sohret, servet, ihtiras ve ibret

29
DOĞDUĞUNUZ GÜN, TARİHİN SİZDEN BAHSETMEYE BAŞLADIĞI GÜNDÜR!!! Yeliz Kırktepeli – Aralık 2014

Upload: yeliz-kirktepeli

Post on 24-Jul-2015

149 views

Category:

Career


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: SOHRET, SERVET, IHTIRAS ve IBRET

DOĞDUĞUNUZ GÜN, TARİHİN

SİZDEN BAHSETMEYE

BAŞLADIĞI GÜNDÜR!!!

Yeliz Kırktepeli – Aralık 2014

Page 2: SOHRET, SERVET, IHTIRAS ve IBRET

Rahme ilk düşen tohum başarısından sonra, dünyaya kafamızı uzatmamız ikinci güçlü başarımızdır. Eller, kollar oynamaya başladığında elimizdedir, yapılabilecekler…Birkaç çıkarılan sese ve başımızı kaldırabildiğimize emin olduğumuzda emeklemelere sıra gelir…Yeterli olmayanların ve dahaların keşfi burada başlar...Daha yükseğe ulaşmayı hedeflemeye başlarız…

Page 3: SOHRET, SERVET, IHTIRAS ve IBRET

Michel de Montaigne Ben duruşu değil geçişi

anlatıyorum: fakat yaştan yaşa , yahut halkın dediği gibi "yedi yıldan yedi yıla" geçişi değil,

günden güne, dakikadan dakikaya geçişi…

Hikayemi saati saatine yazmam gerekiyor.

Az sonra değişebilirim!? Yalnız halim değil, amacımda

değişebilir!

Lenardo da Vinci-Madonna with child 1475 – 1476 Hümanizm’in doğuşu

Page 4: SOHRET, SERVET, IHTIRAS ve IBRET

Bu adımdan sonra bizi yazacak bir tarihçi aramak zaman kaybıdır! Ya biz yazarız ya da bekleriz birinin yazmasını!

Doğduğumuz gün zaten tüm ahali haberimizi almıştır.

Her mekânda konuşmaya, emeklemeye başladığımızın bildirilmesi başarı ve şöhrete karşı daha da güdülenmemize sebeptir.

Ve artık sıfatınızı almalısınız, sadece bir bebek olarak kalamazsınız.

Page 5: SOHRET, SERVET, IHTIRAS ve IBRET

Karga gibi mesela;Neredeyse 400 yıl yaşadığınız ve asfalta atıp kırdığınız cevizler günlerce konuşulur.

Artık adınız sadece bir kuş olarak kalamaz…

Page 6: SOHRET, SERVET, IHTIRAS ve IBRET

Toplum adına; kol kanat gerdiğin kişiler, senin potansiyeline karşı olduğu gibi,

dikkatini de başarıyla dağıtmaya başlamıştır!

Dünya bireyselliğe karşıdır!

Doğal olamazsın, robot olmaya başladığında ise başın gerçekten

derttedir.

Page 7: SOHRET, SERVET, IHTIRAS ve IBRET

Picasso bile seni kıskanabilir ama tamamen rastlantısaldır, başarı da, şöhret

de…

Sınırların ve belli bir yol haritan yoksa kaybolabilirsin.

Bu noktada başarılıysan şöhret–servet-itibar dengesini, saçmalarsan ihtirasla birlikte

ibret noktasını yaşaman olasıdır.

Page 8: SOHRET, SERVET, IHTIRAS ve IBRET

Ideal CityGalleria Nazionale delle Marche,

Urbino

Page 9: SOHRET, SERVET, IHTIRAS ve IBRET

Şöhret; herkesçe bilinme, tanınma durumudur. Servet; zenginlik, varlık, ar, mal, mülk anlamlarına ge lir. İktisadi servet anlamını da taşır. İtibar ise ünle gelen; değer görme, güvenilir ve saygınlık kazanma durumudur.

Özgünlüğün olmalıdır, itibar kazanabilmek için…

Page 10: SOHRET, SERVET, IHTIRAS ve IBRET

İbret; yanlış, kötü davranışlardan sakınmayı sağlayan olgu ya da olgulardan alınması gereken sonuçtur, ders.

İhtiras; isteğin en güçlü olanı olup aşırı

güç ve konum kazanma duygusudur.

Page 11: SOHRET, SERVET, IHTIRAS ve IBRET

Baroque Nina

Page 12: SOHRET, SERVET, IHTIRAS ve IBRET

ŞÖHRET

Şöhret evde sokakta, işte, medyada her yerdedir. En iyi yemek, en iyi misafir karşılamaları derken sokağa taşar. Ziyaretler en temiz kıyafet yerine artık dolabın en şöhretli kıyafetleriyle yapılmaktadır. Teknoloji ilerledikçe kendimizi gösteremediğimizde sosyal medya en uygun tanıtım yeridir. Ambalajla birlikte… Her gün farklı giyinip, farklı yemekler yiyip, farklı mekanları ziyaret ettiğimizi bildirmemiz şöhret tutkumuza işarettir.

«En iyi» kavramı ise hala bir sonuca ulaşmamıştır.

Page 13: SOHRET, SERVET, IHTIRAS ve IBRET

Baroque Nina

Page 14: SOHRET, SERVET, IHTIRAS ve IBRET

*Konuya şöhret ile giriş yaparak sizleri bilgilendirmek bir yana; asıl kişisel kurmacamı iletiyorum…

*Sınıfımızın küçük bir topluluk olduğu çerçevede amacım bu sunumu yaparken şöhreti mi yakalamak, itibar mı kazanmak yoksa ibret mi olmak sonunda beraber karar verebiliriz…

*Fakat şu anki tek amacım geçerli ve yüksek bir not alıp itibar kazanmak!!!

*Bu cümleden sonra geri dönüş artık çok geç!!!

*Sonu zaten gelecek olan bir şeyde unvan ve şöhret tamamen konu dışı olup, elimde ya itibar ya da ibretle dolaşıyor olacağım…

Page 15: SOHRET, SERVET, IHTIRAS ve IBRET

Ve artık şöhretsiniz !!!

Page 16: SOHRET, SERVET, IHTIRAS ve IBRET

Şöhret ile birlikte gelen kazançla ihtiyaçlar karşılanır. Fakat ihtiyaçlar arzulara döndüğünde; ne hepsi gerçekleşecektir ne de sonu gelecektir.

Zihin burada eşkıyalık yapmaya başlayacaktır. Aslında yaşamak için sadece yiyeceğe ihtiyacın vardır, ünlü biri veya ödülleri olan biri olmana gerek yoktur.

SERVET ve İHTİRAS

Page 17: SOHRET, SERVET, IHTIRAS ve IBRET

Baroque Nina

Page 18: SOHRET, SERVET, IHTIRAS ve IBRET

Bedensel ihtiyaçlar senden zihinsel ihtiyaçlar,başkasının isteklerindendir.

***Temel sıcak bir yaz günü arabasıyla mahalleye girer ve arabanın tüm camlarını kapatır. İdris ter içinde sorar «Ne yapıyorsun?» Temel:--Ne demek istiyorsun, der. Bütün mahallelinin klimalı bir arabaya sahip olmadığımı mı öğrenmesini istiyorsun.

Bedenini dinle… Kendinden çıkarsan bir daha asla geri dönemezsin!!! ****Delhi yakınlarında bir yolun kenarında yaşlı bir adam oturuyormuş. Yoldan arabayla geçen genç adam, yaşlı adama; --Delhi ne kadar uzaklıkta? diye sormuş. Yaşlı Adam:--Gittiğin yönde ilerlemeye devam edersen, çok uzakta… Bütün dünyayı dolaşmak zorunda kalacaksın, çünkü Delhi geride, üç kilometre arkada kaldı.!

Page 19: SOHRET, SERVET, IHTIRAS ve IBRET

Tam da aydınlanmaya başladığın anda hazırlıksız yakalandığın şeyin adı ihtirastır, açgözlülüktür. Vazgeçemediklerin için en zor dersindir. Boşluk tutkusudur.  “Bu arada hocam size notum; boşluklara kapılmamak için bana her ay bir kitap verin ve bir sonuç isteyin.”  Bir gün tüm isteklerinizden arındığınızı

düşünün… Sahip olduklarınızın artık yettiğini daha fazlasına

ihtiyacınız olmadığını… Hala son bir cinin çıkması beklersin!? Şu üç dileğim de olsun, tamam bu kez son.    

Page 20: SOHRET, SERVET, IHTIRAS ve IBRET

YAYATİ VE OĞULLARI 

Büyük bir kral olan Yayati ölüm döşeğindedir. Ölüm bir gün gelir… Ve kapıyı çalar… --Daha yüz yıl yaşadım. Üstelik haber vermeden geldin! En azından zaman verilmelisin. Gerçek arzularımı henüz yerine getirmedim. Ertelemekteyim ve sen şimdi buradasın yarın olmayacak. Bu zalimce! Merhametli ol!” der, Yayati.

Ölüm:--Birisini almak zorundayım, boş elle dönemem. Senin kederini ve yaşını görünce, sana yüz yıl daha bağışlayacağım. Ama bu durumda oğullarından biri benimle gelmek zorunda, der.

Page 21: SOHRET, SERVET, IHTIRAS ve IBRET

Yayati’nin yüz karısından yüz oğlu vardır. Bu nedenle «Bu kolay» der. Düşündüğü kadar kolay değildir. Yüz oğlunu da çağırır ve birisinin ölümle gitmesini ister.---Yaşlı babanızın hayatını kurtarın! «Baba senin için ölürüz.» dediniz. Şimdi bunu kanıtlamanın tam zamanı. Oğullar birbirine bakmaya başlar. Birisi 75inde, diğeri 70inde bir diğeri 60ındadır. En geçleri ise henüz 20sindedir. 20sinde olan ayağa kalkar ve ben gitmeye hazırım, der. Buna kimse inanamaz.

Page 22: SOHRET, SERVET, IHTIRAS ve IBRET

Herkes onun aptal olduğunu düşünür. Henüz bir şey yaşamamıştır. Daha 20 yaşında yolun başındadır. Ölüm bile acır haline…Ölüm, genç adamı kenara çekerek kulağına «Etrafındaki herkes senden yaşça büyük ve daha yaşamadık diyorlar sen mi ölüme hazırsın?» diye fısıldar. Genç adam: --Babamın 100 sene yaşadığını, her şeye sahip olduğunu ve hala doymadığını görünce hayatın boşluğunu anlıyorum. Ne anlamı var? Durum yine aynı olacak. Sadece babam olsaydı istisna olarak düşünebilirdim. Fakat abimler de aynı… Başka zevk alacakları ne kaldı ki; Anladım ki doyuma ulaşmanın yolu bu değil ve ben hazırım seninle geliyorum…

Page 23: SOHRET, SERVET, IHTIRAS ve IBRET

Hikaye bu ya; Yayati böylece 1000 yıl yaşar. Ölüm her seferinde gelmiş, o hazır olmadığı için oğullarını alıp gitmiştir. 1000. yılda Yayati -- Yeter artık, der. Arzular büyümeye devam ediyor. Bunu küçük oğlum 20 yaşında gördü, bense 1000, bu bir zeka!!…

Page 24: SOHRET, SERVET, IHTIRAS ve IBRET

Zekiysen ve kesmen gereken bir hikaye varsa yarıda keseceksin… Kesemediğinde kesenlere de saygı gösterecek, ibret alacaksın…

Page 25: SOHRET, SERVET, IHTIRAS ve IBRET

ŞÖHRET

SERVET-İHTİRAS

İBRET

İTİBAR

KIYMET

Page 26: SOHRET, SERVET, IHTIRAS ve IBRET

Dünyanın büyüsü ya gerçekten yoksa…

“Hocamın herkes “error” verir” dediğiniz noktadayım. Başarıyla gelen şöhrete karşı değilim ama yıllarca «Neden benim de en sevdiğim bir bisküvim ya da delice sevdiğim bir sanatçı olmadı?» diye çok kendimi sorguladım.

Şimdi beyin hatayı nerede veriyor, bulmaya çalışıyorum. Hiç seçimlerim olmadı, seçimlere de karşı oldum. Belki de o yüzden hala yaşıyorum.

Şimdi komşudan aldığım taze sütü yeniden kaynatmaya başladım.

Sizin de dediğiniz gibi “Bunun kaymağını kim yiyecek?”

Modernite kendi adına düşünüyor derken; bu sunum da bir ispat mıdır?

Kapitalizme idam edilen ruhlar burada yaşıyor mudur?

Ortaya serilsin ya da serilmesin bu modern zamanlarımızı belirleyecek sadece bir kader mi vardır? Ben bunu gönülsüz de kabul etsem, kabul etmiş sayılırım değil mi?

Page 27: SOHRET, SERVET, IHTIRAS ve IBRET

Zamanımızın kaderi midir, şöhret, ihtiras, itibar ve ibret?

Aklın önemli olduğu çağda insan niye rasyonelleşir?

***Weber’in modern döneme ilişkin kültürel karamsarlığı ve Habermas’ın özgürleşimci modernite projesi arasında «seçici yakınlaşma» vardır; sadece aynı entelektüel geleneğin içerisinden gelme anlamında değil, aynı zamanda, değişik istikametlere yönelmelerine rağmen aynı güçten etkilenmeleri anlamında. Aklın gücüyle , insanın düşünme yetisiyle, insanı değiştirme iştiyakıyla ve kültürel ve dilsel pratiklerde kurumsallaşan insanın daha iyi olana yönelimiyle. (Bir İmkan Olarak Modernite, sy.212)

Tam da Kant’ın söylediği gibi: Eğer insana içkin ve değişmez, sınırlı bir iyilik atfedeceksek, bu, kendisinin üretebileceği bir olguyla ilgili olarak türünün daha iyiye ilerlemesini kesinlikle öngörülmeye muktedir hale gelebileceği olacaktır. (The Conflict of Faculties, New York: Abaris Book 1979-151)

Page 28: SOHRET, SERVET, IHTIRAS ve IBRET

Gerek yok her sözü laf ile beyana…

Hz. Mevlana

İBRET

Page 29: SOHRET, SERVET, IHTIRAS ve IBRET

19.Yy ressamlarından W.Holman Hunt’ın, “Evrenin Işığı” tablosu Londra Kraliyet Akademisi’nde sergileniyordu. Bir elinde bir fenerle filozof, diğer eliyle kapıyı vuruyordu. Tabloyu inceleyen biri “Güzel bir tablo fakat anlamını bir türlü kavrayamadım” der. “Adamın vurduğu kapı hiç açılmayacak mı? Kapı kolu çizmeyi unutmuşsunuz…” Hunt gülümser. “Adam sıradan bir kapıya vurmuyor, bu kapı, insan kalbini simgeler. Ancak içeriden açılabildiği için dışında kola gereksinim yoktur…”