İstanbul Ünİversİtesİ · 2017. 10. 6. · tüm yayın ve kullanım hakları İstanbul...

27
İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ AÇIK ve UZAKTAN EĞİTİM FAKÜLTESİ Tüm yayın ve kullanım hakları İstanbul Üniversitesi Açık ve Uzaktan Eğitim Fakültesine aittir. Hiçbir şekilde kopya edilemez, çoğaltılamaz, yayınlanamaz. Ancak kaynak gösterilerek alıntı yapılabilir. Ders notlarının içeriğinden yazarları sorumludur.

Upload: others

Post on 15-Feb-2021

5 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

  • İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ

    AÇIK ve UZAKTAN EĞİTİM FAKÜLTESİ

    Tüm yayın ve kullanım hakları İstanbul Üniversitesi Açık ve Uzaktan Eğitim Fakültesine aittir. Hiçbir şekilde kopya edilemez, çoğaltılamaz, yayınlanamaz. Ancak kaynak gösterilerek alıntı yapılabilir. Ders notlarının içeriğinden yazarları sorumludur.

  • BÖLÜM: ORTAK DERS

    DÖNEM (GÜZ / BAHAR): GÜZ

    EĞİTİM ÖĞRETİM YILI: 2013-2014

    DERSİN ADI:

    ATATÜRK İLKELERİ VE İNKILAP TARİHİ I

    DERS NOTU YAZARININ

    ADI-SOYADI:

    PROF. DR. ALİ ARSLAN

    YRD. DOÇ. DR. ABDURRAHMAN BOZKURT

    CANLI DERS ÖĞRETİM

    ELEMANIN ADI-SOYADI:

    PROF. DR. ALİ ARSLAN

    YRD. DOÇ.DR. ABDURRAHMAN BOZKURT

    2 / 27

  • 9. HAFTA

    DERS NOTU

    3 / 27

  • İÇİNDEKİLER 24. MUSTAFA KEMAL PAŞA’NIN 9. ORDU MÜFETTİŞLİĞİNE ATANMASI

    24.1. Mustafa Kemal Paşa’nın İstanbul’a Gelişi

    24.2.Ordu Müfettişliklerinin Kurulması ve Mustafa Kemal Paşa’nın 9. Ordu Müfettişliğine

    Atanması

    24.3. Mustafa Kemal Paşa’nın Yetkileri

    24.4. Mustafa Kemal Paşa’nın Samsun’a Varışı

    25. HAVZA BİLDİRİSİ

    26. İTİLAF DEVLETLERİNİN BASKILARI VE OSMANLI HÜKÛMETİ’NİN MUSTAFA

    KEMAL PAŞA’YI İKNA ÇALIŞMALARI

    27. AMASYA TAMİMİ (22 HAZİRAN 1919)

    28. MUSTAFA KEMAL PAŞA’NIN GÖREVDEN ALINMASI (8/9 TEMMUZ 1919)

    29. ERZURUM KONGRESİ (23 TEMMUZ-7 AĞUSTOS 1919)

    30. SİVAS KONGRESİ (4-11 EYLÜL 1919)

    Ek 8: Dokuzuncu Ordu Kıtaatı Müfettişliğine Verilecek Talimat Suretinin Tam ve Orijinal Metni

    4 / 27

  • ÖZET Mustafa Kemal Paşa’nın 9. Ordu Müfettişliğine atanması, Amasya Tamimi, Erzurum

    Kongresi ve Sivas Kongresi sürecinde yaşanan siyasi gelişmeler ele alınacaktır. Bu çerçevede

    Millî Mücadele’nin örgütlenme safhaları değerlendirilecektir.

    5 / 27

  • 24. MUSTAFA KEMAL PAŞA’NIN 9. (III.) ORDU MÜFETTİŞLİĞİ’NE

    ATANMASI 24.1. Mustafa Kemal Paşa’nın İstanbul’a Gelişi

    Mondros Mütarekesi imzalanmadan önce, Talat Paşa Kabinesi’nin son günlerinde, orduların

    muharebe kudretinden mahrum ve ülkeyi müdafaadan aciz olduğunu tespit eden Mustafa

    Kemal Paşa, düşmanın her gün daha müsait ve ezici şartlara malik olduğunu ve muhakkak

    barış yapılmasını, yoksa ülkenin kâmilen elden çıkmasına sebep olunacağını 14 Ekim 1918’de

    Padişahın Seryaveri Naci’ye bildirmişti. Bu vesile ile Tevfik Paşa veya İzzet Paşa’nın

    sadaretinde kendisi (Mustafa Kemal Paşa), Fethi, Tahsin, Rauf, Azmi, Canbulat ve

    Şeyhülislâm Hayri’den oluşacak bir kabinenin kurulmasının gerektiğini kaydetmiş ve bunun

    padişaha iletilmesini istemişti. Mütareke imzalanmadan önce, güçlü bir hükûmetle savaşın

    sona erdirilmesinden sonra iyi bir netice alınabileceği düşüncesiyle hükûmette yer almak

    isteyen Mustafa Kemal Paşa, aynı zamanda Mondros Mütarekesi’nin imzalanmasının hemen

    akabinde gerektiğinde silahlı mücadeleye hazır olmak amacıyla Anadolu’da bir direnişin

    başlatılması yönünde faaliyetlere başlamıştı. Katma’dan Adana’ya gelen Ali Fuat Paşa,

    Mustafa Kemal Paşa ile görüşmüş ve iki komutan 4 Kasım 1918’de Çukurova’da bir direniş

    merkezi kurmayı kararlaştırmışlardı.

    13 Kasım 1918 tarihinde İstanbul’a geldiği gün işgal kuvvetlerinin İstanbul’a çıkarma

    yaptıklarını gören Mustafa Kemal Paşa, düşmanların geldikleri gibi gideceklerini ifade

    etmişti. İstanbul’daki ilk günlerinde Mustafa Kemal Paşa, İtilaf Devletleri’nin Mondros

    Mütarekesi’ne aykırı uygulamaları karşısında bir çözüm bulabilmek maksadıyla padişah dâhil

    siyasi çevrelerle temas kurdu.

    24.2. Ordu Müfettişliklerinin Kurulması ve Mustafa Kemal Paşa’nın 9. Ordu

    Müfettişliğine Atanması

    Mondros Mütarekesi’nin ardından bir yandan Osmanlı ordusunun terhis edilmesi, diğer

    yandan da ülke topraklarının işgal edilmesi ordunun yeniden yapılandırılmasını gerektirdi.

    Osmanlı silahlı kuvvetlerinde üst düzey vazifeler ifa eden Şakir, Cevat (Çobanlı) ve Fevzi

    (Çakmak)Paşa’lar ordunun yeniden yapılandırma faaliyetleri ile doğrudan meşgul oldular. Bu

    üç paşanın 1919 yılı Nisan ayında geliştirdikleri projeye göre orduda II. Abdülhamit

    döneminde olduğu gibi yeniden müfettişlikler tesis edilecekti. Damat Ferit Paşa’nın da

    6 / 27

  • benimsediği bu proje, Nisan ayı sonunda padişah tarafından onaylanmıştı. Bu projeye göre

    Trakya, Kocaeli Yarımadası, Güney Marmara ve Boğazları içine alan ve merkezi İstanbul’da

    olan 1. Ordu Müfettişliğinin başında Ferik Mustafa Fevzi (Çakmak) Paşa olacaktı. Orta, Batı

    Anadolu ve Akdeniz’i içine alan ve merkezi Konya olan 2. Ordu Müfettişliğinin başında Ferik

    Cemal (Mersinli) Paşa bulunacaktı. Orta, Doğu Karadeniz, Anadolu’nun doğusunu kapsayan;

    başlangıçta merkezi seyyar olup sonradan Erzurum olarak belirlenen 9. Ordu Müfettişliğinin

    başında ise Mirliva Mustafa Kemal Paşa bulunacaktı. Mülki yetkilere sahip müfettişliklere

    atanan subayların görevlerine başlamaları için müttefik temsilcilerin onay vermesi

    gerekiyordu. Onlara müfettişliklerin asayiş sağlama ve Mondros Ateşkes Antlaşması’nı

    uygulama amacıyla kuruldukları bildirilmiş ve bu şekilde onlardan onayları alınmıştı. Mülki

    yetkilerle donatılan üç ordu müfettişi, olağanüstü yetkilerle 1919 yılı Nisan ve Mayıs

    aylarında orduların başına geçeceklerdi. Böylece Mondros Ateşkes Antlaşması ile belirlenen

    sınırlar üç mıntıkaya ayrılmıştı.

    24.3. Mustafa Kemal Paşa’nın Yetkileri

    9. Ordu Müfettişi olarak atanan Mustafa Kemal Paşa’nın yetkileri hakkında Osmanlı

    Genelkurmayı ve Harbiye Nezareti tarafından hazırlanan “Talimat Sureti” sadrazam ve

    padişah tarafından onaylandı. Mustafa Kemal Paşa’nın müfettişlikteki görevi, yalnız askerî

    olmayıp müfettişliğin kapsadığı bölgeler içinde aynı zamanda mülki idi. Müfettişlik bölgesi,

    Trabzon, Erzurum, Sivas, Van vilayetleriyle Erzincan ve Samsun bağımsız sancaklarını

    kapsamaktaydı. Buna göre Mustafa Kemal Paşa, görev bölgesi içerisinde iç güvenliğin

    sağlanması ve devamlılığı ile asayişsizliğin ortaya çıkış sebeplerinin belirlenmesinden

    sorumlu olacaktı. Söz konusu bölgede dağınık bir hâlde bulunan silah ve cephanenin bir an

    evvel toplattırılarak uygun depolara biriktirilmesi ve koruma altına alınması da Mustafa

    Kemal Paşa’nın görevi idi. Ayrıca değişik yerlerde asker toplamakta olan bazı toplulukların

    bulunduğu ve ordunun gayriresmî bir surette bunları koruduğu ileri sürülüyordu. Böyle

    topluluklar olup da asker topluyor, silah dağıtıyor ve ordu ile de ilişkide bulunuyorlarsa

    Mustafa Kemal Paşa kesin olarak bunları önleyerek bu gibi toplulukları ortadan kaldıracaktı.

    Verilen görevi icra edebilmesi için görev bölgesinde bulunan iki tümenli (3. ve 4. tümenli) 15.

    kolordular, Mustafa Kemal Paşa’nın emrine verilecekti. Bu kolordular, harekât ve güvenlik

    konularında doğrudan doğruya müfettişlikle ve yürürlükte olan işlemlerle ilgili olarak Harbiye

    Nezareti ile haberleşeceklerdi. Tümen veya bölge komutanlığı veya bir özel göreve atanacak

    subayların tayin ve değiştirilmeleri müfettişliğin onayı veya istemiyle olacaktı. Müfettişliğin

    7 / 27

  • gerekli gördüğü talimatları kolordu komutanlıkları aynen uygulayacaklardı. Özellikle, sağlık

    işleri çok önemli idi. Bu konudaki çalışmalar halka da uygulanacaktı.

    Müfettişliğin yukarıda bahsedilen görevleri yürütmek için vereceği bütün talimatları görev

    bölgesi içerisindeki mutasarrıflıklar doğrudan doğruya yapacaklardı. Ayrıca müfettişlik

    sınırına mücavir (çevre) Diyarbakır, Bitlis, Mamüretûlaziz (Elâzığ), Ankara, Kastamonu

    vilayetleri ile kolordu komutanlıkları da müfettişliğin görevini icra edebilmek amacıyla

    kendiliğinden yapacağı müracaatları dikkate alacaklardı. Askerî konularda başvuracağı yer

    Harbiye Nezareti olmakla beraber müfettişlik, diğer konular için ilgili makamlarla

    haberleşebilecek ancak bu haberleşme hakkında Harbiye Nezaretine bilgi verecekti.

    24.4. Mustafa Kemal Paşa’nın Samsun’a Varışı

    19 Mayıs 1919 tarihinde Samsun’a varan Mustafa Kemal Paşa ile hükûmeti arasındaki

    ilişkiler başlangıçta gayet iyi idi. Hükûmet, geniş yetkiler verdiği komutanının isteklerini

    karşılamaya gayret ediyordu. Ancak Samsun’a varışının ertesi günü sadarete çektiği telgrafta

    İzmir’in haksız bir şekilde işgalinin kabul edilemeyeceğini bildirmesi Mustafa Kemal

    Paşa’nın hedeflerinin yavaş yavaş anlaşılmasına neden oldu.

    25. HAVZA BİLDİRİSİ

    Kuvayımilliyecilere göre İzmir’in “haydutçasına” işgali, millete karşı büyük bir suikastı

    ortaya koymuş ve Mustafa Kemal Paşa ile arkadaşları, “istiklal-i milliye vurulmak istenen

    darbeye karşı esbab-ı mukavemet ve müdafaaya” karar vermişlerdi. 9. Ordu Müfettişi olarak

    Havza’da bulunduğu sırada Mustafa Kemal Paşa, 28 Mayıs 1919 tarihinde Havza’da,

    komutan, vali ve kaymakamlara gönderdiği telgrafta, azınlıklara zarar verilmeden düzenli ve

    planlı ve heyecanlı mitingler yapılmasını ve işgallerin protesto edilmesini talep etti. 29 Mayıs

    1919 tarihinde de 15. Kolordu Kumandanlığına takip edilecek müdafaa hareketi ile ilgili bir

    tebliğ gönderen Mustafa Kemal Paşa, İtilaf Devletleri’nin “İstiklal-i millimizi ve devletimizi

    idama mahkûm etmekte oldukları”nın tahakkuk etmekte olduğunu belirterek İtilaf

    Devletleri’nin istila hareketi karşısında neler yapılabileceğini açıklamıştı. Mustafa Kemal

    Paşa, İstanbul’un esir muamelesi gördüğünü, milleti esaretten kurtarmak için bir gizli teşkilat

    kurulmasını, ihtisasları icabı bu işin askerlerle itimada şayan mülkiye memurları tarafından

    gerçekleştirilmesi gerektiğini bildiriyordu. Mustafa Kemal Paşa, Karadeniz sahillerine Yunan

    askerlerinin çıkması ve bölgedeki Rumların isyan ederek bir cumhuriyet kurma teşebbüslerine

    karşı şiddetle takibat yapılacağını, ancak İtilaf Devletleri’nin sahile çıkması karşısında

    8 / 27

  • protesto mitingleri yapılacağını, fakat İtilaf Devletleri kuvvetlerinin memleket dâhiline

    ilerlemesi hâlinde asker-halk topyekûn fiilen silahla müdafaa başlayacağını gizli olarak 3, 15.

    ve 20. Kolordu Kumandanlıklarına yazmıştı.

    26. İTİLAF DEVLETLERİ’NİN BASKILARI VE OSMANLI HÜKÛMETİ’NİN

    MUSTAFA KEMAL PAŞA’YI İKNA ÇALIŞMALARI

    İşgal kuvvetleri ile hemen hemen aynı günlerde İstanbul’a gelen Mustafa Kemal Paşa’nın

    İstanbul’daki çalışmalarını ve Samsun’a gidiş amacını İtilaf Yüksek Komiserleri önceden

    haber alamamışlardı. Sadece İngiliz Karadeniz Orduları Başkumandanı Milne, 9. Ordu’nun

    ilgasından sonra Mustafa Kemal Paşa gibi yüksek rütbeli bir müfettiş ile geniş bir askerî

    heyetin Samsun’a gönderilme gerekçesini sordu. Milne, bu heyetin amacı ve yetkileri

    hakkında da malumat verilmesini talep etti. Harbiye Nezareti, Milne’e verdiği cevapta bu

    heyetin askerî amaçlarla gönderilmediğini, Mustafa Kemal Paşa ve beraberindekilerin

    Mondros Mütarekesi’ne uygun olarak silah, tüfek kolları ve top kamalarının süratle sevk

    edilmesini ve bölgede asayişi sağlamak üzere gönderildiğini izah etti. Bu izahat, İngilizleri

    tatmin etmiş olacak ki Mustafa Kemal Paşa’nın yapmak istedikleri anlaşılıncaya kadar

    İngilizler herhangi bir talepte bulunmadılar.

    Bu sıralarda İngilizler, Osmanlı ordusunun zayıflatılması maksadıyla Güneydoğu Anadolu’da

    bulunan 13. Kolordu Kumandanlığına kumandan tayin ettirmeyerek bu kolordunun

    lağvedilmesine çalışıyorlardı. Mustafa Kemal Paşa ile Cevat Paşa ise 13.Kolordu’yu

    jandarmaya dönüştürerek muhafaza etmek istiyorlardı. Nitekim Mustafa Kemal Paşa,

    kolordunun muhafazasının lüzumunu, hiç olmazsa zaman kazanılmasını ve şayet ilga edilirse

    emre uyulmaması gerektiğini Cevat Paşa’ya yazmıştı. Konya’daki ordu müfettişi Cemal Paşa

    da Yunan, İngiliz, Fransız ve İtalyan kuvvetlerinin işgaline karşı koymayı kararlaştırmış ve bu

    yolda hazırlıklar yapmıştı. Cemal Paşa’nın ayrıca Mustafa Kemal Paşa’dan Karadeniz

    sahilinden başlayacak bir işgal hareketini önlemek için olayın vukuunu mu bekleyeceğini,

    yoksa işgale mani olmak üzere önceden icraata mı başlanacağını sormuştu. Mustafa Kemal

    Paşa da bir emr-i vakiyle karşılaşmak istemediğini ve fakat hazırlıkların iyi yapılabilmesi için

    zamana ihtiyaç olduğunu, bir hadise çıkıp da mecbur kalmadıktan sonra sadrazamın Sulh

    Konferansı’nda göreceği kabul tarzını ve muameleyi sıkı bir şekilde takip ederek ona göre

    harekâtın tanzim edilmesinin iyi olacağını Cemal Paşa’ya bildirmişti.

    9 / 27

  • Mustafa Kemal Paşa gibi ülke çapında tanınmış bir kumandanın maiyeti ile beraber

    Anadolu’da dolaşmasının ülkede huzursuzluk yarattığını ileri süren İstanbul’daki İngiliz

    temsilcileri, 6 Haziran 1919 tarihinde Osmanlı Hükûmeti’ne başvurarak Mustafa Kemal

    Paşa’nın görevden alınmasını istediler. Bundan sonra İngilizler, Mustafa Kemal Paşa’nın

    görevden alınması için yaptıkları baskılarını arttırdılar. Hükûmet, önce İstanbul’a dönmesi

    için Mustafa Kemal Paşa’yı ikna etmeye çalıştı. Mustafa Kemal Paşa ise padişaha müracaat

    ederek bağlılığını vurguladıktan sonra kendisini geri çağırmak isteyen hükûmet

    mensuplarından yakındı ve istiklâlin kazanılmasına, saltanat ve hilafetin kurtarılmasına kadar

    “sine-i millette” kalacağını bildirdi. Bundan sonra İtilaf Devletleri, siyasi meseleleri sert bir

    şekilde eleştiren ve Amasya Genelgesi ile tavrını net bir şekilde ortaya koyacak olan Mustafa

    Kemal Paşa’nın görevden alınması için harekete geçeceklerdi.

    27. AMASYA TAMİMİ (22 HAZİRAN 1919)

    Mustafa Kemal Paşa Havza’dan Amasya’ya doğru giderken Damat Ferit Paşa, Paris

    Konferansı nezdinde siyasi temaslarda bulunarak 17 Haziran 1919 tarihinde Osmanlı

    taleplerini dile getiriyordu. Wilson Prensipleri’ni esas alan Ferit Paşa şu taleplerde

    bulunmuştu:

    1- Savaştan önceki Osmanlılara ait olan toprakların statüsünün muhafazası,

    2- Ege Adalarının Yunanistan ve Oniki Ada’nın, İtalya tarafından Osmanlı Devleti’ne

    bırakılması,

    3- Balkan Harpleri sonunda, Bulgar ve Yunanlılara geçmiş olan Batı Trakya’nın Osmanlı

    Devleti’ne geri verilmesi,

    4- Doğu Anadolu’da bir Ermenistan’ın kurulması müzakerelerine başlanabileceği,

    5- Osmanlılara bağlı kalmak şartıyla Araplara muhtariyet verilebileceği.

    Bu talepleri ile Ferit Paşa gülünç bir duruma düşmüştü. Osmanlı Devleti’nin konferansa davet

    edilmesinde önemli bir rol oynayan Clemenceau’nun Ferit Paşa’ya hitaben “Okuduğunuz

    kâğıdı bize bırakınız. Siz aşağıdaki büfeye gidip istirahat ediniz.” şeklindeki sözleriyle

    hakaret edercesine müdahale ettiği ileri sürülmüştür. Ferit Paşa’nın konuşmasından sonra

    ABD Başkanı Wilson’un “ömrümde bundan daha aptalca şey duymadım” dediği, İngiliz

    Başbakanı Llyod George’un tepki olarak “iyi espri” şeklinde alay ettiği ve bu sözleri de

    “Türklerin siyasi kabiliyetsizliğinin en iyi kanıtı” şeklinde değerlendirdiği iddia edilmişti. Bu

    tepkiler “siyaseten müdafaa” ile ülkenin kurtarılamayacağını gösteriyordu.

    10 / 27

  • Dış politikada bu gelişmeler yaşanırken geçtiği Amasya’da temaslarını sürdüren Mustafa

    Kemal Paşa’nın Posta Telgraf Umum Müdürünün Redd-i İlhak ve Müdafaa-i Hukuk-ı Milliye

    Cemiyetleri tarafından gönderilmek istenen telgrafların katiyen kabul edilmemesine dair

    talimatına tepkisi son derece sert oldu. 20 Haziran 1919 tarihinde vilayetlere bir telgraf çeken

    Mustafa Kemal Paşa, milletin sesini boğmaya yönelik bu kararın uygulanmamasını emretti.

    Bu, Mustafa Kemal Paşa ile merkez arasındaki ilişkilerin gerilmeye başladığının ilk

    göstergesiydi.

    Öte yandan 9. Ordu Müfettişi Mustafa Kemal Paşa, 20. Kolordu Komutanı Ali Fuat Paşa,

    İttihatçıların ileri gelenlerinden Hüseyin Rauf Bey, 3.Kolordu Komutanı Albay Refet Bey,

    Mustafa Kemal Paşa’nın yanında bulunan Kurmay Subaylardan Albay Kazım (Dirik) Bey ve

    Hüsrev (Gerede) Bey ile yaver Muzaffer (Kılıç) Bey’in imzalarının bulunduğu Amasya

    Tamimi, telgraf aracılığıyla II. Ordu Müfettişi Cemal (Mersinli) Paşa ve 15. Kolordu

    Komutanı Kazım Karabekir Paşa’nın fikirleri alındıktan sonra nihai şekline kavuşturuldu.

    Amasya Tamimi, 22 Haziran 1919 tarihinde sivil ve askerî makamlara gizli kalmak şartıyla

    şifre ile tebliğ edildi. Amasya Tamimi şu şekildeydi:

    1- Vatanın tamamiyeti, milletin istiklali tehlikededir.

    2- Hükûmet merkezi, İtilaf Devletleri’nin etkisi ve denetimi altında bulunduğundan sahip

    olduğu sorumluluğun gereklerini yerine getirememektedir. Bu durum, milletimizi adı var

    kendi yok durumuna düşürüyor.

    3- Milletin istiklalini, yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır.

    4- Milletin durumunu ve davranışını göz önünde bulundurarak haklarını dünyaya duyurmak

    için her türlü etki ve denetimden uzak bir millî heyetin varlığı gerekmektedir.

    5- Bunun için her taraftan vuku bulan teklif ve millî istek üzerine Anadolu’nun en güvenilir

    yeri olan Sivas’ta millî bir kongrenin süratle toplanması kararlaştırılmıştır.

    6- Bunun için bütün vilayetlerin her livasından parti ayrılıkları dikkate alınmaksızın muktedir

    ve milletin güvenini kazanmış üçer kişinin olabildiğince çabuk yetiştirmek üzere hemen yola

    çıkarılması gerekmektedir. Her ihtimale karşı bunun millî bir sır hâlinde tutularak ve

    delegelerin gereken yerlere kimliklerini gizleyerek gelmeleri gerekmektedir.

    7- Doğu vilayetleri namına 10 Temmuz’da Erzurum’da toplanması gereken kongre için sözü

    geçen vilayetlerin Müdafaa-i Hukuk ve Redd-i İlhak Cemiyetlerinden seçilmiş üyeler zaten

    Erzurum’a doğru yola çıkarılmışlardır. O vakte kadar diğer vilayetlerimizin temsilcileri de

    11 / 27

  • Sivas’a geleceklerinden Erzurum Kongresi’nin üyeleri belirlenecek zamanda umumi

    toplantıya katılmak üzere Sivas’a hareket edecektir.

    Tamimde yer almayan ancak Mustafa Kemal Paşa, Ali Fuat Paşa, Hüseyin Rauf Bey, Albay

    Refet Bey ve Kazım Karabekir Paşa’nın üzerinde mutabakata vardığı gizli bir madde daha

    olduğu da dillendirilmektedir. Buna göre adı geçen komutanlar, beklenmedik bir vaziyetin

    ortaya çıkması hâlinde Sivas Kongresi’ni millî meclise dönüştüreceklerdi.

    Bu arada İtilaf Devletleri, Osmanlı Hükûmeti’nin Paris Konferansı’ndaki taleplerine 28

    Haziran 1919’da cevap verdiler. Bu cevapta Osmanlı taleplerinin başka ülkeleri de

    ilgilendirdiği ve acele bir karar vermenin mümkün olmadığı dolayısıyla Paris’te kalmasının

    bir fayda sağlamayacağı Osmanlı heyetine bildirildi. Osmanlı delegeleri de Paris’i terk ettiler.

    Bu cevap, “siyaseten müdafaa” fikrinin başarıya ulaşamayacağını göstermişti. Buna rağmen

    Damat Ferit Paşa Hükûmeti bir süre daha bu fikri savunacaktı.

    28. MUSTAFA KEMAL PAŞA’NIN GÖREVDEN ALINMASI (8/9

    TEMMUZ 1919) Amasya Tamimi’nin ardından İngilizlerin, Mustafa Kemal Paşa’nın 9. Ordu Müfettişliği’nden

    alınması için baskıları daha da arttı. Osmanlı Hükûmeti, 23 Haziran 1919 tarihinde Mustafa

    Kemal Paşa’nın durumunu müzakere ederek “halkı hükûmete karşı tahrik ettiği, verilen

    talimatları yerine getirmediği” gerekçesiyle Mustafa Kemal Paşa’nın görevden alınmasına,

    yerine Hurşit Paşa’nın atanmasına karar verdi. Hükûmetin kararına rağmen Harbiye Nezareti,

    Mustafa Kemal Paşa’ya görevden alındığını bildirmedi. İtilaf temsilcilerinin baskıları

    neticesinde Harbiye Nazırı Şevket Turgut Paşa istifa etti.

    Bundan sonra devreye giren padişah, Mustafa Kemal Paşa’yı İstanbul’a dönmesi için ikna

    etmeye çalıştı. Öte yandan İngilizler Samsun’da bulunan piyade bölüğünü çekerek buraya

    Gurkhalılardan oluşan bir İngiliz taburu gönderdiler. 3. Kolordu Komutanı Albay Refet (Bele)

    Bey’in bu bölüğün iç bölgelere sevk edilmesi hâlinde silahla karşılık verileceğini bildirmesi

    İngilizleri daha da endişelendirdi. Hükûmete yapılan baskılar neticesinde, 8/9 Temmuz 1919

    gecesi Mustafa Kemal Paşa’ya görevden alındığı ve bunun padişah iradesi ile onaylandığı

    Erzurum Ilıca’da tebliğ edildi.

    12 / 27

  • 29. ERZURUM KONGRESİ (23 TEMMUZ-7 AĞUSTOS 1919) Trabzon Muhafaza-i Hukuk-u Milliye Cemiyeti ile Vilayat-ı Şarkiyye-i Müdafaa-i Hukuk

    Cemiyetinin şubeleri arasında kurulan temasların neticesinde ve Kazım Karabekir’in

    teşvikleriyle 10 Temmuz 1919’da açılması planlanan Erzurum Kongresi, delegelerin

    gecikmesinden ve olağanüstü koşullardan dolayı II. Meşrutiyet’in ilan edildiği tarih olan 23

    Temmuz 1919 tarihinde toplanabildi. Kongreye Trabzon ve Altı Doğu Vilayeti; Erzurum,

    Van, Diyarbakır, Bitlis, Mamüratülaziz (Elâzığ), Sivas ve Trabzon delegeleri katılacaktı.

    Ancak Diyarbakır ve Elâzığ delegeleri, Damat Ferit Hükûmeti’ne bağlı valilerinin engelleri

    sebebiyle kongreye katılamadılar. Ne yazık ki kongreye katılan delegelerin sayısı tam olarak

    tespit edilememektedir. Farklı kaynaklar, kongreye 45 ila 56 delegenin katıldığını ileri

    sürmektedir. Mustafa Kemal Paşa’nın da kongreye katılan 38 ila 48 delegenin oyunu alarak

    başkan olduğu iddia edilmektedir. Kongrenin toplantı hâlinde olduğu 30 Temmuz 1919

    tarihinde Harbiye Nazırı Nazım Paşa, XV. Kolordu Kumandanı Kazım Karabekir Paşa’ya bir

    telgraf çekerek Mustafa Kemal Paşa ve Rauf Bey’in tutuklanmasını emretti. Kazım Karabekir

    Paşa ise onların tutuklanmasını gerektirecek bir durum olmadığını ve tutuklanmaları hâlinde

    halk ve ordudan tepkiler yükselebileceğini bildirdi.

    Erzurum Kongresi’nde şu kararlar alındı;

    “1. Madde- Trabzon Vilayeti ve Canik (Samsun) Sancağı ile Doğu Vilayetleri adını taşıyan

    Erzurum, Sivas, Diyarbekir, Elaziz, Van, Bitlis vilayetleri ve bu çevrenin içindeki bağımsız

    livalar, hiçbir sebep ve bahane ile birbirinden ve Osmanlı toplumundan ayrılmak imkânı

    tasarlanamayan bir bütündür. Bu bölgelerin halkı, kıvanç ve tasada tam bir beraberliği kabul

    eder ve mukadderatı hakkında aynı ülküyü amaç olarak alır. Bu çevrede yaşayan bütün İslam

    toplumları, yürekleri birbirine karşı fedakârlık duygularıyla dolu, muhit ve soy özelliklerine

    saygılı, öz kardeştirler.

    2. Madde- Osmanlı yurdunun bütünlüğü, millî bağımsızlığımızın sağlanması, saltanat ve

    hilafet makamlarının dokunulmazlığı için ulusal güçleri etken ve ulusal iradeyi egemen

    kılmak, temel ilkedir.

    3. Madde- Her türlü işgal ve müdahale Rumluk ve Ermenilik teşkili gayesine yönelmiş

    sayılacağından hep birlikte direnip savunma ilkesi kabul edilmiştir. Hristiyanlara, siyasal

    egemenliği ve toplum düzenini bozacak biçimde yeni imtiyazlar verilmesi kabul edilemez.

    4. Madde- Merkezî Hükûmet’in yabancı devletlerin baskısı karşısında buraları terk ve ihmal

    etmek zorunluluğunda kalması ihtimaline göre, saltanat ve hilafet makamlarına

    13 / 27

  • bağımlılığımızı, millî varlık ve haklarımızı güvenlik altında bulunduracak bütün karar ve

    tedbirler alınmıştır.

    5. Madde- Yurdumuzda öteden beri birlikte yaşadığımız İslam olmayan toplulukların Osmanlı

    Devleti’nin kanunlarıyla teyit edilen kazanılmış haklarına tamamen saygılıyız. Bunların mal,

    can ve ırzlarının dokunulmazlığı, zaten dinimizin ve millî geleneklerimizin, ayrıca

    kanunlarımızın esaslarından olmakla beraber kongremizin genel inancı ile de

    pekleştirilmiştir.

    6. Madde- İtilaf Devletleri’nce mütarekenin imzalandığı 30 Ekim 1918 tarihindeki

    sınırlarımız içinde kalan ve her bölgesinde olduğu gibi Doğu Anadolu vilayetlerinde de ezici

    çoğunluğu teşkil ettiği, ekonomik ve kültürel üstünlüğünde Müslümanlara ait bulunan ve

    birbirinden ayrılması imkânsız olan din ve soydaşlarımıza mesken ülkemizin bölüşülmesi

    görüşünden tamamıyla vazgeçilerek varlığımıza ve tarihî, ırki, ve dinî haklarımıza saygı

    gösterilmesi ve bunlara aykırı girişimlere asla değer verilmemesi ve bu suretle tamamıyla hak

    ve adalete dayanan bir karar alınması beklenir.

    7. Madde- Milletimiz, insanı ve medeni ilkeleri üstün tutar. Ekonomik, teknik ve endüstriyel

    durum ve ihtiyaçlarımızı da takdir eder. Bu nedenle devlet ve milletimizin içte ve dışta

    bağımsızlığı ve yurdumuzun bütünlüğü korunmak şartıyla; 6. maddede açıklanan sınırlar

    içinde, milliyet esaslarına saygılı ve ülkemize karşı istila emeli beslemeyen herhangi bir

    devletin ekonomik, teknik ve endüstriyel yardımını memnunlukla karşılarız. Bunlar gibi adil

    ve insani şartlar taşıyan bir barışın da gecikmeksizin oluşması, insanlığın selameti ve

    dünyanın sükûnu namına en başta gelen ülkümüzdür.

    8. Madde- Milletlerin kendi kaderlerini kendilerinin tayin ettiği bu tarihî çağda, Merkezî

    Hükûmetimizin de milletin iradesine uyması zorunludur. Çünkü, millî iradeye dayanmayan

    herhangi bir hükûmetin kendiliğinden alacağı kararlara milletçe itaat edilmeyeceği gibi bu

    kararların dışta da geçerli olmadığı ve olamayacağı, şimdiye kadar bu yoldaki davranışların

    olumsuz sonuçlarıyla ispatlanmıştır. Bu nedenlerle milletimizin içinde bunaldığı sıkıntı ve

    tasalardan kurtulmak çarelerine kendiliğinden başvurmasına lüzum kalmadan Merkezî

    Hükûmetimizin Millet Meclisini vakit kaybetmeksizin hemen toplaması ve böylece yurt ve

    milletin kaderi hakkında alacağı bütün kararları Millet Meclisinin onayına ve denetimine

    sunması zorunludur.

    9. Madde- Yurdumuzun yüz yüze geldiği elem verici olaylar karşısında millî vicdandan kopup

    yükselen aynı ülkü ve dileklerle kurulmuş olan cemiyetlerin birleşip kenetlenmesinden oluşan

    büyük kitle, bu kez “Şarki Anadolu Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti” namıyla adlandırılmıştır.

    14 / 27

  • İşbu cemiyet, her türlü fırkacılık cereyanlarından tamamen uzaktır. Bütün İslam

    kardeşlerimiz, cemiyetin tabii üyesidir.

    10. Madde- Kongre tarafından seçilen bir “Heyet-i Temsiliye”nin kuruluşu kabul edilir ve

    köylerden başlayarak vilayet merkezlerine kadar yayılan millî teşkilat birleştirilip

    pekleştirilmiştir.”

    Erzurum Kongresi, Mondros Mütarekesi’nin imzalandığı tarihte mevcut sınırları, millî sınırlar

    olarak kabul ediyor; hiçbir sebep ve bahane ile vatanın bölünemeyeceğini vurgulayarak bu

    ülke insanlarının birbirinden ayrılamaz öz kardeş olduğunun altını çiziyordu. Her türlü

    yabancı işgal ve müdahalesine karşı Osmanlı Hükûmeti’nin vazifesini yapamaz duruma

    gelmesi hâlinde milletin topyekûn kendini savunacağı ve direneceği deklare ediliyordu.

    İstanbul Hükûmeti’nin vatanı korumayı ve istiklali temin etmeyi başaramaması hâlinde, bu

    gayeyi gerçekleştirmek için Millî Kongrenin -kongre toplanmamışsa Heyet-i Temsiliye’nin-

    seçeceği geçici bir hükûmet kurulacağı da ayrıca belirtiliyordu. Kuvayımilliye, tek kuvvet

    olarak tanınıyor ve millî iradeyi hâkim kılmanın temel prensip olduğu açıklanıyor, Hristiyan

    azınlıklara siyasi hâkimiyeti ve sosyal dengeyi bozacak imtiyazlar verilemeyeceği, manda ve

    himayenin kabul edilemeyeceği de ilan ediliyordu. Bunlar dışında hükûmet işlerinin meclis

    tarafından denetlenebilmesi amacıyla Millî Meclis derhâl toplantıya davet ediliyordu.

    Erzurum Kongresi’nde alınan kararların uygulanabilmesi için Mustafa Kemal Paşa’nın

    başkanlığında Hüseyin Rauf Bey, İzzet Bey, Servet Bey, Raif Hoca Efendi, Sadullah Efendi,

    Bekir Sami Bey, Ahmet Fevzi Efendi, Hacı Mustafa Beylerden oluşan toplam 9 kişilik Heyet-

    i Temsiliye oluşturuldu. Şarki Anadolu Muhafaza-i Hukuk-u Cemiyeti Nizamnamesi’ne göre

    Kazım Karabekir Paşa gizli 10. üye olarak seçildi.

    Erzurum Kongresi’nden itibaren Heyet-i Temsiliye Reisi olarak Millî Mücadele’nin lideri ve

    sözcüsü konumuna gelen Mustafa Kemal Paşa, ülke ve milletin yok olması tehlikesi

    karşısında, Kuvayımilliye’nin istediği şeyin “hakkından mahrum yaşatılan, mevcudiyeti

    ehemmiyete alınmayan milletin hayata, refaha müstahak bir kuvvet olduğunu hükûmet ve

    hükûmetlere anlatmak” olduğunu ifade ediyordu. Mustafa Kemal Paşa, yaşamaya müstahak

    bir kuvvet olunduğunun anlatılmasının savaş meydanlarındaki başarıdan daha önemli

    olduğunu belirtiyordu. Öldürülen bir adamın son nefesine kadar mertlikle, cesaretle kendini

    müdafaa etmesinin tabii olduğunu kaydeden Mustafa Kemal Paşa, tehlikenin boğaza

    dayandığında mücadelenin kendiliğinden ortaya çıkacağını, İzmir’in işgalinin de böyle

    olduğunu, canına kastedilen milletin her şeyi göze alacağını, millî teşkilatın makul ve meşru

    15 / 27

  • haklarını âleme dinletebileceğini, bütün bir milleti toplu bir şekilde istila etmenin kolay

    gerçekleşemeyeceğini savunuyordu.

    30. SİVAS KONGRESİ (4-11 EYLÜL 1919) Mustafa Kemal Paşa’nın en fazla önem verdiği konu, bütün milletin birliğini sağlayarak

    milleti hür ve müstakil yaşatmaya matuf Müdafaa-i Hukuk-ı Milliye’nin her nahiyeye

    varıncaya kadar yayılmasını temin etmekti. Milletin bilfiil buna başladığını, Erzurum’da şark

    vilayetlerinin murahhaslarından mürekkep bir heyet bulundurmak hususundaki fikir ve

    teşebbüsü takdir ettiğini belirtmekteydi. M. Kemal Paşa, Anadolu, İstanbul ve Trakya’daki

    bütün Müdafaa-i Hukuk-ı Milliye Cemiyetleri ile ortak çalışma yapılması gerektiğine

    inanıyordu. Bunun için de Erzurum Kongresi’nden daha şümullü ve umumi bir kongrenin

    toplanmasını çok acil görüyordu.

    4 Eylül 1919 tarihinde açılan Sivas Kongresi’nde, Erzurum Kongresi’nin metni esas kabul

    edildi. Erzurum Kongresi’nde şark vilayetleri için öngörülen hüküm ve şartlar, bütün ülkeyi

    kapsayacak şekilde genelleştirildi. Erzurum Kongresi’nde şark vilayetlerindeki cemiyetler,

    Vilayat-ı Şarkiye Müdafaayı Hukuk Cemiyeti adı altında birleştirilmişti. Sivas

    Kongresi’nde ülke çapında faaliyette bulunmak üzere Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i

    Hukuk Cemiyeti teşkil edildi. Erzurum’da Heyet-i Temsiliye’nin üye sayısı 9 kişi olarak

    belirlenmişti. Bu sayı Sivas’ta 15’e çıkarıldı. Nizamnameye uygun olarak Refet Bey’in de

    dâhil olmasıyla Heyet-i Temsiliye’nin üye sayısı 16’ya çıktı.

    Heyet-i Temsiliye, Ali Fuat (Cebesoy) Paşa’yı Batı Cephesi komutanı olarak atayarak bir nevi

    hükûmet işlevi gördü. Başka bir ifadeyle Heyet-i Temsiliye, Kanun-ı Esasi’ye göre Osmanlı

    Hükûmeti’ne ait icra/yürütme yetkisini kullanmış oldu.

    Sivas Kongresi kararlarının kabul edilmemesi hâlinde İstanbul ile Anadolu arasındaki

    ilişkilerin kesileceği açıklandı. 12 Eylül 1919 tarihinde Heyet-i Temsiliye, Anadolu ile

    İstanbul arasında her türlü haberleşmenin kesilmesine karar verdi. İç ve dış politik gelişmeler

    karşısında zor durumda kalan Damat Ferit Paşa 30 Eylül 1919 tarihinde istifa etti ve onun

    yerine hükûmeti Ali Rıza Paşa kurdu.

    16 / 27

  • Ek 8: Dokuzuncu Ordu Kıtaatı Müfettişliğine Verilecek Talimat Suretinin Tam ve

    Orijinal Metni

    Şube 1

    Numara 73

    Erkân-ı Harbiye-i Umumiye Dairesi Dokuzuncu Ordu Kıtaatı Müfettişliğine verilecek talimat

    suretidir:

    Dokuzuncu Ordu Kıtaatı Müfettişliğine ait vezaif Zât-ı âlinizin Dokuzuncu Ordu Kıtaatı

    Müfettişliğine tayini hususuna irade-i seniyye-i cenâb-ı padişahi şeref-südûr buyurulmuştur.

    Ancak işbu müfettişlikteki vezaif-i âlileri, yalnız askerî olmayıp müfettişliğin ihtiva eylediği

    mıntaka dâhilinde aynı zamanda da mülkîdir.

    1. İşbu müşterek vezaif şunlardır:

    a) Mıntakanızda asayiş-i dâhilinin iade ve istikrarı ve bu asayişsizliğin esbab-ı hudüsunun

    tesbiti.

    b) Mıntakada ötede beride müteferrik bir hâlde mevcudiyetinden bahsedilen esliha ve

    cephanenin bir an evvel toplattırılarak münasib depolara iddiharı ve muhafaza altına

    alınması.

    c) Muhtelif mahallerde birtakım şûralar mevcut olduğu ve bunların asker toplamakta

    bulunduğu ve gayr-ı resmî bir surette ordunun bunları himaye eylediği iddia olunuyor. Böyle

    şûralar, mevcut olup da asker topluyor, silâh tevzi ediyor ve ordu ile de münasebette

    bulunuyorlarsa kat’iyyen men’i ile bu kabîl müteşekkil şûraların da lağvı.

    2. Bunun için:

    a) İki fırkalı olan Üçüncü ve dört fırkalı olan On Beşinci kolordular müfettişlik emrine

    verilmiştir. İşbu kolordular harekât ve asayiş hususatında doğrudan doğruya müfettişlikle ve

    muamelât-ı carîye yani muamelât-ı zâtiye kuvve-i umumîye ve saire gibi hususatta kemâ-fi’s-

    sabık Harbiye Nezaretiyle muhabere edeceklerdir. Fırka veyahut mıntaka kumandanlığı veya

    bir vazife-i hususiyeye tayin edilecek zabitanın tayin veya tebdilleri müfettişliğin muvafakati

    veya talebiyle olacaktır. Maahaza sair hususatça lüzum ve menfaat görerek müfettişliğin

    verdiği talimatı kolordu kumandanlıkları aynen tatbik edeceklerdir. Bilhassa ahvâl-i sıhhiye

    pek mühimdir. Bu zemindeki tedkikat ve icraatın ahaliye de teşmili lâzımdır.

    b) Müfettişlik mıntakası Trabzon, Erzurum, Sivas, Van vilayetleriyle Erzincan ve Canik

    müstakil livalarını ihtiva eylediğinden müfettişliğin yukarıda tadâd edilen vezâifi tedvir için

    vereceği bil-cümle talimatı işbu vilâyetlerle mutasarrıflar doğrudan doğruya ifa edeceklerdir.

    3. Müfettişlik hududuna mücavir vilâyât ve elviye-i müstakille (Diyarbekir, Bitlis,

    17 / 27

  • Mamüretülaziz, Ankara, Kastamonu vilâyetleri) ile kolordu kumandanlıkları da müfettişliğin

    ifa-yı vazife sırasında re’sen vaki olacak müracaatlarını nazâr-ı dikkate alacaklardır.

    4. Müfettişliğin hususat-ı askeriyeye ait mercii Harbiye Nezareti olmakla beraber hususat-ı

    saire için makamat-ı âliye-i aidesiyle muhabere edecek ve işbu muhabereden Harbiye

    Nezaretine de haber verecektir.

    Şifreye tahvil edildi. 7.5.35

    Re’fet

    Harbiye Nâzırı

    Mehmed Şakir

    18 / 27

  • ÇALIŞMA SORULARI 1. Aşağıdakilerden hangisi 9. Ordu Müfettişi olarak Mustafa Kemal Paşa’ya verilen yetkilerden birisi değildir?

    A) Görev bölgesi içerisinde iç güvenliğin sağlanması ve devamlılığı B) Görev bölgesi içerisinde asayişsizliğin ortaya çıkış sebeplerinin belirlenmesi C) Görev bölgesinde dağınık bir hâlde bulunan silah ve cephanenin bir an evvel toplattırılarak uygun depolarda biriktirilmesi ve koruma altına alınması

    D) Gayriresmi bir şekilde asker toplamasını, silah dağıtılmasını ve bunların ordu ile ilişkide bulunmalarını önlemek

    E) Görev bölgesi içerisindeki gayrimüslimlerin Müslümanlara yaptıkları baskılara engel olmak

    2. Mustafa Kemal Paşa, azınlıklara zarar verilmeden düzenli, planlı ve heyecanlı mitingler yapılmasını ve işgallerin protesto edilmesini aşağıdakilerden hangisinde talep etmiştir?

    A) Havza Bildirisi B) Amasya Tamimi C) Erzurum Kongresi D) Sivas Kongresi E) Misak-ı Millî

    3. “Milletin istiklalini, yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır.” şeklindeki ifade aşağıdakilerden hangisinde yer almaktadır?

    A) Sivas Kongresi B) Havza Bildirisi C) Erzurum Kongresi D) Amasya Tamimi E) Misak-ı Millî

    4. “Osmanlı yurdunun bütünlüğü, millî bağımsızlığımızın sağlanması, saltanat ve hilafet makamlarının dokunulmazlığı için ulusal güçleri etken ve ulusal iradeyi egemen kılmak temel

    ilkedir.” şeklindeki ifade aşağıdakilerden hangisinde yer almaktadır?

    A) Sivas Kongresi B) Havza Bildirisi

    19 / 27

  • C) Erzurum Kongresi D) Amasya Tamimi E) Misak-ı Millî

    5. Aşağıdakilerden hangisi Amasya Tamimi’nde yer alan kararlardan biri değildir? A) Vatanın tamamiyeti, milletin istiklâli tehlikededir. B) Hükûmet merkezi, İtilaf Devletleri’nin etkisi ve denetimi altında bulunduğundan sahip olduğu sorumluluğun gereklerini yerine getirememektedir. Bu durum, milletimizi adı var

    kendi yok durumuna düşürüyor.

    C) Milletin durumunu ve davranışını göz önünde bulundurarak haklarını dünyaya duyurmak için her türlü etki ve denetimden uzak bir millî heyetin varlığı gerekmektedir.

    D) Milletin istiklâlini, yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır. E) Azınlıklara zarar verilmeden düzenli, planlı ve heyecanlı mitingler yapılmalıdır.

    6. Aşağıdakilerden hangisi Erzurum Kongresi’nde alınan kararlardan biri değildir? A) Osmanlı yurdunun bütünlüğü, millî bağımsızlığımızın sağlanması, saltanat ve hilafet Makamlarının dokunulmazlığı için, ulusal güçleri etken ve ulusal iradeyi egemen kılmak,

    temel ilkedir.

    B) Her türlü işgal ve müdahale Rumluk ve Ermenilik teşkili gayesine yönelmiş sayılacağından hep birlikte direnip savunma ilkesi kabul edilmiştir. Hristiyanlara, siyasal egemenliği ve

    toplum düzenini bozacak biçimde yeni imtiyazlar verilmesi kabul edilemez.

    C) Merkezi Hükûmet’in yabancı devletlerin baskısı karşısında, buraları terk ve ihmal etmek zorunluluğunda kalması ihtimaline göre, saltanat ve hilafet makamlarına bağımlılığımızı,

    millî varlık ve haklarımızı güvenlik altında bulunduracak bütün karar ve tedbirler alınmıştır.

    D) Milletin durumunu ve davranışını göz önünde bulundurarak haklarını dünyaya duyurmak için her türlü etki ve denetimden uzak bir millî heyetin varlığı gerekmektedir.

    E) Kongre tarafından seçilen bir “Heyet-i Temsiliye”nin kuruluşu kabul edilir ve köylerden başlayarak vilayet merkezlerine kadar yayılan millî teşkilat birleştirilip pekleştirilmiştir.

    7. Aşağıdakilerden hangisi Amasya Tamimi’nin hazırlanmasında etkili olmamıştır? A) Mustafa Kemal Paşa B) Ali Fuat Paşa C) Hüseyin Rauf Bey D) Kazım Karabekir Paşa

    20 / 27

  • E) Ahmet Tevfik Paşa

    8. Erzurum Kongresi kararları incelendiğinde aşağıdaki sonuçlardan hangisine ulaşılamaz? A) Mondros Mütarekesi’nin imzalandığı tarihte mevcut sınırlar, millî sınırlar olarak kabul edilmiştir

    B) Kuvayımilliye’nin “kuva-yı muntazama” hâline getirileceği beyan edilmiştir. C) Hiçbir sebep ve bahane ile vatanın bölünemeyeceğini vurgulanmıştır D) Ülkede yaşayan insanlarının birbirinden ayrılamaz öz kardeş olduğunun altını çizilmiştir E) Her türlü yabancı işgal ve müdahalesine karşı Osmanlı Hükûmeti’nin vazifesini yapamaz duruma gelmesi hâlinde milletin topyekûn kendini savunacağı ve direneceği deklare

    edilmiştir.

    9. “Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti” aşağıdakilerden hangisinde teşkil edilmiştir?

    A) Havza Bildirisi B) Erzurum Kongresi C) Sivas Kongresi D) Amasya Tamimi E) Misak-ı Millî

    10. Sivas Kongresi hangi tarihler arasında toplanmıştır? A) 4-11 Eylül 1919 B) 22-23 Haziran 1919 C) 23 Temmuz-7 Ağustos 1919 D) 22-25 Ekim 1919 E) 8-11 Eylül 1919

    21 / 27

  • CEVAPLAR 1. E 2. A 3. D 4. C 5. E 6. D 7. E 8. B 9. C 10. A

    22 / 27

  • KAYNAKÇA Araştırma-İnceleme Eserleri ve Hatıralar

    AHMET İZZET PAŞA, Feryadım, İstanbul, 1980.

    AKŞİN, Sina. (2010). İstanbul Hükûmetleri ve Millî Mücadele (Mutlakiyete Dönüş 1918-

    1923), c.I. İstanbul: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları.

    ARSLAN, Ali. (2005). Kutsal Ermeni Papalığı Eçmiyazin Kilisesi’nde Stratejik Savaşlar.

    İstanbul: Truva Yayınları.

    ARSLAN, Ali. (2006). Avrupa’dan Türkiye’ye İkinci Yahudi Göçü. İstanbul: Truva

    Yayınları.

    AŞKUN, Vehbi Cem. (1963). Sivas Kongresi. İstanbul.

    Atatürk’ün Samsun’a Çıkışı ve Kurtuluş Savaşı’nın Başlatılmasına Dair Belgeler. (1999).

    Ankara: ATASE Yayınları.

    ATATÜRK, Mustafa Kemal (2000). Nutuk 1919-1927, Yay. Haz. Zeynep Korkmaz. Ankara:

    Atatürk Araştırma Merkezi Yay.

    Atatürk’ün Tamim Telgraf ve Beyannameleri, Der. Arslan, Nimet. (1964). Ankara.

    Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri. (1997). Ankara: Atatürk Araştırma Merkezi Yayınları.

    AYBARS, Ergun. (1984). Türkiye Cumhuriyeti Tarihi. İzmir.

    AYIŞIĞI, Metin. (2004). Kurtuluş Savaşı Sırasında Türkiye’ye Gelen Amerikan Heyetleri,

    Ankara: Atatürk, Dil ve Tarih Kurumu Türk Tarih Kurumu Yayınları.

    BAYKAL, Bekir Sıtkı. (1974). Heyet-i Temsiliye Kararları. Ankara.

    BAYUR, Y. H. (1955). Türk İnkılâbı Tarihi, C.3, K.1, Ankara: TTK Yay.

    23 / 27

  • BAYUR, Y. H. (1983). Türk İnkılâbı Tarihi, C.3, K.3. Ankara: TTK Yay.

    BAYUR, Y. H. (1997). Atatürk Hayatı ve Eserleri I. Ankara: Atatürk Araştırma Merkezi Yay.

    BEBEK, İlhami. (1994). Millî Mücadele’de Akbaş Cephaneliği Baskını. Ankara:

    Genelkurmay Basımevi.

    DÖNMEZ, Cengiz. (1999). Millî Mücadele’ye Karşı Bir Cemiyet: İngiliz Muhipleri

    Cemiyeti. Ankara: Atatürk Araştırma Merkezi.

    DUMONT, Paul-François Georgeon. (2004). Bir İmparatorluğun Ölümü 1908–1923.

    DURSUNOĞLU, Cevat. (1946). Millî Mücadelede Erzurum. Ankara.

    GOLOĞLU, Mahmut. (1968). Erzurum Kongresi. Ankara.

    GOLOĞLU, Mahmut. (1969). Sivas Kongresi. Ankara.

    GÜNER, Zekai. (1998). Trakya-Paşaeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’nin Kuruluşu ve

    Faaliyetleri (1 Aralık 1918-13 Mayıs 1920). Ankara: Atatürk Araştırma Merkezi.

    GÖKBİLGİN, M. Tayyib. (1959). Millî Mücadele Başlarken: Mondros Mütarekesi’nden

    Sivas Kongresi’ne, C.I. Ankara: Türk Tarih Kurumu Basımevi.

    İĞDEMİR, Uluğ. (1986). Sivas Kongresi Tutanakları. Ankara.

    JAESCHKE, Gotthard. (1991). Kurtuluş Savaşı ile İlgili İngiliz Belgeleri. Ankara: TTK.

    KEMAL İNAL, İbnülemin Mahmud. (1982). Son Sadrazamlar, C.IV. İstanbul: Dergah

    Yayınları.

    KIRZIOĞLU, Fahrettin. (1993). Erzurum Kongresi. Ankara.

    24 / 27

  • ORBAY, Rauf. (1993). Cehennem Değirmeni –Siyasi Hatıralarım-, C.I. İstanbul:Emre

    Yayınları,

    ÖZALP, Kazım. (1982). Millî Mücadele, C.I. Ankara: TTK.

    SONYEL, Selahi. (1973). Türk Kurtuluş Savaşı ve Dış Politika. Ankara: TTK.

    SABİS, Ali İhsan. (1993). İstiklal Harbi ve Gizli Cihetleri, C.V. İstanbul: Nehir Yayınları.

    ŞAHİNGÖZ, Mehmet. (1996). Ali Rıza Paşa Hükûmetlerinin İstifası ve Tepkileri. Ankara,

    TALAT PAŞA. (2000). Talat Paşa’nın Anıları: Haz. A. Kabacalı. İstanbul: Türkiye İş

    Bankası Kültür Yay.

    TANSEL, Selahattin. (1973). Mondros’tan Mudanya’ya Kadar, C.I. Ankara: Millî Eğitim

    Bakanlığı Yayınları.

    YALÇIN, E.Semih ve KOCA, Salim. (2005). Mustafa Kemal Paşa’nın Anadolu’ya Gelişi.

    Ankara: Berikan Yayınları.

    Makaleler

    ARSLAN, Ali. (1999). Millî Mücadele’de Geyve Muharebeleri ve Geyve’nin Önemi. I.

    Sakarya Ve Çevresi Tarih ve Kültür Sempozyumu (22-23 Haziran 1998), 161-174. Adapazarı.

    ARSLAN, Ali. (2002). Millî Mücadele Dönemi’nde Savunma Stratejisi Açısından Yolların

    Kullanılması. Anadolu’da Tarihî Yollar ve Şehirler(21 Mayıs 2001), 230-249. İstanbul: İÜ

    Edebiyat Fakültesi Tarih Araştırmaları Merkezi.

    ARSLAN, Ali. (1995). Anadolu Fevkalâde Müfettiş-i Umumiliği IV. ve V. Damat Ferit

    hükûmetlerinin Anadolu’daki Yönetimi Büyük Millet Meclisinden Geri Alma Teşebbüsü

    (1920). Atatürk Yolu, C.4, S.16, s.443. Ankara.

    25 / 27

  • ARSLAN, Ali (1998). I. Dünya Savaşı Sonunda Nahçıvan’da Yapılan Millî Mücadele ve

    Bugünkü Nahçıvan’ın Statüsünün Oluşumu. Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi, C. XIV, S.41,

    s. 521-546. Ankara.

    ARSLAN, Ali. (2000). Ülkenin Kurtarılmasında Kuvâ-yı Milliye’nin Görüşü ve Yalnız

    Siyaseten Müdafaanın İflası(1918-1920). İÜ Edebiyat Fakültesi Tarih Dergisi, S. 36, s.7.

    İstanbul.

    ÇAPA, Mesut. (1991). İzmir Müdafaa-i Hukuk-ı Osmaniye Cemiyeti (Aralık 1918-Mart

    1920). Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi, S. 21, s. 553-566.

    DAYI, Esin. (2003). Erzurum Kongresi’nin Türk Tarihindeki Yeri ve Önemi. Atatürk

    Dergisi, S. 4, s.1-17.

    TÜRKMEN, Zekeriya. (2000). Ali Rıza Paşa Hükûmeti Kuvâ-yı Milliye İlişkileri: Harbiye

    Nazırı Cemal Paşa’nın Kuvâ-yı Milliye’nin Desteklenmesi Yolundaki Gizli Emir ve

    Uygulamaları. Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi, C.XVI, S. 46 , s. 37-87.

    TÜRKMEN, Zekeriya. (1996). Mütareke Döneminde (1918-1923), Ordu, Mütareke

    Döneminden Millî Mücadele’ye Geçişte Ordunun Yeniden Yapılanması. Askerî Tarih

    Bülteni, S.41.

    YALÇIN, E. Semih. (1992). Mütareke Döneminde Mustafa Kemal Paşa’nın İstanbul’daki

    Faaliyetleri (30 Ekim 1918-16 Mayıs 1919). Ankara Üniversitesi Tarih Araştırmaları Dergisi,

    C.17, S. 28, s. 173-206.

    Tezler

    BOZKURT, Abdurrahman. (2009). İtilaf Devletleri’nin İstanbul’da İşgal Yönetimi.

    Yayınlanmamış Doktora Tezi. İstanbul: İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü.

    SAKİN, Serdar. (2003). Misâk-ı Milli’nin Hazırlanışı, Kapsamı ve Tarihsel Değeri.

    Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi. İstanbul: Erciyes Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü.

    26 / 27

  • SANCAKTAR, Fatih Mehmet. (1996). Said Molla ve Türkçe İstanbul Gazetesi.

    Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi. İstanbul: İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler

    Enstitüsü.

    SUSOY, Şenol. (2008). Millî Mücadele Yıllarında Amasya. Yayınlanmamış Yüksek Lisans

    Tezi. İstanbul: Marmara Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü.

    27 / 27

    DAYI, Esin. (2003). Erzurum Kongresi’nin Türk Tarihindeki Yeri ve Önemi. Atatürk Dergisi, S. 4, s.1-17.