sürdürülebilir kalkınma ahlakı

13
SÜRDÜRÜLEBİLİR KALKıNMA AHLAKI* J. Ronald ENGEL Çeviren: Dr. İbrahim ÖZDEMİR Norveç B~şbakanı Gro Harlem Brundıand 1998'de yapılan Değişen Atmosferlerle Ilgili Dünya Konferansı'nı "ekonomik gelişme ve çevre ko- rumanın el ele gittiği yeni bütüncü! bir ahlak"a çağnyla açtı. Böylece, sürdürülebilir kalkınma ahlakını global değişmeyle ilgili ümitlerin tam kalbine yerleştinnişti. Brundıand kendi adına konuşmuyordu. Başkanlığı- nı yaptığı Birleşmiş Milletler Çevre ve Kalkınma Komisyonu adına konu- şuyordu. Bu örgütJin 1987'de yayınlanan Ortak Geleceğimiz raporu şu so- nuca varıyordu: "Insanlığın geleceği ve refahı, sürdürülebilir kalkınmayı global bir seviyeye çıkarmasına bağlıdır."! Sürdürülebilir Kalkınmayı global bir seviyeye yükseltmek ne demek? Bu nasıl bir ahlak anlayışıdır? Hangi yönlerden yenidir? Nasıl bir "çevre koruma" kastedilmektedir? Nasıl bir "ekonomik gelişme" planla- maktadır? "Sürdürülebilir Kalkınmayı" yeni bir moral değer ve ekonomik stratejisi olarak benimsemeden önce, onun hizmet ettiği ekolojik, toplum- sal, politik ve kişisel değerlerle; insanın özgürlüğü, eşitliği ve toplumsal- lığıyla, hayvanlara ve bitkilere, türlere ve ekosisteme karşı olan sorumlu- luklanmızı nasıl bağdaştırdığını bilmeliyiz. En önemlisi ise, eğer ahlaki olarak gerçekten ciddi isek, Dünya üzerindeki insanlar için Sürdürülebilir Kalkınmanın gerçek bir ahlak olduğunu hangi gerekçelerle ileri sürüldü- ğünü bilmeliyiz. Ahlaki olarak yeni olmasına rağmen, Sürdürülebilir Kalkınmayı glo- bal bir ahlaka dönüştürme projesini ortaya çıkaran moral sorular hiç de yeni değildir. Bu sorular 1960'lı yıllarda "kalkınmanın" ilk defa geniş çapta sorunlu bir kavram olduğunun anlaşılması ve "çevrenin" de ulusla- rarası önemli bir sorun olarak ortaya çıkmasından bu yana birçok ulusla- rarası toplantılarda, çeşitli vesilelerle tartışılmaktaydı. Bu sorular çok ciddi olmakla beraber modem sanayileşme devriminin ortaya çıkmasıyla • Bu yazı J. Ronal Engel ve Joan Gibb Engel 'in editörlügünü yaptlgı Ethics of Envi- ronment and Development (Çevre ve Kalkınma Ahlakı), (Londra, i 990) adlı kilabın giriş kısmından çevrilmişıir. s. ı -9. i. World Commission on Environment and Development, Our Common Future (Orıak Gelecegimiz), (Oxford University Press, 1987), s.308.

Upload: vudiep

Post on 08-Feb-2017

251 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: Sürdürülebilir Kalkınma Ahlakı

SÜRDÜRÜLEBİLİR KALKıNMA AHLAKI*

J. Ronald ENGELÇeviren: Dr. İbrahim ÖZDEMİR

Norveç B~şbakanı Gro Harlem Brundıand 1998'de yapılan DeğişenAtmosferlerle Ilgili Dünya Konferansı'nı "ekonomik gelişme ve çevre ko-rumanın el ele gittiği yeni bütüncü! bir ahlak"a çağnyla açtı. Böylece,sürdürülebilir kalkınma ahlakını global değişmeyle ilgili ümitlerin tamkalbine yerleştinnişti. Brundıand kendi adına konuşmuyordu. Başkanlığı-nı yaptığı Birleşmiş Milletler Çevre ve Kalkınma Komisyonu adına konu-şuyordu. Bu örgütJin 1987'de yayınlanan Ortak Geleceğimiz raporu şu so-nuca varıyordu: "Insanlığın geleceği ve refahı, sürdürülebilir kalkınmayıglobal bir seviyeye çıkarmasına bağlıdır."!

Sürdürülebilir Kalkınmayı global bir seviyeye yükseltmek nedemek? Bu nasıl bir ahlak anlayışıdır? Hangi yönlerden yenidir? Nasıl bir"çevre koruma" kastedilmektedir? Nasıl bir "ekonomik gelişme" planla-maktadır? "Sürdürülebilir Kalkınmayı" yeni bir moral değer ve ekonomikstratejisi olarak benimsemeden önce, onun hizmet ettiği ekolojik, toplum-sal, politik ve kişisel değerlerle; insanın özgürlüğü, eşitliği ve toplumsal-lığıyla, hayvanlara ve bitkilere, türlere ve ekosisteme karşı olan sorumlu-luklanmızı nasıl bağdaştırdığını bilmeliyiz. En önemlisi ise, eğer ahlakiolarak gerçekten ciddi isek, Dünya üzerindeki insanlar için SürdürülebilirKalkınmanın gerçek bir ahlak olduğunu hangi gerekçelerle ileri sürüldü-ğünü bilmeliyiz.

Ahlaki olarak yeni olmasına rağmen, Sürdürülebilir Kalkınmayı glo-bal bir ahlaka dönüştürme projesini ortaya çıkaran moral sorular hiç deyeni değildir. Bu sorular 1960'lı yıllarda "kalkınmanın" ilk defa genişçapta sorunlu bir kavram olduğunun anlaşılması ve "çevrenin" de ulusla-rarası önemli bir sorun olarak ortaya çıkmasından bu yana birçok ulusla-rarası toplantılarda, çeşitli vesilelerle tartışılmaktaydı. Bu sorular çokciddi olmakla beraber modem sanayileşme devriminin ortaya çıkmasıyla

• Bu yazı J. Ronal Engel ve Joan Gibb Engel 'in editörlügünü yaptlgı Ethics of Envi-ronment and Development (Çevre ve Kalkınma Ahlakı), (Londra, i990) adlı kilabın girişkısmından çevrilmişıir. s. ı-9.

i. World Commission on Environment and Development, Our Common Future(Orıak Gelecegimiz), (Oxford University Press, 1987), s.308.

Page 2: Sürdürülebilir Kalkınma Ahlakı

256 J. RONALD ENGEL

ihmal edildi. Gerçekten de, Sürdürülebilir Kalkınma 'nın "yeni bütüncü!ahlak" anlayışı belki de "yeryüzünde insan yaşamının amacı nedir?"daimi sorusuna verilen en son cevaplardır. Konu ahlakın temel sorusuolan "insan nasıl bir hayat sürmelidir?" sorunudur.

Bu kitap ahlakın bu temel konularıyla ilgili olarak her gün gelişen il-ginin bir ifadesidir. Bu ilgi son toplumsal ve hem de çevre olarak daha iyive yeni bir yaşam tarzına duyulan ihtiyaca bir cevaptır. Amacı da Sürdü-rülebilir Kalkınmanın çağdaş moral sorunlarının bir özetini ve konuyla il-gilenen dünyanın her tarafından ahlakçıların konuyu yorumlayışIarını, yo-rumIarı arasındaki benzerlikleri ve farklılıkları ortaya koymaktadır.Ortaya çıkan manzara cesaret vericidir. Çünkü değişik kültürlere mensupkişilerin eleştirel ve yapıcı olarak Brundland'ın yeni bütüncü! global birahlaka çağrısına cevap arayan kişileri göstermektedir.

Daha başlangıçta Sürdürülebilir Kalkınma ahlakına yapılan çağrıdabir belirsizlik olduğunu belirtmek gerekmektedir. Günlük dilde "ethic" ve"morality" (ahlak felsefesi ve ahlak) sık sık birbiri yerine kullanılabil-mektedir. Bununla beraber "morality" daha ziyade neyin iyi neyin kötüolduğuyla ilgili hüküm ve hareketleri gösterirken;2 "ethics" ise bu türhüküm ve hareketlerinin gerektirdiği akıl yürütme için kullanılmaktadır.Bu nedenle "ethics" kavramı daha çok ahlak felsefesinin eş anlamlısı ola-rak kullanılmaktadır.

Bu kitapta ise ethic (ahlak) kavramı daha açık ve net olarak moraldeğerler, moral sorunlar ve moral hükümlerle ilgili olarak sistemli düşün-me anlamında kullanılacaktır. Ahlakla ilgilenrnek için filozof olmayagerek yoktur; ancak herhangi birinin moral değerleri ve hükümleri de en-telektüel ciddiyetin gerektirdiği dikkatle ele alınmalıdır.

Brunthland'ın "yeni bütüncül bir ahlak" için yaptığı çağrının bu sonanlamda mı olduğu, yoksa Sürdürülebilir Kalkınma anlamının açık oldu-ğu ve görevin de bunu moral bir yüküm1ülükle yapmak mı olduğu pekaçık değiL. Bu kitabın yazarları Sürdürülebilir Kalkınmanın nasılolmasıgerektiğinin bilinmediği kanısındalar. Bununla beraber, çevreyle olan iliş-kilerirniz ve çağdaş gelişmenin yönüyle ilgili olarak doğru ahlaki hüküm-ler yapabilmek daha iyi davranışlara yönelebilmek için daha sistemli veyaygın bir ahlaki düşüncenin gerektiğini varsaymaktadırlar. Eğer Sürdü-rülebilir Kalkınma yeryüzünde yeni bir yaşam biçimi olarak başarılı ola-caksa, moral içeriği kapsamlı bir şekilde tartışmalı ve anlaşılmalıdır.

. Dünyanın Korunması ve Kalkınmasında Ahlaka GösterilenIlgideki Artış

i945'de BM kurulurken hakim olan düşünce şuydu: "Dünya milletle-ri adalet ve insan hakları prensipleri üzerine bina edilmiş uluslararası yeni

. 2. William K. Frankcna, Etchics, (Ahlak), (Englewood eliffs, New Jersey: PrencticcHall, 1973), s.4.

Page 3: Sürdürülebilir Kalkınma Ahlakı

SÜRDÜRÜLEBİLİR KALKıNMA AHLAKI 257

bir ekonomik ve sosyal düzen için işbirliği yapmalıdır." Bu umut hiçbirzaman tamamen ölmedi. Yıllar boyunca içlerinde İndra Gandi, DalaiLama, Papa John XXIII ve Prens Philip'in de bulunduğu dünyanın saygınliderleri Bruntland'ın çağnsına benzer, insanlığın moral değişmeye olanihtiycını dile getiren çağrılarda bulundular. Dag Hammarsjöld, JulianHuxley, Nichols Polunin ve Sir Peter Scott gibi uluslararası ünlü kişilerde aynı şekilde koruma ve kalkınmanın ahlaki boyutlarını uluslararası ku-ruluşların ilgi alanlarının bir parçası yapmak için çaba harcamışlardır.Sürdürülebilir Kalkınma global bir ahlaka "yükseltilmelidir" fikri Birleş-miş Milletlerin 1972'de Stockholm'de yapmış olduğu çevre Konferansınakadar götürülebiliı-3. Bu konferansla ve onu izleyen toplantılarda geliş-mekte olan ülkeler çevre korumayla ilgili olarak sanayileşmiş ülkelerleaynı derecede ekonomik adaleti vurguladılar".

1972'den bu yana tartışmaya taraf olan gruplarda büyük değişikliklerolduysa da, sosyal adalet ve çevreye karşı sorumluluğun ahlaki prensiple-ri uluslararası tartışmaların belirgin özelliği olarak kalmaya devam etti.Ayrıca, dünyanın korunması ve kalkınmasında ahlak ve moral değerlereolan ilginin artmasındaki temel itici güç oldular.

1980 yılı bir yol ayrımı oldu. Uluslararası Doğayı ve Doğal Kaynak-ları Koruma Birliği, (International Union for the Consevation of Natureand Natural Resources-IUCN) tarafından UNEP, FAO, Uneseo ve WorldWildlife Fund (WWF) ile ortaklaşa Dünya Koruma Sıraıejsi (WCS) ku-ruldu. Bunun anlamı ahlakın ilk defa olarak resmen, Uluslararası korumahareketinin vazgeçilmez bir parçası olduğunun vurgulanmasıdır. Bu tarihidökümanın 13. bölümünün girişine şu devrimci ifadeler alçak gönüllüklesıkıştırı lıyordu:

Son tahlilde koruma hedeflerine ulaşılmak isteniyorsa, bütüntoplumların biyosfere karşı olan davranışları değişmelidir. İnsanoğ-lunun üzerinde yaşadığı ve refahının ona bağlı olduğu doğal dünyaile ahenk içinde yaşayabilmesi için, bitkiler, hayvanlar ve insanlarıda kucaklayan yeni bir ahlak gerekmektedir. Çevre eğitiminin uzun

3. Lynton Keith Calwell, International Environmental Policy: Emergence and Di-mensions (Uluslararası Çevre Politikası: Ortaya Çıkışı ve Boyutları) (Durham, North Ca-rolina: Duke Universty Press, 1984).

4. Bkz. Bums H. Weston, Richard A. Faik and Anthony A. D'Amoto'in yayınladık-ları: Basic Documents in International Lawand World Order (Uluslararası Hukuk veDünya Düzeninin Temel Dökümanları), (St. Paul, Minn: West Publishing Co., 1980)'iniçindeki Sıocholm Declaration of the United Nations Conference on the Human Environ-ment, An Independent Declaration of the Envionment (Birleşmiş Milletler Dünya ÇevreKonferansı Stockholm Bildirisi Bağımsız Bir Çevre Bildirisi), (the pai Dong Declarati-on), Declaration of the Third World of the Human Environment (Uçüncü Dünya ÇevreDeklarasyonu), (the Oi Committee Declaration).

Page 4: Sürdürülebilir Kalkınma Ahlakı

258 J. RONALD ENGEL

vadedeki hedefleri de bu yeni ahlaka uyumlu davranışları ve tavır-lan teşvik etmek ve kuvvetlendirmektedir.

Aynı yıl, yani 1980'de, IUCN'nin Genel Kurulunda Zaire'li BaşkanMobutu Sese Seka doğa için, doğayı etkileyen bütün insan faaliyetleriningözetleneceği ve değerlendirileceği bir bildirinin geliştirilmesini teklifetti6• İki yıl sonrada BM Genel Kurulu Dünya Çevre Beyannamesinikabul etti. Zaire ve gelişmekte olan 32 ülke tarafından desteklenen buönemli döküman, sadece yeni bir ekolojik ahlaka olan ihtiyacı ifade etme-nin ötesine geçerek, ihtiyaç duyulan moral içerikle ilgili bazı somut adım-lar atıyordu. Bu ~ildirge dünyayı şöyle değerlendiriyordu: "Bütün hayatçeşitleri eşsizdir. Insan için olan değeri söz konusu olmadan da hürmeteşayan olduğu kanaatine varılmıştır."7

Yine i980'de, Uluslararası Kalkınma ~onuları Bağımsız Komisyo-nunun Kuzey'-Güney: Varolma Mücadelesi Için Bir Program adlı raporuyayınlandı. Uçüncü Dünya ülkelerinde hala devam eden açlık ve yoksul-luğun nedeni olan uluslararası ekonomik ve politik uygulamaları yenidenyapılandırmayı hedefleyen bu samimi çaba, Dünya Koruma Stratejisi(WOS)'nın çağrısına benzer, moral değerlerde bir değişim çağrısını daiçeriyordu. Aradaki temel fark ise, WCS çevre konularına daha çok önemverirken, Bağımsız Komisyon ise Sosyal konulara ağırlık vermekteydi.Komisyon başkanı Willy Brandt "Değişim için bir Çağrı 'ya yazdığı giriş-te dünya kalkınmasının ekonomik gelişmeyle karıştırılmaması gerektiğinive onun ekonomik bir süreçten daha fazla bir şeyolduğuna işaret ediyor-du. Zira dünyanın kalkınması tamamen insan dayanışmasının moral bağl-lığıyla ilgili bir konuydu:

Dünyanın yeni nesilleri sadece ekonomik çözümlere muhtaçdeğildir, belki onlara ilham verecek fikirlere, cesaret verecek birumuda ihtiyaçlan vardır ... Yine onların insana, insanlık onuruna,temel insan haklarına inanmaya; adalete, özgürlüğe, barışa, karşı-lıklı saygıya, sevgi ve cömertliğe, güçten ziyade akla inanmaya ih-tiyaçları bulunmaktadır8.

Birleşmiş Milletlerde bu gelişmeler meydana gelirken, dünyanın dinitopluluklarının ve cemaatlerinin tavırlarında da benzer bir değişim ortaya

5. Uluslararası Doğayı ve.Doğal Kaynakları Koruma Birliği. Dünya Koruma Stra-tejisi: Sürdürülebilir Kalkınma Için Yaşayan Kaynakların Korunması (Gland Switzerland:IUCN, 1980). 13.1 bölümüne ilaveten WOS 1.2 ve 8.ıo'ncu bölümlerde de yeni bir çevreahlakına çağrıda bulunmakta ve özellikle de tüm sorumluluğu ifade etmektedir.

6. BM Genel Kurulu, Genel Sekreterin Raporu: "Dünya Doğa Bildirgesi Taslağı"36. Toplantı, Gündem Maddesi 23, A/36/539, 13 Ekim 1981, ilave I, Ek Il, s.14-l5.

7. Wolfgang E. Burhenne ve Will A.lrwin, The World Charter for Nature: A Back-ground Paper (Berlin: Erich Schmidt Verlag Gmbh, 1983)'in içindeki "Dünya Doğa Bil-dirgesi", s.9.

8. Uluslararası Kalkınma Konuları Bağımsız Komisyonu, North-South: A Program-mefor Surviyal (London: Pan, 1980),12.

Page 5: Sürdürülebilir Kalkınma Ahlakı

SÜRDÜRÜLEBİLİR KALKıNMA AHLAKI 259

çıkmaktaydı. Bilim, teknoloji ve ekonomik gelişmenin insan ve çevreüzerindeki etkisi, artan bir şekilde ahlak ve dinin ilgi sahasına girmeyebaşladı.

Luter'ci teolog Joseph Sittler'in World Council of Churches 'in1961'de New Delhi'deki toplantısında yaptığı tarihi "Birliğe Çağn"sındanbu yana, Hıristiyan organizasyonlarda çevre ahlakı ve kalkınmayla ilgilibirçok bölges~l ve uluslararası toplantılar yapıldı. Bunlann en önemlisiise 1979'da MIT 'Massachusettes Teknoloji Enstitüsü)'de yapılan, WorldCouncil of Churches'in (WCC) İnanç, Bilim ve Gelecek adlı konferansıy-dı9• WCC'in 1990'da Seul'de "Adalet, Barış ve Yaratılışın Entegrasyonu"adlı yaptığı toplantı; 1991'de ise WCC 7. Kurulunun Konu olarak da"Kutsal Ruh Gel-Bütün Yaratılanlan Yenile"yi seçmesi, bu tür faaliyetle-rin devam edeceğini göstermektedir.

Aynca son yıllarda çevreyi korumayı ve yeni kalkınma alternatifleri-ni araştırmayı amaç edinmiş hareketlerin, kurumlann ve eğitim program-lannın bir patlaması görülmektedir. Bunlardan sadece bir kısmını sırala-yacak olursak Sri La~ka'daki Sarvorya hareketi, Taylan'daki BudistDoğa Kavramı Projesi, ıtalya'daki "Teerz Mater" (Toprak Ana) ve AssisiDoğa Konseyi, Asya Kalkınma Kültür Forumu, Uruguay'daki Centro deInvestrgacion Promocion y Franciscano y Ecologico ve ABD'indeki Nati-onal Council of Church 'un Eko-Adalet çalışma grubu.

Filipin ve Dominican Cumhuriyetindeki Roma Katolik din adamları-nın Konferanslan çevre ve gelişme ahlakıyla ilgili konulara ait önemlimektuplar yayınladılar. Papa John Paul II'de 1988'de ahlaki olarak temel-lendirilmiş "Gerçek bir kalkınma" için çağrıda bulunan "Toplumsal Ko-nularla" ilgili tamimini yayınlandı. Buna göre "gerçek kalkınma" insanhaklarına saygı göstermeyi ve şunu gösteriyordu: Herkes ekonomik ihti-yaçlarına ve keyfine göre varlığın çeşitli kategorilerini (ister canlı-istercansız hayvan, bitki ve doğal elementleri) istediği gibi kullanılmayacağıgerçeğinin bilincinde olmalıdır. Aksine, herşeyin gerçek doğası ve "koz-mos"tan başka bir şeyolmayan sistemdeki her şeyle olann karşılıklı iliş-kisini göz önüne almalıdırlO.

Çağdaş uygarlık için bir çevre ahlakı oluşturmada, dünyanın bellibaşlı geleneklerinin başansızlığını gören birçok filozof ve teolog yeni birahlak oluşturma görevini üstlendiler". Bunun bir sonucu olarak Environ-

9. Paul Abrecht ve Roger L. Shinn, eds. Faith and Science in an Unjust World (Ada-letsiz Bir Dünyada Inanç ve Bilim), 2 cilt (Geneva: World Council of Chursches, 1980).

ıo. Origins: NC Documentary Service 17 (3 Mart 1988): 645.iı. Bkz: 1. Ronald Engel, "Ethics" David C. Pitt'in editörlüğünü yaptığı The Future

of The Environment: The Social Dimension of Conservation and Ecological Altematives(Londan: Routledge, ı988), s.23-45.

Page 6: Sürdürülebilir Kalkınma Ahlakı

260 J. RONALD ENGEL

mental Ethics (Çevre Ahlakı) dergisi 1979'da İngilizce olarak yayınlan-maya başladı.

Aynı şekilde Liberal teologlar, kalkınma ahlakçıları ve toplumsal fi-lozoflar arasında da egemen ekonomik kalkınma paradigmasını (modeli-ni) eleştiren görüşler ortaya çıkmaya başladı 12. 1987'de ise InternationalDevelopment Ethics Association (Uluslararası Kalkınma Ahlakı Birliği)(IDEA) David Cracker ve Mihailo Markovic tarafından kuruldu ve ilkuluslararası konferansını da Kosta Rico'da yaptı.

Bununla beraber, hayatın çeşitli kesimleri arasında ahlaka karşı gös-terilen ilgiyle ilgili ancak son zamanlarda bazı araştırmalar yapılabildi.Özelde ise, araştırmacı bilim adamlarıyla, doğal kaynaklar ve kalkınmaalanlarıyla ilgili politikalar oluşturan grup liderleri (çevre ahlakı ve kal-kınma ahlakı gibi yeni branşların pratisyenleri de dahil) arasında bir ileti-şimsizlik bulunmaktadır.

Uluslararası Koruma ve Kalkınma Konferansını Dünya KorumaStratejisinin gelişimini gözden geçirmek ve yapılacak değişikliklerin ay-rıntılarını görüşmek için 1986 yılında Ottawa' da toplandığında, bu bağlarda yapılmaya başladı. Konferans tebliğleri için seçilen Conservation andEquity (Koruma ve Adalet) başlıktan da anlaşıldığı gibi, ahlakla ilgili ko-nular konferansta çok tartaşıldı. IUCN'nın Ahlak Çalışma Grubunun yü-rütmesini üstlendiği Ahlak, Kültür ve Sürdürülebilir Kalkınma Stratejisin-de ahlakla ilgili yeni bir bölümün olmasıyla ilgili konferans ın oylamasıda bu yeni ilişkilere dahiIdi 13.

Yine 1986'da dünya tarihinde ilk defa beş dinin temsilcileri birbiriyleve uluslararası koruma hareketlerinin liderleriyle çevreyi korumanın ahla-ki boyutuyla ilgili görüşlerini paylaşmak ve yaratılışın yüceliğini kutla-mak ve evrensel bir duaya katılmak için bir araya geldiler. BI;l toplantıWorld Wild Fund'ın 25. yıl kutlamalarının bir parçası olarak ıtalya'nınAssisi kentinde yapıldı.* Daha sonra WWF International din ve korumay-

12. Bkz. Denis Goult, The Cruel Choise: A New Concepe in che Theory of Develop-ment (Zalim Seçim: Kalkınma Teorisinde Yeni Bir Kavram), (New York: Athenaeum,1971): Reavista de Filosofia de la Universidad de Costa Rica 25,62 (1987) O 129-41;Godfrey Gunateilleke, Nealan Teruchelvam, and Radhika Coomaraswamy, Ethical Dilem-mas of Development.

13. Peter Jacobs ve David A. Hunro, Editörler, Coservation with Equity: Strategiesfor Sustainable Development, -Adil Koruma: Sürdürülebilir Kalkınma için Strateji ler-Gland, Switzerland: IUC, 1987). World Conservation Strategy'nin gözden geçirilmiş bas-kısı için hazırlanan ahlakla ilgili bölümü için bkz.: "Bir Dünya Koruma Ahlakı İnşaEtmek". Ahlak Çalışma Grubu tarafından hazırlanan bu çalışma IUCN'in 1988'de topla-nan 17. Genel Kuruluna sunulmuştur.

.* Bu top!antıda sunulan büyük dinlere ait deklarasyonlar ve bir değerlendirme içinbkz: ıbrahim Ozdemir, Çevre ve Din, Çevre Bakanlığı Yayınları. 1997, üçüncü bölüm,ss.73-96.

Page 7: Sürdürülebilir Kalkınma Ahlakı

SÜRDÜRÜLEBİLİR KALKıNMA AHLAKI 261

la ilgili sürekli bir program başlattı'4. Birleşmiş Milletler Çevre Programıda aynı şekilde dini ahlak ile korumayı birbirine bağlamak için girişimler-de bulundu ve 1988 yılında da Manevi ve Siyasi Liderlerin insan yaşamı-nın devamıyla ilgili ilk Dünya Konferansı Oxford'da yapıldı.

İşte, bütün dünyada meydana gelmekte olan insan tavırlarındaki ev-rensel ve derin değişmeleri gösteren kısa bir özet. Bununla beraber,Brundland'ın çevrenin korunması ve yoksulluğun da yok edilmesiyle ilgi-li gelişmelerde tekniğin olduğu kadar ahlakın da, gerekli olduğuyla ilgiligörüşleri dünyanın diğer liderleri tarafından gerektiği şekilde paylaşılma-dı. Gerçekten de, bütün göstergeler, profesyonel uzmanlar, işadamları vesiyasi liderler arasında egemen olan görüş şuydu: Koruma ve kalkınma-nın ekonomik, idari, teknik ve bilimsel boyutları hafif kuvvete dayananbir politik~ ile tüketimi ve maddi gelişimi için uygun kaynakları bulmadayeterlidir. Insanlar bir defa kötü çevre yönetiminin zararlı sonuçlarını gö-rürse, tavırlarını değiştireceği varsayılmıştır.

Ahlak ve moral değerlerle ilgili meydana gelen bu yeni ilgiden şüp-helenmek için de iyi sebepler var. Halkta moral ilkeleri uyandırmak, kabagerçekleri görmezlikten gelme içten ümidinden daha az önemlidir vebaşka moral zeminlerde oluşturulan politikaların da gelişmesine yardımeder. Egemen ve muhalif devletlerin dünyasında en kabul edilen moralprensipleri bile geçerli kılmak çok zordur.

Bununla beraber gerçek yine de şudur: Mevcut ekonomik ve politikdüzenlernelerin hala muhafaza edilmesi, meşruiyetlerinin benimsenmesive bu düzenlernelerin nihayette ahlaki olarak doğrulandıklarının kabuledilmesinde yatmaktadırIS. Ancak tarih bize, bu ahlaki doğrularnalarayeni moral duyarlıklarla bir kere meydan okunduğunda, meşruiyetin geriçekildiği ve düzenlemelerin de değişrnek üzere olduğunu öğretmektedir.Gücü elinde tutanların seçeneği is~, ahlakın gücünü kabul etmek ve içten-likle en büyük iyiyi aramaktır. Insanın hareketlerinde ahlakı dışlayanbütün "realizmlerine" (gerçeklerine) rağmen, insan doğasına adil davran-mıyorlar. Sosyal değişmeyle ilgili hareketlerin liderleri şu gerçeği daimakabul etmişlerdir: Bir durumu değiştirmek isteyen kimse açık veya kapalışimdi veya daha sonra maddi unsurlar kadar moral değerleri de hesabakatmalıdır.

14. The Assisi Dec/aration: Messages on Man and Nature from Buddhism, Chistia-nity, flinduism, Islam and Judaism, (Assisi Deklarasyonu: Budizm, Hıristiyanlık, Hindu-izm, Islam ve Yahudiliğin Insan ve Doğayla ilgili Mesajları) (Gland, Swİtzerland: WWFInernational, 1986). WWF International ayrıca The New Road, A Bullction on the WWFNetwork on Conscrvation and Religion.

15. Denis Goulet, "The Ethics of Power and the Power of Ethics" (Gücün Ahlakı veAhlakın Gücü-, The Cruel Choise: A New Concept in the Theory of Development'in için-de (New York: University Press of America 1985).

Page 8: Sürdürülebilir Kalkınma Ahlakı

262

Ahlakm Katkısı

J. RONALD ENGEL

Ahlak ve ahlaki değerlere olan bu yeni ilgi için en azından beş pratikneden vardır. Her biri bir diğerinin üzerinde temellenmekte ve hayatın herkesimden kişilerin ahlaki fikir ve ülkülerle ilgili sistemli düşünceleri ola-rak tanımlanan "ahlakın" görevlerinden birini yapmayı ileri sürmektedir-ler. Beşincisi, sürdürülebilir kalkınmayla ilgili yeni bir toplumsal paradig-mayı tanımladığından, daha önceki dört prensibi birleştirmekte ve bukitaptaki yazarların da temel ilgisini oluşturmaktadır.

Birincisi, insan hareketlerinde değerlerin rolüyle ilgili yeni bir uya-nışın olması. Sosyal bilimciler uzun zamandır insan davranışlarını etkile-yen politik, sosyal ve ekonomik yanı vurgulamışlardı. Ancak son zaman-larda ilgi kültürün "kayıp kavramı" üzerinde yoğunlaştıi6• Bu değişimberaberinde bilimin uygulamalarında, politika oluşturmada ve mesleki ça-lışmalarda değer tarafsızlığı ve tarafsız objektifliliğin mümkün olduğuvarsayımının red edilmesini de getirdi. Bir bilim felsefecisi olan StephenToulmin şöyle diyor:

Doğaya dışarıdan yabancılar olarak bakmak yerine, şimdikendi hayatımızın ve faaliyetlerimizin hem doğal dünyayı, hem deinsanın kendi dünyasına kucaklayan doğal dünyanın bir parçasıolarak nasıl çalıştığını anlamalıyız. Bundan dolayı daha koordineli(ahenkli) bir dünya görüşü geliştirmeliyiz. Sadece bilimsel anlayı-şımızın toparlayıcı bir anlayıştan ziyade, onu birbirine entegre edicive aynı zamanda da pratik hayatta da birleştirici bir görüş geliştir-meliyiz. Günümüzde, bilim adamları kendilerini sadece gözlemciolarak değil, belki daha çok olayların faili olarak görmekte, hare-ketlerimizin ve hatta bilimin uğraştığı temel şeylerin bile ahlaki bo-yutunu sorgulamaktadırlarl?

Bir kültürün sahip olduğu moral değerler ve kognitif inançlar, insantoplumlarının çevreleriyle olan ilişkilerini düzenlernede ve sahip oldukla-rı ekonomik ve politik ilişkileri korumada kesin bir rol oynarl8• Bu temelgerçek uluslararası Çevre ve Kalkınma çevrelerinde birkaç nedenden do-layı yeniden keşfedildi: Sürdürülebilir kalkınmaya olan yaklaşımların

16. Peter Worsley. The Third Worlds: Culture and World Development. (ÜçüncüDünya; Kültür ve Dünya Kalkınması). (Chicago; University of Chicago Press, 1984), 41bAynca bkz. CaldwelI, International Enviormental Policy, (Uluslararası Çevre Politikası),262.

17. Stephen Toulmin, The Return ofCosmology: Postmodern Science and Theologyof Nature (Kozmolojiye Dönüş; Postmoden Bilim ve Doğa Teolojisi), (Berkley; Univer-sity of California Press, 1982),255-6.

18. Stephen Boyden. Western Civilization in 8iological Penpective: Pattens in 8io-history (Biyolojik Bakış açısından Batı Uygarlığı), (Oxford; Clarendon Press, 1987); RoyRappaport, Ec%gy. Meaning and Religion (Ekoloji, Anlam ve Din), (Richmond, Califor-nia; North Atlantic Books, 1979).

Page 9: Sürdürülebilir Kalkınma Ahlakı

SÜRDÜRüLEBİLİR KALKıNMA AHLAKI 263

toplumun kültürel mirası ve dini geleneklerine bağlı olarak değişmelidiranlayışının gelişmesi; ekolojik olarak sağlam bilginin yerli ve diğer gele-neksel toplumlann geleneksel kültürlerin bir parçası olduğunun tanınma-sı; çağdaş kültürel değerlerin toprağın sürdürülebilir maddelerinin ve kay-naklann kullanımını nasıl yok ettiğinin farkına vanlması 19.

Bundan dolayı ahlaktan bekJenen birinci görev, kültürlerin içinenüfuz etmiş moral prensipleri anlama ve değerlendirmektedir. Bu pren-sipler nelerdir ve insanlann birbiriyle ve dünyayla olan ilişkilerini iyileş-tirme veya bozmada nasıl etkin oluyorlar?

İkincisi, ahlaki değerlerin insanın çevresindeki dünyaya karşı bazenkişisel fedakarlıkJarda da bulunarak daha duyarlı olması için motive et-mesidir. Bu da, çevreci hareketlerin insanın kendi menfaatleri için veyainsan nesIinin yok olacağı korkusuyla ilgili yaptıkları aşın telkinlerininbir sonucudur. Son zamanlardaki birçok olay çevre koruma ve alternatifkalkınmayla ilgili olarak moral değerlerin gücünün sosyal hareketleriuyandırmadaki gücüne tanıklık etmektedir.

Buna Hindistan 'daki meşhur Chipko (ağacı kurtar) hareketi protesto-lan; Brezilya'daki ACANA W ("hayatı koru, şimdi ve daima hareketegeç"); Avusturalya'daki Daintre River yağmur ormanlannın kuşatılması;Greenpeace (Yeşil barış) ve diğer yeşil hareketlerinin Avrupa'daki hare-ketleri; ve Kenya Kadınlar Greenbelt (Yeşil Kuşak) hareketi insanlarla vediğer canlılarla ilgi ilişkilerimizde özlü değişmeleri meydana getinnesin-deki gücün diğer kanıtlan da yeşil tüketiciler, ahlaki yatınm ve gönüllüolarak sade yaşamayı seçen hareketlerden gelmektedir. Diğer önemli birdestek de, birçok bilim adamı, kaynak yöneticisi ve kalkınma uzmanınmesleklerine ve halka karşı moral sorumluluklarını her gün artan bir şe-kilde hissetmeleridir.

Böylece ahlak, kişilerin vicdanlanna güç vermekte, ahlaki sezgileriniifade etme dilini sağlamakta ve kendi duygularını başkalanyla paylaşmagücünü vermektedir: Aynca bu hareketlerinin liderlerine kendi kültürelgelenek ve dini sembollerinden yaratıcı bir şekilde, gelişmeci bir sosyaldeğişmeyi gerçekJeştirme gücü vererek, çağdaş korumacılık ve alternatifkalkınmanın moral motivasolarıyla tekrar ilişkiye geçme cesareti vermek-tedir. Bu moral motivasyonlar ahlakın yardımıyla en beliğ bir şekildeHenry David Thoreau, Albert Schweitzer, Mahatma Gandhi, Lourn Leb-ret, E.F. Suchumacher ve Wangari M~athi gibi büyük insanlann hayatla-nnda ve eserlerinde ifadesini buldu. Insan hayatının iyileştirilmesi içinsertlik yanlan olmayan (çevre korumacı) hareketlere ilham vermeye dedevam edecektir.

19. Osvaldo Sunkel, Beyond the World Conservation Strategy: Integrating Develop-ment and the Environment in Latin America and the Caribbean, (Dünya Koruma Strateji-sinin Ötesinde: Latin Amerika ve Karaiplerde Kalkınma ve çevreye Entegrasyonu) Ja-cops and Munro'nun, Conservation and Equity kitabının içinde. s.37.

Page 10: Sürdürülebilir Kalkınma Ahlakı

264 J. RONALD ENGEL

Ahlakla ilgilenmenin üçüncü nedeni de, Politik karar mekanizmasın-daki değerleri açıklığa kavuşturmadaki rolü ve alternatif hareket tarzlarıiçin ahlaki sebepler sıralamasıdır. Çağdaş çevre ve kalkınma konuları ah-laki sonuçlarla yüklü olup', akıllıca tercihler yapılmadan önce iyice anla-şılmalı ve tartışılmalıdır. Orneğin, halkla çalışan birçok kimse aile planla-ması ve yaban hayatının korunması gibi konuları anlatmada başarılıolmak için konuyla ilgili birçok hak ve görevleri iyi düşünme ve iknaedici tarzda ifade etmeye bağlı olduğunu bilirler. Bunlar hareketlerde alış-kanlık veya gelenek, kişisel tercih, politik veya teknik imkanlara göre ya-pılır.

Daha soyut bir seviyede ise, birçok kimse çevre ve kalkınmayla ilgilisiyasi kararları oluşturan değer yargılarının ifade edilmesini şiddetle ister.Dünya Koruma Stratejisini ve Dünya Doğa Beyannamesi gibi doküman-lar "demokrasi", "adalet" ve "doğaya saygı" gibi ahlaki kavramlarla çeki-ci bir hale getirilmişlerdir. Bu kavramlar içerdikleri kesin mesaja rağmenbelirsiz ve bazen de çelişkili bir şekilde kullanılmıştlı-2°. "Ekolojik bütün-lük" gibi terimler bile faydalı olmakla beraber, çoğunlukla doğal dünyadabulunan birçok değeri bulanıklaştırmaktadır. Bununla beraber politik ka-rarların iç tutarlığı ve sonuçta pratik etkileri, benimsenen değer ve tercih-lerin iyice değerlendirilmesine bağlıdır. Ahlaki (anlam) açıklığı rastgeleelde edilemez. Aksine bilimsel, teknik ve hukuki alandaki çalışmalardaolduğu gibi, ciddi entelektüel bir çabayla elde edilebilir.

Dördüncüsü, ahlak koruma ve kalkınma projelerine engelolanönemli değer çatışmalarının çözülmesine yardım eder. Bu sorunların enönemlilerinden birisi, etkinliği doğal kaynakların uzun vadede faydayadönüştürülmesini vurgulayan "kaynak" ile doğal dünyada varolan değer-lerin korunmasını vurgulayan "çevre-merkezcilik" arasındaki çatışma-dır"21.Eko-Merkezci anlayışı benimseyenlere göre, kaynak koruma anla-yıŞı, insan-merkezci bir dünya görüşünü yansıtmaktadır. Eko-merkezcianlayış ise romantik olmak ve insan-merkezci olmamak olarak değerlen-dirmektedir .

Bu çatışm~. çevreci hareketlerin uhislararası politik demeçlerine deyansımaktadır. Orneğin The World Charter for Nature hem her türlü can-lının insan için olan değerinin dışında saygıya değer olduğuna, hem de"ekosistem ve organizmaların" sürdürülebilir optimum üretime ulaşabil-mek için kullanılması" gerektiğini ileri sürmektedir"22. Aynı ilgili eğitim-

20. Bu belgedeki kavramlarla ilgili araştırmalar yapılmışsa da, hiçbirisi ahlaki birbakış açısıyla yapılmamıştır. Bkz: R. Cosijn, An Analysis of Key Temıs of the World Con-seration Strategy (Amsterdanı: Netherlands Comissian for International Nature Protecti-on, ı986) ve International Coucil of Environmental Law, World Charter for Nature: Com-mentary (Bonn: IUCN Comission of Environmental Poicy, Lawand Administration,1986).

21. T.D.'Riordan, Envİronmentalism (London: Pion, 198 ı). . ~22. Burhenne and Irwin World Charter for Nature, 9- 10. İtalikler eklenmiştir.

Page 11: Sürdürülebilir Kalkınma Ahlakı

SÜRDÜRÜLEBİLİR KALKıNMA AHLAKI 265

den dolayı eleştirilmektedir. Halbuki Bölüm 3.1 ve 13.12'de diğer türlerekarşı yükümlülükleri doğrudan ifade eden iki referans i bulunmaktadır.Ortak Geleceğimiz aşırı vurgusundan dolayı, "diğer canlılara karşı moralsorumluluklarımızı" entegre etmede başansız kalmaktadır3•

Ahlak bu çatışmalarda yardımcı olabilir. Bunu yaparken bir tarafıhaklı, diğer tarafı haksız göstermek veya gerçekten dünyadan soyut tama-men teorik bir çözüm sunmaz. Ancak, konuyu o şekilde yeniden tanımlarki, birbirine zıt gibi algılanan her iki durumdaki değerlerin kıymete değerolduğu anlaşılır. Böylece somut bir sonuca ulaşmayı potansiyelolarakteşvik eder. Kaynakların korunmasının ekolojik korunmaya karşı olduğudurumda bile, hem çevreci ve hem de kalkınmacı toplulukların liderleri,ahlakla ilgili konularda iyi bilgilendirildiklerinde, şunu göstermiştir: Kay-nakların korunmasını savunanların -şimdiki ve gelecek nesiller arasındadağıtıcı adalet adına- temel moral endişeleri doğal kaynaklara hizmetkar-lık olduğu görülmüştür. Eğer durum buysa o zaman temel konu her ikiside sosyal adalet, savunulabilen ve kıymete değer kendinden değerlerle(intiristic) value faydacı (instrumental) değer arasında değildir. Her ikiside etkili ve uzun vadede (teknik ve diğer türlü) araçlarla desteklenmeyemuhtaçtır. Ayrıca her biri bir diğerinin iyileştirilmesi için kullanılabilir4•

Ahlakla ilgilenmenin beşinci nedeni ise, bu kitabın temel görevlerin-den olan: Dünyanın her bölgesi ve kültürü için sürdürülebilir kalkınmayıteşvik edecek yeni sosyal bir paradigmayı açıklamada ahlakın yapcağıyardımdır. Thomas Kuhn 'un The Structure of Scientific Revolutions (Bi-limsel Devrimlerin Yapısı) adlı eserinde "paradigmayı" kavramsal, yön-temsel ve metafizik varsayımları bir araya getiren bilimsel çalışmanınstandart örneklerine işaret eder. Ahlakçılar ve sosyal bilimciler tarafındanise "hakim sosyal paradigma" bir kültür tarafından benimsenen ve sosyalkurumlarca nesilden nesile aktarılan dünya görüşünü meydana getirennormların, inançların, değerlerin ve alışkanlıkların toplamı olarak anlaşıl-

23. World Commission, Our Comman Future (Ortak Geleceğimiz), s. 57.24. J. Ronald Engel, "Ecologyand Social Justice: The Search for a Public Environ-

mental Ethic" Warren R. Coperland ve Roger D. Hatch'in editörlüğünü yaptıkları Issuesof Justice-Social Resources and Religious Meanings (Macon, Ga.: Mercer UniversityPress, 1988) içinde, s.243-67. Çağdaş koruma hareketlerinin üzerinde durdukları ikinci birdeğer çatışması ise, hayvan hakları savunucuları ilc, kaynakların korunması ve çevre ahla-kım savunanları da içermektedir. Tekrarlarsak, ahlakçılar bu sorunu adilane bir .şekildeçözmeye çalışırken söz konusu tüm değerlere aynı şekilde yaklaşmaya çalışıyorlar. Bkz.Mary Aanne Warren, "The Rights of Nonhuman World" Robert Elliot ve Arran Gare'ineditörlüğünü yaptıkları Environmental Philosophy: A Collection of Readings (UniversityPark: The Pennsylvania State University Press, 1983) içinde. S.109-131. Baird Callieou,"Animal Liberation and Environmental Ethics: Back Together Again" In Defense of theLand Ethic: Essays in Environmental Philosophy (Albany: State University of New YorkPress, 1989) içinde, s.49-6 1.

Page 12: Sürdürülebilir Kalkınma Ahlakı

266 J. RONALD ENGEL

maya başlanmıştırls. Ahlakın bu çağdaki nihai görevi, insanın ve çevreninözgürleştirilmesindeki katkısı ise hakim olan çağdaş global kalkınma sos-yal paradigmasını eleştirrnek ve değiştirmektir.

Ottowa'daki Koruma ve Kalkınma Konferansı şu sonuca ulaşmıştı:Alternatif bir topluma ve yapısal değişmeye bağlanmış yeni bir kalkınma-ya muhtacız. "Yeni çözümler eskiden birçok unsurları kapsamına" alır-ken, " ...çevre sorunlanyla ilgili somut çözümler ise büyük çapta, farklıtoplulukların kültürel değerleri, yaratıcılıkları ve yeniliğe olan potansiyel-leri üzerine bina edilmiş; toplumun bir bütün olarak yeni kurumsal yapısı-na bağlıdır." Konferans tarafından "yeni meydana gelmekte olan sürdürü-lebilir kalkınma" için beş kriter tanımlanmıştır:26

* Koruma ve Kalkınmanın bütünlüğü

* Temel insani ihtiyaçların karşılanması.

* Eşitlik ve sosyal adaleti sağlama

* Toplumsal kendi kaderini tayin etme (self-determinasyon) ve kül-türel çoğulculuk için gerekli önlemlerin alınması

* Ekolojik bütünlüğün korunması.

Ottowa Konferansı uluslararası koruma topluluklarınca açıkça payla-şılan gelişmekte olan bir konsensüsün bir diğer örneğidir. Uluslararasıkalkınma topluluklannca da artan bir şekilde benimsenmektedir. Bununanlamı şu andaki global kalkınma modelinin sadece düzeltilmeye muhtaçolmadığı, belki çağdaş endüstriyel kalkınma modelimizin ciddi olarakters bir yönde olduğudur. Sadece rekabet ve tüketirnin ekonomik değerideğil, belki sınırsız maddi büyüme beklentileri; sadece kaynak korumanıneko merkezciliğe, kendisi; sadece kaynak korumacılığın kalkınmaya, in-sanlığın doğaya, uygulamaya, kendiliğinden (içsel) değerin, dışsal değerekarşı olması ikiliği değil, fakat bütün bu çıkmazların, çelişkilerin düşü-nülmeye olan ihtiyaçtır. Başka bir ifade ile, çağdaş sanayi döneminin baş-langıcından bu yana, bilimin moral, politik ve diğer bütün soruları onuesas alarak sorduğu ve cevapladığı temel dünya görüşü veya toplumsal vekozmik gerçeklik sorgulanmaktadır.

Birçok faktör bu sorgulamaya katkıda bulunmaktadır. Çevre, toplumve ekonomik ilişkilerde değişmeler oldu. Teknolojide, bilimsel yöntem-

25. Thomas Kuhn, The Structure of Scientific Revolutions. ikinci baskı (Chicago:University of Chicago Press, 1970); dennis Pirages ve Paul Ehrlich, Ark 11:Social Rep-son se to Environmental Imperatives (San Fransisco: W.H. Freemann, 1974).

26. Peter Jacobs, Ju1İa Gardner ve David Munro, "Sustainable and Equitable Deve-lopment: An Emerging Paradigm" Jacobs ve Munro'nun Conservation with Equity içinde.S. 19-20. Vurgular eklenmiştir.

Page 13: Sürdürülebilir Kalkınma Ahlakı

SÜRDÜRÜLEBİLİR KALKıNMA AHLAKI 267

lerde, metafizikte, ekonomik veri ve teoride, global politikada, hepsindedeğişmeler oldu. Fakat hiçbir faktör ahlak kadar etkili olmadı. Sebebi isebasitti: Çağdaş toplumun başansızlığı temelde sürdürülebilir bir hayat tar-zını sağlamadaki başansızlığıydı. Herkes için daha güzel bir hayat.

"Modem" paradigmadan bazılannın post-modem olarak adlandırdık-lan paradigmaya olan bu değişim, ahlakın kesin eleştirel ve hem de yapı-cı olması beklenmektedir. Aksi takdirde bizi kuşatan ve kültürümüzünbize empoze ettiği bir tavır nasıl takınabiliriz? Benimsediğim şey doğrumu? İnsani olarak tatmin edici mi? Ahlaki yaratıcılığın temelleri dışında,sürdürülebilir kalkınmanın "yeni bütüncü! ahlakını" tasavvur etmemizmümkün mü?