richelle mead - vampir akademisi 2 buz Öpücük

Upload: serahsi-jr

Post on 05-Jul-2018

2.040 views

Category:

Documents


557 download

TRANSCRIPT

  • 8/16/2019 Richelle Mead - Vampir Akademisi 2 Buz Öpücük

    1/135

     

    Richelle Mead - Vampir Akademisi 2 Buz Öpücük

    www.CepSitesi.Net 

    Giriş Canlılar ölür ama her zaman ölü kalmazlar. İnanın bana  biliyorum. Bu dünyada tam anlamıyla

    yürüyen ölüler olan bir vampir ırkı var. Onlara Strigoi deniyor ve eğer kabuslarınızda onları görmeye başlamadıysanız başlamalısınız. Güçlü ve hızlı olmalarının ötesinde hiç acımadan veya tereddütetmeden öldürürler. Aynı zamanda ölümsüzler bu da onları yok  etmeyi çok zorlaştırıyor. Bunu

     başarmanın sadece üç yolu var: Kalbe saplanacak gümüş bir kazık başlarını kesmek veya yakmak.Bunların hiçbiri kolay değil ama hiç seçenek olmamasından daha iyi. 

    Dünyada iyi vampirler de var. Onlara da Moroi deniyor. Canlılar ve dört elementin her biriyletoprak hava su ve ateş büyü yapabilmelerini sağlayan inanılmaz bir güce sahipler. (Şey çoğu Moroi

     bunu yapabiliyor ama istisnaları daha sonra açıklayacağım.) Artık büyüyü fazla kullanmıyorlar ki buda üzücü. Harika bir silah olurdu ama Moroiler büyünün kesinlikle sadece barışçıl amaçlakullanılması gerektiğine inanıyorlar. Toplumlarının en önemli kurallarından biri bu. Moroiler aynızamanda ince uzun yapılılar ve güneş ışığına uzun süre dayanamıyorlar. Ama bunu telafi etmelerini

    sağlayan insanüstü duyulara sahipler: Görme koklama ve işitme. 

    http://www.cepsitesi.net/http://www.cepsitesi.net/http://www.cepsitesi.net/

  • 8/16/2019 Richelle Mead - Vampir Akademisi 2 Buz Öpücük

    2/135

     

    İki vampir türünün de kana ihtiyacı var. Sanırım onları vampir yapan da bu. Ancak Moroiler kaniçin öldürmüyor. Bunun yerine küçük miktarda kan bağışlayacak insanlarla bir ar ada oluyorlar.İnsanlar buna gönüllü oluyor çünkü vampir ısırığı vücuda insana kendini çok ama çok iyi hissettirenendorfinler salgılıyor ve bağımlılık yapabiliyor. Kişisel deneyimlerimden biliyorum. Bu insanlara

     besleyici deniyor ve temelde vampir ısırığı  bağımlıları oldukları söylenebilir. Yine de besleyicilerle bir arada olmak Strigoilerin tarzından çok daha iyi çünkü tahmin edeceğinizgibi onlar kan için öldürüyor. Bence bundan hoşlanıyorlar da. Bir Moroi kan içerken kurbanınıöldürürse bir Strigoiye dönüşür. Bazı Moroiler bunu isteyerek yapıyor ve ölümsüz olmak uğruna büyü güçlerinden ve ahlakdeğerlerinden vazgeçiyor. Strigoiler güçle de yaratılabilir. Bir Strigoi kurbanın kanını içerse ve okişiye karşılığında Strigoi kanı içirirse şey... Yeni bir Strigoi elde edersiniz. Bu herkese olabilir neoldukları farketmez: Moroi insan veya... dampir. 

    Dampir.

    İşte ben buyum. Dampirler yan insan yarı Moroidir. İki ırkın da en iyi özelliklerine sahip

    olduğumuzu düşünüyorum. İnsanlar gibi güçlü ve sağlam yapılıyım. İstediğim kadar güneşte dekalabilirim. Ama Moroiler gibi gerçekten güçlü duyularım ve hızlı reflekslerim var. Bunun sonucuolarak dampirler en iyi muhafızlar olur çoğumuz da öyleyiz. Bize gardiyanlar deniyor. 

    Bütün hayatımı Moroileri Strigoilerden korumayı öğrenerek geçirdim. Moroiler ve dampirler içinözel bir okul olan St. Vladimir Akademisinde bu konuyla ilgili özel dersler ve eğitimler aldım. Hertürde silahı kullanmayı biliyorum ve sağlam tekmeler indirebilirim. Benim iki katım kadar iri vegüçlü erkekleri dövdüm hem derste hem de dışarıda. Ve gerçekten çoğunlukla erkekleri dövmekzorunda kalıyorum çünkü katıldığım derslerde fazla kız yok. 

    Dampirlerin çok iyi özellikler miras almasına rağmen almadığımız bir şey var. Dampirlerin diğer

    dampirlerden çocuğu olamaz. Nedenini sormayın. Genetik uzmanı filan değilim. İnsanlar veMoroiler birleştiğinde daima yeni dampirler ürer biz de böyle doğduk. Ama bu artık olmuyor çünküMoroiler insanlardan uzak duruyor. Yine başka bir genetik tuhaflık yüzünden Moroiler ve dampirler

     birleştiğinde dampir çocuklar doğabiliyor. Biliyorum biliyorum çılgınlık. Üçte biri vampir olacak bir bebek doğacağını düşünürsünüz değil mi? Hayır. Yarı insan yarı Moroi. 

    Bu dampirlerin çoğu Moroi erkeklerle dampir kadınların birleşmesinden doğuyor. Moroi kadınlarMoroi bebek sahibi olmak istiyor. Bunun sonucu olarak Moroi erkekler genellikle dampir kadınlarla

     bir ilişki yaşadıktan sonra uzaklaşıyor. Bu da tek ebeveyn olan bir sürü dampir anne anlamınageliyor ve bu yüzden birçoğu gardiyan olmuyor. Çoğunlukla çocuklarını büyütmeye odaklanıyorlar. 

    Bunun sonucu olarak sadece erkekler ve bir avuç kız gardiyan oluyor. Ama Moroileri korumayıseçenler işleri konusunda son derece ciddi. Dampirlerin çocuklanna bakabilmek için Moroilereihtiyacı var. Onlan korumak zorundayız. Ayrıca şey... bu onurlu bir davranış. Strigoiler kötü vedoğaüstü. Masumları avlamaları doğru değil. Gardiyan olarak eğitim gören dampirler daha yürümeye

     başladıkları andan itibaren bu anlayışla büyüyor. Strigoiler kötü Moroilerin korunması gerek.Gardiyanlar buna inanıyor. Ben de buna inanıyorum. 

    Ve dünyada herkesten çok korumak istediğim bir Moroi var: En iyi arkadaşım Lissa. O bir Moroi prensesi. Moroilerin on iki kraliyet ailesi var ve kendi ailesinden kalan tek üye Lissa Dragomirler.Ancak en iyi arkadaşım olmasının yanı sıra Lissayı özel kılan başka bir şey daha var. 

    Her Moroinin dört unsurdan birini kullandığını söylediğimi hatırlıyor musunuz? Görünüşe bakılırsa Lissada daha önce birinin varlığını bile bilmediği bir element daha var: Ruh. Yıllar boyunca

  • 8/16/2019 Richelle Mead - Vampir Akademisi 2 Buz Öpücük

    3/135

     

     büyü becerilerini asla geliştirmeyeceğini düşünmeye başlamıştık. Ama sonra tuhaf şeyler olmaya başladı. Örneğin bütün vampirlerin başkalarını iradeleri altına almasını sağlayan ve zorlama denen bir yeteneği vardır. Strigoilerde bu yetenek gerçekten çok güçlüdür. Moroilerde daha zayıftır ve aynızamanda da yasaktır. Ama Lissanın gücü neredeyse bir Strigoininki kadar büyük. Gözlerini birkaç

    kez kırğıştırır ve insanlar onun istediği her şeyi yapar. Ama yapabildiği en güzel şey bu değil. Daha önce ölülerin her zaman ölü kalmadığını söylemiştim. Şey ben de onlardan biriyim.

    Endişelenmeyin bir Strigoi gibi değilim. Fakat bir defasında öldüm. (Hiç tavsiye etmiyorum.)Bindiğim araba yoldan çıktığı zaman oldu. Kazada benimle birlikte Lissanın annesi babası ve kardeşiöldü. Ama o kargaşanın bir noktasında farkına bile varmadan Lissa beni geri getirmek için ruhunukullandı. Bunu uzun bir süre bilmedik. Aslında ruhun varlığını bile bilmiyorduk.  Ne yazık ki bir kişi bizden önce bunu biliyordu. Ölmek üzere olan bir Moroi prensi Victor

    Dashkov Lissanın güçlerini keşfetmiş ve onu bir yere kilitleyerek kendi özel şifacısı yapmakistemişti bütün hayatı boyunca Birinin onun peşinde olduğunu anladığımda konuya kendim el 

    atmaya karar verdim. Okuldan kaçarak insanların arasında yaşamaya başladık. Kaçak hayatıyaşamak sinir bozucu olsa da aynı zamanda da eğlenceliydi. Bu şekilde iki yıl boyunca kaçtıktansonra nihayet St. Vladimirden yetkililer izimizi buldu ve birkaç ay önce bizi geri getirdiler.

    İşte o zaman Victor asıl hamlesini yaptı ve Lissayı kaçırarak isteklerini yerine getirmesi için onaişkence yaptı. Bu süreçte inanılmaz önlemler aldı örneğin bana ve Dimitriye (öğretmenim ona dahasonra değineceğim) şehvet büyüsü yaptı. Victor Lissayı zihinsel açıdan tutarsızlaştırmak için ruhukullanmanın da bir yolunu buldu. Ne var ki bu bile kendi kızı Natalieye yaptıklan kadar kötü değildi.Kaçışını gizlemek için onu bir Strigoiye dönüşmeye teşvik edecek  kadar ileri gitti. Sonunda kız kazıkla öldürüldü. Daha sonrasında yakalandığında bile Victor bu

    konuda pek fazla suçluluk duymuyor gibiydi. Ona baktıkça babasız büyümenin çok da büyük birkayıp olmadığını düşünüyorum. 

    Şimdilerde yine Lissayı Strigoilerden ve Moroilerden korumak zorundayım. Ne yapabildiğinisadece birkaç yetkili biliyor ama onu kullanmak isteyecek başka Victorlar çıkacağından eminim.

     Neyse ki onu korurken güvenebileceğim fazladan bir silahım var: Geçirdiğim kazadan sonraiyileşirken ruh sayesinde aramızda psişik bir bağ oluştu. Onun deneyimlediği şeyleri görüphissedebiliyorum. (Ama sadece tek yönlü çalışıyor. O beni hissedemiyor.) Bu bağ sayesinde gözümüsürekli üzerinde tutabiliyorum ve başı dertte olduğunda anlıyorum. Ancak bazen başka birininzihninin içinde olmak tuhaf hissettirebiliyor. Ruhun yapabildiği daha birçok şey olduğundan eminizama henüz ne olduklarını bilmiyoruz. 

    Bu arada olabileceğim en iyi gardiyan olmaya çalışıyorum. Kaçtığımız için eğitimimde geri kaldım bu yüzden kaybettiğim zamanı telafi etmek için fazladan ders alıyorum. Bu dünyada Lissayı güvendetutmaktan daha çok istediğim bir şey yok. Ne yazık ki arada bir eğitimimi altüst edebilecek iki şeyvar. Biri bazen düşünmeden hareket etmem. Bundan sakınmakta giderek iyileşiyorum ama bir şey

     beni kızdırdığında önce yumruk atıp sonra kime vurduğuma bakıyorum. Önem verdiğim kişilerintehlikede olduğu durumlarda... şey kurallar tercihe bağlı görünüyor. Hayatımdaki diğer sorun da Dimitri. Natalieyi o öldürdü ve tam bir serseri.Aynı zamanda da çok yakışıklı. Tamam yakışıklıdan fazlası. Çok seksi sokakta yürürken aniden size çarpacak bir arabayı bile

    umursamadan durup bakacağınız türden biri. Ama dediğim gibi o benim öğretmenim. Ve yirmi dört

  • 8/16/2019 Richelle Mead - Vampir Akademisi 2 Buz Öpücük

    4/135

     

    yaşında. Bu iki nedenden dolayı ona aşık olmamam gerek. Yine de dürüst olmam gerekirse enönemli neden mezuniyetinden sonra Lissayı Dimitriyle birlikte koruyacak olmamız.Eğer birbirimizle ilgilenirsek Lissayla kimse ilgilenmiyor demektir. 

    Onu içimden atmak konusunda pek başarılı olamadım ve onun da bana karşı duygularının aynı

    olduğundan eminim. Bunu zorlaştıran şeylerden biri şehvet büyüsüne girdiğimizde ikimizin de çokfazla etkilenmiş olmamız. Victor Lissayı kaçırırken dikkatimizi dağıtmak istemişti ve işe yaramıştı.Ben bekaretimden vazgeçmeye hazırdım ve Dimitri de almak için hevesliydi. Son anda büyüyü

     bozduk ama o anılar daima zihnimde kaldı ve bazen dövüş hareketlerine odaklanmamı zorlaştırıyor.  Bu arada adım Rose Hathaway. On yedi yaşındayım vampirleri korumak ve öldürmek için

    eğitildim kesinlikle yanlış adama aşığım ve en yakın arkadaşım tuhaf büyü güçleri yüzünden kafayısıyırmak üzere. 

    Hey zaten kimse lisenin kolay olduğunu söylemedi ki. 1

    G ü n ü m ü n daha da kötüJeşeceği aklımın ucundan bile geçmiyordu ta ki en iyi arkadaşım bana

    delirebileceğini söyleyene kadar. Yine. Ben... Ne dedin sen?

    Yurt binasının lobisinde duruyordum ve eğilmiş çizmelerimden birini düzeltiyordum. Başımıaniden kaldırarak yüzüme düşen siyah saçlarımın arasından ona baktım. Okuldan sonrauyuyakalmıştım ve kapıya zamanında ulaşabilmek için saçlarımı tarama faslını atlamıştım. Lissanınsarı saçlarıysa gayet düzgün ve mükemmel görünüyor elbettebeni keyifle izlerken omuzlarındanaşağı bir gelin duvağı gibi dökülüyordu. 

    Dedim ki ilaçlarım artık işe yaramıyor olabilir.Yerimde doğrulup başımı savurarak saçlarımı yüzümden çektim. Bu da ne demek?diye sordum.

    Etrafımızda Moroi ler ya arkadaşlarıyla buluşmak ya da yemeğe gitmek için hızla geçiyordu. Sen... Sesimi alçalttım. Sen güçlerini geri kazanmaya mı başladın? Başını iki yana salladı ve gözlerinde bir pişmanlık sezdim. Hayır. Büyüye kendimi daha yakın

    hissediyorum ama hala kullanamıyorum. Son zamanlarda farkettiğim şey büyük ölçüde diğer şeyler bilirsin... Arada bir giderek daha depresif oluyorum. Öncekine asla yaklaşamadım bile diye eklediaceleyle yüzümü görünce ilaçlarını kullanmaya başlamadan önce Lissanın morali öylesine bozuktuki herkesten uzak duruyordu. Sadece biraz daha aşama kaydettim sanırım. Ya yaşadığın diğer şeyler? Anksiyete? Halüsinasyonlar?

    Lissa beni pek de ciddiye almayarak güldü. Son zamanlarda psikiyatri kitapları okumuş gibikonuşuyorsun. 

    Aslında okuyordum. Sadece senin için endişeleniyorum. İlaçların artık işe yaramadığınıdüşünüyorsan birine söylememiz gerek. 

    Hayır hayır dedi aceleyle. Ben iyiyim gerçekten. Hala işe yarıyorlar... Sadece eskisi kadar değil.Henüz paniğe kapılmamız gerektiğini sanmıyorum. Özellikle de sen en azından bugün. 

    Konuyu değiştirmesi etkili olmuştu. Bir saat önce o gün Kalifikasyon sınavına gireceğimiöğrenmiştim. Bütün acemi gardiyanların St. Vladimir Akademisindeki birinci yıllarında girmesigereken bir sınavdı daha doğrusu bir tür görüşmeydi. Önceki yıl Lissayla birlikte saklanıyorolduğumdan sınavımı atlamıştım. O gün kampüsün dışındaki bir gardiyanın yanına giderek sınavagirecektim. Haber verdiğiniz için teşekkürler çocuklar. 

    Benim için endişelenme diye tekrarladı Lissa gülümseyerek. İşler kötüleşirse sana haber veririm.  Tamam dedim isteksizce.

  • 8/16/2019 Richelle Mead - Vampir Akademisi 2 Buz Öpücük

    5/135

     

    Ama güvenliği elden bırakmamak için duyularımı açtım ve psişik bağımız aracılığıyla onutamamen hissettim. Doğruyu söylüyordu. Bu sabah sakin ve mutluydu endişelenecek bir şey yoktu.

     Ne var ki zihnimin derinliklerinde karanlık ve huzursuz duygular hissettim. Onu tüketiyor filandeğildi ama yaşadığı bunalımları ve öfkeyi hatırlatmıştı. Çok zayıftı ancak hoşlanmamıştım. Hiçbir

    şey olmamasını tercih ederdim. Duygularını daha iyi hissedebilmek için biraz daha içeri zorladım veaniden tuhaf bir dokunma deneyimi hissettim. Mide bulandırıcı bir duygu benliğimi kapladı vehemen zihninden çekildim. Bütün vücudum ürperdi. Sen iyi misin? diye sordu Lissa kaşlarını çatarak. Aniden miden bulanmış gibi görünüyorsun. Sadece... sınav yüzünden gerginim diye yalan söyledim. Tereddütlü bir şekilde yine ona uzandım.

    Karanlık tamamen yok olmuştu. Hiçbir iz yoktu. Belki de ilaçlarının bir sorunu yoktu. Ben iyiyim. Lissa duvardaki saati işaret etti. Hemen harekete geçmezsen uzun süre iyi olmayacaksın.  

    Lanet olsun dedim. Haklıydı. Ona sarıldım. Sonra görüşürüz İyi şanslar diye seslendi arkamdan. Kampüste hızla koşup bir Honda Pilotun yanında öğretmenim Dimitri Belikovu buldum. Ne sıkıcı.

    Montana dağ yollarında bir Porscheyle gitmemizi beklemiyordum ama en azından daha iyi bir şeyolabilirdi.

    Biliyorum biliyorum dedim yüzünü görünce. Üzgünüm geciktim. O anda hayatımın en önemli sınavlarından birini vereceğimi hatırladım ve aniden Lissayla

    ilaçlarını unutuverdim. Onu korumak istiyordum fakat liseyi bitirip onun resmi gardiyanı olamazsam bunun bir anlamı olmayacaktı. 

    Dimitri her zamanki gibi muhteşem görünüşüyle olduğu yerde durdu. Devasa tuğla bina üzerimizeuzun gölgeler yansıtıyor şafak öncesi alacakaranlıkta saldırmaya hazırlanan bir canavarıhatırlatıyordu. Kar yağmaya başladı. Hafif kristalimsi kar tanelerinin yavaşça süzülüşünü izledim.

    Birkaçı Dimitrinin siyah saçlarına konarak hemen eridi. Başka kim geliyor? diye sordum. Omuz silkti. Sadece sen ve ben.

    Bir anda moralim neşeliyi geçerek mutluluktan uçma noktasına ulaştı. Ben ve Dimitri. Baş başa.Bir arabada.

    Bu gerçekten de sürpriz sınava değebilirdi.  Ne kadar mesafede? İçimden uzun bir yolculuk olması için dua ediyordum. Bir hafta mesela. Ve

    lüks otellerde konaklamamızı gerektirecek türden bir yolculuk. Belki karlı bir yerde mahsur kalırdıkve hayatta kalabilmek için birbirimizi ısıtmamız gerekirdi.  

    Beş saat. Oh.

    Umduğumdan biraz daha azdı. Yine de beş saat hiç yoktan iyiydi. Ayrıca karda mahsur kalmaolasılığını da ortadan kaldırmıyordu. 

    Karlı loş yollarda insanların yön bulması zordu ama  bizim dampir gözlerimiz kesinliklezorlanmadı. Dimitrinin tıraş losyonunun arabayı içimi eriten bir kokuyla doldurmadığını varsayarakyola bakıyordum ve yine Kalifikasyon sınavına odaklanmıştım. 

    Girmeden önce ders çalışabileceğiniz bir sınav değildi bu. Ya geçerdiniz ya da kalırdınız. Yüksekgardiyanlar birinci yıllarında acemileri ziyaret eder öğrencilerin gardiyan olmak konusundakikararlılıklarını tartarlardı. Ne sorulduğunu tam olarak bilmiyordum ama yıllar boyunca söylentiler

    duymuştum. Daha büyük gardiyanlar kararlılığı ve kişiliği tartar bazı acemiler de gardiyan eğitiminedevam etmeye uygun bulunmazlardı. 

  • 8/16/2019 Richelle Mead - Vampir Akademisi 2 Buz Öpücük

    6/135

     

    Genellikle Akademiye gelmiyorlar mıydı? diye sordum Dimitriye. Yani yolculuk sorun değil fakatneden biz onlara gidiyoruz?

    Aslında onlara değil ona. Dimitrinin konuşmasında hafif bir Rus aksanı vardı ve bu doğup büyüdüğü yeri gösteren tek şeydi. Onun dışında İngilizceyi benden çok daha iyi konuştuğunu

    söyleyebilirdim. Bu özel bir durum olduğundan ve bize iyilik yaptığından yolculuğu biz yapıyoruz. Kim o?

    Arthur Schoenberg.

    Başım bir anda yoldan Dimitriye döndü.  Ne? diye haykırdım. Arthur Schoenberg bir efsaneydi. Yaşayan gardiyanlar arasında en büyük Strigoi katillerinden

     biriydi ve Moroileri korumak ve hepimiz adına kararlar almak üzere kurulmuş olan GardiyanlarKonseyinin eski başkanıydı. Zaman içinde emekli olmuş kraliyet ailelerinden Badicaları korumaya

     başlamıştı. Emekli olsa bile hala ölümcül olduğunu biliyordum. Maceraları müfredatımın bir

     parçasıydı. Başka... başka müsait biri yok muydu? diye sordum kısık sesle. Dimitrinin gülümsemesini bastırdığını görebiliyordum. Sorun yok. Ayrıca Art seni onaylarsa

    sicilin için harika bir referans olur. Art. Dimitri yaşayan en başarılı gar diyanlardan biriyle

     bu kadar samimi miydi? Elbette ki Dimitrinin kendisi de çok başarılıydı bu yüzden şaşırmamamgerekirdi.

    Arabaya sessizlik hakim oldu. Dudağımı ısırırken aniden Arthur Schoenbergin standartlarına uyupuyamayacağımı merak ettim. Notlarım iyiydi ama kaçmak ve okulda kavgalara tutuşmak kariyerimin

    geleceğiyle ilgili ne kadar ciddi olduğum konusunda onu düşündürebilirdi. Sorun yok diye tekrarladı Dimitri. Sicilindeki iyiler kötüleri gölgede bırakıyor. Bazen zihnimi okuduğunu düşünüyordum. Biraz gülümsedim ve ona bir bakış attım. Hata etmişim.

    Uzun ve kaslı vücudu otururken bile kendini belli ediyordu. Dipsiz gibi görünen koyu renk gözler.Arkasından atkuyruğu yaptığı omuzlarına kadar inen kumral saçlar. O saçlar ipek gibiydi. Bunu

     biliyordum çünkü Victor Dashkov bize şehvet büyüsü yaptığında parmaklarımı saçlarınadaldırmıştım. Büyük bir güçle kendimi yine nefes almaya zorlayarak bakışlarımı kaçırdım. 

    Teşekkürler Koç dedim oturduğum koltuğa iyice yerleşirken. Yardım etmek için buradayım diye cevap verdi. Sesi neşeli ve rahattı ki bu onun için ender bir

    durumdu. Daha çok her an bir saldırıya hazırmış gibi gergin konuşurdu. Muhtemelen bir Hondanıniçinde güvende olduğunu düşünüyordu en azından benimleyken olabileceği kadar. Aramızdakiromantik çekime aldırmamak konusunda zorlanan yalnız ben değildim. 

    Sence gerçekte neyin yardımı olur biliyor musun? dedim gözlerine bakmadan. Söyle. Şu saçma müziği kapatırsan ve Berlin Duvarı yıkıldıktan sonra yayınlanmış bir şeyler çalarsan iyi

    olabilir.

    Dimitri güldü. En kötü dersin tarih ama her nasılsa Doğu Avrupayla ilgili her şeyi biliyorsun. Hey şakalarım için malzeme bulmak zorundayım Yoldaş. 

    Dimitri gülümseyerek istasyon düğmesini çevirdi ve bir Country kanalına ayarladı. 

    Hey Düşündüğüm şey bu değildi diye sitem ettim. Yine gülmek üzere olduğunu söyleyebilirdim. Birini seç. Ya o ya da bu. 

  • 8/16/2019 Richelle Mead - Vampir Akademisi 2 Buz Öpücük

    7/135

     

    İç çektim. 1980lere geri dön. İstasyon düğmesini çevirdi ve Avrupalı bir grup videonun radyo yıldızını nasıl öldürdüğünü anlatan

     bir şarkı söylerken kollarımı göğsümde kavuşturdum. Keşke biri de bu radyoyu öldürseydi. Aniden beş saat bana sandığım kadar da kısa görünmemeye başladı. 

    Arthur ve koruduğu aile Billingse yakın küçük bir kasabada yaşıyordu. Yaşanacak yer konusundaMoroilerin görüşü genel olarak farklıydı. Bazıları vampirlerin kalabalığa karışmasına izin veren büyük şehirlerde yaşamanın en iyisi olduğunu düşünüyordu böylece geceleri faaliyetleri pek fazladikkat çekmiyordu. Bu aile gibi diğer Moroiler seni farkedecek daha az insan olduğunda farkedilmeolasılığının da azalacağına inanarak nüfusu düşük yerleri tercih ediyordu. Yolda Dimitriyi yirmi dört saat açık bir restoranda durması için ikna ettim ve bir de benzin almak

    için durduktan sonra öğle civarı kasabaya ulaştık. Gri lekeli odundan yapılmış güneş ışığınıengellemek için renkli ve buzlu camlı büyük pencereleri olan tek katlı bina genişlemesine inşaedilmişti. Yeni ve pahalı bir yere benziyordu hiçliğin ortasında olsa bile neredeyse bir kraliyetailesinden bekleyeceğim  bir eve yakındı. 

    Pilottan indim ve iki santim kara gömülen çizmelerimle araba yolundan eve yaklaştım. Gün sessizve sakindi arada bir esen rüzgar dışında hiçbir hareketlilik yoktu. Ön bahçeyi kesen bir taşlı yoldanyürüyerek Dimitriyle birlikte eve yaklaştık. İş tarzına geçtiğini görebiliyordum ama genel tutumu

     benim kadar neşeliydi. İkimiz de zevkli araba yolculuğundan hoşlanmıştık. Buz kaplı patikada ayağım kaydı ve Dimitri hemen uzanarak beni tuttu. Tuhaf bir dejavu yaşayarak

    tanıştığımız gece beni benzer bir düşüşten kurtardığını hatırladım. Hava ne kadar soğuk olsa da paltomun katlarına rağmen elinin sıcaklığını kolumda hissettim. 

    Sen iyi misin? Beni bırakmasından hoşlanmamıştım. Evet dedim buzlu zemine suçlayan gözlerle bakarak. Bu insanlar hiç tuz diye bir şey duymamış mı 

    Şakayla söylemek istemiştim ama Dimitri aniden durdu. Ben de durdum. Yüz ifadesi gergin ve tetikteydi. Başını çevirerek etrafımızı saran geniş beyazdüzlüklere baktıktan sonra eve döndü. Sormak istediğim sorular vardı ama bir şey bana sessizkalmamı söylüyordu. Yaklaşık bir dakika binayı inceledi buzlu yürüme yoluna baktı ve sonra

     bakışlarını sadece ayak izlerimizin göründüğü karla kaplı araba yoluna çevirdi. Temkinli bir tavırla ön kapıya yaklaşırken ben de peşinden gittim. Yine durdu ve bu kez kapıyıinceledi Aceleyle kilitlenmeden kapatılmış gibi görünüyordu. Biraz daha incelediğinde kapı kirişininüzerinde sürtünme izleri gördü sanki kapatılırken bir noktada zorlanmış gibiydi. Küçücük bir dürtmeaçmaya yeterdi. Dimitri kapının kirişle birleştiği yere parmaklarını hafifçe sürterken nefesi soğukhavada hafif duman yaratıyordu. Kapının tokmağına dokunduğunda kırıkmış gibi hafifçe sallandı. 

    Rose git arabada bekle dedi sonunda alçak sesle. Ama ned...

    Yürü. Tek kelime ama güçle doluydu. O iki hecede insanları havada savuran ve bir Strigoinin kalbine

    kazık saplayan adamı hatırladım. Yürüme yolunda tekrar kayma riskine girmek yerine karla kaplıçimenlikten yürüyerek geri döndüm. Dimitri olduğu yerde bekledi ve ben arabaya binip olabildiğincesessiz bir şekilde kapıyı kapatana kadar kıpırdamadı. Sonra çok yumuşak hareketlerle yerinde zorduran kapıyı itti ve içeride gözden kayboldu. Meraktan ölürken ona kadar saydım ve arabadan indim. 

  • 8/16/2019 Richelle Mead - Vampir Akademisi 2 Buz Öpücük

    8/135

     

    Onun peşinden gitmemem gerektiğini biliyordum ama bu evde neler olduğunu öğrenmekzorundaydım. İhmal edilmiş yürüme yolu ve araba yolu birkaç gündür kimsenin eve gelmediğinigösteriyordu fakat aynı zamanda Badicaların evden hiç çıkmadığı anlamına da gelebilirdi. Gizlice içeri giren insanlann kurbanı olmalarının mümkün olabileceğini düşündüm. Bir şeyin

    Strigoiler gibi onları korkutup kaçırmış olması da mümkündü. Dimitrinin yüzünün bu ka dar asılmasına neden olan şeyin bu düşünce olduğunu t)initriyle başımın ciddi şekilde derdegireceğini biliyordum. liyordum ancak Arthur Schoenberg görev başındayken Soğuğa rağmenensemden süzülen teri hissettim. böyle bir şey pek mümkün görünmüyordu.Gün ışığı gün ışığı diye hatırlattım kendime. Endişele Araba yolunda durarak gökyüzüne baktım. Işık az da ol necek bir şey yoktu. sa vardı. Öğle saati

    yaklaşıyordu. Güneş en yüksek nokta Terasa ulaştım ve koyu renk camı inceledim. Neyinkırsındaydı. Strigoiler güneş ışığında dışarı çıkmazdı. Onlardan dığını kestiremiyordum. Hemenönünde kar içeri dolmuştu korkmama gerek yoktu fakat Dimitrinin öfkesi için aynı şe ve açık mavihalının üzerine biraz dökülmüştü. Kapının yi söyleyemezdim. tokmağını yokladım ama kilitliydi. O

    kadar büyük bir delik  Evin sağ tarafından dolaştım ve neredeyse yarım metvarken bunun bir önemi yoktu. Camın keskin

    kısımlarına relik karın içinde ilerledim. Evde başka bir tuhaflık göredikkat ederek açıklıktan uzandımve kapıyı içeriden açtım. miyordum. Saçaklardan buzlar sarkıyordu ve camlar içe E limi dikkatle geriçektikten sonra sürgülü kapıyı yana iteriyi göstermiyordu. Ayağım aniden bir şeye değince yererekaçtım. Ray üzerinde çok hafif bir ses çıkarsa da o baktım. Orada kara yarı yarıya gömülmüş haldegümüşses  bir kazık gördüm. Toprağa saplanmıştı. Kaşlarımı çataraksizlikte fazla gürültülü gibigelmişti. kazığı elime aldım ve üzerindeki karı temizledim. Bu ka Kapıdan girip açık kapıdansüzülen güneş ışığında durzığın burada ne işi vardı? Sonuçta gümüş kazıklar çok ddum. Gözlerimin

    içerideki loş ışığa alışmasını bekledim. Açık ğerli şeylerdi. Bir gardiyanın en ölümcül silahıydı vekalterasta rüzgar esiyor perdeler etrafımda dans ediyordu. Bir bine doğru tek bir hamleyle birStrigoinin işini bitirirdi. oturma odasındaydım. Beklenebilecek her türlü sıradan Kazıklaryapıldığında dört Moroi onları dört elementle eşya vardı. Kanepeler. Televizyon. Bir sallanan koltuk.

     büyülerdi. Henüz bu kazıkları kullanmayı öğrenmemiştim Ve bir ceset. fakat elimde tutarken anidenkendimi daha güvendeBir kadın. Saçları etrafına yayılmış halde televizyonun hissettim. önünde sırtüstü yatıyordu.Gözleri boş bakışlarla tavana di 

    Evin arkasındaki büyük kapı yazları muhtemelen dışarı kilmişti ve yüzü çok solgundu bir Moroiiçin bile fazla da oyalanmayı çok eğlenceli hale getiren ahşap zeminli bir solterasa açılıyordu. Ama terasın camları kırılmıştı öyle ki açı gundu. Bir an için uzun saçlarının

     boynunu da örttüğünü lan delikten biri kolayca içeri girebilirdi. Buza dikkat edesa ndım ama sonratenindeki koyuluğun kan olduğunu anrek basamakları tırmanırken ne yaptığımı öğrendiğinde Diladım kurumuş kan. Boğazı boydan boya yarılmıştı. Bu korkunç sahne öylesine gerçekdışıydı ki ilk anda gördüğüme inanamadım. Yatış şekline bakılırsauyuyor da olabilirdi. Sonra diğer cesedi gördüm Birkaç metre ötede kanı etrafındaki halıya yayılmışhalde bir erkek yan yatmıştı. Kanepenin önünde bir ceset daha vardı: Küçük çocuk büyüklüğünde.Odanın diğer tarafında bir ceset daha. Ve bir tane daha. Her yerde cesetler ve kan vardı.  

    Etrafımı saran ölümün boyutlarını aniden kavradığımda kalbim deli gibi atmaya başladı. Hayır

    hayır. Bu mümkün de ğildi. Gündüz vaktiydi. Gündüzleri kötü şeyler olmazdı. Boğazımda bir çığlık

  • 8/16/2019 Richelle Mead - Vampir Akademisi 2 Buz Öpücük

    9/135

  • 8/16/2019 Richelle Mead - Vampir Akademisi 2 Buz Öpücük

    10/135

     

    Dimitrinin yüzü asıktı ve hala her şeye karşı hazırlıklıydı ama yaşadığım zihinsel savaşıalgıladığında koyu renk gözleri anlayışla parladı. 

    Bu her şeyi değiştiriyor değil mi? diye sordum. Evet dedi. Değiştiriyor. 

    2Di m itiri telefon açtı ve gerçek bir SWAT ekibi geldi. Ama gelmeleri birkaç saat sürdü ve  herdakika bir yıl gibi geçti. Sonunda daha fazla dayanamayarak arabaya döndüm. Dimitri evi biraz dahainceledikten sonra gelip yanıma oturdu. İkimiz de beklerken tek kelime etmedik. Evin içindekiiğrenç görüntü zihnimden silinmiyordu. Korkuyordum kendimi yalnız hissediyordum ve banasarılmasına ya da rahatlatmasına İhtiyacım vardı 

    Bunu istediğim için kendimi azarladım. Öğretmenim olduğunu ve nasıl bir durumla karşılaşırsakkarşılaşalım bana sarılmak gibi bir görevi olmadığını kendime bininci kez hatırlattım. Ayrıca güçlüolmak istiyordum. İşlerin zorlaştığı her seferde bir erkeğe ihtiyaç duymak istemiyordum. 

    İlk gardiyan grubu geldiğinde Dimitri arabanın kapısını açtı ve bana baktı. Bunun nasıl yapıldığını

    görmelisin. Açıkçası o eve bir daha girmek istemiyordum fakat yine de peşinden gittim. Gelen gardiyanları

    tanımıyordum ama Dimitri tanıyordu. Zaten herkesi tanıyor gibiydi. Gruptakiler olay yerinde biracemiyle karşılaştıklarına şaşırdılar ama kimse varlığıma itiraz etmedi. 

    Evi incelerken ben de onlarla gittim. Kimse bir şeye dokunmadı sadece cesetlerin başına eğilipkan ve kırık cam  parçalarını incelediler. Görünüşe bakılırsa Strigoiler eve girerken ön kapıdan vearka terastan fazlasını kullanmışlardı. 

    Gardiyanlar ters bir tavırla konuşuyor hissettiğim tiksinti veya korkuyu paylaşmıyorlardı. Birermakine gibiydiler içlerinden biri gruptaki tek kadın Arthur Schoenbergin cesedinin yanına çömeldi.

    Kadın gardiyanlar ender olduğundan meraklanmıştım. Dimitrinin ona Tamara diye seslendiğiniduymuştum yirmi beş yaşında gibi görünüyordu. Siyah saçları küt kesilmişti omuzlarınadeğmiyordu. Kadın gardiyanlar arasında yaygın bir özellik. 

    Ölmüş gardiyanın yüzünü incelerken gri mavi gözleri üzüntüyle kısıldı. Ah Arthur dedi iç çekerek.Dimitri gibi o da bir sürü şeyi birkaç kelimeyle anlatabiliyordu. Bugünü göreceğim aklıma gelmezdi.Benim öğretmenimdi. Yine iç çekerek ayağa kalktı. 

    Yüzünde yine ciddi bir iş ifadesi vardı sanki önünde yatan ceset kendisini eğiten adama aitdeğilmiş gibi. Buna inanamıyordum. Tamaranın öğretmeniydi Kendini nasıl 

     böyle kontrol edebiliyordu? Bir an için Dimitrinin cesedinin önümde o şekilde yattığını düşündüm.Hayır. Onun yerinde olsam asla sakin kalamazdım. Kesinlikle kendimi kaybederdim. Çığlıklar ataretrafa tekmeler savururdum. İşlerin yoluna gireceğini söylemeye kalkan birine kesinlikle yumruğu yapıştınrdım.  Neyse ki herhangi birinin Dimitriyi indirebileceğine inanmıyordum. Hiç zorlanmadan bir Strigoiyi

    öldürdüğünü gözlerimle görmüştüm. O yenilmezdi. Sert biri. Bir tanrı. Elbette ki Arthur Schoenberg de öyleydi. Bunu nasıl yapabildiler? diye patladım. Altı çift göz bana döndü. Bu davranışım için Dimitrinin

     beni azarlayarak bakmasını bekliyordum ama sadece meraklı gözlerle baktı. Onu nasılöldürebildiler? 

    Tamara yüz ifadesini değiştirmeden omuz silkti. Herkesi öldürebilecekleri gibi. Hepimiz gibi o da

     bir ölümlüydü. Evet ama o... bilirsin Arthur Schoenbergdi

  • 8/16/2019 Richelle Mead - Vampir Akademisi 2 Buz Öpücük

    11/135

     

    Sen söyle Rose dedi Dimitri. Evi gördün. Nasıl yaptıklannı bize sen söyle. Hepsi beni izlerken sonuçta bugün yine de sınava girebileceğimi anladım. Gözlemlediklerimi ve

    duyduklarımı düşündüm. İmkansızın nasıl mümkün olabileceğini anlamaya çalışırken zorluklayutkundum.

    Dört giriş noktası var demek ki en azından dört Strigoi varmış. Buradaysa yedi Moroi vardı.Burada oturan aile birilerini ağırlıyordu ve bu yüzden katliam daha da büyük olmuştu. Kurbanlardanüçü çocuktu. Ve üç gardiyan. Çok  fazla cinayet. Dört Strigoi bu kadar çok kişiyi öldüremezdi. Önce gardiyanlara saldırıp onlan hazırlıksız yakaladıklannı düşünürsek en azından altı Strigoi olmasıgerekir. Aile karşılık veremeyecek kadar şaşkındı. 

    Peki gardiyanları nasıl hazırlıksız yakaladılar? diye sordu Dimitri. Tereddüt ettim. Genel olarak gardiyanlar hazırlıksız yakalanamazdı. Çünkü yüzükler kırılmıştı.

    Yüzükleri olmayan bir evde muhtemelen gece bahçede dolaşan bir gardiyan olurdu. Ama burada bunu yapmadılar. 

    Yüzüklerin nasıl kırıldığıyla ilgili soruyu bekledim. Ama Dimitri sormadı. Gerek yoktu. Hepimiz biliyorduk. Hepimiz k azığı görmüştük. Yine ürperdim. Strigoilerle çalışan insanlar büyük bir Strigoigrubu.

    Dimitri başıyla onayladı ve grup incelemesine devam etti. Banyoya geldiğimizde bakışlarımıkaçırmak üzereydim. Daha önce Dimitriyle birlikte burayı görmüştüm ve tekrar görmeye niyetimyoktu. İçeride bir erkek cesedi vardı ve kurumuş kanı beyaz karoların üzerine yayılmıştı. Aynca

     burası evin daha iç kısmında olduğundan açık teras kadar  soğuk değildi. Ceset kokmaya başlamıştı. Henüz tam olarak kötü kokmuyordu fakat iyi bir kokuolduğu da söylenemezdi. 

    Ama bakışlarımı kaçırırken aynada koyu kırmızı daha doğrusu kahverengi bir şey dikkatimi çekti.Olay yerindeki diğer şeyler dikkatimi çektiğinden daha önce farketmemiştim. Aynada kanla yazılmış

     bir yazı vardı. Zavallı zavallı Badicalar. Çok azı kaldı. Bir kraliyet 

    ailesi neredeyse sona erdi. Diğerleri de peşinden gelecek. Tamara tiksintiyle homurdandı ve aynadan uzaklaşarak banyodaki diğer detayları inceledi. Ama

    dışarı çıkarken o kelimeler zihnimde yankılanıyordu. Bir kraliyet ailesi neredeyse sona erdi.Diğerleri de peşinden gelecek. 

    Badicaların daha küçük kraliyet klanlarından biri olduğu doğruydu. Ama burada öldürülenlerinsonuncu aile üyeleri olması pek mümkün değildi. Muhtemelen geri kalan iki yüz Badica olmalıydı.Elbette ki bir Ivashkov ailesi gibi değildi. Bu aile son derece büyük ve yaygındı. Ama diğer kraliyetklanlarına oranla Badicaların da sayısı pek az değildi.  

    Dragomirler gibi.

    Hayatta kalan tek Dragomir Lissaydı. Strigoiler kraliyet soylannı kurutmak istiyorsa onun peşinden gitmek en iyisi olurdu. Moroi kanı

    Strigoileri rahatsız ediyordu bu yüzden böyle bir isteği anlayabilirdim. Kraliyet üyelerini seçmeninzalim ve sadist doğalarının bir parçası olduğunu düşünüyordum. Strigoilerin Moroi toplumunu yoketmek istemesi ilginçti çünkü bir zamanlar birçoğu Moroiydi. 

    Evde geçirdiğimiz sürenin geri kalanı boyunca aynayı ve üzerindeki uyarıyı kafamdan atamadım.

    Korku ve şaşkınlığımın yerini öfkeye bırakmaya başladığını hissettim. Bunu nasıl yapa bilirlerdi? Biryaratık bir aileye bunu yapmak için ne kadar sapkın ve kötü olmalıydı bütün bir so 

  • 8/16/2019 Richelle Mead - Vampir Akademisi 2 Buz Öpücük

    12/135

     

    yu yok etmek isteyecek kadar? Bir zamanlar ben ve Lissa gibiyken bir yaratık bunu nasıl yapabilirdi? Lissa yı düşündüğümde Strigoilerin onun ailesini de kurutmak istediğini düşününce içimde korkunç

     bir öfke uyandı. Bu duygunun yoğunluğu neredeyse benliğimi sarsmıştı. Karanlık kabaran ve içimdedönüp duran bir şeydi. Patlamaya hazır bir fırtına bulutu. Aniden elime geçirebileceğim bütün

    Strigoileri parçalamak  istedim. Nihayet Dimitriyle birlikte arabaya binip St. Vladimire dönüş yolculuğuna başladığımızda kapıyı okadar sert kapadım ki yerinden çıkmaması şaşırtıcıydı. Bana şaşkın gözlerle baktı. Sorun nedir? Sen dalga mı geçiyorsun? diye bağırdım. Bunu nasıl sorabilirsin? Sen de oradaydın. Her şeyi

    gördün. Gördüm dedi. Ama acısını arabadan çıkarmıyorum. Emniyet kemerimi takarken ona öfkeyle

     baktım. Onlardan nefret ediyorum. Hepsinden nefret ediyorum Keşke orada olsaydım. Hepsiningırtlağını deşerdim  Neredeyse avaz avaz bağırıyordum. Dimitri sakin bir yüzle bana bakıyordu ama bu patlamam onu

    şaşırtmıştı. Gerçekten doğru olduğunu mu düşünüyorsun? diye sordu. Strigoilerin orada yaptıklarını gördükten

    sonra gerçekten Arthur Schoenbergden daha iyi bir iş çıkarabileceğini mi düşünüyorsun? Natalieninsana yaptıklarını gördükten sonra? Duraksadım. Bir Strigoiye dönüştükten sonra Lissanın kuzeni Natalieyle kısa bir mücadeleye

    girişmiştim ve Dimitri tam zamanında yetişip günü kurtarmıştı. Yeni bir Strigoi olmasına rağmen henüz koordinasyonsuz ve zayıftı beni oradan oraya fırlatmıştı. 

    Gözlerimi kapatıp derin bir nefes aldım. Aniden kendimi aptal gibi hissettim. Strigoilerin neyapabildiğini görmüştüm. Düşüncesizce ortalıkta koşturarak günü kurtarmaya çalışmam bana sadece

    hızlı bir ölüm getirirdi. Sert ve güçlü bir gardiyan olacaktım ama hala öğrenmem gereken bir sürüşey vardı örneğin on yedi yaşında bir kızın altı güçlü Strigoiye karşı duramayacağı gibi. 

    Gözlerimi açtım. Afedersin dedim kendimi tekrar kontrol altına alırken. İçimde patlayan öfkedağılmıştı. Nereden geldiğini bilmiyordum. Asabiydim ve sık sık güdüsel hareket ederdim ama bu

     benim için bile çok zorlu ve çirkindi. Tuhaftı. Sorun değil dedi Dimitri. Uzandı ve elini birkaç saniye için benimkinin üzerine koydu. Sonra geri

    çekilip arabayı çalıştırdı. Uzun bir gün oldu. Hepimiz için. Geceyansı sularında St. Vladimir Akademisine döndüğümüzde herkes katliamı biliyordu.

    Vampirlerin okul günü yeni sona ermişti ve yirmi dört saatten uzun süredir hiç uyumamıştım.Gözlerim kızarmıştı ve Dimitri hemen yurt odama gidip biraz uyumamı emretti. Elbette ki kendisiuyanık ve her şeye hazır görünüyordu. Bazen hiç uyuyup uyumadığını merak ediyordum. Saldırıylailgili diğer gardiyanlarla görüşmeye gitti ve ben de hemen yatağa gireceğime söz verdim. Bununyerine o gözden kaybolur kaybolmaz kütüphanenin yolunu tuttum. Lissayı görmem gerekiyordu vearamızdaki bağ bana onun kütüphanede olduğunu söylüyordu. 

    Kaldığım yurttan okulun ikinci ana binasına giderken taş yürüme yolu zifir karanlıktı. Çimenlertamamen karla kaplanmıştı ama kaldırımlardaki kar ve buz titiz bir şekil de temizlenmişti.Badicaların ihmal edilmiş evini hatırla dım. 

    Ortak bina büyük ve gotik görünüşlüydü bir okuldan çok ortaçağ hikayesi anlatan bir filmin setineuygundu. İçerideki gizem ve antik tarih havası binayı daha da çok sarıyordu: Süslemeli taş duvarlar

    ve antika tablolar bilgisayarlarla ve floresan ışıklarıyla tezat oluşturuyordu. Modern teknoloji burayagirmiş ama asla hakim olamamıştı. 

  • 8/16/2019 Richelle Mead - Vampir Akademisi 2 Buz Öpücük

    13/135

     

    Kütüphanenin elektronik kapısından geçtikten sonra hemen coğrafya ve seyahat kitaplarınındizildiği arka köşelerden birine yöneldim. Gerçekten de Lissa orada yerde oturmuş sırtını bir kitaprafına dayamıştı. 

    Hey dedi bir dizine dayadığı açık kitaptan başını kaldırarak. Yüzüne düşen birkaç bukleyi kenara

    itti. Erkek arkadaşı Christian onun yanında yere uzanmış başını Lissanın diğer dizine dayamıştı.Başıyla beni selamladı. Bazen aramızda parlayan düşmanlık düşünülürse beni ayı kapanına daatabilirdi. Lissanın hafif gülümsemesine rağmen içindeki gerginliği ve korkuyu hissedebiliyordumaramızdaki bağdan bunu algılıyordum. 

    Duymuşsun dedim bağdaş kurup yanına otururken. Gülümsemesi silinirken korku ve huzursuzluk duygusu yoğunlaştı. Psişik bağlantımızın onu daha

    iyi korumamı sağlaması hoşuma gidiyordu ama kendi sıkıntılarımın daha da büyümesine ihtiyacımyoktu.

    Korkunç dedi ürpererek. Christian kıpırdandı ve parmaklarını Lissanınkilere geçirip hafifçe elinisıktı. Lissa da aynı şekilde karşılık verdi. Bu ikisi birbirlerine öylesine aşıktı ve öylesine tatlı

    davranıyorlardı ki onlarla birlikte zaman geçirdikten sonra içimden dişlerimi fırçalamak geliyordu.Ama şimdi mahzun görünüyorlardı ve bunun katliam haberiyle ilgili olduğu şüphesizdi. Dediklerinegöre... altı veya yedi Strigoi varmış. Ve insanlar yüzükleri kırmalarına yardım etmiş. 

    Başımı bir rafa yasladım. Haber gerçekten de hızlı yayılmıştı. Aniden başım döndü. Doğru. Gerçekten mi? dedi Christian. Ben de evhamlıların paranoyası sanıyordum.Hayır... Bugün nerede olduğumu kimsenin bilmediğini anladım. Ben... Ben de oradaydım. Lissanın gözleri iri iri açıldı ve yaşadığı şoku hissettim. Christian bilgiçlerin poster çocuğu bile

    asık yüzlüydü. Olayların korkunçluğu olmasa onu hazırlıksız yakaladığıma sevinebilirdim. Dalga geçiyorsun dedi kararsız bir sesle. 

    Kalifikasyon sınavına gireceğini sanıy... Lissa devam edemedi. Girmem gerekiyordu dedim. Sadece yanlış zamanda yanlış yerde olmaya bir örnek. Bana sınav

    yapacak gardiyan orada yaşıyordu. Dimitriyle içeri girdiğimizde...Bitiremedim. Badicalann evindeki kan ve ölüm sahnesi yine zihnimde canlanmıştı. Lissanın

    yüzünde beliren endişeyi bağımız sayesinde de hissettim. Rose iyi misin? diye sordu sakince.

    Lissa en yakın arkadaşımdı ama bütün olanların beni nasıl korkuttuğunu ve üzdüğünü bilmesiniistemiyordum. Sert görünmek istiyordum. 

    İyiyim dedim dişlerimi sıkarak.  Nasıldı? diye sordu Christian. Sesinde merak vardı ama suçluluk duygusu da belli oluyordu sanki

     böylesine kor kunç bir olayla ilgili bir şeyler bilmek istemesinin yanlış olduğunun farkındaymış gibi.Yine de sormaktan kendini alamamıştı. Güdüsel hareketlerimizi kontrol edememek ortaknoktalarımızdan biriydi. 

    Ben... Başımı İki yana salladım. Bunu konuşmak istemiyorum.Christian itiraz edecek gibi oldu ve Lissa bir eliyle onun

    siyah saçlarını okşadı. Bu nazik uyarısı Christianı susturdu. Bir an üçümüz de sessiz kaldık. Lissanınaklından geçenleri bildiğimden yeni bir konu bulmaya çalıştığının farkındaydım. 

    Söylediklerine göre bu olay bütün tatil ziyaretlerini altüst edecekmiş dedi bana kısa süre sonra.Christianın halası ziyarete gelecekti ama çoğu kimse yolculuk yapmak  

    istemiyor ve çocuklarının güvende olmaları için evde kalmalarını istiyor. Bu Strigoi grubu ödlerini patlattı. 

  • 8/16/2019 Richelle Mead - Vampir Akademisi 2 Buz Öpücük

    14/135

     

    Böyle bir saldırının etkilerini düşünmemiştim. Noele bir hafta kadar vardı. Çoğunlukla yılın buzamanında Moroi dünyasında muazzam bir hareketlilik olurdu öğrenciler ailelerinin yanına döneraileler çocuklanyla birlikte kalmak için kampüse gelirdi. 

    Bu olay birçok aileyi ayrı tutacak diye mırıldandım. 

    Ve kraliyet toplantılarını da bozacak dedi Christian. Kısa ciddiyeti silinmiş her zamanki alaycılığıgeri dönmüştü. Yılın bu zamanında nasıl olduklarını bilirsiniz en büyük partiyi kimin vereceğikonusunda hep yarışırlar. Kendi başlarına ne yapacaklarını bile bilemezler. 

    Buna inanıyordum. Hayatım savaşmakla geçiyordu ama Moroiler kesinlikle onların içselçatışmalarını paylaşıyordu özellikle de soylular ve kraliyet üyeleri arasındakileri. Kelimeler ve

     politik ittifaklarla kendi savaşlarını sürdürüyorlardı ve açıkçası ben daha doğrudan dövüşleri tercihederim. Lissa ve Christian da sorunlarla boğuşuyordu. İkisi de kraliyet ailelerinden geliyor bu daAkademinin gerek içinde gerekse dışında çok fazla dikkat çekmelerine neden oluyordu. 

    Onlar için işler çoğu Moroi kraliyet üyesi için olduğundan daha kötüydü. Christianın ailesi anne ve babasının gölgesi altında yaşıyordu. Ölümsüz olmak ve başkalannı öldürerek yaşamak için

     büyülerinden vazgeçerek kasıtlı bir şekilde Strigoi olmuşlardı. Anne ve babası artık ölmüştü ama insanlar hala ona güvenmekte zorlanıyordu. Her an bir Strigoiye dönüşecek ve başkalarını dayanında sürükleyecekmiş gibi davranıyorlardı. Sinir bozucu tavırları ve kara mizah anlayışı da pekyardımcı olmuyordu. 

    Lissaya yönelen ilgiyse ailesinin son üyesi olmasından kaynaklanıyordu. Diğer Moroiler arasındaismi haketmek için yeterince Dragomir kanına sahip olan yoktu. Gelecekteki kocası muhtemelençocukların Dragomir olmasına izin verecek kadar yakın biri olacaktı ama şimdilik ailesinin tek  üyesi olmak onu ünlü kılıyordu. 

    Bunu düşünmek bana aynaya yazılmış uyarıyı hatırlattı ve midem bulandı. O karanlık öfke ve

    umutsuzluk yine içimi sarmıştı ama bir şakayla bastırmaya çalıştım. Sizler de sorunlarınızı bizim gibi çözmeyi denemelisiniz. Arada bir birileriyle dövüşmek size iyi

    gelebilir.

    Lissa ve Christian güldüler. Christian başını kaldırıp bana baktı ve sivri dişlerini göstererek sırıttı. Ne dersin? Teke tek dövüşsek eminim seni yenebilirim. 

    Deneyebilirsin diye dalga geçti Lissa. Biraz daha neşelenmiş gibiydi. Aslında isterim dedi Christian Lissanın gözlerine bakarak. Christianın sesinde Lissanın kalp atışlarını hızlandıran bir ton vardı. Kıskançlıkla sarsıldım. Bütün

    hayatımız boyunca Lissa en yakın arkadaşım olmuştu. Zihnini okuyabiliyordum. Ama gerçekdeğişmiyordu: Christian artık dünyasının büyük bir parçasıydı ve asla oynayamayacağım bir  role sahipti tıpkı onun da Lissayla aramızdaki bağın rolünü oynayamayacağı gibi. İkimiz de gerçeğikabul ediyorduk ama Lissanın ilgisinin bölünmesinden hoşlanmıyorduk ve bazen onun hatırı içinsürdürdüğümüz ateşkes zayıflıyordu. 

    Lissa Christianın yanağını okşadı. Uslu ol. Öyleyim dedi Christian buğulu bir sesle. Bazen. Ama bazen uslu olmamı istemezsin...Homurdanarak ayağa kalktım. Tanrım Sizi artık yalnız bırakayım. Lissa gözlerini kırpıştırdı ve aniden utanmış gibi görünen Christiandan bakışlarını kaçırdı. Üzgünüm diye mırıldandı Lissa. Yanakları hafifçe kızardı. Bütün Moroiler gibi o da solgun

    olduğundan kızardığında daha güzel görünüyordu. Bu açıdan pek yardıma ihtiyacı olduğu da

    söylenemezdi ya. Gitmek zorunda değilsin...

  • 8/16/2019 Richelle Mead - Vampir Akademisi 2 Buz Öpücük

    15/135

     

    Hayır sorun değil. Çok yorgunum dedim. Christian gittiğimi gördüğüne pek  rahatsız olmuşa benzemiyordu. Yarın görüşürüz. 

    Tam gitmek için dönüyordum ki Lissa bana seslendi. Rose? Sen... iyi olduğundan emin misin?Bütün olanlardan sonra? 

    Yeşim rengi gözlerine baktım. Endişesi o kadar güçlü ve derindi ki içim acıdı. Ona dünyadakiherkesten daha yakın olabilirdim fakat benim için endişelenmesini istemiyordum. Onu güvende tutmak benim işimdi.Onun beni korumakla ilgilenmesi gerekmiyordu özellikle de Strigoiler aniden kraliyet üyelerinesaldırmaya karar vermişken. 

    Arsızca sırıtarak baktım. Ben iyiyim. Gitmeden birbirinizi soymaya başlamadığınız sürece sorunyok.

    0 zaman hemen gitsen iyi olur dedi Christian. lissa ona bir dirsek atarken ben gözlerimi devirdim.İyi geceler dedim. 

    Arkamı döner dönmez gülümsemem silindi. Bu gece rüyalanmda Badicaları görmemeyi umarak

     bozuk bir moralle yurt odama yürüdüm. D ersten önceki egzersizim için aşağı koştuğumda yurt binasının lobisi çok kalabalıktı. Kargaşa benişaşırtmadı. İyi bir uyku dün geceki görüntüleri zihnimden silmişti ama Billingsin önünde olanlan ne

     benim ne de sınıf arkadaşlarımın kolay kolay unutamayacağını biliyordum. Ama diğer acemilerin yüzlerine bakarken tuhaf bir şey dikkatimi çekti. Önceki günden kalan

    korku ve gerginlik hala belirgindi ama yeni bir şey daha vardı: Heyecan. Acemilerden bazılarıfısıltıyla konuşurken özellikle çok neşeli görünüyorlardı. Benim yaşımdaki bir grup erkek yüzlerindehevesli sırıtışlarla el kol hareketleri yapıyordu. 

    Önceki gün olanlar kötü bir rüya değilse burada kaçırdığım bir şey vardı. Birine yaklaşıp neler

    olduğunu sormamak için kendimi çok zor tuttum. Zaman kaybedersem egzersize geç kalacaktım.Ancak meraktan da ölüyordum. Strigoiler ve insan yardımcıları bulunup öldürülmüş müydü? Bu kesinlikle iyi haber olurdu amaiçimden bir ses konunun başka olduğunu söylüyordu. Ön kapıları açarak öğrenmek için kahvaltıyakadar beklemem gerektiğini düşündüm. 

    Hathaway sakın kaçma diye şarkı söyledi biri. Arkama bakarak sırıttım. İyi bir arkadaşım ve acemi öğrencilerden biri olan Mason Ashford

    koşarak bana yetişti. Kaç yaşındasın sen on iki mi? diye sordum spor salonuna doğru yürürken. 

     Neredeyse dedi. Dün güler yüzünü özledim. Neredeydin? Görünüşe bakılırsa Badicaların evine gittiğimi pek bilen yoktu. Sır filan değildi ama kanlı detayları

    kimseyle tartışmak istemiyordum doğrusu. Dimitriyle eğitimim vardı. Tanrım diye mırıldandı Mason. Adam seni sürekli çalıştırıyor. Bizi senin güzelliğinden mahrum

     bıraktığını anlamıyor mu? Güler yüz? Güzellik? Bu sabah biraz fazla uğraşmıyor musun? dedim gülerek. Hey sadece öyle olduğu için söylüyorum. Gerçekten benim kadar kibar ve zeki biri seninle

    ilgilendiği için şanslısın. Sırıtmaya devam ettim. Mason flörtöz biriydi ve özellikle benimle flört etmeye bayılırdı. Bunun bir

    nedeni benim de bu konuda iyi olmam ve karşılık vermemdi. Ama bana kar  

    şı duygularının dostluktan fazlası olduğunun farkındaydım ve ben de hala bu konuda nelerhissettiğime karar vermeye çalışıyordum ikimizin mizah anlayışı birbirine yakındı ikimiz de sınıfta

  • 8/16/2019 Richelle Mead - Vampir Akademisi 2 Buz Öpücük

    16/135

     

    ve arkadaşlar arasında dikkatleri üzerimize çekiyorduk. Çok güzel mavi gözleri ve bir türlü boyuneğmez gibi görünen dağınık kızıl saçları vardı. Yakışıklı bir çocuktu. 

    Ama Dimitriyle yarı çıplak kaldığım zamanı düşünmeye devam ederken yeni biriyle çıkmadüşüncesi bana biraz zor geliyordu.

    Kibar ve zeki ha? Başımı iki yana salladım. Bana egon kadar önem verdiğini sanmıyorum. Birininarada bir egonu kırması gerek. Ah öyle mi? dedi. Şey yamaçlarda istediğin kadar deneyebilirsin. Birden durdum. Nerede?

    Yamaçlarda. Başını yana yatırdı. Bilirsin kayaktan bahsediyorum.  Ne kayağı? Burada kesinlikle kaçırdığım bir şey vardı. Sen bu sabah neredeydin? diye sordu bana deliymişim gibi bakarak. Yatakta Daha beş dakika önce kalktım. Şimdi başından başla ve bana neden bahsettiğini anlat.

    Hareketsiz kalınca üşümeye başladığım için ürperdim Ve yürümeye devam edelim. Herkesin çocuklarının Noel için eve gelmesinden ne kadar korktuğunu biliyorsun dedi tekrar

    yürümeye başladığımızda. Şey Idahoda özellikle zengin Moroiler ve kraliyet üyeleri tarafındankullanılan devasa bir kayak kulübesi var. Sahipleri orayı Akademi öğrencileri ve ailelerine ayrıca dagitmek isteyen diğer Moroilere açıyor. Herkes orada olacağı için bir sürü gardiyan olacak ve buyüzden de son derece güvenli. 

    Ciddi olamazsın dedim. Spor salonuna ulaştık ve içeri girdik. Mason başıyla onayladı. Söylediklerim doğru. Orası inanılmaz bir yer. Sırıtarak bana bakarken

     ben de gülümseyerek karşılık verdim. Kraliyet üyeleri gibi yaşayacağız Rose. En azından bir haftakadar. Noelden sonraki gün gidiyoruz. 

    Heyecanlı ve şaşkın bir halde orada kalakaldım. Bunu hiç düşünmemiştim. Ailelerin güvenli bir

    şekilde bir araya gelmesine izin veren harika bir fikirdi. Hem de nasıl bir yerde Bir kraliyet kayakkulübesinde. Tatilimin büyük bölümünü burada kalıp Lissa ve Christianla birlikte televizyonizleyerek geçireceğimi sanıyordum. Şimdi beş yıldızlı bir yerde konaklayacak akşam yemeğindeıstakoz yiyecektim. Masajlar yakışıklı kayak hocaları..~ 

    Masonın heyecanı bulaşıcıydı içimde artan heyecanı hissederken aniden donup kaldım. Yüzüme dikkatle baktığından değişikliği hemen farketti. Sorun ne? Bu harika bir haber. Öyle diye itiraf ettim. Ve neden herkesin heyecanlı olduğunu anladım. Ama bu gösterişli yere

    gitmemizin nedeni şey birilerinin ölmesi. Yani bütün bunlar tuhaf görünmüyor mu? Masonın ifadesi ciddileşti. Evet ama biz hayattayız Rose. Başkaları öldü diye biz de yaşamaktan

    vazgeçemeyiz. Ve daha fazlasının ölmemesini sağlamak zorundayız. Bu yüzden böyle bir yer harika bir fikir. Güvenli. Yine gözleri parladı. Tanrım buradan çıkmak için sabırsızlanıyorum. Olanlarıduyduktan sonra sadece gidip birkaç Strigoi pataklamak istiyorum. Keşke hemen gidebilsek. Hiçbirnedeni yok. Fazladan yardıma ihtiyaçları var ve bilmemiz gerekenlerin çoğunu biliyoruz zaten. 

    Sesindeki sertlik dünkü patlamamı hatırlatmıştı ama benim kadar ateşli görünmüyordu. Hareketegeçmek konusunda saf davranıyordu oysa benim patlamam hala tam olarak anlayamadığım tuhafkaranlık bir mantıksızlıktan kaynaklanmıştı. 

    Cevap vermediğimde Mason bana soran gözlerle baktı. Gitmek istemiyor musun? Bilmiyorum Mase. Ayakkabılarımı inceleyerek onunla göz göze gelmekten kaçınmaya çalıştım.

    Yani burada Strigoilerin insanlara saldırmasını da istemiyorum. Ve teoride onları durdurmayı

    istiyorum... Ama şey henüz hazır olduğumuz kesinlikle söylenemez. Ne yapabildiklerini kendigözlerimle gördüm... Bilmiyorum. Acele etmek çözüm değil. Başımı iki yana salladım ve tekrar

  • 8/16/2019 Richelle Mead - Vampir Akademisi 2 Buz Öpücük

    17/135

  • 8/16/2019 Richelle Mead - Vampir Akademisi 2 Buz Öpücük

    18/135

     

    Bunun yer ine sırt çantamı yere attım montumu çıkarıp bir kenara bıraktım ve beklentili bir tavırlakollarımı göğsümde kavuşturdum. Belden büzgülü bol pantolon ve kapüşonlu bir bluz giymiştim.Siyah saçlarımı başımın arkasında sıkı atkuyruğu yapmıştım. Her şeye hazırdım.  Nasıl işe yaradıklarını ve yakınındayken neden daima dikkatli olmam gerektiğini söylememi

    istiyorsun dedim.Dimitri kazığı döndürmeyi bıraktı ve bana şaşkınlıkla baktı. Haydi dedim gülerek. Şimdiye kadar senin çalışma sistemini çözmediğimi mi sanıyorsun? Bunu

    yaklaşık üç aydır yapıyoruz. Bana eğlenceli bir şey öğretmeden önce daima güvenlikten vesorumluluktan söz edersin. 

    Anlıyorum dedi. Şey sanırım hepsini buldun. O halde derse tek başına devam et. Bana tekrarihtiyacın olana kadar burada bekleyeceğim. 

    Kazığı kemerindeki deri bir kına soktu ve ellerini ceplerine sokarak duvara rahatça yaslandı. Dalgageçtiğini düşünerek bekledim ama başka bir şey söylemeyince ciddi olduğunu anladım. Omuzsilkerek bildiğim şeylere geçtim. 

    Gümüşün herhangi bir büyülü yaratık üzerinde güçlü etkileri vardır yeterince güç verilirse oyaratığa yardım edebilir veya canını yakabilir. Bu kazıklar gerçekten çok sıkı çünkü dört farklıMoroi onları işliyor ve her biri bu süreçte bir elementi kullanıyor. Aniden aklıma gelen bir şeylekaşlarımı çattım. Ruh dışında. Yani bu şeyler aşırı güçlü ve kafa kesmeyenler arasında bir Strigoiyezarar verebilecek tek silah. Ama öldürmek için kalplerine saplanması gerek. 

    Senin canını yakar mı? Başımı iki yana salladım. Hayır. Yani şey evet kalbime saplarsan canımı yakar ama bir Moroiyi

    inciteceği gibi incitmez. Bunlardan biriyle bir Moroinin vücudunu çizersen ciddi şekilde zararverirsin ama bir Strigoiye olacağı kadar değil. İnsanlara da zarar vermez. 

    Bir an durdum ve Dimitrinin arkasındaki pencereden dışarı dalgın gözlerle baktım. Camkristalleşmiş buzla kaplıydı ama ben farketmemiştim bile. İnsanlardan ve kazıklardan bahsetmekBadicaların evindeki görüntüleri yine aklıma getirmişti. Düşüncelerim kan ve ölümle doldu. 

    Dimitrinin beni izlediğini gördüğümde anıları zihnimden atarak derse devam ettim. Dimitri arada bir başıyla onaylıyor veya netleştirici bir soru soruyordu. Zaman akarken bana işimin bittiğini vekuklaları pataklamaya başlayabileceğimi söylemesini bekleyip durdum. Bunun yerine on dakikakadar benimle konuştu ve sonunda beni kuklalardan birine yönlendirdi sarı saçlı ve keçisakallı biradamdı. Dimitri kazığı kınından çıkardı ama bana vermedi. 

    Bunu nereye saplayacaksın? diye sordu. Kalbine diye cevap verdim sinirli bir tavırla. Bunu daha önce yüz kez söyledim. Artık alabilir

    miyim?

    Hafifçe gülümsedi. Kalp nerede? Ona Ciddi misin? der gibi baktım. Omuz silkti. Aşırı bir vurguyla kuklanın göğsünün sol tarafını işaret ettim. Dimitri başını iki yana salladı. Kalp orada değildir dedi. Elbette orada. İnsanlar ulusal marşı söylerken veya Bağlılık Yemini ederken ellerini oraya koyar. Bana beklentiyle bakmaya devam etti.

    Kuklaya dönüp inceledim. Zihnimin derinliklerinde ilkyardım eğitimimi ve ellerimizi nereye

    koymamız gerektiğini hatırladım. Kuklanın göğsünün ortasını işaret ettim. Burada mı? 

  • 8/16/2019 Richelle Mead - Vampir Akademisi 2 Buz Öpücük

    19/135

     

    Bir kaşını kaldırdı. Normalde bunun hoş olduğunu düşünürdüm ama bugün sinirime dokunmuştu.Bilmiyorum dedi. Orada mı? 

    Ben de sana bunu soruyorum.

    Bunu bana sormamalısın. Hepinizin fizyoloji dersi görmeniz gerekmiyor mu? 

    Evet. Birinci yılda. Tatildeydim hatırladın mı? Parıltılı kazığı işaret ettim. Artık dokunabilir miyimlütfen? Kazığı yine havaya attı ve yakalayıp kınına soktu. Bîr dahaki dersimizde bana kalbin yerini

    söylemeni istiyorum. Tam olarak nerede olduğunu. Ve önünde neyin okluğunu da bilmek istiyorum. Ona büyük bir öfkeyle baktım ama yüz ifadesine bakılırsa sandığım kadar sert bakamamıştım. Onu

    on kez görsem dokuzunda Dimitrinin yeryüzündeki en seksi şey olduğunu düşünürdüm bir seferindede böyle olurdu... 

    Birinci derse dövüş dersine bozuk moralle girdim. Dimitrinin önünde beceriksiz görünmektenhoşlanmamıştım ve o kazıklardan birini kullanmayı gerçekten ama gerçekten istiyordum. Bu yüzdenders sırasında sinirimi tekmeleyip yumruklayabileceğim kişilerden çıkardım. Ders sonunda kimse

     benimle partner olmak istemiyordu. Sınıftaki diğer kızlardan biri olan Meredithe o kadar sertvurmuştum ki baldırındaki mindere rağmen hissettiğini farkettim. Bacağı çürüyecekti ve bana kasıtlıyapmışım gibi bakıyordu. Özür dilememin yararı olmadı. 

    Sonrasında Mason yine yanıma geldi. Ah Tanrım dedi yüzümü inceleyerek. Seni kim bu kadarkızdırdı? 

    Hemen gümüş kazık ve kalbin yeriyle ilgili hikayemi anlattım. Güldü. Kalbin yerini nasıl bilmezsin? Özellikle de kırdığın onca kalpten sonra? Ona da Dimitriye baktığım gibi baktım ve bu kez işe yaradı. Masonın yüzü sarardı. Belikov bu sabah sana karşı işlediği korkunç suç içir kudurmuş yılanlarla dolu bir çukura atılması

    gereken kor kunç kötü hasta bir adam. Teşekkür ederim dedim soğuk bir tavırla. Sonra düşündüm. Yılanlar kudurabilir mi? 

     Neden olmasın? Tüm canlılar kudurabilir. Sanırım. Çıkmam için koridor kapısını açık tuttu. AmaKanada kazla1 yılanlardan daha kötü olabilir. 

    Ona yandan bir bakış attım. Kanada kazları yılanlardan daha mı ölümcül? O küçük alçaklardan birini beslemeyi denedin mi hiç? diye sordu ciddi görünmeye çalışarak ama

     başaramayarak. Berbattırlar. Seni yılanların arasına atarlarsa çabucak ölürsün. Ama kazlar? Günlersürer ve daha çok acı çekersin. 

    Vay canına Bütün bunlan bildiğin için etkilenmeli miyim yoksa korkmalı mıyım bilmiyorumdedim.

    Sadece onurunun intikamını almak için yaratıcı yöntem ler geliştirmeye çalışıyorum hepsi bu. Bana hiç yaratıcı biri gibi görünmemiştin Mase. ikinci dersin yapılacağı sınıfın önünde duruyorduk. Masonın yüz ifadesi hala neşeliydi ama tekrar

    konuştuğunc sesinde kışkırtıcı bir ton vardı. Rose senin yanındayken her türlü yaratıcı şeyidüşünebilirim. 

    Hala yılanlara gülüyordum ve aniden durup ona şaşkınlıkla baktım. Her zaman için Masonın tadıolduğunu düşünmüştüm ama gözlerindeki o ciddi bakışları gördüğümde gerçekten seksi olabileceğiilk kez dikkatimi çekti.Ah. şuna bak dedi gülerek Beni nasıl hazırlıksız yakaladığını farketti. Roseun nutku tutuldu.

    Ashford 1 Hathavvay 0.

  • 8/16/2019 Richelle Mead - Vampir Akademisi 2 Buz Öpücük

    20/135

     

    Hey yolculuktan önce seni ağlatmak istemiyorum. Daha yamaçlara gelmeden bunu yaparsam hiçde eğlenceli plmaz. 

    Mason gülerken sınıfa girdik. Bu koruma teorisiyle ilgili bir dersti ve bir egzersiz alanı yerinegerçek bir sınıfta yapılıyordu. Bütün fiziksel gayretten sonra iyi bir değişiklikti. Bugün ön tarafta

    okul öğretmenlerinden olmayan üç gardiyan duruyordu. Tatil ziyaretçileri olduğunu düşündüm.Aileler ve gardiyanları kayak merkezinde çocuklara eşlik etmek amacıyla kampüse gelmeye başlamışlardı bile ilgim hemen arttı. 

    Konuklardan biri yüz yaşında gibi görünen ama hala bicilerinin işini bitirebileceği belli olan uzun boylu biriydi. Diğeri Dimitrinin yaşlarındaydı. Koyu bronz bir teni vardı ve vücudu o kadaretkileyiciydi ki sınıftaki kızlardan bazılarının ağzının suyu akmaya başlamıştı bile la Sonuncugardiyan bir kadındı. Kumral dalgalı saçları kışa kesilmişti ve kahverengi gözleri düşünceli birtavırla kısılmıştı. Daha önce dediğim gibi dampir kadınların birçoğu gardiyan kariyeri seçmek yerineçocuk yapmayı tercih ederdi. Bu meslekteki az sayıdaki kadından biri olduğumdan diğerleriylekarşılaşmak beni heyecanlandırırdı Tamara gibi.

    Ama bu kadın Tamara değildi. Yıllardır tanıdığım baktığım anda içimde gurur ve heyecandan başkaduygular uyandıran biriydi. Onu gördüğümde kırgınlık hissederdim kırgınlık ve kavurucu bir öfke. Sınıfın önünde duran kadın benim annemdi. 

    4

    İnanamıyordum. Janine Hathaway. Annem. Son der§cee asla yanımda olmayan annem. ArthurSchoenbergin dengi olamazdı ama gardiyan dünyasında oldukça sağlam bir ünü vardı. Daimaçılgınca görevler yüzünden uzakta olduğundan onu yıllardır görmemiştim. Ama şimdi... İşteAkademide karşımda duruyordu tam önümdeve bana geleceğini haber vermeye bile gerekgörmemişti. İşte anaçlığı buraya kadardı. 

    Burada ne işi vardı? Cevabı çabucak öğrendim. Kampüse gelen Moroilerin hepsi gardiyanlarını dagetiriyordu. Annem Szelsky klanından bir soyluyu koruyordu ve o aileden birçok kişi tatillerdegelirdi. Elbette ki annem de onunla gelecekti.

    Sırama yerleşirken içimde yükselen şeyi hissettim. Sınıfa girdiğimi görmüş olduğundan emindimama dikkatini başka yere odaklamış gibiydi. Üzerinde kot pantolon bej bir tişört ve hayatımdagördüğüm en sıkıcı kot ceket vardı. Sadece 1.55 boyunda olduğundan diğer gardiyanların yanındacüce gibi kalıyordu ama varlığını hissettiriyordu ve olduğundan daha uzun görünmesini sağlayan birduruşu vardı. 

    Öğretmenimiz Stan bizi konuklarla tanıştırdı ve gerçek yaşam deneyimlerini paylaşacaklarınıaçıkladı. 

    Konuşurken kalın kaşlarını çatarak sınıfın önünde bir aşağı bir yukarı yürüyordu. Bunun sıradışıolduğunu biliyorum diye açıkladı. Ziyarete gelen gardiyanlar genellikle sınıflara uğramaz. Ama

     buradaki üç konuğumuz son zamanlarda olanlarla ilgili konuşmak için bize zaman ayırdılar... Bir anduraksadığında neden sözettiğini kimsenin söylemesine gerek yoktu. Badica saldırısını kastediyordu.Boğazını temizledi ve tekrar denedi. Olanların ışığında şu anda sahada çalışanlardan bir şeyleröğrenmenizin daha iyi olacağına karar verdik. 

    Öğrenciler heyecanlandı. Hikayeler özellikle de kan ve hareket dolu olanlar dinlemek sıkıcı birders kitabındaki teorileri analiz etmekten çok daha eğlenceli ve ilginçti. Görünüşe bakılırsakampüsteki diğer gardiyanlardan bazıları da aynı şekilde düşünüyordu. Sık sık derslerimize gelirlerdi

    ama bugün her zamankinden daha kalabalık görünüyorlardı. Dimitri arkalarda bir yerde duruyordu. 

  • 8/16/2019 Richelle Mead - Vampir Akademisi 2 Buz Öpücük

    21/135

     

    Önce yaşlı adam başladı. Hikayesini anlatırken elimde olmadan kapıldığımı farkettim. Koruduğuailenin en küçük  oğlunun. Strigoilerin kol gezdiği halka açık bir yerde nasıl diğerlerindenuzaklaştığını anlatıyordu. 

    Güneş batmak üzereydi dedi ciddi bir sesle. Güneşin nasıl battığını göstermek istercesine elini

    aşağı doğru kaydırdı. Sadece iki kişiydik ve nasıl ilerleyeceğimiz konusunda bir karar vermekzorundaydık. Dirseklerimi sıraya koyarak öne eğildim. Gardiyanlar çoğunlukla ikili çalışırdı. Biri uzak gardiyan

     bölgeyi araştırırken diğeri yakın gardiyan korunanlara yakın kalırdı. Uzak gardiyan göz temasınıkorurdu ama buradaki ikilemi anlamıştım. Üzerinde düşününce o durumda olsam yakın gardiyanaaileyi güvenli bir yere götürmesini ve diğer gardiyana da çocuğu aramasını söylerdim. 

    Aileyi bir restoranda bırakıp ortağımla birlikte bölgeyi araştırmaya başladık diye devam etti adam.Ellerini bir tarama hareketiyle sallarken doğru düşündüğüm için kendimle gurur duydum. Hikayemutlu sona ermiş çocuk bulunmuştu ve Strigoilerle karşılaşmamışlardı. 

    İkinci adamın hikayesi Moroilerin peşinde dolaşan bir Strigoiyle karşılaşmasıyla ilgiliydi. 

    Aslında teknik olarak görevde  bile değildim dedi. Gerçekten yakışıklıydı ve yakınımda oturan birkız ona hayranlıkla bakıyordu. Bir arkadaşımı ve koruduğu aileyi ziyaret ediyordum. Evlerindençıkarken gölgelerin arasında gizlenen bir Strigoi gördüm. Orada bir gardiyan olmasını beklemiyordu.Bloğun etrafından dolaştım arkasından yaklaştım ve... Yaşlı adamın hareketlerinden daha etkileyici

     bir şekilde kazık saplama hareketi yaptı ve Strigoinin kalbine sapladığı kazığı çeviriyormuş gibigöründü. 

    Sıra annemdeydi. Daha tek kelime etmeden kaşlarımı çattım hikayesine başladığında kaşlarımdaha da çatıldı. Hayalgücünün yetersizliğine inanmasam son derece sıkıcı kıyafet seçimihayalgücünün ne kadar yetersiz olduğunu gerçekten gösteriyordu yalan söylediğini düşünebilirdim.

    Anlattığı şey bir  hikaye değil insanı film yıldızı yapacak ve Oscar kazandıracak türden epik bir destandı. 

    Koruduğu Lord Szelsky ve eşinin başka bir kraliyet ailesinden birinin verdiği baloya katıldığıgeceden bahsediyordu. Çok sayıda Strigoi pusuya yatmıştı. Annem birini keşfetmiş hemenkazıklamış ve diğer gardiyanlara haber vermişti. Onların yardımıyla pusudaki diğer Strigoileriavlamış ve çoğunu da kendi öldürmüştü. 

    Kolay değildi diye açıkladı. Başka biri olsa bu ifade böbürlenme gibi görünebilirdi. Ama annemöyle biri değildi. Konuşma tarzında bir netlik vardı ve gerçekleri resmi bir rapor verir gibi etkili birşekilde anlatıyordu. Glasgowda büyümüştü ve kullandığı kelimelerden bazılarında hala İskoç aksanıseçiliyordu. Orada üç kişi daha vardı. O dönemde bu bir arada çalışma açısından büyük bir sayıydı.Ama Badica katliamı düşünülürse bunun artık geçerli olmadığı söylenebilir. Saldırıyla ilgili bu kadarrahat konuşması karşısında birkaç kişi yüzünü buruşturdu. Bir kez daha zihnimde cesetleringörüntüsü canlanmıştı. Diğerlerini alarma geçirmemek için geri kalan Strigoileri mümkün ol duğunca çabuk ve sessiz bir şekilde ortadan kaldırmak zorundaydık. Şimdi sürpriz unsurundanyararlanırsanız bir Strigoiyi öldürmenin en iyi yolu sessizce arkadan yaklaşmak boynunu kırmak veondan sonra kazık saplamaktır. Elbette ki boyunlannı kırmak onları öldürmez ancak hareketsiz

     bırakır ve gürültü koparmalarına izin vermeden kazığı saplamanızı sağlar. En zor kısmı arkalarındansessizce yaklaşmaktır çünkü işitme duyuları çok keskindir. Diğer gardiyanlardan daha hafif ve ufaktefek olduğumdan çok daha sessizce hareket edebiliyorum. Bu yüzden üçünden ikisini kendim

    öldürdüm. 

  • 8/16/2019 Richelle Mead - Vampir Akademisi 2 Buz Öpücük

    22/135

     

    Yine sessizlik becerisinden söz ederken doğal bir tavırla konuşmuştu. Sinir bozucuydu o kadar kine kadar muhteşem olduğu konusunda kibirli davransa o kadar rahatsız edi ci olmayabilirdi. Sınıfarkadaşlarımın yüzleri hayranlıkla parladı görünüşe bakılırsa annemin hikayecilik becerilerinden çok

     bir Strigoinin boynunu kırma fikrinden etkilenmişlerdi. 

    Hikayesine devam etti. Diğer gardiyanlarla biriikte geri kalan Strigoileri öldürdükten sonra gruptaniki Moroinin yakalandığını farketmişlerdi. Böyle bir davranış Strigoiler arasında ender görülen birşey değildi. Bazen daha sonra atıştırmak niyetiyle Moroileri saklarlardı bazen de düşük seviyeliStrigoiler av getirmeleri için daha güçlü olanlar tarafından gönderilirdi. Ne olursa olsun iki Moroigötürülmüştü ve gardiyanları yaralanmıştı. 

    Doğal olarak o Moroileri Strigoilerin eline bırakamazdık diye devam etti. Strigoi leri takip edereksaklandıkları yeri bulduk ve grup halinde yaşadıklarını gördük. Bunun ne kadar ender bir durumolduğunu takdir ettiğinizden eminim. 

    Gerçekten öyleydi. Strigoilerin kötücül ve bencil doğaları kurbanlarının yanı sıra sık sık birbirlerine saldırmalarına da neden oluyordu. Saldırılar için organize olmak kafalarında kanlı ve acil

     bir hedef olduğunda yapabildiklerinin en fazlasıydı. Ama birlikte yaşamak? Hayır. Bunu hayal etmek bile neredeyse imkansızdı. 

    Kaçırılan iki Moroiyi kurtarmayı başardık ama esir olarak tutulan başkalannı da keşfettik dediannem. Ne var ki kurtardıklarımızı kendi başlarına geri gönderemezdik bu yüzden yanımdakigardiyanlar onlara eşlik ettiler ve diğerlerini bana bıraktılar. 

    Evet elbette diye düşündüm. Annem cesur bir şekilde içeri tek başına girmişti. Bu aradayakalanmıştı ama kaçmayı başarmış ve esirleri de kurtarmıştı. Bunu yaparken asrın gösterisinisergilemekten de geri kalmamış Strigoileri her üç şekilde de öldürmüştü: Kazık saplayarak kafalarınıkeserek ve ateşe vererek. 

    Strigoilerden birine kazık saplarken ikisi daha saldırdı diye açıkladı. Diğerleri üzerime gelirkenkazığı geri çekecek zamanım yoktu. Neyse ki hemen yakında açık bir şömine vardı ve birini onuniçine ittim. Sonuncusu beni dışarı eski bir kulübeye kadar kovaladı. İçeride bir balta vardı ve onukullanarak kafasını kestim. Sonra bir bidon benzin alıp eve döndüm. Şömineye attığım Strigoitamamen yanmamıştı fakat üzerine benzin dökünce çabucak tutuştu. 

    O anlattıkça bütün sınıf hayranlıkla dinliyordu. Öğrencilerin ağzı açık kalmıştı. Gözleriyuvalanndan fırlayacak gibiydi. Kimseden çıt çıkmıyordu. Etrafıma baktığımda herkes için zamandurmuş gibi geldi benim dışımda. Annemin ürkütücü hikayesinden etkilenmeyen tek kişi benmişimgibi görünüyordu ve başkalarının yüzündeki hayranlığı görmek içimi öfkeyle dolduruyordu.Hikayesini bitirdiğinde bir düzine el kalktı ve öğrenciler ona bir sürü soru yağdırdı: Hangi tekniklerikullanmıştı korkmuş muydu vs. 

    Yaklaşık onuncu sorudan sonra daha fazla dayanamadım. Elimi kaldırdım. Beni farketmesi ve sözvermesi biraz zaman aldı. Beni sınıfta görmek onu biraz şaşırtmış gibiydi. Aslında beni tanıdığı için

     bile kendimi şanslı saymalıydım. Eh Gardiyan Hathaway diye başladım. Neden sadece mekanı kilit altına almadınız?  Kaşlarını çattı. Sanınm bana söz hakkı verdiği anda savunmasını kaldırmıştı. Ne demek istiyorsun? Omuz silktim ve sıramda arkama yaslanarak sohbetvari konuşmaya ve doğal davranmaya çalıştım.

    Bilmiyorum. Bana kalırsa işi berbat etmişsiniz. Neden önce mekanı gözlemleyip içeride Strigoi olupolmadığına bakmadınız? Bence kendinizi birçok gereksiz dertten kurtarabilirdiniz. 

  • 8/16/2019 Richelle Mead - Vampir Akademisi 2 Buz Öpücük

    23/135

     

    Sınıftaki bütün gözler bana döndü. Annem bir an ne diyeceğini şaşırdı. Eğer bütün o dertlerekatlanmasaydık dünyada yürüyen fazladan yedi Strigoi olurdu ve yakalanan Moroiler ya öldürülür yada şimdiye kadar dönüştürülürdü. 

    Evet evet hepinizin günü nasıl kurtardığınızı anlıyorum ancak burada prensiplere dönüyorum. Yani

     bu bir teori dersi öyle değil mi? Bana son derece öfkeli gözlerle bakan Stane bir bakış attım. Sınıftartışmalarıyla ilgili uzun ve sevimsiz bir geçmişimiz vardı ve biraz sonra bir tane daha patlakverecek gibi görünüyordu. Yani sadece başlangıçta neyin ters gittiğini anlamaya çalışıyorum. Hakkını vermeliydim annem kendini kontrol etmekte benden çok daha başarılıydı. Rollerimiz

    tersine olsa şimdiye kadar üzerine yürüyüp suratına tokadı yapıştırırdım. Annemse son derece sakinduruyordu ve onu kızdırdığımı gösteren tek şey dudaklarının hafifçe gerilmesiydl.

    O kadar basit değil diye cevap verdi. Mekanın düzeni son derece karmaşıktı. Davetten önce içerigirdik ve hiçbir şey bulamadık. Strigoilerin davet başladıktan sonra geldiğine inanılıyor ya da bizim

     bilmediğimiz gizli geçitler veya odalar olabilir. Gizli geçit fikrini duyunca öğrencilerden hayret nidaları yükseldi ama ben etkilenmemiştim.  

    Yani bu duruma göre ya ilk taramanız sırasında onları farkedemediniz ya da parti sırasındakurduğunuz güvenliği aşmayı başardılar öyle ya da böyle birileri çuvallamış. Dudakları daha dagerildi ve ses tonu buz gibi oldu. Sıradışı bir durumda elimizden gelenin en iyisini yaptık. Sizinseviyenizde birinin tanımladığım şeyin karmaşıklığını kavramayabileceğini anlıyorum ancak teorininötesine geçmeyi gerçekten öğrendiğinizde dışarı çıktığınızda ve başkaları nın yaşamları size bağlı olduğunda işlerin nasıl farklı olduğunu göreceksiniz. 

    Şüphesiz dedim başımla onaylayarak. Sonuçta ben kimim ki sizin yöntemlerinizi sorgulayacağım?Yani sonuçta molnija işaretlerini kazanmışsınız değil mi? 

    Bayan Hathaway. Stanin gırtlaktan sesi sınıfta yankılandı. Lütfen eşyalarınızı alın ve dışarı çıkıp

    dersin sonuna kadar orada bekleyin.Stane şaşkınlıkla baktım. Sen dalga mı geçiyorsun? Soru sormak ne zamandan beri yanlış bir şey 

    oldu ki?

    Yanlış olan tavrınız. Kapıyı işaret etti. Çıkın. Herkes annemin hikayesini anlatırken olduğundan daha derin bir sessizliğe gömüldü.

    Gardiyanların ve öğrencilerin bakışları arasında sinmemek için elimden geleni yaptım. Sonuçta ilkkez Stanin sınıfından kovulmuyordum. Aslında Dimitri izlerken de bu ilk kez olmuyordu. Sırtçantamı omzuma atıp kapıya doğru yürüdüm o kısacık mesafe miller gibi gelmişti ve yanındangeçerken annemle göz göze gelmemekte direndim. 

    Dersin bitmesine beş dakika kala annem sınıftan çıktı ve koridorda oturduğum yere yaklaştı. Banatepeden bakarak ellerini beline koydu böyle yaptığında olduğundan daha uzun görünüyordu. Bendençok daha kısa boylu birinin bana kendimi böylesine küçük hissettirebilmesi hiç de adil değildi. 

    Eh görüyorum ki aradan geçen yıllarda davranışlann hiç düzelmemiş. Ayağa kalktım ve gözlerine öfkeyle baktım. uBen de seni gördüğüme sevindim. Beni tanımana bile

    şaşırdım. Aslında kampüse geldiğini bana söylememene bakılırsa beni hatırladığını bilesanmıyordum. 

    Ellerini belinden indirdi ve kollarını göğsünde kavuşturarak sanki mümkünmüş gibi daha daifadesizleşti. Seninle ilgilenme sorumluluğumu ihmal edemezdim. 

    İlgilenmek? Sorumluluk? dedim. Bu kadın hayatı boyunca benimle ilgilenmemişti ki. Bu kelimeyi

     bildiğine bile inanamıyordum. 

  • 8/16/2019 Richelle Mead - Vampir Akademisi 2 Buz Öpücük

    24/135

     

    Anlamanı beklemiyorum. Duyduklarıma bakılırsa aslında sorumluluğun ne olduğunu bildiğini desanmıyorum.  Ne olduğunu kesinlikle biliyorum diye tersledim. Kasıtlı olarak kibirli bir sesle konuşuyordum.

    Çoğundan çok daha iyi.

    Gözleri alaycı bir şaşkınlıkla iri iri açıldı. Bunu daha önce birçok kişiye yaptığını görmüştüm ve bana da bu şekilde bakmasından hoşlanmamıştım. Ah öyle mi? Son iki yıldır hangicehennemdeydin?

    Sen son beş yıldır hangi cehennemdeydin? diye sordum. Biri sana söylemese gittiğimden haberinolur muydu?

    Bunu sakın bana yıkmaya kalkma. Mecbur olduğum için uzaktaydım. Sense alışverişe çıkabilmekve geç saatlere kadar ayakta kalabilmek için uzaktaydın.  

    Kırgınlığım ve utancım bir anda saf bir öfkeye dönüştü. Görünüşe bakılırsa Lissayla kaçmamınsonuçlarıyla yüzleşmekten asla kurtulamayacaktım.  Neden gittiğim konusunda hiçbir fikrin yok dedim sesimi yükselterek. Ve hiçbir şey bilmezken

    hayatımla ilgili varsayımlarda bulunmaya da hakkın yok. Olanlarla ilgili raporları okudum. Endişelenmek için nedenlerin vardı ama yanlış hareket ettin.

    Sözleri resmi ve katıydı. Derslerimden birinde öğretmen olabilirdi. Gidip başkalarından yardımistemeliydin.

    Gidebileceğim kimse yoktu somut kanıtım olmadan bu mümkün değildi. Ayrıca burada bağımsızdüşünmeyi öğreniyoruz. 

    Evet diye cevap verdi. Öğrenmek. İki yıldır kaçırdığın bir şey. Bana gardiyan protokollerihakkında nutuk çekecek pozisyonda değilsin. 

    Tartışmalarda daima köşeye sıkışıyordum bu doğamın kaçınılmaz kıldığı bir şeydi. Bu yüzden

    kendimi savunmaya ve suratıma hakaretler savrulmasına alışkındım. Dayanıklıydım. Ama onunyanındayken onun yanında olduğum ender ve kısa zamanlarda nedense kendimi üç yaşında gibihissediyordum. Tavrı beni aşağılıyordu ve kaçırdığım eğitimime değinmesi zaten hassas bir konuydu

     bana kendimi daha da kötü hissettirmişti. Onu taklit ederek kollarımı göğsümde kavuşturdum ve kibirli gözlerle baktım. 

    Öyle mi? Şey öğretmenlerim pek öyle düşünmüyor. Bütün o süreyi boşa harcadıktan sonra bileyine de sınıfımdaki herkese yetiştim. 

    Hemen cevap vermedi. Sonunda düz bir sesle konuştu: Gitmeseydin onları geçebilirdin. Askeri bir tavırla dönerek koridorda uzaklaştı. Bir dakika sonra zil çaldı ve Stanin sınıfının geri

    kalanı koridora döküldü. Sonrasında Mason bile beni neşelendiremedi. Günün geri kalanını öfkeli ve huzursuz bir şekilde

    geçirirken herkesin annemle benim hakkımda fısıldadığından emindim. Öğle yemeğini atlayıpfizyoloji ve anatomi üzerine bir kitap okumak için kütüphaneye gittim. Okuldan sonra Dimitriyle eğitim saatim geldiğinde egzersiz kuklasına neredeyse koşar adım

    yaklaştım. Yumruğumu sıkarak kuklanın göğsüne vurdum ortasına ama hafifçe sola. İşte burası dedim. Kalp burada ve önünde de kaburgalarla sternum var. Artık kazığı alabilir

    miyim?

    Kollarımı kavuşturarak ona zafer yansıtan bir tavırla baktım ve yeni bilgilerim için beni övgüyağmuruna tutmasını 

     bekledim. Bunun yerine sadece başıyla onayladı sanki bunu zaten bilmem gerekiyormuş gibi. Veevet aslında bilmeliydim. 

  • 8/16/2019 Richelle Mead - Vampir Akademisi 2 Buz Öpücük

    25/135

     

    Kaburgalarla sternumu nasıl aşabilirsin? diye sordu. İç çektim. Bir sorunun cevabını vermiştim ardından bir başkası gelmişti. Tipik. Egzersizin büyük bir bölümünü bununla geçirdik ve bana en çabuk ölümü getirecek birkaç teknik

    öğretti. 

    Yaptığı her hareket hem zarif hem de ölümcüldü. Çaba harcamıyor gibiydi ama gerçeği biliyordum.  Nihayet elindeki kazığı bana uzattığında önce anlayamadım. Onu bana mı veriyorsun? diyesordum.

    Gözleri parladı. Geri durduğuna inanamıyorum. Şimdiye kadar alıp kaçacağını sanıyordum. Sen daima bana geri durmayı öğretmiyor musun? diye sordum. Her konuda değil. Ama bazı konularda. Sesimdeki çift yönlü anlamı duydum ve bunun nereden çıktığını merak ettim. Bir süre önce onun

    hakk ında romantik fikirlere kapılmamamı gerektiren bir sürü neden düşünmüştüm. Arada bir birazkayıyordum ve onun da kaymasını diliyordum. Hala beni istediğini onu hala delirttiğimi bilmek

    güzel olurdu. Şimdi onu incelerken asla kaymayabileceğini çünkü onu artık delirtmediğimi anladım.Bu üzücü bir düşünceydi. Elbette dedi derslerden başka bir şeyi tartışmadığımızı gösteren bir tavırla. Diğer her şey gibi.

    Denge. Nelere koşacağını ve nelerden uzak duracağını bilmelisin. Bu son cümlesine ağır bir vurguyüklemişti. 

    Bir an göz göze geldik ve bütün vücudumun elektriklendiğini hissettim. Neden sözettiğimi biliyordu. Her zamanki gibi aldırmazlık ediyor ve öğretmenim gibi davranıyordu aslında yapmasıgereken de buydu. Bir iç çekerek ona karşı duygularımı kafamdan attım ve çocukluğumdan beriözlemini duyduğum silahı tutmak üzere olduğumu hatırlamaya çalıştım. Badicaların evindeki olayın

    anısı da zihnimde canlanmıştı. Strigoiler oradaydı ve odaklanmam gerekiyordu. Tereddütlü ve neredeyse saygılı bir şekilde uzanıp kazığın kabzasını tuttum. Metal serindi ve

    tenimi ürpertmişti. Daha iyi tutuş sağlamak için kabza kısmı oyulmuştu ama parmaklarımı gerikalanının üzerinde gezdirdiğimde yüzeyinin cam kadar pürüzsüz olduğunu gördüm. Kazığı elindenalarak kendime yaklaştırdım ve uzun süre inceleyip ağırlığına alışmaya çalıştım içimdeki endişeli birses dönüp bütün kuklalara saldırmamı söylüyordu ama bunun yerine Dimitriye bakarak sordum:Önce ne yapmalıyım? 

    Her zamanki tarzıyla önce temellere değindi ve kazığı tutuşumla hareket ettirişimle ilgilendi. Dahasonra nihayet kuklalardan birine saldırmama izin verdi ve o noktada bu işin gerçekten de çabagerektirdiğini anladım. Evrim kalbi sternum ve kaburgalarla koruyarak akıllıca bir iş çıkarmıştı.  Ama Dimitri asla sabrını kaybetmedi ve bana her adımda rehberlik ederek en ince detayları biledüzeltti. 

    Kaburgalardan yukarı kaydır diye açıkladı ben kazığın sivri ucunu kemiklerin arasındaki bir boşluktan geçirmeye çalışırken. Saldırganlarının çoğundan kısa boylu olacağın için bu daha kolayolur. Ayrıca ak kaburganın kenarı üzerinden de kaydırabilirsin. 

    Egzersiz sona erdiğinde kazığı geri aldı ve başıyla onayladı. Güzel. Çok güzel Ona şaşkın gözlerle baktım. Çoğu zaman bu kadar övmezdi. 

    Gerçekten mi? 

    Sanki yıllardır yapıyormuş gibisin. 

  • 8/16/2019 Richelle Mead - Vampir Akademisi 2 Buz Öpücük

    26/135

     

    Egzersiz odasından çıkacakken yüzümde keyifli bir gülümseme belirdi. Kapıya yaklaştığımızdakıvırcık kızıl saçlı bir kuklayı farkettim. Aniden Stanin dersindeki bütün olaylar aklıma geldi.Kaşlarımı çattım. 

    Bir daha sefere kazığı şunun üzerinde kullanabilir miyim? 

    Ceketini alıp sırtına geçirdi. Kahverengi deriden uzun bir şeydi. Bir kovboy ceketine benziyorduama bunu asla itiraf etmezdi. Eski Batıya gizli bir hayranlık duyduğunu biliyordum. Aslındaanlayamıyordum ama sonuçta onun tuhaf müzik tercihlerini de anlamıyordum ki. 

    Bunun sağlıklı olacağını sanmıyorum dedi. Gerçekte kendisine yapmamdan çok daha iyi olur diye hırladım sırt çantamı bir omzuma asarken.

    Spor salonundan çıktık. Şiddet sorunlarının çözümü olamaz dedi bilge bir tavırla. Sorunu olan o. Ve aldığım bütün eğitimin çözümün şiddet olduğunu vurguladığını sanıyordum. Sadece şiddeti önce sana getirenlere karşı. Annen sana saldırmıyor. Sadece birbirinize çok fazla

     benziyorsunuz hepsi o.

    Olduğum yerde durdum. Ben ona filan benzemiyorum Yani... gözlerimiz benziyor ama ben çokdaha uzunum. Ve saçlarım da farklı. Koyu ve gür kumral saçlarımın annemin açık kumral buklelerine benzemediğini göstermek için atkuyruğumu işaret ettim. 

    Yüzünde hala keyifli bir ifade vardı ama gözleri sert bakıyordu. Ben görünüşlerinizden bahsetmiyorum ve sen de bunu gayet iyi biliyorsun.

    Bakışlarımı o bilgiç gözlerden uzaklaşırdım. Dimitriye duyduğum çekim neredeyse karşılaştığımızanda başlamıştı ve nedeni sadece o kadar  seksi olması da değildi. Kendimde anlayamadığım birşeyleri anladığını hissediyordum ve bazen aynı şeyi benim de onun için yaptığımı düşünüyordum. 

    Tek sorun kendimle ilgili anlamak istemediğim şeyleri vurgulama eğiliminde olmasıydı. 

    Kıskançlık ettiğimi mi düşünüyorsun? Ediyor musun? diye sordu. Sorularıma sorularla cevap vermesinden nefret ediyordum. Eğer

    öyleyse tam olarak neyi kıskanıyorsun? Dimitriye baktım. Bilmiyorum. Belki de ününü kıskanıyorum. Belki de ününe benden daha fazla

    zaman ayırdığı için öfkeleniyorum. Bilmiyorum. Yaptığı şeyin harika olduğunu düşünmüyor musun? Evet. Hayır. Bilmiyorum. Sadece... Bilmiyorum. Çok fazla hava atıyor gibiydi. Sanki bunu gösteriş

    için yapmış gibi. Yüzümü buruşturdum. İşaretler için. Molnija işaretleri Strigoi öldürdükten sonragardiyanlara verilen dövmelerdi. Her biri yıldırımla işlenm