suydu evler - turuz.com · nâzım hikmet, romanya’yı sevdi ve say dı. romanya, nâzım...

98
Suydu Evler NÂZIM HİKMET ROMANYA’DA Erem Melike Roman

Upload: others

Post on 27-Feb-2020

9 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: Suydu Evler - turuz.com · Nâzım Hikmet, Romanya’yı sevdi ve say dı. Romanya, Nâzım Hikmet’i sevdi ve saydı. Bıı kitabın sayfalarından anlvy ocağınıza göre, Romanya

Suydu Evler

NÂZIM H İKM ET ROMANYA’DA

Erem Melike Roman

Page 2: Suydu Evler - turuz.com · Nâzım Hikmet, Romanya’yı sevdi ve say dı. Romanya, Nâzım Hikmet’i sevdi ve saydı. Bıı kitabın sayfalarından anlvy ocağınıza göre, Romanya

ŞAFAKTA SUYDU EVLER

-N Â Z IM HİKM ET ROMANYA’D A -

EREM M ELİKE ROMAN

Page 3: Suydu Evler - turuz.com · Nâzım Hikmet, Romanya’yı sevdi ve say dı. Romanya, Nâzım Hikmet’i sevdi ve saydı. Bıı kitabın sayfalarından anlvy ocağınıza göre, Romanya

BROY YAYINLARI: 35 birinci basım: kasım 1987

VNâzım’dan Erem Melike'ye.

Page 4: Suydu Evler - turuz.com · Nâzım Hikmet, Romanya’yı sevdi ve say dı. Romanya, Nâzım Hikmet’i sevdi ve saydı. Bıı kitabın sayfalarından anlvy ocağınıza göre, Romanya

EREM MELİKE ROMAN

ŞAFAKTA SUYDU EVLER

-N Â Z IM H İK M ET ROMANYA’D A -

ŞÜfl YAYIN M ERK EZİ

BROY YAYINLARI

b r ö t

Page 5: Suydu Evler - turuz.com · Nâzım Hikmet, Romanya’yı sevdi ve say dı. Romanya, Nâzım Hikmet’i sevdi ve saydı. Bıı kitabın sayfalarından anlvy ocağınıza göre, Romanya
Page 6: Suydu Evler - turuz.com · Nâzım Hikmet, Romanya’yı sevdi ve say dı. Romanya, Nâzım Hikmet’i sevdi ve saydı. Bıı kitabın sayfalarından anlvy ocağınıza göre, Romanya

BU KİTAP N İÇİN HAZIRLANDI?

Sayın Okur,

Nâzım Hikmet, Romanya’yı sevdi ve say­dı. Romanya, Nâzım Hikmet’i sevdi ve saydı. Bıı kitabın sayfalarından anlvy ocağınıza göre, Romanya büyük ozanın yurdundan ayrılışının ilk durağı oldu. 1951, 1957 ve 1962 yıllarında, Romenler tarafından bir onur konuğu olarak karşılandı. Romanya dan sanat ve kültür adam­larıyla her görüşmesinde, tanımak imkânını bu­larak takdir ettiği bu ülke hakkında daima sı­cak, yakın, dostça sözler söyledi. O yılların ku­ruculuk faaliyetini heyecanla selamladı. Bir ko­nuşmasında der ki: « . . . halkınızın sanatsal ve kültürel yaşamı için yeni yeni başarılı yapıtla­rın verildiğini öğrendikçe büyük bir sevinç du­yuyorum. Bunlar beni mutlu ediyor. İçtenlikle belirteyim, ki, kendi ailem saydığım bir ülkeye aittir.»

Evet, eski bir dostu saydığı Romen halkı ile her buluşma, onu bugünkü ve yarınki saade­tini kurarken görme, kalbinde derin izler bı­raktı. Romen halkı da, büyük ozana, daima' in­sana, insaniyete, dünyanın güzelliklerine açık olan sıcak kalbini ve edebiyatını sundu. Nâ­zım Hikmet’in ve Romen halkının aynı pota­da kaynaşan kalplerinin değerli ürünleridir bu kitabı oluşturan. Benim yaptığım, yorumdan el­

Page 7: Suydu Evler - turuz.com · Nâzım Hikmet, Romanya’yı sevdi ve say dı. Romanya, Nâzım Hikmet’i sevdi ve saydı. Bıı kitabın sayfalarından anlvy ocağınıza göre, Romanya

den geldiğince kaçınıp zorunlu açıklamalarla yetinerek bunları derlemek oldu.

Nâzım Hikmet1 e dair Romanya’daki dokü­manları, zamanın Romen gazete ve dergi kolek­siyonlarını inceleyerek, yayınlanmış olan şiirle­ri, söyleşileri, detneçleri, yazıları, etütleri bulup Türkçeye kazandırmama olanak sağlayan Roman­ya Sosyalist Cumhuriyeti Akademi Kitaplığına teşekkürü burada bir borç sayarım. Böylece bü­yük ozanın yaşamına dair yayınlanan kitaplar dizisinde bir eksiklik daha giderilmiş olursa, bu­nun bana büyük mutluluk vereceğini aynıca vurgulamam gerekiyor.

Ağustos 1987

Page 8: Suydu Evler - turuz.com · Nâzım Hikmet, Romanya’yı sevdi ve say dı. Romanya, Nâzım Hikmet’i sevdi ve saydı. Bıı kitabın sayfalarından anlvy ocağınıza göre, Romanya

ŞAFAKTA SUYDU EVLER

— Nâzım Hikmet Romanya da—

EREM M ELİKE ROMAN

Page 9: Suydu Evler - turuz.com · Nâzım Hikmet, Romanya’yı sevdi ve say dı. Romanya, Nâzım Hikmet’i sevdi ve saydı. Bıı kitabın sayfalarından anlvy ocağınıza göre, Romanya
Page 10: Suydu Evler - turuz.com · Nâzım Hikmet, Romanya’yı sevdi ve say dı. Romanya, Nâzım Hikmet’i sevdi ve saydı. Bıı kitabın sayfalarından anlvy ocağınıza göre, Romanya

NÂZIM’IN ŞİİR DÜNYASI VE ROMANYA

Nâzım Hikmet’in duyarlı yüreğinin telleri, “yaşama bir kapı” saydığı Romanya, “yardıma koşan, ateşin yürek­li insanlar” saydığı Romen halkının kendisine gösterdiği yakınlık ve güzel duygulan karşısında hep titredi. Şair yüreği, her buluşmada heyecanlandı ve o yıllardaki gay­reti, şiirinin felsefi niteliği ile bu ülkeyi ve halkını anla­maya çalıştı. Karşısına yeni, bilinmeyen bir realite çıkı­yordu. Şair, bu realite karşısında duyduklarını artistik imaj­larla dile getirdi. Gözleri önünde yaratılanlara inandı ve inancının gerçek kılınmasını şiiri ile destekledi. “Roman­ya’ya Dair Lirik Röportaj” şiiri, onun Romenlere sundu­ğu, mis gibi kokusu yılların gerisinden günümüze kadar uçup gitmeyen narin bir çiçek demetidir.

ROMANYA’YA DAİR LİRİK RÖPORTAJ

NÂZIM H İKM ET

Bu yıl Kahire'de idim ama Bükreş’te yedim güneşi.Domatesti, çilekti, kirazdı ballı gölgesi idi ıhlamurların portakal şerbeti idi, buzlu ve 33 derece idi derimin üstünde saçları saman sarısı, kirpikleri mavi.

9

Page 11: Suydu Evler - turuz.com · Nâzım Hikmet, Romanya’yı sevdi ve say dı. Romanya, Nâzım Hikmet’i sevdi ve saydı. Bıı kitabın sayfalarından anlvy ocağınıza göre, Romanya

Bükreş’e ağaçlarla girdim.Taşa, asfalta, betona dört koldan saldıran ve onları yenen ağaçlarla.Ağaçsız insanın kederi •ölü yağmurlardır yağar içine.Bir erik ağacı tanırdım bir cezaevinde, avluda sırlarımı bilirdi.Kara günlerimde tuttu elimden.

Bükreş’te yeni evler gördüm.Ebem kuşaklan tve şafakta suydu evler.Braşov’da çıktılar karşıma •dağlarla beraber.Ve Karadeniz’de Mamaya’dan Mangalya’ya kadar. Fıskiyelerin sevinci evler.Rahatlığı ütülü, temiz çamaşırların. Mimarlar sağolun.Sözüm 57’den sonrakilere.

Ellerinize, gözlerinize kâğıdınıza, pergellerinize selam.Selam taşçılara, dülgerlere, montörlere, demiri dövenlere, betonu dökenlere, ağacı biçenlere, camcılara, ve bu işte bir tutam olsun

10

Page 12: Suydu Evler - turuz.com · Nâzım Hikmet, Romanya’yı sevdi ve say dı. Romanya, Nâzım Hikmet’i sevdi ve saydı. Bıı kitabın sayfalarından anlvy ocağınıza göre, Romanya

■emeği geçenlerin topuna selam.Selam Komitetul Çentral’in akima.

Evler içinde oturanlarla aydınlanır Günaydın 23 Ağustos Fabrikası işçileri, ve traktör fabrikası işçileri, ve devlet planı kâtipleri, günaydın. Günaydın uslu çocuklarla tatlı kocakarılar. Günaydın zeytin dalı kızlar.

Çalmak isterdim kapınızı içmek isterdim şıralı sebze çorbanızı ve külbastınızdan yemek, tatmak mamaligalı sarmanızdan.Kitaplarınıza bakmak isterdim.Belki adıma raslanm birinin kapağında, ve çevirmek radyonuzun düğmesini, dinlemek Anadolu havalarını.Yanıktır, erkekçe yanık, yiğittirler, ağırbaşlı.Çıktını Bükreş’tenkavaklar iki yanda uçsuz bucaksız.

Kamyonlar yerli malı, sığırlar semiz.Toprak elbirliği ile dokunan bir kilim.

Anadolum, Anadolum, ah benim Anadolum. Uçak uçuşu ile iki kanadık yerdesin burdan. Yırtık boş bir heybesin sıtmalı omuzlarında insanlarımın.

Page 13: Suydu Evler - turuz.com · Nâzım Hikmet, Romanya’yı sevdi ve say dı. Romanya, Nâzım Hikmet’i sevdi ve saydı. Bıı kitabın sayfalarından anlvy ocağınıza göre, Romanya

Anadolum, ah Anadolum,belki artık bir mezar boyu uzaksın benden.

Yaşamak güzel şey.Hep beraber yaşıyorsak güzeli.Romanya yaraştı kadınıma.Kirpikleri bir kat daha mavileşti.

Saçlarında Romanya’nın gökyüzü ile dönecek eve. Saman sarısı saçlarında firuze tarak ve yayia çiçeklerinin güneşli aklığı teninde, dudaklarında Karadeniz’in tuzu.

Hoşçakal halkın Romanya’sı Romanya’sı hepimizin, güveni hepimizin.

Gene görüşmek, kısmet olur inşallah.

Haziran 1962 - Bükreş

Türk okurunun sanırım pek az bildiği ve ilk defa Türkiye’de Edebiyat Cephesi Dergisi’nin Mayıs-Haziran 1980 tarihli sayısında tanıklığımla yayınlanmış olan bu şiir hakkında bir açıklayıcı not gerekli.

İN âzım Hikmet bu lirik röportajı klasik Romen dram yazan lon Lııca Caragiale’yi anma törenlerine çağrılı ol­duğu 1962 Haziranında Bükreş’te yazdı. Şiir iki kez Ro-

12

Page 14: Suydu Evler - turuz.com · Nâzım Hikmet, Romanya’yı sevdi ve say dı. Romanya, Nâzım Hikmet’i sevdi ve saydı. Bıı kitabın sayfalarından anlvy ocağınıza göre, Romanya

-menceye çevrildi: Tanınmış Romen ozan ve yazarların* dan Toma George Maiorescu ve Teofil Balş tarafından. Romanya Yazarlar Birliğinin yayın organı (o zamanki adıyla) Gazeta - Literarada ilkin 1962 Haziranında, daha sonra ise Nâzım Hikmet’in ölümü üzerine hazırlanan ‘‘Nâ­zım Hikmet'özel sayısı’nda (6 Haziran 1963) yayınlandı. Şiirin Romence adı: “REPORTAJ LİRÎC DESPRE RO- M ANÎ A” dır.

Bıı şiir daha sonra Romanya’nın Cluj-Napoca ken­tindeki DACİA yayınevinin 1974’te çıkardığı ve Dem Popescu’nun hazırlamış olduğu Privind Chipul Romaniei (Romanya’nın Çehresine Bakarken) adlı “Rofnanya üze­rine yazılmış şiirler antolojisi”nde yer aldı. Bu antolojide Nâzım Hikmet’ten başka, Ispanya’dan Rafael Alberti, Guatemala’dan Miguel Angel Asturias, Mısır’dan Fuad Bedevi, Fransa’dan Guy de Bosschere, Sovyetler Birliğin­den Yurii Kojevnikov, Bulgaristan’dan Ivan Ghenov, Yu­nanistan’dan Yannis Ritsos, İtalya’dan Salvatore Quasi~ modo ve Nijerya’dan Ahdul Yosun Romanya üzerine şiir­leri bulunur.

Bükreş’teki aElectrocord" adlı plak evi de bu anto­lojiden esinlenerek bir uzunçalar hazırladı. 1976 yılında çıkan plakta, Nâzım Hikmet’in o unutulmuş sesinden, bu şiiri de vardır„

Page 15: Suydu Evler - turuz.com · Nâzım Hikmet, Romanya’yı sevdi ve say dı. Romanya, Nâzım Hikmet’i sevdi ve saydı. Bıı kitabın sayfalarından anlvy ocağınıza göre, Romanya

NÂZIM HİKM ET VE ROMEN ŞAİRLERİ

“Halkın Romanya’sı, güveni hepimizin” dediği Ro­manya’da Nâzım Hikmet’in gür sesi, bir hürriyet şarkıcısı olarak, Romen ozanlarının kalplerinde ve kafalarında kut­sal titreşimler uyandırdı. Onun yapıtlarını Romenceye çe­virerek tanıtmakla yetinmeyip ona dair şiirler de yazdılar. İşte 1954 yılından başlayarak büyük şair ile yakın dost­luk kuran, bazı piyeslerini ve şiirlerini Romenceye çevi­ren ozan ve yazar Toma George Maiorescu’nun, 1965 yı­lında yayınladığı Sular Üzerinde Adımlar adlı şiir kita­bında Nâzım Hikmet anısına yazdığı altı şiiri “Boğaziçi’nde Bir Kayık ve Bir Kalp” başlığını taşır.

BOĞAZİÇİ’N DE BİR KAYIK VE BİR KALP

TOMA GEORGE M AIORESCU

Birinci şiirDENİZ UĞULDUYOR

Dümende duruyorum.Koşuyor, kovalıyoı, uğuldayarak yıkılıyor yeniden baş kaldırıyor mosmor dalgalar.Yıldızsız gecede—

14

Page 16: Suydu Evler - turuz.com · Nâzım Hikmet, Romanya’yı sevdi ve say dı. Romanya, Nâzım Hikmet’i sevdi ve saydı. Bıı kitabın sayfalarından anlvy ocağınıza göre, Romanya

Boğaziçi’nde.Gök, bir çaput gibi geminin direğine asılı.Hilalin ucu bir minareye dayalı.Nereye koşuyor bu dalgalar, nereye?—Dinle kaptan, çekilen kürek seslerini...Tek başına bir kayık mı, fırtınada?—Deniz uğulduyor, deniz!Rüzgâr dalgaların ökçelerine vuruyor.Rüzgâr...—Ne sesidir işitilen gecede kaptan?—Rüzgâr, dostum rüzgâr...Uğuldayarak yıkılıyor, yeniden baş kaldırıyor, çiğneyerek, koşturarak, mosmor dalgalar.—Ver dürbünü kaptan...Suya devrilmiş bir ay gibi o beyaz kayıkta kim var...Kim fırlıyor bize doğru?—Kimse. Yok kimse.Rüzgâr o.Deniz uğulduyor.Deniz.—Evet, kaptan, deniz.Deniz uğulduyor.

v

Boğaziçi, Haziran 1963

15

Page 17: Suydu Evler - turuz.com · Nâzım Hikmet, Romanya’yı sevdi ve say dı. Romanya, Nâzım Hikmet’i sevdi ve saydı. Bıı kitabın sayfalarından anlvy ocağınıza göre, Romanya

İkinci şiirKUYRUKLU YILDIZ BENZERİ KAYIK

Nâzım; rüzgâr, deniz ve yıldızlarla bütünleşti.Artık yok aramızda.Yalnız rüzgâr, yalnız deniz, yalnız yıldızlar bir yaz gecesi masalı mırıldanıyorlar.— 13 yıl bile geçmedi aradan—Ama girdi o gece tarihe.Bir daha fırlamayacak GecedenYıldızsız, kara gökten Gizli koyun haresinden Bir minareye dayalı hilalden Mosmor dalgalardan Kuyruklu yıldız benzeri kayık.Güvertesinde yoktu ışığı Görmüyordu onu hudud bekçileri Yaklaşmıştı sönük ışıkları ile Yalnız biz görüyorduk onu Onda yanıyordu bir İNSANIN kalbi.

• Gazete— Literara, 24 Ekim 1963

Üçüncü şiirNÂZIM’IN KALBİ

Ateşini söndürmek istediler;Buzdan kazamata kapadılar.

16

Page 18: Suydu Evler - turuz.com · Nâzım Hikmet, Romanya’yı sevdi ve say dı. Romanya, Nâzım Hikmet’i sevdi ve saydı. Bıı kitabın sayfalarından anlvy ocağınıza göre, Romanya

Kalbinin atışlarını durdurmak istediler; zincirlere bağladılar — /Mustafa Suphi ve 14 yoldaşının Karadeniz’de göğüslerini deldikleri hançerle 15 darbe indirdiler.Ama kalbi etmeye devam etti...Isırdın dudaklarını kanatıncaya kadar bastın yaralarına elinle, sustun, Nâzım.Acı ve güvenden fışkırdı—kazamatların çelikten buzunu eriten şarkıların—Hayır. Eşlik etmiyor' sana Nâzım, bizim geminin güvertesine kadar, iki yoldaşın, içi dolu, kıpkızıl bir el bombası gibi, patlayıverdi kalbin, Anadolu sahillerinde,Işık yağmuru içinde.Ve kalbinin özlü; olgun kızıl tomurcuklan dağılıverdi yeryüzüne.

Boğaziçi, Haziran 1963

Dördüncü Şiir KARA EN GEL

Bir duman gibi dağılıyor sis.Öperim seni, Nâzım’m toprağı,Anadolu.Öperim seni, kolumda yas şeridi ile.Senin evladın, Anadolu,Nâzım Hikmet,

17

Page 19: Suydu Evler - turuz.com · Nâzım Hikmet, Romanya’yı sevdi ve say dı. Romanya, Nâzım Hikmet’i sevdi ve saydı. Bıı kitabın sayfalarından anlvy ocağınıza göre, Romanya

dönmeyecek artık bağrına.Dünyanın tüm yollarını tepti, ülkeleri, kentleri, töreleri tanıdı, süpersonik uçaklar Okyanus gemileri ile gezdi.Ama kalbine en yakın yol, sana gidendi.Daima vardı önünde kara engel.Senin en ufak bir işaretine koşuverirdi, Anadolu, nerede olursa olsun, sahillerden, uzak illerden, yaya, hatta çıplak ayakla bile, bataklık ve orman içinden bir kara ekmekle torbasında, geliverirdi, sana.Ama yolunda, kutsal Anadolu, indirilmişti Nâzım için bir kara engel.Öperim seni Nazım’m toprağı,Anadolu.

Boğaziçi, Haziran 1963

Beşinci şiirLAHAVLE

Anadolu,Yumuşak dağ etekleri, çatlak tabanlı balçık köyler,

18

Page 20: Suydu Evler - turuz.com · Nâzım Hikmet, Romanya’yı sevdi ve say dı. Romanya, Nâzım Hikmet’i sevdi ve saydı. Bıı kitabın sayfalarından anlvy ocağınıza göre, Romanya

Dertlerin kamburlaştırdığı evler.Mercan minareye çıkan sarımtrak sakallı bir imam karşılıyor ufukları genizden bir sesle:«Lahavle».

Altın sahilde, gümüş villalar, beyaz yelkenli kayıklar.Bir tümsek arkasında toprak yüzlü bir köylü bir kadın, iki çocuk ve bir köpek.Tablaların önünde, sıralarda bal gibi dilleri ipekten takkeleri bağdaş kurmuş esnaflar nargile çekerler «Lahavle».

İhtiyar yüzlü gençler sakatlar, körler, çolaklar dilenen eller Okaliptüsler altında titrer masmavi havuzlar.Hasta mandalar, çeker karasabanları.Lahavle... Lahavle... Lahavle...Anadolu.

Boğaziçi, Haziran 1963

19

Page 21: Suydu Evler - turuz.com · Nâzım Hikmet, Romanya’yı sevdi ve say dı. Romanya, Nâzım Hikmet’i sevdi ve saydı. Bıı kitabın sayfalarından anlvy ocağınıza göre, Romanya

Altıncı şiirYÜKSEK GERİLİM HATLARI

Çağm yüksek gerilim hatları geçti senin kalbinden,Nâzım.Kış günleri yatırdın gövdeni, hücrenin donmuş çimentosu üstüne, ama kalbin hep attı.Guadalajara'yı koruyanların kızgın kurşunlarında Volga’yı savunanların terli gömlekleri altında. Yumuşacık yataklara yattın çarşaflan deniz köpüğü gibi beyaz dünyanın en büyük otellerinde.Ama kalbin hep attı

Kübalı sakallıların kaderi için ve Robeson’un şarkısı

Güneşin kadehini dudaklanna koyan zenciler ve Picasso’nun tabloları,

Anadolu’nun toprak yüzlü yağız köylüsü, Gagarin’in erkek ve kız kardeşlerinin uçuşu, Devrimin kristal saflığı ve sonsuzluğu için.

Kalbin acılan ve ayrılıklan tanıdı her çeşidi, her maskesiyle,/vay, onların en zoru— göçü/Tanımadı asla sükûnetin kuştüyü yastığını idealden ve insanlardan ayrılmayı.

20

Page 22: Suydu Evler - turuz.com · Nâzım Hikmet, Romanya’yı sevdi ve say dı. Romanya, Nâzım Hikmet’i sevdi ve saydı. Bıı kitabın sayfalarından anlvy ocağınıza göre, Romanya

Tanıdın Nâzım, Kuzey ve Güney Kutbunu, balıkların, meyvalann, ağaçların adını, körfezleri ve şarkıları tütün tadını, şarap nektarını.Okşadın samansarısı ve kapkara saçlarını en güzel kadınların,Büyükdere sulan gibi mavi gözlerin keşfetti sırlarını onlann.Bulutların üstünde uçtunve seyrettin yıldızlar gibi serpili okyanuslan.Ve yıldızlann altında gezdin okyanusa uzaklardan düşmüş yıldızlar gibi ışığa donanmış gemilerle.Açlığın tadını tanıdın, açlık grevinin de, yeryüzü yemeklerinin de.Asla unutmadınmilyonlarca insanın hâlâ açlık çektiğini.Dünyanın bütün şehirlerinde dostlar kazandın, binlerce beyit yazdın,

—her biri endişe, sevinç, aşk, ümit dolu kilovat —ışık yüklü beyitler.

Ve geçirdin onlan çağın yüksek gerilim hatlanndan, kalbinden,yaktın onlarla kocaman güven ışıldaklannı Beyazıt Meydanı’nda, Krasnaia Ploşciad'da,Place de la Concorde ve Piata Palatului Meydanında.

Krasnaia Ploşciack Moskova’daki Kızıl Meydan Place de la Concorde: Paris’te Concorde Alanı Piata Palatului: Bükreş’teki Saray Meydanı

Page 23: Suydu Evler - turuz.com · Nâzım Hikmet, Romanya’yı sevdi ve say dı. Romanya, Nâzım Hikmet’i sevdi ve saydı. Bıı kitabın sayfalarından anlvy ocağınıza göre, Romanya

Binlerce beyit yazdın, Nâzım.Yine de senin için en güzel gazel kaldı daima:

« Anti-Dühring».Belki de ondan, mudaka ondan çağın yüksek gerilim hatları geçerek senin kalbinden, bağlanıyor bu kadar kuvvetle kalplerimize,

Nâzım.Boğaziçi, Haziran 1963

NÂZIM’DA HALKININ ÖZÜNÜ TANIDIM

Nâzım Hikmet’in anısı, Romen dostlarının kalbinde daima canlıdır. Günümüzün tanınmış Romen kadın şair­lerinden Nina Cassian ile “Bükreş Radyosu-Türkçe Ya­yınları" için yapmış olduğum söyleşide bunu görebiliyo­ruz:

— Sayın Nina Cassian, sizi yalnız duygusal bir şair olarak değil; vokal ve enstrümantal müzik bes- teleyicisi, kitaplarını resimleyen grafikçi, birçok ede­bi eseri Romenceye kazandıran çevirmen, Romanya Devlet Ödülü ve Romanya Yazarlar Birliği Ödülüne hak kazanan bir yazar ve sanatçı olarak da tanıyoruz. Şiirlerinizden kimileri Türkçeye çevrilerek, “Varlık”,

22

Page 24: Suydu Evler - turuz.com · Nâzım Hikmet, Romanya’yı sevdi ve say dı. Romanya, Nâzım Hikmet’i sevdi ve saydı. Bıı kitabın sayfalarından anlvy ocağınıza göre, Romanya

“Eleştiri”, “Yazko-Çeviri” ve “Sanat-Edebiyat ’81” dergilerinde, “Dünya Halk ve Demokrasi Şiirleri’ nin üçüncü cildinde yayınlandı. Bu dergiler; şu anda oturduğumuz masanın üzerinde bulunuyor. Çeviriler yolu ile kurulan halklar arası manevi kültür köprü­leri hakkında düşüncelerinizi rica edeceğim. Bu bağ­lar, Romen ve Türk halkları arasında daha iyi ta­nışmaya, daha çok yaklaşmaya nasıl yardım ediyor?

NINA CASSIAN — Bir yazar ya da bestekârın eser­lerini yarattığı çalışma odasının yalnızlığı onun için pek gerekli olmasına rağmen, aslında bu son derece dolu bir yalnızlıktır. Çünkü, çalışmanın bu canlı laboratuvarında, gerçek yaratıcının hitap etmek ihtiyacını duyduğu büyük bir insan kitlesinin sesi ve yankısı vardır. Her satırımı, bir kalbe, bir mantaliteye, bir topluma ve mümkünse gelece­ğe bir kurşun gibi saplamayı düşünmeden yazamam. Böy- lece halktan halka kurulan ilişkiler, yalnız karşılıklı tanış­ma için değil, bu kadar dramatik ve çalkantılı dünyamız­da, karşılıklı saygı ve birlikte yaşamak için zorunludur bence. Bir halkın tarihinin yanı sıra, onun dilini ve sa­natını da incelemek gerektir. Çünkü, dil, o halkın ge­nel ve konkre tecrübelerinin bir sentezidir. Bir insanın ömrü, dünyanın bütün dillerini incelemeye elbette yet­mez ama, en azından çevirilerle edebiyat, imajlarla resim, sesle müzik, kısacası sanatın her türü, bir halktan diğer bir halka sıcaklık, yakınlık götüren bir yoldur.

Bilindiği üzere şiir çevirmek pek zor bir iştir. Benim ana dilimde yazdığım şiirleri, başka bir dile çevirmek gibi bu gayet zor vazifeyi üzerlerine alanlara teşekkürü bir borç bilirim. Öyle ki, bazı şiirlerimin Türkçeye çevrilme­sine pek sevindim.

23

Page 25: Suydu Evler - turuz.com · Nâzım Hikmet, Romanya’yı sevdi ve say dı. Romanya, Nâzım Hikmet’i sevdi ve saydı. Bıı kitabın sayfalarından anlvy ocağınıza göre, Romanya

— Türkiye’yi hiç ziyaret ettiniz mi?

NİNA CASSİAN — Türkiye’ye iki kere gittim. Ge­nellikle turistik gezilerde olduğu gibi kısa bir süre içinde, diyebilirim ki yıldırım hızıyla gezip tozdum. Ama izlenim­lerim hâlâ canlıdır. Bir gezgin için coğrafik güzelliklerden kuşkusuz daha doğal olanı, Türk halkının ruhunu gez­miş olmam ve bunu, büyük şair Nâzım Hikmet’i tanıdık­tan sonra tutkuyla istediğim bu buluşmayı gerçekleştir­mem, benim için eşsiz bir değer taşır. Onunla insanın ko­numu, insanların sorunları hakkında derinliğine konuş­mak saadetini tattım. Birçok şiirimi ona adadım. Türk halkının bu seçkin temislcisinde halkının özünü tanıdım ve kendimi bu halka pek bağlı sayıyorum.

Nina Cassianm Nâzım Hikmet’in anısına yazmış olduğu şiirlerden birini 12 Eylül 1963 tarihli Gazeta-Lite- rara Dergisinden okuyalım:

CANLI OLANLAR

NİNA CASSİAN

Şair Nâzım’arasladım yeniden deniz kıyısında.Gür bir nehir koluydu sokakların güneşinde dağınık.

24

Page 26: Suydu Evler - turuz.com · Nâzım Hikmet, Romanya’yı sevdi ve say dı. Romanya, Nâzım Hikmet’i sevdi ve saydı. Bıı kitabın sayfalarından anlvy ocağınıza göre, Romanya

Yüzümü yıkadım bir çeşmenin billur suyunda. Baktım dünyaya onun mavi gözleriyle.

Demesin kimse bana yapraklar, taşlar, bulutlar böcekler, deniz köpükleri ondan daha canlıdır.

İnsanlık karşısında bağrı açık duranı korur insanlıkanıların kalkanıyla ölümden.

Romen ozanları yalnız Nâzım Hikmet’e şiirler ada­makla kalmayıp, çeviri çalışmaları sırasında başka ülkeler ozanlarından rasladıkları Nâzım Hikmet’e dair şiirleri de Romen okurlarına tanıtırlar. Tanınmış Romen şairlerinden Radu Boureanu, fransızcadan çevirerek Bükreş’te yayın­ladığı Belçika Şiiri Antolojisinde (1968) şair, eleştirmen ve gazeteci Charles Moisse’nin *Nâzım Hikmet'e M ek­tup” şiirine de yer verir.

25

Page 27: Suydu Evler - turuz.com · Nâzım Hikmet, Romanya’yı sevdi ve say dı. Romanya, Nâzım Hikmet’i sevdi ve saydı. Bıı kitabın sayfalarından anlvy ocağınıza göre, Romanya

NÂZIM H İK M E T E M EKTU P

CHARLES M OISSE

Biliyorum, Nâzım Hikmet, Prag’a gelmemiş olsaydın Bu kadar nefesli olmazdı hayatımı derinleştiren

şairlik.Yüzünde beliren tebessüm, sisleri, delen yıldızdı.Ve semaya şavkını katıyordu uzun bakışların. Bağrındaki engin kalbin saflığını bilirim.Kongre basamaklarında izledim adımlarım Ve soluk benzine bakarken, dedim çoğu kez; “Cesareti büyük, duru denizler kadar sâkin.”Beyaz kâğıtlara ne şiirler döktün?Ne yapıyor, batan ufuklarda kahramanların? Düşüncelerinde çağlıyorsun, dinliyorum olduğum

yerde seni.Bil ki soluverdi, sevdiğin karanfillerin.Kemanlara sesleniyorum, bulutlar altındaki nidalara Sen, insanlara yüreğinden ateş yakan Neler çektin, neler gördün, bir radardır kalbin, Beyhûde yere öldü dün burada, maden ocaklarında

senin gibi yürekli üçyüz işçin.

Page 28: Suydu Evler - turuz.com · Nâzım Hikmet, Romanya’yı sevdi ve say dı. Romanya, Nâzım Hikmet’i sevdi ve saydı. Bıı kitabın sayfalarından anlvy ocağınıza göre, Romanya

NÂZIM’IN TİYATRO DÜNYASI

VE ROMANYA

“Tiyatroyu çok seviyorum. Gönlümü öylesine kaptır­dım ki ona... Yapılacak çok şey var— Her oyunda ele al­dığım konu için yeni hir şekil, dramatik açıdan ve sah­neleme açısından yeni hir üslup hulmaya çalışıyorum.” diyen Nâzım Hikmet, ■ gerek Romanya’da, gerekse haşka ülkelerde karşılaştığı Romen yazar ve gazetecilerinin hu konudaki sorularına daima sevecenlikle yanıtlar verdi. Bu konuşmalar, Nâzım Hikmet’in oytCn yazarlığını anlamak bakımından, yeni hilgiler getirdiği için de önemlidir. Onun tiyatro dünyasına daha iyi yaklaşmak, ancak hu bilgile­rin ışığında olanaklıdır. Bu konuşmaları tarih sırasıyla ve­riyorum. ..

İlki, Toma George Maiorescu’nun 26 nisan 1957 ta­rihli “Contemporanul” dergisi için yaptığı konuşma:

NÂZIM H İK M E T - GELENEK, STİL, VE YENİLİK

TOM A GEORGE M AIORESCU

Nâzım Hikmet ülkemizde. Fethedici tebessümü, ma­vi gözlerinin berraklığı ve sükûneti, herkese dikkat gös­teren mütevazi tavrı, yapılan şakalara katıla katıla gülen, henüz tanıdığı muhatabıyla en içten yaratıcılık endişeleri­

27

Page 29: Suydu Evler - turuz.com · Nâzım Hikmet, Romanya’yı sevdi ve say dı. Romanya, Nâzım Hikmet’i sevdi ve saydı. Bıı kitabın sayfalarından anlvy ocağınıza göre, Romanya

ni paylaşan, şair, yazar, senaryocu, dramaturg ve aynı za­manda vatandaş-yazar, halkların barışı uğrunda savaşçı Nâ­zım Hikmet aramızda. Yalnız saçlarındaki beyaz teller bi­raz artmış, gözlerini halkalayan kırışıklıklar biraz daha de­rinleşmiş olarak... Ama hep neşeli, konuşkan, aynı sade insan. Bundan iki yıl önce, Varşova’da bir sokakta itiraf ettiği eski bir özlemini gerçekleştirdi böylece. 6 yıl önce “yaşama bir kapı” saydığı ülkeyi ziyaret fikri, hep kafa­sında idi. Romanya, şairin dediği gibi “bizim” ülkemiz, yani hapisaneden çıktıktan sonra konakladığı ilk yerdir. Dört gün kalmasına rağmen, anılar kalbinde ve kafasın­da canlı. Çoktan anlattığı bir olayı anımsıyorum. Bir kö­yümüzden geçerken, onun adını işiten bir köylü Nâzım Hikmete yaklaşarak." “Sen Türk şairi Hikmet misin?" diye sormuş. “Evet.” Köylü manalı manalı gülümseyerek: “Neden serbest olduğunu biliyor musun” diye soruyor ve yanıt beklemeden ekliyor: “. . . Biz, köyümüzde geçen haf­ta senin için bir protesto toplantısı yaptık.”

İşte o zamandan beri Nâzım Hikmet’in halkımıza dair izlenimi: yardıma koşan, ateşli, yürekli insanlar.

Nâzım, ülkemizi ziyaret özlemini çoktan gerçekleşti- rebilirdi. Çünkü son yıllarda o kadar ülke gezdi ki. Yal­nız sosyalist ülkeleri bir düşünürsek, Sovyetler Birliği şe­hirleri, sonra Pekin, Prag, Budapeşte, Varşova... Ve buna rağmen... Zaman mı? Evet, biliyorum... Yaratıcılık pla­nı, Dünya Barış Konseyi, kalbi... Nâzım Hikmet yeni­den ağır bir kalp krizi geçirdi. Bu ziyareti ülkemize, Çe­koslovakya’da Iesenik sanatoryumundaki tedaviden sonra yapıyor. Doktorlar, ona heyecanı, yorgunluğu, hatta ha­reketi yasak ettiler...

28

Page 30: Suydu Evler - turuz.com · Nâzım Hikmet, Romanya’yı sevdi ve say dı. Romanya, Nâzım Hikmet’i sevdi ve saydı. Bıı kitabın sayfalarından anlvy ocağınıza göre, Romanya

Ve buna rağmen işte “Bir Aşk Masalı”, “Yusuf ve Zeliha”, “Enayi”, “İvan İvanoviç Var mıydı, Yok muydu?” ve diğer piyesleri Moskova ve Varşova, Biga ve Prag, Ber­lin ve Aşhabad, Laypzig ve Bratislava, Sverdlovsk ve Kra- kovya sahnelerinde kapalı gişe oynayan, seyircilerin alkış tufanına boğduğu O, şimdi Romanyada.

Arkadaşlarımın pratikte yoklamış oldukları ve bu ka­tlar iyi neticeler veren denenmiş raportör sorusuna baş­vurdum:

— Ne üzerinde çalışıyorsunuz?Nâzım, bu sorunun “yeniliği” ve “orijinalliği’ nden

hoşlanmış olacak ki, bir saniye düşünceye daldı ve mo­noton bir sesle sıralamaya başladı:

— Polonya sineması için, bildiğin o Yusuf ve Zeliha piyesinden bir senaryo yazdım. Bundan birkaç hafta önce Prag’da Prag Saaderi piyesini tamamladım. Şöhret piyesi üzerinde çalışıyorum. Gayet ağır bir işe de giriştim, be­nim için gerçek bir sınav: Büyük Oktobr Sosyalist Dev­rimi 40. yıldönümü için bir piyes. Umarım ki bu piyesi anlatmamı istemeyeceksin.

— Şimdilik istemiyorum. Ama dram yazarları yararına bir şairi kaybettiğimizi teessürle görüyorum.

— Sanırım ki yanılıyorsun. Şiire ihanet etmedim. Şimdi de şiir yazıyorum, ama daha az. Şiir, çok gençlik, tazelik, cüret ister. H ele benim yaşımda bir insan için dinç bir sağlık ister. İyi şiir yazmak, çok zor bir iştir. Doktorlar da bu zor işlerden kaçınmamı istediler.

— Demek ki dramaturji, o kadar zor bir yazı türü •değil!

29

Page 31: Suydu Evler - turuz.com · Nâzım Hikmet, Romanya’yı sevdi ve say dı. Romanya, Nâzım Hikmet’i sevdi ve saydı. Bıı kitabın sayfalarından anlvy ocağınıza göre, Romanya

— Şiir yoğunlaştırılmış (kondanse) dramaturjidir. Dra- maturji, harekete daha geniş hir saha veriyor.

— Evet bu doğrudur. Ama bir şeyi izah edemiyorum. Piyeste “günün” en acil sorunlarını ele alarak, tümüyle aktüalite içine giriyorsunuz; buna karşılık son yıllardaki şiirlerinizde, gayet kişisel duygu ve haller, bazen de ke­der dalgaları hissediliyor...

— Ev et, şairlere bazen kederli olmak hakkını tanıma­yanlardan değilsin. N e yapalım. Bazı şairler kederli. Bel­ki de hastalıktan... Şiirlerimin çoğu kez kişisel niteliği olduğu doğru. Burada bir şey daha var. Şuna inanıyorum ki, şiirlerini yaşama bağladığın takdirde, bizim için kut­sal olan fikirlere daha iyi hizmet edersin. Ama bu bağ­lantı, iplik görünmeden yapılmalıdır. Piyeslerimde, kişi­lerimi diktiğim iplik'henüz görülüyor. Öğreneceğim daha çok şey var. Zaten ajitasyon yapanın ustalığı sonunda —ki her şair bir ajitasyoncudur— onun ajitasyoncu olduğunu kimse farketmemelidir. Piyes yazarından daha iyi bir şairim, (parantez içinde şunu söyleyeyim ki, hem şair ve hem dramaturg olarak zayıfım.)

— Bunu not etmeyeceğim.— Rica ederim, not et. Fikirlerimi söylemekte serbest

değil miyim?

— Hatırladığıma göre, Moskova’da yayınlanan piyes­lerinizi kapsayan cildin önsözünde, “sosyalist realizmin, militan dramaturg olarak sizden, halkınızın en ileri dram ve tiyatro geleneği, insanlığın bu alandaki en iyi gelenek­leri karşısında yaratıcı bir tavır takınmanızı istediğini, şablona karşı faal bir mücadele ve yenilik getirmeniz ge­

30

Page 32: Suydu Evler - turuz.com · Nâzım Hikmet, Romanya’yı sevdi ve say dı. Romanya, Nâzım Hikmet’i sevdi ve saydı. Bıı kitabın sayfalarından anlvy ocağınıza göre, Romanya

rektiğini” yazdınız. Bizim ülkede de son zamanlarda bu konuda tezatlı tartışmalar oldu. Öyle ki, gelenek ve ye­nilikçilik sorununda, fikirlerinizi rica ediyorum.

— Dikenli bir sorundur bu. Her şey deyi önce bir açıklama. Pek uzak olmayan bir geçmişte —bereket ki geç­ti bu— mazinin mirası hakkında tuhaf bir görüş hakimdi. Evrensel sanat ve edebiyat mirasından, insanlığın asırlar boyunca yaratmış olduğu en değerli şeyleri benimsemek vazifesinden bahsedilirken, genellikle bu miras, Antik Yu­nan, Rönesans ve Avrupalı realistlerin sanatına mahdut tutuluyordu. Asya’da, Afrika’da ve Amerika’da büyük ve eski kültürlerin mevcudiyeti unutuluyordu. Doğu halkla­rının bıraktıkları muazzam kültür mirasını da belirtmek isterim. Dolayısıyla paradoksal bir durum vardı: batıda, doğu kültürü geleneklerinden, örneğin Iranlı ve Osman- lı minyatürleri renklerinden, Çin ve Japon çizgilerinden pek çok şey öğrenmiş olan Matisse vb. burjuva ırkçıları tarafından, "aşağı ırklar”m tesiri altında kalmakla itham ediliyordu. Bizim sanat eleştirmenlerimiz de, onları "forma­list” ilan etmişlerdi. Heykeltraşlıkta, Antik Yunan etkisi olmasına rağmen, Hint, Çin, Endonezya vb. heykeltraşlı- ğınm da etkileri vardır ve bunlar dikkatle incelenmelidir. Bundan dolayı, dramaturji geleneklerinden bahsederken, Çin klasik opera ve tiyatrosunun maskeler, konvansiyonlar, öz sözlülük gibi özelliklerinden, Hint tiyatrosunun az hare­keti müzikle bağdaştırmak gibi özelliklerinden ders alma­lıyız. Demek ki evrensel kültür mirasını çok geniş anlam­da kabul etmeliyiz. Yenilikçi olmaya gelince, eminim kî bütün klasikler, yenilikçi oldular. Gerçek artist klasik ol­maya çalışırken yenilikçi olmaya da çalışır, yani yaşadı­

31

Page 33: Suydu Evler - turuz.com · Nâzım Hikmet, Romanya’yı sevdi ve say dı. Romanya, Nâzım Hikmet’i sevdi ve saydı. Bıı kitabın sayfalarından anlvy ocağınıza göre, Romanya

ğ ı devrin ruhunda yazar. Gelenek hir başka deyimle, kül­türün konkre, ulusal ifadesidir ve bir kelepçe değil, daha uzağa atlayabilmek için bir tramplen olmalichr. Bugün, dünden daha iyi yazılmadığını iddia etmek, tuhaf kaçar. Nasıl geçen asrın şairlerinin kullandıkları komünikasyon vasıtalarını bugün kullanmak tuhaf ise.

— İfade vasıtaları sorununa değiniyorsunuz!— Evet. Yalnız bunu değil çağımızın stilini de düşü­

nüyorum.

— Bu stilin nitelikleri nelerdir?— Her şeyden önce realisttir (pek tabii nüanslı, ga­

yet çeşitli ve komple yönleriyle). İnsanın yaşamını, daha kesini alâlâde insanın, halkın yaşamını yansıttığından re­alisttir, özlüdür, direkttir, sahte duygusallıktan, abartma­dan uzaktır, gayet dinamiktir. O kadar incedir ki, naylon bir çorap gibi, giyildiği zaman yalnız bacağın görünmesini önlemediği gibi, onun güzelliğini de ortaya çıkarır.

Demek ki gelenek ile yenilikçilik arasında tezat ya­ratmak. sahte bir sorun yaratmaktır. Yaşamda böyle bir sorun mevcut değildir.

— Son bir soru: Mihail Şolohov’un “Innostrannaia Li- teratura” Dergisinde teklif ettiği “yazarların bir yuvarlak masa toplantısı” hakkında fikriniz nedir?

— Böyle bir toplantıya var gücümle taraftarım. Yalnız bir yuvarlak veya dört köşe bir masa etrafında bir kere toplanmak yeterli değildir. Günlerce, haftalarca konuşsan bile, yine de sorunları tüketmekten uzak kalacaksın. Tüm ülkeler yazarları (faşistler ve ırkçılar hariç) aralarında daimi kişisel bağlar kurmalıdırlar; birbirlerini resmi değil, evle­

32

Page 34: Suydu Evler - turuz.com · Nâzım Hikmet, Romanya’yı sevdi ve say dı. Romanya, Nâzım Hikmet’i sevdi ve saydı. Bıı kitabın sayfalarından anlvy ocağınıza göre, Romanya

rinde ziyaret etmelidirler. Zaten kanaatimce yazarların —diplomatlar gibi— her ülke için vizesi olmalıdır. Yalnız mektuplaşmalarla değil, faal polemiklerle canlı fikir teatisi yapmalıyız. Bu, barış davasını kutsal sayan tüm dünya yazarları arasındaki dostluğu önemli derecede kuvvetlen­direbilir.

Evet... pek çok tartışma olabilir, ama her şeyden önce yazarın vazifesi yazmaktır. Hem de halkın emelleri­ne uygun olarak daha iyi daha da iyi yazmak...

Ayrılırken Nâzım Hikmet’le tamamen mutabık ola­rak, bu konuşma içjn .teşekkür ettim.

NÂZIM HİKMET: KAFAMDA SÜREKLİ

YARATIR VE YAZARIM

SANDA FAUR

Roman kadın gazetecilerinden Sanda Faur’ un 15 Nisan 1957 tarihli "Flacara” dergisinde bu başlık altındaki yazısı:

Nâzım Hikmet’i meslek icabı bir görüşmedie değil, Çekoslovakya’daki bir dinlenme evinde birlikte geçirdi ğimiz birkaç hafta süresinde tanıdım.

Artistik kişiliği o kadar özgün ki, bohem veya ek- zantrik gösterilere ihtiyacı yok. Yegâne ekzotik jesti, ya­kın tanıdıklarını, elini önce dudağına, sonra alnına ve kalbine götürerek şark usulü selamlaması. Zaten onu ta­nıyınca, mütevaziliği, konuşkanlığı insanı fethediyor:

33

Page 35: Suydu Evler - turuz.com · Nâzım Hikmet, Romanya’yı sevdi ve say dı. Romanya, Nâzım Hikmet’i sevdi ve saydı. Bıı kitabın sayfalarından anlvy ocağınıza göre, Romanya

Iesenik’te “Joly” gibi iskambil kağıtlarının enternasyonal dilini kullanarak nice sayısız dostu ne kadar sadelikle ka­zandığını hatırlıyorum. Zaten sanatkârın alayla dediği gibi doktorların ona izin verdikleri tek “entellektüel” faaliyet bu idi. Şiddetli bir kalp krizi geçirmişti. Sanırım ki ya­ratıcılık faaliyetine bir süre ara verme, sanatkâr için Tan- tal’m eza ve cefası gibi oldu. Çünkü gerçekten şaşılacak bir yaratıcı temposu var. İki hafta sonra Prag’da rastladı­ğımda 14 günden 7’si içinde bir tiyatro piyesi yazmış ol­duğunu hayretle öğrendim. Prag’a ve bu şehrin meşhur saatine hasredilmiş bir piyes. Piyesi ona Çek artisti Sonja Danielova esinlemiş. Pantomim çalışmaları da yaptığı Mos­kova’dan dönen ve Nâzım Hikmet’in piyeslerinin (reel olayların soyut semboller, tutkulu entrikaların en ince fel­sefi fikirlerle kaynaşması) özelliğini iyi bilen artist Sonja, içinde pantomim de olan bir piyesi neden yazmadığını ona sormuş. Anlaşılacağı üzere soru da vaktinde sorulmuş. Çünkü yazar dramatik bir eserde pantomim ve Çin pan­tomim unsurlarını sıralamayı çoktan istiyormuş. İşte Hanuş saatine dair eski hikâyeden “Prag Saatleri” piyesi böylece doğmuş. Piyesin ana kahramanı sağır ve dilsiz bir genç kız­dır, Kompleks ve tezatlı ruhsal durumlarını yalnız jest ve mimikle anlatması gerekir. Burada piyes üzerinde ısrar etmeme yer yok fakat yoğun ve pitoresk dramatik çizgisi çok ilginç. Piyes, orta çağların Prag’ını sahneye getiriyor. Komik ve trajik elemanlar birbirini izliyor. Rönesans ti­yatrosundan, modern psikolojik tiyatroya, Çin klasik ope­rasına geçiliyor. Ve bunların tümü, piyesi kendi türünde biricik örnek yapıyor. Yazarın önerisine göre, piyes temsil edilirken, temsil salonu ve holler, orta çağ stilinde süs­

34

Page 36: Suydu Evler - turuz.com · Nâzım Hikmet, Romanya’yı sevdi ve say dı. Romanya, Nâzım Hikmet’i sevdi ve saydı. Bıı kitabın sayfalarından anlvy ocağınıza göre, Romanya

lenmiş olacak, seyyar satıcılar kılığındaki artistler, salonun dibinden gelerek, seyircilere program, pasta, meşrubat sa­tacaklar ve sonra sahneye çıkacaklar, perde açıldığında sah­nede orta çağa mahsus bir pazar görünecek ve gerçekten tüccar rollerini oynamaya başlayacaklar.

Nâzım Hikmet’in nasıl yarattığından bahsetmiştim. İşte anlamlı bir ayrıntı: doktor tarafından bağlandığı (evet gerçekten bağlandığı) koltuktan “Prag Saatleri” piyesini dikte etmiş. Çünkü yaratırken, çok gezmek alışkanlığı ol­duğundan ve bir aşağı bir yukarı bu yürüyüşün onun kal­bini pek yormasından dolayı, doktor ondan hareketsiz kal­masını istemiş. İki gün içinde piyesin planını kurduktan sonra, diğer beş gün içinde Sonja Danielova’ya rusça dik­te etmiş. Artist de Çekçeye çevirmiş. Piyesi okurken, konu­nun dolambaçlılığı, kişilerin sayıca çokluğu ve karakter bakımından derinliği, bundan birkaç yüz yıl önceki Prag’ın renk ve havasının öncelikle yaratılması karşısında insan hayrette kalıyor.

Bu kadar kısa bir zaman içinde bir insan fantazisinin böyle karmaşık, yoğun ve doyurucu bir hikâyeyi yaratma­sının mümkün olamayacağını söylemek cesaretinde bulun­dum. Sanatkâr şunu açıkladı: “Size, yarattığımı değil, yaz­dığımı söyledim. Her zaman kafamda yaratır ve yazarım. Yaratmak için de kağıt ve kalem mutlaka gerekmiyor. Bu­na hapishanede alıştım!”

. . . Nâzım Hikmet bu ilkbaharda, Romanya’yı ziyaret etmek istediğini söyledi. Zaten karşılaşmamızdaki ilk keli­meleri de, hapisaneden sonra gelmiş olduğu ilk ülke olan Romanya’da geçirdiği dört günün kendinde bıraktığı izle­

35

Page 37: Suydu Evler - turuz.com · Nâzım Hikmet, Romanya’yı sevdi ve say dı. Romanya, Nâzım Hikmet’i sevdi ve saydı. Bıı kitabın sayfalarından anlvy ocağınıza göre, Romanya

nimlere dairdi. Bizim aktüel kültür hayatımızı yakından tanımaya çok ilgi gösterdi. Ülkemize bu ikinci ziyaretini sevgiyle bekliyoruz.

TİYATRO İÇİN AKTÜEL BİR KONU ATOM BOMBASI!

ROGER CIM PEANU

Bu başlık altında Roger Cimpeanunun 21 Nisan 1958 tarihinde Prag’da yazdığı ve 25 Nisan 1958 tarihinde “Contemporanul” dergi­sinde yayınladığı konuşma:

Paris’e doğru yolculukta Nâzım Hikmet Prag’a da uğradı. Otelin holünde rastlaştık. Berliner Ensemble’ nin o günlerde Çekoslovakya başkentinde verdiği temsil­lerin afişi holde asılı idi. Şair, bana beş dakikasını zaten bunun için vermişti.

— Helene Weigel'i, Mutter Courageda ikinci kere göreceğim. Gecikmek istemiyorum.

— Bir yıldırım sorusu. Ne üzerinde çalışıyorsunuz?— Yeni hir piyes yazıyorum. Yansından fadası hazır.

— Başlığı ne?— "Damokles’in Kılıcı."

— Konusu?— Gayet aktüel: Atom bombası. Gençliğinde yaşamış

olduğu ortamda hor görülen, aşağılık duygusu taşıyan bir

36

Page 38: Suydu Evler - turuz.com · Nâzım Hikmet, Romanya’yı sevdi ve say dı. Romanya, Nâzım Hikmet’i sevdi ve saydı. Bıı kitabın sayfalarından anlvy ocağınıza göre, Romanya

Amerikalı, 'pilot olduğunda eline atom bombası yüklü bir uçak verilince, dünyaya hükmetme sarhoşluğuna kapılı­yor. Hor görülmüş olan o insan, şimdi bir felaket tanrı­sıdır. Dünya kendi elindedir, dünyanın hakimi odur. Kı­yıma" neden olabilecek bir delidir.

— Sonunda nş olacak?— Piyes henüz tamamlanmış değil... Başka bir za­

man söyleyebilirim.

— “Damokles’in Kılıcı” piyesinden başka ne gibi ça­lışmalarınız var?

— Şiir yazıyorum.' Zaten mesleğim bu. •

— Teşekkür ederim. Beş dakika doldu. Geç kalma­yınız. ..

NÂZIM HİKM ET VE ÇAĞDAŞ TİYATRO

CAROL ROMAN

Bu başlık altında eşim Carol Romanın 1959 yılında, Romanya Yazarlar Birliğinin haftalık yayın organı “Gazeta Literara” için yaptığı konuşma:

Nâzım Hikmet, Moskova yakınındaki Peredelkino’da, "Yazarlar Köyünde” orman içindeki şirin villalardan bi­rinde oturuyor. Romanyalı dostlarınca arandığını öğren­menin sevinciyle, bizleri öylesine coşkulu karşıladı k i...

37

Page 39: Suydu Evler - turuz.com · Nâzım Hikmet, Romanya’yı sevdi ve say dı. Romanya, Nâzım Hikmet’i sevdi ve saydı. Bıı kitabın sayfalarından anlvy ocağınıza göre, Romanya

Türk stilinde döşenmiş, yumuşacık yastıklar dizili, man- gallı, sinili, nargileli verandada hemen söyleşiye dalmış­tık. Civa gibi canlı, sürekli bir şeyler arayan, çevresinde­ki her şeyle, ilgili Nâzım’ı dinlemek doğrusu büyük bir zevk. Daha sözünün başında, son günlerde hep oyun ya­zarlığı konusu üzerinde çalıştığım, oyun yazarlığını ne denli sevdiğini açıkladı.

— Şimdi oyun yazarlığı üstünde çalışıyorum, dedi. “Damokles’in Kılıcı” adlı oyunum halen Moskova, Prag ve Pilsende oynuyor. Son yıllardaki yapıtlarım ara­sında, tyundan iki yıl önce Romanya’ya yaptığım gezi sı­rasında da tasarladığım ve yazmaya haşladığım “Son Du­rak” yahut "İstasyon” adlı oyunumu sizlere anımsatmak isterim.

— “Damokles’in Kılıcı"ndan sonra başka oyunlar da yazdınız mı?

— Evet. Yeni bir oyunumu bitirmek üzereyim: "Tar- tüf 1959”. Aslında basit bir fikre dayanıyor. Klasik “Tar- tüf”üx günümüz kapitalist ülkelerinden birine aktarıyorum, orada yeniden yaratıyorum. Tabii, eski Tartüf ile çağı­mızın Tartüfü arasında büyük farklar var. 1959 yılında yaşayan Tartüfün elinde teknik ve yeni demogojik si­lahlar var. Ağzından güya “demokrasi” sözcüğü de hiç düşmüyor. Halkın yaran için kendini feda ediyor güya, ‘‘büyük bir vatansever”. 1,959 yılının Tartüfü kısacası, yirminci yüzyılın ortasında bir burjuva demagogu. Ama çağdaş Tartüfün ikiyüzlülüğü eski Tartüf e oranla pek de kolay yürümemektedir. Yani Tartüfçülük sorunu ça­ğımızda çözümlenebilir. Çünkü halklar artık demogoji-

38

Page 40: Suydu Evler - turuz.com · Nâzım Hikmet, Romanya’yı sevdi ve say dı. Romanya, Nâzım Hikmet’i sevdi ve saydı. Bıı kitabın sayfalarından anlvy ocağınıza göre, Romanya

den hoşlanmamakta, demagogların maskelerini aşağıda in­dirip yolundan atmaktadır.

Nâzım Hikmet daha sonra da başka yeni oyununun elyazısı kopyasını bizlere gösterdi. Genç bir senaryo yaza­rı Bayan Vera Tuliskova ile birlikte tamamladıkları oyunun şimdi Ermolaeva Tiyatrosunda provaları yapılıyormuş.

— Bu oyunda da Sovyet yaşamına dair bir konu işleniyor, dedi. İlk bakışta birleştirilemeyecekmiş gibi gö­züken elemanları bir araya getirmeye çalıştık. Tabii eklek­tizme düşmemeye dikkat ederek. Oyunda 1959 yılı Mos­kova’sının yaşamı, komsomol ekiplerinin iş başındaki di­siplinsizliğe karşı çalışmaları, 1959 Moskova Film Festi­vali, nüfus sayımı, konut sorunu vb. canlandırılıyor. Oyun, yedi yıllık üretim planı içinde birçok felsefi sorunları kap­sıyor. Örneğin; Sosyal yaşamda zorunluk ile özgürlük ara­sındaki ilişki nedir? Sosyalist bir ülkede kuşaklar arasın­daki ayrılıklar, farklar gene var olabilir mi? Hatta, insanlı­ğın gelecekteki, 100-200 yıl sonraki sorunlarını da ele alı­yor. Oyun, Oktobr Devrimi’nin 42. yıldönümü onuruna sahnelenecek.

Nâzım Hikmet’irr yaratıcılığıyla ilgili gizlerini, tasa­rılarını öğrenmeye karar vermiştik bir kez. Bu nedenle sorularımızı sürdürdük. Daha başka ne yazmayı tasarladı­ğını sorduk.

— "Artı ve Eksi” dedi.— “Artı ve Eksi” mi?— Evet, evet... oyunumun adı “Artı ve Eksi” olacak.

Yine Sovyet yaşamından bir konu ele alınıyor. Genç birişçi kızın, gene genç bir işçi olan arkadaşıyla arasındaki aşk

39

Page 41: Suydu Evler - turuz.com · Nâzım Hikmet, Romanya’yı sevdi ve say dı. Romanya, Nâzım Hikmet’i sevdi ve saydı. Bıı kitabın sayfalarından anlvy ocağınıza göre, Romanya

öyküsü. Genç kız, ciddi ve ilke sahibi olmayı yanlış anla~ dtğından, katı, sekter }?iri haline dönüşerek, konformist bir tip oluyor. Sevdiği genç ise, meziyetleri olan, henüz olgunlaşmamış biri. İşte bunlar... kinayeli bir komedinin ana hatları.

Nâzım Hikmet’in oyunlarının şu an Sovyetler Birli- ği’nde, Çekoslovakya’da, Demokratik Alman Cumhuriye- ti’nde sahnelendiğini biliyorduk. “Aşk Efsanesi” ve “Ena­yi” adlı oyunları Japonya’da da büyük ilgi görmüştü. Ama biz, oyunlarının öteki ülkelerdeki durumu hakkında da kendisinden bilgi almak istedik.

— Oyunlarınızla ilgili daha başka ülkelerden ne ha­berler var? dedik.

Gülümseyiverdi Nâzım Hikmet ve ayağa kalktı, içeri geçti. Biraz sonra elinde koca bir paket mektupla döndü.

— Bunlar, dedi, sanırım sizi benden daha iyi yanıtla­yabilir.

Birlikte mektupları incelemeye koyulduk. Biri Fran- sadan, öteki Arjantin’den, daha birçok ülkeden... Edi­törler, tiyatro yöneticileri, rejisörler, ülkelerinde, onun oyunlarını kitap halinde yayınladıklarını, repertuvarlanna aldıklarını bildiriyorlardı. Kimi rejisörler ise çeşitli oyun­larının kahramanlan hakkında kendisinden ayrıntılı bilgi­ler istiyorlardı.

— Tiyatroyu çok seviyorum, dedi Nâzım Hikmet. Gönlümü öylesine kaptırdım ki ona... Yapılacak çok şey var. Her oyunda, ele aldığım konu için yeni bir şekil, dramatik açıdan ve sahneleme açısından yeni bir üslup• bulmaya çalışıyorum.

40

Page 42: Suydu Evler - turuz.com · Nâzım Hikmet, Romanya’yı sevdi ve say dı. Romanya, Nâzım Hikmet’i sevdi ve saydı. Bıı kitabın sayfalarından anlvy ocağınıza göre, Romanya

Zaman çabucak geçmişti. Söyleşimizin sonuna yakla­şırken, Romanya’daki dostlarını anımsadı bu kez de.

— Romanya’yı yürekten seviyorum, dedi. Şimdiye dek Romanya’dan birçok dost beni ziyarete geldi. Ben de ülkenizi gezdim, yakından tamdım. Romen sanayiinin ve tarımının yeni yeni başarılar elde ettiğini, halkınızın sa­natsal ve kültürel yaşamı için yeni yeni başarılı yapıtların verildiğini öğrendikçe büyük bir sevinç duyuyorum. Bun­lar beni mutlu ediyor. İçtenlikle belirteyim ki, kendi ailem saydığım bir ülkeye aittir.

OYUN YAZARININ ÖNEMLİ BİR SİLAHI:

SÖZCÜK, SÖZLÜĞÜ KULLANMAK

Nâzım Hikmet, 1962 Haziranında, Romen edebiya­tının büyük klasiklerinden biri olan lon Luca Caragiale’ nin ölümünün ellinci yılında Bükreş’te yapılan anma tö­renlerine çağrıldı. (Burada bir parantez açmak yerinde olur. lon Luca Caragiale, XIX’uncu yüzyıl sonunda ve XX’nci yüzyıl başında yaşamış, Romen edebiyatının dev şahsiyetlerinden biridir. Piyesleri bugün bile dünyanın çeşili ülkelerinde oynanmaktadır. Onun Kayıp Mektup adlı piyesini Selahattin Hilav türkçeye çevirdi ve Genco Erkal tarafından 1962 yılında İstanbul Arena Tiyatro­sunda başarıyla sahneye konuldu. Aynı oyun daha sonra bir kez de Kadıköy Şehir Tiyatrosu tarafından 1979 yılı tiyatro sezonu açılışında Lorca’nm Kanlı Düğün adlı oyu­nuyla birlikte sahnelendi.)

41

Page 43: Suydu Evler - turuz.com · Nâzım Hikmet, Romanya’yı sevdi ve say dı. Romanya, Nâzım Hikmet’i sevdi ve saydı. Bıı kitabın sayfalarından anlvy ocağınıza göre, Romanya

Nâzım Hikmet’in Bükreş’te bulunmasından yararla­nan Romanya Yazarlar Birliği’nin haftalık yayın organı GAZETA LITERARA dergisi ondan «çağdaş oyun yazar­lığından söz etmesi» ricasında bulundu. İşte derginin 14 Haziran tarihli sayısında yayınlanan konuşma:

— Caragiale’nin oyunlarını çağdaşlık açısından nasıl buluyorsunuz?

—Caragiale’yi ilk kez Moskova’da görmüştüm. Şim­di Bükreş’te yeniden seyrettim. Ve bir kez daha anladım ki, gerçekten çağdaş. Görüşte çağdaş, dram tekniğinde çağdaş, yaptığı psikolojik sentezde çağdaş. Caragiale’nin tiyatro anlayışı, gerçeğe bağlı. Fikrimce bunlar çağdaş oyun yazarlığının birkaç temel niteliğidir.

— Çağdaş oyun yazarlığından bu denli coşkuyla söz ettiğiniz için biraz da çağdaş dramın yapısı ve yöntem­leri üstüne bilgi vermenizi isteyeceğiz.

— Sanırım çağdaş oyun yazarı için bugünkü insanın ruhunu, psikolojisini, karakterini, sanatsal araçlarla yan­sıtmak görevi hiç de kolay bir iş değildir. Çağdaş insan, modern insan, yeni insan, yaşamımızın ve edebiyatımızın kahramanı olan insan bileşiktir. Belki ancak komediyi, far­şı, pantomimi, baleyi, dram ve trajediyi kaynaştırarak bu yeni insanın sorunlarını gözler önüne serme olanağı bu­lunabilir diye düşünüyorum. Bir şeyi daha belirtmek is­tiyorum; tüm bu elemanların kaynaşımı, birleşimi, eklek­tizme düşmeden, gerçekçilik ilkelerini koruyarak da pekâ­la yapılabilir. Örneğin, Shakespeare’i, onun insanı anlata­bilmek için kullandığı yöntemleri bir düşünelim. Yüzyıl­lar boyu yaşayan oyunlarını...

42

Page 44: Suydu Evler - turuz.com · Nâzım Hikmet, Romanya’yı sevdi ve say dı. Romanya, Nâzım Hikmet’i sevdi ve saydı. Bıı kitabın sayfalarından anlvy ocağınıza göre, Romanya

Nâzım Hikmet bir an susuyor. Söyleyecekleri bitti sa­nıyor insan. Ama o, daha coşkulu başlıyor konuşmaya ye­niden. ’

j— Önce Caragiale den, sonra Shakespeare den söz et­tim. Her ikisi de son derece modern; bunun- nedenini de bir dereceye kadar olsun açıkladım sanınm. Şunu da ek­lemek isterim ki, bu yalnız benim için değil, bugünkü oyun yazarlığı açısından çok önemli: sözcük, sözcüğü kul­lanmak. Shakespeare de, Caragiale de, evrensel edebiya­tın bütün klasikleri de sözcüğü kullanmasını iyi biliyor­lar Modern dramda söze diyalog, monolog, iç ses adları verilse de, onun egemen bir rol, temsili bir rol oynaması gerekir. Biz oyun yazarları, evrensel edebiyatın en iyi ge­leneklerinin sürdürücüleri olmalıyız.

— Çağdaş oyun yazarlığının sorunları nelerdir sizce?

— Ulusal ve evrensel tüm insancıl etkinlik alanlarını yansttmak, barış ve ilerleme hizmetinde olmak, çağdaş oyun yazarlığının da sorunlarıdır. İzninizle biraz da baş­ka bir alana geçerek, Romanya da bende derin izler bıra­kan bir hususu belirtmek istiyorum: İnce zevk. İnce zevk hakkında yazılar yazılabilir, konferanslar verilebilir. Ama önemli olan bunlar değil. Önemli olan insanın, sokağa çıktığında, mağazalara girdiğinde, tiyatrolara, temsil sa­lonlarına gittiğinde karşılaştığı o ince zevktir. Sizin sos­yalist kültürünüzün bütün cephelerini henüz tanımadım ama, eminim ki, bütün bu alanlarda da Romen mimarisi örneği, değerli eserler yaratılıyor. Mimarinizde hoşuma gi­den, onun çağdaş olması, modern olması. Hem sosyalist kavrama, hem de Romen mimari geleneklerine dayanması.

43

Page 45: Suydu Evler - turuz.com · Nâzım Hikmet, Romanya’yı sevdi ve say dı. Romanya, Nâzım Hikmet’i sevdi ve saydı. Bıı kitabın sayfalarından anlvy ocağınıza göre, Romanya

— Sizi daha fazla rahatsız etmemek için, son bir ricar Projeleriniz?

— Şiirler yazıyorum. Benim eğilimim, mesleğim, her şeyim o. Oyunlar da yazıyorum. Oyunlarımın, Romen sahnelerinde de, hepsi olağanüstü yetenek ve haşarılı ak­törleriniz tarafından da oynanmasını isterim, insan sev­diğinde, sevgilisine hep "Seni seviyorum, seni seviyorum” der. ' Ben de geldiğim ilk günden heri tekrar ediyorum:. Romanya seni seviyorum...

CARAGİALE’NİNDERSİ

Romanya Yazarlar Birliği’nin haftalık yayın organı "Gazeta-Literara” dergisi Nâzım Hikmet’in 3 Haziran 1963 günü Moskova’da ölmesi üzerine, 6 Haziran 1963 tarihli sayısını, onun anısına hir özel sayı olarak hazırla­dı. Bu özel sayıda, Nâzım Hikmetin tam hir yıl önce hem de haziran ayında Bükreş’te katılmış olduğu Caragiale tö­renleri sırasında verdiği hir başka demeç yayınlandı:

Geçen gün “Kayıp Mektup” adlı oyunu ikinci kez gördüm.

Oyundan sonra Bükreş’in güzel sokaklarında dos­tum Zavadski ile birlikte dolaşırken aklım fikrim hep Ca­ragiale’nin oyun undaydı. Onun hicvi, yalnızca görüntü­leri büyüten bir büyüteç değil. Caragiale, bir şair, bir fi­lozof, bir kuramcı. Çünkü gerçekten artistik sentezler, ge­nele kanat açıyor. "Kayıp Mektup” oyunundaki kişiler,

44

Page 46: Suydu Evler - turuz.com · Nâzım Hikmet, Romanya’yı sevdi ve say dı. Romanya, Nâzım Hikmet’i sevdi ve saydı. Bıı kitabın sayfalarından anlvy ocağınıza göre, Romanya

canlı insanlar ama aynı zamanda hepsi birer maske. Bu oyunda klasik anlayışla çağdaş anlayış dahice ve gerçekçi bir sentezle bağdaşmış.

“Kayıp Mektup” oyununun kahramanlan, belirli bir dönemde, belirli bir ülkede yaşarlar. Ama aynı zamanda, Jher dönemde, kapitalizmin mevcut olduğu ve olmaya de­vam ettiği bütün ülkelerde yaşarlar. Kanımca XX’nci yüz­yılın ikinci yarısında da, dram yazarlarının, Romen hal- kmın bu dahi evladından öğrenecekleri çok şeyler var. Ba­zıları için o, hâlâ mevcut olduğu yerlerde kapitalist düze­ne karşı nasıl savaşılması gerektiği konusunda geçerli bir örnek. Bazıları için de, sosyalist düzende insanların bilin­cinde hâlâ devam eden bazı kapitalist artıklara karşı sa­vaş konusunda bir model olabilir. Caragiale’nin dersi ba­na, bu iki cephedeki savaş için çok faydalı oldu. Bundan ^dolayı ona yürekten teşekkür ederim.

NÂZIM H İK M ET İN DRAMATURJİSİ

Yine tiyatro konusunda Nâzımın görüşlerine yer ve­ren bir çalışma: Romanya Tarih ve Felsefi Bilimler Cemi­yetinin 1962 yılında yayınladığı ‘'Evrensel Edebiyat İn­celemeleri" başlıklı ciltlerden dördüncüsünde yer alan ve Galina Maievschi’nin imzaladığı ‘'Nâzım Hikmet’in Dra- matürjisi” konusundaki 27 sayfalık incelemeden okuyalım:

. . . Nâzım Hikmet XX’nci yüzyıl yazarı olarak in­sanlığın görkemli dramaturji mirasını, artistik akım ve yön­temleri, şark halk sanatını, özellikle Türk sahne usulleri­

45

Page 47: Suydu Evler - turuz.com · Nâzım Hikmet, Romanya’yı sevdi ve say dı. Romanya, Nâzım Hikmet’i sevdi ve saydı. Bıı kitabın sayfalarından anlvy ocağınıza göre, Romanya

ni bütünleştirdi, onları işledi. Felsefî olduğu kadar roman­tik, lirik ve devrimci, hümanist ve ulusal Türk özelliğin­den izler taşıyan realist, özgün bir dramaturji yarattı.

Meşguliyetlerinin diyapozonu evrenseldir. Felsefi so­run —yaşamın anlamı, aşk ve nefret, hayat ve ölüm, iyi ve kötü— hepsi bir Marxist düşünür tutumu ile ele alanır. Bazı piyesleri (Yusuf ve Menofis ve Bir Aşk Masalı) kuv­vetli çelişkileri, dev kahramanları sahneler. Bunlar ezeli insan tipleri olduğu gibi, konkre ve tarihsel tipleri, aynı zamanda derin kişisel özellikleriyle temsil ederler.

Tarihten veya masallardan, yabancı ülkeler veya Tür­kiye’nin yaşamından konular esinlenen Nâzım Hikmet ya tek sahne veya simültane sahneler ile birçok hareket ye­rini gözler önüne getirir, kahramanlan birbirine yargılatır, ya da kendi kendileriyle değişen sesler içinde diyalog­lar kurar, böylece iç monologu, sahnede gerçekleşen sesler polifonisine çevirir. Çekov tiyatrosundaki lirik akşamlar, Gorki tiyatrosundaki dokunaklılık, Plaur ko­medisindeki prologlar, panayırlardaki tellallar, Comedi Dell’Arte’deki sabit maskeler, Doğu halk tiyatrosun­daki aktörlerin hem yazar ve hem de seyirciler ile konuş­maları, Türk Halk tiyatrosundaki (Karagöz ve Orta Oyu­nu) halk türküleri ve oyun havaları, burjuva tiyatrosundaki iç dramlar, rahsal dramlar, antik trajedideki yücelik, so­kaklarda olagelen sosyal-politik dramlar, radyolar, telefon­lar, birçok ses, alegoriler, hayali semboller— işte tüm bu dramaturji cephanesi, onun ele aldığı daimi ve daima ak­tüel olan felsefi sorunlarının kaynağıdır.

İnsanlığın yaşamına etkin olarak katılan bu tutkulu yazar, Nâzım Hikmet, piyeslerinde tarafsız kişiler kabul

46

Page 48: Suydu Evler - turuz.com · Nâzım Hikmet, Romanya’yı sevdi ve say dı. Romanya, Nâzım Hikmet’i sevdi ve saydı. Bıı kitabın sayfalarından anlvy ocağınıza göre, Romanya

etmez: o, daha başlangıçta kahramanlarının yaşam karşı­sında tutum ve görüşlerini açıklar. Örneğin “Enayi” adlı piyesinin kahramanlarını daha sahneye çıkar çıkmaz de­ner. “Deneme taşı” da onların yaşam karşısındaki tutum­larını gösteren bir alegoridir. Piyesin sembolik prologunda, sahnenin orta yerinde beyaz irice bir taş durur. İşçi Se­lim “Kaza çıkarır yolun ortasında bu taş” diyerek taşı perdenin yanma kor. Hoş yüzlü, ama aslında alçağın biri olan Hüseyin, taşı alıp orta yere kor, onu kamufle etme­ye de çalışır. Mühendis Abdurrahman belediye ve çöpçü­lere ihmalcilikleri yüzünden küfür edip çıkar. Romancı Necmi’nin ayağı taşa takılır, “Hay Allah belasını versin.” deyip yoluna devam eder. Milyoner Recep taşın başına gelir, ayağını kor, iskarpininin çözülmüş bağını bağlar ve yoluna devam eder. Avukat Ahmet taşı alır, perdenin arkasına atar.

Bu orijinal prolog, Nâzım Hikmet’in piyeslerinin ana sorunu olan “insanın hayatta izlediği yol”u sergiler. Yazar günümüz yaşamından çeşitli sosyal kategori ve sınıflardan temsili tipleri, ayrı görüşteki insanları seçip seyircilerin önünde defileye çıkartır, yaşam karşısındaki tutumlarını, yaşamı nasıl kurmayı düşündüklerini anlattırır.

Bu teknik sorun, yazarı Bursa Hapisanesi’nde geçir­miş olduğu yıllarda pek meşgul etmiştir. Ve çözümü, Tev­rat ve Kuran dan okuduğu, antik Mısır tarihi için pek önemli bir episodta bulur. Böylece Yusuf ve Menofis pi­yesi doğar ki, taşın alegorik imajı ilk defa belirir. Bunu, sembol boyutlarına kadar büyültür ve iki antik kahraman arasında ateşli bir çatışma vesilesi yapar. Kardeşleri tara­fından Mısır’a esir olarak satılan Yusuf, kurnazlığı nede­

47

Page 49: Suydu Evler - turuz.com · Nâzım Hikmet, Romanya’yı sevdi ve say dı. Romanya, Nâzım Hikmet’i sevdi ve saydı. Bıı kitabın sayfalarından anlvy ocağınıza göre, Romanya

niyle, kendi gibi esir olanların taş yöntemlerini gözetle­mekle görevlendirilir. Zamanla Mısır’da Firavundan son­ra en büyük adam mertebesine çıkan muhteris, gaddar ve zalim bir kişi olur. Menofis, o zamanki tarihte ilk genel grevin başlatıcısı bir duvarcıdır. Mahpusların taşı yontma tarzından memnun kalmayan Yusuf, aleti eline alır ve taşın başına oturur:

“Hıh, taş öyle mi yontulur? Bak taş böyle yon­tulur. Sabırla, akılla, kurnazlıkla. Belli etmeden, sezdir­meden. Kendi ellerinle kendi kaderini yontar gibi yonta­caksın taşı, gürültüsüzce, ortalığı velveleye vermeden, fa­kat inatla, fakat ne kendine, ne taşa, ne de başkalarına acıyarak ve bir başına... İşte taş böyle yontulur..."Menofis — Taşın nasıl yontulacağım gösterdin. Ama yan­lış gösterdin Yusuf. Taş öyle yontulmaz. Taşı evet, sabır­la, evet akılla, evet gerekirse kurnazlıkla, evet ortalığı vel­veleye vermeden, evet kendi kaderini yontar gibi, amma yanı başında kaderlerini yontan öteki taşçılarla beraber, fakat sevgiyle, hem taşı, hem kendini, hem başkalarını severek yontacaksın. İşte böyle yontacaksın. İşte böyle..."Yusuf — Menofis, sen duvarcısın, taş yontmada ustasın, amma senin taşı yontuşun seni zindandan kurtarmadı ve zindanda sana fayda vermedi. Fakat benim taşı yon tuşum bana zindan müdürünün gözünde lütûf buldurdu.“Menofis — Herkes kendi taşını kendi bildiği gibi yon- tar.

Nâzım Hikmet karakterleri azami bir şekilde yoğun­laştırıp birbirine zıt kutuplara yerleştirir. Böylece kuvvetli tezatlar, ışık ve gölge oyunlarıyla hatlarını daha da abar­

48

Page 50: Suydu Evler - turuz.com · Nâzım Hikmet, Romanya’yı sevdi ve say dı. Romanya, Nâzım Hikmet’i sevdi ve saydı. Bıı kitabın sayfalarından anlvy ocağınıza göre, Romanya

tır. Kahramanları azim ve amaç bakımından birer dev­dirler ama, onlardaki insan özelliklerini de bir bir ortaya çıkanr. Renkleri artırmak, sahne etkisini daha da büyüt­mek için her iki kahramanı görülmemiş bir güzellikte ve fiziki güçtedir. Yusuf’u hem seven ve hem de sevilen du­rumuna getirir. Ve aşkla da Yusuf’u dener. Fakat o, ne aş­ka ve ne de kendi elleriyle kurduğu kadere dayanamaz.

Nâzım Hikmet’in bir alter ego’su olan Menofis, ya­zarın ana felsefi görüşünü ifade eder: yaşamın gerçek an­lamı, kendi halkının yararına çalışmak ve mücadele et­mektir. İnsan sevgisi, en yüce sevgidir; gerçek saadet ise, her zaman topluma hizmettir.

Nâzım Hikmet, yaşamın anlamına dair sorunu, dram yazarlığının en önemli eserlerinden biri olan Bir Aşk Ma­salı piyesinde de ele alır. Bu lirik-dramatik masaldaki eski geleneksel kahramanların yanma yeni kişiler katar, böy- lece baş kahramana ve olayın çözümüne yeni anlamlar ka­zandırır. Halk masallarındaki Ferhad, Şirin’i eş yapabilmek için dağı delip halka su getirme işini üsdenir. Fakat yıl­lar geçip ihtiyarladığını, kuvvetinin kalmadığını görünce, bu işten vazgeçer ve Şirin’e döner. Nâzım Hikmet’in Fer- had’ı aşkı bambaşka anlar: büyük bir saadet ancak kah­ramanlıkla kazanılır; ve sevgi ölçüsünde mesut olunabilir. Sevgi, yakınlarının iyiliği için kendini vakfetmek, asil, yü­ce, özgeci bir duygudur. Ferhad, Mehmene Banu’nun ko­şullarını kabul ederken, Şirin’i hiç görememek ihtimalin­den korkmaz. Halkını kurtarmaktan mesuttur. Tabiat bild bu sevgiyi dile getirir. Çünkü Ferhad on yıllık çalışması sonucu doğa ana ile dost olur.

Alegoriler ile kurulan, ilgi odağında sembolik karak­

49

Page 51: Suydu Evler - turuz.com · Nâzım Hikmet, Romanya’yı sevdi ve say dı. Romanya, Nâzım Hikmet’i sevdi ve saydı. Bıı kitabın sayfalarından anlvy ocağınıza göre, Romanya

terde bir kahraman bulunan Bir Aşk Masah en saf özde romantik bir eserdir ve —fikrimizce— Shelley’in Zincir­lerini Kıran Promete adlı dramatik şiirine yakınlığı vardır. Ferhad da Promete niteliğinde bir kahramandır. Shelley* de olduğu gibi büyük tutkuların ve eylemlerin dev bir insanı vardır ve yüksek idealler ile yaşanan realite arasın­daki uyuşmazlık, içli bir trajedi yaratmaktadır. Yensinler veya yenilsinler, moral adalet daima bu kahramanların ta- rafmdadır. Çünkü onlar, en yüce idealler uğruna müca­dele etmektedir. Dolayısıyla Nâzım Hikmet ve Shelley’de hareket ortamı aydınlıktır, canlı renkler, güneşli, yeşil ilk­bahar peysajlan hakimdir. Masal veya efsane unsurları kullanmalarına rağmen Nâzım Hikmet ve Shelley’de daim kalan gerçektir. Olağanüstü hadiseler, abartmalı imajlar, bir aynadaki gibi toplumun progresist gidişini yansıtır, mücadeleye kuvvetli bir çağırış işitilir.

. . . Damokles’in Kılıcı piyesi, günümüz gerçeklerin­den esinlenir ve yazarın yeni bir dünya harbini körükle­yenlere duyduğu sönmez nefreti dile getirir. Nâzım Hik­met, 1958 nisanında Prag’da verdiği bir söyleşide (25 Ni­san 1958 tarihli Contemporanul dergisinde yayınlandı) bu piyesi hakkındaki niyetini şöyle açıklar:

“Piyesin teması gayet aktüeldir: Atom Bombası. Genç­liğinde yaşamış olduğu ortamda hor görülen, aşağılık duy­gusu taşıyan bir Amerikalı, pilot olup eline atom bombası yüklü bir uçak verilince, kendini dünyaya hükmetmek sarhoşluğuna kaptırır. Hor görülmüş olan o insan şimdi bir felaket tanrısıdır. Dünya kendi elindedir, dünyanın hakimi odur. Kıyıma neden olabilecek bir delidir.”

Nâzım Hikmet her kahramanın yaşamda seçeceği yo­

50

Page 52: Suydu Evler - turuz.com · Nâzım Hikmet, Romanya’yı sevdi ve say dı. Romanya, Nâzım Hikmet’i sevdi ve saydı. Bıı kitabın sayfalarından anlvy ocağınıza göre, Romanya

lu yakından izlediğinden, olayların dış mantığını beklen­medik bir şekilde devirir, insanın iç mantığına seslenir; onu insan olarak kalmak istediği takdirde dürüst insan­ların yanında hayat yolunu seçmeye teşvik eder. Damok- lesin Kılıcı piyesinde, kişinin ruhuna derincesine inen Nâzım Hikmet, pilotun delice öç almak planlarından vaz­geçmesine götüren insancıl duygu telleri bulur. Nasıl Enayi piyesinde Ahmet, îvan îvanoviç Var mıydı, Yok muydu? piyesindeki Petrof gibi.

. . . Nâzım Hikmet’in seyircilere yaklaşması çoğu kez doğrudandır. Yazar onlara hitap eder, fikirlerini sorar, on­ları tartışmaya karıştırır,' spikerler, telefonlar, megafonlar, radyolar; olayları bildirmek, yorumlamak, yermek, hareke­te çağırmak için veryansın eder. Tüm bu sahne prosedür­leri, kitlelerin anladığı ve sevdiği Halk Tiyatrosunu yeni bir şekilde canlandırmak uğrunadır. Nâzım Hik­met’in tiyatrosu derinliğine ulusaldır. Dünyaya emekçi gözü ile bakışı, Anadolu’nun renkleri, Türk- ifadelerinin yoğrulabilirliği, ulusal niteliklerle donatılmış kahramanla­rı, Türk ruhunun bütün duygu tellerini titretir.

Türk halkının Nâzım Hikmet’e tavrı, Şirin’in Fer- had’a olan tavrıdır: Onun emeğinin derin manasını anlar. Bu anlayışla yüceleşir...

NÂZIM H İK M ET İN ROM ENCEYE ÇEVRİLEN OYUNLARI

îvan îvanoviç Var mıydı, Yok muydu? (A existat care lvan Ivanovici?). Romencesi: Emma Boniuc; Devlet Ede­

51

Page 53: Suydu Evler - turuz.com · Nâzım Hikmet, Romanya’yı sevdi ve say dı. Romanya, Nâzım Hikmet’i sevdi ve saydı. Bıı kitabın sayfalarından anlvy ocağınıza göre, Romanya

biyat ve Sanat Yayınevi tarafından 1957 yılında yayın­landı.

Damokles’in Kılıcı (Sebia lui Democles). Romencesi: Toma George Maiorescu. Piyes 1968 yılında Romen Te- levizyonu’nda temsil edildi. Aynı Romen şairi ve yazan, Nâzım Hikmet’in Vera Tuliakova ile birlikte yazdıktan İki İnatçı (Doi Incapatinati) piyesini çevirdi ve Bükreş’ teki Mûsevi azınlık tiyatrosunda sahnelendi. İnek (Vaca) ve İstasyon (Gara) piyeslerini de Romenceye kazandırdı.

Şöhret (Gloria) adlı oyununu Nâzım Hikmet’in 1957 yılında Bükreş’i ziyareti vesilesi ile eşim Carol Roman ile birlikte çevirdim. Daha sonra Nâzım Hikmet’in bize yol­lamış olduğu el yazısı ile eklemeleri içeren en son var­yanta göre hazırladığımız çeviri, 10 Ekim 1965 tarihin­de Bükreş Radyosu’nun “Radyofonik Tiyatro” saatinde oy­nandı. Romanya radyosu programında Şöhret piyesi şöyle sunuldu: “Nâzım Hikmet’in oyunu, çağdaş dramaturjide çok tartışılan bir sorunu, sembolik bir ortam içinde ele alıyor. Sahte sosyal zorunluklarla, dengeli özel bir yaşam arasında, ikisinden birini seçmek gibi çelişik bir durumda kalan bir insanın dramını anlatıyor. Dramın kahramanı doktor, çok ünlü bir cerrahtır ve kamuoyunda bir bilim adamı olarak yaptığı bu şöhretten bir şey yitirmemek için, sonuçta har şeyini feda eder. Fakat yaşam ona, şöhre­tin geçici bir şey olduğunu, şöhret uğruna fedakârlıklarda bulunmanın bir şeye yaramayacağını gösterir. Zaman kar­şısında dayanabilen, ödünler değil, gerçekten insancıl ni­telikleridir çünkü.

52

Page 54: Suydu Evler - turuz.com · Nâzım Hikmet, Romanya’yı sevdi ve say dı. Romanya, Nâzım Hikmet’i sevdi ve saydı. Bıı kitabın sayfalarından anlvy ocağınıza göre, Romanya

İNANÇDÜNYASI

Nâzım Hikmet kafasındaki inanç, yüreğindeki sevgi, kalemindeki kuvvet ile yücedir:

Ben, biı insan.Ben Türk şairi Nâzım Hikmet ben,Tepeden tırnağa imanTepeden tırnağa kavga, hasret ve ümitten ibaret

ben ...

diyen şair, insanlığın kaderi, onurlu yaşamı için kendini yakından sorumlu saydı. "Tepeden tırnağa im an’ hizme­tindeki şiiri ve kalemiyle, gerek yayınladıkları, gerekse tri­bünden seslenişleri ve tutumlarıyla anlatım dünyasına alm açık girdi. İnsanlar arasında eşitlik, ilerleme ve barışa yö­nelik inancını daima namusluca söyledi. Bundan dolayı da Türk halkı ve bütün insanlık onu sever ve sayar. Bü­yük ozanın yaşamı için yüreğinden titremiş ve ona dostça elini uzatmış olan Romanya, Nâzım Hikmet’i 1951 yılı haziranında, atalardan kctlma geleneğine göre, güzelim Ro­men motifleriyle işli peşkir örtülü bir tepside sıcak ekmek ve tuz ikram ederek, bir onur konuğu olarak karşıladı. İşte, 22 Haziran 1951 tarihli CONTEMPORANUL der­gisinin birinci sayfasında, şairin fotoğrafı altında yayın­lanmış "mücadeleci şair Nâzım Hikmet’i selamlıyoruz" başlıklı yazı:

53

Page 55: Suydu Evler - turuz.com · Nâzım Hikmet, Romanya’yı sevdi ve say dı. Romanya, Nâzım Hikmet’i sevdi ve saydı. Bıı kitabın sayfalarından anlvy ocağınıza göre, Romanya

NÂZIM HİKM ETİ SELAMLIYORUZ

Eski Doğu masalları, zalim hükümdarların öfkelerine, şöhret düşkünlüklerine karşı koymak cesaretinde bulunan şairlerden bahseder. Halk, karanlık zindanlarda, kilitli ka­pılar ardında amansız cellatların önünde başlarım eğme­yen bu ozanları, şarkılarında över, şanlandırır.

Ne yazık ki bu tür olaylar, yalnız geçmişin korkunç masallannda gömülü kalmadı. Yirminci asırda Türk hal­kının en büyük şairi Nâzım Hikmet, karanlık zindanlar­da yıllarca yattı. Demek ki masal pek değişmedi. Ama yine de günümüz, masal çağını geride bıraktı. Tüm ilerici in­sanlık, ağır hapis yıliarında sağlığı tehlikeye düşen şairi korumak için dev bir dalga gibi şahlandı. Yaşamı, dün­yadaki namuslu bütün kültür adamlarının mücadele sem­bolü oldu. “Nâzım Hikmet’i kurtann!” haykırışı, dünya şairlerinin şiirlerinde çınladı. Halkların kükreyen öfkesi karşısında ürken cellatları, hapisane kapılarını ona açmak zorunda kaldılar.

Şairin kurtarılması, tüm dünya demokrasi güçlerinin bir başarısı oldu. Cesaret ve metanet, barış ve uygarlık da­vasını savünan şiirleri, edebiyat için yüksek Barış Ödülü ile taltif edildi.

Nâzım Hikmet’in kurtarılması mücadelesine şevkle katılan Romanya Halk Cumhuriyeti yazarları ve halkı, barış ve demokrasi savaşçısını sevgi ile karşılıyor. Barış ve hürriyeti seven bütün insanlar, onun etrafında toplanıyor­lar.

Hürriyet şarkıcısı, aramıza hoşgeldin!

54

Page 56: Suydu Evler - turuz.com · Nâzım Hikmet, Romanya’yı sevdi ve say dı. Romanya, Nâzım Hikmet’i sevdi ve saydı. Bıı kitabın sayfalarından anlvy ocağınıza göre, Romanya

Birinci sayfadaki bu selamdan başka, CONTEMPO- RANUL dergisinin üçüncü sayfasında "Nâzım Hikmet’in şiiri — hürriyet uğruna mücadele şiiridir’’ başlığı altında, büyük şairin yaratıcdığma dair özlü bir sunu yazısı ve Romen şairlerinden Virgil Teodorescu nun çevirisi ile Nâ­zım Hikmet’in Yirminci, Asır Üstüne ve Düşman şiirleri de yer almaktadır. Yazıdap bir bölüm:

« ... Seferber edici gücü, derin insancıl özü, hürriyeti korumak uğrundaki ateşli çağrısından dolayı Nâzım Hik­met’in şiiri, evrensel edebiyat hâzinesine girdi. Barışsever­lerin ikinci kongresinde ona, edebiyat için milletlerarası Barış Ödülü verildi. Nâzım Hikmet’in şiirleri bugün bir­çok dile çevrildi ve yeryüzünün her köşesinden hürriyeti savunan insanlar, bu şiirleri de seviyorlar.»

BARIŞ UĞRUNDAKİ MÜCADELEDEŞAİRİN ROLÜ

NÂZIM H İKM ET

Romanya topraklarında “Hoşgeldin” ile karşılanan şair, barış ve demokrasiye olan inancını CONTEMPORA- N U L dergisinin 29 Haziran 1951 tarihli sayısında "Ba­rış Uğrundaki Mücadelede Şairin Rolü” adlı yazısında şöyle ifade eder:

Banşseverler saflarında faal bir mücahit olarak, barış için savaşmamız gerektiğine kesinlikle inanıyorum. Barış bir hediye gibi kabul edilemez, kazanılmalıdır.

55

Page 57: Suydu Evler - turuz.com · Nâzım Hikmet, Romanya’yı sevdi ve say dı. Romanya, Nâzım Hikmet’i sevdi ve saydı. Bıı kitabın sayfalarından anlvy ocağınıza göre, Romanya

Barış uğrunda mücadele çeşitli şekiller alır. Örneğin kapitalist ülkelerde, bu mücadele ağır hapis yıllan, baskı ve ezgi görmek tehlikesi ile karşılaşmaktadır. Bütün bu tehlikelere rağmen, harpten nefret eden halk kitleleri ba- nş bayrağı etrafında toplanmadıkça barış kazanılamaz... Bu mücadelede ilerici her aydın, dahası namuslu her aydın, görevini anlayarak hazır bulunmalıdır. Banş uğrundaki mücadelenin, insanlığın geleceği ile ne kadar bağlı oldu­ğunu, şairlerin ve yazarlann şiirlerinde, romanlannda, hi­kâyelerinde yazmaları bir görevdir. Tüm dünyada bilim adamları, teknisyenler, her günkü yaratıcı faaliyetleri ile harbe karşı, banş cephesinde yer almalıdırlar.

Ben bir şairim, ve bu mücadelede şairin ne yapması gerektiğini daha iyi anlatabilirim. Şuna inanıyorum ki, on- lann sorumluluğu, mühendislerin, teknisyenlerin sorum­luluğundan bir damla olsun az değildi. Bilakis daha da büyüktür. Bir mühendis bir köprü inşa ederse, onun so­rumluluğu köprünün yıkılmamasıdır. Fakat köprü yıkı­lırsa, felaket bir derece mahduttur, eninde sonunda köprü yeniden inşa edilecektir. Fakat şair, ruhun mühendisidir. Onun sesi, milyonlarca insana, onların ruhuna, kalplerine hitap etmektedir. Kelimenin bu muazzam gücü, her şairi gururlandırılalı, onu sorumluluk bilincine kavuşturmalı­dır. Barış ve ülkelerinin saadeti için mücadele eden na­muslu şairler bu görevi gayet iyi bilmelidirler. Şairin ha­yatı ile edebi faaliyeti arasında hiçbir ayrılık olamaz. Biri pratikte, biri şiirde, iki hayat yaşamıyoruz. Tek bir vücu­duz. Günümüzün gerçek şiiri, banş mücadelesinden- esin­leniyor. Pablö Neruda, Aragon gibi başka büyük şairler, aynı zamanda bütün moral güçleriyle, banş mücadelesine

56

Page 58: Suydu Evler - turuz.com · Nâzım Hikmet, Romanya’yı sevdi ve say dı. Romanya, Nâzım Hikmet’i sevdi ve saydı. Bıı kitabın sayfalarından anlvy ocağınıza göre, Romanya

faal surette katılıyorlar. Bir şair bu niteliği kazanmasına biliyorsa, eserleri bu mücadelenin kesin izlerini taşıyacak­tır. Şiirleri, ümit dolu yaşam aşkını dile getiren, kuvvet­li jürler olacaktır. Mücadeleci şair, insanlığın geleceğine inanır ve bundan dolayı da korkunç denemelerden geçse de yazılarında ümitsizlik asla sezilmez.

. . . Bir şair gerçekten bu görevi yerine getirmek isti­yorsa, şiirlerinin şekli kesin ve basit, muhtevası kuvvetli olacaktır. Şair, açık, direkt, her insanın kalbine giden bir dil kullanacaktır. Başarılı olması için de bu şiir dilini ga­yet büyük bir dikkatle işleyecektir. Halkının canlı dilini temel alacaktır. Benim için en başta fikri önemli olan eleş­tirici, halkımdır. Pek az yaşadığım hürriyet yıllarımda, bir şiir yazdığımda, işçi semtlerini gezer, fakir kahvehanelere girer okurdum. Bu âdetime, hapishanede de devam ettim. Yazdığım her satırı, birlikte kapalı kaldığım köylü ve iş­çilere imkânım oldukça okudum. Onların gözlem ve eleş­tirilerini dikkatle not ettim. Çünkü benim için pek kıymet­li idi. Şair, halk kideleri ile daimi temasta bulunmalıdır, kelimelerinin gücü onlardan gelmektedir.

Bu konuda bizim edebiyat tarihimizden anlamlı bir olayı hatırlatmak istiyorum. Abdülhamit’in karanlık hü­kümdarlık devresinde, burjuva-demokratik haklar için sa­vaşmış olan Namık Kemal adında bir şairimiz vardı. Faali­yetinden dolayı bir adaya sürgün edilmişti. Namık Ke­mal’in şiirleri, şairin tutumunu aşmamasına rağmen, halk onun kişiliği etrafında altın bir efsane dokumuştu. Na­mık Kemal’in sürgünü, uzun yıllar hapse çevrilmişti. O zaman halk kendi yarattığı şiirleri, ona cömertçe atfetti. Bu olay, şiirin ne güce sahip olduğunu (Abdülhamit, Namık

57

Page 59: Suydu Evler - turuz.com · Nâzım Hikmet, Romanya’yı sevdi ve say dı. Romanya, Nâzım Hikmet’i sevdi ve saydı. Bıı kitabın sayfalarından anlvy ocağınıza göre, Romanya

•Kemal’den ciddi surette korkuyordu) ve halkın kendi acı ve emellerini yansıtan şiirlere ne kadar susamış olduğunu gösterir.

. . . İlerici şiiri seven ve sayan halk, bizim tarafımız- dadır. Şiirin gerçek ve değerli kuvveti, bizim tarafımızda- dır. İlerici şiirin zaferi yalnız benim ülkemde değil, tüm dünyadadır. Ve dünyanın en iyi şairleri, en değerli yazar­ları, büyük barış cephesinin faal mücahideridir. Bu du­rum, bilim adamları için de bir gerçektir. İşte barışa hiz­met eden gerçek şiirden, savaş kışkırtıcıları bundan dola­yı korkmakta ve nefret etmektedirler.

Şiir; barış, halkların egemenliği, insanlığın mesut ge­leceği uğrundaki mücadelede yer alırsa, hepimizin inan- >dığı üzere daima zafere götürecek bir silahtır.

ROMANYA’YI SEVDİM SÖNMEZ BİR AŞKLA

Nâzım Hikmet’in kalbi, Romen halkının başarılarına tanık oldukça sevinçle attı. Romanya’nın ulusal bayramı 23 Ağustos şerefine yazdığı ve CONTEMPORANUL dergisinin 24 Ağustos 1962 tarihli özel sayısında yayın­lanan ‘‘Bugünkü ve Yarınki Saadetini Kurarken” başlıklı yazısını okuyalım:

Romanya kelimesi, benim için hürriyet demektir. 13 yıl hapis yattıktan sonra, hürriyeti, hür Romen toprakların­da yeniden hissettim. O zamandan beri bu insanı hayran eden, daimi yenileşen, cennet gibi topraklar üzerinden

58

Page 60: Suydu Evler - turuz.com · Nâzım Hikmet, Romanya’yı sevdi ve say dı. Romanya, Nâzım Hikmet’i sevdi ve saydı. Bıı kitabın sayfalarından anlvy ocağınıza göre, Romanya

birkaç kere geçtim ve her seferinde düşüncelerim, buradan denize, Boğaziçi'ne, güzel Türkiye’me uzandı.

Benim halkım da, ki buna yüreğimin en derininden inanıyorum, Romen halkının başardığı hârikayı gerçek­leştirecektir.

Benim halkım ile Romen halkı arasında pek çok ya­kınlık ve benzerlik vardır: şarkılarımızın temposu, yediği­miz yemekler, duvarlarımızı süslediğimiz peşkirler, giyin­diğimiz dokumalar gibi. Bir zamanlar acılarımız da ben­zerdi.

Romanya’nın kurtuluşu, yalnız dışardan empoze edi­len bir iktidarın zincirlerinin koparılması olmamıştır. Ro­manya 18 yıl içinde, içerdeki boyunduruktan da kurtul­muştur. Açlığa, işsizliğe, insanın, insan tarafından istis­marına son vermiş, okuma-yazma bilmezlikten, hastalık ve asırlarca süren ıstıraplardan da kurtulmuştur.

Büyük yazar ve vatandaş Caragiale’nin anılmasının 50’nci yılı törenlerine katılmak vesilesi ile, eski dostum, Romen halkı ile yeniden buluştum. Onu görmek saadeti­ne, onu mesut, bugünkü ve yarınki hayatını şevkle ku­rarken görmek sevinci de katıldı.

Romanya’yı yeniden daha da çok sevdim. Son nefe­sime kadar sönmez bir aşkla.

NEYEİNANIYORSUN

Romen gazeteci ve yazarlarından Carol Ro­man, özellikle gençlere seslenen, gençlik sorun­larını işleyen kitaplarından birine “Onlar da

59

Page 61: Suydu Evler - turuz.com · Nâzım Hikmet, Romanya’yı sevdi ve say dı. Romanya, Nâzım Hikmet’i sevdi ve saydı. Bıı kitabın sayfalarından anlvy ocağınıza göre, Romanya

Gençti” adını verdi ve bu kitap 1974 yılında' Bükreş’teki "Albatros” Yaytnevince basıldı. Ki­tap, yazarın Nâzım Hikmet; Sovyet uzay adamı Ghermen S. Titov; Angola halkının özgürlüğü uğrundaki savaşın büyük liderlerinden Agos- tinho Neto; 1969-1974 yıllan arasında Dünya Demokratik Kadınlar Federasyonu başkanlığını yapmış olan, zamanımızın önemli kişilerinden Herta Kuusinen; İngiliz yazarı Agatha Christie; Fransız artistlerinden Michele Morgan ve ses sanatkârı Mirelle Mathieu; Amerikalı militan Angela Davis; Romen bilim adamları Henri Coanda, Anna Aslan gibi tanınmış kişilerle doğ­rudan veya mektuplaşarak yaptığı konuşmaları kapsar. Nâzım Hikmet ile konuşması ise şöyle:

Nâzım Hikmet, hayatının son yıllarında Moskova ya­kınındaki Peredelkino’da Yazarlar Köyünde, ormanlar içindeki şirin villalardan birinde oturuyordu. Türk stilin­de döşenmiş verandada konuşuyoruz. Herşeyle ilgilenen bu coşkun insanı dinlemek büyük bir sevinç kaynağı doğ­rusu.

Ben yanmasam sen yanmasan

biz yanmasak, nasıl

çıkarkaranlıklar

aydınlığa. ..

diyor Nâzım Hikmet.

60

Page 62: Suydu Evler - turuz.com · Nâzım Hikmet, Romanya’yı sevdi ve say dı. Romanya, Nâzım Hikmet’i sevdi ve saydı. Bıı kitabın sayfalarından anlvy ocağınıza göre, Romanya

Ona bakıyorum: Uzun boylu, dinç, görkemli. Kıvır- •cık san saçları, mavi gözleri, Boğaziçi’nde seyrettiğim gö­ğü anımsatıyor bana. Yüzünde sıcak bir tebessüm; tavır- lan her an basit, açık ve yoldaşça.

Onu, daima böyle tanıdım. 1951’de, 1957’de ve 1962’ de Bükreş’in misafiri olduğu zaman. Her seferinde, ede­biyata ve yazarlara, kültüre ve bilime, insanlara, gençlere ve gençliğe dair oturup uzun uzadıya konuştuk... Teyp bandından bu konuşmalanmızm bir kısmını aktanyorum.

— Genç insanlara bir öneride bulunmanız gerekirse, ne dersiniz?

Şairin, doğduğundan beri göremediği oğlu Memet’in fotoğrafım göğsünden çıkardığını hatırlıyorum.

«Bir zamanlar oğluma şunu yazmıştım:

Dünyada bir kiracı gibi değil yazlığına gelmiş gibi de değil, yaşa dünyada babanın

evindeymiş g ibi...Tohuma, toprağa, denize

inaninsana hepsinden önce.

Bulutu, makinayı, kitabı sev, insanı hepsinden önce.

«'•‘Benden sonra, bu dünyada yaşayacak gençler için yüreğim ve kafam ne kadar çarptı ve çarpıyor bilseniz. Oğ­lumun hasta düştüğü bir anda, ona şu dilekte bulunmuş­tum:

« “Uyu yavrum uyu, ninni...« “Uykunda uçsuz bucaksız bir deniz gör. Dalgalar

61

Page 63: Suydu Evler - turuz.com · Nâzım Hikmet, Romanya’yı sevdi ve say dı. Romanya, Nâzım Hikmet’i sevdi ve saydı. Bıı kitabın sayfalarından anlvy ocağınıza göre, Romanya

dağlara çıksın. Dalgalar köpüklene köpüklene, açılıp ka­panarak dalgalar... Uyu yavrum uyu ninni... Sen bir geminin kaptan köprüsündesin. Sağında haykıran su, so­lunda su; sana kafa tutan sudur, ilerin gerin. Aldırma oğlum, korkma oğlum; makineler yüreğin gibi işliyor,, omurga sağlam, düzen elde...

« “Bir kıyıdan bir kıyıya koskocaman bir asma köprü kuruyorlar. Sen oradasın. Şu parlayan putrelin üstünde. Bak aşağı, başın dönmesin. Yukan bak, göklere değecek gibidiı başın...

«.< “Bu ne kadar çok kitap? Sen bunların hepsini oku­dun mu? Bak alnında çizgiler, saçların ak. Gözlerin yer­yüzünün en anlamış gözleridir. Yüzün sonsuzluk gibi gü­zel Düşme kuşkuya, korkma bulamadım diye, oku bulur­sun. Oku çarpışarak, oku, okuduğunu kavgadan ayırma­dan . . .

« “. . . Bir gemici gibi yılmaz, bir yapıcı gibi yaratan, bir filozof gibi bilgili ve bir artist gibi yürekli o l . . .”

« . . . Sonra asrımızı, XX’nci asrı seviyorum. Çünkü o- bize Devıim ve Sosyalizmi getirdi. Ondan, gençlerimizin asrımızı sevmelerini dilerim. Bir zamanlar şu şiiri yazmış­tım:

—Uyumak şimdi, uyanmak yüz yıl sonra

sevgilim...Hayır, kendi yüzyılım

beni korkutmuyor, ben kaçak değilim.

Yüzyılım sefil,

62

Page 64: Suydu Evler - turuz.com · Nâzım Hikmet, Romanya’yı sevdi ve say dı. Romanya, Nâzım Hikmet’i sevdi ve saydı. Bıı kitabın sayfalarından anlvy ocağınıza göre, Romanya

yüz kızartıcı, yüyılım cesur,

büyük ve kahraman.

Dünyaya erken geldim diye kahretmedim hiçbir

zaman.Ben yirminci yüzyıllıyım, bununla övünüyorum.Bana yeteryirminci yüzyılda olduğum

safta olmak, bizim tarafta olmak,

döğüşmek yeni bir alem için ...—Yüzyıl sonra sevgilim...—Hayır her şeye rağmen

daha evvel...Ve ölen, ve doğan ve son günleri güzel gelecek

olan yirmin yüzyılım,/benim şafak çığlıklarıyla

sabaha eren müthiş gecem/,

senin gözleri ngibi, Hatçem güneşli olacaktır...»

(Yirminci Yüzyıla Dair)

— Genç insanlara seslenirken, «doğru bir yoldan», sa­adete götürecek bir yoldan söz ediyorsunuz...

«Zaten benim hayat görüşüm budur. Doğru yolda,

ea

Page 65: Suydu Evler - turuz.com · Nâzım Hikmet, Romanya’yı sevdi ve say dı. Romanya, Nâzım Hikmet’i sevdi ve saydı. Bıı kitabın sayfalarından anlvy ocağınıza göre, Romanya

■seçtiğim bir yolda ilerlemem gerektir. Bilmem benim şark stilindeki masallarımı bilir misiniz? Uç genci dile getiren bir masalımda, her genç için bu “doğru yolun” anlamı var- -dır...

«Yeryüzünün birbirinden ırak uç bucağında bir boy­ada, bir yaşta üç delikanlı varmış. Yeryüzünün birbirinden ırak bu üç bucağındaki üç delikanlı ne birbirini görmüş­lermiş, ne de birbirlerinin adını, şanını duymuşlarmış.

«Gelgelelim, yeryüzünün birbirinden uzak üç buca­ğında yaşayan bu üç delikanlı, ‘Sonsuz Sağlık' taşını bul­mak için bir saatte, bir günde, bir yılda yurdanndan yola ■çıkmışlarmış...

«Sonsuz Sağlık taşı dağlarla dağların ardında, kanlı bir kuyunun içindeymiş. Dağlarla dağların ardındaki kanlı ku­yuda gizlenen Sonsuz Sağlık taşını bulmak için birbirle­rinden ırak üç ülkede yaşayan bu üç delikanlı birbirlerin­den ayn üç yola sapmışlar.

«Birinci delikanlı yürümüş, yürümüş, aşınmış demir ^çarıkları, demir sopası bir söğüt gibi incelmiş, yolunun ya­rısında oturmuş biraz dinleneyim diye. Gözleri kapanmış yorgunluktan birinci delikanlının. Bir de birinci delikanlı gözlerini açmış ki, başucunda elleri kınalı, gözleri sürmeli, güzeller güzeli bir kız duruyor. Kız: — Böyle nereye deli­kanlı? demiş. Delikanlı: — Sonsuz Sağlık taşını bulmaya... demiş. Kız: — Sonsuz Sağlık taşı, dağlarla dağların ardın­daki kanlı kuyudadır. Oraya ulaşmaya yaşaman yetmez. Günleri sayılı olanlar, sayılı günlerini tatlı geçirmeli. Sen ansın, ben çiçek. Burada benimle kal. Balımı al. . demiş.

«Birinci delikanlı eğmiş başını. Kalmış yanyolda.«Birinci delikanlı yanyolda kalmışken, ikinci delikan­

(64

Page 66: Suydu Evler - turuz.com · Nâzım Hikmet, Romanya’yı sevdi ve say dı. Romanya, Nâzım Hikmet’i sevdi ve saydı. Bıı kitabın sayfalarından anlvy ocağınıza göre, Romanya

lı yürür de yürürmüş, yürür de yürürmüş. Yorulup uyuya- kalmayayım diye bir yandan bıçağıyla yaralar açarmış göv­desinde, bir yandan bu yaralara tuz ekermiş. Ağrıları öyle çokmuş ki ikinci delikanlının, yorgunluğu duymamış; yal­nız susuzluktan dili yapışmış damağına. Öyle bir susamış ki, ikinci delikanlı, karşıdan pırıl pırıl bir su görününce tu­tamamış kendini, koşmuş suyun başına. Su güneşin altında altın gibi ışıldarmış. İkinci delikanlı bir yudum su içmiş al­tın sudan, öyle bir serinlik duymuş ki, bir daha su başından ayrılmamış. Kalmış yolunun üçte ikisinde.

«Birinci delikanlı yanyolda, İkincisi yolunun üçte iki­sinde kalmışlarken, üçüncü delikanlı yürürmüş. Susarmış, içmezmiş yoluna çıkan ışıltılı sudan: yorulurmuş; dinlen­mezmiş elleri kınalı, gözleri sürmeli güzeller güzelinin di­zinde... Yürürmüş de yürürmüş, yürürmüş de yürürmüş. Böyle yürüyen sona erer, oğlum.

«Sen de onun gibi, yorulmadan, sen de onun gibi su­samadan, sen de onun gibi inanarak yürü oğlum, inanan sona erer...»

— Nâzım Hikmet amacını ne zaman anladı? Çocuk­luğunda, gençliğinde, yoksa olgunluk çağında mı?

«Haksızlıklara karşı daima başkaldırdım. Gençlik yıl­larımda Bahriye okulunda okuyordum. Arkadaşlarımla bir­likte yaşamak zorunda kaldığımız baskıya karşı okul ge­misinde bir devrimci harekete geçtik. Bu yüzden okuldan ayrılmak zorunda kaldım. O zamandan beri hayat gemi­sinde, okyanus gibi büyük dalgalara ve inançlarımdan do­layı bana iyi gözle bakmayanlara karşı koyarak yüzüyorum.»

— Savaşınızda sizi meşhur eden şiirinizdir. .. Ne za­man ve nasıl şiir yazmaya haşladınız?

65

Page 67: Suydu Evler - turuz.com · Nâzım Hikmet, Romanya’yı sevdi ve say dı. Romanya, Nâzım Hikmet’i sevdi ve saydı. Bıı kitabın sayfalarından anlvy ocağınıza göre, Romanya

«Hatırlamaya çalışayım. 13 yaşlanndaychm. İstanbul' daydık. Büyükbabam şairdi, ama şiirlerini hâlâ anlamam. Şiirlerini Osmanlıca dediğimiz, yüzde yetmiş beşi arapça, farsça sözlerle ve arap, fars gramer kaidelerine uygun bir Türkçeyle yazardı. Bunlar didaktik, dogmatik, dini şiirler­di. Anlamıyordum onları. Ama ben, şair bir büyükbabanın torunuydum. Anam Lamartine’e bayılırdı. Fransızca okur­du. Bir kere o zamanlar Lamartine Türkçeye çevrilmiş, bir­kaç şiiri de Osmanlıcaydı, anam Fransızca çok iyi bilirdi ama Osmanlıcayı bilmezdi. Benim gibi.

«Büyükbabam mevlevi Nazım Paşa, şairdi. Evimizde babamın edebiyatla ilgisizliğine bakmaksızın, şiir baş kö­şedeydi.

«Karşımızdaki evde yangın çıktı. Yangını ilk görüşüm. Şaştım, korktum. Büyükbabam yangın bize atlamasın di­ye pencereden Kuran’ı tuttu karşıdaki alevlere. Yangın sön­dü. Kuran gücüyle, hatta itfaiye gücüyle de değil, ama yaktığı evi kül ederek söndü kendiliğinden ve ben bir saat sonra ilk şiirimi yazdım: “Yangın”. Vezni büyükbaba­mın yüksek sesle okuduğu aruzla yazılmış şiirlerinden kula- ğunda kalan ses taklitleriyle yapılmıştı. Yani ne aruzdu, ne heceydi, serbest vezindense haberim yoktu, uydurmay­dı. Dili de öyle, Osmanlıca taklidiydi. Konusuysa şu:

Yanıyor yanıyor Müthiş terrakeler Çekiyor ağuşuna hu advi beşer Haneler, fakirler, yetimler...

«Büyükbabamdan çok, Edebiyatı Cedidenin, şair Tev- fik Fikret’in etkisindeymişim, şimdi anlıyorum. Neden bil­

66

Page 68: Suydu Evler - turuz.com · Nâzım Hikmet, Romanya’yı sevdi ve say dı. Romanya, Nâzım Hikmet’i sevdi ve saydı. Bıı kitabın sayfalarından anlvy ocağınıza göre, Romanya

miyorum. Belki de hiç şiir sevmeyen, ama Tevfik Fikret’i —o da bir çeşit Osmanlıcayla yazardı— iki kere yüksek ses­le yanımda okuyan babamın yüzünden mi? Belki de.

«ikinci şiirimi 14 yaşında yazdım sanırsam. Birinci Dünya Savaşı içindeydik. Dayım Çanakkale’de şehit ol­muştu. Dehşetli yurtseverdim. Savaş için bir şiir yazdım. Ne tuhaf, yazdığımı çok iyi biliyorum da, hatta artık Os- manlıcayla değil, arapçası, farsçası az türkçeyle yazdığımı biliyorum da tek satın aklımda değil.

«Sonra üçüncü şiirimi 16 yaşımda yazdım galiba. Bü­yük bir Türk şairi, Türk şiirine o devir için yeni bir şiir dili ve anlayışı getiren Yahya Kemal, anama sevdalıydı sa­nırsam. Evde şiirlerini okurdu anam. Bahriye okulunda tarih öğretmenimdi şair. Kızkardeşimin kedisi üstüneydi yazdığım şey. Yahya Kemal’e gösterdim, kediyi de görmek istedi ve şiirimde anlattığım kediyi, gördüğü kediye o ka­dar benzetemedi ki, bana: “Sen bu pis uyuz kediyi böyle övmesini biliyorsun, şair olacaksın.” dedi.

«17 yaşında galiba ilk şiirim basıldı. Yani “Servilik­lerde”, yani mezarlıklarda ağlayan, hayatında sevmiş ölüler üstüneydi. Yahya Kemal düzeltmişti birçok yerini.

«Sonra kızlara tutuldum, şiir yazdım. Sonra Antant, İstanbul’u işgal etti, onlara karşı ve Anadolu savaşını tu­tan şiirler yazdım. Ama artık dilim temizceydi ve hece vez­niyle ve doğru dürüst kafiyelerle yazmasını öğrenmiştim.

«Anadolu’ya geçtim. Millet sıska atlan, nuhtan kalma silahı, açlığı ve bitiyle savaşıyordu. Milleti ve savaşını keş­fettim. Şaştım, korktum, sevdim, bayıldım ve bütün bun­ları başka türlü yazmak gerektiğini sezdim, ama yazama­dım. Daha büyük bir sarsıntı gerekti.

67

Page 69: Suydu Evler - turuz.com · Nâzım Hikmet, Romanya’yı sevdi ve say dı. Romanya, Nâzım Hikmet’i sevdi ve saydı. Bıı kitabın sayfalarından anlvy ocağınıza göre, Romanya

«Anadolu’ya işgal altındaki İstanbul’dan geçişimde bil­hassa Bolu’ya gelip halkla, hele köylüyle yakından tema- sımda ve Sovyet Rusya’da olup bitenleri kulaktan duyup Marks’m, Lenin’in isimlerini filan işitişimde, şiirle yeni şeylerin, şimdiye dek söylenmemiş şeylerin ifade, edilme­si gerektiğini sezdim.

«Ve o gün bugündür şiir yazmadan edemiyorum.»Bu duygulu ve eşsiz şair ile uzun uzadıya konuşmak

fırsatına nail oldum. Gençler ve gençlik, şiir ve gerçek ha­yat inancı ve insanlara dair konuşmalara coşkunlukla katıl­mak için meşguliyetlerini daima bir kenara bırakırdı. Ro­men şairlerinden Virgil Teodorescu’nun bu kadar özenle dilimize çevirmiş olduğu “Veda” şiiri yıllan aşarak, genç­liği ve insanlan sevmiş olan Nâzım Hikmet’i gözlerimizin önüne getirmektedir:

VEDA

Hoşça kalındosdarım benim

hoşça kalın!Sizi canımda

canımın içindekavgamı kafamda

götürüyorumHoşça kalın

dostlarım benimhoşça kalın...

Resimlerdeki kuşlar gibi

68

Page 70: Suydu Evler - turuz.com · Nâzım Hikmet, Romanya’yı sevdi ve say dı. Romanya, Nâzım Hikmet’i sevdi ve saydı. Bıı kitabın sayfalarından anlvy ocağınıza göre, Romanya

dizilip üstüne kumsalın, mendil sallamayın

bana.İstemez...

Ben dostların gözündekendimi

boylu boyunca görüyorum.A dostlar

a kavga dostu iş kardeşi

a yoldaşlar a !...Tek hecesiz elveda...Geceler sürecek kapımın

sürgüsünü,pencerelerde yıllar örecek

örgüsünü,Ve ben bir kavga şarkısı gibi

haykıracağım mapusane türküsünü.

Yine görüşürüzdostlarım benim

yine görüşürüz...Beraber güneşe güler

beraber dövüşürüz...A dostlar

a kavga dostu iş kardeşi

a yoldaşlar a ...? elveda..,!!!...

Page 71: Suydu Evler - turuz.com · Nâzım Hikmet, Romanya’yı sevdi ve say dı. Romanya, Nâzım Hikmet’i sevdi ve saydı. Bıı kitabın sayfalarından anlvy ocağınıza göre, Romanya

İN m e m o r ia m

NÂZIM HİMET'E _______________________________________________ SAYGI

Ayrılık yaklaşıyor her gün biraz daha güzelim dünya elveda ve merhaba kâinat. ..

Nâzım Hikmet 3 Haziran 1963 tarihinde «bu akıl almaz güzellikte»ki dünyaya “elveda” dedi. Bu acı haber, yüreğinin dibinden sevdiği ülkesinde ve dünyanın dört bir bucağında, tarifsiz bir kederle karşılandı. Romen yazar ve şairlerinin onun anısına kaleme aldıkları yazılar, yalnız duydukları hüznü ifade etmekle kalmayıp Nâzım Hik­m etin insana ve insanlığa güven veren bir sembol oldu­ğunu anlatır.

Romanya Yazarlar Birliğinin o zamanki başkanı, bü­yük Romen şairi Mihai Beniuc, SCINTEIA gazetesinde 5 Haziran tarihinde yer alan yazısı:

NÂZIM H İK M ETİN KALBİ ARTIK ÇARPMIYOR

MIHAI BEN İU C

Ateşli devrimci şarkıları, barış için coşkun şiirleri ya­zan elin yerine, şimdi onun ölümü hakkında yazanlar,

70

Page 72: Suydu Evler - turuz.com · Nâzım Hikmet, Romanya’yı sevdi ve say dı. Romanya, Nâzım Hikmet’i sevdi ve saydı. Bıı kitabın sayfalarından anlvy ocağınıza göre, Romanya

dostlarının elidir. Halkının özgürlüğü için sarsılmaz savaş­çı, çağdaş Türk şiirinin yaratıcısı, yüzyılımızın şiirinin sos­yalist hümanizmle ışıldayan şiirin büyük ustası Nâzım Hik­met öldü. Büyük bir şairi yitirmenin acısına, Romanya’nın ve halkımızın sosyalist hayatın yaratılması eserinin içten ve aziz bir dostunu yitirmenin derin hüznü de katılıyor..

Nâzım Hikmet 1902’de Selanik’te doğdu. 60 yaşın­dan biraz fazla yaşadı ve bunun 17 yılını, devrimci fikir­lerinden dolayı, hapishanelerde geçirdi. Hapishaneden çık­tıktan sonra, Romanya’nın özgür toprağına, ilk defa Kös­tence’den adımını attı ve aynı günün gecesi Bükreş’e gel­di. Biz yazarların anısında, onunla geçirdiğimiz o gece unu- tulmazlık kazandı. Şiddetli fırtınalardan, köpüren dalga­lardan sonra, ayaklarının altında sert toprağı hissettiğinde, karanlıktan aydınlığa kavuşan nemli gözleri sonsuz bir se­vince garkoldu. Bize şiirlerini okudu. Barış şiirleri, aşk şi­irleri, mücadele şiirleri, vatanı ve yakınları hakkında yaz­dığı şiirler. Bütün ömrünce yalnız ve yalnız yürekten dü­şündüğü halkının ahenkli dilindeki şiirleri okudu.

Nâzım Hikmet’in Romanya sevgisi, belki o gece kök salmıştı. Onun yapıtlarında, ülkemiz, için, buradaki pek çok dostları ve onlardan çok daha fazla olan okurları için duyduğu sevgi kokusunu yılların gerisinden günümüze getiren narin çiçekler vardır.

Nâzım Hikmet, eserlerinin geniş kapsamı ve sosyalist hümanizmi, barış hareketinde organik bir güç olan ulus­lararası yankısı ile zamanımızın en özgün, en ömeksel şa­irlerinden biridir. Şiirleri bugün, dünyanın en önemli dil­lerine çevrilen, piyesleri ünlü sahnelerde temsil edilen Nâ­

71

Page 73: Suydu Evler - turuz.com · Nâzım Hikmet, Romanya’yı sevdi ve say dı. Romanya, Nâzım Hikmet’i sevdi ve saydı. Bıı kitabın sayfalarından anlvy ocağınıza göre, Romanya

zım Hikmet, yaratıcılığıyla daha hayatta iken, ilerici kül­türün evrensel hâzinesine girdi.

Türk halkının şairi, insanlığın bugünü ve geleceği­nin şairi Nâzım Hikmet’in kalbi artık çarpmıyor. Fakat milyonlarca okurun sayfalarını heyecanla çevirdiği kitap­ları hep yaşam aşkını terennüm ediyor, kelimeleri yaşam gerçeğini apaçık söylüyor. Onun yazılarının güzelliği, coş­kunluğu, insanlık için mücadelede insana ve insanlığa gü­ven veriyor.

ti

6 Haziran 1963 tarihli Gazeta Literara dergisinin Nâ- ztm Hikmet özel sayısından önce, Romanya Yazarlar Bir­liği Başkanı Mihai Beniuc’un taziye telgrafını okuyalım:

Nâzım Hikmet’in vefatı bizleri derin acılara gar ketti. Onun ölümü ile yalnız dostlan, yalnız bir halk değil, za­manımız büyük bir kayba uğradı. Yüzü geleceğe bakan insanlık, en önemli çağdaş şairlerinden birini, Leninci bay­rak altında, devrim adına, hürriyet uğrunda en korkmaz savaşçılanndan birini, dünyada banş davasının en sebadı ve en ateşli koruyuculanndan birini kaybetti.

Ülkemiz ve biz Romanya yazarları, onun vefatı ile iyi ve sadık bir dostu yitirdik.

Nâzım Hikmet adını, kalplerimize ve progresist in­sanlığın şeref levhasına ebediyen yazdı, eserleri gelecek nesillere ölümsüz bir miras olarak kalacaktır.

İnsanlığın kardeşliği ve barışının büyük şarkıcısı Nâ­zım Hikmet’in şanı ve anısı ebedidir.

72

Page 74: Suydu Evler - turuz.com · Nâzım Hikmet, Romanya’yı sevdi ve say dı. Romanya, Nâzım Hikmet’i sevdi ve saydı. Bıı kitabın sayfalarından anlvy ocağınıza göre, Romanya

Aynı sayfada Nâzım Hikmet’in fotoğrafı ya­nında Romanya’nın ünlü kadın şairlerinden Ma- ria Banuş'un NÂZIM HİKM ET yazısı yer alır:

«Olamaz» diye bağırdım yürekten. «Nasıl olur, Nâ­zım nasıl ölür?» Doğaüstü bir alarmdan çıldıran kocaman bir çan gibi bu anlamsız haber, sağa sola çarpıp duruyor­du. Acımasız bu çanın sesi, madeni uğultusu ile beni baş­tan ayağa sarmıştı. Acının göğsüme vuran çılgınlığıyla sü­kûnetimi yitirip, geceyarısı oradan oraya çırpmıyordum.

Raftan, Nâzım’ın kitaplarını çıkardım. O kitaplarla çevreme, bu acıya, bu ölüme, bu mantığı aşan olaya karşt bir duvar ördüm. Başaramadım ama. Yine de:

Yaşamayı ciddiye alacaksın,hem de o derece, öylesine ki

mesela, kolların hağlı arkandan, sırtın duvarda

yakut kocaman gözlüklerin, heyazgömleğinle bir laboratuvarda,

insanlar için ölebileceksin» hem de yüzünü bile görmediğin

insanlar için, hem de hiç kimse seni buna

zorlamamışken, hem de en güzel, en gerçek şeyin yaşamak olduğunu bildiğin halde.

Onun beyitleri, yüreğinin gücü, bana kuvvet verdi. O andan itibaren gözyaşlarını dindi. Kurumuş gözyaşlarını

73

Page 75: Suydu Evler - turuz.com · Nâzım Hikmet, Romanya’yı sevdi ve say dı. Romanya, Nâzım Hikmet’i sevdi ve saydı. Bıı kitabın sayfalarından anlvy ocağınıza göre, Romanya

arasından onu görmeye, darmadağınık imajlardan şairin, insanın, dostun, ışık dolu varlığını yeniden görmeye ça­lıştım.

Uzun boylu, imparator başlı heybetli bir insan. Kıvır­cık sanşın saçları, koyu mavi gözleri, sıcak tebessümü, açık, içtenlikli davranışları ile Nâzım Hikmet’i ilk kez 1951 yı­lında tanımıştım.

Halkının davası, özgür ve demokratik bir Türkiye için korku bilmez mücadelesinden dolayı 12 yıllık hapisten ve tehlike dolu bir kaçıştan sonra ulaştığı ilk ülke Roman­ya’ydı.

Kalbinden ağır hasta şair için tüm dünyadaki ilerici basının yürütmüş olduğu uzun bir kampanyadan sonra idi. Sovyetler Birliği ve öteki halk demokrasisi ülkelerinde yı­ğınlara ulaşacak tirajlarla basılmış şiirleri, gerçekçi ve dev­rimci güç ve coşkunluğuyla, üstün estetiğiyle, mücadeleci ve insancıl açık mesajları ile tüm dünyayı fethetmişti.

Uzun yıllar boyunca süren devrimci mücadelesi, ha­pishane yaşamı, aşkı, ayrılığı, hastalığı, şiiri onun çevre­sinde bir efsane yaratmıştı. Işıktan, özgürlükten, alkıştan başı dönebilirdi artık. Gözle görülmeyen bir kaide üzeri­ne çıkarılmış gibi poz verebilirdi. Ama asla. Ne o zaman ve ne de daha sonra. Nâzım, efsanevî bir adam kimliğini asla takınmadı, böyle bir rolü oynamadı.

“Alçakgönüllü” kelimesi ona yakışmaz. Nâzım, kibirli olmadan kibirli, onurlu bir insandı. Basit ve karmaşık, tatlı ve alaylı, ağırbaşlı ve ateşli, halkının, tüm halkların dev­rimci davasına, hiçbir gösterişe kapılmadan bütün varlığı ile sadık bir insandı.

Lenin’in ölmez dersini en saf özü ile öğrenmişti. Bas­

74

Page 76: Suydu Evler - turuz.com · Nâzım Hikmet, Romanya’yı sevdi ve say dı. Romanya, Nâzım Hikmet’i sevdi ve saydı. Bıı kitabın sayfalarından anlvy ocağınıza göre, Romanya

makalıpçılık ona yabana idi. Donmuş, sahte, gaddar, gay- riinsani her şeyden nefret ederdi. Dertlerden, acılardan, mahrumiyederden yorgun olabilir miydi? Ruhunda ölmüş gölgeler bulunabilir miydi? Hayır.

Nâzım Hikmet’in kişiliğinde, gençlere özgü atak, ener­j i ve coşkunluk dolu, en faal insanlardan birini tanıdım.

Bu dönüm yıllarında da şairin ilk ödevinin, sesinin gü­cünü, duyarlılığını, banş uğrundaki savaşa adaması ge­rektiğini pek iyi biliyordu. Ve tüm ustalığı ile bunu yaptı. Çağımızın altmışlı yıllannda yazmış olduğu şiirler, atoma karşı, en titretici alarmı tüm dünyaya yaydı. Çok çeşitli ve usta şiir gücüyle, bütün enerjisi ve prestijiyle, yani sa­hip olduğu bütün cephanesiyle bu savaşıma katıldı Dün­ya barış hareketinin en önde gelen kişilerinden biri oldu. Uluslararası Lenin Ödülü ile taltif edildi.

Hayata âşık ve insanlann muduluğu için savaşan bir şarkıcı olarak, melankoliyi ve kaderin gölgesini, tepesinde dönüp duran ölüm korkusunu şiirlerinden çıkarıp atabi­lirdi. Ama atmadı. Kendi gövdesine keser sallamadı. En derinliklerine kadar, olduğu gibi karşımıza çıktı. Onun ru­hu inanılmayacak kadar duru, temiz bir su gibidir. Hiçbir şeyi saklamadı. Kendisi ve zamanı hakkında hissettiği her şeyi söyledi. Davasına sonuna kadar sadık kalan bir şairin söylemesi gereken her şeyi...

İyi ve tam bir insandı. Çevresine de insanlann en iyi­lerini çağınyor ve topluyordu. Kendisi ile nasıl ise, onla­rın karşısmda da öylesine içtenlikli ve apaçıktı. O nu ta­nıdıktan sonra, bir kardeş gibi sevmemek elde değildi.

Yine gözyaşlanm, yazılanma dökülüyor. Bu büyük ve -aziz dostu yitirmenin acısı, yine düşüncelerimi karmakarı­

75

Page 77: Suydu Evler - turuz.com · Nâzım Hikmet, Romanya’yı sevdi ve say dı. Romanya, Nâzım Hikmet’i sevdi ve saydı. Bıı kitabın sayfalarından anlvy ocağınıza göre, Romanya

şık ediyor. Ve ben onlara bir düzen vermekten vazgeçiyo­rum.

Birbirinden kopuk anılar, kafamda bir şimşek gibi ça­kıyor: Memet’i görmek nasip olmadı, oğlunu doğduğun­dan beri görmedi. Sanınm ölünceye dek de göremedi. Ce­binde onun bir fotoğrafını taşıyordu. Bana da gösterdi. Oğ­luna şunu öğütlemişti:

Dünyada kiracı gibi değil yazlığına gelmiş gibi de değil, yaşa dünyada babanın evindeymiş

gibi. ..Tohuma, toprağa, denize inan

insana hepsinden önce,Bulutu, makinayı, kitabı sev,

insanı hepsinden önce...

İlk defa O’nu nerede tanıdığımı anımsamıyorum. Ama' Romanya’ya ikinci kez gelişi şimdi gözlerimin önünde. Gar de Nord’da beklemiştim. Bükreş’te yeni ve modem bina­lar boy atmaya başlamıştı. Nâzım'm gözleri bunları görün­ce parlayıverdi. Çok memnundu. Mimarlarımızın bulduk­ları, tasarımladıkları cesur, basit ve uyumlu çizgiler pek hoşuna gitmişti.

. . . Mimarlar sağolun.Ellerinize, gözlerinize,kâğıdınıza, pergelinize selam.

diye yazmıştı, sosyalist Romanya’ya sevgi ve hayranlığını dile getiıen ateşli şiirinde.

76

Page 78: Suydu Evler - turuz.com · Nâzım Hikmet, Romanya’yı sevdi ve say dı. Romanya, Nâzım Hikmet’i sevdi ve saydı. Bıı kitabın sayfalarından anlvy ocağınıza göre, Romanya

İşte böyle idi O. Güzel olan her şeye seviniyordu, sos­yalist cephemizin büyük küçük tüm başarılarına. Geçmi­şin bir murdar artığına rastladı mı, gök gibi gürlüyor, şim­şek gibi çakıyordu.

Tutkulu idi ve yoğun yaşıyordu. Zamanının az oldu- .ğunu biliyordu. Hasta kalbini, direngenlikle iradesinin em­rine alıyor, veryansın çalışıyordu.

O nu Mogoşoaia’da* gördüm. Uzun yıllardır kafasın­da kurduğu bir piyesi birkaç gün içinde yazıverdi. Piyes, Ekim Devrimi’ni işliyordu. Sarayın taraçasmda bir batta­niyeye sarılarak veya bahçede bir koltukta oturarak bütün gün yazıyordu.

O nu geçen yıl yeniden gördüm. Bir akşam, Athene Palace’ta vedalaştık. Caragiale törenlerine katılmak için ül­kemizin yeniden konuğu olmuştu. Caragiale’ye hayrandı. Komedileri O’nu eğlendiriyordu. Nâzınım lirizm dolu mi­zahı, büyük Caragiale’nin mizahının, o üstün güçteki ni­teliğine gerçekten açık ve duyarlıydı.

Sofrada başka dostlar ile birlikte, Onunla uzun uza­dıya sohbet etmiştik. Geceyansmı çoktan geçmişti. Ve gi­dişi yaklaşmıştı. Odasına çıkıp ertesi gün için bavullarını hazırlaması gerekiyordu. «Moskova ve Bükreş’te yeniden görüşmek üzere» kucaklaşmalar, sarılıp öpüşmeler . . . Hey­betli boyu, son defa kapının eşiğinde göründü. Elini nasıl salladı? Salladı mı? Emin değilim artık.

* M ogoşoaia Sarayu Bürreş yakınında aynı adı taşıyan gö­lün kıyısında şirin bir saraydır ve kurtuluştan sonra ya­zarlar için dinlenme ve yaratıcılık evi haline getirilmiştir.

7?

Page 79: Suydu Evler - turuz.com · Nâzım Hikmet, Romanya’yı sevdi ve say dı. Romanya, Nâzım Hikmet’i sevdi ve saydı. Bıı kitabın sayfalarından anlvy ocağınıza göre, Romanya

Nâzım Hiroşimalı Kız Çocuğu şiirinde ne der?

yedi yaşında bir kızımbüyümez ölü çocuklar.

Sen de Nâzım, hiç ihtiyarlamayacaksın. Kitapların yanı başımda. Şunu iyi biliyorum ki binlerce dostunun, seni ve şiirlerini seven insanların yanında şimdi kitapların var.

Bundan 12 yıl önce sarışın, şimdi kurşuni renkteki saçların, 60 yaşındaki genç yüzün, basiret, hiciv, melan­koli, enerji, güven, aşk ve devrim ateşi dolu gözlerinle se­nin güzel, heybedi başın, eğiliyor başlarımızın üzerine.

3-4 Haziran 1963

GAZETA LİTERARA dergisinin bu özel sayfasında, ayrıca taziye telgrafı ve şair Maria Banuş’un yazısından başka Nâzım Hikmet’in Romanya’ya Dair Lirik Röportaj şiiri, Romen dram yazan Caragiale hakkındaki fikirleri, ta­nınmış Romen şairlerinden Virgil Teodorescu nun Romen- ceye çevirdiği Veda ve Yirminci Asır Üstüne şiirleri yer alır.

7 Haziran 1963 tarihli CONTEMPORANUL dergi­sinin büyük Türk şairi anısına hasrettiği özel sayfada ise modem Romen şairlerinden A.E. Baconsky’nin yayınladı­ğı, NÂZIM H İK M ET başlıklı yazısı şöyle:

Bu kararsız mevsim günlerinde, yankıları çoğalan acı bir haber ortalığa yayıldı. Nâzım Hikmet artık aramızda değil. Coğrafyacıların enlem diye adlandırdıkları çizgileri,

78

Page 80: Suydu Evler - turuz.com · Nâzım Hikmet, Romanya’yı sevdi ve say dı. Romanya, Nâzım Hikmet’i sevdi ve saydı. Bıı kitabın sayfalarından anlvy ocağınıza göre, Romanya

hayali gezilerimiz için sembol alırsak, şimdi dünyayı ma­tem şeritlerine bürünmüş görürüz.

Kaybettiğimiz büyük şair ve dostun anısına bu sükût duruşumuzda onu fazla rahatsız etmeden, heyecan ve de­rin bir kederle alelacele çizilen bir portredeki acemiliği oku­run sevgiyle rötuş edeceği duygusuyla, onun kişiliğini can­landırmaya çalışacağım.

Adı çağımızın ortasında Avrupa ve daha ötesinde nam saldı. Dünyanın her yerinden iyi niyetli insanlar, dikkate değer bir şairin, insanların hürriyetini pek sevmesi suçun­dan yıllarca yattığı hapishaneden kurtarılması için sesleri­ni yükselttiler. Yalnız ve yalnız ışığa garkolmasmı istediği vatanındaki kara kuvvetlerden kurtulan Nâzım Hikmet, yiğitliğin ve yüksek ideallerin bir timsaliydi. Daha' sonra enerjik savaşımcının varlığında, çağdaş en büyük Türk şa­iri ve dünyanın bugün en büyük liriklerinden birinin kay­naştığı görüldü. Fransız George Mounin, bir yazısında be­lirttiği gibi belki de Nâzım’m şiirleri henüz kâfi derecede bilinmiyor. Ancak gelecek yıllar içinde onun gerçek boyut­larının anlamına varacağız. Buna rağmen Nâzım Hikmet’i anlamak, en başta şairi rönesans perspektifi açarak devrim yaptığı ülkesi edebiyatındaki yerini saptamayı gerektirir. Türk edebiyatçılarından Haşan Gureh’in* bu konudaki yetkili fikri şöyle: İslam kültürüne dahil olan Türk edebi­yatının XIX’uncu asnn sonuna kadar bütünüyle mistik kaldığı bilinir. Halbuki Avrupa’da zannedilenden çok da-

* Haşan Gureh: Sabahattin Eyuboğlu’nun Nâzım Hikmet üs­tüne Fransızca yayınlanan yazısında kullandığı ad. Söz ko­nusu yazı, Broy Şiir Dergisi’nin Haziran ’87 sayısında yer almıştı.

79

Page 81: Suydu Evler - turuz.com · Nâzım Hikmet, Romanya’yı sevdi ve say dı. Romanya, Nâzım Hikmet’i sevdi ve saydı. Bıı kitabın sayfalarından anlvy ocağınıza göre, Romanya

-ha esaslıdır Türklerin bu kültüre katkısı. Onaltmcı asır­dan başlayarak İstanbul, İslam dünyası ve divan edebiya­tının inkâr edilemez bir merkeziydi. Türk şairleri kendi ulusal dillerini tümüyle ihmal ederek, Sarayın kapısı gibi halka kapalı ve uzak, arapça ve farsçanm hakim olduğu bir dille şiir yazıyorlardı. Bu durumda, bugün bile Türk köylerinde canlı kalan bir halk şiiri gelişmişti ki, bu şiirin soluğunu Nâzım Hikmet’te buluruz. Demek ki şair, eğitil­miş Türk edebiyatının yabancılaştırılmış yatağından ayrı­larak, ulusal bir şiir geleneğini kurabilmek için, zenginli­ğini sezdiği yegâne kaynak olan folkloru hareket noktası olarak almak zorunda kalmıştı. Nâzım Hikmet, ağızdan ağıza dolaşan destanlardan başlayarak, Türk folklorünün modem bir sentezini yaptı. Yani onun ruhu ve özü­nü, hassasiyetini, dilini benimseyerek, gerçekten günümüz özünde bir şiir yarattı. Ve bu şiir, her modem lirik ile ak­rabadır. Çünkü o, yaşamı boyunca Maiakovski’den Apolli- naire’e kadar çağdaş tecrübeden yararlandı, ama kendine has bir şiir sanatı yarattı ve bunun teorisini yapmakla meş­gul olmasına rağmen, onu sebatla işledi. Onun tecrübesi olmasa idi, bugün Orhan Veli, Oktay Rifat, Cahit Sıtkı Tarancı ve daha nice şair tarafından temsil edilen entere­san ve ^orijinal günümüz Türk şiiri mevcut olmazdı. Bü­yük şairler, daima girilmemiş yolları açarlar, sonrakiler, da­ha da öteye götürmek üzere bu yolda yürürler.

Kendini devrimci şair olarak tanımlayan Nâzım Hik­met, Maiakovski’nin etkisinden bahseder ama, Türk şairi­ne hasredilmiş sayfalarda çoğu kez bu etki abartılmıştır. Onu “Türklerin Maıakovski’si” saymak çok geniş bir ben­zerlik yapmak ve Türk şiirindeki yenilik ve bünye değişik­

80

Page 82: Suydu Evler - turuz.com · Nâzım Hikmet, Romanya’yı sevdi ve say dı. Romanya, Nâzım Hikmet’i sevdi ve saydı. Bıı kitabın sayfalarından anlvy ocağınıza göre, Romanya

liğini, şairin mizacındaki özelliği görmemek demektir. Çünkü onun bünyesi, Oktobr şairinden farklıdır. Evet Nâzım Hikmet’in bazen Maiakovski beyit usullerini kul­landığı gerçektir: merdiven dizisi beyitler, fasılalı beyitler, sarp sonlar... ve büyük şiirlerinde kullandığı ara sözler, diyaloglar gibi... Fakat bu benzerliklerin ötesinde Nâzım’ m şiiri başka ruhi sahalara yazılıdır. Tıpkı, Claudel’in sû­relerini sadakatle işleyen Beş Büyük Kaside şairi Saint John Perse’in, Claudel’in özelliklerinden ayrılması gibi. Büyük Rus şairine kıyasla, Nâzım’ın özelliği, en başta melankolik tonudur. Patetik aksanlar, dil sertlikleri ve şark özelliğin­deki rüyalar yalnız onundur. Nâzım Hikmet’in Şeyh Bed­rettin Destanı gibi büyük şiirleri, Maiakovski’de olduğu gibi heyecan verici, şaşırtıcı kelime buluşlarına değil, iti­rafa, eski doğu destan ve efsanelerini fantastik bir şekilde canlandırmaya dayanır.

. . . Şairin dünyasına insancıl kardeşlik ve sevgi ha­kimdir: Öyle bir sevgi ki, tüm yaratıkları, ağaçları, suları, zaman içinde akıp giden mevsimleri, ışığı, havayı kucak­layan, bazen kederli ama asla baş eğmeyen, daima ken­dinden doğan ve daima özgür değerlere açık bir sevgi. Bu­nun karşıtı olan nefret, daima korumaya kalkan asil bir kılıç gibi yalındır. Şair, mevcudiyetin büyük sorularını, materyalist bir düşünür, telaşa kapılmayan insanların ağır­lık ve dengesi, çağdaş önemli şairlerde rastlanan, çeşitli biçimlerde ortaya çıkan kuruntu ve zamanımıza has yara­tıcılık şevki ile derinliğine ele alır. Ve tüm bunların ar­dında bir müzik gibi vatan hasreti yatar durur. Çağımız, sürgün edilmiş birçok şairle doludur. Ama etkileyici sür­gün şiirinde Nâzım’ın sesi erkekçesine ağır başlıdır. Daha

81

Page 83: Suydu Evler - turuz.com · Nâzım Hikmet, Romanya’yı sevdi ve say dı. Romanya, Nâzım Hikmet’i sevdi ve saydı. Bıı kitabın sayfalarından anlvy ocağınıza göre, Romanya

eski kuşağın İspanyol şairleri Leon Felipe, Juan Jose Do- menchina ve ötekilere sürgünün yazdırdığı ILANTO, yani “kaybettikleri ülkelerin ardından ağlama” temasından farklıdır. Memleket hasreti, Nâzım’da ümit ve yakıcı sev­dayla kaynaşır.

. . . Ölüm, onu aramızdan almayı başardı ama Hora- tiu’nun dediği gibi hem fakirin kulübesine ve hem de kralın sarayına giren ölüm, zaman içinde ve şiirlerinde yaşayan şairin şeffaf varlığını asla telef edemeyecektir. Yalnız fani olan Nâzım Hikmet, dönülemeyecek yoia gi­derek, bizleri terk etti. Aramızdan onu tanıyanlar, onunla buluşanlar, onun güzel simasını, masmavi gözlerindeki de­rinliklerini unutabilirler mi? Hapisane kapısından çıktık­tan ve bir motorla Karadeniz sularında çalkalandıktan sonra Köstence’ye doğru giden bir Romen gemisinin gü­vertesinde, asrımızın en büyük Türk şairinin hürriyet güvenliğine kavuştuğu geceyi, bu önemli olayı kim sev­giyle hatırlamayacaktır!

C O N V E M P O R A N U L dergisinin bu özel sayfasında A.E. Baconsky’nin yazısından başka, Nâzım Hikmet’in Romanya'ya Dair Lirik Röportaj ından bir bölüm, Nâzım Hikmet’in 14 Haziran 1962 tarihinde “Gazeta Literara” dergisine vermiş olduğu demeç ve 24 Ağustos 1962’de “Contemporanul” dergisinde yayımlanmış olan yazısından bölümler, fotoğrafı ile birlikte yer alır.

82

Page 84: Suydu Evler - turuz.com · Nâzım Hikmet, Romanya’yı sevdi ve say dı. Romanya, Nâzım Hikmet’i sevdi ve saydı. Bıı kitabın sayfalarından anlvy ocağınıza göre, Romanya

NÂZIM H İKM ET İN ROMANYA’DA YAYINLANAN KİTAPLARI

1 ̂ '' ' <*JL , / - i * * , a M <st- 'J.C a j\jİ a_ r ‘I

1 f ^ n~' ' fjyl y "><££■*. ' tm ' $ £ 4 /1 # £ *t< iL $ rf*re*> **. - CLM cJ ? ' ? — >

$* ' '-Clr^ustU, MS*w ,İL 'Lif '/ t f. / /'.i»-.,: " İp X <̂ s*‘‘'<' w 1$r; *#& - '- fr & u U * - vU~* ’iL * *■**£*, t & İ Z s l #

. i^ ' ■

f ' * . -

— Nâzım Hikmet / Poeme (Şiirler) / Romencesi: Maria Banuş", Marcel Breslaşu, Eugen Jebeleanu, Veronica Porumbacu, Virgil Teodorescu / Editura de Stat pentru Literatura şi Arta (Edebiyat ve Sanst İçin Devlet Ya­yınevi), 1952

— Nâzım Hikmet / Versuri (Şiirler) / Romencesi: Virgil Teodorescu / Edebiyat ve Sanat İçin Devler Yayınevi, 1957

— Nâzım Hikmet / A existat oare ivan Ivanovici? (İvan İvanoviç Var mıydı Yok muydu?) / Piyes — Romencesi: Emma Beniuc / Edebiyat ve Sanat İçin Devlet Ya­yınevi, 1957

— Nâzım Hikmet / Poezii (Şiirler) / Romencesi: Virgil Teodorescu / Editura Tineretului (Gençlik Yayınevi), 1961

83

Page 85: Suydu Evler - turuz.com · Nâzım Hikmet, Romanya’yı sevdi ve say dı. Romanya, Nâzım Hikmet’i sevdi ve saydı. Bıı kitabın sayfalarından anlvy ocağınıza göre, Romanya

ISliil

nazim hikmet

m a n t i c f icFntec la m asa soareful

— Nâzım Hikmet / Norul Inâragostit (Sevdalı Bulut) / Masallar — Romencesi: Marin Iancu Nicolae / Gençlik Yayınevi, 1965

— Nâzım Hikmet / Ronıanticii (Yaşamak Güzel Şey Be Kardeşim) / Roman — Romencesi: Virgil Teodorescu ve Ruse Nedelea / Editura pentru Literatura Univer- sala (Evrensel Edebiyat Yayınevi), 1965

— Nâzım Hikmet / Cintec la Masa Soarelui (Güneşin Sofrasında Söylenen Türkü) / Şiirler — Romencesi: Virgil Teodorescu / Editura Minerva (Minerva Ya­yınevi), 1977

84

Page 86: Suydu Evler - turuz.com · Nâzım Hikmet, Romanya’yı sevdi ve say dı. Romanya, Nâzım Hikmet’i sevdi ve saydı. Bıı kitabın sayfalarından anlvy ocağınıza göre, Romanya

ŞİİRLERa

NÂZIM HİKM ET

Page 87: Suydu Evler - turuz.com · Nâzım Hikmet, Romanya’yı sevdi ve say dı. Romanya, Nâzım Hikmet’i sevdi ve saydı. Bıı kitabın sayfalarından anlvy ocağınıza göre, Romanya

GÜNEŞİN SOFRASINDA SÖYLENEN TÜRKÜ

Dalgaları karşılayan gemiler gibi, gövdelerimizle karanlıklan yara yara

çıktık, rüzgârları en serin uçurumları en derin

havalan en ışıklı sıra dağlara. Arkamızda bir düşman gözü gibi karanlığın yolu. Önümüzde bakır taslar güneş dolu.Dostların arasmdayız!Güneşin sofrasındayız!

Dağlarda gölgeniz göklere vursun, söz göze

ıdurun çocuklar.Taslan birbirine vurun çocuklar.Doldurun çocuklar, doldurun

doldurun doldur içelim.

Başlangöklere

atalım serden geçelim...

Yalnayakkoşarak

devleringeçtiğiyerden geçelim.

86

Page 88: Suydu Evler - turuz.com · Nâzım Hikmet, Romanya’yı sevdi ve say dı. Romanya, Nâzım Hikmet’i sevdi ve saydı. Bıı kitabın sayfalarından anlvy ocağınıza göre, Romanya

Heeeeyhop

Heeeeyhep

birden geçelim. Doldurun çocuklar, doldurun

doldurundoldur içelim.

Dostların arasmdayız! Güneşin sofrasındayız!

M EM LEKETİM İ SEVİYO RU M ...

Memleketimi seviyorum:Çınarlarında kolan vurdum, hapisanelerinde yattım. Hiçbir şey gidermez iç sıkıntımı memleketimin sarkılan ve tütünü gibi.

Memleketim:Bedreddin, Sinan, Yunus Emre ve Sakarya, kurşun kubbeler ve fabrika bacaları benim o kendi kendinden bile gizleyerek sarkık bıyıkları altından gülen halkımın eseridir.

Memleketim.dolaşmakla bitmez, tükenmez gibi geliyor insana. Memleketim ne kadar geniş:

Page 89: Suydu Evler - turuz.com · Nâzım Hikmet, Romanya’yı sevdi ve say dı. Romanya, Nâzım Hikmet’i sevdi ve saydı. Bıı kitabın sayfalarından anlvy ocağınıza göre, Romanya

Edirne, İzmir, Ulukışla, Maıaş, Trabzon, Erzurum. Erzurum yaylasını yalnız türkülerinden tanıyorum ve güneyepamuk işleyenlere gitmek için Toroslardan bir kerre olsun geçemedim diye

utanıyorum.

Memleketim:develer, tiren, Ford arabaları ve hasta eşekler, kavak

söğütve kırmızı toprak.

Memleketim:Çam ormanlarını, en tatlı suları ve dağ başı göllerini

seven alabalıkve onun yarım kiloluğu

pulsuz, gümüş derisinde kızıltılarlaBolunun Abant gölünde yüzer.

Memleketim:Ankara ovasında keçiler:kumral, ipekli, uzun kürklerin pırıldaması.Yağlı, ağır fındığı Giresun’un.Al yanakları mis gibi kokan Amasya elması, zeytin

incirkavun

ve renk renksalkım salkım üzümler

ı88

Page 90: Suydu Evler - turuz.com · Nâzım Hikmet, Romanya’yı sevdi ve say dı. Romanya, Nâzım Hikmet’i sevdi ve saydı. Bıı kitabın sayfalarından anlvy ocağınıza göre, Romanya

ve sonra kara sapan ve sonra kara sığır ve sonra: ileri, güzel, iyi

her şeyihayran bir çocuk sevinciyle kabule hazır

çalışkan, namuslu, yiğit insanlarım yarı aç, yarı tok

yarı esir...

NE GÜZEL ŞEY HATIRLAMAK SENİ

Ne güzel şey hatırlamak seni: ölüm ve zafer haberleri içinden, hapisteve yaşım kırkı geçmiş iken...

Ne güzel şey hatırlamak seni:bir mavi kumaşın üstünde unutulmuş olan elinve saçlarındavakur yumuşaklığı canımın içi İstanbul toprağının... İçimde ikinci bir insan gibidir

seni sevmek saadeti... Parmakların ucunda kalan kokusu sardunya yaprağının, güneşli bir rahatlık ve etin daveti:

kıpkızıl çizgilerle bölünmüş sıcak

koyu bir karanlık...

89

Page 91: Suydu Evler - turuz.com · Nâzım Hikmet, Romanya’yı sevdi ve say dı. Romanya, Nâzım Hikmet’i sevdi ve saydı. Bıı kitabın sayfalarından anlvy ocağınıza göre, Romanya

Ne güzel şey hatırlamak seni, yazmak sana dair,hapiste sırtüstü yatıp seni düşünmek: filânca gün, falanca yerde söylediğin söz,

kendisi değiledasındaki dünya.

Ne güzel şey hatırlamak seni.Sana tahtadan bir şeyler oymalıyım yine:

bir çekmecebir yüzük,

ve üç metre kadar ince ipekli dokumalıyım.Ve hemen

fırlayarak yerimden penceremde demirlere yapışarak hürriyetin sütbeyaz maviliğine

sana yazdıklarımı bağıra bağıra okumalıyım

Ne güzel şey hatırlamak seni: ölüm ve zafer haberleri içinden, hapisteve yaşım kırkı geçmiş iken. . .

VASİYET

Yoldaşlar nasip olmazsa görmek o günü, ölürsem kurtuluştan önce yani, alıp götürünAnadolu’da bir köy mezarlığına gömün beni.

Page 92: Suydu Evler - turuz.com · Nâzım Hikmet, Romanya’yı sevdi ve say dı. Romanya, Nâzım Hikmet’i sevdi ve saydı. Bıı kitabın sayfalarından anlvy ocağınıza göre, Romanya

Haşan beyin vurdurduğuırgat Osman yatsın bir yanımda

ve çavdarın dibinde toprağa çocuklayıp kırkı çıkmadan ölen şehit Ayşe öbür yanımda.

Traktörlerle türküler geçsin akbaşından mezarlığın, seher aydınlığında taze insan, yanık benzin kokusu, tarlalar ortamalı, kanallarda su, ne kuraklık, ne candarma korkusu.

Biz bu türküleri elbette işitecek değiliz, toprağın altında yatar upuzun,

çürür kara dallar gibi ölüler, toprağın altında sağır, kör, dilsiz.

Ama bu türküleri söylemişini bendaha onlar düzülmeden,

duymuşum yanık benzin kokusunu traktörlerin resmi bile çizilmeden.

Benim sessiz komşulara gelince, şehit Ayşe’yle ırgat Osman çektiler büyük hasreti sağlıklarında helki de farkında bile olmadan.

Yoldaşlar, ölürsem o günden önce yani,— öyle gibi de görünüyor — xAnadolu’da bir köy mezarlığına gömün beni ve de uyarma gelirse, tepemde bir de çınar olursa taş maş da istemez hani...

Page 93: Suydu Evler - turuz.com · Nâzım Hikmet, Romanya’yı sevdi ve say dı. Romanya, Nâzım Hikmet’i sevdi ve saydı. Bıı kitabın sayfalarından anlvy ocağınıza göre, Romanya

YİNE MEMLEKETİM ÜSTÜNE SÖYLENMİŞTİR

Memleketim, memleketim, memleketim, ne kasketim kaldı senin ora işi, ne yollarını taşımış ayakkabım, son mintanım da sırtımda paralandı çoktan.

Şile bezindendi.Sen şimdi yalnız saçımın akında,

infarktmda yüreğimin, alnımın çizgilerindesin memleketim,

memleketim, memleketim...

VAPUR'

Yürek değil be, çarıkmış bu, manda gönünden, teper ha babam teper

paralanmazteper taşlı yolları.

Bir vapur geçer Varna önünden, uy Karadenizin gümüş telleri, bir vapur geçer Boğaza doğru,Nâzım usulcacık okşar vapuru

yanar elleri...

92

Page 94: Suydu Evler - turuz.com · Nâzım Hikmet, Romanya’yı sevdi ve say dı. Romanya, Nâzım Hikmet’i sevdi ve saydı. Bıı kitabın sayfalarından anlvy ocağınıza göre, Romanya

MEMET

Karşı yalı memleket sesleniyorum Varna’dan

işitiyor musun Memet, Memet.

Karadeniz akıyor durmadan deli hasret deli hasret oğlum sana sesleniyorum işitiyor musun,

Memet, M emet...

TU N A Ü STÜ N E SÖYLEN M İŞTİR

Gökte bulut yokSöğütler yağmurluTunaya rastladımAkıyor çamurlu çamurluHey Hikmetin oğlu, Hikmetin oğluTunanın suyu olaydınKaraormandan geleydinKaradenize döküleydinMavileşeydin mavileşeydin mavileşeydinGeçeydin BoğaziçindenBaşında İstanbul havasıÇarpaydın Kadıköy iskelesineÇarpaydm çırpmaydınVapura binerken Memetle anası.

Page 95: Suydu Evler - turuz.com · Nâzım Hikmet, Romanya’yı sevdi ve say dı. Romanya, Nâzım Hikmet’i sevdi ve saydı. Bıı kitabın sayfalarından anlvy ocağınıza göre, Romanya

ŞEHİR, AKŞAM VE SEN

Koynumda çırılçıplaksınızşehir akşam ve sen

aydınlığınız yüzüme vuruyorbir de saçlarınızın kokusu.

Bu çarpan yürek kimilisesleri soluklarımızın üstünde küt küt atan

senin mi şehrin mi akşamın mı yoksa benimkisi mi?

Akşam nerde bitiyor nerde başlıyor şehir şehir nerde bitiyor sen nerde başlıyorsun

ben nerde bitip nerde başlıyorum?

HASRET

Yüz yıl oldu yüzünü görmeyeli belini sarmayalı gözünün içinde durmayalı aklının aydınlığına sorular sormayalı dokunmayalı sıcaklığına kamının. Yüz yıldır bekler beni

bir şehirde bir kadın. Aynı daldaydık aynı daldaydık aynı daldan düşüp ayrıldık aramızda yüz yıllık zaman

yol yüz yıllık Yüz yıldır alaca karanlıkta

koşuyorum ardından.

94

Page 96: Suydu Evler - turuz.com · Nâzım Hikmet, Romanya’yı sevdi ve say dı. Romanya, Nâzım Hikmet’i sevdi ve saydı. Bıı kitabın sayfalarından anlvy ocağınıza göre, Romanya

İÇİN DEKİLER

Bu Kitap Niçin Hazırlandı / Erem Melike Roman ........... 5NÂZIM’IN ŞİİR DÜNYASI VE ROMANYA ................... 9

Romanya’ya Dair Lirik Röportaj / Nâzım Hikmet ... 9Nâzım Hikmet ve Romen Şairleri .................................... 14Boğaziçi’nde Bir Kayık ve Bir Kalp / Maiorescu ... 14 Nâzım’da Halkının Özünü Tanıdım / U. Cassian ... 22Canlı Olanlar / Nina Cassian ............................................ 24Nâzım Hikmet’e Mektup / Charles Moisse ............... 26

NÂZIM’IN TİYATRO DÜNYASI VE ROMANYA ........... 27Nâzım Hikmet — Gelenek, Stil ve Yenilik /Maiorescu .................................................................................. 27Nâzım Hikmet: Kafam da Sürekli Yaratır veYazarım / Nâzım Hikmet - Sandra Faur ............... 33Tiyatro İçin Aktüel Bir Konu: Atom Bombası /Nâzım Hikmet - Cimpeanu ................................................ 36Nâzım Hikmet ve Çağdaş Tiyatro / Nâzım Hikmet -Carol Roman ........................... 37Oyun Yazarının Önemli Bir Silahu Sözcük, Sözcü­ğü Kullanmak / Nâzım Hikmet ........................................ 41Caragiale'nin Dersi / Nâzım Hikmet ........................... 44Nâzım Hikmet’in Dramaturji’si / G. Maievschi ....... 45Nâzım Hikmet’in Romenceye Çevrilen Oyunları ... 51

İNANÇ DÜNYASI ......................................................................... 53Nâzım Hikmet’i Selamlıyoruz / CONTEMPORANUL 54 Barış Uğrundaki M ücadelede Şairin Rolü / NâzımHikmet ................ 55Romanya'yı Sevdim Sönmez Bir A şkla / NâzımHikmet ....................................................................................... 58Neye İnanıyorsun / Nâzım Hikmet - Carol Roman 59

İN MEMORIAM / NÂZIM HİKMET’E SAYGI ................... 70Nâzım Hikmet’in Kalbi Artık Çarpmıyor / M. Beniuc 70Nâzım Hikmet / Maria Banuş ........................................ 73Nâzım Hikmet / A.E. Baconsky ................................ 78Nâzım’m Romanya’da Yayınlanan Kitapları ........... 83

ŞİİRLER /Nâzım Hikmet ............................................................ 85Güneşin Sofrasında Söylenen Türkü ........................... 86Memleketimi Seviyorum .................................................... 87Ne Güzel Şey Hatırlamak Seni .................................... 89Vasiyet ........................................................................................ 90Yine Memleketim Üstüne Söylenmiştir ....................... 92

Page 97: Suydu Evler - turuz.com · Nâzım Hikmet, Romanya’yı sevdi ve say dı. Romanya, Nâzım Hikmet’i sevdi ve saydı. Bıı kitabın sayfalarından anlvy ocağınıza göre, Romanya

Vapur .......................................................................................... 92Memet ........................................................................................ 93Tuna Üstüne Söylenmiştir ................................................... 93Şehir, Akşam ve Sen ............................................................ 94Hasret ......................................................................................... 94

#* *ÖZGÜN YAZI VE FOTOĞRAFLAR

Sayfa Konusu2 Nâzım’m Erem Melike Roman’a gönderdiği fotoğ­

rafın arka yazısı4 Nâzım’m Erem Melike Roman’a 1955’te gönderdiği

fotoğraf6 Unutulan Adam ya da Şöhret piyesinin Erem Meli­

ke Roman’a gönderdiği en son varyantından özgün bir bölüm. Piyesin hemen tüm sayfalarında elyaz­ması ekler yer almıştır.

7 Romen şairi Eugen Jebeleanu’nun 1957’de yayımla­dığı Hürriyet Şarkıları antolojisi için, tanınmış Ro­men kadın ressamı Florica Cordescu’nun çizdiği portre

8 Aralarında Nâzım’m da yer aldığı ve dünyanın çağ­daş büyük şairleri için hazırlanan uzunçaların kapağı

®3 Nâzım’m 1957’de «yapıtlarının Romanya’da yayın­lanmasına» ilişkin mektubu

84 Evrensel Edebiyat Yaymevi’nin yayınladığı Roman- ticii (Yaşamak Güzel Şey Bekardeşim) romanı (1965) ile Minerva Yaymevi’nin yayınladığı Güne­şin Sofrasında Söylenen Türkü kitaplarının kapak resimleri. İlkini Sabin Balaşa, İkinciyi Anton Slav- nicu çizdi.

Broy Yayınları: 35 • Broy Şiir Yayın Merkezi, Vilayet Han, 205, Cağaloğlu - İstanbul • Yönetim Müdürü: Emin Yılmaz • Yayın Yönetmeni: Nesrin Arman - Seyyit Nezir • Kapak düze­ni Hoy Ajans • Pilm-montaj: Ender Grafik, • Kapak baskısı ve iç sayfalar dizgi-baskı: Kent Basımevi • Cilt: Bayrak Müc.

Page 98: Suydu Evler - turuz.com · Nâzım Hikmet, Romanya’yı sevdi ve say dı. Romanya, Nâzım Hikmet’i sevdi ve saydı. Bıı kitabın sayfalarından anlvy ocağınıza göre, Romanya

Şafakta Suydu Evler

NAZIM HİKM ET ROMANYA’DA

Ereın Melike Roman

Nâzım Hikmet’in yurt dışındaki yaşamı, geniş bir okur kitlesi için sorularla doludur. Broy Yayınlan, bu sorulara yanıt olmak üzere, gittiği her ülkeden

yaşamına ve şiirine izler katan, her ülkede kendinden izler bırakan şairin yurt dışı yaşamı

üstüne başlattığı dizinin iik kitabı olarak Şafakta Suydu E vler’i yayınlıyor. Alt başlığı Nâzım

H ikm et Romanya’da olan kitapta Nâzım’ın “Romanya’ya Dair Lirik Röportaj” adlı şiiri ve

hasret şiirlerinin yanı sıra, Romen yazar ve şairlerinin kendisiyle konuşmaları, Nâzım üstüne

şiir ve yazıları yer alıyor. Daha önce Edebiyat C ep h esi’ndeki (1980) çeviri ve yazılarından

tanıdığımız Erem Melike Roman; elinizdeki kitabı Nâzım üstüne Romanya’daki tüm belgeleri

tarayarak hazırladı. Nâzım’ın yurt dışındaki ilk durağının Romanya olduğu göz önünde tutulursa,

kitabın ayrı bir anlam ve önem kazandığıgörülecektir.

BİLGE KİTAP KULÜBÜ