sayı 7

100
ÖZEL GÜVENLİK SEKTÖRÜNÜN SESİ n İKİ AYDA BİR YAYINLANIR ARALIK - OCAK 2014 SAYI: 7 Elektronik fiyat etiketleri çözümleri Bilgi güvenliği politikası Özel güvenlik sektörü analizi Para ve kıymetli eşya taşıma faaliyetleri ÖZEL GÜVENLİK FEDERASYONU YAYINIDIR

Upload: guevenlik-yoenetimi

Post on 25-Jul-2016

236 views

Category:

Documents


10 download

DESCRIPTION

Sayı 7

TRANSCRIPT

Page 1: Sayı 7

ÖZEL GÜVENLİK SEKTÖRÜNÜN SESİ ARALIK - OCAK 2014 SAYI: 7

ÖZEL GÜVENLİK SEKTÖRÜNÜN SESİ n İKİ AYDA BİR YAYINLANIR ARALIK - OCAK 2014 SAYI: 7

Elektronik fiyat etiketleri çözümleri

Bilgi güvenliği politikası

Özel güvenlik sektörü analizi

Para ve kıymetli

eşya taşıma faaliyetleri

ÖZEL GÜVENLİK FEDERASYONU YAYINIDIR

Page 2: Sayı 7

ÖZEL GÜVENLİK SEKTÖRÜNÜN SESİ ARALIK - OCAK 2014 SAYI: 7

ÖZEL GÜVENLİK SEKTÖRÜNÜN SESİ n İKİ AYDA BİR YAYINLANIR ARALIK - OCAK 2014 SAYI: 7

Elektronik fiyat etiketleri çözümleri

Bilgi güvenliği politikası

Özel güvenlik sektörü analizi

Para ve kıymetli

eşya taşıma faaliyetleri

ÖZEL GÜVENLİK FEDERASYONU YAYINIDIR

Page 3: Sayı 7
Page 4: Sayı 7
Page 5: Sayı 7
Page 6: Sayı 7
Page 7: Sayı 7
Page 8: Sayı 7

6 BAŞKANDAN

8 EDİTÖR

10 GÜNCEL

Sektör ile ilgili kısa haberler

22 KÖŞE/HayataBakış

“Yürek ve cesaret”

KAPAKKONUSU

24 “Hayati bir hizmet sunuyoruz”

28 'Uçtan uca ATM yönetilen hizmetleri’

ve CIT firmaları

34 “Para ve kıymetli eşya taşıma

faaliyetleri”nin hukuki alt yapısı

38 Para taşımacılığında DNA

bazlı çözüm

40 Risk almak zordur peki ya

risk taşımak?

42 Türkiye’de banknot basımının

tarihçesi

44 Para taşımacılığında DNA

bazlı çözüm

SEKTÖRDEN

50 “Kat edilmesi gereken çok yol var”

54 “Yasal düzenlemelerdeki eksiklik haksız

rekabeti körüklüyor”

ELEKTRONİKGÜVENLİK

56 Elektronik fiyat etiketleri çözümleri

60 Güvenli ve hızlı çözüm

Paradox yeni nesil IP modülü IP150

62 IP kamera kayıt platformları

24 38i ç i n d e k i l e r

28

Page 9: Sayı 7

BİLGİGÜVENLİĞİ

64 Bilgi güvenliği politikası

GÜVENLİKHİZMETİ

68 Özel güvenlik sektörü temsilcileri

sektörü değerlendirdi

78 Otel güvenliği

82 Deniz sinyalizasyonuna yeni yorum

Archbeacon AB01 liman feneri

84 Türkiye de özel güvenlik

sektörünün gelişimi

YANGINGÜVENLİĞİ

86 “Yangın yönetmelikleri başarılı ve

gelişime açıktır”

90 Kazandıran ortaklık

92 ABONEFORMU

94 SARISAYFALAR

78

68

Aralık-Ocak2014

Özel Güvenlik Federasyonu adına imtiyaz sahibiO. Oryal ÜNVER Yürütme KuruluO. Oryal ÜNVERİsmail UZELLİMurat KÖSEREİSOĞLUYusuf Vehbi DALDA

Genel Yayın YönetmeniDevrim [email protected]

Danışma KuruluAlp SAULDoç. Dr. Gazi UÇKUNFüsun KOCAMANGültekin FİŞEKHakan ÖZALPİsmail UZELLİMurat KÖSEREİSOĞLUOkyay ŞENTÜRKO. Oryal ÜNVERProf. Abdurrahman KILIÇTaner ALBAYRAKYusuf Vehbi DALDA

Grafik Tasarım ve Baskıya hazırlıkDerya BARUTÇ[email protected]

ÇeviriFüsun KOCAMAN

Yayın TürüYerel Süreli Yayıniki ayda bir yayınlanır.

Yönetim AdresiArkhe Tanıtım Hizmetleri1421/1 Sok. No: 42 Daire: 6 Gazi Mah. Sultangazi / İstanbulTel: 0533 413 78 08

BaskıSCALA Basım San. Tic. Ltd. Şti.Tel: 0212 281 62 00

Özel Güvenlik Sektörünün sesi Güvenlik Yönetimi Dergisi, sektörü bilgilendirme amacıyla hazırlanmıştır. Bu dergide yer alan her türlü haber, bilgi ve yorumlar; güvenilir olduğuna inanılan kaynaklar tarafından hazırlanmış araştırma raporları, değerlendirmeler, atıflar, çeviriler ve istatistikî verilerden derlenmiştir. Dergide yer alan tüm reklamların sorumluluğu firmalara, yazılardaki ve söyleşilerdeki görüşler sahibine aittir. Dergide yer alan yazılar izin alınmadan ve kaynak gösterilmeden hiçbir şekilde kullanılamaz.

tanıtım hizmetleri

1421/1 Sok. No: 42 D: 6 Gazi Mah. Sultangazi / İstanbulTel: 0533 413 78 08 Faks: 0212 627 47 67

Güvenlik Yönetimi ÖZEL GÜVENLİK SEKTÖRÜNÜN SESİ n İKİ AYDA BİR YAYINLANIR

Page 10: Sayı 7

BAŞKAN

Değerli okurlarımız;

Özel güvenlik sektörünün bu alandaki faaliyetlerinin nerede ise tamamı Güvenlik Servisleri Organizasyon Birliği Der-neği (GÜSOD) üyesi şirketler tarafından icra edilmektedir. Üyelerimiz G4 Securicor Güvenlik Hiz. A.Ş., Securverdi Güvenlik Hizmetleri A.Ş., Loomis Güvenlik Hizmetleri A.Ş., Tepe Güvenlik A. Ş., Bantaş Nakit ve Kıymetli Mal Taşıma ve Güvenlik Hizmetleri A.Ş. ve Desmer Güvenlik Hiz. Tic. A.Ş. bu alanda ülkemizin en önde gelen şirketleridir.

Para ve kıymetli eşya taşıma faaliyetleri klasik anlamda bir lojistik faaliyetlerden öte; TCMB para yatırma/para çekme, şubeler arası nakit ve değerli kargo transferi, ATM nakit ikmal ve bakım, mağaza ve perakende zincirleri tahsilatı ile ithal edilen altınların İstanbul Altın Borsası’nda tescil edilmesi işlemlerini de ihtiva etmektedir. CIT Şirketlerimiz bu hizmetlerini ülke geneline yaygın olarak; bünyelerindeki zırhlı araçlar ve kalifiye personel ile sürdürmektedirler.

ATM Hizmetleri; optimizasyonun yanı sıra işlemlerde müş-terilerin ATM ler den beklentilerini en üst seviyede karşıla-mak üzere 7 gün 24 saat esasına uygun olarak yapılmaktadır. Göğsümüzü gere gere söyleyebiliriz ki ülkemizde para ve kıy-metli eşyanın bir noktadan diğerine ulaştırılmasında yapılan işlemler; yüksek ve kapsamlı sigorta güvencesinde ve en hızlı bir şekilde gerçekleştirilmektedir.

CIT Şirketlerimizin kıymet işleme ve saklama faaliyetleri kapsamında; banknot işleme, banknot kalitesine göre ayrış-tırma, detay ve global sayım, desteleme-balyalama, madeni para işleme-sayım ve torbalama hizmetlerini de sunmakta-dırlar. Bunu yanı sıra belirli merkezlerde müşterilere nakitle-rini kasama imkanı da sağlanmaktadır.Para ve kıymetli eşya taşıma faaliyetleri, özel güvenlik sektö-rümüzün önemli alanlarından biri olarak sektör gelişin sü-recine uygun olarak ülke genelinde yaygınlaşmaktadır. Özel güvenlik sektörünün bu alt alanını yakın vadede ekonomik gelişmelere paralelinde daha yüksek teknolojileri de kullana-rak büyüme trendinde olacağı beklenmektedir.

Ülkemizde para ve kıymetli eşya taşıma hizmetleri

O. Oryal ÜNVER ÖGF (Özel Güvenlik Federasyonu)

Yönetim Kurulu Başkanı

Para ve kıymetli eşya taşıma faaliyetleri, özel güvenlik sektörümüzün önemli alanlarından biri olarak sektör gelişin sürecine uygun olarak ülke genelinde yaygınlaşmaktadır. Özel güvenlik sektörünün bu alt alanını yakın vadede ekonomik gelişmelere paralelinde daha yüksek teknolojileri de kullanarak büyüme trendinde olacağı beklenmektedir.

6 n Güvenlik Yönetimi Aralık 2013

Page 11: Sayı 7
Page 12: Sayı 7

EDİTÖR

p Para taşımacılığına

yapılan saldırı ve soygunların tüm dünyada yaygın ve büyüyen bir sorun haline geldiği gerçeği, onu neden daha değerli bir kamu hizmeti haline getirdiğini anlamamıza yardımcı olacaktır.

Hayati hizmet “para ve kıymetli eşya taşıma faaliyetleri”

Devrim [email protected]

Para ve kıymetli eşyanın yaşamımızdaki yeri, onu korunması gereken çok değerli bir kamu hizmeti haline getirmektedir. Para taşımacılı-ğına yapılan saldırı ve soygunların tüm dünyada yaygın ve büyüyen bir sorun haline geldiği gerçeği, onu neden daha değerli bir kamu hizmeti haline getirdiğini anlamamıza yardımcı olacaktır. Yalnızca İngiltere’de, her yıl 500 milyar İngiliz Pound’unun taşındığı tahmin ediliyor ki bu da olayın ciddiyetini anlamak adına yeterli bir veri… 2008 de, İngiltere’de para taşımacılığına yapılan 1000 kadar saldırı kayıtlara geçmiştir. İngiliz Güvenlik Endüstrisi Derneği’nin son istatistikleri de, nakit taşımacılığına düzenlenen saldırıların, ciddi bir sorun teşkil ettiğini göstermektedir. Özel güvenlik sektöründe önemli bir alan teşkil eden para ve kıymetli eşya taşıma faaliyetleri, nakit parayı işleyerek ve taşıyarak hepimiz için hayati bir hizmet sunuyor.Bu sayımızda “Kapak” konumuzu “Para ve Kıymetli Eşya Taşıma Faaliyetleri”ne ayırdık. Geniş yer ayırdığımız kapak konumuzda önem-li çalışmalar yer alıyor. Bu çalışmalardan biri, ESTA (Avrupa Güvenlik Taşıma Birliği) Başkanı Jarl Dahlfors ile yaptığımız röportaj… Sektörden sayfalarımızın bu sayıdaki konuklarından ilki; Desmer Güvenlik Hizmetleri A.Ş. Genel Müdürü Alper Canpolat. İkinci konuğumuz ise SİMGE Taahhüt Elekt. San. Tic. ve Ltd. Şti. Genel Müdür Yardımcısı Tolga Aytöre. Esas olarak özel güvenlik sektörünü konuştuğumuz röportajlarımızı ilgi ile okuyacağınızı düşünüyorum. Bu sayıda yine geniş bir çalışma ile özel güvenlik sektörünü masaya yatırdık. TOBB Türkiye Özel Güvenlik Hizmetleri Sektör Meclis Başkanı Hasan Gazi Özer, GÜSOD Yönetim Kurulu Başkanı Murat Kösereisoğlu, GESİDER Yönetim Kurulu Başkan Vekili İsmail Uzelli ve Kocaeli Üniversitesi Hereke Ömer İsmet MYO Doç. Dr. Gazi Uçkun ile özel güvenlik sektörünü konuştuk. Yangın güvenliği sayfalarımıza da yine önemli bir ismi konuk ettik. Türkiye Yangından Korunma ve Eğitim Vakfı ve Yangından Ko-runma Derneği Yönetim Kurulu Başkanı İsmail Turanlı ile yangın güvenliği üzerine konuştuk. Elektronik güvenlik, güvenlik hizmeti, bilgi güvenliği ve yangın güvenliği sayfalarımız her zaman olduğu gibi ilginizi çekecek teknik yazılar, makaleler, çeviri yazıları ve sektörden haberlerle dolu…

Yeni yılınızda yeni umutlarınızla yepyeni ufuklar açmanız dileğiyle...

Devrim Bozkurt

8 n Güvenlik Yönetimi Aralık 2013

Page 13: Sayı 7
Page 14: Sayı 7

GÜNCEL

IFSEC Istanbul, 30 Eylül- 2 Ekim ara-sında gerçekleştirilen başarılı lansman etkinliğinden sonra 2013 için kapılarını kapattı. IFSEC İstanbul Güneydoğu Avrupa, Orta Asya ve Orta Doğu’dan gelen 2.000’den fazla katılımcıya İstan-bul Lutfi Kırdar Uluslararası Kongre ve Sergi Sarayı’nda ev sahipliği yaptı. 57’den fazla ülke temsil edildi ve fuar 10 milyon doların üstünde alım gücü-ne sahip üst düzey güvenlik uzmanının dikkatini çekti. Kayda değer yenileme oranlarına bakıldığında, fuar katı-lımcılarının %65’inden fazlası 2015 İlkbahar’ında düzenlenecek fuarı için şimdiden sözleşme imzaladılar. IFSEC Istanbul güvenlik alanındaki tüm satınalma zincirini yani üreticileri, dağıtım kanallarını, entegretörleri, kamu ve özel sektörden güvenlik uzmanlarını ve son kullanıcıları bir çatı altında toplayarak bir iş ağı oluşturdu. Fuar boyunca süren IFSEC İstanbul Konferansında Frost & Sullivan, GESIDER, UKTI ve diğer sektör liderlerinin sunumlarına yer verildi. Teknolojideki son gelişme detaylarını ve sanayii trendlerinin anlatıldığı ve örnek vakalara değinilen konferansta delegeler alanındaki liderlerden geniş kapsamlı bilgiler edinme fırsatı elde etti. Konferansın başarısı, IFSEC

Global Akademi’nin bir parçası olarak IFSEC İstanbul’un mutfağındaki takımın eğitime yaptığı vurguyu pe-kiştirmiş oldu. Akademi 2015’te Lutfi Kırdar’da gerçekleşecek fuar öncesinde geniş yelpazeli fikir üretme amacını taşıyor. Önde gelen konuşmacılar güncel meseleler üzerinde durarak ve mevcut olan en iyi eğitim sistemini sunarak sektöre destek verecektir. Başta güvenlik ve yangın sektörünün stratejik incelemesinin yapıldığı ardından hem ticaret hem de nihai kullanıcılar için uzman kadroların çözümler sunduğu bir oluşum olacaktır. IFSEC Global Akademi’nin kapsamına giren bu fırsatlar, IFSEC markasıyla bilinen uzmanlık ve rehberliğin üzerinde durmaktadır.Cezayir, Avusturya, Azerbaycan, Bangladesh, Belçika, Bulgaristan, Çin, Hırvatistan, Kıbrıs, Çek Cumhuriyeti, Danimarka, Mısır, Fransa, Gürcistan, Almanya, Yunanistan, İzlanda, Hin-distan, İran, Irak, İrlanda, İsrail, İtalya, Japonya, Ürdün, Kazakistan, Kore, Kosova, Lübnan, Libya, Fas, Hollan-da, Nijerya; Oman, Pakistan, Polonya, Katar, Romanya, Rusya, S. Arabistan, Singapur, Slovakya, Slovenya, G. Afrika, İspanya, İsveç, İsviçre, Tayvan, Tayland, Tunus, Türkmenistan,

Türkiye, B.A.E, Ukrayna, İngiltere, Amerika ve Yemen olmak üzere 57 ülkeden yüksek düzey katılımcılar en yeni çözümleri görmek ve konferansın sunduğu içerikten faydalanmak için IFSEC İstanbul’a geldi.IFSEC İstanbul 2013’ün başarısına dair UBM İstanbul Genel Müdürü Kerim Bertrand: “IFSEC İstanbul çok yoğun ilgi gördü ve bizler sanayiden gelen olumlu tepkilerden çok memnu-nuz. İş akışının tek bir yerde etkili şekil-de yürütülmesini sağlamak amacıyla, satın alma zincirlerinin tüm halkalarını tek bir yerde toplama gayreti içindeyiz. Bu açılış töreninde yer aldıkları ve bu büyük başarıya katkı sağladıkları için tüm paydaşlarımıza ve sponsorlarımıza teşekkür ediyorum. IFSEC Istanbul 2015 Fuarı ile ilgili detayları çok yakın-da sizlerle paylaşmak için sabırsızlanı-yoruz” dedi.

IFSEC Istanbul Fuarı başarıyla gerçekleşti

Temizliğin henüz sektör haline gelme-diği 1988 yılında temizlik firması olarak kurulan Mis Group, 25. yaşını kutluyor. 25 yıldır adım adım ilerleyerek büyüme-sine devam eden Mis Group; temizlik, güvenlik, ilaçlama, elektronik güvenlik ve güvenlik kameraları, alarm izleme merke-zi ve son olarak da gayrimenkul alanında faaliyetlerini sürdürmektedir. Hizmette 25 yılı geride bırakan Mis Group Yönetim Kurulu Başkanı Cevat Turan büyüyen ve gelişen Mis Group’un 25. yılı için şunları

söyledi: “Biz sadece hizmet üreten değil, hizmet verdiğimiz bina, tesis, site, AVM, hotel, hastane ve tüm yaşam alanlarına görünenden daha fazla değer katmayı önemsiyoruz ve ona göre çalışıyoruz. Şimdi bu gün geldiğimiz nokta da daha çok kurumsal ve müşteri memnuniyetini artırma yönünde şeffaf, yasalara saygılı, etik değerlere sahip çıkan, çalışanlarının her türlü haklarını koruyan, serbest piyasa kuralları ve gelişen rekabet ilkeleri çerçe-vesinde kendini geliştiren bir kurum olma

yolunda her gün yolumuza bir taş daha döşeyerek ilerliyoruz.”Son yıllarda çok hızlı gelişen ‘entegre tesis yönetimi’ sektöründeki en büyük şirketlerden biri olan Mis Group, arala-rında Sapphire, Ağaoğlu, Fourseasons Hotel, Mövenpick Hotel gibi kurumsal şirketlerin de bulunduğu 300 farklı firmaya hizmet verirken, mevcut binlerce personel istihdamına ilave olarak bin beş yüz kişilik daha ek istihdam yaratmayı hedeflemektedir.

Mis Group 25 yaşında

10 n Güvenlik Yönetimi Aralık 2013

Page 15: Sayı 7
Page 16: Sayı 7

GÜNCEL

Türkiye Yangından Korunma Vakfı ile Yangından Korunma Derneği Onursal Başkanı ve TÜYAK 2013 Sempozyum Başkanı Prof. Dr. Abdurrahman Kılıç, The Marmara Taksim Hotel’de “Tarihi Bina Yangınları ve Yüksek Yapıların Yangın Riski” konulu bir basın toplantısı düzenledi. Prof. Dr. Abdurrahman Kılıç ahşap olan tarihi yapıların büyük çoğunluğunun ciddi yangın riski taşıdığını, her geçen gün zayıflayan ve yanıcılığı artan tarihi binaların yanarak yok olduğunu anlattı. Kılıç şöyle devam etti; “Konut olarak yapılan sarayların, yalıların, amacına

uygun önlemler alınmadan, Galatasaray Üniversitesi örneğinde olduğu gibi veya milli eğitim müdürlüğü binası gibi ofis olarak veya okul olarak kullanılmaktadır. Bu tür binaların okul veya ofis olarak kullanılmalarının engellenmesi, elbette bunların otel yapılmaması ama topluma açık olan müze, sanat merkezi, sergi salonu, konferans salonları gibi halka açık olan yangın riski düşük olan kullanım alanlarına dönüştürülmesi gerekir. Ahşap binaların, boğaza sıfır odaların öğretim görevlilerinin çalışma odaları olması, yurt olarak kullanılması, müdür odaları ve lojman yapılması cinayettir.”

Prof. Dr. Abdurrahman Kılıç, tarihi yapıların öncelikle kullanım amacı değiştirilerek çağdaş yangın önleyici ve söndürücü tedbirler alınması gerekti-ğine, dikkat çekerek aksi takdirde her bina yanışında elektrikten yandı diyerek katil olarak elektrik suçlu gösterildiğini veya sabotaj denilerek sorumluktan kurtulmaya çalışıldığını belirtti. Kılıç, “Binaları yakan, cinayeti işleyen elektrik değil, yeterli önlemi almayan ve binanın özelliklerine uygun kullandırmayan yetkililerdir. Yanan tarihi binaların tamamına yakını resmi binalardır. Bunun sebebi, bilgisizlik nedeniyle veya ayrılan bütçe nedeniyle kaliteli sistemler yaptırılmaması, bakım ve onarımlara yeterince önem verilmemesi, uzman personelin bulunmamasıdır. Kamu binalarının dışında önemli yangın riski taşıyan binalar boğazda bulunan yalı-lardır. Tespitlerimize göre boğazda 240 ahşap yalı yangın açısından büyük risk taşımaktadır.” şeklinde konuştu.

İstanbul Boğazı’ndaki 240 tarihi yalı ve binada yüksek yangın riski var

Yenilikçi teknoloji ve buluşları ile dün-yanın en büyük güvenlik markalarından Paradox, 25.kuruluş yıldönümünü Antalya Max Royal Otel’de kutladı. Bir hafta süren etkinliğe dünyanın dört bir tarafından gelen Paradox distribütörleri ve tüm Paradox üst düzey yöneticileri katıldılar. Paradox&Videofon işbirliği ile organize edilen konferans, tüm katılımcılar tarafından büyük ilgi ve beğeni gördü. Unutulmaz etkinliklerle dolu program-da elektronik güvenlik teknolojisi ile ilgili global gelişim ve değişimler, yeni araştırma ve geliştirme çalışmaları, üretilen en son teknolojiler, yeni ürün lansmanları, 25.yıl kutlama partisi ve

görkemli gala gecesi yer aldı. Paradox Türkiye tek distribütörü VideoFon Güvenlik Sistemleri CEO’su Mehmet Kahramanoğlu, Paradox başkanı’nın daveti ile onur konuşmacısı olarak kürsüye çıktı. İş ortakları ile kur-duğu uzun soluklu ilişki ve 40 yıllık sektör deneyimlerini paylaşan Kahramanoğlu, ülkemiz elektronik güvenlik sektörünün dünü, bugünü ve yarını ile ilgili katılım-cılara bilgi verdi. Ayrıca Global pazarda Türkiye’nin stratejik yerini ve önemini vurguladı.Konuşma bitiminde kürsüye çıkan Para-dox başkanı, Mehmet Kahramanoğlu’na ve tüm Paradox Türkiye ekibine yaratıcı uzmanlığı ve Paradox markasına kattığı

değerler için teşekkür etti. VideoFon Güvenlik Sistemleri, 10 Yıl önce de Kanada’nın Montreal şehrinde düzenlenen Paradox’un 15. kuruluş yıldönümü konferansında 120 uluslara-rası distribütör arasından birinci seçilerek ‘’En büyük gelişme ve başarı’’ ödülüne la-yık görülmüş ve aynı zamanda ‘’Paradox Top 5’’ Onur Belgesi ile ödüllendirilmişti.

Paradox, 25. kuruluş yıldönümünü Türkiye’de kutladı

12 n Güvenlik Yönetimi Aralık 2013

Page 17: Sayı 7
Page 18: Sayı 7

GÜNCEL

TÜYAK - Türkiye Yangından Ko-runma ve Eğitim Vakfı ve Yangından Korunma Derneği ev sahipliğinde Sektörel Fuarcılık organizasyonuyla bu yıl üçüncüsü 14-15 Kasım 2013 tarihleri arasında WOW Conven-tion Center’da gerçekleşti. İki gün boyunca yaklaşık 1500 kişinin ziyaret ettiği etkinlikte, 10 oturum, panel ve forumda 70 akademisyen, bilim ada-mı ve yangın uzmanı bir araya geldi ve yangın güvenliğini tartıştı. TÜYAK 2013 – Yangın ve Güvenlik Sempozyumu ve Sergisi, TÜYAK - Türkiye Yangından Korunma ve Eğitim Vakfı ve Yangından Korunma Derneği Onursal Başkanı ve TÜYAK 2013 Yangın ve Güvenlik Sempoz-yum ve Sergisi Yürütme Kurulu Başkanı Prof. Dr. Abdurrahman Kılıç ve TÜYAK Yönetim Kurulu Başkanı İsmail Turanlı’nın konuşmalarının ardından düzenlenen açılış töreniyle başladı. TÜYAK 2013’ün ana teması “Yüksek Yapılarda Yangın ve Güven-lik” oldu. Önceki senelerde olduğu gibi başarılı

bir sempozyum geçirdiklerini ve yük-sek katılımdan duyduğu memnuniyeti dile getiren Prof. Dr. Abdurrahman Kılıç, şunları söyledi; “Yangın güven-liği sektörü her geçen gün büyüyen önemli bir sektör haline geldi. Her sempozyumda da katılımcı sayımız artıyor. Sempozyuma katılımın art-masıyla yangın güvenliği sorunlarının da azalacağına, Türkiye’nin yangın açısından daha güvenli, tedbirlerini alan bir ülke haline geleceğine inanı-yoruz. Bu yıl üçüncüsünü düzenledi-ğimiz TÜYAK 2013, kamu kurum

ve kuruluşlarını özel sektör temsilcileri ve akademisyenlerle bir araya getiren önemli bir platform haline geldi. Yangın güvenliği alanında yaşanan sorunlar, ilk ağızdan öğreniliyor ve tartışılıyor.”Abdurrahman Kılıç, TÜYAK 2015 – Yangın ve Güvenlik Sempozyumu ve Sergisi’nde sorunları azalmış, sektör olarak daha büyümüş, ülkemizde yangın sayılarını azaltmış, yangından dolayı meydana gelen can ve mal kay-bını en aza indirmiş bir Türkiye olarak tekrar buluşma dileğiyle konuşmasını tamamladı.

TÜYAK 2013 gerçekleşti

18 Haziran 2012 de Vilnius Yerel İdari Mahkemesi, Rekabet Kurulu’nun 20 Aralık 2012 tarihli UAB G4S Litvanya’ya AB DNB bankası, AB SEB ve Swedbank ile anlaşarak, G4S’in rakiplerinin para taşımacılığı sektöründe faaliyet gösterme olanak-larını kısıtlamak ve Rekabet Yasası’nın 5. Maddesini ve AB’nin Faaliyet An-laşmasının 101. Maddesini ihlal etmek konusunda verdiği kararı onayladı.Söz konusu ihlal kararı üzerine Reka-bet Kurulu, G4S ve anlaşmaya katılan bankaları 57 milyon Litvanya Litas’tan fazla (yaklaşık 16 milyon EURO)

cezaya çarptırdı, ancak şikayetleri ince-leyen mahkeme, bankalara verilen para cezasının %60 ve G4S’inkinin de %10 azaltılmasına karar verdi. Mahkeme ce-zaları onaylarken, Rekabet Kurulu’nun ilgili koşulları değerlendirmekte yetersiz kaldığı ve bu nedenle cezaların temelsiz olduğu görüşünü bildirdi. Mahkemenin kararına göre cezalar şu şekilde düzen-lendi: AB SEB bankası –9,923,280 Lit-vanya Litas (yaklaşık 2,873,981 EURO), Swedbank, AB – 5,697,440 Litvanya Litas (yaklaşık 1,650,093 EURO), AB DNB bank – 3,452,080 Litvanya Litas (yaklaşık 999,791 EURO) VE G4S

–8,494,020 Litvanya Litas (yaklaşık 2,460,038 EURO).Kuruluşların rekabeti kısıtlayıcı ey-lemlerden uzak durmaları konusunda para cezaları önemli bir rol oynuyor. Mahkeme kararını değerlendirmeye tabi tuttuktan sonra Rekabet Kurulu da gelecekte verilecek cezaların netleşmesi ve verilen cezaların pazardaki aktörleri rekabet yasasını ihmal etmekten alı-koyacak etkinlikte olması için Temyiz Mahkemesine başvurma ihtimalini göz önüne alacaktır. Mahkeme kararı 14 günlük başvuru süreci içinde Temyiz Mahkemesine götürülebilecek.

Mahkeme, Rekabet Kurulu’nun G4S ve bankalara verdiği ihlal cezalarını azaltarak onayladı

14 n Güvenlik Yönetimi Aralık 2013

Page 19: Sayı 7
Page 20: Sayı 7

GÜNCEL

CoESS Olağan Genel Kurulu ve Çalış-ma Komiteleri toplantıları gerçekleşti CoESS’in yıllık olağan Genel Kurulu ile Çalışma Komiteleri toplantıları,

10-11 Ekim 2013 tarihleri arasında Brüksel’de icra gerçekleşti. Toplan-tılara GÜSOD Yönetim Kurulu üyeleri Oryal Ünver ve Beri Koronyo ile GÜSOD üyesi Mustafa Altun katıldı. Toplantının birinci gününde alt Co-ESS bünyesinde faaliyetlerini sürdü-ren çalışma komitelerinin yıl içinde yaptıkları çalışmalar görüşüldü ve müteakiben Direktörler Meclisi yıllık değerlendirme toplantısı gerçekleşti-rildi. İkinci gün ağırlıklı olarak 2013 bütçesi görüşüldü ve Genel Kurul

tarafında ibra edildi. Toplantının ikinci bölümünde 2014 yılı bütçesinin sunumu yapıldı ve yapılan görüşme-lerden sonra kabul edildi. Aynı gün öğleden sonra Çalışma Komitelerinin toplantılarına devam edildi. WC Guarding çalışma komitesinin önümüzdeki yıl ilk toplantısının 19 Şubat 2014 tarihinde İstanbul’da yapılması oy birliği ile kabul edildi. CoESS; müteakip yıl Genel Kurul toplantısını 9-10 Ekim 2014 tarihle-rinde Londra’da Kuruluşunun 25. yılı kutlamaları ile birlikte icra edecek.

CoESS Olağan Genel Kurulu ve Çalışma Komiteleri toplantıları gerçekleşti

En son teknolojiyle üretilen güvenlik ve yangın ürünlerini tek çatı altında buluşturan IFSEC İstanbul 2013 Fuarı, Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi Sarayı’nda gerçekleştirildi. Sektör profesyonellerinden büyük bir ilgi gören fuar, üretici, tedarikçi ve distribütörlerin geniş bir uluslararası katılımcı ve ziyaretçi yelpazesini ağırladı. Güvenlik Servisleri Organizasyon Birliği Derneği (GÜSOD ) ; Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığından Üst Düzey Yöneticileri, IFSEC İSTANBUL Güvenlik ve Yangın Fuarı Organizasyonu Etkinliklerine davet ederek; özel güvenlik sektörünü yakından ilgilendiren 5510 Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası; 4857 Sayılı İş ve 6331 Sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Ka-nunlarının özel güvenlik hizmetlerini düzenleyen 5188 Sayılı Kanuna ve bu bağlamda özel güvenlik sektörüne olan yansımalarının değerlendirildiği bir panel icra etti.

Moderatörlüğünü Gazi Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Cem Kılıç’ın yaptığı panelde; Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Genel Sağlık Sigortası Daire Başkanı Namık Kaya, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı İş Teftiş ve Rehberlik Kurulu Başkan Yardımcısı, Arif Şimşek, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Çalışma Genel Müdürü Nurcan Önder- Ça-lışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı İş Sağlığı ve Güvenliği Genel Müdür Yardımcısı İsmail Gerim ve Securitas Ülke Başkanı Murat Kösereisoğlu panelist olarak yer aldı. Yoğun ilgi gören ve mevcut İş yasalarının özel güvenlik sektörüne olan yansımalarının değerlendirildiği panelde; panelistler mevcut durum hakkında özet bilgiler sunduktan sonra konuya ilişkin olarak kısa değer-lendirmelerde bulunarak çözümlerde ve çözüm arayışlarında tarafların tümünün katkılarının önemine işaret ettiler. Yine Çalışma ve Sosyal Güven-lik Bakanlığı olarak sektörden gelecek

teklif ve önerileri önemsediklerini be-lirterek işbirliği konusunda sektörden ve bu konuda faaliyetlerini sürdüren sivil toplum kuruluşlarından gelecek tekliflerin beklendiğini belirtiler.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Üst Düzey Yönetimi IFSEC Istanbul Fuarı’nda bir araya geldi

16 n Güvenlik Yönetimi Aralık 2013

Page 21: Sayı 7
Page 22: Sayı 7

GÜNCEL

GÜSOD ve GESİDER Üyeleri Grand Hyatt Otel’de buluştuGÜSOD, 2011-2013 dönemi Sosyal Faaliyet Programı kapsamında üye-leriyle birlikte olduğu yemekli sohbet toplantılarının onuncusunu, 1 Eylül 2013 tarihinde Tüzel Üye Desmer Güvenlik Hizmetleri Ticaret A.Ş. ve Alper Canpolat’ın ev sahipliğinde Grand Hyatt Otel’de gerçekleştirdi. Toplantıya konuk konuşmacı olarak Mehmet AUF teşrif etti. Organizas-yona GESİDER üyeleri de iştirak etti. GESİDER üyeleri için ev sahip-liğini Pronet Güvenlik Hizmetleri

A.Ş. ve Alp Saul yaptı.Özel güvenlik sektörünün güzide iki sivil toplum kuruluşu GÜSOD ve

GESİDER’ in birlikteliğinin yanı sıra katılımcılar, Mehmet Auf ’nun güzel sohbeti ile keyifli dakikalar yaşadı.

Securitas Türkiye, 2010 yılından bu yana ‘İş ortaklarımızla aynı noktada’ sloganıyla sürdürdüğü “Ortak Nokta İş Ortakları Buluş-ması” kapsamında bu yıl beşinci-sini düzenlediği Tedarikçi Günü 2013’te tedarikçileriyle bir araya geldi. İstanbul Shangri-la Otel’de gerçekleştirilen toplantıya, Securitas Türkiye’nin tedarikçi firmalarının temsilcileri katıldı. Ülke Başkan Yardımcısı Kurtuluş Dönmezer’in katılımıyla gerçek-leşen Tedarikçi Günü 2013’te;

Securitas’ın 2013 senesinde tedarik-çi sürecindeki yenilik ve değişiklik-lerin paylaşıldı. Securitas Tedarikçi Günü gündeminde ayrıca Securitas satın alma ve lojistik süreçleri ve e-fatura uygulaması yer aldı. Toplantının sonunda, Securitas Türkiye tarafından her yıl verilen ‘Yılın Tedarikçisi’ ödülleri de sa-hiplerini buldu. ‘Çalışma Süreleri’, ‘Firmanın Kuruluş Tarihi’, ‘Tedarik Süreçlerine Uyum’, ‘Müşteri Mem-nuniyeti’ ve ‘Fayda Sağlama’ gibi kriterlere göre seçilen yılın teda-

rikçileri 2013 senesinde Doğukan Ayakkabı, Sodexo Motivasyon Çözümleri ve Avea İletişim oldu. Securitas Türkiye Ülke Başkan Yardımcısı Kurtuluş Dönmezer, ödülleri takdim ederken yaptığı konuşmada, “Securitas olarak Türkiye’nin önde gelen şirketleriyle birlikte tedarik zinciri oluştur-maktan ve profesyonel çözümler üretmekten son derece memnuniyet duyuyoruz. Securitas Türkiye’ye değer katan tüm tedarikçilerimize teşekkür ediyoruz” dedi.

Securitas’tan ‘Yılın Tedarikçi’lerine ödül

18 n Güvenlik Yönetimi Aralık 2013

Page 23: Sayı 7
Page 24: Sayı 7

GÜNCEL

ATraq Alarm Merkezi Otomas-yon Yazılımı’nı dünyada 43 ülkede 5,400’den fazla merkeze çözüm ola-rak sunan Comon Professionals, son başarısı olan SECOM International’a verdiği eğitimle, portföyüne yeni ülkeler kattı. SECOM ile 2012’de yaptığı anlaşma doğrultusunda SECOM’un çalıştığı tüm ülkelere geçiş sürecinde ilk toplu eğitim 5-9 Kasım 2013 tarihleri arasında Bangkok’da verildi. Toplam 3 gün süren eğitimde yazılım ve tekrarlanan kazanç sistemi örnekleri

üzerinde duruldu. Katılan ülkeler arasında Tayland, Japonya, Myan-mar, Vietnam, Singapur, Çin, En-donezya ve Malezya bulunmaktadır. Tüm ülkelerdeki Eğitim Müdürleri ve Alarm Merkezi Müdürleri’ne düzenlenen eğitime toplam 35 kişi katıldı.Eğitim sırasında, SECOM ile tüm uluslararası projelerinde kullanılmak üzere ATraq bağlantılı AGuard Süreç Yönetimi projesi ile ilgili anlaşmaya varılacak bu günlerde, cihazlarının, otomasyon yazılımlarının ve diğer

tüm ilgili hizmetlerinin kullanımı ile ilgili ilave bilginin yanı sıra AMetri, AEyes ve ASponz hakkında da detay-lı bilgi verildi.

Comon Professionals portföyüne yeni ülkeler kattı

Kaldırım üstü transfer sistemleri, Londra Colney St. Albans’taki Sainsbury mağazasına kuruldu. Şimdi para arabası tesise yanaşıyor ve elektronik bir kepenk indiriyor. Güvenlik görevlisi aracın yan tarafını tamamen kapata-cak şekilde iki tane daha koruyucu “kanat” çekiyor. Böylece, nakit ofisi çalışanları için burası güvenli bir liman oluşturuyor.

TESCO GRİFON baskıya dayanıklı iç kasa yapısı kullanıyor Tesco, hem müşterileri hem de personelİ için en güvenli ortamı yaratmak için yenilikçi ve ilider bir ATM güvenlik çözümü geliştirdi.

Kullanılan GRİFON Baskıya Dayanıklı İç Kasa Kapısı, kasa açıldığında ATM kasetlerinin görünmesini engelleyen bir çelik bloktur ve yüksek güvenlikli anah-tarsız erişimle çalışır; kilitleme düzeneği gizlenmiştir ve zaman kilitli kontrol sistemi bir anda yalnızca bir kasetin görünmesine izin verir. Bu sistem, ATM odalarında baskı kullanılarak yapılan saldırı olanağını önemli ölçüde azaltacak bir sistem oldu-ğunu kanıtlamıştır. Gerek saldırı ve parasal kayıplarda gerekse para taşıma görevlile-rinin zarar görmeleriyle sonuçlanan vakalr-da dikkat çekici bir azalma olmuştur.

Kaldırım üstü transfer sistemleri başarıyla uygulanıyor

20 n Güvenlik Yönetimi Aralık 2013

Page 25: Sayı 7
Page 26: Sayı 7

b“Büyük hayallerin, büyük mücadeleleri vardır.” Lütfen siz bu gerçeği değiş-tirmeye çalışmayın. Mücadele istemiyorsanız ve mücadele etmiyorsanız siz televizyon izlemeye devam edin.

Yaşadığınız olumsuz tecrübelerin zihninizde ve yüreğinizde yeterince yaşa-masına izin verirseniz gerçeğe ve kalıcı bir probleme dönüşürler. Geçtiğimiz hafta yaşadığınız tatsız bir olayı hala zihninizde tutup döndürüp duruyorsa-nız, yaşadığınızdan daha olumsuz bir tablo ortaya çıkarıyorsunuzdur.

Hayatınızda hemen sonuç alamadığınız birçok şey vardır. Bu sizi yıldırma-malı ve çalışmaya devam edebilmelisiniz. Düşüncelerinize karşı koymanız gereken zamanlar olacaktır. İki gün sonra kendi zihniniz sizin üzerinizde oyunlar oynayacaktır. O esnada içinizden bir ses “bak iki gün önce böyle düşünmüyordun, gelişmeler senin istediğin gibi gitmiyor zannediyorsun ama hayat o kadar da kötü değil” diyebilir. Ama yüreğinizde yanan o ateş sizin düşüncelerinizden daha ağır basacak ve siz devam edebilecek gücü ve cesareti bulabileceksiniz.

Bu güne kadar gördüklerimizin içinde sadece dilemek başarıyı getirmi-yor. Yürekten arzulamak bilin ki her başarının başlangıç noktasıdır. Nasıl başarılı olacağımızı hep merak ederiz. Başarının nerede olduğunu da arar dururuz. Bunun için de ne yapmamız gerektiği konusunda kitaplar okur ve uygulamaya çalışırız. Hâlbuki cevap için çok uzağa bakmamıza gerek yok. Cevaplar içimizde ve yüreğimizdedir. Bilmiyorsanız öğrenirsiniz. Korkuyor-sanız cesurca karşılarsınız. Engeller varsa ilerleyerek üstesinden gelirsiniz. Çıkmazda iseniz bir yol bulup geçersiniz. Arzu ve gayretiniz imkânsızı mümkün yapar.

“Bir yol yokmuş gibi görünürken, siz bir yol yaratabilirsiniz.” Arzu imkânsız diye bir şey tanımaz. Başarısızlığı benimsemez. Size tahmin edemeyeceğiniz derecede enerji ve güç verir. Düşlediğiniz hedeflerinize kısa sürede ulaştırır.

“Yokuşta terlemeyen inişte gözyaşı döker” diye benim her zaman kullan-dığım ve sevdiğim bir deyim vardır. Dikkat edince, çevremizde bu deyime uygun olarak görebileceğimiz birçok insan vardır. Bugün mutlu, huzurlu hiçbir sıkıntısı yokmuş gibi görünen iş adamları, sanayiciler ve mevki sahibi kişiler bu seviyeye gelinceye kadar, çok sıkıntılı ve badirelerle dolu bir müca-dele içinde olmuşlardır.

Başarmanız için mükemmel olmanız gerekmiyor. Sadece büyük bir kalbiniz olsun, yürekli olun, cesaretli olun.

Uygulayabilmeniz dileğimle…

Yaşadığınız olumsuz tecrübelerin zihninizde ve yüreğinizde yeterince yaşamasına izin verirseniz gerçeğe ve kalıcı bir probleme dönüşürler. Geçtiğimiz hafta yaşadığınız tatsız bir olayı hala zihninizde tutup döndürüp duruyorsanız, yaşadığınızdan daha olumsuz bir tablo ortaya çıkarıyorsunuzdur.

HAYATA BAKIŞ

“Yürek ve cesaret”

Oğuz GÜLAY

22 n Güvenlik Yönetimi Aralık 2013

Page 27: Sayı 7
Page 28: Sayı 7

“Hayati bir hizmet sunuyoruz”ESTA (Avrupa Güvenlik Taşıma Birliği) Başkanı Jarl Dahlfors ile röportaj yaptık. ESTA hakkında bilginin yanı sıra işbirlikleri, AB’deki rolü, standartlar, direktifler ve güvenlik konusuna ilişkin görüşlerini aldığımız Dahlfors; güvenli ve etkin bir nakit kullanımı için gereken ortamı sağlayan ESTA’nın temsil ettiği CIT endüstrisinin, nakit parayı işleyerek ve taşıyarak hepimiz için hayati bir hizmet sunduğunu söyledi.

KAPAK KONUSU

24 n Güvenlik Yönetimi Aralık 2013

Page 29: Sayı 7

ESTA, üyeleri, vizyonu ve misyonu hakkında bize neler söyleyebilirsiniz? Avrupa Güvenli Taşıma Birliği-ESTA Brüksel’de

1975 yılında kurulan ve kar amacı gütmeyen bir kuruluştur. ESTA, güvenli lojistiğin veya nakit taşıma (CIT) endüstrisinin çıkarlarını koru-maktadır. Avrupa’daki CIT şirket-lerinin %90’ı ESTA üyesidir. ESTA, etkin, sağlam, güvenilir, daha ucuz ve güvenli olması açısından nakit ödemeleri teşvik etmektedir. Günümüz teknolojisi ile birlikte yeni ödeme şekilleri hakkında çok sayı-da yorum ve reklam yapılıyor ancak bu ödeme şekillerinden hepimiz ya-rarlanamıyoruz. Kapsayıcı toplum, herkesin çalışabilmesini, emeğinin

karşılığını alabilmesini ve borçlarını ödeyebilmesini sağlayan toplum-dur. Nakit, herkese açık olan tek ödeme seçeneğidir. Bu da, onu korunması gereken çok değerli bir kamu hizmeti yapmaktadır. Nakit, Avrupa’daki herkes için vazgeçil-mez bir ödeme aracıdır, kimlerin nakit paraya erişebileceğine ve kullanabileceğine dair herhangi bir sınırlama yoktur. ESTA’nın temsil ettiği CIT endüstrisi, nakit parayı işleyerek ve taşıyarak hepimiz için hayati bir hizmet sunuyor. ESTA’nın vizyonu, güvenli ve etkin bir nakit kullanımı için gereken ortamı sağlamaktır. ESTA, CIT endüstrisi bünyesinde “nakit girişi döngüsüne” yönelik ortak yeniden mühendislik çözümü konseptini ve merkez bankacılarının tüm taraflara yönelik nakit geri dönüşümü (cash recycling) teşvikleri oluşturmak amacıyla Bilanço İndirimi programı-na yönelmelerini teşvik etmektedir. Üyelerin ortak stratejisinin ve yeni teknolojilerin kullanımının tedarik zincirindeki tüm paydaşlar tarafın-dan paylaşıldığı bir ortamda, ESTA güçlü bir nakit toplumu vizyonunu teşvik etmektedir. Misyonumuz, sektörümüzün sağladığı hizmet kalitesini artırmak için sürekli çalışarak, üyelerimizin Avrupa’da yürütülen politika girişimleri hakkın-daki ortak tutumlarını belirlemek ve teşvik etmektir. ESTA’nın üyelik yapısı CIT şirketleri olan daimi üyelere veya kıdemli üyelere dayanmaktadır. Bağlı üyeler CIT endüstrisine tedarikçiler sunmaktadır. Muhabir üyelerimiz farklı ulusal destek gruplarını temsil eden ve Avrupa seviyesinde söz sahibi olmak isteyen ulusal birlikler-dir. Ortak üyelerimiz Avrupa dışında faaliyet gösteren CIT şirketleridir. ESTA’nın 76’sı kıdemli, 58’i bağlı, 7’si ortak ve 5’i de muhabir olmak üzere toplam 145 üyesi vardır.

Üyelik başvuruları Genel Sekreterli-ğimiz tarafından değerlendirilmekte ve ESTA Yönetim Kurulu tarafından onaylanmakta veya reddedilmek-tedir. İtibar, geçmiş performans ve finansal kaynaklar kabul kriterleri arasındadır.ESTA üç çalışma grubu aracılığıyla faaliyet göstermektedir: CIT Güvenlik ve Risk Yönetimi, Nakit Grubu ve AB Kanunları. Bu çalışma grupları yöne-tim kuruluna tavsiyelerde bulunurlar ve kararları ışığında işlem yapılır.

ESTA başka hangi kuruluşlarla işbirliği yapıyor? ESTA, Avrupa Güvenlik Hizmetleri Konfederasyonunun (CoESS) CIT çalışma grubuna başkanlık et-mektedir, Uluslararası Para İşleri Enstitüsünün (IACA) bir üyesidir ve ayrıca Bank Note Watch Internatio-nal (BNWI) Yönetim Kurulunda görev yapmaktadır. ESTA, EPC, Euricpa, Eurocommerce ve ATMIA gibi ilgili paydaşlarla yakın işbirliği yapmak-tadır.

ESTA’nın ve/veya acentelerinin Avrupa Birliği’ndeki rolü nedir? ESTA’nın Avrupa Birliğine ilişkin rolü, CIT şirketlerinin faaliyetlerini etkileyecek mevzuatın planlanması sürecinde üyelerini tanıtmaktır. Ör-neğin, ESTA Avrupa Komisyonunun Euro banknotlarının karayolu ile Avro Bölgesindeki üye devletlerarasında profesyonel sınır ötesi taşınması konusundaki danışmanlık talebine bir cevap hazırlamıştır. Temel ama-cımız, üyelerimizi etkileyecek bir AB mevzuatının planlanma sürecinde Avrupa Parlamentosu Üyelerinin ve Avrupa Komisyonunun üyelerimizin ihtiyaçları ve planlarının üyelerimizin ticari faaliyetlerini nasıl etkileyeceği hakkında tam ve kapsamlı bilgi sahi-bi olmalarını sağlamaktır. Görevimiz, iletişim kurmak, işimizi tanıtmak ve mümkün olan durumlarda, nüfuzu-

Jarl Dahlfors

Aralık 2013 Güvenlik Yönetimi n 25

Page 30: Sayı 7

muzu kullanmaktır. Sosyal diyalog problemleri ile ilgili olarak Avrupa Komisyonu ECFIN Genel Müdürlüğü ve DG Employ-ment ile yakın işbirliği yapıyoruz.

ESTA her bir devlet kurumuyla yoğun işbirliği yapıyor mu? ESTA, üyelerine Avrupa seviye-sinde veya bir sorunun birden fazla Avrupalı ulusu ilgilendirdiği durumlarda destek sağlamaktadır. Genelde sınır ötesi suçların söz konusu olduğu durumlarda polis teşkilatı gibi devlet kurumlarıyla ir-tibata geçilmektedir. ESTA bu gibi durumlarda, Avrupa Polis Teşkilatı Europol tarafından soruşturma başlatılmasını sağlamak üzere üyelerimizle birlikte çalışır. Bir başka örnek de sürekli irtibat halinde olduğumuz ve yıllık kon-feransımıza davet ettiğimiz ulusal merkez bankalarıdır. Avrupa Mer-kez Bankası, Avronun Avrupa’da taşınması ve işlem görmesi ile ilgili olarak tüm Avrupa’yı ilgilendiren problemlerin çözümü konusundaki doğal ortağımızdır. Ulusal merkez bankaları, bir veya birden fazla üyemizi etkileyen tek bir ülke prob-leminin ortaya çıktığı anda iletişim kuracağımız hükümet kurumlarıdır.

Avrupa standartları/uluslararası standartlar hakkında bilgi alabi-lir miyiz?Ulusal kural ve düzenlemelere tabi olan sektörümüze uygulanan özel bir uluslararası standart/Avrupa standardı yoktur. Şu anda Avrupa Birliği tarafından teklif edilen yeni bir mevzuat yoktur. Yeni bir mevzu-at teklif edildiğinde, ESTA gibi pay-daşlara danışılır ve bunun üzerine sektörümüzün nasıl etkilenebilece-ğine dair görüşümüzü bildiririz. Ancak suç uyumlulaştırılamaz. Bundan dolayı güvenlik hususu, tüm gerekli ve farklı özellikleri bir bütün olarak değerlendirebilmek açısından, en iyi ulusal seviyede düzenlenebilir. Suçların önlenmesi-ne ve azaltılmasına yönelik herkese uyan bir çözüm mevcut değildir. Bunu ne Avrupa standartları ne de uluslararası standartlar değiştirebilir. Sektörümüzün suçlara karşı koru-yucu tedbirleri hayata geçirebilmesi gerekmektedir; hızla ve esneklikle cevap vermek bizim için önemlidir.

Sektöre yönelik Avrupa Direk-tifleri veya ilgili yönetmelikler hakkında bilgi verebilir misiniz?Avrupa Birliği Hizmetleri Direktifi, kapsamı dışındaki CIT faaliyet-

lerine uygulanmamaktadır. Şu anda yalnızca tek bir Yönetmelik üyelerimizin faaliyetlerini düzenle-mekte ve ortak para birimi olarak Avro kullanılmak suretiyle Avronun Üye Devletlerarasında karayoluyla sınır ötesine taşınması hususuna değinmektedir.

Güvenlik sorunlarına ilişkin bilgi verebilir misiniz?ESTA, 2012 yılında sektörümüze yapılan saldırılar ve sektörümüzün uğradığı zararlarla ilgili faaliyet raporumuza katkıda bulunan 32 ülkeden üyeye sahiptir. Bu veriler 2011 ile karşılaştırıldığında önemli bir gelişmeye ve üyelerimizin kendi ülkelerinde karşılaştıkları suç risk-lerini azaltmada başarılı oldukları-na işaret etmektedir.

KAPAK KONUSU

26 n Güvenlik Yönetimi Aralık 2013

Page 31: Sayı 7

“Yeni hedeflerimiz var”Loomis Başkanı ve Ceo’su Jarl Dahlfors ile ayrıca Loomis’i konuştuk…

Loomis’in yeni başkanı ve CEO’su olarak yapılan görev değişikliğini nasıl değerlendiriyorsunuz ve ne gibi planlarınız var?

Görev değişikliği, Lars ve bana gerçekten çok iyi uydu. Her ikimiz de yeni zorlu görevler bekliyorduk, ancak hiç birimiz Loomis’ten ayrıl-mak istemiyorduk, çünkü çalışacak daha iyi bir şirket hayal edemi-yorduk. Orada geçirdiğim yıllarda ABD’deki işleri iyi yapılandırdığımızı sanıyorum. Amerika işi artık yeni bir evreye geçiyor, bu nedenle yapacak çok iş var, pazarlama tarafında da öyle ve Lars bu iş için biçilmiş kaftandır. 2008 yılında borsada kote olup Lars CEO göre-vini üstlenince Loomis için yeni bir strateji geliştirildi. Net ve oldukça zor hedefler belirlendi ve bu hedef-lere 2014 yılına kadar ulaşılması planlandı. O günden bu yana şirket tutarlı bir ilerleme kaydetti. Bu zor-lu yolda bazı engebeli yerler elbette vardı, ancak bunlarla başa çıktık ve yoldan ayrılmadan iyi bir ilerleme kaydetmeyi başardık. Bir hedefin ardından diğeri gerçekleştirildi. Kalan hedefleri belirlendiği takvime göre gerçekleştireceğimizden emin olduğumuz için, yeni hedef-ler belirlemenin ve önümüzdeki yolculuk için yeni bir plan hazırla-manın zamanıdır. Loomis’in yeni CEO’su olarak ilk önemli görevim bu olacaktır.

Peki, bize biraz Loomis’in iş mantığından ve faaliyetlerinden bahseder misiniz?Loomis, işi sürekli iyileştirmek için nasıl çalışılacağı konusunda iyi bir formül buldu. Loomis, yükselen

grafiğe sahip, başarılı bir şirket. İşin hangi yanına bakarsak baka-lım, göstergeler doğru yöne işaret ediyor. Kuşkusuz en önemlisi de giderek daha fazla memnun müşterimiz... Ama ayrıca yönetim değişikliklerinin sayısını ve personel devrini azaltabilmemiz de önemli. Bu, sağlıklı bir şirket olduğumuzun bir belirtisidir. Loomis’in faaliyetleri son derecede ademi merkeziyetçi-dir. Bu da demektir ki biz sorunları kuruluşun farklı bölümlerinde biraz farklı yollardan çözüyoruz. Birbirimiz-den bir şeyler öğrenme konusunda daha da iyi hale gelebilirsek, sonuç-ların olumlu eğilim yönünde olması için çok iyi bir potansiyel var. Bariz gibi gözükse de, iyi işleyen araçları-mızın, yapılarımızın ve süreçlerimizin olması gerekir. Bir hizmet şirketinde en önemli faktör şudur: Yönetim ve çalışanlar arasında doğru tutum ve yaklaşım. Aradığımızda, büyüklü küçüklü çok daha fazla iyileştirme yapmanın yollarını bulacağız. Özetle; bugün Loomis’in üzerinde durduğu, daha da gelişmesini sağlayan çok iyi bir platforma sahip olduğuna ina-

nıyorum. Son yılların en harika ekibi, şirketi bir güçten diğerine taşımıştır.

Önümüzdeki dönemlerde Loomis için ne gibi planlarınız var?Daha fazla pazara genişlemek, önümüzdeki önemli bir zorluk ve önceliktir. Biz uzmanız ve Loomis gibi bir oyuncu için büyük fırsatlar söz konusu. Nakitle uğraşmayı başkalarından daha iyi biliyoruz ve her ülkede şartlar farklı olsa dahi bundan avantaj sağlayabiliriz. Ancak aynı zamanda, yeni pazarlara girmenin riskleri var; sakin olmanız ve doğru şirketi ve fırsatı kollamanız gerekir. Kendi ayakları üzerinde dur-masının bir sonucu olarak şirketimiz inanılmaz işler yapmıştır. Büyük bir şirketin oldukça vasat bir bölümü olmaktan, son derece uzman bir ekibi, iyi yapıları ve süreçleri olan ve iyi yönetilen bir şirkete dönüştük. Daha iyi olabileceğimizi biliyorum ve sonbahar dönemini, önümüzü görmeye ve gelecek üç ila beş yıllık dönemde Loomis’in nasıl değişme-si gerektiğini anlamaya çalışarak ge-çireceğim. Tüm pazarlarımıza gidip insanlarla yani sadece yöneticilerle değil, ayrıca çalışanlarla ve müşteri-lerle tanışmaya öncelik vereceğim. Bunu sabırsızlıkla bekliyorum.Son olarak şunu söylemek isti-yorum; piyasa şartları Loomis’in istediği gibi gidiyor. Hem bankacılık hem de perakende pazarlarında faaliyetleri ekonomik hale getire-bilen ve ölçek ekonomilerinden yararlanabilen Loomis gibi uzman bir oyuncu için daha büyük bir kap-sam oluşuyor. Hem daha geniş bir sunum hem de daha fazla pazarda artan mevcudiyet sayesinde önü-müzde büyük fırsatlar görüyoruz.

Aralık 2013 Güvenlik Yönetimi n 27

Page 32: Sayı 7

A TM’ler ve ihtiyaç duydukları hizmetler Alternatif ödeme mo-dellerindeki gelişmelere rağmen nakit kullanımı

tüm dünyada liderliğini sürdür-mektedir. Nakit içeren bankacılık hizmetlerini geniş coğrafyalara yaymanın ve müşterinin yakınına götürebilmenin en maliyet-etkin yöntemlerinden birisi ATM’lerdir. Çünkü ATM’lerin bankalara ma-liyetleri şube bankacılığına göre yaklaşık 1/2 ila 1/4 oranında daha düşüktür (1) (2). Ülkemizde de sayıları ve kullanımı giderek artan ATM’lerin, Eylül 2013 sonu rakamlarına göre toplam miktarı 40.500 olup bu rakam bir yıl öncesine göre % 16 artış göster-miştir (3).ATM’ler yoluyla, para çekme, para yatırma, nakit transferi, döviz satın alma/bozdurma, fon alım-satımı, faturaların ödenmesi gibi çeşitli bankacılık hizmetleri yapılabilmektedir. ATM’ler, şube bankacılığının üzerinden aldıkları yükler, bazı işlemlerden alınan komisyonlar, borç verme hiz-

‘Uçtan uca ATM yönetilen hizmetleri’ ve CIT firmaları Nakit içeren bankacılık hizmetlerini geniş coğrafyalara yaymanın ve müşterinin yakınına götürebilmenin en maliyet-etkin yöntemlerinden birisi ATM'lerdir. Çünkü ATM'lerin bankalara maliyetleri şube bankacılığına göre yaklaşık 1/2 ila 1/4 oranında daha düşüktür.

KAPAK KONUSU

M. Levent KOCABIYIK / Proje Yöneticisi - DanışmanBANTAŞ A.Ş.

28 n Güvenlik Yönetimi Aralık 2013

Page 33: Sayı 7

metleri gibi özellikleri nedeniyle bankalar için birer tasarruf aracı ve gelir kaynağıdır. Bu nedenle bankalar gerek şubelerine (dahi-li), gerekse şube dışı noktalara (harici) çok sayıda ATM kurarak hizmete sunarlar.Yazılım içeren karmaşık birer elektronik ve elektro-mekanik sistemler olarak ATM’ler işlevleri-ni yerine getirebilmek için düzenli ve hassas nakit yönetimine ve teknik desteğe ihtiyaç duyarlar. ATM cihazlarının her zaman faal ve hizmete hazır olabilmeleri için öncelikle fonksiyonlarını teknik limitler içinde kısmen veya tama-men yerine getirebiliyor olmaları gerekir. Arıza durumuna geçmiş bir ATM, banka için doğrudan gelir kaybı ve müşteri memnu-niyetsizliğidir. Benzer şekilde, teknik olarak çalışır durumda olmasına rağmen içinde yeterli nakit bulunmayan ve dolayısı ile kısıtlı hizmetler verebilen bir ATM de yine banka açısından benzer olumsuzluklara neden olur.ATM’lerde teknik arıza durumları iki başlık altında incelenir. Basit teknisyen müdahalesi ile çözü-lebilecek olan, para veya kart sı-kışması, tüketim malzemelerinin ikmali ve cihazın yeniden başlatıl-ması ihtiyacı gibi durum ve sorun-larla ilgili ‘ilk seviye’ bakımlara İngilizce adı ile FLM (First Line Maintenance) denmektedir. Daha karmaşık, üretici veya tescilli servislerin müdahalesini gerek-tiren ‘ikinci seviye’ bakımlar ise İngilizce adı ile SLM (Second Line Maintenance) olarak adlandırılır. Bu bakım ihtiyaçlarına yönelik olarak, sayıları binlerle ifade edi-len ATM’lerin uygun otomasyon gereçleri ile sürekli ve kesintisiz olarak izlenmesi gerekir.Diğer yandan ATM’lerin nakite yönelik hizmet ve fonksiyonla-

rını yerine getirebilmeleri için, bulundukları bölgenin ve günün ihtiyaçlarına uygun sıklıkla, doğru zamanda ve uygun miktarda nakit ile ikmal edilmeleri gerekir. ATM cihazlarının teknik durumları gibi nakit düzeyleri de, karmaşık optimizasyon teknikleri içeren otomasyon gereçleri ile izlenmek-tedir. Bu izleme sistemlerinin görevi ATM’leri nakitsiz bırakma-mak olduğu kadar, atıl yatan ve gelir getirmeyen nakit oluşmasını da önlemektir. Bu hassas denge-yi kurabilmek bankalara önemli maliyet avantajları sağlamaktadır. O nedenle, nakit yönetimi ve optimizasyonu maksatlı sistem-lere büyük yatırımlar yapılmakta ve işletilmesi için önemli sayıda teknik ve operasyonel personel görevlendirilmektedir.Bunun dışında, ‘şube dışı’ (off-site) ATM’lerin içine konuşlandı-rıldığı kabinlerin temiz ve bakımlı olması bankanın imajı ve müşteri memnuniyeti açısından önem ta-şımaktadır. Bu kabinlerin düzenli olarak temizlenmesi, elektrik ve mekanik arızalarına müdahale edilmesi, banka logolarının, tanıtım afişlerinin asılması ve güncellenmesi gibi hizmetler de ATM yönetiminde dikkate alınma-sı gereken ihtiyaçlardır.

Tüm bu bakım, idame ve işletme ihtiyaçlarının karşılanması için ge-rekli olan, nakit merkezleri, zırhlı nakil araçları, operasyon, bakım ve güvenlik personeli, ekipman, otomasyon ve güvenlik sistem-leri bankalar için önemli gider kalemleri oluşturmaktadır. Ayrıca, bankaların ihtiyaçlarına göre oluşturulan bu organizasyonlar ölçek ekonomisinden yararlana-madığı için optimizasyon olanağı da sunamamaktadır. Bankalar bir süredir kendi operasyon depart-manları bünyesinde yürüttükleri bu faaliyetleri, kısmen veya tama-men dış kaynak tedariki (outso-urcing) yöntemi ile karşılamaya başlamışlardır.

Dış kaynak tedariki ve bankacılıkDış kaynak tedariki kurumlara, uzmanlık alanlarına girmeyen ve dışarıdan daha ekonomik koşul-larda sağlanabilecek hizmetleri faaliyet alanlarından ayırarak aslî işlevlerine odaklanma olanağı sağlar. Başlangıçta birçok kuru-mun yemek, temizlik, güvenlik ve teknik destek hizmetleri ile başladığı dış kaynak alımlarının oranı giderek artmaktadır. Artık, kurumların asıl katma değer sağlayan ve fark yaratan ‘biri-

Aralık 2013 Güvenlik Yönetimi n 29

Page 34: Sayı 7

kimli bilgi’ (know-how) alanlarına yönelmesi ile birlikte, geleneksel anlamda o iş kollarının faaliyet alanı kabul edilen çeşitli faaliyet-ler de dış kaynak tedarikine konu olabilmektedir.Bankacılık sektöründe ‘maliyet merkezi’ kabul edilen operas-yon birimlerinin süreçlerinde dış tedarik yoluyla önemli tasarruf ve katma değer fırsatları yaratılabil-mektedir. Bankaların ATM işletim-leri, para nakil hizmetleri, vezne yönetimi, çek-senet operasyonla-rı; nakit operasyonları hizmetle-rinin çeşitlendirilmesi, analiz ve raporlanması, çek işlemleri, şube kıymet yönetimleri, teknik bakım ve eğitim ihtiyaçları gibi ‘destek’ fonksiyonları için dış tedarik yöntemi tercih edilmekte, müşteri memnuniyeti ve kârlılık amaçlı önemli avantajlar sağlanmak-tadır. Bu yöntemler, bankaların yüksek rekabet koşullarında esas faaliyet alanları içinde kalarak özellikle satış, pazarlama ve gelir getiren alanlardaki performans gelişimlerine odaklanmalarına olanak sağlamaktadır.Nitekim, uzun bir süredir, gerek dünyada gerekse ülkemizde özellikle para nakil hizmetleri birer güvenli lojistik kuruluşu olan CIT firmaları tarafından yürütül-mektedir. Aynı şekilde bankaların kurumsal müşteri tahsilatları, POS ve kart operasyonları artan

ölçülerde dış kaynak alımlarına konu olmaya başlamıştır.Bunların yanında, bankaların kasalama ve ‘nakit işleme’ (İn-gilizce adı ile CP ) faaliyetleri de tedarikçi firmalara devredilmeye başlanmıştır. Bankaların kasa-ları, bu kasalara giren ve çıkan nakitlerin kontrolü, sayılması, balyalanması, Merkez Bankası’na gidiş/gelişleri artık geliştirilmiş özel yazılım ve sistemler üzerin-den tedarikçi firmalar tarafından yapılmaktadır.Diğer yandan bankacılıkta ADK olarak bilinen ‘Alternatif Dağıtım Kanalları’ kapsamındaki çağrı merkezleri, ATM’ler, internet bankacılığı, mobil bankacılık gibi alanlarda da, yaygın ‘çözüm ortaklıkları’ yanında, dış kaynak alımı uygulamaları artmaya başla-mıştır. Yoğun rekabet nedeniyle kâr marjlarının sürekli düştüğü günümüz ekonomik düzeninde karmaşık tedarikçi ağlarını başa-rıyla yöneterek gerçek uzmanlık alanlarına yönelen bankalar önemli maliyet ve verimlilik avan-tajları yakalamaktadır. Bu neden-le, bankaların ‘destek’ hizmetleri ile ilgili asıl yoğunlaştıkları alan, kontrat yönetimi, tedarikçi yöne-timi ve SLA yönetimi olmaktadır. Kazançları ise, işletme ve yatırım maliyetlerinden tasarruf, hizmet kalitesi ve operasyonel verimlilik-teki artış ve nihayet riskin trans-feri şeklinde ortaya çıkmaktadır. Sonuç olarak, bankacılık sektö-ründe de birçok işlev genişleyen dış tedarik alımı halkaları içine girmeye aday olmaktadır.

CIT firmalarıİngilizce’de ‘nakit taşıma’ anla-mına gelen CIT (Cash-in-Transit) kısaltması ile bilinen güvenli nakit, metal, değerli evrak taşıma şirketleri de artan dış kaynak

alımı nedeniyle hizmet çeşitlilikle-rini her geçen gün artırmaktadır. Nakit dışındaki değerli yüklerin taşınmasını göstermesi bakımın-dan zaman zaman CVIT (Cash/Valuables-in-Transit) kısaltması da kullanılmaktadır. Ayrıca, nakit işleme yeteneği de kazanmış ve bankalar adına nakitle ilgili işlem-ler yapan firmalar artık CIT/CP firmaları olarak anılmaktadır.Profesyonel bir iş kolu olarak dünyada yaklaşık bir buçuk yüzyıl önce ortaya çıkan CIT hizmetleri, Türkiye’de son 25 yıldır verilmek-tedir. Özellikle, 2004 yılında çıka-rılan 5188 sayılı ‘Özel Güvenlik Hizmetlerine Dair Kanun’ ile yasal bir kimliğe kavuşan CIT firmaları-nın bankacılık sektörüne sağladı-ğı desteğin yasal çerçevesi 2006 yılında BDDK tarafından yayımla-nan ‘Bankaların Destek Hizmeti Almalarına ve Bu Hizmeti Verecek Kuruluşların Yetkilendirilmesine İlişkin Yönetmelik’ ile çizilmiştir.CIT firmaları, birden çok bankaya hizmet verdikleri geniş nakit/CIT merkezleri, bunların altyapı ve donanım yetenekleri, araçları ve personeli ile ölçek ekonomisine dayalı optimizasyon fırsatları yaratmakta ve bankalara önemli maliyet avantajları sağlamaktadır-lar. Halihazırda ülkemizde, banka-cılık sektöründe CIT hizmetlerini dış kaynak alımı yoluyla karşı-layan bankaların oranı yaklaşık % 44 civarındadır . Bu yüksek iç kaynak kullanımında (% 56) bankaların kontrolü kaybetme en-dişeleri, güven sorunu, tedarikçi yönetimine ilişkin tereddütler rol oynamakla birlikte, oran giderek dış kaynak alımı lehine değişmek-tedir. CIT firmaları, banka şubelerine, onların kurumsal müşterilerine ve ATM’lerine çeşitli taşıma ve destek hizmetleri vermektedir.

KAPAK KONUSU

30 n Güvenlik Yönetimi Aralık 2013

Page 35: Sayı 7

ATM’ler için genellikle nakit ikmali yapmakta ve FLM desteği sağlamaktadır. Zaman zaman ATM kabinleri için ‘görsel bakım’ hizmetleri de sunmaktadır. Ayrıca SLM hizmeti sunacak teknik servis personelinin çalışması esnasında güvenlik eskortu da sağlamaktadır. Bu hizmetler ta-nımlı ön bildirim süreleri ile yapıl-dığında ‘planlı’, kısa ikaz süreleri ile yapıldıklarında ‘plansız’ (acil) olarak adlandırılmaktadır. Plansız hizmetler kaynak planlamasına izin vermediği için daha yüksek bedellerle fiyatlandırılmaktadır.Bankalar FLM hizmetini doğudan CIT firmalarından talep etmekte; ancak SLM konusunda genellikle karmaşık bir yol izlenmektedir. Buna göre, SLM gerektiren bir sorun ortaya çıkması halinde bankalar teknik servis firmaları ile temasa geçmekte; ayrıca güvenlik eskort hizmetini CIT firmalarından istemektedir. Bu ikili talepten sonra teknik servis sağlayıcı ve CIT firması, anlaştık-ları buluşma zamanında ATM’ye hizmet vermektedirler. Ancak bankaları da içeren bu üç bacaklı işlem çeşitli koordinasyon zor-lukları içermekte ve istenmeyen gecikmelere yol açabilmektedir. Bu sakıncanın önüne geçmek

maksadıyla ortaya atılan ve yurt-dışında örnekleri bulunan kavram ise ‘tek seviye bakım’dır (Single Line Maintainance-SLM). Bu yöntemde SLM sorumluluğu bir bütün olarak CIT firmasına verilmekte ve banka, koordinas-yon ile ilgili işlevlerini devretmek-tedir. Böylece, zaman kayıpları önlenmekte, SLM için bankaya karşı SLA koşulları dahilinde hizmet verme yükümlülüğü bir bütün olarak CIT firmasına geçmektedir.Ancak konu ATM’ler için ‘Cihaz Yönetimi’ ve ‘Nakit Yönetimi’ olunca bankalar genellikle daha tutucu davranmaktadır. Cihazın teknik yönden faal ve hizmete hazır olmasını amaçlayan ‘Cihaz Yönetimi’ (bundan sonra kısaca CY olarak anılacaktır) ülkemizde bankaların zaman zaman dış kaynaktan sağladıkları bir hizmet olmakla birlikte genellikle kendile-ri tarafından yürütülmektedir. Cihaz içinde optimum düzeyde nakit bulunması ve cihazın hiç bir zaman nakitsiz kalmamasını amaçlayan ‘Nakit Yönetimi’ (NY olarak anılacaktır) söz konusu olduğunda tutuculuk daha da artmakta ve ülkemizdeki banka-lar bu konuda henüz dış kaynak alımına başvurmamaktadır. Ancak dünyada CY ve NY’nin her ikisinin birden dış kaynak yoluyla sağlandığı birçok örnek bulun-maktadır.

Cihaz/nakit yönetimi için dış kaynak hizmetiATM’lerin CY/NY faaliyetlerinin bankaların kendisi tarafından yürütülmesi durumunda bankalar bu işlev için önemli yazılım ve alt-yapı yatırımları yapmakta, 7/24 faaliyet gösteren merkezlerde var-diyalı personel görevlendirmekte ve ATM’ler üzerindeki ‘bölünmüş’ sorumluluklar nedeniyle ayrıca tedarikçileri, SLA ve kontratları yönetmektedirler.Bu çok başlı yönetim modelinde kullanılan otomasyon sistemle-rinin tüm gelişmişliğine rağmen NY’de ‘plansız’ olarak adlandırı-lan, öngörülemeyen hizmet talep-lerinin önüne geçilememekte ve kısa ihbar süresi ile talep edilen bu acil hizmetler için yüksek bedeller ödenmektedir.Yine otomasyon veya yönetim hataları nedeniyle optimum mik-tarlarda gerçekleşmeyen ikmaller nedeniyle ATM’lerde atıl nakit oluşmakta; kazanç getirmeyen ve yatırıma yönelemeyen bu ihtiyaç fazlası para nedeniyle bankalar gelir kaybetmektedirler.Ayrıca, SLM hizmetleri için teknik servis sağlayıcılar ve CIT firmalarına açılan servis talepleri sonucu izlenen randevu süreci de zaman kaybına neden olmak-tadır. Buna ek olarak, bankalar tarafından açılan binlerce hizmet talebinin SLA koşulları kapsamın-da verilip verilmediğinin takibi ve

İngilizce’de ‘nakit taşıma’ anlamına gelen CIT (Cash-in-Transit) kısaltması ile bilinen güvenli nakit, metal, değerli evrak taşıma şirketleri de artan dış kaynak alımı nedeniyle hizmet çeşitliliklerini her geçen gün artırmaktadır.

Aralık 2013 Güvenlik Yönetimi n 31

Page 36: Sayı 7

ATM’lere yatan/dönen nakitlerin muhasebesi önemli bir iş gücü gerektirmektedir. Bu faaliyetlere Bilgi Teknolojileri (IT ) desteği maksadıyla yapılan yatırımlar ve işletme giderleri de operasyonla-rın maliyetini artırmaktadır.Birçok bankada sorunlu olarak yürüyen, maliyeti yüksek ve etkin-liği sorgulanan bu modele çözüm olarak CIT veya nakit destek hiz-metleri firmalarından dış kaynak alımı ile ‘uçtan uca ATM yönetilen hizmetleri’ önerilmekte olup bu çözüm yurtdışında birçok ülke-de başarıyla uygulanmaktadır. Avustralyalı CSA, Hollandalı GSN, İspanyol Prosegur, Kanadalı Int-ria, Kolombiyalı ATH bu modelde çalışan firmalara birer örnektir.

Uçtan uca ATM yönetilen hizmetleriUçtan Uca ATM Yönetilen Hizmetleri (UUAYH) sorumlulu-ğunun tedarikçiye aktarılmasının bankalara sağlayacağı en önemli yararlar:

Doğrudan ve dolaylı maliyetleri düşürmesi, ATM’lerin hizmet dışı kaldığı

süreleri kısaltması, ATM’lerdeki atıl nakit miktarını

azaltması, Bankaların esas uzmanlık

alanlarına odaklanmalarına izin vermesi, Bankalara yalnızca kontrat ve

SLA yönetimi sorumluluğu bırak-masıdır.Uluslararası deneyimler, böyle bir dış kaynak tedarik modelinin uygulanması halinde; Hizmet kalitesinin ve ana

performans göstergelerinin (KPI ) iyileştiğini, Çeşitli nedenlerle yaşanan ope-

rasyonel gecikmelerin azaldığını, Tedarikçi firmaların UUAYH

müşterileri arttıkça hizmet fiyatla-rının düştüğünü göstermektedir. Bu faydalar yanında, CIT firmaları tarafından CY/NY maksadıyla kullanılan otomasyon yazılımları da, üstün hizmet kalitesi, yüksek SLA uyumluluğu ve başarılı KPI değerlerine ulaşılmasında önemli rol oynamaktadır. Örneğin, son zamanlarda ortaya çıkan ge-lişmiş yazılımlarda CY ve NY fonksiyonlarının ‘tümleşik’ olması önemli yararlar sağlamaktadır. Bu sayede, örneğin CY yazılımı tarafından arıza sinyali algılanan bir ATM’den aynı zamanda NY yazılımına ‘düşük nakit düzeyi’ sinyali gönderiliyorsa, bu cihazda arızanın giderilmesine kadar nakit ile ilgili ihtiyacın karşılanmasına gerek olmayacaktır. Dolayısı ile sistem yazılımı nakit talebinde bulunmayacaktır. Ya da, arıza veya nakit ile ilgili olumsuz sinyal üreten bir cihaz için hemen hizmet talebi yapılmadan önce civarda faal ve hizmet verebilecek nitelikte başka bir ATM varsa, ‘akıllı’ bir sistem acil ve dolayısı

ile pahalı bir hizmet talebinde bulunmayacaktır.Buradan çıkan sonuç şudur: CY/NY için gelişmiş otomasyon sis-temleri kullanan CIT firmalarına devredilecek UUAYH hizmetleri bankalara iki türlü avantaj sağla-yacaktır: 1) Daha kaliteli ve tümleşik bir sisteme geçiş sağlanacak, 2) Dış kaynak alımı modelinin tüm getirilerinden yararlanılacak-tır.

CIT firmaları ve UUAYHCIT firmaları UUAYH hizmeti su-nabilmek amacıyla önemli bir ilk yatırım yapmak zorundadır. CY/NY maksatlı otomasyon yazılımla-rı için tedarik ve işletme maliyet-lerine katlanmak; CY/NY konu-sunda yetkinlik kazanmak ve bu hizmetlerin işletimi için modern merkezler kurarak nitelikli perso-nel çalıştırmak durumundadırlar. Ayrıca, ATM’lerin tüm sorum-luluklarını üzerlerine alacakları için, sağlanacak optimizasyon nedeniyle ATM başına yaptıkları durak adetleri azalacak, dönen ATM kasetlerindeki düşük nakit nedeniyle sayım miktarları düşe-cek ve ‘plansız’ hizmet zamanla ortadan kalkacaktır. Dolayısı ile CIT ve CP’den akan gelirlerinde de düşüş meydana gelecektir. UUAYH hizmetini sunacak CIT firması eğer banka veya bankala-rın bir iştirak şirketi ise böyle bir girişim anlamlı görünmektedir. Aksi takdirde, tedarikçi açısından, ilk bakışta böyle bir hizmete talip olmanın ticari mantığı bulunma-maktadır.Ticari dünyada başarılı her pazar-lamanın altında bir ‘kazan-kazan’ fırsatı saklıdır. Alıcı ve satıcı için müşterek getirisi olmayan hiç bir ürünün, mal olsun hizmet olsun, uzun vadeli sürdürülebilirliği yok-

KAPAK KONUSU

32 n Güvenlik Yönetimi Aralık 2013

Page 37: Sayı 7

tur. UUAYH de bu kurala istisna oluşturmamaktadır.Banka açısından bakıldığında, UUAYH’nin avantajlı olabilmesi; yeni hizmet modeli için ödeyeceği bedelin, mevcut durumun mali-yetlerinden daha az olması ve hizmet kalitesinin eşit veya daha yüksek olması halinde geçerlidir. UUAYH hizmetini sunacak firma yönüyle bakıldığında; CY, NY ve SLM hizmetlerini devralırken hiç bir tasarruf sağlayamasa dahi, CIT/CP hizmetlerinde meydana gelecek düşüşün müşteri tarafına azalan maliyet olarak yansıtılması gerekecektir. Bir başka deyişle banka her koşulda ATM ile ilgili hizmetlerin toplamına eskisinden daha az bir toplam bedel öde-yecektir. Bu şekilde sağlanan tasarrufun % 15-20 civarında olduğunu gösteren istatistikler bulunmaktadır[4].O halde CIT/CP firması için avan-tajlar nerede ortaya çıkacaktır? Öncelikle, müşteriden kaynaklı gecikme, hata, koordine eksikliği gibi sorunlar ortadan kalkacağı için görev planlamaları daha sağ-lıklı olarak yapılabilecektir. Bunun sonucunda operasyonel etkinlik ve hizmet kalitesi artacaktır. Hiz-met ihtiyaçları daha öngörülebilir hale geleceği için optimizasyon fırsatları daha kolay yakalanabile-cektir. Dolayısı ile azalan hizmet adetleri gelirlerde bir düşüşe neden olurken maliyetlerde daha önemli bir tasarruf olanağı sağlanabilecektir. Ayrıca, CY, NY ve ‘tek seviye bakım’ (SLM)

hizmetleri yeni ve ilave gelir akışı sağlayacaktır. Tüm ATM cihaz yönetiminin devralınması müşte-riler ile daha sıkı ve uzun soluklu ilişkilerin gelişmesine neden olacaktır. Verilen hizmetlerin çeşitlendirilmesi, şirketin hizmet değer zincirinde daha yukarı tırmanmasını ve sektör için daha önemli katma değerler üretilmesi-ni sağlayacaktır.

SonuçKâr marjlarının giderek düştüğü, rekabet koşullarının zorlaştığı gü-nümüz bankacılığında dış kaynak alımı bankalar için önemli avan-tajlar sunmaktadır. Bu kapsam-da, doğrudan ve dolaylı yüksek maliyetler yaratan ATM hizmetle-rinin nitelikli CIT/CP hizmet sağ-layıcılara, nakit ve cihaz yönetimi dahil, tamamı ile devredilmesi, hem önemli tasarruflar sağlaya-cak, hem de hizmet kalitesinde iyileşmelere neden olacaktır. CIT/CP firmaları açısından ba-kıldığında, sunulan hizmetlerde çeşitlilik ve derinlik yaratacak bu seçenek ile iki taraf içinde kazançlı olacak bir ilişki biçiminin gelişeceği görülmektedir. ATM’ler için yer seçimi ve kurulum dışında tüm sorumlulukları içeren böyle bir işbirliği ile yönetim ve hizmet maliyetlerinde belirgin düşüşler

sağlanacak; ATM operasyonları daha elverişli koşullarda ve daha verimli olarak yürütülecektir.Bankalara ana faaliyetlerine odaklanma olanağı veren bu tür dış kaynaktan tedarik seçenekle-rinin önümüzdeki yıllarda artarak devam edeceği beklenmektedir.

Birçok bankada sorunlu olarak yürüyen, maliyeti yüksek ve etkinliği sorgulanan bu modele çözüm olarak CIT veya nakit destek hizmetleri firmalarından dış kaynak alımı ile ‘uçtan uca ATM yönetilen hizmetleri’ önerilmekte olup bu çözüm yurtdışında birçok ülkede başarıyla uygulanmaktadır.

Notlar(1) Cash Processing(2) Alternatif Dağıtım Kanalları(3) Hizmet Düzeyi Sözleşmesi (Service Level Agreement)(4) TBB ve BKM Ağustos 2013 ayı verilerine istinaden Türkiye’de bulunan bankaların Şube ve ATM sayılarına göre hesap-lanmıştır.(5) ‘SLM’ kısaltmasının ikili kullanımına dikkat edilmelidir.(6) Burada ‘ikinci seviye bakım’ anlamında kullanılmıştır.(7) Information Technologies(8) ‘Yönetilen Hizmetler’ dış kaynaklardan satın alınan ve kontrat/SLA yönetimine tabi olan hizmetleri ifade etmektedir (İngilizcesi ‘Managed Services’)(9) Key Performance Indicator

Kaynaklar[1] TowerGroup, « SMS in Financial Ser-vices: Accessing Your Customers on Their Terms,» 2011.[2] A. Ç. Çakmak, M. T. Güneşer ve H. Terzi, «Bankaların Müşterilerine Sunduğu İnternet Bankacılığı Hizmetlerinin Müşteriler Tarafından Değerlendirilmesi,» Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, no. 31, pp. 1-30, 2011/2. [3] Bankalararası Kart Merkezi, «Kartlı Ödemeler Kontrollü Büyümesini Sürdürüyor,» Basın Bülteni, 31 Ekim 2013. [4] Booz & Company, «Managing Cash for Less: Improving the Efficiency of Banks’ Cahs Operations,» 2011.

Aralık 2013 Güvenlik Yönetimi n 33

Page 38: Sayı 7

Para ve kıymetli eşya taşı-ma” faaliyetlerinin hukuki alt yapısıÜlkemizde özel güvenlik faaliyetlerine dair yasal

düzenlemelerin tarihçesine baktı-ğımızda, ilk yasal düzenlemenin, 22 Temmuz 1981 günü TBMM’de yasalaşarak 24 Temmuz 1981 tarihli Resmi Gazete’de yayımlan-masıyla yürürlüğe giren “2495 Sayılı Bazı Kurum ve Kuruluşların Korunması ve Güvenliklerinin Sağ-lanması Hakkında Kanun” olduğunu görmekteyiz.Söz konusu Kanun’un 1. Maddesi (Değişik: 2/7/1992 - 3832/1 md.) şu şekildedir;Amaç:MADDE 1Milli ekonomiye veya Devletin savaş gücüne önemli ölçüde katkısı bulunan, kısmen veya tamamen yıkılmaları, hasara uğratılmaları

veya geçici bir zaman için dahi olsa çalışmadan alıkonulmaları, ülke gü-venliği, ülke ekonomisi veya toplum hayatı bakımından olumsuz neti-celer yaratacak, kamuya veya özel kişilere ait kurum ve kuruluşların ………………. tehdit ve tehlikelere karşı korunması ve güvenliklerinin sağlanması, ………………. resmi güvenlik görevlilerine tesliminin sağlanmasıdır.Bu kanunun yürürlüğe girmesi ile beklenen fayda, milli ekonomiye veya devletin savaş gücüne önemli ölçüde katkısı bulunan kamuya veya özel kişilere ait kurum ve kuruluşla-rın içeriden veya dışarıdan gelecek

tehdit ve tehlikelere karşı güvenlik-lerinin sağlanması ve korunmasının kolluk kuvvetlerince veya kamu tarafından ayrılmış kaynaklarca değil kurum ve kuruluşlar bünyesinde teşkilatlandırılmış personel eliyle te-minine imkan sağlanması olmuştur. Söz konusu bu yasa aynı zamanda kamuoyu ve ticari müesseseler nezdinde “güvenlik faaliyetlerinin” kolluk kuvvetleri haricinde (tabiri caiz ise) “sivil unsurlar” tarafından icrası yeni bir “Özel Güvenlik” algısının oluşmasını da sağlamış-tır. 2495 sayılı yasa kapsamında “Özel Güvenlik Şirketleri” hukuki anlamda yer bulamaz iken, konu-

“Para ve kıymetli eşya taşıma” faaliyetlerinin hukuki alt yapısı5188 Sayılı Yasa’nın yürürlüğe girmesiyle “Özel Güvenlik” sektörünün asli unsuru özel güvenlik şirketleri geniş bir faaliyet alanına kavuşmuşlar, özel güvenlik sektörünün önemli alt alanlarından biri olan “Para ve Değerli Eşya Nakli” faaliyetinde bulunmak amacıyla da özel güvenlik şirketleri tesis edilmeye başlanmıştır.

KAPAK KONUSU

Murat VERDİ - Özcan DOĞAN SecurVerdi Güvenlik Hizmetleri A.Ş.

34 n Güvenlik Yönetimi Aralık 2013

Page 39: Sayı 7

muz itibarıyla baktığımızda, “Para ve Değerli Eşya Nakli” alanında özellikle bankalar ve alanının yega-ne örneği olarak tek bir özel sektör şirketi faaliyette bulunmuştur.2495 Sayılı Kanun, 10 Haziran 2004 tarihinde TBMM’de kabul edilerek 26 Haziran 2004 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanma-sıyla yürürlüğe giren 5188 Sayılı “Özel Güvenlik Hizmetlerine Dair Kanun”un 27. maddesi ile yürürlük-ten kaldırılmıştır.5188 Sayılı Yasa’nın ilk üç hükmü şu şekilde tesis edilmiştir;AmaçMADDE 1. - Bu Kanunun amacı, kamu güvenliğini tamamlayıcı ma-hiyetteki özel güvenlik hizmetlerinin yerine getirilmesine ilişkin esas ve usulleri belirlemektir.KapsamMADDE 2. - Bu Kanun, özel güvenlik izninin verilmesine, bu hizmeti yerine getirecek kişi ve kuruluşların ruhsatlandırılmasına ve denetlen-mesine ilişkin hususları kapsar. Özel güvenlik izniMADDE 3. - Kişilerin silahlı personel tarafından korunması, kurum ve kuruluşlar bünyesinde özel güvenlik birimi kurulması veya güvenlik hiz-metinin şirketlere gördürülmesi özel güvenlik komisyonunun kararı üze-rine valinin iznine bağlıdır. Toplantı, konser, sahne gösterileri ve benzeri etkinliklerde; para veya değerli eşya nakli gibi geçici veya acil hallerde, komisyon kararı aranmaksızın,

vali tarafından özel güvenlik izni verilebilir.Kişi ve kuruluşların talebi üzerine, koruma ve güvenlik ihtiyacı dikka-te alınarak, güvenlik hizmetinin istihdam edilecek personel eliyle sağlanmasına, kurum ve kuruluşlar bünyesinde özel güvenlik birimi kurulmasına ya da bu hizmetin güvenlik şirketlerine gördürülmesine izin verilir.Her ne kadar, toplumun ve bireyle-rin can ve mal güvenliğinin sağ-lanması yükümlülüğünün devletin asli sorumluluğunda olması ve bu yetkinin hiçbir surette bir kimseye ya da zümreye devredilemez oluşu esas ise de, 5188 Sayılı Yasa’nın getirdiği özel güvenlik teşkilatlan-ması “güvenliğin özelleştirilmesi” anlamında yeni bir tür düzenleme olup, bu düzenleme ile 5188 Sayılı Kanun’dan evvel geçerli olan 2495 Sayılı kanunun eksik bıraktığı hususların tamamlanması ve ayrıca esasen TTK hükümlerince kurularak faaliyette bulunan (dönemin gayri yasal? büroları) güvenlik şirketleri-nin de faaliyetleri itibarıyla hukuki bir zemine kavuşturulması amaç-lanmıştır; bu sayede 2495 Sayılı Yasa zamanında esas olan unsurun kurum ve kuruluşlar bünyesinde teş-kilatlanmış bir güvenlik birimi tesis edilmesi iken, 5188 Sayılı Yasa ile bu faaliyetlerin özel güvenlik şirket-leri vasıtasıyla temini de mümkün kılınmıştır. 2495 Sayılı Yasa’nın getirdiği sınırlamaların ortadan

kalkması ve 5188 Sayılı Yasa’nın yürürlüğe girmesiyle “Özel Güvenlik” sektörünün asli unsuru özel güvenlik şirketleri geniş bir faaliyet alanına kavuşmuşlar, özel güvenlik sektö-rünün önemli alt alanlarından biri olan “Para ve Değerli Eşya Nakli” faaliyetinde bulunmak amacıyla da özel güvenlik şirketleri tesis edilmeye başlanmıştır. 5188 Sayılı Kanun’un cevaz verme-siyle, finansal ve ticari kuruluşlar açısından zaruri bir ihtiyaç olan nakit dahil her türlü kıymetlerin taşınması faaliyetlerinin özel güvenlik şirket-lerince icra edilebiliyor olması ticari talebi ivmelendirmiş ve bu alanda faaliyette bulunmayı amaçlayan özel güvenlik şirketleri de bu talebi karşılayabilmek için gerek alt yapı kaynakları yönüyle ve gerekse organi-zasyonel anlamda yapılanmışlardır.Konumuz itibarıyla baktığımızda “Para ve Değerli Eşya Nakli” faali-yetlerinin hukuki alt yapısı yönüyle ÖGHDKn.’da ilk düzenlemenin yuka-rıda ifade edildiği üzere Kanun’un 3. Maddesinde yer aldığı görülmektedir. Her ne kadar maddenin lafzi itibarıyla para ve değerli eşya nakli geçici veya acil haller ile ilişkilendirilmiş olsa bile, “Para ve Değerli Eşya Nakli” faaliyetinde bulunacak özel güvenlik şirketlerine özel güvenlik izninin ve-rileceği sonucuna yönelik bir hüküm tesis etmesi açısından bu madde önemlidir.Özel güvenlik şirketlerince icra edilen “Para ve Değerli Eşya Nakli” faaliyetleri ile ilişkilendirilebilecek bir diğer ifade ise, “Silah Bulundurma ve Taşıma Yetkisi”ni düzenleyen 8. Madde’nin 3. fıkrası altında özel güvenlik şirketlerinin “para ve değerli eşya nakli” amacıyla ateşli silah edinmeleri, kullanma ve taşıma iznine yönelik hüküm olarak yer almaktadır.ÖGHDKn.’unda “Para ve Değerli Eşya Nakli” faaliyetleri ile ilişkilen-dirilebilecek bir diğer ifade ise, özel güvenlik görevlilerin “Görev Alanı”nı düzenleyen 9. Madde’nin 2. fıkrası altında ifade edildiği üzere faaliyete

Özcan DOĞAN - Murat VERDİ

Aralık 2013 Güvenlik Yönetimi n 35

Page 40: Sayı 7

5188 Sayılı Kanun cihetiyle yayımlanan “Özel Güvenlik Hizmetlerine Dair Kanunun Uygulanmasına İlişkin Yönetmelik”te de “Para ve Değerli Eşya Nakli” faaliyetlerine yönelik sınırlı sayıda hüküm bulunmaktadır.

ilişkin güzergah boyunun görev alanı olarak tespitine yönelik hüküm olarak yer almaktadır:ÖGHDKn.’un diğer maddeleri özelik-le düzenleyici hükümleri içeren bir yapıda tesis edilmiş olup, Özel Gü-venlik Şirketlerince icra edilen “Para ve Değerli Eşya Nakli” faaliyetlerine ilişkin başkaca bir hüküm veya düzenleme bulunmamaktadır.Öte yandan, 5188 Sayılı Kanun cihetiyle yayımlanan “Özel Güvenlik Hizmetlerine Dair Kanunun Uygu-lanmasına İlişkin Yönetmelik”te de “Para ve Değerli Eşya Nakli” faaliyetlerine yönelik sınırlı sayıda hüküm bulunmaktadır. “Para ve Değerli Eşya Nakli” faaliyetlerine ilişkin olarak Yönetmelik’te yer alan düzenlemelerin ilki şu şekilde yer almaktadır;Özel Güvenlik Komisyonunun GörevleriMADDE 6- Özel güvenlik komisyonu-nun görevleri şunlardır:d) Para ve değerli eşya naklinde veya geçici süreli koruma ve güven-lik hizmetlerinde kullanılmak üzere özel güvenlik şirketlerince ve eği-timde kullanılmak üzere özel eğitim kurumlarında bulundurulabilecek veya taşınabilecek silah sayısını ve niteliğini belirlemek,f) Para ve değerli eşya nakli veya cenaze töreni gibi kamuya açık ya da umumi mahallerde sağlanan özel güvenlik hizmetlerinde kamu hürriyet-lerinin korunması amacıyla gerekti-ğinde sınırlandırıcı kararlar almak,Bir diğer hüküm ise “Geçici ve Acil Durumlarda Özel Güvenlik İzni”

maddesinde kendine yer bulmak-tadır:Geçici ve Acil Durumlarda Özel Güvenlik İzniMADDE 9- Toplantı, konser, sahne gösterileri ve benzeri etkinliklerde, para veya değerli eşya nakli veya cenaze töreni gibi geçici veya acil hallerde, özel güvenlik izni vali tara-fından verilir.…………………… İznin konusu para ve değerli eşya nakli ise ayrıca, taşınacak silahlar ve kullanılacak araçlar başvuru dilekçesinde belirtilir.

Açıkça görülmektedir ki, 5188 Sayılı Kanun ve ilgili yönetmeliği incelediğimizde gerek kurumlar bünyesinde tesis edilmiş olan özel güvenlik birimlerince ve gerekse özel güvenlik şirketlerince icra edilecek olan “Para ve Değerli Eşya Nakli” faaliyetlerine yönelik hüküm-ler son derece sınırlı kapsamda ve sayıda olup, faaliyetlere ilişkin olarak bu anlamda düzenlemeye muhtaç hususlar Emniyet Genel Müdürlüğü’nce yayımlanan genelge ve iç emir yazıları ile tesis edilmeye çalışılmaktadır. Her ne kadar 5188 Sayılı Yasa’nın kurgulanmasında temel olarak eleman bazlı güvenlik hizmetleri ve bu alanda faaliyet gösteren özel güvenlik şirketlerine yönelik düzen-lemeler ağırlıklı ise de, ekonomisi ve ekonomik faaliyetleri son derece hızlı bir şekilde büyüyen günümüz Türkiye’sinde finansal ve ticari ku-ruluşlar açısından önemli bir ihtiyaç

haline gelen “Para ve Değerli Eşya Nakli” hizmetini sağlamak isteyen özel güvenlik şirketleri de yukarıda detaylarıyla bahsettiğimiz cihetle Kanun ve Yönetmelik’te yer alan maddelerin çatısında altında kendi-lerine zımnen de olsa yetki ve tüzel kişilik bulmuşlardır.Filhakika, yasa koyucunun mer’i mevzuat hükümlerinde bu konuyu çok sınırlı bir şekilde ele almış olduğu görülmekle birlikte, ülkemizde icra edilen “Para ve Değerli Eşya Nakli” faaliyetlerinin kamu güvenliği dahil geniş anlamda güvenlik boyutu yönüyle ve aynı zamanda iktisadi, ticari ve hukuki etkileri açısından ko-nuyu ele aldığımızda, “Özel Güvenlik Hizmetleri” alanının bir alt segmenti olarak yer alan “Para ve Değerli Eşya Nakli” faaliyetlerinin hukuki anlamda münhasır bir yapıda dikkate alınarak düzenlenmesinde önemli bir zaruriyet olduğu aşikardır. Gerek AB ülkelerin-de ve gerekse ABD dahil dünyanın gelişmiş bir çok ülkesinde salt “Para ve Değerli Eşya Nakli” faaliyetlerine yönelik açık ve münhasır bir mevzuat yapısı mevcuttur. Bu mevzuat sade-ce sınırlayıcı ve düzenleyici anlamda değil ve fakat aynı zamanda sektörü koruyucu ve teşvik edici hususları da içermektedir.Ülkemizde icra edilen “Para ve Değerli Eşya Nakli” faaliyetlerine yönelik olarak münhasır bir yapıda tesis edilecek hukuki düzenlemele-rin, global uygulamaların da dikkate alınmasıyla, bu hizmetin özelliğine müteallik bir şekilde “faaliyet alanı tanımı, yetkilendirme, denetleme, haksız rekabetin önlenmesi, sektör standartları” vb. gibi unsurları kapsa-ması ve aynı zamanda “Ticaret, İş, Vergi ve Ceza Hukuku” gibi hukukun diğer alanları tarafından da destek-lenen hükümleri haiz bir bütünlükle tesis edilmesi sektörün kurumsal anlamda ileriye dönük daha sağlıklı ve sürdürülebilir bir yapıya kavuşma-sına olanak sağlayacağı kanaatini taşımaktayız.

KAPAK KONUSU

36 n Güvenlik Yönetimi Aralık 2013

Page 41: Sayı 7
Page 42: Sayı 7

MüşteriPara taşımacılığın-da dünya lideri olan ve yılda 150 milyar İngiliz Pound’u taşı-

yan İngiliz Loomis firması, para kutularını korumak için Applied DNA Science (APDN) firmasının SigNature®DNA’sini kullanıyor.

Loomis, finans kuruluşları, perakendeciler ve diğer ticari kuruluşlar için komple nakit lojistik çözümleri sağla-yan ürün ve hizmetler sunuyor. Loomis, 12 Avrupa ülkesi ve ABD’de, 20,000 in üzerinde çalışanı ile faaliyet gösteren bir şirket.

SorunKüresel ekonominin kötüye gitmesi sonucu, para taşıma-cılığında karşılaşılan suçlarda artış gözlenmektedir. Yalnızca İngiltere’de, her yıl 500 milyar İngiliz Pound’u, ya da her gün 1.4 milyar İngiliz Pound’unun ta-şındığı tahmin edilmektedir. Para

Para taşımacılığında DNA bazlı çözüm Küresel ekonominin kötüye gitmesi sonucu, para taşımacılığında karşılaşılan suçlarda artış gözlenmektedir. Yalnızca İngiltere’de, her yıl 500 milyar İngiliz Pound’u, ya da her gün 1.4 milyar İngiliz Pound’unun taşındığı tahmin edilmektedir.

KAPAK KONUSU

Çeviri: Füsun KOCAMAN / VİYAGROUP A.Ş. Yönetim Kurulu Üyesi

38 n Güvenlik Yönetimi Aralık 2013

Page 43: Sayı 7

taşımacılığına yapılan saldırılarda çalınan paralar, organize suçlar için ciddi bir kaynak teşkil etmek-tedir. 2008 de, İngiltere’de para taşımacılığına yapılan 1000 ka-dar saldırı kayıtlara geçmiştir. Bu rakam, bir yılda kullanılan toplam 4000 kutu üzerindendir. İngiliz Güvenlik Endüstrisi Derneği’nin son istatistikleri, nakit taşımacılı-ğına düzenlenen saldırıların ciddi bir sorun teşkil ettiğini göster-mektedir. ABD ve diğer ülkelerde bu saldırıların çok sıkı bir şekilde kayıtlara yansıtılmıyor olmasına rağmen, para taşımacılığına yapılan saldırı ve soygunların tüm dünyada yaygın ve büyüyen bir sorun olduğunu görmekteyiz.Eskiden bankalar boyalı paraları saptadıklarında, bu paralar asıl sahibiyle ilişkilendirilmeden der-hal dolaşımdan kaldırılıyorlardı. Suçluyu suça ilişkilendiren kesin bir bağlantı kurulamadığından, kovuşturma aşamasında güçlük-ler çıkıyordu.

SigNature® DNA markörleriSigNature® DNA markörleri paranın ilişkilendirilmesine imkan sağlamaktadır, çünkü her nakil kutusu, APDN’in New York ve İngiltere’deki Doğrulama Labo-ratuarlarında kolaylıkla tespit edilebilen tekil SigNature® DNA silsilesi taşımaktadır. SigNature® DNA, bitkilerden edinilen DNA’ları kullanarak ürünleri kopyalanamaz ve biricik etiketlerle işaretlemek-tedir. SigNature® DNA tespit edilemez, silinemez veya değiş-tirlemez, böylece geri kazanılan banknotların %100 doğrulaması-na olanak tanır.Patentli ve tescilli SigNature® DNA: Ürünün kalitesini değiştirmez;

Üretim sürecinde ya da lojistik zincirde büyük değişiklikler gerek-tirmez; İstikrarlı ve kalıcıdır; Bir el cihazı ile anında tespit

edilebilir; Adli tıp laboratuarında doğru-

lama yapmak mümkündür.SigNature® DNA, özgünlüğü doğrulamakta eşsiz ve güçlü bir yöntemdir. Gerçekten becerikli ve istikrarlı bir araç olup, pek çok farklı mürekkep, cila, tekstil ve yapışkan tipi ve formunda denen-miş ve prototipleri üretilmiştir.

ÇözümSigNature® DNA markörlerini sıvı boyaya karıştırmak, para taşı-macılığı endüstrisine geri dönen parayı hızlı bir şekilde tespit etmek, adli olarak doğrulamak ve çalınan paranın kaynağına doğru iz sürmek için eşsiz ve ekonomik bir metod sunmaktadır. SigNature® DNA markörleri, para kutularında kullanılan lekeleme mürekkepleriyle birlikte kulla-nılmaktadır. SigNature® DNA, yo-ğun bir boyayla beraber kutunun içeriğinin üzerine otomatik olarak püskürtülür ve bir Loomis Para Kutusu bozulduğunda DNA, hem para hem de müdahale eden kişiye bulaşır. SigNature® DNA markörlerinin mevcut caydırıcılara eklenmesi, suçlunun yakalanma ve açılacak davanın sonuçlanma olasılığını artırmaktadır. SigNatu-re® DNA, suçluların belirli bir suç mahalline bağlantısını adli olarak kurabilmekte ve inkar etmelerine imkan vermemektedir.APDN, para taşımacılığı için 1000 adet biricik SigNature® DNA mar-körü geliştirmiş ve birçok para taşıma DNA açılımı olayında reh-berlik ederek, mürekkebi yıkayıp

akıtmak için yapılan en şiddetli çabalar sonucunda bile – ki genellikle kuvvetli çözücü kimya-sallar denenmektedir - DNA’nın para üzerinde hala kaldığını ve adli olarak DNA doğrulaması ya-pılabildiğini sergilemiştir. APDN, banknot ya da işaretlenmesi istenen başka maddelerin şüphe götürmez bir şekilde doğrulama-ya tabi tutulmasını sağlayacak sınırsız sayıda biricik DNA kodu üretebilir.

SonuçSigNature® DNA markörleri geri dönen banknotlarda doğrulanmış ve edinilen bilgi olaya karıştığı iddia edilen kişilerin yargı sürecin-de kanıt olarak kullanılmıştır. İn-giliz polisi tarafından ele geçirilen ve doğrulama için adli tıp yetkili-lerine teslim edilen banknotların soygun sırasında paralara bula-şan boyayı yoketmek için suçlular tarafından çok sert kimyasallarla defalarca yıkandıkları ortaya çıkmıştır. SigNature® DNA bu temizlik çabasına direnmiş ve APDN’nin tescilli metodları ile kolaylıkla tespit edilebilir şekilde paraların üzerinde kalmıştır.Banknotların üzerinde bulunan DNA markörlerin aynılarına, şüp-helilerin kişisel eşyaları üzerinde de rastlanmıştır.DNA, suçluyu suçla ilişkilendiren bir adli delil izi oluşturmaktadır ve DNA doğrulaması yasal yetki gruplarının yaptırım güçlerine de destek sağlamaktadır.SigNature® DNA adli markörleri, para taşımacılığı firmalarına ve İngiliz polisine çalınan paranın kaynağını tespit etmek ve olayı direk olarak suçluya ilişkilendirme konusunda yardım etmektedir.

Aralık 2013 Güvenlik Yönetimi n 39

Page 44: Sayı 7

F arsça pâre (küçük parça) sözcüğünden dilimize geçen “para” hayatın devamlılığı için en fazla gereksinim duyduğumuz

ve zaman zaman “varlığıyla dert yokluğuyla yara açan” bir değişim aracıdır… Para ve para karşılığın-da sahip olduğumuz tüm varlığı-mızı günümüz şartlarında koruma altına almak da ayrı bir zanaat olmaya başladı. Bir noktadan diğer bir noktaya para ve değerli eşya taşımak, gü-venliğini sağlamak ve tabii ki can güvenliğini koruma altına almak oldukça zor bir hale geldi. Bu ger-çekler doğrultusunda, büyük risk-ler altında hizmet veren bankaları göz önünde bulundurduğumuzda, binlerce hesabın sorumluluğunu almak, müşterilerinin değerlerini değerleri yapmak birçok sorum-luluğu beraberinde getiriyor. Tam da bu noktada, Türkiye’de fazla yaygınlaşmış olmasa da, değerli kargo taşıma hizmeti veren firma-lar bankaların üzerindeki yükün önemli bir bölümünü alarak daha büyük bir riski üstleniyor. Dünya genelinde hemen her gün bir

silahlı soygun haberine rastla-dığımızı düşünürsek, günümüz koşullarında en zorlu meslekler-den birinin değerli eşya ve para taşımacılığı olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Bu sebepledir ki, riskini emanet edecek kuruluşlar gönül rahatlığıyla ana faaliyetleri-ne odaklanmalarını sağlayacak iş ortakları arar hale geldi...Tarihçesi 1995 yılına dayanan Erk Armored Güvenlik Hizmetleri A.Ş.’nin hisse devrini gerçek-leştirmesi ile birlikte dünyanın

önde gelen Nakit Taşıma ve Nakit Yönetimi şirketi olan İsveç merkezli Loomis, Türkiye paza-rına 15 Temmuz 2011 yılında girdi. Para, değerli madenler, hisse senedi, kıymetli evraklar, pırlanta, mücevher vb. her türlü değerli kargonun taşınmasında uzmanlaşmış olan Loomis Türki-ye; kendisini seçen müşterileri için değerlerinin taşınmasında kanıtlanmış tecrübesi ve hızlı performansını, yüksek teknoloji ve güçlü kontrol sistemleri ile destekleyerek risksiz ve problem-siz çözümler sunuyor, müşte-rilerinin varlıklarını güvene ve güvenliğe odaklanarak koruyor. Finansal kuruluşlar, perakende-ciler ve diğer ticari girişimciler için eksiksiz nakit lojistik ve değerli kargo taşıma hizmetleri de Loomis Türkiye’nin sağladığı çözümlerden… Loomis 16 ülke-de, 400 şube ofisinde, 20.000 personelle çalışıyor. Her gün 10 milyar € değerinde nakdi işleyip naklediyor, 100 bin adet müşteri noktasına uğruyor. Türkiye’de ise 18 şubede, 109 araç ve 351 çalışan ile hizmet veriyor.

Risk almak zordur peki ya risk taşımak?Dünya genelinde hemen her gün bir silahlı soygun haberine rastladığımızı düşünürsek, günümüz koşullarında en zorlu mesleklerden birinin değerli eşya ve para taşımacılığı olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz.

KAPAK KONUSU

Sarp Tarhanacı

Sarp TARHANACI / Ülke BaşkanıLOOMİS TÜRKİYE

40 n Güvenlik Yönetimi Aralık 2013

Page 45: Sayı 7
Page 46: Sayı 7

Osmanlı Devleti döne-minde ilk kağıt para 1840 yılında çıkarılan “kaime”dir. İlk dö-nemlerde kaimeler,

elle yapılmakta ve her birine resmi mühür basılmaktaydı. Ancak taklidi kolay yapıldığı için kağıt paraya olan güvenin azalması nedeniyle, kaime-ler 1842 yılından itibaren matbaada basılmaya başlanmıştır. 1863 yılın-da Osmanlı Devleti, kağıt para ihracı imtiyazını 30 yıl süre ile İngiliz ve Fransız ortak sermayesi ile kurulan Osmanlı Bankası’na bırakmıştır. An-cak, Birinci Dünya Savaşı sırasında hükümetin avans ve banknot basma isteğini Osmanlı Bankası’nın geri çevirmesi üzerine, Osmanlı Devleti 1915 yılından itibaren altınlarını ve Alman hazine bonolarını karşılık göstererek “evrak-ı nakdiye” adı altında farklı bir banknot çıkarmıştır. Bu banknotlar, Cumhuriyet’in ilk yıllarında para bastırılamadığından, 1927 yılı sonuna kadar tedavülde kalmıştır.Bir ülkenin parası o ülkenin ege-menlik ve bağımsızlığının sembolü-dür. Bu çerçevede, Cumhuriyet’in ilk banknotlarının basılmasına, Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) tarafından 30 Aralık 1925 tarihinde çıkarılan bir kanunla karar verilmiştir. Bu kararla, Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk banknotları olan Birinci Emisyon Grubu banknotlar 5 Aralık 1927

tarihinde dolaşıma çıkarılmıştır. Harf Devrimi’nden önce bastırılan bu banknotların ana metinleri eski yazı Türkçe, kupür değerleri ise Fransızca olarak yazılmıştır.3 Ekim 1931 tarihinde ise Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) faaliyete geçmiş vebanknot basma yetkisine tek el-den sahip duruma getirilmiştir. Bu çerçevede banknot ihracı imtiyazı 30 yıl süreyle TCMB’ye verilmiştir. Daha sonra bu imtiyaz süresi 1999 yılına kadar uzatılmış, 1994 yılında TCMB Kanunu’nda yapılan değişiklikle süre sınırlaması tamamen kaldırılmıştır. TCMB’nin kurulmasıyla Harf Devrimi’nden önce basılan eski yazılı banknot-lar, Latin alfabesi ile basılmış yeni banknotlarla değiştirilmiş-tir. TCMB tarafından dolaşıma çıkarılan ilk banknot ise 5 Türk Lira’lık banknottur. Bu banknotu da içeren İkinci Emisyon Grubu banknotlar, 1937-1944 yılları arasında tedavüle çıkarılmıştır.1930’lu yılların sonlarında TCMB bünyesinde Banknot Matbaası ku-rulması çalışmalarına başlanmış, ancak İkinci Dünya Savaşı’nın başlaması ile bu çalışmalara de-vam edilememiştir. 1951 yılında yeniden başlatılan çalışmalar sonucunda 1955-1956 yıllarında Banknot Matbaasıkurulmuştur. Bu döneme kadar

Amerika Birleşik Devletleri, İngiltere ve Almanya’da bastırılan banknot-ların, artık ülkemizde basılmasına başlanmıştır. Banknot Matbaa-sında basılan ilk banknot Beşinci Emisyon Grubu III. Tertip 100 Türk Lira’lık banknottur. Bu emisyon grubu içerisinde halk arasında “mor binlik” olarak anılan banknot da yer almıştır.Cumhuriyetin kuruluşundan günümüze kadar dokuz emisyon grubunda banknot dolaşıma çıkarıl-mıştır. İlk altı emisyon grubundaki banknotların tamamı dolaşımdan kaldırılmış ve on yıllık zaman aşımı sürelerinin sonunda değerlerini yitirmiştir.Yeni Türk Lirası’na (YTL) geçişle birlikte Sekizinci Emisyon Grubu banknotlar tedavüle sürülmüştür. 2005 yılı boyunca YTL banknotlar ile birlikte tedavül eden ve 1 Ocak 2006 tarihinde tedavülden kaldı-rılan Yedinci Emisyon Grubundaki banknotlar 1 Ocak 2016 tarihinde değerini yitirecektir.4 Nisan 2007 tarihli Bakanlar Kuru-lu Kararı gereğince paradan “Yeni” ibaresi kaldırılarak 1 Ocak 2009 tarihinde Dokuzuncu Emisyon Gru-bu banknotlar dolaşıma çıkarılmış-tır. 31 Aralık 2009 tarihine kadar bu gruptaki banknotlar ile birlikte tedavül edilen Sekizinci Emisyon Grubu banknotlar ise 1 Ocak 2020 tarihinde değerini yitirecektir.

Türkiye’de banknot basımının tarihçesiBir ülkenin parası o ülkenin egemenlik ve bağımsızlığının sembolüdür. Bu çerçevede, Cumhuriyet’in ilk banknotlarının basılmasına, Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) tarafından 30 Aralık 1925 tarihinde çıkarılan bir kanunla karar verilmiştir.

KAPAK KONUSU

(kaynak: www.tcmb.gov.tr )42 n Güvenlik Yönetimi Aralık 2013

Page 47: Sayı 7
Page 48: Sayı 7

Para ve değerli eşya taşı-macılığında karşılaşılan suçlara ilişkin problemİngiliz Perakende Konsorsi-yumu Para ve Değerli Eşya

Taşımacılığı (CVIT) Çalışma Grubu, perakendecilere, para ve değerli eşya taşımacılığında karşı karşıya olunan soygun risklerine karşı yarar-

lı tavsiyeler sunmak üzere, İçişleri Bakanlığı tarafından da desteklenen bir çalışma yapmıştır. CVIT çalış-ma grubunun üyeleri, Sa£erCash, Grapevine gibi sektörün ileri gelen perakendecileri, İngiliz Güvenlik Endüstrisi Birliği ve Metropolitan Polis Hizmeti “Uçan Birlik” (Flying

Squad) üst düzey temsilcilerinden oluşmaktadır.Elbette bu çalışma, perakendeciler-le değerli eşya taşıyıcıları arasın-daki sözleşmeli anlaşmalardan herhangi bir eksiltme yapmayacak-tır, para toplama ve teslim etme esnasında kendi personelini oldu-

Para ve değerli eşya taşımacılığıPerakendeciler için rehber2007’den bu yana CVIT endüstrisi, saldırıların sayısını azaltmak için İçişleri Bakanlığı, İngiliz Genel Ticaret Birliği (GMB Trade Union), Polis Şefleri Derneği (ACPO), Metropolitan Polis Hizmetleri, Büyük Organize Suçlar Dairesi (SOCA), Bank of England, İngiliz Bankerler Derneği, Ulaştırma Dairesi, Londra Toplu Taşımacılığı (TfL) gibi kuruluşlarla ortak çalışmalar yürütmektedir.

KAPAK KONUSU

Çeviri: Füsun KOCAMAN / VİYAGROUP A.Ş. Yönetim Kurulu Üyesi

44 n Güvenlik Yönetimi Aralık 2013

Page 49: Sayı 7

ğu kadar diğerlerini de korumak için gerekli tedbirleri almak sorumluluğu öncelikle değerli eşya taşıyıcısına aittir. Onlar, suça imkan tanıyacak koşulları ortadan kaldırmak üzere çözüm üretmek ve bu yolda yatırım yapmak konusunda lider olmalıdır-lar. Bu alanda doğru bilinen yanlış-lardan başlıcası CVIT saldırısının bir şekilde “kurbansız” bir suç olduğudur; bu çok yanlış bir kanıdır. CVIT saldırıları sıklıkla perakendeci personelinin, müşterilerin veya CVIT personelinin ciddi şekilde yaralan-masıyla sonuçlanır. Olaya dahil olan kişilerde travmalar oluşur ve silahlı bir soygun sırasında perso-nelin rehin alınması da bilinen bir durumdur. Bu rehberde yer verilen en iyi uygu-lama fikirleri, perakendecilerin bu yüksek bedelli, travmatik ve sıklıkla şiddet içeren suça karşı savunma-sızlığını azaltmaya katkıda bulun-mak amacını taşımaktadır.

Benimsenen yaklaşım2007’den bu yana CVIT endüstrisi saldırıların sayısını azaltmak için İçişleri Bakanlığı, İngiliz Genel Tica-ret Birliği (GMB Trade Union), Polis Şefleri Derneği (ACPO), Metropoli-tan Polis Hizmetleri, Büyük Organize Suçlar Dairesi (SOCA), Bank of England, İngiliz Bankerler Derneği, Ulaştırma Dairesi, Londra Toplu Taşımacılığı (TfL) gibi kuruluşlarla ortak çalışmalar yürütmektedir. İngiliz Perakendeciler Konsorsiyumu (BRC), 2008 de endüstriyle işbirliği içinde bu suça karşı zaafiyeti azalt-mak amacıyla faaliyet gösteren ken-di Para ve Değerli Eşya Taşımacılığı (CVIT) Çalışma Grubunu kurmuştur. Teknolojinin her alanında yatırımlar yapılmış, taşımacılara düzenli eği-timler verilmiş, gözetleme araçları mali açıdan desteklenmiş ve riskin yüksek olduğu alanlarda kullanılmış-

tır; ayrıca Sa£erCash aktivitelerinin geliştirilmesi ve yardımcı etkisinin artırılarak polisin sorumluları yaka-lamasında destek sağlaması için önemli adımlar atılmıştır. Sa£erCash, 2005 yılında İngiliz Güvenlik Endüstrisi Birliği’nin Para ve Değerli Eşya Taşımacılığı (CVIT) bölümü tarafından başlatılmış bir inisiyatiftir. CVIT saldırılarını çeşitli yöntemler kullanarak önlemek ve tespit etmek amacıyla, faaliyetin mali kaynakları tamamen Birliğin CVIT üyeleri tarafından sağlan-maktadır. Sa£erCash, hem üyeler arasında hem de üyelerle polis ara-sında bilgi ve istihbarat paylaşımını sağlayan ulusal bir merkez oluş-turmaktadır. Sa£erCash, şüpheli olaylara gün be gün tanık olan ve endüstrinin gözü kulağı görevi gören binlerce CVIT ekibine acil destek sağlar. Polis güçlerinin CVIT suçları konusundaki araştırmaları için bir temas noktası teşkil eder ve gerek polisten gerekse üyelerden topla-nan bilgilerle ortak bir analiz imkanı sunar. CVIT hizmetleriyle alakalı şüpheli davranışların bildirilmesi için 07803 810999 numaralı telefon Sa£ercash Yardım Hattı olarak duyurulmaktadır. Endüstrinin muzdarip olduğu saldırıları azaltmak ve tespit etme oranını artırmak konusunda polis kilit noktadadır. Pek çok birlik, CVIT suçlarını azaltmak amacıyla hem zaman hem de kaynak harca-maktadır ve bu çaba son derece etkili olmaktadır. Bundan sonraki çalışmalar, sınır ötesine kaçırma-ları engellemek amaçlı istihbarat koordinasyonu üzerine odaklanmak şeklinde gelişecektir.

Temel prensiplerBu rehberde yer alan önerilerin en etkin olanları, çok basit ve düşük maliyetlidir. Özünde, aşağıda sıralanan üç üst düzey yol gösterici

prensip yer almaktadır ki peraken-deciler bunları mutlaka gerçekleştir-melidirler.

Üst düzey yol gösterici prensipler:Elverişli olan her yerde kaldırım üstü (Across the Pavement ATP) hareketleri dışarıda düzenlenmeli veya büyük oranda kısaltılmalı veya başka şekilde korunmalıdır. Mümkün olan her yerde açıkça gö-rülebilir güvenlik tedbirlerinin varlığı, hırsızlar açısından büyük ölçüde caydırıcı olmaktadır. Para ve değerli eşyaların alışverişi her aşamada güvenli hale getirilmelidir. Teyakkuz halinde olmak, saldırıları önlemek ve istihbarat toplamak açısından son derece kritiktir.

Risk değerlendirmelerinin rolüBazı perakendeciler ve onların para taşımacıları, kendi kalıplaşmış risk analizi yaklaşımlarına sahipler. BRC’nin “En İyi Uygulama” pren-siplerine kısmen ya da tamamen katılmak, ille de perakendecilerin kendi mevcut yapısal süreçlerini değiştirmeleri anlamına gelmez, sadece perakendecilerin risk analizi konusunda kendi operasyonlarına en uygun yaklaşımı benimsemeleri tavsiye edilmektedir.Şekilsel süreçleri oluşmamış olan-larınsa aşağıdaki bilgileri gözden geçirerek, tesislerini yüksek veya normal risk seviyelerinde kategorize etmeleri yerinde olacaktır. Bütün perakende tesisleri CVIT saldırısı konusunda aynı derecede risk taşı-maz, dolayısıyla risk analizi işlemini yaparken doğabilecek tehditleri karşılayabilmek için dinamik olmak gereklidir. Eğer gerçek bir soygun riski varsa uygun tedbirler derhal alınmalıdır.Perakende tesislerinin risk profilini çıkarırken yer, mevki çok kritik ve belirleyici bir faktör olarak karşımıza

Aralık 2013 Güvenlik Yönetimi n 45

Page 50: Sayı 7

çıkar. Bu yazı hazırlandığı dönemde-ki rakamlara göre, CVIT suçlarının %50’den fazlasının Londra’da işlen-diği ve İngiltere’de buna benzer bazı sorunlu bölgeler olduğu bilinmek-tedir. Bu bölgelerdeki perakende tesislerinin yüksek CVIT risk noktası olarak sınıflandırılması gerekir.Para taşımacılığını yürüten firmanın güvenlik yöneticisinden düzenli olarak, bölgedeki CVIT hırsızlık oran-larını öğrenmek akıllıca olacaktır. Tesislerin tarihçelerinin de hesaba katılması gerekir. Örneğin, kurulu bir yer geçmiş 2 yıl içinde bir CVIT saldırısına maruz kalmışsa, yüksek risk noktası olarak (saldırganlar yakalanmadığı sürece ya da saldırı-nın bölgenin genel karakteristiğine aykırı sıradışı bir olay olduğunu düşündürtecek nedenler olmadıkça) kategorize edilmelidir.Normal ya da yüksek olarak belir-lenen risk kategorisinin tarafsız bir şekilde sağlam verilerle ve uzman tavsiyeleriyle doğrulanması gerekir. Ayrıca, değişen koşullara, bilgilere ve istihbarata uyum sağlayabilmeye hazırlıklı olunmalıdır. İngiltere ve Galler’de her bölgenin bir Bölge Denetim Takımı (Neighbourhood Policing Team) vardır ve her kuruluş kendisininkini yerel polis merkezin-den ya da aşağıdaki web sayfasın-dan öğrenebilir: http://localcrime.direct.gov.ukYüksek riskli olarak nitelenen tesislerin bu rehberdeki tavsiye-leri uygulamaya bilhassa dikkat etmeleri yararlı olacaktır. Daha önceki çözümlerden yararlanmak ve ilave güvenlik tedbirleri almak gibi hedeflere ulaşmakta, bir çeşit ortaklık yaklaşımı benimsemek tercih edilmelidir. Hiç kimse bölgelerindeki CVIT saldırlarında artış görmeyi istemez, dolayısıyla perakendeciler yerel suç önleme ve soruşturma görevlilerine her türlü desteği vermelidir; özellikle yerel CVIT saldırıları sırasında.

Öz değerlendirmeAşağıda perakendecilerin kendi CVIT soygunu önleme planlarına referans teşkil edebilecek “yapılması gerekenler” listesi özetlenmiştir:

1.0 Güvenli çevre

KAPAK KONUSU

1.1

1.2

1.3

1.4

1.5

1.6

1.7

1.8

Can emniyetli, gü-venli ve verimli bir para işleme ortamı sağlama

CVIT saldırılarına imkan tanıyacak koşulları ortadan kaldırma

Nakit transfer ekip-manının çalıştığın-dan emin olma

Düzenli olarak CVIT suç riski değerlen-dirmeleri yapma

Güvenli transfer çıkışları oluşturma ve kullanma

Engelsiz erişim temini

Para transferini hal-ka açık alanlardan uzaklaştırma

Gelişmiş CCTV sistemlerinin kullanımını teşvik etme

Perakendeciler sorumluluğunu taşıdıkları tüm tesislerde can emni-yetli, güvenli ve verimli para işleme ortamı sağlamak için gerekenleri gözden geçirmelidirler.

Perakendeciler yeni tesis inşaatı ya da mevcut tesislerinde yenileme yapacakları zaman, maliyetle dengeli bir şekilde, hava sızdırmaz kabin, nakit aktarım rampası (cash dock) ve benzeri araçlarla para transferinin güvenliğini sağlamaya çalışmalıdır.Mümkün olduğu kadar Kaldırım Üstü transferlerden (Across the Pave-ment transfers ATP) kaçınılmalıdır.

Perakendeciler düzenli olarak tesislerindeki nakit transfer kanallarını kontrol etmeli ve kullanılmayanların yerlerini tespit etmeli ve ilgili CVIT sağlayıcının güvenlik yöneticisine bildirmelidir.

Perakende tesisleri, düzenli risk değerlendirmeleri yaparak süreç-lerin ve fiziksel güvenlik tedbirlerinin belirlenen tesis riskine uygun olduğundan emin olmalıdırlar. Risk değerlendirmeleri periyodik olarak güncellenmelidir. Süreçlerde, binalarda ve/veya bölgesel suç oranında değişiklik olduğunda, yenilenmiş bir risk değerlendirmesi izlenmelidir. Nakit taşımacılığı firmasıyla ortak risk değerlendirmesi yapmak yararlı olacaktır.

Eğer harici transfer kanalları direk olarak CVIT aracına bağlantı sağlamıyorsa, perakendeciler CVIT aracının çıkışa erişiminin engelsiz gerçekleşmesine ve aracın 2 metre mesafe içinde park edebilmesine olanak tanımalıdır.

Perakendeciler, çıkışların başka araçlar, alışveriş arabaları (ATM yanında) ve halk tarafından kullanılan diğer aygıtlar tarafından bloke edilmesini önlemelidirler.

Perakende tesisinde, para transferi mümkün olduğu kadar halka açık alanların dışında gerçekleştirilmelidir. Bu mümkün değilse, pera-kendeci güvenli ve kilitli bir yönetici ofisi gibi başka alternatif taşıma düzenlemelerini dikkate almalıdır.

Perakendeci mümkün olduğunca, tesise giriş/çıkışları, CVIT tesli-mat ve ATM ikmal noktalarını kapsayan yüksek kaliteli dijital kayıt yapabilen CCTV sistemleri kullanmalıdır. CCTV kanıtını korumak için özen gösterilmelidir, çünkü bir saldırı halinde bu kanıtlar polis için çok değerlidir. Küçük perakendeciler aşağıdaki tavsiyeleri gözden geçirebilirler:www.ico.gov.uk/upload/documents/library/data_protection/practical_application/cctv_small_user_checklist.pdfvewww.ico.gov.uk/upload/documents/library/data_protection/detailed_specialist_guides/ico_cctvfinal_2301.pdf

46 n Güvenlik Yönetimi Aralık 2013

Page 51: Sayı 7

2.0 Politikalar ve süreçler

2.1

2.2

2.3

2.4

2.5

2.6

2.7

2.8

Düzenli personel farkındalık eğitimi verilmesi

Tehlike sırasında toplama/dağıtım işlerini erteleme

Erken uyarı sistemi kullanma

CVIT muhafızlarıyla hızlı ve verimli bir şekilde çalışma;CVIT muhafızlarının peraken-decinin tesisinde kuyrukta bekletilmemesi.Bakınız 5.1 (CVIT Taşıyıcıları İle Düzenli Temas Kurma ve Sürdürme)

Para taşıyıcı/para torbasının işaretlenmesi ve kontrolü

Ekiplerin Kurallara uymaması-nın bildirilmesiBakınız 5.1 (CVIT Taşıyıcıları İle Düzenli Temas Kurma ve Sürdürme)

Esnek uygulamalar geliştirme

Ortak ödül düzenleme

Düzenli personel farkındalık eğitimi verilmelidir. Perakendeci etkili bir para taşımacılığı için anlaşılabilir ve iyi belgelenmiş politika ve süreçler oluşturmalıdır (en azından konuya aşina olmalıdır). Bu konu, düzenli personel farkındalık eğitimi ile güçlendirilmelidir.

Tesiste veya yakınında şüpheli davranış veya başka potansiyel tehlikeler tespit edildiğinde, perakendeci CVIT sağlayıcısıyla temasa geçip toplama/dağıtım işlerini ertelemelidir. En doğru yöntem, erken uyarı sistemi kullanmaktır.

Perakendecilerin, para taşımacıları ile Tahmini Varış Zamanı (Estimated Time of Arrival ETA) Uyarı sistemi üzerinde anlaşmaları sonucu, güvenlik görevlilerinin toplama/dağıtım işleminden önce gözetleme pozis-yonuna geçmesi sağlanabilir. Eğer şüpheli bir durum doğmuşsa, güvenlik görevlisi CVIT ekibinin gelişini iptal edip polisi arayabilir. Böyle bir politikayı yürürlüğe koymadan önce, perakendeci bir risk değerlendirme yapmalı ve bulgularını belgelemelidir. Talimatlar anlaşılabilir olduğu ve personelin gereksiz riskler almasının önüne geçildiği sürece toplam risk düşük olacaktır.

Perakendeciler CVIT muhafızlarının bekletilmemesini sağlamak zorundadır. Verimli bir süreç, operasyonun potansiyel risklerini asgariye indirir. Eğer bir CVIT muhafızı bir perakendecide kuyrukta bekletiliyorsa, CVIT firması konuyu direk olarak perakende firmasının üst düzey ilişkiler/güvenlik yöneticilerine bildirmelidir.Para Taşımacılığı firmasının güvenlik yöneticisi can emniyeti, güvenlik ve verimli para taşıma ortamının önemi konusunda perakendeciyi uyarma sorumluluğunu almalıdır.

Eğer perakendeciler dağıtımdaki paranın değerini işaretleyerek kontrol ederlerse, toplanan paranın miktarı konusundaki karışıklıklar azalacaktır.

Perakendeciler CVIT personelinin kurallara uymaması halinde durumu rapor etmelidirler. Riayetsizliğe örnek olarak tahsis edilmiş kaldırım sınırlarını ihmal etme, kişisel korunma teçhizatını uygun bir şekilde kuşanmış olmama ve süreçler içinde tanımlanmış durumlarda ETA aramaları yapmayı ihmal etme sayılabilir.

Perakendeciler, para taşımacılarıyla yaptıkları düzenlemelerin esnek olmasına özen göstermelidir. Kısıtlayıcı zaman aralıkları, saldırı risklerini artırabilir ve bu yüzden mümkün olduğunca kaçınılmalıdır.

Perakendeci ve taşımacı arasında ortak ödüllendirme üzerinde anlaşma yapmak, polise ve CVIT endüstrisi-ne suçlular hakkında istihbarat yapmak ve tutuklama olasılığını artırmak açısından katkıda bulunur.

3.0 Personel eğitimi

3.1

3.2

3.3

3.4

Personelin CVIT suçları ve şüpheli davranışların tespiti konusundaki farkındalığını artırma

CVIT hizmetlerine ilişkin gelişmiş politika ve süreçleri benimseme

Olay öncesi ve sonrası sorumlulukları kapsayan eğitim

Güvenlik prosedürlerinin gün-cel kalabilmesi için farkındalık yenileme eğitiminin en az 18 ayda bir tekrarlanması tavsiyesi

Eğitim, personelin CVIT suçları konusundaki farkındalığını artırır ve onları bir saldırı durumunda ne yapmaları gerektiği konusunda mümkün olduğunca hazırlıklı olmaya sevkeder.

Bütün çalışanlar mevcut politikalar ve süreçler, işyerinin yerleşimi, güvenlik cihazlarının yeri, bu cihazların nasıl kullanıldığı ve nasıl test edilmeleri gerektiği hakkında bilgi sahibi olmalıdır

Bütün personel ve yöneticiler şu sorumluluklarının bilincinde olmalıdırlar:• İşyerlerindeki güvenlik sistemlerini kontrol etmek ve korumak;• Tüm personelin güncel olarak yürürlükte olan güvenlik tedbirlerinden ve yöntemlerinden haberdar olmasını sağlamak;• Tüm personelin, bir olay esnasında ve sonrasında kişisel emniyetlerine yönelik riskleri asgaride tutmak için kendilerinin ve başkalarının neler yapmasını gerektiğini bilmelerini sağlamak.

Eğer kurumunuz bilgisayar tabanlı etkileşimli bir eğitim paketi sunabiliyorsa, eğitim tekrarlanma aralığının 12 ayı geçmemesi idealdir. Bilgisayar tabanlı eğitim seçeneği eğitimin ana şekli ise, bilgilerin güncelliğini koruması için personelin iki yılda bir uzman bir eğitmen ile yüz yüze bir eğitime katılması da yararlı olur.

Aralık 2013 Güvenlik Yönetimi n 47

Page 52: Sayı 7

KAPAK KONUSU4.0 Olay sonrası prosedürleri

4.1

4.2

4.3

4.4

İlgili mevcut tüm bilginin toplanması

Olayla ilgili tüm kişilerin bilgilendirilmesi

Risk değerlendirmesinin gözden geçirilmesi

Personel Eğitimi

CCTV veya görgü tanıklarının ifadeleri gibi bütün bilgi kaynakları korunmalıdır. Bu bilgiler polise, CVIT taşı-yıcısına ve/veya perakendeciye lazım olacaktır. Personelin olay mahalli ve delil koruma konusunda temel eğitimler almış olması gerekir.

CVIT taşıyıcısı ve perakendecilerin, belli bir olayın vuku bulması halinde kimlerin haberdar edileceği konu-sunda önceden anlaşmaya varmış olmaları gerekir. Bu kişilere örnek vermek gerekirse, polis, CVIT taşıma firmasında belirlenmiş bir kişi, perakendeci tarafında belirlenmiş bir kişi ve/veya Sa£ercash’i sayabiliriz.

Risk değerlendirme yöntemlerine yeniden bakılmalı, risk yeniden değerlendirilmeli ve belirlenen kontrol ted-birleri tanımlanmalıdır. Yerel polisin “Daha Güvenli Çevre” ekibinden yerel tavsiye ve bilgi edinilebilmektedir. İlave eğitim ihtiyaçları belirlenmeli ve uygun eğitim temin edilmelidir. Bu eğitimin sonucunda suç mahallini korumak, olayı etkili bir şekilde raporlamak, personel ve halk emniyetini gözetmek, bir olay esnasında ve sonrasındaki tepkilerini daha iyi anlayabilmek ve olayın duygusal boyutlarıyla başedebilmek konusunda daha donanımlı hale geleceklerdir.

5.0 Bilginin paylaşılması

5.1

5.2

5.3

5.4

CVIT taşımacılarıyla düzenli temas kurma ve sürdürme

Perakendecinin taşımacısıyla şüpheli olaylar konusunda bilgi alışverişine resmi bir protokol getirilmesi

Başarı hikayeleri ve CVIT suçlarını azaltmak için ortak insiyatifin paylaşılması ve desteklenmesi

Suçu azaltma daireleri ile yapılan mevcut perakende bağlantılarının CVIT suçlarının farkındalığını içermesi

Perakendeciler ve CVIT taşımacıları arasındaki düzenli temaslar, süreçlerin, yöntemlerin ve hafifletici ey-lemlerin tartışılmasını ve zayıflıkların azaltılması konusunda yapılabilecekler üzerinde anlaşmaya varılmasını sağlayacaktır. Bu temaslar her bir perakendecinin güvenlikten sorumlu uygun kişisiyle CVIT firmasının güvenlik yöneticisi arasında yürütülmelidir. Buradaki ana fikir, para toplama ve dağıtım işlerine yaklaşımın daha eşgüdümlü bir hale gelmesi ve problemli konuların ve zayıflıkların azaltılmasına çalışılmasıdır.

Bu anlaşmalı ortam aracılığıyla perakendeciler şüpheli olaylar konusunda hızlı ve ayrıntılı bilgi vermeye teş-vik edilirler. Bu durum Otomatik Plaka Tanıma Sistemi (ANPR) olması halinde, bu sistemden alınan bilgileri de içerir.

Dağılım ya BRC ya da Sa£erCash veya Grapevine aracılığıyla yapılmalıdır. “Uçan Müfreze” Vanguard gibi gazetelerin perakendeciler tarafından desteklenmesi, sektör konusunda farkındalığı artırır.

İş Suçlarını Azaltma Ortaklıkları (BCRPs), Suç ve Kanunsuzluğu Azaltma Ortaklıkları (CDRPs) ve Yerel Yöne-tim Grupları ile yapılan bağlantılar bunlara bir kaç örnektir.

6.0 Park etme

6.1

6.2

Güvenli park etme düzenlemelerinin sağlanması ve korunması

Nakit ofisiyle park alanı arasında emniyetli ve güvenli bir yol temini

Yerel sınırlamalara uygun ve yapılabilir durumlarda park yeri toplama/dağıtım noktasına mümkün olan en yakın yerde, nakit çıkış noktasıyla araç arasındaki mesafeyi asgariye indirecek şekilde ayarlanmalıdır. Belirlenen alanlar, alışveriş arabalarının toplandığı bölüm, taksi bekleme noktaları, otobüs durakları gibi müşterilerin genelde dolaştıkları yerlerden uzak olmalıdır.

Paranın açık ve iyi aydınlatılmış bir ortamda taşınmasını sağlamak, saldırı olasılığını önemli ölçüde azaltır ve CCTV kayıtları da delil olarak kullanılabilecek kalitede olur.

7.0 Boyalı banknotlar

7.1

7.2

Boyalı banknotların bozulmuş/zarar görmüş para olarak iş-lem görmesi ve perakendeciler tarafından kabul edilmemesi

Boyalı banknotlar konusunda delil ve istihbarat toplayan polise yardım etme

Banknotların korunmasında perakendecilerin hayati önemi vardır. Eğer suçlular boyalı banknotları harca-yamazlarsa bu engel hırsızlığa karşı hevesi kırar. Para Boyama sistemleriyle boyanan banknotlar, BEMN formu ile Leeds’teki Bank of England’a gönderilmelidir., Bu banknotlarla muhatap olan perakendecilere paraları derhal ödenecektir. Daha fazla bilgi için: www.banknotewatch.org

Eğer perakendeciler buldukları boyalı banknotları polise bildirirlerse, bu polisin istihbarat ve delil toplama işlerine yardımcı olur. Metropolitan polisi, yakınlarda tüm Borough merkezli polis memurlarına boyalı para bulduklarında yapmaları gerekenlerle ilgili talimatlar yayınladı.

Bu rehber, CVIT endüstrisi, İngiliz Güvenlik Endüstrisi Birliği (BSIA) ve polis tarafından desteklenmiş, onaylanmış ve “En İyi Uygulama” olarak mümkün olduğunca benimsenmesi teşvik edilmiştir. Bu döküman düzenli olarak güncellenecektir. Geliştirme önerileriniz memnuniyetle karşılanacaktır ve bunları BRC’den Catherine Bowen’a iletmenizi rica ederiz: [email protected]. BRC Güvenlik Grubunun başkanları her yıl, CVIT Çalışma Grubunun himayesinde, değişiklikleri konunun paydaşlarının görüşlerini alarak onaylayacaktır.Rehberdeki tavsiyeleri uygulamak BRC üyelerinin kendi iradeleri çerçevesinde gerçekleşecektir, buradaki önerileri uygulamaktan doğabilecek anlaşmazlıkların çözümü firmaların bireysel sorumluluğundadır.

48 n Güvenlik Yönetimi Aralık 2013

Page 53: Sayı 7

Aralık 2013 Güvenlik Yönetimi n 49

Page 54: Sayı 7

Kat edilmesi

Desmer Güvenlik Hizmetleri A.Ş. Genel Müdür’ü Alper Canpolat ile röportaj yaptık. Özel güvenlik sektörün son zamanlarda yasal düzenlemelerin de etkisiyle yükselen bir ivme yakaladığını buna karşın sektörünün henüz gelişimini tamamlamadığını belirten Canpolat; kat edilmesi gereken çok yol olduğunu söyledi.

“Kat edilmesi gereken çok yol var”

Kısaca Desmer’i bize anlatabi-lir misiniz? Size kısaca, yerli, yenilikçi, kurumsal ve yaygın diyebilirim. Firmamız %100 yerli sermaye ile 2008 Ağustos ayında kurulmuş olup, 2009 yılı Ocak ayında 200 personel ve 17 nakit merkezi ile faaliyete başlamıştır. Faaliyete başladığı günlerde sadece CIT hizmeti vermekte olan Desmer, kendisini kısa sürede geliştirerek bugün 1000’e yakın personeli, 35 nakit merkezi ile Edirne ‘den Şırnak ‘a kadar Türkiye’nin her noktasına hizmet verebilen bir şirket haline gelmiştir. Firmamız CIT hizmetlerinin yanı sıra banka şubeleri odaklı Fiziki Güvenlik Hizmetleri ve Alarm-Haber Alma ve İzleme faaliyetlerini de sürdür-mektedir.

Vermiş olduğunuz hizmetlerden kısaca bahseder misiniz?Şirketimizin genel olarak Para ve

Değerli Eşya Taşımacılığında (CIT) uzmanlaştığını, bu noktada özel-likle Bankalara ve Finans Kurum-larına hizmet ürettiğini söyleyebi-liriz. Verilen bu hizmetleri açmak gerekirse para ve değerli eşya nakli, para sayma, para işleme ve para kasalama hizmetleri ile ATM nakit yükleme işlemleri, ATM 1. seviye bakım hizmetleri, ATM 2. Seviye bakım işlemlerine refakat hizmetleri ve JSM, OSM, KİOSK Makinalarına ikmal ve 1. Seviye bakım hizmetlerini sayabiliriz. Fiziki Güvenlik Hizmetlerinde ise daha çok banka şubeleri odaklı çalışmaktayız. Ayrıca, 10000 abone kapasiteli Alarm Haber Alma ve İzleme merkezimizde hem kendi nakit merkezlerimize hem de banka şubelerine yönelik 7/24 hizmet vermekteyiz.

Son yıllarda özel güvenlik sektöründeki büyüme küçüm-senmeyecek bir düzeye ulaştı.

SEKTÖRDEN

50 n Güvenlik Yönetimi Aralık 2013

Page 55: Sayı 7

Kat edilmesi

Alp

er C

anpo

lat

Des

mer

Güv

enlik

Hiz

met

leri

A.Ş

. /

Gen

el M

üdür

Bu büyümeyi neye bağlıyorsu-nuz ve siz bu büyümenin içinde firmanızı nasıl görüyorsunuz?Her ne kadar son zamanlarda içinde bulunduğumuz sektör yasal düzenlemelerin de etkisiyle yükselen bir ivme yakaladıysa da özel güvenlik sektörünün henüz gelişimini tamamlama-dığını ve bu noktada daha kat edilmesi gereken pek çok yol olduğunu düşünüyorum. Kendi adımıza yola çıkarken Türkiye’de hızla gelişen dinamik bir sek-törün içerisinde yer aldığımızın farkındalığı ile ihmal edildiğini düşündüğümüz Anadolu’da hızla yaygınlaşarak tüm Türkiye’yi hizmet alanımıza dahil etmeyi planladık. Tabii bu hizmetleri Anadolu’da üretirken sürdürüle-bilir hizmet standardımızdan asla taviz vermedik. Mevcut şartlar al-tında hizmet sektöründe çalışan firmaların Anadolu da karşılaş-tıkları zorlukları bire bir yaşadık.

Bu zorlukların başında yetişmiş kalifiye personel temini, ulaşım ve teknolojik altyapı eksiklikleri geliyordu. Ancak 2012 yılı sonu itibari ile tüm Türkiye ‘de hizmet üretebilen proaktif bir organi-zasyon ağına sahip olduğumuzu söyleyebilirim.

Sektörde baştan sona Türkiye’nin her noktasına hizmet vermeyi ilke edindiğiniz anlaşılıyor. Peki bu hizmeti verirken müşteriyi memnun et-menin, kaliteli hizmet vermenin püf noktası nelerden geçiyor? Kullandığınız teknoloji mi bun-da belirleyici oluyor, personel seçiminiz mi yoksa her ikisi birden mi?Sonuç itibariyle hizmet üretiyoruz ve bu ürettiğimiz hizmette en önemli faktör insan olmakla birlik-

te teknolojinin katkısını da göz ardı edemeyiz. Daha çok teknolo-jik gelişmeler ile insan faktörünü harmanlayan bir yapımız olduğu söylenebilir. Bu noktada öncelikle kalite politikamızdan söz etmemiz gerekir. Özetle, kıymetli mal ve para taşımacılığı, özel güvenlik ve para işleme-saklama hizmetleri-mizde eğitimli personel kadromuz ile kanunlara uygun, müşteri şart-larının üzerinde hizmet sunmak ve bu sayede müşteri memnuni-yetini sağlamak temel politikamız olmakla beraber güler yüzlü hiz-met anlayışı ile toplum güvenliği-ni, iş sağlığını bize emanet edilen nakit ve malların %100 sigorta güvencesi altında emniyetini ön planda tutan, yönetim sistemleri-ni sürekli iyileştiren ve bu sayede aranan bir kuruluş olmak temel amacımızdır. Adımızın hizmet

2004 yılında yürürlüğe giren 5188 Sayılı Yasa ile her ne kadar sektörün kuralları belirlendi-yse de gelişen konjonktürde mevcut yasamızın bazı konularda yetersiz kaldığı, özellikle kıymetli mal ve para nakli operasyonlarında göze çarpmaktadır.

Aralık 2013 Güvenlik Yönetimi n 51

Page 56: Sayı 7

kalitemiz ile beraber anılması ise başlıca hedefimizdir.

Desmer ’de insan faktörü tek-nolojik gelişimle yan yana yürüyor. Desmer ’deki bir gü-venlik görevlisinin ne gibi özel-liklere sahip olması gerekiyor, biraz da bundan bahsedebilir misiniz?En önemli sermayemizin çalışan-larımız olduğunun farkındayız. Dolayısıyla aramıza yeni katıla-cak arkadaşlarımızı seçerken oldukça titiz davranmak zorun-dayız. İşe alım sürecinde bizimle çalışmak isteyen arkadaşlarımı-zın eğitim durumları ve sektörde-ki deneyimleri önemli bir etken olmaktadır. Buna paralel olarak

işe alım sonrasında tüm çalışma arkadaşlarımızı periyodik olarak gerek şirket içi gerekse şirket dışı eğitimlere ve 7/24 denetim-lere tabi tuttuğumuzu da söyle-mek isterim.

Biraz da karşılaştığınız sorun-lardan bahsedelim isterseniz…Genel olarak hizmetlerimizi yerine getirirken karşılaştığımız problemleri şu şekilde özetle-mek çok yanlış olmaz sanırım. 2004 yılında yürürlüğe giren 5188 sayılı yasa ile her ne kadar sektörün kuralları belirlendiyse de gelişen konjonktürde mevcut yasamızın bazı konularda yeter-siz kaldığı, özellikle kıymetli mal ve para nakli operasyonlarında göze çarpmaktadır. Bu konuda Emniyet Genel Müdürlüğü bünye-sinde yürütülen titiz çalışmalar ile ortaya çıkacak yeni düzenle-melerin bu noksanlıkları ortadan kalkacağını tahmin ediyorum. Ör-neğin, CIT operasyonlarında kul-landığımız zırhlı araçların trafik düzenlemelerinde hiçbir ayrıcalığı bulunmamaktadır. Özellikle para transferlerini gerçekleştirirken uygulamada zorunlu olarak park yasağı ihlalleri ortaya çıkmakta-dır. Bunun sonucunda firmalar ağır cezai müeyyideyle karşı kar-şıya kalmaktadır. Diğer bir husus

araçların trafik kontrolü mak-sadı ile durdurulması halinde nasıl hareket edilmesi gerektiği yönünde uygulamada İllere göre farklılıklar bulunmasıdır. Ayrıca güvenlik görevlilerinin mesleki eğitimi konusunda ülke-mizde genel anlamda bir eğitim verilmekte olup bir ihtisas eğiti-mi mevcut değildir. Sektördeki firmalar özellikle CIT konusunda ihtiyaçlarına göre meslek içi kurslar düzenlemektedirler. Tabi ki burada para nakli ile ilgili üze-rinde mutabakat sağlanmış bir eğitim programının olmaması da etkendir. Yapılacak olan ihtisaslı eğitim programlarının da sektör açısından verimli olacağını düşü-nüyorum.

Gündeminizde yeni projeler var mı? Desmer ’in orta ve uzun vadedeki hedefleri nelerdir? Hali hazırda tüm Türkiye’ye hiz-met veren bir konumda olsak da hizmet kalitemizi daha üst bir standarda çıkarmak için orta vadedeki ilk planımız, 35 olan nakit merkezi sayımızı arttırmaktır. Uzun vadede ise şirketimizin faaliyet alanını Türkiye sınırlarının dışına taşıma-yı düşünmekteyiz. Bu noktada Kuzey Irak pazarı ile ilgilendi-ğimizi ve bu bölgenin belirgin bir potansiyele sahip olduğunu söyleyebilirim.

> Son olarak Şirketinizin Sosyal Sorumluluk projeleri ve uygulamaları var mıdır?Şirketimiz sosyal sorumluluk bilinci ile sportif, eğitim ve sağlık alanında çeşitli kulüp ve kuru-luşlara destek olmaktadır. Bu kapsamda birçok sponsorluklar üstlenmiş olup yeni dönemde artarak devamını düşünmekteyiz.

SEKTÖRDEN

Hali hazırda tüm Türkiye’ye hizmet veren bir konumda olsak da hizmet kalitemizi daha üst bir standarda çıkarmak için orta vadedeki ilk planımız, 35 olan nakit merkezi sayımızı arttırmaktır. Uzun vadede ise şirketimizin faali-yet alanını Türkiye sınırlarının dışına taşımayı düşünmekteyiz.

52 n Güvenlik Yönetimi Aralık 2013

Page 57: Sayı 7
Page 58: Sayı 7

“Yasal düzenlemelerdeki Elektronik güvenlik sektörü firmalarını anlatan bir kanun ya da

yönetmeliğin olmadığını belirten SİMGE Taahhüt Elekt. San. Tic. ve Ltd. Şti. Genel Müdür Yardımcısı Tolga Aytöre ile röportaj yaptık. Bu eksikliğin haksız rekabeti alabildiğine körüklediğini, kalite ve hizmet anlayışını zarara uğrattığını belirten Aytöre; sürecin yasal yükümlülüklerini yerine getirmeden çalışan şirketlerin lehine işlediğini söyledi.

“Yasal düzenlemelerdeki eksiklik haksız rekabeti körüklüyor”

Firmanız ve sunmuş olduğunuz hizmetler hakkında bilgi alabilir miyiz?1994 yılında Ahmet Kaymakçılar tarafından kurularak bugüne kadar faaliyetlerini devam ettiren firmamız; “Önce hizmet” prensibini kendisine kural edinen, müşterisine her türlü elektronik güvenlik çözümünü suna-bilecek ürün portföyüne sahip olmayı hedefleyen bir geleneğe sahiptir. 20 yıla yaklaşan iş hayatımızda, tam memnun müşteri kitlesi sadece ula-şılması gereken önemli sonuç değil, vizyonumuzun en kıymetli cümlesi halini almıştır. Hırsız alarm sistem-leri ile girmiş olduğumuz sektörde bugün itibarı ile yangın algılama ve yangın söndürme sistemleri, CCTV sistemleri, giriş ve geçiş kontrol ürünleri, PDK sistemleri, biometric cihazlar gibi ayrıntılı konularda dahi, müşterimize çalışılmış, kalite ve kullanım kolaylığına sahip olduğu bi-linen markalaşmış ürünlerle komple çözümler sunmaktayız. Alarm haber alma merkezimiz, çağın gereklerine haiz yazılımı, donanımı ve tecrübeli

operatörleri ile 7 gün 24 saat hizmet vermektedir. Teknik ekiplerimiz ise anahtar teslimi iş yapma kabiliyetine sahip, ürünlerin montaj ve kurulum-ları hakkında bilgili, müşterimize ürü-nü nasıl daha kolay kullanabileceğini anlatabilecek beceri ve tecrübeye sahip personelden oluşmaktadır.

Sektör hakkındaki görüşlerinizi alabilir miyiz?Elektronik güvenlik sektörü, çeşitlilik bakımından sahip olduğu geniş ürün gamı nedeni ile piyasa üzerinde yüz-lerce ve hatta binlerce firma barındır-maktadır. Çoğunlukla ithalata dayalı olarak ürün tedariki yapan firmalar düşük profilli ürünler getirebildiği gibi, pozisyon itibarı ile lider konum-daki ürünleri de ithal edebilmektedir. Dolayısı ile sektör ciddi bir ürün ve marka karmaşası içerindedir. Sek-törün gelişimini sağlayabilmek için müşteriye sunulan ürünün “bugün var yarın yok” tarzından çıkarılması ve yaşayan markalaşmış ürünlere doğru yönelmesi gerektiğini düşü-nüyorum. Böylece istikrarlı, kurulum

sonrasında ne sonuç elde edileceği bilinen, tecrübe edilmiş ürünlere sahip olunarak hedef kitleye daha doğru bir yaklaşım sergileyebiliriz. Elektronik güvenlik sektörü firmaları henüz iş pastasından yeterince pay alamamış durumdadır. Ancak kalite gelişimi müşterideki algıyı değiştir-dikçe, “alarm sistemleri baş ağrıtan ve sürekli hata yapan ürünlerdir” dü-şüncesini yok ettikçe sektör giderek daha büyüyecektir. Bu büyüme hem güvenlik sektöründeki pastadan alınan payın artmasına yol açacak, hem de elektronik güvenlik algısını pozitife doğru çevirerek tercih edilme oranlarını yükseltecektir.

SEKTÖRDEN

54 n Güvenlik Yönetimi Aralık 2013

Page 59: Sayı 7

“Yasal düzenlemelerdeki To

lga

Ayt

öre

SİM

GE T

aahh

üt E

lekt

. S

an.

Tic.

ve

Ltd.

Şti.

Gen

el M

üdür

Yar

d.

Yaşanılan sorunlar ve çözüm öne-rilerinizi anlatabilir misiniz?En önemli sorunlardan bir tanesi hâlihazırda elektronik güvenlik sek-törü firmalarını anlatan bir kanun ya da yönetmeliğin olmayışıdır. Bu eksiklik haksız rekabeti alabildiğine körüklemekte, kalite ve hizmet an-layışını zarara uğratmakta, birtakım yasal yükümlülüklerini yerine getir-meden çalışmakta olan şirketlerin lehine olmaya devam etmektedir. Sektörde bulunan firmaların yaptık-ları işlere göre birtakım sınıflandır-malara gidilmesi ve alarm izlemeli ya da izlemesiz, elektronik güvenlik sistemleri kuran tüm firmaların li-sanslı olarak çalışmasını sağlamak gerekmektedir. Bu lisanslama/yetkilendirme işlemi sektöre ve ekonomiye birkaç yönden ciddi bir katkı sağlayacaktır. Öncelikle kayıt dışılık azalacak, ithal edilen ürünler ve çalışan personel tamamen res-mi olacaktır. Sertifikasız, belgesiz ürünlerle yapılan montajlardan kaynaklı hataların oluşturduğu

gürültü ve görüntü kirliliği azalacak, kaliteli ürün sağladığı faydalar sayesinde müşteriyi memnun bir hale getirecektir. Yani işimizi doğru bir şekilde niteleyen bir kanun, hem yasal boşlukları dolduracak, hem bir disiplin sağlayarak müşterilere daha kaliteli hizmet sunulmasını sağlayacak hem de ülkeye sigorta ve vergi ödeme anlamında çok ciddi bir katkı sağlayacaktır. Bu doğru hizmet de sonuç olarak yine firmalara yeni müşteriler olarak geri dönecektir.Bugün elektronik güvenlik denildi-ğinde sadece hırsız alarmı anlaşıl-maktadır. Ancak ürün yelpazesi çok geniş ve gelişmiştir. Sektörümüzde her geçen gün birtakım yeniliklerle karşılaşılmakta, ancak bu değişim müşteriye aksettirilememektedir. Bunun en doğru yöntemi doğru pa-zarlamadır. Pazarlama stratejimiz ve pazarlamacı personelimizle müşteri adayımızı korkutmamalı, tabiri caiz ise bıktırmamalıyız. Maalesef bizim sektörümüzde satış yapmak için bir kapıyı 20 defa gitmek gerektiğini düşünen firmalar bulunmaktadır. Yine satış yapabilmek için fiyat ve ürün kalitesinde çok büyük değişik-likler yapan firmalar bulunmaktadır. Bu tarz düşünceler müşteri adayının sadece o firmalara değil, sektörün tamamına bakışını olumsuz olarak etkilemektedir.

Sektörde önümüzdeki sürece ilişkin öngörüleriniz nelerdir?Sektörümüzün dinamik yapısı çok hızlı değişim ve ürün yenilikleri gerektirmektedir. Kısa vadede özel-likle akıllı bina yönetimi konusunda çok daha üst düzeyde değişiklikler olacağını tahmin ediyorum. Ayrıca, bizim de içerisinde bulunduğumuz yangın söndürme sektöründeki değişen teknoloji ile “temiz, çabuk söndürme, insan sağlığına zarar vermeme, toksik etkilerden korun-ma, çevreye zarar vermeme” gibi önemli özellikler ihtiva eden ürünler ön plana çıkacaktır diye düşünmek-teyim. Dolayısı ile yangın söndürme

sistemlerindeki bu ürün değişikliği sektörü olumlu olarak etkileyecek ve bu konuda yapılan müşteri yatırımının artmasına sebep olacaktır.

Özel güvenlik alanındaki yasal düzenlemeler ile ilgili neler düşünü-yorsunuz?Sadece fiziki güvenlik personeli ile yapılan işler, elektronik güvenlik ürün ve hizmetleri ile desteklenmedikçe hep bir tarafı eksik kalacak ve hedefi-ne ulaşamayacaktır. Dolayısı ile fiziki güvenlik ve elektronik güvenlik birbi-rinden kalın çizgilerle ayrılamaz. Bu konuda ayrıntılı ve topluca çıkarılacak yeni bir yasa ve özellikle elektronik güvenliği, alarm haber alma merkezi-ni, bu sektörün yapısını genel hatları ile tarif ettiğinde birçok şeyin daha doğru olabileceğini düşünmekteyim. Bu sistemlerin kurulması gerekliliği “Güvenlik” ihtiyacından kaynaklan-maktadır. Oysa hâlihazırdaki durum ile maalesef güvenlik sağlayama-maktayız, çünkü sektörde iş yapan firmalar herhangi bir disiplin içerisinde çalışmamakta, bazı zamanlarda müş-teri aldanmaktadır. Bu durum Emniyet Genel Müdürlüğü’nü de sıkıntıya sokmaktadır. Özellikle hatalı alarm-lar önemli bir sorundur. Çözüm ise sektörü ve sektör firmalarını doğru bir şekilde niteleyen yeni bir kanundur.

Dünyadaki süreç ile ülkemizdeki süreci mukayese ettiğimizde neler söyleyebilirsiniz?Dünyaca ünlü bir psikolog olan Maslow tarafından 70 yıl önce ortaya konmuş olan ihtiyaçlar hiyerarşisi içerisinde yeme, içme ve uyuma gibi ihtiyaçların hemen arkasından gelen “Güvenlik” bir ihtiyaçtır. Dünya geneline baktığımızda insanlar lüks olmaktan çok ihtiyaca dönüşen güvenlik kavramını satın almaktadır. Ancak henüz ülkemizde halen lüks kategorisinde değerlendirilen güvenlik kimliğini değiştirememiştir. Ancak değişen teknoloji ile beraber düşen maliyetlerle birlikte güvenlik sistemle-rinin daha tercih edilir hale geleceğini değerlendiriyorum.

Aralık 2013 Güvenlik Yönetimi n 55

Page 60: Sayı 7

ELEKTRONİK GÜVENLİK

Elektronik fiyat etiketi çözümü ile hassas bir iş olan ve zaman alan fiyat etiketlerinin güncellenmesi saniyelere indirgenerek; personel maliyetlerinin minimize edilmesi, satış aşamasında ve raf stok takibinde hızlı bilgi akışı, mağaza müşterilerinin güvenine katkı sağlanması, fiyatlandırma hatalarının önüne geçilmesi, döviz ya da mevsime bağlı değişken fiyatların ve kampanyaların etkin yönetimi sağlanıyor.

Operasyonel verimlilikKarlılığı korumak, rekabetçi olmak, müş-teri güvenini sağlamak üzere perakendeciler,

fiyatlandırma süreçlerini hızlı

ve doğru bir şekilde yönetme gayreti içerisindeler. Günümüzde, satın almadan itibaren merkez-den mağazalara ya da lokalden mağazaya doğru işleyen süreçte bilginin iletilmesi ve satış alanın-

da görünürlüğünün sağlanması, geleneksel yöntemlerde yoğun emekle yürütülen, zaman alan ve hataya açık yöntemlerle yapılıyor.Elektronik güvenlik sistemle-ri entegrasyonunun yanı sıra,

Elektronik fiyat etiketleri çözümleri

SENSORMATIC GÜVENLİK HİZMETLERİ TİC. A.Ş.

56 n Güvenlik Yönetimi Aralık 2013

Page 61: Sayı 7

müşterilerinin ana işlerine odaklanmalarını sağlaması amacı ile perakendecilerin operasyonel verimliliğini artıran çözümler de sunan Sensormatic, yenilenen Pricer elektronik fiyat etiketi çö-zümleri ile perakende sektörünün en büyük sorunlarından biri olan kasadaki fiyatla, raftaki fiyatın farklı olması sorununu engelliyor. Yeni nesil etiketler, perakende-cilerin sektörde farklılaşmaları ve daha rekabetçi olmaları adına önemli imkanlar yaratıyor. Sensormatic’in başta gıda ve elektronik perakende endüstrisi-ne yönelik olarak sunduğu elekt-ronik fiyat etiketleri sayesinde, sergilenmekte olan ürünlerin gele-neksel kağıt fiyat etiketleri yerine merkezi sistemler tarafından otomatik olarak fiyatlandırılması sağlanıyor. Anlık fiyat değişimle-rini kolaylıkla gerçekleştirebilen sistem sayesinde, kampanya yönetimi merkezden aktif olarak yönetilebilir hale gelirken, yanlış fiyat sergilenmesi engelleniyor ve fiyatların yenilenmesi için sarf edilen iş gücünden tasarruf sağ-

dünya çapında elektronik fiyat etiketi çözümlerinde %60’lık pay ile pazar lideri konumundadır.Her zaman en okunabilir ve gör-selliği en yüksek çözümleri sunan Pricer’ın ürün grubunda; kolay okunabilen yüksek kontrast oranı-na sahip LCD teknolojisi kullanan segment bazlı etiketler bulunuyor. Buna ek olarak, marka logosun-dan, taranabilir QR kodlara kadar istenenen her öğeyi sergileyebi-len, e-paper teknolojisine sahip piksel bazlı etiketler de ürün grubunda yer alıyor.

Fark yaratan teknolojiBileşenleri elektronik etiketler, yazılım ve ara iletişim birimle-rinden oluşan; hassas verilerin güvenliği için en güvenli ve etkin kablosuz iletişim teknolojisi olan kızılötesi (IR) teknolojisi ile ileti-şim sağlayan Pricer’ın, segment ve grafik bazlı etiket platformları iki yönlü iletişim desteği sunarak, tüm elektronik fiyat etiketlerin-de yapılan değişiklikleri yazılım üzerinden kontrol etmeyi mümkün kılıyor. Bu, Pricer elektronik fiyat etiketlerini muadilleri karşısında öne çıkaran büyük bir avantaj teşkil ediyor.

lanıyor. Bununla birlikte, mağaza personelinin ihtiyaç duyduğu stok ve ürün bilgisi gibi ek bilgileri ile-tebilmesi sayesinde operasyonel verimlilik de artıyor.Sonuç olarak, hassas bir iş olan ve zaman alan fiyat etiketlerinin güncellenmesi saniyelere indir-generek; personel maliyetlerinin minimize edilmesi, satış aşama-sında ve raf stok takibinde hızlı bilgi akışı, mağaza müşterilerinin güvenine katkı sağlanması, fiyat-landırma hatalarının önüne geçil-mesi, döviz ya da mevsime bağlı değişken fiyatların ve kampanya-ların etkin yönetimi sağlanıyor.Sensormatic, konusundaki dünya lideri Pricer ile mağazaların pro-mosyonel kapasitesini güçlendir-mek ve perakende müşterilerine benzersiz bir alışveriş deneyimi yaşatmak için ideal, farklı boyut-larda, tüm ihtiyaçlara yanıt vere-bilecek segment ve piksel bazlı Elektronik Fiyat Etiketi çözümleri sunuyor. Perakende sektöründeki 20 yılı aşkın deneyimiyle Pricer markası, dünya genelinde en yüksek kalitede çözüm sunma-sıyla itibar kazanmıştır. Bununla birlikte, 51 ülkede kurulumu yapı-lan Pricer, 2010 yılından bu yana

Bileşenleri elektronik etiketler, yazılım ve ara iletişim birimlerinden oluşan; hassas verilerin güvenliği için en güvenli ve etkin kablosuz iletişim teknolojisi olan kızılötesi (IR) teknolojisi ile iletişim sağlayan Pricer’ın, segment ve grafik bazlı etiket platformları iki yönlü iletişim desteği sunarak, tüm elektronik fiyat etiketlerinde yapılan değişiklikleri yazılım üzerinden kontrol etmeyi mümkün kılıyor.

Aralık 2013 Güvenlik Yönetimi n 57

Page 62: Sayı 7

ELEKTRONİK GÜVENLİK

Sensormatic tarafından sunulan ve her mağazanın isteklerine cevap verebilmek için birçok seçenek sağlayan, kolay güncellenebilen, çeşitli ebatlarda renkli promosyon ve fiyat aralıklı LCD ekranlı SmartTAG, HD grafik etiketleri üzerindeki canlı, yüksek çözünürlüklü ekran ile yazıların daha iyi okunabilirliğini sağlıyor.

Efektif kaynak kullanımına olanak tanıyan bu sistem, mağazaların merkezden yönetimine imkan tanırken, operasyonel faydaları ile yatırım maliyetlerinin kısa zaman-da geri dönüşünü sağlıyor.Tüm etiket pillerinin, sadece iletişime geçildiğinde enerji harcaması ve kullanılan kızılö-tesi teknolojisinin en az enerji gerektiren teknolojilerden biri olması, segment bazlı etiketlerin pil ömrünü ortalama 8, grafik bazlı etiketlerinse ortalama 5 yıla kadar uzatabiliyorE-paper teknolojisi sayesinde daha fazla görsel alana sahip olarak, etiket ekranı daha etkin kullanılabilliyor. Müşterilere yöne-lik daha fazla bilgi ve promosyon alanı sunan etiket ekranında; mevcut stok bilgisi, indirim yüzde-leri ve daha bir çok önemli veri, en güncel haliyle paylaşılabiliyor. Bunlara ek olarak, QR kod ve barkod eklentileriyle, müşterilerin ürün ile ilgili sosyal medya veya online pazarlama kampanyalarına akıllı telefonlarını kullanarak anın-da erişmeleri sağlanabiliyor.

Eğer segment bazlı etiketler kul-lanılıyorsa, NFC seçeneğiyle bu uygulamalar gerçekleştirilebiliyor.

Yeniçağ sanal mağazacılıkSensormatic tarafından sunulan ve her mağazanın isteklerine cevap verebilmek için birçok seçenek sağlayan, kolay gün-cellenebilen, çeşitli ebatlarda renkli promosyon ve fiyat aralıklı LCD ekranlı SmartTAG, HD grafik etiketleri üzerindeki canlı, yüksek çözünürlüklü ekran ile yazıların daha iyi okunabilirliğini sağlıyor.Günümüzde, perakende sektö-ründe satışların büyük oranı fiziki mağazalarda gerçekleşiyor olsa da, sanal (online) perakendeci-liğin hızla büyüdüğü biliniyor. Bu durum göz önüne alındığında, fiziki mağazaların da sanal (onli-ne) alışveriş deneyimlerini yansı-tabiliyor olmaları oldukça önemli. Günümüz müşterileri satın alma kararlarını almadan önce, mağa-zaları dolaşmalarına ek olarak internet ve akıllı telefonlarını kullanarak artık ürünler hakkında daha çok bilgiye ve detaya ula-şabildiğinden, perakendecilerin fiziki mağazalarında bu bilgilere kolay erişilebilir bir altyapı sun-maları gerekiyor. Elektronik fiyat etiketleri ile, ürünü fiziki olarak

tanıma ve deneme imkanı ve sa-nal (online) alışverişin sunduğu yetkinlikleri bir araya getirebilen perakendecilerin, büyük bir avan-taj yakalayacağı öngörülüyor. Pricer elektronik etiket ekranın-da; mevcut stok bilgisi, indirim yüzdeleri ve daha birçok önemli veri, en güncel haliyle paylaşı-labiliyor. Bunlara ek olarak, QR kod ve barkod eklentileriyle, müşterilerin ürün ile ilgili sosyal medya veya online pazarlama kampanyalarına akıllı telefonla-rını kullanarak anında erişmeleri sağlanabiliyor. Eğer segment bazlı etiketler kullanılıyorsa, NFC seçeneğiyle bu uygulamalar gerçekleştirilebiliyor. Sensorma-tic tarafından sunulan elektro-nik fiyat etiketleri çözümü ile perakende mağazalarındaki fiyat değişikliği, sanal (online) mağa-zalarda da eş zamanlı olarak ve hızlı bir şekilde güncellenerek, fiziki mağaza dijital hıza çıkıyor. Daha da önemlisi, elektronik fiyat etiketleri sayesinde pera-kendeciler, sanal (online) ürün fiyatlarıyla fiziki mağaza ürün fiyatlarını daha esnek, etkin ve hızlı bir şekilde yönetebilliyorlar. Böylece bütünsel bir alışveriş deneyimi, tüm kanallar üzerinde müşteriye sunulabiliyor.

58 n Güvenlik Yönetimi Aralık 2013

Page 63: Sayı 7
Page 64: Sayı 7

Zengin özellikleri ve şık tasarımı ile IP150, Paradox alarm kontrol panellerine internet üzerinden kolay, hızlı bağlanma ve yönetme imkânı sunuyor. Aynı zamanda alarm sisteminin çok daha fonksiyonel, güvenli ve ekonomik biçimde kullanımına olanak tanıyor.

Zengin özellikleri ve şık tasarımı ile IP150, Para-dox alarm kontrol panel-lerine internet üzerinden kolay, hızlı bağlanma

ve yönetme imkânı sunuyor. Aynı zamanda alarm sisteminin çok daha fonksiyonel, güvenli ve eko-nomik biçimde kullanımına olanak tanıyor. Yeni nesil IP150 modülü aracılığı ile Paradox alarm kontrol paneline bağlanıldığında, kullanıcı sistemin birçok fonksiyonunu rahatlıkla ve ekonomik biçimde dünyanın her yerinden internet üzerinden yöne-tebilir. Herhangi bir bilgisayardan sistem parolasını girerek internet explorer üzerinden açabilir-ka-patabilir. Ayrıca IP 150 Internet Modülü alarm uyarılarını e-posta olarak gönderebilir ve kullanıcı web ara yüz ile sistemi canlı ola-rak izleyebilir. Paradox IP 150 kullanımı ile sis-tem, PSTN telefon hattı olmadan da profesyonel Haber Alma Mer-kezleri ile hızlı ve güvenli iletişim kurabilir. IP150 modülün internet üzerinden bağlanma özelliği kulla-nıcıları mobil hat maliyetlerinden kurtarır. Akıllı telefonlar üzerinden

internet kullanımının yaygın olması IP150 modül kullanımını çok cazip kılmaktadır. Bu kullanımlara ek olarak IP150 modülünüz sayesinde, Android ve AOS (Iphone-Ipad) işletim sistemi olan cep telefonlarından IParadox yazılım entegrasyonuyla Paradox panelinizin PGM çıkışlarını on/off yaparak otomasyon sisteminizi yönetebilirsiniz.Sistemde ihtiyaç duyulan deği-şiklikler IP150 modül aracılığı ile kullanılan WinLoad ve Babyware montajcı yazılımı ile sisteme bağlanarak yapılabilir. Paradox panelinizin alarm hafızasına ulaşı-labilir, şifre değişikliği yapılabilir, programsal değişiklikler çok kolay ve hızlı bir şekilde gerçekleştirile-bilir. Yeni nesil teknolojisi ve başarılı uzaktan yönetme kabiliyeti ile alarm sistemine ayrıştırıcı özel-likler katan IP150, müşterilere verilen hizmet kalitesine önemli değer katar.

IP150 internet modülünün öne çıkan özellikleri IP150 SSL / HTTPS desteği:

Internet Explorer 9 veya daha

yüksek ve Mozilla Firefox 18 veya daha yüksek, Minimum 1024 x 768 çözünürlük için optimize edilmiştir Web ara yüzünden IP150’nin

üzerindeki 2 adet I/O çıkışı/girişi kontrol ve E-mail tetiklemesi Web ara yüzünde son 64 olay

hafızasını görüntüleme AES 256-bit, MD5 ve RC4

şifreleme 13.8VDC, Panel seri port tara-

fından sağlanan giriş gerilimi 100mA akım tüketimi Panel kutusuna kolay kurulum

ve estetik yapı Şifreleme: AES 256-bit, MD5

ve RC4 Sertifikasyon: EN 50136 ATS

5 Sınıf II

iParadox ile her şey kontrol altındaiParadox uygulaması kullanıcıların Paradox güvenlik sistemlerine artık Apple TM veya Android mobil

ELEKTRONİK GÜVENLİK

Güvenli ve hızlı çözümParadox yeni nesil IP modülü IP150

VİDEOFON GÜVENLİK SİSTEMLERİ

60 n Güvenlik Yönetimi Aralık 2013

Page 65: Sayı 7

cihazı ile erişerek uzaktan kontrol edebilmelerini ve sistemlerini gözlemlemelerini sağlar. iParadox, alarm sisteminizin birçok fonksiyonunu ve bilgiyi par-mağınızın ucuna getirir. Çoklu dil desteğine sahip olan uygulama, kullanıcının güvenlik sistemine kolayca bağlanmasını ve ayarları kolayca değiştirebilmesini sağla-yan, sezgisel bir kullanıcı arayüzü kullanır.iParadox, açma / kapama kontro-lü, PGM kontrolü ve canlı sistem durumu gibi fonksiyonlar ile Wi-Fi veya 3G kullanan bir iPhone, iPod Touch, iPad veya Android TM mo-bil cihazını, bir uzaktan kumanda-ya dönüştürür.

ÖzellikleriOS için iParadoxLite ve tam sürüm özellikleri EVO192 (V2.20 ya da üstü)

ve MGSP kontrol panelleri (IP100

V5.10 ya da üstü gerektirir) ile uyumlu iPhone, iPod Touch, iPad ve

iPad 3G ile uyumlu Alarm hafıza gösterimi Sistem hata gösterimi Wi-Fi veya 3G ile çalışır

Tam sürüm özellikleri Çoklu alan desteği (32’ye

kadar): her seferde tek bağlantı Uzaktan sistem açma /

kapama Tüm bölgeler için tek doku-

nuşla açma / kapama - yalnızca EVO Bölge Bypass’lama Modül hatası oluştuğunda

modül durumunu gösterme Alarm tiplerini gösterme

(sessiz, sesli vs.) MG/SP panelleri ile 16

PGM’e kadar, EVO panelleri ile 5 PGM’e kadar kontrol imkanı Android için iParadoxiOS özelliklerine ek olarak Alarm sırasında titreşim ve/

veya sesli uyarı Portre ve arazi modu desteği Gerçek tablet desteği (şekli

bozulmayan simgeler vs.) Bölgelere daha hızlı bağlantı Arka planda çalışabilir, kulla-

nıcıların başka işlem yapmaları-na imkan sağlar Alan sistemleri, durumları

ve bypass’lama ile ilgili seçimleri kolayca ayarlama Mobil cihaz tarafından

desteklenmeyen dilleri destekleme özelliği Ekranlar arası daha hızlı ve

daha kolay gezinti; kullanıcı, buton ve tuşlara basmak yerine ekranı ileri / geri sürükleyebilir Daha az diyalog penceresi ile

web sayfası görünümü Android v1.6 veya daha üstü

tarafından desteklenir PGM aktivasyonu için hizmet

anahtarı desteği Özelleştirilebilir PGM etiketleri 24’ten fazla dil desteği Statik veya dinamik IP ile bağ-

lantı (ParadoxMyHome

Öne çıkan özelliklerGüvenlik sistemi kontrolleri Sistemi uzaktan açma /

kapama Bir alarm durumu yaşanması

veya sistemin kapatılması halinde e-posta ile bildirim alma Alarm sisteminin mevcut duru-

munu kontrol etme Hata bildirimi verme

Programlanabilir özellikler (PGMs) Işıkları açma / kapama Pencere kepenklerinin kontrolü Garaj kapılarının kontrolü Bahçe fıskiyelerinin kontrolü Ve daha fazlası

Android Ekran Görüntüleri ile iParadoxiOS Ekran Görüntüleri ile iParadox

Aralık 2013 Güvenlik Yönetimi n 61

Page 66: Sayı 7

Hızla gelişen sektörde, IP CCTV alanında faaliyet gösteren yazılım ve donanım odaklı firmaların stratejileri doğrultusunda farklı kayıt platformları ortaya çıkmakta ve bu kayıt platformları farklı avantajlar sağlamaktadır.

Analog kameralara kıyas-la daha yüksek görüntü kalitesi, video analiz yetenekleri ve kurulum avantajları dolayısı ile

her geçen gün daha fazla tercih edilen IP kameralara paralel ola-rak, IP kameralar için geliştirilen kayıt platformları da günden güne gelişmektedir.Hızla gelişen sektörde, IP CCTV alanında faaliyet gösteren yazılım ve donanım odaklı firmaların stra-tejileri doğrultusunda farklı kayıt platformları ortaya çıkmakta ve bu kayıt platformları farklı avantajlar sağlamaktadır. Bu konuda bir ge-nelleme yapmak gerekirse, kayıt platformlarını iki ana başlık altında toplayabiliriz. Bunlar;w Donanım tabanlı Ağ Kayıt Cihazları ( Network Video Recorder veya NVR)w Yazılım tabanlı Ağ Kayıt Cihaz-ları (Software Video Recorder veya SVR)Donanım tabanlı kayıt cihazları genellikle, IP kamera üreticilerinin kendi kameraları veya kodlayıcıları (encoder) için özel olarak tasarla-dığı, Linux işletim sistemi tabanlı özel çözümleridir. İlgili donanım çözümleri, işletim sistemi, kamera kayıt, yönetim yazılımı ve disk üni-

telerini içeren compact ürünlerdir. Donanım tabanlı kayıt cihazların-da kapasite, her bir kamera için belirlenen toplam kanal kapasitesi (32 Kanal, 64 Kanal…vs) yada cihazın kayıt edebileceği toplam bant genişliğine (80 Mbps, 128 Mbps….vb) bağlı olarak değişken-likler gösterebilmektedir.Birkaç sene öncesine kadar ilgili kayıt cihazları sadece bir yada birkaç farklı üreticiye ait kameraları kayıt edebilmekteyken günümüzde ONVIF, PSIA gibi standartların yaygınlaşması ile birlikte donanım tabanlı ağ kayıt cihazları da stan-dartlara uyumlu hale gelmiş ve bu standartlara sahip tüm kameraları kayıt edebilmeye başlamışlardır.Yazılım tabanlı kayıt plaformları ise, server-client mimarisi mantığı ile çalışan, farklı üreticilere ait birçok marka/model kamera ile birlikte, ONVIF, PSIA gibi standart-lara da uyum sağlayarak çözüm üretebilen çözümler olarak öne çıkmaktadır. Yazılım tabanlı kayıt platformları Windows işletim sistemi üzerinde çalışmakta ve donanım özellikleri yeterli herhangi bir sunucuya yüklenebilmektedir. İlgili yazılım çözümleri kamera başına ya da sistemin toplamı için lisanslama mantığı ile planlan-

makta, kayıt edebileceği toplam kamera sayısı ise, üzerinde çalış-tığı donanımın kapasitesine bağlı olarak değişmektedir.UTC Climate, Controls & Security’in Interlogix iş kolu, hem donanım hem de yazılım tabanlı ağ kayıt platformları alanında çözüm sağlamakta ve farklı proje ihtiyaçları için esnek çözümler üretebilmektedir. TruVision ürün ailesinde bulunan 8, 16 ve 32 kamera kapasiteli NVR’ların yanı sıra, yazılım tabanlı kayıt platfor-mu tercih eden kullanıcılarında da taleplerine cevap verebilen ve TruVision Navigator yazılımı üze-rinden yönetim ve izleme imkanı sağlayan SVR ( Software Video Recorder) çözümü ile de, alterna-tifli ve esnek bir çözüm platformu sunulmaktadır.TruVision ürün ailesinde bulunan ve 32 Kanal IP/MP kamera kayıt seçeneği sunan TVN50 NVR, 80 Mbps kayıt kapasitesi, 16TB’a ka-dar arttırılabilen dâhili disk kapa-sitesi ve E-SATA üzerinden harici disk ilavesi desteği gibi özellikleri ile projeler için anahtar çözüm sağlamaktadır. ONVIF desteği ile de, ilgili standarta uyumlu ve en fazla 5MP çözünürlüğe sahip tüm kameraları kayıt edebilmek-

ELEKTRONİK GÜVENLİK

IP kamera kayıt platformları

İlker ÖZZORLUUTC Climate, Controls & Security

62 n Güvenlik Yönetimi Aralık 2013

Page 67: Sayı 7

tedir. TVN50, üzerinde bulunan çift ekran desteği sayesinde de, lokal izleme istenen küçük ve orta ölçekli projelerde, ilave PC ve izleme yazılımına ihtiyaç uymadan kullanıcılara çözüm sağlamaktadır.8 ve 16 Kanal IP/MP kamera kayıt imkanı sunan TVN21 ise, kamera başına 2 Mbps bant genişliği, 16TB’a kadar arttırılabilen dahili disk kapasitesi ile küçük ölçekli projelerde kullanıcılara uygun maliyetli çözümler sunmaktadır. ONVIF desteği ile de, ilgili stan-darta uyumlu ve en fazla 5MP çözünürlüğe sahip tüm kameraları kayıt edebilmektedir. TVN21 NVR ‘da aynı TVN50’de olduğu gibi üze-rinde bulunan çift ekran desteği sayesinde de, lokal izleme istenen projelerde, ilave PC ve izleme yazı-lımına ihtiyaç duymadan kullanıcı-lara çözüm sağlamaktadır.Birden fazla NVR’ın bulunduğu orta/büyük ölçekli projelerde izleme ve yönetim için kullanılacak yazılımlar da en az NVR’lar kadar önem arz etmektedir. Kullanıcı bazlı yetkilendirme, çoklu ekran desteği, video analiz yetenekleri gibi önemli özellikleri gerçekleş-tirebilen yazılımlar kullanıcılar tarafından talep edilmektedir.TruVision Navigator yönetim ve izleme yazılımı, video analiz yete-nekleri, aynı anda üç ekran deste-ği ile toplamda 75 adet kamerayı bir PC üzerinde görüntüleyebilmesi ve gelişmiş kullanıcı yetkilendirme

seçenekleri ile öne çıkmaktadır. Diğer yandan HD ve FULLHD çözünürlüğe sahip kameraların projelerde her geçen gün daha fazla tercih edilmesi sebebiyle, yüksek çözünürlüğe sahip bu kameraların yazılımda sorun-suz ve minimum gecikme ile gösterilmesi öne çıkan ve üzerinde titizlikle durulan bir konu olmaktadır. Birden fazla yüksek çözünürlüklü kamera görüntüsünün bir PC üzerinde sorunsuz şekilde gösterile-bilmesi için üst seviye PC işlemcilerine ve güçlü ekran kartlarına ihtiyaç duyulmaktadır. Ancak aynı anda bir PC üzerinde izlenmesi istenen MP kamera görüntüsü onaltı (4x4) ve üzeri gibi rakamlara ulaştığında ise bu üst seviye işlemciler ve güçlü ekran kartları dahi gelen trafiği işlemede yetersiz kalabil-mektedir. Bu da daha fazla PC

kullanımı ve yükselen maliyetler anlamına gelmektedir. TruVision Navigator işte bu noktada önemli bir avantaja sahip bir yazılım olarak öne çıkmaktadır. Opera-tör, TruVision yazılımı üzerinden 4x4 ve 5x5 ekran modlarını aktif ettiğinde, yazılım otomatik olarak kameraların yüksek çözünürlüklü birincil video akışları yerine, daha düşük çözünürlüklü ikincil video akışını ekrana getirmektedir. Örne-ğin kameranın birincil video akışı 1280x720 (HD) 25fps ve ikincil video akışı 320x288 (CIF),25 fps olsun. Yazılım 1x1 ve 2x2 ekran modunda ekranda HD,25fps görüntüyü gösterirken, 4x4 ve 5x5 ekran modunda ise ekranında CIF,25 çözünürlüğe sahip görüntü-leri otomatik olarak gösterecektir.Bu sayede minimum PC donanımı ile maksimum verim elde etmek ve maliyet avantajı sağlamak mümkün olmaktadır.

Birden fazla NVR’ın bulunduğu orta/büyük ölçekli projelerde izleme ve yönetim için kullanılacak yazılımlar da en az NVR’lar kadar önem arz etmektedir. Kullanıcı bazlı yetkilendirme, çoklu ekran desteği, video analiz yetenekleri gibi önemli özellikleri gerçekleştirebilen yazılımlar kullanıcılar tarafından talep edilmektedir.

Aralık 2013 Güvenlik Yönetimi n 63

Page 68: Sayı 7

BİLGİ GÜVENLİĞİ

Bilgi güvenliği denilince günümüzde akla ilk gelen elektronik ortamda saklanan bilgilerin güvenliği olsa da, meselenin yalnızca elektronik erişimin güvence altına alınmasıyla çözülemeyeceğini gözden kaçırmamak gerekir.

Bilgiyi zihninizden dışarı çıkardığınız anda, ister birine söyleyin, ister kağı-da yazın, ya da isterseniz bilgisayara kaydedin, o

artık alınıp satılabilir, paylaşılabilir, çalınabilir, bozulabilir, vb. hale gelir, birçok başka nesne gibi. Paylaşmak çoğu zaman bizim tercih ettiğimiz bir şey, genellikle bunun için kay-dediyoruz zaten. Ama paylaşanların kimler olacağını kendimiz belirlemek istiyoruz ve kayıt ortamını da bu ki-şilerin erişebileceği yerler arasından

seçiyoruz. Yani bilgiyi kolay erişile-bilir kılmak istiyoruz, çağımızın dikte ettiği hız bunu en önemli ihtiyaç hali-ne getiriyor, ama bu andan sonra da ona kimlerin hangi yollardan erişebileceği konusunda kaygılar yaşamaya başlıyoruz.Bilgi güvenliği denilince günümüzde akla ilk gelen elektronik ortamda saklanan bilgilerin güvenliği olsa da, meselenin yalnızca elektronik erişimin güvence altına alınmasıyla çözülemeyeceğini gözden kaçırma-mak gerekir. Kağıda yazıp, dosyaya

yerleştirip, dolaba sakladığımız bilginin saklandığı dolabın kilidi ve dolabın yer aldığı odaya girip çıkma yetki-sine sahip kişiler nasıl önemliyse, elektronik bigilerin saklanmasında da fiziksel güvenliğin önemli bir yeri vardır. Yani, bilgilerimize göz dikenler yalnızca bizim ağımız dışında faaliyet gösteren hacker’lar değildir; maale-sef, erişim hakkı verdiğimiz kişiler de, bir değer, bir varlık, hatta ticari bir meta olabilecek bilginin korunmasına gereken özeni göstermemeleri halinde bilgisayar korsanından daha büyük

Füsun KOCAMAN / VİYAGROUP A.Ş. Yönetim Kurulu Üyesi

Bilgi güvenliği üzerine 5 Bilgi güvenliği politikası

64 n Güvenlik Yönetimi Aralık 2013

Page 69: Sayı 7

zararlar verebilirler. Dosyalarınızı en gelişmiş kriptolama yöntemleriyle şifrelediğinizi, ağınızı en yıkılmaz güvenlik duvarlarıyla ördüğünüzü, ama bir kullanıcının şifresini post-it’e yazıp ekranına yapıştırdığını ya da dosyayı bir belleğe kaydedip masasına bıraktığını –kurum dışın-da bir yerde kaybetme ihtimalinden bahsetmiyorum bile- ya da bilgisa-yar odasının kapısının açık unutul-duğunu düşünün?İş dünyasında en öncelikli kriter elbette “İş Devamlılığı”dır. Kurum-lar faaliyet gösterdikleri alana ait özelleşmiş ve uzmanlaşmış bilgileri ve deneyimlerini depolar, bu bilgileri kaynak olarak kullanır ve kullan-dırtırlar. Bu bilgilerin korunması ve gizliliği iş devamlılığının sağlanma-sının yanı sıra, kurumların pazar-larını, müşterilerini, iş ortakları ve hissedarlarını korumaları açısından da hayati önem taşır. Bilgi güvenliği konusunda ilk ve en önemli adım, kullanıcıların bilinç-lendirilmesidir. Bu nedenle bilgi güvenliği politikası adı verilen dökü-man hazırlanarak, bilgi kaynaklarını kullanan herkese yalnızca kural ve yasakları değil, bilgi güvenliği kavra-mı ve buna neden ihtiyaç duyulduğu anlatılmalıdır. Bilgi güvenliği, yani kaynakların her koşulda gizliliğinin, ulaşılabilirliğinin ve bütünlüğünün korunması amaç-larını uygulamaya yönelik olarak, ISO 27001 standartı geliştirilmiş-tir. İngilizler tarafından 1998 de hazırlanan 27001 tam ve uluslara-rası bir standart olarak süreçlerin güvenliğini sağlamayı hedefleyen bir Bilgi güvenliği standardıdır. Sadece bilgisayar, bilişim güvenliği değil, kâğıttaki dokümanların güvenliği ve her tür sürecin güvenliğini de kapsar. ISO 27001, ülkelere göre özel tanımlar içermeyen, genel tanımların bulunduğu uluslararası bir standarttır.ISO 27001 Bilgi Güvenliği Yönetim

Sistemi uygulamak isteyen kuruluş-lardan, öncelikle bilgi güvenliği poli-tikası oluşturmalarını istemektedir. ISO 27001 Bilgi Güvenliği Yönetim Sistemi’ne sahip olmak, kurumla-rın yüzde yüz güvenlik seviyesinde oldukları anlamına gelmez - zaten, yüzde yüz güvenlik seviyesi müm-kün değildir. ISO 27001, kurumun güvenlik risklerini bildiği, sistemi bu risklerin bilincinde yönettiği, belli riskleri ortadan kaldırmak çok pahalıya mal olacağı için bu riskleri kabul ettiği anlamına gelir. Bilgi güvenliği politikası “Bir kuru-mun değerli bilgilerinin yönetimini, korunmasını, dağıtımını ve önemli işlevlerinin korunmasını düzenleyen kurallar ve uygulamalar bütünü” olarak tanımlanmaktadır ve Bilgi Güvenliği Politikası’nda en az aşağı-daki hususlar yer almalıdır :a) Bilgi güvenliğinin tanımı, genel kapsamı ve hedefi;b) Bilgi güvenliğinin kurum için neden önemli olduğu, bilgi güvenliği sağlanmasınınamacı ve bilgi güvenliği ilkeleri, bu amaç ve ilkeler için yönetim desteği;c) Kontrol hedefleri ve kontrollerin seçimi için risk değerlendirmesi ve risk yönetimini deiçeren bir çerçevenin ortaya konul-ması;d) Güvenlik politikaları, ilkeleri, standartları ve uyum gereksinimleri-nin özet biraçıklaması;e) Bilgi güvenliği ile ilgili tüm görev ve sorumlulukların tanımı;f) Diğer ayrıntılı politikalar ve belirli bilgi sistemleri için prosedürler veya kullanıcılarınuyması gereken kurallar gibi politikayı destekleyen dokümanlara atıflarISO 27001 Bilgi Güvenliği Yöne-tim Sistemi’nin ana teması, bilgi güvenliği sisteminin gizlilik, bütünlük ve erişilebilirlik olarak isimlendi-

rebileceğimiz, üç temel unsurunu sağlamaktır. Bu nedenle, bilgi güvenliğinin tanımı yapılırken, bilgi varlıklarının Gizlilik, bütünlük ve erişilebilirlik özelliklerinin korunma-sına ilişkin konular açıklanmalıdır. Gizlilik, bilginin sadece yetkili kişiler tarafından erişilebilir olması; bütün-lük, bilginin yetkisiz değiştirmeler-den korunması ve değiştirildiğinde farkına varılması; erişilebilirlik, bilginin yetkili kullanıcılar tarafından gerek duyulduğu an kullanılabilir olması özelliğini ifade etmektedir.Kurumda neden böyle bir politikaya ihtiyaç duyulduğu ve bu politikayla ortaya konulan kurallar ve görevler-le neyin hedeflendiği tüm sistem kullanıcılarına anlatılmalıdır. Bu poli-tikanın hangi birim ve kişilere hangi sorumlulukları yüklediği ve kurumun ana faaliyet alanı ve bu yöndeki stratejileri ile ilişkisi açık ve anlaşıla-bilir bir biçimde dile getirilmelidir. Her kurum az ya da çok risk altında-dır, bunların kimisi makul yatırım-larla – hatta bazan hiç masrafsız yalnızca akılcı taktiklerle – önlenebi-lir, kimisi ise maliyet/kazanç oranı çerçevesinde yapılabilir olmaktan uzaktır. Burada esas olan, önce-likle olası risklerin farkında olmak, olanaklar dahilinde tedbirler almak, kısaca risk yönetimini başarıyla yürütmektir.Bilgi güvenliğinin, politika yaza-rak ortaya konulan bir “iyi niyet ifadesinden”, gerçek uygulamaya dönüşebilmesi, kurum yönetiminin bu konuya bakış açısına bağlıdır. Bu nedenledir ki, kurum yönetim-lerinin – tercihan en üst düzeyde - politika dokümanını onaylamaları ve dökümana yönetimin Bilgi Gü-venliğini sağlamak üzere vereceği güvenceye dair bir ifade koymaları, uygulamanın başarıya ulaşması için en önemli faktördür. Bu güvence olmadan, bilgi güvenliği personeli-nin çabaları hiç bir zaman etkin bir sonuç vermeyecek ve kurum içinde

Aralık 2013 Güvenlik Yönetimi n 65

Page 70: Sayı 7

BİLGİ GÜVENLİĞİ

bu çabalar destek bulmayacaktır. Yönetim, bilgi güvenliği konusunda kararlılık ve destek göstererek, ku-rum çalışanlarının bilgi güvenliğine önem vermesini sağlayacaktır. Politika dökümanı öncelikle ilkeleri, kullanıcılardan beklenen davranış-ları, herkesin bu konudaki görev ve sorumluluklarını ayrıntılı bir şekilde tanımladıktan sonra, politikanın ihlali halindeki yaptırımlara da – ku-rumsal disiplin politikasına paralel olarak - yer vermelidir. Ayrıca, kurumun diğer politika, yönerge ve yönetmelikleri veya kanun, mevzuat vb. ile belirtilmiş kontrol ve önlem-lere de bilgi güvenliği politikasında atıfta bulunmak yararlı ve yol göste-rici olacaktır.Bilgi güvenliği politikası yapılandı-rılırken, mevcut mekanizmalar ve bunlara bağlı kurallar ele alınarak, bunların üzerine gereksinim politika-ları yerleştirilir. En tepe hedef ise, “Temel Politika”nın oluşturulması-dır. Gereksinim politikaları, kurumun ihtiyaçlarına göre değişen sayıda ve konuda olabilir – örneğin “E-posta politikası”, “Anti-virüs politikası”, “Kablosuz ağ kullanım politikası”, “Uzaktan erişim politikası”, vb. - ancak temel alınacak esaslar fizik-sel güvenlik politikası, ağ güvenliği politikası ve bilgisayar kullanım politikasıdır.Bilgi güvenliği politikasının belirli

aralıklarla gözden geçirilmesi, geliş-tirilmesi ve uygulamaya ilişkin dene-yimlerin değerlendirilmesi gerekir; bu çalışmaların kimler tarafından ve hangi aralıklarla yapılacağı dokü-man hazırlanırken belirlenmeli ve dökümana dahil edilmelidir. Bunun yanı sıra, Bilgi güvenliği uygulama süreçlerinde değişiklikler, ortaya çıkabilecek yeni yasal düzenleme-ler, teknik değişikliklere göre de politikanın gözden geçirilmesi ve güncellenmesi gerekebilir. Yapılan gözden geçirme ve güncellemelerin kayıtlarının da tutulması ve gelişti-rilen politikanın tekrar onaylanması ihmal edilmemelidir. Bilgi güvenliği politikasının, tüm kul-lanıcıların varlığından haberdar oldu-ğu ve her kullanıcı tarafından her an erişilebilir bir döküman olması çok önemlidir. Bu farkındalığı sağlamak için bir çok kurum, kullanıcılara dökümanı imza karşılığı sunarak, bilgi sahibi olduklarından emin olma yoluna gitmektedir. Yine önemli bir husus, politika dökümanının kısa, anlaşılır ve teknik terimler kullanıl-madan, kullanıcının günlük konuş-ma dilinde hazırlanmasıdır.Bilgi güvenliği politikasının benim-sediği bütün kavram ve kuralların gerçekçi ve uygulanabilir olması, politikanın ciddiye alınması ve kullanıcılar tarafından izlenmesi

sonucu güvenlik tedbirlerinin başa-rıya ulaşmasında olmazsa olmaz bir faktörlerdir. Politikanın başarıya ulaşmasında rol oynayacak diğer konular ise şöyle sıralanabilir2: Kurumun iş hedefini yansıtan bir

güvenlik politikası hazırlanması; Uygulama yaklaşımının şirket

kültürü ile tutarlı olması; Yönetimin görülür desteği ve

bağlılığı; Güvenlik gereksinimlerinin, risk

değerlendirmesinin ve risk yönetimi-nin iyi anlaşılması; Güvenliğin tüm yöneticilere ve

çalışanlara etkili bir biçimde antatıl-ması – hatta pazarlanması; Kullanıcılara uygun eğitim ve

öğretimin sağlanması; Bilgi Güvenliği yönetimi perfor-

mansının ve iyileştirme için geri bildirimlerle sunulan önerileri değer-lendirilmek için kullanılan kapsamlı ve dengeli bir ölçüm sistemiBilgi güvenliği yönetim sistemi kurmanın ve bilgi güvenliği politikası oluşturmanın sayısız yararlarının ba-şında, kurumun sahip olduğu bilgi varlıklarının farkına varması gelir. Sahip olduğu bu değerleri korumak adına kuracağı kontroller, metodlar aynı zamanda bir felaket halinde iş sürekliliğini sağlama imkanlarını ortaya çıkaracaktır. Politika oluşturma konusunu sosyal açıdan incelersek, bir yanda bilgi sistemini kuran, tedarik eden, bilgi güvenliğini koruyan kişiler, diğer yanda sistem kullanıcıları olmak üzere ikiye bölünen kurum mensup-larının, aslında alınan tedbirlerin her iki tarafında yararına olduğunun anlaşılması sonucunda, araların-daki anlaşmazlıkların giderilmesi ve barışın sağlanması amacına da hizmet ettiğini görebiliriz. Tabii ki, kurumun yasal sorumluluklarını yerine getirme, prestijini artırma konusundaki katkıları da küçümse-nemez unsurlardır.

Bilgi güvenliği yönetim sistemi kurmanın ve bilgi güvenliği politikası oluşturmanın sayısız yararlarının başında, kurumun sahip olduğu bilgi varlıklarının farkına varması gelir. Sahip olduğu bu değerleri korumak adına kuracağı kontroller, metodlar aynı zamanda bir felaket halinde iş sürekliliğini sağlama imkanlarını ortaya çıkaracaktır.

1- Ulusal Elektronik ve Kriptoloji Araştırma Enstitüsü Doküman Kodu: BGYS-0005Günce Öztürktarafından hazırlanan “Bilgi Güvenliği Politikası Oluşturma Kılavuzu” Sürüm 1.00 21 Mart 2008 dokümanından yararlanılmıştır.2- Mehtap Çetinkaya’nın “Kurumlarda Bilgi Güvenliği Yönetim Sistemi’nin Uygulanması”Akademik Bilişim 2008 Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, Çanakkale, 30 Ocak - 01 Şubat 2007 tarihli tezinden yazısından yararlanılmıştır.

66 n Güvenlik Yönetimi Aralık 2013

Page 71: Sayı 7
Page 72: Sayı 7

GÜVENLİK HİZMETİ

TOBB Türkiye Özel Güvenlik Hizmetleri Sektör Meclis Başkanı Hasan Gazi ÖZER, GÜSOD Yönetim Kurulu Başkanı Murat KÖSEREİSOĞLU, GESİDER Yönetim Kurulu BaşkanVekili İsmail UZELLİ ve Kocaeli Üniversitesi Hereke Ö. İ. Uzunyol MYO Müdürü / Özel Güvenlik ve Koruma Bölüm Başkanı Doç. Dr. C. Gazi UÇKUN ile özel güvenlik sektörünü masaya yatırdık.

Özel güvenlik sektörü temsilcileri sektörü değerlendirdi

68 n Güvenlik Yönetimi Aralık 2013

Page 73: Sayı 7

Sektör hakkında bilgi verebilir misiniz?Hasan Gazi ÖZER: Türkiye Özel Güvenlik Sektörümüzün temeli,

1980’li yılların sonlarına doğru, güvenlik hizmeti ihtiyacını karşı-lamak ve bu alanda ki boşluğu doldurmak üzere büyük emek ve çaba sarfeden müteşebbisler ta-rafından kurulan güvenlik hizmeti şirketlerince atılmıştır.Sektörümüz 10 yıllık bir geli-şim süreci boyunca özel sektör alanlarında güvenlik hizmeti vermiş, 2495 Sayılı Bazı Kurum ve Kuruluşların Korunmasına Dair Kanun nedeniyle hizmet alamayan kamu kurumlarına, 1997 yılı itibari Gözetim Denetim ve Kontrol Hiz-metleri (GDK) adı altında hizmet verilmeye başlanmıştır. ( 2886 sayılı İhale yasası ve 2495 sayılı yasa nedeniyle adı Güvenlik olan ihaleler yapılamamakta, bu şekil-de yapılan ihaleler Sayıştay onayı alamamaktaydı.)Buradan anlaşılacağı üzere 10 yıllık gelişim süreci sonunda kamu kuruluşları güvenlik hizme-tini çeşitli isimler altında (GDK, Hasta ve Ziyaretçileri yönlendir-me Hizmetleri gibi) profesyonel firmalar tarafından yürütülmesinin faydalarını keşfetmiş, özellikle ve öncelikle kamu hastaneleri yoğun bir şekilde güvenlik hizmeti satın almaya başlamışlardır.Kamu Kurumlarının bu tercihi ve GÜSOD (Güvenlik Servisleri Organizasyon Derneği) Derneği-mizin yoğun ve ısrarlı çalışmaları sayesinde 2004 yılında 5188 Sayılı Özel Güvenlik Hizmetlerine Dair Kanun yürürlüğe girmiştir. Kanunun yürürlüğe girmesi ile birlikte ülke genelinde, 1500 Güvenlik Hizmeti Firması ile 500 civarında Özel Güvenlik Eğitim Kurumu faaliyet izni almıştır. Bu yapılanma sonucunda birçok yeni dernek ile bu derneklerin bir ara-ya gelmesi ile iki adet federasyon

kurulmuştur.2005 yılında Türk Özel Sektörü-nün çatı kuruluşu olan Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği bünye-sinde, sektörümüzün önde gelen güvenlik şirketleri, derneklerimiz ve federasyon temsilcilerimizin bulunduğu TOBB Türkiye Özel Güvenlik Hizmetleri Sektör Mec-lisimiz kurularak, sektörümüz en üst düzeyde temsil edilebilir hale gelmiştir.Halen 300.000’e yakın çalışanı ile, Güvenlik Hizmeti, Elektronik Güvenlik Sistemleri, Para ve De-ğerli Eşya Taşıma ve Alarm İzleme Hizmetlerini bünyesinde bulun-duran sektörümüze bu gelişim süreci içerisinde emeği geçen tüm arkadaşlarımıza teşekkür etmeden geçemeyeceğim.

Murat KÖSEREİSOĞLU: Türkiye’de giderek büyüyen ve ge-lişen bir sektör olan özel güvenlik sektörüne baktığımızda, sektör-de 2004 yılında 29 faaliyet izin belgesinin verildiğini görüyoruz. Bu rakam 2013 itibariyle 1.541. Sektördeki güvenlik görevlisi sayısının da gittikçe arttığını görüyoruz. 2005 yılında mevcut güvenlik görevlisi 23.458 iken, 2013 yılında bu rakam 239.519 ulaşmıştır. Şu anda güvenlik sektörünün pazar payı, Türkiye’de kayıtlardaki verilere dayanarak söyleyebiliriz ki; yıllık yaklaşık 6 Milyar 150 Milyon TL. Bu pazarı Türkiye’de 1541 Özel Güvenlik Hizmetleri Firması elinde tutuyor. Avrupa’da Özel Güvenlik istih-dam rakamlarına baktığımızda Türkiye’nin ilk sıralarda olduğunu görmekteyiz. Elektronilk güven-lik sistemlerinde ise Türkiye Ortadoğu’nun en büyük dördüncü pazarı konumunda. En son 2010 senesinde yapılan araştırmanın verilerine baktığımız-da Türkiye’de Güvenlik hizmetleri-nin pazarı hacmi 1.7 Milyar Euro,

havalimanı güvenliği 86.67 milyon Euro, Liman Güvenliği 96.70 Mil-yon Euro, para taşımacılık 135.10 Milyon Euro, takip ve uzaktan izleme hizmetleri ise 4.03 Milyon Euro.

İsmail UZELLİ: Türkiye’de güvenlik sektörünün büyüklüğü yaklaşık 6 Milyar Euro civarındadır. Bunun büyük çoğunluğu elemanlı güvenlik hizmetlerinden oluşmaktadır. Bu segmentte Türkiye’de istihdam edilen personel sayısı Avrupa’nın en büyüğü olup 350.000 kişidir. Sektörün elektronik güvenlik segmenti ise yaklaşık 600 Milyon Dolar hacmindedir. Halihazırda Tür-kiye’deki bu segment Ortadoğu’da en büyük dördüncü pazardır. Bu rakam video izleme sistemleri (CCTV), geçiş kontrol sistemleri, yangın algılama, hırsız ihbar sis-temleri ve byiometrik sistemler gibi tüm elektronik güvenlik sistemleri-ni kapsamaktadır. Türkiye elekt-ronik güvenlik segmentinin 2015 yılı sonuna kadar 1 Milyar Dolar’a ulaşması beklenmektedir. Bugün-kü pazarın içerisinde doğrudan ya-bancı sermaye payı %15’i bulmak-tadır. Önümüzdeki yıldan itibaren burada yoğun bir talep olacağını ve yurtdışından üreticiler dahil birçok yabancı güvenlik şirketinin pazara girmek isteyeceğini düşünüyoruz.Geçtiğimiz yıl gerçekleşen ithalat rakamı yaklaşık 210 Milyar Dolar, ihracat rakamı ise yaklaşık 20 Mil-yar Dolar olmuştur. Ancak ilerleyen dönemde yabancı sermayenin pa-zara girmesi ile ithalatın artacağı, aynı zamanda, üreticilerimizin sayı ve ürün yelpazesinin her geçen yıl çoğalmasıyla ihracat rakamımızın hızla artacağı öngörülmektedir. Sektör, bu yıl beklenen şekilde yaklaşık %10-12 gelişim kaydetti. Son üç ay içerisinde yavaşlama eğilimi olsa da önümüzdeki dört ay içerisinde tekrar hızlanacağını öngörmekteyiz. Sektörümüz bu bü-yüme oranı ile birçok ülkeden çok

Aralık 2013 Güvenlik Yönetimi n 69

Page 74: Sayı 7

GÜVENLİK HİZMETİ

daha fazla büyüme kaydetmiştir. Güvenlik sektörü henüz gelişmek-te, gelişmiş ülkeler ile kıyasladı-ğımızda bu büyüme trendini daha uzun süre, hatta daha üzerinde oranlarda devam ettireceğini ön-görmekteyiz. Ülkemiz her ne kadar üretim konusunda henüz başarılı olmasa da, üretim ve ARGE için henüz yeterli boyuta gelmese de ihracat konusunda ilerleme kayıt etmek-tedir. Özellikle çevre ülkelerde yeterli bilgi ve tecrübeye sahip entegratör veya uygulama şirket-leri olmadığı için ithal ettiğimiz ürünlerin yaklaşık %20’si çevre ülkelere tekrar ihraç edilmekte ve mühendislik gibi katma değerler ile projeler hayata geçirilmektedir. Sektörümüz özellikle uygulama ve entegrasyon konusunda oldukça ileri seviyededir.

Doç. Dr. Gazi UÇKUN: Emniyet Genel Müdürlüğü kayıtlarına göre ülkemizde özel güvenlik faaliyeti için izin verilen şirket sayısı 1.375, özel güvenlik eğitimi veren kurum sayısı 727, kendi güvenliğini sağ-lamak üzere özel güvenlik izni alan yer sayısı 53.635’tir. Jandarma Genel Komutanlığı kayıtlarına göre ise ülkemizde özel güvenlik faali-yeti için izin verilen şirket sayısı 6,

özel güvenlik eğitimi veren kurum sayısı 2, kendi güvenliğini sağla-mak üzere özel güvenlik izni alan yer sayısı 9.247’dir.Ülkemizde 2011 yılı sonu itibarı ile polis bölgesinde 832.813 kişi özel güvenlik görevlisi sertifikası, 541.642 kişi özel güvenlik kimliği almış olup 187.467 özel güvenlik görevlisi mevcuttur. Jandarma bölgesinde ise 14.078 kişi özel güvenlik sertifikası, 98.170 kişi özel kimliği almış olup 35.251 özel güvenlik görevlisi mevcut-tur. Böylece ülkemizde sertifika alan özel güvenlik görevlisi sayısı 846.891, özel güvenlik kimliği alan görevli sayısı 639.812, özel güvenlik görevlisi sayısı 213.718 kişi olup, 225 alarm merkezi bulunmaktadır. 1.155.389 kişi özel güvenlik görevlisi olmak üzere sınava girmiş, bunların 780.955’i sınavda başarılı olmuştur. Bu veriler sektörün ve hizmet alanının büyüklüğü hakkında bize yeterli bilgiyi vermektedir.Özel güvenlik sektöründeki haksız rekabet ve kayıt dışı çalışma kaliteyi düşürmekte ve bu bağlam-da verilen hizmetlerin verimsizliği, kamu ve özel sektör işbirliğine olumsuz olarak yansımaktadır. Bugün karşılaşılan en ciddi sorunun nitelikli çalışan bulabil-mek olduğunu görüyoruz. Mevcut düzenlemelere göre “temel eğitim” alanlar özel güvenlik sektöründe

çalışabilmek için aranan asgari şartı yerine getirmiş olmaktadırlar. Ancak bundan sonraki kademeler için bir düzenleme henüz yapılma-mıştır. Bir meslek için olmazsa olmaz denilebilecek yetkinlikler ve bu yetkinlikleri verecek eğitim ortamı mevcut değildir.Önümüzdeki süreçte özel güvenlik hizmet alanlarının azalmak yerine daha da çoğalacağı ve çeşitlenece-ği de bir gerçek olarak görülmekte-dir. Özel güvenlik sektörüne düşen görev, bundan sonra toplumdaki bu kabulün sürdürülebilirlik ve güvenilirliğini arttırmak olmalı-dır. Bunun için de özel güvenlik sektörünü oluşturan (eğitim işletmeleri ve hizmet üreten işlet-meler) kuruluşların Toplam Kalite Yönetimi anlayışını ve standartla-rını oluşturmaları, içselleştirmeleri ve uygulamaları gereklidir. Toplam Kalite Yönetimi’nin yanında mes-lek etiği eğitimi de özel güvenlik sektörü çalışanlarına verilmelidir. Bu eğitimler AB’ ye tam üyelik isteği ile her alanda hazırlık yapan Türkiye’nin özel güvenlik alanında da AB’ ye entegrasyonunu kolay-laştıracaktır. Türk özel güvenlik sektörü, Türkiye’nin AB’ ye üyeliği-ne hatta dünya ile entegrasyonuna hazır olmalıdır. Çünkü önümüzdeki gelişmeler AB üyeliğinin ötesin-de Dünya Ticaret Örgütü Kamu Alımları Anlaşması’na gözlemci statüde bulunan Türkiye’nin yakın

İstihdam ağırlıklı bir sektör olarak, özellikle kamu kuruluşlarında verilen hizmetler kapsamında yapılan ihalelerde, asgari işçilik maliyetlerine kıdem tazminatı ile yıllık izin maliyetlerinin dahil edilmemesi şirketlerimiz bünyesinde çok yüksek mali risk birikmesine neden olmaktadır.

Hasan Gazi ÖZER TOBB Türkiye Özel Güvenlik

Hizmetleri Sektör Meclis Başkanı

70 n Güvenlik Yönetimi Aralık 2013

Page 75: Sayı 7

bir gelecekte bu anlaşmaya (KAA) taraf olacağını göstermektedir. Dolayısıyla bu anlaşmaya taraf olunduğunda birçok gelişmiş Avrupa Ülkesi ve ABD gibi ülkelerle aynı kulvarda rekabet etmek duru-munda kalınacaktır.

Sektörün temel sorunları neler-dir? Bu sorunlara dair çözüm önerilerinizi paylaşabilir misiniz?Hasan Gazi ÖZER: Sektörümüzün öncelikli üç temel sorunu, kıdem tazminatı ve yıllık izin maliyetleri,Kamu İhale Kanunu ve kamu hizmet alım yöntemi ve sektörel iş kanunu ve buna bağlı olarak işçi sağlığı ve güvenliği kanunudur. İstihdam ağırlıklı bir sektör olarak, özellikle kamu kuruluşlarında veri-len hizmetler kapsamında yapılan ihalelerde, asgari işçilik maliyetle-rine kıdem tazminatı ile yıllık izin maliyetlerinin dahil edilmemesi şirketlerimiz bünyesinde çok yük-sek mali risk birikmesine neden olmaktadır.4857 Sayılı İş Yasasının amir hükümlerine rağmen, Kamu İhale Kurumunun maliyet unsuru olan bu kalemler hakkında bir düzenle-me yapmaması ve bu konuda ses-siz kalmaya devam etmekte ısrarcı davranması anlaşılamamaktadır.Acaba, Kamu İhale yasası, 4857

sayılı İş Yasasının, Kıdem tazmina-tı ve Yıllık İzin ile ilgili hükümlerini ortadan mı kaldırmaktadır?Çalışanlarımız ile Şirketlerimizi sü-rekli mahkemeleşmeye sevk eden bu sistem kanunlar, uygulamalar ve ortak akıl ile rahatlıkla çözülebi-lecekken, sürüncemede bırakılma-sı anlaşılamamaktadır.Kamu ihale kanunu ve mevzuatı nedeniyle, en düşük fiyat kriteri-nin uygulandığı sistem, maalesef standardizasyon, kalite ve sürdü-rülebilirlilik olgularının önündeki en büyük engel olarak karşımıza çıkmaktadır.Kurumlar alınan hizmetten, çalı-şanlar ücretlerden, şirketlerimiz ise kar edememekten şikayetçidir. Dolayısı ile hiç kimse hayatından memnun değildir.Yeniden düzenlemesi yapılan İşçi Sağlığı ve Güvenliği kanunu ile hizmet şirketleri ekstra bir maliyet ile karşı karşıya gelmiş, maliyet unsurları içerisinde yer almayan bu gider kalemi aslında bir ihtiyaç iken bir külfet haline gelmiştir.Genel olarak taşeron olarak ad-landıracağımız hizmet şirketlerinin görev yaptıkları alanlar kendilerine ait değildir.Örneğin bir hastane İşçi Sağlığı ve Güvenliği kanunu gereğince bir danışmanlık hizmeti satın alırken, aynı hastanede çalışan Güven-lik, temizlik, yemek vb. hizmet veren şirketlerin tamamı aynı bina içinde olmalarına rağmen ayrı ayrı danışmanlık hizmeti satın almak zorunda bırakılmışlardır.

Taşeron firmalar asıl işverenin İşçi Sağlığı ve Güvenliği uygulamalarına dahil olmalı, asıl işveren tarafın-dan denetlenmeli, ve asıl işverenin danışmanlık sözleşmesine dahiledilmelidir. Böylece tek elden yönetilen bir sistem kurulmalı ve denetlenmelidir.Yukarıda sayılan hususlar, sek-törümüzde sektörel bir iş kanunu ihtiyacının ne kadar elzem olduğu-nu da ortaya koymaktadır.Basın İş Kanunu, Denizcilik iş kanunu gibi kendine has çalışma kuralları olan alanlardan biriside Özel Güvenlik alanıdır.Vardiyalı çalışma sistemi, Silahlı yapılan görevler ve genel kol-luk kuvvetlerine yardımcı unsur olarak görev yapan Özel Güvenlik Görevlilerimizin görev başında saldırıya uğrama riskleri yüksek olup, ölümleri halinde şehit, yara-lanmaları halinde gazi sayılmaları ve yakınlarına şehit ve gazi yakını haklarının verilmesi gibi hususların tanınmasının zamanı gelmiş ve geçmektedir.Bu gibi durumlarda mevcut mev-zuat ile konu “iş kazası” olarak değerlendirilmekte, işverenlerimize yüklü miktarda tazminat içeren davalar açılmaktadır.5188 sayılı kanunda, “kolluk kuvvetleri gelene kadar, kolluk kuvvetlerinin yetkisini kullanabile-ceği” belirtilmiş olan özel güvenlik görevlilerimizin, genel kolluk kuvve-ti mensuplarımızın yararlandığı bu haklardan mahrum bırakılmaması gerekir.

Şu anda güvenlik sektörünün pazar payı, Türkiye’de kayıtlardaki verilere dayanarak söyleyebiliriz ki; yıllık yaklaşık 6 Milyar 150 Milyon TL. Bu pazarı Türkiye’de 1541 özel güvenlik hizmetleri firması elinde tutuyor.

Murat KÖSEREİSOĞLU GÜSOD Yönetim Kurulu

Başkanı

Aralık 2013 Güvenlik Yönetimi n 71

Page 76: Sayı 7

GÜVENLİK HİZMETİ

4857 sayılı İş kanununda tanım-lanan vardiyalı çalışma sistemi, bir fabrika, maden ocağı yada 24 saat esasına göre çalışan ve işçilerin genellikle toplu olarak çalıştıkları işyerlerini tanımlamak-ta, vardiya değişiminin kış ve zorlu şartlar nedeniyle bazen haftalarca yapılamadığı (örn. Dağlardaki röle istasyonları, merkeze uzak alan-lardaki görev yerleri gibi) yerler için vardiya tanımın sektöre uygun hale getirmesine ihtiyaç vardır.Bu ve buna benzer konuların tüm taraflarca ele alınması ve kalıcı bir düzenleme yapılmasına acil ihtiyaç vardır.

Murat KÖSEREİSOĞLU: Özel güvenlik sektöründe yaşanan olumsuzlukların temelinde ‘eğiti-min önemini’ ve ‘özel güvenlik sek-törüne ilişkin farkındalığın düşük olduğunu’ yaptığımız toplantılarda sıklıkla dile getiriyoruz. Burada, kurum ve kuruluşlar için özel gü-venliğin önemli bir iş alanı olduğu; çalışan tarafında da ‘özel güvenlik görevlisi’ olmanın bir ‘meslek’ olarak algılanmasının önemini vurgulayan faaliyetler yapılmalı. Özel güvenlik sektörünün gelişimi, insan kaynağının, kullanılan tekno-lojinin ve hizmet verilen kuruluşla-rın bu önemli sektör için ayıracağı bütçe oranlarının iyileştirilmesi ve

geliştirilmesi ile mümkün olabilir. Sistem ve yeni düzenlemelerle sektör daha da ileriye gitmeye devam edecektir. Gelişen teknoloji ile güvenlik hizmetlerinin içeriği de genişle-miş durumda, bu sebeple hem güvenlik hizmeti sunan firmaların hem de bu hizmeti almak isteyen tüketicinin beklentilerinin paralel ilerlemesi gerekiyor. Her geçen gün gelişen ve değişen tüketici beklentileri özellikle hizmet sektö-ründe kendini göstermeye başladı. Güvenlik hizmetleri de bu sektörde ihtiyaç sahiplerinin karşılamaya yö-nelik kendilerini geliştiren faaliyet-lerde bulunmayı hızlandırmalıdır. Gelişen teknoloji ile değişen piya-saya uyum sağlayabilen firmalar zamanla kendilerini diğer firma-lardan ayırarak sektöre sektörün ihtiyacı olan ilgiyi yaratacaklardır çünkü günümüzde karşılaşılan sıkıntılardan birisi de tüketicinin güvenlik sektörüne bakış açısıdır. Burada şunu da belirtmek isterim. Büyük, orta ve küçük işletmele-rin, bireylerin tüketim konusunda değişen ve çeşitlenen taleplerini karşılayacak ürün ve hizmetlerin güvenlik endüstrisi tarafından geliştirilmesi gerekiyor. Bunun için sektörün tüketiciyi çok yakından takip etmesi, anlaması ve taleple-rini karşılayacak çözümler üretebil-

mesi önem arz ediyor. Bu yönde tüketici beklenti takipleriyle paralel güvenlik endüstrisinin bu beklenti-lere alternatif ve inovatif çözümler getirmesi yeni pazarların yaratılma-sına katkı sağlayacaktır. Bu alanda emek sarf edenler, oluşan rekabet ortamında sektöre sundukları yeni-liklerle hem sektörde farklılaşacak hem de güvenlik sektörünü bir adım daha ileri götürmeye katkıda bulunmuş olacaktır.

İsmail UZELLİ: Sektörün gündem maddesi ve en önemli sorunların-dan biri haksız rekabettir. Güvenlik kelime anlamına bakıldığında dahi yeterince önemli ve dikkat edilme-si gereken konudur ve her şeyden önemlisi uzmanlık gerektiren bir alandır. İşletmeler değerlerini koruma altına almak için güvenlik firmalarından hizmet almaktalar. Bugün sektörde uzman ve kaliteli hizmet veren firmaların yanında sektöre sadece ürünler gözü ile bakan, uzmanlık sahibi olmayan ve kalitesiz iş yapan birçok firmanın varlığını sürdürdüğünü üzülerek ve endişe içinde izliyoruz. Gü-venlik alanında belirli standartlar olmaması, kayıt dışı çalışmaları, sorunlu ve verimsiz projeleri bera-berinde getiriyor. Ancak güvenlik asla risk alamayacağınız nadir alanlardan biridir. Yetkin olmayan

Güvenlik sektörü, son yıllarda büyümesini istikrarlı bir şekilde sürdüren nadir pazarlardan biridir. Her ne kadar gelişmiş ülkelerde pazarın büyüme hızı düşse de gelişmekte olan ülkelerde hızlı büyüme devam ediyor. Doğu Avrupa, CIS ülkeleri ve Ortadoğu’da bu büyümenin önümüzdeki 2 yıl boyunca aynı hızda devam edeceği öngörülüyor. İsmail UZELLİ

GESİDER Yönetim Kurulu Başkan Vekili

72 n Güvenlik Yönetimi Aralık 2013

Page 77: Sayı 7
Page 78: Sayı 7

GÜVENLİK HİZMETİ

kişilerce projelendirilen ve kurulan sistemler işletmelere geri dönüşü olmayan zararlar verebilmektedir. Bugün geldiğimiz noktada sektörel derneklerimizin de bu alanda ciddi çalışmalar yürüttüğünü görebili-yoruz. Bu çalışmaların yanında İşletmelerin de seçici olması ve değerlerini koruma altına alacak olan firmayı seçerken sorgulayıcı olmasını bekliyoruz.

Doç. Dr. Gazi UÇKUN: Sorunları ve çözüm önerilerini şu şekilde sırala-yabiliriz. Birinci sorun; emniyet ve jandarmaya yapılan her türlü bildi-rimin elektronik ortamda olmasıdır. (a) 5070 Sayılı Elektronik İmza Kanunu (15.01.2004),(b) Elektronik İmza Kanununun Uygulamasına İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik (06.01.2005),(c) Emniyet Genel Müdürlüğü’nün 17.07.2012 ve 32066 sayılı Bir-leştirilmiş Genelgesi ,(d) 6102 sayılı Türk Ticaret Kanu-nu (13.01.2011),(e) İç İşleri Bakanlığının 11.09.2011 tarihli Özel Güven-lik Hizmetlerine Dair Kanunun Uygulamasına İlişkin Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönet-melik.Günümüz teknolojisinin ürünü olan

internet kullanımının büyük bir hız-la yaygınlaşması ve özel sektörde-ki e-ticaretin hızla gelişmesi, kamu sektörünü yurttaşlara hizmetleri elektronik sunmaları için baskı al-tında bırakmış ve buradan e-devlet kavramı ortaya çıkmıştır. E- Devlet, yaygın olarak devlet hizmetlerinin halka elektronik sunumu ile ilgili süreç ve yapıları belirtmektedir. Dünya bankası 2003 yılında E-Devleti tanımlamıştır. Buna göre; E- Devlet; yurttaşlar, iş çevreleri ve diğer devlet otoriteleri ile ilişkileri dönüştürme yeteneğine sahip olan bilgi teknolojilerinin devlet kurum-ları tarafından kullanımı demektir. E- Devlet, yurttaşlarını, iş çevrele-rini devletlerine daha yakın hale getirmek için bir potansiyel sun-maktadır. E-Devlet uygulamasıyla “ bugün git yarın gel”, “mesai bitti”, “hafta sonu tatilinden sonra gel”, “ilgili kişi yok, hasta-izinde” gibi klasik devletlerdeki bürokratik yapı-yı da ortadan kaldırmakta 24 saat ve 365 gün iş yapabilme, devlete ve onun organlarına ulaşabilme kolaylığını, hızını getirmektedir.Özellikle AB’ ye girmeyi hedefleyen ve demokratik açık-şeffaf devlet anlayışını benimseyen ülkemizde dünyadaki bu gelişmelerden etkile-nerek gerekli hazırlıkları yapmaya başlamış ve birçok alanda E-Devlet

uygulamasına geçmiştir. Mernis Projesi, T.C. Kimlik Numarası uygulaması, emlak beyannameleri ve vergi ödemeleri, ceza ödeme-leri, öğrenci okul kayıt işlemleri, çeşitli sınavlar ve dersler bunlara verilebilecek birkaç örnekten biridir. Ayrıca E-Devlet’ in hukuksal alt yapısının oluşturulması içinde ilgi (a) Kanun ve buna bağlı olarak da ilgi (b) Yönetmelik çıkartılmış-tır. İlgi (c) Kanunun Kapsamı (2. Md.) maddesi “ elektronik imzanın hukuki yapısını elektronik sertifika hizmet sağlayıcılarının faaliyetlerini ve her alanda elektronik imzanın kullanımına ilişkin işlemleri kapsar ”hükmüne amirdir. Burada dikkat çekilmesi gereken yer “her alanda elektronik imzanın kullanılması” vurgusudur. Dolayısıyla konu ile ilişkilerde elektronik bildirimlerin olabileceğinin yolu açılmış ve buna ilişkin uygulamanın, sorumlulukla-rın, yapılış şeklinin çerçevesi çizil-miştir. İlgi (d) Kanunun 1525’inci ve takip eden maddeleri’ nde Özel Sektörde elektronik imza, elektro-nik bildirim gibi hususları düzen-leyerek E-Devlet’in oluşmasında temel yapıtaşlarından olmuştur. Devleti oluşturan organlarında (Valilikler, Emniyet Genel Müdürlü-ğü, Jandarma Genel Komutanlığı) bu hukuki zemin çerçevesinde özel

Ülkemizde ise özel güvenlik sektörü 3 Milyar Dolarlık bir pazar oluşturmakta, 213.718 bin kişi ile istihdama önemli katkılar sağlamakta ve Avrupa’da ikinci sırada bulunmaktadır. Türkiye özel güvenlik sektörünün 2012 yılında 10 bin kişiyi daha iş imkanı sağladığı tahmin edilme-kte ve bu büyüme hızıyla çok yakın bir gelecekte Avrupa lideri olacağı değerlendirilmektedir. Doç. Dr. Gazi UÇKUN

Kocaeli Üniversitesi Hereke Ömer İsmet MYO

74 n Güvenlik Yönetimi Aralık 2013

Page 79: Sayı 7

güvenlik şirketleri ve özel güvenlik eğitim Kurumlarının yapacakları her türlü yazışma, rapor, bildirim,plan, değişiklik vs. gibi faaliyet-lerini elektronik ortamda bildire-bilmeleri için gerekli alt yapının oluşturulması ve bunun içinde ilgili merciler nezdinde girişimlerde bulunularak birçok ek iş yükü ve zaman kaybından kurtulması ge-reklidir. Emniyet Genel Müdürlüğü, Özel Güvenlik Daire Başkanlığı’nın otomasyon projesi çalışmaları çerçevesinde e bildirimin hayata geçirilebileceği değerlendirilmek-tedir.İkinci sorun; valiliğe gönderilen iş yeri koruma planlarının kaldırılma-sıdır. (c) Genelgenin 22. Maddesi ve alt bentleri koruma ve güvenlik planlarını içermektedir. Bu konu-nun aslında sadece sorumluluktan kurtulmak amaçlı ve özel güvenlik görevlilerini sorumlu tutmak amaçlı bir uygulamadır. İlgi (c) genelge-nin 22.2 onay bendi “hazırlanan planlar valilik makamınca onay-lanmayacak, 3 suret ( İl emniyet müdürlüğü, plan hazırlanan yer ve planı hazırlayan şirkette muhafaza edilecektir.” demektedir.Burada şu soru sorulmalıdır; ma-dem onaylanmayacak neden böyle bir plan hazırlanması isteniyor?İl emniyet müdürlüğü ( Özellikle İstanbul, İzmir, Kocaeli, Bursa, Ankara, Gaziantep vb. ) bu kadar çok sayıda koruma ve güvenlik planlarını nasıl muhafaza edecek, inceleyecek, değişiklikleri takip edecek ve işleyecektir.Görüldüğü üzere uygulamada takibi ve kontrolü çok zor olan ve sadece yasak sanma mantığıyla bu güne kadar mevzuata konulan bir uygulamadır. Ancak şu da bir gerçektir ki; zaten koruması yapı-lan ister işyeri ister kurum, ister tesis isterse kişi olsun mutlaka bunun bir plan dahilinde yapılaca-ğı, alternatifler oluşturulacağı, risk

analizlerinin yapılacağı bilinmelidir.Güvenlik şirketleri bunları yap-makla zaten yükümlüdür. Hatta iş yapabilmesi, işvereni ( Güvelik hizmet isteyeni ) ikna edebilmesi planlama işini nasıl ciddi yaptığına bağlıdır.İş yeri koruma ve Güvenlik plan-larının özel güvenlik şirketince ya-pılması zorunludur, bunun eğitimi zorunludur, ancak bunların hiçbir işleme tabi tutulmayacak, onaylan-mayacak mercilere gönderilmesi ek iş yükünden başka bir şey değil-dir. Planların yapıldığı ve güvenlik personeline anlatıldığı, eğitimlerin yapıldığı denetlenebilir.Dolayısıyla koruma ve güvenlik planlarının valilik ve emniyet mü-dürlüklerine (Jandarma bölgesine jandarma birimlerine) gönderil-mesine gerek olmadığı, sadece elektronik olarak koruma ve gü-venlik planının yapıldığının taahhüt edildiği bir uygulamaya geçilmesi gerektiği değerlendirilmektedir.Üçüncü sorun; sözleşme uzatım bildirimleri konusudur. (e)’nin 4. Maddesi ve ilgi (c) genelgenin 4. Maddesi ve takip eden bentleri bu hususu düzenlemiştir. Başka bir değişiklik yapılması planlanıyor veya isteniyorsa tartışılmalıdır.Dördüncü sorun; denetim formla-rıdır. (c) Genelgenin 13. Maddesi ve takip eden bentlerinde denetim konusu düzenlenmiştir. Ayrıca Emniyet Genel Müdürlüğü bünye-sinde özel güvenlik denetimleri için ayrı bir daire kurulmuştur. Burada yaşanan sıkıntı denetim görevli-lerinin konulara vakıf olmamaları, sık değişmeleri, sayılarının yetersiz olması, sadece bildirim yapanla-rın denetlenmesi ve hiç bildirim yapmayanların yeni korsanların gö-rülmemesidir. Denetim konusunun sadece emniyet ve jandarmaya değil sektörün kendisine de bırakıl-ması konusunun değerlendirilmesi gerekmektedir.

Sektörü yurtdışı ile mukayese edersek neler söylemek ister-siniz? Hasan Gazi ÖZER: Türk Özel Gü-venlik Sektörü, Avrupa ülkeleri baz alındığında çalışan sayısı itibariyle 1. sıradadır. Birçok Avrupa ülkesin-de Özel Güvenlik Hizmeti başlangı-cı ve sektörel gelişimi ülkemizden daha eskidir.Bu kadar kısa sürede birçok Avrupa ülkesinden daha fazla özel güvenlik görevlisi istihdamı ülkemizde aslında bu konuya ne kadar çok ihtiyaç duyulduğunun bir göstergesidir.Amerika’da 1830’lu yıllarda posta arabalarının korunması ve güven-liği ile başlayan Özel Güvenlik sürecinin, FBI binasını koruyan, hapishane güvenliği yapan, para taşıma, ayırma ve dağıtma hizmet-leri ile ülke merkez bankalarının yerini almaya başlayan özel güven-lik sektörünün hayatımıza nedenli girdiğinin bir göstergesi olsa gerek.

Murat KÖSEREİSOĞLU: Av-rupa Güvenlik Hizmetleri Konfederasyonu’nun yaptığı son araştırmalara göre dünyada Özel güvenliğin pazar payı yaklaşık 35 Milyar Euro ve her sene büyüyen bir sektör olarak 2005-2010 seneleri arasında %13,30’luk bir büyüme elde etmiş bulunuyor.Giderek gelişen elektronik güvenlik pazarı yurtdışında pazar payını büyütürken Türkiye’de de son

Aralık 2013 Güvenlik Yönetimi n 75

Page 80: Sayı 7

GÜVENLİK HİZMETİ

dönemlerde kendini göstermeye başladı. Türkiye bu değişimi, bilgi ve tecrübelerini geliştirerek inovasyona ağırlık vererek tekno-loji ve insanı bir arada daha etkili kullanarak hizmeti çeşitlendirecek faaliyetler geliştirmelidir.

İsmail UZELLİ: Dünya elektronik güvenlik pazarının 2012 yılında 85 Milyar Dolar olduğu tahmin edili-yor. 85 Milyar Dalar’lık bu pazarın %31’i Batı Avrupa’da, %25’i Kuzey Amerika’da ve %25’i Asya-Pasifik Bölgesi’nde.2014 yılına dek yıllık %7,8 artışla elektronik güvenlik pazarının 95-100 Milyar Dolar’a ulaşması bekleniyor.Genel tabloya bakıldığında dün-yada başta Amerika olmak üzere güvenlik ihtiyacı duyan ve güvenlik alanına yapılan yatırımın öneminin farkında olan ülkelerle kıyaslandı-ğında henüz küçük bir pazarız.Ülkemizde son yıllarda gerçek-leşen emlak projeleri ve nüfus yoğunluğu göz önünde bulundurul-duğunda yatırımcı için ilgi çekici bir pazar resmi çiziyor. Güvenlik sektörü son yıllarda büyümesini istikrarlı bir şekilde sürdüren nadir pazarlardan biridir. Her ne kadar gelişmiş ülkelerde pazarın büyüme hızı düşse de gelişmekte olan ülkelerde hızlı bü-yüme devam ediyor. Doğu Avrupa, CIS ülkeleri ve Ortadoğu’da bu bü-yümenin önümüzdeki 2 yıl boyunca aynı hızda devam edeceği öngörü-lüyor. Bazı Afrika ve Asya-Pasifik ülkeleri de benzer büyüme trendini yakaladı ya da yakın zamanda yakalaması bekleniyor.Asya-Pasifik, Ortadoğu ve Afrika homojen pazarlar değil, farklı büyüme hızlarına sahip pek çok ülke aynı pazar sınırlarında yer alıyor. Ancak bu ülkelerdeki hızlı ekonomik büyümenin yanı sıra siyasi olaylar, iç güvenliğe dönük tehditler ve mevcut güvenlik uy-gulamalarının yetersizliği sektörel

büyümeyi daha da arttırıyor.Çin, Hindistan, Rusya ve Türkiye’de 2014 yılında da iki basamaklı büyüme rakamlarının devam etmesi bekleniyor. Güven-liğe dönük devlet yatırımlarının artması, taşere edilen güvenlik hizmetlerinin artması ve çeşitlen-mesi, gelişmekte olan ülkelerde altyapı ve inşaat sektörlerinin hızlı gelişimi bu büyüme trendini pozitif yönde etkileyen başka unsurlar.

Dç. Dok. Gazi UÇKUN: İsviçre Cenevre Üniversitesi Uluslararası Mezunlar Enstitüsü ve Kalkın-ma Araştırmaları’ndan bir grup uzmanın hazırladığı yıllık rapor, özel güvenlik endüstrisinin tüm dünyada hızla büyüme kaydettiğini ve hükümetlerin polis alımından 2 kat daha fazla sayıda kişiyi özel güvenlik şirketleri tarafından gü-venlik görevlisi olarak işe aldığını ortaya çıkarmıştır. Dünyada kayıtlı özel güvenlik görevlisi sayısının son 20-30 yılda % 200-300 oranın-da bir artış göstererek 20 Milyon’u bulduğu tespit edilmiştir. Yeryüzündeki özel güvenlik firma-ları dünya piyasalarında, 2011 yılı ortalama verilerine göre 100 Milyar dolardan fazla bir pazar payına sahiptir. Hâlihazırda Avrupa Birliği ülkelerinde özel güvenlik sektörü 1,7 milyon çalışanı, 50.000 şirketi ve 15 Milyar Euro yıllık geliri ile önemli bir sektördür. İngiltere 220 bin kişi ile güvenlik sektöründe istihdam açısından Avrupa lideridir. Ülkemizde ise özel

güvenlik sektörü 3 Milyar Dolarlık bir pazar oluşturmakta, 213.718 bin kişi ile istihdama önemli katkılar sağlamakta ve Avrupa’da ikinci sırada bulunmaktadır. Türkiye özel güvenlik sektörünün 2012 yılında 10 bin kişiyi daha iş imkanı sağladığı tahmin edilmekte ve bu büyüme hızıyla çok yakın bir gelecekte Avrupa lideri olacağı değerlendirilmektedir.Güvenlik Servisleri Organizasyon Birliği Derneği (GÜSOD) bilgilerine göre, Türkiye’de özel güvenlik yasasının çıkışı ile yıllara göre özel güvenlik şirketi ve özel güvenlik eğitim kurumu sayılarında büyük bir artış görülmektedir. GÜSOD 2000 yılında Avrupa Güvenlik Ser-visleri Konfederasyonu’na (CoESS) katılımcı üye (associated member) olmuştur. AB üyesi olmayan ülke-lere tanınan bu üyelik olanağını çok iyi kullanan Dernek, güvenlik konusunda Avrupa çapında öv-güyle karşılanan çabaları sonucu, Konfederasyon’un Tüzüğünde de-ğişiklik yapılmasını sağlayarak, 28 Ocak 2004’te Brüksel’deki CoESS Yönetim Kurulu’nda tüm diğer AB üyesi ülkelerle eşit statüde tam üyeliğini (active member) kabul ettirmiştir. Türkiye’nin AB’ye üyelik süreci ile ilgili çalışmalar devam ederken buna paralel olarak Özel Güvenlik Sektörü’nün temsilci ku-ruluşları AB’ de var olan mütekabil kuruluşlarına üye olarak kabul edilmişlerdir. Sektör açısından ve genel olarak ülkemiz açısından önemli bir gelişmedir.

76 n Güvenlik Yönetimi Aralık 2013

Page 81: Sayı 7
Page 82: Sayı 7

Otel misafirleri geçici evleri olan otel odalarında kendilerini güvende hissetmek isterler. Otellerin, misafirlerini güven altında konaklatmak görevleri vardır. Otellerin iyi iş yapabilmesi sağladıkları bu güvenliğe bağlıdır.

Seyahat eden insanlar genellikle acele içinde yorgun veya dikkatsiz ve bulundukları yere yabancı olduklarından

dolayı suç işlemeye temayüllü kişilerin hedefinde olurlar.İş veya tatil maksatlı seyahat eden kişiler otellerine ulaştıkları zaman büyük bir rahatlama içeri-sine girerler ve bir benzetme ile gardı düşen boksör gibi kolay he-def haline gelirler. Otel misafirleri geçici evleri olan otel odalarında kendilerini güvende hissetmek isterler. Otellerin, misafirlerini gü-ven altında konaklatmak görevleri

vardır. Otellerin iyi iş yapabilmesi sağladıkları bu güvenliğe bağlı-dır. Ölüm, yaralanma ve yıkılma gibi ihtimallerden ayrı olarak bir otelde meydana gelebilecek olay otelin itibarını zedeleyerek işlerin azalmasına ve hatta o ülke veya bölgedeki turizmin yok olmasına neden olabilir. Otellere yönelik riskler otelde ka-lan misafirlerin kimliklerine bağlı olarakda artabilir. VIP misafirler veya çok ünlü kişiler özel riskler yaratabilir. Otel çalışanları çoğu zaman bazı misafirlerin beraberin-de getirdikleri risklerden haberdar bile olmayabilir. Sonuç olarak

oteller her zaman bu tür risklere karşı uyanık ve hazırlıklı olmalıdır. Yaz sezonlarında otellerde meydana gelen olay sayılarında bir artış gözlenir. Kötü niyetli kişiler odalara girerek misafirle-rin eşyalarını çalmaya çalışırlar. Zayıf noktaları fırsat bilenler genel mekanlardan veya toplantı salonlarından bulabildikleri malze-meleri çalarlar. Otel personelinin sürekli değişmesi denetimin ve uyanık olmanın zayıflamasına neden olur. Sık personel değişen otellerde olayların önlenme şansı daha da azalır. Otel misafirleri bazen otel personelini de arzu

Otel güvenliği

Haluk ERTAN / İnsan Hizmetleri ve Risk Yönetim DirektörüÇırağan Sarayı Kempinski

GÜVENLİK HİZMETİ

78 n Güvenlik Yönetimi Aralık 2013

Page 83: Sayı 7

edilmese bile yanlışlar yapmaya zorlayacak durumda olabilirler. Bunların sonucunda meydana gelecek olaylar anlık bir gaflete bağlı olarak otelleri zor durumda bırakacak sonuçlara itebilir.Otellerde misafirlerin karşıla-şabilecekleri muhtemel riskler aşağıdadır: Terörizm, Çocuk kaçırma, Organize soygunlar, Anlık gelişen soygunlar, Odalardan hırsızlıklar, Bagajların çalınması, Tecavüz , Misafirin özerkliğine basın

veya diğer menfaat gruplarınca tecavüz, Otel personeli tarafından yapı-

lan hırsızlıklar, Otel personelinin malzemeleri-

nin çalınması, Misafirler arası veya misafirler

ile personel arasında meydana gelebilecek tartışmalar, Yangın, Deprem gibi tabi afetler.

Otel güvenliği, otellerde normal yaşantının dışında hiçbir şey ol-madığı zaman başarılı bir şekilde görevini yapmış sayılır. Otelde rutin misafir ağırlama hiçbir faa-liyet kesintiye uğramadan devam

etmelidir. Otel güvenliği suçluları takip ve yakalama çalışması içindeyken ve bunun sonucu misafirler için güvenli bir ortam yaratma gayreti içindeyken bu çabalar hiçbir zaman misafirler tarafından hissedilmemeli ancak profesyonel ve etkin bir şekilde sürdürülmelidir. Otel güvenliği otel misafirlerine, otel personeli-ne ve otel yönetimine etkin bir gü-venlik sağlayacak şekilde hizmet eder. Ayrıca bütün personel de bir güvenlik görevlisi gibi hareket etmeli ve bunun sonucunda da etkin bir otel güvenliği ile otel için mükemmel bir repütasyon sağlamalıdır. Otel güvenliği, bar-lar, restoranlar, sağlık kulüpleri, kat hizmetleri gibi özel bir misafir hizmeti olarak görülmelidir. Otel güvenliği hiçbir zaman bir angarya olarak görülmemeli fakat oteli güvenli bir ortam olarak tanıta-cak katma değer hizmeti olarak değerlendirilmelidir. Otellerde etkin bir güvenlik hizme-ti sağlamak sureti ile aşağıdaki hususlar sağlanır: Suçlulara ve teroristlere karşı

caydırıcılık, Personelin moralini artırarak

güven ve takım ruhu oluşturmak, Misafirlere daha iyi hizmet

sağlanması, Misafirlerin kendini güvende

hissetmesi, Otelin itibarının artırılması, Otelin doluluğunun artması, Kolluk kuvvetlerinden daha

fazla destek ve rağbet görülmesi.Otellerde yangın, adi suçlar, yara-lanmalar, tabi afetler, sabotajlar ve terörizm gibi maruz kalınacak riskleri azaltacak her türlü tedbir alınmalıdır. Zaman içerisinde adi suçlar ve adi suçlara teşebbüs çeşitli nedenlerle artmıştır. Mev-cut bu risklerin tamamını önle-mek mümkün olmayabilir, ancak çeşitli güvenlik tedbirleri ile bu risklerin azaltılması mümkündür. Otellerin alabileceği en önemli ve en az masraflı tedbirlerden bir tanesi otellerde meydana gelebilecek olaylara karşı sadece güvenlik personelini değil fakat bütün otel personelini eğiterek bilinçlendirmektir. Personelin eğitiminin yanı sıra kapsamlı bir güvenlik faaliyetinin ayrılmaz parçası olarak fiziki güvenlik tedbirlerinin de alınması gerekir. Otel yönetimleri için güvenlik per-soneli sayısı kadar fiziki güvenlik tedbirlerinin de sayısı ve çeşidi çok önemli bir unsur olup bütçe oranında uygulanmalıdır. Oteller

Aralık 2013 Güvenlik Yönetimi n 79

Page 84: Sayı 7

GÜVENLİK HİZMETİ

de alınacak fiziki güvenlik tedbir-leri çevre güvenliği ve aydınlatma, yangın ve güvenlik alarm sistem-leri, kartlı okuyucular, biometrik sistemler, CCTV sistemleri ve ihtiyaç duyulacak benzeri sistem-lerden oluşur. Özetleyecek olursak bütün oteller bir takım güvenlik riskleri ile karşı karşıyadır, bu riskleri önlemek için gerekli tedbirler alınmazsa doğal olarak otel misafirlerini, çalışanları ve malzemenin zarar görmesini doğuracak hususlar olacaktır. Bir otelin başarısı ve itibarı büyük oranda misafirlerine sağladığı imkanlar ve güvenlik ile doğru orantılıdır. Güvenli bir ortamın yaratılmadığı otellerde otelin itibarı zedelenecek ve bu da doğal olarak gelir kaybına yol açacaktır. Otellerde risklerin nasıl önleneceğinin tercihi doğal olarak bütçeyle de doğru orantılıdır.Otelde konaklarken dikkat edilmesinde fayda olacak bazı hususlar aşağıdadır: Odaya giriş yapınca yangınla il-

gili tedbirleri kontrol ediniz (kaçış yolları planı, duman dedektörü, sprinkler, en yakın YSC yeri, en yakın yangın söndürme hortumu-nun yeri vb.)

Odadaki kasanın güvenli çalışıp çalışmadığını kontrol edin. Kasa şifrenizi başkalarının yanında girmeyin. Para, mücev-her, pasaport, bilet gibi önemli malzemelerinizi mutlaka kasaya koyunuz ve kasanızı kilitli tutunuz. Otelden ayrılırken kasanın tam

olarak boşalttıktan sonra elinizle kasanın içini tam olarak kontrol ediniz, kasa içinde özellikle kasa kapağı arkasında kalan malzeme-ler olabilir. Kapının kilitlerini kontrol

ediniz. Gece yatarken emniyet kilitlerini kapatınız. Siz odada bulunurken kapı

çalarsa göz deliğinden bakarak kimin geldiğinden emin olunuz.

Tereddüt olursa kapıyı açmayıp resepsiyona haber veriniz. Yorgun, alkollü vb. durumlarda

özellikle yatakta yatarken sigara içmeyiniz. Küçük çocuklarınızı yalnız bırak-

mayınız. Otel dışına çıkarken kimlik

fotokopinisini (yurtdışında pasa-port fotokopinisini) ve otel irtibat bilgilerini yanınıza alınız. Bagajlarınızı, pasaportunuzu ve

biletlerinizi otelden ayrılıp araca binmeden mutlaka kontrol ediniz. Yabancı kişilerle diyalog

kurup size yabancı olan yerlere gitmeyiniz. Ebad ve/veya paha olarak

büyük malzemelerinizi varsa otelin kasa odasına bırakınız. Sağlık sorunlarınız varsa bu

bilgileri otele girişte resepsiyon ile paylaşınız. Otelin genel mekanlarında

tanıştığınız, özellikle sizinle tanış-mak isteyen kişilere karşı dikkatli olunuz. Restoranlarda veya düğün-gala

yemeği gibi etkinliklerde her hangi bir maksatla masadan kalkarken kıymetli malzemelerinize dikkat ediniz. Başta genel tuvaletlerde olmak

üzere ellerinizi yıkarken çıkarabile-ceğiniz yüzük, bilezik gibi takılarını-zı geri takmayı unutmayınız.

Oteller bir takım güvenlik riskleri ile karşı karşıyadır, bu riskleri önlemek için gerekli tedbirler alınmazsa doğal olarak otel misafirlerini, çalışanları ve malzemenin zarar görmesini doğuracak hususlar olacaktır. Bir otelin başarısı ve itibarı büyük oranda misafirlerine sağladığı imkanlar ve güvenlik ile doğru orantılıdır

80 n Güvenlik Yönetimi Aralık 2013

Page 85: Sayı 7
Page 86: Sayı 7

GÜVENLİK HİZMETİ

AB01, bir araştırma ve geliştirme projesi ürünüdür. Halihazırdaki geçerli mevzuatta her hangi bir değişiklik yapılmadan, mevcut deniz sinyalizasyonunda bir devrim yaratmış ve liman işaretlemesinde hareketli ışık konseptini getirmiştir.

Limanlara giriş yaparken manevra sırasında görü-len ilk ışık, dış mendirek-te bulunur ve kaptana, limanın sahildeki mev-

kisini belirtir. İkinci göze çarpan ise giriş kanalının lambanın hangi tarafında olduğunu işaret eden çakar sinyal ışık rengidir. Son olarak da limanda görülen, şehirleşmenin sonucu çok fazla miktardaki 24 saat süreyle yanan

liman içi ve arka plan lambaları, giriş kanalın ve limanın ölçü-leri hakkında bilgi verir. Ancak devamlı yanmakta olan arka plan lambaları manevra alanında bir ışık karmaşası oluşturur.Günümüzde mevcut liman giriş markalama sistemi, takriben 1880 yılından beri uygulanmak-tadır. Ancak, 20. yüzyılın başla-rından itibaren kıyı kesimindeki sanayileşme, buna paralel sahil

yerleşim yerlerindeki nüfus artışı ve 24 saat süreyle devam eden yat kültürünün gelişmesi gibi ne-denlerden dolayı limanlarda daha fazla ışık kaynağı ihtiyacı mey-dana çıkmış ve bunun neticesi olarak yerleşim bölgelerine yakın kıyı şeritlerinde seçilmesi müm-kün olmayan birçok ışık kümeleri oluşmuştur.Teorik ve fonksiyonel olarak liman girişlerinde halihazır kul-

Deniz sinyalizasyonuna yeni yorum

Archbeacon AB01 liman feneri

Gültekin Fişek

82 n Güvenlik Yönetimi Aralık 2013

Page 87: Sayı 7

lanılan sistemlerde herhangi bir eksiklik bulunmamaktadır. Ancak, konuya pratikte bahse konu ışık fazlalığının sahil kesiminde yarat-tığı ışık karmaşası, kaptanlar ve gemiciler tarafından sahile, lima-na varışta iskele- sancak liman gi-riş ışıklarını tespit etmekte zorluk çıkarmaktadır.Geceleri limanlara girişte olası emniyet zafiyetlerinden dolayı aşağıdaki malum neticelerle karşılaşılmaktadır. Her klasta tekne için deniz

kazaları ihtimali, Kıyı şeridini takip ederken

oryantasyon eksikliğinden dolayı yön kaybı ile emniyetin azalması ve zaman harcanması, Limanlara yaklaşım için

gündüz rotalarının hesaplanması, gece ise bilinmeyen limanlara giriş yapmaktan sakınmak.

AB01 Archbeacon liman feneri AB01, yukarıda belirtilen prob-lemin ortadan kaldırılması için yapılan bir araştırma ve geliştir-me projesi ürünüdür. Halihazırda-ki geçerli mevzuatta her hangi bir değişiklik yapılmadan, mevcut deniz sinyalizasyonunda bir devrim yaratmış ve liman işaretle-mesinde hareketli ışık konseptini getirmiştir. AB01 Archbeacon projesi ile hem geleneksel ışık ile markalama sa-yesinde limanlara girişte yaşanan problemleri bertaraf etmek, hem de yeni bir tasarım ile göze güzel hitap eden bir markalama sistemi geliştirilmiştir.AB01 boru şeklinde, yuvarlak kendinden GRP (cam takviyeli plastik) malzemeden imal edilen 6 metre yarı çaplı bünyesinde altı adet dahili LED ışık paneli oluşturan kemer yapıdan oluş-maktadır. Konum olarak en uygun monte yeri liman dışına liman giriş feneri ile beraber

yerleştirilmesidir.Burada uygulanan temel yenilik, liman ışıklandırmasında hava ve karayolları trafik ışıklandırmasın-da da yer alan hareketli ışık sin-yal konseptinin ilk defa bir liman fenerine uygulanmasıdır.Bu proje, uygunsuz hava koşulla-rında ve/veya teknik sıkıntıların olması durumundaki hallerde (telsiz, GPS, radar veya çizici çalışmaması), gözle yapılan sey-rüseferlere yardımcı, yeni görsel referansların ihtiyacı da ortaya koyulmuştur.Bu nedenle Archbeacon AB01 sistemini diğer seyrüsefere yardımcı ışıklara nazaran esas değerli kılan bir ışık hüzmesinin yaratılması ve deniz önünde gele-

neksel ışıklandırmadan farklı bir ışık hareketi meydana getirerek harici liman fenerinin mevkinin belirlenmesi ve de kendisini limanda ve sahilde mevcut diğer tüm ışıklardan bariz olarak ayırt edebilmesidir. Ancak projeye yaklaşımdaki ilk düşünce bununla da sınırlı değil-dir. Fonksiyonel olarak işlevine ilaveten, konumlandırılacağı yapıya estetik bir değer de ka-zandırmasıdır. Bu nedenle AB01 sisteminde çok detaylı bir ince tasarım yer almaktadır. Bu dizayn sayesinde limanın diğer yan yapıları ile estetik olarak uyumlu bir entegrasyon sağlamakta ve de görsel olarak da beğeni kazandır-maktadır.

Archbeacon AB-1 Barcelona Limanı’nda

Teorik ve fonksiyonel olarak liman girişlerinde halihazır kullanılan sistemlerde herhangi bir eksiklik bulunmamaktadır. Ancak, konuya pratikte bahse konu ışık fazlalığının sahil kesiminde yarattığı ışık karmaşası, kaptanlar ve gemiciler tarafından sahile, limana varışta iskele- sancak liman giriş ışıklarını tespit etmekte zorluk çıkarmaktadır.

Aralık 2013 Güvenlik Yönetimi n 83

Page 88: Sayı 7

5188 sayılı kanunun yürürlüğe girmesiyle birlikte kamu kurum ve kuruluşları ile özel sektör kuruluşları bu yasa kapsamında faaliyet gösteren ve belgelendirilen özel güvenlik şirketleri tarafından güvenlik hizmetlerini sağlamaya başladılar. 2495 sayılı kanunun yürürlükten kaldırılıp, 5188 sayılı kanunun yürürlüğe girmesiyle birlikte özel güvenlik sektörü hızlı bir şekilde büyümeye başladı.

Emniyet mensubu olarak, meslek hayatımın yirmi yıla yakın bir bölümü sokakta ve adli görev-lerde bulunmakla geçti.

Özellikle 1977 yılında İstanbul’da ilk göreve başladığımda ülkemiz-

de siyasi (sağ / sol) olaylar baş göstermiş, sokaklarda sürekli ça-tışmalar, terör olayları, öğrenci ve işçi hareketleri, banka soygunları ve bunun gibi asayişe müessir olaylar çok yoğun olarak meyda-na geliyordu. Devlet genel kolluk

kuvvetleriyle olayları bastırmada zorlanıyordu. Olaylara birebir tanıklık eden birisi olarak bu süreçte toplu gösteriler ve banka soygunları artarak devam etmek-teydi. Siyasi olaylarda bir dönüm noktası olan 1980 yılından sonra

GÜVENLİK HİZMETİ

Türkiye’de özel güvenlik sektörünün gelişimi

Yılmaz DEMİRPOLATDESMER GÜVENLİK A.Ş.

84 n Güvenlik Yönetimi Aralık 2013

Page 89: Sayı 7

bu tür olaylar hızla azalmasına rağmen şekil değiştirerek özel-likle büyükşehirlerde kuyumcu ve banka soygunları ile belirli hedeflere yönelik terör olaylarına dönüştü. İçinde bulunduğum em-niyet camiası, o dönemde asayiş olaylarının tek başına emniyet güçleri ile her noktada etkili bir şekilde sağlanmasının ne kadar güç olduğunu görmüştü. 1981 yılında hükümet tarafından 2495 sayılı “Bazı Kurum ve Kuru-luşların Korunması ve Güvenlik-lerinin Sağlanması” hakkındaki kanun çıkartılarak yürürlüğe konuldu. Kanunla birlikte birazda zorunlu olarak bazı kurum ve kuruluşlar ile bankalar kendi güvenliklerini sağlamaya başladılar. İşte bu dönem Türkiye’de özel güvenlik hizmetlerinin başlangıcını teşkil etmekteydi. Benim ise özel güvenlik hizmet-leri ve bunun bir parçası olan alarm ve kamera teknolojisi ile tanışmam ilginç olmuştur. 1995 yıllında Ankara Asayiş Şube Müdürlüğü’nde Oto Hırsızlık Büro Amiri idim. Yetkili oto servislerin-den (tamirhane) birinde, tamire girip çıktıktan sonra birkaç oto-nun çalındığını tespit etmiştik. Bu konuyla ilgili araştırma yaparken, yetkili servisin güvenliğini sağla-yan güvenlik şirketinin sahibiyle tanıştım. Bahsettiğim konunun araştırması bittikten sonra, gü-venlik şirketinin sahibi, şirketini tanıtmak üzere davet etmişti. Orada alarm ve kamera sistem-leri ile benzer elektronik cihaz-lar hakkında bilgi verildiğinde konuyu ilgiyle izledim. Türkiye de bu şekilde elektronik sistemlerin gelişmekte olduğunu görüp şirket sahibine memnuniyetimi ifade

etmiştim. Asayiş olaylarının bu teknoloji ürünü cihazlar ile daha çabuk çözüldüğüne o zaman şahit oldum. Özel sektörün bu konuda dinamik yapısı ve etkili uygulamaları emniyet birimlerine destek olmaya başlamıştı. Bu olaydan bir yıl sonra atamam Ankara Özel Güvenlik Şubesi’ne yapıldı. Bu birimde 1996 – 2009 yılları arasında 13 sene görev yaptım. 2495 sayılı kanunu ve özel güvenlik teşkilatlarını yaki-nen tanıma fırsatı buldum. 1996 yılında bu şubede göreve başladı-ğımda, birlikte çalıştığım arka-daşlar tüm şirketler için hep ya-sal olmayan, tabiri caiz ise kara düzen çalışan şirketler olarak bahsediyorlardı. Kendi kendime yasal olmayan şirket nasıl oluyor acaba diye düşünürken, anladım ki o dönemde faaliyet gösteren güvenlik şirketleri, herhangi bir yasal dayanakları olmadan, İçiş-leri Bakanlığı’nın bir emir yazısıy-la faaliyet gösteriyorlardı. Yasal boşluk nedeni ile artarak gelen şikayetler üzerine bir dönem bu şirketlerin kapatılması gündeme gelmiş, ancak bu sektörden geçi-

mini sağlayan insanların mağdu-riyetine sebebiyet vermemek için “bulundukları yerde koruma ve kollama hizmeti“ verebilir şeklin-de ara bir çözüm getirilerek 2004 yılına kadar gelinmiştir.2004 yılında 5188 sayılı kanu-nun yürürlüğe girmesiyle birlikte kamu kurum ve kuruluşları ile özel sektör kuruluşları bu yasa kapsamında faaliyet gösteren ve belgelendirilen özel güvenlik şirketleri tarafından güvenlik hiz-metlerini sağlamaya başladılar. 2495 sayılı kanunun yürürlükten kaldırılıp, 5188 sayılı kanunun yürürlüğe girmesiyle birlikte özel güvenlik sektörü hızlı bir şekilde büyümeye başladı. 2009 yılında emeklilik hayatımın başlaması ile birlikte Desmer Güvenlik A.Ş. çatısında Birim Mü-dürü olarak göreve başladım. Bu aşamada geçmiş yıllarda edindi-ğim tecrübe ve birikimlerin çok faydasını gördüm. Ancak belirt-mek isterim ki özel sektörde ça-lışmak gerçekten çok farklı. Daha önceden emniyet çatısı altında baktığım göz ile sektör çalışanı olarak daha farklı bir bakış açısı kazanıyorsunuz. Mevcutta yapılan uygulamaların bazı noksanla-rını daha net görme imkanınız oluyor. Ancak Özel Güvenlik Daire Başkanlığı bünyesinde yürütülen titiz çalışmalar ile kısa sürede bu küçük noksanlıkların tamamlana-cağına inanıyorum. 1981 yılından bu tarafa gelen tarihsel süreci; sektörün eski ve şimdiki haline tanıklık etmiş ve uzun süredir hem kamuda, hem de özel sektörde bu işin içerisin-de olan birisi olarak tüm sektör temsilcilerine ve çalışanlarına sağlıklı, mutlu ve güvenli günler temenni ederim.

Yılmaz DEMİRPOLAT

Aralık 2013 Güvenlik Yönetimi n 85

Page 90: Sayı 7

YANGIN GÜVENLİĞİ

T ÜYAK ve faaliyetleri hakkında bilgi alabilir miyiz? Türkiye Yangından Korun-ma Vakfı, 1992 yılında ku-

ruldu. 2003 yılında ise dernekleş-tik. Şu anda hem Tüyak Vakfı’nın hem de derneğimizin başkanlığını yürütmekteyim.

Vakfın kuruluş amacı; ülkemizin kaynaklarının heba olmaması için ülke gerçekleri ile bağdaşan, yan-gından korunma konusunda yayın hazırlamak, sempozyum düzenle-mek, kamu kurum ve kuruluşları ile birlikte hareket ederek yönetmelik ve standartların oluşumuna katkı sağlamak, bu konuda kamu algısı-

nın dikkatini çekerek bilgi ve bilinç düzeyini yükseltmektir.Vakıf, bahsettiğim bu amaçları doğrultusunda çalışmalar yapmak-ta olup, yayın hazırlamak panel ve sempozyumlar düzenlemek stan-dart ve yönetmeliklerin hazırlanma-sında taraf olmak kamuoyunu bu çerçevede bilinçlendirici faaliyetler-

Türkiye Yangından Korunma ve Eğitim Vakfı ve Yangından Korunma Derneği Yönetim Kurulu Başkanı İsmail Turanlı ile yangın güvenliği üzerine röportaj yaptık. Yangın güvenliği ve sektör üzerine görüşlerini aldığımız Turanlı; mevcut yangın yönetmeliklerinin başarılı ve gelişime açık olduğunu söyledi.

“Yangın yönetmelikleri başarılı ve gelişime açıktır”

86 n Güvenlik Yönetimi Aralık 2013

Page 91: Sayı 7

de bulunmak noktasında kısmen de olsa hedefine ulaşmıştır. Ancak bu hedefe varmış olması durmak anlamına gelmez, bahis konusu amaçların temelinde sürekli eğitim ve bilinçlendirme yatmaktadır. Bu çerçevede daha fazla yayın, daha uygun ve gelişmelere ayak uyduran mevzuat noktasında, kamu kurum ve kuruluşları ve özel sektör tem-silcileri ile sürekli irtibat halinde çalışmaya da devam ediyoruz. Üyelerimizi ise gerek özel gerekse kamu sektörünün profesyonelleri, sektörde yer alan akademisyenler ve sektörün içinde faaliyet göste-ren tüzel kişilikler oluşturmaktadır.

Amaçlarınıza ulaşabildiniz mi?Geriye dönersek; 1992 yılına baktığımızda, o dönemde Türki-ye genelini kapsayan binaların yangından korunması ve can ile mal güvenliğinin sağlanması adına koyulmuş kurallar yoktu. Kuruluş aşamamızdaki kurucu başkanımız, Prof. Dr. Abdurrahman Kılıç idi. Kendisi ve arkadaşları; ülke çapın-daki tüm binaların yangınlardan ko-runması, ülke kaynaklarının efektif kullanılması ve kayıpların minimize edilmesi için bir kurallar manzu-mesi oluşturmak hedefindeydiler.

1992 – 2002 yılları arasında, bu hedefe yönelik çalışmalar gerçek-leştirildi ve 2002’ye gelindiğinde, Türkiye’de Binaların Yangından Korunması hakkındaki ilk mev-zuat, Bakanlar Kurulu tarafından yayınlandı. En ses getiren çalışma-mız, 2010 - 2011 yılları arasında gerçekleşen projemizdir. Bu proje kapsamında, Bayındırlık Bakanlığı ile iş birliğine gittik ve Türkiye’nin 10 ilinde çalışan 8000 mimar ve mühendisi kapsayan bir seminer düzenledik. Benzer çalışmalarımız bugünde sürüyor. Bilgiyi, hem pro-fesyonellerin hem de kamuoyunun nezdinde erişilebilir, paylaşılabilir hale getirmek istiyoruz. “Önce ted-bir sonra tevekkül” diyor, insanların bilinçlenmeye ihtiyacı olduğunu düşünüyor ve çalışmalarımıza bu şekilde yön veriyoruz.

Sektörün genel bir değerlendir-mesini yapar mısınız?Bu sektörün %70’ini temsil eden yapıyız. Bunu hem nicelik hem de nitelik açısından ifade ediyorum. Sektörün gerek üretim gerekse uygulama açısından standart ve yönetmeliklere uygun davranış sergilemesi için büyük gayret sarf ediyoruz. Ancak sizlerin de yakın-dan bildiği üzere bazı sıkıntılarımız var, bu çerçevede TÜYAK Garanti markası adı altında bir girişim başlatıyoruz. Bunun sektörü olumlu

yönde motive edeceğine ve ülke kaynaklarının kullanılmasının daha verimli hale geleceğine inanıyoruz. Kısaca TÜYAK Garanti markası, üretici ve uygulamacı ile TÜYAK Vakfı arasında karşılıklı isteğe bağlı bir sözleşme olacak. İlgili taraflar piyasaya ülkemizde geçerli olan yasa, yönetmelik ve standartlara uygun mal ve hizmet arz edeceğini kabul ve taahhüt edecek. Aksi durumlarda ise TÜYAK hakem he-yetinin kararlarını kabul edecektir.

“Tüyak Garanti Markası” hak-kında bilgi verebilir misiniz?Tüyak Garanti Markası, bu sek-törde faaliyet gösteren şirketlerin imalat ve hizmet kalitelerini yük-seltmek amacıyla hazırlanmıştır. Garanti Markasını uygulamasını ka-bul eden ve kalite taahhüdünde bu-lunan firmalar, bu taahhüdün ihlali ya da müşteri tarafından şikayet gelmesi durumunda, TÜYAK bünye-sinde oluşturulan hakem heyetinin yetkisini kabul etmiş olacaklardır. Tüyak Garanti Markası’nın kullanı-mı bu taahhüde karşılık, firmaların mal ve hizmetlerinde kullanılma-sı mümkün olacaktır. Garanti Markası’nın devreye alınmasıyla birlikte, doğru uygulama ve doğru bilgilendirme ile ilgili etik kurallar oluşmasını sağlayarak, yangın güvenlik sektöründe bir farkındalık yaratmayı hedefledik.

TÜYAK Garanti markası adı altında bir girişim başlatıyoruz. Bunun sektörü olumlu yönde motive edeceğine ve ülke kaynaklarının kullanılmasının daha verimli hale geleceğine inanıyoruz. Kısaca TÜYAK Garanti markası, üretici ve uygulamacı ile TÜYAK Vakfı arasında karşılıklı isteğe bağlı bir sözleşme olacak.

İsmail Turanlı

Aralık 2013 Güvenlik Yönetimi n 87

Page 92: Sayı 7

YANGIN GÜVENLİĞİ

Yangın riski nedir? Yangından korunma ve yangın güvenliğin-den ne anlamalıyız? Yangın riski, ülke kaynakları açısın-dan bireysellikten uzak topyekûn değerlendirilmelidir. Yangın riski geçmişte olmuş olaylardan ders çıkartarak muhtemel olayları analiz etmek ve bunları öngörü ile birleşti-rerek tanımlamak demektir.Yangın riski, gece uykularımızı kaçıran hususlardır. Yangın riski, tedbir ve tevekkül ikilisinden tedbir alınarak önlenebilecek kaza, afet ve ihmal sonucu oluşabilecek yan-gınlar demektir. Yangından korun-ma ve yangın güvenliği ise bu olası risklere karşı kendimizi güvence altına almak demektir. İş devamlı-lığının sağlanması demektir. Can ve mal kaybının ya hiç olmaması ya da azaltılması, minimize edilmesi demektir. Yangından korunma, çocuklarımıza daha güvenli ve yeşil alanlar bırakmak demektir. Fabrika-larımızda çalışan, üreten işçilerimi-zin güvenliği demektir. Üretimin de-vamlılığı demektir. Kontratlarımızın güvence altına alınması demektir ve nihayetinde yangından korunma ve yangın güvenliği, huzur içinde uyumak ve geleceğe güvenle bak-mak, varlıklarımızı gelecek nesillere kül etmeden aktarabilmektir.

Yangınlara karşı yeterli tedbirler alınıyor mu? Yeterli bir bilincin olduğunu söyleyebilir miyiz? Biz bu işin yapım sektöründe yer alan mimar ve mühendislerin

çalışmalarını yeterli bulmadığımız için, bahsetmiş olduğumuz eğitim, yayın ve sempozyum faaliyetle-rini gerçekleştiriyoruz. Konunun toplumsal boyutunu ele alacak olursak, Marmara Bölgesi’nde ve özellikle İstanbul’da tüketicilerin son derece bilinçsiz olduğunu görüyoruz. 30 katlı binaların Boğaz manzarası olabilir ancak ne kadar önlem alırsanız alın, orada oluşan bir yangın riskini tamamen yok edemezsiniz. Amerika Birleşik Dev-letleri, 1896’dan beri bu bağlamda çeşitli düzenlemeler yapıyor, ancak orada bile hâlâ can ve mal kayıpla-rının gerçekleştiği yangınlar oluyor. Önemli olan, riskleri minimize et-mektir. Biz bu çerçevede halkımızın en azından satın alma ve kiralama esnasında güvenlik ihtiyaçlarını sorgulamalarını istiyoruz. Bu tür konuşmalar ve yayınlarla, insanımı-zı yönlendirmeye çalışıyoruz. Can ve mal güvenliğinin sağlan-ması için hasar maliyetine karşın muhtemel yatırım maliyeti odaklı çalışmalar yapılmalı. Bu çerçevede mevzuat oluşturulmalı ve kamuoyu bilinçlendirilip yangın sektöründe yer alan mühendis, teknisyen gibi insan kaynaklarımız eğitilmelidir. Üniversitelerimizde ön lisans, lisans ve lisansüstü programlarda konuyla alakalı dersler ve/veya bölümler açılmalıdır. Bu konuda yayınlar teşvik edilmeli, kamu çalı-şanlarımızın ve akademisyenlerin konuya dikkat ve ilgisi yoğunlaştı-rılmalıdır.

Yangın güvenliği ile ilgili eğitim-ler hakkında görüşlerinizi alabilir miyiz? Yangın güvenliği ile alakalı örgün eğitim süreci içinde yeterli düzeyde eğitim olanağı olduğundan bahset-mek mümkün değildir. Ancak bu konuda çalışmalar her geçen gün artmaktadır. Konu üniversitelerimi-zin yavaş da olsa ilgisini çekmeye başlamıştır. Ön lisans düzeyinde birkaç üniversitede; İstanbul Üniversitesi, 18 Mart Üniversitesi gibi programlar mevcuttur. Ancak bunların yeterli olduğunu söyle-mek tabi ki mümkün değil, bu tür programların özellikle lisansüstü derecesinde açılmasında büyük fayda vardır. Umuyorum ki kısa sürede bu noktaya varılacaktır.

Standartlar ve yasal mevzuatla-rın sürece etkisi ne yönde? Bu konuda bilgi alabilir miyiz? Şu anda bu konuyla ilgili olarak bir mevzuat eksikliğinden bahsetmek mümkün değildir. Bizim eksikliği-miz toplumsaldır. Bir kaza mey-dana geldiğinde hemen sorumlu ararız çünkü belli bir sorumluyu hedef almak pek çok şeyi kolay-laştırır. Oysa, sorumluyu değil, sorumluları bulmak ve kök nedene inmek gerekir. Türkiye’de yangın-dan korunma konusunda, can ve mal güvenliği açısından bir eksik bulunmamaktadır. Yasal olarak ne yapılması gerektiğini söyleyen standart yönetmeliğimiz, neyin nasıl olması gerektiğini söyleyen standartlarımız var. Denetim konusuna gelince, biz her mimarın mühendisin yaptığı tasarımı bir başka mimara birebir denetlettiremeyiz veya yüce bir ma-kam oluşturup her mimarı tasarımı elektrik, inşaat, mekanik tasarımla-rı birebir kontrol ettiremeyiz. Çünkü yangınla mücadele ve sistem dizay-nı multi disiplinler sonucu ortaya çıkar. Burada sorumluluk, tasarımı

Yangınla mücadele ve sistem dizaynı multi disiplinler sonucu ortaya çıkar. Burada sorum-luluk, tasarımı yapan kişilere aittir. Belediyeler ve belediye çatısı altındaki itfaiye birimleri, denetim mekanizmasını esas açısından değil, usül açısından işletir.

88 n Güvenlik Yönetimi Aralık 2013

Page 93: Sayı 7

Tasarımı, sadece yapıyı korumaya yöne-lik önlemlerle tesis edemezsiniz. Kullanım ve teknolojik ihtiyaçları da göz önüne almalısınız. Yani hem kullanım ihtiyaçları hem de teknolojik gerekler, güvenlik gerekleri ile harmanlanmalı ve ortaya efektif bir çözüm çıkarılmalıdır. Yangınla mücadelenin temel kuralı budur.

Aralık 2013 Güvenlik Yönetimi n 89

yapan kişilere aittir. Belediyeler ve belediye çatısı altındaki itfaiye birimleri, denetim mekanizmasını esas açısından değil, usül açısın-dan işletir. Nasıl ki tasarım multi disipliner bir iştir, denetim de aynı şekildedir. Herkes sorumluluğunu bilmeli ve riskini tanımalı, bu bilinç-te çalışmalıdır. Üniversitelerimize bakacak olursak, yönetmelik 2002 yılında çıktığı halde tasarımcı ve mimar yetişti-ren, elektrik mühendisi yetiştiren, inşaat mühendisi yetiştiren yüksek öğrenim kurumlarımızın bir tanesin-de bile ne bir çalışma, ne bir ders ne de bir öğretim yoktur. Bu kusur, hepimizin kusurudur. Türkiye’de yapı sektörü hızla büyü-yor. Bizim de Süpermenlere değil, bilgili tasarımcılara ihtiyacımız var. Kök nedenlerden uzaklaşmayalım. Bu nedenlerden uzaklaşırsak, gerçeklerden de uzaklaşırız. Şunun altını bir kez daha çizmek isterim; mevcut yangın yönetme-liklerini gayet başarılı ve gelişime açık buluyoruz. Zaman zaman yeniden değerlendirilmesi ile alakalı çalışmalarımız oluyor ve bunları ilgili kamu kurumlarıyla da paylaşıyoruz. Ancak özellikle yönetmelik ve standartlar arasında var olan çelişkilerinde giderilmesi gerektiğine inanıyoruz. Bu konuda ayrıca yönetmelik ve standartlara aykırı ürünlere dair mevzuat oluş-turma gayretlerini kınadığımızı ifade etmek istiyorum. Bu tür çalışmalar

ne ülkemizi ne de sektörü ileriye götürmeyecektir.

Yangın güvenliği ve yangın ekipmanları ile ilgili standartlar konusunda düşüncelerinizi alabi-lir miyiz?Yangın güvenliği ve ekipmanları konusunda standartlarda bir eksiklik olduğundan bahsetmek mümkün değil, ancak standart-lar arasında zaman zaman bazı çelişkiler olabiliyor. Özellikle AB ile yapılmış anlaşma çerçevesinde hızla TS EN normu olarak yayınla-nan standartlar ile mevcut standart ve yönetmelikler arasında küçük de olsa çelişkiler giderilmelidir. Ayrıca şunu da ifade etmeliyim ki; dünyaca kabul gören akredite labo-ratuarlarda denenmemiş ürün ve uygulamalara Kıbrıs Rum kesiminin akredite olmayan hatta laboratuar olmayan kurumlarının yazılarını re-fere ederek güdük ve sürdürülebilir olmayan standart hazırlamamalıyız. Standartların gerçekçi ve ülke ko-şullarına uygunluğu esas alınmalı, bu çerçeve dışına çıkılmamalıdır.

Binalarda yangın tesisatı uygula-nırken hangi faktörler göz önüne alınmalıdır?Bir binanın yangına karşı korun-ması tasarım aşamasında başlar. Çünkü kağıt üzerinde değişiklik yapmak maliyeti düşük bir unsur-dur. Ama kağıt üzerinde kesin bir kanaate varmadan imalata kalkış-

mak, hata riskini artırır. Burada sorumluluk, mimar arkadaşlarımıza düşer. Birinci önlem, yangın çıkmaması için daha az ısı kapasitesine sahip ürünlerin kullanılmasıdır. Tasarımı, sadece yapıyı korumaya yönelik önlemlerle tesis edemezsiniz. Kullanım ve teknolojik ihtiyaçları da göz önüne almalısınız. Yani hem kullanım ihtiyaçları hem de tekno-lojik gerekler, güvenlik gerekleri ile harmanlanmalı ve ortaya efektif bir çözüm çıkarılmalıdır. Yangınla mücadelenin temel kuralı budur.

Günümüz teknolojisine uygun koruma ve önleme sistemlerinin ülkemizdeki uygulamalarına ilişkin düşünceleriniz nelerdir?Ülkemizde bilgi eksikliği devam etmektedir, ayrıca haksız kazanç elde etmek isteyenlerde mevcuttur. Bu yüzden oldukça fazla miktarda taklit mal ülkemizde fonksiyon eksikliklerine rağmen kullanılmak-tadır. TS EN 15004 standartlarında tanımlanan gazlı söndürme sistem-lerinde kullanılan alışkanlıkların yerine izolasyon sektöründe kullanı-lan kimyasalların kullanıldığı bir va-kadır. Portatif söndürme cihazların da standarda inat mermer tozu kullanılması bir vakadır. Çoğu za-man yeterli bilinç düzeyi oluşmadığı için ne amaca hizmet edeceği belli olmayan, günü kurtarmaya dönük primitif uygulamaların olduğu da bir vakadır. Bunlar tabi sıkıntılı ol-duğumuz konular, bunların yanında kuşkusuz çok olumlu gelişmelerde var. Ancak olumlu gelişmeleri daha iyiye götürmek adına bu durumları da incelememiz icap eder. Bu çerçevede özellikle kısmide olsa piyasaya düzen getirecek hususlar-dan bir tanesi de Bilim ve Tekno-loji Bakanlığı İl Müdürlüklerinin ve TSE’nin ilgili birimlerinin piyasa denetimlerini sıklaştırması ve yaptırımların caydırıcı bir nitelikte olmasının sağlanması olacaktır.

Page 94: Sayı 7

YANGIN GÜVENLİĞİ

Bir yangın tehlikesi algılandığında, bina-nın veya ilgili alanın tahliye edilmesi birincil önceliğe sahiptir. Bu

nedenle, yangın algılama ve acil anons sistemlerinin güvenilir ve çift yönlü bir bağlantıyla birlikte çalışmasını sağlamak önemli bir ihtiyaçtır. Bosch’un Modüler Yangın Paneli 5000 serisinin son versiyonu bu gerekliliği kullanıcı dostu bir yöntemle karşılıyor. Yangın alarm paneli, Praesideo genel seslendirme ve acil anons sistemi arasında esnek ve gele-ceğe uyumlu bağlantı sağlayan IP iletişim arayüzü ile donatıldı.Alarm panelinin ve tahliye siste-minin Ethernet üzerinden bağlı olması birçok önemli avantajı da beraberinde getiriyor. Öncelikle, bu bağlantının ek donanım modül-lerine ve karmaşık kablo bağ-lantılarına olan ihtiyacı ortadan kaldırması, kurulum ve kablo dö-şeme işlemleri sırasında zaman ve maliyet tasarrufu sağlıyor. Aynı zamanda, geçmişteki birden fazla kablo bağlantısının aksine, yalnız-ca bir Ethernet bağlantısı yeterli olduğundan hatalı kablo bağlan-tısı riski ortadan kalkıyor. İkinci olarak, kapsamlı tanı işlevleri sa-yesinde, bağlantı durumu sürekli

olarak ve hızla analiz edilerek net geri bildirimler alınıyor. Son olarak, daha sonra sistemin ge-nişletilmesi gerektiğinde donanım kablo bağlantılarının karmaşık ve hataya açık bir şekilde yeniden yapılması gerekmiyor.Yeni sistemle ilgili düşüncelerini “Yeni Yangın Paneli proje tasarı-mı açısından yüksek esneklik su-nuyor” şeklinde açıklayan Bosch Güvenlik Sistemleri’nde ekip lideri Philip Duerringer sözlerine şöyle devam etti: “Panel kullanıcı-ya özel ve karmaşık tahliye kural-larının programlanmasını sağlıyor ve sistemin yeni donanım kurma

gereksinimi olmaksızın kolaylıkla genişletilebilmesini, dolayısıyla gelecekteki değişikliklerden etki-lenmemesini sağlıyor.”EN 54 standartlarına uygun olan arayüzün Eylül 2012’den bu yana IP ağıyla güçlendirilmiş olması, sistemi çok sayıda çıkış gerekti-ren büyük ölçekli kurulumlar veya havaalanları ve tren istasyonları gibi karmaşık sistemler için ideal hale getiriyor. Son olarak çok önemli bir başka özelliği de, sis-temin OPC veya yazılım geliştirme kiti üzerinden mevcut bir farklı marka bina yönetim sistemine bağlanabilmesi.

Kazandıran ortaklık

BOSCH GÜVENLİK SİSTEMLERİ

Bir yangın tehlikesi algılandığında, binanın veya ilgili alanın tahliye edilmesi birincil önceliğe sahiptir. Bu nedenle, yangın algılama ve acil anons sistemlerinin güvenilir ve çift yönlü bir bağlantıyla birlikte çalışmasını sağlamak önemli bir ihtiyaçtır.

90 n Güvenlik Yönetimi Aralık 2013

Page 95: Sayı 7
Page 96: Sayı 7

92 n Güvenlik Yönetimi Aralık 2013

ABONE FORMU

ABONELİK BİLGİLERİ

GÜVENLİK YÖNETİMİ DERGİSİNE 1 YILLIK ABONE OLMAK İSTİYORUM.

ADI, SOYADI :

FİRMA ADI :

DOĞUM TARİHİ/YERİ:

DERGİ TESLİM ADRESİ

ADRES :

POSTA KODU / SEMT / ŞEHİR

DİĞER BİLGİLER:

MESLEK :

E-MAİL :

TEL :

FAX :

GSM :

FATURA ADRESİ:

ADRES:

POSTA KODU / SEMT /ŞEHİR

VERGİ NO / DAİRESİ

Güvenlik Yönetimi Dergisi’nin 1 yıllık abonelik (12 sayı) bedeli 60 TL. + KDV’dir.

Abonelik bedelini İş Bankası - Beşiktaş Şubesi - Hesap No: 1008 280 52 64IBAN: TR 5700 0640 0000 1100 8280 5264 yatırdıktan sonra dekontun fotokopisi ile birliktebu formu doldurarak 0212 627 47 67’ye fakslayıp yada [email protected] adresine mail atarak hemen abone olabilirsiniz.

Page 97: Sayı 7

MOBOTIX 360° Hemisferik Görüntü Teknolojisi

180° panoramik görüntü

Karşı duvarlardan 2 adet 180° panoramik görüntü

Mobotix ile 360° görüntü ve kayıt Hemisferik kamera ile 360° görüntü ve tam görüntü kaydı yapmak mümkün olduğu gibi,

canlı ve kayıtlı görüntüleri düzeltmek son derece kolaydır. Böylelikle kullanıcılar yazılımla kontrol ettikleri PTZ fonksiyonları sayesinde çok daha detaylı görüntüler elde edebilirler.

www.viyagroup.net [email protected]: 90 212 528 63 13

Bir 180° panoramik ve 2 odaklanmış görüntüAynı anda dört odak noktası görüntüsü

Page 98: Sayı 7

S A R I S A Y F A L A R

Page 99: Sayı 7
Page 100: Sayı 7