t.c. atilim ünİversİtesİ sosyal bİlİmler · pdf filesoĞuk savaŞ dönemİ ve...

203
1 T.C. ATILIM ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ULUSLARARASI İLİŞKİLER ANABİLİM DALI YİRMİBİRİNCİ YÜZYILDA TÜRKİYE’NİN GÜVENLİK RİSKLERİ: BAĞIMSIZ KÜRT DEVLETİ’NİN KURULMA İHTİMALİNİN DOĞURABİLECEĞİ SORUNLAR YÜKSEK LİSANS TEZİ Şerif Emre ÇAĞLAR TEZ DANIŞMANI Yrd. Doç. Dr. Poyraz GÜRSON Ankara-2013

Upload: truongnhu

Post on 07-Feb-2018

252 views

Category:

Documents


5 download

TRANSCRIPT

Page 1: T.C. ATILIM ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER · PDF fileSOĞUK SAVAŞ DÖNEMİ VE SONRASI TÜRKİYE’YE YÖNELİK TEHDİTLER ... Türkiye coğrafyasının stratejik önemi, soğuk

1

T.C.

ATILIM ÜNİVERSİTESİ

SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

ULUSLARARASI İLİŞKİLER ANABİLİM DALI

YİRMİBİRİNCİ YÜZYILDA TÜRKİYE’NİN

GÜVENLİK RİSKLERİ:

BAĞIMSIZ KÜRT DEVLETİ’NİN KURULMA İHTİMALİNİN

DOĞURABİLECEĞİ SORUNLAR

YÜKSEK LİSANS TEZİ

Şerif Emre ÇAĞLAR

TEZ DANIŞMANI

Yrd. Doç. Dr. Poyraz GÜRSON

Ankara-2013

Page 2: T.C. ATILIM ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER · PDF fileSOĞUK SAVAŞ DÖNEMİ VE SONRASI TÜRKİYE’YE YÖNELİK TEHDİTLER ... Türkiye coğrafyasının stratejik önemi, soğuk

2

Page 3: T.C. ATILIM ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER · PDF fileSOĞUK SAVAŞ DÖNEMİ VE SONRASI TÜRKİYE’YE YÖNELİK TEHDİTLER ... Türkiye coğrafyasının stratejik önemi, soğuk

3

T.C.

ATILIM ÜNİVERSİTESİ

SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

ULUSLARARASI İLİŞKİLER ANABİLİM DALI

YİRMİBİRİNCİ YÜZYILDA TÜRKİYE’NİN

GÜVENLİK RİSKLERİ:

BAĞIMSIZ KÜRT DEVLETİ’NİN KURULMA İHTİMALİNİN

DOĞURABİLECEĞİ SORUNLAR

YÜKSEK LİSANS TEZİ

Şerif Emre ÇAĞLAR

TEZ DANIŞMANI

Yrd. Doç. Dr. Poyraz GÜRSON

Ankara-2013

Page 4: T.C. ATILIM ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER · PDF fileSOĞUK SAVAŞ DÖNEMİ VE SONRASI TÜRKİYE’YE YÖNELİK TEHDİTLER ... Türkiye coğrafyasının stratejik önemi, soğuk

4

Page 5: T.C. ATILIM ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER · PDF fileSOĞUK SAVAŞ DÖNEMİ VE SONRASI TÜRKİYE’YE YÖNELİK TEHDİTLER ... Türkiye coğrafyasının stratejik önemi, soğuk

5

ÖNSÖZ

Bu çalışmanın amacı Yirmibirinci yüzyılda Türkiye’nin güvenlik riskleri:

Bağımsız Kürt devletinin kurulma ihtimalinin doğurabileceği sorunların Türkiye

jeopolitiğine ve çevre ülkelerine olası etkilerini değerlendirmektir.

Türkiye coğrafyası bulunduğu lokasyon itibariyle tehdit algısını sürekli olarak

üzerinde tutmaktadır. Bu tehdit algılarından bir tanesi de Kuzey Irak ve/veya Türkiye

merkezli ayrılıkçı Kürt unsurlarca kurulmak istenen Bağımsız Kürt devleti düşüncesi

olmuştur. Bu düşünce 1980’li yıllarda evrilmeye başlamıştır. Çalışmamızda ki

öncelik; güvenliğin kavramsal statüsü ile bağımsız Kürt devleti düşüncesinin Türkiye

jeopolitiğine olası etkilerinin araştırılması olmuştur.

Tez yazım sürecinde Kürt menşeili hareketlerin devletleşme çabalarına erişim

konusunda kaynak azlığı nedeniyle birtakım zorluklar yaşadığımı belirtmek

istiyorum. Bu zorlukların bertarafı için detaylı bir arşiv araştırması yaptım. Tezimin

yazım aşamasındaki en yorucu fakat bir o kadar da merak uyandıran kısmı kanımca

bu başlık olmuştur.

Çalışmalarımda bana her konuda destek olan çok değerli hocam Yrd. Doç.

Dr. Poyraz GÜRSON’a yoğun çalışma temposunda bana karşı göstermiş oldukları

anlayıştan dolayı öncelikli olarak tezimi ithaf ettiğim Eşim Esra ÇAĞLAR’a

ayrıca eğitim hayatım boyunca benden maddi ve manevi desteğini asla esirgemeyen

Babam Abdurahim, Annem Mualla ve Kardeşim Erdem ÇAĞLAR’a

teşekkürlerimi bir borç bilirim.

Page 6: T.C. ATILIM ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER · PDF fileSOĞUK SAVAŞ DÖNEMİ VE SONRASI TÜRKİYE’YE YÖNELİK TEHDİTLER ... Türkiye coğrafyasının stratejik önemi, soğuk

6

İÇİNDEKİLER

GİRİŞ .......................................................................................................................... 1

BİRİNCİ BÖLÜM ...................................................................................................... 4

BİREY VE DEVLET BAĞLAMINDA GÜVENLİK ............................................. 4

1.GÜVENLİK KAVRAMI .......................................................................................... 4

2. GÜVENLİK KAVRAMIYLA YAKINDAN İLGİLİ DİĞER TERİMLER ........... 5

2.1 Güç ..................................................................................................................... 5

2.2 Tehdit ................................................................................................................. 5

2.3 Çatışma ............................................................................................................... 5

2.4 Jeopolitik ............................................................................................................ 5

2.5 Jeostrateji............................................................................................................ 6

2.6 Risk .................................................................................................................... 6

2.7 Savunma ............................................................................................................. 7

2.8 Strateji ................................................................................................................ 7

3. DEVLETLERİN GÜVENLİĞİ İLE İLGİLİ ÇALIŞMALARIN TARİHİ .............. 7

İKİNCİ BÖLÜM ...................................................................................................... 11

SOĞUK SAVAŞ VE SONRASI TÜRKİYE’NİN GÜVENLİĞİ ......................... 11

1.TÜRKİYE’NİN GÜVENLİĞİ BAĞLAMINDA COĞRAFİ KONUMU VE

BÖLGESEL ROLÜ ................................................................................................... 11

1.1 TÜRKİYE COĞRAFYASININ STRATEJİK ÖNEMİ .................................. 11

2. SOĞUK SAVAŞ DÖNEMİ VE SONRASI TÜRKİYE’YE YÖNELİK

TEHDİTLER .............................................................................................................. 13

2.1 SOĞUK SAVAŞ DÖNEMİNDE TÜRKİYE’YE YÖNELİK TEHDİTLER .. 13

2.1.1 Yunanistan .................................................................................................... 15

2.1.2 Bulgaristan .................................................................................................... 17

Page 7: T.C. ATILIM ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER · PDF fileSOĞUK SAVAŞ DÖNEMİ VE SONRASI TÜRKİYE’YE YÖNELİK TEHDİTLER ... Türkiye coğrafyasının stratejik önemi, soğuk

7

2.1.3 Suriye ............................................................................................................ 17

2.1.4 İsrail .............................................................................................................. 20

2.1.5 SSCB ............................................................................................................. 22

2.1.6 ABD .............................................................................................................. 23

2.1.7 İran ................................................................................................................ 26

3. SOĞUK SAVAŞ SONRASI DÖNEMDE TÜRKİYE’NİN GÜVENLİĞİ ........... 29

3.1 SOĞUK SAVAŞ SONRASI DÖNEMDE GÜVENLİK ALGISI ................... 29

3.2 SOĞUK SAVAŞ SONRASI TÜRKİYE’NİN ÜLKELER, BÖLGELER VE

ÖRGÜTLER BAĞLAMINDA İLİŞKİLER VE GÜVENLİK ENDİŞELERİ ...... 32

3.2.1 İran İle İlişkiler .......................................................................................... 32

3.2.2 Suriye ile İlişkiler ...................................................................................... 38

3.2.3 İsrail ile İlişkiler ........................................................................................ 41

3.2.4 Irak ile İlişkiler .......................................................................................... 44

3.2.5 Balkanlar ve Türkiye ................................................................................. 49

3.2.6 Rusya Federasyonu İle İlişkiler ................................................................. 62

3.2.7 ABD İle İlişkiler ........................................................................................ 66

3.2.8 Avrupa Birliği İle İlişkiler ......................................................................... 71

3.2.9 Türk Cumhuriyetleri ve Kafkasya İle İlişkiler .......................................... 74

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM .................................................................................................. 83

ORTADOĞU’DA KÜRTLERİN DEVLETLEŞME ÇABALARI ...................... 83

1. TARİHTEKİ KÜRT MENŞELİ HAREKETLER VE DEVLETLEŞME

ÇABALARI ............................................................................................................... 83

2. LULU ..................................................................................................................... 83

3. GUTİLER (CUTİ-CUDİ) ...................................................................................... 83

4. KASAY-KUSİ-KUŞU-KASİTLER (KASSİTES) ................................................ 84

5. MİTANNİ KRALLIĞI........................................................................................... 84

6. KHALDİ – URARTU ............................................................................................ 84

Page 8: T.C. ATILIM ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER · PDF fileSOĞUK SAVAŞ DÖNEMİ VE SONRASI TÜRKİYE’YE YÖNELİK TEHDİTLER ... Türkiye coğrafyasının stratejik önemi, soğuk

8

7. SUBARİ ................................................................................................................. 85

8. HAMDANİLER ..................................................................................................... 85

9. ZİYARLAR (ALAMUT ZİYAR-İ) ....................................................................... 85

10. BÜVEYHOĞULLARI ......................................................................................... 86

11. HASANVEYHLER ............................................................................................. 86

12. MERVANİLER ................................................................................................... 87

13. ANNAZİLER ....................................................................................................... 87

14. GORLAR ............................................................................................................. 87

15. FEDLEVİLER (ATABEY) .................................................................................. 88

16. EYYUBİLER ....................................................................................................... 92

17. ŞEDDADİLER ..................................................................................................... 92

19. BOTANİLER ....................................................................................................... 94

20. MEHABAD KÜRT CUMHURİYETİ ................................................................. 95

21. KÖRFEZ KRİZİ ORTADOĞU VE KÜRTLER ............................................... 100

21.1. Kuzey Irak’ta Kürt Devletinin Oluşturma Çabaları .................................... 105

22. YİRMİBİRİNCİ YÜZYILDA BAĞIMSIZ KÜRT DEVLETİNİN KURULMA

ÇABALARI VE BÖLGESEL GÜVENLİK ............................................................ 107

22.1 Irak Müdahalesi Sonrasında Kurulmak İstenen Kürt Devleti Ekseninde Bölge

Ülkelerine Bakış ................................................................................................... 107

22.1.1 İsrail ...................................................................................................... 108

22.1.2 İran ........................................................................................................ 109

22.1.3 Suriye .................................................................................................... 110

22.1.4 Suudi Arabistan ..................................................................................... 112

22.1.5 Ürdün .................................................................................................... 113

22.1.6 Lübnan .................................................................................................. 113

22.1.7 Türkiye ................................................................................................. 114

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM .......................................................................................... 121

Page 9: T.C. ATILIM ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER · PDF fileSOĞUK SAVAŞ DÖNEMİ VE SONRASI TÜRKİYE’YE YÖNELİK TEHDİTLER ... Türkiye coğrafyasının stratejik önemi, soğuk

9

YİRMİBİRİNCİ YÜZYILDAKİ GELİŞMELER NETİCESİNDE KUZEY

IRAK’TA BAĞIMSIZ KÜRT DEVLETİ’NİN KURULMA İHTİMALİNİN

DOĞURABİLECEĞİ SORUNLARA GENEL BAKIŞ ..................................... 121

1. KUZEY IRAK’IN KÜRT NÜFUZUNA GIREREK BAĞIMSIZ KÜRT

DEVLETİ’NİN KURULARAK TÜRKIYE’YI TEHDIT EDEBILIR BIR HAL

ALMASI .................................................................................................................. 122

1.1 KERKÜK VE TÜRKMENLER .................................................................... 122

1.2 KUZEY IRAK BÖLGESİNDE KÜRT HAREKETİ VE ETKİN BİR HAL

ALMASI VE ETKİLERİ ..................................................................................... 124

1.3 IRAK’IN HUKUKEN (DE JURE) BÖLÜNEREK BAĞIMSIZ KÜRT

DEVLETİ’NİN KURULMA İHTİMALİ ............................................................ 129

1.4 IRAK’IN KÜRT FEDERASYONU HALİNE GETİRİLEREK ZAMANLA

BAĞIMSIZ KÜRT DEVLETİ’NE DÖNÜŞTÜRÜLMEK İSTENMESİ ........... 135

1.5 GÜNCEL GELİŞME 1: ARAP BAHARI SÜRECİ VE SONRASINDA

SURİYE’NİN KUZEY BÖLGESİ’NİN STATÜSÜ ........................................... 141

1.6 GÜNCEL GELİŞME 2: İMRALI HEYETLERİ VE ABDULLAH ÖCALAN

.............................................................................................................................. 143

BEŞİNCİ BÖLÜM ................................................................................................. 150

SONUÇ VE DEĞERLENDİRME ........................................................................ 150

KAYNAKÇA .......................................................................................................... 163

ÖZET ....................................................................................................................... 188

ABSTRACT ............................................................................................................ 189

Page 10: T.C. ATILIM ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER · PDF fileSOĞUK SAVAŞ DÖNEMİ VE SONRASI TÜRKİYE’YE YÖNELİK TEHDİTLER ... Türkiye coğrafyasının stratejik önemi, soğuk

10

KISALTMALAR

AB: Avrupa Birliği

ABGS: Avrupa Birliği Genel Sekreterliği

ABD: Amerika Birleşik Devletleri

AEI: Amerikan Girişim Enstitüsü-American Enterprise Institute

AET: Avrupa Ekonomik Topuluğu

AFASAM: Afro-Avrasya Stratejik Araştırmalar Merkezi

AGİK: Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Konferansı

AGSP: Avrupa Güvenlik ve Savunma Politikası

a.g.e.: Adı Geçen Eser

a.g.r.: Adı Geçen Rapor

a.g.t.: Adı Geçen Tez

a.g.teb.: Adı Geçen Tebliğ

a.g.m.: Adı Geçen Makale

a.g. int. sitesi: Adı Geçen İnternet Sitesi

AKP: Adalet ve Kalkınma Partisi

ALBA: Çokuluslu Barışı Koruma Gücü

AP: Avrupa Parlamentosu

APEC: Asya Pasifik Ekonomik İşbirliği

ASALA: Armenian Secret Army for the Liberation of Armenia - Ermenistan'ın

Kurtuluşu için Ermeni Gizli Ordusu

ASAM: Avrasya Stratejik Araştırmalar Merkezi

ATASE: Askeri Tarih ve Stratejik Etüt Başkanlığı

BDP: Barış ve Demokrasi Partisi

Page 11: T.C. ATILIM ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER · PDF fileSOĞUK SAVAŞ DÖNEMİ VE SONRASI TÜRKİYE’YE YÖNELİK TEHDİTLER ... Türkiye coğrafyasının stratejik önemi, soğuk

11

BDT: Bağımsız Devletler Topluluğu

BH: Bosna Hersek

BİLGESAM: Bilge Adamlar Stratejik Araştırmalar Merkezi

BİO: Barış İçin Ortaklık

BLACKSEAFOR: Karadeniz Deniz İşbirliği Görev Grubu

BM: Birleşmiş Milletler

BOP: Büyük Ortadoğu Projesi

BSP: Bulgaristan Sosyalist Partisi

BTC: Bakü Tiflis Ceyhan

BUSAM: Bahçeşehir Üniversitesi Stratejik Araştırmalar Merkezi

C.: Cilt

CENTO: Merkezi Antlaşma Teşkilatı - Central Treaty Organization

COMECON: Ekonomik Yardımlaşma Konseyi

Çev.: Çeviren

Der.: Derleyen

DGB: Demokratik Güçler Birliği

DPT: Devlet Planlama Teşkilatı

DTK: Demokratik Toplum Kongresi

D-8: Gelişmekte olan Sekiz Ülke (Developing 8)

ERAREN: Ermeni Araştırmaları Enstitüsü

Ed.: Editör

ETA: Bask Bölgesi Ayrılıkçı Terör Örgütü

GAP: Güneydoğu Anadolu Projesi

GKRY: Güney Kıbrıs Rum Yönetimi

IFOR: Uygulama Gücü

İKV: İktisadi Kalkınma Vakfı

İKÖ: İslam Kalkınma Örgütü

IKYB: Irak Kürdistan Yurtseverler Birliği

IMF: Uluslararası Para Fonu (Internationl Monetary Fund)

IPTF: Uluslararası Polis Görev Gücü (International Police Task Force)

IRA: İrlanda Cumhuriyet Ordusu

KDP: Kürdistan Demokrat Partisi

KEİB: Karadeniz Ekonomik İşbirliği

Page 12: T.C. ATILIM ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER · PDF fileSOĞUK SAVAŞ DÖNEMİ VE SONRASI TÜRKİYE’YE YÖNELİK TEHDİTLER ... Türkiye coğrafyasının stratejik önemi, soğuk

12

KKTC: Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti

KSKT: Kürdistan-Sovyet Kültürel İlişkiler Topluluğu

KUK: Kürt Ulusal Konseyi

MC: Milletler Cemiyeti

MHP: Milliyetçi Hareket Partisi

NATO: Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü (North Atlantic Treaty Organization)

NGO: Hükümet Dışı Örgütler (Non- governmental Organization)

ORSAM: Ortadoğu Stratejik Araştırmalar Merkezi

PASOK: Panhellenik Sosyalist Hareket

PJAK: Partiya Jiyana Azad a Kurdistanê – Kürdistan Özgür Yaşam Partisi

PKK: Partiya Karkerên Kurdistan – Kürdistan İşçi Partisi

SAS: Su Altı Savunma

SAT: Su altı Taarruz

SEEBRIG: Güneydoğu Avrupa Çok Uluslu Barış Gücü Tugayı

SEİA: Savunma ve Ekonomik İşbirliği Anlaşması

SSCB: Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği

ŞİÖ: Şanghay İşbirliği Örgütü

TASAM: Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi

TEPAV: Türkiye Ekonomi ve Politik Araştırmalar Vakfı

TESAV: Türkiye Ekonomik Siyasal Araştırmalar Vakfı

TBMM: Türkiye Büyük Millet Meclisi

TİSK: Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu

TOBB: Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği

TPAO: Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı

TSK: Türk Silahlı Kuvvetleri

TUSİAD: Türkiye Sanayici ve İşadamları Derneği

TÜRKSAM: Türkiye Stratejik Araştırmalar Enstitüsü

UAEA: Uluslararası Atom Enerji Ajansı

UNMIBH: Birleşmiş Milletler Bosna Hersek Misyonu (United Nations Mission In

Bosnia and Hercegovina)

UNPROFOR: BM Koruma Gücü

USAK: Uluslararası Stratejik Araştırmalar Enstitüsü

Vb.: Ve benzeri

Page 13: T.C. ATILIM ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER · PDF fileSOĞUK SAVAŞ DÖNEMİ VE SONRASI TÜRKİYE’YE YÖNELİK TEHDİTLER ... Türkiye coğrafyasının stratejik önemi, soğuk

13

VP: Varşova Paktı

Vs.: Vesaire

YFC: Yugoslavya Federal Cumhuriyeti

Page 14: T.C. ATILIM ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER · PDF fileSOĞUK SAVAŞ DÖNEMİ VE SONRASI TÜRKİYE’YE YÖNELİK TEHDİTLER ... Türkiye coğrafyasının stratejik önemi, soğuk

14

Page 15: T.C. ATILIM ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER · PDF fileSOĞUK SAVAŞ DÖNEMİ VE SONRASI TÜRKİYE’YE YÖNELİK TEHDİTLER ... Türkiye coğrafyasının stratejik önemi, soğuk

15

GİRİŞ

Amerika Birleşik Devletleri (ABD)’nin Ortadoğu bölgesinde Büyük Ortadoğu

Projesi (BOP) temeli Türkiye’nin de topraklarını kapsayacak şekilde bir Kürt

devletinin kurulmasına destek verdiği yönündeki iddialar 1991 yılında gerçekleşen

Körfez Savaşı sonrasında ortaya atılmıştır. Bunu temellendiren düşüncenin ise

İsrail’in güvenliğinin sağlanması için bölünmüş bir Irak bölgede kurgulanmaktaydı.

Irak bölgesinde Kürt oluşumunu hızlandıran süreç bölgede bulunan Çekiç Güç ile

gerçekleşmiştir. Bölgede Çekiç Güç ile birlikte kendini güvende hisseden Kürt

azınlığın etkinliği ABD’nin Irak’ı işgali ile birlikte belirgin bir hal almıştır. Irak’ta

ABD tarafınca kurgulanan etnik temelli oluşumda Kürt gruplarca ABD’ye verilen

desteğin karşılığı alınmak istenmiştir. Burada Türkiye tarafınca 1 Mart tezkeresinin

TBMM’den çıkartılmamasının karşılığı Kürt unsurların desteklenmesi olmuştur.

Bölgede bulunan Kürtlerin asıl amacı özerklik ya da federasyon değil, “ayrılma”

olduğu ortaya çıkmaktadır.1 Irak’lı Kürtler, 1991’den beri elde ettikleri bağımsız

Kürt devleti yönündeki kazanımlarını artırmak ve uygun buldukları bir ortamda

bağımsızlıklarını ilan etmek için, Kerkük’ü de içine alan bölgede geniş yetkilerle

donatılmış federal bir yönetim istemektedirler.2

Bu bağlamda tartışma, Irak’ın geleceğinin ve Kuzey Irak’ın durumunun ne

olacağı sorununa odaklanmış, “federasyon” ya da “özerklik” konusu, ABD’nin de

gündemini oluşturmaya başlamıştır.3

Irak’ta var olan Kürt kimliğinin temellerini ve bağımsızlık ruhunu kendi

aşiretlerinden aldığı gözlenmekte fakat bunu gerçekleştirebilecek güce sahip

olmadığıysa aşikârdır. Kürt gruplar ayrılıkçı hareketin bağımsızlıkla sonuçlanması

için kendisine destek verecek unsurları dış güçlerde aramaktadır. Bölgede Kürt

etkinliği kurmak ve bu etkinliğin devamlılığını sağlamak içinse ABD’nin yardımına

ihtiyaç duyulmuştur.

Bölgede kurulması planlanan Bağımsız Kürt devleti ilk etapta bölgedeki

huzursuz yapıyı daha da arttıracaktır. Irak’ın bölünmesiyle birlikte etnik ve

1 Erol Kurubaş, “ Irak’ta Kürt Ayrılıkçılığı ve Başarı Şansı”, Avrasya Dosyası: Jeopolitik Özel,

Ankara, ASAM Yayınları, 2002, s. 137. 2 Serhat Erkmen, “Irak Nereye”, Stratejik Analiz, No:69, Ocak 2006, s. 24.

3 Ümit Özdağ, “Yeniden Yapılanan Ortadoğu”, Stratejik Analiz, No:31, Kasım 2002, s. 24-25.

Page 16: T.C. ATILIM ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER · PDF fileSOĞUK SAVAŞ DÖNEMİ VE SONRASI TÜRKİYE’YE YÖNELİK TEHDİTLER ... Türkiye coğrafyasının stratejik önemi, soğuk

16

mezhepsel ayrılıkların etkisi Şii nüfus üzerinde de görülecektir. Şii nüfusun İran ile

yakınlaşabilme ihtimali istikrarsızlığı hem içsellikten çıkartacak hem de boyutunu

arttıracaktır. Tek boyutlu bir Kürt yapılanması değil iki boyutlu olan bir Şii

yapılanması hatta yeterli destek unsurunun sağlanabilmesi ihtimali karşısında üçüncü

boyut olarak Türkmenlerce oluşturulabilecek bir yapılanma.

Bunun yanı sıra bu tarz ayrılıkçı hareketleri destekleyen ABD bölgede antipati

toplamaya devam edecek ve ABD’ye karşı nefret duygularının artmasına neden

olacak, Arap dünyasında anti Amerikancı düşünce yükselerek laik ve Amerikan

yanlısı Arap elitleri dahi, El Kaide, Hizbullah ve Hamas türü örgütlere destek

verebilecektir. Aynı şekilde yükselen anti Amerikancı düşünceden İsrail de nasibini

alacak, Arap-İsrail barışı tamamen çıkmaza girebilecektir.4

Bölgede kurulabilecek bağımsız bir Kürt devleti veya federal bir Irak içindeki

özerk bir Kürt yönetimi söylemi, Türkiye’yi ve Türk yöneticilerini hiçbir zaman

memnun etmemiş, Kürtlerin fırsat yakalamaları halinde bağımsızlık arayışına

gireceklerine ilişkin endişe Türk liderlerde sürekli var olmuştur. Irak konusunda ise

Türkiye’nin talebi PKK teröründen arındırılmış, güven ortamının hâkim olduğu, sıfır

soruna yakın perspektifte ikili ilişkilerin geliştirildiği istikrarlı bir Irak olmuştur.

Irak’ta yaşayan Kürtlerce oluşturulabilecek bağımsız bir Kürdistan düşüncesi

Türkiye’de yaşamını sürdüren Kürtler tarafından örnek alınarak -ayrılma ve birleşme

temelli- emsal teşkil edebilir bir duruma geçiş yapacaktır. Türkiye tarafınca bu tarz

ayrılıkçı hareketlere izin verilmeyerek bunun kontrol altında tutulması ve terörizmin

topraklarında bertarafı yönündeki faaliyetleri Batılı gruplar ve PKK taraftarı diğer

ülke ve unsurlarca özgürleşme karşıtı hareket olarak görülse de Türkiye bu konudaki

haklılığını ulusal ve uluslararası kamuoyuna istikrarlı şekilde anlatma yoluna

gitmektedir. Bütün bu hususlar dikkate alındığında Ankara, Irak’ın parçalanma süreci

sonucu bölgede istikrarsızlık ve huzursuzluğun baş göstereceğini dikkate alarak,

Kuzey Irak’ta oluşabilecek özerk bir Kürt oluşumuna şiddetle karşı çıkmaktadır.5

Türk yöneticileri, bölgede yerleşmiş bir demokrasinin kurulmasını istemekle birlikte,

4 (Erişim) Ümit Özdağ, “Kürt Devleti Kurulur mu”,

http://www.harpak.tsk/kha/int./www/hts/makaleler.html, (06.11.2012) 5(Erişim) Henry Barkey, “ Türkiye’nin Kürt Sorununun Dönüşü”, Los Angeles Times, 30.07.2006.

http://www.genkur.tsk/bhihabergöster.asp (08.11.2012)

Page 17: T.C. ATILIM ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER · PDF fileSOĞUK SAVAŞ DÖNEMİ VE SONRASI TÜRKİYE’YE YÖNELİK TEHDİTLER ... Türkiye coğrafyasının stratejik önemi, soğuk

17

artmakta olan Amerikan destekli Kürt etkinliğinden sürekli rahatsızlık duymakta, bu

endişe ve hassasiyetlerin ABD tarafından dikkate alınmadığını düşünmektedir.6

Çalışmada, öncelikle olarak güvenlik kavramının tanımından başlanmış olmakla

birlikte; birey – devlet ekseninde güvenlik, güvenlik kavramıyla yakından ilgili

terimler, güvenlik ve güvenlik çalışmalarının tarihsel gelişimi, Türkiye’nin coğrafi

konumu ve bölgesel rolü, Türkiye coğrafyasının stratejik önemi, soğuk savaş dönemi

ve sonrası Türkiye’ye yönelik tehditler, soğuk savaş sonrası dönemde güvenlik

algısı, Yirmibirinci yüzyıla kadar Türk dış politikası, soğuk savaş sonrası

Türkiye’nin ülkeler, bölgeler ve örgütler bağlamında ilişkiler ve güvenlik endişeleri,

Ortadoğu’da Kürtlerin devletleşme çabaları, Kürt menşeili hareketler ve devletleşme

çabaları, Yirmibirinci yüzyılda bağımsız Kürt devletinin kurulma çabaları ve

bölgesel güvenlik, Yirmibirinci yüzyılda ki gelişmeler neticesinde Kuzey Irak’ta

bağımsız Kürt devletinin kurulma ihtimalinin doğurabileceği sorunlara genel bakış

Irak müdahalesinin akabinde bölgesel güvenlik ve bağımsız Kürt devletinin kurulma

ihtimali ile doğabilecek sorunlara iki örnek, sonuç ve değerlendirme kısmı ile

çalışmamız son bulmaktadır.

Tezimde kaynak olarak basılı eserlerden ki bunun büyük çoğunluğu kitaplar

oluşturmakla birlikte, güncel makalelerden, gazete haberlerinden, dergi ve elektronik

kaynaklardan, özellikle alanında uzman kişilerin görüşlerinden faydalanılmıştır.

6 (Erişim) Frank Carlucci ve F.Stephen Larrabe, “ Revitalizing U.S.-Turkey Relation”,

http://www.washingtontimes.com/commentary/20050607-095000-7007 page2.htm (08.11.2012)

Page 18: T.C. ATILIM ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER · PDF fileSOĞUK SAVAŞ DÖNEMİ VE SONRASI TÜRKİYE’YE YÖNELİK TEHDİTLER ... Türkiye coğrafyasının stratejik önemi, soğuk

18

BİRİNCİ BÖLÜM

BİREY VE DEVLET BAĞLAMINDA GÜVENLİK

1.GÜVENLİK KAVRAMI

En basit manada güvenlik; toplum yaşamında kanunî düzenin aksamadan

yürütülmesi, kişilerin korkusuzca yaşayabilmesi demektir.7

Güvenlik aslında sürekliliğinin sağlanması için öncelikli olarak bir yapının

korunur şekilde kurulması/kurgulanması, bu durum sağlandıktan sonra ise sistematik

şekilde kollanır yapıya dönüştürülmesidir.

Uluslararası ilişkiler disiplininde ise, güvenliğe ihtiyaç duyan uluslararası

ilişkiler aktörlerinin kendi egemenlik alanları içerisinde kimi zamansa dışında, diğer

aktörlerden gelebilecek tehdit ve tehdidin ileri türevlerine (tedhiş, terörizm vb…)

karşı süreklilik ekseninde koruma temelli kavram olarak ortaya çıkmaktadır.

Güvenlik kelimesinin tanımlarında dikkati çeken iki önemli alt kavram

vardır. İlki güvenliğin tesis edilmesi, ikincisi ise devamlılığın sağlanmasıdır.

Güvenlikle ilgili bu iki kavram tanımlamaların tamamında yer almaktadır. Güvenlik

unsurunun ilk başlığı olan güvenliğin tesisi, asıl unsur olarak aktörün kendine ait

egemenlik alanında güven içerisinde egemenliğinin tesisi anlamına gelmektedir.

Güvenliğin kollanması ise, devletlerin kendi egemenlik alanı içerisinde tesis edilen

güvenliğin sürdürülebilirlik kavramı gereğince güç unsuru temeli oluşturacak şekilde

korunmasıdır.8

7 (Erişim) “Güvenlik”, www.tdk.gov.tr., (02.03.2012)

8 Beril Dedeoğlu, “Uluslararası Güvenlik ve Strateji”, İstanbul, Derin Yayınları, 2003, s. 10.

Page 19: T.C. ATILIM ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER · PDF fileSOĞUK SAVAŞ DÖNEMİ VE SONRASI TÜRKİYE’YE YÖNELİK TEHDİTLER ... Türkiye coğrafyasının stratejik önemi, soğuk

19

2. GÜVENLİK KAVRAMIYLA YAKINDAN İLGİLİ DİĞER TERİMLER

Güvenlik kavramının birden fazla tanımı olmakla birlikte, bu tanımların

yakından ilgili olduğu aşağıda anlamları özetlenen terimler güç, tehdit, çatışma,

jeopolitik, jeostrateji, risk, savunma ve strateji olarak sıralanabilir.

2.1 Güç

Askeri ve ekonomik açıdan güç; erişim, kabiliyet, devletlerarası sisteme

etkinin büyüklüğü9; kendi egemenlik alanı içinde ve dışında caydırabilecek

donanıma sahip olabilme kabiliyetidir.10

2.2 Tehdit

Bir devlet toplum ya da bireyin yaşamına veya sahip olduğu değerlere yönelik

olumsuz sonuçlar doğurma potansiyeli olan olaylar ya da olası gelişmelerdir.11

2.3 Çatışma

Taraflar arasında ortak menfaatler üzerinde var olan iktidar mücadelesidir.12

Tarafların ortak bir nokta üzerinde uzlaşıya varamaması “çatışmaya” neden olan

sürecin önceleyicisidir. Çatışmanın temelini oluşturan nokta ise var olan düzeni

kendi düzeni ile ikame etme anlayışıdır.13

2.4 Jeopolitik

Bir devlette, bir bölgede uygulanan politikayla o yerin coğrafyası arasındaki

ilişkidir.14

Bu bağlamda etkin olan gücün etkilenen olan tarafı kontrol altına almak

istediği coğrafya olarak tanımlanabilir. Jeopolitik ilk olarak İsveçli siyaset bilimci

Rudolf Kjellen tarafından 1916 yılında yayınlanan “Staten som lifsform” (Bir

9 G.Evans ve J. Newnham, “Dictionary of International Relations”, London, Penguin Books, s.

522. 10

Alan C. ve Joseph Lepgold, “World Politics into the Twenty First Century”, USA, Pearson,

2003, s. 225. 11

Elke Krahmann, “From State to Non State Actors: The Emerge of Security Governance, New

Threats and New Actors in International Security”, Elke Krahmann (Ed.), Palgrave Macmillan,

2005, s. 4. 12

Sonia Lucarelli, “Conflict Prevention in Post-Cold War Europe: Lack of Instruments or Lack

of Will ?”, “International Security Challenges in a Changing World”, Kurt R. Spillman ve

Joachim Krause (Ed.), Bern, Peter Lang, 1999, s. 247. 13

Tayyar Arı, “Uluslararası İlişkiler ve Dış Politika”, İstanbul, Alfa Yayınları, 2004, s.360. 14

(Erişim) “Çatışma”, www.tdk.gov.tr, (04.03.2012)

Page 20: T.C. ATILIM ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER · PDF fileSOĞUK SAVAŞ DÖNEMİ VE SONRASI TÜRKİYE’YE YÖNELİK TEHDİTLER ... Türkiye coğrafyasının stratejik önemi, soğuk

20

Organizma Olarak Devlet)15

adlı eserde kullanılmıştır. Bu kavram 1927 yılında

Alman General Karl Haushofer tarafından yaygınlaştırılmıştır. “Zeitschriff für

Geopolitik” adlı dergisinde jeopolitik kavramını bugünkü manasına yaklaştırmıştır.

Jeopolitik zaman içerisinde hakimiyet teorileri ile önem kazanmaya başlamıştır.

2.5 Jeostrateji

Coğrafi faktörlerin ülkelerin askeri düzenlemelerine etkileri olarak

adlandırılır. Bu bağlamda bu iki kavramın etkileşiminden stratejik sonuçların

çıkartılması esasını oluşturmakla birlikte, yer stratejisidir. 16

2.6 Risk

Risk; “insanların sahip oldukları değerlerin, insan faaliyetleri veya

olayların sonuçları nedeniyle zarar görmesi olasılığı” şeklinde tanımlanabilir.17

Riski

diğer bir ifadeyle belirli bir zaman aralığında belirli bir hedefe ulaşamama ve

dolayısıyla zarara uğramama olasılığı olarak tanımlanan riskin, en belirgin

özellikleri; tam ve net olarak bilinememesi, zamanla değişkenlik göstermesi,

olumsuz sonuçlar doğurma olasılığına sahip olması ve yönetilebilir olması şeklinde

sıralanabilir.18

Dolayısıyla kişilerin, kurumların, sistemlerin ve devletlerin varoluş

nedenlerini ve stratejilerini başarıyla yönetmelerini etkileyecek herhangi bir olayı

risk olarak tanımlamak mümkün olacaktır. Bu açıdan bir organizasyon için çeşitli

risklerin mevcut olabileceği ve bunların küresel, çevresel, sosyal, kültürel, finansal,

uzun ve kısa vadeli, paydaşlardan kaynaklı ya da teknik riskler olarak

sınıflandırabileceği ileri sürülmüştür.19

15

(Erişim) Rudolf Kjellen, “The Sweedish Father of Geopolitics”

http://varldsinbordeskriget.wordpress.com/2011/02/09/rudolf-kjellen-the-swedish-father-of-

geopolitics/, (03.03.2012) 16

Ramazan Özey, “Jeopolitik ve Jeostratejik Açıdan Türkiye”, İstanbul, Marifet Yayınları, 1998, s.

11-12. 17

Klinke A., Renn O., “A New Approach to Risk Evaulation and Management: Risk Based, and

Discourse-Based Strategies”, Risk Analysis, s.1071. 18

Şenol Babuşçu, “Basel II Düzenlemeleri Çerçevesinde Bankalarda Risk Yönetimi”, İstanbul,

Akademi Consulting&Training. 19

Aras G., Crowther D., “The Durable Corporation: Strategies Sustainable Development”,

Aldershot: Gower Publishing, s. 45.

Page 21: T.C. ATILIM ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER · PDF fileSOĞUK SAVAŞ DÖNEMİ VE SONRASI TÜRKİYE’YE YÖNELİK TEHDİTLER ... Türkiye coğrafyasının stratejik önemi, soğuk

21

2.7 Savunma

Savunma sözlük anlamı olarak, saldırıya karşı koyma, müdafaa anlamına

gelmektedir.20

Savunma en genel anlamda; olası bir saldırı ya da tehdidi engelleme

ya da ortaya çıkabilecek olası zararları en aza indirme adına alınan önlemler bütünü

olarak tanımlanabilir. Güvenlik ve savunma kavramları birbiriyle yakından ilgili

olmakla birlikte güvenlik genelde savunma ile elde edilir. Savunmanın temeli askeri

güç olarak ele alınır ve güç üzerine kurulur. Güvenlik ise hayatın bütün alanlarını

kaplar ve endişeleri göz önünde bulundurur.21

2.8 Strateji

Strateji sonuçlarla yöntemlerin ve araçların toplamına verilen isimdir. Bu

bağlamda strateji; güç, konsept ve hedeflerin toplamı anlamına gelmektedir.

Güvenlik bağlamında strateji; askeri güç ile birlikte politik-diplomatik, ekonomik ve

psikolojik güçleri geliştirerek ve kullanarak ulusal politikanın belirlediği hedeflerin

elde edilmesinin amaçlanmasıdır.22

3. DEVLETLERİN GÜVENLİĞİ İLE İLGİLİ ÇALIŞMALARIN

TARİHİ

Güvenlik; temel bir ihtiyaç (iaşe, ibade, vs…) şeklinde meydana çıkmış olup,

başlangıcı insanoğlunun başlangıcıyla birlikte gerçekleşmiştir. Konu din eksenli

düşünüldüğünde Hz. Adem ile Hz. Havva’nın güvenli diye nitelendirilen cennetten

kovularak, güvensiz bulunan yer yüzüne gönderilmesi, güvenliğin başlangıcı olarak

düşünülebilir.23

1648 Westfalya Andlaşması24

ile birlikte ulus devlet anlayışının

belirginleşmesi güvenlik kavramının önemi belirginleşmeye başlamıştır. Yaşayan bir

20

“Savunma”, www.tdk.gov.tr., (09.03.2013) 21

Bilal Karabulut,“Küreselleşme Sürecinde Güvenliği Yeniden Düşünmek”, Barış Kitabevi,

Ankara, 2011, s. 17-18. 22

Nejat Eslen, “Tarih Boyu: Savaş ve Strateji”, IQ Kültür Sanat Yayınları, İstanbul, 2009, s. 88-94. 23

Bilal Karabulut, a.g.e., s. 39. 24

Westfalya Andlaşması: Otuz Yıl Savaşları’nı bitiren ve Avrupa’da egemen devletler sistemini

kuran 1648 tarihli andlaşmadır. 24 Ekim 1648 tarihinde imzalanan Vestfalya Barış Andlaşması

Avrupa diplomasi tarihinin ilk büyük konferansı olarak kabul edilmektedir. Alman İmparatorluğu’nu

üçyüz kadar prensliğe bölmüş ve üye devletlerin rızası olmadan imparatorluğun vergi ve asker

toplayamayacağı, kanun koyamayacağı, savai ve barış ilan edemeyeceğini öngörmüştür. Bkz. Beril

Dedeoğlu, Gülden Ayman, Ülke Arıboğan, Faruk Sönmezoğlu (Ed.), “Uluslararası İlişkiler

Sözlüğü”, Der Yayınevi, İstanbul, 2000, s.741.

Page 22: T.C. ATILIM ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER · PDF fileSOĞUK SAVAŞ DÖNEMİ VE SONRASI TÜRKİYE’YE YÖNELİK TEHDİTLER ... Türkiye coğrafyasının stratejik önemi, soğuk

22

organizma olarak görülen devletlerin sürekliliği için güvenlik en temel unsur olarak

kendini göstermiştir. Devlet, var oluşuyla birlikte hem kendi organizmasını, hem de

kendi egemenlik alanı içerisinde var olan organizmaları güvende hissettirmek

istemiştir.

Güvenliğin tarihsel gelişim sürecini başlatan ve devam ettiren faktörler satır

başlarıyla şöyle sıralanabilir:

a. Teknolojik gelişmeler

b. Din faktörü

c. Medeniyetleşme çabaları

d. Coğrafi Keşifler, Reform, Rönesans ve Sanayi Devrimi

e. İdeolojik hareketler

f. Silahlanma.25

Tarihi süreçte; güvenlik olgusunun fikriyata dönüşmesi ve bu olgunun

öncelikli olarak Kıta Avrupa’sı ve dünya eksenli olduğu gözlemlenmektedir.26

Güvenlik çalışmaları (security studies) özerk bir çalışma alanı olarak II.

Dünya Savaşı’ndan sonra ABD’de önem kazanmaya başlamıştır.27

Bu sürecin

başlangıcının gecikmesinde temel olan neden ise salt askeri güç odaklı çözümlerin

tercih edilerek, barışçıl süreçlerin arka planda tutulmasıdır. Diplomasi unsurunun

savaşı öncelemek yerine savaş sonrası galip gelenin düzeni olarak kurgulanması

güvenlik çalışmalarının gelişmesini salt bir militarizmden öteye geçirememiştir.28

I. Dünya Savaşı’na kadar ülkelerin ciddi manada silahlanma yolunu tercih

ederek, askeri karar mekanizmaları ile politikacılar eş güdüm içerisinde hareket

etmişlerdir. Bu sebeple de güvenlik unsurunun maksimum silahlanma ve sınır/sınır

25

Bilal Karabulut, a.g.e., s. 39-42. 26

Albert Le Gault,“Towards The Twenty – First Century” Building a New Global Order – E,

Emerging Trends in International Security, David Dewitt, David Haglunu ve John Kirton (Editör),

Canada, Oxford University Press, 1993, s. 410. 27

ABD’de güvenlik çalışmalarına İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra önceki dönemlere göre daha fazla

önem verilmeye başlanmıştır. 1946’da RAND Corporation’ın kurulması, 1950’lerde ve 1960’larda

Columbia, MIT (Massachusetts Institute of Tecnology), Princeton, Yale ve Harvard Üniversiteleri’nde

güvenlik çalışmalarına yönelik programların açılması bu durumun somut örnekleridir. Bkz. Nil Şatana

ve Özpek Burak Bilgehan Özpek, “ABD ve Türkiye’de Geçmişten Günümüze Güvenlik

Çalışmaları”, Ortadoğu Etütleri, Ocak 2010, Cilt 1, Sayı 2, s. 77-85. 28

Bilal Karabulut, a.g.e., s. 43.

Page 23: T.C. ATILIM ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER · PDF fileSOĞUK SAVAŞ DÖNEMİ VE SONRASI TÜRKİYE’YE YÖNELİK TEHDİTLER ... Türkiye coğrafyasının stratejik önemi, soğuk

23

ötesi sömürge güvenliği olarak algılanması, güvenlik çalışmalarının koruma dönemi

olarak adlandırılır.29

Bu iki büyük savaş arası dönemde uluslararası barış ve güvenliği sağlamak

amacıyla 25 Ocak 1919 tarihinde gerçekleştirilen Paris Barış Konferansı’nda alınan

karar sonrası; 28 Nisan 1919 tarihinde Milletler Cemiyeti (MC) kurulmuştur.

Milletler Cemiyeti’nin uluslararası barış ve güvenliği sağlayamadığı II. Dünya

Savaşı’nın başlangıcı ile anlaşılarak 18 Nisan 1946 Cenevre Konferansı XXI. Genel

Kurul’da Milletler Cemiyeti’nin dağıtılması kararı alınmıştır, yerine 24 Ekim 1945’te

Birleşmiş Milletler kurulmuştur.30

II. Dünya Savaşı sonrasında oluşturulmaya çalışılan Yalta’da gerçekleştirilen

konferans31

süreci ile birlikte ülkelerin güvenlikleri yönünde bir dizi diplomatik

çözüm yolları tercih edilmiş bu sürecin devamlılığı ise soğuk savaşın başlangıcı ile

zirveye ulaşmıştır. Detant dönemi ile birlikte başlayan ülkeler arası diyalog süreci ve

barış içerisinde bir arada yaşama ereği güvenlik çalışmalarını ikinci plana atmış,

ülkelerin gündemini ekonomi almıştır.

1970’li yıllarda uluslararası ilişkilere hakim olan Detant (Yumuşama)32

düşüncesi ile birlikte devletler arasında var olan etkileşim düzeyinde artış

yaşanmıştır. Bu süreç aynı zamanda güvenliğin, askeri boyutları dışında farklı

boyutlarının olduğunu da göstermiştir. Ekonomi bu sürecin belirleyici olan çalışma

alanı olarak ortaya çıkmıştır. Uluslararası ilişkilerde tek aktörün ulus devlet ve

güvenlikten sorumlu tek birimin devlet ya da ulus devlet olmadığı, ulus devlet

29

Georges Langlois, Jean Boismenu, Luc Lefebvre ve Patrice Rgimbald, “20. Yüzyıl Tarihi”,

İstanbul Nehir Yayınları, 2000, s. 58. 30

Veli Yılmaz,”Siyasi Tarih”, Harp Akademileri Basımevi, İstanbul, 1988, s. 158. 31

Yalta Konferansı: II. Dünya Savaşı sırasında ABD, Sovyetler Birliği ve İngiltere liderleri

Roosevelt, Stalin ve Churchill’in savaş sonrası dünyayı biçimlendirmek için bir araya geldikleri

toplantıdır. 4-11 Şubat 1945 tarihleri arasında toplanan konferansta taraflar çeşitli konulara ilişkin

görüşlerini dile getirmiş, bazı konularda anlaşma sağlanırken bazı konularda da derin görüş ayrılıkları

ortaya çıkmıştır. Sovyetler, Uzak Doğu’da Japonya’ya karşı savaşa katılmayı kabul etmiş, buna

karşılık Güney Sakhalin ve Kuril Adaları ile Port Arthur Deniz Üssü bu ülkeye bırakılmıştır. Bkz.

Faruk Sönmezoğlu (Ed.), a.g.e. s. 751.

32 Detant (Yumuşama): 1960’lı yıllarda bloklar arası ilişkilerdeki mevcut gerginliğin giderek

azalması olgusuna verilen addır. 1960’lı yıllara gelindiğinde, gerek Doğu gerekse Batı blokunun

bütünlüğü tartışma götürür bir duruma gelmiştir. Çin Halk Cumhuriyeti, Arnavutluk ve de giderek

Romanya, Sovyetler Birliği’nin Doğu bloku içerisinde hegemonyaya karşı başkaldırmışlardır. Kuzey

Atlantik Andlaşması Örgütü içerisinde de Fransa, ABD’nin belirleyiciliğine başkaldırmış, Avrupa

Ekonomik Topluluğu alternatif bir güç odağı olmaya yönelmişti. Bkz. Faruk Sönmezoğlu (Ed.), a.g.e.

s. 765.

Page 24: T.C. ATILIM ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER · PDF fileSOĞUK SAVAŞ DÖNEMİ VE SONRASI TÜRKİYE’YE YÖNELİK TEHDİTLER ... Türkiye coğrafyasının stratejik önemi, soğuk

24

dışında da aktörlerin var olduğu, bunların da değişik güvenlik algılamalarının

olabileceği ve bu algılamaların da güvenlikle ilişkili politikalara yansımaları

olacağının hesaba katılması gerektiği tartışılmaya ve kabul edilmeye başlamıştır.33

Soğuk savaş sonrası süreçte güvenlik algısında değişimler yaşanmaya

başlanmıştır. Bu süreci etkileyen temel faktör ise küreselleşmeden kaynaklanmıştır.

Küreselleşme ile birlikte ülkelerin güvende olmalarını engelleyen etmenlerde artışlar

olmuştur. Ülkelerin güvenliklerini sağlayıp sağlayamadığı, güvenliği sağlama

sorumluluğu, kimin güvenliği vb. sorular ekseninde yeni güvenlik anlayışı

şekillenmeye başlamıştır.34

Güvenlik, küreselleşme ile yeniden anlamlandırılma

sürecine girmiştir. Küreselleşmenin temelini oluşturan malların ve toplumların

serbestçe yer değişimi güvenlik olgusunu güvensizleşme veya güvenlik arttırmaya

yöneltmiştir.

Soğuk savaş sonrası süreçte güvenliğin dört farklı değişim boyutunu

bünyesinde barındırdığı söylenebilir:

a. Tehditlerin çeşitlenmesi,

b. Tehditlerin dönüşüm yaşaması,

c. Güvenlik algılamasının genişlemesi,

d. Güvenlik algılamasının derinleşmesi. 35

Soğuk savaş sonrası, ABD’de güvenlik çalışmaları akademik bağlamda atış

göstermiştir. ABD’de güvenlik çalışmaları ile alakalı akademik birimler, düşünce

kuruluşlarının açılması bu durumun kanıtını oluşturmaktadır. Güvenlik çalışmalarına

ABD’nin önem vermesinin nedeni, ABD’nin dünyaya düzen verme isteğidir.

ABD’nin hakim güç (devletler arasında) olma düşüncesi ile birlikte güvenlik

çalışmaları etkinliğini giderek arttırmıştır.

33

Özlen Çelebi, “Güvenlik, Uluslararası İlişkiler “Giriş, Kavram ve Teoriler”, Türk Dış Politikası

1919-2008, Haydar Çakmak (Ed.), Ankara, Platin Yayınları, 2007, s.71-72. 34

Sara Waisowa, “Human Security-The Contemporary Paradigm?” Perspective Central European

Review of International Affairs, Vol.20, Summer 2003, s. 58. 35

Bryan Mabee, “Security Studies and the Security State: Provision in Historical Context”,

International Relations, Vol.17., No.2., June 2003, s. 135.

Page 25: T.C. ATILIM ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER · PDF fileSOĞUK SAVAŞ DÖNEMİ VE SONRASI TÜRKİYE’YE YÖNELİK TEHDİTLER ... Türkiye coğrafyasının stratejik önemi, soğuk

25

İKİNCİ BÖLÜM

SOĞUK SAVAŞ VE SONRASI TÜRKİYE’NİN GÜVENLİĞİ

1.TÜRKİYE’NİN GÜVENLİĞİ BAĞLAMINDA COĞRAFİ KONUMU VE

BÖLGESEL ROLÜ

1.1 TÜRKİYE COĞRAFYASININ STRATEJİK ÖNEMİ

Türkiye bulunduğu konum itibariyle Avrupa-Asya(Avrasya), Kafkasya,

Balkanlar, Karadeniz, Ortadoğu ve Akdeniz’i kapsamıştır. Türkiye’nin üç tarafını

çevreleyen denizler; Cebel-i Tarık Boğazı ile Atlas Okyanusu’na, Süveyş Kanalı

aracılığıyla Kızıldeniz ve Hint Okyanusu’na bağlantılıdır. Türkiye tarih boyunca

kuzey–güney, salib–hilal, Doğu-Batı eksenli çatışmaların odağında yer almıştır.

Halford Mackinder’e göre Türkiye, Kara Hâkimiyet Teorisi ekseninde merkez

bölgeyi kontrol eden iç ya da kenar kuşak denilen bölgede yer alır ve “merkezde” ki

gücün Asya, Avrupa ve Afrika’dan oluşan dünya adasını ele geçirmek amacıyla

yayılmasını önlemektedir.36

Türkiye’nin yakın coğrafyasında yer alan Kıbrıs’ın önemi şu şekildedir;

devletlerin Kıbrıs’a olan ilgilerinin iki önemli noktası vardır. Bunlardan ilki deniz

ticaret yollarını kontrol altında tutan ada konumu, ikincisi ise Ortadoğu bölgesinin

zenginliklerine ulaşma ereğini güden devletlerin sıçrama noktası olarak görülmesidir.

Kıbrıs’ı elinde bulunduran güç öncelikli coğrafya olarak Mısır, Ürdün, İran, Lübnan

ve Türkiye’yi kontrol altında tutabilme imkânına sahiptir.37

Türkiye, cumhuriyetinden ilanından itibaren Batılı olarak addedilse de

konumu itibariyle aynı zamanda Ortadoğu ülkesidir. Türkiye’nin bu özelliği

nedeniyle, yakından etkilendiği Ortadoğu’nun özelliklerini aşağıdaki şekilde

değerlendirmek mümkündür:

36

Yılmaz Usluer, “Avrupa’daki Gelişmelere Göre Türkiye’nin Stratejik Önemi”, M5 Dergisi,

sayı. 5, 1990, s. 56. 37

Ahmet Cural, “S–300 Füze Krizi ve Düşündürdükleri”, Silahlı Kuvvetler Dergisi, Genelkurmay

ATASE Başkanlığı Yayınları, Sayı. 356, Yıl. 117, Ankara, Nisan 1998, s. 64.

Page 26: T.C. ATILIM ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER · PDF fileSOĞUK SAVAŞ DÖNEMİ VE SONRASI TÜRKİYE’YE YÖNELİK TEHDİTLER ... Türkiye coğrafyasının stratejik önemi, soğuk

26

a. Avrupa’yı Asya’ya bağlayan karayolu (İpek Yolu) Ortadoğu’dan

geçmekte; bu konum ticaret hacmini arttırmak isteyen ülkelerin bölgeye

yönlenmesine neden olmaktadır.

b. Dünyanın en önemli deniz ticaret yollarının düğüm noktalarından dördü

Ortadoğu’da bulunmaktadır. Bunlar İstanbul ve Çanakkale Boğazları, Süveyş

Kanalı, Babür Mendep Boğazı (Aden Boğazı) ve Hürmüz Boğazı’dır.

c. Bölgede su kaynaklarının hâkimiyeti için çatışmalar (Suriye, Irak, Türkiye,

İsrail, Lübnan, Mısır vs.) sürmektedir. Ortadoğu’nun büyük bir bölümünde

yaşanan aşırı kurak iklim şartları nedeniyle, tarım alanlarının suya olan ihtiyacı

göz ardı edilmemesi gereken en önemli konudur. Bölgede suya ihtiyaç duyan

tarım alanları vardır. Irak, Suriye, Mısır, Yemen gibi tarım alanlarının fazla

olduğu ülkelerin yanında, tarihsel süreçte topraklarında tarımsal faaliyetler

yapılmamış Suudi Arabistan gibi ülkeler de, devletin petrolden elde ettiği

gelirlerden teşvik sağlayarak sulu tarıma yönelmektedir. Bölgede çok fazla

kuraklık olduğundan su buradaki insanlar için faaliyetlerinde, yerleşmelerinde,

sosyoekonomik etkileşim ve büyümede dünyanın diğer bölgelerine oranla daha

büyük önem arz etmektedir.38

d. Semavi dinlerin (Müslümanlık, Hristiyanlık ve Musevilik) ortaya çıktığı

ve yayıldığı yer Ortadoğu’dur. Mekke, Kudüs gibi din merkezlerinin burada oluşu

ekonomik mücadeleyi dini ve sosyolojik mücadele haline de dönüştürmektedir.

e. Yaşayan halkların etnik yapısıyla, dil, din, ırk ve kültür farklılıklarıyla,

belli başlı 6-7 kadar büyük tarikat, sayısız mezhep ve 2400 civarında aşiretlerle

38

Türkiye, Suriye, Irak ve Lübnan su bakımından diğer bölge ülkelerine göre daha iyi durumdadırlar.

Bunun yanında Ürdün, İsrail, Suudi Arabistan ve Körfez ülkeleri büyük oranda su sıkıntısı

çekmektedirler. Nil Nehri dünyadaki en eski uygarlık merkezidir. Nil Nehri üç kola ayrılmaktadır.

Mavi Nil, Beyaz Nil ve Atbara olarak adlandırılırlar. Eski Yemen uygarlığı, su kaynaklarına

yakınlığıyla ayakta kalmış ve çöküşünde de tarihte Magrip Barajı’nın zarar görmesinin etkisi olduğu

kabul edilir. Nil Nehri ile ilgili anlaşmalar 1890’lara dayanır. Bu anlaşmalar havza genelinde yapılmış

bir kurumsal düzenleme üretmemiştir. Fakat Hydromet 1967, Undogo 1983, Technoline 1992 gibi

birçok programın ve projenin ortaya çıkmasını sağlamıştır. Ağustos 1994’te Mısır tarafından, Sudan

Hartum’da bir baraj inşaatı planlandığı belirtilmiştir. Fakat bu plan bir hava saldırısıyla iptal edildi.

Bu olay Sudan ile Mısır arasındaki gerginliğin iyice artmasına ve 1995 yazında Cumhurbaşkanı

Mübarek suikastıyla devam etmiştir. Komşu iki ülke arasında sınır çatışmaları başlamış ve muhtemel

bir savaş durumu ortaya çıkmıştır. Gerginlik ortamı şu an yatışmış görünse de ilişkilerin tekrar

gerilmesi söz konusu olabilecektir. 1998’de yapılan Nil Havzası girişimi(NBI) Nil Nehri’nin geçtiği

10 ülkenin katılımıyla gerçekleşmiş, sadece üye ülkelerden Eritre katılmamıştır. Bu girişimin amacı,

Nil Havzası su kaynaklarını tarafsız kullanım ve bu kaynaklardan en üst seviyede fayda sağlamak için

gerekli olan sürekli sosyoekonomik gelişmeler sağlamaktır. Bkz. Cemal Zehir, Mehtap Özşahin,

“Türkiye’nin Uluslararası Su Politikaları ve Sınırı Aşan Sular”, 2023 Dergisi, Mayıs 2003, Sayı,

25, s. 23.

Page 27: T.C. ATILIM ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER · PDF fileSOĞUK SAVAŞ DÖNEMİ VE SONRASI TÜRKİYE’YE YÖNELİK TEHDİTLER ... Türkiye coğrafyasının stratejik önemi, soğuk

27

siyasi ve ideolojik açıdan çok kozmopolit bir yapıya sahiptir. Bu kozmopolit yapı

kültürler arasında diyalog/çatışmalara neden olmaktadır.

f. Bu yapı farklılığı nedeniyle, Ortadoğu’ da az sayıda demokratik, monarşik,

oligarşik, teokratik birçok yönetim şekli bulunmaktadır. Bunların arasında

Türkiye, halkının %98’i Müslüman bir devlet olmasına rağmen, Batı ile ilişkileri

kuvvetli olan demokratik ve laik yönetime en yakın ülkedir.

g. Türkiye, 21. yy’de mücadelelere sebep olacak petrol ve doğalgaz gibi

küresel enerji kaynaklarının kontrol ve transfer edildiği ülke olma özelliği

taşımaktadır. Bu bağlamda Ortadoğu petrol rezervleri ile Hazar havzası petrol ve

doğalgaz kaynakları ile stratejik öneme sahiptir.39

2. SOĞUK SAVAŞ DÖNEMİ VE SONRASI TÜRKİYE’YE YÖNELİK

TEHDİTLER

“Soğuk savaş, ABD ile SSCB’nin başını çektiği NATO ve Varşova Paktı

(VP) arasında geçen politik, ekonomik ve askeri alandaki çekişmeyi ve ülkelerin iki

kutup arasındaki tercihini anlatan, kutupların kendi aralarında ya da kutup üyelerinin

diğer kutup üyelerine karşı diyaloglarının tamamen güç ilişkisine dayandığı, silah

kullanılmadan yaşanan gerginliğin adlandırıldığı dönemdir.”40

Kısaca soğuk savaş II.

Dünya Savaşı’ndan sonra başlayan, 1991 yılında Sovyetler Birliği’nin ve VP’nin

dağılmasıyla sona eren döneme de verilen addır.

2.1 SOĞUK SAVAŞ DÖNEMİNDE TÜRKİYE’YE YÖNELİK TEHDİTLER

17 Aralık 1925 tarihli Sovyetler Birliği ile imzalanan Dostluk

Andlaşması’nı41

Sovyetler Birliği 1945 yılında tek taraflı olarak feshetmiş ve

39

Cengiz Özdiker, “Türkiye’nin Jeoekonomisi ve Ülkesel Pazarlama”, Silahlı Kuvvetler Dergisi,

Sayı 361, Genelkurmay ATASE Başkanlığı Yayınları, Ankara, Temmuz, 1999, s. 30. 40

Oral Sander, “Siyasi Tarih 1918-1994”, İmge Kitabevi, Ankara, Kasım 2008, s. 224 41

Türk-Sovyet Dostluk ve Saldırmazlık Antlaşması: 17 Aralık 1925’te Türkiye ile SSCB arasında

Paris’te imzalanan Dostluk ve Tarafsızlık Andlaşması’dır. Andlaşma üç madde, üç protokol ve bir

gizli mektuptan oluşmaktadır. Birinci madde saldırı durumunda anlaşmaya bağlı tarafların tarafsız

olacağı, ikinci madde anlaşmaya bağlı taraflardan her biri ötekine karşı her türlü saldırıdan kaçınmayı

yükümlenir, üçüncü madde ise; andlaşmanın yükümlülük süresinin 3 yıl olacağı yönündedir. Gizli

mekupta ise bu andlaşma ile birlikte içten dostluğun bozulmayacağı ve bu andlaşmanın diğer

devletlerle olan ilişkilerde temel alınacağı yönündedir. Erel Tellal, “Türk Dış Politikası; Kurtuluş

Savaşından Bugüne Olgular, Belgeler, Yorumlar” (Ed. Baskın Oran), İletişim Yayınları, İstanbul,

2005, s. 315-316.

Page 28: T.C. ATILIM ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER · PDF fileSOĞUK SAVAŞ DÖNEMİ VE SONRASI TÜRKİYE’YE YÖNELİK TEHDİTLER ... Türkiye coğrafyasının stratejik önemi, soğuk

28

Türkiye’yi baskı altına almaya çalışmıştır. SSCB baskısı sadece bununla kalmayarak

Türkiye’nin sıcak denizlere geçiş alanı olarak bilinen Türk boğazlarının, ortak

korunması için üs verilmesini, Kars ve Ardahan bölgesinin iadesini 1947 yılında

talep etmişlerdir.42

Özellikle Türkiye’den talep edilen Türk boğazların rejimini ortak

yönetime teklifi, Türkiye’nin Batı’ya ve ABD’ye yakınlaşmasına, dolayısıyla

Türkiye’yi Batı Bloku ile katılıma yöneltmiştir. ABD’nin Truman Doktrini ve

Marshall Planı43

eksenli ekonomik ve askeri yardımı, Türk tarafının kutuplaşma

sürecindeki tarafını iyice belirgin duruma getirmiştir. ABD ve Türkiye arasında 12

Temmuz 1947 tarihinde İkili İttifak Andlaşması44

ve 4 Temmuz 1948 tarihinde ise

Ekonomik İşbirliği Anlaşması45

imzalanmıştır.

II. Dünya Savaşı sonrası Almanya, İtalya, Japonya gibi mağlup ülkelere

ilaveten İngiltere ve Fransa da süreçten çok büyük yara almıştır. Soğuk savaş

sürecinde ABD, Batı ittifakı ve NATO’nun, SSCB de VP’nin sürükleyicisi ve lider

ülkeleri olmuştur. Her iki kutup dünya siyaseti ve askeri alanda birbiriyle rekabete

soyunmuştur.

Bu kutuplaşma gereği Kuzey Atlantik Andlaşması (NATO) 4 Nisan 1949

tarihinde Washington’da tüm üyeler için ortaklaşa savunma ilkesine dayanarak

kuruldu. Andlaşmayı imzalayan devletlerin herhangi birine yapılmış bir saldırının

bütün taraflara yöneltilmiş bir saldırı olarak kabul edilmesi andlaşmanın ana

metninde 5. maddede yer aldı. NATO’nun en önemli özelliği, ABD’nin barış

zamanında Avrupa ülkeleri ile yaptığı ilk askeri ittifak olmasıdır. NATO sadece

askeri bir anlaşma olmakla sınırlı kalmamış, bu fırsat üyeleri arasında ekonomik ve

siyasal istikrarı sağlamada da yardımcı olmuştur. Türkiye soğuk savaş döneminde,

42

Erdoğan Keleş, “Rusya’nın Sıcak Denizlere İnme Politikası (Alman Deniz Yüzbaşısı Stenzel’e

Göre İstanbul’a En Kısa Yol)”, Tarih Araştırmaları Dergisi, Sayı: 46, Ankara, Eylül 2009, s. 90-93. 43

Truman Doktrini: II. Dünya savaşı sonrasında, dönemin ABD Başkanı Harry S. Truman’ın

Avrupa’daki Sovyet etkisini dengelemek için Batı Avrupa ülkelerine yardım yapılmasına ilişkin

görüştür. Bu yardım Yunanistan’a 300 milyon, Türkiye’ye 100 milyon şeklinde gerçekleşmiştir. Marshall Planı: II. Dünya savaşı sonrasında ABD’nin bazı Batı Avrupa ülkelerine yaptığı ve

ABD’nin o dönemki Dışişleri Bakanı George Marshall’ın adı ile anılan yardımdır. Doğu Avrupa

ülkelerinde Sovyetler Birliği’nin desteği ile komünist partiler iktidarı ele geçirirken Batı Avrupa

ülkelerinde de komünistlerin giderek güçlenmesi ABD’yi kaygılandırmıştır. 1948 yılında dört yıllık

bir süre için hazırlanan Ekonomik İşbirliği Kanunu ABD tarafından kabul edilerek uygulamaya

konulmuştur. Bkz: Faruk Sönmezoğlu (Ed.), age. s. 502-679.

44 Barış Ertem, “Türkiye – ABD İlişkilerinde Truman Doktrini ve Marshall Planı”, Balıkesir

Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Cilt 12, Sayı 21, Balıkesir, Haziran 2009, s.389. 45

“Türkiye İle Amerika Birleşik Devletleri Arasında 4 Temmuz 1948 Tarihinde İmzalanan

Ekonomik İşbirliği Anlaşması ve Eki İle Aynı Tarihte Teati Edilen Mektupların Onanması

Hakkında Kanun”, Resmi Gazete, 13 Ağustos 1948, Sayı 6956, s. 769-777.

Page 29: T.C. ATILIM ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER · PDF fileSOĞUK SAVAŞ DÖNEMİ VE SONRASI TÜRKİYE’YE YÖNELİK TEHDİTLER ... Türkiye coğrafyasının stratejik önemi, soğuk

29

özellikle Sovyet tehdidi karşısında kendini güvende hissetmek amacıyla 1952 yılında

NATO’ya üye olmuştur. Bu sayede Türkiye’nin askeri modernizasyon faaliyetleri

yoluna girerken VP’ye karşı güvenlik eksenli belirsizliği önemli ölçüde

giderilmiştir.46

Soğuk savaş döneminde Türkiye’ye yönelik tehditlerle ilgili gelişmeleri

ülkeler açısından sırasıyla aşağıdaki şekilde özetlemekte yarar vardır:

2.1.1 Yunanistan

I. Dünya Savaşı sonrasında özellikle ülke içi karışıklıklar sebebiyle ertelediği

Megali İdea hayallerini gerçekleştirmek üzere soğuk savaş döneminde harekete geçti.

1930 yılında ilk defa dile getirilen Enosis (Kıbrs Adası’nı İngiltere’ye bağlama)

düşüncesi bu dönemde de devam etmiş bu durum Kıbrıs’ta yaşayan Türkleri ve

Türkiye’yi rahatsız etmiştir. 47

Soğuk savaş döneminde Rusya tehdidine karşı ABD’nin kanatları altına giren

ve yapılan ekonomik yardımlarla desteklenen Yunanistan, 1950’li yılların başından

itibaren Kıbrıs konusunda baskılarını arttırarak Kıbrıs’ın bağımsızlığını elde etmesi

için çalışmalarını sürdürmüş bu konuda ABD’den destek istemiştir. Kıbrıs Rum

lideri Başpiskopos Makarios ile Kıbrıs Türkleri lideri Dr. Fazıl Küçük’ün katılımıyla

Kıbrıs Cumhuriyeti’nin kurucu Antlaşması 19 Şubat 1959’da Londra’ da imzalandı

ve Bağımsız Kıbrıs Cumhuriyeti ilan edildi.48

Londra ve Zürih Andlaşmaları’nın

akabinde 1960 yılında Yunanistan, İngiltere ve Türkiye arasında Garantörlük

Andlaşması imzalanmıştır. Bu andlaşmaya göre Kıbrıs Adası’nda federasyona dayalı

bir yönetimin hüküm sürmesi kararlaştırılmış, Türkiye, Yunanistan ve İngiltere

Kıbrıs’ın bağımsızlığına ve toprak bütünlüğüne yönelik herhangi bir saldırıya karşı

garantör devlet olarak tayin edilmişti. Bu garantör ülkeler, kurulan statüde bir

değişiklik olması halinde bu durumu eskiye çevirebilmek için gerekli tedbirleri alma

hakkına sahip kılınmıştır. ABD Johnson mektubu ile Türkiye’nin ABD’den aldığı

silahları olası bir Kıbrıs müdahalesinde kullanamayacağını belirterek safını belli etti.

Yunanistan’da devam eden iç karışıklıklar sonucu 21 Nisan 1967’de albaylar cuntası

46

Samir Jafarov, “NATO’nun Çok Boyutlu Evrensel Örgüte Dönüşüm Sürecinde Rusya

Federasyonu İle İlişkileri”, Yayımlanmamış Doktora Tezi, Uludağ Üniversitesi, Bursa, 2007, s. 17-

19. 47

Çağdaş Duman, “Soğuk Savaş Dönemi Yunan Dış Politikası”, Politik Psikoloji Derneği Bülten,

s. 2-3. 48

Çağdaş Duman, a.g.bül., s. 3-4.

Page 30: T.C. ATILIM ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER · PDF fileSOĞUK SAVAŞ DÖNEMİ VE SONRASI TÜRKİYE’YE YÖNELİK TEHDİTLER ... Türkiye coğrafyasının stratejik önemi, soğuk

30

Yunanistan’da darbe yaparak yönetimi ele geçirmiştir.49

1973 yılı sonlarında

Türkiye’nin Ege Denizi kıta sahanlığında TPAO’ya petrol arama ruhsatları

vermesinden sonra, Türk - Yunan ikili ilişkilerinde karasuları ve kıta sahanlığı

konusunda yoğun tartışmalar yaşanmıştır. 1974 Kıbrıs Barış Harekâtı ile birlikte, her

iki ülke açısından da karasuları konusu, ulusal güvenlik kaygıları çerçevesinde de ele

alınmaya başlanmıştır. Uluslararası Deniz Hukuku Konferansları çerçevesinde

karasularının 12 mile kadar genişletilebilmesi konusunda genel bir yaklaşımın

belirmesine karşıt Yunanistan, Ege Denizi’ndeki ulusal karasuları sınırını 6 milden

12 mile çıkaracağı yolunda açıklamalarda bulunmaya başlamıştır. Ancak Türkiye,

Yunanistan’ın bu açıklamalarına oldukça sert tepki göstererek, bu yönde alınacak bir

kararın savaş nedeni, “casus belli (savaş nedeni)” sayılacağını belirtmiştir.50

1974’e gelindiğinde Yunan Cunta Hükümeti, Kıbrıs’ın ilhak edilme

zamanının geldiğine inanmış, fakat Makarios’u da bu ilhak için engel olarak

görmüştür. Bu sebeple Atina, adadaki Yunan subayları vasıtasıyla Kıbrıs

Cumhurbaşkanı Makarios’u iktidardan düşürmeye çalışmıştır. Nihayet 15 Temmuz

1974 tarihinde Yunanistan’da iktidarda bulunan cuntanın desteğiyle Kıbrıs

Cumhurbaşkanı Makarios’a karşı darbe yapan Nicos Sampson, adayı Yunanistan’a

bağlamayı amaçlayan süreci başlatmıştır. Sampson darbesinden sonra cunta, hem

kendine karşıt olan soydaşı Kıbrıslı Rumları hem de Türkleri katletmeye başlamıştır.

Gelişen bu olaylar üzerine Kıbrıs’ta garantör olan Türkiye, 20 Temmuz 1974 günü,

adaya müdahale ederek uzun süredir devam eden çatışmalara son vermek üzere

harekete geçmiştir. Türkiye, 1959 yılında hazırlanan ve 1960’ta Kıbrıs

Cumhuriyeti’nin kuruluşuyla uluslararası geçerlilik kazanan Garanti Anlaşması’ndan

doğan haklarını kullanarak söz konusu müdahaleyi gerçekleştirmiştir. Türkiye ve

Yunanistan arasında 1990 dönemine kadar yaşanan sorunlar Kıbrıs, kimlik,

karasularının statüsü eksenli olmuştur.51

49

Çağdaş Duman, a.g.bül., s. 4. 50

Fuat Aksu, “Ege Sorunlarının Geleceği ve Türkiye – AB Üyelik Sürecinde Türkiye’nin

Seçenekleri”, Stratejik Araştırmalar Dergisi, Yıl 3, Temmuz 2005, s. 261-275. 51

(Erişim) “Kıbrıs Barış Harekatı”

http://www.tsk.tr/8_tarihten_kesitler/8_4_turk_tarihinde_onemli_gunler/kibris_baris_harekati/kibris_

baris.htm, (22.05.2013)

Page 31: T.C. ATILIM ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER · PDF fileSOĞUK SAVAŞ DÖNEMİ VE SONRASI TÜRKİYE’YE YÖNELİK TEHDİTLER ... Türkiye coğrafyasının stratejik önemi, soğuk

31

2.1.2 Bulgaristan

1946 yılında krallık rejimi kaldırılarak yerine cumhuriyet ilan edilen

Bulgaristan’da yaşayan Türkler’e karşı baskı başladı. II. Dünya Savaşı sonrasında

Bulgaristan Sovyet güdümüne girmiş ve Türkiye ile farklı bloklarda yer almıştır.

1949 yılında tarım arazilerinin kooperatiflere devredilmesi sonucu toprakları

ellerinden alınan Bulgaristan Türklerinin bir kısmı Bulgaristan’ı terk etmek zorunda

kaldılar. Türk azınlığın göçe zorlamasıyla Türkiye-Bulgaristan arasında kriz dönemi

başlamıştır.52

Bulgaristan’ın 1970’li yıllarda başlattığı Türkleri ve asimile etme

politikası 1984 yılından itibaren daha da artmıştır. 1984 yılında Türklerden 34’ü

katledilmiş ve 1000 kişi de Belene kampına gönderilmiştir. Asimilasyon politikasının

şiddeti karşısında Ağustos 1989’da 300.000 Türk Bulgaristan’ı terk etmek zorunda

kalmıştır.53

2.1.3 Suriye

1946 yılından sonra Fransa’nın Suriye’yi terk etmesiyle birlikte Suriye

bağımsızlığını ilan etmiştir. Bağımsızlık sonrasında Suriye’nin tutumu Türkiye’ye

karşı değişmeye başlamıştır. Türkiye’nin Hatay üzerindeki egemenliğinin hukuk dışı

olduğu ve bu sorunun tüm Arap dünyasının ilgilendirdiği yönünde beyanlarda

bulunulmuştur. Londra-Ankara-Amman arasında oluşturulan ittifakta Suriye bu

durumun kendilerine karşı oluşturulmuş karşıt bir ittifak düşüncesiyle rahatsızlık

duymaya başlamıştır.54

Süveyş Bunalımı sonrasında ABD ve SSCB arasında Ortadoğu bölgesine

yönelik rekabet artmış, SSCB bölgede Mısır ve Suriye ile yakınlaşmaya başlamıştı.

SSCB bu yakınlaşmaya bağlı olarak Suriye’ye 20 milyon sterlin değerinde askeri

yardım yapmış bu yapılan yardım yakın komşusu olan Türkiye’yi rahatsız etmiştir.

Batı kutbunda olan Türkiye için bölgede SSCB’ye yakın bir ülke “sürekli tetikte

olmak” anlamına geliyordu. Sovyetler Birliği’nce Suriye de asker bulundurulması

durumunda Türkiye’nin gerekli önlemleri alacağı konusunda Türkiye tarafınca

uyarılarda bulunulmuş, 1956 yılının sonlarına doğru bu uyarılara duyarsız kalan

Suriye’ye karşı tedbirler alınmaya başlanmıştır. Türkiye Ağustos 1956’da ihtiyat

52

Refet Yinanç, “Uluslararası Güvenlik Sorunları ve Türkiye”, (Ed. Refet Yinanç ve Hakan

Taşdemir), Seçkin Yayınları, Ankara, 2002, s. 263-264. 53

Celalattin Yavuz, “Avrasya’da Türk Jeopolitiği”, Berikan Yayınevi, Ankara, 2010, s. 427-428. 54

Çağrı Erhan, Ömer Kürkçüoğlu “Arap Olmayan Ülkelerle İlişkiler” (Editör: Baskın Oran),

İletişim Yayınları, İstanbul, 2005, s.571.

Page 32: T.C. ATILIM ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER · PDF fileSOĞUK SAVAŞ DÖNEMİ VE SONRASI TÜRKİYE’YE YÖNELİK TEHDİTLER ... Türkiye coğrafyasının stratejik önemi, soğuk

32

eğitimi için 13.439 ihtiyat personelini silah altına almıştır. 1957 yılına gelindiğinde

kriz tırmanmaya başlamıştır. Eylül 1957’de sınırdaki asker sayıları arttırılmış 10

Eylül 1957 yılında Sovyetler Birliği Türkiye’ye nota vererek Türkiye’nin Suriye’ye

karşı sınır ihlallerini bırakması gerektiğini bildirmiştir. Bu ihlallere gözdağı ermek

amacıyla 21 Eylül 1957’de Sovyet filosu Suriye’nin Latakiye (Lazkiye) limanına

demir atmıştır. 8 Ekim 1957’de de ABD’nin Altıncı Filosuna mensup bazı gemiler ve

güdümlü füze kruvazörü Canberra İzmir Limanı’nı ziyaret ederek Türkiye’ye

desteğini gösterdi.55

Türkiye ve Suriye arasında sınıra konuşlandırılan askerler

arasında karşılıklı ihlaller meydana gelmiş ve bu ihlaller nedeniyle Suriye Türkiye’yi

BM’ye şikayet etmiştir. 56

Suriye’nin 16 Ekim 1957’de konuyu BM’ye taşımasıyla Türkiye ve Suriye

arasında yaşanan kriz yumuşama havasına girdi. Suriye, Kasım 1957’de BM’ye

yaptığı şikâyeti geri aldı. Zaten Suriye’nin BM’den istediği araştırma komisyonu için

Genel Kurul’un üçte ikisinin oyunu alması gerekiyordu. Suriye, bu çoğunluğu

sağlayamayacağını anlamıştı. Suriye şikayetini geri alınca Türkiye, Kasım 1957’den

itibaren sınıra yığdığı askeri geri çekmeye başladı ve iki ülke arasındaki ilişkiler

yavaş yavaş normalleşti.57

27 Mayıs 1960 ihtilalinden sonra Demokrat partinin iktidara gelmesiyle

birlikte Türkiye’nin Ortadoğu ve Suriye politikası da bir kez daha gözden geçirildi.

İhtilal sonrası Ortadoğu’ya daha fazla önem verileceği ilk hükümet programında da

yer aldı. 1967 Arap-İsrail Savaşı’nda Türkiye açık bir şekilde Araplara destek verdi.

Hatta savaş başlamadan evvel de Araplara verilecek açık destek diplomatik bir

şekilde ortaya konuldu. Savaş başlar başlamaz Türkiye, Amerika’nın Türkiye’deki

askeri üslerden İsrail’e yardım götürebilme ihtimalini kapamak maksadıyla üslerin

Araplara karşı kesinlikle kullanılamayacağı ilan edildi. Savaş esnasında özellikle

Türkiye ve Suriye arasında bir adım atıldı ve Suriye’ye yiyecek ve giyecek

malzemesi yardımları yapıldı. Türkiye’nin Arap ülkeleri lehine politikaları kısa

sürede karşılığını buldu. Suriye Dışişleri Bakanı 21 Ağustos 1967’de verdiği bir

beyanatta “ Türkiye’nin son buhran sırasında Arap milletini gerek BM’de gerek bu

teşkilat dışında desteklemesi Suriye Halkında takdir ve şükran duyguları

55

Ömer Kürkçüoğlu,“Türkiye’nin Arap Orta Doğu’suna Karşı Politikası”, Sevinç Matbaası,

Ankara, 1972 , s. 108. 56

Arda Baş, “1957 Suriye Krizi ve Türkiye”, History Studies, Volume IV/1, 2012, s. 103 57

Arda Baş, a.g.m., s. 103-104.

Page 33: T.C. ATILIM ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER · PDF fileSOĞUK SAVAŞ DÖNEMİ VE SONRASI TÜRKİYE’YE YÖNELİK TEHDİTLER ... Türkiye coğrafyasının stratejik önemi, soğuk

33

yaratmıştır... Türkiye’nin Arap devletlerinin haklı davasına devamlı destekte

bulunmasının, diğer dost devletlerle birlikte bu alanda faaliyet sarf etmesinin iki

memleket arasında dostluk ve komşuluk münasebetlerine katkı olacağına inanıyoruz”

demiştir. Suriye’nin Türkiye’ye karşı olumsuz tavrına rağmen Türkiye Suriye ile

ilişkileri geliştirmeye kararlıydı. 1973 Arap – İsrail savaşında Türkiye; Mısır ve

Suriye’nin siyasi destek talebine olumlu yanıt vermiş ve BM’de Arap ülkeleriyle

birlikte hareket etmişti. Savaş esnasında ABD’nin İncirlik Üssü’nü kullanarak

İsrail’e yardım göndermesine izin verilmezken Suriye’ye yardım için giden Sovyet

uçaklarına Türk Hava Sahası açıldı.58

Türkiye seksenli yıllarda Ortadoğu’ya ve İslam dünyasına verdiği önemi en

üst düzeyde gösterdi. Türkiye – Suriye ilişkilerine terör ve su meselesi damgasını

vurdu. Türkiye’nin yeterince su vermediğini ve GAP ile Suriye’nin suyunu kestiğini

düşünen Şam Hükümeti, Türkiye aleyhine yasadışı örgütleri destekledi. 12 Eylül

1980 askeri ihtilalinden sonra Türkiye, ısrarla ve şiddetle Suriye’den yasadışı

örgütlere karşı işbirliği talep ettiyse de Suriye bu isteği reddettiği gibi Türkiye’nin

aleyhine çalışan örgütlere destek verdi. 1987’de Türkiye – Suriye ararında su ve terör

konusunda anlaşarak ortak mutabakata vardıklarını açıklamış olsalar da sorunların

orta vadede çözülmediği anlaşıldı. Suriye, Türkiye’ye sürekli şüphe ve endişe ile

bakmaktaydı. Türkiye’nin NATO üyesi olması ve İsrail’le diplomatik ilişkilerini

sürdürmesi Arap ülkelerinin başlıca kaygı duyulacak endişelerinin başında

gelmektedir. Suriye’nin en büyük korkusu Türkiye’den akmakta olan suların

kesilmesiydi. Bu korkusunun gerçekleşmemesi için farklı yollarla Türkiye’yi

sıkıştırmakta ve Arap toplulukları Türkiye aleyhine kışkırtmaktaydı. Fırat nehrinin

adaletli paylaşılmadığı iddiasını sıklıkla dile getiren Suriye, Lübnan’da doğan kendi

topraklarında geçerek Hatay’a akan Asi Nehri için aynı adaleti uygulamaya

yanaşmamıştır. Suriye ikili ilişkilerinde yaşanan her sorunda olduğu gibi su

meselesini de kullanarak Türkiye’yi BM’ye şikâyet etmiştir. Soğuk savaş döneminde

Türkiye Suriye ilişkileri dönemin gelişmelerine bağlı olarak inişli çıkışlı şekilde

devam etmiştir.59

58

Şerif Demir, “Dünden Bugüne Türkiye’nin Ortadoğu Politikası ve Suriye”, Turkish Studies

International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic, Volume 6/3,

Summer 2011, s. 706-707. 59

Şerif Demir, a.g.m., s. 708.

Page 34: T.C. ATILIM ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER · PDF fileSOĞUK SAVAŞ DÖNEMİ VE SONRASI TÜRKİYE’YE YÖNELİK TEHDİTLER ... Türkiye coğrafyasının stratejik önemi, soğuk

34

2.1.4 İsrail

İsrail devleti için kutsal coğrafya olarak anılan Filistin bölgesinde devlet

kurma çabaları uzun yıllar boyunca hedeflenmiştir. II. Dünya savaşı sonrasında

İngilizlerin desteğini alan Yahudiler bölgede bağımsızlık düşüncesi içerinde olan

Yahudilere desteğini arttırmıştır. 1947-48 yılları arasında BM tarafından Filistin’in

taksimi için çeşitli planlar oluşturulmuştur. Arap ve Yahudi topluluklar arasında

artan gerilim sırasında İngiltere bölgeyi terk etmeye başladı. 14 Mayıs 1948 tarihinde

İngiliz kuvvetlerinin tamamen bölgeden çekilmesinin akabinde Ben Gurion İsrail’i

kurduğunu ilan etti, İsrail’in kuruluşuna müteakip önce Amerika daha sonra da

Sovyetler İsrail’i ilk tanıyan iki devlet olmuştur.

İsrail’in Filistinlilere ait topraklarda Siyonizm eksenli bir devlet kurması Arap

toplulukların tepkisini arttırmıştır. Bu tepkinin neticesinde Mısır, Ürdün, Lübnan,

Irak, Suriye ve Suudi Arabistan’la İsrail arasında bir savaş gerçekleşir. İsrail’in

yaptığı savunma sonucunda savaş Arapların aleyhine dönüşmüştür. İngiliz kuvvetleri

Filistin’den çekildikçe yerini Yahudilere terk ediyordu. Bunun üzerine Arap

Devletleri, 17 Aralık 1947’de almış oldukları taksime karşı savaşa gitmek kararı

uyarınca, İsrail’e savaş ilan ettiler ve 15 Mayıs 1948’de Filistin’e girdiler. 9 Temmuz

1948’de Amerika Birleşik Devletleri ve İngiltere’nin etkisiyle, Araplar ile Yahudiler

arasında ilk mütareke yapıldı. Ancak hemen arkasından savaş yeniden başladı.

Bundan sonra Birleşmiş Milletler arabuluculuk görevini yüklendi ve çarpışmalar

güçlükle durdurulabildi.60

1956 yılında gerçekleşen Süveyş Krizi Ortadoğu petrolünün üretimini ve

dağıtım yollarını etkileyen dönemin en önemli gelişmelerdendir. Süveyş krizi

döneminde petrolün dağıtımının kısılması Ortadoğu açısından önemli sonuçlar

doğurmuştur.61

Süveyş krizi ile ilgili görüşmeler Mısır ve İngiltere arasında 1945

yılında başlamıştır. Mısır ve İngiltere’nin ortak yönetiminde olan Sudan’ın

bağımsızlık meselesi sebebiyle, Mısır varılan andlaşmayı tanımayarak Süveyş Kanalı

meselesini ve Sudan meselesini Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyine taşımıştır.

İngiltere Süveyş Kanalındaki gücünü kaybetmemek adına; Türkiye Fransa ve

Amerika’nın da dâhil olduğu “Orta Doğu Komutanlığı” adı altında askerî bir ittifak

60

Rifat Uçarol, “Siyasi Tarih, (1789-1994)”, İstanbul, Filiz Kitabevi, 1995, s. 693. 61

Şükrü Sina Gürel, “Orta Doğu Petrolünün Uluslararası Politikadaki Yeri”, Ankara Üniversitesi

Basımevi, Ankara 1979, s.91.

Page 35: T.C. ATILIM ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER · PDF fileSOĞUK SAVAŞ DÖNEMİ VE SONRASI TÜRKİYE’YE YÖNELİK TEHDİTLER ... Türkiye coğrafyasının stratejik önemi, soğuk

35

kurma yoluna gitmiştir.62

Kriz sonucunda; askerî olarak Mısır Hükümeti ciddi bir

hezimete uğramış ancak siyasi sonuçları açısından bunun tam aksi yönde gelişmiştir.

Amerika Ortadoğu’da İngiltere ve Fransa’nın yerini almaya başlamıştır. Süveyş

Kanalı Savaşı bundan sonra, Amerika ve Sovyetlerin Ortadoğu üzerinde rekabet,

çatışma ve güç mücadelesine girmelerine zemin hazırlamıştır.63

5 Haziran 1967’de İsrail’e karşı Araplar tarafından savaş açılmıştır. Altı gün

süren savaş sonunda İsrail Şam’a kadar ulaşmış ve durum SSCB müdahalesi ile sona

ermiştir. 1967 Savaşının en önemli sonucu, İsrail’in Golan Tepelerini ve bunun yanı

sıra Doğu Kudüs, Gazze şeridini, Sina Yarımadası’nı da işgal etmesi ve Arap-İsrail

çatışmalarının dünyanın aktüel sorunlarından birisi haline gelmesi olmuştur.64

6 Ekim 1973’te Mısır’ın Sina cephesine yaptığı saldırıyla başlayan yeni bir

Arap-İsrail Savaşı çıkmıştır. Mısır Başkanı Enver Sedat, İsrail’le Süveyş Kanalı’nın

tekrar uluslararası deniz trafiğine açılması için bir anlaşma yoluna gitmiştir. Mısır’ın

bu teklifi İsrail tarafından reddedilmiştir. İsrail’in anlaşmaya yanaşmaması, Mısır’ı

savaş kararı almaya itmiştir. Savaşa girmeden önce Rusya’dan silah talebinde

bulunmuş ancak bu talebi Rusya tarafından olumlu karşılanmamıştır. Enver Sedat

bunun üzerine; 17 Temmuz 1972 tarihinden itibaren Sovyet uzman ve danışmanlarını

ülkeden çıkarmış; akabinde her iki devlet de elçilerini geri çekmişlerdir.65

İsrail’in

1967 tarihinde işgal ettiği topraklardan çekilmesi Güvelik Konseyi’nce talep

edilmiştir. Amerika’nın mekik diplomasisi sonucunda; İsrail ve Suriye arasında da 31

Mayıs 1974 tarihinde bir barış anlaşması imzalanmıştır. Türkiye bu savaş sonucunda

meydana gelen 1973 Petrol krizinden etkilenerek enerjinin bir siyaset aracı olduğunu

ve sadece tek bir bölge üzerinden (Ortadoğu) enerji politikalarının yürütülmesinin

yetersiz olduğunu görmüştür.66

1979 yılında İsrail ve Mısır arasında Camp David

Andlaşması imzalanmış İsrail ve Mısır arasında barış süreci başlamış İsrail Sina

Yarımadası’ndan çekilmiştir. Bu andlaşma ile Ortadoğu’da İsrail ile Türkiye dışında

başka bir Müslüman ülkede ilişkilerin kurulması yolunda adım atmıştır.

62

Ömer Kürkçüoğlu, a.g.e., 1972 , s. 33. 63

Fahir Armaoğlu, “Filistin Meselesi ve Arap İsrail Savaşları (1948-1988)”, Türkiye İş Bankası

Yayınları, Ankara, 1991, s. 171. 64

Ömer Kürkçüoğlu, “Türkiye’nin Arap Orta Doğu’suna Karşı Politikası”, s. 149. 65

Fahir Armaoğlu, “20. Yüzyıl Siyasi Tarihi 1914-1995”, Alkım Yayınevi, İstanbul 1996, s. 715-

718. 66

Fahir Armaoğlu, “Filistin Meselesi ve Arap İsrail Savaşları (1948-1988)”, a.g.e., s.330-355.

Page 36: T.C. ATILIM ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER · PDF fileSOĞUK SAVAŞ DÖNEMİ VE SONRASI TÜRKİYE’YE YÖNELİK TEHDİTLER ... Türkiye coğrafyasının stratejik önemi, soğuk

36

Türkiye ile İsrail arasında olan ilişkilerin sonuçları Türkiye’nin İsrail’de

bulunan elçiliğinin seviyelerini değiştirerek devam etmiştir. 1950 yılında bölgede

açılan elçilik 1956 Süveyş Krizi’nde maslahatgüzarlık seviyesine indirilmiş 1963

seviyesinde elçiliğe geri yükseltilerek 1980 sonrasında Büyükelçilik seviyesine kadar

çıkartılmıştır. İsrail’in 1980 sonrasında Kudüs’ü ilhak ederek başkent yapması

üzerine İsrail’de bulunan elçilik II. Katiplik seviyesine düşürülmüştür. 1980’ler

boyunca soğuk savaşın etkisiyle ikili ilişkiler durağan şekilde devam etmiş

1990’lardan itibaren tekrardan hareketlenmiştir.

2.1.5 SSCB

II. Dünya Savaşı sonrasındaki yeni dünya düzeninin oluşumunda kendine

göre belirli paydalar edinme arayışındaki Stalin yönetimi, Balkanlar ve Doğu

Avrupa’ya yönelik yayılmacı politikalarını ön plana çıkarırken, Mart 1945’te Türk-

SSCB 1925 Dostluk Antlaşması’nı artık uzatmayacağını duyurmuş, Doğu Anadolu

toprakları ile Boğazları Türkiye’den talep etmiş ve Montrö Sözleşmesi’nin yeniden

gözden geçirilmesini istemiştir. 1947’den itibaren Amerika’nın bölgesel ağırlığının

artmaya başlamasıyla Sovyet liderlerinin saldırgan tavırları belirli bir gerileme

sürecine girdi. Türk-Amerikan yakınlaşması, bu bağlamda Moskova’ya karşı

Stalin’in ölümünden sonra Türk-Sovyet iyileşme sürecine girmiş; Kruşçev’in devlet

başkanlığına seçilmesiyle “barış içinde bir arada yaşama” ilkesinin SSCB dış

politikasına yansıması, yayılmacı politikaların ve siyasal nüfuz söyleminin kısmen

etkilerini yitirmiştir. Sovyetler Birliği Mayıs 1953’te verdiği nota ile Türkiye’ye

yönelik istemlerinden vazgeçmiştir. Demokrat Parti iktidarı döneminde Moskova’ya

karşı genel bir güvensizlik davranışı süregelmiş ve Sovyet yönetimi ile mesafeli

ilişkiler geliştirme eğilimi ABD ile ittifak politikalarının güçlendirilmesi sonucunu

doğurmuştur. Her ne kadar 1960’lı yıllarda ikili ilişkilerin siyasal boyutundaki

mesafelilik eğilimi sürmüşse de, ekonomik alanlardaki işbirliği canlanmıştır.

1970’lere gelindiğinde, Türkiye için, Sovyet tehdidi azalmış, çok boyutlu bir dış

politika söylemi üretme çabasına girmiş ve Moskova’ya yönelik ılımlı girişimler

yeniden hız kazanmıştır.67

67

Erhan Büyükakıncı, “Türk-Rus İlişkilerinin Değerlendirilmesi – Güvenlik Sorunsalından Çok

Boyutlu Derinliğe Geçiş”, Ankara, Atatürk Kültür Merkezi Yayınları, 2012, s. 786-787.

Page 37: T.C. ATILIM ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER · PDF fileSOĞUK SAVAŞ DÖNEMİ VE SONRASI TÜRKİYE’YE YÖNELİK TEHDİTLER ... Türkiye coğrafyasının stratejik önemi, soğuk

37

1974 Temmuz’undaki Kıbrıs Barış Harekatı’yla Türk hükümetlerinin Batılı

ülkelerin yaptırımlarına karşı koyabilmek için yeni alternatifler arayışına girmiştir.

İkili ilişkilerdeki bu iyileşme sürecinde 1979 yılı sonunda Sovyetlerin Afganistan’ı

işgali ve Türkiye ile ABD arasında ambargo sonrasında imzalanan askeri yardıma

ilişkin Savunma İşbirliği Anlaşması engel olmuştur. 12 Eylül askerî darbesinin

ardından, görev başındaki askeri hükümet ülkenin dış politika seçeneklerini

çeşitlendirmeyi amaçlayarak Moskova ile Washington arasında belirli bir denge

politikası izlemeyi kararlaştırmıştır. 1980’li yılların başından itibaren, özellikle de

askeri hükümet döneminden beri, ikili ilişkilerde gözlenen hareketlilik, 1984 yılında

imzalanan Doğal Gaz Anlaşması ile farklı bir ivme kazanmıştır. 1986 yılında

Başbakan Özal’ın Moskova ziyareti sırasında Türk müteahhitlerin SSCB’de takas

karşılığında inşaat projelerine katılımına ilişkin anlaşma yanı sıra Türkiye’nin Sovyet

pazarına yönelik tüketim malları üretimi için sanayi girişimlerini destekleyecek

Sovyet doğal gazının 1987’den itibaren Türkiye’ye nakli konusunda ortak bildiriler

imzalanmıştır. SSCB’nin dağılmasından önceki en son üst düzey gezisi,

Cumhurbaşkanı Özal’ın 1991 Mart’ında gerçekleşmişti; söz konusu ziyaret sırasında,

her iki devletin cumhurbaşkanları, ikili işbirliği alanlarının geliştirilmesi ve

Karadeniz çevresindeki ülkeleri bütünleştirecek bir sürecin başlatılması üzerinde

mutabık kalmışlardır.68

2.1.6 ABD

II. Dünya Savaşı’nın ardından Türkiye-ABD ilişkileri, 1990’lara kadar

Amerikan Sovyet çekişmesi ekseni etrafında gelişmiş ve evrim geçirmiştir. İkinci

Dünya Savaşı’nın hemen ertesinde Türkiye’nin izlediği dış politika, tamamen Sovyet

baskısına bağlı olarak, Batı kutbu ve özellikle de ABD ile ittifak ilkesine

dayandırılmıştır. 1947 Truman Doktrini ve Marshall Yardımı ile ABD’nin

önderliğini üstlendiği sistem içinde yer alma isteğini bir politik uygulamaya

dönüştürmüştür. Türkiye-ABD ilişkileri açısından 1950’ler yoğun bir dönem

olmuştur. Türkiye, ABD ile Kore Savaşı’na katılmış, 1952’de NATO’ya üye olmuş,

1957’de Eisenhower Doktrini’ni resmen açıklamasa da kabul etmiştir. 1950’lerin

ortalarında ekonomisi darboğaza giren Türkiye, bu konuda ABD’den beklediği

desteği alamayınca Amerikan yardımlarından beklentilerini azaltmış ve dış politika

68

Erhan Büyükakıncı, a.g.e., s. 788.

Page 38: T.C. ATILIM ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER · PDF fileSOĞUK SAVAŞ DÖNEMİ VE SONRASI TÜRKİYE’YE YÖNELİK TEHDİTLER ... Türkiye coğrafyasının stratejik önemi, soğuk

38

yönelimlerini Avrupa ile çeşitlendirmeye çalışmıştır. 1959’da, Yunanistan’ın

reddettiği Jüpiter füzelerinin Türkiye’ye yerleştirilmesini kabul etmiştir. 1960’ların

Türk dış politikasında NATO hala temel taş niteliğinde kalsa da, Soğuk Savaş

sürecinde yumuşama yaratan 1960’ların “Barış İçinde Birlikte Yaşama” ve

1970’lerin “detant” süreçleri, Türkiye’nin ABD’ye yönelik politikalarında olumsuz

rol oynamıştır. Kendi öneminin eksildiği algılaması içindeki Türkiye, güvenliği

açısından ABD ve Batı’ya kendini daha fazla bağımlı hissetmiştir. 1960’lar boyunca

iç gelişmelerde giderek artan anti-Amerikan eğilimler (Küba Krizi nedeniyle),

dünyada siyasi bloklar arasındaki gerilimin azalması ve bağlantısızlar grubunun

etkisi gibi faktörler dolayısıyla, Türk Amerikan ilişkilerinde bazı sarsıntılar

yaşanmıştır. Kıbrıs’ta yaşanan 1963-64 olayları sırasında ABD’nin Yunanistan’a

yakın bir tavır içinde bulunmayı tercih etmiştir. Kıbrıs olayları sırasında ABD

Başkanı Johnson’un Başbakan İnönü’ye yazdığı mektupta Amerikan silahlarının

Kıbrıs’ta kullanılmasını men etmesi ve Türkiye’ye bu yüzden gelecek bir Sovyet

saldırısında, NATO anlaşmasının işlemeyeceğini bildiren mektubu ile İnönü’nün

“yeni bir dünya kurulur, Türkiye’de onun içinde yerini alır” tarzındaki yanıtı ile

başlayan ve Türkiye’nin 1964’ten itibaren Sovyetler ile ilişkileri düzeltme

arayışlarına da yol açan tartışmalar, o zamana kadar ciddi bir sorun yaşanmayan

ilişkilerde gerginlik yaratmıştır. Dikkate alınması gereken üçüncü önemli faktör,

öğrenci hareketlerinin 1968’den itibaren başlamasına paralel biçimde, anti-Amerikan

gösterilerde gözlenen artıştır. ABD-SSCB ekseninde, 1970’lerde, Amerika’nın

Vietnam tecrübesi ve ekonomik tıkanıklıkları, silahsızlanma görüşmeleri ve

anlaşmaları, SSCB Devlet Başkanı Leonid Brejnev’in önerisiyle 1975’te Helsinki’de

başlayan Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Konferansı (AGİK) süreci gibi olayların

etkileriyle bir yumuşama (detente) yaşanmıştır. Bu dönemde Türkiye’nin

Amerika’nın baskısıyla 1971’de yasakladığı afyon ekimini 1974’te tekrar serbest

bırakması ile ilişkilerde yeni sorunlar baş göstermiş; 1974 Kıbrıs müdahalesi ve

1975-1978 arasında Türkiye’ye uygulanan silah ambargosu ile ilişkilerde belirgin

gerilimler yaşanmıştır.69

Kıbrıs krizi ve Türkiye’yi daha da doğrudan ilgilendiren Amerikan silah

ambargosu çerçevesinde Amerika ile ilişkilerde yaşanan sorunlara paralel biçimde,

69

Yakup Beriş ve Aslı Gürkan, “Türk-Amerikan İlişkilerine Bakış: Ana Temalar ve Güncel

Gelişmeler”, TÜSİAD ABD Temsilciliği Değerlendirme Raporu, İstanbul, Temmuz 2002, s. 5-6.

Page 39: T.C. ATILIM ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER · PDF fileSOĞUK SAVAŞ DÖNEMİ VE SONRASI TÜRKİYE’YE YÖNELİK TEHDİTLER ... Türkiye coğrafyasının stratejik önemi, soğuk

39

1970’lerde Avrupa ile ilişkilerin geliştirilmesine çaba gösterilmiştir. 1973 Petrol krizi

ve Kıbrıs müdahalesinin ABD silah ambargosu ile birleşen etkisi, Türkiye’nin

ekonomik bir krize girmesine neden olmuştur. ABD ambargosu ancak 1978

Eylül’ünde kaldırılmış ve Türkiye, göreceli bir rahatlığa kavuşmuştur. 27 Aralık’ta

SSCB’nin Afganistan’a girmesinin ardından Türkiye’ye stratejik olarak daha fazla

önem atfetmeye başlamıştır. Irak ile İran arasında 1980 Eylül’ünde patlayan ve 8 yıl

süren savaş da Türkiye’nin bölgesel önemini artıran bir etken olmuştur. 1980 yılında

Savunma ve Ekonomik İşbirliği Anlaşması’nın (SEİA) imzalanmasıdır.70

Bu arada, ABD, Türkiye’de 12 Eylül 1980’de yapılan askeri darbeyi anlayış

ile karşıladığını açıklamış, Türkiye’ye yardımın devam edeceğini bildirmiş ve 13

Eylül’de ABD NATO Büyükelçisi Ankara’yı ziyaret etmiştir. Avrupa ile ilişkileri

sekteye uğrayan 12 Eylül rejimi, dış politikada bütün ağırlığı ABD’ye vermiştir.

ABD, 1980-1987 arasında IMF kredileri, borç ertelemeleri ve askeri yardımlar da

dahil olmak üzere Türkiye’ye 13 milyar dolarlık bir kaynak aktarmıştır. Amerika-

Türkiye ilişkilerinde 1980’lerin önemli bir gelişmesi de Brzezinski Doktrini ve Çevik

Kuvvet’in (Rapid Deployment Force) oluşturulması sürecidir. Reagan, 1981

Ocağında Başkanlığı devraldığında İran’da İslami rejim egemen olmuş, CENTO

dağılmış, SSCB Afganistan’ı işgal etmiş ve Yunanistan’da anti-Amerikan retoriği ile

Papandreu’nun PASOK’u seçimleri kazanmıştır. Aynı dönemde, askeri yönetim

altındaki Türkiye ise, Amerika için istikrarlı bir müttefik görünümü çizmiştir. Bu

koşullarda Brzezinski, “Türkiye’den Pakistan’a uzanan bunalım kuşağında SSCB’nin

artan etkinliği karşısında”, yeni bir strateji yaratılması gerekliliğini ortaya koymuştur.

Bu düşünce uyarınca Çevik Kuvvet, Basra Körfezi başta olmak üzere bir Doğu-Batı

çatışması olasılığında Ortadoğu’yu korumak gerekçesi ile oluşturulmuştur. Yeni

stratejide Ortadoğu ve Körfez petrolünün savunması, bir şekilde NATO şemsiyesi

altına sokulmaktadır. NATO üyesi olan Türkiye’nin önemi bu anlamda Mısır ve

İsrail ile karşılaştığında daha da artmaktadır. Devlet Başkanı Kenan Evren, gezilerin

önemli bir bölümünü Suudi Arabistan, Körfez Devletleri, Mısır, Tunus, ve Pakistan

gibi ülkelere gerçekleştirmiştir. ABD de bu açılımı teşvik etmiştir. Böylece Türkiye-

ABD ilişkileri soğuk savaş döneminde en sıcak dönemine girmiştir. Türkiye-ABD

70

Yakup Beriş ve Aslı Gürkan, a.g.r., s. 7.

Page 40: T.C. ATILIM ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER · PDF fileSOĞUK SAVAŞ DÖNEMİ VE SONRASI TÜRKİYE’YE YÖNELİK TEHDİTLER ... Türkiye coğrafyasının stratejik önemi, soğuk

40

ilişkileri soğuk savaş döneminde Türkiye’nin ABD’nin öncülüğünde kurulan Batı

kutbunda yer alması hasebiyle yakın temas şeklinde gerçekleşmiştir.71

2.1.7 İran

Türkiye ve İran ilişkileri büyük ölçüde iki ülkedeki rejimlerin ve iktidardaki

güçlerin etkisinde şekillenmektedir. İki ülke arasında tarihten gelen rekabet ve iyi

ilişkiler döngüsü, karar vericilerin eğilimleri eksenli değişiklik göstermiştir. Yani

hem İran’da, hem de Türkiye’de olaya dostluk ve dayanışma açısından bakanlar

olduğu gibi, birbirini rakip, hatta tehdit gören eğilimler mevcuttur. Türkiye’de

ve/veya İran’da iktidarda kimin olduğu ve diğer ülkeye karşı nasıl bir bakış açısına

sahip olduğu oldukça önemlidir. Mesela, 1980’lerde Türkiye’de Özal, İran’a karşı

gayet pragmatik bir bakışı vardı ve iki ülke arasındaki siyasi ve iktisadi ilişkilerin

geliştirilmesini arzu ediyordu. Bülent Ecevit, Başbakanlığı döneminde ise İran’ı hem

bölücü terör örgütleri hem de irticai örgütlerin kaynağı olarak görüyordu ve bu

durum ikili ilişkileri olumsuz etkiliyordu. İran’da da Haşimi Rafsancani veya

Muhammed Hatemi hükümetlerinin Türkiye’ye ilişkin “dostça” bakışlarına karşın

İran’daki radikaller ve güvenlik kurumları Türkiye’yi hem kültürel ve siyasal olarak

hem de yakın ilişki içinde olduğu diğer devletlerden – özellikle İsrail ve ABD –

ötürü Türkiye’yi bir tehdit olarak görüyordu.72

Muhammed Rıza Pehlevi döneminde 1950’lerin sonlarına doğru ikili ilişkiler

en iyi düzeyinde iken, kısa bir süre sonra İran’ın yoğun bir şekilde silahlanması ve

bölgesel politikaları – Irak’a karşı Kürtleri desteklemesi ve Basra Körfezi’nde daha

hakim bir rol oynamaya girişmesi – Türkiye’yi İran’a karşı daha dikkatli olmaya

zorlamıştır. 1979 Devrimi Türkiye-İran ilişkilerin yeni bir boyut katmıştır. Bölgede

laik, demokratik, Batılı bir yapıyı temsil eden Türkiye ile Batı karşıtı, İslamcı,

devrimci İran arasında ideolojik rekabet had safhaya çıkmıştır. Türkiye-İran ilişkileri,

iki ülkedeki dahili gelişmelerden bağımsız değildir. 1980’ler ve 1990’lar boyunca

Türkiye’de radikal ve siyasal İslam’ın yükselişi, karar verici mercileri şeriat

konusunda ve İran’ın faaliyetleri konusunda daha hassas hale getirmiştir. İranlı

radikaller ise açıkça Türkiye’deki radikal İslamcıları destekleyerek Türklerin

71

Yakup Beriş ve Aslı Gürkan, a.g.r., s. 8. 72

Hüseyin Bağcı, “4. Türkiye-İran İlişkileri Sempozyumu: Küreselleşmenin Türkiye-İran

Üzerindeki Etkileri ve Toplumların Karşılaşabileceği Problemler”, İstanbul, 23-27 Eylül 2005

Tarihli Tebliğ, s. 1.

Page 41: T.C. ATILIM ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER · PDF fileSOĞUK SAVAŞ DÖNEMİ VE SONRASI TÜRKİYE’YE YÖNELİK TEHDİTLER ... Türkiye coğrafyasının stratejik önemi, soğuk

41

endişelerini daha da derinleştirmiştir. Türkiyeli radikal İslamcı grupların bazı

üyelerinin İran ile bağlantılarını ifşa etmesi, Türkiye’de iki ülke ilişkilerine güvenlik

merkezli bakanların elini güçlendirirken ikili ilişkileri de olumsuz etkilemiştir. Bu

nedenle iki ülke büyükelçileri zaman zaman geri çağrılmak zorunda kalmış,

Türkiye’deki bir takım gösterilerde İran karşıtı sloganlar atılmıştır. Bununla birlikte

gerek 1980’lerde, gerekse 1990’lı yıllarda iki ülke ilişkilerinde, İran’ın Türkiye’ye

rejim ihraç etmeye çalıştığı ve Türkiye’deki etnik unsurları hükümete karşı kışkırttığı

iddiasıyla İran’ı bir tehdit olarak görmeye devam etmiştir. Bu güvenlikçi bakışın

İran’daki muadilleri de Türkiye’yi Batı’nın bölgedeki işbirlikçisi ve devrimin

düşmanı olarak görmüştür. Türkiye ve İran gerek ikili ilişkilerinde, gerekse bölgesel

politikalarında, siyasi ilişkileri iyi dahi olsa birbirlerine karşı güç dengesi siyaseti

izlemişlerdir. İki ülkedeki tarihi rekabet ve jeopolitik rekabet nedeniyle, ikili

ilişkilerin iyi olduğu dönemlerde dahi şüpheci ve güvenlikçi bakış Türkiye-İran

ilişkilerinde etkili olmuş, iki ülke arasındaki güç dengesi korunmaya çalışılmıştır.73

1980’lerde PKK terörizmi etkinliğini artırmaya başlayınca Türkiye, Irak ile

1984 yılının Ağustos ayında Türk askerilerinin Irak toprakları içinde teröristleri

“sıcak takibine” izin veren bir anlaşma imzalamıştır. İranlı yetkililer Türkiye’ye

böyle bir imkân vermeyi kategorik olarak reddetse de Türkiye’yi kendilerinden

uzaklaştırmak istemiyorlardı. Türkiye’nin endişelerini yatıştırmak için 28 Kasım

1984’te, iki ülkenin de kendi topraklarında diğerinin güvenliğine tehdit oluşturacak

faaliyetlerin izin verilmemesine dair bir anlaşma imzaladı.74

Bu anlaşmaya rağmen PKK, Türkiye, İran ve Irak arasındaki ortak sınırı

faaliyetleri için kullanmaya devam etti ve Türkiye, İran’ı PKK’lı teröristleri

barındırmak ve lojistik destek vermekle itham etmeye devam etti. Hatta Türkiye’nin

teröristlere karşı mücadele ederken zaman zaman sınırı ihlal ettiği iddiaları ve

Türkiye’nin operasyonları sırasında sınır köylerindeki bazı İranlıların da zarar

görmesi, iki ülke arasında ciddi krizlere sebep oldu.

Soğuk savaş döneminde tehdit unsurları yoğunlukla; çoğu birer eski sömürge

olan ülkelerdeki bağımsızlık hareketleri, Üçüncü Dünya ülkelerinin kendi içlerindeki

iktidar mücadeleleri, etnik ve dini kavgalar, öğrenci-gençlik hareketleri güvenlik

73

Hüseyin Bağcı, a.g.teb., s. 2-6. 74

Süha Bölükbaşı, “Turkey Copes with Revolutionary Iran”, Journal of South Asian and Middle

Eastern Studies, Vol 8, No 1-2, (Fall-Winer 1989).

Page 42: T.C. ATILIM ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER · PDF fileSOĞUK SAVAŞ DÖNEMİ VE SONRASI TÜRKİYE’YE YÖNELİK TEHDİTLER ... Türkiye coğrafyasının stratejik önemi, soğuk

42

şeklinde gerçekleşmiştir. Bu dönemde terörün yoğunlaştığı bölgeler Afrika,

Ortadoğu ve Güney Amerika olarak öne çıkmaktadır. Bu dönemde risk unsurlarının

aktörleri Devrimci halk cephesi, bağımsızlık cephesi, yurtsever cephe ve cihat

şeklinde kullanılmıştır. Terörle mücadele adına istedikleri her önlemi alırken “Hür

Dünya”nın diğer üyelerinden kayıtsız-şartsız destek gördüler. İki blokun arasındaki

egemenlik mücadelesini bir fırsat olarak değerlendiren örgüt, terörü sınırsız bir

ölçüyle kullandı. Terör örgütleri iki kutuplu dünyada egemenler arasındaki

çekişmede önemli görevler üstlendiler. Faaliyette bulundukları ülkelerde kimileri

rejim karşıtı, kimileri de bağımsızlık peşinde olan örgütler olarak görünseler de

esasta arkalarına aldıkları küresel güç desteği nedeniyle dünyanın egemenlerinin

çıkarlarına hizmet etmekteydiler. Terör örgütleri bir taraftan sözde bağımsızlık

mücadelesi verirlerken, diğer taraftan da desteğini aldıkları ülkenin o bölgedeki

yeraltı silahlı gücü görevini yerine getirdiler.75

Sonuç itibariyle soğuk savaş temel anlamda ideolojik bir çekişmeydi.

Dünyayı iki kutba ayıran bu savaşta ideolojilerin amacı dünyada tek hâkim olmaktı.

Fikirler sınırları silahlardan daha kolay aşmakta ve devletler daha kolay yandaş

bulmaktaydı. Dolayıyla fikirlerin düşünceler bağlamındaki çatışması devletler

düzeyinde çok kolay sıcak çatışmalara dönmekte ve bölgesel krizler olarak ortaya

çıkmaktaydı. Bu dönem içerisinde genel olarak güvenlik teknolojik, askeri ve

ekonomik güç ile doğrudan bağlantılıydı. Soğuk savaş döneminde Batı blokunun

amacı SSCB’ye Avrupa’nın doğusunu kaptırdığı bir ortamda Batısını kaptırmamak

yönünde olmuştur. Batı Avrupa bu dönemde bir enkaz halindeydi bu zengin pazar,

savaş sanayileri kapandıkça işsizlik yaşamaya başlayan Amerikan ekonomisine zarar

verir duruma gelmekteydi. Türkiye bu dönemden itibaren bütçe açığı vermeye

başlamıştır. Türkiye ekonomisi buna bağlı olarak artan dış borcunu kapatmak

amacıyla IMF’den yardım almaya başlamış ve Batı’nın ekonomik bağımlılığına da

girmek zorunda kalmıştır. Batı kutbunun temsilcisi olan Türkiye bu dönemde

Sovyetler Birliği tarafından gelen tehditlerin bertarafı yönünde faaliyetlerde

bulunarak güvenlik risklerini azaltma yoluna gitmiştir.76

75

(Erişim) İbrahim Çevik, “Dünyadaki Gelişmelere Paralel Olarak Değişen Terör ve PKK’nın Bu

Değişimlerdeki Yeriyle Muhtemel Hareket Tarzı”, 21 Eylül 2011,

http://www.turksam.org/tr/yazdir2474.html, (05.04.2013) 76

A.Umut Güner, “Soğuk Savaş Sonrası Dönemde Değişen Güvenlik Algılamaları ve Bir

Güvenlik Sorunu Olarak Başarısız Devletler”, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Konya, 2008,

s. 15.

Page 43: T.C. ATILIM ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER · PDF fileSOĞUK SAVAŞ DÖNEMİ VE SONRASI TÜRKİYE’YE YÖNELİK TEHDİTLER ... Türkiye coğrafyasının stratejik önemi, soğuk

43

3. SOĞUK SAVAŞ SONRASI DÖNEMDE TÜRKİYE’NİN GÜVENLİĞİ

1990’ların başında SSCB’nin yıkılmasıyla soğuk savaş sona ermiş;

ardından dünya yeni bir şekil almaya başlamıştır. Soğuk savaş dönemine damgasını

vuran iki kutuplu uluslararası sistem son bulmuş, “yeni dünya düzeni” Batı dünyası

ve onun lider gücü konumunda bulunan ABD önderliğinde yeniden yapılanmaya, ya

da yapılandırılmaya başlanmıştır. Ancak bu yapılanma düzen olduğu kadar

düzensizliği, istikrar unsurları yanı sıra istikrarsızlık girdilerini de beraberinde

getirmiştir. Bir yandan uluslararası sistem içerisinde yer alma ve karşılıklı işbirliği

trendi artarken, diğer yandan devletler arası çatışma riski azalmıştır.77

1990’lı yılların başında Türkiye’nin güvenlik kaygıları ülkenin coğrafi

konumu hasebiyle artmış, bu durum Türkiye’yi soğuk savaş döneminde olduğundan

çok daha kapsamlı güvenlik politikaları üretmeye itmiştir. Bu bağlamda Türkiye’nin

güvenlik kaygılarına temel teşkil eden meseleler arasında uluslararası ve bölgesel

terörizm, uzun menzilli füzeler ve kitle imha silahlarının yayılması, bölgesel

istikrarsızlıklar ve çatışmalar, ülkenin siyasi istikrarını ve güvenliğini ilgilendiren

ekonomik ve sosyal problemler yer almaktadır.78

3.1 SOĞUK SAVAŞ SONRASI DÖNEMDE GÜVENLİK ALGISI

Soğuk savaş sonrası dönemde iki kutuplu düzenin yıkılmasıyla birlikte

ülkeler arasındaki iletişim artmış, BM’nin öncülüğünde barışın kurulması-kollanması

konusundaki kararlılığı ve ülkelerin silahlanma dışında farklı alanlarda (ekonomik,

kültürel) topluluklar oluşturulması (KEİB, D-8 vd.) neticesinde uluslararası sistemde

örgütler etkin hale gelmiştir. Soğuk savaş yıllarından itibaren Avrupa’nın güvenliğini

üstlenmiş olan NATO’nun 1990’ların başından itibaren işlerliği sorgulanmaya

başlanmış; AB’nin sadece ekonomik bir birlik dışında Batı’nın kendi güvenlik

organizasyonu olması gerektiği düşüncesi doğmuştur. AB’nin Doğu Avrupa’ya

doğru genişlemesi ve Avrupa da Güvenlik ve Savunma Politikası (AGSP)79

77

“Soğuk Savaş Sonrasında Yeni Dünya Düzeni”, İktisat ve Girişimcilik Üniversitesi, Türk

Dünyası Kırgız- Türk Sosyal Bilimler Enstitüsü, Akademik Bakış, Sayı 17, Temmuz – Ağustos –

Eylül 2009, s. 1. 78

Zerrin Ayşe Bakan, “Soğuk Savaş Sonrasında Yeni Güvenlik Teorileri ve Türkiye’nin

Güvenlik Algılamaları”, 21. YY Dergisi, Ekim-Kasım-Aralık Sayısı, Yıl 2007, s. 35. 79

Aralık 1998’de, İngiltere ve Fransa liderleri St. Malo’da bir araya gelerek ortak bir bildiri

imzalamışlardır. Bu bildiri ile ilk defa Avrupa Güvenlik ve Savunma Politikası’ndan (AGSP) söz

edilmiştir.Bildiride özetle; AB’nin uluslararası krizlere askeri güçle müdahale edilebileceği,

Page 44: T.C. ATILIM ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER · PDF fileSOĞUK SAVAŞ DÖNEMİ VE SONRASI TÜRKİYE’YE YÖNELİK TEHDİTLER ... Türkiye coğrafyasının stratejik önemi, soğuk

44

oluşturma süreci yeterli bir kurumsal yapı olup olmadığını da sorgulama fırsatı

vermiştir. AGSP’nin uygulama sürecinde çektiği zorluk güçlü ulus devlet yapısı

içerisinde devletlerin alışkanlıklarından vazgeçememesi bunun yanında dış politika

sürecindeki farklı alışkanlıkları uygulamadaki zorluğu ortaya çıkarmaktadır.80

Bu dönemde SSCB’nin ardından Yugoslavya dağılma sürecine girmiştir.

Bölgesel olarak güçlenen ülkeler, etrafında iktidar mücadelesine girerek çatışmalara

neden olmuş ve ülkeleri bu çatışma sürecinden vazgeçirmek kolay olmamıştır.81

Soğuk savaş sonrası tehdit kavramı da boyut değiştirmiştir. Tehdidin boyutu

ve var olan alışılagelmiş klasik tehdit algısı değişikliğe uğratmıştır. Bu tehditler

özellikle terörizm eksenli şekillenmiştir. Soğuk savaş sonrası dönemde geleneksel

tehdit yerini siyasi istikrarsızlıklara, uyuşturucu, silah ve insan kaçakçılığına,

özelliklede kitle imha silahları ve nükleer silahların yaygınlaştırılması ülkelerce

kullanılan tehdit unsurlarından olmuştur.82

Soğuk savaş döneminde dünya siyasetinde etkili olabilmenin anahtarı,

stratejik bölgeleri kontrol etmekle mümkündü. Soğuk savaş sonrası dönemde de aynı

strateji devam etti. 1990 öncesi dönemde olduğu gibi Ortadoğu, Kuzey Afrika, Orta

Asya ve Kafkasya, mevcut hidrokarbon enerji kaynakları ve geçiş yolları üzerinde

bulunmaları nedeniyle stratejik önemini devam ettirmişlerdir. Bu durum da doğal

olarak bu coğrafyalarda yaşayan insanların barış ve refahı için riskler devam

etmiştir.83

Soğuk savaşın ardından yaşanan gelişmeler ve değişimler satır başlarıyla

özetle şöyledir:

ABD yönlendirici liderlik rolünü oynamaya başladı.

Komünizmin etkileri sona erdi.

ODGP’nin süratle uygulamaya geçirilmesi, NATO’nun isteksiz kaldığı kriz bölgelerine AB’nin

müdahale edebileceği yönünde kararlar alınmıştır. Detaylı bilgi için bkz: Muharrem Gürkaynak,

“Avrupa’da Savunma ve Güvenlik”, Asil Yayın Dağıtım, Ankara, 2004, s. 187 – 189. 80

A.Umut Güner, a.g.t., s. 18-19. 81

Yusuf Sarınay, “Atatürk’ten Günümüze Türk Dış Politikası Hakkında Genel Bir

Değerlendirme”, Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi, Cilt 16, Sayı 48, Kasım 2000, s. 1-16. 82

Burcu Kanbal, “Uluslararası İlişkilerde Güvenlik Algısı”, Uluslararası Politika Akademisi,

Ağustos 2012, s. 1. 83

Armağan Kuloğlu, “Soğuk Savaş Döneminden Günümüze Ortadoğu’daki Gelişmeler ve

Türkiye’nin Güvenliğine Etkileri”, Sedat Laçiner, Hacali Necefoğlu, Hasan Selim Özertem(Ed.),

Türk Dış Politikası: Uluslararası 3.Türk Dış Politikası Sempozyumu Tebliğleri, Usak Yayınları,

Ankara, Nisan 2009, s.931.

Page 45: T.C. ATILIM ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER · PDF fileSOĞUK SAVAŞ DÖNEMİ VE SONRASI TÜRKİYE’YE YÖNELİK TEHDİTLER ... Türkiye coğrafyasının stratejik önemi, soğuk

45

Dünya siyasi haritasında değişiklikler oldu ve Avrupa’da yirminin

üzerinde devlet ortaya çıktı.

Soğuk savaş bittikten sonra gelişmekte olan ülkelere verilen yardımlarda

azalma oldu.

Demokrasinin yayılma süreci hızlandı.

Soğuk savaş döneminde gelişmekte olan ülkelere yapılan yardımların 1990

sonrası dönemde yapılmaması nedeniyle, zengin ve fakir ülkeler arasındaki

ekonomik farklılıklar arttı.

Soğuk savaş döneminde dost ve düşman devlet ayrımı yapmak daha kolay

iken, soğuk savaş sonrasında ülkeler arası ilişkiler daha değişken hale geldi.

Varşova Paktı ve COMECON (Ekonomik Yardımlaşma Konseyi) tarihe

karıştı.

Direkt tehditler yerini belirsizliklere dayalı potansiyel risklere bıraktı.84

Soğuk savaşın sona ermesi ile birlikte bir ideoloji sona ermiş, büyük bir

belirsizlik başlamıştır. Bu yeni yapılanma “Yeni Dünya Düzeni” olarak

adlandırılmıştır.85

Bu yeni yapılanmada sosyal, ekonomik, politik, insani ve çevresel

faktörler önem kazanmıştır.86

SSCB’nin dağılmasıyla birlikte iki kutuplu yapı sona ermiştir. Dönemin

ABD Başkanı George W. H. Bush (Baba Bush)’un, 1990 Ağustosu’nda Irak’ın

Kuveyt’i işgaliyle ortaya çıkan Körfez Krizi sırasında kullandığı “yeni dünya

düzeni” kavramı iki kutuplu yapının bittiğini ve uluslararası sistemde yeni bir

düzeninin ve/veya yapının ortaya çıktığının işaretiydi.87

Türkiye’nin soğuk savaş sonrası güvenlik algılarını iki farklı şekilde ele

alınabilir. Bunlardan ilki terör sebebiyle iç güvenlik, diğeri ise genel dış güvenlik

algılamasıdır. Bu sebeple her ne kadar birçok açıdan birbirleriye bağlantılı ise de,

her iki tehdit algılamalarını ayrı başlıklar altında incelemekte yarar görülmüştür.

Türkiye’nin çok yönlü; kimi zaman belirsiz olan birtakım tehditler ve yeni

imkânlar ile karşılaşmış olmasıdır. Soğuk savaşın sona ermesine paralel olarak,

dünyada yaşanan işbirliği ve uzlaşma eğilimine rağmen, Türkiye’nin bulunduğu

84

Öz İplik iş Sendikası, “90’lı Yıllarda Dünya ve Türkiye”, Ankara: 1992, s.31. 85

Stephen Walt, “Uluslararası İlişkiler: Bir Dünya Binbir Kuram”, Foreign Policy, İstanbul Bilgi

Üniversitesi Yayını, Bahar 1998, s. 19 86

Bülent Sarper Ağır, “Soğuk Savaş Sonrası Avrupa Güvenlik Düzenine Kurumsal Bir Bakış”,

Avrasya Dosyası, C.9, S.2, Yaz 2003, s. 125 87

Tayyar Arı, 2004, a.g.e., s. 521.

Page 46: T.C. ATILIM ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER · PDF fileSOĞUK SAVAŞ DÖNEMİ VE SONRASI TÜRKİYE’YE YÖNELİK TEHDİTLER ... Türkiye coğrafyasının stratejik önemi, soğuk

46

coğrafyada yeni çatışma alanları ortaya çıktı., uzun bir süredir istikrarsızlıkla adeta

özdeşleşmiş olan Ortadoğu bölgesine; yeni çatışma alanı olarak Balkan ve Kafkasya

coğrafyası eklenmiştir.88

3.2 SOĞUK SAVAŞ SONRASI TÜRKİYE’NİN ÜLKELER,

BÖLGELER VE ÖRGÜTLER BAĞLAMINDA İLİŞKİLER VE GÜVENLİK

ENDİŞELERİ

Soğuk savaş yılları boyunca askeri ve stratejik meseleler önem kazanmış

bununla birlikte siyasî, ekonomik ve sosyal sorunlar iç politikada kendini

göstermiştir. Komşu ülkelerle ve müttefikleriyle olan ilişkilerde yeni dönemin siyasî

dinamikleri etkin olmuştur. Bu dinamikler milliyetçilik, lâiklik, din ve sosyal

meselelerdir. Soğuk savaşın getirdiği iki kutuplu askeri denge ve jeopolitik

algılamaların ötesine geçilen 1990'lı yılların başından itibaren Türkiye aslında pek

çok ülke için geçerli olan bir güvenlik rahatlamasının içine girmemiştir. Soğuk savaş

sonrası bölgesel güvenlik dinamikleri açısından potansiyel çatışma tehdidi içeren üç

bölgesel güvenlik kompleksinin (Balkanlar, Orta Asya ve Ortadoğu) tam ortasında

yer aldığından, Türkiye'nin güvenlik ihtiyaçları farklılaşarak da olsa artma eğilimi

göstermiştir.89

Buna ilaveten 1980’li yılların başlarında tehdit olarak ortaya çıkan

PKK terör örgütü, soğuk savaş sonrası dönemde de Türkiye’nin en önemli tehdit

algılaması içinde yer almıştır.

3.2.1 İran İle İlişkiler

İran ile ilişkiler her ne kadar 1639 Kasr-ı Şirin Andlaşması’ndan beri İran ile

çatışmaya kadar varan sorunlar çıkmış olsa da Türk Safevi ve Kaçar

Hanedanlıklarına rağmen, Türkiye-İran ilişkilerinin iki komşu ilişkisine yakışır

biçimde yürümediği de bilinmektedir.90

İran ile olan ilişkilerde yaşanan

anlaşmazlıklar; siyasal İslam yönetim biçiminin Türkiye demokrasisine ihraç edilme

gayretleri, Azerbaycan’da milliyetçiliğin gelişmesi ile Türkiye ve İran’ın bu bölge

üzerinde rekabete sürüklenmesi, bu gelişmenin İran tarafından kendi toprak

88

Yusuf Sarınay, a.g.m. 89

Zerrin Ayşe Bakan, a.g.m., s. 43. 90

Celalettin Yavuz, 2010, a.g.e., s. 449.

Page 47: T.C. ATILIM ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER · PDF fileSOĞUK SAVAŞ DÖNEMİ VE SONRASI TÜRKİYE’YE YÖNELİK TEHDİTLER ... Türkiye coğrafyasının stratejik önemi, soğuk

47

bütünlüğünü tehdit ettiği endişesi, Orta Asya’da nüfuz mücadelesi ve PKK terör

örgütünü destekleme faaliyetleridir.91

1991 yılında Sovyetlerin yıkımı ile başlayan süreç tarihte bir dönüm noktasını

oluşturmuştur. Hazar bölgesi Sovyetler gibi büyük bir gücün ortadan kalkmasıyla ve

soğuk savaşın yarattığı iki kutuplu düzenin sona ermesiyle birlikte bir güç boşluğuna

düşmüştür. Türkiye bu yeni dönemde yeni bağımsızlıklarını kazanan Türk

Cumhuriyetleriyle ekonomik ve diplomatik anlamda ilişkiler kurmayı hedeflemiştir.

Soğuk savaş sonrası dönemde Orta Asya’da, Türkiye ve İran ortak çıkarlar

etrafında çatışmayla sonuçlanmadan güç mücadelesine girişmişlerdir. Bu dönemde

Türkiye yeni kurulan devletlere “Türkiye Modelini” ortaya koyan ABD’nin de

desteğini alarak bölgede etkinliğini artırmıştır.92

İran ise ABD ve Türkiye’ye karşı Rusya’ya yakınlaşmış ve dış politikasını

bölgede oluşan güç boşluğunu Türkiye ya da ABD tarafından doldurulmasını

engelleme yönünde şekillenmiştir. Türkiye’de temel problem İran’ın siyasal İslam

yönetim biçimini Türkiye’ye ihracı düşüncesi iken, İran tarafında Türkiye “büyük

şeytan” Amerika tarafından yönlendirilen bir ülke olarak görmüştür. Bu yaklaşımlar

iki ülkenin birbirlerine bakış açılarını şekillendirmiştir. 1990’lı yıllarda Türkiye’nin

karşı karşıya kaldığı güvenlik tehditlerinden biri olan PKK’ya İran desteği, Türk-İran

ilişkilerini olumsuz etkilemiştir.93

Türkiye – İran arasındaki doğalgaz ticaretinin başlangıç noktası 1995 yılında

iki ülke arasında imzalanan doğalgaz satış mutabakatıyla anılmaktadır. Bu

mutabakatla beraber iki ülke arasında bir boru hattı inşa edilmesine karar verilmiştir.

Bu mutabakat 8 Ağustos 1996 tarihinde “NIGC – İran ile Doğalgaz Alım ve Satım

Antlaşması” olarak imzalanmış ve bu antlaşma ile beraber İran, Türkiye’ye yıllık 3

milyar metreküp doğalgaz temin etmeyi ve bu rakamı 2007 yılında 10 milyar

metreküpe çıkarmayı taahhüt etmiştir. Antlaşmanın süresi yirmi beş yıl, başlama

tarihi ise 2001 yılı olarak belirlenmiştir. Bu antlaşma çerçevesinde inşa edilecek olan

91

Paul B. Henze, “Türkiye: 21. Yüzyıla Doğru, Balkanlar’dan Batı Çine: Türkiye’nin Yeni

Jeopolitik Konumu”, Ian O. Lesser, Graham E. Fuller (Ed.), Çev: Yaşar Bülbül), Alfa Yayınları,

İstanbul, 2000, s. 85. 92

H. J. Barkey, “The Silent Factor: Turkey’s Role in the Gulf War”. E. Karsh (ed.), “The Iran-

Iraq War: Impact and Implications”, Macmillian, London 1989, s. 18. 93

İhsan Dağı, “Ortadoğu’da İslam ve Siyaset”, Boyut Kitapları, İstanbul, 2002, s. 119.

Page 48: T.C. ATILIM ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER · PDF fileSOĞUK SAVAŞ DÖNEMİ VE SONRASI TÜRKİYE’YE YÖNELİK TEHDİTLER ... Türkiye coğrafyasının stratejik önemi, soğuk

48

boru hattına ilişkin ise her ülke kendi topraklarındaki bölümün inşaatının

yükümlülüğünü üstlenmiştir. Bahsi geçen antlaşma çerçevesinde doğalgaz

teslimatları Aralık 2001 tarihinde başlamış ve günümüze kadar artarak devam

etmiştir. O dönemde her ne kadar ABD, İran’la yapılan bu antlaşmadan çok hoşnut

olmamış olsa da iki nedenden dolayı bu işbirliğine karşı çıkmamıştır. Birincisi;

bağımsızlıklarını kazanan Orta Asya Cumhuriyetleri’nin kendi ayaklarının üzerinde

durmasını sağlayacak olan enerji ticaretinin gerçekleştiği Rus topraklarına alternatif

bir rotanın ortaya çıkması ve Rus hâkimiyetinin bu alanda kırılması, ikincisi de

müttefik Türkiye’nin Rusya’ya bağımlılığının azalmasıdır. 13 Temmuz 2007

tarihinde imzalanan doğalgaz mutabakatı, İran nükleer krizinin en gergin

dönemlerinden birinde imzalanmıştır. İran’ı izole ederek uranyum zenginleştirme

faaliyetlerinden vazgeçirme çabasında olan ABD ise böylesi bir dönemde

Türkiye’nin İran’la bu kadar geniş kapsamlı bir mutabakat imzalamasına tepki

göstermiştir.94

Terör bağlamında İran ile ilişkilerde; Şubat 1999’da PKK terör örgütü elebaşı

Abdullah Öcalan’ın yakalanarak Türkiye’ye getirilmesiyle PKK terör örgütünde

gerçekleşen dağılma süreci, Türkiye ile İran arasında var olan ilişkilerin sürecini

değiştirmiştir. Öcalan’ın yakalanmasının akabinde en büyük tepki İran içerisinde

yerleşik olan PKK’nın kolu PJAK tarafından gerçekleşmiştir.95

İran’ın bulunduğu

bölgede kendi sınırından Türkiye’ye yönelik bölücü hareketleri kontrol edememesi

ve bu bölgeden Türkiye’ye yönelik tehditkâr eylemlerde bulunması Türkiye’yi

rahatsız etmiştir. Türk kamuoyunda bu süreç Türkiye-Suriye’nin PKK eksenli

gerginlik dönemine benzetilmiştir. Türkiye ile İran bu süreçte birlikte operasyon,

PKK ve PJAK’ın kontrolünü beraber sağlamaya çalıştılar. Ocak 2000’de başlatılan

Hizbullah Operasyonu ve Uğur Mumcu, Prof. Dr. Muammer Aksoy ve Prof Dr.

Ahmet Taner Kışlalı cinayeti ile ilgili olarak Umut Operasyonu Türkiye’de cinayetin

din eksenli işlendiği ve süreçlerde İran’ın etkisinin olduğu gündeme gelmiştir. İki

ülke arasında var olan süreçteki kriz, karşılıklı söz düellosu şeklinde devam etti.96

Türkiye-İran arasındaki ilişkiler, 2010 sonrasında birçok etken neticesinde

gerilim göstermeye başlamıştır. Özellikle Arap Baharı sonrası bölgenin yeniden

94

Arzu Celalifer Ekinci, “İran Türkiye Enerji İşbirliği”, USAK Bilgi Notları, Kasım 2008, s. 3-4.

95 Sertaç Canalp Korkmaz, “Türkiye’nin Terörle İmtihanı”, Afro Avrasya Stratejik Araştırmalar

Merkezi, Ağustos 2012, s. 1-3. 96

Celalettin Yavuz, 2010, a.g.e., s. 450.

Page 49: T.C. ATILIM ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER · PDF fileSOĞUK SAVAŞ DÖNEMİ VE SONRASI TÜRKİYE’YE YÖNELİK TEHDİTLER ... Türkiye coğrafyasının stratejik önemi, soğuk

49

şekillenmeye başlamasıyla, İran’ın kontrolü elde tutmak için izlediği stratejiler, Batlı

devletlerin tepkisini çekmiş, Türkiye de çıkarları doğrultusunda, her iki taraf ile de

ilişkileri yakın tutacak politikalar izlemeye çalışmıştır.

2010 yılında Tunus’ta başlayıp, Ortadoğu ve Kuzey Afrika bölgesinde birçok

ülkede (Mısır, Bahreyn, Cezayir, Sudan vd.) gerçekleşen “Arap Baharı” 21. yy’de

gerçekleşen önemli olaylar arasında yer almaktadır.97

. Türkiye açısından Arap Baharı

ile birlikte göz önünde bulundurulması gereken nokta, Türkiye’nin güneyinde Şii bir

kuşak kuruluyor olması, din ve mezhep üzerinden politikaların şekillenmeye

başlamasıdır.98

İran, yönetimi ve halkı ile birlikte Şii bir devlet görünümü

sergilemektedir. Irak’a bakıldığında da Şii bir yönetim görülmektedir. Bölge olarak

ele alındığında, Afganistan sınırından Akdeniz’e kadar Şii bir yönetim oluşturma

çabası mevcuttur ve doğal bir İran-Irak-Suriye ittifakı göze çarpmaktadır. İran da

Ortadoğu’da kurulan ittifaktaki etkinliğini korumak istemektedir.

Böyle bir siyasi ortam içerisinde Türkiye, bir yandan bölge ile ilişkilerinde

etkin politika geliştirmek isterken, diğer yandan nükleer enerji, doğalgaz, füze

kalkanı gibi konularda İran ile gerilimli ilişkiler izler olmuştur. Füze kalkanı

konusunda radarların Türkiye’ye konuşlandırılması İran tarafından tepkiyle

karşılanmıştır. Füze kalkanı sisteminin asıl amacı, İran’dan ve Kuzey Kore’den

gelebilecek bir füze saldırısını önlemek olarak açıklanmıştır.99

. Konu ile ilgili 2006

yılından itibaren, ABD ile Polonya ve Çek Cumhuriyeti arasında yoğun görüşmeler

yapılmış; o zaman böyle bir sistemin radarlarının Çek Cumhuriyeti’nde, füzelerinin

ise Polonya’da yerleştirilmesi öngörülmüştür. O tarihteki Rusya Cumhurbaşkanı

Putin, bu projeye şiddetle itiraz etmiş, Almanya da Doğu Avrupa ülkelerine böyle

sistemlerin yerleştirilmesi düşüncesinden duyduğu rahatsızlığı dile getirmiştir.

Polonya halkının büyük çoğunluğu da füze kalkanının topraklarına yerleştirilmesine

karşı çıkmış, daha sonra bu projeden vazgeçilmiştir.

19-20 Kasım 2010 tarihleri arasında Lizbon’da gerçekleştirilen NATO

zirvesinde Füze Kalkanı Projesi en önemli gündem maddesi olmuştur. 1972’de

97

Hakkı Uygur, “İran ve Arap Baharı”, Siyaset Ekonomi ve Toplumsal Araştırmalar Vakfı, Mart

2012, s. 22-26. Ayrıca detaylı bilgi için bkz: Celalettin Yavuz ve Serdar Erdurmaz, “Arap Baharı ve

Türkiye Orta Doğu’da Kırılan Fay Hattı”, Berikan Yayınları, Ankara, 2012. 98

(Erişim) Onur Öymen’in 21 Şubat 2012’de İstanbul Rotary Kulübü İçin Yaptığı Konuşma,

4 Nisan 2012, http://www.onuroymen.com/arsiv/2917, (27.04.2013) 99

(Erişim) S. A. Hildreth,., C. Ek,, “Long-Range Ballistic Missile Defense in Europe”, 29 Haziran

2009, Congressional Research Servise, s. 2., http://fpc.state.gov/documents/organization/127026.pdf,

(27.04.2013)

Page 50: T.C. ATILIM ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER · PDF fileSOĞUK SAVAŞ DÖNEMİ VE SONRASI TÜRKİYE’YE YÖNELİK TEHDİTLER ... Türkiye coğrafyasının stratejik önemi, soğuk

50

imzalanan Anti-Balistik Füze Anlaşması Rusya ile ABD’nin sahip olacağı füze

sistemlerini sınırlandırdığı için ABD’nin elini kolunu bağlamaktaydı. ABD başlarda

anlaşmanın ulusal füze savunma sistemi kurmasına izin verecek şekilde

güncellenmesini gündeme getirdiyse de, Başkan George W. Bush tarafından 2001

senesinde resmen anlaşmadan çekileceklerinin açıklandı ve Haziran 2002 itibari ile

ABD tek taraflı olarak anlaşmayı feshetti. ABD’nin kendi ulusal füze sistemini

hayata geçirmesinin önündeki engelin kalkması ile birlikte füze savunma sistemi

üzerinde çalışmalar başlatıldı. Başkan George W. Bush 16 Aralık 2002’de balistik

füze savunması hakkında ulusal politikayı belirleyen Ulusal Güvenlik Başkanlık

Yönergesini (National Security Presidential Directives) imzalayarak bu konuda ilk

adımı attı. Aralık 2004’te Kuzey Kore’nin uzun menzilli balistik füzelerine karşı

Alaska’da kurulan füze rampalarına beş tane savunma füzesi yerleştirilmesi ile

projenin ilk aşaması kısmen gerçekleştirilirken Kaliforniya’ya da yerleştirilen bir dizi

füze ile sistem desteklendi. 2007’nin başlarında Bush yönetimi, İran’ın balistik füze

tehdidine karşı Polonya ve Çek Cumhuriyeti’ne resmi olarak Avrupa Füze Savunma

Sisteminin bir parçası olarak karada konuşlu savunma füzelerinin ve radar sisteminin

kurulmasını teklif etti. 2008 yazında Polonya ve Çek Cumhuriyeti ile ABD arasında

projeye ev sahipliği yapmalarına ilişkin anlaşmalar imzaladı.100

Nükleer güce ülkelerin dışında bugün bir tek İran 10.000 km’den daha uzun

menzile sahip kıtalararası füzeler üzerinde çalışmaktadır ki bu uzaklık yaklaşık

olarak Tahran ile New York arasındaki mesafeye tekabül etmektedir. İran’ın bu

füzelere sahip olması ABD’yi vurma kapasitesine sahip olması anlamına gelirken,

bugün sadece Çin ve Rusya kendi topraklarından ateşleyecekleri füzelerle Amerikan

kıtasını vurabilecek konumdadırlar. Bush dönemindeki planda doğrudan kıtalararası

balistik füzelere sahip İran tehdidi üzerine yoğunlaşılırken, Obama döneminde 10 yıl

içinde İran’ın bu füzeleri geliştirmiş olamayacağından hareketle ilk aşamada İran’ın

kısa ve orta menzilli füzelerinin Avrupa üzerinde yaratacağı tehdidin önlenmesi,

daha sonra uzun menzilli füzelere karşı önlem alınması yönünde karar alınmıştır.101

2002 yılında “gizli” nükleer tesislerinin ortaya çıkması ve uranyum

zenginleştirme faaliyetlerine girişmesi nedeniyle İran’ın Batı ile ilişkileri iyice

gerilmeye başlamıştır. Batı “kampı” adına İran ile diplomatik görüşmeler yürüten

100

Selin Bölme, “NATO Zirvesi ve Füze Kalkanı Projesi”, Siyaset Ekonomi ve Toplumsal

Araştırmalar Vakfı, Aralık 2010, s. 1-9. 101

Selin Bölme, 2010, a.g.m., s. 11-12.

Page 51: T.C. ATILIM ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER · PDF fileSOĞUK SAVAŞ DÖNEMİ VE SONRASI TÜRKİYE’YE YÖNELİK TEHDİTLER ... Türkiye coğrafyasının stratejik önemi, soğuk

51

AB-Üçlüsü (Almanya, Fransa ve İngiltere) arasındaki müzakerelerden kalıcı sonuçlar

alınamaması üzerine İran nükleer programının Türk dış politikası üzerindeki etkileri

de artmaya başlamıştır. Bu dönemde bir taraftan İran’a karşı işbirliği yapması için

Türkiye üzerinde ABD baskısı artmıştır. Bu baskının akabinde nükleer enerji ile ilgili

çeşitli görüşmeler olmuştur. İran ve 5+1 Grubu (ya da “Altılar”; BM Güvenlik

Konseyi’nin beş daimi üyesi ve Almanya) temsilcileri 1 Ekim 2009’da Cenevre’de

bir araya gelmiştir. Cenevre’deki görüşmelerin iki ana konusundan birisi İran’ın tıp

alanında faaliyet gösteren Tahran Nükleer Araştırma Reaktörü (TNAR) için ihtiyaç

duyduğu yakıtın karşılanması olmuştur. 12-13 Nisan 2010’da Washington’da

düzenlenen Nükleer Güvenlik Zirvesi sırasında İran’ın nükleer programı bir kez daha

gündeme gelmiştir. ABD, Zirve’yi İran’a karşı hazırladığı yeni yaptırım karar

tasarısına karşı destek bulmak için uygun bir zemin olarak değerlendirmeye

çalışmıştır. Buna karşılık Türkiye’nin yaptırım kararına karşı duruşu ve İran’ın

nükleer programından kaynaklanan sorunun çözümü için diplomatik yolların

kullanılması girişimleri ile Brezilya’nın aynı yöndeki pozisyonu örtüşmüştür. Bu

gelişmeler neticesinde 17 Mayıs 2010’da Brezilya, İran ve Türkiye Dışişleri

Bakanlarının imzaladığı Tahran Bildirisi tamamlanmış bir anlaşma değil, üç ülkenin

İran ile Viyana Grubu (ABD, Fransa, Rusya ve UAEA) arasında nükleer yakıt takası

anlaşması yapılmasını sağlamak için vardıkları mutabakatı göstermektedir. Diğer bir

deyişle, İran, Tahran Bildirisi’ne imza atarak bildiride belirtildiği üzere Viyana

Grubu ile nükleer yakıt takası konusunda anlaşmaya hazır olduğunu beyan etmiştir.

Bu imzaya en büyük tepki ABD’den gelmiştir. Clinton, anlaşmanın İran’ın uranyum

zenginleştirme faaliyetlerinin durdurmadığına dikkat çekmiş ve İran’ın uranyumunu

çıkarmasına kadar kesin anlaşma için müzakerelerin aylarca sürebileceğini

söylemiştir. Tahran Bildirisi’ni yetersiz bulan ABD bir taraftan İran’ın UAEA’ya

sunacağı mektubun dikkatlice inceleneceğini ve ABD’nin UAEA vasıtasıyla birkaç

gün içinde resmi cevabını ileteceğini bildirirken diğer taraftan yaptırım karar

tasarısını Güvenlik Konseyi üyelerine sunmuştur. İran’ı “yeni yaptırımlar

uygulanması konusundaki baskıdan kurtulmaya çalışmakla” suçlayan ABD Başkanı

Clinton, İran’ın söz konusu anlaşmayı BM Güvenlik Konseyi toplantısı öncesi

imzalamasına dikkat çekmiştir. Türkiye ve Brezilya’nın İran’a karşı yeni

yaptırımların gündeme getirilmemesini istediği bir dönemde ABD’nin yaptırım

Page 52: T.C. ATILIM ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER · PDF fileSOĞUK SAVAŞ DÖNEMİ VE SONRASI TÜRKİYE’YE YÖNELİK TEHDİTLER ... Türkiye coğrafyasının stratejik önemi, soğuk

52

tasarısını ileri sürmesi ve Güvenlik Konseyi üyelerinin bu konuda desteğini aldığını

açıklaması Türkiye’nin sert tepkisini çekmiştir.

102

Nükleer enerji konusunda ise İran’ın nükleer enerji yerine silah üretimine

geçtiği yönünde iddialar bu dönemde yükselmiştir. ABD’nin, İran’ın nükleer

çalışmaları nedeniyle, İran’a ekonomik ve ticari yaptırımlar uygulamaya başlaması;

bu yaptırımlara katılmayıp, İran’dan petrol almaya devam eden devletlere de

yaptırım uygulayacağını belirtmesi üzerine Türkiye’nin de ithalatı kısacak olması

ilişkileri tırmandıran diğer bir etmendir.103

Suriye’de 2012 yılından beri yaşanan değişimler doğrultusunda bu gerilimli

ilişkide belirleyici bir aktör olmaktadır. Türkiye’nin Esad yönetimine karşı tutumu,

insan haklarına saygılı davranma ve demokratik reformlar yapması için yönetime

çağrıda bulunması, Şam’da bulunan Türk büyükelçiliğinin kapatılması, İran’ın

Türkiye’ye karşı geliştirdiği stratejilerde de etkili olmaktadır.104

3.2.2 Suriye ile İlişkiler

Türkiye’nin en uzun sınır komşusu olan Suriye ile ilişkileri dönemsel olarak

değişiklik göstermiştir. Osmanlı İmparatorluğu egemenliğinde 400 yıl kalmış olan

Suriye ile ilişkiler kusursuza yakın devam etmiş, Osmanlı İmparatorluğu’nun

yıkılması ile birlikte ilişkiler olumsuz bir hal almıştır. Türkiye’nin Batı yanlısı

politikalar takip etmesiyle birlikte Suriye ile ilişkiler farklı kutuplardan yürütülmek

zorunda kalınmıştır.

Dönemsel olarak değişikli gösteren Türkiye-Suriye ilişkilerinin esası soğuk

savaş öncesi Türkiye’nin hareketlerinden çok, Suriye’nin var oluş ilkelerinden

gelmektedir. Suriyeli Arap milliyetçilerce ortaya konan Suriye Sosyal

Milliyetçiliği’nin prensipleri Büyük Suriye düşüncesinin temelinin oluşturmaktadır.

Bu prensipler; Suriye’nin Suriyelilere ait olduğu, Suriye meselesinin bağımsız

şekilde ele alınarak milli esaslara dayanarak çözülmesi gerektiği, Suriye milletinin ve

topraklarının meselesi, Suriye halkının birliği meselesi, Suriye topraklarının ve

milletinin yerleştiği alanlar, Suriye milletinin birlik içerisinde olduğu, Suriye’nin

102

Bayram Sinkaya, “İran Nükleer Programı Karşısında Türkiye’nin Tutumu Ve Uranyum

Takası Mutabakatı”, Ortadoğu Analiz, Cilt 2, Sayı 18, Haziran 2010, s. 67-77. 103

Burcu Kanbal, “Türkiye-İran İlişkilerinde Suriye Faktörü”, Uluslararası Politika Akademisi,

Nisan 2012, s. 1-2. 104

(Erişim) “Suriye’nin Dostları Baskıyı Arttırdı”, 1 Nisan 2012,

http://www.bbc.co.uk/turkce/haberler/2012/04/120401_syria_friends_update.shtml, (27.04.2013)

Page 53: T.C. ATILIM ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER · PDF fileSOĞUK SAVAŞ DÖNEMİ VE SONRASI TÜRKİYE’YE YÖNELİK TEHDİTLER ... Türkiye coğrafyasının stratejik önemi, soğuk

53

gücünü politik ve tarihi kültüründen aldığı ve Suriye’nin genel çıkarlarının her şeyin

önünde yer aldığıdır. Bu esaslar ekseninde Osmanlı hâkimiyetine müteakip Fransa

mandası yönetiminde Türkiye aleyhtarı faaliyetler ve I. Dünya Savaşı ile başlayan

Arap milletlerdeki Osmanlı karşıtlığı Türkiye – Suriye ilişkilerinde gerginliğe neden

olmuştur. Türkiye-Suriye arasında genel olarak mevcut sorunlar; sınırı aşan sular,

sınırdaki mayınlar, karasuları sorunu, Suriye’de ki Türklerin yakın geçmişte el

konulan toprak ve malların durumu ve Hatay’ın hala Suriye’ye ait olduğu iddiasıdır.

Bunun yanı sıra Türkiye ve Suriye’yi yakınlaştıran noktalar ise her iki ülkenin

yakın coğrafyanın kültürünü taşımaları, Müslüman olmak üzere bir arada yaşamaları,

laik yönetim tarzına yakın bir yönetime her iki ülkenin de sahip olması, Türkiye-

Arap dünyasında kültürel köprü görevi üstlenebilmesi ve Türkiye-Suriye tarafında

akrabalık bağına dayalı olan diyalogdur.

Türkiye-Suriye arasında birbirini yakınlaştıran ortak vazgeçilmez unsurlar

ise; her iki ülkenin de ilkçağlardan beri Akdeniz havzasını çevreleyen coğrafyayı

birbirine yakın kültürleri paylaşmaları, her iki ülkedeki insanların Müslüman olmak

üzere bir arada yaşaması, Suriye’nin de Türkiye’de ki gibi laik yönetime yakın bir

yönetim anlayışını benimsemesi, her iki ülkenin de Ortadoğu’da özellikle de Irak

coğrafyasında istikrarsızlığı arttırıcı yeni oluşumlara karşı çıkması, Türkiye Hristiyan

ve Müslümanlar arasında bir kültür ve iletişim köprüsü kurabilecek yapıda;

Suriye’de Türkiye-Arap dünyası arasında aynı kültür ve iletişim köprüsünü

kurabilecek bir konum ve yapıya sahiptir, her iki ülkenin insanları arasında akrabalık

bağlarının var olmasıdır. 105

Bölgede Türkiye’nin en uzun sınır komşusu olan Suriye ile ilişkiler PKK

terör örgütüne Suriye’nin destek vermesi nedeniyle soğuk savaş sonrası dönemde

gergin bir hal almıştır. Suriye, I. Körfez Savaşı’ndan106

sonra PKK terör örgütüne

destek vermeye devam ediyordu.1998 yılından itibaren Suriye’nin verdiği desteği

sone erdirmeye kararlı olan Türkiye, devlet adamları nezdinde yaptığı sert

açıklamalar ve askeri önlemler ile Suriye’ye gerekli mesajı vermiş ve Suriye

105

Celalettin Yavuz, “Geçmişten Geleceğe Suriye-Türkiye İlişkileri”, ATO Yayınları, Ankara,

2005, s. 436-437. 106

2 Ağustos 1990 yılına Irak’ın Kuveyt’i işgali ile başlayan ABD’nin başını çektiği 28 ülke ile Irak’a

karşı yapılan savaştır. BM bu sürece Irak’a karşı ambargo çağrısında bulunarak ve 36. paralelin

kuzeyinde güvenli bölge oluşturarak destek vermiştir. Detaylı bilgi için bkz: Oral Sander, 2008, a.g.e,

s. 568-576.

Page 54: T.C. ATILIM ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER · PDF fileSOĞUK SAVAŞ DÖNEMİ VE SONRASI TÜRKİYE’YE YÖNELİK TEHDİTLER ... Türkiye coğrafyasının stratejik önemi, soğuk

54

teröristbaşı Öcalan’dan desteğini çekerek topraklarından çıkarmak zorunda

kalmıştır.107

Bu mesaj dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Atilla Ateş

tarafından yapılan Reyhanlı konuşmasında “PKK terör örgütünü destekleyen Suriye

yönetimine karşı artık Türkiye’nin sabrının sonuna geldiği ve sürecin bu şekilde

devam etmesi bir savaşı doğurmaktan uzak olmayacağını” verilmiştir.108

Öcalan’ın

Suriye’de olması, Suriye’nin PKK’ya lojistik desteği Türkiye – Suriye ilişkilerini

iyice gerginleştirmiştir. Suriye, PKK konusunu malzeme ederek Türkiye’den su

konusunda taviz almaya çalışmıştır. Teröristbaşı Öcalan’ın Suriye’den ayrılışının

akabinde Türkiye ile Suriye devletleri Adana’da bir mutabakat imzaladılar. 1998

yılında imzalanan mutabakat güvenlik alanında işbirliğini öngörmekteydi. Suriye

bundan sonra PKK’ya hiçbir şekilde destek vermeyeceğini garanti ediyordu.

2011 yılında Suriye’de muhaliflerin ayaklanması ile birlikte (Arap Baharı)109

iki devlet arasındaki ilişkiler farklı bir boyutta seyretmeye başlamıştır. Suriye

liderinin ayaklanan göstericilere karşı orantısız şekilde müdahale etmesi ve iç savaşı

andıran çatışmalarda binlerce sivilin ölmesi başta Türk hükümeti olmak üzere tüm

dünyayı harekete geçirmiştir. BM ve AB’de Suriye konusunda etkin olarak

çalışmalarını sürdürmektedir. Türkiye ilk günden bu yana Beşer Esad’ın orantısız

güç uygulamasına karşı çıkmıştır. Suriye’den gelen mülteciler için taşımalık kentler

kurulması, kapıların bütün mültecilere açık olduğunun belirtilmesi Suriye ile Türkiye

arasında sorunları arttırmıştır koptuğunun göstergesidir. Son dönemlerde Türk keşif

107

Mustafa Çufalı, “21. Yüzyılda Türkiye’nin Bölgesel Sorunları ve Öneriler”, , 21.yüzyılda Türk

Dış Politikası, İdris Bal (ed.), Nobel Yayın Dağıtım, Ankara, Ocak 2004, s. 853. 108

Ülkemizin problemlerini çözmek, ekonomiyi düzeltmek, kalkınmayı sağlamak ve halkı daha çok

refaha kavuşturmak için çaba harcanıyor. Bazı komşularımız, bizim iyi niyetimizi, gösterdiğimiz

yakınlığı yanlış değerlendirmişlerdir. Uzun zamandan beri Apo denilen eşkıyayı kendi ülkelerinde

barındırıp, onu destekleyerek Türkiye’yi terör belasına bulaştırmışlardır. Şunu açıkça söylemek

istiyorum: Türk milleti artık bu konuda göstereceği iyi niyetin sonuna gelmiştir. Sabrımız tükenmek

üzeredir. Sabrımızı taşırmasınlar. Ayrıca bkz: Ozan Örmeci, “Adana Mütabakatı ve Bugün”,

Uluslararası Politika Akademisi, 10 Nisan 2012, Bkz. 1998 yılı Türkiye’de terör olaylarının yine

yükselişe geçtiği ve toplumsal öfkenin üst düzeye ulaştığı bir yıldı. 28 Şubat sürecinin ardından

muğlâk bir dönemden geçen ve ordunun ön plana çıktığı Türkiye’de sinirler; hem siyasal gerginlikler,

hem de PKK terörünün yol açtığı milliyetçi öfke nedeniyle hatırlanacağı üzere üst noktadaydı.

Suriye’nin PKK terör örgütüne uzunca bir süredir destek verdiği de Türk devletince biliniyordu.

Böyle bir ortamda, 1998 sonbaharındaki Milli Güvenlik Kurulu toplantısında bu konuda alınan karar

gereğince, Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Atilla Ateş, Suriye sınırındaki Hatay şehrine giderek

burada bu ülkeye yönelik çok sert bir konuşma yapmış ve bu ülkenin teröre destek vermeye devam

etmesi halinde Türkiye için bunun bir savaş sebebi sayılacağını söylemişti. 109

Arap Baharı: Tunus, Mısır ve Libya’da başalyıp; Kuzey Afrika’da uzanan ve aynı hat üzerindeki

bu üç kapalı rejime ilaveten, aynı coğrafyanın batısına doğru uzanan Kuzey Afrika’daki Cezayir ve

Fas’ta da bu üç ülkeyle kıyaslanmayacak kadar olsa da kıpırdanmaların yaşandığı süreçtir. Bkz.

Celalettin Yavuz ve Serdar Erdurmaz, “Arap Baharı ve Türkiye Orta Doğu’da Kırılan Fay Hattı”,

Berikan Yayınları, Ankara, 2012, s. 9.

Page 55: T.C. ATILIM ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER · PDF fileSOĞUK SAVAŞ DÖNEMİ VE SONRASI TÜRKİYE’YE YÖNELİK TEHDİTLER ... Türkiye coğrafyasının stratejik önemi, soğuk

55

uçağının düşürülmesi, Suriye tarafından atılan top mermisinin Akçakale’ye

düşmesiyle 5 sivil Türk vatandaşının hayatlarını kaybetmesi ile ilişkilerde gerginlik

hat seviyeye ulaşmıştır ve Türkiye, Suriye’ye karşı misillemelerde bulunmuştur. Bu

misillemelerden birisi, Suriye havayollarına ait bir sivil uçağın Esenboğa

Havalimanı’na indirtilip, uçak içinde ve kargo bölümünde arama yapılması

olmuştur.110

Beşar Esad’ın baskıcı yönetiminden kaçan Türkiye’ye kaçan sığınmacılar;

Türkiye için ciddi bir sorun oluşturmaktadır. BM verilerine göre Türkiye’ye sığınan

mülteci sayısının Mayıs 2013 itibariyle 184.000 civarındadır, bunlar 17 kampa

dağıtılmış ve bunun Türkiye’ye maliyeti 600 milyon dolardan fazla olmuştur.

Türkiye’nin yanı sıra Ürdün, Lübnan, Irak, Ermenistan’a sığınan 200.000 civarında

mülteci bulunmaktadır.

Türkiye ile Suriye arasında gerginlik yaratan bir başka gerginlik de Hatay

Reyhanlı’da 11 Mayıs 2013 tarihinde gerçekleşen patlamada 51 sivil hayatını

kaybetmiş 53 kişinin yaralanması sonucu yaşanmıştır. Türkiye’de iç huzurun

bozulduğu varsayımı ile birlikte Türkiye’ye sığınan mülteciler ile Türk vatandaşları

arasında gerginlik yaşanmıştır.

Türkiye’nin Suriye’nin değişim sürecindeki stratejisi; Esad’ın gitmesinden

yanayken Esad ile anlaşılması durumunda devam kararı alınabileceği ihtimalini (Çin

ve Rusya tarafınca baskın tutum neticesinde) göz önünde bulundurmak gerekir.

Ayrıca Türkiye’nin Esad’a karşı gerçekleştireceği Suriye müdahalesi gerek Suriye’de

gerekse bölgesinde kalıcı hasarlara yol açma ihtimali yüksektir. İçinde terör sorunu

ile uğraşan Türkiye’nin enerjisini bu konuda harcarken dışarıda tek başına bir

müdahaleye girişmesi zorlu bir sürecin başlangıcı olacaktır.111

3.2.3 İsrail ile İlişkiler

Türkiye’nin karadan doğrudan komşusu olmasa da, Akdeniz marifetiyle

denizden komşusu olduğu ve 1990’lı yılların ortalarında Yunanistan-Güney Kıbrıs

Rum Yönetimi (GKRY) –Suriye “Ortak Savunma Stratejisi”ne karşı yaklaşılan

İsrail’le ilişkiler de büyük önem taşımaktadır. 1996 yılında “Askeri Eğitim İşbirliği

110

Mustafa Güven, “Türkiye-Suriye İlişkilerine Genel Bir Bakış”, Akademik Perspektif, 14 Kasım

2012, s. 1-2 111

Mustafa Güven, a.g.m., s.3.

Page 56: T.C. ATILIM ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER · PDF fileSOĞUK SAVAŞ DÖNEMİ VE SONRASI TÜRKİYE’YE YÖNELİK TEHDİTLER ... Türkiye coğrafyasının stratejik önemi, soğuk

56

Andlaşması” imzalanan İsrail ile 2008 yılı sonlarından itibaren artan ölçüde bir

soğukluk yaşanmakta ilişkiler gittikçe zayıflamıştır.

Türkiye – İsrail ilişkilerinde Filistin sorunu etkin konular arasında yer

almaktadır. Her şeyden önce İsrail-Filistin çatışmasına ilişkin olarak Türk kamuoyu

büyük ölçüde Filistin tarafını destekler bir görünüm sergilemektedir. Bunda, dinsel

birlik etkisinin yanı sıra, Filistinlilerin mağduriyetleri ile İsraillilere karşı aşılmamış

ön yargılar temel rol oynamaktadır. Bu noktada özellikle İsrailliler ve genel olarak

Yahudilere yönelik önyargılar sorununu biraz açmakta yarar vardır. Tüm dünyada

yaşanan olumsuzlukların ardında İsrail ve Yahudilerin hazırlamış olduğu

komploların bulunduğuna ilişkin söylemler çoğu kez hiç sorgulanmadan

benimsenmektedir. Dünyayı ve Türkiye’yi Yahudilerin yönettiğine, Yahudilerin

özellikle GAP bölgesini ele geçirmeye çalıştıklarına ilişkin savlar üretilmektedir. Bu

yüzden yabancı yatırımlar özendirilirken, İsrail sermaye yatırımlarına karşı aşırı bir

duyarlılık sergilenmektedir. Bu bağlamda İsrailli firmaların GAP bölgesinde yatırım

yapmak istemeleri, İsrail’in Nil’den Fırat’a kadar olan bölgeyi ele geçirme

çabalarının bir kanıtı olarak gösterilmektedir. İşte tüm bu önyargılar İsrailli

yatırımcıların Türkiye’ye endişe ile bakmalarına ve yatırım yapmaktan

kaçınmalarına neden olmaktadır.112

İsraillilerin Filistinlilere karşı gerçekten aşırı sert bir tutum ve ölçüsüz şiddet

kullandıkları dönemler de olmuştur. Özellikle aşırı milliyetçi Ariel Şaron’un

başbakanlığının ardından gelen Ehud Olmert (2006-2009) ile devam eden “ikinci

intifada dönemi” ve 27 Aralık 2008 ve 18 Ocak 2009 arasında İsrail’in Gazze

Şeridi’ne yapmış olduğu saldırı bu durumun belirgin örneklerindendir. Bu dönemde

Türk kamuoyunda tepkiler artmıştır, 2009’da görevi devralan Benyamin Netanyahu

döneminde de Filistinlilere yönelik aşırı güç kullanımına ilişkin belirgin bir

değişiklik olmadığı gözlenmektedir. Filistin sorunu ve İsrailli/Yahudi imajı dışında,

Türkiye-İsrail ilişkilerindeki bir diğer sorun da, iki ülkenin Kürtlere ve Kürt

sorununa bakış açısından kaynaklanmaktadır. İsrail, geleneksel olarak Araplara karşı

bir denge unsuru olarak gördüğü Kürtlere karşı toleranslı, hatta Kürt hareketini

destekler nitelikte bir tavır sergilemektedir. Özellikle Irak ve Suriye’deki Kürt

112

Gencer Özcan, “Türkiye-İsrail İlişkilerinde Dönüşüm: Güvenliğin Ötesi”, TESEV, 2005, s.

116-120.

Page 57: T.C. ATILIM ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER · PDF fileSOĞUK SAVAŞ DÖNEMİ VE SONRASI TÜRKİYE’YE YÖNELİK TEHDİTLER ... Türkiye coğrafyasının stratejik önemi, soğuk

57

grupların merkezi otorite ile yaşadıkları sorunlarda, gizli ya da açık bir biçimde

onların arkasında olmuştur. Bu çerçevede İsrail, gizliden gizliye genel Kürt

hareketinin bir parçası olarak gördüğü PKK’ya karşı da bariz bir negatif tavır

takınmamıştır. Sadece Benyamin Netanyahu’nun ilk döneminde (1996-1999)

PKK’nın bir terörist örgüt olduğu ilan edilmiş, teröristbaşı Abdullah Öcalan’ın

yakalanması sürecince ve sonrasında Türkiye ile bazı istihbarat bilgileri

paylaşılmıştır.113

Ocak 2009 yılında gerçekleşen Davos’taki Gazze Paneli’nde Başbakan Recep

Tayyip Erdoğan ile İsrail Cumhurbaşkanı arasında gerçekleşen “One Minute” olayı

yeni bir krizi doğurmuştur. İsrail’de gerçekleşen 10.02.2009 genel seçimleri

sonrasında İsrail’de Benyamin Netenyahu’nun başbakanlığına giden seçim sonuçları

ve Batı Şeria’da yeni yerleşim yeri açma konusundaki ısrarı, Gazze Şeridi’ne ağır

ambargo koşullarının uygulanmaya devam etmesi gibi anlaşmazlıklarla Türkiye-

İsrail arası giderek açılmaya başladı.114

Türkiye’nin İsrail ile yaşadığı problemlerden olan su sorunu konusunda Türk

tarafının daha fazla taviz vermesi gerektiği görüşündedir. Bilindiği üzere Suriye,

Fırat Nehri’nin uluslararası bir akarsu olduğu iddiasıyla eşit paylaşım istemekte,

Türkiye ise Fırat’ın sadece sınır aşan bir akarsu olduğunu, dolayısıyla yukarı havza

ülkesi olarak Fırat üzerinde münhasır egemenlik hakkına sahip bulunduğunu ileri

sürmektedir. Bu halen devam eden sorunda İsrail’in Suriye’yi desteklemesinin temel

nedeni ise, Suriye’nin su açısından tatmin edilmesi halinde, 1967’den beri işgali

altında bulundurduğu Golan Tepeleri’ndeki kaynaklar üzerindeki hakları konusunda

bu devletin daha az ısrarlı olacağı düşüncesidir.115

Gazze’de yaşanan izolasyon sürecinin devam etmesi, Türk kamuoyunun bu

sürece olan hassasiyeti nedeniyle, eskiden beri süregelen denge politikasının

devamlılığını sürdüremez hale gelmiştir. Türkiye ile İsrail arasındaki gerilim süreci

ise 31 Mayıs 2010 tarihinde İsrail ordusu tarafından Mavi Marmara116

insani yardım

113

Tayyar Arı,” Geçmişten Günümüze Orta Doğu: Siyaset, Savaş ve Diplomasi”, İstanbul, Alfa

Yayınları, 2005, s. 639. 114

Celalettin Yavuz, 2010, a.g.e., s. 492. 115

Faruk Sönmezoğlu, “Türk Dış Politikası”, İstanbul,, Der Yayınları, 2006, s. 589. 116

Mavi Marmara İnsani yardım amacıyla Gazze’ye doğru hareket eden 32 ayrı devletten yaklaşık

600 kişinin bulunduğu 5 gemiye İsrail askeri birliklerinin müdahale etmesi ve çıkan olaylarda “Mavi

Marmara” gemisinde 9 Türk vatandaşının öldürülmesi olayıdır. Bkz. Carol Migdalovitz, “Israel's

Page 58: T.C. ATILIM ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER · PDF fileSOĞUK SAVAŞ DÖNEMİ VE SONRASI TÜRKİYE’YE YÖNELİK TEHDİTLER ... Türkiye coğrafyasının stratejik önemi, soğuk

58

gemisine yönelik saldırıda Türk vatandaşlarının haksız yere öldürülmesiyle birlikte

İsrail ile olan ilişkilerde ciddi bir gerilim yaşanmış, bu sürecin önceleyicisi olarak

Davos Zirvesi’nde Şimon Peres’e Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın “One Minute”

çıkışı gösterilmiştir. İsrail Mavi Marmara baskınında 9 Türk vatandaşının haksız yere

öldürülmesi nedeniyle 22 Mart 2013 tarihinde Türkiye’den özür dileyerek ilişkilerin

yumuşaması için adım atmıştır. Türkiye tarafından bu özür kabul edilmiş bunun yanı

sıra Filistin’e olan ambargonun yumuşatılarak kaldırılması ve Mavi Marmara

gemisinde hayatını kaybedenlerin yakınlarına tazminat ödenmesi amacıyla bir

komisyon oluşturulması şartı da İsrail tarafınca kabul edilmiştir.117

3.2.4 Irak ile İlişkiler

Türkiye’nin Irak politikası tarihsel süreç içerisinde değişim gösteren

Ortadoğu politikasına göre şekillenmiştir. Türkiye’nin 1930’ların sonunda

belirginleşen Batı politikaları ekseninde Ortadoğu ve İslam coğrafyasından

soyutlanmıştır.

28 Şubat 1991 tarihinde koalisyon güçlerince Irak’a müdahale

gerçekleştirilmiştir. Kısa bir kararsızlıktan sonra Türkiye koalisyon güçlerine

katılmış, Irak karşısında ilk kez “taraf” olmuştur. Irak’a uygulanan ambargoya

katılmış, petrol boru hatlarını kapatmış, yatırımlarını geri çekmiş ve özellikle 1973

sonrasında gelişen ilişkileri bir anlamda sonlandırmıştır. Türkiye’nin Irak

karşıtlarıyla aynı cephede yer alması, İran tarafından da eleştirilmiştir. n Türkiye,

Irak’tan gelecek bir saldırı ihtimalinden çok durumdan yararlanarak sınırı aşıp

Türkiye’ye gelebilecek PKK militanlarını durdurmayı amaçlamıştır. Öte yandan,

krizin Irak ve Kuveyt’le sınırlı kalmayacağı, İran ve Suriye’nin de durumdan istifade

Irak topraklarına girebileceği endişesi duyulmuştur. Komşu ülkeler ise, bu yönde bir

gelişme olsun ya da olmasın, Türkiye’nin üçüncü bir cephe açacağını ve Musul ve

Kerkük’ü alacağını ileri sürmüşlerdir.118

Blockade of Gaza, the Mavi Marmara Incident, and Its Aftermath”, Washington DC.

Congressional Research Service, June 2010, s. 1-8., 117

“Mavi Marmara: İsrail, Türkiye’den Özür Diledi”,

http://www.bbc.co.uk/turkce/haberler/2013/03/130322_israil_turkiye_ozur.shtml, (25.05.2013) 118

Beril Dedeoğlu, “Türkiye - Irak ilişkileri: “Doğu”-“Batı” Ekseni ve Değişkenler” Civitas

Gentium, Cilt 1, Sayı 1, 2011, s. 24.

Page 59: T.C. ATILIM ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER · PDF fileSOĞUK SAVAŞ DÖNEMİ VE SONRASI TÜRKİYE’YE YÖNELİK TEHDİTLER ... Türkiye coğrafyasının stratejik önemi, soğuk

59

1991-1995 yılları arasında Irak ile daha önce yapılmış Güvenlik Protokolü

feshedildiğinden Türkiye’nin Irak’ta konuşlandırılan PKK tarafından güvenliğinin

bertarafı maksadıyla sınır ötesi operasyonlarının gerekçesi meşru olarak ilan edilmiş

ve bu arada ABD de Çekiç Güç’ü119

kullanarak Türkiye sınırında Kürtlere bir

“Güvenli Bölge” kurulmasını sağlamıştır. Bu durum, ABD eliyle bir Kürt devleti

kurulduğu şüphesini de artırmıştır.120

2000’li yıllarda Türkiye-Irak ilişkilerinde iki temel kırılma noktası

bulunmaktadır. Bunlardan ilki, 11 Eylül terör saldırısı ile başlayan terör ve

Afganistan müdahalesidir. ABD, kendisine yapılan saldırı sonrasındaki terörizmle

mücadele politikasını kolektif savunma boyutuna taşıyınca batı ittifakı bir araya

gelmiş ve durum Türkiye açısından olumlu bir gelişme olarak görülmüştür. 121

Özellikle 2000’li yıllarda Irak’ta kitle imha silahları üretildiği, İran’da da

nükleer silah yapımına yönelindiği iddiaları kaygıya dönüşmüştür. G.W. Bush

yönetimi, 2003 Ocak ayı başında Irak’a yapılacak müdahale Türkiye’de ki üslerin

kullanımı için taleplerde bulunmuştur.122

Türkiye’de bu talepler bir süre kararsızlık

yaratmış, bazı çevreler bu önerilerin kabul edilmesiyle olası bir ABD işgaline

Türkiye’nin de katılmasını Kuzey Irak meselesini bu yolla çözmek için bir fırsat

olarak görmüştür.123

Türkiye, Irak’a yapılacak müdahalenin kurulmuş olan ekonomik ilişkilerin

bozulmasına yol açacağını ve 32 milyar dolar kayıp yaratacağını bildirerek bunların

telafisinin garantisini istemiştir. ABD ise, sadece 6 milyar hibe ile IMF şartlarına

bağlı 20 milyar dolar kredi önermiştir. Ayrıca Türkiye, ABD’nin Türkiye üzerinden

sevk edeceği asker sayısı kadar Türk askerinin de mülteci akınlarına engel olma ve

PKK ile mücadele amaçlarıyla bölgeye gitmesini istemiştir; ABD ise Irak’ın

kuzeyinden başlatılacak bir kara harekâtında Türk askerlerinin yer alması halinde

119

Saddam Hüseyin’in olası saldırılarına karşı Kuzey Irak Kürtlerine güvence sağlamak olan Huzur

Operasyonu – 2’nin uygulama birliği olan hava kuvvetinin adıdır. Çekiç Güç’te bulunan askeri

personel sayısı ABD askeri 1416 , İngiltere askeri 183, Fransa askeri 139, Türk askeri 74’tür. Detaylı

bilgi için bkz: Baskın Oran, “Uluslararası ve İç Hukukta Çekiç Güç’ün Yasal Dayanakları

Sorunu”, Ankara Üniversitesi Dergisi, Sayı 3, Cilt 50, 1995, s. 258 -260. 120

Mahmut Bali Aykan, “Turkey’s Policy in Northern Iraq, 1991-95”, Middle Eastern Studies, Vol.

32., No.4, October 1996, s. 351. 121

Beril Dedeoğlu, 2011, a.g.m., s. 26. 122

Nicole Pope, “Turkey is Playing Hard to Get”, Middle East International, No. 691, 10.01.2003,

s. 14. 123

Beril Dedeoğlu, 2011, a.g.m., s. 27.

Page 60: T.C. ATILIM ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER · PDF fileSOĞUK SAVAŞ DÖNEMİ VE SONRASI TÜRKİYE’YE YÖNELİK TEHDİTLER ... Türkiye coğrafyasının stratejik önemi, soğuk

60

Kürtlerin Türkler tarafından ABD yardımıyla işgal edildiklerini düşünecekleri

gerekçesiyle reddedilmiştir. Söz konusu gelişmeler sonrasında Mart başında toplanan

meclis, ABD önerilerini reddetmiş ve Türkiye ABD ile birlikte davranmama kararı

almıştır.124

Böylelikle Türkiye, ABD’nin Kuzey Irak’taki Kürt gruplarla daha yakın bir

ittifak kurmalarının yolunu açmıştır. Türkiye’nin ABD ile birlikte hareket etmemesi

neticesinde 4 Temmuz 2003’de Süleymaniye’de Kürt liderlere suikast düzenleme

planları olduğu gerekçesiyle 11 Türk askeri ABD askerlerince başlarına çuval

geçirilerek tutuklanmış ve bu da Türk-Amerikan ilişkilerinde “çuval krizi” olarak

isimlendirilmiştir. Söz konusu olaylar, Türkiye’de ABD’nin Ortadoğu’daki

amaçlarının esas olarak Irak’ta bir Kürt devleti kurarak İran ile Irak’ın geri kalanı

arasında yeni bir İsrail oluşturmak olduğu yönündeki kamuoyu kanaatini

güçlendirmiştir.125

Türkiye, Irak geçici Anayasası’nda Kürt bölgesel yönetimine ayrıcalıklar

tanındığını, federasyonun coğrafi değil etnik ilkeye göre tasarlandığını ve

Türkmenlerin göz ardı edildiğini ileri sürmüştür. Türkiye, beklentilerinin dikkate

alınmaması halinde Kuzey Irak’ta ABD’nin pozisyonunu zor durumda bırakacak tek

taraflı operasyonlar yapma tehdidinde bulunmuştur. Türkiye-ABD ikili ilişkilerinin

yumuşatılması süreci, PKK ile mücadelede istihbarat paylaşımıyla başlamış,

ardından Türkiye’nin Kuzey Irak’ta belirli alanlarda hava operasyonu yapması kararı

ile geliştirilmiştir. ABD, Kürt meselesinin sadece Irak’a ait bir mesele olmadığını,

Türkiye’nin de kendi Kürtleri için siyasal çözümler üretmesi gereğini

vurgulamıştır.126

Özetle Türkiye ile Irak arasında var olan sorunlar; Irak’ın iç savaş durumunun

bölgeye yönelik istikrarsız yansımaları, Türkmen nüfusun haklarının gasp edilmesi,

Irak’ta 1991 öncesi kalan alacakların tahsili, PKK’nın Irak’ın kuzeyinde

124

Gareth Jenkins, “Muslim Democrats in Turkey?”, Survival, Vol.1., No.1., Spring, 2003, s. 45-66. 125

Faruk Sönmezoğlu, “2. Dünya Savaşı’ndan Günümüze Türk Dış Politikası”, Der Yayınları,

İstanbul, 2006. 126

Beril Dedeoğlu, 2011, a.g.m., s. 28-29.

Page 61: T.C. ATILIM ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER · PDF fileSOĞUK SAVAŞ DÖNEMİ VE SONRASI TÜRKİYE’YE YÖNELİK TEHDİTLER ... Türkiye coğrafyasının stratejik önemi, soğuk

61

konuşlanarak Türkiye için tehdit oluşturması ve Türkiye’nin kuzeyinde aktif faaliyet

gösteren bölgesel Kürt yönetiminin Türkiye’ye karşı tehditkâr tutumudur.127

Türk dış politikasına yansımalarındaki en ciddi sorun ise genel olarak Irak’ın

kuzey bölgesinde yaşanan istikrarsız ortamından kaynaklanmaktadır.128

Bu duruma

bağlı olarak Türkiye’nin Ortadoğu politikası için en önemli sorun; ABD’nin Irak

işgali ve sonrasında yaşanan gelişmeler olmuştur. 1 Mart Tezkeresi sürecinden

itibaren Türkiye’nin Irak politikasında farklılaşmalar izlenmiş ve ABD’nin

Türkiye’ye yönelik politikalarında endişeler yaşanmıştır.129

Türk dışişleri ilk olarak

Irak’ta meydana gelebilecek savaşın sonuçlarının Türkiye’ye olan etkilerini azaltmak

amacıyla 23 Ocak 2003’de Irak’a Komşu Ülkeler Platformu kurulmuştur. Türkiye

politikalarını Kuzey Irak’taki gelişmelere ve Türkmenlere odaklamış, bütün Iraklı

gruplarla diyaloga geçmiş ve Irak’taki etkin olma çabalarını arttırmaya çalışmıştır.130

Türkiye’nin ABD’nin Irak işgali ile başlayan Ortadoğu politikasındaki en

tartışmalı konu ABD’nin Büyük Ortadoğu Projesi’nin131

eş başkanlığı rolünün

Türkiye tarafınca kabul edilmesi olmuştur. Irak’ın 1990 yılında Kuveyt’i işgal

etmesi, o güne kadar hemen her rejim döneminde ve koşulda Irak ile sürdürülen

ilişkilerin, 80’lerin sonlarında bozulmasına ve sonunda kesintiye uğramasına yol

127

Celalettin Yavuz, 2010, a.g.e., s. 440. 128

Eyal Zisser, “Syria, United State, and Iraq-Two Years After the Downfall of Saddam

Hussein”, The Middle East Review of International Affairs (MERIA), Vol. 9, No.3, Article 2 , Eylül

2005, s. 3-4. 129

Duran Bolat, “Türkiye’nin Orta Doğu Politikasının Genel Çizgisi Ve Bu Politikada Etkili Olan

Faktörler”, Akademik Perspektif, Ocak 2012, s. 1-3. 130

(Erişim), “Uluslararası Ortadoğu Kongresi Hatay Deklarasyonu”,

http://www.orsam.org.tr/tr/etkinlikgoster.aspx?ID=454, (03.02.2012) 131

Büyük (Genişletilmiş) Ortadoğu İnisiyatifi (Greater Middle East Initiative) Başkanı Bush

hükümeti tarafından Büyük Ortadoğu adıyla duyurulan, en batıda Fas'ın Atlantik kıyılarından, en

doğuda Pakistan'ın kuzeyindeki Karakurum yaylalarına, Kuzeyde Türkiye'nin Karadeniz kıyılarından

Güneyde Aden ve Yemen'e kadar uzanan bölgede, Müslüman ülkelere demokrasi ihracını ve bu

ülkelerin pazarlarının açılmasını amaçladığı iddia eden politik kuramdır. Araştırmacı Altuğ Günal

projenin 2001 yılındaki 11 Eylül saldırılarından sonra "terörizmi besleyen bataklıkları kurutmak"

amacıyla ortaya çıktığını ve ABD'nin 2004 yılındaki G-8 zirvesinde gündeme getirdiğini yazmıştır.

Günal projenin maliyetinin yüksek olması sebebiyle ABD'nin bu yükü azaltmak için müttefiklere

ihtiyaç duyduğunu; fakat hakimiyet paylaşımını az tutmak için kendi payını yüksek tutarak "sınırlı

paylaşım"ı esas aldığını savunmuştur. Fransa'nın dışişleri eski bakanı olan Dominique de Villepin

"Büyük Ortadoğu" tanımını "Mağrip ile Basra Körfezi ülkelerine aynı yaklaşımı sergileyemezsiniz.

Siyasi, ekonomik, kültürel ve eğitimsel konuları göz önüne almak zorundasınız" diye eleştirmiştir.

ABD'nin kendi egemenliği dışında farklı bölgelerde farklı ülkeler adına yaptığı bu kuram kavramı

birçok kişi tarafından eleştirilmiş, Al-Ahram Weekly gazetesi bunun amacının Ortadoğu'daki

çatışmaları genişleterek devam eden sayısız çatışma ve ayaklanmaların kontrolünü kolaylaştırmak

olduğunu belirtmiştir. Bkz. Murat Çiçek, “Büyük Ortadoğu Savaşı”, Uluslararası Politika

Akademisi, Temmuz 2012, s. 1-5.

Page 62: T.C. ATILIM ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER · PDF fileSOĞUK SAVAŞ DÖNEMİ VE SONRASI TÜRKİYE’YE YÖNELİK TEHDİTLER ... Türkiye coğrafyasının stratejik önemi, soğuk

62

açmıştır. Bu kırılmanın yanı sıra, 2003 yılında ABD tarafından Irak’ın işgali ile

başlayan II. Körfez savaşı ile birlikte Türkiye’nin Ortadoğu ve Irak politikası dış

politikasının en önemli konusu olmuştur.132

2011 yılında Türkiye-Irak arasında PKK’ya yönelik hava operasyonları

nedeniyle Irak tarafınca ültimatom verilmiştir. Irak hükümetince verilen ültimatomda

sınır bölgelerinin bombalanmasının ve Kürdistan’daki sivillerin hedef alınmasının

protesto edildiği bildirilmiştir. Irak hükümeti Türkiye tarafından operasyonların

acilen durdurulmasını talep etmiştir.133

Türkiye-Irak ilişkileri 2012 yılının Nisan ayında iyice gerginleşti. Başbakan

Recep Tayyip Erdoğan’ın Maliki’yi bencil bir tutum takınmak, Sünni-Şii ve Kürtler

arasındaki anlaşmazlıkları ateşlemekle eleştirmesinin ardından Irak Başbakanı Nuri

Maliki, basına “Türkiye düşman ülke haline geliyor” şeklinde bir demeç verdi. Bu

demece Başbakan Erdoğan’ın “kötü söz sahibine aittir” şeklinde yanıtlamasından

sonra iki ülke arasında bir nota krizi yaşandı. Ancak ikili ilişkileri asıl geren olay

Temmuz 2012’de yaşandı. Başbakan Maliki’ye yönelik parlamentoda başlatılmaya

çalışılan güvensizlik oylaması girişimine Suudi Arabistan, Ürdün gibi ülkelerle

birlikte Türkiye’nin de destek olması ilişkileri daha da gerginleştirdi. Temmuz

ayındaki girişimden yara almadan çıkan Maliki, Türkiye’ye karşı tavrını daha da

sertleştirdi. Bu arada Suriye’nin kuzeyinde bazı Kürt yerleşimlerinin KYB tarafından

kontrol edilmeye başlamasının ardından Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun

Kuzey Irak’a bir ziyaret gerçekleştirmesi tansiyonu daha yükseltti. Davutoğlu’nun

ziyareti sırasında Erbil’den Kerkük’e geçmesi Irak hükümeti tarafından tepkiyle

karşılandı. Hatta Irak hükümeti meseleyi egemenlik boyutuna taşıdı ve Türkiye’nin

Kuzey Irak’taki yönetim ile doğrudan ilişki kurmasını eleştirdi. Nitekim kısa bir süre

sonra Ramazan Bayramı’nı Kerkük’te geçirmek isteyen MHP lideri Devlet

Bahçeli’ye Irak hükümeti vize vermedi ve ziyaret gerçekleşmedi 2013 yılı da pek

olumlu sinyaller vermemektedir. Özellikle yapılacak Vilayet Meclisi seçimi

sonucuna bağlı olarak ülkede yaşanabilecek gerginliğin Ankara-Bağdat ilişkilerine

olumsuz yansıması güçlü bir olasılıktır. Buna karşılık 2013’ün özellikle Ankara-Erbil

ilişkileri açısından olumlu gelişmelere sahne olması beklenebilir. Türkiye’nin Kuzey

132

Ramazan Gözun, “Amerikan Kıskacında Dış Politika: Körfez Savaşı, Turgut Özal ve

Sonrası”, Liberte Yayınları, 2000, s. 346-348 133

“Irak’tan Türkiye’ye Nota”, http://www.hurriyet.com.tr/planet/18572920.asp, (25.05.2013)

Page 63: T.C. ATILIM ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER · PDF fileSOĞUK SAVAŞ DÖNEMİ VE SONRASI TÜRKİYE’YE YÖNELİK TEHDİTLER ... Türkiye coğrafyasının stratejik önemi, soğuk

63

Irak’ta enerji alanında yapabileceği yeni atılımlar Türkiye ile Iraklı Kürtler

arasındaki ilişkiyi yeni bir boyuta taşıyabilecek niteliktedir. Ancak yine de

Türkiye’nin hem Erbil hem de Bağdat ile ilişkilerinde nihai belirleyicinin istikrar

olduğunu hatırlatmak yararlı olacaktır. Ankara, Kuzey Irak’taki enerji çıkarları ne

olursa olsun Kerkük’ün statüsünde ülkeyi kaosa sürükleyecek bir gelişmeye olumlu

bakmayacaktır.134

3.2.5 Balkanlar ve Türkiye

Soğuk savaş sonrasında Türkiye’nin Balkan politikaları ile ilgili konular,

genellikle 1992’den sonra yoğunlaşmıştır.135

Balkan coğrafyası siyasi ve ekonomik

açıdan olduğu kadar tarihi, kültürel ve insani bağlar bakımından önemlidir.

1990’larda Bulgaristan siyasal istikrarsızlık ve yoğun ekonomik-toplumsal

sorunlarla karşı karşıya kaldı. Ülkede iktidar Demokratik Güçler Birliği (DGB) ile

Bulgaristan Sosyalist Partisi (BSP) arasında sık sık el değiştirdi. İktisadi olarak

soğuk savaş döneminde doğu blokunda daha çok tarım alanında yoğunlaşan

Bulgaristan, yeni dönemde bir yandan eski pazarlarını kaybederken, öte yandan

hamisi SSCB’yi de yitirdi. Bunların yanında 1989 yazında 160.000 Türk’ün

gönderilmesi tarımsal üretim alanında da bazı sorunlara yol açmıştır.136

Özellikle

ekonomik açıdan ciddi sıkıntı çeken ve siyasal olarak da Batıya yakınlaşmaya çalışan

Bulgaristan, rejim değişikliğinden sonra Türkiye ile ilişkilerini geliştirme yoluna

girdi. İki ülke arasında 50 yıl boyunca çözülemeyen, iki sınır sorunu

Mutludere/Rezovska Sorunu 1997’de, Ştit Sorunu ise, 1992’de çözüme

kavuşturuldu.137

1991 ve 1992 yılları arasında Türkiye-Bulgaristan arasında çeşitli anlaşmalar

imzalandı. Önce Sofya Belgesi, ardından Edirne Belgesi gibi anlaşmalarla askeri

eğitim konusunda işbirliği ve sınırın 15 km yakınında askeri manevralar yapmama

konularında anlaşmaya varıldı. Taraflar askeri alanda güven arttırıcı önlemler almayı

134

Serhat Erkmen, “ 2013’te Türkiye Irak İlişkileri İçin Beklentiler ve Olasılıklar” Ortadoğu

Stratejik Araştırmalar Merkezi, Ortadoğu Analiz, Cilt 5, Sayı 49, Ocak 2013, s. 92-96. 135

Arzu Şaybak, “Soğuk Savaş Sonrası Türkiye’nin Balkan Ülkeleriyle İlişkilerinde Güvenlik

Olgusu ve Karşılıklı Çıkarlar”, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Bursa Uludağ Üniversitesi,

2005, s. 69. 136

İlhan Uzgel, “1990-2001: Küreselleşme Ekseninde Türkiye Balkanlarla İlişkiler”, (Ed. Baskın

Oran), İletişim Yayınları, İstanbul, 2005, s. 259-261. 137

Nurcan Özgür, “Etnik Sorunların Çözümünde Etnik Parti: Hak ve Özgürlükler Hareketi

1989-1995”,Der Yayınları, İstanbul: 1999, s. 360-363.

Page 64: T.C. ATILIM ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER · PDF fileSOĞUK SAVAŞ DÖNEMİ VE SONRASI TÜRKİYE’YE YÖNELİK TEHDİTLER ... Türkiye coğrafyasının stratejik önemi, soğuk

64

kabul ettiler ve her iki taraf da 1992’de sınırdaki birliklerini geri çektiler. Ayrıca

06.05.1992’de iki ülke arasında “Dostluk, İşbirliği ve Güvenlik Anlaşması”

imzalandı. Bu arada, Bulgaristan aynı hükümleri içeren bir anlaşmayı Ekim 1991’de

Yunanistan’la imzalamıştır. Bu da Bulgaristan’ın bu dönemde gerçekleştirmeye

çalıştığı üçlü diyalog politikasına uygundu. Bulgaristan, Yunanistan aracılığıyla

NATO’yla bağlarını güçlendirmeye çalıştı Türkiye’de, Bulgaristan’ın NATO’ya

üyeliğini desteklediğini Mart 1992’de açıkladı.138

İki ülke arasındaki askeri işbirliği,

NATO’nun Barış İçin Ortaklık (BİO) Programı kapsamında yapılan ortak

tatbikatlarla daha da geliştirildi.139

Bulgaristan’ın siyasi eliti, NATO’ya üyelik

konusunu siyasi, iktisadi ve güvenlik açılarından öncelikli hedef olarak

tanımlamışlardır. Ayrıca bu konuda Türkiye’nin desteğinin alınmış olması ilişkilerde

iyileşme sağladığı gibi, Bulgar kamuoyunda Türkiye’nin tehdit olarak sunulmasının

zeminini ortadan kaldırmaya katkı sağlamıştır.140

Soğuk savaş sonrasında Todor Jivkov’un görevden alınmasıyla birlikte

Bulgaristan, Türk azınlığın haklarını önemli ölçüde iyileştirmiş ve eski hakların

büyük bir kısmını yeniden tanımıştır. Böylece Türk-Bulgar ilişkilerinin gelişmesinin

önündeki en büyük engel ortadan kalkmıştır. İlk başlarda Türkiye, Bulgaristan’a

tamamen güvenememiş Türk azınlığın durumundaki gözle görülür iyileşmeyi fark

edince, Bulgaristan’ın yakınlaşma çabalarına olumlu yaklaşmıştır.141

Türkiye, Bulgaristan’ın içişlerine karışmama konusunda her zaman dikkatli

davranmıştır. Bu bağlamda Türkiye, Bulgaristan’la ilgili iyi niyetini ifade etmiş ve

Türk azınlığın Bulgaristan’a karşı koz olarak kullanmayacağı garantisi vermiştir.

Dönemin Cumhurbaşkanı Demirel, Bulgaristan’da yaşayan Türklerin Bulgar

vatandaşları olduğunu ve o ülkenin hukuk kurallarına uyduklarını belirtmiş,

Türkiye’nin onları kışkırtmadığını ve Türkiye’nin Bulgaristan üzerinde kötü planlar

138

İlhan Uzgel, a.g.e., s. 486. 139

“Türk-Bulgar İlişkilerinin Dünü-Bugünü-Yarını”, Harp Akademileri Basım Evi, İstanbul, Nisan

1995, s. 88-92. 140

Mustafa Türkeş, “Geçiş Sürecinde Dış Politika Öncelikleri: Bulgaristan Örneği”, der. Mustafa

Türkeş ve İhan Uzgel, Türkiye’nin Komşuları, İmge Kitabevi, 1.Baskı, Ankara, Şubat 2002, s. 198-

200 141

Birgül Demirtaş Coşkun, “Bulgaristan’la Yeni Dönem, Soğuk Savaş Sonrası Ankara-Sofya

İlişkileri”, ASAM Yayınları, Ankara, 2007, s. 62.

Page 65: T.C. ATILIM ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER · PDF fileSOĞUK SAVAŞ DÖNEMİ VE SONRASI TÜRKİYE’YE YÖNELİK TEHDİTLER ... Türkiye coğrafyasının stratejik önemi, soğuk

65

yapmadığını açıklamıştır. Türkiye’nin bu yöndeki politikası ikili ilişkilerin

iyileşmesine yardımcı olmuştur.142

Bulgaristan 1980’lerin sonunda İslam Konferansı Örgütü (İKÖ)’nün

Müslümanlara iyi davranmayan ülkeler listesine alınmıştır. Sofya yönetimi bu

listeden adını sildirebilmek için Türkiye’den yardım istemiş, 1997 Aralık ayında

Türkiye İKÖ‘ye başvurarak Bulgaristan’ın listeden adının çıkarılması için çaba

göstermiştir.143

Türkiye ve Bulgaristan ilişkilerini 2000’li yıllardan sonra gerginlik seviyesine

getiren olay; 2005 yılında kurulan aşırı milliyetçi Ataka (Hücum) Partisi’dir. Ataka

Partisi Türk ve Romanlar’a yönelik aşırı ırkçı hareketler de bulunurken,

Bulgaristan’ın NATO ve AB üyeliğine karşı çıkmaktadırlar. Ataka Partisi 2006

yılında Ermeni soykırımının Bulgar hükümetince tanınması için teklif vermiş fakat

bu teklif reddedilmiştir. 2009 yılının son aylarında Bulgaristan siyaseti yine Türkçe

yayın yapılması konusunda ikiye bölünmüştür. Aşırı milliyetçi parti ATAKA,

Bulgaristan’ın resmi televizyonu BNT’de her gün 10 dakika yapılan Türkçe haber

yayının kaldırılması için referandum yapılması gerektiğini açıklamıştır. Bu konuda

ATAKA’nın başkanı Siderov, Başbakan Borisov ile görüşmüş ve görüşmenin

ardından yapılan açıklamada Borisov; Türkçe haber programı için halk oylaması

yapılması önerisine parlamentoda destek vereceğini söylemiştir. Ayrıca Siderov,

devlet televizyonunun sadece Türkçe haber bülteni yayınlamasının ülkede yaşayan

diğer etnik azınlıklara karşı haksızlık olduğunu öne sürmüştür.144

3.2.5.1 AB ve Yunanistan İle İlişkiler

Türkiye’nin Balkan politikasında etkili olamamasının nedeni; coğrafi alan

olarak Balkanlar’ın AB’nin etki alanı altında bulunmasından kaynaklanmaktadır.

AB’ye Türkiye’nin üye olamaması ise, Yunanistan’ın Balkan coğrafyasında etkinliği

rahatça kurması yönünde lehde bir politika sağlamaktadır.145

142 Birgül Demirtaş Coşkun, a.g.e., s. 66. 143

Birgül Demirtaş Coşkun, a.g.e., s.88. 144

Leyla Yavaş, “Son Dönemde Türkiye-Bulgaristan İlişkileri”, Caspian Weekly, 09 Mart 2010. 145

Ahmet Yıldız, “Türkiye’nin Balkanlarda Etkin Bir Politika İzlemesinin Avrupa Birliği İle

Olan İlişkilerine Etkisi”, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Trakya Üniversitesi, Edirne, 2006, s.

105.

Page 66: T.C. ATILIM ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER · PDF fileSOĞUK SAVAŞ DÖNEMİ VE SONRASI TÜRKİYE’YE YÖNELİK TEHDİTLER ... Türkiye coğrafyasının stratejik önemi, soğuk

66

Yunanistan ile ilişkilerdeki çatışma alanları ve konular soğuk savaş sürecinde

de var olan olaylardır. Bunlar; Ege sorunları, Batı Trakya Türklerine uluslararası

andlaşmalarla tanınmış hakların hilafına haksızlıklar ve eritme politikası, Kıbrıs

sorunu, geçmişte NATO ittifakı içerisindeki çekişmeler ve AB ile ilişkilerde

Yunanistan’ın Türkiye’ye karşı olumsuz tutumu, 1999 yılına kadar PKK terör

örgütüne verdiği siyasi, lojistik ve himaye desteği, Fener-Rum-Ortodoks Patrikhanesi

ile ilgili sorunlar, Yunanistan’ın Türk düşmanlığını körükleyen sözde anma günleri:

Sözde Küçük Asya Rumlarını Anma Günü, Sözde Pontus Rumlarını Anma Günü,

Sözde Ermeni Soykırımını Anma Günüdür.146

Sovyet tehdidinin ortadan kalkmasıyla ABD için Türkiye’nin stratejik değeri

azalacak ve Türk-Yunan dengesi sağlanacaktı. Ayrıca, Körfez Savasıyla birlikte

Yunanistan ve Kıbrıs’ın stratejik önemi ortaya çıkacaktı. Ama gelişmeler bu

beklentiler doğrultusunda gerçekleşmedi. ABD, coğrafi olarak aynı zamanda

Balkanlar, Ortadoğu ve Kafkasya ülkesi olan Türkiye’yle ilişkilerini yakınlaştırmayı

tercih etti. Çünkü reelpolitika Türkiye’nin stratejik değerini, ülke içinde yaşanan tüm

istikrarsızlıklara karsın öne çıkarmıştı.147

Türkiye, 1990’larda Balkanlarda yaşanan dramatik değişimler karsısında

etkin olmaya çalışmıştır. Bir yandan diplomatik alanda aktif bir çaba gösterirken, öte

yandan uluslararası örgüt ve kurumlar aracılığıyla askeri faaliyetlere katkıda

bulunmuş, ayrıca bazı bölge ülkeleriyle askeri bağlantılar kurmuştur.148

Ancak

Türkiye ekonomik açıdan bu ölçüde bir etkinlik sağlayamamıştır. Örneğin

Arnavutluk’ta İtalya, Makedonya’da ise 1995’ten sonra Yunanistan, Türkiye’nin en

önemli rakipleri olarak belirmiştir.149

Türkiye-Yunanistan arasındaki sorunların çözümü 2013 yılında halen

gerçekleşmemiş olmakla birlikte; Yunanistan’ın içerisinde bulunduğu ekonomik kriz

146

Celalettin Yavuz, 2010, “Avrasya’da Türk Jeopolitiği”, s. 430-431. 147

Melek Fırat, “1990-2001 Döneminde Yunanistan ile İlişkiler”, (Ed. Baskın Oran), İletişim

Yayınları, İstanbul, 2005, s. 440-441. 148

İlhan Uzgel, “Doksanlarda Türkiye İçin Bir İşbirliği ve Rekabet Alanı Olarak Balkanlar”, En

Uzun On Yıl: Türkiye’nin Ulusal Güvenlik ve Dış Politika Gündeminde Doksanlı Yıllar, der. Gencer

Özcan-Şule Kut, Büke Yayınları, Ankara: 2. Basım: Mart 2000, s. 394. 149 İlhan Uzgel, a.g.m., 428.

Page 67: T.C. ATILIM ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER · PDF fileSOĞUK SAVAŞ DÖNEMİ VE SONRASI TÜRKİYE’YE YÖNELİK TEHDİTLER ... Türkiye coğrafyasının stratejik önemi, soğuk

67

nedeniyle ilişkilerin arttırılması yönünde bir hareketlilik yaşanmaktadır.150

Soğuk

savaşın sonuçlarından biri de Türk-Yunan rekabetine konu olan coğrafi alanın

genişlemesidir. Hem Atina hem Ankara Ortadoğu, Balkanlar, Kafkasya ve Karadeniz

bölgesinde nüfuzlarını artırmak ve yeni müttefikler elde edebilmek için rekabete

tutuşmuşlardır.151

Yunanistan, Türkiye’nin kendisini ilgilendiren bir konuda elde edeceği

kazancı, daima kendi kaybı olarak görmektedir. Yani “düşmanımın düşmanı

dostumdur” mantığından hareket etmektedir.152

Bu mantıkla soğuk savaş sonrasında

özellikle 2000’li yıllarda Kafkasya, Karadeniz ve Ortadoğu’da nüfuzunu artırmaya

çalıştı. Sonuçta, Türkiye’nin sorunları olan ülkelerle (Ermenistan, Rusya, Suriye vb)

“stratejik ortaklık” oluşturdu. Buna karşılık Türkiye ile İsrail arasındaki askeri

işbirliği gibi yeni stratejik ilişkiler iki ülke arasındaki rekabeti daha da kızıştırdı.153

Balkan gelişmeleri bu alanda Türk-Yunan rekabetinin “İslam” ve “Ortodoks”

eksenleri kurma adı altında bölgede canlanmasına yol açtı.154

Rusya’nın ortak özellik

taşıdığı bazı bölge ülkeleriyle “Ortodoks-Slav ekseninde” bir araya gelerek

Balkanlarda bir stratejik kuşak oluşturmaya çalışmasında Yunanistan büyük rol

oynamıştır. İleride bir “Ortodoks-Slav Birliği” tamamen olasılık dışı görülmese de,

bu Türkiye’nin izin vermeyeceği bir durumdur.155

Türkiye-Yunanistan ilişkilerinde güvenlik konusu, sorunların çokluğundan

dolayı çok karmaşıktır. Yunan stratejik doktrininin amacı, Türk saldırganlığının

caydırılması seklinde sunulmaktadır. Yunanistan’ın stratejik düşüncesinde

caydırıcılık, dört biçimde açıklanmaktadır; 1) Ulusal caydırıcılık, 2) Uluslararası

150

Pınar Barış Karayılanoğlu, “Yunanistan’ın Temel Ekonomik Göstergeleri ve Türkiye-

Yunanistan Ticari ve Ekonomik İlişkileri”, Yunanistan Ülke Raporu, İzmir Ticaret Odası, 2007, s.

7-8. 151

Bahçeli Tözün, “Türkiye’nin Yunanistan Politikası”, Türkiye’nin Yeni Dünyası: Türk Dış

Politikasının Değişen Dinamikleri, der., Alan Makovsky-Sabri Sayarı, çev., Hür Güldü, Alfa

Yayınları, 1. Baskı, İstanbul, Şubat 2002, s. 187. 152

Mehmet Büyükçolak, Yunanistan’ın Stratejik Analizi Soguk Savas Sonrası Dönemde

Yunanistan’ın Savunma Politikaları, Güvenlik Stratejileri, Askeri Doktrini ve Silahlı

Kuvvetleri”, “Türkiye’nin Komsuları”, der., Mustafa Türkeş ve İlhan Uzgel, İmge Kitabevi,

Ankara, 1. Baskı, Şubat 2002, s. 86-87. 153

Bahçeli Tözün, a.g.m., s. 190-191. 154

Melek Fırat, “Soğuk Savaş Sonrası Yunanistan Dış Politikasının Yeniden Biçimleniş Süreci”,

Türkiye’nin Komşuları, der. Mustafa Türkeş ve İlhan Uzgel, Ankara, İmge Yayınları, 2002, s. 26. 155

İbrahim Canbolat, “Yeni Dünya ve Türkiye: Aşkın Olma Zamanı”, Ezgi Kitabevi Yayınları,

Bursa, 1. Baskı, Haziran 2000, s. 60-65.

Page 68: T.C. ATILIM ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER · PDF fileSOĞUK SAVAŞ DÖNEMİ VE SONRASI TÜRKİYE’YE YÖNELİK TEHDİTLER ... Türkiye coğrafyasının stratejik önemi, soğuk

68

caydırıcılık, 3) Genişletilmiş caydırıcılık, 4) Aktif caydırıcılık. Bunların temelinde

hep Türk saldırganlığının önlenmesi, bunu yaparken de kapıların tamamen

kapatılmaması düşüncesi hakimdir.156

Yunanistan, Türklerin tehdit unsuru olarak

algılanmasını gerektiren bazı tehdit edici mesajlardan söz etmektedir. Türkiye’nin

sahip olduğu askeri yetenekler, Türk Silahlı Kuvvetlerinin konuşlandırılma sekli,

Yunanistan tarafından tehdidin açık göstergesi olarak sunulmaktadır. Yunanlı

stratejistler arasında Türklerin bir gün bir “oldu-bittilerle” saldıracağı korkusu yaygın

bir inanıştır.157

AB ve Kıbrıs ekseninde Yunanistan ile ilişkiler; AB’nin 12 Aralık 1997

Lüksemburg Zirvesi ile genişleme sürecinin dışında bıraktığı, Türkiye’yi 10 Aralık

1999’daki Helsinki Zirvesi158

kararıyla aday ülke statüsüne alınmasıyla Türkiye ile

Yunanistan arasındaki sorunlar AB çerçevesine sokulmak istenmiştir.

AB tarafından desteklenen Annan Planı159

24 Nisan 2004 tarihinde

referanduma sunulmuş, Türk tarafı plana 64.91 Evet derken; Rum tarafı da 75.83

oranında Hayır demiştir.160

Referandumlar Kıbrıslı Türkler açısından psikolojik bir

avantaj sağlasa da, Rum tarafını avantajlı kılmıştır. AB hukuku ve mevzuatı

ekseninde KKTC ve Türkiye çözüm üretmekten yana olmuşsa da, Rum tarafının

keskin politikaları sorunun çözümünde ilerleme kaydedilmemesine neden olmuştur.

Türkiye için temel sorun AB üyesi olan Rum Yönetimi’ni tanımadan müzakere

sürecinin nasıl başlayacağı olmuştur. Türkiye açısından sorunlar; Ankara Andlaşması

156

Mehmet Büyükçolak, a.g.e., s. 96-98. 157

Gülden Ayman, “Kardak Krizinin Türk-Yunan İlişkilerine Etkisi”, Foreign Policy, Yaz 1998,

s. 117 158

Zeynep Alemdar ve Rena Birden Çorbacıoğlu, “Avrupa Birliği Sürecinde Türkiye’de Sivil

Toplum: Organizasyon Düzeyine Etkiler”, Türkiye Üçüncü Sektör Vakfı, Uluslararası Sivil

Toplum Endeksi Projesi II Türkiye Yan Raporları, Mart 2011, s. 4. 159

Türk ve Rum kesimleri halinde bölünmüş Kıbrıs Adası'nın bağımsız bir devlet olarak

birleştirilmesini öneren Birleşmiş Milletler planıdır. Adını, planı ortaya atan BM eski genel sekreteri

Kofi Annan'dan alır. Plan, Kıbrıs adasının İngiliz üsleri bölgesi haricinde kalan kısımlarının bağımsız

ve federal nitelikte bir devlet olacak şekilde birleştirilmesini öngörüyordu. Plan gereğince Birleşik

Kıbrıs Cumhuriyeti'ndeki bakanlıkların en az üçte biri Türklerden oluşacaktı. Devlet başkanlığı ve

başbakanlık makamları 10 ayda bir Türkler ve Rumlar arasında değişecekti. Nisan 2004'de KKTC ve

Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'nde yapılan referandumlar ile oylamaya sunulan plan, Türk tarafından %

64,91 oranında kabul gördüğü halde Rum oylarının % 75,38'i red şeklinde olduğundan hayata

geçirilememiştir. Bkz. Serkan Seymen ve Murat Toklucu, “Annan Planı ve Medya”, Birikim

Dergisi, Sayı 179, Mart 2004, s. 11-20. 160

Atilla Sandıklı, “Yeni Kıbrıs Stratejisi: Tanıma”, Bilge Strateji, Cilt 2, Sayı 2, Bahar 2010, s. 10.

Page 69: T.C. ATILIM ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER · PDF fileSOĞUK SAVAŞ DÖNEMİ VE SONRASI TÜRKİYE’YE YÖNELİK TEHDİTLER ... Türkiye coğrafyasının stratejik önemi, soğuk

69

ek protokolünün imzalanmasıyla,161

Kıbrıs Cumhuriyeti’nin, Kıbrıs’ın tümünü temsil

eden devlet olmadığının bildirilmesi ve Türkiye’nin limanlarının Rumlar’a açılıp

açılmayacağı yönünde olmuştur.

2000’ler boyunca Yunanistan, AB’nin vermiş olduğu avantajları kendi lehine

kullanarak Balkanlar’da etkisini arttırmaya yönelmiştir. Yunanistan; Bulgaristan,

Arnavutluk, Makedonya ve Romanya karşısına Avrupa Birliği tabanını kullanmıştır.

Yunanistan dış politika karar alıcıları, dünyanın en önemli enerji kaynaklarının geçiş

yolunda yer alan Türkiye’nin, kendi yaşam alanı için önemli olduğunu dikkate

almaktadır.162

3.2.5.2 Diğer Balkan Ülkeleriyle İlişkiler

3.2.5.2.1 Türkiye - Sırbistan ve Karadağ Cumhuriyeti İlişkileri

Sırbistan-Karadağ, eski Yugoslavya’nın bir arada kalan iki parçası olan

Sırbistan ve Karadağ arasında, önce 1992’de Yugoslavya Federal Cumhuriyeti adıyla

oluşturdukları, ancak bu tanımın uluslararası camiada kabul görmemesi -BM örgüt

çalışmalarına alınmamış, Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİK-AGİT)

üyeliği askıya alınmıştır- üzerine, 4 Şubat 2003’de resmen benimsedikleri birliğin

adıdır. Sırbistan ve Karadağ anayasasının 63. maddesi gereği, Yugoslavya Federal

Cumhuriyeti’nin tüm hak ve yükümlülükleri Sırbistan ve Karadağ’a geçmiş,

uluslararası hukuki anlaşmaların ardıllığı ilkesi benimsenmiştir. Ortak savunma ve

dış politika, insan hakları, yerel ekonomi ve dış ekonomik ilişkiler konularını

kapsayan Bakanlar Kurulu’nun 3 temsilcisi Sırp, 2 temsilcisi Karadağ

parlamentolarından seçilmiştir.163

Türkiye, Sırbistan ve Karadağ arasında, 1992’de Yugoslavya Federal

Cumhuriyeti adıyla oluşturdukları yeni Yugoslavya’yla, özellikle Bosna-Hersek ve

Kosova olaylarında ters düştü. Bunun yanında Balkanlarda bir “Ortodoks Ekseni”

oluşturulduğu ve Sırpların PKK’ya yardım ettikleri yolundaki haberler de ilişkilerde

olumsuz gelişmelere sebep oldu. Yugoslavya’nın dağılmasının getirebileceği

161

Avrupa Topluluklarına İlişkin Temel Belgeler, “Ankara Andlaşması ve Katma Protokol”, DPT

Avrupa Topluluğu ile İlişkiler Genel Müdürlüğü, Cilt 2, Ağustos 1993, s. 12-16. 162

Furkan Kaya, “Türkiye’nin Enerji Stratejisi”, Uluslararası Politika Akademisi, Şubat 2013, s. 1-

3. 163

(Erişim) “Sırbistan Karadağ Ülke Bülteni Haziran 2005”,

http://www.deik.org.tr/bultenler/2005624164232SirbistanKaradag-Haziran2005.pdf,04.01.2006,

(05.03.2013)

Page 70: T.C. ATILIM ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER · PDF fileSOĞUK SAVAŞ DÖNEMİ VE SONRASI TÜRKİYE’YE YÖNELİK TEHDİTLER ... Türkiye coğrafyasının stratejik önemi, soğuk

70

istikrarsızlık ve belli etnik grupların ayrılıkçılığının başarıya ulaşması hem kendi iç

politikası, hem de dış politikası açısından Türkiye’yi kaygılandıran konulardı. Bu

yüzden Türkiye ilk basta, yani Yugoslavya’da bunalımın ortaya çıktığı sıralarda bu

ülkenin bütünlüğünü savunuyordu.164

Türkiye Yugoslavya’nın dağılma sürecinde uluslararası ortamda tepki

toplamamak için parçalanmayı teşvik eden ülke konumuna düşmemeye gayret

göstermiştir. Makedonya’nın 17 Eylülde, Bosna-Hersek’in de 15 Ekim’de

bağımsızlığını ilan etmesinden sonra da Türkiye bu ihtiyatlı tutumunu terk

etmemiştir. Türkiye bu yeni devletlere verdiği manevi desteği diplomatik tanımaya

dönüştürmek için, önce uluslararası toplumdan bu yönde bir adım atmasını

beklemiştir. Almanya’nın baskısıyla 15 Ocak’ta Avrupa Toplulukları (AT)’nın

Slovenya ve Hırvatistan’ı, Bulgaristan’ın da aynı gün bu dört cumhuriyeti birden

tanıdığını açıklaması Ankara’yı rahatlattı. Türkiye 17 Ocak 1992’de, bağımsızlık ilan

eden tüm Yugoslav cumhuriyetlerini ayrım gözetmeksizin aynı anda tanıyacağını

açıkladı ve Türkiye, Yugoslavya’dan bağımsızlıklarını ilan eden dört cumhuriyeti

06.02.1992’de ayrım gözetmeksizin tanıdı.165

Türkiye Bosna’daki savaşı sona erdiren ve Bosna’ya bağımsızlık kazandıran

Dayton Andlaşmasını desteklemiştir. Bu durumun birkaç nedeni vardır; ilk olarak,

Balkanlardaki istikrarın sağlanmasında Yugoslavya’nın önemli bir yere sahip

olmasıydı. İkincisi ise Yugoslavya, 1990’larda hâlâ büyük bir devlet olduğunu

göstermeye çalışan Rusya ile AB üyesi olan Yunanistan’la ilişkileri büyük, hatta

gereğinden fazla önem arz ediyordu. Bu dönemde Balkanlar Rusya’nın uluslararası

alandaki gücünü sınadığı bir bölge olmuştur.166

Balkanlardaki çatışmalar Rusya’nın kendi iç sorunlarına yöneldiği bir

döneme denk geldiğinden Rusya bölgede çok etkili olabilecek durumda değildi.

Yunanistan ise bu dönemde Yugoslavya’ya ve Bosna’daki Sırplara istikrarlı bir

biçimde destek veriyordu. Gerçi bu destek, Yunanistan’ın konumundan (NATO ve

164

İlhan Uzgel, “1990-2001: Küreselleşme Ekseninde Türkiye Balkanlarla İlişkiler”, a.g.e.,

s. 490. 165

Şule Kut, “Yugoslavya Bunalımı ve Türkiye’nin Bosna-Hersek ve Makedonya Politikası:

1990-1993”, Türk Dış Politikasının Analizi, Faruk Sönmezoğlu (ed.), İstanbul: Der Yayınları, 2004, s.

327. 166

İlhan Uzgel,“1990’larda Balkanlarla İliskiler”, a.g.e., s. 491.

Page 71: T.C. ATILIM ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER · PDF fileSOĞUK SAVAŞ DÖNEMİ VE SONRASI TÜRKİYE’YE YÖNELİK TEHDİTLER ... Türkiye coğrafyasının stratejik önemi, soğuk

71

AB üyesi olması) ve uluslararası alandan gelen baskılar yüzünden sınırlı kalmıştır

fakat desteğini de çekmemiştir. Üçüncü olarak, Yugoslavya Avrupa’ya uzanan yol

üzerine yer aldığından ve Balkanlar’daki “Ortadoks ekseni”nin asli üyesi olduğundan

Yunanistan’ın bu ülke ile geliştirdiği işbirliği Türkiye’yi rahatsız etmiştir ve

Yugoslavya’nın Yunanistan’la bir blok oluşturmasını engellemek için ilişkilerini

geliştirmeye çalışmıştır. Ancak 1998’de Kosova’daki olayların açık bir şekilde silahlı

çatışmaya dönüşmesi, ilişkilerdeki bu düzelme eğilimini tersine çevirdi.167

Türkiye, Sırbistan ve Karadağ ile olan ilişkilerine büyük önem vermiş,

Yugoslavya Federal Cumhuriyeti Parlamentosu’nun Şubat 2003’te Anayasal Şart’ı

kabul etmesi üzerine Sırbistan ve Karadağ adını alan yeni Devlet Birliği’nin, siyasi

ve ekonomik reformları hayata geçirmesi ve uluslararası yükümlülüklerini yerine

getirerek Balkanlar’ın kalıcı esenlik, huzur ve istikrarına katkıda bulunmasını

temenni ederek, yakın dostluk ve işbirliği ilişkilerini idame ettirmeye çalışmıştır.168

Türkiye, Sancak’ta yasayan Müslüman Boşnak halkının sorunlarıyla da

ilgilenmiştir. 1991 yılında Sancak Müslüman-Boşnak Milli Konseyi, bölgede

yasayan Müslüman Boşnak halkının dağılan Yugoslavya’da her çeşit siyasi,

ekonomik, kültürel insan haklarını korumak amacıyla kuruldu. Sancak Müslüman

Boşnak Milli Meclisi’nin en önemli amacı, bölgede yasayan Sancaklı Müslüman

halkın başka yerlere göçünü önlemek ve bulundukları topraklar üzerinde

yaşamalarını sağlamaktır. Türkiye Cumhuriyeti hükümet ve devlet yetkilileri ile

irtibatlar kurmuşlardır.169

3.5.2.2.2 Türkiye-Bosna Hersek İlişkileri

1945’de Josip Broz Tito yeni Yugoslavya’yı kurmuş, Yugoslavya’nın

dağılma sürecine girmesi üzerine 1992’de referandum akabinde Bosna-Hersek

bağımsızlığını ilan etmiş, buna karşılık Bosnalı Sırplar da Republika Srpska’yı

(Bosna Hersek topraklarında Sırp Cumhuriyeti) ilan edince, ülke içi çatışmalar

başlamıştır. BM Hırvatistan’daki çatışmaların Bosna-Hersek’e yayılmasını önlemek

amacıyla BM Koruma Gücü (UNPROFOR) Karargahı’nı Saraybosna’ya

167

İlhan Uzgel,“1990’larda Balkanlarla İliskiler”, a.g.e., s. 493. 168

(Erişim) “Sırbistan ve Karadağ Türkiye-Sırbistan ve Karadağ Siyasi İlişkileri”,

http://www.mfa.gov.tr/MFA_tr/DisPolitika/Bolgeler/Balkanlar/SirbistanveKaradag/SirbistanKaradag_

Siyasi.htm, (03.02.2013) 169

(Erişim) “Sancak Raporu”, http://www.ihh.org/sancak.php, 31.08.2003, (03.02.2013)

Page 72: T.C. ATILIM ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER · PDF fileSOĞUK SAVAŞ DÖNEMİ VE SONRASI TÜRKİYE’YE YÖNELİK TEHDİTLER ... Türkiye coğrafyasının stratejik önemi, soğuk

72

yerleştirmiştir. 1993’de Bosna-Hersek’in etnik temeller çerçevesinde kantonlara

ayrılmasını öngören Vance-Owen planını Bosnalı Sırplar reddetmişlerdir. Bunun

üzerine sırasıyla su olaylar meydana gelmiştir; Boşnaklar ve Hırvatlar arasında

çatışmalar başlamış, NATO uçakları BM’nin uçuş yasağını uygulamaya koymuşlar,

BM Güvenlik Konseyi Boşnaklar için 6 güvenlikli bölge ilan etmiştir. 1994 tarihine

gelindiğinde Hırvatlar ve Boşnaklar, aralarındaki çatışmaları sona erdiren anlaşmayı

imzalamışlardır. Daha sonra NATO Bosnalı Sırplara geri çekilmeleri hususunda

ültimatom vermiş, 50 uçağın katılımı ile NATO, Bosna Sırp Yönetimi’nin askeri

havaalanlarını bombalamıştır. 1995’de Boşnak ve Hırvat güçleri, Sırpların

kontrolündeki Orta ve Doğu Bosna’da ilerlemişler, NATO’nun artan hava saldırıları

sonucu taraflar ateşkesi kabul etmişlerdir. 14 Aralık’da Paris’te “Dayton Barış

Anlaşması” 170

imzalanmış ve Bosna-Hersek Devleti kurulmuştur. Bu gelişmelerden

sonra BM Güvenlik Konseyi, barış gücü faaliyetlerini NATO’ya devretmiş, Dayton

Barış Anlaşması’nın askeri yönlerini uygulamak amacıyla NATO liderliğinde 60.000

kişilik Uygulama Gücü (IFOR) ülkeye yerleştirilmiştir.171

Dayton Barış Anlaşması

Bosna’da barışı sağlamış, ancak dünyanın en karmaşık hukuki ve siyasi sistemini de

beraberinde getirmiştir. Basta ABD olmak üzere, dünya diplomasisi Bosna

konusunda stratejik hatalar yapmaya devam etmişlerdir. Böyle karmaşık bir yapı ve

basını ABD’nin çektiği dünya diplomasisi yüzünden, Bosna dış politikasını kendi

kurumlarına taşıyamamış, Bosnalı temsilciler sözleşmelere fazla düşünmeden sırf

170

Dayton Andlaşması: Slovenya ve Hırvatistan’ın sırasıyla 1990 ve 1991 yıllarında Yugoslavya

Federal Cumhuriyetinden (YFC) ayrılmasının ardından, Bosna Hersek’te (BH) 29 Şubat ve 1 Mart

1992 tarihlerinde bağımsızlık için referandum yapıldı. Bosnalı Müslümanlar ve Hırvatlar plebisite

büyük ölçekte katılım göstererek BH'nin federasyondan ayrılmasını desteklerken, Bosnalı Sırpların

büyük çoğunluğu oylamayı boykot etti. 5 Nisan 1992’de ulusal parlamento BH’nin YFC'de ayrıldığını

ilan etti. Bu olayı takip eden ve yüzbinlerce insanın ölümüne, milyonlarcasının sürülmesine sebep

olan savaş, Avrupa’nın İkinci Dünya Savaşından bu yana gördüğü en kanlı olaydı. Bir barış anlaşması

imzalanması için gösterilen uluslararası düzeyde pek çok başarısız çabanın ardından, şiddetin

başlamasından yaklaşık üç buçuk yıl sonra, Amerika Birleşik Devletleri 1995 yılının sonbaharında

yeni bir girişim başlattı. Sırp Cumhurbaşkanı Slobodan Miloseviç, Hırvat Cumhurbaşkanı Franjo

Tudjman ve Bosnalı Cumhurbaşkanı Aliya İzetbegoviç savaş halindeki tarafları temsilen 1 Kasım

1995’te Ohio eyaletinin Dayton kentindeki Wright-Patterson Hava Üssünde biraraya gelerek yakınlık

görüşmelerine başladılar. Bkz. Erhan Türbedar, “Barışın 15. Yıldönümünde Bosna Hersek: Dayton

Barış Andlaşması’nın Neticelerinin Değerlendirilmesi”, Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma

Vakfı, Aralık 2010, s. 1-3. 171

Arzu Şaybak, a.g.t, s. 105.

Page 73: T.C. ATILIM ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER · PDF fileSOĞUK SAVAŞ DÖNEMİ VE SONRASI TÜRKİYE’YE YÖNELİK TEHDİTLER ... Türkiye coğrafyasının stratejik önemi, soğuk

73

savaş bitsin diye imza atmışlardır. Bu yüzdendir ki, dünyada anayasası bir

anlaşmanın eki olan tek devlet Bosna-Hersek’tir.172

Bosna ile Türkiye arasındaki derin tarihi bağlar dolayısıyla Bosna-Hersek,

Türk dış politikasında özel bir yere sahiptir. Türkiye, uluslararası alanda tanınmış

sınırları içerisinde Bosna-Hersek’in toprak bütünlüğünün, egemenliğinin ve

bağımsızlığının korunması gerektiğine inanmaktadır. Türkiye, Barışı Uygulama

Konseyi ve Yönlendirme Kurulu’nun bir üyesi olarak Dayton Barış Anlaşması’nın

tam olarak uygulanmasını başlangıçtan itibaren desteklemiştir. Türkiye’nin dileği,

Dayton Barış Anlaşması’nda çizilen çerçeve içinde Bosna-Hersek’in barış, huzur ve

güvenliğe kavuşması, ekonomik ve sosyal yönden gelişmesidir. Türkiye, Dayton

Barış Anlaşmasının hayata geçirilmesindeki gerçek sorumluluk, yetki ve otorite ile

Bosna-Hersek’in bir barış ve refah ülkesine dönüştürülmesi sorumluluğunun Bosna-

Hersek halkına ait olduğunu düşünmektedir. Türkiye, Bosna-Hersek’in Avrupa-

Atlantik kurumlarıyla bütünleşme yönündeki çabalarına destek vermektedir.173

Türkiye, Barışı Uygulama Gücü (IFOR), ve BM misyonu (UNMIBH-United

Nations Mission In Bosnia and Hercegovina), Uluslararası Polis Görev Gücü (IPTF-

International Police Task Force)’ne asker göndererek Bosna’da güvenliğin

sağlanmasına katkı sağlamıştır. Ayrıca Türk birlikleri, yıkılan köprü, okul gibi

binaların gönüllü onarımını üstlenerek Bosna halkının sempatisini kazandı.174

Türkiye’nin bu ülke ile ilişkileri hem savaş zamanında hem de savaş sonrası

dönemde tüm olumsuz koşullara rağmen birlikte geliştirilmeye çalışılmıştır.

Özellikle ekonomik ve ticari ilişkilerin geliştirilmesi yolunda oluşan engellerin

asılması yönünde aktif çaba gösterildiği görülmektedir. Bu da yeniden yapılanma

sürecinde olan Bosna Hersek’in kalkınmasında ve bölge barışının tesisinde önemli

etkiler doğuracaktır. Bosna’yı büyük felaketlere sürükleyen etnik sorunlar, gerçek ve

kalıcı bir çözüme kavuşmamıştır. Mevcut barış ortamı çok hassas dengeler üzerine

kuruludur ve hiç beklenmedik bir anda gerilimler yeni bir felaketle sonuçlanabilir.

172

Amer Kapetanoviç, “Bosna-Hersek'in On Yıllık Dış Politika Tecrübesi”, Çev. Emir Türkoğlu,

içinde Balkan Diplomasisi-Balkan Araştırmaları Dizisi 3, ASAM Yayınları, s. 193. 173

(Erişim) “Türkiye, Bosna-Hersek Siyasi İlişkileri”,

http://www.mfa.gov.tr/MFA_tr/DisPolitika/Bolgeler/Balkanlar/Bosna_Hersek/BosnaHersek_Siyasi.ht

m, (03.03.2013)

174 Gürbüz Bahadır, “Batı'dan Doğu'ya Uzanan Çizgide Balkanlar ve Türkler”, Çizgi Kitabevi,

Konya, 1. Basım, Ağustos 2002, s. 14-19.

Page 74: T.C. ATILIM ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER · PDF fileSOĞUK SAVAŞ DÖNEMİ VE SONRASI TÜRKİYE’YE YÖNELİK TEHDİTLER ... Türkiye coğrafyasının stratejik önemi, soğuk

74

Bu nedenle, Bosna-Hersek’in ekonomik, siyasi ve kültürel yönden desteklenmesi,

Türkiye açısından önemli bir sorumluluktur. Bosna, hem Türkiye için tarihi bir dost

ve müttefik, hem de Türkiye’nin Avrupa’ya açılan bir kapısıdır.175

3.5.2.2.3 Türkiye-Arnavutluk ilişkileri

İki ülke soğuk savaş döneminde farklı kutuplarda yer almalarına karşılık, iyi

denebilecek düzeyde ilişkileri vardı. Soğuk savaş sonrası dönemde, ilişkiler daha çok

artmıştır. 1970’lerden itibaren uluslararası alanda yalnızcılık politikası izleyen ve

kendi içine kapalı olan Arnavutluk, 1991’de sosyalist rejimin yıkılmasından sonra

ekonomik ve toplumsal açıdan çok zayıf ve istikrarsız durumda kaldı. Ayrıca,

Yugoslavya’yla Kosova sorunu, Makedonya’yla Arnavut azınlık ve Yunanistan ile

de Kuzey Epir ve Yunanistan’daki Arnavut azınlık sorunları vardı. Yaklaşık yarım

yüzyıl boyunca Arnavutluk, dünyanın en baskıcı diktatör rejimlerinden biri

tarafından yönetilmiştir. Ekonomik altyapısı iyi olmayan ve demokratik bir politik

kültüre sahip olmayan Arnavutluk, soğuk savaş sona erdikten sonra geçiş dönemine

diğer eski komünist ülkelerden daha dezavantajlı ve hazırlıksız konumda girmiştir.176

Arnavutluk Cumhurbaşkanı Ramiz Alia 1991 sonrasında, acil siyasi,

diplomatik ve ekonomik yardım için Türkiye’ye yaklaşmış ve Türkiye’de ona yardım

elini uzatmış, Yunanistan’dan çekinen bu ülkeyle ilişkilerini geliştirmeye başlamıştır.

Ankara bu zor geçiş döneminde Tiran’a bağışta bulundu, kredi açtı ve insani yardım

sağladı. Diplomatik, askeri, polis ve adli yönlerden yardım sağladı ve Arnavut

öğrencilere Türk üniversitelerinde ev sahipliği yaptı. Türkiye, böylece Arnavutluğun

bölgedeki önemli bir müttefiki haline geldi.177

Arnavutluk, yeni dönemde çeşitli

uluslararası örgütlerle üyelik konusunda Türkiye’den destek almıştır. Arnavutluk’un

Karadeniz Ekonomik İşbirliği (KEİB) içine alınmasında, İKÖ’ye üye olmasında

Türkiye önemli rol oynadı. NATO’ya üyelik konusunda Türkiye’den destek istedi.

Bu ülkenin İKÖ üyeliği, halkının önemli bir kısmının Müslüman olmasına karşın

laikliğini koruması ve Avrupa kıtasında yer alması nedeniyle Türkiye’yi aynı

konumdaki tek ülke olmaktan çıkarmıştır.178

175

Arzu Şaybak, a.g.t., s. 113. 176

Arzu Şaybak, a.g.t., s. 116. 177

Misha Glenny, “Heading Off War in Southern Balkans”, Foreign Affairs, 74, 3. Sayı., Mayıs-

Haziran 1995. 178

İlhan Uzgel,“1990’larda Balkanlarla İlişkiler”, a.g.e., s. 503.

Page 75: T.C. ATILIM ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER · PDF fileSOĞUK SAVAŞ DÖNEMİ VE SONRASI TÜRKİYE’YE YÖNELİK TEHDİTLER ... Türkiye coğrafyasının stratejik önemi, soğuk

75

Türkiye-Arnavutluk ilişkileri kısa bir süre sonra içinde hızını kaybetmiştir.

Bunun başlıca iki nedeni vardır. İlk olarak 1995 yılında Yunanistan, Tiran’a yönelik

güvensiz tutumunu değiştirerek yakınlaşma politikası izlemeye başladığından

Yunanistan-Arnavutluk ilişkileri belirgin biçimde ilerlemiştir. Dolayısıyla

Arnavutluk Türkiye ile ilişkilerine daha az önem vermiştir. İkincisi de, bu gelişmenin

Tansu Çiller ve Necmettin Erbakan önderliğindeki hükümetin Arnavutluk dahil

Balkanlara daha az önem verdiği dönemde gelişmiş olmasıdır.179

1997 yılında Ankara-Tiran ilişkileri yeni bir evreye girdi. 1997’nin başlarında

Arnavutluk’ta sosyalist rejimin çökmesinden sonra ortaya çıkan piramit sistemiyle

çalışan şirketlerin birçoğu büyük bir mali krize girmiştir. Bu olay Arnavutluk’u o

güne kadar görülmemiş bir kaosun içine sürükleyerek adeta bir iç savaşa yol açmış

ve Berişa hükümetini istifaya zorlamıştır. Aynı yıl yapılan erken seçimlerde Sosyalist

Parti iktidara gelmiştir.180

Krizin ilk günlerinde Türkiye, Arnavutluk’un bölgedeki en yakın müttefiki

gibi değil de uzak bir komşusu gibi davranmıştır. Türk vatandaşların Arnavutluk’tan

tahliye edilmesiyle uğraşan Ankara, Arnavutluk’ta hukuk ve düzenin yeniden

kurulmasına ilişkin dileklerini belirtmekle yetindi. İnsani ve mali yardımda,

diplomatik destekte ve üst–düzeyde ki resmi ziyaretlerde İtalya ve Yunanistan’ın

gerisinde kaldı. Türkiye, daha sonra tüm uluslararası çabalarda yer aldı. Hukuk ve

düzeni yeniden kurmak için konuşlandırılan uluslararası kuvvetlere katıldı, yardım

sağlamaya devam etti. Bu gelişmelere rağmen 1990’ların ilk yarısında olduğu gibi

Tiran, Türkiye’den gereken ilgiyi görmemiştir.181

Türkiye-Arnavutluk arasındaki askeri ilişkilerde hızla gelişti. Üst düzey

askeri yetkililer karşılıklı olarak ziyaretlerde bulundular, askeri işbirliği anlaşması

imzalandı, Arnavutluk’un silah ihtiyacının karşılanması ve ordunun yeniden

yapılandırılması için anlaştılar. Bu çerçevede hem Türkiye’de hem de Arnavutluk’ta

subayların eğitimi gerçekleştirilmeye çalışıldı iki ülke arasında deniz tatbikatları

yapıldı. Türkiye, BM kararı doğrultusunda Nisan 1997’de Çokuluslu Barışı Koruma

179

Şule Kut, a.g.e., s. 102-103. 180

(Erişim) 1997 yılında baş gösteren banker krizi ve sorunun nasıl çözüldüğü konusunda ayrıntılı

bilgi için Bkz.Paul Kubicek, “Albania’s Collapse and Reconstruction”, Perceptions, Cilt 3 (1),

Mart-May.s 1998,www.mfa.gov.tr/grupa/percept/III%2D1/kubicek.htm.(03.03.2013) 181

Şule Kut, a.g.e., s. 103.

Page 76: T.C. ATILIM ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER · PDF fileSOĞUK SAVAŞ DÖNEMİ VE SONRASI TÜRKİYE’YE YÖNELİK TEHDİTLER ... Türkiye coğrafyasının stratejik önemi, soğuk

76

Gücüne (ALBA) 800 kişilik bir birlik gönderdi. Bundan başka Türkiye, 1998’de

askeri üslerin modernizasyonu projelerini üstlenerek yerine getirdi.182

Sonuç itibariyle Türkiye 2000’li yıllarda ekonomi ekseninde Balkan

devletlerinin ihtiyaçlarını gidererek tanımaya başladığı ve henüz AB üyesi olmayan

Türkiye’nin AB’nin kendisine sağlayabileceği birçok avantajdan mahrum kaldığı

görülmektedir. Türkiye’nin Balkan ülkeleriyle ikili ilişkilerinde yaşadığı olumlu

gelişmeler AB’ye üyelik yolunda ilerlemesiyle daha güçlü ve dinamik bir zemine

oturtacağı gözlenmektedir.

3.2.6 Rusya Federasyonu İle İlişkiler

Türkiye’nin Kafkasya coğrafyasında yer alan en önemli komşusu Rusya ile

olan ilişkilerinde, 2000 yılı sonrasında güçlü, bağımsız ve Büyük Rusya sloganıyla

iktidara gelen Putin Eski Sovyet coğrafyasına dönük politikalar ile bölge üzerinde

hâkimiyet kurma politikası izlemiştir.183

Rusya, Putin’in politikası ile birlikte ayrıca

Rus-Orta Asya-Çin bloğunu da AB ve ABD’ye karşı canlı tutmaya çalışmıştır.

ABD’nin 11 Eylül saldırıları sonrası Ortadoğu coğrafyasına olan süreklilik arz eden

müdahaleleri, Rusya’nın bölge politikalarını yeninden kurgulamasının gerekliliğini

göstermiştir. Bu süreç Orta Asya’daki dengeleri değiştirmiştir.184

ABD’nin Orta

Asya bölgesindeki varlığını dengelemek amacıyla Rusya, 2002 yılında Kolektif

Güvenlik Andlaşması Teşkilatı düşüncesini gündeme getirmiştir. Bu andlaşma ile

amaçlanan ise; bu ülkelerdeki Rus askeri etkinliğini arttırmak olduğu izlenmektedir.

Türkiye’nin, Kuzey Kafkasya ve Çeçenistan bağlamında Rusya ile olan ilişkilerinde;

1999 yılında imzalanan Terörizmle Mücadelede İşbirliği Deklarasyonu ile

Çeçenistan’ı Rusya’nın içişleri olarak görmüştür. Çeçenistan’ın, Türkiye’de faaliyet

gösteren kuruluşlarına sınırlandırmalar getirilmiştir. Rusya tarafından Türkiye’ye

Çeçen direnişçilere Türkiye’den yardım gittiği ve yaralanan direnişçi Çeçenlere

Türkiye’de tedavi imkânları sağlandığı iddia etmektedir.185

182

Şule Kut, a.g.e., s. 104. 183

Fatih Özbay, “Rusya’da Seçim Mevsimi Sona Erdi: Bahar Gelecek mi ?”, Bilge Adamlar

Stratejik Araştırmalar Merkezi, Mart 2012, s. 1-8. 184

Erhan Akdemir, “11 Eylül Sonrası Amerika’nın Ortadoğu Politikası ve Düşünce Kuruluşları”,

11 Eylül Sonrası Ortadoğu, (Ed. Sedat Laçiner, Arzu Celalifer Ekinci), USAK Yayınları, Ankara,

2011, s. 316. 185

Ayhan Kamel, “İkinci Dünya Savaşı'nın Bitiminden Günümüze Kadar Türk - Rus İlişkileri”,

Çağdaş Türk Diplomasisi: 200 Yıllık Süreç, Türk Tarih Kurumu, 2007, s. 3-6.

Page 77: T.C. ATILIM ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER · PDF fileSOĞUK SAVAŞ DÖNEMİ VE SONRASI TÜRKİYE’YE YÖNELİK TEHDİTLER ... Türkiye coğrafyasının stratejik önemi, soğuk

77

Türkiye’nin AB ile ilişkilerinin çıkmaza girdiği dönemlerde Türkiye, Rusya

ile ilişkilerini ön plana çıkartarak, Avrasya Birliği’ni gündeme getirmiştir. Türkiye

tarafınca, 1 Mart tezkeresinin reddinden beri; ABD ile ilişkilerinde sıkıntılar

yaşanmaya başlamış; alternatif güç birlikleri aramaya başlamıştır. Ayrıca Türkiye ve

Rusya’nın birçok uluslararası sorunda birbirlerine paralel doğrultuda hareket etmesi,

Rusya ve Türkiye’nin arasında bir yakınlaşmaya neden olmuştur.

Türkiye-Rusya arasındaki ilişkilerinde önemli bir gelişme de; Vladimir

Putin’in Türkiye’yi ziyaret eden ilk Rus devlet adamı olması ile başlamıştır. Putin ile

Erdoğan Ocak 2005’te TOBB’un İş Merkezi’nin açılışında buluşmuş ayrıca 9 Mayıs

2005’te de Moskova’da II. Dünya Savaşı’nda elde edilen zafer kutlamalarında bir

araya gelmiştir. Putin’in Soçi’de 17-18 Temmuz 2005 yılında Erdoğan’ı misafir

etmesi ise Türkiye ile Rusya arasındaki ilişkiler yeni bir sayfanın açıldığını

göstermektedir. Erdoğan’ın Soçi ziyaretinden

sonra iki ülke arasındaki ilişkiler

normalleşme yoluna gitmiştir.

İki ülke arasında 2003 yılında 6.5 milyar, 2010 yılında 26 milyon doları bulan

ticaret hacmi, 2012 sonunda 32 milyar dolara ulaşmıştır. Türk tarafınca talep edilen

ürünler özellikle doğalgaz, petrol, demir ve çeliktir.186

İki ülke arasında var olan askeri ilişkiler ise, Türkiye’nin NATO üyesi olması

hasebiyle düşük düzeyde devam etmektedir. Kasım 2010’da düzenlenen Lizbon

Zirvesi’nde Malatya’nın Kürecik üssünde konuşlandırılması kararlaştırılan Radar

Üssü 14 Eylül 2011 yılında Kürecik’de konuşlandırılmıştır.187

İki ülke arasındaki

sıcak ilişkiler farklı kutupların temsilcileri olmaları nedeniyle bozulmuştur.

186

Onur Yengil, “Türkiye-Rusya Arasında Enerji Diplomasisi Ön Planda”, Usak Stratejik

Gündem, 2011, s. 1-4. 187

Malatya’nın Akçadağ ilçesi Kürecik nahiyesinde bulunan NATO'ya bağlı askeri radar tesisidir.

Malatya yönüne giderken Karahan gediğinin bulunduğu tepenin sol üst tarafındadır. Rakım 1800

metredir. Tepenin etrafında 7 köy vardır ve sisteme en uzak köy ise 3 kilometre uzaklıktadır. Füze

kalkanı projesi kapsamında 14 Eylül 2011 günü ABD ile mutabakat zaptı imzalanmış ve bu zapta göre

projenin Türkiye kısmındaki radar üssü Malatya Kürecik’e kurulmuştur.Amerikan askerlerinin

kurmuş olduğu ve daha sonra terk edilerek 2012 yılına dek Türk askerinin kontrolüne bırakılmış olan

radar savunma üssüne ABD Avrupa Ordusu ve Yedinci Ordu Komutanı Korgeneral Mark Hertling

2012 Şubat ayı itibariyle asker yerleştirmeye başladıklarını açıklamıştır. ABD Dışişleri Bakanlığı

Sözcüsü Victoria Nuland, Malatya Kürecik’te kurulacak NATO füze savunma mimarisindeki erken

uyarı radarından edinilecek bilginin tüm NATO müttefiklerini korumak için tasarlanmıştır. NATO

nasıl ki II. Dünya Savaşı’ndan sonra komünizmle mücadele misyonunu ifa etmişse, bu gün de

üyelerini balistik füze sistemlerine karşı koruma misyonu üstlenmiştir. Bu fonksiyonunu ifa

edebilmesinin şartı da NATO üyesi ülkeleri kapsayan ortak savunma şemsiyesi hazırlamaktır.

Page 78: T.C. ATILIM ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER · PDF fileSOĞUK SAVAŞ DÖNEMİ VE SONRASI TÜRKİYE’YE YÖNELİK TEHDİTLER ... Türkiye coğrafyasının stratejik önemi, soğuk

78

İki ülke arasındaki en önemli ilişki konusunu enerji oluşturmuştur.

Türkiye’nin en fazla doğalgaz tedarik ettiği ülke Rusya’dır. Türkiye’nin Rus

doğalgazına olan bağımlılığı yüzde 60-65 civarındadır.188

Türkiye ilk olarak 1987

yılında Ukrayna, Romanya ve Bulgaristan üzerinden gelen boru hattıyla gaz

ihracatına başlamıştır.189

Gaz ihracatının gerçekleştirildiği bu projeye “Mavi Akım”

adı verilmektedir. Türkiye bu hat üzerinden yılda toplam 30-35 milyar metreküp gaz

satın almaktadır.190

Rusya doğalgazını Mavi Akım Projesi ile birlikte bağımlılık

ekseninde diğer ülkelere karşı kullanmıştır. Bölgede diğer bir proje olan “Bakü-

Ceyhan-Tiflis Boru hattını” Mavi Akım Projesi’ne rakip olarak görmüştür. “Nabucco

Projesi” de Mavi Akım Projesi’ne rakip olarak görülmektedir. Nabucco Türkiye’den

başlayacak olan 3300 km’lik boru hattı ile Trans-Kafkas gaz hattına bağlanacak hale

geldiğinde bölgenin alternatif taşıma projeleri arasında olacaktır. Bu belki Türkiye

için ilerleyen dönemde enerji koridorlarının güvenliğinin sağlanmasında alternatif

güvenlik kavramları ve önlemlerinin doğmasına neden olacaktır.

İki ülke arasında terörizm konusunda ortak bir tavır bulunmamaktadır. Bunun

nedeni ise Rusya 2013 yılında halen PKK’yı terör örgütü listesine dahil

etmemiştir.191

Buna neden olarak; Rusya’da bir örgütün terörist sayılabilmesi için

egemenlik alanında terörist faaliyet içeren bir eylemin gerçekleştirilmesi

gerekmektedir. Bölgede var olan Kürt diasporası, bu konuda dikkat ederek

faaliyetlerini yönetebileceği çevresel yakınlıkta bir ülkeye ihtiyaç duymuştur.

Rusya ile Türkiye arasında sorun, yaşanan başka bir konuda Ermeni

sorunu eksenli olmuştur. Rusya’da 1.200.000 civarında Ermeni nüfus bulunmaktadır.

Ermeniler 1995 ve 2000 yıllarında Ermeni soykırımı iddialarını benimseyen kararlar

alınmasını sağlamıştır. Ermeniler her geçen gün Türkiye-Rusya arasında gelişen

Dolayısıyla, NATO’nun Soğuk Savaş’tan sonra kendine tanımladığı misyonu ifa edebilmek için

balistik füze sistemlerine karşı ortak savunma kalkanı oluşturması gerekmektedir. Bugün için, eskinin

anti-komünizm stratejisi, eşittir bugünün anti-balistik füze sistemleri denebilir. Bkz. Soner Çağatay,

“Kürecik Dışında Yeni Radar Üsleri Yolda”, Tarih Siyaset Ekonomi Platformu Gündem, 2012, s.

1-2. 188

Emirhan Göral, “Avrupa Enerji Güvenliği ve Türkiye”, Avrupa Araştırmaları Dergisi, Cilt 19,

Sayı 2, 2011, s. 126. 189

İlyas Kemaloğlu (Kamalov), “Vladimir Putin’in Türkiye Ziyareti Arifesinde Türk-Rus

Münasebetleri”, Ortadoğu Stratejik Araştırmalar Merkezi, Ekim 2012, s. 2-6. 190

Ela Uluatam, “Avrupa Doğalgaz Piyasasında Yeni Dengeler”, TOBB Ekonomik Forum, Ağustos

2010, s. 65. 191

İlyas Kemaloğlu (Kamalov), a.g.m, s. 7.

Page 79: T.C. ATILIM ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER · PDF fileSOĞUK SAVAŞ DÖNEMİ VE SONRASI TÜRKİYE’YE YÖNELİK TEHDİTLER ... Türkiye coğrafyasının stratejik önemi, soğuk

79

ilişkilerde “zede verici unsur” olmaktadır. 192

Bunun yanı sıra Kafkas coğrafyasında

var olan Türkiye aleyhtarı Ermeni hareketleri ve lobicilik faaliyetleri Türkiye için

bölgesel sorunları uluslararasılaştırmıştır.193

İki ülkenin Kıbrıs konusunda da temasları bulunmaktadır. 2004

yılında BM Güvenlik Konseyi’nde Kıbrıs konusunda yapılan oylamayı Rus tarafı

veto etmiştir.194

Rusya’nın Rum tarafında bulunan üsleri verilen desteğin kanıtıdır.

Rusya, Kıbrıs Türk tarafını halen tanınmayarak çifte standart uygulamaktadır.

Rusya’nın KKTC ile ilişkilerinin geliştirmesinin önündeki en önemli engel Rus

tarafının Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum kesimi ile olan ilişkileridir.195

Rusya, söz

konusu ülkelerle olan ekonomi eksenli ilişkilerine önem vermekte ve bu ilişkilerin

bozulmasını istememektedir.

Rus devlet geleneğinin politikalarından olan sıcak denizlere inme

konusundaki kararlılık, Türk boğazlarının konumunda zaman zaman tartışmalara

neden olmaktadır. Rusya, zaman içerisinde bu politikasını yumuşatma yoluna

giderek Karadeniz’de elde etmiş olduğu konumunu politikası gereği korumaya

çalışmaktadır.

Rusya ve Türkiye arasında işbirliğinin gelişmesini sağlayan organizasyon

olarak Şangay İşbirliği Örgütü (ŞİÖ) ortaya çıkmıştır. Örgütün iki büyük temsilcisi

olan Çin ve Rusya Türkiye’nin üyeliğini desteklemektedir. Batı eksenli politika takip

eden Türkiye’nin, Şangay İşbirliği Örgütü’nde üye olarak bulunmasının, Rusya ve

Çin tarafından talep edilmesi dikkate alınması gereken bir durumdur. Rusya ve

Çin’in bölgede ekonomik ve siyasi bağlamda etkin olduğu konumu daraltmasını

beklemek ilk etapta doğru görülmemektedir.

Avrupa Birliği’ne Türkiye’nin üyelik süreci Rusya tarafından ciddi şekilde

izlenmektedir. Rusya Doğu kampının eski üyelerinin AB’ye üye olmalarından

rahatsız olmuş; kendisini çevreleme altında hissetmiştir.

192

(Erişim) Hatem Cabbarlı, “Rusya’da Ermeni Diasporası: Oluşumu ve Faaliyetleri”, Ermeni

Araştırmaları, Sayı 3, Eylül-Ekim-Kasım 2001.

http://www.eraren.org/index.php?Lisan=tr&Page=DergiIcerik&IcerikNo=253, (11.04.2012) 193

Hasan Koni, “Günümüzde Rus Milliyetçiliği ve Sonuçları” Avrasya Dosyası, C.I., Sayı 1, s. 5-

14. 194

(Erişim) Sinan Oğan, “Rusya Federasyonunun Kıbrıs Politikası” , 6 Şubat 2005,

http://www.turksam.org/gencbakis/a1818.html, (11.04.2012) 195

Hüseyin Alper Özcan, “Türk Dış Politikası Güncesi 29 Ekim-6 Kasım”, 21. YY Türkiye

Enstitüsü, Kasım 2012, s. 6.

Page 80: T.C. ATILIM ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER · PDF fileSOĞUK SAVAŞ DÖNEMİ VE SONRASI TÜRKİYE’YE YÖNELİK TEHDİTLER ... Türkiye coğrafyasının stratejik önemi, soğuk

80

12 Mayıs 2010 tarihinde Medvedev’in Türkiye ziyaretinde 30 günü aşmayan

ziyaretlerde vize muafiyeti ve nükleer enerji konusunda işbirliğinin arttırılması

kararlaştırılmıştır.196

Türkiye ile Rusya’nın hâkimiyet alanları olan Kafkaslar ve Orta Asya

coğrafyasında birbirlerine üstünlük sağlama isteği, Boğazlar Meselesi, Rusya’daki

Ermeni diasporasının etkinliği, Moskova’nın PKK ve Kıbrıs konusunda desteği

Türk-Rus ilişkilerine zaman zaman zaman gölge düşürse de 2011 yılından itibaren

Rusya ile Türkiye arasındaki ilişkiler hızla gelişmektedir. Türkiye ile Büyük Kuzey

Komşusu olarak nitelendirdiği Rusya arasında sorunları en aza indirmek yeni politik

anlayışın temelidir.

3.2.7 ABD İle İlişkiler

Birinci Körfez Savaşı’nın başlangıcında Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın

Kerkük Yumurtalık boru hattını kapatması, Amerikan Hava Kuvvetleri’ne İncirlik

Üssü’nün açılması197

, 1 Mart Tezkeresi, 11 Eylül’de gerçekleşen İkiz Kuleler ve

Pentagon saldırıları 1990 sonrası ilişkilerin seyrini belirleyen olaylardır. 1 Mart 2003

tezkeresi ile TBMM’de gerekli çoğunluğun sağlanamaması nedeniyle Amerikan

ordusuna Türkiye’nin güneydoğusundan geçiş izninin verilmemesi ile ABD-Türkiye

arasındaki ilişkiler düşüş eğilimine girmiş, Donald Rumsfeld’in 1 Mart tezkeresi

sonrasında TSK’yı hedef alan açıklamaları dikkat çekmiştir.198

Amerikan Temsilciler

Meclisi’nde Türkiye aleyhtarı Ermeni Soykırım kararının gündeme getirilmesi, Türk-

ABD ilişkilerini yıpratan, süreklilik arz eden sorunlardan birisidir.199

Birçok ana balığa sahip Türkiye-ABD ilişkileri ve sorunlar satır başlarıyla şu

şekilde sıralanır:

“1. Irak bağlamında Türkiye-ABD ilişkileri

a. PKK terör örgütüyle mücadelede ilişkiler,

196

Habibe Özdal, “Medvedev’in Türkiye Ziyareti ve Gündemdeki Konular”, Usak Stratejik

Gündem, Mayıs 2010, s. 1-2. 197

Christopher D. Hunkel, “History of the 39th Air Base Wing and İncirlik Base, Turkey”,

Adana/İncirlik, 2004, s. 11. 198

Hasan Böğün, “ABD ve AB Belgeleriyle Türk Ordusu – 12 Eylül 1980’den Çuval Olayına”,

Kaynak Yayınları, İstanbul, 2007, s.241. 199

Ömer Engin Lütem, “ABD’de Karar Tasarıları Mevsimi Başladı”, Avrasya İncelemeleri

Merkezi, Mart 2012, Sayı 883, s. 1.

Page 81: T.C. ATILIM ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER · PDF fileSOĞUK SAVAŞ DÖNEMİ VE SONRASI TÜRKİYE’YE YÖNELİK TEHDİTLER ... Türkiye coğrafyasının stratejik önemi, soğuk

81

b. Irak’ın kuzeyindeki bölgesel yönetiminin geleceği ile ilgili endişeler,

c. Kerkük’ün geleceği ve Iraklı Türklerin güvenliği-refahıyla ilgili hususlar,

d. ABD sonrası Irak’ın geleceği,

2. İran-ABD gerginliği bağlamında Türkiye-ABD ilişkileri,

3 Türkiye-İsrail ilişkileri ve Ortadoğu barış süreci bağlamında ilişkiler,

4. Sözde Ermeni soykırımı bağlamında Türkiye-ABD ilişkileri (Dağlık

Karabağ sorunu dahil)

5. Basra Körfezi ve Hazar havzası enerji kaynaklarının Batı’ya ulaştırılması

bağlamında Türkiye-ABD ilişkileri,

7. NATO ittifakı içinde iki ülke ilişkileri:

a. Balkanlar,

b. Afganistan,

c. Karadeniz’e çıkış, NATO’nun doğuya doğru genişlemesi,

d. Türkiye’deki ABD üslerinin kullanımı,

8. ABD-Rusya ilişkileri ve çok kutupluluk sinyallerinin çoğaldığı, soğuk

gerginliğin başladığı dikkate alınarak Türk-Amerikan ilişkileri,

9. Ege sorunları, Akdeniz deniz sahalarının paylaşımı, AB bağlantılı sorunlar,

Müslümanlara yapılan hakaretler de eklenebilir.200

2007 yılı ve sonrası Türkiye-ABD arasında çatışan politikalar şu şekildedir:

1. ABD’nin, BOP kapsamında Ortadoğu’da ki sözde demokratikleşme

projeleri, Türkiye’ye komşu İran, Irak ve Suriye gibi ülkelere müdahalesi

2. ABD, 2007 yılında Türkiye-İran arasında imzalanan İran doğalgazının

Avrupa’ya ulaştırılması ile ilgili gelişmeyi kabul edemeyeceğini hissettirmeye

çalışmıştır.

200

Celalettin Yavuz, 2010, a.g.e., s.478.

Page 82: T.C. ATILIM ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER · PDF fileSOĞUK SAVAŞ DÖNEMİ VE SONRASI TÜRKİYE’YE YÖNELİK TEHDİTLER ... Türkiye coğrafyasının stratejik önemi, soğuk

82

3. ABD’nin NATO’nun genişlemesi kapsamında, Ukrayna ve Gürcistan’ı da

NATO’ya almak istemesi, Karadeniz’e yerleşme gayreti,

4. ABD’de etkin olan Rum ve Ermeni lobileri Türkiye’yi ilgilendiren hemen

her konuda ABD yönetimini Türkiye karşısında olumsuz etkilemiş ve etkilemeye

devam etmektedir.

5. ABD, laik bir ülke olan Türkiye’de Rum Ortodoks Patrihkhanesi’nin

istekleri doğrultusunda Heybeliada’daki Ruhban Okulu’nda Yüksek Teoloji Bölümü

açılması için baskı yapmaktadır.”201

Türk-Amerikan ilişkilerini değerlendirirken ABD’nin dönem içerisindeki

konumun ilişkilere yansıması dikkate alınmalıdır. 21.yy’nin başlangıcından bu güne

kadar Türk-ABD ilişkileri önemli iniş çıkışlar yaşamıştır.

Amerika’nın maruz kaldığı 11 Eylül 2001 saldırıları Türk halkı tarafından da

terörist faaliyetlerin vermiş olduğu zararların yakından bilinmesi hasebiyle, derin

üzüntü yaratmıştır. Bu sürecin akabinde Amerika’nın öncelikli olarak Afganistan’a;

sonraki süreçte de kitle imha silahlarının olası varlığını sebep göstererek Irak’a

yönelik müdahalesi, Türk ve dünya kamuoyunda bu olayın hüznünü kapatmış yerini

ABD aleyhtarlığına bırakmıştır. ABD’nin Irak üzerinde oynadığı petropolitik strateji

bölgeye olan ilgisinin sebebidir.202

Bu sorunlar içerisinde 2003 sonrası önem arz edenlerden olan Kuzey Irak,

PKK, Bağımsız Kürt Devleti’nin Kurulması Eksenli Sorunlardır. Türkiye, yakın

komşusu olan Irak’ın toprak bütünlüğünün korunması yönünde bir dış politika

izlemeyi tercih etmiştir. Burada Türkiye için temel sorun Kuzey Irak bölgesinde

Kürtler’in bağımsız bir devlet kurma düşüncesi ve ABD’nin bu duruma göz

yummasıdır.203

Kürt devletinin kurulması ile bağlantılı olan ikinci bir hususta;

PKK’nın, Kuzey Irak bölgesinde konuşlanması ve kamplarının açık tutulmasına izin

verilmesidir. Dönemin ABD Başkanı George Bush, PKK’nın Irak ve Türkiye’nin

ortak düşmanı olduğunu bildirmesi, ABD’nin Türk kamuoyunda olan itibarını bir

201

Celalettin Yavuz, 2010, a.g.e., s. 480. 202

Hakan Özalp, “11 Eylül 2001 Saldırıları”, Özel Güvenlik Dünyası, 2001, s.1-6. 203

Celalettin Yavuz, 2010, a.g.e., s. 478.

Page 83: T.C. ATILIM ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER · PDF fileSOĞUK SAVAŞ DÖNEMİ VE SONRASI TÜRKİYE’YE YÖNELİK TEHDİTLER ... Türkiye coğrafyasının stratejik önemi, soğuk

83

nebzede olsa arttırmıştır.204

Bu itibarı en alt seviyeye çeken olay ise ABD ile Türkiye

arasında yaşanan Çuval Krizi olmuştur.

Çuval olayının kaynağı ABD Başkanı G.W.Bush ve yardımcısı Dick

Cheney’in ekibini oluşturan AEI (Amerikan Girişim Enstitüsü-American Enterprise

Institute) kuruluşundan ABD Savunma Bakanlığı’na getirilen Şahinler (Neo-Conlar)

adıyla anılan kişilerin Irak’a demokrasi entegrasyonu gerçekleştirmesi! ve Türk

Hükümeti’nden ABD Silahlı Kuvvetleri’nin Kuzey Irak’a serbest bir şekilde geçiş

hakkına sahip olması ve de Adana’ da bulunan İncirlik Hava Üssü’nün Amerikan

keşif ve ağır bombardıman uçaklarına açılması talebinin TBMM tarafından 1 Mart

tezkeresi olarak adlandırılan tezkere ile reddedilmesi sonucu olayın ilk ve son

basamağı arasında illiyet bağlantısı kurulmuştur.205

Olayın başlangıç emrinin dönemin ABD Savunma Bakan Yardımcısı ve

Amerikan Girişim Enstitüsü’ nün üst düzey yöneticilerinden olan Paul Wolfowitz’in

kanalıyla başlatıldığı iddia edilmiştir.

Çuval olayının 4 Temmuz günü yapılmasının nedeni Müslümanlar için kutsal

olan Cuma gününün olması ve 3 günlük Kurtuluş Günü tatili ile Amerikalı

yetkililerin işbaşında olamayacakları; mamafih Türkiye’den gelen tepki

telefonlarının da cevapsız bırakılacak olmasıydı.206

Süleymaniye’de gerçekleşen operasyonda, IKYB lideri Celal Talabani’nin

Bağdat’ta Amerikalılara verdiği istihbarat sonucu başlamış ve bu istihbarat

neticesinde Amerikan ordusuna ait birimler, operasyon için Kuzey Irak’ta ki telsiz

konuşmaları dinlemeye almıştır.

2011 yılına damgasını vuran Wikileaks belgelerine göre; Celal Talabani’ye

Amerikan güçleri tarafından Kerkük valisi olarak tayin edilen bir Kürt’e Türk ordusu

yardımıyla suikast girişiminde bulunulacağı ihbar edilmişti. Bu olayın görüntüleri

Celal Talabani’nin oğlu Bafel tarafından kayıt altına alındığı iddia edilmiştir.

204

Emruhan Yalçın, “Terörizm ve Terörizmle Mücadele Kuzey Irak’taki Türk Askeri Varlığının

Sonlandırılması”, 21. YY Türkiye Enstitüsü, Ekim 2010, s. 1-3. 205

Deniz Bölükbaşı, “1 Mart Vakası Irak Tezkeresi ve Sonrası”, Doğan Kitap, Ankara, 2008, s.56.

206 Michael Todd, “4 Temmuz 2003 Süleymaniye, Kuzey Irak Çuval”, Doğan Kitap, 5. Baskı,

İstanbul, Temmuz 2007, s. 1-5.

Page 84: T.C. ATILIM ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER · PDF fileSOĞUK SAVAŞ DÖNEMİ VE SONRASI TÜRKİYE’YE YÖNELİK TEHDİTLER ... Türkiye coğrafyasının stratejik önemi, soğuk

84

Sözde Ermeni Soykırımının Tanınması Yolundaki Baskılar: Türkiye ile ABD

arasında gündeme getirilen bir diğer önemli sorun da; sözde Ermeni Soykırımı’nın

ABD Kongresi’nde özellikle 24 Nisan ve sonrasında diaspora etkisi ile gündeme

getirilmesidir. Türk tarafına ispatı yapılmamış uluslararası suç teşkil eden soykırım

etiketinin yapıştırılması çabaları Türkiye tarafından reddedilmektedir. Avrupa ve

Latin Amerika Parlamentoları’nın bir kısmından Ermeni iddialarını destekleyen

kararlar çıkmıştır, ancak Amerikan Kongresi’nin bu konuya olan özel ilgisi ABD

topraklarında yaşayan Ermeni azınlığın olması ve ABD’nin dünya politikasını

yönlendirebilecek tek süper güç olma özelliğini taşımasıdır.207

ABD ile Türkiye

ilişkilerinin olumlu yönleri; iki ülkenin aynı demokrasi ülküsünü (Batı değerleri)

paylaşan ve bunu uygulayan/uygulamaya çalışan bir ülke olması önemlidir. İki

ülkede NATO’ya üye olmakla birlikte, Batı değerlerinin yükselmesi için ortaklaşa

hareket etmektedir.

Türkiye-ABD arasında örtüşen çıkarlar ise; (1) Türkiye’nin ABD’den harp

silah araç ve malzeme alımları azalmış ise de; F-16 uçakları gibi yüksek maliyetli

proje ABD ile birlikte sürdürülmektedir. (2) NATO ittifakı içerisinde, yeni bir silahın

üretim ve geliştirilmesinde birkaç ülkenin bir araya gelerek oluşturduğu gruplarda

Türkiye ve ABD seyyar hava savunma silahı Stinger güdümlü mermi sisteminde

olduğu gibi, pek çok uluslararası ortak projelerde birlikte yer almaktadır. (3) Her ne

kadar çok uluslu bir proje kapsamında da olsa, Türkiye-Afganistan’daki mevcut

uygulamalar açısından ABD ile uyum sağlayan ülkelerin başında gelmektedir. (4)

BTC Boru Hattı Projesi’nde ise iki ülkenin adeta stratejik bir işbirliği yapmıştır. (5)

1990’lı yıllarda Balkanlar’daki krizlerde Türkiye ile en yakın görüşü paylaşan ülke

ABD’dir. (6) Ortadoğu’ya demokrasinin yerleştirilmesini hedefleyen ABD’nin

bölgenin demokratikleşmiş ya da demokratikleşme yolunda önemli atılımlar yapmış

iki ülkesinden biri Türkiye’dir.208

Genel olarak Türkiye-ABD ilişkilerinde; Türkiye 21.yy içinde önemli bir

enerji koridoru haline gelmiş; endüstrisi ve eğitilmiş genç nüfusu ile Batı dünyasının

prensiplerine göre ekonomisini sürdürmektedir. Batı değerlerini benimseyip,

207

(Erişim) Sibel Kavuncu, “1980'lerde Türkiye-ABD İlişkilerinde Bir Sorun: Ermeni Karar

Tasarıları” http://www.eraren.org/index.php?Lisan=tr&Page=DergiIcerik&IcerikNo=480,

(14.10.2012) 208

Celalettin Yavuz, 2010, a.g.e., s. 481-482.

Page 85: T.C. ATILIM ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER · PDF fileSOĞUK SAVAŞ DÖNEMİ VE SONRASI TÜRKİYE’YE YÖNELİK TEHDİTLER ... Türkiye coğrafyasının stratejik önemi, soğuk

85

Müslümanlık ile laikliği aynı eksende yürütmeye çalışan; Ortadoğu için model

konumda olması; ABD için Türkiye’yi önemli kılan diğer bir etkendir.209

Sonuç

olarak; 2000-2012 arası dönemde ABD ile yaşanan ilişkiler Irak Savaşı, Kuzey Irak

ve PKK sorunu, Ermeni Tasarısı ve de Türk hassasiyetine zede veren Çuval olayı

eksenli olup dönem içerisinde ilişkiler aktif şekilde devam etmiştir.

3.2.8 Avrupa Birliği İle İlişkiler

Avrupa Birliği ile olan ilişkiler; Türkiye’nin adaylık süreciyle ilintili olarak

değişiklik göstermiştir. 1 Ocak 1996 yılında yürürlüğe girmiş olan Gümrük Birliği ile

aynı tarihlere denk gelen dönemde Kardak (İkizce Tepeleri) Krizi çıkmıştır.

Yunanistan Türkiye ile yaşadığı her sorunu uluslararası platforma taşıma alışkanlığı

olduğundan; Kardak Krizi’ni de AB’ye taşımıştır. Kardak Krizi’nin210

yaşandığı

dönemde Yunanistan, Türkiye’nin var olduğu bütün kararları veto etmiştir. AB üyesi

ülkeler, özellikle AB’nin büyük karar alıcılarından olan Almanya ve Fransa, Doğu

Bloku’nun eski üyeleri olan Doğu ve Orta Avrupa ülkeleriyle ilgilenmekteydiler.

Türkiye’ye yönelik bu konuda enerji harcamak istemiyorlardı. Buna bağlı olarak

Türkiye için bir yol haritası hazırlandı ve bu yol hartası ekseninde Gündem 2000

Raporu yayınlandı. Dönemin başbakanı olan Tansu Çiller’de aynı zamanda

Türkiye’nin AB’ ye alınması için talepte bulundu. AB karar alıcıları, Türkiye’nin

üyelik süreci için Kopenhang Kriterleri’ni yerine getirmesi gerektiğini, koşullar

oluşmadan üyelik sürecinin Türkiye-AB ilişkilerine zarar vereceğini, şu an AB’nin

planında Eski Doğu Bloku’nun Avrupalı üyelerinin üyelik süreçlerinin olduğu

belirtilerek dönemin başbakanı Tansu Çiller’e olumsuz yanıt verdiler.211

Türkiye-AB ilişkilerinde durağan olan ilişkiler Gündem 2000 Raporu ve

sonrasında da devam etmiştir. Türkiye bu raporun sonuçlarından beklediğini elde

edememiştir. AB’ye yeni başvuru yapan eski Doğu Bloku üyesi ülkeler, bu raporda

Türkiye’nin önüne geçmiştir. 15-16 Haziran 1998 tarihinde düzenlenen Cardiff

Zirvesi’nde, aday ülkelerin tam üyeliğe geçiş sürecinde öngörülen mekanizmalara

209

Yakup Beriş ve Aslı Gürkan, “Türk-Amerikan İlişkilerine Bakış: Ana Temalar ve Güncel

Gelişmeler”,TÜSİAD ABD Temsilciliği Değerlendirme Raporu, Temmuz 2002, s. 16. 210

Burcu Sunar, “Türk Dış Politikasında Bir Karar Alma Organı Olarak Medyanın Rolü:

Kardak Krizi Örneği”, Sosyal Bilimler Araştırmaları Derneği, II. Ulusal Yönetim ve Ekonomi

Bilimleri Konferansı, İzmir, Eylül 2009, s. 1-8. 211

Türkiye İlerleme Raporu 2000, “Türkiye’nin Katılım Yönünde İlerlemesi Üzerine Komisyonun

2000 Düzenli Raporu”, s. 52-54.

Page 86: T.C. ATILIM ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER · PDF fileSOĞUK SAVAŞ DÖNEMİ VE SONRASI TÜRKİYE’YE YÖNELİK TEHDİTLER ... Türkiye coğrafyasının stratejik önemi, soğuk

86

Türkiye’de eklenmiştir. Cardiff Zirvesi sonrası 11-12 Aralık 1998’de gerçekleşen

Viyana Zirvesi’nde Türkiye hakkında faklı kararlar alınmamıştır.

4 Kasım 1998 tarihinde Türkiye ile ilgili İlerleme Raporu’nda; insan ve

azınlık hakları, ordunun siyasi otoritenin üzerinde izlendiği ve denetime tabi

olmaması, hukukun üstünlüğünün sağlanamaması, Kıbrıs, Milli Güvenlik

Kurulu’nun rolü gibi konularda çekinceler bildirilmiştir.212

13 Ekim 1999 tarihinde

AB Komisyonu, Türkiye’ye tam üyelik yolunda aday statüsünün verilmesini

öngörmekteydi. Raporda ayrıca Türkiye’nin yukarıda eksiklik sayılan noktaların

giderilmesi yönünde ikazda bulunulmuştur. Türkiye’nin eksiklikleri ve yapması

gerekenleri sıraladıktan sonra, diğer tüm adaylarına yaptıkları gibi Katılım Öncesi

Ortaklık Stratejisi’ni önermişlerdir.213

Helsinki Zirvesi’ndeki İlerleme raporunda Türkiye’ye adaylık statüsü verilmesi

öngörülmekteydi. 10 – 11 Aralık 1999 tarihinde Helsinki Zirvesi’nde AB Türkiye’ye

aday ülke olarak kabul edilmiştir. Helsinki Zirvesi’nde Kıbrıs’ın AB’ye katılımı

yolunda sürecin kolaylaştıracağı bildirilmiştir.214

Katılım Ortaklığı Belgesi’nin Türkiye için öngördüğü koşullar; Türkiye’de

yaşamını sürdüren tüm bireylerin temel insan haklarından yararlanması, yasaların

Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne ve AB’ye uygunluğu, idam cezasının

kaldırılması, Milli Güvenlik Kurulu’nun yapısının aktif yapıdan danışma kurulu

şekline getirilmesiydi.215

Türkiye için hazırlanan Ulusal Program’da; AB’nin Türkiye eksenli

hazırladığı Katılım Ortaklığı Belgesi’nin koşulları yerine getirmek, AB’nin

Türkiye’den talep ettiği gerekçeleri yerine getirmek için üstleneceği mevzuat uyumu,

212

Suat İlhan, “Türkiye’nin AB Yolu Tıkandı”, Stradigma Aylık Strateji ve Analiz Dergisi, Sayı 5,

2003, s. 1-7. 213

Semih Bilge, “Katılım Öncesi Strateji Belgeleri Kapsamında Mali Kontrol Sistemimizin

Avrupa Birliği Müktesebatına Uyumu”, Maliye Dergisi, Sayı 158, Ocak – Haziran 2010, s. 304. 214

Reyhan Atmaca, ”Türkiye, AB Konusunda İleri Bir Uyum Düzeyindedir”, TİSK İşveren

Dergisi, Cilt: XXXVIII, Sayı: 3, Aralık 1999, s. 22-23. 215

Esmeray Alacadağlı,“Katılım Ortaklığı Belgesinden Ulusal Programa, Bu Yol Avrupa

Birliği'ne Çıkar mı?”, Kamu Yönetimi Dünyası Dergisi, Yıl 2, Sayı 6, Nisan 2001, s. 43.

Page 87: T.C. ATILIM ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER · PDF fileSOĞUK SAVAŞ DÖNEMİ VE SONRASI TÜRKİYE’YE YÖNELİK TEHDİTLER ... Türkiye coğrafyasının stratejik önemi, soğuk

87

değişikliklerin hangi düzende ve ne zaman gerçekleştirebileceğinin belirtildiği,

yükümlülüklerin belirtildiği ulusal belgedir.216

Türkiye ile ilgili ilerleme raporu ve strateji belgesi 2001’de yayınlanmıştır. 11

Eylül saldırıları ile birlikte süreç Müslüman-Hıristiyan çekişmesine dönüşmüş,

Türkiye’nin AB ile olan ilişkilerinde gerileme süreci başlamıştır.

Türkiye 2002 yılından itibaren uyum süreciyle birlikte önemli adımlar

atmıştır. İlk uyum yasası paketi 6 Şubat 2002’de kabul edilmiş bu madde de Devlet

Güvenlik Mahkemeleri’nin uygulama esas ve usullerinde değişiklik yapılmıştır. İhale

kanunları, bankacılık, finans, işgücü, sermaye, gibi konularda da düzenlemeler

yapılmıştır.217

16-17 Aralık 2004 tarihinde Brüksel’de AB Zirvesi toplanarak AB

Komisyonu Türkiye’nin katılımı için birtakım kararlar almış ve hazırlamış olduğu

katılım metninde Türkiye AB üyesi olursa getireceği sorunları dikkate alarak

tedbirlerini bu metni esas alarak düzenlemiştir. Türkiye’nin katılımda çıkacak üç

önemli soruna önlem alınmaya çalışılmıştır: İlki işçilerin serbest dolaşımı, ikincisi

demokrasi, insan hakları düzenlemeleri, hukukun üstünlüğü gibi konularda çıkacak

sorunlarla ilgili olarak aktif siyasi reform süreci, üçüncüsü ise; Türkiye’nin kalkınma

öncelikli bölgelerine gidecek AB fonlarının iletimi ve ekonomik sorunlarının

giderilmesi yönündedir.218

AB ile yaşanan müzakere sürecinde; AB, Türkiye’ye 3 Ekim 2005’te tam

üyelik için müzakereye başlama tarihi vermiştir. Ankara’da Türkiye ve AB arasında

Troyka toplantısı yapılmıştır. Troyka toplantısında Türkiye-AB ilişkilerinin seyri

değerlendirilmiş bu toplantının akabinde 1 Haziran 2005’te Türk tarafı ceza kanunu

AB’ye uyarlamıştır.219

16-17 Haziran’da Brüksel’de yapılan zirvenin sonuç bildirisinde Türkiye ile

ilgili herhangi bir ibareye yer verilmemiştir. Türkiye’nin AB ekseninde dönüm

216

Füsun Arsava, “Türkiye-AB İlişkilerinde Siyasi Boyutun Önemi”, Birleşmiş Milletler Türk

Derneği, 1998, s. 1-9. 217

Siyasi Reformlar 2, Avrupa Birliği Bakanlığı Yayınları, No: 5, s. 15-18. 218

Havva Börekci ve Mehmet Onur Yurdakul, “Avrupa Birliği ve Türkiye’nin Birliğe Katılım

Sürecinde MASAK”, Maliye Bakanlığı Strateji Geliştirme Yayınları, Sayı 411, Yıl 2011, s. 59-72. 219

17Aralık 2004 - 3 Ekim 2005 Sürecinde Türkiye-Avrupa Birliği İlişkilerinin Analizi ve

Sürecin Devamına Yönelik Çıkarımlar, Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı, 2004, s. 13.

Page 88: T.C. ATILIM ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER · PDF fileSOĞUK SAVAŞ DÖNEMİ VE SONRASI TÜRKİYE’YE YÖNELİK TEHDİTLER ... Türkiye coğrafyasının stratejik önemi, soğuk

88

noktası tarihsel bazda 3 Ekim 2005’te yapılan Lüksemburg Zirvesi sonrası olmuştur.

Müzakerelerin seyri ile ilgili çeşitli değerlendirmeler yapılmış, 35 adet başlık ve bu

başlıkların görüşülme sürecinde yer alacak kurumlar belirlenmiştir.220

Müzakere

sürecinde en önemli konu; tarım ve işgücünün serbest dolaşımı olmuştur. AB ile olan

ilişkilerde müzakere sürecinin en zor aşaması ülkelerin veto hakkının olmasıdır.

Türkiye’yi AB entegrasyon sürecinde bekleyen önemli sorunlar

bulunmaktadır. Bu sorunun menşei ise; AB içerisinde var olan ülkeler arası

gruplaşmadır. Bu gruplaşma AB’nin başat güçleri olan Almanya, Fransa ve İngiltere

ekseninde gerçekleşmektedir. Türkiye konum itibariyle sorunlu bir coğrafyada

bulunmakta ve AB ülkelerinin vetosu ile sıkça karşılaşmaktadır. Alternatif

uluslararası oluşumlara rağmen Türkiye kuruluş prensibi ile aynı doğrultuda olan

Batıcılık ilkesi gereği entegrasyon yolunda çabasını kararlılıkla sürdürmeye devam

etmektedir.

3.2.9 Türk Cumhuriyetleri ve Kafkasya İle İlişkiler

Doğu ve Batı, Kuzey ve Güney arasında geçiş bölgesi olan Kafkasya,

Avrasya’nın önemli enerji ve ulaştırma koridorlarının kesiştiği noktada yer

almaktadır. Türkiye’nin Kafkasya bölgesi ile köklü tarihi ve kültürel bağları

mevcuttur. Bu bağlamda, Kafkasya bölgesinin istikrar, barış ve refahı Türkiye için

özel önem taşımaktadır. Türkiye'nin Kafkasya'ya yaklaşımı, bölge ülkelerinin

katılımıyla kapsamlı işbirliğinin kurulması arzusuyla şekillenmektedir. Bu çerçevede

Türkiye, söz konusu ülkelerin bağımsızlıklarının pekiştirilmesi, toprak

bütünlüklerinin korunması ve ekonomik potansiyellerinin hayata geçirilmesine önem

atfetmektedir. Türkiye, ayrıca bölge ülkelerinin Avrupa-Atlantik örgütleriyle

bütünleşmelerini aktif biçimde desteklemektedir.221

Türk Cumhuriyetleri’nin bağımsızlıklarını kazanmasıyla birlikte, Türkiye’nin

bölgedeki soydaş ülkeler ile akrabalık bağına dayanan sıcak ilişkiler kurması

Türkiye’nin siyasal, ekonomik, kültürel ve stratejik açılardan önemli bir ülke olması

220

Ceyhan Çiçek, “Türkiye-AB İlişkileri”, Hariciye Dergisi, Aralık 2010, s. 27-28. 221

(Erişim) Güney Kafkasya ile İlişkiler, http://www.mfa.gov.tr/turkiye_nin-guney-kafkasya-

ulkeleriyle-iliskileri.tr.mfa, (29.04.2013)

Page 89: T.C. ATILIM ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER · PDF fileSOĞUK SAVAŞ DÖNEMİ VE SONRASI TÜRKİYE’YE YÖNELİK TEHDİTLER ... Türkiye coğrafyasının stratejik önemi, soğuk

89

yolunu açmış ve Doğu-Batı cepheleşmesinin sona ermesi ile stratejik önemi azaldığı

kaygısı yaşanan Türkiye’nin bu gelişmelerle öneminin devam ettiği anlaşılmıştır.222

Türkiye, SSCB'nin dağılmasının ardından bölge ülkelerinin bağımsızlıklarını

ayırım gözetmeksizin hemen tanımış, Azerbaycan ve Gürcistan'la diplomatik ilişkiler

tesis etmiş ve bu ülkelere ekonomik destek sağlamıştır.

Türkmenistan 1995 yılında “Pozitif Tarafsızlık Politikası”223

ilan ederek

hiçbir bölgesel örgüte üye olmama ve dış dünyaya kendisini kapatma uygulamalarını

sürdürmektedir. Berdimuhammedov Türkmenbaşı bu politikaları sürdürmeye devam

etmektedir.

Özbekistan’da Kerimov iktidarının baskıcı şekilde devam etmesinin nedeni;

ülke yönetiminde köktendincilerin eline geçeceği düşüncesi olmuştur. Özbekistan

kendi yönetimini belirleme konusunda eksen ülkelerde kendisine örnek aramış,

Komünist Parti yönetimi altında olan Çin bu bağlamda Özbekistan için en uygun

model olarak görülmüştür.224

11 Eylül olaylarının akabinde ABD ile ilişkilerini

geliştiren Kerimov, Sovyet eski coğrafyasını etkisi altına alan kadife devrimlerin

ardından ülkesindeki batı kaynaklı kuruluşları tasfiye yoluna gitmiştir.

Kırgızistan’da 2005 yılı Mart ayında gerçekleşen Lale Devrimi Orta Asya’da

olan dengeleri değiştirmiş ve Türk Cumhuriyetleri’ndeki iktidarlarının sürekliliği için

daha otokratik önlemler almalarına neden olmuştur. ABD 2003 yılı ilkbaharında kitle

imha silahlarının varlığı gerekçesiyle Irak’a yönelik askeri harekât başlatmıştır.

ABD, Orta Asya’daki stratejik varlığı açısından 2001 sonrasına göre bir hayli mevzi

kaybetmiş görünümündedir ve askeri etkinliği Kırgızistan’daki Manas üssü ile

Kazakistan-NATO işbirliği arayışlarına indirgenmiş durumdadır. 225

Otoriter yönetimlere sahip Türk Cumhuriyetleri’nden Kazakistan ve

Azerbaycan’da ilk muhalif hareketler görülmeye başlanmıştır. Kazakistan elinde

222

Abdülkadir Baharçiçek, “Soğuk Savaşın Sona Ermesinin Türk Dış Politikası Üzerindeki

Etkileri, 21.Yüzyılda Türk Dış Politikası”, ed. İdris Bal, Nobel Yayın Dağıtım, Ankara, 2004, s.72. 223

Süreyya Yiğit, “Türkmenistan: Doğalgaz Devi”, Ortadoğu Stratejik Araştırmalar Merkezi, Mart

2013, s. 1.

224 John C.K. Daly, “Uzbek Afghanistan Proposal Relevant and Timely”, Johns Hopkins

University, Central Asia-Caucasus Institute Daily Briefing, 12 Aralık 2009, s. 1-2. 225

Turgay Düğen, “Orta Asya Dar Alanda Büyük Pazarlık: Kırgızistan’da ABD ile Rusya’nın Üs

Mücadelesi”, 21. YY Türkiye Enstitüsü, Mart 2012, s. 1-3.

Page 90: T.C. ATILIM ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER · PDF fileSOĞUK SAVAŞ DÖNEMİ VE SONRASI TÜRKİYE’YE YÖNELİK TEHDİTLER ... Türkiye coğrafyasının stratejik önemi, soğuk

90

bulundurduğu zengin yer altı kaynaklarını kullanarak Çin ve Rusya ile iyi ilişkiler

kurmuştur.226

Azerbaycan ve Gürcistan diğer Türk Cumhuriyetleri’ne istinaden 2000

sonrasında Sovyetler’in halefi olan Rusya’nın etki alanından çıkma mücadelesi

vermeye başlamış ve buna istinaden Bağımsız Devletler Topluluğu (BDT) ile olan

ilişkilerini en alt düzeye indirmiştir. Bunu izleyen dönemde ayrıca Rus askeri

varlığının bölgede yeniden üs edinme faaliyetlerine karşı çıkmıştır.227

Bölgenin

önemli enerji koridorlarından olan, Bakü-Ceyhan-Tiflis boru hattından sonra Hazar

bölgesi doğalgazının batı enerji sistemine entegre edecek olan Nabucco Projesi’nin

gerçekleştirilebilmesi durumunda; Azerbaycan, Batı enerji kaynağı ve güvenliği için

vazgeçilmez bir koridor ülkesi haline gelecektir.228

Türkiye’nin, Türk Cumhuriyetleri ile olan ilişkilerinde siyasal ilişkilerin

2000’li yılların başlangıcından itibaren gerilemeye başladığı görülmektedir. Bu

gerilemenin temel nedeni; 11 Eylül saldırılarının akabinde ABD’nin bölge

coğrafyasına olan direkt müdahalesidir. ABD ile Sovyet eski coğrafyasının arasında

köprü görevini üstlenen Türkiye’nin aktifliğinin, bölgede ABD etkinliğinin direkt

olarak artması nedeniyle ikinci plana geçmesine neden olmuştur. Bölge ile olan

ilişkilerde başka bir etkende; Türkiye’nin AB’ye üye olma konusundaki isteği;

bölgede Avrasya Birliği’ni talep eden ülkelerin olması nedeniyle negatif yönlü bir

etkileşime girmiştir. Özal döneminde bölge ülkeleri ile olan üst düzey temasın,

Demirel döneminde de devam ettirilmesi; sonraki süreçte Cumhurbaşkanı olarak

görevini ifa eden Ahmet Necdet Sezer’in yurtdışı ziyaretlerinde Orta Asya ülkeleri

ile temasın diğer cumhurbaşkanlarına oranla azalması, ilişkilerin geriye

yönelmesinde diğer bit faktördür. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün bölgeye yönelik aktif ziyaretleri ilişkilerin seyrinde

pozitifliğe doğru bir eğilim göstermiştir. Ayrıca Dışişleri Bakanı olan Ahmet

Davutoğlu’nun “Stratejik Derinlik” vizyonu ile bölgeye yönelik Neo Osmanlıcılık

eksenli geliştirdiği politikaları bölgeye yönelimin bir diğer nedeni olmuştur. Ahmet

Davutoğlu’nun Dışişleri Bakanı seçilmesiyle birlikte; bu durum kısa süre içerisinde

226

Asim Memmedov, “Gürcistan ve Kırgızistan’da Yönetim Değişikliğinin Nedenleri ve Yeni

Yönetimlerin Dış Politikları”, Yayımlanmamış Doktora Tezi, Ankara Üniversitesi, Ankara, 2009, s.

30. 227

Kanat Ydyrys “Rusya ve Tacikistan: Onarılmaya Çalışılan Askeri İttifak İlişkileri”,

Uluslararası Strateji ve Güvenlik Araştırmaları Merkezi, Eylül 2012, s. 1-2. 228

Havva Çaha, “Türkiye’nin Enerji Koridoru Olma Politikası: Düş mü ? Gerçek mi ?”

Enerji 2023 Derneği Dergisi, Sayı 71, 2008, s. 1-9.

Page 91: T.C. ATILIM ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER · PDF fileSOĞUK SAVAŞ DÖNEMİ VE SONRASI TÜRKİYE’YE YÖNELİK TEHDİTLER ... Türkiye coğrafyasının stratejik önemi, soğuk

91

olumlu bir şekle bürünmüştür. Türkiye Orta Asya coğrafyasında Rusya ile eşgüdüm

içerisinde olan politikaları takip ederek, Türkiye’nin Orta Asya’da etkin olmayan bir

politika izleyeceğini göstermiştir.229

Bölge ile olan ekonomik ilişkilerde; Türk Cumhuriyetleri ile Türkiye

arasındaki ticaret, bölge ekonomilerindeki gelişmeye bağlı olarak son yıllarda artış

yönlü bir eğilim göstermiş, 2000 yılında bir milyar dolar olan toplam ticaret hacmi

2006’da üç milyar dolar 2012 yılında ise 8 milyar dolara ulaşmıştır. Ekonomik

açıdan önemli bir gelişmede; bu cumhuriyetlere yönelik sermaye hareketliliğidir.

Türk Cumhuriyetleri’nde 2000 civarında Türkiye orijinli işletme faaliyet göstermekte

olup; bölgede Türkiye Cumhuriyeti kökenli 24.000 üzerinde Türkiye Cumhuriyeti

vatandaşı olduğu gözlenmektedir.230

Türk Cumhuriyetleri ile güvenlik ve askeri alanda olan ilişkilerde; askeri

personele eğitim vermek, lojistik destek sağlamak ve özellikli personel yetiştirme

alanlarında süregelen anlaşmaların 2000 yılından sonrada devamlılığı sağlanmıştır.231

2005 yılında ABD’nin Özbekistan’dan çıkarılmasının akabinde; bölge ülkeleriyle

askeri bağlamda NATO’nun Sovyet eski coğrafyasında bulunan üyelik süreci,

tamamlanmayan ülkelerle yeni üyelik düşüncesi olarak Barış İçin Ortaklık sistemi

oluşturulmuştur. Zamanla bölge ülkelerine model ülke olarak gösterilmeye çalışılan

Türkiye; siyasi konumu, ekonomik imkânları ve bölge ülkeleri ile olan etkileşim

biçimi itibariyle model ülke veya zamanla kurgulanan Türk Cumhuriyetleri

Birliği’ne lider ülke olmaktan öte, demokratikleşme sürecine öncü olabileceği

gözlemlenmiştir.232

Türkiye konumu itibariyle bölge ülkeleri içerisinde ancak eşitler

arasında birinci konumuna (primus inter pares) gelebilir.

Türkiye’nin, Türk Cumhuriyetleri’ne yönelik takip etmesi gereken

politikaları; Türk Cumhuriyetleri ile kurulacak ilişkilerde Türk dış politikasının

öncelikli gündem maddesi haline getirilmesi gerekmektedir. Bölgedeki devletlerin

egemenliklerinin güçlü bir hale getirilmesi, üyelik sürecinin desteklenmesi,

229

Erhan Büyükakıncı, a.g.e,, s. 815. 230

(Erişim) Ülkelere Göre Dış Ticaret, Dış Ticaret Müsteşarlığı,

http://www.ekonomi.gov.tr/index.cfm?sayfa=7155BE01-D8D3-8566-45208351967592CF,

(19.05.2012) 231

Sedat Laçiner, Hacali Necefoğlu, Hasan Selim Özerten, “Türk Dış Politikası”, Uluslararası III.

Türk Dış Politikası Sempozyumu Tebliğleri, Usak Yayınları, Nisan 2009, s. 197-199. 232

M. Mücahit Küçükyılmaz, “Türkiye: Kimin Modeli, Neyin Merkezi ?” Seta Vakfı, 2007, s.1-2.

Page 92: T.C. ATILIM ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER · PDF fileSOĞUK SAVAŞ DÖNEMİ VE SONRASI TÜRKİYE’YE YÖNELİK TEHDİTLER ... Türkiye coğrafyasının stratejik önemi, soğuk

92

demokrasi anlayışının bölge ülkelerine yerleşik hale getirilerek dönüşmelerin

sağlanmasına yardımcı olmalıdır. Bölge ülkelerinin öncelikli olarak ekonomik

bağımsızlıklarını kazanmaları egemenliklerinin tesisi açısından oldukça önemlidir.

Türkiye tarafından bölge ile ortak tarih ve kültür anlayışı içerisinde yeni projeler

ortaya konulmalıdır.233

Kafkasya jeopolitiğinde güvenlik riski yaratan sorunlar; Çeçenistan meselesi,

Azeri-Ermeni çatışması ve Karabağ sorunu, Gürcistan’daki etnik sorunlar ve

ayrılıkçı hareketler, Hazar Enerji Havzası’nın paylaşımı konusu ve Boru hatları, terör

örgütlerine verilenler destekler, Kadife devrim süreçlerinin getirdiği değişimler,

güvenlik organizasyonları (Kürecik üssü gibi), Ermeni soykırım iddiaları, bölgede

etkin güç olma hususundaki rekabet bu dönemde de etkinliğini sürdürmüştür.234

İkili ilişkiler bağlamında ülkeler ile olan etkileşim ve güvenlik endişeleri ise,

Azerbaycan ile bu dönemde ilişkiler: Ermeni sorunu nedeniyle var olan

gerginlik artmıştır. Kafkasya’nın iki devletinden -Azerbaycan ve Ermenistan-

Azerbaycan sınırı içinde kalan ve halkın çoğunluğu Ermeni olan, özerk Yukarı

Karabağ da çatışma başlayınca; Türkiye Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Konferansı

(AGİT) nezdinde girişimlerde bulunmuştur. Rusya ve Türkiye’nin barış girişimi

kabul edilmiş fakat daha sonra Ermeniler barışçıl bir uzlaşı yerine Rusya’nın da

desteğini alıp, Azerbaycan’ın %20’sini işgal etmiştir.235

Türkiye-Ermenistan sınırının

açılıp ticarete başlayabilme düşüncesi; Azerbaycan tarafından Türkiye’ye yönelik

çok ciddi tepkilerin gelmesine neden olmuştur. Türkiye, Ermenistan’ın 1990’lardan

beri Karabağ’da sürdürdüğü işgal topraklarını terk etmedikçe Ermenistan’a olan

ambargonun sürdürüleceği yönündeki güveni Azerbaycan’a vermiştir. İki ülke

arasında öğrenci değişim programları, kültürel diyaloglar, turizm faaliyetleri bu

yıllarda da devam etmiştir.236

Ekonomik bağlamda da iki ülke arasındaki ticaret

hacmi ise; 2011 yılında 1 milyar 800 milyon doları bulmuştur.237

Aynı zamanda

233

Necip Yıldırım, “Dış Politikamız ve Türk Dünyası”, Akademik Perspektif, Nisan 2009, s. 1-3. 234

M. Lütfü Uçar, “Değişen Tehdit Algılamları ve Türkiye’nin Ulusal Güvenliğe Yansımaları”,

Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, İnönü Üniversitesi, 2007, s.105-115. 235

İsmail Soysal, “Türk Dış Politikası İncelemeleri İçin Kılavuz (1919-1993)”, Eren Yayıncılık,

İstanbul, 1993, s. 27. 236

M. Lütfü Uçar, a.g.t., s.105-111. 237

(Erişim), “Türkiye-Azerbaycan Ekonomik İlişkileri”, Dış Ticaret Müsteşarlığı,

http://www.ekonomi.gov.tr/index.cfm?sayfa=7155BE01-D8D3-8566-45208351967592CF,

(19.05.2012)

Page 93: T.C. ATILIM ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER · PDF fileSOĞUK SAVAŞ DÖNEMİ VE SONRASI TÜRKİYE’YE YÖNELİK TEHDİTLER ... Türkiye coğrafyasının stratejik önemi, soğuk

93

Azerbaycan ordusunun NATO standardında modernizasyonu, ihtiyaç duyulan askeri

personelin eğitimi Türkiye tarafından gerçekleştirilmektedir.238

Gürcistan bağlamında ikili ilişkiler: Gürcistan bölgedeki Rus nüfuzunun

etki alanından çıkmaya çalışarak, batıya doğru yönelmekte ve ekseninde Batı’ya en

yakın görüşü benimseyen Türkiye’ye yaklaşmaktadır. Sakaşvili dünyaya açılan

penceresinin Türkiye olduğunu sürekli bildirmiştir. 2003 yılında Gürcistan’da

gerçekleşen Gül Devrimi’nin ardından, Türkiye ile olan ilişkileri artmıştır. Rusya’nın

2006 yılında Türkiye’ye yönelik doğalgazın akışında hacimsel olarak azalmaya

gitmesi sırasında, Gürcistan Türkiye’ye enerji akışında yardımcı olmuştur.239

Ayrıca

Türkiye ile Gürcistan arasında 10 Aralık 2011 tarihinden itibaren ülke geçişlerinde

pasaportun kaldırılarak kimlik belgesi ile geçişlerin sağlanmasıyla birlikte; ticaret ve

turizm hacminde genişleme olmuştur. Türkiye Gürcistan ordusunun yapılanması

bağlamında Harp Okulu eğitim faaliyetlerine destek vermektedir.

Ermenistan Türkiye İlişkileri ve Güvenlik Endişeleri; tarihsel süreç

içerisinde süregelen aynı sorunlarla (sözde Ermeni soykırımı, sınırların açılması,

toprak talebi) devam etmiştir. İşgal altında olan Azerbaycan topraklarının terk

edilmesi hususunda olan kararlılığını da 2000’li yıllar boyunca da devam

ettirmiştir.240

Türkiye Ermeniler tarafından tarihte yaşanıldığı iddia edilen, sözde

soykırımın etkisini ortadan kaldırmak, sınır kapısını kişilere ve ticari malların

dolaşımına izin vermek bağlamında; ekonomik ilişkileri başlatmak gibi politik

hareketlilik izlense de, bu hareketlilik kamuoyundan ve Ermenistan ile Dağlık

Karabağ sorununu yaşayan Azerbaycan tarafından gelen negatif tepkiler üzerine bu

politikadan geri adım atılmak zorunda kalınmıştır.241

Diaspora, bu dönemde de sözde soykırım iddialarının tanınması yönünde

baskıcı tutumuna devam ederek, iddiasından vazgeçmemiştir. Türkiye, süreç ile ilgili

teklifini sorunun tarihçiler tarafından çözülmesi gerektiği bildirmiş; Ermenistan tarafı

238

Mehmet Fatih Öztarsu, “Türkiye ve Azerbaycan Ortak Askeri Projeler”, Caspian Weekly, 02

Ocak 2011. 239

Huriye Yıldırım, “Türkiye-Gürcistan İlişkileri: İşbirliği Alanları, Sorunlar ve Çözüm

Önerileri (2)”, Akademik Perspektif, 18 Ocak 2013, s. 2-5. 240

Şenol Kantarcı, “ABD ve AB Kıskacında Türkiye-Ermenistan İlişkileri”, Stradigma Aylık

Strateji ve Analiz Dergisi, Eylül 2003, s. 1-5. 241

Mustafa Serdar Palabıyık ve Yıldız Deveci Bozkuş, “Türkiye-Ermenistan Sorunu”, Avrasya

İncelemeleri Merkezi, 2008, s.1-15

Page 94: T.C. ATILIM ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER · PDF fileSOĞUK SAVAŞ DÖNEMİ VE SONRASI TÜRKİYE’YE YÖNELİK TEHDİTLER ... Türkiye coğrafyasının stratejik önemi, soğuk

94

ise, bu durumun tartışılamaz olduğunu ve sürecin tarih sahnesinden arındırılıp,

siyasetçilerle konuşulması gerektiğini Türk tarafına bildirmiştir. Son yıllarda

Ermenistan’da yaşanan ekonomik sıkıntılar nedeniyle birçok Ermeni işçi Türkiye’ye

kaçak yollardan giriş yapmıştır.242

2000 sonrasında da soykırım, toprak talebi, terörist unsurların desteklenmesi,

diasporanın Türkiye’ye yönelik faaliyetleri, Karabağ sorunu devam etmiştir.

3.2.9.1 Kıbrıs Sorunu

Türkiye için önem arz eden 21.yüzyılın en önemli olayları;

11 Kasım 2002 tarihinde hazırlanmış olan ve birtakım değişikliklerin ardından 24

Nisan 2004 tarihinde referanduma sunulan Annan Planı ve sonrasında yaşanan

gelişmelerdir. Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin Kıbrıs’ın tamamını temsilen Avrupa

Birliği’ne üyeliğiyle birlikte Kıbrıs sorunu; Türkiye’nin AB süreciyle

ilişkilendirilerek her bir AB paketinde Kıbrıs vetosu Türkiye aleyhine

kullanılmıştır.243

Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin AB üyelik sürecinde temel sorunun

çözülmeden; üyeliğin gerçekleşmesinin doğuracağı sıkıntıların farkında olan AB ve

ABD’ nin girişimleriyle dönemin BM Genel Sekreteri Kofi Annan adıyla anılan plan

taraflara sunulmuştur.244

Taraflardan gelen itiraz üzerine planın ikinci versiyonu 10

Aralık 2002 tarihinde Kopenhang Zirvesi’nden önce açıklanmıştır. Görüşmelerde

Rum tarafında yerleşik olan genel olarak 65 yaş ve üzerinde olanlar Karpaz’a

yerleştirilecek olan Rumlar’ın planda belirtilen %21’i Kuzeye yerleşecek, Rum

nüfusun dışında bırakılmasını ve mülkiyet konusunda da gayrimenkullerin eski

sahiplerine iadesi, gayrimenkul alımındaki sınırlamaların kaldırılmasını istemiştir.

Rum tarafı Annan Planı’nın kabulünün akabinde %11’lik bir toprak kazancı

sağlayacaktı. Planın genel anlamda en önemli eksikliği; mülkiyet sorununa çözüm

getirememiş olmasıdır.

242

Ahmet Cemal Ertürk, “Ermeni Diasporası’nın 2015 Yılı Hedefi Doğrultusunda İzlediği

Politikalar”, Bilge Adamlar Stratejik Araştırmalar Merkezi, Nisan 2011, s. 1-4. 243

(Erişim) “Genişleme Stratejisi ve Başlıca Zorluklar 2011-2012”, Komisyon Tarafından Avrupa

Parlamentosu’na ve Konsey’e Sunulan Bildirim,

http://www.abgs.gov.tr/files/AB_Iliskileri/AdaylikSureci/IlerlemeRaporlari/2011_ilerleme_raporu_tr.

pdf, (19.05.2012) 244

Serkan Seymen ve Murat Toklucu, a.g.m., s.15.

Page 95: T.C. ATILIM ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER · PDF fileSOĞUK SAVAŞ DÖNEMİ VE SONRASI TÜRKİYE’YE YÖNELİK TEHDİTLER ... Türkiye coğrafyasının stratejik önemi, soğuk

95

Planın Türk tarafı açısından olumsuz olan noktalarına rağmen; 24 Nisan 2004

tarihinde yapılan referandum da KKTC’ de %64.9 oranında Evet oylanmış; Rum

tarafında ise %75.8 oranında Hayır oyu çıkmıştır. Buna rağmen Güney Kıbrıs

Yönetimi AB’ye üye edilmiş, Türk tarafına verilen haklar konusundaki taahhütler

yerine getirilmemiş, izolasyonlar devam ettirilmiştir. Referandum sonrasında

cumhurbaşkanlığı seçimi yapılmış ve seçimi Mehmet Ali Talat kazanmıştır. Türkiye

ise bu süreci 17 Aralık 2004 Brüksel Zirvesi sonunda yayınlanan metnin

19.maddesine çekince koyarak Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’ni tanımadığını

belirterek yönetmeye çalışmıştır. Türkiye 1960 yılından beri zaten Kıbrıs

Cumhuriyeti’nin asıl ortaklık devleti olmadığını ve Türk tarafını temsil etmediğini

uluslararası arenada belirtmiştir. Bu görüşe istinaden Güney Kıbrıs Rum Yönetimi de

AB’ye entegre süreci tamamlanmış ve Türkiye tarafından tanınmayan bir üyenin

AB’ye giremeyeceğini bildirmiştir.245

24 Ocak 2006 tarihinde Türkiye Güney Kıbrıs tarafından sorunların

çözümüne yönelik karşılıklı birkaç maddelik taleplerini bildirmiştir. Bu talepler

amaçlı yeni bir açılımda bulunmuştur. Bu açılımın maddeleri; Türkiye’nin

limanlarının Kıbrıs Rum kesimine açılması, Kıbrıs Rum havayolu taşıyıcılarınca

Türk hava sahasını kullanmalarına izin verilmesi, malların ve kişilerin serbest

dolaşımına izin verilmesi, Ercan Havaalanı’nın ülkeler arası doğrudan uçuşlara

açılması, Kuzey Kıbrıs tarafının serbest şekilde ekonomik faaliyetlerde

bulunabilmesi, Kıbrıs Türk tarafının uluslararası sportif ve kültürel müsabakalara

diğer ülkelere tanınan haklar doğrultusunda katılabilmesidir. Bu talepler Kuzey

Kıbrıs sorununa kapsamlı çözüm bulmakla birlikte; Kıbrıs’ta gerçek bir işbirliği ve

karşılıklı güven ortamı yaratmayı amaçlamaktadır. Bu plan Güney Kıbrıs Rum

Yönetimi ve garantör ülke Yunanistan tarafında reddedilmiştir. 246

Kıbrıs sorununda gelinen noktada sürecin taraflarını oluşturan Türkiye-

Yunanistan-Kıbrıs Rum Yönetimi, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ve AB’nin

tutumların da şöyle bir tablo çıkmaktadır: Türkiye, AB ekseninde Kıbrıs sorunu

yüzünden müzakerelerin kesilmesini; kesinlikle KKTC’ye yönelik izolasyonların

245

Ahmet Zeki Bulunç, “Kıbrıs Politikasının Annan Belgesi ile Başlayan Kırılma Noktası”,

Akademik Bakış, Gazi Üniversitesi, Cilt I, Sayı I, s.80-83. 246

(Erişim) Dünden Bugüne Kıbrıs Tarihi ve Kıbrıs Sorunu – IV, Kıbrıs Araştırmaları Merkezi,

Atılım Üniversitesi, http://crc.atilim.edu.tr/sorun/57-kbrs-tarihi-, (19.05.2012)

Page 96: T.C. ATILIM ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER · PDF fileSOĞUK SAVAŞ DÖNEMİ VE SONRASI TÜRKİYE’YE YÖNELİK TEHDİTLER ... Türkiye coğrafyasının stratejik önemi, soğuk

96

kaldırılması gerçekleşmeden Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’ne liman ve

havaalanlarını açmak istemiyor ve Kıbrıs sorununa çözüm bulunmadan Kıbrıs

Cumhuriyeti’nin temsilcisinin sadece GKRY olamayacağını; kesinlikle her türlü

uluslararası toplantıda belirtmiştir. Kıbrıs Rum Yönetimi AB üyesi olması nedeniyle

uluslararası arena da Kuzey Kıbrıs’a yönelik hiçbir faaliyetin taraflarınca kabul

edilmeyeceğini her daim dile getirmektedir.247

Bu çerçevede AB’ye adaylık süreci henüz gerçekleşmeyen Türkiye; Kıbrıs

sorununa çözüm bulunmadan Güney Kıbrıs ile diyalog sürecinin ilerlemeyeceğini

bildirmiştir. Türkiye’nin AB üyeliğini engelleyebilecek bu durum Türkiye açısından

risklidir. AB tarafından açılan her bir görüşmede taraflarınca taviz talebinde

bulunulması Türkiye tarafını çıkmaza sokmaktadır. Annan Planı’na Evet diyen

Türkiye’den birtakım tavizler alınarak, AB’ye üyelik ile sonuçlanmayan bir süreç ile

karşı karşıya kalınırsa bu durum Türk dış politikası açısından ciddi bir sorun

doğuracaktır.

247

(Erişim) 150 Soruda Kıbrıs Sorunu, The Association of Turkish Cyprus Abroad,

http://www.atcanews.org/archive/150%20SORUDA%20KIBRIS%20SORUNU.pdf, (19.05.2012)

Page 97: T.C. ATILIM ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER · PDF fileSOĞUK SAVAŞ DÖNEMİ VE SONRASI TÜRKİYE’YE YÖNELİK TEHDİTLER ... Türkiye coğrafyasının stratejik önemi, soğuk

97

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

ORTADOĞU’DA KÜRTLERİN DEVLETLEŞME ÇABALARI

1. TARİHTEKİ KÜRT MENŞELİ HAREKETLER VE

DEVLETLEŞME ÇABALARI

Kürtler Ortadoğu’nun yerlileri olarak gösterilmekle birlikte, doğuda Zagros

dağlarından batıda Toros dağlarına, güneyde Hemrin dağlarından, kuzeyde Erzurum-

Kars bölgesine kadar uzanan coğrafyada (diaspora hariç) yaşamlarını sürdüren

topluluktur.248

Kürtlerin devletleşme çabaları M.Ö 2700’lü yıllara kadar gitmektedir.

Bu süreçleri yönetemeyen Kürt uygarlıkları kalıcı şekilde devletleşme sürecini

tamamlayamamışlardır. Tarihi süreç içerisinde Kürt hareketleri Gutiler ile başlamış

Mehabad Kürt Cumhuriyeti ile son bulmuştur. 1947 yılında Mehabad Kürt

Cumhuriyeti’nin yıkılmasından sonra Kürtlerin devletleşme yolundaki çabaları,

ABD’nin Irak’ı işgaline müteakip tekrardan canlandırılmak istenmiştir.

2. LULU

Lulular Zehav, Şehrezor ve Süleymaniye bölgesinde yaşamışlardır. Guti

halkıyla kaynaşmışlardır. M.Ö 19. ve 18. yy’deki bazı Asur krallarının Lulu

halkından oldukları belirtilmiştir. Lulular tarafından kurulan bu uygarlık 1000 yıl

kadar sonra Akat kralı Naram-sin tarafından yıkılır.249

3. GUTİLER (CUTİ-CUDİ)

Gutiler M.Ö 2700 yılında Zagros dağları ve Aşağı Zap nehrinin kıyılarında

yaşamını sürdürmüşlerdir. Akadları M.Ö 2649 yılında işgal etmişler ve M.Ö 2400

yılında Lololarla birlik kurarak Kürt medeniyetini genişletirler. Coğrafyasındaki

248

(Erişim) Carl Dahlman, “The Political Geography of Kurdistan”, Euroasian Geography and

Economics, 2002, s.271-273.

http://people.cas.sc.edu/dahlmanc/dahlman%202002%20political%20geography%20of%20kurdistan.

pdf, (10.01.2013) 249

Muhammed Emin Zeki Beg, “Kürtler ve Kürdistan Tarihi”, Nübihar Yayınları, 4. Baskı,

İstanbul, 2012, s.75-76.

Page 98: T.C. ATILIM ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER · PDF fileSOĞUK SAVAŞ DÖNEMİ VE SONRASI TÜRKİYE’YE YÖNELİK TEHDİTLER ... Türkiye coğrafyasının stratejik önemi, soğuk

98

büyümeler nedeniyle hakimiyetini kaybeden Gutiler Akadların yenilgisine uğrayarak

uygarlıklarının başlangıcı olan Zagros dağlarına tekrardan geri dönmek zorunda

kalırlar. Asur kralı Tukuliti İnurta dönemine kadar giden ve tek bir olayı anlatan iki

antik eserden birinin üzerinde Guti-Cuti; diğer eserin üzerinde ise Kurti kelimesi

yazılı olarak bulunmuştur.250

4. KASAY-KUSİ-KUŞU-KASİTLER (KASSİTES)

Kasaylar Zagros halklarından birisidir. Bu halk ilk olarak Kirmanşan

bölgesine yerleşmiştir. Belirli bir süre sonra Zagros dağlarına doğru çekilerek orayı

yurt edinmişlerdir. Sonraki süreçte Dicle’nin sol yakasına yönelerek orada çiftçilik

ve ziraat ile uğraşmışlardır. M.Ö 18 yy’de Kasiler Babil’i istila ederek Sümer ile

Akad ülkesine Karuniyaş adında bir beylik kurdular. Beyliğin yıkılmasından sonra

Kasi aşiretleri Zagros dağlarına geri döndüler.251

5. MİTANNİ KRALLIĞI

Mitanni Kralığı M.Ö 1500’lerde Orta Fırat Bölgesi olarak adlandırılan

Karkamış kentinden başlayarak Belhi çevreleyip, Nusaybin’e kadar uzanıyor doğuda

Bitlis, kuzeyde Elazığ ve Malatya’yı içine alarak güneyde Halep ve Kerkük’ü içine

alıyordu. Subaru halkının kolu olarak Hurriler tarafından kurulmuştur. Kürt

kelimesinin kökeni olarak kabul edilen Tiglath Pileser adına hazırlanmış olan zafer

silindirinde Kurtie halkının ismi bu döneme denk gelmektedir. Mitannilere Asur kralı

Nasir Pal tarafından 14.yy’de yıkılmıştır.252

6. KHALDİ – URARTU

Küçük Asya’nın doğusundan Van Gölü bölgesine göç etmişlerdir. Urartu

(Haldi) uygarlığının sınırları ilk zamanlarda kuzeyden Kafkasya’daki Gökçe gölü ve

Aleksandropol kentine, batıda Fırat nehrine, güneyde Revanduz ve Zap suyunun

kaynaklarına ve doğuda Urumiye gölüne kadar uzanıyordu. Başkent Tuspasi – Van

kentiydi ve I. Sarduris tarafından M.Ö 840 yılında kurulmuşlardır.253

250

Muhammed Emin Zeki Beg, a.g.e, s.77. 251

Muhammed Emin Zeki Beg, a.g.e, s.79-80. 252

Muhammed Emin Zeki Beg, a.g.e, s. 103. 253

Muhammed Emin Zeki Beg, a.g.e, s. 80.

Page 99: T.C. ATILIM ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER · PDF fileSOĞUK SAVAŞ DÖNEMİ VE SONRASI TÜRKİYE’YE YÖNELİK TEHDİTLER ... Türkiye coğrafyasının stratejik önemi, soğuk

99

7. SUBARİ

Subari ismine ilk kez Logal-Anni-Mondo devletinin egemenliği döneminden

kalma bir kitabenin üzerinde rastlandı. M.Ö 30.yy’de kurulmuştur. Asur belgelerinde

“Subaru” şeklinde bir devletten bahsedilmektedir. Mezopotamya, Suriye ve Küçük

Asya’da bir halk yaşıyordu. Ayrıca Mezopotamya’da yaşayan halkın büyük bir

kısmının, yani Huriler Subaru ismiyle anılmaktadır. Subaru halkı Asurlular ile uzun

süre savaştı ve isimleri Asurlular tarafından yok edildi. Subaruların devamı olarak

“Nayiri” halkı ortaya çıktı. Şimdiki Hakkâri vilayeti sınırları içerisinde yaşamışlardır.

Mitanilerin Subarilerin kolundan olduğu yönünde bir takım tezler bulunmaktadır.254

8. HAMDANİLER

Hamdaniler 890 yılında Abbasi Devleti’ne bağlı olarak Musul ve Halep

çevresinde Hamdan Kure Hamdun tarafından kurulmuştur. 906 yılında topraklarına

Musul, 914 yılında ise Bağdat’ı kattı. Taht anlaşmazlıkları nedeniyle 945 yılında

yönetim ikiye ayrılmış, uygarlık Halep merkezli olarak yaşamaya devam etmiştir.

945 yılında Halep’teki merkezinden yönetilmeye başlayan uygarlık aynı yıl Bizans

Kralı Romanas’la Ruha’da yaptığı savaşı kazanınca Suriye ve Yukarı

Mezopotamya’nın büyük bir bölümüne egemen oldu. Zamanla sınırların

genişlemesine bağlı olarak Büveyhilerle sürekli çatışma halinde bulunulması ve

Mervanilerin tarih sahnesine çıkmaya başlamasıyla Kürt aşiretler arasında çıkan

anlaşmazlık sonucunda toprakların büyük bir kısmı Kürt aşiretlere bırakıldı ve 1004

yılında Arap Ukali Hamdanilere son verdi.255

9. ZİYARLAR (ALAMUT ZİYAR-İ)

Ziyar uygarlığı 928 yılında Deylem aşiretine mensup Merdaviçe Ziyar

tarafından Orta İran coğrafyasında kurulmuştur. Zaza olarak adlandırılan Dimili

Kürtlerin son egemenliği olmuştur. Merkezi Cürcan’ın kuzeyi ve Mazedaran’da

bulunan ve 928 – 1043 yılları arasında yaşayan devletin egemenlik alanı Taberistan

ve Cürcan’ı da içine alarak güneyde İsfahan ve Hamedan’a batıda El Cezire ve Irak’a

kuzeyde ön Kafkasya’ya kadar uzanıyordu. Taciklerin İran’da kurduğu ve 875-999

yılları arasında hüküm süren Samaniler Hanedanlığı’nda bir ordu komutanı olan

254

Muhammed Emin Zeki Beg, a.g.e, s. 81. 255

Ahmed Hüsrev,“Kürt Devletleri”, Kırşehir, 2009, s. 6-7.

Page 100: T.C. ATILIM ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER · PDF fileSOĞUK SAVAŞ DÖNEMİ VE SONRASI TÜRKİYE’YE YÖNELİK TEHDİTLER ... Türkiye coğrafyasının stratejik önemi, soğuk

100

Merdaviç’in Hamedan ve İsfahan’da 928 yılında başlattığı halk ayaklanması kısa

sürede destekçi buldu. 9. yy’ın sonlarına doğru Abbasi halifeliği döneminde İslam’ı

kabul eden Deylem aşiretlerinin Keya Andlaşması ile bir araya gelmesi 930’da

devletleşmenin yolunu açmıştır. Ziyarlar yine bir Kürt hükümdarlığı olan

Alamutlar’ın ardından Selçuklu saldırısı sonrasında yıkılmıştır.256

10. BÜVEYHOĞULLARI

Büveyhoğulları beyliği 934 yılında Ali Hasan ve Hüseyin Ahmet kardeşler

tarafından güneybatı İran’da kurulmuştur. Deylem dağlarında yaşayan Kürt aşireti

olan Bercenkiaver’e mensup kardeşler kısa süre içerisinde egemenlik alanlarını

güneyde İsfahan ve Şiraz’a, kuzeyde ise Hamedan ve Hazar Denizi’ne kadar

genişlettiler. Abbasi halifesi, Ebu Mansur Muhammed El Billah devletin kısa süre

içerisinde büyümesi üzerine bu devletin egemenliğini tanımak zorunda kaldı.

Nitekim ilerleyen zamanlarda halifeliğin merkezi Bağdat da Kürt egemenliğine girdi.

1062′de devlet yönetiminde Şahbankara Kürt aşiretinden Lorî’lerin (1156-1424

yılları arasında kurulan Fedlavî Kürtleri’nin atalarıdırlar) de söz sahibi olması

yönetim biçimi olarak üçlü bir bölgelendirmeyi uygun gören Büveyhanlar Deylem,

Rey ve Güney Kürt bölgesi merkezli bir yapı kurdular.257

11. HASANVEYHLER

Bu uygarlığın temelini, Berzikani aşiretinin lideri Emir Hüseyin 330 yılında

Dinve Şehrezor şehirlerinde atmıştır. Nitekim kardeşleri Vendad ile Ganim İşani

aşiretinin liderliğini sürdürüyorlardı. Onun için Dinever, Hemedan, Nihavend,

Samğan ve Azerbaycan bölgesinden de bir sürü belde, bu kardeşlere bağlılıklarını

bildirip hükümranlığı altında yaşamlarını sürdürmüşler. Ancak 349 yılında

Vendad’ın ardından Ganim’in birden ölmesi nedeniyle bu ülkenin tüm hâkimiyeti

Kürt Emir Hüseyin’in Hasnevi adındaki oğlunun eline geçti.258

Hakkında çok fazla

bilgiye erişilemeyen Hasnevi hanedanının son emiri, Baba Yadigâr yakınlarında

bulunan Zehav/Zohab Kasan kalesinde hükümet kurmuş olan Hasnevi’nin kardeşi

256

Ahmed Hüsrev, a.g.e, s. 7-8. 257

Ahmed Hüsrev, a.g.e., s. 7.

258 Muhammed Emin Zeki Beg, a.g.e., s. 458.

Page 101: T.C. ATILIM ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER · PDF fileSOĞUK SAVAŞ DÖNEMİ VE SONRASI TÜRKİYE’YE YÖNELİK TEHDİTLER ... Türkiye coğrafyasının stratejik önemi, soğuk

101

Emir Ebu Salim Deysem B. Ebi Ganim olmuştur. 1121 yılında bu uygarlık

yıkılmıştır.

12. MERVANİLER

Harput’taki Kürt aşiretlerinden Dostiki’lere259

mensup Ebu Abdullah Şa Baz

Bin Dostik tarafından 981 yılında Meya Farkin’de (Diyarbakır-Silvan) kurulan

Mervani Kürtleri’nin varlığına, 1085′te Selçuklu Emiri Melikşah tarafından son

verildi. 990 yılında Hamdanilerle yapılan bir savaşta Baz ölünce, yerine yeğeni,

Mervan’ın oğlu Ali Hasan geçti. Babasına atfen, Mervani olarak adlandırıldı,

egemenlik alanı kısa bir sürede gelişti. Güneyde Cudi eteklerinden başlayıp Cizre ve

Hasankeyf’e, batıda Harput, kuzeyde Malazgirt ve doğuda Hakkâri’ye kadar uzandı.

Çoğu tarihçiye göre, Mervanilerin zenginliğine göz koyan Melikşah, devletin

hükümdarlarından Nasır Nizam El-Devle’ye memleketi paylaşma teklifinde bulundu;

fakat bu teklif reddedilince, Melikşah veziri Fahrül Devle yönetiminde büyük bir

ordu göndererek Diyarbakır ve Silvan’ı ele geçirerek hazinedeki 1 milyon altına el

koydu. Mervani ailesini de Bağdat’ın kuzeyinde bulunan Harbe köyüne sürgüne

gönderdi.260

13. ANNAZİLER

Annaziler Ayyari adıyla anılmakla birlikte, 990 yıllında Abu’l-Fatḥ

Moḥammad bin Annaz tarafından kurulmuş bir Kürt devletidir. Annazilerin

hükmettiği bölge, bugünkü İran-Irak sınır bölgesinde Kirmanşah, İlam, Hulvan,

Dinaver, Mandali, Şehrizorv e Dakuk gibi yerleri kapsamaktaydı. Bu devlet 1137

yılına, yani Selçuklular bölgeye girene dek Kürt coğrafyasında varlığını

sürdürmüştür.261

14. GORLAR

Kürt Goran aşiretinden Seyfeddîn Suri, tarafından 1148 yılında kuzeydoğu

İran’da kurulan Gorlar, Harzemşahlar tarafından 1214′te başkent Firuzkuk’un ele

geçirilmesi sonucu yıkıldı. 1148 yılına kadar Selçuklu devletine bağlı bir beylik olan

259

Ayrıntılı bilgi için bkz. Muhammed Emin Zeki Beg, a.g.e, s. 479. 260

Ahmed Hüsrev, a.g.e., s. 8-9. 261

Ahmed Hüsrev, a.g.e., s. 9-10.

Page 102: T.C. ATILIM ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER · PDF fileSOĞUK SAVAŞ DÖNEMİ VE SONRASI TÜRKİYE’YE YÖNELİK TEHDİTLER ... Türkiye coğrafyasının stratejik önemi, soğuk

102

Goriler Seyfeddin’in beyliğin başına geçmesiyle birlikte bu tarihte bağımsızlık ilan

ettiler. Sûri kısa bir süre içerisinde sınırlarını genişletti. Kendisinden sonra gelen Gor

hükümdarı Gıyasuddin Goran, Selçuklu ve Oğuzlarla sürekli çatışma halini

şiddetlendirererek 1173′te büyük bir hareket başlattı ve kademeli olarak Gazne,

Herat, Multan, Uccah, Siudi, Esaver, Debut ve Lahor şehrini ele aldı ve Gazneli

Sultan Mahmud Hanedanlığı’ndan artakalan büyük küçük birçok beyliği ortadan

kaldırarak, kardeşi Muhammed Gori’yi (Muizzeddin), Gaznelilerin varisi ilan etti.

Muhammed Gori, 1192′de Kuzey Hindistan ve Bengal’i fethetederek Kudbeddîn

Aybeg adlı Türkmen komutanını Delhi’ye genel vali tayin etti. Giyasuddin’in

1202′de, kardeşi Muizzeddin Muhammed Gori’nin ise 1206′da Türk suikastçiler

tarafından öldürülmesi sonucu devlet zayıfladı ve hanedanlık parçalandı. Hanedanlığı

devralan Gıyaseddin Mahmud’un da 1212′de öldürülmesinden sonra yerine geçen

oğlu Bahauddin yoğun saldırılara fazla direnemedi ve 1214′te Gor Devleti, başkentin

düşmesi sonucu ortadan kaldırıldı.262

15. FEDLEVİLER (ATABEY)

Bu uygarlık İran’daki Loristan’ı doğusunda 1148 yılında ortaya çıktı.263

1100′lü yılların ortalarına doğru bölgenin hakim devleti Selçuklular da merkezî

otoritenin zayıflaması ve taht kavgalarının başlaması üzerine, birçok eyalet valisi,

kendi bölgelerinde etkinliklerini arttırarak bağımsızlık ilan etti. Atabeg adı verilen ve

asıl görevleri şehzadeleri yönetim konusunda eğitmek olan bu devlet adamları

(Osmanlı’da bunlara lala denirdi) kısa sürede güçlenmiş ve geniş sınırları olan

egemenlikler kurmuşlardı. Sembolik olarak Halife’ye bağlı bu yönetimler içinde en

büyük devlet elbette ki Zengi Kürt Devleti’ydi (1127-1250). Yine bu dönemde Kürt

bölgesinde irili ufaklı birçok atabeyliğe rastlanmaktaydı. Bunlardan biri de Kürt

bölgesinin Lor mıntıkasında bulunan Şiraz merkezli ve ancak Atabeg Sungur

döneminde parlak bir süreç geçirmiş olan Fars Salguran Atabeyliği’ydi. Atabeg

Sungur’un ölümünden sonra zayıflayan ve daha sonra Fedlevi Kürtleri’nin

egemenliğine giren bu atabeylik, Moğol İlhanlılar tarafından tamamen ortadan

kaldırılacaktı. Salguranların önemli devlet adamlarından biri Mihemed Kure

Eliyekure Hesne Fedlevi adlı bir Kürttü. Loristan’da meskûn bu aile, Hicri 500. yılda

262

Ahmed Hüsrev, a.g.e., s. 10. 263

Muhammed Emin Zeki Beg, a.g.e., s. 513.

Page 103: T.C. ATILIM ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER · PDF fileSOĞUK SAVAŞ DÖNEMİ VE SONRASI TÜRKİYE’YE YÖNELİK TEHDİTLER ... Türkiye coğrafyasının stratejik önemi, soğuk

103

Ebul Hesene Fedlevi önderliğinde Çiyaye Simage mıntıkasından buraya göç etmiş ve

kısa sürede bu bölgede güç toplamışlardı. Mihemed’in ölümünden sonra oğlu Ebu

Tahir, Salguranlılar ile iyi ilişkiler kurmuş ve devlet yönetiminde söz sahibi olmuştu.

Salguranlar ile Şahbankaran Kürt Emirliği arasında çıkan bir savaşta gösterdiği üstün

başarı sonrası kendisine Atabege Çiya (dağların atabeyi) unvanı verildi. Daha sonra

Atabeg Sungur’a yaptığı teklif üzerine Loristan’ın fethi için görevlendirildi.

Çoğunluğu sulh yoluyla olmak üzere Kürdistan’ın Lor mıntıkasının tümünü

kendisine bağladı ve Şehre Kurd’a yerleşti. Kısa bir süre sonra Atabeg Sungur’a

gönderdiği bir elçiyle Atabeg sıfatını kullanarak bağımsızlığını ilan ettiğini haber

verdi. Böylece Kürtler atabeylikler döneminin ikinci büyük devleti olan Fedlevi

Kürtleri’ni (Fedlaviyan, Fedlavids, Hazarhaspids) kurmuş oldular. 264

Ebu Tahir, 1161 yılında öldüğünde geride Hezar Esp, Behmen, İmadeddin

Pelevan, Nesreddin Ilvakuş ve Kizil adlı oğullarıyla Şiraz ile Hamedan arasında

hüküm süren bir devlet bırakmış oldu. Babalarının vasiyeti ve kardeşlerin ortak

kararı ile uygarlığın başına Hezar Esp geçti ve kendisine Melik unvanı verildi. Kimi

kaynaklarda Binatlı adıyla da anılan bu Kürt, kısa bir süre içerisinde bütün Lor Kürt

bölgesine hakim oldu. Melik unvanını kullanan Hezar Esp, Çiyaye Simak’ta ki

akrabalarından başlayarak buraya çeşitli Kürt aşiretlerini topladı ve bazı yarı göçebe

Kürt aşiretlerine toprak vererek yerleşik hayata geçmelerini sağladı. Kısa bir süre

içerisinde kardeşleriyle birlikte devlet yönetimlerini güçlendiren Hezar Esp,

bölgedeki yarı bağımsız Kürt aşiretleri üzerine seferler düzenleyerek bunların

meskun oldukları yerleri topraklarına kattı. Şolistan Eyaleti’ne düzenlenen seferin de

başarılı olması üzerine Fedleviler, Fars coğrafyasının büyük bir kısmını alarak Hazar

Denizi ile Basra Körfezi arasında kalan bölgeye hükmetmeye başlamış oldular.

Melik Hezar Esp’in 1248′de ölümünden sonra tahta sırasıyla kardeşleri İmadeddin

Pelevan (1248-1251) ve Nesreddin Ilvakuş (1252-1257) geçti. 1258′de tahta, Hezar

Esp’in annesi Salguran ailesinden olan oğlu Tekleye Hezar Esp oturdu. Bu sırada

Hezar Esp’in ölümünü ve Tekle ile amcasının oğlu Cemaleddin Ömer’in taht

kavgasını fırsat bilen Fedlevilerin komşuları, bu güçlü devleti yıkmak için seferber

oldular. Atabeg Seid Salguran, Fedlevi topraklarına güçlü bir orduyla üç kere sefer

düzenledi fakat başarılı olamadı. Bağdat Halifesi’nin orduları da Kuzistan’dan destek

264

Ahmed Hüsrev, a.g.e., s. 11-12.

Page 104: T.C. ATILIM ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER · PDF fileSOĞUK SAVAŞ DÖNEMİ VE SONRASI TÜRKİYE’YE YÖNELİK TEHDİTLER ... Türkiye coğrafyasının stratejik önemi, soğuk

104

alarak Şehre Kurd üzerine yürümüş, Tekle’yi yerinden edememişti fakat Tekle’nin

kardeşini esir alarak Lahuc Kalesi’nde zindana atmışlardı. Daha sonra Tekle, Küçük

Lor mıntıkasından destek için gelen Kürt aşiretleri ile birlikte Lahuc Kalesi’ni

kuşatarak Bağdat Halifesi’ne ve Salguranlara boyun eğdirmişti.265

Bu sırada doğudan büyük bir hücum ile Moğol saldırıları gelmekteydi.

1243′te Kösedağ savaşıyla bölgede varlıklarını pekiştiren Moğollar, Ötüken’deki

merkeze bağlı kalarak başkent Tebriz’de İlhanlılar Devleti’ni kurmuşlardı. Bölge

devletlerini tek tek tarih sahnesine gömen bu devlet, birçok Kürt hâkimiyetine de son

verecekti. İlhanlılar, 1256 yılında Alamut Kürtlerini ortadan kaldırmış ve tahta

Hülagü Han’ın geçmesiyle Azerbaycan’a saldırarak burayı da topraklarına

katmışlardı. 1258′de Bağdat’ı almak üzere büyük bir ordu hazırlayan Hülagü Han,

çevresindeki hâkimiyetlerle sorun yaşayan Tekle ile görüşmüş ve onu yanına almayı

başarmıştı. Nitekim Tekle, Hülagü Han’ın Abbasi Devleti’ne son verdiği ve halifeyi

öldürdüğü sefere 2.000 atlıdan oluşan ordusuyla katıldı. Bağdat’ın talan edilmesi

üzerine İlhanlılar ile fikir ayrılığına düşen Tekle, Hülagü Han’dan izin almadan

Loristan’a döndü ve bunun üzerine Keytemu Kanubin komutasındaki bir tümenlik

orduyu da üzerine çekmiş oldu. Bu ordu, kendilerini karşılayan Tekle’nin kardeşi

Şemseddîn Alp’i yakalayarak Loristan’a girmiş ve Tekle ile bir türlü

karşılaşamamıştı. Bu sırada Tekle, toparlayabildiği küçük bir orduyla Canbeş

Kalesi’ne çekilecek ve bütün saldırılara rağmen teslim olmayacaktı. Durum Hülagü

Han’a bildirildiğinde sultan, Tekle’ye yüzüğünü göndererek kendisini affettiğini

bildirmişti. Bunun üzerine teslim olan Tekle, tutuklanarak Tebriz’e gönderilmişti.

Burada Hülagü Han tarafından sorgulanmış ve başı kesilmişti.266

Bu olaydan sonra Hülagü’nün fermanı üzerine Fedlevilerin tahtına, esir

alınmış olan Şemseddîn Alp (1259-1274) çıkarılır. 15 yıl boyunca Loristan’ı yöneten

bu melik, ülkesinde adalet ve eğitime önem verdi. Moğolların talan etmiş olduğu

yerleşim birimlerini yeniden onararak yapılandırdı. 1274′te ölmesi üzerine tahta oğlu

Yusuf Şah (1274-1286) geçti. Moğol hükümdarı Abaka Han ile iyi ilişkiler geliştiren

Yusuf Şah, kısa bir süre sonra Kuzistan, Kuhgilveyh, Fîiruzan ve Cerbadkan gibi

mıntıkaları da topraklarına kattı. 1286′da öldüğünde yerine İlhanlı İmparatoru Ergun

265

Ahmed Hüsrev, a.g.e., s. 13. 266

Ahmed Hüsrev, a.g.e., s. 14.

Page 105: T.C. ATILIM ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER · PDF fileSOĞUK SAVAŞ DÖNEMİ VE SONRASI TÜRKİYE’YE YÖNELİK TEHDİTLER ... Türkiye coğrafyasının stratejik önemi, soğuk

105

Han’ın onayıyla I. Atabeg Efrasiyab geçti (1288-1296). Daha önceki Fedlevi

hükümdarlarının aksine Efrasyab, bir zalimdi. Babasının atamış olduğu bütün valileri

tutuklatarak kimilerini işkenceyle öldürdü. Halkın üzerine bir karabasan gibi çöken

bu atabeyin zulmünden korunmak için taht ortağı olan amca çocukları dahi İsfahan’a

kaçtılar. Bunları yakalamak için gönderilen ordu, Ergun Han’ın ölüm haberi üzerine

bölgedeki İlhanlı kalelerine saldırıp hâkimiyeti ele geçirdi Efrasiyab adına hutbe

okutarak Moğollar karşısında bağımsızlık ilan ettiler. Taht boşluğundan faydalanan

Efrasiyab, Tebriz’i ele geçirmek için harekete geçti ve Keruhrude Kalesi’ndeki

Moğol güçlerini büyük bir saldırıyla dağıttı ve şehirde bunu kutlamak için gösteriler

düzenledi. Fakat bu zafer sarhoşluğu kısa sürdü çünkü Moğollar güç toplayarak geri

döndü ve Efrasiyab’ın neredeyse bütün askerlerini öldürdüler. Efrasiyab elleri

bağlanarak bir ata bağlandı ve Tebriz’e götürüldü. Burada hakkında ölüm kararı

verilmesine rağmen Lor Kürtlerinden Kirmani’nin Gayhatu Han’dan ricası üzerine

affedildi ve tekrar Loristan’a gönderdi. Buradaki kişi de kendisini desteklemeyen bir

amcaoğlunu öldürmek oldu. İlhanlı tahtına Mahmud Gazan’ın çıkması üzerine

kendisine bağlılık bildiren Efrasiyab, bir süre sonra İlhanlılar ile tekrar sorun

yaşamaya başladı ve hükümdarın fermanıyla boğazına kement geçirilerek öldürüldü.

Bunun üzerine tahta, Mahmud Gazan Han’ın isteği üzerine Yusuf Şah’ın oğlu,

Efrasiyab’ın kardeşi Melik Nusreddin Ahmed (1296-1333) çıkarıldı. Ağabeyinin

aksine ılımlı bir hükümdar olan Ahmed, kısa sürede ağabeyinin olumsuz intibasını

sildi ve Loristan’da yenileme çalışmaları başlattı. Bölgedeki Kürt aşiretleriyle

bağlarını kuvvetlendirdi, hizmete yönelik bir yönetim benimsedi ve 38 yıl boyunca

ülkeyi yönetti.267

1333′te ölmesi üzerine tahta oğlu Rukneddin Yusuf Şah oturdu. 1340

yılında öldü ve yerine oğlu Muzaffer Efresyab geçti (1340-1355). II. Efresyab,

İlhanlılar’ın bölgeden silinmesine fiilen yardımcı oldu. Ölümü üzerine kardeşi

Şemseddin Peşeng (1355-1378) tahta geçti fakat Fedleviler bu tarihten başlayarak

gerilemeye başladılar. Peşengin ölümünden sonra Melik Pir Ahmed (1378-1408)

tahta geçti. Bu dönemde Timur saldırıları başladı ve Fedleviler, Fars tarafında kalan

topraklarının büyük bir kısmını kaybettiler. Daha sonra sırasıyla Ebu Said (1408-

1417) ve Şah Husen (1417-1423) tahta çıktılar. Fedleviler bu dönemlerde de Fars

267

Ahmed Hüsrev, a.g.e., s. 14.

Page 106: T.C. ATILIM ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER · PDF fileSOĞUK SAVAŞ DÖNEMİ VE SONRASI TÜRKİYE’YE YÖNELİK TEHDİTLER ... Türkiye coğrafyasının stratejik önemi, soğuk

106

Muzafferanlarının sürekli saldırılarına uğradılar.1423 yılında Şemseddin Peşeng’in

torunu Mir Kiyaseddin, bir saldırı ile amcasının oğlu olan Şah Husen’i öldürdü ve

tahta geçti. Bu sırada Timur’un askerlerinden Mirza’nın oğlu İbrahim, Kiyaseddin

üzerine büyük bir ordu gönderdi ve Melik Kiyaseddin ülkesini terk etmek zorunda

kaldı. Böylece, Güney Kürdistan, Lor Kürt bölgesinin ve Fars bölgesinde hüküm

süren bu Kürt uygarlığı1424′te yıkılmış oldu.268

16. EYYUBİLER

1137 yılında doğan ve Kürt Revadi aşiretine mensup Selahaddin Eyyübi

1165 yılında Mısır’a vezir seçildi. Yönetimin çeşitli kademelerine yakın akrabalarını

yerleştirerek sağlam bir yapı oluşturdu. Fransız ve Bizansların müşterek saldırılarını

başarıyla bertaraf eden ve onlar karşısında zaferler elde eden Eyyübi, İslam

dünyasında kendisine büyük sempati duyulan, tam anlamıyla güçlü bir vezir

durumuna geldi.10 Aralık 1171′de varlığını 200 yıl sürdürmüş olan Mısır Fatimi

halifeliğine son verdi. Kısa bir süre içerisinde Yemen, Aden ve Hicaz’ı aldı. Suriye

Kralı Nureddin’in 13 Mayıs 1174′te ölmesi üzerine, bir orduyla Şam’a girerek burayı

da hâkimiyetine aldı. Mayıs 1175′te Bağdat’taki Abbasî halifesi Eyyübi’nin krallığını

kabul ederek, fethettiği topraklardaki otoritesini kabul ettiğini ilan etti. Dinde yaptığı

reformlardan dolayı adı Yusuf Şer Eyub iken dini ıslah eden manasında kendisine

Selahaddin adı verildi. Bu gelişmelerden sonra Musul’a girerek, Atabekleri ortadan

kaldırdı ve ülkesinin sınırlarını Fırat’a kadar genişletti. Sırasıyla kuzeydeki küçük

beylikleri ve Kürt aşiretlerini topraklarına katarak kuzeyde Ermenistan’a kadar

ilerledi. Kendisine doğuda Dicle’yi sınır alan Eyyübi İmparatorluğu güneyde

Yemen’e, batıda ise Tunus’a kadar uzanıyordu. 1187′de Kudüs’ü Hıristiyanların

elinden aldı. 4 Mart 1193 yılında Selahaddin Eyyübi’nin ölümünden sonra Eyyübiler

dağılmaya başladı.269

17. ŞEDDADİLER

Hanedanın kurucusu Muhammed ibn Şeddad ibn Salariler hükümdarı

Merzban ibn Muhammed’in hapsolunmasından sonra yaranmış durumdan

faydalanarak 951 yılında, Merzban’ın denetiminde olan Dvin (Debil) şehrini ele

268

Ahmed Hüsrev, a.g.e., s. 14-15. 269

Ahmed Hüsrev, a.g.e., s. 16-17.

Page 107: T.C. ATILIM ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER · PDF fileSOĞUK SAVAŞ DÖNEMİ VE SONRASI TÜRKİYE’YE YÖNELİK TEHDİTLER ... Türkiye coğrafyasının stratejik önemi, soğuk

107

geçirmiştir. Bu zaman Azerbaycan’ı yöneten İbrahim Salari babasına bağlı Vayzur

(Vayotsdzor) hükümdarının ordusunu Muhammed ibn Şeddad’a karşı göndermiştir.

Fakat Muhammed şehir ahalisinin yardımıyla Salari ordusunu tamamıyla yok

etmiştir. Çok geçmeden, İbrahim’in kendi komutasındaki ordu Dvini ele

geçirebilmiştir. Muhammed adamları ile birlikte Vaspurakan’a kaçmış ve 955/56

yılında Vaspurakan’da ölmüştür. Dvin elden çıkınca Muhammed’ in Vayzur

hükümdarının himayesine sığınmış iki oğlundan büyüğü Ebülhesen Ali Leşkeri 965

yılına dek Vayzur’da kalmıştır. Küçük oğlu Fezl ise sonunda, Salarilere hizmet

etmeye başlamış ve Salari hükümdarı Ali et-Tazi’nin yönetimindeki Gence’ye

gelmiştir, 969/70 yılına dek burada yaşamıştır. Gence’de bulunduğu zaman Fezl

şehir reisinin önerisi ile ağabeyi Leşkeri’ye haber göndererek onu Gence’ye davet

etmiş ve onun Gence hükümdarı olması yönündeki önerisine Leşkeri olumlu yanıt

vermiştir. Fezl’le anlaşarak Gence şehir reisi Yusuf el-Guzzaz, şehirdeki Salari

hükümdarını hapsederek şehir kapılarını Leşkeri’ye açmıştır. Böylece, Leşkeri ibn

Muhammed 971 yılında Gence yönetimini de sahiplenerek hanedanın temelini

atmıştır. Kısa süre sonra Şeddadiler Gence çevresindeki Berde, Şemkir ve diğer

topraklarda güçlenmişlerdir. Onlar Ermenistan’ın doğu bölgelerinde denetimi ele

almışlardır. Ülke toprakları Kür-Araz nehirleri arasındaki arazileri kapsıyordu.

Şeddadiler kuzey taraftan Şeki ve Kahet çarlığı, güneyden Revvadiler devleti ile

komşu idi. Devletin güneybatısında yer alan Debil şehri de Şeddadilerin yönetiminde

idi. 1088 yılında Selçuklular bu uygarlığın varlığına son verdiler.270

18. SORAN KÜRDİSTAN PRENSLİĞİ

Mir Muhammed, 1810′da Şirvan ve Biradost beyliklerini birleştirerek

Revanduz’da yeni bir egemenlik alanı oluşturdu. 5 kişilik askeri konseyin

yönetiminde 50 bin kişilik bir ordu kuran Mir Muhammed, başkent Revanduz şehri

olmak üzere mirlik düzeyinde çeşitli faaliyetlerde bulundu. Kürtler arasında Mirê

Kor olarak da bilinen Mir Muhammed, 1816′da Havlokan’da kurduğu silah

fabrikasında kılıç, hançer, top gövdesi, fişek, top tekerleği ve diğer mühimmatlar

üreterek düzenli ordu üzerinde çalıştı ve 1830′da Osmanlı Devleti’ne karşı

bağımsızlık ilan etti. Osmanlı’nın Bağdat valisi tarafından resmen tanınan hükümet,

kendi adına bir Kürdistan Dinarı bastırdı. İlk yıllarında Osmanlı’nın hafife aldığı

270

(Erişim) “Şeddadi Devleti”, http://www.azerbaijans.com/content_374_tr.html, (15.01.2013)

Page 108: T.C. ATILIM ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER · PDF fileSOĞUK SAVAŞ DÖNEMİ VE SONRASI TÜRKİYE’YE YÖNELİK TEHDİTLER ... Türkiye coğrafyasının stratejik önemi, soğuk

108

Soran Kürdistan Prensliği 1833′te bölgedeki Ermeni ve Yezidi Kürtlerle de ittifak

kurup Diyarbakır ve Mardin’deki Osmanlı egemenliğine de son verince Osmanlı

orduları kumandanı Reşit Paşa bir kuvvetle Mir Muhammed’in ordularına küçük

çaplı saldırılar düzenlemeye ve Kürt bölgesindeki bazı yerleşim birimlerini yıkmaya

başladı. Yaklaşık beş yıl süren sürtüşmeler sonrası yapılan müzakereler,

Osmanlı’nın, Kürtlerin bağımsızlık fikrine ne denli karşı olduğunu ortaya koydu.

Şeyhülislam Molla Hadi’nin ‘Kürtlerin Osmanlıyla savaşmalarının ümmete ihanet

olduğu yönündeki fetvası sonrası bazı Kürt aşiretlerinin geri çekilmesiyle Mayıs

1838′de başlayan kanlı çarpışmalar, 13 Ağustos 1838′de Mir Muhammed

komutasındaki Kürdistan ordusunun, bir İngiliz yüzbaşısının komutasındaki Türk-

İran kuvvetlerinin ortak saldırısı sonucu Revanduz yakınlarında yenilgiye

uğramasıyla son bulacaktı. Bu yenilgiden sonra çok sayıda Kürt yerleşim birimi

yağmalandı ve Revanduz’un büyük bir kısmı ele geçirilerek yıkıldı.271

19. BOTANİLER

1803 yılında Cizre’de dünyaya gelen Bedirhan Bey, 18 yaşında (1821)

Botan Emirliği’nin başına geçti. Bedirhan Bey çok genç yaşta olmasına rağmen,

çevredeki Kürt beylerine iktidarını kabul ettirdi. Osmanlıya asker ve vergi vermeyi

reddetti ve bağımsız bir ordu kurup kendi emirliğinin içerisine yeni topraklar katarak

genişlemeyi sürdürdü. Kısa bir süre içerisinde Bitlis, Hakkari, Muş, Van ve Kars

Kürt beyleriyle ittifak sağlayarak Osmanlı egemenliğine karşı Kutsal Anlaşma

gerçekleştirdi. Bu birliğe Doğu Kürt bölgesinin en büyük Kürt beyliği olan Erdelan

Beyliği’ni de dahil ederek, aşiretlerden ortak bir ekip kurdu. Kurulan ordunun askerî

gücü arttırılarak, Cizre’de biri barut diğeri tüfek üreten iki atölye kurdu. Yerli

uzmanların yetişmesi ve modern savaş taktiklerini öğrenmeleri için Avrupa’ya

öğrenciler gönderdi. Osmanlı’nın aldığı vergiden çok daha az bir oranla vergi aldığı

için halkın sempatisini topladı böylece civar halkların topraklarını da beyliğine kattı.

1842 yılında bağımsızlık ilan eden Bedirhan Bey, Cizre’yi başkent yaptı Kürt

bayrağını çekti.272

271

Ahmed Hüsrev, a.g.e., s. 17-18. 272

Ahmed Hüsrev, a.g.e., s. 19.

Page 109: T.C. ATILIM ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER · PDF fileSOĞUK SAVAŞ DÖNEMİ VE SONRASI TÜRKİYE’YE YÖNELİK TEHDİTLER ... Türkiye coğrafyasının stratejik önemi, soğuk

109

Kürt liderler, Bedirhan Bey’i destekleyeceklerine dair and içtiler. Süreç,

Kürt coğrafyasının Osmanlı’dan ayrılması doğrultusunda gelişiyordu. Bu da

İstanbul’un yanı sıra bölge üzerindeki çıkar dengelerini sarsacağı için Avrupa

devletlerini ürkütüyordu. Batılı misyonerlerin teşvikiyle, Asuriler, Bedirhan Bey ile

olan anlaşmalarını bozarak ona olan desteğini geri çektiler. Bu noktadan hareketle,

batılı devletlerin sultan üzerindeki baskıları, Osmanlı yöneticilerini Bedirhan Bey’e

karşı harekete geçmeye teşvik etti. Mareşal Hafız Paşa, görüşmeler yoluyla Bedirhan

Bey’in Osmanlı hakimiyetini tanımasını sağlamakla görevlendirildi. Ne var ki

Bedirhan Bey görüşmeleri kabul etmedi ve ne yapıldıysa sultandan gelen teklifleri

reddederek Kürdistan’ın bağımsızlığını vurguladı. 6 Haziran 1847′de Osmanlı ordusu

üç koldan başkente saldırıya geçti. Harput, Urfa, Diyarbakır, Erzurum, Bağdat ve

Musul bölgelerinde bulunan askeri güçler de bu taarruza katıldılar. 27 Temmuz

1847′de Bedirhan Bey, hiçbir askerine dokunulmaması şartıyla teslim oldu. Bedirhan

Bey ve ailesi önce İstanbul’a daha sonra da Girit adasına sürgüne gönderildi ve daha

sonra da Şam’a sürüldü.273

20. MEHABAD KÜRT CUMHURİYETİ

İran’ın 1941 yılı Eylül ayında İngiliz ve Ruslardan müteşekkil itilaf

kuvvetleri tarafından işgal edilmesi, İran’ın Kürtler ve aynı yönetim altında yaşayan

Azeriler üzerindeki otoritesinin çökmesine yol açtı. Kürtlerin yaşadığı bölgelerde bu

çöküşün en ciddi sonuçlarından biri Ruslar karşısında yenilen ve geri çekilmek

zorunda kalan İran kuvvetlerinin geride bıraktığı askerî mühimmatın Kürtlerce ele

geçirilmesi oldu.274

Bu gelişme, Şah Rıza rejimi tarafından Kürtlerin konumu bir anda

değiştirmekle birlikte bölgedeki dengeleri de değiştirmiştir. İngiliz-Rus işgali sonrası

Doğu Kürt bölgesi, Rus Hakimiyet Bölgesi, İngiliz Hakimiyet Bölgesi ve Kürtlerin

denetimindeki bir ara bölge olmak üzere üçe bölünmüştü. Denetimsiz kalan bu

bölgede güç toplayan Kürtler, Rus ve İngilizlerle görüşerek, İran’ın bölgedeki

hâkimiyet bağını tamamen ortadan kaldırmak için çeşitli girişimlerde bulunmakta

gecikmediler. İran idaresinin bölgedeki zayıflığı Rusların, Celalî, Herki ve diğer

273

Ahmed Hüsrev, a.g.e., s. 20. 274

Ahmed Hüsrev, a.g.e., s. 21.

Page 110: T.C. ATILIM ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER · PDF fileSOĞUK SAVAŞ DÖNEMİ VE SONRASI TÜRKİYE’YE YÖNELİK TEHDİTLER ... Türkiye coğrafyasının stratejik önemi, soğuk

110

birçok aşiretle lokal ilişkiler geliştirmesinin önünü açmıştı. Kürtlerin talepleri Ruslar

tarafından ilk başta olumlanmadıysa da ilerleyen zamanlarda Kızıl Ordu’ya tahıl

temini ve bölgede güvenliğin Kürt birliklerince sağlanması şartıyla Ruslar, Kürtlere

İran ile aralarındaki meseleyi çözme izni verdiler. İngilizler ise Şeyh Mahmud

Berzenci’den deneyledikleri sorunlardan dolayı Kürt taleplerine her seferinde

olumsuz yanıtlar vermekteydi. Nitekim Kürt devleti, bölgedeki diğer ülkeler için de

hassas bir konuydu ve İkinci Dünya Savaşı’nın ilk yıllarında Britanya, Ortadoğu’da

bir risk almak istemiyordu. Denetimsiz bir bölgenin oluşması Kürt aşiretleri için

önemli hâkimiyet alanları meydana getirmişti. Örneğin Şah Rıza ile girdiği mücadele

sonrası topraklarını terk etmek zorunda kalan Banii Beyzade aşiretinin liderlerinden

Hama Reşit Beg, saygı duymadığını söylediği Irak-İran sınırını geçerek, topraklarına

dönmüş ve taraftarlarının yardımıyla Bane ile Zerdeşt bölgelerini kapsayan yarı-

özerk bir otorite kurmayı başarmıştı. Yüksek rütbeli bir İran subayını öldürmesine ve

isyancı olarak ilan edilmiş olmasına rağmen İran Hükümeti, Hama Reşit’i bölgenin

yarı-resmî valisi olarak tanımak zorunda kalmıştı. Yine aynı şekilde Mahmud

Aksaye Sene’nin kurmuş olduğu hâkimiyete İran güçleri müdahale edememişti. 1942

yazında Hama Reşit Beg ile Mahmud Aksa arasında ihtilafların ortaya çıkmasıyla

İran, Mahmud Aksa tarafında yer aldı ve Hama Reşit’in yok edilmesi için gerekli

mühimmatı sağladı. Yenilen Hama Reşit, tekrar Irak sınırının diğer tarafına

sürüldü.275

Bir yıl geçmeden İran, kuvvetlerini Mahmud Aksa’nın üzerine yöneltti ve

sınırın diğer tarafına sığınana kadar peşini bırakmadı. Bu olayların neticesinde zayıf

düşen Kürt birlikleri İran ordusu karşısında tutunamadı ve 1945 Eylül’ü itibariyle

Sakız – Bane – Zerdeşt hattının güneyindeki tüm Kürt bölgelerinin denetimi tekrar

İran Hükümeti’nin eline geçti. Geriye kalan bölgelerde yine güçlü bir Kürt varlığının

söz konusu olması hasebiyle İran daha çok ilerleyemeden durmak zorunda kaldı.

Hattın diğer tarafında kalan Mehabad şehrinde ise Kürt siyasî çalışmaları önemli

sonuçlar doğuracaktı. İşgalin ilk yıllarından beri Kürtlerin siyasi bir varlık

gösterdikleri Mehabad şehrinde 16 Ağustos 1943′te bir grup Kürt tarafından

Komelaya Civane Kurd (Kürt Gençlik Komitesi) kurulmuştu ve faal bir şekilde

bağımsız Kürdistan propagandası yapmaktaydı. Bu dönemde Kürdistan girişimi için

275

Ahmed Hüsrev, a.g.e., s. 21-22.

Page 111: T.C. ATILIM ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER · PDF fileSOĞUK SAVAŞ DÖNEMİ VE SONRASI TÜRKİYE’YE YÖNELİK TEHDİTLER ... Türkiye coğrafyasının stratejik önemi, soğuk

111

iki önemli etken dikkat çekiyordu. İlki, Rusların 1942′de nüfuz sahibi bazı Kürtleri

Moskova’ya bir kongreye davet etmesi, ikincisi ise Irak ordusuna Kürt subayın

Kürdistan’ın bağımsızlığının desteklenmesi karşılığında Almanya’ya karşı verilen

savaşta Kürt vatandaşlarının silahlı desteğinin önerilmesi oldu. Rusya, İran’daki Kürt

politikasını 1944′te uygulamaya koydu ve Komela’nın başvurusu üzerine Mehabad’a

Kürdistan-Sovyet Kültürel İlişkiler Topluluğu (KSKT) adıyla bir şube kurdu.

Nitekim öncesinde bir yeraltı örgütü olan Komela, 6 Nisan 1945′te, KTSK’nin

binasında yapılan bir törenle tüzüğünü deklere etti.276

Buradaki en önemli olay, elbette ki Kültür Kurumları başkanı Kadı

Muhammed’in Komela’ya kabul edilişiydi. Bu kabul edilişten hemen sonra güçlü

kişiliği, karizmatik davranışları ve entelektüel birikimiyle örgüt içinde yükselen Kadı

Muhammed, yönetimi tek elde bulundurarak bir Kürdistan politikası belirlemeye

başladı. Kadı Muhammed, 12-15 Eylül 1945 tarihlerinde çeşitli temaslarda bulunmak

üzere kuzeni Seyfî Kadı ve Hacı Baba ile birlikte Bakü’ye gitti. Burada Rus

yetkililerle görüşmelerde bulunan heyet, Mehabad’a dönüşü ertesi Mizhe Dimokrati

Kurd (Kürdistan Demokrat Partisi) adlı bir parti kurduğunu açıkladı ve bir

bildirgeyle Kürt aydın ve soylularına bildirimde bulundu. Açıklama toplantısına

katılan bütün Kürtler, oluşuma tam destek sundular ve ortak bir bildirge yayınlayarak

partiye üye oldular. Kısa bir süre içerisinde Iraktaki Kürtlerle diyalog geliştiren parti

yöneticileri, Mustafa Barzani ve peşmergelerini Mehabad’ta bir tören ile karşıladılar.

Tarih, 22 Ocak 1946′yı gösterdiğinde Kadı Muhammed, Çarçıra Meydanı’nda

Demokratik Kürdistan Cumhuriyeti’nin kuruluşunu ilan etti. Mahşerî bir kalabalık ve

büyük bir coşkunun hakim olduğu tören Kürdistan için bir dönüm noktası

niteliğindeydi. Kürdistan Milli Meclisi, 11 Şubat 1946′da Kadı Muhammed’i

Cumhurbaşkanlığına, Hacı Baba’yı Başbakanlığa ve General Mustafa Barzanî’yi de

Genelkurmay Başkanlığına, Seyfi Kadı’yı ise Kolluk Kuvvetleri Komutanlığına

atadı. Aynı gün, yürütme organları, yargı, askerî ve kültür kurumları kabul edildi.

Kürdistan Cumhuriyeti Anayasası ile “milletin meşru egemenliği” garanti altına

alınarak Kürtçe resmî dil, üstte kırmızı altta yeşil kuşak üzerine bir güneşin

276

Ahmed Hüsrev, a.g.e., s. 22.

Page 112: T.C. ATILIM ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER · PDF fileSOĞUK SAVAŞ DÖNEMİ VE SONRASI TÜRKİYE’YE YÖNELİK TEHDİTLER ... Türkiye coğrafyasının stratejik önemi, soğuk

112

bulunduğu bayrak Kürdistan bayrağı ve Şair Dildar Rauf’un Ey Ragıp adlı şiiri milli

marş olarak kabul edildi.277

Bir süre sonra basın yayın örgütlenmesi yapıldı ve 10 Ocak 1946′da yayın

hayatına başlamış olan Kürdistan dergisinin yayına devamına ve Kürdistan adlı resmi

bir gazetenin çıkarılmasına karar verildi. Kürdistan Milli Meclisi, aldığı kararlar ile

eğitim alanında iyileştirme kararı aldı ve genel ve zorunlu ilköğretimi tesis eden

yasalar çıkardı. Fakir ailelerin çocuklarına para yardımı, giyecek ve ders kitapları

verildi. Kültürel çalışmaların önemini vurgulayan meclis, ilk olarak iki Kürt şairin,

Hejar ile Hemen’in şiir kitaplarını devlet matbaasında bastırdı. Kısa bir süre

içerisinde Kürt okulları kuruldu ve Kürtçe eğitime başlandı. Havar ve Hilale adıyla

iki yeni dergi yayınlandı. 10 Mart’ta ise Sovyetlerin göndermiş olduğu bir verici

istasyonu ile Mehabad Radyosu yayın yapmaya başladı. Bu arada komşu ülkelerin

konuyla ilgili tepkileri gecikmedi. Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Mehmet Şükrü

Saraçoğlu 6 Mart 1946′da, İran ve Rusya’ya, konuya müdahalelerinin olabileceğine

dair birer telgraf çekmiş ve gelişmelerin endişe verici olduğunu belirtmişti. İran ise

Kürdistan rahatsızlığını Rus ve İngiliz yetkililere bildirmiş ve Sovyetlerin Kürt

gücünü kontrol edememesinin tehlikeli sonuçlar doğuracağını beyan etmişti. Bu

gelişmeler karşısında Kürdistan Milli Meclisi, İran Hükümeti’ne bir muhtıra çekerek,

ülkedeki Kürt sorunun sadece Kürdistan Cumhuriyeti sınırlarıyla değil, ülkenin

tümünde yaşayan Kürtlerle ilgili bir iç sorun olduğunu vurguladı ve karşılıklı

müzakereler ile Kürtlerin insani haklarının iade edilmesi istendi. Muhtıra, bir

Kürdistan Yüksek Konseyi’nin oluşturulmasını teklif etmekteydi ve bu muhtıranın

barışa uzatılmış bir el olarak algılanması gerektiği belirtiliyordu. Tarihler 9 Mayıs

1946′yı gösterdiğinde ABD, İngiltere, Türkiye ve İran’ın baskıları sonucu Sovyetler,

Demokratik Kürdistan Cumhuriyeti’nden desteğini çektiğini Moskova Radyosu’ndan

duyurdu. Bunun üzerine ertesi gün Kürdistan Savaş Konseyi, ABD, İngiltere,

Türkiye, İran ve SSCB’ye birer ihtar çekerek Kürdistan’ın bağımsızlığı ve milli

egemenliği vurgulandı. ABD ve SSCB’nin bu konuyla ilgili görüş ayrılıkları soğuk

savaşın başlangıç merhalelerinden birini oluşturdu. Bir anda yalnızlaşan Kürtler,

serinkanlı davranmak durumundaydılar.278

277

Ahmed Hüsrev, a.g.e., s. 23. 278

Ahmed Hüsrev, a.g.e., s. 24.

Page 113: T.C. ATILIM ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER · PDF fileSOĞUK SAVAŞ DÖNEMİ VE SONRASI TÜRKİYE’YE YÖNELİK TEHDİTLER ... Türkiye coğrafyasının stratejik önemi, soğuk

113

Kadı Muhammed, 1 Haziran 1946′da Fransız Basın Ajansı’na açıklamada

bulundu ve İran Hükümeti’nin İran genelinde demokratik yasaları uygulamasını,

Kürtlerin dil, eğitim ve kültürel haklarını tanımasını istedi. Fransız muhabirin Kadı

Muhammed’e merkezi hükümetle çatışma tehlikesi ve yabancı müdahale ihtimali ile

ilgili bir soru sorması üzerine, Kürdistan Cumhurbaşkanı şu cevabı veriyordu:

“Kürdistan’daki durum Azerbaycan’daki durumdan çok farklıdır. Ülkemiz hiçbir

zaman Sovyet askerlerince işgal edilmemiş ve Rıza Şah tahttan indirildiğinden beri,

ne jandarma ne de İran ordu birlikleri Kürdistan’a girmişlerdir. Bu sebeple biz,

bağımsızız ve kendi irademize sahibiz. Üstelik kim tarafından yapılırsa yapılsın

yabancı bir müdahaleye müsamaha göstermeyeceğiz. […] Ancak bilinmelidir ki

Amerikalıları ya da Rusları taklit etmek istemiyoruz, fakat medenî ülkelerin

hayvanları durumuna düşmeyi de reddediyoruz…” Ne var ki 10 Aralık 1942′de

Sovyetler ve İran arasında bir anlaşma sağlandı ve İran, aynı gün Kaflankuh

Geçidi’nden Kürtlerle kader birliği yapmakta olan Azerilere saldırdı ve Tebriz’i geri

aldı. Bu, başkent Mehabad’ın düştüğü anlamına geliyordu. İran Birlikleri buradan

Kürdistan üzerine yürüdü. Kadı Muhammed’in Tahran’daki kardeşi Sadri Kadı,

İran’da bir parlamenterdi ve bu durum üzerine İran ve Kürdistan Hükümeti arasında

uzlaşı sağlamaya çalıştı. Nitekim bir barış antlaşması da imzaladılar. Antlaşma

gereği General Mustafa Barzani ve Seyfi Kadı komutalarındaki birlikler etkisiz hale

getirilerek başkentin dışına alınmıştı. Yaklaşık bir hafta boyunca İran ve Kürt

hükümetleri herhangi bir sorun çıkarmadan kentte sükûneti sağladılar. Fakat 17

Aralık’ta Kadı Muhammed ve kuzeni Seyfi Kadı da dahil olmak üzere Kürdistan

Milli Meclisi’nin tüm üyeleri tutuklanarak hapse atıldı. Kentte karışıklık baş

gösterdiyse de İranlılar olaya hâkim olmakta gecikmediler ve Mehabad’ın denetimini

ele geçirdiler. 30 Aralık 1946′da Kadı Muhammed’in kardeşi Sadri, Tahran’daki

evinde tutuklandı ve Mehabad’a getirildi. Kadı Muhammed, Seyfi Kadı ve Kadı

Muhammed’in kardeşi Sadri ölüm cezasına çarptırıldı.279

Kadı Muhammed, kardeşinin haksız yere cezalandırıldığını ve bu cezanın

affedilmesi gerektiğini ısrarla belirttiyse de karar değişmedi ve üçü de 31 Mart

1947′de sıkı koruma altına alınan ve Bağımsız Demokratik Kürdistan

Cumhuriyeti’nin ilan edildiği Çarçıra Meydanı’nda idam edildiler. Kürdistan

279

Ahmed Hüsrev, a.g.e., s. 25.

Page 114: T.C. ATILIM ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER · PDF fileSOĞUK SAVAŞ DÖNEMİ VE SONRASI TÜRKİYE’YE YÖNELİK TEHDİTLER ... Türkiye coğrafyasının stratejik önemi, soğuk

114

Cumhuriyeti’nin yıkılması ve Kadı Muhammed’in asılması sonrası Türkiye ve

Irak’ta Kürt bölgelerinde geniş tedbirler alındı. Diyarbakır, İstanbul, Süleymaniye,

Bağdat gibi şehirlerde protestolar düzenlendi. İran’da sıkıyönetim ilan edildiyse de

Luristan’ın Urumabad kasabasında idamlara tepki olarak 11 Mayıs 1947′de şiddetli

bir ayaklanma baş gösterdi. Barzani ve peşmergeleri Irak Kürdistanı’na geçti. Burada

sert bir müdahale ile karşılaştılar ve daha önce Irak ordusunda görevli olan ve

Barzani’ye katılan 4 Kürt subay tutuklandı. General Mustafa Barzanî, 27 Mayıs’ta

yanlarında peşmergeleriyle Moskova’ya doğru yol aldı. İdamlar üzerine Avrupa’daki

Kürtler başta olmak üzere protestolar yapıldı. Avrupa’daki Kürt öğrencilerin yayın

organı Kürdistan’ın Sesi’nde ABD, İngiltere ve Irak sert dille eleştirilirken İran için

“Haşhaş müptelası monarşist faşistler” ifadesi kullanıldı.280

21. KÖRFEZ KRİZİ ORTADOĞU VE KÜRTLER

I. Körfez Krizi; 2 Ağustos 1990’da Irak’ın Kuveyt’i işgali ile başlayıp, ABD

öncülüğünde oluşturulan 28 ülkenin ordusu (BM koalisyonu çatısı altında) ile Irak

arasında yaşanan krizdir.

Irak’ta Saddam Hüseyin’in iktidara gelmesiyle birlikte Irak’ın Kuveyt’e olan

ilgisi artmıştır. 1988 yılında İran-Irak arasında ateşkes sağlanmış, ancak Irak, savaşı

süresince Arap ülkelere büyük oranda borçlanmış, bu borçların toplamı 80 milyar

dolara ulaşmıştır.281

İran-Irak savaşının ağır borç yükü, Irak’ın yeni kaynaklar

araştırmasını gerektirdi. Irak’ın bu zor durumuna rağmen Kuveyt ve Birleşik Arap

Emirlikleri kendilerine ayrılan kotanın üzerinde petrol ihraç ederek petrol fiyatlarının

düşmesine neden oldu ve en büyük ihraç ürünü petrol olan Irak için bu durum ciddi

bir ekonomik sıkıntı yarattı. Bu durum üzerine Irak, petrol üreten Arap ülkelerinden,

petrolün varil başına düşen fiyatının 15 dolardan 25 dolara yükseltilmesini ve ayrıca

kendisine 30 milyar dolar da yardım edilmesini istedi. Ancak tekliflerin kabul

edilmesini beklemeden Kuveyt sınırına asker yığmaya başladı.282

Irak Kuveyt üzerindeki emellerini gerçekleştirmek için bir takım suçlamalarla

işe başladı. Irak’a göre, İran ve Irak arasında kabul edilen ateşkesin hemen ertesi

280

Ahmed Hüsrev, a.g.e., s. 26. 281

Türel Yılmaz, “Uluslararası Politikada Ortadoğu”, Akçağ Yayınları, Ankara, 2004, s. 272. 282

Doğu Ergil, “Körfez Bunalımı”, Gökdoğan Yayınları, Ankara, 1990, s.3 4.

Page 115: T.C. ATILIM ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER · PDF fileSOĞUK SAVAŞ DÖNEMİ VE SONRASI TÜRKİYE’YE YÖNELİK TEHDİTLER ... Türkiye coğrafyasının stratejik önemi, soğuk

115

günü 9 Ağustos 1988’de Kuveyt Rumeyla bölgesinde yer alan petrol kuyularını daha

fazla işleterek, petrol üretimini arttırdı. Kuveyt’in bu tutumu, Saddam Hüseyin

tarafından provokasyon ve ihanet olarak nitelendirilmiştir.283

Irak 16 Temmuz

1990’da Arap Birliği Genel Sekreterine bir mektup göndererek, Kuveyt’i 1980

yılından bu yana kendisine ait Rumeyla petrol bölgesinde, petrol kuyuları açmakla ve

petrol üretimini arttırarak, fiyatların düşmesine neden olmakla suçladı.284

Bu süreç içerisinde Irak ve Kuveyt arasında Cidde ve Bağdat’ta bir dizi

görüşmeler yapıldı. Irak’ın Kuveyt sınırına yaptığı yığınak “baskı unsuru” olarak

değerlendirildi. Görüşmelerden sonuç alamayan Irak, “coğrafyasını bütünleme”

ihtiyacıyla 2 Ağustos 1990’da Kuveyt’e girdi. Irak’a göre Kuveyt, Osmanlı Devleti

döneminde Basra’nın bir kazası olduğu için Irak’ a aitti. Kuveyt’in Irak için oldukça

önemliydi. Irak’ın Basra Körfezine iki yoldan çıkışı vardır. İlki, Şat-ül Arap suyolu

üzerinde bulunan limandır. Ancak bu liman, İran ile yapılan sekiz yıllık savaşta batık

gemi enkazları ile tıkanmış bir durumda olduğundan işlemez durumdaydı. Irak’ın

Körfezde işlek durumda olan tek limanı Umm-ı Kasr’dı. Ancak bu limanın giriş ve

çıkışını kontrol eden iki ada, Verbe ve Bubiyan Kuveyt’e aitti. Irak uzun süredir bu

daların kendisine kiralanmasını istemesine rağmen Kuveyt, bunu her defasında

reddediyordu. Adaların ve özellikle daha büyük olan Bubiyan adasının Irak için

stratejik önemi büyüktür. Kuveyt’in işgali, bu soruna daha kalıcı biz çözüm

getirmeyi amaçlıyordu. Kısaca Irak, Basra Körfezine daha rahat açılmasını

sağlayacak olan Kuveyt’in elindeki iki adanın denetimini ele geçirmek istiyordu.285

Irak, Kuveyt’i kendi topraklarına kattığı takdirde, Suudi Arabistan’dan sonra

dünyanın ikinci büyük petrol rezervine sahip ülke durumuna gelecekti. Bütün bu

nedenlerden dolayı Irak, 2 Ağustos 1990’da işgal ettiği Kuveyt’i 8 Ağustos’ta ilhak

etti ve 28 Ağustos 1990’da da ülkenin 19. vilayeti olarak ilan etti.286

283

Eric Salunger ve Pierre-Laurent (Çev.Erden Akbulut), “Körfez Savaşı: Gizli Dosya”, E Yayınları,

İstanbul, 1991, s. 9. 284

“Historical Background”, Congressional Digest, Vol. 70, March 1991, s.72. 285

Türel Yılmaz, a.g.e., s. 275-276. 286

İhsan Gürkan, “1989-1990 Demokrasi Devrimi ve Soğuk Savaş Sonrasında Ortadoğu ve

Türkiye” (Der.Sabahattin Şen) “Su Sorunu, Türkiye ve Ortadoğu”, Bağlam Yayınları, İstanbul,

1993, s. 51; Colin Warbrick “The Invation of Kuwait By Iraq”, International and Comparative Law

Quarterly, Vol.40, April 1991, s. 483.

Page 116: T.C. ATILIM ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER · PDF fileSOĞUK SAVAŞ DÖNEMİ VE SONRASI TÜRKİYE’YE YÖNELİK TEHDİTLER ... Türkiye coğrafyasının stratejik önemi, soğuk

116

I. Körfez Krizinin etkisi sürecin yaşandığı Ortadoğu coğrafyasında ciddi

sorunlar ortaya çıkarmıştır. Bu sorunlardan en önemli olanı ise etnik bağlamda

bölgedeki krizden yararlanmak isteyen Kürtlerdir.

Kürtler Ortadoğu bölgesinde yaşayan en eski halklarından biridir. Sayıları

konusunda kesin bilgiler bulunmamakla birlikte, dünyada toplam 25-30 milyonu

bulduğu, bunun 20-25 milyonunun Ortadoğu’da yaşadığı bildirilmektedir. Kürt

nüfusun dağılımı: Türkiye’de 10-12 milyon, İran’da 5-6 milyon, Irak’ta 3-3.5 milyon

Suriye’de 800.000 – 1.000.000 arasındadır.287

Yakın coğrafyada Kürtler tarafından bağımsız bir devlet kurulması yolunda

kısırlıklar gözlemlenmektedir. Bu kısırlığın ana nedenleri yapısal dinamikler ve

bölgesel dinamiklerden kaynaklanmaktadır. Yapısal dinamik; feodal dönemi

aşamamış olmanın getirdiği iç kavgalarla parçalanmışlık, bölgesel dinamik ise 1639

Kasr-ı Şirin’den beri iki, 1923 Lozan’dan beri de en az dört devlet arasında

parçalanmış olmanın getirdiği kısırlık ve Pan-Kürdizm açısından farklı devletler

arasında uzun zamandan beri bölünmüş olmanın zaman içinde ürettiği

farklılıklardır.288

Kürt topluluğun devletleşmesi bağlamında 2013 yılı itibariyle konjonktürde

önemli değişiklikler gerçekleşmiştir. Bu değişiklikleri sağlayan etkenler;

Uluslararası konjonktür açısından dünyada azınlık konularına büyük önem

verilmiştir. “Ulus-devlet” düşüncesi küreselleşme süreci içerisinde gittikçe

zayıflamaktadır. Ayrıca hızlanan ve gelişen kitle haberleşme araçları baskı altındaki

halkların halkların sorunlarını tüm dünyaya anında duyurmaktadır. Bölgesel

konjonktür açısındansa Kuzey Irak Kürtlerinin 1988 ve özellikle de 1991’deki

sığınma sorunları duruma çok radikal bir değişiklik getirmiştir. Kürt sorunu

Ortadoğu bölgesinde ve diasporada yoğun ilgi toplamaktadır. Suriye bölgede ABD

yanlısı hükümetlerden uzak durarak SSCB ile yakınlaşmakta; buna neden olarak da,

Kürt nüfusun ABD yalısı politikaları gösterilmektedir. İran yönetimi de diğer

yönetimlerden tecrit olmuş durumdadır. Kürtlerin yaşam alanlarında çeşitli sorunlar

287

(Erişim) Kurdish Population, http://www.kurdistanica.com/?q=gallery&g2_itemId=95,

(15.01.2013) 288

Baskın Oran, “Kalkık Horoz Çekiç Güç ve Kürt Devleti”, Bilgi Yayınevi, Ankara, 1996, s. 22-

23.

Page 117: T.C. ATILIM ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER · PDF fileSOĞUK SAVAŞ DÖNEMİ VE SONRASI TÜRKİYE’YE YÖNELİK TEHDİTLER ... Türkiye coğrafyasının stratejik önemi, soğuk

117

yüzünden çatışma ortamı bulunduğundan ortak politika izlenemez duruma

gelmiştir.289

ABD’nin Ortadoğu’da Türkiye’nin de topraklarını kapsayacak şekilde bir

Kürt devletinin kurulması için gerçekleşen eylemlerden biriside bölgede Çekiç

Güç’ün kurulması olmuştur. ABD, Irak’a karşı kara harekatına girişmeden önce hem

Saddam’ın dikkatini dağıtmak, hem de ordusunu iki ayrı cephede meşgul etmek için

ülkenin kuzeyinde Kürtleri, güneyinde de Şiileri Bağdat yönetimine karşı

ayaklanmaya çağırmıştı. Irak ordusu Kuveyt’ten çıkarıldıktan ve Şubat 1991 sonunda

ateşkes ilan edildikten sonra, Mart başından önce Şiiler, hemen ardından da

kuzeydeki Kürtler ayaklanma başlattılar. Güney bölgedeki ayaklanmayı kısa sürede

bastıran Saddam Hüseyin kısa sürede kuzey Irak bölgesine yöneldi. Irak ordusu

karşısında tutunamayan Kürtler dağıtılmıştır. Saddam’ın işbaşında kalması için

Kürtleri bir kez daha yarı yolda bıraktı ve ayaklanmayı desteklemedi. Nisan 1991

başında Irak ordusundan kalan 1.500.000 Iraklı Kürt İran ve Türkiye sınırına

dayandı. Türkiye sayıları 500.000’e varan sığınmacıların içeri alınmaması yolunda

karar almıştı çünkü 1988’de böyle bir deneyim yaşamış ve bunun maliyetine

katlandığı halde Batılı devletler yardımda bulunmak bir yana bir de Türkiye’yi

eleştirmişlerdi. Ayrıca PKK’nın faaliyetlerindeki artış bu kamplara bağlandığı için

hükümet zor durumda kalıyordu. Burada kurulacak kampların kalıcılaşarak Türkiye

toprakları içinde bir Kürt “Gazze Şeridi”nin oluşması ihtimali endişe yaratıyordu.

Hem sınırdan içeriye yönelik baskı çok yoğundu, hem de bu durumu sürdürmeye

devam etse uluslararası alanda çok eleştiriye uğrayacaktı. Sonuçta Kürtler sınırdan

içeri kamplara alındılar. ABD kendi kamuoyundan gelen baskılar Türkiye’nin ısrarı

ve daha da önemlisi kendisi müdahale etmezse İngiltere ve Fransa’nın müdahale

etme olasılığının belirlemesi üzerine Kuzey Irak’a havadan yardımı başlatma kararı

aldı. Sonuçta, ABD 10 Nisan’da Kuzey Irak’ta 36.paralelin kuzeyinde uçuş yasağı

getirdi ve askeri faaliyetleri yasakladı.290

Bunun üzerine Huzur Harekatı (Operation Provide Comfort) adı verilen

operasyon, ABD, İngiliz ve Fransız askeri kuvvetlerinin Zaho civarında güvenli

bölge oluşturma yolundaki çalışmalarıyla başladı. Bu ülkelerin askerlerinden oluşan

289

Baskın Oran, a.g.e, s. 23. 290

İlhan Uzgel, “Türk Dış Politikası; Kurtuluş Savaşından Bugüne Olgular, Belgeler, Yorumlar”

(Ed. Baskın Oran), İletişim Yayınları, İstanbul, 2005, s. 259-261.

Page 118: T.C. ATILIM ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER · PDF fileSOĞUK SAVAŞ DÖNEMİ VE SONRASI TÜRKİYE’YE YÖNELİK TEHDİTLER ... Türkiye coğrafyasının stratejik önemi, soğuk

118

kuvvetler Silopi’de, hava gücü de İncirlik’te konuşlandı. Çekiç Güç’te toplam 1.862

kişi görev yapıyor ve 44’ü ABD, 4 tanesi Türkiye’den olmak üzere 77 uçak ve

helikopter bulunuyordu. Türkiye’ye ekonomik ve siyasal açıdan büyük yük oluşturan

Kürtler hızla Kuzey Irak’ a dönmeye başladılar. Bu ilk operasyon 1991’de sona erdi

ve bundan sonra 2. Huzur Operasyonu (Operation Provide Comfort II) ya da

kamuoyunda Çekiç Güç olarak bilinen birliğin görev aldığı ikinci aşama başladı.

Eylül 1991’de kara birlikleri Türkiye’nin isteği üzerine çekilince, Çekiç Güç İncirlik

ve Pirinçlik’te konuşlanan 77 uçak ve helikopterden oluşan bir kuvvet haline geldi.

Zaho’da ise bir Askeri Eğitim Eşgüdüm Merkezi (Military Coordination Center-

MCC) kuruldu. Çekiç Güç’ün kurulması Türk iç ve dış politikasında çok tartışmalı

bir yere sahip oldu. Gerek muhalefet partileri gerekse kamuoyunda, Türkiye’nin

kendi eliyle Kuzey Irak’ta bir Kürt devletinin oluşturulması süreci olarak

değerlendirildi. Tüm partiler Çekiç Güç’ün varlığına karşıydı fakat 1990’lar boyunca

bu partilerin hepsi iktidara gediklerinde istemeseler ve kamuoyu karşısında zor

duruma düşseler de Çekiç Güç’e sırasıyla onay vermek zorunda kaldılar.291

Kürt sorunu bağlamında Çekiç Güç Saddam’ın Kürtleri ezmesini ve Türkiye

sınırına yığılmalarını engellemekte, Türkiye Çekiç Güç’ün varlığı nedeniyle Kuzey

Iraklı Kürtlerin ezilmesine engel olarak Kürt halkıyla bir sorunu olmadığının ileri

sürebilmekte ve Çekiç Güç’ün sayesinde PKK’nın Kuzey Irak’ta güçlenmesini

önlemekteydi. Türkiye Çekiç Güç’e izin vererek Kuzey Iraklı Kürtlerin yakınlığını

sağlıyordu. Çekiç Güç’ün varlığı Irak’ın Türkiye için bir tehdit olmasını önlüyordu.

Çekiç Güç’ün gitmesi ve Saddam’ın güçlenmesi, Bağdat’ın Türkiye’ye karşı daha

fazla sertleşmesine ve Kürtleri tekrar ezmeye başlaması durumunda ambargonun

uzamasına neden olacaktı. Çekiç Güç ayrıca Körfez ülkelerinin de güvenliği

sağladığı için Türkiye’nin bu ülkelerden de bazı beklentileri vardı. Çekiç Güç

aleyhindeki görüşler; PKK’ya yardım ettiği, Kuzey Irak’ta bir otorite boşluğu

yarattığı ve burada bir Kürt devleti kurulmasına yardımcı olduğu noktalarında

toplamaktaydı. Çekiç Güç’ün göreve başlamasından sonra PKK faaliyetlerinde bir

artış görülmesi, Türkiye basınında Çekiç Güç’e ait helikopterlerin PKK’ya yardım

291

İlhan Uzgel, “Türk Dış Politikası; Kurtuluş Savaşından Bugüne Olgular, Belgeler,

Yorumlar”, s. 261-262.

Page 119: T.C. ATILIM ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER · PDF fileSOĞUK SAVAŞ DÖNEMİ VE SONRASI TÜRKİYE’YE YÖNELİK TEHDİTLER ... Türkiye coğrafyasının stratejik önemi, soğuk

119

malzemesi attığı ve PKK’lı yaralıları taşıdığı yolunda haberlerin yer alması bu

yöndeki kuşkuların artmasına neden olmuştu.292

21.1. Kuzey Irak’ta Kürt Devletinin Oluşturma Çabaları

Türkiye’nin en çok çekindiği gelişmelerden birisi Kuzey Irak’ta bir Kürt

siyasal oluşumu, Türkiye’nin davet ettiği Çekiç Güç’ün sağladığı güvenlik sayesinde

ortaya çıkmaya başladı. Bunun en önemli aşaması Mayıs 1992’de Kuzey Irak’ta

seçimlerin yapılması ve bir parlamento kurulmasıydı. Gerçi Iraklı Kürtler seçim

konusunda Ankara yönetimini önceden haberdar etmişlerdi ama bunu parlamento

değil belediye seçimleri olarak sunmuşlardı. Çekiç Güç’ün bölgeye yerleşmesinin

ardından Cumhurbaşkanı Özal’ın ağırlığını koymasıyla Türkiye Kuzey Irak’taki

gelişmelerle yakından ilgilenmeye başladı. Bu yaklaşım Türkiye’nin bölgedeki

gelişmelere dahil olarak kendi aleyhine bir durumun ortaya çıkmasını önlemesi

şeklinde tanımlanıyordu ve Türkiye gerçekten de bundan sonra bölgelerin

gelişmelerin içinde doğrudan yer almaya başladı. Bunun da en önemli göstergeleri

Kürdistan Demokrat Partisi lideri Mesut Barzani ve Kürdistan Yurtseverler Birliği

lideri Celal Talabani’nin Temmuz 1992’de Özal’ın talebi üzerine Ankara’ya gelerek

görüşmelerde bulunmaları, burada ayrıca bu şahıslara diplomatik pasaport da

verilmesiydi. Türkiye Kuzey Iraklı Kürt grupların Ankara’da temsilcilik açmalarına

izin vermiş ve ayrıca bölgede bazı alt yapı çalışmalarında yardımcı olmuştur.293

Kuzey Iraklı Kürtlerin Temmuz 1992’de hükümet oluşturması, Eylül ayında

da bir istihbarat ve polis örgütü kurması, Ekimde de ordu oluşturma yolundaki

girişimlerine hız verip yine aynı ay içinde Erbil’de Federe Kürt Devleti’nin

kurulduğunu bildirmeleri Türkiye’yi daha etkin önlemler almaya itti. İlk olarak,

Türkiye söz konusu kararın bölgedeki barış ve güvenliğin aleyhine olduğunu ve bunu

tanımadığını açıkladı. Ardından PKK’nın üslendiği bölgeye yönelik operasyonlar

başlatıldı. İkinci olarak, Ankara Kuzey Iraklı Kürt gruplara Bağdat yönetimiyle

diyalog önerirken, Bağdat yönetiminin bölgedeki denetimini yeniden kurması

gerektiğini de savunmaya başladı. Üçüncü olara, Kasım 1992’de Ankara’da Suriye

ve İranlı yetkililerle bir Konferans düzenleyerek Irak’ın toprak bütünlüğünün

292

İlhan Uzgel, “Türk Dış Politikası; Kurtuluş Savaşından Bugüne Olgular, Belgeler,

Yorumlar”, s. 263. 293

İlhan Uzgel, “Türk Dış Politikası; Kurtuluş Savaşından Bugüne Olgular, Belgeler,

Yorumlar”,, a.g.e., s. 263.

Page 120: T.C. ATILIM ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER · PDF fileSOĞUK SAVAŞ DÖNEMİ VE SONRASI TÜRKİYE’YE YÖNELİK TEHDİTLER ... Türkiye coğrafyasının stratejik önemi, soğuk

120

korunması yolunda bir bildiri yayınlanmasını sağladı. Türkiye böylece, aslında

ilişkilerinin iyi olmadığı Suriye ve İran’la bu noktada çıkarlarını uyumlaştırmış ve bu

ülkeleri yanına alarak ABD’ye ve dünyaya, Kürt devleti kurulmasına izin

vermeyeceği mesajını iletmişti. Dördüncü olarak, 1993’ten itibaren Türkiye Irak

yönetimiyle ilişkilerini geliştirmeye ve temelde ekonomik nedenler de olsa, Irak’a

uygulanan ambargonun kaldırılması için daha yoğun girişimlerde bulunmaya başladı.

Çekiç Güç ile birlikte Kuzey Irak’ta bir Kürt devleti yavaş yavaş oluşmaya başladı ve

bu faaliyetler en çok Türkiye coğrafyasını etkiler bir hal aldı. Türkiye birçok alanda

kendi aleyhine seyreden bu gelişmelere ve bir türlü kurtulamadığı Çekiç Güç’ün

varlığını bazen bölgedeki yüzlerce hükümetdışı kuruluşun giriş çıkışını denetim

altına alarak, bazen operasyonlar düzenleyerek, bazen Kuzey Irak’ta Barzani’yle

işbirliğine giderek, bazen de Barzani’yle Saddam Hüseyin’le işbirliğine iterek

karşılık vermeye çalışıyordu.294

294

İlhan Uzgel, “Türk Dış Politikası; Kurtuluş Savaşından Bugüne Olgular, Belgeler,

Yorumlar”, s. 264.

Page 121: T.C. ATILIM ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER · PDF fileSOĞUK SAVAŞ DÖNEMİ VE SONRASI TÜRKİYE’YE YÖNELİK TEHDİTLER ... Türkiye coğrafyasının stratejik önemi, soğuk

121

22. YİRMİBİRİNCİ YÜZYILDA BAĞIMSIZ KÜRT DEVLETİNİN

KURULMA ÇABALARI VE BÖLGESEL GÜVENLİK

22.1 Irak Müdahalesi Sonrasında Kurulmak İstenen Kürt Devleti

Ekseninde Bölge Ülkelerine Bakış

Irak müdahalesin önceleyen süreç, müdahalenin Saddam Hüseyin ve Baas

rejimine karşı değil bütün Arap toplumlarına karşı yapıldığı müdahale sonrasında

Ortadoğu bölgesinde meydana gelen değişimlerden gözlemlenmektedir.295

Bu

müdahaleyi gerçekleştiren ABD; aslında bölge üzerinde etkinliğini kurmakta

asimetrik hareketler dışında zorlanmamış, Iraklıların topraklarını teslimi şeklinde

müdahale süreci tamamlanmıştır. Bu durumun nedeni ise; bölgenin siyasal

yapılanmasının yapay, demokrasi açısından ise bölge noksanlığının küresel güçlerce

sistemlerine yerleştirilebileceği düşüncesidir. Ortadoğu bölgesi de dahil olmak üzere;

küresel ve bölgesel krizlerde gücü elinde tutan ABD'ye karşı koyabilecek bir güç

olmamasından dolayı müdahale ABD tarafından gerçekleşmiştir.

Arap ülkeleri için bölgede izlenen en önemli noktalardan biriside; ülkelerin

meşruiyetlerinin gücünün dış menşeli olmasıdır. Arap toplulukları bölge sınırlarının

kriz üzerine kurgulanması, ülkelerin iktidarlarının devamlılığı için büyük güçlerin

desteğinin alınması gerekiyordu.296

Dönemin hegemon gücü olan ABD bu bölge

iktidarlarına verdiği desteği her daim deklare etmiştir. Irak örneğinde görüldüğü

üzere Irak-İran Krizi’nde ve Körfez Savaşı sürecinde Saddam Hüseyin iktidarını

destekleyen ABD, 11 Eylül saldırıları sonrasında Saddam Hüseyin iktidarından

desteğini çekmesiyle birlikte Irak’ta çok farklı bir süreç yaşanmıştır.297

Ortadoğu bölgesini kriz bölgesine çeviren esas faktör ise, sınırlar konusunda

yaşanan yapay bir ulus devlet oluşturulmasıdır. I.Dünya Savaşı sonrasında

oluşturulan sınırlar, ülkelerin kendi bağımsızlık kazanımları sonucu çizilmeyerek

galip devletlerce kurgulanmıştır. Bu kurgu süreci sınırları çizen devletlere tasarrufta

295

(Erişim) “The National Security Strategy of the USA 2002”,

http://www.whitehouse.gov/nsc/nss.pdf, (21.05.2012) 296

Şenel Şamlı ve Yiğit Dalgıç, ”Maşrık Arap Bölgesi ve Körfez Ülkeleri”, Dış Politika Enstitüsü,

2011, s. 2-5. 297

Ertan Efegil, “1 Mart Günü, Neden TBMM Üyeleri, Hükümet Tezkeresini Kabul Etmedi ?”,

Stradigma Aylık Strateji ve Analiz Dergisi, 2010, s.1-10.

Page 122: T.C. ATILIM ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER · PDF fileSOĞUK SAVAŞ DÖNEMİ VE SONRASI TÜRKİYE’YE YÖNELİK TEHDİTLER ... Türkiye coğrafyasının stratejik önemi, soğuk

122

bulunma hakkını vermiştir.298

Ülkeler bazıdan Irak müdahalesinin güvenliğe

etkilerine başlıklar halinde sıralamak gerekirse;

22.1.1 İsrail

Ortadoğu bölgesine hegemon güç olan ABD tarafından, yakın yüzyılda

yapılmış olan Irak müdahalesi barış ve demokrasi ihtiyacı duyan, bölgede bekleyen

ülkelerce hayal kırıklığı yaratmıştır.299

Irak’ta güçlü bir iktidar olarak gözlenen

Saddam Hüseyin’in tasfiyesi ile Ortadoğu bölgesindeki etkin bir denge unsuru gücün

yok olmasıyla birlikte; İsrail’in tehdit algıladığı stratejik rakibi yok olmuştur. Filistin

konusunda Arap kökenli bir ülkenin İsrail’in tehdit algısından uzaklaşması, tek taraflı

politikaların izlenmesine neden olmuştur. Irak müdahalesi öncesinde bölgede

krizlerle devam eden Türkiye-İsrail ilişkileri, müdahale sonrasında bölgede bağımsız

bir Kürt devletinin kurulmasının İsrail tarafından desteklenmesi nedeniyle sekteye

uğramıştır.300

Olaya bu eksenle bakacak olursak; İsrail müdahalenin içinde doğrudan

gözükmüyormuş gibi görünse de; bu müdahaleyi en çok talep eden ülke olarak Şahin

politikalarının arkasında yer almaktadır.301

İsrail Irak’ın müdahale sürecinde olan

planlarını, ABD’nin planlarına entegre ederek, birlikte hareket etme yolunu tercih

etmiştir. Müdahale sürecinde İsrail’in doğrudan olması; bölge ülkeleriyle var olan

gerginlik seviyesindeki ilişkileri, daha da artarak güvenlik bağlamında risk

yoğunlaşmasını üzerinde toplamak istememiştir. İsrail’in Kuzey Irak bölgesinde,

Filistin politikasına benzer bir şekilde toprak satın aldığı gözlemlenmiş ve Irak’ın

toprak bütünlüğünün kısa vadede İsrail tarafından sağlanacağı politikası ABD ve

İsrail tarafından hedeflenmiştir.302

298

İkbal Vurucu, “Türkiye Önderliğinde Kürdistanlar Yol Alırken”, 2023 Aylık Dergi, Sayı 136,

Ağustos 2012, s.32-40. 299

House Chatham "Iraq in Transition: Vortex or Catalyst?”, House Clatham Middle East

Programme Briefing Paper, 02-04 September, 2004, s.20. 300

Selin Bölme, “İsrail’in Kuzey Irak Politikası ve Türkiye”, Sayı 9, İlkbahar 2008, Siyaset,

Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı, s. 1-5. 301

Taha Özhan, “Obama ile “Melez ABD Hegemonyası”, Anlayış Dergisi, Aralık 2008, s.1-6. 302

“ABD’nin Irak’tan Çekilme Süreci ve Bölge Dinamikleri Açısından Değerlendirilmesi”

Bahçeşehir Üniversitesi Uluslararası Güvenlik ve Stratejik Araştırmalar Merkezi, Ocak 2009,

İstanbul, s. 5-13.

Page 123: T.C. ATILIM ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER · PDF fileSOĞUK SAVAŞ DÖNEMİ VE SONRASI TÜRKİYE’YE YÖNELİK TEHDİTLER ... Türkiye coğrafyasının stratejik önemi, soğuk

123

22.1.2 İran

İran’ın uzun yıllar boyunca savaş tehdidi algıladığı ve savaştığı Irak’a; ABD

tarafından müdahale edilmesinin akabinde Saddam Hüseyin iktidarının tasfiye

edilmesi, ilk etapta İran için düşman unsurunu ortadan kaldırmış gibi görünse de;

müdahale sonrası bölgede kendisini şer ekseni olarak nitelendiren ABD’yi İran

komşu olarak bulmuştur.303

Şer ekseni olarak tanımlanan İran, kendisine yakın

coğrafya olan Irak’a; ABD ordusu ve yönetimi konuşlanınca tehdit algısında

değişimler gözlemlenmiştir. Bu bağlamda İran, güvenlik politikalarını gözden

geçirerek revizyon sürecine girmiştir. Başkan Bush tarafından İran’ın şer eksenine

dahil edildiğine dair konuşmalar Ortadoğu bölgesindeki güvensizlik ortamını

arttırmıştır.304

Saddam Hüseyin iktidarına, ABD tarafından son verilmesi ve ABD’nin

bölgeye yerleşmesi; İran’ı ilk etapta bölgede keskin söylem ve politikalardan

uzaklaştırmıştır. İran ilk olarak bu bağlamda 1979 yılında diplomatik ilişkilerini

sonlandırdığı, Mısır ile temasa geçmiştir. Bu dönemde İran’ın Türkiye ile ilişkilerini

yakınlaştırdığı gözlemlenmiştir.305

1980 öncesi ve sonrası dönemde İran ile rejim

ihracı konusunda yaşanan tedirginlikler dolayısıyla Türkiye-İran arasındaki ilişkiler

minimum seviyede devam etmiştir. Bölgede ABD müdahalesi öncesinde İran

sınırları içerisinde olan PKK, terör örgütünün kolu olan PJAK’a destek verilmesi,

Türkiye-İran ilişkilerinde de gerginlik evresini maksimum seviyeye ulaştırmıştır.

“Düşmanınım düşmanı dostumdur” ilkesi gereği bölgede etkinliğini dengelemek

amacıyla PJAK’ı, Türkiye’ye yönelik kullanmıştır. ABD’nin Irak’a müdahalesi

sonrasında bölgede ABD’ye karşı işbirliğini prensip edinen İran; PKK’yı ve PJAK’ı

kendisine hedef olarak almış ve Türkiye’nin terörle mücadele stratejilerine destek

vererek; Türkiye karşıtı terör örgütlerini topraklarından çıkartmak için mücadele

başlatmıştır. Irak’a ABD tarafından yapılan müdahale sonrasında bölgede, ABD’nin

doğrudan İsrail’in ise dolaylı yoldan baskısının yükseldiği dönemde, İran tarafından

nükleer silahların edinilmesi yolunda politikalar güdüldüğü, ABD ve İsrail tarafından

gündeme getirilmiştir. ABD ve İsrail tarafından nükleer silahların İran tarafından

303

(Erişim) “ABD-İran”, http://www.sde.org.tr/print.aspx?pageID=0&columnID=0&newsID=962,

(22.05.2012) 304

Şefik Kolat, “İkibinli Yıllarda Türkiye-İsrail İlişkileri”, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi,

Sakarya Üniversitesi, Sakarya, 2006, s. 74-76. 305

(Erişim) Arif Keskin, “İran’ın Kuzey Irak Politikası/İran ve Iraklı Kürtler”, 08.02.2008,

http://www.turksam.org/tr/a1383.html, (22.05.2012)

Page 124: T.C. ATILIM ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER · PDF fileSOĞUK SAVAŞ DÖNEMİ VE SONRASI TÜRKİYE’YE YÖNELİK TEHDİTLER ... Türkiye coğrafyasının stratejik önemi, soğuk

124

üretildiği; bir koz olarak şer eksenine müdahale etmek amacıyla kullanılmak

istenmiştir. Nükleer silah ile güçlenmiş İran; bölge ülkeleri için başta da karşıtlık

politikaları beslediği İsrail için tehlike arz etmektedir. Irak müdahalesini önceleyen

açıklamalarda kitle imha silahlarının Irak’ta bulunduğuna yönelik söylemler şimdi de

bölgede İran için söylenmeye başlamıştır.306

İran’ın Irak eksenli politikaları; Irak’ın toprak bütünlüğünün korunması, Şii

etkinliğinin bölgede Arap milliyetçiliğine göre yükselmesi ve bölgede ABD

etkinliğinden uzak yönetimlerin kurulmasıdır. Türkiye ve İran’ın bölgede, Irak

konusundaki politikası toprak bütünlüğünün korunarak kendi mukadderatını

kendilerinin tayin edebileceği bir yönetim kurmalarıdır. İran ile Türkiye arasında

milli hedeflerin farklı unsurları barındırması nedeniyle işbirliği gelişememektedir.307

22.1.3 Suriye

Suriye için bölgesel bağlamda en büyük tehdit unsuru; İsrail olarak

gözükmektedir. Kendi coğrafyasına yakın bölgede ABD’yi tehdit olarak gören

Suriye, zaman içerisinde kendisinin de Irak ile aynı akıbeti paylaşmasından dolayı

rejim değişikliğini istediği zaman gerçekleştirebilen ABD tehlike unsuru olarak

görülmüştür.308

Suriye ABD’nin bölgeye yerleşmesinden dolayı İsrail’e karşı oldukça zayıf

bir konuma düşmüştür. İsrail 2003 yılında, İslami Cihat’a ait eğitim kampı olduğu

gerekçesiyle Suriye sınırına yakın bir bölgeye askeri müdahalede bulunmuştur.

Bunun yanı sıra ABD, Suriye’ye ayrıca Lübnan’da ki askeri varlığına son vermesi

konusunda baskı kurmuştur. ABD bu bağlamda, Suriye’ye yönelik 2004 yılında bir

yasa çıkartarak Suriye’nin Lübnan’ın egemenliğine saygı göstermedikçe ambargo

uygulanmasını kabul etti.309

Suriye, ABD’nin bölgeye müdahalesinden sonra terörizm konusunu fazlasıyla

gündeme getirememiştir. Suriye, ABD’nin bölgedeki müdahalesinden ilk etapta

306

Şebnem Udum, “Türkiye’nin İran Nükleer Meselesindeki Siyaseti” Ortadoğu Stratejik

Araştırmalar Merkezi, Ortadoğu Analiz, Cilt 4, Sayı 43, Temmuz 2012, s. 99-107. 307

Mustafa Aydın, Nihat Ali Özcan ve Neslihan Kaptanoğlu, “Riskler ve Fırsatlar Kavşağında

Irak’ın Geleceği ve Türkiye”, TEPAV Yayınları, Aralık 2007, s. 2-10. 308

Kerim Has, “Rusya’nın Suriye Denklemindeki Yeri: İkili ve Bölgesel Çıkarlar”, Uluslararası

Politika Akademisi, 7 Ağustos 2012, s. 1-3. 309

Talha Köse, “Değişen Ortadoğu Denkleminde İsrail-Lübnan Krizi ve Türkiye’nin Rolü”,

Akademik Ortadoğu, s. 53-59.

Page 125: T.C. ATILIM ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER · PDF fileSOĞUK SAVAŞ DÖNEMİ VE SONRASI TÜRKİYE’YE YÖNELİK TEHDİTLER ... Türkiye coğrafyasının stratejik önemi, soğuk

125

memnun da görünmüştür. Buna neden olarak da; müdahale sürecinin kendi

ekseninden kısa süreli de olsa uzaklaşması olmuştur. Arap Baharı ile Ortadoğu

bölgesinde ülkelerin diktatör yönetimlerindeki çözülmeler ile birlikte ABD’nin

bölgedeki “rogue states” (serseri-başıbozuk devlet) olarak nitelendirdiği ülkelere

yönelik müdahale süreçlerinin ön alıcıları gözlenmiştir. İran’da kitle imha

silahlarının ve nükleer enerjinin alternatif enerji kaynağı olarak değil silah üretimi

maksadıyla geliştirildiği, Suriye’ de ise; kendi vatandaşına baskıcı bir tutumla

yönetim anlayışı benimsediği iddiasıyla bu iki ülkeyi sürekli tetikte tutmayı

hedeflemiştir.310

Suriye Irak müdahalesi sonrasında bölgede ABD ve İsrail’in yoğun

baskısı sonrasında, Türkiye ile yakınlaşarak diyalog sürecini geliştirmek istemiştir.

Suriye bu süreçte bölgede Türkiye’yi kullanarak ABD’ye yakınlaşmak istemiştir.

ABD’nin bölgedeki müdahalesi, Suriye’nin ekonomisine de zarar vermiştir.

BM’nin Irak’ a koymuş olduğu ambargo kararına rağmen ucuz petrol ithaline devam

etmiştir. ABD’nin Irak müdahalesi sonrası, petrol kaynaklarına ait rezervlerin

yönetimi ABD hükümetince gerçekleştirilmiştir. Ticaret ağı bağlamında en büyük

hareketliliği olan Irak ile sınır kapısı kapatılarak Suriye’nin ticaret hacminde daralma

gözlemlenmiştir.311

Suriye bölgeye ABD’nin müdahalesinin akabinde tehdit altında hissettiği

ülkesel bütünlüğü ve iktidarını aynı müdahale sonuçlarına maruz kalmamak amacıyla

değişimin gerekli olduğunu hedeflemiş; fakat bunu halen gerçekleştirememiştir.

ABD’nin BOP eksenli politikaları bölgedeki iktidarların otoriter yapıdan

uzaklaşarak, halkın demokratik eğilimlerine cevap verilmesi gerekliliği doğmuş;

fakat Suriye bu süreçte başarılı olamayarak sivil halka zarar vermiştir. Irak’ta uzun

süre boyunca istikrarın olmaması, Suriye için bir fırsat olarak değerlendirilmiş yakın

zamana kadar Suriye’yi hedef dışında tutmuştur. Arap Baharı sonrasında Suriye ile

olan ilişkiler Beşar Esad’ın sivil halka yönelik tutumundan dolayı 2012 itibariyle

minimum seviyeye gelmiştir.

310

Nihat Ali Özcan, “İran Sorununun Geleceği Senaryolar, Bölgesel Etkiler ve Türkiye’ye

Öneriler“, TEPAV Ortadoğu Çalışmaları, Haziran 2006, s. 15-23. 311

Ramazan Gözen, “Türkiye’nin Ortadoğu Politikası: Gelişimi ve Etkileri”, Çukurova Stratejik

Araştırmalar Merkezi, s.1-2.

Page 126: T.C. ATILIM ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER · PDF fileSOĞUK SAVAŞ DÖNEMİ VE SONRASI TÜRKİYE’YE YÖNELİK TEHDİTLER ... Türkiye coğrafyasının stratejik önemi, soğuk

126

22.1.4 Suudi Arabistan

Suudi Arabistan, Ortadoğu bölgesinde ABD’ye olan yakın müttefikliği ile

bilinmesine rağmen; ABD’nin Irak müdahalesine yönelik memnuniyetsiz tavrını

bildirmiştir. Bölgenin güçlü otoriterlerinden olan Suudi Arabistan ve Mısır, ABD

etkinliğinin artmasının, aynı rejimleri paylaşan Ortadoğu ülkelerinde, aynı sürecin

ülkelerin iktidarlarını risk altında olabilme endişesi doğmuştur. Suudi Arabistan

tarafından, El Kaide terör örgütünün desteklendiği yönünde ABD tarafınca yapılan

eleştiriler, ABD’nin Suudi Arabistan politikasının geleceği hakkında tahminlere yön

vermektedir.312

Irak’ta var olan Şii nüfusun Suudi Arabistan’ın Irak sınırına yakın olan

alandaki Şiilere yönelik irridentist politikanın güdülmesi, Suudi Arabistan tarafında

endişe yaratmaktadır. Bölgede var olan Şii etkinliğinin İran ve Irak bölgelerinde

arttırılmak istenmesi, Suudi Arabistan için güvenlik riski doğurabileceği görüşü

ağırlık kazanmaya başlamıştır.313

Suudi Arabistan’ın bölgesinde etkin bir güç olarak

yükselmeye başlaması ile birlikte ABD’nin askeri üslerini Katar’a taşımasına neden

olmuştur.314

Ayrıca Suudi Arabistan’ın Arap dünyasında etkin bir aktör olmak

istemesi, ABD karşıtlığının yükseldiği bölgede ABD üssünün olması Arap

ülkelerince hoş karşılanmamıştır. ABD üssünün taşınması ile birlikte Suudi

Arabistan karşı karşıya kaldığı güvenlik riskleriyle kendi baş etmek durumunda

kalmıştır. Bu eksende Suudi Arabistan’ın karşılaştığı ilk sorun, radikal köktendinci

hareketler olmuştur. ABD ile Suudi Arabistan arasında krize neden olan köktendinci

hareketler stratejik ortaklığın bozulmasına neden olmuştur. 11 Eylül sonrası süreçte

ABD’nin bölgeye müdahalesi ile birlikte Suudi Arabistan’da bölgesel güvenlik ön

plana çıkmıştır. Bölgesel güvenliğin sağlanmasında ABD’nin desteği alınmadan

karşılaşılan krizlerin yönetilemeyeceği, Suudi Arabistan tarafından yaşanan süreçte

izlenmiştir.315

312

Selin Güven, “Suudi Arabistan Gündemi Son Üç Ayın Özeti”, Ortadoğu ve Kuzey Afrika

Gündemi, 08.06.2012, s. 1-3. 313

(Erişim) “Yeni Irak Stratejisi”, İçişleri Bakanlığı Araştırma ve Etütler Merkezi

http://www.arem.gov.tr/rapor/degerlendirme/ABD_yeni_irak_strat.htm, (23.05.2012) 314

(Erişim) “Haber”http://arsiv.ntvmsnbc.com/news/182669.asp, (23.05.2012) 315

“Ortadoğu’da Güncel Güvenlik Sorunları”, Bahçeşehir Üniversitesi Uluslararası Güvenlik ve

Stratejik Araştırmalar Merkezi, İstanbul, Ekim 2010, s. 101.

Page 127: T.C. ATILIM ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER · PDF fileSOĞUK SAVAŞ DÖNEMİ VE SONRASI TÜRKİYE’YE YÖNELİK TEHDİTLER ... Türkiye coğrafyasının stratejik önemi, soğuk

127

22.1.5 Ürdün

Ürdün’de Irak işgali sonrasında ABD tarafınca izlenen politikalar yakından

takip edilmeye başlanmıştır. Ürdün’ün özellikle bu bağlamda takip ettiği politik

riskini, İsrail’in bölgede artan etkinliğini, Filistin eksenli gelişmelerde kendi

yönetimi ve sınırlarında sorunlu bir yapı doğurarak çözülmeleri doğurabilecektir.

Filistin sorunu bağlamında sıkça gündeme getirilen Yahudi lobisi eksenli görüşlerden

birisi olan Filistinlilerin bölgelerinden göç ettirilerek Irak ve Ürdün’e yerleştirilmesi

Ürdün tarafında ciddi bir endişe doğurmuştur. ABD’nin Irak müdahalesi sonrasında

Ürdün’ün bölgede olan stratejik önemi artmıştır. Ürdün’ün Irak politikası kendi

istikrarı ve ekonomik yönelimleri ekseninde gelişerek, Irak’ın toprak bütünlüğünün

korunarak ABD merkezli bir Irak kurulması yönünde olmuştur.316

22.1.6 Lübnan

Ortadoğu bölgesinde etnik yapısı itibariyle salib ve hilal kavgasının en çok

yaşandığı ülkelerden biriside Lübnan’dır. Lübnan nüfusunun yüzde 30’u

Hıristiyanlardan oluşmakla birlikte; Hıristiyan nüfusun ekonomik gücü yüksektir. Bu

kesim ekonomik olarak getirisi yüksek işlerle uğraşsalar da; politik bağlamda

etkinlikleri bulunmamaktadır.317

Suriye-Lübnan arasındaki çatışmalar, tarih boyunca

devam etmiştir. Lübnan’da yaşayan Hıristiyanlar, Suriye tarafından işgal edilen

topraklarını terk etmelerini istemişlerdir.318

ABD tarafından Irak’a yapılan müdahale

Hıristiyan kesim tarafından olumlu olarak karşılanmış ve Lübnan’da Suriye’nin

etkinliğinin kırılacağı düşüncesi oluşmuştur. Lübnan’da resmi siyasi parti olarak

faaliyet gösteren Hizbullah ve Lübnan’da İsrail karşıtı, Filistin yanlısı faaliyet

gösteren kuruluşlar bölgede Lübnan’ın odakları üzerinde toplamasına neden

olmuştur. 11 Eylül saldırılarının menşeini köktendinci akımlara ve kitle imha

silahlarına bağlayan ABD tarafından; Lübnan’a olumsuz bakışa neden olmuştur.

Bunun yanı sıra Lübnan’da ki köktendinci örgütlerin, Filistin’e olan desteği İsrail’i

tedirgin etmekte; bölgede stratejik ortağı olan ABD tarafından güvenlik riskinin

316

Mücahit Armağan, “Ortadoğu Barış Sürecinde Ürdün’ün Rolü”, Yayımlanmamış Yüksek

Lisans Tezi, Süleyman Demirel Üniversitesi, Isparta, 2006, s. 45-48. 317

Muhammet Murat Yağış, “Lübnan Ülke Raporu”, İstanbul Ticaret ve Sanayi Odası, Şubat 2011,

s.3-8. 318

Tuğçe Ersoy Öztük, “Değişen Bölgesel Çevrenin İsrail’e Yansımaları III: Lübnan’daki

İstikrarsızlık”, Bilge Adamlar Stratejik Araştırmalar Merkezi, 17 Ekim 2012, s. 1-4.

Page 128: T.C. ATILIM ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER · PDF fileSOĞUK SAVAŞ DÖNEMİ VE SONRASI TÜRKİYE’YE YÖNELİK TEHDİTLER ... Türkiye coğrafyasının stratejik önemi, soğuk

128

minimize edilmesi amacıyla askeri ve politik düzlemde garantörlük süreci

sürdürülmeye çalışılmıştır.319

22.1.7 Türkiye

ABD’nin Ortadoğu politikalarını belirlerken bölgede, stratejik açıdan önemli

olan Türkiye’nin konumu dikkate alınmalıdır. Türkiye, bu bağlamda ABD tarafından

ekonomik yardım, lojistik destek gibi konularda Ortadoğu politikalarında Türkiye’yi

ekseninde tutmaya çalışsa da; ABD’nin taleplerinin gerçekleştirilmemesi durumunda

ise IMF ve Dünya Bankası destekli ekonomik yardımların kesileceği, Saddam

Hüseyin sonrası dönemde oluşacak olan yeni iktidar üzerinde Türkiye’nin tasavvur

ve etki hakkı olamayacağı hususunda tehditkâr tavırlarına devam ediyordu.320

ABD

tarafından bölgeye müdahale öncesi 1 Mart tezkeresi ile verilmeyen izinin ardından,

bölgede PKK’nın eylemlerini arttırması ve Türkiye aleyhtarı ABD gazetelerinde yer

alan haberler, ABD tarafınca Türkiye’nin cezalandırıldığına yönelik kanıtlar olarak

gösterilebilir.321

Bu bağlamda Türkiye üzerinde ABD’nin tehditkâr tavırlarla korku

yaratması, Türkiye’yi baskı ile ABD’ye yakınlaştırmaktan öte uzaklaştırmıştır.

Türkiye, bölgede gerçekleşecek olan tehditleri Batı destekli olmadıkça bertaraf

edebilecek vuruş kapasitesine sahiptir fakat; ABD, İsrail, İngiltere destekli bölgesel

müdahalelerde bu tehditlerin bertarafı koalisyon ve NATO eksenli birliktelikler

nedeniyle ABD tehdidini ortadan kaldırmanın zor olabileceği düşüncesiyle

zorlaşmaktadır.322

Türkiye için Irak müdahalesi sonrasında bölgede gelecek kaygısı duymaya

başladı, bu kaygının başında bölge üzerinde gerçekleşme ihtimali olan müdahale

zincirleri (Suriye, İran, vs.) gelmektedir. Bölgede Irak’a yerleşerek BOP için

başlangıcını veren ABD ve buna destek olan İngiltere, İsrail ikilisi bölgenin

yapılanmasında etkisini koyarak, bölgeyi kendi kaderini çizmekten uzakta tutmak

istemiştir. Bölgenin önemli güçlerinden olan Türkiye’yi; bu manada ciddi tehditlerin

beklediği de tahminlerden uzak değildir. Bölge üzerinde tahayyülleri bilinen İsrail ve

319

(Erişim) “Suriye Krizi Şii ve Sünnileri Çatıştırıyor”,

http://www.aktifhaber.com/suriye-krizi-sii-ve-sunnileri-catistiriyor-606306h.htm, (22.05.2012) 320

Ahmet Akın, “ABD Sonrası Irak”, ABD Sonrası Türkiye, İran ve Irak'ı Bekleyen Bölgesel Risk

Ve Tehditler, Stratejik Analiz, 18 Ocak 2013, s. 1-5. 321

Türkiye-İsrail İlişkileri, Stratejik Düşünce Enstitüsü, Ekim 2011, s.1-14. 322

Hatem Ete, “Eski Türkiye’nin Korkuları ve Yeni Ortadoğu”, Siyaset Ekonomi ve Toplumsal

Araştırmalar Vakfı, 6 Ağustos 2012, s. 1-3.

Page 129: T.C. ATILIM ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER · PDF fileSOĞUK SAVAŞ DÖNEMİ VE SONRASI TÜRKİYE’YE YÖNELİK TEHDİTLER ... Türkiye coğrafyasının stratejik önemi, soğuk

129

Yahudi lobisi Ortadoğu sınırlarının Eski Ahit’te de belirtildiği üzere çizmek

istemektedir.323

Bölgede kurulması planlanan bağımsız bir Kürt devleti (Böl-Parçala-

Yönet politikası gereği) Türkiye’nin iç ve dış güvenliğine zarar veren PKK terör

örgütü ile de bu devletin etkileşimi Türkiye’nin güvenlik risklerine etkisi

kaçınılmazdır.324

Sınır güvenliği bağlamında ki değişimler, dış güçlerce yapılacak olan

müdahaleler dışında, Türkiye’yi önemli ölçüde savunmaya itecek olan olgular ise

iktidarlar üzerinde yaşananlardır. Bölgedeki otoriter rejimlerin tasfiye edilmesi;

sadece rejimin değil, rejimin sahibi gibi görünen diktatörün tasfiyesi anlamına

gelmektedir ki; bu da bölgede uzun yıllardır süre gelen saltanat usulü değerlerin

hakim olduğu unsurların tasfiyesi, köklü bir değişim anlamına gelmektedir.325

Bu

manada değişimi algılatabilecek yeni yönetimler ise yapay olarak kurulur ve

değişimin ruhunu “değiştirenden” alır.326

Irak örneğinde görüleceği üzere Irak

hükümeti ABD tarafından kurulmuş, halkın katılımının görsel olarak sağlanmaya

çalışıldığı bir seçim süreci ortaya koyulmuş ve demokrasi değerlerini ABD’den

aldığını tanımlayan bir yönetim, iktidar olarak Irak halkına sunulmuştur. Bölgede

ABD ve destekli güçlerce kurulacak olan yapay yönetimler; Türkiye’nin bu

yönetimler için yeni bir rol alması gerektiği gerçeğini göz ardı edemez.327

Türkiye’nin bölgede İslam ülkeleri için model olarak sıkça dile getirilmesi,

ABD ve İsrail gibi İslam’ı küresel sisteme karşı bir din ve güç olgusu olarak

göstererek iktidarların Türkiye benzeri model328

ile bölgeye entegre edilmek

istenmesi bölge ülkelerinin Türkiye’ye olan tepkilerini arttıracaktır. ABD ve İsrail

tarafından Türkiye bu manada örnek olarak gösterilse de; rejimi Ortadoğu ve Arap

coğrafyasınca değişime her an kriz ile açık olan ülkelerce Türkiye’nin rejimini de

323

Bahçe'yi (cennet) sulamak için Aden'den bir nehir çıkıyor ve dört koldan bu Bahçe'ye (cennet)

hayat veriyordu. Kolun birinin adı Pişon'du, toprağında altın olan Havıla ülkesini çepeçevre

dolanıyordu; öteki Gidon idi. Üçüncünün adı Dicle, Asur'un doğusundan akardı. Dördüncüsü de Fırat

'dır. 324

Atilla Sandıklı ve Erdem Kaya, “Çatışma Çözümü ve Türkiye’de Kürt Meselesi”, Bilgesam

Yayınları, Rapor No. 45, Mart 2012, s.23-25. 325

Talha Köse, “Ortadoğu’da Krizin Unsurları”, Siyaset Ekonomi ve Toplumsal Araştırmalar

Vakfı, 11 Haziran 2007, s. 1-2. 326

Erol Kurubaş, “Ortadoğu’da Zamanın Ruhunu Yakalamak”, Ankara Strateji Enstitüsü, 13 Şubat

2012, s. 1. 327

Emin Salihi, “Irak’ta Seçim Süreci, Yeni Hükümet ve İstikrar”, Bilge Adamlar Stratejik

Araştırmalar Merkezi, 03 Ocak 2011, s. 1. 328

(Erişim) “Türkiye İslam Ülkeleri İçin Model”,

http://www.aktifhaber.com/turkiye-islam-ulkeleri-icin-model-666657h.htm, (24.05.2012)

Page 130: T.C. ATILIM ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER · PDF fileSOĞUK SAVAŞ DÖNEMİ VE SONRASI TÜRKİYE’YE YÖNELİK TEHDİTLER ... Türkiye coğrafyasının stratejik önemi, soğuk

130

tehlikeye atmakta ve risk unsurunu politik manada etkilemektedir. Bölgede model

olarak gösterilen Türkiye, rejim değişiklerinin akabinde Batı ile olan diyaloglarında

zarar görmüş, değerleri eleştirilen, ulusal çıkar ve vizyonun da negatif dönüşümler

yaşamış bir ülke haline gelebilir.329

Türkiye, 1 Mart tezkeresi ile birlikte ülkesinden geçiş hakkına izin alamayan

ABD’yi karşısına almış ve Irak politikalarında ABD tarafınca cezalandırılmaya

çalışılarak Irak’taki gelişmelerden uzak tutulmaya çalışılmıştır. Türkiye ile ABD

arasında olan gerginlikler artmış, Türkiye tarafınca tanımlanan kırmızı çizgiler KYB

ve KDP tarafınca taciz edilmiştir.330

4 Temmuz 2003 tarihinde Türkiye’nin bölgede

bulunan özel kuvvetler ekibine yönelik yapılan psikolojik harp (Çuval Krizi) ile

birlikte bölgedeki gelişmelerden uzak tutulmak istendiği belirgin hale getirilmiştir.

Çuval krizi ekseninde; kuruluşundan bu yana bölgesinde örnek (model)

cumhuriyet olarak tanımlanan Türkiye, adımlarını kuruluş felsefesinin gereği Batı

eksenli atmıştır. Batı yönelimli hareketlerin merkezi ise Avrupa’dan öte Atlantik

olarak belirlenmiştir. Türkiye’nin Atlantik kanallı, Batı eksenli hareketlerinin

eşgüdüm ülkesi ise ABD olmuştur.

NATO kanallı birçok askeri operasyonun koordinasyonunda ileri karargâh ve

aktif kara gücü olarak görülen Türkiye331

ile 11 Eylül olayları sonrasında var olan

eşgüdüm kopma noktasına gelmiştir. ABD 11 Eylül’ü fırsatlayarak Türkiye’nin

güneyinde var olan coğrafi alana yerleşmiş, enerji koridorunun üretim ve geçiş

güzergâhlarını kontrol altında tutmayı332

hedeflemiştir.

Kuzey Irak’tan, Türkiye’ye yönelik tehdit olarak görülen bölücü Kürt

hareketlerinin, kontrol altında tutulması amacıyla Saddam Hüseyin döneminde

karakol gücü olarak bölgeye konuşlanan333

Türk askerine, 4 Temmuz günü

gerçekleştirilen psikolojik harp neticesinde savaşma azmi kırılmak istenmiştir.

329

Kaan Dilek, “İran ve Şii Jeopolitiğinin Türk-Arap İlişkilerine Etkisi”, Uluslararası Ortadoğu

Barış Araştırmaları Merkezi, 10 Temmuz 2012, s. 1-2. 330

“Irak’ta Mevcut Siyasi Durum ve Önemli Siyasi Gelişmeler”, Ortadoğu Stratejik Araştırmalar

Merkezi, Mart 2011, Rapor No: 35. 331

(Erişim) “Türkiye’nin Barışı Destekleme Harekatına Katkıları”,

http://www.tsk.tr/4_uluslararasi_iliskiler/4_1_turkiyenin_barisi_destekleme_harekatina_katkilari/kon

ular/turk_silahli_%20kuvvetlerinin_barisi_destekleme_harekatina_katkilari.htm, (25.05.2012) 332

(Erişim) Tayfun Kırçiçek, “Kuzey Irak’ın Dünden Bugüne Değişen Yapısı, Bölgedeki Kürt

Yapılanması ve Türkmenler”, http://www.turksam.org/gencbakis/a2786.html, (25.05.2012) 333

Süleyman Gök, “Irak’ın Kuzeyinin Önemi Nedir ?”, Politika Dergisi, 25 Haziran 2010, s. 2.

Page 131: T.C. ATILIM ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER · PDF fileSOĞUK SAVAŞ DÖNEMİ VE SONRASI TÜRKİYE’YE YÖNELİK TEHDİTLER ... Türkiye coğrafyasının stratejik önemi, soğuk

131

Aslında bu olay savaşma azminin kırılmasından öte; 1 Mart tezkeresinin karşılığının

Türkiye’nin en önemli kurumlarından biri olarak gösterilen TSK’dan çıkarılmasıydı.

Güçlü bir kara gücü ile Kuzey Irak’ta olmayı tahayyül eden ABD ordusu, Kuzey

Irak’ ta her gün amatörce yaşanan kayıplar neticesinde (savaşma bilgisinden yoksun

lejyon tipi paralı amatör askerler nedeniyle) TSK’nın bölgede var olan yoksunluğunu

iyice hissetmiş, strateji üretemez, kayıplarını gün geçtikçe katlar hale gelmiştir.

Türkiye, 4 Temmuz ile birlikte 23 askerinin başına 70’i peşmerge toplam 200

kişi tarafından baskın yapılarak çuval geçirilmiş; stratejik partner olarak gördüğü

ABD’ye güven duyup duymamanın dönemsel, uluslararası çıkarlar eksenli olduğunu

dış politika anlayışına kaydetmiştir.

Çuval olayı, 1 Mart sürecinin sonrasında reelpolitiğin en önemli uygulayıcısı

olarak gösterilen ABD tarafınca, kurgulanan ciddi bir ad hoc kriz olarak

görülebilir.334

Türkiye Irak üzerinde gecikmiş şekilde de olsa söz sahibi olabilme ve bölgede

geleceğine yönelik risk unsurlarını minimum seviyeye çekme amacıyla 7 Ekim 2003

tezkeresi335

ile birlikte asker gönderme yetkinliğini hükümete vermiştir. Burada

gözetilen amaç; Irak’ın geleceğinde karar alıcılar arasında yer almak olduğu gerçeği

gösterilse de bölgede etkinliği artan Kürt yanlısı güçlerce, Türkiye’den ABD

tarafınca talep edilen askeri ve lojistik güç desteği dondurularak, Türkiye’nin

gecikmiş olarak gösterilen Irak’ın geleceği konusundaki söz sahipliği düşüncesi geri

plana atılmıştır.

Türkiye’nin Irak bağlamında en önemli savunma noktası; Irak’ın toprak

bütünlüğünün korunması ve Irak’ta kurgulanan yeni yönetimin Türkiye’nin toprak

bütünlüğünü tehdit etmekten uzak kalmasıdır. Türkiye bu politikasını temel alarak;

Irak’ın kuzeyinde bağımsız bir Kürt devletinin kurulmasının engellenmesi, Türkmen

nüfusunun hak ve menfaatlerinin korunması, PKK’nın Kuzey Irak bölgesinden

334

Ayşe Ömür Atmaca, “Yeni Dünyada Eski Oyun: Eleştirel Perspektiften Türk-Amerikan

İlişkileri”, Ortadoğu Etütleri, Cilt 3, Sayı 1, Temmuz 2011, s. 176-177. 335

(Erişim) Gereği, Kapsamı, Sınırı ve Zamanı Hükümet Tarafından Belirlenecek Şekilde Türk

Silahlı Kuvvetleri Unsurlarının Irak'ta Güvenlik ve İstikrara Katkı Yapmak Amacıyla Irak'a

Gönderilmesine ve Bu Kuvvetlerin Görev ve Kullanılmasına İlişkin Gerekli Düzenlemelerin

Hükümet Tarafından Yapılmasına Anayasa'nın 92 nci Maddesi Uyarınca Bir Yıl Süreyle İzin

Verilmesine Dair Başbakanlık Tezkeresi, TBMM Tutanak Dergisi, (3/361) (Başkanlığa geliş tarihi:

06.10.2003) http://www.tbmm.gov.tr/tutanak/donem22/yil2/bas/b003m.htm, (25.05.2012)

Page 132: T.C. ATILIM ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER · PDF fileSOĞUK SAVAŞ DÖNEMİ VE SONRASI TÜRKİYE’YE YÖNELİK TEHDİTLER ... Türkiye coğrafyasının stratejik önemi, soğuk

132

Türkiye’ye yönelik tehdit, tedhiş, çatışmaların kaynağı olmaktan uzakta tutulması bu

bölgede konuşlanmalarına izin verilmeyerek tehdit oluşturacak unsurların bölgeden

çıkartılması, Türkiye’nin Irak konusunda olan politikalarının temelini

oluşturmaktadır.336

ABD’nin Irak’a müdahale süreciyle birlikte; destek verenlerden ve Saddam

Hüseyin tasfiyesine yardımcı olan topluluk olarak Kürtler, bu yardımlarının

karşılığını ilk olarak Geçiş Dönemi Anayasası ile elde etmişlerdir. Irak’ın kuzey

bölgesinde birtakım imtiyazların sahibi olarak kendilerine özel bir statü

sağlamışlardır. Bölgede nüfus ile orantılı olarak sağlanmaya çalışılan temsil hakkı;

orantısız şekilde Kürt nüfus yararına kullanılmıştır. Bölgede Türkmen nüfusun

fazlalığı, Irak müdahalesi sırasında ABD’ye destek sağlanmaması nedeniyle göz ardı

edilmiştir. Türkiye’nin Irak eksenli yönetim anlayışında bu dönemden sonra talep

edilen; Irak’ta her halkın temsil edildiği, hakların eşit bir biçimde dağılımının

sağlandığı, özerk yapıların Irak’ın toprak bütünlüğünü tehlikeye sokmayacak şekilde,

yönetim anlayışının kurulması ve akabinde sürdürülebilir bir hal almasıdır.337

Türkiye’nin, Irak’ta baştan beri savunduğu politikalar arasında yer alan;

toprak bütünlüğünün korunması; bölgede kurulacak olan Kürt devleti ile Türkiye’de

var olan istikrarın geri plana atılması, Kürt kökenli Türk vatandaşlarının da bu

oluşuma yönelimleri ile istikrarsızlık meydana gelecektir. Bu yönelimler,

Türkiye’nin güneydoğusunda Kürt devleti ülküsünü benimseyen, Kürt kökenli Türk

vatandaşları ile Türkiye topraklarında yaşamını sürdürüp, bağımsızlık düşüncesinde

farklılaşan Kürt kökenli Türk vatandaşları, arasındaki görüş ve yaşam alanı talebi

farklılığından kaynaklanmaktadır.338

Bu faktörün yanı sıra bölgede farklı özerk

statülerden oluşmuş Irak’ı karşısında bulan Türkiye için; bölgede eski bir medeniyet

olarak var olan İran’ın güç dengesinin sağlanması yükümlülüğünü sadece Türkiye’ye

verecektir. Türkiye bölgede merkezi konumu ile İran’ı dengeleyen bir güç olarak

görülmekle birlikte; Batı karşıtlığının yüksek olduğu İran’a Batı’nın yakın bir baskı,

336

(Erişim) Ümit Özdağ, “Kerkük Krizi ve Türkiye’nin Irak Politikası”,

www.tesav.org/makale/ümit_özdağ-konf.doc, (25.05.2012) 337

İsmet Abdülmecit Bekir, “Irak Ananyasası ve Türkmenler”, Ortadoğu Stratejik Araştırmalar

Merkezi, 17 Mart 2009, s. 1. 338

Muhammed Hadi, “Irak İşgali ve Kürtler’in Bağımsızlık Talebi”, Yakın Doğu Haber, 23 Nisan

2007, s. 1-4

Page 133: T.C. ATILIM ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER · PDF fileSOĞUK SAVAŞ DÖNEMİ VE SONRASI TÜRKİYE’YE YÖNELİK TEHDİTLER ... Türkiye coğrafyasının stratejik önemi, soğuk

133

denge ve destek unsurudur.339

Türkiye ise bu görüşlerle birlikte, bölgede ve yakın

çevresinde komşularla sıfır sorun prensibi gereği340

ve dengeleyici gücü ekseninde

İran’ı karşısına almak istememektedir.

Türkiye için bölgede oluşacak/oluşan başka bir sorunda; Kuzey Irak

bölgesinde konuşlanan PKK/Kongra Gel militanlarının bu bölge üzerinden

Türkiye’ye geçiş yapıp sınırları tehdit edebilecek duruma gelmesidir. Türkiye, ABD

tarafına bu örgütün faaliyetlerine son verilmesi için ısrarda bulunmasına rağmen;

ABD bu durumu bertaraf edebilecek donanıma sahip olmadığını, Türk tarafına 1

Mart tezkeresine bağlı olarak hatırlatmaktadır. ABD tarafınca 1 Mart tezkeresinin

bedelini Türk tarafına ödetmenin dışında, bölgede PKK’ya yönelik yapılacak

müdahalelerde esas amacı; Irak direnişçilerinin gücünü kırmak yönünde olduğundan

PKK ile ilgilenmemiştir. Aynı zamanda diğer bölgelere nazaran Irak’ın kuzey

bölgesinde kurulmuş olan istikrarlı yapının bozulması istenmemektedir. Türkiye

tarafınca talep edilmiş olan kendi kuvvetleri ile olacak müdahaleyi ABD kabul

etmemiş, bunun gerekçesi de Türkiye tarafınca yapılan müdahalenin başarılı bir

şekilde sonuçlanması ve bölgeye yeni bir gücün yerleşerek, kaotik bir ortam

yaratması ihtimalidir.341

Türkiye bölgede var olan ABD’nin etkinliğini bir kenara bırakıp, kendi iç

güvenliğini tehdit edebilecek oluşumlara ve Türkmen nüfusa yönelik negatif yönlü

eylemlere müsaade etmemelidir.342

Türkiye, bu bağlamda yapacağı müdahalelerde

bölgede etnik farklılıkları bulunan halka ve müdahalecilere bölgeye müdahalenin

amaçları anlatılmalı, terör eylemlerine yeni yapılanan ülkelerince izin verilmemesi

gerektiği bilinci oluşturulmalıdır.343

Türkiye’nin Irak müdahalesi ve bölgede Kürt yapılanmasının

devletleştirilmesi sürecinde izlediği politikalar Türkiye’nin dış politika vizyonu ile

339

(Erişim) “Türkiye-İran-Irak Son Gelişmeler”,

http://www.bilgesam.org/tr/index.php?option=com_content&view=article&id=2088:tuerkiye-ran-

irak-son-gelimeler&catid=77:ortadogu-analizler&Itemid=150, (25.05.2012) 340

(Erişim) “Sıfır Sorun Politikamız”,

http://www.mfa.gov.tr/komsularla-sifir-sorun-politikamiz.tr.mfa, (25.05.2012) 341

Kuzey Irak Raporu, Usak Yayınları, 13 Haziran 2007, s. 23-30. 342

Tarık Oğuzlu, “Komşularla Sıfır Sorun Politikası: Kavramsal Bir Analiz”, Ortadoğu Stratejik

Araştırmalar Merkezi, Haziran 2012, s. 13. 343

Fatih Aktaş, “Türkiye’nin Terörle Mücadele Konsepti Kapsamında PKK Terörünün

İncelenmesi”, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Dumlupınar Üniversitesi, Kütahya, 2006, s. 16.

Page 134: T.C. ATILIM ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER · PDF fileSOĞUK SAVAŞ DÖNEMİ VE SONRASI TÜRKİYE’YE YÖNELİK TEHDİTLER ... Türkiye coğrafyasının stratejik önemi, soğuk

134

örtüşmek zorunda bırakılmıştır. Türkiye, müdahale sürecinde AB ile diyaloglarını

arttırarak dış politika yönelimini bu örgütün politikaları ekseninde çizmiştir.344

Türkiye, 1 Mart tezkeresinin parlamentosundan geçişine izin vermeyerek krize neden

olmuşsa da; 7 Ekim tezkeresini onaylaması yanlış zaman ve konumda TSK’nın

bölgeye zorla yönlendirilmesi olarak adlandırılmıştır. Türkiye tarafınca 1 Mart

tezkeresi reddedildiği zaman, bu durum Arap ülkeleri, Ortadoğu ve AB tarafınca

olumlu bir gelişme olarak karşılanmış ve Türk dış politikasının karar alıcılarının

ABD güdümünden uzak, bağımsız bir şekilde karar alma mekanizmasına sahip

olduğu şeklinde intibalar oluşmuştur.345

Özellikle, AB’nin etkin güçleri olan

Almanya, Fransa Türkiye’nin 1 Mart tezkeresi ekseninde çizmek istediği politikalara

destek vermişlerdir. Türkiye-AB ile olan ilişkilerinde ABD’nin etkinliğini göz ardı

etmemelidir. 2004 yılında yapılan AB Zirvesi’nde Türkiye ile müzakere sürecinin

başlatılması kararı alınmış; Türkiye bu kararın alınmasına müteakip Irak hususunda,

Türkiye’nin karar verme süreci AB politikaları ekseninde şekillenmiştir. Türkiye

AB’ye entegrasyon sürecinde kendi güvenlik politikalarını riske atmayarak kontrollü

şekilde Irak politikalarını şekillendirmelidir.346

Türkiye, Kürt devletinin kurulması ve Irak politikalarında ABD yöneliminin

dış kuvvetlerce şekillendiği ihtimalini bertaraf etmek maksadıyla; Irak’ta etnik olarak

her bir grup ile ayrı ayrı temasa geçmeli; diplomatik, politik, ekonomik, sosyal ve

kültürel eğilimlerini dikkate almalı ve komşu ülkeleri ile etkileşime geçerek

stratejilerini bu doğrultuda çizmelidir. Türkiye’nin aktif politik yapılanma sürecinde,

Irak’a yönelik politikaları bağımsız bir Kürt devletinin kurulmasını engellemek

temelli bölgede yaşayan her türlü etnik grubun hassasiyetleri dikkate alınmalıdır.

344

Heather Grabbe ve Sinan Ülgen, “Türkiye ve AB İlişkilerinin Geleceği”, Ekonomi ve Dış

Politika Çalışmaları Merkezi, Aralık 2010, s. 2-13. 345

(Erişim) Burak Karartı, “Dış Politika Genel Esaslar”, http://boston.bk.mfa.gov.tr/MFA.aspx,

(25.05.2012) 346

Muzaffer Akdoğan, “Türkiye’nin Sınır Ötesi Operasyonu ve Kuzey Irak’ın Bölgesel Etkisi”,

23 Ocak 2012, s. 1-4.

Page 135: T.C. ATILIM ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER · PDF fileSOĞUK SAVAŞ DÖNEMİ VE SONRASI TÜRKİYE’YE YÖNELİK TEHDİTLER ... Türkiye coğrafyasının stratejik önemi, soğuk

135

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM

YİRMİBİRİNCİ YÜZYILDAKİ GELİŞMELER NETİCESİNDE KUZEY

IRAK’TA BAĞIMSIZ KÜRT DEVLETİ’NİN KURULMA İHTİMALİNİN

DOĞURABİLECEĞİ SORUNLARA GENEL BAKIŞ

20. yüzyılda bölgede yaşanan ayrılıkçı Kürt hareketliliği 21. yüzyılda da

devamlılık göstermiştir. Kuzey Irak’ta kurulması planlana bağımsız bir Kürt

devletinin Türkiye’ye yönelik doğurabileceği tehditler ise şu şekilde sıralanabilir;

Kuzey Irak’ta kurulacak bağımsız bir Kürt devletinin ideolojisi şoven bir Kürt

ırkçılığıdır. Bu ideoloji Türkiye, İran ve Suriye’ye istikrarsızlık ihraç edecektir.

İkinci olarak; kurulması planlanan bağımsız Kürt devleti, Kürt nüfusu topraklarında

barındıran ülkelere sadakatlerini azaltıcı, kışkırtıcı politik, toplumsal ve kültürel

önlemler geliştirme eğilimi içinde olacaktır. Örneğin Türkiye gibi PKK tarafından

toplumsal zeminin 1984’ten beri etki altına alındığı bir ülkede Kuzey Irak merkezli

saldırgan politikaların etkisi daha yüksek olacaktır. Üçüncü olarak Barzani ve

Talabani tarafınca uygulanacak faşist hareketler Kuzey Irak’ta Türkmenlere yönelik

baskı politikalarının üreteceği düşmanlıklardır. Barzani’nin bu baskıcı politikaları

karşısında Türkiye de desteğini Türkmen nüfustan yana kullanacaktır. Bunun

karşılığında da Barzani baskıcı desteğini PKK’ya yöneltecektir. Dördüncü olarak

bağımsız Kürt devleti Türkiye ile hesabı olan her ülkenin Türkiye’ye düşmanlık

konusunda kolaylıkla kullanılabilecek olmasıdır. Beşinci olarak dünya petrol

rezervlerinin takriben % 4’ünü kontrol eden, Kerkük ve civarında bulunan kontrolün

hakimiyet altına alınarak Türkiye veya İsrail üzerinden Akdeniz’e taşıyıp kişi başı

milli geliri hızlıca arttırmak ve Kuzey Irak’ı cazibe haline getirmektir.347

347

Ümit Özdağ, “PKK Terörü Neden Bitmedi, Nasıl Biter?”, Ankara, Kripto Yayınları, 2008,

s. 157-158.

Page 136: T.C. ATILIM ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER · PDF fileSOĞUK SAVAŞ DÖNEMİ VE SONRASI TÜRKİYE’YE YÖNELİK TEHDİTLER ... Türkiye coğrafyasının stratejik önemi, soğuk

136

1. KUZEY IRAK’IN KÜRT NÜFUZUNA GIREREK BAĞIMSIZ

KÜRT DEVLETİ’NİN KURULARAK TÜRKIYE’YI TEHDIT EDEBILIR

BIR HAL ALMASI

1.1 KERKÜK VE TÜRKMENLER

Kerkük kenti, başkent Bağdat’a 240 km uzaklıkta bulunmakla birlikte; Irak’a

ait yer altı kaynaklarının yüzde 72’si burada bulunmaktadır. 2003 müdahalesini

önceleyen, ABD’nin bölgeye yönelik politikası olarak gösterilen petropolitik

Kerkük’ü, ABD’nin yaşam alanı için önemli kılmıştır. Bu müdahalenin akabinde

Kerkük Türkiye için bağımsız Kürdistan düşüncesinden önce ve sonrasında sorun

haline gelmiştir.348

Kerkük’ün burada önem arz eden konumu; demografik yapısı üzerinde

yaratılmak istenen krizlerdir. Krallık döneminde Haşimi tarafından bölge

Araplaştırılma politikasına sıkça maruz kalmakla birlikte; asıl Araplaştırma

politikaları Baas iktidarı sonrasında gerçekleştirilmeye çalışılmıştır. Türkmenler, bu

dönemden sonra sıkça yer değiştirilmek zorunda bırakılmış hatta birçoğu sürgüne

gönderilmiştir.349

Türkiye’nin Lozan Konferansı’nda Musul ve Kerkük’ün statüsü konusunda

İngiltere’nin bölge üzerinde ve Milletler Cemiyeti’nde var olan etkisi; Irak’a ABD

müdahale sonrasında da izlenmiştir. Irak’ın kuzey bölgesinde, özellikle Kerkük’te,

yaşayan Türkmen nüfusun nüfuzu Araplar’a bırakılmıştır. Bunun en önemli belirtisi

ise; 2003 Irak müdahalesinin akabinde yapılan anayasada Türkmenler’in Irak’ı

oluşturan asli unsurlardan sayılmaması gösterilebilir. Türkmenler, müdahale

sonrasında Türkiye tarafınca da desteklenmesine rağmen asli unsur olarak

görülmeyişinin etkisi, özgüvenlerinde yoksunlaşmaya doğru bir kayma göstermiştir.

Türkiye bu etkinin yakın süre zarfında kırılma ihtimalini düşük görerek kuzey

sınırdan güvenlik risklerinin yoğunlaşmasının artacağı kanısına varmıştır.

Kerkük’ün demografik yapısında Kürt etkinliği ilk olarak 1940’larda İmam

Kasım mahallesinde yer alan yerleşkelerinin artmasıyla gözlemlenmiştir. Kürt

348

Türkiye Kürt Liderler ve Kerkük Sorunu, Yakın Doğu Haber aracılığıyla Kuzey Irak’ta Kürtçe

olarak yayınlanan haftalık Medya dergisi), 17 Ekim 2006. 349

(Erişim) Tayfur Çiçek, “Kuzey Irak’ın Dünden Bugüne Değişen Yapısı, Bölgedeki Kürt

Yapılanması ve Türkmenler”, http://www.turksam.org/gencbakis/a2786.html, (30.05.2012)

Page 137: T.C. ATILIM ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER · PDF fileSOĞUK SAVAŞ DÖNEMİ VE SONRASI TÜRKİYE’YE YÖNELİK TEHDİTLER ... Türkiye coğrafyasının stratejik önemi, soğuk

137

nüfusun, kuzey bölgesinde asıl yoğunlaşması ise Barzani’nin Kerkük’e doğru

1960’larda gerçekleştirdiği Kürt göçü ve tedhiş faaliyetleri ile başlamıştır. Böylelikle

Kürt gruplar tarafından bölgede nüfuz alanları kurulmaya başlanmıştır.350

I.Dünya

Savaşı sonrasında İngiliz desteğiyle kurulan Irak Krallığı ile birlikte351

Kerkük’ün

Araplaştırılması prensibi esas alınarak; bölgenin Türkmenlerden arındırılması

yönünde adımlar atılmaya başlanmıştır. Kerkük’ün, Arap kontrolüne girmesiyle

birlikte bölgede Türkmen nüfusun etkinliği kırılmak istenmiştir. Buradaki amaç;

nüfusun etkinliğinin kırılmak istenmesinden öte Kerkük’ün demografik yapısının

değiştirilmesi olmuştur.352

Türkmen nüfusun Irak’ta etkin bir şekilde siyasi rol üstlenememelerinin

nedenleri arasında; Türkmenlerin aleyhine gelişen olaylar olmuştur. Bu aleyhte

gelişen olaylar genel itibariyle; Türkmenlere yönelik soykırımlardan oluşmaktadır

(Gavur Bağı, Teyyari katliamları vb…).353

Bölgede Türkmenler ile Kürtler arasında

asıl çözülme, 14-15-16 Temmuz 1959 tarihinde gerçekleşen Kerkük’ün

Kürtleştirilme çabaları olarak adlandırılan Kerkük katliamları olmuştur.354

Burada

dikkat edilmesi gereken noktada; olayların konum itibariyle Kerkük üzerinden

yürütülmek istenmesidir. Kürt, Şii ve Türkmenlerin siyasi çatışmalarının Kerkük’te

cereyan etmesi konum olarak Kerkük’ün önemi bize göstermektedir.

350

“Kürt Türkmenlerin Güncesi”, Ortadoğu Stratejik Araştırmalar Merkezi, 20.07.2012 , s. 1-5. 351

Ahmet Akın, “II. Dünya Savaşı’ndan Sonra Süper Güçlerin Ortadoğuda’ki Mücadeleleri”,

Stratejik Analiz, 16.12.2012, s. 2. 352

Ali Kerküklü, “Hain Eller Irak Türklerini Ata Toprağından Göçe Zorluyor”, Stratejik Analiz,

8 Aralık 2011, s. 1-2. 353

Selçuk Yılmaz, “Irak Türkmenlerine Yapılan Katliamlar ve Bunun Türk Kamuoyuna

Yansımaları (1924-1959)”, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Ankara Üniversitesi, Ankara, 2005,

s. 38. 354

(Erişim) “Türkmeneli”, http://www.turksoykirimi.com/category/turkmeneli, (30.05.2012)

Page 138: T.C. ATILIM ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER · PDF fileSOĞUK SAVAŞ DÖNEMİ VE SONRASI TÜRKİYE’YE YÖNELİK TEHDİTLER ... Türkiye coğrafyasının stratejik önemi, soğuk

138

1.2 KUZEY IRAK BÖLGESİNDE KÜRT HAREKETİ VE ETKİN BİR

HAL ALMASI VE ETKİLERİ

1958 yılında Irak’ta yönetim değişikliği yaşanmış ve krallık rejimi sona

ermiştir. Türkmenler yeni yönetim anlayışını benimsemeye çalışarak, siyasi

izolasyonizmden sıyrılmak istemişlerdir. Türkmenler siyasetten uzak tutulduğu yeni

yönetime olan olumlu yaklaşımları ile birlikte siyasi karar alıcılar arasında yer almak

istediklerini bildirmişlerdir. Türkmenlerin siyasi arenada boy göstermek istemesi

Kürt gruplar tarafından negatif yorumlanmıştır.355

Bölgede Kürt hareketinin etkinliğini, hakim Bağdat yönetiminin otoritesini

ise kırılgan hale getiren olay Molla Mustafa Barzani önderliğinde 1960 yılında

çıkartılan ayaklanmalardır. Bu ayaklanmayı önceleyen ise Kerkük’ün Türkmenlere

ait olduğunun Baas Partisi tarafından bildirilmesi olmuştur. Molla Mustafa Barzani

ayaklanmasının sonuçları; Kürt grupların parlamentoda temsili, bölgede Türkçe ve

Kürtçenin resmi dil olarak kullanılması, özerk Kürt bölgesinin kurulması ve

yönetimde Kürt Cumhurbaşkanı’nın olması şeklindedir. Kürt gruplara yönelik bu

haklar ile birlikte; Türkmenler üzerinde Kürtlerin hakları baskın hale getirilerek,

Türkmenlerin hakları gasp edilerek, demografik yapıları değiştirilmeye çalışılmıştır.

Baas iktidarının yaşandığı süreçte Türkmenlerin demografik yapısı sistematik olarak

değiştirilerek yönetimde Arapların egemen olduğu bir anlayış yerleştirilmek

istenmiştir. Kerkük’te bu baskı süreci ile birlikte Türkçe eğitim veren öğretim

kurumlarının dili Arapçaya çevrilmiştir. Bölgede Türkçe ad taşıyan köylerin,

mahallelerin hatta pazar alanlarının adı bile değiştirilerek bir topluluğun topluluk

olarak addedilmesinin temel unsuru olan; dil kavramı esas alınarak topluluk

benliğinden soyutlanmak istenmiştir.356

Toplumun temel değerlerinin dönüşümünün yanı sıra stratejik dönüşümde

Kerkük’e bağlı olan Tuzhurmatı Selahattin’e, Altın Köprü Erbil’e, Kifri Diyala’ya,

Çemçemal ise Süleymaniye’ye bağlanmıştır. Kerkük’e yerleşen veya yerleşmeyi

355

Mesut Yılmaz, “Irak Türkmenleri ve Türk Dünyası İle İşbirliği Çabalarındaki Rolleri”,

Akademik Perspektif, 08.08.2012, s. 1. 356

Abdülbaki Yusuf, “Irak Kürt Bölgesel Yönetimi’nin 2011’inden 2012’ye Yansımaları”, Cilt 4,

Mart 2012, s. 47-52.

Page 139: T.C. ATILIM ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER · PDF fileSOĞUK SAVAŞ DÖNEMİ VE SONRASI TÜRKİYE’YE YÖNELİK TEHDİTLER ... Türkiye coğrafyasının stratejik önemi, soğuk

139

planlayan Türkmenleri azınlık durumuna düşürecek olan Baas yanlısı Araplara

maddi destekler verilmiştir.357

Türkmenlerin konumlarındaki geriye gidişlerin arttığı dönemler, 1980’lerden

sonra ortaya çıkmıştır. 1980’lerde İran-Irak savaşı ile birlikte Türkmenlerin

konumlarındaki olumsuzluklar artmıştır. Saddam Hüseyin’in 1990 yılında Kuveyt’i

işgal etmesiyle birlikte, Irak’a yönelik ambargolardan en çok etkilenen topluluk

Türkmenler olmakla birlikte; bölgede karışıklık yaratmayarak Irak’ın toprak

bütünlüğüne zarar verebilecek girişimlerden uzak durmuşlardır.358

Genel itibariyle Irak’ın yönetiminde etkin olan rejimlerde Kerkük bölgesi,

üzerindeki kimlik Araplaştırılmak istenmiştir. Kerkük bölgesine Arap nüfusun yanı

sıra Kürt nüfusunda yerleştirilmek istenmesiyle birlikte Kürt şehri olan Şorçe (Şorşe)

kurulmuştur. Türkmen ve Kürtlerin ilişkisi, 1950’li yılların ilk yarısına kadar normal

iken; bu döneme kadar iki halk arasında politik karakterli ya da ırkçı bir rekabet

yaşanmamıştır.359

1959 yılında Türkmen nüfusa yönelik katliam bu diyalogları

bozmuştur. Kuzey Irak bölgesinde etnik değişim; 2003 yılında Irak’ın ABD

tarafından işgal edilmesi sonrasında gerçekleşmiştir. Kuzey Irak bölgesinde egemen

olmak isteyen Kürt aşiret liderlerinin özerkleşme çabaları, Türkmen nüfusun

azaltılarak Kürt nüfusun arttırılmak istenmesi bölgede Kürtleştirilme politikalarının

gereğidir.360

Kerkük’ün stratejik önemi; bölgenin bulunduğu konum ve güçlü yer altı

kaynaklarından gelmektedir. Kerkük’ün yer altı kaynaklarının temelinde petrol yer

almakla birlikte; 1980’li yıllardan itibaren petrolün kullanım alanın yaygın kaynak

yapısının kıt olması, bölgeye olan temasların ve ilginin artmasına neden olmuştur.361

Bölgenin yer altı kaynakları konusundaki önemi ve etkin nüfusun Kürt unsuru

olarak temellendirilmek istenmesi ile birlikte, bölgedeki nüfusun çoğunluğunu

oluşturan Türkmenlerin etkinliğinin kırılması 2003 Irak müdahalesi sonrasında

gerçekleşmiştir. Türkmenlerin etkinliğinin kırılması, Irak’tan Türkiye’ye yönelik

357

(Erişim) Şeyma Kaya,” Iraklı Türkmenlerin Dünü”,

http://www.kerkukvakfi.com/makaleler.asp?id=1474, (30.05.2012) 358

(Erişim) Tayfun Kırçiçek, a.g.int. sitesi. (12.10.2012) 359

Kadir Samancı,"EI-Tarih El-Siyasi Li Turkman El-lrak, Dar El Saki", (Stratejik Analizden

Aktaran), Beyrut 1999, s. 3-7.. 360

Tayfur Çiçek, a.g.m., s. 3. 361

Emrullah Yalçın, “Kuzey Irak Yönetimi ile Merkezi Irak Hükümeti Arasında Gerilen

İlişkiler”, 21.YY Türkiye Enstitüsü, 25.01.2012, s. 1-2.

Page 140: T.C. ATILIM ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER · PDF fileSOĞUK SAVAŞ DÖNEMİ VE SONRASI TÜRKİYE’YE YÖNELİK TEHDİTLER ... Türkiye coğrafyasının stratejik önemi, soğuk

140

güvenlik tehditlerinin artmasına bu da dolayısıyla bu da güvenlik bağlamında

Türkiye’nin artı tedbirler almasına neden olmuştur. Türkmenler, 2003 müdahalesi

sonrasında bölgede Kürt Federal Devleti’nin Kerkük’ü de kapsayacak şekilde bir

yönetim anlayışı kurulması tehdidi ile karşı karşıya kalmışladır. Türkiye’nin bu

tehdide yönelik proaktif bir süreç izlemesi gerekirken; ABD’nin Irak’ta var olan

etkinliği nedeniyle bu süreç sağlanamamıştır.362

Türkiye’nin, Türkmenler hakkındaki politikaları ise Irak müdahalesi

öncesinde bölge ile yakınlaşma olmakla birlikte, bölgedeki krizleri kendi ülke

topraklarından uzakta tutmak isteyen Türkiye, desteğini realizm ekseninde

şekillendirememiş, uzun vadeli bir Türkmen politikası olmamıştır.

Irak müdahalesi sonrasında Kerkük’ün Arap-Türkmen ve Kürt nüfusları

arasında nüfuz etme rekabetinin ortaya çıkması neticesinde, bölgede sahipsiz olarak

görünen Türkmenlere yönelik desteğin sadece Türk tarafınca verilmesi, Türkmen

tarafınca beklenen bir sonuçtur. Bölgede ABD ve taraflarınca yaşanan iktidar

mücadelesinde Türkiye’nin bu ülkelere nazaran barışçıl politikalarla yaklaşımı

Türkiye’nin bölge üzerindeki etkisini azaltmıştır.

Türkiye tarafınca bölgede önemle gözlenen bir durumda; Türkmenlerin birlik

oluşturamaması olmuştur. Türkmenlerin bölgede iktidar mücadelelerinin odağında

yer almaları nedeniyle bu birliktelik sağlanamamıştır.

1 Mart tezkeresinin Türkiye tarafınca reddedilmesi ile birlikte bölgede etkin

kurucu güç olan ABD’nin bulunması nedeniyle Türkiye, Türkmenlerin haklarının

korunması konusunda etkisiz bir hal almıştır. Irak’ın yeni yapılanma sürecinde

ABD’ye yardımcı olan Kürt topluluğa destek verilmiştir.

Türkiye’nin Türkmen politikası ekseninde takip ettiği politika; Kerkük’te

yaşanan gelişmelerin daha fazla yıkıcı boyuta ulaşmaması nedeniyle, 19 Mart 2003

tarihinde Ankara’da bir toplantı yapılmış Kerkük’e yerinde ve zamanında

yapılabilecek bir müdahale ile Türkmen nüfusun haklarının korunabileceği Türkiye

tarafınca deklare edilmiştir.

362

Hasan Çimen, “Amerika’nın Irak’a Müdahalesi Sonrasında Yaşanan Gelişmelerin Türk-

Amerikan İlişkilerine Etkisi”, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Kırıkkale Üniversitesi,

Kırıkkale, 2007, s. 108-111.

Page 141: T.C. ATILIM ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER · PDF fileSOĞUK SAVAŞ DÖNEMİ VE SONRASI TÜRKİYE’YE YÖNELİK TEHDİTLER ... Türkiye coğrafyasının stratejik önemi, soğuk

141

İki akraba topluluk arasında diyalogların gelişiminde önemli bir faktör olarak

ekonomi bulunmaktadır.363

Ekonomik bağlamda güçlü bir ülke ile temas kurarak

bölgede söz sahibi olunabileceğinin ve Kürt yönetiminin baskı altına alınabileceğinin

unutulmaması gerekir. Kürt popülasyon tarafından bölgede bir oldu bitti politikası

neticesinde bölgenin en eski yerleşik nüfusunu oluşturan Türkmenlerin Irak

politikasının kaybı anlamına gelir.364

Yine bölgenin yer altı kaynaklarından getirisi yüksek, petrol gelirlerinin

merkezi hükümet kontrolünden çıkartılarak bölgede hakim güç olan Kürt nüfusa

bırakılması, Türkmenlerin varoluşunu tehlikeye sokabilecek etmenlerden birisidir.

Bu tarz bir paylaşım söz konusu olduğu zaman ekonomiyi kontrol eden merkezi güç

zayıflayacak, özerkleşmeye çalışan güçler önem kazanacaktır. Özerk hükümetlerin

güçlenmesi ile birlikte merkezi otorite zayıflayacak ve Irak’ın topraksal

bütünlüğünde bölünmeler yaşanacaktır. Oluşacak bu senaryo ihtimalinde Türkiye’nin

Irak hususunda başından beri kurguladığı ve savunduğu politika olarak Irak’ın toprak

bütünlüğünün korunması, sadece sözel bir ifade olarak kalacaktır.365

Bölgedeki Kürt

nüfusunca savunulan “kendi egemenliğinde bulunan yer altı kaynağından ülkede

yaşayanların faydalanması” prensibi ve Irak’ın tekelinden petrol gelirlerinin

paylaşıma açılması ekonomik bağlamda özgürleştiren, Kürt iradesinde bir ayrılmayı

kaçınılmaz kılacak ve bölgenin yer altı kaynaklarını elinde bulunduran kuzey kanadı

Türkiye’ye yönelik apaçık bir tehdit olarak çıkacaktır. Aslında bölgede BOP eksenli

planlanan bir Kürt devleti ideası sadece BOP’un Ortadoğu kanadını etkisi altında

tutmak isteyen İsrail için bölünmüş bir gücü karşısında bulma ihtimalini doğuracak;

bu bölünmüş güçte üniter bir devlet gücünden yoksun kalacağı için, İsrail’e yönelik

bir tehdit unsuru olmaktan öte; kolay idare edilebilir federal bir yapıyı karşısına

çıkaracaktır.366

Türkiye, İran, Suriye ve Irak arasında kurulması planlanan bu Kürt devleti

ekonomik bağımlılığı yüksek, potansiyel kriz alanlarına müsait, ABD’nin

363

(Erişim) “Türkiye-Irak Ekonomik İlişkileri ve Türkiye’nin Yeniden İmar Sürecine Katkısı”,

http://www.mfa.gov.tr/turkiye-irak-ekonomik-iliskileri-ve-turkiye_nin-yeniden-imar-surecine-

katkisi.tr.mfa, (01.06.2012) 364

Kasım Sarıkahya, “Irak Genelinde Siyasi Gelişmeler ve Türkmenler”, Biz Türkmeniz Haber,

10.05.2012. 365

Mustafa Dağ, “Ortadoğu’da Kürtler (Kim Bu Kürtler)”, Erciyes Üniversitesi Kürt Araştırmaları

Masası, 19.03.2012, s. 1. 366

(Erişim) Jacgues Neriah “Kürtler En Az Bir Devleti Hakediyor”, Jarusalem Center for Public

Affairs’den alınan Rapor: http://jcpa.org/researcher/jacques-neriah/, (01.06.2012)

Page 142: T.C. ATILIM ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER · PDF fileSOĞUK SAVAŞ DÖNEMİ VE SONRASI TÜRKİYE’YE YÖNELİK TEHDİTLER ... Türkiye coğrafyasının stratejik önemi, soğuk

142

etkinliğinin arttırılmak istediği coğrafya da sıkışarak gelişimden uzak; hatta kendi

yaşamsal faaliyetlerini sürdürmekten yoksun kalacaktır.367

Bu bağlamda riski

üzerinde en fazla toplayacak olan ülke Türkiye olacaktır. Bölgede Batı’ya yönelik

politikalar takip eden ve çevre ülkelerce hedef konumuna getirilen Türkiye, bu kriz

alanlarının içine çekilerek savunma olgusunu bu alanlara yoğunlaştırmak zorunda

kalacaktır.

Kürt devletinin kurulması ile birlikte Türkiye’nin güvenliğini tehdit

edebilecek noktaların merkezi olarak Kerkük, bölgesinin Türk nüfusundan

arındırılarak bölgede bir Kürt devletinin kurulma çabaları içinde olunması, bölgede

Türkiye’ye yakın bir gücün yok olması anlamına gelecektir.

Türkmen nüfusun bölgeden çıkartılarak Türkiye ile yakın gelecekte bölücü

hareket bağlamında iletişime geçebilme ihtimali yüksek; ayrılıkçı Kürt unsurların

bölgede hegemon bir hal alması tehdit algısını arttıracaktır. 1980’li yıllardan beri

Türkiye’ye sınır dışından yapılan bölücü eylemlerin bir dönem kaynağını ve eğitim

faaliyetlerinin halen gerçekleştirildiği kampların (Bekaa Vadisi, Kandil Bölgesi vb.)

bulunduğu bölgeden risk unsurunun giderek artan bir hal alması, bölgede Türkiye’yi

rahatsız edecektir. Türkmen nüfusun bölgede etkinliğinin korunarak, ayrışmalardan

uzak kendi mukadderatlarını belirleyebilme haklarının verilerek, Irak’ın toprak

bütünlüğünün korunması yönünde gerçekleştirilecek yeni bir düzen Türkiye’nin

bölgeye dönük risk algısını azaltacak; aynı zamanda akraba topluluklar arasında olan

bağın korunmasına sebep olacaktır.

Irak’ın bölünme ihtimali, ABD’nin bölgeye yönelik politikalarının sonucudur.

Ülkelerin bölünmesi, fiziki sınırlarının ve yönetiminin aynı ülke içerisinde ayrışması

kaotik bir ortam doğurmakta, merkezi yapıyı bölerek, tek bir tehdit unsuru yerine

birden fazla bölünmüş, tehdit algısı yüksek, fakat etkisi düşük yönetimler ortaya

çıkarmaktadır. Irak için ABD müdahalesi sonrasında bölgede izlenmek istenen

politika; “Böl-Parçala-Yönet” olmuştur. Bölgede İsrail’in güvenliği için etkin unsur

olarak görülen Irak’ta yönetim bazlı ayrılıklar oluşturularak, güç bertaraf edilmek

istenmiştir.368

367

Halil İbrahim Bahar, “PKK’yı TOKİ’ye Havale Etmek”, Ankara Strateji Enstitüsü, 09 Ağustos

2012, s. 1. 368

Selin Bölme, “İsrail, Kuzey Irak Politikası ve Türkiye”, a.g.r., s. 1-2.

Page 143: T.C. ATILIM ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER · PDF fileSOĞUK SAVAŞ DÖNEMİ VE SONRASI TÜRKİYE’YE YÖNELİK TEHDİTLER ... Türkiye coğrafyasının stratejik önemi, soğuk

143

Kuzey Irak bölgesinde bağımsız bir Kürdistan kurulması ve bu kurulan

bölgenin merkezinin Kerkük olarak belirlenmesi, bölgenin konumunun yanı sıra

önemli yer altı kaynaklarının bulunduğu alan olması nedeniyle önem arz etmektedir.

Farklı bir senaryo olarak da kuzeyde bağımsız bir Kürt devletinin merkezinin ise

Ürdün Haşimi Krallığı ile bütünleşmesi beklenmektedir.369

Bunun yanı sıra Irak’ın

orta bölümüne petrolden elde edilen gelirden pay verilmemesi370

Ürdün için sorunlu

bir Irak’ı karşısına çıkaracak; bu da entegrasyonun gerçekleşme ihtimalini

düşürecektir.

Kerkük merkezli kurulması planlanan Kürt devletine, Kerkük petrollerinin

tamamı teslim edilecek olursa; bölgede Irak’ı bölmek ve İsrail’in güvenlik risklerini

minimize etmek için bulunan ABD, hedeflediği amaçtan uzaklaşır. Bölgede İsrail’in

güvenliğini tehdit edebilecek yakınlıkta, önemli yer altı kaynaklarına sahip bir

Irak’ın bulunması zaman içerisinde güçlenmeye bağlı; tehdit algısını dağıtarak birden

fazla alana doğru yayılmasına neden olacaktır.371

1.3 IRAK’IN HUKUKEN (DE JURE) BÖLÜNEREK BAĞIMSIZ KÜRT

DEVLETİ’NİN KURULMA İHTİMALİ

Kuzeyde bir Kürt devleti kurularak; Şii-Arap nüfusun yaşadığı güney bölge

ile Kuveyt’in birleştirilmesi senaryosu, bölge için dikkate alınması gereken

potansiyel bir risktir.372

Bölgeye yakın olan Suriye’de de, 2012 Ağustos ayı ile

birlikte yoğunlaşan halk baskısı, bölgede var olan Alevi–Nusayri baskınlığını daha

belirgin hale getirerek; Şii olmayan nüfusa yönelik baskıcı yönetimi arttırmış,

tehdidin kaynağı Şiilere yakın olan Alevi-Nusayri unsurların yükselmiştir.373

Irak’ın

güney kısmında İran İslam Cumhuriyeti’nin politikaları ile Şii nüfusun eşgüdüm

içerisinde oldukları gözlenmektedir. Bölgede Şii anlayışı gittikçe güçlenmekte; bu da

Safavi akımı olarak adlandırılmaktadır. Kuveyt ile Irak Şiilerinin birleşmesi

durumunda Şii- Sünni nüfus dengesizliği ortaya çıkacaktır. Bu farklılığı gidermek

369

Veysel Ayhan, “Ürdün’de Siyasal İstikrar ve Türkiye ile İlişkiler”, Uluslararası Ortadoğu Barış

Araştırmaları Merkezi, Temmuz 2012, s. 1-4. 370

“Irak’ta Petrol Mücadelesi: Çok Uluslu Şirketler, Uluslararası Anlaşmalar ve Anayasal

Tartışmaların Işığında Bir Analiz”, Ortadoğu Stratejik Araştırmalar Merkezi, Rapor No: 103, Ocak

2012, s. 6-12. 371

Muhammed Hadi,“Kerkük Petrolleri ve Kürt Liderlerin Tutumu”, Yakın Doğu Haber,

13.06.2007. 372

Ali Semin, “Türkiye’nin Irak Politikası Işığında Kuzey Irak Açılımı”, Bilge Strateji, Bilge

Adamlar Stratejik Araştırma Merkezi, Cilt 3, Güz 2011, Sayı 5, s. 182-183. 373

Barış Çağlar, “Suriye’de Uzayan Kriz ve Sonrasındaki Zorluklar”, Cilt 4, Kasım 2012, s. 9-13.

Page 144: T.C. ATILIM ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER · PDF fileSOĞUK SAVAŞ DÖNEMİ VE SONRASI TÜRKİYE’YE YÖNELİK TEHDİTLER ... Türkiye coğrafyasının stratejik önemi, soğuk

144

için bölgeye İsrail politikası gereği, Filistin’den Arap nüfus getirilerek bu dengesizlik

çözülmeye çalışılacaktır. Bu senaryo eksenli yaşanacak bir bölünmede; bölgede yeni

bir güç unsuru olarak İran dışında, Şii nüfus suni bir şekilde yaratılarak Kürt ve

Türkmen dışında iktidar mücadelesinde etkin kılınmaya çalışılacaktır.374

Irak’ın kuzey ve güney bölgesinden Kürt ve Arap olarak iki parçaya ayrılmak

istenmesi; güçlü senaryolardan biri olmakla birlikte; bu senaryonun gerçekleşmesi

bölgede suni bir devlet yaratılarak, ABD ekonomisinin petrolle desteklendiği bir

devlet kurulmak istenecektir.375

Bölgede bu tarz bir devletin kurulması Türkiye’nin

güvenlik risklerini arttıracak, aynı zamanda İran ve Suriye içinde güvenlik riski

doğuracaktır.

Bölgede yukarıdaki senaryolar eşliğinde bağımsız bir Kürdistan yaratılmak

istenmesi ile birlikte temellendirilebilecek en önemli görüş; bu ülkenin kurulmasının

akabinde İran ve Türkiye tarafından tanınmayacağı, devlet politikası gereği

belirlenmiş bir kıstas olmakla birlikte; yakın çevre sınırlarını oluşturan ülkelerin,

bölgeden sınırlarına yapılabilme ihtimali yüksek terör hareketlerine maruz

kalmalarına sebebiyet verecektir.

2006 yılına gelindiğinde KDP ve KYB arasında işbirliğine gidilerek Birleşik

Kürt hükümeti kurulmuştur. Bu yönetim tarafından Kürtlerin yer altı kaynaklarına

yakın coğrafyadan toprak talepleri olmuş; Kerkük eksenli yeni bir coğrafi

yapılanmanın temelleri atılmıştır.376

Bu coğrafi yapılanmanın temellerinde, bölgenin

yönetim merkezine, coğrafi alan itibariyle de yer altı kaynaklarınca güçlü olan

alanların dâhil edilmesi yer almıştır. Kürt gruplar bölgede oluşan boşluk ile birlikte

kendi pasaportlarını, bayraklarını bölgede kullanarak bağımsızlık hareketinin

temellerini atmışlardır. Kerkük böylelikle Kürdistan’ın bir parçası yapılarak, Arap ve

Türkmen nüfusun kontrolünden çıkartılmak istenmiştir.377

Bölünme süreçlerinin

başlangıcı ile birlikte bölgede bulunan halklar tarafından Kürt gruplara Irak’ın temel

374

Doğan Ertuğrul, “Türkiye Dış Politikası İçin Bir Test: Suriye Krizi”, Türkiye Ekonomik ve

Sosyal Etüdler Vakfı, 2012, s. 1-6. 375

Ali Semin, “Bağdat-Erbil Arasında Petrol Krizi ve Türkiye”, Bilge Strateji, Bilge Adamlar

Stratejik Araştırma Merkezi, 27 Temmuz 2012, s. 3. 376

Abdülbaki Yusuf, “Irak Kürt Bölgesel Yönetimi’nin 2011’den 2012’ye Yansımaları”, Ortadoğu

Analiz, Cilt 4, Mart 2012, s. 41-44. 377

(Erişim) Tayfun Kırçiçek, “Kuzey Irak’ın Dünden Bugüne Değişen Yapısı, Bölgedeki Kürt

Yapılanması ve Türkmenler”,

http://www.turksam.org/gencbakis/a2786.html (02.06.2012)

Page 145: T.C. ATILIM ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER · PDF fileSOĞUK SAVAŞ DÖNEMİ VE SONRASI TÜRKİYE’YE YÖNELİK TEHDİTLER ... Türkiye coğrafyasının stratejik önemi, soğuk

145

değerleri ve ulusal çıkarlarına aykırı hareket ettikleri, Irak hükümetleri, çevre ülkeler

ve bölgedeki diğer etnik gruplarla çatışma içerisinde oldukları yönünde birçok

suçlamada bulunulmuş, asıl amaçlarının Irak’ın bölünerek kendi bağımsızlıklarını

ilan etmek olduğuna dair emareler güçlenmeye başlamıştır.378

Irak’ın parçalanarak Bağımsız Kürt Devleti’nin kurulmasının Türkiye’ye

olası etkileri; Irak’ın kuruluş felsefesinden 2003 yılında bölgeye ABD’nin

müdahalesine kadar geçen sürede temel prensip; toprak bütünlüğünün korunarak

Arap ve Iraklı kimliğinin ön plana çıkartılması olmuştur. Bölgede iktidar olan

yöneticilerin baskın tavırları, Iraklı kimliğine tepkili bakılmasına ve bölgede farklı

etnik grupların zaman zaman topraksal olarak ayrılma düşüncesinin gündeme geldiği

görülmüştür. ABD’nin 2003 müdahalesi sonrasında Irak’ın kuzeyi, Kürtler ve

özellikle Araplar tarafından “Kürdistan” seklinde nitelendirilmektedir. Orta Irak

Sünni, güney de Şii Bölgesi olarak kabul edilmektedir.379

ABD’nin bölgeye müdahalesinden sonra Kürtlerin öncülüğünde bölgede

bağımsız bir Irak kurulacağı inancı oluşmuş ve bu durumun kendilerine olan

yansımalarının ise ABD’nin işgal sırasında verdiği desteği nedeniyle kazanımlarının

yüksek olunacağı kanısına varılmıştır. ABD tarafınca bu işgalin arka planında yer

alan; yeni bir Ortadoğu ve Arap coğrafyası düşüncesi Kürt toplulukça göz ardı

edilmiştir. Irak konusunda ABD ve müdahaleye destek veren bölgesel ve uluslararası

güçlerce paylaşım politikalarının temelini; Irak’ın kuruluşundaki yapılanmanın

mezhep esasını temel almadığı, sonraki süreçte de İngiltere tarafından belirlenen

sınırda da aynı durumun devam ettirilerek birbiri ile teması düşük olan mezheplerin

bir arada yaşamak zorunda bırakıldığı görüşü hakimdir.380

Bir arada yaşama

ülküsünden uzak, mezheplerce bir düzen kurulamayacağı düşüncesi ile birlikte bu

ülkenin yapısının suni olduğu yolunda bir çıkarsınım yapılabilir. Irak’ın parçalanarak

bağımsız birden fazla devlet meydana getirilmesi, Türkiye için öncelikli olarak

378

“Kürt Yönetimi Bölünme Planını Olumlu Karşıladı”, Yakın Doğu Haber, 29.09.2007, s. 1. 379

Hasan Mazin, "Irak’ta Güney Federasyonu", Günlük Değerlendirme Bülteni, ASAM, 5 Ocak

2006. 380

Raşit Amarah El-Zaidi ve M. Yusuf Muhammed Sadık (Çev. Aytekin Enver), “Irak Kürdistan

Bölgesi’nde Muhalefetin Doğuşu ve Geleceği”, Ortadoğu Stratejik Araştırmalar Merkezi, Rapor No.

133, Kasım 2012, s. 5-7.

Page 146: T.C. ATILIM ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER · PDF fileSOĞUK SAVAŞ DÖNEMİ VE SONRASI TÜRKİYE’YE YÖNELİK TEHDİTLER ... Türkiye coğrafyasının stratejik önemi, soğuk

146

güvenlik sorunu doğuracaktır. Bu parçalanmanın temelinde sadece toprak değil;

ülkenin servet niteliğinde olan yer altı kaynaklarının paylaşımı da bulunmaktadır.381

Bölgede Kürt peşmergelerce oluşturulan bir ordu, bayrak, pasaport vb.

bağımsız devlet olma emarelerin bir kısmına sahip olunması, bağımsız bir Kürt

devleti kurulması düşüncesi için sınır sorunlarının çözülüp; devletleşme sürecinin

başladığının göstergesidir. Kürt azınlıklar tarafından kurulmak istenen bağımsız Kürt

devletinin Türkiye’nin güvenliğine olan en önemli etkisi, Türkiye’de yaşayan

bölünmeyi/bağımsızlığı destekleyen Kürt gruplarca bağımsızlık düşüncesinin talep

edilmesidir. Halen Irak bölgesinde devam eden iç çatışmalar, Irak’ta birden fazla

devlet çıkarılması, bu devletlerden birinin de yıllar boyunca uzun süreli bir bağımsız

devlete sahip olamayan Kürtler tarafınca kurulması, planlanan bağımsız Kürt devleti

olacağı tahmini uzak değildir. Kürt topluluğunca yaşamsal faaliyetler için önem arz

eden petrolün bulunduğu Kerkük şehrinin, kendilerine bırakılması yönündeki

ısrarların nedeni Türkiye’nin ihtiyaç duyduğu petrolün kendilerince karşılanması

düşüncesinden doğmaktadır.382

Bölgede bir Kürt devletinin devamlılığı, Arap ve Türkmen nüfusun

kontrolünden petrol kaynaklarının alınarak, ABD tarafından Kürt nüfusa verilmesi

durumunda sağlanabilir. Petrol ve türevi yer altı kaynaklarının kullanım alanının

geniş, talep miktarının fazla olması nedeniyle, gelirlerini arttıran bir ekonomiye sahip

olabilecek bir ülkenin sürekliliğinin olabileceği göz ardı edilmemelidir. Bunun

dışında petrol kaynaklarının sahipliğinin ve rezervlerinin Arap nüfustan Kürt nüfusa

doğru aktarılması, bölgede zengin olan Arap devletlerine karşı yeni bir güç

yaratacak; ABD için İsrail ekseninde denge ülkesi çıkartacaktır. Bu da bölgede yeni

bir çatışma alanı ve istikrarsızlık doğuracaktır. Bağımsız Kürt devleti düşüncesi ile

birlikte Araplar risk olgularını Kürt cephesine de pay ederek odakların İsrail’den

uzaklaşmasına yardımcı olacaktır.383

381

(Erişim) Rami Ruhayem, “Mezhep Çatışmasına Sıkışan Irak”,

http://www.bbc.co.uk/turkce/haberler/2012/11/121122_iraq_sectarianism.shtml, (02.06.2012) 382

Nimrod Raphaeli, "Irak Kürdistanı'ndan Demokrasi Dersleri Almaya", Çev.,Başbakanlık

Basın-Yayın Ve Enformasyon Genel Müdürlüğü, The Middle East Media Research Institute, 8 Eylül

2005. 383

(Erişim) Onur Burçak Belli, “Türkiye-Irak Gerilimi: Mezhep ve Petrolün Rolü”,

http://www.bbc.co.uk/turkce/haberler/2012/11/121123_ankara_baghdad_tensions.shtml, (23.11.2012)

Page 147: T.C. ATILIM ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER · PDF fileSOĞUK SAVAŞ DÖNEMİ VE SONRASI TÜRKİYE’YE YÖNELİK TEHDİTLER ... Türkiye coğrafyasının stratejik önemi, soğuk

147

Kürtler, an itibariyle self determinasyon (kendi kaderini tayin etme) hakkına

Irak anayasasında sahip olamamışlar, bölgede yönetim faaliyetinde yer alan etkin

Kürt liderler (Talabani, Barzani) bu hakka sahip olunması için çalışmalarını

sürdürmektedirler. Bağımsız Kürt devletinin kurulmasının realitesi zayıf olmakla

birlikte; buna neden olarak da bir devletin altyapısını kurup sürdürebilecek kadar

bağımsızlık konusunda olan tecrübesizlik ve başarısızlıkları örnek gösterilebilir. Bu

eksende; kurulması planlanan Kürt devletinin sadece kendi sınırları içerisinde hayati

idamesini sağlayabilecek kadar çevre ülkelerle etkileşime girdiği varsayılsa bile;

böyle bir ülkenin uzun süre varlığını sürdürebilme şansı yoktur. Yakın çevrede yer

alan ülkelerin sınır güvenliği açısından önemi büyüktür.384

Bölgede bağımsız bir Kürt devleti düşüncesi, ABD’nin işgali ile birlikte fırsat

olarak nitelendirilmesi, özerklikten öteye gidebilecek bir yapı olarak mümkün

gözükmemektedir. ABD’nin işgal sürecinin sorunsuz olarak tamamlanması açısından

da bağımsız bir Kürt hareketine izin verilmek istenmediği kontrollü bir sürecin

yürütülmek istendiği gözlenmektedir.385

Aslında bölgede Kürt hareketliliğinin alevlendirilmek istenmesi, Baas

Partisi’nin iktidar üzerinde baskıcı bir yönetim anlayışı, ırklar arasında çatışma

doğurmuştur. Kürt yurdunun temelleri bu çatışmalar fırsat bilinerek Mustafa Barzani

tarafından atılmak istenmiştir. Irak’ın değişim süreci ile birlikte yapılan seçimlerde

Talabani ve Barzani taraflarınca bir işbirliği yapıldığı görülmektedir. Barzani ve

Talabani bölgenin bir Kürt devletine hazır olmadığı yönünde açıklamalarda

bulunsalar da; pratikte bu şekilde gözüken politikanın tam tersi uygulama

aşamasında sürekli olarak bağımsızlık politikasına dönüştürülmeye çalışılmıştır.

Irak’ta gerçekleşen seçim sonrasında Talabani’nin politikaları gereği Kürt nüfusun

fazla olduğu bölgelerde Kürt nüfus tarafından yapılanlar ön plana çıkartılmış; vergi

toplama, dış politikada karar alma gibi önemli görevler talep edilerek; geçiş

anayasasının yapılacağı süreçte birtakım imtiyazlar talep edilmiştir. Bu hakların yanı

sıra, Kürt toplulukça talep edilen Kerkük’ün bir Kürt yurdu olduğu savıyla;

Kerkük’ün Kürt bölgesine dâhil edilmesi yolundaki çabaları, ABD’nin bölge

384

Erol Kurubaş, “Self Determinasyon Söylemi ve Kürt Sorunu Çözümsüzlüğe Mahkum Etmek”,

Ankara Strateji Enstitüsü, 2 Ocak 2012, s.1. 385

(Erişim) Armağan Kuloğlu, “Irak’ın Kuzeyindeki Gelişmelerin Farklı Yönlerden

Değerlendirilmesi”,

http://www.kerkukvakfi.com/analizler.asp?id=157, (02.06.2012)

Page 148: T.C. ATILIM ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER · PDF fileSOĞUK SAVAŞ DÖNEMİ VE SONRASI TÜRKİYE’YE YÖNELİK TEHDİTLER ... Türkiye coğrafyasının stratejik önemi, soğuk

148

üzerindeki -petrolün güvenliğinin sağlanması- etkisine bağlı olarak frenlenmeye

çalışılmıştır. ABD tarafınca aslında bu hamlenin yapılmayacağının düşüncesine

kapılmak hatalı bir görüş olurdu.386

İşgal sonrası kendisine bağımlı bir ülke yaratan ABD, Büyük Ortadoğu

Politikasını şekillendirdiği ilkeler ve paylaşımların Kürt unsurlar tarafınca

gerçekleştirilmeye çalışıldığı; fakat bölgede kendisine bağımlı bir Irak isteyen ABD

tarafınca bölgenin şekillendirilmesinin yapıldığı ve yer altı kaynaklarının özellikle de

bölge petrolünün bulunduğu alanların kontrolü altında tutmak temel hedefi ile

birlikte; Büyük Ortadoğu Projesi’nin de adımları bu emarelerle belirgin bir hal

almaya başlamıştır.387

Bölgede bu tarz bir bölünme faaliyetinin ABD politikası

gereğince izlenmesiyle birlikte, bölgenin asli unsuru olan Sünniler geri plana atılmış;

ABD bölgede asimetrik tehditleri (Snipperciler, İntihar eylemcileri vb.) üzerinde

toplamıştır.

Irak’taki seçim sürecinin ardından Kürtler, bölgede etkin güç olarak ortaya

çıkmıştır, bu etkinlik Kürtlerin bağımsızlık sürecini hızlandırmıştır. Bu bağımsızlık

hareketi önce bölgede yaşamını sürdüren Türkmenleri, daha sonra da Türkiye’yi

tedirgin etmiştir. Türkiye için tedirginlik doğuran olgu ise bağımsızlık hareketlerinin

kendi içerisine sızma olasılığıdır.388

Kuzey Irak’ta kurulacak bağımız ya da federal

bir Kürt devleti, Türk tarafı için ciddi bir tehlike doğuracaktır. Kuzey Irak bölgesinde

Türkiye’nin güvenliği açısından bölgede bulunan Asuriler, Keldaniler, Şiiler,

Araplar, Kürtler ve Türkmenlerin bir arada yaşaması esastır.389

Irak’ın bölünmesi düşüncesinin ortaya çıkmasıyla birlikte; Türkiye bölgede

bağımsız olarak kurulması planlanan Kürt devletine karşı; dengeleyici güç olarak

Türkmen devletinin kuruluşuna destek verilmesi stratejisini benimseyebilir. Türkmen

devleti bu Kürt devletinin dengeleyicisi ve baskı unsuru olacaktır. Bölgede bağımsız

bir Kürt devletinin kurulmasına destek olma ihtimali olan ABD ile bu destekten

386

(Erişim) Muzaffer Can, “Köy Muhtarlığından Özerkliğe Barzaniler”,

http://www.turksam.org/gencbakis/a2789.html, (02.06.2012) 387

Pınar İpek, “İşgal Sonrası Irak’ta Devletleşme Sorunlarının Kurumsal İncelemesi ve Petrol

Zenginliğinin Etkileri”, Ortadoğu Stratejik Araştırmalar Enstitüsü, Ortadoğu Enstitüleri, Cilt 3, Sayı

1, Temmuz 2011, s. 64-66. 388

Kaan Dilek, “Irak’ı Bekleyen Kader: Kaos mu İstikrar mı ?”, Stratejik Düşünce Enstitüsü,

12.04.2010, s. 1-3. 389

Ali Kerküklü, “Kürtler Bölgede İsrail ve Dış Güçlerin Sopasıdır”, Türkmen Şanı Gazetesi, 28

Ağustos 2012, s.2.

Page 149: T.C. ATILIM ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER · PDF fileSOĞUK SAVAŞ DÖNEMİ VE SONRASI TÜRKİYE’YE YÖNELİK TEHDİTLER ... Türkiye coğrafyasının stratejik önemi, soğuk

149

büyük rahatsızlık duyacak olan Türkiye arasında çatışma ihtimali kaçınılmazdır.

Türkiye tarafınca desteklenen Türkmen devleti düşüncesi ile birlikte Türkiye’nin

bölgedeki etkinliği aktif bir hal alıp; bölgede güçlü bir Türkiye, İran, Suriye, İsrail,

Ürdün, Lübnan gibi ülkeleri tedirgin edecektir.390

Bağımsız Kürt Devleti düşüncesinin doğduğu topraklarda dünya petrol

rezervlerinin büyük çoğunluğu bulunmakla birlikte; bölgede kaotik bir yapıyı

doğurabilecek ayrılıkçı hareketler, bölgede yerleşik güç olarak bulunan ABD ve sınır

komşusu Türkiye arasında ayrıca ABD’nin güvenliğini sağlamayı teminat olarak

verdiği İsrail ile olan ilişkileri ciddi manada zedelenecek; aynı zamanda bölgede

Arap ve Türkmen nüfusun etkinliği kırılarak haklarına el koyulacaktır. ABD ve İsrail

bu bağlamda karşısına Arap, Türkmen nüfus ile Türkiye’yi almak istemeyecektir.

Böyle bir durumda bölgede oluşabilecek ABD karşıtlığının sınır ötesine ulaşabileceği

kesindir. Bu veriler ekseninde bölgede kısa vadede ABD tarafınca bağımsız Kürt

devleti kurulması gerçekçi bir yaklaşım olmaktan uzak; fakat Türkiye’ye karşı

dengeleyici politika gereği kullanılabilir bir faktör olarak elde tutulacaktır.

1.4 IRAK’IN KÜRT FEDERASYONU HALİNE GETİRİLEREK

ZAMANLA BAĞIMSIZ KÜRT DEVLETİ’NE DÖNÜŞTÜRÜLMEK

İSTENMESİ

ABD’nin bölge için planladığı federasyon düşüncesi aslında bölünme riskini

üzerinde taşıyan Irak için uygun bir yapı olmakla birlikte; federasyon düşüncesinin

ABD tarafınca etnik temeller üzerine kurulması ise bölgede çatışmayı arttırmaktadır.

Federasyon düşüncesinde göz ardı edilmemesi gereken durum; coğrafi alanların ve

bölge kaynaklarının hakça paylaşımı olmalıdır.391

Sünni, Şii, Arap ve Türkmenler tarafından kurulacak federasyon da

Kerkük’ün geleceğinin hangi etnik azınlığın elinde olacağı konusu ise önem arz

etmektedir. Kerkük coğrafyasında yer alan yer altı kaynaklarının sahipliği konusunda

Araplar, Türkmenler ve Kürtler arasında çatışma yaşanmaktadır. Burada Kerkük için

390

Bilgay Duman, “Irak’ta Siyasi Kamplaşmada Türkmenler Nerede Duruyor ?” Ortadoğu

Stratejik Araştırmalar Merkezi, 1 Mayıs 2012, s. 1. 391

Murat Yılmaz, “Kürdistan İkinci Yavru Vatan”, Yeni Aktüel Dergisi, Sayı 125,

Page 150: T.C. ATILIM ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER · PDF fileSOĞUK SAVAŞ DÖNEMİ VE SONRASI TÜRKİYE’YE YÖNELİK TEHDİTLER ... Türkiye coğrafyasının stratejik önemi, soğuk

150

özel bir statü tanımlanabileceği ihtimali küresel çatışmayı doğuracaktır.392

Bu

çatışmalar içerisinde Kerkük’ün kontrolü Bağdat yönetimine bırakılarak, yer altı

kaynaklarının hakça paylaşımı için çaba sarf edilebilir. Bunun yanı sıra petrol

gelirlerinin Kürtlerin kontrolüne verilmesi ile birlikte; Kürt nüfus maddi olarak

güçlenecek, madden güçlenen Kürt nüfus bölgeye hakim olmak amacıyla; Türkmen

nüfusu tasfiye etme yoluna girecektir.393

Kürtlerin yaşamını sürdürdüğü coğrafyada tarım ve hizmet sektörünün diğer

coğrafyalara oranla gelişmişlik gösterdiği, bölgede bağımsız bir Kürt devletinin

kurularak Kerkük coğrafyasına ait gelirlerin Kürt bölgesine aktarılması ve Kürt

nüfusunun etkinliğinin artmasıyla birlikte, Türkiye’nin rolü dengeleyici olmak

zorundadır. Kerkük’e yönelik hâkimiyet esaslı bu tarz baskıcı yaklaşımların yanında;

Kürtleri bağımsızlığa hazırlayabilecek olan konfederasyon düşüncesi ile birlikte

temel hedef; bağımsız Kürt devletinin koşullarını olgunlaştırmak olacaktır.394

Irak’ta oluşturulması planlanan federasyon ile birlikte Türkiye’de güvenlik

riskleri artacaktır. Bölgede Kürt faktörünün yanı sıra; Şii faktörü de dikkate

alınmalıdır. Şii unsurlarda Kürt nüfusta olduğu gibi; bölgede federe devletin

kurulmasını hedeflemiştir, bu da Irak’ın toprak bütünlüğünü ve Türkmen nüfusun

varlığını tehdit etmektedir. Şii federe devletine belirlenen coğrafi sınırları ise; Irak’ın

güneyinde Bağdat’tan Basra’ya uzanan eyaletleri kapsamaktadır.395

Yeraltı kaynaklarının bulunduğu bölgeler; Basra’ya uzanan eyaletlerin federe

devletin sınırlarına dâhil edilmek istenmesi; diğer mezhep ve etnik yapılara istinaden

Şii nüfus tarafından talep edilen konfederasyon düşüncesinin temelleridir.

Irak’ta bu koşullar altında Türkmen unsurların göz ardı edilerek Kürt ve Şii

nüfusun baskın olduğu bir yapılanmada, iç savaş çıkmama ihtimali zayıf görünmekle

birlikte; Türkmenlerin haklarının korunması amacıyla Türk tarafınca müdahalenin

392

(Erişim) “Irak’ın Nüfus Yapısı ve Federasyon Fikri”,

http://www.diplomatikgozlem.com/TR/belge/1-6864/irakin-nufus-yapisi-federasyon-fikri.html,

(02.06.2012) 393

Haktan Birsel, “Bir Demografik Güç Mücadelesi: Kuzey Irak Kördüğümü”, 21. YY Dergisi,

Sayı 37, Ocak 2012, s. 23. 394

Dilek Kurban ve Serkan Yolaçan, “Kürt Sorununun Çözümüne Dair Bir Yol Haritası:

Bölgeden Hükümete Öneriler”, Türkiye Ekonomik ve Sosyal Etüdler Vakfı Yayınları, 23 Aralık

2008, s. 18. 395

Cenap Çakmak ve Fadime Gözde Çolak, “ABD’nin Irak’tan Çekilmesi ve Türkiye’ye Etkileri”,

Rapor No: 29, İstanbul, 2011, s. 17.

Page 151: T.C. ATILIM ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER · PDF fileSOĞUK SAVAŞ DÖNEMİ VE SONRASI TÜRKİYE’YE YÖNELİK TEHDİTLER ... Türkiye coğrafyasının stratejik önemi, soğuk

151

kaçınılmaz olacağı bir gerçektir. Bölgede kuzey eksenli yapılanma Kürt nüfusa

bırakılmak istenmiş; güney bölgesi ise Şii nüfusun kontrolüne bırakılarak federe

yapılanmada Türkmen nüfus soyutlanmak istenmiştir.396

Aslında Şiiler tarafından

kurulacak federe devlet de, Kürt nüfus içinde örnek temsil edecek Kürt federe

devletinin kurulması için kolaylaştırıcı bir unsur olacaktır.

Kürt nüfus tarafından kurulmak istenen federe devletteki asıl amaç; uzun

vadede olan bağımsızlık düşüncesidir. Bu geçiş sürecinde bölgedeki Kürt nüfus

açısından en önemli yapılanma federasyon düşüncesi olmuştur. Federasyon uzun

vadede Kürtler için bağımsızlık düşüncesini önceleyen bir yapılanma olabilir. Kürt

liderlere göre (Barzani, Talabani) bağımsız bir Kürt devleti kuruluncaya kadar, iki

ana millet olan Araplar ve Kürtlerin yanı sıra diğer etnik azınlıklardan oluşan

çoğulcu Irak toplumu için federasyon en uygun bir sistemdir.397

Sünni kesimin

federasyon düşüncesinde olan dezavantajlı konumu; bölgenin avantaj yaratan yer altı

kaynaklarından uzak sınırlarda tutulmak istenmesidir.

Türkiye, güvenlik bağlamında risk yaratabilecek böyle bir federasyon

düşüncesine karşı çıkmaktadır. Türkiye’nin bölgenin yapılanmasında 1 Mart

tezkeresine red kararı vermesi nedeniyle, bölge politikalarında olan etkisizliği gitgide

artmaktadır. Türkiye, Irak’ta kurulabilecek federal düzen için kendisi ve Irak

coğrafyasında yaşamını sürdüren Türkmenlere yönelik federal bir yapıyı isteyebilir.

ABD tarafından bölgede Türkmen halkının geri planda tutulmak istenmesinin

nedeni; Türkiye’nin 1 Mart tezkeresi olarak gösterilebilir.398

Bölgede federal yapı bağlamında ayrışmış bir Irak; öncelikli olarak İsrail için

tehditlerin bertarafı anlamına gelmekte ve Irak’ın ABD tarafınca idaresini

kolaylaştıracaktır.

Federasyon tarzı planlanacak olan Irak yönetimi sonraki safhada Yugoslavya,

SSCB gibi dağılma sürecine girebilir. Bölgede federatif yapılanma eksenli

oluşturulacak çözüm kısa süreli istikrar sağlamış gibi görünse de; suni şekilde

396

Kaan Gaytancıoğlu, “Saddam Sonrası Irak’ta Şiilerin Yeni Konumları ve Körfez Ülkeleri

Üzerindeki Olası Siyasal Etkileri”, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Gazi Üniversitesi, Ankara,

2008, s. 108-110. 397

Nebil Zeki, "Taksim Hayaleti Tehdit Ediyor", Çev., Başbakanlık Basın-Yayın ve Enformasyon

Genel Müdürlüğü, El-Wafd, 24 Ocak 2005. 398

(Erişim) Ümit Özdağ, “Kerkük Krizi ve Türkiye’nin Irak Politikası, a.g.int. sitesi, (02.06.2012)

Page 152: T.C. ATILIM ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER · PDF fileSOĞUK SAVAŞ DÖNEMİ VE SONRASI TÜRKİYE’YE YÖNELİK TEHDİTLER ... Türkiye coğrafyasının stratejik önemi, soğuk

152

oluşturulacak olan yeni sınırlarda çatışma potansiyeli yüksek olacak, bölgeye yakın

coğrafyada bulunan Türkiye’nin, güvenlik algısını pasif konumdan, proaktif veya

aktif konuma dönüştürmesi beklenebilir.399

Türkiye için potansiyel kriz alanı olması beklenen Kürt federe devleti bölgede

istikrarsızlık doğuracaktır. Bölgede etkin güç olarak görülen ülkelerden Türkiye ve

İran’ın, kontrol altına alınarak baskı altında tutulması için bölünmüş bir Irak baskı

unsuru olabilir.400

Özellikle Irak içerisinde oluşturulacak Kürt devleti Türkiye’nin

güvenliğe olan ihtiyaçlarını daha da arttıracaktır. Türkiye’de yer alan Kürt nüfus ile

bağımsızlık ekseninde beraberce gerçekleşebilecek hareketlilik Türkiye jeopolitiği

için tehdit oluşturabilecek güçtedir.401

Türkiye kurulabilme ihtimali yüksek bağımsız Kürt devleti için proaktif bir

politika takip etmeli; Türkmen federe devletinin kurulması için çaba göstermelidir.

Türkiye kendisine yakın coğrafyada bulunan yaklaşık 3 milyon Türkmen nüfus ile bu

bağlamda güvenlik risklerini minimize edebilir. Aksi takdirde bağımsız Kürt

devletinin kurulması kaçınılmazdır. Kürt federe devleti ABD ve İsrail politikası

gereği zamanla tam bağımsızlık şekline dönüşebilir; bu da Türkiye sınırlarını iç ve

dış kanallı tehdit edebilir. Bölgede güçlü bir Türkiye yerine karşısında bölünmüş bir

Irak ve/veya Türkiye’yi yakından tehdit edebilecek Bağımsız Kürt devletinin kuruluş

ihtimalinin bertaraf edilebilmesi için Türkmen kartı Türkiye tarafınca etkin unsur

olarak kullanılmalıdır. Öncelikli olarak federe yapıyı kabul etmiş olan Kürt nüfus,

sonraki süreçte egemenlik alanında birden fazla federe devletin var oluşunu

ekonomik güçlenme ile istemeyerek bölgenin tek etkin gücü olma çabası içerisine

girecektir. Irak’ta etnik unsurlarca baskın olmayacak bir federe devlet düzeni

kurulacak olursa Kürt, Arap, Şii, Türkmen nüfus arasında iktidar mücadelesi ortaya

çıkacak ve bu mücadele silahlı şekle bürünecektir.402

399

“Bir Amerikan Anayasa Mühendisliği Örneği Olarak Irak Federalizmi”, Dünya Bülteni, 6

Aralık 2011, s. 1-2. 400

(Erişim) Ali Karaosmanoğlu, “Uluslararası Toplumun Değişimi ve Türkiye’ye Etkileri”

(Askeri Yüksek İdare Mahkemesi’nde 21 Şubat 2003 Günü Verilen Konferans Metni), 18 Numaralı

Dergi, http://www.msb.gov.tr/ayim/Ayim_makale_detay.asp?IDNO=52, (02.06.2012) 401

Hatem Ete ve Talha Köse, “Güvenlik Perspektifi Kürt Sorununu Devletleştirdi”, Siyaset,

Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı 04 Ocak 2009, s. 1-3. 402

Nefi Demirci, “Türkmenlerin Siyasi Tarihinden Bir Yaprak: Türkmenlerin Dünü, Bugünü ve

Yarını”, Erbil Gazetesi, 24 Mayıs 2012, s. 1-10.

Page 153: T.C. ATILIM ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER · PDF fileSOĞUK SAVAŞ DÖNEMİ VE SONRASI TÜRKİYE’YE YÖNELİK TEHDİTLER ... Türkiye coğrafyasının stratejik önemi, soğuk

153

Kürt nüfus Irak’ta etnik unsuru baz alan yapılanmayı tercih ederken, bir arada

barış içerisinde yaşama yerine coğrafi etkinliği ön plana çıkartmaktadır. Aslında Irak

Kürtleri, Arap unsurlarında ayrı bölgede yerleşik olduğu esnek bir federasyon

düşüncesine taraf olmuş gibi görünse de; asıl amaç zamanla güçlenen Kürtlerin

bölgeye yakın coğrafyada yaşamını sürdüren Kürt nüfus ile birleşerek Bağımsız

Kürdistan’ın kurulmasıdır. Bu gücün yükselebilmesi için esas olan ekonomik gücü

elinde bulundurmak; bu da Kerkük’e hakim olmak anlamına gelmektedir. Kerkük

petrollerinin merkezi yönetimin kontrolü dışında bölgedeki etnik unsurların tekeline

bırakmak istikrarsızlığı arttıracaktır. Özellikle Kürt nüfus tarafının avantajlı olduğu

düşüncesi, (Irak’ın işgali sırasında yapılan yardım nedeniyle) Kürtlerin yaşadığı

coğrafyalardan olan Türkiye, İran ve Suriye’de istikrarsızlığın sıçrama noktaları

olacaktır. Kürt unsurlara bağlanan Türk yurdu Kerkük bu bağlamda krizin odak

noktası olacaktır.403

Bölgede yeni bir dönüşümün yaşandığı süreçte Türkiye’ye yükselen bir baskı

unsuru olarak sunulan Kürt hareketi PKK temelli oluşturulmuştur. Bölgede

etkinliğini koruyan ABD, Batı destekli Türk-Kürt federasyonu tezini savunarak

Türkiye’yi farklı bir sorunla başbaşa bırakmaktadır.404

PKK tarafından Türkiye’ye

yönelik güvenlik tehditleri de bu otorite boşluğunda artarak devam etmektedir.

Kurulması planlanan Kürt federe devleti ve/veya bağımsız bir Kürt devletinin

Türkiye’ye yönelik etkilerine bakacak olursak; Türkiye toprakları içerisinde ve yakın

coğrafyada yer alan Kürt nüfusu etkileyerek Türkiye’nin sınırları, üniter yapısı risk

altına girebilir ve bu durum diğer ülkelerce tehdit unsuru olarak kullanılabilir.

Burada oluşabilecek boşlukta ayrılıkçı hareketler artarak Türkiye coğrafyasını tehdit

eder bir hal alabilir. Türkiye Kürt nüfus tarafından planlanan bağımsızlık

hareketlerinin artmasına bağlı olarak bölgeye müdahalede pasif konuma geçerse

kendisine yönelik tehditlerin odağı olabilir.

Türkiye’nin yakın coğrafyasında meydana gelebilecek böyle bir ayrılıkçı

hareket ile birlikte güney sınırının güvenlik ihtiyacı artabilir; bu tarz bir ihtiyacın

belirmesi ve Türkiye’nin sınır güvenliğini sağlaması için alacağı önlemler

403

Bilgay Duman, “Tarihsel Perspektif Işığında Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun Kerkük

Ziyareti ve Yansımaları”, Ortadoğu Analiz, Cilt 4, Sayı 45, s. 22-30. 404

Alptekin Dursunoğlu, “Federalizm Irak’ı Parçalar mı ?”, Yakın Doğu Haber, 17.09.2006.

Page 154: T.C. ATILIM ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER · PDF fileSOĞUK SAVAŞ DÖNEMİ VE SONRASI TÜRKİYE’YE YÖNELİK TEHDİTLER ... Türkiye coğrafyasının stratejik önemi, soğuk

154

uluslararası platforma taşınarak Türkiye’ye yönelik hareket alanı ve müdahale

sürecinin durdurulması talep edilebilir. Bölgede kurulabilecek Bağımsız Kürt devleti

uluslararası arenada kendisini kabul ettirerek (ABD desteği ile) hızlı bir şekilde

gelişim gösterebilir. Uluslararası arenadan alınabilecek destek ile birlikte Kürt

hareketi etkinlik kazanarak etki alanını genişletebilir ve komşu ülkelerde bulunan

Kürt etnik grupları ile etkileşimi arttırabilir. Böyle bir etkileşimle birlikte Türkmen

nüfus ile Türkiye arasındaki bağların zayıflaması kaçınılmazdır.405

Bölge üzerinde yaşamını sürdüren diğer mezheplerden olan Sünni ve Şiiler

arasında yaşanması muhtemel bir krizin doğuşu ile birlikte, bölgede Kürt unsurların

bağımsızlığı yönündeki engeller kalkacaktır.406

Yukarıdaki ihtimallere rağmen bölgede bağımsız Kürt devlerinin kalıcılığı

ihtimali oldukça zayıftır. ABD’nin Irak işgali sırasında verdiği desteğe karşılık

olarak Kürt gruplara devlet sözünün arkasında duran ABD, Şii-Sünni gerginliğini

sürekli tetikte tutarak İsrail’in güvenliğinin bölünmüş güçler ile dengelenmek

istemektedir.407

Türkiye’nin böyle bir çatışma politikasını kırması önem arz etmekle

birlikte; başarılı olamamış Sünni-Şii gerginliği bölgede bağımsız Kürt devleti

düşüncesini geri plana atacaktır. ABD bölgede Sünni-Şii çatışmasını sıcak tutarak bu

istikrarsız ortamdan faydalanmak istemiş, bu da Kürt devletinin kurulması için Kürt

gruplarca fırsat gibi görülmüştür. Aynı zamanda bölge içerisinde gerçekleşen

asimetrik hareketler özellikle de bölgenin temel değerleri ile eşlenik olan İslam

kültürünün değerlerine yönelik saldırılar ile bu çatışmalar destek bulmuştur. Hem

Sünni hem de Şii taraflarınca bu tarz bir çatışmadan uzak kalınması Bağımsız Kürt

devleti düşüncesinin fiili (de facto) bir şekle dönüşmesini engellemiş olacaktır. Böyle

bir uyum sürecinde ABD tarafınca kurgulanan bağımsızlık planını başarısızlıkla

sonuçlandıracaktır.408

Türkiye’nin de bölgede olan stratejisi bu tarz bir uyuşmazlığın

405

(Erişim) Hasan Turgut, “Irak’ın Kuzeyi, Irak’ta Meydana Gelebilecek Muhtemel Oluşumlar

ve Alınması Gereken Önlemler”, www.harpak.edu.tr/saren2/.../guv_str_sayi_4_aralik2006.pdf,

s. 43-45. (02.06.2013) 406

(Erişim) Beytullah Demircioğlu, “Şii Hilali Söylemi ve Sünni-Şii Ayrışması”, Mart 2012, Sayı

313, http://dergi.altinoluk.com/index.php?sayfa=yillar&MakaleNo=d313s058m1, s. 58. (03.06.2013) 407

(Erişim) “Bağımsız Kürt Devletini Uzak Bir İhtimal Olarak Görüyorum”,

http://www.radikal.com.tr/Radikal.aspx?aType=RadikalDetayV3&ArticleID=1085200&CategoryID=

78, (03.06.2012) 408

“Türkiye’nin Ulusal Güvenliğine Yönelik Etnik Ayrılıkçı Terör Tehdidinin Analizi ve Irak’ın

Kuzeyinde Bir Kürt Devleti Kurulmasına İlişkin Değerlendirme”, Bahçeşehir Üniversitesi

Stratejik Araştırmalar Merkezi, İstanbul 2008, s. 4-10.

Page 155: T.C. ATILIM ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER · PDF fileSOĞUK SAVAŞ DÖNEMİ VE SONRASI TÜRKİYE’YE YÖNELİK TEHDİTLER ... Türkiye coğrafyasının stratejik önemi, soğuk

155

derhal çözüme kavuşturulması yönünde olmalıdır. Irak’ın bütününü kapsayan bir

yönetimin kurulamaması nedeniyle bu uyuşmazlıklardan pay çıkartılmak istenerek

üç başlı bir yönetim fiilen kurulmuş olarak gözükmektedir. ABD, Irak’tan çekilme

takvimini açıklamıştır.

1.5 GÜNCEL GELİŞME 1: ARAP BAHARI SÜRECİ VE

SONRASINDA SURİYE’NİN KUZEY BÖLGESİ’NİN STATÜSÜ

Hafız Esad’ın ölümünden sonra kısa sürede devlet başkanlığına oğlu Beşar

Esad getirilmiştir. Beşar Esad’ın iktidara gelmesinin akabinde Suriye’de değişim

sürecinin nasıl olacağı hususunda Suriye’de ve uluslararası kamuoyunda merak

artmıştır. Beşar Esad’ın Suriye Devlet Başkanı olmasının ardından bu genç liderin

kapsamlı ve cesur bir reform hareketi içine girip girmeyeceği merak konusu

olmuştur. Sonraki yıllarda yaşanan gelişmeler Arap Baharı süreciyle birlikte Beşar

Esad’ın reform sürecini yönetemeyecek kadar yönetim konusunda yeterli vizyona

sahip olmadığını göstermiştir.409

2010 yılında Tunus’ta başlayıp, Ortadoğu ve Kuzey Afrika bölgesinde birçok

ülkede (Mısır, Bahreyn, Cezayir, Sudan, Suriye vd.) gerçekleşen değişimler “Arap

Baharı” olarak adlandırılmış; 2011 yılı itibariyle de bu değişim süreci özellikle

Suriye’de belirmiştir.

2011 yılında Suriye’de muhaliflerin ayaklanması ile birlikte (Arap Baharı)

Türkiye-Suriye arasındaki ilişkiler farklı bir boyutta seyretmeye başlamıştır. Suriye

liderinin ayaklanan göstericilere karşı orantısız şekilde müdahale etmesi ve iç savaşı

andıran çatışmalarda binlerce sivilin ölmesi başta Türk hükümeti olmak üzere tüm

dünyayı harekete geçirmiştir. BM ve AB’de Suriye konusunda etkin olarak

çalışmalarını sürdürmektedir. Türkiye ilk günden bu yana Beşer Esad’ın orantısız

güç uygulamasına karşı çıkmıştır. Suriye’den gelen mülteciler için taşımalık kentler

kurulması, kapıların bütün mültecilere açık olduğunun belirtilmesi Suriye ile Türkiye

arasında sorunları arttırmıştır koptuğunun göstergesidir. Son dönemlerde Türk keşif

uçağının düşürülmesi, Suriye tarafından atılan top mermisinin Akçakale’ye

düşmesiyle 5 sivil Türk vatandaşının hayatlarını kaybetmesi ile ilişkilerde gerginlik

409

Poyraz Gürson, “Suriye”, Atılım Üniversitesi Yayınları, Ankara, 2010, s. 164.

Page 156: T.C. ATILIM ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER · PDF fileSOĞUK SAVAŞ DÖNEMİ VE SONRASI TÜRKİYE’YE YÖNELİK TEHDİTLER ... Türkiye coğrafyasının stratejik önemi, soğuk

156

hat seviyeye ulaşmıştır ve Türkiye, Suriye’ye karşı misillemelerde bulunmuştur. Bu

misillemelerden birisi, Suriye havayollarına ait bir sivil uçağın Esenboğa

Havalimanı’na indirtilip, uçak içinde ve kargo bölümünde arama yapılması

olmuştur.410

Kuzey Suriye Bölgesi’nde yaşanan hareketlilik Temmuz 2012 itibariyle

bölgedeki kriz süreci ile birlikte kendini göstermeye başlamıştır. Bu süreç öncesinde

de Kuzey Suriye bölgesinde Kürt menşeili bir kriz yaşanmıştır. Suriye sınırları

içerisinde yaşayan Kürtlerin bağımsızlık eksenli hareketleri 2004 yılı Mart ayının

ortalarında belirgin bir hale gelerek kendini göstermiştir. Kamışlı’da Arap ve Kürt

futbol takımları arasında yapılan futbol müsabakası sonrasında Suriyeli Kürtler

Mesut Barzani’nin ismini zikredek Kuzey Irak’ın bağımsızlık sürecini destekleyen

mesajlar göndermişlerdir. Bu destek mesajlarının akabinde futbol sahasında ciddi bir

arbade yaşanmış, Suriye ordusu bu arbadenin büyümesini önlemek amacıyla bölgeye

intikal ederek 49’a yakın Suriyeli Kürt vatandaşını öldürmüş ve bu durum Irak’ın

Kürt bölgesince kınanmıştır. Bu ve bunun gibi olaylardan yararlanarak Suriyeli

Kürtler her defasında Kürtlerin bağımsızlığını desteklemişlerdir.411

2012 yılında ise

Suriyeli Kürtler bir kere daha içeride yaşanan istikrarsız ortamı fırsata çevirmek

isteyerek Türkiye sınırına yakın Kobani, Afrin, Derik, Amude ve El Ayn’da tüm

devlet kurumlarını ele geçirerek kendi bayraklarını asmış ve ele geçirdikleri

bölgelerde giriş çıkışları denetim altına almışlardır. Suriye’deki bu gelişme

Türkiye’de yaşanan Kürt sorununa bağlayansa, bu işi yapanların içinde PKK’nın

Suriye kolu Demokratik Birlik Partisi’nin (PYD) olmasıydı. İşin Irak’la ilgili boyutu

ise, bu süreçte Barzani’nin oynadığı ve oynayacağı rolle ilgili. Çünkü söz konusu

gelişme, Haziran 2012’de 12 Kürt partisinin oluşturduğu Kürt Ulusal Konseyi

(KUK) ile PYD’nin Barzani’nin arabuluculuğunda Erbil’de varılan anlaşma

çerçevesinde yaşandı. Böylece Barzani’nin himayesi ve hatta teşviki altında Suriyeli

Kürtler ve PKK, Esad sonrası Irak’takine benzer bir yapı kurmaya yönelik ilk adımı

atmış oldu. Görünürde ortaya Türkiye için ilginç, beklenmedik ve çok bilinmeyenli

bir denklem çıktı. Esad sonrası Suriye’nin yapılandırılmasında söz sahibi olmak için

bu rejimin yıkılmasında en etkin rol alan Türkiye, şimdi adeta kendi eliyle en büyük

410

Tezin 42. ve Devamı Sayfalarında Bu Konu Hakkında Detaylı Bilgiler Yer Almaktadır. Ayrıca

bkz: Mustafa Güven, “Türkiye-Suriye İlişkilerine Genel Bir Bakış”, a.g. int. sitesi, 14 Kasım 2012,

s. 1-2 411

Poyraz Gürson, a.g.e., s. 225.

Page 157: T.C. ATILIM ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER · PDF fileSOĞUK SAVAŞ DÖNEMİ VE SONRASI TÜRKİYE’YE YÖNELİK TEHDİTLER ... Türkiye coğrafyasının stratejik önemi, soğuk

157

ulusal güvenlik sorunu olan PKK’ya yeni bir hayat alanı açmış oldu. Ayrıca Irak’taki

Kürt bölgesinden tehdit algısı yükselen Türkiye, şimdi bir de Suriye’de ortaya çıkma

ihtimali beliren benzer bir yapıyla mücadele etmek zorunda kalacak. Dahası,

gelişmeler Türkiye’nin “kutsal korku”su olan “bağımsız, birleşik Kürdistan”

söyleminin tekrar gündeme gelmesine yol açtı. Tüm bunlar Türkiye’yi çok rahatsız

etti. Çünkü tahmin edileceği üzere tüm bu gelişmelerin “Türkiye’de yaşayan ayrılık

yanlısı Kürtleri” etkilemesinden korkulmaktadır. Türkiye, son zamanlarda bir yandan

Kürtlerin kültürel hakları konusunda adımlar atarken, bir yandan da PKK’yı Barzani

marifetiyle yok edecek bir strateji üzerinde yoğunlaşmışken, şimdi – yine görünürde

– hem Türkiye Kürtleri için statü talebini olmazsa olmaz görülebilecekleri hem

Barzani’nin Suriye üzerinden de olsa PKK ile anlaştığı, hem de Barzani önderliğinde

doğması muhtemel “yeni Kürt devletlerinin Türkiye Kürtleri için de bir cazibe

alanına dönüşebileceği durum belirdi. Suriye’nin Türkiye için tam anlamıyla girift

bir bilmeceye dönüştüğü açık. Ve gerçekten de Türkiye, aynen 1990’larda Kuzey

Irak konusunda olduğu gibi, burada da bazı açmazlarla karşı karşıyadır. Bu

açmazlardan ilki, Türkiye bir yandan Suriye’nin geleceğini Suriye halkı belirlemeli

derken, öte yandan bu halkın bir parçasını oluşturan Kürtlerin Türkiye’nin “ulusal

güvenliğine” tehdit olarak algılanabilecek tutumlarını engellemekten söz ediyor.

İkinci açmaz, Barzani ile ilgili. Türkiye’nin PKK ve terör sorununa çözüm bulmak

için işbirliği yaptığı Barzani, şimdi PYD üzerinden de olsa PKK ile anlaşmış

durumda. Bir diğer açmazsa, Türkiye Suriye’nin Esad sonrası istikrarı için Kürtlere

birtakım yönetsel haklar verilmesini öngören bir süreci desteklemek zorunda kalması

olacaktır.

PKK burada kendi denetiminde bir yönetim kurarken, kimine göre artık Türkiye

ikinci bir Kürt devletiyle uğraşmak zorunda kalacaktır. Kimine göreyse artık Kuzey

Irak’tan sonra bir de Türkiye’nin Kuzey Suriye sorunu olacaktır.412

1.6 GÜNCEL GELİŞME 2: İMRALI HEYETLERİ VE ABDULLAH

ÖCALAN

15 Şubat 1999 tarihinde Kenya’da yakalanarak Türkiye’ye getirilen Abdullah

Öcalan bu sürecin akabinde İmralı Adası’na nakledilmiştir.31 Mayıs 1999 tarihinde

yargılama süreci başlayan Öcalan için 29 Haziran 1999 tarihinde idam kararı

412

Erol Kurubaş, “Ortadoğu’da Zamanın Ruhunu Yakalamak”, a.g.m. s. 1 – 2.

Page 158: T.C. ATILIM ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER · PDF fileSOĞUK SAVAŞ DÖNEMİ VE SONRASI TÜRKİYE’YE YÖNELİK TEHDİTLER ... Türkiye coğrafyasının stratejik önemi, soğuk

158

çıkartıldı ve bu karar Yargıtay 9. Ceza Dairesince 25 Kasım 1999 tarihinde

onanmıştır fakat AB uyum yasaları gereğince kaldırılan idam cezasının infaz

edilmeyerek müebbet hapse çevrilmiştir.

Kürt hareketinin 2013 yılı itibariye amacının ve taleplerinin neler olduğunun

tespit edilerek; terörizm eksenli faaliyetlerin sonlandırılması maksadıyla AKP

iktidarınca terör eylemlerinin emrini veren teröristbaşı Abdullah Öcalan tarafınca

belirlenen çözüm önerileri ve sözde barış planları Milli İstihbarat Teşkilatı ve İçişleri

Bakanlığınca kurulan Kürt hareketi yanlısı heyetler aracılığıyla ayrılıkçı Kürt

hareketini destekleyenlere aktarılmak istenmiştir.

Abdullah Öcalan’ın kurucusu olduğu PKK’yı İmralı’dan avukatları

aracılığıyla sevk ettiği yönündeki emareler 2013 yılında Ocak ayı itibariyle

gönderilen heyetlerce yapılan açıklamalarda da izlenmektedir.

İlki 3 Ocak 2013 günü oluşturulan heyette Mardin bağımsız milletvekili

Ahmet Türk ve Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) Batman milletvekili Ayla Akat

bulunmuştur. Bu heyet barış süreci ile alakalı görüşmeler yapıldığına dair

açıklamalarda bulunuldu şeklinde demeç vererek görüşmenin içeriği hakkında bilgi

vermemişlerdir. Barış sürecin devamlılığı konusunda kararlı olan MİT ve İçişleri

Bakanlığı’nca 21 Şubat 2013 tarihinde ikinci heyet oluşturularak bu heyette BDP

milletvekilleri Sırrı Süreyya Önder, Pervin Buldan ve Altan Tan’ın bulunması

kararlaştırılarak teröristbaşı Abdullah Öcalan ile ikinci temas kuruldu. 21 Şubat 2013

tarihinde gerçekleşen görüşmenin kayıtları ise BDP-PKK Kandil yönetimi

sonrasında basına sızdırılmıştır.

Abdullah Öcalan tarafından PKK’ya silah bıraktırma hedefiyle başlatılan yeni

çözüm süreci kapsamında üç mektup Ankara’ya ulaştırılmıştır. Bu mektuplarda;

Öcalan, devletin talepleri doğrultusunda PKK’ya üç aşamalı çözüm sunuyor. Buna

göre, örgüt 15 Mart’ta eylemsizliğe geçecek, 15 Ağustos’ta yurt dışına çıkacak. PKK

son aşamada ise silahları bırakacak. Yaklaşık 20 sayfadan oluşan ve Abdullah

Öcalan’ın bizzat el yazısı ile kaleme aldığı taslak metinde radikal önerilerde

bulunuluyor. Buna göre, halen kış üstlenmesinde olan örgütün, nihai olarak silah

bırakmaya giden üç aşamaya sadık kalması isteniyor. Buna göre, terör örgütü 21

Mart’ta kutlanacak Nevruz Bayramı’nda ateşkes ya da eylemsizlik ilan ederek

Page 159: T.C. ATILIM ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER · PDF fileSOĞUK SAVAŞ DÖNEMİ VE SONRASI TÜRKİYE’YE YÖNELİK TEHDİTLER ... Türkiye coğrafyasının stratejik önemi, soğuk

159

ellerini tetikten çekecek. Çözüm süreci kesintisiz sürerse örgüt 15 Ağustos’ta sınır

dışına çıkacak. Kandil, PKK’yı silahsızlandırmak için zihinsel hazırlıklar yapacak,

terör örgütü mensuplarını bu konuda ikna edecek. Metinde “Federasyon ve özerklik

gibi farklı devlet taleplerimiz yok. Türkiye’nin üniter devlet yapısı korunmalı. Tam

demokratik bir Türkiye’de Kürtlerin de sorunları çözülür. Türklerin bölünme,

Kürtlerin ise haklarını alamama korkusu olmamalı” denildi. ‘Özerklik’ talebinin

Türkiye’nin Avrupa Yerel Yönetimler şartına getirdiği çekinceleri kaldırmasıyla

yerine getirilmiş sayılabileceği vurgulandı. Mektupta, yeni anayasanın etnik

reflekslerden arındırılmış olmasının da çözüm için önemli olduğu kaydedildi.

Öcalan’ın gönderdiği taslakta örgüt bu adımları atarken, devletten de bazı anayasal

düzenlemelerin yapmasını talep etti. İmralı’nın mektubunda “Süreçte

demokratikleşme adımları atılacak. Ancak sürecin sonunda Kürt sorunun çözümü

için köklü Anayasal ve yasal düzenlemeler için müzakereler yapılacak” ifadesi

kullanıldı. Öcalan PKK ve onun siyasi bileşenlerinden bu konuda iki hafta içinde

görüş bildirmelerini istedi. Öcalan, bu görüşlerin iki hafta içinde İmralı adasına

ulaştırılmasını istedi.413

Bu sürecin akabinde Pervin Buldan, Altan Tan ve Sırrı Süreyya Önder'den

oluşan BDP heyetinin açıklamasına göre Kandil'de yapılan PKK görüşmesi 1 Mart

günü gerçekleşti. PKK'ya yakın bir internet sitesinde yer alan açıklamalarında

Karayılan, rehin tuttukları kamu görevlilerinin bir hafta içinde serbest bırakılacağını

açıkladı ve rehineler bu açıklamaya müteakip 13.03.2013 tarihinde PKK’nın elinde

bulunan 8 rehine serbest bırakıldı. "İlk kez Eşbaşkanlar düzeyinde bir BDP heyeti

alanımıza gelmiştir. Kendileriyle görüşme yapıldı. Öcalan'ın mektubunu ilettiler"

diyen Karayılan, Öcalan'ın mektubu konusunda önemli oranda bir kanaat oluştuğunu

söyledi. BDP Diyarbakır Milletvekili Altan Tan, Kandil'in cevabını Nevruz'dan önce

Öcalan'a ileteceğini söyledi. Tan, "Dolayısıyla süreç şu ana kadar normal yolunda

ilerliyor, bütün sıkıntılara rağmen. Onun için en azından şu ana kadar bu sürecin

bozulmamasından dolayı sevinçliyiz, gelecekten de ümitliyiz" dedi.414

413

(Erişim) “İşte Abdullah Öcalan’ın Mektubu”, http://haber.stargazete.com/guncel/iste-abdullah-

ocalanin-mektubu/haber-731098, (14.03.2013) 414

(Erişim) “Kandil’den BDP Heyeti’nin İlk Fotoğrafı”,

http://www.sabah.com.tr/Gundem/2013/03/06/kandilden-bdp-heyetinin-ilk-fotografi, (13.03.2013)

Page 160: T.C. ATILIM ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER · PDF fileSOĞUK SAVAŞ DÖNEMİ VE SONRASI TÜRKİYE’YE YÖNELİK TEHDİTLER ... Türkiye coğrafyasının stratejik önemi, soğuk

160

PKK’nın Kandil yönetiminden alınan mesajın Abdullan Öcalan’a iletilmesi

için 18 Mart 2013 tarihinde İmralı’ya üçüncü bir heyet gönderilmiş; bu heyet

Abdullah Öcalan’a Kandil’den alınan mesajı iletmiş ve 21 Mart 2013 Nevruz

kutlamalarında Abdullah Öcalan ve PKK yanlılarına iletilecek mesajlar teslim

edilmiştir.

21 Mart 2013 Nevruz kutlamaları için Abdullah Öcalan tarafından kaleme

alındığı iddia edilen mesaj ilk olarak Pervin Buldan tarafından Kürtçe okundu.

Öcalan, "Mezopotamya ve Anadolu topraklarında, en kadim halklardan biri olan

Kürt halkına selam" dedi. Pervin Buldan'ın ardından Sırrı Süreyya Önder'in Türkçe

okuduğu Öcalan'ın mesajı:

“Mazlumların özgürlük ve Nevroz'u kutlu olsun. Selam olsun bu uyanış

canlanış ve diriliş günü olan Nevroz'u en geniş katılım ve ittifakla kutlayan Ortadoğu

ve Orta Asya halklarına selam olsun. Selam olsun yeni bir dönemin miladı olan

Nevroz'u büyük bir coşkuyla ve demokratik bir hoşgörüyle kutlayan bütün kardeş

halklara. Selam olsun demokratik hakları özgürlüğü ve eşitliği rehber edinen bu

büyük yolun bütün yolcularına. Fırat ve Dicle nehir vadilerine, kutsal Mezopotamya

ve Anadolu topraklarından şehir uygarlıklarına analık eden halkların en eskilerinden

olan Kürtler sizlere selam olsun. Binlerce yıllık bu büyük medeniyeti farklı ırklarla

dinlerle mezheplerle kardeşçe ve dostça birlikte yaşayan Kürtler için Dicle ve Fırat,

Sakarya ve Meriç nehirlerinin kardeşidir. Halay ve delilo, horon ve zeybekle hısım

akraba olur. Bu büyük medeniyet kardeş topluluklar siyasi baskılarla, birbirine

düşürülmeye çalışılmış, hakkı hukuku ve özgürlüğü esas almayan düzenler inşaa

edilmeye çalışılmıştır. Batılı emperyalist müdahaleler baskıcı anlayışlar, Arabı,

Türkü, Kürdü... Toplulukları sanal sınırlara, suni problemlere gark etmeye

çalışmıştır. Ortadoğu ve Orta Asya halkları artık uyanıyor. Kendine ve aslına

dönüyor. Birbirine karşı kışkırtıcı ve köreltici savaşlara artık dur diyor. Nevroz

ateşiyle yüreği tutuşan yüz binler milyonlar artık barış diyor, kardeşlik diyor, çözüm

istiyor. İçinde doğduğum çaresizliğe, bilgisizliğe, köleliğe karşı bireysel isyanımla

başlayan bu mücadele, her türlü dayatmaya karşı bir ruhu oluşturmayı amaçlıyordu.

Bugün görüyorum ki bu haykırış bir noktaya ulaşmıştır. Bizim kavgamız hiçbir ırka,

dine, mezhebe ve gruba karşı olmamıştır, olamaz. Bizim kavgamız, ezilmişliğe, geri

bırakılmışlığa, baskı ve ezilmeye karşı olmuştur, bundan sonra da böyle olacaktır.

Page 161: T.C. ATILIM ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER · PDF fileSOĞUK SAVAŞ DÖNEMİ VE SONRASI TÜRKİYE’YE YÖNELİK TEHDİTLER ... Türkiye coğrafyasının stratejik önemi, soğuk

161

Bugün artık yeni bir Türkiye'ye, yeni bir Ortadoğu'ya uyanıyoruz. Çağrımı bağrına

basan gençler, yüce kadınlar, söylemlerimi baş göz üstüne diyerek kabul eden

dostlar, sesime kulak kesilen insanlar, bugün yeni bir dönem başlıyor. Silahlı direniş

sürecinden, demokratik siyasi sürece kapı açılıyor. Siyasi sosyal ve ekonomik yanı

ağır basan bir süreç başlıyor. Demokratik hakları özgürlüğü eşitliği esas alan bir

anlayış gelişiyor. Biz onlarca yılımızı bu halk için feda ettik, büyük bedeller ödedik,

helal olsun. Bu fedakârlıkların bu mücadelelerin hiç biri boşa gitmedi. Kürtler öz

benliğini, aslını ve kimliğini yeniden kazandı kutlu olsun. Artık silahlar sussun

fikirler konuşsun noktasına geldik. Yok sayan inkar eden dışlayan modernist

paradigma yerle bir oldu. Akan kan Kürdüne, Türk'üne, Laz'ına, Çerkez'ine

bakmadan bu coğrafyanın ta bağrına akıyor. Ben bu çağrıma kulak veren

milyonların şahitliğine diyorum ki, artık yeni bir dönem başlıyor. Silah değil, siyaset

öne çıkıyor. Yine diyorum ki artık silahlı unsurlarımızın sınır ötesine çekilmesi

aşamasına gelinmiştir. Yüreğini bana açan bu davaya inanan herkesin sürecin

hassasiyetlerini sonuna kadar gözeteceğine inanıyorum. Bu bir son değil, yeni bir

başlangıçtır. Bu mücadeleyi bırakmak değil daha farklı bir mücadeleyi başlatmadır.

Kürt halkı ve Anadolu'ya yaraşır şekilde tüm halkların eşit ülkesinin oluşması için

herkese hepimize büyük sorumluluklar düşüyor. Bu nevroz münasebetiyle en az

Kürtler kadar Ermenileri, Araplar ve diğer halk topluluklarına da özgürlük ve eşitlik

ışıklarını, kendi ışıkları olarak görmeye ve yaşamaya çağırıyorum. Saygıdeğer

Türkiye halkı, bugün kadim Anadolu'yu Türkiye olarak yaşayan Türk halkı bilmeli ki,

Kürtlerle bin yıla yakın İslam bayrağı altındaki ortak yaşamları, kardeşlik ve

dayanışma hukukuna dayanmaktadır. Gerçek anlamında bu kardeşlik hukukunda,

fetih inkar red ve imha yoktur, olmamalıdır. Kapitalist moderniteye dayalı son

yüzyılın baskı imha ve asimilasyon politikaları halkı bağlamayan iktidar elitinin tüm

tarihi ve kardeşlik hukukunu reddeden çabaları reddetmektedir. Bu zulüm

cenderesinden ortaklaşa çıkış yapmak için hepimizin Ortadoğu’nun temel iki

stratejik gücü olarak, kendi öz kültür ve uygarlıklarına uygun şekilde demokratik

modernimizi inşa etmeye çağırıyorum. Bu çağrıma bir cevap yok mu? Zaman

çatışmanın, birbirlerini horlamanın değil, ittifakın, birlikteliğin ve helalleşmenin

zamanıdır. Çanakkale'de omuz omuza şehit düşen Türkler ve Kürtler, 1920 Meclis'ini

birlikte açmışlardır. Ortak geçmişimizin ortaya koyduğu gerçek, ortak geleceğimizi

de birlikte kurmamız gerektiğidir. TBMM'nin kuruluşundaki ruh bugün de yeni

Page 162: T.C. ATILIM ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER · PDF fileSOĞUK SAVAŞ DÖNEMİ VE SONRASI TÜRKİYE’YE YÖNELİK TEHDİTLER ... Türkiye coğrafyasının stratejik önemi, soğuk

162

dönemi aydınlatmaktadır. Bütün ezilen halkları, ezilen sınıf olan kadınları, ezilen

mezhepleri, tarikatlarını, işçi sınıfın temsilcilerini ve sistemden dışlanan yok sayılan

herkesi demokratik modernite sisteminde yer tutmaya, zihniyet ve formunu

kazanmaya çağırıyorum. Ortadoğu ve Orta Asya kendine uygun bir demokratik bir

düzen aramaktadır. Yeni bir arayış ekmek kadar su kadar ihtiyaç hale gelmiştir. Bu

modele, yine Anadolu ve Mezopotamya'nın onu inşa etmesi kaçınılmazdır. Tıpkı

yakın tarihte Misak-ı Milli çerçevesinde, Türklerin ve Kürtlerin öncülüğünde

gerçekleşen Kurtuluş Savaşı'nın derinleşmiş bir türevini yaşıyoruz. Tüm bu kesimleri

eşitlikçi özgür ve demokratik ifade tarzının örgütlenmesini gerçekleştirmeye

çağırıyorum. Bu toprakların tarihselliğinde önemli bir yer tutan, biz kavramının

genişliği ve kapsayıcılığı, dar iktidar elitleri eliyle teke indirilmiştir. Biz kavramına,

eski ruhunu vermenin zamanıdır. Bizi bölmek ve çatıştırmak isteyenlere karşı

bütünleşeceğiz. Ayrıştırmak isteyenlere karşı inat birleşeceğiz. Zamanın ruhunu

okuyamayanlar tarihin çöp sepetine giderler. Suyun akışına direnenler uçuruma

sürüklenirler. Ortadoğu halkları kökleri üzerinden yeniden doğmak ve ayağa

kalkmak istiyorlar. Bu Nevroz hepimize yeni bir müjdedir. Hz. Musa, Hz. İsa ve Hz.

Muhammed'in mesajlarındaki hakikatler bugün yeni müjdelerle harekete geçiyor.

İnsanoğlu kaybettiklerini geri kazanmaya çalışıyor” şeklinde olmuştur.415

BDP’lilerden oluşan 4. heyet ise 03.04.2013 tarihinde İmralı Adası’na gitti.

Heyette Selahattin Demirtaş, Pervin Buldan ve Sırrı Süreyya Önder bulunmaktadır.

Öcalan’ın doğum günü nedeniyle Halfeti’de düzenlenen etkinliğe BDP Genel

Başkanı Selahattin Demirtaş, DTK Başkan Yardımcısı ve Van Bağımsız Milletvekili

Aysel Tuğluk ve çok sayıda milletvekili ile belediye başkanının da katılacağı

belirtildi. BDP Diyarbakır İl Başkanı Zübeyde Zümrüt, 4 Nisan etkinlikleri için

şimdiden bazı milletvekillerinin Halfeti’ye giderek hazırlıklara başladıklarını söyledi.

BDP Genel Merkezi, İmralı adasına giden heyet ile ilgili yazılı bir açıklama yaptı.

Açıklamada, İmralı adasına giden heyetimizin dönüş sonrası herhangi bir açıklaması

olmayacaktır. Gerek duyulduğu taktirde kamuoyuna daha sonra bilgilendirme

yapılacağını bildirdi.416

415

(Erişim) Tarihi Nevruz, http://www.sabah.com.tr/Gundem/2013/03/21/tarihi-nevruz 21.03.2013,

(23.03.2013) 416

(Erişim) “Dördüncü Heyet İmralı Adası’nda”,

http://www.hurriyet.com.tr/gundem/22958220.asp, (04.04.2013)

Page 163: T.C. ATILIM ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER · PDF fileSOĞUK SAVAŞ DÖNEMİ VE SONRASI TÜRKİYE’YE YÖNELİK TEHDİTLER ... Türkiye coğrafyasının stratejik önemi, soğuk

163

Bu sürece müteakip 8 defa daha BDP’lilerden oluşan heyetler İmralı

Adası’na gitmiştir. Bu ziyaretlerin temel amacı terörist tarafından PKK’nın sınır

dışına çekilerek, toprak talebinden öte yeni bir yapılanma süreciyle birlikte hak

talebinin silahsız yollardan devamı yönünde açıklanmıştır.

Page 164: T.C. ATILIM ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER · PDF fileSOĞUK SAVAŞ DÖNEMİ VE SONRASI TÜRKİYE’YE YÖNELİK TEHDİTLER ... Türkiye coğrafyasının stratejik önemi, soğuk

164

BEŞİNCİ BÖLÜM

SONUÇ VE DEĞERLENDİRME

Irak’ta özellikle I. Körfez Savaşı, II. Körfez harekâtı, 11 Eylül ABD müdahalesi

sonrasında bölgede meydana gelen krizlere Türkiye tarafınca izlenen süreç aktif

olmamakla birlikte; bölgeden kendi sınırlarına yönelik tehditlerin bertarafı yönünde

olmuştur. Türkiye öncelikli olarak kendi güvenliğine halel getirebilecek risklerden

kaçınmış, daha sonra da bölgede soydaşlarına yönelik kollayıcı politikalar izlemeye

çalışmıştır.

Irak’tan Türkiye’ye yönelik gerçekleşebilecek güvenlik riskleri yakın coğrafyası

olan Musul ve Kerkük’te cereyan etmekte, bu riskler Türkiye’ye yönelik tehdit

algısını arttırmaktadır. Bölgede Türkiye-ABD ilişkileri 11 Eylül’ü önceleyen 1 Mart

tezkeresi ile çıkmaza girmiş, Türkiye bölgeye yönelik tasavvur hakkından uzak

tutulmuştur. Türkiye’nin bölgeye yönelik politikaları ABD’nin aksine; toprak

bütünlüğü garanti altına alınmış, halkların bir arada ve barış içerisinde yaşadığı,

demokratik olarak yönetime katıldığı istikrarlı bir Irak coğrafyası olmuştur. Bu

bağlamda bölgenin güvenliği Türkiye’nin de güvenliğinin istikrarı açısından önem

arz etmektedir.

Türkiye’nin Irak istikrarı içerisinde önem verdiği nokta toprak bütünlüğünün

korunmasının yanı sıra; bölgeyi cazibe merkezi yapan petrol, doğalgaz gibi yer altı

kaynaklarının bölge halkı arasında hakça paylaşımı olmuştur. Bölgedeki yer altı

kaynaklarının kendi nüfuzunda olmasını talep eden Kürt gruplar buna gerekçe Irak

işgali sırasında ABD’ye verilen desteğin kendilerince sağlandığı yönünde olmuştur.

Kuzey Irak bölgesinde yer alan Kürt grupların bağımsızlık fikrinin hız

kazanmasının en önemli gerekçelerinden birisi; bu desteğin sonuçlarının kendilerine

dönme zamanının gelmiş olmasından kaynaklanmaktadır.

Kuzey Irak bölgesindeki var olan uyuşmazlıklardan en çok etkilenecek ülkenin

Türkiye olduğu/olmaya devam ettiği gözlemlenmektedir. Petrolün bulunduğu Kuzey

Irak bölgesindeki Musul ve Kerkük’ün kontrolünün Kürt yönetimine bırakılması

bölgede kurulması planlanan bağımsız Kürt devletinin devamlılığı için etkin bir

Page 165: T.C. ATILIM ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER · PDF fileSOĞUK SAVAŞ DÖNEMİ VE SONRASI TÜRKİYE’YE YÖNELİK TEHDİTLER ... Türkiye coğrafyasının stratejik önemi, soğuk

165

geçim kaynağı olacaktır. Böyle güçlü bir kaynağa sahip olabilecek Kürt yapılanması

kısa vadede bağımsız bir Kürt devleti yaratabilir; uzun vadede ise bu devlet

ekonomik gücünü kazanmasıyla birlikte yakın coğrafyada yer alan ülkelerdeki Kürt

topluluk üzerinde nüfuz kurma çabasına dönüşebilir. Bu nüfuz hareketi Kuzey Irak

bölgesine yakın olan Türkiye’yi ilk etapta etkisi altına alacaktır.

Türkiye’de Kürt ayrılıkçı hareketini destekleyen nüfus ile etkileşimde olan PKK,

eylemlerini uzun vadede bağımsızlığını kazanmayı hedefleyen Kürt halkı için silahlı

güç olarak destek olacaktır. Bu bağımsızlık aynı zamanda bölgede azınlık durumuna

düşme ihtimali gözüken Türkmen nüfus içinde baskı unsuru olarak

kullanılabilecektir. Türkiye’ye bu baskı unsurunun kırılabilmesi için ciddi bir görev

düşmektedir. Aksi takdirde caydırıcılığını kullanmayan Türkiye, kendisine soydaş

olan Türkmenlerin soykırımını izlemek ve bunu tarihe affettirmek zorunda kalabilir.

Kerkük’ün Kürt gruplara teslim edilmesi ihtimalinin doğmasıyla birlikte

Türkiye’ye yönelik baskı unsurunun kısa vadede hissedilecektir. Bu bağlamda Kürt

devletinin kurulması için bu şekilde gerçekleşme ihtimali yüksek bir olgunun ortaya

çıkması ile Türkiye’nin bekasına yönelik bir tehdit doğmuş olacaktır. Irak’ta Kürt

etnik unsurunu ön plana çıkartmak amacının güdülmesiyle birlikte Irak’ta kalıcı bir

istikrar ortamının beklenmesi imkânsız olacaktır.

ABD’nin Irak merkezi yönetimi üzerinde var olan etkisi göz ardı edilmemeli,

Türkiye’nin öncelikli hedefinin Irak’ın toprak bütünlüğünün korunması olduğu

ABD’ye aktarılmalıdır. Bu tarz bir yaklaşımda Türkiye tarafınca ABD ile diyalog

halinde olunmalı ve bölgede işbirliğinin geliştirilmesi ile etnik ve mezhepsel

yapılanmalara mahal verilmemesine özen gösterilmelidir. ABD ile sürekli temas

halinde olunması ile birlikte bölgede kurulma ihtimali olan Kürt devletini de

engelleme imkânı sağlayacaktır. Bölgede Türkiye ile ABD’yi Kürt sorunu, PKK

terör örgütüne destek ve enerji kaynaklarından elde edilen gelirin hakça paylaşımı

karşı karşıya getirmektedir.

İlk etapta bağımsız bir Kürt devletinin bölge ülkeleri olan İran, Suriye ve

Türkiye’nin coğrafi sınırlarını ve bölge güvenliğini tehdit etmesi dayanışmayı

doğurmuş olsa da; ABD tarafından bölgede etnik çatışmalar ve mezhepsel

bölünmeler sıcak tutularak yakın coğrafyadaki ülkeler tetikte tutulmak istenmiştir.

Page 166: T.C. ATILIM ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER · PDF fileSOĞUK SAVAŞ DÖNEMİ VE SONRASI TÜRKİYE’YE YÖNELİK TEHDİTLER ... Türkiye coğrafyasının stratejik önemi, soğuk

166

Bölgede 2010 yılından beri başlayan Arap Baharları ile yaratılan bu suni krizler

gözlemlenmektedir. Bölgede bağımsız Kürt devleti düşüncesi öncelikli olarak

Türkmen ve Şii nüfus tarafınca reddedilmektedir. Irak’ta bu bağlamda ayrıştırılmak

istenen bir bölge; kısa vadede ülkede var değişim sürecini, uzun vadede ise bölge

istikrarını bozacaktır.

21. yy’de de küresel güç olarak gözüken ABD’nin Irak’ın kuzeyinde kurulması

planlanan Bağımsız Kürt Devleti’ni istemesinin nedenleri:

• ABD bölgede; Türkiye gibi ulusal bağımsızlık hassasiyetleri olan, büyük ve

denetimi zor bir müttefik ile hareket etmek yerine; denetimi çok kolay, varlığı

Washington’un iradesine bağlı ve ABD çıkarları ile uyumlu hareket etmede hiçbir

çekince göstermeyecek bir devleti tercih edebilir. Ayrıca Türkiye’de seçimler sonucu

siyasi irade farklı partiler arasında ve sık aralıklarla değişebilirken, Irak’ın

kuzeyindeki siyasal sistem güçlü aşiretlerin üzerine kurulacaktır. Bu açıdan böyle bir

devletin denetiminin çok daha kolay ve içsel dinamikleri bağlamında siyasi

geleceğinin çok daha “tahmin edilebilir” olacağı öngörülmektedir. Tüm bu nedenler

bir arada düşünüldüğünde, siyasi yapısı kontrol edilmeye/yönlendirilmeye yatkın ve

bekası Washington’a bağlı bir Kürt devletinin ABD için “mükemmel bir müttefik”

profili çizeceği söylenebilir.

• Irak’ın bölünmesi durumunda ya da ABD askeri varlığı belirtilen takvim

çerçevesinde sonlandığında, İran’ın kontrolüne ve Lübnan Hizbullah’ının

etkinliklerine açık Iraklı Şii gruplar ile başta El Kaide olmak üzere birçok radikal

İslamcı terör örgütü tarafından militan kaynağı ve işbirlikçi olarak görülen Iraklı

Sünni gruplar “serbest kalacaklardır.” Amerikalı ve İsrailli yetkililer Irak’ın

bölünmesini kaçınılmaz olarak değerlendiriyorlarsa, İsrail’in iki “potansiyel düşman”

daha kazanmasından ya da bu “potansiyel düşmanların” Bağdat ve Washington ile

denetim ve güdüm bağlamında son bağlarını da koparmalarının yaratabileceği yeni

tehdit algılamalarından da söz edilebilir. Anılan koşullar altında ABD ve İsrail için,

bağımlı bir müttefik yaratılması zorunluluk haline gelmektedir. Bu müttefik ise

birçok nedenden ötürü Iraklı Kürt 22 gruplar olarak tercih edilmektedir. Başka bir

anlatımla, Irak’ın kuzeyinde bir Kürt devleti yaratılması konjonktürel ve taktik bir

savunma açılımı olarak uygulamaya konulabilir. Belirtildiği gibi bu savunma açılımı,

Page 167: T.C. ATILIM ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER · PDF fileSOĞUK SAVAŞ DÖNEMİ VE SONRASI TÜRKİYE’YE YÖNELİK TEHDİTLER ... Türkiye coğrafyasının stratejik önemi, soğuk

167

ABD kadar ve hatta daha fazla İsrail’in ulusal güvenliğinin sağlanması açısından

stratejik öneme sahip görünmektedir.

• Dışişleri Bakanı Rice da dahil olmak üzere, ABD’nin en yetkili isimleri

bölgede birçok sınırın değişmesine ilişkin görüş ve iradelerini açıkça ve birçok defa

beyan etmişlerdir. Dolayısıyla genel tabloya bakıldığında, Irak’ın kuzeyinde

kurulacak bir Kürt devletinin ABD’nin orta ve uzun dönem stratejik planlarının bir

parçası olduğu ya da gelişmelere koşut olarak olabileceği değerlendirilmektedir.

• Kurulacak bir Kürt devleti, bölge devletlerindeki Kürt nüfus ve bu toplulukları

istismar eden ayrılıkçı - bölücü hareketler de düşünüldüğünde, kullanılmaya uygun

önemli ve sürekli bir baskı unsuru olacaktır. Dolayısıyla Irak’ın kuzeyinde kurulacak

bir Kürt devletine bölgedeki “en büyük ABD üssü” ve “örtülü operasyonlar merkezi”

olarak işlevsel bir kimlik yüklenebilir. Ayrıca kurulması durumunda, Kürt devleti

halkının çok önemli ölçüde Müslüman olacak olması, anti – Amerikan hareketlerin

dini vurgu ve gerekçelerini zayıflatabilir.

• Irak’ın kuzeyinde kurulacak bir Kürt devleti, İsrail’in politik tamponu olarak

da düşünülebilir. Bölgedeki düşmanlıklar İsrail’den söz konusu olası devlete de

kayabilecek, böylelikle İsrail karşısındaki cephe, hasım odaklardaki artış nedeniyle

sıklet merkezinde bir zayıflamaya uğrayacaktır. Bunun da ötesinde İsrail bu devleti

ikili operasyonlar ile kullanma imkanına kavuşacaktır. Irak’ın kuzeyinde yaşamakta

olan ve sayılarının yüz elli bin dolayında olduğu açıklanan Yahudi Kürtler de, İsrail

açısından olası Kürt devleti üzerinde etkinlik sağlanmasında önemli bir köprübaşı

işlevi görebilecektir.417

Olası bir ihtimale karşı bağımsız Kürt devletinin kurulması sonucunda ABD’nin

çekinceleri ve stratejik kayıpları ise:

• Irak’ın kuzeyinde kurulacak bir Kürt devletinin yaşatılması için iki jeopolitik

ve siyasal coğrafi gereklilik bulunduğu söylenebilir. Bunlardan ilki Kerkük petrolleri

diğeri ise topraklarının denizlere açılmasıdır. Kurulması durumunda, bu devletin

ekonomik açıdan bekası petrol gelirlerine bağımlı olacaktır. Türkiye, Suriye ve

İran’ın bağımsız bir Kürt devleti fikrine yönelik tutumları da hesaba katılırsa,

417

“Türkiye’nin Ulusal Güvenliğine Yönelik Etnik Ayrılıkçı Terör Tehdidinin Analizi ve Irak’ın

Kuzeyinde Bir Kürt Devleti Kurulmasına İlişkin Değerlendirme”, a.g.m. 21-22.

Page 168: T.C. ATILIM ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER · PDF fileSOĞUK SAVAŞ DÖNEMİ VE SONRASI TÜRKİYE’YE YÖNELİK TEHDİTLER ... Türkiye coğrafyasının stratejik önemi, soğuk

168

petrolün dünyaya taşınması açısından en makul formüllerden biri deniz yolu olarak

değerlendirilmektedir. (Bir diğer seçenek ise İsrail’e gidecek boru hatları şeklinde

öngörülmektedir. Bununla birlikte bu hattın büyük güvenlik sorunları taşıması da

beklenmelidir) Bu noktada muhtemel Kürt devleti, ya denizlere kapalı halde

kurularak boru hatları seçeneklerine ve komşularının iç dinamiklerine kuvvetle

endeksli diplomatik çabalara umut bağlayacaktır ya da siyasi ve askeri gücü ile

orantısız bir coğrafyaya sahip kılınarak savunma açısından büyük zorluklar

yaşayacaktır. Sözü edilen jeopolitik ve siyasal coğrafi gerekliliklerin karşılanmasının

ABD’ye çok ağır maliyetler getireceği öngörülmektedir. Amerikalı analistler konuyu

bu açıdan ele alırlar ise Irak’ın kuzeyinde bir Kürt devleti kurulmasına ilişkin ciddi

ikilemler yaşanabileceği değerlendirilmektedir.

• Irak’ın kuzeyinde bir Kürt devleti kurulmasının, Türkiye tarafından ulusal

çıkarlarının çok sert ve ağır bir biçimde ihlal edildiği şeklinde algılanması güçlü bir

olasılıktır. Türk toplumunun, önemli sayıda entelektüelin ve Türk Silahlı

Kuvvetleri’nin bu oluşumdan çok büyük rahatsızlık duymaları beklenmelidir. Böyle

bir tablo karşısında ABD ve stratejik partnerlerinin çok önemli bir müttefik

kaybedebileceklerini ve Türkiye’nin ABD karşıtı hareketlere hiç olmadığı kadar açık

hale gelebileceğini söylemek olasıdır. Yine bu durum, Türkiye’nin Rusya

Federasyonu ve İran ile ortak çıkarlar bağlamında yakınlaşmasını da gündeme

getirebilir. Bu unsurların ABD tarafından güçlü bir çekince olarak değerlendirilmesi

olasıdır.

• Irak’ın bölünmesi gerçekleşirse bu bölünmeden sadece bir Kürt devleti

çıkmayacaktır. Sünni ve Şii Araplar arasında giderek büyüyen uçurum Irak’ın

bölünmesinin “üç parçalı” olarak gerçekleşmesinin en güçlü olasılık olduğunu

göstermektedir. Bu durumda olası bir Kürt devletinin getirileri ile Irak’ın

bölünmesinin sakıncalarının ABD tarafından karşılaştırmalı olarak ele alınmasının

zorunlu olduğu değerlendirilmektedir. Nitekim olası bir bölünme ile ortaya çıkacak

bir Şii devletin İran’a, Sünni devletin ise radikal İslamcı hareketlere ciddi avantajlar

sağlaması mümkün görünmektedir. (Irak’ın Şii eksende bölünmesi ilerleyen

aşamalarda farklı bir yaklaşımla ele alınacaktır) Dolayısıyla ABD, çekilme

aşamasında Irak’ı yeniden düzenlerken, bölünme yerine federal yapının

kurumsallaştırılarak korunmasını ya da konfederal bir dönüşümü tercih edebilir.

Page 169: T.C. ATILIM ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER · PDF fileSOĞUK SAVAŞ DÖNEMİ VE SONRASI TÜRKİYE’YE YÖNELİK TEHDİTLER ... Türkiye coğrafyasının stratejik önemi, soğuk

169

• Olası bir Kürt devletinin coğrafi seçenekleri düşünüldüğünde, demografik

açıdan homojen bir yapıya sahip olmasının zor olduğu anlaşılmaktadır. Irak’ın

kuzeyinde kurulacak bir Kürt devletinin sınırları içinde Kürt nüfusu ile birlikte

önemli sayıda Türkmen ve Arap da bulunacak, bunların büyük bir bölümü belirli

merkezlerde yoğunlaşacakları için yönetsel sorunlar ortaya çıkacaktır. Bu grupların

aidiyet hissetmedikleri bir devletin azınlığı olmayı direnç göstermeksizin,

gönüllülükle kabul edeceklerini varsaymak akılcı görünmemektedir. Bu nedenle,

kurulması halinde, Kürt devletinin ülke bütünlüğünü sağlamak hususunda ciddi

sorunlar yaşayacağı düşünülmektedir. Kanımızca bu noktada Türkiye ve Türkmenler

açısından endişe duyulması gereken bir durum oluşabilir. Irak’a gerçekleştirilen son

ABD müdahalesinden itibaren Barzani ve Talabani’ye bağlı gruplar Irak

Türkmenlerini dışlamaya ve sindirmeye yönelik sistematik bir kampanya

başlatmışlardır. Kurulması düşünülen Kürt devletinin ülke bütünlüğü ve Kürt

toplumunun başatlığının güçlendirilmesi açısından Türkmenleri (ve hatta Arapları)

bir tehdit unsuru olarak algılaması olasıdır. “Potansiyel iç düşman” temelindeki bu

tehdit algılaması, Türkmenlere yönelik büyük çapta etnik temizlik hareketlerine

kadar varabilir. Bu durum Türkiye için bir müdahale zorunluluğu yaratır ise

ABD’nin Irak’taki çıkarlarının ciddi şekilde zarar görmesi de olasıdır.

• Irak’ın kuzeyinde kurulacak bir Kürt devleti, silahlı gücü ile Türkmenlerin ve

Arapların önemli bir bölümünü sindirebilir. Ancak Suriye, İran ve Türkiye’nin silahlı

kuvvetlerine karşı koyabileceğini ve bekasını sağlayabileceğini söylemek mümkün

görünmemektedir. Özellikle Türkiye’nin NATO üyesi olması sebebiyle, yaşanacak

olası bir çatışmada ABD’nin Kürt gruplara açıkça destek vermesinin de güç olacağı

değerlendirilmektedir. Türkiye ile Iraklı Kürt gruplar (ya da oluşturacakları devlet)

arasında yaşanacak olası bir çatışma durumunda, ABD örtülü silah ve istihbarat

yardımı yapabilir ancak bu yardımın ne ölçüde etkili olacağı da kuşkuludur. Üstelik

bölgenin istikrarsız ve kontrolsüz yapısından dolayı terör örgütlerinin varlığına

uygun bir ortam olmasından yakınan ABD için, çok büyük bir çatışmanın

tohumlarını atmanın ne ölçüde yararlı olacağı da hesaba katılmalıdır. Amerikalı

yetkililer ve uzmanlar, kurulmasına destek verecekleri bir Kürt devletinin kendini

koruyabilecek ölçüde silahlandırılmasının bölgedeki dengeler ile Irak Kürtlerinin,

Page 170: T.C. ATILIM ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER · PDF fileSOĞUK SAVAŞ DÖNEMİ VE SONRASI TÜRKİYE’YE YÖNELİK TEHDİTLER ... Türkiye coğrafyasının stratejik önemi, soğuk

170

İran, Suriye ve Türkiye’ye yönelik irredentist tutumları bağlamındaki yüksek

maliyetini de değerlendirmek durumundadırlar.418

Bölgede Kürt gruplarca kurulmak istenen bağımsız bir Kürt devleti stratejik

bağlamda önem arz etmektedir. Kurulacak bağımsız devlet yaşamsal faaliyetlerini

idame ettirebilecek seviyede kaynaklara sahip olmak zorundadır bunun nedeni ise;

izolasyon politikası ile karşı karşıya kalınması durumunda anlaşılacaktır.

Musul ve Kerkük’ün yanı sıra bu bölgeye yakın coğrafyada bulunan ve zengin

tarım arazilerine sahip Telafer’in de Bağımsız Kürdistan sınırlarında yer alması

amaçlanmıştır. Aynı zamanda yakın coğrafyada yaşamını sürdüren Kürtlerle temas

kurulması ve Türkmen topluluğun kontrol altında tutularak güvenliğin tesisi edildiği,

yaşam alanına sahip olunması gerekiyordu. Türkiye’nin güneydoğu bölgesinde, İran

ve Suriye’de bulunan Kürtlerle temasın kurulabildiği bu coğrafyanın hakimiyet altına

alınması ve akabinde güvenliğinin sağlanabilmesi esas hedeftir.

Türkiye’nin güvenlik bağlamında risk unsurunu, çatışma alanında bulunması ve

sürekli olarak tehdit algısı hissetmenin getireceği ilave tedbirler olacaktır. Türkiye

için böyle bir konjonktür yaratılmak istenmesinin amacı öncelikli olarak ülkenin

dinamiklerinin, sonraki süreçte de bölgenin dinamiklerinde değişimin yaratılmasının

sonuçları olarak hedeflenmekteydi. Türkmen nüfusun bölgede bu tarz bir Kürt

baskısına dayanabilme ihtimali düşük olarak görülmekle birlikte; Türkiye tarafınca

bu durumun oluşmaması için proaktif sürecin izlenmesi gerekmektedir.

Türkiye bölgede olan etkinliğini ve kararlılığını Irak politikalarında da izlemek

zorundadır. Irak’ın parçalanması ihtimali karşısında Türkiye’nin bu sürece daim

olmaması kendi iç ve dış güvenliği için riski arttıracaktır. Bu risklerin bertaraf

edilmesi için öncelikli olarak; Irak halkının yanında yer alarak, Irak coğrafyasında

ABD karşıtı hareketlerde bulunan halkların da öncelikleri ve taleplerini dikkate

almalıdır. Türkiye ile ABD arasında Irak konusunda anlaşılamaması durumunda;

Türkiye’nin siyasi ilerleme sürecinde Avrupa Birliği politikaları gereği ABD ile

uyuşmazlık içerisine girilmesi Türkiye’nin alayhine yönelik bir süreç başlatabilir.

AB’yi etkileyebilme gücüne sahip olan ABD; Türkiye’ye de entegrasyon sürecinde

418

“Türkiye’nin Ulusal Güvenliğine Yönelik Etnik Ayrılıkçı Terör Tehdidinin Analizi ve Irak’ın

Kuzeyinde Bir Kürt Devleti Kurulmasına İlişkin Değerlendirme”, a.g.m. 23-27.

Page 171: T.C. ATILIM ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER · PDF fileSOĞUK SAVAŞ DÖNEMİ VE SONRASI TÜRKİYE’YE YÖNELİK TEHDİTLER ... Türkiye coğrafyasının stratejik önemi, soğuk

171

zorluk çıkarabilir, desteğini çekebilir. Bu bağlamda AB’nin büyük güçleri olan

Fransa ve Almanya’nın desteğinin alınması önemlidir. Irak’ta çıkarları zedelenmiş,

ABD’ye destek vermeyen ve bu bağlamda bölgeden pay alamayan iki ülkenin

desteğini alabilmek bu süreçte önem arz etmektedir. Irak’ın işgali ve sonrası süreçte

Fransa, Almanya’nın NATO unsurlarına katılım sağlamaması destekten yoksun

bırakılmasına örnek olarak gösterilebilir.

Ortadoğu bölgesinde güvenlik risk algısı yüksek ülkelerden birisi olan İsrail;

Kuzey Irak bölgesini kendi güvenliği ve yaşamsal çıkarlarının devamlılığı için

stratejik bağlamda önemli gördüğü açıkça bilinmektedir. Türkiye ve İsrail’in bölgede

milli menfaatleri çatışmakla birlikte; çıkabilecek bir kriz durumunda bu iki ülkenin

karşı karşıya gelmesi ihtimali yüksektir. Türkiye tarafınca planlanan sınır ötesi

harekât eylem aşamasına geçmeden önce gerek İsrail gerekse Yahudi lobisi

tarafından iki gücün çatışması engellenecektir.

Türkmen unsurların haklarının çiğnenmesi, Türkiye tarafınca bölgede kriz

unsuru olarak görülmekte ve ABD tarafınca geri plana itilmektedir. Bölgede işgal

süreci ile başlayan istikrarsızlık ve çatışma durumu, Türkmenlerin aktif şekilde

yönetim faaliyetine katılmasını engellemektedir. Buna neden ise işgal sürecine

Türkmenlerin Kürt gruplar gibi destek vermemesi olarak gösterilebilir. Türkiye’nin

Türkmen unsurların haklarını gözetmek ve gerekli durumlarda haklarının gaspının

engellenmesi yolunda bir strateji izlemelidir. Irak’ta Türkmenlerin egemenliğinin

elinden alınarak azınlığa egemenliğin devredilmek istenmesi Irak’ı toprak

bütünlüğünden öte etnik olarak parçalamaya götürebilir. Anayasal süreçte bütün

etnik unsurların dikkate alındığı bir düzen kurulmadığı sürece kaotik yapılanmanın

devam edeceği ve bölgede çatışmanın süreklilik arz edeceği kesin olarak

gözlemlenmektedir.

Şii etnik grubunun hakim olduğu Irak yönetiminde de tedirginlik yaratan durum

Türkmen nüfus gibi kendilerinin yok sayıldığı ve Kerkük petrollerinden hakkaniyet

eksenli yararlanmanın mümkün olmadığı, petrol gelirlerinin Kürt gruplar tarafından

yönlendireceği düşüncesidir. Böyle bir bölünmüşlükle beraber merkezi otorite

gücünü kaybedecek; etnik gruplarca oluşturulması planlanan özerk yapılar

kurulmaya başlayacaktır.

Page 172: T.C. ATILIM ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER · PDF fileSOĞUK SAVAŞ DÖNEMİ VE SONRASI TÜRKİYE’YE YÖNELİK TEHDİTLER ... Türkiye coğrafyasının stratejik önemi, soğuk

172

Kürt gruplar Musul ve Kerkük’ün eski bir Kürt uygarlığı olduğunu, dolayısıyla

kendi özerk bölgesinde yer alması gerektiğini, bu bölgede bulunan yer altı

kaynaklarının Kürt grupların hakkının olduğu tezini savunmaktadırlar. Bu politika

ekseninde Kürt gruplar tarafından Kuzey Irak’ta hakimiyet kurulmak istenmesi

petropolitik temelli olmuştur. Bu toprak parçalarından Türkmen topluluğun

uzaklaştırılarak, bağımsızlığı gelecek dönemde kurulması planlanan Kürt devletinin

temellerinin atılarak yaşamını sürdürecek ekonomik bağımsızlığın elde edilmek

istenmesi; Kerkük ve Musul’un öneminin nedenini teşkil etmektedir.

Irak’ta var olan toprak bütünlüğünün Kürt gruplar tarafından bozulmak

istenmesi ile birlikte Irak’ta ciddi bir asayiş sorununun yaşanacağı kesindir. Asayişin

tesisi esnasında Türkmen nüfusun ciddi sorunlarla karşılaşacağı kesindir. Kuzey

bölgeden Kürt gruplarca, güney bölgeden Arap gruplarca yapılan baskı Türkmen

nüfusu etkilemekte; destekten yoksun kalan Türkmen nüfus ise ciddi bağlamda tehdit

ile karşı karşıya kalmaktadır. Arap ve Kürt nüfus özellikle bölgede stratejik önemi

olan bölgeleri elinde bulunduran Türkmen kimliğini tehdit altında tutmaktadır.

Türkmen nüfus ayrışmayarak toplu bir şekilde Irak’ta yaşanan krizlerde ortak bir

gelecek için bir araya gelirse, bu süreci minimum seviyede atlatabilir. Buradaki

önemli noktalardan biriside Irak’ta Türkmenlerin herhangi bir kriz durumunda karşı

cevap verebileceği silahlı güce sahip değilken; Kürtler tarafından bu krizleri bertaraf

edebilecek kadar silahlı güç bulunmaktadır. Türkiye tarafınca da bölgeye anında

müdahale yapılamamakla birlikte, bölgede istikrarsızlığın böyle bir sürecin

yaşanmasıyla birlikte Türkiye tarafınca ancak uluslararası hukuk ilkeleri ekseninde

olaya müdavim olması mümkündür.

Bölgede Türkmenler, Kürtler arasında yaşanması olası büyük çaplı kaos

ortamında Türkiye’nin güvenlik riskleri; Türkiye içerisinde kriz alanları olarak

gösterilen Güneydoğu Anadolu ve Doğu Anadolu bölgesinde yoğunlaşmaktadır.

Türkiye, Kuzey Irak bölgesini daima kontrol altında tutarak kendisine yönelik

riskleri minimize edebilir. Kuzey Irak bölgesinden Türkiye’ye yönelik

gerçekleşebilecek risklerin menşei tespit edilerek bu çıkmazların çözümüne yönelik

tedbirler öncelenebilir. Bölge ile kurulacak olan ilişkilerde dostane tavırlar izlenerek

bölgenin Türkiye’ye entegrasyonunun sağlanabileceği unutulmamalıdır. Kuzey Irak

bölgesinde oluşabilecek aşırı yoksulluk gibi halkı teröre yöneltebilecek durumların

Page 173: T.C. ATILIM ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER · PDF fileSOĞUK SAVAŞ DÖNEMİ VE SONRASI TÜRKİYE’YE YÖNELİK TEHDİTLER ... Türkiye coğrafyasının stratejik önemi, soğuk

173

bertarafı önem arz etmektedir. Bölgenin fakir bir nüfusa sahip olması ve otorite

boşluğunun PKK tarafınca sağlanmak istenmesi; Türkiye’ye yönelik güvenlik riskini

arttırmaktadır. Bu bağlamda bölgenin ekonomik olarak desteklenmesi ve otorite

boşluğuna mahal verilmemesi önem arz etmekle birlikte; Türkiye bu konjonktüre

karşı proaktif bir süreç izlemelidir.

Türkiye Türkmen nüfus ile birlikte bölgede yaşamını sürdüren ve Türkiye’ye

yönelik tehdit oluşturabilecek Kürt nüfusu da dikkate almalıdır. Türkiye PKK

içerisinde yer almayan Kürt popülasyon ile ayrışmayarak bu kesim ile ilişkilerin

geliştirilmesine yönelik hareketlerde bulunmalıdır. Türkiye, toprak bütünlüğünü

tehdit etmeyen Kürt gruplarla iyi ilişkiler kurulmalıdır. Türkiye Kürt politikasında

etkinliği baz alarak Kuzey Irak ve PKK içerisinde yer alan Kürtleri ayrıştırma

politikası izleyerek bölgede askeri tedbirlerin yanı sıra; iktisadi ve sosyal tedbirlerde

almalıdır. Türkiye bu bağlamda Kürt grupların yanı sıra bölgedeki tüm gruplara eşit

mesafede durmalıdır. Türkiye’nin bölgeye yönelik bu eşit yaklaşımı bütün gruplar

üzerinde hakim olmalı ve Irak’ın yeni yapılanma sürecinde söz sahibi olmalıdır.

Kuzey Irak konusunda gecikmeye uğramış bir dış politika Türkiye’nin gelecekte söz

sahibi olamamasına neden olacaktır.

Irak’ın parçalanması durumunda alternatif senaryolar Türkiye tarafınca

hazırlanmalı, Kürt devletinin kurulmasının engellenememesi ihtimali fiilen (de facto)

ortaya çıktığı andan itibaren asimetrik çabalarla hukuken (de jure) kuruluşun

engellenmesi yönünde bir dış politika izlenmelidir. Türkiye ilk etapta bölgede Kürt

devleti kuruldu kurulacak siyaseti yerine; aktif çabalarla kuruluşunun bölgeye

getirebileceği bölünmeleri dünyayı yönlendiren etkin güçlere anlatmalıdır. Kuzey

Irak’ta gerçekleşebilecek yeni oluşumları kendi etkinliği altına alarak bölgede

homojen bir politika izleme yolunu tercih etmelidir.

Olası bir bağımsız Kürt Devleti’nin kurulması ile sonuçlanabilecek bir süreçte

Türkiye’nin alternatif stratejileri ise;

• Jeopolitik açıdan

Olası Kürt devletinin “yaşatılması” için:

a) Denizlere çıkışının bulunması, “landlocked” bir nitelik taşımaması, ya da;

Page 174: T.C. ATILIM ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER · PDF fileSOĞUK SAVAŞ DÖNEMİ VE SONRASI TÜRKİYE’YE YÖNELİK TEHDİTLER ... Türkiye coğrafyasının stratejik önemi, soğuk

174

b) Denize açılımı bulunmayacak ise çevresel unsurlarca izole edilmemesi

(containment policy) gerekmektedir.

• Askeri açıdan

Olası Kürt devleti bekasını konvansiyonel kuvvetleri ile sağlayacak düzeye ulaşana

dek, askeri himayeye muhtaçtır. Bu himayeyi sağlama imkan ve kabiliyetinin, ABD,

İran ve Türkiye’de bulunduğu değerlendirilmektedir. Bu noktadan hareketle;

a) ABD, Irak’tan çekilme takvimini açıklamıştır. Dolayısıyla 2012 yılından itibaren

bölgede büyük konvansiyonel kuvvetler bulundurmayacak, kendi çıkarlarını

korumak amacıyla taktik unsurlardan ve üslerinden yararlanacaktır. Bu unsurların,

olası Kürdistan’ın “ulusal savunması” görevlerinin icra edilmesi açısından uygun

nitelikler taşımadığı düşünülmektedir.

b) İran, bu çalışma dahilinde aktarılan gerekçelerle olası Kürt devletine olumlu

bakabilir. Bununla birlikte olası Kürt devletinin İran’ın himayesinde ve dolayısıyla

etki alanında olması; mevcut koşullarda ABD, koşullar ne olursa olsun İsrail

açısından kabul edilemez bir gelişmedir. Dolayısıyla İran, betimlediğimiz “taşıyıcı

annelik” rolüne hazır olsa da, ABD ve İsrail’in buna izin vermeyeceği açıktır.

c) Yukarıdaki iki madde elendiğinde geriye kalan seçenek, “stratejik zorunlulukların

dayatması ile” Türkiye olacaktır.

• Ekonomik Açıdan

Habur Sınır Kapısı ve Türkiye ile ticaret, olası Kürt devletinin yaşamsal çıkarları

açısından vazgeçilmez bir etmen olarak değerlendirilmektedir. Aksi takdirde

ekonomik “performans ve kaderinin” Ermenistan’dan farksız olacağı açıktır.

Dolayısıyla ekonomik açıdan da Kürt devletinin sürdürülebilirliği adına Türkiye son

derece önemli bir konumdadır. Bu bağlamda, Türkiye’yi, “Kırmızı Çizgisi” olarak

tanımladığı böyle bir gelişmeye yönlendirmek nasıl mümkün olabilir, sorusuna yanıt

aramak gerekmektedir. Kanımızca son dönemde yoğunlaşan PKK faaliyetlerinin

konu ile yakın bir ilgisi bulunmaktadır. Bu faaliyetler, Türk siyasi elitini kamuoyu

karşısında oldukça zor durumda bırakmakta ve toplumsal yılgınlığa neden

olabilmektedir. PKK terör eylemlerinin doruk noktasına ulaştığı bir zamanda,

Türkiye’ye ve Türk kamuoyuna, “PKK’nın bertaraf edilmesi yolunun Irak’ın

Page 175: T.C. ATILIM ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER · PDF fileSOĞUK SAVAŞ DÖNEMİ VE SONRASI TÜRKİYE’YE YÖNELİK TEHDİTLER ... Türkiye coğrafyasının stratejik önemi, soğuk

175

kuzeyindeki siyasi oluşum ile daha yakın ve üst düzeyde temastan geçtiği” yönünde

telkinler yapılması durumunda, kırmızı çizgilerde bir dönüşüm gözlemlenebilir.

Temaslar sıklaştıkça ve düzeyi yükseldikçe, PKK’nın aynı oranda zayıflatılması da

sürecin devamı hususunda Ankara’yı ve Türk kamuoyunu cesaretlendirebilir.

Dolayısıyla Türkiye, terör tehdidinin stratejik hedeflerini doğru okuyamazsa, kendi

topraklarında federasyon ya da konfederasyon talep eden bir terörist örgütten

kurtulmak için; anayasa taslaklarının giriş bölümünde “dünyanın en büyük devletsiz

halkı” olarak nitelenen ve çeşitli ülkelerde yaşamakta olan Kürtlerin bağımsızlığını

kabul etme noktasına gelebilir. Türkiye’nin Irak’ın bölünmesine ilişkin bir diğer

çekincesi de Kerkük ve Türkmenlerin konumudur. Bu çalışma, yaygın kanının

aksine, Irak’ın petrol rezervlerinin önemli bir bölümünü barındıran Kerkük

petrollerinin, olası Kürt devletine bırakılmasının ABD çıkarları açısından sakıncalı

olduğunu öngörmektedir. Olası bir Kürt devleti, ABD ve İsrail’e bağımlılığından

ötürü, denetimi kolay ve “sadık” bir müttefik olacağı gerekçesi ile desteklenebilir.

Kerkük petrollerinin tamamıyla Kürt egemenlik sahasında bırakılması, olası Kürt

devletinin orta ve uzun vadede bağımsız politikalar üretme imkan ve kabiliyetini

arttırabilecektir. Bu nedenle Kerkük için, Türkiye’nin güvenlik çekinceleri ile Sünni

ve Şii Arapların dirençleri bahane edilerek, özel bir statü düşünülebilir. Türkmenlere

yönetimde göreli yüksek görev ve mevkiler verilmesi suretiyle, Türk kamuoyu

tatmin edilebilir. Böyle bir durumda, olası Kürt devletinin Ankara’ya önce de facto,

sonra da de jure olarak kabul ettirilmesi gündeme gelebilecektir. Böyle bir kabulün

ardından ABD ve İsrail’in elde edeceği kazanımlar:

a) Olası Kürt devletinin maliyetinin Türkiye ile paylaşılarak azaltılması,

b) Olası Kürt devletinin güvenlik kaygılarının minimize edilmesi,

c) Olası Kürt devletinin İran etki sahası dışına çıkarılması,

d) ABD ve İsrail’in, “Türkiye’nin varlığına karşı çıkmadığı bir müttefike” sahip

olması,

e) Irak’ın kuzeyinde bağımsız bir Kürt devletinin, içlerinde ciddi bir Kürt nüfus ve

ayrılıkçı potansiyel barındıran Türkiye, Suriye ve İran’a karşı gerektiğinde bir kart

olarak kullanılması seçeneğinin muhafaza edilmesi,

Page 176: T.C. ATILIM ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER · PDF fileSOĞUK SAVAŞ DÖNEMİ VE SONRASI TÜRKİYE’YE YÖNELİK TEHDİTLER ... Türkiye coğrafyasının stratejik önemi, soğuk

176

f) İran – Türkiye yakınlaşmasının önüne geçilmesi şeklindedir.419

Genel olarak Irak’ta yaşayan Irak halkının gelecek kaygıları aynı doğrultudadır.

Bölgedeki ekonomik sorunlar ve güvenlik kaygıları ortak sorunlardır. Bölgede

öncelikli olarak güvenlik algısı güvensizlikten güvenliğe doğru evrilmedikçe

ekonomik sorunlarda buna eklendikçe istikrarsızlık devam edecektir.

Türkiye bölgede güvenlik risklerini minimize etmek amacıyla bölgeye yönelik

politikası toprak bütünlüğü korunmuş, Türkmen halkın haklarının korunduğu,

terörizm riskini kendisinden uzakta tutabilen demokratik bir Irak’a destek vermelidir.

419

“Türkiye’nin Ulusal Güvenliğine Yönelik Etnik Ayrılıkçı Terör Tehdidinin Analizi ve Irak’ın

Kuzeyinde Bir Kürt Devleti Kurulmasına İlişkin Değerlendirme”, a.g.m. 32-34.

Page 177: T.C. ATILIM ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER · PDF fileSOĞUK SAVAŞ DÖNEMİ VE SONRASI TÜRKİYE’YE YÖNELİK TEHDİTLER ... Türkiye coğrafyasının stratejik önemi, soğuk

177

KAYNAKÇA

BASILI ESERLER

Akdemir, Erhan, “11 Eylül Sonrası Amerika’nın Ortadoğu Politikası ve

Düşünce Kuruluşları”, 11 Eylül Sonrası Ortadoğu, (Ed. Sedat Laçiner, Arzu

Celalifer Ekinci), USAK Yayınları, Ankara, 2011.

Arı, Tayyar, ” Geçmişten Günümüze Orta Doğu: Siyaset, Savaş ve

Diplomasi”, İstanbul, Alfa, 2005.

Arı, Tayyar, “Uluslararası İlişkiler ve Dış Politika”, İstanbul, Alfa

Yayınları, 2004.

Armaoğlu, Fahir, “Filistin Meselesi ve Arap İsrail Savaşları (1948-1988)”,

Türkiye İş Bankası Yayınları, Ankara, 1991.

Armaoğlu, Fahir, “20. Yüzyıl Siyasi Tarihi 1914-1995”, Alkım Yayınevi,

İstanbul 1996.

Bahadır, Gürbüz, “Batı'dan Doğu'ya Uzanan Çizgide Balkanlar ve

Türkler”, Çizgi Kitabevi, Konya, 1. Basım, Ağustos 2002.

Baharçiçek, Abdülkadir, “Soğuk Savaşın Sona Ermesinin Türk Dış

Politikası Üzerindeki Etkileri, 21.Yüzyılda Türk Dış Politikası”, ed. İdris

Bal, Nobel Yayın Dağıtım, Ankara, 2004.

Barkey, J. H, “The Silent Factor: Turkey’s Role in the Gulf War”. E.

Karsh (ed.), “The Iran-Iraq War: Impact and Implications”, Macmillian,

London 1989.

Beg, Zeki Emin Muhammed, “Kürtler ve Kürdistan Tarihi”, Nübihar

Yayınları, 4. Baskı, İstanbul, 2012.

Böğün, Hasan, “ABD ve AB Belgeleriyle Türk Ordusu – 12 Eylül

1980’den Çuval Olayına”, Kaynak Yayınları, İstanbul, 2007.

Börekci Havva ve Yurdakul, Mehmet Onur, “Avrupa Birliği ve Türkiye’nin

Birliğe Katılım Sürecinde MASAK”, Maliye Bakanlığı Strateji Geliştirme

Yayınları, Sayı 411, Yıl 2011.

Bölükbaşı, Deniz, “1 Mart Vakası Irak Tezkeresi ve Sonrası”, Doğan

Kitap, Ankara, 2008.

Page 178: T.C. ATILIM ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER · PDF fileSOĞUK SAVAŞ DÖNEMİ VE SONRASI TÜRKİYE’YE YÖNELİK TEHDİTLER ... Türkiye coğrafyasının stratejik önemi, soğuk

178

Büyükakıncı, Erhan, “Türk-Rus İlişkilerinin Değerlendirilmesi – Güvenlik

Sorunsalından Çok Boyutlu Derinliğe Geçiş”, Ankara, Atatürk Kültür

Merkezi Yayınları, 2012.

Büyükçolak, Mehmet, Yunanistan’ın Stratejik Analizi Soguk Savas

Sonrası Dönemde Yunanistan’ın Savunma Politikaları, Güvenlik

Stratejileri, Askeri Doktrini ve Silahlı Kuvvetleri”, “Türkiye’nin

Komsuları”, der., Mustafa Türkeş ve İlhan Uzgel, İmge Kitabevi, Ankara, 1.

Baskı, Şubat 2002.

Canbolat, İbrahim, “Yeni Dünya ve Türkiye: Aşkın Olma Zamanı”, Ezgi

Kitabevi Yayınları, Bursa, 1. Baskı, Haziran 2000.

C. Alan ve Lepgold Joseph, “World Politics into the Twenty First

Century”, USA, Pearson, 2003.

Coşkun, Demirtaş Birgül, “Bulgaristan’la Yeni Dönem, Soğuk Savaş

Sonrası Ankara-Sofya İlişkileri”, ASAM Yayınları, Ankara, 2007.

Çelebi, Özlen, “Güvenlik, Uluslararası İlişkiler “Giriş, Kavram ve

Teoriler”, Türk Dış Politikası 1919-2008, Haydar Çakmak (Ed.), Ankara,

Platin Yayınları, 2007.

Çufalı, Mustafa, “21. Yüzyılda Türkiye’nin Bölgesel Sorunları ve

Öneriler”, , 21.yüzyılda Türk Dış Politikası, İdris Bal (ed.), Nobel Yayın

Dağıtım, Ankara, Ocak 2004.

Dağı, İhsan, “Ortadoğu’da İslam ve Siyaset”, Boyut Kitapları, İstanbul,

2002.

Dedeoğlu, Beril, Ayman, Gülden, Arıboğan, Ülke, Sönmezoğlu, Faruk (Ed.),

“Uluslararası İlişkiler Sözlüğü”, Der Yayınevi, İstanbul, 2000.

Dedeoğlu, Beril, ”Uluslararası Güvenlik ve Strateji”, İstanbul, Derin

Yayınları, 2003.

Erhan, Çağrı, Kürkçüoğlu, Ömer, “Arap Olmayan Ülkelerle İlişkiler”

(Editör: Baskın Oran), İletişim Yayınları, İstanbul, 2005.

Ergil, Doğu, “Körfez Bunalımı”, Gökdoğan Yayınları, Ankara, 1990.

Eslen, Nejat , “Tarih Boyu: Savaş ve Strateji”, IQ Kültür Sanat Yayınları,

İstanbul, 2009.

Page 179: T.C. ATILIM ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER · PDF fileSOĞUK SAVAŞ DÖNEMİ VE SONRASI TÜRKİYE’YE YÖNELİK TEHDİTLER ... Türkiye coğrafyasının stratejik önemi, soğuk

179

Evans G. ve Newnham J., “Dictionary of International Relations”, London,

Penguin Books.

Fırat, Melek, “1990-2001 Döneminde Yunanistan ile İlişkiler”, (Ed. Baskın

Oran), İletişim Yayınları, İstanbul, 2005.

Fırat, Melek, “Soğuk Savaş Sonrası Yunanistan Dış Politikasının Yeniden

Biçimleniş Süreci”, Türkiye’nin Komşuları, der. Mustafa Türkeş ve İlhan

Uzgel, Ankara, İmge Yayınları, 2002.

G., Aras, D., Crowther, “The Durable Corporation: Strategies Sustainable

Development”, Aldershot: Gower Publishing.

Gault, Le Albert, “Towards The Twenty – First Century” Building a New

Global Order – E, Emerging Trends in International Security, David

Dewitt, David Haglunu ve John Kirton (Editör), Canada, Oxford University

Press, 1993.

Gözun, Ramazan, “Amerikan Kıskacında Dış Politika: Körfez Savaşı,

Turgut Özal ve Sonrası”, Liberte Yayınları, 2000.

Gürel, Şükrü Sina, “Orta Doğu Petrolünün Uluslararası Politikadaki

Yeri”, Ankara Üniversitesi Basımevi, Ankara 1979.

Gürkan, İhsan, “1989-1990 Demokrasi Devrimi ve Soğuk Savaş

Sonrasında Ortadoğu ve Türkiye” (Der.Sabahattin Şen) “Su Sorunu,

Türkiye ve Ortadoğu”, Bağlam Yayınları, İstanbul, 1993, s. 51; Colin

Warbrick “The Invation of Kuwait By Iraq”, International and

Comparative Law Quarterly, Vol.40, April 1991, s.483.

Gürkaynak, Muharrem, “Avrupa’da Savunma ve Güvenlik”, Asil Yayın

Dağıtım, Ankara, 2004.

Gürson, Poyraz, “Suriye”, Atılım Üniversitesi Yayınları, Ankara, 2010

Henze, B. Paul, “Türkiye: 21. Yüzyıla Doğru, Balkanlar’dan Batı Çine:

Türkiye’nin Yeni Jeopolitik Konumu”, Ian O. Lesser, Graham E. Fuller

(Ed.), Çev: Yaşar Bülbül), Alfa Yayınları, İstanbul, 2000.

Hüsrev, Ahmed, “Kürt Devletleri”, Kırşehir, 2009.

Kamel, Ayhan, “İkinci Dünya Savaşı'nın Bitiminden Günümüze Kadar

Türk - Rus İlişkileri”, Çağdaş Türk Diplomasisi: 200 Yıllık Süreç, Türk

Tarih Kurumu, 2007.

Page 180: T.C. ATILIM ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER · PDF fileSOĞUK SAVAŞ DÖNEMİ VE SONRASI TÜRKİYE’YE YÖNELİK TEHDİTLER ... Türkiye coğrafyasının stratejik önemi, soğuk

180

Klinke, O., Renn, “A New Approach to Risk Evaulation and

Management: Risk Based, and Discourse-Based Strategies”, Risk

Analysis.

Krahmann, Elke, “From State to Non State Actors: The Emerge of

Security Governance, New Threats and New Actors in International

Security”, Elke Krahmann (Ed.), Palgrave Macmillan, 2005.

Kurubaş, Erol, “ Irak’ta Kürt Ayrılıkçılığı ve Başarı Şansı”, Avrasya

Dosyası: Jeopolitik Özel, Ankara, ASAM Yayınları, 2002.

Kurubaş, Erol, “Self Determinasyon Söylemi ve Kürt Sorunu

Çözümsüzlüğe Mahkum Etmek”, Ankara Strateji Enstitüsü, 2 Ocak 2012.

Kut, Şule, “Yugoslavya Bunalımı ve Türkiye’nin Bosna-Hersek ve

Makedonya Politikası: 1990-1993”, Türk Dış Politikasının Analizi, Faruk

Sönmezoğlu (ed.), İstanbul: Der Yayınları, 2004.

Kürkçüoğlu, Ömer, “Türkiye’nin Arap Orta Doğu’suna Karşı Politikası”,

Sevinç Matbaası, Ankara, 1972.

Langlois, Georges, Boismenu Jean, Lefebvre Luc ve Rgimbald, Patrice, “20.

Yüzyıl Tarihi”, İstanbul Nehir Yayınları, 2000.

Lucarelli, Sonia, “Conflict Prevention in Post-Cold War Europe: Lack of

Instruments or Lack of Will ?”, “International Security Challenges in a

Changing World”, Kurt R. Spillman ve Joachim Krause (Ed.), Bern, Peter

Lang, 1999.

Oran, Baskın, “Kalkık Horoz Çekiç Güç ve Kürt Devleti”, Bilgi Yayınevi,

Ankara, 1996.

Özdağ, Ümit, “PKK Terörü Neden Bitmedi, Nasıl Biter?”, Ankara, Kripto

Yayınları, 2008.

Özey, Ramazan, “Jeopolitik ve Jeostratejik Açıdan Türkiye”, İstanbul,

Marifet Yayınları, 1998.

Özgür, Nurcan, “Etnik Sorunların Çözümünde Etnik Parti: Hak ve

Özgürlükler Hareketi 1989-1995”,Der Yayınları, İstanbul, 1999.

Öz İplik iş Sendikası, “90’lı Yıllarda Dünya ve Türkiye”, Ankara: 1992.

Salunger, Eric ve Laurent, Pierre, (Çev.Erden Akbulut), “Körfez Savaşı:

Gizli Dosya”, E Yayınları, İstanbul, 1991

Page 181: T.C. ATILIM ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER · PDF fileSOĞUK SAVAŞ DÖNEMİ VE SONRASI TÜRKİYE’YE YÖNELİK TEHDİTLER ... Türkiye coğrafyasının stratejik önemi, soğuk

181

Sander, Oral, “Siyasi Tarih 1918-1994”, İmge Kitabevi, Ankara, Kasım

2008.

Soysal, İsmail, “Türk Dış Politikası İncelemeleri İçin Kılavuz (1919-

1993)”, Eren Yayıncılık, İstanbul, 1993.

Sönmezoğlu, Faruk, “Türk Dış Politikası”, İstanbul,, Der Yayınları, 2006.

Sönmezoğlu, Faruk, “2. Dünya Savaşı’ndan Günümüze Türk Dış

Politikası”, Der Yayınları, İstanbul, 2006.

Tellal, Erel, “Türk Dış Politikası; Kurtuluş Savaşından Bugüne Olgular,

Belgeler, Yorumlar” (Ed. Baskın Oran), İletişim Yayınları, İstanbul, 2005.

Todd, Michael, “4 Temmuz 2003 Süleymaniye, Kuzey Irak Çuval”,

Doğan Kitap, 5. Baskı, İstanbul, Temmuz 2007.

Tözün, Bahçeli, “Türkiye’nin Yunanistan Politikası”, Türkiye’nin Yeni

Dünyası: Türk Dış Politikasının Değişen Dinamikleri, der., Alan

Makovsky-Sabri Sayarı, çev., Hür Güldü, Alfa Yayınları, 1. Baskı, İstanbul,

Şubat 2002.

“Türk-Bulgar İlişkilerinin Dünü-Bugünü-Yarını”, Harp Akademileri

Basım Evi, İstanbul, Nisan 1995.

Türkeş, Mustafa, “Geçiş Sürecinde Dış Politika Öncelikleri: Bulgaristan

Örneği”, der. Mustafa Türkeş ve İhan Uzgel, Türkiye’nin Komşuları, İmge

Kitabevi, 1.Baskı, Ankara, Şubat 2002.

Uçarol, Rifat, “Siyasi Tarih, (1789-1994)”, İstanbul, Filiz Kitabevi, 1995.

Uzgel, İlhan, “Doksanlarda Türkiye İçin Bir İşbirliği ve Rekabet Alanı

Olarak Balkanlar”, En Uzun On Yıl: Türkiye’nin Ulusal Güvenlik ve Dış

Politika Gündeminde Doksanlı Yıllar, der. Gencer Özcan-Şule Kut, Büke

Yayınları, Ankara: 2. Basım: Mart 2000 Uzgel, İlhan, “1990-2001:

Küreselleşme Ekseninde Türkiye Balkanlarla İlişkiler”, (Ed. Baskın

Oran), İletişim Yayınları, İstanbul, 2005.

Uzgel, İlhan, “Türk Dış Politikası; Kurtuluş Savaşından Bugüne Olgular,

Belgeler, Yorumlar” (Ed. Baskın Oran), İletişim Yayınları, İstanbul, 2005.

Yavuz, Celalattin, “Avrasya’da Türk Jeopolitiği”, Berikan Yayınevi,

Ankara, 2010.

Page 182: T.C. ATILIM ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER · PDF fileSOĞUK SAVAŞ DÖNEMİ VE SONRASI TÜRKİYE’YE YÖNELİK TEHDİTLER ... Türkiye coğrafyasının stratejik önemi, soğuk

182

Yavuz, Celalettin, “Geçmişten Geleceğe Suriye-Türkiye İlişkileri”, ATO

Yayınları, Ankara, 2005.

Yavuz, Celalettin ve Erdurmaz, Serdar, “Arap Baharı ve Türkiye Orta

Doğu’da Kırılan Fay Hattı”, Berikan Yayınları, Ankara, 2012.

Yılmaz, Türel, “Uluslararası Politikada Ortadoğu”, Akçağ Yayınları,

Ankara, 2004.

Yılmaz, Veli, ”Siyasi Tarih”, Harp Akademileri Basımevi, İstanbul, 1988.

Yinanç, Refet, “Uluslararası Güvenlik Sorunları ve Türkiye”, (Ed. Refet

Yinanç ve Hakan Taşdemir), Seçkin Yayınları, Ankara, 2002.

YAYIMLANMAMIŞ YÜKSEK LİSANS VE DOKTORA TEZLERİ

Aktaş, Fatih, “Türkiye’nin Terörle Mücadele Konsepti Kapsamında PKK

Terörünün İncelenmesi”, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Dumlupınar

Üniversitesi, Kütahya, 2006.

Armağan, Mücahit, “Ortadoğu Barış Sürecinde Ürdün’ün Rolü”,

Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Süleyman Demirel Üniversitesi,

Isparta, 2006.

Çimen, Hasan, “Amerika’nın Irak’a Müdahalesi Sonrasında Yaşanan

Gelişmelerin Türk-Amerikan İlişkilerine Etkisi”, Yayımlanmamış Yüksek

Lisans Tezi, Kırıkkale Üniversitesi, Kırıkkale, 2007.

Gaytancıoğlu, Kaan, “Saddam Sonrası Irak’ta Şiilerin Yeni Konumları ve

Körfez Ülkeleri Üzerindeki Olası Siyasal Etkileri”, Yayımlanmamış

Yüksek Lisans Tezi, Gazi Üniversitesi, Ankara, 2008.

Güner, Umut A., “Soğuk Savaş Sonrası Dönemde Değişen Güvenlik

Algılamaları ve Bir Güvenlik Sorunu Olarak Başarısız Devletler”,

Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Konya, 2008.

Jafarov, Samir, “NATO’nun Çok Boyutlu Evrensel Örgüte Dönüşüm

Sürecinde Rusya Federasyonu İle İlişkileri”, Yayımlanmamış Doktora

Tezi, Uludağ Üniversitesi, Bursa, 2007.

Kolat, Şefik, “İkibinli Yıllarda Türkiye-İsrail İlişkileri”, Yayımlanmamış

Yüksek Lisans Tezi, Sakarya Üniversitesi, Sakarya, 2006.

Page 183: T.C. ATILIM ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER · PDF fileSOĞUK SAVAŞ DÖNEMİ VE SONRASI TÜRKİYE’YE YÖNELİK TEHDİTLER ... Türkiye coğrafyasının stratejik önemi, soğuk

183

Memmedov, Asim, “Gürcistan ve Kırgızistan’da Yönetim Değişikliğinin

Nedenleri ve Yeni Yönetimlerin Dış Politikları”, Yayımlanmamış Doktora

Tezi, Ankara Üniversitesi, Ankara, 2009.

Şaybak, Arzu, “Soğuk Savaş Sonrası Türkiye’nin Balkan Ülkeleriyle

İlişkilerinde Güvenlik Olgusu ve Karşılıklı Çıkarlar”, Yayımlanmamış

Yüksek Lisans Tezi, Bursa Uludağ Üniversitesi, 2005.

Uçar, Lütfü M., “Değişen Tehdit Algılamları ve Türkiye’nin Ulusal

Güvenliğe Yansımaları”, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, İnönü

Üniversitesi, 2007.

Yılmaz, Selçuk, “Irak Türkmenlerine Yapılan Katliamlar ve Bunun Türk

Kamuoyuna Yansımaları (1924-1959)”, Yayımlanmamış Yüksek Lisans

Tezi, Ankara Üniversitesi, Ankara, 2005.

Yıldız, Ahmet, “Türkiye’nin Balkanlarda Etkin Bir Politika İzlemesinin

Avrupa Birliği İle Olan İlişkilerine Etkisi”, Yayımlanmamış Yüksek

Lisans Tezi, Trakya Üniversitesi, Edirne, 2006.

DERGİLER

Ağır, Sarper Bülent, “Soğuk Savaş Sonrası Avrupa Güvenlik Düzenine

Kurumsal Bir Bakış”, Avrasya Dosyası, C.9, S.2, Yaz 2003.

Akın, Ahmet, “ABD Sonrası Irak”, ABD Sonrası Türkiye, İran ve Irak'ı

Bekleyen Bölgesel Risk Ve Tehditler, Stratejik Analiz, 18 Ocak 2013.

Akın, Ahmet, “II. Dünya Savaşı’ndan Sonra Süper Güçlerin

Ortadoğuda’ki Mücadeleleri”, Stratejik Analiz, 16.12.2012.

Aksu, Fuat, “Ege Sorunlarının Geleceği ve Türkiye – AB Üyelik

Sürecinde Türkiye’nin Seçenekleri”, Stratejik Araştırmalar Dergisi, Yıl 3,

Temmuz 2005.

Alacadağlı, Esmeray, “Katılım Ortaklığı Belgesinden Ulusal Programa,

Bu Yol Avrupa Birliği'ne Çıkar mı?”, Kamu Yönetimi Dünyası Dergisi,

Yıl 2, Sayı 6, Nisan 2001.

Atmaca, Ömür Ayşe, “Yeni Dünyada Eski Oyun: Eleştirel Perspektiften

Türk-Amerikan İlişkileri”, Ortadoğu Etütleri, Cilt 3, Sayı 1, Temmuz 2011.

Page 184: T.C. ATILIM ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER · PDF fileSOĞUK SAVAŞ DÖNEMİ VE SONRASI TÜRKİYE’YE YÖNELİK TEHDİTLER ... Türkiye coğrafyasının stratejik önemi, soğuk

184

Atmaca, Reyhan, ”Türkiye, AB Konusunda İleri Bir Uyum

Düzeyindedir”, TİSK İşveren Dergisi, Cilt: XXXVIII, Sayı: 3, Aralık 1999.

Avrupa Topluluklarına İlişkin Temel Belgeler, “Ankara Andlaşması ve

Katma Protokol”, DPT Avrupa Topluluğu ile İlişkiler Genel Müdürlüğü,

Cilt 2, Ağustos 1993.

Aydın, Mustafa, Özcan, Ali Nihat ve Kaptanoğlu, Neslihan, “Riskler ve

Fırsatlar Kavşağında Irak’ın Geleceği ve Türkiye”, TEPAV Yayınları,

Aralık 2007.

Ayhan, Veysel, “Ürdün’de Siyasal İstikrar ve Türkiye ile İlişkiler”,

Uluslararası Ortadoğu Barış Araştırmaları Merkezi, Temmuz 2012.

Aykan, Bali Mahmut, “Turkey’s Policy in Northern Iraq, 1991-95”,

Middle Eastern Studies, Vol. 32., No.4, October 1996.

Ayman, Gülden, “Kardak Krizinin Türk-Yunan İlişkilerine Etkisi”,

Foreign Policy, Yaz 1998.

Bahar, İbrahim Halil, “PKK’yı TOKİ’ye Havale Etmek”, Ankara Strateji

Enstitüsü, 09 Ağustos 2012.

Bakan, Ayşe Zerrin, “Soğuk Savaş Sonrasında Yeni Güvenlik Teorileri ve

Türkiye’nin Güvenlik Algılamaları”, 21. YY Dergisi, Ekim-Kasım-Aralık

Sayısı, Yıl 2007.

Bekir, Abdülmecit İsmet, “Irak Ananyasası ve Türkmenler”, Ortadoğu

Stratejik Araştırmalar Merkezi, 17 Mart 2009.

Bilge, Semih , “Katılım Öncesi Strateji Belgeleri Kapsamında Mali

Kontrol Sistemimizin Avrupa Birliği Müktesebatına Uyumu”, Maliye

Dergisi, Sayı 158, Ocak – Haziran 2010.

Birsel, Haktan, “Bir Demografik Güç Mücadelesi: Kuzey Irak

Kördüğümü”, 21. YY Dergisi, Sayı 37, Ocak 2012.

Bolat, Duran, “Türkiye’nin Orta Doğu Politikasının Genel Çizgisi Ve Bu

Politikada Etkili Olan Faktörler”, Akademik Perspektif, Ocak 2012.

Bölme, Selin, “İsrail’in Kuzey Irak Politikası ve Türkiye”, Sayı 9, İlkbahar

2008, Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı.

Bölme, Selin, “NATO Zirvesi ve Füze Kalkanı Projesi”, Siyaset Ekonomi

ve Toplumsal Araştırmalar Vakfı, Aralık 2010.

Page 185: T.C. ATILIM ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER · PDF fileSOĞUK SAVAŞ DÖNEMİ VE SONRASI TÜRKİYE’YE YÖNELİK TEHDİTLER ... Türkiye coğrafyasının stratejik önemi, soğuk

185

Bölükbaşı, Süha, “Turkey Copes with Revolutionary Iran”, Journal of

South Asian and Middle Eastern Studies, Vol 8, No 1-2, (Fall-Winer 1989).

Bulunç, Zeki Ahmet, “Kıbrıs Politikasının Annan Belgesi ile Başlayan

Kırılma Noktası”, Akademik Bakış, Gazi Üniversitesi, Cilt I, Sayı I.

Cabbarlı, Hatem, “Rusya’da Ermeni Diasporası: Oluşumu ve

Faaliyetleri”, Ermeni Araştırmaları, Sayı 3, Eylül-Ekim-Kasım 2001.

Cural, Ahmet, “S–300 Füze Krizi ve Düşündürdükleri”, Silahlı Kuvvetler

Dergisi, Genelkurmay ATASE Başkanlığı Yayınları, Sayı. 356, Yıl. 117,

Ankara, Nisan 1998.

http://www.eraren.org/index.php?Lisan=tr&Page=DergiIcerik&Icerik.

Çağatay, Soner, “Kürecik Dışında Yeni Radar Üsleri Yolda”, Tarih Siyaset

Ekonomi Platformu Gündem, 2012.

Çaha, Havva, “Türkiye’nin Enerji Koridoru Olma Politikası: Düş mü ?

Gerçek mi ?” Enerji 2023 Derneği Dergisi, Sayı 71, 2008.

Çakmak, Cenap ve Çolak, Gözde Fadime “ABD’nin Irak’tan Çekilmesi ve

Türkiye’ye Etkileri”, Rapor No: 29, İstanbul, 2011.

Çiçek, Ceyhan, “Türkiye-AB İlişkileri”, Hariciye Dergisi, Aralık 2010

Çiçek, Murat, “Büyük Ortadoğu Savaşı”, Uluslararası Politika Akademisi,

Temmuz 2012.

Dedeoğlu, Beril, “Türkiye - Irak ilişkileri: “Doğu”-“Batı” Ekseni ve

Değişkenler” Civitas Gentium, Cilt 1, Sayı 1, 2011.

Demir, Şerif, “Dünden Bugüne Türkiye’nin Ortadoğu Politikası ve

Suriye”, Turkish Studies International Periodical For the Languages,

Literature and History of Turkish or Turkic, Volume 6/3, Summer 2011.

Demirci, Nefi, “Türkmenlerin Siyasi Tarihinden Bir Yaprak:

Türkmenlerin Dünü, Bugünü ve Yarını”, Erbil Gazetesi, 24 Mayıs 2012.

Demircioğlu, Beytullah, “Şii Hilali Söylemi ve Sünni-Şii Ayrışması”, Mart

2012, Sayı 313,

http://dergi.altinoluk.com/index.php?sayfa=yillar&MakaleNo=d313s058m1.

Dilek, Kaan, “Irak’ı Bekleyen Kader: Kaos mu İstikrar mı ?”, Stratejik

Düşünce Enstitüsü, 12.04.2010.

Page 186: T.C. ATILIM ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER · PDF fileSOĞUK SAVAŞ DÖNEMİ VE SONRASI TÜRKİYE’YE YÖNELİK TEHDİTLER ... Türkiye coğrafyasının stratejik önemi, soğuk

186

Dilek, Kaan, “İran ve Şii Jeopolitiğinin Türk-Arap İlişkilerine Etkisi”,

Uluslararası Ortadoğu Barış Araştırmaları Merkezi, 10 Temmuz 2012.

Duman, Bilgay, “Irak’ta Siyasi Kamplaşmada Türkmenler Nerede

Duruyor ?” Ortadoğu Stratejik Araştırmalar Merkezi, 1 Mayıs 2012.

Duman, Bilgay, “Tarihsel Perspektif Işığında Dışişleri Bakanı Ahmet

Davutoğlu’nun Kerkük Ziyareti ve Yansımaları”, Ortadoğu Analiz, Cilt 4,

Sayı 45.

Düğen, Turgay, “Orta Asya Dar Alanda Büyük Pazarlık: Kırgızistan’da

ABD ile Rusya’nın Üs Mücadelesi”, 21. YY Türkiye Enstitüsü, Mart 2012.

Efegil, Ertan, “1 Mart Günü, Neden TBMM Üyeleri, Hükümet

Tezkeresini Kabul Etmedi ?”, Stradigma Aylık Strateji ve Analiz Dergisi,

2010.

Ekinci, Celalefer Arzu, “İran Türkiye Enerji İşbirliği”, USAK Bilgi

Notları, Kasım 2008.

Erkmen, Serhat, “Irak Nereye”, Stratejik Analiz, No:69, Ocak 2006. Serhat

Erkmen, Serhat, “ 2013’te Türkiye Irak İlişkileri İçin Beklentiler ve

Olasılıklar” Ortadoğu Stratejik Araştırmalar Merkezi, Ortadoğu Analiz, Cilt

5, Sayı 49, Ocak 2013.

Ertem, Barış, “Türkiye – ABD İlişkilerinde Truman Doktrini ve Marshall

Planı”, Balıkesir Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Cilt 12, Sayı

21, Balıkesir, Haziran 2009.

Ertürk, Cemal, Ahmet “Ermeni Diasporası’nın 2015 Yılı Hedefi

Doğrultusunda İzlediği Politikalar”, Bilge Adamlar Stratejik Araştırmalar

Merkezi, Nisan 2011.

Ete, Hatem, “Eski Türkiye’nin Korkuları ve Yeni Ortadoğu”, Siyaset

Ekonomi ve Toplumsal Araştırmalar Vakfı, 6 Ağustos 2012.

Ete, Hatem ve Köse, Talha, “Güvenlik Perspektifi Kürt Sorununu

Devletleştirdi”, Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı, 04 Ocak

2009.

Gök, Süleyman, “Irak’ın Kuzeyinin Önemi Nedir ?”, Politika Dergisi, 25

Haziran 2010.

Page 187: T.C. ATILIM ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER · PDF fileSOĞUK SAVAŞ DÖNEMİ VE SONRASI TÜRKİYE’YE YÖNELİK TEHDİTLER ... Türkiye coğrafyasının stratejik önemi, soğuk

187

Göral, Emirhan, “Avrupa Enerji Güvenliği ve Türkiye”, Avrupa

Araştırmaları Dergisi, Cilt 19, Sayı 2, 2011.

Güven, Mustafa, “Türkiye-Suriye İlişkilerine Genel Bir Bakış”, Akademik

Perspektif, 14 Kasım 2012.

Has, Kerim, “Rusya’nın Suriye Denklemindeki Yeri: İkili ve Bölgesel

Çıkarlar”, Uluslararası Politika Akademisi, 7 Ağustos 2012.

“Historical Background”, Congressional Digest, Vol. 70, March 1991.

İlhan, Suat, “Türkiye’nin AB Yolu Tıkandı”, Stradigma Aylık Strateji ve

Analiz Dergisi, Sayı 5, 2003.

Jenkins, Gareth, “Muslim Democrats in Turkey?”, Survival, Vol.1., No.1.,

Spring, 2003.

Kanbal, Burcu, “Türkiye-İran İlişkilerinde Suriye Faktörü”, Uluslararası

Politika Akademisi, Nisan 2012

Kanbal, Burcu, “Uluslararası İlişkilerde Güvenlik Algısı”, Uluslararası

Politika Akademisi, Ağustos 2012.

Kapetanoviç, Amer, “Bosna-Hersek'in On Yıllık Dış Politika Tecrübesi”,

Çev. Emir Türkoğlu, içinde Balkan Diplomasisi-Balkan Araştırmaları Dizisi

3, ASAM Yayınları.

Kavuncu, Sibel, “1980'lerde Türkiye-ABD İlişkilerinde Bir Sorun:Ermeni

Karar Tasarıları”

http://www.eraren.org/index.php?Lisan=tr&Page=DergiIcerik&IcerikNo=48

0.

Kemaloğlu (Kamalov), İlyas, “Vladimir Putin’in Türkiye Ziyareti

Arifesinde Türk-Rus Münasebetleri”, Ortadoğu Stratejik Araştırmalar

Merkezi, Ekim 2012.

Kantarcı, Şenol, “ABD ve AB Kıskacında Türkiye-Ermenistan İlişkileri”,

Stradigma Aylık Strateji ve Analiz Dergisi, Eylül 2003.

Karaosmanoğlu, Ali, “Uluslararası Toplumun Değişimi ve Türkiye’ye

Etkileri” (Askeri Yüksek İdare Mahkemesi’nde 21 Şubat 2003 Günü Verilen

Konferans Metni), 18 Numaralı Dergi,

http://www.msb.gov.tr/ayim/Ayim_makale_detay.asp?IDNO=52.

Page 188: T.C. ATILIM ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER · PDF fileSOĞUK SAVAŞ DÖNEMİ VE SONRASI TÜRKİYE’YE YÖNELİK TEHDİTLER ... Türkiye coğrafyasının stratejik önemi, soğuk

188

Kaya, Furkan, “Türkiye’nin Enerji Stratejisi”, Uluslararası Politika

Akademisi, Şubat 2013.

Keleş, Erdoğan, “Rusya’nın Sıcak Denizlere İnme Politikası (Alman

Deniz Yüzbaşısı Stenzel’e Göre İstanbul’a En Kısa Yol)”, Tarih

Araştırmaları Dergisi, Sayı: 46, Ankara, Eylül 2009.

Kerküklü, Ali, “Hain Eller Irak Türklerini Ata Toprağından Göçe

Zorluyor”, Stratejik Analiz, 8 Aralık 2011.

Korkmaz, Canalp Sertaç, “Türkiye’nin Terörle İmtihanı”, Afro Avrasya

Stratejik Araştırmalar Merkezi, Ağustos 2012.

Koni, Hasan, “Günümüzde Rus Milliyetçiliği ve Sonuçları” Avrasya

Dosyası, C. I., Sayı 1.

Köse, Talha, “Değişen Ortadoğu Denkleminde İsrail-Lübnan Krizi ve

Türkiye’nin Rolü”, Akademik Ortadoğu.

Köse, Talha, “Ortadoğu’da Krizin Unsurları”, Siyaset Ekonomi ve

Toplumsal Araştırmalar Vakfı, 11 Haziran 2007, “Kürt Türkmenlerin

Güncesi”, Ortadoğu Stratejik Araştırmalar Merkezi, 20.07.2012.

Kubicek, Paul, “Albania’s Collapse and Reconstruction”, Perceptions, Cilt

3 (1), Mart-Mayıs1998,www.mfa.gov.tr/grupa/percept/III%2D1/kubicek.htm.

Kurban, Dilek ve Yolaçan, Serkan, “Kürt Sorununun Çözümüne Dair Bir

Yol Haritası: Bölgeden Hükümete Öneriler”, Türkiye Ekonomik ve Sosyal

Etüdler Vakfı Yayınları, 23 Aralık 2008.

Kurubaş, Erol, “Ortadoğu’da Zamanın Ruhunu Yakalamak”, Ankara

Strateji Enstitüsü, 13 Şubat 2012.

Küçükyılmaz, Mücahit M. “Türkiye: Kimin Modeli, Neyin Merkezi ?”

Seta Vakfı, 2007.

Lütem, Engin Ömer, “ABD’de Karar Tasarıları Mevsimi Başladı”,

Avrasya İncelemeleri Merkezi, Mart 2012, Sayı 883.

Mabee, Bryan, “Security Studies and the Security State: Provision in

Historical Context”, International Relations, Vol.17., No.2., June 2003.

Oğuzlu, Tarık, “Komşularla Sıfır Sorun Politikası: Kavramsal Bir

Analiz”, Ortadoğu Stratejik Araştırmalar Merkezi, Haziran 2012.

Page 189: T.C. ATILIM ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER · PDF fileSOĞUK SAVAŞ DÖNEMİ VE SONRASI TÜRKİYE’YE YÖNELİK TEHDİTLER ... Türkiye coğrafyasının stratejik önemi, soğuk

189

Oran, Baskın, “Uluslararası ve İç Hukukta Çekiç Güç’ün Yasal

Dayanakları Sorunu”, Ankara Üniversitesi Dergisi, Sayı 3, Cilt 50, 1995.

Örmeci, Ozan, “Adana Mütabakatı ve Bugün”, Uluslararası Politika

Akademisi, 10 Nisan 2012.

Özalp, Hakan, “11 Eylül 2001 Saldırıları”, Özel Güvenlik Dünyası, 2001,

s.1-6.

Özbay, Fatih, “Rusya’da Seçim Mevsimi Sona Erdi: Bahar Gelecek mi ?”,

Bilge Adamlar Stratejik Araştırmalar Merkezi, Mart 2012.

Özcan, Alper Hüseyin, “Türk Dış Politikası Güncesi 29 Ekim-6 Kasım”,

21. YY Türkiye Enstitüsü, Kasım 2012.

Özdağ, Ümit , “Yeniden Yapılanan Ortadoğu”, Stratejik Analiz, No:31,

Kasım 2002.

Özdiker, Cengiz, “Türkiye’nin Jeoekonomisi ve Ülkesel Pazarlama”,

Silahlı Kuvvetler Dergisi, Sayı 361, Genelkurmay ATASE Başkanlığı

Yayınları, Ankara, Temmuz, 1999.

Özcan, Ali Nihat, “İran Sorununun Geleceği Senaryolar, Bölgesel Etkiler

ve Türkiye’ye Öneriler“, TEPAV Ortadoğu Çalışmaları, Haziran 2006.

Özhan, Taha, “Obama ile “Melez ABD Hegemonyası”, Anlayış Dergisi,

Aralık 2008.

Öztük, Ersoy Tuğçe, “Değişen Bölgesel Çevrenin İsrail’e Yansımaları III:

Lübnan’daki İstikrarsızlık”, Bilge Adamlar Stratejik Araştırmalar Merkezi,

17 Ekim 2012.

Palabıyık, Serdar Mustafa ve Bozkuş, Deveci Yıldız, “Türkiye-Ermenistan

Sorunu”, Avrasya İncelemeleri Merkezi, 2008.

Pope, Nicole, “Turkey is Playing Hard to Get”, Middle East International,

No. 691, 10.01.2003.

Salihi, Emin, “Irak’ta Seçim Süreci, Yeni Hükümet ve İstikrar”, Bilge

Adamlar Stratejik Araştırmalar Merkezi, 03 Ocak 2011.

Samancı, Kadir, “EI-Tarih El-Siyasi Li Turkman El-lrak, Dar El Saki”,

(Stratejik Analizden Aktaran), Beyrut 1999.

Sandıklı, Atilla, “Yeni Kıbrıs Stratejisi: Tanıma”, Bilge Strateji, Cilt 2,

Sayı 2, Bahar 2010.

Page 190: T.C. ATILIM ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER · PDF fileSOĞUK SAVAŞ DÖNEMİ VE SONRASI TÜRKİYE’YE YÖNELİK TEHDİTLER ... Türkiye coğrafyasının stratejik önemi, soğuk

190

Sarınay, Yusuf, “Atatürk’ten Günümüze Türk Dış Politikası Hakkında

Genel Bir Değerlendirme”, Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi, Cilt 16,

Sayı 48, Kasım 2000.

Semin, Ali, “Bağdat-Erbil Arasında Petrol Krizi ve Türkiye”, Bilge

Strateji, Bilge Adamlar Stratejik Araştırma Merkezi, 27 Temmuz 2012.

Semin, Ali, “Türkiye’nin Irak Politikası Işığında Kuzey Irak Açılımı”,

Bilge Strateji, Bilge Adamlar Stratejik Araştırma Merkezi, Cilt 3, Güz 2011,

Sayı 5.

Seymen, Serkan ve Toklucu, Murat, “Annan Planı ve Medya”, Birikim

Dergisi, Sayı 179, Mart 2004.

Sinkaya, Bayram, “İran Nükleer Programı Karşısında Türkiye’nin

Tutumu Ve Uranyum Takası Mutabakatı”, Ortadoğu Analiz, Cilt 2, Sayı

18, Haziran 2010.

Soğuk Savaş Sonrasında Yeni Dünya Düzeni”, İktisat ve Girişimcilik

Üniversitesi, Türk Dünyası Kırgız- Türk Sosyal Bilimler Enstitüsü,

Akademik Bakış, Sayı 17, Temmuz – Ağustos – Eylül 2009.

Şatana Nil ve Özpek Burak Bilgehan, “ABD ve Türkiye’de Geçmişten

Günümüze Güvenlik Çalışmaları”, Ortadoğu Etütleri, Ocak 2010, Cilt 1,

Sayı 2.

Turgut, Hasan, “Irak’ın Kuzeyi, Irak’ta Meydana Gelebilecek Muhtemel

Oluşumlar ve Alınması Gereken Önlemler”,

www.harpak.edu.tr/saren2/.../guv_str_sayi_4_aralik2006.pdf.

Türbedar, Erhan, “Barışın 15. Yıldönümünde Bosna Hersek: Dayton Barış

Andlaşması’nın Neticelerinin Değerlendirilmesi”, Türkiye Ekonomi

Politikaları Araştırma Vakfı, Aralık 2010.

Türkiye Kürt Liderler ve Kerkük Sorunu, Yakın Doğu Haber aracılığıyla

Kuzey Irak’ta Kürtçe olarak yayınlanan haftalık Medya dergisi), 17 Ekim

2006.

Udum, Şebnem, “Türkiye’nin İran Nükleer Meselesindeki Siyaseti”

Ortadoğu Stratejik Araştırmalar Merkezi, Ortadoğu Analiz, Cilt 4, Sayı 43,

Temmuz 2012.

Page 191: T.C. ATILIM ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER · PDF fileSOĞUK SAVAŞ DÖNEMİ VE SONRASI TÜRKİYE’YE YÖNELİK TEHDİTLER ... Türkiye coğrafyasının stratejik önemi, soğuk

191

Usluer, Yılmaz, “Avrupa’daki Gelişmelere Göre Türkiye’nin Stratejik

Önemi”, M5 Dergisi, sayı. 5, 1990.

Uygur, Hakkı, “İran ve Arap Baharı”, Siyaset Ekonomi ve Toplumsal

Araştırmalar Vakfı, Mart 2012.

Vurucu, İkbal, “Türkiye Önderliğinde Kürdistanlar Yol Alırken” 2023

Aylık Dergi, Sayı 136, Ağustos 2012.

Yalçın, Emrullah, “Kuzey Irak Yönetimi ile Merkezi Irak Hükümeti

Arasında Gerilen İlişkiler”, 21.YY Türkiye Enstitüsü, 25.01.2012.

Yalçın, Emruhan, “Terörizm ve Terörizmle Mücadele Kuzey Irak’taki

Türk Askeri Varlığının Sonlandırılması”, 21. YY Türkiye Enstitüsü, Ekim

2010.

Ydyrys, Kanat, “Rusya ve Tacikistan: Onarılmaya Çalışılan Askeri İttifak

İlişkileri”, Uluslararası Strateji ve Güvenlik Araştırmaları Merkezi, Eylül

2012.

Yengil, Onur, “Türkiye-Rusya Arasında Enerji Diplomasisi Ön Planda”,

Usak Stratejik Gündem, 2011.

Yıldırım, Huriye, “Türkiye-Gürcistan İlişkileri: İşbirliği Alanları,

Sorunlar ve Çözüm Önerileri (2)”, Akademik Perspektif, 18 Ocak 2013

Yıldırım, Necip, “Dış Politikamız ve Türk Dünyası”, Akademik Perspektif,

Nisan 2009.

Yılmaz, Mesut, “Irak Türkmenleri ve Türk Dünyası İle İşbirliği

Çabalarındaki Rolleri”, Akademik Perspektif, 08.08.2012.

Yılmaz, Murat, “Kürdistan İkinci Yavru Vatan”, Yeni Aktüel Dergisi, Sayı

125.

Yiğit, Süreyya, “Türkmenistan: Doğalgaz Devi”, Ortadoğu Stratejik

Araştırmalar Merkezi, Mart 2013.

Yusuf, Abdülbaki, “Irak Kürt Bölgesel Yönetimi’nin 2011’den 2012’ye

Yansımaları”, Ortadoğu Analiz, Cilt 4, Mart 2012.

Waisowa, Sara, “Human Security-The Contemporary Paradigm?”

Perspective Central European Review of International Affairs, Vol.20,

Summer 2003.

Page 192: T.C. ATILIM ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER · PDF fileSOĞUK SAVAŞ DÖNEMİ VE SONRASI TÜRKİYE’YE YÖNELİK TEHDİTLER ... Türkiye coğrafyasının stratejik önemi, soğuk

192

Walt, Stephen, “Uluslararası İlişkiler: Bir Dünya Binbir Kuram”, Foreign

Policy, İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayını, Bahar 1998.

Zehir, Cemal, Özşahin, Mehtap, “Türkiye’nin Uluslararası Su Politikaları

ve Sınırı Aşan Sular”, 2023 Dergisi, Mayıs 2003, Sayı, 25.

Zisser, Eyal, “Syria, United State, and Iraq-Two Years After the

Downfall of Saddam Hussein”, The Middle East Review of International

Affairs (MERIA), Vol. 9, No.3, Article 2 , Eylül 2005.

GAZETELER

“Bağımsız Kürt Devletini Uzak Bir İhtimal Olarak Görüyorum”,

http://www.radikal.com.tr/Radikal.aspx?aType=RadikalDetayV3&ArticleID

=1085200&CategoryID=78.

Barkey, Henry, “ Türkiye’nin Kürt Sorununun Dönüşü”, Los Angeles

Times, 30.07.2006. http://www.genkur.tsk/bhihabergöster.asp.

Carlucci Frank ve Stephen Larrabe F., “ Revitalizing U.S.-Turkey

Relation”,

http://www.washingtontimes.com/commentary/20050607-095000-7007

page2.htm.

“Dördüncü Heyet İmralı Adası’nda”,

http://www.hurriyet.com.tr/gundem/22958220.asp.

Dursunoğlu, Alptekin, “Federalizm Irak’ı Parçalar mı ?”, Yakın Doğu

Haber, 17.09.2006.

Hadi, Muhammed, “Irak İşgali ve Kürtler’in Bağımsızlık Talebi”, Yakın

Doğu Haber, 23 Nisan 2007.

“Irak’tan Türkiye’ye Nota”,

http://www.hurriyet.com.tr/planet/18572920.asp

“İşte Abdullah Öcalan’ın Mektubu”,

http://haber.stargazete.com/guncel/iste-abdullah-ocalanin-mektubu/haber-

731098.

Page 193: T.C. ATILIM ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER · PDF fileSOĞUK SAVAŞ DÖNEMİ VE SONRASI TÜRKİYE’YE YÖNELİK TEHDİTLER ... Türkiye coğrafyasının stratejik önemi, soğuk

193

“Kandil’den BDP Heyeti’nin İlk Fotoğrafı”,

http://www.sabah.com.tr/Gundem/2013/03/06/kandilden-bdp-heyetinin-ilk-

fotografi

Kerküklü, Ali, “Kürtler Bölgede İsrail ve Dış Güçlerin Sopasıdır”,

Türkmen Şanı Gazetesi, 28 Ağustos 2012.

Öztarsu, Fatih Mehmet, “Türkiye ve Azerbaycan Ortak Askeri Projeler”,

Caspian Weekly, 02 Ocak 2011.

“Tarihi Nevruz”, http://www.sabah.com.tr/Gundem/2013/03/21/tarihi-

nevruz 21.03.2013.

“Türkiye İle Amerika Birleşik Devletleri Arasında 4 Temmuz 1948

Tarihinde İmzalanan Ekonomik İşbirliği Anlaşması ve Eki İle Aynı

Tarihte Teati Edilen Mektupların Onanması Hakkında Kanun”, Resmi

Gazete, 13 Ağustos 1948, Sayı 6956.

Yavaş, Leyla, “Son Dönemde Türkiye-Bulgaristan İlişkileri”, Caspian

Weekly, 09 Mart 2010.

BÜLTENLER – RAPORLAR - TEBLİĞLER

“ABD’nin Irak’tan Çekilme Süreci ve Bölge Dinamikleri Açısından

Değerlendirilmesi” Bahçeşehir Üniversitesi Uluslararası Güvenlik ve

Stratejik Araştırmalar Merkezi, Ocak 2009, İstanbul.

Alemdar, Zeynep ve Çorbacıoğlu, Birden Reha, “Avrupa Birliği Sürecinde

Türkiye’de Sivil Toplum: Organizasyon Düzeyine Etkiler”, Türkiye

Üçüncü Sektör Vakfı, Uluslararası Sivil Toplum Endeksi Projesi II Türkiye

Yan Raporları, Mart 2011.

Arsava, Füsun, “Türkiye-AB İlişkilerinde Siyasi Boyutun Önemi”,

Birleşmiş Milletler Türk Derneği, 1998.

Bağcı, Hüseyin, “4. Türkiye-İran İlişkileri Sempozyumu:

Küreselleşmenin Türkiye-İran Üzerindeki Etkileri ve Toplumların

Karşılaşabileceği Problemler”, İstanbul, 23-27 Eylül 2005 Tarihli Tebliğ.

Baş, Arda, “1957 Suriye Krizi ve Türkiye”, History Studies, Volume IV/1,

2012.

Page 194: T.C. ATILIM ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER · PDF fileSOĞUK SAVAŞ DÖNEMİ VE SONRASI TÜRKİYE’YE YÖNELİK TEHDİTLER ... Türkiye coğrafyasının stratejik önemi, soğuk

194

Babuşçu, Şenol, “Basel II Düzenlemeleri Çerçevesinde Bankalarda Risk

Yönetimi”, İstanbul, Akademi Consulting&Training.

Beriş, Yakup ve Gürkan, Aslı, “Türk-Amerikan İlişkilerine Bakış: Ana

Temalar ve Güncel Gelişmeler”, TÜSİAD ABD Temsilciliği

Değerlendirme Raporu, İstanbul, Temmuz 2002.

Beriş, Yakup ve Gürkan, Aslı, “Türk-Amerikan İlişkilerine Bakış: Ana

Temalar ve Güncel Gelişmeler”,TÜSİAD ABD Temsilciliği Değerlendirme

Raporu, Temmuz 2002.

Bir Amerikan Anayasa Mühendisliği Örneği Olarak Irak Federalizmi”,

Dünya Bülteni, 6 Aralık 2011.

Can, Muzaffer, “Köy Muhtarlığından Özerkliğe Barzaniler”,

http://www.turksam.org/gencbakis/a2789.html.

Chatham, House, "Iraq in Transition: Vortex or Catalyst?”, House

Clatham Middle East Programme Briefing Paper, 02-04 September, 2004.

Çevik, İbrahim, “Dünyadaki Gelişmelere Paralel Olarak Değişen Terör ve

PKK’nın Bu Değişimlerdeki Yeriyle Muhtemel Hareket Tarzı”, 21 Eylül

2011, http://www.turksam.org/tr/yazdir2474.html.

Çiçek, Tayfur, “Kuzey Irak’ın Dünden Bugüne Değişen Yapısı, Bölgedeki

Kürt Yapılanması ve Türkmenler”,

http://www.turksam.org/gencbakis/a2786.html.

Dağ, Mustafa, “Ortadoğu’da Kürtler (Kim Bu Kürtler)”, Erciyes

Üniversitesi Kürt Araştırmaları Masası, 19.03.2012.

Daly, C.K. John, “Uzbek Afghanistan Proposal Relevant and Timely”,

Johns Hopkins University, Central Asia-Caucasus Institute Daily Briefing, 12

Aralık 2009.

Duman, Çağdaş, “Soğuk Savaş Dönemi Yunan Dış Politikası”, Politik

Psikoloji Derneği Bülten.

Ertuğrul, Doğan, “Türkiye Dış Politikası İçin Bir Test: Suriye Krizi”,

Türkiye Ekonomik ve Sosyal Etüdler Vakfı, 2012.

“Genç Bakış”, http://www.turksam.org/gencbakis/a2786.html.

Page 195: T.C. ATILIM ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER · PDF fileSOĞUK SAVAŞ DÖNEMİ VE SONRASI TÜRKİYE’YE YÖNELİK TEHDİTLER ... Türkiye coğrafyasının stratejik önemi, soğuk

195

“Genişleme Stratejisi ve Başlıca Zorluklar 2011-2012”, Komisyon

Tarafından Avrupa Parlamentosu’na ve Konsey’e Sunulan Bildirim,

http://www.abgs.gov.tr/files/AB_Iliskileri/AdaylikSureci/IlerlemeRaporlari/2011

_ilerleme_raporu_tr.pdf.

Glenny, Misha, “Heading Off War in Southern Balkans”, Foreign Affairs,

74, 3. Sayı., Mayıs-Haziran 1995.

Gözen, Ramazan, “Türkiye’nin Ortadoğu Politikası: Gelişimi ve Etkileri”,

Çukurova Stratejik Araştırmalar Merkezi.

Grabbe, Heather ve Ülgen, Sinan, “Türkiye ve AB İlişkilerinin Geleceği”,

Ekonomi ve Dış Politika Çalışmaları Merkezi, Aralık 2010.

Güven, Selin, “Suudi Arabistan Gündemi Son Üç Ayın Özeti”, Ortadoğu

ve Kuzey Afrika Gündemi.

Hadi, Muhammed, “Kerkük Petrolleri ve Kürt Liderlerin Tutumu”,

Yakın Doğu Haber, 13.06.2007.

Hildreth, A.S., Ek, C., “Long-Range Ballistic Missile Defense in Europe”,

29 Haziran 2009, Congressional Research Servise, s. 2.,

http://fpc.state.gov/documents/organization/127026.pdf.

Hunkel, D. Christopher, “History of the 39th Air Base Wing and İncirlik

Base, Turkey”, Adana/İncirlik, 2004.

“Irak’ta Mevcut Siyasi Durum ve Önemli Siyasi Gelişmeler”, Ortadoğu

Stratejik Araştırmalar Merkezi, Mart 2011, Rapor No: 35.

“Irak’ta Petrol Mücadelesi: Çok Uluslu Şirketler, Uluslararası

Anlaşmalar ve Anayasal Tartışmaların Işığında Bir Analiz”, Ortadoğu

Stratejik Araştırmalar Merkezi, Rapor No: 103, Ocak 2012.

İpek, Pınar, “İşgal Sonrası Irak’ta Devletleşme Sorunlarının Kurumsal

İncelemesi ve Petrol Zenginliğinin Etkileri”, Ortadoğu Stratejik

Araştırmalar Enstitüsü, Ortadoğu Enstitüleri, Cilt 3, Sayı 1, Temmuz 2011.

Karayılanoğlu, Barış Pınar, “Yunanistan’ın Temel Ekonomik Göstergeleri

ve Türkiye- Yunanistan Ticari ve Ekonomik İlişkileri”, Yunanistan Ülke

Raporu, İzmir Ticaret Odası, 2007.

Keskin, Arif, “İran’ın Kuzey Irak Politikası/İran ve Iraklı Kürtler”,

08.02.2008, http://www.turksam.org/tr/a1383.html.

Page 196: T.C. ATILIM ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER · PDF fileSOĞUK SAVAŞ DÖNEMİ VE SONRASI TÜRKİYE’YE YÖNELİK TEHDİTLER ... Türkiye coğrafyasının stratejik önemi, soğuk

196

Kırçiçek, Tayfun, “Kuzey Irak’ın Dünden Bugüne Değişen Yapısı,

Bölgedeki Kürt Yapılanması ve Türkmenler”, Kuzey Irak Raporu, Usak

Yayınları, 13 Haziran 2007.

Kjellen, Rudolf “The Sweedish Father of Geopolitics”

http://varldsinbordeskriget.wordpress.com/2011/02/09/rudolf-kjellen-the-

swedish-father-of-geopolitics/.

Kuloğlu, Armağan, “Soğuk Savaş Döneminden Günümüze Ortadoğu’daki

Gelişmeler ve Türkiye’nin Güvenliğine Etkileri”, Sedat Laçiner, Hacali

Necefoğlu, Hasan Selim Özertem(Ed.), Türk Dış Politikası: Uluslararası

3.Türk Dış Politikası Sempozyumu Tebliğleri, Usak Yayınları, Ankara, Nisan

2009.

“Kürt Yönetimi Bölünme Planını Olumlu Karşıladı”, Yakın Doğu Haber,

29.09.2007.

Laçiner, Sedat, Necefoğlu, Hacali, Özerten, Selim Hasan, “Türk Dış

Politikası”, Uluslararası III. Türk Dış Politikası Sempozyumu Tebliğleri,

Usak Yayınları, Nisan 2009.

Migdalovitz, Carol, “Israel's Blockade of Gaza, the Mavi Marmara

Incident, and Its Aftermath”, Washington DC. Congressional Research

Service, June 2010.

Neriah, Jacgues, “Kürtler En Az Bir Devleti Hakediyor”, Jarusalem Center

for Public Affairs’den alınan Rapor: http://jcpa.org/researcher/jacques-

neriah/.

Oğan, Sinan, “Rusya Federasyonunun Kıbrıs Politikası” , 6 Şubat 2005,

http://www.turksam.org/gencbakis/a1818.html.

“Onur Öymen’in 21 Şubat 2012’de İstanbul Rotary Kulübü İçin Yaptığı

Konuşma”, 4 Nisan 2012, http://www.onuroymen.com/arsiv/2917.

“Ortadoğu’da Güncel Güvenlik Sorunları”, Bahçeşehir Üniversitesi

Uluslararası Güvenlik ve Stratejik Araştırmalar Merkezi, İstanbul, Ekim

2010.

Özcan, Gencer, “Türkiye-İsrail İlişkilerinde Dönüşüm: Güvenliğin

Ötesi”, TESEV, 2005.

Page 197: T.C. ATILIM ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER · PDF fileSOĞUK SAVAŞ DÖNEMİ VE SONRASI TÜRKİYE’YE YÖNELİK TEHDİTLER ... Türkiye coğrafyasının stratejik önemi, soğuk

197

Özdağ, Ümit, “Kürt Devleti Kurulur mu”,

http://www.harpak.tsk/kha/web/www/hts/makaleler.html,.

Özdal, Habibe, “Medvedev’in Türkiye Ziyareti ve Gündemdeki

Konular”, Usak Stratejik Gündem, Mayıs 2010.

Raphaeli, Nimrod, "Irak Kürdistanı'ndan Demokrasi Dersleri Almaya",

Çev.,Başbakanlık Basın-Yayın Ve Enformasyon Genel Müdürlüğü, The

Middle East Media Research Institute, 8 Eylül 2005.

Sarıkahya, Kasım, “Irak Genelinde Siyasi Gelişmeler ve Türkmenler”, Biz

Türkmeniz Haber, 10.05.2012.

Sandıklı, Atilla ve Kaya, Erdem, “Çatışma Çözümü ve Türkiye’de Kürt

Meselesi”, Bilgesam Yayınları, Rapor No. 45, Mart 2012.

“Sırbistan Karadağ Ülke Bülteni Haziran 2005”,

http://www.deik.org.tr/bultenler/2005624164232SirbistanKaradag-

Haziran2005.pdf,04.01.2006

“Siyasi Reformlar 2”, Avrupa Birliği Bakanlığı Yayınları, No: 5.

Sunar, Burcu, “Türk Dış Politikasında Bir Karar Alma Organı Olarak

Medyanın Rolü: Kardak Krizi Örneği”, Sosyal Bilimler Araştırmaları

Derneği, II. Ulusal Yönetim ve Ekonomi Bilimleri Konferansı, İzmir, Eylül

2009.

Şamlı, Şenel ve Dalgıç, Yiğit, ”Maşrık Arap Bölgesi ve Körfez Ülkeleri”,

Dış Politika Enstitüsü, 2011.

“Türkiye İlerleme Raporu 2000”, “Türkiye’nin Katılım Yönünde

İlerlemesi Üzerine Komisyonun 2000 Düzenli Raporu”.

“Türkiye’nin Ulusal Güvenliğine Yönelik Etnik Ayrılıkçı Terör

Tehdidinin Analizi ve Irak’ın Kuzeyinde Bir Kürt Devleti Kurulmasına

İlişkin Değerlendirme”, Bahçeşehir Üniversitesi Stratejik Araştırmalar

Merkezi, İstanbul 2008.

Uluatam, Ela, “Avrupa Doğalgaz Piyasasında Yeni Dengeler”, TOBB

Ekonomik Forum, Ağustos 2010.

Zaidi, El, Amarah Raşit ve Sadık, Muhammed Yusuf M. (Çev. Aytekin

Enver), “Irak Kürdistan Bölgesi’nde Muhalefetin Doğuşu ve Geleceği”,

Ortadoğu Stratejik Araştırmalar Merkezi, Rapor No. 133, Kasım 2012.

Page 198: T.C. ATILIM ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER · PDF fileSOĞUK SAVAŞ DÖNEMİ VE SONRASI TÜRKİYE’YE YÖNELİK TEHDİTLER ... Türkiye coğrafyasının stratejik önemi, soğuk

198

Zeki, Nebil, "Taksim Hayaleti Tehdit Ediyor", Çev., Başbakanlık Basın-

Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü, El-Wafd, 24 Ocak 2005.

17Aralık 2004 - 3 Ekim 2005 Sürecinde Türkiye-Avrupa Birliği

İlişkilerinin Analizi ve Sürecin Devamına Yönelik Çıkarımlar, Ekonomi

Politikaları Araştırma Vakfı, 2004.

ELEKTRONİK KAYNAKLAR

“ABD-İran”,

http://www.sde.org.tr/print.aspx?pageID=0&columnID=0&newsID=962.

Belli, Burçak Onur, “Türkiye-Irak Gerilimi: Mezhep e Petrolün Rolü”,

http://www.bbc.co.uk/turkce/haberler/2012/11/121123_ankara_baghdad_tens

ions.shtml.

“Çatışma”, www.tdk.gov.tr.

Dahlman, Carl, “The Political Geography of Kurdistan”, Euroasian

Geography and Economics, 2002, s.271-273.

http://people.cas.sc.edu/dahlmanc/dahlman%202002%20political%20geograp

hy%20of%20kurdistan.pdf.

“Dünden Bugüne Kıbrıs Tarihi ve Kıbrıs Sorunu – IV”, Kıbrıs

Araştırmaları Merkezi, Atılım Üniversitesi, http://crc.atilim.edu.tr/sorun/57-

kbrs-tarihi-

“ Gereği, Kapsamı, Sınırı ve Zamanı Hükümet Tarafından Belirlenecek

Şekilde Türk Silahlı Kuvvetleri Unsurlarının Irak'ta Güvenlik ve

İstikrara Katkı Yapmak Amacıyla Irak'a Gönderilmesine ve Bu

Kuvvetlerin Görev ve Kullanılmasına İlişkin Gerekli Düzenlemelerin

Hükümet Tarafından Yapılmasına Anayasa'nın 92 nci Maddesi

Uyarınca Bir Yıl Süreyle İzin Verilmesine Dair Başbakanlık Tezkeresi ”,

TBMM Tutanak Dergisi, (3/361) (Başkanlığa geliş tarihi: 06.10.2003)

http://www.tbmm.gov.tr/tutanak/donem22/yil2/bas/b003m.htm.

“Güney Kafkasya ile İlişkiler”, http://www.mfa.gov.tr/turkiye_nin-guney-

kafkasya-ulkeleriyle-iliskileri.tr.mfa.

“Güvenlik”, www.tdk.gov.tr.

Page 199: T.C. ATILIM ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER · PDF fileSOĞUK SAVAŞ DÖNEMİ VE SONRASI TÜRKİYE’YE YÖNELİK TEHDİTLER ... Türkiye coğrafyasının stratejik önemi, soğuk

199

“Irak’ın Nüfus Yapısı ve Federasyon Fikri”,

http://www.diplomatikgozlem.com/TR/belge/1-6864/irakin-nufus-yapisi-

federasyon-fikri.html.

Karartı, Burak, “Dış Politika Genel Esaslar”,

http://boston.bk.mfa.gov.tr/MFA.aspx.

“Katar’dan ABD’ye Üs Desteği”,

http://arsiv.ntvmsnbc.com/news/182669.asp

Kaya, Şeyma, “Iraklı Türkmenlerin Dünü”,

http://www.kerkukvakfi.com/makaleler.asp?id=1474.

“Kıbrıs Barış Harekatı”

http://www.tsk.tr/8_tarihten_kesitler/8_4_turk_tarihinde_onemli_gunler/kibri

s_baris_harekati/kibris_baris.htm.

Kuloğlu, Armağan, “Irak’ın Kuzeyindeki Gelişmelerin Farklı Yönlerden

Değerlendirilmesi”, http://www.kerkukvakfi.com/analizler.asp?id=157.

Kurdish Population,

http://www.kurdistanica.com/?q=gallery&g2_itemId=95.

“Mavi Marmara: İsrail, Türkiye’den Özür Diledi”,

http://www.bbc.co.uk/turkce/haberler/2013/03/130322_israil_turkiye_ozur.sh

tml.

Özdağ, Ümit, “Kerkük Krizi ve Türkiye’nin Irak Politikası”,

www.tesav.org/makale/ümit_özdağ-konf.doc.

Ruhayem, Rami, “Mezhep Çatışmasına Sıkışan Irak”,

http://www.bbc.co.uk/turkce/haberler/2012/11/121122_iraq_sectarianism.sht

ml.

“Sancak Raporu”, http://www.ihh.org/sancak.php, 31.08.2003.

“Savunma”, www.tdk.gov.tr.

“Sıfır Sorun Politikamız”,

http://www.mfa.gov.tr/komsularla-sifir-sorun-politikamiz.tr.mfa.

“Sırbistan ve Karadağ Türkiye-Sırbistan ve Karadağ Siyasi İlişkileri”,

http://www.mfa.gov.tr/MFA_tr/DisPolitika/Bolgeler/Balkanlar/SirbistanveKa

radag/SirbistanKaradag_Siyasi.htm.

Page 200: T.C. ATILIM ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER · PDF fileSOĞUK SAVAŞ DÖNEMİ VE SONRASI TÜRKİYE’YE YÖNELİK TEHDİTLER ... Türkiye coğrafyasının stratejik önemi, soğuk

200

“Suriye’nin Dostları Baskıyı Arttırdı”, 1 Nisan 2012,

http://www.bbc.co.uk/turkce/haberler/2012/04/120401_syria_friends_update.

shtml.

“Suriye Krizi Şii ve Sünnileri Çatıştırıyor”,

http://www.aktifhaber.com/suriye-krizi-sii-ve-sunnileri-catistiriyor-

606306h.htm.

“Şeddadi Devleti”, http://www.azerbaijans.com/content_374_tr.html

“The National Security Strategy of the USA 2002”,

http://www.whitehouse.gov/nsc/nss.pdf.

“Türkiye-Azerbaycan Ekonomik İlişkileri”, Dış Ticaret Müsteşarlığı,

http://www.ekonomi.gov.tr/index.cfm?sayfa=7155BE01-D8D3-8566-

45208351967592CF.

“Türkiye’nin Barışı Destekleme Harekatına Katkıları”,

http://www.tsk.tr/4_uluslararasi_iliskiler/4_1_turkiyenin_barisi_destekleme_

harekatina_katkilari/konular/turk_silahli_%20kuvvetlerinin_barisi_desteklem

e_harekatina_katkilari.htm.

“Türkiye, Bosna-Hersek Siyasi İlişkileri”,

http://www.mfa.gov.tr/MFA_tr/DisPolitika/Bolgeler/Balkanlar/Bosna_Herse

k/BosnaHersek_Siyasi.htm.

“Türkiye-Irak Ekonomik İlişkileri ve Türkiye’nin Yeniden İmar

Sürecine Katkısı”, http://www.mfa.gov.tr/turkiye-irak-ekonomik-iliskileri-

ve-turkiye_nin-yeniden-imar-surecine-katkisi.tr.mfa.

“Türkiye-İran-Irak Son Gelişmeler”,

http://www.bilgesam.org/tr/index.php?option=com_content&view=article&id

=2088:tuerkiye-ran-irak-son-gelimeler&catid=77:ortadogu-

analizler&Itemid=150

“Türkiye İslam Ülkeleri İçin Model”,

http://www.aktifhaber.com/turkiye-islam-ulkeleri-icin-model-666657h.htm.

“Türkmeneli”, http://www.turksoykirimi.com/category/turkmeneli.

“Uluslararası Ortadoğu Kongresi Hatay Deklarasyonu”,

http://www.orsam.org.tr/tr/etkinlikgoster.aspx?ID=454.

Page 201: T.C. ATILIM ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER · PDF fileSOĞUK SAVAŞ DÖNEMİ VE SONRASI TÜRKİYE’YE YÖNELİK TEHDİTLER ... Türkiye coğrafyasının stratejik önemi, soğuk

201

“Ülkelere Göre Dış Ticaret”, Dış Ticaret Müsteşarlığı,

http://www.ekonomi.gov.tr/index.cfm?sayfa=7155BE01-D8D3-8566-

45208351967592CF.

“Yeni Irak Stratejisi”, İçişleri Bakanlığı Araştırma ve Etütler Merkezi

http://www.arem.gov.tr/rapor/degerlendirme/ABD_yeni_irak_strat.ht.m

“150 Soruda Kıbrıs Sorunu”, The Association of Turkish Cyprus Abroad,

http://www.atcanews.org/archive/150%20SORUDA%20KIBRIS%20SORU

NU.pdf.

Page 202: T.C. ATILIM ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER · PDF fileSOĞUK SAVAŞ DÖNEMİ VE SONRASI TÜRKİYE’YE YÖNELİK TEHDİTLER ... Türkiye coğrafyasının stratejik önemi, soğuk

202

ÖZET

Çağlar, Şerif Emre

Yirmibirinci Yüzyılda Türkiye’nin Güvenlik Riskleri:

Bağımsız Kürt Devleti’nin Kurulma İhtimalinin Doğurabileceği Sorunlar

Uluslararası İlişkiler Anabilim Dalı Yüksek Lisans Tezi

Ankara, 2013

Bu çalışmanın amacı, Yirmibirinci yüzyılda Türkiye’nin karşılaşmış olduğu

güvenlik risklerini incelemek ve bu bağlamda kurulması planlanan bağımsız Kürt

Devleti’nin kurulma ihtimalinin doğurabileceği sorunlara bakıştır.

Tezin yazımında kullanılan yöntem kaynak tarama yöntemidir. Çalışmaya

başlanılan tarih itibari ile 250’ye yakın kaynaktan faydalanılmıştır. Bu kaynakların

çoğu basılı kitaplardan oluşmakta, ayrıca elektronik kaynaklar, ulusal yayın yapan

gazeteler, dergiler, bültenler, tebliğler ve hakemli dergilerde yayınlanan

makalelerden de faydalanılmıştır.

Çalışmamız beş bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde BİREY VE

DEVLET BAĞLAMINDA GÜVENLİK ele alınacaktır. İkinci bölümde SOĞUK

SAVAŞ VE SONRASI TÜRKİYE’NİN GÜVENLİĞİ ayrıntılı olarak

anlatılacaktır. Üçüncü bölümde ORTADOĞU’DA KÜRTLERİN

DEVLETLEŞME ÇABALARI üzerinde durulacaktır. Dördüncü bölümde

YİRMİBİRİNCİ YÜZYILDA Kİ GELİŞMELER NETİCESİNDE KUZEY

IRAK’TA BAĞIMSIZ KÜRT DEVLETİ’NİN KURULMA İHTİMALİNİN

DOĞURABİLECEĞİ SORUNLARA GENEL BAKIŞ incelenecek ve beşinci

bölümde ise SONUÇ ve DEĞERLENDİRME kısmı yer alacaktır.

Anahtar Kelimeler

1. Kürt

2. Kürt Devleti

3. Güvenlik – Güvenlik Çalışmaları

4. Terör

5. Yirmibirinci Yüzyıl

Page 203: T.C. ATILIM ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER · PDF fileSOĞUK SAVAŞ DÖNEMİ VE SONRASI TÜRKİYE’YE YÖNELİK TEHDİTLER ... Türkiye coğrafyasının stratejik önemi, soğuk

203

ABSTRACT

Çağlar, Şerif Emre

Security Risk of Turkey in the Twenty-First Century: Issues Caused By The

Possibility Of Establishment Of An Independent Kurdish State

Department of International Relations Master's Thesis, Ankara 2013.

The purpose of this study is to examine security risks that Turkey is experiencing in

twenty-first century; and to observe the issues induced by the possibility of the

establishment of an independent Kurdish state.

The method used in the writing of the thesis is literature method. Approximately 250

resources are used in this study. These resources consist of published books,

electronic resources, national newspapers, periodicals, newsletters, notifications, and

peer-reviewed journals.

This study involves five sections. In the first section, SECURITY IN THE

CONTEXT OF THE INDIVIDUAL AND THE STATE will be discussed. In the

second section, TURKEY’S SECURITY: COLD WAR – POST COLD WAR

will be explained in details. In the third section will be focused on

ESTABLISHMENT OF KURDISH STATE EFFORTS AND REGIONAL

SECURITY. In the fourth section will be examined THE OVERVİEW OF THE

RESULT OF DEVELOPLMENTS IN TWENTY-FIRST CENTURY, ISSUES

CAUSED BY THE POSIBILITY OF ESTABLISHMENT OF INDEPENDENT

KURDISH STATE AT NORTH IRAK. In the fifth and last section, THE

CONCLUSION AND REVIEW part will be found.

Key Words

1. Kurdish

2. Kurdish State

3. Security – Security Studies

4. Terror

5. Twenty-first Century