prof.dr.nurettin yayli - kimyakongreleri.orgkimyakongreleri.org/ilac2013/ilac2013-021.pdf · 3...
TRANSCRIPT
1
Uçucu Yağlar ve Tıbbi Kullanımları
Prof.Dr.Nurettin YAYLI
Karadeniz Teknik Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi, 61080-TRABZON
Bitkiler, yüzyıllardan beri insanoğluna ihtiyaç duyduğu birçok alanda cevap verebilen ve çeşitlilik
gösteren mükemmel yapılardır. Tüm dünyada ve ülkemizde çeşitli bitkiler uzun zamandır halk
arasında çay, baharat, parfüm, hastalıkların tedavisinde ve ilaç yapımında kullanılmaktadır. Bitkilerin
mikroorganizmaları öldürücü ve insan sağlığı için önemli olan özellikleri 1926 yılından bu yana
laboratuvarlarda araştırılmaktadır [1]
. Son yıllarda sentetik kökenli maddelerin yan etkilerinin daha
fazla olması, özellikle antimikrobiyal olarak kullanılan sentetik ilaçlara karşı organizmaların direnç
oluşturmaları gibi sebepler doğal bitkisel kaynakların ve bu maddeleri taşıyan tıbbi bitkilerin önemini
daha çok arttırmıştır [2]
. Bitkilerin tıbbi amaçlı kullanımlarında en önemli etki mekanizmasını temel
bileşenleri olan uçucu yağlar oluşturmaktadır.
Uçucu Yağ Nedir?
Uçucu yağ, bitkilerin veya bitkisel kaynakların, kök, gövde, yaprak, meyve, kabuk, çiçek gibi
kısımlarından çeşitli yöntemlerle elde edilen, oda sıcaklığında sıvı halde olan, bazen donabilen,
kolaylıkla kristalleşebilen genellikle renksiz veya açık sarı renkli, uçucu, kuvvetli kokulu ve yağımsı
karışımlardır. Açıkta bırakıldıklarında, oda sıcaklığında bile buharlaşabildiklerinden "uçucu yağ", eter
gibi uçtuklarından "eterik yağ"; güzel kokulu olmaları ve parfümeride kullanılmaları nedeniyle
"esansiyel yağ" gibi isimlerle anılırlar [3]
. Uçucu yağları, bitkilerin aroma maddeleri olup uzun
yıllardan beri değişik amaçlara yönelik, özellikle bilimsel ve ticari olarak birçok alanda
kullanılmaktadır. Bu kullanım alanlarının başında kozmetik, ilaç, gıda sanayi, disçilik, ağız bakım
ürünleri, parfümeri, boyacılık, aromaterapi ve fitoterapi gelmektedir [4]
. Uçucu yağlar geniş bir
kullanım alanına sahip olduğu için son zamanlarda birçok bilim adamının ilgisini çekmiş ve bu uçucu
yağların kimyasal yapıları incelenmiş, biyolojik aktiviteleri merak konusu olmuştur [5]
. Uçucu yağlar
bitkilerden değişik şekillerde izole edilirler (Tablo1).
KimyaKongreleri.org
1. Ilaç Kimyasi, Üretimi, Teknolojisi, Standardizasyonu Kongresi, Kimyagerler Dernegi, 29-31 Mart 2013, Antalya
2
Tablo 1. Uçucu yağ elde edilmesinde kullanılan yöntemler [6].
1. Damıtma yöntemi: Sıvıların kaynama noktaları arasındaki farklardan yararlanılarak gerçekleştirilen bir ayırma işlemidir.
a- Su ile damıtma b- Buhar ile damıtma c- Vakum ile damıtma
2. Ekstraksiyon yöntemi: Genel anlamda bir
çözücü içerisine uçucu yağ ekstrakte edilmesi
işlemidir.
a- Çözücü ekstraksiyonu b- Süper kritik sıvı ekstraksiyonu c- Mikrodalgayla ekstraksiyon d- Sıkıştırılmış çözücü ekstraksiyonu e- Katı-faz mikro ekstraksiyon f- Çok yönlü ekstraksiyon
3. Mekanik yöntem: Limon ve portakal gibi meyvelerin kabuklarının bez bir torbaya
konularak soğuk hidrolik preslerde sıkılarak uçucu yağ elde edilmesinde kullanılan bir
işlemdir.
İlaçlarda selüloz, nişasta, pektin, protein, şeker gibi tedavi yönünden etkisiz maddeler yanında çok az
miktarlarda bile, farmakolojik etkilere sahip ve etken madde olarak adlandırılan bileşikler de
bulunmaktadır. Uçucu yağlar ilaçlarda etken madde olarak kullanılan temel yapılardan biri olup,
2000’den fazla bileşenin bulunduğu ve genel olarak terpenlerden oluşmuş karışımlardır [7]. Bunun
yanında düşük molekül ağırlıklı alifatik hidrokarbonları, asitleri, alkolleri, aldehitleri, asiklik esterleri
veya laktonları, istisna olarak azot ve sülfür içeren bileşikleri, kumarinleri ve fenilpropanoidlerin
homologlarını da içerirler [6, 7]
.
Terpen Nedir?
Terpenler, izopren birimlerinin (2-metil-1,3-bütadien) bir araya gelmesiyle oluşan ve doğal ürünlerin
en yaygın olarak bulunan gruplarından biridir. İçerdikleri izopren birimlerine göre sınıflandırılırlar
(Tablo 2).
Tablo 2. Terpenlerin sınıflandırılması
Bileşik Sınıfı Kapalı Formül İzopren sayısı Bağlanma Şekli Bileşik
Hemiterpen C5H8 1
İzopren
Monoterpen C10H16 2 Baş-kuyruk Limonen
Seskiterpen C15H24 3 Baş-kuyruk α-Bisabolen Diterpen C20H32 4 Baş-kuyruk Fitan Sesterterpen C25H40 5 Baş-kuyruk Haslen Triterpen C30H48 6 Baş-kuyruk Skualen Tetraterpen C40H64 8 Baş-kuyruk Karoten
Terpenlerin yapılarında oksijen içermesiyle oluşan terpen türevi esterler, alkoller ve aldehitler ise
terpenoidler olarak adlandırılır.
KimyaKongreleri.org
1. Ilaç Kimyasi, Üretimi, Teknolojisi, Standardizasyonu Kongresi, Kimyagerler Dernegi, 29-31 Mart 2013, Antalya
3
Tıbbi Özellikleriyle Uçucu Yağlar
Uçucu yağlar spazm çözücü, irrite edici, antiseptik, antifungal, antiviral ve antimikrobiyal özellikler
göstermektedirler. Uçucu yağların antibiyotik ve antiseptik özellikleri bakteriler, küf mantarları ve
mayalara karşı olabilmektedir. En antiseptik yağlar, geyik otu, tarçın, kekik, karanfil, lavanta ve
okaliptüs yağlarıdır. Terpenlerin uçucu yağların ana bileşenleri olması, bu sınıf bileşiklerin de
biyolojik özelliklerinin araştırılmasına yol açmıştır. Örneğin, kekik yağında bulunan bir timol ve
karvakrol, fenolden 20 kat daha antiseptiktir ve diş macunlarında kullanılır. Bu bileşikler hem
antioksidan hem de antibiyotik özelliklere sahip olup karaciğeri koruyucu ve iyileştirici etkilerinin
yanında kalp kası üzerinde de olumlu etkileri vardır [7- 9]
. Limonen ve α-pinen antibakteriyel ve
antifungal etki göstermektedir. Melisa yağında bulunan citral, uçuk tedavisinde; gül yağında bulunan
geraniol ise cildi dengelemek ve canlandırmak için kozmetik ürünlerinde kullanılan terpen sınıfı
bileşiklerdir (Şekil 1).
OH
OH
O
H
OH
Timol Karvakrol Limonen α-Pinen Citral Geraniol
Şekil 1. Bazı biyoaktif terpen bileşikleri
Beyin zarından geçebilen tek madde uçucu yağdır. Beyin pek çok şeyi yönetmektedir. Bu nedenle bu
geçiş tedavi açısından çok önemlidir. Örneğin koklama (inhalasyon) yoluyla alınan portakal yağı; neşe
verici, zihni canlandırıcı, depresyonu rahatlatıcı, okaliptüs yağı; ağrı giderici, nane yağı; mikrop
öldürücü, migren ağrısını giderici, lavanta yağı; uykusuzluk, baş ağrılarını giderici, selvi yağı; dolaşım
sistemini rahatlatıcı, adaçayı yağı; gaz söktürücü, sindirim düzenleyici, idrar artırıcı, anason yağı; gaz
söktürücü, spazm giderici, uyku verici, süt artırıcı, yatıştırıcı, aloe vera yağı; cildin nem dengesi
düzenleyici ve hücre yenilenmesine yardımcı, biberiye yağı; dolaşım sistemini uyarıcı, antifungal,
antibakterial, egzama, akne de etkili, civanperçemi yağı; menopoz döneminde rahatlatıcı, nevraljide
ağrıyı azaltıcı, hücre yenileyici, yara iyileştirici ve çam yaprağı yağı: balgam söktürücü, antiseptik
özellikleriyle, çam terebentin yağı; haricen romatizma ağrılarına karşı, saç sağlığına olumlu etkileriyle,
çay ağacının yağı; cilt lekelerinin giderilmesi, defne yağı; saçları besleyici ve kepekleri giderici,.
fesleğen yağı; zihin yorgunluğu giderici, gül yağı; doğum sonrası depresyon giderici, adet dönemi
düzenleyici, menopoz sıkıntılarını destekleyici, hindiba yağı; kanı temizleyici, safra kesesi ve
karaciğere yardımcı, ıtır yağı; akne, yanık, hemoroid, egzama, isilik ve artrit tedavisinde, karabaş otu
yağı; antiseptik, ağrı kesici özellikle yaralı ve egzamalı ciltlerdeki tedavide, karanfil yağı; antiseptik,
ağrı kesici, hazmı kolaylaştırıcı, kekik yağı; romatizma tedavisinde, eklem ve kas ağrılarında, sarımsak
KimyaKongreleri.org
1. Ilaç Kimyasi, Üretimi, Teknolojisi, Standardizasyonu Kongresi, Kimyagerler Dernegi, 29-31 Mart 2013, Antalya
4
yağı; kalp ve dolaşım sistemi rahatsızlıklarında ve genel enfeksiyon hastalıklarında, tarçın yağı:
sindirim sistemi enfeksiyonlarında kullanılabilme özellikleriyle tıbbi anlamda son derece önemli
değişik uçucu yağlardır [1-14]
.
Uçucu yağların aroma bileşiklerinin karışımı olması, bunların aromaterapi denilen, stres, sinirlilik,
depresyon ve yorgunluk problemlerini giderebilen bir uçucu yağ kullanım sanatının ve tedavi
yönteminin oluşmasını sağlamıştır. Aromaterapi, hastalıkları önlemek için en iyi yol olan bağışıklık
sistemini güçlendirmek ilkesine göre çalışır.
Uçucu yağların biyolojik ve tıbbi kullanımları yanında kozmetik, parfümeri, böcek kovucu, yapıştırıcı,
lokal anastezik, aromaterpi, gıda ve temizlik malzemelerinde, vb. birçok alanda kullanımı, bu tür
bileşiklerin ekonomik boyutta da önemini arttırmıştır. Dünyada her geçen yıl tüketimi artmakta, buna
paralel olarak ülkemiz ekonomisinde gelişmekte olan bir sektör olarak bulunmaktadır [15].
Uçucu Yağların Dünya Ticareti
Uçucu yağların dünya üretim miktarları kesin olarak bilinmemekle birlikte 45000 ton civarında olduğu
tahmin edilmektedir. Üretimin yaklaşık %90’ nını 14 adet uçucu yağ oluşturmaktadır. Bu yağlar;
Çin Nanesi Sitronel
ABD Nanesi Paçuli
Limon Lavanta
Karanfil Sedir Ağacı
Biberiye Küçük Limon
Portakal Litsea Cubeba
Okaliptus Sasafra
şeklindedir. Dünya uçucu yağlar ihracatı tablo 3’ de verilmiştir.
KimyaKongreleri.org
1. Ilaç Kimyasi, Üretimi, Teknolojisi, Standardizasyonu Kongresi, Kimyagerler Dernegi, 29-31 Mart 2013, Antalya
5
Tablo 3. Dünya uçucu yağlar ihracatı (bin dolar)
GTİP No Ürünler 2007 2008 2009
Toplam 2.435.917 2.868.879 2.403.794
330111 Bergamut yağı 1.088 301 334
330112 Portakal yağı 196.564 205.029 188.043
330113 Limon yağı 274.120 305.618 302.711
330114 Küçük limon yağı 9.405 25 -
330119 Diğer turunçgillerden elde edilen uçucu yağlar 163.324 207.449 170.226
330121 Itır çiçeği yağı 70.946 109.210 64.905
330122 Yasemin yağı 5.596 1.916 789
330123 Lavanta yağı 1.293 903 815
330124 Acı nane yağı 227.476 225.563 175.494
330125 Diğer nane yağları 116.440 180.712 144.478
330126 Güve otu yağı 483 87 5
330129 Turunçgil hariç diğer bitkilerden elde edilen yağlar 855.696 1.017.670 846.388
330130 Rezinoitler 62.570 69.652 71.243
330190 Uçucu yağların terpenler alındıktan sonra arta kalan
yan ürünleri, su ve çözeltileri
450.916 544.744 438.363
Uçucu Yağların Türkiye Ticareti
Ülkemizin coğrafi yapısı, iklim özellikleri, farklı üç flora bölgesinin kesişme noktasında
olması, jeolojik özellikleri, 0-3000 m arasında değişen yükselti farklılıkları ve kısaca birçok
karasal ve sucul ekosistelere sahip olması nedeniyle zengin bir bitkisel biyoçeşitliliğe sahiptir.
Bu zenginlik sadece sayısal olarak değil, ülkemize özgü / endemik bitkilerin de fazlalığı
sonucunu doğurmaktadır. Avrupa’nın tamamında yaklaşık 13.000 bitki varken, bu sayısı
ülkemizde yaklaşık 12.000’dir. Endemik bitkiler bakımından değerlendirildiğinde ise, Avrupa
kıtasındaki sayı 3000 iken bu sayı son çalışmalara [16, 17]
göre bu sayı 3700 civarındadır.
Ülkemizde doğadan toplanarak ticareti yapılan bitki türlerinin sayısı 346 olup, bunların 112
adetinin ihraç edildiği ve ihraç edilen bu bitkilerden de 24 adetinin endemik bitki olduğu
bildirilmektedir [18]
. Ülkemizin 2011 yılı bitkilerden elde ettiği gelir (aktarlarda dahil)
yaklaşık 250 milyon dolardır.
Türkiye’ nin toplam arazisinin (814578 km2) %10-30’ u ekili ve dikili alan, %26’ sı orman
arazisidir. Dolayısıyla Türkiye’ nin toplam arazisinin %60’lik kısmı doğal tıbbi bitkilerin
yayılış alanları olarak ortaya çıkmaktadır. Bu durum alansal olarak tıbbi bitkilerin
yetiştirilebileceği büyük bir potansiyelin var olduğunu göstermektedir.
Türkiye’nin 2010 yılı uçucu yağlar ihracatı yaklaşık 17.5 milyon dolar olarak gerçekleşmiştir.
İhraç edilen başlıca yağlar gül yağı, kekik yağı, defne yağı, stearopten yağı ve limon yağıdır.
Uçucu yağlar ihracatımızın büyük bir kısmı AB ülkelerine yöneliktir. Ülkeler bazında
KimyaKongreleri.org
1. Ilaç Kimyasi, Üretimi, Teknolojisi, Standardizasyonu Kongresi, Kimyagerler Dernegi, 29-31 Mart 2013, Antalya
6
bakıldığında ise en önemli ihracat pazarları Fransa, Almanya, İsviçre, ABD, İngiltere,
Hollanda ve Kanada’dır. Toplam ihracat içinde Fransa’nın payı %65 tir. Türkiye’de üretilen
gülyağının hemen hemen tamamı ihraç edilmektedir. 2010 yılı ihracatı 9.3 milyon dolardır.
İhracatın büyük bir kısmı AB ülkeleri, İsviçre, ABD ve Japonya’ya yapılmıştır. Toplam
ihracat içerisinde Fransa’nın payı %71 dir, İsviçre’nin payı ise %12 dir [15]
. Türkiye’ nin
uçucu yağ ihracat, ithalat ve üretimi tablo 4-7 de verilmiştir.
Tablo 4. Türkiye’nin uçucu yağlar ihracatı (bin dolar) [15]
GTİP No Ürünler 2008 2009 2010
330112 Portakaldan elde edilen uçucu yağ 30 10 34
330113 Limondan elde edilen uçucu yağ 11 44 98
330119 Diğer turunçgillerden elde edilen uçucu yağ 30 15 29
330124 Menta piperitadan elde edilen uçucu yağ 1 0 25
330129 Turunçgil hariç diğer bitkilerden elde edilen uçucu yağ 23.087 19.941 15.264
330130 Rezinoitler 258 1 24
330190 Uçucu yağların terpenler alındıktan sonra arta kalan yan ürünleri,
su ve çözeltileri
1.222 1.198 2.061
Toplam 24.638 21.209 17.493
Tablo 5. Türkiye’ nin yıllara göre gülyağı ihracatı [15]
Yıllar Miktar Değer (bin dolar)
2002 6.032 8.068
2003 4.330 9.784
2004 2.643 7.393
2005 2.159 7.174
2006 4.460 7.594
2007 3.860 9.383
2008 4.831 11.210
2009 4.903 8.492
2010 11.404 9.157
KimyaKongreleri.org
1. Ilaç Kimyasi, Üretimi, Teknolojisi, Standardizasyonu Kongresi, Kimyagerler Dernegi, 29-31 Mart 2013, Antalya
7
Tablo 6. Türkiye’nin Uçucu Yağlar İthalatı (bindolar) [15]
GTİP No Ürünler 2008 2009 2010
330112 Portakaldan elde edilen uçucu yağ 651 521 788
330113 Limondan elde edilen uçucu yağ 863 682 710
330119 Diğer turunçgillerden elde edilen uçucu yağ 920 968 703
330124 Menta piperitadan elde edilen uçucu yağ 2.925 1.423 890
330125 Naneden elde edilen uçucu yağ 358 417 960
330129 Turunçgil hariç diğer bitkilerden elde edilen uçucu yağ 4.587 4.233 4.651
330130 Rezinoitler 1.492 1.800 1.599
330190 Uçucu yağların terpenler alındıktan sonra arta kalan yan ürünleri,
su ve çözeltileri
1.849 1.175 1.854
Toplam 13.644 11.219 12.155
Tablo 7. Tahmini yıllık üretimi 500 tonun üzerinde olan uçucu yağlar (Birim:ton) [15]
Ticari İsmi Latince İsmi Tahmini Yıllık Üretim
Portakal Citrus sinensis 15.000
Nane (İngiliz, Bahçe, Japon) Mentha piperita, M.spicata, M. arvensis 6.000-8.000
Okaliptus Eucalyptus globulus 2.400-3.000
Limon Citrus limon 2.000-2.500
Ökaliptus (Limon Kokulu) Eucalyptus citriodora 2.000
Karanfil Syzygium aromaticum 2.000
Sitronel Cymbopogon winterianus 1.600-1.750
Sedir Yağı (Amerikan) Juniperus virginiana, J. mexicana, J. procera 700-1.400
Limon Otu (Lemongrass) Cymbopogon flexuosus, C. Citraus 800-1.300
Sasafra Octea pretiosa 1.200
Misket Limonu (Lime) Citrus aurantiifolia 900
Lavandin Lavandula angustifoliia, L. latifolia hibriti 750
Kişniş Coriandrum sativum 750
Litsea Cubeba Litsea cubeba 500-600
Paçuli Pogosteman cablin 500-550
Kaynaklar:
1. Toroğlu S. ve Çenet M. KSÜ Fen ve Mühendislik Dergisi, 9(2), 12-20, 2006.
2. Çelik E. ve Yuvalı Çelik G. Mikrobiyoloji Dergisi , 5(2), 1-6, 2007.
3. Çalıkoğlu E., Kıralan M. Ve Bayrak A., Türkiye 9. Gıda Kongresi, Uçucu Yag Nedir, Nasıl
Üretilir ve Türkiye'deki Durumuna Genel Bir Bakış, 24-26 Mayıs 2006, Bolu.
4. Hammer K. A., Carson C.F., and Riley T. V. Journal of Applied Microbiology, 86, 985-990,
1999.
5. Mouhssen L. Phytotherapy Research, 18, 435-448, 2004.
6. Evren M. ve Tekgüler B. Mikrobiyoloji Dergisi , 9(3), 28-40, 2011.
7. Adams R.P. Identification of essential oil components by gas chromatography / quadrupole
mass spectroscopy. Allured publishing Co, Carol Stream, IL, USA, pp.1-456, 2004.
8. Uyanoğlu M., Porsiyal Hepatektomi Yapılmış Sıçanlarda Karvakrolün Karaciğer Üzerine
Etkileri, Doktora Tezi, Osmangazi Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, Şubat 2006.
9. Arkan S., Karvakrol ve Timolün İzole Sıçan Kalp Kası Üzerine Etkileri, Yüksek Lisans Tezi,
Osmangazi Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Kasım 2008.
KimyaKongreleri.org
1. Ilaç Kimyasi, Üretimi, Teknolojisi, Standardizasyonu Kongresi, Kimyagerler Dernegi, 29-31 Mart 2013, Antalya
8
10. Kahriman N., Tosun G., Terzioğlu S., Karaoğlu Ş.A., and Yaylı N. Records of Natural
Products, 5(2), 82-91, 2011.
11. Yaylı N., Yaşar A., Güleç C., Usta A., Kolaylı S., Coşkunçelebi K. and Karaoğlu Ş.
Phytochemistry 66, 1741–1745, 2005.
12. Yaylı N., Yaşar A., İskender N.Y., Yaylı N., Cansu T.B., Coşkunçelebi K. and Ş. Karaoğlu
Pharmaceutical Biology, 48 (2), 191-194, 2010.
13. Kahriman N., Tosun G., Genç H., and Yaylı N. Turkish Journal of Chemistry, 34, 969-976,
2010.
14. Küçük M., Güleç C., Yaşar A., Üçüncü O., Yaylı N., Coşkunçelebi K., Terzioğlu S., Yaylı N.
Pharmaceutical Biology. 44, 592-599, 2006.
15. Dış Ticaret Müsteşarlığı Kayıtları, Ankara 2010.
16. Güner ve ark., Türkiye’nin Damarlı (Vasküler) Bitkileri. Türkiye Flora Araştırmaları Derneği
ve Nezahat Gökyiğit Botanik Parkı, İstanbul, 2012.
17. Torlak H., Vural M., Aytaç, Z., Türkiye’nin Endemik Bitkileri. Kültür ve Turizm Bakanlığı,
Ankara, 2010.
18. Orman Genel Müdürlüğü (OGM), 2012. Ormancılık ve Su Şurası 2013-Ormanlardan
Faydalanma Çalışma Grubu Raporu (Şura Çalışma Belgesi), Ankara.
KimyaKongreleri.org
1. Ilaç Kimyasi, Üretimi, Teknolojisi, Standardizasyonu Kongresi, Kimyagerler Dernegi, 29-31 Mart 2013, Antalya
“Post-Genomik Çağda İlaç Tedavisinde Farmakogenetik Yaklaşımlar ;
Niçin, Nasıl?”
Candan Hızel, PhD
1Anadolu Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi, Eskişehir, Türkiye
2C2H-VichyGenomics, Fransa, Kanada, Türkiye
DNA yapısının J. Watson, F. Crick ve R. Franklin tarafından keşfinden tam 50 yıl sonra uluslararası
İnsan Genom Projesi (IGP), 2003 yılında tamamlandı. İGP’nin 1990 yılında başlayıp, projenin ilk
taslağının 2000 yılında Kanada HUGO Genom toplantısında bu projenin direktörü Francis Collins
tarafından sunulması ile genetik bilgilerinin günlük yaşamda, tıp ve eczacılık biliminde rutin olarak
uygulanabileceği “post-genomik” çağa girmiş bulunuyoruz.
Öngörüsel ve bireye özgü tedavi bireyin tüm yaşamınca devam eden bir kavram olup her hastanın
kendisine ait özel bir biyolojik yapısı olduğu felsefesiyle bireyin sadece genetik yapısına ait bilgilerle
değil fakat yaşam tarzı ve çevre etmenleri ile birlikte incelenmesine dayanır. Dolayısıyla doğru bir
öngörüsel ve bireye özgü tedavi uygulaması, hem genetik hem de genetiğe bağlı olmayan faktörler göz
önünde bulundurularak o bireyin kişisel özelliklerinin incelenmesidir. Bireye özgü tedavi “hastalık
merkezli” tedavi kavramından “insan merkezli” tedavi kavramına geçiş sağlar ve böylece rutin tıp ve
eczacılık uygulamalarında tedavide bireysel yaklaşımı kolaylaştırır. Bütün bu bilgiler bağlamında
bireylerin hastalıklara yatkınlık ve tedavideki farklı yanıtlarının kalıtsal sebeplerini araştıran
farmakogenomik ilaçların akılcı kullanımı için doğru ilacı doğru dozda doğru hastaya uygulanması
açısından 21. yüzyılın cevabı olarak kabul edilebilir.
İçinde bulunduğumuz “post-genomik” çağda bireye özgü tedavi kavramı içerisinde özellikle
farmakogenomik/genetik, sistemik toksisite ve öngörülemeyen tedavi yanıtının çok belirgin olduğu
drumlarda büyük önem taşımaktadır.
KimyaKongreleri.org
1. Ilaç Kimyasi, Üretimi, Teknolojisi, Standardizasyonu Kongresi, Kimyagerler Dernegi, 29-31 Mart 2013, Antalya