İslam hukukunda nİkÂh sÖzleŞmesİ°slam hukukunda … · web viewİslam hukukunda nİkÂh...

52
İslam Hukuku-I 2012Güz Dönemi Ders Notları/4 Prof. Dr. Abdülaziz Bayındır & Doç. Dr. Servet Bayındır İSLAM HUKUKUNDA NİKÂH I. GİRİŞ İslam hukuku (fıkıh) klasik kaynaklarda 1) İbâdât, 2) Muâmelât ve 3) Ukûbât olmak üzere üç ana başlık altında incelenmiştir. Çağdaş dönemde ise 1) İbadat, 2) Ahvâl-i şahsiyye, 3) Ahkâm-ı sultaniyye ve siyaset-i şeriyye, 4) Muâmelat, 5) Ukûbât, 6) Siyer ve 7) Âdâb olmak üzere yedi başlık altında tasnif edilmiştir. “Nikâh” konusu klasik dönemde muâmelatve/veya münakehat, çağdaş dönemde ise Ahvâl-i şahsiyye bölümleri içerisinde incelenir. Nikâh, evlilik akdini ifade eder. Evlilik ise insanlık âleminin başlangıcından beri varlığını koruyan ve hemen tüm din ve kültürlerde üzerinde durulan bir kurumdur. Yüce Allah insanoğlunun başlangıçta tek bir nefisten (çekirdekten) yaratıldığını, ondan da eşinin yaratıldığını bildirir. İnsanlık, aile kurumunun çekirdeğini oluşturan ilk erkek ve kadından çoğalmış; yeryüzüne yayılmıştır. َ َ وا اُ قَ ت اَ وً اءَ سِ نَ ا وً ر يِ ثَ ك اً الَ جِ ا رَ مُ هْ نِ مَ ثَ بَ ا وَ هَ جْ وَ ا رَ هْ نِ مَ قَ لَ جَ وٍ ةَ دِ اجَ وٍ سْ فَ تْ 0 نِ مْ مُ كَ قَ لَ ج يِ دَ الُ مُ كَ ّ بَ وا رُ قَ ت اُ اسَ ن ل ا اَ هُ يَ > ا اَ ب ساء: لن ا( اً نC يِ قَ رْ مُ كْ نَ لَ عَ 0 انَ كَ َ اَ 0 نِ J اَ امَ جْ رَ > اْ الَ وِ هِ بَ 0 ونُ لَ اءَ سَ ن يِ دَ ال4:1 ) Ey İnsanlar! Rabbinize saygılı olun; sizi bir tek nefisten yaratan, ondan da eşini yaratan odur. Bunlardan pek çok erkek ve kadını yeryüzüne, o yaymıştır. Allah’a saygılı olun; biriniz diğerinden bir şey isterken onun adıyla istersiniz. Akrabaya da saygılı olun. Allah sizin üzerinizde bir koruyucudur.(Nisa,4/1). Nisa 1. ayet “ ُ اس ن ل ا اS َ هُ يَ > ا اS َ ”بdiye başlamaktadır. “Nas” kavramı erkek ve kadını içerir. “ ٍ ةَ د اجَ وٍ سْ فَ تْ 0 نِ مْ مُ كَ قَ لَ جnâs”ın tek bir nefisten (çekirdekten) yaratıldığını gösterir. اَ هَ جْ وَ ا رS َ هْ نِ مَ قS َ لَ جَ وifadesinde “

Upload: others

Post on 31-Aug-2020

18 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: İSLAM HUKUKUNDA NİKÂH SÖZLEŞMESİ°slam Hukukunda … · Web viewİSLAM HUKUKUNDA NİKÂH GİRİŞ İslam hukuku (fıkıh) klasik kaynaklarda 1) İbâdât, 2) Muâmelât ve 3)

İslam Hukuku-I 2012Güz Dönemi Ders Notları/4Prof. Dr. Abdülaziz Bayındır & Doç. Dr. Servet Bayındır

İSLAM HUKUKUNDA NİKÂH

I. GİRİŞ

İslam hukuku (fıkıh) klasik kaynaklarda 1) İbâdât, 2) Muâmelât ve 3) Ukûbât olmak

üzere üç ana başlık altında incelenmiştir. Çağdaş dönemde ise 1) İbadat, 2) Ahvâl-i şahsiyye, 3)

Ahkâm-ı sultaniyye ve siyaset-i şeriyye, 4) Muâmelat, 5) Ukûbât, 6) Siyer ve 7) Âdâb olmak

üzere yedi başlık altında tasnif edilmiştir. “Nikâh” konusu klasik dönemde muâmelatve/veya

münakehat, çağdaş dönemde ise Ahvâl-i şahsiyye bölümleri içerisinde incelenir.

Nikâh, evlilik akdini ifade eder. Evlilik ise insanlık âleminin başlangıcından beri varlığını

koruyan ve hemen tüm din ve kültürlerde üzerinde durulan bir kurumdur.

Yüce Allah insanoğlunun başlangıçta tek bir nefisten (çekirdekten) yaratıldığını, ondan da

eşinin yaratıldığını bildirir. İnsanlık, aile kurumunun çekirdeğini oluşturan ilk erkek ve

kadından çoğalmış; yeryüzüne yayılmıştır.

رجاال� منهما وبث زوجها منها وخلق واحدة نفس من خلقكم ذي ال كم رب قوا ات اس الن ها أي يا : النساء ( �ا رقيب عليكم كان ه الل إن واألرحام به تساءلون ذي ال ه الل قوا وات ونساء� ا )4:1كثير�

Ey İnsanlar! Rabbinize saygılı olun; sizi bir tek nefisten yaratan, ondan da eşini yaratan

odur. Bunlardan pek çok erkek ve kadını yeryüzüne, o yaymıştır. Allah’a saygılı olun; biriniz

diğerinden bir şey isterken onun adıyla istersiniz. Akrabaya da saygılı olun. Allah sizin

üzerinizde bir koruyucudur.(Nisa,4/1).

Nisa 1. ayet “ اس الن ها أي “ .diye başlamaktadır. “Nas” kavramı erkek ve kadını içerir ”يا

واحدة نفس من منها .nâs”ın tek bir nefisten (çekirdekten) yaratıldığını gösterir“ خلقكم وخلق

erkek olsun ,(زوج) daki zamirler “tek nefsi” ifade eder. Zevc "زوجها“ ve”منها“ ifadesinde زوجها

kadın olsun karşı cinsten “eşi” ifade eder. Kur’an-ı Kerim’de müennes olarak zevce (زوجة)

kelimesinin kullanımına rastlanmadığından burada (زوج) ile kadın ve erkek cinsinden her biri

kastedilmiş olabilir.

Farklı cinsler halinde birbirlerinin eşi olarak yaratılan ilk insanlar (Âdem ve Havva) yüce

Allah tarafından bir aile şeklinde cennete konulmuş ve insanlığın dünya serüveninin başlangıcı

bu aile ile başlamıştır.

Yüce Allah şöyle buyurur:

“ وزوجك وقلنا أنت اسكن آدم جرة يا الش هذه تقربا وال شئتما حيث رغد�ا منها وكال ة الجن

, البقرة ( الظالمين من )2:35فتكونا

في ولكم عدو لبعض بعضكم اهبطوا وقلنا فيه كانا مما فأخرجهما عنها يطان الش هما فأزل

, البقرة ( حين إلى ومتاع مستقر )2:36األرض

Dedik ki; “Adem! Sen eşinle birlikte şu bahçeye yerleş. İstediğiniz yerden bolca yiyin.

Ama şu ağaca yaklaşmayın, yoksa yanlış yapanlardan olursunuz”(Bakara,2/35).

Page 2: İSLAM HUKUKUNDA NİKÂH SÖZLEŞMESİ°slam Hukukunda … · Web viewİSLAM HUKUKUNDA NİKÂH GİRİŞ İslam hukuku (fıkıh) klasik kaynaklarda 1) İbâdât, 2) Muâmelât ve 3)

İslam Hukuku-I 2012Güz Dönemi Ders Notları/4Prof. Dr. Abdülaziz Bayındır & Doç. Dr. Servet Bayındır

Sonra Şeytan onları, o ağaç yüzünden kaydırdı. Bulundukları konumdan çıkardı. Onlara

şöyle dedik: “İnin oradan! Biriniz diğerinin düşmanıdır. Sizin için yeryüzünde yerleşecek bir

yer, bir süreye kadar da geçimlik bulunmaktadır” (Bakara,2/36).1

Bir erkek ve bir kadın üzerine kurulmuş olan bu aileden çocuklar meydana gelmiş;

insanlık milletler ve kabileler halinde çoğalarak dünya üzerinde yayılmıştır2.

Allah Teâlâ şöyle buyurur:

ه الل عند أكرمكم إن لتعارفوا وقبائل �ا شعوب وجعلناكم وأنثى ذكر من خلقناكم ا إن اس الن ها أي يا, الحجرات ( خبير عليم ه الل إن )49:13أتقاكم

Ey insanlar, biz sizi bir erkek ve bir kadından yarattık ve birbirinizi tanımanız için sizi

milletlere ve kabilelere ayırdık. Allâh yanında en üstün olanınız, (günâhlardan) en çok

korunanınızdır. Allâh bilendir, haber alandır.(Hucurât, 49/13).

“ قال اآلخر من ل يتقب ولم أحدهما من ل فتقب �ا قربان با قر إذ بالحق آدم ابني نبأ عليهم واتل

, المائدة ( قين المت من ه الل ل يتقب ما إن قال ك )27&5ألقتلن

“Onlara Adem’in iki oğluna ait şu gerçek olayı anlat. Bir gün Allah’a birer adakta

bulunmuşlardı da birininki kabul edilmiş, diğerininki edilmemişti. (Adağı kabul edilmeyen)

“Seni kesinkes öldüreceğim“ dedi. Öteki “Allah sadece kendinden çekinenlerinkini kabul eder”

dedi. (Maide, 5/27).

من ورزقكم وحفدة� بنين أزواجكم من لكم وجعل أزواج�ا أنفسكم من لكم جعل ه والل

, نحل ( يكفرون هم ه الل وبنعمت يؤمنون أفبالباطل بات )72&16الطي

Allâh size kendi nefislerinizden eşler yarattı ve eşlerinizden de size oğullar ve torunlar

yarattı ve sizi güzel rızıklarla besledi. Böyle iken onlar, bâtıla inanıp da Allâh'ın ni'metine

nankörlük mü ediyorlar?(Nahl, 16/72).

Aile insanın içerisinde huzur bulacağı, kendisini muhafaza edeceği bir ortamdır.

Allah Teâla şöyle buyurur:

في إن ورحمة� مودة� بينكم وجعل إليها لتسكنوا ا أزواج� أنفسكم من لكم خلق أن آياته ومن

, الروم ( رون يتفك لقوم آليات )30:21ذلك

Size kendi nefsinizden huzura kavuşabilesiniz diye eşler yaratıp, aranıza sevgi ve

merhamet koyması da onun ayetlerindendir. Bunda, düşünen toplum için ayetler vardır.(Rum,

30/21).

1 Ayrıca bk. A’raf, 7/18-25; Taha 20/117–123.

2 Bakara 2/35; Maide 5/27; A’raf 7/19; Taha 20/117–118; Nahl 16/72.

Page 3: İSLAM HUKUKUNDA NİKÂH SÖZLEŞMESİ°slam Hukukunda … · Web viewİSLAM HUKUKUNDA NİKÂH GİRİŞ İslam hukuku (fıkıh) klasik kaynaklarda 1) İbâdât, 2) Muâmelât ve 3)

İslam Hukuku-I 2012Güz Dönemi Ders Notları/4Prof. Dr. Abdülaziz Bayındır & Doç. Dr. Servet Bayındır

.... , ).... البقرة لهن لباس وأنتم لكم لباس )187&2هن

Kadınlarınız sizin için bir elbise, siz de onlar için bir elbisesinizdir.(Bakara,2/187).

Bu ve benzer ayetler ailenin kurumsal önemini ortaya koymaktadır. Çünkü aile insanca

yaşamanın ideal ortamıdır. Yaratılışı itibariyle yalnız başına yaşayamayan insan orada huzur

bulur. İnsanın mutluluğu aile ile sağlanır; aile bireyin toplumla ilişkisinin ilk halkasını oluşturur.

Aile evlilik sözleşmesi (nikâh akdi) ile kurulur. Yüce Allah topluma bekârları

evlendirmeleri görevini yüklemiştir.

Allah Teâlâ şöyle buyurur:

ه و والل فضله من ه الل يغنهم فقراء يكونوا إن وإمائكم عبادكم من والصالحين منكم األيامى أنكحوا

عليم ( )24:32النور, 32واسع

“İçinizden bekârları ve köle ve câriyelerinizden iyileri evlendirin. Eğer yoksul iseler,

Allâh, lutfuyle onları zengin eder. Allâh(ın mülkü) geniştir, O, (her şeyi) bilendir.”(Nur, 24/32).

Hz. Peygamber (s.a.v.) de şöyle buyurmuştur:

’ له ه فإن بالصوم فعليه يستطع لم ومن فليتزوج الباءة منكم استطاع من باب الش معشر يا

وجاء“Ey gençler! Evlilik yükümlülüğüne gücü yetenler hemen evlensin. Çünkü evlilik gözü ve

ırzı harama karşı daha fazla korur…”3

مني ...... فليس تي سن عن رغب فمن ساء الن وأتزوج ه والل أما وكذا كذا قلتم الذين أنتم فقال“Sizlerin şöyle, şöyle deidklerinizi duydum. Allah’a yemin olsun ki ben…..ve kadınlarla

evlenirim. Kim benim sünnetimden yüz çevirirse benden değildir”4.

Ailenin öneminden dolayı bütün hukuk sistemleri, aile kurumunun hem iç, hem dış

ilişkilerini düzene koymaya çalışmış, bunun için hukukun Aile Hukuku (münâkehât) adı verilen

bölümü geliştirilmiştir. Hukukun temel görevi toplum düzenini sağlamak olduğundan, aile

hukukunun görevi de toplum içinde ailenin oluşumu, sağlıklı bir şekilde yürümesi ve birey ve

topluma en az zararla sona ermesi ile ilgili kuralları belirlemek, aileyi her yönüyle güçlendirerek

toplumun temelini sağlamlaştırmaktır.

Ailede, eşler arasındaki ilişkilerin yalnızca hukuk kuralları tarafından belirlenmesi yeterli

olmaz; eşler arasında sevgi ve saygının da olması gerekir. Nitekim Kur’an-ı Kerim’de evlilik

akdiyle kadın ile erkek arasındaki duygusal ilişkiye de dikkat çekilmiş evlilik, “rahmet”,

“meveddet” gibi duygusal ifadelerle birlikte zikredilmiştir.5 Evlilik akdinin taraflara yüklediği

3 Buhârî, Nikâh,2; Müslim, Nikâh,1; Ebû Dâvud, Nikâh, 1; Tirmizî, Nikâh, 1.

4 Buhârî, Nikâh,1; Müslim, Nikâh, 5; Nesai, Nikâh, 4; İbn Mace, Nikâh, 4.

5 Rum 30/21.

Page 4: İSLAM HUKUKUNDA NİKÂH SÖZLEŞMESİ°slam Hukukunda … · Web viewİSLAM HUKUKUNDA NİKÂH GİRİŞ İslam hukuku (fıkıh) klasik kaynaklarda 1) İbâdât, 2) Muâmelât ve 3)

İslam Hukuku-I 2012Güz Dönemi Ders Notları/4Prof. Dr. Abdülaziz Bayındır & Doç. Dr. Servet Bayındır

sorumluluğa işaretle o “sağlam bir bağ, sağlam teminat”6 olarak vasıflandırılmıştır. Kur’anda

nikâha dair her türlü ayrıntı ayetlerde ifadesini bulmuş bu anlamda evlenilmesi yasak olanlar,

eşler arası hukuk, aile geçimsizliği durumunda yapılması gerekenler, boşanmanın şekil kuralları,

kadının mağduriyetini engelleyen hükümler detaylı bir şekilde işlenmiştir.

İslam’da aile hukuku ile ilgili hükümler düzenlenirken şahıslar, aile ve toplumun

menfaatleri gerekli oranda göz önünde tutulmuştur. Bu menfaatler ise, ancak müeyyide ile

desteklenmiş kurallar ve bunları uygulama yetkisine sahip olanların müdahalesi ile korunur. Bu

nedenle aile hukuku sahasındaki hükümlerin pek çoğu emredici yahut yasaklayıcı niteliklidir.

Konuyla ilgili birçok ayette “…bunlar Allah’ın sınırlarıdır”7 ifadesi yer alır. Bunun anlamı

ayetlerde belirtilen kurallara aykırı anlaşma ve uygulamaların yapılamayacağıdır. Yapılan

uygulamalar batıldır, yok hükmündedir. Aile hukukuna Kur’an-ı Kerim ve sünnetin müdahalesi

açık olarak görüldüğü için, bu alan ile ilgili hükümler, evlilik akdinin tarafları için olduğu kadar,

uygulayıcılar açısından da riayet edilmesi mutlak zorunluluk ifade eden emredici niteliklidir. Bu

konudaki naslar, diğer alanlardaki kadar yoruma açık değildir.

İslâm hukukunun ana kaynakları Kur’an-ı Kerim ve onun açıklamasından ibaret olan

sünnette aile hukukuna dair olan hükümlerin önemli bir yekûn oluşturduğu görülür. Gerek

kaynaklarda aile hukukuna ilişkin düzenlemelerin çok oluşu, gerek insanların bu sahaya çok

fazla ihtiyaç duymaları ve gerekse aile hukukunun, İslâm hukukunun en çok uygulanma imkânı

bulan sahalarından biri oluşu, bu saha üzerinde etraflıca durulmasına sebep olmuş, konu

kaynaklarda ayrıntısıyla işlenmiştir. Nikâh konusu, tanımı, unsurları, farklı açılardan çeşitleri ve

sonuçları dikkate alınarak incelenir. Dolayısıyla bu metinde de önce nikâhın tanımı verilecek

daha sonra unsur ve çeşitleri ele alınacaktır.

II-Nikâhın Tarifi:

A. Nikâhın Kelime Anlamı

Nikâh, Arapça “نكح: nekeha” fiilinden mastardır. ,”نكح“ ‘evlenmek’, ‘cinsel ilişkide

bulunmak’, ‘başını veya sırtını eğmek’, ‘kontrol altına almak’8 ‘kendine çekmek’, ‘birleşmek’,

‘büluğ ve ihtilam olmak’ ve ‘akit’ manalarına gelir9. Ezherî’ye göre;“Arapların lüğatında nikâh

kelimesinin asıl manası ilişkiye girmektir. Mubah ilişkiye sebep olduğu, cinsi münasebeti

mubah kıldığı için evlilik akdi nikâh şeklinde adlandırılmıştır”. Cevherî’ye göre “Nikah; cinsel

ilişkidir; bazen akit manasında da kullanılır.”10 Özetle nikâh sözlükte “cinsel ilişki” manasına

gelir.

6 Nisa 4/21.

7 Bakara, 2/ 187, 229, 230; Nisa, 4/ 13,14; Mücale, 58/4; Talak, 65/ 1.

8 İbn Manzûr, Lisân’ul-Arab, “nekeha” maddesi.

9 Seferî Ebû Habîb, el-Kâmûs’ul-Fıkhiyyu Luğaten ve-Istılâhen, “nekeha” maddesi.

10es-Sıhâh, “nekeha” maddesi.

Page 5: İSLAM HUKUKUNDA NİKÂH SÖZLEŞMESİ°slam Hukukunda … · Web viewİSLAM HUKUKUNDA NİKÂH GİRİŞ İslam hukuku (fıkıh) klasik kaynaklarda 1) İbâdât, 2) Muâmelât ve 3)

İslam Hukuku-I 2012Güz Dönemi Ders Notları/4Prof. Dr. Abdülaziz Bayındır & Doç. Dr. Servet Bayındır

Kur’an-ı Kerim’de geçen nikâh kelimelerinin “cinsel ilişki” olarak sözlük anlamıyla mı

yoksa “akit” olarak terim anlamıyla mı kullanıldığı konusu tartışılmıştır. Diğer bir ifade ile

“nikâh” sözcüğünün “evlenme akdi” veya “cinsi münasebet” anlamlarından hangisini hakikaten,

hangisini de mecazen ifade ettiği konusu fukaha arasında ihtilaflıdır. Hanefilere göre nikâh

“cinsi münasebet” manasını hakikaten, “akit” manasını mecazen ifade eder. Mevsılî; “bu kelime

mutlak manada kullanıldığında cinsel ilişki kastedilmiş olur, bazı durumlarda mecazen akit

manasında kullanılır” der11. Şafiî ve Zeydî fakihlerine göre ise hakikaten “akit”, mecazen “cinsi

münasebet” anlamını ifade eder. Kelimenin anlamı üzerindeki bu görüş farklılıkları, zinanın

sıhri yakınlık doğurup doğurmayacağı tartışmalarında etkili olmuştur.

Şâfîler ve bazı Zeydiler’e göre, kişinin zina yolu ile meydana gelen kızıyla evlenmesinde

engel yoktur. Zina, ister kişinin kendi arzusu ile olsun isterse zorla gerçekleşmiş olsun ya da

zina mahsulü kızın, erkeğin kendinden olduğu bilinsin ve ya bilinmesin o kız, erkeğe yabancı

kabul edilir ve kişiye helaldir. İrs, veraset ve başka hükümlerde de zina yolu ile meydana gelen

kızın, erkeğe yabancı görülmesi buna delildir.12

Şâfiîler, bu sonuca nikâh kelimesine verdikleri anlamdan hareketle varmışlardır. Çünkü

onlara göre, Arapça’da nikâh kelimesi cinsel ilişki değil akid manasındadır. Cinsel birleşme

nikâh akdinin bir sonucudur. Zina ise, nikâhsız bir fiili birleşmedir. Söz konusu ayetin

kapsamına gayri meşru cinsel ilişkiler dâhil değildir. Zaten bu tür fiillere nikâh yerine zina

denmektedir. Dolayısıyla, nikâhtan farklı olan zina, nikâhın doğurduğu sonuçları doğurmaz.13

Nikah kelimesinin hakikaten “cinsi münasebet” mecazen “akit” manasını ifade ettiğini

benimseyen Hanefîlerden Kâsânî’nin ifadesine göre, zina sonucu meydana gelen kız zina yapan

erkeğin suyundan yaratılmıştır. Hakikatte o kız zina yapan erkeğin kızı hükmündedir. Ancak

fahiş/yasak birleşimden meydana geldiği için şer’i yönden o kişiye izafe/nisbet olunmaz. Yani,

“falanın kızı” denilmez. Böyle bir durum ise, hakiki nesebi nehyetmeyeceğinden, hakikat red

olunmaz.14

Hanbelî mezhebinden İbn Kudâme de zina yolu ile meydana gelen kızla zina yapan

erkeğin evlenmesini mübah görmemektedir. O’na göre; Allah (cc) “Sizin üzerinize anneleriniz

ve kızlarınız haram kılındı” buyurmaktadır. Zinadan doğan kız da zina edenin kızıdır, suyundan

yaratılmış bir dişidir ve bu bir hakikattir. Kişinin, nikâhlı hanımından olan kızı ne ise zinadan

olan kızı da o hükme tabidir.15 Ahmed b. Hanbel, bir kimsenin zina sonucunda meydana gelen

kızı ile evlenmesi durumunda o adamın katlinin gerekeceği ve bu kimsenin mürted menzilesinde

11

12 Şâfiî, el-Ümm, VI, s.92; Şirâzî, el-Mühezzeb, s.146-147; Kâsânî, Bedâi, III, s.408; Şirbînî, Muğni’l-Muhtâc, III, s.175; İbn Miftâh, Şerhu’l-Ezhâr, IV, s.473.

13 Şâfiî, el-Ümm, V, s.223; Şirâzî, el-Mühezzeb, s.146-147; Kâsânî, Bedâi, III, s.408.

14 Kâsânî, Bedâi, III, s.409; Zeydan, Mufassal, VI, s.203.

15 İbn Kudâme, el-Muğnî, IX, s.516; Zeydan, Mufassal, VI, s.203.

Page 6: İSLAM HUKUKUNDA NİKÂH SÖZLEŞMESİ°slam Hukukunda … · Web viewİSLAM HUKUKUNDA NİKÂH GİRİŞ İslam hukuku (fıkıh) klasik kaynaklarda 1) İbâdât, 2) Muâmelât ve 3)

İslam Hukuku-I 2012Güz Dönemi Ders Notları/4Prof. Dr. Abdülaziz Bayındır & Doç. Dr. Servet Bayındır

olacağı görüşündedir. İbn Teymiyye de zina mahsulü kız ile evlenmenin haram olacağı

kanaatindedir.16

Maliki mezhebinin genel görüşü de zina yoluyla meydana gelen kızın zina yapan erkeğe

ve bu erkeğin usul ve füruuna haram olması noktasındadır.17 Herhangi bir kız çocuğu, zina

yapan kadının sütünü emse o kız da zina yapan erkeğe haram olur. Çünkü kadındaki süt o

erkeğin gayri meşru teması sonucu meydana gelmiştir. Aynı şekilde zina yapan kadın bir erkek

çocuk doğurursa bu çocuğa, kadın ile zina yapan erkeğin usul ve füru haram olur.18

Özetle Hanefîler, nikah kelimesini hakikaten cinsi münasebet” kabul eder ve zina edenler

arasında sıhrî yakınlık doğacağını söylerler. Şafiîler ise bâtıl da olsa bir nikâh akdi bulunmadığı

için, zinanın sıhrî yakınlık doğurmayacağını benimsemişlerdir19.

Kur’anda “نكح” kökünden kelimeler değişik kalıplarda 23 kez geçmektedir. İlgili ayetler

incelendiğinde, kelimenin “nikâh akdi” manasına kullanıldığı görülür. Nitekim Elmalı “Zina

eden erkek, zina eden veya müşrik olan bir kadından başkası ile evlenmez...” âyetini (en-Nur,

Ayet: 2) açıklarken şöyle der: “Ba'zıları “bu âyette maksad nikâhın hükmünü beyan değil,

zinanın çirkinliğini beyandır. Burada nikâh, ilişkiye girmek manasınadır ve binaenaleyh

haramlık da zinânın haramlığıdır” demişlerse de manasızdır. Çünkü Kur'an’da nikâh, hep

akid manasına gelmiş olduğundan ilişkiye girmek manasına hamli doğru olmaz”20.

B. Nikâhın Terim Anlamı (Tarifi):

Nikâh ıstılahta farklı mezheplerce değişik şekillerde tanımlanmıştır. Hanefiler “Erkeğin,

şer’an evlenmesine engel bulunmayan kadından, cinsel yönden yararlanmasını helal kılan akit”;

Malikiler, “Erkeğin, evlenilmesi haram olmayan kadından cinsel yönden yararlanmasını helal

kılan ve belli kalıplarla gerçekleştirilen akit”; Şafiiler, “Erkeğin kadınla cinsel ilişkide

bulunması mubahlığını içeren ve nikâhlamak, evlendirmek yahut bunların tercümeleriyle

gerçekleştirilen akit” şeklinde tanımlarlar. Hanbelîlere gelince onlar nikâhı “Evlilik akdi”

şeklinde tanımlamışlardır21. Hanbelîlerinki hariç, klasik döneme ait tariflerin hemen tümünde

nikâh akdine ilişkin olarak eşlerin birbirlerinden cinsel yönden yararlanmalarını mubah kılması

özeliğinin vurgulandığı görülür. Bu vurgunun muhtemel nedeni, diğer akitlerin aksine sadece

nikâhla cinsel birleşmenin helal olmasıdır. Hayrettin Karaman konuya ilişkin olarak şöyle der:

“İslam hukukçuları... evlilik akdi “mülk-i müt’a üzerine yapılan bir akittir” derken bunun

taraflara bir şeyin mülkiyet hakkını değil, karşılıklı istifade hakkını kazandırdığını ifade

16 İbn Teymiyye, Ebü'l-Abbas Takıyyüddin Ahmed b. Abdülhalim (728/1328), el-İhtiyaratü'l-fıkhiyye min fetava şeyhilislam İbn Teymiyye; thk. Muhammed Hamid Faki, Beyrut:

Dârü'l-Ma'rife, 1950, s.210.17

Şebhûn, Abdülkerim, Şerhu müdevveneti'l-ahvâli'ş-şahsiyyeti'l-magribiyye, Rabat: Dâru Neşri'l-Ma'rife, 1987, I, s.118.

18 Cezîrî, Dört Mezhep, V, s.2127-2128.

19el-Mevsuatü’l-fıkhıyye el-Kuveytiyye, “Nikah” md., XXXXI, 206-207.

20 Yazır, Elmalılı Hamdi, Hak Dini Kur’an Dili (sadeleştiren: İsmail Karaçam ve...) V, 548.

21 Bk. el-Mevsuatü’l-fıkhıyye el-Kuveytiyye, “Nikah” md., XXXXI, 205.

Page 7: İSLAM HUKUKUNDA NİKÂH SÖZLEŞMESİ°slam Hukukunda … · Web viewİSLAM HUKUKUNDA NİKÂH GİRİŞ İslam hukuku (fıkıh) klasik kaynaklarda 1) İbâdât, 2) Muâmelât ve 3)

İslam Hukuku-I 2012Güz Dönemi Ders Notları/4Prof. Dr. Abdülaziz Bayındır & Doç. Dr. Servet Bayındır

etmişlerdir. Bu akitten önce, evlilik içi ilişkilere girmeleri caiz olmayan taraflar, bu akitten

sonra bu ilişkilere girme, evlilik bağının gerektirdiği haklar ve vazifeler bütünü içinde karşılıklı

istifade etme hakkını elde etmiş olmaktadırlar”22.

Çağdaş dönemde ise muhtemelen modern hukukun da etkisiyle nikâh, “Eşlerin meşru

şekilde birbirlerinden faydalanmalarını helal kılan ve birbirleri karşısında bir takım hak ve

sorumluluklar yükleyen akit”23 veya “Karı koca arasında birlikte yaşamaya ve yardımlaşmaya

müsaade eden ve taraflara karşılıklı hak ve vazifeler yükleyen akit”24 şeklinde tanımlanmıştır.

III.NİKÂHIN DİNİ HÜKMÜ

İnsan neslinin devamını sağlamak amacıyla evlenmenin bir toplumsal görev (farz-ı

kifaye) olduğu söylenebilir. Konuyla ilgili ayet ve hadislere daha önce temas edilmişti. Ancak

fakihler evliliğin dini hükmünü, insanların durumlarını dikkate alarak farz, vacip, sünnet,

haram, mekruh ve mubah olmak üzere altı ayrı başlık altında sınıflandırmışlardır.

1) Farz Evlilik: Evlenmediği takdirde zinaya düşeceğine kesin kanaati olan kişinin oruç

ve benzeri şeylerle fuhşa düşmekten kendini koruyamaması durumunda evlenmesi farzdır.

2) Vacip Evlilik: Evlenmediği takdirde zinaya düşme ihtimali olan kişinin evlenmesi

vaciptir.

3) Haram Evlilik: Evlenince eşine zulüm ve işkence yapacağı kesin olan kişilerin

evlenmesi haramdır.

4) Mekruh Evlilik: Eşine eziyet etme ve haksızlık yapma ihtimali olan kişilerin

evlenmesi mekruhtur.

5) Sünnet Evlilik: Cinsel ve ahlakî bakımdan normal halde olan, yani zinaya düşme ve

evlendiği takdirde eşine zulmetme tehlikesi olmayan kişilerin evlenmesi sünnettir. Bu, Hanefîler

başta olmak üzere, cumhurun görüşüdür. Bu şartlardaki bir kişinin evlenmesi Zahirîlere göre

farz, Şafiîlere göre ise mubahtır.

Zahirîler ve cumhurun bu yaklaşımı nikâh akdini bir yönüyle ibadet olarak kabul etmeleri

sonucunu doğurur. Şafiîler ise nikâhı ibadet değil yapılması mubah işlerden görürler25.

IV. Nikâh Akdinin Rükün ve Şartları

Hukuken geçerli bir evliliğin yapılabilmesi, o evlilikte bir takim unsur ve şartların bir

araya gelmesi ile mümkün olur. Bu unsur ve şartlardan birinin eksik olması evliliğin ya hiç

doğmamasına veya eksik doğmasına yol açar. Gerekli şartları ve vasıfları taşıyan kişiler

arasında evliliğin vücut bulması, evlilik akdinin usûlüne uygun olarak yapılmasına bağlıdır.

Nikâh akdinin rükunlarına ilaveten birbirinden ayrı dört gurup şartı vardır. Bunlar sırasıyla 1)

22 Karaman, Hayrettin, Anahatlarıyla İslam Hukuku, II, 67.

23 Hallaf, Abdulvahhab, Ahkâmu’l-ahvaliş-şahiyye fi’ş-şeriati’l-İslamiyye, 2.baskı, Kuveyt 1990, s. 15.

24 Aydın, M. Akif, İslam-Osmanlı Aile Hukuku, İstanbul 1985, s. 12.

25 Muhammed Ebu Zehra, el-Ahvâlu’ş-şahsiyye, y.y.: Daru’l-fikri-Arabî, 3.basım 1957, s. 23-25; Bilmen, Ömer Nasuhî, Istılahat-ı Fıkhıyye Kâmusu, II, 42; Döndüren, Hamdi,

Delilleriyle Aile İlmihali, İstanbul, 1995, s. 153.

Page 8: İSLAM HUKUKUNDA NİKÂH SÖZLEŞMESİ°slam Hukukunda … · Web viewİSLAM HUKUKUNDA NİKÂH GİRİŞ İslam hukuku (fıkıh) klasik kaynaklarda 1) İbâdât, 2) Muâmelât ve 3)

İslam Hukuku-I 2012Güz Dönemi Ders Notları/4Prof. Dr. Abdülaziz Bayındır & Doç. Dr. Servet Bayındır

inikad, 2) sıhhat, 3) nefâz ve 4) lüzûm şartlarıdır. Şartların bu şekilde taksimi Hanefilere

göredir. Bu ayırımın pratik faydası, farklı gruptaki şartlara riayetsizliğin farklı sonuçlar

doğuracağına işarettir. İnikad şartları eksik olan akde bâtıl, sıhhat şartları eksik olan akde fâsid,

nefâz şartları eksik olan akde mevkûf ve lüzûm şartları eksik olana ise gayr-ı lâzım akid denir.

Bunların her biri farklı hukuki sonuçlar doğurur.

A. Nikâhın Rükunları (Evlenme Akdinin Temel Unsurları)

Evlilik akdinin kurulabilmesi ve varlık kazanabilmesi için bazı unsurların/rükünlerin

mevcut olması gerekir. Bu kurucu unsurlara “inikad şartları” denir.

Nikâhın rükunları mezheplere göre farklılık arz eder:

a) Hanefîlere göre nikâhın rükunları ikidir: Bunlar 1) İcab ve 2) Kabuldür. Taraflar ve

mahallül akd otomotik olarak bu kapsama girer.

b) Malikîlere göre nikâhın rükunları üçtür: Bunlar 1)Taraflar, 2) Siğa (İcab ve Kabul),

3) Veli.

c) Hanbelîlere göre nikâhın rükunları üçtür: Bunlar 1) Taraflar 2) İcab, 3) Kabul.

d) Şafiîlere göre nikâhın rükunları beştir: Bunlar 1) Siğa (İcab ve Kabul), 2) Erkek, 3)

Kadın, 4) Veli, 5) Şahitler

B. Nikâhın Rükunlarında Aranan Şartlar:

Nikâhın rükunlarına ilave olarak bu rükunların nitelikleri ile ilgili bir takim şartlar daha

aranmıştır ki, buna İslam hukuku literatüründe evlilik akdinin unsurlarında aranan şartlar

manasında “nikahın in’ikad” (kuruluş) şartları denir. Temel unsurlar veya bu unsurlarla ilgili

şartlardan birinin eksik olması halinde nikâh hukuki bir sonuç doğurmaz, yani evlilik akdi bâtıl

olur. Kaynaklarda farklı görüşler ileri sürülmüş ise de rükunlarla ilgili şartları şu şekilde

sıralamak mümkündür:

1) Evlenme Ehliyeti

İslam’a uygun bir evlilik akdinin oluşması için, tarafların evlenme ehliyetine sahip olması

gerekir. Evlenme ehliyeti kişinin başkasının iznine veya onayına ihtiyaç duymaksızın geçerli bir

evlilik yapabilmesi için sahip olması gereken hukukî yeterliliktir. Evlenme ehliyeti medeni

hakları kullanma ehliyeti içinde yer alan bir ehliyettir. Bu ehliyetin akıl, ruh ve beden sağlığı ile

alakası olduğu gibi biyolojik gelişme ile de alakası vardır. Nikâh akdine gerek kendisi gerekse

velayet veya vekâlet ilişkisine dayanarak başkası adına katılan kişinin cumhura göre âkil ve

bâliğ, Hanefilere göre temyiz gücüne sahip olması gerekir.261917 tarihli H.A.K‘nde evlenme

ehliyeti için erkeklerin 18, kızların 17 yaşını bitirme şartı getirilmiştir27.

2) Meclis Birliği

26 Karaman, Anahatlarıyla İslam Hukuku, II, 71–73; Atar, Fahrettin, “Nikah” md. , DİA, XXXIII, 115.

27Hukuk-ı Aile Kararnamesi, md. 4–8.

Page 9: İSLAM HUKUKUNDA NİKÂH SÖZLEŞMESİ°slam Hukukunda … · Web viewİSLAM HUKUKUNDA NİKÂH GİRİŞ İslam hukuku (fıkıh) klasik kaynaklarda 1) İbâdât, 2) Muâmelât ve 3)

İslam Hukuku-I 2012Güz Dönemi Ders Notları/4Prof. Dr. Abdülaziz Bayındır & Doç. Dr. Servet Bayındır

Evlilik birliğini kuran icap ve kabullerin aynı toplantıda araya taraflardan birinin bu

sözleşmeden vazgeçtiğini gösteren bir hareketi girmeden yapılmasıdır. İrade beyanlarının aynı

toplantıda ortaya konmasına “meclis birliği” denir28.

3) Evlenme Engelinin Olmayışı

Geçerli bir evliliğin doğması için eşlerin evliliğe mahal olması yani taraflar arasında

geçici ya da sürekli bir evlenme engelinin bulunmaması gerekir. Evlenme engeli sürekli

engellerden olan kişilerin evliliği, her zaman için hükümsüzdür. Ancak aralarında geçici

evlenme engeli olan kişilerin evliliği, bu engel olduğu sürece batıl iken, bu engel ortadan

kalktığı zaman yeni bir nikâh akdiyle yaptıkları evlilik diğer şartlara da uygunsa sahih, yani

geçerli olur.

4) Evlilik Akdine Aykırı Şartın Bulunmaması

Evlenecek taraflar, akit esnasında bazı şartlar ileri sürebilirler. Evlilikte şartlar karı

kocadan birinin diğerini maddi veya manevi bir yük altına sokacak şeydir. İslam’da bir

sözleşme yapılırken öne sürülen şartlar genel olarak “sahih”, “fasit”, “boş veya bâtıl olan

şartlar” olmak üzere üçe ayrılır. Ayet ve hadislerle çelişmeyen ve akdin taraflarından birisine

tek yanlı yarar sağlamaya yönelik bulunmayan, anlamlı şartlara “sahih şart” denir. Akdin

niteliği ile bağdaşmayan veya şer’i hükümlerle çelişen şartlara ise “fâsit şart” denir. Bir tarafa

yararı bulunmayan veya anlamsız bulunan şartlar da “boş ve batıl şart” kapsamına girer 29. Hz.

Peygamber (s.a.s)’in şu hadisi, akitlerde öne sürülebilen şartlarla ilgili ölçüyü belirler.

“Müslümanlar kendi aralarında belirledikleri şartlara uyarlar. Ancak helâlı haram veya haramı

helal kılan şart müstesnadır.30” Nitekim Hanefiler, sadece şer'i dayanağı olan veya akdin ruhuna

ve tabiatına uygun olan ya da örf haline gelmiş şartların muteber olacağını, bunun dışındakilerin

ise geçersiz olacağını söylemişlerdir. Fakat şartın geçersiz (lağv) olması akde bir zarar vermez.

Bir diğer ifadeyle bâtıl ya da fâsit bir şart ileri sürülmüş ve bunun üzerine icap ve kabul

gerçekleşmiş ise akit sahih olarak kurulmuş olur; fakat şart muteber sayılmaz. Evlenme akdinin

gereği olmayan şartları batıl sayan Şafiîler de bu tür bâtıl şartların akde zarar vermeyeceği

konusunda Hanefilerle hemfikirdirler. Hanbelî hukukçularla bazı Malikiler, İslam’ın genel

ilkelerine ters düşmeyen her şartın muteber ve taraftarı bağlayıcı bir nitelik taşıdığını kabul

etmişlerdir31. H.A.K. de şu maddesiyle, bu son görüşü kabul etmiştir: "Üzerine evlenmemek ve

evlendiği takdirde kendisi veya ikinci kadın boş olmak şartıyla bir kadını tecevvüz sahih ve şart

muteberdir."32

28 Bilmen, Istılahatı Fıkhiyye Kamusu, II, 15.

29 Döndüren, Hamdi, Delilleri ileAile İlmihali, s. 158.

30 Buhârî, “İcare”, 14; Tirmîzî, “Ahkâm”, 17, Ebû Dâvud, “Akdiye”, 12.

31 Bilmen, Istılahatı Fıkhiyye Kamusu, II, 36–41.

32Hukuk-ı Aile Kararnamesi, md. 38.

Page 10: İSLAM HUKUKUNDA NİKÂH SÖZLEŞMESİ°slam Hukukunda … · Web viewİSLAM HUKUKUNDA NİKÂH GİRİŞ İslam hukuku (fıkıh) klasik kaynaklarda 1) İbâdât, 2) Muâmelât ve 3)

İslam Hukuku-I 2012Güz Dönemi Ders Notları/4Prof. Dr. Abdülaziz Bayındır & Doç. Dr. Servet Bayındır

5) Rüşt Şartı

Evlilik akdinde taraflarda aranan şartlardan biri de rüşddür. İşlerini düzgün yürüten,

malını koruma konusunda dikkatli olan, gereksiz harcamalardan ve israftan sakınan kişiye Reşit

denir. Allah Teâlâ şöyle buyurur:

“Yetimleri nikâh çağına ulaşıncaya kadar deneyin; reşit olduklarını anlarsanız mallarını

kendilerine verin….” (Nisa 4/6)

Nikâh çağına gelen kişi yetimlikten kurtulmuş olur. İşini ve yuvasını kurmak için kendine

kalan mirası alması gerekir. Ama âyet, malını kendine teslim için reşit olmasını şart koşmuştur.

Yoksa onu saçıp savurur ve kötü duruma düşer. Malını teslim alıp kullanacak hale gelmeyen

kişi evlenemez. Çünkü Allah Teâlâ, evlenecek olan erkeklere şu emri vermiştir:

“Kadınlara mehirlerini cömertçe verin, eğer ondan gönül hoşluğu ile size bir şey

bağışlarlarsa onu da afiyetle yiyin.” (Nisa 4/4)

Mehri veren koca, alan da kadındır. Kadın o mehirden kocasına bağışta da bulunabilir.

Mehir vermek, almak ve bağışta bulunmak ancak reşit olanların yapabileceği iştir. Evlenme ile

ilgili âyetler incelendiğinde tümünün reşit olanlara hitap ettiği açıkça görülür.

Elimizdeki bilgilere göre evlenmek için reşit olmayı şart koşan tek bir âlim çıkmamıştır.

Ayetlerin açık ifadesine rağmen, yaşına bakmadan çocukların evlendirilmesine izin verilmiştir.

Bunun tek istisnası, tâbiîn fukahasından Abdullah b. Şübrüme (öl. 144 h./ 761 m.) ile

Mu'tezileden Ebû Bekr el-Esamm (ö. 200/816)33 olmuştur. Bu iki alimin gerekçeleri ayetin

nikah çağından bahsetmesidir. 14 Muharrem 1336/Ekim 1917’de Hukuk-ı Aile Kararnamesi

yürürlüğe girinceye kadar Osmanlı’da da bu böyle gitmiştir. Kararnamenin yedinci maddesinde

şöyle denir:

“On iki yaşını bitirmemiş olan erkek çocuğu ile dokuz yaşını bitirmemiş olan kız çocuğu,

hiç bir kimse tarafından evlendirilemez.”

Bu maddenin gerekçesinin sadeleştirilmiş şekli şöyledir:

“Erkek ve kız çocuklarının velileri tarafından evlendirilmelerini dört mezhep imamı da

caiz gördüğünden, şimdiye kadar uygulama bu yolda cereyan etmiş ise de zamanımızda değişik

durumların ortaya çıkması sebebiyle yeni bir usul kabul edilmesine lüzum görülmüştür. Şöyle

ki, her zaman ve özellikle hayat için mücadelenin son derece güçleştiği şu zamanda, çocuklar

hakkında anne-babanın ilk görevi, onları eğitip yetiştirerek hayat mücadelesinde başarıya

ulaştıracak ve düzenli bir aile kurabilecek hale getirmekten ibaret iken bizde anne-baba,

33Yusuf Şevki Yavuz, Esam Ebû Berk, TDV İslam Ansiklopedisi.

Page 11: İSLAM HUKUKUNDA NİKÂH SÖZLEŞMESİ°slam Hukukunda … · Web viewİSLAM HUKUKUNDA NİKÂH GİRİŞ İslam hukuku (fıkıh) klasik kaynaklarda 1) İbâdât, 2) Muâmelât ve 3)

İslam Hukuku-I 2012Güz Dönemi Ders Notları/4Prof. Dr. Abdülaziz Bayındır & Doç. Dr. Servet Bayındır

çoğunlukla çocuklarının eğitim ve öğretimini ihmal ederek, sırf mürüvvetlerini görmek veya bir

mirasa kondurmak maksadıyla onları daha beşikte iken nişanlaya gelmişlerdir. Sonuç olarak,

zavallıların dünyalarını görmeden evlendirilip gelecek felaketlere düğünlerle atılmaları presip

haline gelmiştir. Hiç bir mektep yüzü görmeyen ve kendi dilini okuyup yazmak bir yana dinî

konulara dair bir kelime bile bilmeyen bu çocukların kuracakları ailelerden çoğu, ölü doğmuş

cenin gibi, zifaflarının ilk aylarında çözülmeye mahkûm olmuşlardır. Memleketimizde ailelerin

temelsizliğini doğuran sebeplerden biri de budur. Bu türlü nikâhlardan doğan davaların

derecesini anlamak için, fıkıh kitaplarının «Kız çocuklarının baba ile dede tarafından

evlendirilmeleri ve baba ile dede dışındaki veliler tarafından evlendirilmeleri, ikinci durumda

erginlik çağına eren erkek ve kız çocuklarının hiyâr-ı bülûğunu nasıl kullanacağı» hakkındaki

bab ve fasıllara bakmak ve şer’i mahkemelerin sicillerinde inceleme yapmak kâfidir. Hâlbuki

İbni Şübrüme ve Ebubekir el-Esamm: Küçükler üzerine velayet ancak onların menfaatleri

maksadına dayalı olup teberru kabulü gibi ihtiyaç olmayan yerlerde velayet dahi sabit

olmayacağına ve onları evlendirme konusunda gerek yaratılışları itibariyle ve gerekse nesep

meydana gelmesi gibi şer’i yönden bir fayda umulmadığından, onların nikâha ihtiyaçları

olmadığına bakarak, küçüklerin erginlik çağına ermeden evlendirilmelerinin caiz olmadığı

kanaatine varmışlar ve özellikle nikâhın, geçici bir şey olmayıp ömür boyu devam eden bir akit

olduğunu ve eğer velilerin onlar hakkında yaptıkları nikâh akdi geçerli olsa, hüküm ve

neticeleri büluğdan sonra dahi devam edeceğini dikkate alarak, büluğdan sonra onların

davranışlarını sınırlayacak bir uygulamanın hiç kimse tarafından yapılamayacağını ilave

etmişlerdir. Adı geçenlerin mütalaalarını, asırlardan beri devam eden felaketli tecrübeler

kuvvetlendirdikten sonra onların görüşü kabul edilerek 7. madde o yolda düzenlenmiştir.”34

Görüldüğü üzere Hukuk-ı Aile Kararnamesinde rüştten bahsedilmemiş, büluğun en alt

yaşı evlenme yaşı olarak sayılmıştır. Oysa ilgili ayet ve hadislerde evlenecek çiftlerin reşit

olması şart koşulmuştur.

Allah’ın Elçisi s.a.v. şöyle buyurmuştur.

تستأذن ى حت البكر تنكح وال تستأمر ى حت م األي تنكح ال

“Dul, görüşü alınmadan; bakire de izni alınmadan evlendirilmez.”35

Küçükler evlilik konusunda görüş belirtip izin veremezler. Bunun için reşit olmaları

gerekir. Küçük yaşta evlendirilen çocukların küçük yaşta dul kalabildiği de unutmamalıdır.

Allah’ın Elçisi s.a.v. bir de şöyle buyurmuştur.

34Ceride-i İlmiyye 34. sayı s. 1010, 1011, İstanbul, 1336. Bkz. Abdulaziz Bayındır, İslam Muhakeme Hukuku Osmanlı Devri Uygulaması, İstanbul 1986, s. 41.

35Buhari Nikâh babı 16/100.

Page 12: İSLAM HUKUKUNDA NİKÂH SÖZLEŞMESİ°slam Hukukunda … · Web viewİSLAM HUKUKUNDA NİKÂH GİRİŞ İslam hukuku (fıkıh) klasik kaynaklarda 1) İbâdât, 2) Muâmelât ve 3)

İslam Hukuku-I 2012Güz Dönemi Ders Notları/4Prof. Dr. Abdülaziz Bayındır & Doç. Dr. Servet Bayındır

“Hangi kadın velisinin izni olmadan evlenirse, onun nikâhı batıldır…” Bu hadiste nikâhı

kıyan kadındır. Evlendiği kişiyle mehir miktarını da belirleyecek ve teslim alacaktır. Velisine

sadece onaylamak ve onaylamamak düşer. Bunlar, reşit olmayan bir kadının yapabileceği şeyler

değildir.

Küçüklerin evlendirilmelerini caiz görenler, Aişe validemizin, Resulullah s.a.v. ‘ile çocuk

yaşta iken evlendiğini delil getirirler. Bu, birkaç açıdan onlara delil olmaz.

1. Nisa suresinin, evlenme yaşından ve rüştten bahseden âyetleri Medine’de inmiştir.

Resulullah s.a.v. Aişe ile Mekke’de nikâhlanmıştır. Bu âyetler indikten sonra küçüklerin

evlendirildiğine dair sahih bir bilgi de yoktur.

2. Bir kısım araştırmacılara göre Aişe validemiz, Resulullah s.a.v. ile evlendiği zaman 17

yaşında idi ve reşit olmuştu. Yetimleri, evlenme çağına gelene kadar deneyin...”36 âyeti de bu

görüşün doğru olduğunu gösterir. Eğer Mekke’liler arasında evlenme çağı diye bir kavram

olmasaydı Allah Teâlâ bu ifadeyi kullanmazdı. Ayetteki كاح kelimesinin elif lamlı olması الن

onun bütün anlamlarını düşünmeyi gerektirir. Arapçada nikâh, hakikaten evlenme; mecaz olarak

da cinsel ilişki anlamında olduğu için37 nikâh çağı, her iki anlamın da gerçekleşebileceği çağdır.

Büluğ ile insanlar cinsel ilişkiye arzu duymaya başlarlar ama evliliğin sorumluluğu farklıdır;

onu yerine getirmek için reşit olmak gerekir. İşte nikâh çağı, her iki anlamı da içeren çağdır.

Eğer Aişe validemiz bu çağa gelmeden evlenseydi o toplumda büyük yankısı olurdur. Çünkü

Allah Teâlâ şöyle buyurur. “Biz, her elçiyi kendi toplumunun dili ile gönderdik ki, onlara açık

açık anlatsın.” (İbrahim 14/4) Dolayısıyla Kur’ân’da kullanılan her bir kelimeyi, o günün Arap

toplumunda kullanıldığı şekliyle anlamak gerekir.

Küçüklerin evlendirilmelerini caiz görenler, şu âyeti de delil gösterirler:

يحضن لم ئي والال أشهر ثالثة فعدتهن ارتبتم إن نسائكم من المحيض من يئسن ئي والال

“Âdetten kesilen kadınlarınızın iddetinden şüphe ettiyseniz onların iddeti üç aydır; âdet

görmeyenler de öyledir.” (Talak 65/4)

“ يحضن “ ,âdet görmeyenler” ifadesine = لم يحضن henüz âdet görmeyenler” anlamı = لما

verilerek ayet çocukların evlendirilmesinin delili sayılmıştır. Gerdeğe girilmeden boşanan kadın

iddet beklemediği için bu âyet, onlarla gerdeğe girileceğinin de delili sayılmıştır38. Hâlbuki

Allah Teâlâ Kur’ân’da, her bir âyetin açıklamasını yapar ve kendinden başkasının açıklamasını

kabul etmeyerek şöyle buyurur:

36Nisa 4/6

37El-İsfahânî, Ragıb, Müfredât, نكح maddesi.

38Taberî, Muhammed b. Cerîr, Camiu’l-beyân fî tefsîri’l-Kur’ân (Taberi Tefsiri), Beyrut 1412/1992; c. XII s, 134.

Page 13: İSLAM HUKUKUNDA NİKÂH SÖZLEŞMESİ°slam Hukukunda … · Web viewİSLAM HUKUKUNDA NİKÂH GİRİŞ İslam hukuku (fıkıh) klasik kaynaklarda 1) İbâdât, 2) Muâmelât ve 3)

İslam Hukuku-I 2012Güz Dönemi Ders Notları/4Prof. Dr. Abdülaziz Bayındır & Doç. Dr. Servet Bayındır

“Elif, Lâm, Râ. Bu öyle bir kitaptır ki, âyetleri muhkem kılınmış, sonra hakîm olan ve her

şeyin iç yüzünü bilen Allah tarafından açıklanmıştır. Bu, Allah’tan başkasına kul olmayasınız

diyedir. (De ki;) Ben onun tarafından bir uyarıcı ve müjdeciyim.” (Hûd 11/1-3)

Talak 4. âyet, ilgili diğer âyetlerle birlikte düşünüldüğünde bu âyette düzenli âdet

görmeyen kadınların kast edildiği anlaşılır. Düzenli adet görmeyen kadınlarda iki âdet arası

aylarca hatta yıllarca sürebilir. Böyle kadına "Mümteddet'üt-tuhr" denir. Ayet yanlış

anlaşıldığı için gelenekte bu tür kadınlara yıllarca iddet bekletilir. Hatta hayatında bir kere âdet

görmüş genç bir kadını kocası boşar da ikinci âdeti görmezse onun adetten kesilinceye kadar

bekleyip, sonraki üç ay iddettin arkasından yeniden evlenmesine izin verilir39. Ama âyete göre

ise bu vasıflara sahip kadınalrın iddeti toplam üç ayı geçmez.

6) Namuslu Olma Şartı

Kur’an-ı Kerim’de evlenecek eşlerin namuslu olmaları da şart koşulmuştur. Bu da

evlenecek kişilerin reşit olmaları gerektiğinin bir başka delilidir.

Evlenecek çiftlerin namuslu olması, yani gizli veya açık zina etmemiş olmamaları

olmazsa olmaz şartlardandır. Allah Teâlâ şöyle buyurur:

“Namuslu olur, gizli dost tutmaz, mehirlerini de verirseniz namuslu mümin kadınlar ile

kendilerine kitap verilmiş olanların namuslu kadınları size helâldir.” (Mâide 5/5)

“(Evlenilmesi haram olan) kadınlar dışında kalanlar ise namuslu yaşamanız ve zinadan

kaçınmanız şartıyla mallarınızla isteyesiniz diye size helal kılınmıştır”. (Nisâ 4/24)

“Mümin ve iffetli hür kadınları nikâhlayacak kadar varlıklı olmayanlar, ellerinizin

altında olan mümin cariyelerden nikâhlayabilirler. İmanınızı en iyi bilen Allah’tır. Hepiniz

birbirinizdensiniz40. Onlarıailelerinin41 izni ile nikâhlayın ve mehirlerini marufa uygun olarak

verin. Onlar da namuslu olsunlar, zinadan uzak dursunlar ve gizli dostlar edinmesinler.” (Nisâ

4/25)

“Zina eden erkek, ancak zina eden veya müşrik olan kadınla evlenebilir. Zina eden kadını

da, ancak zina eden veya müşrik olan bir erkek nikâhlayabilir. Bunlar müminlere haram

kılınmıştır.” (Nur 24/3)

39Bilmen, c. II, s 372-373 paragraf no 594.

40Ey insanlar! Doğrusu Biz sizleri bir erkekle bir dişiden yarattık. Sizi milletler ve kabileler haline koyduk ki birbirinizi kolayca tanıyasınız. Şüphesiz, Allah katında en değerliniz,

O'na karşı gelmekten en çok sakınanızdır. Allah bilendir, haberdardır. Hucurat 49/1341

Kölenin ailesi kavramı

Page 14: İSLAM HUKUKUNDA NİKÂH SÖZLEŞMESİ°slam Hukukunda … · Web viewİSLAM HUKUKUNDA NİKÂH GİRİŞ İslam hukuku (fıkıh) klasik kaynaklarda 1) İbâdât, 2) Muâmelât ve 3)

İslam Hukuku-I 2012Güz Dönemi Ders Notları/4Prof. Dr. Abdülaziz Bayındır & Doç. Dr. Servet Bayındır

Zina edenler tevbe edip kendilerini düzeltirse namuslu olanlarla evlenebilir. Allah Teâlâ,

zina iftirası ile ilgili hükmü verdikten sonra hem iftiracı hem de zina edenler için şöyle

buyurmuştur:

“Bundan sonra tevbe edip ıslah olanlar başka. Allah bağışlar, ikramı boldur.” (Nur

24/5)

İbn Kayyım el-Cezviyye, zina edenin nikâhının Allah (cc) Nur sûresinde kayıt altına

aldığını belirterek, bununla hükmedilmesinin vacip olduğunu belirtir. Şayet muhatap emrin

vücubuna lüzum görmez ve itaat etmez ise müşrik olur, emrin vücubiyetine inanır fakat hükme

aykırı davranırsa o kişi zânidir. Çünkü Allah (cc) “Bu mü’minler üzerine haramdır”

buyurmaktadır.42

Ahmed b. Hanbel zaniyenin iddet süresi bitinceye kadar nikâhının haram olduğunu, bu

süreden sonra nikâhının sahih olması içinse, tevbe etmesi gerektiğini belirtir. Aynı şekilde, zina

eden erkekler de tevbe edinceye kadar iffetli kadınları nikâhlamaktan men olunmuştur.43

Ancak bunca açık ayet ve hadise rağmen fakihler zina eden kadının nikâhının sahih

olması için tevbe etmesi gerektiği hususunda ihtilaf etmiştir. İbn Kudame, Katâde, İshak ve Ebu

Ubeyd’e göre zina eden kadının nikâhının sahih olması için tevbe etmesi ve iddetinin bitmesi

gereklidir. Ebu Hanife, Mâlik ve Şâfii bunu şart görmemişlerdir. Meselâ İmam Şafiî Saîd b. el-

Müseyyib’den gelen bir rivayete dayanarak Nur 4. âyetin Nur 32 ile nesh edildiğini söyler.

Özetle şöyle der: “Bu konuda yetki evlenecek olanlardadır; isterlerse böyle biriyle

evlenmeyebilirler; bu onlara haram değildir. Zinayı evlendikten sonra; gerdekten önce veya

sonra öğrenmelerinin de bir zararı yoktur44.

C. Nikâhın Sıhhat Şartları (Evlenme Akdinin Geçerlilik Şartları)

1- Şahitlerin Bulunması

Sıhhat şartlarından en önemlisi evlenmenin şahitler huzurunda yapılmasıdır. Malikîler

dışındaki üç mezhep şahitlerin nikâh anında hazır olmasını ararken, Malikîler nikâh anında hazır

olmasını gerekli görmezler. Onlara göre nikâhın gizli kalmaması için etrafa duyurulması da

yeterlidir45.

2- Evlilikte Rıza ve İhtiyarın Bulunması (İkrahın Olmaması)

Evlilik normalde ömür boyu sürecek bir birlikteliğin başlangıcı ve ağır sorumluluklar

yükleyen, diğer akitlerden farklı bir sözleşme olduğundan evlenecek tarafların bu evliliği hiçbir

42 İbn Kayyım, Zâdü’l-Mead, III, s.280.

43 Aynî, el-Hidâye, IV, s.97; İbn Teymiyye, el-ihtiyarâtü’l-fıkhiyye, s.215; İbn Kesir, Tefsiru'l-kur'ani'l-azim, III, s.262.

44Şafiî, el-Umm, c. V, s. 12.

45 Abdülhamîd, Ahvâlu’ş-Şahsıyye, s. 26; Yaman, s. 51.

Page 15: İSLAM HUKUKUNDA NİKÂH SÖZLEŞMESİ°slam Hukukunda … · Web viewİSLAM HUKUKUNDA NİKÂH GİRİŞ İslam hukuku (fıkıh) klasik kaynaklarda 1) İbâdât, 2) Muâmelât ve 3)

İslam Hukuku-I 2012Güz Dönemi Ders Notları/4Prof. Dr. Abdülaziz Bayındır & Doç. Dr. Servet Bayındır

zorlama ve baskı olmaksızın gönülden istemeleri ve onaylamaları gerekir. Aksi halde ikrah

durumu sözkonusu olur. İkrah, bir kimseyi yapmak istemediği bir hukuki muameleye,

yapmadığı takdirde kendisine veya yakınlarından birisine bir zarar verileceği tehdidi ile

korkutmaktır. İkrah, kişideki serbest hareket etmeyi dıştan gelen bir tesirle sakatlayan hallerden

birisidir. Tehdide uğramış olan kimsenin iradesi, sakat bir irade olarak ortaya çıkmaktadır. Bu

yüzden eşlerden birisi ölüm, şiddetli dayak veya uzun süreli hapis korkusu altında evliliğe

zorlansa böyle bir nikâh fasit olur.

Hanefiler dışındaki çoğunluğa göre baskı, zorlama ve tehdit altında yapılan evlilikler

geçersizdir. Çünkü burada tarafların gerçek rızasından söz etmek mümkün değildir. Ancak

Hanefiler farklı görüştedirler. Onlara göre zorlama ve tehdit (ikrah) kişinin iradesini ortadan

kaldıran bir unsur değil, rızayı zedeleyen ancak yine de kişiye seçme hakkı bırakan bir unsurdur.

Bu nedenle bu tür baskı altında yapılan nikâhı geçersiz saymak doğru değildir 46. Hanefilerin

görüşlerinin uygulanması bazı suçların önlenmesinde yeterli olmadığı gibi farklı problemlerin

(kız kaçırma vb.) doğmasına da yol açmıştır. Bu nedenle 1917 tarihli H.A.K zorlama ve baskı

altında yapılan evlenme ve boşanmalarla ilgili olarak Hanefilerin görüşünü terk etmiş ve Şafi

mezhebinin görüşünü esas alarak, zorlanan kişinin nikâhını fasit saymıştır47.

4- Evliliğin Gizlenmemesi

Bu şart sadece Malikîler tarafından ileri sürülmüştür. Malikilere göre evliliğin topluma

ilanı bir şart olup, gizli yapılan veya şahitlerden gizlenmesi istenen nikâh geçersizdir. Onlara

göre şahitlerle anlaşarak yapılan evlenmenin gizlenmesi veya etrafa duyurulmaması sıhhat

şartlarına aykırıdır, dolayısıyla böyle olan nikâhlar geçersizdir. Diğer üç mezhep bunu bir sıhhat

şartı olarak kabul etmezler. Onlara göre şahitlerin duyduğu nikâh artık gizlilik sınırını aşmıştır48.

5- Mehir

Müslüman bir erkek, eşine mehir vermekle yükümlüdür. Bu, Allah tarafından kadına

tanınmış bir haktır. Nisa Suresi’nin 4. ayetinde şöyle buyrulmaktadır:

“Kadınların mehirlerini, bir güçlük çıkarmadan gönül rızası ile verin.”

Koca, usulüne uygun biçimde mehri ödemediği takdirde kadın mehrini mahkeme yoluyla

talep edip alabilir. Onu alıncaya kadar kocasına karşı hakları devam eder ama görevlerini yerine

getirmeyebilir49.

46 Aydın, Hakkı, Türk Borçlar Hukukunda İkrah, C.Ü, İlahiyat Fakültesi Dergisi, 1999, III/1, s. 10.

47Hukuk-ı Aile Kararnamesi, md. 57.

48 İbn Rüşd, Bidâyetü’l- Müctehid, III, 1267

49Bilmen, , c.II, s.167.

Page 16: İSLAM HUKUKUNDA NİKÂH SÖZLEŞMESİ°slam Hukukunda … · Web viewİSLAM HUKUKUNDA NİKÂH GİRİŞ İslam hukuku (fıkıh) klasik kaynaklarda 1) İbâdât, 2) Muâmelât ve 3)

İslam Hukuku-I 2012Güz Dönemi Ders Notları/4Prof. Dr. Abdülaziz Bayındır & Doç. Dr. Servet Bayındır

Mehir, karı ile kocanın veya temsilcilerinin karşılıklı anlaşmasıyla serbestçe belirlenirse

ona mehr-i müsemmâ denir. Bunun bir üst sınırı yoktur. Peşin olarak ödenmesi kararlaştırılan

kısmı peşin, kalanı daha sonra ödenir. Tamamının peşin olması da karara bağlanabilir. Erkek,

mehir borcunun peşin ödenecek bölümünü ödemeden karısından yararlanmaya hak kazanamaz,

kadın müsaade ederse o başka. Daha sonraya bırakılan kısım ya belirlenen günün gelmesiyle

veya boşama ya da ölüm halinde kadına tastamam ödenir. Ölen kocanın mirası bu ödeme

yapıldıktan sonra paylaşılır.

Erkek, boşadığı kadına olan mehir borcunun tek kuruşunu kesemez. “Bir eşi bırakıp

yerine bir başka eş almak isterseniz, bıraktığınıza yüklerle mal vermiş olsanız bile hiçbir şeyi

geri almayın. İftira ederek ve apaçık günaha girerek mi alacaksınız?”(Nisa, 4/20)

Nikâh kıyılırken mehir belirlenmemişse mehir hakkı kendiliğinden doğar, isterse kadın,

mehir almamak şartıyla nikâha razı olmuş olsun. Bu şekilde kendiliğinden doğan mehire mehr-i

misil denir.

Bunun miktarı ve ödeme şekli, o kadına denk sayılan diğer bir kadının aldığı mehire

bakılarak tespit edilir. Bu denklik kadının babasının akrabaları arasından yaş, güzellik,

zenginlik, akıl, dindarlık, bekârlık, dulluk, ilim, edep, güzel ahlak ve çocuksuz olma gibi

özelliklere bakılarak belirlenir. Bu özelliklerde ona denk olan bir kadının kocasından almış

olduğu mehir onun mehr-i misli olur50.

Burada başlık ile mehirin aynı olmadığını kaydetmek gerekir. Başlık ve süt hakkı gibi

şeyler kadının babasına, annesine veya kardeşlerine ödendiği halde mehir kadının kendisine

ödenir. Mehir kadının hakkıdır. Başlık ve süt hakkı gibi kadının anasına, babasına veya

kardeşlerine vs. ödenen şey haksız kazançtır ve haramdır.

İnsanlar zor elde ettikleri şeylere değer verir ve onu kolay kolay elden çıkarmak

istemezler. İşte mehir, kadını zor elde edilir yapıp kocanın gözünde kıymetli hale sokar ve çok

ciddi bir sebep olmadan onu boşamaya yanaşmamasını sağlar.

Nisa 22’den 24’e kadar evlenilmesi haram olan kadınlar sayılmış ve şöyle buyrulmuştur:

“Bunlar dışında kalan kadınlar; namuslu yaşamanız ve zinadan kaçınmanız şartıyla onları

mallarınızla isteyesiniz diye size helal kılınmıştır. Bunlardan hangilerinden nikâh ile

yararlanırsanız mehirlerini belirlediğiniz miktarda veriniz. ...” (Nisa 4/24)

Nikâh kıyıldıktan sonra kadın mehrini kocasına bağışlayabilir. Allah Teâlâ şöyle buyurur:

50Bilmen, c, II, s. ll9.

Page 17: İSLAM HUKUKUNDA NİKÂH SÖZLEŞMESİ°slam Hukukunda … · Web viewİSLAM HUKUKUNDA NİKÂH GİRİŞ İslam hukuku (fıkıh) klasik kaynaklarda 1) İbâdât, 2) Muâmelât ve 3)

İslam Hukuku-I 2012Güz Dönemi Ders Notları/4Prof. Dr. Abdülaziz Bayındır & Doç. Dr. Servet Bayındır

"Kadınlara mehirlerini cömertçe verin, eğer ondan gönül hoşluğu ile size bir şey

bağışlarlarsa onu da afiyetle yiyin." (Nisa 4/4)

Nikâh sırasında mehir belirlenir sonra koca gerdekten önce karısını boşarsa mehrin

yarısını verir. Allah Teâlâ şöyle buyurur:

“Kadınları, el sürmeden boşadığınızda, mehirlerini belirlemiş olursanız belirlediğiniz

mehrin yarısını vermeniz gerekir; kadınlar veya nikâh düğümü elinde olan taraf51 hakkından

vazgeçerse başka. (Ey erkekler) Sizin vazgeçmeniz takvaya daha uygundur. Aranızdaki

üstünlüğü unutmayın. Allah yaptığınız her şeyi görür.” (Bakara 2/237)

Mehir belirlenmeden nikâh kıyılır, sonra koca gerdeğe girmeden karısını boşarsa mut'a

vermesi gerekir. Mut'a, yararlanılan şey demektir. Hanefilere göre mut’a, üç veya beş parça

elbisedir. Baş örtüsü, gömlek ve dış kıyafet veya bunlarla beraber bir entari ile diğer bir elbise

veya onların bedelidir52. Allah Teâlâ şöyle buyurur:

“Kadınları, el sürmeden mehirlerini belirleyinceye kadar boşarsanız bunun size bir

günahı olmaz. Onları mut’alandırın (yararlanacakları bir şey verin). İmkânı olan, gücü

ölçüsünde, darlık içinde olan da gücü ölçüsünde, marufa uygun olarak, onları yararlandırsın.

Bu, güzel davrananlar üzerine bir borçtur.” (Bakara 2/236).

D. Nikâhın Nefaz Şartları (Evlenme Akdinin Yürürlük Şartları)

Tarafların veya velilerin rızalarının alınmasının gerekli olduğu durumlarda bu rızanın

alınmış olması bir nefaz/geçerlilik şartıdır. Bu şarta riayetsizlikte tarafların veya velilerin

icazetine kadar nikâh askıdadır (mevkuftur). Fıkıh kaynaklarında taraflar tam ehliyetli değilse

bizzat akdettikleri nikâh velilerin; tam ehliyetli iseler velilerinin akdettikleri nikâh tarafların

icazetine kadar mevkuf kabul edilmiştir.

E. Nikâh Akdinin Lüzûm Şartları

Nikâh akdi esas itibariyle lazım, bağlayıcı akittir. Taraflardan birinin onu feshetme yetkisi

yoktur. Akdin bağlayıcı olması demek evliliği yapan tarafların, veli ya da vekil gibi

temsilcilerden hiçbirinin akdi tek taraflı olarak bozma yetkisine sahip olmamaları ve akdin her

iki tarafı da evliliğin hükümleriyle sorumlu kılmasıdır. Ancak bazı durumlarda taraflardan birine

ya da velilere evliliği feshettirme hakkı verilmiştir. Hanefilere göre evlilik akdinin bağlayıcı

olması için şu şartlar gereklidir:

1) Ehliyetsiz (akil hastası veya bunak gibi) veya eksik ehliyetli (küçük çocuk ve kız gibi)

kimselerin evlendirildiği zaman baba ya da dedeleri tarafından evlendirilmesi. Eğer bunları

evlendiren veli, amca veya erkek kardeş gibi baba ve dede dışındaki veli grubundan olursa,

bunların akdedeceği nikâha küçük çocuk ergin olunca; akil hastası da şifa bulunca itiraz etme

51Nikâh düğümü erkeğin elindedir. Çünkü o düğümü çözmek demek olan talak erkeğin hakkıdır.

52Bilmen, c. II, s. 11, paragraf 72.

Page 18: İSLAM HUKUKUNDA NİKÂH SÖZLEŞMESİ°slam Hukukunda … · Web viewİSLAM HUKUKUNDA NİKÂH GİRİŞ İslam hukuku (fıkıh) klasik kaynaklarda 1) İbâdât, 2) Muâmelât ve 3)

İslam Hukuku-I 2012Güz Dönemi Ders Notları/4Prof. Dr. Abdülaziz Bayındır & Doç. Dr. Servet Bayındır

hakkına sahiptir. Dilerlerse evliliklerini feshettirebilirler. Bu haklardan birincisine "buluğ

muhayyerliği" ikincisine de "hiyaru'l-ifaka (şifa bulma muhayyerliği) denir. Burada evliliğin

denk birisi ile ve emsal mehirle yapılmış olması da evlendirilenden bu hakkı düşürmez.

Ebu Yusuf’a göre ise baba ve dede dışındaki velilerin akdedeceği nikah da küçük ve akil

hastası hakkında bağlayıcı olur ve bunların ileride seçme serbestliği bulunmaz. Çünkü veli

gerekli araştırmayı yapar ve maslahata en uygun olanı seçer53.

2) Akıllı, hür ve ergen kadının velilerin izni olmadan dengi birisiyle kendi kendini

evlendirmesi. Evlenme ehliyetine sahip olan akıllı, hür ve ergen kadın kendi başına evlenebilir;

ancak dengi olmayan birisiyle evlendiği takdirde velisinin evliliği feshettirme hakkı vardır. Bu

durum Zahirü'r-Rivaye'ye göre Hanefilerde şarttır.

3) Akıllı, hür ve ergen kadının velilerinin izni olmadan yaptığı evlilikte emsal mehirle

evlenmesi. Eğer evlenme ehliyeti olan kadın dengi dahi olsa mehr-i misilden (ortalama mehir)

daha az bir mehirle evlenirse, velisinin bu evliliği feshettirme hakkı doğar. Ancak koca,

mehirden eksik olan bölümü tamamlamayı kabul ederse evlilik kesinleşir. Ebu Yusuf ve İmam

Muhammed'e göre ise mehrin azlığı evliliği etkilemez. Nikâh onsuz da bağlayıcı olma

özelliğine sahiptir.

4) Evlenmede aldatmanın olmaması. Erkek evleneceği hanımı veya velisini yanlış bilgi

vermek suretiyle aldatmışsa, hanımın ya da velisinin akdi feshettirme hakkı doğar.

5) Evlenmeye engel bir rahatsızlığın olmaması. Evlenecek olan erkekte evliliğin

yürümesine engel olan ya da evlilikten beklenen yararın sağlanmasına engel olan iktidarsızlık

vb. rahatsızlığın olması durumunda kadının evliliği feshettirme hakkı vardır. Ancak kadın bu

duruma razı olursa evlilik devam eder54.

V. EVLENME ENGELLERİ

 Nikâhın rükunlarından biri taraflar, taraflarda aranan temel şartlardan biri ise evlenmeye

engel bir durumun bulunmamasıdır. Kur’an-ı Kerim’de birbirleri ile evlenmesi yasak olan

kişiler ayrıntılı şekilde sıralanmıştır. İlgili ayetler şöyledir:

( سورة سبيال� وساء �ا ومقت فاحشة� كان ه ان سلف قد ما اال ساء الن من اباؤكم نكح ما تنكحوا وال

)22النساء:

األخت وبنات األخ وبنات وخاالتكم وعماتكم وأخواتكم وبناتكم أمهاتكم عليكم مت حر

من حجوركم في تي الال وربائبكم نسآئكم وأمهات ضاعة الر من وأخواتكم أرضعنكم تي الال وأمهاتكم

من ذين ال أبنائكم وحالئل عليكم جناح فال بهن دخلتم تكونوا م ل فإن بهن دخلتم تي الال سآئكم ن

: (. النساء سورة حيم�ا ر ا غفور� كان الله إن سلف قد ما إال األختين بين تجمعوا وأن )23أصالبكم

Cahiliye devrinde geçenler müstesna, babalarınızın nikâhladığı kadınlarla evlenmeyiniz.

Şüphe yok ki o, pek çirkindi, iğrenç idi, o ne fena bir âdetti. (Nisa, 4/22).

53 Abdülhamîd, Ahvâlu’ş-Şahsıyye, s. 29

54 Karaman, Anahatlarıyla İslam Hukuku, II, 90; Döndüren, Aile İlmihali, s. 167.

Page 19: İSLAM HUKUKUNDA NİKÂH SÖZLEŞMESİ°slam Hukukunda … · Web viewİSLAM HUKUKUNDA NİKÂH GİRİŞ İslam hukuku (fıkıh) klasik kaynaklarda 1) İbâdât, 2) Muâmelât ve 3)

İslam Hukuku-I 2012Güz Dönemi Ders Notları/4Prof. Dr. Abdülaziz Bayındır & Doç. Dr. Servet Bayındır

Size (şunlarla evlenmeniz) harâm kılındı: Analarınız, kızlarınız, kızkardeşleriniz,

halalarınız, teyzeleriniz, kardeş kızları, kızkardeş kızları, sizi emziren analarınız, süt bacılarınız,

karılarınızın anaları, birleştiğiniz karılarınızdan olup evlerinizde bulunan üvey kızlarınız -eğer

onlarla henüz birleşmemişseniz, (kızlarını almaktan ötürü) üzerinize bir günâh yoktur-kendi

sulbünüzden gelen oğullarınızın karıları ve iki kızkardeşi bir arada almanız. Ancak geçmişte

olanlar hariç. Şüphesiz Allâh, çok bağışlayan, çok esirgeyendir.(Nisa, 4/23).

Ayetlerde bir erkeğin kendileriyle evlenmesi yasak olan 14 kişi sıralanmıştır. İki ayette

de evliliğe engel olan durumun yakınlık (akrabalık) olduğu anlaşılmaktadır. Bu yakınlık

sayılanların bazılarında kan, bazılarında sıhrıyet bazısında ise süt ilişkisine bağlanmıştır. Bu

açıdan bakıldığında evlilik engellerinin sürekli ve geçici olmak iki başlık altında toplandığı

görülür. Sürekli engeller hiçbir zaman ortadan kalkmayacak olan evlilik engelleridir. Geçici

engeller ise zamanla ortadan kalkması muhtemel evlilik engelleridir. Meselâ, evli bir kadınla

evlenilmez. Ama evlilik hali herhangi bir sebeple ortadan kalkar ve iddet de sona ererse artık

evlilik engelinden söz edilmez.

 1- Sürekli (Ebedî) Engeller

Kan hısımlığı, sıhrî hısımlık ve süt hısımlığından doğan bu evlilik engelleri Kur'ân-ı

Kerîm'de tek tek sayılmıştır:

"Anneleriniz, kızlarınız, kız kardeşleriniz, halalarınız, teyzeleriniz, erkek kardeş kızları,

kız kardeş kızları, sizi emziren sütanneleriniz, sütkız kardeşleriniz, kadınlarınızın anneleri,

kendileriyle zifafa girdiğiniz kadınlarınızdan olan sizin himayenizdeki üvey kızlarınız -eğer

onlarla zifafa girmemişseniz bu durumda size bir vebal yoktur-, kendi sulbünüzden olan

oğullarınızın hanımları ve iki kız kardeşi bir arada bulundurmanız -daha önce geçenler hariç-

size haram kılındı. Allah çok bağışlayıcı, çok merhametlidir" (en-Nisâ 4/23). Ayrıca Nisa 22 de

“…babalarınızın nikâhladığı kadınlarla evlenmeyiniz” buyrulur.

 23. Ayetin son bölümündeki “iki kız kardeşi bir arada bulundurmanız” bölümü dışındaki

tüm hükümler sürekli evlilik engellerini bildirir. Sürekli engeller ise kan hısımlığı, sıhrî hısımlık

ve süt kardeşliği olmak üzere başlıca üç sınıfa ayrılır:

1- Kan Hısımlığından Doğan Engeller

 a-Usûl-Fürû Akrabalığı: Bir kişinin anne ve babası ile onların anne babaları yani büyük

anneleri ve dedeleri, daha sonra da onların anne babaları ve bu şekilde uzayıp giden akrabaları

onun usulüdür. Başka bir deyişle kişinin, soyundan geldiği kişilerin tamamı onun usulüdür.

Diğer taraftan bir kişinin oğlu ve kızı ile onların oğulları ve kızları ve bu şekilde uzayıp giden

nesli onun fürûudur. Yukarıdaki âyette geçen "anneleriniz",   "kızlarınız"   ifadeleri   sadece  

insanın   kendi   annesi   veya kendi kızı ile sınırlı olmaz, âyetin maksadı usul ve fürû içinde

mütalaa edilen bütün kadınlardır.

Page 20: İSLAM HUKUKUNDA NİKÂH SÖZLEŞMESİ°slam Hukukunda … · Web viewİSLAM HUKUKUNDA NİKÂH GİRİŞ İslam hukuku (fıkıh) klasik kaynaklarda 1) İbâdât, 2) Muâmelât ve 3)

İslam Hukuku-I 2012Güz Dönemi Ders Notları/4Prof. Dr. Abdülaziz Bayındır & Doç. Dr. Servet Bayındır

b-Kardeşlik:   Kardeşler  arası   evlilik  yasaklanmıştır.   Bu   hususta   öz-üvey  ayırımı 

da  yapılmaz.   Buradaki   kardeş  kavramı,  anne  ve  babaları bir olan veya sadece anneleri

yahut sadece babaları bir olan kardeşleri içerir.

c-Amca, Dayı, Hala, Teyze ile Yeğenler Arasındaki Akrabalık İlişkisi:

Bir erkeğin, halası veya teyzesi ile evlenmesi caiz değildir. Bu kendi halası ve teyzesi

açısından böyle olduğu gibi anne ve babasının veya daha yukarı derecedeki usûlünün halası ve

teyzesi açısından da böyledir. Yine bir erkek, kardeşinin çocukları veya torunları ile evlenemez.

Olaya kadın açısından bakıldığında ise bir kadın, amcası veya dayısı ile kardeşinin çocukları

veya torunları ile evlenemez.

 2- Sıhrî Hısımlıktan Doğan Engeller

 Sıhrî hısımlıktan maksat evlilik sonucu eşlerden biri ile diğer eşin akrabaları arasında

doğan hısımlıktır. “Nikah” kelimesinin hakikaten cinsi münasebet anlamına geldiğini kabul

eden mezheplere göre zina eden erkek ile kadın arasında da evliliktekine benzer bir sıhrî evlilik

engeli doğar. Hattâ taraflar arasında cinsel ilişki olmasa bile birbirlerine şehvetle dokunma veya

bazı hallerde bakma ile de evlilik engellerinin doğacağını ileri sürenler olmuştur.

Sıhrî hısımlıktan doğan evlilik engelleri ise şunlardır:

a-  Usul-Fürû Akrabalığı: Bir kişi, eşinin usulünü teşkil eden akrabaları   ile  

evlenemez.   Yani   eşinin   anne   veya   babası   ile   yahut   bunların anne   veya   babaları  

ile   evlenmesi   caiz   değildir.   Eşler  arasında   nikâh akdi yapılmış olması bu evlilik engelinin

doğması için yeterlidir. Ayrıca zifaf şartı   yoktur.   Buna   göre   iki   kişi   arasında   nikâh  

akdi   yapılsa   ve bunlar  bir araya  gelmeden,  zifaf olmadan  ayrılsalar  her  biri,  diğerinin

usulü ile evlenemez.

Bir kişi, eşinin fürûu ile de yani başka bir evlilikten olma çocukları veya torunları ile de

evlenemez. Yalnız burada bir erkek ile karısının başka evlilikten olma kızı arasındaki evlilik

engeli sadece nikâh akdi ile doğmaz, ayrıca zifaf da olmuşsa o zaman doğar. Bu husus

yukarıdaki âyet-i kerîmede özellikle belirtilmiştir.

b-  Usulün veya Fürûun Eşi Olma: Bir kişi usulünü teşkil eden anne ve   babasının  

veya   bunların   anne   ve   babalarının   evlendikleri   kişilerle evlenemez.  Burada  meselâ  bir

erkek babasının eşi  ile  evlenemez derken,  o   kişinin   kendi   annesi   değil   de,   babasının  

evlenmiş   olabileceği başka   kadınlar   kastedilmektedir.   Aynı   husus,   o   kişiye   uzaklığı  

hangi derecede olursa olsun onun bütün dedeleri için de geçerlidir. Kadın da annesinin   veya  

büyük  annelerinin   evlenmiş  olduğu   erkeklerle   evlenemez.

Bir kişi fürûunu teşkil eden çocuklarının veya torunlarının eşleri ile evlenemez. Yani bir

erkek, daha sonra ayrılmış bile olsa oğlu veya torunu ile evlilik akdi yapmış bir kadınla, bir

kadın da kızı ile veya torunu ile evlilik akdi yapmış bir erkekle evlenemez.

 3- Süt Hısımlığından Doğan Engeller

Page 21: İSLAM HUKUKUNDA NİKÂH SÖZLEŞMESİ°slam Hukukunda … · Web viewİSLAM HUKUKUNDA NİKÂH GİRİŞ İslam hukuku (fıkıh) klasik kaynaklarda 1) İbâdât, 2) Muâmelât ve 3)

İslam Hukuku-I 2012Güz Dönemi Ders Notları/4Prof. Dr. Abdülaziz Bayındır & Doç. Dr. Servet Bayındır

 İslâm hukukunda bir çocuğun, annesi dışında bir kadının sütünü emmesi ile doğan ayrı

bir hısımlık ilişkisi ve bundan kaynaklanan evlilik engeli vardır. Sütannelerle ve süt kardeşlerle

evlenilemeyeceği yukarıda verilen âyet-i kerîmede açıkça belirtilmiştir. Diğer taraftan Hz.

Peygamber buradaki evlilik yasağının daha genel olduğunu ifade etmiştir: "Nesep sebebiyle

haram olanlar emme sebebiyle de haram olurlar".[71]

Buna göre süt emme sebebiyle gelen evlilik engelleri aynen nesep sebebiyle var olan

evlilik engelleri gibidir. Bir çocuğun, süt emdiği kadın onun sütannesi, o kadının kocası süt

babası, onların çocukları süt kardeşi olur. Bu şekilde süt amcalar, halalar, dayılar, teyzeler vb.

şeklinde süt akrabaları oluşur. Süt akrabalığından doğan evlilik engellerinin sınırını tesbit etme

işi çoğu kere karmaşık bir şekilde takdim edilmektedir. Konuyu daha rahat kavrayabilmek için

şöyle bir yol izlenir: Süt emen çocuk için annesi, süt emdiği kadın, babası da o sütün

teşekkülünde etkili olan kocası olmak üzere ikinci bir kimlik düşünülür. Çocuk bu ikinci kimliği

ile o ailenin de çocuğu kabul edilir ve buna göre gerek kan hısımlığından gerek sıhrî hısımlıktan

kaynaklanan hangi evlilik engelleri söz konusu ise onların hepsi sütten doğan evlilik engelleri

olarak değerlendirilir. Süt emen çocuğun nesep yönünden kardeşleri bundan etkilenmezler.

Diğer taraftan şu konularda İslâm hukukçuları arasında farklı değerlendirmeler vardır: Bir

çocuk, kaç yaşına kadar süt emerse bu emmeden süt akrabalığı doğar? Az bir miktar emme ile

çok emme arasında fark var mıdır? İki veya daha çok kadının sütü karıştırılıp çocuğa içirilirse

veya kadının sütüne su, ilâç veya hayvan sütü kanştırılsa bunun hükmü nedir? Bu gibi konular

fıkıh kitaplarında tartışılmaktadır.[72]

 

B- Geçici Engeller

 Geçici evlilik engellerinden maksat, süreklilik arz etmeyen, ortadan kalkması mümkün

olan evlilik engellendir. Tarafların, mevcut şartlar dolayısıyla evlenmeleri caiz değilse de bu

şartların her an değişmesi mümkündür ve bu takdirde evlenmelerinde bir sakınca olmaz. Geçici

evlilik engelleri şunlardır:

 1- Evlilik ve İddet

 Evli kadınlar kocalarından ayrılmadan bir başkası ile evlenemezler. Boşanma veya

kocalarının ölümü sebebiyle evlilikleri sona ermiş kadınlar da iddet müddeti içinde yine

herhangi bir evlilik akdi yapamazlar. İddetleri bittikten sonra bundan kaynaklanan evlilik manisi

ortadan kalkar. Ayrıca bazan bir kadın sahih bir evlilik akdi olmadan da iddet bekleme

durumunda olabilir ve bu durumlarda da onunla evlilik akdi yapılması caiz değildir.

2- Yakın Akraba Kadınların Aynı Kişinin Nikâhında Olması

 'İslâm hukukunda bir erkeğin dörde kadar kadınla aynı anda evli olmasına -teşvik

edilmemekle birlikte- müsaade edildiği bilinmektedir. Yalnız bu kadınların kardeş olmaları veya

aralarında hala-teyze, yeğen ilişkisinin bulunması bunun dışında tutulmuştur. Yukarıda meali

verilen ve evlilik manilerinin sayıldığı âyette "ve iki kız kardeşi bir arada bulundurmanız"

Page 22: İSLAM HUKUKUNDA NİKÂH SÖZLEŞMESİ°slam Hukukunda … · Web viewİSLAM HUKUKUNDA NİKÂH GİRİŞ İslam hukuku (fıkıh) klasik kaynaklarda 1) İbâdât, 2) Muâmelât ve 3)

İslam Hukuku-I 2012Güz Dönemi Ders Notları/4Prof. Dr. Abdülaziz Bayındır & Doç. Dr. Servet Bayındır

denmek suretiyle iki kardeşin aynı anda bir kişinin nikâhında olması yasaklanmıştır. Bu konuda

hadîs-i şerîf de vardır. Ayrıca diğer yakın akrabalar hakkında da Hz. Peygamber şöyle buyurur:

"Kadın, halasının veya teyzesinin veya erkek kardeşinin kızının veya kız kardeşinin kızının

üzerine nikâhlanmaz"[74]. İslâm hukukçuları bunu "iki kadından biri erkek farz edildiği takdirde

aralarında evlenmeleri uygun görülmemişse bu iki kadının aynı anda bir kişinin nikâhında

olması da caiz değildir" şeklinde kural haline getirmişlerdir. Buna göre süt kardeşlerin veya bu

ölçüde yakın süt akrabası iki kadının da aynı anda bir kişinin nikâhında olması caiz değildir.

 3- Üç Defa Boşanma

 Bir erkek üç defa boşamış olduğu bir kadın ile o kadın, bir başkası ile sahih bir evlilik

yapmadan evlenemez. İslâm'da evliliklerin ömür boyu sürmesi esas olmakla birlikte boşanma da

meşru sayılmıştır. Bir evliliğin boşanma ile neticelenmesi halinde taraflar istedikleri takdirde

yeniden evlenebilirler. Fakat buna da bir sınır getirilmiş ve üç defa boşandıktan sonra artık bu

kişilerin sağlıklı bir evlilik hayatını sürdürmekte zorlandıkları kabul edilmiş olacak ki bir daha

evlilik denemesine kalkışmaları yasaklanmıştır. Ancak bu da geçici bir evlilik engelidir. Çünkü

aynı kadın başka birisi ile evlenip ayrılırsa eski kocası ile olan evlenme yasağı kalkar ve onunla

tekrar evlenmesi caiz olur.

Üç defa boşanan kadının, eski kocası ile evlenmesinin caiz olması için bu üç boşamadan

sonra yapacağı evliliğin sahih bir evlilik olması ve ayrıca aralarında zifafın gerçekleşmesi,

bundan sonra da bu evliliğin boşanma veya ölüm ile sona ermesi şarttır. Bunun halk arasında

"hülle" olarak bilinen şekliyle uygulanmasının İslâm'la bağdaştırılması ve hele ona mal edilmesi

asla mümkün değildir.

4- Din Ayrılığı’nın Evliliğe Etkisi

 Mezheplerin geneline göre Müslüman   bir   kadının,   Müslüman   olmayan   bir  

erkekle   evlenmesi yasaktır. Bu konudaki temel dayanak olarak şu ayeti gösterirler:

“İmana gelene kadar, müşrik erkeklere kız vermeyin. Mümin köle müşrikten elbette

iyidir; isterse beğeninizi kazanmış olsun”.(Bakara 2/221)

Bu ayete ek olarak bir de Mümtehine suresi 10. ayeti delil getirirler. Bu ayetlerin mevcut

görüşlere ne derece delil olabileceği ayrıntılı şekilde incelenecektir.

Mezhepler, Müslüman kadının gayri Müslim erkekle evlenemeyeceğini ileri sürerken

Müslüman erkeğin müslüman kadınları tercih etmelerinin tavsiye edildiğini bildirimiş, fakat bir

istisna olarak Müslüman erkeklerin Ehl-i kitap (Yahudi ve Hıristiyan) kadınlarla da

evlenebilecekleri görüşünü ileri sürmüşlerdir. Bu görüş şu ayete dayandırılır:

وال مسافحين غير محصنين أجورهن آتيتموهن إذا قبلكم من الكتاب أوتوا الذين والمحصناتمن

أخدان خذي مت

Page 23: İSLAM HUKUKUNDA NİKÂH SÖZLEŞMESİ°slam Hukukunda … · Web viewİSLAM HUKUKUNDA NİKÂH GİRİŞ İslam hukuku (fıkıh) klasik kaynaklarda 1) İbâdât, 2) Muâmelât ve 3)

İslam Hukuku-I 2012Güz Dönemi Ders Notları/4Prof. Dr. Abdülaziz Bayındır & Doç. Dr. Servet Bayındır

“Namuslu olur, gizli dost tutmaz, mehirlerini de verirseniz namuslu mümin kadınlar ile

kendilerine kitap verilmiş olanların namuslu kadınları size helâldir”. (Maide 5/5)

Ancak konuyla ilgili ayetlere ayrıntılı olarak incelendiğinde meselenin hiç de anlatıldığı

olmadığı görülür.

Şöyle ki; Müslüman erkeklerin, dindaşları dışında, ancak ehl-i kitap kadınlarla evlenip

müşrik kadınlarla evlenemeyeceğini savunanlar bunun gerekçesi olarak ehl-i kitap kadınların

tek tanrı inancına sahip oldukları, oysa ehl-i kitap olmayanların müşrik olduklarını gerekçe

gösterirler. Oysa şu âyete göre ehl-i kitap da müşriktir:

إلـه�ا ليعبدوا إال أمروا وما ابنمريم والمسيح الله دون من �ا أرباب أحبارهمورهبانهم خذوا ات

يشركون عما سبحانه هو إال إلـه واحد�اال

“Allah’tan önce, bilginlerini ve din adamlarını rabler saydılar. Meryem oğlu Mesih’i de

öyle. Oysa onlara verilen emir, sadece tek bir Tanrı’ya kul olmalarıdır. Ondan başka tanrı

yoktur. Allah, onların şirkinden uzaktır.” (Tevbe 9/31)

Ehl-i kitapla evlenmeye izin vermek, müşriklerle evlenmeye izin verme anlamına

gelir.Konuyla ilgili ayetlerden biri de şudur:

“İmana gelene kadar, müşrik kadınlarla evlenmeyin. Mümin cariye55 müşrik kadından

elbette iyidir; isterse beğeninizi kazanmış olsun.” (Bakara 2/221)

Ayetten anlaşıldığına göre, evlenecek Müslüman bir kadın için “Mümin köle müşrikten

elbette iyidir”; Müslüman erkek için de “Mümin cariye müşrik kadından elbette iyidir.”Ayetteki

“elbette iyidir”ifadeleri bu tür bir evliliğin haram olduğunu göstermez. Çünkü daha iyi sözü, iki

iyiyi karşılaştırırken söylenir. Dolayısıyla bu âyetten, mümin kadının müşrik erkekle; mümin

erkeğin müşrik kadınla evlenmesinin haramlığına hüküm çıkarılamaz. Nitekim konuyla ilgili

Peygamberimizden çok sayıda uygulama nakledilmiştir.

Peygamber’imizin damadı Ebü'l-Âs b. er-Rebî' İslâm’dan önce kızı Zeyneb'le evlenmiş

ama müslüman olmamıştı. Bedir savaşında esir düşünce Zeyneb, bir miktar malla beraber

evlendiklerinde annesinin taktığı gerdanlığı fidye olarak Medine’ye göndermişti. Buna üzülen

Hz. Peygamber gerdanlığın Zeyneb'e iadesini ve Ebü'l-As'ın da serbest bırakılmasını söyler ve

Ebü'l-As'dan kızını Medine'ye göndermesini ister. O da karısını çok sevmesine rağmen sözünde

durmuş ve Zeyneb'i Medine'ye göndermiştir.

55Kadın köle.

Page 24: İSLAM HUKUKUNDA NİKÂH SÖZLEŞMESİ°slam Hukukunda … · Web viewİSLAM HUKUKUNDA NİKÂH GİRİŞ İslam hukuku (fıkıh) klasik kaynaklarda 1) İbâdât, 2) Muâmelât ve 3)

İslam Hukuku-I 2012Güz Dönemi Ders Notları/4Prof. Dr. Abdülaziz Bayındır & Doç. Dr. Servet Bayındır

Ebü'l-Âs, hicretin 6. yılında müşriklerin kendisine emanet ettiği ticaret mallarıyla birlikte

Suriye'den dönerken kervan Müslümanlar tarafından ele geçirildi ama o, kaçtı. Gece

Medine’deki Zeyneb'in yanına gidince Zeyneb onu himayesine aldı. Peygamberimiz de

savaşçılara; “ganimetlerin kendilerine ait olduğunu ama Ebü'l-Âs'a geri verdikleri takdirde

memnun kalacağını” iletti. Bunun üzerine kervandaki malların tamamı Ebü'l-Âs'a iade edildi.

Ebü'l-Âs Mekke'ye varınca emanetleri sahiplerine teslim etti veMüslümanlığı seçerekMedine'ye

hicret etti56. Peygamberimiz altı yıllık bir aradan sonra Zeyneb’i eski nikâh ile ona geri verdi,

hiçbir şeyi yenilemedi57. Çünkü Ebü'l-Âs’ın kafir olması, Zeynep ile olan nikâhlarını ortadan

kaldırmamıştı.

İbnu Şihâb’tan rivayet edildiğine göre "Resûlullah (s.a.v) zamanında, kimi kadınlar, kendi

yurtlarında Müslüman olmuş, hicret etmemişlerdi58. Bunlar müslüman olurken kocaları kâfir

idiler. Velîd İbnu'I-Mugîre'nin kızı da bunlardandı. O Safvân İbnu Ümeyye ile evliydi; Fetih

günü Müslüman olmuştu ama kocası Safvân İslâm'a girmedi ve kaçtı. Allah’ın Elçisi, bir emân

= güvence işareti olarak kendi kaftanını vererek onun amcasının oğlu Vehb İbnu Umeyr'i

arkasından gönderdi. Onu İslâm'a çağırıyor ve yanına gelmesini istiyordu; şayet İslam hoşuna

giderse kabul edecekti, yoksa iki ay serbest dolaşacaktı. Safvân kaftanla birlikte, Allah’ın

Elçisi’ne gelince, halkın yanında yüksek sesle şöyle dedi:

"Ey Muhammed! Şu Vehb İbnu Umeyr senin kaftanını getirdi; beni yanına çağırdığını, bu

iş hoşuma giderse kabul edeceğimi, gitmezse bana iki ay süre tanıdığını iddia ediyor".

Allah’ın Elçisi; "Ebu Vehb, in aşağı!" dedi ama o; "Hayır, vallahi, bana açıklamadan

inmem!" dedi. Bunun üzerine; "Hayır, dört ay serbest dolaşabilirsin" dedi… Safvân kâfir, karısı

ise Müslümandı. Peygamberimiz, Safvân müslüman olana kadar karısı ile arasını ayırmadı.

Karısı eski nikâhıyla onun yanında kaldı59.Birinci olay Hudeybiye antlaşmasından sonra,

ikincisi de Mekke’nin fethinden sonradır.

Mezheplerin konuya ilişkin ileri sürdükleri delillerden biri de Mümtahine 10. âyette

geçen; “Bunlar onlara helal olmazlar. Onlar da bunlara helal olmazlar” mealindeki hükümdür.

Onlara göre bu ayet müslüman kadının, müslüman olmayan biriyle evlenmesinin haram

olduğunun diğer bir delilidir. Yukarıda anlatılan her iki olaydan önce inmiş bulunan bu âyet,

kocasından boşanmaya karar veren kadının ileri sürdüğü gerekçenin, hakem veya mahkeme

tarafından haklı bulunmasından sonraki durumu hükme bağlamaktadır. Bu konu evliliğin sona

56Talat Sakallı, Ebu’l-Âs, TDV İslam Ansiklopedisi

57Ebu Davud, Sünenu Ebi Davud, İstanbul, 1401/1981, Talâk 24, (2240); Tirmizi, Nikâh 43, (1143).

58Nitekim 48. Fetih Suresi’nin 25. âyeti de açıkça bunu göstermektedir.

59İmam Malik, el-Muvatta’ (Muhammed b. Hasen eş- Şeybânî rivayeti), Nikâh 44, (2, 543, 544)

Page 25: İSLAM HUKUKUNDA NİKÂH SÖZLEŞMESİ°slam Hukukunda … · Web viewİSLAM HUKUKUNDA NİKÂH GİRİŞ İslam hukuku (fıkıh) klasik kaynaklarda 1) İbâdât, 2) Muâmelât ve 3)

İslam Hukuku-I 2012Güz Dönemi Ders Notları/4Prof. Dr. Abdülaziz Bayındır & Doç. Dr. Servet Bayındır

erme yöntemleri başlığı altında İftida bahsinde işlenecektir.Dolaysıyla bu ayet konuya delil

olarak ileri sürülemez. Nitekim peygamberimiz din farkından dolayı hiçbir karı - kocayı

ayırmamıştır. Görüşler doğru olsaydı bunun mutlaka Hz. Peygamber’e atfedilen bir uygulaması

olurdu.

Nisa 22’den 24’e kadar evlenilmesi yasak olan kadınlar sayılmış ama din farkına yer

verilmemiştir. 25. âyette ise namuslu mümin kadınlarla evlenmeye gücü yetmeyenlerin namuslu

mümin cariyelerle evlenmesi istenmiş ama onlarla evlenme yerine sabırlı olunması tavsiye

edilmiştir. Buna göre birinci tercih, namuslu mümin kadınlar, ikinci tercih namuslu mümin

cariyelerdir. Maide 5. âyette ise ehl-i kitabın namuslu kadınları ile evlenmeye izin verildiğine

göre onlar üçüncü tercihtir. Öyleyse namuslu mümin cariye, namuslu ehl-i kitap kadınından

iyidir. Namuslu mümin cariye ile evlenmek tavsiye edilmediğine göre ehl-i kitaptan namuslu bir

kadınla evlenmek hiç tavsiye edilmez ama haram da kılınmaz. Ehl-i kitap da müşriktir. Bu

sebeple âyet, kadın-erkek farkı gözetmeden müşrikle evlenmeyi anlatmaktadır.

“İmana gelene kadar, müşrik kadınlarla evlenmeyin. Mümin cariye müşrik kadından

elbette iyidir; isterse beğeninizi kazanmış olsun. İmana gelene kadar, müşrik erkeklere kız

vermeyin. Mümin köle müşrikten elbette iyidir; isterse beğeninizi kazanmış olsun. Onlar sizi

ateşe çağırırlar; Allah ise kendi izniyle cennete ve affa çağırır. Allah âyetlerini insanlara

açıklar, belki akıllarını başlarına toplarlar.”(Bakara 2/221)

Nikahta namusun öneminden bahseden bir ayette zaninin müşrikle evlenebileceği

belirtilmiştir. Müslüman bir kişi zani olabileceğine göre bu hüküm Müslümanı da bağlar. Allah

Teâlâ şöyle buyurur:

على ذلك م وحر مشرك أو زان إال ينكحها ال انية والز مشركة� أو زانية� إال ينكح ال اني الز

المؤمنين.

“Zina eden erkek, ancak zina edenle veya müşrik bir kadınla evlenebilir. Zina eden kadını

da, ancak zina eden veya müşrik olan bir erkek nikâhına alır. Bunlar müminlere haram

kılınmıştır.” (Nur 24/3)

Rivayete göre “Mersed İbnu Ebi Mersed adında bir adam vardı. Mekke'den esirleri alır

Medine'ye kaçırırdı. Mekke'de Anak adında fahişe bir dostu vardı. Mekkeli esirlerden birini

oradan kaçırma sözü vermişti.

Mersed diyor ki: Mehtaplı bir gecede, Mekke'nin duvarlarından birinin gölgesine vardım.

Derken Anak çıkageldi, duvarın dibindeki gölgemi gördü. Yanıma gelince tanıdı ve "Mersed

mi?" dedi. "Evet, Mersed" dedim. "Merhaba, hoş geldin, gel geceyi yanımızda geçir!" dedi.

Page 26: İSLAM HUKUKUNDA NİKÂH SÖZLEŞMESİ°slam Hukukunda … · Web viewİSLAM HUKUKUNDA NİKÂH GİRİŞ İslam hukuku (fıkıh) klasik kaynaklarda 1) İbâdât, 2) Muâmelât ve 3)

İslam Hukuku-I 2012Güz Dönemi Ders Notları/4Prof. Dr. Abdülaziz Bayındır & Doç. Dr. Servet Bayındır

"Hayır, Anak; Allah zinayı haram kıldı" deyince feryadı bastı: "Ey çadır halkı, bu adam

esirlerinizi götürüyor!" dedi. Hemen sekiz kişi peşime düştü. Handeme yoluna saptım ve bir

mağaraya veya çukura girdim. Arkamdakiler geldi, tepeme dikilip işediler. Sidikleri başıma

değdi. Ama Allah beni onlara göstermedi. Sonra çekip gittiler. Ben de dönüp arkadaşımı sırtıma

aldım; şişman birisiydi. İzhir’e geldim, kelepçelerini çözdüm. Tekrar sırtımda taşımaya

başladım, beni çok yordu. Nihayet Medine'ye vardım. Resulullah (a.s.)'ın huzuruna çıktım: "Ey

Allah'ın Elçisi, Anak'la evleneceğim" dedim; sustu; şu âyet ininceye kadar cevap vermedi.

“Zina eden erkek, ancak zina edenle veya müşrik bir kadınla evlenebilir. Zina eden kadını

da, ancak zina eden veya müşrik olan bir erkek nikâhına alır..." (Nur, 24/3).

Sonra dedi ki, "Bak Mersed, zina eden erkek ancak zina eden veya müşrik olan bir

kadınla evlenebilir. Zina eden kadını da ancak zina eden veya müşrik olan bir erkek alabilir,

onunla evlenme!"60

Peygamberimiz “onunla evlenme” derken kadının şirkini değil, zinasını gerekçe

göstermiştir.Mezhepler kendi görüşleriyle çeliştiği için bu ayetiin, “İçinizden evli olmayanları

evlendirin…” (Nur 24/32) ayetiyle nesh edildiği iddia ederler.Nitekim İbn Hazm, “bu iddianın

bir delili yoktur. Kesin bir bilgi olmadan bir âyet veya hadisle ilgili olarak “bu mensuhtur”

demek caiz değildir”. Fakat o da din frkı konusunda diğer görüşlere katılır.61

VI. GEÇERLİLİK BAKIMINDAN NİKÂH ÇEŞİTLERİ

Evlenme akdi rükün ve şartlarının bulunup bulunmamasına göre sahih, fasit, batıl,

mevkuf ve gayri lazım çeşitlerine ayrılır. Hanefiler dışındaki üç mezhep göre fasit ile batıl

arasında fark yoktur.

1. Sahih Nikâh Akdi ve Sonuçları: Rükün ve şartları tam olarak bulunan evlenme

akdidir. Evlenme ehliyeti bulunan ve aralarında evlenme engeli bulunmayan kişilerin iki şahit

huzurunda yaptıkları evlenme sahih bir evlenme akdidir. Hiçbir eksikliği bulunmayan böyle bir

akit, evliliğin bütün hukuki sonuçlarını doğurur. Sahih evliliğin sonuçları şunlardır62:

a) Eşlerin İslami ölçüler içinde birbirinden faydalanmaları helal olur.

“Ve onlar ki iffetlerini korurlar. Ancak eşleri ve sahip oldukları cariyeler hariç. Bunlarla

ilişkilerinden dolayı kınanmış değillerdir.”63

60Tirmizî, Tefsîr, 25, Hadis no: 3177.

61Ali b. Hazm, el-Muhallâ, c. IX, s. 63-65.

62 Bilmen, Istılahat-ı Fıkhıyye Kamusu, II, 33–34; Abdülhamîd, Ahvâlu’ş-Şahsıyye, s. 41; Zuhaylî,

el-Fıkhu’l-İslâmî ve edilletühû, VII, 95–96; Karaman, Anahatlarıyla İslam Hukuku, II, 94–95.63

Mü’minun, 23/5–6.

Page 27: İSLAM HUKUKUNDA NİKÂH SÖZLEŞMESİ°slam Hukukunda … · Web viewİSLAM HUKUKUNDA NİKÂH GİRİŞ İslam hukuku (fıkıh) klasik kaynaklarda 1) İbâdât, 2) Muâmelât ve 3)

İslam Hukuku-I 2012Güz Dönemi Ders Notları/4Prof. Dr. Abdülaziz Bayındır & Doç. Dr. Servet Bayındır

b) Kadın mehre hak kazanır. Eğer belirlenmiş bir mehir varsa kadın bu miktarı hak eder.

Eğer mehir belirlenmemişse kadın kendi emsallerinin aldığı miktarda mehre hak kazanır.

c) Kadın nafakaya hak kazanır. Bu da yeme, içme, giyim ve mesken ihtiyacını kapsar.

Kocanın nafaka yükümlülüğü şu ayete dayanır:

“Annelerin yiyeceği ve giyeceği örfe göre çocuk kendisine ait olan babaya aittir.”64

d) Eşlerin yakınları arasında sıhrî akrabalık meydana gelir.

e) Çocuğun nesebi babasına bağlanır.

f) Eşler bu evlilikle birbirlerine mirasçı olurlar.

2. Fasit Nikâh Akdi ve Sonuçları:

Hanefilere göre fasit evlilik sıhhat şartlarını kaybeden evliliktir. Evlilik bir yönüyle

medeni bir akit olduğundan diğer akitlerde olduğu gibi fasit ve batıl ayrımına tabi tutulur.

Hanefilerin dışındaki çoğunluğa göre ibadetlerde olduğu gibi nikahta da fasit batıl ayrımı

yoktur. Yani fasit ve batıl evlilik aynı şeydir ve aynı sonuçları doğurur65.

Hanefilere göre şu hususları barındıran evlilikler fasitir:66

Şahitsiz yapılan evlilikler, belli bir süreyle sınırlandırılan geçici evlilikler, aynı anda beş

kadınla evli bulunmak, bir hanımı; kız kardeşi, halası veya teyzesiyle birlikte nikahlamak, evli

olduğunu bilmeden başkasının hanımıyla evlenmek, haram olduğunu bilmeden evlenilmesi

haram olan bir kadınla evlenmek. Bunlar Ebu Hanife’ye göre fasit, Ebu Yusuf ve Muhammed’e

göre ise batıldır.

Fasit evliliğin sonuçlarını şöyle sıralamak mümkündür67: Fasit evlenme akdinde tarafların

evliliği sürdürmeleri caiz değildir, hemen ayrılmaları gerekir. Kendileri ayrılmazsa hakim

tarafında zorla ayrılırlar. Cinsel birleşmeden önce fasit nikah hiçbir hukuki sonuç doğurmaz.

Cinsel birleşme olmuşsa şu sonuçlar doğar: a. Kadın, ortalama mehir ile taraflar arsında

belirlenmiş olan mehirden az olanına hak kazanır. Bu konuda şu prensip vardır: “ Dâru’l-

İslâm’da her cinsel birleşme ya haddi ya da mehri gerektirir.” Akit şüphesi sebebiyle had

düştüğü için kadın mehri hak eder.

b. Akit tarihinden en az altı ay, en fazla bir yıl içinde doğan çocuğun nesebi sabit olur.

c. Evlenmeden doğan hısımlık meydana gelir.

d. Ayrılığın ardından kadının iddet beklemesi gerekir.

e. İddet süresince erkek kadının nafakasını temin etmekle yükümlüdür. İddet dışında

nafaka ile miras hükümleri cereyan etmez.

3.Batıl Nikah Akdi ve Sonuçları

64 Bakara, 2/233.

65 Bilmen, Istılahat-ı Fıkhıyye Kamusu, II, 33–34; Abdülhamîd, Ahvâlu’ş-Şahsıyye, s. 42; Döndüren, Aile İlmihali, s. 204.

66 Bilmen, Istılahat-ı Fıkhıyye Kamusu, II, 33–34; Abdülhamîd, Ahvâlu’ş-Şahsıyye, s. 42–43.

67 Bilmen, Istılahat-ı Fıkhıyye Kamusu, II, 33–34; Abdülhamîd, Ahvâlu’ş-Şahsıyye, s. 42–43;

Apaydın, Yunus, “Fâsit Nikah”, Şamil İslam Ansiklopedisi, İstanbul, 2000, s. 322–323.

Page 28: İSLAM HUKUKUNDA NİKÂH SÖZLEŞMESİ°slam Hukukunda … · Web viewİSLAM HUKUKUNDA NİKÂH GİRİŞ İslam hukuku (fıkıh) klasik kaynaklarda 1) İbâdât, 2) Muâmelât ve 3)

İslam Hukuku-I 2012Güz Dönemi Ders Notları/4Prof. Dr. Abdülaziz Bayındır & Doç. Dr. Servet Bayındır

Batıl evlenme, akdin unsurlarından biri ya da kuruluş şartlarından biri eksik olan evlenme

akdidir. Evlenme ehliyeti olmayanların yaptığı evlilik, aralarında evlenme engeli olan kişilerin

yaptığı evlilik ve mut’a evliliği batıl evliliklerdendir.

Batıl evlilikte noksanlık ana unsurlarda bulunduğu için böyle bir akit hiçbir hukuki sonuç

doğurmaz. Cinsel birleşmenin olup olmaması da bunu değiştirmez. Bu durumda nikah şüphesi

dolayısıyla zina haddi mi tatbik edileceği, yoksa tazir cezası mı verileceği konusu ceza

hukukunda tartışılmıştır. Tarafların derhal birbirinden ayrılması gerekir. Kendileri ayrılmazsa

hakim aralarını ayırır68.

Diğer taraftan mehir, nafaka, nesep, iddet ve miras gibi hükümlerin hiçbiri batıl evlilikte

söz konusu değildir. Yalnız Ebu Hanife eğer aralarında evlenme yasağı bulunanlar evlenmişse,

doğacak çocuğun babasız kalmaması için bu evliliği batıl değil, fasit saymıştır. Ortada bulunan

fiili durumu sonuca bağlamak adına böyle bir ayrımı kabul etmiştir. H.A.K de bu görüşü kabul

etmiştir69. İmameyn ise evlenme yasağı bulunan kadınlarla evlenmeyi de batıl saymıştır70.

4. Mevkûf Nikah Akdi ve Sonuçları

Kuruluş ve geçerlilik şartları tam olmakla beraber yürürlülük şartlarında eksiklik bulunan

evlenme akdi mevkuf evlenme akdi olarak adlandırılır. Mevkuf evlilik akdi sahih olarak

doğmuştur ancak yürürlülük kazanması için başkasının iznine ihtiyaç vardır. Bu izin alınmadan

önce evliliğin sonuçlarından hiçbiri gerçekleşmez. Dolayısıyla bu durumda cinsel birleşme helal

olmadığı gibi nafaka, mehir, iddet ve miras gerekmez. Gerekli kişinin izni

alındıktan sonra bu evlilik sahih evliliğe dönüşür ve bu evlenme akdinin sonuçları geçerli

olur71.

5. Gayr-ı Lâzım Nikah Akdi ve Sonuçları

Diğer şartları tamam olduğu halde bağlayıcılık şartlarında eksiklik olan evlenme akdine

gayrı lazım yani bağlayıcı olmayan evlenme denir. Örneğin; akıllı ve ergin kadının velisinden

izinsiz olarak dengi olmayan biriyle yaptığı evlilik, velisi izin verinceye kadar gayrı lazımdır.

Velinin bu evliliği feshetme hakkı vardır. Cinsel birleşmeden önce fesih hakkı kullanılmışsa

gayrı lazım evlilik hiçbir sonuç doğurmaz. Ancak birleşme olmuş ve fesih hakkı bundan sonra

kullanılmışsa iddet, nafaka, evlenmeden doğan hısımlık, nesep ve emsal mehir sabit olur 72.

Kadın gayrı lazım evlilik sonucunda hamile kalmışsa veli artık bu hakkını kullanamaz73.

68 Bilmen, Istılahat-ı Fıkhıyye Kamusu, II, 36; Abdülhamîd, Ahvâlu’ş-Şahsiyye, s. 43–44; Döndüren, Aile İlmihali, s. 207.

69 Hukuku-ı Aile Kararnamesi, md. 54.

70 Şa’bân, el-Ahvâlu’ş-Şahsiyye, s. 135–136; Bilmen, Istılahat-ı Fıkhıyye Kamusu, II, 36.

71 Aydın, Aile Hukuku, s. 31.

72 Döndüren, Aile İlmihali, s. 214–215.

73 İbn Rüşd, Bidâyetü’l-Müctehid, III, 1240; Karaman, Anahatlarıyla İslam Hukuk, II, 102.

Page 29: İSLAM HUKUKUNDA NİKÂH SÖZLEŞMESİ°slam Hukukunda … · Web viewİSLAM HUKUKUNDA NİKÂH GİRİŞ İslam hukuku (fıkıh) klasik kaynaklarda 1) İbâdât, 2) Muâmelât ve 3)

İslam Hukuku-I 2012Güz Dönemi Ders Notları/4Prof. Dr. Abdülaziz Bayındır & Doç. Dr. Servet Bayındır

VII. MUT’A NİKÂHI

Erkeğin kadına vereceği bir mala karşılık, sadece onun cinselliğinden yararlanmasına

imkân veren sözleşmedir. Bununla taraflar karı koca sayılmaz, aralarında nafaka, miras,

boşanma vs. hükümler geçerli olmaz. Süre dolunca ayrılık gerçekleşir.

Mut’anın, Peygamberimiz döneminde uygulandığı iddia edilir. Ehl-i Sünnete göre daha

sonra yasaklanmıştır ama Caferîlere göre geçerliliği devam etmektedir. Her iki iddia da kabul

edilemez. Çünkü. Mekke’de inen âyetlerde Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur:

“Müminler, fecrlerini koruyan kimselerdir74. Onlar sadece eşlerine veya hâkimiyetleri

altındaki esirlere karşı kınanmazlar.” (Müminûn 23/1-6)

Ferc, iki bacak arasına ve çevresine; erkek, kadın ve gençlerin avret yerlerine verilen

isimdir75.Mut’a, taraflardan birini diğerinin eşi yapmayacağı için âyet, onun yanında avret

yerlerini açmayı yasaklamıştır.Yanında avret yerlerini açmanın yasak olduğu kişiyle de cinsel

ilişkiye girilemez.

Esirler, ev işlerinde çalıştırılabileceklerinden Nur Suresinin 58. âyeti onları, evin küçük

çocukları gibi saymıştır. Bunlar ev halkından büluğa ermiş olanların yanına, yatsı namazından

sonra, sabah namazından önce ve öğlen uykusunda izinsiz giremezler. Çünkü bu sırada onların

edep yerleri açık olabilir. Ama diğer vakitlerde yanlarına izinsiz girebilirler. Ailenin büluğa

ermiş fertleri farklıdır; onlar birbirlerinin yanına her girişte izin almak zorundadırlar. Bu da

gösteriyor ki, esirler edep yerlerinin bir kısmını görebilirler. Onları diğerlerinden ayıran sadece

budur. Edep yerlerinin tamamını ancak eşler görebilir76.

Cinsel ilişki evlenmenin asıl gayesi değildir. Asıl gaye, cinsel ilişkinin de caiz olduğu

huzurlu bir ortama kavuşmaktır. Allah Teâlâ şöyle buyurur:

“Kendilerine ısınasınız diye kendi cinsinizden sizin için eşler yaratmış olması ve aranızda

sevgi ve merhamet oluşturması onun belgelerindendir. Düşünen bir toplum için bunda belgeler

vardır.” (Rum 30/21)

74Burada cinsel ilişki kast edilemez çünkü o manadaki ayetler, ”fuhuş çeşitlerinden uzak duranlar” şeklinde ifade edilir. Buradaki anlam, edep yerlerinin örtülmesinden başka bir

şey değildir. 75

İbn Manzur, Cemalüddin Muhammed b. Mukrim (630-711), Lisanu’l-Arab, Beyrut trs.فرج maddesi.

76Nur Suresi 58 ve 59. âyetlerin meali şöyledir: “Müminler! Ellerinizin altında olan esirler ile henüz ergenlik çağına girmemiş olan çocuklarınız üç vakitte; sabah namazından

önce, öğle sıcağında soyunduğunuzda ve yatsı namazından sonra yanınıza girecekleri zaman izin istesinler. Bunlar, açık olabileceğiniz üç vakittir. Bu vakitler dışında

birbirinizin yanına girip çıkmakta size de, onlara da bir günah yoktur. Allah size ayetlerini böylece açıklar. Allah bilir, doğru karar verir. Çocuklarınız erginlik çağına girince,

büyükleri gibi izin istesinler. Allah size ayetlerini böylece açıklar. Allah bilir, doğru karar verir.”

Page 30: İSLAM HUKUKUNDA NİKÂH SÖZLEŞMESİ°slam Hukukunda … · Web viewİSLAM HUKUKUNDA NİKÂH GİRİŞ İslam hukuku (fıkıh) klasik kaynaklarda 1) İbâdât, 2) Muâmelât ve 3)

İslam Hukuku-I 2012Güz Dönemi Ders Notları/4Prof. Dr. Abdülaziz Bayındır & Doç. Dr. Servet Bayındır

Mut’ada erkek, cinsel arzusunu tatmini, kadın alacağı malı düşünür. Ayette belirtilen

birbirine ısınma, sevgi ve merhamet burada hedeflenen şeylerden değildir.

Nisa 22’den 24’e kadar evlenilmesi haram olan kadınlar sayılmış ve şöyle buyrulmuştur:

“Bunlar dışında kalanlar; namuslu yaşamanız ve zinadan kaçınmanız şartıyla mallarınızla

isteyesiniz diye size helal kılınmıştır. Bunlardan hangilerinden nikâh ile yararlanırsanız

mehirlerini belirlediğiniz miktarda veriniz. ...” (Nisa 4/24)

“Mehirlerini” diye tercüme ettiğimiz kelime; (أجر) ecr’in çoğulu (أجور) ücûr’dur. Ecr (

ister dünyada ister ahirette olsun, yapılan işe karşılık alınan şeye denir ,(أجر 77. Bu kelime burada

olduğu gibi Maide 5, Ahzab 50 ve Mümtahine 10. âyette de kadınların mehirleri anlamındadır.

Dolayısıyla evlenilmesi helal olan kadınlardan yararlanmanın tek yolu, normal nikâhtır.

Durum böyle olduğu halde Nisa 24. âyetin iç bütünlüğü, diğer ayetlerle ilişkisi ve Arap

dilinin kuralları ihlal edilerek onun şu bölümünden mut’âya fetva çıkarılmıştır:

فريضة� أجورهن فآتوهن بهمنهن استمتعتم فما

Bunlardan hangilerinden nikâh ile yararlanırsanız mehirlerini belirlediğiniz miktarda

veriniz. ...”

Caferîlerden Muhammed b. Huseyn et-Tabatabâî, Tefsîr’ul-mîzan’da diyor ki: "…

Baştaki "ma" edatı vakit bildirmek içindir.”

Tabatabâî ما yerine مهما yı koyarak ayete şu anlamı vermiştir:

. فريضة اجورهن فآتوهن منهن بالنيل استمتعتم مهما

Onları elde ederek ne zaman yararlanırsanız ücretlerini bir farz olarak verin.

Tabatabâî’nin به استمتعتم = النيل“ o zamirini âyetlerin hiçbirinde olmayan =ه deki’فما

elde eme” anlamındaki hayali bir kelimeyle bağlaması hatadır. Çünkü Nisâ 22. âyetten itibaren

kadını elde etmekten değil, nikâhtan bahsedilir. Dolayısıyla ”nikâh ile = بالنكاح“ yerine بالنيل

demek gerekir.

Tabatabaî, daha büyük hata yaparak şöyle demiştir:

" به استمتعتم cümlesi, önceki ifadeyle ilgili bir ayrıntıdır; başında bulunan "fa" harfi "فما

hiç şüphesiz parçayı bütüne bağlamaktadır. Çünkü Allah’ın; "iffetli olmanız ve zina etmemek

77İsfehâni, Müfredât, (أجر) mad.

Page 31: İSLAM HUKUKUNDA NİKÂH SÖZLEŞMESİ°slam Hukukunda … · Web viewİSLAM HUKUKUNDA NİKÂH GİRİŞ İslam hukuku (fıkıh) klasik kaynaklarda 1) İbâdât, 2) Muâmelât ve 3)

İslam Hukuku-I 2012Güz Dönemi Ders Notları/4Prof. Dr. Abdülaziz Bayındır & Doç. Dr. Servet Bayındır

üzere mallarınızla aramanız" sözü, hem nikâhlı eşi hem cariyeyi içerir. Böyle olunca,

"Onlardan yararlandığınız sürede ücretlerini bir farz olarak verin" sözü de yukarıdaki

bütünün bir parçası veya bölümlerinden bir bölümdür78.”

Demek istiyor ki âyet; normal nikâh, cariyeyi odalık kullanma ve mut’a yoluyla olmak

üzere kadınlardan üç şekilde yararlanmaya izin veriyor. Sonra şu sonuca ulaşıyor: “Buradaki

yararlanmadan maksat, şüphesiz mut’a nikâhıdır.”

Hâlbuki âyetten, cariyelerin odalık olarak kullanılabileceği şeklinde bir anlam çıkarma

imkânı yoktur. Ayetin ilgili bölümü şöyledir:

أيمانكم ملكت ما إال ساء الن من والمحصنات

“Elleriniz altında olanlar dışındaki evli kadınları nikâhlamanız haram kılınmıştır.”

Buna göre esir kadınlar, evli dahi olsalar nikâhlanabilirler. Çünkü 47. Muhammed

Suresinin 4. âyetine göre esirler köleleştirilemezler; onları karşılıklı veya karşılıksız serbest

bırakmak gerekir. Karşılıksız serbest bırakılanlar kimsenin eli altında olmazlar. Buradaki esir

kadınlar, müminlerin elleri altında olduklarına göre onlar, karşılıksız serbest bırakılmamış,

fidyeleri de ödenmemiş esirlerdir. Böyle bir kadının fidyesini ödeyecek malı bulmasının en

kestirme yolu mehir karşılığı evlenmesidir. Zaten âyetin devamı bunu şart koşmaktadır. Kocası

veya yakınları onun fidyesini gönderemediği için âyet onun medeni halini değiştirerek

evlenilebilecek kadınlar arasına katmış ki, hürriyetlerine kavuşma imkânı elde edebilsinler.

Evlilik, karşılıklı rızayla olacağı için bu kadınlar evlenmeye zorlanamazlar. Şu âyet konuya

daha da açıklık getirmektedir:

“Mümin ve iffetli hür kadınları nikâhlayacak kadar varlıklı olmayanlar, ellerinizin

altında olan mümin cariyelerden alabilirler. İmanınızı en iyi Allah bilir. Hepiniz

birbirinizdensiniz79. Onları ailelerinin80 izni ile nikâhlayın ve mehirlerini marufa uygun olarak

verin. Onlar da iffetli olsunlar, zinadan uzak dursunlar ve gizli dostlar edinmesinler…Bu,

içinizden zor duruma düşmekten korkanlar içindir. Ama sabretmeniz daha iyi olur. Allah

bağışlar ve merhamet eder.” (Nisâ 4/25)

Âyet; namuslu mümin kadınlarla evlenmeye gücü yetmeyenlerin namuslu mümin

cariyelerle evlenmelerine izin vermiş ama onlarla evlenme yerine sabretmelerini tavsiye

78Muhammed Hüseyin Et-Tabâtabâî (1902-1981), el-Mîzân fî tefsîr’il-Kur’ân, İran-Kum,c. IV, s. 271-276.

79Ey insanlar! Doğrusu biz sizleri bir erkekle bir dişiden yarattık. Sizi milletler ve kabileler haline koyduk ki birbirinizi kolayca tanıyasınız. Şüphesiz, Allah katında en değerliniz,

O'na karşı gelmekten en çok sakınanızdır. Allah bilendir, haberdardır. Hucurat 49/1380

Kölenin ailesi, bakımını üstlenen ve fidyesini alacak olan ailedir.

Page 32: İSLAM HUKUKUNDA NİKÂH SÖZLEŞMESİ°slam Hukukunda … · Web viewİSLAM HUKUKUNDA NİKÂH GİRİŞ İslam hukuku (fıkıh) klasik kaynaklarda 1) İbâdât, 2) Muâmelât ve 3)

İslam Hukuku-I 2012Güz Dönemi Ders Notları/4Prof. Dr. Abdülaziz Bayındır & Doç. Dr. Servet Bayındır

etmiştir. Çünkü cariyenin bütün arzusu bir an önce hürriyetine kavuşmaktır. Böyle birinin iyi eş

olması beklenemez. Eğer mut’a yoluyla kadının cinselliğinden yararlanmaya izin verilseydi bu

âyette mutlaka ondan bahsedilir ve cariyeyle evlenmeye ihtiyaç kalmazdı.

Caferiler diyorlar ki; mut’anın en azı bir cinsel ilişki süresi kadardır. Bu durumda onlar,

evlenmeye değil, evlilik dışı cinsel ilişkiye yani zinaya izin vermiş oluyorlar.

“Peygamberimiz’in Evtas senesinde mut’aya üç günlüğüne izin verdiği, sonra yasakladığı

iddia edilir81. Evtâs, Huneyn savaşında müşriklerin toplandıkları vadinin adıdır. Müslim’de ve

birçok hadis kitabında, Abdullah b. Mes’ud’un şöyle dediği rivayet edilir: “Biz

peygamberimizle birlikte savaşıyorduk, yanımızda kadınlarımız yoktu, “Kendimizi hadım

ettirsek olmaz mı?” dedik; hadımı yasakladı, sonra bir kumaş parçası karşılığında geçici süreyle

evlenmemize izin verdi82”

Evtâs’ta yakınları ile birlikte esir tutulan kadınlar hür değiller ki, bir kumaş parçası

karşılığında düşmanlarına kendilerini teslim etsinler. Bu rivayetin tutarlı yanı yoktur.

Âyetler üzerinde yeterince durulmayınca mut’aya önce müsaade edildiği sonra

yasaklandığı iddia edilmiş hatta Maliki, Şafi ve Hanbelîler onun, icma ile haram kılındığını

söylemişlerdir83.

81Müslim Nikâh 18.

82Müslim Nikâh 11.

83Bilmen, c. II, s. 25-26, paragraf 115.