tez

44
4. ANTİK YUNAN’DA ÇOÇUK OYUNLARI 4.1. AŞIK OYUNLARI Aşık kemikleriyle oynanılan oyunlara aşık oyunları denilmektedir. Aşık kemiği koyun ve keçi gibi hayvanların eklem yerlerinde bulunan kemiğin adıdır. 1 Aşık kemiği Eski Yunanca’da ‘‘astragalos – astragali’’, Latincede ise ‘‘talus – tali’’ olarak adlandırılmaktadır. 2 Anadolu, Akdeniz ve Yakındoğu’da gerçekleştirilen arkeolojik çalışmalar sonucunda ele geçen mezar, tapınak, mağara ve evsel mekan kontextlerindeki aşık kemiklerinin tarihi Neolitik dönem kadar erkene gitmektedir. 3 Antik dönem boyunca çocukların ve özellikle de yetişkinlerin ilgisini çeken aşık oyunları, günümüzde de Fransa, Yunanistan ve Anadolu’nun en yaygın oyun türlerinden birini oluşturmaktadır. 4 Antik yazarlardan Heredotos, Lydia’lıların kıtlık zamanında vakit geçirmek için icat ettikleri oyunlar arasında aşık oyunlarını da saymaktadır. 5 BirGeç Hitit kenti olan Kargamış’ta bulunmuş M.Ö.8. yy’a tarihlenen bir kabartmada Kral Araras’ın çocukları topaç ve aşık oynarken görülmektedir. (Lev.5, res.10) Bu kabartmada Araras’ın erkek çocukları topaç çevirmekte, karşılıklı oturan kız çocukları ise aşık oynamaktadır. Akurgal bu kabartmanın sanat tarihinin en eski 1 Daremberg , Saglio, 28. 2 Kowalski 2003, 8. 3 Neils, Oakley 2003, 279. 4 Daremberg , Saglio, 28. 5 Heredotos I, 94.

Upload: ardaatmaca

Post on 05-Jan-2016

228 views

Category:

Documents


0 download

DESCRIPTION

Antik Dönem

TRANSCRIPT

Page 1: Tez

4. ANTİK YUNAN’DA ÇOÇUK OYUNLARI

4.1. AŞIK OYUNLARI

Aşık kemikleriyle oynanılan oyunlara aşık oyunları denilmektedir.

Aşık kemiği koyun ve keçi gibi hayvanların eklem yerlerinde bulunan

kemiğin adıdır. 1 Aşık kemiği Eski Yunanca’da ‘‘astragalos – astragali’’,

Latincede ise ‘‘talus – tali’’ olarak adlandırılmaktadır. 2 Anadolu, Akdeniz ve

Yakındoğu’da gerçekleştirilen arkeolojik çalışmalar sonucunda ele geçen

mezar, tapınak, mağara ve evsel mekan kontextlerindeki aşık kemiklerinin

tarihi Neolitik dönem kadar erkene gitmektedir.3 Antik dönem boyunca

çocukların ve özellikle de yetişkinlerin ilgisini çeken aşık oyunları,

günümüzde de Fransa, Yunanistan ve Anadolu’nun en yaygın oyun

türlerinden birini oluşturmaktadır.4

Antik yazarlardan Heredotos, Lydia’lıların kıtlık zamanında vakit

geçirmek için icat ettikleri oyunlar arasında aşık oyunlarını da

saymaktadır.5 BirGeç Hitit kenti olan Kargamış’ta bulunmuş M.Ö.8. yy’a

tarihlenen bir kabartmada Kral Araras’ın çocukları topaç ve aşık oynarken

görülmektedir. (Lev.5, res.10) Bu kabartmada Araras’ın erkek çocukları

topaç çevirmekte, karşılıklı oturan kız çocukları ise aşık oynamaktadır.

Akurgal bu kabartmanın sanat tarihinin en eski günlük yaşam

sahnelerinden olduğunu söylemektedir.6 Özellikle erkek çocuklarının aşık

oyunları sırasında oldukça kavgacı olabildikleri bilinmektedir. Homeros

İlyada adlı eserinde çocuk Patraklos’un aşık oynarken bir arkadışını

öldürdüğünden bahseder.7

“......ufaktım, bir kaza çıkmıştı elimden,

öldürmüştüm Amphidamas’ın çocuğunu,

1 Daremberg, Saglio, 28.2

Kowalski 2003, 8.

3 Neils, Oakley 2003, 279.4

Daremberg, Saglio, 28.

5 Heredotos I, 94.6

Akurgal 2003, 545.7

Homeros XIII, 88.

Page 2: Tez

yapmıştım bu deliliği istemeye istemeye,öfkeye kapılmıştım aşık oynarken.

......”

Antik Yunan’da aşık oyunu oynayan erkek çocuklarının kavgacıklarına dair M.Ö. 3.-

2. yy’a tarihlenen orjinalinden kopya edilmiş Isıran Çocuk adlı Grup Heykeli güzel bir

örnektir. (Lev.6, res.11) Çocuğun önünde yerde üç adet astragalosun görüldüğü bu grup

heykelde, ana figür şiddetle diğerinin kolunu ısırırken betimlenmiştir.8

Aşık kemikleriyle oynanan çeşitli oyun türleri bulunmaktadır. Bu oyun çeşitleri

içerisinden günümüzde de hala en revaçta olan beş taş oyunudur. Antik Yunan’da pentelitha

olarak adlandırılan bu oyunu oynamak için, adından da anlaşılacağı üzere beş tane aşık

kemiğine yada beş taşa sahip olmak gerekiyordu.9 Daha çok kız çocuklarının oynadığı bu aşık

oyun türünde amaç havaya atılan aşık kemiklerini elin üst yüzüyle yere düşürmeden

yakalamaktı. Eğer oyuncu beş aşık kemiğini birden yakalayamayıp, aşıkların belli bir kısmını

yakalarsa, elinin üzerindeki kemikleri düşürmeden, yere düşen kemiği yada kemikleri

yakalamaya çalışırdı. Lev.6 Res.12’de iki kızdan oluşan bir grup heykeli görülmektedir.

Kızların ikisi de aynı şekilde sol bacağından destek alarak çömelmiş ve sağ ellerini ileriye

doğru uzatmışlardır. Kızların sağ elleri ileri doğru uzanır biçimde çizdikleri bu

hareketlerinden ötürü pentelitha oynadıkları söylenmektedir. Bu figürlerin yetişkin kadın

göğüsleri ile betimlenmesi Eski Yunan sanatçılarının yaş değil de cinsiyet belirtmek için

kullandığı bir yöntemdir.Bu nedenle bu figürleri kadın olarak değil de kız çocukları yada genç

kızlar olarak kabul etmek gerekir. Tanagra’da bulunmuş bu figürler pişmiş topraktandır ve

M.Ö. 4. yy’a tarihlenmektedir.10 Başka bir örnek de British Müzesi’nde bulunan, M.Ö. 330-

300 yılları arasına tarihlenen, pentelitha oynayan iki kızın betimlendiği pişmiş topraktan

yapılmış grup heykelidir (Lev.7, res.13) Oyun oynayan kızlar resim 12’dekine benzer bir

şekilde çömelmiştir; fakat res.12’den farklı olarak, ellerinde aşık kemikleri tutmaktadırlar.

Yeni bir atış için hazırlık yapmaktadırlar.11

Aşık kemikleriyle oynanan diğer bir oyun türü ise daire oyunu olarak da adlandırılan

Eis Omillan ‘dır. Bu oyunda yere bir daire çizilir ve oyuncular belli bir mesafedeki uygun

görülen bir çizgi üzerine yerleşirlerdi. Oyuncunun amacı, kendi aşık kemiklerini fırlatmak

suretiyle yere çizilmiş bir çemberin içine atarak orada kalmasını sağlamak ve rakibinin daire

8 Smith 2002,140.9

Daremberg, Saglio, 29.

10 Neils, Oakley 2003, 277.11

Klein 1932, 18.

1

Page 3: Tez

içindeki aşık kemiklerini vurarak daire dışına çıkmasını sağlamaktır. Bu kurallar, bizim çok

bilinen bilye oyunlarından birisine tamı tamına uymaktadır. Boeotia’dan ele geçen ve Louvre

Müzesi’nde muhafaza edilen pişmiş topraktan yapılmış bir grup eserde (Lev.7, res.14) üç

genç kadın daire oyununun bir çeşidi gibi görünen bir aşık partisine dalmış görünmektedirler.

Yere bir daire çizilmiş, bir çizgi ile boylamasına iki bölüme ayrılmıştır. Rakipler atışı

yaptıktan sonra, kimin daha avantajlı konumda olduğuna karar vermek için, şüphesiz daireye

iyice yaklaşarak aşık kemiklerinin konumunu incelemektedirler.12 Ayrıca M.Ö. 420’lere

tarihlenen aşık oynayan üç çıplak erkek çocuğun betimlendiği kırmızı figürlü bir khous

üzerinde yer alan sahnede, çocukların eis omillan ya da pleistobolinda oynadıkları ileri

sürülmektedir. (Lev.8, res.15) Oyuncuların tümünün çömelmiş olarak betimlendiği sahnede

ortadaki oyuncu sağ eliyle yere bir aşık kemiği yerleştirmektedir; sol elinde ise çok sayıda

aşık kemiği taşımaktadır. Sağ taraftaki çocuk sağ eliyle ise hedeflediği kemiği gösterirken

henüz fırlattığı aşık kemiği havadayken betimlenmiştir. Sol taraftaki çocuk ise oyunu

izlemektedir.13

Tek mi Çift mi oyunu Antik Yunan ve Roma’da aşık kemikleriyle oynanan diğer bir

favori oyundu. Latince’de parimpar olarak adlandırılan bu oyuna, Eski Yunanca’da artiasmos

denilmekteydi. Bu oyun aşık kemiklerinin yanı sıra diğer nesnelerle de oynanmaktaydı. Oyun,

oyunculardan birinin karşı tarafın avuçlarına sakladığı toplam aşık kemiği sayısının tek mi çift

mi olduğunu tahmin etmesinden ibarettir. 14

Günümüzde bilyelerle oynanılan ve kuyu oyunu olarak adlandırılan oyunla benzerlik

gösteren Eski Yunanca’da tropa (yuva oyunu) olarak adlandırılan bir aşık oyunu daha

vardır.Atışların belirli bir değeri olmaksızın aşık kemiklerinin yerdeki bir deliğe yada yerde

duran bir kabın içine atılmasıyla oynanan bu oyundaki oyunculardan deliğe (yada kabın içine)

en fazla sayıda aşık kemiği sokabilen oyunu kazanmış sayılmaktaydı.

Ayrıca aşık kemikleriyle tıpkı günümüzdeki zarlar gibi avucun içinde sallanıp yere

atılarak da oynanmaktaydı. Altı adet dengeli yüzeye sahip olan zara göre, ince iki ucu

üzerinde dik duramayan, aşırı derece yuvarlak ve uzun bir forma sahip bu asimetrik kemiğin

dört adet dengeli yüzeyi vardır. Dengeli her yüzeyine ayrı sayısal değer verilen aşık

kemiklerinde zardan farklı olarak 2 ve 5 sayısal değerli yüzeyler bulunmamaktaydı. Dört

dengeli yüzeyin iki geniş ve iki dar yüzü vardır. Geniş yüzlerin dışbükey olanına ‘pranes’

denilirdi ve değeri 4‘dü; içbükey olanına ise ‘hyption’ denilirdi ve değeri 3’dü. Dar yüzlerden

12 Daremberg, Saglio, 28.

13 Neils, Oakley 2003, 278.14

Smith 1859, 863.

2

Page 4: Tez

nisbeten düz olanına ‘khion’ denilirdi ve değeri 1’di; küçük ve girintili olanına ise ‘koon’

denilirdi ve değeri 6’ydı. O halde karşılıklı kenarların toplamı tıpkı günümüz kübik zarlarında

olduğu gibi 7 idi. Astragalosun kübik zarlardan önemli bir farkı, atış değerini üstte kalan

yüzeyin değil, altta kalan yüzeyin belirlemesiydi. Bu nedenle dar, küçük ve hafif yüzeyi

sebebiyle gelmesi en zor yüz olan ‘koon’un değeri en yüksek değer olan 6 idi. Böylece 6

atmak aşık kemiğinin kendine özgü biçimi sayesinde zorlaştırılmış da oluyordu.

Aşık kemiklerinin yüzlerine sayısal değerler verilerek oynanılan oyuna en güzel örnek

ise Eski Yunanca’da pleistobolinda olarak adlandırılan oyundur. Bu oyunda aşık kemikleri

yere atılır ve gelen değerlere göre toplamda en yüksek sayıya ulaşan oyunu kazanır ve

kazanmanın ödülü olarak da rakibin aşık kemiklerini alırdı.15 Farklı kombinasyonlardaki

atışlara özel isimler verilmekteydi. En şanslı atış, dört adet astragalosun tek bir kerede yere

atıldığında dört farklı yüzünde bir arada göründüğü atıştır ve bu atışa Venüs atışı denilirdi.

Tüm atışların en şansız olanı ise tüm kemiklerin 1 sayısal değerinin verildiği yüzünün geldiği

atıştı ve bu atışa da köpek atışı anlamına gelen Chian denilmekteydi.

Antik çağda çocukların çok sayıda aşık kemikleri vardı ve bu aşık kemiklerinin

saklanması için torbalar ve özel kaplar bulunmaktaydı. Sanat eserlerinde çocuklar genellikle

içinde kendi aşık kemikleriyle dolu olan bir torbayı tutarken tasvir edilmişlerdir. Çocukların

bu bez torbalarından esinlenerek pişmiş topraktan yapılan phormiskos olarak isimlendirilen

kaplar vardı.16 Lev.8 Resim 16’da görülen ve M.Ö. 3. yy.’ın ilk yarısına tarihlenen pişmiş

topraktan yapılmış bir kız çocuğuna ait bu tasvirdeki kız çocuğu sağ eliyle küçük bir çuval

şeklinde olan kızıl kahverengi bir phormiskos tutmaktadır.17 Ele geçen aşık kemiklerin

çoğunun ortasına bir delik açıldığı görülmektedir. Muhtemelen çocuklar sahip oldukları aşık

kemiklerini kaybetme tehlikesi ile karşı karşıya kalmamak ve rahat taşıyabilmek için bu

deliklerden bir ip geçirerek aşık kemiklerini diziyor olmalıydılar.

Eski Yunan ve Roma’da aşık kemikleri eğlence aracı olmalarının

dışında başka işlevleri de vardı. Aşık kemikleri kehanet amacıyla da

kullanılırlardı.18 Apollon’un kehanetle ilişkilendirilen sembolleri arasında da

bulunan astragoloslara en güzel örnek ; Apollon Klarios Tapınağı’nın krepis

15

Daremberg, Saglio, 29.16

Neils, Oakley 2003, 277.17

Neils, Oakley 2003, 278.18

Daremberg, Saglio, 30.

3

Page 5: Tez

bloklarını bağlayan bronz kenetlerin, astragalos (aşık kemiği) formunda

yapılmış olmalarıdır.19 Aşık kemikleri dini adak olarak da kullanılmaktaydı.

Eski Yunan ve Roma’da kız ve erkek çocuklarının belli bir yaşa gelince

geleneksel olarak oyuncaklarını tanrılara adadıkları bilinmektedir. Örneğin

Delphi yakınlarındaki Pan ve Nymphe kültüne adanmış olan Korykeion

mağarasında ele geçen 23.000 adet aşık kemiği bugüne kadar yapılan

kazılarda ele geçen en fazla aşık kemiği olarak bilinmektedir. Mağarada

çok sayıda aşık kemiğinin bulunmasının nedeni olarak çocukların oyuncak

adama geleneği ileri sürülmektedir.20 Aşık kemikleri ölü hediyesi olarak da

kullanılmaktaydı. Mezarlarda özelliklede çocuk mezarlarında diğer

oyuncaklarının dışında kayda değer sayıda aşık kemikleri ele geçmektedir.

Myrina nekropolisinde yüzlerce ele geçmiş örnek bulunmaktadır.

Bunlardan Lev.9 res.17’de görülen aşık kemiğinin yüzeylerinden ikisi

bıçakla hafif düzleştirilmiş olup, üzerinde ‘‘εορτη’’ (bayram) sözcüğü

okunmaktadır. Bu sözcükler muhtemelen atışın uğur getirmesini dilemek içindir. Doğal aşık

kemiklerinin yanı sıra çoğunun üzerinde yazı ve resimlerin bulunduğu pişmiş topraktan,

camdan, değerli taşlardan, fildişi, bronz ve kurşundan yapılmış aşık kemikleri de vardır.

Çocukların sahip olduğu aşık kemiklerinin yapıldığı materyalden yola çıkarak, çocuğun

geldiği ailenin varlıklı yada fakir olması hakkında bilgi edinebiliriz.21

4.2. TOP OYUNLARI

Antik Yunanlılar topların fırlatılmasıyla oynanan çeşitli top oyunlarıyla oynamaktaydı.

Heredotos Lydia’lıların geliştirdikleri oyunlar arasında top oyunlarını da dahil etmektedir.22

Eski Yunan’da top yerine kullanılan kelimeler hakkında bilgimiz oldukça az olmakla birlikte

en yaygın olarak kullanılan kelimenin sphaira olduğunu biliyoruz. Sphaira kelimesi yalnızca

topu karşılayan bir kelime değildir. Herhangi küresel bir nesnenin karşılığı olarak da

kullanılmaktadır.23

19 Şahin 2002, 247.20

Neils, Oakley 2003, 279.21

Daremberg, Saglio, 30.

22 Heredotos I, 94.23

Miller 2004, 171.

4

Page 6: Tez

Eski Yunan’da farklı ebatlarda ve farklı malzemeler kullanılarak üretilen sınırsız

çeşitlilikte top türü bulunurdu.Toplar genelde bezle yada deriyle kaplanırdı. İçleri ise kum,

toprak, un, yün, at kılı, tüy, paçavra, ip veya sünger gibi malzemelerle doldurulurdu.24

Dodona’da Zeus Kutsal Alanı’nda bronzdan yapılmış çıplak bir çocuk heykeli bulunmuştur.

Çocuk sağ elinde deri ile kaplanmış bir topu fırlatmak üzereyken tasvir edilmiştir. (Lev.9,

res.18) Topun deri ile kaplanmış olduğu üzerindeki dikiş izlerinden anlaşılmaktadır.

kaplanmış olduğunu üzerindeki dikiş yerlerinden anlıyoruz.25 Çocuklar, şişirdikleri hayvan

mesanelerini de top olarak kullanmaktaydı. Boyut ve malzemedeki çeşitliliğin yanı sıra

kırmızı, mavi ve altın renklerde boyalı ve parlak toplar olabilmekteydi.26 Örneğin,

Homeros’un Odysseia adlı eserinde erguvan renginde bir toptan söz edilmektedir.27 M.S. 2.

yy’da yaşamış Hatip Pollux sayesinde çocukların oynadıkları çeşitli top oyunları hakkında

bilgi sahibi olmaktayız. Pollux’a göre çocukların oynadığı top oyunlarının ismi episkyros,

phaininda, aporrhaxis ve ourania idi.

Episkyros adlı oyuna ephebike ve commonball da denirdi. Oyun genellikle eşit sayıda

oyuncudan oluşup, iki takımla oynanırdı. Saha Eski Yunanca’da tebeşir anlamına gelen

skyros adlı bir taş ile ortadan çizilerek ikiye ayrılmıştır. Ortaya çizilen bu hat üzerinde

oyuncular topu ayarlamaktaydı. Sahayı ortadan ayıran bu çizginin yanı sıra her iki takımın

arkasında yer alan başka bir çizgi bulunurdu. Bu çizgide sahaların arka sınırını ayırmaktaydı.

Oyunun başlaması için topa sahip olan takımın topu karşı yarı sahaya atması gerekiyordu.

Öteki takım ise kendilerine atılan top hala hareket halinde iken onu yakalayıp geri atmaya

çalışırdı. Bu şekilde süren oyun, bir takım diğer takımı arka çizginin gerisine itinceye kadar

devam ederdi.28 Atina’da Themistokles Duvarı’nda bulunan, yaklaşık olarak M.Ö. 6. yy.

sonlarına tarihlenen bir kouros kaidesinin üzerindeki kabartmalardan birinde episkyros oyunu

betimi vardır. (Lev.10 res.19)29 Kendi takımının arkasında duran soldaki ilk insan küçük bir

topu atmak için hazırlamaktadır. Bu sırada kendi takım arkadaşları saldırgan bir tavır alırken

karşı takımın oyuncuları savunma duruşları sergilemektedir. Buradaki oyuncuların çocuktan

ziyade genç erkek olarak tasvir edilmeleri dikkat çekicidir. Oyunun diğer bir adı olan 24

Miller 2004, 172.

25 Thompson 1982, 157.26

Miller 2004, 172.27

Homeros VII, 374.28

Miller,2004, 172.

29 Philadelpheus 1922, 104.

5

Page 7: Tez

ephebike’nin Yunan dünyasın’da genç erkek anlamına gelen ephebostan türemiş olmasıda

burada tasvir edilen yaş ile de uymaktadır. 30

Phaininda olarak adlandırılan diğer bir top oyunu adını, oyunun mucidi Phainindos’tan

yada aldatmak anlamına gelen phenakizo (φενακίζω)’dan almıştır. Yumuşak bir top ile

oynanılan bu oyunda, topu kendisine atılmasını bekleyen oyuncu, topu atan oyuncu tarafından

kandırarak topun başka bir oyuncuya atılması şeklinde oynanmaktaydı. Bu oyun ‘harposton’

adlı topla oynanan başka bir oyuna benzemektedir.

Aporrhaxis, topu kuvvetli bir şekilde yerde sektirmek ve sürmekten ibaret olan bir

oyundu. Oyunda aynı anda topun kaç kere sektirildiği de sayılırdı.31 Günümüz basketbolunu

andıran bu oyuna örenek olarak; top sektiren bir genç ve onu izleyen iki arkadaşının

betimlendiği kırmızı figürlü bir pelike üzerinde yer alan sahneyi verebiliriz. (Lev.10 res.20)32

Ourania adlı oyunda, oyunculardan biri elindeki topu havaya atar, diğer oyuncular ise

top yere düşmeden onu yakalamaya çalışırlardı. 33 Homeros’un Odysseia adlı eserinde

ouraniaya benzer bir oyun oynanmaktadır.

“......

Derken Alkionoos buyurdu Helios’la Laodamos’a,

Haydi dedi, oynayın şöyle karşılıklı,

geçemezdi onları oyunda hiçkimse,

onlar da güzelim bir top aldılar ellerine,

erguvan rengi bir toptu bu, usta Polybos’un yaptığı,

birisi topu attı bulutlu göklere doğru,

eğilip arkaya vermişti kendini,

öbürü de fırladı yerden havaya, ve daha yere değmeden ayakları

kolaycacık yakalayıverdi topu.

Böylece başardılar havada top oyununu,

sonra başladılar bereketli toprak üstünde oynamaya,

hora teptiler karşı karşıya, hızlı hızlı,

......”

30

Miller,2004, 173.31 Miller 2004, 172.32

Sweet 1987, 100.33

Miller 2004, 172.

6

Page 8: Tez

Homeros’un anlatımının Pollux’un yaptığı ourania tanımı ile uyum halinde olduğu

görülmektedir. Fakat Pollux ouraniayı çocuk oyunları arasında sayarken, Odysseia’da oyunu

oynayanlar (Helios ile Laodomas) çocuk değil delikanlılardır.34

Eski Yunan’da bütün kız ve erkek çocuklarının diğer bir top oyununda ise, üzerinde

yuvarlak bir deliğin bulunduğu bir tahtadan yapılmış bir nesne yere dik olarak konulurdu.

Oyundaki amaç topun bu kaleden geçmesini sağlamaktı. M.Ö. 425’e tarihlenen kırmızı

figürlü bir khous üzerinde bu oyunu oynayan iki erkek çocuk görülmektedir. (Lev.11, res.21).

Çocuklardan biri yukarı kaldırdığı sağ elindeki topu atmaya hazırlanırken. diğer çocuk ise

yerdeki kalenin hemen gerisinde hafifçe çömelmiş ve topu yakalamak için kollarını uzatmış

bir pozisyonda hazır bir şekilde beklemektedir.35

Topun oyun aracı olarak kullanıldığı diğer bir oyun ise hokkabazlıktı. El çabukluğu ve

hünere dayalı bu oyunda iki yada daha çok sayıda top havada çevrilmektedir. Antik Yunan

evlerinde kadınlar için ayrılmış bölüm olan gynaikonitiste, özellikle genç kızların ve

kadınların oynadıkları bu top çevirme oyunu, onların eve kapalı yaşamlarında hoş vakit

geçirme yöntemlerinden biri olmalıydı. 5. yy Attika vazo resimlerinde çeşitli yaş grubundan

kadınlar hokkabazlık yaparken tasvir edilmektedir. Bu örneklerde top çeviren kızlar

otururken tasvir edilmiştir. Bazı vazo resimlerinde ise top çeviren kızların

yakınında yerde bir kalathos yani yün sepeti bulunmaktadır. Bu sahnelerde

kalathosun da gösterilmesi muhtemelen kızların yün topu çevirdiğini

göstermek içindir. Örneğin, Londra D 12 Ressamı’na ait, M.Ö. 460’lara tarihlenen bir

pyksis üzerindeki betimde bir kızın, önünde yerde ağzına kadar yün ipliğiyle dolu bir kalathos

bulunmaktadır. Betimdeki kadın üç adet yün topu çevirmektedir. (Lev.11, res.22) Karşısında

ayakta duran diğer bir kızın elinde tuttuğu yün topunu, sanki oturarak top çeviren kıza atmak

üzeredir. Top çeviren kadının arkasındaki sütun sahnenin bir evin içinde geçtiğini

göstermektedir.36 Her ne kadar topları çevirerek oynanılan bu hokkabazlık oyunu bir kadın

oyunu olarak bilinse de Miller, Sabouroff Ressamı’na ait M.Ö. 460’e tarihlenen kırmızı

figürlü kyliks üzerindeki sahnede top çevirmekte olan bir kadını iki erkek çocuğunun

izlemesinden yola çıkarak bu oyunun aynı zamanda erkek çocukları tarafından da oynandığını

ileri sürmektedir. (Lev.12, res.23)37

34

Homeros VIII, 370-380.

35 Neils, Oakley 2003, 271.

36 Neils, Oakley 2003, 273.37

Miller 2004, 167.

7

Page 9: Tez

Eski Yunan’da erkek çocukların dizlerinde top sektirdiğini bilinmektedir. M.Ö. 400-

350 yılları arasına tarihlenen mermer bir mezar loutrophorosu üzerinde (Lev.12, res.24) solda

duran bir erkek çocuğunun izlemekte olduğu çıplak bir genç erkek atleti sağ uyluğunda

büyükçe bir topu dengede tutarken betimleyen bir kabartma bulunmuştur.

Yunan vazo resimlerinde karşılaştığımız, fakat yazılı kaynaklarda bahsi geçmeyen bir top

oyunu bulunmaktadır. Oyunun bilinen bütün betimlerinde; birbirinin omuzuna binmiş genç

erkeklere, yaşlı bir erkek figürü elindeki topu atmaya hazırlanmaktadır. Örneğin Edinburgh

Ressamı’na ait, M.Ö. 500-490 yıllarına tarihlenen siyah figürlü bir lekythos üzerindeki

sahnede, arkadaşlarının omuzuna binmiş olan üç genç erkek figürü topu yakalamak için

ellerini ayakta duran sakallı bir erkeğe uzatmaktadır. (Lev.13, res.25). Muhtemelen bir

paidagogos olan bu yaşlı adam, topu havaya atmak üzeredir ve gençler de topu yakalamak

için birbirleriyle mücadele etmektedir. 38

4.3. SOPA DENGELEME OYUNU

Sopa dengeleme oyununda, oyuncu parmağının ucuna koyduğu ince uzun bir sopayı

dengelemeye çalışmaktadır. Yunan sanatında tasvirlerini pek sık görmediğimiz bu oyun

genellikle kızlar tarafından oynanmaktadır. M.Ö. 420’lere tarihlenen kırmızı figürlü bir Attika

kırmızı figür tekniğinde yapılmış bir lekythosun üzerinde tasvir edilen (Lev.13, res.26).

khiton giyinmiş, bilezikler ve küpeler takmış bir kadın ayakta, sağ elinde uzun bir sopa

dengelemeye çalışmaktadır. Sopayı daha iyi kontrol edebilmek için öne doğru eğilmiştir ve

dikkatle sopaya bakmaktadır. Adımını atarken bir yandan da sol eliyle elbisesini tutmaktadır.

Kadının oyunu oynamak için harcadığı çaba başarılı bir şekilde tasvir edilmiştir.39

4.4. EPHEDRİSMOS

Ephedrismos terimi yunanca üzerine oturmak fiilinden türemiştir. Pollux’dan

öğrendiğimize göre ephedrismos adlı oyunda, belirli uzaklıktaki bir mesafeye yere dik olarak

konulan bir taş, başka bir taş atılarak devrilmeye çalışılır. Hedef olan taş ‘dioros’ olarak

adlandırılırdı. Diorosu deviremeyerek oyunu kaybeden taraf, ceza olarak kazanan oyuncuyu

bulundukları yerden dioros’a kadar sırtında taşırdı. Sırttaki oyuncu, elleriyle kendisini taşıyan

oyuncunun gözlerini kapatarak bir bakıma cezayı ağırlaştırmış olurdu.40

38

Miller 2004, 173.39

Neils, Oakley 2003, 272.40

8

Page 10: Tez

Ephedrismos tasvilerine gerçek boyutlarda yapılmış grup heykellerinde, küçük pişmiş

toprak figürinlerde ve hem siyah hem kırmızı figür tekniğinde yapılmış vazo resimlerinde

rastlanmaktadır. Tasvirler de erkek ve kızların yanı sıra eros ve satyr gibi mitolojik figürlerde

yer almaktadır. Ephedrismos Ressamı’na atfedilen, M.Ö. 470-460 yıllarına tarihlenen kırmızı

figürlü bir lekythos buna iyi bir örnek teşkil eder. (Lev.14, res.27) Satyr bir genç kızı

bükülmüş sağ dizinden tutarak taşırken, satyrin gözlerini kapatan kızın sol bacağı serbest

olarak aşağı sarkmaktadır.41

Ephedrismos oynayan erkek çocukların resmedildiği vazolara bir örnek olarak

Schuvalov Ressamı’na ait, M.Ö. 430-420 yıllarına tarihlenen kırmızı figürlü vazoyu

gösterebiliriz. (Lev.14 res.28) Çocuklardan biri diğerini sırtında taşımaktadır. Gözleri taşınan

çocuk tarafından kapatılmıştır. Üçüncü bir çocuk ise biraz ileride üst üste duran iki taşın

(dioros) arkasında çömelmiş, kendisine ulaşmak üzere olan arkadaşlarını seyretmektedir.42

Ephedrismos oynayan kız çocukları betimlerine başka bir örnek ise Lev.15 res.29’da görülen

yaklaşık olarak M.Ö. 300’e tarihlenen pişmiş topraktan bir figürindir. Burada, vazo

resimlerinden farklı olarak, oyunu kazanan arkadaşını sırtında taşıyan kızın gözleri

kapatılmamıştır.43

4.5. EVCİL HAYVANLAR

Yunan çocuklarının en popüler evcil hayvanları arasında kuş, köpek, horoz, tavşan,

keçi ve geyik bulunmaktadır. Ele geçen vazo resimleri ve mezar stelleri üzerindeki bol

miktarda tasvirler bunun kanıtı niteliğindedir.Zengin aristokrat aile çocuklarının

bunlara ilave olarak maymun ve çita gibi daha egzotik hayvanları da vardı.

Ayrıca yarış atları ve avlanmak için gerekli olan tazılar daha büyük

yaştaki erkek çocuklar tarafından arzulanan hayvanlardı. Atina’da ki vazo

tasvirlerinde yer alan horoz ve tavşan gibi hayvanların olgun erkekler

tarafından yakışıklı ve genç erkeklere aşk hediyesi olarak verildiği de

bilinmektedir. Antik çağın çocukları her zaman hayvanlara karşı duyarlı

olmamışlardır. Helenistik dönemin popüler heykellerinden biri olan kaz

boğan genç erkek heykeli bu görüşü kanıtlar niteliktedir.

Miller 2004, 172.

41 Neils, Oakley 2003, 276.

42 Miller 2004, 174.43

Neils, Oakley 2003, 275.

9

Page 11: Tez

Kız ve erkek çocuklarının en favori hayvanları kuşlardı. Çocuk

mezarlarından ele geçen kuş kemikleri bu sevgiyi kanıtlar niteliktedir.

Attika vazolarında çocukların oynarken tasvir edildiği kuşlar arasında kuğu,

kaz, ördek, horoz ve güvercin bulunmaktadır. Lev.15 Res.30’daki Attika

kırmızı figür tekniğinde yapılan, M.Ö. 425-420 lere tarihlenen khous

üzerinde yürümeye yeni başlamış olan bir çocuk, elinde tuttuğu çöple evcil

hayvanı olan kuşunu kışkırtırken tasvir edilmiştir. Kuş çocuğun yaslandığı

tabure üzerinde sakince durmaktadır. Ayrıca erkek çocuğunun arkasında

duvara yaslanmış tekerlikli oyuncağı da betimlenmektedir.

Khouslar üzerinde kız çocuklarına ait betimlere pek

rastlanılmamaktadır. Fakat Lev.16 res.31’deki Attika kırmızı figür

tekniğinde yapılmış M.Ö. 420’lere tarihlenen khous üzerinde sağ elinde

tuttuğu tekerlikli oyuncağıyla bir kız çocuğu sağ taraftaki başını göğe

doğru kaldırmış olan büyük boyutlu bir kuşa doğru hızlıca koşarken tasvir

edilmiştir.44

Horoz dövüşü bugün birçok kültürde olduğu gibi antik dönemde de

popüler bir gösteri sporuydu. Genellikle bu gösteriler, genç oğlanlar ve

düzenli yürümeye başlamış çocukların eğlencesi olarak Yunan sanatına

yansıtılmaktadır. Horoz erkek çocukların hırçın ruhunu ortaya çıkarmak için

evcil hayvan olarak seçilmiştir. Lev.16 Res.32’deki Geç Helenistik döneme

tarihlenen simetrik olarak düzenlenen pişmiş topraktan yapılmış bu grup

heykelciğinin merkezinde iki horoz kavga ederken betimlenmiştir. Soldaki

horoz rakibinin üzerine doğru yükselmektedir. Dövüşün sonucu

sahiplerinin vücut dillerine ve yüz ifadelerine yansımaktadır. Sol taraftaki

oğlan çocuğu horozunun arkasına çömelip onu alkışlayıp cesaretlendirdiği

gibi kazanıyor olmanın neşesiyle gülümsemektedir. Sağ taraftaki oğlan

çocuğu ise yenilen horozunun vermiş olduğu bunalımla tahta bir kutunun

üzerine dayanarak sağ eliyle başını destekler bir pozisyonda ağlamaklı bir

şekilde tasvir edilmiştir. Ortada ise alt kısmı korunmuş bol drapeli

giysisinden ötürü çocukların kız arkadaşı olduğu düşünülen bir figür

bulunmaktadır.45

44

Neils, Oakley 2003, 280.45

Neils, Oakley 2003, 282.

10

Page 12: Tez

5. ANTİK YUNAN’DA ÇOÇUK OYUNCAKLARI

5.1. ÇINGIRAK

Günümüzde olduğu gibi, Eski Yunan’da da çocukların ilk oyuncaklarından biri

çıngıraklardı. Çıngıraklar muhtemelen deri, tahta, kemik, bronz ve pişmiş toprak gibi çeşitli

malzemelerden yapılmaktaydı. Bunlardan günümüze sadece pişmiş topraktan olanları

ulaşmıştır. Çıngıraklar sallandığında içindeki küçük kil topçukların hareketiyle ses

çıkarmaktaydılar. Kil topçukların yanı sıra bazı çıngıraklarda kurt dişi yada mercan

kullanıldığı da bilinmektedir. Bunun nedeni büyük olasılıkla kurt dişi ve mercanın çıkardığı

sesin kötülükleri uzaklaştırdığına inanılmasıydı.

Eski Yunan’da çıngıraklar çoğunlukla hayvan şeklinde yapılırdı. Bunun başlıca nedeni

hayvanların görsel olarak çocukların ilgisini çekmeleri, çocuklara sevimli gelmeleri idi.

Lev.17 Res. 33’teki çıngırak küçük bir domuz şeklinde yapılmıştır. Domuzcuk şeklinde

yapılan bu çıngırağın burunu da dahil olmak üzere yuvarlak gövdesiyle birlikte çömlekçi

çarkında çekilmiştir. Üçgen kulaklar, kısa kıvrık kuyruk, bodur ayaklar ve sırttaki omurga

kısmı vücuda sonradan eklenmekte olup el ile yapılmış öğelerdir. Domuzcuğun tüylerini

belirtmek için ise vücudun üzerine kazınarak yapılan çizgiler kullanılmıştır. Pişmiş toprağa

deliklerin açılmasıyla yapılan gözler ve burun aynı zamanda çıngırağın fırınlanması sırasında

hava deliği görevini üstlenmekteydiler. Lev.17 Res. 33’te görülen domuzcuk şeklindeki

çıngırağın uzunluğu 13.2 cm., yüksekliği 7.7 cm. ve gövde çapı 5.9 cm. olmasından yola

çıkarak hayvan formundaki çıngırakların boyutları bir bebeğin tutabileceğinden daha büyük

olduğu için bu çıngıraklar muhtemelen anne yada dadılar tarafından bebeği uyutmak için

sallanıldığı düşünülmektedir.46 Domuz şeklinde yapılan bu çıngırak örneğinin yanı sıra başka

hayvan şekillerinde yapılmış çıngıraklar da ele geçmiştir. Lev.17 Res. 34’te görülen

kırmızı kilden yapılmış iki horoz, ön ayakları üzerinde oturan bir köpek ve

bir ayıcık biçiminde yapılmış bu çıngırakların üzerleri kullanıldıkları

dönemde boyalıydı. Sallandığı zaman içlerindeki çakıl taşlarının ses

çıkardığı bu hayvan biçimindeki çıngırak örnekleri Roma dönemine aittir. 47

Uzunca bir sap ve sapın ucunda bulunan kutucuktan oluşan çıngıraklarda vardı. Bir

sap kısmının bulunması sayesinde bebekler ve küçük çocuklar, domuzcuk şeklindeki

46 Neils, Oakley 2003, 265.47

Shear 1937, 187.

11

Page 13: Tez

çıngıraklardan farklı olarak, saplı çıngıraklara kendi başlarına oynayabiliyorlardı.48 Atina vazo

resimlerinde küçük çocuklar bu tipte çıngıraklarla oynarken görülmektedir. Örneğin M.Ö.

440-430’lara tarihlenen kırmızı figürlü bir khous üzerinde sağ elinde sap kısmından tuttuğu

çıngırağı sallayan, lazımlığa oturmakta olan bir bebek betimlenmiştir.49 (Lev.5, res.9)

Çocukların beslenmesinde kullanılan bazı biberon örnekleri de çıngırak işlevi görmekteydi.

Pişmiş topraktan yapılan bu biberonların içinde yer alan topçuk yada topçuklar eğlenceli

sesler çıkarırdı. Bunların ses çıkarabilmesi için bebeğin içindeki sütü bitirmesi gerekliydi.

Biberon süt ile dolu olduğunda ses çıkarmıyordu.50 Bu tipteki çıngırak işlevi gören biberona

bir örnek olarak, Atina Agorasın’dan ele geçmiş M.Ö. 325 yılına tarihlenen bir çıngırak

biberon verilebilir. Bu biberonun X ışını ile çekilmişfotoğrafında içindeki topçuk net olarak

görülmektedir.51 (Lev.18, res.35)

5.2. TOPAÇ

Çevresine sarılan ip birden çekilerek, kamçı ile vurularak yada el ile hızla çevrilerek

döndürülen ucu sivri oyuncağa topaç denilir.52 Topaçlar bronz,taş,cam ve kurşun gibi çeşitli

malzemelerden yapılmaktaydı. Bunlar arasında ahşaptan ve pişmiş topraktan olanları daha

yaygındı fakat ahşap topaçlardan günümüze ulaşan bir örnek yoktur.53 Birçok oyun ve

oyuncak gibi topaç da sadece Yunanlılara özgü bir oyuncak değildi. Örneğin bir Geç Hitit

kenti olan Kargamış’da bulunmuş olan, M.Ö. 717-691 yılları arasına tarihlenen ‘Kral Araras

Kabartması’ üzerinde Kral Araras’ın çocukları aşık oynarken ve kamçıyla topaç çevirirken

görülmektedir.54 M.Ö. 8. yy.’da yazılmış olan İlyada’da topaçla ilgili bir referans yer

almaktadır.55

“……

Hektor döndü topaç gibi, yalpa vurdu sağa sola.

48

Deighton 2005, 49.

49 Jenkıns 1993, 12.50

Noble 1972, 438.51

Noble 1972, 437.52

Oğuz, Ersoy 2007, 16153

Neils, Oakley 2003, 270.54

Akurgal 2003, 545.55

Homeros XIV, 413.

12

Page 14: Tez

......”

Eski Yunan’dan günümüze ulaşan en erken tarihli topaçlar ise Geometrik Dönem’in

sonuna (M.Ö. geç 8. yy.) aittir. Eski Yunan’da topaçların iki ana tipi bulunmaktaydı. Bu iki

ana tipi elle çevrilen topaçlar ve çok daha popüler olan kamçı yardımıyla çevrilen topaçlar

oluşturmaktadır. Elle çevrilen topaçların döndürülebilmesi için üst kısmında ahşap sapları

bulunmaktaydı.56 Daha popüler tip olan kamçı yardımıyla çevrilen topaçlarda ise, oyuncu

kayışları topacın gövdesine sıkıca sardıktan sonra topacı sivri ucu yere gelecek şekilde hızla

yere fırlatırken aynı anda kamçıyı da kendine doğru geri çekerdi. Böylece topaç ivmeli bir

şekilde dönmeye başlıyor ve yere iner inmez kamçı yardımıyla bu hareketini hızını ve

dengesini kaybetmeden sürdürüyordu. Vergilius Aeneis adlı eserinde çocukların kamçıyla

topaç çevirmelerini anlatmaktadır.57

“......

Bir topaça benzer tıpkı,hani çocukların çember olup çevirdikleri,

boş bir evin avlusunda, dikkatle, ayırmadangözlerini oyundan: Topaç yiyince kırbacıdöne döne aşar mesafeleri; çocuk grubu

hayran olur üstten, dönen topaça, bilinçsizce,kamçı yiye yiye can bulur topaç ya, tam öyle!

......”

M.Ö. 440-430’lara tarihlenen Attika kırmızı figür tekniğinde yapılmış bodur bir

lekythos üzerindeki resimde kadın yada gen kız olduğu düşünülen iki figür ellerinde kamçıları

bu tipte birer topaç çevirmektedir. (Lev.18 res.36) Kızlar birbirlerine dönüktür ve topaçlar

yerde ikisinin arasında dönmektedir. Sağda sırtı dönük olarak tasvir edilen kızın kamçısının

sadece ucu görülürken, soldaki kızın omuz seviyesinde tuttuğu kamçısı tam olarak

görülebilmektedir. Betimde kamçıların yalnızca sap kısmını görebilirken, kayışlarını

görememekteyiz. Her iki kızda sol ayaklarını öne atarak ağırlıklarını bu ayaklarına

vermişlerdir; sağ ayakları, her an duruşlarını değiştirmeye hazır şekilde arkada durmaktadır.

Kamçıyla topaçlara vururken bir yandan da yerde dönen topaçları engellememesi için kamçı

tutmayan elleriyle himationlarını toplam aktadırlar. Kadınların aynı anda topaç çeviriyor

olması yarıştıkları yada bir topaç oyunu oynadıkları izlenimini vermektedir.58

56

Neils, Oakley 2003, 270.57

Vergilius VII, 377.58

Neils, Oakley 2003, 270.

13

Page 15: Tez

Lev.19 Res. 37’deki M.Ö. 4. yy.’a tarihlenen siyah figür tekniğinde pişmiş topraktan

yapılmış olan, topaç Boiotia’dan ele geçmiştir. Sivri, konik bir tabanın üzerinde yükselen

silindirik bir gövdeden oluşan taopaçın silindir biçimindeki gövdesi üzerinde iki su kuşu ve

iki palmet betimi yer almaktadır ve tepesine yakın bir yiv bulunmaktadır. Topacın yükseliği

9.4 cm. ve gövdesinin çapı da 6.8 cm.’dir. 59

Douris Ressamı’na atfedilen ve M.Ö. 480-470 yıllarına tarihlenen kırmızı figürlü bir

kyliks üzerinde resmedilmiş topaç da bu tipdedir. (Lev.19, res. 38) Burada Hermes’in bir

gence topaç çevirmeyi öğretmesi betimlenmiştir. Sol eliyle sol dizine dayanarak eğilen

Hermes, yukarı kaldırdığı sağ elinde sonuna üç adet beyaz ipin eklendiği kamçısı ile yerde

dönmekte olan oldukça büyük topacı daha yeni kamçılamıştır. Hermes’in topacı kız ve erkek

çocuklar için icat ettiği ileri sürüldüğü düşünülürse böyle bir betimle karşılaşılması şaşırtıcı

değildir.60

5.3. BEBEKLER

Antik Yunan’da Korai’, nymphai ve plangones kelimeleri ile adlandırılan ekli

uzuvlara sahip olan dişi bebekler, Geometrik Dönem’den, Helenistik Dönem’e kadar geniş bir

zaman yelpazesi içinde Yunan Dünyasında karşımıza çıkmaktadır. Kız bebeklerin yanı sıra

erkek bebeklerde vardı ama popülaritesi daha azdı. Bebeklerin yapımında tahta, kemik, fildişi,

mermer, bal mumu, bez ve alabaster olmak üzere çeşitli malzemeler kullanılmaktaydı.

Günümüze ulaşanlar malzemeleri dolayısıyla kalıcı olan pişmiş toprak bebek örnekleridir.

Kutsal alanlarda, mezarlarda ve atölyelerde pişmiş toprak oyuncaklar ele geçmektedir.

Arkeolojik kazılar sırasında kutsal alanlarda oyuncak bebekler bulunmuş olması Antik

Dönem’de bebeklerin, diğer çocuk oyuncakları gibi, adak olarak da kullanıldığını

göstermektedir.

Bilinen en eski Yunan bebekleri Geometrik Dönem’e tarihlenmektedir. Gövdeleri içi

boş çan şeklinde olan bu bebeklerin bacakları iple yada madeni bir telle bağlanarak bebeğin

gövdesine içten eklenmektedir.61 Kolları gövdeye yapışık olarak yapılan bebekler uzun

boyunları ve kısa kollarıyla fiziksel bir orantısızlık oluşturmaktadırlar. Çan gövdenin

59 Neils, Oakley 2003, 271.

60 Neils, Oakley 2003, 216.

61 Neils, Oakley 2003, 267.

14

Page 16: Tez

boyanmasıyla geometrik motifler ve kuş betimlerinden oluşan süslü kıyafetlerse sahip bu

bebek örnekleri Boiotia’da ele geçmiştir.62 (Lev.20, res.39)

M.Ö. 6. yy. ve 5. yüzyılın ilk yarısına tarihlenen pişmiş topraktan bebeklerin kolları

omuzlara, bacakları ise aşağı bakan üç çıkıntı şeklindeki kalça kısmına eklidir. İplerin ya da

tellerin geçirilmesi için tüm bu eklem yerlerine delikler açılmıştır. Bu bebekler genelde üzeri

boyanarak dekore edilen kısa khiton giymektedirler ve ince örgülü saçlar üzerine bir polos

takarlar. 63 Korinthos’da ele geçen M.Ö. Erken 5.yy.’a tarihlendirilen pişmiş topraktan yapılan

bebek bu özellikleri taşımaktadır. (Lev.20, res.40) Bebek üzerine yatay kırmızı bantlar

arasına yapılan çeşitli geometrik motiflerin yer aldığı kısa bir khiton giymiştir.64

M.Ö. 5. yy.’ın ortalarından itibaren üretilen bebeklerde çeşitli değişiklikler olmuştur.

Bebeklerin gövdesi artık giyimli değil çıplak olarak yapılmaya başlanmıştır. Böylece çocuklar

bebeklere çeşitli giysiler giydirebilmeye başlamışlardır. Bacaklar kalçadan değil dizlerden

eklemli olmuştur. Ayrıca saç stili artık Arkaik değil Klasik özellikler göstermektedir. Lev.21

Res. 41’de M.Ö. 4. yy.’a tarihlenen pişmiş toprak bebek saydığımız tüm bu özellikleri

taşımaktadır. Bebek iki elinde de krotala tutmaktadır; bu nedenle dansçı bebek olarak

nitelendirilmektedir.

Kimi bebeklerin başları üzerinde delikler yer almaktadır. Bebeğin başında bulunan bu

deliklerin, adak yada apotropeik amaçlı olarak asılması için yapılmış olabileceği

düşünülebileceği gibi bebeklerin ellerinde krotola tutmalarından yola çıkarak başlarındaki

deliğe bağlanan iple kukla gibi dans ettirilmeleri için yapıldığı da düşünülebilmektedir.65

Yukarıda bahsi geçenlerin yanı sıra sadece kolları eklemli olan ‘oturan

bebekler’olarak tanımlanan oyuncak bebekler vardır.66 Bu bebeklerin. Elderkin’e göre oturan

bebeklerin bacakları hareket etmediğinden kullanışlı oyuncaklar değillerdi ve muhtemelen

bugün olduğu gibi Eski Yunan’da da az sayıda üretilmekteydiler.67 Lev.21 Res. 42’de M.Ö.

4. yy’a tarihlendirilen bu tipte oturan bebek örneği görülmektedir.68

62 Elderkin 1930, 460.63

Neils, Oakley 2003, 267.

64 Neils, Oakley 2003, 268.

65 Neils, Oakley 2003, 267.66

Elderkin 1930, 468.

67 Elderkin 1930, 469.

68 Elderkin 1930, 470.

15

Page 17: Tez

5.4. ARABALAR

Çocuklar yalnız başlarına yürüyebilecek kadar büyüdüklerinde onlara itilip çekilebilen

mekanik oyuncaklar verilirdi. Mezar stellerinde, cenaze törenlerinin betimlendiği vazolarda

ve khouslar üzerindeki tasvirlerde daha çok erkek çocuklarınca oynanan oyuncakların başında

arabalar gelmektedir. Genellikle ahşaptan yapılan bu arabalar Antik Yunan’da hamaks olarak

adlandırılırdı.69 Yunan sanatında oyuncak araba tasvirlerinin büyük kısmı profilden yapılmış

olduğu için oyuncak arabaların tam ve kesin bir tarifini yapmak mümkün olamamaktadır.70

Arabalar iki ucunda iki tekerlek olan bir aks ve bu aksın üzerine yerleştirilmiş bir

platformları oluşmaktadır. Ayrıca platformun üzerine bağlanan bir koluda bulunmaktaydı. Kol

çocuğun oyuncağı iterek yada çekerek kumanda edebilmesi için yapılmıştır. Platform ise

çocuğun üzerinde oyun arkadaşını,evcil hayvanını yada khousunu taşıyabilmesi amacıyla

yapılmıştı. M.Ö. 425 yılına tarihlenen Lev.22 res. 43’te görülen kırmızı figürlü bir vazo

üzerindeki betimde görülen erkek çocuğun çekmekte olduğu araba bu tiptedir. Arabanın

platformu gözükmemektedir ancak üzerinde taşınan vazo sayesinde platformlu olduğu

anlaşılmaktadır.71

Oyuncak arabalar ahşaptan imal edildikleri için günümüze ulaşan bir örneği

bulunmamaktadır. Fakat Mikhalitsi’de bir çocuk mezarında bronz ve demirden yapılmış 24

cm. uzunluğunda bir araba modeli ele geçmiştir.72 (Lev.22, res.44)

İki tekerlekli bir aksın üzerinde eşya taşınabilecek herhangi bir düzeneğin

bulunmadığı arabalarda arabalar da vardır.73 Bunlar tek tekerliklide olabilmekteydi. M.Ö. 5.

yy.’ın ikinci yarısına tarihlenen kırmızı figürlü bir khous üzerinde duvara dayalı duran araba

bu tiptedir. (Lev.15 res.30) Arabanın ufak bir tekerleği, buna karşılık oldukça uzun bir tutma

kolu vardır. Diğer bir örnek ise, M.Ö. 420’lere tarihlenen kırmızı figürlü bir khous üzerinde

yer almaktadır. Sahnede bir kız çocuğu sağ eliyle oyuncak arabasını havaya kaldırmış büyük

bir kuşu kovalamaktadır. Burada hemen dikkatimizi çeken husus, kızın arabasını rahat bir

69 Neils, Oakley 2003, 269.70

Klein, 13.71

Neils, Oakley 2003, 269.

72 Neils, Oakley 2003, 181-182.

73 Klein, 13.

16

Page 18: Tez

şekilde havaya kaldırabilmesidir. Bu da bu basit tipteki oyuncak arabanın oldukça hafif

olduğu anlamına gelmektedir. (Lev.16 res.31) 74

5.5. ÇEMBER

Çocukların bir sopa yardımıyla ya da elleriyle iterek çevirdikleri, çevirirken

beraberinde koşarak takip ettikleri içi boş daire ya da tekerlek biçiminde oyuncağa çember

denilir.75 Çember çevirmek için kullanılan ahşaptan yada demirden yapılan bu sopalar, Eski

Yunanca’da ‘elater’ olarak adlandırılırdı.76 Eski Yunan’da çoğunlukla ahşaptan yapılan

çemberlerin yanı sıra metalden yapılan çemberler de vardı. Çemberler genç erkeklerin popüler

bir oyuncağı olarak 20. yy.’a kadar görülmeye devam etmiştir.77 Bazı çemberlerin etrafına

düzenli aralıklara çakılmış küçük çiviler bulunurdu. Bu çiviler kolayca tanınan oldukça

yüksek bir ses çıkarırdı. Bu ses, çocukların nerede olduklarının ebeveynleri tarafından

anlaşılmasına yardımcı olurdu.78

Yunan Vazo Sanatı’nda, özellikle de M.Ö. 5. yy.’ın ilk yarısında sıklıkla işlenen

temalar arasında genç erkeklerin hem dişi hem de eril tanrılar tarafından arzu nesnesi olarak

görülmesi yer almaktadır. Bu sahnelerin en popüler olanlarından biri de Zeus’un peşinde

olduğu genç Truva Prensi Ganymedes’in Tanrılara hizmetçi olarak Olympos’a kaçırılmasıdır.

Bu sahnelerde genellikle Zeus, Ganymedes’i çember çevirirken kaçırmaktadır.

Ganymedes’in çember çevirirken Zeus ile birlikte betimlendiği vazoya örnek olarak

M.Ö. 440-430 yılları arasına tarihlenen kırmızı figürlü bir lekythos verilebilir. (Lev.23 res.45)

Bu lekythos üzerindeki tasvirde sol elinde bir asa tutan Zeus, sol taraftan hızla Ganymedes’e

doğru yaklaşmaktadır., Ganymedes ise tanrının aniden belirmesi üzerine sağına dönerek

geriye bakmaktadır. Dehşete kapılan Ganymedes sol elini havaya kaldırmış bir biçimde

betimlenmiştir. Bu sahnede Ganymedes, kalça hizasına gelen daha küçük bir çember

çevirmektedir ve sağ elinde elaterini tutmaktadır.79

Horrow Ressamın’a ait M.Ö. 460’lara tarihlenen kırmızı figürlü oinokhoe üzerinde bir

erkek çocuğu sağ eliyle oyuncak çemberini ve ucu kıvrık olan elaterini tutarken aynı zamanda

74 Neils, Oakley 2003, 280.

75 Oğuz, Ersoy 2007, 36

76 Miller 2004, 168.

77 Neils, Oakley 2003, 215.

78 Miller 2004, 168.79

Neils, Oakley 2003, 215.

17

Page 19: Tez

sol omzuna dayadığı yiyecek dolu bir tepsi taşımaktadır. Bu çocuğun da başı geriye dönük

pozu nedeniyle Zeus’tan kaçan Ganymedes olduğu söylenebilirdi fakat bir tepsi taşıyor olması

böyle bir yargıya kesin olarak varmamızı engellemektedir. (Lev.23 res.46) 80

5.6. YOYO

İki adet eş ağırlıklı halkanın ortalarından bir metal veya tahta çubuk ile tutturulmaları

ve bu çubuğa ip sarılması ile oynanır hale gelen oyuncağa yoyo denir.81

Birkaç vazo resminde karşılaştığımız yoyo, Antik Yunan çocuklarının oynadığı bir

başka oyuncaktı. Antik yazında yoyo ile ilgili bilinen bir referans yoktur ve

dolayısıyla yoyonun antik adı bilinmemektedir. Antik Yunan’da yoyolar en çok

ahşaptan yapılırlardı fakat günümüze ulaşmış herhangi bir ahşap örnek söz konusu değildir.

Ancak pişmiş topraktan ve bronzdan yapılmış örnekleri bulunmaktadır.

M.Ö. 440’lara tarihlenen kırmızı figürlü bir kyliksin tondosu üzerinde bir erkek

çocuğu yoyo oynarken resmedilmiştir. (Lev.2 res.4) Yoyonun yere yakın olarak tasvir edilişi,

çocuğun ipi kendine çekmek üzere olduğunu göstermektedir. 82

5.7. OYUNCAK HAYVANLAR

Antik Yunan’da küçük çocuklar için canlı hayvanlar daha cezbedici olsa da, bu canlı

hayvanların pişmiş topraktan yapılan minyatürleri de çocukları etkilemekteydi.83 Bir bebek

emeklemeye yada yürümeye başladığında, ona itilebilen ve çekilebilen hayvan şeklinde

yapılmış tekerlikli bir oyuncak alınırdı. Şüphesiz bu minyatür hayvanların pek çoğu Mısır ve

Roma’da olduğu gibi ahşaptan yapılmıştı fakat, Antik Yunan’da bunların sadece pişmiş

topraktan yapılan örnekleri günümüze gelebilmiştir.

Antik Yunan’da bilinen en erken tarihli hayvan biçiminde oyuncak at formunda

yapılmıştır. Atina’ da ele geçen bu pişmiş toprak oyuncak Orta Geometrik Dönem II’ye

(M.Ö. 800-750) tarihlendirilmektedir. (Lev.24, res.47) Atın üzerine boyanarak yapılan

zikzaklar, yıldızlar ve birbirine paralel çizgilerden oluşan geometrik dekorasyon tarihlemeye

yardımcı olmaktadır. Ayrıca bu terklikli at, oran olarak daha büyük olması ve ayaklarına

80

Neils, Oakley 2003, 269.

81 http://tr.wikipedia.org/wiki/Yoyo82

Miller 2004, 169.

83 Klein, 10.

18

Page 20: Tez

açılan deliklerin dışında geometrik dönem seramiğindeki tutamağı at biçiminde yapılan pyxis

kapaklarıyla da benzerlik göstermektedir. Atın ön ve arka ayaklarında, tekerlekleri taşıyan

aksın geçirilmesi için birer delik açılmıştır. Bu basit mekanizma ile atın yürütülmesini

sağlanmaktaydı. Büyük olasılıkla atın ayaklarından geçirilen ahşaptan yapılmış akslara pişmiş

topraktan yapılmış tekerlekler ekliydi. Fakat, atın sürülmesini sağlayan bu mekanizma

günümüze ulaşmamıştır. Resimde görülen ahşaptan yapılmış aks ve tekerlekler oyuncağı

sergiliye bilmek adını sonradan yapılmıştır.84

Yunan Mitolojisi’ne göre bebek Hermes doğduğu gün bulduğu bir kaplumbağayı

öldürüp kabuğunu boşaltır ve koyun bağırsağından yedi tel gererek bir müzik aleti yapar.85

Hermes’in bu ahlak dışı davranışı çocukça olarak yorumlanmıştır. Çünkü henüz doğru ile

yanlışı ayırt edebilme yeteneğine sahip değildir.86 Eski Yunan’dan çocukların mitolojik

hikayelerle büyütüldükleri göz önüne alınırsa bu hikaye dolayısı ile kaplumbağanın, çocuklar

için özellikle ilgi çekici bir oyuncak olduğu söylenebilir. Antandros Melis Nekropolisinde

2004 yılı kazı sezonunda bir adet çocuk gömüsünün yapıldığı bir mezar açığa çıkarılmıştır.

133 No.lu mezar adının verildiği bu çocuk mezarında ölü hediyesi olarak bırakılan pişmiş

toprak oyuncakların arasında bir adet kaplumbağa da ele geçmiştir. (Lev.24, res.48)

Buluntuların ışığında M.Ö. 500-480 yıllarına tarihlendirilen mezarda ölü hediyesi olarak

bırakılan diğer bir pişmiş toprak hayvanda horozdur. (Lev.25, res.49) 87

Kestel’de 1980 yılı kazısında daha önceden açılmamış bir lahtin dışında taban

seviyesinde bulunan eserlerin arasında pişmiş topraktan yapılmış bir tekerlekli kuş

bulunmuştur. (Lev.25, res.50) Lahtin içinde ele geçirilen bir sikke M.S. 80-130 tarihlerini

vermektedir. Buradaki tekerlikli kuş at biçiminde yapılan tekerlikli oyuncaktan farklı olarak,

dört tekerlek delikli değil iki tekerlek deliğine sahiptir. Bu da oyuncakların, doğayı ve

nesneleri oldukları gibi yansıttığını göstermektedir.88

5.8. MİNYATÜR EŞYALAR

Eski Yunan’da çocukların ebeveynlerinin kullandığı günlük eşyaların minyatür

taklitleri ile oynadığını biliyoruz. 84

Neils, Oakley 2003, 266.

85 Erhat 2003, 14086

Neils, Oakley 2003, 14.87

Polat 2005, 95

88 Erdemgil 1981, 65.

19

Page 21: Tez

Anthesteria Festivali’nin ikinci gününde Oinokhoenin bir benzeri olan Khous’ların

minyatürleri kutlamalara katılan üç yaşındaki çocuklara oyuncak olarak armağan edilmesi de

çocukların minyatür eşyalarla oynadığını gösterir. Çoğunluğu Atina’da M.Ö. geç 5. yy.’da

üretilmiş olan khousların üzerlerinde genellikle erkek çocuklarına verilirdi ve çocukların

hayatıyla ilgili sahneler betimlenmiştir.89

Erkek çocukları genelde arabalarında khous taşırken tasvir edilirlerdi. Bir erkek

çocuğunu oyuncak arabasında minyatür bir khous taşırken betimleyen vazo resmi, bize

çocukların minyatür vazolarla oynadığını gösteren güzel bir örnektir. (Lev.22 res.43) 90

Lev.26 Resim 51’de ise Pelerini arkaya doğru uçuşan erkek çocuk sağ elinde sarı renkte

boyanmış bir khous tutarken sol elinde de arabasını sürmektedir. Bu tasvirde çocuk res.43’ten

farklı olarak khousu arabasında değil elinde taşımaktadır.

Lev.26 Resim 52’de ise M.Ö. 420’lere tarihlenen, 7.6 cm. yüksekliğindeki kırmızı

figürlü oyuncak bir khous üzerinde tombul ve çıplak bir bebeğin yerde duran oyuncak

vazosuna doğru emeklediği görülmektedir.91

Minyatür mobilyalar da çocuk oyuncakları arasındadır. Örneğin, pişmiş topraktan

yuvarlak yada dörtgen oyuncak masalar bulunmuştur. Bu minyatür masaların dörtgen

olanlarında dört, yuvarlak olanlarında ise üç ayak bulunmaktadır. Lev.27 Resim 53’de üç

ayaklı, üzeri boyalı bir oyuncak masa görülmektedir. Bu oyuncaklarda muhtemelen kız

çocuklar bebeklerini ağırlamaktaydı. Minyatür eşyalar genelde oyuncak olarak kabul edilseler

de bunların dini amaçlı adaklar olma ihtimali de her zaman mevcuttur.92

5.9. SALINCAK

Oturup sallanmaya yarayan bu oyuncak, ip ve bir tahta parçasından oluşmaktadır.93

Eski Yunan’da Aiora adlı bir ritüelde genç kızların salıncaklarda sallandığı

bilinmektedir.Aiora Atina’da Erigone adlı bir kızın ölümünü anmak için gerçekleştirilen bir

ritüeldir. 94

89

Neils, Oakley 2003, 284.

90 Neils, Oakley 2003, 280.

91 Neils, Oakley 2003, 285.

92 Klein, 16.93

http://tr.wikipedia.org/wiki/Salıncak94

Neils, Oakley 2003, 288.

20

Page 22: Tez

Yunan Mitolojisi’ne göre Dionysos Yunanistan’a ilk geldiğinde İkarios’un evine

konuk olur, karşılık olarak asma kütüğü ile şarabı armağan eder. Bir gün Dionysos İkarios’a

bir tulum şarap vererek komşularını şölene çağırmasını ve onlara şarabı tattırmasını söyler.

Sarhoş olan komşular İkarios’un kendilerini zehirlediğini sanarlar ve onu öldürürler. Kızı

Erigone de babasının ölüsünü bulunca üzüntüsünden kendini bir ağaca asarak intihar eder.

Bunun üzerine Dionysos ceza olarak genç kızların çıldırıp kendilerini Erigone gibi asmaya

başlamalarını sağlar. Atinalıların danıştığı Delphoi bilicisi bu olayı İkarios’un ve Erigone’nin

ölümü ile ilgili olduğunu gösterince Atinalılar Aiora Ritüeli’ni düzenlemeye başlarlar.95

Güney İtalya’da bulunmuş kırmızı figürlü bir Apulia lekythos’u üzerindeki tasvirde

salıncakta sallanan kızın arkasındaki kadın, salıncağı henüz itmiştir. Salıncağın önünde onu

geriye doğru itmek için elini uzatmış figür ise Tanrı Hermestir. Altarda oturmakta olan bir

erkek çocuğu ise elinde strigilise benzeyen bir alet tutmaktadır. Altarın arkasında İon

Düzeni’nde bir sütun bulunmaktadır. (Lev.27 res.54) Altarın ve sütunun varlığı, salıncakta

sallanmanın bir dini ritüelin parçası olduğuna işaret eder. Vazodaki bu tasvir, Güney İtalya’da

yaşayan Yunanların da bu festivali kutladıklarını göstermektedir.96

M.Ö. 430’lara tarihlenen kırmızı figürlü bir oinokhoe üzerinde. (Lev.28 res.55)

Başına taç takmış bir erkek çocuğu babası tarafından salıncağa oturtulmak üzeredir. 97 Bu

resimdeki salıncak tasvirinde halat vasıtasıyla asılan, üzerinde tabure ve sandalyelerde olduğu

gibi oturak kısmı bulunan bir salıncak ile karşı karşıyayız. Fakat resim 54’teki salıncakta ise

resim 55’tekinden farklı olarak oturma tahtası bulunmamaktadır. Bu salıncaklar bugünde

kullanıldığı gibi sadece basit bir halattan oluşmaktadır. 98

5.10. TAHTEREVALLİ

Tahterevalli, kız çocukları için oldukça eğlenceli bir oyun aracıdır. Eski Yunan’da

hem tahterevallinin kendisi hem de tahterevalliye binme oyunu ‘peteuron’ ya da ‘petauron’

olarak adlandırıldığı sanılmaktadır. Vazo resimlerinde çoğunlukla genç kızların tahterevalliler

ile birlikte betimlenmiştir.

İki genç kız, yerdeki küçük bir ağaç kütüğünün üzerine uzun bir kalasın

yerleştirilmesiyle inşa edilen bir tahterevallide oynamaktadır. İki genç kız da tahta üzerinde

95 Erhat 2003, 103.96

Neils, Oakley 2003, 28897

Neils, Oakley 2003, 103.

98 Klein, 21.

21

Page 23: Tez

sıçradıklarını belli edecek şekilde kolları dirseklerinden bükük ve yumrukları sıkılı

resmedilmiştir. Soldaki kızın ayakları tahterevalli tahtasına basarken, sağdaki kız az olsa da

havalanmış olarak betimlenmiştir. Kızların tahterevalliye bir meyve ağacının altında biniyor

olması şehirde değil kırsal alanda bulunduklarına işaret etmektedir. (Lev.28 res.56) 99

5.11. ASKERLER

Antik Yunan’da erkek çocukları günümüzde olduğu gibi oyuncak askerler ile oynuyordu.

Antik Yunan’da erkek çocukların içini oyuncak askerlerle doldurabildikleri oyuncak Truva

atları olduğu bilinmektedir. Oyuncakları saklamak için dahice olan bu buluş, ahşaptan

yapıldıkları için günümüze ulaşan bir örnek bulunmamaktadır.

Günümüze ulaşmış çok sayıda pişmiş topraktan yapılmış atlı asker figürini vardır. Bunların

çoğunun adak eşyası olduğu düşünülmektedir. Fakat günümüz erkek çocuklarının

oynadığı oyuncaklarla çok benzediğinden ötürü bunları oyuncak olarak

değerlendirmek mantıklıdır. Lev.29 Resim 57’deki M.Ö. geç 7. yy.’a tarihlenen,

Kıbrıs’ta bulunmuş bir süvari figürini buna güzel bir örnektir. 100

Ayrıca Antandros Melis Nekropol’ündeki 2004 yılında gerçekleştirilen kazı çalışma sırasında

açığa çıkarılan M.Ö. 500-480 yıllarına tarihlendirilen 133. No.lu mezarda, ele geçen iki adet

atlı asker figünü erkek çocukların oynadığı asker oyuncaklara güzel bir örnektir. (Lev.29 res.

58) 101

99

Neils, Oakley 2003, 274.100

Nickel 1966, 171.101

Polat 2005, 95.

22

Page 24: Tez

KAYNAKÇA ve KISALTMALAR

AKURGAL 2003 Akurgal, Ekrem, Anadolu Uygarlıkları, İzmir

AJA: American Journal of Archaeology

ALEXIOU 1991 Alexıou Stylıanus, Minos Uygarlığı, İstanbul

AND 2007 And,, Metin, Oyun ve Bügü, İstanbul

BLANCK 1999 Blanck, Horts, Eski Yunan ve Roma’da Yaşam, İstanbul

DARAMBERG, SAGLİO Daremberg Charles Victor  - Saglio Edmond ,

Dictionnaire des Antiquités Grecques et Romaines , tome

5, vol.1 (T-Z)

DAVİS 1963 Davis William Stearns, A Day In Old Rome, Newyork

DEİGHTON 2005 Deighton Hilary J., Eski Atina Yaşantısında Bir Gün,

İstanbul

ELDERKİN 1930 Elderkin Kate McK, ‘‘ Jointed Dolls in Antiquity’’ AJA,

Vol. 34, s. 455-479

ERDEMGİL 1981 Erdemgil Selahattin , ‘‘Kestel Kazısı 1980 Çalışmaları’’,

III. Kazı Sonuçları Toplantısı, s. 64-65, Ankara

23

Page 25: Tez

ERHAT 2003 Erhat, Azra, Mitoloji Sözlüğü, İstanbul

ERMAN 1894 Erman Adolf, Life in Ancient   Egyp t, London

FREEMAN 1996 Freeman Charles, Mısır Yunan Roma, Ankara

HEREDOTOS 2006 Heredotos , Tarih, Çev. Müntekim Ökmen Türkiye İş

Bankası Kültür Yayınları, İstanbul

HESİODOS 1977 Hesiodos, Hesiodos Eseri ve Kaynakları, Çev. Sabahattin

Eyuboğlu, Azra Erhat, Ankara

HOMEROS 2005 Homeros, İlyada, Çev. Azra Erhat, A. Kadir, Can

Yayınları, İstanbul

HOMEROS 2005 Homeros, Odysseıa, Çev. Azra Erhat, A. Kadir, Can

Yayınları, İstanbul

HUİZİNGA 2010 Huizinga Johan, Homo Ludens Oyunun Toplumsal İşlevi

Üzerine Bir Deneme, İstanbul

JENKIS 1993 Jenkıs Ian, Antik Devirde Çocuk Eğitimi, İstanbul

JULL 2003 Juul Jesper: "The Game, the Player, the World: Looking

for a Heart of Gameness", Utrecht University,

http://www.jesperjuul.net/text/gameplayerworld s. 2

KİNG 1977 King Constance Eıleen , The Collector’s History of

Dolls, Newyork

KLEİN 1932 Klein, Anita, Child Life in Greek Art, New York

KOÇER 1980 Koçer Hasan Ali, Eğitim Tarihi (İlk Çağ), Ankara

24

Page 26: Tez

KOWALSKİ 2003 Kowalski Jan Wladyslaw, ‘‘Eski Yunan’dan Çin’e Antik

Çağ Oyunları’’, P Dünya Sanatı Dergisi Sayı: 31 Oyun

ve Sanat, s. 6-29

MİLLER 2004 Miller Stephen G., Ancıent Grek Athletıcs, New Haven

and London

NEİLS, OAKLEY 2003 Neils, Jennifer, John F.Oakley, Coming of Age in

Ancient Greece Images of Childhood from the Classical

Past, New Haven and London

NİCKEL 1966 Helmut Nickel, ‘‘Knights of the Living-Room Table’’,

The Metropolitan Museum of Art Bulletin, Vol. 25,

s.170-184

NOBLE 1972 Noble Joseph Veach, ‘‘ An Unusual Attic Baby Feeder’’,

AJA, Vol. 76, s. 437- 438.

OĞUZ, ERSOY 2007 Oğuz M. Öcal, Ersoy Petek, Türkiye’de 2004 Yılında

Yaşayan Geleneksel Çocuk Oyunları, Ankara

ONUR 1992 Onur Bekir, Oyuncaklı Dünya, V Yayınları, 1992 ankara

ONUR 1991 Onur Bekir, ‘‘Oyuncağın Gelişim Tarihi’’, Ankara

Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi Dergisi, 

Cilt:24, Sayı: 1, s. 55-61

ONUR 1992 Onur, Bekir ‘‘TARİH BOYUNCA OYUNLAR VE

OYUNCAKLAR’’ Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri

Fakültesi Dergisi Cilt: 25 Sayı: 2, s. 365-386

ÖZCAN 2003 Özcan Ayça, Antik Çağda Pişmiş Toprak Oyuncaklar,

III. Uluslararası EskişehirPişmiş Toprak Sempozyumu

Bildiriler Kitabı, s.

25

Page 27: Tez

ÖZGÜÇ 1943 Özgüç Tahsin, Öntarihte Anadolu İdollerinin Anlamı,

Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi

Dergisi Cilt: 2, Sayı:1, s. 65-72

PARKER 1983 Parker Robert, Miasma Pollution and Purification in

Early Greek Religion, Newyork

PHİLADELPHEUS 1922 Philadelpheus Alex, ‘‘Three Statue- Bases Recently

Dıscovered at Athens’’, The Journal of Hellenic Studies,

Vol. 42, Part 1, s. 104-106

POLAT 2005 Gürcan.Polat-YaseminPolat, “Antandros2003-2004

Kazıları”, XXVII. Kazı Sonuçları Toplantısı, Cilt 2, , s.

89-104.

POYRAZ 1999 Poyraz Hatice, Okul Öncesi Dönemde Oyun ve

Oyuncak, Ankara

SHEAR 1937 Shear T. Leslie, ‘‘ Excavations in the Athenian Agora’’ ,

AJA, Vol. 41, s. 177-189

SMITH 1859 Smıth Wıllıam, Dıctıonary of Grek and Roman

Antıquıtıes, Boston

SMİTH 2002 Smith R.R.R, Hellenistik Heykel, İstanbul

SWEET 1987 Sweet Waldo E., Sport and Recreatıon ın Ancıent Greece

a Sourcebook with Translations, Newyork

ŞAHİN 2000 Şahin Mustafa, ‘‘Kyrene Sikkeleri üzerinde betimlenen

Silphion bikisi ışığında antik çağda doğum kontrolü’’,

TÜBA-AR 3, s. 137-147

26

Page 28: Tez

ŞAHİN 2002 Şahin Nurhan, Bilicilik Merkezi Klaros, İzmir Kent

Kültürü Dergisi, Sayı:5, 2002

THOMPSON 1982 Thompson Dorothy Burr, ‘‘A Dove for Dione’’,

Hesperia Supplements, Vol. 20, s.155-162 / 215-219

TÜBA – AR:  Türkiye Bilimler Akademisi Arkeoloji Dergisi. 

VERGİLİUS 1998 Vergilius, Aeneis, Çev. Türkan Uzel, , Ankara

Diger Kısaltmalar

Çev. : Çeviren.

Lev. / lev. : Levha.

M.Ö. : Milattan önce.

Res. / res. : Resim.

s. : Sayfa / sayfalar.

Vol./ vol. : volume

27

Page 29: Tez

28