tani ve tedavİ bÖlÜmlerİ...kalp damar sağlığı ve hastalıkları dalında da geniş...

52

Upload: others

Post on 27-Jan-2020

21 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: TANI VE TEDAVİ BÖLÜMLERİ...Kalp damar sağlığı ve hastalıkları dalında da geniş çerçeveli bir çalışma başlattık. Hastalarımıza koruyucu sağlık anlamında sağlıklı
Page 2: TANI VE TEDAVİ BÖLÜMLERİ...Kalp damar sağlığı ve hastalıkları dalında da geniş çerçeveli bir çalışma başlattık. Hastalarımıza koruyucu sağlık anlamında sağlıklı

TANI VE TEDAVİ BÖLÜMLERİ

Çocuk Hastalıkları, Dahiliye, Kadın Doğum, Genel Cerrahi, Ortopedi Bölümlerimiz 7/24 Hizmet Vermektedir.

Acil Servis ve Ambulans Hizmetleri Ağız ve Diş Sağlığı

Ağız, Diş ve Çene Cerrahisi Oral İmplantoloji Ortodonti Pedadonti Periodontoloji Protez

Algoloji ve Ağrı MerkeziAnestezi

Genel ve Lokal AnesteziSpinal/ Epidural Anestezi

Beslenme ve Diyet Beyin Cerrahisi

Bel ve Boyun FıtığıMikrocerrahiDisk CerrahisiKranial Cerrahi

Check-Up Programları Ayrıntılı Check-upÇocuk Sağlığı Check-upErkek Sağlığı Check-upGenel Check-upGöz Sağlığı Check-upKadın Sağlığı Check-up Kanser Tarama Check-upVIP Kadın Check-upVIP Erkek Check-up

Çocuk CerrahisiÇocuk Kardiyoloji

Fetal EkokardiografiÇocuk NörolojiÇocuk Psikiyatri Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları

Alerji TestleriSağlıklı Çocuk Takibi

DermatolojiLazerle terleme tedavisiCiltte PRP TedavisiDermatoskopiSaç Ekimi

Fizik Tedavi ve Uygulama ESWT

Gastroenteroloji Gastroduedonoskopi Kolonoskopi Endoskopik Kanama Müdahaleleri

Genel Cerrahi Endokrin Cerrahi Gastroenteroloji Cerrahisi Karaciğer,Pankreas,Safra Yolları Cerrahisi Meme Cerrahisi

Göğüs Hastalıları Allerji ve Aşı Solunum Fonksiyon Testleri

Göz Hastalıkları Glokom Katarakt ve Refraktif Cerrahi Kornea ve Kontakt Lens Laser Cerrahi Okulaplastik Cerrahi Retina ve Diyabet Şaşılık

İç HastalıklarıKadın Hastalıkları ve Doğum

Gebelik ve DoğumJinekolojik Cerrahi /Myom ve Over KistiLaparoskopik/ Histeroskopik MüdahaleMenapoz Takibi

Kalp ve Damar Cerrahisi Varis Cerrahisi Arteryel (Atardamar) AmeliyatlarıDiyabetik Ayak Yara TedavileriBöbrek Yetmezliği İçin Fistül AçılmasıEl-Ayak Terlemesi İçin Kapalı Ameliyat

Kardiyoloji Efor- Treadmill Holter (24 saat EKG) EKG Ekokardiyografi

Klinik Laboratuvar Allerjenler Biyokimya Endokrinoloji Hematoloji Mikrobiyoloji Moleküler Biyoloji Seroloji

Kulak, Burun ve Boğaz Hastalıkları Baş Boyun CerrahisiKulak CerrahisiEndoskopik Sinüs Cerrahisi

Nöroloji EEG EMG

Nöro-Psikiyatri Odyoloji ve İşitme TaramaOrtopedi ve Travmatoloji

Artroplasti-Kalça Cerrahisi Ayak Cerrahisi Diz Cerrahisi Omuz ve Dirsek Cerrahisi Spor YaralanmasıAğrı Tedavisi-PRP

PerinatolojiPlastik, Estetik ve Rekonstruktif Cerrahi Psikiyatri Psikoloji

Psikoterapi Radyoloji

Bilgisayarlı Tomografi Direkt Röntgen Kontrastlı Tetkikler Kemik Dansitometri Mamografi MR (Manyetik Rezonans) Renkli Doppler Ultrason Ultrasonografi

RomatolojiUyku LaboratuvarıÜroloji

Prostat Cerrahisi Mikrocerrahi Varikosel Cerrahi Erkek Cinsel ve Üreme Sağlığı

Yoğun Bakımlar Genel Yoğun Bakım Neonatal (Yeni Doğan) Yoğun Bakım Cerrahi Yoğun Bakım Koroner Yoğun Bakım

Page 3: TANI VE TEDAVİ BÖLÜMLERİ...Kalp damar sağlığı ve hastalıkları dalında da geniş çerçeveli bir çalışma başlattık. Hastalarımıza koruyucu sağlık anlamında sağlıklı

Yeni bir sayı ve dopdolu bir dergi ile siz kıymetli Türkiye Dostlarımıza merhaba diyoruz. Türkiye Hastanesi olarak son dönemde başlattığımız sağlıkta yenilik ve değişim projelerine devam ederek, hastalarımıza tüm sağlık hizmetlerini kaliteli bir şekilde sunmanın gayreti içindeyiz.

Sağlık hizmetinin bir bütün olduğuna ve kesintisiz devam ettiğine inanıyoruz. Hastalarımıza, tüm branşlarda ve ihtiyaçları olduğu tüm alanlarda hizmet etmeyi şiar edindik. Bu amaçla, yan dal olarak ifade edilen yeni uzmanlık branşlarında da hizmet vermeye başlıyoruz. Çocuk nörolojisi, çocuk kardiyolojisi, romatoloji, algoloji (ağrı merkezi) gibi önemli branşları da bünyemize kattık. Hedefimiz hastanemizden hizmet alan tüm hastalarımızın tek sağlık adresi olmaktır.

Yaşam şekli ve beslenme alışkanlıklarımızdan dolayı kalp ve damar hastalıklarının çok yaşandığı bir zamandayız. Kalp damar sağlığı ve hastalıkları dalında da geniş çerçeveli bir çalışma başlattık. Hastalarımıza koruyucu sağlık anlamında sağlıklı beslenme ve yaşam hizmetleri sunuyoruz. Kardiyoloji uzmanı Prof. Dr. Rıfat Eralp Ulusoy, “kalp dostu yiyecekler” isimli programı ile TGRT Euro ekranlarında çok kıymetli bilgilerini paylaşıyor. Her pazar, saat 12:00’de yayınlanan bu programı kaçırmamanızı tavsiye ediyoruz.

Doç. Dr. Kaan İnan da kalp ve damar cerrahi kliniğinde hizmet vermeye başladı. Doktorumuz özellikle avuç içi, koltuk altı ve ayak terleme rahatsızlığına çözüm sunan cerrahi tekniğini başarı ile uygulamaktadır. Ayrıca en önemli damar hastalıklarından varis için dikişsiz ameliyat, köpük tedavisi, lazer, radyofrekans, damar içi yapıştırma tekniklerini kullanılarak başarılı sonuçlar alınmaktadır.

Daha kaliteli ve konforlu bir hizmet için binalarımızda başlayan restorasyon çalışmalarımız devam etmekte. Hasta bekleme alanlarını daha sempatik ve hoş görünümlü alanlara dönüştürüyoruz.

Reçete Dergisi’nin bu sayısında akademik ve aynı zamanda günlük yaşantımızda büyük fayda sağlayacağımız tıbbi yazıları büyük bir merakla okuyacaksınız. Alanlarında uzman doktorlarımız, güncel olan ve sıkça yaşadığımız sağlık sorunlarını ele alarak bu hastalıklara karşı nasıl önlem alınacağı bilgilerini sizlerle paylaştılar.

İstanbul’un bunaltıcı ortamından biraz olsun kopmak ve derinliklere dalmak istiyorsanız, belki de ilk gideceğiz yer İstanbul Akvaryum olmalı. 16.000 deniz canlısının yer aldığı akvaryum yazısını görseller eşliğinde zevkle okuyacaksınız. Şifalı suları ve doğal güzelliği ile her daim gözde bir mekanı, Kuzuluk Kaplıcaları hakkında da tüm bilgilere gezi sayfalarında bulabilirsiniz.

Sizler için arşivlerinize ekleyebileceğiniz muhteşem bir sayıyı daha paylaşmanın sevinci içerisindeyiz. Sağlıklı günler dileriz Efendim.

Merhaba Sevgili Türkiye Dostları,

Faruk KocaBaşhekim

Türkiye Hastanesi Reçete 1

Page 4: TANI VE TEDAVİ BÖLÜMLERİ...Kalp damar sağlığı ve hastalıkları dalında da geniş çerçeveli bir çalışma başlattık. Hastalarımıza koruyucu sağlık anlamında sağlıklı

İÇİNDEKİLER

06 08 34AŞIRI YÜZ-EL-AYAK

TERLEMESİ

BOYUN FITIĞINEDİR?

ÇÖLYAK HASTALIĞI

Hiperhidrosis toplumda çok sık görülen, özellikle iş hayatını ve sosyal hayatı ciddi olarak bozan sosyal ve klinik durumdur.

Boyunda 7 adet omur cismi bulunur. Yapıları itibariyle bunların bel omurlarından tek farkı, daha küçük olmalarıdır.

Çölyak hastalığı buğday, arpa, çavdar ve yulaf gibi tahıllarda bulunan gluten ve gluten benzeri diğer tahıl proteinlerine karşı kalıcı intolerans olarak gelişen bir bağırsak hastalığıdır.

Safra Kesesi Taşları ve Komplikasyonları Acil Sağlık HizmetleriPolikistik Over SendromuÇocuklarda Obeziteİlaçların Doğru Kullanımı

Bizden HaberlerAilevi Akdeniz AteşiBel ve Bacak (Siyatik) Ağrılarıİmplant Nedir?Kontakt Lensi Doğru Kullanım

0410141820

2428303236

2016 Ocak-Mart

2 Türkiye Hastanesi Reçete

Page 5: TANI VE TEDAVİ BÖLÜMLERİ...Kalp damar sağlığı ve hastalıkları dalında da geniş çerçeveli bir çalışma başlattık. Hastalarımıza koruyucu sağlık anlamında sağlıklı

Türkiye HastanesiAdına İmtiyaz Sahibi ve BaşhekimDt. Faruk Koca Sorumlu Yazı İşleri MüdürüHayati Odabaşı

Yayın KuruluDr. Mehmet SargınOp. Dr. Nevra TopalismailoğluSemra KayaOktay Sever

Yönetim YeriTürkiye HastanesiMerkez Mah. Darülacaze Cad. No.14/1 34381 Şişli/İstanbul Tel: 0212 214 14 14 Faks: 0212 314 14 15www.turkiyehastanesi.com

AcilDr. Mehmet SargınDr. Yegane ÖzcanDr. Wassim Bekraki

AnesteziUzm. Dr. Şaban BayyozgatUzm. Dr. Figen Ergün

Beyin CerrahisiOp. Dr. Levent Akduygu

BiyokimyaUzm. Dr. Özkan Özbaş

CildiyeUzm. Dr. Metin Oğuz

Çocuk CerrahisiOp. Dr. Cem Kara

Çocuk KardiyolojiDoç. Dr. Yılmaz Yozgat

Çocuk NörolojiDoç. Dr. Barış Ekici

Çocuk HastalıklarıUzm. Dr. Salim ErdoğanUzm. Dr. Şükrü ÇidoUzm. Dr. Mustafa TengirşekUzm. Dr. M. Masum Koşal

Diş ÜnitesiDt. Yılmaz CebecioğluDt. Ebru Demircan

Fizik Tedavi ve RehabilitasyonUzm. Dr. Mehmet Saka

GastroenterolojiUzm. Dr. Refik OkçuUzm. Dr. Turan Çalhan

Genel CerrahiProf. Dr. Hasan TaşçıOp. Dr. Cavit HamzaoğluOp. Dr. Ece Koçum

Göğüs Hastalıkları-AlerjiProf. Dr. Recep Aydilek

Göz HastalıklarıProf. Dr. Tunç OvalıDoç. Dr. Hanefi ÇakırDoç. Dr. Mehmet ÇakırOp. Dr. H. Ahmet BaşOp. Dr. M. Kadir EgemenoğluOp. Dr. Çolpan Ovalı

İç HastalıklarıDoç. Dr. Sabahattin GülUzm. Dr. Ahmet Faruk YağcıUzm. Dr. Canan ÇelebiUzm. Dr. Mehmet Necip Çetiner

Kalp Damar CerrahisiDoç. Dr. Bilal Kaan İnan

KardiyolojiProf. Dr. Rifat Eralp Ulusoy Doç. Dr. Sibel Enar

Kadın DoğumProf. Dr. Mustafa Küçük (Perinatoloji)Op. Dr. Nihal ÇakırOp. Dr. Nevra TopalismailoğluOp. Dr. Figen Ezen İşlerOp. Dr. Özge ÇoşkunOp. Dr. Mehtap KaraaslanOp. Dr. Özgür ÇetinerOp. Dr. Tülay KoldaşOp. Dr. Roza Eskandari Zanjani

Kulak-Burun-BoğazProf. Dr. İsmet Ercan CanbayOp. Dr. Ahmet YıldırımOp. Dr. İlhan ÖzbekOp. Dr. Cevat Uçar

NörolojiUzm. Dr. Yılmaz Kendirli

Nöro-PsikiyatriUzm. Dr. Akın Gürdil

Ortopedi ve TravmatolojiProf. Dr. İrfan ÖztürkOp. Dr. Mehmet HelvacıOp. Dr. Tarık Şener

Plastik ve Rekonstrüktif CerrahiOp. Dr. Tekin Gümüşoğlu

RadyodiagnostikUzm. Dr. Necati SönmezUzm. Dr. Nilgün ErenUzm. Dr. Funda AkaçlıUzm. Dr. Adnan Alptekin

ÜrolojiOp. Dr. Ahmet Talha BeşışıkOp. Dr. Mehmet Demir

PsikiyatriUzm. Dr. Aytül Gürbüz Tükel Uzm. Dr. Bahar Cömert

Çocuk PsikiyatriUzm. Dr. Özen Alemdar

Klinik PsikolojiUzm. Psk. Aslı ÖzlüUzm. Psk. Gülşah Dursun

Beslenme ve DiyetDyt. Bahattin ArslanDyt. Ayşenur Cumurcu

Danışma Kurulu

Tel: 0212 452 24 90 www.dvciletisim.com

Kreatif DirektörAytekin Karaca

Reçete Dergisi Türkiye Gazetesi Hastanesi’nin sağlık sektöründeki mesleki süreli yerel yayınıdır. 3 ayda bir yayınlanır. Dergide yer alan bilgiler kaynak gösterilerek kullanılabilir.

EditörLevent Çelik

Grafik TasarımSerdar Mert

Fotoğraf Reşat Üzün

Baskıİhlas Gazetecilik. A.Ş.Merkez Mahallesi 29 Ekim Caddesi İhlas Plaza No:11 A/41Yenibosna-Bahçelievler/ İSTANBULTel: 0212 454 30 00

Yapım

42KUZULUKKuzuluk, Sakarya’nın Akyazı ilçesine bağlı bir bölge… İl merkezine 38, ilçe merkezine de 8 kilometre uzaklıkta. İstanbul’dan Kuzuluk’a gidişimiz yaklaşık 3 saat sürdü.

Karda Yürümek ZordurTanıtım - İstanbul AkvaryumKitapTeknolojiBulmaca

3840464748

Türkiye Hastanesi Reçete 3

Page 6: TANI VE TEDAVİ BÖLÜMLERİ...Kalp damar sağlığı ve hastalıkları dalında da geniş çerçeveli bir çalışma başlattık. Hastalarımıza koruyucu sağlık anlamında sağlıklı

BİZD

EN H

ABER

LER

Kişinin özel hayatını olumsuz yönde etkileyen el ve ayak terlemesine yönelik cerrahi müdahaleler günümüzde uygulanmaya başladı. Türkiye Hastanesi de ayak terlemesi sorunuyla hastaneye başvuran 26 yaşındaki bayan bir hastasına uyguladığı operasyonla hastanın şikâyetlerini sona erdirdi.

İlk kez uygulanan cerrahi müdahaleyi gerçekleştiren Kalp ve Damar Cerrahisi Doç. Dr. Bilal Kaan İnan ameliyatın başarılı geçtiğini belirterek “ Hastamız yaptığımız operasyonun ardından hiçbir sıkıntısı olmadan ertesin gün taburcu edildi.” dedi.

Ayak terlemesinde Lomber Sempatektomi’nin sadece kalp damar cerrahisi uzmanlarınca uygulanabilmekte olduğunu belirten İnan, ancak laparoskopik(kapalı) olarak uygulamanın pek sık yapılmamakta olduğunu ifade etti.

İnan, bu müdahalenin ülkemizde çok nadir uygulandığına dikkat çekerek, “Kalp damar cerrahisi bölümü olarak hastanemizde yaptığımız bu ameliyatta sadece 3 kesi ile uygulamayı başarıyla gerçekleştirdik. “ dedi. Günümüz dünyasında düzensiz yaşam ve

beslenme alışkanlıklarındaki bozukluklar kalp ve damar hastalıklarının daha sık görülmesine neden oluyor. Böylesine önemli bir konuda Türkiye Hastanesi olarak hastalarımıza koruyucu sağlık anlamında sağlıklı beslenme ve yaşam hizmetleri vermeye başladık.

Bu hizmetin bir ürünü olarak Kardiyoloji uzmanımız Prof. Dr. Rıfat Eralp Ulusoy, “Kalp Dostu Yiyecekler” isimli programı ile TGRT Euro ekranlarında çok kıymetli bilgilerini paylaşıyor. Her Pazar saat 12.00’da başlayan programı kaçırmamanızı önemle tavsiye ediyoruz.

Türkiye Hastanesinde Aramıza Katılanlar

Ayak Terlemesine Kapalı Ameliyat

Kardiyoloji Uzmanımız Prof. Dr. Rıfat Eralp Ulusoy Her Pazar TGRT EU’da

Uzmanlık AlanlarıAcil Hizmetleri ve Aile HekimliğiGeleneksel TıpHoneopati

Uzm. Dr. Yegane Özcan Aile Hekimi, Acil Servis

Uzmanlık AlanlarıÇocuk Sağlığı ve HastalıklarıÇocuk Nöroloji HastalıklarıEEG - EMG

Doç. Dr. Barış Ekici Çocuk Nöroloji Uzmanı

Uzmanlık AlanlarıVaris Tedavileri (Varis Cerrahisi, Dikişsiz Varis Ameliyatları, Köpük Tedavileri, Laser, Radyofrekans, Damar İçi Yapıştırma)El, Ayak ve Koltuk Altı Terlemesi İçin Cerrahi GirişimlerMinimal İnvaziv (Hassas) Kalp CerrahisiEndovasküler (Damar İçi) Girişimsel TedavilerVideoskopik Girişim ve TedavilerPeriferik Vasküler (Damar Uçlarında Baypaslar, Dializ Fistülleri, Kök Hücre, Diyabetik Ayak)

Doç. Dr. Bilal Kaan İnanKalp ve Damar Cerrahi Uzmanı

4 Türkiye Hastanesi Reçete

Page 7: TANI VE TEDAVİ BÖLÜMLERİ...Kalp damar sağlığı ve hastalıkları dalında da geniş çerçeveli bir çalışma başlattık. Hastalarımıza koruyucu sağlık anlamında sağlıklı

Misafirlerine en iyi şekilde hizmet verebilmek için çalışmalarını sürdüren Türkiye Hastanesi, yeni bölümlerinin açılışını yaptı.

Çocuk Kardiyoloji, Çocuk Nöroloji, Romatoloji ve Ağrı Merkezi (Algoloji) bölümlerinin açılışlarını gerçekleştiren Türkiye Hastanesi hizmet ağına yeni bölümler eklemenin mutluluğunu yaşıyor.

Yeni açılan bölümler;Çocuk Kardiyolojisi, yeni doğan döneminden başlayarak erişkin yaşa kadar çocukluk çağının tüm kalp hastalıklarının tanı ve tedavisi yapılmaktadır.

Çocuk Nöroloji; Çocukluk çağındaki beyin hastalıkları bu bölümün ilgi alanıdır. Çok fazla bilinen bir dal olmamasına rağmen çocuklarda havaleler, bayılmalar, gelişme gerilikleri, riskli bazı yeni doğanların izlenmesi, konuşamama, yürüyememe, dengesizlik, tikler ve kimi davranış sorunları ele alır. Bu sorunları yaşayan çocuklar için önemli bir dal olan Çocuk Nöroloji hastalıkların ortaya çıkarılabilmesi için ayrıntılı bir nörolojik muayene ve çeşitli testlerin de uygulanması gerçekleştirilmektedir.

Romatoloji, genellikle bağışıklık sisteminin uygunsuz çalışması sonucu gelişen romatizmal iltihabı hastalıklar ve diğer kas-iskelet sistemi hastalıkları ile uğraşmaktadır. Romatizması olan hastaların en çok tercih ettiği bölümdür.

Algoloji, özetle ağrı tedavisi bölümüdür. Her türlü kronik ağrının yanı sıra, sebebi bulunamayın şiddetli ağrıların tanı ve tedavisi ile uğraşan bir bilim dalıdır. Çoğunlukla kanser ağrısı ile sınırlı kalmamakla birlikte, baş ağrıları, yüz ağrıları-nevraljiler, boyun ağrıları, omuz-kol ağrıları, sırt ağrıları, bel-bacak ağrıları, damar tıkanıklığına bağlı ağrılar, nedeni belirlenemeyen ağrılar bu bölümde tedavi edilmektedir.

Türkiye HastanesiYeni Bölümleri ile Hizmetlerine Devam Etmektedir.

Page 8: TANI VE TEDAVİ BÖLÜMLERİ...Kalp damar sağlığı ve hastalıkları dalında da geniş çerçeveli bir çalışma başlattık. Hastalarımıza koruyucu sağlık anlamında sağlıklı

Kalp Damar Cerrahisi Doç. Dr. Bilal Kaan İnan

(Hiperhidrosis)İş hayatını ve sosyal hayatınızı korku ve çaresizliğe kurban etmeyin.

Hiperhidrosis toplumda çok sık görülen, özellikle iş hayatını ve sosyal hayatı ciddi olarak bozan sosyal ve klinik durumdur. Toplumun

yaklaşık %3’ünü etkilemektedir. Hastaların tamamı iş hayatının ve sosyal hayatlarının ileri derecede bozulmasından yakınmaktadırlar.

Bu durumun nasıl farkına varılır: En az altı aydır belirgin bir durum değişikliği olmaksızın;

Vücudun her iki tarafında da simetrik terleme varsa,Aşırı terleme günlük faaliyetlerinizi etkiliyorsa,Haftada en az bir kez bu terleme atakları oluyorsa,Şikâyetleriniz genellikle 25 yaş öncesinde başlamış ise,Ailenizde de benzer şikâyetleri olanlar varsa,Uykuda terlemeniz kesiliyorsa sizde de aşırı terleme (hiperhidrosiz) var demektir.

AŞIRI Yüz-El-Ayak Terlemesi

6 Türkiye Hastanesi Reçete

Page 9: TANI VE TEDAVİ BÖLÜMLERİ...Kalp damar sağlığı ve hastalıkları dalında da geniş çerçeveli bir çalışma başlattık. Hastalarımıza koruyucu sağlık anlamında sağlıklı

İki tipi olmakla birlikte en sık birincil tip dediğimiz şekli yaygındır. İkincil olan tipte ise mutlaka altta yatan başka bir hastalık söz konusudur. Bunda; genellikle daha ileri yaşta, geceleri de olan, vücutta asimetrik terlemeye neden olan bir klinik hastalık sonucu oluşan terleme söz konusudur.

İkincil aşırı terlemeye neden olan bazı özel durumlar vardır:Bazı ilaçlar: Kanser ilaçları, ağrı kesiciler, mide ilaçları, kolesterol düşürücüler, tansiyon ilaçları, steroidler vs. bazı yan etkileri ile aşırı terlemeye neden olur.

Bazı hastalıklar: Ateşli enfeksiyonlar, şeker hastalığı, guatr, menopoz, obezite, gebelik, alkolizm, kalp yetmezliği, böbreküstü bezi hastalıkları vs.

Aşırı terleme tanısı nasıl konulur?Tanı konulmasında özel testler ve yöntemler yoktur. Temelde hastanın terlemeden rahatsızlık duyma derecesi (günlük işleri yapamama, kâğıt tutamama, tokalaşmama, sürekli gömlek değiştirme ihtiyacı duyma, ayakkabı giyememe vs.) temel tanı koydurucudur. Bunun haricinde ikincil bir hastalığa bağlı olarak mı oluştuğunu anlamak için mutlaka kapsamlı rutin kan testleri ve radyolojik incelemeler yapılmalıdır.

Bütün bu incelemeler sonucunda altta yatan bir hastalık yok ise çeşitli tedavi alternatifle-ri söz konusudur:

Antiperspiranlar: Ter giderici ve önleyici kozmetiklerdir.

İlaçlar: Antikolinerjik, beta bloker gibi dolaylı yolla terlemeyi azaltırlar.

Botoks: Lokal olarak uygulanmakta olup uygulaması ağrılı ve maksimum 6 ay etkinliği vardır.

İyontoforez: Su içerisinde terleme bölgesine lokal elektrik uyarımı verilmesi

Lazer uygulaması: Koltukaltı terlemesinde lokal olarak uygulanır.

Cerrahi uygulama (ETS): Videoskopik torakal sempatektomi (kapalı cerrahi yöntem ile ter bezlerine giden sinir uyarısının blokajı (kesme, yakma, klips konulması ile). Kalıcı etkili ve günlük cerrahi ile uygulanan ve çok çok düşük komplikasyon oranı ile uygulanan bir yöntemdir.

Çok ender görülen komplikasyonları olmakla birlikte en sık olarak hastalarda yakınmaya neden olan ameliyat sonrası şikâyet, artan gövde terlemesidir. (kompansatris terleme) Bütün bu tedavi alternatiflerinin dışında:

Rahat pamuklu giysiler giymek,Aşırı sıcak ortamlardan kaçınmaya çalışmak,Aşırı duygulanım söz konusu ise psikiyatrik destek almak gibi hayatınızı kolaylaştıracak düzenlemelere de çok önem vermek gerekir.

Türkiye Hastanesi Reçete 7

Page 10: TANI VE TEDAVİ BÖLÜMLERİ...Kalp damar sağlığı ve hastalıkları dalında da geniş çerçeveli bir çalışma başlattık. Hastalarımıza koruyucu sağlık anlamında sağlıklı

Boyun Fıtığı Nedir?Boyunda 7 adet omur cismi bulunur. Yapıları

itibariyle bunların bel omurlarından tek farkı, daha küçük olmalarıdır. Her omurga arasında

yastıkçık dediğimiz kıkırdaklar mevcuttur. Bu kıkırdak yapının yırtılarak omurga içinde seyreden omurilik veya kola dağılan sinirlere baskı yapması sonucu oluşan hastalığa boyun fıtığı denir. Hastada şiddetli bir boyun ağrısıyla kola yayılan ağrı, uyuşma mevcuttur. Zamanla yırtılan kıkırdak, sinirlere baskı yaparsa kolda kuvvetsizlik, eğer omuriliğin kendisine baskı yaparsa bütün vücutta hareket kusurları ortaya çıkabilir. Hastalığın çok ileri dönemlerinde yatağa bağımlı hâle gelen hastalara rastlanmaktadır.

Boyun fıtığında risk faktörleriBoyun omurları arasındaki kıkırdağın dejenerasyon dediğimiz yıpranması Ani ve güçlü boyun hareketleri: ağır kaldırmak, ani ters dönüşler.Baş öne eğik olarak uzun süreli çalışma: masa başı işleri.Özellikle emniyet kemeri takmadan araba kullananlarda ani fren yapılması veya trafik kazası. Geçirilmiş boyun travması, spor yaralanmaları.

Boyun fıtığı ile karışan hastalıklarFibromyositis: Sık tekrarlayan boyun ve bel adelelerinin spazmıdır. Halk arasında adele romatizması olarak bilinir.İmpigman Hastalığı: Omuz ekleminin sertleşmesi ve kola yayılan çok şiddetli ağrıyla seyreder. Hastalık, özellikle geceleri daha şiddetli ağrı yapar.Sinir Tuzaklanmaları: Omurilikten çıkarak dağılan sinirlerin kolda belli noktalarda sıkışmasıdır. En iyi bilineni, El-Bilek Kanalı Hastalığı (Karpal

Beyin Cerrahisi Op. Dr. Levent Akduygu

Tünel Sendromu) olup özellikle orta yaşı geçmiş kadınlarda veya bilek kuvveti gerektiren herkeste geceleri kolun tamamına yayılan ağrı ve uyuşmalardır. Boyun fıtığı ile olursa çift tuzaklanma denir ve her ikisinin de aynı anda tedavisi gerekir. Tenosinovit: Koldaki adalelerin kılıfının zorlama veya romatizmal nedenlerle şişmesi sonucu ortaya çıkar. Bölgesel ağrılarla seyreder.

Boyun fıtığının tanısında kullanılan yöntemlerKlinik muayene ve Servikal MR mutlaka yapılmalıdır. EMG sinir tuzaklanmalarını ayırmada gerekirse kullanılır.

8 Türkiye Hastanesi Reçete

Page 11: TANI VE TEDAVİ BÖLÜMLERİ...Kalp damar sağlığı ve hastalıkları dalında da geniş çerçeveli bir çalışma başlattık. Hastalarımıza koruyucu sağlık anlamında sağlıklı

Boyun fıtığının evrelemesiBoyun fıtığı tanısı olan hasta, aşağıdaki klinik durumdan herhangi birinde olabilir.

1- Şiddetli boyun ağrısı ve kola vuran ağrı2- Orta düzeyde sık tekrarlayan ağrılar3- Ağrıyla, kolda kuvvetsizlik veya uyuşma gibi sinir hasarı bulguları4- Ağrıyla, kollar ve ayaklarda kuvvetsizlik ve uyuşma5- Kollar ve ayaklarda giderek artan güç kaybı ve uyuşma, ağrı ön planda olmayabilir. (tekrarlayan boyun fıtığı ataklarını takiben omurilik kanalında kireçlenmeye bağlı daralma)

Boyun fıtığının tedavisiBoyunluk kullanımı, ilaç, fizik tedavi, nucleoplasty, perkütan diskektomi ve ameliyata kadar geniş bir yelpazede hastalığın aşamasına göre yapılır.

Boyun fıtığının cerrahi tedavisi, servikal mikrodiskektomiCerrahi tedavinin amacı, omurilik ve sinir dokusuna olan baskıyı kaldırmaktır. Böylece hastanın, ağrısının geçmesi, uyuşma-kuvvetsizlik gibi bulgulardan kurtulması sağlanır. Uygun zamanda ve tecrübeli ellerde yapılan bu girişimler çok iyi sonuç verir. Bugün için kullanılan yegâne yöntem servikal mikrodiskektomidir. Bazı hastalarda, mikrodiskektomiyle beraber, çıkartılan kıkırdağın yerine sentetik protezler de uygulanır.

Boyun fıtığı ameliyatlarındaki son aşama(Hareket kısıtlaması oluşturmayan teknik servikal disk protezi)Boyun fıtığı ameliyatlarındaki korkunun iki ayrı yüzü vardır:

1- Hastanın korkusu2- Cerrahın gelecekteki kaygıları

Hasta açısından özellikle “Felç olurum!” korkusu, daima rastlanan bir şeydir. Ancak şunu kesinlikle söyleyebilirim ki zamanında yapılan boyun fıtığı ameliyatının böyle bir riski yoktur ve bu ameliyat dünyanın en yüz güldürücü ameliyatıdır. Eğer ameliyat öncesinde omurilik ve sinirler etkilenmeden bu ameliyat yapılırsa başarı çok yüksektir.

Cerrahi olarak esas kaygı ameliyat sonrası birkaç yıl sonra boyunda omurların birbirine kaynaması ve kireçlenme meydana gelerek hastanın bir takım sorunlar yaşamasıdır. Bu durum “Servikal disk protezi” uygulamalarına bütün dünyayla aynı anda Türkiye Hastanesinde de başlamasıyla artık kayboldu. Özellikle 45 yaşın altındaki hastalarda ameliyattan seneler sonra ortaya çıkan boyun kireçlenmesi riskine bu sayede artık rastlanmıyor. Çünkü ameliyatta uygulanan teknikle, çıkarılan kıkırdak yerine aynı hareket kabiliyetine sahip bir protez koyarak bu riski ortadan kaldırabiliyoruz. Üstelik hasta ameliyat sonrası aynı gün veya ertesi gün eve gidebiliyor ve boyunluk kullanmasına da gerek kalmıyor.

Ameliyat süresi kesinlikle kısaldı, kan kaybı sıfıra yakın. Bu teknolojik yaklaşımla gerçekleştirilen boyun fıtığı ameliyatları sanırım hasta memnuniyetinde de artış meydana getirdi ve getirecek.

Doktorunuz diyor ki:Boyun fıtığı, tedavisi mümkün bir hastalıktır.Ameliyatın riski ise geç kalınmasıdır.

Türkiye Hastanesi Reçete 9

Page 12: TANI VE TEDAVİ BÖLÜMLERİ...Kalp damar sağlığı ve hastalıkları dalında da geniş çerçeveli bir çalışma başlattık. Hastalarımıza koruyucu sağlık anlamında sağlıklı

Ailevi Akdeniz Ateşi

Romatoloji Uzm. Dr. Alperen Mengi

10 Türkiye Hastanesi Reçete

Page 13: TANI VE TEDAVİ BÖLÜMLERİ...Kalp damar sağlığı ve hastalıkları dalında da geniş çerçeveli bir çalışma başlattık. Hastalarımıza koruyucu sağlık anlamında sağlıklı

Ailevi Akdeniz ateşi (AAA) (İngilizce kısaltması: FMF) nasıl bir hastalıktır?AAA, ataklar şeklinde seyreden bir hastalıktır. Yani hastanın belli bir süre şikâyetleri olur ve daha sonra bu şikâyetleri kendiliğinden geriler. Tekrarlayan ataklar en çok ateşle birlikte olan karın ağrısı, göğüs ağrısı ve eklem ağrıları şeklindedir. Daha da az olarak testis ağrısı, baldır ağrısı, ayak veya bacak derisi üzerinde kızarıklıklar şeklinde de bulgular verebilir. Genetik geçişli bir hastalıktır.

AAA en sık hangi toplumlarda görülür?AAA, Doğu Akdeniz kökenli toplumlarda daha sık görülür. En sık Yahudiler, Türkler, Ermeniler ve Araplarda görülür. Kuzey Afrika’da yaşayan Sefardik Yahudiler hastalığın en şiddetli seyrettiği topluluktur. Ülkemizde her bölgede görülmekle birlikte, hastalık sıklığı Orta Anadolu’da daha fazladır.

AAA hastalığında genetik bozukluk hastalığa nasıl neden olmaktadır?AAA’da arızalı olan genetik yapı normal işlev gördüğünde, vücudumuzdaki iltihabi olayları baskılayıcı bir rol üstlenir. Oysa AAA’da bu gen normal işlev göremediğinden karın organlarını, akciğeri, testisleri saran zarda, eklemlerde, deride sınırlı bölgelerde zaman zaman iltihaplanmalar olmaktadır. Bu durum, etkilenen bölgede ağrı ve genel vücut ateşi ile kendini göstermektedir.

Hastalığın temel klinik bulguları nelerdir?Ataklar hâlinde seyreden “ateş” ve etkilenen bölgelerde “ağrı”dır.

Hastalar birkaç gün önceden atak başlayacağını anlayabilirler mi?Hayır. Atakların çoğu belirli bir ön belirti olmadan ani olarak başlar. Hastaların az bir kısmında atak başlamadan kısa bir süre önce ön belirtiler ortaya çıkabilir.

Atakların süreleri ne kadardır?Ataklar genellikle 1-3 gün sürer. 6 saatten az, 96 saatten fazla süren ataklar şüpheyle karşılanmalıdır. Bazı eklemlerin tutulumu sırasında atak süreleri daha da uzayabilir.

Ağrı en çok hangi vücut bölgelerindedir ve özellikleri nelerdir?Ağrı en çok karın, göğüs ve bacak büyük eklemlerindedir (en çok diz, ayak bileği).

Ateş: 38.5-40°C’ye kadar yükselen ateş AAA’nın en önemli ve en sık bulgusudur. Ateşin en yüksek olduğu dönem ilk gündür. 1-3 gün sürer. Hemen hemen hastaların tamamında vardır ve hemen hemen tüm ataklara eşlik eder. Ateşin olmadığı hastalarda tanı tekrar gözden geçirilmelidir. Az sayıda hastada ağrılı bölge olmaksızın, sadece ateş yükselmeleriyle seyreden ataklar da görülebilmektedir.

Karın ağrısı: Hastaların %90’ında görülen atak tipidir. Genellikle beklenmedik bir anda başlar. Karnın bir bölgesinden başlayabilir ve giderek yaygın hâle gelir. Şiddeti değişkendir. Acil cerrahi operasyon gerektirecek hastalıklara (apandisit gibi) benzer bulgular verebilir. Bazen çok hafif bir ağrı şeklinde de olabilir. Ağrı genellikle 2-4 günde geçer.

Göğüs ağrısı: AAA hastalarının %25-50’sinde görülür. Beklenmedik bir zamanda başlayan, nefes almakla batan tek taraflı göğüs ağrısı şeklindedir. Tek başına veya karın ağrısı, eklem ağrısı gibi diğer atak şekilleri ile olabilir. 2-4 günde genellikle ağrı geçer.

Türkiye Hastanesi Reçete 11

Page 14: TANI VE TEDAVİ BÖLÜMLERİ...Kalp damar sağlığı ve hastalıkları dalında da geniş çerçeveli bir çalışma başlattık. Hastalarımıza koruyucu sağlık anlamında sağlıklı

Eklem ağrısı: AAA hastalarının %75’inde saptanır. En sık diz ve ayak bileğini etkiler. 3-4 günde genellikle geriler. %5 hastada eklem bulgularının iyileşmesi gecikir. Eklem bulgularının iyileşmesi geciken hastalarda bazen iltihaplı bel romatizmasının (spondilit riski!) birlikte olabileceği unutulmamalıdır. Eklemler genellikle hasar bırakmadan iyileşir. Ancak kalça eklemi etkilendiğinde hasar riski vardır ve cerrahi müdahale gerektirebilir.

Deri bulguları: En sık “erizipel benzeri kızarıklık” olarak tanımlanan cilt bulgusu görülür (Hastaların yaklaşık %10’unda). Sıklıkla diz ve ayak bileği arasındaki deride ortaya çıkar. Sınırları belirgin, yama şeklinde kırmızı döküntü

şeklindedir. Genellikle 2-4 gün içinde geriler. Bundan başka deride basmakla solmayan, 1-2mm – 1cm çapında döküntüler de oluşabilir. Damar duvarı iltihabını gösteren bu durumda idrar renginde koyulaşma, dışkıda kanama olup olmadığına dikkat edilmelidir.

Testisin etkilenmesi: AAA’da az bir oranda testisleri saran zarda ataklar hâlinde iltihaplanmalar görülebilir. Ağrı genellikle tek taraflıdır. Ağrı 12 saatte giderek artar, şişlik ve kızarıklık gelişebilir. Ergenlik öncesinde bazen AAA’nın ilk belirtisi olarak da ortaya çıkabilir.

Yukarıda anlatılan atak şekillerine ateşin eşlik edeceği, özellikle atağın başladığı 1-2 gün içinde ateşin en yüksek olacağı unutulmamalıdır.

Hastalık geçici bir hastalık mıdır?Hayır. Hastalık kronik (uzun süreli) bir hastalıktır. Tedavisi ömür boyu planlanmalıdır. Bugün için kısa sürede “tam şifa” anlamında bir tedavisi olmamakla birlikte yüz güldürücü tedavi sonuçları çok vardır.

Ataklar belirli zaman aralıklarında mı gelişirler?Hayır. Ataklar arasındaki süre değişkendir. Örneğin önceki iki atak arasında 15 günlük bir süre olabilir. Daha sonraki atak 1-2 ay sonra ortaya çıkabilir. Atakların temel özelliği farklı zamanlarda ve beklenmedik bir şekilde ortaya çıkmasıdır.

Hastalık en çok hangi yaşlarda ortaya çıkar? Hangi cinsiyeti en çok etkiler?Hastaların %70’inde hastalık belirtileri ilk 10 yılda ortaya çıkar. İlk 20 yılda ise hastaların %90’ı başlangıç gösterir. Yani, aslında hastaların çoğu çocukluk döneminde başlamaktadır. 40 yaşından sonra hastalık başlangıcı çok nadirdir. Erkek ve kadınlarda birbirine yakın sıklıkta görülmekle birlikte, erkeklerde biraz daha fazladır (Erkek/Kadın: 1.2).

AAA’da kesin tanı koydurucu bir laboratuvar bulgusu var mıdır?Hayır. AAA için kesin tanı koyduracak bir test yoktur. Atak sırasında bazı laboratuvar bulguları

12 Türkiye Hastanesi Reçete

Page 15: TANI VE TEDAVİ BÖLÜMLERİ...Kalp damar sağlığı ve hastalıkları dalında da geniş çerçeveli bir çalışma başlattık. Hastalarımıza koruyucu sağlık anlamında sağlıklı

anormal olarak tespit edilebilir ancak hiçbirisi tanı koydurucu değildir. Tanıda, hastalığın ataklar hâlinde seyretmesi ve atakların özelliklerinin iyi analiz edilmesi çok önemlidir. AAA’da görülen klinik bulgular pek çok hastalıkta görülebildiği için hastalığın tanısı çoğu zaman gecikebilmektedir.

Tanıda genetik testlerin yeri nedir?Klinik özellikleri hastalık için tipik olan, etnik yapısı uygun olan, ailesinde AAA hastalığı olan hastalarda genetik analiz, tanı için gerekli değildir. Ancak yakınmaları AAA için tipik olmayan, hastalık şüphesinin tam giderilemediği hastalarda genetik analiz yapılabilir. Unutulmaması gereken konu, AAA tanısı konmuş olan hastaların tamamında bilinen genetik testler her zaman pozitif değildir ve genetik testleri pozitif olanların tamamı da AAA hastası değildir. Genetik testler AAA tanısı konmuş olan hastalarda hastalığın seyrini tahmin ettirmede yararlı olabilir.

Hastalığın bugün için tedavisi var mıdır?Evet. 1972 yılından beri kullanılan Kolşisin’in AAA tedavisinde yeri çok önemlidir. Kolşisin, yeterli dozda kullanıldığında hastaların %65’inde yakınmalar tamamen düzelmektedir. %30 hastada atakların şiddeti ve sıklığı azalmaktadır. %5 gibi az bir oranda ise hastalar ilaca cevap vermemektedir. Hastalığının başlangıcından beri yeterli dozda Kolşisin kullanan hastalarda AAA’nın istenmeyen bir bulgusu olan Amiloidoz (böbrek ve başka organlarda fonksiyon bozukluğuna neden olan bir hastalık) gelişme riski çok düşüktür. Ancak ilacı düzensiz kullanan veya kullanmayan hastalarda bu risk yüksektir. Bu nedenle AAA tanısı kesin olan hastaların yakınmaları, Kolşisin tedavisine yeterli cevap verse de veya hiç cevap vermese de ilaç yeterli dozda ve sürekli kullanılmalıdır.

Amiloidoz ne demektir?Amiloidoz, çeşitli organlarda suda erimeyen bir tür proteinin birikmesi ile o organlarda yetmezliğe neden olan bir hastalıktır. Özellikle tedaviye uyumu iyi olmayan AAA hastalarında amiloidoz gelişme riski yüksektir. AAA hastalarında başta böbrek olmak üzere, başka organlarda da bozukluk-yetersizlik

gelişebilir. Kolşisin’in tedavide kullanılmaya başlanmasından sonra AAA hastalarında amiloidoz riski belirgin olarak azalmıştır. Ailesinde amiloidoz gelişen AAA hastası olan hastalar, düzenli kontrol ve tedaviye uyum konusunda son derece dikkatli olmalıdırlar. AAA hastalarının kontrollerinde idrar tetkiki çok önemlidir. Amiloidozun erken döneminde idrarda bazı bulgular gözlenebilir.

Kolşisin gebelikte kullanılabilir mi?Bugünkü veriler gebelik öncesinde ve gebelik sırasında Kolşisin kullanımının bebekte bir anormallik oluşma riskini artırmadığı yönündedir. Şu anki genel eğilim, gebelikte de ilaca devam edilmesi gerektiği yönündedir. Hasta; romatoloji, kadın hastalıkları ve doğum uzmanı ile yakından izlenmeli, gerekirse bebek gelişiminin değerlendirilmesi için önerilen testler yapılmalıdır.

Hastalığın tedavisi nasıl planlanmalıdır?Hastalığın tedavisi mutlaka ilgili uzman (iç hastalıkları eğitimi almış romatoloji uzmanı) tarafından düzenlenmeli ve takibi yapılmalıdır. Çünkü her hastanın bireysel özellikleri farklıdır. Kolşisin her hastada aynı şekilde kullanılamaz. Örneğin böbrek ve karaciğer yetmezliği olanlarda doz ayarlaması yapılmalıdır, Kolşisin’in bu hastalarda sinir sistemi ve kas üzerine olumsuz etkileri olabilir. Ayrıca hastaların takibi sırasında da ilaç ile ilgili olarak görülebilecek yan etkiler, hem klinik hem de laboratuvar olarak değerlendirilmeli ve bunlara göre düzenleme yapılmalıdır. AAA hastalığının bugün için kısa süreli ilaç kullanımı ile “tam şifa” anlamında bir tedavisi yoktur. Ancak özellikle Kolşisin ile çok iyi sonuçlar elde edilmektedir. Hastalığın tedavisi süreklidir. AAA tanısı konmuş her hasta gerekli kontrolleri yaptırmak kaydı ile ilacını yeterli dozda kullanmalıdır.

Türkiye Hastanesi Reçete 13

Page 16: TANI VE TEDAVİ BÖLÜMLERİ...Kalp damar sağlığı ve hastalıkları dalında da geniş çerçeveli bir çalışma başlattık. Hastalarımıza koruyucu sağlık anlamında sağlıklı

Algoloji ve Ağrı MerkeziYrd. Doç. Halil Çetingök

(Siyatik) AğrılarıBel ve Bacak

14 Türkiye Hastanesi Reçete

Page 17: TANI VE TEDAVİ BÖLÜMLERİ...Kalp damar sağlığı ve hastalıkları dalında da geniş çerçeveli bir çalışma başlattık. Hastalarımıza koruyucu sağlık anlamında sağlıklı

Ne zaman hekime başvurmak gerekir?Her beş kişiden dördü hayatının belirli bir döneminde bel ağrısı çeker. Neyse ki bu ağrıların çoğu geçici ağrılar olup basit ağrı kesiciler ile rahatlar ve zaman içinde kaybolur. Ancak bu ağrılar şiddetli olduğunda veya geçmediğinde omurga ağrıları konusunda deneyimli algoloji, fizik tedavi veya beyin cerrahisi uzmanına başvurmak gerekebilmektedir. Bazı durumlarda ise hiç vakit kaybetmeden hekime başvurmayı gerektiren bel ağrısı yanında birtakım uyarı işaretleri olabilir; bunlar arasında ağrıya ateşin eşlik etmesi, mevcut ağrının hızla şiddetlenmesi, bel ağrısının hızla bacağa yayılması, özellikle bacakta uyuşukluk gelişmesi, birtakım şişliklerin oluşması, ağrının dinlenme ile geçmemesi veya uykudan uyandırması sayılabilir.

Bel ağrısının tipleri:Bel ağrıları kabaca ikiye ayrılabilir:

Akut (geçici) bel ağrıları: Aniden başlayan ve kısa süren ağrılardır. Çoğu zaman gerilme, incinme gibi belin zorlanması nedeniyle ortaya çıkar. Bazen kalça, bacak ve dize yayılabilir. Çoğu zaman kasılma ve spazm gibi hissedilir. Bu ağrılar genelde öne eğilme ve ağır bir şey kaldırma sırasında artar. Kronik (kalıcı) bel ağrıları: Mevcut bel ağrısı 4-6 haftayı (1-1.5 ay) aştığında inceleme gerekir. Bu ağrılar çoğu zaman omurga eklemleri, bel fıtığı veya omurgayı destekleyen yapılardan kaynaklanır. Nadiren de olsa kanser veya enfeksiyöz nedenler bundan sorumlu olabilmektedir.

Nedenleri:İnsan omurgası kemik ve kaslardan, bunları destekleyen kıkırdak, tendon ve ligamanlardan oluşan kompleks bir yapıdır. Bütün bu yapılar kan damarları ve sinirler ile ağ gibi sarılı olarak bulunur. Omurga; yürüme, koşma, ayakta durma veya bir şey kaldırma sırasında bütün vücudun ağırlığını taşır. Bu nedenle de belin zorlanmasına bağlı olarak bel kaslarındaki gerilme ve incinmeler sıklıkla bel ağrısına neden olmaktadır. Özellikle egzersiz ve spor yapmayan kişilerde bel ve karın kasları zayıfladığı için ağır kaldırma gibi bel kaslarında meydana gelen zorlamalar bel ağrısının en sık nedenini oluşturmaktadır. Diğer taraftan

belin çok zorlanmasına neden olabilecek futbol, halter gibi sporlarda bu tür yaralanma ve bel ağrısı riskini arttırmaktadır.

Bel ağrısının nedenlerini sayacak olursak:Bozuk postür (hatalı vücut duruşu)Uzun süre aynı pozisyonda oturma veya ayakta durmaAşırı kiloSigara kullanımıBel fıtığı (omurga kemikleri arasında bulunan kıkırdağın arkaya kayarak sinirleri sıkıştırması)Osteoporoz (kemik erimesi)Osteoartrit (bel eklemlerinde kireçlenme)Fibromiyalji (vücutta yaygın kas gerilme ve ağrıları olması)Kaza veya düşmeye bağlı travma (omurgada kemik kırığı, kaslarda incinme gibi)Kanser veya enfeksiyon gibi ciddi rahatsızlıklar (nadiren)

Türkiye Hastanesi Reçete 15

Page 18: TANI VE TEDAVİ BÖLÜMLERİ...Kalp damar sağlığı ve hastalıkları dalında da geniş çerçeveli bir çalışma başlattık. Hastalarımıza koruyucu sağlık anlamında sağlıklı

Bel ağrısı ve siyatik:Bel ağrısı daha çok bacağa vurmaya başladığında bacaktaki ağrıya genelde siyatik ağrısı denir. Siyatik ağrısı bacağa giden sinirlerin omurga içinde sıkışması nedeniyle olmaktadır. Çoğu zaman bel fıtığı ve eklemlerdeki osteoartrit (kireçlenme) nedeniyle olur ve görüntüleme yöntemleriyle açığa çıkarılır.

Bel ağrısında tanı nasıl konulur?Hastadan alınan dikkatli bir öykü ve fizik muayene, bel ağrılarında doğru tanı koymanın en önemli aşamasıdır. Bel ağrısının nedenini ortaya çıkarmak için hekim, hastanın ağrısını sorgular: Ağrı ne zamandır var, vücudun neresinde hissediliyor, günlük aktiviteleri kısıtlıyor mu, ağrı kesicilere nasıl yanıt veriyor?.. Diğer taraftan hastanın genel olarak hastalıkları, geçirdiği ameliyatlar, kullandığı ilaçlar ve ilaç alerjileri de sorgulanmalıdır.

Zorlamaya bağlı gerilme veya incinme şeklindeki basit bel ağrısı nedenleri çoğu zaman hastadan alınan öykü ve muayene ile açıklığa kavuşturulur. Daha şiddetli ve uzun süren ağrılarda röntgen, MR, bilgisayarlı tomografi, EMG ve kan tahlilleri gibi ek testlere ihtiyaç olabilmektedir. Vücut ve zihin, yaşadıklarımızı algılamamızda ortak çalışır. Dolayısıyla psikolojik faktörler çoğu zaman fiziksel problemlerin daha

şiddetli veya daha zayıf hissedilmesine neden olur. Bu nedenle özellikle kronik ve şiddetli ağrılarda psikolojik faktörlerin de hesaba katılması gerekir.

Bel ağrısı tedavisi:Çoğu kişi daha önceki deneyimlerinin de katkısıyla bel ağrısını tanır ve gerek istirahat gerekse basit ağrı kesici ve kas gevşeticiler ile kendi kendini tedavi eder. Neyse ki çoğu bel ağrısı bu şekilde rahatlar. Zorlamaya bağlı gerilme ve incinme kaynaklı bu ağrılarda yapılması gereken iki aşama bulunmaktadır. İlk aşamada zorlamayı takip eden bir ya da iki gün boyunca ağrı ve spazmı rahatlatmak için istirahat etmek, soğuk uygulamak ve basit ağrı kesicileri kullanmak gerekir. İkinci aşamada ise istirahati çok uzatmadan günlük aktivitelere dönmek, beli korumak ve gerektiğinde ağrı kesici almak çoğu zaman iki hafta içinde ağrıların geçmesini sağlar. Ancak ağrılar iki haftada rahatlamıyor, aksine artıyor ise hekime müracaat etmek gerekebilir. Bu durumda uygulanacak fizik tedavi, iyileşmeyi hızlandırabilir.

Ancak bazen bütün bunlara rağmen ağrılar devam eder ki işte bu aşamada ağrı doktoruna (algoloji uzmanı) başvurmak gerekir. Ağrı doktoru sizi değerlendirdikten sonra daha kuvvetli ağrı kesici ilaçlar ve bazen bunların yanında birtakım girişimsel

16 Türkiye Hastanesi Reçete

Page 19: TANI VE TEDAVİ BÖLÜMLERİ...Kalp damar sağlığı ve hastalıkları dalında da geniş çerçeveli bir çalışma başlattık. Hastalarımıza koruyucu sağlık anlamında sağlıklı

işlemler uygulayabilir. Özetle bu işlemler arasında şunları sayabiliriz:

Epidural enjeksiyonlarFaset eklem enjeksiyonlarıMedian dal sinir bloklarıSakroiliyak enjeksiyonlarMedian dal ve arka kök gangliyona radyofrekans uygulamalarıDisk içi girişimlerTetik nokta enjeksiyonları, kuru iğnelemeler ve akupunktur

Bazı hastalarda bu yöntemler de yeterli rahatlamayı sağlayamamakta ve ameliyat tek seçenek olarak kalabilmektedir. Diğer taraftan hastada ağrıya eşlik eden bacaklarda ilerleyici güçsüzlük, idrar ve gayta kaçırma gibi semptomlar varsa acil ameliyat gerekebilir ve vakit kaybetmeden bir beyin cerrahına muayene olmak gerekir.

Bel sağlığınızı koruyun:Omurgamızı bütün yaralanmalardan korumak elbette mümkün değildir. Ancak bel sağlığımızı korumak için günlük hayatımızda yapabileceğimiz basit düzenlemeler bizi bel ağrısından korumaya yardım edecektir:

Dengeli ve sağlıklı beslenin: Kemiklerinizi ve kaslarınızı güçlü tutmak için. Kilo verin: Üzerinize binen yük arttıkça omurganız daha çok zorlanır.Düzenli egzersiz yapın: eklemlerinizi esnek ve bel-karın kaslarınızı güçlü tutmak için.Yüzme, yürüme ve bisiklete binme gibi belinizi çok zorlamayan sporlar yapın. Oturma, ayakta durma ve bir şeyleri kaldırma sırasında omurganızı ve belinizi koruyun.Vücut postürünüzü koruyun: yanlış postür omurga mekaniğinizi bozar ve ağrı olarak sizi uyarır.Sigaradan kaçının: Sigara bel kaslarınıza giden kan akışını bozup kaslarınızı zayıflatır.

Türkiye Hastanesi Reçete 17

Page 20: TANI VE TEDAVİ BÖLÜMLERİ...Kalp damar sağlığı ve hastalıkları dalında da geniş çerçeveli bir çalışma başlattık. Hastalarımıza koruyucu sağlık anlamında sağlıklı

İmplant, kelime anlamı olarak tedavi ve fonksiyon amacıyla vücut içine ve canlı dokulara yerleştirilen cansız materyallerdir. Dental implantlar ise çene

kemiğinin içine yerleştirilen ve dişin yerinin tutması amacıyla uygulanan yapılardır.

Dental implant tedavisi neden çok sık uygulanmaktadır?Sağlıklı ve yeterli kemiğin olmadığı durumlarda veya uygun teknoloji ile üretilmemiş implant sistemlerinin kullanımında başarısızlık kaçınılmazdır. Fakat değişen teknoloji ve yeni operasyon yöntemleri sayesinde implant uygulamalarının uygulama alanları oldukça genişlemiştir. Ayrıca sistemik olarak hastaların ameliyat öncesi ve sonrasındaki dönemlerde değerlendirilmesi, implant başarısı için oldukça önem taşımaktadır.Dental implant tedavisi alışılmış protetik tedaviler ile sonuç alınamayacak vakalar ve implant uygulaması

Ağız, Diş ve Çene Cerrahisi Dr. Dt. Özge Özdal Zincir

İmplant Nedir?için yeterli kemik yoğunluğuna ve kalitesine sahip hastalar için ideal bir tedavi şeklidir. Hareketli protezin tutuculuğunun yetersiz olduğu durumlar, hareketli protezlerde stabilitenin sağlanamayacağı vakalar, hareketli protez kullanımından fonksiyonel olarak rahatsız olacak hastalar, psikolojik olarak hareketli protez kullanımına karşı olan hastalar, hareketli protezin stabilitesini bozan alışkanlıklar varlığı, ağız içindeki dayanak olarak kullanılacak dişlerin sayısının ve dağılımının yetersiz olduğu durumlar, köprü gibi sabit protezlerde kullanılacak dayanak dişlerin olmadığı vakalar, ortodontide destek tedavi amaçlı olarak kullanılabilirliği, komşu dişlerin sağlıklı olduğu tek diş eksiklikleri, hastanın sağlıklı dişlerine müdahale edilmemesi isteği gibi geniş yelpazedeki sebeplerle dental implantlar günümüzde çok sık kullanılan bir tedavi şeklidir.

18 Türkiye Hastanesi Reçete

Page 21: TANI VE TEDAVİ BÖLÜMLERİ...Kalp damar sağlığı ve hastalıkları dalında da geniş çerçeveli bir çalışma başlattık. Hastalarımıza koruyucu sağlık anlamında sağlıklı

İmplant üstü protezlerin, klasik hareketli protezlere göre avantajları nelerdir?İmplant destekli protezlerin kullanımının hareketli protezlere göre birçok avantajı vardır. Bu avantajlar; çene kemiğinin korunması, estetik beklentinin daha fazla karşılanması, uygun diş diziminin sağlanabilmesi, protez tutuculuğunun artması, konuşma sırasında istenmeyen ses bozukluklarının önlenmesi, protezin başarı oranının ve yaşam süresinin artması, bu faktörlere bağlı olarak da psikolojik durumun düzelmesidir.

Dental implant uygulaması herkese yapılabilir mi?Genç, orta yaşlı veya yaşlı bireylerde, tek diş eksikliği, birden çok diş eksikliği veya bütün diş eksikliklerinde dental implantlar gerekli olan tedaviyi kolay bir şekilde sağlamaktadır. Gelişme dönemindeki çocuklar dışında, gerekli önlemlerle bazı sağlık problemleri (yüksek tansiyon, diyabet gibi) olan hastalarda dahi her yaştaki kişiye başarıyla implant uygulamaları yapılabilmektedir. Sigara kullanan hastalarda implant başarısı düşük olsa da implant uygulanabilirlik seçeneği tamamen ortadan kalkmamaktadır.

Dental implant operasyonu nasıl yapılır?Operasyon süresi, implant adedi ve hastanın durumuna göre 15 dakika ile birkaç saat arasında değişebilir. Dental implant cerrahisi, genellikle lokal anestezi altında yapılır. Fazla korku ve endişeleri olan hastalarda sedasyon yöntemleriyle lokal anestezi veya genel anestezi tercih edilebilir. Fakat çok sayıda implantın tek seansta uygulanmasıyla çene kemiğinden veya vücudun

başka bölgelerinden otojen kemik alınması gereken

vakalarda tek seçenek olarak genel anestezi yöntemi

kullanılmaktadır. Operasyon sırasında doğru anestezi

uygulandığında hastada herhangi bir ağrı hissi oluşmaz.

Operasyon sonrası ortaya çıkan ağrılar ise analjezik

ilaçlarla giderilir. Yara iyileşmesi normal seyrettiği

sürece dikişler 7-10 gün sonra alınır. Yerleştirilen dental

implantın çene kemiği ile birleşmesi beklenir.

İmplant cerrahisinden sonra kemikle implantın

birleşmesi (osteointegrasyon) için vakanın durumuna

göre 2-6 ay beklenmektedir. Bekleme sürecinde,

yerleştirilen implantlara olumsuz etkisinin olmayacağı

düşünülen olgularda geçici protez yapılarak hastaların

bu süreci dişsiz geçirmeleri engellenebilir. Bekleme

süreci tamamlandığında bir kaç seansla implant üstü

protez yapılarak tedavi tamamlanmış olur.

Türkiye Hastanesi Reçete 19

Page 22: TANI VE TEDAVİ BÖLÜMLERİ...Kalp damar sağlığı ve hastalıkları dalında da geniş çerçeveli bir çalışma başlattık. Hastalarımıza koruyucu sağlık anlamında sağlıklı

Kontakt LensiDoğru Kullanalım

ABD’de 32 milyon (nüfusun % 10’u) , Avrupa’da 17 milyon, Asya’da 17 milyon insan kontakt lens kullanmaktadır. Yurdumuzda

nüfusun % 1’inin (700 bin kişi) lens kullandığı tahmin edilmektedir. Gözümüzün önündeki kornea denilen saat camı gibi olan saydam yapının üzerine konarak göz kusurunu düzelten optik disklere kontakt lens denir. Gözlüğün düzelttiği bütün kusurlar ve düzeltemediği bazı kusurlar lensle düzeltilebilmektedir.

Uzağı iyi göremeyen miyoplar, yakını iyi göremeyen hipermetroplar, uzağı veya yakını çarpık gören astigmatlar, katarakt nedeniyle lensi alınmış afaklar ve 40 yaşından sonra yakını göremeyen presbiyoplar için yumuşak, yumuşak torik, sert veya yarı sert lensler mevcuttur.

Keratokonus gibi saydam tabakanın yapısal hastalıklarında; kimyevi yanıklardan, iş kazalarından veya ameliyat sonrası oluşan saydam tabaka

Göz HastalıklarıOpr. Dr. M. Kadir Egemenoğlu

hastalıklarında tedavi maksatlı “bandaj lens” kullanılabilmektedir. Bu lensler yaralanma ve cerrahi sonrası rahatlama sağlar.

Kontakt lens yapımında çeşitli petrol ürünü maddeler kullanılmaktadır. Lensler sertliğine göre esas olarak iki gruptur:

1- Hard (sert) lensler2- Soft (yumuşak) lensler

Sert Lensler: 1960’lı yıllarda geliştirilen sert lensler PMMA yapılıdır. Günümüzde pek kullanılmamaktadır. Bugün bu sınıfın yaygın kullanılan lensleri silikon ve floropolimer yapılı yarı sert tabir edilen gaz geçirgen lenslerdir. PMMA sert lenslerine göre daha konforlu ve emniyetlidir. Daha çok astigmat ve keratokonusda tercih edilmektedir.Yumuşak Lensler: Rahatlığı, kolay kullanılması, renkli modelleriyle günümüzde lens kullanıcılarının % 80’inin tercihidir. Yumuşak lensler içinde günlük

Lens kullanımının gittikçe yaygınlaştığı bir zamandayız. Basının sağlık sayfalarında bazen şu manşetleri görürüz: “Kontakt lensle görüşünüzü değiştirin.”, “Kontakt lensle gözlüğünüzü atın.”, “Gözler yalan söylemez ama renkli lenslerle aldatabilir.” veya “Takması kolay, bakması kolay lensler.”

20 Türkiye Hastanesi Reçete

Page 23: TANI VE TEDAVİ BÖLÜMLERİ...Kalp damar sağlığı ve hastalıkları dalında da geniş çerçeveli bir çalışma başlattık. Hastalarımıza koruyucu sağlık anlamında sağlıklı

Sağlık ve konfor için gözleriniz bol oksijene ihtiyaç duyar.

takılıp geceleri çıkarılan, belli bir plan dâhilinde temizlenerek yılda bir değiştirilen konvansiyonel çeşitlerinin yerini özellikle ülkemizde aylık kullanılan sık replasman lensleri almıştır. Batı’da kullanılan günlük takılıp atılan kullan-at (disposbl) lensler, maliyet yüksekliği nedeniyle ülkemizde yaygın değildir. Yumuşak lenslerin torik çeşitleri astigmatın düzeltilmesinde gittikçe yaygınlaşarak kullanılmaktadır. Fiyatları daha pahalı ancak kullanımları daha rahattır.

Lenslerin oksijen geçirgenliğinin olması önemli mi? Gözler yeterli oksijeni alamazsa neler olur?Oksijen iletkenliği, sağlıklı kontakt lens kullanımı için kritik bir faktördür. Silikon hidrojel lens teknolojisi ile üretilmiş lenslerin Dk/t’ si % 86 ile % 173 arası olup olağan yumuşak kontakt lenslerden (renksiz veya renkli) 4 ile 7 kat daha fazla oksijen iletir.

Silikon hidrojel lensler bu özellikleri ile de gün sonu konfor azlığı, rahatsızlık hissi, kuruma ve kızarıklık gibi oksijen yetmezliği belirti ve bulgularının hastalarımızda oluşmasını engeller.

Yeni silikon hidrojel lensler, hastalarımıza ister gündüz, ister ara sıra gece boyunca veya gün içinde şekerleme yaparken lenslerini sağlıklı olarak kullanma imkânı sunar. Piyasadaki lenslerden 5 kat daha fazla oksijen sağlayan yeni Silikon hidrojel lensler sayesinde, gözlerinize sağlıklı görünüm ve konfor sağlar.

Sağlıklı gözler için bol oksijen gerekir. Sağlık ve konfor için gözleriniz bol oksijene ihtiyaç duyar. Silikon hidrojel lensler, gözlerinize yüksek düzeyde bol oksijen sağlar. Sağladığı yeterli oksijen seviyesi ile bu lensler, 6-30 geceye kadar esnek kullanım formatında kullanılabilir. Bol oksijen konfor demektir.

Gözleriniz yeterli oksijeni alamazsa; gözleriniz sıkıntı yaşar ve gün sonu konfor azlığı, rahatsızlık, kuruma, kızarıklık, 0.50 veya daha fazla miyop artışı gibi belirtiler görülebilir. Uzun dönemde oksijen yetersizliği; göz bebeği şişmesi, göz iltihapları gibi istenmeyen durumlara da neden olabilir. Uzun süre kullanımda eski nesil lensler % 5 civarında saydam tabakada incelme yapmaktadır.

Türkiye Hastanesi Reçete 21

Page 24: TANI VE TEDAVİ BÖLÜMLERİ...Kalp damar sağlığı ve hastalıkları dalında da geniş çerçeveli bir çalışma başlattık. Hastalarımıza koruyucu sağlık anlamında sağlıklı

Kontakt lens kullanımının avantajları ve dezavantajları nelerdir?

Kişinin estetiğini bozmaz. Gözlüklerde yaşanan, yağmurlu havalarda veya kışın buğulanma, yazın sıcaktan terleme ile görüşün azalması problemi olmaz. Cisimleri gerçek boyutunda görürüz. Geniş görüş alanı sağlar. Güneş gözlükleriyle kullanılabilir. Özellikle ülkemizde sık görülen trafik kazalarında ve diğer kazalarda göz yaralanmaları gözlüğe göre daha azdır. Kamera, dürbün, mikroskop gibi araçları daha rahat kullanabilirsiniz. Gözlüğe oranla gözden daha seyrek çıkartılıp takılır.

Dezavantajları: Gözlüğe oranla daha pahalıdır. Kolay yırtılıp kaybedilebilir. Göze yerleştirilmesi beceri ve zaman ister. Ancak alışılınca kolaydır. Daha titiz bakım gerekir. Alışmak zaman alıcıdır. Bazı şahıslar hiç alışamayabilir.

Göz rengi değişebilir mi?Gerek torik gerek normal yumuşak lenslerin renkli modelleri vardır. Gözün rengini değişik tonlarda değiştirir. Ancak aynı lens farklı kişilerde farklı renkte görülebilir. Bunda kişinin iris renginin tonu etkilidir. Numaralı veya numarasız tipleri, aylık veya yıllık ömürlü olanları vardır. Renkli yumuşak lens kullanmak, normal yumuşak lenslere göre ek bir risk taşımaz.

Görme kusuru olmayanlar renkli lens takabilir mi?Renkli lensleri gözünde bozukluk olmayanlar da kullanabilir. Ama yine de kontakt lens kullanmak için iyi bir aday olup olmadığınıza göz hekiminiz karar vermelidir. Günümüzde daha çok bayanlar tarafından tercih edilen renkli kontakt lensler, 30’lara varan renk tonu seçenekleriyle kişinin yapısına, elbise çeşitlerine, takılarına, makyaj biçimine ve ruh hâline uygun olarak seçilmektedir.

İlk çıktığı yıllarda şüpheyle bakılan ancak şimdi herkes tarafından bilinen ve yaygın kullanılan “kontakt lensler”in takılması, bunlara bakması, bunların temizliği ve kulla-nımı gerçekten kolay mı? Lens, rastgele bir marketten alınıp takılabilir mi? Kişiye ne tür bir lens uygun? Nasıl anlayabiliriz?

22 Türkiye Hastanesi Reçete

Page 25: TANI VE TEDAVİ BÖLÜMLERİ...Kalp damar sağlığı ve hastalıkları dalında da geniş çerçeveli bir çalışma başlattık. Hastalarımıza koruyucu sağlık anlamında sağlıklı

Kontakt lens kullanımında dikkat edilmesi gereken püf noktaları nelerdir?

Oksijen geçirgenliği yüksek silikon hidrojel lensler kullanmalıdır.El hijyenine özellikle dikkat etmelidir. Daha titiz bakım gerekir.Lensler her çıkarılışta kendi solüsyonu ile temizlenmeli, durulanmalı ve önerilen saklama ilacı içinde korunmalıdır.Denizde veya havuzda yüzerken banyo yapmadan önce de lensleri çıkarmalıdır.Lensleri makyajdan önce takmalı, dikkatlice çıkarıldıktan sonra makyaj temizlenmelidir.Gözlerde herhangi bir kızarıklık, bulanık görme, ağrı, şişme veya şiddetli kaşıntı olduğunda göz doktoruna başvurmalıdır.El hijyenine özellikle dikkat edilmeli. Tırnaklar temiz ve düzgün kesilmiş olmalıdır.

Diğer yumuşak kontakt lenslerin bakımından farklı değildir. Doktorunuzun önereceği bakım modelini uygularsınız. Lensi rastgele bir marketten değil uzman göz doktorun muayenesi sonucu onun önereceği ve onun kontrolünde alınıp takılması uygundur. Öncelikle ihtiyaç ve beklentilerinizi ona sunun. Hekiminiz sizi ayrıntılı muayene edecektir. Kontakt lens kullanımınıza engel olacak bir göz hastalığınız varsa onu tedavi edecek, sonrasında size en uygun lens modelini uygulayacaktır. Lens kullanımına başlamadan önce onu doğru kullanıp kullanamayacağınızı, hijyen şartlarınızın elverişliliğini, bakım şartlarına uyup-uyamayacağınızı bir defa daha düşünmelisiniz.

Kontakt lens kullanırken ne tür riskler var?En önemli risk enfeksiyondur. Uygun şekilde temizlenmeyen ve dezenfekte edilmeyen lensler gözün enfeksiyon kapma riskini artırır. Daha önemsiz ancak sık görünen problem allerjidir. Riskleri azaltmanın yolu sık olarak hekimini ziyaret etmek, lensleri zamanında değiştirmek, lens bakımını doğru ve kontrolleri zamanında yaptırmaktır.

Kimler sağlıklı kontakt lens kullanamazlar?Yeterli sağlıklı hijyene sahip olmayan kişilere, anlaşmakta zorluk çekilenlere veya zekâ sorunu olan kişilere, çok tozlu ve kirli ortamlarda bulunanlara önerilmez. Ayrıca sık, göz ve göz kapağı enfeksiyonu geçiren kişilere, şiddetli allerjisi veya göz kuruluğu olanlara da lens verilmez. Dikkatsiz bir lens kullanımı görmeyi bozan göz hasarlarına neden olabilir.

Türkiye Hastanesi Reçete 23

Page 26: TANI VE TEDAVİ BÖLÜMLERİ...Kalp damar sağlığı ve hastalıkları dalında da geniş çerçeveli bir çalışma başlattık. Hastalarımıza koruyucu sağlık anlamında sağlıklı

Safra Kesesi Taşları ve Komplikasyonları

Genel CerrahiOp. Dr. Cavit Hamzaoğlu

24 Türkiye Hastanesi Reçete

Page 27: TANI VE TEDAVİ BÖLÜMLERİ...Kalp damar sağlığı ve hastalıkları dalında da geniş çerçeveli bir çalışma başlattık. Hastalarımıza koruyucu sağlık anlamında sağlıklı

Safra yolunda meydana gelen taşlar; kolesterol taşları, pigment taşları ve miks taşlar olarak incelenir. Batı toplumunda görülme oranı

olarak %75’ini kolesterol taşları oluşturur. Bunun en önemli nedeni ise hayat tarzı ve beslenme alışkanlığındaki değişikliklerdir. 50 yaş altındaki erkeklerde görülme oranı %3-11 iken, kadınlarda bu oran %11-15’e yükselir.

Bazı risk faktörleri vardır:Yaş,Kadın cinsiyeti,Yüksek vücut ağırlığı, obezite, şişmanlıkBazı ilaçlar; oral kontraseptif kullanımı, yoğun bakımda uzun süre damardan beslenme zorunda kalınan durumlar,Bazı bağırsak ameliyatlarından sonra,Şeker hastalığı, kronik kan hastalıklarının bir kısmı, ani hızlı ve çok miktarda kilo verme, kalp kapak protezleri, siroz, omurga yaralanmaları, Crohn hastalığı, Çölyak hastalığı.

Vücutta safranın görevi, yağların ve yağda eriyen vitaminlerin emilimini kolaylaştırmak, bilirubin ve kolesterol gibi yapıların atılımına yardımcı olmaktır. Safra üç ana bileşenden oluşmaktadır: kolesterol, safra tuzları ve fosfolipidler. Bir oran içinde yapılan safranın içeriğinde oranların değişmesi, kolesterol kristallerinin oluşması, safra kesesinin fonksiyon görememesi (etkin bir biçimde çalışamaması), oluşan safra çamurlarının yoğunlaşması ve bir araya gelmesiyle ana safra taşı çekirdeği oluşur. İlerleyen zamanla bu çekirdek bozuk bu düzen içinde büyümekte ve büyük safra taşlarını oluşturmaktadır. Ana küçük çekirdek taşların fazla olması nedeniyle ilerde safra kesesi içinde birden çok taş görülmektedir. Bu taşlar sadece safra kesesi içinde oluşmayabilir. Karaciğer-safra yolları içinde herhangi bir yerde karşımıza çıkabilir.

Klinik:Kronik hazımsızlık, bulantı, gaz, şişkinlik ve bazen karın ağrısı. Bu şikâyetler sıklıkla yemeği fazla kaçırdıktan sonra olmaktadır.Ani başlayan karın üst kısmında, bazen sırta, omuza vuran ağrı, bulantı, bazen kusma. Taş safra yolunu tıkamışsa; sarılık, kaşıntı, bazen titreme, dışkı renginin beyaz macun rengini alması

TanıLaboratuvar testleri; safra yolu taşlarında karaciğer enzimleri artar, kanda bilirubinler yükselir.

Radyolojik incelemeler; direkt karın grafisi, USG (ultrasonografi), BT (bilgisayarlı tomografi), Radyonüklid tarama, ERCP (endoskopik retrograd pankreato-kolanjiografi), MRCP (manyetik rezonans kolanjiografi-pankreatikografi), PTK (perkütan transhepatik kolanjiografi), oral kolesistografi tanıda yerine göre kullanılabilecek bazı tetkiklerdir.

Hastaneye getiren klinik bulgu ve oluşabile-cek komplikasyonlar

Karın ağrısı (Biliyer kolik, safra koliği)Semptom veren karın ağrılarının %70-80’ini biliyer kolik oluşturur. Safra kesesinden taşın düşmesi sonrası küçük kanaldan geçerken hastanın çektiği kıvrandırıcı, ara ara dinlenip tekrar başlayan ağrıya denmektedir. Bu ağrıyı bazı kadın hastalarımız doğum sancısına, bazı hastalar da önceden düşürdükleri idrar yolu taşı ağrısına benzetmektedirler. O ağrılar da buna benzer şekilde hissedilmektedir. Ancak ağrı değişik karakterde olabilir. Sıklıkla mide bölgesinde, karnın sağ üst tarafında, daha az sıklıkla karın sağ

Türkiye Hastanesi Reçete 25

Page 28: TANI VE TEDAVİ BÖLÜMLERİ...Kalp damar sağlığı ve hastalıkları dalında da geniş çerçeveli bir çalışma başlattık. Hastalarımıza koruyucu sağlık anlamında sağlıklı

alt tarafında, bazen sırtta ve sağ omuzda hissedilir. Daha çok, fazla yemek yedikten sonra görülür. Ağrı ani başlar, şiddeti yavaşça artar ve plato çizer. Hasta huzursuzdur, rahat bir pozisyon bulmaya çalışır.

Akut kolesistitSafra kesesinden taşın düşüp kese boynu tıkamasına bağlı meydana gelen akut iltihaptır. Tıkanmaya bağlı olarak kese gerilmekte ve bunun iç yüzünü döşeyen mukoza hasarlanmaktadır. İnflamasyon olayı başlar. Bu olayda safrada bakterilere sıklıkla rastlanır. Bu durum kontrol altına alınmazsa ampiyem, abse, nekroz, perforasyona (delinme) kadar olay gidebilir. Yukarda tariflenen karın ağrısı, bulantı, ateş sıklıkla görülür. Bu hadise

yaşlı hastalarda bu kadar belirgin olmayabilir. %15 hastada ana safra yoluna düşmüş bir taş bulunmadığı hâlde sarılık ortaya çıkabilir. Tedavi edilmediğinde çok ciddi sonuçlar gelişebilir.

Kronik kolesistitKronik kolesistitli hastalarda safra kesesinde taş vardır ve hasta biliyer kolik ve kolesistit atakları geçirir. Kese duvarı kalınlaşır. Hastalarda aşağıda detaylı konuşacağımız ağır olabilecek pankreatit, ana safra yoluna taşın düşüp tıkanması ve buna bağlı ateşli sarılıkla giden komplikasyonlar ortaya çıkabilir.

Ana safra yoluna taşın düşmesi (koledokolitiyasis)Eğer taşlar ufaksa ince bağırsağa geçer ve soruna neden olmazlar. Ancak büyük taşlar ana safra yolunu tıkayabilirler. Sarılık, kaşıntı, dışkının beyaz macun gibi çıkması şikâyeti ile karşımıza gelebilirler. Uzun süren tıkanmalarda karaciğer parenkim hasarı (sekonder biliyer siroz) gelişebilir. Bu durumda acil girişim ile tıkanmanın mutlaka açılması gerekir.

Kolanjit Bakteriyel infeksiyon, tıkanma veya safranın akmaması durumuna karışır. %70 hastada biliyer ağrı, sarılık, titreme görülür. Bakterinin kana karışması nedeniyle %95 ateş ve titreme görülür. Sarılık klinik olarak hastaların %80’inde ortaya çıkar. Tedaviye başlanmaz ve hastalık ilerlerse şok, çok sayıda karaciğer abseleri, multiorgan yetersizliği gelişerek ölümle sonlanabilir.

Laparoskopik kolesistektomi günümüzde altın standart olarak kabul edilen bir yöntemdir.

26 Türkiye Hastanesi Reçete

Page 29: TANI VE TEDAVİ BÖLÜMLERİ...Kalp damar sağlığı ve hastalıkları dalında da geniş çerçeveli bir çalışma başlattık. Hastalarımıza koruyucu sağlık anlamında sağlıklı

Safra kesesi gangreni ve perforasyonu(delinme)24-48 saatten fazla süren devamlı ve artarak giden sağ üst kadran ağrısı, kaslarda defans, ateş ve lökosit artışı ciddi inflamasyonu ve muhtemel safra kesesi perforasyonunu (delinme) akla getirir. Yapılan USG’de bu durum fark edilebilir. Nekroz; şişman, diyabetik, immmun sistemi bozuk, ileri yaştaki hastalarda göz önünde tutulmalıdır. Mutlaka acil ameliyatı gerektiren bir durumdur.

Biliyer pankreatitPankreas sindirimde kullanılan enzimler ve kan şekerini düzenlemede çok önemli insülin hormonunu salgılamaktadır. İnsulin salgısı kana olmakta, yemekleri sindirmeye yardımcı parçalayıcı, eritici salgılar bağırsağa olmaktadır. Safra yolu ile pankreasın bağırsağa döküldüğü kanal büyük sıklıkla beraberdir. Safra yoluna düşen taşların bağırsağa döküldüğü kanalı tıkadığı durumda pankreasın da kanalı tıkanmaktadır. Pankreasın eritici salgısı dışarı atılamamakta, organ içerisinde kalmakta, kendi kendini sindirmeye çalışmaktadır. Pankreatit olarak tıpta tanımlanan bu hastalık ölüme kadar gidebilecek ciddi komplikasyonlara neden olabilir.Safra yolunun bağırsağa açıldığı yerde daralmaTıpta, Oddi sfinkterinin fibrozu ya da

stenozu olarak açıklanır. Mekanizma tam açıklanamamasına rağmen uzun süren safra yolu spazmının, safra yolu iltihaplanması ve tekrarlayan taş düşürmelere bağlı olabileceği düşünülmektedir. Bu da mutlaka acil ameliyatı gerektiren bir durumdur.

SepsisSafra yolları ya da safra kesesinin ilerleyen bakteriyel infeksiyonunu takip eden, tablonun kontrol altına alınamamasına bağlı ortaya çıkan ilerlemiş, infeksiyonun yayılmış şeklidir. Sepsis, sadece safra yolları iltihaplarının ilerlemiş hâlinde kullanılan bir terim değildir. Vücutta herhangi bir odak olan ya da bulunamayan bakterilerin ve metobolitlerinin kana, bütün vücuda yayıldığı ciddi bir tabloyu anlatmak için kullanılır. Yoğun bakım şartlarında tedavi edilmelidir.

Safra kesesi kanseriSindirim sistemi kanserlerinin %2-4’ünü oluşturur. Safra kesesi kanseri olan yaklaşık %90 hastada safra kesesi içinde taşa rastlanılmaktadır. Ancak bu kanserin patogenezi tam belirlenememiştir. Kese içindeki polip kaynaklı olabilirler. Kalsifiye olmuş (taşlaşmış) safra keselerinde %20 oranında kansere rastlanılmaktadır.

TedaviSafra kesesi ya da safra yollarındaki taşların komplikasyonları göz önüne alındığında beklemenin ne denli riskli olduğu aşikârdır.Önemli olan bu komplikasyonlar gelişmeden tedavidir. Laparoskopik kolesistektomi günümüzde altın standart olarak kabul edilen bir yöntemdir. Ameliyat, karın içine 3-4 adet küçük delik açılarak yapılır. Bu, 15-20 dakika süren bir işlemdir. Bir gün sonra hasta aktif hayatına dönebilir.

Türkiye Hastanesi Reçete 27

Page 30: TANI VE TEDAVİ BÖLÜMLERİ...Kalp damar sağlığı ve hastalıkları dalında da geniş çerçeveli bir çalışma başlattık. Hastalarımıza koruyucu sağlık anlamında sağlıklı

Son yıllarda sağlık hizmetlerinin önündeki zorlukların ve sağlık hizmetlerine erişimin çok kolaylaştığı, bilinen bir gerçek. Bu

durum vatandaşlarımızı çok memnun ettiği gibi aynı zamanda, özellikle acil servislerde, çeşitli sıkıntılar da söz konusudur. Genelde birbirinden çok farklı şikâyetler ile başvuran ve çoğu zaman tıbben acil müdahale gerektirmeyen hastalar, acil servislere başvurmaktadır. Hastaların kendi durumlarını acil olarak algılamaları veya poliklinik muayenesi için çeşitli sebeplerden sıra beklemek istememeleri onları acil servislere yönlendiriyor. Hangi sebepten olursa olsun bu başvurular acil servislerde yığılmalara neden olabiliyor. Acil servise başvuran -Sağlık Bakanlığı ve İl Sağlık Müdürlüklerinin verilerine göre- her 10 hastadan sadece 2’si gerçekten acil müdahaleye ve müşahedeye ihtiyaç duyuyor.

Peki, acil hasta tanımı ve acil durumlar nedir?Acil durumlar, Dünya Sağlık Örgütü tarafından tanımlanan hiç beklenmedik anlarda karşınıza çıkabilecek hastalıklar ve kaza hâlleri olarak kabul edilmektedir. Standart istisnalar arasında yer almayan ani gelişen hastalık, kaza, yaralanma ve benzeri durumlarda olayın meydana gelmesini takip eden 24 saat içinde tıbbi müdahale gerektiren

Sağlık Hizmetleri

Aile Hekimi, Acil ServisUzm. Dr. Yegane Özcan

ACILdurumlar ve tıbbi veya cerrahi tedavi gerektirdiğini belirten haklı bir görüşe yol açan durumlarda sağlanan sağlık hizmetleri, acil sağlık hizmeti olarak tanımlanır.

Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından ta-nımlanmış olan ve acil durum olarak değer-lendirilen hâller: Suda boğulma, trafik kazası, terör, sabotaj, kurşunlanma, bıçaklanma, kavga, tecavüz, yüksekten düşme, ciddi iş kazaları, uzuv kopmaları, elektrik çarpması, donma, soğuk çarpması, ısı çarpması, ciddi yanıklar, ciddi göz yaralanmaları, zehirlenmeler, anafilaktik şok, omurga ve alt-üst ekstremite kırıkları, kalp krizi, hipertansiyon krizleri, akut solunum problemleri, şuur kaybına neden olan her türlü organik kusur, ani felçler, ciddi genel durum bozukluğu, yüksek ateş (39,5 °C ve üzeri), diyabetik ve üremik koma, genel durum bozukluğunun eşlik ettiği diyaliz hastalığı, akut batın, akut masif kanamalar, menenjit (beyni saran zarların iltihabı), renal kolik.

SGK’nın acil tanımı ise:Acil Hâl; ani gelişen hastalık, kaza, yaralanma ve benzeri durumlarda olayın meydana gelmesini takip eden ilk 24 saat içinde tıbbi müdahale gerektiren durumlar ile ivedilikle tıbbi müdahale yapılmadığı

28 Türkiye Hastanesi Reçete

Page 31: TANI VE TEDAVİ BÖLÜMLERİ...Kalp damar sağlığı ve hastalıkları dalında da geniş çerçeveli bir çalışma başlattık. Hastalarımıza koruyucu sağlık anlamında sağlıklı

veya başka bir sağlık kuruluşuna nakli hâlinde hayatın ve/veya sağlık bütünlüğünün kaybedilme riskinin doğacağı kabul edilen durumlardır. Bu nedenle sağlanan sağlık hizmetleri acil sağlık hizmeti olarak kabul edilir.

Acil durumu Sağlık Bakanlığı da tanımladı. “Acil Sağlık Hizmetlerinde Yeşil Alan Uygulaması” genelgesine göre:

Her ne boyutta olursa olsun travma vakaları, acil servis başvuruları sonrası hastaneye yatışı yapılan vakalar, tıbbi müdahale uygulanan vakalar, müşahede altına alınan vakalar, başka bir sağlık hizmet sunucusuna sevk edilen ya da başka bir sağlık hizmet sunucusundan sevkli gelen vakalar, acildir.

Aslında şunu da belirtmek gerekiyor: Acil servislerde hizmet, son yıllarda çok yetkin ve tatminkârdır. Dolayısıyla vatandaşımız acil olsun veya olmasın her sağlık sorununa çözüm bulmak için direk acil servislere başvuruyor.

Acil Sağlık Hizmetleri, acil hastalık ve yaralanma hâllerinde, konusunda özel eğitim almış ekipler tarafından, tıbbi araç ve gereç desteği ile sunulan bütün sağlık hizmetlerini ifade eder.

Türkiye Hastanesi Reçete 29

Page 32: TANI VE TEDAVİ BÖLÜMLERİ...Kalp damar sağlığı ve hastalıkları dalında da geniş çerçeveli bir çalışma başlattık. Hastalarımıza koruyucu sağlık anlamında sağlıklı

Kadın Sağlığı ve Hastalıkları Op. Dr. Özge Coşkun

Polikistik over sendromu (PKOS), üreme çağındaki kadınların yaklaşık %6-8’ini etkileyen yaygın bir hormonal ve metabolik bozukluktur.

Hastalığın oluşum mekanizması ile ilgili araştırmalar hâlen devam etmekte olup hormonal, metabolik, genetik ve çevresel faktörler suçlanmaktadır. PKOS tanısını koymak için hastalığın ilk tanımlandığı tarihten itibaren farklı tanı kriterleri kullanılmıştır. Hastalığın ilk belirtileri genellikle ergenlik döneminde başlar. Erken tanı ve tedavi, bulguların kontrol altına alınması ve uzun dönem sağlık risklerinin önlenmesi açısından önemlidir.

“Polikistik” terimi, yumurtalıklarda çok sayıda milimetrik boyutlu kist varlığında kullanılır ancak yumurtalıkların polikistik görünümde olması her zaman PKOS tanısını koydurtmaz. PKOS’ta görülen kistler kötü huylu değildir. Hormonal dengesizlikten ve yumurtlama işlevinin gerçekleşmemesinden kaynaklanırlar. Bu kistler, ultrason incelemelerinde, yumurtalıkların etrafında inci tanesi şeklinde yerleşmiş olarak görülürler. PKOS’lu kadınların yumurtalık hacimleri de normale göre artmış gözlenir.

PKOS’ta çeşitli hormonal dengesizlikler görülür. Normalde yumurtalıklardan az miktarda erkeklik hormonları üretilir. (Androjenler) PKOS’ta yumurtalıklar normale göre daha fazla androjen üretir. Bu durum, yumurtlama işlevini bozar ve çeşitli şikâyetlere yol açar. Bu duruma hiperandrojenizm denir ve erkek tipi tüylenme artışı, akne, alında açıklık gibi bulgulara neden olur.

Polikistik Over Sendromu

30 Türkiye Hastanesi Reçete

Page 33: TANI VE TEDAVİ BÖLÜMLERİ...Kalp damar sağlığı ve hastalıkları dalında da geniş çerçeveli bir çalışma başlattık. Hastalarımıza koruyucu sağlık anlamında sağlıklı

Son yıllarda PKOS oluşum mekanizmaları araştırılırken, özellikle üzerinde durulan bir diğer nokta, PKOS’lu kadınlarda kan şeker düzeyini düzenleyen sistemde sorun olduğu yönündedir. Bu kadınlarda insülin direnci ve yükselmiş kan insülin seviyeleri sık rastlanan bulgulardır. Vücuttaki hücrelerin insülin hormonuna daha az duyarlı hâle gelmesi ile karakterize olan bu durumun, hastalığın oluş mekanizmasının temeli olduğu ve erkeklik hormonlarının normalden fazla salgılanmasının, insülin üretimini artırdığı düşünülmektedir.

Obezite ve kilo alımı, insülin direncini ve erkeklik hormonlarının salgılanma miktarını arttırarak, hormonal dengesizliği olumsuz etkiler. Hastalığa ait bulguların artmasına neden olur.

PKOS’lu kadınların;Adet düzensizlikleriTüylenme artışıKilo alımıSaç dökülmesiAkneCiltte yağlanma gibi şikâyetleri mevcuttur.

Tanı;Detaylı özgeçmiş ve soy geçmiş sorgulanmasıFizik muayeneUltrasonografiHormon testleriDiğer hormonal hastalıkların ekarte edilmesi ile konur.

Tedavi amacı:Kilo kaybı (diyet, egzersiz)Yükselmiş olan erkeklik hormonlarının baskılanması ve bu durumun yol açtığı sonuçları ortadan kaldırmaÂdet düzeninin sağlanmasıİnsülin direncinin tedavisiYumurtlamamaya bağlı kısırlığın tedavisi ve hastanın gebe kalmasının ve sağlıklı bir gebelik geçirmesinin sağlanması (yumurtalıkları uyaran ilaçlar)Metabolik ve hormonal dengenin sağlanması

Uzun dönemde oluşabilecek sağlık sorunlarını önlemeye yönelik gerekli tedbirlerin alınmasıDirençli vakalarda cerrahi tedaviKısırlık durumunda tüp bebek tedavisidir.

PKOS’lu kadınları uzun dönemde bekleyen riskler:

Tip 2 diyabetKalp ve damar hastalıklarıMetabolik sendromKısırlıkObeziteEndometriyum kanseri (Rahim iç tabakası kanseri)Depresyon, anksiyete, yeme bozuklukları.

PKOS’lı kadınların gebeliklerinde karşılaşabilecekleri sağlık problemleri:

Gestasyonel diyabet (Gebelik şekeri)Gebeliğin sebep olduğu hipertansiyonPreeklampsiDüşük.

Yukarıda bahsi geçen belirtilere sahip hastaların, vakit geçirmeden bir kadın hastalıkları ve doğum uzmanına görünmeleri, PKOS tanısı konulur ise takip ve tedavilerini aksatmamaları, kilo kontrolüne önem vermeleri ve özellikle uzun dönemde kendilerini bekleyen risklere karşı gerekli önlemleri almaları önerilmektedir. Son yıllarda PKOS’lu her hastaya, diyabet taraması yapılması özellikle önerilmektedir.

Türkiye Hastanesi Reçete 31

Page 34: TANI VE TEDAVİ BÖLÜMLERİ...Kalp damar sağlığı ve hastalıkları dalında da geniş çerçeveli bir çalışma başlattık. Hastalarımıza koruyucu sağlık anlamında sağlıklı

Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzm. Dr. Şükrü Çido

Obezite, vücutta depolanan yağ miktarının fazla olması biçiminde tanımlanabilir. Klinik olarak obeziteyi tanımlamak için kilonun boyun karesine

oranlanması (kg/m²) ile elde edilen vücut kitle indeksi kullanılır. Buna göre vücut kütle indeksi (VKİ)’nin 25’in üzerinde olduğu kişiler aşırı kilolu, 30’un üzerinde olanlar obez olarak tanımlanır. Ayrıca yaşa göre vücut ağırlığı, boya göre ağırlık, deri kıvrım kalınlığının ölçümü de kullanılan diğer tanı yöntemleridir.

Hipertansiyon, kan yağ yüksekliği, insülin direnci ve ağır psikolojik strese yol açması nedeni ile önemli bir problem olan obezite, çocukluk çağında giderek artan bir sıklıkta görülmektedir. Obeziteye neden olan çok

ÇocuklardaObezite

yemenin mekanizmasında beyindeki iştah merkezi önemli rol oynamaktadır. İnsan ve hayvanlarda tokluk ve açlık sinyallerini alan merkezler olduğu gösterilmiştir. Obez çocuklarda kanda insülinin fazla olmasına rağmen normal şeker düzeyleri insülin direncinin varlığını gösterir. Özellikle son yıllarda sıklığının gittikçe artmasıyla gündeme gelen ergen çağda erişkin tipi şeker hastalığının obez çocuklarda ortaya çıkışı kolaylaşmaktadır.

32 Türkiye Hastanesi Reçete

Page 35: TANI VE TEDAVİ BÖLÜMLERİ...Kalp damar sağlığı ve hastalıkları dalında da geniş çerçeveli bir çalışma başlattık. Hastalarımıza koruyucu sağlık anlamında sağlıklı

Araştırmalar sonucunda obezitenin gelişmiş ülkelerde düşük, gelişmekte olan ülkelerde ise yüksek sosyoekonomik düzeye sahip kesimlerde daha sık olduğu gösterilmiştir. Beslenme biçimi ve beslenme alışkanlığı olarak yüksek kalorili yiyeceklerle beslenen çocuklarda obezite daha kolay gelişmektedir. Yüksek kalorili ve düşük lifli hazır yiyeceklerin tüketilmesi obezitenin gelişimini desteklemektedir. Çocukluk obezitesinde çevresel faktörler arasında ailenin beslenme biçimi ve aktivasyon azlığı bulunmaktadır. Uzun süre televizyon izleyen ve televizyon izlerken yüksek kalorili yiyeceklerin tüketilmesi obeziteyi daha da artırmaktadır. Obezite ve psikolojik etmenler arasında bir ilişki olduğu kabul edilmektedir. Anne-baba çocuk arasındaki olumsuz ilişkiler çocuğun ruhsal yapısını etkileyip aşırı yemeye neden olabilmektedir. Obezite ve genetik etmenler üzerinde yapılan araştırmalarda her iki ebeveyn obez ise çocuğun obez olma ihtimali %80, yalnızca biri obez ise oran %50, ikisi de obez değilse oran %9 olarak bulunmuştur. Bu gözlemlerden yola çıkılarak yapılan araştırmalarda vücut ağırlığını biyolojik olarak kontrol eden bazı genler bulunmuştur.

Son yıllarda obezite sıklığındaki artışın asıl önemli nedeni; endüstriyel gelişme ile, fiziksel güce dayalı hayat tarzından inaktiviteye dayalı hayat tarzına geçiş ve yoğun kalori içeren besinlerin tüketilmesi olarak görülmektedir.

Obez çocuklarda erken âdet başlaması ve buna bağlı gelişim duraklaması, yüksek yağ düzeyleri, artmış kalp hızı ve çarpıntı, karaciğerde yağlanma, bozulmuş şeker düzenlenmesi, uykuda soluk durma nöbetleri, yumurtalık kisti hastalığı, safra kesesi taşı ve hipertansiyon gibi birçok kötü sonuç görülebilmektedir. Obez çocuk ve ergenler ayrıca ortopedik ve psikolojik problemler yönünden değerlendirilmelidir.

Tedavi1- Diyet: Dengeli ve az kalorili diyet uygulanır. Normal kalori gereksinimi %30-40 oranında azaltılır. Toplam kalori 5-8 öğüne bölünerek verilmelidir. Bu diyet 5 yaş ve üstü çocuklarda güvenle uygulanır. Diyet ile yavaş bir biçimde kilo verilmesi veya kilo kazanımı olmaksızın boy uzamasının sürdürülmesi, yeme davranışlarının değiştirilmesi sağlanmalıdır. 2- Egzersiz: Kilo kaybının ikinci temel yaklaşımı egzersizdir. Çalışmalara göre diyet ve egzersiz birlikte uygulandığında yalnızca diyete göre çok daha fazla kilo kaybına yol açmaktadır. Özellikle uzun dönemde, verilen kilonun korunabilmesi için egzersiz vazgeçilmez unsurdur. Bu nedenle egzersiz, kilo vermeye yönelik bütün programların vazgeçilmez bir parçasıdır. Egzersiz sırasında kalori harcanır, kan basıncı, serum kolesterolü, kalp ve solunum sistemi üzerinde olumlu etkileri vardır. Ayrıca egzersiz, obez kişinin psikolojik durumunu iyileştirir. Egzersiz haftada en az 3 kez, 30 dakika süresince ter atacak kadar yapılmalıdır. Egzersiz yoğunluğu ve süresi yavaş yavaş artırılmalıdır. 3- Davranış tedavisi: Davranışsal yaklaşımların amacı obez hastaların yeme alışkanlıklarını, aktivitelerini, düşünme biçimlerini değiştirmek, düzenli fiziksel aktivite alışkanlığını kazandırmaktır.4- İlaç tedavisi: Çocuklarda önerilmemektedir. 5- Cerrahi tedavi: Çocuklarda önerilmemektedir.

Obezitenin Önlenmesi Aile bakımdan risk altındaki çocuklara yönelik erken dönemde davranış tedavisi uygulanabilir. Okul programlarında obeziteye yönelik eğitim sağlanması da obezitenin önlenmesinde yarar sağlayacaktır. Çok erken yaşlarda sporun özendirilmesi ve beslenme eğitimi verilmesi faydalı olacaktır.

Türkiye Hastanesi Reçete 33

Page 36: TANI VE TEDAVİ BÖLÜMLERİ...Kalp damar sağlığı ve hastalıkları dalında da geniş çerçeveli bir çalışma başlattık. Hastalarımıza koruyucu sağlık anlamında sağlıklı

Çölyak HastalığıÇölyak hastalığı buğday, arpa, çavdar ve yulaf

gibi tahıllarda bulunan gluten ve gluten benzeri diğer tahıl proteinlerine karşı kalıcı

intolerans olarak gelişen bir bağırsak hastalığıdır. Otoimmün mekanizmalar ile gerçekleşir. Çocukluk çağında en yaygın malabsorbsiyon (bozulmuş besin emilimi) nedenidir. Çocukları ve erişkinleri hayat boyu etkileyen ve her yaşta ortaya çıkabilen bir hastalıktır.

Sıklığı nasıldır?Türkiye’de %1 civarındadır. Rakam ile ifade edilirse Türkiye’de yaklaşık 800.000 Çölyak hastası bulunmaktadır. Hastalık sıklığı, toplumdan topluma değişebilmektedir. Kadınlarda erkeklere göre yaklaşık 3.5 kat daha sıktır. Sessiz ya da tanısı konulmayan

hastaların oranının, mevcut hastalardan daha fazla olduğu tahmin edilmektedir.

Hastalık nasıl oluşur?Hastalık oluşumunda genetik ve çevresel faktörler (gluten) rol oynar. Çocukluk çağında anne sütü verilmemesi, erken mama ve tahıl tüketimine geçilmesi Çölyak riskini arttırmaktadır. Genetik olarak HLA DQ2 ve DQ8 doku grupları hastalık gelişiminde suçlanmaktadır. Genetik olarak eğilimli

bireylerde diyetle alınan gluten ve gluten benzeri proteinlerin bağırsak hücrelerine ulaşması

ve buna karşı gelişen hücresel karşı ataklar (otoimmün yanıt) neticesinde

bağırsak mukoza hücrelerinde harabiyet meydana gelir. Yani vücut bağırsak hücrelerini gluten proteininden dolayı yabancı gibi algılamakta ve yok etmektedir. Bunun sonucunda bağırsak mukozası dediğimiz iç duvarda yaygın hasar meydana gelir. Sonuçta sindirim ve emilim bozulur. Yakınmalar bu nedenle gelişir.

GastroenterolojiUzm. Dr. Turhan Çalhan

34 Türkiye Hastanesi Reçete

Page 37: TANI VE TEDAVİ BÖLÜMLERİ...Kalp damar sağlığı ve hastalıkları dalında da geniş çerçeveli bir çalışma başlattık. Hastalarımıza koruyucu sağlık anlamında sağlıklı

Şikâyet ve bulgular nelerdir?Hasta tamamen yakınmasız olabilir (sessiz tip!) veya vücutta bütün sistemler ile ilgili şikâyet ve bulgular ile karşımıza gelebilir. Çocukluk çağında uzun süreli ishal, gelişme ve büyüme geriliği, karın ağrısı, kas zayıflığı görülebilir. Daha büyük çocuklarda pubertede gecikme, anemi, vitamin eksiklikleri, kemik erimesi, karın ağrısı ve eklem ağrıları görülebilir. Erişkinlerde en sık karın ağrısı, ishal, anemi, kemik erimesi, kilo kaybı, vitamin eksikliği, deri döküntüleri (dermatitis herpetiformis) ve laboratuvar anormallikleri görülebilir.

Hangi hastalıklar eşlik edebilir?Otoimmün bir hastalık olduğundan Tip I diabet, Hashimato tiroiditi, Sjögren sendromu gibi diğer otoimmün hastalıklar eşlik edebilir.

Tanısı nasıl konulur?Çölyak hastalığının tanısı kesin olmalıdır. Çünkü bu hastalık, ömür boyu devam edecek bir hastalıktır ve tedavisi de ömür boyudur.

Hastalık tanısı hekime çeşitli yakınmalar ve laboratuvar anormallikleri ile gelen hastadan öncelikle hekimin Çölyak hastalığından şüphelenmesi ile başlar. Ardından Çölyak hastalığı ile ilgili antikor testlerinin bakılması, mide ve bağırsak endoskopisi yapılması ve nihayetinde bağırsaktan alınan biyopsi ile kesin teşhis konulur.

Çölyak hastalığı tanısında kullanılan testler nelerdir?- Anti-glidain antikor IgA ve IgG- Anti-endomisyum antikor IgA ve IgG- Anti-transglutaminaz antikor IgA ve IgGGünümüzde özellikle endomisyum ve transglutaminaz antikorları yüksek doğruluk oranına sahip olup tanı koymak ve hastalık taraması yapmak için sıklıkla kullanılmaktadır. Özetle; öncelikle Çölyak hastalığı akla gelmeli, sonra antikor testi istenmeli, antikor testi pozitif ise en

sonunda endoskopi yapılıp bağırsak biyopsisi ile tanı kesinleştirilmelidir.

Tedavisi nasıldır?Tedavi ömür boyu diyettir. Buğday, arpa, çavdar ve yulaf diyetten çıkarılmalıdır. Ayrıca eksik mineral ve vitaminler hastaya verilmeli, kemik erimesi varsa tedavi edilmelidir.

Gidişat nasıldır?Diyete uyulduğunda gidişat oldukça iyidir. Diyete tam uyulmadığında ince bağırsak lenfoması riski vardır (en büyük risk!). Ayrıca diğer otoimmün hastalıklar da eşlik edebilir.

Türkiye Hastanesi Reçete 35

Page 38: TANI VE TEDAVİ BÖLÜMLERİ...Kalp damar sağlığı ve hastalıkları dalında da geniş çerçeveli bir çalışma başlattık. Hastalarımıza koruyucu sağlık anlamında sağlıklı

İlaçların Doğru Kullanımı

Bu yazıda hastalarımızın çoğunun zaten bildiği ancak yine de bazı kafa karışıklıklarının olduğu ilaç kullanımları hakkında bilgi vermek istedim.

Hastalarımız; ilaç prospektüslerini, ilaç kullanımından önce okumalıdırlar. Bu prospektüslerde ilacın hangi maddeleri içerdiği, ne için olduğu, nasıl kullanmamız gerektiği, ilacı kullanırken nelere dikkat etmemiz gerektiği, ilacın ne gibi yan etkileri olduğu yazar. Ancak hastalarımız burada çoğunlukla yanılgıya düşerler çünkü prospektüslerde yer alan yan etkilerin tamamının sizde de çıkacağı anlamına gelmez. Doktorunuz zaten çok sık olabilecek yan etkileri önceden sizinle paylaşacaktır.

Siz de daha önceden var olan herhangi bir ilaç alerjinizi, hastalığınızı, kronik hastalığınızı (kalp, karaciğer, böbrek yetmezliği gibi), geçirdiğiniz ya da geçireceğiniz operasyonları, hâlen kullanmakta olduğunuz ilaçları, gebelik - emzirme gibi durumlarınızı ya da gebelik planlarınızı, beslenme alışkanlıklarınızı, alkol ya da sigara kullanımınızı, oruç tutuyor olmanızı, hatta çalışma biçim ve şartlarınızı doktorunuzla paylaşmalısınız.

İlaçlarınızı aç ya da tok almanız, ilacın etkili olması yönünden önemlidir. İlaçların emilimini veya tedaviye olan etkinliğini değiştirebilir. Aç karnına alacağımız ilacı hemen yemekten önce almamalı ve üzerine yemek yememelisiniz. Eğer doktorunuz size ilacınızı mutlaka aç almanız gerekiyor diyorsa bu, yemekten 30 dakika - 1 saat önce veya 2 saat sonra olmalıdır. Eğer tok alabilirsiniz denildiyse bu ilacı hemen yemekten sonra alabilirsiniz veya yemekten sonraki 1 saat içinde alabilirsiniz demektir.

Örneğin hastalarımız en çok şu şekilde yanlışa düşerler: Tiroid hormonu içeren ilaçlar (tiroid yetmezliği, hashimato hastalığı ilaçları gibi) usulüne uygun alınmazsa bunların faydalanma oranları önemli ölçüde düşer ve hasta, ilacı düzenli alıyormuş sanmasına rağmen tedavi başarılı olamaz. Bu hapların mutlaka aç alınmaları lazımdır, yemekle ya da tok karnına alınırsa emilen hormon miktarı azalır.

Ayrıca tiroid hormonu ilacının markalarını hastalar mümkün olduğu kadar değiştirmemelidirler ancak değiştirmek zorunda kalırlarsa doktorlarına mutlaka danışmalıdırlar. İlacın dozuyla da kendileri

İç HastalıklarıUzm. Dr. Canan Çelebi

36 Türkiye Hastanesi Reçete

Page 39: TANI VE TEDAVİ BÖLÜMLERİ...Kalp damar sağlığı ve hastalıkları dalında da geniş çerçeveli bir çalışma başlattık. Hastalarımıza koruyucu sağlık anlamında sağlıklı

oynamamalıdırlar. Burada hastalar çoğunlukla farklı bir ilaca geçerken dozu yanlış alabiliyorlar, eşdeğer biçimde alamıyorlar ve tedavi düzeni bozuluyor. Diğer markada hormonun emilimi değişebiliyor ya da kullandıkları miligram dozuna dikkat etmeden ilaç değişimi yapıyorlar.

Ayrıca yine bu tiroid hormonu ilaçlarını, demir ve kalsiyum tabletleri, kolesterol ilaçları, mide ilaçları ve antiasitlerle yutmamak gereklidir. Etkileşim dolayısıyla ilaçların etkinlikleri önemli ölçüde yok olur.

Bir diğer örnek: Diabet hastalarının veya insülin direnci olan hastaların kullanmakta olduğu metformin mutlaka tok alınmalıdır, hatta yemekteki ilk lokmayla almak bu ilaçların yaptığı gaz, şişkinlik, ishal, karın ağrısı gibi şikâyetleri önemli ölçüde azaltacaktır. Bazı mide ilaçları (sucralfat, proton pompa inhibitörleri gibi) mutlaka aç alınmalıdır. Demir ilaçları ise yine aç alınmalı, Antiasitler ve süt ürünleriyle alınmamalıdır. Mümkünse C vitamini içeren besinler ve ilaçlarla alınmalıdır. Makrolid grubu antibiotikler (azitromisin, eritromisin, klaritromisin) ise aç karnına alınmalıdır.

Eğer aynı anda birden fazla sayıda ilaç almak zorundaysak bazı ilaçlar birbirleri ile etkileşime girerek birbirlerinin etkisini azaltabilir veya yan etkilerin artmasına yol açabilirler. Bu yönden hastalar bir liste ya da çizelge yapıp ilaçları saatlere göre ayarlama yaparlarsa daha iyi olacaktır. Bazı ilaçları ise günün hangi saatinde aldığınız önemlidir. Örneğin tansiyon ilaçları, alerji astım ilaçları, hormonlar, kolesterol, bazı osteoporoz ilaçları gibi.

İlaçların, özellikle antibiotiklerin alım saatleri ve alım aralıkları çok önemlidir. Antibiotikleri her gün aynı saatte almalı, bunların aralıkları sabit tutulmalıdır. Bunlar, doktorunuzun size söylediği süreden az veya fazla kullanılmamalıdır. İyileşince size belirtilen süreden önce bırakılmamalıdır.

Ayrıca ilaçların sudan başka içeceklerle (meyve suyu, süt, çay gibi) alınması bazı ilaçların etkilerini değiştirebilir. Bazı ilaçlar ise bazı besinler, sebzeler ile alındığında bunların etkileri azalıp çoğalabilir (kan sulandırıcı ilaçlar gibi). Bu yüzden bu tür durumlarda mutlaka doktorunuza danışmalısınız.

Şurup gibi sıvı ilaçlar ise özellikle kutularında var olan ölçeklerle kullanılmalıdır.

Özellikle doktorunuz tarafından tavsiye edilmedikçe ve üzerinde çentik yoksa ilaçlarınızı kırmadan, bölmeden, parçalamadan bütün olarak alınız; ilaçların üzerinde kaplamaları vardır, bunun sebebi ilacın etken maddesi mide içinde etkisini kaybetmesin veya mide örtüsüne tahriş vermesin diyedir. Bazen de bu kaplama sayesinde ilacın midede dağılmadan bağırsağa aktarılması sağlanır.

Bazı ilaçların alımında ise -örneğin osteoporoz tedavisinde kullanılan bazı ilaçlar alındıktan sonra- bir süre ayakta durmalı, dolaşmalı, oturmamalı ya da dolaşamıyorsak bir süre dik oturmalıyız.

Ayrıca ilaçları saklama şartlarına özellikle dikkat etmeliyiz. İlaçlar, üzerinde başka türlü yazmıyorsa oda sıcaklığında, direkt güneş ışığı almayan serin ve kuru ortamda saklanmalıdır. Buzdolabında saklanması gereken ilaçlar ise buzlukta değil dolabın orta raflarında saklanmalıdır. Yine ilaçlar kendi ambalajlarının içinde saklanmalıdır. Toz hâlinde sulandırılarak hazırlanan sıvı ilaçlar ise 10 gün içinde bitmezse bunların kalan kısmı atılmalıdır. Kulak, göz ve burun damlaları ise sterilite nedeniyle açıldıktan sonra 15 günden uzun kullanılmazlar.

Gebeler, emzirenler, yeni doğanlar ve yaşlılarda ilaç kullanımı mutlaka doktor kontrolünde olmalıdır.

Türkiye Hastanesi Reçete 37

Page 40: TANI VE TEDAVİ BÖLÜMLERİ...Kalp damar sağlığı ve hastalıkları dalında da geniş çerçeveli bir çalışma başlattık. Hastalarımıza koruyucu sağlık anlamında sağlıklı

Karda Yürümek Zordur

Her tarafın bembeyaz olduğu, her kar tanesinin insanlara mutluluk verdiği bir günde basit bir dikkatsizlik sonucu kayarak düşmek bu

güzelliğin sizin için kâbusa dönüşmesine neden olabilir.

İstanbul gibi kar ve buzlanmanın sınırlı zamanlarda olması bizlerin bu ortamda yürümemiz için tecrübe sahibi olmamıza engeldir. Biz de bu ayki yazımızı karda yürürken dikkat edilmesi gerekenlere ve eğer düşersek ne yapmamız gerektiğine ayırdık.

Kar ve buz varken en önemli şey ayakkabımızın tabanıdır. Bastığımız yer oldukça kaygandır. Bu sebeple ayakkabı tabanı lastik, kauçuk gibi maddelerden yapılmış ve tırtıklı olmalıdır. Ayakkabı topukları kısa olmalıdır. Kaygan tabanlı ayakkabı ile hazırlıksız yakalanırsak ayakkabının üzerine çorap giyerek geleneksel yöntemle düşme riskini azaltabiliriz. Karda adım atarken dengemizi daha sağlama almak için kısa adımlar atmalıyız. İlk basışta topuğa değil de parmak ucuna basmak kayma riskini azaltır.

Yokuş ve merdiven inip çıkmak karlı havalarda düşme riskinin yüksek olduğu durumlardır. Çocuk veya eşyayı kucakta taşımak önümüzü görmemize ve dengeyi sağlamamıza mani olduğundan tavsiye edilmez. Uzun mesafeli yürüyüşlerde mümkünse kar gözlüğü kullanılmalıdır.

Yürürken önümüze her zamankinden daha dikkatle bakmalıyız. Ellerimizin cepte olması dengemizi sağlamayı güçleştirir. Bu sebeple en az bir kolumuz mümkünse her ikisi de boşta olmalıdır. Kol kola girerek yürümek denge sağlamayı güçleştirir,

Ortopedi ve TravmatolojiOp. Dr. Tarık Şener

38 Türkiye Hastanesi Reçete

Page 41: TANI VE TEDAVİ BÖLÜMLERİ...Kalp damar sağlığı ve hastalıkları dalında da geniş çerçeveli bir çalışma başlattık. Hastalarımıza koruyucu sağlık anlamında sağlıklı

birbirimizin düşmesine de sebep olur. Dengeyi sağlamak için altı lastikli, kaymayan bir baston kullanmak düşme riskini azaltır.

Özellikle yaşlılar karlı ve buzlu durumlarda dışarı olabildiğince çıkmamalı eğer çıkarlarsa da çok dikkatli davranmalıdır. Osteoporoz sebebi ile yaşlılarda basit bir düşme ile ciddi kırıklar oluşmaktadır.

Karda ve buzda kayarak düşme sonucu çok çeşitli yaralanmalar olabilir. Bunlarda en önemlisi kafa travmasıdır. Özellikle yaşlılarda bel ve sırt omurlarında omurga kırıkları oluşabilir. Kuyruk sokumu kemiğinde kırık oluşmasına da sık rastlanır. Çoğu kez düşerken refleks olarak yüzümüzü ve başımızı korumak için elimizi kullanırız. Bu sebeple karda düşme sonucu en sık el bileği kırıklarına rastlanır. Omuz bölgesinde omuz çıkığı ve kırıklar gelişebilir. Özellikle yaşlılarda kalça kırıkları sık olur. Ayak bileği bölgesinde bağ yırtıkları ve kırık gelişebilir. Karda düşme sonucu kırıkla birlikte veya bağımsız olarak çeşitli yumuşak doku yaralanmaları da sık görülür.

Düştüğümüz ZamanDüşen kimsenin ilk değerlendirilmesi ve yapılacak ilk müdahale çok önemlidir. Öncelikle düşen kimsenin hayati fonksiyonları, nefes alıp vermesi, kalp ve dolaşım sistemi kontrol edilir. Bilinç durumuna, kafa travması geçirip geçirmediğine, hayati organlarda yaralanma olup olmadığına bakılır. Hastanın sırt ve bel bölgesindeki ağrı ve hassasiyet, omurga kırığına bağlı olabilir. Bu durumda hastanın kaldırılmaya çalışılması felç riskini getireceğinden bilinçsiz yaklaşımlardan kaçınılmalıdır.

Kol ve bacakların değerlendirilmesinde hastanın ağrısı, belirli bir bölgedeki şişlik ve hassasiyet, yumuşak dokudaki yaralanma ve kanamalara bakılır. El bileği bölgesinde şişlik, şekil bozukluğu, ağrı; kırık işareti olabilir. Bu durumda acil olarak yapılması geren bir destekle bilek bölgesindeki hareketi azaltmaktır. Bandaj sarmak çok zararlı olabilir. Kırık şüphe edilen bölge sıkılmamalıdır. O elde bulunan saat, yüzük gibi eşyalar şişlik olabileceğinden çıkarılmalıdır. Hasta mümkün olduğunca fazla oynatılmadan hastaneye ulaştırılmalıdır.

El Bileği KırıklarıKar ve buzda düşme sonucu en sık rastlanan kırıklar el bileği kırıklarıdır. Bunlar, hastanın düşerken başını korumak için refleks olarak avuç içini yere uzatması sonucu olur. Radius denen ön kemiği el bileği eklemine yakın yerden kırılır. Bu kırıklar ilk tarif eden hekimin adıyla Colles kırığı olarak adlandırılır.Colles kırıkları yaşlılarda ve bayanlarda osteoporoz sebebiyle daha sık görülür. Hastanın el bileğinde çatal sırtı şeklinde bir deformite ve şişlik oluşur. El bileği dokunmaya son derece hassastır. Bu şikâyetle acil ortopedi polikliniğine başvuran hastanın muayenesi yapıldıktan sonra el bileğinin en az 2 yönlü röntgen grafisi çekilir. Şüpheli durumlarda bilgisayarlı tomografi ile değerlendirmek de gerekebilir.

El bileği kırıkları röntgende değerlendirilerek tedavi uygulanır. Kaymamış çatlak şeklindeki kırıklara basit alçı uygulaması yapılır. Çoğu kez kırık bölge yerinden kaymıştır. Bu durumda lokal veya genel anestezi uygulanarak özel manevralarla kırık yerine oturtulur ve alçı uygulanır. Kapalı olarak yerine oturtulamayan ve eklem yüzeyinde bozulmalara yol açan kırıkların tedavisinde ise ameliyat gerekir.

Karlı havalarda düşmemek ve üşütmemek temennisiyle.

Türkiye Hastanesi Reçete 39

Page 42: TANI VE TEDAVİ BÖLÜMLERİ...Kalp damar sağlığı ve hastalıkları dalında da geniş çerçeveli bir çalışma başlattık. Hastalarımıza koruyucu sağlık anlamında sağlıklı

İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve İstanbul Akvaryum’un ortak yatırımıyla Florya sahilinde inşa edilen ve 2011 yılı Haziran ayı sonunda açılan dünyanın en büyük tematik

akvaryumu İstanbul Akvaryum, İstanbul’un en yeni cazibe merkezi...

22 bin metrekare büyüklüğe, 6.800 metreküp su kapasitesine, 1.2 kilometrelik gezi parkuruna ve 1.000 metrekarelik büyüklüğüyle rakipleri içerisindeki en büyük yağmur ormanı alanına sahip İstanbul Akvaryum, konsepti ve birbirinden farklı 16 tematik alanı ile eşsiz bir deneyim vaad ediyor.

İstanbul Akvaryum’daki konseptin hiçbir yerde benzeri yokDünya çapında temalandırma anlamında rakiplerinden farklılaşan, içinde yer alan 16 tema ve 1 yağmur ormanı ile eşsiz bir deneyim sunan İstanbul Akvaryum, birçok danışmanın ortak ürünü olan ve Madame Tussauds balmumu heykelleri sergisi, Testere 4 filminin seti, Dubai’deki Emirates Mall’da yer alan kayak alanını (Ski

17 Bin Nüfuslu İstanbul Akvaryum Ailesi Ziyaretçilerini Bekliyor

Dubai) yapan dünyaca ünlü bir firma tarafından uygulanan konsepte sahip. Ziyaretçilerin coğrafi bir rotayı takip ederek Karadeniz ile başlayan ve Pasifik’e kadar uzanan bir yolculuk yapabildiği İstanbul Akvaryum’daki alanların temalandırmasında o alanın kültürel, tarihî ve mimari özellikleri, buna uygun dekoratif unsurlar, interaktif oyunlar, filmler ve alan hakkında detaylı bilgilerin verildiği görsel grafikler yer alıyor. İstanbul Akvaryum’da alanların ses ve ışıklandırma sistemleri de bu temalandırmaya uygun olarak düzenleniyor. Böylece ziyaretçilerine hem irili ufaklı 64 adet tankı ve içindeki binlerce çeşit canlıyı görme fırsatı sunan hem de birçok sürprizi bulunduran bu sualtı dünyası oldukça eğlenceli bir deneyim sunuyor.

İstanbul Akvaryum yeni nesil bir akvaryum16 farklı teması ile ziyaretçilerin hiç sıkılmadan dolaşabildiği İstanbul Akvaryum, yeni nesil teknolojisiyle klasik bir akvaryum deneyiminin ötesine geçiyor. İçinde yer alan her birimin yeni bir heyecanı beraberinde getirmesiyle ziyaretçilerine ilginç ve eğlenceli bir deneyim vadeden

TANITIM

40 Türkiye Hastanesi Reçete

Page 43: TANI VE TEDAVİ BÖLÜMLERİ...Kalp damar sağlığı ve hastalıkları dalında da geniş çerçeveli bir çalışma başlattık. Hastalarımıza koruyucu sağlık anlamında sağlıklı

İstanbul Akvaryum’da Sizi Neler Bekliyor?

İstanbul Akvaryum; hacmi, içinde barındırdığı 1.500’den fazla canlı çeşidi ve gezi güzergâhındaki aktiviteleriyle dünyanın en büyük tematik akvaryumu olma özelliğine sahip.

Her anlamda uluslararası standartlarda ve alanında uzman kişiler tarafından yönetilen ve büyük bir teknolojik altyapıya sahip İstanbul Akvaryum’da hayatlarını sürdüren canlılar, yerli ve yabancı uzmanlardan oluşan büyük bir akvarist ekip tarafından sürekli gözlemleniyor. İstanbul Akvaryum’da ayrıca canlıların doğal ortamlarına en yakın şartlarda hayatlarını sürdürebilmeleri için 15.000 metrekarelik bir bakım ve uyum ünitesi de yer alıyor. İstanbul Akvaryum içinde yer alan canlılar, su kalitesi parametrelerinin, habitatın, türlerin birbirine uyumlarının

İstanbul’da Bir Amazon Yağmur Ormanı...Akvaryumu çok özel kılan bu bölüm sizi âdeta Amazon yağmur ormanındaki hislere büründürüyor. Sıcaklığı, nem oranı, etrafta gördüğünüz birbirinden farklı canlı çeşidi, rengârenk, küçücük ama bir o kadar da zehirli kurbağalar, dünyanın en küçük timsah türü olma özelliğine sahip cüce kaymanlar Amazon’un atmosferini birebir yaşatacak cinsten. Amazon’daki bütün bitkiler Kosta Rika’dan geldiği için ordaki doğayı hiç unutamayacaksınız!

Kasırga SimülatörüKöpekbalığından hızlı, timsahtan güçlü! Saatte 150 km hızıyla bir köpekbalığından katbekat hızlı, oluşturduğu rüzgârla bir timsahın korkutucu çenesinden çok daha güçlü! Özel dizayn edilmiş kasırga simülatörümüzde âdeta bir kasırganın ortasındaymış gibi hissedecek, heyecan ve adrenalin doludakikalar yaşayacaksınız.

Aynalı LabirentAmazon’un Gizemli Antik Totemi’ni bulmaya çalışırken birbirine benzeyen geçitler, sonsuz yansımalar, tehlikeli

ve özel beslenme şekillerinin göz önünde bulundurulduğu doğal habitatlarına oldukça benzer bir ortamda tutuluyor. Bu şartlar, modern hayat destek sistemleri, su kalitesi parametrelerinin devamlı olarak izlenmesi, canlıların kendi yaşama ortamlarına benzer yapay bir habitatın sağlanması ve çeşitli ancak dengeli bir beslenme programının uygulanması ile sağlanıyor. İstanbul Akvaryum’da yaklaşık 25 adet akvaristten oluşan bir ekip hayvanların bakımlarını yapıyor. Uzman İspanyol ve Fransız akvaristlerin yanı sıra Türk uyruklu akvaristler de ekipte yer alıyor.

İstanbul Akvaryum’un içinde birbirinden farklı 16 tema ve 1.000 metrekarelik bir yağmur ormanı alanı yer alıyor.

çıkmazlar, her bir dönemeçte sizi bekleyen yeni sürprizlerle karşılaşacaksınız. Bu zorlu macerada vahşi hayvanların çığlıkları, ormanın gizemli derinliklerinden gelen şaşırtıcı ışık ve görüntülere karışacak, kalp ritminiz hızlanırken bir an önce çıkışı bulmakla bu inanılmaz serüveni sonuna kadar kovalamak arasında gidip geleceksiniz!

Köpekbalıklarıyla Dalış4 bin metreküp su kapasiteli ve 5 bin canlının yaşadığı ana tank içinde köpekbalıkları ve vatozlar ile dalış yapmanın mümkün olduğu İstanbul Akvaryum’da, 30 dakikalık dalış aktivitesi sonrası dalış yapanlara İstanbul Akvaryum dalış sertifikası veriliyor.

Flyride Helikopter TuruFlyride Helikopter turu sadece bir simülasyon değil, etkisinden uzun süre kurtulamayacağınız eşsiz bir tecrübe! İsterseniz İstanbul turu, isterseniz Türkiye turunu tercih ederek dakikalar içinde helikopter simülasyonu ile gerçekten bir helikopterin içindeymişçesine tarihin ve coğrafyanın derinliklerini havadan keşfedeceksiniz.

Türkiye Hastanesi Reçete 41

Page 44: TANI VE TEDAVİ BÖLÜMLERİ...Kalp damar sağlığı ve hastalıkları dalında da geniş çerçeveli bir çalışma başlattık. Hastalarımıza koruyucu sağlık anlamında sağlıklı

Gezi yazısı yazarken önce oturup düşünürüm. Yazıyı fazla detaya boğmamak için ilk günden son güne kadar yaşadıklarımı bir sıraya sokar, içlerinden

yazmaya değer olanları seçmeye çalışırım.

Kuzuluk’la ilgili bir gezi yazısı yazmam istendiğinde de oturup düşündüm. Kuzuluk ismi bana ne çağrıştırıyor diye kafa yordum. Kiremitte pişmiş kaşarlı, mantarlı balık; çiçeklerle bezenmiş dağlar, köylülerden aldığım mis gibi sebze ve meyveler, temiz havayı içime çekerek yaptığım uzun yürüyüşler, kaplıca suyuna uzandığım gevşeme seansları, bisiklet turları, ATV maceraları…

Sonra baktım ki işin içinden çıkamıyorum. Yani oluşturduğum listeden hiçbir şeyi çıkaramıyorum. Ben de oturup her şeyi yazmaya karar verdim. Ama eğer Kuzuluk’la ilgili tek bir kelime yazma hakkım olsaydı, hiç tereddüt etmeden “HUZUR” yazardım.

GEZ

İSa

lih U

YAN

BİR TATLI HUZURKUZULUK

Kuzuluk, Sakarya’nın Akyazı ilçesine bağlı bir bölge… İl merkezine 38, ilçe merkezine de 8 kilometre uzaklıkta. İstanbul’dan Kuzuluk’a gidişimiz yaklaşık 3 saat sürdü. Yolun sonunda camiyi görünce dönüp çocuklara, “İşte Kuzuluk’a geldik çocuklar!” dedim neşeyle. Küçük oğlum Selim büyük bir hayal kırıklığıyla, “Hiç kuzu yok baba!” dedi burnunu cama yaslayarak. Meğer çocuk yol boyunca kuzularla dolu bir yer hayal etmiş. Annesi durumu açıklamaya çalışırken ben de resepsiyona gidip kalacağımız devre mülkün anahtarlarını aldım.

Kaldığımız daire iki odalıydı. Çok şirin bir mutfağı ve kaplıca suyuna girebilmeniz için tasarlanmış kocaman küveti olan bir banyosu vardı. Valizleri bırakıp alışveriş yapmak için yeniden çıktık.

KUZULUK NERDE?

42 Türkiye Hastanesi Reçete

Page 45: TANI VE TEDAVİ BÖLÜMLERİ...Kalp damar sağlığı ve hastalıkları dalında da geniş çerçeveli bir çalışma başlattık. Hastalarımıza koruyucu sağlık anlamında sağlıklı

Akşam ezanı okunmaya başlamıştı. Etrafımızı kuşatan dağlardan esen rüzgârla hafifçe üşüyerek ve mis gibi toprak kokusunu içimize çekerek yürüdük. Ve sadece bu on dakikalık yürüyüşün bile, üç saatlik yola değeceğini düşündük.

Bu arada bizim ufaklık kaldığımız süre boyunca etrafta kuzu aramaya devam etti.

Kuzuluk Kaplıca Evleri 200.000 m²’lik bir alana kurulmuş. Türkiye’nin en büyük devre mülk kompleksi olarak biliniyor. Ve hangi mevsimde gidersem gideyim, etraf hep kalabalık oluyor. Yani tesisler, dört mevsim tam kapasite çalışıyor. Sitenin içinde tatilcilerin ve devre mülk sahiplerinin bütün ihtiyaçlarını karşılayacak sosyal imkânlar var.

Sakın kaplıca bölgesi olduğu için burayı sadece yaşlı insanların tercih ettiği bir yermiş gibi düşünmeyin. Çünkü Kuzuluk, yıllardan beri her yaştan insanı ağırlıyor ve herkesi de eşit derecede memnun ediyor.

Tesislerin yanına kurulmuş bir de otel var. Ben otel odalarından pek hazzetmediğim için genelde evde kalmayı tercih ediyorum. Ama otelde kalanların da çok memnun olduklarını biliyorum.

KAPLICAEVLERİ

Türkiye Hastanesi Reçete 43

Page 46: TANI VE TEDAVİ BÖLÜMLERİ...Kalp damar sağlığı ve hastalıkları dalında da geniş çerçeveli bir çalışma başlattık. Hastalarımıza koruyucu sağlık anlamında sağlıklı

Kuzuluk’ta dışarı çıktığınız anda yapabileceğiniz bir sürü şey var. Eğer yürüyüş haricinde spor yapmak isterseniz iki tane halı saha ve bir tane de basketbol sahası var. Eğlence merkezinde masa tenisi oynamak da çok keyifli olabilir. Ayrıca sitenin hemen çıkış kapısının yanında kiralık ATV’ler var. Daha önce denemediyseniz mutlaka bir tane alın ve gaza yüklenin. Kullanması çok kolay ve gürültüsünü saymazsanız acayip keyifli bir aktivite… Biz bir saatliğine ATV kiraladık ve hiç durmadan gezdik.

Bunun dışında havanın güzel olduğu zamanlarda bisiklet de kiralayabilirsiniz. Hele bisiklet turunu yağmur sonrasına denk getirirseniz mükemmel oluyor. Toprak kokusunu içinize çekerek pedallara bastıkça şehirde biriken stresinizi ve yorgunluğunuzu ardınız sıra bıraktığınızı hissediyorsunuz.

Çocuklar için ayrıca go-kart ve havuzda mini botla gezinti imkânları da var. Yani Kuzuluk’ta iki hafta kalsanız, her güne farklı bir etkinlik sığdırabilirsiniz.

Ama “Benim etkinlikle falan işim olmaz; ben günde iki kere suya girerim, bir de yürüyüş yaparım!” derseniz saygı duyarım. Çünkü etkinlik yapacağız derken bazen tatillerden yorgun dönüyoruz.

Bazı tatillerin en güzel etkinliği, hiçbir şey yapmamak olabiliyor yani.

Kuzuluk’ta yemek için çok fazla seçenek var ama nedense insanın aklına ilk olarak balık geliyor. Ama alabalık tesisleri olarak ünlenen birçok yerde balığın dışında birçok şey de bulabiliyorsunuz. Biz genellikle yemek için kaplıca tesislerine çok yakın bir mekanı tercih ettik. Derenin üzerine kurulmuş olan mekanda çalışanların hepsi güler yüzlü. Siz daha siparişi vermeden masanın üzeri doluyor. Dumanı tüten yuvarlak ekmeği elleriniz yana yana bölmeye çalışırken, ev acukasına mı batırsam, yoksa tereyağı ve bal mı sürsem diye karar veremiyorsunuz.

Kiremit tavanın içinde cızırdayan balık sofraya geldiğindeyse keyfiniz katlanıyor. “Bir balık bu kadar mı lezzetli olur be kardeşim!” diyorsunuz kendi kendinize.

Yemekten sonra da altınızdan akan şırıl şırıl suya bakarken demlikle gelen çayı yudumlamaya başlıyorsunuz.

Ve Kuzuluk’a son gelişiniz olmadığını çok net anlıyorsunuz.

ETKİNLİKLER

BOĞAZLARMESELESİ

44 Türkiye Hastanesi Reçete

Page 47: TANI VE TEDAVİ BÖLÜMLERİ...Kalp damar sağlığı ve hastalıkları dalında da geniş çerçeveli bir çalışma başlattık. Hastalarımıza koruyucu sağlık anlamında sağlıklı

Kuzuluk kaplıca tesislerinden çıktığınızda yolun iki kenarına sıralanmış dükkânlar ve doğal ürünler satan köylüler karşılıyor sizi. Peynirden tarhanaya, taze sağılmış sütten kestaneye kadar her şey var tezgâhlarda. Büyük marketlerin organik ürün raflarındaki fiyat etiketlerine göz atmışsanız, bu pazarı daha çok seveceğiniz kesin.

Eğer alışveriş yaparken karnınız hafif açsa burnunuza dolan gözleme kokusunu takip edip kendinizi gözleme yerken bulabilirsiniz. Hatta karnınız aç olmasa bile, pazarlama dehası teyzelere karşı koymak zor olabiliyor. Ben gözleme tezgâhının yanından geçerken bir saniyeliğine dönüp bakma gafletinde bulundum ve teyze direk, “Peynirli mi, patatesli mi evladım?” diye sordu. Soru öyle netti ki mecburen patatesli deyip tezgâhın ucuna iliştim. Gerçi pişman olduğumu da söyleyemem.

Kuzuluk’un meşhur olmasını sağlayan en büyük şey elbette kaplıca suyu. Bu yüzden kaplıca suyunun faydalarından bahsetmeden yazıyı bitirmek olmaz. Uzmanlar kaplıca kürlerinde en az 21 banyo tavsiye ediyor. Banyo süresi de genelde 10 dakikadan başlıyor ve sıcak suya bünyeniz alıştıkça bu süre 20 dakikaya kadar çıkabiliyor. Bu süreyi aşmak pek tavsiye edilmiyor. Çünkü insan gerçekten bayılacak gibi oluyor.

Bu arada ayak parmağınızı suya batırıp, “Ooo, su çok sıcakmış!” deyip sakın soğuk su musluğunu açmayın. Çünkü kaplıca suyuna başka su karıştırdığınız zaman bu suyun özelliği kayboluyormuş. Eğer kaynar suya giremiyorsanız önceden küveti doldurup suyun biraz soğumasını bekleyebilirsiniz.

Kaplıca suyunun hangi hastalıkların tedavisinde kullanıldığını da yazmak isterim. Romatizma hastalıkları, kronik bel ağrıları, yaralanma sonrası tedavilerde, eklem hastalıkları ve huzurlu bir tatil isteyen herkese, Kuzuluk’u şiddetle tavsiye ediyorum.

Bu arada eğer küçük çocuğunuz varsa gitmeden önce orada kuzu olmadığını söylerseniz fena olmaz!

PEYNİRLİ Mİ,PATATESLİ Mİ?

KAPLICA SUYU

Türkiye Hastanesi Reçete 45

Page 48: TANI VE TEDAVİ BÖLÜMLERİ...Kalp damar sağlığı ve hastalıkları dalında da geniş çerçeveli bir çalışma başlattık. Hastalarımıza koruyucu sağlık anlamında sağlıklı

KİTA

P

Şu anda dünyada en yaygın şekilde kullanılan liderlik modellerinden biri olan Eylem Merkezli Liderliği keşfeden kişi olan John Adair, kişisel gelişim kitaplarına bir yenisini daha ekliyor. John Adair’ın Kişisel Başarı için 100 Harika Fikri; hatasız bir iş yaşamı için, profil oluşturma ve stratejik düşünme yoluyla, kişisel verimliliği ve özyönetimi kapsayan kusursuz bir kaynak oluyor. Bu kitabın içinde;

John Adair KİŞİSEL BAŞARI İÇİN 100 HARİKA FİKİR

Üzerinden 100 yıl geçmesine rağmen hâlen en çok konuşulan isimlerden biri olan 27. Osmanlı Padişahı II. Abdülhamid’i tahtan indirmek için oynanan oyunlar Melik Arvasi’nin kaleminden aktarılıyor.

Osmanlı padişahları içinde müstesna bir yeri olan II. Abdülhamid’in tahtta bulunduğu uzun dönem içinde birçok olay meydana gelmiştir. Yazar Melik Arvasi bu dönem için “Abdülhamit dönemi, tesiri günümüze kadar gelmiş olan pek çok mevcudiyetin daha iyi idrak edilmesi açısından incelenmesi gereken bir tarihtir. Pek çok kişinin şahsına, siyasi dehasına,

Melik Arvasi II. ABDÜLHAMİD’E DARBE YAPAN GİZLİ ÖRGÜT

diplomatik kabiliyetine hayran oldukları Sultan Abdülhamit’in Osmanlı Devleti için son umut olduğu kanaati etrafında ittifak etmektedirler.” diyor.

Kitap aynı zamanda Abdülhamid döneminde meydana gelen olayların daha iyi anlaşılması açısından da değerli bir kaynak olma özelliği taşımaktadır.

Doğayla alakalı birçok konu hakkında basit bir dille önemli bilgiler aktaran Ediz Hun, yeni kitabıyla yine gençlerle paylaşımlarda bulunuyor.

“Çevremiz Geleceğimizdir” isimli kitabını okuyucularının beğenisine sunan Hun’un kitabıyla ilgili kısa sunumu şöyle:

Sevgili Gençler,Bu kitap doğanın korunması, denizler, göller, ormanlar ve benzeri doğal güzelliklerimiz, erozyonla mücadele, yenilenebilir enerji kaynakları, doğal kaynakların

Ediz Hun ÇEVREMİZ GELECEĞİMİZDİR

sürdürülebilir kullanımı, hava, su ve toprağın önemi, geri dönüşüm, küresel ısınmaya karşı alınabilecek tedbirler, kirliliğin önüne geçme yöntemleri gibi konularda çok faydalı bilgiler sunuyor. Derslerinize de faydalı olacağını düşündüğüm bu kitabı çevreye verdiğiniz değerin bir göstergesi olarak elinizden hiç düşürmemenizi diliyorum.

- Etkili Düşünme Becerileri için 15 Harika Fikir- İnsanlarla İyi Geçinmek için 7 Harika Fikir- Etkili Günlük İşler için 6 Harika Fikir- Daha İyi Bir İletişim için 7 Harika Fikir- Seveceğiniz İşi Bulmak için 15 Harika Fikirve size başarı için ihtiyacınız olan güveni, cevapları, ilhamı verecek 50 tane daha şahane fikir, tüyo ve sır bulacaksınız.

46 Türkiye Hastanesi Reçete

Page 49: TANI VE TEDAVİ BÖLÜMLERİ...Kalp damar sağlığı ve hastalıkları dalında da geniş çerçeveli bir çalışma başlattık. Hastalarımıza koruyucu sağlık anlamında sağlıklı

İdeal uyku saati 22.37ABD merkezli Ulusal Uyku Kurumu’nun yaptığı yeni bir araştırma, uyumak için en ideal zamanın 22.37 olduğunu ortaya çıkardı.

Kaz tüyü yastıklar ve pamuk pijamalarla yapılacak uykunun daha dinlendirici olacağının da belirtildiği analizde, insanların yüzde 55’inin soğuk ve rahatsız yerlerde uyumasının “kalitesiz” bir uykuya neden olduğu bilgisi de yer aldı. İyi uyku için yapılan öneriler ise şöyle: sıcak su torbası, kuş tüyü yorgan, çorap, kaz tüyü yastık ve pamuk pijama.

Kanser Riski Solaryumla Bronzlaşma Oranlarını AzalttıABD’de yapılan bilimsel araştırma sonuçları, solaryumun kanser riskini artırdığına yönelik toplumsal bilinçlenmeye bağlı olarak solaryum kullanıcı sayısının azaldığını ortaya koydu.

Araştırmaya göre, solaryum kullanan kişi sayısında 2 milyon azalma oldu. Daha önce yetişkinlerin yüzde 5,5’i solaryum ile bronzlaşmayı tercih ederken son verilere göre bu oran yüzde 4,2’ye düştü. Kadınlarda 8,6 olan solaryum kullanım sıklığı da yüzde 6,5’e geriledi.

Bu düşüş, dermatologlar tarafından sevindirici olarak değerlendirilirken araştırmada ABD’de hâlâ 10 milyon kişinin solaryum ile bronzlaşmaya devam ettiği vurgulandı.

Bilim adamları ses dalgalarıyla beyni kontrol ettiBilim adamları ilk kez ses dalgalarını kullanarak beyin hücrelerini kontrol etmeyi başardı.

“Nature Communications” dergisinde yayımlanan çalışmaya göre, araştırmacılar, laboratuvar ortamında ultrason dalgalarıyla minik bir kurtçuğun beynindeki bazı nöronları faaliyete geçirerek hayvanın farklı bir yöne hareket etmesini sağladı.

California’daki Salk Biyolojik Araştırmalar Enstitüsü’nden Stuart Ibsen, “Bu teknik, beynin derinliklerindeki belirli bir bölgeyi harekete geçirmek için büyük avantaj oluşturacak. Tekniği, şimdi de farelerde deneyeceğiz ve bir memelinin beyninde işe yarayıp yaramadığını kontrol edeceğiz.” dedi.

TEKN

OLO

Google iğnesiz kan alacakTeknoloji devi Google, patentini aldığı cihazla, iğneye gerek kalmadan daha kolay ve acısız bir işlemle hastalardan kan almayı hedefliyor.

Şeker hastaları rahatlayacak.Gazla çalışan bir mikropartikülle deriyi delen cihaz, negatif basınç uygulayarak haznesine bir miktar kan örneği çekiyor. Bileğe takılan bir başka cihazla uyumlu çalışması planlanan kan alma cihazı böylece hasta veya doktorlara daha hızlı ve daha basit test sonuçları sunacak.

Söz konusu cihaz daha ziyade hızlı kan örnekleri için çözüm sunacak. Örneğin kan şekeri seviyesini ölçmek isteyen şeker hastaları bu cihaz yoluyla bunu kendi başlarına gerçekleştirebilecek.

Türkiye Hastanesi Reçete 47

Page 50: TANI VE TEDAVİ BÖLÜMLERİ...Kalp damar sağlığı ve hastalıkları dalında da geniş çerçeveli bir çalışma başlattık. Hastalarımıza koruyucu sağlık anlamında sağlıklı

ÇENGEL BULMACA

Page 51: TANI VE TEDAVİ BÖLÜMLERİ...Kalp damar sağlığı ve hastalıkları dalında da geniş çerçeveli bir çalışma başlattık. Hastalarımıza koruyucu sağlık anlamında sağlıklı

ANLAŞMALI KURUMLAR LİSTESİ

ANLAŞMA DETAY BİLGİLERİNİ 0212 314 12 12’DEN ÖĞRENEBİLİRSİNİZ.

Özel Sağlık Sigorta Şirketleri Acıbadem Sağlık ve Hayat Sigorta A.Ş.

Aksigorta A.Ş.

Allianz Sigorta A.Ş.

Anadolu Anonim Türk Sigorta Şirketi

Ankara Sigorta Anonim Türk Sigorta Şirketi

AXA Sigorta A.Ş.

AvivaSa Emeklilik ve Hayat A.Ş.

CompuGroup Medical (CGM) A.Ş.

Demir Hayat Sigorta A.Ş.

Dubai Starr Sigorta A.Ş.

Ergo Sigorta A.Ş.

Eureko Sigorta A.Ş.

Europ Asistance Turkiye

Generali Sigorta A.Ş.

Groupama A.Ş.

Güneş Sigorta A.Ş.

Halk Sigorta A.Ş.

Inter Partner Assistance- IPA

Mapfre Sigorta A.Ş.

Ray Sigorta A.Ş.

Sombo Japan Sigorta A.Ş.

Zürich Sigorta A.Ş.

Ziraat Sigorta A.Ş.

Bankalar ve Sandıklar Akbank T.A.Ş.

Anadolu Anonim Türk Sigorta Şti. (Sandık)

Fortis Bank A.Ş.

Esbank Eskişehir Bankası A.Ş.

Takas ve Saklama Bankası A.Ş.

Şekerbank T.A.Ş.

Şeker Sigorta A.Ş. Yardım Sandığı Vakfı

T.C. Merkez Bankası

T. Halk Bankası A.Ş. Emekli Sandığı Vakfı

T. Halk Bankası Genel Müdürlüğü (Devlet Memurları-657)

T. İş Bankası A.Ş.

T. Vakıflar Bankası T.A.O.

Yapı Kredi Bankası A.Ş.

T.C. Ziraat Bankası A.Ş. Mensupları Emekli ve Yardım Sandığı

Türk Telekom Vakfı Yardım Sandığı

Özel Şirketler ve Kurumlar Altın Çınar Genç Girişimciler KulübüArtı Yaşam KartAktif Grup ŞirketleriAPRIL Turkey Assistance (CORIS Danışmanlık)

AGIS Turkey AssistanceBarsan Global Loj. A.Ş.Beşiktaş Spor Kulübü (BJK)Back-up CardDarüşşafaka CemiyetiEsnaf ve Sanatkarlar DerneğiFatih KolejleriGrand Cevahir Hotel ve Kongre Merkezi İDO- İstanbul Deniz Otobüsleri İSPARKGümrük Müsteşarlığı VakfıIBMİGDAŞ A.Ş.IRCICA (İslam, Tarih ve Kültür Araştırma Merkezi)

İSFALT A.Ş.İSKİ A.Ş.İSTAÇ A.Ş.İstanbul Bilgi Üniversitesiİstanbul Ticaret Odası (İTO)

İTO- İstanbul Ticaret Odası İstanbul Ulaşım A.Ş.İstanbul Mali Müşavirler ve Muhasebeciler Odası- IMMMOMÜSİAD- Müstakil İşadamları Derneği Özel Saint Micheal LisesiPERPA Yönetim Bölümleri ve Esnafları Santa Farma İlaçShell Club Smart Card TÜRGEV-Türkiye Gençlik ve Eğitime Hizmet VakfıTESYEV-Türkiye Engelliler ve Spor Yardım Vakfı Türk Barter İnternational A.Ş.THY- Türk Hava YollarıTürkiye Petrolleri A.O. Personeli VakfıYeşilay Vakfı

Resmi Kurumlar T.C. Sosyal Güvenlik Kurumu TBMM Milletvekilleri ve Hak SahipleriTBMM Çalışan Memurları ve Hak SahipleriBorsa İstanbul A.Ş.(BIST)

Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK)

Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF)

PTT Genel Müdürlüğü Sağlık Yardım SandığıT.C. Anayasa Mahkemesi Başkanlığıİstanbul Adliye SarayıŞişli Belediyesi

Page 52: TANI VE TEDAVİ BÖLÜMLERİ...Kalp damar sağlığı ve hastalıkları dalında da geniş çerçeveli bir çalışma başlattık. Hastalarımıza koruyucu sağlık anlamında sağlıklı