olan Kilise'yle de an-lamazlk iindedir. nsann doa tarafndan eit yaratlm oldub id-dias, Hristiyanln, insan tanrnn ve eitsiz yarattna ilikin taba-

  • kalar teorisiyle tam bir ztlk iindedir. Keza, Hristiyanln dnyevi iktidar ile ruhani iktidar, kl, dua ile emei farkl tabakalarn dev ve grevi olarak kuran retisine karlk, Hobbes egemenliin bln-mez ve mutlak olduunu koymakta;' bu dorultuda Kilise'yi egemene

    balayarak, papatk~n ayrmak istemekte, bylece onun feodal bir g oda olmasn engellemeye almaktadr.

    Bobbes'un devleti bir Leviathan'dr, ama hi kimse bu Leviat-han' sevmek ve ona tapmak zorunda deildir. Bylece, Hobbes siya-sal dnceler tarihinde, Kutsal Devlet inancn krma konusundaki ilk doruu temsil etmektedir. Onun devleti yarar fonksiyonuna indir-genmitir; kendi iin varolmaktan kmtr; bireysel gvenlie hizmet etmek zorundadr. Bu durumda, Hobbes retisine ilikin en engebeli grnt, onun gelenein gcn, ilk kez bir rasyonalizm ile krmaya balamas erevesinde ortaya kmaktadr.

    Mehmet Ali Klbay

  • Saygdeer Efendim,

    En iyi dostum Godolphit 'li Mr. Francis Godolphin 'e

    ok deerli kardeiniz, Mr. Sidney Godolphit, hayatta iken, almalarma nem verir ve, bildiiniz gibi, bizatihi byk olan ve kiiliinin deeri nedeniyle daha da byyen olumlu grleriyle beni onur-

    landrrd. nk insan, Tanr'ya ya da kendi lkesine hizmet etmeye veya topluma veya bireyleraras dostlua ynehip de onun kiiliinde bulunmayan hibir deer yoktu, ve bu deerler mecburiyer sonucu kazanlm veya duruma gre taklit edilmi olmayp onun kalender ta-

    biatnda mndemi olarak ldyordu. Dolaysyla, onun onuruna ve ona olan minnettarlmn ve size ballnn bir nianesi olarak, Devlet hakkndaki bu ineelememi zat- alinize ithaf ediyorum. nsan

    larn bu kitab nasl bulacan veya onu beenecek olanlar hakknda ne dneceini bilmiyorum. nk, bir yanda ok fazla zgrlk, te yanda ise ok fazla otorite olmasn talep edenlerle kuatlmken, bu iki gr arasndan zarar grmeksizin syrlmak zordur. Fakat, be-nim fikrimce, devletin kudretini arttrma gayretinin devlet tarafndan knanmamas gerektii gibi, bireyler de, onu eletirerek, bu kudretin ok fazla olduunu dndklerini beyan etmenelidirler. Ayrca, ben, insanlardan ~deil, genel olarak iktidar makamndan sz ediyorum, (Roma Meclisi Capital'dekileri kim olduklar iin deil de orada ol-

    ., .~

    duldan iin tantana ile savunan Capital'deki o yaln ve tarafsz insanlar gibi); bylece, onlar tutan dardakiler veya, eer varsa, ierdekiler-

  • den baka kimseyi gcendirmiyorum. Muhtemelen, burada en ters gelebilecek olan ey, benim, bakalar tarafndan genellikle kullanld

    ndan baka bir anlamda kullandm Kitab- Mukaddes'ten baz me-tinlerdir. Fakat, bunu saygda kusur etmeyerek, ve ayrca konumla

    balantl olarak gerekli olduu biimde yaptm; nk bunlar dmann savunma noktalardr, toplumsal iktidara oradan kp saldrrlar. Buna ramen, alman genel olarak yetersiz bulursanz, kendinizi mazur grebilir ve kendi fikirlerini beenen ve her sylediinin doru

    olduuna inanan bir insan olduumu, kardeinizi saym ve sizi de saymakta olduumu ve buna dayanarak, izniniz olmadan, ben neysem yle olmak hakkn kendimde grdm syleyebilirsiniz.

    Paris. 15/25 Nisan. 1651.

    Efendim, En aciz ve en itaatkar kulun uz, Thomas Hobbes

  • YAZARliN SUNUU

    Tanrnn dnyay onunla yaratm olduu ve ynettii sanat olan do-a, baka pek ok eyde olduu gibi bunda da, yapay bir canl yarata-cak ekilde, insann sanat ile taklit edilir. nk hayat, organlarn,

    balangc ierdeki bir temel parada bulunan, hareketinden baka bir ey deildir; btn otomatlarm (yaylar ve arklar yardmyla kendi kendine hareket eden makinalarn, mesela bir saat) yapay bir hayata sahip olduklarn syleyemez miyiz? Kalp nedir ki bir yaydan baka; si-nir/er nedir ki ok sayda yaylardan baka; ya eklemlet~ yapcnn planla-

    d ekilde btn gvdeyi harekete geiren ok sayda arkiardat baka? Sanat daha da ileriye gider, doann o rasyonel ve mkemmel eserini, insan taklit etmeye kadar. Sanat iledir ki, yapay bir insandan

    baka bir ey olmayan, Latince'de CrVITAS denilen, DEVLET adl o b-yk EJDERHA yaratlr; bu, doal insann korunmas ve savunulmas iin tasarlanm olup ondan daha byk bir cesamete ve kudrete sa-hiptir ve onda, egemenlik btn gvdeye canllk ve hareket veren ya-pay bir ruhtur; yarglar ve dier yarg ve yrtme grevlileri, yapay ek-letnler; egemenlik makamna bal her eklem ve organa kendi grevini yaptran dl ve ceza, doal gvdede ayn ii yapan sinirlerdit~ tek tek

    organlarn/yelerin servet ve zenginlikleri ise kuvvettir; sal us popu/i halkn esenlii onun grroidir; bilmesi gereken her eyi ona bildiren hukuku-lar, hafzadr; adalet ve yasalar yapay bir akl ve iradedir; uyum, salk tr;

  • 18

    nifak, hastal/..tt~ i sava ise liim. Son olarak, bu siyasi varl en bata kuran, bir araya getiren ve birletiren siJzlemeler ve ahitler, Tanr'nn yaratlta buyurduu Fia!, veya l11sfl!u yaratalm emrine benzer.

    Bu yapay insan n doasn anlatmak iin: lk olarak, onun iniini ve yaptctsm, ki her ikisi de t1/Sfl1ldtr;

    kinci olarak, on un 1/f!St! ve hangi siJzlemelede yaratldn; bir ege-meni11 haNart1llll ve adil kudretinin yani otoritesinin neler olduunu; ve onu korryan ve h!1et eyin ne olduunu;

    nc olarak, bir H11istiym devletinin ne olduunu; Son olarak da, karan!tm kmlltnmJ ne olduunu; ele alacam. Birincisi ile ilgili olarak, son gnlerde fazlaca kullanlan bir sz

    var: bilgelik, kitap okuyarak deil, insanlar tanyarak renilir. Bilgelik-leri hakknda esas olarak baka hibir kant sunamayan insanlar, birbir-lerinin arkasndan birbirleri aleyhinde ho olmayan eletiriler yaparak, insanlar hakknda ne kadar ok ey bildiklerini belirtmekten byk zevk alrlar. Fakat, son zamanlarda pek anialmayan bir baka sz da-ha vardr ve, eer zahmet edecek olsalard, bu szle birbirlerini gerek-ten tanmay renebilirlerdi. Bu sz udur: nosce teipsum, hndini tam: bu sz, imdi kullanld gibi, iktidardaki insanlarn aadakilere y-nelik barbarca tavrlarn onaylamak iin veya dk snftan insanlar kendilerinden daha iyi olanlara kar terbiyesizce davranmaya tevik etmek iin deil, bir insann dnceleri ve duygularnn bir baka in-sann dnceleri ve duygularna benzerlii nedeniyle, her kim kendi-ne bakar ve diiiilldtiii, srmdtt, a/..t! yiiriittiiii, umduu, /..'orhuu, vs. za-man ne yaptn ve hangi nedenlerle yaptn dnrse, o insann,

    ite bylelikle, benzer durumlarda dier insanlarn dncelerini ve duygularn anlayabilccei ve bileceini bize retmek iin sylenmiri. Arzu, kor/m, ttmJt!, vs. gibi btn insanlarda ayn olan duygulam1 ben-

    zerliinden szediyorum; duygularn, arzulanan, korkulan, umulan eyler olan nesnelerinin benzerliinden deil: nk bunlar kiinin karakteri ve ald eitim o kadar deitirir ve bunlarn bizim bilgimiz-den saklanmas o kadar kolaydr ki, ikiyzllkle, yalanelkla, sahte-cilikle ve yanl fikirlerle kirlenmi ve karm olan insan ruhunun zellikleri, sadece ruhlar aratranlarea kefedilebilir. nsanlarn ey-lemlerinden onlarn amalarn renebilirsek de, bunu, kendimizinl ile karlatrmakszn ve olay deiiklie urarabilecek btn durum-lar ayrdetmeksizin yapmak, bir anahtar olmadan amaya benzer ve ok fazla gvenmek veya ok fazla ekingenlik yznden aldanmak-

  • 19

    danmaktr; nk tanyan kiinin kendisi de bizzat ya iyi ya da kt bir insandr.

    Bir insan, yapt ilere bakarak bir baka insan tam olarak tanyamaz, bu ancak, o insanla ahbap olmasna yarar, ki bu da pek nadir-dir. Btn bir lke)' ynetecek olan kii, kendini tannaldr; u veya bu insan deil, btn insanl tanmaldr: bunu yapmak zor olsa da, herhangi bir dili veya bilimi renmekten daha zor olsa da, kendi an-laym bir kez dzenli ve ak ve seik biimde ortaya koyduumda, bakalarnn katlanaca tek zahmet, ayn eyi kendilerinde de bulup bulmadklarn dnmek olacaktr. nk, bu dnce baka bir ka-nt kabul etmez.

  • BITRITNCli KRSRM liNSAN ZERNE

  • Blm 1 Alg zcr:iw

    Alg. nsann dnceleriyle ilgili olarak, ilkin, onlar tek tek, daha sonra da bir dizi halinde, yani birbirine bamllklar iinde, ele alacam. Tek tek, her biri, bizim dmzdaki, genellikle nes11e denilen bir varl

    n bir nitelii veya bir baka zelliinin simgesi veya grntsdr. Bu nesne, gzler, kulaklar ve insan vcudunun dier ksmlar zerin-de iz brakr; bu iz brakmalarn eitlilii nedeniyle bir grntler e-itlilii yaratr.

    Bunlarn kkeni, ALGI dediimiz eydir, nk insann zihninde ilk olarak tmyle veya ksmen duyu organlarnda vcuda gelmemi hibir alglama yoktur. Btn dierleri ite bu bu kkenden trer.

    Algnn doal nedeninin bilinmesi, u anda uratmz konu ba-kmndan ok gerekli deildir; baka bir eserimde0l(*) bu konudan ge-ni ekilde sz etmitim. Yine de, buradaki yntemi tam olarak gs-termek iin, ayn eyi aada ksaca anlatacam.

    Algnn nedeni, tat alma ve dokunnada olduu gibi ya dolaysz olarak, veya grme, iitme ve koklamada olduu gibi dalayl olarak, il-gili organ duyulara doru iten d varlk veya nesnedir; bu iti, sinirle-rin ve vcudun dier yaylarnn ve zarlarnn aracl ile beyne ve kal-be doru devam ederek, orada, bir diren veya kar-itie veya kalbin kendini ifade etme abasna neden olur ve bu aba, d,wrya doru y-

    neldii iin, dardaki bir madde olarak grnr. Bu g.rtii, veya ha-yal, insanlarn alg dedii eydir; ve gzde Jk veya Jeklli retk; kulakta ses; b urunda koktt; dil ve damakta lezzet; ve vcudun dier ksmlarnda scaklk, soukluk, settlik, yumufaklk ve bizim duygu dediimiz dier ni-teliklerd6n oluur. Hissedilebilir dediimiz btn bu nitelikler, mad-denin eitli >hareketleriyle organlarmz eitli biimlerde etkileyen

    (*) 11 cvirmenin Notlar 11 her ksmn sonunda verilmitir.

  • 24

    nesnede, bu niteliklerin kayna olan nesnededir. Bunlar, bizim alglamamzda farkl hareketlerden baka bir ey deildir; nk hareket, yine hareketten baka bir ey retmez. Fakat bunlarn bize grn hayaldir, uyankken de, tpk rya grrken olduu gibi. Ve gz bas-

    trmak, outurmak veya ona vurmak bizde bir k grdmz haya-lini nasl yaratrsa; veya kula bastrmak nasl bir nlama duymamza neden olursa, grdmz veya iittiimiz nesneler de gl ancak gzlen~meyen hareketleriyle ayn etkiyi yaratrlar. nk bu renkler ve sesler, onlara neden olan varlklarda veya nesnelerde olsa idi, onlar-dan ayrlamazlard; oysa bir ayna veya bir yankda olduu gibi, bunla-

    rn birbirinden ayrlabilir olduunu, nesnenin bir yerde, grnrnn bir baka yerde olduunu biliyoruz. Belirli bir mesafede, gerek nes-ne, bizde yaratt hayaile sarmalanm gibi grnse de; nesne baka bir ey, imge veya hayal bir baka eydir. Yani alglama, her durumda, daha nce sylediim gibi, dardaki nesnelerin gzlerimiz, kulaklar

    mz ve dier alglayc organlarmz zerindeki etkisinin veya hareke-tinin yaratt ilk hayalden baka bir ey deildir.

    Fakat, Hristiyan lkelerdeki btn niversitelerde Aristoteles'in belli baz metinleri zerine kurulu felsefe okullar bir baka dnceyi savunur ve gnneni nedeni olarak, grlen eyin her tarafa grlebilir bir madde, grlebilir bir grtii, tezahr veya vehe veya bir grlme

    iJze!lii yaydm ve bunun gz tarafndan alnmasnn gmek olduunu; i{itmenin nedeni olarak, iitilen eyin i{itilebilir bir madde veya bir i{itilne zellii, hassast yaydm, bunun kulaa girmesinin i{itmeyi v-cuda getirdiini; hatta, anlamann nedeni olarak da, anlalan eyin bir mlaplabilme maddesi, zellii veya hassas yaydm ve bunun zihnimi-ze girmesiyle anlamann gerekletiini iddia ederler. Bunu, niversi-telerin faydasn inkar etmek iin sylyo~ deilim; fakat, ilerde, ni-versitelerin bir devlette alacaklar yerden bahsedeceim iin, her vesi-leyle, niversitelerde nelerin dzeltilmesi gerektiini size gstermek zorundaym. Anlamsz laflarn skl bunlardan biridir.

    Bsliiim 2 T ahayyiili zerine

    Tahayyiil. Bir ey hareketsiz dururken, baka bir ey onu drtmedike daima hareketsiz kalaca hi kimsenin phe etmedii bir gerektir. Fakat, bir ey hareket halinde iken, baka bir ey onu durdurmadka

  • 25 sonsuza kadar hareket halinde olaca ise, neden ayn olsa da, yani hibir ey kendi kendini deitiremez ise de, o kadar kolayca kabul edilmez. nk insanlar sadece dier insanlar deil baka her eyi kendilerine gre leiier; ve, hareketten sonra ac ve yorgunluk duy-

    duklar iin, bakac:her eyin hareketten yorulduunu ve kendi aba-syla hareketsizlie doru yneldiini dnrler; kendi ilerinde bul-duklar o dinlenme arzusunun baka bir hareketten oluup olumadn pek fazla dikkate almadan. Bundan dolaydr ki o felsefe okullar ar cisimlerin, hareketsiz kalma ve kendileri iin en uygun olan yerde niteliklerini koruma istei nedeniyle, aaya doru dtklerini sy-lerler, ve bylece, sama bir biimde, cansz varlklara, insann sahip olduundan daha fazla bir istek ve kendilerini korumak iin neyin iyi olduu bilgisini izafe ederler.

    Bir cisim hareket halinde iken, baka bir ey onu engellemedik-e, sonsuza kadar hareket eder; ve onu engelleyen her ne olursa olsun, onu bir anda deil, zaman iinde ve tedrici olarak durdurabilir; ve su-da olduu gibi, rzgar dursa da, dalgalar uzun bir sre daha devam eder: insan grrken, d kurarken, vs. onun iinde oluan harekette de ayn ey olur. nk, nesne gr alanndan ktktan veya gz ka-pandktan sonra da, onu grdmzdekinden daha belirsiz de olsa, hala grlen eyin bir imgesi bizde kalmaya devam eder. Bu, grr-ken oluan imgeden, Latinler'in tahayyiil (imagination) dedii ve, tam

    anlamyla olmasa da, btn dier duyulara uyguladklar eydir. Fakat Grekler ona, griintii anlamnda hayal derler ve bu btn duyular iin ayn lde geerlidir. Dolaysyla, TAHAYYL zayflayan algdan baka bir ey deildir ve, hem uyurken hem de uyankken, insanlarda ve baka pek ok yaayan varlklarda bulunur.

    Uyank bir insandaki alg zayflamas, alglanan hareketin zayflamas deil, gnein nn yldzlarn n rtmesi gibi, algnn za-yflamasdr; yldzlar, kendilerini grnr klan zellii, geceye kyasla gndzleyin daha az ortaya koyuyor deildirler. Fakat, gzlerimizin, kulaklarmzn ve dier organlarmzn d csmlerden ald ok saydaki etkilerden sadece baskn olan etki alglanabilir; dolaysyla, gne baskn olduu iin, yldzlarn bizi etkilemez. Bir nesne g-

    r alanmzdan ekildiinde, onun bizde brakt izienim devam etse bile, yine efe arkadan daha belirgin ve bizi daha fazla etkileyen nesne-ler geldiinde, ge:mie ait imge, gnn grlts iinde bir insann sesi gibi, belirsizleir ve zayflar. Buradan u kyor ki bir nesnenin grlmesi veya alglanmasndan sonra ne kadar uzun bir zaman geer-

  • 26 se, o nesnenin imgesi o kadar zayflar. nsan vcudunun srekli dei

    imi, zaman iinde, algda harekete gemi olan ksmlar yok ettii iin, zamann ve mekann uzakl ayn etkiye sahiptir. Uzak bir yer-den, baktmz ey puslu ve ayrntlar belirsiz biimde grnr; ses-ler ise zayflar ve ayrdedilemez hale gelir; ayn ekilde aradan uzun bir zaman geince, gemie ait tahayylmz de zayflar; szgelimi, grdmz kentleri, caddeleri, hareketleri ve pek ok zel durumlar unuturuz. Olayn kendisini ifade edecek olursak, bu zayflayan alg, yani hayal, daha nce sylediim gibi, tahayy/ dediimiz eydir: an-cak, zayflamay, yani algnn solduunu, eskiyip gemie kartn ifade edecek olduumuzda, buna am deriz. Bylece, tahayy/ ve am

    ayn ey olup, deiik amalarla deiik isimler alrlar. Am. ok fazla an veya pek ok eyin ans deneyim olarak adlandrlr. Yine, tahayyl, ya tmyle ya da farkl zamanlarda ksmi biim-de, gemite alglanm eylerle ilgili iken, algya kendini sunduu ekliyle btn nesnenin tasavvur edilmesi olan an ise, bir kimse daha nce grd bir insan veya bir at dnd zaman olduu gibi, ba-sit tahayyldr. Dieri ise bi!eiktir; belirli bir zamanda grdmz bir insan ve baka bir zamanda grdmz bir attan esinlenerek, zih-nimizde bir Kentaur0 > yaratmamz gibi. Birisi, ok fazla masal okuyan-Iara sk sk olduu zere, kendini bir Herkl veya bir skender olarak hayal ettiinde olduu gibi, insan kendi kiiliinin imgesini bir baka

    snn hareketlerinin imgesi ile birletirdiinde, bu bileik bir tahayyl-dr, daha dorusu zihnin bir kurgusundan baka bir ey deildir. nsanlarda, uyank durumda olsalar bile, algda oluan byk etkiden gelen baka tahayyller de olur: gnee uzun zaman baktmzda, aradan hayli bir zaman gese bile, gzmzdeki gne imgesinin de-vam etmesi gibi; veya, uzun bir zaman ve youn bir biimde geomet-rik ekillerle uramaktan tr, karanlktaki bir adamn, uyankken bile, gzlerinin nnde izgi ve a imgeleri olmas gibi; bu tr hayal-lerin belirli bir adlar yoktur, nk bunlar insanlarn sylemine pek fazla girmezler.

    Ryalar. Uyuyanlarn tahayyllerine ryalar deriz. Btn dier ta-hayyller gibi, bunlar da, tamamen veya ksmen daha nce algda yer

    almlardr. Duyu iin gerekli organlar, uyku halinde, d nesnelerin hareketinden kolayca etkilenmeyecek kadar uyuuk olduklar iin, uykuda tahayyl, dolaysyla rya olmaz; sadece, vcudun deruni k

    smlarnn kaynamasndan doan eyler olur; o deruni ksmlar ki, be-yin ve dier organlada olan balantlarndan tr, uyarldklar za-

  • 27

    man, beyin ve dier organlar hareket halinde tutarlar; bylece, daha nce vuku bulmu tahayyller, insan sanki uyankmasna, ortaya karlar; ancak u farkla ki, onlar daha gl bir izienim ile bastrabilecek ve geriye irebilecek yeni bir nesne olmadndan duyu organlar

    uyuuk durumcia oJ-d uu iin, bir rya, ite bu alglama yokluunda, uyankkenki dncelerimizden daha ak seik olmak zorundadr. Bu nedenle, alg ve rya arasnda kesin bir ayrm yapmann zor, hatta ba-zlarna gre imkansz, bir i olduu sanlr. Benim amdan, ryalarmda sk sk veya srekli olarak, uyankken dndm kiileri, yerleri, nesneleri veya ileri dnmediimi, veya rya grrken, dier za-manlarda olduu gibi, dzenli bir dnceler dizisi takip ettiimi ha-

    trlamadm gznne alrsam ve, uyankken, ryalarn samaln sk sk mahade ettiim fakat uyank durumda iken aklmdan geen eylerin samaln asla dnmediim iin, rya grrken kendimi

    uyank sandm halde, uyank iken rya grmyor olduumdan gayet emnm.

    Rya grmenin nedeni, vcudun baz i ksmlarnn uyarlmas olup, deiik uyarlar deiik ryalara neden olmaldr. Bylece, so-

    ukta yarmak korkulu ryalar retir ve korkun bir nesne dncesi ve imgesini uyandrr, beyinden i ksmlara ve i ksmlardan beyne

    doru karlkl bir hareketle. Biz uyank iken, fke vcudun baz ksmlarnda snmaya yol at gibi, uyku halinde iken vcudun baz ksmlarnn ar snmas da fkeye yol aar ve zihinde bir dman hayali uyandrr. Ayn ekilde, biz uyank iken doal yaknlk arzuya neden olduu ve arzu da vcudun baz ksmlarnda scakla yol at gibi, uyku halinde iken o ksmlarda ok fazla scaklk olmas da, zi-hinde, gsterilen bir yaknlk hayali uyandrr. zet olarak, ryalarmz, uyank haldeki hayallerimizin tersidir; bir yanda biz uyank iken

    balayan hareket ve dier yanda rya grrken balayan hareket. Grntler veya hayal/er. Bir insann ryalar ile uyank haldeki d-nceleri arasnda ayrm yapmann en zor olduu durum, demek ki, u veya bu nedenle, uyumu olduumuzu farketmememizdir; korkulu

    dncelerle dolu, vicdan rahatsz ve, yataa gitmeden veya giysileri-ni karmadan,. bir koltukta uyuklar gibi uyuyan bir insanda bu duru-mun hasl olmas kolaydr. Uyumak iin gayret eden ve byk zahmet eken birife, kaba saba ve abartl bir hayal grndnde, o kii bu-nun bir ry.adar baka bir ey olmadn kolayca anlayamaz. (Julius Caesar taraf~nd;rl'hayat kurtanim olduu ve onun en sevdii kii ol-

    duu halde onu ldrm olan) Marcus Brutus'un, Philippi'de, Augus-

  • 28 tus Caesar ile savandan nceki gece, korkun bir grnt ile kar

    tatn okuruz, ki tarihiler, ounlukla, bunun bir hayal olduunu nakleder: fakat, o zamanki artlar dnldnde, bunun ksa bir r-yadan ibaret olduu kolayca anlalabilir. nk, dneeli ve o he-

    sapsz eylemin rknl ile vicdan rahatsz bir halde adrnda otu-rur ve soukta uyuklarken, onu ok korkutan o eyi ryasnda grmesi zor degildi; onu yava yava uyandran bu korku, o grnty de ya-va yava yok etmi olmaldr; ve uyumu olduundan da emin olma-

    d iin, grd eyin bir rya veya baka bir ey deil de bir grn-t olduunu dnmesi iin yeterli neden vard. Bu, ok az rastlanan bir olay da deildir; eer bir insan rkek ve hurafelere inanan biri ise ve korkun hikayelerin etkisi altnda ise, karanlkta yalnz bana iken,

    tamamyle uyank durumda olsa bile, benzer hayaller grmeye yatkn olup kilise bahelerinde ruhlar ve hordaklar grdne inanr; oysa bu, ya sadece kendi muhayyilesinin bir rndr ya da gitmeyecekle-ri sanlan yerlere doru geceleyin tannmadan gidebilmek iin bu gibi hurafelerden yararlanan kiilerin kurnazlnn bir sonucudur.

    Ryalarn ve dier gl hayallerin ryet (vision) ve algdan nasl ayrdedileceini bilmemekten, gemite, satirlere, geyiklere, nemflere ve benzer eylere tapnan pagan dinlerinin ou ve, imdilerde, cahil

    insanlarn perilere, hordaklara, cinlere ve cadlarn gcne olan inanc dodu. Cadlarla ilgili olarak, onlarn bylerinin hibir gerek temeli olmadn, kt eyler yapabilme gcne sahip olduklarna inandklar ve frsatn bulduklarnda da kt eyler yapmaya altklar ve yaptklar ey bir meslek veya bilimden ziyade yeni bir dine daha ya-

    kn olduu iin, hakl olarak cezalandrldklarn dnyorum. Peri-lere ve yryen hordakiara gelince, yle sanyorum ki onlara olan inan, eytan kovmann, halarn, kutsal suyun, ve hayaletler hakknda benzer icadarn faydal olduu inancn diri tutmak iin, bilerek retilmekte veya reddedilmemektedir. Fakat, phe yok ki, Tanr ve sadece Tanr doast grntler yapabilir; fakat Tanr'nn, byle

    eyleri, insanlarn doann seyrinin durmas veya deimesinden, ki Tanr bu seyri hem durdurabilir hem de deitirebilir, daha fazla ola-rak bu gibi eylerden korkmasn gerektirecek kadar sk yapt Hristiyan inancnda yeri olmayan bir dncedir. Ancak kt niyetli 'insan-lar, Tanr'nn her eyi yapabilecei bahanesi altnda, yanl olduunu bilseler de, kendilerine yarayacak her eyi syleyecek kadar cretkardrlar; bilge bir insan, onlarn dedikleri eylerden, akln nda inanlr grnenler tesinde hibir eye inanmaz. Ruhlarla-ilgili bu

  • 29

    ve, onunla beraber, ryalardan, sahte kehanetlerden ve bat! korkuya dayanan pek ok baka eyden hareketle gelecekten haber verme ii yok edilse, ki kurnaz ve hrsl insanlar bu hurafeleri kullanarak saf in-

    sanlar istismar etmektedir, insanlar toplumsal itaat iin imdikinden ok daha uygun-lu:lard.

    te, okullarn ii bu olmaldr: oysa onlar, tersine, bylesi fikirleri yaymaktadrlar. nk, muhayyile veya duyularn ne olduunu bil-mediklerinden, rendikleri eyleri aynen retirler: bazlar, tahay-yllerin kendi kendilerine ortaya ktn ve hibir nedeni olmad

    n; baka bazlar ise, bunlarn genellikle iradeden kaynaklandn, iyi dncelerin Tanr, kt dncelerin ise eytan tarafndan insana telkin edildiini sylyorlar. Bazlar da, duyularn maddeleri alglayp saduyuya naklettiini, saduyunun bunlar muhayyileye, muhayyile-nin hafzaya, hafzann da muhakemeye aktardn syler, elden ele eya tanmasnda olduu gibi. Oysa bu kadar ok laf hibir eyi anla-lr klnyor.

    Anlama. Kelimeler veya baka bilinli iaretlerle, insanda veya dnme yeteneine sahip baka bir yaratkta uyanan tahayyle, ge-nellikle, anlama deriz; ve bu, hem insanda hem hayvanda ortaktr. Szgelimi bir kpek, alkanlk sonucu, sahibinin armasn veya

    azarlamasn anlar. Dier pek ok hayvan da byledir. nsana zg olan anlama ise, teyitler, redler ve dier konuma biimleri halinde, nesne adlarnn dizilii ve yaps yoluyla, sadece kendi iradesine deil,

    kavramiarna ve dncelerine ilikin olan ailamadr; ve aada ite bu anlama trnden sz edeceim.

    Bslm 3 T alhayyiiHerin Bnribirini Kzlemesi zerime Dncelerin birbirini izlemesinden, onu szl diskurdan ayrdetmek iin zihinsel diskur denilen, bir dncenin ardndan bir bakasnn gel-mesini anlyorum.

    Bir insan, her ne olursa olsun bir ey hakknda dndnde, daha sonraki dncesi sanld kadar tesadfi deildir. Dnceler

    #., birbirini geliigzel izlemez. Daha nce tamamen veya ksmen alg-lanmam i.r ey;i tahayyl edemediimiz gibi; bir dnceden, daha nce zihnimizde bir benzeri olmayan bir baka dneeye de geeme-

  • yiz. Bunun nedeni udur. Btn hayaller, iimizdeki hareketlerdir, da-ha nce alglanm eylerin kalntlardr: ve alglamada birbirini izle-yen hareketler algdan sonra da birlikte olmaya devam ederler: hatta o kadar ki, daha nceki tekrar gelir ve baskn karsa, daha sonraki de zorunlu olarak onu izler; tpk, dz bir masa zerindeki suyun, par-

    nakla nereye doru ekilirse, o tarafa doru gitmesi gibi. Fakat alglanan ayn ey bazen bir ey bazen bir baka ey tarafndan izlendii iin, herhangi bir eyin tahayylnde, daha sonra neyi tahayyl edece-

    imiz kesin deildir; sadece ras kesindir ki bu, daha nce u veya bu zamanda, onu izlemi olan ey olacaktr.

    Dil"ncelerin birbirini geliigzel izlemesi. Bu dnceler dizisi veya zihinsel sylem iki trldr. lki, geliigzel, amasz ve sreksizdir; bu-rada, belirli bir arzunun amac ve ierii olarak, kendini izleyen d-

    nceleri ynetmeye ve ynlendirmeye ynelik youn bir dnce yoktur: bu durumda, bir ryada olduu gibi, dncelerin babo ge-zindikleri, birbiriyle ilgisiz olduklar sylenir. Byle dnceler, yalnz ve hibir eyi umursamayan insanlarn dnceleridir genellikle; an-cak, byle iken bile, onlarn dnceleri dier zamanlardaki kadar yo-

    un, fakat uyumsuzdur; akortsuz bir lavtann kard veya, akortlu olsa da, onu almasn bilmeyen birinin elinde kard ses gibi. Yine de, zihnin bu geliigzel dolamasnda bile, insan genellikle bunun is-tikametini ve bir dncenin bir baka dneeye balln farkede-bilir. Szgelimi, halen cereyan etmekte olan i savala ilgili bir konumada, bir Roma kuruunun deeri nedir sorusunu sormaktan, ki birisi

    sormutu, daha ilgisiz ne olabilirdi? Ancak, bu sorunun olayla ilgisi be-nim iin olduka akt. nk, sava fikri kral dmaniarna teslim etme fikrini, bu ise sa'nn ele verilmesini, sa'nn ele verilmesi de bu ihanetin dl olan otuz kuru fikrini artryordu; buradan da, o fe-sat soru kaynakland ite, ve hepsi ksack bir zaman iinde; nk d-

    nce hzldr. Dzenli dnceler dizisi. kincisi, bir arzu ve amala dzee sokul-duu iin, daha sreklidir. nk, arzuladmz veya korktuumuz

    eylerin brakt izienim gl ve sreklidir veya, bir sre iin yok ol-sa bile, abuk geri dner: bu bazen o kadar gldr ki uykumuzu en-gelleyip blebilir. Arzudan, amaladmzn benzerini rettiini gr-

    dmz bir ara dncesi ortaya kar; ve bunun dncesinden de o arzuya uygun bir ara dncesi ortaya kar; ve bylece, bu, kendi gcmz dahilindeki bir balangca varncaya kadar, devam eder. Izle-nimin bykl yznden, sonu sk sk akla geldii iin, dnce-

  • 31

    lerimiz, babo dolamaya baladklarnda yedi bilge adamdan birinin insanlara verdii u ok kullanlan szn ifade ettii eye dnverir-ler: Respice finem

  • dar fazla deneyim sahibi ise, o kadar daha fazla basiretlidir ve beklen-tileri daha ok gerekleir. Sadece jimdiki halin doada bir mevcudi-yeti vardr; gemij eyler ancak an da mevcuttur; gelecek o/at eyleriuse hi mevcudiyeti yoktur; gelecek, gemiteki ilerin sonularn imdikilere uyariayan zihnin bir kurgusudur sadece; ki bu uyarlaria, en ke-sin biimde, en fazla eleneyimi olanlar tarafndan yaplabilir, ama ye-terli kesinlik olmakszn. Ortaya kan sonu beklentimize uygun ol-

    duunda, buna basiret deniyor olsa da, tabiat itibariyle, bu varsaymdan baka bir ey deildir. nk, olacak eylerin ngrs, ki bu takdirdir, sadece, bu eyleri kendi iradesiyle olduran kiiye aittir. Ke-hanet, sadece byle bir insandan ve doast biimde gelir. En iyi kahin, elbette ki, en iyi tahmin edicidir; en iyi tahmin edici ise tahmin

    ettii konular en iyi bilen ve en fazla incelemi olan kiidir: nk, kendilerinden hareketle tahmin yapaca jaret!ere en fazla o sahiptir.

    iaretler. Bir jaret, sonucun aikar ncelidir; ve te yandan, ben-zer sonular daha nce gzlenmi ise, ncelin sonucudur: ve bu sonu-lar ne kadar sk gzlennise, iaret de o kadar kesin olur. Dolaysyla, herhangi bir ite ok fazla deneyimi olan kii, kendilerinden hareketle

    gelecei tahmin etmek iin en fazla iarete sahip olan ve, bu nedenle de, en basiretli olan kiidir: ve o tr ite yeni olan birinden o kadar da-ha basiretlidir ki, pek ok gen insan tersini dnse de, herhangi bir

    doal ve kendiliinden zeka stnl bile ona yerineye yetmez. Fakat, insan hayvandan ayran ey, hasiret deildir. yle hayvan-

    lar vardr ki, henz bir yanda iken, bir ocuun on yanda iken ya-pabileceinclen daha fazla ey gzlerler ve, daha basiretli bir ekilde, kendileri iin iyi olann peinden giderler.

    Gemiin yorum!anmas. Nasl ki basiret, gemiin deneyimferi teme-linde gelecein tahmin edilmesi ise: bir ele, gemiteki olaylarn yine ge-

    miteki olaylardan hareketle tahmin edilmesi vardr. Gelien bir dev-letin nasl olup da, hangi aamalardan ve derecelerden geerek, nce bir i savaa, sonra da ykma srklendiini grm olan birisi, bir baka devletin ykntlarna bakarak, ayn savan ve ayn aamalarn daha nce de geildiini grecektir. Fakat bu tr bir yorumlama, gele-cein yorumlanmasyla hemen hemen ayn lde kesinlikten uzaktr; nk her ikisi de sadece deneyimlere dayanr.

    nsan zihninele doal olarak var olan baka hibir zellik yoktur ki, kullanlnas iin, bir insan olarak domak ve be duyuyu kullana-rak yaamaktan baka bir ey gerekli olsun. Birer birer szn edece-im, ve sadece insana zg gibi grnen, o dier melekeler inceleme

  • ve alma ile kazanlr ve gelitirilir; insanlarn ounda eitim ve di-siplin ilc renilir; ve szcklerin ve konumann bulunmasndan do-arlar. nsan zihninin, alg ve dnceler ve dncelerin birbirini iz-

    lenesindcn baka bi{hareketi yoktur; ancak, konuma ve yntem yar-dmyla, bu mctelutler, insan btn dier canl yaratklardan ayracak bir dzeye kadar gclitirilebilir.

    Sonsuz. Tahayyl ettiimiz bir ey, son/udur. Bu nedenle, sonsuz dediimiz herhangi bir eyin dncesi veya kavram yoktur. Hi kimse, zihninde, sonsuz byklkte bir imgeye sahip olamaz; veya sonsuz hz, sonsuz zaman, sonsuz g veya sonsuz kudret tasarlaya-

    naz. Bir ey sonsuzdur dediimizdc, o eyin sonlarn ve snrlarn al-glayamadmz kastederiz sadece; o eyin kendisini deil, kendi al-glama yetersizEimizi anlarz bundan. Bu nedenle, Tanr'nn adn

    kullanmamz, onu anlamamz iin deil, nk o anlalamazdr ve b-ykl ve gc de asla tasavvur edilemez, ona sayg gsterchilme-miz iindir. Ayrca, daha nce sylediim gibi, her neyi tasavvur eder-sek edelim o ey, tamamen veya ksmen, nce alglanm olduu iin, insan, algya tabi olmayan herhangi bir ey hakknda dnce sahibi olamaz. nsan, herhangi bir eyi, paralara blnmesi mmkn belirli bir bykle sahip olarak, belirli bir yerde alglayabilir ancak. Her-hangi bir ey de, ayn anda, tmyle bir yerde ve tmyle baka bir yerde olamayaca gibi, iki veya daha fazla ey, ayn anda, tek ve ayn yerde olamaz: bunlardan hibirinin alglanmas mmkn deildir ve

    olmamtr. Bunlar, aldanm filozoflarn ve aldanm veya aldatan alimlerin, kantSIZ inanlan ve hibir anlam olmayan sama ifadelerin-den baka bir ey deildir.

    Bi:ililm 4 K.m'lll111tUt U zreJJ'inre

    Konumann kkeni. Dahice de olsa, basknm icad, hmflerit icadna kyasla byk bir olay deildir. Harfleri kullanmay ilk defa icat edenin kim olduu bilinmiyor. Onlar Yunanistan'a ilk olarak getirenin, Feni-ke Kral Agenar'un olu Kadmos olduu sylenir. Gemi zamann

    ansn ve insanlarn birliini devam ettirmek iin yararl bir icat olarak yeryznn muhtelif ve uzak blgelerine yayld; ve zorlukla da olsa, dil, damak~ ducla:ldar ve dier konuma organlarnn eitli hareketleri-nin, onlar hatrl~mak iin, ok sayda farkl karakterler yaratacak e-

  • kilde, dikkatle gzlenmesinden dodu. Fakat, btn icatlar iinde en soylu ve yararl olan, adlar ya da adimdrma/ardan ve onlarn balan

    tsndan oluan, KONUMA idi; insanlar, bu sayede, dncelerini ifa-de etmekte, gemite kalan dncelerini hatrlamakta ve karlkl fayda ve haberleme iin onlar birbirlerine sylemektedirler. Onlar olmadan nce, insanlar arasnda, aslanlar, aylar ve kurtlar arasnda ol-

    duundan fazla devlet veya toplum veya anlama veya bar yoktu. Konumann ilk yaratcs, Adem'e, onun grmesi iin sunduu yaratk

    lar nasl adlandracan reten Tanr idi; Kutsal Kitap bu konuda daha fazla bir ey sylemez. Fakat bu, hayvanlarla ilgili deneyimleri ve hayvanlar kullanmas gerekli kldka, Adem'i yeni adlar eklerneye ve bunlar, derece derece, kendini ifade edecek ekilde birletirmeye yneltmek iin yeterli idi; ve bylece, zaman iinde, ihtiyac olduu kadar bir dil yaratlabildi; ancak bu dil, bir hatip veya filozofun ihtiya duyaca lde zengin deildi: nk Kutsal Kitap'ta, Adem'e btn ekillerin, saylarn, llerin, renklerin, hayallerin adlarnn; hele he-le, genel, iizel, teyit edici, reddedici, soru ifade edici, istek belitten, eylemsel szck adlar ve konuma biimlerinin; ki hepsi yararldr; ve zellikle de sonsuzluk, ama, nitelik szcklerinin ve dier nemsiz okul szck-lerinin retildiini, dorudan veya dolayl olarak, gsteren bir ey ol-

    duunu sanmyorum. Ancak, yaratlan ve Adem ve soyu tarafndan gelitirilen bu dil,

    insanlar Babil'de, isyan ettikleri iin Tanr tarafndan dillerini unut-makla cezalandrld zaman, kayboldu. Bylece, dnyann eitli yer-lerine dalmak zorunda kalarak, bugn mevcut olan eitli diller, b-tn icadarn anas olan ihtiyacn onlara dikte ettii ekilde, aama aama, o dilden tredil er; ve zamann ak iinde her yerde oaldlar.

    Konumann yarar. Konumann genel yarar, zihinsel diskurumu-zn szel diskura veya dnceler zincirimizi szckler zincirine evir-mektir; bunun da iki yarar vardr. Birisi; hafzamzdan syrlp gitme-sinler ve biz tekrar zahmete girmeyeJim diye, onlar ifade eden sz-cklerle geri arlabilmeleri iin, dncelerimizin kaydedilmesidir. Bylece, adlarn ilk yarar iaretler veya hatriama notlar olarak hizmet etmeleridir. Dieri ise; ok sayda insann, her bir konuda ne dndklerini, arzularn, korkularn veya dier duygularn birbirlerine aktarmak iin aralarndaki balant ve dzenden dolay ayn szckleri kullanmalardr. te bu yarar nedeniyle, onlara iaretler d enilir. Konu

    mann zel yararlar ise unlardr; ilk olarak, dnme yoluyla, imdiki veya gemiteki bir eyin bulduumuz nedenini ve imdiki veya ge-

  • 35

    miteki eylerin bulduumuz rnlerini veya sonularn kaydetmek-tir; yani, zetle, bilim yaplmasdr. kinci olarak, elde ettiimiz bilgi-leri bakalarna sunmak, yani birbirimize tavsiyelerde bulunmak ve

    retmektir. nc olarak, yardmlaabilelim diye, bakalarna, is-teklerimizi~ve amalarmz bildirmektir. Drdnc olarak, zevk veya ss iin, szcklerle masumca oynayarak, kendimizi veya bakalarn sevindirmek ve memnun etmektir.

    Ko11upnant k"tye kullanlmas. Bu yarariara karlk, drt eit de ktye kullanm vardr. Birincisi, insanlar, hi anlamadklar bir eyi kaydetmekte kullandklar szcklerinin anlamnn deikenlii ne-deniyle dncelerini yanl kaydettikleri ve bylece kendilerini ya-

    nlttklar vakit. kincisi; szckleri mecazi anlamda, yani onlar iin ta-yin edilmi anlamlar dnda kullandklar ve bylece bakalarn ya-

    nlttklar vakit. ncs, aslnda yle olmad halde, bir eyi kendi niyetleri olarak ifade ettikleri vakit. Drdnc ise; szckleri, birbirle-rini taciz etmek iin kullandklar vakit; doann, dmanlarn taciz edebilmeleri iin, baz canllar dilerle, bazlarn boynuzlarla, bazla

    rn da ellerle silahlandrm olduuna baklrsa, birini dil ile taciz et-mek konumann ktye kullanlmasndan baka bir ey deildir. An-cak, o birisi, bizim ynetmekte ykml olduumuz bir kii ise, bura-da szkonusu olan taciz deil, slah ve terbiye etmektir.

    Konumann, nedenler ve sonular zincirini hatrlamaya hizmet etmesi, adlar oluturulmas ve bunlarn birbirine balanmas yoluyla olur.

    zel adlar ve citls adlar. Genel adlar. Baz adlar zeldir ve tek bir eye aittir, Peter, John, bu adam, bu aa gibi; bazlar ise pek ok eyi ortak ifade eder, adam, at, aa gibi; bunlardan her biri, tek bir ad ol-

    duu halde, ok sayda mnfert nesnenin addr; btn bu mnfert nesnelerin tm bakmndan, buna bir gmel ad denir; dnyada, adlar-dan baka hibir ey genel deildir; nk adlandrlan nesnelerin her biri mnfert ve tektir.

    Belirli bir nitelik veya baka bir zellik nedeniyle birbirlerine benzedikleri iin ok sayda nesneye bir tane genel ad verilir; bir zel ad, akla tek bir eyi getirirken, genel adlar ise o ok saydaki nesneler-den herhangi birini hatrlatr.

    Genel 'ldlardan bazlar daha geni kapsaml, bazlar ise daha dar kapsamldr;.geqi~ kapsaml olanlar daha dar kapsamllar iine alr; ba-zlar ise eit kapsamdadr ve karlkl olarak birbirlerini ierirler. Sz-gelimi: varlk szc, insan szcnden daha geni bir anlama sa-

  • 36

    hiptir ve onu kapsar; insan ve akti sahibi szckleri eit kapsamdadr ve karlkl olarak birbirlerini ierirler. Ancak burada dikkat etmeliyiz ki, gramerde olduu gibi, tek bir addan her zaman tek bir szck anla-lmaz; bazen, dolambal ifade yznden, pek ok szck anlalr. Hareketleriflde lkesinill _1'asalarna uym hi; btn bu szckler, tek bir ad oluturur, u tek szce edeerdir: adil.

    Bazlar daha geni, bazlar ise daha kstl anlamdaki adlarn bu ekilde kullanlmasyla, zihinde tahayyl edilen nesnelerin dzeninin dnlmesini, adlandrnalarn dzeninin dnlmesine eviririz. Szgelimi, sar ve dilsiz doduu ve yaad iin konuma yetenei olmayan bir insan, bir karenin keleri gibi iki dik a ve onlarn

    yannda duran bir gen grdnde, dnmek suretiyle, bu ge-nin asnn onun yannda duran iki dik aya eit olduunu kefedebilir. Fakat, ona, farkl bir biime sahip baka bir gen gsterilirse, tekrar urap dnmeden, bu genin asnn iki dik aya eit olup olmadn bilemez. Szckleri kullanmay bilen birisi ise, bu eitliin kenarlarn uzunluuna veya o gendeki herhangi bir zel eye deil, kenarlarn dz ve alarn olmasna bal olduunu ve ona gen denilmesinin btn nedeninin bu olduunu mahade ettiinde, alar toplamnn btn genlerde ayn olduu sonucuna cesurca varacak ve bu bulgusunu u genel ifadeyle belirtecektir: Herhangi bir itgenin atsmm toplam iki dik apzm top/amma eittir. Bylece, tek bir

    eyde bulunan dzen genel bir kural olarak kaydedilir ve zihinsel d-nmz zaman ve mekann snrlarndan, bizi de, en bataki ha-ri, btn zihinsel zahmetten kurtarp, burada ve imdi bulunan eyi btitt zamanlarda ve yerlerde doru klar.

    Ama, dncelerimizin kaydedilmesinde szcklerin kullanm, hibir eyde, saymada olduu kadar belirgin deildir. Bit~ iki, ii vs. eklinde, say szcklerinin srasn asla ezberleyemeyen doutan ap-tal biri, saatin her vuruunu farkedebilir ve bir, bir, bir diye kafasn sallayabilir, fakat saatin ka vurduunu asla bilemez. yle anlalyor ki, bir zamanlar, bu say adlar kullanlmyordu ve insanlar, hesabn tutmak istedikleri eylere bir veya iki ellerinin parmaklarn uygulu-yorlard; ite bu yzdendir ki, say szcklerimiz btn lkelerde sa-dece ona kadar, hatta baz lkelerde bee kadardr ve ona veya bee gelindikten sonra baa dnlp saylr. Ona kadar sayabilen birisi, sa-ylar yanl srada sayarsa, kendini kaybedecek ve saynay ne zaman

    bitirdiini de bilemeyecektir. Hele toplama, karma ve dier aritme-tik ilemlerini hi yapamayacaktr. Yani, szckler olmadan, saylarn,

  • 37

    hele hele byklklerin, hzn veya kuvvetin dnlmesi veya in-sanln varl veya refah iin dnlmeleri gerekli dier eylerin dnlmesi imkan yoktur.

    ki ad, bir sonu veya dorulata retecek ekilde bir araya geti-rildiinde: ~zgclimi~ insm canl bir yaratthr; veya o bir itsan ise, can lt bir yaratktr gibi; eer u sondaki ad, catl yaratk, daha nceki ad olan

    i1san szcnn ifade ettii hereyi ifade ediyorsa, o zaman dorulama veya sonu dorudut~ aksi takdirde, yan!ttr. nk doru ve yanl, nesnelerin deil, konumann vasflardr. Konumann olmad yer-de, ne doruluk ne de yanllk vardr. Hata olabilir, olmayacak bir eyi

    beklediimizde veya olmam bir eyin olduunu dndmzdeki gibi; fakat iki durumda da, insan doruyu sylememekle sulanamaz.

    Tatttmlarn gereklilii. Gerein, yaptmz beyanlardaki adlarn doru sralanndan olutuunu grm bulunduumuza gre, kesin gerei arayan bir insan, kulland her bir adn neyi temsil ettiini ha-trda tutmak ve onu uygun biimde kullanmak zorundadr; yoksa, k-seye yakalanm ve rpndka kseye daha fazla bulanan bir ku gibi, kendini szcklerin karmaasnda bulacaktr. te bu nedenledir ki, Tanr'nn imdiye kadar insanoluna bahetmekten memnun olduu tek bilim olan geometride, insanlar kullandklar szcklerin anlamla-

    rn belirleyerek ie balarlar; bu anlam belirlemelerine tamn derler ve onlar dnlerinin en bana koyarlar.

    Gerek bilgiye ulamak isteyen bir insann, daha nceki yazarla-rn tanmlarn incelemesinin ve, eer yanl iseler, onlar dzeltmesi ve kendisinin yeni tanmlar oluturmasnn ne kadar gerekli olduu ite bundandr. nk, tanmlardaki yanllar, dn ilerledike, o-alrlar ve insan samalklam gtrrler, insan bu samalklar sonun-da grr; fakat, tekrar en batan dnmeye balamadka onlardan kanamaz, nk hatalarnn kayna balangta yer almaktadr. te bu nedenledir ki, kk yeknlar daha byk bir yekna toplarken, kk yeknlarn doru toplanp toplanmadkianna bakmakszn ilem yapan ve, en sonunda hata grnr hale geldiinde, ilk verileri hala doru kabul ettikleri iin, k yolu bulamayan insanlar gibi, ki-taplara gvenenler de kitaplarnn sayfalarn deli gibi evirerek vakit ldrrler; tpk, bacadan ieri giren ve kendilerini bir odann iinde mahpus btl,an, nasl ieri girdiklerini dnemedikleri iin de, bir pencerenin,,.saqts nnde rpnan kular gibi. Konumann ilk yarar olan bilgi edinilmesi adlarn doru tammlanmasnda yatar; ko-

    numann birinci yanl kullanm ise yanl tanmlardan veya tanm

  • yokluundan kaynaklanr; btn yanl ve anlamsz inanlarn kayna- ite budur; bu yanl ve anlamsz inanlardr ki eitimlerini kendi tefekkrlerinden deil kitaplarn otoritesinden alan insanlar okuma-

    m insanlarn durumundan daha da aa,da bir duruma sokar; gerek bilim sahipleri ise, bu gibi insanlar cahillerin ne kadar altnda ise, o kadar yksekte bulun\ular. nk, gerek bilim ve hatal inanlar arasnda, cehalet ortada bir yerdedir. Doal alg ve tahayyl samalktan uzaktr. Doann kendisi yanlmaz; insanlar ise, dilleri zenginletike, daha bilge, veya normalden daha lgn, hale gelirler. Yaznn yokluunda, insann son derece bilge veya, hafz__s hastalkla veya or-ganlarn bozukluu ile malul olmadka, son derece aptal olmas da mmkn deildir. nk szckler bilge insanlarn aralardr, sadece onlarla dnebilirler: fakat szckler, onlar bir Aristoteles'in, bir Ci-cero'nun veya bir Tommaso'nun

  • 39

    kerek, dndmz o zellik iin bir ad yaparz; yaayan iin yaam, hare/:et!i iin hareket; stcak iin scaHtk; uzm iin uzuJlluk, vs.; btn bu adlar, bir maddeyi veya varl dierinelen ayran zellikler veya nite-liklerin acllardr. Bunlara; maddeelen deil ama, maddenin anlatmndan soyurlanmr alBukiar iin, soyut adlar denir.

    nc olarak, kendi vcutlarmzn zelliklerine geliyoruz; sz-gelimi, bir ey grdmzde, o eyin kendisini deil, grnn, rengini, zihindeki imgesini alglarz: ve bir ey iittiimizde ele, yine o

    eyin kendisini deil, onun kulakla iittiimiz sesini alglarz sadece; ve ite bunlar alglarn adlardr.

    Olumlu adlanil kullamm. Drdnc olarak, adlarn ve konumalarm kendilerini ele alyor, dnyor ve onlara adlar veriyoruz: nk genel, evrensel, iJzel, miiphem, adlarn adlardr. Teyit, soru, emir, anlatttn, hyas, vaaz, 1utuk ve dierleri, konumalarn adlardr. Bunlar, mevcut olan veya mevcut olduu dnlen varlklar olarak, doada varahin veya insan zihni tarafndan hayal edilebilen eylerin veya varolan veya hayal edilebilen zelliklerin veya szcklerin ve konumann eitli olumlu adlardr.

    Kullammlaryla birlikte, olumsuz adlar. Olumsuz denilen ve bir sz-cn szkonusu olan eyin ad olmadn belirten iaretler olan, baka adlar da vardr; hibir ey, hi[;' kimse, so11sztz, retilemez, drt deildir vb. gibi; bunlar, yine de, anlamada veya anlamann dzeltilmesinde

    yararldr ve gemi clncelerimizi bize hatrlatrlar; fakat herhangi bir eyin ad deildirler, nk doru kullanlmam adlar reddetme-mize yararlar.

    Anlamsz adlar. Btn dier adlar anlamsz sesler olup iki eittirler. Birincisi, yeni ve anlamlar aka tanmlanmam olanlar, ki bun-lar, alimler ve akn filozoflar tarafndan bol miktarda uydurulmutur.

    Dieri ise, insanlar, iki ayr addan, anlamlar elikili ve tutarsz bir ad yaptklar vakit olur; cisimsiz bir varlk veya (ki bu da ayn eydir,) cisimsiz nesne ve pek ok bakalar gibi. nk, bir beyan yanl ise, bir araya getirilip tek bir szck yaplan ve onu oluturan iki ad hibir anlama gelmez. Szgelimi, d'1tgen yuvarlaktr yanl bir beyan ise, J'Uvarlak diJ'rtgen sz hibir anlam ifade etmez ve sadece bir ses-ten ibarettir. Benzer ekilde, erdemin dklebileceini, patlatlabileceini ya a de;:rilebileceini sylemek yanl ise, dklm erdem ve-ya patlatlmt erdem szckleri de, bir yuvarlak drtgen kadar anlamsz

    dr. Latince veya Greke adlardan yaplmam anlamsz bir szce

  • pek rastlanmaz. Bir Fransz, Hazreti sa'nn paro/e adyla ankln seyrek, verbe adyla anldn ise sk duyar; geri 'Verbe ve paro/e artk birbirinden farkl deildir, ama biri Franszca, biri Latinccclir.

    Anlama. Bir insan herhangi bir konumay iitti,indc, o konumann szcklerinin ve bu szeLikler arasndaki balantnn ifade etmesi amalanan dnceler o insann aklma geliyorsa, o konuma anlalm

    dene.ktir; nk a!llama, konumann neden olduu alglamadan baka bir ey deildir. Dolaysyla, eer konuma insana zg ise (ki ben-ce yledir) o zaman anlama da ona zg demektir. Dolaysyla, sama veya yanl bcyanlarn, evrensel olmalar halinde, anlalna imkan yoktur; yine de pek ok insan, szckleri usulca tekrarladklar yahut iyice kafalarma yerletirdikleri vakit onlar anladklarn sanrlar.

    Duygulardan bahsettikten sonra, hangi konuma trlerinin insan zihninin isteklerini, kand eyleri ve tutkularn ifade ettiini ve bunlarn kullanm ve kt kullanmlarn ele alacam.

    Anlam kesit olmaym; adlar. Bizi etkileyen, yani sevindiren veya mutsuz eden eylerin adlar, btn insanlar ayn eyden ayn biimde etkilenmedikleri veya bir insan ayn eyden daima ayn biimde etki-

    lenmedii iin, insanlarn genel konumalarnda, kesit olmayat anlam-lara sahiptirler. Btn adlar algladmz eyleri ifade etmek zere

    konulduu ve btn duygularmz da alglardan ibaret olduu iin, ay-n eyleri farkl biimlerde grdmzde, onlar farkl biimde adlan-drmaktan pek kananayz. Algladmz eyin doas ayn olsa bile; farkl bnyeler ve grler nedeniyle, ona ilikin alglarmzn eitlilii, her eye, farkl duygularmzdan bir renk katar. Dolaysyla, bir in-san dnrken szcklere dikkat etmelidir; szckler, onlarn d-ndmz doasnm anlam yansra, konumacnn doasn, kiili

    ini ve ilgilerini de ifade ederler; erdemierin ve ktlklerin adlar ite byledir; birinin bilgelik dediine baka biri korkaklk; birinin vahJe!

    dediine baka biri adalet; birinin tutunsuzluk dediine baka biri b-)'klk; birinin ciddiyet dediine baka biri aptallk diyebilir, vs. Dola-

    ysyla, bu gibi adlar asla doru muhakene zeminleri olamazlar. Ben-zetmeler ve mecazlar da byledir: fakat bunlar daha az tehlikelidirler, nk anlamlarnn kesin olmad batan bellidir; dierlerininki ise belli deildir.

  • AJ

    Ht1tin 5 /\k] YC Bilm v.eriDe

    Akti nedir. Bir insan !il:tl yirttiiiinile btn yapt, paralarn toplan-mas11tda1l o1uan--bir.,toplam veya bir toplann bir baka toplamdan kanlmasmdall oluan bir bakiye dnmektir; bu, szcklerle yaplyorsa, btn paralarn adlarnn dier parann ad ile ilikisinin dnlmesidir. Toplama ve karnann yansra, saylar gibi baz eylerde, insanlar, arpma ve blme gibi baka ilemlerden de bahseder, fakat bunlar ayn eydir; nk arpma, eit eylerin toplanmasndan; bl-me ise, bir eyin, mmkn olduu kadar fazla karlmasndan baka bir i deildir. Bu ilemler sadece saylara zg olmayp, birbiri ile top-lanabilen ve birbirinden karlabilen her ey iin geerlidir. Aritme-tikiler nasl ki sayt!an toplamay ve karmay retiyorlarsa, geomet-riciler de ayn eyi izgiler, ve iki boyutlu je/:iller, alm~ oran/m; de-fa/ar, hz, kuvvet, gii dereceleri ve benzerleri biiminde retirler;

    . nantklar da, bir beyan oluturmak iin iki ad yanyana getirerek; bir tasm (k yas) oluturmak iin iki beyam birletirerek; bir sonu karmak iin de birden fazla tasm kullanarak, ayn eyi sbz zincirleri biiminde retirler; ve bir tamnn toplammdan, veya sotucundan bir b"Jermeyi karp bir bakasna varrlar. Siyaset yazarlar, akitleti bir araya getirip

    insanlarn gorevlerini bulurlar; hukukular ise, zel ahslarn ilerinde neyin doru, neJ'in yanl olduunu bulmak iin yasalan ve olaylan bir araya getirirler. zet olarak, toplama ve katma iin hangi konuda olursa olsun bir yer varsa, akl iin de vardr; bunlarn olmad yerde, akl iin yapacak birey yoktur.

    Akln tamm. Ne olduunu tanmlayabileceimiz, yani belirleyebi-leceiniz, btn eylerden akl szcyle kastedilen, zihnin mele-keleri arasnda bulunur. Bu anlamda, AKIL, diijiinme yetenei, yani

    dncelerimizin iJaretlenmesi ve ifade edilmesi iin zerinde anlalm genel adlarn hesaplamnasndm, yani toplannas ve karlmasndan,

    baka bir ey deildir; kendi kendimize dnrken, dncelerimizin iaretlenmesi, dncelerinizi bakalarna gsterir veya bildirirken ise ifade edilmesi diyorum.

    Doru akl nerededir. Aritmetikte, eitimsiz insanlar nasl yanlyor ve yanl tdplama yapyorlar, hatta retmenler bile sk sk yanlabiliyor ve yanl toplama yapabiliyorlarsa; herhangi bir dier akl yrtme

    alannda da, en y6tenekli, en dikkatli ve en deneyimli kiiler yanlabilir ve yanl sonular karabilirler; sadece, akl daima doru akl o'Idu-

  • u iin veya aritmetik kesin ve yanlmaz bir bilim olduu iin deil; fakat, tek bir kiinin akl veya ok sayda kiinin akl kesinlik salama

    d iin; tpk, ok sayda kii onu oybirliiyle kabul etti diye, bir he-sabn doru yaplm olduu sylenemeyecei gibi. Dolaysyla, bir hesapla ilgili bir anlamazlk olduunda, taraflar kendi rzalar ile, bir hakem veya yargcn akln doru akl yerine koymal ve onun kararna

    uymaldrlar. Aksi takdirde, doa tarafndan bahedilmi bir doru akl olm~dndan, aralarndaki anlamazlk kavgayla bitecek veya zl-meden kalacaktr; ne trden olursa olsun btn tartmalarda durum byledir. Bakalarndan daha akll olduklarn dnen insanlar, yar-g olarak doru akl yaygara ile talep ettikleri, fakat her iin sadece kendi akllaryla belirlenmesinden baka ey istemedikleri vakit; bu, insan toplumunda, kat oyununda koz belirlendikten sonra bir oyun-cunun kendi elinde hangi renkten en ok kat varsa her durumda o rengi koz olarak kullannas kadar msamaha edilemez bir eydir. nk onlar, ilerine doan her bir duygunun doru akl olarak kabul edilmesini stemekten baka bir ey yapmazlar ve bylece kendi tar-

    tmalarnda, sahip olduklarn iddia ettikleri doru akldan aslnda yoksun bulunduklarn aa vururlar.

    AJ:Iw faydast. Akln faydas ve amac, adlarn ilk tanmlarndan ve belirlenmi anlamlarndan uzak bir veya birka sonucun toplamnn ve doruluunun bulunmas deil, bu ilk tanm ve anlamlardan hareket-le, bir sonutan bir baka sonuca ilerlemektir. nk, nihai karsa

    mann zerine dayand btn teyitler ve redler kesin olarak doru olmadka, o karsamann da kesin doruluundan sz edilemez. Tpk, bir aile reisinin, hesap yaparken, her bir faturann faturay ve-ren satc tarafndan nasl toplanm olduuna veya ne iin deme yap-tna bakmakszn, btn harcama faturalarnn toplamn almasnn, muhasebecilerin beceri ve drstlne gvenerek hesab yekn ola-rak kabul etmesine gre, kendisi iin daha yararl olmad gibi: baka eylerle ilgili akl yrtmelerele de, yazariara gvenip sonular olduu gibi kabul eden ve onlar her bir hesaptaki (adlarn tanmlada belirlen-

    mi anlamlar olan) ilk kalemlerden tretmeyen birisi emeini ziyan eder ve hibir eyi bilmez, sadece inanr.

    Hata ve samalk iizerille. Herhangi bir eyin grlmesi zerine, ondan nce ne gelmi olduunu veya onu neyin izleycbileceini tah-min etmemizde olduu gibi; bir insan szckleri kullanmadan dn

    d zaman, ki belirli baz eylerde bu yaplabilir, izleyebilecei d-nlen ey izlemez ise veya nce gelmi olduu dnlen ey nce

  • gelmemise, buna hata denir; ve en basiretli kiiler bile bundan uzak deildir. Ancak, genel anlaml szcklerlc dndmz ve doru olmayan bir genel karsamaya vardmz zaman, buna genellikle hata denilse de, bu gerekte bir samalk veya anlamsz konumadr. n-k, hata;- bir e~in:v-o ,ey olmad veya olmayaca halde ve bu ola-

    nakszln kefedilmesi mmkn deil iken, olduu veya olacann sanlmasndaki yanlmadr. Fakat, genel bir beyanda bulunduumuzda, bu doru bir beyan olmadka, onun olabilirlii tasavvur edilemez. Ve sesten baka hibir ey alglamadmz szlere sama, anlamsz ve abes de riz. Dolaysyla, adamn biri bana, yuvarlak bir diirtgen, veya pey-nirde ekmei n zellikleri, veya maddesiz cisimler veya zgr bir uyrtk, veya zgr irade, veya engellenmekten zgr olmak dnda, herhangi bir zgr oluta~ sz etseydi, onun hatal olduunu deil, fakat szlerinin anlamsz, yani sama olduunu sylerdim.

    Daha nce, ikinci blmde, insann, herhangi bir eyi algladnda, o eyin sonular ve kendisinin onunla neler yapabilecei konu-sunda dnmeye yatkn olmas yeteneiyle btn hayvanlardan s-tn olduunu sylemitim. imdi de, insann, szcklerle, bulduu sonular teoremler veya aforizmalar denilen genel kurallara indirgene yeteneiyle ayn derecede stn olduunu; yani, sadece saylarla de-

    il, biri dierine eklenebilen veya dierinden karlabilen btn di-er eylerle dnebildiini ekliyorum.

    Fakat bu ayrcalk bir baka ayrcalk tarafndan, insan dnda hibir canlnn sahip olmad samalama ayrcal tarafndan bir l-de giderilnektedir. Ve, btn insanlar iinde, buna en fazla tabi olan-lar felsefe ile uraanlardr. Cicero'nun onlar hakknda syledii u sz ne kadar dorudur: filozoflarn kitaplarnda bulunanlardan daha sana bir ey olamaz. Bunun nedeni aktr. nk onlardan bir teki bile, muhakemesine, kullanaca adlarn tanmlarndan veya aklamalarndan hareket ederek balamaz; ki bu sadece geometriele kullanlm olan bir yntemdir ve ite bu nedenle geometrinin sonular tartlmaz kesinliktedir.

    Samalm 11edmleri. 1. Sama karsamalarn ilk nedenini yntem-sizlie balyorum: yle ki, onlar muhakemelerine tanmlardan yani kullandklar szcklerin belirlenmi anlamlarndan balamazlar: san-ki, bi1~ iki/' gibi say szcklerinin deerini bilmeden hesap yapabi-

    lirlermi gi~i. Btn variktar farkl dncelerle hesaba katld halde, ki bun-

    dan nceki blmde bahsetmitim, bu dnceler deiik biimlerde

  • adlandrldkl::r iin, onlarn adlarnn kartrlmasndan ve beyanlara yanl biimde b::lanmalarndan muhtelif samalklar tremektedir.

    Dolaysyla; 2. Sama beyanlarn ikinci nedenini var/tkiann adlarnn zelliklere

    veya zelliklerin adlarnn var/tkiara verilmesine balyorum; hibir ey, maddeden baka herhangi bir eye zerkedilemez veya verilemez olduu halde, inan zerkedilir veya verili1~ mekan maddedir;fmtazmalar

    ruh/ardr, vs. diyenierin yapt gibi. 3. nc nedeni, bizim dtpmtzdaki varlklam zelliklerinin adla-rnn kendi var!tklanm!Zt1l ze/likinine verilmesine balyorum; renk naddeni11 irinde lmlumtr; ses havada bulmur; vs. diyenierin yapt gibi.

    4. Drdnc nedeni, vadtklartlt adlarnn adiara veya konupnala-ra verilmesine balyorum; evrensel o/m eyler vardtt~ canl bir yaratk bir trrliir veya genel bir eydi1~ vs. diyenierin yapt gibi.

    5. Beinci nedeni, zelliHerin adlarnn adiara ve konumalara ve-rilmesine balyorum; bir F:yin doas omm tammdtr; bir insantt emri onun iradesidi1~ vb. diyenierin yapt gibi.

    6. Altnc nedeni, doru dzgn szckler yerine benzetmeler, mecazlar ve dier sz sanatlarnn kullanlmasna balyorum. Gnlk konumada, yol uraya veya buraya gider; ataszii ,wntt veya bunu syler gibi eyler sylemek geerli olsa da, yollar gidemez, ataszleri ise ko-

    nuamaz; ancak, dnrken ve doruyu ararken, bu gibi szler kabul edilmelidir.

    7. Yedinci nedeni ise, hibir anlam olmayan, fakat okullarda retilen ve ezberletilen hypostatical, transubstantiate, co1substmtiate

  • benimsenmesiyle kazanlr. Alg ve bellek, olmu bitmi ve geri dn-drlmez bir olgunun bilgisi olduu halde; bilim, sonularn ve bir ol-gunun bir baka olguya bamllnn bilgisidir: bilim sayesinde, ha-len yapabileceimiz eylerden, istediimizde nasl olup da baka bir

    ey veya aka1:JP:?:amanda benzer bir ey yapabileceimizi biliriz; nk bir eyin nasl, hangi nedenlerle ve ne ekilde meydana geldi-

    ini bilirsek, benzer nedenleri denetleyebildiimiz vakit, o nedenler-den benzer sonular kmasn da salayabiliriz.

    Bu nedenle, ocuklar, konuma yeteneine eriene kadar, akl sa-hibi deildir, fakat onlara, ileride konuma yeteneine erimeleri ola-

    nana sahip olduklarndan dolay, akla eilimli yaratklar denilir. nsanlarn ou ise, bir lye kadar, saylada hesap yapmak gibi, bir miktar muhakeme yeteneine sahip olsalar da, deneyim farklarna, bellek hzlarna, eitli amalara yatknlklarna; fakat zellikle iyi ve kt talihe ve birbirlerinin hatalarma gre, kendilerini kah daha iyi kah daha kt ynettikleri yaamda, bu muhakemc yeteneini pek fazla kullanmazlar. nk, bilim bakmndan veya hareketlerine ilikin belirli kurallar bakmndan, ondan o kadar uzaktrlar ki onun ne

    olduunu bilmezler. Geometrinin gzbaclk olduuna inanmlardr: dier bilimler bakmndan ise, nasl elde edildiklerini ve retildikleri-ni grebilmeleri iin, onlarn temelleri ve geliimi kendilerine retilmcmi olan kiiler, bu noktada, reme hakknda fikirleri olmayan ve, anneleri tarafndan, erkek ve kzkardelerinin domu deil bahede

    bulunmu olduuna inandrlan ocuklar gibidir. Ancak, bilim sahibi olmayan insanlar kendi doal saduyular ile, yanl muhakeme sonucunda veya yanl muhakemc yapanlara inan-mak yznden yanl ve sama genel kurallara varan insanlardan daha iyi ve daha soylu bir durumdadrlar. nk, nedenlerin ve kurallarn bilinmemesi, yanl kurallara dayanmak ve aratrdklar eylerin ne-denleri olarak yanl nedenleri semek kadar yoldan karmaz insan.

    Sonu olarak, insan zihinlerinin ak szcklerdir, fakat belir-sizlikten tmyle arndrlm kesin tanmiara dayal ak szckler; hareket noktas akldr; bilimin gelimesi y-ntem; insanln yarar ise ama. Benzetmeler ve anlamsz ve belirsiz szckler ise ignes fatui (Z) gibidir; ve onlara dayanarak dnmek saysz samalklar arasnda do-lamaktr; bunlarn etkisi ni fak ve ifsat veya istihfaftr.

    Basiret.ve hi~;net, aralarndaki fark. Deneyim okluu basirettir; bi-limin okluu is~ hikmet. Biz, her ikisi iin de bilgelik szcn kul-

    landmz halde, Latinler prudettia(3) ve sapientia

  • ayrm yapmlar, birinciyi deneyime, ikinciyi ise bilime balamlardr. Ancak, aradaki fark daha ak gstermek iin, silahlarn kullannada mkemmel bir doal beceriye sahip bir adam dnelim ve bir bakasnn da, bu beceriye, her bir durumda rakibine nereden saldrabilecei ve rakibi tarafndan da nereden saldrya urayabilecei bilimini renip eklediini varsayalm: ite burada, basiret hikmete gre ne ise, . birincinin yetenei de ikincinin yetenei karsnda odur; her ikisi de yararldr; fakat ikincisi yanlmaz niteliktedir. Fakat sadece kitaplarn otoritesine gvenerek, krleri krce izleyenler, bir eskrim ustasnn yanl kurallarna gvenip rakibine kibirle saldran ve sonra da rakibi

    tarafndan ldrlen veya aalanan birisi gibidir. Bilimin iJaretleri. Bilimin iaretlerinden bazlar kesin ve amaz, bazlar ise kesinlikten uzaktr. Herhangi bir eyin bilimine sahip ol-duunu iddia eden birisi onu retebiliyorsa; yani, onun doruluunu ak bir biimde bakasna gsterebiliyorsa iaret kesindir; sadece baz zel olgular onun iddiasn doruladklarnda ve pek ok durumda ise onun sylediinin aksine ktklarnda ise, kesin deildir. Basiretin

    iaretleri ise tmyle belirsizdir; nk, baary etkileyebilecek b-tn durumlar deneyimle gzlernek ve hatrlamak imkanszdr. Fakat, insann klavuz olarak kullanaca yanlmaz bir bilimin olmad bir ite, kendi doal muhakeme yeteneini frlarmas ve kitaplardan okun"

    mu ve pek ok istisnaya tabi genel cmlelere gre hareket etmesi bir ahmaklk iaretidir ve, genel olarak, kitabilik eklinde eletirilir. Res-mi kurullarda siyaset ve tarih hakkndaki bilgilerini gstermeye baylan insanlardan pek az bunu kendi aitevi ilerinde yaparlar; nk kendi zel ileri iin yeterli basirete sahiptirler: Fakat, kamunun nnde iken, baka insanlarn baarlarndan ok, kendi zekalarnn

    hreti zerinde dururlar.

    Blm :6 Jlrai1i HareJkd1rerin, Genelli!k1re DHygular Dre111ilren,

    ls1l Ba~l&nglar ve Bunla:rm :aa~le E

  • 47 konupnak, ellerimizi ve kollarmz oynatmak gibi, yle ki ilk nce zih-nimizde tasarland biimde. Algnn, grdmz, iittiimiz, vs. eylerin neden olduu, insan vcudunun organlar ve i ksmlarnda meydana gelen hareket olduu ve Rayalin ise ayn hareketin algdan sonraki kalmtlan olduu, birinci ve ikinci blmlerde belirtilmiti. Gitmek, konupnak ve benzeri iradi haeketler, daima, nereye, ne yoldan ve neyi gibi bir n dneeye dayandklar iin, aktr ki muhayyile btn iradi hareketlerin ilkisel balangcdr. Eitimsiz insanlar, ha-reket eden ey grnmez veya onun iinde hareket ettii mekan, ksal nedeniyle, alglanmaz olduu zaman, herhangi bir hareketin var-ln dnemezlerse de, bu bylesi hareketlerin olmad anlamna gelmez. Bir mekan o kadar kk olsun ki, o kk eyin bir parasn oluturduu daha byk bir mekanda hareket eden bir ey nce onun stnde hareket etmelidir. Yrme, konuma, vurma ve dier grle-bilir eylemler biiminde tezahr etmeden nce, insan vcudundaki bu kk hareket balanglarna, genellikle, ABA denir.

    jtah. Arzu. Alk. Ststtzluk. stikrah. Ona neden olan eye ynelik olduunda, bu aba TAH veya ARzu adn alr; ikinci szck bu ol-gunun genel ad olup, dieri ise yeme arzusunu, yani alk ve susuzlu-u, ifade etmekle snrldr genellikle. aba bir eyden kanmak bii-minde olduu zaman, genel olarak, sTKRAH adn alr. pah ve istik-rahOl szcklerini Latinler'den almz; bunlarn her ikisi de hareket ifade eder, biri yaklamay, dieri ise uzaklamay. Bunlarn Greke karlklar olan szckler de byledir: Opf.11J ve arpOpf.11J [horme ve aforme -ev.] nk doann kendisi, doa tesinde bir ey aradkla

    rnda daha sonra yzyze geldikleri bu gerekleri insanlara dayatr sk sk. Okullar, salt gitmek veya hareket etmek arzusunda, hibir fiili ha-reket grmezler: ancak, bir hareketin varln da kabul etmeleri ge-

    rektii iin, buna metaforik hareket derler; oysa bu sama bir szdr. Szckler metaforik olabilse de; cisimler ve hareketler metaforik ola-maz.

    Sevgi. Nefret. nsanlar bir eyi arzu ettiklerinde, o eye SEVG bes-ledikleri, bir eyden kandklarnda ise o eyden NEFRET ettikleri de sylenir. Yani, arzu ve sevgi ayn eydir; u farkla ki, arzu ile, daima nesnenin yokluunu ifade ederiz, sevgi ile ise, genellikle sevilen nes-nenin varolduu aniatlmak istenir. Ayn ekilde, istikrah ile, nesne-nin yokluu;.nefre; ile ise, nesnenin varl anlatlr.

    stihfaf Arzu ~e istikrahlardan bazlar doumla balar; yemek,ar-zusu, boaltma ve rahatlama arzusu. Bunlar, belki de, vcutlarnda his-

  • settkleri bir eyden [altk, skmtt, vs. -ev.] kanma olarak ad!andrlabilir. Ayrca, sayca ok olmayan baka baz doal arzular da vardr. zel eylere ilikin arzular olan dierleri ise, deneyimden ve bunlarn etkilerinin kendileri veya baka insanlar zerinde denemnesinden

    kaynaklanrlar. Hi bilmediimiz veya varolmadklarn sandmz . eyler iin, tadna bakmak ve denemekten baka bir arzumuz olamaz, fakat sadece bize ac vermi olan eylerden deil, bize ac verip ver-meyeceklerini bilmediimiz eylerden de kamrz.

    Ne arzu ne de nefret ettiimiz eyleri istihfaf ettiimiz sylenir: STHFAF, kalbin belirli eylerin hareketine yant vermedeki hareket-

    sizliinden veya kaytszlndan baka bir ey olmayp, kalbin daha gl dier eylerden veya bunlar yaamam olmaktan dolay baka bir etki altnda bulunmasndan kaynaklanr.

    Bir insan vcudunun yaps srekli bir deiim iinde olduu iin, ayn eylerin onda daima ayn arzular ve istikrahlar uyandrmas

    imkanszdr: ve btn insanlarn ayn nesneye arzu duymakta birlemeleri ihtimali bundan daha da azdr.

    yi. Kr. Bir insann itah veya arzusunun yneldii ey, o in-san bakmndan, iyi bir eydir: onun nefret ve istikrahnn yneldii nesne kt, istihfafnn nesnesi ise sfli ve deersizdir. nk, iyi, k-t ve deersiz szckleri, onlar kullanan kiinin bak asndan

    kullanlr: mutlak ve basit olarak iyi, kt ve deersiz olan hibir ey yoktur; devletin olmad yerde kiinin kendisinden, devlet varsa onu temsil eden kiiden veya ihtilaf iindeki insanlarn anlaarak tayin ettikleri ve verecei kararla ihtilaf zecek olan bir hakem veya yargtan baka, iyinin ve krnn ne olduu hakknda, nesnelerin kendi doalarndan alnabilecek herhangi bir genel kural da yoktur.

    "Puichrum". "TUJpe". Latif. Yararl. NahoJ. Yamrsz.

  • buna jtcutdm/3 ) yani ho denilir; ve ara olarak iyi ki buna da yararl veyafaydal denir; tr de kt vardr: trrpe dedikleri, haber verilen ey olarak kt; sonu bakmndan kt, yani molestum(4l, ki naho ve-ya rahatsz edici deriz; aralar bakii1ndan kt: yararsz, faydasz, za-

    rarl. ~ ;..;.T'

    Ho/anma. Rahatsz/k. Daha nce sylediim gibi, algda gerek-ten bizim iimizde olan ey, sadece, dtai-d nesnelerin eyleminin ne-den olduu hareket olduuna gre; gzde, k ve renk; kulakta, ses; burunda, koku, vs.: ayn nesnenin eylemi gzlerden, kulaklardan ve

    dier organlardan kalbe doru devam ettiinde, orada oluan gerek etki, hareket eden nesneye ynelik arzu ve ondan kanma isteinden

    oluan hareket veya abadan baka bir ey deildir. Bu hareketin g-rnt veya algsna, ya hofatma ya da rahatszlk deriz.

    Haz. Taciz. Arzu ve, grn itibariyle, ho/anma ve haz denilen bu hareket, hayati hareketin bir dorulanmas ve yardmcs gibi g-rnmektedir; dolaysyla, haz yaratan eylere, yardm eden veya g-lendiren anlamnda, bouna }ucunda, a juvando denmemi tir. B unlarn tersi olan eylere de, engellemek ve hayati hareketi taciz etmek anla-

    mnda, molesta, tacizkar denmi tir. Bu nedenle, haz veya ho/anma iyiliin grn veya algsdr; ta-

    ciz veya rahatsz/l.' ise ktln. Dolaysyla, btn itah, arzu ve sevgilere az veya ok holanma; btn nefret ve istikraha ise u veya bu lde rahatszlk ve taciz elik eder.

    Nefsin haz/ar. Ak/uz haz/ar. Sevin. Ac. Keder. Haz ve zevklerden bazlar varolan bir nesnenin alglanmasndan doarlar; bunlara nefsit hazlar denilebilir; sadece knayanlar tarafndan kullanld ekliyle, nefsani szcnn yasalar oluncaya kadar yeri yoktur. Bu tr hazlar

    arasnda, vcudun btn klfetleri ve rahatlamalar ve ayrca grlme-si, iitilmesi, koklamnast, tadlmas veya dokunu/mas ho olan her ey

    vardr. Dierleri ise, duyumsandklarnda ister zevk ister rahatszlk versinler, eylerin sonucunun tahmin edilmesinden kaynaklanan bek-lentiden doarlar. Bunlar, bu sonular karann aklmn hazlar olup genellikle SEVN olarak adlandrlrlar. Ayn ekilde, baz rahatszlklar duyumsamada yer alr ve Ac olarak adlandrlrlar; dierleri ise so-

    nularn b&!entisindedir ve KEDER adn alrlar. itah, arztt;- .sevgi, istikrah, nefret, sevin ve keder denilen bu yaln

    duygular, farkl dncelere gre, farkl adlar alrlar. ilkin, birbirlprini izlediklerinde, insanlarn arzu ettikleri eye ulama ihtimaline dair g-

  • GO rleri bakmndan; ikinci olarak, sevilen veya nefret eelilen ey bak

    mndan; nc olarak, bunlardan pek ounun birlikte dnlmesi bakmndan; ve rd;Linc olarak da, bu birbirini izlemenin farkll bakmndan, farJd adlar alrlar.

    Uinut. Jlrzu, arzu edilen eye ulama ihtimali ile birlikte var oldu-unda, UMUT adn alr:

    Umutsuz/u!:. Byle bir ihtimal yoksa, UMUTSUZLUK adn alr. Kor/m. ltiira!, kendisinden kamlan nesnenin zarar verecein

    den korkuluyorsa, KORKU olarak adlandrlr. Cesaret. Kendisinden kanlan nesnenin verecei zararn ona di-

    renerek nlenecei umudu varsa, CESARET'ten szedilir. tl;:e. Ani cesaret, FKE adn alr. Giivell. Srekli umut, kendimize GvEN. ekinge11/ik. Srekli ttmttsuzluk, kendimize GvENMEMEK. 11jia!. Zarar vermek kastyla baka birine yaplm olduunu d-ndmz byk bir hakszlk karsnda duyduumuz fke, NFAL.

    Hayrseverlile.f:vi kalpiili k. Baka birine iyilik arzusu, HAYIRSEVER-LK, Y NiYET, HAMYET. Genel olarak insanoluna ynelik olduunda, Yi KALPLLK.

    Afg"zliiliil'. Mal ve mlk arzusu, AGZLLK; daima sulayc anlamda kullanlan bir ad; nk mal ve mlk peinde koan insanlar, yekdierinin bu konuda baarl olmasndan rahatsz olurlar; ancak so-yut olarak mal ve mlk edinme arzusu, hangi yntemlerin kullanld- ,

    na bal olarak knanmal veya onaylanmaldr. Hrs. Makam veya nde gelme arzusu, HIRs: yukarda belirtilen

    sebeplerden tr, daha kt anlamda da kullanlan bir ad. PtsmkM. Amalarmza ynelik kstl bir arzu ve pek byk en-

    gel tekil etmeyen eylerden korkmak, PsRIKLIK. Biiyiil,liik. Kk engel ve zorluklar istihfaf etmek, BYKLK.

    Yiit/ik. lm veya yaralanma tehlikesi karsnda biiyiikliik, Yi-GTLK, METANET.

    C-mertlik. Mal ve mlkn kullanlmasnda bi)'iikltJ:, CMERTLK. Hasislik. Yukarda belirtilen ayn eylerdeki psnklk, ALAKLIK, HASSLK veya NEKESLK; beeniJip beenilmediine gre.

    efkat. nsanlara bir btn olarak beslenen sevgi, EFKAT. Doal Jehvet. nsanlar, sadece nefsi sevindirmek iin sevmek, Do-

    CAL EHVET. Sefa. Gemi hazlar dnerek elde edilen mal ve mlk sevgisi,

    SEFA. Ak tutkusu. Kskanlk. Tek bir insana beslenen sevgi ve onun tara-

  • fndan, sadece kendisinin, scvilmc arzusu, AK TuTKUSU. Ayn ey, akn karlkl olmad korkusuyla birlikte, KrsKANLIK.

    Htikam. Birisini yaptna piman etmek iin o kiiye zarar verme arzusu, NTKAM.

    Jlferak. Neden .eve nasl bilme arzusu, MERAK; bu yle bir eydir ki sadece insanda vardr: yani, insan dier hayvanlardan ayran, sadece

    akl deil, ayrca bu zel duygudur; hayvanlarda, yeme ve ime arzusu ve dier nefsani hazlar baskn olduu iin, sebepleri renme ihtiyac bulunmaz; bu ihtiya akln bir tutkusu olup, srekli ve yorulmak bil-mez bilgi retiminden srarla zevk alnmas nedeniyle, herhangi bir cinsel hazzn ksa sreli iddetini aar.

    Di11. Hurafe. Getyek din. Zihnin uydurduu veya herkese kabul edilen hikayelerden hayal edilen grnmez bir gten korku/mas, DiN; eer bu hildyelcr herkese kabul cdilmiyorsa, HuRAFE. Hayal edilen g, gerekten hayal ettiimiz gibi ise, GEREK DiN.

    Deh,et. Korku, nedeni veya nesnesi bilinmcdiindc, DEHET; as-lnda, nedenini veya nesnesini bilmeden korku duyan biri, ilk bata, korkusunun nedenini bilir; ama, daha sonra, herkes yekdierinin bil-

    diini varsayd iin, bu unutulup gider ve geriye dehet kalr. Bun-dan tr, bu duygu, tck bir insanda deil, bir insan topluluunda or-taya kar.

    Hayra1lltk. Deiik ve yeni bir eyin verdii sevin, HAYRANLIK; insana zgdr, nk nedenini bilme arzusunu ateler.

    Gurur. Beyhude gurur. Bir insann kendi gc ve yeteneinin d-nlmcsinden gelen sevi17, GURURLANMA denilen ycelik duygusu-dur: eer bu duygu, insann gemi eylemlerine dayanyor ise, gvm ile ayn eydir: ancak, bakalarnn iltifatlarna dayanyor ise, BEYHUDE GuRuR'dur: bu ok uygun bir adlandrnadr; nk, doru temellere

    dayal bir gvet gayrete yol aar; oysa bir insann kendinde g ve ye-tenek vehmetmesi byle deildir ve bu nedenle, gayet hakl olarak, beyhude diye adlandrlr.

    Yeis. Gszlk hissinden gelen keder, YEis adn alr. Bir insann, kendisinde bulunmadn bildii yetenekierin bu-lunduunu sanmas veya buna inanmas olan beyhude gurur, en ok genlerde grlr ve yiitlik hikayeleri veya masallaryla beslenir; an-cak olgunla~rra ve meguliyet bu duyguyu genellikle yok eder.

    Ani sevi.. Glme. Ani sevin, GLME denilen yz hareketlerille yol aan duygu ~lup, ya kiinin kendini mutlu eden anlk bir hareketi ne-deniyle, ya da baka birinde yanl bir ey grmesi nedeniyle ortaya

  • 52 kar; ki, bu ikinci durumda, kii o yanl eyin kendisinde bulunma-

    dma sevinip memnun olur. Bu, en fazla, kendilerinde fazla bir yete-nek olmadnn farknda olan ve bakalarnn hatalarn gzleyerek kendilerini memnun etmek mecburiyerinde olan kiilerde bulunur.

    Dolaysyla, bakalarnn yaniiarna pek fazla glmek, bir psrklk iaretidir. Yce insanlar iin en iyi ilerden biri, bakalarn alaydan korumak ve kurtarmak ve kendilerini sadece en yetenekliler ile kyaslamaktr.

    A11i yeis. Alama. te yandan, ani yeis AGLAMA'ya neden olan duy-gudur ve iddetli bir umudu veya insann gcn ayakta tutan bir destei aniden ekip alveren olaylar nedeniyle ortaya kar. Kadnlar ve ocuklar gibi, esas olarak dtan gelen yardmiara dayananlarda en ok grlr. Dolaysyla, bazlar arkadalarn kaybettikleri iin, baz

    lar onlarn anlayszl iin, bazlar ise barma nedeniyle intikam planlar sekteye urad iin alar. Fakat btn durumlarda, hem gl-me hem de alama ani hareketlerdir ve zaman iinde yok olurlar. nk, hi kimse eski akalara glmez veya gemite kalm bir fela-ket iin alamaz.

    Utan. Yz kzarmas. Bir yetenek eksikliinin meydana kmasndan tr meydana gelen keder, UTAN veya kendini Yz KrzARMASI olarak gsteren duygudur; ve utanlacak bir ey yapldnn anlal

    mas ile oluur; gen insanlarda, bu iyi bir isim sahibi olma isteinin bir iaretidir ve vgye deerdir: yallarda da ayn eyin iareti olmak-la birlikte, ok ge geldiinden, vlecek bir yan yoktur.

    Pi{ki11fik. yi isim sahibi olup olmamann umursanmamas FiKiNLK olarak adlandrlr.

    Acma. Bir bakasnn bana gelen felaketten keder duymak ise AcrMA'dr; ve benzer bir felaketin kendi bamza de gelebilecei d-

    ncesinden doar; ve dolaysyla, ayn zamanda, BiRLiKTE Acr EK-ME(S) veya, gnmzn deyimiyle, HALDEN ANLAMA

  • 53

    baarsndan duyulan kedet~ kendi yeteneklerimizi onunkilere eitleme veya onunkilerden fazla klma abas ile birletiinde, TAKLiT adn alr: fakat, rakibin ayana kaydrmak veya ona engel olmak aba-syla birletiinde; HASET olarak adlandrlr.

    TeemmiilY) Jn~wn zihninde, ayn eyle ilgili olarak, arzular ve is-tikrahlar, umutlar ve korkular gidip geldiinde ve dnlen eyi yap-mann veya yapmamann eitli iyi ve kt sonular birbiri ard sra aklmzdan getiinde; yle ki bazen onu yapmak isteriz; bazen ondan kanrz; bazen yapmay umut ederiz; bazen umutsuzlua kaplrz; bazen de o ie girimekten korkarz; ite, byle durumlarda, o ey ya-plncaya veya yaplmasnn imkansz olduuna karar verilineeye kadar devam eden arzular, istikrahlar, umutlar ve korkularn tmne birden TEEMML deriz.

    Dolaysyla, gemite kalm eyler iin teemmiil szkonusu ola-maz; nk onlar deitirmek aka imkanszdr; imkansz olduu bilinen veya sanlan eyler iin de olamaz; nk insanlar byle eyler iin teemml etmenin bouna olduunu bilirler veya sanrlar. Ancak,

    inkansz olduu halde mmkn sandmz eyler iin, bouna oldu-unu bilmeden, teenml edebiliriz.

    Arzu, istikrah, umut ve korkularn bu geli ve gidii, insanda ol-duu gibi, dier canl yaratklarda da vardr: ve bu nedenle hayvanlar da teenml edebilir.

    Bir teemmiil, teemml edilen ey yapld veya yaplmas imkansz bulunduu vakit, sona erer; nk, o ana kadar arzunuza ve-ya istikrahnza gre, yapma ve yapnama zgrlmz elimizdedir.

    Azim. Teemmii!de, eylemden veya eylemin yaplmamasna karar verilmesinden hemen nceki en son arzu veya istikrah, AziM dediimiz eydir; azinetme yetenei deil, fiili. Ve teemml sahibi hayvanlarn, ayn zamanda, azim sahibi olmalar gerekir. Okullarn verdii azim ta-nm, yani aznin bir ak/i arzu olduu, iyi bir tanm deildir. Eer bu

    doru olsayd, akla aykr hibir iradi hareket olamazd. nk bir ira-di hareket, sadece azimden kaynaklanr. Ancak, akli bir arzu yerine, bit-

    mi teemmlden kaynaklanan bir arzu dersek, o zaman, bu tanm bu-rada verdiimin ayns olur. Dolaysyla, azim, teemmii!deki et son arzu-dut~ Genel konuma syleminde, bir insann bir eyi yapmak azminde

    olduunuNakat daha sonra bundan vazgetiini sylesek de; bu, iradi hareket olpturnayan bir eilimden baka bir ey deildir; nk ey-lem ona d;il,c ia son eilime veya arzu ya dayanr. nk, ara arzul~r bir eylemi iradi klsayd; o zaman, ayn mantkla, btn ara arzular bu

  • eylemi iradi klard; ve bylece, ayn eylem hem iradi hem de gayri-iradi olurdu.

    Buradan aka grlyor ki, sadece, agzllkten, hrstan, ehvetten ve dnlen eye ynelik dier arzulardan kaynaklanan hare-ketler deil, istikrahtan ve yapmamay izleyen sonularn korkusun-dan kaynaklananlar da iradi hareketlerdir.

    , Duygularm aJZlatm biimleri. Duygularn ifade edildii anlatm bi~ imleri, dncelerimizi ifade ettiimiz anlatm biimleriyle ksmen ayn, ksmen de farkldr. ilkin, genel olarak, btn duygular bildirme kipiilde ifade edilebilir; seviyorum, korkuyorum, seviniyorum, diiJ11J'O-rum, emrediyorum gibi: fakat, bunlardan bazlarnn kendi zel anlatm

    lar vardr, ki bu anlatmlar yine de beyanlar niteliinde deildir; me-er ki, kaynaklandklar duygunun yansra baka karsamalar yapma-ya da yarasnlar. Teemml, Jart kipi11de ifade edilir; bu kip, sonularyla birlikte varsaymlarn ifade edilmesine zgdr; eer bu yaplrsa, o zamm Jtt olocaktr gibi; ve muhakeme dilinden farkl deildir, u fark-la ki muhakeme genel szcklerle olup, teemml ounlukla zel szcklerledir. Arzu ve istikrahn dili emir kipi11dedit~ bttt yap, Jttttt yapma gibi; ve kar taraf yapmak veya yapmamak mecburiyerinde ise

    emi1~ deilse 11asihat veya 'iit niteliindedir. Beyhude gurur, infial, acma ve intikamn dili ise istek kipidir: fakat, bilmek arzusu iin zel bir ifade biimi vardr ve buna soru kipi denir; bu ner!it~ ne zamm tzasl yapt!r ve 11ede11 )ledir? gibi. Duygularn anlatm iin baka konuma biimleri bulamyorum. Lanetleme, svme, hakaret etme ve benzerle-ri ise, konuma deil, allm bir dilin ilerinden ibarettir.

    Bu konuma biimlerine, duygularmzn ifadeleri veya iradi iaretleri diyorum: fakat bunlar kesin iaretler deildir; nk, onlar kul-lanan kii bu duygulara sahip olsun veya olmasn, keyfi biimde kulla-

    nlabilirler. Varolan duygularn en iyi iaretleri yz ifadesinde, vcu-dun hareketlerinde, hareketlerde, ve