sanat tarihi d etnografya d numismatik · 2015-06-04 · sanat tarihi d etnografya d numismatik...

16
Sahibi ve Sorumlu Yönetmeni Nezih Yönetim Bilge Düzenleme Füsun Uluülke Onur Kurulu Ord. Prof. Dr. Ekrem Akurgal Prof. Dr. Oktay Aslanapa Prof. Dr. Halet Çambel Prof. Dr. Refik Duru Prof. Dr. Ufuk Esin Prof. Dr. Semavi Eyice Hon. Dr. Dr. Çelik Gülersoy Prof. Dr. Jale Inan Prof. Dr. Kuban Prof. Dr. Machteld J. Mellink Kurulu Prof. Dr. Zeynep Ahunbay Prof. Dr. Berna Alpagut Prof. Dr. O. Tekin Prof. Dr. Nezahat Baydur Prof. Dr. Oktay Belli Prof. Dr. C. Greenewalt Jr. Prof. Dr. Kenneth W. Harl Prof. Dr. Harald Hauptmann Prof. Dr. WernerJobst Prof. Dr. Bülent Prof. Dr. Peter Kuniholm Prof. Dr. Önder Küçükerman Prof. Dr. Hasan Malay Prof. Dr. Recep Meriç Prof. Dr. Roin Metreveli Prof. Dr. Robert Ousterhout Prof. Dr. Prof. Dr. Engin Ozgen Prof. Dr. Cemal Pulak Prof. Dr. Mirjo Salvini Prof. Dr. Umit Prof. Dr. Veli Sevin Prof. Dr. Celal Prof. Dr. Tanyeli Prof. Dr. Taner Tarhan Prof. Dr. Numan Tuna Prof. Dr. Tekin Prof. Dr. Henry T. Wright III Prof. Dr. Stefanos Yerasimos Prof. Dr. Levent Doç. Dr. Ahmet Vedat Çelgin Yard. Doç.Dr. Engin Akyürek ve Projeler Editörü Dr. Brian Johnson Redaksiyon Kurulu AliAkkaya Chris Lightfoot Aksel Tibet Müzeler Bölümü: Erdem Yücel Engin Akyüz Belgelerne: H. Semih Eralp Dizgi: Arkeoloji ve Sanat Ofset Yeri ve Hayriye Cad. Çqrlu Apt. 3/4 80060 - Istanbul Tel.: (O 212) 293 03 78 - 245 68 38 Fax: (O 212) 245 68 77 E-mail: [email protected] SANAT TARiHi D ETNOGRAFYA D NU MisMATiK "Ancak memleketimizin hemen her emsalsiz defineler halinde yatmakta olan kadim medeniyet eserlerinin ilerde meydana ilmi bir surette muhafaza ve tasnifleri ve geçen devirlerin sürekli ihmali yüzünden pek harap bir hale olan abidelerin için müze müdürlüklerine ve hafriyat üzere arkeoloji kat 'i lüzum " G azi Mustafa Kemal ve Milet Müzelerinde Bulunan Red-on-White Grubu Kandiller ... ........... .. ................ .. ........ .. .... ..... 2 Gürol - Akmonia (Ahatköy) Mozaikleri ........... .... .. .................... 23 N ez ih • Kolkhis Bölgesi'nin Tarihi N otlar .. .. ....... .. ..... ............ ....... .... .. ......... .. ................. .. . ' 26 Murat Arsl an • Arkeoloji Haberleri: Kalacak Olan Antik Bir Merkezi: Allianoi .... .. .. ................ ... ..... ............................. 41 Erdem Yücel • Nümismatik Haberleri/Nümismatic News Sikkeleri / The Ottornan Coinage of Cyprus .. ........... . ...... .. ..... ... ... .... . ........... 45 Gyula Petra.nyi Kapak - Akmonia Mozaik/erinden bir örnek (Foto . Nezih ayda bir bilimsel ve aittir. ve her türlü görsel malzemenin 22 97 Tem.m.uz - 2000

Upload: others

Post on 20-Jan-2020

27 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Sahibi ve Sorumlu Yazı İşleri Yönetmeni Nezih Başgelen

İdari Yönetim Bilge Başgelen

Düzenleme Füsun Uluülke

Onur Kurulu Ord. Prof. Dr. Ekrem Akurgal Prof. Dr. Oktay Aslanapa Prof. Dr. Halet Çambel Prof. Dr. Refik Duru Prof. Dr. Ufuk Esin Prof. Dr. Semavi Eyice Hon. Dr. Dr. Çelik Gülersoy Prof. Dr. Jale Inan Prof. Dr. Doğan Kuban Prof. Dr. Machteld J. Mellink

Danışma Kurulu Prof. Dr. Zeynep Ahunbay Prof. Dr. Berna Alpagut Prof. Dr. O. Tekin Aybaş Prof. Dr. Nezahat Baydur Prof. Dr. Oktay Belli Prof. Dr. C. Greenewalt Jr. Prof. Dr. Kenneth W. Harl Prof. Dr. Harald Hauptmann Prof. Dr. WernerJobst Prof. Dr. Bülent Iplikçioğlu Prof. Dr. Peter Kuniholm Prof. Dr. Önder Küçükerman Prof. Dr. Hasan Malay Prof. Dr. Recep Meriç Prof. Dr. Roin Metreveli Prof. Dr. Robert Ousterhout Prof. Dr. Mehm~.t Özdoğan Prof. Dr. Engin Ozgen Prof. Dr. Cemal Pulak Prof. Dr. Mirjo Salvini Prof. Dr. Umit Serdaroğlu Prof. Dr. Veli Sevin Prof. Dr. Celal Şengör Prof. Dr. Uğur Tanyeli Prof. Dr. Taner Tarhan Prof. Dr. Numan Tuna Prof. Dr. Oğuz Tekin Prof. Dr. Henry T. Wright III Prof. Dr. Stefanos Yerasimos Prof. Dr. Levent Zoroğlu Doç. Dr. Ahmet Vedat Çelgin Yard. Doç.Dr. Engin Akyürek

Dış İlişkiler ve Projeler Editörü Dr. Brian Johnson

Redaksiyon Kurulu AliAkkaya Chris Lightfoot Aksel Tibet

Müzeler Bölümü: Erdem Yücel

BasınDanışmanı: Engin Akyüz Belgelerne: H. Semih Eralp Dizgi: Arkeoloji ve Sanat Yayınları Baskı: Ofset Yapımevi

İdare Yeri ve Yazışma: Hayriye Cad. Çqrlu Apt. 3/4 80060 Beyoğlu - Istanbul Tel.: (O 212) 293 03 78 - 245 68 38 Fax: (O 212) 245 68 77 E-mail: [email protected]

SANAT TARiHi D ETNOGRAFYA D NUMisMATiK "Ancak memleketimizin hemen her tarafında emsalsiz defineler

halinde yatmakta olan kadim medeniyet eserlerinin ilerde tarafımızdan meydana çıkarılarak ilmi bir surette

muhafaza ve tasnifleri ve geçen devirlerin sürekli ihmali yüzünden pek harap bir hale gelmiş olan abidelerin muhafazaları için müze müdürlüklerine ve hafriyat işlerinde kullanılmak üzere arkeoloji

mütehassıslarına kat 'i lüzum vardır. "

Gazi Mustafa Kemal

İçİNDEKİLER

• Aydın ve Milet Müzelerinde Bulunan Red-on-White Grubu Kandiller .......... ...................................... ..... 2

Gürol Barın

• Uşak - Akmonia (Ahatköy) Mozaikleri ........... .......................... 23

N ezih Başgelen

• Kolkhis Bölgesi'nin Tarihi Coğrafyasına İlişkin Bazı N otlar .. ......... .. ..... ............ ....... .... .. ......... .. .................... ' 26 Murat Arslan

• Arkeoloji Haberleri: Yortanlı Barajı'nın Suları Altında Kalacak Olan Antik

Bir Şifa Merkezi: Allianoi .... ......................................................... 41

Erdem Yücel

• Nümismatik Haberleri/Nümismatic News Kıbrıs'ın Osmanlı Sikkeleri /

The Ottornan Coinage of Cyprus .. ......................... ... ....... ............ 45 Gyula Petra.nyi

Kapak Fotoğrafı: Uşak - Akmonia Mozaik/erinden bir örnek (Foto . Nezih Başgelen)

İki ayda bir yayınlanır. Yayınlanan yazılardaki bilimsel görüş ve düşünceler yazarına aittir. Yazı ve her türlü görsel malzemenin yayın hakkı saklıdır.

Yıl: 22 Sayı: 97 Tem.m.uz - Ağustos 2000

userr
Rectangle

ii i i

i

KOLKHİs BÖLGESi'NİN

TARİHİ COGRAFYASINA İLİşKİN BAZI NOTLAR

MURAT ARSLAN

Bu makale', Antikçağ'da değerli madenieri, stratejik konumu, verimli toprakları ve efsaneleriyle, ilgi çekici olduğu kadar tehlikeli, bilindik olduğu ölçüde tuhaf, Kolkhis Bölgesi'nin tarihi coğrafyasına ilişkin bilgileri sistemleştirerek ileride bu konuda çalışacak olan araş­tırmacılar ve öğrenciler için bir başlangıç olmasını

amaçlamıştır. Çalışmanın temelini antik kaynaklar meydana getirmiş olmakla beraber, yeri geldiğinde ar­keolojik, nümismatik, epigrafik ve modern literatür bil­gilerinden yararlanılarak bir sonuca varılmaya çalışıl­mıştır. Çünkü, metinden de anlaşılacağı üzere, Kolkhis Bölgesi'ne ilişkin mitolojik ve tarihsel anlatımlar antik yazarlar tarafından birbirinden titiz bir şekilde ayrıl­mamış ve hatta bölgeye gelen tarihsel şahsiyetler dahi mitolojik kahramanlardan etkilenmişlerdir.

Kolkhis Bölgesi'nin sınırları Kafkas Dağları tara­fından çizilmiştir. Ancak bu dağların sarp ve güç­lükle geçit veriyor olması bölgenin komşularıyla, yani Iberia, Armenia ve Kafkaslar'ın kuzeyindeki bölgelerle sosyal, ekonomik ve kültürel etkileşim­lerinin zayıf kalmasına yol açmıştır. Antikçağ bo­yunca, bölgenin dağlık topografyası ve sık bitki

örtüsü ulaşım zorluğuna neden olmuş; dolayısıy­la kara yolundan ziyade deniz yolu kullanılmıştır. Bölge ana bağlantısını batıdan yani Karadeniz üzerinden sağlamaktadır. Bu bakımdan Kolkhis Bölgesi en erken dönemlerinden itibaren Hellen dünyasıyla yoğun bir ticari ve kültürel iletişim içinde bulunmuşturl . Herodotos' a (iv. 86) göre, Karadeniz'in girişinden Phasis (= Rioni) Irma­ğı'na, yani en uzak kesimine gemiyle dokuz gün sekiz gecede gidilebilirdi.

Antikçağ' da Kolkhis adı verilen bölgenin güne­yinde Armenia, kuzeyinde Skythia2

, batısında Ka­radeniz, doğusunda ise Iberia ve Albania yer al­maktadır3 •

Strabon Kolkhis'in güneyindeki Armenia Maior'la olan sınırını Kafkas Dağları ve K yros (= Kura) Ir­mağı'nın belirlediğinden bahsetmektedir (xi. 3. 2). Gene Strabon Kolkhis'in kuzey sınırını Pityos (xi. 2. 14). Doğu sınırını Sarapana kentiyle belirler (xi. 3.4). Bölgenin güneybatısında yer alan Pontos ve Armenia Minor bölgeleriyle olan sınırının ise nere­ye kadar uzandığı kesin olarak bilinmemektedir.

IBERIA

o 150km 1=1 =======91

Kalkhis Bölgesi :ve metinde geçen yerler.

26 ----~--~------------------------------------------------------------------

--------------------------------------------------------------------ARKEOLOJİ VE SANAT

N

o f 500 km

t======jl

AKDENIZ

Kalkhis Bölgestnin Konumu

ARABIA

Ksenophon (anab. iv. 8. 8), Pontos Bölgesi'nin li­man kenti Trapezus'un doğu sınırında yer alan Makron'ların4 sınırından Kolkh'ların sınırına üç günlük yürüyüşle ulaşılabileceğini; aynı eserinin bir başka yerinde (iv. 8. 22) ise Trapezus'un Sino­pe'nin Kolkh ülkesindeki kolonisi olduğunu ileri sürmektedir. Fakat Ksenophon'un, Kolkh'lar ola­rak tanımladığı kavimle Kolkhis'lilerin aynı kişiler oldukları şüphelidir. Zira, Ksenophon (anab. v. 6. 36-37; 7. 7-10), Kral Aietes'in soyundan gelenlerin hüküm sürdüğü Kolkhis Bölgesi'nden söz eder­ken, Hellenlerin, Phasis' e yelken açmayı ve Pha­sis'lilerİn (= Kolkhis'lilerin) ülkesini ele geçirmeyi düşündüklerini bildiriyor olsa gerektir. Strabon da (xi. 2. 16), Phasis ismini sadece Rioni ırmağı için kullanılmayıp, söz konusu isimle ya yörede bulu­nan aynı isimdeki kenti ya da Kolkhis Bölgesi'ni kastetmektedir. Aynı şekilde, Aristoteles (hist. anim. iii. 21. 7) ve Hippokrates (Aer. 15), gerek Kolkhis Bölgesi'ndeki çiftlik hayvanlarından ge­rekse yörenin yönetim organizasyonundan bahs e­derlerken Phasis ismiyle ne ırmağı ne de kenti ni­telemişler; fakat genelolarak Kolkhis Bölgesi'ni ve bu bölgede yaşayan halkı tarif etmişlerdir.

Strabon (xii. 3. 17), Pontos'tan kalkıp, kıyı boyun-

0"\S:~Ar~~ ARAL \ . DENiZi )

~ -j '1 II \

~/

ca ilerlenirse Trapezus kentiyle Kolkhis Bölgesi arasında bir yerde Zygopolis olarak adlandırılan bir yerleşim yerine gelindiğini ve ondan sonra da Kolkhis'in başladığını bildirmektedir. Appianos ise (Mithr. 101), Pontos Kralı Mithridates VI. Eu­pator'un M.ö. 66 yılında Roma Generali Pompeius tarafından yenilgiye uğratılıp geri çekilirken önce Armenia'ya, daha sonra da, Absarros (= Apsaros) Irmağı'nı5 aşarak Kolkhis Bölgesi'ne girdiğinden bahsetmektedir. Plinius da (nat. vi. 9. 25; lL. 29), Absarros ırmağı'nın Parihedri Dağları'ndan do­ğarak Karadeniz'e aktığını ve bu dagların Kolk­his'in güneybatısında yer alan Armenia Minor Bölgesi'yle aralarındaki doğal sınırı oluşturduğu­nu ifade eder. Ayrıca (nat. vi. 4. 12) bölgenin gü­neybatısında -Trapezus kentinden 140 mil mesafe­de- Absarros isimli bir kale6 ve aynı adla anılan bir ırmağın varlığından söz etmekte olup, söz konusu ırmağın Kolkhis'le Pontos bölgelerinin doğal sını­rını teşkil edebileceğini düşündürür. Aynı şekilde

bu görüş Arrianos'ta (periplus 11) daha açık bir şe­

kilde ifade edilmektedir. Arrianos, stratejik olarak çok önemli bir yere kurulan Absarros Kalesi ve ır­mağı' nın Pontos Bölgesi' ni bitiren en önemli to­pografik nokta oıduğunu ileri sürmektedir. Söz konusu antik kaynaklardan çıkan sonuçlar bize,

-----------------------------------------------------------------------------27

, ARKEOLOJİvE SANAT----------------------------------

Akampsis (= Çoruh) ırmağı'yla birleşerek Kara­deniz' e dökülen Absarros ırmağı ve aynı isimle anılan kalenin Kolkhis Bölgesi'nin Pontos'la olan sınırını teşkil ettiğini düşündürmektedir.

Kolkhis Bölgesi'nde Paleolitik Devir'de başlayan insan topluluklarına ait izler yerlerini Neolitik Çağ'la birlikte yerleşik, tarıma dayalı küçük köy toplumlarına bırakmıştır7 • Çünkü bölgenin jeolo­jik, fizyografik ve iklimsel koşulları, insan toplu­lukların yerleşmesi ve gelişmesi açısından elveriş­li bir ortam yaratmaktadır. Ayrıca Antikçağ' da, Kafkas Dağları'nda ve bölgenin ırmaklarında bu­lunan zengin altın madeni bölgeyi diğer kültürle­rin nazarında da ilgi çekici kılmaktaydı. Bundan dolayı, Kolkhis Bölgesi'ne Bronz Çağı'ndan itiba­ren yoğun bir şekilde yerleşilmiştirs . M.ö. VIII.­Vii. yüzyılla birlikte bölgede efsanevi lason'un Altın Postlu Koç'u aramaya geldiği Kolkhis Böl­gesi'ne ilişkin hikayeler Hellen yazarlar tarafın­dan kaleme alınmaya başlamıştır9 • M.ö. VII- ıV.

yüzyıllarda, Hellenlerl D ve Perslerlell ekonomik, kültürel ve siyasal alanda yoğun ilişkilerde bulun­muşturl2 • Hellenistik Dönem'le birlikte, M.ö. 115 yılında Pontos Kralı Mithridates Vi Eupator'un egemenliğine giren bölgel3 M.ö. 65 yılında Pompe­ius tarafından fethedilmeye çalışılmışl4 ve Parth akınlarına karşı Roma'nın ileri bir karakolu haline getirilmeye gayret edilmiştir. Daha sonra Arsa­kid'ler ve Sasani'lerin egemenliğine giren Kolkhis, M.s. 300 yıllarında Roma himayesinde bir devlete dönüşmüştür. M.s. V. yüzyılda ise, kısa bir süre ef­sanevi kral Vahtang tarafından özgürlüğüne ka­vuşan Kolkhis, önce Sasani Kralı Hüsrev tarafın­dan yağmalanmış ve M.s. Vii. yüzyılın ortaların­daki Arap fethine kadar Bizans ve İran arasındaki

Apsaros Kalesi

mücadelelere sahne olmuşturıs .

Kolkhis Bölgesi'ne ilişkin mitolojik ve tarihsel an­latımlar bölgeye gelen tarihsel şahsiyetleri ve an­tik yazarları etkilemiştir: Strabon (i. 2. 39; xi. 4. 8), Kolkhis Bölgesi'ni anlatırken önce Phriksos'un daha sonra da lason'un yöreye olan seferlerinden ve onlara ait buluntulardan bahsetmektedir. M.ö. ıV. yüzyılda Ksenophon (anab. v. 6. 36-37), Kolk­his'lilerin ülkesini kral Aietes'in soyundan gelen­lerin yönettiğinden bahsetmektedir. Strabon (i. 2. 39) ise, Aietes'in yerel bir isim olduğunu vurgula­maktadır. Ayrıca Kolkhis Bölgesi'nde M.5. i. yüz­yılda dahi Aietes isimli soyluIara 'rastlandığından

söz edilmektedirl6• Arrianos (periplus 9-11), Kolk­

his sahillerini anlattığı bölümde bir yandan Pro­metheus'un Zeus tarafından bağlandığı dağı ta­nımlamaya çalışırken, diğer yandan Argonaut'la­rın zamanından kalma eski eserleri incelemekte­dir. Appianos (Mithr. 103), M.ö. 66/5 yıllarında Pompeius'un bölgeye düzenlediği seferi anlatır­ken onun daha önceden Argonaut'ların, Dios­kur'ların ve Herakles'in ziyaret ettiği bölgeye yak­laşmakta olduğu sıradaki ruhsal durumunu yan­sıtmakta ve bilhassa Prometheus'un Kafkas Da­ğı'nın üzerinde bağlandığı ve acı çektiği yeri gör­mek istediğind~n söz etmektedir17

• Arrianos (pe­rip lus11) ise, M.s. 132 yılında Roma valisi sıfatıyla Kappadokia' da bulunduğu sırada Prometheus'un zincire vurulduğu, koni şeklinde doruğu olan Strobilos Dağı'nals tırmanmıştır. Büyük İsken­der'in Pers seferi esnasında bölgeye yakın olduğu sırada Kolkhis ve komşuları Amazon'larl9 üzerine bir sefer düzenlemesi teklif edilmiş; fakat İsken­der o sıralar Hindistan üzerine yürüyeceği için bu seferi ilerideki bir zamana ertelemiştir2D • Suetonius (Nero 19. 2), Nero'nun Kolkhis'e bir sefer düzenle­meyi düşündüğü için sadece İtaliklerden oluşan bir legio hazırladığı ve bu legio'ya (= legio i ltalica) "Büyük İskender'in Mızraklı Alayı" lakabını taktı­ğından bahsetmektedir21

• Ayrıca Nero, bu seferini Aithiopia'ya (= Etiyopya) kadar uzatmayı, böyle­ce Mısır Kralı III. Sesostris22 gibi, Kolkhis'le Aithi­opia arasındaki toprakları ele geçirmeyi düşün­mektedir23

• Kolkhis Bölgesi'nin ünlenmesi Argo­naut'lar24 ve Altın Post efsanesFs sayesinde olmak­la birlikte26

, bölgeyle ilgili yazılı belgeler ilk olarak Homeros'la başlar: Homeros (Il. vii. 465-475; Od. xii. 69-75), Kirke'yle Kral Aietes'in kardeş olduk­larını, Argo gemisini ve lason'u ve onun Aietes'in ülkesinden gidip oradan geri döndüğünü yani Argonaut'ların yolculuğunu bilmekle birlikte, Ar-

28--------------------------------------------------------------------

----------------------------------ARKEOLOJİvE SANAT

gonaut'ların hikayesi ve Kolkhis konusunda ay­rıntılara girmemektedir. Hesiodos ise (theog. 955-1002), Kirke ve kral Aietes'in kardeş oldukların­dan, Phasis ırmağı, Aietes, Argo gemisi,lason ve Medeia' dan söz etmektedir. Aietes'in kralı olduğu Kolkhis hakkında ilk kez bilgi veren antik yazar, M.ö. VIII. (M.ö. ca. 730) yüzyılda yaşamış olan Ko­rinthos'lu ozan Eumelos'tur27

• Eumelos'a (Paus. ii. 3. 10-11) göre, Kolkhis'in kralı Aietes aslen Korint­hos'lu olup, Kolkhis ona Güneş Tanrısı Helios ta­rafından verilmiştir. Ayrıca ona göre, lason'un Kolkhis' e gitme nedeni Altın Postlu Koç değildir; fakat lason, Kolkhis'ten Aietes'in kızıyla lolkos kentine döndükleri zaman, Korinthos halkı, ar­dından hiçbir selef bırakmadan ölen son kralları Marathon'un yerine Kolkhis Kralı Aietes'in kızı Medeia'yı geçirmek isterler. Bu yüzden Medeia, kocası lason'la birlikte Korinthos' a gelerek krallı­ğı devralır ve hükümdarlığı lason'a verir2s

M.ö. VI. yüzyılda Giritli Epimenides, Argo gemisi­nin inşası ve lason'un Kolkhis'e olan seferini anla­tan 6.500 satırlık bir eser kaleme almıştır29 • Aynı şe­

kilde, M.ö. VI.-Y. yüzyıllarda yaşamış ünlü coğraf­yacı ve logographos Hekataios (FGrH 171; 185-188) da Argonaut' lar ve Kolkhis' e olan yolculuklarına değinmiştir. M.ö. Y. yüzyılda Hellen dünyasında Argonaut'ların hikayesi çeşitli tiyatro eserlerine konu olmuştur, bunlardan en önemlisi Euripi­des'in Medeia (1-1415) adlı trajedisidir. Herodo-

tos' a (i. 2) göre, Hellenler uzun bir gemiye atlaya­rak Kolkhis'teki Aia30 kentine ve Phasis ırmağı'na kadar gelmişler ve kendilerini buralara kadar geti­ren isteklerin hepsini yerine getirdikten sonra, kra­lın kızı Medeia'yı da kaçırarak Hellas'a geri dön­müşlerdir. Kolkhis kralı peşlerine adam salmasına ve kızını geri alabilmek için istekte bulunmasına rağmen bundan bir sonuç elde edememiştir31 •

Hippokrates' e (Aer. 15) göre, Kolkhis Bölgesi ya­ğışlı bir iklime sahiptir, yılın büyük bir bölümü düzenli ve ağır bir yağmurla geçer, mevsimler ve gündüzle gece arasında önemli bir ısı değişikliği yaşanmaz, ülkede rutubet hiç eksik olmaz ve yer yer bataklıklara rastlanırdı32 • Arrianos (periplus 9), bu bakımdan Kolkhis'lilerin yüksek yerlerde kentlerini kurduklarını, böylelikle hem askeri açı­dan savunması kolay yerlere yerleştiklerini hem de sistemli bir şekilde oluşturdukları kanal siste­miyle kentlerindeki su dolaşımını kontrol altına aldıklarını bildirmektedir. Antikçağ' da bataklık bölgelerde yaşayan halk bu yüzden yerden yakla­şık 4-5 m. yükseklikte yapay, yığma tepecikler in­şa ederek ve onların üzerlerini düzleştü'erek is ka­na elverişli duruma getiriyorlardı33 • Hippokrates (Aer. 15) de, bölgede yapı malzemesi olarak hem iklim koşullarına uygun hem de sağlıklı olan ah­şap kullanıldığını belirtir. Vitruvius da (ii. 1. 4), Kolkhis mimarisinden söz ederken yüksek ahşap kulelere değinmektedir.

Phasis (= Rioni) Irmağı ve Kafkas Dağları'nın genel görünümü.

----------------------------------------------------------------------29

· ARKEOLOJİVE SANAT--------------------------------------------------------------------

Bölgedeki akarsuların çokluğu, bölgenin önemli ölçüde yağış alması ve havadaki nem oranının yüksek olması nedeniyle Kolkhis Ovası'nda, su­lak yerlerde yetişen, çabuk büyüyerek olgunlaşan bir bitki olan dad4 (= Echinochlara crus-galli) üreti­mi yoğunluktaydı3s • Ayrıca Kafkas Dağları'nın

etekleri ve bölgenin güneyindeki araziler daha sı­cak ve karasal iklim özellikleri gösterdiği için buğ­day yetiştirilmesine uygundu. Bölgede üzüm üre­timi de önemli bir yer tutmakta olup, Kolkhis şa­raplarıyla ünıüydü. Fakat Hippokrates' e (Aer. 15) göre, gene bölgeye özgü olan ani su baskınlarının,

kuru ve sıcak rüzgarların (= kenkhron [KEYXPOV]) tüm ürünü birkaç saatte yok etme ihtimali vardı.

Strabon (xi. 3. 4), yağmur sularının dağlardan çe­şitli ırmaklar olarak Kolkhis içinden Karadeniz' e doğru aktıklarını vurgulamaktadır. Ülkenin mer­kezinden geçerek Karadeniz' e dökülen en önemli ırmağı Phasis36 (= Rioni) olup, Kaukasos (= Kaf­kas) Dağları'ndan doğar37 • Bu büyük ırmak dağ­lardan denize doğru yolculuğu sırasında birçok küçük akarsuyla, özellikle Glaukos, Hippos ve Kyaneos ırmaklarıyla birleşerek debisini artırır38 •

Bu bakımdan sedimentle yüklenen Phasis Irmağı sarımtırak bir renk alır39 • Irmak kenarlarında ka­mışların bittiğinden40 ve insan yiyen yaratıkların (timsah) varlığından bahsedilmektedir4

! . Nasıl

Mısır Nil' in bir armağanı ise, Kolkhis de Phasis Ir­mağı'nın bir armağanıdır42 • Phasis Irmağı'na pa­ralel akarak, Karadeniz' e dökülen diğer bir ırmak Khobos (= Enguri) Irmağı olup, Suania (= Svane-

Kalkhis Bölgesi'nin Armenia ve Iberia ile olan sınırını oluşturan Kyros (= Kura) Irmağı

ti) Dağları'ndan doğar43 • Kolkhis'in güneyinde ise, kollarından biri Armenia, bir diğeri ise Pontos sı­nırı yakınlarında yer alan Akampsis (= Çoruh) Ir­mağı, Absarros (= Gürcü dilinde Adcharistsqali) Irmağı'yla birleşerek Karadeniz'e döküıür44 • Pha­sis Irmağı' nın kuzeyinde yer alan ırmaklar ise Khorien, Rhoan, Penios, Kharieis ve üzerinde Di­oskurias kentinin yer aldığı Anthemos'tur4s

• Plini­us' a (nat. vi. 4. 12) göre, Kolkhis Bölgesi'nin güney­batı sınırını yani bölgenin büyük bir ihtimalle Pon­tos Bölgesi'yle olan hududunu Absarros Kalesi ve Irmağı oluşturur. Kolkhis Bölgesi' nin güney ve do­ğu sınırını yani bölgenin Armenia ve Iberia'yla olan sınırını, esas itibariyle Kyros (= Kura) Irmağı teşkil eder. Strabon (xi. 3. 2) ve Plinius'a (nat. vi. 15) göre, bazen Kafkas Dağları'nın arasındaki derin vadilerden ve büyük ölçüde geniş ovalardan akan bu ırmak Kolkhis Bölgesi' nin, güney ve güneydo­ğusunda Armenia, doğusunda ise Surami Da­ğı'yla birlikte Iberia'yla olan doğal sınırını oluştu­rur. Daha sonra da Iberia'nın yüksek platolarından ve geniş ovalarından akarak Albania Bölgesi'ne, oradan da Hazar (= Koros) Denizi'ne döküıür46 •

K yros Irmağı bu uzun yolculuğu sırasında Kolkhis Bölgesi'ndeki Suania Dağları'nın kuzeyinden ve Kazbeyi Dağları'nın47 eteklerinden doğan Ara­gos'la (= Argavi); gemiyle yolculuk etmeye olanak sağlayacak kadar geniş ve derin olan Alazonios, Sandobanes, Rhoetakes ve Khanes ırmaklarıyla ve birçok diğer akarsuyla beslenerek debisini artırır48 •

Kolkhis Bölgesi'nin büyük bir bölümünü, ırmak-

30-----------------------------------------------------------------------

--------------------------------------------------------------------ARKEOLOJİ VE SANAT

lar tarafından yarılmış olan ve batıdan doğuya doğru daralarak bir üçgen şeklini alan Kolkhis Ovası 0luşturur49 • Bölge, önemli coğrafi konumu ve doğal kaynakları nedeniyle hem Hellenler hem de Romalılar tarafından yörenin kilit ticari merke­zi haline getirilmiştir. Ayrıca bölge stratejik konu­mu itibariyle de önemli bir yere sahiptirSO. Bölge­nin zenginliği yörede bulunan altınS1 , gümüşS2, ba­kır ve demir madenleris3, değerli taşları54 ve bere­ketli otlaklarıyla açıklanmaktadır. Belki de bu ne­denle Phriksos Kolkhis Bölgesi'ne erken dönem­lerde bir sefer yapmak ihtiyacı duymuştur. Phrik­sos'un seferinin izleri halen kendini göstermekte­dir: Phriksos'un, Iberia' da, adı sonradan Ideessa olarak değiştirilen küçük bir kenti ve kendine ait tapınağı halen Kolkhis'le Iberia sınırında yer al­maktadırss • Diğer yandan, Phriksos'un bu seferi Hellenlerin, M.ö. 750-550 yılları arasındaki Büyük Kolonizasyon hareketiyle aynı bağlamda ele alı­nabilir. Anavatanındaki tehlikelerden kaçan Hel­len uzak bir ülkede kendine yeni bir yaşam kurar ve yerel bir kadınla evlenerek oraya yerleşir6 . Pli­nius (nat. 33. 52), Kolkhis'in efsanevi kralı Ai­etes'in ardılı olan Saulauskes'in bölgedeki maden­ciHğin yaratıcısı olduğundan ve Kuzey Kafkas­lar' daki Suania Bölgesi'nde bol miktarda altın ve gümüş madenIerinin varlığından söz etmekte­dirs7

• Ayrıca Strabon (xi. 2. 19) da bölgenin altın

Suania (= Svaneti) Dağları ve Khobos (= Enguri) Irmağı'nın genel görünümü

madeni açısından zenginliğiyle Argonaut'ların Kolkhis'e düzenledikleri sefer arasında bir ilişki­nin olduğunu düşünmektedir.

Bölgedeki nem oranının yüksek olması geniş ot­lak alanlarının oluşmasına olanak sağlamıştır. Bu bakımdan Kolkhis Bölgesi af8

, sığır9, keçi sakallı bir geyik cinsi olan tragelaphus60 ve domuz yetişti­riciliğine son derece uygun olup, koyun besiciliği açısından elverişli değildir61 . Bölgedeki bataklıklar ise, ördek ve sülün gibi bazı yaban kuşlarının ye­tişmesi için uygun bir ortam yaratıyordu. Özellik­le sülün, "Phasis kuşu" olarak adlandırılmakta ve bol miktarda ihraç edilmekteydi. Elegabalus (M.5. 204-222) gibi, her bulduğunun tadına bakmadan edemeyen bazı Roma imparatorları da bu kuşu yalnızca kendileri yemekle kalmıyor, aynı zaman­da hayvanlarını da sülünle besliyorlardı62 .

Bölgenin en önemli problemi tuzdu. Özellikle Kafkas Dağları'nda yaşayan halk için tuz temin etmek zor ve son derece önemliydi. Bu yüzden Strabon (xi. 2. 16; 5. 6) dağlık alanlarda yaşayan ve farklı diller konuşan kabilelerin özellikle Diosku­rias kentine tuz almaya geldiklerinden söz etmek­tedir. Kolkhis sahillerinde ikamet edenler ise, de­niz suyunun kaynatılmasıyla tuz elde etmeye ça­lışıyorlardı. Fakat zaten tuzluluk oranı düşük (= 0/00 18-19) olan Karadeniz'in Kolkhis sahillerin-

-----------------------------------------------------------------------------31

· ARKEOLOJİvESANAT--------------------------------~----------------------------------

Gonio Hazinesi bu luntularından

de birçok ırmağın denize karışıyor ol­ması denizin tuzlu­luk oranını daha da düşürüyordu. Arri­anos (periplus st M.ö. II . yüzyılda

Kolkhis sahillerini gezerken, denizin sığ kesimlerinde hayvanların deniz suyu içerek tuz ihti­yaçlarını karşıladık­

larına şahit olmuş­

tur63• Bu bakımdan

Kolkhis' e Pontos ve Armenia bölgele­rinden tuz ithal edi­liyordu64

Kolkhis Bölgesi ge­mi yapımı için her çeşit malzeme üre­

altın heykelcik. tir. Bölge sık orman-ları bulunan bir yerdir. Özellikle Kafkas Dağları, deniz filosu inşa etmek için ideal bir kaynak teşkil etmektedir6S

• Ülkede bol miktarda bulunan kere s­tenin yanı sıra, yelkenler için keten, ipler için kene­vir, balmumu ve zift üretimi yapılmaktadır. Fakat Kolkhis Bölgesi özellikle keten üretimi ve ihra ca­tıyla ünlenmiştir66 • Sedirler ve selviler ev yapmak için kullanılırdI. Bölgede önemli ölçüde kereste ti­careti yapılırdI. Ayrıca tahta işlemeciliği de geliş­miştiı bölgede işlenen tahta sandıklar ünlü olup, özellikle aranan bir üründü. Kolkhis'in sahil kent­lerinden Pityos, ismini Hellence'de "çam ağacı" (= rı nhuç) kelimesinden almıştır. Bunun nedeni ise kent içinde ve civarında önemli miktarda kaliteli çam ağacı bulunmasıdır. Bu dağlardan kesilen ağaçlar ırmaklar yardımıyla zahmetsiz bir şekilde taşınabilmekteydi67 •

Kolkhis ile Iberia arasındaki ana yol yüksek dağ­ların ve derin vadilerin arasından ve Surami Da­ğı'ndaki geçitten geçmekte olup, ancak, dar pati­kalardan öküzler vasıtasıyla çekilen yük arabala­rıyla dört günde alınabiliyordu68 • Plinius (nat. vi. 52) Kolkhis Bölgesi'nden Iberia'ya Surami Dağla­rı üzerindeki tek bir noktadan geçiş yapılabildiği­ni ve bu geçidin çok güç şartlar altında kullanıla­

bildiğini belirtmektedir. Prokopios'a (viii. 13.3-6) göre, Bizans Dönemi'nde - yol yapımında usta

olan- Persler, Iberia üzerinden Kolkhis' e gitmek için Surami Dağları'nı aşan ilk düzgün yolu inşa etmek için oldukça para ve zaman harcamışlardır. Böylelikle bölgeler arasındaki ticaret örgütlenmiş ve askeri birliklerin Iberia üzerinden Kolkhis Böl­gesi'ne kolayca ve hızlı bir şekilde gitmesini ko­laylaştıran bir yol ağı 01uşturulmuştur69 • Kolk­his'in Kafkas Dağları'nın kuzeyindeki bölgelerle bağlantısı ise bölgenin kuzeydoğusunda bulunan Elbruz ve Kazbeyi dağları arasında yer alan çok sayıdaki küçük ve aşılması güç geçitlerden sağ­lanmakta olup, bu geçitlerin en önemlisi "Caspi­um Kapısı" olarak Antik kaynaklarda geçen bu­günkü Dariel Geçidi' dir7o

Ülke içindeki ulaşım esas itibariyle, gemi taşıma­cılığına elverişli nehirler üzerinde yapılırdı71 • Bun­dan dolayı, bölgede kurulan kentler de ya ırmak ya da deniz kenarlarında yer almaktadırlar. Stra­bon72 ve Plinius'a73 göre Kolkhis Bölgesi'nden baş­layan, Iberia üzerinden Hazar Denizi'ne ve ora­dan da Hindistan'a kadar uzanan bir ticaret yolu bulunmaktadır74 • Plinius'a (nat. vi. 19.52) göre, bu yolun Hazar Denizi'nden Phasis'e kadar olan bö­lümü kara yoluyla yaklaşık beş günde alınırdi. Hatta Pompeius, Kolkhis Bölgesi'ndeyken bu yo­lu bulmaya çalışmıştır75 • Arrianos da Periplus ma­ris Euxini adlı eserinde Hindistan ve Baktria' dan barbarların Phasis' e gelmekte olduklarından söz etmektedir76

• Panopolis'li Nonnos ise, Diony-

Gonio Hazinesi buluntularından altın madalyon .

32-------------------------------------------------------------------------

--------------------------------------------------------------------ARKEOLOJİ VE SANAT

Gonio Hazinesi'nden, Dioskur'lara ait altın obje.

sos'un Hindistan'dan Himalayalar ve Kafkas Dağları'ndaki geçitlerden geçerek Kolkhis ve Ka­radeniz' e ulaştığından bahsederken, Hindistan ve Kolkhis arasında yer alan yolu vurgulamaktadır77 .

Seleukos Nikator (M.ö. 311-281) da mitolojiyi ger­çekleştirmek istercesine, Kafkas Dağları'nın kuze­yinden bir kanal açarak Hazar Denizi'yle ile Kara­deniz'i birleştirmeyi düşünmüştür78

Pomponius Mela'ya (i. 108-109) göre, Miletos'lu Themistogoras tarafından kurulan ve Phasis Ir­mağı'yla aynı adı taşıyan bir kentin ırmak kena­rında yer aldığından söz etmektedir'9. Strabon'a (xi. 2. 16-17; 3. 4) göre ise, Phasis kentinin bir yü­zü Karadeniz' e, bir yüzü kentle aynı ismi taşıyan ırmağa, bir diğer yüzü de hemen yanında yer alan göle bakmaktadır. Zosimos (hist. i. 31) ise, Kolkhis

Kralı Aietes'in, Phasis ırmağı ağzında bulunan bir sarayda ikamet ettiğini ifade etmektedir. S t r a -ban (i. 2 .. 39) da kendi zamanında Aia kentinin Phasis kıyısında yer aldığını bize bildirmektedir. Herodotos (i. 2) ve Rhodos'lu Apollodoros'a (ar­gon. ii. 1140-1155) göre, Aia kenti, Kolkhis Kralı Aietes'in krali ikametgah merkezidir80, Plinius'a (nat. vi. 4. 13) göre de bölgenin en önemli kentidir. Ayrıca Agronaut'ların seferine katılan Dios­kur'lar8! adına bölgede bir kent, "Dioskurias"82 ku­rulmuştur. Hellenler Dioskur'lara olan saygıları nedeniyle bu kentin adını olduğu gibi muhafaza etmelerine rağmen, Romalılar söz konusu kenti "Sebastopolis" olarak adlandırmışlardır83 . Son yıl­larda Absarros kenti yakınlarında bölgede ortaya çıkarılan ve "Gonio Hazinesi" olarak bilinen hazi­neden elde edilen arkeolojik ve nümismatik bu­luntular Dioskur'lara ait karakteristik malzeme­lerle doludur84

• Appianos'a (Mithr. 101) göre, Di­oskurias'lılar kentin efsanevi kurucuları olan Di­oskur'lara özel bir saygı beslemektedirler. Ayrıca, bölgede yer alan bu kentin Dioskur'lar tarafından kurulduğuna ve yörenin otokton halkı Heniok­hi'lerin (= Savaş arabalılar) Dioskur'ların soyun­dan geldiğine dair yerel bir inanış vardır8s . Plinius (nat. vi. 4. 13) de, Phasis ırmağı'nın iki yakası bo­yunca önemli miktarda kentin kurulmuş oldu­ğundan bahsederek; ismini Dioskur'ların babası Tyrtdareus'tan86 alan Tyndaris; Surion87; Kirkaios ve Aia kentlerinin isimlerini vermektedir. Ptole­maios ise (geogr. v. 8. 2-6; viii. 19.3-4) de, Kolkhis sahil yerleşimlerinden Siganeon'la Neapolis kent­lerinin isimleriyle birlikte birkaç kasaba ve iç kı­sımlardaki bazı köylere ilişkin bilgi verir.

Gene Plinius (nat. vi. 4. 13-14), Kolkhis Bölge­si'nde Latince Cygnus (= "kuğu") olarak bilinen iki kentten daha söz eder. Bunlardan biri Phasis ırmağı üzerindeki Tyndaris' tir, diğeri ise, Karade­niz kıyısındaki Dioskurias'ın yakınlarında yer al­maktadır. Dioskurias yakınlarındaki Cygnus ken­ti, Pomponius Mela'ya (i. 110) göre, fırtınaya tutu­lan Hellen tüccarlarının kıyıdaki kuğuların bağır­tılarını duyarak sağ salim karaya çıktıkları yerde kurulmuştur88 . Görüldüğü üzere, Kolkhis'liler kendi etnik kökenleri konusunda Hellen mitoloji­sinden yararlanarak orijinlerini Hellas' a bağlama eğilimindedirler.

Sonuç olarak, Anadolu'nun kuzeydoğusunda, Kappadokia'nın doğusunda; kuzeyi Kafkas Dağ­ları, güneyi Armeiüa, doğusu Iberia ve batısı Ka-

--------------------------------------------------------------------------33

, ARKEOLOJİVE SANAT--------------------------------------------------------------------

radeniz'le sınırlandırılmış olan Kolkhis Bölge­si'nin kuzey sınırını Pityos, doğu sınırını Sarapa­na kenti belirler. Bölgenin Armenia Minor ve Pon­tos bölgeleriyle tartışmalı olan sınırını ise, antik kaynaklardan elde edilen verilere göre Parihedri Dağları ve Akampsis (= Çoruh) ırmağıyla birleşe­rek Karadeniz' e dökülen Absarros ırmağı ve aynı isimli kalenin oluşturabileceği görüşü ortaya atıl­mıştır.

DİPNOTLAR

* Bana bu çalışmayı yürütürken görüşleriyle katkıda bulunan ve manuskriyi gözden geçirerek önerileriy­le yardımcı olan Doç. Dr. A. Vedat ÇELGİN' e ve Yard. Doç. Dr. Kemalettin KÖROGLU'na teşekkürü bir borç bilirim.

1. Homeros destanları, Argonaut'lar Efsanesi ve Hesi­odos'un Theogonia'sı Hellenlerin Karadeniz kıyıları ve Kolkhis Bölgesi hakkında en az M.ö. VIII. yüzyıl­dan itibaren bilgi sahibi olduklarını göstermektedir (BOARDMAN 1988: 240; ERTEKİN 1996: 4; ATASOY 1997: 3 v.dd.). Bunu doğrulayacak arkeolojik bulun­tular ise, Samos Adası'ndaki Hera kutsal alanında ortaya çıkarılmış ithal Kafkas bronzlarıyla, Kolk­his'te bulunmuş Hellen fibula'larıdır (BOUZEK 1990: 173 ayrıca bk. KOSHELENKO 1996: 17; 29; KACHA­RAVA 1997: 137 v.dd.).

2. Eur. Med. 9; Pind. Olymp. xiii. 53. Ap. Rhod. argon. ii. 1217; Lycophr. Alex. 174 gibi yazarlar tarafından Kolkhis Bölgesi'nin İskit ülkesinin sınırları içine da­hil edildiği de görülmektedir. Her ne kadar İskitlerin Kolkhis'e ilişkin olarak tarihsel ya da mitolojik kay­nakları hakkında bir bilgiye sahip olmasak da, Eski­çağ' da Kolkhis ülkesi, belirli bir süre de olsa, İskit egemenliği altında bulunmuş olabileceği düşünüle­

bilir (Konuya ilişkin olarak ayrıca bk. lust. ii. 3. 6; xli. 1. 1; Amm. Marc. xxxi. 2. 20; BRAUND 1994: 9 n. 6; 18 n. 57 v.dd.). Ayrıca son zamanlarda Kolkhis Bölge­si'ndeki Eshera, Gynus, Vani ve diğer birçok kentte yapılan arkeolojik araştırmalar M.ö. VI. yüzyılda

Kolkhis aristokratlarının atlarıyla birlikte gömüldük­lerini ortaya çıkarmış olup, bu uygulamanın İskit et­kisi olduğu öngörülmektedir (BRAUND 1994: 56; 130 v.d.). Diodoros (iv. 47)'a göre ise, Aietes bir İskit kralıdır. Seneca da, Kral Aietes'in sarayında İskitle­rin Hindistan seferi sırasında yağmaladıkları malla­rın bulunduğundan söz etmektedir (Medeia 483-5) .

3. Strab. xi. 2. 14; 3. 2; xii. 3. 17-18; Plin. nato vi. 15. 39.

4. Eskiden Makron'lar adı verilen San'lar kabilesi ve Küçük Armenia, Trapezus kentinin üst tarafında ve

Kolkhis Bölgesi'nin güneybatı sınırında bulunuyor­du(Strab. xii. 3. 17-18).

5. Gürcü dilinde Adcharistsqali diye tanımlanan Ab­sarros ırmağı, Akampsis (= Çoruh) ırmağı'yla birle­şerek Gürcistan'daki Gonio (= Absarros) Kalesi önle­rinde Karadeniz' e dökülür.

6. Parihedri Dağları'nın bitimiyle Karadeniz sahili ara­sında ve Akampsis (= Çoruh) ırmağı'nın kenarında yer alan Absarros (= Gürcistan'daki Gonio) Kalesi stratejik ve coğrafi açıdan çok önemli bir yerde ku­rulmuş olup kale günümüzde de iyi durumdadır (BRAUND 1994: 182 v.dd.).

7. SALIA 1983: 11 v.d.

8. Bölgede sürekli bir yerleşim olduğu arkeolojik mal­zemeyle de desteklenmektedir. Bunun için bk. SA­LIA 1983: 13 v.dd.; 18 v.dd.; BRAUND 1994: 50; 51 n. 44-45; 89; KOSHELENKO 1996: 17.

9. Hom. Il . vii. 465-475; Od. xii. 69-75; Hes. theog. 955-1002; ayrıca bk. DREWS 1976: 18 v.dd.

10. Plat. Phaid. 109b; Ksen. anab. v. 6. 36-37; 7. 7-10; HAMMOND 1967: 114; BRAUND 1994: 31; 73 v.dd.; 90; KACHARAVA 1997: 137 v.dd. Karadeniz'deki Hellen kolonizasyonuna ilişkin yeni görüşler için ay­rıca bk. SEvİN 1999: 114 v.dd.

11. Hdt. iii. 97; vii. 79.

12, Son zamanlarda, M.ö. VIII. yüzyıl Urartıı kralların­dan olan II. Sarduri'nin M.ö. 764-735 yılları arasında Urartuların kuzey sınırında yer alan Qulha ülkesiyle çeşitli münasebetlerinin bulunmuş olabileceği görü­şü yaygınlık kazanmıştır. Hatta bazı bilim adamla­rınca Qulha isminin Kolkhis'le olan benzerliğinden yola çıkılarak Qulha'nın, Kolkhis Bölgesi olabileceği tezleri ileri sürülmüştür ve Mla bu teori güncelliğini korumaktadır (DREWS 1976: 31; SEvİN 1999: 114 n. 2.). Fakat şimdiye kadar bu tezler söz konusu bölge­ye ilişkin isim benzerliğinden ileriye gitmemiş ve te­orinin doğruluğunu kanıtlayacak herhangi bir delile de rastlanmamıştır. Konuya ilişkin olarak bk. SALIA 1983: 24 v.d.; BRAUND 1994: 91.

13. FGrH 434 F. 22. 3 (= Memnon); App. Mithr. 15; Strab. xi. 2. 18; xii. 3. 28; lust. xxxviii. 7. 10.

14. Strab. i. 2. 1; ii. 5. 12; xi. 2. 2; 5. 1-5; xii. 3. 28; Plut. Pomp, 37. 2-3.

15. SALIA 1983: 44 v.dd.; 102 v.dd.; BRAUND 1994: 122 v.dd.; 238 v.dd.; 311 v.dd.; ERTEKİN 1996 : 1.

16. Strab. iii. 8. 7; konuya ilişkin olarak ayrıca bk. Zos. hist. i. 31; Plin. nato xxiii. 52.

17. Dünyanın en büyük sıradağlarından biri olan Kafkas­lar üzerinde Prometheus'un zincire bağlandığı yere ilişkin değişik yorumlar ve görüşler için ayrıca bk. Arr.

34-------------------------------------------------------------------------

--------------------------------------------------------------------ARKEOLOJİvESANAT

anab. v. 3.1-4; Strab. xi. 5. 5; xv. 1. 8; BRAUND 1994: 11 v.d.

18. Bu dağın ismi, Hellence "dönen" (= Strobilos L'tpO­

~lA6ç) sıfatından gelmektedir. Konuya ilişkin olarak bk. BRAUND 1994: 29 n. 126. Prometheus'un zincire vurulduğu dağ ve yerine ilişkin değişik yorumlar için ayrıca bk. Strab. xi. 5. 5; xv. 1. 8; Arr. anab. v. 3. 1-4.

19. Strab. xi. 5. 1 v.dd. Kolkhis'in komşuları olan ve Ka­radeniz' de yaşadıkları düşünülen Amazon'lara iliş­kin diğer bir söylenti ise, gene İskender'in Hyrka­nia' da olduğu sırada ortaya çıkmıştır. Amazon Pren­sesi Thalestris'in İskender'i ziyaretine ilişkin olarak bk. Diod. xvii. 77. 1-3; Strab. xi. 5. 4-5; Curt. vi. 5. 24-32; Iust. xii. 3. 5-7; Arr. anab. vii. 13. 2-3. Fakat bu ko­nu Plutarkhos tarafından şüpheyle karşılanmakta­dır: Plut. Alex. 46; diğer yandan Pompeius'un Kolk­hisBölgesi'ne düzenlediği sefer sırasında, Ama­zon'lara ait olduğu düşünülen araç gereçler bulun­muş; fakat hiçbir Amazon cesediyle karşılaşılmamış­tır; bk. Plut. Pom. 35. 3-4; konuya ilişkin olarak ayrı­ca bk. BOSWORTH 1988: 65 v.dd.; BRAUND 1994: 13 n. 16 v.d.

20. Arr. anab. iv. 15; konuya ilişkin olarak ayrıca bk. Plin. nato iv. 39.

21. Plin. nat. vi. 15.40; Tae. hist. 1. 6; Suet. Nero 19. 2.

22. M.ö. 1878-1842, On ikinci sülaleye ait Mısır kralla­rından biridir. Aithiopia'dan, Phasis ırmağı'na kadar sefer düzenlemiştir. Bu bakımdan Herodotos, Mısır­

lılarla Kolkhis' lilerin aynı soydan geldikleri ileri sür­mektedir. Bu tezini savunmak için de, Kolkhis'lilerin d~ aynen Mısırlılar gibi derilerinin karalığı ve saçla­rının kıvırcık oluşuna, sünnet oluşlarına, keteni aynı şekilde işleyişlerine; yaşayışlarında ve dillerindeki benzerliklere değinmekte; fakat, Mısırlılarla Kolk­his'lilerin akrabalığını gösteren başka hiçbir belirti olmadığını da dile getirmektedir. Hdt. ii. 102-106; ko­nuya ilişkin olarak ayrıca bk. Diod. i. 55. 1 v.dd.; 4-5; 9 n. 1; BRAUND 1994: 17.

23. Diod. i. 55; 63. 8. 1; Plin. vi. 181-4; Tac. ann. ii. 60; ay­rıca bk. BRAUND 1994: 13 n. 21-22.

24. Troya efsanesi kahramanlarından önceki jenerasyo­nun ünlü kahramanlarıdır. Antik yazarların bunlar üzerine verdikleri listeler birbirlerini tutmamakla birlikte, belli başlı olanları Iason, gemi ustası Argos, dümenci Tiphys, ozan Orpheus, Idmon, Amphiaraos ve Mopsos adlı kahinler; Boreas'ın oğulları Kalais'le Zetes; Kastor ve Polydeukes, Peleus'le Telemon, Me­leagros, Herakles ve başkalarıdır: Apoı!. bibl. i. 9. 16; 21; Ap. Rhod. argon. i. 25 v.dd; konuya ilişkin olarak ayrıca bk. ERHAT 1989': 56 v.d.; HAMILTON 19895

:

117 v.dd.

25. Argonaut'lar ve Altın Post öyküsünü anlatanların başında M.ö. III. yüzyılda yaşamış olan Rhodos'lu Apollonios gelmektedir. Apollonios'un Argonautika adlı eseri esas itibariyle,lason ve Argonaut'ların HelIas' a dönmeleriyle bitmektedir. Iason ve Mede­ia'nın başından geçenler ise, M.ö. V. yüzyılın ünlü tragedya yazarlarından Euripides'in Medeia'sı tara­fından anlatılmıştır. Iason ve Pelias'ı ilgilendiren bö­lümler ise, gene M.ö. v. yüzyıl şairlerinden Pinda­ros'un Pythia ve Olympia adlı lirik şiirlerine; daha sonra da Apollodoros'un Bibliotheka adlı mitoloji es e­rine ve Seneca'nın Medeia adlı tragedyasına konu ol­muştur.

26. Argo gemicilerinin Kolkhis'e yaptıkları seferin ne­deni: Iolkos Kralı Aison üvey kardeşi Pelias tarafın­dan tahtından indirilmiştir ama kralın oğlu Iason de­likanlılık çağına gelince Pelias'ın karşısına dikilerek, kendisinin olan tahtı geri istemiştir (ApolI. bibl. i. 9. 1; 6. 16 n. 1; Pind. Phyt. 4. 73 [129] v.dd.; Ap. Rhod., argon. i. 5 v.dd). Pelias da ondan kurtulmak için önce Kolkhis'e gidip, Phriksos'un orada bıraktığı Altın Post'u getirirse tahtı ona bırakacağına yemin etmiştir (ApolI. bibl. i. 9. 16; Strab. i. 2. 39; Lycoph. Alex. i. 175; Hyg. fab. 12, 13; Verg. Ec/. 4. 34). Iason da Hellas'ta ne kadar kahraman varsa hepsini toplayarak, Argo adlı gemiyle Kolkhis' e doğru yelken açmış (Hdt. vii. 193; Ap. Rhod. argon . i. 5. v.dd.; Paus. i. 1. 4; 18. 1; ii. 12. 6; V. 17. 9; viii. 4. 10; ix. 32, 34; Catul!. 64. 3 v.dd.; Diog. Laert. i. 111) ve Kolkhis Kralı Aietes'in kızı Me­deia'nın yardımları sayesinde Altın Post'u elde et­meyi başarmış ve Hellas'a geri dönmüştür (Ap. Rhod., argon. ii. 1260 v.dd.; iii. 1 v.dd.; iv. 1-240; ApolI. bibl. i. 9. 23 v.dd. n. 4; Diod. 4. 48.1-5; Va!' Fl. Arg. V.

177 v.dd.; viii. 139; Ovid. Met. 7. 1-158).

27. Paus. ii. 1. 1; iv. 4. 1; Clem. Alex. Strom. i. 131. 8; Eu­melos'un yaşadığı tarihe ilişkin yorumlar ve çeşitli teklifler için ayrıca bk. HUXLEY 1969: 62; BOWRA 1963: 145 v.dd.; DREWS 1976: 19 n. 13 v.dd.; BRA­UND 1994: 15.

28. Eumelos'un bu yorumları üzerine ayrıca bk. Lycophr. Alex. 1024; DREWS 1976: 19 n. 13 v.dd.; BRAUND 1994: 15. n. 32.

29. Diog. Laert. i. 111; konuya ilişkin olarak ayrıca bk. Catul!. 64. 3 v.dd.; BRAUND 1994: 15 v.d.

30. Strab. i. 2. 39.

31. Herodotos bu olayı Perslerle, Hellenlerin arasında­ki savaşın nedenlerinden biri olarak sayar. Çünkü Persler, Kolkhis kralının kızı Medeia'yı kendilerin­den sayarlar ve soylarını ona kadar dayandırırlardı (Hdt. vii. 62; konuya ilişkin olarak ayrıca bk. BRA-

------------------------------------~-----------------------------------35

ARKEOLOJİvESANAT--------------------------------------------------------------------

UND 1994: 9 n. 4). Herodotos zamanında, yani M.ö. V. yüzyılda, Kolkhis'liler ve onların Kafkas Dağla­rı'na kadar olan komşuları da (çünkü bu dönemde Pers egemenliği Kafkas Dağları'na kadar uzanmak­taydı) Perslere kendi istekleriyle vergi vermekteydi­ler. Bu vergi her beş yılda bir olmak üzere yüz oğlan ve yüz kızdan oluşmaktaydı (Hdt. iii. 97). Ayrıca Kolkhis'liler, Kserkses'in Hellas'a düzenlediği sefer­de onları desteklemişlerdir (Hdt. vii. 79).

32. Prokopios'a (ii. 29,25) göre, bölgenin iklim ve bitki örtüsü insan sağlığı açısından zararlıydı ve bu yüz­den guatr hastalığı halk arasında yaygındı.

33. Bölgede yapılan kazılarda Bronz Çağı'ndan Helle­nistik Dönem' e kadar devam eden, yukarıda sözü edilen tepecikler bulunmuştur. Ayrıca bk. BRAUND 1994: 50.

34. Darıca otu olarak da bilinen bu bitkinin E. oryzoides olarak da adlandırıldığı olur. Sulak yerler ve pirinç tarlaları içinde yetişir. Bk. BAYTOP 1997: 85.

35. SALIA 1983: 20; BRAUND 1994: 54 v.d.; ERTEKİN 1996:9

36. Phasis, günümüzdeki adıyla Rioni ırmağı, adını Hellence' de "akan" anlamında olan PEWV sıfatından almış olsa gerektir (BRAUND 1994: 25 n. 102). İlk olarak Hesiodos'ta (theog. 335-345) Okeanos ile Tethys' in oğullarından biri olarak zikredilen Phasis ırmağı, Kolkhis Bölgesi'nin en önemli akarsuyu olup, Nil ırmağı gibi Okeanos' tan doğardı; konuya ilişkin olarak ayrıca bk. Pind. Pyth. 251-252; Diod. i. 55; MERKELBACH 1967: Fr. 241; BRAUND 1994: 17 v.d. n. 50. Herodotos (ii. 21-23) ise, Okeanos ırmağı hakkında kesin bir bilgiye sahip olmadığını ve bilin­meyen bir şeyi açıklamak için masala başvurarak Okeanos'tan söz açan adamı çürütmenin ona kalma­dığını söyleyerek bu tartışmadan sıyrılır. Ayrıca M.ö. VI. yüzyıl yazarlarından Hekataios (FGrH ı F 18a) ve M.Ö. ı. yüzyıl yazarlarından Diodoros (iv. 56) Oke­anos' un Phasis' e kadar ulaşmadığını ileri sürmekte­dirler. Ayrıca bk. BRAUND 1994: 18.

37. Strab. xi. 3. 4; Hdt. iv. 45; Vit. de Arch. viii. 2. 6.

38. Strab. xi. 2. 17; 3. 4; Hippokr. Aer. 15; Plin. nat. vi. 4. 13-14; BRAUND 1994: 48.

39. Arr. periplus 9.

40. PS.-Plut. De Fluviis v. 2; Hippokr. Aer. 15.

41. Paus. iv. 34. 2; PS.-Plut. De Fluviis v. 3.

42. Mnaseas, ap. schol. vet. ad Theoçritum xiii. 75; ayrıca bk. BRAUND 1994: 27 n. 113.

43. Plin. nat. vi. 4. 14.

44. Arr. periplus 7. 4 v.dd.; 42. 2; FGrH V 1; App. Mithr. 101; Plin. nato vi. 12 v.d.; konuya ilişkin olarak ayrıca

bk. BRAUND 1994: 46 v.dd. n. 24.

45. Plin. nat. vi. 4. 14; 5. 15; Strab. xi. 2. 18.

46. Strab. xi. 1. 5; 3. 2; Plin. nato vi. 15; 26; 29 ve 39; Ptol. georg. V. 10. 1.

47. Bölgenin en yüksek dağlarından biri olan volkanik Kazbeyi Dağı 5040 m. yükseklikte olup, Kolkhis'in doğusunda yer almaktadır. Strabon' a ( xi. 3. 5) göre, söz konusu dağa tırmanmak üç gün alırdı.

48. Strab. xi. 3. 2; 4. 1; Plih. nat. vi. 11-l2.

49. ERTEKİN 1996: 5.

50. Plin. nat. vi. 30; 40. Kolkhis'in, ıberia'yla olan kom­şuluğu ve Hindistan' la olan ilişkisi için bk. Strab. ii. 5.31. Pompeius, Kolkhis Bölgesi'ndeyken Trans-Kaf­kasya üzerinden Hindistan'a giden yolu bulmaya ça­lışmıştır. Plin. nat. vi. 52. Konuya ilişkin olarak ayrı­ca bk. Strab. ii. 1. 11; 1. 15; xi. 7. 3; Ael. nat. anim. xvii. 32; BRAUND 1994: 40 v.d . n. 5 v.dd.

51. Avien. Or. mar. 873-4; Ovid. Met . viii. 791; Phrik­sos'un getirdiği varsayılan Altın Postlu Koç hikaye­sine Strabon'un (ix. 2.19) getirdiği yorum daha man­tıklı olup, Appianos (Mithr. 103) tarafından da kabul görmektedir. Aynen Sardeis'teki Paktolos ırma­

ğı'nda olduğu gibi (Hdt. V. 101; Strab. xiii. 1. 23; 4.5), Kolkhis'teki Kafkas Dağları'ndan akan ırmakların getirdiği altınları toplamak için koyun derisi kullanı­lıyordu. ırmağın içine yerleştirilen koyun derisi ak­makta olan ırmakta bulunan küçük parçaları bünye­sine topluyor ve daha sonra kıyıya alınan post üze­rinden, parlayan değerli metal tanecikleri kolayca ayıklanabiliyordu.

52. M.ö. V. yüzyıldan itibaren Kolkhis Bölgesi'nde ba­sılmaya başlayan gümüş paralar M.ö. I. yüzyıla ka­dar yoğun bir şekilde kullanılmış olup, bölgenin gü­müş madeni açısından zenginliğin önemli bir kanıtı­dır. Ayrıca bk. BRAUND 1994: 42 v.d .

53. Strab. xi. 2. 19; Plin. nat. vi. 13.

54. Plin. nat. 37. 2; SALIA 1983: 30; 504; BRAUND 1994: 62; KOSHELENKO 1996: 23; ERTEKİN 1996: 11.

55. Strab. i. 2. 39; Phriksos'a ait Kolkhis Bölgesi'ndeki buluntular için ayrıca bk. Ap. Rhod. argon . ii. 1140-51; Tac. ann. vi. 34; Strab. xi. 2.17-18; Mela i.107.

56. Rhodos'lu Apollonios'a (argon. ii. 1140-1155) göre, Phriksos Hellas'tan Altın Postlu Koç'la Phasis ırma­ğı kenarındaki Aia kentine gelerek (Strab. i. 2. 39), Kolkhis Kralı Aietes'in kızı Khalkiope'yle evlenir (KP. ı 155). Uzun bir yaşam sürdükten sonra Phrik­sosAietes'in evinde, yaşlanarak ölür. Diodoros'a (iv. 47) göre ise, Aietes, Phriksos'la kızını evlendirdikten sonra krallığını da ona bırakmıştır.

57. SALIA 1983: 12 v.dd.; BRAUND 1994: 145 n. 4.

36-------------------------------------------------------------------------

--------------------------------------------------------------------ARKEOLOJİvESANAT

58. BRAUND 1994: 56 n.67 v.d.

59. Aristot. hist. an. iii. 21. 7;SALIA 1983: 20; 30.

60. Plin. nat. viii. 120; Ath. Deip. xi. 500 d-e.

61. BRAUND 1994: 56 v.d.

62. Ath. Deip. ix. 387 c.

63. Ayrıca bk. Aristot. hist. an. iii. 21. 7.

64. Prok. ii. 15. 5. Kolkhis'teki tuz yetersizliğine diğer bir kanıt da, deniz balık açısından çok zengin olduğu halde, bölgede balık tuzlamacılığına dair bir delilin bulunmamasıdır (BRAUND 1994: 58; ERTEKİN 1996: 11).

65. Strab. xi. 2. 15; 2. 17; Ver. georg. ii. c. 440; Amm. Marc. xxvii. 12. 11; konuya ilişkin olarak ayrıca bk. MAGIE 1950: 196; BRAUND 1994: 53 n. 54-55.

66. Strab. xi. 2. 17; Arr. periplus 5. Bu bakımdan Hero­dotos (ii. 105), Kolkhis'lilerin Mısırlılarla akraba ola­bileceğini ileri sürerken her ülkede de ketenin aynı şekilde işlendiğini örnek göstermektedir; konuya ilişkin olarak ayrıca bk. Strab. xi. 2. 17; Diod. i. 55. 4-5; MAGIE 1950: 48 n. 85; 196.

67. Strab. xi. 2. 17; ayrıca bk. Plin. nat. vi. 4. 16; BRA-UND 1994: 53 v.d. n. 56; 198.

68. Strab. xi. 2. 17.

69. BRAVND 1994: 42; ERTEKİN 1996: 4.

70. Plin. nat. vi. 12.30; 15. 40; 17. 43 v.dd.; Prok. i. 10. 25. Elbruz ve Kazbeyi dağları arasında otuz altı tane ge­çit vardı ve bunlardan yedi tanesini aşmak kolay, se­kiz tanesini aşmak ise zordu (ERTEKİN 1996: 4 v.d.).

71. Strab. xi. 2. 16-17; 3. 2; 3. 4.

72. Strab. ii. 1. 11; 5.31; 1.15; xi. 7. 3; konuya ilişkin ay­rıca bk. Prok. viii. 12. 3-6.

73. Plin. nat. iv. 19.52; vi. 30; 40; söz konusu yola ilişkin olarak ayrıca bk. Ael. nat. anim. xvii. 32; Strab. xi. 7. 2 v.dd.; MAGIE 1950: 1418 v.d.

74. Fakat bu yol üzerinde özellikle Iberia'nın doğusun­da Hellen Arkaik ve Klasik çağlarına ilişkin az sayı­da seramik bulunmuştur (BRAUND 1994: 41).

75. Plin. nat. vi. 52.

76. Arr. periplus 44.

77. Nonn. Dion : CHUVIN 1991: 281 v.dd.; BRAUND 1994: 42 n. 11.

78. Plin. nat. vi. 12.31; Strab. ii. 1. 39.

79. BOARDMAN 1988: 254; KOSHELENKO 1996: 24.

80. KP. i 151; 155.

81. Dioskuroi, Zeus'un delikanlıları anlamında olup, onun Leda'yla birleşmesinden doğan Kastor ve Pol­luks adlı çocuklarıdır. ERHAT 19894: 104 v.d.; KP. II .

92 v.d.

82. App. Mithr. 101; KP. II 89 v.d. Amm. Marc. (xx. 8. 15)' de kentin Sparta'lı Kerkios ve Amphitos tarafın­dan kurulduğunu iddia etmektedir (ayrıca bk. Amm. Marc. xxii. 8. 24; Paus. iii. 19. 7; 24. 7). Kentin Miletos'lular tarafından kuruluşuna ilişkin görüşler ve arkeolojik buluntular için ise, bk. MAGIE 1950: 356 n. 10; BOUZEK 1990: 30; BRAVND 1994: 77 v.dd.; 87 v.dd.; 99 v.dd.; KOSHELENKO 1996: 26; AKSOY 1997: 11.

83. JONES 1971: 173; LORDKIPANIDZE 1977: 221 v.dd.; BRAUND 1994: 30 n. 130; 194.

84. BRAUND 1994: 31 n. 137 v.dd.; 182 v.dd.

85. Plin. nat. vi. 5. 16; Solinus xv. 17; Amm. Marc. xxii. 8.24; Mela i. 111; konuya ilişkin olarak ayrıca bk. Lu­can. iii. 269; Strab. xi. 2. 12; Paus. iii. 19.9; 24.7; KP. II 89 v.d.; BRAUND 1994: 33 n. 143.

86. Dioskur'lar aynı zamanda" Tyndariai" olarak da bi­linirler (BRAUND 1994: 30 n. 132 v.dd.).

87. Gürcistan' daki Vani kenti civarında yapılan arke­olojik araştırmalar sonucunda bronz bir tablet üze­rinde bulunan bir yazıt söz konusu kentin "Souris" olarak da adlandırıldığını kanıtlamıştır (BRAUND 1994: 148 n. 115 v.dd.) .

88. BRAUND 1994: 31. Genelolarak Karadeniz kıyısı­na yerleşen ilk Hellen kolonistlerin kurdukları kent­ler doğalolarak küçük boyutluydu. Önceleri kendi­lerine yetecek kadar toprak parçası, sonra güvenli bir liman ve savunulması kolay bir coğrafi konuma dikkat ediliyordu. Bu nedenle öncelikle yarımada boyunları ve ırmak deltaları yerleşim alanları olarak tercih edilmiştir (HAMMOND 1967: 114 v.d.).

* Not: çalışmamızda kullanılan haritalar, BRAUND 1994: 1, 44 ve 182-183. sayfalarındaki haritalar baz alınarak tarafımızdan yeniden oluşturulmuş;

fotoğraflar için Unterwes zum Goldenen Viies, Saarbrücken 1995, adlı kitaptan yararlanılmıştır.

ANTİK ESERLER

Ael. nat. anim. (= Aelianus, De Natura Animalium): One The Characteristics of Animals. With an English Translation by A. F. SCHOLFIELD. I-III. Cambridge, Mass.-London 1971 (The Loeb Classical Library).

Amm. Marc. (= Ammianus Marcellinus, Rerum Gesta­rum Libri): Ammianus Marcellinus. With an English Translation by J. C. ROLFE. I-III. Cambrid-

----------------------------------------------------------------------------37

ARKEOLOJİvESANAT--------------------------------------------------------------------

ge, Mass.-London 1935-1939 (The Loeb Classical Library).

Apoll. bibl. (= Apollodoros, Bibliotheke): The Library. With an English Translation by J. G. FRAZER. I-II. Cambridge, Mass.-Lon­don 1963 (The Loeb Classical Library).

Apoll. Rhod. argon. (= Apollonius Rhodius, Argonautica) Argonautica. With an English Translation by R. C. SEATON, Reprint. Cambridge, Mass.­London 1961 (The Loeb Classical Library).

App. (= Appianus, Rhomaika):

Mithr. (= Mithridateios): Appian's Roman History. With an English Translation by H. WHITE. I-IV Cambridge, Mass.-London 1912-1913 (The Loeb Class i­cal Library).

Aristot. hist. an. (= Aristoteles, Historia animalium)

Arr. anab. (= Arrianus, Anabasis):

periplus (= Periplus maris Euxini) Arrian. With an English Translation by P. A. BRUNT. I-II. Cambridge, Mass.-London 1976-1983 (The Loeb Classical Library). İskender'in Anabasis'i. çev.: H. ÖRS. İstanbul 1945.

Ath. Deip. (= Athenaios, Deipnosophistia epitome): Athenaei deipnosophisticarum epitome. Rec.: S. P. PEPPINKI. I-II. Leiden 1937-1939.

Avien. ora. (= Rufius Festus Avienus, Ora maritima): Ora Maritima, With an English Translation by

Catull. (= Catullus, Tibullus und Pervigilium Veneris): The Poems of Gaius Valerius Catullus. With an English Translation by F. W. CORNISH. London, New York 1966 (The Loeb Classical Library).

Cic. leg. (= Cicero, De legibus):

De Legibus. With an English Translation by C. W. KEYES. London, New York 1938 (The Loeb Classical Library).

Cic. nato deor. (= Cicero, De Natura Deorum): De Natura Deorum. With an English Transla­tion by H. RACKHAM. London, New York 1961 (The Loeb Classical Library).

Clem. Alex. Strom. (= Clemens Alexandrinus, Stromateis) Stromateis. Edited by. O. STALIN. Leipzig 1905-1909.

Curt. (= Quintus Curtius Rufus, Historiarum Alexandri Magni Macedonis): Quintus Rufus. With an English Translation

by J. C. ROLFE. I-II. Cambridge, Mass.-Lon­don 1962 (The Loeb Classical Library).

Diod. (= Diodoros Siculus, Bibliotheke Historike): Diodorus of Sicilyo With an English Translati­on by R. M. GEER. London, New York 1947 (The Loeb Classical Library).

Diog. Laert. (= Diogenes Laertios, De elarorum philosop­horum vitis): Lives of Eminent Philosophers. With an Eng­lish Translation by R. D. HICKS, M. A. I-II. London, New York 1925 (The Loeb Classical Library).

Eur. Med. (= Euripides, Medeia) Medeia. Çeviren A. H. TANPıNAR. Ankara 1943.

FGrH. (= Die fragmente der griechischen Historiker): Die fragmente der griechischen Historiker. Ed. F. JACQBY. ı-xv Berlin-Leiden 1923-1958.

Hdt. (= Herodotos, Historiai): Herodotus. With an English Translation by A. D. GODLEY. I-IV London, New York 1926 The Loeb Classical Library). Herodot Tarihi. çev.: M. ÖKMEN. İstanbul 1991 (3. bas.)

Hes. theog. (= Hesiodos, Theogonia): Theogony. With an English Translation by M. L. WEST. Oxford 1966. Theogonia, Eseri ve Kaynakları. Çev.: S. EYÜBOGLU-A. ERHAT. Ankara 1991 (2. bas.).

Hippokr. Aer.: (= Hippokrates, Peri Aeron, Hydaton, To­pon), Airs, Waters, Places. With an English Transla­tion by W. H. JONES I-IV London, New York 1923 (The Loeb Classical Library).

Hom. Il. (= Homeros, Ilias) İlyada Çev. A. ERHAT-A. KADİR. İstanbul 1999 (ll. bas.).

Hom.Od. (= Homeros, Odysseia) Odysseia. Çev. A. ERHAT-A. KADİR. İstan­bul 1989 (10. bas.).

Hyg. Fab (= Hyginus, Fabellae)

lust. (= Marcus Iulianus Iustinus, M. Iuliani Iustini Epi­toma Historiarum Philippicarum Pompei Tro­gi): Epitome of the Philippic history of Pompeus Tro­gus. With an English Translation by J. C. YARDLEY. With introduction and explana­tory notes by R. DEVELIN. Atlanta, GA

38 ----------------------------------------------------------------------------

............... ,,, .......................... ,, .................... _ .. - ..

--------------------------------------------------------------------ARKEOLOJİ VE SANAT

1994.

Lyeoph. Alex. (Lyophron, Tragoediae Alexandra) Tragoediae Alexandra.Edited by. E. SCHEER (eum sehooliis), Berlin 1881-1908.

Mela (=Pomponius Mela)

Mela, De Chorographia, Berlin 1867.

Memnon (= Memnon) Memnon. With an English Translation by C. MÜLLER. FGrH. III 536, Parisiis 1853.

Nonn. Dion. (= Nonnos, Dionysiaka) Dionysiaca. With an English Translation by W. H. ROUSE. Mythologieal introduetion with notes: H. J. ROSE and notes on text eri­tieism: L. R. LlND, London, New York 1962-1963 (The Loeb Classieal Library).

Ovid. Met. (= Ovidius, Metamorphoses) Metamorphoses. With an English Translation by F. J. MILLER. London, New York 1960 (The Loeb Classieal Library).

Paus. (= Pausanias, Perihegesis tes Hellados): Pausanias Deseription of Greeee. With an Eng­lish Translation by W. H . JONES. ı-V. Lon­don, New York 1918-1935 (The Loeb Classi­eal Library) .

Pind. Olym. : (= Pindaros, Olympiaka), The Odes of Pindaros. With an English Trans­lation by J. SANDYS. London, New York 1930. (The Loeb Classieal Library).

Pind. Pyth. : (= Pindaros, Pythiaka), The Odes of Pindaros. With an English Trans­lation by J. SANDYS. London, New York 1930. (The Loeb Classical Library).

Plat. Phaid.: (= Platon, Phaidon) Phaidon. çev.: S. K. YETKİN ve H. R. ATA­DEMİR İstanbul 1997 (5. bas.) (Milli Eğitim Bakanlığı Yayınları).

Plin. nat. (= Plinius Caecilius Secundus ("Yaşlı"), Natu­ralis Historia) : Pliny Natural History. With an English Translation by H. R. RACKHAM, W. H. S. JONES, D. E. EICHHOLZ. ı-x Cambridge, Mass.-London 1938-1971 (The Loeb Classi­eal Library).

Plut. (= Plutarkhos, Bioi Paralleloi):

Pomp. (= Pompeius): Plutarch's Lives. With an ,English Translation by B. PERRIN. ı-XL. London, New York 1959 (The Loeb Classieal Library).

Prok. (= Prokopios) Procopius ı-VI. With an English Translation by H. B. DEWING London, New York 1916.

Ptol. geogr. (= Claudios Ptolemaios, Geographika Hyphe­gesis): Claudius Ptolemaius Geographica Ed. by C. F. A. NOBBE. Lipsiae 1845.

Sen. Med. (Seneca, Medeia) Medeia. Çeviren S. SİNANOGLV. Ankara 1945.

Strab. (= Strabon, Geographika): The Geography of Strabo. With an English Translation by H. L. JONES. ı-VııI. London, New York 1917-1932 (The Loeb Classieal Library). Co~rafya. Çev.: A. PEKMAN. İstanbul 1987. (2. bas.) (Arkeoloji ve Sanat Yayınları).

Suet. Nero (= Suetonius, De Vitae Caesarum): The Lives of the Caesars. Ed. and transl. by J. C. ROLFE. I-II. London 1928-1930 (The Loeb Classieal Library).

Tae. ann. (= Tacitus, Annales): The Annals. With an English Translation by J. JACKSON. London, New York 1931-1937 (The Loeb Classieal Library).

Tae. hist. (= Tacitus , Historia): The Histories. With an English Translation by C. H. MOORE and J. JACKSON. London, New York 1925-1931 (The Loeb Classieal Library).

Val. Fl. Arg. (= Valerius Flaccus, Argonautika) Argonautika. With an English Translation by J. H. MOZLEY. London, New York 1963 (The Loeb Classieal Library).

Verg. georg. (= Vergilius, Georgica):

Eel. (= ecologia) Georgics. With an English Translation by H. R. FAIRCLOUGH. I-II. London, Mass.-Camb­ridge 1935 (The Loeb Classical Library).

Vitr. de Arch. (= Vitrivius, De Architectura) Scriptor de Architectura Latinus. Edited by. F. KROHN. Leipzig 1912.

Xen. Hell. (= Ksenophon, Hellenika): Hellenica. With an English Translation by C. L. BROWNSON and O. J. TODD. I-III. Lon­don, New York 1961 (The Loeb Classieal Library):

Zos. hist. (Zosimos, Historia Nova) New History. With an English Translation by R. T. RIOLEY. Sydney 1982.

--------------------------------------------------------------------------39

· ARKEOLOJİVE SANAT--------------------------------------------------------------------

MODERN ESERLER

ATASOY 1997 S. ATASOY, Amisos; Karadeniz Kıyısında An­tik bir Kent, Samsun 1997.

BAYTOP 1997 T. BAYTOP 1997, Türkçe Bitki Adları Sözlüğü,

Ankara 1997.

BOAROMAN 1988 J. BOAROMAN 1988, The Greek Overseas, Their Early Colonies and Trade, London 1988.

BOSWORT 1988 A. B. BOSWORT, From Arrian to A lexander: Studies in Historical Interpretation. Oxford 1988.

BOUZEK 1990 J. BOUZEK, Studies of the Greek Pottery in the Black Sea Area, Praque 1990.

BOWRA 1963 C. M. BOWRA, "Two Lines of Eumelus", CQ XIII (1963) 145-53.

BRAUNO 1994 O. BRAUND, Georgia in Antiquity: A History of Colehis and Transcaucasian Iberia 550BC­AD562. Oxford 1994.

CHUVIN 1991 P. CHUVIN, Mythologie et geographie dionysi­aque: reserches sur l' oeure de Nonnos de Pano­polis. Adosa 199L.

OREWS 1976 R. OREWS, "The Earliest Greek Settlements on the Black Sea" JHS 96: 18-31.

ERHAT 1989' A. ERHAT, Mitoloji Sözlüğü. İstanbul 19894

ERTEKİN 1996 E. ERTEKİN, Kolkhis'in Tarihi Coğrafyası. Marmara Üniversitesi, Doktora Ödevi. İstan­bul 1996.

FGrH Die Fragmente der griechischen Historiker. F. JACOBY. ı-xv Berlin-Leiden 1923-1958.

HAMILTON 19895

E. HAMILTON, Mythology: Timeless Tales of Gods and Heroes. USA 19895

HAMMONO 1967 N. G. HAMMONO, A History nf Greece tn

323 B.C.. Oxford 1967.

HUXLEY 1969 G. HUXLEY, Greek Epic Poetry fram Eumelos to Panyassis. London 1969.

JHS Journal of Hellenistic Studies. London.

KACHARAVA 1997 O. KACHARAVA "The Greco-Kolkhian Trade Connections in the 7th-4th Centuries B.C." Ed. by. J. FOSSEY, Antiquitates Proponticae, Circumponticae et Caucasiae ii. Proce­edin gs of the First International Conference on the Archaeology and History of the Black Sea (Amsterdam, Gieben): 137-146.

KOSHELENKO 1996

KP

G. A. KOSHELENKO and V O. KUZNET­SOV "Colkhis and Bosporus: Two Models of Co­lonisiation". Colloquia Pontica 1: New Studi­es on the Black Sea Littoral, 17-30. Oxford 1996.

Der Kleine Pauly. Lexikon der Antike. Auf der GrundIage von Pauly's Realencyclopa­edie der classischen Altertumswissenschaft. Unter Mitwirkung zahlreicher Fachgelehr­ter bearb. und hrsg. von K. ZIEGLER und W. SONTHEIMER (V: und H. GARTNER). ı-v Stuttgart (München) 1964-1975. Tasc­henbuchausg.: München 1979, 1989R.

LOROKIPANIDZE 1977 O. O. LOROKIPANIDZE, "K probleme grecheskoy kolonizatsii severnovo no­mm/ya (Kolkhidy), in Problemy grecheskoy kolonizatsii severnovo i vastochnovo pric­hernomor'ya. Meteria ly i simpoziuma, Tskhaltubo (Thilisi), 187-255.

MAGIE 1950 O. MAGIE, Roman Rule in Asia Minor to the end of the third century af ter Christ I-II. Prin­ceton 1950.

MERKELBACH 1967 R. MERKELBACH and M. 1. WEST, Frag­menta Hesiodea. Oxford 1967.

MOMMSEN 19303 T. MOMMSEN, The History of Rome I-IV Intr. by. E. A. FREEMAN, Trans. by W. P. DICKSON I-IV vol. London- New York 19303.

SALIA 1983 K. SALIA, History of the Georgian Nation. Pa­ris 1983.

SEvİN 1999 V SEVİN, "Demir Çağında Anadolu-Batı

İlişkileri". Zafer Taşlıklıoğlu Armağanı i. Ana­dolu ve Trakya Çalışmaları 113-121. İstanbul 1999.

40 ----------------------------------------------------------------------------