semİh g - can yayınlarıadmin.canyayinlari.com/upload/bookspdf/9789750715334.1.pdf ·...

24
1

Upload: others

Post on 19-Oct-2020

2 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: SEMİH G - Can Yayınlarıadmin.canyayinlari.com/Upload/BooksPdf/9789750715334.1.pdf · girişimciliğinin yol açtığı yırtıcı çığlıklar, bela ve şeytan kovucu tam tam,

1

Page 2: SEMİH G - Can Yayınlarıadmin.canyayinlari.com/Upload/BooksPdf/9789750715334.1.pdf · girişimciliğinin yol açtığı yırtıcı çığlıklar, bela ve şeytan kovucu tam tam,

2

Page 3: SEMİH G - Can Yayınlarıadmin.canyayinlari.com/Upload/BooksPdf/9789750715334.1.pdf · girişimciliğinin yol açtığı yırtıcı çığlıklar, bela ve şeytan kovucu tam tam,

3

SEMİH GÜMÜŞ

YAZININ VE TARİHİN BİLİNCİ

Page 4: SEMİH G - Can Yayınlarıadmin.canyayinlari.com/Upload/BooksPdf/9789750715334.1.pdf · girişimciliğinin yol açtığı yırtıcı çığlıklar, bela ve şeytan kovucu tam tam,

4

CAN SA NAT YA YIN LA RI YA­PIM,­DA­ĞI­TIM,­TİCA­RET­VE­SA­NAYİ­LTD.­ŞTİ.Hay­ri­ye­Cad­de­si­No:­2,­34430­Ga­la­ta­sa­ray,­İstan­bulTe­le­fon:­(0212)­252­56­75­/­252­59­88­/­252­59­89­Faks:­(0212)­252­72­33www.can­ya­yin­la­ri.comya­yi­ne­vi@can­ya­yin­la­ri.com

©­2012,­Can­Sanat­Yayınları­Ltd.­Şti.Tüm­hakları­saklıdır.­Tanıtım­için­yapılacak­kısa­alıntılar­dışında­yayıncının­yazılı­izni­olmaksızın­hiçbir­yolla­çoğaltılamaz.­

YKY’de­1.­basım:­1994Can­Yayınları’nda­1.­basım:­Eylül­2012Bu­kitabın­1.­baskısı­1 000­adet­yapılmıştır.

Yayına­hazırlayan:­Faruk­Duman

Ka­pak­ta­sarımı:­Ayşe­Çelem­DesignKapak­resmi:­©­iStockphoto.com

Ka­pak­baskı:­Azra­Matbaasıİç­baskı­ve­cilt:­Ekosan­Matbaası

ISBN­978-975-07-1533-4

Page 5: SEMİH G - Can Yayınlarıadmin.canyayinlari.com/Upload/BooksPdf/9789750715334.1.pdf · girişimciliğinin yol açtığı yırtıcı çığlıklar, bela ve şeytan kovucu tam tam,

<>5

ELEŞTİRİ

SEMİH GÜMÜŞ

YAZININ VE TARİHİN BİLİNCİ

Page 6: SEMİH G - Can Yayınlarıadmin.canyayinlari.com/Upload/BooksPdf/9789750715334.1.pdf · girişimciliğinin yol açtığı yırtıcı çığlıklar, bela ve şeytan kovucu tam tam,

6

Başkaldırı ve Roman,­2008

Eleştirinin Sis Çanı,­2008

Kara Anlatı Yazarı Vüs’at O. Bener,­2008

Öykünün Bahçesi,­2008

Yazarın Yalnızlık Burcu,­2008

Modernizm ve Postmodernizm,­2010

Öykünün Kedi Gözü,­2010

Roman Kitabı,­2011

Yazının Sarkacı Roman,­2011

Çözümleyici Eleştiri,­2012

Semih­Gümüş’ün­Can­Yayınları’ndaki­diğer­kitapları:

Page 7: SEMİH G - Can Yayınlarıadmin.canyayinlari.com/Upload/BooksPdf/9789750715334.1.pdf · girişimciliğinin yol açtığı yırtıcı çığlıklar, bela ve şeytan kovucu tam tam,

7

SEMİH­GÜMÜŞ,­1956’da­Ankara’da­doğdu.­1971’de­Ankara­Fen­Li­­-sesi’ne­girdi,­1981’de­Ankara­Üniversitesi­Siyasal­Bilgiler­Fakültesi’ni­bitirdi.­İlk­yazısı­aynı­yıl­Yazko Edebiyat­dergisinde­yayımlandı.­1981-1985­yılları­arasında­Yarın­dergisinin,­1995-2005­yılları­arasında­Adam Öykü­dergisinin­genel­yayın­yönetmenliğini­yaptı.­2006­Aralık­ayında­Notos­dergisini­çıkardı­ve­şimdilerde­bu­derginin­genel­yayın­yönet-menliğini­yürütüyor.­Kendine­özgü­çözümleyici­bir­eleştiri­anlayışına­sahip­olan­Semih­Gümüş’ün­1991’de­Roman Kitabı,­1994’te­Kara Anla-tı Yazarı, Karşılıksız Yazılar, Yazının ve Tarihin Bilinci,­ 1996’da­Cevdet­Kudret­Eleştiri­Ödülü’nü­de­alan­Başkaldırı ve Roman,­1999’da­Öykü-nün Bahçesi, 2002’de Puslu Ada, 2003’te Yazının Sarkacı Roman,­2005’te­Yazarın Yalnızlık Burcu,­2007’de­Eleştirinin Sis Çanı,­2010’da­Modernizm ve Postmodernizm ile Öykünün Kedi Gözü,­2011’de­Roman Kitabı, Yazının Sarkacı Roman,­2012’de­Çözümleyici Eleştiri­ve­Yazar Olabilir miyim?­adlı­kitapları­yayımlandı.

Page 8: SEMİH G - Can Yayınlarıadmin.canyayinlari.com/Upload/BooksPdf/9789750715334.1.pdf · girişimciliğinin yol açtığı yırtıcı çığlıklar, bela ve şeytan kovucu tam tam,

8

Page 9: SEMİH G - Can Yayınlarıadmin.canyayinlari.com/Upload/BooksPdf/9789750715334.1.pdf · girişimciliğinin yol açtığı yırtıcı çığlıklar, bela ve şeytan kovucu tam tam,

9

Küçük oğluma

Page 10: SEMİH G - Can Yayınlarıadmin.canyayinlari.com/Upload/BooksPdf/9789750715334.1.pdf · girişimciliğinin yol açtığı yırtıcı çığlıklar, bela ve şeytan kovucu tam tam,

10

Page 11: SEMİH G - Can Yayınlarıadmin.canyayinlari.com/Upload/BooksPdf/9789750715334.1.pdf · girişimciliğinin yol açtığı yırtıcı çığlıklar, bela ve şeytan kovucu tam tam,

11

Sanat yapıtta gerçektir.Yapıt dünyada gerçektir,çünkü orada gerçekleşir,

çünkü onun gerçekleşmesinekatkıda bulunur ve

ancak insanın içindeen yetkin bir biçimde

var olacağı dünyada anlamı,durağı olacaktır.

MAURICE BLANCHOT

Page 12: SEMİH G - Can Yayınlarıadmin.canyayinlari.com/Upload/BooksPdf/9789750715334.1.pdf · girişimciliğinin yol açtığı yırtıcı çığlıklar, bela ve şeytan kovucu tam tam,

12

Page 13: SEMİH G - Can Yayınlarıadmin.canyayinlari.com/Upload/BooksPdf/9789750715334.1.pdf · girişimciliğinin yol açtığı yırtıcı çığlıklar, bela ve şeytan kovucu tam tam,

13

Derinlik Sarhoşluğu (Önsöz) ............................................. 15

Anahtar Deliği .................................................................. 21

Süpürge Çöpü ................................................................... 27

Sorgulayan İmge ................................................................ 31

Tarih Dersleri .................................................................... 35

Yaşayan Tarih .................................................................... 41

Hayatın Kumarı ................................................................. 47

Geçmişin Kokusu .............................................................. 55

Geçmişe Düş Kurma ......................................................... 61

Kulaklarda Fısıltılar ........................................................... 65

Sorgulayan Zaman ............................................................ 69

Rüzgârın Nişanlısı ............................................................. 71

Öte/Yan ............................................................................ 75

Roman Sanatının Gizilgücü .............................................. 79

Roman-tik Kişiler .............................................................. 85

Dönüşsüz Yolculuk (Sonsöz) ........................................... 103

Dizin ............................................................................... 107

İçindekiler

Page 14: SEMİH G - Can Yayınlarıadmin.canyayinlari.com/Upload/BooksPdf/9789750715334.1.pdf · girişimciliğinin yol açtığı yırtıcı çığlıklar, bela ve şeytan kovucu tam tam,

14

Page 15: SEMİH G - Can Yayınlarıadmin.canyayinlari.com/Upload/BooksPdf/9789750715334.1.pdf · girişimciliğinin yol açtığı yırtıcı çığlıklar, bela ve şeytan kovucu tam tam,

15

Derinlik Sarhoşluğu(Önsöz)

Roman sanatı yerlere serilmişse, doğrultmak da kolay ol-mamalı. Hazır beli bükülmüş, duyuları körelmiş, kanı çekil-miş, can çekişiyor, öleyazmanın kokusuyla buharlaşıyor, çürü-yüşün tiksinciyle bulaşıyor çevreye... Kimileri için durum tam da böyle... Kim, nasıl, hem niçin canlandırabilir onu?

Bir geçmiş zaman sanatı olarak roman bugün yadırgatıcı bir tik’e dönüşmüşse eğer, aynı biçimde günümüzün postmo-dernist dalgalarının tepesine tırmanan romanı da bir tik olarak niçin alınmasın? Biri “zurna-defle, öte yanda çeşit çeşit cinayet girişimciliğinin yol açtığı yırtıcı çığlıklar, bela ve şeytan kovucu tam tam, zom zom’lar” ile kovuluyorsa, öbürünü de aynıları karşılar. Birinin düştüğü kültür kuyusu, öbürüne de yurt olur, yukarı gönderir onu.

Roman en sonu, bir geçmiş zaman sanatıdır. Böyle alıyor-sak eğer, durup düşünmek de gerekiyor. Daha dün olan, şimdi geçmiş olabiliyor demek...

Geçmiş, sürekli gölgesini düşürdüğü yerde eskimeye de yüz tutmuş, yeniye dönüşmeye başlamıştır bile. Dönüşür, bir başka şeye bırakmaz yerini; çünkü tarih ve zaman bileşkesine vurulan geçmiş-bugün-gelecek üçlüsü, aynı sürecin tamamla-yıcıları olarak ulanırlar birbirlerine. Geçmiş, kendini dönüştü-ren bir gizilgüç olarak bugün içinde yaşamını sürdürecek, da-hası bugünün kendisi olarak var olacaktır. Bugün, ansızın bir geçmişe dönüşmeye başladığında ise, yeni bir bugüne, şimdi-nin geleceğine evrilecektir. Başlangıç noktasında aldığımız geç-miş ise, artık bu aşamada tarihe dönüşmüştür...

Page 16: SEMİH G - Can Yayınlarıadmin.canyayinlari.com/Upload/BooksPdf/9789750715334.1.pdf · girişimciliğinin yol açtığı yırtıcı çığlıklar, bela ve şeytan kovucu tam tam,

16

Zaman, demek ki geçmiş, bugün ve gelecek zincirini bir baş langıç patlamasıyla boşaltır. Yaratan zaman, zamanın bütün evre lerinin de alt-zamanlar olarak oluşmasına neden olur. Ta-rih de aslında bu zaman içinde yaşam alanı bulur, edebiyat da. Roman sanatı bütün örgenleriyle bu büyük patlama içinde an-lamlandırıldıkça anlaşılabilir. Üstelik kendisi de büyük patla-manın bir par çasını, tikel bir yaşam alanı olarak oluşturur.

Eleştirel okuma edimi bu büyük patlamayla öyle bir ya-zınsal dünyaya savrulur ki, bütünüyle kavramayı çok güçleşti-ren anlam yağmurunu çözmek için, nesnesinin bütün örgenle-riyle birlikte bir yazınsal dizge oluşturur.

Alabildiğine yabancılaştırıcı, soğuk olabileceği gibi, tut-kulu bir çözümlemenin de çıkış noktası alınabilir bu dizge. İkinci du rum, olağanüstü bir derinliğe doğru yolculuğun baş-langıcıdır iş te. Bir yazınsal metnin derinliklerine koyulan bu yolculuğun, ya zın yapıtının bütün örgenlerine sokulan, bütün kapılarını açan, pencerelerinde soluklanan bir eştürden okuma gerektirdiği çok geçmeden kendini gösterecektir.

Zamanla ölçülebilecek bu okuma etkinliği sonsuza dek sür meyecektir kuşkusuz; bir yazın yapıtının anlamları sonsuz çok lukta alınamaz çünkü. Anlamlandırılabilir çokluklar, oku-ma et kinliğinin yaşadığı zamana, edindiği yurda, bilgi birikimi-ne, ya zınsal kültürün düzeyine göre değişir.

Demek bu derin yapıya yönelen dalışlar da bir sona ere-cek ve asıl anlamı (ana sorunsalı) belirleyen, sonra alt-anlamları (öbür sorunları) çözerek toparlanan bir dizgeli oluşuma dö nü-şe cektir.

Bu sürecin eleştiriyi de bir yazın yapıtı kertesinde almayı ge rektirdiği ortaya çıkmıyor mu ya da böyle bir süreci yaşadık-ça, eleştirinin bir yazın yapıtı kertesinde alınmayı gerektirdiği?

İki okuma, iki düzey arasında yapılan bu okuma serüveni eleştiriyi bir derinlik tutkusuna sürükler; öyle derine ve daha de rine çeker ki, bu denetimini yitirme hali eleştirinin yazın yapıtının derin sularında bir belirsizliğe sürüklenmesine de yol açabilir. Derinliği ayrıştırarak çözümleme uğraşını birkaç yıl-dız vazgeçemediğim bir tutku olarak yaşıyorum. Vüs’at O. Bener’in bütün yapıtına vuran gelip gitmelerim, sonunda bir derinlik sarhoşluğuna dönüşmüştü sözgelimi. Gelgelelim,

Page 17: SEMİH G - Can Yayınlarıadmin.canyayinlari.com/Upload/BooksPdf/9789750715334.1.pdf · girişimciliğinin yol açtığı yırtıcı çığlıklar, bela ve şeytan kovucu tam tam,

17

Kara Anlatı Yazarı’nı yaratan da budur. Ondan çok önce baş-layıp gene benzer bir sarhoşluktan ayılamadığım için uzun bir sürede tamamlayabildiğim Başkaldırı ve Roman da Adalet Ağaoğlu’nun Hayır... romanına yapılmış bir yolculuktu.

Kara Anlatı Yazarı’nı okumuş ya da okumamış okurların önüne bu kez de Yazının ve Tarihin Bilinci sürülüyor. Gene Adalet Ağaoğlu’nun Romantik-Bir Viyana Yazı adlı son roma-nının gizlerini bulgulamak için başlamış bir yolculuğun sonu. Bu kez Romantik-Bir Viyana Yazı’nın çizdiği sınırlar içinde de kalmadan, kuşkusuz onu okumanın ve sorunlarını çözümleme çabasının sonucu olarak ortaya çıkan tarih, zaman, roman sa-natının günümüzdeki sorunları gibi konuları da kendine sorun eden bir çalışmaya dönüştü bu yolculuk.

Bir derinlik tutkusunun ürünü, bir tek kitap üstüne yazıl-mış bir kitap olarak okunmayı bekliyor Yazının ve Tarihin Bi-linci.

Sanıyorum bizdeki yerleşik eğilimler içinde bu türden se-çimlere gönül indirenler pek olmuyor. Eleştiriye gönül veren-ler haksız da değiller. Hiçbir karşılık beklemeksizin, seçilmiş bir nesne üstüne, sizi yerinizden oynatıp dönüşsüz bir yolculu-ğa çıkaran, derinliğine çektikçe kendi üstünüzdeki denetimi yitirmenize yol açan bir çaba hiçbir karşılık görmezse ne olur? Düş kırıklıkları, bilinçaltının kör noktalarındaki olumsuzlukla-rın uç verişi, giderek davranış bozuklukları eleştirinin ahlakını bozabilir mi? Böyle bir sonuçtan ürkeceklerin hiç kuşkusuz böyle tutkuların da ardına düşmemeleri akıllıca olur.

Gelgelelim, bir süredir bu türden beklentileri hiç değilse yazıyla iç içe kurduğu yaşantısından bütün bütüne dışlayan biri olmayı seçtiğim için, böyle uzun ve çoğun nereye çıkacağı belli ol mayan, bazen dönüşsüz yolculuklar beni ürkütmüyor.

Kafdağı’nın ötesinde bir karşılık sizi bekliyor olabilir mi? Ya zınsal tutkuların doğurgan olabilmesinin tek çıkarı, anlama, an lamlandırma edimini besleyen ana kaynak... Bir karşılık varsa orada, biliniyor ki onu yalnızca doğaötesi güçler bağışlayabilir. Derinlik sarhoşluğu Kafdağı’nın ötesine benziyor benzemesine, ama bir de her küçük pırıltıya yönelme sevinci, keşfetme kı-vancı var. Karşılıksa, karşılık bu olmalıdır işte. Gerçek olan da... Bun dan ötesini beklemek bir edebiyat adamının işi olabilir mi?

Page 18: SEMİH G - Can Yayınlarıadmin.canyayinlari.com/Upload/BooksPdf/9789750715334.1.pdf · girişimciliğinin yol açtığı yırtıcı çığlıklar, bela ve şeytan kovucu tam tam,

18

Yazılı ve görsel medyanın ve belli iktidar odaklarının edebi yatı ve edebiyat adamını kendi isterlerine bağlayan, de-ğerleri de ğiştiren, düpedüz yozlaştıran gücü karşısında bağım-sız kalabil mek ne ölçüde olasıdır? Bundan kaçınmamak gerek-tiğini öğütle yen içimizden kişilerin sayısındaki çoğalma da doğrusu ürkütücü geliyor. Niçin kaçınılmayacakmış ki? Yaza-rın, yazdığı kitabıyla onu okuyacaklar arasına bir de kendisinin girmemesi bir erdem olmaktan çıktı mı? Okunmak için gayri meşru yollara başvurma mak, edebiyatın kendi varlığıyla yeti-nen suskunluğunu korumak tır asıl olan. Yoksa roman sanatının tükendiğini değil de tüketil diğini, ölmediğini, ama öldürülme-ye çalışıldığını, dipdiriyken can çekiştirildiğini anlatmak da büsbütün olanaksızlaşır.

Günümüzde yazılan düşünce romanı’nın yaratıcılarından Milan Kundera da, romanın can çekişmekte olduğu savını ol-dukça “naif ve temelsiz bir düşünce” olarak karşılıyor. Kundera roman sanatını, “çağımızda ulusal edebiyatı zenginleştiren en önemli tür” olarak görürken, romanın tamamıyla değişmeye-ceğini, an cak kılık değiştirebileceğini, aslında başlangıcında-kinden çok farklı bir noktada da olmadığını söylüyor ve şöyle tamamlıyor: “İşte bu yüzden ufukta etkili ve yeni bir edebi tür belirmeden ro manın varlığından da şüphe edilemez. (...) Ro-manın her şeye rağmen sürekliliğini sağlaması, insan ruhunun tüm olumsuzlara karşı direnmesinin bir kanıtıdır.”1

Roman sanatının günümüze doğru gerçekleştirdiği en önemli atılımın, insanın iç dünyasını her şeyin önüne geçirme-si olduğu üstünde birleşilebilir. İç dünyanın derinliği, hiçbir sanatsal gücün tamamıyla kavrayamayacağı bir sonsuzluk içer-miyor mu? Bireyin iç dünyasına sızan edebiyat, o karanlığın bütün köşelerine ışığını düşürüp bütün olanaklarını kuşatma-ya kalkıştığında, ne denli za yıf olduğunu da görme fırsatını bulmuyor mu? Fırtınalı bir dün yayı tamamıyla keşfetmekte ne kadar başarılı olabilirsiniz ki?

Kendini tamamlamadan yerini öbürüne bırakan yaratma serü veni, kendinden sonra gelene de sonsuz derinlikte bir dün-

1.­Milan­Kundera,­“Roman­can­mı­çekişiyor,­yoksa­yenileniyor­mu?”,­Cumhu-riyet,­30­Kasım­1993.

Page 19: SEMİH G - Can Yayınlarıadmin.canyayinlari.com/Upload/BooksPdf/9789750715334.1.pdf · girişimciliğinin yol açtığı yırtıcı çığlıklar, bela ve şeytan kovucu tam tam,

19

ya bı rakmaktadır. Siz bu dünya içinde dilediğiniz yaratıcılığı gösterip dilediğiniz oyunları oynayabilir, yaşanmamış deneyle-ri yaşayabi lir, görülmemiş yazınsal teknikleri uygulayabilirsi-niz. Bu yoldansa, roman sanatının konusunu ve kendini tüket-meyi başarmanın herhalde ancak ne denli güç olduğu ve onun ölmek bir yana, sürekli yenilendiği görülecektir.

Roman sanatı bütün yaşamımız içinde bir gerçekliktir; o yaşa mın bütüncül varlığında ve bireylerinin parçalı, belki yabancılaş mış, o olağanüstü iç dünyasında gerçekleşir. Asıl önemlisi de, bu arada o dışsal ve bireysel yaşamın gerçekleş-mesine umulmadık, tanımlanamaz katkılarda bulunur. O ya-şamı anlamlandırır ve o yaşamda anlamlandırılır. Burada söz konusu olan iki dünya bir gerçeklik taşırlar taşımasına, ama bunun da ölçülebilir bir nes nellik taşımadığı unutulmamalı.

Sözgelimi bu arada düşler, düşlemler, kurmacanın bir so-nucu olan yazınsal oyunlar da var. Onlar nasıl roman sanatıyla bir bağdaşma içinde olacaklardır? Dahası, gerçekle gerçekdışı (bu arada, gerçeküstü) nasıl birleşeceklerdir?

Sanıyorum bu soruların yanıtlarını edebiyatın dört do-ğurganı nın çatışmasını anlayarak verebiliriz. Bir ateştop oluş-turan: yazı, dil, tarih, zaman.

Roman sanatına bütüncül bir yaklaşım, bu dört gerçeğe çar parak anlaşılabilir. Her çarpma eleştirel okuma edimini sar-sacak, örseleyecek, kuşkusuz acıtıcı da olacaktır.

Tarih ve zaman: İkisi de Romantik-Bir Viyana Ya zı’nın başlı ca sorunsalları. Onları sorgulayan bir roman yazarken, Adalet Ağaoğlu onların sorguladığı bir roman sanatını da konu ediyor. Enikonu sarsıyor da roman sanatını. Şu var ki, bu arada kendisi de bir yazar olarak hiç de zorunlu olmadığı bir rüzgârın konusu oluyor.

Tarih ve zaman, yetkin bir yazınsal uzam oluşturabilirler, ama bir başlarına ateştopu tamamlayamazlar. Ya zı ve dil o uza-mın boyutlarını derinleştirir, edebiyatı yakıcı bir güce dönüş-türür: Ateştopun ancak bu bütüncül izi, iyileştirici bir yol çi-zer. Bu iz roman sanatının varlığının güvencesi olurken onu yararlı, ente lektüel bir üretici ve kendine özgü bir yazınsal türe de dönüştü recektir.

Yazının biçim değiştirmesi roman sanatına son yıllarda

Page 20: SEMİH G - Can Yayınlarıadmin.canyayinlari.com/Upload/BooksPdf/9789750715334.1.pdf · girişimciliğinin yol açtığı yırtıcı çığlıklar, bela ve şeytan kovucu tam tam,

20

dü şünce romanı türünü getirdi. Adalet Ağaoğlu, bir tür düşün-ce ro manının çoktandır edebiyatımızdaki önemli örneklerini vermiş bir yazar olarak da ayrıca değerlendirilebilir. Onun ön-ceki ro manlarında da bu yönde güçlü veriler olmakla birlikte, özellikle Hayır... ile derinleşen bir düşünce romanı yönsemi-nin kurucusu oldu. Arada Ruh Üşümesi, şimdi de Romantik-Bir Viyana Yazı. Çağımızın ve elbette kendi yaşadığımız küçük dünyanın sorunla rıyla entelektüel düzeyde bir karşılıklı sorgu-lama ve hesaplaşma yı da içeren romanlarıyla, Adalet Ağaoğ-lu’nun ister istemez fark lı, özgün bir ağırlık kazandığını düşü-nüyorum.

Onun romanları böylece enikonu kapsamlı incelemeleri de zorluyor. Düşünsel düzeyde verilen olumlu kavga, yanı sıra ya zınsal düzeyde de önemle üstünde durmayı gerektiren ro-manla rın varlığını imliyor. Hem sonra, düşünsel ve yazınsal düzeyleri birbirinden ayırarak almak da Adalet Ağaoğlu’nun romanlarına yaklaşma yı güçleştiriyor. Kundera’nın deyişiyle, salyangozu ka bu ğundan çıkararak yaşatmaya çalışmak gibi bir durum...

Gerçekten de, Romantik-Bir Viyana Yazı’nın sorguladığı izlekleri romanın yazınsal kurgusundan çekip dışarı alarak yal-nızca düşünsel tartışmaların konusu yapmaya çalışmak, ku-ramsal bir çabanın konusu olabilir belki, ama bir fantezi olarak kalmaya da koşulludur. Değil mi ki o düşünsel boyut da kur-macanın bir düzeyidir, romanın yazınsal dokusu içinde anlam-landırılmayı da gerektirmektedir.

Romantik-Bir Viyana Yazı, düşünsel ve yazınsal derinliğiy-le bu yazınsal birliği açıklamaya yatkın olduğu, okuma uğraşı-nın niteliğini yükselttiği ve edebiyatın ateştopunu bütün yakı-cılığıyla üstümüze yuvarladığı için, onunla bir kitap oylumun-da birlikte olmayı göze almakla yerinde bir seçim yaptığımı düşünüyorum.

Page 21: SEMİH G - Can Yayınlarıadmin.canyayinlari.com/Upload/BooksPdf/9789750715334.1.pdf · girişimciliğinin yol açtığı yırtıcı çığlıklar, bela ve şeytan kovucu tam tam,

21

ANAHTAR DELİĞİ

Bilginin ve tarihin kapısı hiç kimseye istemeden açıl-maz. İstemeyi bilmeyenler için yapılacak tek şey, gözünü anahtar deliğine uydurup öte yanda olup bitenleri, gelip geçenleri, durumu izlemektir. Kapı ardına dek açıldığın-da karşımıza çıkacaklarla anahtar deliğinin görüş açısı içine sığanlar aynı olabilir mi? Anahtar deliğinden bir ışık huzmesi sızar; oysa kapının öte yanında, insanoğlunun yarattığı zenginlikler üstünüze yığılmayı beklemektedir.

Demek ki kapıyı açmadıkça, bütüncül bir tarih ve bilgi edinmek olası değildir. Ve bu arada sıklıkla başımıza geldiği gibi, kapılara dayanıp yıkmakla onları açmak ara-sında da bir ayrım ister istemez ortaya çıkıyor.

Adalet Ağaoğlu’nun Romantik-Bir Viyana Yazı ro-manının anlatıcı-yazarı tarihteki atalarının kapılarına dayandığı Viyana’da, barok uygarlığın önyüzünü oluş-turduğu bu seçkin kentin orta yerinde yükselen kapıya (imgesine!) yaklaşıp bronz kilidin geniş anahtar deliğine gözünü dayamaya karar verdiğinde, okur bu ilk düşün-celerle uyarılmış olur. Anlatıyı yazan (kurgulayan) ken-disi olmasına karşın, istese kapının ona ardına kadar açı-lacağını hayal bile etmez de, anahtar deliğiyle yetinmeye çalışır anlatıcı-yazar.

Page 22: SEMİH G - Can Yayınlarıadmin.canyayinlari.com/Upload/BooksPdf/9789750715334.1.pdf · girişimciliğinin yol açtığı yırtıcı çığlıklar, bela ve şeytan kovucu tam tam,

22

Peki neyi görmeyi umuyor, “Büyük barok kapının önünde durup anahtar deliğine gözümü dayamalıyım, onu görmeliyim,” diye düşünürken?

“Kimi mi? / Öyle ya, kimi? / (...) kruvaze ceketli adam”ın gölgesini mi? (s. 14)

Yoksa üstünden yüzyıllar geçmiş tarihle mi karşı karşıya gelecektir:

“Tarih, sakalını kesmiş, saçını sıfır numara traş et-miş, sonra da kanlı hançerini Tuna’ya atıp, eline bir elekt-rogitar alarak en işlek metro geçidinde ‘Get Together’ şarkısını söylemeye durmuştur.” (s. 9)

Kruvaze ceketli adam: “tarih öğretmeni(m)”!Okurun büyüteci ister istemez bu noktaya odaklan-

mıştır bile...Anlatıcı-yazarı bir gölge olarak izleyen kruvaze ce-

ketli adam, romanın öyküsü içinde bir yazınsal kişilik olarak ortaya çıkar. İlk kez 11. sayfada, anlatıcı-yazarın ansızın aklına düşerek... Hem de “kruvaze ceketi içinde”!

İyi de, romanın öyküsü içinde bir “tarih öğretmeni” ile daha hiç karşılaşmamıştır ki okur – anlatıcı-yazar da elbette! Demek, kurmacanın gizleri içinde saklı bulunan “tarih öğretmeni” neden sonra öyküye çıkagelecektir ve böyle bir roman kişisinin anlatıcı-yazarca önceden bilin-mesinden doğal ne olabilir?

Emekli tarih öğretmeni aklına düştüğü sırada, rast-lantı bu ya, anlatıcı-yazar da Avrupa’da Avusturya’yı, daha doğrusu Viyana’yı aramakta, oraya ulaşmanın ha-yallerini kurmaktadır. Biri Londra’da, öbürü en son gö-ründüğü Kütahya’da, nasıl bir ruhsal eşzaman (senkron) içinde buluşmuşlardır; zihinleri ve yürekleri nasıl birlik-te atmaktadır ki, aynı anda Viyana düşleri içinde sarsıl-maktadırlar? Anlatıcı-yazar, üstelik tarih öğretmenini daha tanımıyor bile!

Page 23: SEMİH G - Can Yayınlarıadmin.canyayinlari.com/Upload/BooksPdf/9789750715334.1.pdf · girişimciliğinin yol açtığı yırtıcı çığlıklar, bela ve şeytan kovucu tam tam,

23

Page 24: SEMİH G - Can Yayınlarıadmin.canyayinlari.com/Upload/BooksPdf/9789750715334.1.pdf · girişimciliğinin yol açtığı yırtıcı çığlıklar, bela ve şeytan kovucu tam tam,

24