sorumlu yazı İşleri müdürü - · pdf fileyüksekte güvenlİ...

33

Upload: vandien

Post on 03-Feb-2018

239 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: Sorumlu Yazı İşleri Müdürü - · PDF fileYÜKSEKTE GÜVENLİ ÇALIŞMA Baş İş Müfettişi Tevfik Paçacı ile “Yüksekte Güvenli Çalışma” konusunu merce-ğimiz altına
Page 2: Sorumlu Yazı İşleri Müdürü - · PDF fileYÜKSEKTE GÜVENLİ ÇALIŞMA Baş İş Müfettişi Tevfik Paçacı ile “Yüksekte Güvenli Çalışma” konusunu merce-ğimiz altına

İrem Nurgül Durmuş Sorumlu Yazı İşleri Müdürü[email protected]

İmtiyaz Sahibi

Ekoteknik İş Sağlığı Güvenliği ve Çevre Hizmetleri Adına

Halis Yolcu

Editör

Yadigâr Yolcu

Kazaların Çevresel ve Teknik Araştırması Bilim Uzmanı

Sorumlu Yazı İşleri Müdürü

İrem Nurgül Durmuş

Yayın Kurulu

ISG Uzmanı Ziya Koç, ISG Uzmanı Cengiz Kutgün, ISG

Uzmanı Hüseyin Gündoğan, ISG Uzmanı Özlem Öztürk,

Uz.Dr. Hayati Küçükyılmaz, Uz.Dr. Mehmet Ergin, Dr. Ali

Delkhak, Uz. Dr. Nevzat Manavbaşı, Uz.Dr. Nevzat Şahan,

Uz.Dr. Ayşe Gözü, Uz.Dr. Bilgin Hürcan, Çevre Müh. Yusuf

Erpak, Maden Müh. Volkan Aksu, Çevre Müh. Tuğba Kanat,

Çevre Müh. A. Gökhan Kocaay, Çevre Müh. Ömer Tünaydın,

Sağlık Eğitimcisi Nihat Aydın

Danışma Kurulu

Prof. Dr. Recep Akdur, Prof. Dr. Sefer Aycan, Doç. Dr. Tayfun

Güngör, Dr. Tahir Soydal, ISG Uzmanı Kemal Çetintaş, Çevre

Uzmanı Hüseyin Gelmez, Çalışma Bakanlığı Eski Teftiş

Kurulu Başkanı Yıldırım Akpınar, Doç. Dr. Murat Ünver, Doç.

Dr. Tevfik Pınar, Doç. Dr. Mehmet Uğurlu, Prof. Dr. Kadirhan

Sunguroğlu, Dr. Hınç Yılmaz, Uz. Dr. Engin Tutkun, Uz. Dr.

Cebrail Şimşek, Ziya Demir, Doç. Dr. Halil Murat Enver

Görsel Yönetmen

İrem Nurgül Durmuş

Reklam ve Pazarlama Koordinatörü

Yalçın Yolcu - Mahmut Yurduseven - Gökhan Bozdoğan -

Tekin Ulutaş - Ercan Yurtseven

Yayın İdare Merkezi

İvedik Cad. No: 110 Yenimahalle - Ankara

Tel: 0312 344 01 96 (pbx) - Fax: 0312 343 66 46

Yayın Türü

Yaygın - Süreli

ISSN: 2146 - 9407

Baskı ve CTP Kalıp

Dumat Ofset

www.dumat.com.tr

Basım Tarihi

15.04.2012

Abonelik ve Reklam Rezervasyon

Tel: 0 312 344 01 96 (pbx)

www.ekoteknikisg.com

Ekoteknik İSG Dergisi’nin amacı, iş sağlığı güvenliği ve

çevre konularında özellikle uygulayıcı konumdakilerin

deneyimlerini ve izlenimlerini belgelemek, birikimlerin

paylaşılmasını sağlamak ve yeni ufuklar açarak

başvurulabilecek bir kaynak yaratmaktır.

Üç ayda bir yayınlanır.

Yayının telif hakkı Ekoteknik İş Sağlığı Güvenliği ve Çevre

Ölçüm Teknolojileri Ltd. Şti’ne aittir. Dergi içeriğinin

tamamen ya da kısmen elektronik, mekanik veya başka

biçimde çoğaltılması Ekoteknik’in iznine tabidir.

Yayınlanan yazı ve reklamların sorumluluğu sahiplerine aittir.

Sunuş

ÇOK TEŞEKKÜRLER...Hafızamızı çok da zorlamaya gerek yok, henüz bir kaç yıl öncesiydi manken Aysun Kayacı’nın “dağdaki çobanla benim oyum niye eşit? diye sorarak bir tartışma başlatması...

O yıllarda hem siyasi bir dergide muhabir olarak gazetecilik mesle-ğime devam ediyordum hem de Gazi Üniversitesi’nde lisans eğitimim devam ediyordu. Magazinsel boyutu bir yana empati kurarak Kayacı’yı da anlamaya çalışıyordum.

Ancak Değerli Hocam Doç. Dr. Vedat Bilgin derste söylediği bir sözle beynimi bu konuda netleştirmişti: “Demokrasi üniversitedeki profe-sörün söz hakkıyla dağdaki çobanın söz hakkını eşitlediği için anlamlı-dır. Dağdaki çobanın gereksinimle-rini ondan daha iyi hangi profesör bilebilir? Demokrasiyi bundan daha güzel kılan başka hangi yanı vardır?”

Yankılanmıştı beynimde bu sözler...

Sonrasındaysa hayatımın her ala-nına yaydım beynimdeki bu yankı-ları… Yaptıklarım eleştirildiğinde karşımdaki insanın penceresinden bakınca “en iyi görünenin o” oldu-ğunu anladım. Eleştirenim profesör olunca profesör gözünden nasıl gö-ründüğümü, eleştirenim okur-yazar bile değilse onun gözünden nasıl göründüğümü düşündüm. Eleştiril-meyi böylece sevdim…

...Geçen sayı EKOTEKNİK İSG ekibi olarak biz bir iş çıkardık, yayın haya-tına bir dergi kazandırdık. Herkese fikrini sorduk. Hem fayda sağlamayı umduğumuz işçilere: “bu dergi sizi korumak istiyor, beğendi-niz mi?” dedik hem de işverenlere: “amacımız yasalara karşı sorumlu-luklarınızı yerine getirmenizi sağ-layarak sizi korumak, en önemlisi vicdanınızın sesi olabilmek.

Beğendiniz mi?” dedik.

Bize artı değer katsın, ilk sayısı çok ses getirdi, ikinci sayısı ilkini katlasın diye olumlu – olumsuz tüm eleştirileri masamıza yatırdık, üstünde muhasebe yaptık. Herkesin fikri müthiş önemliydi, herkese çok teşekkür ediyoruz.

Olumlu görüş bildirenlere inancımı-za inanç kattıkları için, eksiklikleri-mizi söyleyenlere tamamlanmamıza yardımcı oldukları için çok teşekkür ediyoruz. Bir de sanki biraz kıs-kançlıkla eleştirenler vardı, yapıcı hiçbir yanı olmayan, onlara da çok teşekkür ediyoruz, ne kadar büyük olduğumuzu hatırlattıkları için…

Ancak özellikle teşekkür etmek istediğimiz bir isim var:

“İş Sağlığı Güvenliği Genel Müdürümüz Kasım Özer”

İlk sayımız çıktıktan sonra yanı-mızda olacak insanlar bizim için çok değerli olacaklar. Ama daha ortaya ürünümüzü koymadan bizimle olan ve derya – deniz bil-gilerini bizden esirgemeyen, hangi konuda danışsak: “Bakanlığımı-zın kapısı herkese sonuna kadar açık, yeter ki insanlar bilgilenmek istesin” diyen, çok değerli vaktini hiç esirgemeden bilgilendirmeye sunan Sayın Genel Müdür’ümüze çok teşekkür ediyoruz.

Bakanlığın kapısı nasıl herkese sonuna kadar açıksa, biz de her eleştiriye sonuna kadar açığız. Yeter ki yazdıklarımızı okuyun da bizi eleştirin. Bizim tek amacımız okun-mak ve Türkiye’de çok geç kalınmış bu hayati konuda naçizane de olsa bir fayda sağlamak.

İkinci sayımız hayırlı olsun, İş Sağ-lığı Güvenliği Genel Müdürlüğü’nün oluşturmaya çalıştığı kültüre faydası dokunsun dileklerimizle…

Page 3: Sorumlu Yazı İşleri Müdürü - · PDF fileYÜKSEKTE GÜVENLİ ÇALIŞMA Baş İş Müfettişi Tevfik Paçacı ile “Yüksekte Güvenli Çalışma” konusunu merce-ğimiz altına

4 5

07 AB-TÜRKİYE ORTAK PROJELERİ İŞYERİ GÜVENLİĞİNİ ARTTIRIYOR İşyeri güvenliğinin arttırılması na dönük destek vermeyi amaçlayan ve AB tarafından mali olarak desteklenen iki pro- jede başarıyla sona yaklaşılıyor.

08 İŞ SAĞLIĞI GÜVENLİĞİ GENEL MÜDÜRÜ KASIM ÖZER: “İSG OLMAZSA OLMAZIMIZDIR”

10 DOSYA KONUMUZ: YÜKSEKTE GÜVENLİ ÇALIŞMA Baş İş Müfettişi Tevfik Paçacı ile “Yüksekte Güvenli Çalışma” konusunu merceğimiz altına aldık.

20 DİN İŞLERİ YÜKSEK KURULU ÜYESİ DOÇ. DR. İLYAS ÜZÜM: “İŞÇİ İŞVEREN’E ALLAH’IN EMANETİDİR”

24 İSG KANUNU MECLİSTE İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu Tasarısı Taslağı, TBMM Başkanlığı’na sunuldu. Şimdiye kadar İş Kanunu kapsamında yer alan konular, Şimdi ayrı bir yasa olarak düzenleniyor.

30 İSG UZM. HÜSEYİN GÜNDOĞAN Kamu Hizmetlerinde İş Güvenliği

31 DEVLET DEMİR YOLLARI YENİLENİYOR Ankara - Sincan Güzergahında Yapılan Çalışmalar Hız Kesmeden Devam Ediyor

34 CIMPOR YİBİTAŞ İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ MÜDÜRÜ GÖKHAN GÜZEL: İş Sağlığı Güvenliği Sisteminde İletişim, Gözden Geçirme ve Uygulama

İÇİNDEKİLER

07 AB-TÜRKİYE ORTAK PROJELERİ iŞYERİ GÜVENLİĞİNİ ARTTIRIYOR

İşyeri güvenliğinin arttırılmasına dönük destek ver-meyi amaçlayan ve AB tarafından mali olarak des-teklenen iki projede başarıyla sona yaklaşılıyor. Proje sonuçlarının paylaşılabilmesini teminen Ankara Hilton Otel’de bir tören düzenlendi. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik ile AB Türkiye Delegasyonu Başkan Yardımcısı Tibor Varadi’nin katıldığı törende Ekoteknik İSG Basın ekibi de hazır bulundu.

24 İSG KANUNU MECLİSTEİş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu Tasarısı Taslağı 03.04.2012 tarihinde TBMM Başkanlığı’na su-

nuldu. İş Sağlığı ve Güvenliği’ne ilişkin konular şimdiye kadar İş Kanunu kapsamında yer alırken, şim-di iş sağlığı güvenliği kanun tasarısı ayrı bir yasa olarak düzenleniyor. Tasarı yasalaştığında İSG konusu artık ayrı bir yasa içerisinde düzenlenmiş olacak. Peki bu yasa tasarısı ne gibi yenilikler getirecek?

36 Gıda İşkolu Çalışanlarında Portör Taramalarını Düzenle- yen Yasada Değişiklik

38 İSG KULİSİ www.facebook.com/ekoteknik.isg

adresinden sayfamızı takip ederek görüş bildiren değerli okuyucularımızın görüşlerine yer veriyoruz.

42 KLİNİK MİKROBİYOLOJİ UZMANI MEHMET ERGİN: Gıda Güvenliğinde Hijyen ve Sanitasyon

44 DURUKAN ŞEKERLEME Tüm Dünya’ya şekerleme üreten Durukan’ın İSG’de güvendiği marka: EKOTEKNİK

46 KESİMHANE HAYVANCILIK İzmir’de faaliyet gösteren ve hem Türkiye’ye hem de yurtdışına ürün yetiştiren Kesimhane Hayvancılık’ın İSG Tercihi: EKOGLOBAL

48 ÖRNEK YARGITAY İÇTİHATI 50 İSG UZM.-OHSAS BAŞDENETÇİ BARLAS YALÇIN: İş Güvenliği ve OHSAS 18001’in Getirdikleri

52 UZ. DR. ÜLKÜ AYBERK: Hem Çalışan Kadın, Hem Anne Olmak

55 ISG KOORDİNATÖRÜ ZİYA KOÇ: Kaza Analizi

58 E. ÇEVRE YÖN. GEN. MDR. YRD. HÜSEYİN GELMEZ: Çevre Sorunlarının Nedenleri

62 ISG UZMANI YUSUF ERPAK: İnsanlık Reklamı

10DOSYA KONUMUZ:

YÜKSEKTE GÜVENLİ ÇALIŞMABaş İş Müfettişi Tevfik Paçacı ile “Yüksekte Güvenli Çalışma” konusunu merce-ğimiz altına aldık.

08İŞ SAĞLIĞI GÜVENLİĞİ GENEL MÜDÜRÜ KASIM ÖZER:

Kendimiz İçin, Sevdiklerimiz İçin, İtibarımız İçin, Milli Serveti Korumak Adına Ülkemiz İçin:“İSG OLMAZSA OLMAZIMIZDIR”Çalışma hayatı birçok aktörün içinde yer aldığı bir sahne olduğu gibi, birçok faktörün de etkili oldu-ğu bir alandır. Bu sahada başarılı olmanın temel şartı, bütün aktörlerin aynı senaryoya odaklanma-sı, bütün faktörlerin aynı yöne yönlendirilmesi ve etkin hale getirilmesidir.

Page 4: Sorumlu Yazı İşleri Müdürü - · PDF fileYÜKSEKTE GÜVENLİ ÇALIŞMA Baş İş Müfettişi Tevfik Paçacı ile “Yüksekte Güvenli Çalışma” konusunu merce-ğimiz altına

7

AB-TÜRKİYE ORTAK PROJELERİ İŞYERİ GÜVENLİĞİNİ ARTTIRIYORKüçük ve orta ölçekli teşebbüslere, işyeri gü-venliğinin arttırılmasına dönük destek vermeyi amaçlayan ve Avrupa Birliği tarafından mali olarak desteklenen iki projede başarıyla sona yaklaşılıyor. Proje sonuçlarının paylaşılabilme-sini teminen 14 Şubat 2012 Salı günü Ankara Hilton Otel’de bir tören düzenlendi.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik ile AB Türkiye Delegasyonu Başkan Yardımcısı Tibor Varadi’nin katıldığı törende Ekoteknik İSG Basın ekibi de hazır bulundu.

AB’nin 5,3 milyon Euro’luk katkısıyla yürütülen projeler, bir yandan işyerlerindeki laboratuvar ölçümlerinin

kalitesini yükseltirken diğer yandan da işletmelerin iş sağlığı ve güvenliği mevzuatı ve kurallarını daha iyi uygu-lamalarına yönelik destek sağlamıştır. Projeler, sosyal ortaklar ve STK’ların da katılımıyla ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın yönetiminde yürütülmüştür.

Ankara Hilton Otel’de proje sonuçları-nın paylaşılması amacıyla düzenlenen törene Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik ile AB Türkiye Delegasyonu Başkan Yardımcısı Tibor Varadi katıldı.

Konuyla ilgili olarak yaptığı açıkla-mada Varadi şunları söyledi: “Bu iki proje, küçük ve orta ölçekli işletme-lerde (KOBİ’ler) bir ‘güvenlik kültürü’ oluşturulmasına yönelik sağladığı destek nedeniyle özel bir önem ta-şımaktadır. Bu projeler sayesinde iş sağlığı ve güvenliği yönetim sistemleri geliştirmiş olan KOBİ’lerin, kendi bölge ve sektörlerinde öncü rolü

üstlenmelerini bekliyor ve başarıları-nın örnek alınarak Türkiye genelinde yaygınlaşmasını ümit ediyoruz.”

Projeler kapsamında aşağıdaki hu-suslarda da destek sağlanmıştır:

•Ankara, Kocaeli, Zonguldak, Denizli ve Kütahya illerinde inşaat, madenci-lik ve metal sanayinde hüküm süren iş sağlığı ve güvenliği şartlarının iyileştirilmesi, •Ankara, Adana, İstanbul, İzmir, Kayseri ve Bursa illerinde bulunan bakanlığa bağlı laboratuvarlar tarafın-dan yapılan ölçümlerin uluslararası standartları karşılar hale getirilmesi, •İş sağlığı ve güvenliği uzmanları, güvenlik uzmanları, doktor ve hemşi-relere yönelik sağlık tarama ve teşhis eğitimi, •Mesleki hastalık ve kazalara ilişkin işverenlerin kullanımına yönelik web tabanlı raporlama siteminin oluştu-rulması.

Çalışırken hayatını kaybeden ya da yaralanan işçi sayısının azaltılma-sı amacıyla, AB 2002’den bu yana Türkiye’ye “İş Sağlığı ve Güvenliği”

gündeminin uygulanmasına destek sağlamaktadır. Toplam 21 milyon Euro’ya varan finansmanla Ankara ve Kocaeli’nde işyerleri için önemli ölçümler yapan iki adet iş sağlığı ve güvenliği laboratuvarının donanımı yapılmıştır. Ayrıca, işveren ve işçilere yerinde hizmet veren seyyar iş sağlığı ve güvenliği laboratuvarları tedarik edilmiştir. Bunların yanı sıra, AB yar-dımları Türkiye’nin üye devletlerdeki muhatapları ile bu alanda sürdürüle-bilir ortaklıklar tesis etmesine vesile olmuştur.

AB sosyal politikasının temel unsur-larından birini oluşturan iş sağlığı ve güvenliği alanında AB’de kapsamlı bir mevzuat bulunmaktadır. AB politika-ları bir yandan iş kalitesini arttırırken öte yandan iş kazalarını ve meslek hastalıklarını önlemeye çalışmaktadır. Türkiye, küresel eğilimler doğrultu-sunda, sağlık ve güvenlik konusuna giderek daha fazla önem atfetmek-tedir. Türkiye AB mevzuatının önemli bir kısmını iç mevzuata derç etmiş olmakla birlikte, uygulamada halen güçlükler bulunmaktadır.

“Mektubumuz Var”

Yayın hayatının en verimli döneminde böyle bir yayını başlatmanız bizleri mutlu etmiştir. Zira yaptığınız görevin boyu-tu öncelikle belki kamuoyunu bilgilendirmek gibi görülebilir, fakat bilgilendirmekten daha çok önleyici faaliyetlerde bulunduğunuzu hemen belirtmek isterim.

Ödemek, önlemekten daha çok maliyetlidir. Özellikle insanların sakat kalması veya ölmesi halinde, ödesen bile ölenlerin veya sakat kalanların geri gelmesi veya telafi edilmesi mümkün değildir. Bu bağlamda, iş hayatında birçok çalışanlarımız ve özellikle de işverenlerimizin duyarlılığını belirtmek isterim. Belki bilinç yetersizliği gibi de görünebilir, iş sağlığı ve güvenliği bilincini geliştirecek kayda değer kaynak olduğu söylenemez.

Ümit ediyorum sizlerin ve EKOTEKNİK ekibinin bilgi birikimi bu boşluğu dolduracaktır.

Çıkartmış olduğunuz derginin sür manşetleri ve içerikleri, kullanılan resimler ve karikatürleri “Bir başlık/resim, bin kelimenin yerine geçer” dedirtiyor. Bu hem okumayı kolay kılan hem de hafızalara kazınmayı sağlayan çok önemli bir başarı olmuş. İş sağlığı ve Güvenliği temel kavram ve tanımlarının açıklanması ve resimlendirilmesi yeni bir dönemi beraberinde getirecektir.

Ülkemizde yaklaşık 3 milyon KOBİ bulunmaktadır. Bunlardan sadece 10 bin tanesi Kalite Danışmanlığını sadece belge düzeyinde almaktadır. Her gün bir iş kazasıyla uyanıyoruz. Ya bir yangın, bir kömür ocağı ya da çarşı yangını... Ateşin düştüğü yer hayatını kaybeden ailenin eşi ve çocukları.

Belki bizim de içimiz yanıyor, “yazık” diyerek geçiyoruz. Ama Ekoteknik İSG Dergisi ekibi olarak sizler, bunların olmaması için “Biz yazdık” diyorsunuz. “Yazık” deyip geçmiyor, bir daha böyle elim olayların olmaması için Gönüllü Medya İş Sağlığı ve Güvenliği yapıyorsunuz.

İşyerlerinde yaşam kalitesine büyük katkıda bulunacağınıza inanıyoruz.

Dileğimiz sizin duyarlılığınız başkaları için iyi bir örnek olur, sayınız artar.

Derginizde ayrıca, işveren ve işçinin manevi boyutuna ilişkin “ Tedbir almadan çalışmanın sonucunda ölme veya sakat kalmayı kader olarak yorumlamanın yanlış, aksine kendini intihar anlamına geldiği” konusundaki görüşlerin dile getirilmesi dergiye ayrı bir anlam kazandırmaktadır.

Basın ayağını üstlendiğiniz İSG KÜLTÜRÜ’nde derginizin “bir çok ocağın sönmemesi için” evrensel anlamda bir önlem olduğunu da belirtmek isterim.Öte yandan, işyeri hekimliği hizmetinin alınmasındaki makale ve yazılarınız dergide başka bir zenginlik olduğunu belirtmek isterim.

Kaliteli Yaşam Derneği olarak sizleri kutluyoruz. Yolunuz açık olsun ve verdiğiniz hizmetler sürekli olsun diliyoruz. Kazasız, belasız günlerin azalacağı inancıyla

Saygılarımla,Kaliteli Yaşam Derneği

1.Dönem Yönetim Kurulu BaşkanıAbdullah Sertkaya

İlk sayımız sektöre adeta bomba gibi düştü. Gerek resmi internet sayfamız www.ekoteknikisg.com adresinden, gerekse sosyal paylaşım sitelerinden www.facebook.com/ekoteknik.isg ve www.twitter.com/ekoteknikisg adresle-rinden çok fazla geri bildirim aldık. Yazılı görüşlerin haricinde İSG Kültürü’ne adeta gönül vermiş, “tek bir canlı dahi ölmesin” isteğini yüreğinde hissetmiş bazı değerli kişiler de merkezimizde ziyaretimize geldi. Hepsine Ekoteknik İSG ekibi olarak gönülden teşekkür ediyoruz. Tüm aldığımız geri bildirimleri ne yazık ki, dergimize taşıyamıyoruz. Zira o zaman “İSG Kültürü’nün doğmasına hız kazandırma” amacımızdan uzaklaşır, sadece okur köşesi hazırlamış oluruz. Bu sebeple, tüm aldığımız geri bildirimlerin içinden bir tanesini sizinle paylaşmak yeterli olur diye düşünü-yoruz. Hem bize e-posta göndererek onurlandıran hem de merkezimizde bizi ziyaret eden Kaliteli Yaşam Derneği Başkanı Abdullah Sertkaya’ya teşekkür ediyoruz.

Page 5: Sorumlu Yazı İşleri Müdürü - · PDF fileYÜKSEKTE GÜVENLİ ÇALIŞMA Baş İş Müfettişi Tevfik Paçacı ile “Yüksekte Güvenli Çalışma” konusunu merce-ğimiz altına

98

MAKALE Kasım Özer Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığıİş Sağlığı Güvenliği Genel Müdürü

Kendimiz İçin, Sevdiklerimiz İçin,

İtibarımız İçin, Milli Serveti Korumak

Adına Ülkemiz İçin:

“İSG OLMAZSA OLMAZIMIZDIR”

Günümüz dünyasında her gün iş kazalarından binlerce insanın öldüğünü biliyoruz. Hiç kimse bu ölümleri istemediği gibi, birçoğumuzun da söz konusu ölümleri en-gellemeye çalışmak için büyük bir çaba içinde olduğu malumdur.

Çalışma hayatı birçok aktörün içinde yer aldığı bir sahne olduğu gibi, birçok faktö-rün de etkili olduğu bir alandır. Bu sahada başarılı olmanın temel şartı, bütün ak-törlerin aynı senaryoya odaklanması, bütün faktörlerin aynı yöne yönlendirilmesi ve etkin hale getirilmesidir.

Bir koroda bütün enstrümanlar aynı notaya veya aynı komuta odaklandığında ancak koro-nun ahengi sağlanabildiği gibi

çalışma hayatının ahengi de bütün aktörlerinin uyum içinde çalışması, aynı hedefe yönelmesi ve görevlerini hakkıyla yerine getirmesi sonucu sağlanabilir. Burada aktörleri devlet, işçi ve işveren temsilcileri olarak

sıralayabileceğimiz gibi, etkili faktör-leri de hammadde, mamul madde, üretim tekniği ve vasıtaları, makine ve teçhizat, çalışma kuralları, işyeri ortam şartları (havalandırma, aydın-latma, yerleşim düzeni, termal konfor şartları, gürültü, toz, gaz vb. zararlı maddeler gibi) de sayabiliriz.

Bunun yanı sıra çalışma hayatında

değer bulan başka faktörler de vardır. İyi üretim, kaliteli üretim, firma iti-barı veya prestiji, pazar payı, müşteri memnuniyeti gibi… Bunlara milli servet, sosyal güvenlik harcamaları, kazaların sebep olduğu sosyal prob-lemler ve maddi zararlar da eklene-bilir. Böylece iş sağlığı ve güvenliğinin ilgili olmadığı veya dokunmadığı alan ve konunun olmadığı görülecektir.

BİR İŞ, ANCAK GETİRİSİ GÖTÜRÜSÜNDEN FAZLA İSE

YAPILABİLİR, UYGULANABİLİR

Bu kadar geniş bir tabana yayılan ve geniş bir kitleyi etkileyen bu konunun, getirileri ile birlikte bir maliyeti ve bir külfeti de olacaktır. Ancak burada çok önemli bir noktayı gözden kaçırma-mak gerekir. Bir iş veya yatırım, ancak getirisi götürüsünden fazla ise yapıla-bilir, uygulanabilir. Kaldı ki konumuz olan iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanmasının getirisi, görünen ve görünmeyenleri ile bir-likte değerlendirildiğinde götürüsünden yani yapı-lacak harcamalardan kat kat fazladır. Hatta bazen harcama yapmaya bile ihtiyaç olmamaktadır. Mesela uygun talimatlar hazırlamak, gerekli teorik eğitimler vermek vb. her-hangi bir maliyet gerek-tirmeyen hususları saya-biliriz ki önemleri yabana atılır neviden değildir.

MAKSAT HÂSIL OLDU. MASRAF YERİNİ BULDU

Hatta akılda daha iyi şekillenip kal-ması için inşaat işkolundan yüksekten düşmeleri başka bir örnek olarak verebiliriz:

Kat boşluklarından veya asansör boşluklarından çalışanların düşme-mesi için herhangi bir yatırıma gerek yoktur. İnşaat alanında bol miktarda bulunan tahta ve benzeri malzeme-lerden bir miktarını bu boşlukları kapatmak için kullanabiliriz. Kul-lanılacak bu malzemeye belki de inşaatta ihtiyaç bile olmayacağından mali külfet getirmeyecektir. Ancak birileri tarafından “Bu malzemeler için de harcama yapıldı ve inşaatta

kullanılmak üzere alındı. Öyleyse yük getiriyor” denilebilir. Buna karşılık şu cevabı verebiliriz: “Evet bu mal-zemeler harcama yapılarak alındı ve kullanıldı. Maksat hâsıl oldu. Masraf yerini buldu. Bu noktadan sonra belki odun olacak, belki kullanılamayacak durumdaydılar”.

Kaldı ki sıfır maliyet çalışma hayatının hiçbir yerinde olamaz. Hiçbir mali harcama olmasa da emek dahi bir maliyet değil midir? Onun da bir he-sabı vardır. Hayatımızı idame ettirme-nin de bir maliyeti vardır. Yaşamanın

maliyeti az olamaz. Zira hayatımız çok değerlidir. Hesaba kitaba gelmez. Çalıştırdıklarımızın hayatı da bizimki kadar kıymetli olduğuna göre çok ince hesaplar yanlış kararlar vermemize sebep olabilir.

İş sağlığı ve güvenliğine sadece mali bir konu gibi baktığımızda haklı olarak getireceğini düşündüğümüz maddi külfete takılıp kalırız. Hâlbuki yukarı-da anlatmaya çalıştığım hususlar göz önüne alındığında iş sağlığı ve güven-liği sadece mali konularla sınırlandı-rılmamalıdır. Topyekûn bütün unsur-ları ile değerlendirdiğinde gerçekten çok farklı bir noktaya gelinebilir. Bir çalışanın başına taş düşmemesi için alınacak bir baretin maliyeti taş düştükten sonra katlanılacak maliyet-

le kıyaslandığında ortaya çıkan maddi tablonun yanında kazanın açacağı sosyal problemler hiç nazara alınmı-yor. Farz edin ki bu çalışan iş göremez hâle geldi. Alın size bir sosyal yara: Eşinin ve çocuklarının durumu, kendi psikolojik durumu ve sosyal devlet ka-bulünden dolayı gelecek genel yük ve daha saymakla uzayacak nice yaralar ve yükler. Hepsi bir baretin alınma-dığından veya kullanılmadığından kay-naklanmaktadır. Şimdi burada kim “iş sağlığı ve güvenliği maliyet getiriyor” diyebilir?

Başka bir pencereden de bakalım: İş sağlığı ve güvenliği hizmeti alınmasının da bir külfeti veya maliyeti olacaktır. Peki, işveren kendisi öğrenip bu görevi üstlensin. Mevzuatımız müsaittir. Ancak bunu öğrenmekte bir maliyettir. İşveren ya önüne kitaplar yığacak ve işini gücünü bırakıp zaman ayıracak ya da eğitim için zaman ve

para ayıracak. Yani netice itibariyle ne tarafa gitsek, nasıl bir formül üret-sek illa ki bir mali portre çıkacaktır. Bu sebeple işin mali yönü göz ardı edilmeden insani yönü ön plana çıkar-tılarak işlemleri yürütmek, kararları almak ve gereğini yapmak en akıllıca ve adil olanıdır.

Sonuçta niçin iş sağlığı ve güvenliği dediğimizde: Kendimiz için, sevdikle-rimiz için, itibarımız için, milli serveti korumak adına ülkemiz için olmazsa olmazımızdır.

İş sağlığı ve güvenliğini sevda edinenlere, dertlenenlere ve bu yolda emek veya para sarf edenlere saygılarımla…

İş sağlığı ve güvenliği hizmeti alınmasının da bir külfeti ve maliyeti olacaktır. Bu mali-yeti ortadan kaldırmak isteyen işveren, İSG hizmetlerinin yürütülmesini bizzat üstlene-bilir. Mevzuatımız buna müsaittir. Ancak bu sefer de işverenin İSG konusunu öğrenme-ye ve uygulamaya zaman ayırması gerekir ki, işverenlerin en kıymetli şeyi zamanıdır.

Sıfır maliyet çalışma hayatının hiçbir yerinde olamaz. Hiçbir mali harcama olmasa da emek dahi bir maliyet değil midir? Onun da bir he-sabı vardır. Hayatımızı idame ettirmenin de bir maliyeti vardır. Yaşamanın maliyeti az olamaz. Zira hayatımız çok değerlidir. Hesaba kitaba gelmez. Çalıştırdıklarımızın hayatı da bizimki kadar kıymetli olduğuna göre çok ince hesap-lar, yanlış kararlar vermemize sebep olabilir.

Page 6: Sorumlu Yazı İşleri Müdürü - · PDF fileYÜKSEKTE GÜVENLİ ÇALIŞMA Baş İş Müfettişi Tevfik Paçacı ile “Yüksekte Güvenli Çalışma” konusunu merce-ğimiz altına

1110

DOSYA / YÜKSEKTE GÜVENLİ ÇALIŞMA

YAPI İŞLERİNDE

YÜKSEKTE GÜVENLİ

ÇALIŞMA PROJESİ

İş kazası sayısı sıralamasında inşaat faaliyetlerinin, makine hariç metalden eşya ima-

latı grubunun hemen ardında ikinci sırada bulunduğu, iş kazası sonucu sürekli iş gö-

remezlik ve iş kazası sonucu ölüm sayıları bakımından ise açık ara ilk sıraya yerleştiği

görülmektedir. Sektörde ölümlü iş kazalarının büyük kısmı yüksekten düşmeye bağlı

olarak gerçekleşmektedir.

İnşaat işkolunda meydana gelen iş kazası sayısı, kaza sonucu sürek-

li iş göremezlik ve ölümle sonuçlanan kaza sayıları, ülkemizdeki tüm

sektörler bir arada değerlendirildiğinde ortaya çıkan toplam sayısal

değerler içinde son derece önemli ve yüksek noktalarda bulunmak-

tadır.

Sektörün yüksek istihdam sağlayan emek yoğun yapısı, işçi kalifi-

kasyon düzeyinin görece düşüklüğü, işçi sirkülasyonunun çokluğu,

çalışma şartlarının değişkenliği ve geçiciliği, inşaat işkolundaki yük-

sek iş kazası olgusunu destekleyen başlıca faktörlerdir.

İş Teftiş Kurulu Başkanlığı tarafın-dan, yapı işlerlerinde, iş sağlığı ve güvenliği koşullarının hızlı, etkin, aktif ve kalıcı bir şekilde iyileşti-

rilmesi ve önleyici yöntemlerin hızla devreye sokulması amacıyla, 2009 yılında pilot illerde “Yapı İşlerinde Yüksekte Güvenli Çalışma Projesi” uygulanmaya başlanmış, proje kap-samında teftişlerde yüksekten düşme riski tespit edilmesi halinde işyer-lerinin kapatılması yoluna gidilmiş, bu riskler giderilmeden işyerinde çalışmaya müsaade edilmemiştir.

Proje uygulanmaya başlanıldığı tarihten itibaren, yapılan yılsonu değerlendirmelerinde inşaat işyer-lerinde güvenli iskele sistemlerinin kullanılmaya başlanılması, yüksekten düşmelere karşı yeterli tedbirlerin alınması, işverenlerin yüksekten düş-me konusunda bilinç kazanması gibi olumlu sonuçlar gözlenmiştir.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın 2011/8 Sayılı Genelgesi gereğince yürürlüğe giren İş Teftiş Rehberi’yle İş Teftiş Kurulu “Teftiş

Usul ve Esasları” yenilenmiş, kla-sik teftiş anlayışının dışına çıkılarak kaynakları etkin ve verimli kullanmak suretiyle ilgili tüm sosyal tarafları kapsayan eğitim, iletişim ve bilgilen-dirmeye ağırlık veren, çözüm odaklı “Risk Esaslı”, “İşkolu/Sektör Esaslı”, veya “Alan Esaslı” programlı teftişle-rin yapılması planlanmıştır.

Bu doğrultuda inşaat işkolunda ba-

şarıyla yürütülmekte olan proje 2012

yılında “Yapı İşyerlerinde Yüksekte

Güvenli Çalışma Hedefine Yönelik Risk

Esaslı Teftiş” adıyla yürütülecek olup

işyerlerinde yüksekten düşme riskiyle

beraber genel iş sağlığı ve güvenliği

riskleri de incelenecek, işçilerinin

yaşamı için tehlikeli hususlar tespit

edilmesi halinde 4857 sayılı İş Kanu-

nunun 79’uncu maddesi ve bu madde

gereğince hazırlanan “İşyerlerinde

İşin Durdurulmasına veya İşyerlerinin

Kapatılmasına Dair Yönetmelik”in

10 uncu ve 17 inci maddelerine göre

işlem yapılacak, tespit edilen noksan

hususlar için idari para cezası uygu-

lanacaktır.

Page 7: Sorumlu Yazı İşleri Müdürü - · PDF fileYÜKSEKTE GÜVENLİ ÇALIŞMA Baş İş Müfettişi Tevfik Paçacı ile “Yüksekte Güvenli Çalışma” konusunu merce-ğimiz altına

12 13

DOSYA / YÜKSEKTE GÜVENLİ ÇALIŞMA

YÜKSEKTE GÜVENSİZÇALIŞMA

YÜKSEKTE

GÜVENSİZ

ÇALIŞ

MA

YÜKSEKTE GÜVENSİZÇALIŞMA

YÜKSEKTE

GÜVENSİZ

ÇALIŞ

MA

YÜKSEKTE

GÜVENSİZ

ÇALIŞM

A

Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) verilerine göre geliş-mekte olan ülkelerin iş ka-zası ve meslek hastalıkları sonucu meydana gelen eko-nomik kayıplarının (GSYİH) gayrı safi yurt içi hasılalarının yaklaşık yüzde 4 ’ü kadar ol-duğu tahmin edilmektedir. Bu doğrultuda ülkemizde Türki-ye İstatistik Kurumundan alı-nan GSYİH rakamlarına göre (2010 yılı GSYIH 1,1 trilyon olduğuna göre) iş kazası ve meslek hastalıklarının top-lam maliyeti yılda yaklaşık 44 Milyar TL olarak tahmin edilmektedir. (Bu rakam 9 bin kişi istihdam edilerek inşa edilen 2400 mW gücündeki Atatürk Barajı’ndan 10 tane, 1000 mW gücündeki nükleer santrallerden 10 taneye eşit-tir.) Dünyadaki ekonomik ka-yıp ise 600 milyar dolar olup bu kayıpların önüne geçmek için acil tedbirler alınmalıdır.

Sosyal Güvenlik Kurumu’nun iş kazaları ve meslek has-talıklarına ilişkin yayınladığı 2010 yılı istatistiklerine göre gerçekleşen 62 bin 9 yüz 3 iş kazasının bin 4 yüz 44’ünün

ölümle neticelendiği, 5 yüz 33 tane de meslek hastalığının tespit edildiği belirtilmiştir. En fazla iş kazasının yaşandığı iller

sıralamasında ilk üç sırayı İstanbul (7991), İzmir (7942) ve Bursa (7580) almaktadır. Sektör bazında yapılan değerlendirmede inşaat iş

kolunda 475 ölümlü iş kazasının gerçekleştiği, yani her üç ölümlü iş kaza-sının birinin inşaat iş kolunda meydana geldiği, inşaat işyerlerinde meydana gelen ölümlü iş kazalarının yarısının yüksekten düşmeye bağlı nedenlerle gerçekleştiği belirlenmiştir. İş

kazası gerçekleştikten sonra işçinin tekrar çalışma hayatına dönebilmesi için yapılan tedavi masrafları, kaybedilen işgücü yahut çalışanın vefatı halinde yakınlarının çektiği üzüntü, acı

ve vicdani çöküş maddi kaynaklarla ölçülemeyecek derecededir. Yapılan araştırmalar sonucunda, iş kazalarının yüzde 98’inin önlenebildiği belirlenmiştir.

İŞ KAZALARININ

% 98’İ ÖNLENEBİLİR

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın çalışma hayatını denetlemeye yetkili birimi İş Teftiş Kurulu’dur. Bu kurul

çalışma barışının tesisi ve çalışanla-rın sağlık ve güvenliğinin sağlanması amacıyla görev yapar.

İş Teftiş Kurulu Başkanlığı tarafından 2009 yılında pilot illerde uygulanmaya başlanan ve nihayetinde 2010 ve 2011 yıllarında yürütülen “Yapı İşyerlerinde Yüksekte Güvenli Çalışma Projesi” kapsamında, çalışanların yaşamı için ciddi tehlike arz eden hususlar tespit edilmiş, yasal mevzuat doğrultusunda 682 işyerinde çalışmalar durdurula-rak mühürlenmiş ve yapı müteahhidi

firmaların gerekli tedbirleri ivedilikle almaları sağlanmıştır.

Yapı işyerlerinin, sağlık ve güven-lik koşullarının iyileştirilmesi ve iş kazaları ile meslek hastalıklarının önlenmesi amacıyla, yapı müteahhidi firmaları yetkililerinin, yapı dene-tim firmalarının, şantiye şefleri ve nihayetinde çalışanların bilinçlendiri-lebilmesi anlamında eğitim faaliyet-lerine başlanılmıştır. Yapı işyerlerinde önleme politikalarının geliştirilmesi, iş sağlığı ve güvenliği kültürünün oluşturulması, kalıcı ve sistematik iyileşme sağlanması, ilgili taraflara rehberlik edilmesi, iş sağlığı ve gü-venliği yönünden yeni yaklaşımı etkin

kılınması amacıyla yapı işyerlerinde genel iş sağlığı ve güvenliği önlemle-rine yönelik el kitabı ve broşür hazır-lanmış ve işyerlerine dağıtılmıştır.

Mart’2012 ayında inşaat işyerlerinin yoğun olduğu iş kazalarının yoğun yaşandığı illerden başlamak üzere illerde bilgilendirme toplantıları, sem-pozyumlar düzenlenmeye başlanmış ve iş sağlığı-iş güvenliği yönünden “Yapı İşyerlerinde Yüksekte Güvenli Çalışma Hedefine Yönelik Risk Esaslı Teftişler”e başlanmıştır.

Teftişlerde Özellikle:Yüksekte Güvenli çalışmaya yönelik olarak, İskelelerin TS.12810 ve 12811

standardına uygun olmasına, düşüle-bilecek hiçbir boşluğunun olmaması-na, iskeleye çıkmak için içerden mer-diveni olmasına, çelik boru çapının ve et kalınlıklarının standartlara uygun olmasına özellikle dikkat edilecektir. Platform kenarları, asansör boş-lukları, şaft boşlukları ve merdiven kova boşlukları herhangi bir yönden gelebilecek en az 100 kg’lık yüke da-yanabilecek sağlamlıkta korkuluklar yapılacaktır. Platform kenarlarında yakalama ağları yapılacak ve düşme ihtimali olan yerlerden en fazla dikey mesafe 6 metre olacaktır.

Diğer İstenecek Hususlara Baktığı-mızda:•Kazı İşleri, •Şantiye Yolları, •İnşaatlarda Düşmeye Karşı Korun-

ma, •El Merdivenleri, •Açmalı Merdivenler, •Hareketli Çalışma İskeleleri, •Koruma İskeleleri, •Cephe İskeleleri, •Mobil İskeleler, •Konsol İskeleler, •Asma İskeleler, •Yükseltilebilir Çalışma Platformları, •Tırmanma Merdivenleri, •Beton Pompaları ve Dağıtma Kolları, •Güvenlik Ağları, •Döner Kollu Asansörler, •Asansörler, •Kalıp İşleri, •Kalıp Altı Destek İskeleleri, •Betonarme Kalıp Destek Elemanları, •Moloz Kaydırakları, •Başın Korunması, •Paraşüt Tipi Emniyet Kemeri,

•Yüksekten Düşmeyi Engelleyici Kişi-sel Koruyucu Donanımlar, •Koruyucu Eldivenler, •Yüzün ve Gözün Korunması, •Dar Mekânlarda Çalışma, •Elektrik Nakil Hatları Yakınında Çalışma, •Çatı Merdivenleri, •Çatı Koruma Korkulukları, •Ağır Makinelerle Yıkım, •Elle Yıkım / Sökme, •İşyeri Hekimi, •İş Güvenliği Uzmanı, •İş Sağlığı ve Güvenliği Kurulu, •Sağlık Raporu, •Ağır ve Tehlikeli işlerde çalışan işçilerin mesleki eğitim belgelerinin takibi,

gibi hususlar teftişlerde özellikle işve-renlerden istenecek hususlardır.

Page 8: Sorumlu Yazı İşleri Müdürü - · PDF fileYÜKSEKTE GÜVENLİ ÇALIŞMA Baş İş Müfettişi Tevfik Paçacı ile “Yüksekte Güvenli Çalışma” konusunu merce-ğimiz altına

1514

DOSYA / YÜKSEKTE GÜVENLİ ÇALIŞMA

Baş İş Müfettişi Tevfik Paçacı: “Derginizi takip ediyo-rum, facebook’tan da izliyorum takipçinizim, güzel konulara temas ediyorsunuz. Böyle bir yayını halkımız-la paylaştığınız için teşekkür ediyorum”

KİMSE KARŞIMIZA “İŞ GÜVENLİĞİ MALİYETİMİZİ YÜKSELTİYOR” DİYE GELMESİN!İnşaat sektöründe ölümlü kazaların oranı, genel iş kazalarının yüzde 33’üne tekabül ediyor, yani her 3 ölümlü kazanın 1’i inşaat sektöründe meydana geliyor. Bu kazaların yüzde 44’ü ise yüksekten düşme sonucu mey-dana geldiğinden 2009 yılında “Yapı İşlerinde Yüksekte Güvenli Çalışma Projesi” başlatıldı.

Ekoteknik İSG Dergisi olarak, biz de bu sayı merceğimiz altına “Yüksekte Güvenli Çalışma” konusunu aldık ve Bakanlıkta inşaat koluna bakan ve yapı işleri koordinatörü olarak görev yapan Tevfik Paçacı’yı ziyaret ettik.

Elli yedi inşaat mühendisi ile birlikte ülke çapında teftişler yapan Paçacı, Mart-2012’de inşaatın yoğun olduğu illerde sempozyumlar düzenleyerek, konu hakkında bilgilendirme çalışmaları yaparak ve kitaplar dağıtarak, halkı- çalışanları ve işverenleri bilinçlendirmek için çok büyük bir kampanya ile sezona başladıklarını bildirdi.

İşçinin başına bir hal gelmeden önce “bana bir şey olmaz” diyen işveren, geldikten sonra mah-kemelerde hem malından, hem zamanından kaybediyor hem de vicdanen çöküntüye uğruyor. Bir yandan da öyle işçilerimiz var ki, emniyet kemeri veriyorsun “bana korkak derler, ben bunu tak-mam, ben kendime korkak dedirtmem, ben çıkar aslanlar gibi o incecik sırat köprüsü gibi yerde yürür, sağ salim de inerim” diyor. Ama düşen kim? Yine işçi… Türk insanı olarak cesur yapımız var ama cesaret hayatımızı korumuyor. Geriye yetim-öksüz yavrular ve dul eşler kalıyor. Devlet yardımcı oluyor, kolunun kanadının altına alıyor bu insanları ama sonuçta Türkiye iş kazalarından kaynaklanan sebeplerle her yıl 44 milyar kayıp ile karşı karşıya kalıyor.

İnşaat sektöründe neden bu kadar çok ölüm olduğuna dair bir analiz mevcut mu? inşaat sektöründe ölen-ler nerde ve nasıl ölüyor?

İnşaat sektöründe ölenlerin yüzde 40-44 arası yüksekten düşerek ölmüş. Nasıl sorusunun cevabı ise: platform kenarlarından, asansör boşlukların-dan, merdiven boşluklarından, çatıdan veya dış cepheden düşmeler görü-lebiliyor. Ancak sonuçta ölümlerin yüzde 44’ü yüksekten düşme sonucu meydana gelir. Oysa elektrik yüzün-den ölümle sonuçlanan kaza yüzde 8’lerdedir. Yüzde 10 civarı da makine-lerden kaynaklı olan kazalar ölümle sonuçlanmış. Bu yüzden biz önce yüksekte güvenli çalışmayı sağlayarak yola başlamak istedik ve bunun için katı tedbirler aldık. 2009 yılında bir proje oluşturduk ve yalnızca yüksekte güvende çalışabilmek için o risklere karşı tedbirler aldık. Diğer bakanlıkların projelerinden farklı olarak mali kaynağı olmayan bir proje bu. Fakat özelliği şu ki risk kriterlerine göre bir denetim modeli oluşturduk ve tamamen yüksekte güvenli çalışmayı hedef aldık. Nedir bu tedbirler?

Teftiş öncesi ve sonrası fotoğrafları-mızda bu tedbirlerimizi rahatça göste-rebiliriz. İşverenlerimiz “baret ve em-niyet kemeri verdim, işçi kullanmadı. Ben daha ne yapsaydım?” diyorlar ama ne yapsaydım demekle olmuyor, emniyet kemeri işçinin mutat giysisi-dir, onun koruyucu kıyafetidir. Kişisel Korunma araçları en son çaredir, yani bütün tedbirleri aldıktan sonra kişisel koruyucu kullanılacaktır. Emniyet ke-meri de tek kancalı değil, çift kancalı olacaktır. Çözüm var, ancak işveren-ler çözümü ya bilmiyorlar ya da işin kolayına kaçıp olayı baret ve emniyet kemeri ile sınırlı tutuyorlar.

İşçinin başına bir hal gelmeden önce

“bana bir şey olmaz” diyen işveren, geldikten sonra mahkemelerde hem malından, hem zamanından kaybedi-yor hem de vicdanen çöküntüye uğru-yor. Bu aynı sigaranın kanser yaptığını bile bile sigara içmek gibi, bu önlem-ler alınmazsa ölümlü iş kazalarının olacağını bile bile önlemleri almamak işverenlerin “Bir şey olmaz” tutumu. Bir yandan da öyle işçilerimiz var ki, emniyet kemeri veriyorsun “bana korkak derler, ben bunu takmam, ben kendime korkak dedirtmem, ben çıkar aslanlar gibi o incecik sırat köprüsü gibi yerde yürür, sağ salim de inerim” diyor. Ama düşen kim? Yine işçi… Türk insanı olarak cesur yapımız var ama cesurluk hayatımızı korumuyor. Geriye yetim-öksüz yavrular ve dul eşler kalıyor. Devlet yardımcı oluyor, kolunun kanadının altına alıyor bu insanları ama sonuçta Türkiye her yıl 44 milyar iş kazalarından doğan kayıp ile karşı karşıya kalıyor.

Oysa o 44 milyar ile neler neler yapılabilirdi...

Evet, 44 milyar deyince çok bir şey ifade etmiyor gibi duruyor ancak 44 milyar ile 10 tane nükleer santral kurabilirsiniz. Hepimizin bildiği 2 bin 4 yüz megavat gücündeki Atatürk Barajı’ndan 10 tane yapabiliyoruz ki, orada 9 bin kişi çalıştı. Yani 10 tane bu tesis ile 90 bin kişiye istihdam yaratmak demek. Kısacası demek istediğim bu “Bana bir şey olmaz” tutumumuzun bedeli ciddi anlamda çok büyük sonuçlar doğuruyor aslın-da. Bu kaybı önlersek çok büyük işler yapabiliriz.

Bu tedbirler çok sevindirici ama ölümle sonuçlanan iş kazalarını neden önleyemiyoruz? Neden yıllık ölüm sayısını düşüremiyoruz?

Düşürmek için çok şey yapıyoruz ama tek başımıza yeterli olma şansımız yok. Bu herkesin görevi. Bu benim

görevim, sizin göreviniz, devletin görevi, okulların görevi, Milli Eğitim’in görevi… Olayı tek bir zincirin halkası olarak düşünürseniz yanlış olur. Bu bir eğitim olayı, bu bir kalkınma olayı, bu bir gelişmişlik düzeyi.

Biz hep eğitim, eğitim, eğitim diyoruz ama eğitim çok geç sonuçları alınan bir olgu…

Belki birkaç nesil sonra sonuçlarını alacağız ama bir an önce başlamamız lazım. Sürekli iş güvenliğini işlememiz lazım. Bugün üniversitelerde lisans eğitiminde bile iş güvenliği birkaç say-fadan oluşan bir ders olmaktan öteye gidemiyor. Yani üniversiteyi bitiren iş güvenliğinden bihaber bitiriyor. Böyle acı bir şey olabilir mi? O zaman biz bu kazaları nasıl önleyebiliriz? Endüstri Meslek Lisesi’ni bitiren hatta ve hatta İnşaat Mühendisliğinden mezun olan kişi iş güvenliği dersi almamış… Böyle bir eğitim sisteminin içindeki kişiler “bu baret benim başımı ağrıtıyor, bu kemer benim belimi sıkıyor” diyor. Mantık bu olunca da hiçbir şey yapı-lamıyor.

Birinci aşamada gidip “Sizin şu noksanlarınız var ve bunlar son derece ciddi noksanlar. Biz 1 ay sonra tekrar geleceğiz. Eğer bu eksikliklerinizi gidermezseniz in-şaatınızı kapatacağız” dedik. Tam gün ve saat de verdik, Ayın 3’ünde saat 14:00’de gelip bakacağız gibi ancak çok ilginçtir ki, bu uyardık-larımızın yüzde 86’sı eksikliklerini gidermedi. Biz de gittik işçilerin hayatının riske edildiği işyerle-rini kapattık. 2009-2010 ve 2011 yıllarında toplam 634 yeri kapattık. Bu işyerlerinde güvenli çalışma ortamı sağladıktan sonra çalışma-larına müsaade ettik.

Röportaj: İrem Nurgül Durmuş

Hiçbir kazanç işçinin hayatından daha değerli değil. İşçinin hayatından daha kıymetli olan bir para meblağı yok. Ve biz işçinin hayatından para kazanılmasını asla kabul etmiyoruz. Maliyetleri yükselse dahi kimse karşımıza “iş güvenliği bizim maliyetimizi yükseltiyor” diyerek gelmesin. Çünkü biz bunun hesabını da yaptık. Toplam inşaat maliyetinin yüzde 1,5 ya da 2’si civarı iş sağlığı güvenliğine harcana-cak ki bu para da asla işçinin hayatından daha kıymetli değil. Onun için herkes işçilerini sağlıklı ortam-da çalıştırsın. Ne çalışanın nede çalıştıranın mağdur olmasını istemiyoruz.

Page 9: Sorumlu Yazı İşleri Müdürü - · PDF fileYÜKSEKTE GÜVENLİ ÇALIŞMA Baş İş Müfettişi Tevfik Paçacı ile “Yüksekte Güvenli Çalışma” konusunu merce-ğimiz altına

16 1716

DOSYA / YÜKSEKTE GÜVENLİ ÇALIŞMA

Peki, denetimler yeterli mi sizce?

Biz denetimi maksimum seviyede yapmaya çalışıyoruz. Başka kurum-lardaki müfettişler yılı 5-10 teftiş ile bitirirken bizim müfettişlerimiz çok büyük bir fedakârlıkla yılda 200 civa-rında işyerinde denetim yapıyorlar.

2009 yılında bu projeyi başlatırken 2 aşamalı olarak başlattık. Birinci aşa-mada gidip “sizin şu noksanlarınız var ve bunlar son derece ciddi noksanlar. Biz 1 ay sonra tekrar geleceğiz” dedik. Tam gün de verdik, ayın 3’ünde saat 14:00’de geleceğiz gibi. Ve “eğer bu eksikliklerinizi gidermezseniz inşaatı-nızı kapatacağız” da dedik. Çok ilginç bir sonuç çıktı ve bu uyardıklarımızın yüzde 86’sı eksikliklerini gidermedi. Biz de gittik işyerlerini kapattık. 2009-2010 ve 2011 yıllarında toplam 634 yeri kapattık. Yani biz aslında elimiz-den geldiğince çaba sarfediyoruz, çok zor şartlarda da çalışıyoruz. İşyer-lerine gidebilmek için nice zorluklar çekiyoruz. Kapattığımız o kadar kritik

yerler var ki, milyon dolarlık tesisler…

KAPATMAK BİR CEZA DEĞİLDİR

Kapatmanın ceza gibi anlaşılması bir yanlış anlaşılmadır. Biz çalışanın son derece tehlikeli şartlarda çalıştığını görüp, her an ölümüne yol açabilecek riskleri görüp, onun hayatını kurtar-mak için kapatma eyleminde bulunu-yoruz. Ve bu kapatma oradaki nok-sanlıklar giderildikten sonra açılmak üzere olan bir kapatma. Eğer eksik-likler 1 hafta içinde giderilirse 1 hafta içinde hemen işyerini geri açıyoruz. Denetimleri de sürekli olarak daha da sıklaştıracak, hayati tehlike teşkil eden yerler yasal tedbirler alacağız. Mesleki eğitimleri olmayan kişiler için ustalık eğitimi almalarını sağlayaca-ğız. İskelesi uygun olmayan inşaat-larda tırmanılarak değil merdivenleri olan, tek kalas üzerinde değil plat-formları olan ana ve ara korkulukları olan, düşme ihtimali olmayan Güvenli İskele olmasını mutlaka sağlayaca-

ğız. 12 bin 8 yüz 10 iskele standardını zorunlu hale getirerek üretimden kullanımına kadar takipçisi olacağız.

İşverenleri tedbir almaya razı ettiniz diyelim peki ya işçi ayağı ne olacak?

İşçi tedbir almayı sevmiyor, bir kültür olarak benimsememiş. İşçi “Ben 20 yıldır elektrikçiyim beni elektrik çarp-maz” diyor ya, Biz de diyoruz ki: “Öyle bir tedbir alalım ki, işçi parmağını o elektriğin içine dahi soksa elektrik çarpmasın” Çünkü eğer kurallar gü-zel konulursa, kurallara da uyum sağ-lanıyor. Örneğin bakın Sağlık Bakan-lığı sigara içme yasağı koydu, buna son derece iyi bir uyum sağlandı. Bazı kurallar ise titizlik gösterilmeyince tamamen boşa gidiyor. Diyelim şantiye içine “azami 10km sürat” diyen bir levha konuldu. Bir araç geliyor, 10km ile giderken sağa sola bakıyor, kimse bir şey demeyince basıp gidiyor. Eğer o aracı kenara çekip, ehliyetini alan ve ceza veren varsa o kural işler.

Şikâyetleri kimse gammazlama olarak görmesin ve herkes gördüğü hatayı bize bildirsin... İhbarda bulunsunlar ki, biz de gereğini yapalım... Biz elimizden geleni yapıyoruz ama herkes de bize yardımcı olsun.

EKOTEKNİK İSG KADROSUNDAN “İSG UZMANLIĞI” SINAVINA GİREREK BAŞARILI OLAN VE BELGESİNİ ALAN HÜSEYİN GÜNDOĞAN DA TEVFİK PAÇACI’YI ZİYARET ETTİ. PAÇACI’NIN SEKTÖRLE İLGİLİ DENE-YİMLERİNİ DİNLEYEN UZMANIMIZA PAÇACI BİR ANISINI ANLATTI: “Bursa’da müfettiş arkadaşlarımız “asansör boşluklarının korkuluklarla uygun hale getirilmesini isteyerek” hayati tehlike nedeniyle bir inşaatı kapattılar. Önlem alındıktan, açık olan asansör boşlukları ve korkuluklar gayet güzel kapatıldık-tan sonra inşaat tekrar açıldı ve işçiler tekrar çalışmaya başladı. Böylece bir işçi merdivenlerden inerken ayağı takılması sonucu yuvarlanıp asansör boşluğundan düşecekken, korkuluklar sayesinde kurtuldu. Sonrasında tekrar müfettiş arkadaşlarımızla aynı inşaata gittiğimizde o işçi arkadaşımızın eline yapışa-rak: “Ağbiciğim, elini öpeyim, hayatımı sana borçluyum” dedi. Bunu duymak müthiş bir şey. Kutsal olan insanın yaşamını korumuşuz! İşte bunu duymak yaptığımız işin ne kadar doğru olduğunu düşünmemizi ve büyük bir şevkle çalışmamızı sağlıyor. İş Güvenliği Uzmanı olup, insan hayatı kurttarmak kadar müthiş bir meslek yok! Ekoteknik İSG kadrosunda senin de güzel işler yapmanı diliyorum”

MÜTEAHHİTİN KAFASINDA NE VAR?

İşçiye rağmen işçiyi korumak müm-kün mü?

Evet mümkün. Size şöyle örnekleye-yim: 1999 Depremi’nden sonra İzmit ve Adapazarı’nda teftişlere gittim. Bir tarafta Türk müteahhitlerin yaptığı bir iş, bir tarafta da konsorsüyüm Türk müteahhitleriyle yabancı fir-maların yaptığı iş. Ancak bu iki taraf öyle birbirinden farklı ki… Yabancı firmalar iş sağlığı güvenliğine önem veriyorlar, kuralları uyguluyorlar. Oysa çalışan işçi aynı işçi, yurtdışından işçi getirmiyorlar buraya! Dolayısıyla şunu vurgulamaya çalışıyorum: Eğer bir kural koyup o kuralı da uygularsanız sonuç alınır.

Konsorsüyümdaki şantiye şefi yaban-cıydı ve kesin dilde “bu kurala uyacak-sın kardeşim” diyordu. Ha, uymuyor mu? Hemen dışarı! Bizdeyse, müte-ahhit gelince bizzat kendisi başında baret olmadan dolaşıyor şantiyeyi. Peki neden? Müteahhitin başında doğal koruma mı var? Onun başına bir şey olmaz mı?

Hiçbir kazanç işçinin hayatından daha değerli değil. İşçinin hayatından daha kıymetli olan bir para meblağı yok. Ve biz işçinin hayatından para kazanıl-masını asla kabul etmiyoruz. Maliyet-leri yükselse dahi kimse karşımıza “iş güvenliği bizim maliyetimizi yükselti-yor” diyerek gelmesin. Çünkü biz bu-nun hesabını da yaptık. Toplam inşaat maliyetinin yüzde 1,5 ya da 2’si civarı iş sağlığı güvenliğine harcanacak ki

bu para da asla işçinin hayatından daha kıymetli değil. Onun için herkes işçilerini sağlıklı ortamda çalıştırsın. Biz ne işçimizin ne de işverenimizin mağdur olmasını istemiyoruz.

Biz kişilere cezai işlem yapmak istemiyoruz, bilakis bilgilendirmeler-de bulunmak ve eğitmek istiyoruz. Ama hayati tehlike tespit edip işçiler için zor şartlar görürsek de gereğini yapacağız. Şikâyetleri kimse gammazlama olarak görmesin ve herkes gördüğü hatayı bize bildirsin. İhbarda bulun-sunlar ki biz de gereğini yapalım. Biz elimizden geleni yapıyoruz ama herkes de bize yardımcı olsun. So-rumluluk işverenlere aittir ancak tüm toplumun bilinci yükseldiği takdirde sonuç alınabilir.

Teftiş Öncesi Teftiş Sonrası

Page 10: Sorumlu Yazı İşleri Müdürü - · PDF fileYÜKSEKTE GÜVENLİ ÇALIŞMA Baş İş Müfettişi Tevfik Paçacı ile “Yüksekte Güvenli Çalışma” konusunu merce-ğimiz altına

18 1918

Farkındalığımızı ArtıralımKaranlıkları Aydınlatalım

Arabanızı geri geri sürerken mümkün olan her tür önlemi aldığınız bir durum düşünelim. Dikiz aynanıza büyük bir dikkatle baktınız ve arabanızı geri vitese takıp arkaya doğru hareketlen-meden önce güvende olduğu-nuzu doğrulamak maksadıyla dönüp bir kez daha arkanıza göz attınız. Fakat aynanın açısı ol-ması gerekenden hafifçe kaçtığı için ya da daha başka bir sebeple sürdüğünüz aracın gerisinde yerde duran bisikleti görmediniz. Geriye doğru hareketlendiniz ve bisikleti buruş buruş bir metal ve lastik yığınına çeviriverdiniz.

Bunu algılayacak derecede akla uygun bir şekilde takip ettiğiniz sağlam ve sıradan uygulamaya

rağmen durumun gerçekliğini algılayabilecek durumda değil-diniz. Ama arabanızda aracınızı geri geri sürerken, arabanızın ar-kasında bir cisim bulunduğunu belirli bir tonda ses çıkartarak size bildiren bir algılayıcı olsaydı neler olurdu, bir düşünün...

İşe yine aynı önleyici uygula-malarla başlayacak, arabanızı geri sürerken herhangi olası bir sorunun oluşup oluşamayacağını anlamaya çalışacaktınız. Dikiz aynası büyük bir dikkatle gözden geçirilecekti, gözleriniz geriye doğru hareketi engelleyebilecek türden hiçbir problem seçme-yecekti. Arabanızı geri vitese

takacaktınız ve hemen ardından bir siren sesi duyacaktınız. Ara-badaki yeni teknolojinin yardı-mıyla farkındalığınıza eklenecek yeni bilgiler belirecekti. İşittiğiniz sinyal size arkada görmediğiniz bir şeyin olabileceğini belir-tecekti. Aniden duracak ve ne olduğunu görmek için arabadan inecektiniz.

Hala hasarsız ve tek parça olan bisikleti görecektiniz. Büyük olasılıkla hasara sebep olacak sonuç önlenecekti.

Ekoteknik ISG, göremediğiniz ve yol üzerinde duran bir cisme doğru yaklaşırken arabanızın çıkarttığı uyarı sesidir. Kör nok-talarınız hakkında bilgi sağlar, bunlar sizin üzerinde düşünüp dikkate almanız ve büyük olasılıkla da o doğrultuda ha-rekete geçmenizi gerektiren türden bilgilerdir.

Daha sağlıklı bir çevre için,Kutsal olan “İnsan” için, Çalışanlarınızın İş Sağlığı ve Güvenliği için,

Yıllanmış sermayeniz, Birikimi-niz, Tesisiniz için EKOTEKNİK İSG sesine kulak verin.

EKOTEKNİK İSG’nin 16 yılda elde ettiği tecrübenin tamamı insanı yaşatmaya dair…

İş Sağlığı Güvenliği ve Çevre konularında ihtiyacınız olan tüm kalemleri sunabilme yetkilerine sahip olan EKOTEKNİK İSG’nin yeterliliklerini sorgulayabilirsiniz.

DOSYA / YÜKSEKTE GÜVENLİ ÇALIŞMA

Teftiş Öncesi Teftiş Sonrası

Page 11: Sorumlu Yazı İşleri Müdürü - · PDF fileYÜKSEKTE GÜVENLİ ÇALIŞMA Baş İş Müfettişi Tevfik Paçacı ile “Yüksekte Güvenli Çalışma” konusunu merce-ğimiz altına

2120

MAKALE Doç. Dr. İlyas ÜzümDin İşleri Yüksek Kurulu Üyesi

İŞÇİ İŞVEREN’E

ALLAH’IN EMANETİDİREmanet genel anlamıyla korunması gereken bir eşyayı yahut malı, bir canı hatta kimi zaman özel bir bilgiyi güven esasına dayalı olarak bir kimseye bırakmak demektir. Aynı zamanda bırakılan şeye de emanet denilir.

Dar anlamıyla emanet mal veya eşyadır. Ancak geniş anlamı bakımından emanet çok kapsamlı bir terim olup korunması gereken maddi-manevi her şeyi içine alır.

Değerlerle ilgili literatürümüz-de, söz gelimi, bedenimiz, duygularımız, çocuklarımız, mal ve eşyalarımız, içinde

yaşadığımız evren, Yüce Yaratıcının gönderdiği kutsal kitabımız, dinimiz, kısacası sahip olduğumuz her şey birer emanettir.

Hukuki olarak ise koruyup gözetme amaçlı bize tevdi olan her şey emanet kapsamındadır.

Hangi tür emanet olursa olsun, bun-lara hassasiyet gösterip korumaya “emanete riayet”, ilgisiz kalıp onun zarar görmesine yol açmaya da “ema-nete hıyanet” denilir.

Emanete riayet etmek, -deyim yerinde ise- onu “gözümüz gibi korumak” zarar gelmemesi için özel gayret sarf etmek insanî ve İslamî bakımdan en önemli erdemlerden biridir.

İslamiyet açısından emanet o kadar

önemli bir kavramdır ki, Kur’an-ı Ke-rim ve Hz. Peygamber bunu doğrudan imanla ilişkilendirmiştir. Söz gelimi, müminlerin özelliklerinin sayıldığı, bir bölümde, Yüce Allah “müminler öyle kimselerdir ki emanetlerine ve verdikleri sözlerine riayet ederler” (Müminûn 26/8) buyurarak emaneti korumanın imanın bir gereği olduğu-na işaret etmiştir.

Hz. Peygamber de emanete hıyanet etmeyi bir çeşit nifak olarak anmıştır: “Münafığın üç alameti vardır: Konuş-tuğunda yalan söyler, söz verdiğinde sözünde durmaz, emanete hıyanet eder” (Buharî, “İman”, 24). Görüldü-ğü gibi bu hadis emaneti korumamayı yalan söylemekle, verilen sözden dön-mekle aynı kategoride zikretmiştir.

Dolayısıyla bir mümin önemi, özel-liği, çeşidi ne olursa olsun emaneti korumaya ve ona hıyanet etmemeye hassasiyet göstermeli, daha da önem-lisi bunu imanın bir gereği olarak

görmelidir.

Emanet kavramını geniş anlamıyla ele alıp iş hayatımızla ilişkilendirdi-ğimizde karşımıza uzun bir listenin çıktığını, dolayısıyla büyük bir sorum-luluk alanının söz konusu olduğunu görürüz.

Söz gelimi, öğretmenlik mesleğinde, öğretmen açısından öğrenciler ema-nettir. Uygulanması gereken program emanettir. Sınıf ve sınıftaki eşyalar emanettir. Dolayısıyla öğrenciye pedagojik davranmayan, programları aksatan bir öğretmen emaneti korumuyor demektir. Öğrenciler açısından da verilen bilgiler emanettir, okulun eşyaları emanettir, diğer öğrenci arkadaş-ları emanettir. Dolayısıyla öğretilen bilgileri almayan, derslerinin hakkını vermeye çalışmayan, arkadaşlarını haksız yere inciten bir öğrenci de bir bakıma emaneti çiğniyor demektir.

Yine söz gelimi bir fabrika işçiliği söz konusu olduğunda, işveren açısından işçi emanettir, onun sağlığını, iş gü-venliğini temin etmek işverenin görev ve sorumluluğu altındadır. Bu süreç-lerin her hangi bir halkasında duyar-sızlık göstermek bir bakıma emanete hıyanettir.

Aynı şekilde işçi açısından işverenin sözleşmede belirttiği üzere, birim zamanda birim işi yapmak ema-nettir. Bu konuda sergilenecek bir ihmal emanete riayetsizliktir. Aynı şekilde işverenin sağladığı mekân, mekândaki bütün eşyalar, kullanmak üzere verilen araç-gereçler birer emanettir. Bunları dikkatsizce, geli-şigüzel kullanmak yahut tedbirsiz davranarak bunların zarar görme-sine vesile olmak bu emanetlere bir tür hıyanettir.

Allah’ın insan-lardaki en büyük emaneti onlara bahşettiği “Akıl ve Beden Sağlığı”dır. İnsan da bu sağlığı korumak için aza-mi gayret göster-meli, akıl ve beden sağlığını tehlikeye atacak davranışlar-dan kaçınmalı ve kendisine önerilen her tür koruyucu tedbiri almalı ve kullanmalıdır. Aksi halde kişi kendisi-ne ihanet etmiş ve vebal altına girmiş olacaktır.

Daha açık belirtmek gerekirse, ema-nete riayetin yolu, görev ve sorum-lulukları hakkıyla gerçekleştirmek yahut gerçekleştirmeye çalışmaktan geçer. Bir işyerinde mesai yapan kimse üzerinden söylemek gerekirse, kısaca şunları söyleyebiliriz: İşveren işçiyi emanet olarak görmeli, onun emeğinin hakkını, insanca yaşamasını sağlayacak şartları temin etmeli, iş güvenliği ile ilgili gerekli bütün tedbir-leri almalıdır.

İşçi de çalıştığı atölyeyi ya da birimi ve yapmakla yükümlü olduğu işleri ema-net olarak görmeli, eşyaları hoyratça kullanmamalı, görevini aksatmamalı, iş akdine uygun olarak sorumlulukla-

rını yerine getirmelidir.

Gerek işçi gerekse işveren açısından bakarak söylemek gerekirse, insanlar hatalarını belli ölçüde örtmeyi başa-rabilir yahut denetim elemanları her ihmali göremeyebilir.

Unutmamak gerekir ki, bir mümin için her şeyi gören ve bilen bir Yaratıcısı vardır. O, kullarının yaptığı her şeyi görüp bilmektedir. Ayrıca O, verdiği her emanetten insanları sorumlu tu-tacaktır. Tıpkı şu ayette buyrulduğu gibi: “Sonra o gün, size verilen her şeyden sorguya çekileceksiniz” (Tekâsür 102/8).

İşçi, Allah’ın kendilerine emaneti olan “Akıl ve Beden Sağlığı”nı korumak için azami gayreti göstermeli, akıl ve beden sağlığını tehlikeye atacak davranışlardan kaçınmalı ve kendisine önerilen her tür koruyucu tedbiri almalı ve kullanmalıdır. Aksi halde kişi kendisine ihanet etmiş ve vebal altına girmiş olacaktır.

Yüce Allah “müminler öyle kimselerdir ki emanetlerine ve verdikleri sözlerine riayet ederler” buyurarak (Müminûn 26/8) emaneti korumanın imanın bir gereği olduğuna işaret etmiştir. Bir fabrika işçiliği söz konusu olduğunda, işveren açısından işçi emanettir, onun sağlığını, iş güvenliğini temin etmek işverenin görev ve sorumluluğu altındadır.

Page 12: Sorumlu Yazı İşleri Müdürü - · PDF fileYÜKSEKTE GÜVENLİ ÇALIŞMA Baş İş Müfettişi Tevfik Paçacı ile “Yüksekte Güvenli Çalışma” konusunu merce-ğimiz altına

ww

w.ekot

eknik

isg.co

m

Sevgili İşveren ,

Binbir emek ve zahmetle

markanızı yarattınız...

Ülkeye üretim yapıp,

istihdam sağladınız...

Onlarca hatta yüzlerce kişi

şu anda işini size borçlu...

O zaman , şimdi tam da

KEYİF KAHVESİ zamanı ...

Siz kahvenizi içerken ,

risklerinizi EKOTEKNİK

İSG ile paylaşın ...

Ekoteknik sizi , çalı-

şanlarınızı ve tesisinizi

sağlık ve güvenliğinizi

sağlayarak korusun .

Page 13: Sorumlu Yazı İşleri Müdürü - · PDF fileYÜKSEKTE GÜVENLİ ÇALIŞMA Baş İş Müfettişi Tevfik Paçacı ile “Yüksekte Güvenli Çalışma” konusunu merce-ğimiz altına

2524

MAKALE Hayri Cengiz KutgünTar. Mak. Müh. (Msc) / İş Güvenliği UzmanıAnkara Adli Yargı Adalet Komisyonu Bilirkişisi (No:1353)

İSG KANUNU MECLİS’TE

İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu Tasarısı Taslağı 03.04.2012 tarihinde TBMM Başkanlığı’na sunul-du. İş Sağlığı ve Güvenliği’ne ilişkin konular şimdiye kadar İş Kanunu kapsamında yer alırken, şimdi iş sağlığı güvenliği kanun tasarısı ayrı bir yasa olarak düzenleniyor. Tasarı yasalaştığında İSG konusu artık ayrı bir yasa içerisinde düzenlenmiş olacak. Peki bu yasa tasarısı ne gibi yeni-likler getirecek?

KANUN TASARISI TÜM ÇALIŞANLARI KAPSIYOR

İş Kanunu’nda yer alan İş Sağlığı ve Güvenliği ile ilgili hususlar yalnızca işçiler çırak ve stajyerleri kapsıyor-du. Tasarıda ise, memur-sözleş-

meli personel dâhil tüm çalışanları (Türk Silahlı Kuvvetleri’nin, Genel Kolluk Kuvvetleri’nin ve Milli İstihba-rat Teşkilatı’nın eğitim, operasyon, tatbikat ve benzeri kendine özgü faali-yetleri, afet ve acil durum birimlerinin müdahale faaliyetleri, ev hizmetleri, çalışan istihdam etmeksizin kendi nam ve hesabına mal ve hizmet üreti-mi yapanlar hariç) kapsıyor.

ON VEYA DAHA AZ SAYIDA İŞÇİ ÇALIŞTIRILAN İŞYERLERİNE

YÖNELİK DESTEKLEYİCİ TEDBİRLER ALINABİLECEK

Tasarıya göre Bakanlık, kamu kurum ve kuruluşları hariç olmak üzere 1-9 arası çalışanı olan, “çok tehlikeli” sınıfta yer alan işyerlerine yönelik olarak bu maddenin uygulanmasında destekleyici ve kolaylaştırıcı nitelikte özel düzenleme yapabilecek.

İŞYERLERİNİN TEHLİKE SINIFLARINA AYRILMASI

Tehlike Sınıfına Göre A-B-C Sertifika

Sınıflarında Uzman Çalıştırılması Uygulaması Sürecek

Tasarıya göre, işveren mesleki risklerin önlenmesi ve bu risklerden korunmaya yönelik çalışmaları da kapsayacak iş sağlığı ve güvenliği hizmetini yürütürken “çok tehlikeli” sınıfta yer alan işyerinde A Sınıfı, “teh-likeli” sınıfta yer alan işyerinde en az B Sınıfı, “az tehlikeli” sınıfta yer alan işyerlerinde ise, en az C Sınıfı belgeye sahip iş güvenliği uzmanı ile bütün tehlike sınıflarında yer alan işyerle-rinde işyeri hekimi görevlendirmekle yükümlü olacak. Ayrıca işyeri hekimi dışında sağlık personeli de görevlen-

dirilecek.

Bünyesinde bu vasıflara sahip perso-nel bulunmayan işyerleri, bu hizmetin tamamını veya bir kısmını Ekoteknik gibi ortak sağlık ve güvenlik birimle-rinden hizmet alarak yerine getirebi-lecek.

İŞ GÜVENLİĞİ UZMANI VE İŞYERİ HEKİMLERİNİN YANINDA

DİĞER SAĞLIK PERSONELİ DE BAKANLIK TARAFINDAN

BELGELENDİRİLECEK

İşyeri hekimi ve iş güvenliği uzmanı dışındaki diğer sağlık personelinin nitelikleri, görevlendirilmeleri, görev, yetki ve sorumlulukları, çalışma süre ve şartları, görevlerini nasıl yürüte-cekleri, eğitimleri ve belgelendirilme-leri, unvanlarına göre kimlerin hangi sınıf belge alabilecekleri, sahip olduk-ları belgelere göre hangi işyerlerinde görev alabilecekleri, eğitim kurumla-rının yetkilendirilmeleri, işyeri hekimi, iş güvenliği uzmanı dışındaki diğer sağlık personeli eğitim programları-nın ve bu programlarda görev alacak eğiticilerin niteliklerinin belirlenmesi ve belgelendirilmeleri, eğitimlerin sonunda yapılacak sınavlar ve düzen-lenecek belgeler ile belgelendirme ve yetkilendirme bedelleri ile ilgili usul ve esaslar bakanlıkça çıkarılacak yönetmelikle düzenlenecek.

İŞVERENLER İŞ GÜVENLİĞİ UZMANI VE İŞYERİ HEKİMİNİN ÖNERİLERİNİ

YERİNE GETİRMEK ZORUNDA

Tasarıya göre, işveren veya işveren vekili, görevlendirdiği kişi veya hizmet aldığı kuruluşlar tarafından iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili mevzuata uygun olan ve yazılı olarak beyan edilen önlemleri yerine getirmekle yükümlü olacak.

MÜHENDİS, MİMAR VE TEKNİK ELEMANLAR İŞ GÜVENLİĞİ UZMANI

BELGESİ ALABİLECEK

Tasarıya göre, mühendis, mimar ve teknik elemanlar, çıkarılacak yönet-melikle belirlenen şartları sağlama-ları ve kriterlere uymaları koşuluyla bakanlıkça düzenlenecek iş güvenliği uzmanlığı belgesini alabilecekler.

Ancak tasarıda iş güvenliği uzmanı tanımında iş güvenliği uzmanlığı daha önceki uygulamalarda olduğu gibi “mühendis” ve “teknik ele-man” ile sınırlı tutulmamış. Tasarıda iş gü-venliği uzmanı; “İş sağlığı ve gü-venliği alanında görev yapmak üzere bakan-

lıkça yetkilendirilmiş ve iş güvenliği uzmanlığı belgesine sahip kişi” olarak tanımlanmış. Teknik eleman tanımı ise eski uy-gulamalarda olduğu gibi; “Teknik öğretmen, fizikçi ve kimyager unvanı-na sahip olanlar ile üniversitelerin iş sağlığı ve güvenliği programı mezun-ları” şeklinde tanımlanmış.

SAĞLIK VE GÜVENLİK DESTEK ELEMANI KAVRAMI GETİRİLİYOR

Tasarıda, sağlık ve güvenlik destek elemanı, “Asli görevinin yanında iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili önleme, koruma, tahliye, yangınla mücade-le, ilk yardım ve benzeri konularda özel olarak görevlendirilmiş uygun donanım ve yeterli eğitime sahip kişi” olarak tanımlanıyor.

İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ ÇALIŞAN TEMSİLCİSİ

YASAL TANIMA KAVUŞTURULUYOR

Daha önceki mevzuatta, “çalışan temsilcisi”, “işçi temsilcisi”, “sağlık güvenlik işçi temsilcisi” gibi tanım-lamalar bu tasarıyla yasal tanıma kavuşturuluyor.

İş Sağlığı ve Güvenliği Çalışan Tem-silcisi: İşyerinde iş sağlığı ve güvenliği konularında çalışanları temsil etmeye yetkili çalışan olarak tanımlanıyor.

Page 14: Sorumlu Yazı İşleri Müdürü - · PDF fileYÜKSEKTE GÜVENLİ ÇALIŞMA Baş İş Müfettişi Tevfik Paçacı ile “Yüksekte Güvenli Çalışma” konusunu merce-ğimiz altına

26 27

İŞYERİ HEKİMİ VE İŞ GÜVENLİĞİ UZMANININ İŞYERİNDE TAM SÜRELİ ÇALIŞMASININ GEREKMESİ HALİNDE İŞYERİ SAĞLIK VE GÜVENLİK BİRİMİ

KURULMASI GEREKİYOR

Daha önceki uygulamalarda, işyerinde hekim, uzman çalıştırılma şartının bulunması halinde işyeri sağlık gü-venlik birimi kurulması zorunluluğu bulunuyorken tasarı ile, bu zorunluluk işyeri hekimi ve iş güvenliği uzma-nının tam süreli istihdam edilmesi halinde yerine getirilecek.

İŞVEREN NİTELİKLERİ UYUYORSA İŞYERİNDE İŞ SAĞLIĞI GÜVENLİĞİ HİZMETLERİNİ KENDİSİ YERİNE

GETİREBİLECEK

İşveren, yönetmelikte belirtilen nite-liklere ve gerekli belgeye sahip olması halinde tehlike sınıfı ve çalışan sayısı dikkate alınarak, iş güvenliği uzman-lığı ya da işyeri hekimliği görevlerini kendisi yürütebilecek.

KAMU KURUMLARINDAKİ İŞYERİ HEKİMİ VE İŞ GÜVENLİĞİ

UZMANI EK ÖDEME ALACAK

Tasarıya göre: “Kamu kurum ve kuru-luşlarında ilgili mevzuata göre çalış-tırılan işyeri hekimi veya iş güvenliği uzmanı olma niteliğine haiz personel, gerekli belgeye sahip olmaları şartıyla asli görevlerinin yanında, belirlenen çalışma süresine riayet ederek çalış-makta oldukları kurumda veya ilgili personelin muvafakatı ve üst yönetici-nin onayı ile diğer kamu kurum ve ku-ruluşlarında görevlendirilebilirler. Bu şekilde görevlendirilecek personele görev yaptığı her saat için 150 göster-ge rakamının memur aylık katsayısı ile çarpımı tutarında ilave ödeme yapılır. İlave ödeme damga vergisi

hariç herhangi bir kesintiye uğratıl-maz. Bu durumdaki görevlendirmeye ilişkin ilave ödemelerde günlük mesai saatlerine bağlı kalmak kaydıyla aylık toplam 80 saatten fazla olan görevlen-dirmeler dikkate alınmaz.”

İŞ GÜVENLİĞİ UZMANLARI VE İŞYERİ HEKİMLERİ

İHMALLERİNDE İŞVERENLERE KARŞI SORUMLU OLACAKLAR

Tasarıya göre: “Hizmet veren kuru-luşlar ile işyeri hekimi ve iş güvenliği uzmanları, iş sağlığı ve güvenliği risklerinin önlenmesi, koruyucu ve önleyici hizmetlerin yürütülmesindeki ihmallerinden dolayı, hizmet sunduk-ları işverene karşı sorumlu” olacaklar.

CİDDİ VE YAKIN TEHLİKE İLE KARŞI KARŞIYA KALAN

ÇALIŞANLARIN ÇALIŞMAKTAN KAÇINMA HAKKI OLACAK

Tasarıya göre, “Ciddi ve yakın tehlike ile karşı karşıya kalan çalışanlar iş sağlığı ve güvenliği kuruluna, kuru-lun zorunlu olmadığı işyerlerinde ise işveren veya işveren vekiline başvu-rarak durumun tespit edilmesini ve gerekli tedbirlerin alınmasına karar verilmesini talep edebilir. Kurul kararını acilen toplanarak, işveren veya işveren vekili ise kararını derhal verir ve durumu tutanakla tespit eder. Karar, çalışana ve iş sağlığı ve güven-liği çalışan temsilcisine yazılı olarak bildirilir.”

ULUSAL İSG KONSEYİ

Tasarıda, “Ülke genelinde iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili politika ve strate-jilerin belirlenmesi için önerilerde bulunmak üzere Ulusal İş Sağlığı ve Güvenliği Konseyi kurulmuştur” hük-

mü de yer alıyor.

İŞ SAĞLIĞI GÜVENLİĞİ KURULU

Tasarıda, İş Sağlığı Güvenliği Kurulu’na ilişkin olarak aşağıda belir-tilen hükümler yer almakta:

1) İşveren, 50 ve daha fazla çalışanın bulunduğu, altı aydan fazla sürekli işlerin yapıldığı işyerlerinde İş Sağlığı ve Güvenliği Kurulu kurmak ve Kurul tarafından İş Sağlığı ve Güvenliği mev-zuatına uygun olarak alınan kararları uygulamakla yükümlüdür. 2) Asıl işveren-alt işveren ilişkisi bulunan ve alt işverenin aldığı işin altı aydan fazla sürdüğü hallerde, asıl işveren ve alt işverenin her birinin ça-lışan sayısının 50’den az ancak toplam çalışan sayısının 50’den fazla olması durumunda, iş sağlığı ve güvenliği kurulu asıl işveren ve alt işveren tara-fından birlikte kurulur.

3) Aynı çalışma alanında birden fazla işverenin bulunması ve bu işverenler-ce birden fazla iş sağlığı ve güvenliği kurulunun oluşturulması halinde işverenler, birbirlerinin çalışmalarını etkileyebilecek kurul kararları hak-kında diğer işverenleri bilgilendirirler.

4) Aralarında asıl işveren-alt işveren ilişkisi bulunan ve aynı çalışma orta-mında faaliyet gösteren işverenlerce, birden fazla iş sağlığı ve güvenliği kurulunun oluşturulmasının zorunlu olduğu hallerde, kurulların faaliyet ve kararlarının birbirlerinin çalışma-larını etkileyebileceği durumlarda, faaliyetlerin yürütülmesi ve kararların uygulanması konusunda işbirliği ve koordinasyon asıl işverence sağlanır.

5) Asıl işveren-alt işveren ilişkisi

bulunan ve alt işverenin aldığı işin altı aydan fazla sürdüğü hallerde alt işverenlerce Kurul oluşturma mecbu-riyetinin bulunduğu ve asıl işverenin çalışan sayısının 50’den az olduğu du-rumlarda alt işverenlerce oluşturula-cak kurullara asıl işverene vekâleten yetkili bir temsilci atanarak işbirliği ve koordinasyon asıl işverence sağlanır.

6) İş sağlığı ve Güvenliği kurulunun oluşumu, görev ve yetkileri, çalışma usul ve esasları, işverene ait birden çok iş sağlığı ve güvenliği kurulu olması halinde bu kurullar arasındaki koordinasyon sağlanacak.

İDARİ PARA CEZALARI 2 YÜZ TL İLE 10 BİN TL ARASINDA

Tasarıya göre, kanun hükümlerine aykırı hareket edilmesi halinde işve-renlere 2 yüz TL ile 10 bin TL arasında idari para cezası uygulanacak.

Tasarıda yer alan bazı idari cezalar şu şekilde:

İşyerinde işyeri hekimi ve iş güvenliği uzmanı görevlendirmeyen işveren veya işveren vekiline görevlendirme-diği her kişi için 5 bin Türk Lirası idari para cezası verilir. Aykırılığın devamı halinde görevlendirmediği her kişi ve takip eden her ay için aynı miktar idari para cezası uygulanır.

Risk değerlendirmesi yapmayan veya

yaptırmayan işveren veya işveren veki-line 3 bin Türk Lirası idari para cezası verilir. Aykırılığın devamı halinde risk değerlendirmesi yapılmayan her ay için ceza bir buçuk katı olarak uygu-lanır.

Bilgilendirilmeyen ve eğitim veril-meyen her bir çalışan için 2 yüz Türk Lirası idari para cezası verilir.

İş sağlığı ve güvenliği ile iş kazaları ve meslek hastalıkları konularında inceleme ve araştırmaların yapılma-sına engel olan işveren veya işveren vekiline 8 bin Türk Lirası idari para cezası verilir.

GEÇİCİ SÜREYLE B SINIFI UZMANLAR ÇOK TEHLİKELİ

SINIFTAKİ İŞYERLERİNDE, C SINIFI UZMANLAR İSE,

TEHLİKELİ SINIFTAKİ İŞYERLERİNDE GÖREV YAPABİLECEK

Tasarıya göre, çok tehlikeli sınıfta yer alan işyerlerinde A sınıfı belgeye sa-hip iş güvenliği uzmanı görevlendirme yükümlülüğü, bu işyerlerinde kanu-nun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren 4 yıl süreyle B sınıfı belgeye sahip iş güvenliği uzmanı görevlendirilmesi, tehlikeli sınıfta yer alan işyerlerinde ise B sınıfı belgeye sahip iş güvenliği uzmanı görevlendirme yükümlülüğü, bu işyerlerinde kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren 3 yıl süreyle C sınıfı belgeye sahip iş güvenliği uzma-

nı görevlendirilmesi kaydıyla yerine getirilmiş sayılır.

DAHA ÖNCE ALINMIŞ OLAN İŞ GÜVENLİĞİ UZMANLIĞI

VE İŞYERİ HEKİMLİĞİ BELGELERİ YENİLERİ İLE DEĞİŞTİRİLECEK

Tasarıya göre: “Kanunun yayımı tari-hinden önce bakanlıkça verilen işyeri hekimliği ve iş güvenliği uzmanlığı sertifikası veya belgesi ile Türk Ta-bipleri Birliği tarafından verilen işyeri hekimliği sertifikası sahiplerinden belgeleri geçersiz sayılanlar, mevcut belge veya sertifikalarını kanunun yayımından itibaren 1 yıl içinde 6.ncı maddeye göre düzenlenecek belge ile değiştirmeleri şartıyla bu kanunla verilen bütün hak ve yetkileri kulla-nabilirler. Aynı tarihten önce eğitim kurumlarınca verilen işyeri hekimliği ve iş güvenliği uzmanlığı eğitimlerini tamamlayanlardan eğitimleri geçersiz sayılanlar ilgili mevzuata göre sınava girmeye hak kazanırlar. Hak sahipliği-nin tespitinde bakanlık kayıtları esas alınır”

GÜVENLİK DONANIMINI KULLANMA-YAN DA SORUMLU OLACAK

Düzenlemede çalışanlara yönelik bir başka önemli değişiklik ise, iş dona-nımları ve koruyucu cihazların gereği gibi kullanılmasıyla ilgili. İşveren ta-rafından sağlanan malzemeleri gereği gibi kullanmayan çalışanlar da olası

Page 15: Sorumlu Yazı İşleri Müdürü - · PDF fileYÜKSEKTE GÜVENLİ ÇALIŞMA Baş İş Müfettişi Tevfik Paçacı ile “Yüksekte Güvenli Çalışma” konusunu merce-ğimiz altına

28 29

kazalarda sorumlu tutulacak. Ayrıca, sözleşmeli olarak çalışanla-rın iş güvenliği talepleri, gereği gibi yerine getirilmediğinde çalışanlar tek taraflı olarak iş sözleşmesini feshe-debilecekler.

ALKOLLÜ İŞE GİTMEYE SON

Yeni tasarıyla daha önce işverenin insiyatifinde olan bir durum da yasal düzenleme altına alınıyor. Yeni tasarı,

çalışanların alkollü olarak işe gelmelerini yasak-

lıyor. Aksi hallerde işveren tarafından tazminatsız işten çıkartılabilecekler. Ancak alkollü içki üretim yerlerinde kontrol yapmakla görevli çalışanlar-la, işinin gereği müşterilerle birlikte alkollü mamul tüketmek durumunda olanlar bu maddenin kapsamı dışında bırakılmış.

...

Yeni yasa tasarısı ile birlikte göze çarpan yenilikleri bu başlıklar altında sıralamak mümkün. Ancak asıl önemli olan bu yasa tasarısının ka-nunlaşması ile birlikte Türk çalışma hayatına getireceği pozitif sonuçlar-dır.

İşçi - memur ayrımı yapmaksızın ve çalışan sayısı kriterini dahi

kaldırarak tüm çalışanları kucaklayacak, çalışan-

larda arkasında devleti hissetme güvenini

oluşturacak, daha da önemlisi çok

gecikilmiş olan “İŞ SAĞLIĞI

GÜVENLİĞİ

KÜLTÜRÜ”nü inşa edecek bu yasa tasarısından şahsım adına çok umut-luyum. Tüm çalışanlara hayırlı olmasını diliyorum.

Yazımı sonlandırmadan evvel altını çizmeden geçemeyeceğim bir husus da: Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, 2008 yılında yine Çalışma Bakanı olarak ülkemize değer katarken bu konuyu özellikle gündemine almıştı, sıkça dillendir-mişti. Ancak ne yazık ki, temeli olma-dan bir kültür inşa etmek hemen mümkün olamamıştı.

Böylelikle “Müstakil bir İş Güvenliği Kanunu” tatlı bir hayal gibi hafıza-larımızda yerini almış ancak zemin-lerin uygun olmamasından dolayı gerçekleşememişti.

Bugün geldiğimiz noktada, 2008 yı-lından beri yürütülen yoğun çalışma ve mücadelenin kazanılması olarak değerlendirebileceğimiz bu yasa tasarısının yine Bakan Faruk Çelik’in Çalışma Bakanlığı döneminde meclis gündemine gelmiş olması ve devam eden süreçte kanunun meclisten geçecek olması ayrıca önemlidir.

Bu bağlamda, yeni kanunun hukuk-sal, sosyal ve ekonomik bağlantıla-rını birbirine uyum içinde gerçek-leştiren bu çalışmanın yürütücüsü İş Sağlığı Güvenliği Genel Müdürü Kasım Özer koordinatörlüğündeki tüm emek sahiplerine de teşekkür ediyorum.

Tüm çalışanlarımızın ve işverenleri-mizin ortak bir çizgide birleşebile-cekleri bu çalışma ile, ekonomik ve kültürel gelişmenin ivme kazanması ve artan bir hareketlilik olarak fay-daya dönüşmesini bekliyoruz.

Page 16: Sorumlu Yazı İşleri Müdürü - · PDF fileYÜKSEKTE GÜVENLİ ÇALIŞMA Baş İş Müfettişi Tevfik Paçacı ile “Yüksekte Güvenli Çalışma” konusunu merce-ğimiz altına

3130

MAKALE Hüseyin GündoğanEKOTEKNİK İSGİSG Uzmanı

ÖRNEK UYGULAMALAR

TCDDAnkara-Sincan

Kuzey Hat Yapım İşi’nin

İş Güvenliği’ni EKOTEKNİK sağlamaktadır.

Devlet Demir Yolları Yenileniyor

KAMU HİZMETLERİNDE “İŞ GÜVENLİĞİ”

Ülkemizde son yıllarda hızlı bir değişim, gelişim ve dönüşüm süreci yaşa-nıyor. Hali hazırda birçok iş kolunun özel sektör tarafından yürütülmesinin yanında, bu işlerin büyük çoğunluğu kamuya ait işlerde ya da kamuya ait kurallarla işliyor.

Kamu sektörü günümüzde kendi işlerini ihaleye açıp satınalma yoluyla özel sektöre veriyor. Devasa inşaat işlerin-

den tutun da, çok daha küçük çapta temizlik hizmetlerine kadar birçok farklı işte ve uzmanlıkta alt yükleni-cilerle anlaşma yapıyor. Yani kamuya ait olarak bilinen işlerin neredeyse hepsi aslen kamunun işi olmakla be-raber hizmet alımı yoluyla özel sektör tarafından yürütülüyor.

Bu hizmet alımları başta Kamu İhale Kanunu olmak üzere birçok kamu uy-gulamasını ve kriterlerini de içeriyor. Satınalma süreci esnasında “satınal-ma ya da ihale koşullarını düzenleyen bir dizi yeterlilik” aranıyor.

Ancak iş güvenliğini ön plana çıkaran herhangi bir hüküm ne satınalma kri-terlerinde ne de sözleşme hükümleri arasında bulunmuyor. İşte bu nokta kamuda iş güvenliğinin bir anlamda kamu eliyle açık vermesine neden oluyor.

İhale sürecinde iş güvenliği konusu ihmal edildiği için ihaleye katılan kuruluşlar genellikle maliyetlerine iş güvenliği konusunu katmıyor ve mali analizlerini sektörel rekabet şartları-na göre belirliyor.

Satınalma sonrası yapılan sözleşmede de ya hiçbir hüküm olmuyor ya da iş güvenliği konusu çok genel ve yuvar-lak ifadelerle geçiştiriliyor.

KAMUYA İŞ YAPAN BİRÇOK KURUMDA İSG ASKIDA

Bu nedenle de, günümüzde ne yazık ki, “kamuya iş yapan birçok kurumda iş güvenliği konusu askıda” desek çok da yanlış olmaz.

Oysaki kamunun yaptırım gücü daha işin başında birinci adımda gösterilse, iş güvenliği konusu satınalma mevzu-atına yansısa, önemsiz gibi görünen bu konuda kolayca mesafe alınabilir.

Çünkü kamu halen en büyük işveren.

Her konuda olduğu gibi İSG konu-sunda da özel sektörde yıllarca çaba harcanarak alınacak mesafe, kamu-nun isg’ye bakış açısını değiştirmesi, değiştirdiği bakış açısını mevzuatına yansıtması ve denetlemesiyle çok daha kısa zamanda, çok az bedel ve maliyetle alınabilir.

İş sağlığı güvenliği konusunu iş kanununa indirgeyerek ya da Çalışma Bakanlığı’nın tek başına uhdesinde görerek devam edersek, ülke anla-mında maddi ve manevi kayıplarımız da devam edecektir.

İş Sağlığı Güvenliği Mevzuatı’nı başta kamu olmak üzere her kurum önce kendi mevzuatına sonra kurumsal hayatına taşıyıp yansıtarak bu müca-delede öncülük yapmalıdır.

Bu destek sağlanabilirse iş sağlığı güvenliği konusu beklenen zamanın çok altında bir sürede ve çok düşük maliyetlerle başarılmış olacaktır.

Page 17: Sorumlu Yazı İşleri Müdürü - · PDF fileYÜKSEKTE GÜVENLİ ÇALIŞMA Baş İş Müfettişi Tevfik Paçacı ile “Yüksekte Güvenli Çalışma” konusunu merce-ğimiz altına

32 33

ÖRNEK UYGULAMALAR

Ankara - Sincan Güzergahında Yapılan

Çalışmalar Hız Kesmeden Devam Ediyor

Son yıllarda Türkiye genelinde

Devlet Demir Yolları hızlı bir alt-

yapı çalışması gerçekleştiriyor.

Birçok ilde “hat yenilemeleri”

yapılarak mevcut raylara ilave

hatlar tesis ediliyor. Bu “hat ye-

nileme” çalışmalarından biri de

Başkent Ankara’da yapılıyor.

“TCDD Ankara - Sincan Kuzey

Hat Yapım İşi” projesi Ankara’da

yapılan hat yenileme ve ilave

hat yapım çalışmalarından bir

tanesi. Proje bazlı olan bu işin

başlangıç aşamasından itibaren

İş Sağlığı Güvenliği çalışmaları,

kesintisiz bir şekilde ve eşgü-

düm içerisinde Ekoteknik İSG

tarafından yürütülüyor.

Ankara - Sincan güzergahında yapılan yapılan çalışmalar hız kes-meden devam ediyor. Kolin İnşaat – GCF – Savronik konsorsiyumunun gerçekleştirdiği hat yapım çalışma-larında iş sağlığı güvenliği açısından titizlik maksimum düzeyde tutula-rak ilerleme sağlanıyor.

Gerek Devlet Demiryolları altyapı yöneticileri gerekse yüklenici firma yetkilileri iş güvenliği konusunda çok duyarlı. Ancak ne yazık ki, bu duyarlılık da Devlet Demiryolları’nın yapılanmasındaki riskleri orta-dan kaldırma noktasında yetersiz kalıyor. Bilindiği gibi Devlet Demiryolları çalışma alanları mevcut haliyle bile multi faktörlü ve çok tehlikeli risk-

lerle doluydu. Bir de bu alanlara yeni hat ilave çalışmaları eklenince riskler daha da artarak ve çeşitlenerek yeni risklere de kapı açtı.

Bu nedenle İş Sağlığı Güven-liği çalışmaları, proje bazlı ve işin başlangıç aşama-sından itibaren kesintisiz bir şe-kilde ve eşgüdüm içerisinde yürü-tülmelidir.

Page 18: Sorumlu Yazı İşleri Müdürü - · PDF fileYÜKSEKTE GÜVENLİ ÇALIŞMA Baş İş Müfettişi Tevfik Paçacı ile “Yüksekte Güvenli Çalışma” konusunu merce-ğimiz altına

34

Gökhan Güzel ( IDip SM – NEBOSH – NIOSH)CIMPOR YİBİTAŞ ÇİMENTO SANAYİ VE TİC. A.Ş.Jeofizik Mühendisiİş Sağlığı ve Güvenliği Müdürü

SEKTÖRÜN UZMANI

35

İş Sağlığı Güvenliği Sisteminde

İletişim, Gözden Geçirme ve Uygulama

İletişim İSG programının ve uygula-masının temel unsurudur. İletişim bilginin taraflar arasında değişimidir. İletişim prosesinde alıcı ve verici var-dır. Verici tarafından gönderilen me-saj, alıcı tarafından alınır, değerlendi-rilir ve bunun üzerine gereken yapılır. Eğer mesaj düzgün olarak alınmamış ise iletişim prosesinde problem var demektir. Sonradan yapılan eylem-ler düzgün olarak çalışmayabilir. Bu şekilde arzu edilmeyen sonuçlardan sakınmak için, iletişim araç ve beceri-leri uygun olarak kullanılmalıdır.

İletişimin farklı yöntemleri vardır: sözlü iletişim, görsel iletişim, yazılı iletişim ve vücut dili. Genellikle, uy-gulamada bunların karışımı kullanılır. Dinleme de mesajı alan taraf olarak değerlendirildiğinde bir iletişim şekli olarak kabul edilebilir.

Sözlü iletişim en basit yöntemdir.

Ancak etkin iletişimi için yeterli bilgi ve beceri sahibi olunmalıdır. Genelde, sözlü iletişim pozitif vücut dili olarak desteklenir. Basit ve teknik olmayan kelimeler ile mesajı aktarmak tercih edilir. Teknik dil, ancak karşı taraf buna hâkim olduğu zaman kullanıla-bilir.

Yazılı iletişimden bazen kaçınılır. An-cak unutulmamalıdır ki, yazılı iletişim kalıcı ve kaynağına inilebilen bir yön-temdir ve farklı yerlerde erişilebilir.

Raporların pek çok süreçte temel olduğu dikkate alınmalıdır. Yazı, sözlü iletişime göre daha fazla beceri ge-rektirir. Ancak bu beceri biraz dikkat ile kolay edinilebilir. Fikirler mantık sırasına göre birbirini izler. Öncelikle bir özet ile başlamak ve bu özet üze-rine fikirleri oturtmak tavsiye edilir. Bölümler ve ana başlıklar bu özete göre geliştirilir. Basit ve kısa cümleler

kullanılmalıdır. Gözlemler ve edinilen bilgi hassas olarak ifade edilmeli-dir. Sonuçlar ve tavsiyeler rapora dâhil edilmelidirler. Kötü yazılan bir rapor iletişimde etkin değildir. Yanlış yönlendirme ya da karışıklığa neden olabilir. Raporlar, yazılı iletişim için tek yöntem değildir. Mektuplar, tali-matlar, el kitapları, broşürler vb. yazılı iletişimin diğer yollarıdır.

Görsel iletişim bilgiyi iletmenin diğer yoludur. Grafikler, resimler, filmler, videolar etkin olarak kullanılan araç-lardır. Sözlü ve yazılı iletişim beraber kullanıldığında görsel örneklerle anlamayı kolaylaştırır.

İletişimin sürdürülmesinin sağlan-ması yönetimin sorumluluğundadır. Böylece İSG ile ilgili bilgi, prosedürler ve güvenli iş alışkanlıkları ile ilgili ile-tişim bütün iş birimleri ve çalışanlar arasında sağlanmış olacaktır.

Gözden Geçirme:

Etkin uygulama ve sürekli iyileştirme için İSG yönetim sisteminin perfor-mansının gözden geçirilmesi önem-lidir. İSG konuları gözden geçirilir ve üst yönetime tavsiyelerde bulunulur. Bir İSG Yönetim Komitesinin oluş-turulması önerilir. Komite düzenli olarak ilişkili konuları tartışmak için toplanır. Esas olarak tüm vaka rapor-ları, tetkik raporları, denetim sonuç-ları, ISG yönetim sistemine uygunluk ve uygunsuzluklar, iletişim engelleri, bilgi eksikliği, yönetimin katılımı ve kaynakların tahsisi tipik tartışma konularıdır. Eğer problemli alanlar var ise bu problemi çözmek için tavsiye-lerde bulunmak ve tartışmak yine bu komitenin sorumluluğundadır.

Uygulama:

İSG sisteminin başarısı, uygulama ve proje boyunca iletişim şekli ile doğrudan ilişkilidir. Öncelikle, her bir bireye ulaşmak için iletişim kanalları oluşturmak yönetimin sorumlulu-ğudur. Sistemin oluşturulmasından öte tüm gerekli kaynaklar yönetim tarafından tahsis edilmelidir. Her bir proses için İSG ile ilgili aktiviteler prosesin kendisi kadar birincil önem taşımaktadır. Her ne kadar herkesin sorumluluğu da olsa İSG sisteminde görevlendirmeleri yapmak gerekir.

Böylece eksiklikler ve uyumsuzluklar

kolaylıkla saptanır ve düzeltici önlem-ler görevlendirme sonrası belirlenen kişilere iletilir. Dokümantasyon ve ile-tişim doğru uygulama için önemlidir. İSG sisteminin tanımı, organizasyon yapısı, roller ve sorumlulukla, vizyon ve misyon bilgileri, güvenli iş talimat-ları, prosedürler ve rehberler, göz-den geçirme prosesi, sürekli proses iyileştirme yöntemi dokümantasyonun temel bileşenleridir.

Yönetimin İSG politikalarına taah-hütleri açıkça ifade edilmelidir. Bu ifadelerin ötesinde, yönetim hedeflere ulaşmak için tüm kaynakları tahsis etmelidir. İyi uygulanan İSG sistemine ulaşmak, İSG politikalarının herkesin yararına olduğunun herkes tarafından anlaşılması ile sağlanır. En iyi güvenli

iş alışkanlıklarını oluşturmak için en kolay yöntem pozitif davranış ile iletişimden geçer.

Küçük gruplar halinde bilgilendirme toplantıları düzenlemek faydalıdır. Doğru davranış bu toplantılarda işaret edilmeli ve teşvik edilmelidir. So-nuçlara değinilerek, bu sonuçlardan kaçınmak için doğru davranış öneril-melidir. Olumlu sonuçlar almak için her zaman olumlu davranış uygulan-malıdır.

Kaynaklar:1-Control of Communicable Disease in Man , Ed. Abraham S.Benenson, 1990 Washington2-Occupational İnjuries, Ed. T.R.Harrington,L.H. Morse, Mosby 1995

Page 19: Sorumlu Yazı İşleri Müdürü - · PDF fileYÜKSEKTE GÜVENLİ ÇALIŞMA Baş İş Müfettişi Tevfik Paçacı ile “Yüksekte Güvenli Çalışma” konusunu merce-ğimiz altına

36

Gıda İşkolu Çalışanlarında

Portör Taramalarını Düzenleyen Yasada Değişiklik

Bilindiği gibi 24.04.1930 Tarih ve 1593 Sayılı Umumi Hıfzısıhha Kanunu’nun 126 ve 127.ci madde-leri gıda işkolunda çalışanların bulaşıcı hastalık yönünden taşıyıcılık kontrolünü öngören ve bu alanda halen devam eden periyodik sağlık kontrollerinin dayanak ve uygulamasını düzenler. Bu kanunda gelişen ve değişen şartlar dikkate alınarak, biraz da Avrupa Birliği müktesebatına uyum çerçevesinde olsa gerek değişikliğe gidildi.

24.04.1930 Tarih ve 1593 Sayılı Umumi Hıfzısıhha Kanunu’nun 126 ve 127.ci maddeleri 11.10.2011 Tarih ve 663 Sayılı Ka-

nun Hükmünde Kararnamenin 58’inci maddesi ile değiştirildi.

MADDE 126 – (DEĞİŞİKLİK: 11.10.2011-KHK-663/58MD.)

Gıda üretim ve satış yerleri ve toplu tüketim yerleri ile insan bedenine temasın söz konusu olduğu temizlik hizmetlerine yönelik sanatların ifa edildiği iş yeri ve bu iş yerlerinin işle-tenleri, çalışanlarına, hijyen konusunda bu iş yerlerindeki meslek ve faali-yetlerin gerektirdiği eğitimi vermeye veya çalışanların bu eğitimi almalarını sağlamaya, belirtilen eğitimleri almış kişileri çalıştırmaya, çalışan kişiler ise, bu eğitimi almaya mecburdurlar. Bizzat çalışmaları durumunda, iş yeri sahipleri ve işletenleri de bu fıkra kapsamındadır.

Bulaşıcı bir hastalığı belgelenenler ile işyerinin faaliyet ve hizmetleri ile doğ-rudan yararlananları rahatsız edecek nitelikte ve görünür şekilde açık yara veya cilt hastalığı bulunanlar, bizzat çalışan iş yeri sahipleri ve işletenleri de dâhil olmak üzere, alınacak bir raporla hastalıklarının iyileştiği belgeleninceye kadar, birinci fıkrada belirtilen işyer-lerinde çalışamaz ve çalıştırılamazlar. Çalışanlar, hastalıkları hususunda işverene bilgi vermekle yükümlüdürler.

MADDE 127 – (YENİDEN DÜZENLE-ME: 11.10.2011-KHK-663/58 MD.)

126’ncı maddede belirtilen işyerlerin-deki hijyen eğitimine yönelik husus-lara, bu işyerlerinde çalışmaya engel bulaşıcı hastalıkların ve cilt hastalık-

larının neler olduğuna, iyileşme halinin belirlenmesine, hangi meslek ve sanat erbabının 126’ncı madde kapsamında olduğuna ilişkin usul ve esaslar, Sağlık, İçişleri ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlıklarınca müştereken çıkarıla-cak yönetmelikle düzenlenir.

126’ncı maddede belirtilen işyerlerinde bulaşıcı bir hastalık veya bir salgın has-talık çıkması durumunda, bu hastalık-la alakalı gerekli incelemeler, analiz masrafları iş yeri sahipleri ve işleten-lerince karşılanmak üzere ilgili kurum tarafından yapılır.

126’ncı maddede belirtilen işyerlerin-de bulaşıcı bir hastalık veya bir salgın hastalık çıkması halinde doğacak hu-kuki sorumluluklar ile bu durumdan zarar gören kişi veya kurumların hu-kuki yol vasıtasıyla talep edebilecek-leri tazminat ödemeleri veya olabile-cek diğer ödemeleri işyeri sahiplerine ve işletenlerine aittir.”

BU DEĞİŞİKLİKLER İNCELENDİĞİNDE KANUNUN BAZI YENİLİKLER GETİRDİ-

Ğİ GÖRÜLECEKTİR:

1. Hijyen konusunun çok önem ka-zandığı ve hijyen eğitiminin zorunlu tutulduğu,2. Gıda ile iştigal edenler arasında risk bakımından bir ayrım ve istisna olmadığı,3. Eğitimsiz işçinin çalıştırılmaması gerektiği,4. Bulaşıcı hastalık taşıyıcılık kont-rolünün devam edeceği ancak risk faktörlerine uygun tetkik ve işlemlerin yapılması gerekeceği,5. Tetkiklerle birlikte belirli periyotlarla fiziki muayene ile cildiye muayenesinin yapılması gerekeceği, aksi takdirde denetimlerde ya da şikâyetlerde cildiye

yönünden hastalığı bulunanlar ile bulaşıcı hastalığı taşıyan ya da bulaşı-cı hastalık teşhisi konan çalışanların işten men edilmesi, bu süreçle ilgili oluşacak maddi-manevi tazminatlarla doğacak hukuki sorumlulukların (3.kişi ve kurumlar dâhil) işyeri sahibi veya işletene ait olduğu,6. Bu kanun yayın tarihinden itibaren 6 ay içinde yürürlüğe girer. Yürürlü-ğe girinceye kadar kanunun eski hali geçerlidir. Kanun tarihinden sonra 6 ay içinde konu ile ilgili bir yönetmelik çıkarılacağı görülmektedir.

Gıda konusu ile genel anlamda çalışan ve halk sağlığı kanunları bir arada düşünüldüğünde kanunun Belediye, Tarım, Sağlık, Çalışma Bakanlığı ile de ilgisi anlaşılacaktır. Bu kurumların her birinin yukarıda zikredilen kanun ve çalışma alanıyla ilgili özel ve genel mevzuata tabi uygulamaları bulunmak-tadır.

Bu nedenle kanun tarihine dikkat edile-cek olunursa yönetmelik çıkarılması için çok az vakit kaldığı da görülecektir.

Bu yüzden gerek hizmet alacak ta-rafların mağduriyetinin oluşmaması, gerek denetim birimlerinin mevzuat sıkıntısı yaşamaması gerekse halen hizmet sunumunda görev yapan kişi ve kuruluşların oluşacak yeni standartlara uyumu için beklentilere cevap verecek, uygulanabilir, sonuçları itibariyle top-lum sağlığına gerçekten fayda sağla-yacak, Avrupa Birliği gıda çalışanları ile iş sağlığı güvenliği mevzuatıyla da uyumlu ve gıda işkolu olmakla birlikte sektörel risk gruplarının farklılıklarını da gözeten ve buna özgü eğitim, uy-gulama, tetkik ya da muayene öneren bir yönetmelik hazırlanması hayırlı olacaktır.

MAKALE Uz. Dr. Mehmet ERGİNEkoteknik İSGKlinik Mikrobiyoloji Uzmanı

Page 20: Sorumlu Yazı İşleri Müdürü - · PDF fileYÜKSEKTE GÜVENLİ ÇALIŞMA Baş İş Müfettişi Tevfik Paçacı ile “Yüksekte Güvenli Çalışma” konusunu merce-ğimiz altına

38

2012 yılının Ocak ayında, yayın hayatına İş Sağlığı Güvenliği ve Çevre Dergisi olan “Ekoteknik İSG”yi kazandırdık. İlk sayıdan çok da büyük beklenti-lerde değildik esasında, “mutlaka hatalarımız olacak, eksiklerimiz kalacak, bir sonraki sayıda tamamlanacak” diyorduk.

Ancak öyle olmadı. Biz birçok hatamız çıkar derken müthiş güzel tepkiler aldık. Gururla “biz doğru yoldayız” dedik, inancımız katlandı, azmi-miz arttı.

Yine de varsa hatalarımız görelim, Varsa eksikle-rimiz tamamlayalım diye bu sayı İSG Kulisimizde “Dergimizin İlk Sayısını Nasıl Buldunuz? İlk Sayı-ya Dair Görüşleriniz Nelerdir?” diye sorduk.

İşte kulisimize gelen yanıtlardan bazıları:

İSG KULİSİ

Biyolog Esra Göl: İş Sağlığı ve Güvenliği önlemleri bizatihi işçiler için alınıyor. Amaç onları korumak, onların ailelerinden ayrılmamalarını ve sağlıklı yaşamalarını sağlamak. Ancak ne yazık ki, bu İSG önlemlerine işçilerin uymama eğilimi var. Hatta ve hatta ne yazık ki bu durum günümüzde sosyolojik bir gerçek haline dö-nüşmüş. Ekoteknik İSG ise bunu belli ölçülerde, gerek dergisi gerekse itinalı ekibi ile düzelt-meye çalışıyor. Ekoteknik İSG, çalışanları daha duyarlı hale getirmeyi adeta hedeflemiş...

Bence dergi gayet başarılı bir çalışma olmuş, tüm ekibi kutluyorum. Bir biyolog ve sağlık çalışanı olarak her sayınızı takip edeceğim.

Güler Çevik: İş sağlığı ve güvenliği ilgimi çeken bir konu değil aslında. Ama dergiciliği biliyorum az çok. Matbaayı yanlış seçerek mükemmel bir çalışmaya nazar boncuğu yapmışsınız. İçindeki kahveli olan Ekoteknik reklamı çok güzel ama matbaa renkleri birbirine bu-laştırmış. Ekoteknik İSG gibi yarı akademik bir dergiyi aslında akademik bir dille eleştirmek gerekirdi belki ama ben gördüğüm güzel ve eksik yanlarını söylemek istedim. Umarım sektörünüzde tam bir ses getirir... Ki, şimdiden getirmiş de bence. Çünkü Bakanlığın resmi web sitesinde haberinizi gördüm. Tekrar başarılar...

İnsan Kaynakları Sorumlusu Gamze Yıldırım: Derginizin son derece eğitici olduğunu düşünüyorum. İş Sağlığı Güvenliği gibi hayati bir konuda bilgilenmemizi sağladınız. Ben özel bir şirkette İnsan Kaynakları biriminde çalışıyorum ve uzmanlık alanım zaten çalışanların haklarını korumak ve gözetmek olduğu için bu konularda da bilgi sahibiyim. Çeşitli eğitimlerine katıldığım bu konuda derginiz de mevcut bilgilerimi hem güncelledi hem zenginleştirdi. Derginize abone de oldum ve bundan sonra da tüm sayılarınızı dikkatle takip edeceğim. Saygılarımla.

Neşe Güler: Öncelikle yapmış olduğunuz başarılı çalışmadan ötürü emeği geçen herkesi ve Ekoteknik İSG’yi tebrik ediyorum. Ülkemizde yeni yeni de olsa iş ve işci sağlığı konusunda pozitif çalışmalar yapılmakta-dır. Bu konuda Ekoteknik İSG Dergisi insanları biliçlendirmek açısından çok başarılı bir çalışma sunmuştur. Bürokratik dilden uzak esprili bir dille anlatması da ayrıca çok güzel olmuş. Emeği geçen herkesi tebrik ediyor ikinci sayısını sabırsızlıkla bekliyorum.

Mali Müşavir Koray Akşehirli: Oldukça keyifli bir dergi olmuş.... dahasını bekliyoruz....

39

Ekoteknik İSG, facebook’taki sayfasında güncel konuları tartışmaya açıyor.

Siz de www.facebook.com/ekoteknik.isg adresinden sayfamızı takip edebilir

ve kulisimize katılarak sesinizi binlerce okuyucumuza duyurabilirsiniz.

Tıbbi Sekreter Mehtap Beycan: “Ekoteknik İSG” gibi yarı akademik sektör dergilerinde, dili çok ağır buluyo-rum genelde. Bu yüzden de okunurluklarını kısmen kaybettiklerini düşünüyo-rum. Sadece kendi sektörlerinden uzman olan kişilerin okuyabileceği bir dergi sunuyorlar piyasaya. Bence Ekoteknik İSG Dergisi’nin en önemli farkı bu olmuş. İçinde yazanları sadece işyeri hekimi, iş güvenliği uzmanı ya da çevre görevlisi değil, bu konulara ilgisi olan herkes anlayabilir. Böyle de olmalıydı zaten. Çünkü her birey için işi hayatının en önemli, en vakit ayırdığı bölümü. Her çalışan risk altında. Hiçbirimizin elinde sabah evden çıkınca akşam dönüp dönemeyeceğimize dair bir garanti belgesi yok. Öyleyse bu konu hepimizi ilgilendiriyor ve hepimizin anlayacağı dilde olmalıy-dı, tam da olduğu gibi… Ayrıca belirtmek isterim ki, ben tıbbi sekreter olarak danışmada görevliyim. Yeni işe giriş muayeneleri için gelenlerle muhattap oluyor, onların işlemlerini yapıyorum. Bu grubun içinde yüksek eğitimliler de var sadece okuma yazma bilen işçiler de… Ve onlar da benim düşüncemi destekler nitelikte bekleme salonunda bek-lerken dergiyi alıp uzun uzun inceleyebiliyor. Karikatürlerle renklendirilmiş olması da ayrı bir hoşluk katmış. İkinci sayıyı bekliyor, tüm ekibi tebrik ediyorum.

ISG Uzmanı Mahmut Baran: Ekoteknik İş Sağlığı Güvenliği ve Çevre Dergisi’ni beklentilerime uygun buldum. İş Sağlığı ve Güvenliği konusunda bütün bilgiler derginizde yayın-lanıyor. Örneğin din konusunda “Kader İnancı” konusu Din İşleri Yüksek Kurulu Üyesi Doç. Dr. İlyas Üzüm tarafından bilgilendiriliyor, bu çok güzel bir ayrıntı olmuş. Derginin her sayısında Üniversitelerin İş Sağlığı ve Güvenliği Bölümü öğrencileri ile ilgili röportajlar yaparsanız dergiyi daha da renklendi-rirsiniz diye düşünüyorum. İSG Genel Müdürü Kasım ÖZER ile yaptığınız röportajı okuyanların “müjdeli haber “ aldıkları düşüncesindeyim. İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nun çıkması ile Türkiye’de İş Sağlığı ve Güvenliği’nin çağ atlayacağını düşünmekteyim. Yeni Borçlar Kanunu ile ilgili bilgiler de verilmiş derginizde. İş güvenliği uzmanlarının bilmesi gereken yeni çıkmış kanun, yö-netmelik vs gibi bilgilerin verilmesi okuyucu sayınızı ayrıca çoğaltır. Örnek İSG uygulamalarını haber yapmanız, diğer firmalar için örnek teşkil ediyor.Kısacası genel olarak derginizi çok beğendim. İnşallah devamı gelir. Hayırlara vesile olması dileğiyle.

Çevre Mühendisi Mustafa Özsever: Dünyada ve gelişmiş ülkelerde son derece önemli bir husus olan “iş sağlığı ve güven-liği” kavramı son dönemlerde gelişmekte olan ülkelerde de yavaş yavaş önemli bir kavram haline gelmeye başlamıştır. Ülkemizde de iş sağlığı ve güvenliği konusundaki hassasiyet eskiye nazaran daha iyileşmiş, fakat halen yeterince üzerinde durulma-maktadır. Bu konu Türkiye’de toplumu çok yakından ilgileniren insan odaklı, üzerinde şiddetle durulması gereken bir konudur. Bunun için yayınlanan mevzuatların ötesinde yapılan yayımlarla konuya ilgi daha da artırılmalıdır.Ekoteknik İSG Dergisi bu konuda güzel bir çalışma yapıp, ilk dergisini yayımlamış. Dergiyi okudum. Ekoteknik İSG Dergisi, ilk sayısıyla “iş sağlığı ve güvenliği” kavramı-nı gerek içerik bakımından olsun, gerek görsel bakımdan olsun, gerekse de mizahi yönüyle çok güzel bir biçimde ele almış. Ayrıca farklı figürlerle ve karikatürlerle süslenmiş olması da derginin daha rahat ve daha keyifli okunmasını sağlamış.Bu çok güzel ve kaliteli çalışmada emeği geçen bütün ekibi tebrik ediyorum.

Page 21: Sorumlu Yazı İşleri Müdürü - · PDF fileYÜKSEKTE GÜVENLİ ÇALIŞMA Baş İş Müfettişi Tevfik Paçacı ile “Yüksekte Güvenli Çalışma” konusunu merce-ğimiz altına

Türkiye’nin neresinde olursanız olun, insan sağlığını etkileyen fak-törlerin analizlerini kapınıza kadar getiriyoruz.Sağlık taramalarınız için bize mer-kez telefonumuz 0 312 344 01 96 numarasından ulaşabilir veya talep-lerinizi yazılı olarak 0312 343 66 46 numarasına fax çekebilir ya da [email protected] adresine e-posta gönderebilirsiniz.

“Ağır ve Tehlikeli İşler Tüzüğü”, “İş Sağlığı ve Güvenliği Tü-züğü” ve “Umumi Hıfzıssıha Kanunu” gereğince işveren,

işçilerin sağlık taramalarını yaptırmakla yükümlüdür. Ancak bu sağlık taramaları özellikle çalışan sayısı

fazla olan işletmeler için ciddi bir zaman ve işgücü kaybı anlamına gelmektedir.

Ekoteknik İSG ve Ekoglobal İSG olarak, mobil sağlık araçlarımız sayesinde, sağlık tara-malarını Türkiye’nin dört bir yanında işlet-menizin kapısına kadar getiriyoruz.

Verdiğimiz mobil sağlık hizmetlerimiz sayesinde, zaman ve iş gücü kaybını önle-yerek, ihtiyaç duyulan sağlık hizmetini en kısa sürede minimum maliyetle ve elde edilebilecek en yüksek kalitede alabilirsi-niz.

Periyodik sağlık tarama ve aşılama hizmetlerimiz, mobil olarak işletme-lerde, yerleşik olarak da laboratu-arlarımızda sunulmaktadır. Numune alımlarında, numunelerin incelenme-

sinde ve raporlanmasında bilimsel me-totlara titizlikle uyulmaktadır. İncelemeler,

konusunda uzman kişilerce yapılmakla kalmayıp, ayrıca mesleki yeterliliği olan branş uzmanlarımız

tarafından yapılarak rapor edilmektedir. Değerlendirmelerin yapılmasında, raporlandırılmasında ve bildirilmesinde etik kurallara bağlılık büyük önem taşımaktadır.

VERİMLİ BİR ÜRETİM ANCAK GÜVENLİ ORTAMLARDA ÇALIŞAN

SAĞLIKLI BİREYLER İLE SAĞLANABİLİR

Page 22: Sorumlu Yazı İşleri Müdürü - · PDF fileYÜKSEKTE GÜVENLİ ÇALIŞMA Baş İş Müfettişi Tevfik Paçacı ile “Yüksekte Güvenli Çalışma” konusunu merce-ğimiz altına

4342

MAKALE Uz. Dr. Mehmet ERGİNEkoteknik İSGKlinik Mikrobiyoloji Uzmanı

42

GIDA GÜVENLİĞİNDE HİJYEN VE SANİTASYON

Gıda güvenliği, toplum sağlığını etkileyecek etmenlerin başında gelmektedir. Sağlıklı olmak, kişinin en temel ihtiyacı ve hakkıdır. Akut ve kronik olarak tüketicinin sağlığına gıda yoluyla verilen bütün zararlara işaret etmekte ve mikrobiyolojik tehlikeler (E.Coli, EHEC, Salmonella, Staphylococcus Aureus, Listeria, Shigella vs), kimyasal karışımlar, pestisit kalıntıları gibi gıda-katkı maddelerinin suistimal edilerek yanlış kullanımları, gıda güvenliğini olumsuz etkileyen başlıklardır. Hatta son yıllarda bu başlıklara genetiği değiştirilmiş organizmalar (GDO), veteriner ilaç kalıntıları, alerjen maddeler, hayvansal ürünlerin üretiminde kullanılan üreme ve büyümeyi destekleyen hormonların kullanımı gıda güvenlik problemi yelpazesini genişletmektedir.

Dolayısıyla gıda ürünlerinin güvenliği, ürünü kullanan tüketicinin mutlak hakkı ve talebidir ve bu durum tüm üretici gıda firmalarının yönetim sorumluğundadır. Bu nedenle, kalite standartları çerçevesinde gıda güvenliği, mutlak ve değişmez kalite parametresi sistemi içinde değerlen-dirilmelidir.

Gıda üretiminden tüketiciye ulaşma-sına kadar ilerleyen işlemler, zincir halkaları gibidir ve her halka kendi görevini yapmaktadır. Bu işleyişte en zayıf halka, en güçlü halka kadar işlem yapması gerektiği için, gıda güvenliği bir ekip işi olarak görülmek-tedir.

Gıda üretiminde, sadece bir halkada olabilecek bir işlem ( hijyen-sanitas-yon, diğer vs) hatası bütün üretim zincirini olumsuz etkileyeceğinden, çiftlikteki üretimden - sofraya kadar gıda üretiminin kontrolü gerekmek-tedir.

Bu durumu basit bir örnekle şu şe-kilde açıklayabiliriz:

Toplumun en çok tükettiği dondurma-nın üretiminde, yukarıda açıkladığı-mız zincir halkalarının düzenli işleyiş prosedüründe olduğu gibi, yasal düzenlemelerin ve kontrolün, don-durmanın hammaddesi süt üretimin-de kullanılan hayvan yeminden-satış noktasına kadar, bütün aşamaların sağlıklı olması gerekmektedir. O hal-

de, üretimde tüm proses aşamalarını ele alan ve önleyici nitelikte metotlara ihtiyaç vardır. Uluslararası uzman-lar tarafından birçok gıda güvenliği standartları geliştirmeye başlamış ve artan sayıda ulusal standartlar yapılmıştır. Sonuç olarak, uluslarara-sı gıda güvenliği kalite standartlarının uygulamaya geçmesi hedeflenmekte-dir. (Ör: ISO 22.000 vs)İşte, Tehlike Analizi ve Kritik Kontrol Noktaları (HACCCP: Hazard Analysis ana Critical Control Points) kavramı bu güvenlik prosesine sistematik ve mantıksal bir yaklaşım getiren bir sistemdir. Bu sisteme göre: gıda güvenliği konusunda aşağıdaki kriter-ler uygulanmaktadır.

a)Kritik kontrol noktalarının belirtil-mesi,b)Kritik limitlerin oluşturulması,c)Tehlike analizinin yapılmasıd)Kritik kontrol mekanizmalarının izlenmesi ve sistemin kurulması,e)Kontrolde olmayan noktaların izlenerek, düzenleyici faaliyetlerin oluşturulması,f)Sistemin etkili denetlenerek, kontrol mekanizmalarının oluşturulması,g)Sistemin uygulanması için prosedür ve kayıt-dökümantasyon işlemlerinin oluşturulmasıdır.

Gıda güvenliğinde Saitasyon: Sani-tasyon, insan sağlığının iyileştirilme-si, korunması ve toplum sağlığının devamının sağlanmasında uygula-nacak prensiplerin kapsamıdır. Gıda

güvenliğinde sanitasyon denilince, ‘’gıda üretiminde hijyenik ve sağlıklı ortamın yaratılması ve devamının sağlanması’’ olarak anlaşılır. Bu kapsamda, insan yaşamının temelini oluşturan beslenme gereksinimlerinin karşılanmasında, fiziksel-kimyasal-biyolojik yönünden güvenilir özellikte gıda maddelerinin üretimini ifade

Dondurmanın üretiminde zin-cir halkalarının düzenli işleyiş prosedüründe olduğu gibi, yasal düzenlemelerin ve kont-rolün, dondurmanın ham-maddesi süt üretiminde kullanılan hayvan ye-minden-satış noktasına kadar, bütün aşamala-rın sağ-lıklı olması gerekmek-tedir. O halde, üre-timde tüm pro-ses aşamalarını ele alan ve önleyici nitelikte metotlara ihtiyaç vardır.

etmektedir.Sanitasyon işleminde, personel açısından karşılaşılan sorun taşıyı-cılık / portörlüktür. Taşıyıcı insanlar, patojen mikroorganizmleri (enfek-siyon yapıcı etkenleri) vücutlarında kendilerini etkilemeden taşıdıkları ve vücut sıvılarıyla temas ettikleri her yere yaydıkları için, toplum sağlığı açısından tehlikeli durumun oluşma-sına sebep olurlar. Çalışan personel dakikada, 10-bin ile 100 bin mikrop yayabilir.

HİJYEN İSE: daha çok hastalıkların sebepleri ve bunların ortadan kaldı-rılması yani koruyucu hekimlik olarak ifade edilmektedir. Böylece gıda hijyeni denilince, sağlıklı gıda üreti-minde çiftlikten-sofraya kadar her aşamada uygun koşulların sağlanma-sı için tüm çalışmaları kapsamaktadır. Gıda işleriyle uğraşan personel, top-lum sağlığı yönünden ağır sorumlu-luklar taşımaktadır. Gıda zehirlenme-leri ve enfeksiyonlarının ana nedeni personelin dikkatsizliği ve bu konuda bilgi ve eğitim eksikliğidir. Kişisel hijyen, kişinin her konuda temizliğidir. Hastalıklara yol açan mikroorganiz-maların potansiyel kaynağı (rezervu-arı) , yiyeceklere çalışanlar tarafından mikropların bu-laştırılmasıyla oluşmakta-dır. Çalışanların, hareket—alışkanlık ve davranışları gıdaların kalitesi üzerinde etkileri büyüktür.

Gıda işlerinde çalışan per-sonel, kendisinin de tüketici olduğunu bilerek, hijyen ve sağlık bilgi-sine sahip olma-lıdır. Yine çalı-şanların elleri daima bakımlı ve temiz olmalı, kontaminasyon ve çapraz kirlenmeye yol açmaması için yeterli sıklıkla temizlenmeli, dezenfekte edilmeli, paketleme –porsiyonla-ma gibi üretimin kritik aşamalarında steril eldiven kullanılmalı-dır. El hijyeni için el yıkamanın önemi çok büyüktür.

Eller ne zaman yıkanmalıdır?

•Gıda üretim yapımına girdikten,•Tuvaleti kullandıktan,•Çiğ gıdayı elledikten,•Kıyafet değiştirildikten,•Saçlara ve buruna dokunduktan,•Öksürdükten,•Burnu sildikten,•Temizlik yaptıktan ve çöpleri elledik-ten,•Para elledikten,•Kirli hissedildiği her zamandan son-ra mutlaka eller yıkanmalıdır.

Gıda güvenliğinde sanitasyon ve hijyenin sağlanmasında mikrobiyolojik etkenlerin saptanması (portör muaye-nelerinin yapılması) ve gıda çalışan-larına eğitim verilmesi, gıda güvenliği ve toplum sağlığı açısından gereklidir.

Taşıyıcı insanlar, pa-tojen mikroorganizmleri

(enfeksiyon yapıcı etkenleri) vücutlarında kendilerini etki-lemeden taşıdıkları ve vücut sıvılarıyla temas ettikleri her yere yaydıkları için, toplum sağlığı açısından tehlikeli durumun oluşmasına sebep olurlar. Çalışan personel dakikada, 10 bin ile 100 bin mikrop yayabilir.

Gıda analizlerinde, bulunan mikroor-ganizmaların insan sağlığını tehlikeye attığı aşikârdır ve gıda kaynaklı en-feksiyonlar halk sağlığı yönünden ve ekonomik boyutu ile büyük önem gös-termektedir. Ayrıca yapılan değerlen-dirmelerde, gıda güvenliği alanındaki paydaşlar arasındaki bilgi paylaşımı ve ortak çalışmaların istenen düzeyde olmaması, bu konuda alınacak daha çok yol olduğunu göstermektedir.

Burada gıda güvenliğinin saptanma-sında amaç, üretimin her aşamasın-da gerekli tedbirlerin alınarak güveni-lir ürünlerin üretilmesi, işletme

çalışanlarının katılmasıyla, toplam kalite yönetiminin sağlanmasıdır.

Page 23: Sorumlu Yazı İşleri Müdürü - · PDF fileYÜKSEKTE GÜVENLİ ÇALIŞMA Baş İş Müfettişi Tevfik Paçacı ile “Yüksekte Güvenli Çalışma” konusunu merce-ğimiz altına

44 45

ÖRNEK UYGULAMA

Dünya’nın Şekerleme Üreticisi’nin de Tercihi: EKOTEKNİKLolipop alanında sadece Türkiye’de değil, birçok ülkede lider konumda olan Durukan Şekerle-me, üretimleri esnasında son derece hassas davranıyor. Ürünlerinde kaliteden taviz vermeme-nin yanı sıra, hem çevreye hem de çalışanlarına maksimum düzeyde özen göstererek bu alanda da örnek firma olmayı elinden bırakmıyor.

Durukan Şekerleme, dünyanın dört bir köşesine ürünlerini göndermelerini sağlayan çalışanları-nı Ekoteknik’e emanet ediyor. İşyeri Hekimi, İş Güvenliği Uzmanı ve Çevre Görevlisi olmak üzere toplamda 3 personel istihdamını da Ekoteknik İSG’den sağlayan Durukan Şekerleme, Ekoteknik ile imzaladığı paket sözleşme sayesinde tüm çalışanlarının tıbbi tetkik ve taramalarında, tüm mühendislik ölçümlerinde ve tüm çevresel ölçümlerinde Ekoteknik İSG’den hizmet alıyor.

1976 yılında, gıda toptancılığı, bakli-yat paketlemesi ve dağıtımı işleriyle gıda sektörüne giren Durukan, 1993 yılında, geleceğinin çok parlak olaca-ğını öngörerek “şekerleme” işini asıl branşı olarak seçmiş.30 yıldır yüksek kalite ve hijyen prensiplerinden şaşmadan pek çok yeniliğe imza atan Durukan, ürünle-rini dünyada her noktaya ihraç edip Türkiye ekonomisine katkıda bulunur-ken, Frito Lay Gıda ile yaptığı anlaşma çerçevesinde bir Frito Lay markası olan “Rocco” markasına lolipop kate-gorisinde ürün sağlamaktadır.Başkent Ankara’daki fabrikasında üretim yapan Durukan Şekerleme, lolipop alanında sadece Türkiye’de değil, birçok ülkede lider konumda. Türkiye’nin en çok ihracat yaptığı ilk

20 ülkenin yaklaşık yüzde 75’ine ihra-cat yapan Durukan, günümüzde yeni yatırımlar için girişimlerine başladı. Anadolu’ da doğup şu an dünyanın 35 ülkesine ulaşan bir şirket olarak Durukan’ın temel amacı, ülkesine katma değer katıp ülke insanına yeni istihdamlar yaratmak. Bu amaç doğrultusunda da ürünlerini dünyanın birçok noktasına ulaştıran Durukan Şekerleme, büyüme hedefini sürdü-rüyor.Ürünlerini Ortadoğu, Rusya, Orta Asya Cumhuriyetleri, Balkanlar ve Uzak Doğu ülkeleri başta olmak üzere Avrupa, Afrika ve Amerika’ya ihraç ederek, ülke ekonomisine katkıda bu-lunmanın yanı sıra, Türkiye’nin kalite anlayışını da dünya ölçeğinde başarıy-la temsil ediyor.

Durukan Şekerleme, dünyanın dört bir köşesine ürünlerini gönderirken hem çevre sağlığını hem de emek sermayesinin sağlığını ve güvenli-ğini “Ekoteknik” markasına emanet ediyor. İşyeri Hekimi, İş Güvenliği Uzmanı ve Çevre Görevlisi olmak üzere toplamda 3 personel istihdamını da Ekoteknik İSG’den sağlayan Durukan Şekerle-me, Ekoteknik ile imzaladığı paket sözleşme sayesinde tüm çalışanları-nın tıbbi tetkik ve taramalarında, tüm mühendislik ölçümlerinde ve tüm çev-resel ölçümlerinde Ekoteknik İSG’den hizmet alıyor. Durukan Şekerleme’de Kalite Kont-rol Sorumlusu Seher İrem KÖKSAL ile Kalite Güvence Uzmanı Nurgül KOZAK’ın misafiri olduk.

SEHER İREM KÖKSAL: 2008 yılından bu yana Durukan ailesinde kalite so-rumlusu olarak görev yapıyor.

Durukan’ın iş sağlığı güvenliği ko-nusunda politikası nedir?

İstatistikler her 2,5 saatte 1 işçinin iş göremez hale geldiğini açıklıyor ki, bu çok acı bir durum. İş kazaları istatistiklerinde Avrupa’da ilk sırayı, dünyada ise 3. sırayı alıyoruz. Oysa hayatlarımız bu kadar ucuz olma-malı.

“Durukan bünyesinde olmanın ön koşulu güvenli çalışmadır” diyebili-rim. Firmamız, insanı en değerli var-lığı olarak kabul eder, daha güvenli ve sağlıklı bir çalışma ortamı yarata-rak, oluşabilecek her türlü kayıpları en aza indirmeyi ve sürekli olarak iyileştirmeyi öncelikli iş hedefi ola-rak benimser. Tüm çalışanlarımıza bilgilendirme ve eğitim programları aracılığıyla, iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili uygun beceri ve yetkinlikler kazandırıyor, kişisel farkındalıklarını artırmalarını sağlıyoruz.

İSG ile ilgili çalışmalarınız ne zaman-dan bu yana devam ediyor? Ne gibi faydalar gördünüz?

İSG çalışmalarımız firmamız bün-yesinde kurulan İSG ekibi ile uzun yıllardır devam ediyor. “Keşke” dememek için, iş işten geçmeden önlemlerimizi alıyoruz. İş sağlığı ve iş güvenliği çalışmaları kapsamında tehlike ve riskleri önceden görebilme, proaktif yaklaşımla acil durumlar için her an hazırlıklı olma, sorumluluk-ların ve görevlerin belirlenmesi ve paylaşımı, güvenli teknoloji seçimi ile çalışanlarımız için güvenli çalışma ortamı temin edebilme gibi birçok yeti kazandık.

Durukan olarak beraber çalışmaya başladığımız günden bu yana, bize kattıklarından dolayı Ekoteknik İSG’ye de teşekkür ediyoruz.

NURGÜL KOZAK: Durukan ailesinde Kalite Yönetim Temsilciliği, Gıda Güvenliği Ekip Li-derliği, Çevre Yönetim Sistemi Temsilciliği ve Helal Yönetim Sistemi Temsilciliği görevlerini yürütüyor.

Durukan’ın kalite politikası nedir?

Durukan Şekerleme olarak, yasa-lara uyumlu, tüketiciyi korumaya dayanan, kaliteli ve güvenli ürünler sunmayı hedefleyen bir Kalite ve Gıda Güvenliği Politikası benimsiyoruz. Hammaddeden tüketiciye ulaşıncaya kadar tüm “Kalite ve Gıda Güvenliği Sistemleri”nin sağlamlığını, temel programların uygulamada olması ile garanti altına alıyoruz. Üretimimizde dikkat ettiğimiz hijyen ve kalite kural-larını ISO 9001:2008, ISO 22000:2005, AIB, IFS, Sedex, GMP sertifikaları ile de belgelendirdik. Etnik tüketicileri de unutmayarak, pazar ve tüketici ihtiyacına göre Helal, Kosher belgelerini de bünyemize kattık.

Durukan’ın çevre konusunda politi-kası nedir?

Durukan Şekerleme olarak, faaliyet-lerimiz sırasında ve sonucunda ortaya çıkabilecek olumsuz çevre etkilerini en aza indirmek, doğal kaynakları ko-rumak ve faaliyet gösterdiğimiz gıda sektöründe hammaddeden son ürüne kadar geçen tüm aşamalarda gereken tüm önlemleri almak çevre politika-mızın temelini oluşturuyor. Ulusal ve uluslararası yasal düzenlemelerden doğan yükümlülükleri yerine getir-mek, faaliyetlerimizden kaynaklanan

şirket içi ve dışı etkenlerin çevre üzerindeki etkilerini kontrol al-tına almak, doğal kaynakları en verimli ve akılcı şekilde kullan-mak, atıkları azaltmak için gerekli faaliyetlerde bulunmak ve geri dönüşüm teknolojisini uygulamak, kirlilik kaynaklarını azaltmak, sürekli gelişmeyi sağlamak, politikamızı müşteri, tedarikçi ve çalışanlarımıza duyurarak ve katı-lımlarını sağlayarak çevre bilinci-nin oluşmasına katkıda bulunmak başlıca hedeflerimiz arasında.

Durukan Şekerleme olarak biz, Çevre Mevzuatı kapsamında istihdam edilmesi gereken çevre görevlisi ile çevre danışman-lık hizmetlerinin yürütülmesi konusunda da Ekoteknik İSG’den destek alıyoruz.

Biz Ekoteknik’ten hizmet alan bir firma olarak çevre konusunda da Ekoteknik ile çalışmaktan çok memnunuz.

İş Sağlığı ve İş Güvenliği’nin yanı sıra Çevre hizmetlerini de aynı firmadan alıp, bu üç hizmeti tek kaleme indirmek bizim gibi yöne-ticiler için çok büyük bir iş yükü azalması sağlıyor.

Ekoteknik İSG’ye teşekkür ediyoruz.

Page 24: Sorumlu Yazı İşleri Müdürü - · PDF fileYÜKSEKTE GÜVENLİ ÇALIŞMA Baş İş Müfettişi Tevfik Paçacı ile “Yüksekte Güvenli Çalışma” konusunu merce-ğimiz altına

47

TANITIM

Suat Çelikel, 1978 yılında başla-dığı Ankara Üniversitesi Veteri-ner Fakültesi’nden mezun olur olmaz İzmir’e gelmiş. Hemen İzmir’de mesleği ile ilgili klinik yaparak, daha o yıllardan İzmir’e kazandırmaya başlamış. Köy-Kop İzmir Birliği’nde de hizmeti bulunan Çelikel, 1988 yılında tavukçuluk sektörüne girmiş. Saha Hekimliği ve Ke-simhane Sorumluluğu görevle-rini başarıyla yürütmüş ve 1992 yılında İzmir Veteriner Hekimleri Odası Yönetim Kurulu Üyeliği’ne seçilmiş. İlerleyen yıllarda 1994 yılında Genel Sekreterlik görevini de yürüttükten sonra Yönetim Kurulu Başkanlığı’na seçilmiş ve 1996 yılından bu yana da oda başkanlığını başarıyla devam ettiriyor. Aynı zamanda 2005 yılından itibaren de İzmir Ticaret Odası Meslek Komitesi Başkanlığını da yapan Suat Çelikel, 1997 yılında ilaç sektörüne de girmiş. 1999 yılında merkezi Bursa’da olan Kartallar Tarım Ürünleri ve Tavukçuluk şirketinin İzmir Şubesi’ni kuran Çelikel, 2005 yılında Kartallar Tarım Ürünleri ve Tavukçuluk şirketinin Genel Müdürü olmuş. 2007 yılında ise Şükrü Karagül tarafından kurulan Kesimhane Hayvancılık şirketinde Genel Müdür olarak göreve başlamış.İşine verdiği önemle ve titizliği ile başarıyı elinden hiç kaçırmayan Suat Çelikel’in iş sağlığı güvenliği ve çevre hizmet-lerinde ilk ve tek tercihi ise: “Ekoglobal İş Sağlığı Güvenliği ve Çevre Hizmetleri” oldu.

2005 yılında Türkiye’de “Kuş Gribi” ile birlikte ciddi bir yankılanma oluşmuştu. Sektörde birçok firma ne yapacağını şaşırmışken, bu kriz döneminde büyük bir özgüven göstergesi olarak Ke-simhane Hayvancılık İzmir’de kuruldu.

Türkiye’de tavukçuluk sektöründe oluşan sorunlardan ötürü kurulan şirket, kısa zamanda uzun yollar kat ederek 2008-2009 yılında ihracata başladı. İzmir’de faaliyet gösteren ve hem Türkiye’ye hem de yurtdışına ürün yetiştiren Kesimhane Hayvancılık’ın İSG’de tercihi EKOGLOBAL oldu.

2005 yılında tavukçuluk sektörü-ne iddialı bir giriş yapan Kesim-hane Hayvancılık, 2008 yılı ve sonrasında çıkan yönetmelikler

ile birlikte iş sağlığı ve güvenliğine gerekli önemi vermeye başlamış.

Ancak iş sağlığı güvenliği konusunun da başlı başına bir profesyonellik ve uzmanlaşma gerektirmesinden ötürü, bu hizmetleri kendi şirket bünyelerin-de yürütmek yerine, İSG sektöründe kendini ispatlamış olan Ekoglobal İş Sağlığı Güvenliği ve Çevre Hizmetleri ile yaptığı sözleşme ile uzman ellere bırakmıştır.

Kesimhane Genel Müdürü ve İzmir Veteriner Hekimler Odası Başkanı Suat Çelikel: “Ekoglobal firması bu alanda bize hizmete başladıktan sonra iş sağlığı ve güvenliğinin kişisel koruyucu donanımdan çok daha ötede olduğunu gördük” diyor ve “2012 yılı itibari ile hedeflerinin sıfır iş kazası ve meslek hastalığı olduğunun altını önemle çiziyor.

“Sistemli ve örgütlü çalışmamızın şirketimizin uluslararası arenada tanınmasına yaptığı büyük katkı yadsınamaz. Şu anda 2011 yılı ihracat hacmimiz 10 milyon dolar civarında”

diyen Başkan Çelikel, firmalarının İzmir’de olması sebebiyle çok sık denetlendiklerini ve bu yüzden tüm önlemleri almalarına rağmen yine de kendilerini baskı altında hissetmenin rahatsızlığını dile getiriyor. Başkan Çelikel: “Kendimizi baskı altında ve huzursuz hissetmemizin nedenlerinin başında çok sık değişen yasa ve yö-netmelikler geliyor. Hatta bakanlıklar değişiyor ve her defasında her çıkan yönetmeliklerle mücadele etmek durumunda kalıyoruz. Yine de istenen tüm şartları yerine getirebilmek için aralıksız yatırım yapmaktayız” şeklin-de konuştu.

Kesimhane Hayvancılık’ınİSG’de Tercihi: EKOGLOBAL

2011 yılı ihracat hacmi 10 milyon dolar civarında olan Kesimhane Hayvancılık’ın, 2012 yılı hedefleri-nin başında sıfır iş kazası ve meslek hastalığı geli-yor. Önlemlerini Ekoglobal İş Güvenliği Hizmetleri firması öncülüğünde alan Kesimhane Hayvancılık Genel Müdürü Suat Çelikel: “İSG hizmeti almaya başladıktan sonra İş Sağlığı ve Güvenliği’nin kişi-sel koruyucu donanımdan çok daha ötede olduğu-nu anladık” diyor.

Page 25: Sorumlu Yazı İşleri Müdürü - · PDF fileYÜKSEKTE GÜVENLİ ÇALIŞMA Baş İş Müfettişi Tevfik Paçacı ile “Yüksekte Güvenli Çalışma” konusunu merce-ğimiz altına

48 49

T.C.YARGITAY

21. HUKUK DAİRESİ E. 2010/4042

K. 2011/6322T. 14.7.2011

• MURİSİN İŞ KAZASI SONUCU ÖLÜ-MÜNDEN DOĞAN TAZMİNAT

( Trafik İşgüvenliği ve İlgili İşko-lunda İş Güvenliği Uzmanı Olan

Bilirkişilere Yapılan İşin Niteliği-ne Göre İş Sağlığı ve Güvenliği Yönetmeliğinin İlgili Maddeleri Çerçevesinde Konuyu Yeniden

İnceletmek Gerektiği )

• BİLİRKİŞİ İNCELEMESİ ( Murisin İş Kazası Sonucu Ölümünden Doğan Tazminat - Trafik İşgüvenliği ve İlgili İşkolunda İş Güvenliği Uzmanı Olan Bilirkişilere Yapılan İşin Niteliğine Göre İş Sağlığı ve Güvenliği Yönetmeliğinin İlgili Maddeleri

Çerçevesinde Konuyu Yeniden İnceletmek Gerektiği )

• TRAFİK İŞ GÜVENLİĞİ ( İlgili İşkolunda İş Güvenliği Uzmanı Olan Bilirkişilere Yapılan İşin Niteliğine Göre İş Sağlığı ve Güvenliği Yönetmeliğinin İlgili Maddeleri Çerçevesinde Konuyu Yeniden İnceletmek Gerektiği - Murisin İş Kazası Sonucu

Ölümünden Doğan Tazminat )

5510/m.13,204857/m.77

506/m.65ÖZET : Davacı, murisinin iş kazası sonucu ölümünden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece; trafik işgüvenliği ve ilgili işkolunda iş güvenliği uzmanı olan bilirkişilere yapılan işin niteliğine göre İş Sağlığı ve Güvenliği Yönetmeliğinin ilgili mad-deleri çerçevesinde konuyu yeniden inceletmek ve sigortalının kullandığı aracın yıpranma sebebiyle bilinmeyen arızalarının olup olmayacağı, sigorta-lının sürücü olarak görevlendirilirken kendisine yeterli eğitimin verilip veril-mediği, bu durumun kazanın oluşu-munda etkili olup olmadığı,işverenin iş aktinden doğan işçiyi gözetme ( koruma ) borcuna aykırı davranıp davranmadığı hususları gözetilerek düzenlenecek raporu dosyadaki bilgi ve belgelerle birlikte değerlendirmek ve çıkacak sonuca göre karar vermek gerekir.

DAVA : Davacı, murisinin iş kazası sonucu ölümünden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir. Mahkeme

ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.Hükmün davalı vekili tarafından tem-yiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi Nurten Fidan tarafın-dan düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi:

KARAR : Dava, iş kazası sonucu ölen sigortalının hak sahibi olan davacının maddi ve manevi zararlarının taz-mini istemine ilişkindir. Mahkemece istemin kısmen kabulüne 10.000,00.- TL maddi tazminatın kaza tarihinden yasal faiziyle davalıdan tahsiline, fazla istemin reddine karar verilmiştir.Dosyadaki kayıt ve belgelerden davalı şirkete ait işyerinde şoför olarak ça-lışan sigortalının, işvereninin, annesi, amcası ve kardeşini havaalanına bıra-kıp dönerken direksiyon hakimiyetini kaybetmesi sonucu oluşan trafik iş kazasında öldüğü, ancak iş kazasın-dan Sosyal Sigortalar Kurumunun haberdar edilmediği, hak sahibi

davacıya Sosyal Sigortalar Kurumun-ca 506 Sayılı Kanunun 65. maddesine göre yeterli hizmet süresi bulunma-dığından ölüm sigorta kolundan aylık bağlanmadığı anlaşılmaktadır.Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanmayan zararın ödetilmesine ilişkin davalarda ( tazminat davaları ) öncelikle zararlandırıcı sigorta olayı-nın iş kazası niteliğinde olup olmadığı, haksız zenginleşmeyi ve mükerrer ödemeyi önlemek için Kurum ta-rafından hak sahiplerine bağlanan gelirin hükme en yakın tarihteki peşin sermaye değerinin hüküm tarihine en yakın tarihteki verilere göre belirle-nen tazminattan düşülmesi gerektiği Yargıtay’ın oturmuş ve yerleşmiş görüşlerindendir.5510 Sayılı Kanunun 13. maddesin-de İş kazasının 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının ( a ) bendi ile 5 inci madde kapsamında bulunan sigor-talılar bakımından bunları çalıştıran işveren tarafından, o yer yetkili kolluk kuvvetlerine derhal ve Kuruma en geç kazadan sonraki üç işgünü içinde iş kazası ve meslek hastalığı bildirgesi

IÇTIHAT

ile doğrudan ya da taahhütlü posta ile bildirilmesinin zorunlu olduğu,iş kazasının işverenin kontrolü dışındaki yerlerde meydana gelmesi halinde bu sürenin iş kazasının öğrenildiği tarihten başlayacağı, kuruma bildiri-len olayın iş kazası sayılıp sayılmaya-cağı hakkında bir karara varılabilmesi için gerektiğinde, Kurumun denetim ve kontrol ile yetkilendirilen me-murları tarafından veya Bakanlık İş Müfettişleri vasıtasıyla soruşturma yapılabileceği, 5510 Sayılı Kanunun 20 nci maddesinde ise iş kazasına bağlı nedenlerden dolayı ölen sigortalının hak sahiplerine gelir bağlanacağı bildirilmiştir.Somut olayda iş kazası olduğu iddia olunan olayın Sosyal Güvenlik Kuru-muna bildirilmediği anlaşılmaktadır. Kurumca hak sahibine gelir bağla-nabilmesi için öncelikle zararlandı-rıcı olayın iş kazasıniteliğince olup olmadığının tespiti ön sorundur. İş kazasının tespiti ile ilgili ihtilaf Sosyal Güvenlik Kurumunun hak alanının doğrudan ilgilendirmekte olup tazmi-nat davasında kurum taraf değildir.Yapılacak iş; davacıya iş kazasını Sosyal Güvenlik Kurumuna ihbarda bulunmak, olayın Kurumca iş kazası olarak kabul edilmemesi halinde Sosyal Güvenlik Kurumuna ve hak alanını etkileyeceğinden işveren aleyhine “iş kazasının tespiti” dava-sı açması için önel vermek, tespit davasını bu dava için bekletici sorun yaparak çıkacak sonuca göre, olayın Kurumca iş kazasıolduğunun kabul edilmesi halinde ise davacıya Kuruma müracaat ederek iş kazası sigorta kolundan ölüm geliri bağlanması için önel vermek ve çıkacak sonuca göre İş Kanunu’nun 77. maddesindeki ilkeler gözetilerek kusur incelemesi yapan bilirkişi raporu alarak bir karar vermekten ibarettir.Mahkemenin kabul şekli bakımından da; İş kazaları iş hukuku ve sosyal gü-venlik ilkeleri çerçevesinde değerlen-dirilmeye tabi tutulmalıdır. İşverenin iş kazası sonucu meydana gelen zarar sebebiyle hukuki sorumluluğu yasa ve içtihatlarla belirlenmiş olan ayrık haller dışında ilke olarak iş aktinden doğan işçiyi gözetme ( koruma ) borcuna aykırılıktan kaynaklanan kusura dayalı sorumluluktur. İnsan yaşamının kutsallığı çer-çevesinde işverenin işçilerin

sağlığını ve güvenliğini sağlamak için gerekli olanı yapmak ve bu husustaki şartları sağlamak ve araçları noksan-sız bulundurmakla yükümlü olduğu İş Kanunu’nun 77. maddesinin açık buyruğudur.İş kazasından doğan tazminat dava-larının özelliği gereği, İş Kanunu’nun 77. maddesinin öngördüğü koşulları gözönünde tutarak ve özellikle işyeri-nin niteliğine göre, işyerinde uygulan-ması gerekenİş Sağlığı ve Güvenliği Yönetmeliği’nin ilgili maddelerini incelemek suretiyle, işverenin işye-rinde alması gerekli önlemlerin neler olduğu, hangi önlemleri aldığı, hangi önlemleri almadığı, alınan önlemlere işçinin uyup uymadığı gibi hususlar ayrıntılı bir biçimde incelenmek sure-tiyle kusurun aidiyeti ve oranı hiçbir kuşku ve duraksamaya yer vermeye-cek biçimde belirlenmelidir.Oysa hükme dayanak alınan 28.5.2008 tarihli kusur raporunda İş Kanunu’nun 77. maddesindeki ilkeler gözetilerek işverenin işyerinde alması gerekli önlemlerin neler olduğu, hangi önlemleri aldığı, hangi önlem-leri almadığı, alınan önlemlere işçinin uyup uymadığı gibi hususlar hiçbir şekilde tartışılmadan olayın iş kazası niteliğinde olduğunun saptanmasıyla yetinilmiş, kusura ve tarafların kusur oranlarına ilişkin hiçbir değerlen-dirme yapılmamış olduğu gibi, ölen sigortalının % 100 kusurlu olduğunu saptayan 9.4.2004 tarihli trafik tespit tutanağında ise sadece 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu’na göre inceleme yapılarak kusurun aidiyet ve oranının belirlendiği görülmektedir. Hal böyle olunca kusur raporlarının hükme dayanak alınacak nitelikte olmadığı tartışmasızdır.

Mahkemece; trafik işgüvenliği ve ilgili işkolunda iş güvenliği uzmanı olan bilirkişilere yapılan işin niteliğine göre İş Sağlığı ve Güvenliği Yönetmeliği’nin ilgili maddeleri çerçevesinde konu-yu yeniden inceletmek, sigortalının kullandığı aracın yıpranma sebebiyle bilinmeyen arızalarının olup olma-yacağı, sigortalının sürücü olarak görevlendirilirken kendisine yeter-li eğitimin verilip verilmediği, bu durumun kazanın oluşumunda etkili olup olmadığı, işverenin iş aktinden doğan işçiyi gözetme ( koruma ) borcuna aykırı davranıp davranmadığı hususları gözetilerek düzenlenecek raporu dosyadaki bilgi ve belgelerle birlikte değerlendirmek ve çıkacak sonuca göre karar vermek gerekirken eksik inceleme sonucu karar verilmiş olması da hatalı olmuştur.Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın, yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.O halde, davalının bu yönleri amaçla-yan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.

SONUÇ : Hükmün yukarda açıklanan sebeplerle BOZULMASINA, bozma nedenine göre davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesi-ne şimdilik yer olmadığına, temyiz harcının istenmesi halinde davalıya iadesine, 14.7.2011 gününde oybirli-ğiyle karar verildi.

Page 26: Sorumlu Yazı İşleri Müdürü - · PDF fileYÜKSEKTE GÜVENLİ ÇALIŞMA Baş İş Müfettişi Tevfik Paçacı ile “Yüksekte Güvenli Çalışma” konusunu merce-ğimiz altına

50

MAKALE Barlas YalçınMakine Mühendisi / İş Güvenliği Uzmanı OHSAS 18001 Başdenetçi

İŞ GÜVENLİĞİ VE OHSAS 18001’İN

GETİRDİKLERİSon günlerde hızla artan işçi ölümleri ve meslek hastalıkları sebebiyle iş güven-liği kavramı ülkemizde biraz daha ön plana çıktı. Öyle ki artık basın gündeminde de geniş yer almaya başladı. Ancak ne yazık ki, iş güvenliği kültürünün oluşması için daha çok yolumuzun olduğunu gittiğimiz kuruluşlar bize her defasında tekrar tekrar hatırlatıyor.

Firmaların iş güvenliğine yatırım yapmaya hiç istekleri olmadığı gibi, para har-camamak için sağlıksız ortamlarda çalışmaya dahi göz yumduklarını görüyoruz. Organize sanayi bölgelerinde sağlıklı ve dört dörtlük firma bulmak neredeyse imkansız halde.

Kuruluş sahiplerine iş güven-liği veya OHSAS dediğimizde bu konu hakkında hiçbir bilgilerinin olmadığını görü-

yoruz. OHSAS ve iş güvenliğinin ne olduğunu kendilerine açıkladığımızda ise ilk sordukları şey ne kadar para harcayacakları oluyor. Görünen o ki, iş güvenliği, iş sağlığı, sağlıklı yaşam koşulları onları hiç ilgilendirmiyor.

Kuruluşlarda karşılaşılan en önemli insan kaynakları sorunlarından biri de, çalışanların emniyetli ve sağlıklı bir çalışma ortamına sahip olma-maları… Oysa kuruluşların daha iyi rekabet koşullarına ulaşabilmesi için çalışanların iş sağlığı ve güvenliği ko-

nusunda planlı ve sistemli çalışmalar yürütmeleri gerekir.

İş güvenliği denince de zaten akla ilk gelen “Kişisel Koruyucu Donanım” kullanılması oluyor. Baret takıyor, iş ayakkabısı giyiyorsa iş güvenliği sağlanmış gibi algılamaları üzülerek gözlemliyoruz. İş güvenliğinin bunun çok ötesinde olduğunu, ekipman-ların sadece kullanılmasının değil de kullanılan ekipmanların güvenli kullanımının sağlanması gerektiğini, çalışanların eğitilmesi gerektiğini ya da ekipmanların güvenli hale geti-rilmesi gibi bir dizi tedbiri kuruluş-lara kısa zamanda kabullendirtmek oldukça zor görünüyor.

İş Sağlığı ve Güvenliği: İşletmele-rin gerçekleştirdiği faaliyetlerden etkilenen tüm insanların sağlığına ve güvenliğine etki eden faktörler ve koşulların tamamını ifade eder.

OHSAS 18001 İş Sağlığı ve Güvenliği (İSG) Yönetim Sistemi: İş sağlığı ve güvenliği faaliyetlerinin kuruluşların genel stratejileri ile uyumlu olarak sistematik bir şekilde ele alınıp, sü-rekli iyileştirilmesini hedefler.

Bu sistemle çalışanlar, iş sağlığı güvenliği risklerinin belirlendiği ve alınan önlemlerle bu risklerin asgari seviyeye indirildiği bir sistemin içine girerler. Sistem, yasalara uygunluk

sağlamasının yanı sıra hedefleri de yönetim programları ile hayata geçirir. Uygun iş sağlığı güvenliği eğitimlerinin uygun kişilere veril-mesi, acil durumlara hazırlıklı hale gelinmesi, performansın izlenmesi ve izleme sonuçlarının iyileştirme faaliyetlerini başlatmak için kulla-nılması da ayrıca önemlidir. Bir de kuruluşta bu faaliyetlerin denetlen-diği, yapılanların gözden geçirildiği ve dokümante edildiği mekanizma da işleyişe geçirilmişse, ancak iş sağ-lığı güvenliği faaliyetlerine gereken önemin verildiği bir sistemin parçası olunmuş demektir.

OHSAS 18001 İş Sağlığı ve Güven-liği Yönetim Sistemi’nin Sağladığı Yararlar:

• Çalışanları işyerinin olumsuz et-kilerinden ve kazalardan koruyarak, rahat ve güvenli bir ortamda çalış-malarının sağlanması,• İş kazaları ve meslek hastalıkları sebebiyle oluşabilecek iş ve iş gücü kayıplarının en aza indirgenmesi,• Çalışma ortamlarında alınan ted-birlerle, işletmeyi tehlikeye sokabile-cek yangın, patlama, makine arızaları vb. durumların ortadan kaldırılması neticesinde işletme güvenliğinin sağlanması,• İş performansının artırılmasının sağlanması, • Karlılığın artırılması,• Ulusal yasalara ve dünya standart-

larına uyum süresinin ve maliyetinin azaltılması,• Motivasyon ve katılımın artırılması.

İşte bu yüzden OHSAS 18001, işye-rinde meydana gelebilecek olası bir iş kazası riskini en aza indirgemek ve iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili yasal yükümlülüklerin yerine getirilmesiyle ilgili asgari şartları ortaya koymak için geliştirilmiş bir sistemdir.

OHSAS 18001, kuruluşun kendi risk-lerini kontrol etmesi ve performansı-nı iyileştirmesini sağlamak amacıyla sağlık ve güvenlik yönetim sistem-lerine ilişkin koşulları tanımlayan uluslararası bir standarttır.

OHSAS 18001, her türde iş, sektör ve faaliyetleri gösteren tüm organizas-yonlara uygulanabilen, iş sağlığı ve güvenliği faaliyetlerinin kuruluşların genel stratejileri ile uyumlu olarak sistematik bir şekilde ele alınıp

sürekli iyileştirme yaklaşımı çerçeve-sinde çözümlenmesi için kullanılan etkin bir araçtır.

OHSAS 18001 belgelendirmesi, kuruluşun olağan faaliyetlerinden ve olağanüstü durumlardan kaynakla-nan tüm risklerinin belirlenmesi ve kontrol edilmesi amacını gütmekte-dir.

OHSAS 18001, kuruluşların iş sağlığı ve güvenliği politikasına uymakta ol-duğunu kanıtlamak amacıyla sürekli gelişimine odaklanmaktadır.

Amaç işyerlerinde iş kazalarını ve yersiz kayıpları önlemek, iş güvenliği konusunda toplumda huzuru sağla-maktır.

Firmalar iş güvenliği ve OHSAS 18001’in gerekliliği ve faydalarını fark ettiğinde önlemenin ödemekten daha ucuz olduğunu da görecekler...

İş güvenliği veya OHSAS konu-larında hiçbir bilgileri olmayan yöneticilere OHSAS ve iş güvenliği-nin ne olduğunu açıkladığımızda ilk sordukları şey ne kadar para harcaya-cakları oluyor. Görünen o ki, iş güven-liği, iş sağlığı, sağlıklı yaşam koşulları gibi konular onları hiç ilgilendirmiyor.

Page 27: Sorumlu Yazı İşleri Müdürü - · PDF fileYÜKSEKTE GÜVENLİ ÇALIŞMA Baş İş Müfettişi Tevfik Paçacı ile “Yüksekte Güvenli Çalışma” konusunu merce-ğimiz altına

5352

MAKALE Uz. Dr. Ülkü Ayberk Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı

HEM

ÇALIŞAN KADIN

HEM

ANNE OLMAKGünümüzde birçok kadının çalışma hayatında aktif rol almaya başlamasıyla birlikte, çalışan kadın sayısının hızla arttığını ve iş hayatında başarıyla devam ettiğini görüyoruz. Ancak, çalışma yaşamında gerek ekonomik nedenlerle gerekse kariyer yapmak için ka-dınların sayısının giderek artması çalışma yaşamında risk gruplarının sayısının da gide-rek artması demektir.

Dünya nüfusunun yarısından fazlasını ve çalışan nüfusun üçte birini oluşturan kadınlar dünya gelirinin onda birine,

yeryüzü malvarlığının ise yüzde birine sahiptirler.

Çalışmayan kadın diye tanımlanan kadın da sabahın erken saatlerinden geç saatlere kadar çalışmakta. Evinin her türlü işini, çocuklarının veya aile büyüklerinin bakımını sürdürmekte-dir. Bunlar da kadının erkeklerden iki

misli fazla çalıştığını göstermektedir. Dünya geneline baktığımızda kadın ve erkek çalışma yaşamında beraber çalışsa bile hala daha az kazanmakta; geliştirilme şansı daha düşük olup sağlıkla ilgili zararlara daha fazla maruz kalmaktadır. Bu da demektir ki, günümüzde kadın olmak zordur.

1998’de yapılan nüfus araştırması sonuçlarına göre çalışan her dört kadından bir ya da daha fazlasının 6 yaşından küçük çocuğu bulunmak-

tadır. Çalışan anneler, çocuklarına zaman ayırma konusunda endişele-nip suçluluk duygusu yaşasalar da yapılan araştırmalar çalışan annele-rin çocuklarıyla geçirdikleri nitelikli zaman süresinin çalışmayan annelere göre daha fazla olduğunu ortaya koymuştur.

Çalışan annenin eğitim düzeyi, çalış-ma koşulları, çalışma nedeni, çocuk ilişkisinin niteliği, aile ilişkileri, çocu-ğa kimin tarafından bakıldığı ve aile-

deki çocuk sayısı gibi etkenler anne ve çocuk ilişkisinde önem kazanmakta-dır. Annenin çalışması çocuğun kendi benliğinin algılamasında da önemli bir etkiye sahiptir. Şöyle ki, annesi çalışan çocuklar, annesi ev hanımı olan çocuklara oranla: “Büyüyünce ne olacağım?” sorusunu daha fazla düşünürler. Bu çocuklar kendilerine daha fazla hedef belirleyip bu yönde çaba gösterirler. Özellikle annenin çalışması kız çocuğunu daha olumlu yönden etkilemektedir. Annesi çalışan kızlar, annelerini daha yetenekli ve becerikli hissetmekle beraber onunla daha fazla gururlanmaktadırlar. Yapı-lan çalışmalar göstermiştir ki, annesi çalışan kızlar annesi çalışmayan kızlara oranla sosyal kavramda ka-dınlık rolüne daha fazla sahiptirler ve daha fazla akademik başarı ve daha fazla kariyer tutkusu göstermektedir-ler. Annenin çalışması, kız çocuğun kendini yüksek eğitimsel ve mesleki eğitimlere yöneltmesinde güdüleyici olmakta ve annelerin çalışmasından gurur duyduklarından dolayı, O’nu önemli bir model olarak görmekte-dirler. Bu durum özellikle okul öncesi dönem çocuklarında sözel olarak görülebilir ve çocuk bundan duyduğu gururu sık sık belirtir. (Stewart ve Friedman, 1987, Dworetzky; 1980)

Çalışan anne için en büyük olum-suzluk çocuğuna yeterince ilgi gösteremediğini düşünüp çocuğun her istediğini yapmaya ve bu eksik-liğini çeşitli hediyelerle kapatmaya çalışmasıdır. Bu durum her gelişte anneden bir şeyler bekleyen çocuğun gelişimine olumsuz etki yapar. Önemli olan çocukla birlikte geçirilen kaliteli zamandır.

Çalışma hayatı ve annelik rolünü üst-lenen çoğu kadın bu iki rol arasında kalarak duygusal hayatına olumsuz etkide bulunup, zaman zaman iyi anne olmadığı düşüncesine kapılabilir. Fazla sorumluluk yüklenmek uykusuz geceler ve yorgunluk, insanı sinirli ve gergin yapar. Bu durumla baş etme-nin en iyi yolu öncelikle bu durumun normal olduğunu kabullenmek ve evde eşinden, işyerinde ise (iş yükü arttığında) iş arkadaşlarından yardım

görmektir. Böylece çalışan kadın bu sıkıntılardan kurtulur.

Çocuğun üzerine fazla düşülmesinin ve aşırı korunmasının çocuğun özgü-ven gelişiminde olumsuz etki yaptığı unutulmamalıdır. Ayrıca çocuğa ye-terli zaman ayıramadığını düşünerek onun her istediğini yerine getirmek çocuğu bencil, doyumsuz, kural tanı-maz gibi olumsuz davranışlara yönel-tebilir. Önemli olan çocukla geçirilen zamanın uzun ya da kısa olması değil, geçirilen zamanın kalitesidir. Çocuk ve aile arasında güzel ve olumlu bir ilişkinin varlığı, zaten çocuğun gelişi-minde en önemli etkenlerdendir.

Çalışan Kadının Doğum İzni

Çalışan, hamile bir kadının doğum öncesi ve sonrasında 8 hafta süreyle toplam 16 hafta ücretsiz izin kullanma hakkı vardır. Çoğul gebelik halinde doğum öncesi izin 10 hafta olarak kul-

lanılabilir. Ücretsiz doğum izni işvere-nin yetkisinde olmayıp hamile işçinin haber vermesi yeterli bulunur. Hekim raporu, hamile kadın işçinin doğum öncesi izni daha az süreyle kullanıp eksik kullandığı bu izni doğum sonrası iznine ilave etmek istediği durumlarda gerekiyor.

Sigortalı kadının talebi ve hekimin uygun görmesi durumunda doğum öncesi izin doğuma 3 hafta kalıncaya kadar ertelenebilir. İznini kullanma-yan en fazla 5 haftalık kısmını ekleye-bilir. Ancak doğum hesaplanan tarihe göre daha erken olduğunda kulla-nılmayan doğum öncesi izin süresi doğum süresi iznine ilave edilemez.

Çalışan Kadının Süt İzni

Doğum sonrasında anne çocuğa 1 yaşını dolduruncaya kadar kendi iste-diği saatlerde kullanmak ve çalışma saatinden sayılmak üzere günde 1.5

Çalışan anneler, çocuklarına zaman ayırma konusunda endişelenip suçluluk duygusu yaşasalar da yapılan araştırmalar çalışan annelerin çocuklarıyla geçirdikleri nitelikli za-man süresinin çalışmayan annelere göre daha fazla olduğunu ortaya koymuştur. Çalışan anne için en büyük olumsuzluk çocuğuna yeterince ilgi gösteremediğini düşünüp çocu-ğun her istediğini yapmaya ve bu eksikliğini çeşitli hediyelerle kapatmaya çalışmasıdır.

Çocuğun üzerine fazla düşülmesinin ve aşırı korunma-sının çocuğun özgüven gelişiminde olumsuz etki yaptığı unutulmamalıdır. Çocuğa yeterli zaman ayıramadığını düşünerek onun her istediğini yerine getirmek, onu olumsuz davranışlara yöneltebilir. Önemli olan çocukla geçirilen zamanın uzun ya da kısa olması değil, geçirilen zamanın kalitesidir.

Page 28: Sorumlu Yazı İşleri Müdürü - · PDF fileYÜKSEKTE GÜVENLİ ÇALIŞMA Baş İş Müfettişi Tevfik Paçacı ile “Yüksekte Güvenli Çalışma” konusunu merce-ğimiz altına

55

KAZAANALİZİ

İstatistiki Bilgiler:Kazanın Olduğu Sektör: İnşaat ve Yapım İşleriKaza Tarihi: 24.02.2012Kaza Günü: CumaKaza Saati: 20.00Kazalının Yaşı: 28Kazalının Cinsiyeti: Erkekİşe Giriş Tarihi: 14.10.2011Kazalının İş Tanımı: Beton pompasında köprü ayaklarına çimento basmaKaza Sonucu: İş Günü Kayıpsız

Kaza Öyküsü:Beton pompasında çalışan işçi M.A. işverenin başka bir şantiyesinde çalıştırılmaktadır. O şantiyeden getirilerek kazanın gerçekleştiği şantiyede de çalıştırılmaya başlanmıştır. Kazanın gerçekleştiği gün akşam saatlerinde şantiyeye getirilen M.A., karanlıkta köprü ayaklarına beton dökümü sırasında beton pompası bomuna yukarıdan geçen yüksek gerilim tellerinden enerji atlaması sonucu elektriğe kapılmış ve iş kazası yaşanmıştır.

Kazanın Nedenleri:1- Çalışan personele yaptığı iş ile ilgili mesleki eğitim verilmemesi,2- Çalışan personele yaptığı iş sırasında hangi tehlikelerle karşılaşacağı konusunda eğitim verilmemesi ve bilgilendi-rilmemesi,3- Çalışan personele elektrik ile ilgili tehlikelerin anlatılmaması. Yüksek gerilim hatlarının bulunduğu alanlarda hangi önlem ve tedbirlerin alınacağı konusunda bilgi verilmemesi,4- Şantiye alanının yeterli şekilde aydınlatılmaması nedeniyle başka bir şantiyeden getirilen kazazedenin şantiye sahasını iyi bilmemesi ve gece aydınlatmasının yetersiz olması nedeniyle yüksek gerilim hatlarını görememesi,5- Hava şartlarının gerilim altında çalışmaya müsait olmamasına rağmen yetkililerden izin almadan taşeronun işini bir an önce bitirme telaşı,6- Gözetim ve denetim eksikliği.

Uzmanın Önerileri:1- Çalışan personele yüksek gerilim hatlarında hangi tedbirleri alacağı konusunda bilgilendirme eğitimi verilmeli.2- Gece çalışmalarından kaçınılmalı. Mümkünse taşeron firmalara gece çalışması yaptırılmamalı.3- Şantiye sahasında gece aydınlatması yapılmalı. Aydınlatma ölçümü yapılarak sonuçları değerlendirilmeli.4- Çalışana maruz kalabileceği tehlikelere göre K.K.D verilmeli ve kullanımı için etkin denetim yapılmalı.5- Tehlikeli işler izin formu doldurulmalı6- Gözetim ve denetim için görevlendirme yapılmalı.

Mansur Ziya KOÇ İş Güvenliği KoordinatörüMakina Mühendisi / ISG Uzmanı

saat süreyle süt izni alabiliyor. Bu emzirme süresi çalışma süresi olarak sayılmıyor.

Kadın işçinin isteği halinde doğum sonrası iznin bittiği tarihten itibaren ücretsiz izin alabiliyor. Kadın işçi gerek bu süreler için, gerekse doğum nedeniyle çalışma yaşamına ara vermesi halinde çalışmadan ve prim ödemeden geçirdiği bu sürelerin her doğum için çocuğun yaşaması koşu-luyla en fazla 2 yıl borçlanma hakkına sahip bulunuyor.

Emziren İşçinin Gece Çalışması

Emziren işçinin doğumu izleyen 6 ay boyunca gece çalıştırılması yasaktır.

Yeni doğum yapmış işçinin doğumu izleyen 8 haftalık süre sonunda, emzi-ren annenin de 6 aylık süreden sonra gece çalışması yapmasının güvenlik ve sağlık açısından sakıncalı olduğu hekim raporu ile belirlendiği dönem boyunca gece çalıştırılması yasaktır. Gebe, yeni doğum yapmış veya em-ziren işçinin günde 7,5 saatten fazla çalıştırılmaması gerekir.

Emzirme Odası & Yurt

Yaşları ve medeni halleri ne olursa olsun 100-150 kadın işçi çalıştırılan işyerlerinde 1 yaşından küçük ço-cukların bırakılması ve bakılması ve emziren kadın işçilerin çocuklarını emzirmeleri için işveren tarafından

çalışma yerlerinde ayrı ve işyerine en çok 250 metre uzaklıkta bir emzirme odasının kurulması zorunludur.

Yaşları ve medeni halleri ne olursa ol-sun 150’den çok kadın işçi çalıştırılan iş yerlerinde 0-6 yaşındaki çocukların bırakılması ve bakılması, emziren kadın işçilerin çocuklarını emzirme-leri için işveren tarafından çalışma yerlerinden ayrı ve işyerine yakın bir yurdun bulunması zorunludur.

Yurt açma yükümlülüğünde olan işverenler yurt içine anaokulu da açmak zorundadırlar. Yurt işyerine 250 metreden daha uzaksa işveren taşıt sağlamakla yükümlüdür. Oda ve yurtlardan kadın işçilerin çocuklarıyla erkek işçilerin anneleri ölmüş veya velayeti babaya verilmiş çocuklar fay-dalanır. Odaya 0-1 yaş, yurtlarda 0-6 yaş çocuklar alınır.

Görüldüğü gibi çalışan hamile ya da emziren kadınların çalışması konusunda yasal hakları korunmaya alınmıştır.

Çocuklarını evde bırakan ve emziren anneler de sütlerini çalışmaya baş-ladıklarında 3 saatte bir pompa ya da elle sağarak, süt saklama paketlerine koyarak daha sonra bebeklerine ve-rebilirler. Saklama poşetlerine tarih yazılmalıdır. Anne sütü oda ısısında 8 saat, buzdolabında 24 saat, derin don-durucuda 6 ay kalabilir. Saklanan süt ılık su içerisinde(benmari yöntemiyle) çözdürülür. Çözülmüş süt kullanılana kadar buzdolabında 24 saat kalabi-lir. Bebek, saklanmış anne sütüyle beslendikten sonra kalan kısmı atılır. Anne ister izin kullanıp evde kalsın, isterse çalışma hayatına dönsün başarıyla 6 ay sadece anne sütüyle, 6 aydan sonra tamamlayıcı besinle 2 yaşına kadar emzirebilir.

Kadının kendisine verilen bu haklar-dan faydalanarak hem iş hayatında hem de ev hayatında başarılı olma-ması için bir neden yoktur.

Page 29: Sorumlu Yazı İşleri Müdürü - · PDF fileYÜKSEKTE GÜVENLİ ÇALIŞMA Baş İş Müfettişi Tevfik Paçacı ile “Yüksekte Güvenli Çalışma” konusunu merce-ğimiz altına

56 57

Page 30: Sorumlu Yazı İşleri Müdürü - · PDF fileYÜKSEKTE GÜVENLİ ÇALIŞMA Baş İş Müfettişi Tevfik Paçacı ile “Yüksekte Güvenli Çalışma” konusunu merce-ğimiz altına

5958

MAKALE Hüseyin GELMEZE.Çevre Yönetimi Gen.Md.Yrd.EKOKİM Çevre Danışmanlık FirmasıGenel Koordinatör

ÇEVRE SORUNLARININ NEDENLERİBugün dünyamızın karşılaştığı çevre krizi küresel ölçekte olup, dünyanın varoluşundan bu yana hiçbir zaman tek etkenli olmamıştır ve çevre sorunları oran ve yoğunluk olarak kısa zamanda geometrik bir biçimde artmıştır. Çevre sorunlarının nedenleri çok karma-şık olduğu gibi, kısa vadeli palyatif önlemlerle de çözümü mümkün görünmemektedir.

20. yüzyılda sanayi üretiminin 50 kat arttığını ve bu artışın yüzde 80’lik kısmının 1950’ler-den sonra olduğunu dikkate aldığımızda, çevre kirliliğinin temel nedeninin sanayi oldu-ğunu rahatlıkla söyleyebiliriz.

Dergimizin ilk sayısında sanayi-çevre ilişkisini irdelemiş, toplumsal gelişmenin ve refa-hın sağlanması için sanayileşmenin şart olduğunu ancak bunun çevreyi yok etme paha-sına olmaması ve mutlaka ekolojik temellere dayanması gerektiğini makalemizde izaha çalışmıştık. Bu sayımızda ise çevre sorunlarının diğer nedenleri üzerinde duracağız.

Nüfus Artışı & Hızlı ve Plansız Kentleşme

Dünyada nüfus hızla artmaktadır. Günümüzde dünya nüfusunun yarısı şehirlerde yaşamaktadır. Ne var ki şehirlerde yaşayan nüfusun büyük bir kısmı altyapı hizmetlerinin olmadığı, kalabalık ve sağlıksız kenar semtle-rinde bulunmaktadır.

21. asırda dünyamızın daha kalabalık, daha kirli, doğal kaynaklar ve çevre açısından önemli darboğazları olan, ekolojik bozulmaya daha açık, daha zor hale gelmesi kuvvetle muhtemel-dir.

Dünya nüfus artışının özelliklerinden birisi, beraberinde hızlı kentleşmeyi de getirmesidir. 1985 yılında dünya nüfusunun yüzde 43’ü şehirlerde yaşamaktaydı. Günümüzde şehir-lerde yaşayan nüfus, kırsal kesimde yaşayan nüfustan fazla olup, 2025 yılında dünya nüfusunun yüzde 60’ının kentlerde yaşayacağı öngörülmek-tedir. Bu oran, gelişmiş bölgelerde yüzde 75 iken, az gelişmiş bölgelerde yüzde 35 olarak gerçekleşmektedir.

Ancak nüfus artışına paralel olarak az gelişmiş ülkelerde hızlı bir kentleşme de görülmektedir.

Hızlı şehirleşme, yol ve hava limanla-rının yapımı gibi faaliyetler, canlıların yaşama alanlarının daralmasına yol açtığı gibi, hayati öneme sahip doğal kaynakların hızlı bir şekilde tüken-mesine veya kirlenerek yitirilmesine, doğal döngülerin kesintiye uğraması-na yol açmıştır.

Türkiye’de kentsel alanda çevre sorunlarının artmasında düzensiz kentleşmenin çok önemli bir rolü bulunmaktadır. Gelişmiş, sanayileş-miş ülke kentlerinden farklı olarak Türkiye’ de çok hızlı bir kentleşme süreci yaşanırken, daha çok büyük kentlere göç olmakta ve büyük kentler de bu göçün ihtiyaçlarını karşılayacak bir ekonomik güce sahip olmadıkla-rı için pek çok kentsel sorun ortaya çıkmaktadır.

Ülkemizde yıllık nüfus artışı yüzde 2’ler mertebesinde olurken, kentleş-me oranı ise yüzde 5’i aşmıştır. Kent-leşme oranının fazlalığı, beraberinde

yeni altyapı tesisi ihtiyacı, içme suyu ve kanalizasyonların yetersizliği gibi problemler getirmiştir.

Günümüzde büyük şehirlerimiz sağlıksız yapılaşma, konut problemi, ulaşım yetersizliği, içme suyu yeter-sizliği, atık suların arıtılmadan alıcı ortama daşarj edilmesiyle ortaya çıkan su ve toprak kirliliği, sanayi, trafik ve yakıtlardan kaynaklanan hava kirliliği, gürültü, yeşil alanların ve rekreasyon alanlarının az oluşu gibi oldukça önemli çevre sorunlarıyla karşı karşıyadır.

Hızlı ve plansız kentleşme, doğal ve tarihi değerleri tahrip etmekte, ve-rimli tarım arazilerinin yok olmasına neden olmaktadır. Özellikle hızlı kent-leşmenin ortaya çıkardığı gecekondu-laşma, kültürel hayatı da etkilemekte, köy kültürü ile şehir kültürü arasın-da bocalayan, stresli, ruh ve beden sağlığı bozuk insanların çoğalmasına neden olmaktadır.

Bütün bu problemler, hızlı ve plansız kentleşmenin çevre kirliliğine etkisini açıkça göstermektedir.

Nükleer enerji üretimi, Çernobil kazasında görüldüğü gibi başlı başına bir çevre riski oluşturmakla

birlikte gerekli tedbirleri alındığında en temiz enerji kaynaklarından biri olarak görülmektedir.

Page 31: Sorumlu Yazı İşleri Müdürü - · PDF fileYÜKSEKTE GÜVENLİ ÇALIŞMA Baş İş Müfettişi Tevfik Paçacı ile “Yüksekte Güvenli Çalışma” konusunu merce-ğimiz altına

60 61

Enerji Üretimi

Kalkınmanın temel girdilerinden olan enerji, özellikle sanayi, konut ve ulaş-tırma gibi sektörlerde kullanılmakta-dır. Kalkınma ile enerji arasında doğru orantı vardır. Bu nedenle, kalkınmış ülkelerin enerji üretimi vasıtasıyla küresel ölçeklere ulaşan çevre kirlili-ğindeki rolleri oldukça fazladır. Hatta gelişmekte olan ülkelerin küresel ısınma ve atmosferik kirlenmede etkilerinin ihmal edilebilecek kadar az olduğu söylenebilir.

Dünyanın artan nüfusu, sanayileşme faaliyetleri ve yeni teknolojik üretim metotlarıyla refah seviyesinin yüksel-mesi, her yıl daha fazla enerji kullanı-mına neden olmaktadır. Uzun vadede artan enerji ihtiyacının, güvenli ve çevre açısından sağlam kaynaklar-dan sağlanması, tükenen kaynaklar ve hassas ekolojik denge yönünden büyük önem kazanmaktadır. Halen bu ihtiyacı karşılamak üzere güvenli ve etkili bir kaynak veya kaynak bütünü yoktur. Bu nedenle dünyanın hemen her ülkesinde enerjiye bağlı çevre sorunları giderek artan ölçüde yaşan-maktadır.

Enerji üretimi ve temini esnasında, arazi bozulmaları ve toprak kayıp-ları ile başta zararlı gaz emisyonları olmak üzere sıvı ve katı atıkların yol açtığı hava, su ve toprak kirliliği mey-dana gelmektedir. Doğal kaynakların yok olması, doğal hayata olumsuz etkiler, atmosferin yapısında meydana gelen modifikasyon, ozon tabakasının tahribi, sera etkisi gibi küresel çevre sorunları, enerji üretim ve kullanımı-nın, özellikle fosil yakıt kullanımının sonuçlarıdır.

Nükleer enerji üretimi, Çernobil kazasında görüldüğü gibi başlı başına bir çevre riski oluşturmakla birlikte gerekli tedbirleri alındığında en temiz enerji kaynaklarından biri olarak görülmektedir. Enerji üretiminden ve kullanımından kaynaklanan çevre so-

runlarının giderilmesinin yollarından biri de nükleer enerjiye geçmektir. Dünyada kurulu 438 nükleer santra-lin 272’isi (yüzde 62) sanayileşmiş 7 ülkenin oluşturduğu G-7 ülkelerin-de yer alıyor. G-7 üyesi ülkelerden İtalya’da nükleer santral bulunmaz iken, Fransa’da 59, Almanya’da 17, Japonya’da 55, ABD’de 104, İngiltere’de 19 ve Kanada’da 18 santral var. Halen küresel düzeyde 36 bin 988 megawat (mw) gücünde 42 nükleer santralin inşasına de-vam ediliyor. Verilere göre, Arjantin, Finlandiya, Fransa, İran, Pakistan ve ABD’de birer reaktör, Bulgaristan, Japonya ve Ukrayna’da ikişer, Çin’de 11, Hindistan’da 6, Güney Kore’de 5 ve Rusya’da 8 nükleer reaktör inşa aşamasında bulunuyor.

Günümüzde nükleer santraller, elektrik sektö-ründen kaynaklanan sera gazı salınımında yıllık olarak yaklaşık yüzde 17 azalmaya sebep olmak-tadır. Yani bu santralle-rin yerine fosil yakıtlı santrallerden elektrik elde edilseydi her yıl 1,2 milyar ton karbon atmosfere verilecek-ti. Nükleer enerjiye karşı çıkanların güneş ve rüzgar enerjisi dışındaki diğer enerji kaynakla-rının çevresel riskleri-ni göz ardı etmemeleri gerekir.

Tarım Üretimi

Tabiatı işleyen, kullanan en önemli sektörlerden birisi tarımdır. Tarım sektörü, bir taraftan diğer faktörlerin neden olduğu çevre kirliliğinden etki-lenirken, diğer taraftan çevreyi de etkilemektedir.

Dünya nüfusunda meydana gelen hızlı artış ile endüstri ve sağlık alanındaki gelişmeler neticesi insan ömrü-nün uzaması, gıda maddesi talebini hızla artırmıştır. Artan bu hızlı talebi karşılamak için sınırlı kaynaklar zorlanmış, yeni üretim sistemleri ge-liştirilmiş, yüksek verimli tohum çe-şitleri üretilmiş, gübre ve zirai ilaçlar kullanılmak suretiyle verimlilik birkaç kat artırılmaya çalışılmıştır. Ancak özellikle gelişmekte olan ülkelerde üretimi artırma uğrunda şuursuz-ca yapılan gübreleme ve ilaçlama faaliyetleri, tarım alanlarını genişlet-mek amacıyla yapılan mera ve orman bozulmaları, çevre açısından önemli problemlere neden olmaktadır.

Sanayinin çevre üzerindeki olumsuz etkilerinden söz edilmeye başlandı-ğında, tarım alanlarının da bu olum-suzluktan nasibini aldığı, endüstrinin oluşturduğu kirlilikten zarar gören ekosistemin bir parçasının tarım olduğu kabul ediliyordu. Gerçekten de endüstriyel kirliliğin sebep olduğu asit yağmurları ve sanayi kuruluşlarının verimli araziler üzerine tesis edilmesi, endüstrinin tarıma verdiği zararların delilidir. Ancak bu dönemlerde zirai üretimin de çevreyi kirletebileceği düşünülmüyor, erozyonun önemli bir problem olduğu dışında tarım ile çev-re arasında bir harmoninin, pozitif bir ilişkinin olduğu kabul ediliyordu.

Zamanla bozulan dengeler zirai üretimin yol açtığı çevre bozulması-nın, endüstriyel kirlilik kadar önemli olduğunu ortaya koymuştur. Tarımın yol açtığı çevre kirlilikleri ülkeden ülkeye, bölgeden bölgeye değişmekle

birlikte genel olarak gübre ve pesti-sidlerin neden olduğu toprak ve su kirliliği, otlak ve ormanların tahribi, tarım faaliyetleri nedeniyle flora ve faunaya zarar verilmesi, hayvancılık ve besiciliğin neden olduğu kirlilik, yanlış tarım tekniklerinin kullanılma-sından kaynaklanan erozyon ve toprak kayıpları çevreye verilen önemli zararlar olarak irdelenmesi gereken konulardır.

Madencilik

Enerji ve sanayi hammaddesi ihtiyacı-nı karşılamak için önemli bir kaynak olan madenlerin insanlığın hizmetine sunulması için yapılan çalışmalarda çevre kirliliklerine yol açılmaktadır. Verimli arazilerin bozulması ve arazi kayıpları, ormanların tahrip edilme-si, madenlerin üretimi, işlenmesi, taşınması ve depolanması esnasında oluşan katı, sıvı ve gaz atıkların oluş-turduğu çevre kirliliği, doğal kaynak-ların tüketilmesi ile ekolojik dengenin

bozulması, madenlerin yol açtığı çevre kirliliğinin önemli başlık-

larıdır.

Ulaşım

Çevre kirliliğine neden olan faaliyetlerden biri de ulaştırma hizmetleridir. Özellikle gürültü kirliliğinde önemli bir pay sa-hibi olan ulaştırma hizmetleri, egzoz gazları ile hava kirliliğine, tehlikeli ve zararlı maddelerin taşınması ve meydana gelen ka-zalar nedeniyle deniz ve toprak kirliliğine yol açmaktadır. Ayrıca karayollarının verimli araziler-den geçirilmesi, arazi kayıpla-

rına ve yerleşim alanlarının bu verimli arazilere yönelmesine sebep olmaktadır.

Turizm

Turizm faaliyetleri ile çevre kirliliği çok yakından ilişkilidir. Çevrenin kirli ve sağlıksız oluşu turizm fa-aliyetlerini olumsuz yönde etkileyeceği gibi, artan turizm faaliyetlerinin de çevreyi olumsuz yönde etkileyebileceği görül-mektedir. Şu halde ortada

bir tenakuz vardır ve bu çelişkinin de ancak çevre kirliliğini önlemeye yönelik ya da çevreyi korumaya yöne-lik faaliyetlerle ortadan kaldırılması mümkündür.

Turizmin kullandığı en önemli kaynak hiç şüphesiz tabiattır. Tabii varlıkların, tabii güzelliklerin ve tarihi varlıkların bakirliğinin muhafaza edilebildiği oranda turizm de gelişir. Ancak turiz-min yoğunlaşması ile turizm yatı-rımcılarının ihtiyacı karşılamak için hızlı ve plansız olarak yaptıkları otel, motel ve tatil köyleri ile betonlaşma-nın artması, kanalizasyonların denize akıtılması, çöplerin yok edilmemesiyle çevre kirliliğine yol açılması, bu sek-törle ilgilenenlerin adeta kendi bindik-leri dalı kestiğini göstermektedir.

Turizm ve çevre ilişkisi dünyanın her yerinde aynıdır. Ülkemiz, oldukça zengin tarihi ve kültürel değerleri, 50 bin höyüğü, bin 5 yüzden fazla termal ve hidro mineral kaynağı, milyonlarca hektar ormanı, milli parkları ve ada-larıyla birlikte 8 bin 2 yüz 72 km kıyısı, bin 4 yüz 32 km doğal kumsalı ve 9 bin 8 yüz 16 km2’lik gölü, peribacaları ve Pamukkale gibi tabiat harikaları, dünyada sembol haline gelmiş yabani hayvan toplulukları, doğal peyzaj gü-zellikleri, akarsuları, şelaleleri, dağ-ları, vadileri, volkanları, mağaraları ve yeraltı gölleri ile turizm ve turizmciler açısından dünyanın en şanslı ülkele-rinden biridir. Kısa süreli kar amacıyla bütün bu güzelliklerin yok edilmesi veya tahrip edilmesi, turizmin de yok edilmesi anlamına gelmektedir.

İçinde bulunduğumuz yüzyıl bir-çok teknolojik imkânları insanlığın hizmetine sunarken, bir yandan da insanlığın ortak malı olan çevreden telafisi zor, hatta imkansız olan var-lıkları da alıp götürmektedir. Acıdır ki, çok kez insanların çevre konusun-da bilinçlenmesi için doğal çevrenin tahrip olduğunu görmeleri ve bu tahribattan etkilenmeleri gerekmiş-tir. Daha fazla gecikmeden çevremize sahip çıkmak bizim elimizde. Gelecek nesillere suyu içilebilir, havası te-neffüs edilebilir, toprağı yaşanabilir, temiz bir çevre bırakmak ümidiyle…

Endüstriyel kirliliğin sebep olduğu asit yağmurları ve sanayi kuruluşlarının verimli araziler üze-rine tesis edilmesi, endüstrinin tarıma verdiği zararların delilidir. Ancak zirai üretimin de çevreyi kirletebileceği düşünülmüyor, erozyonun önemli bir problem olduğu dışında tarım ile çevre ara-sında bir harmoninin, pozitif bir ilişkinin olduğu kabul ediliyordu. Zamanla bozulan dengeler zirai üretimin yol açtığı çevre bozulmasının, endüstriyel kirlilik kadar önemli olduğunu ortaya koymuştur.

Page 32: Sorumlu Yazı İşleri Müdürü - · PDF fileYÜKSEKTE GÜVENLİ ÇALIŞMA Baş İş Müfettişi Tevfik Paçacı ile “Yüksekte Güvenli Çalışma” konusunu merce-ğimiz altına

62

MAKALE Yusuf ErpakÇevre Mühendisi / İSG Uzmanı

İNSANLIK REKLAMI

Sanayi ve teknolojinin hızla gelişmesinin bir sonucu olarak, yeni yeni iş alanları açılıyor. İstihdamın oranını ve çeşitliliğini artıran bu durum, aynı zamanda çalışanların sağlığını ve güvenliğini tehdit eden yeni sonuçları da ortaya çıkarıyor. Böylelikle bugün geldiğimiz noktada, ortada büyük olumsuz sonuçlarla karşı karşıyayız.

Peki, bu olumsuz sonuçların asıl nedeni yeni iş alanlarının gelişmesi mi? Yoksa işverenlerin iş sağlı-ğı ve güvenliği ile ilgili oluşturulmaya çalışılan kültüre gerekli ilgi ve alakayı göstermemesi mi? Ya da devlet bu alanda, gerekli ilgi ve alakanın gösterilmesi için yeterli sağduyuyu oluşturamadı mı?

Bir iş kazası oldu ve birden fazla çalı-şan öldü diyelim. Hemen olağanüstü hal ilan edilir ve sorumlular aranma-ya, kaza analiz raporları hazırlanmaya başlanır, herkes birbirini suçlar. Yet-mez, devleti de suçlar. Bu ve benzeri suçlamaların ardı arkası kesilmez.

Oysa bu tarz olaylarda elle tutulur 2 gerçeklik vardır sadece: 1) Ölen kişiler artık hayatta değillerdir, 2) Ölen kişilerin aileleri kendi dramla-rıyla baş başa kalmışlardır.

Bu gerçeklerle beraber bir de soru vardır asılı duran: “Ne yapmak gerekiyor?”

Belki de tek bir soru ve tek bir cevap yok. Belki de yapılacak en doğru şey: Herkesin kendi vicdanına yönelteceği sorularla bu kültürün halkasında han-gi sırada ve hangi dizgide yer alacağı-nın belirlemesinden geçiyor…

İşçi hangi halkada, işveren hangi hal-kada ve devlet hangi halkada olmalı? Halkalardan biri dahi bu zincirde isteksiz olursa, bu zincirde kopmalar had safhaya ulaşacaktır.

Herkes biraz kendi vicdanıyla baş başa kalsa yeter oysa…

Burada Bir Kişi Dahi Ölse, Bu Vicdani Sorumluluğun Altından

Kalkabilir miyim?

Gerek şantiye olsun, gerek ofis, gerek fabrika üretim alanı, tüm çalışma sahalarında hem sorumlu iş güven-

liği uzmanının, hem işverenin, hem işveren vekilinin hem de işçinin: “Burada bir kaza meydana gelebilir mi? Bir patlama olur mu? Bir düşme olur mu? Burada bir kişi dahi ölse ben bu vicdani sorumluluğun altından kal-kabilir miyim?” diye sorması gerekir kendi vicdanına.

Burada en önemli soru da: “Bu vicda-ni sorumluluğun altından kalkabilir miyim?” olsa gerek…

Bu zincirin her bir halkası kendi iç kişiliklerindeki sorgularla ve eşduyum ile doğruyu bulmalı ve böylece sağlam bir zincir halkası oluşturulmalı, kendi payına en sağlam halka olabilmek için uğraşmalı. Güvenli çalışma alanları-nın kapıları çalışanlar için, işveren-ler için ve devlet için sonuna kadar açılmalı…

Çünkü nasıl bir kazadan 1 kişi so-rumlu değilse bir güvenlik oluşum zincirinden de 1 kişi sorumlu değil. Bilakis tüm çalışanlar, işverenler ve elbette devlet sorumlu değil, gönüllü olmalıdır.

Zira sorumlulukla bir kültür oluşmaz, ancak görevler düzeni oluşur. Bu-nunla beraber herkes görevini yapar, geriye çekilir. Oysa Bakanlığın son dönem açık-lamaları çok umut verici. “Yeni bir Kültür Oluşturmak”tan bahsediyorlar, yeni bir kültür…

Düşünce Yıkılmaz Bir Güçtür

Şimdi derin bir nefes alıp düşünün, Düşüncelerinizi hapsetmeyin Çünkü nerede olacağınızı düşüncele-riniz belirleyecektir.

Bizden birileri... İyi koşullarda yaşamayı hak edenlerden...

ÖDÜLLÜBULMACA

SOLDAN SAĞA: 1.İşçinin yaptığı işten kaynaklanan sayrılık. 2.Kutsal Hint metinlerinin en kutsal hecesi… Akci-ğerleri tutan ve ölümcül olabilen bir hastalık. 3.İzmir’in Kemalpaşa ilçesinin eski adı… resmi törenlerde giyilen bir erkek giysisi… İlkel bir silah 4.Salını-mölçer… Fransada bir kent. 5.Amerik-yum elementinin simgesi… Em… Kızlar. 6.Simgeler sistemi… İtalya’nın en uzun ırmağı… Fışkırtıcı. 7.İcazet… Avrupa ır-maklarından biri… Bir nota… Mürekkep kullanılan dönemde gerekli ince kum. 8.Rus marabası… Her türlü iş makinası operatörü için yük kaldırma komutu… Ab. 9.Kategori….tepkili motor… mısır mitolojisinde insanın görünemeyen be-deni… alfabenin ilk harfi. 10.Sunukluk… kiloamper kısaltması… isim. 11.Sili-kozis hastalığına neden olan elementin simgesi… Hollanda’nın plaka imi… İlerlediğinde körlüğe neden olabilen bir görme bozukluğu. 12.İngilizcede “bir-leş” anlamında emir sözü… evde çöpe attığımız şeyler (hane zibili) 13.zıpırca sorarsak “kavruk şeker”… Endonez-yanın plaka imi. 14.Rütbesiz asker… Belirti… “Barış için gelen” …15.Eğlence yerlerinde müzisyenlerin sahnede ça-larken dinleyicilerden aldıkları bahşiş... Yeni doğmuş kuzu sesi… 16.Ülkemizde toprak kaybına karşı en önemli savaşımı veren örgütlenme… mil… bir cetvel… işyerlerinde ölçülmesi gereken zerre-cik. 17.Ulusallık… Uyuşuk ayı. 18.Oy… Çarçabuk, bir dakika içinde… Trabzonun bulmacalarla ünlü olan ilçesi. 19.Hare-ketsiz, başka maddelere ilgisiz kimya-sal… Canlı, dayanıklı ve sağlam kişi… tırnak boyası. 20.Eyer’i olan hayvan… Kuramsal… büyülü sıvı.

YUKARIDAN AŞAĞI: 1.Bir… Yerleşimi belirsiz… “tut” un karşıtı… coğrafi bir kıyı tipi. 2.Gaz ya da gaz ve partikül karışımlarının atmosfere verilmesi… Lanetlenmiş, lanetli… Kimyasal çö-zümlenmeye direnç gösteren madde… 3.Bilinmeyen tarih… İçinden kateter ge-çen boru… Aldığımız biletlere çıkmasını umduğumuz değer… 4.Bir nota… yok, olmayan….Evcil bir kümes hayvanının çocuğum olacak diye üstüne oturup beklediği protein küpü… Çiçek tozu yada bir bitkinin farklılaşmamış organı…

Romatizmal hastalıklarda yükselen “romatoidfaktör”ün kısaltması. 5.Kara-kalem resimde, yumuşaklık sağlamak için deriden yapılmış kalem. Kelt mitolo-jisinde bir tanrıça… Merteğin inceltilmiş biçimi… 6.Kilobite kısaltması… Köken… Nüfus planlamasına katkıda bulundu-ğunu sanan melek.7.”Yardımcı Cevap”... İlave fiil… Gökova körfezinde Nail Çakır-han ile özdeşleşen beldemiz. 8.Yalıtıma katkısı olan tavan kapama malzemesi…. Tellür elementinin simgesi… Bir bağlaç.. Besili. 9.Önceden tahsil edilen vergi… karşılığında “tesellüm belgesi” alınan şey… yol kapatan kar yağışı. 10.Asgari ücret mahkumu olmayan… Su ile 2 kez karşılaşmış olanı makbul olan demir türevi… Osmanlı devletinde; Has ve tı-

mar dan sonra gelen… Neon’un simgesi. 11.Görevden alma (haydi yallah deme)… Bir zamanlar pembesini yapmayı düş-lediğimiz polis merkezi… At ahırdaşı. 12.Bir kömür çeşidi…Dinden kovulma… Esrarın argodaki adı. 13.Sahip, malik… Briçte, bir grup kağıda (as, vale, kız ve papazdan oluşan) verilen ad… Kulak yangısı… Uzağı, uzaklığı anlatan söz… Osmium elementinin simgesi. 14.Tamir işi… Saf ve temiz anlamında bir söz… Canlıların hem kendi aralarındaki hem de çevreleriyle olan ilişkilerini tek tek veya birlikte inceleyen bilim dalı. 15.El hızarına yapılan düzen… Engel ve/veya At yarışlarında binicilerle eyerin toplam ağırlığının, atların koşuyu kazanma şansını etkileyecek biçimde ayarlanması.

Hazırlayanlar: Dr. Edip Cangönül - Figen CangönülBulmacayı eksiksiz olarak yanıtladıktan sonra, “Eski Havaalanı Cad. No:78 / A- B1 Çiğli / İZMİR” adresine gönderebilir ya da +90 232 376 98 94 numarasına faks çekebilirsiniz. Tam ve doğru olarak yanıtlayan okurlarımız Ekoglobal İş Sağlığı Güvenliği ve Çevre Hizmetleri’nden sürpriz hediyeler kazanacaktır.

63

HESKİ

Page 33: Sorumlu Yazı İşleri Müdürü - · PDF fileYÜKSEKTE GÜVENLİ ÇALIŞMA Baş İş Müfettişi Tevfik Paçacı ile “Yüksekte Güvenli Çalışma” konusunu merce-ğimiz altına

64